You are on page 1of 181

Felsefe

Mart '87
ki ayda bir kar

Sahibi: De Basm Yayn Datm Ltd. ti. Adna Ayhan Kzlz


Yaz leri Mdr: Fevzi Glolu
Genel Yayn Ynetmeni: Aziz allar
Ynetim Yeri:
Nuruosmaniye Cad. Atay Apt. No. 5 Kat: 3 Caalolu/ST.
Bask-dizgi: Kent Basmevi
Say: 19

Danma Kurulu: Macit GKBEBK (Prof. Dr., Istanbul


niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm Eski
Bakan), Osman GREL (Do. Dr., Ankara niversi
tesi Fen Fakltesi Kimya Blm retim yesi), Selhattin HLV, Arslan KAYNARDA, Ulu NUTKU
(Do. Dr., stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Fel
sefe Blm retim yesi), Ouz ZGL, Gencay
SAYLAN, Afar TMUN (Do. Dr., Mimar Sinan ni
versitesi retim yesi), Hilmi YAVUZ (Mimar Si
nan niversitesi ve Boazii niversitesi Fen - Edebi
yat Faklteleri retim yesi), ahin YENEHlRLOGLU (Do Dr., Ankara niversitesi Dil ve Tarih
Corafya Fakltesi Felsefe Blm retim yesi).

N D E K L E f

FELSEFE TARH

Avrupa Burjuvazisinin lk Dneminin deolojisi Olarak


Descartes Felsefesi
Krat GNEY

Klasik Alman Felsefesinde Bar Dncesi


Erhard LANGE / Trkesi: Kmil YALIN

15

ada Dnceye Giri


Afar TMUN

27

FELSEFE SORUNLARI

Devlet ve Toplum zerine Aratrma


Nicos POULANTZAS / Trkesi: Ergin KOPARAN

69

Devletin Temelleri, Farkll ve Biimlenme Sreleri


Maurice GODELIER / Trkesi: Ergin KOPARAN

79

ESTETK VE SANAT KURAMI

Bir Roman Sosyolojisinin Sorunlarna Giri


Lucien GOLDMANN / Trkesi: ahin YENEHRLOLU
Tarihsel Poetika
Mihayil KRAPENKO / Trkesi: Kevser KAVALA

99
112

FELSEFE HABERLER

Arap lkelerinde Felsefi Dncenin Gncel Sorunlar


Karl MELZER / Trkesi: Ulu NUTKU

134

FELSEFE BBLYOGRAFYASI

Arap Harfli Trke Felsefe Kitaplar


Kaynakas (1849 - 1928)
Kadir YERC

157

FELSEFE SZL

170

Afar TMUN
KMIKELER

175

Biographies

I77

Contents / Summaries

I79

FELSEFE TARH!

AVRUPA BURJUVAZSNN LK
DNEMNN
DEOLOJS OLARAK DESCARTES
FELSEFES

Krat GZEY

Bu almada Descartes felsefesinin, iinde olutuu top


lumsal koullarla ilikisini ortaya koymaya alarak, neden
yenia felsefesinin balangcnda yer almas gerektiini tar
tacam. Dolaysyla onun ideolojik konumu da sz konusu
olmaktadr. Burada herhangi bir filozofun yalnzca siyasal ve
ahlaksal grlerinin deil, ayn zamanda metafizik ve bilgi
kuramnn da kkl bir biimde iinde bulunduu toplumsal
koullara (doal olarak, bilimin gelimilik dzeyini de gz
nne alarak) baml olduunu gstermek istiyorum. Bence,
felsefe tarih almasnn en nemli grevi budur. nk, bir
filozof tarafndan kullanlan kavramlar sadece yaad d
nemdeki bilimin gelime dzeyi yoluyla aklanamamaktadr...
u ok aktr ki, tm filozoflar felsefenin doas gerei
mutlak'a ulamay ama edinmilerdir; nk felsefe doay,
toplumu, bir btn olarak kavramaya ynelir. "Soyut bilimle
re kart olarak felsefe, dnyay, bu dnyann eitli somut (ti
kel) durumlar arasnda en genel yanlan ve yasalar asndan
ele alr.1" Bu "en genel yanlar", eitli tarihsel nedenlerle, fel
sefe tarihinde mutlak-olan'a dnmtr hep; yani, bu mutlak-olan, her zaman belirli bir toplumsal snfn mutlak-olan'-

dr. Filozoflarn amalarn (mutlak'a ynelme) gerekletirdik


leri tarihsel toplumsal ortam, onlar snrlam ve sistemleri de
belli bir toplumsal snfn konumuyla uyumlu olmak zorunda
kalmtr.
Descartes kktenci eletirisinde, yntemsel-kuku'ya. da
yanarak bilimlerin temel ilkelerini olumsuzlar. Daha sonra
olumsuzlanmasma olanak grmedii "Cogito ergo sum" nerme
sine ular.
"Descartes" ben'i, sjenin kendinin bilinci, varoluundan
kukulanlmayacak ilke olarak saptyordu, nk dnme edi
minin kendisi nceden ben'i varsayyordu. Dnlen ben'in
varoluu, tm geri kalan bilgiye temel oluturmak iin, ak
ve seik olmas yeterli, iten kavranan, dorudan doruya ve
rilmi, ussal bir hakikattir.2 "Cogito"yu temellendirmesine ili
kin iki deyiine daha bakalm.
"u dnyorum yle ise varm hakikatinin, phecilerin
en acayip faraziyelerinin bile sarsmaya gc yetmeyecek de
recede salam ve emin olduunu grerek, bu hakikati, arad
m felsefenin ilk ilkesi olarak kabul etmeye karar verdim."3
"nk dnen znenin, dnrken gerekten varolma
dn kavramak bize o denli aykr geliyor ki, en alas var
saymlara karn, u 'cogito ergo sum' sonucunun doru oldu
una ve bunun, dncelerini bir sra iinde ynlendiren bir
kimseye grnen ilk doru sonu olduuna inanmaktan ken
dimizi alamyoruz."4
"Ben'in belirli isel bir deneyim olarak, bilincin bir yaam
grngs olarak ortaya konulmasnn felsefi zmlemede bir
ilerleme olduu aktr. Doal olarak, sje'nin birliini belir
gin biimde saptama olana kapitalist retim ilikilerinin ge
limesiyle, bireyin ve kiiliin byyen nemiyle balantldr.
Ayn zamanda, Descartes'n felsefi sisteminde ben'in varoluu
savna, aksiyonlarn matematik sistemdeki yeri gibi bir yer ver
dii belirtilmelidir."5
Descartes sisteme attmz daha ilk admda, burjuva s
nfnn toplumda kendi kendine dayanabilme gcn elde edi
inin znel bir biimde yansmasyla karlayoruz. Descartes',
m sesi, kendi maddi gcnn ve olanaklarnn bilincine varm
burjuvazinin sesidir. "Tanr, ben bir ey olduumu dndk
e, birey olmam, veya imdi varolduum gerek olduu hal
de, bir gn gelip de var olmadnn doru olmas, ya da iki ile

toplamnn beten ne eksik ne fazla olmas iin hibir ey


yapamaz",6 diye yazyordu.
Felsefenin lkeleri adl yaptnda Tanrnn bizi aldatabile
ceim dnen Descartes, yle devam ediyor: "Kukulu ey
lere inanmaktan saknmamza olanak tanyarak aldanmamza
engel olan zgr* bir tutumumuz vardr. Bizi yaratan her iste
diini yapsa, hatta bizi aldatmaktan zevk bile duysa, kendimiz
de zgrln varln duymaktan geri kalmayz. Bu yle bir
zgrlk anlaydr ki, onunla biz istediimiz zaman iyice bile
mediimiz eylere inanmaktan kanarak aldanmamzn n
ne geebiliriz."'
Bu iki metinde grld gibi; ben'in Tann'ya kar snr
larnn izilmesi, Tann'nm etkinliinin snrlandrlmas abas,
Descartes'u sorunlardr. nsann (bunu siz burjuvazinin diye
okuyun) zgr tutumu, Tann'nm (bunu siz feodalin diye oku
yun) karsna karlyor. Bir yandan dnen varlk olarak
kendi varln her eyin ilerisinde grrken, dier yandan Tanr'y matematik yasalara baml klyor.
Descartes'm Tanr kantlamas da zaten Tanr'y mantk ya
salarndan karyor. "En olgun biimini Anselmus'ta bulan bu
tantlamann klasik biimi udur: Tanr en gerek ve en yetkin
varlktr. Tanr'y bir defa varolan bir defa varolmayan bir ey
diye dnelim. 'En gerek, en yetkin' varolunca, gereklik ve
yetkinlik bakmndan varolmayna gre daha fazla bir ey
olur; var olmad dnlrse, onun 'en gerek' ile 'en yetkin'
oluundan bir ey eksilir, dolaysyla 'en gerek, en yetkin' bir
varlk olamaz; byle dnmek de 'en gerek varlk' kavramy
la mantk bakmndan bir elime olur. Ama 'en gerek varln
var olmamas' dncesi mantk bakmndan eliik ise, bunun
kart, yani Tanr'nm var olduu dncesi mantk bakmn
dan zorunludur; yleyse Tanr vardr."4 "Dikkat edilirse bu ka
ntlamada, Tanr'nn varl, yalnzca Tanr kavramndan
karlyor. Anselmus bu kantlamasnda tam bir rasyonalisttir.
Zaten her rasyonalist bilgi bizi, zorunlu olarak, bu ontolojik ka
nt trnden hi deneye dayanmayan bilgilere gtrr. nk
zgrlk, Fransz burjuvazisinin btn dnyaya ateli szlerle ilan et
tii nsan Haklar Bildirisinin ilk szc oldu.
(L. Goldmann, Kant Felsefesine Giri; ev.: A. Timuin, stanbul 1983,
s. 38).

her rasyonalist felsefe yle bir kavram kabul etmeye zorunlu


dur ki, bu kavram yalnzca dnmekle kendisine karlk ge
len objeyi de anlayabilelim"3. Yani Descartes'n ontolojik kan
t kullanmas, bir yandan da felsefesinin hem isel (rasyona
list), hem de dsal (mantksal) yapsyla uyumlu olmasndan
dr.
Descartes, Tanr'ya "sonsuz ve snrsz" der yalnzca ve onu
yaratc olarakta kabul eder. Ortaan tanrsal aklda bulu
nan kategorilerinden hi sz etmez. Ddnyann varlnn g
vencesi Tanr'dr; doa yasalarnn ayn dzenlilikler iinde s
rp gitmesi de hep Tanr'ya balanarak aklanr. Ne de olsa
o gnlerde feodal snflar glerini Fransz toplumunda tama
men yitirmemilerdi. Ayrca, Descartes'n felsefesinde Tann'nn
yklenmi olduu doa yasalarnn dzenli bir biimde srp
gitmesini salama grevi o sralarda mekanik bilimlerinin ge
limilik dzeyi ile de bantldr. nk mekanik bilimi henz
sredurum yasasyla, Copernicus'un gnemerkezli sistemini bir
ve ayn ilke altmda toplayamamt. Newton bu sonuca ulatk
tan sonra, (ok ilgintir ki) ngiliz felsefesi, nedensellii ele
tirmektedir. Bu bize felsefenin bilimsel gelimilik dzeyinden
ok, toplumsal gelimilik tarafndan belirlendiini gsterir, ik
tidarda bulunan ingiliz burjuvazisinin ideologlar, bu bilimsel
verilerden devrimci sonulara ulamak zorunda deildiler. Vol
taire kanalyla Fransa'ya ulaan bu dnceler, Tanr'y ya yok
etti ya da ilk devindirici olarak kabul etti. Sorunun Descartes'
taki durumu ok daha ilgin. yle ki, evet, bir yandan bilimsel
gelimenin dzeyi, evrenin btnlkl ileyiini aklamaya
yetmemektedir, ama, hayvann makine olduunu gsteren ok
mu veri vardr! Neden Descartes, burada bilimden kalkarak
speklasyon yapmyor da, Tanr'y iin iine sokuyor? te tam
burada biz ideolojik olann nemini gryoruz. Bu tam egemen
olmam burjuva snfnn gszlne baldr.
II
imdi Descartes'n felsefesindeki tzler sorununa ynelelim: 1) Tanr, 2) tin ve 3) madde, Descartes'n tzdr. Mad
de ve tin sonlu tzler, Tanr sonsuz tzdr. Descartes, maddesel
ve tinsel tzleri, birbirinden kesin izgilerle ayrr. Spinoza bu
dnceyi yle dile getirir: "Cisim daha byk bir cisimle-..,
8

dnce baka bir dnceyle snrlanmtr. Fakat cisim, d


nce ile ve dnce cisimle snrlandnlmamtr."10 Eer dik
katimizi Descartes'm tz tanmna yneltirsek, tin ve madde
nin "tz" olarak kabuln elikili bulabiliriz. Descartes da bu
elikinin farkndadr ve gerek anlamda tz yalnzca Tanr'
dr, der. "Tz kavradmz zaman, onu, varolmak iin ancak
kendine gereksinen bir ey olarak kavryoruz."11 Bilindii gibi,
"her tzn temelli bir znitelii vardr; tininki dnce, cisminki uzamdr".12
Descartes'm kendi ynteminden kalkarak kurduu bu me
tafizik, tm dier bilimlere temel olur. "Descartes'm metafizi
inin, btn grnlerine ramen, bsbtn baka bir konusu
vardr: o da fiziin temellerini salamaktr"13. "O, metafizikten
ancak bir ey istiyor, o da ilim hakikatine salam bir dayanak
salamaktr"14. Okullardaki (iskolastik niversitelerdeki) ders'
kitaplarnda metafizik, her zaman fizikten sonra yer alrd. Oy
sa Descartes, felsefeye metafizikle balayarak, bu konuda sre
gelen kalplarn dna kyordu.
"Metafiziin verdii gvenceyle felsefe yalnz dnyay ak
lamaktadr; bu nedenle metafizik zorunlu bir hareket noktas
olmaktadr. Bu noktadanda dorudan fizie geilecektir. Tanrbilime bile yz eviriyor dememekle birlikte Descartes'a ilikin
unlar syleyebiliriz: Filozofun amac "yksek bilgi" edinmek
deildir, onun her eyden nce gelen ve biricik amac doann
bilimidir"15.
Daha nce maddi dnyann varlnn gvencesi Tanr'dr,
demitik. Bu konuda unlar syler Descartes: "Madem ki Tan
r, zne aykr olduu iin bizi aldatmyor, yleyse uzunluk,
enlilik ve derinlike uzamh tz vardr. Ve imdi ona ait olduu
nu aka benimsediimiz tura zellikleriyle dnyada bulun
maktadr."16 Halbuki antik ve ortaalarda, "madde belirsiz
liktir, dnlemeyen, dil ile sylenilemeyen maddedir. Onun
gznde ise, madde bir kiilik, bir z mevkiine kmtr; en iyi
bilinen ve dnlen maddedir, dolaysyla tam anlalr olan
odur ve ondan edinilen fikir ile ona hkmetmek mmkndr.""
Gerekten de Bacon'm bu yararc anlay, Descartes gibi ide
alist bir filozofta da aynen aa kar: "Onlar (fizik zerine
bilgiler) bana hayatta pek faydal birtakm bilgilere ulamann
mmkn olduunu ve okullarda okutulan teorik felsefe yerine
bir pratii bulunabileceini, onunla da ate, su, hava, yldzlar,

gkler ve bizi evreleyen baka btn cisimlerin kuvvet veya


tesirlerini, sanatlarmzn eitli sanatlarn bildiimiz kadar
seike bilerek, onlan elverili olduklar ilerde ayn tarzda kul
lanabileceimizi, bylece doann hkim ve sahipleri olabile
ceimizi gstermiti"18. Bylece, ortaada formlarn taycs
olan tanrsal akl belirsiz klnm (nk idealar onda deil
dir artki, madde belirlilik kazanmtr. Descartes, statik idealar,
kategoriler sistemi yerine, aratrmann kendisinden tretilen
kategorileri geirmitir. Maddesel tz, Descartes felsefesinde,
canl cansz tm biimlerinde, mekanik yasalara gre devinir.
Evrende hibir hareketsiz noktann olamayacan ve devini
min toplam niceliinin deimezliini bu yasalardan karr
Descartes. Uzam ve zaman, maddesel tzn varolu biimleri
olarak dnlr. Bu mekanik evrende herhangi bir zgrlk
sz konusu olamaz, her ey zorunlulua baldr.
Burada, evrendeki yasalarn Tanr tarafndan srdrld
dncesini tartrken ele aldm bir konuya yeniden dn
mek istiyorum. Descartes'm (belki de tm filozoflarn felsefele
rinde}, metafizik, iki boyutta yer alr. Birincisi, ann ideolo
jik koullamalanndan ileri gelen, filozofun baland toplum
sal snfn dnya grnn en zl yansmasnda, zellikle bil
gi kuram ve varlk felsefesindeki metafizik. kincisi, ann
bilimsel gelimilik dzeyinden kalklarak yaplan kurgularla
ortaya kan metafizik, yani bilginin gelimilik dzeyinden
kalkarak tm varolan aklama abasnn dourduu metafi
zik. Buna bir rnek, mekanik canl dncesidir. Descartes, yal
nzca canly deil, rnein maddenin kat durumunu da a
nn snrlar iinde mekanik ilkelerle aklamaya alr: "Sert
cisimlerin paralarnn birbirine balanmalarnn nedeni, onla
rn birbirlerine kar durgunluk halinde olmalardr"19. Burada
nmze kan metafizik, Nicolai Hartmann'm vurgulad tr
den, bilimin yetersiz kald alanlarn aklanmas anlamnda
metafiziktir. Bu, metafiziin sadece bir boyutu. Descartes'm fel
sefesinde, Tanr'nn evrenin yasalarn srdrmesini salama
snda da grld gibi, ideolojik konumdan ileri gelen bir me
tafizik de vardr. Bu rnek, ayn zamanda, yaplan ayrmn
znde yntemsel olduunu gsterir. nk burada Tanr me
kanik yasalarn kendi kendilerini srdrmelerini salamakta
dr, yani bir iice geme vardr. Tm devinim mekaniktir, bun
larn sreenlii ise Tanr'ya bamldr. Descartes, ortaa
sona erdirirken, felsefesinin ieriini mekanik bilimi ve burju.10

va ideolojisiyle doldurur. Kulland biimlerde ise ortaan iz


leri henz silinmemitir.
Descartes'n ortaadan koptuu nemli noktalardan biri
de bilgi kuramdr: "Descartes'n bilgi yntemi bir btn halin
de en basit zden kalkarak, onun btn br elerle ilikisini
ortaya karmaya ve ancak matematiksel yolla ortaya konan
bir ilikiyi matematiksel, bir dille adlandrmaya dayanr. yle
ise yntem ilikili durumlar lerek karlatrma yoludur. Bu
na ok genel anlamda doa yasalarnn matematiksel okunuu
da diyebiliriz."20 "eyler, eyler olarak aratrma konusu deil
dir Descartes anlayta; aratrma, eyler aras llebilir ili
kiyi konu edinir.""1 Kendisi de matematiki olan Descartes, bi
limlerin kazanm olduu niceliksel yapy felsefeye katyor by
lece. Mekanik bilimi zorunlu olarak nicelie bavuruyordu. Des
cartes anda bu bilim, yava yava retime de uygulanmaya
balad.
"17. yzyl da makinenin dank olarak kullanlmas b
yk nem tar, nk zamann byk matematikileri, meka
nik bilimin yaratlmasnda pratik bir temel, itici bir kuvvet sa
lamtr."22
Descartes'n yaad dnemde, Renaissance dneminin tm
kargaas durulmaya balamt. Tm Avrupa'da burjuvazi ya
iktidara gelmi, ya da iktidara ortak olmutu. Fransa'da Riche
lieu, burjuva snfnn temsilcisi olarak, babakanlk grevini
yrtyordu. 17. yzylda egemen olan burjuvazi, ticaret burjuvazisiydi. Bu burjuva snflarn merkantilist amalarna uygun
olarak, devlet, mutlak monari biimini almt. Merkantilist
iktisat dncesi, tm zenginliin altm ve gmten olutuu
na inanr. Dsatm yoluyla lkeye bu deerli madenlerin ak
m salamak ister. zellikle, ilenmi mal almna kardr."
Ayn ulustan olan tccarlarla yapmclar, raklar daima z
de ve de hkmdarn karlaryla uyum halinde kalacak yek
pare bir vcut eklinde sunuyor merkantilistler."23 Burada biz
Descartes dncesinin ald biimleri aklamak iin birok
verer buluyoruz. nce, Descartes, yalnzca kendinden nceki
felsefenin pheciliini amakla kalmyor; ayn zamanda bunu
felsefi bir sisteme kadar ilerletiyor. Bu gc kendisinde bulma
snn nedeni, Montaigne'den daha zeki, yetenekli vb. olmasyla
aklanamaz. phecilii aabiliyor Descartes, nk artk top
lumsal gelimenin dorultusu aa kmtr. "Diplomatik sa
il

valar, i isyanlar ve lm, Richelieu'nn izdii projelerin bi


tirilmesine olanak vermedi. Fakat 'hatrlan' ile 'siyasal vasiye
ti', dncelerini aka ortaya koyduundan, (halefi-K.G.) Col
bert, uygulamaya hazr proje bulmakta glk ekmedi"24. Ric
helieu, vasiyetinde, merkantilizmin uygulanmasn istiyordu.
Colbert, tutarl bir biimde uygulamtr bu dnceleri. Gele
cek pheli ve belirsiz deildi artk, gelecek burjuvazinindi.
"Eskilerin derslerinin etkisinden kurtulmu bulunan zeknn
sonsuz keiflere doru salam admlarla yrd ortaya k
mt"25. Tann'nm evrende tm yasalarn ilemesini salama
grevi, toplumda Kraln merkantilist dnceyi gerekletirme
grevine benzemiyor mu? "Fransa'daki din savalar srasnda
devletin gc ve ilevleri, en azndan onun varl kadar
tehlike iindeydi. Kral o dnemde bu trden tehlikelere yal
nz bana kar koyabilmekteydi. Toplumun farkl snflar
arasnda arac konumunda olduundan orta snfn deste
inden yararlanmakta ve byk bir paral orduya gvenmek
teydi. Bylelikle de, ayn zamanda otoritesini, toplumun atan
kesimlerine, dinleri ne olursa olsun, birlemeyi empoze edecek
bir biimde kullanabilmekteydi. Bu durum ayrca, monarik
ynetimin tanrsal kkenli olduu inancnn yeniden canlanma
sna da yardm ediyordu. Monarik ynetimin tanrsal kaynakl
olduu inanc ise, doal olarak, Kral'a kaytsz artsz boyun e
meyi, onun tm ayrcalklarnn tannmasn ve halk, Kral' bir
sapkn olarak grse bile, bakaldrsnn yasaklanmasn da ge
rektiriyordu. Monari tm farkl snflarn konumunu ve onla
rn ekonomik ve siyasal haklarn gvence altna almt. Kral
iradesi tek bana yeni ynetsel kurumlarn oluturulmasn ve
bu kurumlardaki deiimleri belirlemekteydi"26.
III

Descartes'la ilgili son szlerimiz onun neden yenia fel


sefesinin kurucusu olarak dnldn gstermeye ayrl
yor. 17. yzyln birinci yars, Renaissanoe'm insan zihni tara
fndan ele alnp ilenen eitli alanlarda birbiri ardmdan mey
dana getirmi olduu byk zgrletirici hareketin felsefe ala
nnda ortaya koyduu olgun meyvelerini toplamak ansna
eriti. Bu yzyln ilk yllarnda Bacon, ortasna doru Descar
tes ortaya ktlar. Kendilerini yeniada materyalist bir evren
12

grnn gerek canlandrclar olarak kabul edebileceimiz


Gassendi ve Hobbes, Descartes'm adalardrlar. Ancak genel
likle 'felsefenin yeniden kurucular' olarak adlandrlan Bacon
ve Descartes'n da materyalizmle sk ve dikkate deer ilikileri
vardr"27. Ama gene de genellikle tm almalarda yenia fel
sefesinin kurucusu olarak Descartes gsterilir28. Bu bir kabul
m, yoksa nesnel dayanaklar olan bir zorunluluk mu? Bana
gre bunun bir zorunluluk olduunu Descartes felsefesinin u
drt zellii gstermektedir:
1)

2)
3)
4)

Bacon'da bile fizik bilgisinden metafizie, Tanr bilgisine


geilmektedir. Oysa Descartes, metafizii ve Tanr'y dn
ya bilgisine temel yapar.
Tanrsal akldaki formlar bir kenara brsjcarak, kategori
leri, aratrma srecinde saptar.
Sreci kavramaya ynelik niceliksel bilim anlayn felse
feye katar; mekanik bilimini felsefece deerlendirir.
"Cogito" ilkesiyle bireyi k noktas olarak alr ve onu z
nellik boyutunda zgr klar.

NOTLAR:
1. V. Kelle, M. Kovalson, Marx Toplum Kuramnn Ana izgileri,
ev. . Ufuk, nc yay., tarihsiz, s. 320.
2. W.A. Lektorski, Das Subjekt-Objekt Problem in der klassischen und
modernen brgerlichen Philosophie, Alm. ev. D. Wittich, Berlin 1968,
s. 22.
3. Descartes, Metot zerine Konuma, (MK), ev. M. Karasan, M.E.B.
yay., stanbul 1967, 3. basm. s. 35.
i. Descartes, Felsefenin lkeleri (F), ev. M. Akn, Say yay., stanbul
1983, s. 57.
5. Lektorski, a.g.e., s. 23.
8. Descartes, Metafizik Dnceler (MD), ev. M. Karasan, M.E.B. yay.,
stanbul 1967, 3. basm, s. 148.
7. F, s. 56.
8. Macit Gkberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitapevi, stanbul 1980, 4. ba
sm, s. 265-6.
9. Ernst von Aster, Felsefe Tarihi Dersleri, ev. M Gkberk, .. Ed.
Fak. Yay., stanbul 1946. s. 245.
10. Spinoza, Etika, ev. H.Z. lken, lken yay., stanbul 1984, 3. bask, B
lm I, Tanm III.
11. F, s. 89.
12. F, s. 90.
13. MD, s. 88, Charles Adam'm nsz.
14. MD, s. 83.
15. P, s. 8, C. Adam'm nsz.
.

13

16. F, s. 110.
17. Laberthonniere, Descartes zerine Tetkikler, ev. M. Karasan, M.E.B.
yay., Ankara 1977, 2. basm, s. 16.
18. MK, s. 64-65.
19. F, s. 146.
20. Afar Timuin, Descartes, Kavram yay., stanbul 1976, 2. basm,
s. 51.
21. a.g.e., s. 63.
22. Kari Marx, Kapital, ev. A. Bilgi, Sol yay. Ankara 1975, c. 1., s. 376.
23. Henri Denis, Ekonomik Doktrinler Tarihi, ev. A. Tokatl, Sosyal
yay., stanbul 1973, c. 1, s. 119.
24. Beir Hamitoullar, ada ktisadi Sistemler, S.B. Fak. yay., An
kara 1982, 3. basn, s. 65.
25. Andr6 Ribard nsanln Tarihi, ev. E. Baar - . Yaln, May yay.,
stanbul 1974, c. 2, s. 71.
26. J.B. Amittay, Siyasal Dnceler Tarihi, Sava yay., Ankara, s. 136.
27. F.A. Lange, Materyalizmin Tarihi ve Gnmzdeki Anlamnn Ele
tirisi, ev. Ahmet Arslan, Ege niv. yay., zmir, s. 142.
28. Bkz. Gkberk, Felsefe Tarihi, s. 257 ve B. Russell, Bat Felsefesi Ta
rihi, ev. M. Sencer, stanbul 1973, c. 3, s. 123.

14

KLASK ALxMAN FELSEFESNDE


BARI DNCES

Erhard LANGE*
Trkesi: Kmil YALIN

Halklarn btn temel ekonomik, sosyal ve siyasal sorun


lar, bar sorununda en zl biimlerini alrlar. Barn korun
mas gnmzn her bakmdan en nemli grevidir. Bar iin
mcadelede gnmzdeki artlardan ve gereklerden kalkarak
insanln sosyal ve felsef dnce tarihinden, hmanist bir
mirasn kazanlmas ve batan sona incelenmesi sorununu da
elde ediyoruz. Bu yazda Klasik Alman Felsefesinin miras ze
rinde duracaz. Gen Engels'in bir dncesine eilerek sy
leyebiliriz ki, insanlk bar korumay ve gven altna almay
baaramam olsayd, btn abalar (bu byk tarih an
dnrlerinin de) bouna gidecekti.1
Klasik Alman Felsefesiyle, insanln felsefi dncesinde
ki bar anlay daha yksek toplumsal bir dzeye kt. Ken
di zamanlarnn toplumsal tecrbeleri ve kendi felsef reti
leri temelinde bar dnceleri ortaya koydular. Bu dncele
riyle savan yalnzca kendi dnemleri iin ya da hukuk ba
kmdan stesinden gelmek deil, onu halklarn yaamndan
kesin biimde uzaklatrmak da istiyorlard. Bu uurda Kant
ve Fichte'nin, Hegel ve Feuerbach'n abalaryla olduu kadar,
Lessing ve Herder'in, Schiller ve Goethe'nin abalaryla da
karlalr. Onlar toplumsal hareketin yasalhnm ve kuralla
rnn artan kavranyla, devaml bir bar iin artlan form
le etmeye de altlar. Bu balamda, savalar oluturan ekono* Erhard LANGE : Felsefe Profesr, Friedrich Schiller niversitesi, Jena.
15

rrk ve siyasal nedenler, barn gvenlii iin i ve d siyasal


artlarn ortaya kt anlar ve toplumsal yasalarn ileyi me
kanizmalar balca konular olmulardr.
Bu dnrler iin bar insanln srf savasz yaad
bir durum deildi; insan trnn daha yksek geliimi iin;
bilimin, sanatlarn, bireyin ve tm toplumsal ilikilerin mkemmellemesi iin tarihi bir meknd da. Bu yzden Alman
klasik dnrlerinin bar anlay, burjuva hmanizminin bir
ifadesiydi. Bu anlay zgrlk dncesine dorudan baldr.
Bununla birlikte, burjuva snf ne kadar ileri gittiyse, bu ideal,
tarihin objektif gidiiyle o denli atma iine girdi ve sonunda,
burjuva toplum iin karakretistik olan ekonomik, sosyal ve si
yasal antagonizmlerle snd. Bu nedenle, Alman klasiinin ba
r dncesi de lister ideolojik ihtiya, ister ideal olsun) bur
juva toplumun kendi i diyalektiinin ifadesidir ve onun hare
keti iinde yer alr.
Alman klasik felsefesinin kurucusu olan Immanuel Kant,
zamannn toplumsal dncesini, sonsuz bar sorunuyla ye
niden kar karya getirdi. Feodal devletler arasnda sregiden
savalarn ada olarak ve Aydnlanma'nn eserlerinden et
kilenerek "nsanlk Tarihinin Tahmin Balangc" yazsnn so
nunda yle diyordu: "Biz, halklar bask altna alan bu en b
yk ktle, sava yznden olmu ya da olacaktan deil,
yavalamayan ve hatta srekli artan ar silahlanma yzn
den maruz kalyoruz."2 Bylece, tam anlamyla ilkin gnmz
de deerlendirilebilen bir yarg verilmi oluyor. Kant, buna de
rin bir hmanist inanla varmt. Bu yarg, onun felsefesi
nin organik bir parasdr. Bununla o, dnya grnn geni
konumunu kesin bir ekilde belirledi. 1789 Fransz Devrimi'nin
hemen ncesinde verilen bu yarg, Kant'm tarih felsefesinin ve
etnik dncesinin ynn esas boyutunda gsteriyordu: in
sanln gelecei. Bu dncelerle Kant, savalar toplumsal iler
leme iin hareket ettirici bir g, bir uyarc, olarak darda
brakmadndan, bir dereceye kadar gereki grld. "nsan
ln henz zerinde bulunduu kltr basamanda sava,
kltrn ilerletilmesinin kanlmaz bir aracdr ve ancak m
kemmelletirmi bir kltr sonrasnda (ne zaman, tanr bilir)
srekli bir bar bizler iin hayrl ve bu kltr sayesinde mm
kn olacaktr."3
"nsanlk Tarihinin Tahmin Balangc" ile nl "Ebed
Bar" yazs arasnda, Kant'm kendi ifadesiyle, tarih sonula16

rm titizlikle gzlemledii Fransz Devrimi bulunuyordu. Sava


ve bar sorununu kamuoyunda bir kez daha dile getirmeye
Kant' tevik eden ite bu devrimdi. Bu devrim, Kant'm cumhu
riyeti dncesinde srekli bir barn eriilebilirlii kansn
glendirdi. Yazsnn bal hi de sebepsiz seilmemiti: "Ebe
d Bar. Felsef Bir Taslak". Savalarn gnlk bir ey ve yazg
gerei nlenemez olduu bir dnyada, Kant, ebed bir bar so
rununu felsefece aklama hakkn ele ald. Bunu nasl yapt,
burada daha yakndan tekrar bakmay gerektirmeyecek kadar
yeterlice bilinir: baka devletlerin i ilerine karmamay ve
bamszlklarna sayg duymay srekli bir barn kurulmas
nn ilkeleri sayyordu. Tarihin, kiisel abalarn antagonizmine
dayanan bir ilerleme sreci olarak anlalmas; insann "toplumd toplumsall"* ve bunun en yksek amacnn sonsuzca ge
limeye yetenekli insan trnn eitilmesi olmas, temelli h
manist bir kavraytr. Bu kavray Kant'm insan grnde,
e'thiinde ve tarih felsefesinde de temeldir ve insan onurunu
savunmas gibi bar dncesini de belirlemitir.
Kant'm bar idealinin aydmlanmac karakterinin nedenle
ri, yalnzca, faydaland Fransz ve ngiliz felsefesinin kaynak
larnda, ya da yalnzca 18. yzyldaki Alman burjuvazisinin
etek sryen ekonomik ve politik kurtulu srecinde deildir.
nk o ayn zamanda Fransz Devrimi'ni politika ve ideoloji
de aka elikili snf mcadelelerinin ayrmam kald bir
btn olarak ald. Almanya'da bylesi bir toplumsal pratiin
eksiklii, bir idealin ilan olarak, (Aydnlanma anlamnda ss
lenerek) daha kapsaml sonulara ulalmasna izin vermedi.
Buna ramen Kant tarih dnmeyi byk lde harekete
geirdi. Herder ve Fichte onun rencileriydi. Hegel onun fel
sefesinden yararland. Kant'm felsefi retisinin ilk aamala
rndaki etkilenmelerin sreci, "Salt Akim Kritii"nden ele al
m olduu bilgi teorisi aratrmalar tarafndan deil; ahlak,
tarih felsefesi ve insan anlaymca belirlenir. Bunlar feodal
sisteme kar sava ilandr. Bu ar onun, insan trnn tek
bir kkeni olduu ve rklar arasndaki farklarn, onlardan hi
birine dierlerini smrme ve baskda tutma hakk vermedii
gryle desteklendi.
Klasik Alman felsefesine zg k noktas, (burjuva top
lumun objektif tarihi srecini belli bir biimde yanstarak),
bar dncesinin zgrlk sorunuyla en sk bir balant iin17

de aklanmas ynnde etkili oldu. Kant'm, Fichte'nin, Schelling'in Schiller ve Goethe'nin, Hegel ve Feuerbach'm felsefeleri
bunun zerine yeterli bilgiyi verir. Akl, (ister akl yasas ola
rak, ister ahlak davran tarzlarnn ve ethiksel normlarn yar
gc olarak ilan edilmi olsun) burjuvazinin tm toplumsal u
rasnn tayc kavram oldu. Bu kavraylarda burjuvazinin
doa ve topluma egemenliinin hem iddias hem de tarihi l
s yansr.
Sosyalist devletler topluluunun ynetici temsilcilerinin,
emperyalist sistemin temsilcileriyle bir "akl koalisyonu" kurma
nerisi de bu gelenek izgisinde yer alr. Biz (kukusuz o za
mana gre tamamen baka siyasal ve sosyal artlar altnda),
atom savan engellemek ve insan varlnn geleceini gven
altna almak iin toplumsal srelerin rasyonel kavranm ta
lep ediyoruz. Gereki politikayla uluslararas durum hakkn
da yargda bulunurken volantarizmi, subjektivizmi ve skeptisizmi darda brakyoruz.
Johann Gottlieb Fichte'nin felsefesinde Alman klasik d
neminin bar dncesi daha da somuttand. 1793'te isimsiz
olarak yaynlanan "Fransz Devrimi Hakknda Kamuoyundaki
Yarglarn Dzeltilmesine Katklar" ve "Bugne Kadar Avru
pa Prenslikleri Tarafndan Bask Altnda Tutulan Dnce z
grlnn Geri stenmesi" balkl yazlaryla, Fichte, felsef
tutumunu belirledi. Klasik Alman Felsefesinin, toplumun alt ta
bakalarndan gelen bir dnr olan Fichte, Fransz Devrimi'ni olduu gibi benimsemekle kalmad, Jakobenler diktatr
ln de aka savundu. 18. yzyl sonunda Alman ilikileri
yznden etkisi krlan bu durum, Fichte'nin burada anahatlarn ksaca vereceimiz sbjektif idealizmini meydana getirdi.
Tezin k noktas: "'Ben', kendini ortaya koyar..."5 Fa
kat, bu 'ben', ancak 'ben-olmayan'la, yani d dnya ve doayla
bantl dnlebilir: " 'Ben', 'ben-olmayan' karsna ko
yar."6 Bylece, bilincin varla ncelii, yanl anlamaya yer
vermeyecek biimde ifade edilir, varlk dncenin bir rn
dr. Fichte'nin btn dnceleri. (ister bilime, insana, ethie
ya da zamannn tarihine, sava ve bara ilikin olsunlar), so
nunda onun bu sbjektif idealizm yapsnn arka planna ba
klarak anlalrlar.
Zamannn tarihine sk balantl olarak ve bunu felsefe
sinde srekli yanstarak Fichte tarihsel srece yeni baklar
18

edindi, felsefesi, her geliim aamasnda, eyleme ary do


rudan ieren "devrimin dnce biimi" olarak kald. Kant'rn
rencisi olarak onun abas ahlak kurallarnn aklanmasna
yneliyordu. Fakat insann kurtuluu, dncenin kurtuluu
iinde saplanp kalyordu. Ona gre, ilk zgrlk sistemi ken
di balatt sistemdi ve bunu bilimlerin felsef temelini kurma
abasyla birletirdi. Onun dncesinde feodal dzen, insann
haklarn zorla elinden alan, insan kendi zne yabanclatran, batmaya mahkm bir dnya idi. Fichte, insan onuruna
yakan ve bu onuru garantileyen, insan soyunun mkemmellemesi ve gelimesinin btn toplumsal imknlarn iinde ta
yan, sosyal bir dzene zlem duyuyordu. Felsefeyle politika
nn ban, kendi felsefesinin burjuva-demokratik karakterini
srekli olarak nplana karmtr. Kendi felsefesi, eylem iin
yol gsterici olmalyd; bunu belirleyen ilke hareket, etkinlikti.
Bunu yalnz Geist (zihin, tin) alannda baarm olmas, dn
ya grnn kaynakland toplumsal ilikiler nedeniyledir.
Yorulmak bilmez abalarla, Fichte, gnmzde de takdir edi
lecek u yksek amac izledi: bilimle eylemi, teoriyle pratii
balamak. Onun bilim retisini tekrar gzden geirmesi, Napoleon'a kar kurtulu savalar srasnda Prusya ordusuna ko
numac olarak katlma istemi kadar buna tanktr. Demokra
si ideolojisinin zne ve ilevine derin baklar burada ortaya
kar.
Fichte, Fransz Deviimi'ni ve onu izleyen savalar incele
yerek, devrimci savalar, ulusal kurtulu savalar ve burjuva
smr savalar arasndaki ayrmlar dikkatle gstermeyi bile
baard. Kant'm "Ebed Bar" yazsna Fichte'nin byk say
gs, daha nce Klasik Alman Fesefesinde akla kavumam
olan tarih gereklere bakn yolundan saptrmad. nsan tr
iin dourduu gerek elikilere evirdi. Sbjektif idealist felve ar sbjektif idealizmine ramen, Fichte, dikkatini Fransz
Devrimi sonrasnda sregiden Napoleon savalarnn Almanya
iin dourduu gerek elikilere evirdi. Sbjektif idealist fel
sefesi Fichte'nin, belli tarihi sreleri doru deerlendirmesini
ve yarglamasn engellemiyordu. O, Almanya'da, ulusal soru
nun teoricisiydi. Dnya grnn, hmanizminin ve tarihi iyim
serliinin erevesinde, gelecekteki toplumun gzalc bir tab
losunu izdi; bask ve smrnn her biimine kar hogr
sz ve ateli fikirlerini dile getirdi. Ekonomi incelemelerini iler
letti ve emein nemini vurgulad. Devleti tarihsel bir kategori
19

olarak kavryordu; toplumun snrlan onun kk burjuva


mlkiyet kavramnda aka grlebilir. Ona gre bar bu
toplumun kaybedemeyecei bir mlkyd.1
Fichte'nin sbjektif idealizmi, kukusuz, devrimci bir pra
tiin eksikliinin ideolojik yansmasdr. Bu yzden dncele
rini gerekletiremezdi. Fakat buna ramen, onun felsefesi, sa
va ve bar problematiinde kendinden nceki Aydmlanmac
ve klasik Alman filozoflarnn hepsinden daha fazla, esiz bir
eitlilie, zenginlie sahipti; nk Fichte, Fransz Devrimi za
manndaki savalar en farkl ynleriyle tahlil etti; bu tahlili
dnya grne katt.
Ayr bireyler olarak burjuva dnrlerin sava ve bar
zerine grleri, burjuva toplumun temel elikisinin ular ile
ulusal karakterdeki elikilerin ular arasnda sallanr. Bu d
nrler devlet, hukuk, din ve sanat anlaylarnda kendi za
manlarndaki tarih felsefesi, estetik ve ethie sarmalanmlar
dr: kendileri son derece elikilidirler. Tarih srecin dorudan
gzlemcisi olmak ya da onu ancak ok uzaklardan alglamak;
aktif siyasal katlmla bu sreci birlikte biimlendirmek ya da
sadece teorik bakmdan stesinden gelmeye almak, bunlar
nemli farklara yol ayorlard. Burjuva toplum, objektif eli
kilerini kendisi koyduu ve hallettii lde, u ya da bu bi
imde kendi snrlarna arpar. Burjuva toplum zellikle ileriye
atlml dneminde gelecee bakn zgr klmalyd; bunu
yapmas gerekiyordu, nk o dnemde kendisi dnya tarihi
nin ilerici ryd. Ama daha sonraki ilerleme ve gelimeler,
burjuva toplumun topyac ve hayalci tasavvurlarn gittike
krkla uratt. Objektif tarih srece baklar daha somut ha
le geliyordu; her eyden nce, sosyal ve siyasal devrimler buna
yardmc oldu.
Klasik dnemden ge-burjuva felsefesine kadar felsefede
ki, edebiyat ve sanattaki deiimler, tarihin aknn ancak bu
objektif temelinde anlalabilir. Bu nesnel durumun bizim tah
lilimiz iin nemi nedir? Bar zerine sadece topyac ya da
hayalci fikirleri incelemenin yetersizliini dnyoruz. Bunun
la, bylesi zmlemelerin bilimsel deeri asla daraltlm ya
da inkr edilmi olmaz. Sava ve bar sorununun, klasik d
nemdeki izlerinin aratrlmas, ayn zamanda bu fikirlerin so
mutlama srecinin akla kavuturulmas demektir. Bu d
nrler tarihsel srecin nesnelliini ne dereceye kadar kavra20

yabilmilerdir? Onlar toplumsal gereklii, tm imknlar, ola


slklar, i elikileri ve eilimleriyle, tarihsel bir gereklik ola
rak nasl, ne ynden kavramlardr? Bu balamda, farkl du
rum ve ilikilerden gelen, kukusuz pek farkl konumlarda yer
alan iki dnr ele almak istiyorum: Johann Georg Forster
ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel.
Forster'in daha "Dnya evresinde Bir Gezi" yazsnda onun
toplumsal sorunlara derin ilgisi grlr. Rousseau'nun toplum
gryle anlamazl o zamandan itibaren btn yazlarnda
sregider. Gney Pasifik halklar ile Avrupa uluslarn kar
latrmas, Forster'in tarih anlayn, hem Avrupa uygarl
ve kltrnn aksaklklar bakmndan, hem de toplumun yk
selmesine inanc bakmndan keskinletirdi. Feodal sistem ile
onun barnda oluan kapitalizm arasndaki elikileri dikkatle
tahlil etti. Onun toplumsal rnei, ekonomik ynden ilerlemi
olan ngiltere idi. Forster'in "Aa Ren'den Baklar", onu da
ha o zamanda tarihi materyalizmin habercisi olarak gsteren
toplumsal tahlillerdir. Bu gezinin gerek sonucu, devrimci de
mokratik dorultuya girmesi ve devrimin yanda bir gzlemci
si olmaktan Mainz Cumhuriyeti'nin ileri gelen bir politikacs
durumuna gelmesiydi. Yazlarndan birinin balnn ("1790"
daki Devrimler ve Kardevrimler"), anlalr kld gibi. Frs
ter Fransz Devrimi'ni gittike snf ve katmanlarn bir sava
olarak kavryordu. Byle atklarn egemenlii, insan dn
cesinde olduu gibi, politikada da karakteristikti.
Kant Herder ve Goethe'ye dayanarak, Forster, bir eliki an
lay gelitirdi. Diyalektik elikiye objektif gereklik gzyle
bakan bu eliki anlay, onun, toplumsal hareketlerin maddi
kaynaklarn ve hareket ettirici glerini tanmasn salad.
Topluca belirtilirse, onun dnya grnn diyalektik ve ma
teryalist nitelikler tad vurgulanmaldr. Devrim zamannda
halk kitlelerinin ve devrimci zorun rolna derin tarihi bakla
r, toplumsal gelimenin objektif yasalarn aray ve devrimci
olarak kendi pratii, burjuva toplumun uyumlu gelimesi ze
rine teorilerin tm hayallerini ykt.
Forster'in hmanizmi, onu, yoksullarn tarafna yneltti.
Daha 1793'te, toplumsal hayatn, yoksul snflarn karlar do
rultusunda btnyle yeniden dzenlenmesi gereini kavruyordu.
Forster'in Kant, Hegel, Heine, Herzen ve ernievski ze21

rine etkisi apaktr. Fransz Devrimi ve Mainz Cumhuriyeti


zerine yazlar: "Mainz'da Devrimin Grnm,"8 "Devlet Y
netme Sanatnn nsanln Mutluluuyla Balants zerine"8,
"Paris Taslaklar"10, Fransz Devrimi zamannda devrimci de
mokrasinin Almanya'da oluturduu en iyi eserler arasnda
dr.
Btn bu almalar ve ayn ekilde bu yllardaki mek
tuplamalar11, snf mcadelesi ruhunun soluk alp veriim di
le getiriyordu. Sava-bar banda bir diyalektii grnr k
lyor ve bu diyalektik, eitli etkenlerin (bata ekonomik, si
yasal, asker ve ideolojik olmak zere) objektif artlar ve kar
lkl ilikileri tarafndan belirleniyordu. Forster'in eserlerini
onun diyalektik bakma ve bilgilerine ynelerek incelemek, he
nz gerekletirilmeyi bekleyen bir grevdir; politik ve sosyal
felsefeye, tarih felsefesine, kltr teorisine ilikin dncesi,
bu incelemede n srada olmaldr. Forster'in felsefesi gerekli
i kapsar, materyalisttir. Bu anlamda etkileri oldu; itilim de
verdi.
Burjuva toplumu tarihini btn olarak ve en derinden kavravan klasik Alman dnr Hegel idi. Fransz Devrimi'nin,
Napoleon savalarnn ve bunlar izleyen Restorasyon dnemi
nin ada olan Hegel'in, btn yazlarnda, bata nemli ta
rih felsefesi yazlar olmak zere ("Geist'm Fenomenoloiisi",
"Dnya Tarihinin Felsefesi", "Hukuk Felsefesinin Anahatlar",
Anavasa Yazlan ve Mektuplamalar) toplumsal ilikilerdeki bu
alkalanma dnemi yansr. Tarih Hegel'de insan emeinin r
ndr; dncel bir eylem olarak kavranan emek toplumu mey
dana getirir. Emein byle kavran ve dnya tarihindeki ro
l, demek ki, "akl"a skca baldr. Fakat Geist, soyut bii
mi iinde tarihi yalamayacandan, Hegel'e gre, Geist halk
lar, uluslar, devletleri ve bireyleri, bunlarn eylemleri saye
sinde kendi amalarn gerekletirmek iin kullanr.
Objektif idealist Hegel'e gre, Geist, cevher zelliine sa
hiptir; tm gerekliin cevheri olarak evrenseli ierir ve by
lece gerekliin isel varln oluturur. Bu filozof, evrenin
btn hareket yasalarn Geist'm yasall olarak dnr. Bu
objektif idealizm felsefesini daima gereklie ynelten, ncelik
le diyalektikti. Diyalektik, zengin ve derin bilgiler edinmesini
salad. Hegel, tarih fenomenlerini ve yasalarn bilimsel kav
rama abasnda, metodolojik ynn hibir zaman kaybetme32

yiini diyalektie borludur. Onun tarih felsefesi incelemeleri,


tarihin ruhuna nfuz ederek, sorunlar zmleme tutumuyla
yola koyulur. Hegel'in tarihselcilii, tarih zerine aratrma
lardan diyalektiin kategori ve ilkelerini kazanmasna neden
oldu. Bunlar "Geist'n Fenomenolojisf'nde ve tarihi konu edi
nen br yazlarnda ortaya kard ve "Mantk Bilimi"nde tam
anlamyla gsterdi. Daha ilk yazlarnda Hegel, ncellerinin sje-obje dalizmini amay ve bunun diyalektiini objektif idea
list ierikli bir yne evirmeyi baard. Manta yeni bir biim
verdi.
Dnya tarihinin her devri zerine aratrmalarnn zen
ginlii, savalarn nedenleri, bu nedenlerin halklarn hayatyla
ok ynl balan ve zamanndaki savalara ilikin ama ve
umutlar zerine bakn derinletirdi. Tarih filozofu olarak,
"Tarih Felsefesf'nde bunlar tahlil etti. deoloji tarihisi olarak
Geist'n Fenomenolojisi'nde bu konulan zellikle irdeledi. O
bunlar daima snfl toplumun, ilkelere bal bir olay ve tari
h srecin hareket ettirici gc olarak yanstt. Bu olgular,
"Hukuk Felsefesinin Anahatlan"nda genel olarak burjuva top
lumun zsel belirtileridir. Onun mektupamalan zaman mm
sava-ban anlayna yeni bir yaklam getirir. Burada o ken
disini, her eyden nce, baz devletlerin ve uluslann diplomasi
ve politikasnda derin bilgiye sahip bir tarihi olarak gsterir.
Bu konulan inceleyicinin arpc yn, bunlarn burjuva toplu
mun ilerleme kavrayna ve tahliline skca balannda srlebilir. Hegel iin savalar toplumsal genel srecin eliikliini
ifade eder; savalar halklarn ve uluslann hayatna balan
mtr.
Onun bu soruna yaklam ok ynlyd. Aynnth rnek
lerinden ikisini vurgulamak istiyoruz12: Birisi Hegel'in kurtulu
savalanyla ilgili tutumu13, ikincisi de savunma savalaryla
fetih savalar arasndaki ilikiyi aklamasdr. rnein, ikin
cisine ilikin olarak gereki tarih tahlillerinin, savalann ka
rakterinde deimelerin olabilirliini gsterii: "...devletin ken
disi, bamszl tehlikeye girince... grev, tm yurttalar sa
vunmaya arr. Eer btn yap kudret olmusa ve i ha
yatndan dar doru yrtlp tayorsa, o zaman savunma sa
va fetih savama dnr."1* Bylece Hegel hakl ve haksz
savalar konusunda burjuvazinin balca dnya grsel tutum
larm saptyordu. Napolon'u tasvirinde aka gsterdii gibi

Hegel'in zellikle sava konusunda tarihte kiiliin roln vur


gulad bilinir. Fransz Cumhuriyeti'nin devrim savalar e
kurtulu savalar konusunda belli bir anlay vard. Bazen bu
sorunu Avrupa politikasnn kl krk yaran ayrntlarna ka
dar inceler. Fakat, sava fenomeniyle ve bunun tarihin ilerle
mesi zerine etkisiyle youn dnsel ura, Hegel'in gerici
burjuva ideolojisi tarafndan yapld gibi, hibir biimde bir
sava dnr ya da sava filozofu olarak yorumlanmasna
elvermez.
Tarih anlay ve tarih realizmi, bu filozofa, sava-bar so
rununu toplumsal ilerleme teorisiyle balamasna imkn ver
di. Hegel'e gre, savalar, toplumun daha yksee gelimesi iin
uyarmlardr. Halklar arasndaki ve halklarn kendi ilerindeki
elikileri zerler; insanln daha yksek yaam biimine ula
malarna yardmc olurlar. Hegel'in tarih felsefesinin genel pla
nnda aklla birlikte bar da savaa kar gittike gereklik ka
zanr.18 Burjuva toplumda sava-bar sorununun aydnlatlma
snda bu byk filozofun ve hmanistin baars, hem savan
anlalmas iin zengin ierikli anlatmlarnda ve diyalektik ba
knda, hem de diyalektiin yntem ve teorisinin ilenmesindedir. Bununla o, toplumsal olaylarn szgeten geirilebilecei
yntemsel bir kavramlar, kategoriler ve ilkeler tezgh mey
dana getirmitir.
Hegelci diyalektik, kukusuz olduu gibi zor uygulanabilir
di. Bu felsefenin zel bir konumu vard: bakn gemie, ta
rihe eviriyor ve bylece felsefenin belirginlik kazandn ima
ediyordu. Bu belirginlik de doa ve toplumu bir defada ve deigmezcesine aklamava imkn salyordu. Bu yanlg Hegel'in
dncesinde ylesine kklemiti ki, sistemiyle ynteminin e
likisi, felsefesinin belirleyicisi haline gelmiti.
Hegel gelecekteki tarih hareketler ve gelime eilimleri
zerine hibir aklamada bulunmad. Onun topyacla, ta
rihi yerine koyamad sosyal topyac dnceye kar eleti
rel tutumu, dier eyler yannda, onu "ebedi bar" dncesi
nin reddine gtryordu; bu dncenin tarihle tutarszln
vurguluyordu. Hegel'in felsefesinin kendini gsterdii btn
objektif idealist biimler ve kurgulara ramen, felsef dnmeve olaanst nemde yeni fikirler ilham etmesi, onun ele
tirel dncesinin gereklie dayanmas ve diyalektii sayesin
de oluyordu. Bu konuda Marx'in u sz hl geerlidir: "He24

gel'in elinde diyalektiin mistik kla brnmesi, diyalektiin


genel hareket biimlerini ilk kez kapsayc ve bilinli gster
mi olmasna hibir ekilde set ekmez."16 Klasik Alman Felse
fesinin Mark felsefenin kayna olmasnn nedeni, sadece on
dan tarih bakmdan nce gelmesi, zengin materyalist ve diya
lektik dnceler ileyip hazrlamas deil, ayn zamanda bi
zim kendi zamanmzda da ona bavurmamz ve ondan yararlanmamzdr. Bylece, bizi baz genel sonulara vardran bir
aklamalar erevesi izilmi oluyor:
1. Tahlillerimiz, ayr ayr dnrlerin ve tek tek akm
larn sava-bar sorununu inceden inceye aratrmay ve bur
juva toplumun esasl elikilerini balantlarna yerletirmeyi,
yeni tarih hareketin ok ynl bir dzenleniini gerektirmek
tedir. Genel sreci daha kesin gznne alan byle bir tahlil, bu
mirasn eliikliinin aka ortaya konmasn salar, tarih
snrlanmalar gsterir ve burjuva dzenden sosyalist topluma
geie iaret eden noktalar kesinlikle belirleyebilir. nk Al
manya, hem Marxlm. hem de Klasik Alman Felsefesinin do
duu lkedir; ikisi arasndaki balantlar, sadece tarih sra
bakmndan deildir. Burjuva dnrlerin nerdikleri zm
ler ile, bizim felsefemizin getirdiklerinin bir karlatrlmas,
onlarn srekli bar ideallerinin hepsinin burjuva toplumun an
tagonist yapsnda paralandn gsteriyor. Emek ile sermaye
arasndaki elikinin zm, srekli bir bar iin tarihi bir
nart haline geliyor.
2. Yntemsel olarak, her eyden nce reticinin, al
malarnda okvnl incelemevle gerekletirdikleri: matervalist
tarih anlavmm derinletirilmesi, diyalektiin teori ve yntem
olarak mkemmelletirilmesi gznne alnmaldr. Altyap ile
styap, gereklik ile ideal arasndaki karmak karlkl iliki
zerine bilgi edinme-, toplumsal gelimenin en yksek aama
sndan, kavramlarla kategorilerin tarihliinden kalk, bu in
celemelere dahildir.
Dnya barnn korunmas iin mcadele, artk kitlelerin
bir eylemi haline gelmitir. Kitleler, srekli sava karmak ve
yeni bir dnya savan kkrtmak isteyen belli toplumsal g
lere kar taarruza geiyor, omuz omuza mcadele saflarna
giriyor.
Sonutan kanlmaz: Halklarn ve uluslarn bar iin m
cadelesinde, bansn hasmlanyla dnya gr bakmndan he25

saplana gittike anlam ve nem kazanyor. Bilimsel teoriyle


toplumsal pratik birbirine ayrlmazcasma balanmtr. Biz bu
konularda klasik Alman felsefesinin hmanist mirasndan da
yararlanyoruz.
NOTLAR:
1. Karl. F. Engels, "Forschritte der Sozialreform auf dem Kontinent"
("Kta Avrupasmda Sosyal Reformda lerlemeler"), NEW c. 1, Ber
lin 1974, s. 495.
2. I. Kant, "Mutmasslicher Anfang der Menschheitsgeschichte." .:
I. Kant: Von den Traeunen der Vernunft, yay., St. ve B. Dietzsch,
Leipzig/Weimar 1979, s. 282.
3. a.g.y., s. 283.
4. I. Kant, "Idee zu einer allgemeinen Geschichte in weltbrgerlicher
Absicht" ("Dnya Yurttal Bakmndan Genel Bir Tarih Dn
cesi"), a.g.e., s. 208.
5. J.G. Pichte, "Grundlage der gesamten Wissenschaftslehre ("Btn
Bilim retisinin Temeli"). .: Fichtes Werke (Fichte'nin Yaptla
r) yay. I.H. Fichte, c. 1 (Bat) Berlin 1971 s. 96.
6. a.g.e., s. 104.
7. Karl. J.G. Fichte, "ber den Begriff des wehrhaften Krieges" ("Sa
vunma Sava Kavram zerine"), Fichtes Werke, c. 4, s. 401 ff.
8. Karl. G. Forster, Werke in vier Bnden (Yaptlar. Drt Cilt.) yay.,
G. Steinet, Leipzig o.J., c. 3, s. 629 ff.
9. a.g.e., s. 695 ff.
10. a.g.e., s. 727 ff.
11. a.g.e., c. 4, s. 757 ff.
12. Ayrnt iin bakz: G.W.F. Hegel, "Phaenomenologie des Geister", yay.
J. Hoffmeister, Berlin 1971, s. 324, 341; Hegel, "Vorlesungen ber die
Philosophie der Weltgeschichte", yay. G. Lasson, Leipzig 1944, c.
3, s. 701 ve c. 4, s. 893; Hegel, "Grundlinien der Philosophie des
Rechts oder Naturrecht und Staatswissenschaften im Grundrisse",
yay. H. Kienner, Berlin 1981, s. 272, 367 ff, 376 ff, 383.
13. Karl. Not. 12, son ad geen yaz, s. 331.
14. a.g.y., s. 370.
15. Karl. W. Forster, "Grieg und Frieden im Blickeid der klassichen
deutschen brgerlichen Philosophie" ("Klasik Alman Burjuva Fel
sefesinin Bak Alannda Sava ve Bar"), i: Philosophie im Frie
denskampf (Bar Mcadelesinde Felsefe) yay. W. Eichhorn I ve
H. Schulze, Berlin 1983, s. 109 ff.
16. K. Marx, "KapitaV'in ikinci basksna ardsz, NEW, c. 23, Berlin 1975,
s. 27.

26

ADA DNCEYE GR

Afar TMUN

YAKIN ZAMANLARA BAKMAK

ada dncenin alanna girmek usuz bucaksz eit


liliklerin ortasna dalmaktr. Tarihte en gerilere yrmek bu
lanklklarla, yaknlara gelmek karmaayla yzyze getirir bi
zi. ada dnce her kesiminde insan akna eviren bak
alaryla, deiik grlerle ykldr. Gerekte bunlar zaman
iinde ayklanacak eylerdir, ayklanmak iin yeni yaam bi
imlerinin ve yeni dncelerin yarglarn bekleyen eylerdir.
adaln yasas bu: srecek olanla eriyip gidecek olan he
men ayn arlkta yanyanadr, hatta bazen eriyip gidecek olan
srecek olan ap gemi gibidir. eitlilikler arasnda kkl
aklamalara ulamak, tm oluumlara tmleyici bir bakla
bakmak olduka g.
Her ey o kadar yakn ki, ne yapsak bak amz olanla
rn tmn bir rpda alamyor. Yarnn insanlar bizi bizden
iyi anlayacaklar. Ama o insanlar yok henz, bir gn anlar
mza doacaklar. Doacaklar ve bizimle kendilerini kurup ken
dilerinde bizi deitirecekler. Tarihin ayklayc gc iten ie
ilemekte, birincilin yannda ikincilin, btnselin yannda ay
rntnn saptanmas, nemlinin korunup nemsizin dlanmas,
deiik sreler boyunca gereklemektedir. Gene de bize den,
nesnel tutumumuzu koruyarak doru yarglar vermeye al
mak olmal. Grlerimizde duygusallklarmzn pay ne kadar
az olsa o kadar iyidir. nsan kendinin bildii eyler karsnda,
yaknlar karsnda, kendisi karsnda, yakn gemii kar
snda duygusallktan synlamaz. Ancak bizler duygusallk pa27

yn en kk llerde tutmakla ykmlyz. Nesnel olmak


yantutmaz olmakla ayn anlama gelmeyeceine gre, bizim ii
miz dnce devinimlerini kendi bak amza gre en gene]
zellikleriyle, bize en kalc gelen yanlaryla ele atmaktr. Heeyin her an deitii, geliimlerin saysz ini klarla rl
d bir dnyada belki de en nemli ey, deiimi belirleyen
ve deikene gre kalc zellikler tayan eleri saptayabil
mektir.
Henz bizim iin tam olarak nesnellememi olan va da ne
olursa olsun karsnda tam olarak nesnel kalamadmz yakn
zamanlara baktmzda ne gryoruz? Yakm dnemin bir bi
lim ve teknoloji dnemi olduunu kimse yadsyamaz. Youn bi
limsellik youn teknoloji atlmlarn getirdi ve XIX. yzyl
gl bilimsel geliimler yzyl, XX. yzyl byk teknolojik
atlmlar yzyl oldu. Sanayi devriminin balad d&nemlerden
bu yana ara ya da makina yapmnda, yeni aralar ve yeni
makinalar reten aralarn ve makinalann yapmnda ylesine
yollar alnd ki, insan bu geliimi kanksamasayd her gn ye
ni aknlklara debilirdi. Bylece zaman iinde bilimsel d
ncenin belirleyiciliinde tekniklerin ilerlemesi, teknolojinin
yeni sanayi dallarnda kullanlan eitli aralarla, makinalarla
ve yntemlerle ilgili nemli bir aratrma alannn domasna
yol at. Bylece bilimle sanayi arasnda bir orta yer, bir ka
vuma yeri, bir gei alan, bir tampon blge olutu. Btn bu
hzl geliimler iinde insanlar yarattklar mucizelere sasmamay rendiler. Demir ynlarnn gemi diye suda yzdrlebileceini aklnn ucundan bile geirmeyen insandan, ilk loko
motifin kendi kendine gittiini grnce ne yapacan aran
insandan uzayn kefiyle ilgili haberleri bir bilgi rahatlyla
dinleyen insana kadarki ilerleme, iki yzyllk bir atlma kar
lktr.
Bu basan elbette doann kendi baansdr, nk insan
doaya apayr bir yerlerden, doastnden gelip taklm de
ildir. Bu basan, sonuncu tr olan insann baansdr. Dnya
nn en yeni ve en gelimi tr, kendinden nceki trlerde g
rlenlerden ok daha gelimi olan iki organyla, eliyle ve bey
niyle kazand bu baary. Onun her baansmda her zaman bu
iki organn ortaklamas szkonusu oldu. nsanolu ne yapp
yapp baarmak zorundayd, nk yaamn ancak gereler
yaparak srdrebilecekti. nceki trlerden ok daha krlgan
28

olan ve ok daha bakn isteyen, bu yzden toplumsalla ba


ml bulunan bu sonuncu tr bir sre kabasaba bir yaam sr
drmeyi denedi. O sre iinde o daha ok hayvand ve ok az
insand. O insana tam olarak benzemiyordu da: "Gerekte tam
anlamnda ilk insandan bazlarnn da kk kpek dileri var
d, bunlar ok gl eneye yapktlar, bunlar ok tehlikeli
silahlard, ama modern insan onlar korumad, artk dileriyle
ldrmeyecekti" (G. Childe). Bu serven, bu gerek anlamda
insan olma serveni, bu doann barnda kendini yeniden ya
ratma serveni doaya ayrtn ve dntrc aralarla y
nelme tutumuyla hzland ve eitlilendi.
NSANIN EN ESK ABASI
nsan hayvansal zelliklerini, buna bal olarak hayvansal
edimlerini biraz daha geride braktka biraz daha krlganlat. Trn varln srdrebilmesi, buna gre, insan yavrusu
nun ok iyi korunabilmesine balyd. Bu ok yeni ve ok k
rlgan trn yavrusu elbette ok br trlerde ok daha ksa
srer ve daha az, youn etkinlikleri gerektirir. Oysa insan
yavrusu anababas, yakn evresi ve btn bir toplum tarafn
dan uzun yllar korunmak zorundadr. Denilebilir ki insan bi
reyinin yan mr korunmakla geer. Bylesine korunma ge
reksinmesi gsteren bu yeni tr bir o kadar da deitirici, d
ntrc, bir anlamda yaratc bir g tamaktadr. Dnyaya
geliinin ilk aknlklar getikten sonra ara ve gere yap
maya balam, bylece kendisi iin bir takm donanmlar elde
etmi, donanmlanyla d dnyayi etkilemi, ksacas kendisi
iin kendisine uygun bir evre, bir ortam oluturmay becer
mitir. O artk yalnzca ortama uyan deil, kendisine uyar orta
m da yaratabilen bir varlktr.
nsanolu bu ilk kuruculuunu ya da ilk yapmcln bir
den kazanm deildir. Onun en kk kazanmalar bile, hele
en balarda ok byk abalarn rn olmutur. Onun ara
yapmak adna bir dal yontmas ya da bir aac biimlemesi
ardarda gelen nice yanlmalarn ya da nice deneylerin sonucu
dur. nsan tr btn bu glkleri toplumsal bir erevede
zmlemeyi semi, yaamn ykn bireyin srtna ykleyip
kmamtr. Bylece onu erkenden "toplumsal hayvan" diye ni
teleyenler elbette yerden ge hakldrlar. nsan, toplumsalln
dnda varln srdrme olana olmayan hayvandr, bir an29

lamda bir sr hayvandr. nsan bireyini toplumun dna


kardnz zaman hi bir ey yapamaz duruma gelir, giderek
yaamn gzden karmak zorunda kalr.
Bu insan yzyllar boyu toplumsal yaamn gelitirmek,
bylece dnyaya biraz daha egemen olmak savam verdi. Ken
disi iin en uygun ortam ya da en uygun koullar yaratmak
yarnda kendi kendisini her an biraz daha geride brakmak
zere doann ve kendi varlnn tm olanaklarn kulland,
daha dorusu tm olanaklarn zorlad. Bu kou iinde kendi
kendisini ezen, hatta kendi kendisini yiyen ilk tr olarak g
rnd o. Uygarlamaya balad anda, o daha yeni olutur
makta olduu toplumsal yap iinde ayrmlar gelitirmeye ba
lad. nsann insan ezmeye ynelmesiydi bu, Hobbes'a "insan
insann kurdudur" dedirten eydi. nsan, Hobbes'un belirledii
gibi, doal durumda m kendi kendinin kurdu oldu yalnzca;
yoksa uygarlklarn geliimi iinde de bu ykc zelliini sr
drd m? Bunun tartmas ayrca yaplabilir. Ancak, bilinen,
tartlmas gerekmeyen bir ey de, insann kendi trn kit
lesel biimde zedeleyebilen, kitlesel lmlere atabilen bir tr ol
duudur. Ancak bu olumsuz grnm, iki dnya savann ge
tirdii olumsuzluklara karn, insann tarih iinde kendi ken
disini eletirerek daha da insanlama dileklerini gelitirmesiyle
az ok iyiye doru deimi grnyor. Gelecekteki insann ken
di trn tketmeyen insan olacana bugnden inanabiliriz.
YAKIN DNMLER

XX. yzylla birlikte insanolu byk bir srama yapm,


bu sramada eski kavramlardan pek ou ieriklerini dei
tirmitir. Bu srama birka yzyldr etkisini oaltarak srd
ren sanayi1 devriminin teknolojik devrime dnmesiyle olmu
tur. Bu dnm tm olumlu ve olumsuz yanlaryla yeni bir
bilim kavrayn, dncede ve sanatta yeni bak alarn ge
tirmitir. nsanolunun tm gemiiyle balarn koparrca
sna gerekletirdii bu devrim, her eyden nce, insan ve do
a ilikisine yeni boyutlar kazandrmtr. XVIII. yzylda Bacon
ve Descartes'da anlatmn bulan doaya egemen olma eili
mi, XX. yzylda insann hem nesnel doaya, hem kendi doa
sna btn biiinirlikleriyle ve btn bilinmezlikleriyle tam an
lamnda sahip kmas olgusuna dnmtr. Bu dnm
kendini, az nce de belirlemeye altmz gibi, yepyeni bilim30

sel kavraylar erevesinde ortaya koymaktadr. Artk doa


ya ynelmenin yolu ve yordam kkten deimitir. Gaston
Bachelard'm (1884-1962) verdii bir rnek, deiimin anlam
n pek gzel belirlemektedir: eski insan bir eyi yakarak ay
dnlanyordu, imdi biz ampuln iindeki tel yand zaman
karanlkta kalyoruz.
Bu dnm insann dnyadaki yeri ve insan olmann an
lam konusunda da yeni bak alar getirdi. Giderek doayla
arasndaki uzakl iyiden iyiye kapatan ve bir anlamda do
ayla ili dl olan insan, insan olmann anlamn doayla
olan bu gl ilikisine balad. rtaa'm insan doal oiandan doast olana doru ykseldike, ayaklar yerden kesil
dike insand, amzn insan ayan yere bast lde, bu
na gre doay kendisi iin yararl klabildii lde insan sa
yyor kendini. Bu yeni anlayn onu tam anlamnda bir yar
durumuna getirdii de dorudur. Siyasal ayrmlamalarn
yaratt teknolojik yar bir yana, insanolu doay kendisi
iin yararl klmakta tam bir yara girmi bulunuyor ve bu ya
r daha ok kendi kendisiyle yar anlam tayor. nsan ya
amn belirleyen ve ileriye doru aan iki etken var: hz ve
verim. Hz ve verim elde etmek yolunda insan doann kendi
sine vermi olduu en kk olana bile karmak istemiyor.
Bylece zaman ve g kavramlar insan yaamnn zn belir
ler gibidir. Zamana uyma uygar olmann temel llerinden
biridir artk. Zaman ne kadar uygun kullanabilirsek ve by
lece ne lde kazanabilirsek o kadar insan olacaz. Zaman
iyi kullandmz lde gcmz artacak, gcmz artt l
de zaman iyi kullanacaz.
Demek ki, bugnn insan iin insan olmak, daha da g
kazanmak adna daha ok retmek anlam tamaktadr. Her
lsz retimin ar tketimleri kkrtmas olaandr .Bugn
tketebileceinden ounu reten bir dnyada kendimizle ve
bakalaryla yarmann bedeli son derece youn bir skntdr.
rtaa'm bitimiyle balayan srmrgecilik giriimleri, Eskia'n smrgecilik anlayn her bakmdan ok gerilerde b
rakan bir toprak, rn ve insan gc elde etme tutkusuyla ge
liirken, uzak topraklarn insanlarn uygarlk merkezlerinin
insanlarna her bakmdan baml kld. Bunun yannda uygar
lk merkezlerinin insanlar artan zenginliklerle birlikte kendi
ilerinde tam tamna adaletsiz bir bamJlanma durumuna gir31

diler. Gelimi lkeler retici ve satc olurken, azgelimi l


keler pazar oldular. amzda toplumcu grler bu kt ko
ullanma olgusuna tepki olarak ortaya km ve hzla gelime
ye balamtr.
amzn iktisadi ve toplumsal geliim tablosu elbette ilgi
ekici bir tablodur, ilgi ekici olduu kadar da ba dndrc
ve hatta korkutucu bir tablodur. Tm yaamn bulua, reti
me ve tketime, bu arada silah yapmna armaan etmi g
rnen ada insann bu oluumlar iinde ne kadar yalnz ve
ne iaaar mutsuz olduu ortadadr. nsan olmann anlam ni
cedir sanki insan olma dnda bir eylere kaym durumdadr.
retim aralarm reten ve onlar dnyay dntrmek iin
badndrc bir hzla verimli klmaya alan insan hemen
hemen kendisini bir ama durumundan karp bir ara duru
muna getirmitir, retim aralarn gelitirirken ya da glen
dirirken neredeyse bir retim arac durumuna dmtr.
Bylece tarihi boyunca elde ettii kazanmalara srt evirmeye,
giderek onlar unutmaya, tarihinden yani kendinden kopmaya
doru mu gitmektedir? retimde ortaya kan otomatikleme,
her eyden nce insan otomatik bir varlk durumuna m sok
maktadr? nsan, yaamn hz iinde, ahlak deerleriyle ilgi
lenmemek, giderek ahlak deerlerini yitirmek sorunuyla babaa deil midir? kinci iler, ek grevler, alma saatlerinin
baskyla ya da cretle artrlmas, insanlar ailelerinden ve gi
derek tm yaamsal balarndan koparmakta deil midir? n
san neredeyse kendisi iin deil, kendi dnda kurduu yapay
bir evren iin gecesini gndzne katm gibidir. Gecesini gn
dzne katmayanlannsa bu ak iinde salkl bir yaam sr
drmeleri olasl yoktur.
Teknolojinin bunca arlk kazanmas bilimi teknolojinin
buyruuna verdike bilim yolgsterici zelliini yitirmektedir,
teknolojinin iinde yalnzca bir ngrler hatta ksa grler
alan olarak kalmaktadr. Daha nce teknik gelimelere nc
lk eden, onlara bildii gibi yn veren bilim imdi bu gelime
lerin altnda kalm grnyor. Daha nce byk bulularn
gereklemesine, byk makinalarm yapmna nclk etmi
olan bilim adamlar, imdi teknolojinin buyruunda, silahlan
da iine alan ok geni bir retim ann rgtlenmesine kat
kda bulunmaktadrlar. Bylece bilim adaml bir anlamda ya
ratc teknisyenlie indirgenmi olmaktadr. Basm, yaym ve
iletiim olanaklanmn hzla gelimesi zerine dnyada daha ok
32

insann etkin bir biimde yaama katlmak istemesi, buna g


re daha da bilgilenmek ve uzmanlamak istemesi, yeni niver
sitelerin almas sonucunu getirirken, bilim adamn herhan
gi bir retici durumuna indirgemitir. Bu yzden bilim adam
lnda niceliksel arta kout olarak belli bir niteliksel art
szkonust olmamtr Btn bu geliimlerin olumsuz sonula
r zellikle dnce alannda, zellikle de felsefede kendini gs
termi, kkl ve dizgeci aratrma anlay, yerini genel yak
lamlarla yetinen dnce anlayna brakmtr.
Ne olursa olsun yzylmzn eletirilmesi ve daha iyiye
doru gelitirilmesi gereken bir zellii bu. Bu zellii grme
meye ya da yadsmaya kalkmak bizi yanllara drr, en
azndan yalnz brakr. Ayrca insanolunun zledii daha g
zel dzenler, kendileri de eletiriye ak dzenler olarak bu d
zenden doacaklar. nsanlk bir takm dileklerini inanlmaz bir
biimde gerekletirebildiyse, bir gzelden daha yetkin bir g
zele geerek gerekletirdi. adamz Paul Valery'nin (18711945) hakk var, insan denilen bu apayr hayvan, tm br
varlklarla tersleen bu garip canl varlk, dlerini akl almaz
biimde gerekletiriyor. adamz Jules Vernes'in (18281905) dleri gerekte btn bir insanln ortak dleriydi.
O dleri kurabilen Jules Vernes, dlerinin gerekletiini g
rebilseydi armayacakt. nk yapt gerekte gelecein ilk
belirtilerini saptamaktan baka bir ey deildi.
II.
YEN'Y DUYURAN GELMLER
nceki alarda dnmek, hem gzle grnr olan ya da
duyulur olan hem de gzle grnmez olan ya da dnlr
olan zerine ussal karmlar ortaya koymakt. Varln grn
mez bir yan bize bilgisini kolay kolay amayan bir yz var
d. Bilinmezliklerle dolu bir dnyada dnlr dnya kavra
y belki de bir zorunluluk olarak ortaya kt. O alarda bil
mek demek, duyulurun ve dnlrn alann ussal dnce
erevesinde temel zellikleriyle belirleyerek bir takm temel
nermelerden bir takm daha alt dzeyde nermelere ulamak
demekti. Bilmek bir anlamda olann y da olduu sanlann
alann son aklamalara kadar anlalr klmak oluyordu. Bi
lim zorunlu olarak bir kurguydu o zamanlar, insan usu bilgi33

1er ortaya koyarken kendini denetlemeyi pek dnmyordu,


zaten bylesi bir denetim iin gerekli salam bilgiler yoktu.
Salt ussal zmlerin yetmeyecei, buna gre mantn bir
yntem olamayaca, onun ancak ve ancak zihnimizin ortak
ileyi biimlerini ortaya koyduu, yntemin temelini olutur
sa da her kapy aan bir anahtar olamayaca modern zaman
larn balarnda anlald. Aristoteles'in Organon'u uzun yz
yllardan sonra Bacon'm Novum organum'unu karsnda bul
duysa, bu durum bir filozofun bir filozofa herhangi bir eleti
ri yneltmesinden ok tede, yeni bir am, buna bal olarak
yeni bir bilgi anlaynn domasyla ilgilidir. Bundan byle en
genel bilgilerden deil tek tek olgulardan yola klacakt, in
san usu bilimde yaratc olmak istiyorsa genelden zele yr
meyi brakmal, tek tek olgularn genel bilgisine ynelmeliydi.
Bacon ve Descartes bize yntemin temel zelliklerini ve temel
kurallarn duyururken yntemi mantktan kesinlikle ayrdlar,
bilimin ussallktan te dayanaklar bulunmas gerektiini bildir
diler ve bylece tm dnce alannda yzyllardr sarslmaz
bir biimde egemenliini srdrm olan Aristotelesci mant
bilimsel aratrmalar erevesinde yetersiz ilan ettiler.
Giderek yntem fikri kkten deiti. nk modern zaman
lar bize bilginin olanlar arasndan olmaktan ok olas olan
lar arasndan derlenmesi gerektiini retti. Eski bilimsel d
nce yalnzca varolan ya da varolduu sanlan eylerin ala
nnda dz bir saptayclk grevi ykleniyordu. Bu bak as
Leibniz'le sarsld. Leibniz iin her olan eyin bir mantksal
temeli olmalyd. Olasnn zengin kaynana bizi ilk olarak y
nelten Leibniz'e gre, tanrsal anlk, her eyden nce, tm ya
ratma ediminden nce bir olas dnyalar sonsuzluunu ieri
yordu. Tanrsal istem bu olas dnyalar arasndan en yetkini
ni seip gerekletirdi. Leibniz yle diyordu: "Bir eyin olas
l, bizim tarafmzdan, kavram elerine ayrdmz zaman
ve bu elerden hibiri uyarsz olmad zaman a priori tann
maktadr." Bu durumda olaslk, olmazln kart olarak, ara
larnda eliki bulunmayan eler toplamn bize duyuruyor
du. Leibniz'de iin mantna ykselmek olarak beliren olas
lk aratrmas, giderek evrenin btnsel yaps iinde, gr
nrn arasndan grnmezi, varolann arasndan varolacak
olan, somut olarak belirenin arasndan en genel olan grp
gstermek anlam kazand.
34

Olanla yetindiimiz zaman ilerlemenin ok snrl bir anlau olacaktr. nk olan bizim grebildiimizle snrldr. ler
lemenin tm gizi varolmakla ya da varolacak olmakla birlikte
gzlerimize kendisini amayan eyi ne yapp yapp ortaya
karmaktr. Olup da grlenle olup da grnmeyen ya da ola
cak olup da grnmeyen arasndaki o grlmez gei yeri, ger
ekte bilimde de, sanatta da yaratlca gei yeridir. Bilim
adam da, sanat adam da, herkesin gremedii pekok eyi
grebilmesiyle ayrlr. Bilimde olasya ynelmek, bilinmedik
yollar denemek ve bu yollar izlediimizde nereye kadar gi
debileceimizi aratrmak demektir. Bilimsel dncenin verim
lilii kendisine saysz olaslklar arasndan yol aa aa, umul
madk yerlere almasndan gelir. Aristoteles dncede ikin
cil bir yere yerletirilmi olan olas dnce, dnce tarihin
de birincil yeri aldktan sonra esiz verimlilikte yaratc bir
g kayna durumuna gelmitir.
Bylece bilimsel dnce geliigzel ussal araytan lmeci ya da deneyci ussal anlaya doru bir gei yapmakla
tam tamna gerekliklerin alanna yerlemitir. Artk evrenin
bizim iin en nemli yan, greli ilikileriyle llebilir yan
dr. Bu gelime, tam anlamnda "niin" sorusunu soran eski
dnceden "nasl" sorusunu soran yeni dnceye doru bir
geii duyurur. nk niin sorusunu sorduunuz zaman, bir
nedenden bir nedene geerek, nedenler zincirinde ilerleyerek
bir ilk nedene gelir taklrsnz. Yamur niin yaar sorusuna
verilecek en sonuncu yant Tanr yle istedii iin'dir. Oysa
yamurun nasl yad sorunu doa olaylar arasndaki iliki
lerin niceliksel olarak saptanmasyla verilecektir. Bylece in
sanolu modern dnce iinde olasnn yaratc gcn orta
ya koyduktan sonra grelinin zeminini kefetmitir. Artk,
mutlak dnce, bize hibir gerek bilgiyi, hibir doruyu szvermeyecek ve yaamla ilgili hibir kolayl salamayacak,
yaltk dncedir. Bu dncenin son saltanat ancak inan
alannda srebilir.
Buna gre yasalar koymak da, yasalar rtmek de, ku
ramlar ne srmek de, kuramlar rtmek de ancak greli
belirlemeler iinde olasdr. Bundan byle bilimsel dncede
her ey lmeye indirgenmi gibidir. Artk ngrler bile l
meyle ya da bir takm ilikilerin arasndaki niceliksel ba ya
kalamakla ilgilidir. lcemeyen dnce felsefi dncedir, o
35

da bir takm lmlerin uzana dt "zaman, lmelerle


dorulanan bilimsel verilerin dna dt zaman felsefe ol
maktan kacaktr. Bu yzden ada bilimsel dcelerin ya
da almalarn temelinde istatistik aratrmalar yer almakta
dr. amzda tm bilimler iin zorunlu bir bilgi alan duru
muna gelmi olan istatistik, lmeyle ilgili usullerin tmn
kapsar. Bununla birlikte istatistiin yalnzca adalarmzda
ortaya konulmu bir bulu olduunu sylemek gtr. inlile
rin bundan drt bin yl kadar nce tarmla ilgili istatistik tab
lolar oluturduklarn dnrsek, konunun insanlk iin ne
lde kkl bir nem tadn kavrarz. Ancak Yenia'a
kadar istatistik almalarnn son derece kaba bir sayma edi
minden teye gemediini syleyebiliriz. amzda iktisat
lar, toplumbilimciler, fizikiler, sanayiciler, tarmclar, ruhbi
limciler tm bilimsel aratrmalarn, tm olaslk hesaplarn
istatistik verilere dayandrrlar. zellikle uygulamal ruhbilim
alannda tm verimli sonular, istatistik verilere dayandrl
mtr. Demek ki, lme, yalnzca matematik bilimlerde ve do
a bilimlerinde deil, insan bilimlerinde de vazgeilmez bir tu
tumdur.
YEN BLMSEL KAVRAYI

Bylece bilimsellik doayla insann dokunutuu noktada


ya da insanla doann oluturduu ortak alanda olaslklardan
giderek yeni gereklikler yaratma anlam tayor. Srekli ola
rak dnyay aramak ya da dnyada deneyler yapmak hi dur
madan dnya iin ngrler ortaya koymakla btnleiyor.
Bilimsellik, insann yepyeni tasarlara ulat noktada verim
lilik kazanmakta. Bunu bir anlamda deneyle usun ya da hatta
deneyci bakla usu bakn ortaklamasyla ortaya kan yet
kin bir atlm olarak anlamak doru olur. Dnyanm karmaklamasyla ortaya kan g ve etrefil yaam biimleri ba
z dnenleri bugn de bir takm doal yaam dlerine iti
yor olsa da, bu dlerin bittii yerde, bu dlerden syrlp
gzlerimizi gerekliklere atmz yerde bilimin dnyay biraz
daha ele geirme konusunda yeni zaferleriyle kar karya ka
lyoruz. Gaston Bachelard bu us ve deney btnlemesini y
le belirtiyor: "Bilimsel eylem dnldnde, gerekilikle us
uluun durmadan gr alveriinde bulunduu grlr. Tek
bana ne biri ne br yeter bilimsel kant ortaya koymaya.
36

Fizik bilimlerin alannda bir rpda gerekliin temellerini be


lirleyecek bir olgunun sezgisine yer yoktur, deneysel aratrma
larla ilgili yntemlerimize temel kategorileri sunacak ussal
(mutlak ve belirleyici) bir inanca da yer yoktur. (...) Kuram
ve deney arasndaki ilikiler ylesine sk ilikilerdir ki, deney
sel olsun ussal olsun, hibir yntem deerini sonuna kadar
koruvabilecek durumda deildir. Daha da ileriye gidilebilir:
bir yntem, konusunu yenilevemediimiz zaman sonunda ve
rimliliini yitirecektir" (Yeni bilimsel dnce).
vleyse her tasarm bir nceki tasarma yneltilmi bir
eletiridir, her yeni dnce bir nceki dnceyi ya da nceki
dnceleri zorda brakabilecek, hatta yrrlkten kaldrabi
lecek bir dncedir. Hibir bilginin, hibir yntemin kendini
sonuna kadar koruyabileceini dnemeyiz. Jet ua& fikri
pervaneli uak fikrini elmitir, elektrikli lokomotif fikri bu
harl fikrini rtmtr. yleyse bilimin alannda olmak, son
suz bir tartma ya da ekime alannda olmaktr. Gaston Bac
helard, ayn yaptnda, yle der: "Bilimsel gzlem her zaman
tartmac bir gzlemdir. Bu gzlem nceki bir sav. ncesel
bir semavi bir gzlem tasarsn dorular ya da sakatlar. Bu
gzlem dorulayarak gsterir, grnmleri bir sradzenine
sokar, dolaysz, aar, emalar kurduktan sonra gerei yeni
den kurar. Doal olarak gzlemden deneye geildiinde bilgi
nin tartmal zyaps daha da belirginleir."
nsanlk bundan bvle uygulamada karl olmavan sorun
larla ilgilenmeyi kesinlikle brakt. Bir anlamda fiziin meta
fizie egemen olmas, ya da fiziin metafizii etkisiz brakmasvd bu. Bu bir anlamda da kuramn uygulamaya baml
olmasyd. Bu, kuramla uygulamann iice gemesi, birbirin
den avn dnlemez olmas, ayrlmaz bir biimde btnle
erek birbirini koullamasdr. Deneyin usa, usun deneve sk
skva bamllanmas insanla dnyann ilikisini sklatrd.
Aratrmac bundan byle laboratuvar insan durumuna seldi,
gzlem ve deney bilimsel dncenin ba koulu oldu. nsan
dnyay daha iyi kavrayabilmek, onun gizlerini en ince ayrn
tlarna kadar skebilmek iin dnyayla kendisi arasna ken
di eliyle yapt gl aralar yerletirdi, tnsanla dnya ara
sna gl kprler kuruldu bylece. rnein aratrmac
plak gzle gremeyecei pekok eyi elektronik mikroskopla
gzlemleyerek yeni bululara doru yneldi. Hcre biyoloiisinin gelimesi bize elektronik mikroskobun bir armaan oldu.
7

Laboratuvarlar gittUce karmaklat. imdi artk laboratuvar dediimiz yer bilginin zel alma odasndan daha ok
bir eydir. Orada gzlem aralar vardr, bir doa olayn ya
pay olarak gerekletirmeye yarayan eitli aralar vardr, ora
da bilim adamndan, bilim adamlar topluluundan ayr ola
rak eitli alanlar vardr, uzmanlar ve yardmclar vardr.
Laboratuvar artk bir tasarlama ortamdr, olaslklardan yola
karak yeni koullara ulama ortamdr, zel olarak bir kur
ma ve yaratma ortamdr. Artk makina, ara ve gere insann
her an eli altnda bulundurduu, eli kadar nemli eylerdir.
Laboratuvar denilen ortam, olaylarn yapay olarak gerekle
tirildii ortam, doann zerine kurulan ikinci bir doann, bir
anlamda yapay bir doann tasarland ve retildii yerdir.
UZMANLAMA

Bu ak iinde tm bilimlerin tek bir bilim olutururcasna gelitiini grrz. En eski zamanlarda tek bir bilim ya da
tek bir bilgi alam vard, o zamanlar gerek anlamda ussal d
nceye ynelmek bilim yapmak demekti. Bilimle felsefenin
ayn anlama geldii o dnemlerden sonra, bilimler tekr teker o
genel bilimden ya da felsefeden koparak, zerklemeye bala
mlard. Yenia balarndan bugne doru yrndke tek
tek bilimlerin zerk olarak ayr bilgi alanlar ohturuunun
renkleri serveni izlenir. Balangta birbirinden apayr dura
cak gibi grnen bilimler zamanla sk ibirliine girdiler. Ga
lileo Galilei bize matematikle fiziin bir metamatik-fizik bilimi
oluturmak zere btnlemesi zorunluluunu duyurmutu.
zerkliini yakn gemite kazanm olan ruhbilimin ve top
lumbilimin de katld bilimler topluluu iinde srekli bir et
kileim szkonusudur, birinin elde ettii bir doru bir baka
sna bilgi olarak katlrken, birinin ortaya koyduu bir veri
bir bakasnn geliimine katkda bulunmaktadr, birinde geli
tirilen bir kuram bir bakasndaki geliimleri etkilemektedir.
Buna gre bilimlerin eitlilenmesi onlar birbirine daha zorun
lu duruma getirmitir.
Uzmanlklarn birbirine kart anlamna gelmez elbette
bu. Bir baka bilimin bulgularndan yararlanmaya alan bir
bilim adam elbette o bilimin konularn ve yntemlerini tm
incelikleriyle bilebilecek durumda deildir. Tarihin toplumbilim
den, toplumbilimin ruhbilimden, ruhbilimin fizyolojiden yarar38

lanmak zorunda olmas bilimler arasndaki belirgin snrlar


kaldrrken, bilim adamlar elbette bylesine gelimi bir bilim
dnyasnda birer genel bilgin olma ansna sahip olamayacak
lard. Bu durum bilim adamlarnn sk ibirliini zorunlu kld.
Bu gereklilik bilim adamm genel bilgin durumuna getiremese
de ona her eyi btnsel adan grebilme zorunluluunu ge
tirdi. Gnmzn bilim adam kendi alannda derinletike,
br alanlara balanan bir takm yollardan geerek, genel bil
giye belli bir lde ulamakla ykml duyuyor kendini.
amzn belirgin zelliklerinden birini oluturan bu uz
manlama atlm; bilimsellik yolunda ans daha az olan bir
takm bilgi alanlarnda da bilimselleme istemini yaratt. Este
tik gibi, mantk gibi alanlar, felsefenin yntemleriyle alma
geleneini modern zamanlarda bile srdrm olan bu alanlar
da bugn bu eilimi gsteriyor. Bir estetiin, bir mantn bi
lim olup olamayaca, olabeceklerse hangi koullarda olabile
cekleri baka bir balamda ele alnmas gereken bir sorundur.
Ancak bilimselleme olana bulamayan bilgi alanlarnn gide
rek etkilerini yitirecekleri de bir gerektir. Mantksal olumculuu savunan Viyana okulunun balca kiisi R. Carnap bu ei
limi felsefeyi de yoksayarak yle ortaya koyuyor: "Doa bi
limleri ve matematik bilimler bamsz bilim zellii kazan
mak zere felsefenin barndan koptular. Bugn elbette hi
kimse fizii felsefenin bir paras olarak dnemez, fiziin
kkeni felsefe olsa da. Ayn durum toplumbilim iin de, en
azndan metafiziin szde savlarna bulamakszm toplumsal
olaylarn ve onlarn karlkl ilikilerinin aratrmasna deney
sel yntemlerle ynelmen toplumbilim iin de szkonusudur.
Sonunda ruhbilimciler de metafizik katklarn dnda deneyler
gelitirdikleri lde kendi inceleme alanlarn felsefeyle ilgili
olmayan gerek olgularn bilimiyle ilgili bir alan olarak gr
yorlar. Buna kout olarak mantk, bilimin mant, felsefeden
kurtulacak olgunlua varmtr, 'daha derin' ya da 'daha yk
sek' bilgilerden szetmeye ynelinmeksizin tam anlamnda bi
limsel yntemleri izleyerek almalar yaplan tam tamna bi
limsel bir alan kuracak olgunlua varmtr. Bana yle geliyor
ki, gvdeden kopacak son daldr bu. yleyse felsefeye ne kal
yor? Yalnzca metafizikiye zg sorular kalyor. Evrenin ilk
nedeni nedir? Hiliin z nedir? Ancak bunlar szde sorun
lardr, hibir bilimsel ierii olmayan sorunlardr."
Bilimlerin olumlu bilgiye ynelerek felsefeden ayrlmas,
39

bilimselleme inancn pekitirirken, felsefeye olan ball yer


yer sarsar gibi oldu. Bilimler gerek alanlarn kurduka fel
sefeye yer kalmayacak dncesi giderek ar basmaya ba
lad. zellikle bilgiyi bilimsel bilgi ve metafizik bilgi olmak ze
re ikiye ayranlar artk felsefeye yer kalmadn ya da ona
yalnzca metafizik aratrmalarn kaldn sylemeye kadar
gittiler. Carnap'm felsefeye ayrd "evrenin ilk nedeni nedir"
gibi, "hiliin z nedir" gibi sorular, gerekte szde sorular
dr ve artk sorulmamas gereken sorulardr. Buna karlk fel
sefe, bilimleri gerek alanlarna gndermi ve onlarn ykn
atm olarak, imdi daha byk bir yetkiyle insan sorunlarna
ynelecektir. nsanm deneysel bilgiye gtrlemeyecek, ancak
genel dzeyde tartlmas gereken nice sorunu vardr. Filozof
bundan byle en genel dzeyde dorunun aratmcsdr. B. Rus
sell yle der: "Dorunun aratrlmasnda bilerek bilmeyerek
baz snrlar konulduunda, felsefe korkuyla sakatlanr."

III.
RUHBLMN KURULMASI
amzn en nemli bilimsel olaylarndan biri ruhbilimin
bir bilim olarak kurulmas oldu. Bu byk olayn nemini gr
mezden gelenler elbette toplumsalln yannda bireysellie,
nesnelliin yannda znellie yaam hakk tanmak istemeyen
ler ve buna gre insanlk yolunda insan gereini sakatlamak
gibi bir yanla dmekten saknmayanlardr. Oysa ada top
lumsallk bilinci bize, ruhbilimin de byk katksyla, bireyin
bulunmad yerde toplumun, znelin bulunmad yerde nesne
lin olamayacan retiyor. Toplumsallkta erimi birey, orta
a Hristiyan toplum dzeninin bir zelliiydi, bugn de an
cak buna benzer bir dzen anlayn srdrenlerin d ola
bilir. Yans koparlm ya da ii karlm gereklik gerek
likten baka bir ey olacaktr.
XIX. yzylda ruhbilimin zerk bir bilim olarak kurulma
s, dnce ve sanat alanna byk yenilikler getirdi. Eski za
manlarda az ok bir gizler alan olarak belirlenen insan ruhsall bundan byle tm gizlerinden arnmaya ve deneyle do
rulanm bilgilerin nda nesnel olarak tannmaya balad.
Bu geliim daha salkl bir ruhsal yaam iin olanaklar salan
masna, bir de insann bir kurucu ve yaratc olarak kendini da40

ha iyi tanmasna kap at. Ruhbilim, daha nceleri felsefenin


bir dal olarak, zihinsel edimlerin metafizik ayrtrmasna ay
rlmt. Ancak modern zamanlarn balarnda filozoflar, zel
likle ngiliz filozoflar bu .gidii deitirmek istediler ve ruhbilime bilimsellik yolunda ilk itkileri kazandrdlar.
Ruhbilim terimini ilk olarak Alman reformcusu Melanchton C1497-1560) kulland. Ancak ruhbilim gerek atlmm
XVIII. yzylla birlikte gerekletirdi. Onun XIX. yzylda ba
layan hzl geliimi birok ruhbilim okulunun domasna yol
at. Bu durum balangta bu yeni bilimin bilimsellik yolunda
baz glklere uradn ve onda bir takm bilgilerin kuram
niteliini amadn gsterir. Ancak bu gei ya da kurulu
dnemi ok uzun srmedi ve ruhbilim zamanla davran ara
trmas zelliini kazanarak bilimsellik yolunda ciddi admlar
att. Bundan byle yalnzca davranlarmz, yani yapp ettik
lerimizi, yazp sylediklerimizi konu edinen bu gen bilim, in
san ruhsallgn renmek adna, insan davranlar kadar hay
van davranlarn, normal davranlar kadar anormal davran
lar da ele ald, bireysel davranlar yannda toplumsal davra
nlar da gzlemledi. Bu yolda o biyoloji gibi, tp gibi, toplum
bilim gibi bilimlerin bulularndan da yararland, ayrca bu bi
limlere eitli veriler salad.
Ruh sorunu en eski zamanlardan beri insan ilglendirmiti. Platon bize maddi dnyadan ayr bir ruhsallklar dnyas
nn varlm gstermeye almt. Aristoteles, Platon'unkine
gre byk lde gereki zellikler tayan bak asyla,
ada ruhbilimin ortaya koyduu bilgilere ters dmeyecek
belirlemelerde bulunmutu. Ona gre ruh denilen ey bedenin
bir ilevinden baka bir ey deildi. Filozof, "gz bir hayvan
olsayd gr onun ruhu olacakt" diyordu. Bundan rahatlkla
unu anlayabilirdik: grme nasl gzn ileviyse, ruhsallk da
bedenin ilevidir. Buna gre bizim yaam deneylerimiz ve dav
ranlarmz Platon'da olduu gibi, baka dnyalara gidip ge
len bir ruhun edimleriyle ilgili deildir, fizyolojik srelerin
rnleridir. te yandan Aristoteles ruh aratrmasn birinci
planda nemsiyor, De anima'nm en banda unlar sylyor
du : "Her bilgi bizim gzmzde gzel ve esiz bir eydir: bu
nunla birlikte biz bir bilgiyi brne ya tamuyar olmas nede
niyle ya da st deerde ve daha ilgi ekici nesneleri ortaya
koyuuyla ye tutuyoruz. Bu iki adan ruh aratrmasn bi
rinci sraya yerletirmek doru olur. Ruhun bilgisi elbette tm
41

dorularn aratrlmasna, zellikle doann bilimine byk bir


katk salyor, nk ruh en sonunda hayvanlarn ilkesidir."
De anima'da Aristotales ruhun, bedenden ayrlmaz olduunu
da syleyecektir.
Ruhbilimin gelimesinde en byk katklardan biri modern
zamanlarn balarnda Kilise basksnn azalmasyla gelien fiz
yoloji biliminin katksdr. Eski zamanlarda filozoflar fizyoloji
aratrmalaryla pek ilgilenmediler, nk fizyoloji insan ruhu
nu deil, pek de nemli olmayan insan bedenini inceliyordu.
Bununla birlikte fizyoloji aratrmalarna ynelenlerin bulgular
zamanla filozoflarn dikkatim ekti. Kan dolam, beynin ilev
leri, renkleri ve sesleri alglaymz gibi konulara getirilen ak
lklar ruhbilimin bir bilim olarak kurulmasna yardmc oldu.
1789'da ruhbilim, Alman fizyoloji bilgini ve filozofu Wundt'un
Leipzig'de bir ruhbilim enstits amasyla resmen kurulmu
oldu. Bundan sonra ruhbilimde deneysel aratrmalar birbirini
izledi.
Ruhbilim en byk atlmn, elde* ettii bilgileri renme
sorununa gtrerek yapt. Temel soru uydu: renmeye yat
knlk evrimin hangi derecesinde kendini gsterir? Hayvanlara
uygulanan a brakma deneyleri bu yolda yeni bilgiler elde
edilmesini salad A braklan hayvana yiyecek bulma olana
veriliyor, hayvann dorudan doruya yiyecee ynelmesi
iin epeyce deney yapmas gerekiyordu. Hayvan ardarda yanl
malardan sonra yiyecee giden yolu bulabiliyordu. Bylece e
itli hayvan trleri arasnda renme zamanlan ve yanlma
biimleri birbiriyle karlatrld, bu deneyler srasnda grme,
iitme, kavrama zerine ve daha baka ruhsal sreler zeri
ne deiik bilgiler elde edildi. Ruhbilimin eitim alanna ya da
"ocuk yetitirme" alanna girii byle oldu. Ruhbilime ilgili
yeni bulular, eitimde yeni etkili yntemler uygulama olana
salayacakt, ayrca, erikin kiinin davranlarna aklk ge
tirecekti. Bu alandaki almalar eitli tartmalarla kesildi.
ocuun duyarll ve renmeye yatknl zerine nemli bu
lular, ancak bu yzyln balarnda ortaya konulabildi. Buna
gre ocuk ruhbilimi, yzylmzn baars oldu. Gerekte o
cuk ruhsalln ortaya karmak pek zordu, ocuklar yaam
deneylerini aklayabilecek olgunlukta deillerdi.

42

ANORMALN ARATIRILMASI

Ruhbilimde ok nemli bulularn bazlar anormal davra


nlarn incelenmesiyle elde edildi. Akl hastalan, sinirliler ve
geri zekllar bu yeni bilimin aratrma alanna girdiler. Ruhbilim bir bilim olmadan noe akl hastalar birer sulu gibi
almyorlar, hrszlarla ve katillerle bir tutuluyorlard. eytan
uram kiiler olarak deerlendirilen akl hastalan, kapatl dklan izbelerde srekli dayak yerlerdi. Akl hastalannm hasta
saylmas, Fransz hekimi Pinel'le (1745-1826) balamtr. 1793'
te Paris'te Bicetre hastanesi bahekimliine getirilen Pinel,
hastalan zincirden kurtarmaya, iyiletirmeye alt. Pinel ve
arkadalan, davran bozukluklarnn nedenlerini aratryor
lar, bu bozukluklan snflamaya alyorlard. Onlar baz deli
lik biimlerinin altnda beyin dokulannm freneivle bozulmas,
beyin damarlarnn sertlemesi, uyuturucu yznden sinir sis
teminin ykma uramas gibi organik nedenleri buldular. Ba
z hastalklar grnrde organik bir bozuklua dayanmyordu,
bu tr hastalklar, ilevsel hastalklar olarak belirlendi. Ruhhekinlii ite bylece dodu ve iki yeni bilim, ruhhekimlii ve
ruhbilim sk bir ibirliine girdiler. Bu iki alan birletirenbalca etkinlik zihin testlerinin uygulanmasyd. Bu iki bilim
den birine daha ok anormal olan, brne daha ok normal
olan braklm gibiydi. Ancak, ruhbilimci, normal davranlan
ele alrken, anormal davranlar da konu ediniyor, ruhhekimi
bu arada anormali daha iyi kavrayabilmek iin normalin ara
trmasna yneliyordu.
Bu arada, ruhbilim ve psikiyatri alannda ok arpc, ok
panlth bir takm bulular gerekletirildi. Bu da bu alanlara
ilginin artmasn, buna kout olarak baz bilimd etkinliklere
ynelinmesini getirdi. Bu hzl geliim iinde hipnoz konusunun
tazelenmesi, bu ilgi ekici oluumlara rnektir. Konunun ba
langc 1776'ya dayanr. O yl Viyanal hekim Mesmer (17341815), baz sinirlilik belirtilerini mknatsla giderdiini akla
mt. Mesmer'e gre mknatstan kan bir g, hastann be
denine girip sinirlilii yokediyordu. Gerekte bunun iin mk
natsa gerek yoktu. Hipnoz, yapay yollarla oluturulmu uyku
dur ve basta zerinde belli bir etki uyandrmaya dayanr. Ni
tekim Mesmer de, bir sre sonra, hipnoz iin mknatsn zorun
lu olmadm grd, elleriyle de ayn sonucu alabiliyordu.
Bilginler Mesmer'i arlatan ilan ettiler. Bu sulama Mesmer'in
43

nn artrd. Mesmer'den sonra hipnoz unutulur gibi oldu.


Daha sonra ngiliz hekimleri, hipnozu, hipnotizma adyla geli
tirdiler. Bu geliim iinde, konunun gizemli anlam ortadan
kalkt. O artk zihnin yorulmasyla aklanyor, ar ameliyat
larda "uyuturucu" olarak kullanlyordu. Kloroform bulunduk
tan sonra bu sanatn geerlilii kalmad.
Mesmer elbette ruhbilimi ktye kullanan biri deildi, ancak
ruhbilimi ktye kullananlar da ok oldu. Ruhbilimin gelime
leri o kadar ilgi ekti ki, hemen herkes en kolayndan ruhbilinsel aklamalar yapma alkanln edindi. Bu arada bu iten
para kazanmak isteyenler tezghlarn bir gzel kurdular.
Frenologlar kafatasnn tmseklerini inceleyerek kiinin ruhsal
zelliklerini ortaya koymaya alyorlar, fizyonomistler yz
izgilerine bakarak kiilik aratrmas yapyorlar, grafologlar
elyazsm inceleyerek yetenek aratrmasna kalkyorlard. Bu
arada insanlara baarnn yolunu gstermek zere almalara
dalanlar da az deildi. Bu tr almalar elbette gerek ruhbi
lim almalarn u ya da bu ynde etkileyebilecek alma
lar olmad ve geni bir ilgi yaratarak ruhbilimin kysnda ya
da dnda insanlar oyalad.
Ruhbilim almalar, zek gerilii sorununu da avdmlatt.
Eskiden, zek geriliinin doast glere bazl olduuna ina
nlrd. Geri zekllar genellikle bol bol dayak yerlerdi, bun
dan ama ilerindeki eytan karabilmekti. Konunun aydn
latlmasnda en byk katk, Fransz eitimcisi ve hekimi
Itard'm (1775-1838) katksdr. Itard, sar-dilsiz okulunun he
kimiydi, 1798'de bulunan "vahi" bir ocukla ilgilendi ve bunun
sonucunda zek gerilii diye bir sorunun szkonusu olduu
nu ortaya koydu. Be yl boyunca yapt sabrl almayla,
Itard. zek gelitirme iinin belli bir yere kadar gtrlebilece
ini gstermi oldu. 1798'de, Gney Fransa'daki ormanlarda,
drt avak stnde yryen, anlalmaz sesler karan bir o
cuk bulundu. ocuk "vahi" denilebilecek bir yapdayd, hay
vanlar gibi yiyor, yanna yaklaan sryordu. Pinel, bu ocuu,
"geri" diye niteledi. Itard, ocuun durumunu tmyle aydn
latmak istiyordu. Be yl boyunca srdrlen eitim abalarna
byk bir direnle kar koyan ocuun bu sre iinde ok az
bir gelime gsterdii grld. Be yln sonunda, Itard, tam
bir umutsuzlua dmt. Bununla birlikte onun abalan t
myle boa gitmemiti: ocuk nesneleri tanmay becermi, bir
ok szck renmi, azok yazabilmeyi ve okuyabilmeyi ba44

sarmt. ocuu ortama uydurma abalar ocuun zihinsel


yetersizlii karsnda bir lde etkisiz kalmt. Bu alma
larndan ald sonularla, Itard, klinik ruhbilimin gelimesine
byk katklarda bulunmu oldu.
Bylece gelitirilen klinik yntemler, zellikle hastann he
kime bavurmasna yol aan bozukluklarn tannmasnda ve
iyiletirilmesinde kullanlr oldu. Bylece, kliniki ruhbilim uz
man, hastaln tannmasna yardmc olacak testler kullanma
ya yneldi. Ruhbilimcinin kulland testler, hastann ruhsal
durumunu aydnlatc dzenli soruturma yntemlerinden olu
maktadr. Ruhbilimci, her eyden nce, ruhsal bozukluu ya
ratan nedenleri bulup karmaya bakar. Testler, zellikle zek
geriliine ve organik bozukluklara dayanan uyum eksiklikle
rini belirlemekte byk kolaylk salamaktadr. Testlerin ge
limesine kout olarak, ruhbilimde, istatistik yntemler de b
yk bir kullanm alan buldu. Matematiin ruhbilime uygulan
masyla elde edilen bu yntemler, bugn geni bir kullanm
alan bulmutur. statistik yntemler, zek testlerinin, kiilik
testlerinin, daha baka testlerin bir rnekletirilmesinde nem
li bir rol oynamaktadr.
KOULLANMA / RENME
nsan ruhsallmm nemli bir zelliini, koullanma zel
liini Rus fizyoloji bilgini van Pavlov (1849-1936) gsterdi ve
bylece ruhbilimin geliim izgisine nemli bir aama eklemi
oldu. nsanolu koullu reflekslerin olumasn eitli rnekle
riyle yzyllar boyu gzlemledi, ancak Pavlov'a kadar bu alan
da kuramsal ve uygulamal kkl almalar szkonusu olma
d. Doduumuz andan balayarak, hatta domadan nce, bir
ok koullu refleks edinmekte olduumuz gereini bilimsel temelleriyle gsterme yolunda alan bu yeni r, insan ruhsallmn maddi yaamn gereklerine nasl sk skya bal oldu
u konusunda geni bilgiler edinmemize yol at. van Pavlov
koullu refleksler konusunda dzenli bir aratrmaya girmi, bu
aratrmasn, zellikle sindirim aygt zerinde yapt deney
lerle gelitirmiti. Bir d uyaryla ortaya kan ve devinim gi
bi, salglama gibi tepkilere yol aan, istemd sinir etkinlii
olarak koullu refleks, ruhsal yaammzn nemli bir yzn
oluturuyordu.
Koullu refleksler, organizmann belli bir uyarya verdii
45

yantlar olarak belirleyebileceimiz, doutan refleksler ya da


koulsuz refleksler zerine kurulmaktayd. yleyse bu tr ref
leksler canllarn sinir sisteminde bulunmayan, ancak doutan
olan bir reflekse (kta gzbebeinin daralmas gibi) dayana
rak ortaya kan reflekslerdi. Bireyin mr boyu elde ettii
bu refleksler sk sk yinelenmezlerse yok olup giderlerdi. Koul
lu refleksleri aka ortaya koyan apak belirtiler vard; r
nein, deniz tutmas olan kii, gemiye girer girmez, hatta ge
miyi grr grmez, kusma duygusuna kaplyordu. Pavlov, ko
ullu refleksi, ilk olarak, 1903'te Madrid'de yaplan uluslarara
s bir kongrede ortaya koydu. Kpekler zerine yapt ara
trmadan u sonucu almt: besin kpein az mukozasna
deer demez normal tkrk salgs oluturuyordu. Daha son
ra kpek besini grd zaman da ayn salg ortaya kyordu.
O zamanlar bu salg "ruhsal salg" diye adlandrld. Pavlov
deneylerini gelitirdike unu grd-, kpee yiyecein verilme
siyle ayn anda oluturulan baka yapay uyaranlar da tkrk
bezi salglamasn salamaktayd. Bir odaca kapatlan bir k
pein davranlar kk bir pencereden gzlemleniyordu. K
pee nce ses gibi, k gibi duyumsal uyaranlar gnderiliyordu,
bunlar kpekte tkrk salgs oluturmuyorlard, duyumsal
uyaranla birlikte yiyecek ortaya konulduunda kpek tkrk
salglyordu, yiyecei kaldrp yalnzca duyumsal uyar verdi
imizde kpek gene tkrk salglyordu.
Koullu refleksin ortaya konulmas insanda koullanmann
hangi yata balad sorusunu getirdi. Baz uzmanlar koul
lanmann ana karnnda beinci aydan sonra balad konu
sunda birletiler. Yedinci ve sekizinci aylarda ceninin rahim
ii seslere koulland dnld, bu arada yeni domu be
bekler zerinde birok koullu refleks deneyi yapld. Bu ara
da bir baka Rus bilgini Vladimir Bekterev (1857-1927) "savun
ma" ya da "korunma" reflekslerini inceledi. Bekterev deney
lerini insanlar ve kpekler zerinde gelitirdi. Tek ayana
elektrik akm verilen kpek, titreyiin etkisinden kurtulabil
mek iin ayan kendine doru ekiyor, sonra ayn aya da
ha baka uyaranlar verildiinde hayvan ayan kendine doru
ekme devinimini yineliyordu.
nsan iin koullanma alkanlk kazanmann ta kendisidir.
Alkanlk ve onun gelimi bir biimi olan ustalama koul
lanmayla salanmaktadr. Ustalk kazanma herhangi bir uyum
46

yetersizliine kar gerekletirilir. Koullu refleksle ilgili ara


trmalar, ustalamann inceliklerini gsteren aratrmalar ola
rak, zellikle eitim alannda byk kazanmlar salamtr ve
eitimin eitimbilim durumuna girmesinde byk lde yar
dmc olmutur. Bellek zerine yaplan aratrmalarn da kat
ksyla etkin bir renmenin ya da ustalamann etkin bir akl
da tutmayla gerekletirilebilecei grlmtr. yi bir bellek
iyi bir renme ya da ustalama iin ba kouldur. Elbette bel
lek geliiminde kiisel eilimler de byk rol oynamaktadr.
Baz insanlar yzleri, baz insanlar sesleri, baz insanlar adlan
akllarnda tutmaya yatkndrlar, buna gre bazlarmz resim
de, bazlarmz mzikte, bazlarmz dil renmekte ustayzdr.
Salkl bir renmeyi salkl bir bellek salarken, salk
l bir bellek de salkl bir renmeyle olasdr. Eitimbilimciler, insan ruhsallnm inceliklerini, zellikle bellein zellik
lerini rendike eitimle ilgili salkl grler ortaya koy
mulardr, hatta bu grlerini belli formllere indirgemiler
dir. Bu formllerin banda, iyi bir renme iin aralkl ve bir
baka balam iinde yenileme forml gelir. Bu forml bize
renme abamzda ezbercilikten kamak zorunluluunu duyu
rur. Genler arasnda yaplan bir aratrma, ezbere bilgi alan
insanlarn bilgilerini birbirine balayamadklarm, birbiriyle
karlatramadklarn gstermitir. Demek ki iyi bir renme
iin bilgilerin baz temel ilkeler erevesinde verilmesi zorun
ludur.
renme konusunda nemsenmesi gereken yntemlerden
biri de dikkat gelitirme yntemidir. Dikkat gelitirebilme de
ancak ilgi uyandrabilmekle olasdr. Birok rencide ilgi ek
siklii konudan tiksinme biiminde ortaya kmaktadr. lgi
uyandrabilmek iin sk sk geriye yani nceki konulara dn
mek, konulan yeniden ele almak zorunludur. Bu da brakl
m boluklarn giderilmesini, renilmeden geilmi yerlerin
renilmesini, bilgi eksikliinden gelen ilgi eksikliinin ilgiye
dntrlmesini-amalar. Bu aba iinde retmen rencinin
etkin duruma gelmesini salamaya alr. Etkinliin tam ola
rak salanlabilmesi iin de rencide not olma alkanlnn
belli bir tutumluluk anlay erevesinde gelitirilmesine zen
gsterilir. Not tutma bellein byk yardmcsdr ama srek
li not tutan renci bir kayt makinas durumuna gelir ve
47

hibir ey renemez. renciler arasnda yaplan eitli ara


trmalar ok geri rencilerin bazen ok ayrntl biimde not
tuttuunu gstermitir. Ancak bu renciler mekanik bir bi
imde tuttuklar notlarla ilgili olarak hemen hibir ey bilme
mektedirler. Oysa az not tutan, yalnzca gerekeni yazan, bu
arada nedensellik ilikilerini kavramak iin kulan aan
rencilerin bildiklerini kolay kolay unutmadklar grlmtr.
Konularn grselletirilmesi ve rneklerin olabildiince o
altlmas da iyi bir renmenin temel formlleri arasndadr.
Bilgide somuta gtrme byk bir nem tar, buna gre en
soyut bilgiler, elle tutulur gzle grlr duruma sokuldukla
rnda, bellekte apaydnlk bir biimde yerlerini alrlar. Btn
bu almalar iinde bellee ancak alabilecei kadarn vermek
de nemlidir. Bir defada pek ok ey renmek istersek, belle
imiz bunlarn tmn tutamayacandan, kendimizi bouna
yormu oluruz, ayrca belleimizin dzenini bozmu, daha n
ce edindiimiz bilgileri tehlikeye koymu oluruz. Bu yzden,
ancak alabileceimiz kadarn almay ngrrken, aldklarmz
sindirmeye de almalyz, bunun iin en iyi yollardan biri
. renilen eyi kendi kendine anlatma yoludur.
Eitimbilimdeki bu gelimeler, elbette ruhbilim alanndaki
gelimelere borlu olduumuz gelimelerdir. Ruhbilim pek ok
alanda insana yeni bak, kavray, geliim olanaklar sala
mtr. Bugn onun bulgularndan, tekniin ve kltrn tm
alanlarnda yararlanlmaktadr. Huhbilimn bir bilim olarak ku
rulmas jsann kefini tamamlamakta nemli bir aama ol
mutur. Gene de ruhbimin en geni kazanmlar salad alan
lar elbette eitim, sanat, hekimlik gibi alanlardr. nsann ye
titirilmesi, tannmas, iyiletirilmesi ruhbilimin salad bilgi
lerle daha kolay ve daha etkin duruma girmitir. Ivan Pavlov,
ruhbilim alanndaki almalarla ilgili olarak unlar sylemi
tir. "Ruhbilim yapt aratrmalarla bana elindeki kck bir
fenerle karanlkta yryen bir adam anmsatr, bu fener an
cak belli alanlar aydnlatmaktadr. Bylesi bir fenerle btn
bir blgeyi kefetmenin zor olduunu anlyorsunuz. Aramzda
bu durumla kar karya kalanlar unu anmsarlar: bylesi bir
fenerle bilinmedik bir blge zerine elde edilen bilgi bize gne
nn verebilecei grnm yannda hitir." Ne olursa olsun,
fenerle yaplan o aratrmalar bugne kadar bize insan ruhsallnm nice gizini ak etmitir.
48

IV.
TOPLUMBLMN KUBULMAS
Yakn zamanlarn en byk atlmlarndan biri de toplum
bilimin bir bilim olarak kurulmas olmutur. Toplumbilimin bir
bilim olarak kurulmas elbette zamanmzn toplumsal gereksinimleriyle ilgili bir olgudur. Bu olgunun kkeninde elbette
Fransz Devrimi'yle gelen insan sorunlarnn byk pay vardr
Szkonusu devrim, byk lde toplum sorunlarna dikkati
ekmi, bu devrimi hazrlayan aydmlanmac dnce, insano
lunu her eyden nce toplumsal bir varlk olarak incelemiti.
Toplumsal yaplar ele alan, bu yaplarn temel zelliklerini
belirleyen bu bilimin kurulmas, demek ki, her eyden nce top
lumsal yaamn en genel bilgisine ynelme isteinden do
mutur. Toplumsal bir varlk olan insann toplumsall iin
de daha mutlu olabilmesi, her eyden nce toplumsallk koul
larnn aratrlmas ve aydnlatlmasyla ilgili olacakt.
Toplumbilim dzeyinde ortaya konulan sorular toplumsal
yaamn canl, deiken, bununla birlikte belli yasalar olan
bir deney alan olarak alglanmasyla balad. Toplumbilimciler
felsefenin en eski sorununu andran bir sorunla kar karyaydlar: srekli deien, srekli akp giden bu karmak yapnn
iinde ya da temelinde daha kalc ya da daha belirleyici bir
eylerin varolmas gerekirdi. Bylece toplumbilimsel dnce,
bir deien ve deimeyen kartln iinde tayarak geliti.
Deiiklik ya da deiken olan, kendisini dorudan doruya
kavrayabilsek de kavrayamasak da her zaman karmzdayd,
ama bu deimez olan ya da daha az deiken olan neydi? G.
Bouthoul bize bu konuda unlar syler: "Toplumsal olgular
zerine dnmede elde edilen en belirgin ilerleme, bunalm
dnemlerinde ya da bir bunalm nedeniyle, olaylar allm
ereveleri ve geleneksel zmleri atnda ortaya kmtr.
nk biz ancak deiiklii dorudan alglarz. Bir biim ve
oturmu bir devlette dikkatimiz ekilmez. ngrlmemi du
rumlar bir dnme, tasarlama, uyum abas gerektirir. Do
duu andan balayarak toplumbilim srekli dnm iinde
bulunan bir konunun aratrmasna ayrlm tek bilimdir."
Toplumbilim bir bilim olmadan nce, bir ussal aratrma
alan olarak felsefede varln srdrd. Demek ki, eski za
manlar toplumbilim yerine toplumsal felsefenin egemen oldu49

u zamanlardr. Bu zamanlarda filozoflar gzlerini bugnden


ok yarma dikmilerdi, bugnn yerini alacak ya da alabilecek
bir yarnn koullarn aratrmaya ynelmilerdi. Demek ki,
toplumbilimin atas olan toplumsal felsefe, gerek olandan ok,
lksel olanla ilgiliydi. Platon, Aristoteles, Machiavelli, Bodin,
Hobbes, Locke ve daha bakalar, daha sonra Montesquieu,
Rousseau, Diderot ve benzerleri, felsefi dzeyde birer toplum
aratrmacsydlar. Onlar olandan ok olmasn istediklerini
ele aldklar ve grlerini deneye dayandrmadklar iin ger
ek anlamda toplumbilimci olamadlar. Toplumdaki birok de
iimi gzlemliyorlar, bu deiimlerin kazandrd ngryle
yeni toplum dzenleri tasarlyorlar, bununla birlikte toplumda
varolan yasalar bulup karmay dnmyorlard.
lk toplumbilimci tutumu, Saint-Simon'un tutumudur diye
biliriz. lk toplumbilimsel sorunlar, Saint-Simon'un toplum kar
snda sorduu sorularla olutu. Bu yzden Durkheim, ilk top
lumbilimci olarak Auguste Comte'u deil de Saint-Simon'u g
rr. Ama gerek anlamda ilk toplumbilimsel ynelimin Augus
te Comte'dan geldiini sylemek yanl olmaz. "Snf atmas"
deyimini ilk olarak Saint-Simon, kullanm, toplum yaamnda
iktisadi etkenlerin nemine ilk olarak Saint-Simon parmak bas
mtr, toplumbilimin konusuyla ve yntenlleriyle ilgili ilk belir
lemeler de Auguste Comte'dan gelmitir. Marx'in Hegel kadar,
hatta ondan ok Saint-Simon'dan etkilenmi olduu gr bo
bir gr deildir.
TOPLUMBLMDE BTNSEL BAKI
VE PARALI BAKI

Gerek etki, elbette daha bata da belirtmeye altmz


gibi, toplumsal yaamn dnce zerinde etkisiydi. 1789, 1830,
1848 devrimleri Comte'u, Proudhon'u, Marx'i, daha bakalarn
derinden etkilemiti. Toplumbilim kurulmasn salayan gerek
etki, sanayi devrimiyle gelen olumlu ve olumsuz yaam ko
ullarnn, zellikle de dengesiz gelir dalm gibi, teknik ge
liimlerin deerler dzeninde oluturduu kkl deiimler gi
bi, hzl ve dzensiz kentleme gibi,, nfus art gibi sorunla
rn yaratt etkidir. Yeni toplum dzeninde hzl bir akla be
lirgin kkl deiimler insanlar sk sk iktisadi, siyasal, gi
derek ruhsal bunalmlarla kar karya brakyordu. Bu bu
nalmlarn giderilmesi ya da hi deilse dizginlenmesi yeni top50

tim dzeninin y da deerlerinin kkl ve bilimsel kavrciril*


na bal olmak gerekirdi. nsan ilikilerinin ileri llerde ku
rumlat, bireyden bireye ilikilerin yerini daha ok bireykurum ilikilerinin ald, ksacas insann ileri llerde toplumsallat, bata dil olmak zere, tm insan davranlarnn
buna gre karmaklat bir dnyada, bundan byle ileri l
de etkileimler dnyas durumuna gelmi bir dnyada top
lum sorunlar elbette birinci planda nem tayacakt ve bu
sorunlarn kkl bir biimde ele alnd bir toplumsal bilim
szkonusu olacakt.
Bu bilimin balca zellii, tm br bilimler gibi kapsay
c oluudur. Buna gre toplumbilimi, tek tek toplumlarn bilimi
gibi dnmek doru olmaz. yle olsayd, toplumbilimden de
il, toplumbilimlerden szetmek gerekirdi, bu da bilimin genelgeer olma zelliiyle tersleirdi. Toplumlar, elbette yere ve
zamana gre deiik zellikler gsterirler, herbirinin bireysel
bir grnm, yani kendine zg davran ve kavray biim
leri vardr. Her toplum belli bir yerde ve belli bir zamanda
kendi zgl zellikleriyle ilgimizi ekse de, toplumlar etkile
imlerinin de kolaylatrd bir btnsellik iinde pek ok or
tak zellik ortaya koyarlar. Toplumbilim, ite bu ortak zellik
leri birer yasa olarak saptamaya ynelecektir.
Bu bilimin bir baka zellii de, her toplumu kendi btn
iinde ele almasdr. Her toplum, toplumbilimsel veriler asn
dan, btn olarak ele alnmas gereken kesiksiz bir yap ortaya,
koyar: onda dnce deerleriyle yaam deerleri bir btn
oluturmaktadrlar. Toplumlar nasl birbirlerini etkilerlerse, d
nce deerleriyle yaam deerleri de tam bir etkileim iinde
bulunurlar. Bir toplumu bir baka toplumdan kesin izgilerle
ayramadmz gibi, dnce deerlerinin nerede bitip yaam
deerlerinin nerede baladn da kolay kolay kestiremeyiz.
Daha dorusu, bu iki ge her toplumda tek bir gerekliin yan
sisi gibidir. Buna gre toplumbilim, yaam deerlerinde snr
lanmamak, dnce deerlerini de onlarla birlikte ele almak
zorundadr.
Toplumbilimin bir zellii de toplumu btnsel bir ere
vede ele alrken ondaki snfsal ayrmlamalar gzden kar
mamaya zen gsterme ykmlldr. Bu ykmllk el
bette her eyden nce toplumbilimcinin aratrmalarnda ve
deerlendirmelerinde duygusalla dmeme ykmllyle il51

gilidir. Toplumbilimci olmak, toplumu Ve tm toplumlar bir


btn olarak ele almak kadar, toplumlardaki snfsal zellikle
ri grebilmekle olasdr. Toplumbilim, bir anlamda, snfsal ay
rmlamann ve bu ayrmlamayla gelen zelliklerin bilimidir.
Toplumbilimci, u ya da bu nedenle (ok zaman ideolojik kay
glarla), toplumsal verilere smflarst bir anlayla ynelme
ye altnda, toplumbilimin bilimsellik zelliini sakatlayacaktu". Gereklerin stnde herhangi bir bilimsellik szkonusu
olamayacana gre, toplumbilimin her bilim gibi, gereklii
doru olarak gzlemlemesi ve buna gre snfsal ayrlklar neden-sonu ilikisi iinde saptamas gerekmektedir.
Toplumbilimin bir baka zellii de, genelleyici olma adna
zel durumlarn ya da zgl zelliklerin gzlemlemesini elden
brakmama zorunluluudur. Her toplumsal olgu, her toplumsal
atma, hatta her olay btnsel bir kavray iinde ele alna
bilir, genel bir aklamaya gtrlebilir. Hatta son derece bi
reysel durumlar bile, belli lde toplumsallkla koullandkla
rndan, en azndan geleneksel zellikler tadklarndan, baka
ehrumlarla karlatrldklarnda, bize genelin bilgisine yksel
mekte yardmc olabilirler. Bir erkein bir kadna davran,
bir kadnn bir erkee duygulan, en azndan toplumbilimsel
aratrma iin rnek oluturacaktr. Bilimsel aratrmada rnek
lemenin yarar elbette ok byktr.
Bir toplumsal atma'her eyden nce bir atmadr, an
cak yakndan baktmz zaman onda bir toplumun kurulu
zelliklerini, hatta bir uygarln ya da bir an belirgin zel
liklerini bulabiliriz. Etkenlerin karmakl bize bu yneliimiz
de engeller karsa da, tutarl ve yntemli bir gzlem, bu en
gelleri amamz ve deiken olann, tek olann temelinde be
lirleyici olan grmemizi salayacaktr. Toplumbilim bir bakma
ite bu belirleyici etkenin grlmesiyle ve saptanmasyla ba
lar, bu belirleyici etkenin ayrtrlmasyla, bir yandan ruhsal
dzeyde, bir yandan iktisadi ve tarihsel dzeyde kavranmasyla geliir. Buna gre toplumbilim, toplumsal olgularn teme
liyle ilgili bilinlenmenin genel addr.
TOPLUMA BAIMLI NSAN
Toplumbilim, her eyden nce, toplumsallk bilincine da
yal bir bilimdir. nsan toplumsal bir varlk olarak belirleme
den, bireyin toplumsallkla sk skya koullanm olduu bil52

gisine ulamadan, toplumbilime ulaamayz. Bu bilin, her ey


den nce, eski toplumlarda sanldnn tersine, bireyin toplum
da apayr zellikler gsterebilen bir varlk olamayaca dn
cesine yaslanr. Bugn biz bu ada, en yetkin bireyselliin en
yetkin toplumsallkla olas olduunu bilmekte, grmekteyiz.
zgrlklerimiz de, ykmllklerimiz de, bugn ancak bu
balamda bir anlam tamaktadr. Buna gre, zgr olmak de
mek, toplumda belli bir yer tutmak demektir, bu yerin gerekle
rini yfcrine getirmede doru seimler yapmak demektir.
Szkonusu bamll, toplumbilimin kurucusu Auguste
Comte bize u szlerle aklar: "Aramzda her kii, kendisini
matematiksel-gkbilimsel dzenle, fiziksel-kimyasal dzenle ve
yaamsal dzenle belirlenmi duyar. Ancak ok derin bir ay
rtrma ona son bir boyunduruun varolduunu gsterecektir.
Azok deitirilebilir olsa da daha az yenilmez olmayan, top
lumsal dzene bal dural ve etkin yasalarn btnnden k
m olan bir boyunduruktur bu. Tm brleri gibi, bu tmleyici kanlmazlk da, her eyden nce, kendini bize fiziksel so
nularyla, sonra dnsel etkisiyle, en sonunda da ahlaki s
tnlyle duyurur. Uygarln gerek anlamda ortaya kt
zamandan beri her kii, kendi yazgsnn maddi olarak tm
adalarnn yazgsna, hatta kendinden ncekilerin yazgsna
bal olduunu grd. nsani retimin kullanlan rnlerine
yneltilen sradan bir bak bile bu konuda dsel bir bam
lln yaratabilecei sofistlikleri bir rpda ykacaktr. Daha
sonra, ezamanl ya da ardzamanl eitli toplumsal durumlarn
istemd karlatrmas bile her insann tm br insanlar
karsndaki bamlln ortaya serecektir. Bugn kendine en
ok gvenen bir d de zamanlarn ve ortamlarn bireysel
grler zerindeki byk etkisini grmezden gelemez. Sonun
da, en doal olgularmza ynelik bir aratrma, kiisel duygu
larmzn ortak dzene bal olduunu su gtrmez bir biim
de ortaya koyacaktr."
Yukarda toplumbilimi, toplumsal olgularn temeliyle ilgili
bilinlenmenin genel ad olarak tanmladk. Bu durum bize,
toplumbilimin insan bilimlerince elde edilmi tm verilerden
yararlanmak zorunda olduunu duyurur. Elbette, toplumbilime
veriler salayacak olan toplum gzlemlemesi, plak gzle ya
plan bir gzlemleme olmayacaktr. Toplumbilim gzlemleme
sinde en nemli ey, u ya da bu adan, tm insan bilgisinin
S3

zne ulam olan yetkinliidir, bir baka deyile toplumbilim


gzlemlemesi insan bilimlerinin salad bilgilerle donanm
bir kafann iidir. yleyse toplumbilim, birok bilimle ve bilgi
alanyla sk ilikiler iinde olmak zorundadr. Bu bilimlerin ba
nda ruhbilim, iktisat ve tarih gelir. imdi toplumbilimin bu
ayr bilimle ilikisini ksaca gzden geirelim.
Toplumbilimin toplumsal yaplarla olduu kadar, dnce
deerleriyle ilgili olduunu grdk. Toplumbilim erevesinde
dnce deerlerinin aratrlmas, bizi belli dnce biimleri
nin saptanmasna gtrr. Szkonusu aratrma bize bir aa,
bir uygarla, bir topluma ya da bir ulusa, bir snfa ya da bir
toplulua zg, deiik, ama gene de nesnel dnce biimle
rinin varolduunu gsterecektir. Bu dnce biimleri, yaa
mn maddi koullan iinde olumu, istediimiz gibi deitire
meyeceimiz ya da gnlmze gre ynlendiremeyeceimiz ya
plardr. Bylece dnce deerlerinin aratrlmas, nnde so
nunda bir ruhbilim aratrmas zellii kazanacaktr.
Bireylerin nasl belli ruhsal zellikleri varsa, toplumlarn da
belli (ama elbette deiime ak) ruhsal zellikleri vardr. Bu
zelikler sk skya dnce zelliklerine bal zelliklerdir.
Dncenin ya da daha genel olarak anlaylann yaamsal ko
ullara gre deimesiyle bu ruhsal zellikler deiiklie u
rarlar. Gelien bir toplumda genel ruhsal yap geliime uygun
zelliklere brnr, ken bir toplumda da k koullarna
gre ruhsal yapda deiiklikler bagsterir. Bugn Afrika top
lumlarnn ruhsal zellikleri, elbette bir yzyl ncesine gre
ok deiiktir. in'de eski yaam biimlerinin yerini yeni yasam
biimlerinin almas, sra dzenli ve okeli aileden modern k
k aile dzenine geilmesi, Bat yaam ve dnce biimle
rinden etkilenilmesi, eski in felsefesinin yerini ussal-deneysel
dnceye brakmas, in toplumunu bambaka bir ruhsal ya
pya ulatrmtr. Bu tr rnekler bize toplumsal ruhbilim diye
bir alandan szedilebileceini gsterir. Toplumlarda eitli d
nmlerle ortaya kan ruhsal deiiklikler bu aratrma ala
nnn konusudur.
TOPLUMBLM VE BR,
BLMLER / KKTOPLUMBLM

Toplumbilimin en ok ilikide olduu iki bilimden biri ik


tisat, br tarihtir. Toplumsal olaylarn kkeninde iktisadi
etkenlerin bulunmas toplumbilimciyi ikidebir iktisat bilimine
54

bavurmak zorunda brakacaktr. Toplumsal olaylar kadar, d


nceler ve deerler de, iktisadi nedenlerle koullanmtr, ya
ni tm insan davranlar, iktisadi nedenlerle koullanmtr.
yleyse, deiken bir yap ortaya koyan toplumsal yaamda
tm yaplarn doru aratrmas, ancak iktisadi nedenlere ba
vurmakla olasdr. Gerekte toplumbilim, tarih ve iktisat srek
li bir alveri iindedirler. Bir toplumun belli bir dnemde ya
amn srdrmek, yani rn elde etmek zere hangi kaynak
lar kulland, elde ettii rn nasl datt ve nasl t
kettii, en genel anlamda nasl deerlendirdii, buna temel ol
mak zere iblmn nasl gerekletirdii, bu etkinliklerin
toplum yaamnda ve zel olarak snflarn yaamnda, daha
zel olarak topluluklarn ve bireylerin yaamnda ne gibi etketler yaratt gibi sorunlar toplumbilim iin birinci planda
nemlidir.
te yandan toplumsal yaplarn srekli bir deiim iinde
olmas, toplumbilimciyi tarih biliminin verilerinden yararlan
maya gtrr. Tarih, toplumbilime insan yaamnn gemiteki
en genel koullaryla birlikte yaanm belli bal siyasal olgu
larn en genel aklamalarn veri olarak ulatrr. Bu yzden,
genel tarih de, siyasal tarih de, toplumbilimcinin yardmc a
lma alanlarn olutururlar. Hatta bu iki tarih alann toplum
bilime balayan bir toplumsal tarihten szetmek olasdr. Top
lumsal tarih, insan yaamn belli dnemleriyle ve geliim ko
ullarn ne kararak ele alr, gemiin tm insani olgularna
genelleyici ve karlatrmal bir yntemle bavurarak, bu ol
gularn, deyim yerindeyse, mantn ortaya koyar, bu mant
rneklerle dorulamaya alr. Bylece, toplumsal tarih, tarih
sel olgularn en genel zelliklerini sergilerken, bir anlamda top
lumbilimin balca- ilgi alann oluturur.
Bu arada toplumbilimin iinde kktoplumbilim diye an
lan ve kk topluluklar arasndaki belirgin ilikileri toplumsal-ruhsal erevede ele alan bir bilgi alan olutu. imdi buna
ksaca bir gz atalm. Gerekte kktoplumbilim aratrmas,
toplumun dar bir kesitinden kalkarak toplumsal oluumlar
kavramaya dayanr, daha nce grdmz zele ynelme ge
rekliliinin zel olarak gelitirilmi bir anlatmdr; bata ro
man olmak zere, balca yaz sanatlarnn yzyllardan beri
ortaya koyduu abann daha bilimselletirilmi ve estetiin
kurallarna zorunlu olmayan bir biimidir. Henz toplumbilim
55

bir bilim deilken, sanatlar yaptlarnda bir tr dar evre


aratrmasna giriyorlar, kurgusal kiiliklerin ve kurgusal olay
larn yanstclnda, toplumun bir kesitini toplumsal-ruhsal
erevede ayrtryorlar ve gsteriyorlard, Kktoplumbilim
aratrmas, yzyllar boyu yaplan bu aratrmann toplumsal
yntemlere gtrlm biimidir. Ayrca cinayet, intihar,
gangsterlik gibi olaylarla ilgili toplumsal-ruhsal aratrmalar
da dorudan doruya kktoplumbilimle ilgilidir.
Kktoplumbiim alannda ortaya konulan abalarn en
ilgi ekicisi, Bymen kkenli Amerikan toplumbilimcisi J.T. Moreno'nun (do. 1892) abalardr. Toplumbilime ruhhekimliinden gelmi olan Moreno, ruhayrtrmasn toplum aratrma
sna uygulad ve bu yolda bir r at. Amac sahneyi bir
ayrtrma ortam olarak kullanmak ve kiilere sahnede i a
tklarm, toplumsal ilikilerinden gelen skntlar oynatmak ve
aklatmakt Moreno, bylece, sahnevi bir arndrma ve iyiic.otrme ortam durumuna getirdi. Kisern sorunlarn ortaya
dkmesi onlara iyileme yolunda kolaylklar salayacakt. Onun
yntemi, bir tr ruhavntrmas yntemiydi. Sahnede do&alama yoluyla kurulan diyaloglarda, hem sorunlar dlatnlyor,
hem tartma yoluyla onlar zerine bilinleniliyordu. Ruhsal
dram va da tonlumsal dram dive adlandrlan bu yntem, top
lumbilimin ruhbilimle ve ruhhekimliiyle birletii yerde etkin
lik kazanvordu. Her ey sahne koullarna gre dzenlenmi
ti: bir sahne vard, bir ynetici, bir ya da birka ynetici yar
dmcs vard, ovuncular vard. Kiiler (hastalar da divebiliriz),
nce oynayacaklar oyunu tartyorlar, sonra onu sahneye ge
tiriyorlard.
Moreno, bu yntemle ileili olarak bize unlar sylyor:
"Toplumsal dram, bir topluluktaki toplumsal sakatlklarn ger
ek imgesini ortaya karmaya yarayan bir tekniktir. Bu orta
ya karlan ey gerek toplumsal yap zerinde ve onun yol
at atklar zerinde etkin olan ve genellikle rtl durum
da bulunan dorudur. Szkonusu teknik, istenilen dnm
lerin ynn dramatik yntemler araclyla belirlemeye ya
rar. Toplumsal dram bir kentte yaplan bir toplu gsteri gibi i
grr, ancak arada u ayrm vardr: ona yalnzca tartmal
tonlumsal sorunun ilgilendirdii bireyler katlr ve dramatik
eylem topluluk iin byk nem tayan sorunlarla ilgilidir.
Bir toplumsal dramda sorunlar ve eylemler, topluluun kendi56

sinden yansr. Sorunun seimi ve zm, tm ierikleriyle, de


neyin herhangi bir yneticisinden deil, topluluktan gelir."
V.
SANATIN ADA ANLAMI
ada kltr dnyasnn en nemli zelliklerinden biri,
sanatnn stn ya da ayrcal bir varlk olmaktan karak,
bir sradan insan kimlii kazanm olmasdr. Sanatnn her
kes gibi biri olmas, sanatn herkesi ilgilendiren bir etkinlik
durumuna gelmesiyle gereklemitir. Gerek sanat, her gn
biraz daha tabana yaylma eilimi gsteriyor, daha dz bir de
yile her gn biraz daha ok kiiyi ilgilendiriyor. Son birka
yzyl iinde dnce nasl her gn biraz daha herkesin konu
su olmava doru gittiyse, sanat da buna kout olarak vava
yava hemen herkese iyi kt bir eyler syleven bir etkinlik
olma zellifii kazand. Sanata sahip olma, sanatla ilgilenme ay
rcalsn, sekinler oktan elden kardlar ya da zaten artk
sekin dive bir ev kalmad. Birileri naralar yetip tablolar sa
tn alabiliyorsa, bir bakalar o tablolar sergilerde izleme ola
na buluvor. "Artk halk sanat yok, nk artk halk yok"
diven Malraux, bize sanat ve izleyici btnlemesini duyur
makta.
Sanatnn halka ve halkn sanatya yaklamas, buna
gre ikisi arasndaki uzakln ok aza inmi olmas, sanaty
la sanat izleyicisinin ok yerde birbirine karmas, sanaty
tm varlyla da ak bir dnya insan klarken, sanat izlevicisini sanat uzman durumuna getiriyor. Sanat iyi bir izleyiciyse. izleyici de neredevse sanatdr artk; o belki de ret
meyen ya da evinde kendi kendine bir eyler reten sanat
dr, en azndan sanat ruhludur, bazen sanatn i sorunlarna
sanat kadar, hatta ondan daha ok, hatta bazen bir eletir
meci ya da estetiki kadar yakndr. Buna gre amz bir yan
dan sanatsal rnlerin bolluuyla, eriilmez okluuyla, bir
yandan da bu rnlere ulamaya alan izleyici calabalyla
dikkati ekiyor. Olumlu anlamda iyiden iyiye sanatn ayaa
dmesidir tto.
Gene de sanatyla izleyici btnlemesi konusunda an
iyimserlik bizi aldanlara srkler. Malraux ne derse desin,
57

halk sanat diye bir ey var. ktisadi ve toplumsal dzeyde,


gelimi insan ve gelimemi insan ayrm srdke, kltr
dzeyinde sekin olan ve sekin olmayan ayrm varln ko
ruyacaktr. Tabandaki insann biim ve ierik asndan byk
bir yetkinlik gsteren sanat rnlerine ulamas elbette olas
deildir. Tabandaki insan, bu yzden, genellikle gerek sanat
rnlerinin uzanda kalyor, onlara ancak zel ilgileri e^ceesinde ulaabiliyor. Bu insan, bir yandan yer yer ve zaman za
man kendi sanatmSbozulmu biimleri piyasa sanatnn bir
blmn oluturan kendi folklorunu retirken, bir yandan da
tm bo vakitlerinde kendisine yaygn iletiim aralaryla su
nulan piyasa sanatn tketiyor. Parann en byk deer sa
yld bir dnyada, saf kitleleri duygu smrs yoluyla kt
nn alcs durumuna getirmi bulunan yaygn bir sanat retim
dzeni var. Dnyann hzla klmesi, gerek sanattan ok pi
yasa sanatnn kolay iletilmesini salyor. Piyasa sanatnn al
clar hazr, gerek sanatn alclar nazl. Piyasa sanatnn ok
alcs var, gerek sanatn alcs snrl. Piyasa sanat ok para
ediyor, gerek sanat pek bir ey getirmiyor.
Bir romann, bir tablonun, bir yontunun bir gnde dnya
nn br ucuna tanabilmesi, zellikle piyasa sanatn hzla
yaygmlatryor ve yasallatrryor. Buna gre, gerek sanatn
yannda sanatla hi ilgisi olmayan bir sanat, ulusal, yerel, s
nfsal, kiisel zellikleri hie sayarak her kiinin ilgi alanna
girmeye alyor ve btn insan kavramaya yneliyor. Byle
ce sanat, gerek anlamndan uzaklayor, dndrc ve do
laysyla dntrc olma zelliini yitiriyor, elendiricilikte
snrlanyor, oyalayclkta belirleniyor, bu arada zaman zaman
yanl bilin oluturma gibi bir ilevi de ykleniyor. Gerekte,
gereklik zerine doru ve ayrtnc bir biimde ynelmeyen
her sanat, nnde sonunda yanl bilin oluturur. Ama zel
olarak yanl bilin oluturmak zere yaplm, ou mekanik
olarak ya da basit bir teknikle retilmi bozucu sanat, bu i
levi zellikle yerine getiriyor.
BAIMLILANMA VE YKMLENME
Gl iletiimin getirdii badndrc etkileim, zayf
kltrlerin gl kltrler karsnda silinmesi ya da kendi zel
zellikleri dnda bambaka zelliklerle donanmas sonucunu
getirdi. Ancak buradaki zayf ve gl ayrmnn yzde yz de58

ger ayrm olmadn sylemeliyiz. Gllk ok zaman etki


lilikle ya da yaylabilme gcyle ilgilidir. ktisadi ve toplumsal
dayanaklar son derece zayf olan azgelimi lkelerin kltr
leri, geni apl kltr yaylmalar karsnda zyaplarn b
yk lde yitirdiler. Kltr yaylmas uluslararas siyasal bas
k glerinin bir esi oldu, buna gre kltr alverii, zorun
lu olarak siyasal bir anlam kazand. Andre Malraux'un "Her
kltr ancak kendi zayflndan lr" sz, son derece belir
leyici olmakla birlikte, tartmaya ak niteliktedir. te yandan,
iyimser bir bakla baktmzda, kltr etkileimlerinin her
eye karn bir yenilenme anlam tadn, hele katksz kl
tr kavramnn bir gereklikten ok bir yanlsamay karlad
n dndmzde her etkilenmede bir yeniden yaratlma
olgusunun szkonusu olduunu syleyebiliriz. .
Kltrn ya da zel olarak sanatn siyasallamas, yakn
zamanlarda sanatya zorunlu olarak siyaset adam kimlii ka
zandrd. Buna gre sanat, bir kltr adam olarak, toplum
sal yaamda ald tutumlarla olduu kadar, almadS tutum
larla da siyasal bir rol oynamak durumunda kald. Sanatnn
ortaya koyduu eylerden de, ortaya koymak zorunda olduu
evlerden de sorumlu olmasivd bu. Dncenin ve sanatn d
ntrc zellii, daha XVIII. yzylda, hatta daha da nce
ack bir biimde belirlenmi, eskinin dnen ve yaratan se
kinleri yerlerini sekin olmayan kimselere brakmaya balam
lard. Sanatn dntrc gc, sanatnn dnyaya her gn
biraz daha yerlemesiyle, topraa her gn biraz daha sk bas
masyla artt, buna gre sanat her gn biraz daha siyasete
bulat. Bu durum siyaset adamlaryla sanatlar ok yerde
kar karya getirdi.
Her eye karn sanatta sekinci tutum, tam olarak ortadan
silinmedi, belli bir dar ereveli ortak beeni dzeyinde yaratc-izeyici topluluklar olutu, yeni zel atlmlar yeni zel iz
leyicileri getirdi, bu zel atlmlar geni alml eilimleri yadsrcasma sanata arlk koymaya altlar. Szkonusu atlm
lar, gereklii yanstma ya da yorumlama yolunda ok belirgin
yntemlere ya da ltlere sahip olmak istediler. Onlara g
re yaratmak eylemi ok belirgin baz ilkeler erevesinde ger
ekletirilmeliydi. Sanatn bugn yer yer zelletiini, ok za
man znele ulamak adna, derin olmak adna iyiden iyiye soyutlatm, hatta bazen bilmece zellii kazandn, artk
59

yalnzca sezgilere ak duruma geldiini, bazen an biimcili


e tutulduunu, bylece kalabalklarn dna dtn, etki
alann iyiden iyiye daralttn gryoruz. O zaman sanat ger
ek alclarn ya da izleyicilerini dar bir evrede, belki de bir
sekin izleyiciler evresinde buluyor, bylece yneldii bir avu
insanla kapal bir ortam oluturuyor.
Modern sanatn belirgin zelliklerinden biri, biraz da az n
ce andmz zel ilkelere sahip olma tutkusu iinde, onun hzl
bir geliim ya da deiim iinde, badndrc bir eitlilik
kazanm olmasdr. zlenimci resimden soyut resme, simgeci
iirden gerekstc iire gei bir yarm yzyln iinde ger
ekleti, bir yarm yzylda roman, yk, mzik byk dei
ikliklere urad. Her ey allagelmi sanat anlaynn hzla
almasna bal olarak geliiyodu. Eskiler, grnr gerekli
i yaratda tek dayanak olarak alrlard, yeniler varolanda g
rnmez gibi duran, zellikliyi, zgl yakalamaya zen gster
diler. Varolan k, renk, olay dzeninin dna kmakt bu,
bir baka anlamda da modelin geride braklmasyd. Artk ya
pt basit bir yanstc deildi, zel bir yaratyd, kendinde ger
ekliin anlamn ya da eitli anlamlarn barndran apayr
bir btnlkt. mgelem ya da tasarlama gc bundan byle
sanata bazen insan usunu zorlayacak biimlerde ya da l
lerde belirleyici bir g olarak katlyordu. Kurgunun sanatta
daha da arlk kazanmasyd bu. Bundan byle doann veri
lerini kendine gre deerlendirmeye ya da yorumlamaya ynel
di sanat. nsann doaya olabildiince geni llerde katl
mas szkonusuydu.
FOTORAF VE SNEMA
amzda sanatlarn arasna, biri brnn gelimi bir
biimi olan iki sanat daha katld: fotoraf ve sinema. Foto
raf, yzylmzn balarnda, daha dorusu ikinci eyreine do
ru sanat olma zellii kazand, nesnel grnmlerin ya da an
larn saptanmasndan ok tede, doaya ya da dnyaya insan
yorumu getirme abasna girdi. Fotoraf sanats konularn
seiminde ve ayrntlarn yakalanmasnda br sanat alanla
rnn yaratclar kadar baarl oldu. Sanatn temel anlam var
olan zel bir bakla, insan gzyle grmek olduuna gre,
onun grme biimi bizi zel bir yoldan kendimize ulatrd
na gre, fotoraf eken kii de makinasn kendi bakma uy60

gun olarak ynlendirdiine gre, fotorafta nesnelin iinden


geerek insani olana ulalabilirdi.
Bununla birlikte kimileri fotorafn sanat olma yolunda
glkleri olabilecei grn korudular: fotoraf her du
rumda makinasma bamlyd, insani olan ancak nesnelliin
belirgin yaps ve amaz lleri iinde yakalayabilirdi, doaya
ya da dnyaya insan yorumu getirebilmek iin kurgulama ola
sl, nesneyi bozma, nesneyi eip bkme olasl bulunma
lyd, bu da fotorafta szkonusu olamazd. Ancak bu savn
kart da tutarldr: fotoraf ekenin bak zellikleri, ok ge
limi fotoraf ekme teknikleriyle birletiinde, nesnele insa
ni olan katmak ve bylece sanatsala ulamak zor olmayacak
tr-, her sanat gibi, fotoraf sanat da, kendi teknik olanakla
ryla snrldr ve fotoraf sanats bu snrll zorlayabildii
lde sanat olma koullarn yaratacaktr.
Fotorafn sanat olup olmad tartlrken, fotorafa da
yal yeni bir sanat, sinema sanat, sanat olup olmayaca ko
nusunda ok byk tartmalara yer brakmadan sanatlar ara
snda yerini, hatta bakeyi ald, ksa zamanda en yaygn sa
nat oldu, bununla da kalmad, salad anlatm olanaklaryla,
bak ve kavray biimleriyle, uzama ve zamana getirdii yo
rumlarla br sanatlar, zellikle de roman etkiledi, sanatla
ra, zellikle de romana kendi tekniklerini benimsetti. ada
romanda tantlamann giderek nemini yitirmesi ve grnt
nn her durumda ne kmas, elbette bu etkinin bir sonucu
dur. Ayrca, ada iirde arpc grntlerin yanyana geti
rilmesiyle kurulan canl imge rgsnn de sinema kaynan
dan beslendii kesindir.
Bunun yannda, sinemann br sanatlardan olabildiince
etkilenmesi doald. Buna gre sinema baleden iire, mimarlk
tan yontuya kadar pekok sanattan, daha dorusu, yerine g
re tm sanatlardan etkilendi, bylece belki de sanatlarn en
kapsaycs, en anlatmcs, bu zelliinden tr de en yayg
n oldu. Sinemann aydnlarca ciddiye alnmad ilk gnlerden
bugne ok ey deiti, aralarnda Andre Malraux, Jacques
Prevert, Jean Cocteau gibi adlarn da bulunduu birok nl
yazar, ilgi ekici filmler yaptlar. Ne olursa olsun sinema, sa
natsal zelliklerine elbette bir rpda kavumad. Sinemann
sanat olabilmesi iin gerek anlamda savama girmi birok
aydn sinema tarihine imzasn atmtr. Sinemaseverler bu
61

alanda Laffite kardelerin abasn her zaman anacaklardr.


Sinemay dzeysizlikten kurtarmak iin, Lai'tite kardeler, 1908'
de nm yazar ve oyuncularn kaplarn aldlar, sonunda Henri
Levedan'n bir senaryosuna gre, Guise Dknn Katli'ni ek
tiler. Filmin grd byk ilgi gerek sinema sanatnn za
ferini ortaya koyuyordu. Bununla birlikte sinema denilince her
zaman sanat dnlmyor. Baz kalemler sinemayla edebiyat
etkileiminin yeterli olmad, hatta sinemann tam anlamn
da sanat olmad grndeler. Raymond Queneau, bu konu
da bize unlar sylyor: "Guise Dknn Katli'nden bu yana,
sinema bir sanat olmaya alyor. Kuku yok, sinema sanat
olamad. Edebiyatla da ok az ilikisi var (ya da hi yok), yon
tu mzikle ne kadar ilikiliyse. Sinema "aydn" evrelerin d
nda dodu, Lewis Jacobs'un kitab pek gzel aklar bunu.
Sinemann edebiyata yapt arlar, sazn gelitirmek iin
mimardan yardm isteyen flty dndrr. Unutmayalm,
bu sanat panayrlarda dodu, varolarda yaad, kltrl ki
ilerin yardm olmadan serpildi."
Sinema, ortaklaa yaratlan sanatlarn en ortaklaa yara
tlandr, onun yaratclar tam anlamnda geni bir topluluk
oluturmaktadr. Buna gre bir filmin sanatsal gc, o filmi
yapanlarn tek tek ve toplu olarak ortaya koyduu yaratma
gcne baldr. Demek ki, sinema sanatnn ayr bir estetii
vardr ve gzeli gerekletirmede, sinema sanat tek tek ki
ilerin yaratcln gerektiren roman, iir, resim gibi sanatla
rn da, toplu yaratcl gerektiren mzik, tiyatro, opera gibi
sanatlarn da gerekletirilme koullarna benzemeyen koulla
ra uymak zorundadr. Bu koullarn banda ar masrafl ya
pm gerei ok sayda izleyiciye ulama zorunluluu yatar. Bu
yzden sinema retimi ok yerde bir sanayi zellii kazan
mtr. Masrafl retim byk pazar gerektirdii iin sinema
c kendi beenisinden ok izleyicinin beenisini birinci planda
nemsemek zorundadr. nl sinema ustas Rene Clair (18981981) bu konuda unlar sylyor: "Sinemay ok erkenden sa
nat diye belirlemek bir yanlg olmutur. Sinema bir sanayi di
ye alnsayd, bu arada sanat da elde edilmi olacakt. Otomo
bil yapmclar otomobilleri hzl yrtmek yerine eski araba
ssleriyle donatmay dnselerdi, modern otomobiller ince g
zel biimlerini kazanabilirler miydi?"
Bugn bir sinema estetiinden szettiimizde, her eyden
nce fotoraf estetiiyle anlat ya da roman estetiinin bir b62

tnde bir araya gelmi biimlerini dnyoruz. Sinema este


tii, her eyden nce, bir devinim estetii olarak grnyor ve
doal devinimle insani devinimin anlatmc bir bileimine da
yanyor. "Bir sinema estetii varsa", diyor Rene Clair, "bu es
tetik Fransada grnt saptama aygtyla ve filmle ayn za
manda, Lumiere kardelerce bulunmutur. Bu estetik tek bir
szckle zetlenir: 'Devinim'. Gzle alglanan nesnelerin d
devinimine bugn biz eylemin i devinimini katyoruz." Buna
gre, sinema sanat da, her sanat gibi, he sanattan daha ok
yaamn i ve d ritmleriyle ilgilidir. Bir anlk grntnn
ritmi, film gsterme makinas dnmeye baladnda, bir grntler karmann ortaya dklmesiyle eitli ritmlere ba
lanyor, bir baka deyile, bir anlk imgenin azok yaln ritmi,
ardarda gelen imgelerin birbirini izleyen ritnlerinde eriyor ya
da o ritmlere bir btn oluturmak zere kavuuyor. Sinema
nn tm anlatm gc, ardarda gelen ritmik imgelerin olu
turduu byk ritmik yapda belirmektedir.

VI.
ESTETKTE BLMSELLK
Yaam koullarnn deimesi, buna gre dncede ve sa
natta byk dnmlerin ortaya kmas gzel'le ilgili ara
trmann da bambaka bir anlam kazanmasna yol at. Gzel
aratrmas ya da estetik, yzyllar boyu felsefenin ya da daha
dorusu metafiziin kurallarna bal kalrken, birdenbire de
nilebilecek bir hzla bilimselleme eilimi gsterdi, hatta bir
bilim olmann yollarn arad. Estetiin sorunlarn metafizik
dzeyde zmeye aljanlar, zorunlu olarak soyut gzel ara
trmasna yneldiler; buna gre, gzel nedir ve ne deildir so
rusu, estetiin temel sorusu oldu. Platon'un ortaya att ken
dinde ey olarak gzel nedir sorununu dnrler, geen yz
yla kadar tarttlarsa da pek bir yere varamadlar. Tm gzel
eyleri gzel klan bir akn gzel, bir kendinde gzel var m
dr? Tek sorun buydu; gzler nndeki gzelle, sanatsal gzel
le ilgilenen pek yoktu.
Gerek gzelin alanna yani sanat yaptlarna ynelmeden
gzel sorununu zmek olas deildi. Ne var ki, estetiki rol
n de yklenmi olan filozof, sanatdan herhangi bir ey 63

renebileceini, gzel sorununu yaratdan giderek zebilecei


ni dnmyordu. Filozof gzelin koullarn bakalarndan
renecek deildi, tersine yaratcya gzelin koullarn belletecekti. Bu yksekten bak, modern zamanlarda olumlu dnce
nin gelimesiyle dalmaya balaynca, estetiin peindeki ki
iler tmdengelim kadar tmevarm da nemsemeye, genel
bilgilerden sanat yaptlarna ulaabilmek iin sanat yaptlarn
dan giderek genel bilgilere ulamann yollarn aramaya ba
ladlar. Estetiin ayaklarn yere basmasyd bu. Bu yksekler
den ini, estetikiyi laboratuvar gereksinmesiyle babaa brak
t. Bilim olmak artk laboratuvarda olmakla olasyd ve tm sa
nat yaptlar bizim iin koskoca bir laboratuvar oluturmaktay
dlar. Bu laboratuvarn usuz bucakszl, konunun lsz ge
niliini ve bu geni konuya uyacak yntemler bulmann b
yk zorluunu duyuruyordu. Zorluk aresizlii getirmedi, an
cak estetii paralanma tehlikesiyle, her sanat alan iin ayr
zellikler kazanma tehlikesiyle babaa brakt.
Bu durum estetiin amalarna aykryd. Varolu nedenle
ri ve zellikleri, bambaka gzellikler varsa estetik yoktur, es
tetikler vardr. Estetik aratrma tm gzelliklerin temel kural
larn ve temel zelliklerini ortaya koymay amalayan ara
trmadr. Gzel aratrmas bir btndr, sanatlarst bir ara
trmadr, tm sanatlar bir btnde bir araya getiren bir ara
trmadr. Szn ettiimiz dalma gerekletii zaman estetik
diye bir alan kalmayacaktr. Buna karlk her sanatn gzel
sorununu kendi bana zme olasl yoktur. Bugn estetiin
byk skntlarndan biri, estetikilerin aratrmalarnda genel
likle tek bir sanata arlk vermek istemeleridir. nl estetik
i, Lalo, bize bu sknty yle duyurur: "Pekok estetiki tek
bir sanat incelemekle snrlanr. Taine'in Sanat Felsefesi kitab
yalnzca plastik sanatlar konu edinmektedir. 'Sanat eletirme
cisi' sz, yalnzca plastik sanatlarla ilgilenen yazarlar iin
kullanlr. Bu abart bir nyarg durumuna gelmitir. "Gzel
sanatlar"n mzii de, edebiyat da belirlememesi ok zaman
olaan saylr. Sanat tarihi adl birok ansiklopedi, baln g
zelliine karn, sanatn tarihiyle ilgili deildir. 'Gzel sanat
lar' okulunda da gzel sanatlar retilmez."
Eskinin estetikisi, metafizikiydi; imdinin estetikisi, sa
nat kuramcs ve eletirmecidir. Estetiin bilimsellemesi, este
tikiyle eletirmeci arasndaki uzakl hzla kapatt. Lalo bu
64

konuda da u belirlemede bulunmaktadr: "Eletirmeci de, es


tetiki de biri dorudan doruya, br biraz daha dolayl ola
rak, belli bir sanat yaptn ele alrlar, her ikisi de bu yapt
zerinde ayn gr asna sahiptirler, onu nce aklar, son
ra yarglarlar. Yalnz, biri daha ok genel bilgilere balanr,
br daha ok zgl olanlara balanr. ki bak biimi ara
snda, soyutlama asndan bir derece ayrm vardr, dnce
yapsyla ilgili bir tr ayrm yoktur." Eskinin estetikisi by
lece tarihe karrken, eskinin eletirmecisi de hzla geerlilii
ni yitiriyor, aranlmaz oluyor. Eskiden eletirmeci olmak iin
kendinde eletirici bir g bulmak byk lde yeterliydi.
Eletirmeci olmann bugn baz koullar vardr. Bu koul
lardan biri, en azndan tek bir sanat dalnda, olabilen birka
sanat dalnda, tm sanat dallarnn temel sorunlarn tarta
bilecek lde bilgi sahibi olmaktr. Bir sanat dalnn, giderek
tm sanat dallarnn temel sorunlarn yetkin bir biimde kav
rayabilmek de, her eyden nce sanatlara vergidir. Gerek
mziki, mziin balangcndan bugne tm servenlerini in
ce ayrntlaryla bilen, bu ayrntlarn nda kendi sanatna
aydnlklar getiren insandr. Bu yzden baz adalarmz, bi
raz ar bir tutumla, en iyi estetikilerin sanatlar, gerek
sanatlar arasndan kabileceine inanrlar. Fransz airi ve
eletirmecisi Theophile Gautier, biraz fkeli bir tutumla un
lar sylyor: "Hibir rn vermemi bir eletirmeci alak bi
ridir: bir laik kiinin karsn kandran bir papazdr o; laik kii
onun kendisine yaptn ona yapamaz ve onunla dvemez."
ster sanat olsun, ister olmasn, bizim eletirmeciden bekle
diimiz, her eyden nce ilgilendii sanat dalyla ilgili, gide
rek tm sanat dallaryla ilgili kkl bir baka sahip olmas
dr.
Henz bir bilim olmay baarm olmasa da bilimsellik yo
lunda byk admlar atm olan estetik, eski zmsz sorun
larn tmyle bir yana brakarak yepyeni somut sorunlara
yneldi. Bilgide olduu gibi, sanatta da, ya da felsefede oldu
u gibi, estetikte de tm sorunlarn zne-nesne ilikisi ya da di
yalektii iinde ele alnmas doaldr. Bu erevede ortaya
kan sorunlarn banda estetik nesnenin ne olup ne olmad
sorunu vardr. Sanatsal yaratyla, yani yaptla olan ilikimiz,
tm sanat trleriyle ve eitleriyle olan ilikimiz, bizi sonunda
estetik nesnenin belirlenmesi sorunuyla babaa brakr. Este65

tik ilikide zne, yapt ya da dnyay gzlemleyen kimsedir;


nesne de gzlemlenen eyin ta kendisidir. zne bir sanat da,
bir sanat izleyicisi de, bir sanat heveslisi de, bir sanat kuram
cs da olabilir. Sanatsal gzlem, her eyden nce, bir d dn
ya gzlemidir. Yapt bu gzlemde aydnla kavuur, bu gz
lemde kendini ele verir, gizlerini aar, gzelliklerini ve irkin
liklerini gsterir. Bir nesne de, doann ya da dnyann her
hangi bir eyi de (bir olay, bir duygu, bir vazo, bir vazonun
herhangi bir kvrm, bir ocuun yry), bu gzlemde es
tetik nesne deeri kazanr, bir yapt oluturmak ya da bir ya
ptn oluumuna katlmak iin hazrlanr.
ESTETK NESNEY BELRLEME

Estetik nesneyi belirleme ya da nesneyi estetikletirme ii


nkoulsuz bir ilikidir. Bir tarihi tarihte, bir kimyac kimya
da ne aradn bilir, bir sanat nesnede ne aradn tam ola
rak bilemez. Bu yzden, estetik nesnenin bir grnp bir yittii, sanatnn estetik nesne aratrmasndan eli bo dnd
ok olur. Deneyli ya da bilgili olmak, estetik nesnenin belirlen
mesinde elbette bir kolaylk salar, ancak sanatnn yatknl
estetik nesnenin saptanmasnda kesin sonu vermez her zaman.
Nesneyi estetikletiren bakmzdr ve o anki durumumuzdur.
Bakmzla doa biryapl grnmn yitirir, okyapllar.
Estetik nesne gzel bulduumuz, gzel diye belirlediimiz ey
dir. Estetik duyuya sahip bir bireye estetik haz verebilen her
eye estetik nesne diyebiliriz. Estetik nesne sznden nce ya
pt anlarz, sonra da gzel diye belirleyebildiimiz herhangi
bir eyi anlarz. Estetik nesne, ister bir sanat yapt olsun, is
ter henz yapta gtrlmemi bir nesne olsun, bizden bir ara
trmayla aydnlatlmay bekler. Bu aratrma bizi ona, onu bize
yaklatrr, bazen onunla aramzda atmalar yaratr, bazen
biz onda bir eyleri benimserken bir eyleri yadsrz, ondan bir
eyleri karrken ona bir eyler ekleriz. Estetik nesneye her
yaklamz, onu bizde, bizi onda biraz daha aydnlatacaktr.
Estetik nesnenin doada ya da dnyada belirlenmesi, in
sanla doann ya da dnyann kavumas olarak dnlebi
lir. Sanatnn doaya katlm insan olmas her eyden nce
estetik nesnedeki bulumayla olas olur. Algmz, bir nesneyi
o nesnede hibir eyi deitirmeksizin bir estetik haz konusu
olarak belirledii zaman, estetik nesne parldamaya balar.
66

Estetik nesneyi genel olarak nesneden ayran, birincinin du


yumsal (duygusal) dnsel erevede bir haz konusu olmas,
ikincinin bir duyum, bir duygu, bir dnce konusu olabilse de
bu eyi bir btnde bir araya getiremez olmasdr. Bir
karpuz resmi benim iin bir duyumsal haz konusu deildir, ola
maz, hibir gerek karpuz resmi bizde karpuz yeme istei uyandrmayacaktr. Bir karpuz bir duyumsal haz nesnesidir, onu
yer ve haz duyarz, ayrca onu grdm zaman eski gnleri
anmsayp duygulanabilirim, hatta karpuz zerinde ayrntl
bir tbbi ya da kimyasal, iktisadi ya da tarmsal bir aratrma
ya girebilirim, ama hibir zaman onu sanatsal dzeye gt
rlm bir nesnesi kadar duyum-duygu-dnce btn duyamam.
Estetiki, bir duyum-duygu-dnce karman yapsal ve
toplumsal zellikleri iinde ele alrken, her ne kadar zgnle
snrlanm olsa da, bilimsel ya da genelleyici tutumunu eiden
brakmamaya bakyor. Gene de bir bilim olma yoluna azok
girmi olan estetiin saysz sorunu var. Sanatnn bamsz
tutumu, sanat yaptnn zgl zellikleri, estetii tm sorunlar
iinde bir bilim olma abasnda eksikli klyor. Bazlar yarat
da sonuna kadar bir ilkesizlii savunuyorlar, o zaman estetik
ancak bir yaklam olarak, bilimsel de olsa bir yaklam olarak
kalyor. O durumda her yaratcnn ayr bir estetii olacaktr.
Remy de Gourmont (1858-1915) unlar sylyor: "Artk ilke
miz yok, model de yok. Bir yazar yaptn yaratrken estetiini
de yaratyor." Her yaratc kendi estetiini yaratsa da, estetiin
bu zel estetie dayanarak ortaya koyaca genel geer yarg
lar olmayacak m? Zaten estetik dediimiz bilgi alan zel es
tetikler zerine kurulmuyor mu? Her ne olursa olsun, estetik
bilim olanla bilim olmayan arasnda bir yer tutuyor bugn,
bir arayer oluturuyor.

VII.
amz bilimlerin kurulmas, dncenin bilimsellemesi
a oldu. Dncenin bilimsellemesi yaama yepyeni gr
nmler katarken, yaamn bu yepyeni grnmleri dnceyi
yeniden koullad. Dnce derin bir isel boyut, geni bir d
sal boyut kazand. Bu kazanmlar sanata, sanatsal araylara
yansd. yeni bilim alan, ruhbilim, toplumbilim ve estetik
67

aydn insan yaamnn, bu arada tm insan ve dnya aratr


malarnn kkenini oluturuyor, yaam gelecee ama yolunda
br bilimlerle birlikte byk bir g ortaya koyuyor. Bu
yeni bilim, insann gndelik yaamna kadar ileyen yeni bak
alar getiriyorlar, bylece dnyann dnmesine byk l
de katkda bulunuyorlar.
te yandan, gerek bilimsel aray teknolojik ilerlemelerin
basks altna girerken, bu bilim de yer yer, zaman zaman
yaamn kysna itiiyor: bilimsel dnceyi ayak altnda do
lap yaama engel karak, ocuk yerine alanlar var. Bilim,
teknolojinin hzl'geliimine ok zaman ayak uyduramyor, bi
lim iin zorunlu olan rahat ve enikonu aray, sabrsz bir akm zne ters dyor. Buna gre bu bilim de, en ok nem
li olduklar yerde, enaz ilgi uyandran alanlar oluyorlar; her
nn de, ada temel etkinlikler arasnda, siyasette, eitim
de, sanatta, hatta bilimsel yaamda byk bir yeri yok. Bir ma
tematik bilgini insan ruhsallnin zelliklerini, toplu yaama
nn en genel yasalarn, gzeli yaratmann koullann ok za
man lks sayyor. Onlarn en unutulmamas gereken yerde un utulduklarm, hatta yok sayldklarn gryoruz. Ne olursa ol
sun, ok yerde birbiriyle sk bir alveri iinde bulunan bu
alanlar kendileriyle ilgili ilgisizlii grmezden gelircesine aba
lyorlar. ada olmak gene de her eyden nce bu bilimin
verilerini yaam iin etkin klmay gerektiriyor.
Her almamz onlarn salad verilerle glenmedke
ve dorulanmadka, bugne salkl bakmamz olanakl ol
mayacaktr. Hatta bu an insanlar olarak, gemiin tm
rnlerini ya da etkinliklerini de onlarn nda grmek ve
deerlendirmek zorundayz. rnein, yalnzca bugnn eitimbilim almalarn kavramakta deil, dnn eitimb ilimle
ilgili dncelerini kavramakta da, onlar bize byk lde
yardmc oacaklardr. Ksacas, insan ruhsallmm en geni top
lumsal erevede ve olas tm yksek anlatm biimlerinde
dlatnlmas diye bir sorun varsa, bu ancak bu bilimin
insan yaamna girmesinden tr vardr. Toplumbilimsiz ve
ruhbilirnsiz bir estetik isiz bir biimcilikten teye geemeye
cek, ruhbilimsiz ve estetiksiz bir toplumbilim, insan ancak ok
dsal zellikleriyle ele alacak, toplumbilimsiz ve estetiksiz ruhbilim, insan ruhsalhmm eitli tepkilerini saptamakla yetine
cektir.
68

FELSEFE SORUNLAR

DEVLET VE TOPLUM ZERNE


ARATIRMA NOTLARI

Nicos POULANTZAS*
Tttrkesi: Ergin KOPARAN

Bu almann amac, gnmz dnyasnda devlet ve top


lum aratrmasnn temel sorunlarna dikkati ekmek, bu ara
trmaya kanmzca kaynaklk edecek temalarn erevesini iz
mektir.
ok aktr ki, aratrmann iki konusu olan "devlet" ve
"toplum", aratrmann boyutlarn geniletme riski gznne
alnmakszn, hibir ekilde ayn grlemez veya ayn dzey
de ele alnamaz.
nk devletten, ona temel tekil eden toplum szkonusu
edilmeksizin szedilemeyecei gibi, toplumun da onu yneten
devletten ayr tutulamayaca tabiidir. Bylece, aratrmam
zn odak noktas olarak devleti veya toplumu sememize bal
olarak, dier unsura yaklammzn farkl olaca gerei or
taya kyor. Sorunu toplum asndan ele alrsak, devlet de
gerekte konuya girecektir, fakat toplumdaki varl ve toplu
ma etkileri kendi bana ele alnmasna gre daha dar kapsam
l ele alnacaktr.
Biz burada, devletin odak noktas olarak alnmasn, u
temel neden dolaysyle neriyoruz:
* Nicos Poulantzas (1936-1979): Meslek faaliyetini Fransa'da srdrm
olan Yunan toplumbilimcisi. Balca kitaplar: Siyasal ktidar ve Top
lumsal Snflar; Faizm ve Diktatrlk (1970); ada Kapitalizmde S
nflar (1974); Devlet, ktidar ve Sosyalsm (1978).

69

Birincisi gnmz dnyasnda devletin daha genileyen ro


l ve devlet yaplarnn gelimesi. Bu yeni deil, ama, gemi
teki duruma gre nitelik,fark gsteren bir olgu.
kincisi, 1965-1970 arasndaki toplum bilimi dncesinde,
ana akm iinde grlen devlet zerine aratrmalarn, top
lum zerine aratrmalardan daha geri kalm olmas: Bu akm
lardan birincisi, topum bilimlerinde egemen olan (ilevcilikten
sisterncilie kadar tek bir potada eriyen) Anglo-Sakson gelenek.
Bu gelenein balca zellii, "devletf'in zel roln ve zgl
zelliini gzard etmek, devleti ok geni bir 'siyasi sistem'
iinde ve iktidar 'iktidar plralizmleri'nin okluuna ve mikro-iktidarlara blerek sourmaktr.
Marxcikta da, devletin kendi ikin rolnn ve znel do
asnn gznnde tutulmasna rastlanmtr. Uzun bir sre,
devlet, "temeF'i evreleyen bir "styapsal" zarf olarak, tama
men ona bal, ikincil, bu nedeni hkim snf tarafndan iradi
olarak deitirilebilir bir ara olarak grlmtr.
Bir de, Bat Avrupa'da, zellikle Fransa, Federal Alman
Cumhuriyeti ve talya'daki toplum bilimleri. Her ne kadar bu
lkelerde devlet nde gelen bir aratrma konusu olmusa da
(bunun nedenlerinden biri kukusuz burjuva-demokratik dev
rimlerde Avrupa devletlerinin rol olsa gerek), bu aratrma
lar, neredeyse her zaman devletin "hukuki" kavranna, dola
ysyla hkim zellii anayasa hukuku ve siyaset hukuku fel
sefesi aratrmas olan Avrupa siyasal-hukuk bilimi iine hapsolmulardr.
ncs, aratrmann oda olarak devletin seilmesini
getiren ey, devletin, gnmz toplum bilimlerinde nem veri
len ideolojik-kuramsal dncedeki en nemli ana temalarndan
biri olmas (ki, bu da hi raslantsal bir ey deil).
Devleti aratrmann oda olarak almak, aratrmada izle
necek yolu deitiriyor; toplumsal fenomenlerin ve geni an
lamda toplumun (ekonomik, topumsal ve ideolojik yaplarn,
snf mcadelesi, toplumsal hareketlerin, v.b.) zmlenii, vaz
geilmez olmakla birlikte, burdaki yaklam, bunlarn devlet ve
devlet yaps iinde deien nemlerine gre olacaktr.
okuluslu irketler veya gnmz dnya ekonomik buhran,
ki bunlar aka tipik rneklerdir, ancak ulus-devlet ilikisiyle,
ona etkisi iinde ve ekonomik buhran ile devlet buhranyla ili
kileri iinde ele alnacaktr.
70

Ksacas, byle bir ey, bir yaklama karar vermek ve bu


na hem pratik amalarla (aratrmann zorlamasyla), hem de
bilimsel nedenlerle bal kalmaktadr; nk her ey kanlmaz
bir biimde bantl ise (devlet-toplum), bilimsel bir sonuca
ulamann tek yolu, en geni alana yaylmak yerine, stnde
allan konunun etrafn erevelemektir.
Aratrma, her biri birka esas tema ieren be ya da alt
geni alan zerinde younlamalidr. Yntem sorunlarna (di
siplinler arask, dnce okullar, ele alm sralan, vb.) gir
meden bunlar sralamak istemiyorum. Aratrmann k evre
sinde bu alanlar ve temalar geni bir perspektif iinde grlme
li ve bundan sonra olay, aratrmalaryla ayrntlara girilmeli
dir.
Geni konu balklarndan biri devlet kuramna ait genel
sorunlarla ilgili olup, kuramsal dzlem zerindeki engelleri kal
drmay amalar. Btn bilim dallarnn ve dnce okullar
nn, devleti analiz ederken ne srdkleri zmlerde ayrlsalar bile, yzyze geldikleri bir dizi ortak kuramsal sorun vardr.
Bu kuramsal sorunlar mevcut buhranlarda ve toplum bilimlerin
de, devlet zerine geleneksel dncenin ortaya konulmasnda
ortaya kar: (a) Amerika Birleik Devletleri'nde, szkonusu
geleneksel dnce akmnn dnda kalan akademik kurum
yeleri arasnda, yaygn olan akmda aklkla da grld gi
bi, Anglo-Sakson toplum bilimi geleneindeki buhran, (b) Dev
let zerine Marx dncenin canlanmasnda apak grlen,
Marxciliktaki tartmalar; (c) Bat Avrupa'da hukuki-anayasac
devlet kavramndaki buhran ve devletin sosyo-siyasal analizindeki canlanma; (d) ktidar analizinde ortaya kan yeni dnce
okullar: Foucault okulu, kar psikiyatri okulu, klasik Freudcu-Marxlk peinde giden psiko-analitik okul, kar kuramsal
okul, "totalitere! olgu" zerine yeni aratrmalar, vb.
Nedir bu yeni temalar ve beraberlerinde hangi sorunlar ge
tiriyorlar?
Devlet, siyasal iktidar. ktidar devlete mi indirgenmitir?
ktidar siyasal iktidara m indirgenmitir? Siyasal iktidar dev
lete mi indirgenmitir? Devlet biimsel devlet denetimi altn
daki hkmet mekanizmasndan m oluur, ya da bunun tesin
de biimleri itibariyle "zel" olan (aile gibi) kurumlan da ie
rir mi? Bu sorunlar gnmz toplumlarnda temel sorunlar
olup, konunun ve devletin boyutlarnn tanmlanmas ve belir
lenmesiyle ilgilidir.
71

ctisadi-sosyal dnya ile siyas-devlet dnyas arasndaki


iliki: devlet yaplarnn zgl doas zerine sorular. Devlet ile
retim biimi arasnda bir karlkl belirleme ilikisi var mdr,
varsa bu iliki nedir? Devletin ekonomiye bugnk mdahale
si hangi kuramsal erevede kavranabilir?
Devlet ve hegemonya organizasyonu biimleri. Devlet ve
snf hakimiyeti arasnda bir karlkl iliki var mdr, varsa
nasldr? Devlet yalnzca hkim snflarn bir arac mdr, s
nflarn zerinde bamsz bir oluum mudur, yoksa iinde snflar-aras iktidar ilikilerinin younlat bir manevra ala
nndan daha fazla bir ey midir? "Hkim smflar"m rgtlenme
biimi ve devletin kuramsal ats nelerdir? Devletin konumu
halk karsnda yaltlm, zaptedilemez bir kale midir, yoksa
halk devlete nfuz edebilir mi?
Devlet ve siyasal-toplumsal gr birlii (consensus). Dev
let yalnzca bask zerine mi hkimiyet kurar? Deilse, basky
yalnzca devletin halk "yanltmasn" salayan ideolojik vasta
ile birletirmek yeterli midir? Bask+ideoloji bileiminin ok
tesinde fiziksel srelemelerden oluan bir iktidar teknoloji
sinden (Foucault) szedilebilir mi? Devletin hkimiyeti, halkn
hkim olunma arzusuna, bir "efendi arzusu"na m (spiko-analitik dnce) karlk verir? Halkn baskya hayr demesi na
sl gerekleir?
Devlet mekanizmas ve snf ilikileri: Eer gerekten dev
let ve snf ilikileri arasnda bir karlkl iliki varsa, bu kar
lkl iliki konuya karmak ve mahir bir biimde yaklalsa
bile, tek bana devlet mekanizmasnn etrafl bir aklamas
olarak kabul edilebilir mi? Devlet mekanizmasnn u veya bu
smf ilikileri iine dklemeyecek, zgn bir fiziksel mak
yaj m (disiplinsel ve otoriter yaplar, brokratikleme,. vb.)
vardr?
Bu sorular, her somut analizde yzyze gelindii ve baz
ynlerden aratrmann ilerlemesinin anahtar durumunda ol
duklar iin nemlidirler. Bu kuramsal sorunlarn tek balar
na ve bata m, yoksa aratrma gelitike dier alanlar iinde
mi ele alnaca da bir sorudur.
kinci alan. aratrmann baz blmlerini geni kuramsal
balklara blmekten oluur.
n sayabiliriz: Ca) gelimi kapitalist devlet, (b) bam
sz kapitalist lkelerdeki devlet, (c) sosyalist lkelerdeki dev
let.
72

Bir kuramsal nerime dayanan, balang niteliinde bir


yorumda bulunmak istiyoruz. Gittike aka grlyor ki, g
nmzde tm ya da hemen hemen tm aratrmalarda, kapita
list ve sosyalist devletler arasndaki kesinkes farklarn giderek
azalmakta olduu, belli yapsal benzerlikler bulunduu, (refah
alannda, teknolojik sorunlarda, brokratikleme cephesinde)
en azndan kar karya geldikleri sorunlarda ve bu sorunlar
ele al biimlerinin benzer eler tad dnlyor.
Bunun nedenleri gnmzde yaygn olarak tartlyor. Olay
ne olursa olsun, R. Aron'un teorisine, hatta A. Touraine'm endstri-sonras toplumlarn giderek benzetiine ilikin teorisine
saplanmadan, bu iki tip devlet (kapitalist toplumlar ile sosya
list toplumlar) arasnda szkonusu olmas gereken kkten fark
llk, dikkatli bir incelemeye gelemiyor, bu da bizi, bu devlet
ler arasnda ortak nokta bulma aratrmalarn bir kenara at
mamaya, hatta tam tersi yne sevkediyor.
Bununla birlikte, eer karkla dmek istenmiyorsa, bu
devlet tipleri arasndaki ayrm, bilimsel bir bak asyla be
lirtilmelidir. Temel yaplar baz ynlerden benzese de, yine de
kendi zgl zellikleri vardr. Brokratikleme, teknolojik zor
lamalar, sekinler hareketi gibi olgular, hem bugnk grnm
lerinde, hem de ortaya klar ve tarihsel grnmleriyle,
farkl biimlerde ortaya kmaktadr.
Kapitalist devletler arasnda, merkezi devletler ile periferal, baml devletler arasndaki farklk asndan da ortada
zel bir sorun vardr. Aslnda, sermaye ve emek srelerinin
uluslararaslamas orannda, emperyalist merkez ile nc
Dnya arasnda byyen aklk, gnmz kapitalist devleti
zerine herhangi bir btnsel kuram, bu devletler zerine ya
placak aratrmalara uygun bir temel tekil etmekte yetersiz
klyor. Baml lkelerin ekonomileri zerine ok sayda ara
trma yaplmakla birlikte (ticaret eitsizlikleri, teknolojik ba
mllk, yenl-smrgecilik vb.), bu lkelerin siyasal sistemleri
zerine henz zgl bir "genel teori" gelitirilemedii iin, ba
ml kapitalist lkelerde gelien yeni tip devlet zerine bir
teoriye acilen gerek duyulmaktadr. Eldeki yegane genel al
ma, siyasal kurumlar ile baml lkelerin "modernizasyon" a
balan arasnda iliki kuran, "az-gelimilik" dncesine tutu
nan, nc Dnya lkelerindeki durumu hkim lkelerin ya
psal smrs ve basks gibi grmeyip bunu yalnzca bu l73

keler ile "gelimi" lkeler arasndaki mesafeyi kapatma soru


nu olarak alan grlerdir. Ekonomik alandaki tipik ncs W.
Rostov olan bu yaklam, gnmzdeki tm bamllk teorile
rine iddetle kar kyor.
Bu nedenle, baml lkelerdeki geerli devlet tipi zerinde,
u veya bu rnek zerindeki somut olay-almalannm tesin
de, genel analitik ilkeler zerine almalar yaplmas iin a
ba sarfedilmelidir.
Drdnc alanda, yeniden ortaya kan bir sorun da u:
Gnmzn esas devlet tipi (merkezi kapitalist, baml ka
pitalist ve sosyalist devletler) arasndaki yapsal balar ne bi
imdedir?
Bu soru devletler arasndaki uluslararas ilikiler sorununun
ok tesindedir. Aktr ki, rnein bu devletlerin her birin
deki kurumlar bugnk biimlerini tayorlarsa, bu biimleri,
bir lde (aslnda sorun da ne lde olduudur), dier dev
let tiplerinin varl nedeniyledir. Bu, muhtemelen, her devle
tin dierine yalnzca "dsal" etkisinin tesinde, karmak bir
yapsal badr.
Aratrmay somutlatrma ve daraltma konusuna devam
ederken ki, byle yaplmazsa aratrma ok genel bir dzeyde
kalr, bir ayrm daha yaplmaldr.
Bu, gnmz "kapitalist" lkeleriyle ilgili olup, yle veya
byle, tipik1 olarak hegemonyay temsil eden ve ele alman mer
kezi lkelere bakarak aralarnda kabaca bir benzeme kuru
lan, kurald devlet biimleri (faist devletler, askeri diktatr
lkler) ile "parlamenter demokratik" model arasndaki ayrm
dr.
Bu ayrm, tabii, ynetimde istisnai hkmet biimlerine
doru bir eilimin varolduu periferi lkelerinden ok, merkezi
lkeler iin daha aktr. Bu da bizi bataki noktaya, yani ba
ml lkelerdeki gerek devlet biiminin analizine gtrr. An
cak, burada da ak bir ayrm yaplmaldr, nk Meksika ile
ili yada Hindistan ile Arjantin arasnda belirgin farklar var
dr.
Durum ne olursa olsun, aratrmann, zellikle bir noktas
zerine, faist devletler ya da asker diktatrlkler zerine odak
lamann gerekliliini vurgulamak istiyoruz. Bir kere, bu olgu
eskiden olduundan daha fazla gndemdedir. kincisi ve daha
da nemlisi, bu devlet tiplerini aratrmaya rehberlik edecek
74

olan ilkelerin, "dier" devlet biimlerine uygulananlarla ayn


olamayaca. Kendi yaplar iinde, kendine zg zellikleri
olan bir olgudur bu. Sorun, "totaliterizm"in dnya zerinde
yaygnlamas biimindeki belli belirsiz grle geitirilemez.
Totaliterleme olduu ayn derecede ve kendi doru balam
iinde ele alnmaldr. Ancak bu, kiinin, faist devletlerin ve
askeri diktatrlklerin birok ynden yaplar farkl diye as
lnda ve tamamen dier devletlerden farkl olduu yanlsamas
na dmesi anlamna gelmez. Yine bu nedenle, ayn proje kap
samnda analiz edilebilirler.
ada devlet zerine aratrma ilerlerken, yukarda ikin
ci alanda konulan izgiler dorultusunda bir blm de konu
nun uluslararas yn zerine aacam. Bu sorun, birbirini
izleyen alanlar arasnda ortaya ksa da, balcalkla aadaki
konularla ilgili bir nem tamaktadr:
Birincisi, devlet, ulus, ulus-devlet ve emperyalizmin bugn
k evresi zerinedir. Sermaye ve emek srelerinin bugnk
uluslararaslamas, ulus-devletin varl sorununu yeniden gn
deme getiriyor mu? Emperyalizmin bugnk evresi, ulus ze
rinde, devlet ve ulus arasndaki anayasal baa kar duracak
derin deiiklikler getiriyor mu? Ulus-devletin, kurumsal interdevlet, para-devlet ya da supra-devlet ynetim biimleri tara
fndan bastrld bir d devrine mi giriyoruz? Eer byle
ise, ulus-devlet arln daha ne kadar srdrecektir ve rol
nedir? Eer byle deilse, ulus-devleti hl asl ve hkimiyetin
temel ivisi olarak kabul edersek, ki bizim grmz budur,
emperyalizmin bugnk evresi sonucunda ne gibi deiiklikler
geirmektedir? Ulus-devletin hl etkin olarak hkm srd
Ccan ekimedii) ve yeni rneklerinin ortaya kt gerei,
uluslararascln getirdii deiikliklere bak olduu anla
mn tamaz.
kinci balk ulusla ilgilidir. Bu kanlmaz ve ele alnmas
gereken, toplum bilimlerinin kr noktas olan, nemi artarak
ortaya kan bir nokta. Uluslararascln ulus zerindeki etki
leri nelerdir? Ulus gerekten kme yolunda mdr yoksa so
run, "ulusal birlik'ln eitli devletlerin basksyla bozulmu ol
mas ve egemen ulus-devlete egemenlik altnda tutulmu e
itli ulusal oluumlarn yeniden dirilmesi midir? Ulusal aznlk
larn yeniden canlanmas sorusunun dnyay sarmas ve bunun
devlet zerindeki etkileri nerden kaynaklanmaktadr?
75

ncs, devlet ve okuluslu irketler sorununa (ilerde


de tekrar gelecek) burada belirli bir noktadan baklabilir: So
run burada, azalan ulus-devlet iktidarnn supra-devlet ynetim
biimlerine deil, ama dorudan okuluslu irketler biimi al
tnda sermaye fraksiyonlarna yer amas mdr? Eer deilse,
ulus-devletlerin bugnk deiimiyle okuluslu irketlerin ili
kisi nedir? Her lkede okuluslu sermaye ile yurtii sermaye
arasndaki iliki nedir?
Beinci alan, devlette gnmzde yer alan kuramsal deiik
likleri ierir. Aratrmann esas izgisi olarak unlar nerece
iz : ' .
Gnmzde kapitalist lkeler, gemite yer alan devletlerin
tmnden nitelik olarak farkl, yeni bir devletten sz edilebile
cek kadar derin deiikliklere uruyorlar m? Bizce uruyorlar
ve bu ynetim biimim biz "otoriter devletilik" diye tanmlyo
ruz. Aadaki noktalar, bu ilikiler iinde de alnabilir ve bu
alandaki aratrmann merkezini oluturabilir.
Toplumsal hayatn tm alanlarnda artan devlet mdaha
lesinde grlen, devletin artan ekonomik ilevleri, devlette ne
lde belirgin deiiklikler getiriyor? Toplumsal hayat zerin
de devlet denetimine yol aan, devletin iktisadi planlama arac,
kapitalizmin geliimi iin vazgeilmez nemde mi? Bu ara sosyo-ekonomik elikilerin stesinden gelmede baarl oluyor mu,
yoksa bu elikilerle baedebilmesi gereken organize planl ka
pitalizme ilikin Keynesci yanlsamalar stne dayandrlan re
fah devletinin yklna m tank oluyoruz?
Devletin rgtleyici rolnde, siyasal partilerden, devlet b
rokrasisine ve ynetime doru bir kay, siyasal partilerin tem
sili rolnde toptan bir ini var. Bu konu, grece olarak eski bir
olay olan parlamenter ayrcalklarn azalmas ve daha gl
bir yrtmenin ortaya kmasndan daha tededir. Bu yeni
merkezileme ve brokratikleme olgusunun bir btn olarak
siyasal kurumlar zerinde yarataca sonular ne olacaktr? Ve
sonu olarak imdi siyasal partiler siyasal sisteme yapsal ola
rak nasl uyuyorlar?
ktidar blounun yeni hegemonyac rgtlenmesi ve bu
nun deiik devlet mekanizmasna etkileri. Hegemonyadaki, be
lirgin biimde gl tekelci sermayeye doru youn ka ve
devletin bask mekanizmasn yeniden biimlendirme: askeriendstriyel btnlk ats iinde ordu rnei. Hkim snflarn
76

ideolojik hegemonyasmdaki bunalm ve sonuta kamuoyu ya


ratma rolnn okullar ve niversiteler gibi ideolojik aralardan
kitleye doru kay.
Toplumsal denetimin yeni biimleri.- nceleri balcalkla
kstlama yerlerine (hapishaneler, evler vb.) dayanan kesinkes
toplumsal ablonlarn yerini tm bir toplumsal sisteme uzanan
tamamen yeni, esnek uzun vadeli bir dizi tedbir (daha yaygn
bir polis gc, psikolojik-psikiyatrik sektrleme, sosyal hizmet
a, isizlik yardmlar, vb.). Bunun nemli bir sonucu, ideolo
jik bask mekanizmasnn kesin bir "kurumsuzlama" iine gir
mesi sreci, ve "anormal, sapkn ve tehlikeli" olduu dn
lenlerin "yaltlmas"n amalayan zel mekanizmann (evler,
hapishaneler, eitli toplu kstlama yerleri), alarak, etkilerini
tm toplumsal gvdeye yaymas, bylece tm toplumun potan
siyel olarak "anormal" ve "tehlikeli" olduunu ima etmesi l
snde bir "kstlamama" sreci; burda artk su, ilenen fiili
iden insanlarn kafa yaplarndaki niyete kaydrlyor ve bas
trma, hem cezay, hem nlemeyi erevesi iine alyor. Bu ku
rumsal deiikliklere izin vermek iin "hukuk devletf'nin tem
sil ettii mevcut hukuk sisteminin ve hukuki ideolojinin bo
zulmas.
Yeni iktidar teknolojisinin ykn ekmek iin yeni top
lumsal denetim ve yardm biimleri: bilgisayarlarn yaygnla
mas, elektronik ve siyasal zgrlkler.
Mekanikleme ve devlet mekanizmasnn (ordu, polis, ida
re, adliye, ideolojik aralar) bir taraftan biimsel, ak iletiim
alarna, dier taraftan smsk kapatlm en yksek yrtme
yetkilileri tarafndan denetlenen ekirdeklere ayrlmas ve gizli
lik ilkesinin yaygnlamasn getirecek biimde gerek iktida
rn srekli olarak birinciden ikinciye kaymas. Halkn temsil
cileri tarafndan denetlenmesine imkn olmayan resm devlet
ayla (para-devlet mekanizmas) ayn zamanda ileyen tm bir
resm olmayan devlet a" sisteminin yaylmas,
Yeni protesto ve toplumsal mcadele biimleri (krsal, eko
lojik, feminist, renci hareketleri, hayat standardn iyiletir
mek iin mcadeleler) ve bunlar denetleme iin yeni politika
lar. Bu "ounluktan ayrlma" hareketine kar toplumsal "ka
muoyu" (gr birlii) rgtlemek iin yeni yntemler. Otori
ter devletiliin yanbamda var olan, ierikte ona akraba yeniliberalizm ve yeni devlet "reform"u uygulamalar.
77

Burada imdiki iktisadi bunalma, siyasal bunalma ve dev


let bunalmna ait sorunlara zel dikkat gsterilmelidir. Bu teo
rik nermeden, yola karak una varlyor ki, gnmz ikti
sadi bunalm, yalnzca gnmzn ekonomik durumuna bal
deil, gerekte yapsal ve makro-tarihsel bir sorundur. Buradan
da u sorular kyor: ktisdi bunalmla yzyze olan modern
devlet. Bunalmla kar karya olan devlet siyasetinde buna
lm; bunalmla baedebmek iin devletin kullanld geici
arelerin kendileri dorudan ekonomik bunalmn artmasna
yardmc oluyor. Bu da "bunalm ynetiminin bunalm" diye
adlandrlyor. Bu durumun ynetim mekanizmasna, toplumsal
denetime ve kamuoyu yaratma rgtlenmesine etkileri.
Bu ekonomik bunalmn kendisi kadar, devletin bu bunal
m ele alrken yaratt bunalm da u anda bir devlet buna
lmna yol ayor mu? Artk biliniyor ki, ekonomik bunalmlar
tek balarna, hangi trden olurlarsa olsunlar, zorunlu olarak
bir devlet bunalmna yol amyorlar. yleyse, bu bunalm her
kapitalist lkede ayn keskinlikte mi yer alyor? Devlet meka
nizmasnn yeniden rgtlenmesinde oynad rol nedir? Bu bu
nalmn gerek tabiat nedir? Devleti bozan ve zayflatan bir
bunalma m, yoksa devletin glenmesine ve modernlemesi
ne iaret eden bir bunalma m yol aacaktr? Gnmz devle
tinin zayflamas ve yenilenmesi, iki alternatifi mi tekil eder,
yoksa bunlar aslnda gnmz devletinin karakteristii olan
ikili elikin bir eilim midir?
Son olarak da gnmzde, devlet ve demokrasiye ilikin
sorulara yer veren zel bir altnc alan almaldr: (a) temsili
demokrasi ve yurtta zgrlklerinde de ynelik bir alan;
(b) gnmz dnyasnda yeni zynetim veya dorudan de
mokrasi talepleri ile bunlarn temsili demokrasiyle ilikileri s
tne bir alan.

78

DEVLETN TEMELLER, FARKLILII ve


BMLENME SRELER

Maurice GODELJER*
Trkesi: Ergin KOPARAN

Devletin Biimlenme Sreleri s

Geleneksel olarak, devletin biimlenmesini belirleyen, biri


dsal, teki isel iki sre arasnda ayrm yaplr, "Dsal"
terimi, bir toplum dierim fethedip, fethedilen halk fatih
lerin srekli hakimiyetiyle kar karya kaldklarnda; "i
sel" terimi de, toplumun bir blm yava yava dier yeler
zerinde hakimiyet kurduunda kullanlr.
Bu makale, bir toplum iinde hakim olan bir ve hakim olu
nan birka grubun gelimesi koullarnn soyut analizine ayrl
mtr. Bu amala, biimsel kabul edilebilecek, toplumun biri
hakim, dieri hakim olunan diye ikiye ayrld her trl b
lnmeye uyarlanabilecek bir yntem gelitirdik. Aslnda yap
tmz, iktidarn hakim olmasn neyin tayin ettii genel so
rusunu soyut anlamyla ortaya koymaktr.
Hakim olan her iktidarn, bizce, birbirini hem destekleyen
hem etki kazandran, birbiriyle ayrlmaz biimde bantl, iki
bilekeni vardr: iddet ve muvafakat. Bize gre, iktidarn bu iki
Maurice Godelier: ktisadi antropolog. Toplum Bilimleri Yksek Ara
trmalar Okulu Aratrma Direktr; Collage de France Sosyal Antropo
loji Laboratuar yesi, Paris. Balca yaptlar: ktisatta Aklclk ve
Akldiilk (1969), Kapitalizm ncesi Toplumlar zerine (1970), Tart
lr Bir Alan: ktisadi Antropoloji (1974), Antropolojide Marksi Yollar ve
Gelecek (1977), Byk Adamlarn retimi (1983).
79

bilekeninden hakimiyeti salamada daha gl olan iddet


deil, fakat hakimiyet altnda olanlarn muvafakatidir.
Eer durum byleyse arkaik toplumlarda hakimiyet ve dev
let iktidar ilikilerinin biimlenmesi srelerini anlamak iin u
teoriyi uygulamak uygun olur.- Toplumun bir kesiminin teki ke
sim zerinde hakimiyet kurmas ve srdrmesinde, yani kendi
konumunu toplumun merkezi ve doruu olarak koruyabilmesin
de bask altnda tutmann nemi, anlamadan daha az olduu
gibi, fiziksel iddet ve psikolojik basknn nemi de, toplumda
hakim olunan kesimin fiili 'ibirlii'ne deilse bile muvafakate
ve anlamaya yol aacak biimde, ideolojik kanattan daha z
nemlidir.
Bu soyut biimiyle bu varsaym, yalnzca tabaka, kast ve
snf gibi hakimiyet ilikilerine deil, ayn zamanda cinsiyetler
arasndaki ilikilere de, kadnlar zerindeki erkek hakimiyetine
de uygulanabilir.
Temel nemdeki bir teorik sorun da, toplumsal ve kozmik
dzene ilikin bir takm kavramlarn, belli bir lde atan
karlara sahip gruplarca nasl paylalabildiidir. Kavramlarn
paylalmasyla ilgili bu sorun; zlecek teorik problemi olu
turmaktadr.
Bo ve itenlikten yoksun kar klara yer brakmamak
iin szlerimizi amayalm. Hakimiyet, iddet olmakszn, id
det kimi zaman st rtl olabilir asla kurulamaz. Dnya
zerinde mevcut tm fark pasif kabul ile aktif muvafakat ara
sndadr. Dahas aktif muvafakat, hibir zaman "kendiliinden"
deil, kltrel gemi ve bireysel eitimin bir sonucudur. Daha
s muvafakat, pasif bile olsa, toplumun tm yeleri veya tm
gruplarnda grlmez ve asla istisnalar ve elikilerden yoksun
deildir.
Grld gibi, iddet muvafakat ilikisi duraan deildir.
Baz durumlarda (sorun hangi durumlarda olduudur) gr
birlii, pasif direnie dnr, pasif direni aktif direnie, ba
zen de toplumsal dzene kar bakaldrya. Sonra yine, ba
kaldr, toplumun yapsn deitirme peinde devrime dne
bilir. Yine bazen, ama ok nadiren devrim baarl olabilir. Yi
ne de iddet ile muvafakat arasndaki ilikilerdeki bu deiik
likler, ansa bal durumlarn deil, toplumu blerek, toplumun
bir parasn brnn karsna diken tm kar kc gle
rin belli bir birikiminin bir sonucudur. Blnme ve uzlamaz80

lklar, yalnzca toplumdaki sembollere ve kiilerin brleri ze


rindeki imajlarna deil, toplumun tm karakterine etki eder.
Toplumun, hem kendi gcn, hem de gszlklerini olutu
ran gnlk yaantsnn tmne iler. Bu gr dorultusunda,
kartlar oluturan iddet ve muvafakat zerine ksr bir cam
bazla dmekten kanmak iin, konuya biimsel felsefi teo
ri asndan yaklamayacaz. Meselelerin dm noktas bu
deil: iddet ve muvafakatin birbirlerini karlkl olarak d
lamalar zorunlu deildir. Kalc olabilmek iin, herhangi bir
hakim iktidar (bu, zellikle bir fetih ve sava sonucu kaba-gten ortaya kan bir iktidar iin dorudur), bu her iki n koulu
da iermeli ve birbiriyle uzlatrmahdr. Oranlar koullara ve
direniin gcne gre deiir, ama bask en az lde bile uy
gulansa, muvafakatin zayflad veya kar k ve sonra da
direniin ortaya kt hallerde, her zaman iin potansiyel ola
rak iddet uygulama tehdidi vardr.
Yukarda szedilenlerin amac, teori yada pratikte yanl
anlamalarn nne gemektir. Hakim olunan gruplarn hakim
olunmay kendiliinden "kabul ettii" olgusuna teorik bir yak
lam yneltmek istiyoruz. Varsaymmz u, bunun mmkn
olmas iin hakim olanlarn, karlk olarak bir eit hizmet
vermeleri arttr. Ancak bu koulla hakim olan grubun iktida
r "meru" olarak kabul edilecek ve hakim olunan halkn ken
dilerine hizmet verenlere hizmet etmesi "grev" haline gele
cektir.
Onun iin, hakimiyet kuranlar ile hakimiyet altna alnan
larn ayn kavramlar paylamalar esastr, nk ancak o za
man, toplumun birinin brn hakimiyet altna alaca e
itli gruplara blnmesi "ihtiyac"nm tannmasna dayal bir
muvafakat kurulmu olacaktr.
Bizce, devletin biimlenmesi sorunu, arkaik toplumlarda bir
aristokrasinin biimlenmesi sorununa olduu kadar, toplumsal
iktidarn, genel karlar kendi kiiliklerinde toplayacak bir ta
km bireylerin ellerinde younlamasna uzanmaktadr.
Bir rnek vermek istiyoruz. Solar, Uganda'da Kadana ve
Moroto dalarnn yamalarnda yaayan, tarmla geinen in
sanlardr. Sprge dars ekimi, hayvan yetitiricilii ve biraz
da avclkla geinirler, ancak durumlar kararszdr. Tarmlar
srekli kuraklkla kar karyadr, ekinleri de bitki hastalk
larnn tehdidi altndadr. Srleri, ovalarda yaayan bir gurup
8

Karimojoing oban tarafndan alnmaktadr. Orman, yangn


lar sonucu klmekte, tm av hayvanlar neredeyse yok ol
maktadr. Bu insanlarn says 5000 kadar olup, geni ataerkil
klanlara blnmlerdir. Bu halk zerine Charles ve Elizabeth
Laughlin bir aratrma yapmlard, (Africa 1972, s. 51). Bu top
lumda erkekler kadnlar, yallar da genleri hakimiyetleri al
tna almlardr. Ancak, yallar arasnda da, herbiri kendi so
yunu ya da klann temsil eden kk bir aznlk, toplumun geri
kalanna hakimdir: Kenisan denilen bu kiiler, atalarla (emet)
konuabilme ve onlarn ihsanlaryla hayat mutlu klma (iyi
rn, bar, salk vb.) gcne sahiptirler. Atalar da uzaktaki
bir tanryla (belgen) konuurlar. Bir kimse lnce, ruhu (buku), atalardan biri olur. Yallar atalarn hatrlayabilir ama
onlarla yalnzca kenisan adyla hitap edebilir ve onlarla yzyze konuabilir. Bakas bunu yapmaya kalkarsa delirecek,
dksn yiyecek, "babuin gibi aalara trmanacak" (yani hay
van gibi hareket edecek) ve lecektir. Bu tehdit, dini trenleri
halktan uzakta "belgen'in evine", tanrya yakn kutsal bir yer
de yrten kenisan'larm ve davranlarnn etrafnda bir engel
oluturmaktadr.
5000 kii iinde yaklak elli kii olan bu yal ermilerin
fonksiyonlar nedir? En nemli grevlerinden biri, erkek ka
dn, nemli lleri gmmek ve ruhlarnn emet ata konumuna
gemesini salamaktr. Ayn zamanda, toplum bir tehditle kar
karya kaldnda, ciddi bir kuraklkta, hastalkta, dardan
gelen veya i elikilerden kan dmanlara kar kenisan'lar
faaliyete geerler. Son olarak da, atalarla grtkten sonra
sulular akladklar bir adalet mahkemeleri de vardr. By
clkte yle mahirdirler ki, blgeyi talan eden dmanlar
Karimojong'lar bile bundan "korkar. rnleri kuraklk, tarm
zararls bcek veya kf tarafndan zarar grnce, "yamur
getirecek" ya da "sprge otunu kutsayacak" trenler yaparlar.
Atalara bir kei kurban edilir, etin bir blm sunaa konur
ve geri kalan kenisan tarafndan tketilir. Trenleri ancak
kenisan dzenleyebildiinden, kutsal tren yeri ve yamur t
reni, ilerinde yalnz tm kabile iin yamur yadrabilen ok
az sayda klan yesine aittir.
Gryoruz ki, bu az saydaki insan, glerini atalarla ve
tanryla zel bir iliki kurmalarndan, her trl yaam bii
mini yeniden retme; refah .adalet, bar, dmanlara ve her
82

trl belaya kar zafer getirebilme gcnden alyorlar. By


lece, toplumun yeniden retilmesini salayan (bize gre haya
li) koullara etki etme tekelini elde bulunduruyorlar. Glerini
kullanrken ve atalara kurban verirken ortak karlara hizmet
ediyor, yaayanlar ve llerin gzlerinde toplumun tm yele
rinin (erkek, kadn, yal, zengin ve yoksullarn) karlaryla
zdeleiyorlar. Tabii, hizmetleri "karlnda" byk prestij
otorite ve biraz da maddi avantaj salyorlar.
Bu, gizli tarikat topluluu temeli zerine rgtlenmi ya
llar gurubu tarafndan srdrlen hakimiyete bir rnektir Ke
limenin gerek anlamnda bir aristokrasi oluturmak, ancak ya
llarn topluluun gen yeleri zerinde, erkeklerin de kadn
lar zerinde kurduu hakimiyetin bir uzantsdr.
imdi yeni bir rnei, Mississippi vadisi boyunca Avrupal
larn geliinden nce geni yerleik kylerde msr eken ve mev
siminde bizon avyla uraan Kuzey Amerika'nn Pawnee K
zlderilileri rneini grelim. Bu toplumun, soya bal kabile
reislii ve soya bal rahiplikten oluan bir aristokrasisi vard.
Kabile reislerine erkek soyundan atalarndan, imdi birok
Amerikan mzesinde bulunan, birka di ve dier kutsal ey
lerle antilop derisinden oluan bir sihirli boha miras kalrd.
Pawnee Kzlderilileri bu bohann topran verimini artrd
na ve bizonlarn her yaz dnn saladna inanrlard.
Bylece bohaya sahib olan aile, topluluun hem maddi (iyi
rn, baarl av gibi), hem de toplumsal genel zenginlii ve
refah iin doast glere araclk etme aracna sahip olur
du. Gelenek yleydi ki, sava sonucu kutsal boha alnr veya
yok olursa kabile dalr, topluluk olarak sona erer ve kabile
blnerek, her aile gidip baka bir kabileye katlrd. Burada
sradan insanlarn kabile bakan ve rahip olarak kaltmsal
aristokrasi biimindeki hakimiyetini dini kavramlarn meru k
l rneini gryoruz. Dini hakimiyet ilikisi iin ideal bir
ortam salyor ve iddetsiz iddet kayna oluyor denilebilir.
Burada yine, hakimiyet gc, yaamn yeniden retilmesine
ilikin koullar bugnk uygarlmzda hayali diye niteledi
imiz koullarn toplumun bir gereksiz tekeline girmesinden
kaynaklanyor. Sorun, dinsel inanlarn, bu inanlar olmak
szn da kurulabilecek bir hakimiyet ilikisine meruluk temeli
veren temsili bir sistem mi, yoksa tam tersine, bu hakimiyet
ilikisini yaratan koullardan biri ve onun ayrlmaz bir bileke
si mi olduudur.
83

imdi son bir rnek olarak, uygarlklar yukardaki iki uy


garla benzemeyen bir devlet toplumunu, Gne'in olu ve ya
ayan bir tanr olan nka'da kiiletirilmi nka uygarln g
relim. Cuzeo'daki Gne Tapna'nn bahesinde, tanrlara
Drt Bucan mparatoru Tawantinsuyu'nun tm bitkilerinin ve
hayvanlarnn altndan heykelleri, msrlarn ilk baaklar ile
lama ve koyunlarn heykelcikleri sunulurdu. Her yl, nka ve
ailesi, bir baka bahede, byk Gne-Tanr festivali iin m
sr eker, sular ve hasat yapard. Gnmzde, bize gre, nka'mn sunduu bu "hayali" hizmetlerle nka'mn ya da babas G
ne'in tarlalarnda, yollarn, tapmaklarn, kasabalarn ve am
barlarn yapmnda kullanlan ok gerek; kuvvetin, basknn
ve smrnn bir biimi olan zorunlu emek en azndan iki e
yin gstergesidir: Birincisi, bu "hayali" hizmet, yerlilerce ger
eklikten farkl ya da gereklie kar gibi grlmediinden, ha
yali deildi; ikincisi, nka'mn ve ailesinin hayatn retimine y
nelik, dayandklar "hayali" koullar araclyla srdrlen te
kel, topran ve ky topluluunun emeinin bir blmn ta
sarruf etmek haklarnn tretildii temeli oluturuyordu.
Eer durum byle ise, din, yalnzca toplumsal ilikilerin bir
yansmas deil; ayn zamanda, bu ilikilerin gelimesini yne
ten bir faktr, retim ve smr sisteminin isel yapsnn ken
di bir paras da. Pawneeler ile nka aristokrasisinin fark, bu
birincisinin tanrlara daha yakm olduklar iin onlarla iletiimi
yrten, bir tr tekel kuran stn cinsten bir gurup insan ol
malarna karlk, nkalar, artk insan deil, tanr. Msr'daki
Firavun gibi o insanlar arasnda yaayan bir tanr. Pawnee aris
tokrasisinin maddi temeli tarm ve avclk karmyken nka
mparatorluu'nun youn bir tarm ve hayvanclk temeline
oturduu da gzden uzak tutulmamal. Her iki rnekte art
emek-zamanm retim koullar ok farkldr. lkinde, bir aris
tokrasi var, ama bir grubun dierleri zerindeki hakimiyetini
salayacak aile gruplarndan ayr bir kavram yok; ikincisinde
ise, iktidarn uygulamas iin uzmanlam bir kurum ve arasiyasal-dini brokrasi var ve devlet her ne kadar kandalk sis
temi zerine kurulmusa da, o sistemden ayn bir kurum olarak
mevcut.
ki rnek arasnda, toplumsal otoriteye ve toplumun bir keEimnie ikili bir karakter vermek sonucunda ortaya kan belirli
tipte bir devletin douuna bal olarak bir nitelik fark var
dr.
84

Bunun iin u varsaym ne sryoruz: Bir bask ve smr


ilikisinin biimlenmesi ve srekli bir temelde kendini yeniden
retebilmesi iin bir mbadele, bir hizmetler mbadelesi olma
ldr ki, uyguland kiilerin pasif ya da aktif muvafakatim ka
zansn. br varsaymmz da u.- Toplumsal fonksiyonlarn ve
toplumsal gruplarn isel ayrmlamas iin, dolaysyla, deiik
dnemlerde kandala deil, yeni blnme tiplerine (tabaka,
klan, snf) dayanan yeni hiyerarilerin biimlenmesine yol aan
balca faktrlerden biri, hakim grubun salad hizmetlerin
gereklikle ve evrenin yeniden yaratlmasn elinde tutuyor sa
nlan, gzle grlmez glerle ilintili olmasdr. Byle bir eyin
asli bir rol oynam olmas gerekir, nk, 'mbadele' edilen
hizmetler dengesine bakldnda, hakim grubun getirdii hiz
metlerin "hayali" olmaktan ok daha temelde olduu, hakim
olunan gruplarn getirdii hizmetlerinse, daha gzle grlr,
daha maddi olmaktan ok daha az nemli olduu ve toplumun
yeniden retimini etkilemede herkesin elde edebilecei aralar
la evrili olduu grlr.
Bununla birlikte, yeni blnmelerin, tabakalar, kastlar ve
snflarn biim lenmesiyle sonulanan hareketin gelimesinde,
hakim grup tarafndan sunulan hizmetlerin tmnn "hayali",
hatta "gzle grlmez" olmadna inanyorum. Eski Msr'da,
yaayan bir tanr saylan, Nil'in olu, toprak ve suyun efendisi,
hem tebalarnn, hem de doadaki canllarn, tm hayat g
lerinin can vericisi olan Firavun rneine dnersek, bu gcn,
en iyiliksever tanr ve hayatn efendisi rolnn, yalnzca bir
sembol olmaktan daha tede olduunu grrz. nsanlarn kral
la ihtiyalar, Yukar ve Aa Msr'n birlemesine her yl
verimli topraklar getiren Nil'in nne set ekilmesine, ln o
rak "krmz" topra zerine her tarafa zengin "kara" toprak
dklmesine ihtiyalar yok muydu? nkalara gelince, bunlarn
msr ekilebilmesi iin eskiden plak olan da yamalarnda
geni taraalar yaplmasnda hi mi sorumluluu yoktu? nka'nn, bu yolla, rnn depolanmas ve kente, saraya nkalann or
dunun, rahiplerin ve ynetimin kullanm iin tanmas kolay
olan bir rnn gelimesini zendirdii doruydu tabii. Msr,
geleneksel olarak, adak diye tanrlara sunuluyor ve dinsel tren
lerde kullanlyordu. Fakat, ekilen msrn tm ne nkaya, ne
hakim guruba gidiyor, ne de nkanm kendi ihtiyalar iin depo
lanyordu zaman zaman ambarlar fakirlere ayor, felaket d
nemlerinde de stoklan ihtiya sahiplerine veriyordu.
85

Dine, insanlarn akllarna ve toplum hayatna hakim ol


mak iin dinden fazla birey gerekliydi. Byle bir ey, ancak
belirli tarihsel koullarda hiyerarik ilikilerin biimlenmesine
temel tekil edebilir ve bir aznla toplum zerinde egemenlik
gc verebilirdi. Dolaysyla, burda gerekli olan ey, arkeolog
larla ve eskia tarihileriyle ibirlii iinde, btn dnyada,
daha nce (bizim kabile dediimiz) ayn global toplumsal bi
rim iindeki kandalk balarna dayal toplumsal gruplarda ye
ni stat ve iktidar hiyerarisi tiplerinin ortaya kma yol a
m olan srelerin incelenmesidir. Arkeoloji bu srelerin, ev
relerinde geni doal zenginlikler bulunan avc-toplayc grupla
rnn yerlemesiyle birlikte baladn gsteriyor. Ancak bu s
reler tarmn ve hayvancln gelimesiyle yaylyor, zellik
le de eitleniyor. Bizce insanlar ile doa ve insanlarn kendi
arasnda yeni maddi ilikilerin gelimesi, farkllam, hatta a
tan grup karlarnn domasn olanakl klmtr. Bu ayn
zamanda artk daha az vahi, daha evcil hale gelen ve insan
olunun o olmakszn retim yapamayaca, tersi durumda da
onun insan olmakszn kendini retmede glklerle karla
tm (tarm ve havvanchkta yeni bulunan hayvan ve bitki tr
leri rneinde) doa zerinde dorudan denetim ve ritel ge
reini yaratt. Bizce, bu yeni maddi koullar ve farkl yeni
karlar, ilk bata herkes iin avantajl, herkesin karma hizmet
eden. bu lde de, meru grnen farkllklar olarak, bln
melere yol at.
Bu nedenle, paradoksal bir biimde, kastlarn ve hakim s
nflarn biimlenme sreci ile devletin douu sreci, bir bak
ma merydu diyerek, bu konuya bak sonulandrmak istiyo
rum.
Demek, her snfsz toplumda var olan, topluluun amala
rna ayrlm emek, [travail-en-plus], yava yava, insann in
san tarafndan smrlmesinin bir biimi olan art deere
fsur-travail] dnyor. "Art deer" terimi, kendisini meydana
getiren bireylere ve ailelere kar olarak, o topluluu yeniden
retmek iin tasarlanm maddi faaliyetin her biimini gster
mek iin kullanlyor. lkel ad verilen birok toplumda, bire
yin ve ailesinin yeniden retimi iin tasarlanan alma ayr
yaplr. te yandan, bir toplumdaki ailelerin tm yada o
unluu tarafndan yrtlen ve topluluun yeniden retimi
iin gerekli maddi aralar retme (ayin, kurban, sava hazr
l, vb.) amacyla tasarlanan ortak alma biimleri vardr.
86

Bylece, aileler tarafndan ait olduklar topluluun yeniden


retilmesi iin harcanan emein ilevi ve doas, bu alma,
topluluu temsil eden ve onun ortak karlarn kendilerinde
toplayanlarn varolma koullarnn yeniden retilmesi iin ya
plnca deiiyor. Emek fazlas, smr biiminde, yava yava
art emek-zamana dntrlebiliyor.
Bu analizi tamamlamak iin, iddet ve fetihden doan ha
kimiyet durumlarnda iktidari salamlatrmak iin yalanc-kabuie yardmc olan mekanizmay incelemek gereklidir. Burda,
Yatengah yeni Mossi krallannm tahta kma treni arpc bir
rnek oluturuyor. Mossiler, onbeinci yzyl ortalarnda gne
ye inerek Volta havzasn igal eden Ganal svarilerdi. Gn
mzde "topran halk" ya da "topran oullar" diye bilinen,
tarmla uraan yerli halka boyun edirdiler. Halk tm ritel
gcn topraa ve tarmsal retime verdi. Bir Mossi kral l
dnde, lenin oullarndan biri kral olarak seilir. Yalnzca,
eski fatihlerin soyundan gelen Mossiler yeni kral seebilirler.
Sonra kral, yalnz ve yoksul giysiler iinde, elli gn sonra ba
kentinin kapsndan at zerinde muzaffer bir kral olarak d
n yapaca tahta kma yolculuuna balar. Yolculuu sra
snda, "topran efendilerinin" oturduu fethedilmi kylere gi
der, boyun emi halkn atalarna ve toprak glerine yap
lan trene katlmaya arlr. M. Izard yle yazyor:
Yabanclarn efi, lkenin eski sahiplerinin temsil
cilerinin karsnda, otoritesini kabul etmelerini ve
yalnzca topran verebilecei meruluuna rza gs
termelerini isterken yalnz ve alakgnll grn
yor. Onlara armaanlar sunuyor ya da vadediyor.
"Topran oullaryla" kral arasnda bir oyun oyna
nyor: Kk drlyor, alaya alnyor, yemesini ve
barnmasn salayacak hibir ey yaplmyor.1
Kendisini dinsel trenlerine katmakla, yerli klann rahiple
ri ve efleri, kraln toprak ve atalar tarafndan kendi halk
larndan saylmasn salyorlar, bylece iktidarna, fethin tamamiyle veremedii meruluu veriyorlar. Kraln bu tannma
s tabii, ayn zamanda, yerli halkn gcnn kral tarafndan
tannmas oluyor ve bu karlkl tanma, emeklerinin krallk
tarafndan korunmas ve topran retiminin paylalmasnn
karlkl dei-tokuuyla artyor.
67

Bu yolla, kuvvet yoluyla kurulan krallk, kutsal bir kuru


ma dntrlyor. Kral, fatihlerin topluluu ile fethedilenle
rin topluluunu kendinde kiiletiriyor. Birbirine zt iki top
luluu yalnz bana kiiletiriyor. Daha yksek bir dzeyde
tm toplumu temsil ediyor ve yalnz bana devleti oluturu
yor. Kral olduu zaman kiilii, kendisi ve evresindeki her
kes iin geerli tabular dolaysyla kutsal hale geliyor.
Fetih araclyla kurulan iktidar bile salamlamak iin
bir derece muvafakate ihtiya duyar.
lkel topluluklardaki kandalk gruplar arasnda var olan
toplumsal blnmeleri dnme uratan toplumsal ilikilerin
gelimesine kapsaml bir bak atarken, tip sre ayrmlanabilir. Birincisi, normalde topluluun yeniden retimini sa
layacak art-emei alan ve bylece toplumsal emein retilme
sinde ayrcalkl konuma ulaan, yava yava tm topluluu
temsil etmeye balayan bir aznlk grubu var. kincisi, da kar
toplumu temsil eden bu grup, topluluklar arasnda mal ve
hizmet deiimini denetler hale geliyor, bylece armaan ola
rak kullanlan deerli mallarn ya da topluluklar arasndaki
ilikilerin ortaya kard dei-tokular zerinde denetim salvor. Ve son olarak, bu aznlk, ortak toprak kaynaklarnn
kullanmnda ncelie sahip oluyor, bu kaynaklar zerindeki
topluluk mlkiyeti ortadan kaldrlmasa bile, bu kaynaklan gi
derek tamamen denetimleri altna alyor. Uzun dnemde, top
luluun maddi retim koullarnn onu temsil eden bir aznlk
tarafndan ele alnmasyla sonulanan kurumlam sreler
szkonusudur. Bu, reticilerin maddi varlk aralarndan ayrl
malarn ve toplumun ounluunu oluturan yelerin, onlara
hakim olan aznln bu kez toplumun ya da ideolojik deil ye
ni tip, maddi bamll altna girmelerini getirir.
Tarih boyunca tabakalar, kastlar ve snflar ortaya ka
ran kabile ve kabileleraras topluluklar tarafndan temsil edi
len toplumsal hayatn ilk biimlerini izleyen deiik biimler
deki bu dnmlerdir.
Tabakalar ve Snflar;
Tabakalar, kastlar ve snflar ou zaman deiik devlet
biimleriyle balantl, toplumsal hiyerari biimleridir. Tabaka
lar, antik dnyada ehir devletleriyle balantlyd. Kastlar,
Hindistan'da, daha nce zirvesinde Brahmanlar ile kraln bu88

lunduu bir hiyerariye sahip, yz kadar yerel kralla b


lnm alt-ktada, Hindistan kralln oluturan toplumsal ve
blgesel birimleri biimlendirmek iin meydana kmlard.
Snflara gelince, bu toplumsal hiyerarinin ve insann insan
tarafndan smrlmesinin modern bir biimi, bir tabaka top
lumu olan feodal sistemin paralanmasnn ve kapitalist top
lumun retim biiminin gelimesinin bir sonucudur.
Bat dncesinde, tabakalar ve snflar arasndaki fark
llk XVIII yzylda billurlamtr. lk iktisatlarn alma
larndan, Quesnay ve Adam Smith'in modern toplumun eko
nomik sistemini oluturan gruplar tanmlarken smf kavram
n kullandklarn belirtmek gerek. Fransa Kralnn hekimi olan
ve eski feodal toplumu iyi bilen Quesnay, "toplumsal mertebe"
(asiller, ruhban snf ve orta smf) ayrmyla, Tableau 6conomiue de la France (1759) adl yaptn, snf, kavramna ve
"retken smf" ile "retken olmayan" smf arasndaki ilikile
re oturtmay semiti. Quesnay, modern bir "tarm" ulusunda
yllk rnn "snf" (tek retken smf olan iftiler ve ta
rm iileri, toprak sahipleri snf ve sanayi ya da retken ol
mayan snf) arasndaki dolamn gsteriyor. Bir kuak sonra
Adam Smith, Uluslarn Zenginliinin Doas ve Sebeplerine Gi
ri (1776) kitabnda, tersine, her "uygar" toplumun ayrld
smf ayrmn, toprak sahiplerinin tembel ve retken olmad,
buna karlk iftilerin ve sermayedarlarn toplumun genel
karlarna hizmet ettii biiminde yapyordu. Daha son^a selen
Ricardo (1813) ve Marx (1857), modern kapitalist toplumu s
nf kavram zerinde analiz etmeye devam ettiler. Bvlece g
rlyor ki, XVIII. yzyl, ortaalardan kalan tabakalar ve
toplumsal dzeylerden farkl, yeni toplumsal iliki tiplerinin
gelimesine tank oldu.
Bu snf kavram, toplumsal tabakadaki yeliklerine bak
makszn, retim srecinde ayn yerde olan toplumsal grupla
r adlandrr. Bylece, toprak' sahibi bir burjuva ile toprak sa
hibi bir soylunun her ikisi de, tabaka hiyerarisinde farkl yer
lerde olmalarna ramen, retim srecinde benzer yerlerde ol
duklar iin toprak sahibi olarak snflandrlrlar.
Bu nedenle, "smf' kavramnn, toplumda retim ilikileri
nin eski toplumsal kurumlarndan (aile, siyasal ve dini hiyerar
iden) tamamiyle ayrld grlmektedir. Snflar kavram, ay
n zamanda, kiisel, hiyerari ve kolektif eski bamllk iliki89

lerinin ortadan kalkt ya da ortadan kalkmakta olduu, top


lum yeleri arasnda artan yasal eitliin olduu bir tarihsel du
ruma iaret eder. ilerin para ve retim arac sahiplerine ba
l olduu snai retim sreci dnda, bireyler teorik olarak ay
n haklara sahiptirler. Teori de, cinsiyet, rk, din ve gr fark
llklar artk bireylerin retim srecinde ve alma srecinde
aldklar yere etki etmez. Bu durumu antik adaki durumla
karlatrsak, Atina'da bir yurtta olarak domak, yurttan
ister kendi ekecei isterse klelere ektirecei ehir arazisinden
bir blmn kullanma hakkna sahip olmas demekti. Yurt
talk ya da ehir biimindeki yerel topluluun bir yesi olmak,
antik alarda ekonomik temeli olan topra kullanmak ayr
caln veriyordu. te yandan, baka bir komu ehirden gelen
zgr bir insann Atina'da bir kar toprak sahip olma ve onu
ekme hakk yoktu. Bu sonuta, "yabanclar" zanaat ve ticaret
gibi dier uralara yneltiyordu.
Burada grdmz gibi, retim ilikileri, iblm ze
rine temellendirilmiyor, tersine ona temel tekil ediyor: b
lmnde ayn yerde olan bireyler, retim srecinde ayn yer
de bulunmuyor. Emek sreci ile retim sreci arasnda bir
izgi ekerek, fark belirtmek gereklidir. Eer zgr bir insan
bir kleyle, ayn el.is.ini yaparsa,, emek. srecinde onunla ayn
yeri .alr. ancak.retim srecinde yerleri farkldr. nk k
lenin, rettii zerinde, Co da kendi kiilii gibi efendisine ait
olduu iin) hibir hakk yoktur. Buna karlk, tam tersine,
zgr adamn konumu zgr olmas dolaysiyle, ona emei ve
emeinin rn asndan deiik bir konum vermektedir.
Bundan dolay, aktr ki, Yunan ehrinde ortaya kan ehir
devleti, yesi olmak, yani yurttalk, retim ilikilerinin Szgn
biimidir. Burada, bir anlamda "siyaset", bir retim ilikisini,
bir altyapy tejkil etmektedir. Kapitalist retim sisteminden
farkl olarak, burada bir yandan ekonomik faaliyetler ve on
larn yerald kurumlar (irketler vb.), te yandan da eko
nomik olmayan toplumsal, siyasal ve dini faaliyetler arasnda
hibir ayrm yoktur.
Tabakalar, aynen snflar gibi, hakimiyet ve insann insan
ticaretle smrsn salamalarna karlk, snflarla ayn de
lillerdir. Marx, Alman deolojisi'nde (1845-46) tabaka ve snf
arasndaki fark belirgin bir biimde izer. Feodal toplumun
geliiminin zl bir zetini yaparak, burjuvazinin bir tabaka90

dan nasl yava yava bir snfa dntn anlatr. Kk


kasabalar ve ehirlerde oturan, yalnzca yerel karlar ve et
kileri olan kk bir grup, burjuvazi, yava yava ulusal
karlar ve etkileri olan bir sosyal grubu oluturdu. Pazar re
timinin gelimesi, parann yeni rol, smrgeci yaylma, ulus
lararas ticaret, vb. sonunda, burjuvazi, zgn olarak feodal
tabakann zgl bir blm (orta snf) olan burjuvazi karak
ter deitirdi,
Bu deiiklii tanmlamak yerine, Marx, "kendinde snf" ile
"kendi iin" snf ayrmn getirmitir. Burjuvazi, ulusal bir g
haline gelse de, uzun bir sre, ne soyluluun kltr ve deerleri
ne meydan okumu, ne de siyasal iktidardan pay talebetmi,
soylulara bal bir tabaka gibi davranmtr. Marx'a gre, bur
juvazi, "kendinde" snfken de, bir tabaka gibi davranmtr.
Ancak sonralar, on yedinci ve on sekizinci yzyllarda, bur
juvazi, "kendinde" bir snf olmaktan karak, "kendi iin" bir
suif olmu; ve bu yeni farkl zelliinin bilincinde olarak ikti
darn yrtlmesinde payn talebetmitir.
Bununla birlikte Marx'm eserleri, Manifesto'da (1948) "s
nf" kelimesinin antik dnya ya da feodal toplum tabakalar
iin kullanlmas dolaysyla bir glk karr. Manifesto'nun
balangcndaki cmle yledir. "Bugne kadar var olan tm
toplum tarihi, snf mcadeleleri tarihidir." Marx'm sylemek
istedii, bence, tabakalarn modern toplumun snflar gibi, re
tim glerinin gemnn oelirli bir evresinde, insann insan
tarafndan smrlme biimi olduudur. Marx, pek yerinde ol
madn sol bir tutarszlk tadn bildii bu terimi, "taba
kalara" deiik bir adan, tarihin o dneminde yeralan aktr
lerin bakndan farkl bir bakla bakmann zamannn geldi
ini ileri srmek iin kullanmtr. Baka bir deyile, Marx,
bu "tabakalarn", insann insan tarafndan smrlmesi teme
line dayanmasn ieren toplumsal blnmeler olduunu ve
resmi adan sunulduu gibi, birbirini tamamlayc ilevleri olan
gruplar arasndaki tamamen uyumlu "bTrBki olmadn sy
lemek istiyor.
Bu yzden, Mara eilimli modern tarihilerin antik ta
bakalar snf olarak grme giriimleri yanltr. Marx'in, g
rnme deiik bir yorum getirirken, ekonomik faaliyeti dier
toplumsal ilikilerden ayrdederek, ilk kez toplumsal ilikilerin
biimlenmesinde, tarihin ak boyunca ekonominin oynad
91

rol ayrdetme olana veren modern am gzyle bakmak d


nda bir beklentisi yoktu.
Eer antik ada, toplumsal tabakalarn gelimesinin ak
lanmas istense, bu tabakalarn eski topluluk-retim ilikileri
nin ksmen paralanmasyla doan hakimiyet ve smr ili
kilerini temsil ettiklerini syleyeceiz. Bu ilikiler, elikiye d
tkleri, ancak tamamen ortadan kaldramadklar eski topluluk
biimlerinden farkllaan, emek ve mlkiyet biimlerinden ya
va yava gelime sonucu ortaya kmtr. Atina gibi bir ehir
devletindeki toprak-mlkiyeti sistemi rneine dnersek, pa
radoksun, orada uygulanan bireysel mlkiyet biimi elikisi
nin, acak ehir toprann bir blmnn ehir ve devlet tara
fndan mlk edilmesince desteklenerek var olmas ve srmesi
olduunu grrz. Paradoks u ki, komnal araziden ayr ola
rak bir para topraa sahip olmak ve ekmek iin, yurtta, bir
anlamda ait olduu topluluu retmek ve yeniden retmek zo
rundadr.
Marx'da retim Tarz ve Asya Tipi Devlet
Dnceleri t
Erken topluluk tarzlarndan farkl olan ve onlara kar du
ran yeni emek ve mlkiyet tarzlarnn gelimesi balamnda,
Marx'in "Asya tipi", "kadim" ve (Germenlik) dedii retim
tarzlarn analiz etmek gereklidir.
Bazen kabile retim tarz adn da verdii bu tarzlar, ona
gre en eski mlkiyet tarzyd. Bu kabile retim tarznda
toprak, topluluun kendisine aitti. Fakat bu topluluk arazisi
ikiye blnmt: Topluluun dorudan sahip olduu blm
ve ailelerin kendi kullanmlarna brakt blm. Bu dzenle
me belirli gruplarn (aileler, klanlar), yava yava kendi esas
maddi ihtiyalarn ayr olarak, kendi abalaryla karlayabil
meleri sonucu ortya kan, retim biimlerinin bir evrimiydi.
Kolektif alma varln srdrmeye devam ediyordu. Kimi
aileler ve klanlar tarafndan uygulanyordu, ancak topluluun
bir btn olarak yeniden retimine (dinsel kurban trenleri, sa
va faaliyetleri, vb.) olduu gibi, kendi yararlarna uygun de
ildi. Bu koullar altnda, Marx'a gre, belirli dnmler yer
ald. Bu dnmler bir Asya tipi retim tarznn gelimesine
yolat. Toplumsal ilikilerin ierii, biimde kkl bir deiik
lik olmakszn deiir. Dorudan topluluk tarafndan sahibolu92

nan topraa, belirli koullarda daha yksek bir topluluk ta


rafndan el konulabilir. Bu olursa topluluu oluturan aileler
tmyle, imdi artk baka bir topluluun olan toprakta a
lmak zorundadrlar. imdi, nceden olduu gibi bu aileler
ve bireyler, topra ellerinde tutar ve kullanr, ancak ona sa
hip deillerdir. Normal olarak kendi topluluklarna katkda bu
lunan art-emek artk onlar smren ve bir kral ya da bir tan
rda kiileen daha yksek topluluun yeniden retimine hiz
met eder.
imdi, biimde deil, ama ierikde bir deiiklik vardr ve
paradoksal olarak, bu evrim izgisi, bundan sonra devlet ik
tidarnn temeli olacak olan arkaik komnal mlkiyet ve re
tim biimlerinin yeniden retilmesine doru gider. Marx'a g
re, bu retim tarz, bu devlet ve bask tipleri, zel mlkiyete,
arkaik mlkiyet ve retim biimlerinden uzak ve onlara kar
temellerin gelimesine ayak ba olmutur. Bu nedenle, Marx,
tarihsel gelimenin Asyai evrim izgisinin, dier evrim izgi
lerinden daha farkl olarak duraklamaya ve "kmaz sokak"
toplumlara yol atn sylemitir. Bununla birlikte, daha son
ra 1881'de Vera Zazuli'e, bu yerel ky topluluklarnn varl
nn, bu snf biimleri ve devlet yaps iin dinamik bir g g
revi yaptn yazmtr.
Marx, bu izgiyi kadim retim tarz ve Germenik tarz dedikleriyle karlatrr. Kadim tarz da, ayn biimde kabile re
tim tarz ve topluluk mlkiyet Biimi "zelliini gsterir. "Fa?
kat, topluluk mlkiyetinin yan sra, ona bal bir zel mlki
yet sistemiyle dikkati eker. Topluluk, ayn zamanda, devlet
biimini aldndan, topluluk mlkiyei 3e!TeY~"mIKyetidir.
Marx, Yunanllarn durumunda, bir kabile topluluunun nasl
devlet haline geldiini ve devletin bir ehri merkez tuttuunu
aklamyor. Belirli bir blgede birleen birka kabileden szediyor ancak, bu onlarn birliinin biimini aklamyor.
Antik ada, zel mlkiyetin ortak mlkiyetten "koparld^'^ya^a^ynrd|"nn" kabul .edildiini hatrlamak gerek, (La
tince privatus, ager publicus'dan koparlan anlamnda). Yurt
talarn zel mlkiyetin bu biimi temelinde, Atina gibi Yunan
ehirlerinde, byk siyasal ve toplumsal elikilere yol aan
zengin ve yoksul vb. arasnda toplumsal farkllklar geliti.
Topran zel mlkiyetiyle retimdeki klelerin zel kullanm
birleince,^jeriginliklerdeki. eitsiz birikime doru gidi, antik
93

dnyada doruuna ulat. Ancak hatrlanmal ki, ayn blge


deki sparta'da belli blmleri kullanmlar iin yurttalara ve
rilse de, toprak, devlet mlkiyetindeydi ve kendileri de toplu
luk, devlet mlk olan helot [lesir kle] aileleri tarafndan eki
lirdi. sparta'da_esirler ve toprak zerinde zel mlkiyet yok
tu.
"
Marx'm szn ettii nc evrim izgisi, ge Germenik
topluluun biimlenmesine gtryor. Ona gre, belli Germe
nik kabilelerin youn biimde Romallatrlmasmdan sonra,
Tacitus dneminde, her iki kendi tarlalarna sahip olan, fakat
sr otlatma, ormanclk ve yemi toplamak vb. iin kullan
lan ortak topraklara sahip olan ailelerin ya da klanlarn birle
mesiyle olumu topluluklar var. Marx, bu topluluk biiminde
zel mlkiyetin, taran alanlarnn zel mlkiyetini tamamlayc
biimde ve tali olarak hayvan otlatmak ve dier ekonomik
faaliyetlerin rgtlenmesinde kullanlan topluluk mlkiyetinin
k noktas olmasnn, dier biimlerden ayrdedici bir zellik
olduunu vurguluyor. Eski kabile topluluu, Asyai topluluk ya
da bir dereceye kadar antik kentte olduu gibi topluluk, "cismani" bir birim olmak yerine, ortak alanlar arasnda kan
dalkla bal mlk sahiplerinin bir birliidir.
Marx'in Germenik toplulua ilikin teorisi, hayat boyun
ca evrim grd. Maurev, Haxthausen, Griman ve dierlerinin
eserlerinden, zel mlk sahiplerinden oluan bu topluluk tipi
nin, aslnda, topran zel mlkiyetinin bulunmad, fakat ai
leler arasnda srekli yeniden datlan tarlalarn kullanm hak
knn bulunduu, ok eski Germenik topluluun zlmesinin
ge sonular olduunu anlad. Tarlalarn deien dnemlerde
yeniden datm, topran topluluk mlkiyetinde olduunu ka
ntlar. Marx'm Haxthausen ve dierlerinin eserlerinden, XIX.
yzyl Rusyasnda yaamn srdren mir'in, hl topra aile
ler arasnda yeniden datt sisteme ok benzeyen, eski bir
Germenik mlkiyet sisteminin varln rendi. Marx, mir'i
Ruyajda_da^ grlm olan Asya tipi devlet biiminin temeli
olarak kabul etti. BT^r'^eTTro81^deTl^ar3rv^~eikT^ermenik
topluluk biimleri zerine Engels'in, deiik koullarda Ger
menik toplumlarn Avrupa'da Asya tipi devlete yol aabilecei
"varsaymn "yazmas artc deildir^ Fakat, gelime ynn
~deitiren_Romallama, Sezar j[e_jfacjtus_dnemleri arasnda,
feodaj_retin_terainn gelimesine_yolaan yeni tip bir Germe94

nik topluluu ortaya karmt. Bununla birlikte Mars'a ve di


er XI.X. yzyl yazarlarna gre, feodal retim tarznn biraen_gk_temeLXardi;. ayn ynde seyreden iki kart~evrim~zgisinin rnyd: Birincisi, hl kiisel olmakla birlikte, bi
reyi bir efendinin mal yapmayan biimlerle deimek zere,
retiiod^^6Ie"s7sl;el5Snin~yava yava ortadan kalkmas (Roma
snrgecilii vs.) kincisi, "zgr" Alman kyllerin yava"yva kleliklerine son verilmesi, zamanndaki kstl olduu g
rlen bilgi iletiimine ramen son derece karmak ve aydn
latc olan Marx'm teorilerinin, sonu olarak bir zeti yaplmak
istenirse, ne kadar toplumsal hiyerari tipi ve onlar destekleyen retim tarz varsa o kadar da devlet tipinin var ldn
vurgulamak isterim. Asya tipi devlet" biimi, vasallar ve sze r
renlerden oluan feodal hiyerariyle az ortak noktas olan es
ki ehir devletinden tmyle farkldr. Bugn, deiik nokta
lardan birok sorun ortaya atlabilir. Hindistan'daki karmak
kast sisteminin gelimesinin eski kabile ve kabileeraras yap
larn, eski ehirde tabakalarn farkllamasna yol aan evrimin
den daha ilkel olmayan bir evrimi olarak ortaya kt gide
rek daha berraklayor. Her iki durumda da, tabakalar ve kistlar destek saladklar devlet biimlerinde birlemilerdir. Fa
kat Louis Dumont ve dier biroklanmn eserlerine karlk kast
sistemiyle devlet arasndaki iliki ok ak deildir; belki de
burada Hindistan'da kral ve krallk zerine ok ksa bir ana
liz yapmak gereklidir.
Sonu ve temel bir nokta olarak, bir devlet biiminin or
taya k, otomatik olarak bir tabaka ve ainf hiyerarisini
izlemez. Bunu gstermek iin antropolojiden bir rnei ele ala
lm. XIX. yzylda, Nijerya'da, Afrika iftilerini hakimiyetle
ri altna alan bir grup gebe Touareg toplumu vard. Bu top
lumlar, siyasal gc ve kendilerine sr, emek ve silahl g
salayan gebe kabileleri hakimiyeti altnda tutan bir kabile
aristokrasisi tepede olmak zere, gruplar hiyerarisi olarak r
gtlenmiti. En altta da obanlara bal olan, hara deyen
Afrikal iftiler vard. Aristokrasinin hakimiyeti, bir devlet ya
ps olmakszn yryordu. Burada tabakalar/snflardan olu
an, devleti olmayan bir toplum gryoruz. Blge, Franszlar ta
rafndan igal edilince Touareg gruplarndan bazlar, zellik
le Kel Gross arasnda bir deiim oldu. Aristokrat ailelerden
biri dierlerinin zerine karak, dier ailelerin tebalarmn
karlarn Avrupa smrgecilere kar korumak iin topladklar
95

haratan pay istedi. Bu dier aristokrat ailelerin glerinin,


ayrcalklarnn ve maddi varlklarnn bir blmnden vazge
meleri demekti. Teebbs baarya ulaamad ama, bu rnek en
azndan iki eyi gsterdii iin byk nem tayor. Birincisi,
hakim grubun kalc silah ve mhimmat desteine sahip olan
muharip aristokrasi olmas durumunda, birleik bir devlet sis
temi art deildir. kincisi, devletin oluumu belli bir sre iin
geri ekilmeyi, hakim snfn gcnde azalmay getirebilir. G
c eskiden olduu gibi younlamtr ve aristokrasinin teker
teker blmlerinde grlen ksm kaybn aristokrasinin btn
olarak yararna olup olmadn kestirmek kolay deildir.

80

HASLIK (OTANTKLK):
AZGELM LKELERDE KEND KONUMUN
KAVRAMA, ZGVEN, YN BELRLEME VE
DAYANIMA ABALARI

Martin ROBBE*
Trkesi . Hamet ATASOY
Azgelimi lkelerdeki sosyal ve politik glerin kendi ko
numlarn kavrama ve ynlerini belirleme dorultusunda y
rttkleri (temel koullan ve gereklilikleri kendi elikenlii
iinde yanstan) fikirler savamnda, "haslk" szc ile ta
nmlanan genel baz izgiler gzlemleniyor. Kazanmlardan du
yulan kvan, bunalmlarn bilincine var ile birleerek, ken
dine ait ve bamsz olana ulusal ve evrensel gelimelerde et
kinlik kazandrma kararllna dnyor. zellikle ilerleyen
farkllama ve kutuplamalar nedeniyle dayanmay olanakl
ve zorunlu hale getirmek iin ortak yanlar saptanmakta, ka
rarllkla konunun zerine gidilmektedir. Bu anlay, tartma
larla, somut politik aklamalarla biimlenerek tarihsel olarak
geliti ve gnmz dnya politikasnda azgelimi lkelerin po
litik uralarnn genel izgisi olarak etkinlik kazand. Bu et
kinlik, her ne kadar kart eilimlerle kar karya olsa da,
srecektir. Nedir burada szkonusu olan?
Smrgecilie Kar Olu ve Gelenek:
nsanlk, ta bandan beri eit olmayan biimde geliiyor.
Kapitalizmin lkin ortaya kt Avrupa lkeleri, elde ettik * Filozof, Prof. Dr. Bilimler Ak, Tarih Enstits, Berlin
97

leri mesafe avantajn Asya, Afrika ve Latin-Amerika halkla


rn smrge, yari-smrge ve baml blgeler olarak, kapita
list dnya ekonomik sistemine ve bylece kendi gereksinimle
rine uygun bir uluslararas yeniden-retim devresine balamak
iin kullandlar. Bu durum ileriye ynelik nemli sonular do
urdu: Smrgecilik, smrgeci metropollerin sanayilerinin
hzla gelimesine olanak salad ve bunun faturasn byk
ode smrgeler dgdi. Smrge lkeler yapsal olarak~~ntelendirilebilecek bir bamllk iine girdiler. Bu u anlama gel
mekteydi: Smrgelerin smrgeci metropoller ile balangta
"dsal" olan ilikileri, daha sonra, i toplumsal yapy, onun
deformasyonu ynnde nitel deiiklie uratarak ve iinde
kk salarak, kskacna ald. retici gler, tek yanl olarak ham
madde retimi ve dsatmna yneltildi, bu da Hindistan'da ol
duu gibi, ksmen endstriyel gerilemeyi beraberinde getirdi.
retim ilikileri heterojen bir tarzda biimlendi; kapitalizmncesi ilikilerin ok yaygm ve egemen olmas yannda, baz
blgelerde yer yer kapitalizm olumaya balad. Geleneksel
davran ve dnce biimleri, kapitalist toplum tarafndan
kendisinin kr hrs dorultusunda ii boaltlarak deitiril
di.
Smrgelerin, yar-smrgelerin ve baml blgelerin
balangtaki tarihsel denebilecek gerikalmlklar nitel dei
ime urad.- Geri kalmlk, azgelimilie dnt. Bunun ne
deni, smrgelerden kapsam bugn bile hesaplanamayacak
lde sermaye karlm olmasna indirgenemez. Burada ge
nel toplumsal bir fenomen szkonusudur. Toplumsal ilikilerin
deformasyonu ile birlikte kalknma itepisi de kayboldu. Ka
pitalist dnya ekonomik sistemi erevesinde azgelimilik re
tildi ve bylece endstriyel gelimi lkelerle olan, nicel saptanabilen mesafe de artt. Bu mesafe, rnein kii basma gelirde
geen yzyln balangcnda l'e 2 iken, yz yl sonra l'e ll'e
kt.
Smrgecilik, etki alan iine giren halklarn yaamnn de
rinliklerine ylesine saldrd ki, onlarn benliini tehdit etti ve
tehlikeye drd. Bu gelimeye yant olarak, smrgecilik kar
t hareketler biimlendi. Bu hareketler balangta, ou kez
(bey ve kabile reisi gibi) kapitalizm ncesi ilikilere bal olan
ve smrgecilik ncesi durumu arzulayan glerce ynetildi.
Kapitalizme zg snf ve katmanlarn ortaya kyla birlikte,
esas anlamda kurtulu hareketleri balad ve bunlar da oun98

Ink burjuva ve kkburjuv glerce ynlendirildi. Bu hareket,


smrgeci yabanc egemenliine kar kendine ait olan benim
seyerek savundu. Buradan, ksmen karmak ve uzun srede bi
imlenen renim srelerinin sonucunda kendi devletine sahip
olma istemi dodu.
Kapitalizm ncesi ilikilerin doasnda direngenliin ve ata
letin esi olarak var olan gelenek, smrgecilie kar sava
mda merkezi nem kazand. Karl Marx "Asya toplumlar"n
kastederek, "kendilerini srekli ayn biimde yeniden-reten ve
rastlantsal olarak paralanp datldklarnda ayn yerde, ayn
isimle yeniden kuran, kendi kendine yeten topluluklar"dan szetmektedir. 1 Yerel var olan, kendini srekli yeniden retirken,
insan davranna da gelenek olarak uygun lt ve snrlar koy
du. nsan, Marx'm bir baka yerde ifade ettii gibi, "geleneksel
kurallarn ezilen klesi haline geldi."2 Burjuva ve kkburjuv
gler, gerein ta kendisi saydklar gelenee yeni, etken bir
rol tandlar. Onlar gelenei, dmanca yabancln simgesi ola
rak grdkleri smrgeci gce kar sava parolas olarak kul
landlar. Bu arada kltrel etnik e byk ve zgl denebi
lecek bir anlam kazand; yabanc egemenliinin politik ve eko
nomik alanda etkinlemesi dneminde, zbenliklerinin saptan
masnda en nemli faktr yine gelenek oldu. Burjuva ve kk
burjuv ulusular iin, devlet btnln salamaya altk
lar topluluk, aralarnda her ne kadar uyumazlklar olsa da, iyi
ve kt gnlerde birbirlerine gereksinli olan bir aile gibidir.
Onlar bylece, deiik smf ve katmanlar, var olan sosyal, et
nik ve dinsel engellere bakmakszn, smrgecilie kar sava
mda kendi nclklerinde birlemeye ardlar.
Szkonusu olan benlik, her zaman yeterince ak deildi: r
nein Msr'da iki "katman" vard. Milattan nce bin ylma kadar
uzanan eski Msr Firavunluu ve 7. yzylda Araplarn lkeyi
ele geirmeleriyle kurulan Arap-slm mparatorluu. Ancak s
mrgecilie kar savata, byle bir sorun yoktu. nk benlik
sorununda nemli olan somut biimlendirme (yani Firavunlar
ya da Halifeler mparatorluklarnn yeniden ortaya kp kma
mas sorunu) deil, aksine, yabanc egemenliinin kabul edilme
mesidir. Devlet btnlklerini salama koullarnda Msrllar,
kendilerini iki ayr gelenek izgisi iinde buldular. Doal ki, so
mut politik balamda bu nedenle gerilimler ortaya kyordu.
Camal Abdel Nasr, tm Araplarn dayanmasn salama aba99

rnda, ncelikle Arap-Islm geleneine dayand. 958'cte Msr


ve Suriye'nin Birleik Arap Cumhuriyeti'nde birlemeleri ola
ynda, "Politik ideolojimiz Firavunluun deil, Arapln ideolojisidir" dedi. Enver Sedat ise, "Camp David" szc ile simgele
nen Msr-srail Antlamalar nedeniyle lkesini Arap dnyasn
da yahtladktan sonra, zgl Arap-Firavuncu geleneklere sahip
kmaya balad. Sedat, lkesinin dayand eski kltr nede
niyle kendisinin dier Arap devlet adamlarndan daha uzak g
rl olduunu ne srd.
Aklanan benlik, her durumda, bir devlet olarak gerekle
miyor. Smrgecilie kar savamda birleiklik taanlar orta
ya kt. Leopold S. Senghor, Afrika kltrnn benimsenmesi
ve yeniden deerlendirilmesi ideolojisi olan "Negritude" ile (bir
iirinde yazd gibi) "yllardr armha gerilen, yine de hl
nefes alp veren Afrika'ya cesaret vermek istemiti.'' Ulusal dev
letlerin kurulmas gerekleti. Dieter Senghaas'a gre Pan-Afrikanizm, 1945'ten sonra bir "ulusallama" geirdi ve bylece'
"dorudan politik nemi olan olumlu bir eyleme dnt."5 Bir
leiklik taanlar, Arap Ligi (1945), Afrika Birlii (1963), ya da
slm Konferans (1974) gibi, blgesel rgtlerin kurulmasna
yol at.
Ulusalclk ufku darald. Onun savunucular, genelde yalnz
ca kendi topluluklann dndler. Ulusalclar, esas dman
olarak, ilkin ve her eyden nce, lkelerinin bask ve smr
ilikileriyle kendilerine "bal" ve ayn zamanda kar karya ol
duklar smrgeci gleri grdler. Bunlarn hi te az olmayan
bir ksm, smrgecilie kar savamlannda, dier emperya
list glerin desteini grecekleri sansna kapldlar.
Bu arada, ulusal kurtulu hareketlerinin burjuva ve kk burjuva temsilcileri, renme srelerinden getiler. Onlar,
kendi aralannda, devrimci ii hareketiyle ve daha sonra da
yaayan sosyalizmle balar kurmaya baladlar.6 Bu, onlarn
ufuklarn geniletti ve en azndan yer yer, kendi savamlann 1917'de balayan dnya-devrimci dnmlerinin bir paras
olarak kavramalarn salad. Bu gelimelere uygun olarak
"Emperyalizme Kar ve Ulusal Bamszlktan Yana Birlik"
kuruldu (1927) ve almalarna balad, ilk kez burada top
lumcularn, sosyal demokratlarn, ilerici burjuva aydnlarn ve
ulusal kurtulu hareketleri temsilcilerinin balaklnn ulus
lararas erevesi izildi. Javaharlal Nehru, Birlik'in kurulduu
100

Brksel Kongresi ncesinde unlar yazyordu: "Kanmca, Hindis


tan'n bugn ve de gelecekte yolunu yalnz bana yrmesi, ne
arzu edilir bir ey, ne de gerek olarak olanakldr. Bak am
zn ok dar olmas beni korkutuyor ve bu darlktan ne kadar a
buk kurtulursak, o kadar iyi olacak."7 Nehru, Brksel'de biraraya gelen, aralarnda Henri Barbusse, Fenner Brockway,
Georgi Dimitrov, Albert Einstein, Messali Hadj, Muhammed
Hatta ve Leopold Senghor'un da bulunduu 174 delegenin yak
lam konusunda yle konutu: "Bask altndaki uluslarn ve
bunlarla ii hareketinin herhangi bir biimde ortak hareket
etmesi dncesi havada seziliyordu. Emperyalizm denen eye
kar zgrlk savamnn ortak bir ey olduu ise hepten
hissediliyordu."8
Bloksuzluk
Sosyalizm, 1944'ten balayarak bir dnya sistemi oldu. Em
peryalist smrgecilik sisteminin paralanmas sreci balad
ve Doudan Batya doru bir dalga gibi yayld. Aralarnda
in'in de bulunduu devletsel egemenliklerini elde eden baz
halklar sosyalizm yolunu setiler.
Kendi devletine sahip olma, smrgecilie kar savam
da baarl olma demekti. Kendi devletlerini kuran veya g
lendiren halklara, yazglarn kendilerinin dzenlemeleri iin
nitel yeni olanaklar ald. Ayrca bu durum, gemi ve gele
cekteki gelimelerin kesitii noktaya iaret etmekteydi. Yeni
devletlerde Ceer bunlar sosyalizme gememilerse), smrge
dneminde balam olan kapitalist gelime srd, ya da ka
pitalizm ncesi ilikilerden kapitalizm ortaya kt. Sreklilik
kendini bu arada baka biimde de gsterdi: Devletsel egemen
liin (iki u olaslkla belirtecek olursak; halkn kararl savamyla veya uzlamayla) salanmasyla ortaya kan koullar,
i ve d politikaya yeni olanaklar kazandrd.
Smrgecilie kar oluun amalarna bal kalan nder
ler, kendi devletine sahip olma olanandan bamszla ula
mak iin yararlanmaya altlar. Nehru, daha 7 Eyll 1946'da,
devlet egemenliini elde eden Hindistan'n, kendi grne g
re gemite dnya savalarna srklenmi olan gruplarn he
gemonya politikalarndan uzak tutmaya kararl olduunu ilan
etmiti.6 Hindistan, 1 Mart 1947'de, 27 Asya lkesinden delege
leri Delhi'de bir araya getiren "Asien-Relations Conference'a
101

nclk etmiti. Bu konferansta, bundan sonraki smrgecili


e kar savamn ve yeni kurulmu ve kurulacak devletlerin
aralarndaki ilikilerin dzenlenmesi sorunlar grld. Ba
mszl kazanma ve koruma istemi, dnya bar iin sorum
luluk duyma bilinciyle birleti. Nehru'nun belirttii gibi, Asya
halklar artk bakalarnn oyunca olmak istemiyorlard. An
cak yine de bu konferans, Avrupa ya da Amerika'ya kar panAsyac bir eylem deildi. Asya, atom anda "bir tek dnya
da barn" barn gvence altna alnmas iin zerine de
ni yapacaktr.10
Burada kristalleen tutum, "bloksuzluk" ("balantszlk")
olarak, (bu kavramn oluturulmasnda Nehru ile birlikte zel
likle Krishna Menon katkda bulunmutu), uluslararas geer
lilik kazand. Bu belirleme olumsuzdu, nk bununla emper
yalist glerin yeni devletleri kendi amalarna balama istem
leri geri evriliyordu. Bu somut tarihsel balamn ardnda te
mel yapc bir tasar vard; kendi devletine sahip olma, emper
yalizmden tam bamszla ve bara giden yolu aacak e
kilde dzenlenmeliydi. Bu nedenle "olumlu" ya da "aktif ta
rafszlktan sz ediliyordu.
50'li yllarn ortalarnda, souk savan younlatrlmasyla birlikte, bata ABD olmak zere emperyalist devletler, azge
limi lkeleri, sosyalizme ve ulusal kurtulu hareketlerinin
davasna kar olan askeri paktlara balamak iin byjjk a
balar harcadlar. Bu konuda ABD'li politikac ve bilim adam
J.K. Galbraith unlar yazyordu: "Amerikan d polikasmda
tm dier alanlarda da belirleyici olan bir tutku egemendi: Ko
mnizmin kertilmesi. Bu hal seferi, Hristiyanlk, hatta sa'
nn kendisi tarafndan kutsanmt. Her anti-komnist despot
balamz olmu ve askeri ittifaklar kurmak, en fakirleri
silahszlandrmak, tm politikamzn temelini oluturmutu.
Tarafszla tarafszclk ad verildi ve ahlak d bir ey gibi
tantld; buna rnek olarak da Hindistan gsterildi."" SEATO
ve CENTO (ikincisi ilkin "Badat Pakt" olarak) kuruldu.
Bu, gen devletlere bir meydan okumayd. Onlarn pek o
u, anti-komnist paktlara balanmay reddettiler. ABD di
leri bakan John Foster Dulles'm "Middle East Defence" konu
sunu grmek zere 1953'te Kahire'yi ziyaretinde, Nasr'n tu
tumu bylesi eilimlerin bir belirtisiydi: Nasr, lkesinin Sov
yetler Birlii tarafndan tehdit edilmediini, aksine yetmi yl102

dr ngilizlerin igali altnda bulunduunu aklad ve Byk


Britanya'nn da dahil olduu bir Pakt'a girerse, halknn sayg
ve gvenini yitireceini belirtti. Ayrca Msr, "Badat Pakt"na
girmeyi de reddetti. Bu durumun, szkonusu pakta bakentinin
adn veren Irak'tan baka Arap devletinin katlmamasnda
nemli rol oldu.
Bloksuzluk, genel-yaygm bir yank buldu ve snrlar ol
duka kesin izildi. Bu gelimeler iinde, 12-24 Nisan 1955'te,
29 lkeden 1,5 milyar insan temsil eden delegeleri Bandung'da
(Endonezya) bir araya getiren "Asya-Afrika Konferans"nm
(teki adyla "Bandung Konferans") nemli bir yeri vard. Bu
konferansn ncln 'Colombo-Devletleri" (Burma, Seylan,
Hindistan, Endonezya ve Pakistan) yapmlard. Emperyalist
gler bunu engellemeye altlar. Konferansta sosyalist ve
bloksuz devletlerle pakt yeleri bir araya geldiler. Konferans
ncesi alevlenen tartmalara burada devam edildi.
Konferans, anti-emperyalist glerin etkinlii altnda geti
ve bu durum alnan kararlarda uzlaan ifade biimlerinin yer
almasn salad. Oybirlii ile kabul edilen konferans kapan
bildirgesinde smrgecilik btn biimleriyle hemen ortadan
kaldrlmas gereken bir bela olarak tanmland. Ayrca, burada
boyunduruk altnda bulundurulan, smrlen ve temel insan
haklan ellerinden alnm halklarn desteklenmesi karar aln
d. Souk sava dikkate alan konferans, bir atomal dnya sa
va ve sonulan konusunda uyanda bulundu. Tm devletlerin,
silahszlanmay ve atom silahlarnn yok edilmesini salamak
iin (zellikle Birlemi Milletler erevesinde) ibirlii yapma
lar gereklilii vurguland.12
Konferans, kltr sorununu ve bunun genel toplumsal boyutlann etraflca grt. Smrgeciliin, Asya ve Afrika'nn
geni kesimlerinde, insanlarn ulusal kltrlerini bask altnda
bulundurduu akland. Konferansta, Asya ve Afrika'nn, di
er kltrlerin ve halklarn zenginlemesine katkda bulunmu,
bu kltr karlamasnda kendisi de zenginlemi olan byk
dinlerin ve uygarlklann beii olduu anmsatld. Afrika ve
Asya lkeleri arasndaki kltrel ilikilerin ne yazk ki, geen
yzylda koptuu belirtildi. Asya ve Afrika halklan imdilerde,
eski kltrel ilikilerini yenileme ve modern dnyann lle
rine ayak uydurmann gl ve gerek arzusuyla dolup tayor.13
Balangta emperyalist pakt balanmnn reddi olarak or103

taya kan bloksuzluk, daha sonralar zgn bir hareketin ta


sars haline geldi. Hareketin savunucular tarafndan, emperya
list saldrlara ortak kar koyabilmek iin eitli kez dzenlenen
toplantlar bu ynde atlm admlard.
Smrgeciliin ve rkln ortadan kaldrlmas, kendi dev
letine sahip olmasnn savunulmas, sosyal ilerleme ve dnya
bar ynnde aba harcayan bloksuzluun anti-emperyalist
temel tutumu, ayn zamanda, sosyalizmle de arama bir snr
koydu. Bununla yalnzca zgn devlet yanll dile getirilmek
le kalmyor, ayn zamanda kendi konumlarna uluslararas are
nada daha byk bir arlk kazandrlmas da amalanyordu.
Nasr, 1958'de lkesi eski bir ngiliz smrgesi olan ve 1957'de
Ghana olarak devletsel egemenliine kavuan Kwame Nkrumah' Kahire'de selamladnda unlar syledi: "Eer bloklar
dan birine balansaydk, o zaman sznn hibir etkisi olma
yan, nemsiz bir maiyet olurduk. Oysa ki, bloksuzluk ve olumlu
tarafszlk temeline dayanan zgn bir politika, lkelerimizi
kendi konumunu savunan gl bir odak haline getirecek ve
byle bir konum, dnyann her yerinde saygnlkla karlana
caktr."1* (Bloksuzlarn, emperyalist ve sosyalist lkelere kar
koyduu snr "eit mesafe" olarak tanmlamak, olayn zne
uygun dmez. Bylesi bir yaklam, szkonusu tutumun ba
langtaki ve bugn de belirleyici olan balca amacnn ta
rihsel boyutunu yeterince dikkate almam olur. "Aslnda" ne
srld gibi her iki tarafa tutulan mesafe eit deildir.)
Bloksuzlar hareketi, esas anlamda biimini 1961'de Belgrad'daki ilk doruk toplantsnda ald. Burada 25 devlet temsil edi
liyordu. Devlet ve hkmet bakanlar bir deklarasyonda unu
akladlar: "Sava, insanl hibir zaman bu gnk kadar ar
sonularla tehdit etmemitir. te yandan insanlk daha ncele
ri, sava uluslararas ilikilerde politikann aleti olmaktan
karmak iin bylesi etkin glere sahip olmamtr."15 Konferan
sa katlanlar, "dnyada bloksuzluun alann daha da genilet
meyi, dnyay kesin bloklara ayran politikaya ve souk sava
n sertletirilmesi politikasna kar tek olanakl ve vazgeil
mez alternatif saydlar.18
Kolektif Bamszlk
70'li yllarn ortalarnda, baz kurtulu hareketleri, bamsz
lklar iin uzun yllar etin koullarda rettikleri silahl sava104

rnu baaryla sonulandrdlar.- Vietnam'da, Angola'da ve Mo


zambik'te olduu gibi. Azgelimi lkeler, kalknma sorunlar
nn stesinden gelebilmeleri konusunda daha anslydlar ve ay
n zamanda bu onlar iin mutlak zorunluluktu. Emperyalist dev
letlerle ve uluslararas tekellerle olan elikilerinde ekonomik
alan daha ok n plana kyordu. Bloksuzlar hareketi yaygnla
t; 1973 Cezayir doruunda 1975, 1976 Colombo doruunda 85 ye
lke vard. Onlar politik istemlerin yannda daha ok uluslara
ras ilikilerde eit haklar istemlerini dile getirdiler. "Mevcut
uluslararas, ekonomik ilikilerinin tamamen yeniden yapland
rlmas" amacnn programsal forml olarak "yeni ekonomik
dzen" kavram yerleti. Birlemi Uluslar rgt bu kavrama
sahip kt ve burada 1974'te kararlatrlan "devletlerin ekono
mik hak ve grevleri szlemesi" zel bir anlam kazand.
Bu oluan ortamda azgelimi lkelerde u soru gndeme
geldi: Biz kimiz? Kimlik. artk (smrgecilie kar savamda
olduu gibi ) birinci derecede, yabanc hegemonyann reddi ola
rak belirlenemezdi-, imdi daha ok onun somut yapc ierii
konusu gndemdeydi. Ve burada u grld: Kapitalizm ncesi
ilikiler kapitalist ya da emperyalist smrgecilie yenik d
mt. Bu ilikiler smrgecilik tarafndan deforme edilmiti.
zgn bir kapitalist gelime ancak yer yer gereklemiti. Bu
nedenle sosyalizm iin i nkoullar da yeterince olgunlama
mt. te yandan (silahlanma yarnn, insann evreyle olan
ilikilerinin sonulan ve doal ki azgelimilik gibi) insanln
.evrensel sorunlar azgelimi lkelerde daha gzebatar biimde
ortaya kmaktayd. Artk tam anlamyla haslk, yani kendini
tanmlama, birinci planda da mevcut bir varln kendini be
timlemesi szkonusuydu. Somut olarak, balca sosyalizm ile
kapitalizm arasndaki savamn belirledii bir dnya geliimi
iinde yer ve yn belirleme sorunu gndemdeydi. Etienne-R.
Mbaya, "benliin yeniden kazanlmasnn smrgelikten kurtu
lu srecinin amac ve sonu olduunu" saptamaktadr. "Gelime
sreleri kesintiye urayan eski smrgeler kendi tarihsel varlk
larm yeniden bulma aray iindedirler-, bu bir savam sreci,
bir kurtulu srecidir.""
Haslk sorusu, ayn zamanda, kendi programn oluturdu.
Bir tr "kolektif ulusuluk" ya d a "nc Dnya Kolektiviz
mi" (bunun iin yer yer "Afro-Asyacl" kavram kullanld)
geliti. Bunun savunucular gelien ortak yanlan smrgecilie
105

kar savamda ve emperyalizmle srekli atmalarda ileye


rek, azgelimi lkeleri kendi haslklarna ve kkleri burada ya
tan ortak ynleri kavramaya ardlar. "Kolektif bamszlk"
kavram, ynlendirici duruma geldi.
Bloksuzlar, Cezayir doruunda, bu anlamda "ideolojik ya
banc hegemonyas" tehlikesiyle savalmasnn ve "ulusal-kltrel benlik"in onanmasnn zorunluluunu vurguladlar. "Em
peryalizm ve smrgeciliin neden olduu ulusal kltre yaban
clamann, kiiliklerin gelitirilmesi ve halkn sosyal-kltrel
deerlerine srekli ve kararl geri-dnle, dayatlan ithal uy
garln stesinden gelinmesinin" gerektii grn belirttiler.18
"Azgelimi lkeler dnyasnn, hammadde kaynaklarn ve kal
knma hamlelerini kapsamlca dzenlemeye baladn akla
masyla"19 Colombo'da "kolektif bamszlk" sz verilmi oldu
Bu, burada youn biimde dile getirilen ve onanan, n
c Dnya'daki yaygn uyumdu .Frantz Fanon azgelimi lkele
ri, kapitalist ve sosyalist sistem arasndaki "yana yanamama
lar" konusunda daha nceden uyarmt. "nc Dnya ken
dini hazr bulduu deerlere gre deerlendirmekle yetinemez.
Azgelimi lkeler daha ok, kendilerine ait olan deerler, ken
dilerine zg yntemler ve yaam biimleri yaratmak iin elleirnden geleni yapmaldrlar."20 Kwame Nkrumah'a gre, iin
de geleneksel Afrika toplumunun hmanist prensiplerinin maddeletii "Afrika kiilii" merkezi nem kazanmtr.21 K.D.
Kaunda ve J.K. Nyerere bir "Afrika sosyalizmi"nden yana tavr
aldlar. Nyerere kendi kkenini geleneksel Afrika tipi byk
ailede ve onlarn davran ve dnce biimlerinde ("ujamaa")
arad.22 Muammer el-Kaddafi "Yeil Kitap"mda bir "nc ev
ren teorisi" gelitirdi. Samir Amin, "nc Dnya"ya zgn
bir geliim yoluyla mesihi bir dnya-rol dikte ettirdi: nsan
ln kurtuluu, "periferf'den ok bu rolden hareket etmelidir.23
Hasln benimsenmesinin z u basit ifadedir: Onyllarca ve (smrgecilik dnemlerinde) yzyllarca bakalarnn he
gemonyas altnda yaadk-, kim olduumuz ve ne yapmamz
gerektii konularnda artk kendimiz karar verelim. Smrgeci
lie kar oluta, temel biimiyle benimsenen ve savunulmu
olan benliin yapc ierii ortaya karlmalyd.
Bu uluslararas arenada etkin biimde gereklemeliydi.
Haslk, burada, ban iin, yeni-smrgecilie kar ve azgeli
miliin ortadan kaldrlmas ynnde verilen savamda, z106

gn-bilincin ve dayanmann tasarsn oluturmaktadr. Bu


balamda halkn toplumsal geliim yolunu kendisinin semesi
hakkn savunmaktadr. (Eer sosyalizme ynelim szkonusu
ise, o zaman esas anlamda seimden sadece sz edilebilir, nk
ylesi bir durumda karar gereklidir. Kapitalizmde ise daha de
iik; Onun geliimi ou kez smrgecilik dnemlerinde ba
lam, ilerleme gleri alternatifler gerekletirecek kadar g
l olamadklar srece de devam etmitir.)
Haslk, bu arada, belli bir toplumsal kapallk eilimi de
gstermektedir. Onun zayfl ite buradadr. Bu eilimde, bur
juva ve kkburjuva glerin dnce yaps kendim gster
mekte ve geleneksel ulusuluk burada etkinliini srdrmekte
dir. Buradan ulusal kurtulu hareketinin gruplarnn dier anti-emperyalist ve devrimci glerden yaltlanmas ve baka yer
lerde kazanlm deneyimlerden yeterince yararlanlamamas
tehlikesi ortaya kabilir.
Haslktan, zgn ve dayankl bir toplum tasars ortaya
kamaz. Burada belli koullar altnda, sonu olarak yalnzca
kapitalist ya da sosyalist bir geliim olabilir.24 Ancak yine de
haslk gereklidir. rnein, sosyalizme ynelim soyutta saplanp
kalmaz, aksine onun savunucular mevcut toplumsal ilikiler
temelinde bu ynelimin gereklemesinin olanaklarn bulup on
lardan yararlanmaldrlar. Gelenekler, szkonusu ynelimi izle
yen gelime iinde kaynaacak ve ona zgn bir ehre kazan
dracaktr.
Haslk, kendi zayflklarnn giderilmesi ve mkemmelletirilmesi srecinde, toplumsal ilerlemeye kar ynelik tartmala
rn odanda yer alabiliyor. Afrika ya da Asya insann, maddi
liin ve souk bir akcm iine batm Avrupah'dan irrasyo
nel aklamal bir ruh niteliinin ayrd ne srtebiliyor. 0
Burada haslk, uzlamaz snfl toplumlarn eskiden kalma ya
plarn kurtarmak iin, ideal ve irrasyonal olanda aranyor.
70'li yllarda balayan "yeniden-slmlama" hareketinde
haslk, ok iddetli geti. Ortaya kndaki zgnl ile yeni
den yaplandrlan slm, (radikal gruplarn istemlerine gre)
gnmz toplum dzeninin temellerini oluturacakt. "Yeni
den slmlama", bylece, eski alar geleneklerini yeniden can
landrmaktadr. rnein, ran'da 80'li yllarn banda o zama
na kadar geerli olan laik ceza yasas kaldrlarak, yerine ge
leneksel slmiyet normlarna uygun yasalar getirildi. Bu yasa107

lara gre, rnein "fuhu',, kamlama veya talama ya da her


ikisi ile cezalandrlmakta. Dinden ayrlmann cezas ise, lm.28
Bu denli ak biimiyle eskiye geri dn izleyen kimseye olay
yabanc gelebilir. Ne ki, slmiyette Hristiyanlktaki reformlara
benzer bir gelime olmad dikkate alnmaldr. Bu kesimde, es
kinin stne radikalca gidecek gl ve cesur bir burjuvazi ol
mamtr. Cemaleddin el Afgani ve Muhammed Abdul isimleri
nin anmsatt reformlar, balang dnemlerindeki biimiyle
kald. Bunlar moderncilie dnt.2' Bu nedenle, hasl dinde
arayan Mslmanlar iin byle bir ey, ancak gerek bir anti-emperyalist savam iin szkonusu olabilir en oundan.
Azgelimi lkeler bugn olaanst kritik bir durumdalar.
Onlarn halklar, tm insanlk gibi atomsal bir dnya sava ve
bu nedenle de tamamen yok olma tehlikesiyle kar karya.
Silahlanma yans kendilerine ok ar bir yk yklyor: Do
layl olarak rnein ABD'nin yksek faiz politikas, dolaysz
olarak da kendi silahlanma giderlerinin an ykselmesi nede
niyle (onlarn dnya silahlanma giderleri iindeki pay bir onyllk dnemde iki kat artt). Zaten ekonomik durumlar zayf
olan azgelimi lkeler kapitalizmin krizlerinden daha sert bi
imde etkilenmekteler. Bata ABD olmak zere, emperyalist
devletler buralar atma politikalarna ve ilerici-yurtsever re
jimleri devirme amalar dorultusunda kullanyorlar. Bu du
rum Ortadou'da, Afrika'nn gneyinde ve Orta Amerika'da
aka izlenmektedir.
Balantszlar, bu tehlike ve tehditler nedeniyle ve kendi ara
larnda keskinleen farkllklara bakmakszn (hatta onlara kar
ynelik olarak) kolektif bamszlk tasarsna sarlyorlar ve
her halde onu grnr gelecekte de elden brakmayacaklar.
Nitekim, 1979'da Havana'da yaptklar aklamada, yapacaklar
ibirliini birbirini tamamlayan karlkl ortak karlara, da
yanma ve kolektif gven ilkesi kapsamndaki karlkl yar
dmlama temelinde" glendirme istemlerini dile getirdiler.88
Bu hareket (imdi 100 yesi var), 1983 Delhi Doruk Toplan
tsnda; bamsz lkelerin acil gereksinimlerinin, kendilerinin
ulusal bamszlklarn koruma ve glendirmelerini gerektir
dii sonucuna vardlar. Burada ayrca, bloksuz devletlerin bu
gn insanln en geni kesimini temsil ettii, toplumsal ve eko
nomik sistemlerindeki farkllklar tesinde ortak bir dnya ima
j ile birbirlerine bal olduklar belirtildi. Konferansa katlanlar
108

hareketlerinin birlik ve dayanmasna olan inanlarm vurgu


ladlar ve kolektif bamszlk zerine zel bir bildiri yaynla
dlar. Onlar, halklarn bamszlk ve insan onuru iin savam
larnn Dou-Bat anlamazlna kartrlmas abalarna kar
ktlar; bu ekilde halklarnn yazglarn kendilerinin belirle
mesi ve hakl umutlarn yaama geirmesi hakknn yadsnd
n ne srdler.29
Azgelimi lkeler asndan (egemen olan yorumlamaya
gre) kolektif bamszlk u anlama geliyor: Emperyalist dev
letlerin atm rotasna kendilerini balamalarna izin verme
mek ite en nemlisi de bu. Bloksuzlar, Delhi'de bu anlamda,
gnmz dnyasnda bar iinde yanyana yaama, yumuama
ve devletler arasnda, kendilerinin toplumsal ve ekonomik sis
temlerine, byklklerine, corafi konumlarna bakmakszn i
birlii yaplmas politikasnn alternatifi olmadn akladlar.30
Atomsal bir dnya sava tehlikesi karsnda bloksuzlar hare
ketinin varl ve etkinlikleri, dnya barnn muhafaza edile
cei umudunu glendiren nemli faktrler arasndadr.
Muhakkak ki, azgelimi lkelerin zgn sorunlar var. Az
gelimilik de kendi eitlilii iinde evrensel sorunlardan biri
haline geldi. Bunun ortadan kaldrlmas abalan barm gven
ce altna alnmasna ayrlmaz biimde baldr. Silahlanma ya
rnn nne geilmezse, azgelimi lkelerin kar karya ol
duklar acil sorunlarn zm iin gerekli olan kaynaklar yok
olacaktr. Burada ayn zamanda uluslararas havann durumu
da szkonusudur. atma politikas ve an silahlanma, azge
limi lkelerin artan smrsyle atba gidiyor ve onlar daha
ok bamllk iine itiyor. Uluslararas politikada yumuama ve
ban iinde yan yana varolmaya bir dnm ise, azgelimili
in uluslararas ibirlii ile ortadan kaldrlmas almalarna
geni olanaklar yaratrd.
Kolektif bamszlk ilkesi, burada kendini gsteren beklen
tilere hangi kapsamda yant verebilecek? Onun iinde var olan
emperyalizme kar tutum, bandan beri ban tevik edici bir
otki yapmtr. Ancak onun kapal toplumlulua eilimli yorumlam eitli sorunlan da beraberinde getiriyor. Her iki tarafa
eit mesafe koyma, arada fark grmeksizin "askeri gce daya
nan ve bu nedenle silahlanma yarnn hzlanmasn tevik
eden byk glerin gnmzdeki politikalarn" geri evirme
olayn zn boaltyor.31 nk, sava tehlikesi, ok somut;
gnmzde bu atma ve an silahlanma politikasndan kay109

naklamyor. Buna kar mcadele bir zorunluluktur ve bar sa


vunmaya yetkin ve hazr olan tm glerle ibirlii yapmak az
gelimi lkelerin de karnadr.
Bilim, insanln yaam koullarnn tm alanlarnda kar
karya olduu sorunlarn evrensel karekterini ortaya karma
da yardmc olabilir; o daha duyarl ve bilinli olunmas iin
etkili olabilir. Bu da halk topluluklarnn zerlerine den so
rumluluun, bilincine varmalar ynnde onlara yolgsterici
olabilir. Bu konuda ilkin her ne kadar kk admlar atlsa da.
nemli olan gidilecek ynn bilinmesidir.
NOTLAR:
(1 ) K. Marx: Kapital, 1. C; K. Marx/F. Engels, Tm Eserleri, C. 23, Ber
lin 1962, s. 379.
(2) K. Marx: "Hindistan'da ngiliz Hegemonyas,". K. Marx/P. Engel?
Tm Eserleri, C. 9, Berlin, s. 132.
(3 ) P.J. Vatikiotis: Nasr ve Kua. Londra 1978, s. 235.
(4) L.Senghor: "Bar Duas"; L.S. Senghor: "Zevki-Sefa Sreceiz Ar
kadam"; Berlin 1984, s. 99.
(5) D. Senghaas: "Politik Yaratclk - Pan-Afrikacik zerine Bir De
neme"; Zeitschrift fr Politik, Kln (West) Berlin, s. 4/1965, s. 257.
(6) Bkz: H. Krger: "Hindistan Ulusular ve Dnya i Snf. Hindis
tan'da Ulusal Kurtulu Sava ve 1914'te Uluslararas i Hareketi.
Berlin 1984.
(7) B.R. Nanda: The Nehrus. Motial and Jawarlal, Londra 1962, s. 257.
(8 ) 3. Nehru: Hindistan'n zgrlk Yolu. Berlin 1957, s. 181.
(9) Jawarlal Nehrus Speeches, c. 1: Eyll 1946 - Mays 1949, Delhi 1967,
s. 2.
(10) G.H. Jansen: Nonaligment and the Afro-Asian States, Londra, 1966,
S. 54.
(11) J.K. Galbraiht: nemli Zamanda Tasam. Anlar, Mnih 1962, s. 327.
(12) M. Heykel: Kahire Dosyas; Cemal Abdel Nasr'm gizli belgelerinden;
Viyana/Mnih/Zrih 1972, s. 45 ve devam.
(13) O. Yankovi/K.P. Sauvant (Yaynlayan): The Third World Without
Superpowers: The Collected Dokuments of Non - Alignend Countries.
c. 1., Dobbs Ferry/New York, 1978, s. LXII.
(14) A.g.e., s. LX.
(15) B. Korany: Social Change. Charisma and International Behavior:
Toward a Theory of Foreign Policy-Making in the Third World. Leiden/Cenevre 1976, s. 103.
(16) Bloksuzlar Belgeleri. Bloksuz Devletler 1. ve 6. Doruk Toplants 19611919 Ana-Belgeferi; Berlin, 1981 s. 35.
(17) A.g.e., s. 37.
(18) E.R. Mbaya: "Bamszlk Savann Faktrleri - Afrika rnei";
Zeitschrift fr Kulturaustausch; Stuttgart, say 4/1984, s. 430.
110

(19)
(20)
(21)
(22)
(23)
(24)
(25)
(26)

(27)
(28)
(29)
(30)
(31)

Bloksuzlar Belgeleri, s. 103.


A.g.e., s. 160.
F. Panon: Yeryznn Lanetlileri; Frankfurt a.M. 1976, s. 77.
K. Nkrumat: Consienicm - Phlosophy and Ideology for Decolonisa
tion; Londra, 1974, s. 79.
J. Herzog: Gelenek ve "Gelenekilik". Tanzanya rnei: Asya'nn ve
Afrika'nn Ruhsal ehresi. Ulusal Kurtulu Hareketinde deolojik Sa
vam; Berlin 1982, s. 379.
S. Amin: Eit Olmayan Geliim; Marjinal Kapitalizminin Toplamsal
Formasyonu zerine Deneme; Hamburg 1975, s. 294.
V.l. Lenin: Ne Yapmal? Tm Eserleri, c. 5, Berlin 1955 s. 395.
Afrika, Asya, Latin Amerika'da Fikir Savalar; F.W. Kostantinov,
Berlin 1980 s. 229; G.-R. Hoffmann; "Hmanizm" ve "Gelenek". Sah
ra - Afrikasmda Gnmz Burjuva Felsefesinin Konular. DZfph. Sa
y 2/1985, s. 497.
N. Hassan/. erenska: ran'da slm Ceza Hukukunun Yeniden
Canlandrlmas, Asien, Afrika Latin Amerika, say 1/1985, s. 58.
G. Hpp: "slm ve Tamamlanmayan "Reformlar", A.g.y., say 6/
1981, s. 1041.
Bloksuzlar Belgeleri; s. 248.
"Politik Deklarasyon"; Asien, Afrika, Latin Amerika, say 4/1983,
s. 560.
A.g.e., s. 563.

111

ESTETK VE SANAT KURAMI


BR ROMAN SOSYOLOJSNN
SORUNLARINA GR

Luden GOLDMANN
Trkesi: ahin YENEHRIOLU

ki yl nce, 1961 ylmm Ocak aynda, Brksel Serbest niversitesi'nin Toplum Bilimleri Enstits, bize, edebiyat sosyo
lojisi aratrmalar beinin ynetimini ve ilk almalarmz
Andre Malraux'nun romanlarnn bir incelemesine ayrmam
z nerdiinde, bu sunuyu byk bir anlayla kabul ettik. XII.
yzyl trajik felsefe ve trajik edebiyat sosyolojisi zerine olan
almalarmz, hibir biimde, romans bir yapta ilikin bir
inceleme olana konusunda, bizim nyargl olmamza izin
vermez. Dahas bu, hemen hemen ada bir zamanda yazl
m romansl bir yapt zerine ise. Oysa, ilk yl boyunca, edeb
bir tr olarak roman sorunlarna gtren, zellikle hazrlms
bir aratrmaya koyulduk. Bu aratrma iin, (Fransa'da hl
yeterli lde bilinmeyen) imdiden, neredeyse klasik diyebile
ceimiz Georg Lukacs'm metninden kalktk: Roman Kuram
ile Bene Girard'm yeni kan Romantik Yalan ve Romansl Ger
ek adl kitabndan. Rene Girard, bu kitapta, onlar belirtmeksizin, (daha sonra da bize sylemi olduu gibi, onlar bilmek
sizin) Lukacsc zmlemeleri, birok zel noktada deiiklik
lere uratarak, yeniden bulmaktadr.
Roman Kuranu'nm ve Girard'n kitabnn incelenmesi, zel
likle bize ilgin gzken birka sosyolojik varsaym kaleme
almaya itti. Onlardan yola karak, Malraux'un romanlaryla
ilgili daha sonraki aratrmalarmz geliti. Bu varsaymlar, bir
yandan, klsik romansl olua ilikin biim ile serbest ekonomi
deki dei-toku (mbadele) yaps arasndaki benzeiklii il112

gilendirirken, te yandan da, onlarn dana sonraki evrimieffie'leri arasnda var olan kimi koutluklar ilgilendirmektedir.
yleyse, oluum biiminin ana izgilerini gstermekle ba
layalm : Lukacs'a gre, ya da onun dnd gibi, bu yap
(oluum) genelde romansl biimi (ya da) en azndan, onun
en nemli grnmlerinden birini belirginletirir. (Ola ki, o,
olusal (genetique) gre gre, onun balca grnmdr)
Lukacs'm inceledii roman biimi, bir romansl kahramann
varln belirginletiren biimdir. Onu, bereket versin, "sorun
sal ieren kahraman" (heros problematiquei "kuku gtren
kahraman" - .n.) deyimiyle belirledi.1
Roman, rm, bozulmu, dzeyini ve deerlerini yitir
mi bir arayn tarihidir. Lugacs, buna "eytansl" (demoniaque) bir aray der. Bir baka dzeyde ilerlemi ve bir baka
biim kazanm, kendisi de rm bir dnyada bozulmam
deerlerin araydr.
Bozulmam deerler denildiinde, elbette, eletirmenin ya
da okuyucunun bozulmam olarak kabul ettii deerleri deil
de, tam tersine, romanda aka varolmakszm, ama ona zg
evrenin tmn, stkapal biimde dzenleyen deerleri an
lamak gerekmektedir. Bu deerlerin, her romanda zgl oldu
u ve bir romandan tekine ayrlklar gsterdii kendiliinden
ortaya kar.
Roman, destan ya da masaln tersine, kahramann ve dn
yann nlenemez bir biimde kopuu nedeniyle belirginlemi
destanms bir tr olduundan, bu nedenle, Lukacs'ta, her iki
bozulmuluun yanstm olduu niteliin (zelliin) bir
zmlemesi yer almaktadr: Kahramann ve dnyann bozulmuhu. Ama, onlar, ayn zamanda, nlenmesi olanaksz by
le bir kopuun temelini oluturan, kuran bir kartlk ve des
tans bir biimin varln olanakl klmak iin gereken, yeter
li bir birlii dourmak zorundadrlar.
Tek basma bu kesin kopu, sonuta, tragedya ya da lirik
iire yol am olacakt. Kopu eksiklii ya da rastlantsal bir
kopuun varl ise, destana ya da masala gtrm olacakt.
Her ikisi arasnda yer alan romansa, bir yandan, her bir
destans biimin varsaym olduu kahramann ve dnyann
temel birliinin, ye te yandan da, onlarn nlenemeyen kop
malarnn tam tamna bal olmas lsnde diyalektik bir
doaya (zellie) sahiptir. Bu, gerek deerlere gre. kahra
mann ve dnyann oluturduu birlikteki elerden her birinin
113

deer yitirmesi sonucu ortaya k Ve ayn zamanda da, b


her iki yozlamann doasnn ayrlndan sonulanan bir
kartlktr.
Romann "eytans" kahraman ya bir deli ya da bir katil
dir. Her ne olursa olsun, daha nce de sylediimiz gibi, so
runsal bir kiiliktir. Ona ilikin, uzlamac ve uyguncul bir
dnyada zgl deerlerin yozlam bir aray (ve hatta bu
nedenle zgl olmay) balamnda bu kiilik, yazarlarn bi
reyci toplumda yaratm olduklar ve adna "roman" dedikleri
bu yeni yaznsal trn ieriini oluturmaktadr.
Bu zmlemeden kalkan Lukacs, bir roman tiplendirmesi
(tipolojisi) hazrlar. Kahraman ve dnya bantsndan yola
karak, XIX. yzyl Bat romannn ematik tipini birbirin
den ayrdeder. Bunlara, bir drdnc tip eklenir ki, o da, de
iim gsteren bir tipin zmlemesini gerektiren yepyeni zel
koullar eiinde romansl trn bir dnmn oluturur.
Bylece, Lukacs, 1920 ylnda, bu drdnc olanan, her ey
den nce, destana ynelen Tolstoy'un romanlarnda somutla
tn belirtmitir. Lukacs'm yapt zmlemenin ilintili oldu
u romann oluumsal tipine gelince, onlar unlardr
a) "Soyut idealizm" roman; kahramann etkinlii ve dn
yann karmakl karsnda, ok snrl bir bilince sahip ol
mas zelliiyle belirginleir (Don Kiot, Krmz ve Siyah).
b) Psikolojik roman; isel yaamn zmlemesine ynel
mitir. Ayn zamanda, kahramann edilgenlii ve uzlama dn
yasnn ona salayabilecei eylerin, kendi varlnda doyumu
na ulamak iin ok geni bir bilince sahip olmas zellikleriy
le belirginleir (bu tipe, Oblomov ve Gnl Ki Yetimekte gir
mektedir). Ve sonuncusu,
c) Eitsel roman; kendi kendini snrlayarak son bulur.
Bu olgu, sorunsal ieren bir araytan vazgei olmakla birlik
te, ayn zamanda, ne bir uzlama dnyasnn kabul ve ne de
deerlerin strtl bir gstergesinin terkediliidir. (Bu, "er
keksi olgunluk" teriminde zel bir anlatmn bulan kendi ken
dini snrlamadr: Goethe'nin Wilhelm Meister'i ya da Gottfried
Kellertn Der Grne Heinrich'i).
Krk yllk bir araya karn, Rene Girard'n zmlemeleri
ok ska, Lukacs'm zmlemelerine ulamaktadr. Onun iin
de, ayn biimde, roman, yozlam ve rm, deerini yitir
mi bir arayn tarihidir, (kendisi, buna, "puta tapma") de
mektedir. Bu aray, yapsnda bir sorunsal bir kahramann,
114

rm, deerini yitirmi bir dnyada, gerek deerleri ara


mas tarihidir. Kulland terminoloji Heidegger kkenlidir. Yal
nz, ona, Heidegger'in salam olduu ieriin tersine, sk sk
bir baka ierik kazandrmaktadr. in bu yanm daha ok a
madan unu syleyebiliriz: Girrd, Heidegger'in varlk bilim
sel (ontologique) ve varlksal (antique)* kavramlarndan yola
karak, yine, bu her ikisinin arasnda var kabul ettii ikilem
yerine, bu kez, kendisi, yine bu ikileme benzeyen "ontolojik"
(ontologique, varlk bilimsel) ve "metafizik" (metaphysique,
fiziktesel) ikilemini kullanmaktadr. nk, ona gre, bu ikin
ci ikilem, gerek anlamda bozulmam olan ve ayn zamanda
da, gerek anlamda bozulmam olmayan karlamaktadr.
Kald ki, Heidegger iin, ilerleme ve gerileme eylemlerini ie
ren her tr dnce, elenmesi gereken bir dnceyi oluturur
ken, bu kez, Girard, "ontolojik" ve "metafizik"le ilgili termi
nolojisine, Heidegger'inkinden ok, Lukacs'nkine yakn bir ie
rik kazandrmaktadr. Bunu ise, iki terim arama, gerileyi ve
ilerleyi ulamlarnca dzenlenen bir banty sokmakla elde
etmektedir.2
Girard'n roman tipolojisi, romansl evrenin yanstt de
er yitirme olgusunun (bozulmuiuk, rmlk), az ok
ilerlemi bir ontolojik ktln sonucundan ileri gelmi olma
s sav stne kurulmaktadr. (Bu "az ok" deyimi, Heidegger'in
dncesine taban tabana ters dmektedir.) Bu sonucu ise,
romansl dnya iinde, metafiziksel bir istein, yani deer yiti
ren bir istein gittike artmas karlamaktadr.
Demek ki, Girard'n roman tipolojisi, rmeyle birlikte
doan ve yozlama sonucu ortaya kan, deer yitirme dn
cesi stne kurulmaktadr. te bu noktada, Girard, bize gre,
zellikle nemli olan bir belirginlii Lukacsc zmlemeye ka
zandryor. Onun gznde, sonuta, romansl dnyann deer
yitirmesi, ontolojik ktln gelime gstermesi ve metafizik () "Ontologique" kavram, genelde varlk'la ilgili bilme eylemini dile ge
tirmektedir. "Ontique" terimi ise, zel ve zgn bir kavram belirtmek
tedir. Heidegger'in felsefesinde; bu kavram, "olan"la ilgili ilintiyi gs
termektedir. Burada, bir mekn, yer kaplama, sz konusudur. Heideg
ger, felsefesinde, bu her ikisi arasna bir kartlk yerletirmektedir :
"Ontologi<jue"te, varln varoluu nemliyken, bu kez, "onti<ue"te,
"olan" nemlidir. "Ontologique", insan varlnn evrensel zellik ve
niteliklerine ilikinken, "ontique", nesnenin evrensel zellik ve nitelikleri
ni dile getirmektedir. Yani, bir yanda insan varlnn metafizik dn
yas, te yanda, nesnelerin fizik dnyas, (.n.).
115

sel istein artmas, metafiziksel istekle gerek anlamda bozul


mam olan ("dey aknlk"m aray) arasnda bulunan
uzakl giderek arttran bilmeyi salayan az ok yaygn do
layl bir yolla (mediatisation) aa kmaktadr.
Girard'n yaptnda, bilmeye yardm eden yolun (dolaymlanmlk) rnekleri olduka oktur . Don Kiotla valyece de
erlerin aray arasnda yer alan valye ruhuna ilikin ro
manlar olduu gibi, ayn zamanda, Dostoyevski'nin Ebedi Koca'smdaki kocayla, karsna duyduu arzu arasnda zorunlu ola
rak kalan a ilikin romanlar da vardr. Ne yazk ki, onun
gstermi olduu rnekler, bize gre, her zaman en iyi seil
mi rnekler deildir. stelik, Girard'm dnd gibi, bilme
yi salayan dolayl yolun, romansl dnyann o denli evrensel
bir kategorisi olduundan emin deiliz. Yalnz, her kendine z
g zmlemede, bu deerlerin yitiriliinin doasn (yapsn)
belirlemek kouluyla, deerlerin yitirilii terimi, bizce, daha
yaygn ve daha uygun bir terim olarak gzkmektedir.
Dolaym kategorisini gn na karan ve nemini az
da olsa abartan Girard, buna karn, en azndan, byle bir ya
pnn zmlemesini kesinletirmi oldu: Bu yap, romansl dn
yay belirginletiren biimlerden en nemlisi olan deer yitir
me biimini kapsad gibi, ayn zamanda byk bir olaslk
la, olusal adan birincil olan bir biimi de kapsamaktadr.
Bu biim, roman trnn, edebi bir tr olarak domasn sa
lamtr. Kald ki, bu tr de daha sonralar, deer yitiri olgu
sundan treyen, daha baka biimlerin domasna neden oldu.
Bu noktadan kalkarak, Girard'm tiplemesi, ilk nce, dola
ymn iki biiminin varl zerine temellendiriliyor: Dsal ve
isel olmak zere. Bunlardan birincisi, araclk ilevini yerine
getiren kimliin, iinde kahramann arand dnyann dnda
kalmas olgusundan kaynaklanan belirginlemesi zelliidir.
(rnein, Don Kiot'taki valye ykleri gibi). kincisinde ise,
balanty kuran etken, bu dnyaya baldr (Ebedi Koca'daki k gibi).
Niteliksel ayrlklar gsteren bu iki byk bekte, Girard,
yozlama sonucu deer yitirmenin gittike artt kansna sa
hiptir. nk, ona gre, bu, romansl kiilikle ve balanty
kuran etken arasnda bulunan, ve bu kiilikle dey akmlk
arasndaki uzakln giderek artndan doan, srekli oalan
bir yaknlama sonucu aklk kazanmaktadr.
116

imdi, Lukacs ve Girard'm, stnde kesin bir biimde an


laamadklar nemli bir noktay belirlemeye alalm . Gerek
deerlere sahip olmayan bir dnyada gerek deerlerin yoz
lam araynn tarihi. Roman, ayn anda, hem bir yaamyks ve hem de gn gnne yazlm tarihsel-toplumsal olay
larn bir dkmdr; zellikle nemli olan udur romanda, ya
zarn, kendisinin yaratm olduu dnya karsndaki durumu,
bu kez onun, tm teki edebi biimlerin yanstm olduklar dn
ya karsndaki durumundan ayr bir zellik gsterir. Bu zel du
ruma, Girard, ince alay derken, Lukacs, tersinleme (dnd
n, alay amacyla, tersine bir anlatmla syleme, tersiyle
alay - .n.) demektedir. Yalnz, her ikisinin de anlatklar or
tak bir nokta var ki, o da, romancnn, yaratm olduu kahra
manlarnn bilincini amas zorunluluudur. Bu ama ise, (is
ter ince alay, ister tersinleme olsun), romansl yaratnn estetiksel adan kurucusu olmaktadr. Buna karn, bu iki dir, ama olgusunun doas (yaps) konusunda birbirlerinden
ayrlrlar: Bu noktada, Lukacs'm kans, Girard'mkine oranla
daha kabul edilebilir gelmektedir bize.
Girard'a gre, romanc, yaptn yazarken, gereklie uy
gunluu, yani dey aslanl yeniden bulmak iin, deerlerin
yitirilmi olduu dnyay terketmitir. te bu nedenle, byk
romanlarn nemli bir pay, kahramann, bu dey aknla
uymasyla son bulmaktadr. Baz ulalmas istenen, ama daha
nceden kesinlik kazanm ereklerin soyut bir biimde belir
ginlemesi de (rnein, Don Kiot, Krmz ve Siyah, Cleves'in
Prensesi'ni de bu arada sayabiliriz), ya okuyucunun bir yanl
samas ya da yazarn bilincinde var olan gemie ilikin arta
kalan canl anlarn bir sonulanmasdr.
Byle kesin bir dorulama, Lukacs'm estetiine tamamen
ters dmektedir. nk, ona gre, her tr edebi biim (ve
sanatsal olan her tr nemli biim), ze ilikin bir ierii ifade
etmek gereksiniminden domutur. Eer, gerekten, romansl
deer yitiri, yazarca alm ve hatta, belli bir saydaki kahra
mann, en sonunda, belirli bir duruma uyum gstermeleri ge
ride braklm olsayd, bu tr bir deer yitiriin dourduu so
run, deiik herhangi bir olayn anlatmndan baka bir ey
olmayacakt. Bylece, buradan doan aklama da, az ok oyalayabilen bir anlatmn belirgin zelliine sahip olacakt.
Bununla birlikte, yazarn tersinlemesi, onun, oluturmu
117

olduu kiilikler karsnda gstermi olduu zerk davran ve


romansl bir dnyay oluturan kahramanlarn, en sonunda,
deiime uramalar, hi kukusuz, tartma gtrmeyen ger
eklerdir.
Buna karn, eer roman, evrensel bir apta, deer yitir
me olgusunun da vurduu dnyann edebi bir biimiyse,
o zaman, Lukacs'a gre, biraz nce sz edilen ama da, yal
nzca, deer yitiren, yozlaan, soyut, kavramsal, ve somut bir
biimde yaanmam bir gereklik olacaktr.
Yine, Lukacs'a gre, romancnn sahip olduu tersinleme,
eytancl karakterini ok iyi bildii kahramanna dayanmakla
kalmaz yalnzca, ama ayn zamanda, onun soyut karakterine
de dayanr. te, bu nedenle de, kendi zbiiincinin yetersiz yoz
lam karakterinin yansmasyla bitmektedir bu i. Tm bun
lardan dolay da, eytans, putperest, yozlam ve rm ara
yn tarihi, daima, en nemli gerekleri dile getirmenin tek
olanadr.
Don Kiot ya da Julien Sorel'in, en sonunda, gstermi ol
duu dnm hazrlayan uyum, Girard'm sand gibi, ger
ek zgn deerlere, dey akmla ulatran bir yol olmayp,
buna karm, yalnzca, gereksiz bir kendini beenmiliin getir
dii boluun, sz konusu olan daha nceki arayn ve ayn
zamanda, her bir umut belirtisinin, gereklemesi olas her tr
arayn bir bilincine ulamadr.
te bu nedenle, dnme gtren uyum, bir balang ol
mayp, tam tersine bir erektir. Tersinlemenin varl ise (bu
tersinleme, daima, kendini tersinlemedir), bize, zellikle doru
gzken (bu romansl biimin) birbirine olduka yaknlk gs
teren iki ayr tanmnn, Lukacs'ta ortaya kmasn salyor:
Yol balar, yolculuk biter, ve roman, erkeksi (erkee zg) ol
gunluun biimidir. Bu sonuncu forml (biim), aka, daha
nce de grdmz gibi, Wilhelm Melster'e zg, eitsel ro
man tanmlar. Oysa, bu tr bir roman, kendi kendini snrlama
olgusuyla son bulmaktadr. (Kendi kendini snrlama ise, ne
dnme gtren uyumun kabul edilmesine ve ne de deer
lerin strtk bir biimde sralanmasna meydan vermeden,
sorunsal oluturan aratrmann terkedilmesidir.
Lukacs ve Girard'n romana kazandrdklar anlama gre;
bu tr bir yapt iinde, daima sz konusu olan gerek deer
lerin, bilinli kiilikler ya da somut gereklikler gibi verilmeleri
118

olanakszdr. Bu nedenle de roman, srekli, byle deerleri ya


psnda barndran bir edebiyat tr gibi grnmemektedir. Bu
deerler, romancnn bilincinde, soyut ve kavramsal grnm
ler altnda var olmaktadr. Orada, etik bir karakterle donan
maktadrlar. Oysa, edebi bir yaptta, soyut dncelere yer yok
tur. nk, onlar, yaptta, ayrk bir eyi olutururlar sonra.
Romann sahip olduu sorun ise udur: Romancnn bilin
cinde soyut ve etik halde bulunan eyi, bir yaptn zel esi
haline getirmektir. Yalnzca bu gereklik, romanda, temalatnlmam bir eksiklik olarak var olacaktr CGirard, buna, "dolaymlanm", demektedir) ya da bu, deer yitirerek var olmaya
edeerdir. Lukacs'm yazm olduu gibi, roman, romancnn
kendisine ait trenin Cetiin) yaratt bir yaptn, estetik soru
nuna dnt bilmen yaznsal tek trdr.
Bir roman sosyolojisi sorunu, her zaman edebiyat toplum
bilimcilerinin kafasn kurcalayp durdu. Ancak, bize yle geli
yor ki imdiye dek, bu sorunun aydnlatlmas yolunda kararl
bir adm atm deiller. Aslnda, roman, kendisine ait tarihin
btn br birinci blmnde, bir yaamyks ve gn gnne
yazlm bir tarihsel olaylar dizisi olduuna gre, her zaman,
gnceli dile getiren toplumsal olaylarn da, az ok, zamann
toplumunu yanstt gsterilebilmitir. Bu saptama iin ise,
toplumbilimci olmaya hi gerek yoktur.
te yandan da, Kafka'dan beri sregelen romann biim
deitirmesi ile "eyleme"nin ("nesneleme", r^ification)
Marx zmlemeleri balantya sokuldu. Bunda da, ciddi top
lumbilimciler, bir tr metin aklama yerine, daha ok, bir so
run var olduunu grmeliydiler. Eer, Kafka'nm, ve Camus'nn
Yabanc'snn yanstt sama dnyasnn ya da Robbe-Grillet'nin, hemen hemen yalnzca nesnelerden oluan dnyasnn,
Marxca ve daha sonraki Manclarca gelitirilmi olduu bi
imdeki "eyleme" zmlemesine uygun dt, o denli ak
sa, o zaman soru, u biimde sorulmak zorundadr: XIX. yzy
ln ikinci yarsnda, bu zmleme ilendii sralarda, ve bu
zmlemenin bal olduu olgunun ortaya k ok daha n
celere rastlamakla birlikte, niin, bu ayn olgu, bu kez, roman
da, yalnzca l. Dnya Sava'nn sonundan itibaren, yeniden
kendini gstermektedir?
Ksacas, tm bu zmlemeler, romansl edebi ieriin ba
z geleriyle, belli bir toplumsal gerekliin birbiriyle olan ili119

kiine gtrmektedir. Bu eler, bu toplumsal gereklii, he


men hemen yer deitirmeksizin, ya da, az ok, aka saydamlam bir yer deitirmenin yardm olmakszn yanstmakta
drlar.
Oysa,, roman sosyolojisinin, daha ilk anda, el ataca bal
ca sorun, romansl biimin kendisinin, ve bu biimin iinde ge
litii toplumsal ortama ilikin yapnn balants sorunudur.
Yani, bir yazn tr olarak roman sorunuyla, ada (modern)
bireyci toplumun sorunu arasndaki balant olarak.
Yapsal adan, Lukacs ve Girard romansl biimi incele
diklerinde, u ortaya kmaktadr: Bu biim, toplumun bilinmez
likten gelinen, ve gerek deerlere gtrmeyen, yozlam, ve
dolayl bir tarzda, roman kahramanmca yeniden aranan deer
lerce ynetilen bir dnyanm gstermi olduu biimdir. Bu dn
yann z, u olguda bulunmaktadr: zgnle gtren deer
ler, orada, strtk bir biimde var olmaya indirgenmilerdir,
ve ayrca, aka ortaya kan gereklikler olarak da yok ol
mulardr. Bu durumda ise, hi bir biimde, kahramannn var
lm yneten deerlerin tek anlaml ve berrak bir bilinciyle
belirlenen olumlu bir kahramann ortaya kmasna katlanamaz. Orada, zellikle karmak bir yap olduu apaktr. Onun,
gnn birinde, iinde var olduu kesimin toplumsal yaamnda,
hi bir temele sahip olmakszn, yalnzca, bireyin bir uydurma
s sonucu doduunu dlemek olduka zordur.
alar boyunca, birbirinden olduka ayn yazarlar ve ayr
lkelerde, bu tr bir diyalektik karmaklk gsteren bir edebi
yat biiminin buunmasn dnmek tmyle olanakszdr. Herhanai bir badaklk, ve romansl biimle toplumsal yaamn en
nemli yanlan arasmda bulunabilecek dikkate deer herhangi
bir ilikiyi banndrmakszm, bu edebi biim, edebiyat alannda,
tm bir an kapsamnn dile getirildii en yetkin bir biim
oldu.
Ovsa. kesinlikle, tanmladmz romansl biimin yaps, ik
tisatlarn betimlemi olduklar pazar ekonomisinde yer alan
deis-toku yapsna sk skya badaklk gsterir.
nsanlar ile eya arasndaki doal ve salkl iliki, sonu
ta, nesnelerin somut niteliklerinden doan zelliklerin ve onla
rn kullanl biimlerinden ortava kan deerlerinin deneti
mindeki, gelecekteki tketimin ynlendirdii retim ilikisidir.
Ovsa, pazar iin retimi belirginletiren ey, tam tersine,
insanlarn bilincinden bu ilikinin darda braklmasdr. O.
120

bu retim biiminin yaratm olduu yeni ekonomik gerekliin


dolayl geii sayesinde, strtk bir biimde sakl kalma duru
muna indirgenmesi olgusudur: O da, dei-tokuun getirdii
deerdir.
Daha baka trl olan toplumlarda ise, ne zaman bir insan,
bir giyecee ya da bir eve gereksinim duysa, ya onlar kendisi
yapar, ya da, onlar yapabilecek gce ve yetenee sahip birin
den isterdi. O kii de, bu gereksinimi, ya gelenek ve grenek
lerin bal olduklar kurallar, ya da, belirli bir yetkeye ve
dostlua sahip olabilmek iin gereken zorunluluu gz nn
de bulundurduu iin, ya da, en son olarak, baz dn vermeler
karlnda giderirdi.3
Bugn ise, bir giysiye ya da bir eve sahip olabilmek iin,
onlar satm alabilecek paraya gereksinim vardr. Giysiyi ve evi
reten kii, rettii nesnelerin kullanl deerlerine ilgisiz kal
maktadr. Onun gznde, bu tr deerler, yalnzca, onu ilgi
lendiren bir eyi elde etmek iin, gerekli bir ktl olutu
rurlar. Bu, firmasnn verimliliini garantilemek iin, yeterli
bir dei-toku deeridir. ktisad yaamda, (ki bu yaam, top
lumsal ada yaamn en nemli bir kesitidir), nesnelerin ve
varlklarn niteliksel yanlan arasnda bulunan zgn herbir ili
ki kaybolmaya yz tuttuu gibi, ayn biimde, insanlarla nes
neler, ve insanlar arasnda bulunan ilikiler de yok olup git
mektedir. Bu ilikilerin yerini, bu kez, dolaylanm ve dzeyini
yitirmi bir iliki almaktadr: Salt bir biimde niceliksel olan,
dei-toku deerlerine dayanan iliki.
Elbette, kullan deerleri (kullanma eyleminden doan de
erler - .n.) var olmalarn srdrdkleri gibi, sonuta, iktisa
d yaamn tmn de ynetmektedirler: Ama, buna karn, ey
lemleri, gizli bir karakter kazanrlar. Aynen, romansl dnyada
zgn nitelikli deerlerin eylemleri gibi.
Bilinli ve belli bir plana gre, iktisad yaam, srf deitoku deerlerine ynelmi kiilerce oluturulmutur. Bu dze
yini yitirmi, bozulmu deerlere, retimde, her alanda yaratc
olan, birka kiiyi de eklemek gerekmektedir. Onlar, zellikle,
kullan deerlerine ynelmi kiilerdir. Bu nedenle de, toplu
mun dnda bir yer tutarlar. Bylece, sorunsall bireylere d
nrler. Eer, en azndan, (Girard'n aldatmaca diye nitelen
direcei) romantik kuruntu, z ve grn, i dnyaya ilikin
yaam ve toplumsal yaam arasnda btnsel bir kopukluun
121

varl kabul edilirse, bu kez, onlar, pazar piyasasna gre olu


an retici toplum iinde yaratc etkinliklerinin uram oldu
u dzeysizlemeye ilikin kuruntulara kaplamazlar. Bu yara
tc etkinlikler, apak bir biimde ortaya ktklar, (kitap, tab
lo, eitim, mzik kompozisyonu, vb... hale geldikleri) andan
itibaren, belli bir saygnlk kazanrlar, ve bu nedenle de, belli
bir edere sahip olurlar.
En son buna, unu da eklemek gerekmektedir: Son sra
da yer alan bir tketici olarak, dei-toku iinde retenin kar
snda bulunan her bir birey, pazar iin reten bir toplumda,
gnn herhangi bir annda, yalnzca dei-toku deerlerinin
dolaym araclyla ulaabilecei niteliksel kullan deerleri
ni elde etmek durumunda bulunur.
ite o zaman, romann, bir yaznsal tr olarak, ortaya
knn hibir artc yan yoktur. Grnte olduka karma
k bir biimi dile getirmesi ise, btn gn insanlarn iinde
yaadklar bir biim oluundandr. Ayrca, bu insanlar, hem
nitelik ve hem de, dei-toku deeri dolaymmca belirlenen dzeysizlemi bir tarza ilikin, baibana bir nitelik, bir kulla
n deeri aramak zorunluluu duymaktadrlar. Her tr aba
nn, dorudan doruya, kullan deerine ynelmek iin olu
turulduu bir toplumda, bu olgu, yalnzca, kendileri de dzeysizlemi, bozulmu bireyleri douracaktr. Ama, bu, sorunsal
bireyi simgeleyen bir baka tarzdr.
Bylece, nemli bir romansil tr, ve dei-toku olan, bu
iki ayr yap, birbirlerine sk skya benzeik olarak ortaya
kmaktadrlar. yle ki, birbirinden ayr planlarda grlen,
ama, br tek ve ayn yapy oluturan bir yapdan sz edilebi
lecek denlidir bu. Biraz daha ileride greceimiz gibi, "eyleme" dnyasn karlayan bu romansl biimin geliimi, ancak,
onu, ortaya kan bu sonuncu yapy oluturan yaplarn ben
zeik tarihiyle balantya koyduumuz lde, anlalabilecek
tir.
Bu arada, bu iki geliimin benzeiklii konusunda, birka
uyary dile getirmeden nce, sreci aklamaya alan toplum
bilimci iin olduka nemli bir sorunu incelememiz gerekmekte
dir : Bu sre sayesinde, iktisad gereklikten ve deiimlerden
dolay, edebi biim doabilmitir. Bylece, bu srecin aratrl
mas, edebi yaratnn sosyolojik dzenlemesinin allagelmi
betimlenmesi iine, onlar da (bu iktisad gereklii ve deiim
leri - .n.) katmamz gerektirmektedir.
122

u birincil olgu, olduka arpcdr: ster Marx olsun, is


ter olmasn, edebiyat sosyolojisinin geleneksel emas, yalnzca,
belirttiimiz bu yapsallam benzeiklik durumu iinde uygu
lanabilir. Edebiyat sosyolojisi almalarnn ou, sonuta, ede
bi yaptlarn en nemlileri ile, iinde doduklar u ya da bu
toplumsal kesimlerin ortak bilinleri arasnda bir bant kur
maktadrlar. Bu noktada, allagelmi Marxci tutum, Marx ol
mayan sosyolojik almalarn tmnden, zel bir biimde ay
rlmaz. Yalnzca, onlara, bilinmesi gereken drt yeni dnce
eklemektedir.
a) Edebi yapt, gerek ve belirli bir ortak bilincin basit
bir yansmas deildir. Ama, o, u ya da bu kesimin sahip ol
duu bilince zg eilimlerin olduka ilerlemi tutarllnda,
ulalm bir noktadr. Bu bilinci, belirli bir denge durumuna
ynelmi, dinamik bir gereklik olarak alglamak gerekmekte
dir. Aslnda, baka alanlarda olduu gibi, bu alanda da Marx toplum bilimleri olgucu (positivisted, pozitvist), greceliki
(relativistes, reltivist) ya da semeci {#clectique, eklektik)
sosyolojik eilimlerden ayran zellik udur: Ona gre, anah
tar kavram, gerek ortak bir bilinte bulunmaz. Ama, buna
karn o, tek bana, bu bilinci anlamay olanakl klan, gerek
letirilebilir bilin'in kurulmu kavram (zugerechnet) iinde
bulunur.
b) Ortak dnce ve byk bireysel edebi, felsefi, teolojik
(tannbilimsel), vb. yaratlar arasndaki balant, ieriin benzemi olmasnda bulunmaz, buna karn, olduka ileri bir dere
cedeki uyarllkta ve yaplarn benzeikliinde bulunur. Bu ben
zeiklik ise, ortak bilince ait gerek ieriin, birbirlerinden ol
duka ayrlklar gsteren dsel ieriklerinde dile getirilmek
tedir.
c) Baz durumlarda, geri bu olduka seyrek rastlanan bir
durumdur ama, u ya da bu toplumsal bir bein zihinsel ya
psna denk den bir yapt, bu bekle ok az ilikileri olan bir
kiice hazrlanr. Yaptn toplumsal karakteri, bilhassa u nok
tada bulunmaktadr.- Bir birey (kii - .n.), "dnyagr" ad
n verdii eyi iaret eden ve ona uygun den zihinsel bir ya
py, hibir zaman, kendiliinden hazrlayp ortaya karamaz.
Byle bir yapy, ancak, bir bek oluturur, birey ise, onu, yal
nzca, ok yksek dzeyde bir tutarlla ulatrr. Ve, onu alp,
dsel yaratma, kavramsal dnce gibi planlara vb... yerle
tirir.
123

d) Ortak bilin, ne bir ilk gereklik ve ne de zerk bir


gerekliktir; o, st kapal bir biimde, iktisad, toplumsal, po
litik vb. yaam paylaan bireylerin, toptan davranlarnda olu
up ortaya kmaktadr.
Grld gibi, ite bunlar, edebiyat sosyolojisine ilikin
Marx dnce ile baka grler arasna ok byk bir ay
rm koymaya yetip artacak olan ok nemli savlardr. Yine de,
bu ayrmlara karn, olgucu ya da greceliki edebiyat sosyolo
jisi gibi, Marx kuramclar da, daima, toplumsal yaamn, yal
nzca, gerek edebi, gerek sanatsal, ve gerekse felsefi planda,
ortak bilincin, bir zincir gibi sahip olduu halkalara gre ifade
edilebileceini dnmlerdir.
Oysa, u anda incelediimiz kta, ilk anda bizi arpan ey,
udur: Eer, biz, iktisad yaamn yaplar ile, olduka nemli
belli bir edebi belirti arasnda yakn bir benzeiklik buluyor
sak, o zaman, ortak bilin dzeyinde, bu benzeiklii andran
hibir yapy bulup ortaya karamayz. stelik, bu noktaya ge
linceye dek, bu ortak bilin, bize, hem benzeiklii, hem de
toplumsal varoluun birbirinden ayr yanlan arasndaki anlam
l ve kavranabilen bir balanty gerekletirebilmek iin gerek
li olan zincirin halkalar gibi gzkyordu.
Lukacs'm ve Girard'm zmledikleri biimde roman, hite,
u ya da bu zel beklere ait bilinli bir biimde oluturulmu
yaplarn, dsel bir balama oturtululan gibi gzkmemekte
dir. Oysa, bunun tam tersine, o, (ve belki de bu, geneldeki a
da sanatn byk bir blmnn durumudur), gerekten hi
bir toplumsal bein savunmad, ve iktisad yaamn, toplu
mun tm yelerinin varlnda, st rtl bir duruma soktu
u deerlerin bir araym dile getirmektedir.
Yeni bir ekinin temelinin oluturulabilmesini, yalnzca,
daha "eylemi" topluma btnyle katlmam olmasndan do
lay, tek geerli toplumsal bek olan emeki snfnda (proleta
riat) gren eski Marx sav, geleneksel sosyolojik betimleme
den kalkyordu: Ona gre, her bir zgn ve nemli kltrel
yarat, ancak, yaratcnn zihinsel yapsyla, az ok yaygn, ama
evrensel bir eree ynelik snrl bir bein yaps arasnda kk
l bir biimde varolmas gereken anlamadan doabilir. Gerek
te, en azndan, Bat toplumu iin, Manc zmleme yeterli ola
mad. Bat emeki snf, eylemi (toplumu ve bireyi, dn
ceden soyutlanm br varlk haline getirmek - .n.) topluma ya124

banc kalmak, ve devrimci bir g olarak, ona kar koymak


yle dursun, tam tersine, byk bir lde, ona katlp, btn
lemitir. Onun sendikal ve politik eylemi, bu toplumu allak
bullak edecei, ve onun yerini, sosyalist bir dnya ile doldu
raca yerde, bu kez, bu eylem ona, Marx'm zmlemelerinin
ngrdnden, greli olarak daha iyi bir yer salamtr.
Bununla birlikte, eylemi toplumca, gittike tehdit edil
mesine karn, kltrel yarat, hibir zaman durmad. Romansl
edebiyat da, ada ("modern") iirsel yarat ve ada resim
sanat gibi, kltrel yaratnn zgn bir biimidir. Onlar, (ba
lanabileceini dnsek bile) zel, toplumsal bir bein bilinci
ne balanmakszm, bu biimleri oluturmaktadrlar.
Yaznsal yaamda, iktisad yaamn dorudan aktarmnn
ortaya kmasn salayan srelerin incelenmesine balamadan
nce, kltrel yaratya ilikin Marx incelemelerin yanstm
olduklar btn bir allagelmi yargya, byle bir srecin ters
dtn kabullenirsek, eer, o zaman, beklenmeyen bir bi
imde, burjuva dncesinin (bu dnceye ait - .n.) en
nemli Marx zmlemelerinden biri onaylanm olmak
tadr; metann ve eylemenin fetiizminin (onlar bir put gibi
kabul ederek, yalnzca, nesneye, bir put gibi balanmak ve bu
nun sonucunda da tapmak, bu bir tr yabanclamadr - .n.)
kuramn bilmek. Marx'm, kendisine ait en nemli bulularn
dan biri olarak kabul ettii bu zmlemeye gre, sonuta, pa
zar iin reten toplumlarda (yani, iktisad etkinliin egemen
olduu toplum biimleri), ortak bilin, yava yava, etkin olan
btn bir gereklii kaybeder, ve iktisad yaamn basit bir yan
smasna dnmeye doru eilim gsterir. Ve en sonunda da
yok olur gider.4
Hi kuku yok ki, Marx'm, bu zel bir nem tayan zmlenmesiyle, daha sonraki Marxcilann edebi ve felsefi ya
ratya ilikin genel kuramlar arasnda, (bu, bir kartlk de
ildir) bir tutarszlk bulunmaktadr. Bu tutarszlk, hibir za
man, ciddi bir biimde Marx'm olumlamasnn edebiyat sosyo
lojisi iin, gerekli olan sonularn gz nnde bulundurmamtir. Bu olumlamaya gre, pazar iin reten toplumlarda, birey
sel ve ortak bilincin stats, ve yine st rtk olarak, alt-yap
ile st-yap arasnda bulunan ilikiler, kkl bir biimde, de
iiklie uramaktadr. Gncel yaam zerine, ilk nce Marx'm
hazrlam olduu eyleme zmlemesi, daha sonra, felsefi,
125

bilimsel ve politik dnce balamnda, Lukacsc gelitirilmi,


daha ge bir dnemde de, birbirlerinden olduka ayr zel alan
larda, belirli bir sayda kuramc tarafndan yeniden ele alnm
tr. Ayrca, biz de, onunla ilgili olarak, bir inceleme yaynlam
tk. Bylece, bu zmleme, belli bir romansl biimin sosyolo
jik zmlemesinde oluan olgularca dorulanarak geerlilik
kazanmtr.
O zaman, bir toplumda, ortak bilincin dnda kalmasna
karn, iktisad yapyla, edebi etkinlikler arasnda var olan by
le bir ban, nasl olutuu sorusu sorulmaldr.
Bu konuda, birbirinden ayr drt etkenin, ortak bir nok
tada buluan eylemlerine ilikin varsaym formllendirdik.
Bunlar srasyla:
a) Burjuva toplumunu oluturan yelerin dncesinde,
ekonominin ortaya kard davranlar ve dei-toku dee
rinin varlndan dolay, dncenin balca ve gittike gelien
bir biimi olarak, dolaym kategorisinin douu. Bu dnce
yerine, btnsel sahte bir bilin yerletirme gizil eilimi. Bu
bilinte, dolaylyan deer, mutlak deere dnecek, ve sonuta
da dolaylanm deer tmyle kaybolacaktr. Eer, daha ak
bir dille anlatrsak, bu, paray ve toplumsal saygnl, nitelik
sel belirginlie sahip baka deerlere ulamay salayan, basit
dolayl aralar gibi kabul etmek olmayp, tam tersine, mutlak
deerler olarak grmek doal eilimi, ve dolayl bir grn
altnda da, btn deerlere szma dncesidir.
b) Byle bir toplumda, bir lde, dnceleri ve davra
nlar, niteliksel deerlerce egemenlik altna alnm, zellikle
sorunsal yanstan, belli bir saydaki bireyin varl sz konusu
olduu gibi, bu arada, bu bireyler, bu niteliksel deerleri, top
lumsal yapnn btnnde genel bir etkinlii olan, deerini
yitiren bir dolaymn varlndan, tmyle bulup karamaz.
Tm bu bireyler arasnda, ilk sray, yaratclar, yazarlar,
sanatlar, filozoflar, teologlar, etkinlik gsteren insanlar, vb.
almaktadrlar. Onlarn dnceleri ve davranlar her eyden
nce, yarattklar yaptlarn niteliklerince ynetilmektedir. Bu
dnceler ve davranlar, tmyle, pazar etkinliini ve eylemi toplumun, onlar, kabulleni halini hesaba katmazlar.
c) Hibir nemli yapt, srf bireysel bir deneyimin da
vurumu olamayacana gre, o zaman, belki de, romansl tr,
yalnzca, gerek toplumun btn iinde, gerekse romanclarn
126

birounun iinden km olduklar orta snf katmanlar iin


de gelien duyguya ilikin kavramsallamam honutsuzluun,
dorudan doruya niteliksel deerleri erekleyen duygusal bir
zlemin gelimi olduu lde doamad ve geliemedi.5
d) Pazar iin retime dayanan serbest toplumlarda, so
nuta, karlkl olarak bireyler tesi bir geie dayanmayan,
ama, bununla birlikte, evrensel bir erei ngren bir deerler
btnl vardr. Ve bu deerler, bu tr toplumlarda da, genel
bir geerlilie sahiptirler. Bunlar, rekabet piyasasnn varlna
bal, serbest bir biimde devinmeyi ngren bir bireycilie da
yanan deerlerdir. (Fransa'da zgrlk, eitlik, zel mlkiyet;
Almanya'da Bildungsideal: gndelik yaamda, insan varlnn
oluumunu hazrlayan davran ve verilerin btn - .n.; t
revleriyle birlikte, hogr, insan haklan, kiilik gelimesi,
vb.). Bu deerlerden yola karak, romann kurucu esine d
necek, bireysel zyaamyksne ilikin kategori gelime gs
termektedir. te yandan, o, burada, sorunsala dnen bireyin
yanstt biimi almaktadr. Ve bylelikle bu:
1. Daha yukarda (b) maddesinde ad gemi olan sorun
sala dnen bireylerin sahip olduklar kiisel deneyimler
den;
2. Burjuva toplumun, evrensel bir deer olarak yaratt
bireycilik ile, bireylerin gelimesi iin gereken olanaklarn var
lna, yine bu toplumun, gerekte kendiliinden gelitirmi ol
duu nemli ve canskc snrlamalar arasnda varolan isel
kartlktan kaynaklanmaktadr.
Bu arada, bize, belirli koullara dayanan bu ema, u olgu
ca dorulanm gelmektedir: Ne zaman ki, ad geen bu drt
eden biri olan bireycilik, iktisad yaamn deiiklie ura
mas ve serbest rekabet ekonomisinin yerini, karteller ve tekellerce ynlendirilen bir ekonominin almas (XIX. yzyln so
nunda balayan dnm. Yalnz, iktisatlarn byk bir b
lm, bu biim deitirmenin niteliksel dnm noktasn 1900
ve 1910 yllar arasna yerletirirler) sonucu, yok olmaya mah
km olunca, bu kez, biz de, bu deiime kout olarak, bireysel
kiiliin, yani kahramann yitip gitmesine, ve yava yava ar
tan bir biimde de, yok olmasna varan romansl biimin de
iime uramasna tank oluyoruz. Bize yle geliyor ki, bu d
nmn, ar bir biimde ematik olarak belirginlemesi ise
iki dnemin varlna baldr: Birincisi, geici olma niteliini
127

tar. Bu srete, bireyin nemini yitirmesi olgusu, rmansl ya


ptn ierii olarak, yaamn yksnn yerini, ayr ideolojiler
den domu deerlerce doldurma giriimlerine yol amaktadr.
Bat toplumlarnda bu deerler kendine zgn yaznsal biimler
dourmak iin olduka zayf gzkseler bile, onlar, belki de,
zaten, varolan ve eski ieriini yitirmekte olan bir biimin
tamamlaycs olarak, ie yarayabilirler. Buna gre, ilk nce,
sosyalist ideolojinin Bat dncesine sokup gelitirdii, Ckurumlar, aile, toplumsal bek, devrim, vb... gibi) toplulua ve
ortak gereklie ilikin dnceler yer almaktadr.
Aa yukar Kafka ile balayan, yeni ada romana dek
uzanan, ve hl tamamlanmam olan, bu ikinci dnem ise;
sorunsal yanstan kahraman ve bireysel zyaam, bir baka
gereklik ve znenin, ve gittike gelien bir aratrmann var
olmadn gsteren bir roman yazma abasyla doldurmaya
ilikin her bir denemenin terkedilmesiyle nitelenmektedir.
Rmansl biimi, ona, hi kukusuz, geleneksel roman ie
riine benzeyen, ama, yine de, kkl bir biimde ayrlk gs
teren (imdi, burada, romann zgl ieriinin balca iki e
sini elemek sz konusudur: Sorunsal yanstan kahramann psi
kolojisi, ve eytansl araynn yks) bir ierik vererek (bu
geleneksel roman, daima, sorunsaln aratrlmasnn ve olumlayc deerlerin eksikliinin yaznsal biimiydi) koruma girii
minin, ayn zamanda, anlatma ilikin, birbirinden ayr biim
lere doru yol alan kout ynelimleri dourmak zorunda kala
ca bilinen bir eydi. Belki, orada, belli bir dnemi kapsayan
eksiklik (absence) tiyatrosu sosyolojisine (Beckett, Ionesco, Adamov) ve ayn zamanda, "figratif" olmayan resmin belirli
yanlarna ilikin eler bulunmaktadr.
En sonunda, daha sonraki aratrmalara neden olacak bir
sonuncu sorunu da dile getirelim: ncelediimiz rmansl bi
im, znden eletirel ve muhalif bir biimdir. O, gelimekte
olan, burjuva topluma kar bir direnme biimidir. Bu bireysel
direnme, bir bek iinde, kavramsallamam, ama, duyguya
dayanan psiik srelere dayanmaktadr. nk, Bat toplum
larnda, olumlayc bir kahramann olanakllni (her eyden
nce, Marx'in ngrd ve umut ettii haliyle kar koyucu
"proletarya" bilinci) ieren edebi biimleri hazrlayp gelitire
bilecek, bilinli direnmeler yeterince gelime gstermemiti:
Bylece, kahraman bir sorunsal oluturan roman, allagelmi
128

kannn tersine, hi kukusuz, tarihe ve burjuvaln geliimine


bal, edebi bir biim olarak ortaya kmaktadr. Oysa, bu s
nfn, olas ya da gerek bilincinin ifadesi deildir.
Ancak, burada, unu bilmeyi gerektiren bir soru sorulabi
lir: Bu edebi biime kout olarak, burjuva snfn bilinli bir
biimde oluturulan deerlerine, ve edimsel bir biimde varolan
zlemlerine uygun den baka biimler gelimemi midir? Ve
bu noktada, tmyle genel ve varsaymsal bir nitelii olan, u
neriyi dile getirmek istiyoruz: Balzac'm yaptlarnn, (kesin
likle, bununla ilgili olarak, bu yaptlarn yapsn zmlemek
gerekecektir) burjuvaln, bilinli bir biimde oluturulup, or
taya karlm, deerletince kurulmu olan dnyann, tek b
yk davurumunu (belirtisini - .n.) oluturduklar olasl:
Bireycilik, gce susama, para, cinsel dknlk (erotisme) gi
bi deerlerin, zgecilik (l'altruisme), yardmseverlik ve sevgi
gibi, eski feodal deerlere kar utkusu.
Eer, sosyolojik adan, bu varsaym dorulanm olsayd,
Balzac'tan kardmz u olguya, yeniden balanabilirdi:
Balzac'm yaptlar, yle bir aa yerleiyor ki, o ada, kendindelii tarih d kalm bireycilik, yeni bir toplum (dzeni .n.) oluturmakta olan, ve gerek tarihsel etkililiinin en yk
sek ve youn dzeyinde bulunan bir burjuvalk bilincini, bir
yapya kavuturuyordu.
Buna ek olarak, kendimize, unu da sormamz gerekiyor:
Niin, (bu zel durum dnda) romansl edebiyatn bu biimi.
Bat kltr tarihinde, yalnzca ikinci derecede bir neme sa
hip oldu? Ve yine niin, hibir zaman, XIX. ve XX. yzyl bo
yunca, burjuvaln gerek bilinci ve zlemleri, byk Bat ede
biyatn oluturan, baka tr biimlerle, ayn dzeye yerleebi
lecek zgn bir edebiyat, biimi yaratmay baaramad?
Bu noktayla ilgili olarak, tamamen genel birka varsaym
oluturmak istiyoruz: Gelitirmi olduumuz bu zmleme, en
ok neme sahip romansl biimlerden birine ulamaktadr. Bu,
(imdi bize) hemen hemen, zgn kltrel yaratnn tm bi
imleri iin geerli grnen bir dorulamay oluturmaktadr.
u anda, yalnz, bununla ilgili olarak grdmz tek ayrk
lk, Balzac'm yaptarnca var klnmaktadr.' Bu yaptlar, ta
rihsel bir anda, srf bireyci deerlerle kurulmu byk bir
edebi evren yaratabildiler: Ayn anda, bu tarih d deerlerce
devindirilmi insanlar da, hatr saylr bir tarihsel alt-st olu129

u gerekletirmekteydiler. (Aslnda, bu alt-st olu, Fransa'


da, 1848'de burjuva devrimin sona ermesiyle tamamland). Bu
na yakn bir baka ayrkla gre, (belki, u anda dneme
diimiz tek-tk olas birka ayrkl da ona eklemek gerekecek
hl), biz sanyoruz ki, ancak, geerli edebi ve sanatsal yara
t, yalnzca, bireyin almasnn, ve bireyler aras dorudan
varolan niteliksel deerlerin ararunn, yrekten istendii yer
de vardr. "nsan, insan geer" diye yazmtk, Pascal'n bir
parasn hafife deitirerek. Bu, u anlama gelmektedir: n
san, yalnzca, ancak, kendisini alglad, ya da gelecek iinde
ilerleyen bir tmelliin bir paras olarak, kendisinin bilincin
de olduu ve yine kendisini, bireysellii aan tarihsel ya da
dinsel bir boyuta yerletirdii lde, zgn bir varlk olma
sn bilecektir. Oysa, burjuva dnce, burjuva toplumun ken
disi gibi, ekonomik etkinliin varlna balanm olduundan,
kesinlikle tarihte, ayn anda kkl bir biimde, hem dine ya
banc ve hem de tarih ddr. Bu, yle bir dncedir ki, di
le getirmi olduu eilim, ister yce dinlerin gkle (Tanr'yla .n.) ilikili kutsalln, ister tarihsel gelecein ikin kutsall
n iaret etsin, tm kutsallklar inkr edecektir. Bize, yle
geliyor ki, bu, burjuva toplumun yaratm olduu, kesinlikle
estetik d bilincin ilk biimine ilikin temel nedendir. Burju
va dncenin balca belirginlii, aklclk, arya kaan an
latmlarnda sanatn varln bile bilmezlikten gelmektedir.
Kartezien (Descartes'a zg - .n.) ya da Spinozac bir estetik
yoktur. Ve hatta, Baumgarten iin bile, sanat, yalnzca, bilme
nin (bilgi olgusu olarak - .n.) daha alt dzeydeki bir biimi
dir.
Demek ki, aka sylendii gibi, burjuva bilincin, biraz
nce de belirtmi olduumuz, zellikle birka nemli durumu
nun dmda, byk edebi belirtileri yoktur. Pazar ekonomisine
bal bir toplumda, sanat, (onu, daha nce de dile getirmi
tik) sorunsal bir varlktr. Ve bu, u anlama gelmektedir: O,
eletirel ve topluma ters dendir.
Bununla birlikte, eylemi (nesnelemi - .n.) burjuva d
nce, kendi temasal (yapsna zg - .n.) deerlerine sahipti.
Bu deerler, bazen, bireyciliin deerleri gibi, gerek anlamda
zgnl olan, bazen de, srf, onun yapsna uygun den de
erlerdir. Lukacs, bunlara, yanl bilin (sahte, aldatc bilin.n.), dahas, ar biimleri iinde olunca da kt niyet, ve,
Heidegger de gevezelik demektedir. Ortak bilinte, zgn ya
130

da tyumsal, temaiam bu basmakalp tipler, gerek anlamda


zgn olan romans biimin yannda, bireysel bir yk anla
tan ve (madem ki kavramsallam deerlerle ilgili) olumlayc
bir kahraman tayan, kout bir edebiyat dourabilmek zorun
dayd.
Elbette ki, ortak bilincin zerine kurulabilecek, bu ikincil
romans biimlerin kvrmlarn izlemek ilgin olacaktr. Belki,
bu, (geri, daha, onlarla ilgili incelemeyi yapmadk ama) en alt
dzeyde yer alan Delly tipi biimlerden, (belki) Alexandre Du
mas ya da, Eugene Sue gibi yazarlarda bulunan en yksek d
zeydeki biimlere dek uzanan, ok deiik bir diziye ulaacak
t. Belki de, bu plana, yeni romana kout olarak ortaya kan,
ortak bilincin yeni biimlerine balanan, ve byk bir baar
olarak kabul edilen, birtakm yaptlar yerletirmek gerekir.
Ne olursa olsun, izmi olduumuz olduka ematik bu tas
lak, bize, romans biimin sosyolojik bir incelemesinin ereve
sini salayabiliyor gzkmektedir. Bu inceleme, o denli nemli
ki, bize, zellikle beklere ait bilincin yapsn aydmlatabilen
bir inceleme gibi gelmektedir. Bu bekler zerinde, pozitivist
sosyologlarn, ok kez, "mass media" terimiyle karladklar
(yani, orta katmanlara ait bilincin yaps) edimsel aralar et
kin olmaktadr.
KOTLAR:
(1) unu gstermemiz gerekir ki, bize gre, bu varsaymn geerlilik alan
daraltlmak zorundadr. nk, eer, o, edebiyat tarihi iinde yer
alan Cervantes'in Don Kiot'u, Stendhal'in Krmz ve Siyah', Flaubert'in Madame Bovary'si ve Gnl ki Yetimekte gibi ok nemli ya
ptlara uygulansa bile, bunun yam sra, ok snrl bir biimde, yalnz
ca "La Chartreuse de Parme"a uygulanabilir. Ve, hi bir biimde de,
"Bat roman tarihi"nde saygdeer bir yeri olan Balzac'm yaptlarna
uygulanamaz. Bununla birlikte, u halde, bize gre, Lukacs'm zm
lemeleri, romans biimin ciddi bir sosyolojik aratrmasna giriilme
sine izin veriyor.
(2) Lukacs dncesinde olduu gibi, Heidegger dncesinde de, "Var
lk", (bu, Lukacs'ta "btnsellik"tir) ile (ister bu, haber kipi, yani bir
durumla ilgili olarak yargya ulama olsun; isterse emir kipi, yani bir
durumla ilgili olarak deer yargsna ulama olsun) hakknda konu
abilen her bir ey arasnda kesin bir kopma vardr.
te, bu ayrm Heidegger, antolojik (varlkbilimsel) ve ontilc (varlksal) bir ayrm olarak belirlemektedir. Bu bak asndan, belirleyerek
haber veren dncenin, en genel ve en yksek dzeydeki biimlerin
den biri olan metafizik, en son durumda, varlksal'm alannda kal
maktadr.
131

VarUkbillmsel Ve varhksal, btnsellik ve kuramsal, ahlaksal ya da


metafizik kavramlarn, birbirlerinde zorunlu olarak ayrdetme konu
sunda anlaan Heidegger ve Lukacs'm grleri, bu kez, onlar arasmdaki bantlar kavramak iine gelince, olduka ayrlklar gsterir.
Tarih felsefesi'nin bir paras olan Lukacs'm dncesi, bilginin (bil
me eylemi-.n.) evrimsel oluumuna, ilerleme umuduna, ve, gerileme
tehlikesine ilikin dnceyi iermektedir. Oysa, ona gre, ilerleme,
somut verilere dayanan olumsal dnce ile btnsellik, en son du
rumda birbirlerinden ayrlamaz olan bu iki enin, birbirlerinden
uzaklamalardr. Felsefenin grevi (ilevi-.n.) ve amac, btnsellik
kategorisini, tm ksm aratrmalarn, ve olumsal verilere dayanan
dncelerin (dnmelerin-.n.) temeli olarak iin iine sokmaktr.
Buna karn, Heidegger, kkl bir biimde, (ve hatt, bu nedenle so
yut ve kavramsal olarak, varlk ile (belirlenerek-.n.) verilmi olan,
varlkbilimsel ile varlksal, felsefe ile olgucu bilim arasna kesin bir
ayrlk koymaktadr. Bylece, ilerleme ve gerileme ile ilgili her bir d
nceyi darda brakabilmektedir. Oysa, o da, bir tarih felsefesine
ulamaktadr. Yalnz, bu, gerek anlamda bozulmam olan ile, gerek
anlamda bozulmu olan', ve, "Varlk"a al ile "Varlk"m unutulmusluunu kapsayan iki boyutlu soyut bir felsefedir.
Aka grld gibi, burada, Girard'n terminolojisi Heidegger k
kenli (kaynakl-.n.) olmakla birlikte, ilerleme ve gerileme kategori
lerinin bu zmlemelerde yer almas, onu, Lukacs'm grlerine da
ha yakn klmaktadr.
(3) Dei-toku olgusu, yer yer grlen bir olgu olduu srece, dolayml
geie ilikin zihinsel yap, ya ortaya kmaz ya da ikincil bir olgu
olarak kalr. nk, iin iine, yalnzca, artan ksmlar, ya da, zellik
le doal bir ekonomi iinde, bireylerin ve beklerin retebilemeyecekleri, kullanmaktan doan dei-toku deerlerinin zellii girmekte
dir. eylemenin geliimi iinde, kkl bir dnm, pazar iin re
timin bir sonulanmasdr.
(4) Bir "yansyan ve yanstan bilin"ten (conscience-reflet) sz ettii
mizde, o zaman, bu bilincin ieriim ve bu ieriin birbirinden ayr
eleri arasnda bulunan ilikiler btnn (yaps adn verdiimiz
ey), sras geldiinde de onlar zerinde eyleyemeksizin, toplumsal ya
amn belirli baka alanlarnn etkisine uradklarm dile getirmekteyizdir. Kald ki, uygulamada, bu duruma, kapitalist toplum gerekli
inde, hi bir zaman varlmad. Bu srada bu durum, ekonomik yaam
zerinde, bilincin eyleminin ve etkinliinin, aamalar gsterir bir bi
imde, ve, sratlice azalmasna doru bir eilim gstermektedir. Ay
rca, bunun tersi de olur; bu, bilincin yaps ve ierii zerine toplum
sal yaamn ekonomik yannn etkinliinin srekli bir art biimin
dedir.
(5) Burada, imdiden kaldrp atamayacamz, belki bir gn, belirli sos
yolojik aratrmalar sonucu zmleyebileceimiz, olduka zor bir so
run ortaya kmaktadr: Romansl biimin gelimesini olanakl klan,
duyguya ve ortak paylama ilikin kavramsallamam "yansma bi
rikimi" (caisse de resonance) sorunudur bu.
lk admda, birbirinden ayr snrl bekleri, btnsel bir topluma kat132

maya ve orada eritmeye ynelik, ve, bu nedenle de, belli bir noktaya
dek, onlarn zgllklerini ortadan kaldrmak asndan eylemenin,
birey-insann, psikolojik olduu kadar, biyolojik gerekliine de, o den
li ters den bir z yapya sahip olduunu, yine bu eylemenin, tm
birey-insanlarda, az ok kuvvetli bir derecede, kar koyma davran
lar dourduunu sanmtk. (Ya da, eer, o, ka tepkilerinden dola
y, niteliksel adan olduka ilerlemi bir biimde deer yitiriyorsa).
Bu kar koyma davranglarysa, eylemi dnyaya kar, yaygn bir
direnmeyi yaratmaktadr bylece. O da, romansal yaratnn arka pla
nm oluturmaktadr.
Bize yle geliyor ki, daha sonra, bu noktada, denetlenmemi ncel bir
sannn varl sz konusudur: Toplumsal gereklikten dolay, tmy
le doasn yitirmi olamayacak olan ortaya klarn ait olduu bi
yolojik bir doaya sahip varolua ilikin sandr.
Oysa, eylemeye kar duygusal direnmelerin, olumlayc aratrmann
snrlamak zorunda kalaca, baz zel toplumsal katmaniarca sarlp
iine alnmas olasdr.
(6) Lukacs, geleneksel romann iinde bulunduu zaman, u nermeyle
niteliyordu: "Yol balamtr, gezi bitmitir" Yeni-roman' ise, bu
nermenin ilk ksmn atarak, geriye kalanla niteleyebiliriz: Ona ait
zaman ise, ister u nermeyle nitelensin: "Esinin kendisi hl bura
da, ama, gezi sona ermitir" (Kafka, Nathalie, Sarraute), isterse yal
nzca, u saptamayla belirlensin: "gezi henz bitmitir, ama, yol, hi
bir zaman balamamtr." (Robbe-Grlet'nin ilk roman).
(7) Bir yl var ki, ayn sorunlar grp tartrken, ve, sorunsal olu
turan kahramana sahip romann ve olumlayc kahramana sahip ro
mans! alt-yazmn varln dile getirirken, unlar yazyorduk: "En
sonunda, bu yazy, byk bir soru iaretiyle bitireceiz: Balzac'm ya
ptlarnn sosyolojik incelemesi. Bize gre, onun yaptlar, kendine z
g romansl bir biim oluturmaktadr. stelik, onlar, bizim de belirt
tiimiz gibi, romana ilikin iki tre ait nemli eleri de, bu biimin
iine sokmaktadr. Demek ki, byk bir olaslkla, onun yaptlar,
tarihin en nemli romansl anlatmn dile getirmektedirler."
Bu yazda belirtmi olduumuz uyar niteliindeki eletiriler, yine bu
satrlarda ngrlen varsayma, bir lde, kesinlik kazandrmay de
nemektedir.

133

TARHSEL POETKA*: ARATIRMA


ELMLER

Mihail KRAPENKO
Trkesi: Kevser KAVALA

Bilim dallarnn adlar ile inceledikleri eylerin adlarnn


akmas pek seyrek grlen bir ey deildir. rnein, "tarih"
szc, hem bir bilime, hem de o bilimin inceledii toplumsal
srelere verilen addr. Poetika iin de durum byledir. Bu
kavram, hem bir bilimin, hem de onun aratrd edebi olgu
larn kimi niteliklerinin addr.
Szcn her iki anlamyla poetikanm sorunlar ta eski
adan bu yana bilginleri ilgilendirmitir. lgilendirmesi de ol
duka doaldr. Kuramsal yorum ve genelleme olmadan sanatsal
yaratcln ve edebiyatn gelimesi olanakszdr. Bu genelle
melerin sonular ounlukla son derece nemli olmutur. n
san bu noktada, bugn de sk sk bavurulan Aristoteles'in
Poetika'sn anmsyor ister istemez.
Uzun bir sredir poetika, hem tanmlayc, hem de kural
koyucuydu. Bu alanda eitli zamanlarda, eitli yerlerde nice
bilimsel inceleme kaleme alnd. Bunlarn en nls yeniada
Boileau'nun yazd ve kukusuz belli bir adan bugn de il
ginliini koruyan poetikadr.
XIX. yzylla birlikte edebiyat tarihsel adan ele alan in
celemeler hzla artt, edebi anlatm aralarnn tr ve tarzla
rna tarihsel bir adan baklr oldu, bunlarn evrimleri anla(*) 1) Edebiyat kapsamna giren btn kuramlar; 2) Bir yazarn temel
kompozisyon, slp, vb. gibi edebi olanaklar arasndan kendine zg
seimlerinin tm. (.N.)
134

tild ve bylece tarihsel poetikann temelleri atld. Aleksander


Veselovski'nin nemli incelemeleri, aratrmalar ve bu konu
da kaydettii mesafeler, bilim tarihimizde, bir evre oluturur.
Veselovski, edebi olgulan en geni boyutlaryla kapsayacak tek
ve evrensel bir poetika oluturma tasarsn gerekletiremedi.
Onun en byk engeli, izledii kuramsal-yntemsel ilkelerin
kendisiydi.
En byk glk eitli edebi t r ve biimlerin birbirin
den yaltlm olarak tek tek ele alnndan, sanatsal ifade ara
larnn bir anlamda atomlarna ayrtmlmasmdan kaynaklan
maktadr. Bu yaklam onlann oluum ve geliimlerinin btn
cl bir biimde sergilenmesini engellemitir. Ama sorun yalnz
ca bununla d a kalmamaktadr. Bizce bylesine geni kapsaml
bir tasany gerekletirmek, Veselovski apnda nemli bir., bil
gin iin de olsa, bir tek aratrmacnn altndan kalkabilecei
bir ey deildi.
Devrimi izleyen yllarda (nceleri daha ok biimci ynte
min snrlan iinde olmak zere), poetika aratirmalan alabil
diine younlat. Bu almalar, kuku duyulmayacak b a a n l a n n a karm, tarihiliin ilkelerine byk oranda karydlar,
oysa tarihsel-edebi malzeme, biimci yntem yandalannm almalann gerekten etkilemi, ilgin somut gzlemlerin, var
glarn ortaya kmasna yol amt.
1930'larn sonlan ile 1940'lann ikinci yansnda ve 1950'lerde
poetika aratrmalarnda azalma olmu, belli bir durgunluk ya
anmt. Oysa son otuz yldr poetika alanndaki aratrmala
r a kar ilginin farkedilir derecede arttn gryoruz. Artk
aratrmaclar yabanc edebiyattan olduu kadar, Rus edebiya
tm da kaynak alarak gelitirilmi tarihsel poetikann sorunla
rna eilmi durumdalar. V. Vinogradov ile D. Likaev'in temel
yaptlanna, G. Friedlnder, M. Steblin-Kamenski, S. Averintsev,
M. Gasparov, E. Meletinski, O. Freidenberg, Yu. Mann, M. Polyakov, S. atalov ile dierlerinin deerli incelemelerine bu d
nemde tank oluyoruz. Son on ylm Sovyet bilimadamlanmn ya
ptlar tarihsel poetika sorunlarna sistemli, amaca uygun ve
ada bir zm getirme konusunda nemli bir umut kayna
oluturuyorlar. Kukusuz burada yabanc bilimadamlarmn de
neyimlerini de u n u t m a m a k gerek. Temel dayana farkl da ol
sa, Polonya'da, Fransa'da ve Bat Almanya'da dikkate deer
aratrmalar yaplyor. Son yllara k a d a r eitli lkelerde poe135

tika konusunda yaymlanan saysz aratrmann yapsalcln


grlerinden ok etkilendiini sylemeden gememek gerek.
Bunlar temel konumlar ve genel ierikleri asndan tarihili
in ilkelerine yalnzca yabanc olmakla kalmayp kardrlar
da.
Tek ve btnlenmi bir tarihsel poetikann ortaya kona
cana ilikin bir baka ncl de, ok yaknda, dokuz ciltlik bir
Dnya Edebiyat Tarihi'nin Sovyetler'de tamamlanacak olmas.
Farki lkelerin, farkl halklarn edebiyatlarnn tarihsel gelii
minin toplu grnmn verecek olan bu yapt edebi anlatm
aralarnn, tr ve tarzlarnn evriminde yeni ve verimli ara
trmalarn kayna olabilir, olmaldr da.
Kukusuz Dnya Edebiyat Tarihi'nde edebi srecin bu ni
teliklerine ve bir takm zelliklerine, yle ya da byle, deinil
mektedir. Ama bylesine bir yaptta bu noktalar fazlaca ne
kmaz; dnyay sanat araclyla betimlemenin farkl tr ve
tarzlar arasndaki i ilikilerin zm yer almad gibi, gerek
kartlklar, gerek btnsellikleri asndan tarihsel geliimle
rinin irdelemesi de yaplmamtr.
te yandan, dnya edebiyat tarihi, edebi bilin ile bunun
evriminin geliimini ak seik grmemizi salayan genel bir
perspektif de getirdi, bu olmadan gerek bir tarihsel poetika or
taya koymak zordur. Gerekliin sanatsal olarak zmleniinin
ara ve tarzlar kapsaml biimde incelenmeden, edebi yaratc
lk tarihinin eksik ve tekyanh kalacan da belirtmeliyiz. Ede
biyat tarihine dayanan tarihsel poetika aslnda edebi sre dn
yasnn kavranmasna katkda bulunur.
Tarihsel poetika aratrmalarnn nc, son bir ncl
de poetika sorunlarna gl bir ilgi duyan bilimadamlarnn
saylarnn artm olmasdr.
Poetikann konusuna gelince, grler farkldr, tarihsel
poetika iin de yle. Veselovski'nin tarihsel poetika aratrma
lar ncelii slup, edebi dil, olay rgs incelemelerine verir
ken, edebi trlerin tarihsel srasn daha sonraya brakyor.
Vinogradov, poetikann konusunu tanmlarken, onu, 'sze
dayal sanat rnlerinin rgtlenmi biim, tr, yol ve tarzla
rnn; edebiyat yaptlarnn yapsal tr ve biimlerinin" bilimi
olarak, "yalnzca edebi sylem olgusunu deil, edebi oluumla
rn ve szl halk sanatnn yapsndaki en deiik ynleri d e " '
kapsamaya alan bir bilim olarak grr.
136

1919'da yazlp 1977'de baslan bir yazsnda Zirmunski y


le diyordu: "Poetika, edebiyat, bir sanat olarak inceleyen bilim
dir" 2 .
Bu tanm amak iin de unlar eklemiti: "Genel ya da
kuramsal poetikanm ii edebi anlatm aralarn sistemli bir
biimde aratrmak, bunlarn karlatrmal tanmlarn ve s
nflamasn yapmaktr... Edebiyatn yap talar szckler oldu
una gre, poetikanm sistemli bir biimde oluturulabilmesi
iin, dilbilimin bize salad olgularn snflamasna dayandrl
mas gerekir. Bu olgularn her biri, sanatn stlendii iin buy
ruuna verildii zaman, doas gerei, yaznsal bir anlatm ara
c biimini alrlar" 3 .
Bu tanmlarda poetikanm konusu iin farkl yorumlarda
bulunulmusa da, hepsinde ortak bir zellik gzlenmektedir:
gerek poetika ile slup bilgisini nierii arasndaki snr iz
medeki baarszlklar. Kukusuz, bu iki bilimdal arasnda ok
sk bir ba vardr, ama poetika slup bilgisi ile hibir ekilde
zde deildir, onun temalar, sorunlar daha bakadr.
Ayrca, u durumu vurgulamakta da yarar var: Genel ya
da kuramsal poetika, byk oranda edebiyat yaptnn oluum
biimi ile yapsn incelemeye ynelirken, tarihsel poetika ger
ekliin sanatsal gereklie dntrlmesinin ara ve tarzla
rnn geliimini ele alr, onlar daha geni boyutlar iinde ince
ler, farkl uluslarn ve lkelerin edebi yaratcl zerinde, ede
bi akm ve trler zerinde durur.
ada edebiyat eletirisi deneyimlerinden yola karak,
biz, tarihsel poetikanm konusunu dnyay imgeler araclyla
zmleme tarz ve aralarnn, bunlarn toplumsal ve estetik i
levlerinin evriminin incelenmesi, sanatsal bulgularn serven
lerinin aratrlmas olarak tanmlanmasnn uygun olaca ka
nsndayz. Tarihsel poetika, edebi yaratcln deien ilkeleri
ni, bir sanat yntemi olarak edebiyatn geliim srecinde belli
bir evrede etkin olmu ilkeleri aratrmak zorundadr. eitli
tarihsel dnemlerde yazarlar tarafndan kullanlm edebi anla
tm yollarna btnln ve sistemlilik niteliini veren bu il
kelerdir. Edebi yaratclk ilkelerinin gzard edilmesi, ister is
temez, edebi anlatm aralarnn zmnde kopuklua, herhan
gi bir edebi ya da tarihsel bak asndan yoksunlua yol aar.
Yapsal i, birbirinden ayr edebi anlatm ara ve biimlerim
basit bir snflamaya indirgemek olur ve bylece doal olarak,
137

kuramc iin edebi anlatm tarz ve aralarnn geliim ve yet


kinlemesinin gerek tarihini ortaya koyma olana kalmaz.
Tarihsel poetikaya sanatsal uygulamalarn tarihi, birbirini
izleyen biimlerin bir tarihi gzyle bakmann doru olmaya
ca kansndayz, bu srete "anlaml biim" kavram benim
senmi olsa bile. Teknolojinin, hatta sanatsal teknolojinin bile,
edebi biim gibi, kendi bana ve kendi adma var olmad bi
linen bir gerektir. Biimi yaratc dncenin deviniminden
bsbtn ayrmak olanaksz, daha da nemlisi gereksizdir, n
k sanatsal yaratcln ilev ve anlam arptlm olur.
Tarihsel poetika fanusa kapatlm bir bitki deildir-, o
unlukla eskimi, artk kullanlmaz olmu edebi ve teknik ye
niliklerin bir katalogu olarak da dnlmemeli. Mzelik de
il, kendi canl grnts iinde, tarihsel poetika, dnyay im
geler yoluyla kavrama yol ve tarzlarnn toplumsal estetik i
levinin dinamik niteliidir. Tarihsel poetikanm resimli bir ka
talog ya da fanusa kapatlm bir bitki durumuna gelmemesi
iin, edebi anlatm ara ve tarzlarnn her eyden nce geni
bir dnsel ve estetik taban zerinde, sanat kltrnn temel
geliim eilimlerinin, en nemli kazanmlannn nda ince
lenmesi gerekir. Bu noktada poetika slup bilgisine ok yak
lamaktadr, kinci olarak, edebi anlatm aralarnn anlaml
geliimi ve anlamsal ilevi srekli hesaba katlp tanmlanma
ldr.
Tarihsel poetika edebiyatn okurlar zerindeki estetik et
kisini gzard etmez, bu temay kukusuz en genel ynleriyle
ele ahr. Edebi anlatm aralar her zaman yalnzca gerekliin
estetik zmleniini deil, Tolstoy'un dedii gibi, bir sanat
rnnde yanstlan dnce ve cokular araclyla okuru et
kilemeyi, "alamay" da amalar.
Burada unu da belirtmeliyiz . Edebi anlatm ara ve tarz
larnn ilevleri i!e tarihsel dnemlerin kendilerine zg sanat
sal deerlerinin ortaya k arasnda yakn bir iliki vardr.
Deer ortaya koymak baka sanatlarn olduu kadar, edebiyatn
da bir tr st grevidir. te bu yzden, dnyann estetik zmleniinin ara ve tarzlarnn deer yaratc ynlerine de poetika
gerekli dikkati gstermelidir.
Kukusuz, deiik sanat akmlarna bal sanatlarn a
lmalarnn zgn sonulan yalnzca onlarn yeteneklerine,
yansttklar dncelere de, ayn zamanda kullandklar sa138

natsal anlatm aralarnn gcne de baldr. Yaratcln kazanmlan ile gereklik malzemesinin imgelerin diline dnt
rlmesinin ara ve tarzlar arasnda sk bir iliki vardr. Dn
yann estetik zmleniinin deiik ara ve tarzlarnn yaratt
deerler de farkldr. rnein, Rnesans dnemi Fransz ede
biyatn XVII. yzyldaki genre preceur ile karlatrdmz
da bunu grmek hi de g deil. Bu tr karlatrmalar ala
bildiine uzatlabilir.
Tarihsel poetika, deer sorununu, elbstte bamsz bir so
run gibi deil, sanatsal anlatm aralarnn i ynelimlerinin
zellikleri, aratrlmas olarak grr; sanatsal anlatm arala
rnn deer amac, deer geerlilii, kanmzca, tarihsel poetikann belirleyici temalar arasnda yer almaldr.
Tarihsel poetikann ierii ve konusuyla ilgili olarak bura
da gelitirilen gr, sanrz, tarihsel slup bilgisiyle arasndaki
yakm ilikiyi de bir lde aydnla karyor. Edebi srete en
nemli halkay sluplarn geliimi oluturur. slup olgularnn,
birbirini izleyegelmi sluplarn, ne yazk ki varln henz tam
anlamyla kantlayamami bir bilimdalnm konusu olmasnn
nedeni budur. Poetika ile slupbilgisi arasnda srekli bir etki
leim olduuna gre, tarihsel poetika, kendi temel ilkelerinin
bak asndan slup srelerini gerektiince yanstabilir, yan
stmaldr da.
Tarihsel poetikann ierik ve konusu bu alandaki aratr
malarn yneldikleri belli bal temalarla sk skya ilikilidir.
Bizim grmze gre bunlar bir aratrmacnn almasnn
en nemli u drt blmn ierirler: Birincisi, evrensel bir ta
rihsel poetika ortaya koymak; ikincisi, ulusal edebiyatlarn poetikalannm aratrlmas; ncs, edebiyatn belli bal usta
larnn poetikalan ve bunlarn gerek ulusal edebiyatlarn, gerek
se dnya edebiyatnn poetikalarma katklarnn incelenmesi;
drdncs, ruhsal zmleme gibi, gerekliin dolayl anlatm
gibi bir takm poetikalan ilgilendiren tek tek bulgularn yazg
larn, sanatsal anlatm ara ve trlerinin evrimini aratrmak.
Bu drt ana blmn her birinin kendine zg hem genel, hem
de zel sorunlar var kukusuz.
Yukarda saylan bu ynelimler arasnda ne gibi ilikiler
bulunmakta? Tarihsel poetika aratrmalarn hangi srayla y
rtmek daha doru olur? Somut olgulardan balayp sonra da
ha kapsaml genellemelere gemek herhalde daha uygundur.
139

tekilere oranla somut denebilecek bir olgu byk yazarlarn


ya da ayr ayr ulusal edebiyatlarn poetikalar olabilir. Gene
de burada nemli sayda yntemsel sorunla karlalr. Hatta
byk ustalann poetikalarmn belli nitelikleri ortaya konduktan
sonra bile, byle tek tek kaleme alnm blmleri bir araya ge
tirip ulusal nitelikli edebiyatn, hele hele dnya edebiyatnn
poetikasn "ortaya koymak" olanaksz grnebilir. Poetikanm
temelini oluturan ilkelerin bir ou, ortaya kan kompozis
yonlarn erevesi dnda kalr.
Ulusal poetikalar ile evrensel poetika arasndaki ilikiler
daha da karmaktr. Ulusal bir edebiyat teki edebiyatlardan
yaltarak ele alrsanz, onun yaratc kazanmlarm, evrensel ta
rihsel poetikaya katklarn deerlendirmek gleir. Bir eyi
ancak baka eylerle karlatrarak kavrayabiliriz. Ama neyi
neyle karlatracaz? Komu edebiyatlarla m? Ama neden
yalnzca onlarla? Daha "uzak" eylerle karlatrmak bizi ou
kez daha anlaml sonulara gtrr. Ulusal bir edebiyatn kazanmlan, sanatsal yaratcln sanatsal anlatm ara ve tarz
larnn genel evrim srelerinin nda daha iyi deerlendi
rilir.
te yandan, u ya da bu oranda ulusal edebiyatlarn poetikalanna dayanmakszn, evrensel bir tarihsel poetika ortaya
konabilir mi? Bu noktada bir ksr dngyle karlayoruz, ama
sanrz, durum ilk bakta grnd kadar umutsuz deil.
Burada nemli olan nokta, edebi srecin tekdzenlilikten
uzak oluudur. Dnya edebiyatnn geliiminin belli zellikleri
nin ou kez belli zamanlarda belli lkelerde ya da ayn anda
bir ok lkede birden billurlat bilinir. rnein, Avrupa Rnesans, her eyden nce talyan edebiyat demektir; ge-Rnesans ise ngiltere, spanya, Fransa edebiyat. Klasik dnem, hi
kukusuz, en bata Fransa'nn sanat yaratcldr. Aydnlanma
a edebiyat, en tam, en yetkin anlatmn Almanya, Fransa
ve ngiltere'de bulmutur. Evrensel nemi asndan burada de
inilen dnemlere zg edebiyatlarn poetikasyla ilgili aratr
malarn gerektii kadar kullanlabileceini, kullanlmas gerek
tiini sylemeye gerek yok sanrz;
Peki, Rus edebiyat ile br toplumcu halklarnn edebiyat
lar da iinde olmak zere, dnya edebiyat hazinesine bir ok
lkenin nemli katklarda bulunduu bir yzyl olan 19. yzyl
ne olacak? Burada da alamayacak glklerin bulun madii
kansndayz. Bu dnemin sanat alanndaki belli bal baar140

lan apak ortada zaten, tarihsel betimlemeleri bir lde ya


plm durumda. Her ne kadar szmona kk halklarn ede
biyatlar her zaman gerektiince hesaba katlmaimsa da, bu
noktada nemliyi nemsizden, birincili ikincilden ayramamak
diye bir glk yoktur. Gene de 19. yzyldaki ulusal edebiyat
larn sanatsal deneyimleri, evrensel bir tarihsel poetikanm bel
li bir blmnn temelini u ya da bu lde oluturacaktr.
Yukarda sylenenlerden sonra uras aktr ki, dnya ede
biyat sreci bilinmeden, ulusal edebiyatlarn tarihsel poekas
yazamayaca gibi, ulusal edebiyatlarn kazanmalarna ba
vurmayan, onlara dayanmayan evrensel bir tarihsel poetika da
olamaz. Her iki alanda yaplacak almalar arasnda etkileim
olmas gerekir. Ama bunlarn baarl bir biimde gelitirilebil
mesi, tarihsel poetika sorunlarnn zmne baldr. Bizce n
celik bunlara verilmelidir, bunlarn gelitirilmesindeki ncelik
srasnda, tek tek uluslarn edebiyatlarnn tarihsel poetikalaryla ilgili almalar daha ilerdeki bir zamana ertelenmemeli, ie
ikisinden balanmal.
Bilindii gibi evrensel tarihsel poetika, sanatsal anlatm
ara ve tarzlarnn geliiminin eitli evreleriyle ilgilenir. Tarihsellik ile edebilik ister istemez birbirine karmaktadr: Bu
ilkelerden hangisinin nce geldiini sylemek gtr. Edebi
yat allageldii biimde blmlere ayrmak ie yaramaz, n
k edebiyat srecinde uzun dnemlerde merkezka gc ege
mendir.
Kukusuz, gereklii imgeler araclyla zmlemenin yol
ve tarzlarnn ilk kez ortaya kt dnemi, edebi bilincin geli
imindeki "edebiyat ncesi" folklor dnemini dikkate almadan
olmaz. Bu evre, gerek btn halklarn edebiyatlarnda, gerek on
dan sonraki dnya edebiyatnn genel tarihini anlamada son de
rece nemlidir.
Eski dnya, eski zamanlar, edebiyatn, sanatn yeni anlatm
ara ve tarzlarnn oluumu ve geliiminde ok nemli, zel bir
dnemdir. O dnemde en nemli ey, tek tek ulusal edebiyat
poetikalarmn gsterdikleri belli zelliklerdir. Yunan edebiyat
nn poetikas, Latin edebiyatnmkinden apak farklyd; bu her
ikisi de, in, Msr, vb, edebiyatlarnn poetikasmdan farklyd
lar. te yandan, bunlar bir ok ortak zellik de gsterirler, n
k belli bir dnem tarafndan, belli bir dnemin toplumsal ve
tarihsel birikimi tarafndan koullandrlmlardr. Yani eskia
141

edebiyatlarnn poetikalarmn hem kendine zg, hem de ortak


zellikleriyle ilgilenilmesi gerekir.
Ayrca, aratrmac eski dnyann kimi (rnein Yunan ve
Roma) edebiyatlarnda kesin biimini bulmu trlerin oluum
ve evrimini de gzard edemez.
Ortaa edebiyatnda tek tek uluslarn rol, eski ada ol
duu kadar elle tutulur deildir. Bu dnemde edebiyatlararas
farkllklar, her eyden nce, kesin biimlerini kazanan ve ayn
zamanda alabildiine dallanp budaklanan trlerin younluklu
geliimiyle ilgilidir. Bu yzden farkl trlerin, genel ve zel ni
teliklerinin poetikas, ancak ortaa edebiyatnn poetikasyla
ilgili almalarda en iyi biimde ortaya konabilir.
Yeniada, edebiyatn poetikasn da deitiren, edebiyat
srecinin gl etkenleri ulusal etkenler ile sanatsal akmlar
olmutur. Kukusuz, ayrk olan bu olgular, gene de edebiya
tn geliimi iinde hem birbirinden bamsz, hem de birbiriyle
sk skya ilikili olarak yer alan gerek olgulardr. Rnesans
dneminde, aralarndaki etkileim elle tutulur duruma gelmi;
szkonusu dnemde sanatsal retimde ulusal izgilerin rol ak
lk kazanm; sanat akmlarndan kaynaklanan farkllklar, ede
biyat trlerinin farklklaryla birlikte belirginlemitir. Balan
gta ok ak olmasa da, zamanla kesinlik kazanmtr.
Tarihsel poetikann evrensel ilkeleri ile ulusal sanat dene
yimleri arasndaki ilikiden sz etmitik. Burada edebiyat akm
larnn poetikasyla ilgili almalarn temel nemini belirtme
den geemeyeceiz. Sanat akmlar ounlukla uluslararas ni
teliklidir, ama farkl edebiyatlar bu akmlarn iinde farkl l
de yer alabilir ve bu akmlarn o edebiyatlar zerindeki etki
si de farkl olabilir. Somut koullara bal olarak edebiyat akm
lar belli niteliklere brnebilir, kazanmlan da farkl olabilir.
Kimilerinin yereysel bir nemi vardr, kimilerininse uluslarara
s. Sanatsal anlatm ara ve tarzlar iin de dorudur bu. Ta
rihsel poetikay ilgilendiren, dnya edebiyat srecine en byk
katky yapm olanlardr.
Edebiyat akmlar gerekte trlerin geliimine yeni boyut
lar kazandrrlar. Trleri yalnzca etkileyip deitirmekle kal
maz, bir lde onlara egemen de olurlar. Kukusuz, trler ya
psal rollerini yitirmezler, nemlerini srdrrler, ama o dnem
edebiyatnn geliim mant, trlerin poetikasmn, trler ile
edebiyat akmlarnn poetikas arasndaki balantnn, hatta e142

gdm ve bamllk ilikisinin gzden karlmadan ele aln


masn gerekli klar.
zellikle yeniada edebiyat srecinin ayrc zellii, sanat
akmlarnn birarada yanyana var olulardr. Tpk edebiyatn
byk ustalarnn sanat yaptlar gibi, edebiyat akmlarnn or
taya kp birbirlerinin karsna dikilileri, kukusuz farkl ideo
lojik ve toplumsal zlemlerin, toplumsal ve estetik tavrlarn ifa
desidir; bu akmlarn sanatsal anlatm ara ve tarzlar zerin
deki etkisi, edebiyat yaptlarnn dnce ve imge dzeni ze
rindeki etkileri kadar byk olmamsa da, yine de onlarn geli
imine damgalarn vurmulardr. Mevcut sanat akmlarnn il
keleri birbirinden ne kadar farkl olursa olsun, iinde yer aldk
lar dnem bunlar kendine gre kaynatrr ve onlarn edebiyat
sreci iindeki yerlerini saptar.
Bilindii gibi, edebiyat akmlar iinde eitli ynelimler or
taya kar ve gereklii imgeler biiminde zmlemenin birbi
rinden ok farkl yaklamlarn bulup karrlar. rnein 19.
yzyl gerekilii iinde, epikten tutun da psikolojik tiyatroya,
ahlak ve tre edebiyatndan talamaya kadar birbirinden bun
ca farkl ynelimler yer almt. u ya da bu biimde doan bu
ynelimlerin her biri kendi sanatsal anlatm yollarn kendileri
bulduklarna gre, evrensel tarihsel poetikanm bunlar da ince
lemesi gerek.
ok nemli bir sorun da, farkl tarihsel dnemlerde, farkl
.edebiyat akmlar ve trlerince kullanlm sanatsal anlatm
ara ve tarzlar arasndaki sreklilii gstermektir. Dnya ede
biyatnn geliimi, yalnzca, dnyay imgeler halinde alglama
nn estetik gr, ilke ve yollarnn birbirini izlemesinden olu
an bir ey deildir. Byk bulgular, lmsz sanatsal genel
lemeleri kapsad gibi, belli bal ustalarca bilerek kullanld
iin, onlarn grkemli genellemeler yapmalarna yardmc olmu
sanatsal anlatm aralarnn durmamacasna dinamik bir biim
de zenginlemesini de kapsar.
Edebiyattaki sreklilik kavram, kukusuz burada kabaca
izilenden ok daha geni olgular ierir.. Genel olarak dn
len sreklilik, her eyden nce ideolojik-estetik planda ve imge
ler plannda kendini gsterir, ama poetika alannda da etkilidir.
Birinci tr sreklilik, genie incelenmitir, ama sanatsal an
latm aralar tarihindeki sreklilik halkas konusundaki ara
trmalar olduka yetersizdir.
143

Bir kuan, bir dnemin rn olan eyler btnyle bir


sonrakilere aktarld gibi, insan zihninin, insan yeteneinin
btn baarlan yzlerce, binlerce yl yaar. Her tarihsel dnem
de teki dnemlerin edebi basanlar etkilerini srdrrler. Ye
ni bulgulanm sanatsal anlatm ara ve biimleri ile karmak
ilikiler, balantlar kurarak, edebiyata eklektik olmaktan ok,
btncl olan, oul dzleinli bir yap kazandrrlar.
Belli bir dnemin edebiyatnda (taklit bir edebiyat deilse),
oluturucu rol, poetika alanndakiler de iinde olmak zere,
yeni olgu ve bulgular oynar. Yeniliki aramalar ve kazanmlar,
edebiyata geliimim; itici gcdr. Gerek yenilikler, daha n
ceki en iyi kazanmlann zmsendiini gsterir.
Gemi ile imdi arasndaki yakn balar, ikisinin birbirinde yanklanmas, yalnzca "komu" dnemler arasnda deil,
uzak alar arasnda da vardr. Eskian Rnesans edebiyatn
da, Shakespeare ve Cervantes'in de romantik dnemde yank
lanmas gibi.
Hayatn sanatsal anlatmnn tr ve aralan zamanla, ou
kez de ok ksa aralardan sonra, tipiklik ve basmakalptk nite
lii kazanr. Aratrmacnn dikkatini bal basma ekmeye de
er bir olgudur bu, ama gene de kendini yalnzca bunlarla s
nrlamas doru olmaz. Belli bir edebiyatn poetikasmm, daha
sonraki dnemlerin sanatmca zmsenmi kazanmalarnn tek
tek ortaya kanlp betimlenmesi gerekir.
Tarihsel poetika almalannda ikinci ynelim, ulusal edebiyatlann poetikalann tarihsel geliimleri iinde ele almaktr.
Yukanda sylenenlere eklenmesi gereken bir ey daha var: Bel
li bir ulusal edebiyatn temel sanat ilkeleri ancak dnya edebi
yat srecinin genel eilimlerinin nda aydnla kar, dnya
edebiyatna katkda bulunduu kazanm ve bulgular ancak byle
grlebilir. Gelgelelim, ulusal edebiyatlarn hepsinin bu tr bir
sanatsal gizilgc yoktur, hi deilse geliimlerinin her dne
minde yoktur. Gene de ulusal edebiyattan, dnya edebiyatn
da "sesini duyuranlar" ve duyuramayanlar olarak ikiye ayrmak
yanltr. Edebiyat dnyasnda karlkl ilikiler ou kez fark
ldr. lkemizde halklann, gen olanlar da iinde olmak zere,
Sovyet dneminde dnya apnda sanatlar yetitirdiini bili
yoruz: Cengiz Aytmatov, Muhtar Oyezov, Resul Hamzatov, Kaisyin Kuliev adlan bunun en iyi rnekleri.
Ulusal bir edebiyat iin sanatsal deneyimleri farkl ynler
den yorumlamak ok nemlidir, hem ulusal kltrn kendine
144

zgl, hem de uluslararas nemi asndan. Edebiyat ile


halk arasndaki, halkn toplumsal ve ruhsal hayat arasndaki
derin balarn edebiyatn geliiminin balca kayna olduunu
unutmamalyz. Bu adan bakldnda, yalnzca edebiyatn
geliim tarzlarn deil, kulland sanatsal anlatm tarz ve ara
larn da gznne almak, yani poetikay retken bir ilkeolarak
incelemek gerekir.
Bylece, ulusal edebiyatlarn poetikalaryla ilgili almalar,
hem evrensel tarihsel poetika ile ilikisi, hem de ulusal edebi
yatlarn kendilerinin gelime ve yetkinleme, birbirlerini etkile-
yip zenginletirme balam iinde yrtlmelidir.
Bu balamda, poetikalardaki dikkate deer baarlarn, im
ge ve dnceler alanndaki byk bulgularla her zaman ak
madn da belirtmek gerek. Boccacio'nun Elegia di Madonno
Fiammetta's, sanatsal deeri ve sanatsal genellemeleri asn
dan, Decameron'dan daha zayftr, ama bu biraz daha alakg
nll poetikasma karlk, psikolojik zmlemenin ortaya k
ve geliimi asndan nemli bir rol oynamtr. Bu yzden, "no
vella", evrensel tarihsel poetika iin olduka nemlidir. Bu tr
daha baka rnekler de kolayca verilebilir.
Tarihsel poetika almalarnda nc ynelim, edebiyatn
belli bal ustalarnca kullanlm edebi anlatm aralarnn in
celenmesidir. Byk ustalarn her birinin yaratclk yolculuu
na kendinden ncekilerce, ou kez de kendi adalarnca ger
ekletirilmi eylerden baladklarn ve bu arada edebiyatn
eitli alanlarnda kendilerine zg yeniliklerin balatclar ol
duklarn herkes bilir. Byk bir ustann poetikasnda sanatsal
anlatm aralarnn kimileri daha nce kullanlm tarz ve bi
imlerin yinelenmesi ve yetkinletirilmesidir, kimileriyse kendi
bululardr. Ne bilinen eylere yaplan katklar, ne de kendi b
tnlkleri ve tek tek oluumlar iinde zgn bulular, edebi
yatn genel deviniminin dnda kalr. Her ikisi de zamanla
zmlenir ve hem an, hem de daha sonraki zamanlarn ede
biyatn etkiler.
Edebiyatn nde gelen ustalar, ou kez edebiyatta yeni
ynelimlerin balatcs olurlar, ya da bu ynelimlerin gelii
mine yeni ve nemli zellik veilkelerle katkda bulunurlar.
Onlarn yaratc etkisiyle edebiyat trleri dnme urar. B
yk ustalarn poetikaan, hayatn imgelerle betimleniinin tarz
ve aralarnn evriminde btncl bir halkay, bu evrimin itici
glerinden birini olutururlar.
145

te bu yzden, nl ustalarn poetikalarhn incelenmesi


ne, hem evrensel tarihsel poetikada, hem de tek tek ulusal ede
biyatlarn tarihsel poetikalannda yer verilmelidir. Evrensel ta
rihsel poetika, dnya apnda nl ve nemli yazarlardan n
celikle Homeros, Firdevsi, Rustaveli, Dante, Rabelais, Shakes
peare, Cervantes, Moliere, Voltaire, Goethe, Balzac, Byron, Pukin, Mickiewicz, Tolstoy, Dostoyevski, ehov ve Gorki'nin poetikalann aklamaldr. Kukusuz, bu liste, bunun dndaki ya
zarlar iine almayan rnek bir liste deil, alelusul yaplm, bu
yzden de kesinlikten uzak, tartmaya ak bir liste.
Edebiyatn nde gelen^ ustalarnn yaratclk alanndaki ba
arlarnn zmlemesi, kukusuz, ulusal edebiyatlarn tarihsel
poetikasmm temelini oluturur. Ayrca (vurgulamakta yarar
var), tek tek nl ustalarn poetikalar zerine tek kiilik in
celemelerin, edebiyatn geliim srelerini daha geni boyut
laryla kavramamz salayacak incelemelerin saysnn arttrl
mas, olabildiince desteklenmelidir.
Tarihsel poetikada sanatsal anlatm ara ve trlerinin evri
mi olarak tanmladmz drdnc ynelimin ana izgileri ye
terince ak grnyor. Bu aratrma, tek tek btn sanatsal
anlatm aralarnn tarihini olduu kadar, edebi trlerin tarih
sel geliimi gibi olgu ve srelerin incelenmesini de kapsar; r
nein epik, lirik, iir, tiyatro, dzyaz ve kouun eitli trleri
nin geliimi gibi. Kukusuz tarihsel poetikanm genel bir tart
mas yaplrken bu temalara deinilecektir, ama burada da anl
mas gerekir. Tarihsel poetikann eitli blmlerinde, hi ku
kusuz, romandan sz edilecektir, ama romann sistemli bir ta
rihi verilmeyecektir. Bu, iir, tragedya, komedya gibi teki trleriin de dorudur. Burada sralanan sorunlar aratrlmadk
a, tarihsel poetika eksik kalr, en nemli olgularn zmleme
sine yer vermemi olur.
Btn bunlarn yan sra, poetika alannda tek tek bulgula
rn yks ve yazglar da ok ilgintir. Aratrma sorunlar ara
snda psikolojik zmlemeden ve gerekliin dolayl anlatmn
dan sz etmi bulunuyoruz, Daha baka konular da sralana
bilir; rnein, dnya edebiyatnda yazar ve anlatc ben'in duru
munun geliimi, tiyatroda diyalog ile monologun ilikisi gibi.
Bu konuda yalnzca bir rnek vermek istiyoruz: Bir sre n
ce aklmza bir aratrma yapmak geldi, acaba oyuncunun sah
nede kendi kendine yksek sesle konumas yntemi ne zaman
146

ve hangi koullarda balayp, daha Sonra nasl ortadan kalkt"?


Aratrmamzn sonunda, Eski Yunan Edebiyatnda bu ynte
min kullanldn grdk. Daha sonra ta 19. yzyln ikinci ya
rsna kadar Bat Avrupa ve Rus Edebiyat tarihi boyunca hep
kullanlm. Daha sonra yava yava ortadan kalkyor. ehov
kullanmyor, 20. yzyln teki yazarlar da yle. imdiyse hi
yok. Bu bize ilgin grnd. Tiyatrodaki bu kk nemsiz yn
tem bir ok eyleri yanstyor olabilir, ama ksa bir yazda e
itli ynleriyle ele almak olanaksz. Gerekliin sanatsal zmIeniinin tarz ve aralarnn tek tek incelenmesinin anlaml ve
ilgin olabileceine inanyoruz.
Grld gibi, geni boyutlu bir incelemenin yaplmas
dnlyorsa, tarihsel poetikann, deyim yerindeyse, iki boyu
tu var; biri yatay boyut, yani tarihsel katmanlar, tekiyse dikey
kesit. Bu kesit, ilkin farkl dnemlerin poetikalannm geliimin
deki sreklilii, ikinci olarak da dnyann estetik zmleniinin
ayr tr ve biimlerinin tarihini kapsyor.
Baka bir ok giriimlerde olduu gibi, bilimsel aratrma
da da, yalnzca en yakn tasarlar deil, daha uzak olanlar
da gzden uzak tutmamak gerekir. Bir baka noktay daha be
lirtmeliyiz. Yakm amalarla yetinen kii, kk ayrntlarn iin
de boulup yolunu yitirebilir. te yandan, yalnzca uzak ama
lara bakmak, gerek yenilikler yapma ve gerek alma enerji
sinde azalmaya yol aabilir.
Tarihsel poetika almalar srdke, ada edebiyatn
poetikasyla ilikisi giderek artacaktr. stelik, ada edebiya
tn sanatsal anlatm aralarnn daha derinlemesine incelenme
si iin bir temel oluturacaktr. Ayrca, bu aratrmalar, ada
edebiyat etkinliinin poetikasnm eitli yn ve zelliklerini
kapsaml bir biimde tanmlayan kitap ve yazlann oalmas
na da byk oranda nclk edecektir.
KOTLAR
(1) V. Vinogradov, Stylistics. Theory of Poetic Speech Poetics (slupbgisi. grsel Sylem Kuram. Poetika), 1963 s. 184.
(2) V.M. Zirmunski, Theory of Literature. Poetics, Stylistics (Edebiyat
Kuram. Poetika, slupbilgisi), Leningrad, 1977, s. 15.
(3) A.g.y., s. 28.

147

FELSEFE HABERLER

ARAP LKELERNDE FELSEF DNCENN


GNCEL SORUNLARI

Karl MELZER*
ev.: Ulu NUTKU

1967 asker yenilgisi Arap lkelerinin toplumsal hayatnda


birok bakmdan duraklamaya neden oldu. Arap halklarnn
ulusal kurtulu mcadelesi kendi devletlerine sahibolma ve si
yasal bamszl savunmada (Filistin halk hari) gerekten
nemli baarlar elde etti-, ama ikinci aamalarnn karsnda
duran grevler, yani iktisadi bamszln ve toplumsal iler
lemenin gereklemesi, baz devletlerde gecikti; Msr'da ise ge
ri atld. Dier yandan, bu lkelerin siyasal rejimleri 70'li yl
larda glerim pekitirdiler ve egemen snf glerinin aydn
szcleri, en yakn gemiin toplumsal tecrbelerini teorik i
leme frsatn buldular-, buna felsefi teori de dahildi. srail'in
Haziran saldrsnda yenilgilerinin yaratt ok ve kapitalist ge
limenin ksmen felaket getiren toplumsal sonular, Arap halk
larnn zbilinlerini derinden sarst, smrgecilie kar mu
zaffer mcadelenin birok deer ve kavramna glge drd
ve Arap lkelerinin dnce hayatnda keskin aynmalara yol
at.
Felsefi dzeyde bu durum, Arap kurtulu hareketinin ba
hedefinin daha da sorunlatrlmas biiminde ortaya kt: z
grlk, yani bamllktan, gerikalmlktan kurtulu ve ilerle(*> Kari MELZER: Felsefe doktoru, Afrika ve Yakndou Bilimleri Bl
m, Leipzig.
148

menin gereklemesi. zgrlk nasl mmkndr? sorusu Arap


lkelerinin felsefi dncesinde gittike merkezi sorun haline
geldi. Felsefi uran Arap blgelerinde gittike ykselen mevki
ve deerini, says kabark ve nitelii yksek felsefi yaynlar ka
ntlyor. Bunu bir dizi Felsefi Toplantlar da gsteriyor; rn.:
"Arap Anayurdunda Uygar Gelimenin Bunalm" (Nisan 1973,
Kuveyt), "Miras ve Kurtulu" (Nisan 1979, Rabat), "Aklama
Bilimi (Felsefe) Birinci Dnya Kongresi" (Eyll 1980, Trablus).
"Yazglar nnde Araplar" (Ekim 1980, Tunus).
Bu eilim, rdn'n Amman niversitesi'nde 5-10 Aralk
1983'te yaplan "Birinci Arap Felsefe Kongresf'nde belli bir do
rua ulat. Bu kongreye nde gelen 30 Arap felsefeci katld.
Dierleri arasnda, Felsefe Blm Bakanlar (yneticileri) da
vard: skenderiye niversitelerinden Ahmad Subhi, rdn ni
versitesinden Ahmad Madi (ayn zamanda kongre organizasyon
komitesi bakan), Muhammed V. Rabat niversitesinden Said
Binsaid, Kuveyt niversitesinden Fuad Zakariya, Beyrut Ame
rikan niversitesinden Maid Fahri, Kahire Ayn ams niver
sitesinden Murad Vahba ve Lbnan niversitesinden Mu'in Zi
yada. Onlarn yan sra Tunus, Aden ve Kahire niversiteleri
temsilcileri de katldlar. Lbnan'da yaymlanan "Arap Felsefe
Ansiklopedisi" ba redaktr Muhammed Zayid, Paris'te bir Bir
lemi Milletler Enstitsnde alan Msrl sosyolog Anwar 'Abd
al-Malik* ve serbest alan Lbnanl felsefeci Nazif Nazzar.
Bu kongrenin en nemli ierii, bata orada ortaya konan
15 alma olmak zere, imdi bir tutanak cildine gemitir: Afalsafa fi'1-watan al-'arabi al-muar (Bugnk Arap Yurdun
da Felsefe), yay.: markaz dirasat al-wahda al-'arabiya (Arap
Birlii Aratrmalar Merkezi), Beyrut 1985, 336 sayfa.1
Katlanlardan anlalabilecei ve Ahmad Madi'nin selm
lama konumasnda vurgulad gibi, kongre yksek okullarda
felsefe retimi konusunu grmek iin toplanmt; ama ko
numaclar ok daha geni boyutlar izmek iin bu frsattan
yararlandlar. Felsefe ve Arap toplumu, felsefe ve Arap tarihi
konularna girdiler. Bylece hem felsefi sorunlar incelemenin
anahatlan ortaya karld hem de ideolojik snrlar delindi. Bir
yandan lkelerinin toplumsal gerekliinin bilgisini edinmek
(*) zel adlar yazmam (transkripsiyon) olduundan, Trke seslendire
rek daha da zelletirmek gerekmezdi. rn.: Enver Abd l-Malik.
149

iin dnyagrsel-yntemsel gereleri retmeye (ge burjuva


felsefesiyle hesaplamada ar basarcasma) altlar; dier yan
dan felsefenin zn genel-toplumsal olana deil, zel-Arap
olana baladlar; bir Arap felsefesi ve "nc dnya" felsefesi
arayna girdiler ve ii snfnn bilimsel dnya grn kerre iine tklmlktan kardlar.
Arap lkelerinin tarih zgllnce belirlenen oturumlar
da felsefeciler bir dizi temel sorular atlar: Felsefe nedir ve ne
olacak? Felsefenin dinle ilikisi nasldr? Yresel felsefe mira
sna tavr nasl? Bat felsefesine (Marx felsefe dahil) tavr
nasl? Felsefeyle Arap gereklii bants nasl?
Bu felsefi abalan teorice en derin ve ierike en kapsayc
dile getiren kii Kahire niversitesi'nden Hasan Hanafi oldu.
"Kltr Durumumuz" bildirisini yaymclar hakl olarak kita
bn bana koydular (s. 13-42). Hanafi u tanm verdi: "Felsefe
zaman ve mekn olmayan, toplumu olmayan, kltr olma
yan salt dnce deildir. Felsefe bir ada oluan, bir kuaka
gelitirilen, bir topluma hizmet eden ve bir kltre anlatm ka
zandran dnce sistemidir" (s. 13). Arap lkelerinde felsefe
bunalm geiriyor, nk "felsefecilerimiz olduunu ya da fel
sefe yaptmz syleyemiyoruz" (s. 19).
Hanafi bu "kltrel durumun" grnmn anlatt:
1) "Eski mirasa tavr, nk biz bir miras toplumuyuz, ulusal
bilincimiz eskiye hep aktr."; 2) "Bat mirasna tavr.2 Bu bi
zim ulusal bilincimizin temel direklerinden, yurtsever ve bilim
sel dnce kltrmzn dorudan bilgi kaynaklarndan biri
si olmaya balad."; 3) "inde yaadmz ve bilin duyarl
mz, farknda olalm ya da olmayalm, dolduran gereklie ta
vr." Bu, "bilgiye itilim olabilirdi, karar vermede ynlendirici
olabilirdi, dorudan duyumsal kavrayla, yani dolaysz rasyonal teori kurarak bilginin tek kayna olabilirdi" (s. 15).
Bu durum (diye devam ediyor Hanafi) tartlmyor; mirasla
meguliyet gereklikle ilgilenmede bir yk oluyor; bylece "pra
tikte yurtsever birlik, teoride ulusal kimlik kenara itiliyor" (s.
15). Kltr ve felsefede bunalm her grnmde da vuru
yor; zmirasa bak yabanclayor, "orientalistler"in bak tar
z haline geliyor, kendine zg bir bak olmuyor Cs. 16). Bat
nn felsefe miras ortamndan kopuk retiliyor, "sanki Descar
tes, Kant ve Hegel, Marx, Nietzsche, Husserl, Bergson, Sartre,
Merleau-Ponty ve Heidegger prldayan yldzlarm gibi" (s, 18).
150

Ve nc boyut btnyle yitti: "Bizde felsefe aktarmaya d


nt, ya eskilerden ya da modernlerden aktarmaya; gerekli
in dorudan teoriletirilmesi yitti. Dnsel kltr bir yanda
duruyor, gereklik br yanda, anlalmam bir gereklik ve
salt biimsel, ieriksiz bir bilin" Cs. 19). Hanafi bir zm,
grnm arasnda dengenin yeniden kurulmasnda ve zel
likle, gereklikle uramann felsef metinlerin incelenmesinden
nce gelmesi gereinde buldu. Bunun salanmas felsefenin bi
limsellii sayesinde olacaktr.
Bildirisinde daha sonra kendi alternatif taanlarn akla
maya geti. Yresel felsefe mirasnda rasyonal ve bilimsel e
lerin ayklanmasn ve st dzeye karlmasn talebetti (karl.
s. 21-27). Ayrca, dncenin "Batllamas"na yol aan, "Bat"
felsefesinin srf evrilmesi ve zerinde dnlmeden sunulma
s alganlndan vazgeilmesi arsnda bulundu. Bat felse
fe miras daha ok evrensel-insan miras olarak grlmelidir
Bu mirasta slam'n da iskolastik dnemde ve Renaissance'da
belirgin pay olmutur (s. 30-33).
Gereklik konusunda.- "Kltrn yreinde varolan, dn
ce olarak ondan doan ve etki olarak ona dnen kltr" (s. 37),
gerekliin u karmamyla uralarak ilerletilecektir: 1) "Arap
topraklarnn igal ve apullardan kurtulmas"; 2) "Snf ayr
malarna kar karak, servet dengesinin yeniden kurulmas";
3) "Bask ve uranla kar karak, zgrlk ve demokrasinin
gerekletirilmesi." (s. 37 f.)
Hanafi, ikinci aamasnda bulunan Arap blgelerindeki ulu
sal kurtulu hareketinin toplumsal gelime ynndeki balca
grevlerine [ulusal-.] burjuvann gzlem kulesinden aka tm
soyutlamayla bakarak, felsefenin konusunu belirledi: "Felsefe
nin yalnz bir konusu vardr: zgrlk; kurtulutan baka hede
fi yoktur" Cs. 39). Hedef tasarlarm yle kesinletirdi: "Arap
ulusunun birliinin gereklemesi", "Batllamaya kar zde
liin gereklemesi", "Geri kalmln almas ve ilerlemenin
baarlmas", "Kitlelerin harekete geirilmesi." Hanafi, yle
zmleyerek bitirdi: insana, gereklii iinde ynelme geerli
klnmaldr (s. 39-41).
Arap meknnda felsefi yaratmann temel bir sorununu da
Msrl Fuad Zakariya dile getirdi: "ada Arap toplumunda fel
sefe ve din" (s. 43-69). literatrde sk sk "byk rasyonalist"
diye saygnlk verilen Zakariya, felsefeyle dinin ayn ierii ol151

duundan kalkarak, aralarndaki farkn yalnzca dnce tarz


ve yntemlerde bulunduunu syledi. unu belirtti: "Ama bu
rada en nemli olan, bizim, eer ada slm'n felsefeye kar
tavrna klar yapacaksak, daha bata aka sylememiz ge
rekir ki, bu sulamalar slm'n kendisine deil, ada Msl
manlarn dinlerini anlay tarzna yneltilmektedir" (s. 45). Din
evrelerinin felsefeye ve felsefecilere yalnz dnsel kalmayan
basklarnn ne gibi sonular dourduunu arpc biimde bel
geledi ve hakl ikyette bulundu (s. 46 f., 62). Sze devamla akl
ve mantk (s. 51-54), hakikat fs. 54), siyasal demokrasi (s. 56),
zamana ilikin tavr (s. 58) ve insan gr Cs. 60) konularnda
felsefeyle slm'n karkarya gelmelerini tartt. Sonra felse
fenin alakgnll grevini belirtti: "Din dncenin ou kez
derine inmeden kulland yahut da anlamlarnn yeniden be
lirlenmesini gncel deimelerin gerektirdii baz kavramlara
k tutmak" fs. 67).
Hanafi ve Zakariya'nm anahatlarm izdikleri balca so
runlar, dier katlanlarca farkl younluk ve nitelikte farkl yn
lerden ele alnd. rdn Oniversitesi'nden Adil Dahir, "Arap
toplumunda felsefenin rol" almasnda Cs. 71-91), felsefenin
toplumsal ilevini znde eletirel-deerlendirici olarak belirt
ti. Modern "Bat" felsefesine iddetle att; nk eletirel ilevi
ni yerine getirmiyor, "egemen ideolojT'nin silah oluyor, "tutu
cu-ideolojik" rol oynuyor Cs. 71). Dahir'in kansnca Cama buna
sonuna kadar katlmak mmkn deil), ayn durum, Arap fel
sefesinde de var: o da soyutluk, kibirli yanszlk, bilim uakl
Cscientisizm), biimsel aklclk ve akademizm peindedir Cs.
77 f.). Arap felsefesini, "epistemolojik, antropolojik ve lojik hapisanesinden kurtarmak iin" (s. 89), akla gvenmek ve eletiri
yapmak gerekir. Balca dileini yle zetledi: "zel olarak fel
sefenin sorunlarn deil, genel olarak insann sorunlarn fel
sefenin temel k noktas olarak semeliyiz" Cs. 91).
Sacid Binsacid CRabat), "Gnmzdeki Arap dncesinde
felsef akmlar ve mirasa tavr: giri notlan" bildirisinde Cs. 93100), Arap lkelerinde yaygnlaan miras tartmasn tahlil et
ti. Yeni etkilenmelere deindi ve Marx Arap felsefecilerden,
onlarn konumunu reddetmekle beraber, sz aan az saydaki
konumaclardan biri oldu. Miras ve felsefe zerine grleri
soyut paralar ve tarihd kaldndan, karmlar, Avrupa d
nce tarihiyle su gtrr paralellikler kurmadan ve "eski-modern", "Dou-Bat" gibi kurgulardan teye geemedi.
152

Ahmad Subhi (skenderiye), "Arap yurdunda slmi felse


fe dorultular (1960-1980)" balkl bir bildiri sundu (s. 101-119)
"slmi" sfatn semesi, teorik bir programa iaret ediyordu.
Ona gre, slm Arap kltrn byk yapan belirleyici etken
di; bu nedenle, "Umma'nn kltrel kiiliinin yeniden keff'ni
talebetti. Arapada, hem islm mmet, hem de ulus anlamna
gelen "Umma'nn yaratc manev varl" yeniden kazanlmalyd (s. 118). Subhi 19. yzyl ortasndan beri Arap lkelerinde
felsefe tarihinin nemli sayfalarn derleyip yorumlad. Msl
man reformcularn isteklerini yeniledi: eskinin donuk kopyas
n ekmekten uzaklalmah; bunun yerine din-hukuk kaynak
larn zgrce yorumu gemeli.
Aden niversitesi temsilcisi Mahmud Amin al-'lim'in Arap
toplumunda Marsc felsefenin szcs olarak krsye k, si
yasal ve bilimsel nedenlerle byk nem tayordu. "Msrda
Lise 2'de felsefe retim yntemi iin metin ve tutum" bil
dirisinde (s. 126-149), orta retim kitaplarn tahlil etti. Bun
lar, ileri gelen felsefeciler olan Yusuf Karam, brahim Madkur
ve Zaki Naib Mahmud tarafndan, modern Msr tarihini
aamada kapsayacak biimde yazlmlard: 1952 Devrimi nce
si, Nasr Dnemi ve Sadat ynetiminde kapitalist restorasyon.
Al-'lim, deien siyasal kmelenmelerin felsefe sorunlarna
bakta farkl arlk ve vurgulamalara nasl yol atn, ama
hibirinin, burjuva ideolojisinin ortak temelini terkedemediini
gsterdi. Kongre kitabnda bu almaya verilen saygn mevki,
stn nitelii iin sadece bir son sz anlamna gelmez.
rdn niversitesi'nden Adib Nayif Diyab, "Akademik a
lmalarmz ve ada Arap felsefesinin douu"nu aklad (s.
151-169). O da Hanafi'nin ' grnm" ile zde olan, felsef
dncenin mihveri zerinde durdu: a) Eski metinlerin ksr
ca incelenii zamanmzn grevlerine uygun dmyor; b) "Ba
t" felsefesi toplumsal geliimin temel sorunlarndan kamyor,
para alanlara kayyor ve bylece her iki uran yarar ancak
arta bal oluyor; c) "Modern Arap dncesi ve onun konu
su... bizim siyasal- toplumsal sorunlanmzdr. zgl anlamnda
bu felsefe deildir, nk gncel kltrel ikilemlerimizle ura
r" (s. 163). Bu sorunlar pek az sayda Arap felsefeci ortaya
atmtr; dnyagrsel bir yntem gelitirmek zorunludur; by
lece historizmin, dil-analizinin ve fenomenolojinin bir sentezi
gznne getirilecektir Cs. 168 f.).
153

Dr. Ahmad Madi (Amman), gncel Arap felsefesinde zel


likle Zaki Naib Mahmud'un urayla nemli bir akm haline
gelen mantk pozitivizmi ele ald: Yeni-pozitivizm ve ada
Arap felsefi dncesinde mantk analiz" (s. 171-202). Madi, 20
Arap felsefecisinin mantk pozitivizmle ilgili yazann inceledi
ve onlarn bu felsefede ngrdkleri yntem-dnya gr ay
rmn; tam kesin mantk ve dilsel-analitik incelemelerin genel
uzlam yoluyla bilimsel onaylanmasn ve pozitivizmin dnyagrsel nermelerini reddetti.
Kanal 'Abd al-Latif CRabat niversitesi), "ada Arap
dncesinde Bat felsefesi karakterinin varl" zerinde ko
nutu (s. 203-214) ve u sonular kard-. 1) "lhiyat dn
cenin egemenlii, ada Arap teori retimi alannda felsefi te
ori-pratiin zorunlulukla yok olmas demektir"; 2) "Bamll
n sregitmesi sadece Batl bir dnce oluturmutur: kk
leri bizim tarihimize yabanc bir tarihte olan dnce...";
3) "Felsefi-teorik eylem... bir sekinler dncesidir"; 4) "Bu d
nce toplamacdr (elektrik) ve nedeni felsefe tarihi boyunca or
taya kan felsefelerle eletirel-tarihi ilginin yoksunluudur" (s.
213). Konumacnn talebi "ifte eletiri" uygulamakt: hem ken
di miraslarna, hem "Batl" felsefeye (s. 213).
Rabat niversitesi'nden Muhammed Waqidfnin< bildirisi,
"Yusuf Karam: ada Aristotelesci metafizik" (s. 215-236) ve
Maid Fahri'nin "Hmanist sanat olarak felsefe" bildirisi (s. 239251), ierik bakmndan birbirine skca balydlar. Waqidi, Karam'n Ortaa Arap felsefesindeki Aristotelesci gelenek izgi
sini zamanmzda canlandrma giriimiyle hesaplaarak, buna
"tarihsizlik ve soyutluk" (s. 232), "nsann tarih ve toplumsal
boyutunun yoksunluu" fs. 233) derken, Fahri Platoncu gelene
e tutundu ve "imkn gerekletirme" felsefesi nerdi Cs. 246);
bu felsefe, imdiki toplumsal duruma uygulanabilir bir dnya
gr sunacakt.
Rabat niversitesinden 'Abd as-Saam Bin'abd al-'Ali, "Magreb'de felsefi dncenin ufuklar" bildirisinde, mevcut felsefi
tutumlar inceledi. Al-'Arwis'in mirastan ayrlma ve "tarihi
marksizmi alma" tezinden uzak durarak, al-Gabiris'in tezini savundu: miras adalatrmak, eletirerek benimsemek; mira
sn l bilgi yn olan ierii deil, ideolojik-yntemsel ilevi
canlandrlmaldr (s. 257).
rdn Sanayi ve Ticaret Bakanlndan Dr. brahim Badran
154

(konusu: "Arap zihniyeti zerine", s. 275-289), teorik dnceyi


kitle bilinci ve sosyal psikoloji balamnda ele alarak, zihniye
tin nemli lde kopukluk ve tutarszlkla dolu olduunu, n
k yzyllarca sren kokuma ve yabanc egemenlii tarafndan
ekilsizletirildiini belirtti. Toplumsal deiim, "Batllama ve
yabanclamaya gtrmtr, dnceyle tarihin ban kopar
mtr" (s. 281). Bir "teknolojik zihniyetin yaratmas"n, bunun
modern bilim ve teknik ama uygun olmasn talebetti.
Modern dnceyi kavramada dil bakmndan karlalan
glkleri, rdn niversitesi'nden Salman al-Badur sorun
edindi: "Arap dilinde felsef terim sorunu" (s. 291-304). Modern
Arapada olgunlamam felsef terminoloji yznden doan
byk glklere deindi; kavramlarn trediMeri dildeki gibi
Arapa metinlere uygulanmalarnn yarar ve zararlarn tart
t. Arapann zengin imknlar tutarl bir felsefi terimbilgisi iin
kullanlmaldr diyerek, bunun dilsel olmaktan ok, felsefi bir
sorun olduunu hakl olarak ileri srd.
Eldeki malzeme tmyle ve aka unu yanstyor: gn
mzde Arap lkelerinde felsefe derin bir deime sreci iinde
dir. Hanafi'nin dile getirdii felsefe bunalm, Arapadaki burjuva-Avrupa felsefesinden burjuva-Arap felsefesine geiin he
nz tamamlanmam olmasndan douyor. Felsefe tarihi al
masnda metinlerin tekrarlanmasndan, toplumsal gerekliin
renilmesi ve deitirilmesi iin felsefe tarihiyle uramaya
gei henz eksik.
Bu gibi ierik sorunlar yannda, tutanak cildi tkongre ki
tab) bir dolu ayrntl bilgi veriyor. Dnrleri okurlara ta
ntma amacyla konulan "kimlike" nemli; ama arada u bilgi
de veriliyor: yedi Suudi Arabistan niversitesinin hibirinde fel
sefe blm yok. Katlanlarn alma ve bildirilerinde verdik
leri kaynaklar, Arap lkelerindeki gncel felsefi yaynlarn tam
bir bibliyografyasn karmaya yeter.
Kongre, bir "Arap felsefe cemiyeti" kurulmas niyetinin
aklanmasyla faaliyetini bitirdi. Bu cemiyet u konular ara
tracaktr.- Arap felsefecilerin abalarnn birletirilmesi; ulus
lararas kongrelere, kurumlara ve birliklere katlmalar; henz
felsefe blmleri olmayan Arap niversitelerinde bu blmlerin
kurulmas iin almalar; ada Arap dncesinin Arap ni
versitelerinde renilmesi; Dou ve "nc dnya" felsefeleri
nin incelenmesi; felsefe retiminin orta dereceli okullara ve
155

fen fakltelerine daha da yaylmas; bir tm-Araplar felsefe der


gisinin karlmas; sreli felsefe kongre ve seminerlerinin d
zenlenmesi ve ba eken ada Arap filozof ve dnrlerin
eserlerinin yaymlanmas. Bu niyetlerin gereklemesi iin g
rmeler Kuveyt niversitesi'nde yaplacaktr; bunun iin daha
kongre esnasnda, orann felsefe blm bakan Dr. Fuad Zakariye ile ilk temaslar yaplmtr.
NOTLAR :
(1) Kerredeki btn sayfalar bu cilde aittir. Sonradan rendiime gre
(Kasm 1986), bu kongrenin ikinci bir tutanak cildi Kahire'de hazrlan
maktadr ve bildiriler zerine tartmalar da ierecektir.
(2) "Bat" miras ve "Bat" felsefesiyle ncelikle Avrupa ve Kuzey Ame
rika etkileri kastediliyor. Kongre esnasnda "Batl" terimiyle ge-burjuva felsefesi de kastediliyordu.

156

FELSEFE BBLYOGRAFYASI
ARAP HARFL TRKE FELSEFE KTAPLARI
KAYNAKASI (1849 - 1928)*

Kadir YERC
A. Fahri, Benjamin Frank
lin, Istanbul, 1307 11891],
stepan Mat., 79 s.
Abdullah Cevdet, Bir zeka
y feyyaz; Doktor Gustav
Le Bon'un ilm ve tefekkr
aleminde grd i, stan
bul, 1925, Necm-i stikbl
Mat., 112 s.
Abdullah Cevdet, Cihan- tslma dair bir nazar-i ta
rih ve felsefi, stanbul,
1922, Necm-i stikbl Mat.,
32 s.
Abdullah Cevdet, Dima ve
melekt-i akliyenin fiziyolacya ve hfzsshhasi, s
tanbul,
1919,
Matbaa-i
mire 426+26+10+3 s.
Abdullah Cevdet, Fenni ruh
Dima ve ruh-tefekkr-vicdan ve tefekkr, stanbul,
1911, Matbaa-i tihad 136
s., (Dr. Karl'u mektuplar
n iermektedir).

Abdullah Cevdet Fiziyolacya ve hfzsshhat-i dima


ve melekt-i akliye, stan
bul, 1894, Mahmut Bey
Mat., 212+12 s.
t Abdullah Cevdetl, Fnn
ve felsefe. Tarih-i tesvd.
Tabasmas.
(Cenevre!,
1309 [1897, 31 S.
Abdullah Cevdet, Fnn ve
felsefe, 2. tb.; Msr, 1906,
Matbaa-i tihad. 49 s., Ktphane-i tihad Adet: 6.
Abdullah Cevdet, Fnn ve
felsefe ve felsefe snihalan,
3. tb.; stanbul, 1912. Mat
baa-i tihad, 159 s., Ktphane-i tihad Adet: 6.
Abdullah Cevdet, Hadd- te'dib Ahmet Rza Bey'e ak
mektup, Tab'- sni (ikinci
basm); stanbul, 1912. Mat
baa-i tihad, 72 s.; (lk ba
sm: Paris, 1903).

Ayn ad tayan bir almamz, Gnmzde Kitaplar Dergisi'nin 19,


20/21 ve 22. (Temmuz, Austos/Eyll, Ekim 1985) saylarnda, 246 yap
tn kaynakas verilerek yaynland. Bu almamzda ise, saptadmz
50 dolaynda yeni yapt daha verilmi, kimi yaptlarn eksik kalm bil
gileri tamamlanmtr.
157

Abdullah Cevdet, ki emel.


Kahire, 1316 [1900. Osman
l ttihat ve Terakki Cemi
yeti Mat., 32+3 s.
Abdullah Cevdet, ki emel,
12. bs.l, Msr, 1906. Matbaa-i tihad, 32 s.; Ktphane-i tihad Adet: 4.
Abdullah Cevdet, ki emel,
3. bs., stanbul, 1914. Matbaa-i tihad 31 s.; Ktphane-i tihad Adet: 83.
Abdullah Cevdet, Uyannz!
Uyannz! Msr, 1907. Matbaa-i tihad 36 s.; Ktphane-i tihad Adet: 9.
Abdurrahman
Ltfullah,
Din'in birlii, dolaysyle
tabiat, madde, kuvvet, mil
liye nazariyelerinin sktu,
stanbul,
1337
[ 19211,
Necm-i stikbal Mat., 23 s.
Abdurrahman Sami [Paa],
Rumus-ul hikem, stanbul,
1287 (1870, eyh Yahya
Efendi Mat., 128 s.; (Arap
a evirisiyle birlikte yeni
basm: Trablus am: 1312,
(1894i, Matbua-l belaga
168 s.).
Abdurrahman eref, lm-i
ahlk, stanbul, Mekteb-i
Mlkiye-i hne Litograf
ya Destgh, Tabasmasi; 5.
snf, 1314/1316 (1898-19001.
136 s.; 6. snf. 1312/1313
[1896-18971. 127 s.; Matbaa-i
mire 1316 [1900. 150 s.;
Abdlhakim Hikmet, Elhac,
Felsefe ve hikmet, Paris,
1903, Imprimerie de l'Est158

Quest, 41 s.; Klliyat- Hik


met, CZ: 1.
Ahmet Canib, Cmel-i hikemye-i Trkiye, Kastamonu,
1309 11893]. Vilayet Mat.,
22 s.
Ahmet Hamdi, Hikmet-i slyasiyye, stanbul, 1328
[19121. Edep Mat., 341+3 s.
Ahmet Hamdi irvan!, Makalat-l-urefa fi mesail-ilhkema, stanbul, 1285
I1868. Tasvir-i Efkr Gazetehanesi, 84 s.
Ahmed Hamdi, Mantk, s
tanbul, 1293 [1877, el-Hac
Mustafa Efendi Mat., 24 s.
Ahmed Hamdi irvan, Muh
tasar mantk, stanbul,
1299 [18831. Babli'de 10
no.'lu Mat., 40 s.
Ahmet Mithat, Ben miyim
hikmet-i maddiyeye md
faa, stanbul, 1308 [1892.
Tercman- Hakikat IMatJ,
124 s.
Ahmed Mithat, Beir Fuad,
stanbul, 1887.
Ahmet Mithat, Durb-i emsl-i Osmaniyye hikemiyyatnn ahkmn tasvir, s
tanbul, 1874/75, [Ahmet
met Mithat Mat.i, 224 s.
Ahmet Mithat, Felsefe-i zenan, stanbul, 1287 ]1870[,
Muharririn zatna mahsus
matbaa, 196-298 s; (2. ba
sm: stanbul, 1292 [1875,
Krk Ambar Mat.).
Ahmet Mithat, Hali-lukad,
stanbul, 1307 11889 L

Ahmet Mithat, lham ve taglitat. Psikoloji yani fenn-i


menafi el-ruha dair baz
mlhazat, stanbul, 1884.
Tercman- Hakikat Mat,,
176 s.
Ahmet Mithat,
Schopenhauer'in hikmet-i cedidesi,
stanbul, 1304 I1888, Ter
cman- Hakikat Mat., 155 s.
Ahmet Mithat, Tarih-i hik
met.
Ahmet Muhtar, Hikmet-i te
fekkr meal-i Fikret, s
tanbul, 1318 [19021, Mah
mud Bey Mat., 53 s.
Ahmed Muhtar, Hulasa-i
mantk,
stanbul,
1312
11896 i, lem Mat., 23 s.
Ahmed Rasim, Cmel-i hikemiye-i Osmaniye, stanbul,
1303 1887J. irket-i Mrettibiye Mat., 64 s.; Osmanl
Ktphanesi Adet: 6.
Ahmet Rza, Birinci layiha,
Cenevre, 1313 11897).
Ahmed am'i, Hlsat'1-ahlk, stanbul, 1323 (19071.
Asr Mat., 63 s.
Ahmet uayp, Hayat ve ki
taplar,
stanbul,
1326
1910, Matbaa-i Hukukiye,
407 s.; (lk basm 1901'dedir).
Akura Yusuf, Muasr Av
rupa'da siyasi ve itimai fi
kir cereyanlar, stanbul,
1926.
Ali rfan Eriboz, ilm-i ah-

val-i ruh, stanbul, 1909, Ru


en Mat,, 101+2 s.
Ali rfan Eriboz, lm-i ahval-i ruh, 2. Basm, stan
bul, 1922, 95 s., kbal K
tphanesi.
Ali Kemal, lm-i ahlk, s
tanbul, 1330 I1914. Sabah
Mat., 300 s.
Ali Read, Faizm, stanbul,
(1348 ?) Kanaat Mat., 126 s.
Alinecippaazade A. Hamdi,
Mahiyet-i a k , stanbul,
1881. Mahmut Bey Mat.,
21 + 1 s.
Ali Rza, Hulasa-i akaid, Ada
na, 1316 I1900, Vilayet
Mat., 108 s.
Ali Sedad, Nizan-l ukul,
fi'1-mantk ve l'usl, [stan
bul, 1303-1887, Karabet ve
Kasbar Mat.l, 40+251 s.
Ali Sedad, Lisan-l mizan,
stanbul, 1306 [1890, Kara
bet ve Kasbar Mat., 128 s.;
(nceki yaptn zeti nite
liindedir) .
[Aydemir], evket Sreyya.
Lenin ve Leninizm, stan
bul, 1924, Cihan Mat., 63+1
s.; Aydnlk Klliyat: 10.
Babanzade Ahmet Nairn, Fel
sefe dersleri, stanbul, 191415.
Babanzade Ahmet Nairn, Hik
met dersleri, stanbul, 1912.
Bafink, Dr. B., Tabii ilimlerin
umumi netice ve meseleleri
veya tabiat felsefesine met
hal, ev. Dr. Avrrefik, s
tanbul, 1339-42 E1923-261,
159

Matbaa-i mire, 171 s. Ma


arif Vekleti Neriyat Adet-.
33:

Baha Tevfik, Felsefe-i ede


biyat ve air celis, stanbul,
1330 [1914). Necm-i istik
bal Mat., 76+2 s.; Teceddd-i lmi ve Felsefi Ktp
hanesi Adet: 12.
Baha Tevfik, Felsefe-i ferd,
stanbul, 1332 (1916, Kedron Bedrosyan Mat., Cemi
yet Ktphanesi, 120 s.; lim
ve Felsefe Ktphanesi
Adet: l.
Baha Tevfik, Hassasiyete da
yanan ahlak.
Baha Tevfik, Muhtasar fel
sefe, stanbul, 1331 11915,
A. Asaduryan ve Mahdum
lar Mat., 231 s.; Tefeyyz
Ktphanesi.
Baha Tevfik - Ahmet Nebil - Memduh Sleyman,
Nietzsche. Hayat ve felse
fesi, Nereden: Garbis Fik
ri, stanbul, Mterek'lMenfaa Osmanl irketi
Mat., 128 s.; Teceddd-i l
m ve Felsefi Ktphanesi
Adet: 8.
Baha Tevfik, Teceddd-ilm
ve edeb, psikolojiye, ahl
ka, manta ve edebiyata
dair en son nazariyeler, s
tanbul, t.y. Mterek'lMenfaa Osmanl irketi
Mat., 219+2 s.; Suhulet Kitabevi.
160

Baha Tevfik, Yeni ahlak,


stanbul, t.y., Suhulet Ki
tabevi.
[Balabanl Mustafa Rahmi,
Felsefeden ahlk (Liselerde
okutturulmak zere...), s
tanbul, 1339 fl923l. Matbaa-mire, 50+2 s.; Maarif
Vekleti Neriyat Adet: 24.
[Balabanl, Mustafa Rahmi,
Kk felsefe tarihi, stan
bul, 1339 f 19231. Matbaa-i
mire, 181 + 1 s.; Maarif
Vekleti Neriyat Adet: 39.
[Balaban 1, Mustafa Rahmi,
Ruhiyata methal, stanbul
1920. Matbaa-i mire, 43+2
s; Trkiye Byk Millet
Meclisi Maarif Vekleti
Neriyat.
(Balaban! Mustafa Rahmi,
Terbiyev ruhiyat lboratuvar, stanbul, 1920. Mat
baa-i mire, 314 s; Maarif
Vekleti Say: 22.
[Baltacolul smail Hakk,
Din ve hayat, stanbul 1334
[1918, Kader Mat., 43 s. (2.
basm-. 1339 ([1923i, 52 s.
[Baltacolu! smail Hakk,
bn-i ahval-i ruhdan bir
para, his, fikir, irade, se
ciye, stanbul, 1340 I1924,
Mekteb-i Harbiye Mat., 12 s.
[Baltacolul smail1 Hakk,
lm-i mantk, y.y., t.y.; 1
CZ: 64 S.; 2. CZ: 184 S.
IBaltacolu! smail Hakk,
Kalbin gz, stanbul, 1922
(Felsefi bir yapttr).

tBaltacou) smail Hakk,


Rousseau'nun terbiye fel
sefesi, stanbul, 1925.
Barbe Abbe, Tarih-i felsefe,
ev. Bahur srail, stanbul,
1332 I1916, Matbaa-i mi
re, 436 s; Maarif-i Umumi
ye Nezareti Telif ve Terc
me Ktphanesi Adet: 46
(Dr. Rza Tevfik'in bir mukaddemesiyle).
Bennier Gaston, Hceyre hayatm esas, ev. Fikri Tevfik, stanbul, t.y. Necm-i
stikbal Mat., 238+2 s; Teceddd-i lmi ve Felsefi K
tphanesi Adet: 11.
Bergson Henri, Glmek ne
dir ve kime glyoruz?,
ev. M. Sekip Tun, stan
bul, 1918, 80 s; Suhulet K
tphanesi.
Bergson Henri, uurun bi
lvasta mutalar hakknda,
ev. Halil Nimetullah Iztrkl, stanbul, 1928, Dev
let Mat., 248 s; Maarif Ve
kleti Neriyat.
Bertrand Alexis, Mebdi-i
felsefe-i ilmiyye (Mektib-i
Sultaniyyenin 12. seneleri
ne mahsustur. 1. a ) , Terc
me eden: Salih Zeki, Istan
bul, 1333 11917), Matbaa-i
mire, 302+7 s; Maarif-i
Umumiyye Nezareti Telif ve
Tercme Ktphanesi Adet:
1Bertrand Alexis, Felsefe-i ah
lkiye! mebadi-i felsefe-i il
miye ve felsefe-i ilmiye ve

felsefe-i ahlakye, f2.c.,


ev. Salih Zeki, stanbul,
1334 [ 19181, 295 S; Maarif-i
Umumiye Nezareti Telif ve
Tercme Ktphanesi.
Beir Fuad, Beer, stanbul,
1303 [1887, Kihran Mat,
128 s.
Beir Fuad - Muallim Naci, ntikad, stanbul, 1304 (1888,
Mahmut Bey Mat.
Beir Fuad - Fazl Necib, Mektubat, 12. basm!, "stanbul,
1313 [18971, Babali'de 25
no/lu Mat., 127 s-, efik K
tphanesi, (lk basm: s
tanbul, 1305 f 18891, Mihran Mat.).
Beir Fuad, Victor Hugo, s
tanbul, 1301 118851,255+1 s.
Beir Fuad, Voltaire, stan
bul, 1304, (18881, A.M. irket-i Mrettibiye Mat., 139
s; Osmanl Ktphanesi,
Adet: 9-10.
Binet Alfred - TH. Simon,
ocuklarda zeknn mikya
s, ev. brahim Alettin
fGvsal, stanbul, 1915,
Matbaa-i mire, 3+68 s.
Maarif-i Umumiye Nezareti
Telif Tercme Ktphane
si: 17.
Binet Alfred, Ruh ve beden,
ev. Hseyin Cahit (Yal
n 1, stanbul, 1927, Tanin
Mat., 298 s; Olumun K
tphanesi.
Boirac Emile, Felsefe yahut
hikmet-i nazariye, (1. Ki161

tap: lrn-i ahval-i ruh), ev.


Mehmet Emin iEriirgil),
stanbul, 1330 U914, Araks
Mat., 316 s.
Boirac Emile, lm-i mantk
ev. Read Nuri Gntekin,
stanbul, 1330 U914J, Ka
naat Ktphanesi ve Mat.,
123 s.
Bougie C, m-i itimai ne
dir?, ev. Mustafa Suphi,
istanbul, 1911, Mrettibin-i
Osmaniye Mat., 173+2 s;
Millet Ktphanesi Adet:
16.
Bourdel Charles, lim ve fel
sefe, ev. Mehmet Ali Ayn,
Istanbul, 1331 I1915, Matbaa-i mire, 146 s.
Boutmy Emile, ngiliz kav
mi, ev. Abdullah Cevdet,
Kitab- evvel. Msr, 1909,
Matbaa-i tihad, 100 s; 2. ve
3. Kitab: stanbul, 1911, 244
s; 4. Kitab: stanbul, 1912,
Matbaa-i tihad, 387 s; Ktphane-i tihad Adet: 22.
Boutroux Emile, lim. ve
din, Mtercimi: Hseyin Ca
hit [Yaln], stanbul, 1927,
Akam Mat., 512 s; Olu
mun Ktphanesi [Dizisil.
[BlkbaJ, Dr. Rza Tevfik,
Abdlhak Hamid ve mlahazat- felsefiyesi, stanbul,
1918, 550+2 s.
tBlkbaJ Dr. Rza Tev fik, Estetik, stanbul, 1336
{1920, Dar'l-Fnun Mat.,
64 s., Tabasmasi; stanbul
Dar'l-fnun Edebiyat Med
162

resesi Felsefe ubesi Adet:


12.
[Blkbal Dr. Rza Tevfik,
Felsefe dersleri, Epistemelogie. Mebhas- marifet, .
ks., stanbul, 1330 (1914),
564 + 16 s., 2 plan; Kanaat
Ktphanesi.
BlkbaJ Dr. Rza Tevfik,
Mebhas- marifet, Tabas
masi.
IBlkbal Dr. Rza Tevfik,
Mabad-et-tabiyat. Ontoloji
mebahisi, stanbul, 1336
[19201, Darlfnun Mat.,
44 s. (bitmemi), Tabasma
si; Darlfnun Edebiyat
Medresesi Felsefe ubesi
Adet: 14.
IBlkba) Dr. Rza Tevfik,
Mabad-et tabiyyat dersleri
ne ait vesaik, stanbul,
1335 11919i, Darlfnun
Mat, 144 s. (bitmemi),
Tabasmasi.
[BlkbaJ Dr. Rza Tevfik,
Mufassal kams-i felsefe,
(1. e.: Kams-i umminin
yalnz stlhat-i felsefiyye
ksmn mildir), stanbul,
1330 119141, Matbaa-i mi
re, 806 + 2 s.
IBlkbal Dr. Rza Tevfik,
Mufassal kams-i felsefe,
1. C, 2. CZ; 2. C, 1. CZ;
stanbul, 1332, 1336 (1916,
1920), Matbaa-i mire; 1.
C, 2. Cz; 1332 [19161, 217806+2 S; 2. C, 1. Cz; 1336
11920, 400 s; Maarif-i Umu-

miyye Nezareti Telif ve Ter


cme Ktphanesi Adet: 54.
[Blkbal Dr. Rza Tevfik,
Felsefe erhleri, stanbul,
1332 1916, 400 s.
[BlkbaJ, Filozof
Rza
Tevfik, stanbul, 1328 1912,
Readiye Mat., 16 s; Hrri
yet ve tilaf Ktphanesi
Adet: l.
Buharin N. - Y. Preobrajenski,
Komnizm elifbas, Baku,
1920, 348 + 5 + 7 S.
Buyse Dr. mer, Umum ve
li Amerika terbiye uslle
ri, ev. Abdullah Cevdet,
Cilt 1-2-3, stanbul, 1925-26,
Matbaa-i mire, 610, 384,
381 s.
(Bchner! Ludwig, Fenn-i
ruh. (Krafta und Staff Kitab-i mehurunun mebhas-i tamamiyle dier tefahhust-i fenniyeyi havi
dir), Mtercimi: Dr. Abdul
lah Cevdet, stanbul, 1911,
Matbaa-i tihad, 136 s; Ktphane-i tihad Adet: 25.
Bchner Ludwig, Madde ve
kuvvet. Cilt 1-2-3, ev. Ah
met Nebil - Baha Tevfik, s
tanbul, [19111, 736 s; Teceddd- lm ve Felsefi Ktp
hanesi kitap 4.
Cemil Zeki, bn-i Haldun, Na
iri: brahim Hilmi, stanbld, 1317 119011, 45 S; Kitabhne-i Hilmi, Adet: 5.
Claparede Edward, ocuk

ruhiyat ve tecrb pedago


ji, ev. Mustafa Rahmi (Ba
laban!, stanbul, 1923, Mat
baa-i mire, 171+2 s; Ma
arif Vekleti.
Claparfde Edward, ocuun
psikolojisi ve tecrbi peda
goji, ev. Hseyin Cahit
tYalnl, stanbul, 1928,
Devlet Mat., 492 s; Maarif
Vekleti.
Cemil Zeki, bn-i Haldun, Na
iri: brahim Hilmi, stan
bul, 1317 [19011, 45 S; Kitabhane-i Hilmi, Adet: 5.
Claparede Edward, ocuk ru
hiyat ve tecrbi pedago
ji, ev. Hseyin Cahit (Yalnl, stanbul, 1928, Devlet
Mat., 492 s; Maarif Vekleti.
Cuvier Armand, Felsefe elif
bas. Ruhiyat, ev. Hasan
li I Ycell, stanbul, 1339
[19231, Teebbs Mat., 218
s; Darlfnun
Edebiyat
Medresesi Neriyat Enc
meni Neriyat (D kapak
ta yaptn ad Ruhiyat Elifbasdr.)
Cmeli-i hikemiye-i ecnebi
ye, stanbul, 1303 1887
irket-i Mrettibiye Mat.,
Osmanl Ktphanesi Adet:
3, 4; 1. Cz: Halil Edib 64 s;
2. Cz: Ahmed Rasim 67128 s.
[ambell Hasan Cemil, Fich
te ve Fichte'nin hitabeleri,
Ankara, 1927, Trk Ocak163

lan Merkez Heyeti Mat..


351 s; plan; Trk Ocak
lar Hars Heyeti Neriyat,
Say: 8.
Iankl Mustafa Namk, Ru
hiyat. Felsefe dersleri, s
tanbul, 1926-27, Harbiye
Mektebi Mat., 299 s.
Derey Silvain, Herbert Spencer'in din ve ahlak hakkn
daki nazariyesi, ev. Meh
met Mnir [Ertegn, s
tanbul, 1327 (1911!, Mrettibin-i Osmaniye Mat.,
23 s; Meziyet Ktphanesi
IAdet.J 8.
Descartes Rene, Hsn-i idare-i akl ve ulmda tahari-i
hakikate dair usul hakkn
da nutuk, ev. brahim Edhem EDirvana, stanbul,
1311 [18931, Mahmutbey
Mat., 208 s.
Descartes Rene, Usul hak
knda nutuk, 2. basm, ev.
brahim Edhem EDirvanal,
stanbul, 1928. Devlet Mat.,
119 s; Maarif Vekleti.
Dewey John, Mekteb ve ce
miyet, ev. Avni, stanbul,
1340 1924, Matbaa-i mi
re, 104 + 1 s, Maarif Vek
leti Neriyat Aded: 64.
Dewey John, Terbiye ve de
mokrasi, ev. Avni Baman,
nsz: Mehmet Emin [Eriirgill, stanbul, 1926; Maa
rif Vekleti Yayn.
(Dikeri, Mustafa Hayrullah,
Fesefe-i tp, stanbul, 1313
164

tl895l, Kasbar Mat., 39 s;


Asr Ktphanesi Adet: 55.
[Dikeri, Mustafa Hayrullah,
Freud'un psikolojiyas ze
rine tecrbe tetebbye, s
tanbul, 1917. Bahriye Mat',
21 s.
Diyarbakrl Said Paa, Hulasa-i mantk, stanbul,
1310 1894, Alem Mat., 52
s. (Bir baka basm: 1315
I1899. Asr Mat. 56 s.).
Draper J. M., Niza- Um ve
din, ev., erh ve cevap ve
ren Ahmet Mithat, 4 cilt,
stanbul, 1313-18 [1897-19021
Tercman- Hakikat Mat,
550, 453, 523, 442 s.
Durkheim Emile, Ahlak ter
biyesi. Mtercimi: Hseyin
Cahit [ Yaln J, stanbul,
1927. Devlet Mat., 11+270 s;
Maarif Vekleti Yayn.
Duvil Gabriyel, lm sosya
lizm, ev. Vl Nureddin,
Moskova, 1924, 44 s; Merkez
ark Neriyat.
Ebbinghaus Herman, Mustasar ilm-i ruh, ev. Eref
Efendizade evketi, stan
bul, 1333 [1917, Matbaa-i
mire, 128 s.
Ebbinghaus Herman, Ruhi
yat, ev. Mustafa Sekip
ITunl,
stanbul,
1335
I1919, Darl-fnn Mat,
560 s. Tabasmasi; Darlf
nun Felsefe ubesi No. 4.
Ebl Burhan, Felsefe-i aske
riye harbin talep ettii ha-

vas-1 beeriye, stanbul, 1317


(190li, A. Asaduryan irket-i Mrettibiye Mat., 28 s.
Ebzziya Tevfik, Benjamin
Franklin, stanbul, 1299
[1883i, Matbaa-i Ebzziya,
36 s; Kitaphane-i Meahir: 5.
Ebzziya Tevfik, Benjamin
Franklin, (3. basm], stan
bul, 1308 (1892i, Matbaa-i
Ebzziya, 48 s.
Ebzziya Tevfik, Buffon, s
tanbul, 1299 [1883, Mat
baa-i Ebzziya, 36 s. (2. ba
sm: 1308 (18921 47 S.).
Ebzziya Tevfik, Jean Jac
ques Rousseau, stanbul,
1303 11887), Matbaa-i Ebz
ziya, 36 s.
Emin Feyzi Sleymaniyeli,
lim ve irade (maddiyim
mezhebinin reddi), stan
bul, 1343 (1927i, Necm-i s
tikbal Mat., 173+3 s.
[Emre! Ahmed Cevad, Mektebde malmat- ahlkiye
ve medeniye dersleri, 2. ba
sm. stanbul, 1328 (1912,
Mahmud Bey Mat, 208 s; Hil
mi'nin Yeni Mektep Klli
yat: 10.
lEriirgill Mehmet Emin, Tarih-i felsefe notlan, stan
bul, 1336 (1920), Darlfnun
Mat. 186 s. Tabasmasi; Da
rlfnun Edebiyat Medre
sesi Felsefe ubesi.
[Eriirgill Mehmet Emin,
Kant ve felsefesi, stanbul,
1339 (19231, Matbaa-i mire

413 s; Maarif Vekleti Ne


riyat Adet: 15.
lEriirgil
Mehmet Emin,
Wilhelm Leibnitz, stanbul,
1337 (1921, Darlfnun
Mat, 16 s., Tabasmasi; Darl-Fnn Edebiyat Medre
sesi Felsefe ubesi Neriya
t.
Edhem Necdet, Tekaml ka
nunlar, stanbul, 1329 (1913)
Matbaa-i tihad, 27+2 s.
Eyb Necati, Felsefeli din
esaslar, 2. ksm 1. cz, y.y.
1928, 55 s.
Faguet Emile, Yeni felsefe
tarihi, ev. Ahmed Hidayet,
stanbul, 1927. Ahmed K
mil Mat., 176 s; Felsefe ve
timaiyat Klliyat.
Fatma Aliye, Teracim- ahval-i felsife, stanbul, 1317
(1901i.

Felsefiyat- hazradan: Ak
nedir? ve akn tp ve ilm-lruh nukat nazarndan mutal-i ilmiyesi, ev. M. Arif,
stanbul, 1337 (1911i, Suhu
let Kitaphanesi, 69 s. (Yeni
basm: N. Babikyan Mat.
1328 (1912 68 s.)
Fenelon,
Hikye-i
Aristo
Nous, ev. Read, stanbul,
1306, (1890i, Kasbar Mat.,
39 s.
Fegersen, Frabel usulyle
kk ocuklarn terbiyesi,
ev. Kazm Nmi, stanbul,
1340 (1924), 202+3 s ; Maa
rif Vekleti.
165

Fonsgrive Georges, tL'espinassel, Fenn menahic tmetodolojil, ev. Ismail Hakk


zmirli.
Fonsgrive Georges (L'espinasse) Felsefe Dersleri.
Fonsgrive Georges IL'espinassel, Mebdi-i felsefeden
ilm l-nefs, 1. k. mtercimi:
Ahmet Nairn, Istanbul, 1331
[1915, Matbaa-i mire, 16
+496 s; Maarif-i Urnmiyye Nezareti Telif ve Terc
me Ktphanesi Adet: 37.
Fouillee Alfred, Avrupa mil
letleri ruhiyat, ev. Mus
tafa Rahmi [Balaban), Is
tanbul, 1923. Matbaa-i mi
re, 101 s; Maarif Vekleti
Neriyat.
Fouillee Alfred, Kadn erkek
ve rklar ruhiyat, ev.
Mustafa Rahmi (Balaban],
stanbul, 1923, Matbaa-i
mire, 44 s; Maarif Vekle
ti Neriyat.
Fouillee Alfred, Tarih-i felse
fe, 2 cilt, ev. Baha Tevfik-Ahmet Nebil, stanbul,
t.y. N. Babikyan Mat; Manzume-i lm ve Felsef K
tphanesi Adet: 7.
Franck, Adolphe, Felsefe-i
hukuk-i medeniye, ev. A
Konstantin, stanbul, 1333
[19171, Matbaa-i mire, 243
s; Maarif-i Umumiye Neza
reti Telif ve Tercme K
tphanesi Adet: 103.
Franko Gad, Jean, Jacques
166

Rousseau'nun terbiye na
zariyeleri, Istanbul, 1329
[19131, Kanaat Mat., 294+2 s
Galobi, Miftah-l fnun, ev.
Ohannes (?). stanbul, 1277
[1861i, Matbaa-i mire;
(Yazarn adnn dorusu
Gallupi'dir. Kitabn ikinci
basm 1872 ylndadr).
Giraud J., Hkra-i cumhur,
ev. Mehmed Ali [Aynl, s
tanbul, 1327 [19111, Kader
Mat., 158 s.
Giraud J., Hkmet-i avam
vatan ve insaniyet, ev.
Mehmed Ali fAynl, stan
bul, 1327 11911i, Artin Asaduryan ve Mahdumlar Mat.
133+1 s.
Goriev, B. Y., Maddiyet, fukara-i kasibe felsefesi, Baku,
1922. Birinci Hkmet Mat.,
167 s; lm Sosyalizm Ktp
hanesi, Say 3. Azerbeycan
Komnist Bolevikler Fr
kasnn Merkezi Komitesi
Telif at-Tevikat ubesi Ne
riyat.
Gvsal brahim Alaaddin,
Jean Jacques Rousseau, s
tanbul, 1927. Sebat Mat., 14
s., Byk Adamlar Serisi.
Guyau Jean-Marie, Terbiye
ve veraset, ev. Abdullah
Cevdet, stanbul, 1927. Mil
li Matbaa 560+IX s. Maarif
Vekleti.
[GnaltayJ Mehmet em
settin, Felsefe-i ula. sbt-
vcib ve ruh nazariyeleri,

Stanbul, 1339 [1923i, Evkaf- slmiyye Mat., 552 s;


Tetkikat ve Telifat- Islamiyye Heyeti Neriyat Adet: 5.
(Emile Boirac'm etkisinde
yazlan bir kitaptr).
[Gnaltay] Mehmet em
settin, Tarih-i edyan, stan
bul, 1338 (1922, 320 S; Ka
naat Ktphanesi.
Gnther Aikobi, Mabad-ettabia dersleri, eviri, stan
bul, 1335 [19191, 64 S., Tabasmas.
Haeckel Ernest, nsann men
ei: Nesil-i beer, ev. Ba
ha Tevfik, stanbul, 1327
119X11, Matbaa-i Nefaset, 92
s-, Teceddd- lm ve Fel
sefi Ktphanesi.
Haeckel Ernest, Vahdet-i
mevcut FMonisml. Tabiat
liminin dini, ev. Baha Tevfik-Ahmet Nebil, stanbul,
1911, Kader Mat., 88 s; Teceddd-i lm ve Felsef K
tphanesi: 2.
Halid Edib, Maddiyyuna red
diye, ?, 1334 I1918, Liva
Mat., 13 s.
Hartmann Edward von, Darvnizm, ev. Memduh Sley
man, stanbul 1329 I1913,
Necm-i stikbal Mat., 127 s;
Teceddd-i lm ve Felsefi
Ktphanesi Adet: 1 i 10? 1.
Hasan Fehmi, Hikmet-i neri,
stanbul, 1329 1913, Mat
baa-i Ebzziya, 15 s.

Hayrullah, Mesil-i hikmet,


stanbul, 1265 11849i, Dar't-Tbaatfl-mire, 119 s.
Hazk (Dr.), Hrriyet, stan
bul; 1324 I1908, Mekteb-i
Fnn-i Tbbiyye-i Askeriye
Mat., 6+5 s.
Hoca Tahsin, lm-i ahvl-l
ruh.? Hrriyetin babas,
Ankara, 1926. Hkimiyet-i
Milliyet Mat, 103+1 s; H
kimiyet-i Milliye Ktpha
nesi: 3.
Hseyin Hfz, Hrriyet kra
ati, efkr- aliye kemlt-
insaniye fazal-i ahlkiye,
stanbul, 1327 (1911i, 160 s.
bn Haldun, Mukaddime, Terceme-i mukaddime-i Hal
dun, ev. Ahmed Cevdet Pa
a, 3 cilt, stanbul, 1288
[1872, Matbaa-i mire.
bn Haldun, Tercme-i mu
kaddime*! bn Haldun, ev.
Muhammed Pirizade, stan
bul, 1275 [18591, Takvimhane-i mire, 4 + 352 s.
bnrread Ali Ferruh, Dev
let, stanbul, 1302 1885,
Karabet ve Kasbar Mat;,
67+1 s.
brahim Alaeddin, Bedi- ter
biye, stanbul, 1341 (1925 i
95 + 1 s. Resimli Gazete (Yaynl.
brahim Eth'e'm Girid, Nakalt- hikemiye, stanbul,
1304 118871, A. Naviyan irket-i Mrettibiye Mat., 62 s.
167

brahim Ethen Giridi, Semert-l akl, stanbul, 1303


f 18861, Matbaa-i A. K. Tozluyan dare-i irket-i Mrettibiye, 30 s.
hsan Ad, Hrriyet, stan
bul, 1330 [19141, Matbaa-i
Hayriye ve rekas, 55 s.
smail Fenni Erturul, Muyiddin arabi ve vahdeti v
cut, stanbul, 1924.
smail Fenni Erturul, Lgate-i felsefe, stanbul, 1928
smail Fenni Erturul, Mad
diyim mezhebinin izmihlali,
stanbul, 1928.
smail Ferid, btl-i mezheb-i
maddiyim,
zmir,
1312
11896J, Ahmed Celdet ve
reks Mat.
zmirli smail Hakk, Ebl'
hukema Yakup bin shak
el-Kmd, Felsefe-i Islmiye
tarihi, 1. Kitap, stanbul,
1338 11922), Matbaa-i mi
re, 76 s; Darlfnun Edebi
yat Medresesi Neriyat En
cmeni Adet 1.
zmirli smail Hakk, Felse
fe dersleri, stanbul, 1330
[19141, Hukuk Mat, 312 s.
zmirli smail Hakk, Felsefe-hikmet. 1. Kitao: lm-nnefs, stanbul, 1333 917,
Matbaa-i mire, 94 s.
zmirli smail Hakk, Felse
fe-i slamiye tarihi, stanbul,
1336 19201, 416 s. Tabasmasi; stanbul Darlfnunu
Edebiyat Medresesi Felsefe
ubesi Adet: 10.
168

zmirli smail Hakk, hvanl-safa felsefesi, stanbul,


1337 [19211, 47 s. Tabasmasi; Darlfnun Edebiyat
Medresesi Felsefe ubesi
Neriyat.
zmirli smail Hakk, Mutasar felsefe-i ul, stanbul,
1329 I1913, Hukuk mat. 80,
55 s.
James William, Terbiye mu
sahabeleri, ev. Mustafa Se
kip (Tun], stanbul, 1925.
Janet Prof. Paul [Alexandre
Rene! - Gabriel Seailles,
Tahlili tarih-i felsefe. Metalip ve Mezhib. Mbadet tabiyye ve felsefe-i ilhiyye,
Nakili: Elmahl fMehmed]
Hamdi fYazrl, stanbul,
1341 [1925, Matbaa-i mi
re, 334+4 s.
(Kami, Ferid, Din, felsefi
muhasebeler, stanbul, 1329
11913, Srat- Mstakim
Mat., 194 s.
fKam, merJ Ferit, Mebadi-i
felsefeden Um-i ahlk, An
kara, 1339 E19231, Vilayet
Mat. 137 s.
(Kam, mer! Ferit, Vahdet-i
vcud, stanbul, 1915, Mat
baa-i mire, 171 + 1 s.
Karodvo Baron, Muallim-i
sani Farab, ev. Mehmet
Ali Ayn, stanbul, 1332
[19161, Matbaa-i mire, 73 s.
Kautsky K., Kari Marks'm
iktisadi talimat, ev. A. Ni-

meti. Moskova, 1923, Merkez


ark Neriyat Mat., 264 s.,
Tatar lehesiyle; Merkez
ark Neriyat.
Kemali Ziyaeddin el, Felsefe-i ibadet, Ufa (Rusya),
1909, ark Mat., 145 s; Felsefe-i slamiyeden Kitap: 2.
Le Bon Gustave, Avrupa har
binden alnan psikolociya
dersler, ev. Abdullah Cev
det. ?, stanbul, 1918. Kana. at Mat., 708+7 S; Ktphane-i tihat Adet: 41.

Le Bon Gustave, Asrmzn


huss-u felsefiyesi, ev. Ab
dullah Cevdet, stanbul 1914,
Matbaa-i tihad, 184 s; Ktphane-i tihad Adet 32.
Le Bon Gustave, Ruh- cema
at, ev. Fuat IKprll ve
Sadrettin Cell fAnteil, s
tanbul, 1909. Uhuvvet Mat.,
285 s.
Le Bon Gustave, Ruh-l ak
vam, ev. Abdullah Cevdet.
Msr, 1907, Matbaa-i ti
had, 308 s; (kinci basm:
stanbul, 1913).

169

FELSEFE SZL

Bundan on be yl kadar nce, "teknik" olmaktan te aklayc


olan bir felsefe szl ya da bir Felsefenin temel kavramlar
kitab yazmaya karar verdim. Dncenin geliimini tarihsel
ak iinde evre evre grmek de nemliydi, bu geliimi tek tek
kavramlarn servenlerinde izlemek de nemliydi. be yln
iinde bu if biter diyordum, olmad. retmenlik, baka heves
ler, avarelikler beni engelledi. Terimleme birka ylm ald. Bir
ara davrandm, epeyce bir eyleri katardm. Dncenin gelii
mini evre evre yazmak tela kavramlarla srekli balantda ol
mam engelledi. Aziz allar arkadam bu szlk almasn
dan baz blmleri, daha dorusu nemli kavramlarla ilgili
maddeleri Felsefe Dergisi'nde yaymlamam isteyince korktum.
ok eyi yeniden ele almam gerekiyordu. Ona verdiim sz bi
raz ge kalm olarak yerine getiriyorum. Bu "seme szlk"
elbette bu dergiyi okurken sk sk karmza kabilecek kav
ramlarla ilgili olacak. Onu ileride semesiz yaymlamak umu
duyla. ..

Afar TMUN
AIK (fr. clair; alm. klan ing. clear). Kolay anlalr olan. Bir
nesnenin ak ve seik fikrine ancak o nesneyi tam olarak be
lirgin bir biimde ve br nesnelerden ayr olarak kavrayabil
diimiz zaman ularz. Bir nesnenin ak fikrine ancak o nes
neyi br nesnelerden ayr olarak kavrayabildinizde varrz.
Bir nesnenin seik fikrine varmak iinse o nesneyi br nesne
lerden ayran eyleri kavramamz gerekir. Demek ki birinde yaltk ya da ayr, brnde karlatrmal kavray szkonusudur. Ak ve seik ayrmn belirgin bir biimde ilk koyan Des
cartes olmutur. Descartes'a gre ak fikir dikkatli bir zihinde
ortaya kan, deeri ve gereklii tartlamayacak biimde zi
hinde beliren fikirdir. Descartes iin fikirlerin ak ya da seik
olmas deil, ak ve seik olmas nemlidir. Descartes ak ve
seikle ilgili olarak yle der: "Anladm ki dnmek iin var
olmak gerektiini ok kesin olarak grmesem, bu dnyorum
170

yleyse varun'da doruyu bildiime beni gvendirecek hibir


ey yoktur: bylece ok ak ve seik olarak anladmz eyle
rin tmyle doru olduunu genel bir kural gibi alabileceimi
grdm." Buna gre, Descartes iin "ok ak ve seik olarak
tandmz btn eyler dorudur". Doruluk fikrin apaklndadr. Descartes ak ve seik ayrmn yle koyar: "Dikkatli
bir zihne sunulmu ve onda grnr olmu algy ak diye ad
landryorum. (..) Seik, tm br alglardan ylesine belirgin
ve ylesine ayrdr ki ancak onu eksizsiz diye belirleyen kiiye
grnen eyi kendinde ierir." Leibniz, Descartes'm "seik"ini
"ak" olarak belirleyecek, onu nesnesini tantmaya yeten ve
baka nesnelerden ayrlan fikir olarak dnecek, "bir fikir, ey'i
tanmaya ve ayrmaya yetiyorsa aktr (..), bir bitkiyle ilgili
ak bir fikrim varsa onu br komular arasnda belirleyece
im, bu olmad m fikir karanlktr" diyecektir./M. Proust: "Her
kes kendi fikirleri kadar kanik olan fikirleri ak fikir diye adlandrr.'VL. Guilloux: "Dnya ak olmal. Yrekler ak olur
sa dnya da ak olur."
AINIM (fr. revelation; aim. Offenbarung; ing. revelation). Bir
dorunun dlamas. Bir eyin ortaya kmas. Tanr'nm kendi
ni amas ya da tantmas. Anm yoluyla Tanr kendisiyle il
gili bilginin bir blmn insan iin anlalr klar, bylelikle
insana usun kendiliinden kavrayamayacai eyleri kavratm
olur. Ancak tanr bilgisinin byk bir blm her zaman insa
na kapal kalacaktr. Demek ki anma karn insan tanrsallk
la ilgili dorularn pek azn bilebilmektedir. Anm konusun
da zellikle XVII. yzyldan sonra ortaya kan tedirginlikler
pekok tartmay birlikte getirmitir. Mircea Eliade bu tedir
ginlii yle belirler: "ada insan kutsaln baz dlama bi
imleri karsnda belli bir tedirginlik duyuyor. Kutsaln ta
larda ve aalarda dlaabilmesi baz insanlara benimsenmesi
ok zor bir ey gibi grnyor."
ADALET (fr. justice; aim. Gerechtigkeit! ing. justice). Hakkn
egemen olmas durumu. Adalet herkese hk ettiinin verilmesi
dilei ve ngrs zerine kurulmutur. Bu yzden onu huku
kun amac olarak grmek gerekir. Adalet toplumsal bir olgu
dur, toplumsal ykmllkler asndan eitlik ilkesine ya da
hak eitlii ilkesine dayanr, hatta toplumsal dzeyde haklar
171

dengesine dayanr. Buna gre M. Merleau-Ponty yle der: "nsan tek bana adaletli olamaz, tek basma adaletli olduu za
man adaletli olmaktan kar." Adalet, bireysel ykmllkler
asndan da drstlk ilkesine dayanr, temelindeki ruhsal et
ken elbette bireyin kendini koruma igdsdr. La Rochefou
cauld yle der: "nsanlarn ounda adalet sevgisi adaletsizli
in acsn ekme korkusundan gelir." Eitlik ve drstlk kav
ramlarna verilen deiik anlamlara gre adalet de deiik an
lamlar alacaktr. Baz yazarlar adaleti toplumsal yaamla ilgili
tm kavramlarn temeline yerletirirler. rnein Diderot, "Tek
bir erdem vardr, o da adalettir" der. Adalet kavram ahlakla
uzaktan yakndan ilgili tm kavramlar gibi zgrlk sorununa
gtrlerek tartlr, nk adaletin temelinde, "adaletsizliin
acsn ekme korkusu" biiminde de olsa bir baka biimde de
olsa zgrlk istemi vardr. Ancak istem adaleti salamaya yet
mez, bunun iin g gereklidir. B. Pascal, "Gsz iktidar ada
letsizdir, adaletsiz g zorbadr" der. Genel olarak gle ada
leti dengeleme eilimi ar basar. Joubert yle der: "Gsz
adalet de adaletsiz g de korkun eydir." Baz yazarlar ada
leti daha bireysel bir temele, ahlaklk ya da iyilikilik teme
line oturtmak isterler. Mauriac'm bu konuda gr udur:
"Dnyada en korkun ey iyilikseverlikten ayr dm adalet
tir." Her ne olursa olsun, adalette sreklilik kanlmaz koul
dur, bu yzden ge kalm adalet adalet deildir.
AHLAK (fr. morales aim. Marolsh; ing. moral). Bir dnemde be
nimsenen davran kurallarnn btn, bu kurallar inceleyen
bilgi alam. Ahlak, davranlarmza toplumsal bir geerlilik ka
zandrmak istediimiz yerde balar. Bylece ahlak alan mut
lak olarak ve evrensel olarak geerli olmas gereken kurallar
dan olumutur. Kuralkoyucu bir bilgi alan olarak ahlak ba
layc yanyla her zaman tepki uyandrmtr. Diderot bu tepki
yi, "Ahlak da erdem de baeenler iin gereklidir" szleriyle or
taya koyar. Rimbaud, "Ahlak beynin zayfldr" der. Ahlak
uygulamal ahlak ve kuramsal ahlak diye ayrmak, kuramsal
ahlak baka bir ad altnda toplamak Cfr. ethique a;ml. etnik; ing.
ethics) yaygn bir eilimdir. Ancak her alanda olduu gibi bu
alanda da kuram uygulamadan ayr tutmak olasl yoktur.
Kuramda da uygulamada da balca sorun hangi davranlar
mzn iyi hangi davranlarmzn kt olduu, buna gre iyi172

nin ve ktnn ne olduudur. Demek ki ahlakta tm bilgilerimiz


bir iyi-kt kartl zerine temellenmektedir. Bu kartlk birey-toplum kartl iinde eitlenir ve deiik anlamlar ka
zanr. Birey her zaman ykmlenen, toplum her zaman ykm
leyen durumundadr, ykmlenen bireyin ahlak (kii ahlak)
ok zaman ykmleyen toplumun ahlakna (toplum ahlak) en
gel karr. Bu kartl ahlaklar bir denge dzeninde uzla
trmaya alrlar. Bu kartlk iinde toplumsal ahlakn biim
sel ahlak olduunu ve gerek ahlakla ilgisi bulunmadn sa
vunanlar vardr. Bergson, bireyi ykmleyen toplum ahlakn
kapal ahlak diye adlandrr, sekin kiinin ahlakn da ak ah
lak diye belirler. Ak ahlak bir bakma bir kahraman ahlak
dr. Greneklerde, fikirlerde, kurumlarda yerleik olan ve kit
lenin ahlakn karlayan kapal ahlak durallyla belirginken
ak ahlak tam anlamnda etkin ahlaktr. Birey-toplum kart
l iinde ahlak bir kuralkoyucu bilgi alan olarak altblmlere
ayrlrken (aile ahlak, yurttalk ahlak, meslek ahlak), top

lumsal ayrmlamalara gre de ayrlklar gsterir (yahudi ah


lak, burjuva ahlak, faist ahlak gibi). Btn bu blmleme

ler, ahlakn temel iki eilimi karsnda daha az belirleyici ka


lir. Bu iki eilim, bir bakma kart eilimler olarak, deiik ba
k alarna baldr. Buna gre insan davranlar iki ayr a
dan, insan mutlulua gtrecek yollar asndan (mutluluk ah
lak), insan baka insanlar karsnda ykml klan zorunlu
luklar asndan (dev ahlak) ele alnr. Bireyle toplum aras
na ve mutlulukla dev arasna kesin snrlar koyamayacamz
dan bu ahlaklar mutlak olarak ayrmamz yanl olur.
AHLAKSIZCILIK (fr. immoralisme; aim. Immoralismus; ing. immoralism). AMak kurallarna kar kma eilimi. Ahlakszclk,
insan davrannn geerli kurallarla deil, bu kurallara kart
olan yeni deerlerle belirlenmesi gerektiini bildirir. nsan dav
ranlarn dzenleyen ya da dzenlediini bildiren ahlak, bir
ok durumda balayc ve kstlayc grnr. Buna kar ahiakszclik tam bir zgrlk ahlak olarak anlalmaldr. Ahlak szcln balca savunucularndan biri olan Nietzsche'ye gre
insan ahlak kurallarnn karsna kmal, bununla yaratcl
m gerekletirmelidir. Bylece Nietzsche ahlaka yaratclk
kavramn getirmi olur. Ona gre yaratc kii kat kiidir, ah
lak kurallarn ve eski deerleri krar. Nietzsche'ci anlayta in
san ahlak kurallarnn dna kp yeni ahlak deerlerine y173

neldikten sonra da ahlak asndan hep kukulu olmak zorun


dadr. "Tm ahlak deerleri karsnda kukuculuk yeni bir de
erler tablosunun doum belirtisidir" der Nietzsche. Bu tutu
muyla Nietzsche, allm iyi ve kt kavramlarn da sarsar,
"ktlk insann en stn glerinden biridir" der. yi insan,
ona gre, ahlak kurallarna kr krne uyan insandr. yi in
sanlar hibir zaman doruyu ortaya koymazlar, bu biimde do
ru olmak ruhun hastalanmasndan baka bir ey deildir: "yi
lerin yapt ktlk ktlklerin en ktsdr." Ahlaklln
yerine itenlikli olmay koyan ve kiiye sonsuz bir itenlikli dav
ranma yasall veren Andre Gide de ahlakszadr. Gide'e gre
insan tm zgrl iinde kendini yaratrken kendi davran
kurallarn da birlikte getirecektir: "Hibir zaman, artk ahlakl
olmamaya yani artk kendi anlayma gre ahlakl olmaya ka
rar verdiim andaki kadar ahlakl duymadm kendimi" der Gide.
Gerek ahlakllk srekli olarak kendini amaya ynelik sonsuz
bir zgrlk deneyi demektir. Buna gre ahlakszclk kiiye
sonsuz seme hakk tanyan zgrlk bir ahlak anlaydr,
Gide'de ahlakll gvence altnda tutan tek ey itenliliktir.
O, La Rochefoucauld'nun "Zayf insanlar iten olamazlar" for
mln dndrecek biimde itenlilikle gll zdele
tirmitir.

174

KMLIKELER

ATASOY Hamet (d. 1949): Ekonomi renimini FAC'ta bitir


di; diploma tezi: "FAC'teki Trkiye'li ilerin Tasarruf ve
Tketim Eilimleri." Balca ilgi alanlar: Uluslararas eko
nomik ilikiler, yeni teknoloji ve toplumsal-ekonomik etki
leri.
GNEY Krat (d. 1958): stanbul niversitesi, Edebiyat Fa
kltesi, Felsefe Blm rencisi.
KOPARAN Ergin (d. 1952): evirmen: .. ktisat Fakltesi'ni
bitirdi. Edebiyat sorunlar ve iir evirileri yapmaktadr:
Alabama'da afak (L. Hughes).
NUTKU Ulu (d. 1935): .. Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm
retim yesi. Ayn yerde 1969'da asistan; 1974'te, Yenia
Felsefesinde Apriori Problemi konulu teziyle doktor, 1979'
da da Antropolojinin nsan Kavramyla EtMk'in nsanlk
Kavram zerine Bir alma konulu teziyle doent oldu.
Balca alma alan bilgi kuramdr.
TMUN Afar (d. 1939): Montreal niversitesi Felsefe Fakl
tesi'ni bitirdi (1967). stanbul niversitesi Edebiyat Fakl
tesi Felsefe Blm'nde Descartes'c Bilgi Kuramnn Temellendirilii adl almasyla felsefe doktoru unvann al
d (1968/70). "Felsefe Dergisi"nin ilk kuruculuunu ve y
neticiliini yapt. 1980'de Bat felsefesi tarihi doenti oldu.
Mimar Sinan niversitesi Devlet Konservatuvar retim
grevlisidir. Balca yaptlar: Gereki Dncenin Kaynak
lar, Gereki Dncenin Geliimi, Aristoteles Felsefesi.
175

YENEHRLOLU ahin (d. 1946): Sorbonne Edebiyat Fakl


tesi Felsefe Blm'n bitirdi (1975). Ayn yerde, Hegel'de
Birey-Toplum-Devlet likileri teziyle (bas. 1985) felsefe dok
toru unvann ald. 1976'dan sonra A.. Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Sistematik Felsefe ve Mantk Anabilim Dal'nda retim grevlisi oldu. Ayn yerde, Felsefe-DiyalektikBilgi Kuram teziyle (bas. 1982) doent ve krs bakam
oldu. Balca yapt: Felsefe ve Sanat.
YERC Kadir (d. 1953): ..T...A. ktisat-Maliye Blm'n bi
tirdi. Marmara niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fa
kltesi Kamu maliyesi Anabilim Dal'nda aratrma grev
lisidir. lgi alan: iktisat ve maliye kuram, yntembilim ve
kaynaka.

176

BIOGRAPHIES

ATASOY Hamet (b. 1949): Graduate of economics (Federal


Germany); received diploma with "Saving and Consump
tion Tendencies of Turkish Workers in Federal Germany".
Main fields of interest: international economic relations,
new technology and its socio-economic effects.
GNEY Krat (b. 1958): Student at the Department of Philo
sophy, Faculty of Letters, Istanbul University.
KOPARAN Ergin (b. 1952) : Translator. Graduated from the
Faculty of Economics, Istanbul University. Has translations
on literary questions and poetry.- Sunrise in Alabama (L.
Hughes).
NUTKU Ulu Cb. 1935): Member of the Department of Philo
sophy, Faculty of Letters, Istanbul University, where he was
assistant in 1969, obtained his Ph. D in 1979 and habiliated
in 1979. Dissertion: The Problem of the Apriori in Modern
Philosophy; habilitation: A Study on the Anthropological
Concept of Man and the Ethical Concept of Humanity. Fi

eld of study: theory of knowledge.


TMUN Afar (b. 1939): Graduated from the Faculty of Philo
sophy, University of Montreal. Obtained his Ph.D. from the
Department of Philosophy, Faculty of Letters, Istanbul Uni
versity with The Fundamentals of Descartes' Theory of
Knowledge (1968/70). Founded and directed the "Journal of
Philosophy". Habiliated in the history of Western philo
sophy. Lector at the State Conservatoire, Mimar Sinan Universty Main works: The Sources of Realistic Thought, The
Development of Realistic Thought, The Philosophy of Aris
toteles.
177

YENEHROLU ahin Cb. 1946): Graduated from the De


partment of Philosophy, Faculty of Letters, Sorbonne/Paris,
where he obtained his Ph.D. with Individual-Society-State
Relations by Hegel (printed 1985). Since 1976 lector at the
Department of Systematical Philosophy and Logical Scien
ces, Faculty of Language and History-Geography, Ankara
University, where he habiliated with Philosophy-DialecticsTheory of Knowledge (printed 1982); acts as the director
of the same department. Other main work.- Philosophy and
Art.
YERC Kadir (b. 1953): Graduated from the Department of Eco
nomics and Finance, Academy of Economics and Commerce,
Istanbul. Lector at the Department of Public Finance, Fa
culty of Economics and Administrative Sciences, Marmara
University. Field of study: theory of economics and finance,
methodology and bibliography.

178

CONTENTS / SUMMARIES

HISTORY OF PHILOSOPHY
The Philosophy of Descartes as the Ideology of the Early Europen Bourgeoisie
Krat GNEY In this article, the author, discusses why the philosophy of Des
cartes has its place at the beginning of the new age, by trying
to show the relation of his philosophy (metaphysics, theory
of knowledge) to the social conditions in which it flourished.
The author, while indicating the characteristics of the philosophy
of Descartes, shows how it corresponds to the ideology of the
bourgeoisie in power at that time, and to the state order.
The Idea of Peace in the Classical German Philosophy
Erhard LANGE / Kmil YALIN
Introduction to the Contemporary Thought
Afar TMUN
The general characteristics of the contemporary thought, its socio-historical sources, its interrelations with the technical-sci
entific developments the outceme of the new scientific under
standing the foundations of physchology, and its main tenden
cies, the foundation of sociology, ajid its main tendencies, microsociology; the contemporary meaning of art, changes in the ar
tistic development, aesthetics as a science (or not), interdiscipli
nary relations, etc., all such items are subjects of this article,
comprising an overall view of the twentieth century as the age
of scientification.
179

PHILOSOPHICAL PROBLEMS

Research Note on the State and Society


Nicos POULANTZAS / Turkish by Ergin KOPARAN
Processes of the Formation, Diversity and Bases of the State
Maurice GODELER / Turkish by Ergin KOPARAN
Authenticity - Efforts in developing
Conutries for self - understanding.
Self - Consciousness, Orientation and Solidarity
AESTHETICS AND THEORY OF ART

Introduction to the Promlems of the Sociology of Novel


Lucien GOLDMANN: Turkish by ahin YENEHRLOLU
Historical Poetica
Mikhail KHRAPCHENKO / Turkish by Kevser KAVALA
NEWS IN PHILOSOPHY

Present day Problems of the Philosophical Thought in Arabic


Countries Karl MELZER / Turkish by Ulu NUTKU
PHILOSOPHICAL BIBLIOGRAPHY

Source-Work of Philosophical Books in Arabic Letters (18491928) Kadir YERC


DICTIONARY OF PHILOSOPHY

Afar TMUN
In this terminological study, the author defines and explicate
the terms and concepts in philosophy with exemplary quotati
ons.

180

You might also like