You are on page 1of 196

ANKARA NVERSTES LHYAT FAKLTES

YAYINLARI
XC

Eb Hmid al-GAZZL

TKAD'DA ORTA YOL


{al-tttid

fn-rtiVad)

nsz ve Notlarla
eviren:

Dr.

Kemal IIK

YATIKtARI
XG

Eb Hmid al-GAZZAIl

TlKAD'DA ORTA YOL


(al-^tid

fn^fti^)

nsz ve Notlarla
eviren:

ANKARA niversitesi BASIMEV

197

EVRENN NSZ
MELLtFN NSZ

.......

GJR

Kelm ilminin nemi


kinci giri.: Kelm ilmiyle megul olmak
nc giri.: Kelm ilmiyle uramama farz- ki^ye olmas
Drdnc giri.: Kitabn metodu
,

10

Birinci giri.:

12

15

BRtNCt KISIM
ALLAH'IN

ZAT

22

...4*
' *
' *
Davat Allah'n ^^ttlS*,. ..^.t^.
kind Dava: ldem
nc Dava: Beka
Drdnc Dava: Allah'n cevher olmamas
Beinci Dava: Allah'm cisim olmamas
i^*
Altnc Dava: AUah'm araz olmamas
Yedinci Dava: Allah'n bir ynde bulunmamas
Sekizinci Dava: Allah^n Ar'a kurulmaktan mnezzeh olmas
CNokuanmcu Dava: Allah'm gzte ^>rlmesi
hbl^
Gmmm Dava? MkS^
Birinci

.^v

^ *

22

29
29
31
..

.^.. ^4.

31

32
32
38

$5

dNd KISIM
^ALLAiriN

ifahi

1- Kudret Sfot

fSIk

SW

"^***

2- jtttt
--^
3- HaaBtt sa^
4- rade Sfati
5-

itme Sfat

Grme Sfat,
Kelm Sfat

7--

^
n
75
80

.'

^^^^

<

1,

' *

84

...,.,..>.

B-SIFATLARIN HKMLER
Birinci Hkm: Sfatlarm zatn gayrisi olmas
kinci Hkm: Sfatlarm Allah'n zatiyle kaim okms
nc Hkm: Btn sfatlarn kadm olmas
Drdac Hkm: Allah'm^ sfatlardan treyen ezel ve

95
.

96
103
105

ebed isimleri ....

115

NC assM
AtLAH'IN
.

FLLER

Ut

27

Dava: AUah'm bir eyi yaratmamasmm caiz olmas


tkinci Dava: Allah'n, kullanm mkellef klmas
nc Dava: Allah'n hayvanlara azap verme kudreti

Birinci

130
133

fmmm

Belttd Bkvs: Kullan mKkafotkmdrmasnm U^a vec^


.
.
Altnc Dava: eriatm olmamasmn, mUkellefyetm dsmesin gracdcrmesi
Ydinci Dava: Fe^ygamberlerm ganderilmcmh caiz obnast

BdimNC
BLMLER

136

138
143

KISIM
149

BRtNCt BLM
HZ.

MUHAMMED'N NBVVETNN

SPATI MESELES

159

tKNdt BLM

ERATTN HKMLERNN TASDK MESELES

157

Giri: Bilinmesi zorunlu olmayan eyler

eriatm h^Omleri karsmda akim durumu.

Birinci Casl:

b. Kabir
c-

d-

157

azab

.....!....._..
^.

Srt
:

K-^-* f ? * t-*

Baz

Mnkir ye Nektr
Mizan

kinci fasl

158

'l-'^

fil

162

fasllarm zikredilm^nesi

164

a- Akl meseleler

164

b- Lafz meseleler

164

BW mm^^,^,..

tm

NC BLM

MAMET MESm^St

175

DRDNC BLM

TEKFR VACP OLAN FIRKALAR


BBLYOGRAFYA
GENEL NDEKS

186
195
197

EVRENN NSZ
Huccetu'l-sim lkabiyle tannan Eb Hmid al-Gazzal (lm. H.
505 /M. lli), slm leminin byk bilginlerinden birisidir. O. slm
ilimlerinin hemen hemen her sahasmda birok eserler yazm ve yze
yakalan bu eserleriyle, dnya lsnde byk bir n yapmtr.
Tabiatiyle, bzim burada onun bah bana bir inceleme ve aratrma
konusu olan hayatmdan, dncelerinden ve bnlan yanstan
lerinin tmnden bahsetmemiz mmkn depdir. Esen bu konular
ele
ve derinlieitli zamanlarda, eitli
t^retboesM
ine incelenmitir^ Bu itibarla burada biz, mSe^

tete wm^m^

yaptmz
Jite

*^M-lMlsd fVl-tUkM^

karsmald

almn

eserinden

ummto 1sm&

dolayisiyle ke-

"

b^Mlttete^

y0m&^,

Gazzairnin kelm ilminde bahca dayana mamu'l-Harameyn


al- Cuveyn (lm. H. 478 /M. 1085) olmutur. Aynca kendisinin Kad
Eb Bekir al-Bakln (lm. H.403/M. 012)'nin eserlerinden de b
yk lde faydaland rivayet edilir*. O, kelm'da genel o\sMk E*ar*nin yolunu tutmu olmakla beraber, baz hallerde ondan ayrl^ieiM
mtr'. Gazzal ye gre kelm keMn gayesi,
phelerdra korumak, onun safiyetim muhafaza etn^^mre bu akid^

M4

^^tottn sapk

^Efjnak,

fikirleri

tetrmak

isfpsn

emi

kd^nin^

peygamberimin, unamlarm ve sahabenin PUlGPCtajttAn, hiret hayatmdan, AUah'm grlp grl-

4ms fiM ve zad a&tiarmdan,

a^y^^

^ benzeri meselelerden Wseden


kdm

bir ilimdir^

Bununla bera-

insanm karlasta inanla ilgili eitli


glkleri zmek hususunda yeterli bulunmadm'^, binaenaleyh,
kltrsz kimselerin bu ilimle uramamalan gerektiini sylemi-

ber Gazzal,

ihninin,

Gazzai'nin hayat ve eitli grleri iin bak: as-Subfc, Tabakat a-fyye,


1311; bnHalc. IV. s. 101-114,
1324; ^ZdJf, M^Taj-Sifcfe. c. I, s. 7-50,
Prof.
Dr.
ibrahim
Agh
ubuku,
1357;
likn, Vefayt al-A'yn, c. HI, s. 353-355,
Gazzal ve Kelm Felsefesi, s. 7 vd. Ankara 1970.
Teymiyc, Kitb Bugyat a-Murtd fi'r-Radd ala'l-Mutefelsife Va'l-Ka2 Bak:
ramita Va'I-Batmyye, al-Fetv, c. V, s. 107, Kahire 1359.
1325.;
3 Bak: Gazzal. Faysala" t-Tafr ika Beym'i-slm Va'z-Zandaka, s. I,
stanbul
1957.
Ord. Prof. HUmi Ziya lken,. slm Felsefesi Tarihi, s. 325,
1

Msr

Msr

Msr

bn

Msr

4 Bak: ts^am,
5

Bak:

Gazzal,

mn

ar-Rislet

ad-Dam,

&

al-Ladutmiyye,

6 ak: GazzaU, al-Mmkiz Min ad-Daih

s.

s.

wmMiar
\m.
15,

1328,

7.

th^.

mM

Eeri giderek,

baz

istisnalarla

kdftm
cenahamM tesm saymtr. Ona gre, kdteln^
ancak zeki ve kltrl olup, pheye ^^ni^, salain bir imana,
derin bir 1]^^ ssMps tsm ve Inkalanm smna^ y&msa tedavi etmek amacn gden kimse renebilir. Bu durumda olan bir Idffs^
nin, bilmesinde byk faydalar olduu iin, kelm ilmini renmesi
zorunludura. Gazzal, yukanda da grld gibi, bir eserinde kelm
ilminin renilmesini cahil kimselere haram klarken, dier bir eserinde de ilimlerin en ereflisi olduunu sylemi ve onu ok vmtr'.
Gazzal dier ilim dallannda olduu gibi srf kelm meselelerden bahseden birok eserler yazmtr. Hi phe yoktur ki bu eserler, kelm ilmi konusunda gnmze kadar devam ede gelen ciddi ve
gvenilir kaynak eserlerin en bata gelenlerinden ohnu ve ilm aratrmalarda bu eserlerden byk lde faydalanlnuUr.
Bu cmleden olarak, tercmesini yaptmz '^a-Jksd fi'l-P^//c;d(^"adlbueser, Gazzal'ninen sekin eserlerinden birisidir. Bu eserin H. 489 /M. 1095 yhna doru
sanhnaktadr. Eser, "/-

yazld

ktisd fVl-Ptikd'' adndan da

anlalaca

zere inan sorunlarm

zmlemektedir. Yazar, bu eserde kelm konulan incelerken, hem


diden ve hem de akdan gerei kadar faydalanmr. Kelm ilfl^e dair W9: ttol sapk grleri, ince zeks ve derin din bilgisi
e re^tes ve gerei ortaya koymutur.
/

Bu

imm

kelm ihni ve gerekse islm felsefesi b^kumndan


Ur dnem tamaktadr; Bu sebeple de islm tUkelerinde ok

Biz,

timi

eser gerek

i^t^Mi fi'l-Ptkd' vatandalarumza ve

yapan okullara faydah olur midi

m
tMm
His^ ma^ W^iMm

i:^i^[ewWe -mm
Dr.

^kn

laetne

zellikle din

ei-

Trkeye tercme etk.


ubuk^^ te
0o.
MESrlaup 1^2 ydmda Ankara'da ba*

Prof.

ile

im^^ss^m ^layldda karlatul^


metnin sa^

dayand. Mea

i^pfaiinas

mk. mtaSmA gsterdik.


^rekli grleri

baz

dzeltme

tm^mMam t^^miz^
Aynca t^^^m^ mmmm^mtaazm

m Oh^dlgf F^P^^

gerekli

r-

otkn eklen^iEU
Bu eserin terctasd esnasm^ bizd^ kym&M^ ys^ss^isam
esirgemfyea mym Prof. Dr. braJdm
ubuku'ya ve bu eserin
Fakltece yaynlanmasna karar veren FakHe Yft^ KM^^mu
len yerlerde

de

saym yelerine burada te^kkrlerimi bildmeyi zevkli br bor bilirim.

Kemal

IIK

dc: Gazzal, Ikm al-Avm an Um al-Kelm, stanbul 1287.


Bak: Gazzal Faysal at-Tafrika, s. 20-21.
9 Bak: Gazza. atrMusmf Min tImVl-Usl, c. I. s. 4-5, Msr 1356.
.

T Tetmai iki
8

MELLFN NSZ
Rahman

dm

ve rahm olan Allah adiyle balar ve

yalnz O'ndan yar-

dileriz.

imam, Huccet'ul-lslm Eb Hmid Muhammed b. MuhamMulaBimed al-Uazzal -Allah OBim ruiumu takdis @tia- yie

stat,

med

b.

syledi:

Hamds temiz

%^llffl^:^^^ Ehli

Smet ve bak yolcularm see^

d^ frkalar less^at ^uf ve ker^ me^yetl^iyle ayu^


a(mkm
pif^kMe ^tm^ Mayet nurunu y&m,

oran

sderm kkn
eden delilletB^ nlan konustamn, eytanknn vesmelerinden ilerini temizleyen, doru yoldan sapanam
envalin lej^
dan onlarm vicdanlarm pak tutan ve hakcat nmlan
lerini aydmlatan Allah'a mahsustur, yle ki bu insanlar, Allah'm Peygamberi ve sekin sevgilisi, resullerin efendisi Muhammedi'm -Allah
ona ve ona uyanlann hepsine salt etsin- diliyle indirdii srlara kavutular. Onlar akn gerekelerini ve eriatin icaplarn uzlatrmay baardlar. Menkul eriatla, ma'kul gerek arasnda zddiyet olmadm
incelediler ve anladlar ki, Haeviye gibi grnlere uymay ve taklit-

nzte^

donup kalmay gerekli zannedenler, sadece ksa grlerine ve


zayfakUanna dayanmaktadrlar. Kt niyetleri sebebiyle fe}sefedler ve Mutezile'nin mfritleri, eriatn keskin delillerini reddedecek
denecek akla dayanmakta ileri gittiler, Onlarm tefrt't ve bunlank
ifrata meyletmeleri tjeanlln ve il^ti^ttan uzskto^ tikad kaidelerinde
gecekH ^r mutavas^ okuu benimsemek ve doru yola ymeGid
ilikte

ntete*

^sl/m iSst

tefriti

zenunedihnitir. Nakit

M mb^

taMd etmekle ^f&^tm^ jlmne ve aratu:ma mtotlamu ttir edm


bir kimse iin doru yolu bulmak, nasl kolay olal>iHr7 B^de bir kn:^
eriatm mesnedinin, beeriyetin nderinin (Peygamberi) sMn^
ibaret olduunu bilmez mi? Peygamberin haber verdii hususlarda
onu tasdik eden ey akldr. Srf akla uyup onunla yetinen, eriatm
nuriyle grmee almayan ve aydnlanmayan nasl doru yolu bulabilir?

ucmt

Makhk Sm

olan akl^ nasl gvmir?


admlannn ktsa sahasnn i^, dar ve mlat eHuga bilinmiyor mu? Akl ve eriat birletirerek
yok edemiyen kimse,
ne yazk ki kesin sm^e baanya ulaamaz ve sapkla der. Akln
benzeri, ila ve hastalklardan uzak salam gzdr. Kur'an'm benzeri
ise klan yaylan gnetir. Hidayet yolunu isteyerek ahlkn dzelt.
Akl ve eriatn birinden uzak olanlar, ahmaklar arasna katlm
saylr. Kur'an'n nuriyle yetinerek akldan yz eviren kimse, gzlerini yumarak gne
ynelen kimse gibidir. Byle bir kimse ile

AUm

damkl

na

arasmda fark yoktur. eriatla bir arada olan akl,


zerine
ktu:. zellikle akl ve eriattan Inrine yan gzle bakan kmse benlik
krler

ipine

balanmtr.

Ey

Ehl-i Snnet'in inan prensiplerini

delillerle

frkann,

renmeyi ve onlar

kesin

koymay

arzu eden kimse, Ehl-i Snnet'ten baka bir


eriatla inceleme metodunu uzlatrmay baaramadm

ortaya

anlayacaksn. Onlann izinden gidip, saflanna girerek, aralarnda yer


aldndan ve onlann frkasna katldndan dolay Allah'a kret.
Belki

kyamet gnnde

AUah^tmi,

Si^^to

onlarla

beraber

ha^olunursun.

Motteizi temizleyip/gerek nuriyle doMurmasm


iBerimizi yanh sz sylemektenautup, gerek
ve Idkme^ konutumasm dileriz. O'nun kerCT ve ihsam bol, rahmeti genitir.

leigigN^ff

GR
^ddyarak, mukaddim, fas ve blmlerini
Sdzp Mtfibi
belirterek 1)a3a>te:
Kilabm ismi, "al-tktisd fCl-Vtikd'^ dr. Kitabn tertibi, nsz
ve hazrlk mesabesinde olan drt girile, gaye ve maksadlardan bahseden drt ksmadan ibarettir.
Birinci

giri,

bu

ilmin

dindeki

nemim

aklar.

kinci giri, onun (Kelm ilminin) btn mslmanlar iin deil,


z^ bir taife iin nemli olduunu belirtir.

au^

nc

giri,

onun farz- ayn ilmayp farz-

kifye

olduunu ak-

lar.

BtS^Mifi

bu k^pet zitettiim

delillerin

metotianm

taf-

^Msmdnr.
Bizim asl kasdettiimiz drt ksmdr ki, bunlarm hepsi de Yce
Allah hakkndadr. Biz kinat yer, gk, cisim ve lem olarak deil,

AlJun

bir

yarat

olarak dnrz.

Peygamberi -Chm
ota^
olmasndan daha ok, Allah'm br

tt

ve

er^ bir

olatak dnrz. Biz

szlerini sadece ifadeler, hitaplar ve deyiler olarak deil,

onm

kenK^ va-

Yce Allah'tan gelen bildiriler olarak telakki ederiz. Akh


hakknda dnmek bahis konusudur; ondan baka gaye yoktur. Bu

stasiyle

ilmin btn konular, Allah'n zat, sfatlan,


bize

gelen bildirileri

hepsi drt

fiilleri,

hakkmdaki dncelerden

elisi vastasiyle\

ibarettir.

ksunda toplanr:

kum. Yce Allah'm zatm dnmee dairdir.


varhm, kadm ve bak olduunu, cevher, cisim,

Birinci

Bmlann

Burada; Al-

araz, snrki
lah'n
ynl olmadm, bilindii zere grlebileceim ve bir olduunu aklayacaz. Yce Allah dilerse, bu on davay bu ksmda ele alacaz.

kinci

ksm. Yce

Allah*n sfatlarna dairdir. Burada O'ntn


hayy, lim, kadir, mrd, grc, iitici ve mtekellim olduunu ve
hayat, ilim, kudret, irade, grme, iitme ve kelm sfatlan bulunduu-

nu aklayacaz. Aym zamanda bu sfatlarm hkmlerini, icaplann,


ayrldklar ve birletikleri ynleri, zat zerine ilve, kadm ve zat ile
kaim olduklarm ve mezkr sfatlardan hi birinin sonradan meydana
gelmediini zikredeceiz.

imc ksm. Yce Allah'm fiilleri hakkndadr. Burada yedi mesele var&r: Yce Allah, insanlan sorumlu tutmak, yaratmak, mesuliyete gre sevap vermek, insanlarn menfaatlanm gzetmek mecburiyetinde deildir. nsana gc yetmiyecei teklifi yklemek Allah iin
imknsz olamaz. Allah'm gnahkrlar cezalandrmas mecbur
olmad gibi. Peygamberler gndermesi de imkn dnda deildir.
Bilkis bunlarn hepsi mmkndr. Bu ksmn balangcmda vacip
hasen

kabh

ve

mnaiarm

kelimelerinin

belirteceiz.

Dr^inc ksm, Allahilat elilerine, Peygamberin -Allah'n selt ve selm ona olsun- vastasyle bize bildirilen har, ner, cennet,
cehennem, efaat, kabir azab, mizan ve srat gibi meselelere dairdir.
Bunlar drt blme ayrlr:

Birinci

sdm <ma

^te, Peygamberimiz Muhammed*3i-AJ3ah*m


okum- nbvvetini

sp&tsi

selu ve

st^

kinci blm. Peygamber vastasiyle

bildirilen

hiret ilerinden

baseder.

nc blm,

halifelik

DriUinc blim,

s^uk firkaiarm kitfrn

ve

onun artJan hakkndadn.


gsteren kaid^er

a^-

lar.

Bu ksm, bu ilimle meguliyetin dinde nemli d^Umm^Manma^sma dairdir: lim ve anralden hangisi olusa cdso^ ItotoH <Smtr

ym W

iwct

sarfetmel

sapkl^n ve zararm son

Waammm ef1^ m&St

mertebesidir.

geirmek,

Faydaaz ilnden Allal'a

s-

nrz.
Btn insanlar

iin

en nemli ey,

bedbahthktan saknve sonsuz saadete kavumaktr. Peygamberler gelip Yce Allah*m,

mak
kuUarmm
10

fiilleri,

szleri

srekli

veinanian zerinde hak ve alkas olduunu

Doru sylemeyen,

vicdan hakka dayanmayan


hareketleri adaletle sslenmeyen kimsenin gidecei yerin CetoaMs
ve sonunun da helk olacan haber verdiler. Bununla beraber sadece

insanlara tebli

ettiler.

haberlerle yetinmediler; bilkis

hayret verici hadiseler ve


tiler.

Bu

beer

allmam

kudretinin stnde harikulade,

doruluklarm ispat etpeygamberlerin durumlarm

ilerle

ileri gren veya kesin haberlerle

iiten kimse, onlarm doruluklarna inanr. Belki san'at hnerlerinden

ayrmak hususunda dnmee balamadan nce ilk iitite onlarm do^uluMnu anlar. Bu ak kanaat veya zorunlu bgi,
korkuyla doldurur; aratrma
Mb0 KBiiSOTa feknp onu duygu
mucizeleri

ve

4^BKap^^8teek, kallmkam ve sknunu

selbeder;

gevek-

muhakkak ekeW& ^ |]toalc]B^S!^iS^aftfcl^fc#nr; lmn


ve peygampd, ditota s@s^MMisdedttlfi^^]:dan gLz
UerMtteri eyl^ imkn dMMe oldufamMt^ eder.

ie ^^Mak, bu iin hakikatini ii@]a^^te g^^ik^titem^


bu
olur. Doruluklanm ortaya koymak hususunda mam

Bir

peygamberler, -szlerinin gereklii incdenmeden bflb- l^jto^^


muz yerden veya evimizden karken, yrtc bir hayvanm wm3l^ girdiini, ondan korunmamz ve saknmamz lzm geldiini hab^ f<Sten
bir

kimseden

daha az

gvenilir

deillerdir.

Sadece iitmekle, verilen haberin imkn dahilinde olduunu anoraya


larsak, eve girmee uramayz. Aksine elimizden geldii kadar

Halbuki lm kesin olarak gelecektir.


Bu duruma gre, lmden sonra vuku bulacak hadiselerden korunmak,
msl nemli ohnaz? O halde grevlerin en nemlisi, ilk anda zihne
girmektea

doElPft

saknmaa almz.

m Wsmm kabul

ettii peygamberlerin sznn, bizatihi

kestoge^^alup olmadn aratrmaktr. Peygamberin


takm vazifeler yklemi*^bbmiz sm
^^sBEon lSas^
M, ^Ma ^M^l^l^dcoie sizi o^alandmteaK ^e^^niz takdirde

^mWsW:

ito^

cto^
mkfat verecektir. Bute ^Mamam i^ h^
gnderdi". Artk bir Rabbiimda fot olup olmadm bmemfe

isfr size

mektedir.

Eer varsa,

ve emir verecek

eliler

surette

gnderecek, teklif yapacak,

ymtk edecek

konumas mmkn mdr? Koumas

mmknse, itaat yahut isyan ettiimiz zaman, bizi mkifatlandrmaa


veya cezalandrmaa kadir midir? Kadir ise, "ben size eli olarak gnderildim" diyen bu ahs sznde doru mudur? Bunlar bize malm
olduu takdirde, akll kimselersek saknmamz, kendimizi dnmemiz ve sonsuz hirete mukabil, geici olan bu dnyay kk grmemiz
dnr.
gerekir. Akdh kimse, bir iin balangcm deil, sonucunu
11

Bu

ilmin

sfatlar,

vermektir.

amac,

fiilleri

fihristte

akladmz

Yce Allah'm varl-

doruluu hakknda

ve peygamberlerin

Bunlarn hepsi dnen

gibi,

deliller

kimse iin kammaz surette

bir

nemlidir.

lear iim^ duydumm Mkr edi^


yor deilim, fakat bunun, dou ve yaratl mahsul m yahut akln
gerektirdii bir ey mi veya eriatn bir icab
olduunu bilmiyorum
nk zorunlu kavramlar anlamak hususunda mnakaalar vardr"
dersen, ite bunu, bu kitabn sonunda zorunlu kavramlara temas ettiimiz zaman reneceksin. imdi bununla uramak faydaszdr. Bu
merak sabit olduktan sonra, kurtulma aresini aramaktan baka yol

^er*

''ben

bu

gibi meseleler

Bo

eylere ynelen kiube, iildmna deti olan bir ylan veya


akrebin sadan veya soldan geldiini anlamak iin, kamaa kadir
yoktur.

olduu

halde yerinde duran ve neticede bunlardan biri tarafndan sokulan kimseye benzer. Bu, kltrsz ve ahmak kim^erin yapacak

nemli ve asl
maktan AUah'a smnz.
ilerdendir.

grevleri ihmal ederek,

bo

eyleri

u^a^

tkind giri:

Bu
nemli
ilimle

giri,
ise

kelm ilmiyle megul olmaa dairdir. Bu ilim bizatihi


de, baz kimseler iin nemli deildir. Onlarn bu

megul ohnamalar

gerekir'.

Bu

ilimde ele

alacamz

delillerin,

kalp hastalklanm tedavi eden ilalar gibi olduklan bilinmelidir. Bu


ilalan kullanan doktor, salam fikirli, keskin grl ve maharetli
deilse, faydadan ok

ve

bu

zaw

ilimlerden istifade

aynidm

Mu. kitabn

etmek

ftl^

Mhisa^ato E^n^k

kims^ ins^tdan dart

ftrkya

llmdidir.

frka: Bunlar, Allah'a inanan, peygamberi tasdik eden,


onun eliliinin gerekliine iman eden ve bu iman vicdanna yerleBirinci

megul olan taifedik. Bunlarn,


bu ini renm^i hususunda zihinleri kantnimakszn, olduklan
gibi braklmalar gerekir. Peygamber -Allah'n dualan ouml zerme
tirip ibadetle

yahut hergangi bir ile

olsun- Aj^flara hitap ed^ken, tasdi[$a

4sH fa^ Kr

tenfd.

^ takUd inanla kesin GWlcm^^3m^30sax iman arasnda fark 0msm& M, ^^mB^&n^ kem&M ^^tt iMit abuk
mmm grgas2| ^mj^msi imamm t^k^ hu^^na^ Mknd
O, iman

Bak: amkut

12

eser,

s.

^71,

Msr

1319/1$0].

^a^ma

ve
tavrdan zorunlu olarak anlalmaktadr. Onlann tasdiki,
delille deil, belki doruya boyun emee ve gerei kabul ettCB Wfhberlik eden. kalplere ilemi karine ve doularla hasl olmutur. te
bunlar gerekten mminlerdir. Bunlarn inanlarm kantrmamak
lzmdr. Bu deliller, bu delillere yaplan itirazlar ve bu itirazlara verilen
cevaplar, onlara okunduu zaman zihinlerine bir mkiin taklp,
hakim olmasndan emin olunmaz ve verilmi olan cevaplar da bu mortadan kaldrmayabilir. Bundan dolay Sahabe*nin tetkik, tedris
ve kitap yazmak suretiyle bu ilimle megul olduklar rivayet edilmedi.
Bilkis Sahabe'nin meguliyeti, todet etm^, ibadeti tavsiye etmek ve
balk lwf^Werinde, ilerinde ve yaa^krmda faydal ve doru eykili

ydnetmetel

lere

hakka inanmaktan
y2 evfer^ kimselerdir. Bunlardan, kklnden gekin yama kadar yaJ^dp^, 4a3dft0-toiHip Kilm, kh zayf, kuru ve kaba olanikinci

frka: Bunlar kfir ve bid'ater

gibi,

a^ak
^ kba tesir eder. Kfiltein
tan &Mten ohnulardr. nk Allah, kesin

kl korkusu

laf%

cillerle

al-

yaplama-

Bmdm

dcU^^ tarih hdMsci


yan eyi kh ve mnsmldafla yapar.
incelediin zaman, mslmanlarla kiffte mda yaplan avada bilhassa sapk gurubun yenilerek boyun ediklerini grrsn. Mnaka^
ve mnazara toplantlarnn daima srar ve inadla neticefeadiple de
ahit olursun. Zikrettiimiz eyin, akln ve kesin delilin deerini drAllah'n ancak nadir kulmek demek olduunu zannetme. Akn

larna verdii bir nimettir. Halkm ouna kusur ve cehalet hakimdir.


Bunlar kusurlarndan dolay, yarasa kulanmn gzleri gne

idrak edemedii gibi, kesin akl delilleri kavrayamazlar. Gl kokusunun, gbre bceine zarar verdii gibi bunlara da ilim zarar verir.
Bu hususta afi -Allah ondan raz olsun ve onu honut etsin- yle
zayi

etmi

zulmetmi

olur.

sylemiti:

Kim ahmaklara ilim retmee kalkrsa, onu

olur; ihni

lyk olanlara vermekten kaman

ise,

nc frka: Bu frkaya mensup olanlar, hakka taklit yoliyle ve


iiterek inanmlardr. Fakat bunlar, yaratltan zek ve anlay zelliklerine sahip kUuumlardu:.
Bunlar, ya kendiliklerinden, inanlarna

karan

phe

veren ve huzurlar-

varmlar, yahut da iittikleri


pheyle zihinlerini yormulardr. phelerini gidermek ve

bir

takm

glklerin farkna

her hangi bir


huzurlanm iade hususunda, bunlara mmkn mertebe kendilerince
makbul ve ikna edici olan szlerle gzel muamele etmek lzmdu:. Bu

1%

muamele, bir fikri imknsz ve irkin bulmak, yet veya hak


okumak yahut onlarca faziletli mehur bir kimsenin szn nakletmekle olur. Bir kimsenin phesi, bu gibi szlerle giderilirse, mnazara
kaidelerine gre deliller ileri srmek gerekmez. nk bu gibi hareket,
belki ona yeni mkiUer karr. Eer o zeki ve anlayh ise, onu ancak
gerek lsne dayanan szler ikna eder. Bu takdirde hakik delil ona
sylenebilir. Bunu da ihtiyaca gre ifa etaek ve bilhassa mldJat trl

kan hususlara mnhasr klmak gmkir.


Drdnc frka: Bunlar, zek ve anlay meziyetleri olan, inanlarna gelen phe sebebiyle gerei kabul etmeleri beklenebilen veya
ve yarath itibariyle phecilie temayl eden sapk insanlardan
ibarettir. Bu gibi insanlan geree yneltmek ve doru inanca ula-

dou

mnakaaya meydan vermeksizin, onlara iyi mualzmdr. nk mnakaa, sapkln sebeplerini art-

nnak jin inad


mele ya;peiak

hak

^^slifildt

ve

esSA^Msa Wt gulete

jkuselerin kalbinde yer etmitir.

ve di! nretnalc smetrle ortaya

6iaa;&tt

yMmm. JMm^

nk bunlar, gerei /sert bir tavrla


koydto. Mnzlam m^km 9ay

mM^

ve hakM gf^jde baktlar. Bu yzden onlann kalpl^inde


ve inat sebepleri harekete geldi ve ilerinde batl itikatlar yerleti.
Neticede yanhh ak olan bu batl itikatlan yok etmek, gzel muamele yapan limler iin g oldu. yle ki, bu taassup, insamn hayatta
skuttan sonra konumaa balad anda telaffuz ettii harflerin
kadm olduuna inanan bir taifenin tremesine sebebiyet verdik Eer
eytan, taassub ve inat yoliyle heva ve hevese kaplanlara hakim olmasayd, bu gibi itikatlar, akU kimselerin yle dursun delilerin bile
kalbine nfuz edemezlerdi. Mcadde ve inatlk tedavisi mmkn
olmayan mzmin bir hastalktr. Dindar kimse gc yettii kadar saknarak kin ve fkeyi brakmaUdr. AUah*n btn yaratklarna merhamet gzyle bateahdr. Bu nunettm st^cba dj^eoi^ ^ax etmek
^^Uik ve yumualdk yctaa ba vmahdir* Sa^nttam^
hatei^ ^getirecek M^ajbkbrdan
teunuhchr. Taassub ve
inadm devamlln salayacak sebepleri hardcete gsdrmenin, sapkkMemesine yardm edeceini ve kyamet gnn bu h^:#^la'den sorumlu tutulacam bilmelidir.

^^khm

ImM

hm

m ^MdM

2 Bors^ Gaaasa^ Kc^'m lobSm ve Mtt


fm3n^m
gre
telf!z
ima e^^. '0m
Kur*aQ'n aah kM ^fisalda berab, onu
edbem ta^im
gden 8 ve

14

harfler yaratlmiftr.

evira.

tlncU giri:

Bu

giri, ilimle

ura^umm farzd

kifye

lduuna

dairdir:

Bu ilimde derinlemenin ve onun btn teferruat ile ujramam


farz- aym olmayp farz- kifye olduu bilinmelidir'. Farz- ayn olmadelili ikinci girite aklanmt. nk btn insanlara ancak
kesin inancn lzm olduu ve imana dair phelerden kalbi temizlemenin gerektii belirtilmiti. Ancak kendine phe rz olan kimsenin
phesini gidermesi farz- ayndr. Frkalarn ouna fayda yerine za-

dmm

'

bu ilimle uramamn niin farz- kifye olduunu*


nadiren vuku bulan phelere dlebileceinden ve iman

rar verdii halde,

sorarsan,

phelerin giderilmesi gerektiinden daha nce bahsedildiini hatrla. Batlda srar eden ve delilleri anlamaa zeks msait
Mmseyi delille hakka davet ^mek dinde nemUdir. Bir saatarak, doru yolda olanlar
t8a ye

esaslariyle

ilgili

0^

1^

^^^^

pltma^

^fi^tenmesi

znunknduT.

B^le

bir kiusenin

mm

salakla tevikine
bu pl^ 9^^Bsm ve
n^sism. Bu da ilimsiz mmkuiL cimdir. Bu gbi
sapiM:
1^ memlekette olur. Her memlekette ve her

koyc^ isteyenin,
hadselef

phece kar

propagandaclarna kar koyacak, haktan aynlanlan geri evirecek,


phenin tesirlerinden Ehl-i Snnetin kalplerini temizleyecek vtf bu
kimsenin bulunmas zarurdir^ Fakhsiz ve doktorsuz kalan bir memleket gibi, byle bir limden
mahrum olan memleketin btn ahalisi, bu mahrumiyetten sorumlu-

ilimle

megul

olarak,

dur. Evet bir kimse


3

fkh veya ilmri

mk m^m. Mm

4 Bak: al-hy, C.

hakk koruyacak

Vl&m ad-im

bir

kelm^
I, a. 95.

renmeye kendini

tstikn^ Matbaa,

kabi-

Mjm,

I. s. 97.

Bak: al-Munkiz mim'd-Dall,

s.

6; al-hy, C.

I,

S. 98-99.

6 Gazzal, a-Munkiz Min ad-Dall adl eSerinde kelm ilminin amacn "Ehl-i Suet
akidesini korumak ve bu akideyi kartrmak isteyen sapklk ehline kar koymak" diye
anlatmaktadr al-Munkiz, s. 6, Kahire 1309). ar-Biset al-Ladunniyye's se tesWnm
iBKlmaiit lcsDea, fi'S^^maaSt^Manodan, pe^;amb^eia, imamlarn ve sahabenin durumlarndan, hiret hayatndan ve Allah'n grnmesi meselesinden bahset''Ucm al-Avm an
tiini kaydetmektedir (ar-Rislet al-Ladunmyye, s. 15). Gazzal,

Wn

al-Kelm" adl eserinde kltrsz kimselerin kelmla uramalarm ho bulmamtr.


thy'AB. ise, kelm ikninin mkefe mine perde olacam sylemitir {hy IMm ad-s
istisnalarla
Dttt c. I, 8. 22-23, fij^^E^et Hfotlaas, Msr). Faysal at-T^ika'da. ise baz
lEelm ilminin remliKisBA haram saymtu-. tstimaen kdm Unni incelemesi gereken

Um

kimseler unlardr:

1- Zeki ve okumu olup, pheye den kimseler.


2salam, ilmi derin ve gayesi bakalarm manen tedavi etmek olan kimse
<3i6^
{Faysal at-Tafrka Beyit al-hlm Va'^Zandaka, s. 2(^21, IfSfi^ 132^. FlHl
erefli
ilimler
arasnda
ona
en
y(i
vd^ne
ve
zal'l aUMustasf'.^ kelm itaaini ok
1356). eviren.
^rdgnaa tank olmaktayz (pl-Musteif Min Skn at-Vsl, c. I. s. 4-5.

mam

Ms

liyetli

grrse, memleketinde

renmee zaman

de

bu

ilimleri bilen

baka

birisi

de yoksa,

megul olmasnn gerekini sorarsa, ona fkhla' itigal etmesinin zarur olduunu
syleriz. nk fkha dair hadisler daha ok v om tm ih%a
daha imum#c Bgam gta^
^cesinde fkha mulratr. tbnri

ikisini

iflerin

kelmla
Niifn^ofe

doktorsuz

olmak daha nemlidir.

yetmiyorsa ve hangisiyle

vukuu, fikh hadisdere nlsbee mahduttur.

fkhla megul
nk her tabakadan btn halkn fkha ih-

faldhsiz olan bir memlekette

tiyac vardr. Halbuki doktorlara


Hastalar

tani

ihtiyac yoktur.

shhathlara nisbetle ok azdr. Hasta, doktordan ms-

ise,

olmad

i^M ^ <>beiK

fkhtan da mstani depdir.


kim mu!M^ Ha
taym ipa
gibi,

frk vmrdu* 7

bu llbtete

rme ye

salam insanlarn

fan

ha^aU

iin

h^t

ne

Tbhm f^ydsfm fktnn fay^siyle mul^yese ed^fs^

hangisinin fitycblt

olduunu anlama. J^^^i^nn

g-

en ehemmiyetlisi olduunu delillerle bilirsin. lm-i kelm asldv ve fkih da


onm bir daldr diyerek, ilm-i kelma lzumundan fazla kymet veren
bir kimsenin tehdidi seni aldatmasm. Bu sz gerekse de, burada bir
fayda temin etmez. Asl olan ey, doru inan ve kesin tasdiktir. Bu da

anlamalarda mracaat

mnazarann

taklitle olabilir,

ettderi fikhm, ilimlenn

inceliklerine ve delillere

yoktur. Doktor bile bazan aldatr ve der

ki,

neyin kasdedildii

gizli

ihtiya

varhm, cmertliin
hayatm bana baldr;

senin

ve shhatin benim sanatma dayanmakta olup,

megul olmak
d^dir. Yukanda buna

evvel hayat, shhat ve sonra dinle

fazla

gerekir.

JBu

szle

ia^ etmitik^.

BOrdBcU giri:

Bu g^

ise,

bu

kitapta takip ettij^miz

metodun aklanmasna

dairdir:

7 Gazzal'nin

fkh

ilmi

ar-Rislet al-Ladunniyye'6s

Ihy'mn

15)

fkh

eitli eserlerine

gre deimektedir.

er' ilimler arasnda gstermitir. al'Mustasf'da.

de akl olan ilimler arasmda yer almtr. Aynca Gaz-

fkh hem

er',

hem

bir yerinde

fkh

ilminin dnyev bir ilim

(c. I, s. 2-3) ise

zal,

(s.

hakkndaki gr

olduunu ve fkhla uraanlarn

da dnya limi saylacaklaruu sylemitir (hy, c.I,s. 17). Ayn eserin dier
fdah ihnini hem dnyevi, hem de dint bir ilim olarak gsterme istemitir

Btma

tmdcoNl,

tasf,

16

y^inde ise

C I, s.

19).

Omm c^Mu^mJt^M^ %M sit dVd^ lle^MKMr <<^MsC^t^Eftlt ^S^MfinmtA ise meMen e jmla$laca^ mm fm

nz - l^Sfit ^^oj^ofia aklamtr.


8 Bak :

lar

o^M C I, s. 97 vd.

evkea.

MlMtof

d, ^tfistfb^ ^Hlidir. Audarn

H-A^^** adl

kitapta sEkettik.

immu

bii^

"MVy^ S-t^t^ ftdlt k^pta

aklamak,
sluplardan ve kapah

bu hususta geni malmat verdik. Fakat bu kitapta


zetlemek ve sz uzatmamak kastiyle
yollardan

kanacaz.

kark

sabit

ise,

metodu zikretmekle yetineceiz:

Birinci metot, sebr ve taksimdir. Bir

yarz.

ise

eyi

ksmdan

iki

ibaret sa-

Bu ksmlardan birinin batl olduu ortaya konunca, dierinin


olduunu renmi oluruz. Mesel: lem ya hdis'tir yahut

kadmdir. lemin kadm

olduunda ^e

yoktur.

olmas imknszdr. O halde lemin hadis


Bu netice, dier iki nermedea elde ettiimiz

llete &tk% "to^ iste ohnas muhaldir" szmz


m,mi% la^a lpfe tJ^^mbu iki nermeden to ^MttaKltam^^i&pateik ^te** netcesicSr. W^ bilgi ancak
kte

MfUt

ve
Fakat asl olan, bu iki nemem^asmda
ekillere gre mnasebetin bulunmas zonnluluudt^. ftii mtetebet,
arta gre kurulursa, netice olan nc bilgiyi verir. Bu nc bilgiye, bir hasm karsmdaysak dava, deilsek, dnen kimsenin iste-

nlarak elde

ey mnasna

dii

betle fer'i

de

gaye deriz. Buna fayda dediimiz

diyebiliriz.

nk bu

bilgi,

bu

iki

gibi, iki asla nis-

nermeden

kmtr.

nermeyi kabul ellii takdirde, bunlardan kan


de kabul etmek mecburiyetinde kahr. Bu da davanm doruluu-

Hasm
fer'i

nu

edilir.

asl olan

iki

gstoda:.

Bundan davamz olan "lemin hdis olduu" ntad^te; ^:anlan


da budur. Hasmn, iki asl nermeyi kabul etekten mtsM IK^teok
doruluunu inkr edecei akla gelebilir mi? ayet biraz dnrsen,
bunu inkr edemiyeceini kesin olarak anlarsn.
Mihekk an-Nazar adl eseri, mantk hakkndadr. Bu eseri Bagdd'da
bulunduu sralarda H. 487-488 yUarnda yazd anlamaktadu- (Bak; Maurice Bouyges, Essai de Chronologie Des Oeuvres de al Gazali', s. 27, Beyrouth). Bununla beraber
Louis Massignon bu eseri H. 495-505 yllar arasnda yazlan kitaplar arasnda gstermekte
9 Gazzal'nia

dir.

(Bak: Recueil de Textes Inediis,

bi al-Musias/*da.

wM
Mm^ Msr B^)

sedilnektedir.

93, Paris 1929). Gazzl,

al-lktisd'^B.

da Mihekk an-Nazar'aa bahsetmektedir (al-Mustasf

Afaar'^ az nce

mza

s.

(s. 3.

eviren.

KNitoBkldr.
ve

m-^fi^"^

al'Mum3^'& (g.

I. s.

27)

(s.

olduu

c. I, s. 7).

133,

gi-

evrea.

Msr basks)

MVy^ ofjfo'di

Oilncii metot,

kendi

davamza temas

etmeksizin

hasmm davas-

nm imknszln,

bunun muhalle neticeleneceini ve muhalle neticelenenin phesiz muhal olacan ortaya koymaktadr. Mesel: Hasmn

doru olursa, "sonsuzluk sonlu


olup nihayet bulur" diyenin sznn de doruluu gerekir. Halbuki
bu ikinci hkm muhaldir. O halde, bu ikinci hkm gerektiren birinci hkm dc muhaldir. Hasmn davas da budur. Burada iki hasm
"felein dnleri sonsuzdur" sz

vardr. Bunlardan

"felein dnleri sonsuzsa, sonsuz olan son


bulur" szdr. Biz ise felein dnlerinin sonsuzluu davasna dabiri,

so^uz olann son bulacama hkmediyoE ve bunu iddia ediHasmn bunu kabul etmesi veya ben bunun gerektiini feslim
tmfyoTum diyerek inkrda bulunmas dnlebilir. kindsi, bu gerekim<rtQ^ ie9iuM ^lb^ Mdlr^ ^4&}m mhr. Hasmm ^"imMk
kabul etoa, flat bu ikinci asl kabvH etmiyorum" diya^^k iWrda
buhmiBaM
^td^M^* Ba
so^sduun sm. MsMis
dte
Eer im^i
lsayd.
i^bul
Bu asllann gerekMii nc hkm de kabul etmek zorunda kahrd. Bu ise, muhale varan davasmm imknszln kabul etmektr. Istidlala dair olan metot bunlardr. Bu metotlarla bilgi elde

^ WM

Mj^m

edilebilecei phesiz aktr.

Elde

etmek

medlul
ve bu bilgiyi gerektiren iki asln birlemesine delil denir. ki asUn birlemesinden istenilen bilginin doma tarzn bilmek, delilin dellet etme
tarzn bilmek demektir. Zihinde iki asl hazrlamaktan ibaret lan fikir
ve bu iki asldan doan nc bilginin doma tarzm anlania i&tSi^

dnmeyi meydana

istenilen

bilgiye

getirir.

O b^id^ teAc bi^^ ^i^e^^^ pa im^a iki vmMe d^^^


Mr mM, M
mm Musite^^. taa fikir dtf

dou

ash birleifinden MeML^ iinin


tazm anlamak arzusebr^ Bmm da
denir. Bunun iin dnmenin tarifini yapan kimse, birinci vazifeye gre ona fikir, ikinci vazifeye gre ise,
bilgi istei veya zannn kuvvetlenmesi der. ki vazifeye gre dnme,
kendisiyle ilim veya kuvvetli zan elde edilen fikirdir. Delili, medlul,
dellet etme eklini ve dnmenin hakikatini bylece anlamalsn.
Susam kimsenin susuzluunu gidermiyen ve istek sahibinin isteine
cevap vermeyen dolak ifadeler ve lzumsuz szlerle dolu karalamalardan ibaret olan katlara ehemmiyet verme. Bu zl szlerin deerini, ancak bir ok eserleri gzden geirdikten sonra maksadna ulaamayan kimse anlayabilir. Bundan sonra dtoniicm tarifi hakkmda
sylenenlerin dorusunu aramaya koyulursan, bu senin sylenilenlerden bil nasip ahnadma ve bir ey dide etoediine delalet ed^. Ber
18

iki

^k

nca bilgiden

ibaret bilginin

^Os^te <^kui
^^&m,
memal dd^cmu

sen husus bir surette tertiplenmi iki asl

bilgiyle,

bu

sana sadece iki vazife dmektedir: Birincisi, iki bilgiyi zihinde ha2ar
eklini
bulundurmaktr, ikincisi, bu bilgiden nc bilginin
bilmektir. Sen dnme szyle iki bilgiyi hazrlamaktan ibaret olan

dou

yahut nc bilginin doma eklini renmek iin sarfedilen


abay veya her iki ilemi birlikte kasdetmekte serbestsin. fade ekilleri muhayyerdir. stilahlar hakknda mnakaa edilmez. "Benim ga-

fikri

yem, kelmclarn istilahlanm bilmektir; onlar dnmeden, neyi kasdetmilerdir" dersen, bilmelisin ki, bir kimsenin dnmeyi, fikirle,
dierinin netice karmak arzusuyla ve bir bakasnn kendisiyle netiiittiin takdirde,
tMii istah kulce kanlan fikirle tatf
JfanMtal^^ fil^^ etmezs^ Bu inlikleri kavramayarak dn-

et^^

menm imM Imkkmda ihtilafl


dms&mn halme hayret etmek

bir

mes^eym^

gibi faraziye eti

svam

l^temdr.

doruluunu ileri srebilir;


bu tariflenka mkul, mnal olanlar hakknda ihtilaf bulun^

Byle bir kimse, tariflerden birinin


halbuki

madii ve

stilsU]^

teiMe mtoak^ y&pmm n^mspzh

doru
WUsx& arayan sapklato dd#ra& tetkkbif^

bilinmez. Dikkat edip

mtota
sin.

bazan
yolu bdursm^ b^^^ok j^y&^klann,

Halbuki bu hususta nsamn vazifesi, evvel

^Mm tesbt etmek,

sonra lfzlan incelemektir. Bylece insan lfizlann istilahlardan iba-

mnalarm deimeyeceini bilir. Fakat muvaffakiyetten nasibi olmayan yoldan kar ve aratrmay terkeder.
"Hasm bu iki ash bu surette kabul ettii takdirde, neticenin doru olacandan phe etmiyorum, fakat hasmn bu iki ash kabul etme mecburiyeti nerden byor, zorunlu olarak kabul etmesi gereken bu asllan nereden alyorsun" dersen, bunlarm mteaddit kavramlar olduunu bilmen icabeder. Fakat biz, bu kitapta kuUanacaumz kavramlann alty gememesine alacaz:
ret

olduunu

ve onlarla

Birincisi, i

ve

hissiyattr. Mesel:

d mahedeye dayanan kavramlar dmek ^E


"Her olayn

bir sebebi vardn*;

lemde bir ok olay-

vukua gelmektedir; o halde bu olaylarn bir sebebinin var olmas


icabeder" dediimiz zaman, "lemde bn ok olaylar vukua gelmektedir" sz hasmn kabul etmek mecbm-iyetinde olduu bir asldr. nmahede ile hayvan, bitki, bulut, yamur gibi varlklar ve ses,
k
renk gibi arazlar idrk edilir ve bunlarn yer deitirdiklerine ahit
olunur. Yer deitirme ise, bir olaydr. Biz burada belli bir olaydan
baKetmediimiz gibi, olayn cevher veya araz, yer deitirme veya
lar

19

bf^w
fey olduunu da tayin etmedik. Bunun gibi, i mahede ile
kap
heeme faa^ olan eten, nee ve Szntlenn varl phesiz

olarak

bilinir,

kiru^i^ saf akl

kavramdr. "lem ya hdis veya kadmdk" deMVtaiJa kimse^ \m


iktamaHn ^pm^ bir

mmn, hm
fi^fM dmd^tta, bum

diimiz

ffd^*^ iSidce bulumnayan

M
etp^ gsa^.
ey MMr. Mm
kaimi

Mesel:

ltel^*t^ nce meveat deiMi.


lem hdistir. tki asddan biri "hdis'ten nce bulunmayan eyin
oD^'' s^tMMt. Hasmm bunu kabul etmesi
lzmdr. nk hdisten fhce bulunmayan ey ya hdisle beraberdir
veya ondan sonradr. nc bir ihtimal yoktur. Eer nc bir
ilitimali iddia edecek olursa, aklen bedih olan eyi inkr etmi olur.
Eer hdis'le beraber veya ondan sonra mevcut olan eyin hdis olduunu inkr ederse, bedihyat inkr etmi olur.

O M#

^^^0^ tevatr.
ona seMt

sdta

Mesd

biz deriz ki,

Muhamme

-iMlah

hakhdr. nk o, mudzie
gstermitir. Mucize gsteren herkes davasmda hakhdr. O halde o da
davasnda hakldr. Eer mucize gsterdii kabul edilmezse deriz ki,
O, Kur'an' getirmitir. Kur'an ise mucizedir. O halde o mucize getirmitir. Birisi, iki asldan biri olan "Kur'an mucizedir" szn delil
veya delilsiz kabul ederse ve ikinci asl olan "Kur'an' Muharamed
getirdi" kaziyesini, Muhammed'in -Allah'n selt ve selm onun zerine olsun- Kur'an' getirdiini kabul etmiyorum diyerek inkr ederse,
onun bu inkr imknszdr. Bu ilmi biz tevatrle bildik. Nitekim Muhammed'in (S.A.V.) varhn, peygamberlik davasn. Mekke'nin mevcudiyetini, Hz. sa, Hz. Musa ve dier p^gEonberl^in gelmi olduk-

larn

ve

tev^rle

elsk* svasmda

biliriz.

baka

kyasla isbat edilmi olmasdr. Bu


kyas, ya bir dereceli veya bir ok dereceli olup, hisse, akla yahut da tevatre dayanr. nk iki asln neticesi, baka bir kyasda asl olabilir.
Mesel lemin hdis olduu neticesine vardktan sonra "lemin hdis
Drdncs, ashn,

olmasn" .baka

kyasn

bir

yapmak mmkndr. Mesel; Her hdis olamn bir sebebi vardr. lem hdistir. O halde onun
da bir sebebi vardr. lemin hdis olma&m deliller isbat ettiktm sonra
bunu mkr etmek imknszdu*.
bir

tertibinde asl

Beincisi, sem'yattr. Mesel btn gnahlarn Allah'n dilemesiyle

vaki olduunu iddia ederken deriz ki Her olay Allah'n dilemesiyledir; gnahlar da bir^ olaydur. O halde, onlar da AUah'm dilemfisiy:

20

l^ir.

varl b^t Mir. Bu olaylarn gnah ^m


Hm ^tl AfiarM ilenvssiyle olduu szne

Her olayn

eriatla

bilinir.

muarz eriat

tei

bw

ikna edildike
inkr edemez. "Allah'n diledii oldu, demedigi olmad" SdZftiM
doruluunu, hakkmda vaki olan cma- mmete dayanarak isbat
ederiz. Burada iitme yoliyle elde edilen delil inkra mani ol-

line,

kabul ettike veya

delille

maktadr.
Aitmcsii asl,

Hmn

ale^^lite

ia^ eylerden m$mMk.


yoks^ mm

ve
haamu ^bul
aMa ^j^man

Mm v^

bir delilimiz

kyasta asl olarak alp istifade edebiliriz. O, davaam ykmc


demek olan inkr yoluna satamaz. Bunun misalleri saysfs ^ei^^C^
oktur. Bunlarn zikrine hacet yoktur. ayet, "dnme kaidelerinde,
istifade etmek bakmmdan bu kavramlar arasnda fark varmd^*
diyecek olursan, bunlann umumiyetle farkl olduunu hatrlatrz.

fikrini

aklsz .ve hissiz kimseler mstesna,


btn insanlar iin mterektir. Asln bir hisle biUnmesi icabediyorsa,
kaybolan o hisse dayanan asl kullanmak faydaszdr. Nitekim grme
duyusiyle elde edilen bir asl, anadan kr bir kimseye kar delil olarak
ileri srmek imknszdr. Sara gre, iitmeye dayanan delil de byMir. Mittovtir ise, ulat^ kimseye fayda verir. Bu anda kendime
davet ula^^^s^ bir dmse, uzak bir yerden kp yamnza id
de ona te^tre J^^tsg^ Mmk0/m^0^m -AM.'m semt ye semm
nurt teta^ eten- Kur*a'la m^^m 0m$m sMfe^ ^^tmak
m?
istersek, ona tevtr kesbedecek kate

nk

akl ve hiss kavramlar,

Uyasmz.n^'kgmae gretevetoteee^O#^^^|i^f,^ter ttr


Mi
kavme gre byle olmayabilir. afiVma -Alteh
zimmiye karlk mslmamn ldrlmesine dair olan sz, kendi
mezhebinden olan fakhlere gre mtevtir ise de, mukallitlerinden
cahil Jcimseler nazarnda bu sz mtevtir deildir. Onun mnferit
meselelere dair bir ok fildrleri fakhlerin nazarnda mtevtir deildir.

BSK^ hk kyadan elde edilmi

mi

asl

ise,

ancak bu

kyas kab

et-

kimselerce muteberdir.

Mezheplerin prensipleri ise, herhangi bir araturcya kar k^nhrsa fayda vermez. Bu prensipler, ancak bu mezheplere inanan mnazaraclara

kar

Sem'yat

kullanlabilir.

ise,

ancak iitmeye dayanan

delilleri

muteber kabul eden

toselere kar kullanlabilir. Bunlar, tertip ve dizilileriyle istenilen


mehul neticeleri bilmee yanyan asllann kavramlandr. imdi giri^
leri bitirdik. >^tk kitabm gayesi olan ksmlara geeMliri^.
21

'

BR]yC KIIM
ALLAH IN ZAH
Bu

k^da

Biriaci

Bu

on dava vardr:

Dava:

eyden ranezzei olan Yce Allah'n vari ile


ilgilidir". Bunun delili udur: Her hdisin huds
buhnas iin bir
sebep lzmdr^^. lem hadistir^ O halde hud^mm t# ^b^
Cumas lzi2nd]r^\ lemle, Yce Uah't^ baka var olan dj|^ bfitn
dava, her

Bak: al-hy, C. I, s. 105.


12 Bak: al-hy, C. I. s. 106.
13 Gazzal, bu lemin Ur yaratcs bulunduunu eitli deHUcde isbaflamtr. Bu
delilleri imdi srasiyle zikredelim:
a- Gazzal, Kimy-y Sadet'd& sezgi Ue Allah'm varlnn bilineceini ima etmitir.
"Allah' tanmak ve onun huzurunun gzenigihi mahede etmek kalbin sfatdr" (Kimy-y Sadet, c. I, s. 11) derken, kalple Aliah'n varlnn bilineceini anlatmak istemitir. Nitekim al-Munkiz Min ad-DaU'a. dakalboB doan bir nurla phedcL ]arb|du|iau
*
(
bildirmitir
\
11

b- inssnm

leeni

varbUmm, ^nah*m varlma

an dnceye dalsa kendi


yar

delil olduunu sylemitir, tnsan bir


anlar. nsan var olunca, onu yaratan bir Allah'm da
Sacjet, c. I, s. 1 1-12). Gazzal, aym hususu deiik ifadelerle

varhn

olmas gse^JKimyr^y

mBkmefMeMmtAUah (s.
"^m d%aQ3Kmnn.

30^,

62-63,

O l^d^^^nm.
'

Msr 1903) adh

Ben var olaoBa, ttt

eserinde de tckrarlamtu:. Yani

Yara^

da var^^ demek

temitir.

varlm

c- Gazzal, tabiattaki dzen fikrinden hareket ederek de Allah'n


gstermek
istemitir. {hy^ c. I, s. 105 - 106). Bu hususta
ikna edi(^ birok bretler de
vardr. Yce Allah '*Yerin ve gn yaratlnda, gece ile gBntUttBn
ta/Mde...
dnen bir kavim iin ller vardr" diye buyurmutur.
d- Mizn al'Arml's ihtimal yoluyla hiretin ve Allah'm
ortaya koymaa
almtr. Aym zamanda Gazzal bu metotla Allah' ispatlamay, Pascal'dan ok nce kaleme
bulunuyor (Bak. Ord. Prof. Hilmi Ziya lken, islm Felsefesi Tarihi, II, s.380387 , istanbul 1957). Gazzal, Hz. Ali'nin bir dinsize "Ahiret yoksa ben nancmdan dolay
bir ey kaybetmem, fakat hiret ve Allah varsa hea kurtulurum, sen
olursun** dedi*
ini hatrlatmaktadr. Bir tacir kazan birsiyle nasl zarar ihtimalini de gze alarak yaturm

KnrWda bM

MfMrM

varhn

alm

hd^

yapyorsa, bir nsann da sonsuz hayat kazanmak iin inan yatrun yapmas lzmdur.
inananm sonsuz hayat kazanma ihtimali vardr. Fakat Allah' inkr edenin bu hususta
hibir midi ve kazanc olmayacaktr.
e~ Nihayet Gazal, sebepler, karineler ve tecrbelerle Allah'a, *hirete ve peygambere
inandm sylemitir (Bak. . A. ubuku, Gazzal ve phecilik, s. 85, Ankara 1954).
Gazzal sebeplerle nedensellik prensibmi l^detmitir. Her eyin bir seb^i vardr. Kinatn
sebebi de Allah'tr. Gazzal, karinelerle sezgiyi kasdetm olabilir. Tecrbelere gelince: Bu
da yapt incelen^ler ve ibadetlerdir. Kendi ifadesine gre, zikir sonucunc^ mutasavvflarioancm kuvvetlendirmitir. eviren.
da tao baz hallere erimitir. Su da

mm M^*i

22

varlklar kasdediyoruz. Yce Allah hari, dier btn mrMarfu 1^


tn cisimleri ve cisimlerin arazlanm kasdediyoruz. Bunlann hepsM^
tafsilatl olarak

aklanmas yledir:

Biz

varhn aslndan phe et-

miyoruz. Her mevcud, ya bir yeri igal eder veya etmez. Yer igal eden
herhangi bir ey, birleik deilse, ona cevher deriz. Eer bu ey, baka bir eyle birlemisc ona cisim ad veririz. Eer yer igal etmeyen

eyin

buna araz denir. Eer yer igal eti


eyin varl, hibir eye muhta deilse, bu vark yce ve

varh

mc^en

bir

muhta

bir cisme

mfl^l^ e bilinir.
I^MM^b^^ ^Pin ^ cazn

CMndedn ve usabmn

kiAiSMmi^

ise,

sbutu

hak-

^^m^ ve b^sL
ifM cankhk karmas, c^^g^s,
mevcut deilse, cevap vermee ve onu dinlemee l^^ yoktur. ayet
bunlar mevcutsa, phesiz mnazaa edenin vcudundaft %aka eylerdir. nk, daha nce kendisi var 'olduu halde mnazaa mevcut
deildi. O halde cisim ve araz mahede ile idrk edilir. Ne araz, ne
yer igal etmeyen bir cevher ve ne de cisim olmayan varlk ise, hisle
idrk edilmez. Byle bir varhn mevcudiyetini, lemin onunla ve onun

kudretiyle var
edilir.

iddia ediyoruz.

iki

asl

ileri

srmtfi^

$^1^gSm

fTum arse,
b ldm zorunlu
I^IM olay ve

hisle deil, delille idrk

Bu

Hasm belki bunlar inkr eder. O

va-

imdi

han^^ iakr ediyorsun snz.

bebi vardl**

Bu

inceliyem:

DeliU yukarda zikretmitik.

hususta
kit <msL

olduunu

m^ <!^^ w

M Bu asl kabul

ise

bunu

yalnz "her olaym bir senerden bildiinizi soru-

nk
kims^m^^ t^^Mi^,

mfecburiyeti vardr.

\mlmm^^^ Bo HMSia^^
l^Md^g^ s^^^i^^te

eder. k Uf ^%e ykf


olayn bir sebebi olduunu
olan eyi kasdediyoruz. Byle bir eyin yok iken var oluu, ya mulaldir veya mmkndr. Muhal olmas imknszdr. nk muhal asla
var olamaz. Eer yoktan var oluu mmknse, bu mmknle, yar olabilen eyi kasdediyoruz. Fakat varh kendi zatnn icab olmad

henz mevcut deildir. Eer varh zatnm iktizas olsa idi, mmkn., deil zorunlu olurdu. Bilkis, varhm yoklua tercih edecek bi-

iin

rine muhtatu:.

Bu

suretle yokluk, varlkla yer deitirir.

Varh

yok-

eden biri olmadmdan dolay yokluu devam edecek olursa,


tercih eden bulamadka o da var olamaz. Biz sebeble, sadece tercih
edeni sasdedi^oruz. Hulsa varh, yokluun devamma tercih edecek
bir sebeb buhummdka, yokluu devam eden bir yok, varlkla yer den

liaia tercih

23

Mm

^^tei^ Bu
0m mecbum Imbul
H^tannm mnasn

b9Mi^eat sonm akl

ttmst ^hxii^
eder.

bt^eee

gttetermelaizn sadece olay ve sebep

sldam

olduk.

kinci asl olan "lem hdistir** sznze yaplan itiraz niin


dosru bulmuyorsunuz denirse, deriz ki Bu asl zorunlu deildir. Biz
onu dier iki asldan tertiplenmi bir delille ispat edeceiz. Biz "lem
hdistir" dediinz zaman, hali hazu*da mevcut olan lemle, sadece
:

d^iUr. Bei^elerde hH okm^ hetm i^sl^. Bundsaber dslk h^dis olduu neticesi igdsr. Hangi aslda itiraz vmrdr?

Eer

veya yer igal eden her eyin deimelerden hli olmadm ileri sryorsunuz" denirse, deriz ki Bunlardan hi
biri hareket veya skn halinde olmaktan hli deildir. Halbuki hareket
"niin, her cismin

ve skn hdistir J^er "nce varhklarm, sonra hadis olduklarm iddia


ettink. Biz onlann varlklarm ve hdis olularm kabul etmiyoruz'*

dente,

Bu

deriz ki:

mk

ilm^i

lE^m

um

kt^acpda

\m-

Haddzabnda sz bu kadar uzatmaa demez.


nM bdyte 1^ i^az, doru yolu buh^ jst<^1r dmsete oai
etmez. Hibir akdh ktee, keskisinde Ikbt, hastahk, ahk, stn^uk
lu cevap verilmitir.

bulunduklanndan ve bu arazlann sonradan meydana


geldiklerinden phe edemez. Yine lemdeki cisimlere dikkat edecek
olursa, bunlara nz olan deiikliklerden phe edemez. Bu deiikliklerin hepsi sonradan olmadr. Byle bir itiraz inat bir hasmdan
zuhur ederse, onunla uramamn br faydas yoktur. ayet szmze
gibi arazlann

inanan bir

hasm

farzedilirse,

bu hasm akll olduuna

gre,

bu

iti-

raz

muhal

dir.

lemin hdis olmas konusunda bize dman olanlar fels^fd^ay


ksmlara aynhr:
Onlann aklamalarna gre lemin cisimleri

bit faraziye olur.

Gk cisimleri: Bunlar daim


lann baz hareketleri hdis olmakla
1-

surette hareket halindedir.

Bun-

beraber, semavat ezel ve ebed

olarak daim bir silsiB halinde birlerini takip ederler,

2- Ayn feleinin
ve arazlann tayan
Sret ve arazlar ise

Bu unsurlar kendi sret


bir maddede birleirler. Bu madde kadmdir.
hdis ol^p, bu madde zerinde birbirlerini ezel
ihtiva ettii drt unsur:

ve ebed olarak takip ederleri Su, hararetle havaya ve hava hararetle


atee evrilir. Dier unsurlar ^a byle olup, birleme neticesinde yeni
yeni birleik cisimleri
ler

24

meydana

getirirler.

Bunlardan da madenler

ve hayvanlar vcuda geUr. Unsurlarm

hi. biri hi bir

bitki-

zaman

h-

dt^po^^ hl
Mim &^\m Bu asil

dis oten hareketlerden hli kalamazlar. FelsefecDer,

oteyan e]^e^

olduamt sylememize
uzatmaa lzum yokfa*, l^dat d^ y^te gelsin

hds

hakktflda sz fazla

diye yle bir izahta bulunahm: Cevher, hareket ve skndan zorunlu

olarak hli deildir. Hareket ve sknun kendileri de hadistirler. Harekete gelince


farzedilirse,

onun hdis oluu bellidir. ayet yer gibi durgun bir cevher
bunun hareketinin var olmas da imknsz deildir. Bu-

nun mmkn olduu zorunlu olarak bilinir. Hareket mmkn olunca,


hdis olur ve sknu yok eder. O halde, ondan nceki skn da hadistir. nk kadm yok
olmaz. Bunu, Yce Allah'm beka sfatna
delil getirirken

zikredeceiz.

varhna delil vecm^ istersek deriz ki;


h^^et ha^ded^^fi^oo^ ssesm^ s^rted^ bi^^ hmw

Cisme

Bu

ilveten hareketin

kp^t (M olun^

h^de
ayn

der^

deiMir

M mhsx h$^^

ce^te

'Ej^es:

s^^^

olsayd, hffta nefyi

^pt te^et orvh^

<^Mtcr.

ce^tA

&mk dtutb.

Sknun

ak ve belli olan eyleri


isbata kalkmak, mnay aklamaz ve onu anlalmaz bir hale getirir.
ayet "bunlarn hdis olduunu nereden bildiniz, belki sakl iken meydana kmlardu-" denirse, deriz ki: Biz bu kitapta gayeden uzak bo
eylerle ugrasaydk, arazlarn saklln ve
dorudan doruya
nefy ve ispatmdaki delil de byledir. Hulsa,

iptal

etmekle

uram

megul olmayz.

km

olurduk. Biz gayemize set ekmeyen eylerle

Bilkis deriz ki, cevher kendisinde hareketin gizlenme-

sinden ve grnmesinden hli deildir. Gizlenme ve grnme hdistir.

halde cevher

degim^rden

(hdis olan eylerden) hli

deildir.

m. iitikalini^ bat^^uu oe ile bi^nir, denirse, MtM: Bunun ipM


dya bted^k ve ^^arm rkln
iirecek deiliz. Arazn

ortoya koyaralt kiEtemzt

butlan hakknda sylenecek en


doru sz udur: Arazn ve intikalin hakikatlerini anlamaktan gafil
olmadka, hibir akl, arazn intikalini kabul etmez. Arazn hakikatini

onun intikalinin imknszlm kavram olur.


Bunun aklanmasna gelince: ntikal cevherin bir yerden dier
yere gemesinden ibarettir. Ak, cevherin, yerin ve cevherin yerle

anlayan
bir

intikalinin

kimse,

olan ilgisinin cevherin mahiyetine ek kavramlar

Zaten cevherin bir yer tutmas gerektii

lunmas

icabeder.

Arazm

gibi,

arazn da

yere olan nisbeti, cevherin

betine benzetil^k, (vherin intikali gibi

olduunu

arazm da

anlar.

bir yerde bu-

mekna olan

nis-

intikal edebilecei

ikla gelebilir.

Eer bu mukayese 4oru

olsayd, cevherin meknla

olan ilgisi, cevherin mahiyetinden ve mekndafi

olduu
^
m fmhm sm

a^ fEizla bir

mm'sM to W^m mmn mahyetinte

ey olmas lazm gelirdi. B^dece ara:^ arazla kaim olurdu. Atazn


m^la kaim olmas, kaim olanla, kendisiyle kaim olunandan ayn nc bireyin bdunnasm g^ktirirdi. Bkece msss^ uzayp gider ve
bir

sonsuzlua giden arazlar bulunmadka hibir arazn bulunamayaca


neticesine varr. Arazn yerle olan ilgisi ile cevherin meknla olan ilgisi
arasndaki fark gsteren sebebi aratralm Bu iki ilgiden hangisinin
ait olduu zattan ayr ve hangisinin ayn olmadn grelim. Bylece
intikali yanh anlamaktan doan hata meydana kar. Buradaki in:

celik,

meknn

lzm olmas
lzm arasnda

cevhere

de araza lzm olmafark vardr. Lzmlann bir ksm,


gibi, yerin

sndadr. Halbuki iki


bir eyin mahiyetine dahildir. Bir ksm da dahil deildir. Zat olan, o
eydir ki, onun yokluu ile ey yok olur. Zat olan, varlk bakmndan
yok olunca, ey de yok oto; eer aklen yok ol;H:)5a, aklen onu bilmek
de imknsg olur. Yer tutnuUc ^oevlerin zat unsura delildir* Bis evvA
ttamn mevcut olup cte^dm
^m bi& ^om&

^^

^m m

d%M]A

d^muhta olmsdcziu

hmu delille elle ^k.

Ur yer tutm, umM,


ve mi^^ ile kavranz. Bundan doUyt
Zeyd'in cisminin zati unsuru deildir. Bu tutulan yerin yok olmas
ve deimesi Zeyd*in cisminin yokluunu gerektirmez. Mesel Zeyd'in
uzunluu byle deildir. O Zeyd'de mevcut bir arazdr. Zeyd'siz onu
dnemeyiz. Biz uzun Zeyd'i dnrz. Zeyd'in uzunluu, Zeyd'in
varlna tabi olarak bilinir. Zeyd'in yok olmas, uzunluunun da yok
olmas demektir. Zeyd'in'uzunluunun, Zeyd'siz aklda ve
lemde
his

mstakil

varl

yoktur.

Uzunluun

Zeyd'le mnasebeti, Zeyd'in za-

zatnn gerektirdii bir ey


olup, onun zatna ilve edihni bir ey deildir. Bu bir zelliktir. Bu
zellik yok olunca, Zeyd'in zat da yok olur. nk deime, zellii
iptal ettiinden zat da yok olur. Uzunluun Zeydle mnasebeti, onun
zatna i^ve edilmi bir ey deildir. imdide sz arazm kendisine intitna

ait bir

eydir. Yani uzunluk, Zeyd'in

^tod. ilM
M t B ivMia mkj^
b^^dir. tntiU
olan iliim

cevherin varl;^^n<^ fazla

msm,^

tmhs^ 2SLtim yok ^

lede^

gek^.

Y^e

nunla zat yok olmaz.

yok

zn

d^se^e^^

Eer

fazla bir

faMa

ey

deilse,

Mr

m\

^& da, bu-

onun yokluu

ile

Bu

zat

byle anlalmca, sevherin meknla ilgisinin aksine, arasonuyerle zellemesinin, arazm zatmdan fazla bir ey
olur.

cuna vardr.
26

neticesinde

olmad

Yukanda cevherin meVnla birlikte deil, tek bama, meknn


ise cevherle dnldn sylemitik. Araz ise kendi kendine deil,
ancak cevher yardmiyle dnlebilir. Arazn varU muayyen bir
cevherin araz olmaktan ibarettir. Onun cevherden ayr olarak bir varyoktur. Arazn ilgili bulunduu cevherden ayrlmasn dnmek
demek, yok olmasn dnmek demektir. Maksadmz anlatmak

iin

doru
maksadmz anlamaa yardm

uzunluk tabirim kullandk. Bu, araz olmasa

cisimlerin
eder.

Bu

uzamasndan

Bu,

ibarettir.

bile, bir cihete

anls^lmca, arazlan aUdamaya geebiliriz.

byle

Bu

inceleme ve aratu^ma her nekadar bu hlsada zikredilmee


lyk deilse de, hndiye kadar kna edici ve yeter derecede bir ey zikredilmediinden, buna ihtiya hissedildi. ki asldan birini isbat etmi

olduk; bu, lemin deimelerden hli olmamas meseledidir. nk


lem, hdis olan ve intikal etmeyen hareket ve skndan hli deildir. Bununla beraber bu uzun izah, inanan bir hasma kar deildir.
Halbuki filozoflar, kinatn hdis olmasn inkr ettikleri halde, lemdeki cisimlerin deimelerden hli

olmadnda

ittifak

etmilerdir.

halde ikinci asl olan "deimelerden hli olmayan hdistir'* sz-

nzB delili nedir denirse, deriz ki Eer deimelerden IMUi olmamakla


te^te (m l^yto my^Jm^ 4^imelea:in balangcmm olmad
k&hai edilm^ ite
S^^^ dnlerinin sonsuz olmas gerekir. Bu
:

M seoi^tt. %h ma

dair trl

muM

Eer

felein dnlerinin sonsuzluu sabit olursa, sonsuz olanm son bulmas, bitmesi ve nihayete ermesi gerekir. Bitmek
(inkitaX son bulma (intiha) ve nihayete erme (tenaha) kelimelerinin
mnalan arsamda faik yoktur. Bundan daday, sonsuz olanm son bulBirincisi:

haldir. KjBza stmsuz

tkincisi:

Eer

etm^ wk

bir

olanm nihayete ermesi ye bitmesi de ak

bir

r. Spsuz

lanitt

butmasuo iddia

felein dnleri sonsuz deilse, ya

ifttir

ya

mu^
mu-

tektir;

veya ne ifttir, ne de tektir; yahut hem ift, hem tektir. Bu ksm


da muhaldir. Bunlarn sebebi de muhaldir. nk bir saynn ne ift,
ne tek olmamas veya hem ift hem tek olmas imknszdr. nk
ift olan ey, mesel 10 says gibi eit blme ayrlabilir. Tek olan ey
ise, mesel 7 says gibi iki eit blme ayrlamaz. Mnferit saylardan
meydana gelen her birleik say eit iki blme ya ayrlabilir veya ayrlamaz. Bu say, ya blnmek ve blnmemekle muttasf olur veya bun-

larm hi

biriyle

muttasf olmaz.

Bu ise imknszdr.

ift ohnast batl-

27

dr;

mW^

ey asla tek olmaz. Tek olmas iin bir saysna ihEer ms^ tt^enecek olursa tek olur. Sonsuz olan, bire
'^bo

tiya vPdff.

Tek olmas da muhaldir. nk tek, birin eklenmesiyle ift olur. Bire muhta olduundan dolay tek olarak kalr.
Sonsuz olan ise, bire nasl muhta olabilir.
ncs: Buna gre, ki saydan herbirinin sonsuz olmas ve birinin dierinden daha az olmas gerekmektedir. Sonsuz olamn, baka
bir sonsuzdan daha az olmas imknszdr. nk az olan, bir eye
muhta demektir. Muhta olduu ksm kendisine eklenirse, dierine
mim. Sonsuz olar^
wsd muhta olur. On&i^ g^ce Zhal,
}m tuz senede 1:^
^^ar. Gne^^ her yl^
dn ya^r.
nasl muhta

olabilir.

^ ^^

t# nm% g^ein dnMB tm^Mk. zSItg^^^


S^BBfe

br

h&^ otuzda lor smsiM. W3^M


den azdr. Zorunlu ^ImL tir

s&mm

Jlcfca

^aft

otuza tis-

MM gnelide

dtuz^ Mn o eyjgn
dldap
bilinir. Ay bir ylda on iki dn yapar. Buna gre gnein dn
aymkinin on ikide biridir. Bunlardan her birinin dn sonsuzdur.
Halbuki, birinin dn dierinin dnnden azdr. Bu ise aka
muhaldir. "Yce Allah'n takdir ettii eyler ve bildii eyler size gre
sonsuzdur; bununla beraber bildii eyler, takdir ettii eylerden da-

ha oktur; zira Allah'n zat ve sfatlar bilinmektedir; varl devamh


olan mevcut da byledir; bunlar ise takdir edilmi eyler deildir" denirse, deriz ki: Allah'n takdir ettii eylerin sonsuzluu ile kasdettiimiz nesne, bildii eylerin sonsuzluu ile kasd^iiu5z.afi^enin ayn
deildir. Halbuki biz bununla. Yce Allah'n yaratmaa mukt^ir
kudr^ sjlatm kasdediyoEiidE. Bu Ja^M
yok ohnaz. ha

a^

kudret

M^t^jtom sdzttteiate

depjGr l4

aay

mluluk ve

sonsozlok

Wm

baMs konusu

olsun.

Ancak t^^

ve "makdftt*'

kelimelerinin
ltfa mH h%kmm&n razan itibara alan ve bu
sebeple iki kelimenin mnasmn bir olduunu zanneden kimse, bu
gibi hataya der. Halbuki, bu iki kelime arasnda hi mnasebet
lfizlaEa

*'ffiWHi**

"Allah'n bildii eyler sonsuzdur" sz altnda ilk


anlalan mnaya muhalif bir incelik vardr. nk ilk anlalan mna,
sonsuz bilgiler denileni birtakm eylerin ispatdr. Bu ise muhaldir.
yoktur. Sonra,

nk

eyler, sonlu olan varlklardr.

Bunun aklanmas uzun

srer.

Takdir edilen eylerm sonsuzluunu aklamakla mkilat kalkm


olur. Geriye bilineneylerin meselesi kalmtr. Buna cevap vermee
lzum yoktur. Bu asln doruluu, kitabn drdnc giriinde zikredilen delillerin ncsyle

28

aklanmtr. Bylece Allah'n varh|

Bu, zikrettiimiz kyasla ortaya konmutur. Bu kyasta "lem


hdistir; her hdis'in bir sebebi vardr; lemin de bir sebebi vardr"
bilinir.

diye ifade edilmitir.

Bu

ye kadar ancak sebebin

olduuna

dis

dava,

bu metotla

varln

belirttik.

ortaya kondu. Fakat

imdi-

lk sebebin kadm veya

ve dier sfatlarma temas etmedik.

imdi

ha-

bunlardan bah-

sedelim.

kinci Dava:

varl iin ispat ettiimiz sNsbi^ l^^m oldumu idctia

lmMj^

^ o Mdis olsayd, baka bir sebebe muhta olurdu. By-

ediyoruz".

lece teselsl,

kesin olarak bk
bu muhallr
aradmz ve lemin yaratcs dediimiz seteb

sonsuzlua vanr

kadmde son bulur.

te

ki,

de budur. Bunu zorunlu olarak kabul etmek lzmdr. Kadm szyle


varhna yokluk rz olmayan eyi kasdediyoruz. Kadm lfz altnda iki
ey vardr: Birisi, bir eyin varlm ispat etmek ve dieri de, gemite

varhmdan nce yokluunun bulunmadn ortaya koymaktr. Kadm sfatmn, kadm olan zat zerine ilve edilmi bir mna olduunu zannetme. O vakit bu mna'nn da baka bir eyin ilvesiyle
kadm olduunu sylemen gerekir. Bylece i sonsuza uzayp gider.
o eyin

ncii Dava:

lemin yaratcsmn ezeldenberi mevcut ve varlmm devam


olduunu iddia ediyoruz. nk kdemi sabit olann yokluu muhaldir. Eer yok olsayd, yokluu baka bir sebebe muhta olurdu. nk
yokluk, varhn kdemde devamndan sonra varla rz olurdu.
Halbuki rz olamn, varh bakmndan deil, rz olmas bakmndan
bir sebebe dayandn sylemitik. Yokluun varlkla deimesi,

varl yoklua tercih eden


varbn yoklukla deimesi
var

oimasm

gerektiril.

Bu

oimasm gerektirdii gibi,


yokluu varha tercih eden bir sebebin

bir sebebin var

de

sebep", ya yok eden bir

fail

veya

zd

bir

kuvve* yahut var olma artlarmdan birinin eksilmesidir. Yoketmeyi


Vfl^^n^ yiill^elg ijjjV^Mg^r. ipj^ ^^rlk, kudretten hasl olabilen
nab^t

pim

eydr.

%# Im^hmmkh. Mr w yf^oo^ ^ui^^

^iMte |fi^ ^Pd^. Yokluun, kudretk ^dlci^ bir fiil


^^MmmM* A^aM ydMuu yapan Mf ey yapn dur m?
Evet denmesi muhaldir. nk menfi olan, ey deildir. Eer mutezil
olan bir kimse, "yok olan bir eydir ve bir zattr, fakat

Bak:

o^^.

C.

I,

bu

zat kudretle

S. 106.

29

iae^ai&

gdi^ depdir** d^ ote

zait

hth^ va^Myle vuk bulan

20^^ gtMigini dtt

Sebebin ii, zatn

edemez*^ nk o

ezetdr.

varln nefyetmektir. Bir zatn varln nefyetmek,

ey deildir. O halde sebeb bir ey ortaya koymamtr. "Birey yapmad" szmz doru olduu takdirde "hibir surette kudreti kullanmad" szmz de doru olur. Bylece sebep iibir ey yapmadan
olduu

gibi

kalm

zdd

olur.

olan

Mr

Jovvetin yok ettiini iddia

etm^ tldr.

nM

zt btt Somctte, varh kadme mtikab^ (ddtundan tahakkuk edemez. Bunun byle olmas, louUmin varlnm inkitaa ura-

masmdan daha

mnasiptir.

Kdemde

onunla beraber mevcut zt bir


zt kadmin, onu ancak ilndi yokettii

kadmin olmas muhaldir. Bu


ileri srmek de imknszdr. Varhn gerektiren artm yok olmasndan
dolay mevcut olmadn sylemek batldr. art hadis ise, kadmin
varlnn hadis olan bir eye bal olmas muhaldir. art kadm ise,

artn yokluunun imknszlna dair olan mnakaa, mertun


yokluunun imknszl ile ilgili mnakaaya benzer. Bu durumda
onun yokluu tasavvur edilemez.
Cevherler ve arazlar size gre ne

kendi kendilerine yok olurlar


zyle,

deriz.

ile

yok olur

denirse, arazlar

Kendi kendilerine yok

olurlar s-

zatlarmn bekasmn tasavvur edilemiyeceini kasdediyoruz.

Ms^^in

0^) 0^^^^ yiplabilir: Birbiril^irM td# ete d^^^ mmk MaM

izah, hareketi

ne

"^ta
peinen devaiK^ Mette
olup, yakdbtilariyle ^uSctldmlMar^
Bu olularm baki olduklan farzedilirse hareket deil, skto olurdu. Ha^

varhndan sonra yokluu dnlmedike dnHareket hakknda bunun byle anlalmas iin delile ihtiya

reketin kendisi,

lemez.

dier arazlara gelince: Bunlar yukarda izah ettiimiz ekilde anlalr. nk bunlar baki olsalard, kdem bahsinde
getii gibi, kudret veya zt bir eyle yok olmalar imknsz olurdu.
Bu. gibi yok olmalar, Yce Allah hakkmda muhaldir.
yoktur. Renkler ve

Evvel Allah'm kdemini, sonra ebediyen varliguun devam edeceini aklamtk. Allah'm var olduktan sonra yok olmas, mahiyetinin
varlndan zorunlu olarak kmaz. Halbuki hareketin var olduktan
sonra yok olmas, hareketin

ylnda ld tahmin

bn
30

varhmn

edilen Eb'I-Hseyitt

RvendS adl tsoA umuniftr. evien,

zorunlu bir neticesidir. Cevher-

id-Hf^^^

Kitb tU4htm' V(^r-RaM l

bunlarn yok olmalar, hareket ve sknan


yaratlmamasndandr. Bu suretle varlklarn gerektiren arC^
uramasiyle mevcudiyetleri tasavvur edilemez.
lere gelince,

DtfrdUncU Dava:

lemin yaratcsmm yer tutan bir cevher olmadm iddia ederiz.


nk O'nun kdemi sabittir. Eer bir yer tutsayd, orada hareket
ve skadao bli kalmazd. Yukarda zikri getii gibi, deimelerden
bUolnijayan ey hdistir. Eer "Allah'n bir cevher olduunu, fakat bir

fu^nadm

yer
se,

deriz Jd,

eifcs^ 1^

syleyen bir kimseye niin itiraz ediyorsunuz" denir-

akl herhangi feif

sytatekten ekinme^ icabettirmez.

ta^^to. Bir

Mr iBto^a tal^

ismin,

0s ^ektBMmm. ^Idtutu iddia etmM,


demektik.
istiare

olduunu

takdirde,
de,

ona

cr'eti

IMMeM Msc&
bu

iGte^

iddia hakikte sareye

uygun oldlja

bakmndan itiraz edihnez. Uygun ohnad takdirbakmndan yamidn denir. stiarede isabetsizlii nisbetinde

buna

dil

ileri srse,

br

dil

byk sayhr. Bu hususta incelemeye koyulmamn

akl mese-

lelerle ilgisi yoktur.

m^t burnundan bunun cevaz veya haraml, fakhlerin aratrmas gerek^ kh bir meseledir. nk ymJ bir mna kasdetmeksMs lzlann ^ylenmesn doruluunu aratrmakla, fiillerin don^rnu {^^trmak ardnda fark yoktur. Buada^ iki #r %ar^'
Mm.
hn almadka AUa^ Sr to tet ^SS^^
izin olmadndan dolay, onun Allah'a isnat ettn^
Yahut bir ismin Allah'a isnad, ancak biri nefyedilince m
Bir ismin isnadna dair nehy yoksa, aratrma yaphr. Eer bu isim
yanlha sebep olacaksa, ondan saknmak gerekir. nk Yce Allah'n sfatlar hakknda yanlla sebep olmak haramdr. Eer yanhha sebep olmuyorsa, haramlma hkmedilmez. Her iki husus da
ihtimal dehindedir. Sonra yanlla sebep olmak, dil vc kulanma

tarzlanna gre deiir. Bir

la

sebep olur;

baz

bsm szler,

baz

topluluk arasnda

ise,

topluluk arasnda

yuh^

yanl-

sebep ohcaz.

Beinci Dava:

lemin yaratcsmm cisim dto^J#^iddf


cisim, yer igal
17 Bak:

eden

My, CI, s.

iki

ed^zH

cevherden meydana gelk.

107; tlcrnithAvrn

m mi'l-Kelm,

^Gk hm

C^r^

s. 33,

Msu:

olmai
1309.

31

muhd

sim otaa&

ofumsa,

Eer

dedyonz.

birisi

skil

bakmna deil,

lir.

nk

sM

dft

aiMr.

Ut fMeak

A]]ah'a cisin der ve


dil

ve eriat

btt

miitt^ kas-

bu mnay kasdetm^se,

bakmmdan onunla mnaks^

&teed^ ^ M-

lfzlann sylenilerine, haflerin

cisim olsayd, mulhlarn tyin edilmesine mdahale etmez. Eer


ayyen bir mikdarla tyin edilmesi mmkn olurdu. Buna gre, daha

kk, yahut daha byk olmas ihtimal dahiline


getii

gibi,

bu

iki cihetten birini tercih

girerdi.

Yukarda

etmek ancak tyin ve

tercihi

mmkndr. Bylece bunu takdir ve tyin edecek


hasl olur. Bu takdirde O, var eden deil var edilen, ya-

gerektiren bir sebeple


birine ihtiya

ratan deil yaratlan olurdu.

AUiDCi Dava:

lemin yaratio^mm araz olmadm ydia e^^n^*. Ams^


varh bir zata dayanan eyi kasdediyorz. Bu zat, ya dsn veya cfiHrherdir. Cismin hdis oluu zorunlu olunca, plesiz ona dayanan eyin
de hdis olmas gerekir. Zira arazlarn yer deitirmesi batldr. lemin
yaratcsnn kadm olduunu akladk. O halde, araz olmas imknszdr. Eer arazla, yer igal etmeyen bir eyin sfat kasdedilirse, byle
bir arazn varhn inkr etmeyiz. Biz ise. Yce Allah'n sfatlannm
delilini aratryoruz. Evet mnakaa Yaratc ve yapc isimlerinin
Allah'a verilip verilmemesine rcu eder. Bunlarn sfatlarla mevsuf
bir zata verilmesi, sfatlara verjymesinden daha uygundur. Yaratc
sfat dedir, dediimiz zaman, yaratmamn, si&tlara deil, 5ialtam
dl^ffd^ bir zata nisbet edilmesini taddiimz. Nitekim marangoz,

^Sdk ^^^imiz mEom^ asafngpaiuk satmtnm ^at


lara deO, Wt ^msi ^ra mu^^ (ta^ es^m bir zm
lmesini l^sdediyoruz. Ancak bu hs^, O bir sanatidtr olab^r.
araz

Aemin yaratosma ^ir

olan

d byled^; E|@r mnakaa

1^ sfata iat ^-

araz szyle cisme dayanmayan ve zatla var olan

meyen

bir

ey

kasdediyorsa,

eden,

buna dU, eriat veya ak mani

olabilir.

Yedinci Dava:

Allah'n alt ynden hibiriyle ilgili olmad^m iddia ediyoruz.


Ve gi szlesmin mnalanm bilen bir kimse, araz ve cevherlerden
etmrain muhal old^^m sete- Ver biliy&^
edm
nen bir eydfc. O^te bununla ilgilidir. Yer,

isnat

edd^ ^kdirde yto

s
32

km

qt-&y^& gaok

m^ktm

gfiraskarte

karlattr: C.

I,

107.

W^

Ynler altdr: st, alt, n, arka, sa ve sol. Bir eyin stm2#


olmas demek, bamzdan yukarda olan bir yerde bulunmas demektir. Bir eyin altmzda olmas, ayak istikametinde bir yerde olmas
demektir. Dier ynler de byledir'^ Bir ynde olduu sylenen herhangi bir ey, bir nigbetin ilvesiyle bir yerde bulunuyor demektir.

Nesne bir jerir sz, il ekilde anlajr Biri, bulunduu yerde


ndine benzi^^ bir eyin bohuuna^na msm ohna zelliidir. Bu
olma zelliidir.
nesne cevherdir^ ttecsi, cevtoe
o, bir yndr, fakfft bu, ancak cevhere uymak suretiyle mtoatoto
denir. Arazn bir ynde oluu, cevherin bir ynde oluu gibi depdir.
teiaUr
Yn, evvel cevher ve onun yardmiyle araza nisbet edil*.
sunda bu iki anlay da dorudur. Eer hasm bu iki anlaytan bMni
kasdederse, bunun batl olduuna, bu anlayn cevher veya ar^
masnm butlanm gsteren ey dellet eder. Eer bundan baka bir
ey kasdediliyorsa, bu anlalmaz. nk hakikat, akldan deil, dil
ve eriattan anlalan mnay yerinde kullanmaktr. Eer muarz,
"O'nun bir ynde oluiyle, baka bir mna kasdediyorum" derse,
bunu inkr etmeyiz. Senin lfzuu inkr etmemin sebebi, sznn,
Allah' cevher ve araz anlayan ey olarak gstermesidir. Bu ise Yce
AUi^' ftiradu:. Fakat maksadm inkr etmiyorum. Anlamadm eyi
TO^l IftMr edebilirim. Belki sem o lfizla O'nun ilmini ve kudretini kas:

Mmm

M^^u inkr
rtnasmda bir
^s^^&mm^ m
sea, lan solunmas VB
ynm.
M^d^
bir mna kasdetmesi kapm aarsan,
MSsw0i,fik
mtsm mmn o!m^. AcMOsa ^re

etmi-

ben onu inkr edemem. Olu'a dellet eden her ey,


hakkmda imknszdr. Bu, Allah' yne nisbet etmenin batl olduuna
gsterir. nk bu, O'nun cevazm ortaya koyar ve O'nu, olu ihtimallerinden birine dayanan tyin edici bir sebebe muhta klar. Bu da
iki cihetten imknszdr:
a,

Mincisi:
degjttdfe.

mm

^
^

0*m %m e4m

tm.

O'nu astndan 4l^ tyin etmi


5rWer nrasavidir. O'ife^

WM

ejte$t zalma nisbetle mmas de^l,


caizdir. Bu durumda O'nu tyin eden, bir sebeie mdita sm
Kendisine osvaz
etme, O'nun zatna ilve edihni bir mna
nz olan eyin kadm olmas imknszdr. nk kadm, her ynd^
varl zorunlu olan demektir. O, ynlerin en ereflisi ota '^^^le
tyin edildi denirse, deriz ki, ynn st yn olmas, bu lemin bu yerde

m^yyea ylte

W mr.

S. 8.

107.

33

olduu

yaratlmasndan dolaydr. lemin yaratlmasmdan nce


st ve alt diye bir ey yoktu. nk bunlar ba ve ayaa nisbetle meydana gelmilerdir. O zamanda insan yoktu ki, ba taraf takip eden ygibi

ne st ve mukabiline

ait

deusin.

Eer O bir ynde olsayd, l^de faerhan^ 1^ esfiin hizasnda olurdu. Hizada olan herhangi bir ey ise, hizasnda olduu
kneisi:

eyden ya kk veya byk yahut da ona eit


l

ile

llmeyi gerektirir.

Bunlarn hepsi bir


Aklen bu lnn daha byk veya daha
olur.

kk olmas dnlebilir. Bu takdirde bir tyin ediciye ve zellik


vericiye muhta olunur. ayet "Bir ynde olmak llmeyi gerektirirse, arazn da llmesi icabeder" dendii takdirde, deriz ki: Arazn
bir ynde olmas kendisinin mstakil varliyle deil, cevhere uymasiyledir. phesiz ki, o da uyduu eyle llebilir. Biz on arazn, ancak
on cevherde bulunabileceini bihriz. Onlarn yirmi cevherde olmas
dnlemez. Arazm bir ynde bulunuu bakasna uyma ^oUyle ol-

duu giM,
mak

arazlann on olarak tyin edilmesi, cevherjtgpn saymuft uy-

suretiyle

meydana

gehni^tir.

"Bg^

(Allah) st ynde dese

er*anve onnal olasak 4a99tat ^^rim ve yzerin


ynehnesinin sebebi nedir? :Pi^gwb^-Allah'n selt ve
tanr azi>
dnd cariyenin man olup olma-

dm

e^^

renmek ^,

cariyenin

A^ n^e^

ken^^

gstermesi zerine, niin

sorduu zaman,
onun mmin olduunu sy-

cevab yle sylemee benzer: Allah,


evi olan Kbe'de deilse, niin biz oray hac ve ziyaret ediyoruz?
Niin namazda oraya yneliyoruz? Yer, yznde deilse, niin
ledi" denirse,

birincisinin

koyarak kulluk ediyoruz? Bu bo


bir szdr. Belki eriat insanlarm namazda Kbe'ye ynelerek ibadet
etmelerinden tek bir ynde devaml bulunmalarn kasdetmitir. phesiz bu, ynler hakknda tereddde dmekten kalbe daha ok huu
ve huzur vericidir. Ynelme bakmmdan ynler birbirine e^t olunca,
Allah ereflendirdii ve ycelttii bir yai tyin etmi ve onu kedine
secde ederken

nisbet ederek
suretiyle

ahularmz

yere

er^ndirmitir. Oraya

yn^nl^

orasn f^eflendireek, kcdM^m

nlllkt

^msm^

vean^

salamtt.

yn4r. Namazda, kendisine lapUan ve dua e kasdedilen varhk, ge


^^l^ffctea
ite esnasmda ge iarette
teke^ ttl3^myacat ince bn* sr vardr.

m Kib^

i^^eMr.

ILv^ birM ku^^ul^ V0 amvaffak ^^u, iinden Alh^^a bo


yun emesi ve rabbioi yceltmee inanmasiyle^r. Boyun

eme v@ y-

kalbin

davrandr. Onun

aleti

akldr. Uzuvlar sadece kalbin

temizlenmesi ve anklanmas iin kullanlmtr. Uzuvlarn kalplerin


inanlariyle mteessir olacak ekilde yaratl gibi, kalb de uzuvlarn
devaml davranlariyle mteessir olacak surette yaratlmtr. Maksat

Allah*n ulu ve yce varl karsnda insann kendi rtbesinin alakve deerini bilerek, kalbiyle ve akliyle tevazuda bulunmasdr,
nsann tevazuunu gerektiren alaklna en byk delil, topraktan

lm

yaratlm olmasdr. nsan eyann

en

aas olan topraa, uzuvlarn

en deerlisi olan yzn koymakla mkellef

klnd. Bu

teklif,

onun

yznn yere dokunmas fiili ile tevazuu hissetmesi iindir*


te bylece beden, kendi imknlan lsnde cismiyle, kiiliiyle ve
sketiyle Allah'a boyun eici olur. Bu da onun, alak ve deersiz olan
tc^rakla kucak jkpcaa gelmesidir. Akhn, skhimm jbykl^t,
kalbinin

Bunun gibi, Allah Tela*y yceltmek kalbin bir devidir. Bunda


onun kurtuluu vardr. Aynca bu yceltme eylemine organlann da
kendi gleri ve tahamml kudretleri oramnda katlmalar lzndr.
.

Kalbin yceltmesi,

bilgi ve

inan yoluyla rtbenin ykseklilinei, or*

^nlarm^rceltm^ise, inanla il^ ostvim4&^y^iiseky&^m n^di


telik) cihetine yl^ism
olur. ^^ mm
lAk
f^lti^esindek
gaye,
yc^tocsm cfletl^ (ynler) de kufc
mkn^^. Mesel insamn, her hangi bir konuma esnasnda, bir kimsente rne^tain yksekliinden, mane>1 ^k^^xs^& hyki^am
bahsedilirken, onun hakknda "onun derecesi gn yedinci katmdadr" demesi mutad olan ve bilinen bir husustur. Gerekte ise o, burada
sadece bu kimsenin derecesinin yksekliini belirtmek istemitir. Fakat buna dellet etmesi iin kinye yoluyla meknn, yani ynn yksekliinden bahsetmitir. Bazan da insan yceltmek istedii bir kimse
iin, ban ge doru kaldrmak suretiyle onun derecesinin gkte,
yani ykseklerde olduunu anlatmak ister. Buna gre gk sadece yk-

0^

ms

seklikten, uluv*dan ibarettir.

Yce Allah' tazime ynelmede. eriatn yaratklarn kalplerine


ve organlarna nasl mlayim, yumuak davrandna, kt grl
bir kimsenin, sadece organlarn ve cisimlerin zahir mnalarna nem
vermek suretiyle kalplerin gerek srlarna vakf olmaktan nasl uzak
kaldna, ycehmede Allah'n, ynlerin takdirinden mnezzeh olduunu idrk edemiyerek, bu tzimde esas olamn sadece uzuvlar va35

ey olduunu nasl zannettiine bakmaz msn?


Oysa bu kimsenin anlayamad gerek udur Yceltmede esas olan ilk

stasiyle iaret olunan

yaplan tzimin kalp ile olmasdr. Kalbin tzimi ise,


ancak rtbenin yksekliine inanmakla olup, meknn yksekliine
inanmakla deildir. Burada organlar, Allah' yceltmei kabul etmede,
kendi imknlar lsnde kalbe yardm eden birer hizmeti vc tab
durumundadrlar. Organlarm devi ancak cihetlere iarettir. Allah'
yceltme maksadiyle yaplan dualarda yzlerin ge doru evrilmeprensip, Allah'a

srn ve hikmeti ite budur. Buna ek olarak iaret edilmesi


gereken dier bir husus da, duann miCSik yce Allah'n saysz nimetlerinden birisinin istenim i#. ^plnmdr. Allah'n nim^l^kn hazineleri gklerdir. O'nun m^i^^mtmiBmo^Un fdeleklp^^^ l^CCtaa
sinin gerek

bunl^r^.

1ar ite

YWm Mah

^ g^m

yaeMm

Jms
ladkin

bu konuda $dyle dami^


rn^i hma doutan

^M^mkmiZ

mm ^^tm

Mmduu hs^^s^^ra yzih evirmee meyyl bir yarat^

htadr. Mese^, hfiktadarlardan ittik Ve yardm umanlar, hazinenin


kaps nnde erzakn datldm haber aldklan zaman, hkmdann
orada

bulunmadn

bildikleri halde, derhal yzlerini ve kalplerini

bulunduu yne doru evirirler. te gerek doutan ve


er'an olsun, din adamlarnn daima yzlerini ge doru evir-

hazinenin
gerekse

melerinin gerek muharriki ve sebebi budur.

Cahil halk tabakas, muhtemelen taptklan

mabutlarnn gkte

olduuna inamrlar. Bu gibi insanlann dualarmda ge doru ynelmsAmi ite bu yzdendir. Oysa onlar MbniBzler k^RaMi^a J^ds^ ^te
Yee AUah sapk v& sahtd^lann inanchklanndfm daim Mn veUa
ycedir.

Hz. Peygamberm, bir cariyenin ge iaret ettii zaman, onun


mmin olduuna hkmetmi olmasmdan ak ve seik olarak
ger-

ei anhyoruz:
tabilmesi,

Dilsiz olan bir kimsenin, rtbenin yksekliini anla-

ancak yksekliin ynne iaret etmesiyle

Rivyete gre,

mmkn

olur.

ad geen cariye dilsizdi. Onun putperest olduu ve ilh-

bulunduuna inand zannediliyordu. Bu yzden


gerek inancnn ne olduu kendisinden sorulunca, ge iaret etmek
suretiyle, onlarm kendisi hakkmdaki inanlarn rtmek ve bylece
gerek mabudunun putlar evinde olmadm anlamak istemitir.
larmm

putlar evinde

Eer, "ynn varLu nefyetmek imknszla sebep olur. nk


bu takdirde, alt ynn dmda bir varlm mevcudiyeti kabul ed20 Bak: ta-ZryOt

SM,

tyet: 22.

'

M, M^^Mki^ttSIi^l#id^^ dnda

VQ^ ^danaymda deildk Wa senMlk'*

ommh,

gibi,

(alM]|

denirse, deriz

Vcdu ne aynlnu, ne de birlemi olan

ki:

bir

varln birlemeyi kabul etmesinin ve bir yne ynelme niteliini haiz


her varln alt ynden hli olarak bulunmasmm muhal olduunu

u kadar var

birleme ve bir yne ynelme niteliine sahip olmayan bir varln, birbirine zt iki tarafn birisinden hli
olarak bulunmas muhal deildir. Bu, yle diyen bir kimsenin szne
benzer: Bir varhm aym anda, ne aciz, ne kadir veya ne alim, ne
de cahil olarak bulunmas imknszdr. nk her hangi bir varln,
birbirine zt olan iki eyin birisinden hli kalmas mmkn deildir.
Burada denilebilir ki: Eer bu varhk, birbirine zt olan iki taraf kabul
etme niteliini haizse, onun bu iki tarafm dmda kalmas muhaldir.
ayet bunlan kabul etme nitelice sahip deilse, bunlardan hli olma^
4e|iMir- Hayat arndan yoton okh^a iin, bunlardan
herkes kabul eder.

mM
kML

hi^iit

efioD^m

ki,

mamz ve

cnid cismin^tadard^

hlUj

aism

muhal deildir. Ke^ Me^a^


ynelme^
)^ sguna
ve kaplamk yerde bulunma artian da bunun ^bidir. Bu artlan
kaybeden
varkn, kendi ztlannn dnda lEl^ muhal deildir.

O halde

dikkat edilmesi gereken husus, bir yeri kaplamayan ve kapla-

nlan her hangi


da yitiren bir

bir yerde

bulunmayan, birleme ve aynima artlarn

varhn muhal

Eer hams&m^,
duunu iddia ederlerse, bu

olup

hM

olmamas

va^^

keyfiyetidir.

aemdiyetitt m&A

takdirde onlann iddalarma kar

delili

ve herlMs olan ^atk


da hdis olmayan bir faile muhta olduuna gre, bu iki nerme bize
mutlak olarak bir yeri kaplamayan bir varhn mevcudiyetini ispat
ileri

sreriz

eder. Biz

bu

bunlardan

Bir yeri igal eden her variB&

iki

hiffis

esas ispat etmi bulunuyoruz. Bunlar kabul edilmekle,

doacak

zorunlu davalan da inkr etmek

imknszlanu

olur.

srdpnz delilinizin ispat etsai ddua


bir varhk anlalamamaktadr" derse, ona denir ki: Acaba "anlalamamaktadr" sznden kasdettiin ey nedir? Eer bundan, onun

Eer

hasun, "ne

hayl edilemediini, tasavvuru

mmkn olmadm

ve her hangi bir

vehmi de ifade etmediini sylemek istiyorsan, gerekten sznde


bet etmi oldun. nk O, vehme, tasavvura ve hayle

isa-

smad

gibi, rengi

bulman

bir cisim

de deildir. Renk ve ls

imknszdr. nk hayl,
gzle grlen eyleri tahayyl etmee
oiup, bi eyi an-

olmayan

^cak

ve ls

bir cismi haylin tasavvur etmesi

alm

3t

(k grd eki(de dOnebiIir. Gzle grlene uygun olmayan


eyi tahayyl etmesi imknszdr.

bir

Eer hasm, onun mkul altiffld|nv yaai akli dcdkrle bilinmelini sylmek kt^rs% ba
pt$i(te hakikam ^toir. llfikH,
O'nm ad^ ispat ed^ deffled
ikm vermi bdM^ruz. Br

iyin m&kul olmas, ancak alds muhaMst edQme^ ^saisistz olan deliller gereince, o eyi tasdik etmek mecburiyetinde k^tasi^ bir
mna ifade eder. Bu da gereklemi bulunmaktadr.

Eer hasm,
o halde haylin de

"hayl

ile

bizatihi

tasavvur edilmeyen

mevcut

ey

mevcut deildir,

olmadna hkmetmemiz lzmdr"

dah deildir. Grme de


haylin iine girmez. Kez ilim, kudret, ses, koku ve hareket de byledir. Eer vehim, sesin zatm tahkik etmekle mkellef klmsayd,
bu sese bir renk ve l takdir etmm ve bylece onu tasayvur etmesi
derse, deriz ki: Bizzat hayl, haylin iinde

gerekirdi

hmm

taaccb etme gM tbla ilgili


haller de nmabenz^. Buballm
ted nefsiyle zorunlu olarak idrk eden ve 1>Q hallerin gerek mahiyetlerini incelemek maksadiyle haylini ileten kimse, derhal kendi haylinin kusurlu olduunu ve ancak hatah bir takdirde bulunduunu

Bununla beraber, daha sonra da hyahriin iine girmeyen bir


varlm mevcut olabileceini de inkr eder. Bu meselenin aklanmasmn yolu ve keyfiyeti ite budur.
anlar.

Kza sz lsn tecras etfi^ocnizde


y^i^ 'Kke:. %m
fende ksaltlm inan^to^
n^^lkm^^'^bim fcin tf^tl^

hm mxksmm
m^f^ nemi fim p^k hfuM^te
ba mmam :fuiMu|uiEi
bulumyoroz. Bunun
Mta,

]anMi9

iin

ak ve

kapah ve anlamas g olan


letmeyi daha nemli ve daha faydal olarak grdk.
seik olan yerlerden

Sekizinci

yerlere nak-

Dava:

Yce Allah'm Ar^^ zerinde kurulmu olmakla vasflandmlmaktan mnezzeh^^ olduunu iddia ediyoruz. Zira, (^mi^eti kabul
21

tor

Kerrmye frkasna gre Allah ar

Prof. Dr. Neet aatay, Prof. Dr.


S. 128, 129, Ankara 196S. ^e^mea.

22 Bak:

38

zerine yerlemitir. Allah'm da, cisimler gibi

arh vardr. Gerekte Allah, edimlere benzemekten mnezzehtir. Tafsilat


br^im Agh

lcmu*Mvm an brd'l^lm^

s.

iin

ubuku, islm Mezhepleri

13 vd.

bak:

Tarihi,

al-M^ymen^ badas im.

eteni bunun

zerine

kararlatnim

t^^ yaea^ilmj^.

^nk,

olan her ey, zorunlu olarak bir

ctsnden ya daha byk, ya daha kk, ya da ona eit olur. Btn bunlar takdirden yani
muayyen bir lden hli deildir. Dier taraftan, eer bir cismin
bu ycelik ynnden ara temas etmesi caiz olsayd, bu cismin dier
ynlerden dd ara temas etmesi caiz olurdu. Bylece ar bu cisimlerle
l

her ynden

kaplanm

inanmamaktadr.

byle

hasmmz kesin
kendi mezhebine bah olarak

olurdu. Halbuki

olarak bund

ancak
kalmaktadr.
Genel olarak unu sylemek gerekir ki, belirli bir cisim zerine ancak
bir cisii istitor etler. Cme arazdan bakas hull edsemez. Yce
Allah'n ne cisim, ne de araz olmad aka bilinen bir gerek 4>14ugre, bu davann delillerle isba ynne ^dilmese ihtiya yok*

um
twr.

Eer

Allah Talann "Rahman Ara kurudu^*^^ sznn ve Hz.


Peygamberdin "Yce Allah her gece yer yzne iner*' hadsi erifinin m-

nalar nedir denirse, deriz ki Bu konuda zahir mnalara dellet eder


ekilde irat edilen szler ok ve uzundur. Fakat biz bu zahir mnalardan, bir metod olarak, sadece ikisini zikretmekle yetineceiz. Bu:

zamanda dierleri hakknda da bir yol gsterilmi olacaktr. Biz diyoruz ki: jbsaakr bu konuda avm
1@di& labakalan
olmak zea^ iki losm aynlrlar: bsanknn a^^m^ ^Mcasma lyk
otek j^es^Pa^ kmm, csttan bu
v^k& tapiteipp,
nunla, ayni

^e^

tiB^ g^ktir^ ye budse dellet eden her

tesg^

^ ik^et^-

den sklp atlmasdr. te bylece de onlann nazannda Allah, hi


Irfr benzeri buhmmayan, iitc ve grefS 1ar jice varlk otek
eklemi olur. Eer bu yetlerin mnalann soracak olurlarsa, keas^leri bundan iddetle menedihneli ve onlara, "bu sizin anlayabileceiniz

Bu gibi konulardan uzak kalmasm ve her


mtahassslan olduunu bilmelisiniz" denmelidir.
bir mesele deildir.

ilmin

Buna aynca sd^t^


kimseye ^ssB^ hakka^ srtdduu
^ua^ nn verdii cevaba benzer bir cevap ta vmi^k mmkndr.
Zira o bu hususta, "tstiv malmdur, keyfiyeti mehuldr; onun hakknda
sormak bidadtr ve ona inanmak
23 Th Sresi, yet:

C.

I, s.

5,

9;

bu konu

vaciptir**

iin

Ikm

al-Avrn

Avm
s. 9,

tabakas-

11, 16;

al'lgf/k

108.

24 la^eti ba grn baka sorkrt^

avm tabakasuun,
gntioi sOylotir. eviren.

terlerinde

1^

bak:

demitir.

e^ s^^n^B^^

kinselefia te*'^

Mesel

mTafrka

w^k^m Onu ile mcgud (dnufflUh

39

nn

akl aklla bilinmesi gereken eyleri "maklat" kavrayabilecek


genilikte deildir. Bundan baka onlar, Araplarn kullannu olduklan

geni ve

eitli istiare

bilgisini

de bilmezler.

ddUerini anlayabilecek ekilde ve genilikte

dil

Fakat llgilokd^ ^hcsiz bunu bilmeleri ve aratanalan M*


mta:, BununA
bot, Imnaa adar ^^lm Bu^ a|a Idum
sylem^mm. Zka. bu konuda bir teklif vaki deildir. TdcHf, ancak
bakasna benzetilen her eyden Allah' temltikmzsunda varit olmu-

tae^

tur.

e^ ten^^

alMmaan

iin

eri gelenlemij

mkellef

Ku^n^

klmamtr. Bununla

muarmn

tteC&fl

beraber biz, srelerin

da mtebih yetlerdendir, diyen


bir kimsenin szne nza gsteremeyiz. Zira srelerin balarndaki
harfler, bir takm mnalara dellet etmesi iin, daha nce Araplar tarafndan istilah bir deyim olarak vazedilmi deildir. Hi bir kimsenin
stlahnda olmayan birtakm harfleri veya kelimeleri telffuz eden
kimsenin, bizzat kendisi, bunlarla ne kasdettiini anlayncaya kadar,
bu ifadelerin mnalarmn gizli kalmas vaciptir. Eer bir kimse bunlar
aklarsa, bu takdirde bu hufler, onun ynnden icadedilmi yeni bir
dil haline gelmi olur.

balarmdaki

harfler gibi, bunlar

Hz. Peygamber'in "Allah taJa yer yzne

iner**

sz anlalan bir

lfz olup, anlatmak iin zikredilmitir. Bilinen bir gerektir

ki,

ilk

anda bu hadsin vazedilmi olduu gerek mna veya istiare edilmi


olduu mna, derhal anlama erevesi iine girmektedir. Byle ohm^
naal olurda bu mtebibtir denir? Hakikatta bu sz, cahilin nazarda yanh bir n^nanm tahayyl edilmesine sebep olurto, limin nazamda 4a doru ve pqpek bir tnteott mla^lnusmt iE^lamate^.
HeseM b%Yce AJ^tet fu. i^izne bnz^: **Netee oimsmtz ehm^

msmm. dolay

Mba

nakzedes 1t J^m& ^0kts


yaratt halde, m olan kimse deal bundan, O'nun her eyi kuatmak,
bihnek suretiyle daima btn insanlarla beraber olduunu anlar. Hz.
Peygamberin
hadsi de bunun gibidir: "Mu*mmm kalbi. Rahmandn
iki parma arasndadr". Cahile gre bu hadsten anlalan ey,
elden treyen parmak ularn ve trnaklan iine alan etten, kemikten
ve sinirden meydana gelen iki organdr. lime gre ise, bu, kendisi
iin istiare olunmu bir mnaya dellet edip, vazedilmi olduu mna
im deildir. Bu da parman^ kendisi iin vazedilmi olduu eydir.

40

birbirini

parma zikretmekle, 0*nun kudretini zikretmi olZira parman esas ve hakikati, insanin istedii ekMs ha-

Sanki o, burada

maktadr.

reket ettirme kudretine sahip


zinle beraberdir'*

olmasdr. Kez, Yce Allah'n "O

si-

szndeki beraberlik lfz da, beraberlikden kasto-

lunan eye dellet etmektedir.

Bu

ise ilim

ve

kuatmadr.

Fakat sebebi msebbib'ten karmak ve sebebi ks^M


Ul&r
edihni olandan alms, Araplarm yaygm dan adedinden biridir.
Buna dellet etmesi bakmndan. Yce Allah'n ha^ikudsfde geen
kar yaklaana^ ben M' k0 boyu yakasz nemlidir: ^Beam
rm. Bana yryerek gelene, ben koarak gelirim*\ Zira burada cahil
bir kimseye gre komak, ayaklann hareketine ve hzla yrmeye dellet eder. Bunun gibi, gelmek eylemi de aradaki mesafenin yaknlamasna dellet eder. Akllya gre ise, bu, insanlar arasndaki mesafenin yaknlamasndan kasdedilen mnaya dellet eder. Bu da Allah'n
kerem ve nimetlerinin yakn olmasdr. .Bunun gerek anlam, benim
rahmetim ve nimetim kullarmn bana olan itaatlarndan daha ok ve

iddetli olarak onlar zerine dklr, demektir.

Bu

ise,

rivyet edilen

Yce Allah'm "bana kavumak iin takva sahiplerinin arzular iddetlendi^ oysa onlara kavumak iin benim duyditum arzuy bum0^
mMsiUr" Sto bmm. Dil bakmundan arzu lfzndan anklii nnadan Ylce Mah mtezz^tk. Zm los, bir eit demdir
ve dlnfenmeye bir
ha^ Hjte^fm sisItM kl^Mk.
fiAda nlmet'in
Fliai mm^ msa tt^ sibak, ona
ytsm oluuna bir sebeptir, tte bununla da gerek msebbb'in bizatU
bir haberde

vMl^

iMp^

Hce AMt olduu kanim

olmakladr.

Gadap ve rza ile, gadap ve rzann sonulan olan ve genellikle


bunun sebeplerini tekil eden sevap ve ikab'm irade edilmesi anlammn,
karlmas gibi, "Hacer-i Esved, yer yiiziinde AllahUn sadr*'^^ sznden, cahil olan kimse et, kan ve kemikten meydana gelen, be
pmxxs^ ayrlan ve insann bir orgam olan sol kolunun kalkt sa
kolunun kasdedil^l^E. zoanete^ Oysa bun^n so^ra o, g^zn
iyice a^p, bu m^le^1^d^ imt)mm
M Ot
Mftadfir. Xywm
Mkss^e olmad gibi, Hacer-i Esved de demdir.
Bu ta^
^EE Mt dokunma ile, bn ften sadece musafaha'dan
istiare
anlam olur. Zira Allah, hkmdarlarn sa
taraflarnn plmesi emrolunduu gibi, bu taa temas etmek ve onu
pmekle emretmitir. Bu lfz da ite bundan istiare olunmutur.

mmk

khndm

Bu sz, onun 9ef ve loBremini belirtmek re gelmitir. Zira bu ^z,zaxxtAmmx&t^o^^rae,\>vm3eoiaa\mey^


at-Sty, C. I, s. lOft.
26

41

Dilde akl tam ve

gr

keskin olan kimseye

o kadar nemli deildir. O,


olarak bilir.
leler

bu

gre,

bmlarm mnalarm

gibi

mese-

bedih ve ftr

imdi de istivft zleme) ve nztt(aff^*n mnalanm greUm


stiva (yerleti, kuruldu),

Ar'm

Ar*m

zorunlu olarak kendisine nisbe-

ancak onun (Arn) bilinmesi, kastedilmesi veya takdir olunmas, arazlann mahalli gibi bir mahal veya
cismin bulunduu yer gibi bir mekn olmas ile mmkndr. Fakat
bu nisbetlerin bazlar akla gre
tidir,

istivaya nisbeti ise,

muU

fmibet o

d^ ^b^

bu nsbeerm tm iin de

m^m 1^ maU

am muhal bl-

Arm, ce'^te ve arazda olcrnuda kttIMlms, phesiz

lfzm bu anlama dellet etmesi ynnden muhal deildir. Fakat daha


nce de getii gibi, akl bunu muhal klar.

Arn

akl muhal klmad halde, lfz bu mnaya uygun dmez. Fakat Arm, btn yaratklarn
en by old^ halde, Allah ta^a&ndan takdir olunmu, O'nun ka^
sUmin kabzasna dp[^, Q'm mmahhar lota^
hmmstsm uygun #dim^ vlmek ve
dillin ^innda bulunmlan da bununla t^^a!ffiE& $(^^tttde hk mibm
phesiz akl muhal klmad gibi, l^
bu mnaya
bilinmesini ve kastedilmesini

ise,

tmm^

^^a^

W^^^xs^ hmsm l^^^dtom&m & lm^

^i^

olarak

ite budur.

Lfzn bu mnaya uygun oluu, Arap diline vakf olan kimse iin
ak olarak meydandadr. Ancak bu gibi konularda grlen glk ve
anlamazlklara genellikle Arap dilini iyice bilmeyen, bunu sonradan
renen ve buna, Araplarn Trk d^e gsterdikleri ilgi |^bi
teren kimselerden -ki bunlar, ancak bu dili wve%a^ S^tmo^lec^
g^m^cMir.
diMe
k"
oj^ ota, ^'Bam fiUI zenne
yerleti" d^mesidir. Bu konu ile il^ olarak bir air de, "hl
makszm, kan ak^lmaks^m, baz insanlar Irak'a yerletiler" demitir.

0^

xM
te

bundan dolay

seleften

ku^^

bazlar, Allah'n

"Ar

zerine ku-

duman halinde olan gh~4izerine


yetinden anlalan mna anlalr, d^uilerdir.
ruldu"^^ sznden,

"sonra

27 Bak: Ita'd Sresi, yet: Z


28 Ssk:BasiietSresii^;n.

42

kurudu*'^^

'

Hz. Peygamber*in -Allah'n selt ve selm onun zerine olsun- "Allah yer yzne iner'* hadsine gelince, burada tevile iki ynden
imkn vardr.
Bunlardan birincisi: nzl' (inmeyi) Allah'a izafe etmektir ki,
phesiz bu izafet mecazdir. Gerekte ise bu, "Karyeye {kyn kalkma)
Sorm'*^^ yetinde olduu ^i, meleklerden bir melaikeye izafet edilmitir. Burada hakikatta sorulanlar kyn halbdr. Bu da, yani tab
olanm hallerim metbu*a (tab olmana) izafe etme, dillerde ok kuUamg^ri" kapUm bir keyfiyettir. Mms^ bu kmu ile ilgili olarak,
mdjm4va. Bubundan
M*' mk;

ma

"W
mm

mSm^

T$M k^Im ^ra lopma


ffi**

mber veren knse^ ^^n,


smtaa^ mtal^^r. Bu tkdkde ,
indifmi

Jta^

**d2dm
ava fctt v^ealte
d@^^8@mm
nce kral indi, dediin halde, imdi de niin daJha inmedi, diyoram*'
denilemez. Bylece kral'm iniinden anlalan mna, ordusCUU toi
olur ki, bu da gayet ak bir hakikattir.
"haytf,

ZHS

o,

kullanld

kincisi: rtifa (ykseklik) tekebbr iin

lfz da bazan yaratklar

Mesel,

ban

hakknda

ge doru

nzul

incelik ve tevzu iin kullanlr.

kaldran bir kimseye

byklk taslayan kimseye de, a'l


lmsenin rtbesi ykselirse, kendisi

gibi,

kibirli

dendii

illiyyn^e ykseldi, denir.

iin,

onun

gibi,

Eer

bir

yedi kat gklerde-

bmm mM ohm^ ril^ ixsmm> bu Ipmse i^n de esfel4


j^tlln- e d$^ denir. ayet br dmse t^zu ve incelik g^^s% kenditec^ d^tt teur. te bu
im, yerlere; rnd m m
^t^
nMl*l& Wt ym^ is!&^m^m0
^ anlalp,
Mtam ykrtbenin inmesinde, yumuakhk gst^rmtk

dir ve

retiyle

sekUini ve kemlini gerektiren fiili terketmek suretiyle <^r^^l


mede kullanld bilindii zaman, hemen lfzm aralarnda dnp dobu mnaya bir baklsn. Acaba akl bunlardan hangisini tec-

lat

viz etmektedir?

ntikal yoluyla hasl olan nzl'e gelince, daha nce de getii


gibi, akl bunu muhal klmtr. Zira bu, ancak mtehayyiz'de, kap-

mmkn olur. Rtbenin dmesi, yok olmas ke^^mk mxM^' mkil Yce Allal, sfatijuriyle ve celliyle kadmdi. O'nun ycelipan yok olmas mmkn dildir. Fakat ltuf, rahistina seb^^^ ve @neast verm^ek jM^e yaplmas piiEi
(te fiili terketm^ t^^mM Wgm$L itiM^ ^hesiz mmkndr,

lanlan bir yerde

Bylece nzl'n
29 Bak:

Ylls^f Sresi,

mnaytt
yet:

tekni^

A taa^te

cnr.

82.

43

Rivayet edildiine gre, "varlklarn en ycesi.

Ar

sahibi olan

olduu zaman, sahabe byk bir korku ve dehet


iine dtler. Bu byk cell ve azametin yannda dua ve dilekleri
oaltmaktan kamr oldular. Bunun zerine onlara Allah Tala'un
Allah'"^^ yeti nazil

byklne, mnm yceliine ramen kullarna ltfedici,


merhamet edici ve her ne kadar mstani ise de, dua ettikleri zaman,
onlarn dualarn kabul edici olduu bildirildi, ite burada duann
kabul, bu cell'in gerektirdii istina ve nem vermemeye izalslle br
cellinin

Bunun

nzl'dr.
meleriai,

ft

iin

O'na oleea

o^tt^im

Jsellikle

kuUann I^aJ^riyle Allah'a yad-

m ve niyazdp; fettlunmalamu, rku ve secdeled-

teci ve

tok

buna ntott mi. 2to


k^odttt dMia^irtge Aikh'm cellinin l>alagtcau M^^te
kki^ fple^ 0*Ba tVika. ve ^mm
msEalsek dte.
Zira Yce Allah'n cell'ine nisbetle, btn kullarn O'na yaklamalan, kulun yer yzndeki krallardan birisine yaklamak, takarrb
etmek amaciyle parmaklarndan sadece birini hareket ettirmesinden
daha basittir. ayet krallardan her hangi biri, bu hareketten dolay
kendisinde bir byklk hissederse, bununla tevbih'e mstahak olur.

baz

Hatt,

halifelerin adetlerinde

zare

olduu

gibi,

hizmetlerinden alkoy-

makla kendilerini tahkir etmek, prens ve devletin ileri gelenlerinden bakasn hizmetlerinde kullanmamakla byklk tastoak amaciyle,

dk

ve hakir olan kitnsel hi^^n^termden


da secde etmekten ve saraylarmn

ka^^m

^W
wMmn

bu cMl, aMi itoB^,


femuma kabiliien yoksn kkr, dilsiz hale getiA -m
hareketini tamamiyle felce uratrd. te bu cell'i ve bu ltfu idrk eden kimse,
kesin olarak nzl deyiminin cell'e mutabk olduunu ve bu deyimin
cahillerin anlaynm hilafna, yerinde kullanlm olduunu ak olarak

anlam

olur.

**min yer

yfizHl tahsis

ed^*

dKz ki:

Bu. teidlh
sinden sonm bir derece bulmmayan
son d^eoeen ibarettir, rnein topraa dt veya Sreyya yldzma ykseldi, denmesidir ki,
bumda Sreyya, yldzlarm en yksei ve toprak ta yer yznn en

ala

takdir edilmitir.

ayet, "Allah'n iniini niin geceler


iner dedi" denirse, deriz ki; Zira

30 Bak: Mu'ndn

4i

SI^,

Syot: 15.

ile

tahsis ederek, her gece

boluk ve ssz otaa^rlerin, dualann

olunaca yerler olmas en byk bir ihtimaldir. Geceleri tm?nun iin hazrlanmtr, insanlar gecenin iinde skn bulur, kalplerinkabul

den dnya meguliyetleri silinir ve temiz bir kalp ve zikirle Yce Allah'a
ynelirler, tte kabul edilmesi umulan, bu gibi dualar olup, meguliyetlerin
aka olduu anda, gaflet iinde yzen kalplerden kan

ba

dualar deildir.

Dokuzunca Dava:
Mutezile'nin hilafna^' Yce Allah'n gzie grleceini iddia
ediyoruz. Biz bu meseleyi, Yce Allah'n zatna bakmak suretiyle tanzim edilmi olan ksunda ancak iki sebepden dolay ortaya atm bulunuyoruz.

ten^) n^etme^
d g^r^^^ f^^^te otep^ BMlan Hasa-

G^kte

dmz,

cihetin nefyi ile ryet'in

larnn nasl

telif

ispatnn nasd emetf^^ili ve ara-

olunacam beyan

kincisi: Bize gre

Yce

tyeti

etmektir.

Allah, kendisinin ve

zat'nn varhgmdan

ancak kendi zatndan dolay olup. fiilinden veya


s%|emnda berUr \m sfattan dolay deildir. Bilkis her mevcut bir
Buna gre, (Tmm bilinmesi vacip olduu gibi,, ^rljotesi de va-

dolay grlr. Bu

ise

^pg. Bunnlo, cynm lMM Mltok n pMltr

vacip oldu-

Baka bir deyimle. O, za itibariyle ryet% ^^^^ la^k etmesine


1tnm
rtd
tar lF temsf^te^ KmM i^tnd.
muhal klacak hi bir ey yoktur. Eer ryet'in varl imk^y^^^^^^

dnda baka bir


byle olmad halde,

zatnn

bu,

katta

iede bulunan rak

ve

sebepten dolay olur

k,

bu

J^B^ iMem tasemez.

st^le. iUIah*m

vasflmdnm

mk-

nehirde bulunan su, susuzluu giderici


sarho edicidir, demene benzer. Zira bunlar

31 MutezUe*ye gre, Allah'n Ahirette gzle grlmesi imkanszdr.

gdze

senin,

Gzle grnen Wc

(^simlee

nkU

0Sm

m &Md&a benait^

g^cMeoeB sOs^^^, CTlm maet giiU gMeoek bir varlk olarak

olurlar. Onlar,

bu

akl grlerini, nakl delillerle de teyit

etmek

isteri'.

"O'/u gzler idrk edemez,


gzleri idrk eder" (En 'm Sresi, yet: 103) yetlerinin, Allah'n gzle gr-

zellikle "sen beni gremezsin" (al-A'rf Sresi, yet: 143) ve

halbuki

lemiyeceine kesin birer delI olduunu

ileri

srerler.

sz geen yetlerin hkmlerinin bu dnyayaya ait olduunu,


Allah'n Ahirette gzlerle grleceini sylemi ve buna ddil olarak da **yiizlet vardr^
& gn taptazedir; Rablerini grecekkr^" {Kiymet Sfe^ l^ft: 22^23) meiMMt &3?eti
Ehl-i

Snnet

ise,

mm W ^^^^

m.
tf^nnitir.
Ankara 1967. bviren.

ve

itM MsleH,

s,

73, 74,
/'

'

4S

ancak iildii zurnan sarho eder veya susuzluu giderir. Eer gerekte
sen, O'nun zat buna hazr bir dudumdadr, sznden kaydedilen

mnay anlam

isen,

bu takdirde

geriye incelenmesi gereken iki mesele

daha kalmaktadr.
Birinci mesele, lyetin

akl^

caiz

olmas.

kincisi de, vukufunun eriat*tan baka bir yol ile idrk edilmesinin

mmkn olmamasdr.
etse de,

Ryetin, vuku'una her ne kadar eriat dellet

cevazna zorunlu olarak akl

tin aklen caiz

olmasna

ile

dellet edilir. Biz

iki yolla dellet

burada rye-

edeceiz.

Birmm^ Mm 4idz ki. Yce Allah mevccuttur ve

zattr,

O'nun

bir

SUbfu VB hakikati vardu*. Allah'n dier varlklara benzememesi,


hud^'e 4^yU^ eden bir eyle vasfmcak O^un hdK ltosunn
tantolmasiD^ ^pih^t Sm, taret ve benzerimi gibi, ilaM ^Mairl^
elien bir
e vf^f^ta^to^Bimn imktez ohnasmdm
d^

kMs'e dellet etinedi^


mmmt 1^ sa^ <^ im
^ sMteidan birisine zt olmad zatmm, Cynm hakkmd da sabS^

mssk,
tir.

Bunun

delili,

ilmin 0*na taallk etmesidir. Zira

bu

taallk,

O'nun

deiiklie, sfatlarnn nakzedilmesine ve huds'e dellet


etmee sebep olmadmdan, ilmin O'nun zatna ve sfatlarna taallk
etmesinin caiz olmasnda, kendisiyle cisimler ve arazlar arasndaki farklar eit klnmtr. Grme, ilmin bir nevidir. Onun grlen eye taallk etmesi, bir sfatn deimesini gerektirmedii gibi, ayni zamanda bu,
huds'e de dellet etmez. O halde her varla bununla hkmedihnesi
vacip olm.
zatnda

bir

^^^ "AlM'm griT olmas, O'nun bk cihette bulunmasm, bir


hamme^
cvte olmasm ge^@M. Bu ie
dbfil^ Mnmas
kims^ naeg^ O ^S^^^fom*
muhaldir; ky^ csadaxtm

zafan 1^ >^e teeMr. Oysa, bu gereklUkmal old^iu gibi grmB: Bu k^sm iM esAmr
sebeb olan ey de muhaldir" denirse, deriz
dan birisi, bizce de msellemdir bu da, bu gerekliliin muhat Olmasdr.

inanmann yasakll zerine ina edilen bu gereklilik ideden birinci esas hakkmda biz yle deriz: "Eer Allah g-

Fakat, ryete

diasn tekil

rlyorsa, gren kimseye nazaran mutlaka bir cihettedir" demenizin se-

bebi nedir? Siz

bunu zorunlu

mu veya bir aratrmann

sonucu

mu ola-

davasmn ileri srlmesi imknszdr. Burada


ayrca aratrmamn ve istjdil'in de aklanmas lzmdr. Zira bu hususta onlarn dayandklan nokta, bu ana kadar kendilerinin gzle grrak bildiniz? Zorunluluk

m olduJdan eylerin, gren kimseye nazaran,

ancak

belirli bir

ynde

bulumu olmasdr. Buna karlk onlara yleemek mmkndr:


46

eyin gzle grlmemesi, onun muhal olmasmL gerektirmez. Eer


muhal olmas caiz olsayd, bir Mcessime'nin de Yce Allah'n cisim
olduunu ileri srmesi ve yle demesi caiz olurdu: "Allah bir cisimdir. nk O, fildir, yapcdr. Biz bu ana kadar cisim olmayan bir
fil grmedik". Veya onun "Eer Allah fail ve mevcud ise, ya bu lemin iinde ya da dnda veya onunla birlemi yahutta ondan ayrlmtr. Buna gre O'nun alt ynden hli kalmas imknszdr. Zira
imdiye kadar bildiimiz ve grdmz btn varlklar ancak bu
durumda olmulardr" demesi mmkn olurdu. Bu gre ge,
sime mUar arasmda bu konuda bir stnlk yoktur.
Br

Ni

m hkme

Ur hsusW.

rac

m^e^

M&m

ba^ bur

beli^ Mr
eyin IstesK^ ms^h o eyin
duMi Ye
eye uygtHt tert^ mMtMadttt. B d^, cismi bildii ve kabt ittii halde, araz inkr eden ve eer var olsayd bir hayyizi (yeri) igal
ederdi, diyerek, cisim olmas itibariyle varbklar iinde ondan bakasm
kabul etmeyen bir kimsenin durumuna benzer. Bundan da, genellik
ifade eden hususlarla itiraki

mmkn

olmakla beraber, zellik ifade

eden (havas) hususlarda varlklarn ihtilaf etmesinin imknszl


meydana kar. Bu ise, ash olmayan bir hkmdr. Bununla beraber,
onlarn. Yce Allah'n kendi nefsini ve lemi grd, 0*nun kendi
nefsinin veya lem'in iinde bir ynde bulunmad hususundaki iti-

razlarn da gz nnde buhmdurmak lzmdr. Eer bu grn


caiz olduu kab edilirse, dnknn bu hyali de kendiliinden batl

da bimtiM IsmM

nefsinin

"^e^U
herhangi bir resmn diavsKt Mke-

karsnda

kendisini grmediini, fakat ancak

deildir.

Eer, ayna^

dilmesi gibi, aynaya akseden kendi suretine benzer bir sureti

iddia ederlerse, onlara denir ki:

grd-

Bu szn batl oluu apaktr.

asl duran aynadan iki kol boyu kadar uzaklaan kimse,


kendi suretini de aynann iinde iki kol boyu kadar uzaklam olarak
grr. kol boyu kadar uzaklaan kimse de bunun gibidir. O halde
aynadan iki kol boyu uzak olan kimse, nasl olur da aynann zerine

Zira duvarda

aksetmi olur? Aynamn aksettirdii resim, belki de bir buday tanesinden daha byk olmayabUrBluda, bu resmin, aynann arkasnda
buiunjm baka bir eyden meydana ^Idi^ de dnmek muhaldir.
Zira aynamn arkasmda imat
kendisine gi^ olan ve
gremedii bal^ bir ahstan baka hi bir ey yoktur. Bunun gibi

m hmm^^f^

47

aynpm sanda, olunda, stnde, alunda ve alt ynnde de bir ey


yoktur;
Imber, kendisi aynadan iki kol boyu uzakta bir
resim grmektedir. Bu resmi aynann etrafnda aratrd zaman, eer
onu buluyorsa, gerekte grlen ey odur. Fakat hakikatta aynay ev-

B^^

reliyen cisimler

arasnda aynaya bakan

ahsn cisminden baka, grlen

bu resme benzer bir ey yoktur. O halde, grlen cisim zorunlu olarak


ite bu ahsn suretidir. Bylece mukabele ve yn grnn batl

olduu meydana

km

Bununla beraber, bu zorunluluun kmsenmemesi lzmdr. Zira Mutezile iin bundan baka bir kar
olur.

zoruuB olarak bjyouz ki, asla kendi nefsim ^na^^


ve aynay da bilraera idan bir insana, ^kidiru aymda
itoh
kndr" dendii zaman, derhal bunun uml^ oSduuUt fttfbtl^lrtte
ve yle diyecektir "Ya ben bizzat kendi insimi smmm i^^cta^
gree^im ki, ba.mWfc; veya ^^nm Hpsam iinde Eplmt hu
Ufismm ^tet
noktada k^M m^miL }m$0cM .^Eseceim
k, bu da muhaldi. Zita aynanm Inmt l^dl^n de Wr
olte
gibi, mm evreliyen ciml^ de ayr ayr sretleri vardr. Bir csMe
suretin toplanmas imknszdr. nk bir cisimde, ayn
zamanda insan, demir ve duvar resimlerinin bulunmas muhaldir.
Bu itibarla, aynada kendimi bizzat olduum gibi grmem imknszdr.
yol yoktur. Biz

Zira ben bizzat kendi nefsimin mukabilinde,

kendimi

olduum

gibi

grmem mmkn

olsun

karsnda deilim
!

ki,

halde mutlaka g-

grlen cisim arasnda bir mukabele, bir karlamann


bulunmas lzmdr". Bu taksim Mutezile*nin grne uygundur;
fakat bu, bilindii gibi batldr. Bize gre bunun batl oluu, Onun,
ren kimse

ile

"ben kendi nefsimin

karsnda bulunmadm

yorum" sznden il^

gelmektedir*

iin

kendimi gremi-

Yoksa sznn di^r ksnan

dorudur.
ite bylece, onlarn almadklan ve duyu organlarnn nsiyyet
kesbetmedii hususlan tasdik etmekte ne kadar kt anlayl ve dar g-

rl olduklar aka meydana


ikincisi:

Ryetin

km

mnasnn tam

olmaktadu*.

aklanmasdr. Burada
yani grmei, ancak grme

olarak

yle dememiz mmkndr: Hasm ryeti,


ile ne kasdettiimizi, bunun mnasnn hakikatini gerei

bilmedii
ve bizim bununla, gren kimsenin cisimlere ve renklere bakt zaman,
kendisinin idrak etmi olduu ve onda hasl olan duruma benzer bir
durumu kasdettiimizi zannettii iin inkr etmitir. Gerek ise, bu
anlaytan ok uzaktu:. Zira biz bunun Yce Allah lukknda muhal
olduunu itiraf ediyoruz,Takat ittifak olunan bir yerde evvel balfzm

48

gibi

mnasn meydana karmamz,

kalba dkmemiz, daha sonra da


bundan Yce Allah hakknda muhal olan mnalar hazfetmemiz lzmdr. Eer bundan sonra, bu lfzn mnalarndan geriye Alah tela
hakknda muhal olmayan bir mna kalrsa ve bu mnaya da gerekten
ryet dememiz mmkn olursa, hi ekinmeden bunu Yce Allah hakkmda da kabul eder ve O'nun gerekten grldne hkmederiz.
ayet bu mnaya ancak mecz yoluyla ryet adm vermemiz mmkn
oluyorsa, bu takdirde, o lfz ancak eriatn izniyle bu anlamda kulknabilk
akln dellet ettii ekilde bu mnaya inanabiliriz. Sonu
mahaUi, yeri olan bir mi^^ebiliriz; Gerekte
oaxak
4a. i^A. Gzn de taallk etti|^ e^l^
^; hxaBr da m^, ast, ^Ct, cMl Ve dic$
bir

mm

W@ ht eydea tas

Eoe ve

w^s^

Mi^ ettii Imm^ M 0L ^akabm; hmm soir da Bu


mm M ddttfiMiv ^ dinelim.
pm ^^i^eSM Ut MsiM
^ psmiyenin
(yer)

doru oluunda

br rkn,

hk

ta^^
1^ bmsi tsor temnu
esas d^ildir*.

pItaM

0fr1S^

ite
eylerden gzle Mrk ettihniz
veya herhangi 1>ir yn ile idrk ed^sek, 1cm takdMe, o eyi gfOTt
ve anladk deriz. Bu szmz de phesiz dorudur. Zira gz, bir
mahal ve bir alettir. Bu durum onun esasna olmayp, ancak hull
ettii mahalle racidir. Binaenaleyh bu durum meydana geldii anda,
hakikat tamamlanm ve bu tesmiye de gereklemi olur.

Bu konuda yle

BelirE^to eyi kalbimizle veya aklaMmuzIa bilmi oluruz,


kalbimizle

diyebiliriz:

i^k fdm^ o 1^
p^ Mlnizel^ teU^brcihee
jgtmeniz de

veyahut

^mm^

bunun gibMr.

Gzle ilgili hususa gelince, bu, kendisine bu ismin verilmesinde V


bu gerein sabit olmasnda bir esas deildir. nk grme, eer siyah'a
tallk ettiinden dolay grme olsayd, beyaza tallk eden, grme olamazd. ayet renge taallk ettiinden dolay olsayd, harekete tallk
eden, eer ara^a taallk ettiinden dolay olsayd, cisme taallk eden,
ryet olmazd. Bu da ak olarak dellet eder ki, taallk edenin sfatlar
bu gerein varlnda ve bu ismin verilmesinde bir esas deildir. Burada asl olan, omm taallk eden \x safat bulunmas itibariyle kendisi
iin, varf ve zat ne ekilde olursa olsun, var olan bir mtaUakm
Mde kendisine bu isim votaallk edecep $Bpa bulunmazdr^

fm mim^

^^ mm^)^. m ^ sMlto^

nem verOmek^zm,

sa4ece

mnamn hakikatmdan

taaUilk

eti eye

ibarettir.

^
49

imd 4o ba Mcikatin

ne ^d^onclan bahsedelim:

Bunun, idrkin bir nevi olmasndan baka bir hakikati yoktur.


Bu da keml olup, tahayyl olunan eye nisbee, aklamamn ziyadeletirilmesidir. Mesel: Bir dostlunuzu veya yakndan
gzterimizi kapataakdndgrdl^DiM^ farzedelim. Dal
ve tiM^mr yohj^h bu dostun ^^ret zihIfMz zamav
;Elmzde hazr olur. Fakat biz gzmz at^oz zaman bir takm
farMan id^eMz.
llar, esasnda hayl ohmam. aykn olarak
baka Mt sttee iMk Mm^sim Heri geln^^tedir. WMM grnen
sret, hi bir fark bulunmakszn, tahayyl olunana uygun olup, aralarnda hi, bir fark yoktur. Ancak bu ikinci hal, tahayyl halinin ta-

tandmz

hmm W9t

mamlaycs

aklaycs

s^m

Bu

gzmz atnuz zaman, bu dostun sureti bizim iin daha ak, daha tam ve daha
kmil bir ekilde meydana kmaktadr. Grme yoluyla meydana gelen suretin bizatihi kendisi, hayl ile meydana gelen surete uygundur.
O halde tahayyl, bir derecesi ve onun arkasnda da, akhk ve vuzuh
bakmndan daha tam olan baka bir derecesi bulunan bir idrk ei-

Bu

didir.

hayle

ve

ikinci derece,

izafetle,

ite

mahiyetindedir.

tahayyln

itibarla

tamamlaycs

bu tamamlama olayna grme

mahiyetinde olup,
ve

bakma ad

veri-

lir.

Keza, baz eyay bildiimiz halde, bunlan tahayyl etmeyiz.


Bunlar, Yce Allah'n zat, sfatlar ve sureti bulunmayan dier btn
hususlardr. Bunlarn kudret, ilim, sevgi, grme ve hayl gibi ne renkleri
ne de lleri vardr. Bu sfatlarn ne olduklann bildiimiz halde,
bunlar tahayyl etmeyiz. Esasnda bunlan bilmek de bir eit idrktir.
Byle bir idrkin ise, grmenin tahayyle nisbeti derecesinde tamamla-

may arttran bir vasfnn bulunup bulunmadna bakmamz lzmdr.


Eer

ey mmkn

buna ryet
dediimiz gibi. ilme izafetle bu aklama ve tamamlamaya da ryet
deriz. Ri^in^tgi gj^ bk eyin aydnlatlma ve aklanmashdaki bu tamamlama ve kemlin tekdiri, ilim, kudret ve benzerleri, keza Yce
byle bir

oluyorsa, tahayyle izafetle

tahayyl edilm^ imi^Si$m olmakla beve sftlan


raber, binen varldctala muhal d^(^ Wl&S& hiam, d^MUmgden
ve WBma
tak^rn Yce AJy^^ zat ve
1^
btn bu ImvmmEifm zaan e ilgili k^U^da ziyadesiyle aktea
ve aydnlatmay gerektiren bir husus olduunu idrk etmemiz mmkndr.

AUah'n

seraMM ^

^^to

Msmk

Bize gre bu muh^ demdir. nk ortada^nu muhal


olduuna ve
br sebep yoktur. Aksine akl, byle bir takdirin

n^kn

50

bulunduuna dellet etmektedir.


Ancak aklama (kef) daki bu keml (tamlk), bu dnyada ok ve
mebzl deildir. rnein, bedenle ilgili sfatlarn bulank yani gerei
kadar ak olmay yznden nefis bedeni igal ederken, ondan gizli
ve kapal olarak kalmasdr. Bunun gibi, gz kapann veya belirli
bir perdenin veyahut gzde bulunan her hangi bir siyahln, adetin
hkm gereince^ tftb^^yyl olunan eylerin grlmesini imknsz kkl. bir sebep tAms lk br ihtimal dc^dE. Yine nefsin bulank
ohp, ac olmaps^ ve adea h^kmS, gereince, gaflet perdelerinin
insan tabiatnn gerektirdii bir husus

bMmi zedne yPnms ve $mi mkntem :^^n@mn lM0enleri


''kMrkr^ Mh
otmu
i)^a mmknr.

mmmm

otat^
araplarla yta]qp>, her eit piMsi
mizlendii zaman, insan, bundan dolay kemlin ziyadelemesi, YlB
Allah'n zat ve dier bilgileri ile ilgili hususlarm akha kavumas
iin ahmaktan kammyacaktr. Bylece, onun derecesinin kasdettrcz

grme derecesinin ykseklibu da, Yce Allah'a mulak olmak, O'nu mahede

dilen ilimden ykseklii, tahayyle oranla

gibi olur.

te

etmek, grmek veya bunlara benzer bir

takm

ibarelerle ifade edilir.

Mnalann aklanmasndan sonra, bu konuda her hangi bir glk


kalmaz. Eer gerekten bu mmkn olup, bu hal gzde halkolunursa,
-ki bmun kalbde halkolunmas imknsn olmad gibi, gzde halkolunmas da imknsz deildir- dil durunm ynnden, buna niyet ad
venlmesi daha

doru

<to.

Ryet, tabirinden hakikat ehlinin kasdettii mna anlaUrsa,


gerekten akln bunu muhal klmad, fakat aksine olarak vacip kl-

d anlalm

olur.

Ayrca eriat'da buna ehadet ettiine

ortada, ancak inat kasdiyle veya ryet tabirinin verilmesi

gre, artk

hakkn ba-

kasna kaptrmama gayretiyle, yahut'da zikretmi olduumuz derin ve


ince mnalar idrk hususunda yaplan kusur ve hatalar dolayisiyle
meydana gelenlerden baka, bu konuda tartlmas ve mnakaa edilmesi gereken bir mesele kalmamtu-. Bu itibarla zetini vermee ahtmuz bu konuyu, daha fazla uzatmadan burada kesebilkiz.
kinci mesele: Grmenin er*an vaki olmasdr. eriat grme olaymn meydana geleceine dellet etmi ve bunu anlayabihnemiz iin

te

bundan dolaydr ki. Selefin, Allah'n gzel yzn grme lezzetini tatmak iin Yce Allah'a dua ve
niyazda bulunulmasmn gereklilii konusunda icma ettiklerini ileri
bize birok deliller gstermitir.

32 Bak;

ayet: 10.

srmek mmkndr. Essen biz selefin itikadmdan da, onlann bu grme olaymm hasl olacama yaknen inandklarm ve bunu beklemenin

olduunu

kesin olarak bildikleri iin

Yce Allah'tan, gnderdii


Resulnn -Allah'm selt ve selm onun zerine olsun- ahvaU ile
ilgili karinelere, onun saylamyacak kadar ok, ak ve seik olan baz
szlerine dayanarak bunu istediklerim anlyoruz. Muhakkak olanJ)ir
husus, icma'nn, anlam ve kavramlarn her trl kayt ve snrlamalarn
dnda kalmasna dellet etmesidir. B^ma dellet edm eo kuvvetli
de, Msa*mn -Allah'm selm onun zerine olsun"Ey R{>bM
Bana
gs^, Smm ^ari^j"^* sz^. ifeM l halditefit,
caiz

MI

]^k^^ Uunat Wr
peygaibera gidi kahmm m Maysij^fttee AW%t mn e
a9

dudak dudaia kom^ahJlecek

derecesi

ilgili

hmm, Mutezile'nin dahi bildii kadar bihnemesi imknszdr.

Byle

mtma ^^kted luu bilinmelidir. nk hasmlarmza


gre, Allah'n grlmesinin imknszhn bihnemek, dnmeyi veya
eyin

sapkl

Bu

Allah'n zat'nn sfatm bibnemektir.


Onlara gre, bunun muhal oluu, O'nun zat ve bu zatn da her hangi
bir ynde bulunmayndan ileri gelmektedir. Buna gre, Msa-selm ona olsun- Allah'n bir ynde bulunmadn niin bilmedi veya
gerektirir.

ise,

O'nun bir cihette bulunmadn bildii halde, nasl oldu da bir ynde
bulunmayan eyin grhnesinin imknszhn idrk edemedi? Acaba
hasm, bununla kalbinde neyi gizlemek ve Musa (A. S.)'nn zuhlnden
JbBgi hakikati karmak ister? Acaba hasm bu szyle, M^^^^i^'
sm Allah'n rengi olan ve bir ynde bulunan bir d^m ^s^s^m^^m^

dm m sylemek htm

ak

^^^mh&Am

t^ir

MmM

bir kfftfc.

ona olsun- di ieMlrdir. nk Yce AUah*

oMuim syleyen

eiA^ m ^ts^ tB^Si Mssm ffrasmda bir fark yoktur. Bimtm gibi,
Peygamtefli

m ramen,

AMl*m^ dtote olmasnm imknszhn idrk etmesi-

bir

ynde bulunmayan eyin grlemiyecegini bilemediini

srmek de ayni ekilde kfrdr. Bu ise. Peygamberimizi -Allah'selm ona olsun- techildir. nk hasm bunun nazariyattan, yani

ileri

aratrma

olmayp, ak ve bedih olarak


bilinen eylerden bulunduuna inanmaktadr.
ile

elde edilen hususlardan

Btn bunlardan sonra, ey doru yolu ve gerei buhnay arzu


eden kimse! te imdi sen Hz. Peygamberi techil e, Mutezile'yi techil

m M:
52

A'r4f

m&i,

&y^:

143.

klarndan

ynelmekte tamamiyle serbestsin.


dine en uygun olan seer alu^n, hepsi o kadar.
birisine

Bunlardan!^

nekadar bu, sizin lehinize dellet etse de, Msa (A. S.)'nn
dnyada Alte'iftoCMikisteni ve Yae^ Alteh'n "Beni gremezsin'*
I*
skeri, phis^ al^Wze deltet ed<^
ve **0*nu

Eer "her

^&rMkem^

dmz M: Mte(A. S.^ AUak^ ^pdb

gtmdk ktsff,
onun grme olaynn caiz dEa^ vakt*n vuiautm bmemesine bir delildir. Esasen btn Enbiya -Allah'n selm onlann zerine olsundenifse,

gaybden ancak kendilerine bildirilenden bakasm Wxtxsta. Bu


ise ok azdr. O halde bir peygamberin endie duyulan bir eyin aklanmas ve her hangi bir belnn izale edilmesi hususunda Allah'a
kadar var ki, ad geen
dua etmesi, nasl olur da uzak grlebilir ?
Peygamber burada, duasna icabeti yle bir zamanda istemitir ki,
bu zamanda duamn kabul, henz Yce Allah'n lh ilminde takdir
olunmamtr. Bu mesele de ite bu kabildendir. Allah tela'nm "Beni
gremezsin" szne gelince: Bu, sadece Hz. Msa'mn Allah' Ahirette
deil de, derhal bu dnyada grmek dileini ve isteini reddetmekten
ibarettir. ayet Msa (A. S.) "Ahirette bana kendini gster, Sana baktm'' deyip de Allah ona, "Beni asla gremezsin'" deseydi phesiz
O^^ndu^ Bununla beraber bli sadece Hz.
1^ ^^^m tisfym bir
d^^yle
imknetez
Msa'yft has olup,
^ir
^te^^dt Esasen bu yet, gQmmjx
tekil ettipe ^m,
olnm^ ltisiM^ lifi^ Wt
olarak ryetin imknszhma bir delil saymak nasl mmkn olur?
fee, gzl^
l^ee PMhrt ^'gzkr &im ^rk
O'nu her tagrmenin btn cisimleri kaplad gibi, kaplayamaz
rafndan kuatamaz demektir ki, bu sz dorudur. Veya bu sz genel
olarak sylenmi ve bundan sadece bu dnya kastolunmutur. Bu da
phesiz dorudur. Gerekte Yce AUah'm "Beni gremezsin'' sznden kasdettii mna budur.

d^

m^f^

d^

map

AM%

imdim %et ko&us^da bu kadaa^

yet&elim.

aa

Ancak

insaf sa-

bu konuda
da zikredilen frkakm birbirlerinden
nasl aynidklanna ve nasl bir sapklktan dier bir sapkla dtklerine ibret nazariyle bakmaldr.
hibi herkes,

^ ynde bulumnapMI
br

mm^, fc 1^

Efdilenri

ynde

Smm h

zoruniu olarak isiniai^ ta^iT v<5

hmm

34 Bak: Ef^m, .Sta/, yet: 103.

53

gM^tt IMte Ms sfatlanm Allah'a isnat etmee kadar

gtr-

mtr.
Mutezile*ye

yn nefyettiklerinden yn olmakSizm ri^yetilspat etmee kadir olamamlardr. Bylece er'i hkmkr^


esaslanna mvhak^st tailer ve ryetin ispatnda, cihetin de ispatmffl
bulynd^m mnusM^^. Bunlar z^^tm tebihten lm^ixm0k,
tenzih ^:^^bnde ileri gitmiler ve bonun bir neticesi olarak i&am

Haeviyye
ispat

gelince, bunlar

ta'til

prensibinden kanarak, cihetin zorunluluunu

etmee alrken, mebbihe'den

oldular.

Allah Ehli Snneti hak ve hakikat zere kaim


Bylece onlar doru yolu bulmular ve ynn,

tamamlaycs durumunda olmas

Bu konuda Yce

olmaa muvaffak kld.


cisme tbi ve onun

itibariyle, ryet

hususunda bunun

bahis konusu edilemiyeceini anlamlardr. Onlarn idrk

ettikleri

dj^ bir husus da, ryetin sabit ctesdr. nk grme ilmin lu^i,
b^zeai pkm
mm Mr uma^sms. ammAtt. CimIjpn m^^dmmmt oavu gereldilil olsai cihetin de nefyohmmasm
icabettirir; ilmn sa^ ote^ omm b^^ tamamlaycm ve hususiyi
l^Me mterek olan ryedfi de sab^ masm gerektirir. Bununla
beraber, ryet, grlen
kis,

eyin zatnda

ona tamamen ilimde olduu

bilmesi gereken

br

deiiklii gerektirmez.

gibi taallk eder.

Aklh

Bil-

olan her kesin

"tikatta Orta Yol" ite budur.

O^nuncu Dava:

Yce Allah'n gerekten

bir

olduunu

iddia ediyoruz

nk

Allah'm Imr olmas. Zat lh*nin sabit olmasna ve ondan bakasmm


nefyine racidir. Binaenaleyh bu, zatm stnde, onun zerine ilve edil-

mi bir &tk ilgili bir gr deildir^ Bu itibarla, bunu bu b^MbMk^


renek zorunhdur. Bunun iin

loiz

stm

k:

Bazan 'Inr"

4^^ k^*-

lamlc^^^ hwBm&^ ommher ha^Mr bMm^ kabul tftm^t


bi^nadl^

ated-

Allah, kemmiyeti yoktur, anlanunda birdir demek,

O'ndan

^sm ntm bir kemsyeti, bir haddi ve bir lps


hr*

Yce

blnmeyi sahih klan kemmiyeti selbetme mnasna gelir. Bunun iin


Yce Allah blnmeyi asla kabul etmez. nk blnme ancak kem35 Allah'n birlii konusunda, slm frkalar arasnda nemli bir ihtilafa rastianifflffMlfeadg.

IttUan

baka

Mk^
tattrlar obifyib,

aa yuka ^ESafS^#M tslm

mm

fitkalfm

kuncuk

mm w^ii&i6 ^^yemmmk^

ber^i Oef&ada ngrarC* (B^y Sresi, yet: 219 fe^le

miyet olan eylere mahsustur. Blme, paralamak ve kltmek suretiyle bir

yeti

cismin kemmiyetinde icra edilen bir tasarruftur. Oysa kemmi-

olmayan

bir cismin

gne

blnmesi tasavvur olunamaz. Bazan da "bir"

dediimiz gibi, rtbesinde onun bir nazri,


benzeri bulunmad kastolunur. Yce Allah*da, bu mnada birdir.
Zira O'nun bir ei, benzeri yoktur. Allah'm bir zddnm bulunamayaca ak olarak meydandadr. nk zddan anlalan mna, kendisi^
ni belM bir maJbud ztrinde dier bir eyin takip etmesi, fakat onunla
birlememesi, bir araya gelmemesidir. Bir mahalli bulumnayan eyin
zdd yoktur. Yce Allah'n da bir mahalli olmadna gre, O'nua
bit zddtt hsmsMhm^ d^Samsik imknzzdr. O'mta bir \m~
deyiminden,

birdir

mm^mm AM't^ baka

w^
lp sade^ O^mm ^mMm pamx^ ^^^s^. lu hakikatj[|.
erik Mmduu
AUah^m
e ispat etffieaiz nimkadr:
^tar

mM,

Mm

eit veyn
i^l^yle
teedilseyd, bu erikin, ya her yndff
0*ndan yksek veyahut dk ohnas gerekirdi. Btlin bunlar Yce
Allah hakknda muhal olduu gibi, bmlara gtren eyler de muhaldir.

Byle bir erikin her ynden Allah'a eil

gerekte ikilik ifade eden her eyin birbirine

olmasnn muhal oluu,


aykn olup, yekdierine

Eer bu aykrlk,

bulunmasayd,
ikiliin varhnn da dnlmesi imknsz olurdu. Mesel biz iki siyahln ancak iki mahalde veya iki zamanda bir mahalde bulunabileceini akhmzla dnebiliriz. Bylece bunlardan biri, ya mahalde
veya zamanda dil^tmden farkh, dierine zd ve aykm olur. Bazan da
iki ey, hareket ve rengin birbirine benzememesi gibi, had ve hakikatin
deinjjesiyle deiik olur. Zira bu iki ey, her ne kadar bir mahalde ve
benzememesinden

ileri

gelmektedir.

nk
mmi^ lJ^m^^^h lu-leiyorlarsa dm pP^^
ha^
bunlardan W lm&BSm& ^^m s^^mm* ^^er ^^^Uk
^f^kl^ MlfMiMteE;
takem m ^da
birblrio^ #

hm

ikidir.

gibi,

iki

btmte
iMrinln ayn iki siyahln M&MmiM muhaldir.
ikilik ak olarak anlalmamaktadr. Eer bunlann iki olduunun ve
aralarnda aykrlk bulunmadnn sylenmesi caiz olursa, bu takdirde bir tek insana iaret edilerek onun, iki, halta on insan olduunu sylemek caiz olur. Fakat bunlarn aralarnda hibir fark bulunmakszm
sfatta, meknda, btn arazlarda ve gereklilik vasfn tayan dier
olan,

hususlarda eit olduklarm

ileri

srmek, zorunlu olarak muhaldir. Bu-

nun gibi. Yce Allah'm da rakibi hakikatta ve sfatlarda tamamen O'na msavi ise, bu rakibin varl muhal olur. nk ne mekn ve ne
de zaman itibariyle O'na aykn deildir. Gerekte ne mekn, ne d.
55

zaman mevcut
Buna gre

iMmmp^

ancak kadm olan mefhumlardr,


e al& ^l^da hibir l^k yok d^^Ur. Binaenarasmdaki btn farklar kalkt zaman^ say mefhumu

aleyh, iki

ey

da zorunlu olarak

baka bir ey

kalkm

olacaktr.

Bu

ise

hakiki birlik ve vahdetten

deildir. Keza, Allah'n benzerinin Allah'tan daha yksek

olmakla, O'na muhalif

bulunduunu

srmek de imknszdr.
Zira daha yksek ve daha yce olan Allah'n bizatihi kendisidir. nk lh'n btn varlklarn en ycesi ve en yksei olmas gereklidir.
Varh takdir olunan dieri ise, noksan ve kusurlu olduundan ilh
deildir. Bizim, ilhlarn taaddd edebileceini reddetmemiz, ancak, lh'm kesinlikle btn varhklarm en yksei ve en ycesi olmas
zaruretinden ileri gelmektedir. Eer bu ^sm derecesi .Mah'tan daha dk isCj noksan olduundan
onun ilh olmas mubaldirv
Biz llh'tan ancak bta wlklann^ j^eesmikasdetm^^^^ice
olan ise smcak ha^^ Bu da AM'tan ba^^mst e^ldir.
c^tliini tasavvur etmek imknazdr. nk bu
ve dolayisiyle daha nce de symtemMd f|u;klk
lediimiz gibi, ae n&nszlanu olur.
ileri

c^

Mte

Eer, "ilh ad verilen varlklarn birlemesi hususunda, sizinle


tartmayan bir kimsenin szn niin inkr ediyorsunuz? Her nekadar lh, varlklarn en ycesinden ibaret ise de, gerekte bu kimse, btn lemin sadece bir tek yaratcmn yaratmas ile olmayp, bilkis iki
halikn yaratmasmdan meydana geldiini ileri srmektedir. Bunlardan
birisi, mesel, gn, dieri de yerin yaratcsdr. Veya biri cansz var-hklan yaratrken, dieri de hayvanlan ve bitkileri yaratmaktadr.
.Bunu imknsz klan sebep nedir? Eer bunun muhsd oluu .h^d^da

M yoim, tato ilh d vMss^^^epEi&Jlr^nasl br fayda sss^Bmf bM^'^^a^M bu ^

knse,,

^Mk

tabiri te

yaratsay

testesAte vt^

tateta

Wb&

ertelerin, dierine de
, dilerine errin, yato t
arazlann yaratcs adm Vettektedir ki, bunun muhal oluuna mutlaka

lznndr" denirse, biz deriz ki: Bunun muhal oluuna dellet


eden ey, soru sahibinin grne gre yaratklar bu ekilde iki yaratcya tevzi etmenin, iki ksmdan hli olmamasdu-: Bu iki ksmdan
birincisi, btn cevherlerin ve arazlarn taksim edilmesi zorunluluunun
farzedihnesidir. Bylece iki ilhdan biri, ya cisimlerin ve arazlarn bazlarn yaratp, dier bazlarm yaratmam veya btn cisimleri birisi
ve btn arazlan da dieri yaratm olur. Halbuki mesel, g yaratp,
yeri yaratmamas gibi, bu ilhlardan birinin sadece baz dsimleri yarat
tm ilen srmek kesin olarak batldr.
bir delil

56

Bu

Mm Mz derk

Mil

k:

^ pma

pri

^ m^t^

deil midir? ^^0, g^t^t^ km^dCtil ^drel^^ltif


tiyle buna kadir oluyorsa, kudret bakmundan dieri iletotMmstnda
I

bir fark, bir stnlk

bulunmad

ey y^nte d
bir stnle sahip olmamas

gibi,

yaratlan

dierine nazaran, kendisinin bir imtiyaza,


gerekir. Bylece yaratlan ey de, birinin dierine nisbetle bir stnl
bulunmayan eit iki kudret sahibi ilh tarafndan yaratlnn olur. Buradaki imknszlk, daha nce temas ettiimiz, aralarnda hibir fark
bulunmayan iki eit kuvvetin varhmn farzed ilmesinden ileri gelmek-

Eer g

<

yaratmaa gc yetmiyorsa, phesiz bunun ilh olmas muhaldir. nk btn cevherler


tedir.

Bu

ise

muhaldir.

yaratanm

kapladklan ve

birbirlerine benzedikleri gibi,

yeri

tahsis

olunduklar yerler

de birbirlerine benzerler. Bma gre, belirli bir eyi yaratmaa


kadir olanm, onun benzcsrint de yaratmaa kadir olmas gerekir. Eer
\m fimi Jkttdrti, iki yarata taallk etmesinin caiz olmas ynnden,
elemlerden ve
toto s@^% id il^'d^ her biimm kudretil e
Mit ^tmStL ^^mm^ hu 1sM&^
t^^hsm
edilmesi sskn demdir. Bina^l^h^ Mdis olan kudmMa
itibariyle

mm

t^d

retin hilafna,

takdirde,

baz aded ve

olmamas,

bir

te

0*nun kudretinin snrlan


taraftan

tecavz ettii

kudretin yaratma

bilkis byle bir

hkmedilmesi icabeder.

Dier

yarat

dnld
saylann dier bazanndan daha ^Hto ve evl

bu kudretin

bylece

iine

alanmn sonsuzluuna

varl mmkn

girmi

olan her cevher,

olur.

yle dememiz de mmkndr Bu


:

iki

ilhdan biri

dieri de arazlar yaratmaa kadir olmaktadr. Bu duruma


gre, bunlar tamamen birbirinden ayn iki ltotr. Bunlardan hirie
cevherleri,

ku^i^ 4^rine vacip olmamaktadr. Bu ise phesiz muimk arazm eevh^d^ m^fhmB. de anadan ^nlmas mmfiiline
kn dedir. Binenal^h, tela^dteate bhimn tM,

vacip olan

BtttMkEite. E|er arazm yaratcs bir araz yamM^ dilerse, bunu


araz yaratmay istedii amili belki
nas faalkteetrt
her'in yaratcs cevheri yaratmak suretiyle, ^na yardim etiffi^^ktir. Ve netice olarak da ciz ve ne yapacan bilmez bir halde kalacaktr. cizin ise, kadir olmas mmkn deildir. Bunun gibi, cevherin
yaratcs da cevheri yaratmay diledii zaman, araz yaratanm kendisine muhalefet etmesi ve onun cevheri yaratmasna mani olmas pekla mmkndr. Bu da phesiz temnua, eliiklie yol aacaktr.

Eer

"bu lhlardan

her istediinde, bunlar


birbirlerine

yardm

biri bir cevheri,

bu

cevheri ve

ederler" denirse,

dieri de bir araz yaratmay

araz yaratmada karlkl olarak


biz deriz ki: Acaba bu yardm,^
57

aklca hilaf dnlemiyecek ekilde, gerekten zorunlu mudur veya


deil midir? ayet byle bir yardmm gerekten zorunlu olduunu ileri
srerseniz, phesiz, bu bir eit tahakkm olur. Bununla ayni zamanda kudreti de iptal etmi olursunuz. nk, mesel cevher, bu ilhlardan birisi tarafndan yaratld zaman, arazm da dieri tarafndan
yaratlmas sanki bic mecburiyet halini alr. Aksi de bunun gibidir.
Bylece o, bu fiili terketme kudretinden yoksun olur. Bununla da gerek ku4ret tahakkuk etmi olnaz.

okmk yle diyebiliriz: Eer


yardmn lekefilr
tmi mtMsM dm^ms^ rk yaplma in^^t^Sapa ve eMp^k
kttdtcto de bir

m^m hmm

yaMttm Ite^ ^mk


^
btomadndan,

mtu
k.

ayet bu y^dm gerekt zomuhta olan ilh, gemfcf ImM^ tmolur.

gsz ve zayf br

Eer

drm

der.

hayrn yaratcsdr denirse,


deriz ki; Byle bir iddia, mutlak bir sapkhktr. nk er, bizatihi
er deildir. Bilkis o, zat itibariyle hayra eittir ve onun benzeridir.
Binaenaleyh, belirli bir eye kadir olmak, onun misline, benzerine de
kadir olmaktr. Mesel, mslmamri bed^tm atete yakmak er olduu halde, kfirin bedenini yaknk Jiapr ve erri defetmektir. Fakat
l^lniyeti kabul ettii aada^ o insann atete yaialma^ erre inklp
etm^ oinT. Halbuki imn etlice deUO^ em Icete^ ^ykms^
skt ettii zamim,
at^ yaknm|a ImMi ota, kei^^
syledi^ zaman da, ^t^bedz ona yabm^ kesin olaiak t^durdir.
nk onun bu kelimeyi telaffuz etmesi, sadece geid bir sesten iba1?^ olup, bu l^ose^ seetinn ^iyetini, ne ateirvene^^ymimnm
Zatlanm deitirmedii gibi, bunlan baka bir cinse evirme, baka bir
ekle sokma yeteneine de sahip deildir. Buna gre btn yanmalar
istisnasz birbirinin benzeri ve eiti bulunduundan, kudretin de bunlarn tmne taallk etmesi icabedecektir ki, phesiz bu da eliiklii ve
"bunlardan

biri

errin, dieri de

mm ^i

ylmay gerektirecektir. Hulsa bu mesele ne ekilde farzedilirse

edil-

bundan netice olarak, ancak birtakm kargaalk ve fesatlar domaktadr. te Yce Allah'n da " Yerde ve gkte Allah'tan baka tanrlar
olsayd, her ikisi de bozulur ve fesada urard"^^ szyle kasdettii husin,

36 Bunun izah udur: Allah'n

olduu farzedilseydi ve bunlardan biri, bir


eyin varhn diledii zaman, dieri de O'na yardma mecbur bulunsayd, phesiz bu ikincisi ciz ve zayf olup, kudrei bir ilh olamazd. Eer O'na muhalefet etmee ve kendisini
mdafaa etm^ kacUr olsayd, bu sefer de, bu Udnc ilh kuw^ ve kudre4 bir ilh
bir dum^
tM(^;i^ ve
ob^
iki

tane

39^

mazd.BsdE;ayMC.I,8.108.'al-'Gazzan,a^jQr<Isa^

58

3^-59,

Msr 018/

sus budur. Kur*an'm bu

ak beyanna

ekleyecek bir

Bu ksm, bu dava (Onuncu Dava) le burada


la ilgili olarak,

szmz yoktm

bitireUm.

Bu konuya

ancak Yce Allah'n hdis olan varlklara mahal

masnn imknszln aklamak kalmtr. Buna


ve benzerlerinin hdis

olduunu

ol-

da, ilmin, iradenin

syleyenlere reddiye olarak, sfatlar-

dan bahsederken iaret edeceiz.

59

KNCt Kime
A
Bu ksmda

ALLAH'IN SIFATLARI

yedi dava vardr:

kadir (gl), hayy

nk

biz,

Yce Allah'n lim

(bi-

murd (irade sahibi), sem" (iitici)


basr (grc), ve mtekellim (konuucu) olduunu iddia ediyoruz.
te bunlar Allah'n yedi sfatdr. Bu sfatJarm iki ynden incelenmesi
gerekmektedir: Bunlardan birisi, bu ilh sfatlam
ayn her birilici),

(diri),

ap

siyle ilgili

mesd^ter^

O
ispiti ve totem

dl^ 4e hWx sfatlarm mterek olddEto huWz 4tm bu

suslardr.

ile ilgiH

hkmlerinin

sfatlarn

kapsadlte

^yn v^Mlannn

MtllU

a^tam^us

Wlki ksmla konuya girdim.

- Kndret Sfat:

Biz gerek olarak lemi yaratamn kadir

olduunu

iddia ediyoruz".

nk Ito^ j^nlm hayrette brakacak birtakm harika v yetlerden meydana gelen, muhkem, mrettep ve stn bir nizama, eiz
bir dzene sahip bir yaratktr. Bu ise phesiz stn bir kudrete dellet etmekter^ Kyas yoil^la bu konuk yle ^bh:^: Mkem
okn hm
k^ret sahibi bir
tm^asa meydana getildlpiio
MesM de
ve mrett^ bir fl ^x^xm gr^ S^kmin ka^
olan bir fi t^afiftn p^tte bulunduunda
yoMur. Buna
gre a<saba niza ve anlamazhk bu
esasn hangisine raddir?

muU^

Eer, "lem niin muhkem bir fiildir, dediniz" denirse, deriz ki:
Muhkem oluundan, lemin intizam, tertip ve dzenim kasdettik.
Bizzat kendisinin ak ve gizli organlarna bakan bir kimse, phesiz
bunlarda, saylamyacak derecede byk acayipliklerle 4olu bir dzen
ve tertip rneini grr. te bu es^n b^inI^^ hi
SfEybetas
dayandmdan, bunu inkr ^nek ak mmkn dedir.

37 Bak:

al-lf,y,

C.

I, s.

90-108; a-Maksad a^Esa

Msr, at-Takaddum Matbaas,


60

1322.

erh EsmM'imal-Hmn s. 97,

'

ayet, "muhkem ve mrettep olan her fiilin fili mutlaka kadir


olur, gereine dayanan dier ess nasl anladnz" denirse, biz deriz
ki: Bu, akln zorunlu olarak bilmesi gereken bir husustur. Akl bunu
hibir

delile

kimsenin de,

dayanmakszn, kendiliinden idrk eder. Akll olan bir


bu gerei inkr etmesi mmkn deildir. Fakat biz bu-

nunla beraber, inkr ve inat sahiplerinin inkr ve inatlarnn ardm


kesmek ve bu gibi insanlar sindirmek amaciyle delile dayanarak, bu

olmasndan maksadmz udur: All^*tan sdr olan her fiil, Allah'n zat veya zatnn stnde, zatnn
^htpdfl y^tkm tr salto ii sdr olmutur. Byle bir fiilin srf zat
hyle o^a^,
sdr oM^tffU ^s ^nek batldr. nk,
dellet edib fm& 4e
le teaber kada ^imm
konuda

deriz ki: Allah'n kadir

m
m^Ml M ^
^a^m ^tt^ Man ^at l^
ym % w^
fk blanmasfm s^^yan m ^
mutur,
m^m;.
Allah'm

j^te biz

to mcM

^a^

aiM varumtoyk.

iMn

fiili

klan

bir sfattan ibarettir.

1bk

ol-

M tasi^rma

St-

yapabibnesini ve kendisiyle' fiilin

Daha nce

v&

1m^^

eDMza M^lstm

zikrettiimiz kesin taksimin

vasf ite budur. Biz kudretten' ancak bu sfat kasdetmekteyiz.Bunu da ispat etmi bulunuyoruz. Eer, "kudret hakkndaki bu grnz sizin aleyhinize dnmektedir. Zira kudret kadmdir.
Oysa siz diyorsunuz ki, makdr kadm deildir" eklinde bir iddiada
bulunulacak olursa, biz deriz ki; Bunun cevab, irade sfatun hkmdellet ettii

lerinden bahsedilirken verilecektir*


|ija4i

hm: Kt^rA

de bu

mm

1^ds
lTi Iteada m^Mtat d^ioomtenmkic^
@to
Mmuz, KMtt 0te Mis mllteto.
mmkn varlklann tmnn sonsuz oluudur. Buna gre, itidir olul:^ctalernd^

MM^^

nan hususlarm da sonsuz olmalan

unu

gerekir.

Mmttk&mm smttZ Olu-

unu

kasdetmekteyiz: Hadis varhklarm birbirlerinin


pei sra, birbirlerini tkip edip gitmesi, daha sonra baka hadis bir
varln halkedilmesi aklen muhal olacak ekilde, belirli bir noktada
sylemekle

sona ermemektedir. Mmkn varhkiar ebed olarak devam etmekte


ve phesiz btn bunlar da kudretin kapsam iine girmektedir. Kudretin taallk sahasmm umumini ifade eden bu davamn hedefi

oteak ispat edilmesidir. O halde Allah'n, makdraUft Jer biri iin ya ayn ayr bir kudreti vardr;
buna gre makdrat sonsuz olduundan, buna bah olarak da sonu
bultffittK^ ^5i kttetto varl meselesi ortaya kmaktadr ki,
bu, daha 6nce sonu bulumnayan devirlerin iptalinde grld gibi.
lemi yaratann gerek birliinin kesin

61

muhaldir. Veya 0*nun bir btn halinde tek bir kudreti vardr. Bu kudretin taallku ise, btn eitleriyle cevher ve arazlara taallk eden ey-

birlemek suretiyle ve bizzat kendisinin de mterek bulunduu bir


ey in olur ki, phesiz bu da ancak imkn'dr. Kudret, imkn'dan
bakasna taallk etmediine gre, bundan, her mmkn'n zorunlu
olarak makdr, yni takdir olunmu ve kudret ile vuku bulmu olduu
gerei ortaya kar.
le

Bu konuda

unu

Allah'm cevher ve arazlar yaratmas mmkn ise, elbetteki onlarn benzerlerini de yaratmas
muhal deildir. nk belirli bir eyin yaratlmasna kadir olmak,
makdr'da taaddd mnteni olmadka, onun benzerinin de yaratlmasna kadir olmaktr. Bu kudretin btn hareketlere ve renklere nisbeti, ayni ekilde ve ayni oranda olup, devamh olarak bir hareketten
genel olarak

diyebiliriz:

sonra dier bir hareketin, keza bir rengin arkasndan dier bir rengin
ve bir cevherin ardndan da dier bir cevherin yaratlmasnda yararl

Yce Allah'n kudreti, mmkn olan her varla taallk eder, sznzle bu gerei kasdetmi bulunuyoruz. Zira
imkn belirli bir adede iniusar etmedii gibi, bizzat lod^in nisbeti
de bir adedin dmda, muayyen
bir adede inhisar etmez. Bu itive elverili olur. te biz

tmM bdyi bir hat^^

bar^

Me,

lk

dm

ruz

tmik^ kmi b^msm


O'nm, kudretin taailkunm mlrflnihg lih^e^

^taek ffM^n d^fo. Zxm biz zorunh


bir ey iin vacip olan, o eyin benzer iin

ki,

M*
kal-

W^

^ vacip

olur.

Bundan mesele ortaya kmaktadr:

kkn^
1m s^M^ p^lnmu blamn makdr ol^tm mu syto^ istiy^^$t^^ mm^ Nk
soruya oevap iiasak derz M: B^mda,
k^usa olan
M

Birind^^i 'B^

bir

ite budtr. Q}rsa

duu

inilmek yke

edt^

^ Mztan ^(hp

glkler bertaraf edildii zaman, burada herhangi bir ihtilafn

bahis konusu edilemiyecei grlr.

Bunu

u ekilde aklamak mm-

kndr. Kesin olarak sabit olan bir husus, her mmkn'n makdr
olduu ve her muhal'in ise makdr olmad keyfiyetidir. Buna gre,

eyden nce malmun hilfnn muhal veya mmkn olup olmaincelememiz gerekir. Esasnda bunu bilmek, ancak muhalin ve
mmkn'n mnalann bilmek ve bmlarn hakikatlerini meydana karmakla mmkn olur. Aksine olarak bu konudaki aratrma ve inher

dm

celemelerimizde gsd^re^ssimiz en ufak bir ilml ve

62

belki de

zamanda muhal veya mmkn veyahut muhal


denmesinin doru olduu geeini ortaya karabilir. Bu du-

malm'un
deildir,

ilgisizlik,

hilfna, ayni

anda onun bir taraftan muhal olduu, difif tar^tt


da muhal olmad hususunun doruluu meydmi ^ikmt$ df ,
phesiz, iki nakzin ayn anda doru olmas mmkn deildir.

ruma

gre, ayni

Bil M:

Bu l&m t^stdiiuse bir mna

vardr.

Bunun aklanmas,

M^n

olacaktr:
dzLei^let
sana syliyec^a
temin vacip, muhal ve mnkn oldumu siStmmm lafimk^dr. lemin vacip olmas, kadm'in iradesinin yucb hk

mcak benim

Mes^

Mc

olarak mevcudiyeti farzedildii takdirde, bu kae e


caiz olmayarak, bizzarure vacip olmas tbaSs^*^.
irade tahakkuk ettii halde,

bundan

kastedilenin

ImteAa

de

ksAl te

tahakkuk etmemesi

imknszdr.

.^^nln muhl oluuna gelince, mesel, lemin yaratlmasna irahudenfe taaUk ^to^^ farzediMiil fedfedide, zorunlu olarak
&hmik
i^tftet
ds
@tete%
tau^ isMamhj^ kesm okrak binmeini gerektiree^^*

^m

muU

mektedir.

onun mtsm baklmas ve onunMham


fe !b^Kite ic fadenin varl^mm, nede yokluunun
almnmmasdu*. Bylece lem, iml^ JOe va^tecbte olur. O halde,
bu konu ile ilgili olarak gr ortaya kmaktadr:
%i!iaffK&S3teilu|tti^^ sadece

mte

Birincisi,

lem'in var

olum:^

llkunm art kouhnasdr. Buna


kincisi, iradenin

yokluunun

iradenin

varlnn

ve ona

taai-

gre lem vadptir.


farzedilmcsidir.

Buna gre lem

muhaldir.

#Qa^
vep

iradeye

m ssi&be

mmt itibara

iltifat

edmeksim ve

lmo varl

ahnmakszin, sadece rnsm zatna baklkatektacbr d bu


Buna gre, onun in sadece ^gftnc

M tMnr. Bu szmze yz wss%ler mmkn okU^aailyi^

zatmdn baka bir eyi art komadmz zaman, lem mmkn olur. Bundan da bir eyin, aym zamanda
hem mmkn, hem de muhal olmasnn caiz bulunduu gerei meydana kar; fakat, bunun, ancak zat itibariyle mmkn, zatnn gayrisi itibariyle muhal olmas ve ayn anda zat iin, hem mmkn, hem
de muhal olmamas icabeder. Zira bunlar birbirleriyle eliik br durumdadr. Bu ise malm'un hilaf ile ilgili olan bir husustur.
Bu kont ile ilgili olarak mesel biz yle diyebiliriz: Eer Yce
Allah'n ihninde Cumartesi gn sabahnn erken saatlerinde Zeydll-

mekteyiz.

Baka

bir deyirafe,

63

drccogi

gemi

halkedilmesi

se, acaba

ayn dakikada Zeyd

mmkn mdr

hem mmkn, hem de

iin

yeniden hayatn

veya deil midir? Gerekte

muhaldir. Yani

bakasma

iltifat

ise

bu,

edilmeyip,

burada sadece yaratmanm zat nazar itibara ahmyorsa, bu mmkndr. Eer zat kasdedilmeyip, bundan bakas murat edihyorsa, phesiz bu muhaldir. Bu ise, ancak, yaratmann yan sra, Allah'n il-

minin ldrmee taallku nazar

itibara,

aimmak

suretiyle

olur.

Zat itibariyle muhU olan, siyck ile b^az bir amya, fermede
dlduu gibi, iBB^tma. mmma tmitial olmay gerektiren, famt zntimn
dnda kalanlann muhal olmasm icap ettirmyendir. Eer, mesel
Zeyd'in yaamas takdir edilmi ise, bu, yaamamn zat itibariyle mnteni olmad halde, zatnn gayrisinde muhal olmay gerektirir. Bu da
phesiz ilmin zatdr. nk bununla ilim cehle inklp etmi olur.

km

gerek ortaya
inklb muhaldir. Bylece
ki, ilim, zat itibariyle mmkn, zatmm gayrisinde muhal
olmay gerektirdiinden dolay muhaldir.

Oysa ilmin
olmaktadr

cehle

Zeyd'in ^^amas, o anda takdir olummsta edlpmlz


gibi, hayatm,
anftk s^aMa beyaz cemetmede
mssm,
hayat olmra Mbariyle muhal olmadm kasdedn^cteyiz. Yce MMk*"
m kudreti, gerek kudret olmas itibariyle, hayat halketmee taallk
etmekten uzak olmad gibi, bu taallktan, kudretin bnyesinde bulunan herhangi bir kusur, zayflk veya onun zatnda bulunan bir sebepten dolay geri kaldn dnmek de mmkn deildir. Bu iki
hususu inkr etmek gerekten imknszdr. Bunlar da, kudretin zatndan her trl kusur ve noksanlklarn mefyedilmesi ve baka hi
bir eye iltifat edilmeksizin, sadece hayat olmas itibariyle, hayatn
zaU iin imkmn sabit olmasdu:.
Biz,

Miu

mmaB

makdr" sznden mksat, onun varhmm


imknszla sebep olmasdr, derse, phesiz o, bu sznde dorudur. Esasen biz de bunu inkr etmiyoruz. Bundan sonra da geriye sadece
bu lfz incelemek kalyor: Acaba lgat bakmndan doru olan, ona
bu ismin verilmesi midir, veya ondan bunun selbedilmesi midir? Muhakkak olan husus, ona bu lfzn itlak olunmasmn doru olmasdr.

Eer hasm,

"gayr

Zira insanlar, filn kimse harekete ve skna kadirdir, dilerse hareket

inssnaher an iin zd olan iki eyi yapmaa kudreti vardr, dedikleri zaman, gayet iyi bilirler ki, Yce Allah'n ilminde cari olan, bunlarm birisinm vki olmasdr. te bu szler
biam zikettiimis hususkra diadet etmektedir. Binaenaleyh burada
mnamn oynad rol, icr edil^yecek derecede byk ve nemlidir.
eder, dilerse hareketsiz durur;

64

ikinci mesele:

mmkndr:

Wr Iimsenin

MMM

% Icsm

taatlk

il

^H^

'^ lMk

msM. ytltii^, kudm^

genellik

hayvanlarm ve yaayan dier yaratklarm kudretleri hakknda ne diyorsunuz? Bunlar da gerekten YSco
Allah'n kudreti dahiUnde midir veya deil midir? Eer Allah'm kudifade ettiini iddia ettiinize gre,

reti

dahilinde deildir, derseniz kudretin taallkunun

umumi olduuna

nakzetmi olursunuz. ayet bu, Allah*m


kudreti dahilindedir, derseniz, bu takdirde de iki kadir arasmda bir
makdru ispat etmi olursunuz. Bu ise phesiz muhaldir. Veya in^Ul V dier hayv^tfjferm kudretlerini inkr etmeniz gerekir. Bu da
zoi^O^ ^^ak elimeye dmeyi gerektirdii gibi, aym zamanda erintm. crt- ve isteklerini 4 mkrdr. Zira, bir ii yapmaa kudreti budair sylediiniz sznz

]mm^% bir tn^d|iK # W^ ^pnasm istemek muhaldir.


deyimi^
ancak ^bAl

Baka

bir

kdr^Ma dmda bubini ve


&dm ^Mm ms. gMmle yapl-

i^l^'n kuluna senin


}mk0^ M^bdie ve

ma SMM te

^ mM

yapnian lzandr'* demesi

elb^ki

Mcnszdr.
Biz buna cevap olarak deriz ki

rlmas hususunda

eitli kudretlerin birbirinden ay-

ayrlmlardr: Mesel
tamamen inkr etmitir. Bundan do-

insanlar bir ok frkalara

Cebriyye frkas kulun kudretini

mensuplar cebr hareketle, ihtiyar hareketi ayrmann


zonH^uluunu inkr etmek ve er*i tekliflerin imknszluu ileri srms^ mecbuiyeUnde kaimindir.
lay bu

fu:ka

Mutezile frkas

ise.

Yce Allah'm

kudretinin, kullarn, hayvan-

larm, meleklerin, cinlerin ve eytanlarn fiillerine taallk etmesini tamamen inkr etmi ve bunlarn btn fiil ve hareketlerinin sadece kul-

larn kendi yaratmas ve icd etmesi olduunu, dolayisiyle Yce Allah'n bu yaratmada ne msbet, ne de menf, bir kudreti, bir tesbri
bulumadm ileri srmtr. Bu grlerinden dolay Mutezile fr-

kan noiQte korkun derecede byk

iki

hataya dlerdir.

Bunlardan birisi, Selefin (Allah onlardan raz olsun) inand ve


savunduu AUah'tan baka bir yaratc, O'ndan gayri bir mcid bulunmad, hususundaki gikn inkr etmi olmalan ;

yaratt eyin ne olduunu


etmi bulunmalardr. nk

kincisfde, icad ve yaratmay, daha

bihneyen bir kimsenin kudretine nisbet


bu kimseye, insanlardan ve dier hayvanlardan sdr olan eitli hareketlerin adedinden, tafsilatndan ve lsnden sorulduu zaman, phesiz onun bu konuda hilHr ey bilmedii ortaya ^kac^tr. Mesel,
65

I^^^ ami f^mr ^flceer ^mea^ ^dl Btiyariyle hemen aAnesii mmm klarak nu em^,
:^^u, doar dogmat ve
memesine hcum eder.
rmcein rd acayip ekilli alann dzgnl, kenarlarmm birbirine eitlii ve uygunluluu, mhendisleri dahi hayrette brakacak

daha

gzleri

kapah

iken, derhal annesinin

derecede stn bir sanat temsil etmektedir. Mhendislerin dahi

medii

ve onlar bu konuda ciz brakan bu hususun, ilmin

bile-

dnda,

ondan tamamen ayr bir konu bulunduunun kesin olarak bilinmesi


lzmdr. Keza, arlarn kendi evlerini alt keli olarak yaptklar bir
hakikattir. Bunlar iinde drt keli, yuvarlak, yedili

hangi bir ekle rastlamak

mmkn

deildir.

Bunun

veya

baka

sebebi,

her

phesiz

ekik^ iBometrik kurallann dellet ettii ve baka hibir


ekilde bulunmayan a^nm bir zelliin bulunmasdr. Bu ise baz esasalt keli

lar zerine

korulnntur.

dorultu'nun dnda kalan alardan ayrlan


dairev eklin gerekten en geni ekillerden biri olmasdr.

Bu

esaslardan

biri,

kincisi, dairev ekiller, birbirine paralel olarak

man, aralannda mutlaka

aync

bir

konulduu

za^

boluun kalmasdr.

ncs, az keaarh ekillerden, ihtiva bakunmdan daire^


ekle en yakm bulmmn alt kenarl olamdr.

Drdncs, yedi, sekiz ve be kenarh ekiller gibi, dairev ekle


yakn olan bto ^killerden bazlan, birbirine paralel ve yakm olaraJc
konulduu zaman, aralarnda birbirleriyle bitimelerini rlen aync bir boluk kahr. Fakat drtgenlere gelince, bunlar her ne kadar

ondao, <k^rev ekilleri kaplamaktan uzaktrlar. te ank^ %eateln


iine alffmi^ d&ife^^ekk^eyakn bir pMo 4 fikj^kew4tUkemii^

okm
ekle daha yakmdu*- muhta oldukteM^ v kaplad^Im yenMs cbrl, adetlerinin okluu ve dolayisiyle kendilerine
yznden evlerinin (peteklerinin) arama girecek her
hangi bir boluu zayi etmemek zorunluluunda bulunduklanndan,
esasen ekiller arasnda bu zellii tayan ve birbirine bitiik olmay,
ekillerin arasnda herhangi bir akhm, veya boluun bulunmamasn
salayan eklin de ancak alt kenarl olanndan bakas bulunmadndan. Yce Allah peteklerini yapmalarnda kendilerine alt kenarh
ekli tercih etmelerini myesser klmtr. imdi, acaba bu anlar, s-

kfi gelmemesi

tn bir zekya sahip insanlarm ekserisinin dahi idrklerinin stnde

olan bu incdikleri kendi kedilerine


66

mi

bildil^ veya

yaj^ak mecbu-

bu eyler, kendilerine, ceberutta tek olan yaratc


musahhar klnd? Oysa onlarn gerek bu petekler ze-

riyetinde olduklar

tarafndan

rindeki ve gerekse iindeki btn hareketleri, her ne kadar bilmeseler


dahi, sadece

kendilerinin

Yce Allah'n takdiri ve dilemesi ile cereyan etmekte ve


bu hareketlerden asla imtina etme kudretleri bulunma-

maktadr.

^bsante bayr^ tel^^eedt bum h&mt


daba birok sanatlan vardr. Burada bunlarm sadece bir ksmm zikretmenin, btn kalpleri Yce Allah'n bykl ve celli ile doldurmaa kfi geleceinde phe yoktur. Yce Allah'n yolundan sapan-

te haymm,

kendi ksr kudretlerine marur olanlara, yaratmada, icad etmede


ve nihayet bu gibi harikalar ve yetleri meydana getirmede, Yce
lara,

Allah

ile

ortak olduklarm zanneden zavalklara yazklar olsun

tklar elbetteki

zelildir.

Ceberutta tek olan

ise,

Yara-

ancak gklerin yce

hakin bulunan Allah Tala'dr.


Mutezile Mezhebinin srklendii enaat ve sapklklarm eitleri

ite bmlardr.

imdi

doru

bulmaa

muvaSkk
olduuna ve gerekten itikadda iktisada nasl riayet ettiine br baknz: Onlar bu konuda yle derler: Cebri idda tee& ffuU ve baMde Elt Snnetin

yolu

naisal

dr; icad, yaratmay ileri srmek bir engeli zorlamak ve gcnn yetmiyecei bir ie burbunu sokmaktr. Gerek ise, ancak bir fiil iin iki
kudretin ve iki kadir'e
ortada, ancak, bir

bal bir makdrun varhm ispattr.

fiile iki

kudretin tallk

Buna gre
etmesinin uzaklatrlmas

Bunun uzaklatnlrnas ise, ancak


ayn ekilde taallk ettii zaman olur. Bu

meselesi kalmaktadr.

iki

kudret bir

zerine

iki

kudret bir-

tek

fiil

benzemedii ve taallk ekilleri de yekdierinden ayr bulunduzaman, daha sonra da aklyacamz gibi, bir ey zerine iki taallkun vrid olmas muhal demdir.
birine

Eer,

"iki kadir

arasnda

bir

makdru

ispat

etmee

sizi

sevkeden

sebep nedir'* denirse, cevap olarak biz deriz ki: Kesinlikle bihnen ve
delillerle sabit

olan bir gerek, ihtiyar hareketin, her ne kadar mecbur

olan kimseye nazaran, mecburiyet farz ve zorunlu

klmsa

dahi,

mecbu-

ayn ve farkh bulunmasdr. Bu farkhik ise, ancak, kudretle


meydana gelir. Bundan baka, kesinlikle bilinen dier bir husus ta,
Yce Allah'n kudretinin mmkn olan her eye istisnasz taallk
etmesidir. Her hadis mmkn ve kulun fli de hdis olduuna gre,
riyetten

^esiz kulun fli de mmkn

demektir. Binaenaleyh,

mmkn

olan

67

Yce Allah'n kudreti

fiile

rada biz diyoruz

olmas

taallk etmezse,

bu

ki: htiyar hareket, hdis ve

itibariyle, cebr

harekete benzer.

Bu

fiil

muhal

mmkn

olur.

Bu-

bir hareket

Yce AUah'm kud-

itibarla

bunlardan birisine taallk edip, benzeri olan dierine taallk


etmemesi imknszdr. Hatt bu durumun gerektirdii dier bir imknszlk da udur: Mesel kul elini hareket ettirmek istedii zaman, Yce
Allah'n onun elinin hareketsiz, sakin olarak kalmasm istediim farzedelim. Bu takdirde, ya hareket ve sknun her ikisi de vardr W^^ofctur. Bu da, tabiatiyle hareket ve sknun itimana^^tnnlarm
yokretinin

se^^ Qm^
v^^k^^
em

luuna, terkedito^sie
^asde^^ta'^tatem
terkediln^
)m iki kudretin de hsM ahnasun
ktt^e^ tade tahada^
Y&m^mM ksM^ ettii Tatm^, ken-

3^

g^^A.

teiftan,

fte Alli*ffi kud-

t^ daa kuv^^ @tes dolayisiyle, O'nun makdr'unun bakasna

te^ 01lidii|mitt ^ti^dilmesi de imknszdr.


belirli bir

harekete tallku

ile

dier

nk,

ayn

bir kudretin de

bir kudretin

harekete taal-

lku arasnda bir stnlk, bir fark yoktur. Zira her iki kudretin de
faydas yaratma ve icad etmedir. Burada Allah'n kuvvetli oluu, ancak O'nun bakasm yaratmaktaki iktidardr. Bakasn yaratmaktaki

bu iktidar

ise,

phesiz sz konusu olan bu harkette

deildir.

nk

zayfidik

gibi,

hareketin,

bu

bir tercih sebebi

kudretin her birindeki nasibi, sadece bu kudretlerden biriyle yaratlm ve icad edilmi olmasdr. Yaratma eylemi ise, birbirine eit olup, bunda daha kuvvetlMc V^a daha
iki

HCm

herhangi bir tercihi gerektirecek bk


J^^MIA
edilemez. te bylece her iki kudreti kesin l^ak ^pat fim sWt
bizi de iki kadir ara^nda bir saakdr'un varlm ^lata sevket^

olmaktadr.

Eer,
ile ilgili

muhal'e gtrmeyeceine dair szn ve sizin bu konu


olarak zikrettiiniz hususlarn anlalmas mmkn olmamak"delilin

tadr" denirse, biz deriz ki: Bunu size


ekilde izah etmemiz mmkndr: Yce Allah'n, kendi kudreti dnda olarak, hareketi kulun
elinde yoktan var etmesi akla uygundur. Buna gre, kulun halkettii

bu hareketin zerinde yaratt her kudretin, gerek


gerekse makdr'un tmnn yegne mucidi ve yaratcs Yce

her hareketin ve
kudret,

Allah olup, yoktan var etmekte tek olan sadece O'dur. Kesinlikle hare*
ketin varl kabul edildiine gre, hareket edenin zerinde de 1^ Mdir'in

l^^^^^m

k^bajl

dhnesi zorunludur. tt& bu ko^^


^^an kim^^^^ dtruMvp^dl^ l^ij^M^

onun durumu, n@^^


ayrto^
M^^te
bttt fsstete
zet okrak iyis dfyebiriz: Gemf

bebiyle

tett^tte mhsm^^

mW

dan
4

68

ik ksdTj

makdru da bir arada yaratmaa, yoktan var


etmee kadirdir. Esasen yaratc ve yoktan var edici ismi, kudretiyle
belirli bir eyi yoktan var edene itlak olunduundan, gerek kudretin
ve gerekse miktarn hepsi de Yce Alah*m kudretiyle meydana gelmi
bulunduundan, O'na yaratc ve yoktan var edici denmitir. O halde
makdr, kulun kendi kudretiyle meydana gelmemektedir. ayet onun
kudretiyle hasl olduu dnlse dahi. Ona ne yaratc ne de yoktan'
elbetteki kudreti de,

adnm

doru d^ildic

Binaenaleyh bu gibi bir nisbete, bundan baka bir femin verilmesi zorunludur ki, ite bu nisbete
Yce Allah'n kitabn^ ^filank "kesb" ad verilmitir. nk Kur'var edici

verihnesi

m< M^*4e ksksm ^tt^^ 1m ismia verj^di|i fi^rlmektedir.


t^^ tt^^^nalim adi^aasmcUm somu, istol^^

Bu-

tatpta-

mnalar anlamaktr, sznzn anlalmas


imkanszdr. nk kulda halkedilmi olan kudretin makdr'a taallk
etmemesini anlamak gerekten zordur. Zira malmu olmayan bir ilmin varl gibi, makdru bulunmayan bir kudretin de varl muhaldir.
ayet kudret makdr'a taallk ediyorsa, bu tallkun, ancak tesir, yoktan var etme ve makdrun kudretle hasl olmas ynlerinden baka bir
ekilde olduunu dnmek imknszdr. Makdr ile kudret arasn-

Eer,

"esas

olan

daki nisbet, msebbeb'in sebebe olan nisbetidir; yam Otumla hmX


olmasdr. ayet makdr da kudret ile hasl olmuycff^ ^ism gre

Mtad^

bir alka,

y&k 4m^ik^^ B ise f^esiz pmm g^ek


^mS^Ar, Zira- laaWra bulunmay^uK Mr

Im^ 0lmsmmm
Sufmt oMasi imk&^^.
a^ ^mm, %ma ]^x#k

kadre^ taallk

bir

om ^alUte^

^Mt O&^i^^^s&j^^ tsaiMk eden

var olma^
olmaktadr.
baldf sznz, iradMt
tettM laIfi3ai te
Bunun gibi, "kldretin taallku, sadece onun bu kudret ile vaki olmasna baldr" sznz de batldr. nk size gre kudret bakidir.
bir sfattr. Sizin "kudretin

v^b| a^Jc ^K^teun

de fiilden nce kudretin varln farzedelim. Acaba bu kudret


gerekten taallk etmekte midir veya etmemekte midir? ayet etmemektedir derseniz, byle bir kudretin varh size gre muhal olur.

imdi

Eer evet taallk

buna gre kudretin mnas,


hasl olmas deildir. nk makdr daha he-

etmektedir

derseniz,

nakdr'un kendisiyle
nz meydana gelmi deildir. O halde, kudret ile hasl olmamn dmda
mutlaka ba^ bir taallk eklinin is^tajt ztanludur. Zira, taall'kun
hud^^ ^^mO. k^^etle hadis ^mas anlamm tar. Halbuki hdis
olmadan @m taallk kudrete muhaliftir. O halde bunun baka \x
69

olmas gereklidir. Kudretin makdra taallkunun ayn


ekilde olduuna dair sznz yanltr. Onlara gre, kadm kudret de
bunun gibidir. nk kadm kudret ezelde ve daha lemin yaratlmasndan nce ilme taallk etmektedir. Biz genel olarak bu kudretin
taallk ettiini sylersek, bu szmz dorudur, fakat lemin bu kudretle vaki olduunu ileri srersek, phesiz bu iddiamz geree aykn
olur. nk lem daha henz yarathnamtr. Eer bu iki ifade birtek
kavramdan ibaret bulunsayd, phesiz bunlardan birisimn doru oltaallk eidi

duu y^e

dieri de

do^

olu^du.

Eer, Mukdr vaki olmadan nce kudretin ona taallk etmesinin


mnas, makdr vuku bulduu zaman, onun kudretle hasl oknasdr**
denirse, deriz ki; Bu derhal vaki olan bir taallk deildir; bilkis bu
bir taallkun vukuunu beklemektir. Bu itibarla kudretin varhm,
onun taallku bulunmayan bir sfat olduunu, fakat makdr kendisiyle vuku bulduu zaman, onun igiE bir t^llkun dnlebileceini
sylemek lzmdr. te kadir olma meselersi de bunun gibidi^^
iB de ortaya bir imknszlk kmaktadr: Bu da taallk e^o^^ bir
sfatm, taaUOk eden sfatlardan olmasdr k^ ^esis: bu mutmldit.

Anm

ayet, "bu szn mnas, kudretin, makdrun kendisiyle hasl


olmasna hazr bir durumda buhu|]]3$br'* denirse, biz deriz ki: Kud-

hazr

ml^^ mmS& iNk hti^amBu^ dsffhrt I^k etmeyi

durumda bulunmasnm^
sm beklemekten baka bir ankm^JEtor,

retin

bir

tm br kudrei^s^ msst^ fakat nukth* bu kud^ itsM ^aMA^


tafc Keza, \msm de bfr a^tes dduu gibi, bir kudretimiz vardr;
Mftm^tftr tasmla

mM

MattttsmktadjoP. Gerekte

ise,

btn bun-

Yce AUah'm kudretiyle vaki olmaktadr. Demek oluyor ki,


burada, bizim grmzle sizin grnz arasndaki ayrhk, sadece
bizim, makdrun ancak Yce Allah'n kudretiyle meydana geldii
lar sadece

hususundaki szmzden

ileri

gelmektedir. Kudretin mevcudiyeti ve

onun taallku ile makdrun hasl olmas zorunlu deilse, bu kudretin


yokluunun Yce Allah'n kudretiyle olduunu ileri srmenin sebebi
nedir? Buna gre, makdr'un Yce AUah'm kudretiyle var olmas ile,
onun hdis olan kudret ile aralanndaki nisbetin, alkann kesiklii
dolayisiyle yok olmas arasmda bir fark yoktur. Zira bu niibet
makdr'un yokluu ile mnteni olmadma gr^ imsi ohst da onm
Yarh ile mmteni olur? Binaenal^k m^^r^ Mer var &ter
ne ekiUe teectili^^^jil^ mkdt^u hemen buhu^o^^ taallk
edid bn* kudretin varl zormudur.

ayet, "Makdr*u hasl olmayan


fark yoktur; bunlar

bir kudret ile cizlik

arasnda

bir

tamamen aym mnay ifade ederler" denirse, ceki Eer bu sznzle, bir insanm kudreti olduu

vap olarak biz deriz


zamanki durumunun, herhangi bir mecburiyet karsnda acze dt
zamanki durumu gibi olduunu sylemek istiyorsamz, phesiz bu,
zarureti inkrdan baka bir ey deildir. ayet bununla, makdr'un
bu kudret ile hasl olmamas itibariyle, onun cizlik anlamnda olduunu kastediyorsanz, gerekten bu grnz dorudur. Ancak buna
cizlik adm vermek doru deildir. Eer bu adlandrma, Yce Allah'n
kudretine nisbet edildii zaman, cizlik hissim uyandran bir kusur v^a
bu, onhmn hsbvl ettikleri esasli^^tltttan oi geliyor^
:

^hc^

M
ta^
^ta $0:^^

g5e i^^ttf|0QLgaill ^^imonM Wl^yle> fiilden

^^
sai^
iin

MMi^M

#M iiila$>^^^

de durum aym

benzer

Ur

olup, aralannda

idrk

'br

}m

nceki kudretin

mmM d% ia-

olmm

W AmmM-

Wc

Burada genel olarak unu diyebiliriz: Birbirinden ayr iki kudretin


varlm kabul etmek zorunludur. Bu kudretlerden biri stn, dieri
ise acze daha yakmdr. imdi sen, stn olana her ne kadar izafe edse
de, bir ynden acze benzer hissini isecen bir kudreti kula isnad etmekle,
bunu Yce Allah'a isnad etmek arasmda serbestsin. Eer gerekten

hmi mUU imx,

m^mm ^

isnad edmesimn daha

el ^d^snlte s^be^sM ^pheye

l^kml^i^^^^
nc mesele:
retin taallkunun

W mke^ S^nMlaa
dmedin,

Eer

Uva d^ecep

MimsiM^

bir kimse, "btn hdis olan varkklara kud-

umumiliim nasl

iddia ediyorsunuz? Gerek

ki,

dnya zerinde bulunan hareketlerin ve benzerlerinin ekserisi birbirind^ domakta ve bunlarn bazlar zorunlu olarak dier bazlarndan
meydana gelmektedir. rnein, elin hareketinin zorunlu olarak parmaktaki y^^in bareketini, elin sudaki hareketinin de suyun hareketiu mmiam
Bu bak^ ms^ede ile sb^ <%Uuu gibi,
akd da buna ddlet etmdctedlrv%k, eer suyun
gerektm Yee Allah'm yaalSB^Ie meydana S^^xx% d^sB^t

j&^mm^

w^^^^b^^

tok^^^mityzn, gerG^ ^E^m tete bitfuMlUm,


mas caiz olurdu. Oysa bu, muhaldir. Birbirinden doan dier varlklar
da, btn eitleriyle bunun gibidir" denirse, cevap olarak biz deriz ki;
ey zerinde, red veya kabul eklinde bir tasu^rufta bulunmak mmkn deildir. nk belkli bir mezhebin, red veya
Anlaibnay^

bir

71

kabul edilmesi, ancak onun akla uygun olmasiyle mmkndr. Bize


gre, tevelld ibaresinden anlalan ey, ceninin annesinin karnndan
ve bitkilerin yerden
gibi, bir cismin dier bir cismin iinden

kt

kmasdr. Bu

ise

nk

arazlarda muhaldir.

kmasn

salayan

elin hareketinin,

yz-

Bundan baka el,


birtakm eyay ihtiva eden bir cisim de deildir ki, bunlardan bazlan
bu elden szlm olsun. Eer yzn hareketi, elin hacj^tmin zatnda buluamuyorsa, bu h^ketin el vastasiyle donuMSEEm
hareketinin

nedir?

bir ii yoktur.

Bmm vsah edilmek m mlmltmsi lsamdu*.

laUm^

mtolcn

Zm

bru

4^ im ibdu,

Ibu

\msm

husmm mahede

ta^
eto^ 3BffitEEiWWIte'. Atat

Imfe^ttn, sadece e&a

&

an-

sabit

m^^ta

mn ger Mm

domu

olduunu grmek imkn dahilinde deildir. Binaenaleyh


sMm, "eer bunu gerekten Yce Allah yaratm olsayd, gerek yzn, gerekse suyun hareketi bulunmakszn, elin hareketini halketmi
olmas gerekirdi" sznz, sama olmaktan ileri gidemez. phesiz
bu da, "ilim iradeden domam bulunsayd, ilim olmakszn iradenin
veya hayat olmakszn ilmin yaratlm olmas gerekirdi" diyen bir
kimsenin szne benzer. Fakat biz burada diyoruz ki: Muhal'in makdr ve art bulunmakszn, mert*un var olmas akla uygun deildir.
Hakikatta iradenin art ilimdir; ihnin de art hayattr. Keza cevherin
bir yer

igal etmesinin arts^

yerin

bo olmasdu*. Yce Allah

}m eli hareket ettirdii zaman, o


daha nce
WSxda. baka }m ^aA i^i&tmd wmmua.

MTO

y^Pi ^skir
otezsa^

m >r m

etme^ raia^fetolur? O ha^ eK otm^


^^a }^1Mmmmk ^ti^* ^$M,
hl^k^ bulumnamaa sebebiyle yer boaltlmadan elin hareket ettiinin farzedilmesi, iki dsmin ayni
hayyizde itimam gerekti]%cekti[r. la se ffuUi^. nra^eyb. bmtedan birisinin o yeri
ri iin ^rftr, te bu gereklilik dolayisiyle, onlann birbirieridcii teAd etmi olddm, bk^th dierinden modana gelmi olduunu zsmvstmek yanltu*. Bahlklan art olmayan huuslara
atee yaklatuid^
0km^ Mim
pamuun y^mm^ te
vc^ buza dedirild^ zaman
sc^nma
Igzumfe^^ te^e^
im det hlmn ^an bir ^dea ^nnlmas ^y^.
tal^
1ar, Yce Allah'n kanunlarna gre
tttg^tedur.
Allah'n kudreti, za itibariyle buzda soua,
okumna ha^^n
tmm dokunulduu zaman da, soujd^tn pate, e^dO'Mdi^ ya
ratmaktan ciz deildir. O halde msmm tevelld l^kfand^k gi^kari
da

^&

J^

msm

iki

72

ksmda

toplamnaktad^:

Birincisi,

ka

bir

ey

Tcvelld'n art olmasdr. Burada mukarencltett bmj-

tasavvur olunamaz.

kincisi,

TeveUdn art olmamasdr* Burada detin hkmnn

dna kld

takdirde,

mulanenetin bulunmamas dnlebilir.

ImUdM

Mil ilm smdini^


batl olupa dair
te:veW^n maSak ^tsm. anlalmas hususunu inkr ettiniz.
nas aktr. Biz bununla bir hareketin dier bir hi^ketin iinden szlmek suretiyle kmasm veya buzun soukluunun iite
suretiyle herhangi bir soukluun meydana geldiini ve bundan intiEer,

^kml

kal ettiini veyahut


Ic

bunun sadece soukluun zatndan kmak sureiy-

tevelld ettiini kasdctmiyoruz. Bilkis tevelld deyiminden bizim

kasdettiimiz, bir

varhn ardndan

derhal dier bir

varln meydana

onun mevcut ve hdis olmasdr. te bu hdis*e


biz tevelld eden, hdisi meydana getirene de mvellid, tevelld ettiren
diyoruz. Bu izah tarzmzdan anlaldna gre, bunun batl oluuna
dellet eden nedir" denirse, biz deriz ki: Siz bu gerei kabul ettiihususu da kabul etmeniz gerekir ki, bunun batl oluuna
nize gre,
del^ eden, phesiz hdis olan kudretin varlnn da batl oluuna
gelmesi ve bununla

deflet

eden eydir,

sMumdze

BBzme^

olmasum mk]is4#Dl kr

l^Ntr'jKi hdis bir kudretle hasl


gre, h^han^ hk kudretle

4fc ICoM
^mm, msd
meydana gehneyen bir mal^^^
holnn umknaz,kudretm
depdh* dai^ ? Byle yk
taallkunun umumiliine ait olan bir husustur. Binaenaleyh, onun
ilh kudretin kapsamnn dnda kalmas, plresz bu feo&eto
lkunun da umumiliini iptal eder. Bu ise muhaldir. Aynca bu durum,

mkWm

daha nce de getii gibi temn'u deil, fakat aczi gerektirir.

memm

vf
tte bylece, tevelld ileri sren M^edte'fiini tmaXi
inceleme, ilmi dourur; ilmin tezekkr onun hatalanma^a se%^ olmaz, gibi ve uzatlmasnda fayda grmediimiz buna benzer daha birok
szleri, tevelldn aklanmasnda kendilerini tahmin edilcmiyecek derecede byk hata ve'elimelere srklemitir. Binaenaleyh, uzatlmas
gerekmiyen bir konuda sz uzatmann bir anlam yoktur. Essen btn
bu anlattklanmzdan da anlalyor ki, canl veya cansz varlklarn
zatmda hdis olan, gerek cevher, gerekse araz, btn hdis varhklar
ancak Yce Allah'n kudretiyle vuku bulmaktadr. Bunlarn icad,
yoktan var edilmesi, ancak O'nun stn kudretiyle olmaktadr. Yara-

l^arm bazlar dier baz yaratklar vastasiyle meydana

fdmeyip, b-

tn bunlar sadece Yce Allah'm kudreti ve yaratmasi^ var olmakta73

dr. Yce Allah*w kudret sfatnn ispatnda, bu sfatn genel hkmlerini ve daha bununla ilgili dier esaslar ve furlan beyan etmek
suretiyle ortaya karmak istediimiz gerek ite budur.
2 ~

lim Sfat:

Ytm

ydc,
^tnat bildiini iddia ediyoruz^. Zia varhklar, h^im ve hdis oimk
ksma aynhr.
Kadm O'nun zat ve sfat olduuna gre, bakasm bilen bir kimsenin phe^ kendi zatm ve sfatlanm daha iyi bilmesi gerekir. Binaenaleyh bakasm bildii sabit olduu zaman, kendi zatn ve sfatlarm
da bilmesi zorunlu olur. Allah'n kendisinden gayrisini bildii bilinen
bir gerektir. nk gayr deyiminden kastedilen, O'nun stn sanat,
dzenli ve muhkem fiilidir. Bu ise, phesiz daha ncede getii gibi,
Allah'n var

yaratcnn

kudretine dellet ettii gibi, 0*nun ilmine de dellet eder.


Zira bir ktibin stn sanat kabiliyetiyle meydana getirdii dzenli bir

takm

hatlar gren bir kimsenin, daha sonra onun

yaz sanatm

bil-

dii hususunda pheye dmesi, onun bu phesinin ne kadar sefih ve


yersiz bir fpbe olduunu gsterir. Bu da ispat eder ki, Yoe Allah
kendi

biz

zatm ve zat dmdaki varhklan

hakkiyle bilmektedir.

Eer, "Allah'n bildii eylerin bir sonu var nudr" denirse,


deriz ki: Hayr, bunlann bir sonu yoktur. Zira, halde bulunan var-

lklar sonlu dahi olsa, istikbaldeki

mmkn

Allah mevcut olmayan

Demek

mmkn

varhklan

varlklar sonlu deildir.

etmiyeceini bilir.
ki O, sonu olmayan eyleri de bilmektedir. Hatt biz, birtakm

vecihler ve ihtimaller nisbet

etmek

icat edip

suretiyle bir tek

zaman, phesiz bu bir tek ey sonlu olmaktan


bunlan hakkiyle bilen Yce Allah'tr.

Siten

W^

eyi oaltumz

km olur

ki, bUttt

saysm iki katmm drt, drdn iki katimn


sekiz, sddzin Mlatmm onalt olduunu syleriz. te bylece, iki sayStii sonsuz olarak kat saylar ile oaltmamz mmkn olur. Halbuki insan, bu saylarn toplamndan ancak kendi akhnn takdir ettii
eyi bilebilir. Onun mr sona erdii zaman dahi, bu kat saylar sonsuz
olarak

devam edip

u halde,

iki

saysnn

halde sadece bir adetten ibaret oldukat saysnn kat saysn sonsuz olarak bilmek

gidecektir.

imknsz olduuna ve btn saylar da buna benzediine

gre,

bundan

O'nun lmi dnda kalamaz. Bilkis


karanlk gecede sesszKc siyah ta zerinde yryen siyah bir karmcann yryn dahi
38 Yerde ve gkte olanlann

ISak

74

al-hy,

C.

I, s. 90.

108;

br

zerresi dahi,

ahMaksad ai-Ev #w*

alrHum^

^5.

baka dier

bilmek nasl

nisbetleri ve eitli takdirleri

mmkn

olur?

ite gerek ilim -daha sonra dier sfatlardan bahsedilirken aklanagibi- sonsuz malmata taallk eden ve tek olan bu ilimdir.

ca

3 - Hayat SfaU:

Yce Allah'm

olduunu iddia ediyoruz". O'nun diri oldu-

hay, diri

zorunlu olarak bilinmektedir. Allah'm diri oluunu, O'nun lim


ve kadir olduunu kabul edenlerden hi biri inkr etmemitir. Zira
lim ve Icadir olan^ 4iri olmas zorunludur. nk bizim, O'nun
dri 0masncto maksa&mz, ancak kendi nefsim Mrlyk ^rnesi, kendi
Mta#dr. BMoi Jiptonat bilenin ve

^mm m mtmm du^^dMCd

#i ta^fl

iz^kMa ysm^^^
Bu

rlebilir?

ak

gayet

bir

aratrmam

geektir. Bunu

ileri

s^att

s-

ilgili

ti^e^^yacaz.

4 - rade Sfat:

^m

old^u iddia ediyoruz*".

ADah'n todi faWnin murdi

Zta Allah'tm hr

mrecdhktoME^ 0ta

^m& ^ffn

im

olan

fiil,

birbirinden

bMaJtam caiz

bir

vaf^te t^k ^etotktedir.

iin kfi br sebep

za,

aynimas ancak

demdir. Capik$

ilin

^^A

bir
etmek aymdr. O halde iki m^^m
durumda hasl olup, dier bir durumda hasl ofa^ffam
sebep nedir? Kudret sfat da bunun gibidir. Bu d byle bir tercih
iin kfi dedir. nk, kudreti dc iki ztta nisbet etmelc aymdff.
lmin iradeyi iine aldn, ona kfi geldiini ileri sren Kb'nin

zatn

zdda

iki

nisbet

^^MM

nk K'b'ye gre
malma olduu gibi taallk

hilafna, ilim de tercih iin kfi deildir.

ilim,

malma

edip,

ona

tabidir. Dolayisiyle ilim,

tesir

etmez ve kendisini deitirmez.

ey kendi nefsinde mmktft olup, karsn^ b*-nan dier mmkne d^eit olursa, ilmin bu mmkne olduu gibi,

Eer

belirli bir

taallk etmesi caiz olur.

Burada bu

iki

mmknden

tercih edemeyiz. Bilkis, her ikisinin de akla


39 Bak: al-Ihy,

40 Kinatn

c. I, s.

varhm

birini

dierine

uygun ve eit olduunu

90-108.

irade eden, hdisat yaeten ve dziBnleyea

Yce

Allah'tr.

CftfW ftads^l
O'nun dHedii olur, dilemedii olmaz. Hibir ey, birmi^fSE^
^mt^m taj:^ et^m^^m^ teM^ra^^tep ^tttn ^ma^
ikema.. MmCJt
lokr Bl^te^ler vef^r^^rnkr bte onya gelseler, yine de Allah'n iradesi ve me^jry^
olfnaknm. bona gai&sn yetmez... Bak: ah-Py, C. I. s. 90; keza bak: s. 109.

dna

75

'

kabul etmemiz lzmdr. Yce Allah, lem

yaratld zaman, onun

varlnn mmkn olduunu ve bundan sonra veya nce var olmasnn da imkn bakmmdan kendisi iin eit bulunduunu bilmektedir.
nk bu imknlar birbirlerine eittirler. lmin bu mmkne olduu
gibi taallk etmesi hakkdr. Eer irade sfat lemin belirli bir zamanda
vuku bulmasn gerektiriyorsa, iradenin ona taallku dolayisiyle ilim
sfat da, lemin o vakitte var olmasmm tyinine taallk eder. Bylecel
bu tyinin gerek illeti, sebebi irade olur. lim ise, sadece bu tyineV
taallk etmi, ona tabi olmu ve onda bir tesir icra etmemi olur. Eer
onun kudret sfana

ilmin iradeye kfi gelmesi caiz olsayd, phesiz

da kfi geln^i caiz olurdu. Hatt buna gre^ kendi fiillerimizin var
oluunda da iade^ ^o^M^ olmmnamz iin, sadece ilmit Mi
pre, Yce Allah'm ihDte
mesi gerekk^.

Mm ^ mmm

tarafn
bu mtMir.

sebebiyle iki

lek

birisinin

m^ta

terdl edilmm gerekmekte^

Burada yle diyenler bulunabilir: radenin bizzat kendisi, sizin


bu grnz aleyhinize evirir. nk kadm olan kudret, iki zttan birine uymad gibi, kadm irade de iki zttan birine uymaz. Binaenaleyh, iradenin iki zttan birine tahsis edilmesi, ancak bir tahsis
edicinin varliyle mmkn olur. Bu da bylece sonsuzlua kadar
teselsl eder gider. Zira denir ki Zat bir eyin hdis olmasna kfi
deildir. nk o ey, eer zattanMdis olsayd, geri kaJtoksizn onun
zatla beraber meydans^ gelmi olmas gerekirdi. Bunun iin phesiz
:

bir kudretin

d^^.

var]^ zorunludur; fakat gerek

nk

1^ ksL^^

kudret b^na kfi


kamm ^dt feM-*

ki,

geUf lmf^

om taattk etaesinin eaiz iDmas ynnde, onm bu sre


bu
^ma^e^vs^^^le^^ettsfoe^ ^SECM O lmlde^ tade

ba bu vakti

tm a^l^? phe^ byte br tabsls iradeye mxhr


temp ohmk emc k: fitide Irn kona Id^ deildir.

tahsis

tatf

nk kadm iradenin taallku, kudret gibi umumidir; Onun vakitlere nisbeti ayn olduu gibi, iki zdda nisbeti de ayndr. Mesel sknun yerine hareket hasl olduu zaman, irade harekete taallk edip,
sukn'a taallk etmemi olur. Bununla ilgili olarak yle bir soru sorulabilir: Acaba bu iradenin skna taallk etmesi mmkn mdr?
Buna hayr demek muhaldir. Evet dendii takdirde de, bu ikisinin,
yani hareket ve sknun kadm irade'ye olan mnasebetlerinde eit
olmalar gerekir.
halde kadm iradenin skna taallk etmeyip, sataallk ^sam ger^kt^ sebep ms^? WiS3SmaXcyh
&s^

teeUe

Bu
dh& smm baka bir
tahsis ediciyi gerektireceinte, ba tMs e^er sawz tsaak smm

b^

(teseill)

76

bir tahsis ediciye se^i^^p^.

edi^ gidecektir.

kom

Bu

$ml l^tfn ftrka


lk tsH olarak biz deriz ki: t|$
nfnsupianfim akllarn hayrette brakmtr. Bunlar iinde gerei
bulmaa muvafTak olan ancak Bhl Snnet frkas olmutur.

Bu konuda

insanlar drt frkaya

ayrlmlardr: Bu frkalardan

yle der: Gerekte lem. Yce Allah'n zatiyle var olmutur.


Bu zatn asla zait bir sfat yoktur. Allah'n zat kadm olduuna gre,
lem de kadmdir. Alemin bu zata nisbeti, mail'n illete, nurun gbiri

%e gdltE^A ahsa nisbeeri

gibidir.

Bu

gM# ileri srenler filo-

zoflardr.

kinci gurup yle der: lem hdistir; fakat o sadece yaratlolduu anda hdis olup, ne bundan ncedir, ne de sonradr. Bu

hdis oliua, bir mahalde bulunmayan ve kendisi in var olan bir h-

ohnutur. Bu da lemin hdis olmasn gerektirmitir. Bu


gr j^i srenler Mutezile rk^& men^uplandur,
dis iradeyle

uno

mp

Alem AUah'm zatmda hdis br


hds ohnutur. Buar, Allah^ mtmm i^dyere smhftl oldiyor:

ise

irade

ile

duu

fikrini ileri srenlerdir.

Drdnc gurup da bu konuda yle demektedir: Kadm

irade,

lemin hudsne taaUk ettii anda, Allah'n iradesi hdis olmakszn


ve kadm sfat deimeksizin, lem hdis olmutur. imdi bu eitli
frkalara bao^^ bunlarn herbirisinin grn yekdierine nisbet
ettiin

zmmx

^I^receksin ki,

bunlann

hm

bim haUedmesi immldlfi

Mdt^^ tut^ a^| froblemter bunlani dma^.

Zra^tanlmm

mttedih^i kolaydr.
daha nce de grdmz gibi, lemin kadm olduunu
ileri srmlerdir. Bu ise muhaldir. nk, bir fiilin kadm olmas
imknjay4tf' lemin bir fiil oluunun mnas, onun yok ksa somadan var otmm^* Ber lUem, ezelde AUah ile beraber var ise, onun bir
fiil olmas nasl mmkn olur?
Filozoflar

eyin farzedilmesi, daha nce de getii gibi, sonu bulunmayan birtakm devrelerin farzedilmesini gerektirecektir. Bu ise,
birka ynden muhaldir. Bundan baka, onlar byle bir probleme
girmekle de, asl sorudan kendilerini kurtaramamlardr. Bu soru udur: Zamanlarn iradeye nisbetleri eit olmakla beraber, irade, daha
nce veya sonra olmayp, niin belirli bir zamanda hudse taallk
Byle

bir

etmitir? ayet onlar

zamann

belirli

oluu meselesinden

kendilerini

kurtarabilseler dahi, sfatlarm zelliinden kendilerini kurtarams^acak-

7T

nk lemin belirli bir ls, zel bir durumu vardr. Bunlarn ztlannn da olmas, aklen mmkn idi. Kadm olan zatn baz
mmkn varlklara uygun olup, dier bazlarna uygun olmamas
imknszdr. Onlar bu konuda malup eden, aresiz brakan ve kendileri iin bir mazeret kaps brakmayan en nemli husus, bizim, 'Tahfutu'l-Felsife"' adl kitabmzda da zikrettiimiz ve bir trl iinden kamadklar
iki meseledir:
lardr.

Meseli felekle

Birincisi:

batya, bazlan

da

\mm ^^sal

olp, ^fodanV

batdan douya doru lareket ederim. Bmnm aksinin de olma, imkn y^^mm MMine ^ttir. nk
lareK^Me ms(st
t^&r. O Mde, jMU'is
^tl
gfe fe^m n Meleklerin zatlar, bir cihetin, her
y^dm taidte b^^yeai
eit olan dier bir cihet ile tyin edilmesini gerektirdii nasl ileri srlebilir? te bu sorunun cevabn
olup,

Wm^i

ka^

verememilerdir.

Onlara gre, btn gk cisimlerini bir gn

bir

gecede

zorunlu olarak, bir defa hareket ettiren "al-Falaku'l-Aks"

ad

verilen

ikincisi:

Bu felek kuzey ve gney kutuplan zerinde hareket


Kutup, kre zerinde hirbianin karsnda bulunan ve kre kendi

dokuzuncu
eder.

felektir.

dnd zaman

ekseni etrafnda

sabil kalaa ild

mij^a *br^;

nuntaka (Ekvator) ise, krenin tam ortamda T&iM ktba uzaklkim


eit o\m b%k bir dairede meydana gdbnektedir.

Itobu konu

olarak deriz ki: al-Falaku'1-A'I'nn hacmi,


mtenasip ve mtebihtir. Dolayisiyle bir kutup olduunun dnlile ilgili

mesi imknsz olan hibir nokta yoktur.

halde onlara gre, sonsuz

olan dier noktalar arasndan sadece iki noktay tyin etmei gerektiren sebep nedir? phesiz burada, bir eyi kendi benzerinden ayran
zattan
bir

ey

baka

sfatn bulunmas zorunludur. Bu da iradeden baka


deildir. Biz bu iki balayc hususu "at-Tah^ut" adi eserimizbir

de derinliine incelemi bulunuyoruz.


Mutezile'ye gelince : Bunlar iki iren ve batl meseleye k^ulflerini

Iraptrmlardr:

Yce Allah'n bir mahalde bulunmayan hadis bir irade ile murd olmasdr. Eer irade, gerekten Allah'n zatiyle kaim deilse, bir kimsenin, O'nun irade ile murd olduunu ileri srmesi geree
aykn ve sama bir sz olur. Bu da onun. Yce Allah, bakasiyle kaim
Birincisi,

olan bir irade


kincisi:

nun baka
78

ile

murddir demesine benzer.

rade, zdjikle niin o

bir irade ile

vm Mdi^

olduu d^ldSe

takdirde,

olmuturt Buaym sorunun o

cdfbnesi gerdir.

irade iin

Bu di \^hs

mmm ekmk

te*

M^i iker gider. Eer b Mh olma Ut Im^ te deilse, bu tokdrdc


lemin, zellikle o vakitte, bir irade

bulunmakszn meydana gelmi

muhta olmas, ancak o hdisin varlnn caiz olmasndan ileri gelip, onun bir cisim, bir isim, bir
irade veya bir ilim olmasndan ileri gelmemektedir. Btn hdisler
bu hususta eittirler. te onlar bu mklden kendilerini kurtaramamlardr. nk onlara bu konuda yle demek mmkndr: rade
zellikle niin bu vakitte hdis olmutur? Niin skn iradesi deil de,
hareket iradesi hdis olmutur? Onlara gre, her hdis iin hdis
olan ve ona taallk eden bir irade bulunduuna gre, niin onun
^ddma t^dk oden bir irade mmmt deildir?

olmas

gerekir. Zira bir hdis*in iradeye

M^^

AH^^

M ^^^

gdmsrate^ kitt
cezBun^iki problemden birini ^kileden, Allah^k^di^Mnpi-'
t^&ijr^ems^
BL Mr
mssM oltam smsd&M h&t i^
buna, Allah'n hdislere mahal olmas gibi, yeni bir mk^Mve etmekten kendilerini kurtaramamdr. Bu ise, phesiz 0*ftun hdis
olmasn gerektirir. te bylece, bu mkllerin bir ksmn cevapsz

Mi^

brakmlar

ve bunlarn iinden

kamamlardr.

varlklann kendilerine taallk eden kadm irade ile hdis olduunu ve bylece onlar, kendilerine benzeyen
ztlanndan
sylemilerdir. Burada bir kimsenin "imkn ynnden ztlan da kendilerine benzedii halde, kadm irade niin bu
hdislere taallk etmitir" eklinde bir soru tevcih etmesi dp#ru deildir. nk irade, ancak belirli bir eyi benzerinden aymnay salayan
bir sfattr. Burada bir kimsenin, *'irade, niin bir eyi benzerinden ^ir-

Hakikat

ehli ise, hdis

ayrdn

kinamu '*ilim mgin rnaltom inkiafm g^kbo takdirde om^ Mi smek ms^^mm
mmix^ hesmt
nlclgafim g^dc^rdii srece
emik MmkOn olur.
mSam
Bundan ba^ 1^ Mss^eai^ '^E niin malmun inkiafm gerektirdi"
di" demesi,

bir

demesi, onun, "ilim niin ite,


vaciptir**

ilim

bu muhaldir. nk ilim kendi zatiyle


mmkn, vacip ve dier zatlar da buna benzerer.

demesine benzer

olduu

gibi,

manMn niin mttukn ve vacip niin

ki,

te irade

sfat da bunun gibidir. Bu sfatn esas bir eyi benzerinden


temyiz etmektir, ondan ayrmaktr. Burada bir kimsenin, "irade niin
bir eyi, benzerinden temyiz etti" demesi, onun, "irade niin iradedir,

kudret niin kudrettir" demesine benzer. Byle bir eyi sylemek ise
imknszdr. Binaenaleyh, her frka belirli bir eyi benzerinden temyiz

sfatndan bakas
deildir. te eitli frkalar arasmda en doru sz syleyen v en doru

edecek bir sfat ispat zorunluundadr.

Bu

da, irade

79

yokla olun frka, -jiplcsiz irade

sfatn

sfatn hdis
olmadn, bilkis bunun belirli bir vakitte hadislere taallk eden
kadm bir sfat bulunduunu ve bu sebepten dolay da huds'n o
vakitle meydana geldiini syleyen frkadr. Btn frkalarn kabul
etmek zorunluluunda bulunduklar gerek ite budur. Bylece, bu meselenin zorunlu
teseUl te
mx3^ ote.

kld

imdi

irade sfat

ispat eden, bu

mm

hakkndaki bizim dlerimizi aclayalm:

Bil ki: Bize gre irade,

btn hdis variklara taallk eden bir


mi^Uf Kesin olarak meydana kmtr ki, btn hdisler Yce Allah'n
kudretiyle yaratlmtr. 0*nun kudretleriyle yaratlan her ey, bu kudffi^^^Mi i^^aEO. v& @m tahsis edihnesi iin irade siatma muhMi0ar, Wmm gre hm makdr ttmfd, -m Mr hdis de makdr'dnr. Her
^is, irade
^mi ve er, kfr ve ma'siyet gibiMlMKte
da hMis olduma gte, f^e^ taten da Y^ Afl^mMdesiyle
yaratmif ohnafen g^kir. phesiz Yce AUah'm diledii olur,
dilemedii olmaz. Be^a
featto Hiitoetin itiladi ipe iH^te
Delillerini bumm zerine bina etmilerdir. IMs^le s% btn ma*si*
yetlerin, btn er ve ktlklerin Allah'm iradesi ohnakszm ioei^an
ettiini, Allah'm
nefret ettiini sylemdedir. BiHmKtkte^
dir ki, dnyada cereyan eden olaylarm ekserisini ma'siyetler tekil eder.
Onlara gre, Allah'm nefret ettikleri, dilediklerinden ok olduu dnld takdirde, O'na cizlin ve noksanhn isnad edilmesinin
daha uygun olmas gerekir. Alemlefia Rabbi olan Yce Allah, phe.

'&ms^m

bmkdm

zlemd@9 mte^^^r.
ayet, "Affi^ ^^i^g bir eyi yapmakla aa$d ^nreder
hte~
dii eyden nasl nehyeder ? Ktl ist^m M^ sdHh olduu Misiz

zalintoin

ma'^^ ^hA W

de, Allah nasl olur da ktl,


ister" denirse, derizki: Biz bu meselenin
suretiyle,

bunun iradeye

olduunu,

Gbm

hakj^t '^iftktmak

irkinin ve gzelin

mahiyeti
uyg^ veya aykr olmalanaa bal bulunduklarn -ki Yce Allah gayelerden mnezzehtir- akladmz
zaman, btn bu problemler kendiliinden halledilmi olacaktr. Yce
Allah dilerse, ilerde bu meseleye birka yerde temas edilecektir.
mt.

ve bunlann da gayelere

5,

6 -

itme

ve

Gdrme Slathr:

lemin yaratcs Yce Allah*m semf

olduunu iddia
4
ne kadar
hibir

ediyor ve

bunu

ve basr (grc)

er' ve akl delillerle ispat ediyoruz*'.

Affiih iitici ve grcdr. Hereyi iitir ve grr. O'nun iitmesinden her


gizli de olsa, hibir ey uzak kalamaz, Kez, her ne kadar dakik, ince de olsa,

ey O'nun gr dmda kalamaz...

O, Gz ve

olmakszm iitir... Bak:


erh, EsrmU-imn-Hust^, s. 61-62.
lak ve kulak zarlan

(iitici)

baka muhta olmakszm grr, ku-

al-Ihy, C.

I, s.

91-109; al-Maksadul Esn

er't (nakit) deliller: Allah'n iitci ve grc olduuna dair Kur*anKerm'de birok yetler vardr. Mesel Yce Allah'n "i^itici ve grc
olan O'dur^^"' ve brahim {A. S.)'in "iitmeyen, grmeyen ve sana bir
faydas olmayan eye neden ibadet edersin''*^ szleri, bu kabil yetlerden
bazlardr. Biz biliyoruz ki, bu delil, Mbud'u hakknda Hz. brahim'in
aleyhinde deildir. Zira o, iitici ve grc olan Allah'a ibadet ediyordu. Byle olmasayd, Hz. brahim'in de malubiyette onlarla

rek

olmas

mte-

gerekirdi.

Eer, "im zlarla ^^eee ilim k^dddi*' d^fe, yle deriz:


er' lfzlann daha nce bilinen malarmdan baka bir mnaya hamledilmesin ancak bu lfzlar zerine o mnalann takdir edilmesinin im-

knszlamas

ile

mmkn

olur.

Halbuki burada, Allah'n

iitici ve g-

rc olmasnda bir imknszlk yoktur. Bilkis bunun byle olmas,


O'nun hakknda vaciptir. Binaenaleyh, cma Ehli'nin Kur'an'dan an-

anladklar

anlam

mnanm inkr hususunda tahakkmn

ve

baskmm

bir

yoktur.

"All^'m Scn ve Bas^ olcuwaL imkSma^


m u eklld0 kah eftu^k mtekndr Eer A]lah'm%taesi ve
lis olsayd, ph^ O^un da hdisterin bir msibm olmas
bff
di. Oysa bu muhaldir. Eer bunlar kacto olsayd, Allah'm yok
sesi iitmesi ve yokluundan dolay grlmesi imknsz olan lemi ezelfty$t bir kimse,

^mm

de grmesi nasl

mmkn

olurdu" derse, yle deriz: Byle bir soruyu

ancak bir Mutezil veya filozofun sormas mmkndr. Eer bu soruyu soran Mutezil ise, ona cevap vermek kolaydr. Zira Yce Allah'm
hdis olan varlklar bildiim kabul ve teslim etmitir. Binaenaleyh biz
anda, lemin bundan nce de var oldude-4eriz ki: Yce Allah'n
unu bildiinde phe yoktur. Fakat Allah, daha yok iken ezelde lemin var olduunu acaba nasl bildi? Eer Allah'a ezel bir sfatn isnad
edilm^
ise, Allah'm lem var olduu zanan varhm, var olma-

cm

dan

(^lee

ftlagflmt ve

vr

olduktan sonra da var idiini bilmesi,

rl olmas dnlemez. te bu sbu ^t e olur ki, bunun


fkta lim ve M^eok ad ^m^^^. Bu, aym eidlde iitme ve iitici,
grme ve grc sfatlarmda

ayet bu soruyu

a. caizdir.

tevcih eden bir filozof ise,

phesiz bu kimse bu-,

nunla Allah'n mazi, hal ve istikbalde cereyan eden belirli olaylan bilmi olduunu inkr etmi olmaktadr. Bu hususta bizim takip edece-

42Sak: Nisa Sresi, yet; 57, 133jsr,


ra, yet:
mmiu^ smt 20,
43 Bak: Mryem Sns. flyet: 4Z

yet;

1,

m mm^

flacc, yet: 61.

7S,ta^im,$^M

yt t.

81

|mm yol^ Ma.

mm ^kredco^ok^b^, ^zQ

ilim

mittim nakletmek

kadm bir ilmnin varlmn


caiz olduunu s>at etns^ olacaktr. iMm sfatnda bu hum sabit
olunca, buna daim sonta iftme ve grme Mfktom da kyas ddeceiz.

ve Allah'n hdis varlklara tadlk

Akli

Bu

hususta bizim yle dememiz mmkndr:


yaratklardan, gzleri grenin grmeyenden ve kulakim

deliller:

Yaratcnn
ii^mn iitmeyenden daha kmil cdduu bilinen bir f^c(^ctir. Buna
te te^ sfatm yaratklara isnad ed%t, fasasm^ isnad efememranz
elbetteki is^mdr. tte bizim dvammn d^^rul^am kabul etme^
gerektiren iki esas tateto. O hialde anlaniEK^ acsm ha iki esasm
hangisi iii^p?

Eer, "anlamazlk, sizin yaratcmn yaratklardan daha kmil olmasmaivaa^plduuna dair sznzdedir" denirse, yle deriz: Esasmda bu, er'an ve aklen iloar ve kabul edilmesi vacip olan hususlardan
biridir. Btn mmet ve aklclar bu hususta ittifak etmi^erdir.
Binaenaleyh byle bir sorunun, inanc tam olan bir kimse tara-

fndan

imknszdr. Daha stn ve daha erefli bir eyi


yoktan var etmee gc yeten bir kadir'in varhm kabul eecek kadar
akU geni olan bir kimse, elbetteki beer duygu ve etkenlerden syrlve bunu kabul etmekle, kalbinin sylediini -eer ne demek istediini anhyorsa- diliyle de ikna" i^ni olur* te bundan dolay, byle
bir inanca sahip bir akUy grmeniz mmkn olm^or.
tevcih edilmesi

ayet, "anlamazlk ikinci esastadr. Bu da sizi gren kimse daha


kmildir. Binaenaleyh iitme ve grme birer keml sfatdr demenizdir" denirse, yle syleriz: Bu da akhn aka ortaya koymasiyle
idrk olunan bir hakikattir. nk ilim bir keml sfatdr, iitme ve
grme ise, ilmin ikinci birer keml sfatdr. Daha nce de aklad|]r
tamampbi iitme ve grme sfatlan ilim ve tahayyln bir

mz

eyi grmede nee Ml^ ve. daha


mtm da onu gren kimse, tabiatiyle o eyi daha aak tp
Mn^i
bir 0si^ anlamaa ynttedea, bu grme ejlcffl^den MMs^
olur. O halde grme ve iitmenin sadece yaratklara has bir sfat olup,
^ataya has olmadm veya onun bir keml sfat bulunmadm
yeri srmek nasl mmkn olur? Eer bu bir keml sfat olmasayd,
bunun ya bir noksanUk sfat olmas, ya da ne bir noksanlk ve ne de bir
keml sfat olmamas gerekirdi. Halbuki btn bu grler ve faraziyeler muhaldir. Bundan da anlahyor ki, hakikat bizim daha nce ak-

h^pem dnmunddidr. Mesel

bir

ladmuz
82

husustur.

Ma

im grnz,

koklama, tatnm
dokunma ile hasl olan
s^ g d^^na so^r. nkS bunlarn yokluu, idrak etmede bir noksanbk, varl ise bir kemldir. Mesel kokuyu bilen
bir kimsenin ilminin kemli, bunu koklamak suretiyle idrak eden kimsenin ilminin kemline benzemez. Tatmak suretiyle elde edilen bilginin kemli de bunun gibidir. Binaenaleyh bir eyin tadm bilmek baka,
onu fiilen tatmak suretiyle idrak etmek baka eydir" denirse, cevap

Ei^,

Mmk ^mmM&

olarak yle deriz:

^Qersai ^mtal^ ekiitta Velou-latrma gibi normal olarak iktiran ettikleri sebepler bulunmakszn, idrakte bir keml derecesini tekil eden iitme, grme ve ilim ile, idraklerin eitlerinin ispat edileceini aklamlardr. nk bunlar, kesin olarak Yce Allah hakknda

Bunun gibi, bu bilginler, grme ile gren kimse arasnda bir


karlatrma yaplmakszn, grme'nin idrak edilmesini tecviz etmilerdir. Bu kyasn kabul edilmemesi, bu sorunun da reddini gerektirir.
Esasen bunun iin bir mni yoktur; fakat er' nasslar ancak Sem,
basar ve ilim lfzlariyle vrid olduklarmdan, bunlara bu isimlerden
bakas verilememitir. drak hususunda oksan olana gelince, bu Yce
AUah hakknda a^ caiz deildir.
muhaldir.

Eer,

ve elem

duymanm

ispatna sebep olur. Zira, dvlmekten elem duymayan bir yanak, cins mnasebetten lezzet almayan bir ann, yani cinsel kudretten yoksun bir kimse, phesiz naksdr, kusurludur. Keza ehvedn fc^^ da bir noksanhktr. Binaenaleyh,
*'bu, lezzet

^mm^ln

ehvetin bulunmas zorunludur" denirse, biz deriz ki: Btt bu meseleler hudse dellet etmektedir. Bunlar iyice
ve incelendii zaman, biz^t kendeini de ffs^ssm
Mfii^ feM-

matmU^

tk& birtcukm h^^ma mita oldMdil^^Ir. }4mM dem bir mik-

mM^ bir sebebe m^t^^ik

m&m

dtene eylemf,

Pvme ise, cisimle iG^s^dft


ed kapM b^tote temas ve
il^ommalardan mey&ma ^ate1fedr. Lezzet, tahakkuk ettii anda,
elemin yok olmasm veya insann muhta olduu ve zlem duyduu
eyin anlalmasm ifade eden bir kavramdr. zlem ve ihtiya duyma
ise noksanlktr; noksanka bal olan ey de phesiz noksandr.
ehvetin mnas, uygun ve mnasip olan eyi talep etmektir. Talep
ise, ancak matlbun yokluunda* hasl olur. Bunun gibi, lezzet de,
ancak yok olan bir eyi elde etmekle hasl olur. Yce Allah iin var olmas mmkn olan her ey, gerekten vardr. Allah'n bir eyi arzu^_
etmee ve arzulad eye nail olmakla da lezzet duymaa ihtiyac
yoktur. Yce Allah hakkmda bunlarm dnlmesi imknszdr.
83

Egor *'clom duymann yok olmas ve dvmo eyleminin ttefi^ltafmcsl, yz Imklan^ Mr noksanldct. Bontn Mkt ise M" tell'.
nsann arzu ve isteklerinin yok olmas bir noksanlk ve bunlann varise bir kemldir" denirse, yle syleriz: Bu szden maksat, phesiz bu noksanln, kendisini helk eden zddna izafetle kmil olmasdr.

te

bylece bu noksanlk, elke izafetle keml

sfatn kazanm

olur.

nk noksanlk helktan daha iayrhdr. O halde bu noksanhk,


lmin hilafna kendi zatnda bir keml deildir. Bu konuda anlaman gereken idrk eitleri
7

gte

bunlardr.

- Kelm Sfatt:

Btn mslmanlann ittifak ettikleri gibi, biz de, lemi yaratann


mtekellim (konuur) olduunu iddia ediyoruz'**. Bilmelisin ki, kelm
sfatn, yaratklarn devaml olarak Allah'n emir ve nehiylerinin tesiri
altnda kalmalarnn mmkn olduunu ve yaratklar hakknda caiz
olan her sfatn da, yaratcnn vacip sfatlarndan birine istinad ettisylemek suretiyle ispat etmek isteyen kimini akln zorunlu
se, phesiz dallet ve sapkUk iindedir. Zira ona yle demek mmkndr: Eer bu sznle, kelm tasavvur olunan yaratklar olmalan
hasebiyle, kendilerinin kelmla emrolunduklarms^lemek istiyorsan,
phesiz bunu lz de kabul ededz. Fakat Icemm umumi olarak

kldm

^cM
phesiz basunla, mnakaa kousu olan bir ey ^m

rtdter

Mdonda

etmi olursun ki, bunun kabul

caiz

oHuasm

edilmesi

MyoMO^
le

kabd

mmkn deildir. cm ile veya

Hz. peygamberin hadsi fle keUtm^ ispat e^mk^te^fm teise, phesiz


kendi nefsine hakszhk etmi ve kendisini g bir duruma sokmu olur.

nk

icm,

Peygamber

(A. S.)'in hadsine istinad etmektedir.

Yce

Allah'n mtekellim olduunu inkr eden kimse, zorunlu olarak Peygamberin risaletini de inkr etmi olur. nk Resl'n mnas, kendisini gnderenin kelmn tebli eden kimsedir. Kendisinin Mursil
olduunu iddia eden bir kimse hakknda kelm tasavvur olunamzsa,
Resl'n tasavuur olunmas nasl

mmkn

olur? Mesel bir kimse,

"ben yer ysnn resulym veya size dalarn elisi olarak gnderildim" derse, phesiz, kelm ve risletin dadan veya yerden gelmesinin
mmkn olamayacana inand^^mz iin, onun szne iltifat etmey;.

44 Bak:

al-P^y

I, s.

91-lca

mm

muhakkaktr. Oysa rislet, Allah'n


kelmn tebliden ibarettir. Resl ise, ancak bu kelmm mubelligi,
yani tebli edicisidir. Belki de bu konuda takip edilmesi gereken en
doru metod, nc bir metoddur. Esasen, bizim de iitme ve grme
sfatlarmm ispatmda takip etmi olduumuz metod ite budur. Bu da
kelmn ancak yaayanlarla ilgili bir sfat olmasdr. Burada yle sylememiz mmkndr: Bu sfat her bakmdan, ya bir keml sfat, ya
da bir noksanlk sfadr veya ne tksaJlk,ne de keml sfatdr.
Halbuki onun noksanlk sfat olduunu veya ne noksanlk ne de keml
tebliini de tekzib edecei

sfat f^^onmad^^ Jkai^lmek batldr. O halde zorunlu olarak sabit


oldu M, m l^eak Wt hmM^ &^am M^iyle, daha nce de syled^nz gai 3^^Mar i^s EBMi ^fnfllen btn tel sfatlarma.
VW!M^^*^M^ ta yaratc 1^ & var olnmst, fO^hls daha dorudur.

Bu konuda yle

diyenler olabilir:

^ aldnz

Bu grnzn menei

ola-

kelm, sadece yaratklann kelmdu-. Bununla da ya


8^1^ ve harfler veya kadr'in nefsinde sesleri ve harfleri yaratma,
kustotinm bolund^u kastedilir; yahut da bunlardan baka
loft
kmna, sadece sesler ve haille
(fic br mna murad oimr.

rak

Mat Mis lan l^^dir. Bizim hakkmuz-

^sto^li^ia,

ia
her

ta hMsMn bulunmas m&nkn^t FO^ buolann,


Yte .^lal^
nekadar bakasiyle kaim olasa

olmas dnlemez.
deildir.

Bu kelm

ile

halde

AM

Wm

W: kelm

ile

mtekellim olan ancak kendisinin

iftttsel^im

bulunduu

_mahaldir.

Eer kelm ile sesleri

kemldir.

saM

Fakat

ya^ttua

yaratma kudreti kastolunuyorsa, phesiz

dnld

byle

kudl^

takdirde mtekellim.

mtekellim olmayp, bilkis


itibariyledir. phesiz Yce Allah

itibariyle

y^1s

keiM nefsinde kelm


ym^mai gcne s^M^. O'nun tm. ve kmil bir kudreti varAIkh'm byle br kelm ile mtekellim clftlm^ asiSak
a,

-mm

phe^ a
O'nun kendi nefsmde sesi yaratmam te mtoa^ fluf
da muhaldir; nk bununla Allah hdistea maha hale gdm
ve dolayisiyle de, O'nun mtekellim olmas imknszlanu olur.
kastedilmise, bunu anlamak
Eer kelm ile nc bir
mmkn deildir. Anlamas imknsz olan bir eyin ispat da cl-

betteki muhaldir.

li

Mlapt kar

biz deriz ki:

Bu taksim

gerekten dorudurr'

Anmk M^k^ blmn inkn bit tarafa buakhrsa bu taksimin dier


65

btn blmlerinde geen sorular olduu gibi kabul etmemiz mmkndr. nk biz de seslerin AUah'm zatiyle kaim olmalannm imknve bu itibarla da O'nun mtekellim olmasmn muhal olduunu
itiraf ediyoruz. Fakat biz diyoruz ki: nsann mtekellim olabilmesi,
ancak iki ekilde mmkn olur. Bunlardan birincisi, birtakm ses ve
harflerden meydana gelen kelm, dieri de ne ses ve ne de harflerden
meydana gelmeyen nefsin kelmdr ki, kmil ve tam olan kelm ite

szln

budur. Yce Allah

ayn

hakknda

byle bir kelm muhal

olmad

zamajula o, huds*e de d^llet etmez. Binaenaleyh

ink&r edilemedi

nefsin,

biz,

keifmm da inl^ etmek

gibi,

Yce

mmkn

M^l 1^ te^m^ dn kendi n^^de bir sz t^yyl


mm, dei tmmn oMuu gibi, filn Imma^ n^Ms
d^dlr.

^T, demek de mmkndr.

Bu konu e

ilgili

olarak air yle diyor:

"Bir kelimenin gzel bir hatla

yazlm

olmas,

seni hayrete d-

rmesin, nk asl olan, onun ihtiva ettii mnann gzel olmasdr.


Gerek kelm kelpte olan mnadr. Dil ise, kalbin delili olmaktan ba-

ka

bir

ey

deildir".

cdrl^jn

na

szleri,

ak dan bu g^elded btto

dellet ettiine gre,

bu

h&n da a^a^-

hakikati inkr etmek nasl

mmkn

olur?

lann nefsin kelm ve nefsin

konumas adm verdikleri szden maksat,

lfzlarn ve ibarelerin kurulu ekillerini, muayyen bir ekilde bilinen ve

anlalan mnalarn

birbirleriyle telif edilmesini bildiren ilimdir.

Kalp-

ancak malm olan birtakm mnalar vardr ki, bunlar ilimlerdir.


Yine kalpte duyulan birtakm lfzlar vardr ki, bunlar da ancak duyulmakla anlalm olur. Bu da phesiz lfzn dellet ettii mnay
te

bildiren bir ilimdir.

Buna aynca, mnalarn

telifini

ve lfzlarn bir

olmas hususunu da ilve etmek mmkndr. Byle bir


olduu kudrete de dnfiile fikir (dnce) dendii gibi, fiilin
ce kuvveti (Kuw-i Mfekkuje) ad verilir. Eer nefiste, lfzlann tertibinden meydana gelen muayyen dnce, mna ve bunlarn telifinkM^^ind^ dauuk
dik. tttE bunMti a^aa kudreti ten
toplu, bir
voya toplu bu mnalann biUnmesmd^, keza ^tmk
tertip zere

km

d^^

86

takm

harflerden

meydana

baka bir
kabule yan

gelen lfzlarm bilinmesinden

eyi ispat etmi iseniz, gerekten bizim bilmediimiz ve


grmediimiz bir eyi ispat etmi olursunuz.Bunu
ekilde aklayabiliriz: Kelm, ya bir emir, ya bir nehiy, ya bir haber, ya da bir istih-

bar (haber alma) olur.


Haber, habercinin nefsinde

belirli bir

ilme dellet eden bir lfz-

dvme eyleminde olduu gibi, bir kimse belirli bir eyi bilir
ve o eye dellet eden konuyu da lfziyle anlarsa, phesiz bu, duyu
organlariyle idrak edilen malm bir mna olur, Araplarn hissedilen
bir mnaya dellet etmesi iin vazetmi olduklar ve ad-Dd, ar-R,
al-B, harflerinden meydana gelen "ad-Darb" (
) lfznn, baka
bir mrife (bilme) ekli olduunda phe yoktur. Binaenalyh, habercinin kendi lisaniyle bu sesleri iktisab etme kudreti olduu gibi, o sesdr. Mesel

kavr*wnian vd if.zQn a iktisab etme iradesi


vardr. te onun, bu esaslarm stnde baka bir eye muhta olmakszm, darb
sz bu cmledendir. Bundaa baka ileri srd-

lerin ifade ettikleri

^vnu

fe^^nz

her ey, bizce makbul deildir.

te bylece onua darb sz ta-

naas,^ olmakla, haber ve kelm nitriini jca-zanm olur.


na

tstihbaia. si"nce. bu, nefiste


dellet eden bir deyiin^ii-

^r

olan bir

renme

istei ve arzusu-

emrolunama ^^ta^te- i,;*^^ ^^j. arzunun


varlma,4^let etoddk'. Nefey ve Mtea dier Itoan^n dii ite
bu esasa gte kyas edilir ve bunun dmda baka hibir ey dumfee, dfiste,

AlU

Ba

dir;

iin muhalcmlenin bazlan, sesterde olduu gibi,


bazlar ise irade, ilim ve kudret sfatlannda olduu gibi, Allah

iin

mevcuddur; fakat bunun

lEsmra:.

dnda kalanlar anlamak mmkn de-

Mzm ka^ie^ttgim
k^O cM^nf^ t^Ss^ Mr m^m tamaktadr. Bu haMkaf sl^
U2atras& iin sadece kenun b^fimlernden birini tekil eden ^nir
btn bu itirazlam cev^ olarak deriz ki:

bahsinde sz konusu edecek ve yle diyeceiz: Mesel bir efendi klesine "kalk" dedii zaman, phesiz bu^sz belirli bir mnaya del*
let eden bir lfzdr. Bu lfzn kendi nefsinde dellet ettii mna da kelmdr. Bunun ise, sizin zikrettiiniz eyle hibir ilgisi yoktur. O halde
blmleri oaltmak suretiyle sz

u kadar var

mnann

ki,

bu sz

ile

kastedilmi olup

mmkndr. Bu sz

ile

lzumu yoktur.
gerekten o emrin veya onun dellet ettii^

uzatmann

olmad

onun

hi de

hususunda bir pheye

dellet ettii

mnanm

dmek

kastedilmi

ol-

87

'

duunu

sylemek muhaldir. nk dellet bir medllu gerektirir.


Oysa medll delilden ve delleti kastetmekten baka bir eydir. Keza

bu emrin, mirin gerek iradesi ve istei olduunu da sylemek im


knszdr. nk mir bazan yaplmasm istemedii, hatt nefret
ettii halde, bir eyin yaplmasn emredebilir. Mesel, klesini dvdli iin kendisini ldrmek isteyen sultamn huzurunda mirin, onu
ancak kendisine isyan ettii iin dvdn sylemek suretiyle ziij;
demesini ve bumn doruluunu ispat etmek iin de kleye l^sssat
krahm huzmdft en^:ettii halde, onm gerektea bu emre itaat

rmmM i^m mmhnHmn^ 'kmm br


Bur^ ki^tom
mm^^ imm ^ammm^
mn^tndik.
ifiacden

delili

olamk

kendtee ^$ym fi^Smi


1^^

f^tetam^
^t ^mk

tota^ Hr ms&M iaM

u ii yapmaMi te^ Arak sana emredyonm, dedii zaman,

gerekte o, klenin
kcOkii^ffEm

kaUanasn

istememektedir. O,

aym anda

klenin

mMuiE^Mde k^koMi^n om wmm omrak mm

Buna

lfzmn dellet ettii ve kendi zatiyle kaim


olan istek kelmdr. Fakat bu, kalkma eyleminin hasl olmasm istr^
mek deildir. Binaenaleyh, insaf sahibi her insann bu ak gere^i^*^"
bul etmesi lzmdr.
vermitir.

gre, emir

ad gerek olak emretmi ^-aorj

vermi <Aak^ zannma kaph***^'"


?Wz M lu griis^^den batldr.
^^^-^aas^n birincisi: ayet bu kimse

cT,

sadece emir

buna cevap

olarak biz

gerekten emrecmi olma-

-syd, krahn huzurunda onun zr kabul edilmez ve kendisine yle


denirdi "Senin
anda emir vermen tasavvur olunamaz. nk em-

bu emre uyulmasm istemen demektir. Oysa


anda bu
emre uyulmasm istemen imknszdr. nk bu senin helkine sebep
olacaktr. O halde sen, bu ekilde emir vermekten c2 olduun halde,
retmen, senin

nasl olur da emrine isyan edildiini bir delil olarak gsterebilirsin?


Zira senin, gerekte kendi helkin olan bir ?eyi istemen imknszdr.
Bu emre uyma ise, phesiz senin helkin olacaktr". Hi phesiz onun
byle bir delili ileri srmee kudreti vardr. Esasen bu d^ili de kaim
olup, kendi maz^tini beyan eder mahiyettedir ki, bu da emre isyandr.

Uyubmm MmiiEg^ Ji^odikte saM( ^m. b^le bir m&^ efendi


t^sadan

bir

^0i olarak

dfiit&l'

kincisi:

in

Eer bu adam ad

geen hadiseyi mftlere anlatsa ve


yemin edip, "ben krahn azarlamasndan

taiak- selse ( talk) ile


sonra, onun huzurunda klenin

88

ask tasavvur ohmam^.


Ismk meydasda durmakMr.

sOrtobsltef^

kalknaasuu

gerekten

emrettim.

fakat o

bu emre

mslmanm onun bu boam^im


vereceinde phe yokUt. Bmil

isyan etti" dese, her

olmad

hususunda fetva
mftnn ona "ben eminim ki, senin byle bir anda, klenin, emrine
uymasn gerekten istemi olman imknszdr; nk bu senin hltemektir.
kine sebep olacaktr. Oysa gerek emir, ona uyulmasn
fStedin demektir"
Binaenaleyh bir eyi emrettiine gre, ona uyulma^'"
demee hakk yoktur. ayet Mft ona ^oyh bir ey derse, bu sis
ak olarak anlalmaktadr k,
ittifakla batl olur. te bundan
lfzn, dellet ettii baka bir mihtiva ettii dier mnalar-'^stnde
*t^ biz buna kelm adn vermekteyiz. Bu ise,
-'t^ daha vardr >v
^^"^anlara aykr olan bir cinstir. Bunun Yce Allah'a
ilfan ira4e
jgjj^i^uhal deildir. Bil^s bu, O'nun hakknda vaciptir. nk bu,
kelmdu:. Binamaleyl Kelm- Kattim'a mnas da ite budur.
vaki

Harflere gelince, bunlar hadis olup,


Delil ise, Medll'dan

bakadr

Kelm*a

dellet

ederler.

ve her ne kadar delleti zat olsa da,

medll'un sfatiyle vasflandnlamaz. Buna delil olarak lemi gstermemiz mmkndr. nk lem hdistir ve kadm olan bir yaradelil

tcya

dellet etmektedir. Binaenaleyh,

Hdis olan harflerin

delletleri

stlah bir dellet olduu halde, bunlarm kadm bir sfata dellet etmesinin imknszlm ileri srmek nas mmkn olabilir? Gerek
ki, nefsin kelm ok ince ve anlalmas g bir mesele olduu iin,

m^^^fim^
ysiyle

jjstotem ^^erisi bunu idrak edememi ve

)p$

mc&k

lurtakm

hs^^

ve sileri

^% mam iMJtm

Bu

soru.

dola-

i^l ^sdde yenmilerdir.

m 'mm^Mst

meini saptak Maciyle, bmlarm bazlarma feMs edeek ve

ceva^i 'eceiz:

JM%^ ^m^ M^M^ We ^iU ^te bir smm


:

mmm

Yce Allah'n kelmm Bas


buymutur?
bunu ses ve Imtf tatek
gre, Msa (A. S.) Yce AlWm ke]gtaH$itm^d ete. nk Yce
Allah'n kelm ne harftir, ne de sestir. Allah'm kelmm ne harf ne de
kndr.

ses

olarak

(A. S.),

iitmediine gre, onun ne harf ve ne de

ses

olan

bir

eyi iitmesi nasl mmkn olur?" Buna karhk olarak biz deriz ki:
Evet, Msa (A. S.) Yce Allah'n kelmn iitmitir. Bu kelm, Yce
Allah'm kendi zatiyle kaim olan ve ne harf, ne de ses'den meydana
gelen kadm bir sfatdr. Binaenaleyh, Msa (A. S.) Yce Allah'n ke-^

lamm

nasl

iitti,

sznz, nasl sorusundan kastedilen

mnay

an-

lamayan, bununla ne istediini ve buna nasl cevap verilebileceim

89

drik edemlyen

kimsenin sznden baka bir ey deildir. Bu kims^ift ^yle bh* sorunun imknszln anlamas iin, her eyden nce
bunu iyice bilmesi lzmdr. Biz bununla ilgili olarak diyoruz ki,
*
itme idrkin bir eididir. Binaenaleyh nasl iitti, diyen bir kimsenin sz, ekerin tatl olduunu, tatma duyusu
diyen bir kimsenin, szne benzer. Bu sorunun

ile

nasl idrk

cevab ancak

ettin,

iki yol-

la olur:

smm

Birine, bu soruyu
fr >4re verip bunu tatmasm, tadm ve tatlluu anlamasn salanamzdr':sv3>ylece kendisi, imdi
^i anladn gil4, he& 4e sc^e^ tadm anlam^ cMayj^ desin. Bu^
ite budur.
nm gaMi cmttt ve fm
yukandaki yolun imknsz olmasdr. Bu da ya ekert
bul^MM^s veya o soruyu soran kimsede ekeri tatma hassas bulunmamasnda ileri gelir. Bu durumda olan bir kimse yle der:
"Baln Muu sen sasd aalady^, bm de ekerin tadm yle anladm".
kincisi,

Hakikatte

bu

mmf bif :^hdm d(#tt,

^oto

D<#u

olnM^ rnmit Mta ^^O^rdea her ne kadar sorulan ^e benzei^


tarif edilmi
bk ydn4ea telsine benaeyea
dn
^tna^ndan ileri gelmcl^edr k, im da phe^ teffl^ sm^.
nk, her ne kadar bahn tad ile ekerin tad arasnda baz ynlerden

Mi

bir benzerlik bulunsa da,

W e^

aslnda bahn tad ekerin tadna benzemez.

Bu da tatlh meydana getiren esastr. te imknn gayesi budur.


ayet bu soruyu soran kimse asla bir eyin tadn tatmam ise, ona
cevap vermek ve sorduu eyi kendisine izah etmek imkanszlar.
Byle bir insan, cinsel kudretten yoksun ve asla cins mnasebette bulunmam bir kimsenin, cins mnasebetin tadn sormasna benzer.

Bu tad ona anlatmak mmkn deildir; ancak bunu yemee benzetmek suretiyle ona anlatmak mmkndr ki, phesiz bu da bir ynden
ym^^* nk cins mnasebetin tad ve bu mnasebet esnasnda
inpo^n duyduu lezzet, yemek yiyen bir insann, o esnada duyduu
le^^ eit d^ikU. hrada sadece lezzet deyminin genel olarak ifade
ettii
ikisine de 0nil<Ur. ayet ha Imm 9m Wx sp,

mams ise, phesiz ona verilecek ctmp^ da kendiliinde imknszla-

olur.

Msa (A. S.), Yce Allah'n kelmn nasl iitti, diyen kimsenin
durumu da ite bunun gibidir. Bu kimseyi, sorusuna cevap vermek suetmek mmkn deildir; ancak bu tedavi, kendisine Yce
Allah'n kadm olan kelmn iittirmemiz suretiyle mmkn olabiUr
ki, bu da imknszdr. nk bu, ancak Allah'n kdimi olan Msa
retiyle tedavi

90

|A.

Lfya

nntekfift

Mrtellton Btoe^9|eyh bu sz, bizim ona duyurmamz

olmad

gibi,

bom mam duymu

olduu

birtakim eylere

de benzetmemiz mmkn deildir. nk onun duyduu veya duymaa


eyler iinde Yce Allah'n kelmna benzer bir ey yoktur. Zira
onun duyduu ve duymaa
eylerin hepsi de seslerden ibarettir. Sesler ise, phesiz ses olmayanlara benzemez. Binaenaleyh, bizim
ona bunu anlatabilmemiz imknszdr. Bunun gibi, hayatnda hibir

alt

alt

duymam

sar

nasl iitiyorsunuz" demek


suretiyle bize bir soru tevcih ettii zaman, bu soruyu cevaplandrmaa
gcmz yetmez. nk, eer biz ona cevap olarak, biz sesleri senin
sesi

olan bir

gzle grlenleri

anladn

"siz sesleri

ekilde anlyoruz dersek, bu takdirde ku-

eyin idrakini gzle grlen eyin idrakine benzetmi


Oluruz. Oysa bu doru deildir. nk, sesleri idrk etmek, renkleri
grmee benzemez. te bu da dellet ed^ ki, byle bif
muhaldir.

lakla duyulan

Bunun

gibi, bir

gMW

kimse

**rablerin

s^klinde bir soru tfvch

zaman, phesiz

lsi^ 6bm
0
tevcih etm^ ^am keyfiyeti ohnayn tar
adifllmf^ da

AlU^ toiN^ m. pskde

rabbi olan

bmm cevap-

l^aamn byle

bir soruyu

eyin keyfiyetinden sormas

"o nasldr veya neye benziyor" sz,


o, bizim bildiirniz ve anladmz eylerden hangisine benziyor, anlamm tan-. ayet, o kimsenin sorduu ey, kendisinin de bildii ve

dtefi^Etr. ^bra br kimsenin,

anlad

eye benzemiyorsa, onun bu sorusunu cavaplandrmak


imknsz olur. Hakikatte bu imknszhk, Yce Allah'n zatnn bulunmayna dellet etmedii gibi, O'nun kelmnn da yokluuna dellet etmez. Binaenaleyh bu kimsenin, Allah'n kelmnn, kendisine hi*
bir eyinNbenzemedii kadm bir sfat bulunduuna, Allah'n zatnn
kadm bir zat olup, ona hibir eyin benzemediine, Allah'n zatn
grme, cisim ve arazlan grmee benzemeyip, bunun baka bir gr
oJuuna ve Yce Allah'm kelmuu ifitme, harf ve seslerden
H^Iaii gelen kelnu iitmee benzemeyip, bunuB baka bir iiti
tarz olduuna inanmak gs^^k
ttinci emip: Burada
m&. mmkndr: Yce Allah'n
bir

sM

kte^ aeaba M^^3af(h spv^ mdr


Uim olan bir ey hdis kn M: eye

veya deil midir? Mevcut


nasl hull etmitir? Eer,

buna hayr derseniz, icma'a muhalefet etmi olursunuz. nk


Mushafa hrmet etmede icma vardr; o kadar ki, temiz olmayann
ona temas etmesi bile haram khnmtr. Bu da, ancak, onda Yce
Allah'n kelrmnn mevcut olmasndan ileri gelmektedir.
Biz de deriz ki. Yce Allah'n kelm, Mushaflarda yazlm,^
kalplerde muhafaza edikn^ ve dil ile okumnu olan bir szdr. Kada,
siz

91

nteklebe, yazyat I^vesaere

E\m hmSit %ktkin Mffiteitlen

gelince,

baolasa fmp& cb Mdstir,

Mim

ve bu

^^aea

meydana gelmektedir ki, phesiz btn bunlar hdis


olan eylerdir. Yce Allah'n kelm*nn Mushafta yazk olduunu
sylediimiz zaman, -ki bundan maksadmz, Yce Allah'n kadm
sfatdr- bu szmz mutlaka kadm'in Mushafta yazlm olmasn
gerektirmez. Mesel biz ate Kur'an'da yazldr dediimiz zaman,
bu szmz, bizatihi atein Kur'an'a hull etmi olduunun anlalmasn gerektirmez. nk, ate'in zat gerekten Kur'an'a hull
etmi olsayd, phesiz onu yakmas gerekecei gibi, atein zat da hakikaten bu sz syleyen kimsenin diline hull etmi olsayd, phesiz
onun da dilini yakmas gerekirdi. Zira ate, (
) scak ve yakc bir
cisimdir. Buna dellet eden ayn ayn ve yekdierinden farkl birt^oym
seder vardr ki, bu seslerden de nun (0), elif ( ) ve le ( j ) harfleri me^rsm^st^ ankum, onun dellet etsm itoetoir. WfmM
tii mnann (medllun) zat olv^, de^ledn kendisi depdir,
Yce
arazlardan

zat deildir. Bteenaleyh, hatkae trtakun delillerdir ve delillere de hrmet edilmesi zorunludur. Zira eriat bunlara hrmet edilmesini zorunlu klmtr. te bundan dolay da Mushaf'a hrmet etmek vaciptir. nk Mushaf'da Yce AUah'm sfat(medll) olup, (teHfin

lanna dellet eden

deliller

vardr.

gerdetM
nc cevap, yle diyenler iindir: Kn^an^
Yce Allah'n kelm mdr veya
midir? Eer buna hayr derseniz, phesiz bu sznz ile icmi bozmu ve ona muhalefet etmi

d^

olursunuz;
etmelisiniz

ayet bu soruya evet derseniz, bu takdirde de unu kabul


ki, Kur'an' Kerm ancak birtakm harf ve seslerden mey-

dana gelmektedir. Essen herkesin de bildii bir husus, bir eyi okuyan
bir kimsenin okuyuunun ancak harf ve seslerden meydana gelmesidir.

Biz buna cevap olarak deriz

burada dikkat edilmesi gereken


husus vardr ki, bunlar da kraat, makr' ve Kur'an lfzlardr. Makr' yni okunan ey, phesiz Yce Allah'm kelmdr. Bu szden maksadm, kelmn, Allah'n zatiyle kaim olan kadm bir sfat bulunmasdr. Kraat lfz ise, lgat mnasna gre, okuyucunun daha nce
terketmi olduu bir fiile tekrar balama eyleminden ibarettir. Burada
daha nce okuma fiili yok iken, okuyucunun bu fiile balamak suretiyle, bunu ihdas etmesinden baka hdis'in bir mnas yoktur. ayet
hasnnmz hdis lfzmdan bu mnay anlamyorsa, buna gre, hdis
92

ki,

ve mahl&k (yaratlm) l&rzlann torkcderck diyelim ki, kraat, okuyucunun daha nce yapmad bir fiile yeniden balamas eyleminden

baka

bir

ey

deildir.

Bu da duyu

ham&

organlariyla hissedilen bir olaydr.

dencUi halde, bundiu iBiklr*


y^i okunan ey kastedEr. er Kir*an lfzndan gerdtten tm ndta
kastedliyorsa, buna gre Kurban kam olup ssahlk deildif. Selefin
"Kur*an, ytd 0 e alman Yce Allah'n kelm olup msMtik deildir" szlerinde kasdettikler ite budur. Eer Kur*an lfzndan
kar*in (okuyucunun) fiili olan kraat kastedilmi ise, hi phe yok ki,
okuyucunun okuma fiilinin, o okuyucunun varhmdan nce olmas
dnlemez. Hadisin varhmdan nce ohnayan ey de, phesiz
Kur'an'a

gelince,,

K.ur'an

hdistir.

z^ okrak d^e^tUiz

s^emediin hali^ lim^


mm telMe b^to^m^ iPl

'*aha ne

p^i^^m ses
MEAd&^f diyen- kimsenin phe^
iM^maba. m^pS^se^

olnuunas
gerel^.
bu szden, zavallmm ne syledim llbnedii gibi,
gerek harfin, gerekse hdisn mnasn anlamadm da bilmemiz
gerekir. Eer bunlan gerekten bilmi olsayd, bizzat kendi nefsi yaratlm olduuna gre, ondan sudur eden eyin de yaratlm olacan ve kadmin hdis olamn zatma intikal etmesinin imknszhn bilt$s>A

ve

teklife lyc

mesi gerekirdi. Binaenaleyh ak olarak bilinen hususlarda sz uzatmamz yersizdir. nk "Bismillah" ( -il ) diyen bir kimsenin sznde, ayet sin (
) harfi be ( v ) harfinden sonra gelmemi ise, bu kelime
Kur'an'di4eildir. Bu ancak bir hatadan ibarettir. O halde bakasm-dan sonra ve tertip itibariyle ondan geri kalan nasl olur da kadm ola-

bilir? Biz,

kadm lfzmd^, bakasmdan

asla geri

kalmayan eyi kas^

delmekteyiz.

Drdnc cevap yle diyenlere kardr: mmet icm (szbirlii) etmitir ki, Kur'an- Kerm Hz. Peygamber*in gerek bir mucizesik. O, Yce Allah'n kelm olup, birtakm sre ve yetlerden meydana gelmektedir. Bunlarn da birtakm bahm^lan ve sonlan vardr.
Buna ^re^ kaSm olan bir ^dn ba^an^gtc ve sonu olduu, Kur'an'm
ttate re ve yetknte me^^SA
ma ^^nlebilir ?
mta im nm Hz. B^panberl
olabili:?
olaan
Wl^; btn fttOfisr ise, phesiz maMfitor^ halde
YSee Allah^ k^to nasl t^sMn

mu^M

^ W

Biz buna
ku:aat

karlk

Km

Q^ tm^t
Q

olarak deriz ki: Siz Kur*an* Kerm'in lfznm--

e makr, yani okuma

fiili ile

okunan

ey

arasmda mterek
93

olduunu inkr

m ediyorsunuz veya etmiyor musunuz? Eer bunu ka-

unu

da hemen kabul etmeniz gerekir ki, mslmanlar,


Kur*an Yce Allah'n kelm olup, mahlk deildir, szlerinde oldugibi, Kur'an'n kadm olduu hususunda syledikleri btn szlerden sadece okunan eyi (makr) kasdetmiler ve Kur'an'm birtakm
sre ve yetlerden meydana' gelmesi, bunlarm birtakm balanglar
ve sonlan bulunmas gibi, kadmlik ile badamayan vasflandrmalarndan da, kadm sfata dellet eden okuma (kraat) fiilini kasdetmilerdir. Zira isim mterek olduu zaman tenakuz mmteni olur (elime olmaz). Esasen ftmnet de kesin olarak. Yce Allah'tan baka
kadm bulumnadi hmfunda ittifak etmi bulunmaktadr. Yce Ali^'da yle diyor: "... Sonunda kadm {kuru) bir hurma dalna dnd"*^.
bul ederseniz,

%msm stafcAr; Ka^te d^imiM jnte

Bu konu^
smda

m^^^

Mr y^den sabit olmas, dier ynden onun m'

de^M de ite bunun


^M". Bu da, bi^ c^ui^ ICi]:Wn ^t^imk oldumu Ms^
Mu onlarm b kmm le okmk il6d {Mkki btn eliik
yedta^oJat mklngag^^M gsceMroez^

lte*iff

grlerine bir cevaptr. Bylece de, kadm sznden kesin olarak makyni

r'un,

okunan

9sMm

eyin

kastedildii

anlalm

olur.

gsn^ seslerinin
otemalanmn ve gerekse fi^lfi^a %F||to^e mahlk oldumu bil^^ halde, Yce AHah'm kelm olat Kur*an mahlk
depdir, s@W buna ddalet eier. Kate lvdan Imimm. {ttlmm"
nm) kastedilmi olduuna gelince, bu konuda air yle demektedir:
tfte

bizzat kendileri

de

c^bnak i^ea

*l^ndinizi, yaplan secdelerin lr belirtisi olarak salanm

aar-

tan W^se^i tebih ve Kur'an'a geiren ak sak bir kimse gibi, AUah'jltam fA^" Burada geen Ku:*an'dan maksat ku-aattr. Hz.

Pey^mber

ba hieMt

$dyfe cteanektedir; ''AUit,

^'m'm

{okunmm ksustmda bana vermi oldt^ izm


hibir Peygambere izin vmmfds^'*, zd se^ lecmta 9e^ ancak
teat 0ur. Bmdan b^ka Sddn hep^ de K^te'n, A]]^*m kelm olup, mahlk lmad^m sylemekte ^ Kiif^^ bir mucizedir, o

sesle terennmil

ancak Yce Allah'n bir fiilidir, demektedir. Zira onlar kadmin bir
mucize olamayacan anlamlardr. Binaenaleyh bunlardan aka an-

lahyor
terek bir

kadm lfz mterek olan bir isimdir. Oysa, bu lfzn mlfz olduunu anlayamayan kimseler, bu adlandrmalarda te-

ki,

nkuzun, elimelerin bulunduunu zannetmilerdir.

4S

94

min

Sresi,

39:

Bejimi cevap, ijyk diyenlere

olduu
olduu zere

eylerin sadece sesler

icm

ile

sabit

Yce Allah*n kelm da


halen duyulmaktadr ki, buna Allah*n

Biz buna

olduu

ses,

karlk

deriz ki:

snrsa,

sz

et..,^

olan

bilinmektedir.

''Puta tapan mriklerden biri sana

ymcaya kadar kabul

kardr: Halen duyulmakta

onu, Allah*

dellet

ayet mrikin,

szn

clu-

etmektedir.

snd zaman iitmi

gerekten Allah'n kendi zatiyle kaim olan kadm kelm'

Allah'n kelm' olmak sfatnn sadece Musa (A. S.)'ya tahsis


edilmi olmas, kendisine mrikler zerinde ne stnlk kazandrabilir? Zira buna gre, mrikler de Msa (A. S.)'nm duyduu gibi
Allah'n kelmn duyuyorlar. te buna, Msa (A. S.)'nn duyduu
ses. Yce Allah'n zatiyle Jcam olan kadm bir sfattr. Mrikin duyise,

duu ise, hu fata dellet eden tr^km seslerden


baka bir cevap verilemez. Bu
lunduu a^c^^. Kelm ise,

ibarettir,

demektett

cevaptan da kesin olarak itirkin bumedll'den delletin kastedilmesi ve

sMM. 4mois^t Z^bl 0^sgek


miM M$idm Mat
lMar bu mnaya da dellet ettikleri 1^, bunlara ilim dendii gibi
duydum dendii man,
Nisa 4a mm. MesM fita. kmseiicL
bunda ^^sat^ ancak Ismnr^^^f ^^et em ^^^Un d^yulmu

mm

olmasdu*.

^mm^* l^a

mteisna ^^tee: "Emdn


ellsijla WPe d^ta'^ s^nde olduu giM,
duynu^ sareti^le bilinen ve anlalan eye bazan duyulan (mesm*) ad verilir.

JOh^te

^^mm^ ^oA ^^^S^ta, mdi

tm^m

elisinin ekiyle

meydana gelmeMn

dnlemiyecei bilinmektedir. O halde duyulan


kelmna dellet eden elinin szdr.
*

Kapal

ve

mt mes^st^ M^^sax

sz,

ancak emirin

mM h^km temnda

BM l^no^ grnn atkkmma^sda bdm s^Iemd^


rimiz ite bunlardr.
ci

Ke]m*n dier hkmlerine, Allah

istedikle-

dilerse, ikin-

blmde sfatlarn hkmlerinden bahsederken temas edeceiz.

B - SIFATLARIN
Bu blm,
hkmlerle

46

Je^

HKMLER

genel olarak sfatlarn iine giren ve bunlardan ayrlan

ilgilidir.

Bu da

drt

hkmden meydana

gelmektedir.

Sresi, &yet: 7.

95

(lUkUm:

Birinci

^tof^n^

Daha nce
ma^tPi zatn

^ahf ilim

dnda

ile

ytE
olan sfatlardr. Bize gre,

^im, hayat

tM S^tarffa ^

Jatn

keiids ol*

te^ ymtm olan

hayy ve kudret ile kadir'dir. O, dier bubyledir. Mut^le ve filozoflar ise, bunu inkr yoile

luna saparak yle demilerdir*':

Kadm

sadece bir zattan

ibarettir.

Dolaysiyle birok kadm zatlarn ispat caiz deildir.

Bu konu ile ilhayy olduuna de-

ancak Allah'n bizzat lim, kadir ve


etmekte olup. ilim, hayat ve kudret sfatlarna

gili deliller,

llet

etmemek-

dellet

tedir.

Bmda l^te ^atlart Mtar etm^ek ^n^ bunlardan m^


m m^ma. te Mm*. Marm iddiatoMa gre, bilici olmak, mt^
durum olup, sfat deildir. Fakat burada Mutezile iki sfatta eliiklie dmtr. Zira onlar diyorlar ki, Allah zatnn dnda olan bir irade ile murd ve yine zatnn dnda olan bir kelm ile

mahsus

bir

mtekellim'dir^l

kadar var

mahalde
yaratmad halde, kelm cmid bir cisimde yaratmakta ve kelm ile
de bu camid cisim konumu olmaktadr.
ki,

Allah iradeyi

belirli bir

onlann irade konusundaki bu kyaslarm red etmiler


ve kelm konusunda yle demilerdir: Allah'n mtekellim olmasnn
mnas, O'nun, Resulnn zatnda manzum birtakm seslerin iitilmesini yaratmasdr. Bu da, ya uyku esnasnda veya uyamk iken olur.
Bu seslerin asla zatm dnda bir varlklar yoktur. Bunlar ancak Peygamberin iitmesine inhisar ederler. Bu olay, tpk uykuda olan bir
kimsenin harite mevcut olmayan birtakm ahslar grmesine benzer.
Bununla beraber, uykuda grd eylerin suretleri zihninde zel bir
Filozoflar,

47 Mutezile, tevhid meselesine en ok nem veren Kelm okuludur. Bunun n onlar, Allah'n kdem sfat hari dier zati veya subuti sfatlarn te'vil etmekle, Allah'n
gerek birlii dncesini savunduklarm ileri srmlerdir. Onlara gre Allah, zatiyle
hayy'dr, zatiyle sen'dir, zatiyle limdir,

zatiyle basir'dir, zatiyle kadir'dir ve zatiyle

^ gSrUlecei

Sssm m, fiiM
noif 1^&aftt#l t^ ^^dovem
mttrid'dir. Ehl-i
;

A Abd al-Mtn'im Abd al-Hamd, s. 79, Ksdrt


ufu ve Kelmt Grleri, s. 67-68. eviren.

gibi.

onlann bu

iB^edenler:
1950; Dr.

tevillerini

ims^^m

m. U.

Kemal

Mutaik'nin o-

kelmnn yaratlm olduunu ileri srmtr.


n kelm olan Kur'an'n da mahlk, yaratlm olup, kadm olmadn
Ehl-i Snnet ise, Allah'n kelmnn kadm olduunu, fakat seslerin ve
48 Mutezile, Allah'n

tldgm
E'ar,
ren.

sylemitir. Tafsilat iin bak: a-ehristn, Nihyetu'l-ikdam,

Makaltu*t4^myym,

c.

Mal etme-

Bylece, Allahiddia etmitir.


harflerin yara-

s,

288, 324; al-

t s. S! * 193; Dr. Kemal Igk, mUm eser, s. 75, 76.

evi-

yer igal eder. Yine uykuda olan kimse mevcut olmayan, hatt uyuyan

Idmie^ yamnda bdunan

kimsenin dahi iitmedii birtakm sesler


duyar. Bu kimse, uykusu esnasnda iittii sesler arasnda, bazan o
kadar yksek sesler duyar ki, bunlar kendisini rahatsz eder, korku ve

dehet

iinde

Onl^

uyanmasma sebep

olur.

gre Peygamber

jrtSsek bir

derece^ ^gtigi

zanm, onun ruhunm temi^ii ve

berrakht, kendisinin uyamk iken


acayip birtakm sret ve ekilli grmesine ve bunlardan nazm
halinde birtakm sesleri duymasma sebep olur. Peygamber de derhal
bu iitmi olduu sesleri hfzeder. Bununla beraber, Peygamberin yannda bulunanlar bunlardan ne bir ey iitir ve ne de grrler. Onlara
gre, Melekleri grmenin ve Kur'an- onlardan duymann mnas ite
budur. Nbvvet derecesi yksek olmayan kimse

uykuda

ise,

bunlan ancak

te

sapk mezheplerin bu konudaki grleri budur.


Bizim gayemiz sfatlarn ispatdr. Bunun da kesin delili udur Yce
Allah'n lim olduuna inanan kimse, phesiz O'nun bir ilmi bulunduuna da inanm demektir.. Onk bizim lim szmzn mnas,
Allah'n bir ilmi olmasdr. Zil akll olan lar kimse, hereyden nce
belirli bir zat akl ile bilir; sonra onu muayyen bir durumda akleder;
sonra it mm
onu, bir sfmk gnr. Bylex:e
^t ve mevsf olarak, aklla bilmi olur.
grebilir.

Mm

Burada mesel, ilmi bir sfat olarak ele aldm^ z^an, bunun iki
aklama yolu olduunu grrz. Bunlardan biri uzundur. Bu da biwm yle dememizdir: Btl^mt bir ilim ik le^^^. Baka bir deyimle,
emim bir ilmi
Bige ise Jasa. ve dz olup, ta^ (ek^ ve^ikak

ismn hk 1ms&y% bir ay^lOl^ ve o kims^in bu ayskkab


iESMuunu grmesiffe 1mm*
W! Mh imm "mm 14
da yle demekle olur: Bu adamn aya ayakkabsnm iindedir veya
o ayakkabsn giymi durumdadr. Onun ayakkabsn giymi durumda olmasmm, ancak bir ayakkab sahibi bulunmasndan baka bir

^mm wm

mnas

yoktur. Binaenaleyh, Mutezile*nin

ileri

srd
isnadm

ilmin zat

ile

gerektirir ki,
kaim olmas fikri, zata limlik denen bir halin
bu da srf sapklktan baka bir ey deildir. Gerekte ilim, belir bir
durumdur, muayyen bir haldir. Binaenaleyh, zatn lim olmas, onm
belirli bir sfat ve hal zere bulunmasmdan baka bir mna ifade etmez, te bu sfat ve hal de sadece ilimdir. Fakat mnalar lfzlardan
alan kimsenin hata ymgnmmaM imknszdr. Bunun gibi, lfzlar da
itikak yoluyla tekerrr ederse, hata olmamas imknszdr. Mesel

97

m liiandan tretilmesi, ite bu hatay meydana gelirmdr; 6 Mde ham iUbar edilmemesi gerekir.
fttt^^

aflttifim

te

bylece btn sylenenlerin ve

illet

ve mall hakkn<te toi*

olduu mey^am0toi9i)li0ar..BiMi tebir defadan fazla itmri olan bir Wxm

srlen eitli fikirlerin batl


tl

olmas

d% bu

lfzlan

daH iik mzardft ftlalte hmxm bir husustur. Byle batd bir mUn-

iin

til^^ ^tioe ye^iitiren bir kimsenin zihninden bunu- kolayca


atmk setn^ftn deildir. Ancak bu, bu zetin tahamml edemyeei ekilde
la^toikla mmkn olabilecektir.
C^i

s^f

Netice olarak diyoruz ki: Filozoflara ve Mutezile'ye gre,

lim szmzden, acaba mevcut szmzden b^^ta- bjr


kyor veya bundan baka bir varha bir
fltttelst

E^r onl^ bma hayr

varsa,

ambsk bu

midir? Zatma

derlerse,

buna

^llDtt

'^m
m
g& M&k evGuttW,

Simdir

^s^Sk nmMm mtm. m mstetr veya

zm^us

\mm

deil-

deildir demeleri imknszdr. Zira byle bir

o ziyadelik zatn bir sfat olmaktan kmaktadr. ayet bu ziyadelik mevcudun zatna mahsustur denirse, bizim de hakikatte ilimden maksadmz bundan baka bir ey deildir. Bu da, mevcud iin,
sz

ile,

kendisinden lim isminin tretilmesi

mmkn

olan, varlktan

ayn ve

durumu bulunan mevcud bir ziyadeliktir. Buna gre, siz de


mna konusunda bizim grmz desteklemi olmaktasnz. Dolaysiyle de aracaazdaki tartma sadece lfza rcu etm^ olmaktadr.
zel bir

Bu konu ile ilgili

olarak filozoflara

kar da deriz ki

Acaba kadir

szmzden anlalan mna, lim szmzden anlalan mna mdr


veya bakas mdr? Eer lim'in mnas, kadir'in mnasnm ayn ise,
buna gre sanki biz, Allah kadirdir, demi oluruz ki, bu da phesiz
lfzn tekrarndan
ediyorsa ve
ispat

baka

ey

ayet baka bir mna ifade


bu mnada tekinden ayr ise, buna gre iki ayn mna

etmi olursunuz

bir

deildir^

bunlardan birisine kudret, dierine de ilim


denir. Bylece de iddianz sadece lfza rcu etmi olur.
ki,

Burada yle bir itirazda bulunulabilir: Acaba emir sznzn


anlam, emreden, nehyeden, haber veren ve benzeri gibi szlerinizden

anlalan mnann aym mdr ? Eer ayn ise, bu, tekrardan baka bir
ey deildir. ayet gayri ise, bunlann her biri iin emir, nehiy ve haber
gibi yekdierinden ayr bir szn bulunmas ve bunlarn her birinin
de hitap peklinin di^inin hitap eklinden ayn ve farkh ohnas gerekir.
98

Bunun

acaba Allah arazlar bilendir, sznzn anlam, O, cev*


bUndir, sznzn mnasnn ayn mdr veya baka mdr?
Eer ayn ise, cevheri bilen bir insann, ayn ilim ile araz da bilmesi
gerekir. Bu da bir ilmin taallk ettii eylerin sonsuz olmasm gerektirir. ayet bakas ise, buna gre de, Yce Allah'n sonu bulunmayan eitli birok ilimleri olmas icabeder. te kelm, kudret ve irade sfatlar da bunun gibidir. Taallk ettii eyler sonsuz bulunan her sfatn da, saysnn sonsuz olmas gerekir. Bu ise muhaldir. Bir tek sfatn ayn zamanda emir, nehiy ve haber olmas ve bu eitli kavramlarn yerini almas caiz olduuna gre, ayn ekilde bir tek sfatn ilna,
gibi,

^^i

kudretin, hayat*m ve
gerekir.

kaim

dier sfatlann da

yerine gplpesinin caiz

Aynca bu gr kabul edildi^ takdirde,

oh^ ^mM li^f^ ikti& eimssi

^d^^EUp^^i^ ^te

diyebilirsin:

zafem da kendi kendine

olm ^ Mr ^^^Mik
fatem tiodmu

kaire^ Mm ve dier

Buna cevap olarak yle

Bu

soru,

problemlerden byk bir meseleyi ortaya atmaktadr

izahlarla halledilmesi

iz^ feati^.
ve

deildir. Fakat

Mk^k im

gre,

bu

doru

olmas

sfatlarla
ki,

da

ilgili

bunun ksa

bu mesde ortaya atMl-

ml^mm Im^m^m aret et-

de b^EEi^tta
W 130^^^ aknlann
M^i^ted^
sonra bu yoldan ^^m^
m te^Jtoia yle
ekserisi

kitap

lu^

dair bir

saem Wt
lalte aialmtr.
erktta mvm Ijirden fazla bir mnaya dellet ettiine
hkm gelmediine gre, bu fazlala inanmamz gerekmez.

Bu gr,

belki de tatmin edici olarak grlmeyebilir. Zira eriatta

emir, nehiy, haber, Tevrat, ncil ve Kur'an lfzlar getiine gre, emir

nehiyden ve Kur'an'da Tevrat'tan baka bir eydir, denmesine mani


olan nedir? Hakikatte eriat, Yce Allah'n gizliyi, aikr, zhiri,

batn, ya, kuruyu ve bunlara benzer her eyi bildiine dair


da geen birok hkmleri ihtiva etmitir.

Kur'an.'-

Bunun doru cevab, byk bir ihtimalle, meselenin ilk defa incelenmesi esnasnda iaret etmi olduumuz husustur. Bu da, aklclardan her gurubun, delilin, yaratcnn zatnm varlndan baka bir
mnaya dellet ettiini kabul etmek zorunluluunda bulunmasdr. te
Allah'n lim, kadir ve beozeri gibi sfatlarla

vasnandnlnu olmas,
9^

teste IW lmeltledir. Buna gre, problemin iki taraf ve bunlarn


ot! ohMi zere ortaya ihtimal kmaktadr ki, kanaatimizce bu
konularda fazla

ileri

gitmemek, geree ve doruya en yakn olan bir

yoldur.

Meselenin iki tarafim gelince: Bunlardan

birisi tefrit,

ym

aksi-

apOk M 0k. Bu se fozoflann dedii gibi^


^ pinakn iikde eden ve bunlann yerine kaim ota 1^ tek zati ikt^ maskr
tir. kincisi ise, ifirat, yni amlk tarafdr ki, bu da ilim, kudret ve kene

lm

Amn taaifik

Ifi

ettikleri

eylerin saylan ynnden birey-

sonsuz olan bir sfat ispat etmektir. Bu ise geree aykrdr. Bu


gr ancak Mutezile'den ve Kerrmiye'den bazlar ileri srmlerdir. nc gr, Orta ve iktisad yoludur ki, bu
demektir: eitli
olan eyler, eitli olular itibariyle, birbirlerine yaklama ve birbir-

leri

lerinden

uzaklamada birtabm

derecelere aynlrlar. Mesel hareket ve

skn'un kudret ve ilmin, cevher ve arazm eitli olmas gibi, iki eyin
zatlar ile eitli olmalar mmkndr. Bunun gibi, iki eyin ayn mna
ve hakikati ifade etmede birletikleri halde, zatlariyle birlikte deime-

mmkndr. Byle bir deiiklik, ancak onlarn tasdlk ettikleri


eylerin deimesi ynnden olur. Mesel kudret ile ilim ajrasndak deiiklik, bir siyahl bilmek ile dier bir ^yahh
heya^
meleri

mek arasmdaki d^i^iidik

Bu itibaria, ilim belrH hk


jM'^^m^m e tahdit edildii zamaa, tm
vepi v^mma umlne
Mt m^toat bilmede girmi 0te.
Bu konu ile ilgi olarak biz deriz ki: tikad'da iktisd (inanla
deildir.

1^

ilgili

Her

konularda
ihtilaf,

ilgihdir.

Bu

gitmeme) konusunda yle demek mmkndr:


zatlarn bizzat kendi bnyelerinde hasl olan aykrlklarla
ileri

zatlardan birisinin kfi gelmesi ve

bunun dierlerinin

yeri-

tutmas mmkn deildh-. Binaenaleyh, ilmin kudret'ten baka bir


ey ohnas zorunludur. Hayat ve dier yedi sfatn hkmleri de buna
benzer. Sfatlarn zatn gayri olmalanmn zorunluluu, sfatlanan zat
ile sfat arasndaki aykulm iki sfat arasndaki ayknhktan daha iddetli ohnasmdan ileri gelmektedir. Bir ^i ^Imk, fea^ hix
bilmee ancak 0 I^U^U toalM
taMEu ynnden aykm
CkM^>
d, Mdto mti dierl^nden temyiz t^m,
ni

^aynimS^W^S

9^

onlardan
olur.
4a, WlWc dtoma eylerin eliikliMeri ve
aytonlklar, kendi bnyesinde de bir aykrlk ve taadddn hasl ol-

mam

gerektirmemesidir.

Eer

"bu sznzde, bu konudaki problemlerin ardm kesecek bir


hal aresi yoktur; zira taallk olunan eyin aykmi sebebiyle h^han100

IMISM mflgni kabul etti^n iakcrd^ bu fe^b^ter mM^


memi olarak yerli yerinde duruyor deiit^lctif. ^rik byle bir ihtilafn kndan sonra, senin, onun sebebini aratrmaa hakkn yok-

denecek olursa, derim ki: Belirli bir mezhebi savunan bir kimsenin gayesi, elbetteki kendi inancmm bakasnn inancndan daha stn,
daha ok tercihe lyk bulunduunu ortaya karmaktr. Bu hakikat
ise, kesin olarak hasl olmutur. Zira, bu konuda ancak bu yoldan
tur'*

birini

semek veya akhn almayaca drdnc bir yolu icad etmek

mmkndr.

te

bu tek yolun

birbirlerinin

karsna den

her iki

karlatrld

zaman, kesin olarak bu yolun, tercih edilmesi gereken br yn bulunduu anlalr. Eer mutlaka bir
eye inanmak gerekiyorsa ve inamimasai. ^^^sm. ey de, ancak bu
eyden birisi olup, bunlardan doruya en yakm olam da sadece bu
yol ise, buna i^uomk zc^mUudur. Bunun bir scmr oj^^ ^sanm
baz problemlerin
Fakat
bundan daha ok ve dahck bt^^W 0^ jJlPtl ^imk ImJm
^^ctr. Hfddkatle b^ pr^b^^^^^^M^i^r* Fitet Imris
mtenen ey, h^b ^kam
ASa&%t kad^
taraf yekdieriyle

dMit# MK^ ^MM&t


^teoM^

^Mdt

k^iH^U MM^oka

tamamen halletmek, bu kitabm tahamml edemiyecei ok uzun bir aklamay gerektiren imknsz bir itir. Genel olarak bu konuda syleyeceklerimiz ite bunlarsfatlandr. Binaenaleyh bu problemleri

dan

ibarettir.

MMt

''.Miah

d^ta l^dn^.

ve bundan

dc^p

^ O, btn mak-

s^h^m^ $de^#, phesiz bMot 'ks^

de olunan eyleri
k^dMiln ^Cteni^ ohnas gerekirdi Oysa.
imknszdr. Zira birbirine zt dileklerin dilenmesi, ancak bedel veya czler hakknda mmkn olup, btnler hakknda deildir. Oysa kudretin, bir birine zt olan iki eye de taallk etmesi caizdir" denirse, biz
buna cevap olarak deriz ki: Allah'n kudreti, ancak hdis olan baz
eylere taallk ettii halde, Allah zatiyle kadir'dir dediiniz

nun

zatiyle

gibi,

O'-

murd olduunu, sonra da bunun irade olunan baz hdis

varhklara taallk ettiini sylemeniz gerekir. Zira size gre, hayvan-

lann ve yaayan varhklarm btn

dmdadr. Eer
knda da caizdir.
sinin

Allah'm kudretinin ve iradebu, kudr^ hakknda caizis^ phesiz irade hnfiilleri

101

Filozoflar

ise,

bu konuda

iteri

dmlerdir. Onlarn grleri

iki

srdkleri grlerinde elimeye

ynden batldr;

onh^^ mMa kellEOis kalnl ^poedikleri ve varlklar^


mtmn bulumpfta inanmadkk^ hoBe^
Allah'n mtekelHm oll#nu ileri srmeleridir. Halbuld fm^em. h. k&mA. hmydOm ve isps gderi ey, sadece, harite herhangi bir ses bulunmakIfe. P^^ganiberin kulanda yaratlmak suretiyle meydana gelen
Birincisi,

sesin iitilmesidir.

Binaenaleyh, Yce Allah'm

bakasnn

zihninde

hasl olan eyle mtekellimdir eklinde vasflandrmak caiz olsayd,


hareket bakas tarafndan olduu halde, O'nun, ses karan ve bu sesin varh ile hareket eden eklinde vasflandmlmas caiz olurdu. Bu
ise muhaldir.
lldncis:

FlosKM

M ^a^M^ 1>u

gr, eratn tmn

gdamm tar, mm
oto
Mtomn grd rya, haki^e ilgisi bulunmayan hayalden baka bir ey deildir. Binaenaleyh,
Hz. Peygamberin Allah'n kelmn anlamas, kank bir ryaya benzeyen tahayyle baland takdirde. Peygamberin (A. S.) buna gvenDe4

memesi ve bu eit bir haylin de bir ilim, bir bilme anlanum tamamas gerekir. Szn z, onlar ne dine, ne de slm'a inanmaktadrlar. Ancak onlar khtan kendilerini korumak amacyle, gzel sandklan birtakm sz ve ibarelerle ortaya kmaktadu-lar. Halbuki bizim
onlarla olan

tartmamz

fiilin,

lemin hdis

esaslariyle ilgilid-. Dolasasiyle, onlarla

megul

olmasnn ve

kendimizi bu gibi

kudretin

tafsilatlarla

etmiyeceiz.

Eer, "Yce Allah'n sfatlarnn Allah'tan baka bir ey olduunu mu sylyorsunuz" denirse, deriz ki: Bu, yanUtr. nk biz,
Yce Allah dediimiz zaman, bununla ayn zamanda, zat'Ia beraber
sfatlar da kasdetmi olup, tekbama zat kasdetmi olmuyoruz. Zira
Yce Allah'n isminin, ilh sfatlardan hli olduu takdir olunan bir
zat'a itlak olunmas doru deildir. Mesel fkh fakhten, Zeyd'in

baka v birbirterMm api


eylerdir. nk belirli bir ismin umlne gi^ ba2x c^Mxi # mEOt
iinde bulunmam^ 4^tnte^
ImiMu olS^^km t^msL ^^dr. O halde bu iki l&fm st mnMk. BMfi Mf hei ^ ys^^m. baka bir ey olmad gibi, ayny
eli

Zeyd'den ve dlger'in

eli

de dlgerden

kMi tett

fkh

t>

le^

dedr.

insamn gi^^idk dmek caiz <^dX^


gibidir demek caiz depdir. Za nsaa &khm s&um
Mesel,

W%

de^ edea hk

102

ey

deildir, fiinacnalyfeu

^Mnto

anlala mna, digcri^^

an-

lalan mnadan ayndr anlamnda, cevher ile kaim olan araz, c^hMn
gayridir denmesi gibi, sfat da, kaim olduu zatm gayridir demek caiz
olur.

Bu da ancak

BMncsi:
mahsustur.

artla caiz olur:

iki

^tm

bunu menetmemesidir. Bu da YQce Allah'a

o^

^^Um^
b^n^ ^toek cah

szm, varh^ fftakn


e^ ^lalmiBiMttdm
bu mna ^a^l^ W^*M ^j^U^^ Z^d*den
ctaaz. Zira

si^M^E^ tad^ ns^M^^pdir. fte bylece, gerek

km

Wm\

ayr ayn oyna&felm mlbr tm^0ma.


Mmenaeyh, ak olan hususlarda
date f^ uzatmanm

^Sf^im

bir

anlam

yoktur.

lUnci IHOcm:

Btn bu sfatlann AUah*m zatiyle kaim olduunu iddia ediyoruz. ster bir mahalde olsun, jtor olmasm, bu sfatardan hi birinin
AUah*m zat olmakszm, var olmas caiz deildir.
Mutezile'ye gre, Allah*m zatiyle kaim olmayan irade hdistir.

AUah hdislerin mahalli


da mmkn
hal

olmad gibi,

O'nun baka

deildir.

olomm j^kdt^^

Oysa cmtoia

bir

mahalde kaim

MMm nKW#n #
varh

bir

l^ mah^

M-

lg^

MMt

fMkSLtm Ml camid olan Wt ^tsilk mmik.


Ancak mtekellim olan, bu dsim deildir. Dolayisiyle kelm ile mtehlim olan ancak Yce Allah'tr. Esasen sfatlarla ilgili- deliller de, sfatlarn zat

ile

kaim olmalar gerektiini gstermektedir. Binaenaleyh,

yukarda iaret ettiimiz hususlan

anlam

olan bir kimse iin byle bir

Yaratcnn varlna dellet ettikten


sonra, O'nun belirli bir sfat bulunduunu bize bildirir. Yce Allah'n
byle bir sfat bulunmasndan maksadmz, ancak O'nun bu sfatla
delile ihtiya yoktur.

Zira

delil,

muttasf olmasdr. Allah*m byle bir sfat bulunmasiyle, o sfatm


kendi zatiyle kaim olmas arasmda bir fark yoktur.

Daha nce beyan

O'nun zatnda bir


tek ilim vardr, szmzn anlam, Allah murd'dir ve O'nun zatnda
bir tek irade vardr, szmzn anlam gibidir. Keza, Allah*m zatnda
ettiimiz, Allah limdir ve

108

ae^mzn mnas, O,

birtek murd deildir,

szmzn anlam gibidir. Zira kendisiyle


olmayan bir irade ile
zat'm murd olduuna hkmetmek, kendisiyle kaim olmayan bir hare-^
hM ^tm hareket edici olduuna hkmetmek gibidir, rade zat ile*
kaim olmad zaman, varh veya yokluu birbirine eittir.

Bu konuda yle diyenler bulunabilir "Allah'n murd olduunu


sylemek mnsz ve yanl olduu gibi, mtekellim lfz da, 0*nun
hakknda yanl ve mnaszdr. Zira Allah, kelma bir mahal olmas
:

nk, Allah mtekellimdir szmz ile kelm


O'nunla kaimdir, szmz arasmda bir fark yoktur. Bunun gibi, Allah
mteksllim deildir, szmz ile kelm O'sun zatiyle
d^dir
szmz arasmda da, AUsd'm ses teac ve It^EO^M fi^i^ Oi^^da
itibariyle mtekellimdir.

k^
Um ^pUr

tek ^Mm. Mm Mah'm


Mah hayduda doru ise, aym ekilde O^nuajtt^^
kn otedii,
sym
^^te^ doruda. 'l
grldp

gibi bir

Y^

^m

3!Gtep

0xsm,

M ibar^t^

ibarettk.

nam

hayrete

dren

mahalde bulunmakszn varlna dair


szleridir. Bir mahalde bulunmakszn, sfatlardan bir sfatn varl
caiz olduuna gre, bir mahalde bulunmakszn ilmin, kudretin, siyahhn, hareketin hatt kelm'n da varlnn caiz olmas gerekir.
O halde, niin seslerin bir mahalde yaratldn sylyorlar? Bunlar da,
niin bir mahalde bulunmakszn yaratlm olmasnlar? ayet, bir
araz ve sfat olmasndan dolay sesin ancak bir mahalde bulunmas
gerektii dnlyorsa, her nekadar aksi de olsa, phesiz irade, de
bunun gibidir. Eer Allah, kelm' bir mahalde bulunmakszn y^^halde, iradeyi bir mahalde yaratt denseydi, aykrhk, sanM zoitmht^mu gibi 1ok
^1^ olurc^ F^tiUi^mtr
mitef
ve mahal is pm^rn^ ol^l^4^ j^Kr,
6noe iradenirt
husus,

rade'nin bir

i^^

l^te

Yce AUha^ zatmdan baka Mr malud ytMat.

AJik^^im

ztm da Mr

Merin bir xrM olarak dmnediler. Oysa bunu hdislern br


reuMH ^aak dnen kimse, phesiz meselenin halime onlardan daha
ok

yaklam

olur.

varhmn, Allah'n

nk,

kendisiyle

bir mahalli

bulunmakszn

kaim olmayan

bir irade ile

bir iradenin

murd olma-

snn ve irade bulunmakszn kendisinde hdis bir iradenin hasl ohnasmn imknszh en basit akl bir muhakeme ile veya doal olarak
bilinmesi gereken bir husustur.

Aka

bilinmesi gereken imkn-

szhk ite bunlardr. Allah'n zatnn, hdis varhklarn bir mahalli


olmasnn imknszhma gelince, bunu, daha sonra da aklayacamz
gibi, ancak derin bir aratrma ile idrk etmek mmkndr.
104

UncIi Httktim:

Btn sfatlar kadmdir. nk bunlar hdis olsayd, kadm okn


Allah'n da hdis ylklarn bir mahalli olm^ gerekirdi. Bu ise ma^
lanhaldir.
Diah, keiKk^te kaim olti^ Mt sfatla
dnln olurdu 14 tann da mmi
Mnts tee de get^ gibi,
kimse hayat ve :klndffi^
daM ak hir eile gdrlmketedir.
TsMt <^ar samk kmn, iradenin
Md ol^^gum
ve kelmn hdis olduuna inanmlardu-. Biz burada Allah'n hdis varlklarn mahalli ohnasmn imknszhm ynden ispat etmee al-

wf

YaW ^

ol^

M mmem^.

acaz

Birincisi:

Ezel olan

Hdis olan her ey, cizu'I-vucd

kadm

ise,

Tcib!i-vucd

(varl

sfatema mm olmasmm isnad mmkn

(varh

vacib)'dur.

caiz)'

Eer

dur.

Allah'n

olsayd, phesiz bu, O'nun

^I^Olttejl i^te ^M^ Zm ^^^ ite vcub birlpirine aykn olan iki liavramir; ^>o}s^fsmyh zatradb Gtm Wt e^^anmn
caiz olmas imknszdr. Bu ise a^kc^ bilinen bir s&^st,
Allah'n zatna bir hdisin hull edebilecei dnld takdirde, bu hadisten nce dier bir hdisin bulunmas ya imknszdr veya deildir. Eer byle bir hdis var
kincisi

ki,

bu en

kuvvetlileridir:

ondan nce de bir hdisin varlmn caiz olmas ve dolayisiyle,


akl her ne kadar kavrayamasa da, Allah'n zatma sonsuz hadislerin
hulul etmesinin caiz olmas gerekir. Bu da tabiatiyle, ncesi bulunmaeyin imknya birtakm
varlm fi^ktm k4
ise,

M^Um

szlk

delillerle

^M ^ta^ur. 1^ k<ffi& lU^ac^m bk^nin

il^

srdp g&rm ite bodur.


^ppa nekinde digT br bdi^
iffi^tez b^ff^
taamr ^j^^^r^ bu
m^ ab*m zamn bds' kabul etmesi y^Mnte, ya MiM
dpL^ k&to
ey iin ote. Bu ^k^szhn
1^
zat dnda kalan, onun zerine zaid bir ey iin olmas batldr. Zira,
farzedilen her zaid'in yokluunun da takdir edilmesi, mmkndr.
Bunun bir neticesi olarak da, hadislerin sonsuz olarak birbirlerini takip
etmesi gerekir. Bu ise muhaldir. O halde geriye ancak u ihtimal kal-

ml

mm

bu imknszhk, vcibu-1 vucd'un zatnn, kendisiyle beraber


hdisleri kabul imknsz olan bir sfat bulunmasndan ileri gelmektedir. ayet bu, Allah'n zatmda ezelde muhal ise, phesiz muhal olan
bir eyin tekrar caiz'e dnmesi de muhaldir. Bu, aym zamanda, Allah'n
zatmm ezelde renklerle Yasflandu*lmasmn imknszhna da benzetimk bu imknszhk devamldr. Bunun iin aklclar, AllaP-^
zatunn renklerle vasflandnlamayaca hususunda ittifak etrail^dir.
yor

ki,

Htacnalcyh, bu imknszln cevaza inklp etmesi caiz


Dier btn hdsler de bunun gibidir.

deildir.

Eer, "bu gr lem'in hdis olmasiyle batldr. Zira lem var


olmadan nce mmkn idL Hayli^
^sm lemin vari^
olan bir zamana Jcftdar uzanabileceim de dmn^ m^kn deildir. Bununla bember toia
var olmas muhal ohxp, genel
olarak varl muhal d^ir" denirse, biz deriz ki:

^de

Bu zorlayc gr fsiddir. Zira biz, ancak vcibu'l-vucd olmasndan dolay hadisi kabul etmeyen bir zatm, aha. sonra hadisleri kabul

varhnm imknszln, g^^-

etmesi caiz ekline inklp eden bir zatn


lyoEuz.

nk

lemin,

varlndan nce huds

mn <^Me ^ulp ^^sini mmkn k^^ bir


dMmizn i^t e^ husus da ite bui^

kabil^etivardbr veya

zati yoktur*

Biz^ bu

Mutezile'ye gre, lem'in, yok iken kadm ve huds mmkn olan,

yok iken kendisine varhk rz olan bir zat vardr. Bizim grmze
gre, byle bir zatn varh gerekli deildir. Bizim lem hakkndaki
grmz, sadece onun bir fiil olmasdr. K^^to bir fiiHn varh ise
muhaldir.

nk kdim'in

bir

fiil

ohnas mmkn

deildir.

ncs: Bu hususta yle diyebiliriz: Bir hdis'in kendi zatiyle


kaim olduunu farzedersek, bu hadisin daha nce ya kendi zddyle

birlemi veya ondan ayrlm olmas gerekir. ayet bu zd veya ayrlma


kadm ise, bunlann batl ve yok olmas muhaldir. Zira kadm yok olamaz. Eer hdis ise, zorunlu olarak bu hdisten nce bir hdis ve
dan nce de baka bir hdis var demektir. Bu da ncesi bulunmayan
birok hdislerin

pki

varhma

Bu ise muhaldir. Mesd,, kdm


sm^akE^sk, bu ger^ ^ha 1^ m^Sm ^r.
sebep olur.

J^mtm^ frkas, Allah'n ezd^ufttekdUm olmasn, 0*nun kendi asatipda kn^ j^atea kudred sahip ofanaii anlammda olduunu
ileri srmlerdir. Onlara gre, zatmm dmda yaratt her ey, Allah*tn **l** szyle kendi zatnda yaratm olur. O halde Allah'n, bu sz
Zira

sylemeden nce skt etmi bulunmas ve bu sktunun da kadm


olmas zorunludur. ayet Cehm, Allah, ilmi kendi zatnda yaratyor

bu ilmin yaratlmasndan nce


de kadm olmas gerekir.
derse, Allah'n,

Bu konu

ile ilgili

unun imknszhn

olarak biz deriz ki:


gsteren delilden de

skt'un ve gafletin batl

106

gafil ve

bu

gafletinin

Daha nce kadm'in

anlald gibi,

olmas muhaldir. Eer,

''skt

yoklu-

kadm olan

ancak kelibn'm

yokluu

olan, gaflcl de ilmin

ile ilgili

ztlanna dellet eden

bir eydir. Binaenaleyh,

cehalct'c vc ilmin

kelm bulunduu zaman,

ey

batl olmaz. Zira, kadm olan zattan baka hibir ey yokBaki olan sadece zattr. Fakat bu zat'a baka bir varlk daha ilve

hibir
tur.

yokluuna,

eyin yokluunu sylemek


mmkn deildir, lem'in varh meselesi buna bir misldir. Zira
bununla, kadim olan yokluun batl olduu anlalr. Fakat yokluk'
msmasL bir ey olmadna gre, yokluun kadmlikle vasflandrl
ve batl olmasiyte hkmedihnesi nasl mmkn olur" denirse.
buna iki ekde cmap veriz:
edilmitir

ki,

bu da kelm ve

ilim'dir. Bir

kelmm yok olasdr. Dolayisiyle,


bu bir sfat deildir. Gaflet'de ilmin bulunmamasdr. Bu da bir sfat
deildir" tam, o kimsenin "beyaz, sadece siyahln ve dier renklerin bulunB^B^j^Br* Maksiyle bu \m mkipdi-. SUjkn da hare^
ketin ^jl^Su olup l^ araz de^r'^ demesine bozer. Bu
snihaldi; Ipg %a muhale dellet eden id^ aynen onun da muhal ttiona
Birindsi: Bir kimsenin "skt

ikiUiM eder.

Hasmlarmz bu

meselede ska*un, hareketin

yokluu

zerine

yokh^ ^M|unu iddia eden


kimse, lem'in hdls ol4^u i^tt eim^ k^lr elem^ iM'tbl
^s^etin meytoa gelii, toeket
^n hA olduuna 4Mei ettiine gdie,
hareketin

skt*tan sonra

mm

kelmm meydana

geliinin de, aynen mtekellim'in

Skn'da hareketin zdd bir


bildiren delilin ayn ile skfun, kelm'm ve gafletin'de ilmin zdd bir mna
anlalr. Bylece de hareketsiz
zat ile hareketli zatn iki durumu arasndaki fark kavram oluruz.
nk zat, iki durumda olarak bilinmi ve ayrln da bu iki durum
arasnda bulunduu anlalm olmaktadr, Buradaki ayrlk, ancak
bir eyin yok oluuna ve dier bir eyin de var oluuna racidir. Zira
belirli bir ey, hibir zaman kendJi^Tside^
olamaz. Bu da belirli
bir eyi kabul eden her eyin, onun veya onun zddnm d^da kalannya^pm dellet eder. te bu, kelm ve ilim konusmda samnla
olan bir koraldir.

olduuna
mna olduunu
hds

dellet etmesi gerekir.

tad

Bu

husus ilmin

tmez. Zira bu,

ile

yokluu arasmda

varlm

bir

farkllk gerek-

nk varl kesin-
ayn ^^s^^^d 4cumd bulunnms dnlemez.

iki

hm )m ukm^

varh
zatm

icap ettirmez.

Hatt, var olmasmdan nce lem'in de bir zat yoktur, fakat kacUm*in

hudsnden nce bir zat vardr. Bu zat kelm, varlndan sonra bildii ekle aykn bir ekilde daha nce bilmitir ki, ite bu ekle skt
varlndan sonraki ekle de kelm denmitir. Esasnda bunlar birbirinden ayr iki ekil olup, varl devamb olan bir tek zat tarafndan
iki halde idrk edilmitir. Bu zatn skt etmesi ynnden bir ekl,
bir sfat ve bir durumu vardr. Keza, O'nun mtckcllim olmas itibariyle bir ekli ve bir sfat olduu gibi, hareketsiz ve hareketli, beyaz ve
siyah olmas itibariyle de bir ekli, bir durumu vardr. te bu muvazene,
terkedilmesi imknsz olan bir mutabakat esasna dayanmaktadr.

ayrlma

ikincisi,

skt'un bir

mna

ile ilgilidir.

Bu konuda yle

diyebihriz:

Eer

olmad ve ancak

onun kelm'dan ayrlan bir zat'a


raci olduu kabul edilirse, bu kclm'dan ayrlma eylemi, aynlamn
zorunlu olarak bir hali olacaktr. Bu hal de, kelm'n ortaya
ile
yok olur. te bu ayrlma haline yokluk, varlk, sfat veya ekil denir.
Bu da kelm'n zuhuru ile yok olmutur ki, burada yok olan kadmedir. Oysa biz daha nce kadm'in ister zat, ister hal veya sfat olsun,
hibir zaman yok olamyacan zikretmitik. Bu imknszhk sadece
kadm'in bir zat olmasndan deil, aksine onun kadm omasndajtair.
Buna gre lemi'n yokluu gerekmez. Zira o, kdem ile yok olm^^,
nk l^'ln yoklua
dmraa
tapmtr ki^ bu dunmt, aat zedne bir deiiMlk,
bF tebdM lu^
ka^
Grlyor M, aralanndaki fark

gayet

m
m

^m.

sefttir.

Bu konu
tur.

^im^m^ $3mmmi^ hmm^

olarak yle diyenler olabilir: Arazlar pek okYce Allah'n renkler, elemler, lezzetler ve benzerleri

ile ilgili

Hasmmz,

mahal olacan iddia etmemektedir. Ancak tartma, sizin zikrettiiniz yedi sfat hakkndadr. Bu sfatlann iinde bulunan hayat ve kudret konularnda bir anlamazlk,
gibi arazlardan birisinin

hudsne

bir

Ancak niza, bunlan


yai, kd^ irade
ilim
feakkmdadu:. lmin nu^im l^ad^ va^O&iBa kaM eMie^
seM (i^tnMt) ve basar {j^m^ mnalan da vardr. Bu
^atm nautMkSL Mdis ohnm.
Mak*m mtssm ha^m. it kdm olmasnm
hal olmas gerekmektedir. Aksi halde
bunlarla muttasf olmamas gerekir. Bylece, bu sfatlarn Allah'n zat ile kaim olmas
zorunluluu ortaya kar ki, bu da, Allah'n hadislerin bir malhalli
bir niza yoktur.

mh

olmasn

gerektirir.

bihnee gelince, Cehm'e gre bu ilim, hdis olan b"


Yce Allah halen lem'in daha nce de var olduunu bil-

Hadisleri
sfattr. Zira,

mektedir. Allah'm ezelde lem'in var

108

olduunu

bilmesi, bir ilim, bir

bilme deildir. Alluh^n daha

bnm

bir

^1 ^mM

bu yfflseden n
hdis olduu kendiliinden meydana km olur.
dis iin de ayn eyi sylemek mmkndr.
bul edildii takdirde, lemin,

lEBet^ril

Im^

olmasi^Bf

hnt

Dolaysiyle, her

de hxs oknas zorunludur. Zira, eer irade kadm

sa^^ im^ iiMran 4t kadm olmas gBce^d^d^* nk


de ^MBOote^ v e^^Br ortadan kalkt zaman,
irade olunan
eyin hasl olmas vadp^. Jtea

kudret ve

hft-

olira*^

ohma
tebangi

ve &itotten geri kalmas nasl dnlebilir. te bundan dolay Mutezile, bir mahalde bulmmakszn iradenin hdis olduunu ileri srmtr. Kerrmiye ise, iradenin, Allah'n
zatnda hdis olduunu sylemitir. Onlann byle sylemeleri, belki de
Allah'n her varl, var olduu anda kendi zatnda icad etmek suretiyle yaratmasndan ileri gelmektedir ki, phesiz bu da iradeye racidir.
bir engel buluffnakszn, irade

K^m'a 0^me, kendisinde gemiten haber verme zellii olduu ha^ mM fite il toto <te? Nad olur da Allah ezelde daha
Nth'ubalketm^iM^ "'Bizkentkavn^NOCu^^rdik"*' 6ex1
iin

**AydkkMxa>m kar,

^a mtfmoMts vadidesin'','^ der? Daha

emrolunan ve nehyolunan bulunmad halde, Allah nasl emretti ve


nehyetti? Eer bu muhal olduu halde, daha sonra emredenin ve fe^
yedenin kendisi olduunu zorunlu olarak bildiine ve byle bir ey de
kadm hakknda muhal olduuna gre, daha yok iken, Allah*m kendisinin emredici ve nehyedici olduunu kesin olarak bilmi olmas gerekir. Binaenaleyh. Allah'm hdislerin bir mahalli olmasmu bundan

mnas yoktur.
Bunlara cev^ olarak

baka

bir

biz deriz ki:

Bu

sfatla

ilgili

pheyi

Inoelediinu^ XB&ssm$ bu phenin iinden, Alab*Ui hdislerin mahalli


olduunu iptal edm Bm^Ml bir d^lm ^kmaiftlfea imknszdr. Zira

1^ bu p^ir^tt^ %tm mmm^


lardif. Bu phe aydAtil^E Mom, nasl ki, Allah'm vasflandnlmasma dellet eden kesin bir delil olmad halde, reUdea^ ve tazm

bu

saVBUS^Iar^ aneal^

olduunu sylemek batl oluyoisa, bunu cU sy^


lemek ylece batl olur. Yine biz deriz ki: Yce Allah ezelde lem'in
varhn, var olduu anda bildi. Bu bilme tek bir sfattr. Bunun gereklilii de, daha sonra lem'in var olacam ezelde bilmedir. Var olduu
zaman, onun halen var olduunu ve varlm bildikten sonra da, daha
gibi eylerin mahalli

49 N0t
50

Sresi, yet:

TM

Sresi,

1.

yet:

12.

no var

idigini bilmektir.

Bu

haller,

lem

ile ilgili

olarak birbirinin

peism devam eder gider. Bylece, Allah ile ilgili bulunan bu sfat
aydnla kavumu olur. Bu sfat asla deimez. Deien ey, sadece
lem*in ahvalidir.

gne

Bunu

bir misl ile

u ekilde aklayabiliriz:

Mesel

doduu

zaman, Zeyd'in geleceini bir kimsenin bildiini,


bu ilmin onda gne domadan nce hasl olduunu, bu ilmin zail
olmayp kendisinde kaldn ve gne doduu zaman da kendisinde
baka bir ilim yaratlmadm farzettiimiz zaman, bu kimsenin durumu gne doduu zaman acaba ne olacaktr? Acaba bu ahs,
biz,

gerekten zeyd'in

geli^ tfc^ mi

mi olacaktr? O
ha gehne eylemini

veya biimemi

kimsenin bunu biimemi olmas muhaldi^


bmesinin kendisinde baki bulunduu ve boml dt
Ife^^
zaman im^ oJmm ta^dijntir.
gnep do|GnHi
le s^k mmass^ Ata^ mskae e^emmi de o msL bhne^ olnms

bu kunsenin, ZeydUn sM nce geldiini mutlaka


Onm fzmdr. drld gibi, burada tek bir ilim, gehne fiiIksk ileride olacan, hlen olmakta bulunduunu ve daha nce olduunu ifade eden bir anlam tamaktadr. te Yce Allah'n, hdis

kuatmasn gerektiren kadm ilminin de bu ekilde anlalmas gerekir. itme ve grme sfatlarnn da bu esasa kyas edilmesi
varhklan

lzmdr. Bu
bir
bir

ayet hdis olmadan veya bu sfatlarda


ey hdis olmadan, grlenin ve iitilenin anlalmasn salayan
sfat ise, buna gre hdis olan, ancak iitilep^ ye ^rlen eylerdir.
iki

sfattan

biri,

Bunun kesin delili udur: eitli duruDaM &mmM


bu deiiklipn hali hazrdald
nazaran daha @nce ne k
ne olduu^
l^l^le tek ey
dci^ilt^er terine bir fa23ah gerekttaez, 2^11^ Mtdd ile,
iHm ile
etmedii blinoisMIt. tea gte, bir
tek zatm
Be ilim nasl taaddd eder ? Kez, bir tek
Mm, birbirine zt eitli zatlan kuatabildiine gre, ayn ilmin gemi ve gelecek zamana izafetle, birtek zatn hallerini kuatmas mnasn ifade etmesi nasl muhal olur? Hi phe yoktur ki, Cehm,
Yce Allah'n malmatndan sonluluu nehyetmekte ve sonra da sonsuz olan ilimlerin var olabileceini kabul etmemektedir. Bu da kendisi-

^^mma

mm^sM

MW
M^te MM
iMa

malmata taallk eden birtek ilmin


mek zorunluluunda brakmtr. Binaenaleyh bunu,
ni birok eitli

varln
bir tek

itiraf et-

malmun

hakknda da nasl kabul etmez? Bunu


ekilde aklamasME
mmkndr: Eer her hdis iin Allah'm bir ilmi hdis lu^a,
bu ilmin yaratlmam olmas ve btmun da ya malm, ya da malm
halleri

110

olmamas

gerekir.

Bu ilmin malm olmamas muhaldir. Zira hadis-

Kendi zatmda olduu halde, Allah'n bilmedii bir hdis'in varcaiz ise, -ki bunu aka bilmesi daha uygundur- kendi zatna aykr olan hdisler bilmemesinin caiz olmas phesiz daha evldr.
Eer bu ilim malm ise, ya sonsuz olan baka bir ilme muhtatr ki,

tir.

bu muhaldir veya ayn

ayn ilim
malmu bu-

ilim ile hdis bilinmi olur. Bir hdisi

zatnn bir olmasn ve bunun da iki


lunmasn gerektirir. Bunlarda t^rii zat ve dieri de hdis'in zatdr.
phesiz bu da, birbirinden ayn iki malm*a taallk eden bir tek ilmin

ile

bilmek

ise,

ilmin

olmasm gerektirir. Binaenaleyh, ilim birletii ve deiyarhnm


kesMtm mfmm^
haM^ birtek maltaun hallerine taallk
olmaz ?
dikesi zorunlu
^te br te^ Bpte Mta^ lutsd

rade'ye

gelince,

budur.

daha nce de sylediimiz

gibi,

baka

bulunSHMan, iradenin hdis olmas muhaldir. Bir irade

1^

m^m G^9^k

teselsl

ed^ gte. Kadm

ile

bir irade

hdis olan

olan irade'nin hdislere

^dir. Ancak
mM
tein
olmana ne*^ Mdn

kadmce taallku

taallku ise

imMnr

cMiftm
kacUm
imMk ep, mAs onun varlna taaUk etmmi olmasndandr.
Bunun izah ise daha nce gemitir. Eer Kerrmiye
olduu anda icad edilmek suretiyle kendi zatnda MMs oldniunn
ss&ar.

Wm

anda lem'in varhnn hasl olduunu ileri srerse, onlara


deriz ki: Kendi zatnda hdis olan icad, o an ile tahsis eden ey acaba
nedir? phesiz bu da baka bir tahsis ediciye muhtatr. Binaenaleyh,
hdis olan irade konusunda Mutezile'ye kar sylenen szn aymm,
icad konusunda da onlara sylemek mmkndr. ayet onlardan birisi, "bu icad, yaratmay meydana getiren Allah'n "ol" sz, bir sesten ibarettir" derse, bu iddia ynden muhal olur:
bylece, o

Birindsi:

Sesin kendi zatiyle

kaim olmasmm imknszhdr.

Allah'n "ol" sznn de hdis olmasdr. Eer "ol"


sz, "ol" demeden hdis olmusa, lemin de "ol" demeden hdis olmas (var olmas) gerekir. Eer "ol" sznn hdis olmas, baka bir
sze muhta olursa, bu bakas da bir ncye, bu da bir drdncye
ikincisi:

TOto olur. Bu da bylece sonsuzlua kadar devam eder gider. urasn belirtmek lzmdr ki, Allah'n "kun" ol sznn, kendi zatnda,
her an btn hdisler saysnca var olduunu ve bylece her an binlerce
geldiini kendi akliyle bulan bir kns^le tfutmak eP
S&m

bette ki

doru

deUdir.
111

"NCkn''

ayn
hafOe^

g^$^r.
*^l** mrfnn

1^ bilinen bir

0teHt

^hmesinm im^mmkT

ve "1^** l^ffJerinn

Zira iki bt^i

^tnl^

tdafiz edilmesinia

eufSnden sonra gdmsi

^^ae^b^

8^^^

hk
ankm ta-

cemeddi

mubaldr. Bunlar

bal<e,

sraya gre dizibnedii veya tesbit edibnedii zaman, br


yan bir sz olmad gibi, br kelm da deildir. Birbirinden ayr iki
harfi cemetmek muhal olduu gibi, ayn zamanda bir birine benzeyen
iki harfi de cemetmek muhaldir, Aym anda "kf" harfi ile "nn"
harfinin bir arada

bulunmasnn dnlemiyecei

gibi, iki

"elif" in

de bir arada bulunmas dnlemez. Yce Allah'n kendilerine akl


ve fikir vermesini dilemeleri, phesiz onlar iin nazariyatla

uramak-

tan daha hayurl ve daha nemlidir.

ncsU te AWi*5a
z, ya letnB yokluu veya vmhalinde lem ile var olan bir hitaptu*. Eer bu hitap lem yok iken
vki oluyorsa, phesiz yok olann byle bir hitab anlamas mmkn
deildir. Buna gre lemin, Allah'n "ol" szyle meydana geldii
nasl dnlebilir? ayet bu hitap lem var iken vki olmusa, var

olan bir

ey iin

"ol"

demek nasl mmkn olur?

Doru

yoldan sapan

Allah'n ne hale getirdiini grmez raisin? Bu kimsenin,


akhmn zayf ve dncesinin kt oluu. Yce Allah'n "O, bir eyin
olmasn diledii zaman^ sadece ona "oV demesiyle derhal olur'''' szndeki mnay anlamamasna, bunun, ]aj4retin ve Jbsmlin yokluundan
bir kimseyi

kinaye

olduu ggriin
eahilleia

tur.

kendisinde

te

^andumasna

W^SSs^

ve dolayisiyle bu

tatM^

m^^
AU

1% liteana uiaten AIWa sfmm. I^te o


Yoe
ve
0%n stftan bakkmda doru dnmeyen, doru yte nanca Mp
olmayan cahil iin "And olsun ki, sen, bundan gafildin; ite senden
gaflet perdesini kaldrdk, bu gn ank grn keskindir"'^ denecektir.

''i^^mdMeri

kar'''' ve "Biz

szleil baSdsn^aMittelan,

NOCu

kendi

ancak mlarm

kmmUiB g^^^-M'^

l^oa^ bir ses ^satsk Mnd

51 Ysitt Sresi, yet: 82,

54

112

AWSmsi, 1^:

58; Hd, yet: 29.

Mu'tM,

flyet:

23; Ajd&mt, ty^i 14;

enelerinden

Bu ise burada muhaldir, fakat nefst


Mm anlald zaman, bu muhal deildir. Binaenaleyh, bu konu
ile ilgili olarak biz deriz ki: Yce AIlah*m zatnda Nh'un gnderilmesi hakkmda bir haber, bir bilgi mevcuttur. Bu haber, Nh'u kavmine
gndermeden nce, "Biz Nh'u gndereceiz" gnderdikten sonra
da "Biz gnderdik" eklinde bir anlam tar. Lfz, durumlarm deimesiyle deitii halde, Allah'n zatiyle kaim olan mna deimez.
Bu haberin hakikati, o haberi verenle ilgili bir haber olmasdr ki,
bu da bilinen p zamanda Nh'un gnderilmesidir. Bu ise, daha nce
ilim konusunda getii gibi, hallerinin deimesiyle deimez. Bunun
gibi, Yce Allah'n "^^mi^ml&i kar" sz de beliii bir mre
dellet eden bir l|^^,
se, enatred^
j^^H^mH
zatnda
Q mxm
hk tl^p^
ln^l^
run, wohmaan bdmmaa art d^cr. FEdcat le^utm
ileri

gelmektedir.

Wmu

^dan

1^&lmm

k&M

dace emn
kte hmm
olduu zaman, uylma^u gerektiren dier yeni bir emre ihtiya kalmakszn, aym emirle emrolunmu saylr. Mesel ocuu olmayan bir
insan dndmz zaman, bu kimsenin, ocuu varm farzederek,

ondan ilim renmesi isteinde bulunmas gerektii duygusunun kendi


zatnda kaim olduunu grrz. Zira bu kimse, kendi nefsinde ocuuna "ilim ren" demek ihtiyacn duymaktadr. te bu ihtiya,
kendi nefsinde ocuunun varlm farzetmee zorlamtr. imdi
eer bu ocuk var olup, kendisine akl verilseydi ve aym zamanda harite duyulmas mmkn olan bir sz sylenmeden, babasnn nefsinde bulunan bu gizli emir kendisine bildirilmi ve bu emrin de o var
oluncaya k^Jar babasnn nefsinde baki kalaca farzedilmi olsayd,
^pteiz bu ocuk, baba^nm uyulmasm gerektir^ dier
bir ^nri

^^ine ih%a kalmacto ^


m,

kmMoM

t^ata tamfodan

^^fya fiB^edlen ilk


iHff

mm ^s^mu-

@immdde eme^lmi

bulun-

duunu bilmi olurdu.

nsanlar j^asi^a adet olan, ocuun anct^ baemre veya gereklilie dellet eden birlfz e Hm ^hibi olmasdr.
Kendi dili ile ona syledii "ilim talep et" sz ister b vakitte hasl
olsun, ister ocuunun varhmdan nce kendi zatnda kaim olsun, onun zatnda uyulmas gerekli bulunan bir emrin varlna dellet eder.
te emrin. Yce Allah'n zatiyle kaim olmasnn da bu ekilde anlalmas lzm gelir. Bylece, bu emre dellet eden lfzlar hdis ve medll da kadm olur. Bu medll'un varl, me'murun varln gerektirmez. Ancak me'murun varh, her ne kadar farzedilmi olsa da, tasavvur olunur. Eer tasavvur olunan bu me'murun varl imknsz ise,
bu imknszligi ben bir kimse iin, uyulmas g^eken byle bir emrin

1X3

nn

taiiavvur

olunmamas mmkndr.

Wli muhal olan bir

te

bunun iindir ki,


kaim olmasmm zo-

Yce Allah'm zatiyle


runlu bulunduunu syleyemez. Ancak bu fiil varl mmkn olanlardan ise, phesiz onun Allah'n zatiyle kaim olmas muhal deildir.
Eer, bu sznzle Yce Allah'm ezelde emredici ve nehyedici olduunu mu sylemek istiyorsunuz? Evet Yce Allah ezelde emredicidir derseniz,

fiilin

emrettii

ey bulunmad

halde, Allah ezelde nasl

em-

ayet, Yok, Allah ezelde emredici deildir (}e]:se^


Qce emredici deil iken, dala smm AJU'ff i^mim cMfora kabul
redici olur ?

olummz

denif^ ^m^p O^rak deriz U: Postlamuz bum ce^mm^ teusunda j&tla flM^i^dir. En doSnm
bu
kmxM
teemirft: 1^
^feteden iki (arafindan biM mr
isa^ ^rtfflrtB&
#iitt lc grttf. BMltet
mf%
^saMu
olarak ortaya kmUr. Bu da kadm gerekliH^ft, yai uyulmas gereken kadm emrin aklla bilinmesidir. Eer,
ad geen ocuk hakknda olduu gibi, bu emir de emrolunann varhmdan nce hasl olmu ise, acaba buna, emrolunann var olmasndan ve onu anlamasndan sonra
veya nce mi emir ad verili-

etmi

Wm

^
#

yor, denmesi gerekir.

doru olmayan

lfzla

Bununla beraber

Bu,
ilgili

doru

aratncmm,
bir mesele

olan,

uramas

benzeri eylerle

olmaktan

baka

bir

ey

deildir.

daha makdr (takdir olunan) yok iken,

Yce Allah'a kadir admn veritesm


gMukkri gibi, erarolunan
yok iken de Allah'a mir adnn vertasinin caiz olmasdr.
nk onlar, mevcud bir majdru bulunnfd hs^^
k^^^M
var olabileceini kabul etmi^^ ve ka^^ fl^
4to dp ^lta olan bir Hrt<^5WWr demj^^ffc 1^ bttun
^tM^
ss^ miltm lm
m^^mmvi
mevcud oinmn g^i^^m Yok da*ff i^h, \m Ht^mdm

m^s^*

Emir,

eireAm bt mn^mms

g^U^ matt^

^^in

gerektirdii gibi,

emreden bir mirin de varln gerektirir. Bununla beraber me'murun,


yni emrolunann bulunmamas da mmkndr. Burada emrolunan

bulunmad

halde,

mirin var olmas nasl

mmkn

olur,

denemez.

Fakat sadece bunu yapmakla emrolundu, bu ise, malmdur, denir.


Zira, emrolunan eyin var olmas art deildir. Aksine art olan, onun
yok olmasdr. Mesela, vasiyet etmek suretiyle ocuuna bir eyi emreden ve sonra da vefat eden kimsenin ocuu, babasnn vasiyetini yerine
getirdii zaman, babasmn emrine uydu, dendii halde, hakikatte byle
bir emir yoktur. Haddzatmda byte hir
olma^ hates biz buna*
emre uymak adm vedz. Bu da, emrolunann emre uymasm, hatt
emrin ve mir'in
ve bu emrin de bir emir olmas hasebiyle

alm

114

mutlaka cmrolunn eyin

varln

varln

gerektirmediine gre, me*nurun

srmek nasl mmkn olur? te bylece


gerek lfzn gerekse mnann bu konudaki rolleri aka anlalm
oluyor. Esasen nemli olan da ite bu ikisidir. Yce Allah'n hadislerin
mahalli olmasmm imknszl hakknda gerek ksaca, gerekse uzun
uzadya anlatmak istediimiz gerek de ite budur.
getektirdiini

ileri

Drdnc Hkm:

Yce Allah

iin

bu yedi sfattan treyen

isimler,

O'nun hakknda

ve ebed olan isimlerdir. Allah ezelde hayy, lim, kadir, sem,


basr ve mtekellim idi.
kadar var ki, ar-Rzk (rzk veren), alhlk (yaratan), al-Muiz (ykselten) ve al-Muzil (alaltan) gibi, Allah'm
ezel

bulunduklarnn doru olup olmadklar hususunda ihtilafa dlmtr. Oysa bunlarn zerindeki perde
kaldrld zaman, bu konuda herhangi bir ihtilafa d^^in imknsfatlarndan treyen

szl

fiillerinin ezel

kendiliinden ortaya

km

olacaktr.

Genel olarak, Yce Allah'a verilen isimler drt


Birincisi^

ezel

W-

sadece Allah'n zatna dellet eden

ksma

ayrlr:

iMn^dk 1^ baite

^eddir.

kincisi,

kadm sfatnda olduu

gibi, selb'in ziyadesiyle, zata de-

ed^ imnlerdir. Zira kadm, baki sfatmda olduu gibi, zerine


yokluk gemE^ lor ^l^^^^ite^ @d<^. Pmj^
varha ve
^nra
tet^^den adem'In {yokhm^ sA^Aess^eb^ i^S^ eden
llet

telE de tau^o^ ^^Kfcr*

aM birlik de va^^ ^ teti^ted^

eder.

Zl^ b&
a lEiedja
ih^on ^ine dellet
phesfe bt^ fetfidaf da Allah hakkuSda ezel ve ebed olan isimnk Allah'tan

ancak O'nun zat iin selbedilmekte


ne dolayisiyle bu da devaml olarak zatla beraber kalmaktadr.
lerdir.

Oimcsi

ne

selbedilen,

varha ve bunun

eden

dnda kalan mna sfatlarmdan biri-

Bunlar hayy, kadir, mtekellim,lim,


murd, sem, basr gibi sfatlar ve bu yedi sfata raci olan mir (emreden), nh (nehyeden), habr( haberdar olan) ve benzerleri gibi sfatlardr. Btn sfatlarn kadm olduuna inananlara gre, phesiz bunlar da, Allah hakknda ezel ve ebed olan sfatlardr.
isimlerdir.

Drdncs, cevd ^Cmertlik), rzk (rzklandran), hhk (yaratan), mz (ykselten^ muzil (alaltan) ve benzerleri gibi, Yce Allah'-

IIS

m nllerindcn

birine izafet edilmek suretiyle

varla

eden isimlerdir. Bu isimler hakkmda ihtilaf edilmitir. Bazlar bu isimlerin


ezel olduunu, nk eer ezel olmasayd, AIah'm bu isimlerle vasflandrlmas tagayyr (deimeyi) gerektireceini sylemiler, bazlar da bu isimlerin ezel

olmadma

olamyacam,

dellet

zira ezelde halk (yaratma)

hlk'm (yaratcmm) varl nasl mmkn olur,


demilerdir. Bu meseleyi aklamak iin yle demek lzmdr: Mesel
kl iin, daha knnda iken keskin dendii gibi, kl ile herhangi bir
kesme eylemi hasl olduu zaman da, fiile iktiranndan dolay keskin
denir. Halbuki bunlar es^nda iki ayn mnay ifade edeler. Kl,
knnda iken bilkuvve ve kesme eylo Ms old^ zaman da taU
keskindir. Bunun gibi su iin, daha teds^ iken smudll^ ^0l<
gre, bir

bunlar da JM ayn

anto taufeur. JHl^


teha kmrnda ik^ k^ldfldlr ten^U^t]AW>
c^m l^disiyle hasl olan sfan gerderhal meyide Mta Mffmsyiif. taunla h&rahe homs
ana gelmemesi, keidn ve haar bir durumda olmamas gibi, klcn
zatnda bulunan bir kusurdan ileri gelmeyip, bu, onunzatnndnda

M^

baka

te

daha knnda iken klc'a


keskindir denmesine sebep olan mnaya uygun olarak, Yce Allah'a
da ezelde hlk'dr denmesi doru olur. Zira yaratmamn bilfiil cereyan
etmesi, Allah'n zatnda bulunmayan bir eyin yeniden maydana gelmesinden dolay deildir. Aksine, yaratma fiilinin gereklemesi iin
art olan her ey ezelde mevcuttur. Halbuki klla kesmee baland
anda, kendisine keskindir denmesine sebep oianmnamn ezelde bulunolan

bir sebebe

dayanmaktadr.

mas doru deildir. Mna'nn oynad rol ite budur. Bundan da,
aalyor ki, bu ismin ezelde bimwB Wl deildTi^y^ bir kimeer ikind mnay l^tediym, phe^ het j^a^^ hakleir^ 1^
mm |M
ms hotmmst ^b^^
Mma&& hsHii.
Cnk bmnmla, o da birinci mna^ \m^ktdi olmaktadr, tf lam
Mcikot anlald mtm, im t^l anlamazhm ortadan kal^t^
mda phe yoklSff. Esasen, bizim de sfatlarla ilgili ksmda tam olarak
anlatmak istediimiz ite budur. Bu bsm yedi davay ihtiva etmitir.
Bu davalarla ilgili kudret sfatndan kol ayrlm, kelm sfatiyle ilgili olarak be itiraz ortaya atlm ve sfatlar arasndaki mterek hkmlerden de drt hkm meydana
ve bylece bunlarn toplam
yirmi davaya yaklamtr. Fakat her dava, her nekadar ispatlanmasn
salayan birtakm davalara dayanmakta ise de, gerekte bunlardan
sadece yedisi, bu davalarn esasm tekil etmektedir. inadi de bu kitabm nc ksmuu inceliyelim.

km

NC

KISIM

ALLASrm ^BllMS
Yce Allah'n btn fiilleri caiz olup, bunlardan hibiri vacip
(zonmlu) olnmkl^ vaMflandnkmaz. Bu ]g^^ yedi gr ileri sryoruz:
Biz iddi^ ediyoau

ki,

Yce Allah

iin,

kuUanm

bir t^dif ile

m-

onlan kendi kudretlerinin dnda


ote 96^Jj^ mkellef klmas, herhangi bir karhk bulunmadan
onlara ^Jmt
e^et ttmt 4e caizdir. Yine kuUaa iin
itaati mikfatlandrmasi
mMx% i;^ phm) t^a&t
kellef

blmamas

^
ce^a^H^lamm

caiz

olduu

gibi,

ft

vadp onm^, is

terlae

-^^

deildir. Bir

^ dmayp, sasm nM

^sk.

^in h

Peygamb^^

dermek, Allah zerine vacip deildir. Fakat gndermesi kabh (kt)


olmad gibi, muhal da deildir. Allah, gnderdii Peygamberlerin
doruluklarnn ortaya kmas iin, kendilerine mucize gstermeleri
imkm salar. te btn bu davalar, vacib'in, hasen (iyi)'in ve kabh(kt)' in mnalarnn aratrlmas esasna dayanr. Bu meseleler hakknda birok kimseler fikir yrtmler ve akhn bunlar iyi, kt veya
gerekli grp grmedii hususunda uzun tartmalar yapmlardr.
Onlann bu konularda kankha dmelerinin sebebi, bu lfzlarn

tadklan

gerek mnalan ve bunlarla

kavrayamamalanndan

ilgili

terimlerde bulunan ihti-

Hal byle ohjnca, daha


aralarmda ittifak edebilecekleri ekilde vacib'in mnsm anlamadklan hald% akim br
ysc^ kskp klmad# ^susmi^ iki hasmm
Msiri^o j^d^^fi^ im mmkn ote? Bl^enakflt, tef^^^ i&ee
isbdahlar (terindar) konusunu ele alp ncdememls ptuSi^r.
alt lfzm mnas zerinde titizlikle durmak gerekir. Bunlar da vadp
laflan

ileri

gelmitir.

(zcmnlu,)

huun

{iyi),kubuh (kt), abes (faydasz), sefeh (sefahat)


ve hikmet (bilgelik, sebep) lfzlandr. Zira bu lfzlar mterektir.

Hatalann menei de

bunlarn mcmel

oluudur.
117

Bu

baka

gibi konularda en
ibareler

doru

kullanmak

yoi,

suretiyle

lfzlar bir tarafa brakp, nce

aklla mnalan

aratrmamz,

sonra da aratrlan lfzlara dnerek, bu lfzlardaki terimlerin dei-

ikliine bakmamzdu:. Bu

itibarla

bu konuda

FS^.- Varl muhal olnu^am bir fe vacip


vacip

ad

vedlffssi

wmm

biz deriz ki:

denir.

da, ^sk

Fakat l^dm'e

batma e^teine

tA^

vadp demnesi IMfii em ga^miz deildir. Aka


Mr husus,
yaphnas terkeditmesine tercih olunmayan ve bir kimsenin bir ii ilemesi, terketmesinden evl

knszldr. Bunun
kasndan

gibi,

bulunmayan

bir fiile vacip denmesinin im-

baolmas dnlemez. Bunun

herhangi bir tercihle tercih olunan ve

evl bulunan bir fiilin de vacip

mutlaka o fiili tercih ettiren zel bir sebebin, bir tahsis edenin bulunmas gerekir. Bilinmektedir ki, genellikle fiil bazan terkedildii zaman,
onu bir zararn takip etmesi bilinen veya tevehhm edilen bir durumda
bulunur. Bu zarar, ya dnya'da iken derhal verilir veya hiret'e terkedilir. Bu, ya ok yakmda meydana gelmesi muhtemel olan veya tahamml edilmesi imknsz olan byk bir zarardr. te fiihn bu blmlere ayrlmas ve onlara tercih edilmesinin sebepleri, lfz olmadan
da aklla bilinmektedir. O halde imdi de lfzdan bahsedelim:
iin

Bu

hususta biz deriz ki: Kendisinde

yakn

ve muhtemel bir za-

rarn bulunabilecei bir fiile, vacip denilemiyecei bilinmektedir.


nk, mesel susam olan bir kimse, hemen su imee balamad
takdirde, onun pek yakn bir zarara uramas mmkjdr. Fakat
bununla beraber, su imek ona vacip'tir denemez. Ve yine bilinmektedir ki, esasmda zarar bulunm^an, fakat yaplmasnda fayda bulunan
eye de vacip denmez. Zira, mesel ticarette, mal ediaSJOiede ve
ibadetime birtakm faydalar vardr, fakat bunlasa 'va^ d^mez.

C^@M Woif ^sm m* Moe^hnesinde a^k

^smt bulunaa Slifflr b^ mm, dteki dinyada, yani ^lkkte (teaksa ve bu da efMiMlft^^ W%orsa,
hvm va^
^st b^ mtm dnyada ise ve buda aM te Uoiyorsa, tm^^bazaa^^ad^dm^mteldhdftfi

biif

Zira eriata inanmayan bir kimsenin, alktan len bir kimseye,

bulduu zaman yemek yemesinin

olduunu sylemesi
mmkndr. Burada yemek yemesinin vacip olmasndan maksadmz,
terketmesinden doacak zarardan dolay, onun yemek fiiHni terke
kendisi iin vacip

Biz bu terimi er'i hkmlerin tahrim etmediini


kabul ediyor ve diyoruz ki:
tercih etmesidir.

eriata ve akla gre, btn stlahlar (terimler)'m istenildii ekilde


vazedilmesinde (konulma^nda) bir mahzur yoktur. Ancak, bilinen
118

olmad mnm^

uygun

bu le^fn kullanlmam

mm^m

gren ve hum
Mlt, Daha nce vacibin iki mnas olduunu
ve bunlarn her ikisinin de meydana gelecek zararla ilgili bulunduunu
grmtk. Fakat uras da bir gerektir k, bunlardan biri dierinden daha geni ve daha umum bir anlam tamaktadr. Zira bu mna
bakasiyle zellememektedir. Dieri ise daha dar ve daha zel bir an-

lam tar

ki,

bu da stlah

bir

mnadu". Bunlardan

baka bazan nc

Bu da, vacibin muhal olan bir eye taallk


etmediini bildiren mnadr. Bu ise, varh bilinen bir eyin varl
vaciptir, demee benzer. Bunun mnas udur: Varh bilinen bir ebir

mnaya da

vacip denir.

ohnamas, ilmin

inklp etmesini
gerektik. Bu ise muhaldir. Binaenaleyh, bir eyin vacip olmas, o eyin
zddnm muhal olmas anlamm taiTi. ite bmdan dolay bu nc
mnaya da vadp denmitir,
yin var

cehle, bilginin bilgisizlie

atar Ito MMa mmmL


ksma aynimasmda

ilgili

fiilin failin

gayesine

fl, fail

grlr. Bunlardan birisi,

bu

uygun olmas, ikincisi, bu gayeye aykr olmas ve ncs de, failin,


bu fiili yapmasnda veya terketmesinde hibir gayesi bulunmamasdr.
Bu blnme akl ile de sabittir. Bunlardan failin gayesine uygun olan
fiile huun (iyi) denir. Burada bu fiilin huun (iyi) olmasnn mnas,
ancak onun failin gayesine uygun olmasdr. Failin gayesine aykr
den fiile de kubuh (kt) denir. Bu fiile kt denmesinin, onun
failin gayesine aykr dmesinden baka bir anlam yoktur. Failin
gayesine aykr veya uygun olmayan fiile de abes ad verilir. Bu da asla
hibir faydas bulunmayan fiil demektir. .Abesi ileyen kimseye bis
ut^an) dendii gibi, bazan da s^h denk. Kabh'i
(faydasz
pieitay^e zarar veren
}mfM i^^s^kmm^ de selKi ieafc.
(^^kte sefk teinin
paJ^ g^jN^#^Hn Is^i^mlmed
loundur. Btn hmr^ O^ Mlis^
U1
baka bir gayeye bal butmiitgl ^Ettit, b
Fakat failden baka bir eyle lgili ve bu da failin gayesine uygun olduzaman, uygun olduu kimse iin buna husun( iyi), aykr olduu
kimse iin de kabh (kt) denir. Baka bir deyimle, eer bu fiil, bir
kimsenin gayesine uygun, bakasnnkine aykr ise, uygun olan kimse

Mm

M^m

mhm

w&

hakknda huun (iyi), dieri hakknda kabh (kt)'dir. Zira huun ve


kubuh deyimleri, uygunluklar veya ayknlklarma gre deiirler.
Bunlar
bir
lere

bir

izaf

olan iki kavram olup, ahslara gre deiirler. Bunlar,

durumlara gre deitii gibi, bir durumla ilgili gayegre de deiirler. Mesel belirli bir fiil, bazan bir ahs hakbnd

ahsla

ilgili

ynd^ uygun olduu

halde,

dier

bir

ynden aylan

olabilir.

By-

U9

bu

ynden lasen, dier ynden de kabh, olmu olur. Yine


dinle, inanla ilgisi bulunmayan bir kimsenin, bakasmm zevcesi ile zina
etmeyi iyi bir fiil olarak grmesi ve bu kadn zerinde emeline nail
olmay bulunmaz bir nimet olarak kabul etmesi mmkndr. Bununla beraber kendi aybmm, iledii ktln meydana kmasna
lece

fiil.

bir

sebep olan bir

de kt grmesi ve bunu yapan gammazlkla, kt


bir i yapmakla vasflandrmas mmkn olduu gibi, dindar bir kim^
senin, onun bu kt fiilinin ortaya karlmasn iyi bir fiil olar^ karfiili

lamas

da mmkndr. Bu da gsteriyor ki, herkes k^dl <^^este


gre bir eyin iyi veya kt olduisna bkssetmektedr. MmM, bir

^ UMM^ btn

hkmdar ldrld| momm^

dt^ut^c^
olarak te-

katilkbiMWI^rtto.dosmbiu^^
ynm ia^mnmm &m<cta d$. yadddit^
bariyle, siyah r^ge kar sempatisi
H^leto Wt sfeise, phesiz esmeri daha iyi, daha gbata^

mm m t^^mmm,

Mor ve

3sel

renge

kar

Fakat krmzy andran beyaz


daha ok sempatisi bulunan bir kimse ise, esmeri kt,

irkin grr ve

bundan

aklszhm

kimsenin

ak

ona

tabiatiyle

b^^leoe

hsun

olur.

nefret eder.

ve

aptalhm

Ayrca bu
ileri

rengi iyi ve gzel gren

srer ve onunla alay eder.

k@ #l&mk i^^a^ teaktodr

ki,

bMn insanlar

y&u iyi ve kdt, bir eye izafetle mnalan


d^ea V l%le te iblM)S mnalan deimeyen zatlarn sfatlarndan
nazarmda

ve kubuh,

ohnayan iki izafi kavramdan ibarettir. te bundan dolay, Zeyd'in


nazannda bir ey iyi iken, Amr'm nazannda ayn eyin kt olmas
Fakat renkler izaf vasflardan olmadmdan, Zeyd'in nazarmda siyah olan bir eyin, Amr'm nazannda beyaz olmas caiz deilcaizdir.

dir.

Eer bu anay gerei gibi anlam isen, huun


tlah mnann bulmduunu bilmen gerekir. Baz

lfznda da skimseler dnyada

veya hirette kendi gayelerine uyan her eye basen (iyi) dedikleri halde,
bazlar da bu lfz sadece hiretteki gayeye uygun olan fiile tahsis ederEsasen,

ler.

masma

eriatn da

iyi

sevap vadettii

grd, yaplmasn tevik

ettii ve yapl-

ite budur. Bu, bizim taraftarlarunzm


da stlahdr. Btn frkalara gre kubuh, husun'un kart olan eydir.
Birincisi

daha ummi,

fiil

ikincisi ise

daha hasusdir.

te busiUlalm^

korkmayan baz kimseler, kendi gayelerine uygun ^iedii zaman. Yce Allah'u fiillerine kt diyebiliri^-* Ve ite bud^
dolay onlarn felek'e ve zaman'a kMtk}@riai
sipCdy mb^
man alt st oldu, bunlann fiili ne kad^ ktdr" dedierii gMrsn.
ile

Allah'tan

120

1^
Allah'fu-.

^|ek , MeM m t&mm yarattn


H2.f^^m]b^, ^M^^nfta>ktt&t

balttrfl

^bundan dolay

me^^ AUah
bir

dehrjn ta kendisidir" buyurmutur. Burada nc


Saba vardr. Zira belirli bir gaye bulunmad halde

sUM

ve her ne ekilde tezahr ederse etsin, Yce Allah'n fiiline hazan iyi
denir. Buna gre bu ltzm mnas, Allah'a bu fiilinden dolay asla bir
mesuliyet terettp etmez, bundan dolay knanamaz ve O mlknn
gerek

faili,

yapcs

olup, bir

orta,

bir

yardmcs

yoktur,

demek

olur.

H&sm l&aa gelince: B, iki mnaya gelen bir lfzdr. Bu


n^^^Mia birisi, eyanm dzenini ye bunlann en ince ve en nemli
fstosLteriTt miicerr^

olarak

kuatmak

ve onlardan beklenen gaye

ta-

mamlamncaya kadar bu eyann nasl ve ne ekilde olmalannn gerektii hususunda belirli bir hkme varmaktr. kincisi, eyamn tertip ve
dzenini salamaa ve bunlar tam ve. salam bir ekilde tesis etmee
sebeb olan bir kudretin lfza eklenmesidir. Bununla ilgili olarak mesel, ilmin bir eidi olan hikmet lafzndan karlmak suretiyle hakm

dendii

eidi olan ihkm (salam ve tam


olma) lfzmdan tretihnek suretiyle de hakm (tam ve salam yapan)
denir. Bylece, bu lfzlarm esas mnalarn ak olarak anlam oldun,
Fakat, burada dnceyi yanlla sevk^n hata vardr. Bu hata-

(lim, bilgin)

gibi, fiilin bir

anlald

zaman, birok fid^ la^farian bu konu


olarak karlatklan problemler hatledihni olacaka.
lar

Birinci hata:

nsamn

bazan,

bakasmn

gayesine uygun

ite

%H

olduu

halde, kendi gayesine

uygun olmayan bir eye kabh (kt) demesi


mmkndr. nk, bir eyin bakasnm gayelige l^pii^ i^tn^^ ^jp^
iin nemli deildir. Zira
yaratk kendi
Im^^mtT

olduuna hkmeder. BazE^ aslnda bu flffion


ol^# sdsilen^ljr.
onun hakknda

Hilin I^t

mm Mteda

kM olmasm

SufU

se-

todi gayesine aybn olmas^. Ona gre herey kendi gayelerine


uygun olmahdr. Bunun iin, kendi gayesine aykr olan bir eyin,
kendi nefsinde de aykr bulunduu kuruntusuna kaplr. Bylece
bebi,

ktl o eyin zatna

mutlak olarak onun kt olduuna hkmeder. Belki de bu kimse, bu kt grmenin esasnda hakldr, fakat mutlak olarak bir eyin kt olmasiyle hkmetmesinde ve
ktl o eyin zatma izafe etmesinde hataldr. Bunun sebebi de,
kendisinden bakasma, hatt bizzat kendi nefsinin baz hallerine dah

nem vermeme

izafe eder ve

gafletine

dm

olmasdr.

Zira,

bu kimsenin baz
121
1

halIeriiKOs her

ayn eyi

nckadar kendi gayesine uygun olsa da, kt


gzel ve iyi olarak grmesi mmkndr.

grd

bMn

b^m

iifeM fi&tu: \vmmxki,


nadir olan 1^ hal mstesam
btn hallerde, bu
olan hali unutup, dier hallerin akhna iyice
yerlemesi ve zihnini kaptamaa yznden, tmMr dl&nlc gaye ve amalara aykr den hususlann ktlne hktmetmesi mmkndr.
Mesel insan, btn hallerde yalanm mutlak olarak kt olduuna hkmeder. Burada yalamn kt oluu, sadece kendi zatiyle yalan olmasmdan ileri gelip, bunun dmda kalan baka bir mnadan dolay deil-

Mk

Bunun

insanm baz hallerde, yalanla yakndan ilgili bulunan


birok fayda ve karlar akima getirememi ve bunlar dnememi
olmasdr. Bu durumun hasl ulduu dnlse dahi, insanm doutan
kt grmee
yalam iyi grmemesi ve ondan nefret etmesi mmkndr. nk insan, daha ocukluk amdan itibaren terbiye ve
telkin yoluyla yalandan nefret ettirilmi, yalann haddizatnda kt
olduuna ve onun asla yalan sylememesinin gerektiine iupdnl*^
mtr. Yalann kt oluu, her zaman kendisiyk b^aber olan ve ancak
naik mlterde kendisinden
bir arta ba|hte. 1^ tenin
arta dEl^ teemesi ve onu kavrayamamam ^^nden, kendi yaratlnda bulunan bif 4xs^ e s^dm TOflak olarak kt grmekte ve
ondan nefret etmjektedir.
dir.

sebebi,

alt

mMn

nc hata: Vehm (kMntu)*h^ bir ^syin tabiatmdaknB


Jg^t^iffi^idir. irt:^ Vhtemc^

mm^T ve ccsMie hmad olan 1^ eyin umumi oim. bah <M^


tan^ TOrtrin fe# hnst^
bft Mtmaifiim gittaediini
Mtes^ Bubususta yle bir misal vermek mmkndr: Ylann soktuu bir kimse, daha sonra da renklerle sslenmi bir ipi grd zaman, ondan korktuu bir gerektir. Bunun sebebi, o kimsenin ac veren
eyi renkli bir ip eklinde tasavvur etmek suretiyle idrk etmi olmasdr. Bu kimse, bunun gerekten bir ip olduunu anlad zaman,
vehim onun tabiatndaki kavramn aksi bir kavrama ynelir ve bylce
onun insana ac veren bir ey olduuna hkmeder. Dolaysiyle ak,
her nekadar bunu kabul etmese de, insandaki bu tabiat, yarath vehme
ve hayle tab olarak

ondan ne&et eder. Hatt iufiaa hazan, insan


ligine benzettiinden, ret^ san olan helvay ymn^MM nefret eder V
bir kimsenin, bunun, inssmm pi^i^ olduunu sylem^ loes^sMi^hal tanmsma sd3epolnm& da lUMUOr. BiuGgodett,
kuruntusunu kabul etmemekle beraber, kendisini bu hdvay yemesi

aMdte^

122

inkns/

halo

ynelmitir.

gelir.

nk

Zira burada vehim, tabi olann aksi bir kavrama


o, insan pisliini

sar vc

yumuak

bir

karm olarak

karm

anlamakta ve buna benzer bir


grd zaman, derhal onun
pislik olduuna hkmetmektedir. Hatt insanm tabiatmda bundan daha
nemli olanlar da vardr. Mesel Hintlilere ve zencilere verilen isimler,
sahiplerinin irkin grnne baland zaman, bu isimlerin insan
tabiat zerinde olumsuz bir etki yaratmas mmkndr. Bu etki hazan o kadar byk olur ki, Trklerin ve Rumlarn en gzeline dahi bu
isimlerden birisi verildii zaman, insanm tabiat derhal bundan nefret
eder. nk vehim, irkini bu isme bal olarak idrk etmitir. Bylece
v^te, lELb otan^ ^ni gerein aksi ile hkmetmi olur. Binaen^eyh
onmh
#cta bu isrm ^^^pad :mmu ato gWi

yaratkismt sS^e^i^
Mnde eri gitmeleri veya lu^Isetsk kalmalar,

mak lzmdr^ nk
ve hayllere

ce

im^^pmii W
it
vMj^te

baldr.

Bu konuda sadece akla uymak meselesine gelince, buna, ancak YAUah^n Jc^dilerine hakikati, hakikat olarak gstermi olduu ve

\mm. vn^msk

1^

ktvvet ve kudiret verdi^

ts^^

^ s^g kulMn

bu g^^^ itmnla ilgU konularda ^^be


etmek stersen, Mutezile*ninmw ^^3ik^Sli^smsmW^^^W0^^W^
gun ve gayet ak okn \h nme^ tevA ttmm kMI'. tlSfei^ksIft
ki, bunu derhal kabul edecektir. Fakat sen ona, b grn E*ar*nin mezhebi olduunu sylediin zaman, bu sefer de hemen butet

ka(&

olablirte

l^r

sen

bunu kabul etmekten vaz geecektir. Bylece, de,


E*ar*ye kar olan kt zannndan dolay, daha nce doruluunu
kabul ettii ayn gr yalanlamaktan ekinmiyecektir. nk, bu
grn ktl, daha ocukluk andan beri onun ruhunda yer
etmi bulunmaktadr. te bunun gibi, akl bir mesele E'ar'nin avam
tabakasndan birine tevcih edilip, sonra da ona, bu, Mutezile'nin grdr dendii zaman, bu kimsenin de daha nce kabul ettii halde,
ondan nefret ettiini ve onu yalanlama ynne dndn greceksin.
nefret edecek ve

Ben bunun sadece avamn yarathnda olduunu iddia etmiyorum.


Aksine, kendilerinin ilimde ileri gittiklerini ileri srenler arasnda grdklerimin ekserisi de ite bu yaratltadr. nk bunlar, taklidin
esasnda avamdan aynlmarmlar, bilkis belirli bir mezhebin taklidine,
delil taklidim de eklemilerdir. Onlar kendi grlerine gre gerei

ist^emekte, aksane, iitme ve taklid yoluyla inaniu olduklar husus138

im savunmada

yolunu aratrmakta ve bunu talep etmektedirler.


Onlar kendi inalann te'kid edecek bir eye rasladklar zaman,
gereken delili bulmaa muvaffak olduklarm ve bu grlerini zayf

drecek
ileri

hile

ey

bir

ortaya

kt zaman

da, kendilerine

srerler. Bylece, taklid ile elde edilen

Daha

sonrada, bu esasa

aykr

phe

geldiini

inanlar esas olarak kabul

phe

karlar ve
buna uygun olanlar da delil olarak kabul ederler. Halbuki hakikat
bunun zdddu*. Bu da, kesin ol^aic bir eye inanmadan nce delil
aratrlmas, sonra da bu delile uygun olana hakikat, uygun olmayana da batl i^dmui verilmesidir. Btn bunlarn menei^ alkanln
ederler.

olan hereyi

ile

kazanmasmdan
^mkkok andan itibaren btekun
det ve ahlaklam e^^On^bsta: msyam g^en yi te^
i0i$m
te
ri^Mr.
Im p^lttri ^vmiti mmm^ senin iin Mtn p:(h
ncelhk

lenerin faalledibnesi

kof^la^^

olacaktr.

Eer, "sizin bu sznz, huun ve kubuh*un gayelere uygun veya


aykr olmasna racidir. Mesel biz, aklh olan bir kimsenin hibir faydas bulunmayan bir eyi iyi grd halde, faydah olan dier bir eyi
kt olarak, karladn grrz. Mesel, helk olmasna ramak kalmf bir inam veya hayvam gren kimse, bir yudum su ile de olsa
kartacift}
ffl oUmk ^sm,
o, tmau ya^Tem f^d
de ermta inanmamakta, dnyada bu fiilinden d<^p bir ka^k da beklemmektedir. Aymsi ba atemc bu iyilii insanlann gzt^te ^sak
olarak yaptmdan, (Otodan h^angi bir vgy de beltets sz
konusu deildir. Burada her trl art dnce ve gayelerin yokluu

HaUi

frzedildii halde, yine de iyi grlen kurtarma yn, kt grlen

ihmal yani kurtarmama ynne tercih edilmi olmaktadr,

Kh kuvvetiyle kfr kelimesini sylem^ mmsai bir kim^^


dnfilMfk^
bu hususta ona

gayeye s^km
izin verdii hald^ ^disinin,

gtto^^t

M,

Ms

kuvvetine katp

sabreni^ SuretQ^ bu Iselmey t^tS^ etmemesinin iyi karlanmas


da-mUmk&dr. Bunun ^M, ^riata inanmayan bir kimsede kl kuvvetiyle ahdini bozmaa zorland zaman, onun bu ahdi bozmasnda
bir zarar yoktur. nk, bu ahde sadk kalmasnda onun helki vardr. nk ahde sadk kalmak ve onu bozmaktan imtina etmek iyi

karlanan

sizin zikrettiiniz

olmaktadr"

denirse,

Yukarda

mee
124

te

huun (iyi) ve kubuh (kt)'un


mnalardan baka bir mnas olduu ortaya knu

bir husustur.

bylece

buna cevap olarak

biz deriz ki:

vakf olmakta, bu problemi halletkfi gelen hususlar vardr. eriata inanmayan bir kimsenin, g
zikredilen hatalara

uruma den! Icurturmayu kurtarmamaya tercihi meselesine gein^^


bu insann yaratlnda bulunan hassasiyet ve nceliin bir gerei olarak, byle bir skntnn defedilmesidir. Bu yaratln insandan ayrlmas, imknszdr. nk insan, nce kendi nefsini bu belnn iindeymi gibi tasavvur etmekte, sonra da bakasn, imtina etmekle beraber,
kendisinin iinde bulunduu bu beldan kurtarmaa kadir olarak farzetmektedir. Bylece, kendi nefsinde edindii tecrbeye dayanarak, bu

'

imtinann ktlne hkmeder. Daha sonra ayn duruma dnerek,

olmaa ramak kalan bir kimsenin durumunda farzeder.


Bunun tabi bir sonucu olarak, helk olmaa ramak kalan bir kimsenin kendisi hakknda dnecei eyden, kendi yaratl nefret eder.
kendisini, helk

kendisini o kimseyi

JmfWm

kurtarmaa

sevkeder. Byle bir

kt gnnesi beklenme. Fakat

durumu

m% imm W

bir

ruha ve

^cdmayan bir inama aym duromla km-m&rham^ ^te^rimm


mam^ mum tem ^t grm^if^ la5Bvw ^xmm3i. nk
nsamn byle bir duygudan yoksun olmas mmkn ^Sr. tnstuun
t^yle bir duygudan yoksun olabilecei farzedilse 4aH, ged# k^ka
bir mesele

daha kalr

kar duyulan

ki,

bu da

gzel

ahlakn vlmesi ve gzel ^Mto

g bir durumu hibir kimsenin bilmedii bir an iin farzedilse dahi, bunun daha sonra insanlar
tarafndan bilinmesi mmkndr. Keza bu durumun, bilinmesi im-

knsz olan

sevgidir. Binaenaleyh, byle

bir yerde

hasl

olduu

sinde bir tercih meselesi ortaya

farzedildii

zaman

da,

insann

nef-

km ve salam olan bir kimsenin has-

tahk veya delilikten nefret etme temaylne benzer, bir temayl meydana gelmi olacaktr. nk insan, vgy daima buna benzer bir
fiile bah olarak grmtr. Binaenaleyh insan, her nekadar akliyle
vgnn bulunmadm bilse de, yaratlnn gerei olarak vgye ve

om ba^ (banlara temayl gstermekten kendisini alamaz. Bunun gibi,

M imMk w^ 4^k l^Un@ tml bulundumu g^byle


skmfamn bn&mad^
ms #};^mdan, her nekadar akh
Ud dhi ^ime e &mm y^at^ ak^biaa w hmm Mfk
insan,

mkltt^m

bir

ile

eyden

nefret

belirli bir yerde

ed^.

Kjszft

itmsm

mym% ak olduu bir lmmj^i

grp, onunla beraber orada uzun

mMdet yaad za-

man, kendisinin o yer ve orada bulunan duvarlar ile dier yerler arasnda birtakm farklarn bulunduunu hisseder. te bundan dolay air
bu konuda yle demektedir: "Leyl'nn lkesinden geerken, o duvar
bu duvar pyorum. Benim kalbimi o lkeyi sevmek deildir dalayan, fakat o lkede oturandr bunu yapan".

bn ar-Rum
ki,

bu onun ea

de, insanlar vatan

sevmee tevik ederek yle der-

gzel szlerinden birini tekil eder:

125

"nsanlara vatanlarn sevdiren, genlik alarnda orada geirdikleri gzel gnlerdir. Onlar vatanlarn hatrladklar zaman, orada
geirdikleri genlik alarn hatrlar ve bunun iin ona zlem duyarlar".

atok ye 2t<^^ inceledii zaman, bumm rneklinin saylamtyacak kad^


Oloimu grr. Essen meselel^ m^t gMinsan,

nlrajie aldananlann, insanlann ahlaklannda bulunan su-lardan habetllar ^E^yanlann ve bu gibi temayllerin yaradhn gerei olarak
nefse itaata raci

olduunu

bilmeyenlerin

yanllklarnn

sebebi ite bu-

Aslnda yaradl, daha ok mcerred vehme ve hayle dayanmaktadr. Bu ise yanl olup, akl hkmlere uygun deildir. Fakat nefsin
yaps, ahkanlklarn gerei olarak, vehimlere ve hayllere itaat eder
bir durumda yaratlmtr. Mesel insan, hatrlamak veya grmek
dur.

suretiyle gzel bir

nr

aznn

ve

layan

yemei

az

dama

sula-

o yemein azda inenmesini sasuyunun hasl olmas iin Yce Allah'n yaratt

suyu akar.

belirli bir

tahayyl ettii zaman, derhal

Bu

da,

bu hayl ve vehme itaat etmesidir. Zira bu kuvvet, her ne


kadar insan, oru veya dier bir sebeptea
yemek yemeyi arzu
toed^ini bilmi olsa da, tt^^H yiM^ fl^ S^ana zeUi^fli
tar. Bunun gibi, imama^ dn^ mtafebette bulunmay arzulad
gtol
pim tahayyl etmed mtofe^. Bu yfe ^un hayaline
kuvvetin,

do^

yerl^^ mmm,
Bu ^ mm^
kamlanmasna

Isi^l orgam taMk eden kuvvet caulmur.


bulunan sinirlerin gerginlemesine ve cinsel arzularn

iyice

sebep olur. Bylece, canlanan bu kuvvet, cins mnasebeti kolaylatran kaygan bir svy dkmek iin hareket etmi olur.
te btn bunlar, o anda byle bir fiilin tahakkuk etmesinin imknszl aklla bilindii halde, bu ekilde cereyan eder. nk Yce

gerei olarak bu kuvveti, akl vehmi (kurguyu) destekdesteklemese de, hayl ve vehmin hkmne itaat eder ve boyun

Allah, trelerin
lese de,

eer

bir

durumda yaratmtr.

te

belirli bir fiilin iki

ynnden

birini

dierine tercihin sebebinde hasl olan yanllm menei, bu ve benzerleridir. Btn bunlar da gayelere raddir.

Kfr kelimesini telffuz etmee (sylemeye) gelince: Eer durum


gerekten yukarda anld gibi ise, phesiz akl sahibi bir kimse,
kl tehdidi altnda bulunan bir kimsenin bu sz sarfetmesini asla
kt gremez. Aksine direnmesini kt grmesi ve bunda srar etmesini takbih etmesi mmkndr. ayet bu srar iyi karlyorsa, bu, iki
sebepten ileri gelmektedir. Bunlardan biri, onun, sabretme ve Allah'a
snmadaki sevabn daha ok olduuna, dieri de, dine tam olarak
bal kalmamn ve bunda salbet gstermenin insanlann vgsne

mazhar olacgna inanmasdr. Mesel yle cesur insanlar vardr

ki,

srf ldkten sonra,


gsterdikleri cesaretten dolay insanlarn vgsne ve sevgisine ve bukendilerini,

baa kamayacaklarn

nun verecei

lezzete nail

olmak

bildikleri halde,

iin tehlikeye atar ve kendilerinden s-

dmanlarna hcum etmekten ekinmezler. Ahdi bozmaktan


etmek te bunun gibidir. Bunun sebebi, insanlarn, genellikle

tn olan
imtina

ahitlerini,

verdii

szlerini yerine getiren kimseyi vmesi, zellikle

bu

ahieri yerine getonede insanlann saysz menfaatlar, karlar buteilati yerine getiren kimseyi asrlar boyunca hayrla
anECificite. Bu fD3iDE^ bu fiilinden dolay insanlardan herlwagi

hm(^#toU

gre onun
Mfmed^bm ^ toett^^ ^Mkndiir.
d^sM^nm sebebi, bWe bf dam^^lfs^aml olarak
}m
^ mm^ ^imm ifeiU bulun'Mmm.
^ fifc ^fce
bir

m ^hkm^^^.

duuna vehmin
de grld

gibi, lezzetli

Sfek,

M nce ^u uusalterde

bal olan, le^#


eye bah oto da- n^kndM^

(tad gzel) olan bir eye

olduu gibi, mekruh (iren) olan bir


srlarn zmlenmesi
Bu blmn

tad

aydnla

ve

kavuttlTl*

zetimizin ihtiva edebilecei bilgi ite budur. Bu-

mas hususunda bu

nun kadrini ve kymetini ancak

akl ilimlerde

uzun zaman aratrma

bulunmu olanlar bilir. Bu giriten, belirli dvalarda


szn ksa olmas ynnden istifade etmi olduk. imdi bu davalar
ve incelemelerde
grelim.

Birinci

Yike

Dava:

MMk^m bir

bu yaratma

G^fia

eyi y^tomittas

^adp

deilt.

caizidir.

%fblta.

kld

YBmk^ ssanmn da,

^^t^

4^S&
O*^ p

^SfflKBI,

zanum ela, bu,


onlar mkellef klmaz; mkellef
olmaz -\ Mutezile'den bir gurup, yaratmann ve yaratmadan soioa
Onlarn yaratma ve
teklifin Allah'a vacip olduunu ileri srmtr
teklifin Allah'a vacip olduu hakkndaki bu szlerini anlamak gerekten

mmkn

mz mnanm,

deildir. Zira biz daha nce, vacip lfzndan anladister bu dnya'da, ister teki dnya'da yni ahrette ol-

m, vacibi terkedene mutlaka bir zarar gelmesi veya bunun kartnn


muhal olnms olduunu aklamtk. Yce Allah hakkmda byle

m ts Aflah ha& w icad to^

ve fttfa

ile

mm

bi,

bir

kuUanM atf^

J^s^^^^^emdU w ^2usu4tedir. Binaenaile^ balk ve teldif asla O^ua met^


56 Zira, onlara gre bunda konann menilutlar vardr. Bak:

C,

I, s.

UU
127

yararn dnlmesi muhaldir". nk Allah^n, teklifi ve yaratmay


bsH^e^esinin muhal olmasn gerektiren bir ey yoktur. Ancak bunun,
Allah'n ilmine ve radesine aykr deceini ve bunun da muhali
gerektireceini ileri srmek mmkndr ki, bu sz dorudur. phesiz
byle bir te'vil ile, Allah'm teklifi ve yaratmay terketmemesi vacip
olur. nk, iradenin varl veya ilmin bir eye taallk ettii farzedildii zaman, irade olunan ile malmun hasl olmas zorunlu olarak
vacip olur.

J^^

"yaratma ancak yaratklarn faydas iin Allah'a vacip olup,


^jtataya raci olan bir faydadaa dda^ d^dk** d^otrse, biz deriz M:
dr.

Sebebi

bditto hkm

ise

^^cubte,

lmadtf.

Bk ^sto

(netedlc
h^^fc a^ltem^ i^^^jroc^ ^smsi^fl^
^kredSMd sM gendktss^ Bima g^e, *ymatm, yarat^lsmn ^y^

das iin vacipti!^ ^^^zdh ve vcup l^datt acaba neyi teted^


yorsmuz ? Biz vcup lfzndan ancak bu mnay anhyoruz. Bunlar
da madmdur, yoktur. Eer siz bunlardan baka bir drdnc mnay
kastediyorsanz, her eyden nce bu mnay tefsir etmeniz, aklamanz, daha sonra da bunun illetini, nedenini zikretmeniz gerekir. Bizim
yaratmada yaratklar iin bir fayda bulunduunu inkr etmememiz

mmkn olduu

konusunda da bunu inkr etmememiz


mmkndr. Fakat bakasmn faydas bulunan birey, Allah'a da bir
fayda salamyorsa, bunun Allah'a vacip olmas mmkn deildir.
yiuum byle olmamas scnszdr. Bununla beraber unu da sylememiz gerekir ki, bu sz ancak yaratma konusunda doru olup, teklif
konusm<k doru d^iMi]:^ Yine, bu szn halen var olan ymtddar
hususunda st ^j^ olduu
Aksine hu
msm
Allah'n, ymaiMm
olarak
I^ tasa, znt ve adlardan
gibi,

teklif

s^f^om

mk

Immm^ oj^ ^Ims


mntknd^^ F^t bu diny^ balen yaamakta ^n yarakkra gesa^m joto^ l# Oem^t^ ym^^m

akll okfi btn insanlar yokluu varla

yok
olmay dilemilerdir. Mesel bunlardan bazlar, "keki unutulmu ve
kimsenin hatrlamad kimselerden olsaydm", bazlar "keki hibir

lince,

57 Vacip lfzndan murat,

iki

eyden

biridir:

Bu

da,

tercih etmiler ve

ya kulun hirette Cehennem

azab grmemesi iin itaat etmesi vaciptir dendii gibi, terkinde daha sonra vki olan bir
zarar bulmas fiildir, veya susayan bir kimenin lmemesi iin derhal su imesi 'racipUr

hmm te ite lr aaau' Itten^^. 1^ da, m^mua vte^ m^^t

dffd^

mam ^^^ialu rsaisstl^


bep olur s&Safi tAv^
C.

I.. 8.

128

Ul,

gibi,

ed^Bk^. bi^sai W^^s^^ ^H^I^^ myokh^ls muhal olan bir eyin kaste^mra^. Bak: ei-^y,
iltuto

"keki feeft i&tsu Maatt p gibi olsaydm" ve bazlar da havada vpn


bir kuu gstererek "keki ben de bu ku gibi olsaydm'* demft^ir^.
te bunlar aklc olan peygamberlerin ve veliled sS^rdir ki, grld gibi, bunlarn bazlar yaratlmam olmay ve bazdan da cansz
bir madde veya bir ku olmak suretiyle teklife muhatap olmamay te-

menni etmilerdir.

Akll

olan bir kimsenin, teklifte yaratklar iin fayda

szn gerekle nasl

badatrdn

vm^r,

anlamamz hakikaten ok

g-

yok olmasdr.
Oysa teklif bizatihi klfeti gerektiren bir eydir ki, bu da elem ve skntdr. ayet bu szyle, gerekten kendisinde fayda bulunan sevab
kastediyorsa, phesiz Allah hibir teklifte bulunmakszn da kullarn
bu sevaba nail klmaa kadirdir. Eer "hakkiyle kazanlan sevap, bir
ltuf ve karlksz olarak verilen sevaptan daha lezzetli ve daha stndr" denirse, buna cevap olarak deriz ki: Yce Allah'a kar byklk taslamaa kadar ileri gidfi^ O'nun ltfuna tahamml edemiyecek
tr.

Zira fayda kelimesinin mnas, klfet (sknt)

lmax, k^tdini

yksek

gm

ve

karlksz

'in

olarak Allah'n verdii ni-

vome^pd jteeden bir abldan-Alah'a anmak, phesiz


ln^emt^^rtandan Allah'a ^maJdlt daha mVk ve dite J^kmetin lezzet
dr.

Bu

gibi vesveseleri

hatmna getirt br kimsenin, na^ akll insan-

lardan

sayldn

teklifle

karlamakszn

anlamak

mmkn

deildir! Hibir yorgunluk ve

ebed olarak Cennet'te

kalacan zanneden

muhatap olarak kabul edilmeye ve bu konuda kendisiyle


eMriee lyk olmadnda phe yoktur. Hatt, teklif-

bir kimsenin,

mnaba

bul edilse d^i, biz yine

nuyla

ilgili

olarak

baz

acaba kulun sevaba

bomm doru oinad^m a^l^i^^a^z. Bu koetfie^ mmkndr: Mesel,


olmaa hak kazand iyi bir ii yapmasna,

sorular tevcih

nail

itaat etmesine sebep olan nedir?

Bunun

hakikatte kendi

varhmdan,

salamhndan ve itaat nedentem stoaaadMi baka bk sebebi im nudur? Btn

kudretinden, iradesinden, organlarnn

hazr
bunlarn acaba AUah'm fazhndan ve
lerinin

bir

dayanak noktas var

latrmamas

nimetlaindiSEl l&]@at bls

nimil

mdr? Kedn 6km% gerek afelto %^ Wlk-

iin Allah'a

byle bir dnceye sahip

smnm.

Ayrca byle bir sz syleyen ve


olan kimseye de, Yce Allah'n akl ve fikir

vermesini ve kendisiyle bir kimseyi

tartmaa

girimekten koruma-

suu derim.
129

kinci Dava:
Biz

^te,

te

kdkim,

^krle mkdlef blmasum


firkaa

taMeri ^^M&

olduunu iddk

caiz

hkite vardr; bu da onun


kelmn da bir menei, bir
noktas vardr

MmLt

ediydftts^.

ham inkr etmitir. Ehli Snnetin inanana gre,

bnyesid

^aa
kendi

teklifin

kelm olmasdr. Bu
bu da klfeti ykleyen

bir
ki,

veya mkellef klandr. Mkellef klann mtekellim olmasndan


bir art yoktur. Aynca bu kelmn taallk ettii bir yer vardr

baka

bu
da mkelleftir. Bunun art da mkellefin, bu kelm anlamasdr.
Dolayisiyle cansz Aldklar ve delilerle olan kelma hitap denmedii
gibi, teklif

de denmez. Teklif hitabn bir eidini tekil eder.

fin laallk ettii bir yer

blnan

kimsedir.

sdr. Teklifin

vardr

Bunun art

phesiz bu da, bu

ki,
ise,

sadece bu teklifin

teklif ile

ki,

Bu

tekli-

mkellef

anlalm

olmEt-

mmkn

olmas, kelmn tahakkuk etmesi iiu art deildir. nk teklif bir kelmto. Bu kelm, anlama kabiliy^ dan bir
kimseden, anlayan bir
bir kmu mst sat oluraa ve
hitap olunan kimse de ktp edilin durumunda tnlunursa, bu sze
^nUsh denir. E|er bitap olunan, Ms^
e$itf ^taa, Imm
iltimas ve hit^ olunan hitap edenden stm. stn olursa buna da dua
ve
Mr, Teklifin kendi zatmdaki gereklilik birdir. Ancak teklif

kTO^

wW

eMi w&

ile

il^ bu

isunlerin

deimesi,

nisbetin

deimesinden

ileri

gelmek-

tedir.

Yce Allah iin tekU3n c^cstams ^lil^tr:^ Teklifin mlhal


oluu, siyah

Mtm

ite

mm.

zatm U^mm
bunun takbih ediMmj^^
3Mtl ohrns batldr, tta

h&fsma ictaa ^^Mn tese^tm^ mmkn deildir.


gre gre, siyah ile beyazn itima etmesinin farzedilmesi
mmkndr. nk onlara gre teklif bir lfzdan ibarettir. Bu gr
hasmlarmzn grdr. Buna gre bir adamn ktrm olan klesine, "kalk" demesi muhal deildir. Bu gr onlarn mezhebinde daha
ak olarak ortaya kmaktadr. Biz ise, bunun nefiste kaim olan bir
iktiza, gereklilik olduuna inanyoruz. Kudreti olan bir kimsenin nefsinde, kalkma eyleminin gerekli bulunduunun kaim olmas tasavvur
olunduu ^bi, ciz bir kimse hakkmda da bunun tasavvur olumma
siyah e

^m W

58 Yce Allah

Ssmn ^^Mi

hakkmda eer

kM&mm

bu, caiz olmasayd, kendisinden, kudretlerinin

m ^I^ ^umnalan

hma tsten^ef m^^^^mS^m^^


bize ykkme*' (Bidlara Sresi, yet:

130

dnda

muhal olurdu. Halbuki Allah'tan

^mbimizl bizim takfmm


28^; a^Sty, C. I. s. 112.

fiM

MfnkS^^;

Matta kadir olana nisbetl cizin nefsinde bu gerekliliin k!m tmsm -va daha sonra da kMrm 0mna raptm
etmesi mmkndr. Burada klenin durumunu efendisi bilmedii

d^M

zatnda kaim olan bir gereklilik olur. Bu da


her nekadar mkellef klan tarafndan bilinmese de, cizin nefsinde
kaim olduu Yce Allah tarafndan bilinen bir gerekliliktir. Hatt

iin

bu

gereklilik, klenin

efendi, klesine

verdii emri yerine getirmekten ciz olduunu

bilse

bu emrin gerekliliinin devam etmesi muhal deildir. Muhal olma


ynnden bunun batl oluunu ileri srmek mmkn deildir. nk
bizim szmz Yce Allah hakkndadu^ Dolayisiyle bu, Yce Allah
gayelerden mnezzeh olduu ve bu da gayelere raci olduu iin, O'bajkkack batldr. Akl s^bi ve gayelerin ekserisini tam olarak
de,

wm

kavram

'^tu kabih

olan bir insamn,

(kt)

gon^ mmkadf.

^^]}^ teab^ 1^ tetedan IMt gMlen ^m, Yto


fmdam da kt

g^es

art

Allah tara*

^mr.

Eer, "bunlar faydasz olan eylerdir. Faydasz olan eyler de abes


(bo)' tir. Abes olan eyler ise, Yce Allah hakknda muhaldir" denirse,
biz deriz ki: Bu sznzde zerinde durulmas gereken mesele vardr:
Birincisi,

dr

ki,

bizim

olduu hususundaki sznzbunu kabul etmemiz imknszdr. nk bunda, belki de


byle bir teklifin faydasz

Yce Allah'n bildii bir fayda vardr. Fayda, sadece emre


uymak ve bundan dolay sevap kazanmaktan ibaret deildir. Aksine,
kullar iin

karlmasnda ve onunla ilgili teklife inamlmasmda fayda bulunmas mmkndr* AJlah'n nce Hz. brahim'e
olunu kurban etraraim emredip, daha sonra brahim (A. S.) bu emre
uymadan nce, bunu neshettii, kaldrd, yine Eb Cehl'e, iman etmekle ^u?^p, daim sou^
tmk tfnut. taam s^sm^^^^^ ImJtm
imzan uyulmdan nce bir emria aeshedilmes, kaldtnlver^S
belirli bir

meselenin ortaya

Mn

maM ma^dMr.

1^ MAd^

AlU^ laber ve^^^kE aUoe ^

Mr

faydas bulunmayan eyin abes olmas meselesidir ki,


gerekte bu, ayn ibareyi tekrarlamaktan
bir ey deildir. Zrabiz
daha nce abes kelimesinden kastedilenin, ancak faydam buluiOnayan
ve bukelimedea
br mna kastedildii takdirde, bmnn aaialakincisU

ba^

myaca^m a^kl^m^k.
Yce Allah hakknda muhaldir" svardr. nk abes, faydaya muhta

ncs^ "abes olan eyler

znzdr

ki,

burada bir

iltibas

131

ohn Mr

kimseye

faydas bulunmayan bir fiilden ibarettir.


Binaenaleyh, byle bir faydaya muhta olmayan bir kimse iin abesle
megul oluyor demek, sadece mecaz anlamda olup, bunun gerekle
bir ilgisi yoktur. Bu ise, rzgr aalarm dallarm sallamak suretiyle
onlarla oynayor, alay ediyor, diyen bir kimsenin szne benzer.
nk rzgnn, aalarm dallarn sallamasmda bir faydas yoktur.
Kez, duvar gafildir; yani ilim ve cehaletten yoksundur diyen bir
kimsenin sz de buna benzer. nk gafil deyimi, ancak ilim ve ^hJi
kabul etme niteliine sahip olana itlak olunur. Binaenaleyh, ilim ve
cehli ikabul etme yeteneine sahip olmayana gfil denmesi ^^z olup,

bunun gerekle

nisbetle,

bir ilgisi yoktur.

te Yceiyiah'a

uraan) adnn verilmesi


hgt
lan A^^^Bi fiillerine de abes
le
ttK deliP; Herkesni kaW etmek
eylerle

zorcmIfl5|un<k

Ittte ^Ue^ verdii halde, onu msm etmekle mkel-

G^ini bildii ve

;y kmtr. Buna gt md Yce Allah pna, iman etmiyeceine iman


etmekle emretmi olmaktadr. Bunun gibi, Hz. Peygamber -Allah'n
salt ve selm ona olsun- de kendisini tasdik etmekle emrolunmu
olduu halde, Eb Cehl'in kesin olarak kendisine iman etmiyeceini
sylediine gre, sanki ona "beni tasdik etmeyeceim tasdik et!" demi
olmaktadr

ki,

phesiz bu muhaldir.

Bum u ^kiMe izah etmek mmk^^: Kesin olarak bilinmek^


a^^d. i^^rt Mit eym meydana gehr^
1m tmoM m^, 0
jilmayp, baMk eyin meydana gehn^A m&Gtoi ohnas ynnden
bato b muhal ^toa, kmdi zatmda muhal ohna gibidir. Mesel,
iman etmeyen kfirlerin, iman etmekle emrolunmam olduklann ileri
sren bir kimse, phesiz eriat inkr etmi olur. Yce Allah, iman etmeyeceklerini bilmekle beraber, onlarn man etmelerinin tasavvur olunduunu syleyen kimse de akl inkr etmi olur. Bylece her frka, emri,
uyulmas mmkn olmayacak bir ekilde tasavvur etmek zorunluluunda kalmtr. Bir kimsenin kfir hakknda bunun mukadder olduunu ileri srmesi de, bu hususta bir fayda salamaz. Zira kfirin bunu
yapmaa kudreti vard. Bizim inancmuza gre ise, fiilden nce bir kudret yoktur. Binaenaleyh, kfirlerin, ancak kendilerinden sadr olan
kfr ve ktl ileme kudretleri v^fc^
^^a, ontaa ba^
ka bir kudretli yoktur. Miitezile*ye gre^ kudretin vath^ imknz
iti

Mfi W^

Mmm

S9 Birmc

132

delfl

dkredflmemitir.

makdrOWT0HrnJ'tt ^k JK^ ipi kfi


t^m
kudr^n de if^ ve bemsMl gibi

deildir; fakat kudret,


deildir. Bilkis

pf^

Yce Allah'n ilminin cehle inklp etmemesidir. Kudretten murat, bizzat kendisi olmayp, ancak fiilin yaplmasm salamasdr. Buna gre, ilmin cehle inklp etmesine sebep
olan bir fiilin varl nasl mmkn olur? Bu da gsteriyor ki, baka
bir sebep iin muhal olan bir ey hususunda teklifin sabit olmasnda,
bu durum fiilen vaki olduuna gre, kendi zatnda muhal olanm da
buna kyas edilmesi gerekir. Zira gerek telffuzun mmkn olmas,
gerek gerekliliin ^nlmesi, gerekse iyi veya kt grlmesi ynnden* bu iki durum araasula bir fark yoktur.
vardr.

Bu artlardan

Bu

birisi de.

sorumsuz bulunan

hayvana
kadir olduunu- ve bundan dolay Allah'n onu
aca
mkfatlaiiadMam g^agknedTini iddia ^Bi^mmJ^
Ajllah*n, ktlklerden

bumm

bir

^^m^

m^ olduu

bir
^oku onlara
tehtakurusuey ktdr. te htmim Mssfh Ml^;^ Mr se^
na dahi, parmaklar lumnda mmsik veya arpmat toretiyle bk
bir

ileri

stlro^^x:

sbnt verildii zaman, Yce Allah'n, onu tekrar diriltip, kendisine

dolay sevap vermesinin vacip olduunu ileri


srmek zorunluluunda kalmtr. Bu konuyla ilgili olarak baz insanlar da, bu gibi hayvanlann ruhlannn tenash yoluyla baka bedenlere hulul ederek tekrar avdet edeceklerini ve dnyada iken karolarak, lezzet ve nimetlere hail olacaklann
latklan aclarn
ileri srmlerdir ki, bu grn samal ve basitlii ak olarak
meydandadr. Bu konu ile ilgili olarak biz deriz ki: Hayvanlar, erginlik
ama ermemi kk ocuklar ve deliler gibi, yaptklan ktlklerden sorumsuz olanlara elem verilmesi, azap ektijdrnes Allah'n bir
taMMfc Ifett, bu, gnlk hayatmuzda her zannet grlen ve Imseden olaylardand. Binaenaleyh ha^m^ ba dunmnn, AUah'm onl^?etetik (rilterelO m^MAndrmasm gerektlree^'
im
m^^M nmsm rad olan bir teiMr. Oy$t^Nl^tel
ektirilen

bu

eziyetten

karh

y^Mm
Mt

nk Allah,

asamf eder. O'nun tasarrufunun, kendi mlkn amas tasavvur olunamaz. Zulm ise, izni olmakszn bakasnn mlknde
tasarrufta bulunmaktan barettir. Bu da Yce All^ hakknda mufasE^. a&U gerek
mOJka yoktur, ptol^^fl^^^ All^*m mM^
tam Mtn ^cak
mifikOae taasm ^lae ^lm de^ilir...
60

kendi mlknde diledii gibi

im0mm W

Bak: a^hjO, C.

I, s. 112.

133

Yce Allah hakknda muhal olduu, daha nce kesin olarak ortaya kbulunmaktadr. Eer vcuba baka bir mna veriyorlarsa, bu mnann anlalmas imknszdr. ayet onlar, vcubun Allah hakkmda
muhal olmasmn, 0*nun Hakm sfatna aykr deceini ileri srerlerse, biz deriz ki: Daha nce de getii gibi, ayet hikmet lfzndan
varlklarn dzeninin ve bunlarn dzenlenmesindeki kudretin bilinmesi kastediliyorsa phesiz bunda Allah'n hakm oluu ile badamayacak bir husus yoktur. Eer hikmet lfzndan ba^, bir mna
kastediliyorsa, bize gre, daha nce zikrettiime UaMUE^ bakas

Allah'a vacip

lfzkrtkn

dmda kalan h^ s^ min^z Mrtakuj

d^dir. Bunun

ibarettir.

gerekM'.

^M^

0^ Tte Mak ^^^^ W^mm mltm-

m ^U:

did
m^jM^ ^m^
Z\ma, duvardan gafI0a, rzgardan abesin, selbed^i gibi, kesin olarak Allah'tan nefyedilmitir. Zira zulm, ancak bakasnn malnda, mlknde tasarrufta bxxlunan kimse hakknda dnlebilir. Bu ise Yce Allah hakknda tasavvur olunamaz. Yahut da bir emir altnda bulunduu halde,
fiili o emre uymayan bir kimse hakknda zulmn dnlmesi mmkndr. nsan kendi mlknde diledii gibi tasarruf etmekte serbesttir.
eriatn emrine aykr dmedii mddete, insann bu tasarruffundan
dolay zalim olmas dnlemez. Ancak onun, bu tasarrufunun eriatn emrine aykr dmesi anlamnda, zalim olmas dnlebilir. Binaenaleyh, b^k^inm mlknde tasarruf etmesi ve bakasnn emri altnda bulunmas dnlmeyen bir kimseden kesin olarak zulm selbedilmi olur. Byle bir kHis^em
sdb@^lae^^ ^knn kendi
IKiinde smtit ^ta^m^te tei
zulmt ta^itel^
artm ^klBadan Gd gehnektedr. te bu ncelii iyice kavramiu
g^kmekl^, i^^bMi
ayam kaydtma ve yanlhp
leyen dnensHndkilf l^te. Zulme bundan baka bir mnamn verilmesi VB onun baka bir ekilde tefsir edilmesi, anlalmas imknsz
olan bir husustur. Binaenaleyh, bu konuda msbet veya menfi bir fikir
yrtmek mmkn deildir.

wmm

Drdnc Dava:

Yce Allah'n kullan

iin

en

iyiyi (aslah)

yapmas, O'nun

zeri-

ne vacip deildir
Aksine Allah, istedii ekilde hareket etmekte ve diledi^ pbi hkmetmdd;e serbesttir. Mute bu gr kabul etmemi
61 Secde Sresi, yet: 46.

2 Bak:

al-Ihya,

C.

I s. 112.

lM*tn fIMne birtakm kaytlar k^iit^^


iin en yiyi (aslah) yapnmtim l^aep olduun fiti
ve 0*M,
srmlerdir. Bu grn batl oluuna, daha nce de getii gibi,
Yce Allah hakknda vcubun nefyedilmesine dellet eden delil, dellet etmektedir. Ayrca buna mahede ve varlklar da dellet etmektedir.

tir.

Qnk &k^f^

Zira bizim onlara Yce Allah'm fiillerinden, kul iin hibir faydas

bulunmadn
lar birtakm

kendilerinin de kabul etmek mecburiyetinde kalacak-

gstermemiz mmkndr. Mesel biz, bu konuyla


ilgili olarak kk ocuk farzedelim. Bunlardan birisi, daha kk
yata iken mslman olarak lmtr. kincisi, bulua erdikten sonra
deliller

mslman olmu ve bulua eren bir mslman olarak vefat etmitir.


ncs ise, kfir olarak bula ermi ve kfir olarak lmtr.
Muteze'nin adalet anlayna gre, bula eren kfir ebed olarak
Cejoennemde kalacak ve bula eren m&lmnn Cennetteki demcesi
olan kk

% wm^ mstman
Niin

olan

bu kk ocuk Allah'a

hmm erecen^ ^tnm tee@esMea

Rabbiml

Mid^

bana itmt C^Hk. Sn ise bulua erip, ibadet yapmak suretiyle bana
itaat etmedin". Bunun zerine kk ocuk Allah'a yle diyecektir:
"Ey Rabbim Sana ibadet edemememin sebebi, bulua ermeden nce
beni ldrmendir. Oysa bulua erip sana itaat edinceye kadar hayatuzatman, benim iin phesiz daha faydal olacak ve dolayisiyle de
onun derecesini kazanm olacaktm. Binaenaleyh, sen buna kadir olduun halde, niin beni ebed olarak bu dereceden mahrum ettin?"
Allah'n buna kar cevab ancak yle olacaktr: "Ben "ezel ilmimle
bildim ki, sen eer bulua erseydin. Bana isyan edecek ve itaat etmeyecektin. Dolayisiyle benim ikabm^ ve gazabma mruz kalacaktm.
te bundan dolay bu dk dereceyi, senin i^ eezalandrhnaktan
daha hayrl ve daha iyi olarak grdihn*-. Dies^ tfaftan bulua mni$
iSfkSiMimr
C^tonem.ukurundan b^to^,
d^^k^
t-:
^Mo:! Muis erdiim zaman benim kfir olacam
nsi? Beni kft^ yata ldrp, bu d^k rtbeye indirmi olsaydm, phesiz bu b^im iin ebed olarak Cenennemde kalmaktan
daha hayrl ve daha aslah idi. Beni niin yarattm? Halbuki lmek benim iin daha hayrl idi!" te Allah, kesin olarak buna verecek bir
cevap bulamayacaktr. Bilinmektedir ki, bu durum fiilen vardr.
Binaenaleyh, bundan da kesin ve ak olarak anlyoruz ki, tm kullar
!

^
m^n

iin

ey

en

0^

^tP

iyiyi (aslah)

yapmak

vacip

olmad

gibi,

asimda byle bfr

de mevcut deildir.
13S

Befncl Dava;

YVm

AUab'n, mkellef kld^ kuUan Ismdi^ne itaat eltiktm


zaman, bu itaaanndan dolay ottan sevaplandtmas ve mlMtvadp olmadm iddia ediyc^^ Mk^s/b Yce AUah,
lto&okr sevaplafidm, di^ cisatoter, (terse yok eder ve
haretmez. Btn kfirleri afTetmes ve btn mu'niinleri de cezalandrmas, O'nun iin bir ey ifade etmez. Bu, O'nun nefsinde imknsz

kn^m^m

olmad

sfatlanndan herhangi bir sfata da aykn dmez.


nk teklif, Allah'n, kendi kullar ve mlkleri zerinde bir tasarrufundan ibarettir. Sevap ise, karlksz ve mkfat kabilinden verilen

baka

gibi, ilh

bu anlamda sevabn vacip olmasmn


anlalmas imknszdr. Ayrca huun (iyi) ve kubuh (kt) deyimlerinin de bu konuda bir anlam yoktur. ayet bu lfzlardan, baka bir
mna kastediliyorsa, bu mnamn da anlalmas mmkn deildir.
Ancak, burada Allah'n vadinin yalan olacan ileri srmek mmkndr ki, phesiz bu da Yce Allah hakkmda muhaldir, te biz vcub'u
bir eydir. Binaenaleyh,

bu ninada ^lyor ve inkr etmiyoruz.


Eer "mkellef klamn sevap vermee
vap vermemesi kt bir

Eer

siz

kubuh

aykr olduunu

fiildir*'

kudreti

olduu

halde,

denirse biz deriz ki:

(kt) lfziyle, teklifin, mkellef

klann

gayesine

kastediyorsanz, hi phesiz mkellef klan

Allah her trl gayelerden mnezzeh ve ycedir.

uygun

teklifin mkellefin gayesine

^-

olmadn

Yce

ayet bu s^^^^

sylemek istiyorsanz,

bunuMM cd@rS. u kadar var ki, huun (iyi) ve kubuh

phesiz biz de
(kt) mk^Uefin

mtldMla
berall%

m^Mm&

mmm^ kt olan

tts,

iin

br

kabul edemeyiz.

karl

p^mms gereJoiM Bc^or^


sa|k

imlanm br an

klMdUmlUs ktlaaa t- kimsenin, bu hiz-

karlk ona

fikrini

mm hakkmda eit oldua momUi

to tMte <Arm bu ^td ve

i$in jfeabul

.mete

ve

ml^&t vermek zorunluluunda bulunduu


nk sevap veya mkfat ancak yaplan bir
Buna gre

de, kleliin

faydas ortadan
kalkm olur. Halbuki kle karlksz olarak efendisine hizmet etmek
durumundadr. nk onun klesidir. Eer bu hizmet bir bedel karoluyorsa, bu bir hizmet deildir. Onlarn acayip szlerinden
dier biri de, insanlann, Allah'n kulu olmalarndan ve onlara verdii
saysz nimetlerden dolay, Allah'a kretmelerinin zerlerine vacip
olduunu, daha sonra da bu krlerinden dolay Allah'n kendilerine
olarak

verilir.

lnda

bulunduunu ileri ^irmeleridir. Bu


pbesiz muhaldir. nk hak sahibine hakknm verilmesi, onun
sevap vermek zorunluluunda

ise

bir

karlk wmcsni gerektirmez. Eer fe^ft Mr ey


sevap
&kt iin de
her sevap iin bir kr ve

gorili

gerekir ve

bylece sonsuz olarak teselsl eder giderdi. Dolayisiyle de kul


ebed olarak birbirinin hakkiyle

bal

olarak

kalrd

@k{^,

ki,

hu da

ile

Allah

phesiz bu

Bundan daha kts, daha beteri de, onlarn, kfir olan bir
kimseyi ebed olarak cezalandrmasnn, ebed olarak CehennemMe
brakmasnn, hatt byk gnah ileyip de tvbe etmeden nce len
herkesi ebed olarak Cehennem'de brakmasmm, Yce Allah'a vacip
olduunu ileri srmeleridir. Bu ise phesiz iyiliin, nimetin, rahmetin,
ltfun, insanhm, akhn, detin, eriatn ve tm gereklerin anlamm
bilmemek ve bunlara ka^ cah kalmaktan baka bir ey deildir.
muhaldir.

Wz deriz k: det olan ve aklla da bilinen bir husus, affetme ve balamann, cezalandrma ve intikam almadan daha iyi olmas, insanlann genellikle affeden ve balayan bir
Bu konu

ile ilgili

olarak

balamay
acaba balamak

kimseyi, intikam alandan daha ok sevmesi ve vmesi,

daha

iyi

karlamas

ve gzel grmesidir. Buna gre

ve iyilikte bulunmak nasl

knanr

ye intikanun

devam etmesi nasl

iyi

kar^lamr? Sonra bu, daha ok, ilenen cinayetlerden elem ve ac duyan, yaplan ktlklerden dolay kudreti zayflayan ve gcn yitiren
kimseler hakkmdadr.

dotop^e

Yce Allah iin ise, kfr ve iman itot ve

anda ve br kdime

isyan

yaplan bk^is^^a
verten cezanm ve azabm ebed olarak devam etn^si nasl iyi ka^damr?
si

ye

bir

ile

grme) km^mda ^Mt ha dereie lotlaan


tean iin,
bilginler topluluu yerine akl hastanesi daha lyktr. Bununla beraber
biz diyoruz ki: Bir kimse, bu yolun tam ziddm takip etmi olsayd,
phesiz bu ahs daha doru bir sz sylemi ve daha nce de getii
gibi, birtakm kuruntu ve hayallerin mahsul olan iyi gr ve kt
gr kavramlarn daha iyi anlam ve daha iyi uygulam olurdu.
Burada bizim yle dememiz mmkndr: nsanm, daha nce iledii
ve telfisi gleen bir suundan ve cinayetinden dolay cezalanduilmas, ancak
iki durumun dmda kt grlebilir:

Hth$an

(iyi

cezalandrma eyleminde zorlayc bir sebebin ve gelecekle ilgili bir faydann bulunmasdr. Binaenaleyh, gelecekle ilgili bir
gaye veya faydamn kaybedilmesi endiesi varsa, cezalandrmann iyi
karlanmas mmkndr. ayet cezalandrmada gelecekle ilgili asla
byle bir fayda yoksa, srf ceza vermek iin cezalandrmak, daha ncede getii gibi, phesiz ktdr. nk bunda cezalandran kimse
Birincisi,

137

ivin bir

uini,

fayda btdutttiH^^

bu cezadan Taymm

gM^

dsmk

m ve eto

acy kaldrmak, phesiz

elemi ve
ve eziyet,
byle bir

Zm

Ur

yokto*
duymaktadr. OndEm bu

b^oti i$n de

ve gzel bir fiildir. nk elem


ancak bir fayda iin olursa, iyi ve gzel olur. Halbuki burada
fayda yoktur. Dolayisiyle gemiteki bir suun telfisi kabil

olmadna

gre,

iyi

bu suun cezalandrlmas da son derece kt ve

ir-

kindir.

demmizdir: Caninin i^e^p sutan madur


olan kimse skmtya dt
bundan dolay da kzgnl ve kini iddetlendii zaman, phesiz bu durum ona byk bir elem verecektir.
Bu kin ve kzgmbn tedavisi, giderilmesi ise, onu huzura ve rahatla
kavuturacaktr. Binaenaleyh, byle bir elem ve acya cani daha lyktr. Bu sebeple, caninin cezas byk olduu lde, kin ve kzkincisi, bizim

gnln

madura

verdii elem hafiflemi olacaktr. Dolayisiyle byle


bir elemi sadece caninin duymasn salamak daha iyidir. Her ne kadar

akln noksanhna ve kzgmln akla galip gelmesine dellet ediyorsa, da, yine de bu konunun bir izah tarzn tekil etmektedir. Gebu,

lecekte hibir kimsenin

faydas ve kan

bulunmadn

ve

madurdan

skmty kaldrmadm

Yce AUah'm ezel ilmiyle bildii bir cezamn vacip olduunu ileari smek, son derece kt ve irkindir. Bu
sz, phesiz, cezalandrmann terkedilmesi zon derece kt ve irkindir
kimsenm s^^den c^a dc^o^ur. Aslmda btn talar t^tl c^^^ pyeled t^yyl etmek suetiyle m^^m& $^t birtakurmictem gerektirdi^ jta^iku ^^ss&iMm Emrettir. ^^e^
Y&m Alkk btn tokrte m^^osMe.
biz %unda
da

km

M^t

sapkl
suretiyle,

sapkhkla karlatrmak ve bunlan birbiriyle arptrmak


onlarm hayallerinin batl olduunu meydana karmak iste-

dik.

AHmc

Dava:

eer eriat olmasayd, Yce Allah' bilmek


ve O'nun verdii nimetlere kar kretmek kullara vacip olmazd.
Mutezile bu gr kabul etmeyerek, yalnz akln bile bunu gerektireceini ileri srmtr. Biz grmz ispat etmek iin yle diyebiliriz: Akl, aratrmay ve bilgi edinmeyi ancak bunlardan doan bir
Biz iddia ediyoruz

ki,

faydadan dolay zorunlu


dalar

hakknda akhn varhmn

asla byle bir fayda

138

klmtr. Yahut
ve

ta

imdiki ve

gelecekteki fay-

yokluunun eit olduunu ve bunda

bulunmadm kabul etmekle beraber, yine de bu-

phesiz bu sznz, bilgisizliin ve cehaletin verdii bir hkm olup, akim vc gerek bilginin
sonucunda varlan bir hkm olmaz. nk akl, faydasz ve bo olan
eylerle uramay emretmez. Binaenaleyh, faydadan yoksun olan herey botur, abestir. Eer akUn bu emri bir fayda iin ise, bu fayda da
kesinlikle ya Allah'a veya kula racidir. Bu faydann her trl faydadan
mnezzeh olan Yce Allah'a raci olmas muhaldir. ayet bu fayda kula
rac ise, bu da kesin olarak, ya hemen veya daha sonra hasl olur.
Bunun derhal hasl ohnas, faydasz bir yorgunluktan baka bir ey
deildir. Daha sonra hasl olmasndan maksat ise, bir SPVablt nail

nun aklla bilinmesi zorunludur

derseniz,

ote|aiM#gC^. Binaenaleyh bu. kimse, fiilinden dolay sevap grel^i tdlmitir ? Aksine onun, bu fiiMen doj^p:^ M^^ t^l^^^

Aa^

^jto

Ut ey
yefeinjB htaetc^
mI^imM Mr
ols^k
yt[ gm yGter
teuyla
-mm^^ ve bu
RiW olduunu, O'na id^g^ MAfte
krden dolay kendisini nimetlendireceini, b fidletlerin inkr
etlii takdirde de cezalandracan dnmesi mmkndr. "Fakat
asla Allah'a yapt krden dolay cezalandrlmasnn caiz olacami

akima getirmesi

hum

mmkn

(sanal) zarardan

deildir. Binaenaleyh,

kanmak, malm

mevhum,

ister

akl konusunda mev-

(bilinen)

zarardan

kanmak

Akh olan bir kimsenin tabiat, kendimalm olsun, kesin olarak zarardan kam-

gibidir", denirse, biz deriz ki


sini, ister

maa tevik edeceini biz inkr etmiyoruz.

Binaenaleyh akl, bu tevike


icap (gereklilik) admn verilmesine mni deildir. nk stlah
(terimsel) mj^te ^nusunda mt niza yoktur. Fakat burada asl ze-

krn yaplmas veya terkedilmesinin Yce


oldua bilteeM& b^ber, sevabn ve ikabm tak-

rinde durulan mesele,

Allah

hakknda

irind^tt^tltt l^^atii&m erimesidir.

klM^

etmemenin Yce Alah hakkmda eit ohnas^ Q|ihesiz bizim dorumumuza benzenm lea insan kr ve Svgden sah^lt]^ fecpEt^^tezet
duyduu halde, nimetin inkr edihnesinden m. nyst ve taklan
hr. Binaenaleyh, iki eyin Yce Allah hakknda eit olduu ortaya kzaman, bu iki eyden birini dierine tercih etmek muhal olur. Hatt, insann aklna bunun aksinin de gelmesi mmkndr. Bu da, insann, krne karhk iki ynden cezalandrlmasmn mmkn ol-

masdr.
kulun krle megul olmas, kalbini ve dncesini
yoran, onlan trl lezzet ve ehvetlerden uzaklatran bir tasarruftf.
Oysa insan, k^disi iin bir ehvet yaratlm ve bu ehvetine uail olmak
Birincisi,

iin

4^ kendisine gereken kudret

v^lmi

br kuldur. Binaenaleyh,

klrden nmksat, belki de insann, kendi nefsinin

megul olmas, Yce Allah'n

nimetlerinden

arzulad

nimetlerle

tam olarak faydalanmas

Yce Allah iin faydasz olan eylerle bou bouna nefsini yormamasdr. Bu ihtimal burada daha ak bir ekilde grlmektedir.
ve

nsann

hkmdarm sfatlarm ahlkInnm^ oturduu y&tU ailesi ile yatp kalkt odasn ve dier btn gizli srknn aratrmak suretiyle, verdii nimetlere kar kendisine teeMsr eden Wt kimiye kyas etmesidir. Bu durumda ona yle denmesi mmkndr: "phesiz sen bu teekkrnle boynunun vurulmasn haketmi oldun. Senin bu gereksiz meraknn sebebi nedir?
IkincM^

Sen kimsin

ki,

kendi

nefsld, bir

hkmdarlarn srlarm, sfatlarn,

larn aratrmaa

cesaret edebiliyorsun

fiillerini

ve ahlk-

Niin sadece sen, sadece ken-

megul olmazsn?"

te

bunun gibi. Yce Allah' bilmek isteyen bir kimsenin de sanki O'nun btn sfatlarn,
hikmetlerini, fiillerini ve bu fiillerindeki srlarnn en ince noktalarn
dini ilgilendiren eylerle

bilmesi gerekmektedir! Btn bunlar ancak yksek bir

makama

veya

dereceye sahip olan bir kimsenin bilebilecei eylerdir. Dolaysiyle,

acaba kul kendisinin bu

makama lyk olduunu nasl

ve nereden b-

Tok^ ? Bu da istetiyor ki, onlarn bu konudaki g^^i^fim ve knamak^ saas zorunlu ohmk fairMe^e elien detl^^ sebep olduu
birtakm kuruntu ve hayllerden

Eer

ibarettir.

.^da uygua v onun gerektirdii bir bilgi olmasayd, phesiz bu durun, J^. Peygamberin g duruma dmesine
^b^oE^u.
Hz. Peygamber belirli bir mus^ ile^^l^-nsa^
"zorunlu

bilgi,

denesi
'te smdzeye h^omz"^
zmmm, mm^s^^
mimkSn olur:
bu mas^^ bakmak vaMp idl^i| bunu yapmayacagun,
kavmymn ak olmas mkl^^zdiF. ibk ak W^e Wt zorunluluu kabul etmemektedir. Ayrca
bu zorunluluun eriat yoluyla da bilinmesi imknszdr. nk eriat
ancak mucizeye bakmak suretiyle sabit olur. Dolaysiyle, eriat sabit
olmadan nce mucizeye bakmak vacip olmaz*'. Grld gibi, bu

wm ^ ^ mmnMx^

da, nbvvetin

doruluunun

asla ortaya

kmamasna

sebep olur"*'

br yerde duran br insana: "Arkanda yrtc bir hayvan


var. EOT yerinden ktmldamazsan sen ldrecek; arkana dnp bakarsan, sana doru
sylediimi &sm** diyen bir kte^Sft@^t^3^^6^ s^ Hase^j sevap olar^
Oiia: "Atkanaa tealrmadigm ioiidd^6g>geiato ^^riin abjnffl^ saMt ohn^z. Bnen4te^
ssnn
arkanm dnp balom^aeegoa^ demete
ms^pSam ^smPay^
bmzef. Bu cevap, phesiz bu alN& syleyean ahmakltma. delftlet eder ve bu tutum da
63 Biz deriz k: Bu,

^^^^

140

belirli

Du sorunun menei vueubut hak-<


bilmemektir. Halbuki 1^ M\b. vA^bufl i^f^ m-

denirse, cevap olarak biz deriz ki:

katini gerei gibi

eyin terkedilmesinin sebep olabilecei mevhum (sanal)


veya malm bir zararm defedilmesi iin, o eyin yaplmas ynnn,
terkedilmesi ynne tercih edilmesi olduunu aklamtk. Binaenaleyh,
vcubun (zorunluluun) mnas bu olduuna gre, mucip (gerektirici)
de tercih ettirenin bizzat kendisi olur ki, bu da Yce Allah'tr. Zira'
ceza, aratrmann terked ilmesine baland zaman, byle bir aratr-

nasnn,

bir

mann yapknas, terkedihnesine tercih

olunur. Binaenaleyh, Hz. Pey-

gamberin sznn mTO udu: Ararmamn vacip ve mreccah (ye)


olmas, Yce Allah'n cezay bu aratrmann yaplmas veya terkedilmesi klarndan birine balanmasdr. drk olunan ise, sadece vcubun
biy^nme^^ yn oliup, bizzat vcubun kendisi deildir. Binaenaleyh,
dei^Mk% AJre prt olan, ^zu
mdp olagmm
:

hUmms^^

yaloflmne^amiimkn olfimir. t^bm^

a.

Peygamber

^te d^r:

"Kfr

hma helk eden

mes'ut
Mf fl^^.
ltofe
ni saadet verici, dierim de helk edid kto^r. Ben sam hibir eyi
vacip klmyorum. nk vacip klma, tercihi gerektirir. Oysa tercih
ettiren sadece Yce Allah'tr. Ben ancak bunun bir zehir olduunu sana

Mr

zehir,

iman

ise

benim doru olduumu anlaman salayan yola


aryorum. Bu da sana gsterdiim musizeye bakmandr. Eer sen
bu yolu takip edersen gerei anlar ve kurtulursm. ayet bunu terkhaber veriyor ve

edersen

he#k

seni,

olursun".

Mtomtt ^

B^ br hassl^ ^[den ve

fi

tereddde
helk eder. Sen bu ilaa

maa

kadirsin.

Bunu

u kediye yedirnKk suretiyle bu gerei anla-

yaptn zaman

greceksin

ki,

lecek ve dolayisiyle benim sana sylediim szn

bu

derhal

doruluu da ak-

te Hz. Peygamberin de^ **kes^tiik!h bilmelisiniz ki, arkanzda lm ve onun ardnda da


yrtc hayvanlar var" sz buna benzer. te bu sze inanarak arkasna bakan kimse,
kanmak suretiyle de kendisini
Fakat arkasna bakmayan ve bakmamakta direnen kimse

kendisim bekleyen tehlikeyi olduu


helk olmaktan kurtaracaktr.

gibi

grecek ve bundan

de phesiz helk olacaktr... eriat lmden sonra yrtc hayvanlarm varln bildirmekte
ve akl da onun bildirdii Ivkikatin ve bu hakikatin de gdecekte tahakkuk etmesinin mUm-

ldktoM^a^MfqflBa^B.w#^
hulumnasr. Bir eyin de vacip ^orunlu)
mas^... Bak: al-hyt C. I, b. 113.

pcn^ 4a nsam zaca^ )atift


Om^uua mas,

ttU zarftfte

us^kj^

141

^ Wtaya kacaktr.

Fakat

u ilaca gelince, ite senin

iyilemen bunif. Sen feunu tecrbe ile renmee de kadirsin. Bu da ancak senin
bu ilac imen ve iyilemenle mmkndr. Gerek benim, gerekse hocam iin, bu ilacm seni helk etmesi veya iyiletirmesi arasnda bir fark
yoktur.

nk hocam

senin hayatta

kalmana muhta

olmad

gibi,

ben de muhta deilim". Bu sz zerine hasta doktora: "Bu tecrbeyi


yapmam acaba akl
veya senin szn m gerektiriyor? Bu haki-

renmedike, bu tecrbeyi yapmam imknszdr"


demek suretiyle kendisini helk ettii, lme terkeS zantan, ^phesiz doktora bundan dolay hibir zarar gelmeyecek^.
kati kesin olarak

ite Hz. Peygamberin de durumu


bidir. Zira Yce Allah ona itaatin bir

tpk bu

doktorun durumu giil vc gnah ilemenin dc bir


hastalk olduunu, imanm insana saadet, mutluluk verdiini ve kfrn
ise onu helk ettiini haber vermitir. Yine ona bildirmitir
ki. Yce
Allah, ister mutlu ister mutsuz olsunlar, btn varlklardan mstanidir, onlara asla muhta deildir. Peygamberin vazifesi, sadece
tebli
etmek, bilim yoluna irad etmek ve bununla yetinmektir. Binaenaleyh,
bu gerei kim kabul ederse, bu ancak kendi lehine, kim inlci ederse
bu da oram aleyhine olur. Bu, aka lalinen bir hakikattir.

Eer, "buna gre mesele kesinlikle


noktaya rcu etmi oluyor
ki, bu da gerek mucib'in akl olmasdr. Zira insan Peygamberin
kelmn ve davasn iittii zaman, bir cezay, bir ikab bekler. Akl ise,
onu bundan kanmaa sevkeder. Bu da ancak aratrma ile hasl
olacandan, ona bu aratnnay yapmas vacip olur" denirse, biz
deriz ki:

olmj

lan<^

Vtob^

eit tercihten ibaret olmasdr.


Gerek teeip ise, Yce Allah'tr. nk bir eyi tercih ettiren ancak
O'dur. Bu tercihi insanlara haber veren Allah*m elisidir. Mucize de,
onun verdii haberin doruluuna dellet eden bir delildir. Aratrma
veya bu mucizeye bakmak, doruyu bilmee bir sebep olduu gibi,
fffl ie

aratrmann ve verilen haberin mnasnn anlalmasn salayan bir aletth-. Yaradl, aklla kanlmas gereken ey bilindikten
sonra, ondan kanlmasn tevik eden nemli bir unsurdur. Binamakl

da,

aleyh, byle bir tercihin var olabihnesi iin, verilecei bildirilen

nn

kendisine

aykn

ve vadedilen sevaJbm da uygun olduu bir yarattbulunmas zorunludur. Fakat bu yaradh, mahzuru, kanl^^;
gerdcen eyi tam olarak anlamadka, bunun bir zan ve^
bir

ln
142

mmm Mv^mv iy^ Mn^^^ buna ieY& mmm,

In^nR

anhmas

ise,

ancak akl

ile

mumkun

olur.

O^

Sunu
akl kendiliinden bu

anlamayp, aksine bunu Peygamberden iitmek suretiyle anlar.


Peygamber de bir iin yaplmasm, terkedilmesine kendiliinden tercih
ettiremez. Aksine, gerek tercih ettirici ancak Yce Allah olup. Peygamber sadece bir haberci durumundadr. Peygamberin doruluu

tercihi

kmayp, ancak bir mucize ile ortaya kar.


Mucizenin Peygamberin doruluuna dellet etmesi, ancak ona bak-

kendiliinden meydana

makla, onu incelemekle ve bu da ancak ak

ile

mmkn

olur.

te

ucalar aklanm olmaktadr.

bylece

Lfzlarla

ilgili

hususlarda

doru olan ise, yle demektfr: 3^p,

rchan (stnlk, yelik)*da ibarettir; gerek mucip Yce Allah'tr.


Haber veren ve mahzuru, kamimas gereken eyi bildiren ise Peygamberdir. Peydamberin doruluunu bildiren abldr. Kurtulu yoluna ynelmee tevik eden ise yarathtr. te bu meselede gerein
bu ekilde anlalmas ve dolayisiyle hibir derde deva olmayan, kapal ve gizli kalan hususlar aydmha karmayan bu gibi, mtat,

aUlnu

szlere

nem verilmemesi

gerekir.

Ye^od Dava:
j^^berlerin gdifcteteesim m^plm jtoM

vacip

mesi vaciptir. 'SMm. ^o^^m, bu grni^ mMemLoe^^m^^iffs^&mm

duunu ileri srmlerdir.


snn delili udur:

Peygamberimin

gfMMiAi^y^ i^ i&im'

Yce Allah'n mtekellim (konuur) ve kadir


birtakm
ddlet ed^ de^ler Muaduuna g^^
veya

bu^M

Nefs'nin

var]}^

derilmesinin

^^tmak

beaj^

(gl)

olduuna

sesleri,

rakamlar

mt^^

40

MMm-l

1^ etmekten aciz deildir. P^pmberOTn

cakolduum

ke^ d^iOier vardr. I^tadan acal^

hkm

gereince. Yce Allal'm mtmda, ahiret^ fE^ali ve


zararh olam bildiren bir haberin kam olmasm kasdetmekteyiz. te
Peygamberin grevi, bu haberi tebli etmek ve bu suretle de Allah'n
detin

emrine dellet etmek ve insanlara bunu bildirmektir. Bunun iin Peygamberden, kendi rislel davasiyle yakndan ilgili olaanst bir fii-

4 Bak:

al-lky, C.

s.

113.

143

sadr olmas mmkndr. Btn bunlardan hibiri Allah'n zat


iin muhal deildir. nk bunlar Kelm- Nefs'yc, Kelm'a dellet
eden eyin icadna, yaratlmasna ve Peygamberin risaletini dorulayan
eye raci olan hususlardr. ayet iyi ve kt grme ynnden bunun
muhal olduuna hkmedilirse, Yce Allah hakknda byle bir esasn

lin

(huun

ve kubuh)

varln asla

kabul etmez ve bunu tmyle rcd ederiz. Bundan baka, srf kubuh (kt grme) esasna dayanarak, Peygamberlerin gnderilmesinin ktln iddia etmek de mmkn deildir. Mutezile kubh'a meyletmekle beraber, bunu kabih (kt) g>

rtmm^tk. Binaenaleyh, bunun ktln ve AUab'mmlI^ !IGtoxM

olmasn
lerini

idrk

burada

etm^j^srolu

d^idfe;

Oskm ha konudakf ^he^


Onlar basA^ |a

^il^-^toyek gan^btektedir.

M ^^S^

(ter^dir:
phe, onlarn yle demeleridir: "Eer Yce Allah, Hz.
Peygamberi akla uygun hususlarla ilgili olarak gndermi ise, phesiz
akl buna muhta olmadndan, Peygamberin gnderilmesi abes ve
faydasz olur ki, bu da Yce Allah hakknda muhaldir. ayet akla ayBirinci

kr

hususlarla

ilgili

olarak

tasdik ve kabul edilmesi

gndermi

ise,

imknszlam

buna gre Peygamberin

olur'*.

kinci phe. Peygamberin gnderilmesinin kesinhkle muhal olmasdr. nk Peygamberin, davasnda doru olduunu anlatabil-

mek imknszdr.
onlarla

Zira,

Yce Allah'n

aka konumak

bizzat yaratklara hitap

etmek ve

Peygamberi tasdik etmelerini,


dorulamalarn kendilerinden istedii farzedildii takdirde, ayrca
Peygamberi gndermesine ihtiya kahnayacaktr. ayet, yaratklarla
bizzat konumak suretiyle bunu kendilerinden istememi ise, bu takdirde de Peygamberin, doruluunu olaanst bir fiil e ispat etmesi
gerekecektir.

suretiyle

Oysa ola|anst

ilerin insanlan

bir fiil ile sihir,

tism ve baa se^dn Id-

ha^^ dren acayip fiilim ara^#k fark l^vra-

mk gtr, Mmmi^ ba pdf^^a m 61^|unu

im

gd^,

bmte

bilmeyen-

da olaanst fnerdir. Binaenaleyh, bu fHl^

ola^mSst
fM testo itibariyle dieriyle eit olduuna gre,
phede insrtar bu fe inanmazlar ve bu da Peygamberin tasdik edilmesi,

dorulanmas

iin

gereken bilginin hasl

olmamasna sebep

olur.

nc phe: Bir insanm bu olaanst fiili, sihir, tlsm ve aslsz birtakm hayllerden ayrrmasm bildii farzedilse de, gerekten

bu

fiilin

doruluunu

bilmesi nasl

mmkn olr?

Belki de

Yce Al-

Peygamberi tasdik etmekle


sapkbla^ d^rmeyi ve gltemay
kasdetntir. Belki de Hz. Peygamberin saadet verdiini syledii
lah,

144

g^ekte

Yce Allah bununla bizi


helk etmeyi ve Peygamberin sz ile de bm aldatmay kasde^lftr!
ank size gre, Yce Allah*m insanlar sapkla drmesi ve at^
mas muhal deildir. Zira akl bunu ne iyi, ne de kt karlar. Akln

her

saadet vericidir! Fa:kat

takbihini, ktlenmesini kabul ettirmek istendii

zaman,

bir Mutezile

mensubu ile mcadele edilmesi gereken en kuvvetli phe ite budur.


Zira bu mutezile mensubuna gre, eer aldatmak ve sapkla drmek
kt olmasayd, Peygamberin doruluu asla anlalamayacak ve onun
sapkla drc olmadnm bilinmesi imknszlanu olacakt.

1^ MMsSma.

cevap olarak biz deriz Mt Mrinci phe, zayf b^


Hz. Peygamber, genel olarak akhn tek bana bil-

phedir. nk
mesi mmkn olmayan

eyi haber vermek iin gnderilmitir.


Fakat akl bunu bildii zaman, tek bana anlam olur. nk akl,

bana

tek

bir

amellerin, szlerin, ahlk ve inanlarn faydah ve zararh

Akl birtakm

olanlarn bildiremez.

bana

ilalarn ve kimyasal maddelerin

idrk edemedii

insan bedbaht yapanla,


mutlu klan birbirinden ayramaz. Fakat akl bir eyi anlad zaman,
o eyi iitme yoluyla bilir, tasdik eder ve ondan faydalanr. Bylce de,
akl, helk eden eyden kanm ve saadet veren eye ynelmi olur.
Binaenaleyh, akln, bir hastah ve bu hastaln ilacn bilmede doksznn do1^:gi]9 s<^siQ4mky^
rulufmu birtakm halledn delletiyle bihned arasnd^^ fark yoktur.
zelliklerini tek

kinci pheise, mucizenin

sihir

gibi,

ve tahayylden ayrdedilememesi

h0^ dc^^Mt. nk akl sahibi hibir insan,


etmesine, ayn iki paraSuin lleri diolme, sopaun yitsm
ya bolmne^^ ^sm y^lmaaa% ^a^s do^m k^kcin tekrar
ImM^m tm^^km^^mi Mtttm^sam tameselesidir ki, gerek

pn^^ mm

w^ <aM^^^0t^

daha birok olaac^ hailem


etmez. zet hmk burada unu sylemek
lar gibi

slsU kabul

mokMr M, bu

eer Yce Allah'n kudretinde oknler eyin ^IbF


elde edilmesinin mmkn olduunu iddia ediyorsa, phesiz onun bu
iddias zorunlu olarak muhal olduu bilinen bir iddia olur. Veya bu

ileri

sren kimse,

dier

szyle

belirli bir fiili

de

olmadn bildii bir eyle,

sihir

etmi

olur.

bir fiilden

ayrmay

kastediyorsa,

buna gre

Peygamberi tasdik etmeyi tasavvur


Bundan sonra geride sadece Peygamberlerin ahsiyetlerinin

ve mucizelerinin teker teker incelenmesi, gsterdikleri mucizelerin sihirle elde edilmesi mmkn olan cinsten olup olmadklanmn arat-

rlmas kalmaktadr. Mucizenin doru olup

olmad

hususunda p145

dld zaman,

Peygamber, mucizeyi en byk sihirbazlarm


gzleri nnde ak olarak gsterip, onlara meydan okumadka, ve
kendilerine muarazada bulunmak ve tartmak iin gereken mddeti
vermedike veya bu sihirbazlar aciz kalmadka, mucizenin tasdik edilhcye

mesi,

doruluuna inanlmas mmkn

ayn ayr ve

deildir. imdilik mucizeleri

teker teker ele alp, incelemek niyetinde deiliz.

nfl
ise, Ytise Allah'n insmlan aldatabileceinm ve
sapkla drebileceinin tasavvur edilmesi ve dolayisiyle de pheye
dbnesidir. Bu konu ile ilgili olarak biz deriz ki: Bir insan, mucizenin Hz. Peygamberin

doruluuna nasl

man, phesiz onun kendi emniyetini de


da, onun, risletin mahiyetini,

ekilde dellet ettiini bilmesi

dellet ettiini bildii za-

saladn

bilmi olur. Bu
ve mucizenin bu risletc nc

mnasn
ile mmkn

olur.

Bunun

iin

mesel

yle dememiz mmkndr: Bir insan, bir hkmmdarn huzurunda,


onun askerlerine kar meydan okuyarak, kendisinin hkmdar tarafndan onlara gnderilmi olan bir eli bulunduunu, erzakn ve arataksiminde kendisine itaat etmelerini hkmdann emretmi
olduunu iddia ettii ve askerler de bu iddiasn ddiUe iq>at etmesini

zilerin

kendisinden istedikleri zaman,

hkmdar

er

susarsa,

ona yle

der;

Ey Yce Hkpc^l
ben iddiamda gereld^ 4oru is^m d^n
ha0Q^ pta^;^!^ yerden arka arEn^ d^a ayaa kaUap tekrar otur.

m Aask

t l^^Mto arka arka;^ defa


aya^ 1^kxp tekrar oturursa, phe^ otM Mmmstan s^M^Me,
insanlar aldatma ve sapkha drmenin bu hkmdann deti veya
Mdbnda b%te Isir eyin imknsn c^thtgu fnAteden 8t^,
bu ahsn gerekten hkmdarn elisi olduuna dair zorunlu bir ilim,
<^ss33k

zerine g^dttea

mm

hkmdar ona: "Doru syledin, gerekten


seni eli veya vekil tyin ettim" derse, phesiz bu szden onun hem
eli, hem de vekil olduu anlalm olur. Bu hkmdarn, davraniyle
kendi detine aykr hareket etmesi, onun "sen gerekten benim elimsin" demesine benzer. Bu andan itibaren de tyin kesinlemi ve
elilik veya veklet grevi balam olur. Bu elilik grevinin yalan olduu dnlemez. Ancak elinin verdii haberlerin yalan olabileceini dnmek mmkndr. Binaenaleyh, bunun gerek bir elilik olduunun bilinm^ ve tasdik edilmesi zorunludur.
bir bilgi hasl olur. Hatt

te bundan dolay,

Peygamberlerin

doruluunu bu ynden kim-

Ancak Peygamberlerin gsterdikleri mucizeleri


inkr etmiler veya bunlar by ve dolandnclk olarak vasflandu"m^lar, yahut ta konuan eaaeAea, nehyeden, tasdik eden ve Peygamse inkr etmemitir.

146

gnderen bir Rabb'in varln inkr etmilerdir. Btn bunlar


olduu gibi kabul edenler ve mucizenin Yce Allah'n bir fiili olduuna inananlar ve Allah'm, "ite bu benim elimdir, sizin mutlu veya mut-

berleri

suz

olmanzm yollarn gstermek

lar

ile

iin size

gnderdim" szn kulak-

hakknda, Allah'n, Peygamberleri ve gnderildikleri insanlar aldattna ve dolandrdna dair olan inancnz nereden
geliyor? Allah, bedbaht edenin mutlu, mutlu yapann da bedbaht ettiini bildirmitir. Bu ise, akl takbih etmediiniz, kt grmediiniz,
srece muhal deildir. Hatt, mesel Peygamberin yokluu farzedilerek, Yce Allah'n ifahen "sizin kurtuluunuz oru, naaaz ye zekttadr, helkiniz ise bunlan terketmenizdedir" dedii zaman, acaba
O'nun doru sylediini nasl anlayacaz ? Belki de Allah bizi sapkUga drmek ve helk etmek iin yalan sylemektedir. nk yalan
dinleyenler

kabih (irkin) deildir. Eer yalan bizatihi kt ise,


buna gre Yce Allah hakknda ktlk, zulm ve btn yaratklarn
helkine sebep olan herey mmteni deil demektir.
size gre bizatihi

Bu

iddiaya

kar

yle

Allah yalan sylemekten mnezzehtir. nk yalan ancak kelmda, szde olur. Oysa Yce Allah*n
kelm bir ses olmad gibi, bir harf de deildir. Bu itibarla Allah'n
kelmna yalan ve dolandrcl isnad etmek mmkn deildir. Zira
Allah'm kelm kendi nefsinde kaim olan bir mnadr. Mesel, insann
bilmi olduu her ey iin, kendi zatnda bu bilgisine uygun olan bir
haber kaim olur. Bu haberde yalann tasavvur olunmas imknszdr.
Yce Allah'n durumu da bunun gibidir. Genel olarak diyebiliriz
ki, nefsin kelmnda yalann tasavvur olunmas imknszdr. Dolaysiyle, Yce Allah onlarn sylediklerinden mnezzeh olup, sznde
doru olandr. Bu da aka gsteriyor ki, bir fiilin kesinlikle Yce
J^h'm fiili olduu, bu fiilin beerin, yaratklarn kudreti
bulunduu ve nbvvet dvasna iktiran ettii bilindii zaman, bu fiilin
doruluunu bilmek zorunlu br bilgi haline gelir. Bu husustad phe
ise, ancak phe olmaa itibariyle, bu ^iMb^^lL
olup
biz

deriz

te

dnda

Med

Otedj^^s^^Ue day^r. F^kat YOee AM^m ^llterinden olduu kesekle

mtU^4Mm sonra pheye dmek iin asla br sebep kalmaz.

Eer, "keramet
tin

caiz midir?" denirse, cevap olarak biz deriz ki:

nsanlar bu konuda ihtilaf etmilerdir, fakat gerek olan kermecaiz olmasdr''^ nk bu, bir insanm duas veya muhta olmas

caizdir. Ancak, riyadan saknmak iin ke


fmeUeri gizlemee almahdr. Kemet bir vnme vastas olmam^jdr. lham, Allah'bahettii
ff&^bit^
ham, Gkx uslnde bir delil olamaz. F^^n-

65 Ehl-i Snnete gre kermet gstermek

Mm

Mer Mi^^dra mn olurlar. I^i^^^ 0Sm3^vm n^ otaajaslar. I^f^^iM^i^


ktseU

Ketm

ibarekr,

ancak vahiy

vahiy mahsul

olduu

ohUMl. Xs
iin

zaman de^eb%. Kor^iM

deisniBz. evira.

147

n^^^ g^ii t^^sta ve nanlar


* Mt taW, Bu phesiz AUah'-

mi^nda,

Yce AUah^n
hayrette brakan bir fiille i^tf

ise,

m ^s^lmBt mvas olmayan hususlardandr. Zia, bu, mmkn olup, ba-

ka blr imknszla gtrmedii gibi, mucizenin de batl olmasna sebep


olmaz. nk kermet, ortada bir meydan okuma veya iddia bulunmadan meydana gelen olaanst bir olaydan ibarettir. Eer bu olay meydan okumak suretiyle hasl oluyorsa, biz buna mucize adm veririz ve
bu da zorunlu olarak meydan okuyanm doruluuna dellet eder.
Kermet'in, ortada bir dava konusu bulunmad zaman, bazan bir
fsk vastasiyle de gsterilmesi caizdir. nk kermet biz*atihi
kudretin iinde bulunan bir eydir. ayet "bir yalanc vastasiyle mucizenia de gsterilmesi mmkn miUlr" dsairse, biz yle deriz:

Meydan okumaa
ledin,

lancy

bal olan mucize^^

Yce Allah'n "doru sysen gerekten benim elimsin" sz gibidir. Oysa Allah'n yatasdik etmesi,

dorulamas

muhaldir.

AUah'm

kendisine "sen

benim reslmsn" dedii her kimse gerekten O'nun resul olur ve


bylece de yalanc olmaktan
olur. Binaenaleyh, bu kimsenin
yalanc olmasiyle, Allah'n "gerekten sen benim reslmsn" sz
ayarnda grlen mucizenin bir araya gelmesi muhaldir. nk bu
ahsm yatoa olmasnn mnas, ona "sen benim reslmsn" denmemi, mucizenin mnas ise, "sen benim reslmsn** denmi olmasdr. Yukaada rneini verdiinzaisId6d^gdrldi.|^biMtt^
dann da\^mn^ da kesin olar^ oem ^p benim elimsn'* s2i ir

km

SZ konusu deildir. Stt

mM

tao a, %U kc^3?ia tamamlanm olmakta-

&6 lNems&tk^ Vk. Muhammed'in nbvvetini ve onun.


Yce Allah hakknda verdii haberleri ispat etmee balayalm. phesiz Allah en iyi bilendir.

66 Peygamberler mucize gst^irler. Bfedm FeyganJyn'siab getirdii en


mucize Kur'an- Kerm'dk- Bundan baka, ay iki pa^ya ayumak ve parmalc^nildiL
su aktmak da onun mucizeleri arasmdadr. En son peygamber Hz. Muhammed'in

doruluuna
148

dair pek

ok

akli

ve nakli dellerin gsterilmesi mmkndr.

eviren.

DRDNC
Bu ktsma

KISIM

drt l>lfim vrdr:

Birinci blm,

Peygamberimiz Muhammed'in' -Allah'n sel ve

selm ona olsun- nbvvetini

ispata dairdir.

ba^ b5Ian, Hz. Peygamber vastasiyle bize tnidirilen, har, ner,


srat, mizan ve )mW azabmm Wk ^duuna ^lMr. Ba MiIb

&

giri ve iki fasl vardr.


ncii

MKnn, imamet hakkmdadr. Bu blmde ynde ara-

trma yaplmaktadr.
Drdnc blm, frkalarm hangisinin

olduunu, hangisinin vacip

vadp

olmadn aklanjgtfeja/ve tekfir konusun-

^ ii^n^to^ reken If^nm^


ile

tekfir edilmesinin

larallara iaret ettektedir.

Bu blm

de bu Mtap sona ^mektedk.

U9

BRNC

BLM

m. MUIIAMMED'N NBVVETNN

SPATI

M^m^

Bu blm, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in nbvvetini"


spata

dairdir.

M^n

Hz. Peygamberinsi^vvtijpglispat etmek if^, zellikle t

dunmumu g&memz

gerekmektedir:

frka, seviyye frkasdr. Bunlara gre Hz. Peygamber,


sadece Araplarn Peygamberi olup, bakalarnn deildir. Bu grn
batl oluu aikrdr. nk onlar Peygamberin Allah tarafndan
gnderilmi bir eli olduunu itiraf etmilerdir. Peygamberin ise yalan
sylemiyecei bilinmektedir. Bundan baka Hz. Peygamber, kendisinin
btn insanlk lemine gnderilmi bir eli olduunu ileri srmtr.
Hatt bunun iin elilerini Kisr'ya, Kayser'e ve btn yabaaa devlet
Birinci

krallanna gndermitir.

onlam

t^wm

Bu

hakikat tet
sabittir.
l>u szleri muhaldir ve #tt^^ {^kmdr.

Bhmmhyh

kinci frka, Yahudi fu-kasdr. Bunlar Hz. Peygamberin gerekten


peygamber olduunu inkr etmilerdir. Onlarn bu inkr, Peygamberle veya mucizeleriyle

gelmeyip, daha ok

ilgili

Msa

bir

aratrma

ve incelemelerinden

ileri

(A. S.)'dan sonra bir peygamberin gelmeye-

ceini zannetmelerinden ileri gelmektedh*. Bunun iin Is (A. S.)'mn da


peygamberliini inkr etpulerdu:. Bu itibarla, bizim, hss eyden aaee
onlara s (A.

nk

peygamberlik jg^ (^KIlfe


de K^'aa'a
dlt^n aplamate

S.)*nitt

onlar, belki

mmz
|^
anadan
kMdn
kM^mm tedai edihnesi

t\azx diriltilmesi,
ymMm gnnesmn sa^mmas ve
m^^zeMad Kilamakta byle bir gle uramamalar ve bunlar
kokyhMa
mmkndr. Bunun iin onlara yle denir:
lk

^m^^

67 Bak: al-Munkiz mina'd'Dall,

150

s.

24, 26,

Msr

1309.

lleri diriltmek suretiyle

Sizi,

bir

sopay

nk

onlar,

kimse

ile

suretiyle

sevkeden sebep nedir? Onlar bu soruya asla


lerdir.

ispat eden bir

doruluunu ispatlayan bir


ayrmaa, aralarmda fark olduunu sylemee

ylana evirmek

kimseyi birbirinden

dogrulugunu

balca

iki

bir

cevap veremiyecek-

phe yznden bu sapkla dm-

lerdir.

3u

phelerden

tn^m

mabsl
^|it bir

l^zatihi

hkmia ptte
mevcut olan ht hkmn b^^l^hnesine
Yce Allah haldanda muha^r.

meleridir. Zira

&m
Bu ise

birincisi,

nedh, bir

baz

Hmm

syle-'

dellet etmektedir.

Msa

'mn "gkler ve dnya durduka, benim dinime bal olarak kahmz. Ben Peygamberlerin en sonuncusuyum" dediini ileri srmd^ini kendilerioe
ikincisi,

mlhidlerin (tannszlarn)

(A. S.)

teUan etmi olmalandr.


Birinci

phenin batl oluu, neshin gerek mnasmn anlal-

masna baldr.

Nesih, kendisini yrrlkten kaldran yeni bir hitabn

gelmemesi sebebiyle, devam etmesi zorunlu bulunan sabit bir hkmn


kaldrlmasna dellet eden bir hitaptan ibarettir. Mesel bir efendinin
klesine sadece "kalk" demesi ve ona kalkma sresini sylememesi
muhal deildir. Zha o, kalkmada klenin menfaati ve faydas bulun-

duu

kalkma eylemn^ devam etmesi gerektiini bilmektedir,


fakat bunu klesine a^^^m^aktadr. Kle de kendisinin mutlak
ol^ak kaaaikMa mmolm^^ olduunu, bu kalkma^m da, efendisi
te^^ ttnasam mnredm^e kadar sre^ mmm mel; zorun^ofet^' dcane^yl^ eturabile^
K^bn^l^iOT ws
bihne^
c^ini M^^dr4 ^mn& e^y&m
^mM
\sk faydamn tej^i^apMim^ veya^^dir itf| dfSayakta kahnanm faydasmm sresini ym bu sreyi kiUUS^
leye bildirmemesinde, kle iin fayda bulunduunu kesinlikle bilmi
olmas mmkndr, te bunun iin de kleye verdii emri mutlak olarak, hibir arta balamadan vermekte ve bylece de klenin bu emre
uymasna devam etmesini salam olmaktadr. Daha sonra da, klenin bu kyam hareketindeki menfaati deitii zaman, ona oturmasn
emretmektedir. te er' hkmlerin deimesinin de bu ekilde anlalmas gerekir. Zra Hz. Peygamberin gnderilmesi, ondan nceki
bir eriatn veya hkmlerin ounluunun derhal neshedilmesin^
kaldrlmasm gerektirmes, Fs)sM bununla, kblenin deitirilmesi,
Muharrem'in helal khnmas ve benzeri gibi baz hkmlerin neshedilmes mmkndr. phesiz bu meselelerle ilgili faydalar, aclara va
srece,

M^^df

mm
Mm

m mc^

AMe

4^^^

nesM^
W]^^ine,

Mnacnaleyh
MhSt

nce

\Mfm^m bir

mm

eyi

yahut d

te-

hangi bir eliiklie dellet eden bir husus yoktur. Bundan baka, Yahudiler iin Msa (A. S.)' nn mbvvetinin ve eriatnn devam etmesi

ancak onlann Hz. dem*den Hz. Musa'ya kadar geen sre iinde bir
eriatn gelmediine inanmalariyle mmkn olur ki, bylece gerek Hz.
Nh'un, gerekse Hz. brahim'in varUklann ve eriatlanm inkr etmi

bu da, onlarla Hz. Msa'nm nbvvetini ve eriatinkr eden kimse arasnda bir farkm kalmamasna sebep olur. B-

olurlar. Tabiatiyle

tn bunlar
bir

ey

ise,

tevatren kesin olarak bilinen gerekleri inkrdan

deildir.

kinci pheye
Birincisi:

olsayd,

nk
layan

baka

sa

Eer

(A.

gelince,

bu da

iki

onlarm Ms (A.

S.)'

ynden samadr:

S.)

hakknda

syledikleri

doru

nn herhangi bir mucizeyi gsterememesi gerekirdi.


Msa (A. S.) *y
nasl ^dik ete? ^^k

bu, zorunlu bir tasdiktir. Binaenaleyh,

W )mm&yi AUah

mucizeyle

MUk etmekt^&v j^sm

d& p^^gamb^llm

yalan-

M^

bu halekeM^^
mm^&^sM
m, y^im Mtec dleteeM,
meydan okayamn don;#ta d^isl edeceini mi Mk^ ^yorkr?
Bunlardan nsisini inl^ ettikleri takdirde, bizzat Msa (A. S.)* nn eriMftea^fiaii

Wm

mhm

atoda iinde kamayacaklan birtakm glklerle karlaacaklar


ve bu da onlann boyun emelerine sebep olacaktr. Bunu kabul ettik-

Msa

(A. S.)'dan "ben peygamberlerin sonuncusu-

yum" szn nakleden

kimseyi yalanlamak zorunluluunda kalacak-

leri

takdirde de,

lardr.

kincisi: Onlar

in

-AlUrML

ntesnte

se^fc^

bu phe, ancak Peygambe^iini^tt.


^lm ona otea? peyg^ber o^mM

m ^^a^rnkm mtm mz ima^^ Ber

doru

cto^

dtm l^ F^$fpte lpdta


bu phelertn ottaya atar ve bunu dvalarma Wt
ekten

%lmdte

M olarak gste-

rirlerdi.

Zira onlar

kh kuvvetiyle

lardr. Sonra, Peygamberimiz de

slmiyeti kabul

Msa

etmee zorlanm-

(A. S.)'nn Peygamberliini

recm ve benzeri gibi hkmlerde Tevrat


ile hkmediyordu. Bu itibarla, ayet Tevrat'ta byle bir hkm bulunsayd, acaba Peygamberimiz bunu grmez miydi? Sonra, Peygamber'e itiraz etmekten kendilerini alkoyan sebep nedir? Kesin olarak
bilinmektedir ki, onlar asla byle bir eye teebbs etmemiler ve byle
tasdik ediyor ve Yahudiler iin

bir delili

ileri

srmemilerdir.

ayet

Tevrat'ta byle bir

hkm

bulun-

sayd, phesiz buna verilecek bir cevap bulunamaz ve bu da tevatren


152

i^eM^ 1^ imftnkr amt^ ^M.

MiM aM ^Mfi^ Tm^

mhmrm kvMnM

bultmd^lift Mde* iS^tan^^kM bilinmektedir. Zira onlar, kendi canlarn, mallann ve kadnlarn korumak iin btn imknlariyle Peygamberin eriatn ktlemee gayT&t%

ret ediyorlard. Binaenaleyh, onlara

ettiimize gre, Hristiyanlara


lerine

Peygamberimizin

Oiindi frka,

kar

kar

s*nn nbvvetibi

ispat

etmemiz mmkndr.

Bs^ se^m s^ olduunu ^kr^

PeygambdMsm Mtetfittd^ ^^AMl^

ler,

ispat

da ispat edeceimiz ekilde, kendi-

nbvvetini

^M^^anl^tkr.

Hz.

ona olsun- nbvvetini, mucizesini inkr etmek

^tt ve

wSm

suretiyle inkr ederler.

Peygamberimizin nbvvetini mucizeyle ispat etmenin

iki

yolu vardr:

Peygamberin, doruluunu ispatlamak iia mucizeyi halkn huzurunda gsterip, onlara meydan okumadka ve onlar da buna kar ciz kalmadka, mucizeni^ bir anlam yoktur. Hz. Peygamber', fesahatta ok
Bilinci yol, Kur'an'a

balanmaktr. Zira

biz diyoruz ki,

ph^ bu derh^ m^^a kart.


mez

airler, iirleriyle

gereken

karhk

nka hm te^
Peygambere meydan okuduklan ve

verildii zaman, aralarnda

meydana

Bil-

kendilerii

gelen tartmalar

hemen ortaya kmtr. O halde, Peygamberin onlara


Kur'an- Kermle meydan okuduunu inkr etmek imknsz olduu
ve eliikkler

Araplarn fesahattaki stn kudretlerini ve kendi dinlerini, canlarn ve mallann korumak ve mslmanlann hkm ve idaresinden
kurtulmak iin, btn gleriyle Peygamberin nbvvetini kabul etmemee gayret ettiklerini inkr etmek imknszdr. Yine onlarm, btn abalarna ramen ciz kaldklann da inkr etmek mmkn deildir. Zira, eer onlarn kudretleri kfi gelseydi, bunlar yapacaklarnda phe yoktu. nk kesinlikle bilinen bir husus, kendi nefsiiKeo
helk
kadir ote br kimsenin, phesiz bunu defetme^m
gibi,

^^m^

tea ^cak
yetini

v& ^aMlecekt. te btn

bmki imam

tamaktadr. Bcmlarm b^Ian tv^ren, bazlar da detleda

cereyan tarzlariyle bilinmektedir. Btn bunlar da kesin ve


giyi gerektiren hususlardandr. Dolayisiyle

uzatmaa lzum

mi

i&^i-

doru

bu konuda sz daha

bil-

fazla

yoktur.

te buna benzer bir yolla, Is (A. S.)'nn nbvveti de ispat edilolur. Herhangi br Hristiyamn da, bmardan birini ink^ etmesi

sa

^nk l^jte bir ey yapt takdirde, karsna Is*nm dmiBBfflantt ^toldaa


niMvvetini ispat iin lleri diriltmek
suretiyle meydan okumasn, llerin diriltilmesi diye bir eyin varveya s'mn meydan okumasna karlk verilmediini, yahut da
karlk verildii ve itirazda bulunulduu halde, bunun meydana kmaileri srlmesini inkr etmeleri mmkndr. Grld gibi
mtimkft deildir.

ln

dnn

btn bunlar, Peygamberliin esasm kabul edenlerin cevap veremeyecekleri birtakun inkrlardu*.

Eer

"Kur'an hangi ynden mucizedir" denirse, biz deriz ki:


Kur'an- Kerm'in slbunun akch, insana hayret veren nazmiyie
bir arada bulunan fesahati, Araplann gerek iirlerinde, gerekse hutbelerinde kullandklar metodladai bambkii bir metod kullanmas ve

nazmla byle bir akcln bir araya gelmesi, phesiz insanlarn kudretleri dnda kalan bir mucizedir. Burada hemen unu da
byle bir

belirtmek gerekir

akc

ki,

Araplarn baz iirlerinde ve hutbelerinde de byle

slbun bulunduuna hkmetmek mmkndr. Yim Kur'an- Kerm'in mucizel^ije inanmayan ve bunu tartma konusu yap-

m
mek

bir

isteyen

baz kinu^dn, Kur'^'te

cmkkr mmam "bm^^

birt^om b$se ve cmleleri dzmelm de msitoBdTi


fakat Mt^E^eme al^Kezs^iy^ sa^ma^BmB vs ^^m^
B'in ne
oMlAmu bilir misin? Fil'in ince bir kuyruu ve uzun Mr feortumu varj^^nde olduu gibi, bu nazmlarda genellikle bir akaUk vasf
btomamakta, aksine bunlar dk, krk ve anlamsz birtakm cmlelerden meydana gelmektedir ki, ite gerek fesahat ve belagat sahibi
insanlarn aypladklar ve alay ettikleri bu gibi dk ve ku-k cmlelerin yaplmas mmkndr.
suretiyle

^m

K'tt^'m Mbunm akclma gelince, btn Araplar bu ak<fe karsnda hayrete dmler ve onlardan hibirinin Kur'an'n
fesahatini

ktlemeye

kalkt

grlmemitir.

halde

Kur'an'

Kerm ite bu iki ynden, yani nazmla slp akchn birletirmesi


ynnden insanlar ciz brakan bir mucizedir.

Eer

Araplarn savalarla ve birtakun mcadelelerle


megul olmalar veya birtakm engellerin bulunmas, Kur'an'n meydan okumasma karlk verememelerine ve bununla gerei gibi megul
olamamalarna sebep olmutur. ayet Kur'an'la gerei gibi ilgilenebilselerdi, phesiz ona karhk vermee gleri yeterdi" denirse, ce^
olarak biz deriz ki: Onlann bu szleri sama olmaktan ileri gidOT^
Zira meydan okuyan bir kimsenin meydan okumasm, birtakm sz154

"belki de

teri

ve cmleleri

br araya

kekleri esir etmek,

ka4m ve erh^mta^a Munmafc fareliyle


hareketlerde olduu gibi. kl

getirmek suretiyle defelmdc^

ldrmek ve

Mslman Araplara kar

fil

giriilen

zoruyla defetmekten phesiz daha kolay ve daha hayrldr. Bundan


baka onlarn bu szleri, bizim esas gayemize de aykr dmemek-

meydan okumasma karlk vermek frsatm bulamamalar, ancak Yce Allah'n onlara bu frsat vermemi
olmasndan ileri gelmektedir. Binaenaleyh, yaplmasnn mmkn
olduu bilinen bir eyi yapmaa frsat bulamamak, mucizelerin en byd:. Mesel bir peygamber "doruluumu ispat etmek iin, ben
bu gn parmam hareket ettireceim; greceksiniz ki, dnyada hi
hw ki^se bemm bu hareketimi yapmaa kadir olamayacaktr" dedii
mmwii gerekten o gn, onun bu ha-eketini yapmaa b^Mr kKP kadir
fl^ydana skm
Gamzmt ^^^p^berlik dvamda

tedir.

Zira onlarn Kur'an'n

n^en, parmakkniu

^Kta^td muciHatt onlann bu atefceti yapmaa

hari^et ettim&k kudreerdil

Merin en byn tekil eder.


kudretleri olduu ve Peygamberin canlan ve mallar zemd^ bss^
ksm kaldrmaa iddetle muhta olduklan halde, bu hareketi yapmamalar ve karlk vermemeleri phesiz en byk

bir mucizedir.

B-

tn bunlar, zorunlu olarak bilinen hususlardr. te Hristiyanlara kar


Hz. Peygamberin nbvvetini ispat etmenin yolu budur. Onlar bu ak
gereklerden birini inkr

etmee kalktklar zaman,

sadece

karlarna

s (A. S.)'nn mucizeleri konusunu karmamz ve bu ekilde kendilerine gereken kaifd vermemiz kfidi:,

m ^^pMt Mvv^A

d^^tst fiillerle
Peygamberimizin gsterdii aym iri paraya
bFtakas

laMt olmasdr. NiteMffi


aynlmas, dilsizlerin konumas, parmaklar arasmdan suyun fkrmas, avucundaki ta krntlanmn Allah' tebih etmesi, az yemei
oaltmas ve benzerleri gibi birtakm doast mucizeler bu cmledendir ki, btn bunlar Hz. Peygamberin doruluunu ispatlayan delillerdir^^

"bu

olaylar, tek

Mmselj^

pmm mmm !^m^

Bu g^r^

nel^dar

l^bd

rivay^ etlklm

v^mm^ 4s^m,

edilse de,

ulam

toplam

tevatr dfreeGg|

ekiltefi

mms^ ^ms^^ma, bir

Merl^ olmala-

bu olaylar^

U^

l^ ;

i^ tl^^eten

olduundan, bp^x^ nakledili


zarar ^mmez. Mesd Hz. A^ft ->A1-

s de s^dir... Bak: al-l&dnn tl-Keb^f

s.

18,

al-Meymme basks

1309.

ss

csmed, UmranlUlE ve Hatemln cdn^tf


kesin olarak tevatim inmektedir.
]ba $l^]^ tek mb^rler
pklMe i^ei edildiklerinden, ^^^^nm
ela^atu:. Fakat bu
1^
Mr raya gelfsdd^ ec^et ve ^mMc sM^uimn
kendilerinde bulunduu kesin olarak bilinmektedir, ite bunun gibi,
miksi

olsun^

lM^

Hz. Peygamberin insanlara hayret veren mucizeleri de tek haberlerin


bir araya gelmesiyle tevatr derecesine ulamtu: ki, bunlar hakkmda
bir

mslman

asla

pheye demez.

Bu Iranuyk il^

pppt HilstifVilaTdan
*^mm
bu o^krm, ne toph, ne de a^ a^^ nei^ tarafndaki limyet edmeolarak

Mtmmto^e^edepidr^ derse, oto^ar M M^fbfe^TAMr filkeye yerletiini, orada inzivaya ekilip Hrist&m^ etmediini, onlann iine girmediini ve Hristi-

d'nin berbangi
dyanlarla

mM

yanlarn nazarnda Hz, sa'nn mucizeleri mtevtir olmakla beraber,


kendi nazarnda mtevtir

olmadm

aralarnda tevatr derecesine

ulat halkla temas etmen, onlann iine

srdn farzedelim.
imdi bu durumu inceleyip, kendilerini ondan ayran noktay aratrdklar zaman greceklerdir ki, ortada sadece ona "Hz. sa'nn mucizeleri senin iin de tevatr derecesinde olabilmesi iin, bu mucizelerin,
ileri

girmen gerekir" demekten baka are yoktur. nk, gerekte sau:


olan bir kimse hakknda haberlerin tevatr etmesinin sz konusu edlesiyecei gibi, kendisini sar gstermek isteyen kimse iin de Sf
konusu edilemez. ^ Hu^stiyanlarda
t^^M^kf ett^' zsamn,
bizim de kmdMae verec^iniz t^smp bumdan
b^

ba^

156

KNC BLM
ERATIN HKMLERNN TASDK MESELES
hkmleri tasdik etmenin vacip olduu-

B bliHj eriatn getkdii


na

^ Mct M bunlan g^ktirdi^ie dairdir. Bu blmde bir giri e

iMtalvardu**
Giri: Bilinmesi zorunlu olmayan
akl delillerle bilinenler,

yalnz er'

biUnenler olmak zere

ksma

eyler, eriat

olmakszm sadece

delillerle bilinenler

ve her ikisiyle

aynhr.

eriat olmakszm sadece akl d0liiler]0 lUnen eyler, tenin


gibi bilgilerdis olmas, hdis klan*m vcbu, kudreti, ilnn e
dir. nk btn bunlar sabit olmadka eriat sabit olamaz. Zira eriat kelm'a dayanr. Dolaysiyle nefsin kelm' sabit olmaymca, eriat da sabit olmaz. Binaenaleyh, rtbe ynnden nefsin kelmndan
nce gelen her eyin, nefsin kelmiyle ve ona istinad eden eylerle ispat
edilmesi imknszdr. Bundan baka, bize gre nefsin kelmn da eriatla ispat etmek mmkn deildir. Baz aratnclar ise, bunun mmkn olduunu ileri srmlerdir. Bunlarm iddiaiarma daha nce ia-

kmi

ret edilmitir.

Yalnz iitmek

olduu

suretiyle elde edilen bilgiye gelince,

anda, iki caizden birini tahsis eder.

hususlardandr. Bunlarn
ve ilham

ile olur.

anlalmas

bunlar, aklla bilinen

ancak Yce Allah'n vahyi

Biz har, ner, sevap, ikab ve benzerleri gibi hususlar,

vahiy gnderileni iitmek suretiyle

Her

ise,

nk

iitme hasl

biliriz.

Allah' gdr^
me meselesi, btn hareketleri ve arazlan yaratmada Yce Allah*m
teklii ve benzerleri gibi, akln kapsam iine giren ve rtbe itibariyle
Yce Allah'n Kelm'mn ispatmdan sonra olan btn konulardr.
ikisiyle -akl

eriatn getirdii
etmek

vaciptir.

bir

Eer

ve er'

hkm

deliller- bilinen hususlar,

akla uygun

ise,

onu

kesin olarak tasdik

er' deliller, gerek metinleri, gerekse senedleri

157

ynnde kesin

iseler,

bunlar

hakknda herhangi

bir ihtimal sz

ko-

nusu edilemez. ayet bunlar zann iseler, zann olarak tasdik edilmeleri gerekir. Zira dil ve kalp ile tasdik etmenin vacip olmas, dier amel-

olduu

lerde

gibi,

zann delillere istinad eden bir ameldir. Mesel

eyi veya arazlardan

biz sahabenin, herhangi bir

olduunu

ileri

birini

kulun yaratm

sren bir kimsenin szn iddetle reddettiini kesin

Onlarn bu

Yce Allah'n "her eyi


yaratan AUahUr''^^ szne dayanyordu. Halbuki bu szn umumi
olduu ve tahsis kabiliyeti bulunduu bilinmektedir. Bu szn umumiU^ ise ancak zamdir. Binaenaleyh, bu meselenin kesinUk kertmesi,
ancak daha m& akladmz akH MJimm m^mmm^mma.
ijEnikun olmutur. Biz biliyoruz ki, otlir l^ ara^umalan ystpm^m
olarak biliyoruz.

inkrlar, sadece

hmm inkr ediyorM. Q halde, oOam zanla iMk olunan humara ancak fikh meselel^^ itibar ettflderne nmmimanm g^kir.
Aksine
ma^ Imtmkm inanla ve nassla Q^ ^sdiltede ^
nce

^ibar etmileiM.

Akln imknsz grd

konularla ilgili olarak gelen nasslan


etmek zorunludur. Zira nassn akla uygun olmayan hkmleri

te'vii

^m^ kesinlikle dnlemez. Mteslh mdiselmn ostaya


k^yd^ hM^Eifiilerin elmxm 4o|ra deildir. Bunlardan doru oknihtiva

lan da kesin olmayp, te'vii edilmeleri mmkndr. Akd bir meselede


ve 0 msseksM muhal veya es^ olduu blmui|ial&' Mkto
vmnedi takdirde
delillere dayanarak, onnn ^Sk e^tm^ de

d^d^

VCip olur. Burada tasdikin vacip olmas iin, akim o eyin muhal
olduuna hkmetmesi kfi olup, caiz olduuna hkmetmeyi gerektiren
bir eyi ihtiva etmesi art deildir. Bu iki derece arasnda fark vardr.
Mesel aptal olan bir kimsenin zihninin, bir insann "bu meselenin caiz
olduunu biliyorum" sz ile, "bu meselenin muhal mi veya caiz mi
olduunu bilmiyorum" sz arasndaki fark kavrayamayacak ekilde

mmkndr. Oysa bu ikisi arasnda dalar


kadar fark vardr. nk birincisi, Yce Allah hakknda caizdir;
ikincisi ise caiz deildir. Yine birincisi, caiz olduunu bilmek, ikincisi
ise,mu3al olduunu bilmemektir. Bu her iki ksmda da tasdikin vacip
olmas caizdir. te giri bundan ibarettir.
kendisine ihanet etmesi

gibi,

Bu

har, ner, kabir azab, srat ve mizn


eriatn getirdii hkmler kargsmda akim durumunun ak-

Birinci fasl:

lanmasma

dairdir.

69 Bok: Sa*4 Sreai,

1S8

fasl,

ftyet:

18;

Zumer

Sresi, ftyet: 62.

Bu, yaratklarn tek^ dtfMimi^l, tois laiteolori


tar. Buna er' hkml^tteltet i^rfitir. Bu 'm tt yaratma de-

Hmr^

mim

yaratmadr Jtrl4^
bununla ilk yaratma arasnda bir fark yoktur. Buna iade dCiim^i,
ancak daha nceki yaratmaya nisbetendir. phesiz bir eyi ina etmeye ve ilk defa yaratmaya kadir olan, onu iade etmee, yeniden yaratmaa da kadirdir. te Yce Allah'm ''De ki, onlar ilk defa yaratan

liliyle

mmkndr. nk

diriltecektir'"''^

iade, ikinci bir

sznn mnas budur.

ayet "ne dersiniz, btn cevherler ve arazlar yok edilip, sonra


mi iade edilecektir? Yoksa cevherler braklp, sadece arazlar

a^te ttaiade ^ilSK^ktr" denirse


^lUecek ve ^nra da
ankdr. teto* 1te mmfcn eylerden bi1^ ifeiz

Bylece

UssM

t^smiin de toprak

ve

madr.

M ^Mm.

1m

amtet ayat,

renk,

iki

^cM
t

nrtaW,

arazlarn zelliklerinden olan btn hususlar zail olm te, BU t*


sanm daha sonra iade edilmesi, yeniden diriltilmesi, kendisine bu araz-

larn aynen veya benzerlerinin iade edihnesi anlamm tar. nk


bize gre, araz baki deildir. Hayat bir araz olduu gibi, her an var
olan da baka bir arazdr. nsan, cismi itibariyle insandr. nk in-

sann bir insan olmas, araz itibariyle deildir. Zira deien her araz
dieriute asrdr. Dolaysiyle bir eyin iadesi iin arazlann iadesinin
farz olmas art 4^ldir. Biz bunu ancak baz sahabelerin, arazlarn
iadesinin imknsz olduunu sylemelerinden dolay zikrettik. Zira
batlda:. Fakat, bunun batl olduunu izah etmek uzun
Myle
m^^^^mamoM buaa ihtiya yoktur. kinci
zam^B alat^te.
f&k olmas, somra da yeniden yaratlmak style

^^ ^
^
Me
bu
dsm!er&

ayet

edilmesidir.

"iadeyi, ikinci

yaratmay

birincisinden

ayran nedir? kinci

ayn olduunu sylemenizin mnas nedir?


nk, yok olamn ayns da kalmamtr ki, iade edilmesi mmkn

yaratln

birincisinin

olsun!" denirse biz deriz ki: Yce Allah, ezelde yok olann daha sonra
var atacam ve o anda yok olduunu bildii gibi, yok olann da daha
nce var olduunu bilmektedir. Yce Allah'n ihnindeki bu bilgiyi
ttoaek nknszdr. Zira Allah'm ilmi her

^i

jku^tAji

wsm

<^ce var
ts^m^
inaetal^h,
wbga tebd etaekto. ^tagtcm* pai ilk
70 Bak: aJ-MadnumC-Kebr,
71 Bak:

s.

22,

Msr

1309; tlCrnu'l-Avn,

s. 19.

Y&n Sresi, yet: 19.

159

^fa yaratmann mnas


varilini tod etmektir,

zerinden varlk gemeyen bir

ise,

lade^mn

cismin bakili takdir edildii ve mesele,

ilk

yokluua

ite %ute. Bteenaleyh,


defa yaratlanlara benzeyen

birtakm arazlann yeniden yaratlmasna baland srece, er' hkmler tasdik edilmi ve bylece de iade problemleri halledilmi ve
ikinci yaratma, ilkinden temyiz edilmi olur. at-Tahfu adl kitabmzda bu konudan uzun uzadya bahsederek, onlarn grlerini rtmek
iin,

kendilerine gre bir yeri igal etmeyen nefsin baki

nefsin ister

insann kendi

cismi, ister

bakasnn

oduunu

ve

bu

cismi olsun, bedene

dnerek onu yenMes yofteteeiLoi i^at etmee altk. Halbuki bu,


bizim inancmza uymayan bir zorlamadr. Zira ad geen kitap, onlarn
gSF^erini rtmek iin yazlm olup, hak mezhebi ispat iin yazlmmo^ivc. Zira onlara gre j^g^asu Btsan oluu,- md itibariyledir.
Onun betei y^etmekle m^ul olmas^ kendiste faE ^cte bir
g^fO^edMm
itndir. leta
mmsk letim,
l^zck
kendilerini, zeliMe nefsin baki olcUaiia inanmalarmdan son^ i$r
esm, ye^en yanettmain tasdik edilme^dtt vacip olduuna;
maya mecbur ettik. Bu iade de, tabiatiyle, nefsin bedenlerden birine
dnerek, onu ynetmesi suretiyle olacaktr. Bu blmn incelendii
anda gnl, aratrmann ruhun, nefsin, hayatn ve bunlarn hakikatlerinin ne olduuna kadar uzamasm ve bunlarm da incelenmesini
istiyor. Fakat inanla ilgili konularn, akl meselelerde bu dereceye
kadar derinlere inmeye tahamml yoktur. Dolayisiyle, eriatn getirdii hkmleri tasdik etmek iin, inanla ilgili konularda iktisada riayet etmenin gerekliinin aklamasmda imdiye cada syledikleri-

m-

miz

kfidir.

Bunun varlna er' hkmler dellet etmitir. Zira


azabndan Allah'a snmak iin, gerek Hz. Peygam-

Kabir azab:
dualarda kabir

berden -Allah'n selt ve selm onun zerine olsun-, gerekse sahabelerden -Allah onlardan

raz olsun-

mitir. Hz. Peygamberin,

iki

eitli hads ve szler rivayet edil-

kabrin nnden geerken iindekilerinin

azab grdne dair sz mehurdur. Aynca kabir azabna, Yce


Aliah'm **kt azabt Fir^avkifCm ^damlarm mrdu Onlar sab^ akam

mm mMm^

mmk!^^

Je

azabma wii

mmkndtr. Dolayisiyle bunu tasdik etmek vaciptir. Bunm sctekltn


oluu aktr. Mu-1a3ze^a twu ink^ etmesi,
fa tzlent^ sb^
yam^kt^tr: ^S|thede suretiyle grycmsz d, lIMa eese^
grmemektedir. Hatt belki de ly kurtlar paralayp yiyebilirler,

^^

72 Bak: Mu^irAi Sresi,

160

ftyet.

45-46.

fakat yine de byle bir

azab n.sahcdc etmemiz mmkn

Bu gr samadr. Zira lnn cesedini grmek, affcak ^^ir^


zahirini grmektir. Oysa gerekte azab gren, hangi ekilde olursa
olsun, kalpten veya batmdan bir czdr. Azap iin bedenin zahirinde
bir hareketin meydana gelmesi zorunlu deildir. Aksine mesel, uyuyan bir kimsenin zahir grnne bakan bir insan, onun grd ryadan dolay duyduu lezzeti veya ryasmda grd dvlme ve
benzeri gibi fiillerden dolay ektii acy mahede etmez. Dolayisiyle
uyuyan kimse uyanp, uykusunda grdklerini, ektii aclar ve duyduu lezzetleri anlatt ZMtl^ phesiz uykusunda ^la byle bir ey
grmeyen bir insan, hemen onun sylediklerini, cisminin zahirdeki
dr**.

hareketsizliine dayanarak inkr edecektir.

mMx

hmm

te

Mu'tezile'aia Igabir

Xurtlam pdigi cisme gelince,


s^^toecek sz s^decp kurdun kanunin o c^smh kab <te&ffl^^
llmes
Bina^sB^ ta^aa^ da azab f^oecek bir ^s^e Im^^Ett
iMkn<A ffi hr m. uyan, bu ay btn bedeninde ^^ina^t
azferoj

wtmmi

fihidir.

st deildir.

Mnkir

ve

Nekr

meleklerinin sorular haktr ve gerektir.

eriat bu sorularn mmkn olduunu bildirdii iin, bunlan tasdik;


etmek vaciptir. Zira bu iki melek iin art olan, sadece sorduklarm
sesli veya sessiz lye anlatmak ve lnn de bunlan sesli veya sessiz
anlamasdr. lnn bunlar anlamas art olduu gibi, anlamas in
de hayat arttr. nsan, bir eyi btn bedeniyle anlamayp, sadece
kalbinin batmndaki bi
aUar. Binaenaleyh, soruyu anlayacak
yaratmaa a^toftkndr ve bu Allah'n kudreti
ota b^te hm
^le d^esi kahyor: "Biz ly
hm
A^ua soru
v mMfl
^ma^^l^kmhh^

dn^fc

m^i^mm,

mm"

Mm seslerini iitmediimiz gibi, lnn de nkra cevap verirken seduymuyoruz". Byle bir sz, phesiz Be. Pe^mb^ r^J^'a
selt ve selnu ona olsun- Cibrl (A. S.)'i grdn, onim s^n
iittiini ve Cibril'in de Peygamberin cevabm duyduunu Me lmeyi gerektirir. Oysa bu gerei eriata inanan bir kimsenin inkr etmesi
imknszdr. nk bu, Yce Allah'n onda bu sesi duyma ve o kimseyi grme duygu ve kudretini yaratp, yannda bulunanlarda bunu ya-

sini

ratmam olmasndan baka

bir

ey

deildir. Hatt ilk vahiyler

yava

yava nazil olmaa balad zaman, devaml olarak Hz. Peygamberin


yannda bulunan Hz. ie'ye dahi bu duygu ve kudret verihnemitir.

halde bu gerei inkr etmenin tek sebebi, ilhad ve Allah'n kudretinin genihini inkrdn:. Bu gr de bu ekilde rtm oluyoruz.
Sonra bu gr kabul edildii takdirde, uykuda olan bir kimsenin gr161

>

dg ryalarn
duyduu korkun seslerin de inkr edilmesi gerekeecMr.
tecrbe ile sabit olmasa, uykuda olan bir kimsenin o
esnada

grd

ve

duyduu

eylere dair anlattklarn duyan herkesi


hemen inkr edecek ve yalanlayacaklardr. Gkleri, yeri ve bunlarn
ihtiva ettii hayret verici varlklar yaratt halde, bu kadar deersiz

eyler

karsnda Yce

Allah'n kudretinin geniliini ve sonsuzluunu


takdir etmekten ciz olan bir kimseye yazklar olsun! Sapklarn tabiatlarmn bu meseleleri tasdik etmekten nefret etmesine sebep olao,
aynen insanm da stn bir varlk ve akllar hayrette brakan bir yara-

tk olmasna ramen,

men (sperma)'den yaratlm olduunu


etmesine sefessp otomJtadff | fakat ne
ki^

pis bir

tasdik etmekten nefret

iD^^Eg^f gzle grlen ger^k]^, onlam }mm lM^ ^tm^ zr^


lamaktadr. Bu da gstmj^ it imknszh|ma j##l^tam!^aa
srf hksz olsun dfye inkr edilmesi

bir eyin,

Mizn

(terazi)'":

Bu mmkndr.

Bu da haktr.

Dolayisiyle

Bu konuda yle

do^

ig^r.

er' hkmler buna dellet etmitir.

bunu tasdik etmek de vadptir.

diyenler bulunabilir

"Ameller nasl tartlacaktr?

nk bunlar araz olup yok olmulardr. Yok

olan

ise

tartlamaz. Bun-

larn yeniden iade edilmeleri ve terazinin bnyesinde yaratlmalarnn


dnlmesi de muhaldir. Zira arazlarn iade edilmesi imknszdu".
Bundan baka, mesel insann elinin hareketi nasl halkedilecektir ?

nk bu, hareketin terazide insana itaat etmesidir. Buna gre acaba


bu hareketle beraber terazi de mi hareket edecektir ki, bu takdirde,
bu hareket terazinin hareketi olup, insamn elinin hareketi deildir.
Veya terazi hareket eftn^^'eeg^ midir? Buna gre de elin haretei,
kendisiyle hareket etmeyen bir ^isMI@
gelmi oh^ote. ftl
ise pphesiz muhaldir. Sonm %^!a^^ Im^^ e^s^
hUo,

G^azinin

tinde

de^^

W^^m
h^mMm
^^kl^X l^teketeia im^^ ve p&1xi^ alsb^

bunun ecir ve mkfati^r derecelisinde olmamas


m^ffid^.Beldsdeletonte^l2f^
hareketinin gnah, btn

bedc^ teteMl gUnatete Eat kat daha oktur.


le
ef nuhaldif**.
Biz bu sze

karhk

deriz ki: Hz.

rulduu zaman yle demitir:

Mss^ ^asm^^Mo^

kl olun

k^esi

73 Sak: ah^y, C.

162

Peygamb^*d^

"Ah^ e&e^&i

M Mteleryapta
I,

s.

114.

bv^ tlSiBSB$0 so-

^rtOacakr. Zara

lon(k^ zmm. Yce Altat^sevaplam Myukip

terazi^

:^n,

Dolayisiyle by-

derecesinde bir meyil yaratacaktr. phesiz O, dilediini

yapmaa ka-

dir olandr".

ayet "bunun faydas ve bu hesaplamann mnas nedir" denirse biz derk Wi Yoe Allah'n fiili iin
l^da tale^ edilm^^ Zira
o; ^ed^ fflBd^ &U^i 9mmxi d^Jd&. Qb\s.t is^tadaasri*

MAr. Bu hakikati delilkde ^atfoic^ bultmuyoriiz. Ik>m taiMd


faydann, kulun kendi sellerinin miktarn bizzat grmesi ve^Uetle
cezalandrldn veya Yce Allah'n ltfu ile bu cezay affettiini bilmesi olduunu dnmek mmkn deil midir? Mesel, mallan ^zerfi*
de iledii bir sutan dolay bir kimsenin vekilini cezalandrmaa veya
bu sutan beraat ettirmeye azmetmesi halinde, o kimsenin verilen cezann adil olduunu ve bu cezann affedilmesini ise, mvekkilinin bir
ltfu bulunduunu bilmesi iin, suunun ve ktlklerinin miktanm
en ak bir ekilde bilmesi kadar byk bir fayda tasavvur olunabilir
mi? Fakat sen bununla beraber, yine de Yce Allah'n fiillerinin faydasn renmekte srar edersen, bunun batl olduu d^ha nce ge-

mi

bulunmaktadr*

Sm/^: Bu 4a haks

m ona ina^nak va^tie.

wt-

mmkndr. Sutt Cdennem*in zerinde uzanan br kjprden ibal^pr^ olup, btn yaratMar hmrm. ^aesJaden geecekti*, ^tsadar
rnn zerinden geerken, Nfelel^ "durdurun onlan; zira onlar
mes'uldrler" denecektir. ayet '*bu nasl mmkn olur? Rivayete gre
t

Srt kprs kldan ince ve kltan keskindir. Binaenaleyh, Onun


zerinde yrmek nasl mmkn olur" denirse deriz ki: Eer bu sz
Yce Allah'n kudretini inkr eden bir kimseden kyorsa, szmz
ona Allah'n kudretinin geniliini ve umumiliini anlatmak konusunda olacaktr ki, bunu daha nce aklam bulunmaktayz. Eer bu
sz syleyen Allah'n kudretini kabul eden bir kimse ise, ona hemen
diyelim ki, Srt kprsnn stnde yrmek, havada yrmekten
daha hayret verici deildir. Yce Allah bunu yapmak iin geteken
kudreti yamtma gcne sahiptir. Bunuu tniUIS, Allah'n insan iin

havada yrme kudreti yaratp, onun


74 Srt'n vasfnda, onun kl kadar ince
dir.

Aksine Srt, kldan da

m
^E^

nasebet yoktur... Zira bu,

gerek ortasndftn

10 %zi

incedir.

doru

ibarett-.

mtmda

olduu konusunda

Hatt onun incelii

yolun

aa dme olana

ile

kln

I,

birbirlerine

aykr

m-

taraf-

um^M^

aom yoa sevlcBt*' dem^.

Bak: ul^MatbtMl-Kebtr; (d-Uy,

deil-

Yce Allah bu duay Ftiha Srdnds

iin

vSFr...I^te^m'^-^Bi^h0t^Js^
Wai ve gerek ortadr. Bu da kldan daha incedir.

doru

incelii arasnda bir

karldr. Doru yol ise,

te bunun

sylenenler

afas^^ kaim
..

s.

114.

163

yaratfwm ve havay

da onu boluto tutabilecek

etm^klfr. Havada bu

mmkn olduuna

daha

gre, her haliyle

Srt kprsnde de bunun


hesiz akla daha uygundur.
sabit olan

kind

Fasl:

bir kesafette halk-

mmkn

havadan

olabilmesi

p-

Buf^ iti]affkx)ml^d0U<to^tdEtmfas]lm

tom olarak aoktaaaaiidt j^tid^jg^ bunlar zikretmek^ stka etairdir. Bunun


bunlan zikretmekten vazgemeyi daha uygun
grdm. nk zet olarak sunulan itikadi konular iin gerekli olan,
bunkrm ancak sbMi olmalan iin zorunlu bulunan nemli hususlar
ihtm etmeler^r. Hatrlanmas gerekli olmayan ve hatrland zaman da gerek kendisinin, gerekse hkmlerinin bilinmemesinde bir
gnah bulunmayan meselelere gelince, bunlar incelemek sadece meselelerin hakikatlerini aratrmaktan ileri gidemez. Bu ise, inancn saflandnlmak ve arklanmak istendii bir ey hususunda elbetteki doru
deildir. Bu mesele akl, lfz ve fkh olmak zere balca meseleden

meydana

gelmektedir.

zdda

bu kudretin
eitli olan eylere taallk edip etmedii ve byle bir kudretin, kendi
mahalline aykn veya benzeri olan bir fiile taallkunun caiz olup olhususlanmn aratualmasdr.
Akl, hadis kudretin iki

taallk edip etmedii,

mad

LafzS

ise,

mssg& Bzk^ ba^t,

baarszlk ve imm

ne ot^m 1:^ d^^Mlrm huduttennm ve bunUuai


lenn verdpn aratulmasn*.

0^ dfif^^k
bu imm-

jcEn

Bili olan fi^^e^ gelince, bu al-M M*M!b^^% yzd i^ttle

mjaretmemn ve

tvbmm ne zamm

oM^Eum

MmMoto

masna bmzer. Btn


bu konuda nemli

vAxssp

Mt^mm, bunlari M-

bunlar din konusunda nemli

olan,

^tuldeildir. Mcak

berusederi gibi hususlarm

bu kitabn

birinci

ksmnda

getii

gibi,

Yce

ksmnda zikredildii gibi, Allah'n sfatlar ve hkmleri, nc ksmmda olduu gibi, Allah'n fiillerinin vacip olmayp, caiz olduuna inanlmas ve bu ksmda da zikrettiimiz gibi,
Allah'n zat, ikinci

Allah'n

elisi

doruluunun bilinmesi ve onun


inanlmas hakkkmda insann kendi nef-

olan Hz. Peygamberin

eye olduu gibi


sinden her trl pheyi uzaklatrmas
getirdii her

yok

Bunlarn
dmda kalan hususlar nemli deildir. Bu itibarla biz burada daha
nce temas ettiimiz her meseleden sadece bir meseleye temas etmek suretiyle,

164

ve

etmesidir.

bununla, benzerlerinin bilinmesini ve benzeri meselelerin inan^

ilgili

konularda nemli olanlarn

dnda

kallarnn

nedenlerinin an-

lamasn salamaa alacaz.


A3aUa bten t^le: Bu mesele, ldrlen bir insann kendi
eceliyle lp lmedii hususunda insanlarn ihtilaf etmesine benzer.
Eer bu
^fiirCihBedii fafzedilseydi, acaba onun o \^kitte
lmesi vacip olur muydu veya olmaz myd? te bu, terkedilmesi

HmMB

zararsz olan ilmin bir meselesini tekil etmektedir. Fakat biz burada
bu meselenin aklanmas yollarn gsterecek ve bununla ilgili olarak

da yle diyeceiz: Aralarnda bir balant bulunmayan iki ey, daha


sonra var olmada birbirlerine iktiran ettikleri zaman, bunlardan birisinin yokluunun takdir edilmesi, dierinin de yok olmasn gerektirmez.
Mesel, Zeyd ile Amr beraber ldkleri halde, daha sonra biz Zeyd'in
lmediini farzettiimiz zaman, bu, Amr*m lmemi veya fiilen lm
olmasm gerektirmez. Bunun gibi, mesel ay tutulduu zaman Zeyd
ld balde, daha sonra biz onun todiini farzedersek, bu, zonmlu
olarak ayn tutuln:^^^uu da farzelmmizi jsa:ektirmez. Api tu-

tutulma^m iteelmemi de, lmn Jbasd olmamasm cap ettteez.


nk bunlar arasmda br i^, Ux balat fokim.
Aralannda

ksma

bir bilgi ve

balant bulunan

eye

iki

gelince, bunlar

aynlr:

Birincisi:

Bu

ilginin

sa

ve

sol, st

ve

alt

deyimleri arasndaki

olduu gibi, birbirlerini tamamlayan bir ilgi olmasdr. te bu


iki eyden birisinin yok olduu farzediidii zaman, dierinin de ona tabi
olarak yok olmas gerekir. Zira bunlar birbirlerine sk skya bal

ilgide

olan eylerden olup, bunlardan birisinin gerekten var olmas, ancak

di^rinin varlyla

mmkn

olur.

Ududur M^krm^ byle !^wt^^r3^fl^Mxnw^kla be^


ber, bunlardan birisinin, art ve arth'da olduu gibi, rtbece dierinden nce gelmesidir. BiHndii gibi, artn yokluu artlnn da yoklu-

unu

Mesel bir kimsenin ilmini hayatta olmasna ve iradesini de ilmine bal olarak grdmze gre, bu kimsenin hayatta
olmadn farzettiimiz an, onun ilminin de yokluunu farzetmemiz
gerekecei gibi, ilminin yokluunu takdir ettiimiz anda da, iradesinin
gerektirir.

bulunmadn

verilmektedir ki, bir

eyin var olabilmesi

zorunludur. Pakat byle bir


meydana gehneyip, ancak

mtib^

onm yamnda ve

meydana

iin

te

buna art ad
bu artm bulunmas

takdir etmemiz zorunlu olacaktr.

sadece o

artm varl

ile

onunla beraber olmadyld

gelmektedir.

165

fle

loe^sdi (mdl) arasndaki

ilgidir,

y&k^, b fam'in yokluunun farzedilmesiyle, nedenli'nin de yok olmas gerekir. ayet bu nedenli'nin
baka bir nedeni daha bulunduu dnlrse, btn bu nedenlerin
nefyedilmesiyle, o nedenli*nin de nefyedilmesi icap eder. Burada belirli bir nedenin yokluunun farzediImesiyJe nedenli'nin mutlaka yok
olmas gerekmeyip, sadece o neden'in nedcnli'sinin yok olmas gerekir.
ii

Bu hususu bu ekilde akladktan

sonra, tekrar

ldrme ve lme ko-

nularna dnelim: ldrme, boynun vurulmas ve kesilmesinden ibarettir. Bu ise, boynu kla vuranm elinin hareketkrpl^ja jja^^^a,
gelen birtakm arazlara racidir. Bu arazlar, boynu vunilanm boynunun czlerinde birtakm paralanma ve aynimalann has olmasndan
domaktadr. te bu arazlara bagl^bk^z daha ik^n^ ^^ktedir
ki, bu da lmdr, ^yet hoymm "mmmm ik ^te c^ia bir

yolm^

htm^

bwm ^Fmhmm t^sJ^mihmm^^ ^mn de


farzetmek gerekme. Zira

bunl^ det cdaa. ^3sm,

mi&m^

M ^sS^sm$m Msm bmberee vmt iSkm M ^tm ihstd olup, asmda aralmaia bir ilgi veya
lante det olmad halde,

balant

yoktur. Dolayisiyle bunlar,

birbirlerine iktiran

Eer bu vurma eylemi lmn nedeni ve menei

ey gibidir.
ortada baka bir

eden

olup,

ikti-

iki

neden yoksa, bu vurma eyleminin ortadan kalkmasiyle, lm olay da


kendiliinden ortadan kalkm oiur. Fakat uras da bir gerektir ki,

lmn boynun kesilmesinden


baka, hastalk ve gizh sebepler gibi birtakm nedenleri daha vardr.
Binaenaleyh, kesme eyleminin ortadan kalktnn farzedilmesi, dier
nedenlerin de buna bal olarak ortadan kalktklannm farzedilmedij
srece, lm olayurm da ortadaa kalkt|ma ^rzediUmesini gerekUr^
nedenler ilkesini

ileri

srenlere gre,

M tem bu ekil^ a^lte^ldto sonm


di^dnlMz:

di^ br

ga^m^ ^mmk,

MM SfiMfm, heaSang bir tevelld, yani Mr eyin

doduu dmtUs&k^zi, M^^Un,

eyi yoktan
var etmenin Yce Allah'a has olduuna ve bir yaratm dier bir yaratn nedeni olamyacana inananlar iin biz deriz ki: lm, boynun vurulmasiyle beraber Yce Allah'n ihtira ettii, yoktan var ettii ve bunu kendisine tahsis ettii bir olaydr. Binaenaleyh, boynun
vurulmasmn yokluu farzedilmekle, lmn yokluu zorunlu olmaz.
Hakikat olan da budur. Bir kimse, daha nce cismin salam oluunu
bir

dtan helke sebep olabilecek herhangi bir etkinin bulunmadm


mahede etmesine dayanarak, boynun vurulmas eyleminin lmn
ve

gerek nedeni

166

olduum

inanrsa, bu kimse boynun vuruknas eylemi

yok olduu ve baka bir neden de bulunmad zurnan, btn nedenter yok olduundan, nedenli'nin de yok olmasnn zorunluluuna inanolur. Bu inan nedenlendirme ve nedenlerin yokluu bilinen ey-

lere hasredilmesi

gr kabul edildii

takdirde

doru

olur.

Binaen-

bu mesele uzun tartmalara sebep olduuna ve bu tartmalara


girenlerin ekserisi de gerei gibi bu meselenin esasn ve meneini kavrayamadna gre, bu hakikatin, bizim daha nce Yce Allah'n kud-'
retinin umumilii ve tevelid'n rtlmesi hakknda zikrettiimiz
kanmdan alnmas ve renilmesi gerekir. te bu esasa gre, ldrlen bir kimsenin, kendi eceliyle ldn sylemek lzmdr. Ecel,
Yce AUah*ja^ immm lm iin yaratt^ br vsMnm iime^tk. Bu
vkie bcamb^ boym vundmasuun veya aym tutfiwm teM
aleyh,

y^m y^t^^mL tel


Mta

bunter

ham

gre birtakm

^tamsi ^y^tf

yaklak

ira

nesnelerden 11:^9^ olup.

lans ba:^s^E^ iktran ekmesi, yaklamas det gereince tekerrr


mekte, bazdan

ise tekerrr

et-

etmemektedir.

lm doutan gel^ tabi bir sebep olaak gen ve her mizaan


tean tabiatmm kuvvet ySnMm belirli tnr rtber bulunduu^ bu
tavet k^^ hd^m brakld zaman, mMe^Mn en sram l^dar
devam ettipi Mat herhangi bir
tesirle bu kuvvetin yok edm^

veya

ifsat

ufuau

edilmesinin kendi tabatmn gereine izafetle, bir istial ol-

eri sren bir kimseye gre ecel, tabi olan

mddetten ibarettir.
Mesel bu hususta yle deulebilir: Bir duvarn, yaplnn
salamhma gre yz sene salam olarak kalmas mmkndr.
Bunun yansra, ayn duvarn kazma ile derhal yklmas da mmkndr. O halde ecel, kendi zat ve kuvvetinin gerei olarak meydana gelen
bir mddetten barettir. Buna gre, duvar kazma ile
zaman,
kendi eceliyle yklmamtr. Fakat dtan herhangi bir tesir veya mdahele bulunmad halde, bu duvar kendiliinden paralanm ve yise, buna kendi eceliyle ykdd denir. Ecel lfznm istinat ettii
esas ite budur.

ykld

klm

kinci mesele

lfz'dir ki, bu,

imann

ziyadeleip,

noksanlamas

ayn derecede kalmas hususunda insanlann ihtilaf etmesine benBu ihtilaf, bu ismin yani iman isminin mterek bir isim olduunu

veya
zer.

bilmemekten

ileri

gelmektedir. Binaenaleyh,

bu lfzn

dellet ettii

anlald

zaman, bu ihtilf da kendiliinden ortadan


kalkm olacaktr. Bu lfz mna arasnda mterektir. Zira iman
IsUzndan, bazan yakn delillere dayanan tasdik, bazan her hangi bir
isimler iyice

167

l
hn isim,
bulunduu

g^l

tmzan da

tasdcin br

lin

bir inanca verilir.

olarak, ketdisiyk b-ber

gibi,

ame-

Birina moaya bu adm verilmesinin delili, Yce Allah' delil ile


bildikten sonra, hemen len br kimsenin m'min olarak ldne hk-

metmemizdir.
Taklidi tasdik'e bu

adm

Araplarn byk bir


ksmnn, Hz. Peygamber'in -Allah'n selt ve selm ona olsunkendilerine en ufak bir iyilikte ve ltufta bulunmasnn ve onlarn da
Allah'n birliine dellet eden delillerin hibirine bakmakszn, mucize'nin ne ekilde dellet ettiinin incelenmesine ihtiya duymakszm,
sadece Peygamberin durumuna, hareket tarzlanna bakmalanmn, onu
tasdik etmek, onun dorulumaianaamkiin kendilerim son derece
kfi gelmesidir.

te

verilmesinin

Hz. Peygumfe^*

delili,

H gM D3gi^

'mw

ol'

duldarma hlOEfdib^Tdu. YceAlMa bu kwda "sen bize^^smetr^


^sp^^, yani bk ^^llk e^tm^ deiMa demesine ram^, Hz. F^^mber
tet!^ dier bir tasdikte ayfrmatmtlr.

Amel

ile

beraber olan inanca bu lfzn verilmesinin

delili ise,

Hz. Peygamberdin "bir insan zina ettii zaman, m*min olarak zina
etmez", "iman yetmi ksr

ksma

aynlu",

bunlarn rtbece en ala

yoldan ezay kaldumaktr" dOTSSdir. Bundan sonra


dnerek diyelim ki: Delile dayanan tasdik anlapundaki

^^mm^
imann

delemesi dnlemiyee^
ufidc

eer

h^d^4

noksanlamas da 4nlemez.
kaanm tam olmad|te ^^sai ob^orm, bu bk ziimanm kemlll^ \mM #p.uyorsa, bu da

^te^tadann her ikisi

M s^m. c^

I^ca bTziyadeliin, yani nefsin, kendisiyle IruMira ve gvene kavutuu


bir ziyadeliin kastedilmesi mmkndr. Zira nefis, balangta bir
dereceye kadar nazar hakikatlere

ey

nir.

Birtek

yc

nitelikleri

kar

zerine bir ok delilin

huzur duyar ve onlara gvegelmesi ise, delillerin akla-

huzur ve gvenin de artmasna sebep olur.


limleri inceleyen herkes, zorunlu bilgiyi elde etmek ve ona kar
kendi nefsini huzura ve gvene kavuturmak iin bu ilimler arasnda bir takm farklarn ve aynhklarn bulunduunu idrk eder. Bu
da, mesel iki'nin bir'den fazla, lem'n hdis olduunu ve bu hdis

klamn da
75 Bak:

168

tnr

itibariyle

olduunu

kesinlilde bilmektir.

Yst^ Sresh y^:

17.

Bundan baka, byle

bir

okluu veya a/lg umnndu konularn bireyleri a^^


snda birtakrm farklarn ve ayrlklarn bulunduunu da idrk def.
Bu gibi farklar nefsin huzur ve gvene kavumasnda imanm ashnu,
batmna bakan herkes iin mahede olunan hususlardr. Eer imann
kimse, delillerin

phesiz bu tasdikin, yani


dayanan tasdik'in de ziyadelememesi iin bir mani yoktur.

ziyadelemesi bu anlamda
delile

tefsir ediliyorsa,

tman, taldid tasdik anlanmda kabul edildii takdirde, imanm


artmas veya azalmas konusmda Bir takm farklhklant bulunduunu
inkr etmee imkn yoktur. Zira biz mahede yoluyla anlyoruz ki,
inanlarma bahlk ynnden bir Yahudinin durumu ile bir Hristiyamn veya bir Mslmanm durumlar arasnda bir takm farklar vardr. O derece ki, bunlardan hibiri yekdierinin inancna tesir edemedii gibi, kalplerinin kesin olarak baland bir eyden ayrlmasna da
her trl tehdid, korkutma eylemleri, ilm aratrma veya hayal inandrma melodlan da tesir edemez. Bir insan kendi inancna kuvvetle
bah olmasna ramen, yine de gerei kabul etmee meyyal bir yaratltadr. Bundan dolay kalbinin baland ey, kendisi iin kesin
ve ferahl salamayan bir dm gibidir. Bu dm de kuvvetli
veya zayf olmas bakunndan. eitlidir. Binaenaleyh, by. eitlilii insaf
kimsenin inMr eM's
^im% mak is^m
ve im^Uum adknm 4^uklaj halde,, ken n&J^mda bunlam l-

nmc

^mkmm

dm ata^m^i^ b^to teonarmm


y^tmm

^M^ffiM

eitliliini

man, nc mnada
ameldir- amelin

bnj^be

ve bunlaiE

ka^^^aM^!a

kullanld zaman
eitliliin

-ki

tikr

bu

tasdikle beraber

anz olacanda phe yoktur.

Fakat acaba amele devam edilmesi yznden, tasdikin bnyesinde de


olacak mdr ? DnLmesi^Deken nokta ite
bk fO^tMk
dal^ 4^iknul^^
Mut. Binaenaleyh, tel
ru olur. Zira hakikat, sylenen szn hakikat olmasdr.

Metak

Bu konuda ben derim

ki:

Nefsin taklid imana

kar duyduu

gven ve huzurun te'kidinde ve bu imann nefiste iyice yerlemesi


ve kuvvet kazanmasnda, emirlere uymaa devam etmenin byk bir
tesiri vardr. Bu gerei, ancak kendi nefsinin halleriyle yakmdan ilgilenen, emre uyduu veya uymad zamanlarda bunlar kontrol eden
ve halin de kendi batmnda eitli bulunduunu anlayan kimse bilir.
nk insan, amele devam etmesi sebebiyle kendi inanlarma kar bir
yaknlk duyar ve bununla da huzur ve gveni artar. Bundan dolay,
kendi inancna uygun olarak uzun zaman amel eden bir kimsenin,

bu ioancm deitirmek

bu konuda

kendisini

pheye drmek
169

ki^n bit
elmas^nkinden daha zor olur* B$mm w^m^ 4w hmu gjerek*
tlMktedir Z^^m y&thm kar kalbinde merhamet duygusu bulunan
bir kimse, o yetmh tsn^ okad ve durumu ile ilgilendii zaman,
merhamet duygusunun gerektirdii bu ii yapmasndan dolay, kalbindeki merhamet duygusu daha da artar ve kuvvet kazanr. Keza, bakasna kar kalbinde hrmet besleyen bir kimse, bu hrmet gereince
onu

yceltir veya elini perse, kalbindeki

bu hrmet ve tazim (ululama) duygusu daha da artm olur. te bundan dolay, amellere devam etmek suretiyle ibadet ederiz. Bu da kalbin tzimi gereince rku
ve secdeleri yapmak suretiyle olur ki, bmunla da kalplerin tzimi ziyadelemi olur. te bunlar, sz konusunda maharet sahibi olduklaruu
taslayan ve ilmi, sadece lfzlan duyduklar ekilde tertip edip, bu ko*
nuda nazar (istidlal, aratnja^ zevkinin roln idrk edemeyen kimr
selerin inkr i^m^ cdd^act gereklerdir. Bu meselenia U^kati ite
budur. Onlam ntkrn mnas lizermdeki ihtiMlan da tpk bunun gibidir.

Mutezile'ye gre

Bunun

rzk, insann malik olduu eylere mahsustu:.

Allah'm hayvanlara nzk vermekle mkellef bulunsylemek zonmMuunu ortaya atmlardr. Onlann, rzkn,

iin onlar,

madm

haram olmayan ey olduunu sylemeleri de mmkndr.


Bu takdirde onlam
ki Z^iol^ GkpE]i# g^t% sm3^
terieri boyuno rziklanduiMffi
yenilmesi

tnMe Me;^
olmak

tmtmiA

M amm aynkr. Ayrca t^^,


Mad!pf UzatM

dfck

m tt^ei^

tarifleri

m bylece de zamanlanm bou

bouna harcam oldular. Buna benzer hususlar, mhim olanla olmayan ayrmayan, geri kalan mrnn kymetini bilmeyen ve ashnda bu
konulann bir kymeti bulunmadn anlamayan bir kimsenin
alkanlklarndandr. Halbuki bu kimse, zamann ancak daha nemli
olan meseleler iin harcamaldr. Mesel, aratrclarn karatklar
birtakm meselelerin aratrlmas ve incelenmesi problemi, lfzlarn
gerekesinin ve bunlara bu isimlerin verilmesinin nedeninin aratrlmasmdan daha nemlidir. Yce Allah'dan, bizi ilgU^diren konularla
megul olmaa muvaffak klmasm dileriz.
gibi

nc mesele

Bu

kelmclarn, faskm hesaba ekilip ekihniyecei hususundaki ihtilaflar gibidir ki, phesiz bu fkh
bir aratrmadr. Mesele bu konuda sze nasl ve nereden balanmas ve
170

fkhdir.

ise,

SOnm
li

# taJm m e^Mn fetoimsesife Fakat

otok deriz

ric

ki;

olarak tasvir

Gerek olan

ede^ln^s

biz

bu konuyla

tekm ImsUm dclmesidir.


#tt

j^^

Bunu

ted-

Al;

^VM^y

anil-Munker)
ve ktlkte nehyetme (al-Emr If-Ma*ftff
meselesinde, emreden ve nehyedenin kk ve byk btn gnahlardan masum olmas art mdr? Eer art ise, phesiz bu icma'a

aykrdr. nk Peygamberlerin byk gnah ilemekten msum


olduklar ancak eriat yoluyla bilinmektedir. Kk gnahlardan msum olduklar meselesi ise ihtilafldr. Binaenaleyh, ne zaman dnyada tam bir msum bulunmutur? Eer siz "bu art deildir. Hatt,
mesel ipekli elbise giyen bir kimsenin, bunu yapmakla as olduu halde, bir kimseye zina etmekten ve iki imekten menetmesi caizdir"
derseniz biz deriz ki: Buna gre, acaba iki ien bir kimsenin kfiri

hesate ekmie, kendisini kfrden menetmee ve bundan dolay da


eno^ savamaa hakk var mdr? Eer bu soruya hayr, derlerse,
l>u sd^i^ kmm.* bozmu olurlar. Zira Mslman ordulan her za-

b&^mde toplsmn Uj^


^
mm. aEefi de tati^dar
Hz. Peygamb^ -Allah'n selt ve selm ^nm z^ine olsun- zdma-

m t s^hsbel^ W T^q% asu:lann^

mmsih'
memilerdir. ayet bu sonanuzat Vft, dMerse yine biz d^iz ki: Acaba
iki ien bir kimsenin, bakasm, inam ldrmekten menetmeye l^
var mdr veya yok mudur? Eer yoktur, derlerse biz onlara derz ki:
Buna gre, acaba bununla, ipekli elbise giydii halde ikiden meneden
ve zina ettii halde kfrden meneden kimse arasnda ne fark vardr?
Binaenaleyh byk gnah, kk gnahn stnde olduu gibi, byk
lunda,

gnahlar da kendi aralarnda eitlidirler. ayet, evet hakk vardr,


deyip bu szlerini, bir eyin stnde olan ne kendi misliyle, ne de dnu
ile menedilebilir; o ancak kendisinden stn olan bir eyle menedilebilir, dmek suretiyle tekid etmek isterlerse, hemen syleyelim ki, bu h-

kmlerinin de bir mesnedi, bir


i^Q(0nin

stnde^^

dayana

yoktur. Zira zina

Doljtyisiyle, zina ettii halde bir

fiili,

iki

kimsemn baka-

sm iyd^ menetmek ve kendisinin de ikiden imtina etmesi uzak bir


hM^ omMmn v)k rl^daMmal ^teiildir. Hatt kendisi iM
kmt i^te ms^amd ve onlara yle demesi de mmkndr:
"kiyi terketmek bana da, sizlere de ymexp^.
terkedilmesini emretmek vacip olduu gibi,

Wmm olan

om Wks^ss^

& ^^ptir. Binaenaleyh benim, bu iki vacipten birini semek hakkmdu-. Bunlardan birini terketmem, dierini terketmemi gerektirmez". Buna gre,
bu kimsenin ikinin terkedilmesini emretmemesi caiz olduu gibi,
onun, iki itii halde bundan menetmesi de caizdir. O halde bmlar,
171

birini

icrterM^^ ili|^M

humm

M tfM^i ^^ktiracym M vmJt* Bu


n^^^m

g^^im
kt birtakm d^tom
cgitete olar^ mesel bir
sebep olabilir, diyciter bulunabil.
erkein, bir kadma
kuilam^ ^Myle mlik olnms v llsdi
dnda onunla zina etmesi, ve bu zina fiili esnasnda kadm kendi liyariyle yzn at zaman, kendisine "yzn ama; zira ben senin
zevcen veya mahremin deilim, mahreminden bakasna yzn amak
haramdr. Halbuki sen zinaya zorlandn halde, yzn amakta serbestsin; binaenaleyh, seni bundan menederim" demesi mmkndr.
phesiz bu gibi emirler ve hesaplamalar ok souk ve kt emirler
ve hesaplamalar olup, bunlara akll bir kimsenin iltifat etmesi dnlemez. Bundan baka, "benim iin vacip olan iki eydir: Bunlar
da, amel ve bakasna emirdir. Bu itibarla, ben hernekadar bunlardan
birini terketsem de dierini yapyorum. Mesel bana vacip olan, abdest
bu

crk

almak ve namaz klmaktu*. Fakat bm abdeti t^k^ti^im blde nasabura, kalkmaz k^rom. Ykie benim iin snnet olan,
maktr. Fa^t bm sataft kakp, orucu ^kei^mm*' sdz
htmm lebidir. Dolayisiyle bu da muhaldir. Ok sabura kalkk,
Busr
mmsm
oru iin snnet olduu gibi, abdest lmak
lardan herbiri dieri iin arttr. Bu art da rtbe ydnikn arddsm
nce gelmektedir. te bunun gibi, insamn kendi nefsi de bakasmdan
nce gelmektedir. O halde insann nce kendi nefsini, daha sonra da
bakasn slah etmesi gerekmektedir. Gerek bu iken, insan kendi nef-

ihmal edip, bakasiyle megul olduu takdirde, zorunlu olan tertip


ve dzenin aksine hareket etmi olur. Bunun aksine olarak insamn,
kendi nefsim. slah ettii halde, bakasna gereken emri vermemesi ve
sini

onu slah etmemesi de, phesiz Allah'n emirlerine kar gelmektir.


Fakat o, bu hareketinde herhangi bir eliiklie dm olmaz. te
kfirin durumu da bunun gibidir. Onun, nce bizzat kendisi mslman

olmad mddete, bakalann


BkftM^b omui, 'tem vncip
e^i

slmiyete dvet

etmee hakk

yoktur.

olan ild eydir. Bunlardan birini t^fe-

d^NaM yamak benim hakkmdr" d^esi

asla kabul edilemez.

Btn bunlara cevap olarak biz deri^ M: Zina ede bir OTkein,
zina ettii kadnla hesaplamas ve onun yzn amasn menetmesi,
bize gre caizdir. Dolayisiyle, bunun ok souk ve irkin bir hareket
olduu hakkndaki sznze gelince, hemen syleyelim ki, burada bu
hareketin scak veya souk, yahut da tath veya irkin olmas sz konusu deildir. Aksine burada sz konusu olan, sadece bu hareketin hak
veya batl olmasdr. Aslnda souk ve ar olan pek ok hak olduu gibi,
muhal ve aa olan pek ok da batl vardr. Binaenaleyh, hak ile lezzetli
172

ayr tyr
kesin

gibi,

batl

M ^akin de aynac

e^mMr: Zta eden

M1 bizim

zn ama; zira bu haramdr" demesi ve onu amel olarak bu hareketi


yapmaktan alkoymas, bir sz ve fiilden meydana gelmektedir. Bu sz
ve fiil de ya haramdr, ya vaciptir ya da mubahtr. ayet bunun vacip
olduunu sylerseniz, maksat hasl olmu olur. Eer bunun mubah olduunu ileri srerseniz, phesiz bir kimsenin mubah olan bir eyi'
yapmaa hakk vardr. Yok, eer bu haramdr derseniz, buna gre acaba bunun haram oluunun dayana nedir? Zira bu, daha nce yani
o kimse daha zina fiilini ilemeden nce vacip idi. O halde nasl olur da
mahrem sz ortaya atlmak suretiyle, vacip olan bir ey haram
olabilir? Binaenaleyh, onun bu son sznde. eriatn haram
dorulamaktan baka bir anlam bulunmad gibi, lUnde de haram
olan bir eyi yapma menetmekten baka bir lusus yoktur. Dolay-

kldm

bunl^to ^4sm hkiom haram

Eoyle,

Bizim ''faskm l^akasna

oldum s^^^mek

muhaldir.

w msa taba. ^s^m& hakk

mnk

var-

t^^szteg omm ^zO^a hak ve fiUnin de hs^m is^s^


h^Mm^m baka bir maksadmz yoktur. Bu ise, phesiz namaz ve

Mm
mazn

gM

deildir.

nk

artlanndandr.

emrolunan namazdltr. Abdest

Binaenaleyh,

abdestsiz

namaz

ise,

na-

masiyettir,

namaz deildir. Byle bir namaz, phesiz namaz olmaktan kmaktadr. Buna gre, onun bu sz hak olmaktan kmad gibi, fiili de
haramdan menetme olmaktan kmamaktadr. Bunun gibi, sahura kalkmak da, yemei ne almak suretiyle oruca dayamkUk kazanmaktan
ibarettir. Bu dayankl salayacak eyi elde etmee ahmadan da,
byle bir dayanklm hasl olmas akla uygu .deildir.

bak^nm terbiye etmesi


iin arttuf" si^^ze g^nc^, }m da ms^gaa kcmusu olan bir hu^us"nsanm k;^^ resini

terbiye etmesi,

tom h^ M\^3m $k mM loS^dmz? Mes^ bir MmaB,


"kendi nefsini slah etmesi ve gnahlardan alk^pM^ Is^feas ve
inWj!dkin ^kalanm kUnlen n^^msi wji Sft ^uu
'mt.

gibi,

kk gnahlon ilem^cten abkoymas da, byk


gnahlardan menetmesi iin arttr demesi, tph sizm znz gibidir ki, phesiz bu icmaa aykrdr. Zira, mesel bir kfir dier bir
kfiri kh zoruyla mslman olmaa zorlad zaman, biz onun bu hareketini menetmeyip yle deriz Allah'tan baka bir ilh bulunmadn sylemesi ve bununla da bakasna emretmesi onun zerine bir bortur. Fakat onun bu emri verebilmesi iin, mutlaka bu sz sylemesi art
deildir. Dolayisiyle onun, bu sz syledii halde, bununla emretmemesi mmkn olduu gibi, sylemedii halde, emretmesi de mmkndr.

sanm kendi

nefsini

173

ls

M txm^mi Muitti de bwto iteetdr^ Bk bu meie^t


Mim nne, zellOcIe, azet olarak
te^ bc^^k
toas etmi b^tcm-

Eucak bu gbi kcmulmt


itikad konulara
yoruz.

174

Dorusunu

talen

Allahtr/

NCO ^JM

MAMET MEm^
Bil ki:

mamet

meselesinin^^ incelenmesi de nemli bir mesele de-

ildir.

Aynca bu mesele aklla

ancak

fkh

bilinen konulardan biri

de deildir. Bu,

olan meselelerden birini tekil etmektedir. Sonra, bu

konu

birtakm taassuplann, gr ayrlklannm domasna


da sebep olmaktadr. Bundan dolay, bu konuya girmekten kanan
kimse, her nekadar grnde isabetli olsa da, bu meselenin iine giren
kimseden daha doru hareket etmi olur. Bir de o kimsenin grnde
hata etmi olduunu dnn! te o zaman bu meselenin iine girmekten kammakla, o kimsenin ne kadar doru hareket etmi olduu daha da iyi anbtglm olur. Bununla beraber, inanla ilgiU konularn
insanlar arasnda

aJba

i^moM m^^Myle

mm ecdidlmesi

bir gelenek halini

aldm-

^be^^
Mr metodun
Mma kalplerin byk bir nefretle karladlte ^r hs^te. Bmmla
}ms0bes: Me, bu konuda W fasa fefi^k ve yle diyeceiz: l: toal^tolMam

ve gdbnekkre

nunun incelenmesi bahca


Birinci nokta,

noktada toplanmaktadr:

imamn tyinin

olmasmn aklanmasna dairbunun vacip olmasmn akl yoluyla

vacip

Burada hemen iaret edelim ki,


olduunu zannetmemiz gerekmektedir. Zira biz, daha nce de akkadar var ki, bunun yaplladk ki, vcub eriattan aknmaktadr.
kk zararlan
mmamdaki s^tii faydalan vte^ t^keditoesind^
dir.

salayp, birok zararlan da uzaldlp^ptAtiodan Q^B^


yi^^cip olduuna Mt etmee fe^^y^km.

mmA

t-

Wm Wm tek

biz, isadece

bunm vacip olduuna da&

er^ dM ot

bn

Keysn mamet'in vacip olduu esasm inkr etmitir. Ona gre, imameti
inkr eden br kimsenin tekfiri gerekmedii gibi, imamet meselesini bytenlere ve imama
iman etmenin, Allah'a iman etme gib olduunu s^eyenkre nem verilmemesi ekmek76

tedir.

Bak: Faysayt-Tafrika,

s.

57.

175

hait

bu konuda

iniyoruz.

Aksno

nMm kms^ bmlu^u^na s%toekle dc yetin^

biz,

insanlann fSderni icmalin

dayand eye evir-

roeMrin isteyerek diyorc^ ki: Din ilerinin dzenlenmesi, kesinlikle


eriatn sahibi ote Peygamlm -AUah^ sdt ve selnu ona olsunaittir. Bu ise, her trl tartmay kabul ^^eyen kesin bir mukaddime
(nerme)'dir. Buna baka bir mukaddime daha ilve ediyoruz ki, bu
da, din ilerinin tanzim edilmesinin ancak kendisine itaat edilen bir
imamm varliyle mmkn olaca keyfiyetidir. Bylece, bu iki mukaddimenin toplamiyle asl davanm doruluu ortaya
olmaktadr

km

bu da imamn

ki,

tyininin vacip

**cn ilerinin

olur,

eneai: bir

imanm

tyini

mtokn

anlammdak son nermenizn kabul ec^am^ ^s^k^E^z^* de-

nirse, biz

ne

ta:dmi

olmasdr.

te^M: Buitease^otrd^B^uMai^ te^^Madto-

l^G^ dnyasm ^^^niyle, dnyanm dzeninin d ancak kendisiitaat e^en %k niatnn variiyle hasl ohnastte. Buna gre acaba
bu

nermeden hangisi hakkndadr? ayet "niin


din ilerinin dzeni, ancak dnyanm dzeniyle hasl olur dediniz?

niz (ekime),

Hakikatte

ise

nk, din
tamir
ki:

iki

dinin dzeni, ancak

ile

dnya

etmee almak,

phesiz bu

sz,

birbirine

dierini

dnyanm harap

zt olan

eydir. Bunlardan birini

ykmak

demektir" denirse, biz deriz


bizim dnya'dan kasdettiimiz eyi anlamayan bir

kimsenin szdr. Zira dnya kelimesi,


bir lfzdr.

iki

olmasiyle hasl olur.

mna bakmndan mterek

Mesel bu lfz, bazan her trl nimet ve

lezzetin ziyadeli-

karl

inin, zaruri ihtiyatan fazla olan eylerin


olarak ksUamld
gibi, bazan da insamn lmeden nce muhta olduu btn zaruri ihtiyalanmn karl^ oJa^^^ Ju^tassl^^ OviUd gibi, bunkunk birisi

dm WL ^ctt^u

Mis,

^&sin bir

artm t^s ^m^^^M$*

Bna^mle^ bu 0 is^^k lzlatm taddan mnalan birbrnd^sr. Ba I^uda bk


m apm^sm Mnm %te m eldMe
dyoroz M: Dli^ dzeni ancak bilgi ve ibadt^
hasl oIiif. Bunlan
enek de ancak vcudun salaml, hayatn varh ve selmeti,
ihtiya orannda yiyecek, iecek ve yatacak yerin bulunmas, btn
tehlike ve afetlerden uzaklamak ve korunmakla mmkn olur. Ben
una eminim ki, bulunduu topluluk iinde emniyette olan, vcudu salam ve gnlk
bulunan kimseye, sanki btn dnya olduu gibi
bahedilmitir. phesiz insanolu btn hallerde kendi ruhuna, bedenine, mallarna, meskenine ve azna kar kesin bir gvene sahip
olmayp, ancak baz hallerde sahip olur. Dinin dzenlenmesi ise, ancak bu zorunlu maddelere kar gvenin salanmasiyle mmkn olur.
Aksine btn zamanlanm, nefsim zalimlerin kuundan korumakla.
elde

az

176

azn galiplerin ve kudretlilerin azndan kapmaa almakla geiren


zaman ilme ve amele vermesi mmkn olur?
Oysa ilimle amel, hiret" saadetinin en nemli iki unsurudur. Bu da
gsteriyor ki, dnyann dzeni, yani ihtiya lleri, dinin nizam,
bir kimsenin, kendisini ne

dzeni iin arttr.

Dier nermeye

gelince, -ki

bu

mymm imdmmmmm kir

mal ve mlkler iin gv^a ve huzurun salanmasm


kendisine itaat edito bir sultaui: varhiyle mmkn olmaa esasna
da-^j^nmaktadr- bjmm
imamlarn
^rnsMem^ sulMafm
MaiAre]^ ICt^#m jte blrtakm fitne ve fmt toeketkri^
s^femtakndr. Obk, ayet butii fitne harel^tleri
ve kend^iff itet edil^ hakm Mr imham t^ (teek m!^I% bmsanlar,

mm
hmm ard alcrm^ takdirde, phe^ba kankttr ^mn mmsk,
khlann aku*ds her tarafa yaylacak ve bu

da,

o lkede

kthm ba

durmasna sebep
malubu soymakla uraacak, hayatta

gstermesine, hayvanlarn lmesine ve sna tesislerin

olacaktr.

Bu arada

galip gelen,

kalanlarn ekserisi de kllarn glgesinde helk olacak ve dolayisiyle,


kendisini ibadete ve ilme verecek kimse kalmayacaktr. te bundan
dolay dendi ki Din ile sultan iki ikiz kardetir. Yine bundan dolay
dendi ki: Din esas ve sultan koruyucudur. Esas, temeli bulunmayan
:

bir bina

ykhnaa mahkm olduu gibi, koruyucusu bulunmayan

bir

ey

de yok olmaa mahkmdur. Binaenaleyh, akll olan bir kimse


hususu kesinlikle kabul etmek zorundadr ki, inankr, eitli smflariyle,

Wmm!^^

buto|4^^^ IBi^

iinde

W^

hmm ^te fi^ledyle 1n#^ tettakrd m ms^smsM gr-ne

ve

A
ffldKM *

gf
lieBk olnrdu.

itaat

e^ha ve

rndan

Wx fldr etranda

M^^^yd, ph^ bq[


Bu hastahm ilam ise, anek %u dagmk ve birbirine ayl

araya getirebilecek, eitli grlere sahip tosrtuci


fikir etrafmda toplayabilecek gce, kudrete sahip ve kendisine itaat edilen bir sultann varldr. Bu da bize gsteriyor ki, dnya dzeni iin
sultann varl ve din dzeni iin dnya dzeni zorunlu olduu gibi,
hiret saadetini kazanmak iin de din dzeni zorunludur.

te Peygam-

ey, kesin olarak budur. Bylece


anlalm olmaktadr ki, imamn varlmn vacip olmas, eriatin,
terkedilme^i irnkpfiiy. Qlm zonmluluklarmdan bkMkberlerin kasdettikleri, arzuladklan

Mkei mkta, vmm tyk eM^ 1^


gea!^^|kfo

^^mnas

hakkmdadur.

77 Afaima^tmmvarigk(musadabtltii8emftvt(]^

Bu \^md&

biz

derk

A<^k^ Mltaed g^e^m^s^r

k:

ki,

kU

^aiak
kendi arzumuza uyarak, geliigzel bir kimseyi bamd
tyin etmemiz mmkn deildir. Zira imamn, dier insanlardan ayrl-

d
Bu

birtakm

zelliklere,

zelliklerin bir

da

ksm

bizzat

bakas ynnden

niteliklere sahip

olan zelliklerdir.

bulunmas gereken

Bizzat kendisinde

den nce

olmas zorunludur.
kendisinde bulunmas gereken bir ks-

birtakm

imamn halk

zelliklere gelince,

herey-

idare etme ve onlara szlerini, tavsiyelerini ve

yeteneine sahip olmas lzmdr. Bu da, o


kimsemin h&r ynden yeterli, ilim ve takva sahibi olmasyle mmknbunlara ilve olarak, hkmdsurlarm zelliklinden
imalan ^^rMr. Bu
^, ciEM Kurey kMtesne
Peysu^be^ ^Allah'n selt ve
dn^ prt bize bidte
ona olsun- **tmmear Kur^yften olur*' szdr. te imam di^ nemirlerini dinletebilme

d^

MQm

WS

&

^ta eli^Mden aysmn

mem^

s&m

vm da Imte,

iSmt

Kurey kalA*

gurubun bulunmas da pek^ mtak&n?.


Bu itibarla, imamn kendisini bunlardan ayran baka bir zellii daha
bulunmas zorunludur. Bu da ancak onun, bakas tarafndan imam
olarak grevlendirilmesi ve bu grevi yapmak iin seilmesidir. Onun
hakknda bu tyin ve grevlendirme devam ettii srece, imamet makam sadece ona has olarak kahr ve bu makama bakas getirilemez.
imdi de geride imam tyin edenin ve kendisine bu grevi yapmak iin
seenin sfatlarmn incelenmesi kalyor. Zira imam tyin ve seme grevinin herkese v^dm^ mmkn deildir. Bunu yapann mutlaka
bakasnda bulunmayan bir zellie sahip olmas lzmdr. Bundan
dc^p l^^yin veya seme iinin, ancak kiiden birisi tarafmdan yada unlardr: Bu g^@^ ya dorudan
ptew KOMDnd;^ M,
sinde

bu sfatlan haiz

bir

dier mensuplarmdan tx^tt tdr teseyi kendisine vdiat^


suretiyle zamanm imam tarafndan getirilir, yahut da kendlde ve Ih-^
tiyanna

bakalarmn da

biat etmesi,

uymas

gereken gl ve nfuz

bu greve getirilir. Bu
seme grevinin, bazan kendi nefsine gvenen, lider olma vasfn haiz
ve halkn arasnda zel ve stn bir durumu bulunan bir tek kiiye
verilmesi mmkndr. Dolaysiyle, bu ahsn imama biat etmesi ve
onu bu grev iin semesi, bakasnn da aym eyi yapmasna ihtiya
brakmaz. nk gaye, dank ve eitli fikirlerin itaat edilen bir ahs
zerinde toplanmasdr. Binaenaleyh, kendisine itaat edilen bu ahsn
sahibi bir kimse tarafndan seilmek suretiyle

imama biat etmesi, ona itaat


178

etmesiyle

bakalar da imama itaat etmi

^^winin, bazan

bir kiiye verilmesi

doru olmayp,

hmttt iki veya kiiye, ya da bir guruba bilmesi daha uygun


olur. Bu takdirde, itaatin tamamlanmas ynnden, bunlarm mutlaka
bir araya gelmeleri, yeni imama biat etmeleri ve onu seme hususunda
birbirleriyle uyumalar lzmdr. Hatt bu konu ile ilgili olarak ben
derim

Mesel, mevcut

imamn

vefatndan sonra, Kurey'ten geride


kendisine itaat edilen ve emirlerine uyulan sadece bir tek kii kalsaydi
ve bu da derhal imamet davasna kalkp, bu makama otursayd ve fiilen de bu grevi zerine alsayd, kudreti ve yeterlilii ile de btn halk
kendisine tabi klsayd, ayrca kendisi de imaml?aa jm^ olma^
reken vasflan haiz bulunsayd, phesiz bu kimsenin imameti tam ve
ki;

sahih olur ve kendisine itaat edilmesi vacip olurdu. Zira, bu kimse,


kendi kudret ve yeterliliinin bir gcre^ ^rak bu makama gelmitk.

Do^ymyV^

kendisiyle

eki^ek ve tert^tt^ bi^mt fitad^ia ve

olan bir kimse, phesiz

msi^ Jsi^rden

Bu

ise,

her

zamamnm byklmDde^

kmM

$ta

elleriftde

Mz

Hb dm^Eikte

deildir.

tW pheden

uzak olan bir hakikattir. Binaenaleyh


genellikle halkm kendisine biat etmesiyle ve onu ima-

bu gibi meseleler,
met makamna getirmesiyle sona

ermektedir.

Eer
leriyle

"maksat eitU fikirleri bir araya getirebilecek, halk birbirsavatan ve ktaldan (boazlamadan) menedebilecek ve btn

glerini

dnya ve

telto, teldisine

hiret saadeti iin sarfetmelerini salayabilecek ni-

ve sayg duyulan gl bir kimsenin orgre, ilmin


kalan dier btn artlan

itaat edilen

taya

kmas olduuna

haiz

bulum

dnda

ve k^cndisinh yoksun

bulmdu^ ilim

de limimin

iin

m Mmse hakknda acatm

sz

ne

Mf^^

mesi gerekli midir" denirse, biz deriz ki: Bizim bu konudaki kesin
inanamz ve grmz udur: Bu kimsenin, yerine, her hangi bir
fitnenin ve ktalin domasna sebep olmakszn, btn imamet sfat-

lann haiz bir ahsn getirilmesi mmkn olduu takdirde,hari, tahtndan indirilmesi vaciptir. ayet bu, ancak bir savan veya bir fitnenin
meydana gelmesi suretiyle mmkn oluyorsa, bu takdirde ona itaat
etmek ve imametini kabul etmek vacip

olur. Zira

imamn

bizzat kendi-

olmas veya bakasnn bilgisine dayanarak fetva vermesi


ve ileri yrtmesi hakkndaki tartmalardan vazgemekten doac^
kaybmz, phesiz, akibetini biknediimiz byk bir fitnenin domasinin bilgili

m mm ukM
kl^lnmtzdan ok daha azdr^ pink bu fitne ve kanklldar,
Mki de nsankna ve msiamm ^I^bine sc^e^ olacaktr,
artlanna lim s&tmm ilave edilmesi ise, ancak bu sifatm \m meziyet
ve ilerin yrtlmesini salayan tamamlayc bir sfat olmasndan ileri
gelmektedir. Binaenaleyh, birtakm meziyetlere ve tamamlayc vasfla-

tma^

ra kaplarak, onlara

kar yaknlk ve arzu duyarak, en nemli ve en do-

ru olan iin terkedilmesi caiz deildir.

Grld

gibi

btn bunlar,

birtakm fkh meselelerden ibarettir. Dolayisiyle itirazcnn, itiraznda


nefsine hakim olup, bu husustaki muhalefetinde ifrata dmemesi ve
her trl

mbalaah

hareketlerden

onun zannettiinden daha kolay ve


mesi

ile ilgili

tazhar"''^

adl

$s^Bi

hmsmd

kanmas
basittir.

gerekir. Zira

mesele,

bu mnamn

incelen-

Biz

hususlar, Batnler'e reddiye olarak yazlan "al-Muskitapta

**ilfan

hususunda

ve dier hus^lada da

msamaha gsterme

gerekir**

te^set^^iEdz ki: Bu ihtiyar MrmfimAt det^dir/ttat zaruretler


mahzurh olan eyleri mubah kmaktadr. Mesel biz biliyoruz ki
l eti yemek mahzurludur, fakat lmek bundan daha mahzurludur.
Binaenaleyh, bir kimsenin bu gerei anlamamas ve imamet artlarn haiz olan, olmayann yerine getirmekten ciz olduu, hatt, bu
artlan haiz olan bir kimseyi dahi bulamad halde, artlarnn yokluundan dolay asrmzda imametin batl olduuna hkmetmesi nasl

mmkn

olur?

yoktur, valilikler

randa

Bu durumda acaba onun, "hkmdarlarn hkm


batldr, nikahlar sahih deildir, dnyanm her ta-

hakimlerin btn tasarruflar hkmszdr ve dolayisiyle btn insanlar haram olan eyleri ilemektedir" demesi mi,
yoksa, hal ve zorunluluun bir gerei olarak imametin ve valiliklerin
valilerin,

^u^
mm3mm u^gutod^m ^mm mi
donutef te^^^lt,
sahih

v^ilea

bu kimse

e^m

daha
%ddn semek durumun-

ddf^ Bunlardan bki^teal^^ins^te dlU^np^^pveKldlarla


il|U btn tasamfbeiiUm m^E^tinedA ki, bu ml^SKSEzr. Aym za^
byle br ey hayatm tmyle durmasma, felce uramasma,
fikirlerin paralanmasna, insan topluluklarmn ayaklanmasna ve helk
olmasna da sebep olur. kincisi, insanlarn, nikhlandklarn, verilen
emirlere uyduklanm, fakat bununla beraber, harama da el uzattk-

m^a

tarafndan 1916, 1956 yllannda Leiden'de

mmkn olmamtr. nk

mam
180.

iki

defa

baslm

nair, noksan olan bir nshaya

iset^

fittS alarak

baslm^

dayanmtr. Bu kita^

olaa bi^r u&has, Fas ve Suriye ktuphaoelenade bulunmaktadr.

lann, ancak iinde bulunduktan durumun gerei olarak, bu fiillerinden dolay onlarn fask vc gnahkr olduklarna hkmedHem^^eeini sylemesidir. ncs ise, artlan bulunmamasna ramen, durumun gerei olarak, imametin sahih olduuna hkmedilmesinin ileri
srlmesidir.

gM^ ^ dim uzai oranla uzak )Sil:^, M fer-

Binm

den

m hsM, j^iedoe tsMk ah& hayrldr. Dolay^e akll

olan,

ve daha hayrh ola^ semek sorundadr.


kme
lmn incelenmesi ite bundan ibarettir. Dognyu gren
iin bu kadan kfi olup, konuyu daha fazla uzatmaa lzum yoktur.
Fakat bir eyin hakikatini ve sebebini, ancak o eyi birok defalar duymak ve ona kar lfet kasbetraek suretiyle anlayan ve yaradl devamh olarak bunun zddndan nefret eden bir kimsenin, cihetteki bu
kadarla iktifa etmesi dnlemez. Zira, iradesi zayf olan kimseleri,
altklar eylerden ayrmak ok zordur. Peygamberler dahi bu konuda ciz kaldklarna gre, bakalan nasl ciz kalmaz?

bunlardan daha

Eer
olduunu

iyi

bazlanmn syledii ve' vacip


ihtilaflann ortadan kalkmas iin

''mamiye mensuplanndan
iddia ettii gibi, siz de,

Hz. Peygamberin -Allah'n salt ve selm ona olsun- veya halifenin


bir kimseyi kendisine halef olarak tyin etmesinin vacip

bul etmez

misiniz"

denirse, biz deriz ki:

Eer

olduunu

ka-

bu, gerekten vacip

olsayd, phesiz Hz. Peygamber -Allah'n salt ve selm ona olsun-

buna iaret eder ve kendisine


ber byle bir

ey yapmad

bir halef tyin ederdi.


gibi,

Hz.

mer

de

Oysa Hz. Peygam-

yapmamtr. Aksine

Hz^ Eb Bekir, Hz. mer, Hz. Osman ve Hz. Al'nin -Allah onlardan
raz olsm- imametleri seim yoluyla ger^emitir. Binaenaleyh,
Hz. Fey^mb^ -Allah'n selt ve selm ona olsun- anlamazl orAifnin iom^te icuret
t^Eta
<M^im,
inkr ett^ini ve g^e^s^edni
fakat sahebeletfa bu
hu

Mine^

30^

mm

mm

iddM edeaMr klm^^^


s^^to ittt e^mm* Bie
PeygambM
lere, benz^eflylelbiflk v^er^
k: Peki,
Hz.

Eb Bekir'in imametine iaret

ettiini syleyen bir kimsenin s-

zn neye dayanarak inkr ediyorsunuz? Hakikatte, Peygamberden


sadr olan bir nassa muvafakat etme ve tabi olma hususunda sahabeler icma etmilerdir. Bu da, tabiatiyle onlann byle bir nass inkr
ettiklerini ve gizlediklerini sylemekten daha doru ve akla daha uygundur. Bundan baka, byle bir iaretin veya nassm vacip olmas, ancak
ihtilaflarn ortadan kaldmlmasmm imknszlamas halinde dnlmesi mmkndr. Oysa bu, imknsz deildir. nk aslnda imama
181

hM,

9Af ta^tm tAmame otato Mt^ olttmktadr. Bunaa

dci gerek Hz.

Eb

Bekir,

olsun- devirlerinde byle

halkn

life,

batiyle

g^kse Hz. Omma.

hk ^tilafin

hkm

ellerine

-Allah- onU^to

d^mam olmasdr. Bu M ha-

almlardr. Bununla berab^, Hz.

Alfnin -Allah ondan raz olsun- devrinde

hilafet

konusundaki

oalmtr. Oysa imamiyye grnde

lar alabildiine

mz

ihtilaf-

olanlara gre,

Hz. Al hkme nass'Ia gelmitir''.

nc Nokta, hl4 Snnetin Sahabeler

Uafi4 BaiA

-Allah onlardan raz olsun- hakkndaki inancnn a^Msnm^na dairdir.

Raidn -Allah
ffllardan raz olsun- hakknda birok ynlerden ifrata dmlerdir.
masm olduklarm iddia edebunterte tata^ ismtoa
Wstcek
jkend^ ivmekte sd gteken, baalat da Sahar<
h^ ^Mtu femsk, ktleinek
^dde^ Mcam etmi^ v&
iin diline aMfd^i^ br Mrriyet vermitir. Bununla berab^, sen
mh, bu ki guruptan olmayp, ancak inanta ksd yohmu tutamlardan oMahsm.
Bil ki, insanlar gerek Sahabeler, gerekse Hulef-i

Me^

mc^

b^e

Yine bilmelisin ki, Yce Allah*n kitabnda gerek Muhacirn'i,


ven birok yette: vardr. Keza Hz. Peygamberden
ger^cse
-AJah*m ssMtt ve selm ona olsun- "berdm SafidMwg4&le^ ylhuhmmmf
gibi^n ffm^iwi ^msmz
mm hay^hn, h&ifyn p^mksm, mm onlar takip eth^dir*' siz-

Ae^h

lerinde

olduu

gibi.

vm

Sahabeleri eitli ekillerde

birok hadsler vayet

ednu^.

m tezkiye eBE

Peygamberimiz, onlann her fibunlarn tmn burada anlatmak

ekilde vmtr ki,


uzun srer. te Sahabeler hakknda bu ekilde dnmek, byle bir
inanca sahip olmak ve hsn zannn gereine aykr olarak sylenen
szlere ve anlatlan durumlara dayanarak, onlar hakknda kt zanda
sini zel bir

bulunmamak lzmdr. Zira onlar hakknda nakledilen szlerin ekserisi,


sadece koyu bir taassubun icad ettii szler olup, bunlarn asl ve esas
yoktur. Sahabeler hakknda nakledilen haberlerden, doruluklar sabit
olanlarn

te'vil

viz edilmesi iin,

akln almayaca

Binaenal^h, Sahabelerin

dir.

79

SIZ yece

bir

eyin

fiillerini,

caiz

her nekadar bu

fiillerinde isabet

^tlarBE.AK*ioi)as^|nat^ai^^^mWB^
tdMl

fler

snnAsterdir. Halbuld. Hz.

Muhammed, imamlk

meselesini seime

Onlar, Mslmanlar iinde en

182

(unutmanm) tecolmas mmkn deil-

edilmesi gereklidir. Zira hata ve sehvin

hayd

AU

de

ilk

halfeye

biat

Hz.

brakmtr. Sahab^ smoek d<^^ d^r.


olanlardr.

evireo.

^iM%0tsakr da, hayr, iyiyi istemelerine hamletmek ftzmdr. Mesclfl,


IstmtSiMMti^MUviy&lleHz. Al -Alah ondan raz olsun- arasmda
geen sava ve Hz. ie'nin Basra'ya yry, herkesin bildii bir olaydr. Burada Hz. ie -AUah ondan raz olsun- hakknda hsn zanda bulunarak, balangta onun, ortaya kan fitneyi yattrmak ve yok etmek
amaciyle byle bir harekete bavurduunu, fakat sonunda i rndan karak zaptedilmez bir hal aldn sylemek lzmdr. Zira muhakkak olan bir husus, ilerin, genellikle balangla istendii, arzuland ekilde sona ermemesi ve zaptedilmez bir hal almasdr. te
Muviye'nin de bu ekilde teVde bulunduunu ve yapt ileri de
daima byle bir teVile dayanarak yaptn zannetmek ve kabul
etmek lzmdr. Bundan baka, dier "ahd rivayetle" konusunda sylenen szler hakknda da aym eyin syl^jn^i icAlttittl'*
buaMaa
o^nlar
bablte te^m^ te^^U^; Aslnda bu
Balde,

bu

gild fenkte

bunnknn

Md&j doruluu
sabft

0ta

mesele
ve

ile

her eyin de

soka kimseler ima^am k&


sabit olmayan her eyin inkn
d^)|nttgu

te'vili

karlatn zaman,, "belki de bunun,

kavrayamadm

Anlayamadn bir
benim anlayamadm

cihetine gidilmehdir.

ve sebebi vardr" demelisin. Bil ki, phesiz burada sen, bir mslman hakknda kt zanda bulunmak, onu
ktlemek ve dolayisiyle yalanc olmak veya onun hakknda hsn
bir te'vili

zanda bulunmak ve onu ktlemekten dihni tutmak durumundasn.


Bu konuda mesel, senin hataya dtn farzedelim. Mslmanlar
hakknda hsn zanda bulunmada hataya dmek, elbetteki onlar
ktlemek konusunda isabet etmekten daha hayrhdr. Mesel br insan, mr boyunca blis'i, Eb Cehl'i, Eb hs^^'i veya kt imm-

ln^^mektm dim tuts2^ ph^iz onun bu


skutu, kendisine bir zam mtmm.
Bu Umm, Ifte AlW
^3sde D^sum, gtotesicMia Wc konu ile ilgili olajuk, bir mslimaD
hakknda en ufak Ut
Ur m^sm^ Imlunsa, phesiz bu^
lordan herhangi birini

Wm

onun helakine, mahvohnasna eb^ liat Btto baka,


hakknda Hlnen her eyin sil^^Eemesi
d^tt. Mm- sS^^sm
szler ve yaplan sulamalar, bir kimse hakkmda her nekadat
da olsa, eriat kesin o^atak gjybet'ten kamlmasnu emretmi V b
teuya byk bir nem vermitir,
bu hususlan tyice anlayan VO

^^dk^da

kendisim ilgilendirmeyen eylere meyl^ta^ llMas bulunmayan bir kimse, bu gibi konular karsnda susmay tercih edecek,
btn mslmanlar hakknda hsn zanda bulunacak ve dilini btn
gcyle Selef-i Salihn'in tmim vmee tahsis edecektir. Btn &ihabelerin hkm ite budur.
188

gelkc^ phe^
daba ^dle^^. BkiU S{ta6t%

Hulef-i Raidn'e

A,

byto dig^ite 4
tyt^^H fl^at

ve stM^

Burada bizim

'*filan, fa-

luktek sralan, imametteki sralan gibidir.

landan stndr" szmzn mnas, hiret'te Yce Allah'n indinde


onun derecesinin ve makammn, dierinden daha yksek olmasdr.

Bunu da Yce

kasmn

Allah'tan ve

eer

bildirmise, O'nun Resulnden

ba-

bilmesi imknszdr. eriat sahibi tarafndan, bunlarn, fazilet

ve stnlk ynnden,

bu ekilde

sralandrmaa tabi
nassn varid olduunu

bir tertibe ve

tutulmalarm gerektiren mtevatir ve kesin bir


iddia etmemiz mmkn deildir. Bilkis, nakledilen btn nass'lar,
bizim onlann tmn vmemizi bildirmektedir. eriat sahibinin fazilet
ve stnlk ynnden onlar vmesindeki inlikten bir tercih hkm
jg^armak, krkrne hkm yrtmekten ve Yce Allah'n bizi
de^burnumuza sokmaktan baka- bir
kdbad^
Wsmm %&m, hamstm zsibM tmdkto !>akarak, Allah'ii
gibi bir hkm,
indindeM fozet ve stnlOkl^ti de bilmek gS^.
grnlerki
%fe ioss^to vaa ki,
ms^m &d gidemez.
gre haramla megul oldu^n zannedSir. Oysa ote AlM'to ia^de
yle yksek bir makama sahiptirler ki, onlann kalplerinde Allal^tt
baka bir dnce, batnlannda gizli olarak, O'nun korkusundan bagrnlerine
ka bir korku yoktur. Yine yle insanlar vardr ki,

^u

te^e

gre kendilerini ibadetle tezyin

etmi olarak grndkleri

batnlarnda gizlemi olduklar kt ve habis dncelerinden

kikatte

dolay, Allah'n

gazabn

ve en iddetli

enaleyh, gizli olan eyleri bilen ancak


fazilet

halde, ha-

ve stnln, ancak vahiy

azabn

Yce

ile

haketmilerdir. Bina-

Bununla beraber,
ve Peygamber'in de ne olduu,
Allah'tr.

ancak iitme yoluyla bilinebilecei sabit olduuna gre, insanlarm da,


her zaman Peygamberin -Allah'm selt ve selm ona olsun- meclisinde bhman ve onun ahvaline tamamiyle vakf otm kimselerin, fazilet
t^Uik yMte^ Stebelem derece ve tertipline 4air
s^eddei sdaM dlokmeler ve hx ^2ada geniine v^malan daha
raz ohmdoru oltr. Bu ihaMer, Hz. Eb Bekir'in -ABah
etmiler,
Eb
hilafette ne gekilmes konusunda
Bekir, Hz. mer'i dierlerine tercih etmi, daha sonra da Sahabeler
rasiyle Hz. Osman ve Hz. Al'nin -AUah onlann hepsinden raz osunhalifelikleri zerinde icma etmilerdir. Bunlarn her hangi bir gaye veya
sebebe istinaden, Yce Allah'n dinine hiyanet edebileceklerini zannetmek doru deildir. Onlarn bu konuda icma etmeleri, halifelerin fazilet ve stnlk ynnden derecelerine dellet eden en gzel bir rnek-

MM:

tir.

184

mm

mim

te bundan dolay hl-i Snnet, fazilet ve stnlk bakmmdan bu

inanmtr. Bundan sonra da, rivayet cdcn haberleri aratrmve bu haberlerde ad geen tcriip ve sralandrmada, sahabelerin

tertibe
lar

ve icma ehlinin istinad ettikleri hususlar bildiren

bulmulardr.
mametin hkmleri konusunda bizim ksaca anlatmak istediimiz
hususlar ite bunlardr.

Dorusunu

Allah

delilleri

bilir.

185

DRDtJHC B&U3H

TEKFR VACP OLAN


Bu blm,

M M,

fe

tekfiri

vacip olan frkalarm

mmiM Mhm ok

kaplmlardr ^.
duklan frkanm

FIRKALAR

aklanmasna

gitmiler

dairdir.

Mrt^fea

O kadar ki, baz guruplar, kOT^teinin mensup oidnda kalan dier btn frkalar tekfir <mnektel

Eer sen bu konuda hakikati renmek istersen,


unu bilmelisin ki, bu mesele fkh bir meseledir. Yani

ekinmemilerdir.

hereyden nce

ileyen kimsenin tekfirine hkmetmek, fkhn konusuna giren bir husustur. Zira bu meseleler bazan
sem' delillerle bilinmekte, bazan da ictihad yoluyla elde edilen zann
belirli bir

sz syleyen veya bir

fiili

anlalmaktadr. Binaenaleyh, bunlarn akl delillerle anlalmas imknszdr. Bunun anladmas ise, ancak "filan kimse kfirdir"
szmzn Banasmn anlalmas ile mmkndr. Bunun mnas,
0 ttal
Otoak CtbmaK^oA l^ltoma dair tsdd dnyadamummaiL ve omm ldrlmesiyle ksas gerekmiye^
ki
bzla nikblannasm m^okn taulna,
&sgm^ br
delillerle

M^t^

mMnm

l^^^d^

hate veanffi^Mr. Kytm ba szde,


dnyadaki
ondan sadr olan szn yal^ ve ^tnCimtt C^mkt olduuntt
verme anlam da vardr. Byle bir S2ttn yalan veya inancm cehalet
olduunu*' akl debilerle de bilmek mmkndr. Fakat bu yalann ve
cehaletin tekfiri gerektirmesi baka bir konudur. Zira bunun mnas,
bu kimsenin kannn akllmasmn ve mallarnn alnmasnn her an

lere dair

sm

Cehennemde kalacana dair her


sylenmesinin mubah olmasdr. phesiz btn bun-

mmkn olmas
eyin

serbeste

ve ebed olarak

yalancnn, cahilin veya yalanlayann ebec olarak Cennette kalacana, bu kimsenin kfrnn nemlar er' meselelerdir. Bize gre eriatta

80 Bak:

Gazal,

Faysahi' t-Tafrika,

81 Bak: Gazal, Faysaiu' t-Ta/rika,

186

s.
s.

81
19.

vd,

bulunmadna, mallarnn ve camnm dokunulmazlna dair bir hkmn gelmesi caiz olduu gibi, bunun tam aksini bildiren bir hkmn
de gelmesi caizdir. Fakat btn bunlara ramen. eriatta yalamn doru ve cehlin ilim olduuna dair bir hkmn gelmesi asla caiz deil-

li

dir.

Asimde, bu meselede ma^Uup olan bu deUdr. Algine matlup olan,


istenilen ey, eriatm, bu cehli ve yalan o kimsenin dokunul-'

mazhnn

kaldrlmas

kalmas im

bir sel>ep

MmM, l^ik

ve bylece

onun ebed olarak Cehsuifimde

khp klmaddr.

ocuk

W3m

klm mdr

veya

ma Ben^:

mmm mik^

kdinm uhadet temfite

^^1^ d^imlCs (gt^

dr?
hu mi^ I^fi" ndr
bu ^^s^
^kdi|i bu Mz, k^^i
sebep

bu

Bize

klmam mdr?

biKl

tas^k etaete

tte btO ISiMit eri-

onun szn yalan veya inancm cehl


olarak vasflandrmak, eriatn konusuna girmemektedir. O halde, yalann ve cehlin bilinmesinin akl olmas caizdir. Fakat byle bir kimsenin kfir veya mslman olduunu anlamak, ancak er' hkmlerle
mmkn olan bir husustur. Yine bizim fkh konusundaki grmzde olduu gibi, acaba bu ahs kle midir veya hr mdr ? Baka bir
deyimle, acaba eriat, bu ahsn kle olmasn, ahitliinin ve velata raci olan hususlardr. Fakat

yetinin iptali, emlkinin izalesi ve kendisi, ^Plkiyetini elinde bulundur-

duu

toafmdan ldrld zaman, ksas gerekmeni^ S^n.


btn bunlar, er' hkmlere dayanan
hk sebep knu mdu'f
er^tao smm konakms. Bu gibi konularda bazUi
<|^W
te^k,
da zansa mUMtet p^amk f^t MS^k
1^ mm ImM t^M^ mMMe, W^bm mslan ve aynntlan hal^
kmda yle bir karara varmanuz gerekmektedir Bir
i&tl
bir hkm olduunu iddia eden bir kimse, bu hkm ya eriatm ps^
lanndan olan icma ve nakil gibi bir esasa dayanarak veya bu esasa\kefendisi

n^Mb

yas ederek bilmektedir.

unu
tiyle

da ya er'

Ayn

bir esasa

ekilde bu kimse,

dayanmak veya bu

bir

esasa

ahsn

kfir oldu-

kyas etmek

idrk etmektedir. Kesinlii sabit olan bir esas da

udur

sure-

ki,

Hz.

Peygamberi -Allah'n selt ve selm ona olsun- tekzib eden, yalanlayan kimse kfirdir. Yni ldkten sonra ebed olarak Cehennemde
kalacaktr; hayatta kald mddete can ve mallan mslmanlara
mubahtr. Onun hakknda, bunlara benzer dier er' hkmlerin

kadar
de uygulanmas zorunludur.
kun derecelere ayrlmaktadr:

v^ ki,

tekzib,

yalanlama

birta-

187

Patpere^Hh ve benzerlcMrinm Mz. BuOam tekfiri H^ftnKermMe nassan sabit olduu gibi, mmet de b^ konuda icma etmitir. Asl olan ite budur. Bunun dmda kalanlar ise, bu hkme ek t^
rumundadrlar.

4mcei nbvvetin esasm inkr eden Brahmanlarm ve


teds "Y^mttaam mk^ ed^ D^^lerin (Tabiattalana) t^^dic.
Bunlar da ncelikle Kur'axt-4 K^^^de ge^ nassm t^i)^ ^ratfektedr. Zim Brahnn^, gmk I^. ^gamberi ve gerekse dier btn
peygamberleri tekzib etmiler, bunlarn peygamb^lM^M SftR ^*
JMinai

memiler ve bd:^ece de Hristiyanlardan ve Yahud&eard^ <k}ta ok


tekfir edilmee lyk olmulardr, Dehriler ise, Brahmanlardan daha
ok tekfire lyktrlar. nk bunlar, peygamberleri yalanlamaa ilveten, bu peygamberleri gndereni de inkr etmilerdir. Bu inkr da,
zorunlu olarak nbvvetin inkrm gerektirmektedir. te bu dereceye,
syledii szn batl olduu anlalmadan nce, genel olarak peygamberliin ve zellikle Peygamberimiz Hz. Muhammed'in - Allah'n selt ve selm ona olsun- nbvvetinin sabit olmadm gerektirecek
ekilde bir sz syleyen herkes girmektedir.

nc derece, lemin Yaratcsn, nbveti ve Peygamberimizi


tasdik etmekle beraber, er' nasslara

aykr den birtakm

inanlara

sahip olan insanlardr. Bunlara gre Peygamber hakldr; syledii


szlerden ancak insanlarn salhm, iyiliini kasdetmitir; fakat in-'

anlatlmas ve onlarn da bunu anlamasmm gl,


hatt imknszUmdan dolay hakikati aklamaa kadir olamamtr.
te bu inanca sahip olanlar filozoflardu:. Bunlarm kesin olarak
konuda tekfir edihnekri vaciptir:
sanlara gerein

Birincisi,

bm
ve

har'

(llerin yeniden diriltilmesini).

Cehennem

aza-

ve mslmanlarn Cennette Hurilerle ve eitli yiyecek, iecek


giyeceklerle

nimeendirecekierini

inkr

etmeleri;

Ik^ YOipe Allah'n e6z*^e^ ve hdislem ta^la^ hMmeyip,


ktt^i

bdiin,

cz*M

aacmk gk

MekkMna Wk.'

ni sylemeleri;

lemin kadm olduunu, Yce Allah'n, illet'in (nedendin) mall'e (nedenli'ye) takaddm gibi, lem'e rtbe itibariyle
^kaddm ettiini, aksi takdirde bunlann, varhkta iki eit varhk ^bi

ncs

ise,

82 Bak: GazaU, FaysaluU'T^frika,

1^

s.

19.

Kur'an- Kermin ^^eri ile


]te!i^te Ustakarlatklan zaman, bu yetlerin
lara anlatlmasnn ve onlann da bunlan anlamasnm imknsa Muunu ileri srerler. Bylece bu lezzetleri hiss lezzetlere benzetmi olu-

Srleceini

ileri

srmeleridir. Bunlar,

Mva

bu da ak bir kfrdr. Zira byle bir sz sarfetmek. eriatn faydalarm iptal etmek, Kur'an- Kermin nuru ile hidayete erme
yolunu kapatmak ve Peygamberin szlerinden doruluk vasfn kaldrmaktr. Bununla beraber, onlarn, birtakm faydalardan dolay yayorlar ki,

olduu takdirde, szlerine itimat edilmez ve syledikleri her sze yalan m^sm^^s baklr. Gerek u k, onlar da bu szlei ^cak belirli bir faydann ^ftornas iin sykm^rdir.
lan sylemeleri caiz

Eer

"bununla beraber, nin onlarn kfir olduklarn syledi-

niz" denirse, biz deriz ki:

^M*m

seim ona olsun- tek2b ed^

fUl ve

WktM

j^M^m

1ok
Peygamberi yEmUonakta, sorm a bu ^mte
MSt.
tafam fsit mazeret ve sebepler uydurmaa almaktadrlar. Bu da
phesiz yalam yalan olmaktan karmaa kfi deildir.

bihe ve dier
ederler. Bir

b^n frkalardr*".

konu^ tasdik
asla yakm tecviz ^ta^. Ta-

Bunlar inanla

fayda olsun veya olmasm

ilgili

lamn faydasm incelemekle de megul olmayp, ancak fce^^ i megul


olurlar. Fakat te'villerinde hataya dmlerdir. Bunlarm grleri
ictihad durumundadr. Binaenaleyh, bunlarla ilgili olarak yaplmas
gereken ey, elden geldii kadar bu kimseleri tekfir etmekten kanmaktadr. Zira, kbleye dnerek namaz klanlarn ve Allah'tan baka
tam yoktur. Muhammed O'nun elisidir'' szn aka syleyenlerin
canlarnm ve mallannn mubah klnmas hatadr. Bir kfiri hayatta
brakmak suretiyle yapdan hata, bir hacamatcnm bir mslmamn kank her frka, kendisine muhalefet eden frkay tekfir ediyor ve onun Hz.
P^gamberi yalanladn ileri sryor. Mesel al-Hanbel, Yce Allah'n yksekte bulun83

duunun

ispatnda ve

Ar istivasnda

Peygamberi

yalanladn

iler srerek, al-E'ar'y

onun Mebbihe'den olduunu ve "O'nun benzeri yoktur" yetinde Peygamberi tekzip ettiim ileri srerek, kendisini tekfir ediyor. Keza al-E'ar, Yce
Allah'n grlmesin caiz olmas ve O'nun ilim, kudret ve d^er sfatlarla muttasf olmas
aEec^ M^MIf^ W^'is$^^ H^^teaHs
koaalannda Peygaaib6dttapc^
ft^ a^on yarimt ve
teMd e^liHjaKb
m'$^-pW$^ rtflann
tekfir ediyor. E'ar de

^p^n

peygamMe ItMini

gerekUrdii gnelssesine dayanarak.

Bak: Oazall, FaysaUf-Tt^fiHoh

s.

33.

l-^afH

tekfin ed9N>r.^.

mm

ppt

aktmai

en ufak

hatadan daha ehvdik Zira Hz.


I^^mber -Mah'm selt ve sSm ona
"Allah*tan baka tanr
^sMur, deyinceye kadar insanlarla savamak iin emrolundum; bunu
sifytAhri an, benim iin onlarn canlar ve mallan dokunulmaz olur.
Ancak bunu hakkiyle sylemek arttr'' demitir.

Bu

frkalar, grmlerinde

bunlara nisbetl ikdisada


lara ipalrlar.

Bu

gidedi^, mbalaa:^ SiaiiOT ve


edenler ohnafc tae bk takm gurup-

^Mar tekfir etmqri ngren bir mctehidin, baz

kaplmas ve bu zannmn
uzayp, ksa zamanda
v^mamas mmkndr. Bu da tabiatiyle birtakm fitne ve

meetelerde zanna
bir

hmm

k&Mn doraa^M

sebep olacaktr. Zira, bu gibi konulann iine giren kimselerin ekserisini tahrik eden ey, din gereklere bakmakszn,
sadece kuru bir taassuba kaplmalar, hev ve heveslerine uymalardr. Bunlann tekfir edilmesini meneden delil udur: Bizim nazarmz-

da nass

Peygamberi tekzib edenin tekfir edilmesidir. Oysa


bunlar asla byle bir yalanlamada bulunmamlardr. Bundan baka,
ile sabit

olan,

nazarmzda
sabit olmamtr. O
bizim

teVilde hataya

dmenin

de, tekfiri gerektirecei

bunlann tekfiri iin baka bir delilin bulunmas zorunludur. Bylece sabit olmaktadr ki, ismet, yani dokunulmazlk kesin olarak "Allah'tan baka tanr yoktur" sznden, ^el^aekr
tedir. Binaenaleyh, kesin bir delil bulunmadan Ifli dokunulman
J&aldnimas mmkn deildir. Tekfir konusooMtefa ve m^Mks^a^

ka^n

bi

ktm&kj^

halde,

#Jie 4^3iar^ bunu yapmadgus i^Mta tfdir. Z\m teada aranan


ya bir asldr,

^ ^ m icta

lr

^ ^

k^^^m
etmeyen 1^^,

br

t^p^.

^stefe yaplan
Bur
1^2ib
asla tekzib eden kimse anlamnda
^mm. Binaenaleyh, bu kinse Kelime-i ehadeti sylemekle, genel
kavramiyle dokunulmazhm himayesi aitma girmi olur.

Mi^^mh olarak tefe^ ^emeMe b^^b, Hz. Peygamberden ^AJafe^ sktl ve safou ona olsun- tevatren rivayet edilmek
Ma^ mardan
inkr eden ve bu esasn gerekftjk

suretiyle

birini

konup konmadm bilmediini syleyen kimsedir. Bu kimsenin durumu, be vakit namazn farz olmadm
syleyen kimsenin durumuna benzer. Mesel bu kimse, kendisine Kur'an- Kerm'in yetleri ve hadsler okunduu zaman, "bunlann Hz.
Peygamberden sadr olup olmadn bilmiyorum; belki de bunlar yanve tahrif edilmi eylerdir" der. Keza "ben haccn farz olduunu,
ten Hz. Peygamber tarafndan

kabul ediyorum, fakat Mekke'nin ve Kbe'nin nerede olduunu bilmiyorum. Aynca ben insanlarm yneldikleri ve hac ettikleri memleketi
190

de bilmiyorum. Acaba bu memleket, Hz. Peygamberin gerekten hac


ettii ve Kur'an- Kerm*in vasfcttii memleket midir veya deil inidir"
diyen kimse de bu dereceye girmektedir. Byle diyen bir kimsenin kfir

olduuna hkmetmek lzmdr. nk Peygamberi tekzib etmektedir.


Fakat dorudan doruya bu tekzibini aklamaktan kammaktadr.
Oysa mutevtir olan haberleri anlamakta gerek avam (halk tabakas),
gerek havs (bilginler) birlemekte ve her iki gurup da bunlar ayn
tlS^ ntarttadr. Binaenaleyh, bu kimsenin syledii szn batl
bata olmas gibi deildir. Zira bu mezheolmas,
grU^ yi^i||]|:e ve ara^ttncl^a has olan br
atfta^

Msmd^ m^hima

hsuttur.

ye

Aic^

dm^ frt ^fi^ oIbm^ ve^ tm gibi mee-

M|Wn
teuz m^e^^
^mat^Mt
tea^m^
m&^m^^^m^
btt

mecem

kmdisi

iin

let verilir.

te> Suplar,
tt*-

de

Aynca bu ahs, tevtm ^Mfc dau bffltee

tt^eyi
nk, tcm^ I^ Md^
bir

inkr etmesinden dolay da tekfir edemeyiz.


nin, tevtren bilinen Hz. Peygamberin -AllaJ'm salh ve

savalarndan

olsun-

birini

lenmesini veyahut Hz.

onun

mer'm

veya onun Hz.

Eb Bekr'in

varhn ve

tekfirini gerektirmez. Zira bu, hac,

kz

m.

Hafsa

ile

ev-

hilafetini inkr etmesi,

namaz ve slmm dier

r-

knleri gibi, tasdik edilmesi farz olan dinin esaslarndan birini tekzib
etmek deildir, Bunun gibi, icma'ya muhalefetinden dolay da kendisi-

Ziraicma'mn esasm inkr eden Nazzm'n'" tekbir


firi konusunda, bizim de bir grmz vardu:. Zira icma*nm kesin
icma, andelil ofebile^ Jmsusunda birok pheler vardu-. Bize gre
^^:bfrfflaA WdEmda mutabakata, gr birliine vanlmasmcto bansttir. Bizim hm& alatmakta old^umuz konunun, rivayet
gito &k&A^ uydua* duyu organ1aTmn?;la feji^Ka ^teok
kims^ &yu organlariyle bdikleri etH abmler iwetlfir toni tekfir edemeyiz.

w
*rt^'
W^
rinde teN^^ teeeedflde telemeleri, zo]i
rma i wm^^ brk
Hkm ve kudret
sahibi kimselerin,

meleri
tirir.

dan

ise,

te

ancak eriat ynnden bilinmesi gereken ypbilgiyi gerelcbunun iin, lemin hadis olduuna hkmeden aratu-cl^--

rivayet edilen haberlerin tevatr derecesine

lemin hadis olmas


haberler,

iin bir delil

saymak

ulamasn,

gerekten

caiz deildir. Zira

bu

gibi

ancak duyu organlariyle bilinen hususlarda tevatr derece-

ue uU^u:.
aklamamakla ve din esasdurulua tes^tr yoluyla kesin olarak bilinen bir eyi de
bir kimsenin tekzibini

tend^
84

W ^em

Nazzmkma'mn bir delii olabileceini kesinlikle


obfiBBf,

OAS ^'koiHi Mo^ 0el^^>

reddetmitir. Bylece,

Bak: Faysalu*t-T^fiika,

s.

Q^%]a;
58.

mhib otmomekki bember, 4#ulia mm icma ile Ulimt ve ifnadan baka bir yolla bilbiesi mmte Am^ Ur eyi inkr oUnesiBu kimse Nazzm

dir.

gibi, tevtr

de bir

delil

olarak kabul etmez.

Mesel, Nazzm, icma*nm esasnda kesin bir delil olamayacam ileri


srerek yle diyor: "cma ehlinin hataya dmesinin imknszma dellet

eden, akl kesin bir delil

olmayan mutevtir er'

bir delil de yoktur".

haberin ve yetin bir

terilen her

Tabi'nin

bulunmad gibi,

icman bozmu

te'vili

le'vil

Ona

edilmesi

mmkn

gre, delil olarak gs-

vardr. phesiz o, bu sz

ile

etmemi olmaktadr. Oysa biz bilionlarn, sahabelerin icma ettikleri esaslar zerinde icma etmi
ve kabul

yoruz ki,
olduklar kesin olarak bilinen bir gerektir ki, bunun aksini dnmek
mmkn d^dir. te bunun ^bi, bu kimse de icmay inkr etmi ve
olarak kabul etmemitir. Bu ise, phesiz bir ictihad dubunu bir

ramm<^dr. Bu kokuda

b^im grm udur: cmanm bir

rmmm ks^^ M^m^ m^k s^mm


de

delil ol-

1^ hu g^kler

ta^ hanen bu konudaki maze^ azu-layc tir dtA ^tmu

Mteclnte

I^kftt

im

kapt

Mrt^m
^
kmasma

add zaman,

yanlann ve vahim meselelerin ortaya

kdt cere-

sebep olacdctu;

Buna

kp, Peygamberimiz Hz. Muhampeygamberin gnderilmesinin caiz olduunu

gre mesel, bir kirusenin ortaya

med'den sonra
ileri

baka

bir

srmesi ve bundan dolay da kendisinin tekfir edilememesi

mm-

kndr. Aratrld zaman grlecektir ki, bunun muhal olmas,


kesin olarak icma*ya dayanmaktadr. nk bunu akl muhal klmamaktadr. Hz. Peygamber'den nakledilen "benden sonra neb yoktur'''
szn ve Yce Allah'n "o, peygamberlerin sonuncusudur^'^^ szn,

1m kimsenin

te'vil

etmek

suretiyle.

Yce Allah'n "peygamberlerin

sonuncusudur" szyle resUerden sebat ehlini, kuvvetli irade sahit'^^


otaUun. kaadettiini, zira "peygamberler" sznn umum olduunu
ve bunun

mesi mmkndr.

e4bnesinin imkn dahilinde bulunduunu sylecsmn, Hz. Bey^nberin "benden sonra neb

yoktuf sSml^, Resl^ vsf^l^ lodetmi olma^n^ mm WtU


Itesl msm^ tek 1mlnnd#rQ^ Kelenin rtbe bakunmte B^
slMen d^ba ykstie olduunu sylemesi y Mft bunm gil t^t^
bmun gb siyi^
hezeyanlarda bulunmas mmkndr. te bu

srf lfz ynnden muhal olduklanm iddia etmek mmkn deildir.


Zira biz, mtebih yet ve hadslerin zahir mnalanm te'vil etmede,
bundan daha ok ihtimaller zerinde durmu bulunuyoruz. Bu da asla
nasslarm gerek mnalarm iptal edici deildir. Binaenaleyh, bu sz

83 Bak:

192

Ahz^

Sresi, ye: 40.

syleyen kimseye verilecek cevap, gerek mmetin icma ile bu Uzm^


gerekse Peygamberin eitli tavr ve hareketlerinin dellet ettii

a-

kendisinden sonra asla bir nebf


nin veya resFn gelmeyecei ve bunda asla bir te'vil veya tahsisin bulunmaddr. Bu hususu inkr eden kimse, ancak icmay inkr etmi
nelerden kesin olarak

anlad mna,

Bundan da grld gibi, birbirine yakn, hatt birbirinin iine


girmi ve anlalmas iin herbirinin ayr ayr incelenmesi gereken birtakm ja^eleter doar. Mctehid de, btn bunlar reddetme veya kaolur.

e^e

bul

hkm

keoi itihadna gre

d^^d

verir.

^slam ba^ bulunBuada bizim g^^tS^ tekfirin


toe^
to^fi tfbt etoactor. Bunhr bazMi* bu
olurlar. Bu dere^Mes Mrtmi^ ^meyen bir eyi fa^tine^ ^mm
MilmM 'bu ^a^^
dnmek mmkn dedfe. Msmsakyh,

gz nnde bulundurmak suretiyle ictihad etmesi mmkndr. nk


gaye, tafsilata kamadan asl olam anlamaktr. Eer "puta secde^l^ek
kfrdr. Bu, bu rabtalann, balantlarn iine girmeyen mcerred
bir fiil olduuna gre, acaba bu fiil baka bir asl mdr" denirse, biz
deriz ki
Hayr, zira onun inancna gre kfr, putu yceltmektir.
:

-Allah'n selt ve selm ona olsun- ve Kur'anKjenm' tekzibtir. Fakat bu kimsenin putu ycelttiine dair inanc,
f^zan ak olarak syledii sz ile, bazan eer dilsiz ise yapt iaretle ve baz^ d% Yce Allah iin yaplmas ihtimali bulunmayacak
bir eye secde etmesinde olduu gibi, kesin olarak inancna

Bu ise,

Allah'n

eM^

elisini

A
Mite

te^Mr

Wade

fefar

^te^ylt

duvar

bufU yaparla,

Ift^r^

gilndr.

O totm

gre bu,

zaman, acaba onun mslmn

Baka

bir deyimle,

bu

fi,

onun

karine

f^m im

Ifflitft

onun

^Mfe ya da bu putun

Bu ie^ mcak
unate^ ]Wrl#f feBaj@B^^

yceltmesne n^omamdcMr.

put,

eflakle

ile

Wnk.

B^

hkmedlecek^t
dellet edecei^?

dnda

kalan bir gr deildir.


Tekfir konusu ile ilgili eitli grleri ve inanlar anlatmada
bu kadarla yetineceiz. Biz bunlar, ancak fakihler bu konulara deinmedikleri ve kelmclar da bunlara fkh bir nazarla bakmadklar iin
anlattk. Zira kendi branlanndan olmad iin, baz kimseler, bu ko-

halde bu, bizim zikrettiimizin

nularn fkh konulardan olduunu anlayamadlar. nk, yalan ve


cehalet olmas ynnden kfr gerektiren sebeplerin aratrlmas,
akl bir aratmadr* Fs^at bu yalan ve cehaletin, dokunulmazm
kaldrlmasn ve n^m ebe^ ok^ak Cehennemide kalmasn gerektnn^ MpiEundan amtulmas ise, fkh bir aratrmadu:. Matl^
olan da budur.

1^

kMa burada sona erdbiriefi unu da belirtmek isteriz ki,


ba

kifspta nanla

biz

konularda iktisada riayet ederek, esas inanlarn ve kaidelerinin dnda kalan faydasz ve gereksiz birtakm fazlalklar ve fuzul bilgileri hazfettik ve zikrettiimiz hususlar, insanlarn
ilgili

anlamakta glk ekmeyecei gayet ak ve kesin delillere dayandrmakla yetindik. Yce Allah'n bundan dolay bizi mes'ul
klmamasn ve teki dnyada amellerimiz karmza karld zaman, O'nun byk ltfu ve geni cmertlii e, bu amelimizi de iyi
ameller zmresine hak etmesini dileriz.
ekserisinin

"a-ktisd fVl-tikd*'

adh kitabmz burada sona ermektedir.

Hamd,

lm

lemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'n selt ve seebed olarak resullerin efendisi ve nebilerin sonuncusu Hz. Mu-

hammed'e,

line ve

ashabma

olsun.

Bu kitabn yazlmas, onun

Abd
tiyle

sahibi al-Mubrek b.

Muh^mmed

b.

al-Kerm al-Cezer -Allah onu bununla faydalandrsn ve rahmeonu bilgi ve tvbe ile nztklandrsm- tarafmdan. Yce AUa'a

% yhom

hanp^ edilerek, be^ yz altm^


nMe rasayan Cumartesi g^

Bu

be

abia j^mn onikkd

ga-

bitirilmitir.

ynm

yz altm
Ramazan aynn onuncu gnne tesadf eden Sah gn. Yce AUah'm inayetiyle, nakledilmi
olduu asl nshas ile karlatrlm ve bu eserin, elden geldi^ kadar
iyi tashih edilm^ne ve hatasz ohnaana allmtr.
kitap,

BHYOGJEUFYA
l^myges, Maurice: Essai de Chronologie Des Omvres de

Beyrouth
al-Caveyn,

al- Gazali^

(tarihsiz).

mm

Ysuf Msa

al-Haremeyn: Kitbu^l-trd, neredenler: Dr. M.


ve Al Abd al- Mun'im Abd al-Hamd, Kahire 1950.

aatay, Neet ve ubuku, ttrahm A^h; hlm Mezhepleri


Ankara 1965.
ubuku, brahim Agh: Gazzal ve Kelm

Felsefesi,

Tarihi,

Ankara

1970.

ubuku, brahim Agh: Gazzal ve phecilik^ Ankara 1954.


al-Gazzali,

b Hmid

Mhammed

Beym'lrslm Va'z-Zandaka,
al-Gazzal:

aUHikme

al-Gazzal:

al-ktisd fil-ttikd,

b.

Muhammed:

Msr

f Malkt Allah,

1319,

U25.

Msr

1903.

hazrlayanlar: Prof.

Agh ubuku ve Do. Dr. Hseyin

^U^mst^t tlcmu'l'y^

Dr.

brahhn

Alay, Ankara 1962.

m M'i-Ke^ Atebul 12S7, Kahire 1303.


Msr

al-Gazzal: a-Kstsu'l-Mustakm,

al-Gazzali:

FaysalCt-Tafrika

Kimy-y Sadet, Tahran

al-Gam: al'Ma^m'l-Kebr,
al-GazzalS: al-Maksadu'l-Esn

1333.

Msr

erh

1318.

1309.

Esntfl-lh aUHusn,

Wm \Wt.

Msr 1309.
lmVl-Usl, Msr 1356,

al-Gazzal: al-Munkiz Mina'd-Dall,

al-GazzaU: al-Mt4Stasf

Min

al-Gazzal: ar-Rislet al-Ladunmyye,

Ik,

Kemal: Mutezile^nn

Douu

bn Hallikn: VefayuU-Ayn,

bn

Msu:

1328.

ve Kelm Grleri,

Msr

Ankara 19^*

1357.

Teymiye: Kitb Bugyat al-Murtd fi'r-JRadd alaH-Mutefelsife Va'l195

You might also like