You are on page 1of 249

V/

Imam- Gazl

'

tiRattav
*

mm

Szn z^
(ElTktisd

Fil

'tikd)

;VI
AR YAYINEV

TKATTA

TKATTA

SOZUN OZU
^^32 n

MAM-I GAZL
Mtercim

HSAR YAYINEV
Byk Reit Paa cad. No: 22/4
"rtaleli /
Tel:

0212 528 46 42

stanbul
0212 52? 34 83

Hisar Neriyat
Gazff Serisi:

Bask

93
12

Aziz Okuyucu,

Bu kitabn

ihtiva ettii

ri'nin lisanyla bir

ka

konulan (Mzl Haz^tle-

arpc

misalle sizlere arzede-

ceiz.
Gazl Hacetlerinin tabiriyle:

"Allah Teal Hazretleri kullan arasnda, Ehli Hakye Ehli Snneti benimseyip tercih eden insanlar yatttm^ ire ohlann kalj^erini yak^ nurlan ile mamur
eylemitir. Bylece bunlar Allah Resl'nn getirdii
ilh hakikatlerin srlarm anlamakta glk ekme-

milerdir.

arasmda Allah*m ltuf ve


olanlar ise, ite bu Ehli Hak ye Ehli

Fuka frka olan

ih^a^M mzhar

insanlar

Sraeft frkalandu*.
-

nk onlann gnUM ilh Nur ile aydmlatan


Cenab- Hak dinin hakikatlerini anlayp ve bu mmete

anlatmak iin onlara

yardm etmitir.

eytanm vesvesesinden ve sapklarm sapldkknn^ korumt, lisanlann gl lalm,


Onlann

bu

ilerini

lisan kuvveti ile birlikte kuvvetli deliller ihsan et-

mitir.

Bu

gl lisan ve deliller

karsmda hi bir bo-

zuk akideli kimse barmamanutr."

te mam Gazl Hazretleri de kendi dile getirdii


Alfad'n ltfna mazhar

ohnu

nadir aluiyeerden-

dir.

B merinde OazB Hazretieri, itikad konularda


ilh srlan aklam, bu sahada bilgi sahibi olmak isteyenlere tatminkr bilgiler arzetmitir.

Byle bir aheseri okuyuculannuzla paylamak dtucesiyle sizlere arzediyonz.

Nerini bize nasip eden Allah Teal'ya hs^mdeder,

demmm niyaz edeariz.

Mevlt

KARACA

Pn>EKLER

Giri

Hazrlk Dzenlemesi
kinci Hazrlk Dzenlen^

15

nc HKirhk Dzenlemesi
Drdnc Hazrlk Dzenlemesi
Birinci Temel Esas
kinci Temel Esas
lim Sfat

22
24

Sirinci

Hayat Sfa

18

-.ff^-.

35

79
93

95
95

rade Sfat
,
Semi' (itme) ve Basar (Grme) Sfatlan
Kelm Sfat
.2
i......,..,;.
lhi Sfatlann Genel Hkmleri
^
ilta^ T^ael
I^rtfiftc Tieme Esas

Blm
kinci Blm
nc Blm

....1.
,

106
120

.147
188
188

Birinci

197
1......

Biici Cihet

Ittd Cihet
nc Cihet
Drdnc Cihet
Drdnc Blm

101

....224

224
227
228
234
....238

GR
Hakk* ve d-i

klan arasndan
en Allah-u Tel Hazretlerine hamd- senlar
Ehl-i

stimeti

seol-

'

sun.

Btn frkalar arasndan yalnz onlan ltf- ihsanna mazhar


ve lnin h^dkatlmi ortaya koymalarna yardmc olacak ilh Nr ile gnllerini ay-

klm

dnlatmtr,

'

Oaibipn lisanlanu^ apklan susturacak dem^e^


gl deltor fl^an eyledi.
lerini eytanlarm vesveselerinden temizlemi ve
gnllerini

sapklarm kaydrmaiarmdan hals eyle-

Kalplerini yakn nrlar

ile

mamr

etmitir. Byle-

ce onlar da Allah (C.C.)'n Resul Muhammed


Aleyhisselam'm diliyle anlatlan ilhi hakikatlann
srlarma vfdaf oMalar ve bylece eriatn gerei le
akim icaplan arasnda uzlama salamay baardlar.

Peygamberlerin naklettii eriat ile akla uygun olan


gerekler arasmda bir eliki olmad gereine eritiler.

Sapk

bir

grh olan Haviye frkasndan bazlar-

nm zannettikleri gibi taklidde donup kalmann gereksii

olduunu

anladlar. Byle birdunon,

tinden ve basiretsizlikten

akim

zafiye-

ileri gelir.

Felsefecilerden ve Mutezilenin

an gidenlerin-

ksnu, ile j^rial hkmtai am^da eliki


meydana getirecek ekilde ileri gitmeyi vicdanlarn
den

bir

ktlklerine yordular.
tefrite

Bu

hususta

Haviye

frkas,

dtler. Filozoflar ve muteziloin azgnlan ise

frata katl^.

Her iki frka da ihtiyatl davranmaktan uzak kaldlar. Oysa ki, itikdi konularda kesinlikle uyulmas gefdc^ py^ szn zn ve doru yolm gveni oldm
brakmamaktr.
Sadece eser ve haberin

trma metodlarm

ve arayolu nasl

taklidi ile yetinen

hie sayan bir

kii doru

Byle bir kii biln^ midir ki, eriatn


dayanaca, kinatn efendisi olan Peygamber
(S..V.) Efendimizin mbarek azndan kan szdr ve bu s<^n donlu^ ise> dlm delilleri ile sitbulabilir ki!

tir.

eriat'm nuru

aydnlanmayan ve sadece akla


tbi olan kii hidayete tam olarak kavuamaz. Akln
takld yerlr varchr. Bu yerieKe o kiinin akla mracaat etmesi nasl mmkn olur! O kii, akln snrl
olduunu ve sahasnn mahdud olduunu bilmelidir.
eriat ile akl bijrletirerek bu ayrmtar bir araya getiremeyen kii ne yazk ki sa^dten engelim ^^larak tuzaa dm olur.
Kur'an- Kerim, etrafa
saan gnee benzer.
Akl- selim sahibi bir kimse ise b klardMi laydaile

10

lanmaa ak$r, ber iki ktan da


Kur'an
lardan biri

geridir. Bmyetinen kii cahil ve ahmaktr.


ile yetinip akldan yz evire kii,-

ve akln
ile

istifade

Kur'an'n
gnein nnma kar

birlikte

gzlerini

kaplan kimseye b^-

Krlerle onun arasmda bir fark yoktur.


Akl, eriat ile beraber olursa nr stne nr olur.
Bunlardan birisine
gzle bakan kii, rk iple
lqlpL3^ inen kadar ahmaktr

Ey ffl- snnet

a susam

hakkmda bilgi sahibi olmakii! Greceksin ki, eriat ve hakikati


akaidi

bnyesinde toplayan biricik dca, Ehl-i Snn^ fukasidir. Ci^Mi Allah'a kret ki, sen de onlarm izindesin ve onlann arama
bulunuyorsun. Umulur ki Allah (C.C) seni kyamet gn onlarla hare-

kanm

Sapklm kirlerinden bizi temizlemesini Yce Allah (C.C.) dan niyaz ederiz.

Jibbinz gnlk^inizi hakikat

nMm

ile

doldur-

sun.

Dillerimizi btl sz sylemekten muhafaza buyursun, onlar hak ve hikmet ile syletsin,

pbes^ ki Ot Kerim'dr.
Rahmet sahiMffiT.

imdi kitabm

ismini beyan

hsan

ile,

giri,

bol ve

geni

blm ve k-

sunlann aklamakla sze balayalm:

Kabm orjinal ad "El-iktisd

m t'k^

dr.
Tertibine gelince; nsz mahiyetinde olan drt
hazrlk dzenlemesi ile. asl maksat ve gayelerin

am

izahma tahsis
drt
mc^ded^ ibaet^^
Basprik dzcatemeleri unlardu*:
11

hazU'hk dzenkmesi: Bu min, dinin


en lzumlu unsurlanidm old:^inu beyan hakkmda1) Birinci

dr.
2) ikinci

hazrlk dzenlemesi: Bu

ilmin, btn

mslmanlann tamam iin deil, ancak muayyen bir


zmre iin ok nemli olduunu beyan hakkuuiadr.

nc hazrlk dzenlemesi: Bu ilmin, farzayn deil, farz- kifye olan ilimlerden olduunu be3)

yan hakkmdadr.
4)

Dnit^ hazA dt^^ri^is^

lediim

delillere

dayanarak netice tenaa metodlar-

n beyan hakkmdadr.
Temel

kitapta

m^^dd^e geline; bunhr

da

dM tan^lir

ve beraberinde Cenab- Allah'tan bahsedilmektedir.


yle ki; varlk lemine baktmz zaman ona sadece yer ve gkten ibaret bir cisim olarak bakmayz.
BfllMs Allah (C;C)*m salam bir yafus olEOidt bak-

maktayz.

PejSpmber

wm 0m

baktmz

(SW^.V.) Efendimiz'e
erefli bir
ve stn

za-

mL^ bi^

insan olarak deil, bilkis Allah (G.C.)'m bir elisi


olarak bakmaktayz.
ResduUah (S.A. V.) Efendimiz'in szlerini ek alzaman bunlan alelade birer s^, konuma, ve
ifade olarak deil, bilkis bu szleri peygamber vas-

dmuz
tas

ile

Allab.(C,C.) tarafadai gelen birer

tarif

olarak

ele ahnaktay^.

te yukanda arz ettiimiz sebeplerle Allah (C.C.)


dan baka matlbumuz yoktur.
Bu ilmin asl konular ise Allah (C.C.)'n zt, sfattan ve fiilleri ve ResuluUah (S.A,V-) Efmdi-^
12

bu bahsin
kcmulanm sk trl te^e mseie terinde topln
'y'
olacaz!
1) Biriaci Temel Mesele: Bu blmde enabHakk'n varkndan, Ezeli ve Ebedj x)luundn,
O'nun cevher, cisim ve a'raz olmadmdah, zaman
ve mekndan mnezzeh oluundan, bilindii gibi grnr olacandan ve O- nun birliinden sz edilecek*
miz'in

ilhi talimlerinden

iharpok. Bylece

'

"

"

Temel Mesele: Cenab- Hakk'm sfatlanm beyan hakkmdadr. O'nun diri, lim, kudret sahibi, dUediini yapan, iiteiv gorm ve konuan bir
vaa'l^ oluundan sz edilecektir.
3) nc Temel Mesele: Cenab- Allah'm fiillerini beyan hakkndadr. Bu blmde yedi nemli
2) ikinci

konu izah edmddiedir.


yle ki; Allah (C.C.) hakknda teklif yaratmak,
teklife kar sevap vermek ve kuUarmn menfaatim
gzetmek vacip deildir.

G yetMhneyen

bir

eyi t^tf e^^nam

muMl

(imknsz) deildir.
Masiyete (gnaha) kar azap etmesi vacip deildir.

Peygamber gndermesi hnknsz

te btn bu hususlar Allah

deildir.

(C.C.)

hakkmda

caiz

olan eylerdir.

B blmn mukaddimesinde ayrca Vacip


bur),

Hasen

(gzel) ve

Kabih

(mec-

(irkin) kelimelerinin

aklamalarna da yer verilmitir.


4)
rin

DrMnc Temel Mesele:. Btn p^^gamterie-

ve zellikle bizim peygamberimiz Hz. Muham*^


13

med

(S.A,V.) Efendimiz'in tebli ettii

Har,

ir, Cennet, Cehennem, efoat, K^bir azflb,


ve Srat konularn beyan hakkndadr.

Ne-

Mizn

Yine bu blmde drt nemli konu vardr:


1) Birinci Konu: Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz'in peygamberliimn ispau hakkmkuir.
2) kinci Konu: Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz'in ahiret ile ilgili teblii hakkndadr.

nc Konu:
=Ha^E:) mffiftet
3)

4)

Drdnc

nin usul

mamet

(Devlet Bakaniilgili
Konu: Bid'atc frkalar tekfir etme-

&

ile ilgilidir.

imdi kitahumzm hazrlk


ne geem;

dzedemeleri b^ifent-

BRNC HAZIRLIK DZENLEMES


Bu

ilim,,

dinimizin en nmnli unsurlanndatdt.

Himmeti ve gayreti, nemi olmayan basit eylere sarfetmek ve zaman, verimsiz bo eylerle harcamak ahmaklk, ^pkhk ve byk bir hsrandr.
Faydasz ilimden Cenab- Hakk'a smnz. Btn
mahlkat iin en nemli olan ey, ebedi saadete er-

mek ve

sonsuz ekavetten kurtulmaktr.


Yttce Allah (C.C*)*m gnd^tni olduu btn
peygamberler, kdlan zerinde Allah (C.C.)'m haklar
bulunduunu, ilerinde, szlerinde ve inanlarmda
Allah (CC)'a km^ birtakm Vazifeleri olduunu haber vermilerdir.
Dilini dorulua alet etmeyenin, vicdann Hakk'a
balamayann ve btn orgaolanm adalet ile donatp

amel etmeyenin
eehmn^ riUlm ^betinin korkunluunu anlatmlardr.
Sadece bunlan haber vermekle kalmadlar. Yaptklan td)U^^Qn doruluunu, teo* takatuun stnde

ffil

hareketleri ile ispat ettiler.

mahede

zaman yahut
mtevtir haberlerden dinledii zaman onun aklna
ve gnlne bu szlerin doru olmas ihtimali gelir.
Bir insan bunlar

ettii

duyduu anda mucizeleri, olaanst


ayrmaa kalkmadan nce bu szlerin do-

Hatta bunlar ilk


sanattan

rulu|wa bytOc bir iblimajyte Im^ ymt*


Bu apak zan, ya da zaruri tecviz, kalpten huzuru
karr, onun yerine korku ve rpertiyi koyar, kalbi
aratrmaya ve dnmeye tevik eder. Bunun sonucu
15

tozur ve

istitosr

i;^<lplnt, ihmal ve kaytsz

imp^ml faadfiia rdie balamtr.


lmden kurtulu

yoktur.

dbm^

lm sonras

ise.

gz-

lerden diirlmtr.

Peygamberler^ olmas mmkn olan eyleri h^r


veriyorlar. hmali bu-akp xneselenin gerek mahiyetine ermek iin paalar svamahdr.
Syledykleri

muciz^le

destekleyeni o

peygam-

yrc bir hayvann girdiim bize haber vererek dikkatli ohnamz tavsiye eden kiiden daberler,

ha

evimize

aa

deildirler.

Eer yunc bir hayvanm evimize gi^ebil^^pre hveriyorsak ve bize haber veren kiiye "olabilir!" diyebiliyorsak, bu takdirde elimizi kolumuzu
sallyarak evimize dnmemize imkn var mda-?
bette ki byle bk eye itima verdiimiz takdirtinaal

de korunma arelerine bavurmak zorunda kalrz.


O halde lm de hak ve gerek olduuna gre,
ln^ spnra! dtec^ ve mitenrf talike-

teden tenmrak

iin

g^kl

tedbirlere

bavurmak

neden nemli olmasm!


Peygamberlerin doru oJdftuna veya ea azmdan
olabitec^ne hknettiimiz and
szn efe alp
incelemeliyiz. O szn muhl (imkansz)m, yoksa
inkr mmkn olmayan bir gerek mi olduunu ararmahyz. Mesel bir peyganj>erin u szlerine dik-

om

kat edelim:

"Sizin bir Rabbiniz ve

birtakm

yaratcmz vardr.

vazifelerle mkellef kUnij^Ur*

^er

Sizi

bu

vafekri terk ederseniz RabMn^^mfttdan cezalandrlacaksmz. Fakat vazifelerinizi yerine geti16

mkfaat greceksiniz* Bunlar aklar


mam iin
size o f^derdi."
rirseniz

imdi burada u hususlar aratrmamz


Bizim gerekten Rabbimiz var

gerekir:

mdr? Eer yar ise

dirimidir?

Konuur mu

ki, emirlerini

ve yasaklarm bildire'

bilsin?

Eer konuup
var

m^

emir ve yasak bdirebiliyorsa gc

^an etti|inzde bi-

ki, kendisine ifat

Eer

gerekten kudret sahibiyse ve bunlara g


yetiriyorsa, onun tarafmdan peygamber gnderdiini
iddia eden kii, gerekten bu iddia^nda doru mudur?
ayet aratrma ve inceleme sonucunda btn bu
hususlarm doru olduu kanaatine vamsak akll kii-

yapabileceimiz tek |^ varfr^ O da ihtidavranmak, kendi nefsimizi eletirmek ve sonsuz


bir ebedi hayatn karsmda fn ve geici bir, hayatm
esiri olmamaktr.
Akll itt^n ^ur kiy
dnr Ve
gn edip bouna oyalanmaz.
Daha nce sylediimiz gibi bu ilmin asri gayesi
Cenab- Hakk'm varlm, sfatlarm^ fiillerim ve
peygamberlerin doluluunu deMter J# ispat etmek1er olarak

y^

'

^lam

g^t

tir.

Btn bu saydklarmzn akl sahipleri iin ok


mhim ve zarur olduunda asla phe yokttu*.^

Eer dersen ki:

domu

"Nefsimde byle bir duygunun


olduunu inj^r etmiyorum. Fakat bu, yaratl ve tabiatlmoneresi inidir? Yete
icab olan bir ey

^n

I.

17

midir? Yahut da eriatn gerei inidir? Bunlar


ayrt edemiyorum. nk idrak edilebilenlerin vacip olmas hususunda ii^nlann eitli szleri ve
yorumlar vardr,"
Bilmi ol ki; Bu konu kitabmzn ''idrakiar" blmnde izah edilmitk. imdi o konu Ue m^ul olmajc
gereksizdir. Biz nce kurtulu arelerini aratrmaa
bakalm. Aksi takdirde kendimiz ylan yaiut akrep tarafndan sokulan bir adamn durumuna deriz.

Z^irM hayvsBi iki^ hmnleyi yapmaa JKmrfeuirken o adam kap kurtulmaya bakacana zehirli haygeldiini aratrvann sadan m, yoksa soldan
tnsisL megul olursa!
Byle bk adam ahmak deil de ned"?

te

ahmak ve

cahillerin ii de

buna benzer. En

nemli ve asd olan eyleri kaybedip fuzl eylerle


Hakk'a smnz.
megul ohnaktan

^b-

KNC HAZIRLIK DZENLEMES


>

Bu
bir

ilim,

msltmmtom tamam

^m d#l, mmk

ksm iin ok nemlidir.

ilimde ortaya koyacamz deliller, manevi


hastalklarm tedavisinde kullanlacak olan iklar
sabesindedir. Eer bu ilalan kullandracak olan doktor sanatnn erbab, keskin zekl ve salam grl

Bu

m-

deilse, hastalklan tedavi etmesi

yle dursun

bilkis

onlan dah da oaldr.


Bu sebeple unu bilmek gerekir ki, insanlar drt
frkadr:
1) Birinci frka: Allah (C-C.)'a iman eden, p^-

gamberlerini tasdik eden, gnlden onlarn hak olduklanna ioaan ve sonra da ya ibadetle ya da dnya ileri ile

megul

halleri ile

olan kimselerdir. B&yle

babaa brakp

vik etmelidir.

kimse^ kmii

bu ilmi renmelerini te-

nk eriat'm

teblicisi Hz.

Mu-

(S A.V.) Efendimiz putperest kvmim imana davet ettii zaman onlardan ilk nce kerdisini tas-

hamined
'

dik etmelerini istedi,

Ts^idi bir iman ile tahkiki bir iman arasnda aytm yapmd. Nitdcm ^devlmn imanm te^yede
tasdik aranmad ve sadece karine ile yetinildi. Onlar
gerekten m 'min

idiler.

Cahil bedevilere ilmi deliller sunarsdc cmlann zilt-

kantrmanm faydas
mkl takld zaman

nk

zihinlerine

lerini

yoktur.

bir

o problemi halletmek iin

bavurulacak yollarm da faydasz olabilmesi muhtemeldir. Bu sebeple Ashab- Kiram'n bu bilgi d^lmda ders verdikleri ya da herhangi bir eser yazdildan
rivayet edilmemitir.

Onlarm megalesi
nel

ibadet, ibadete davet,

duntmlrau konttol

halkn ge-

hayatlanda ms^litalx

gzetmekti.

kinci frka: Hakk' kabul etmekten kaman


gruhtu*. Bunlar kfirler ve bid'atcdardr.
Somurtkan, kstah, inat, sabit fikirli ve batl
inanl olanlar da bu gruha dahildirler. Onlar ancak
kam ve kl ile yola gelirler. Kfirlerin byk bir
ksriii Mlanh glgesini mslflman olmulardr.
Bazen szn ve ortaya konan delillerin yapamadok ve kl gc baanr. Bu sebeple tarihdeki birbk olaylar incelediin zaman mslmanlarla kfirler
2)

arasnda meydana gelen ok sayda kanU savan, sapklardan bir grohn imana getap^ytej^nuland-

n grrsn.
Yine hibir tartmaya rastlamazsm ki, inad ve srara sahne oln^sm.
Bu sylediklerimiz akln deerini ve delilini kk

drmek
oknayan

Ancak akl nru herkese nasip


stnlktr. Cnab- AUah onu dostlan-

iin deildir.

bir

nam^ms kdmr.
Halkn ounluunda ktisurre flmal^^^m Yam^

gne klarmdan faydalanamadklan gibi onlar


da ^to apk delillini idrak edemezk^^
6^n ho kddsa b^ ^^^ o^af^ ettii gibi
salar

onlan rahatsz eder.


fii Hazretleri bu gibiler hakknda yle
demdctedr:
"Kim cahil bir anlaysza ilim yerim, onu^ riyan etmi olur. Kim de ehil olandan ilmi esirgerse

bu

ilim de

mam

ona zulmetmi
3)

olur.''

utti^ tokm

inananlar fakaf

^ymk

yaratldan

taklid

zeki ve

^1^^ Mayc'a

anlayl

olanlar-

dr, Bunlarm nefislerinde inanlarn sarsan bir problem OTtaya fOtabkl bjfte bir problem olduu vakit
onlan manen tedaVi l^^es ok yumuak davranmaldr. Mmkn mertebe kendilerince kabul edilebilir
>

olan ikna edici kzler $qytenmeUdir.

Yabirayet,

Ya bir hadis,
Veya faziletine inandklar bir kiinin sz ile delil
gelmelidir. Byle antardaki phe giderilmi ve
yeniden kalp huzuruna Mvtt^rtttaai
20

oJlurlar.

Eger

onlardaki

phe, bu kadarla giderilebiliycNa* tartma

Zininlerinde dile getirilen

srmek artk

d^Uai ndarg kar

ileri

gereksizdir.

Tartma douracak deliller ileri srmek, baka karkUklarm domsum da mam hazrlar. Ancak* o
kimseler ayet, hadis ve byklerin szleri

olmamlarsa o
delillere

temas

takdirde

ile

ikna

au: gitmemek aryle

ilm

edilebilir.

4) Drdu: frka: Bunlar

spMM^ bir gnah-

Fakat bunlarn simalarnda zek ve anlay


almetleri vardu*. Onlara gerekler akland vakit

tur.

Hakk' kabul

etmeleri

beklmr*

msanim kar da gayet yumuak hareket


edilmelidir. Tartmay bytmeden ve arla katip

madan onlan Hakk 'a yneltmee almaldu-.. nk

t^w Mytirse ve an gidilirse sapkUm gerekeleri

artrlm olur.

Cehaletin

ou

taassup ve

arlk

yznden ava-

mn (halkn) kalbine yerlemitir* Metod bmey^ kiHakk' amtam m fepcMm^ergisinde tehir


ettiler.

Zayf muhasmlarma

alay ve hakaretle yaklatlar.

i^ ^

Bylece onlarm i^dd


mukdefet duygulan
kamliKklto, gnllerinde btl itikadlann yerlemesine sebep oldular. Yerleen btl duygular yle bir

hal aidi ki, onlar ajrtk hogrl bilginlerin dahi gide^


reMmeleri bir problem olmutur.

Eer

taassupla ona

yaklalmasayd o da eytann

bu derece niaruz kalmaz ve byle bir inan,


normal in^raa i|eii, bir delillin kalbinde bile yer buImnazd,
istilsna

21

Ka^iiUkU p];ip(i0^t te^vki ol^^an hastalktr.


byle Mr h^tdkta mmkn olduu
Dindar 0te
brakp Allah
kadar saknmaldr. Kini ve
(C.C.)'n mahlkatma Rahmet gz ile bakmaldr.
Sapklm tevikisi olan kabalktan korunmaldr.
Kesinlikle unu bihnelidir ki, inad ve amlk ile hareket eden kii, bid'at zerinde srarn srp gitmesine
yatoc ete ve tay^unet gnnde bu hareketinin so,

kzgnl

nmfeluunu ykl^^.

NC HAZIRLIK DZENLEMES
Bu ilim farz- ayn deil, farz- kifyedir.
bu ilimde derinlere dalmann ve teferruat ile uramann hkm farz- ayn deil, ancak
sebeplerini daha ner. a^-klafar^ kifye^r.

Bilmi

ol ki;

Bum

mUmum

mslmanlann zerine

sk

ile

bulunuyoruz.
kalbi

farz olan hu:.us. ke-

pph^ete temizlemektir.

phenin gide&M^Mt ft^ ayn oluuna

'

ce;

gelin-

bu hkm, kalbinde phe olan kimseler hakkm-

dadr.

Eer dersen ki:


"Frkalarn ouna bu

olduunu
takdir ediyorsun. Fakat ayn zamanda farzkifye dduunu da ^plttyo^suu Bu nasl olur?"
Bilpi ol ki; Akaid k^larmda ph^mn giderilmesi farzdr. Hakk'a

ilmin zararl

delillerle

davet etmek dini bir

vazifedir.

Bir bid'atv birikim pheler ileri srerek zihin-^


leri bulandrd vakit onun phelerine kar mukave-

22

met gsterecek ve onun saptrmalarna kar koyabilecek elemana ihtiya vardr. Bu da ancak bu ilim sayesinde fnilkn olur.

Tarih boyunca birok lkeler bu tip olaylara sahne

Her beldede HaU' savunan, bid'atcaykc projmgandalanna kar kan, bu iUmie megul olan, gnlleri phelerden temizleyen ve Hakk'a
eviren yetenekli bir elemanm bulunmas gereklidir.
Tpk bir doktorun ve islm hukukusu bir fakihin
olagelmitir.

buhttt^ gibi.

Eer bir blgede bunlardan biri bulunmazsa,


ge halkmn hepsi sorumlu ve gnahkr
bir

durumda bl^ halkndan

biri

olur.

o blByle

fuh veya ai^d

renme kabiliyetini kendisinde grrse ve her ikisini


birden tahsile zaman olmadn syleyip hangisi ile
megul oknas hakkmda bizden fetva isterse phesiz
ki, biz onun fkh ile megul oknasnu gerekli klarz.
daha kapsaml ve fkh ile ilgili olaylar daha oktur. Gece veya gndz hibir
kimse fkh ilmi^dm mstani kaimm.
Kelm ibdne Otiya arzeden pheler ise, bu me
izafetle hsl olur.
Yine bir beldede hem doktor ve hem de fkh alimi yoksa, fkh alimine olan ihtiya daha fazladr.
nk fkh btn insanlann ihtiyacdr. Tp ise genelde hastalarn ihtiyacdr. Her lkede hastalarm saym, salam olanlarm saysna nisbee daha azdr.
Hastann kendisi -bile fkha muhtadr. Onun fkha
olan ihtiyac, tbba olan ihtiyacmdan daha az deildir.
nk tbba olan ihtiyac, fni hayatn daha rahat bir
ekilde devam Ettirebilmesi iindir. Fkha olan ihtiya-

nk fkha olan

ihtiya

23

ise, ebejdi

olan ahiret hayatndaki saadeti temin


K

'

mdcayese edersen,
tnln anlarsn. Fkh,

Bt ikisi arasndaki fark

rmdaki fark ve fkhn


ilimlerin en nemlisidir. Bu sebeple Ashab- Kiram
fkh ilmi ile megul dbtmlar ye btn istiarelerinde
bu ilme mracaat etmilersr.
Kelm ilmini ycelterek onun asl, fkh ilminin

olduunu idd itenler seni yamitmasmlar. O


de bu nsafeoa^ fayds^ ve g^ssm^.
Asl olan doru itikad ve kesin tasdiktir ki, bunun
ise fer'

kelm kitaplarn kartrmaya lzum yoktur.


Taklkl yolu ile de bu mmkndr. nce delillere de ihtiya varsa bile bu ok nadirdir.
Bazen bir doktor da senin kafan kartrabilir: "S^
nin varln benim sanatma ve maharetime baldr. nce hayat vesali^ sonra din ile meguliyet

iin

gelir." gibi

carla zihmni bulandrabilir!

Bu gibi szlerin altnda ykc bir maksat gizlidir.


Yui^uda bu gibi hususlara nazan dikkati elani bu-

DRDNC HAZIRLIK DZENLEMES


metodlar vardr. Bu metodlardan bazlarm "Mihakku'n-Nazar" isimli eserimizde akladk. Yine
**Mi'yru'I-Im"adh mmsm de bu metocUar hakBir dele dayanarak hfflcm karmianitt birok

knda

gerekli btn bilgileri iermektedir.

Biz bu kitapta kapallktan ve mulak ifadelerden


sanmaa gayret edeceiz. Bizim maksadmz derli
24

"

konuyu aJiUmak ve aydnla kavn^umator. Bu sebeple $ metod zerinde duractpplu bir efeiicte

z:
metod: Sebr ve taksim, yani ksmlar^
ayrma metodudur. Bu metoda gre mesele kxm^ aynim Bir
^tal edili^ dier ksmrn sbutu lazm gelir. Mesel szmz gibi.
^^lem ya kadim (ezel)dir, yahut hadis (sonra1) Birinci

k^

Memln IkMm
onun

zdd

olnmst fankns^dn

olan hdis

olmas lzm

gelir.

^r ise
O halde

lem hdisdir."

Bu

ttiesd^in

metmek bir

iki

ksndan

ibaret

olduuna hk-

ilimdir:

ksm, lemin ya kadm veya hdis olduu]^ i94e


^'Mm ya kadn^ yaht hdistir."
^stmMSr. Bu
Mt bilgi yani ilim ^ide eder.
b) kinci ksm: ise; ^'Alemin kadm olmas
a) Birinci

imknszdr." szmzn

ifade ettii m^Eiadr.

Bu da

biriUmdk.

Bu

ilimden asl maksadnuzt ifa eden nc


bir ilme geiyoruz ki, o da: "Alem hditir." ifadesiiki

dir.

Bu ekilde istenilen ve aramion


ancak

iki

asl ilimden

ki asU mmndsi

belli bir

olursa gt^^^niz olan

Eer bize

istifade

Umi kefetin^,
etmekle mmkndr.

art zere birleme hsl

^c ilim elde edilir.

muhalefet eden varsa o vakit bu nc

ismi "da'va" diye isimlendiririz.

Eer bize muhalefet eden


ismi

'

yoksa o zaman bu n-

'%^lW &ye isimlendiririz.


25

Da'vya kar olan kimse, ,iki asl kabul ettii takdirde ba iki asldan istifade edilen nc ilmi de kabul etmek zorundadr. Buna da'vnn salaml delir.

kinci Metod: ki mk baka bir ekilde tertib etme matodudur. Mesel deriz ki:
^'Hadislerden hl olmayan her ey hdisdir."
2)

Bu

sz birinci asldr.

^^Alem hdislerden hl deildir." Bu sz de ikinci asldr.


Bu iki asldan
sonucun kmas lzm gelir:
''yle ise, lem hdis (sonradan dma^^lu:."
Kamdaki muanzut Uk ild ash
^mesi halinde
davann doruluunu inkar etmesine imkn yoktur.
3) nc Metod: Bu metod, kendi d'vmzm is-

kaM

patm hi d^inmeden ka^ ^afm da'v^ms imkan-,


sz olduunu iddia etme yoludur. Bu metodla kar tarafm da'vsmn muhle (imknsza) yol atn ileri
sreriz. Mesel, tartmac taraf: ^^Gezegenlerin ha-

rel^terin smn j^tnr^" diye id^adataltmm, ta-na kar: "Sonu olmayan bir hareket yoktur." diyenin szn

ileri sreriz.

ka:^ t^afm iddias doru ise^ ikinci iddimn


da doru olmas icap eder. nk iddiann doruluu
"lzum"u gerektirir. Oysa ki burada "lzum" imkanszadr. Bu durumda kar tarafm iddias muhle
<imknsza) yol at iin o da muhaldir yani
imknszdr.
Burada iki asl vardr;
Birindi aslda tartp^acu t^af^ f^^nlerin ]m&leti^ote mma olmadm iddia ediyor, biz ise, sonu
-

26

otoayan

bir hareket

olmayacan

mac Hnfifi: bizim scmimz

sylyoruz.

Tart-

inkar etmesi de, kabul

etmesi de dnlebilir!
kinci aslda ise, "IzunTi"un

imknsz olduunu,
sylyoruz. Tartmac tarafm bu szmz de inkr
veya kabul mm&m dnleMlkl

Eer tartmac

taraf,

her

asl da kabul ediyorsa,

iki

o takdirde nc ^^malm"u da kabul etmek zorun-

da Mor 14
grnta

i^

mmm muhale (iroktozhga) yok wgm

Iml^^l ortaya k^.

te bizim zerinde durduumuz metod bunlardr.

Bu

nm.

metodlarla ilim tahsil edildii inkr olunaElde edilen ibne de matlb ve medll emt* tki

asln, bu ilmi gerektiren birlemesine de delil denir.

Fikir

ise,

bu

iki

asl zihinde

rettir*

Dnceye gelhee;
min lzumu

cihetini

aa karmaktan iba-

M asl ilhnden

aratrmandr.

flnc

bk il-

Matlb olan ilme ula^m^ipaiki grevia^^


Biri| iki asl zihinde ^^^j^rmandr. Buna

fikir

denilir.

Dieri de,
ginin gerekli

iki

asln birlemesinden arzu edilen

ynn aratrmandr

d^lir.

ki

buna da

bil-

talep

Birinci vazife zerinde duranlar dnceyi, fikir


olarak tarif ederler. kioci vazifeyi n plana karanlar

da dncenin, ilim veya kuvvetli zan istemekten

ibaret

olduunu

ileri srerler.

Her iki vazifeye birden iltifat edenlere gre ise, ilme veya kuvvetli zanna vesile olan maddeyi aratran
fikirdit.

Bu ksa ve

derli toplu

^cak hkok

erini,

yazlm olan kelimelerija de-

kitaplar

kanUrdktan

sonra eli

bo olarak dnenler takdir edebilirler.


Dncenin tarifinde sylenenlerin en dorusunu
bulaym dersen beyhude yere zamaa harcan ve ken-

yormu olursun.

dini

Hibir n^ic^ye de varanmzsm.

Eer

dersen ki: ^'Maksadim kelmclarn


istilhn ve dnce Ue neyi kasdettiklerini anla-

maktr."

BHmi ol ki, dnceyi t^^ta f&dr diye, ^^Im


bazlar da talep iin olan fikir diye ifade
etmilerdir. Bunlar duyduwn zaman bu konuda mtekellinerin stiahmm ft^ aym^uncto pb^ kalmaz. Bunu anlamayanlara ve dncenin tarifi zerinistek diye,

de hal srar edenlere

Dncenin

Bu

tariflerden

tarifi

ise

alr.

zerinde eitli grler vardr.

Mrnm doru olduu

kii, tariflerin makl oian

ve stahda

manasmda

ile istidll
ihtilf

eden

olmad-

aynha dmenin manasz olduunu

bmezl

naklandm

grrsn. Esasen nce

manalar

takdir

etmeli ve sonra da lafzlara mracaat etmelidir. Fakat

Allah (C.C.)'n hidayetinden nasibi olmayan kii,


doruyu brakr ve aratrmadan yz evirir.
Eer dersen ki: ^'Tai^mac taral, mana ve lafz
cihetiyle bu ekilde kabul ederse, davann doruluhakkmda phem olmaz. Fakat bunlar inkar
etmesi halinde dorul^u herkes tarafndan kabul
edilen durumlar ner^en Ikzm gdyor?"

>

28

Bilmi

bunun

aniaylan vardr. Biz


bu kitapta bu aaykrdaniir kisnum ortaya koymaya

ol ki,

alacaz:
a) Birinci anlay:

eitli

btn mhede

Zahir ve

ile

elde edilen eylerdir. Mesel:

"Her olayn

Alemde olaylar
vardr. O halde o olaylarn meydana gelmesi iin
de bir sebebin var olmas lzmdr."
bir sebebi vardr.

d^luu k^^ e<^l-

Bu ekddd bir

g^ri^ bir adidir, ^^bmk hayvanlarm, bitkilerin,


bulut ve yamurlarn meydana gelii, zhir mahede fP^ gzlem) ile anlalr.
%s ve radderm de a'rzlardaa Msd oluu yine

si

mahede ile anlahr.

Eer onlarn

ekil deitirdikleri tahayyl ediliyorekilden ekle ginj^k de bir olu almetidir. Biz

sa,

Mam

de zaten Skme bir


olaylann var olduunu ifade etmitik. Ancak bu olaylann cevher, a'raz, ekil
deitirme veya baka bir ey olitaunu belirlemedik*
iasffilm kalbi^ ^^dim
s&dn^er^ aehat ^ zntler de btm mahede (i gzlem) ile
anlalr ki, bunun da inkr edilmesi sz konusu deilr

dir.

anlay: Mcerred akl le elete edilen anlaydr. Mesel biz desek ki: "Alem ya hdisdir
(sonradan meydana gelmitir) yahut da kadimdir
yani varlnn Mi^angle yoktur."
Bu szmzde ncelik ve sonralk hususlarmn db) ikinci

nda

nc bir hususun olmadm her akl sahibi


olan kabul odm.
Biz diyoruz ki: "Varl, olaykn^m mrlndan
*

'

29

nce olmayan herey sonradan meydana gelmitir.


olmamtr. yle ise lem
Alem ise olaylardan
de sonradan olmutur.^
Bu szmzde ncelik ve sonralk hususlarmm dmda nc bir hususun olmadm her akl sahibi

mm

olan kabul eder.


Biz diyoruz

**Varl, olaylann varlmdan


nce olmayan herey sonradan meydana gelmitir.
ki:

Alem ise olaylardan nce olmamtr. yle ise ^em


d^ sm^E^a ^mutur."
Bu durumda bizim: "Varh, olaylarn varlndan nce olmayan herey sonradan meydana
mitir."

gel-

Szt^ iki asldan bilidir*

Tartmac tmf bunu kabul etmek zorandadr.


nk varl olaylardan nce olmayan ey, ya olayveya olaylardan sonra yar olmutur.
Bu mesele de nc bir ihtimal imktosizdr.
Eer tartmac taraf buna ihtimal veriyOT^ aklen
en ok ak bir eyi inkr ediyor demektir.
Olaylarla beraber yahut olaylardan sonraJ^eydana
larla beraberdir

g^ Mr eyin MA^ olmadm iddia ederse 3nbe


ak olan bir eyi inkr etmi demektir.
c) nc anlay; Mtevatir haberlerle elde edilen anlaytu:. Yalan zerine ittifak etmek mznkn
olmayan bir topluluun vermi olduu haber, doru

len ok

ve mtevatir haberdir.
yle bir misal verebiliriz:
d orud ur* n k

"Muhammed

mumm

Muhammed

herke#

muhalde o da da'vsnda doru-

da'vsnd dorudur.
cize getirmitir.

getiren

(S.A.V.)

dur.**

30

(S.A.V.) de

Eer denilirse ki:


cabd etniyiM*um."

^'Ben

onun mucUe getirdiim

O takdirde biz u cevab veririz:

"O, Kur'an' getirmitir. Kur'an


yle ise o mucize getirmitir."

Eer tartmac

ise

mucizedir.

asldan birini kabul der


ve dierini inkr ederse, yani Kur'an'n mucize olduunu kabul eder ve onu Muhammed (S.A.V.)'in getirme^ini iddia ederse, bu mmkn deildir. nk
t^atf yota ile k^ul eden bir gerek varir.
Biz, onun varln,
Peygamberlik da'vuu,
Mekke'nin varlm,
Hz, sa, Hz. Musa ve dier peygamberlerin varlklarn hep yalanlanmas mmkn olmayan tevatr^ yolu ile renmiizdir^
d) Drdn anlay: Asln, baka bir kyas ile sabit olmasyla elde edilen anlaytu..
taraf, iki

'

Bu

^iay hissiyat,

akliyat yahut mtevatir habere

dayanan bir wya birjb^ dereceye ^tinad eder. imk


iki asldan birinin fer'ini, baka bir kyas iin asl yap-

mak mmkndr.

Mesel, lemin sonradan meydana


ispat ettikten soma yeni bir kyas

geldiini delil ile


iin asl lalmamz cizdir.

yle bir mdc verebiliriz:

"Sonradan meydana gelen her olayn bir sebebi


vardr. Alem de sonradan meydana gelmitir. yle
k&f mun da bir sebebi vardr."
Alemin sonradan meydana gelen geldii delil ile
ispat edildikten sonra onun, bir sebebe muhta olduu
inkr edilemez.
.

e)

Beinci anlay: Vahye dayanan doyumlarla


31

ei-

'

de edilen anlaylardr. Mesel biz masiyetlerin de AlIfd (C:C.)'m dilemesi ve yaratmas ile meydam geldiini iddia eder ve yle deriz:
"Yokluktan varla getirilen her ey Allah

{C.G.)'m dilemesi

iledir.

meydana getirilmitin O
dilemesi iledir.'*
Masiyetlerin varl his

Masiyet de sonradan
o da ADah (C.a}'m

ile,

gnah oldukla hususu

fmat ile bilinir.


Eer tartmac taraf: **Y^Hfcto

ile,

^rha getirl*

len her ey Allah (C.C.)'n dilemesi iledir." Szmis inkr ederse, her ne surette olursa olsun eriat,
bu a&, iemn-i
grm^
c^^n bo inky
mmet ile sabittir. "Allah (C.C.)'n diledii olur, di-

lemedii ise olmaz." sznn doruluunu icrtta-i


mmet Ue ispat ettnekteyi25. nk sem'iyyt (peygamberden duyulan eyler), inra mnidir.
f) Altmc anlay: Asim, muhatabn inand ve
donuunu lubttl ettii eylerden ahnm olmas ile
elde ^flen ankytr.

yle

ki;

eer tartmacy

susturacak akl Y^Mssi

yoksa bu durumda onu susturmak iin


oram tendi inaad ve kabul ettii asllardan faydalanmz. Bunm toekleri pekok olduundan bu hususda

ibir delilimiz

^
'

misal

vermee

gerek grmyoruz.

Eec dersen ki: "Dnce kyaslamalarnda anlaylar araismda fark var mdr?"
Bilmi ol ki, bunlar umum menfaat bakumhdan
eitlidirler.

Akl ve Ws^ mbpllar, asim bilinmesi art ile


alsz ve hisler m^te^to*ese toldir. Salam
32

gz organ ile elde edilen bir asl, krlerde kullanmak faydaszdr.


natla tartmaya giren kiinin manen kr olduu
farzedilirse, gz ile bilinen bir eyi kabul etmesine
bir

imkn ydctun.

Kulak ile elde edilen


eyi ifade eder.

asllar da

sar teddanda ayn

Mtevatir haber ise, kendisine oka haber ulaan iin faydabdr. Fakat uzak bir diyardan slm lkesine ilk defa gelen ve slm devletini hayatnda ilk
defa duyan bir kimse iin yeteri kadar faydal deildir. Mesel, z. Muhayouned (S.A.V.)'in Knr'an ile
meydan okuduunu byle bit kiiye kabul ettirm^
iin, bu gerek ona mtevatir oluncaya kadar kendisine mhlet vermek gerekir.
Esasen bir toplumun yamnda mtevtir olan ey,
baka bir toplumun yannda mtevatir olmayabilir.
Mesel bir mslmanm, bir zimmiye bedel olarak kfii (R.A.)'m
sas ile ldriUmesi kcmusunda
h^rm, m^ebtn f^^as ymmdi^ mt^v^ir ise de

mam

avam yannda mtevatir deildir.


Yine birok mezhepler vardr ki, onlarn baz meseleleri fukahamn ou yamnda mtevatir <kildir,
Baka bir kyastan istifade edilen asla gelince; bu
ancak ilgili ahs hakknda faydal olabilir.
Mezheplerce kabul edilen hususlar, ancak o mezheplere inanmlain yamnda bir fayda salar.
Vahye dayanan ve iitilmekle elde edilenler ise,
ancak kendisinde iitme fiili salam olanlar iin faydahdn-,

te btn bunlar, bu usullere dair

ilimlerin

anlay-

33
4

dr. Binmeyeu ve
si,

onlarn

talep edilen meselelerin bilinme-

ve tahziniine baldr.
Hazrlk Dzenlemeleri

Kitabmzm
bylece tamamlam
olan

oldu.

imdi

asl

Temel Esaslar Blmne geelim.

34

Blm

maksadmz

birinci TEMEL ESAS

Bu blm, Allah (C.C.)'n varl


larn beyan hakkndadr. Bununla

ile iI*,Mi
ilgili

husus-

on husus
^

vardr;

1) Birinci

huum &nab-

Hakk'm

var

oluu ve

delilleri meselesidir.

Biz diyoruz ki: "Her olaym ve o olaym mgyds^


g^lj^aiB br sebebi var^*. jUb^ MirMm
na gelen bir olaydr. O halde lemin de meydana
gelmesinin bir sebebi vardr."
Alem deyince biz, Allah (C.C.)dan fayri var olan

btn mevcdatrka^edlyfuz.
imdi geni aklamaya geelim:
Biz, var, olan bir eyin asl hakkmda phe etmeyiz. Biliyoruz ki her varlk, ya meknda bir yeri olandr yahut da olmayandr.

Mekanda

igal eden varlk, eer bileik deilse ona cevher-i ferd denilir. Eer bileik ise ona
bir yer

eisitt denilir.

Meknda

igal etmeyenlere gelince; eger


varlj kendisi ile kaun olacak bir cisme muhta ise
ona a-rz denilir. Eer cisme muhta deilse O. Allah
bir yer

Cisimiersn v: a'r/larm
nir.

A'rzlar

tesbiti,

hakkmda mnazaa

mahede

ile bili-

edilen kiinin lafina

baklmaz. stedii kadar yaygara yapsn ve a'rzlann


ispatma dair senden

delil istesin.

Ber

onun yaygaras mevcut deil ise, onlan aasU


duy^Lr ve biz onlar nasl eev^landrabijirjz
35

Eer mevcut

ise,

o takdirde yaygaracnn cismin-

den baka bir varlk olmas gerekir.


^Kie cisim olarak mevcut
yle ki; yaygaram
iken onun yaygaras mevcut deildi. Gerek cismin ve
gerekse a' razn mhede ile bilindiini artk anlam
oldun.

^
.

Cisim olmayan, bolukta bir yer igal etmeyeai


kendisinde a'rz bulunmayan varla gelince; O, his
ile bilinmez. Biz onun varlm ve lemin de onun
ku^^ Ue dbiu^mu iddia ederiz. Bu da his ile de^
il, delil ile bilinir. Delil daha nce yukarda gemiti.

DeliSmiz iki asl ihtiva ^ktedir. Tartnd ta^


raf belki bunlan inkr edebilir! Hangi asl zerinde
tartmak istediini ona sorarz. Eer: "Sonradan
oisjrm bir sebebi olduunu nerede bdin?'' d^ ve bu asl zerinde tatpak isterkabul etmek gese ona deriz ki: "Bu asln

meydana gelen her

varln

rekir.

nk akln evveliyatndandr."

Bu hususda

ekingenlik gsteren kimse belki olay


ile neyi ksdetti^mizi bilmedii

m Mmp M^m^lm

iin tereddt gstermektedir!

man her

olay iin bir sebep

Fakat onlar

anlad za-

bulunduunu tasdik etmek

zorunda kalac^ctr.
Sonradan meydana gelen bir eyin var olmadan
ceki durumu ve var olma keyfiyeti ya imkanszdr veya mmkndr.
mknsz olmas btldr. nk var Imns
imknsz olan bir eyin meydana gelmesi mmkn
deildir.

Eer var olms mmkn ise, bizim bundan maksa36

dmz var olmasnn da olmamasnn da caiz olduunu


Eer var olmazsa bu, Vdb'I-vcud
lmaymdandr. nk, ontm varl kendiliinden
olsayd, bu takdirde varl vcip olurdu. Oysa onun
ifade etnodair.

varl,

kendisini yokluktan

varla

intikal ettirecek,

muhtadr. Bir t^ih

olmadan var olu ispat edilemez. te bizim "Sebep"den


maksadmz bu tercih edicidir. Bylece lafzmn manas, zihinde oluunca akl onu tasdik etmek zorunda
bir tercih ediciye

edici

kte*

"Alem sonradan meydana gelmitir." sznden


hasl olan ikinci asl zerinde tartan kimse hakkmda:

"Onu neden hor gryOTSimz?" denilirse, biz de


cevaben deriz k: Bu asl, akim evveliyatndan deildir. Onu, daha baka iki asldan tarizim edilen bir delil
ile

ispatlamaktayz.

yle ki: "Alem sonradan vm- olmutur." fiimiz zaman alemden kastettiimiz man, imdiki cisim
ve cevherlerdir. Her cismin ol^iardan uzak olmad^
m sylyoruz. Olayldan uzak ve mstani olmayan
her ey sonradan olmadr.

Bu
gelir.

olmas lzm
hangi asl zerinde ekime yaplabilir

kurala gre, her cismin sonradan

yle

ise

ki!

Eer denilirse ki: "Her


eyin, olaylardan uzak

cismin veya yer tutan her

olmad

gr nereden

kU?"
Biz de cevaben deriz ki: Cisimler hareket ve
skndan hl deildir. Yani ya hareket halindedirler
yahut da sioinet halindedirler. Hareket ve skn ise,
her ikisi de somadan meydana gelmitir.

'37

'

Yine deJiiUrse ki: '^Siz nce hareket ve skn tesblt ediyor sonra da hdis olduklarn iddia ediyorsunu/. Oysa biz onlarn varlklarn da hdis olduklarn da kabul etmiyoruz."
Biz de yine cevaben deriz ki: Kelto ilminde bu
konuyu aklayan pekok sayfate yaziinitr. Oysa ki

bu kadar uzatmaya gerek yoktur. nk akl banda


olan bil insandan byle sorular sdr olmaz. nk
ve suakl sahibi olan bir in^n ac, hastal^
suzluk gibi durumlardan tmyma gelon a^i#EPin,
kendi zlmda var olduklarmda asla phe etmez.
jibi yine akll bir insan, lemin cisimfte
lerini tetkik ettii mmkti yim onlann' deiik durumlara konu olduklarmda phe etmez. Btn bu deiikliklerin hepsi sonradan olmaktadr.
inat bir juanzdan gelirse,
Byle bir som
onunla uramak bounadr. Alemin me^tm gelii
neseiesinde bizim muarzlannuz felsefecilerdir. On\m, ^mia cisimlerinin gklere ve drt Uiisura ayrlCSufri
Wm& etmilerdir. Oote tt^,
daim hareket halindedirler. Hareketlerinin birimleri
sonradan ohna fakat ezeli ve ebed olarak pepeedu-

Mk

buu

e^

dm

0k

ler.

iim

dolduran drt unsur, ekil


a'razlann tayan madde de mterektirler. Madde
ezelidir. ekil ve a'rzlar ise sonradan var olup ebede kadar madde zerinde dner dolarlar.
Su, hararet sebebiyle havaya dner. Hava da hararet sebebiyle atee dner. Bylece dier unsurlar da

Ay

feleifln

haklen hale

girerler.

Onlann S0adai .meydana gelen kHnmtofiadai


38

"

luudenkr, bitkiler ve hayvanlar oluur. Unsurlar, bu


;0nrada dlt^ |killerden ayrlmazlar. Gkl^ de

unradan olan hareketlerden asla ayrlmazlar.


Yukardaki ifadelerden de anlalaca zere felseicciler biiim: "Olaylardan hli olmayan hprey
sonradan olmadr." Szmz ile elikiye dyorl.sr. Bu konuda sz uzatmann manas yoktur.
Ancak biz diyoruz ki: Cevher, zorunlu olarak haloket vt iteto h^yj^n ^r. deildir. Yni ya INrf
ket aKntfhir yatet hkd^e^z o!^ s^kftfi halMe-*
(lir. Flarekel ve sknun her ikisi de sonradan meydana gelmitir.
Hareketin somadan var rfnt tossdir; Mesel, toprak gibi sakin bir cevher farzedilse, onun hareketini
dnmek imknsz deildir. Bunun, zorunlu olarak
cafe

oid^ngu bilkiz.

te

meydana
kaldmr. Bu durumda

bu caiz olan

o vakit sskttna <Mt<ten


kendisinden nceki hl olan skun da hdis olur.
i: kdin ve ezel olmak, yokluk kabul etmez. Bu
Allah (C.GO'm Beks bahsinde detayl olaelirse

kMtp

aklayacaz.
Cisme ilveten hareketin varlna

rak

getirmek
istersek deriz ki: "Bu cevher hareketlidir," Byle
dediimiz zaman cevherden baka bir varlk daha isdelil

etmi oluruz.
yle ki; mesel; "Bu cevher hareketli deildir."
dediimi^ck eer o cevher gerekten skn halinde
ise, bizim szmz dorulanr. Eer hareketten anlapat

lan

man, cevherin ayn olsayd hareketin kaldnlnma^indan cevherin de kaldrlmas lzm gelirdi.
SktB ispat ve nefyinde de byle delil getirilir, Esa39

apak konulara delil getirme zentisi, o meselenin aydmlaUlmasua deil, daha da karmak olmaspa
sen

yol aar.

Eer

"Hareketin sonradan meydana


geldip nereden bildiniz? Belki gizli idi de sonrakt!''
Cevaben deriz ki: Eer biz bu kitapta kastedilen
mananm dmda fuzli eylerle megul olsaydk gizlilik ve aikrlk s^r daha batan a'rzlarla iptal
ed^^. Fakal ta m^mri^^^
eylarit
denilirse ki:

da

^M^mym

uramayz.
Bilmi ol ki; cevher, kendisine hareketin giz veya
^ikr olmsmdan uzak deildir. Hardcetin^gidili^
yahut aikr oluu sonradan meydana gelmedir. Bylece cevherin de olaylardan uzak

olmad sabit olur.

Yine denilirse ki: "Belki de hareket, cevhere baka yerden gemitir. Bylece bir durumda
a'rzlarm irtikali sznn geersiz olduu ne ile
bilinir?"

D^i;^ ki:

Bu konuda da

Atek ftM bil ki

fazl

t^titi^KM^

cevherin bir yerden bir ye^


naklinden alnm bir tabirdir. Bu ise cevher kavramm, yerkavramm ve cevherin mekna mahsus olduu
intikal,

kavramn aklda
meknn
gerekli

gerekli

olmas

yerletirir.

olmas

Sonr cevher im

gibi a'rz iin de

meknn

renilir.

A'rzm mahalle izafetinin, cevherb mekna izafeti gibi olduu dnlnce, cevherde bulunduu gibi a'rzda da intikalin bahis konusu olduu vehmine
varlyor. Eer bu kyas doru olsayd a'rzn bir mahalle mahsus

olma keyfiyeti, a'rzn ztndan ve tm40

halden ayr bir varlk olmas gerekirdi. Nitekim cevherifi mekna mahsus olmas yledir. Yani cevherin
ztndan ve mekndan ayn bir varlktr. Oysa, a'rzm
mekna mahsus oluu, cevherin mekna mahsus oluundan farkldr. Bunun srr, mekn, cevher iin
lzm olduu gibi mahal, a'rz iin lzm ise de iki
lzm arasnda fark vardr. Kimi lzm, melzm iin
ztidir.

Kimi lzm da melzm

iin zt deildir.

Mesel mek cmbm in lzun deildir.


Biz 5nce cfsmf ve cevheri Myor, sonm mekna
bakyoruz. Sabit br husus mudur? Yoksa hayali
bir husus mudur? Bunun hakikatna delil ile ulayo^
mz. Cismi ise, delile gerek kaknadm
mirede ile tanyoruz. Bu sebeple mesel Zeyd'in cismi
iin bulunan muayyen bir mekn, Zeyd iin zt deildir. O mekun deimesinden ve kaybolnaasmdan
Zeyd'in cisminin de yok olmas lzm gelmez. Ancak
Zeyd'in uzunluu byle deildir. nk uzunluk cevher deil, a*rzdr. Zeyd'in uzunluu, Zeyd'in varlbah )Oarak bilinir. Zeyd'in yokluunu takdirden, Zeyd'in uzunluunun olmamas lzm gelir.
Cevherin mekna mahsus olmas ise byle deildir. O, cevherin ztmdan aya bir varlktr. A'rz kendi z ile deil, cevher ile anlalr. Onun zt, muayyen bir cevher iin oluudur. A'rz iin baka zt

ma

yoktur.

Buraya kadar iki asldan birinin ispatuu tamamlaolduk. Bu asl udur: Alem, olaylardan hl deildir. nk hareket ve skndan hl deildir. Hareket ve skOn ise sonradan meydana gelicidirler ve in-

tikal

sAi deildirli^.
41

inanan bir insan, inanmayanlarla kar karsya


geldii vaMt sz fazla uzatmaya lzurn yoktur. Fakat
.

lemdeki cisimlerin olaylardan hl olmadklar 7xnade mutabk kaldklar halde lemin sonradan tneytom gelinini inkr ed^rten
felsefeciler,

"Olaylardan hl olmayan ey,


sonradan meydana gelmitir, sznzden meydana geten ikinci aslm delili nedir?"
Ctfeeo deriz ki: Alem olaytecdm.bl olmamakla beraber eer ezel olsayd, evwli bulunmayan oky-

Eer

denilirse ki:

la- sabit olur

ve felein

dn saylannm

sonsuz ol-

imknszdr. nk muhale
(imknsza) yol aan herey imknszdr.
imdi biz, bu durumdan muhalin (imknszn)

mas "gerekirdi. Bu

ise

lzm geleceini anlatalm:


a> FjBein ikii saylannm

mmu 0du|n sabit

olsayd, sonsuzluu tespit edildii andan itibaren mnu


olmayan bir ey, devrini tamamlam demektir. Yani

soi buinulf mnasm ifade eder. Sonu olmayan


yin

mm bulmas

bir

e-

mifealdir.

Felein dn saylan sonsuz ise, bu devirler


ift veya tekdir. Ya da hem ift ve hem de tekdir. te
tonlam imp birden imktomdr. Buna yol aan felein demir saylarnn mnm mas da imknszdr.
nk bir saynu hem ift. hem de tek, yahut nc ift,
ne (te4ek olmas imkanszdr. Mesel on gibi ift bir
say, iki tm sayya blnmeyi kabul eder.
Yine mesel dokuz gibi tek bir say, iki tam sayya
b)

blnmeyi kabul etmez.

to

tam sayya blnr


veya blnmez. Ya ltoeyi ya da biltitrtemeyi
Birlerden

oluan

say,

42

iki

kabul eder veya etmez

byle bir eyiioJknszdiR


Felei clevir saylarnn ift olmas rk br iddiadr. nk if, tek olabilmek iin bir sayya muhlaki,

Ona bir says ilve edilince tek olur. yle ise, sonu gelmeye biray nasl bire muhta olabilir?
c) Felein dn sonsuzdur, sznden iki saynn
bulunmas lzm gelir. Bu iki saydan herbin sonsuz
viif.

dierinden daha azdr.


Sonu olmayan bir saynn, sonu olmayan baka bit
saydan daha az olmas ise imknszdr. nk az,
kendisine ilve yaplarak eit olmasn salayacak bir
miktara mhtadr. Halbuki
gdmeyen say, byte hk miktara nasl muhta olabilrf
Meseleyi biraz aalm: Felsefecilere gre, Zhal
gezegeni otuz senede bir devrini tamamlar. Gne
l

akat

biri,

s devrini bir yLda teaamkr. Bu durumda Zhal'in


Gne'in devir saysnn otuzda biri kank gne, otuz ylda otuz devir yapar.

devir says,

dar olur.

Zhal
az

ise bir devir yapar.

olduunu

syleyip

ayn zamanda sonsuz olduunu

sylemek muhal (imknszadr.


Ajt hk ylto oniki devir yapmaktadr. Bu ckvirlerin
M^m, Ibazsndan azdr. Bir ksmnn devrinin az ol-

duunu

s(3yleyip

ayn zamanda sonsuz olduunu

sy-

lemek muhaldir.

Eer

denilirse ki: "Size gre, Allah

(CCf n

takdirt ve maUnat sonsuzdur. Malmat ise


takdirttan daha oktur. nK Yce Allah
{C.C4'w mil ve sfatlar kendisine malmdur. Yi*nm varl devaml olan mevcut da ona malmdur.
43

mmkn deU-

0^1^ bunlarn takdirtUu olmas

mr^
Cevaben deriz ki; Allah (C.C.)'n takdirtnn
sonsuz olduunu sylediimiz zaman bundan maksa-

dm^

tabir dilen ve
Allah-u Tel'nm Kudret
icad fiilini meydana getken bir sfata sahip olduunu

ifade etmektir.

Lafzlann manalarna bakan bir kimse, malmat ve


tak^tt hMsmm ^lismm cihetinde birbirine ept

olduunu grr

mana

iki ile tek bir

kastedildiini sa-

narak yanlr. Halbuki aralarnda bir mnasebet yoktur. '^Malmat sonsuzdur" cmlesinin altmda bir sr
vardr ki, bu sr, szn zahir manasma aykndu:. yle ki; bu szn zhir manas, sonsuz malmat diye adlandrlan eyleri ispat etmektedir. Bu ise muhaldir,

nk eya, mevcdattan ibarettir. Mevcut eyler ise


smrldr. Fakat bunun izah uzun bahislere yol aar.
Kitabmzn drdnc hazu:lk blmnde zikrediIm m^aadteto. ncs ile bu asim doruluk dereci aklammt. Bu n0k^<M ^^^aratanm varh bilinir.
nk zikrettiimiz kyas akla kavumutur. Biz
Q kyas yle ifade etmitik:

somdan dm^uv Smradto (to^ imbir sebep vardr. O halde lem iin de Mt

^'Alem

ey iin

sebep vardr."

Bu da*v, bu

metodla ispat

edildi.

Ancak biz sade-

anlm

olduk. Onun sonradan


ce sebebin vatln
olma veyahut ezeli olma gibi vasflar henz aklk
kazanmamtr. Az sonra bu konularla megul giaca-

gz.
2) ikinci husus:

Alemin

varl

44

iin tesbit ettii-

miz sebebin ezel olduunu iddia ediyoruz. nk


eer em^ olmayy) da m3xm vm olmy^ o takdirde
baka bir sebebe muhta olurdu. O baka sebep de yine baka bir sebebe muhta olur ve bylece sonsuza
doru devam eder giderdi ki, bu imknszdu*.
Yabut da Eze^ olan KaSm bir varla kadar gidip
orada mecburen duraklar, ite bu kdim varlk, lemin
yaratcs olan yce varlktr. Onun varln kabui et-

mek zaruridir.
Ezel ve Kadto
olmayan

varhm

ontm hibir zurnan yek


kastediyoruz. nk bu kelimelerin
sdsdtoi

ile,

yokluun bulunmad hususu yor almtr. Kdem sfat, Kadm olan zttan ayn
altnda, kendisinden evvel
deildir.

nc husus: Alemi yoktan var edenin kendi


varl da ayn zamanda sonsuzdur. nk Ezel olan
bir varhm Ebed olmamas imk^mdr. yle ki;
eer sonsuz olmayp yok olsayd o takdirde onu yok
3)

edecek bir sebebe muhta pjurdu. Nitekim sonradan


me;^(iaw geloderin de bir var olu sebebine muhta
olduunu daha nce sylemitik.
Yokluun varlk ile deimesi, varl yoklua tercih eden bir tercih ediciye muhta olduu gibi varhm
yokluk ile deimesi de, yokluu varha tercih eden
bir tercih ediciye muhtadr.
O tercih edici, ya gc olmayan bir fail yahut zddur. Yokluun kudrete havale edmesi modn deildir. Vcut, kudretten sdr olmas caiz olan bir ey olduu iin kudret sahibi, o kudreti kullanarak bir eser
meydana getirir. Fakat yokluk ise, hitir. Kudretin^
eseri ile meydana gelen bir fiil olmas da imktoszdr.
45

imdi

soruyoruz: '^Hi'i

yapan kimse,

bir

ey

yapm mdr?"
Eer: "Evet"

denilirse,

o imknszdr. nk

olumsuzluk bir ey deildir.


Eer Mutezile, var olmayaam da bir ey ve zt olduunu sylerse, o ey ve zt kudretin eseri dedii'.
Kudret ile meydana gelen tlin, o ztm fiili olduu

sytew^z. nk yokluun fiili, ztn variim yok


elMtoe ib^arettir. Ztn varlgmn yok edilmesi ise
bir nesne deildir. yle ise bir ey yapmamtr.
Eer: "Birey yapmamtr." szmz doru ise,
o halde: '^Kudreti bir eserde kullanmad.'V szmzn de doru olmam g^te
Zdd tarafndan yok edildiini sylemek de
btldr. nk zddm, sonradan var edildii tarzcdi-

varlnn Ezel'je ut otems sebebiyle dlannrm olmas, Kadmin varlm kesm0SQden


\\rm,

celiklidir.

.E:^l

olan

bulunmam

Kadm

m mm^

tember yine kadm bir zddm


tarafmdan yak edilmesi de
ta
ile

imknszdr.

Eer

deniiuse ki: '^Cevher ve a'rzlar, sizce ne

yok edilir?"
Cevaben deriz

ki: *ftzlafm

ile

yok olmalan kendi

Kendi nefislerinden kastcdik^n mana


pdr; A'rzla-m ztlar iin sonsuzluk dnlemez.
Renklere dier 'rzlara gelince; bunlaru yok
nefisleri iledir.

olmalar Kadm bahsinde zikrettiimiz kaide ile anlalr. yle ki; eer bunlar ebed olsayd kudret ve zt
ile yokluu imkMsm ^urdu._ Bu gibi yokluk Allah
(C.C.) hakknda ikMm^mm. Bi^ nce pm Ezel
46

oluuau, sonra da Ebed olarak devam ettiini akladk.


.Gerekte varlnn bulunmas, varlnn peinden
yokluunu da gerektirmez,. Oysa hareketin gerekte,
var olmas, varlnn peinden yok olmasna baldr.
Cevherlerin yok olmas, hareket ye skndan kesilmeleridir. Bu ekilde o cevherin var olmasnn art
kesilir ve sonsuz olmas dnlemez.

n rr^^da

edn Wr ^efe olmaln id-

yer igal

nk onun Ezel olduu sabit olmutur. Eer meknda bir yer igal etseydi, kendi
meknnda krel^ten veya skndan hl kalmazd.
Daha nce belirttiimiz eibi hareket ve skndan hl
dia ediyoruz.

olmayan her ey_ sonradan var olmutur.


Eer denilirse ki: "Meknda bir yer
ine nanarak ona cevkar dm^in

etmedi-

m tmMmu

vardr?"
Cevaben deri^ M:^ Blzn gre akl, Jafz]ar,p veya
ta iHMada kuliaMto kafnma;^ ereMrmez. Aricak dHn ve eriatn hakk inenirse buna mni
olur.

Dilin hakki deyince;

d kurallarn ortaya koyann, o lafzdan kasdettii mana anlalr. Eer dil knnianna uvi^un oldueu iddia edilirse, durum incelenir.
Cevherin gerekic bu aanada kullanldai iddia
ediyorsa yalan sylyor, fakat istiare yaptmi^' yani
onun yerine deiik

bir

kelime

kullandn

yorsa ve o kelime de buna uygun

mndan buna

itkaz edilmez.

gat baJciiiftdan hataya

dt
41

ise, dil

iddia edi-

hakk bak-

uygu deil
sylenir.

l-

eriatn hakk

deyince de ciz veya haram QU|U


ilgi hukuk bahisler anlalr. Bunu ortaya ky^

ile

mak fkihlerin

yani

slm hukukularnn

Lafzlar kullanma hususunda

vazifesidir.

iki trl

gr

var-

dr:

Birind g^M: Herhangi bir ismin Allah (C.C.)


hakknda kullanlmas izne baldr. "Cevher" ismi
hakknda byle bir izin yoktur. O halde bu ismi Allah
(C.C.) hakkmda kullanmak haramdr.
b) tkinci gr: Asmk ymsMsmsi le haram oldua)

sylenir.

"Cevher" ismi hakkmda byle

bir

yasak

yoktur.

Bu dutu^a baklr;

e^ v^min yutesuS se-

bep oluyorsa ondan saknmak gerekir. nk Allah


(C.C.)'m sfatlan hakknda vehmin hataya drlmesi hamdr.
vehmi hataya drmyorsa haram
olduuna hkmedilmez.
Bunlarn her ikisi de muhtemeldir. pheye drc lafzlar, egith lgjsuM-a gre de deiiklik gste-

ka^me
vehme drc laslar baka
bir kavme gre vehme drc olmayabilir!
5) Beinci husus: Alemin yaratcsnm cisim olmaiddia ediymz* nk her c^in^ iki cevh^dent
oluur. Cenabet Hakk'm, meknda yer ifl em bir
cevher olmas imknsz olduu gibi cisim olmas da
rkl^. Bir

dm

mmkn deildir.
Eer Cenab- Hakk^

cisim olsayd otun da takdir


edilen bir ls olurdu ve miktardan kk veya byk olmas da ciz olurdu. Oysaki, iki caizden birinin

diedne

yuk^<k daha nce izah ^lUd^ gibi


tte^^^Mndir. Onu ekil verecek

tercihi,

bir tercih

48

olmasn takdir edecek bir tercih


ediciye mdta olurdu. Bu durumda onun da yaratc
deil, yaratlm olmas gerekirdi.
6) Altmc husus: Alemin yaratcsnn a'rz olmamuayyen

dm

bir

lde

iddia ediyoruz.

A'rzlarn

varl

cisim veya

cevher ile kaimdir. Cisimler sonradaa yas" olduklarma


gre, onlarn halleri de yani a'rzlar da onlara Iml
olarak mecburen var olmulardr. nk a'rzlarda
intikal yoktur.

lemin yaram^ffan Ezeli olduunu aklamtk.


A'rz olmas mmkn deildir. Eera'rz deyiminden, meknda yer igal etmeyenin sfat anlalrsa buna kmsmz yoktur.
Biz: "Yaratc, sfat deildir." dediimiz zaman
yaratmann sfatlarla muttasf olan bir zta izafe edildiini kastederiz. Nitekim: ''Maraogoz, a^rz ve sfiat deildir" dediimiz zaman marangozluk sfatmus
.

baka

sfatlara deil, sanatkr olabilmesi iin gerekli

vasflar haiz bir zta izafe edildiini kastederiz. Bu


sm.j lemia yaratcs hakkmda da vriddir.
Eer tartmac tarrf, a'rz deyimi ile cisimdeki
halden ve zt ile kaim olan sfattan daha baka bir ey
kastediyorsa, bunu nleme hakk lgatm veya eriatmdu:.

7) Yedinci husus: Yaratcnn btn ynlerden


mnezzeh olduunu iddia ediyoruz. Yn ve ihtisas
kemeleaMun manalamu bilen kii> ynlerin cevher ve

a'rzdan

bakasmda imknsz olduu kesUUe m-

lar.

Ynler altdr: st, alt, n, arka, sa, sol,


BT eyin stmzde oluunun manas, ba
,

.49

'

taraftan

yuknda bir meknda bulunmasdr. Altta oluunun


mnas, ayak tarafndan aada bir meknck olmas-

Dier ynler de byledir. Herhangi bir cismin


ynde olduu sylenirse o cismin izafet ilavesiyle
imknda olduu k^tedilir.
dr.

bir
bir

Meknda bulunmak iki trl anlau-:


Biri, o mekna bal olmasdr ki, bulunduu yerde

baka

bir

benzerini bulunmaktan meneder.

te

bu

cevtodir.

Dieri
cevhere
nebilir.

ise,

cevherde bir halin

uymas bakmndan
Ancak a*rzm

mas gibi deildir.


Eer tartmac

bir

bir

olumasdr. Bunun,
ynde olduu syle-

ynde olmas, cevherin

ol-

bunlardan birini kastederse,


AUah (C.C.)'n cevher veya a'rz olmasnm btl oluuna dellet eden delil, bunun da btl oluuna dellet
taraf,

eder.

Eer baka

hususu kastederse o zaman kelimeyi, lgat manasnm ve er' manann dnda kullanolm. Bu durumda kendisine deriz ki: Kuliandm
kelime, cevher ve a'rza dellet eden zhir manasn
bir

vehme drdn iin buna kar kanz. Ancak kasdettiin mamy tam bilemediim iin maksada^ iti^cmun ilmM ve kud^tini
raz etmiyorum. BelM
kasdediyorsun!

Hereyi bilmesi ve gl olmas manas zere


cihette

olduunu ben de

bir

inkr etmiyorum. Fakat sen

anlalan manasnn dnda kullanma kapaarsan, bu kelime ile kastettiin manalar anlat-

kelimeyi,

m
mak
'

nnknsi2

Eer maksadm akm

tf^
50

ed^^^

ve ben

olma ilgili hususlara dellet


eden bir nuua bulursam o vakit s^oM reddederim.
Yaratcmm sonradan var olmas imknszdr. Bunu
ifade de sonradan var

iki

ekilde aklarz:
a) Yaratcya mahsus

iin

has

klnm olan yn, onun zt

klnm deildir. Btn ynler, cet imimi

eit durumdadrlar. nk onlarm


olmas, ztndan domuayyen bir cihete has
lay mp deil, cmzdir. Bylece kendisini cak olmamn ynlerinden birine has klana muhta olur. Afoh
(C.C.) hakknda bu imknszdr. nk Kadm olan

etmeye

izafetle

klnm

btn ynlerden rnstani olur.


Eer d^irse ki: ^^st dhet, btn ynte'cto da
ha erefli olduu iin yaratc o cihettedir!"
Cevaben deriz ki: En erefli cihetin, st cihet olmas yaratcnn temi bu meknda yaratmas sebebiyledir. nk lemin yaratlmasndan nce ne st
cihet ve ne de alt cihet vard. Bu iki cihet, ba ve
ayaktan tremitir. Alemin yaatmasmdan nce canl
yoktu ki, onun bamdan yukan olan tarafa st, bu cihetin zdd olan tarafa da alt densin!
b) Yaratc eer bir ynde olsayd, lemin cismine
p^aM olmas g^:?^dr<U. Her paralel, lemin cismineittir/ Bden ya k^tr, ya byttktr yahut da
zt,

ma

tn bunlar,
"

onun muayyen

bir

boyda olmasm gerekti^

rir.

Bu miktarn, lemden byk veya kk obnas


aklen caizdir. Durum byle olunca o halde bir miktara
edene muhta olur.
Eer denilirse ki: '^Cihe^ takdir gerekseydi
a^rzn
dlde olmas ger^^^U^

ve

bir tahsis

mmyym

51

Cevaben deriz ki; a'rzn bir ynde olmas, kendiliinden deildir- Ancak bir cevhace bal oluu sebebiyledir. Fakat tbi olu bakmndan onun da mukadder olduunu sylemekte bir sakmca yoktur. Zira biz
biliyoat^ M, on a'rz ancak on cevherde bulunur.
Bunlann yirmi cevherde buliHimalan dtinlanez.
a'rzlann on olarak takdir edilmesi, cevherlerin takdirine uymak yoluyla gereklidir. Nitekim tbi

yle

ise,

olu bakmmdan a'rzm

bir

ynde ohnas lzm gel-

mitir.

Eer denilirse ki: "Yaratc st cihete mahsus demt, g bme Mden dua ederken eller ve yzler
ge doru l^rlr? Tabiatn ve ^atm g^el

de budur. Ve yine neden Allah (C.CO'm Resul,


bir cryeyi azd etmek istedii vakit onun iman

sahiM olduunu anlamak iin ''^ah (C.C.) nerededir?" diye sormu, o da g iaret ediacet "O
m'miriedir" buyurmutur."
tvaben deriz ki: Birinci hususu aklarken unu
belirti&n, bri^i sorulm soru ile ^a^^ak sorulann
arasmda

bir fark yoktur:

"Kabe Allah (C.C.)'m

evi

olduuna

gre,

eer

Allah (C.C.) orada dciile neden Kbeyi ziyaret


ediyoruz.

Ye

niin

ruz?"
"Allah (C.C.)

namaz

namazda

mm doru

yneliyo-

yerde deilse o halde neden


kdarken secdede yzmz yere koyuyo-

eer

ruz?"
benzer sorular birer hezeyan ve samalktan ibarettir. nk eriat, namazda Kbe'ye y-

Bu ve buna

nelmeyi emretmekle

b^fa

rrtslteanlar bir yne

52

balamay

kasdetmitir. phesiz ki bu, kalp huzuru-

arasnda gidip gelmekten daha yakmdu-.


Yine ynelmenin mmkn olmas bakmmdan btn ynler eit olduuna gre Cenab- Allah belli bir
mekn ereflendirmi ve ta'zim edilmee mahsus klmtr^ Onu, kendi nefsine izaf^ derek ereflendirmitir. Bundan da Cenab- Hakkim murad- lfflisi,
ereflendirdii o mekna ynelen gnlleri
mkfaatlandrmaktr.
olduu gibi. gk de duann
Kbe,jpiazm
kbesiclir, Namazda raa'bdumuz ye dua da yneldiimiz Rabbimiz, Kbe de yahut gkte yerlemi olmaktan elbette mnezzehtir.
PraMlgrl^reMf ^^ k^<tanada aynca zarif
bir sr vardr. yle ki; Ahirette kulun kurtulua ermesi, Allah (C.C.)'a tevazu gstermesi ve Rabbini

na, cihetler

ta'zim etnaesi

iledir.

Tevazu ve ta'zim, kalbin

amelidir.

Bunun vastas

da akldr. El, ayak, kulak ve gz gibi organlar ise kalbi temizlemede kullanlmtu:.
Btn organlar, kalb in^mtarm tesirinde olduu
gibi kalp de azalarn amellerinin tesiri altndadr. Asl
istenen ey, nefsinde akl ve kalbi ile tevazu gstermesidir ki, bu da ancak Cmab^ Hakk'm ycelii
karsmda kendi mertebesinin dkln bilmekle
olur.

Rtbenin
gerektiren

dklne

dellet

eden ve tevazuyu

m hyk ddil, ^m topraka yambn

olmasdr.

Eyann en dk derecelisi
nn en

ereflisi olan

olan topraa, organla-

yzn koymakla mkellef khn53

mas, alnnn

demesi

teva4uym^-.
s iindir. Bylece beden cisminde, bsm^ ve dklinde nmkn olan en byk tevazu derecesine ular.
Kalp de dk rtbeli olduunu bilir ve Rabbine kar
layk olduu edide mteva;^ olur.
yere

ile

kalbinia

Bc^yle bir kalbin kurtuluu, Allah (C.C,)*a

kar

mtevazi oluundandr. Dier organlarn da mmkn


mertebe buna itirak etmeleri gerekir.
Kalbin f'zimit bi^ ve inwg yolu ile rtttbenin
yfflcsekliine

elSM ier.

Azlarn ta'zimi

ise, itikadlara

gre ynlerin en y-

cesi olan tarafa iaret eder.

hmm mdsnm

yksekliini mecaz ola^


ifade eder. Mesel bir insann durumunu yceltmek
ile ge iaret eder. Bu gibi hallerde
iin
meknn yOksddii de^, rtbe ve d^^nin ytite^lii kasdedilmektedir. Gk sadece yks^dflrten ibarettir. te ta'zim kasd ile yz ve elleri ge evirtnsan

ba

menin srr budur.


Mb. ederk^ ta $hB: btk s^b^ter d& ddenir.
yle ki, dua bir istekdir ve Cenab- Hakk'tan nimet
talep etme smu*lan dma kmaz. Hak Tel Hazretlerime ninetlerinin l^meleri ise Eklerdedir.
Rzklann las^l^&im mdeklerdir. Odl^^m da
merkezi gklerin melektudur.

datmaya onlar vekil

Hak

edilen

nzklann

edilmilerdir.

Nitddm Allah (CC.) yle buyunnakUuto:

54

"Semada

ise

rzknz

ve ya'dolunduunuz var-

dr." (i)
insann tabiat, talep edilen ^zkn merkezi durumunda olan hazineye doru yzn evrilnresini gerek-,
tirir. Mesel bir hkmdardan talepte bulunanlar, bile
nzklann
haberini ald^klan zaman, h-

iatma

kmdarm orada bulunduunu

suunasalar bile yzleri

ve kalpleri hazineden yana dner.

Tabiatn ve eriatn gerei olarak da din erbabnn


yzlerini

ve

ellerini

ge doru

evirmeye

sevkei^

mil ite budur.

Avama

gelince; onlar, bilgisizlikleri sebebiyle

mabdlsunmn ^km oldua iiakad edebilirler! Falott


tenlerin Rabbi olan Allah (C.C.)
kiilerin

akm

btl itikadlanndan yce mnezzehtir.


Resulullah (S.A.V.)'in azd ettii cariyeye gelince; Efendimizin: Allah nerededir?" sorusu zerine
criyenin g iaret etmesi ve Peygamber
(S.A.V.)'in de o cariyenin

mesi hakkmda cariyiyim


mitir.

imanl olduuna hkmet-

di^ old^u rivayet eM-

Onun putpe^^ dLdnu sanlmakta

idi. tikadi

hakknda sorguya ekilince ge iaret ederek sanld-gibi mabdunun puthanede olmadm iaretle ifa*
de

etmee ab^mr.

Eer

"Ynlerin yok edilmesi


imknsza yol aar. Alt ynden hli olan bir varlk
ispat edilirse, o varlk ne lemin iinde, ne lemin
dnda, ne leme bitiik ve ne de lemden ayr
olur.

Bu

denilirse

ise

ki:

imknszdr."

varln bitimeyi kabul ettii herkes tarafndan bilinen bir gerektir. Ne bitiik
Cevaben deriz

ki:

Her

55

ve ne de ayn olmas imknszdr. Ancak yne muhta


olmay kabul eden bir varlk olursa, onun aiti ynden
hl olmk varl imknszdr. Fakat bitimeyi kbul
etmeyen ve yne de ihtiyac olmayan bir varlk ise,
zddn iki tarafndan yani bitiik veya ayn olmasmdan
hl

oluu imknsz d^ildir.

Bu, una benzer; aciz olmayan, gl de olmayan,


chil olmayan, lim de olmayan bir varln imknsz
olduunu ve kendisinde iki zddan birinin bulunmas

g^dbiM
ey,

iki

syleym Mr kknseye

zdd

hl olmti

bulundurmaya

mmkn

denilir ki^

Eer o

kabiliyetli ise, onlardan

deildir.

Eer

kabiliyetli

deil

o zanan da onlardan hU olmas imkna olmaz.


Canszlara gelince; Kendisinde iki zddn art
olan hayat gereklemedii iin iki zddan hibirini
ise,

kabul etmez.

Eer denilirse ki:

^^Hayalde mavvur olunmayan


ey, gerekde de mevcut deildir."
Cevaben (ieriz ki: Esasen hayl, kendisi bizzat
hayal
j^rmez. Grnt de hayle girmez, ilim,
kudret, ses ve korku da yine baledir.
Renkten ve miktardan soyutlanm olan bir eyi,
hayl tasavvur edemez. Bir eyi, grnne uygun

ekilde dnr. Bunun tesinde bir dnce gcne


sahip deildir. Yine utanma, korku, sevin, fke,
znt ve hayret gibi nefsin btn halleri de byle-

Bu durumda hayle dahil olan bir varh kabul etmemek mmkn mdr?
dir.

8) Sekizinci husus: Allah (C.C.)'m,

Ar'm

ze-

rinde olmaktan mnezzeh olduunu iddia ediyoruz.


nk, cismin zerine yerleen her ey, zorunlu ola-

56

rak lldr.

Ya ondan byk.
Ta ondan kk,
Ya ona eit

Bunlarn hibiri de ekilden


hl deildir. Eer cismin bu yndcai kendisine damesi caiz olsayd dier ynlerden de deimesi caiz
olacaktr.

olurdu.

Bir cisim zerinde ancak bir cisim yerleir ve cisme anc^ a^rtz yani
hull eddjilir. Alteh (C.C,)'m cisim ve a'rz
ise aka ortaya

d^^ Mer

olmad

kmtr.

er denilirse ki: ^'u ka^edilen mana nedir?"

^^ahnan,

Ar'n zerinde istv etti." (2)

Yine denilirse

ki;

Peygamberimizin u Hadis-i

erfuden kastedilen mana nedir?

gjiuu- ^1 <g jr

* jp.

Allah (C.C.) her gece dn^ senama iier." (3)


Cevaben deriz ki: Bu hususda vrid olan zhir
manalarn izah uzundur. Ancak bu iki hususun manalar hakkuuk bir kar yol aklayacaz. Bylece buna benzer dier konular iin de rnek tekil edecektir.

Diyoruz ki, insanlar bu hususda avm ve alimler


olmak zere iki gmptur.
Ayam olan
^Mb^m bu t^^villere girmeme-

Mk

57

ve yorum yapmamasn uygun gryoruz. phe


uyandran ve sonradan oUnaya dellet eden hususlar
onlann itikadkaindan siynp almalyz. Ancak Allah
(C.C.)'n benzeri olmayan bir varlk olduunu ve her
eyi duyup her eyi grdn onlarn zihninde tasini

hakkuk

ettirmeliyiz.

mtebih

ayetlerin

Bu

tip

yoruma muhta

manalanndan sorduklan

vakit,

konularn ihtisas sahibi kiilere ait olduunu


syleyerek bu mevzulara herkesin girmemesini anlat-

bu

gibi

malyz.
Mlik b. Enes (R.A.)'a sordular:
"-stiv'nm manas nedir?"

yle cevap verdi:


"-Istiv malmdur,

keyfiyeti mehldur,
stiv'dan sual etmek bid'attr, ona inanmak ise
vaciptir."

tte halk tabakalanna verilecdc c^ap byle olmaldr. nk halkn mant ve bilgisi, lisann inceliklerini kavrayacak ve ebed sanat olan kelimelerin mayorumlayacak seviyede d^ildir.
Alimlere geline; onlara yakan, bmu anlamaktt.
Ben bunun farz- ayn olduunu syleyecek deilim.
nk bu hususda bir grev verilmemitir. Ancak asl

nam

grev,

Cenab- Hakk' bakasna benzeten her husus-

tan tenzih etmektir.

re

Kur'an'm btn manalarn anlamak, ileri gelenlebir grev olarak verilmemitir. Ancak bu ayetler,

%m. suelmn b^^lm^ bulunan ve ifre nitelii ta^


yan harfler gibi mtebih ayetlerden deildir. nk sure balarndaki harfler, Arabn eskiden beri kulland, stlah ile manalara dellet etmesi iin konul58

mu deildir. Bir kimse, gemi isttlaha dayanmayan


kelimelerden ibaret harflerle kotiB|mav neyi kasdettiini aklamad srece manasnn mehl kalaca
kesindir. Eer aklarsa o vakit o harfler onun tarafm*

dan icad edilmi bir lgat gibi olurlar.


itoulullah (S..V.)': "llah

dnya semma

aoUlan
na

bir

iner'*

her

szne gelince; bu sz,

lafzdr. Chilin kafasnda

ksettirse de, limin

yanl

yanmda doru xm^

Bu Hadis, Cenab- Hakk'n

manas

maif^e etbir

u ayeti gibidir.

^^R&r aerede olsanz


sizinle beraberdir." (4)
na^^te
Cahilin yamnda, arn z^tade

dmasm

bir beraberlik hayali

uyandrr.

Alimin yannda ie^ ilmiyle ve kavramasyla h&r-

km ile b^^te ol^tta ifa^e^r.


Yine Resulullah (S.A.V.) Efendimiz yle buyurmaktadu::

^'M'minin kalbi

sndadr."

Bu

H^toan'm

iki

parma ara*

(5)

sz de cahilin nazannda

et,

kemik ve

sinir sis-

teminden meydana gelen ve trnaklan da iine alan

Iimt canlanchsr.
59

iki

Alimin nazarnda

ise, zhir

manaya deil, kudret

anlamnda mstear nuttaya dellUet eder.

Parmam sr-

ve hakikati, istedii gibi evirip evirme gcne sahip olmasdr. Arap lisannda sebep ile msebbibi tabir tmek ok yaygmdu:. Nitekim Allah, bir Hadis-i

Kudsde yle buymmaktadu-:

<^Kim bana bir

kar yaklarsa ben ona bir ar-

n yaklarm. Kim bana yryerek

gelirse,

ben

ona koarak gelirim." (6)


Chilin aayifma g^ kotuk ayaklan hareket
ettirip hzla ilerlemeye dellet edea-. Ve yine gelmek
de mesafede

yaknlamaya

Alimin anlayma gre

dellet eder.

arasndaki mabu da agurlama ve iyilik

ise, insanlar

yakmia dellet eder ki,


yapma yakmidr.
nevi

Hadis-i Kudsi den kasdedilen mana udur: Rahmetlinin ve ninetimin kullarma ulamas, onlarm ba-

na olan it^rman daha fazlaihr.


Yce Allah (C.C.) baka bir Hadis-i Kuds de yle buyurmaktadr:

^ O ^

^ ^ 9

60

^^Slih kiilerin

bana

kavuma itiyk uzad.

Benim onlara kavuma arzum

ise,

daha iddetli-

dir/'

itiyak kelimesinden, hasret acs ekmek ve bu

acy dindirme ijttiyacn hissetmek gibi bir mana kasdedil^nez. flnk AHah (C.C.) byle bir itiyl^tan
mnezzehtir. Ancak burada iltifat ve ikramdan kinye
vardr. Nitekim "Gazab" ve "Rza" tabirleri ile de
buiolarm semereleri olan "Sevap" ve "Ikab" kasde-

Resulullah (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i erifte


yle buyurmaktadr:
I

^^Haceru'l-Eisved,

yeryznde Cenab- Hakk'm

sa elidir."
Cahil kii, bunun et, kan ve kemikten meydana ge-

Im,

b^ prmakh ve ^1 elin kart lan bir uzvu ol-

duunu

zanneder! Fakat eer kalp gzn aarsa,


Ar'n zerinde iken sa elinin Kabe'de bulunamayacam ve hele hele siyah bir ta paras olamayaca^
bilir, burada bir kinye oldu^nu anlar. Zira o,

hkmdarn sa

pmekle emrolunduu gibi Hacer'l-Esvedi de pmekle ve istilm etmekle emrolunmutur.


Akl bamda ve basireti ak kiiler iin bu hususlar anlamak zor bir ey deildir.
^istiva" ve ^^Nzl" kelimelerinin manalandneUm:

elini

imU

61

stiv kelimesi, lgatta

istila

manasna kullanlr

Bunun Cenab- Hakk'a nisbetizie geMtK^;


ancak

nisbeti

malm veya murd, yahut

Ar'm ona
ona >r ey

takdir edilmesi veyahut da a'rzn mahalli gibi bir

bulunduu yer gibi bir mekn olma^ ile mmkndr.


Bu nisbetlerin bir ksm aklen mmkn deildir,
Bazarmda ise lafz, kinye yapmak iin uygun deildir, Eea: bii TObtor iEwte akljn pheye dmedii
ve lafzm da ndssod olduu bk oisb vm biBismtf^
mahal, ya da cismin

dir ki, kasdedilen nisbet odur.

Cevher ve a'rzda olduu gibi mekn olmasna gelince;, bu, akhn pheye dmedii ve lafzm da elverili olduu hususdur. Lafzm bu husus iin elverili
olmas, Arap lisamna vkf planlarca ak olarak bili-

stiv kelimesinin stil manasmda


ile ilgiU olarak ir diyor ki;
"Beir, rakl istild etti
Kl ^kon^en ve ksos dkmeden."

ksun Selef- slihin demilerdir ki,


ayetin manasna dikkat edelim:
Bu

kuU^ms^

sebeple bir

"Sonra bir duman halinde bulupan ge. ynel


1

di."

(7)

mana anlahyorsa
kelimesinden de o mana anlalr:

Bu

ayetten ne

62

u ayetteki istiv

'^'Rahman,

A^'m tserinde istiv etti/' (8)

kesulullah (S.A.V.) Efendimizin Hadis-i erifine


gelince;

'

^jj ^.u-- ^1 aJ jr ^uj <ai J>e


^^^&l (C.C.) her gece dnya semma iner." (9)
Bu Hadj^-i erif iki ynden yorumlanp te'vil edilebilir.

Birinci te'vil: Nzln yani iniin Allah


(C:C.)'a izafe edilmesi meczdir. Gerekte ise ini,
meleklere izafe edilir.
a)

Yce Allah (CC) yle buyumaktadu::

"Ky'esor"(io)
Burada kasdedilen gerek mana, ky halkdr.
Yine mesel yle denilir: ^^Hkmdar, ehrin

kapsmda konaklad."
Burada hkmdarn ordusu kasdedilmektedir. Bu
gayet

ak ve

bellidir.

b) Iktod te'vil: Nzul keli^ai, ins:^ar hakkmda


ltufkrlk ve tevazu iin kullanlr. Nitekim yksee

kaldrmak da meczen kibirlenme anlamnda kullam63

ban

ge kaldrd/' deMesel: "Falan kimse


nilince, onun kibirlendii kasdedilk^
Yine rtbe ve derecesinin ykseldiini ifade etmdk
iin de mecaz olarak: "A'ly- iUiyyne ykseldi."
denilir.

Bunun
ifade

zdd olarak rtbe ve derecesinin dtn

etmek

iin de: "Esfel-i ^filne

yuvarland"

de-

mlk.
dutOTi n^^maji

4me ve
inme manasna olan "Nzl" kelim^inn <M
mekndan dme ve rtbeden dme manalar anla-

Yukmd izah ^ilen

Mekndan

aa inme, y^i

bir yerden bir yere

geme yolu ile inme, Allah (C.C.) hakkmda dntoez. nk intikal yolu ile ini, ancak meknda yer
igal eden

\m nesne

iin

konusudur. Allah (C.C.)

mekndan mnezzehtir.
Rtbe ve derecenin dmesine gelince; bu da Cenab- HW* ipa in^mazdu. nk Allah (C.C.) zft
ve sfatta fle tiMrt^. Cell sfat ol^ yceUmin
son bulmas mmkn deildir.
Ltuf ve Rahmet manasmda olan inmeye gelince;
bu mmkndr ve Hadis-i ^if de zikredilen maay
buna gre vermek lzmdr.
Yce Allah (C.C.) yle buyurmaktadu:

ise

**0

d^h^eri ykselten, Ar'm sahibi." d D

Deniliyor ki: Ayet-i Kerime nzl

64

olmm ^lmbe-i

Kiram bunda byk bir ieybet grdler ve bu azametin nnde soru sormaj kendilerine uzak grdler.
Btinun zerine Cenab- Hakk'n azametinin ycelii
ile beraber kullarna kar ltuf ve Rahmet sahibi olduu ResuiuUah (S.A.V.) Efendimiz tarafmdan ken^
dilerine Mdirildi.
bu mana, Allah (C.C.)'m her gece dnya

te

semma inmesi eklinde

Eer
semi

ifade edildi.

(toirse ki; "Hadis-i

zellikte

^UTte neden dnya

^k^bntir?"

Cevaben deriz ki: Dnya semi, son mertebeden


ibmettir. Ondan sonra baka bir mertebe yoktur. Niteyksei Sreyya yldz olduu takkim yldzlm

dir edilerek:

yerin de en

t"

"Sreyya'ya ykseldi"

aa olduu

denilir.

takdir edilerek:

Ve

yine

"Yere d-

denilir.

Yine denilirse ki: "Neden zdlikle ^celm tah^s


ederek bilhassa her gece indiini sylemitir?"
Cevaben deriz ki: Halvetler, dualarn kabul plma

makamdr. G^ler

im. hazrlanmtr.
Halk meskenlerine ekilir, kalplerden Allah (C.C.)
dan gayrisinin zikr kalkar ve dua edenin kalbi huzur
se

.bmun

iinde gayet saf ve temiz olarak Allah (C.C.)'m Akli(C.C.) yanmda


ne dalar, tte bn gibi dualarm

Mh

olunaca mid edilir.


9) Dokuzuncu husus: Mutezile nin aksine, Allah
(C.C.)'m grlebilir olduunu iddia ediyoruz. Konu-

kabul

yu bu meselede ele almamzn iki sebebi vardr:


Biri, grnmenin var oluu ile yok oluunu bir
getirmenin nasl mmkn olduunu aklamak

yoruz.

65

araisti-

'

Dieri

de, biz Allah (C.C.)'m grlebilir

olduu

kanaatndayz. Onun grlebilir olmm, fl ve^ mMlanndan biri iin deil, ancak kendi ztnn varlndan ileri gelmektedir.
yle ki; her varlk bir zttr. Her ztn grlebilir
ve malm olmas vaciptir. Yani zt oImMi bakmmdan grnmenin, kendisine taalluk etmesi mmkndr.

Eg&t grlmenin varU mUdia dm^$^ ^^Mmm


dmda baka bir husus iin mnfldin otaaz. Niteldm
nehirdeki suyun, susuzluu giderdiini ve mahzendeki

arabn sarho edici olduunu

syleriz.

byle deildir. nk nehirdeki su,


Oysa,
ancak iildii zaman susuzluu giderir ve mahzendeki
arap, iildii zaman sarho eder. Fakat bizim o ekilde ifade etmemiz, ztnm buna msaid olmasmdan
dolaydr.

imdi meseleyi iki ynden

ele alalun:

grmnenin aklen caiz olduudur.


Dieri i^ ancak erkt ile llinm t^od^dr. eriat, grlmenin vukubulduguna dellet ederken onun
caiz olduuna da her hal- krda dellet etmektedir.
ve er ynlerden ele alalm:
imdi mesdeyi
a) Meseleiiin akl j^ntt: Biz meselenin cmz olduBiri,

unu ispat iin nce

yol takip edeceiz:

iki akl

Birinci yol: Biz Allah (C.C.) Hazretlerinin var


sabit ve g^di^tir.
olduunu iddia ediy(z.

Vark

Sonradan oluuna dellet eden bir sfat ile vasfland-,


rhnas mmkn deildir. Ulhiyet sfatlanndan biri
ile

eU^ye d%S^bin imknsz oluu bakmmdan

dier varlklarto atm.


66

Varlklar hakknda salam ve doru olan ey, eer


sonradan olua dellet etmez ve uihiyel sdEatlami
bozmazsa, Allah (C.C.) hakkmda da sahih ve dorudur.

Bunun

delili,

ilmin ona

ait

olmasdr. Ztnda

herhangi bir deiiklie yol amad, sfatlan ile elikiye dmedi^ ve sonradan olua yol
iin, ztna ve sfatlarna ilmin tahakkuk etmesi caiz-

amad

dir.

Bu hususda onunla,

a'rz ve cisimler

arasmda

bir

aynm yfplnmmin'.
Mtmk, bir eit im ^hibi lmsdctn*. CMun

grl-^

sfatn deimesini
gerektinnez ve sonradan olua dellet etnez. yle ise
btn varlkku^mil oliH'.
Eer denilirse ki: "Allah (C.CTO'n grlmesi,

meye

taalluk etmesi, herhangi bir

bulunmasn gerektirir. Bir tarafta bulunmasndan da cisim veya a'rz olmas


lzm gdir. Oysa bu imk^zdr."
Cevaben deriz ki: Bu kyasn doruluunun kabul
onun

bir tarafta

edilmesi, grlmenin

imdi
tarafta

imknsz olduu inancma daya-

biz soruyoruz:

"Grlmenin muayyen br

olmas gerektiini

inceleme sonucu

niin sylyorsun? Bir

mu neticeye vardm?''

Eer bir tetkik ve inceleme

sonucu bu kanaata va-

rlm ise, bu tetkiki aklamak gerekir.


Onlarm vardklar netice udur:
'^imdiye kadar her ey bir dlietten grlmtr. Eer Allah (C.C.) grlseydi ona da bir yn.
gerekirdi.

Alt ynden

hl olan,

Ne lemin iinde olan,


67

Nc^

^ao^ duda olan,

Ne fileme bitiik olan.


Ne de lemden ayr olan

bir

varlk grmedik.

til var olan eyler ancak bylece bilinir."


Bu gr doru deildir. Allah (C.C.) faydanda
byle dnmeleri bir kuruntudan ibarettir.
Mutezile'nin ekserisi bunu itiraf etmilerdir. Onlara

baka szmz yoktur.


tiraf etmeyenlere gelince; bunlar, insann aynada

kendisini

grdn

inkr edemezler. Bilindii gibi

insanm bizzat kendisi deildir.


Bu drarumda kendisini grmediini, ancak ona benzeyen bir glgenin duvarda iz brakmas gibi, aynada iz
brakan bir ekil grdn iddia etse, bunun
imknsz olduu aikrdr. nk insan, eer duvara
dayal aynadan iki arm uzaklaursa, suretin de aynadan iki arm uzaklatm grr. Eer arm uzaklarsa, sret de arm uzaklar. Oysa aynamn kalmaynada grlen

sret,

bir arpa tanesi lodardr.

aynann arkasnda bir eyde olmas


imknszdr. nk aynann arkasnda ya duvar, yahut da a]^^n]n perdeledii baka bir ey vardu:.
AynsMa g^nca ek ^n, aynanm evr^mddci
Sretin,

cisimlerin hibirinde gremeyiz.

Ancak aynaya bakan

kiinin cisminde grniz. O halde grnen zarr olarak k^disidir.


Bilfymz ki, mesel mrnde ayna nedir bihneyen
ve kendi yzn hi grmeyen bir kimseye, kendisini
aynada grebilecei sylense hem^ itiraz eder ve bu-

nm bdtnsz olduunu iddia eder.


kinci

yol:

Tartmac

tarafn r'yeti inkr etmesi,

68

bizim r'yelten yani grnmeden kasdetimi? manaanlayamanu dnasmdsui^.


R'yet ile kaydettiimiz durtiifnm, cisim ve renklere bakld zaman idrak edilen duruma benzediini
zanneder. Halbuki bunun Allah (C.C.) hakknda
imknsz olduunu biz de itiraf ediyoruz. Ancak bu
lafzn manalar arasnda Allah (C.C.) hakknda
imknsz olmayan bir mana bulursak ve o manay hakiki r'yet olarak isimlendirmemiz mmkn olursa ite Misui
(.C,)'m grl^dtecei hakka^

MkA

hkm

veririz.

Eer

r'yet isminin

ona konulmas, ancak mecaz

yolu ile minkn oluyor ise^ ^iatn msaadei ile


lafz ona tlak ederiz ve akhn dellet ettii ekilde o
manaya inanrz. R'yet, bir manaya dellet eder ki,
onun mahalli gz ve taalluk ettii ey de renk, miktar,
cisim vesair grntlerde.

Gerek manasnn, gerek mahallinin ve gerekse

eyin hakikatm inceleyelim:


Mahal bu isimtoKraf^nn doruluunda
ildir. nk mesel gzle grdmz hl ve

taal-

luk ettii

yeti,

rini

kalp yahut cihet

ile idrat etsek,

kendisi

husus,

bir

mahaldir ve grme

aletidir.

maksd olan deildir. Gz

baka

bir

vasta

ile

keyfi-

fakat r'yet tabi-

kullanarak grdk desek, szmz tasdik

Gz

de-

ile

edilir.

Ancak

bizzat

idrak edilen bir

idrak edilirse gerek ta-

mamlamr ve r'yet ad vondc doru olur.


Kalbimizle bildiimiz bir eyi ^Kalbimizle bildik" demek, bizim hakkmzdr. Aklmzla idrak edersek "aklmzla bildik" deriz. Kalp ile veya gz ile
grmemiz db ite bylece

bilgi sahibi

69

olmaktr,

R'yetin taalluk ettii nesneye gelince; bu ismin


tlaknda ve bu gerein sabit olmasnda kendisi dorudan doruya bir temel tekil etmez.

Eer r'yet,

siyaha taalluk ettii iin r'yet olsay-

d, beyaza taalluk edenin r'yet cbnanum iebederdi.


Yine sadece renge taalluk ettii iin r*yet olsayd,

olmamas

harekete taalluk edenin r'yet

Eer r'yet olmas,

gerekirdi.

a'rza taalluk etmesinden dola-

y oisayd, cisme taaUdc edene r'yet denmezdi. Bu


eden eyin bizzat kendisinin esas olnad-

ise taalluk

na dellet

eder.

R'yetin hakikati, bir nevi idrak olmasdr ki, bu


isk, kuvvet ve akhk bsdammdu tahayyln stndedir. Mesel bir arkadamz grp sonra gzmz kapatsak o arkadamzn sureti tahayyl ve ta-

hayalimizde crnlianr. Gzmz atzaman haylimizde canlanan sret ile nmz-

savvur yolu

mz

ile

deki sret arasnda bir fark

Ancak bu

bulunmadn

grnt, hayalimizde

grrz.

oluan grntden

daha mfflsemmel
ckda ku^msu^ur.
Tahayyl, bir eit idraktir. Fakat bu idrakin derece ve mertebesi, netlik ve olgunluk bakmndan r'yet
des^ecesinden (kha d^ktr.
Yine varh^ bildiimiz fakat hayl edemediimiz
varlklar da mevcuttur. Allah (C.C.)'n zt ve sfatlar
bu varlklardandr. Kudret, lim sevgi ve hayl gibi
ekilsiz, reisiz ve lsz olan varlklar da bunlara
d^dta net,

dahildir.

Biz btn bu hususlar

v^^m

hayl edeme-

Bmlarul
bihnc^ bk ^vi idr^ etmelair.
halde bu idrakin stnde netlik bakmmdan daha

yiz.

biliriz fakat

70

bulunmas aklen imknsz mdr?


E^r mndnim ise ha stn idrake, tahayyle izaiede
stn bir idrakin

r'yet

dediimiz

gibi ilme izafetle de r'yet deriz.

Varln bildiimiz fakat hayl edemediimiz v^hakkmda stn idraki takdir etmenin imknsz
olmas kan^tmdayz.
Gz kapaklan, perde veya gzde meydana gelen
bir rza, gzn ahlm ekilde grmesine mni olduu gibi
bulamklp ve megde pmBl&Min
okluu da, bilinen varlklan belli ekilde grmesine
lklar

mni

olabilir.

Fakat

mahere vanid,

He^plar grld.
Kalpler arab- Tahr ile ve eitli tasfiye szgelerinden geirildii zaman, nefislerin stn idrake

nem^i olmalsa:! kELos^ dc^dr


Bu dorumda idrak derecesinin

ilim derecesinden

stn olmas, grme derecesinin tahayyl derecesinden stn olmas gibidir. Byle bir durum, Cenab-^

Hakk'n mahedesi okrak tsMr ohmm.


Bu durumun gzde yaratlmas mmkn olduu
bi kalpde

yaratlmas da mmkndr.

gi-

Eer gzde ya-

uy^

ratlrsa r'yet tabiri, lgat maimna


olur. ayet kalpte yarattoa, o vakit buna mecz manada
r'yet denir.

b) Meselenin

erU

yn: R'yetin er'an vukuu

hakkndadr. eriat, onqn fiilen vukubulduun^


dellet etmektedir. lk mslmanlar bu meselede mutabk kalmlardr. nk onlar dularmda, CenabHakk'n veoh-i kermine bakra f^fine B^may
Allah (C.C.)

dm ^dfadslerdm Bk onlann itikadlar71

mn byle olduunu kesin olarak biliyoruz.


OnlaTy AUah (C.C.)* gnnepin mndcn olduuo^
ve bunu Allah-u Tel'dan dilemenin caiz olduunu
Resululiah (S.A.V.) Efendimizin szlerinden ve dav-

ramlarmdan anlamlardr.
Rtt'yetin en gl ddi Hz. Musa

ile ilgili

u ayet-

icelledir:

dJi

>

Jj\

ztn greyim." (12)


AUah (C.C.) ile konuma m^tebesine ulapu bir
peygamberin, Allah (C.C.)'n sfatlan hakknda Mu"Gster bana

olmamas imknszdr. Allah


(C.C)*u ynlerden nnezzeh olduunu nasl bilmez!
de onu grmenm
Ya da mnezzeh olduunu
imknsz olduunu nasl bittez! Byle bir iddiada
tezile

kadar bilgi sahibi

Mp

bulunmak, peygamberi chil yapmaktu:!


serbestsin.
Ey doru ylutt My^! imdi
Ya bir peygambere "cahil" diyeceksin!
Ya da mutezileyi "cahil" ilan edeceksin.

"Hz. Musa'nn, dnyada r'yeti tdep etmesi sizin grnz teyid ediyor. Fakat
Allah (C.C.)'n u iki kavl-i erifi hakknda ne dij^ff denilirse ki:

yeceksiniz?

Yce Allah (C.C.) buyuruyor ki:

72

"Beni asla gremezsin," (13)


Yine buyuruyor ki:
-T

"Gzler onu idrak edemez"

Bu

ayetler

(14)

hakkmdaki grnz nedir?"

Musa'nu dnyada r*yeti


mz ^an ^m hmmA Mlsp fun-

Cevaben deriz
istei^i^

ki:

Hz.

dana geleceini bilememesfaf dellet eder.


Btn peygamberler, gayb leminden kendilerine
bUdirUen ancak ok az bir eyi bilirter.
Nitekim ResuiuUah (S.A.V,) Efendimiz de bir skntnn giderilmesi ve bir belnn kaldrlmas iin
dua eder ve duasnm kabuln beklerdi. Oysa AUil
(C.C.)'n Um-i ilhisinde bu duanm icabeti gememi
olur.

llah (C.C.)'n, Hz. Musa'ya hitaben: "Beni asla


gremezsin" ta^yurmasma gence; bu sz, anm yapkn^s^ Iscedii eye veflm n^rfi Wt t^mw^m Ee^
Hz. Musa: "Ahirette ztm gster bana" deseydi ve
buna cevaben Allah (C.C.) da: "Beni asla gremezsin" diye cevap verseydi o zaman r'yetin (Allah'
grmenin) asla olanmyacama delil olurdu. Ancak bu
delil de mutlak olmayp Hz. Musa'nn ahs ile kayth kalr @ genel manada r' yetin herkes iin imknsz
olduuna ieMl olmazd.
Hakk Tei'nn: "Gzler onu idrak edemez/'
Kavline gelince; bunun manas, r'yet cisimleri ihata
ettip gibi onu ihata edemez, temektir. Bu ise gerei:73

Ayet mutlak olarak zikredilmi fakat dnyada kasdedmitir. Buda js^ktir.


R*yet meselesinde bu kadar ile yetinlm. nsafl
bir kii, bu meselede eit guruplarm ifrat ve tefrite
kaan arklarm ibret nazan ile seyretmelidir.
Haviye gurubu, yerden mnezzeh bir varhm
mevcudiyetini anlayamadlar ve ona yn isnad ettiler.
Mutezile ise yn isnadm kaldrd ama onlar da
r'yetia sabit olmasuu anlayamadlar ve er' an vukubultlam muhtefei t^l&t.
Allah (C.C.), Hakk' ikame etmede Ehl-i Snneti
muvaffak eyledi. Onlar unu iyice anladlar ki, Allah
(C.C ) btn ynlerden mn^^htir. nk yn, citir.

simlere tbidir.

Cenab- Hakk'n

r'yeti (grlmesi)

de gerektir. nk r'yet, ilmin peinden gelir. lmin


sbtu, onun peinden gelen r*yetin sbtunu gerektirir.

Akl banda onlar

iin

ite bu, itikadda szn z-

dr.

Omncu

husus: Allah (C.C.)*m tek olduunu


10)
iddia ediyoruz. Zim onun varl,
sabit otes-

na ve ondan

Onun

bakasnm yokluuna rcidir.

olma sfat, ztna sonradan eklenen


bh^ sfat olmad iin bu blmde zikredilmesi ge^kli

bir tek

oldu.

blnmeyi kabul etmeyen bir tabirdir. Allah (C.C.) 'm birUi, blnmeyi
mmkn klan kemmiyetin ortadan kaldnbnas iledir.
Hakk Tel'nn blnmesi imknszdr. nk blnmenin konusu, azl veya okluu bulunan bir varlktr. Blme isCi kltme yolu ile kemmiy^tte tasarruf

Diyoruz

ki: "Bir" kelimesi,

74

Kemmiyeti (azl-okluu) olmayan


Varlm blnmesi de dnlemez.
etmektir.

bir

**Bir" tabiri ile hazan da rtbe ve derecesinde ben-

olmayan kasdedilir. Mesel: "Gne bir tanedir"


szmz gibi AUdii (C..) bu mana ile de birdir.
nk onun benzeri yoktur.
Onun zddmm bulunmad hususuna gelince; bu
zeri

apak bir gerektir. Zira zddm manas, iki eyin


yer ^rinde birbirini
ynde takip etmesi ve

bir

bir

araya gelmemesidir.
Yeri olmaYann zdd da olmaz. Allah mekndan
mnezzehtir. yle ise oron zdd da yoktur.

^^Benz^ yoktur" sznden kastmm ise, onun


hereyin yaratcs olduunu belirtmektir. nk eer
Allah (C,C.)*a bir ortak takdir edilseydi, ya her ynden benzed ve ^i olurdu Yahut da ondan stn veya
ondan
olmas gerekirdi.
Bu taJcdirlerin hepsi de imknszdr. yle ise, bunlara yol aan hususun kendisi de imknszdr.
te y^Men omn benzermin mteMtt olmAg
hetine gelince; ikinin her birisi ayr ayr birer varlktr.

aa

Deikenlik olmasayd

ortadan kalkard.
iki siyah ancak iki yerde, yahut iki ayn mxms^
ikilik

bir yerde savvu' edebiliriz.

ki siyahtan biri, dierin-

den ya yerde yahut zamanda ayrlr.


Hareket ve rengin bakal gibi bazan iki ey, mahiyet ve hakikat itibariyle birbirinden aynlrl^.
ket ve renk, bir yerde ve bir zamanda bir araya gelseler bile iki ayr varlk olmaktan kp tek varlk ol-

Ha^

nk bkikatlan birbirvaden fariduir.


Ea* d^sk ey, mahiyet ve hakikatta birbirleri-

mazlar.

75

ue eit olursa aralarndaki fark ya mahalde veya zamandadr. Mesel, iki siyah bix cevherde ve ayn durumda farzetmek imknszdr. nk bu durumda ikilik ortadan kalkar ve bilinemez. ralarnda ayrlk ol-

mad halde onlara

iaret ederek ona iki

demek

caiz olurdu.

demek caiz olsayd, bir insana


insan demek ve hatta on insan

iki

Bu

ise zarr olarak

mmkn de-

ildi.

B^ Hakk Tel'an benzeri, hakikat ve

sfatlar-

da ona denk olursa varlflffl teA^E^ra^^:^^*


nk meknda deime yoktur. Her ikisi de kadim
ve ezel olduklar iin onlar hakknda zaman ve

ba|4e^fark yoktur.
Btn farklar kalknca da zarr olarak ldak kalto

H^k&s
ve

bahis konusu deildir.

lzm
Oj^dm
birlik

gelir.

Mm

varlk olduunu sylemek ve byle bir fikir itei srm^ de imknszdr. nk ilh,
btn varlklarn en by ve en stndr. stn
^it

olan ilhtr. teki stn

olmad iin ilh

deildir.

H&r ikisHa eell srfaaanda da eit olduklar dnlemez. nk bu takdirde amteki fask kalkar ve
yukanda izah edildii gibi okluk btl olur.
Eer denilirse ki: "Ilh'm, btn varlkljnn en
by oMuunu kabul edip de lemin, iki ^araU-

cnn eseri olduunu, mesel birinin yeri, dierinin


g yarattm, Veya birinin canllar, dierinin
canszlar yarattm, Ya da bjjrun hayrlar, dierinin erleri yarattm Veyahut da birinin ^vherleri,

dierinin de a'rzlar

Mm^y%Kar

yarattn

syleyen bir

bunun imknsz olduunu nasl

76

is-

Cevaben deriz ki: Varlklam iki yaratcya taksim


edi&r^i, soh sc^nmh ^l^^rinde d losm amazf

Ya

birinin btn cisimleri, dierinin de btn

a'rzlan

yarattm ileri

srecektir.

Ya da

cisim ve a'rzlan toplu olarak ikiye blebir ilhn, dier


cek, cisim ve a'rzlann bir
da dier ilhn yarattn syleyecektir.

ksmn

ksmnn

Birind iddia btldr. nk birinin yeri, dieinih de g yaratt i^ia edfldii vakit, g y2ratann yeri yaratmaya da gc yetip yetmediini sorarz.
Eer buna gc yettiini sylerse, kudret konusunda
aralann<k &rk obnad aalalr vb gS yerilen xmne, iki kudretimin aasmda l^r. O vddt bu m^Ie de
aralarnda fark bulunmayan iki benzerin birlemesi
meselesine, dner ki, bu ioknszdr.
Eer yeryzn yaratmaya mdctedir olmadm
sylerse, bu da imknszdr. nk cevherler birbirlerine benzeyen varlklardr. Onlarm meknlara mahsus
olmalan berab^dir. Bir eye pc yotm^ onun benzetine de gc yetar.
kinci iddiaya gelince; iki ilhtan birinin cevherleri, dierinin de a'razlan yaratt iddias yanltr.
a'r^larayn a}^ r^snelerdit. Birink cevher
ne g yetirmek, dierine de g yetirmeyi gerektirmez. Esasen bu da muhaldir. nk cevher ve
a*rzlar birbirlerinden mstani deildirler. Buna gre
yaraolatdan birinin i yapmas, dierinin fitine baldr. Bu durumda yaratc, yaratmak istedii eyi nasl yaratacaktr? Mesel, a'rzn yaltcs, a'rz yarattnak istedii vakit cevherm y^atcs, cevheri yaratmak suretiyle ona yardmc olmaz.

77

kMi

ikisinin anlamak olduklan ve bixbu:lerine


engel ksrrmacbMm iddia ^lise, deriz ki: **Bu yar-

dmlama mecburdir" derseniz, bu bir tahakkmdr


ve kudreti

iptal edicidir. itok,

onlardan

biri

cevheri

yaratmak, dieri de a'rz ^utmak zorunda kalacaktr. Kudret ise byle tahakkuk etmez.
Birinin erri, dierinin de hayr

konusuna

yarattn

iddia

g^<^ bu iddia doru dc^ldi:. nk er,

}3m^ kMM
denk ve onu

^dir. Hatu

Mhyte MytSL

eittir.

eye g yetirmek, onun benzerine de muktedir


olmaktu:. Mslmanm bedenini edilmemde yakiEuk
er, kfiri yakmak ise hayrdr. Eer Kelime-i ahaBir

det

getirirse,

yaklmak onun hakknda erre dnr.

Oysa onun Kelime-i ehadet getirmesi

etin

atein ztiyetini ve yanmann ztiy^tmi


deitirmez. Bu durumda tutuup yanmalar birbirine
bal olarak devam eder. Bundan da fesat ve kargaa-

ztiyetini,

lk dogiy:^
Yttol SbA (C-C.)

yle buyunffltadm

"Onlarda (gkte ve yerde) Allah'tan baka


UbUir olsayd elbette boyunlua urarlard (dZi^eri bomlurdu). 5)
Kur'an'm beyamndan daha stn ne. olabilir!
(

78

ikinci temel esas

Bu blm, CmabHi HUdc'oa sfallari hakkndadr.


Allah (C.C.)'m sfailari bizi gre yedi tanedir.'
imdi tadm Mrer birer aklaydm:
1) KUDRET SIFATI: Alemi yoktan var edenin
Kudret sahibi olduunu iddia ediyoruz. nk kinat
pyfc ^^bn vf y^fli yerine konulmu muntazam, eitli sanat esari ile dolu bir yapdr. Bu ise kudete
dellet eder.

Diyoruz

ki;

salam bir yap, kudret sahibi

olan bir

yapcmn eserim.
Alem, salam bir yapdr.
yle ise, kadir olan gl

Eer denilirse ki:

bir failin eseridir.

^'Alemin

salam

bir

yap oldu-

unu net^^ lliyorwn@?"


Cevaben deriz ki: Alemin salam olmasmdan
maksadumz tertip, dzen ve uyumu dile getirmektir.
organlarma
zaman b
mm kendi i ve
ttitpmuhteemliin sayiKtz ^neMerini g^ff IBs

bat
.

hede

ile

bilinen

bu asim inkr edihnesi

mmkn

de-

ildir.

Yiif

pmn,

d^^

gl bir
biliyorsunuz?"

sa^am "m tertipli bir yavarln eseri olduunu nereden

ki:

^^Her

Bum da semb^ deriz ki: Bu haus zarr olarak


akl yolu ile bilinir. Akl, bunu tasdik etoek ite delile muhta deildir. Hibir akl sahibi bu gerei inkr
edemez.
^79

Hereye ramen

inkr ve

inadn nn kesmek

iin

k^m deliller zikredecek.

bir

yle ki; kudret sahibinden sadr olan fiil, ya dorudan doruya onun ztndan veya zt ile kaim olan
sfatmdan sdr olur.

Ztnn k^disin<to

sdur

szdr. nk bu durumda

olmas

gerekir o halde

sudur etmektedir.

olduunu syl^ek Mh

fiilin,

zt ile beraber

zt ile

fiil,

kdim

kim olan sfattan

te biz bu s&tm adma kujret diyo-

ruz.

sonu olmayan
mmkinta taalluk etmesidir. Mmkintm sonu olmagre t^dir edilen eylerin de sonu yoktur.
Kudretin hkmlerinden

biri,

dma

nk sonradan meydana gelen

olaylar birbirini takip

edip gitmektedir. Zira olaylarm bir noktada

durmas

kten mibkiu deilcUr:


Btn lemin yaratcsnn bir olduu hi phesiz
akla kavumutur. Her takdir edilen, bir kudret
iledir,

Makdrtm

ise

sz ve suursz kudret
yetsiz

devirlerin

sonu yoktur.
isj^t

iptali

^hni

Bu durumda say^ur. Bu ise, niha^

konusunda getii gibi

imknszdr.
Kudretin bir olduuna gelince; Onun birbirinden
a^za taalluk etmesi, bu vsurUcfkli olan cevhi^
1ar arasnda mlahaza edilen ortak bir husus iindir,

Bu mterek
rin

Bundan her olabilitakdir edilmesi ve bir kudret ile meydana gelmesi


husus,

olabilirliktir.

gerekir.

zetle

unu

ifade edelim ki, cevher ve a'rzlar

ondan sdr olunoa^ banlann benzerlerinin sdr olmaimkfi^sdtf. t^ bir eye g yetimek
80

onun benzerine de gi^ yetirmektir.

W^

^^eoin, btn hareketlere ve


renklere nisbef ayn seviyede olduu iin onda srekyetirilei

olarak birbiri ardnca oalmalar imknsz deildir.


Srekli olarak hareketten sonra hareketin bo^toa&
li

iin elverilidk'.

Yi^ renkten sonra rengin ve cevher-

den sonra cevherin durumu da byledir. Allah


(C.C.)'n kudretinin, her olabiJ^e taallukunun manas
buldur^ HritoiPi^
hareket i^ttet edfler^ tmun kudMiA^hmlindnfian
olduu sylenemez.
Kudretin bu hkmnden fer ' mesele ortaya

dnda

kmaktadr:

n^sde: Eer d^l^ ki: ^^folun


yani bilinenin zdd da takdir olunmu mudur?"
Cevaben deriz ki: Bu konuda ihtilf edilmitir.
Am^k pesele iyi incel^nr ye Jzlm inknalan tam
anlalu^a ihtilf ortadan kalkar. yle ki; her mlkinin yani olabilirin takdr olunduu sabit olmutur.
Muhal yani imknsz ise, takdr olunmamtr.
Mlteiin
biHn^n zdd is^ 0llh' veya
imknsz olduuna gre, biz ona kesinlikle takdr
) JUrinci

olunmamtr diyemeyiz.
Bilini ol ki, lafz ksa ye

M 0]mk wlatlnutr.
varln

Bunu yle aklyabiliriz; mesel, lemin


ele alalm. Onun varl hakknda vacip olduu, veya
muhl olduu, yahut da mmkn olduu sylenefailif
^Alemin var olmsmcbn kafftn iradenii bahuta^
,

ve vcuda getirme fiiline taalluk etmesi art klnrsa,


lemin varh bu itibarla vacip olur. nk kadun irate tahakkuk ettiinde mnrdn tahakkuk etmemesi drilemez.
.

81

Eer Kadm

iradenin

bulunmamas ve vcuda

ge-

etmemesi tak(& edilirse, bu durumda lemin varl muhl (imknsz) olur. Bylebir
durum, meydana gelen eyin sebepsiz olarak meydana
gelmesine yol aar ki, bunun imknsz olduu belir^mitr.

tkme

fiiline taalluk

Alemin

mmkn

(olabilir)

olmas hususuna

ge^

olmasnda kadm iradenin varl


v^at yolduu nazan itibara alnmadan lemin ztna
baBu^ B itibarla leme de ol^ilirlik vm& kalm^^
tadr. Bundan anlalyor ki, bir eyin mmkn veya
muhl olmas caizdir. Ancak zt itibariyle, mmkn
line; lemin var

ve ba^gEis itikuiyle muhkUr.

'
.

imdi "Malmun zdd" konusuna

gelelim ve
yle izah edelim: Mesel Zeyd'in cumartesi sabah
lecei AUah (C,C.)'m ilminde yazlm ise, bu du-

rumda detiz ki: ^CHm^rte sabah Zeyd'e hayat


vermek mmkn mdr? Deil midir?" Gerek
olan udur ki, Zeyd'in zt itibariyle mmkndr. FaUhi'dffl bu h^m ta^yUuk etmesi cihetme
kat
baklrsa muhldir (imknszdr). rik Zeyd'in eu-

yaamas, kadm ibnin, cehle dnmesi


demek olur. Bu ie Allah (C.C.) hakknda mMldir.
yle ise cunmrte^i abahr&yd'in yaamas, kendi
martesi gn

zt
,

itibariyle

mmkndr. Fakat bakas

itibariyle

mmkn deildir.
AUah (CG.>*m kudre^ Zeyd'in bayatm devam

Ane^ bu

mesele, Cenabet
Hakk'n ilminin taalluk etmesi ynnden mtla
edilirse, Zeyd'in yaamamn imknsz oldnina bkettirmekten aciz deildir.

medi.
82

Egac denilirse ki: '^Kudretin


mnkinta ^aMukuiitti genel oiduun sylediniz. Hayvan ve sair canllarn g yetirdilderi nesneler hakknda ne dersiniz? Bunlar Allah (C.C.)'m
takdr ettii.<&^^ midir? I)6p midir?
Eer: '^DeiMir" derseniz, kudretin taallukunun genel olduu sznz ile elikiye dersiniz.
Eer: /'Gvet" derseniz, o zaman da iki Kadir
mesmma g& ytirilt
tsbt e^i olu^fuz
ki, bu muhaldir. Yahut insan ve dier hayvanlarn
gcn inkr etmi olursunuz. Bu da zrurete kargelmek ve eriatm ist^lerini hi^ saymaktr.
nk Allah (C.C.)'m, kuluna hitaben: ''Btn
kudret bana aittir, benim takdir ettiim nesnelerde senin kudret paym yoktur" d^esi dnlemee/*
Cevaben deriz ki: nsanlar bu konuda eitli guruplara aynimlardr.
b) ikinci mesele;

^e

'

Cebrtye'jnin
hibir

gt^m^tM b^tumsey^^^

kadMf ^hns^u idAa ettiler. Bundan d^l^

kulun iradesiyle olan ve olmayn ilevi birbirinden


ayrma zarretini duymadlar. Durum byle olunca

ymm

eriatm koUaa &mx ve tej:^^min


getinl*
meinin muhl (imknsz) olduunu kabul etmek durumuna dtler.
Mutezile ise, Allah (C.C.) 'Ui kud:etQn$ kullarm
fiillerine taalluk etmedii grne saplapouir.
da,

Bunlar; insanlardan,

Hayvanlardan,
Cinlerden ve eytanlardan sdr olan
83

fiil

ve hare-

ke^in, kendi halk ve icadlari olduuna itikad ederek


1^ tatketlerin, kendi halk ve icadlan olduuna it&ai^

batan iine dmlerdir:


Biri, Allah (G.C.) dan baka yaratc ohnadna
dair sel^^ ittifakna kar dm^Ieridu:.
ederek iki byk

Dieri

de, yaratmay, halkettii hareketlerin


tafiltm bilmeyenlere nisbet etmeleridir. nk insana ve dier canlars, bilerek ve^a bilmeyerek yap-

tklar hardcetij^ia ^ys MsihtU ve mMm. haktada


sorular sorulsa, bu hususlarda Fazl bilgileri yoktur,
Kiik bir bebek,, uykudan uyannca kendi istei
ile meme arar ye ep^.
Kedi yavrusu to doduu zdmm fa^z g^en
almamken bile anasnn memesine yapr.
rmcek, yuvasm harika bir ekilde rer. Bu ekillerin yuvarlakh, k^nuterun paralel ye dzenli
oluu mhendisleri hayrete drecek niteliktedir. Bu

yapmadm sylemey^ ^T^ yoktr^ Hsdbuki mhendis, onun yapU iin

rmcein mhendislik

tahsili

mahiyend bile'ahkteaktim

^^ir.

eklinde yapar. Armm petekleri arasmda dairev,, drtgen, yedigen veya baka
bir ekU bulunmaz.
Altgen eklinde, geometri kurallarmm delliet et-*
i ve baka ekillerde bulunmayan bir zellik vardr.

An,

peteklerini altgen

Bu hususta biraz bilgi verelim:


Mihtev itil^oriyte en geni ekil, dz izgido idv^
rlan kesi olmad iin daire eklidir. Dairev ekiller st ste

yld

vakit aralarmda mutlaka

boluk

kate.

Muhteva bakuundan az kenarl olup dsmy^e


-

84

yakn olan ekil altgendi'.


Yedi!^, sel^l^^ b^gen

gibi

daiev ekle ya-

kn olan dier btn eldller, st ste yldklar vakit


kaynamazlar ve aralannda muhakkak,

birbirleri ile

boluk kalr.
Drtg^i^ st ste ylnca birbirlerine kaynarsa
da keleri merkezden uzak

olduu

iin dairelerin

muhtevasndan uzaktr.

Awii k^di sisJi ymk^y^ Tmm^^^^im, kenbradiracak yuvarlak bir ekle ihtiyac vardr.
Yerinin darl ve saysnn okluu bakmndan da
hcreleri arasmla bo yer biT^onamak zorundadr.
ekillerin
ok^Mia
anya, nAta
olduu imknlan salayan yegne ekil altgendir. Bu
ekil, onun bnyesinin yapma da uygundur ve st
disini

sam^

ram^

zan^ birbirlerine kaynarlar ve

ste isi^ eddiklpri

aralannda hibir boluk da kahnaz.


Bu kadar ekil iinde any, altgen eklini tercihe
sevkeden kudret fpte^ ki, Allah (C.C.)'m Kudret-

iDhMto.

'

/_

insanlardan pekok stn zekh olanlarm bile akllarnn ermedii bu ince meselelere ar kendiliinden

vlaf phuutur? Yoksa btn gleria kayna ve


yegne ycelik saMM okm AHah^C.) tarafndan nu

mi

igd verilmitir?

Ar, muayyen bir ortam iinde Cenab^ Hakk'ln


hkmn icra etmektedir. Bnyesinde ve evresinde
cereyn eden Takdr-i lhiden habersizdir,

eyden

imtina etme

yapt

(kanma) gcne sahip deildir.

Hayvanlann bu tip sa^ltanda yle harika ^ler


vardk M, IMio^ls^ msiem Mr
anlatacak ol-

sam, yrekler Allah (C.C.)'n azameti

ile

dolar taar.

Yazdd- olsm lasck alt^anna marr okrak


Hak yoldan sapan ve bu gH mucizeleri yaratmada
Allah (C.C.ya ortak olduklarm sanan bedbahtlara!
HeytaaU

Btn mahkat acizlik ve zillet iindecUr. Mll^


ve Melekt aleminin yegne s^bi, gklerin ve yerin
Yce Allah'dr.
imdi sen Ehi-i Snnet itikada jddcat et ve do-*
ru yolu nasl bulduidnm gr.
Ehl-i Snnet alimleri diyor ki:
Gebriye'nin sz imknsz ve btldr.
Mutezile'mn ss^ de ]p;^km \m hakael ye ss^rdr.
Gerek ise, ancak bi: fiil. zeriade iki kudretin
.isbtjdr.

Eer

.;;

denilirse ki: *^Sz

arasnda takdir olunmu

&i kadir (g

yetren)

bir nesne isbt

etmeye

sevk eden sebep nedir?"


sebe^ viothr:
derte kis
Birinci sebep, ihtiyar hareketin, mecbur hareket
olan titremeden fckl olduuna dellet eden kesin de-

C^^^

likiir.

3k

thtiys^ hardceti titremeden

ayrmak

a-

cak kudretin isb ile mndtMttr.


'
kinci sebep ise, Allah (C.C.)'m kudretinin her
mmkne taalluk ettiine dellet eden kesin delildir.
Her hdis (son^radan var ol#i>mn^^
kulun fiili hdisdir (sonradan olmutur.)
O halde kulun fiili de mmkndr ve Allah
(jC.)'n kudretinin bu ropkne taalluk etm^esi

ind^szdr.

^
!

Diyoruz

ki: htiyar hareket,

sonradan olmas ve

mtokn bk hareket olnm ynMflen titreme har^^


Allah (C.C.)*m kudtetinin birine
dierine etmemesi mmkn deildir.
gibidir.

Eer

denilirse

anlalmamtr/'

ki:

"Delil,

taall;:

edip

anlalmayan

bir

Cevaben deriz ki: Onu anlalr hale getirmek


am ^^yfjiPiLzdir^ Bunu yl syleyebiliriz; kul, elim
hspekt ^^ftmeye g yetireneden Allah

(G.G.)'ie,

yaratmas makl bir manadr.


Hareketi ve harekete muktedir olan gc yaratmak
Allah (C.C.)'a mahsusdur. Hem kudreti ve hem de
g yetirilen nesneyi yaratmak, ok geni manada
gl bir kadirin icaddr.
*ffllk**^ ve, "JdcM" tetoi bir eyi k^di kudretiyle icad edene sylediinden yme kulun kudfeti ve
g yetirilen nesnenin de Allah (C.C.)'n yaratmas
ile olduundan dolay kula "Hlk" ve
'Mdd

onun

elinde hareketi

G yetirilen nesnenin kula nisbetine kesb denir.


Kur'an' Kerim de bu isim, kullarm ameline lak
edilmitir.

E&t

denilh-se ki: ''Skin zikrettiiniz

hassan

manas tam anlalamyor/Sonradan meydana gelen ve yaratk oian kudret, eer g yetirilene taalluk etmme, uuiias anlalmaz. d^ g yetirilen nesnesi olmayan kudret, malmu (bilineni) olmayan ilim gibi imknszdr. Ama g yetirilene
taalluk eders^ bunun tehiri makddur nk gf
^bep ohmn j^ttl
yetiiitedln Pif^^

sebebe nisbett gibidir Sebep olunan nesne, sebep


ile

ieydana jgeUr.

G yetirilen
se, ilgi

meydana gelmezbulunmaz ve kudret de olmaz. nk kudnesie, kudret

ile

edd sfatlardandr ve taalluku olmayan ne^e, kudret depdir/^


Cevaben deriz ki: Kulun kudreti taalluk edicidir.
ret, taalluk

'

Ama

onun taalluku, tesir ve id eklinde kstlanamaz. Nitekim irsde ve Umin tealluku da sizin sznzn btl oluuna dellet eder. Zira devam ettiine
inandnz kudret, fiilden nce farzedilirse bu durumda taalluk edici midir? Deil midir?
Eer ^%ayr" de^mz bu imknszdr,

ayet "evet" derseniz, onunla g yetirilen nesnenin meydana geldii kasdedilmez. jnk o nesne henz vukubulmamtn:. yJe ise, tesir ve icd eklinde
olmayan bir taalluku isbt etmek gerekir. Nitekim

Kadm olan Ezel kudretin, ezelde ve lemin yaratlmasndan nce iln^ taalluk ettiine inamyorsunuz.

Bn dc^rndur. Falmt bnimla lemin theydana geldiini


sylemek doru deildir. nk lem, henz vk olmamtr. Eer her iki ifadenin de manas ayn olsayd
o zamw biri doru olunca dierinin de dom olmas
gerekirdi.

Eer denilirse ki: "Kudretin

taallukunun manas,

g yetirilen nesnenin vukuundan ncedir. nk


g yetinle vki olunca, kudret ile ^ki <riur"
Cevaben deriz ki: Bu taalluk, hlihazrda olan bir
tadluk deil, ancak gelecekte taalluku beklemektir.
Bu dumda kudetm var ^uptr^ balde taalluku ol-

mayan bir sfat olduunu,

fakat ileride taalluk etmesi-

88

tm

bddeuliini, o zaman da g yetirilen nesnenin


neydana geleceini sylemek gerekir. Halbdd genelde taalluk edici bir sfatm, sonradan taalluk edici olr
duu dnlemez.
Eer denilire ki: '^Bunun manas, kendisi fle gja
yetirilen nesnenin meydana gelmesi iin kudretin

olmasdr."
Cevaben deriz ki: Elverili plmamn manas, g
yetirilen nest^nin, kadret ile meydana gelmesini bek-^
elverili

lemekdir.

Bu bekleyiin hlihazrda

taalluku gerek-

mez. yle ise siz mevcut olan g yetirilene taalluk


eden patasm^ bir lodreti yar^^^ k^ul ediyorsu^yle Mr kudret kabul ediyoruz ki, g
nz. ite biz
yetirilen nesne onunla deil, AUah (C..) 'm kudreti
ile

meyd^a gelir.
Bu meselede bizim grmzn, ^zin griuiz^

den farkl olan taraf, kulun g yetirdii nesnenin,


Allah (C.C.)'m kudreti ile meydana geldiini syle-

Eer deriMiK kS: %4i yetAi^ nest^ olmaypn


ayn derecededir."
Cevaben deriz kh Kudretin vukuu amnda hissedidurraun, titpEnedd amy^ anmda hissedile^n
durum ile ayn olduunu kasdediyorsanz. bu doru

kudret

ile

acziyet

m
'

Ama kendisiyle,

g yetirilen nesnenin vki


aJUPanas l^kmundan acziyet mesabesinde olduunu
kmsdediyorsamz, bu dorat. Paikat ^^cziyel" ifadesi
yanltr. Her ne kadar Allah (C.C.)'n kudretine nisbetle acziyet gibi olduu zannedilsue de bu doru depdir.
r
deildir.

Biz, birbirinden farkl


r

ijlci

8.

kudret isbt etmek zorun*

dayz. Bunlardan

biri stn kudret,

dieri de stn

ol^

olana lsbede acziyete ok yakm


Artk sen serbestsin.
Acziyete yakn olan bir kudreti kula
.

lab (C)'^

izfe

m yoksa

Al-^

etmem gerektiini duni

AUah (C.C.) sapklari iddialanndanmnc^zehtk.

Eer

insafl bir kii isen, noksanlk ve acizlii,


mahlukata izafe etoMan daha evl olduunda phen

hnaz. nk kusur ve amyet,

da dnlemez.
c)

All^ (GX.) hakkm^

>

nc mesele:

Bir kimse derse ki: "Kudretin

lltn olaylara taalluk ettiini nasl iddia ediyorsu(daylaitn


nez? Oysa filemde bulunan hai^

ou

birbirinden meydana gelmektedir. Biri dierinden zorunlu olarak doar. Mesel, elin hareketi, Dnnl olar^ parmakta jflzuto luu*kjel^
dourur. Eliri suda hareketi de suyun hareketini
bunlar gzle mahede edilen ve akdourur,

te

len bilinen hususlardr.

Yfti^ut ve mym tam^etiJ^Hah (CCJ'fiB fd^


ratmas ile olsayd, elin hareketini yaratp yzn
ha'eketini yaratmamas veya elin hareketini yaratop ^yun harritetini yara^aanas caiz olurdu. Bu
-

fe^ inuhldir >'

Cevaben deriz

ki:

Anlalmayan

bir

hususu kabul

etmeye veya reddetmeye inkn yoktur. Bir gr, ancak aolaldktan sonra kabul veya red^^lir.
Bizim "doum" tabirinden anladmz mana; dln, annesinin karnndan ve bitkilerin de topram ba-

imdu kmak gibi bi: c^min ^od^: dier bir


min kmasdr. "Doum" lafz, bu ^ama
90

cis-

ile

imknszdr. Elin hareketinin ii yoktur ki,


yzn hareketi onm dEim olsun! Yahut birtakm
eyler ihtiva ederi bir nesne deildir ki, ihtiya

a'rzlarda

eylerin bir

ksmmn szd sylensin.

yto i^, yzn hareketi, elin hareketinin ztmda


ota^
gizlenmi deildir. Bu 4wrumda ondan

domu

snn manas

Mana anlalmaynca bunun molduunu sylememiz ahmaklk olur.

nedir?

ahede ile sabit


Asmk, eHn hareketi ile niiydaaa

gelen bir hareke ol-

grlmektedir. Elin hareketinto doga y^i


iinden kan hareket ohnas ise, grlen bir ey de-

duu

dir.

ywan flt irildi elin hareyaratp yzn hareketini yratmama,

^^Allafa

ketini

veya

(C.C)'in

elin hareketini

yaratp suyun hareketini ya-

ratn^gM^i ^ds& fidurdu!" sznze gelince; bu sama bir fikirdir. nk bu sbt: "Hn, iradeden dmasayd, iradeyi yaratp ilmi yaratmamas veya ilmi yaratp hayat yaratpamas caiz olurdu!" diyen
szne benzer.
Biz diyorpz ki; mhl olan ey, g yetirften ter
nesne deildir. art koulan eyin, arttan ayn olarak

br kimsenin

bulunmas makl (teildir,


radenin art ilinsdir.
lmin

art

ise,

hayattr.

Yine bir cevherin, meknda yer igal etmesinin


art, o ymn bo oteisdr.
Allah (C.C.) eli hareket ettirdii zaman o el, tellunduu mekna komu olan mekn igal etmek zorondadur. Komu melm boaltmadka oray nasl igal edebilf feM^ ftdyiTO boalthnas, el tmm^

dan igal edilmesin artdr.


El hsa^et etse ve komu mekn, suyun kaldnlmas ile ve itilmesi ile boalmam olsa, o zaman iki cismin ayn bir meknda bulunmalan lz^ geli ki, bu
imknszdr.
Birinin ekilmesi, dierinin igali iin art olduundan aralannda gidip gelmeler vardr. Birinin dieolmas zann, aralarndaki bu ilikiden
rinden

domu

yadtr.
inektedir. Oy^ ki^ byle bir
art olmayan gereksimnelere gelit^? lEil^^ESiza
gre, bunlarn birbirlerinden ayrlmalar caizdir.
Bunlar, Snnetullah dediimiz Allah (C.C.)*n

loi

snnetinin dev2ri #tesi ile srp gitmektedir.


dediimiz
Eer denilirse ki: "Siz,

doum

eyin

ancak onun, anlalmayan bir mana olduunu iddia ediyorsunuz. Oysa biz, doum lafiBi ile, birinin iinden dierinin
btl oluuna

delil getirmiyor,

kmas ekliyle hareketten, hareketin szdn,


Yimi s^uun, kardan kmas suretiyle karn so^klumdmiri^uun deitowm kasdetmiyorz.
Doumdan kasdmz, ancak btr alayn Immn
sonrasmda baka

bir

olayn meydana gelmesidir

tekine de dourtan diyoruz* Byle bir isimlendirme^ fl^laiEU lr

Hodana gelen olaya doan,

manadr. Bunun btl olduuna

dellet .eden ne

vardr?"

Cemben deriz ki: Eer siz bu grfte kararl isesonradan olan kudretin btl olduuna dellet
eden delil, bunun da btl olduuna dellet eder.
Bize Be, takdir edilmi bir olayn, sonradan olan
niz,

bir kudret ile

meycito gftaesi im)dn^Pte.

olmayan bir nesne


imknszdr.

OG^ydan gelmesi

ite

ise, elbette

G yetirilen eyin, sonradan var olan hadis' kudretten kmas, Kdim ve lh kudretin taallukunun
umm olmasma aykndr.
Bu ise, aciz olmay gerektirir ye Allah (.C.) hakknda muhldir.
Mutezile gibi doum fikrine kail olanlar, saysz

t^A^ara dml^d^ M^^ ^^Dnce, ilmi dogiirur, fakat hatrlama dpurmz!" gibi
ve eitli

'

laflar etmilerdir,

Biz ldutezilenin elikili durunlarm anlatarak sz& uzatmifacmz. Es^sot bunun bir faydas da y^tur.

Buraya kadar anlattklanmzdan, btn var olanlann, btn cevherleri ile ve bu cevherlerin gerek canllar^ ve ^leksi omszlara beliren B*t^lm ile birAllah (C.C.)'m kudretiyle meydana geldiini
renmi bulunuyorsun.
likte

Sonmte Mey^u^ gden her^in p^^m O'chr.


Mahlkatm bazs, bazs

ile

meydana gelmi deildir.


*

Hepsi de Allah (C.C.)'m yce kudretiyle olraaktadu.

LM SIFATI
Mevcut olan ve olmayan btn malmat Allah
(C.C.)'m Mdiim iddia WUiyoruz.
Varlklar ikiye aynlu-lar:
a)

Kadim, yani

ezel olan,

lunmayan.

varlnm balangc bu-

'
.

b) Hilis, yani som^ctaoa vbx olan.


'

93

Zt ve sfatlan kadm olan

bir

varln, bakasn

bildii sabit ohmcA, kendi zt ve sfatlarm bilmesi


zorunlu olarak vaciptir.
Bilindii zere Allah (G.C.) bakasn en ince teferruatiyle bilmektedir. nk btn varlklar onu
harikul&le eseridir;

Bir kimse, mesel bir hattatm kaleminden harika


ve dzgn izgilerini grd halde onun hattatln-

pte ^tetse* bu phesi yersizdir.


Eer denilip K: ^MsA (aC^^u
nrh mdr?'*

Cbui

mltal m-

Hayr, onun malmat snrszdr^ nk: i^vmt km eyl^, imcki halde smrl
ise de, mmkn olan eyler, gelecekte snrs; ikm^

Cevaben deriz

ki:

dedir.

BUiyoruz ki; henz yaratitop^un olw mmkint,


ileride yaratlacaktr. Ya da yaratlmayacaktf yle
ise, Allah (C.C.)'n malmatm sonsuz olduuna
,

hkmeto^ gerekir.

O^my^ ki: iletin k^ itrttr.


Drdn kat sekizdir.
Sekizin kat onaltdr. te bylece katlar devam
edip gitsek yine de saylann sonu gelmez. nsan, bu
sylann iertebelerinden anak zihninin g jetirebildii kadarm bilebilir. Btn mrn saylan katla-^'
m^akla girse, yine de mr biter ve geriye nihayetsiz

say katlarrksdur.
te dier btn

nisbet

m takdkler de byledir. Bu

sonsuz malmata dellet etmekle beraber birdir.


Bumu izah ilerideki blmlerde dier fatlark akilim,

94

HAyATSIFATI
Biz CeniE|b- Hakk'm diri olduunu iddk ediyorz. Bu, zar olarak bilinen bir hususdur,
v
^

Onun, her eyi bildiini ve kudret saiibi olduunu


syleyenlerin hibiri Hayat sfatn inkr etmenlerdir. }}sk Um
^yi bilici) ve kadir (her eye g
yetirici) bir varlfln ayn zamanda diri olmas

Qm

zarurdir.

Diri

gamasnn manas,

kendisi duyan^

ztn ve

bal^M^ i^Mlm d^ektir B^iMd^a^

(bili*

nen nesneleri) bilen ve btn takdir edilmi eylere


g yetiren bir varlk nasl diri olmaz ki!
GriUypr k, onun diri oluu^ afUsr olan bir durumdur.

RADESIFATl

BZ, Allah (C.C.)'n

olan

fiillerini

kendi istei

ile

yapt-

yle ki; Allah (C.C.) dan sdr


caiz olmann ^^iki ile de has kmm-

iddia diyoruz.
fiiller,

knkr.
Biri

dierinden ancak

bir tercih edici ile

ayrlr.

nk ztn, iki zdda nisbeti birdir. Bu. durumda iki


zddan birini olmaya tahsis eden nedir?
Kudretin de iki zdda nisbeti ayndr, O da tercih
iin yeterli deildir.

Yine

iki

zddan

birini

d^^ne prcth ipa im de

Ancak afi limlerinden Eb Abdullah


El-K'b,ihnin yeterli oluu grn benimsemitir,

kfi deildir.

95

Oysa ilim, malmata tbidir. Malmu etkilemez ve


onu de^tim^. Esasra er bir
mUskfin olurs9
ve karsmda bulunan dier mmkne eit olursa, ilim

ona olduu ekilde taalluk eder ve iki mmknden birinin dierine tercihini gerektirmez.
Allah (CC), lemin falan vakitte bulunmsmiri
mmkn olduunu ve bu vakitten nce yahut sonra
bulunmasmm olabilirlik asmdan bu mmkne eit

oldumubir.

Mde

sfat, l^tnin muayyen bbr vltte meydana


gelmesini gerektirince ilim, lemin o muayyen zamanda meydana gelmesine taalluk eder. yle ise ilmin taalluka, iadoin taalluku sebebiyledb*. Bu durumda irade bir sebep olur.
lim, iradeye muhta olmasayd, kudrete de muhta
olmamas caiz olurdu. Hatta ilim tek bama fiillerimizin meydana gelmesmde yeterli olur ve biz irdeye

muhta olmazdk. Oysa bu muhldir.

Eer

"Bu durum, bizzat irade de


sdeyhinize dnm^ledir. nk kudret, il zddan
biri iin uygun oinad gibi Ezel olati Kadtm irade de iki zddan biri iin taayyn etmez. radenin,
iki zddan birine mahsus olmas ancak onu tahsis
eden bir tercih edicinin bulunmas ile. mndndr. Bu da sonsuza doru devam eder gider."
denilirse ki:

Cevaben deriz ki: Byle.fikirler birok guruplarm


Alarm kantnm ve ancak Eld-i Snnet earee

ulamtr.
bu konuda drt guruba aynimlardr:
1) Birinci gurup: Bvmlara gre lem, Allah
ile var hnumr. Onun zndan ayr bir
(C.C.}'m
insanlar

sfat yoktur. Zt, tml ve k^tm. pluca lem de^,


kadm olur.
V
Alemin zt'a nisbeti,
gnee ve glgenin

m
,

ahsa nisbeti gibidir.

'

'

Bu gr benimseyenler felsefecilerdir,

2) ikinci gurup: Bunl^ g6m lem, sonradan


meydana gelmitir. Fakat hangi zamanda meydana

gelmi

ise

ite o zamanda, yeri

belli

^m^^

olmayan ve yine

sonradan olan bir irade


mey^am ^mitir.
Btt Aitt^ OTCe ya dMma olmas vrid deildir.
Bu gr benimseyenler Muteziledir.
3)

nc gurup; Bunlara gre

denin ztmda
bir irde ile

meptoa

Kadm ira(soMaik bna)

lem-

gelen hdis
meydana gelmitir. Ezel irade olaylara

mahaldir.
4)

Drdnc gurup:

Byd^ 0m km.

Kadm

iradenin taalluk ettii bir vakitte

meydana gelmitir.
radenin sonradan obnas ve Kadm sfatm deimesi

mmkn deildir.
Yukardaki farkl grl ke^yip^^ m^ayese ettiin 2:an her frkanm (gurubun) zm imknsz
mkllere dtklerini ve ancak Ehl-i Snnetin,
problemi zebileceini grrsn.
Felsefeciler,

Bu

bu lcmm

ka^m olduunu

sylyor-

muhldir. Fiilin kadm olmas mmkn


deildir. nk lem, ezelde Allah (C.C.) ile beraber
lar.

fikir,

olsayd, nasU

fiil

olurdu? Zira

fiil,

yokluktan

varla

intikal etmektir.

iradenin

muayyen

bir cihette olaya taalluk edip da-

ha nce veya daha sonraya taalluk etmemesi olmaz.


nkii vajkitledn iradeye nisbeti
97

eiAi

Felsefecilerul grlerinde zr

beyan edemediije-

mesele vardr. ^^Tehft'l-Felasife" kitabmzda akladmz


iki meseleden onlar iin kurtulu

ri iki

yolu yoktur:
a)

'

Birind mesde: Bir ksm

(Gk cisim-

feleklerin

hard^eri doudan batya, bazl^ynm hareketleri de btdan douya dorudur. Bunun aksi de
olabilirlik asndan eittir. nk ynler, hareketlerleinin)

de

eittirler.

yle

ise,

kadm

bir zttan

ya

tea

gre kadm olan gezegenlerin dnlmndo br cihetin, kendisine her bakmdan eit -lan mukabil ynden
ortaya

kmas

nasl lzm gelecektir?

Bunw

cevab
'

yoktur.

kinci mesele: Onlara gre, btn semvt bir


gn ve bir gecede bir kez zorla hareket ettiren dokuzuncu felek, iki kutup zaikle yani kuzey ve ^iney
b)

kutuplan zerinde hareket etmektedir.


Kutup, kendi etrafnda dnerken krenin var saylan sabit ve karlkl iki noktadan ibarettir. Kuak ise
krmh si^i^e ve iki noktadan.eit uzaklkta bulunan byk bir daireden ibarettir.
Biz diyoruz ki: En yce Felek 'in beden varl
mtensib ve lldr. Herhangi bir noktanm kutup
olabilmesi MtinIrken, saysz n<^ctalann arasmdah
iki noktann tayinini gerektiren sebep ne olabilir? O

halde bir eyi benzerinden ayrmak iin, kendi zt


varlma ilve olarak onda bir vasfm bulunmas ge-

Bu vasf ancak

"Et-Tehft" kitabmzda bu konuyu genie akladk.


Mutezile'ye gelince; onlar da iki kt duruma
reklidir.

iradedir.

dlerdir:
98

Birinci kt
(C.C.), yeri

durum udur;

olmayan hdis

onlara gre Allah

{mmm olnia) bir irade

Yce Allah (C.C.)'n z


maynca, onun byle bir irade sahibi olduunu
ile dileyendir. Iraide,

mek, bakas ile kaim olan bir


unu sylemek kadar abes^.
ikinci kt
bizzat

bu

meydana

syle-

irade ile isteyici oldu-'

duruma gelince;

vakitte

ile ol-

geldi?

a^

Neden
dier bir

deriz ki:

Eer

irade
irade

meydana ^1^ ise,


som teti irade halteula
da ge^i
ve te, son^M i^m mmm c^gr ^e^.
Eer dier bir irade ile deilse, o takdirde lem de
bizzat bu vakitte iradesiz olarak meydana gelsin. nk bdisin iradeye ihtiyac, cisun, veya isim, yahut
irade, veyahut da ilim olmas bakmndan deil, ancak
mmkn olduu iindir.
Yine onlara gre, meydana golm her olay iin, o^a
taalluk eden hds bir iracfe m^ya kar. O zaran
ile

olayn

onlara,

hdis

zddna

taalluk eden bir iradenin

olmad sorulur!

neden

'

i^damn,. AUah (CC*)'m ztonda m^y^mB: geldii


gr^ olanlara gelince; bunlar iki problemden birini zmler fakat kendileri yeni bir problem karmlardr. Yani Allah (C.C.)*m zt ile kaim okaayan'
bir irade ile dileyen

olduu

meselesini

b&ttm e^n

ancak olaylara mahal olmas bakmndan yeni bir


mesele carmlardu:. Bu ise, onun hdis oimasuu ge-

1er

rdcthir.
.

Ehl-i

Hakk'a

gelince; onlar, olaylann kendilerine

taalluk eden ve onlar benzer

kadm

irade ile

meydana

zdlanndan ayran,

geldiklerini

ler.

99

sylemededir-

Eer iradeoin. bir olaya taalluk edip olabilirlik bakmndan h^mm dan zddna i^den taalluk etmedii
bu yanl bir soru olur. nk irade, bir ebenzerinden ayrdetmeye yarayan bir sfattr:

sorulursa,
yi
.

radenin, bir eyi benzerinden niin ayrdettiini

smak;

ilmin,

ini sormak

n^dmun bilinmem, niin gerektirdi-

gibidir.

Deniliyor ki; ilmin manas, ancak malmun bilinmesini pa^^^tendctedir. BunuA sebebim sormak* ilmii

ned^

ilim

olduunu ve

olduunu,

mMknn mdm in^^rkM

vacibin neden vacip

ldn sormaya

bu muhldir. nk ilim, kendi zti varl


ile ilmidir. Mndsb^ vacip ve dier ztlar da byledir. Yine irade de byle kendi zt ile iradedir ki,#onun
benzer

ki,

eyi benzerinden ayrdetmektir.


Hr gurup bk -eyi benzerinden ^yrdetneyt ym-

hakikati, bir

yan

bir sfat isbt

sadece iradedir.

#tm^ zmtmd&dr. Bu sfat ancak ve

Bu sfat

isbt eden,

onun sonradan

olmadm,

ancak kadm olduunu ve belli vakitte


hdisl^ tuiluk etdim syleye frka, en sal^ g^
re sahiptir ve en doru yoldadr.

Bilmi

btn hdislerle taalluk edicidir. nk sonradan meydana gelen her olayn, mum kudr^inin bir esm olduu aka belli ol-

mutur.
Kudret

ol ki; bize gre irade,

meydana gelen her

o kudreti, g
yetirilen eye tahsis eden iradeye muhtadr.
Her g yetirilen ey, murddr ve her sonradan
ile

eser,

meydana gelen ey, g yetirilen nesnedir.


er, kuf ye masiyet sonradan meydana gelen biare^ olarak maMdur
iet >lay. <Q^le i^ <^ar

100

Allah (C.C.)'n murd ettii (istedii) ey olur. stemedii ey de olmaz.


Selef-i Salibinin ve btn hl-i Snnetin itikad
budur.

Mutezile

ise,

gnah ve erlerin hej^inin, O'nun

irad^iyle meydana gelmedikl^ini

ileri

smektedir.

Alemde cereyan eden olaylarn ou CenabHakk'a isyandr. yle ise, Allah (C.C.)'m irkin gr-

masiyetler, sevap
fazladr.

kazandran

ite^^ardan

Y^ ^UM G^Q}mmi^ (teil,

der.

daha

Affe-

-.

Eer

"Murd etmedii (istemedii)


bir ejri nasl emreder? Murd ettii eyden nasl
nebyeder? Kt eyleri murd edenin, sefih olmas
denilirse ki:

gerekirken gnah ve masiyeti nasl emreder?"


Cevaben deriz ki: Biz bu meselenin h^oUcatjm ox^
taya

karp onun iradeye zd olduunu aklamk,

gzel ve irkinin de hakikati ortaya


olur. Bunlar,
a'rzlarm muvafakatmdan veya inuhalefetinden ileri

km

^mdctedir. Cenab- Allah

Bu

gibi

ise,

btn a'rzlardan

mevzularm daha geni izah

ileride gele-

cektir.

SEM' (TME) VE BASAR (GRME)


SIFATLARI
Biz, Allah (C.C.)'m her
n iddia ediyoruz.
.

eyi iittiini ve grd-

eriat ve akl, onun iitoe ve grme sfat olduudellet etmektedir.

'

Meselenin er' yn udur:


Allah (C.C.) buyuruyor ki:
^9 $

Jf

"O, en iyi iiten ve grendir."


Yine yle buyurmaktadu:.:

(16)

^^itmeyen, grmeyen ve senin hibir ihtiyacm


kardamyan nesneye ni^n taparsan?" i\D

brahim

Aleyhlsselm, putlara tapw babasn


kavmini byle uyaryordu. nk Hz. brahim'in
k^di mabdu, onlarnki gibi deildir. O, Semi'dir
(hereyi duyar) ve Bash^dir(hereyi grr).

Eer

denilirse ki:

"Bununla ancak ilim murd

edilmitir."

Cevaben deriz

^hatm

lafzlar, konuito ve
anlalan manalannda kullanlnca, Cenab- Hakk'm
Sem' (iitici) ve Basr (grc) olmas imknsz deki:

il, bilkis vacip olur. cm ehlinin Kur'andan anladbu manay inkr etmek yersizdir.

Eer denilirse

"Allah (C.C.)'n Semi' ve Basr


olmas muhaldir. nk, onun iitmesinin ve grmesinin siHuradan m^dfunya gddip sylo^^ kendisi olaylara mahal olur ki, bu imknszdr*
ki:

102

Eer Kadm olduu

o takdirde henz liievcud olmayan sesi nasd duyar ve ezelde henz yaratlmam olan lemi nasl grr? nk
"
var olmayan bir ey grnmez
C^y^lben deriz ki: Byle bir soru soran ya Mutezis.<y^lenirse,

ledendir, yahut felsrfecilerd^dir.

Eer

Mutezileden bir kimse ise, onu ikna etmek


kolaydr. nk onlar, Allah (C.C.), sonradan meydaetoektedirler. Hena feiecdc olaylar bildiim
ilim sfatt
olaylah MteM
nz var ohnaim
hiz olmas nasl ciz ise, yine henz var olmadan nce iitme$i ve grmei de ilim sfat gibi caizdir.
Eef soruyu soran kimse felsefecilerden ise, onu
ikna etmek de kolaydr.
Felsefeciler, Cenab- Hakk'm mazi, hl ve

Wpl

bdipni inkr ederler. Bu durumey, sz ilme ^nmk ve nce ^l

istikble ait olaylar

da

yapacamz

olan kadm ilmin, sonradan meydana gelen olaylara


taalluk etmesinin ciz olduunu isbt etmektir.
i^Al ^ti^ sabit olunca
Kadm ilmin,

hMid^

bundan sonra Sem' (iitme) ve Basr (grme) sd3Br


rm ona kyas ederiz.
MSielmi akl ynne gelince; bunu yle ak\mz: Yaratcmm, yaratlandan daha mkemmel oldumalmdur. Grenin, grmeyenden ve iitenin, iitnaeyejuden daha mkemmel olduu da bilinen bir husuisdur. Keml yani mkemmeliyet vasfmm
mahlkatta olup da yaratc da olmamas dnle-

mez. Bu iki asl, da'vmzn doruluunun kabul edilmesini ger^tirmektedir.


Epr tartmac olan taraf, yaracnm yar?t?ndan
103.

daha mkemmel olmasnm gerekecei szmz zerinde tmt^aak iste^, deriz ki: Bm er' an ve aklen
kabul edilmesi gereken bir husustur. Btn akl safaip^
leri ve islm mmeti bu husus zerinde ittifak etmilerdir. nanan bir insan, bunun aksini iddia edemez.
Kudret sahibi yce varln, kendisinden daha stn bir varlk yaratabileceini dnen insan, insanlk
igdlerinden arnm ve vicdannn sesi ile konu-

mu olur.
Tartmam ^u^,

g<lFeftitt

gteneyente*

^ha m-

kemmel olduu, Semi ve Basar sfatlarnn da keml


sfatlar da olduu grmz zerinde tartmak isterse

dmz ki: Bu da akim hi dnmeden h@naen kabul

nk ilim, kemldir. Yani olgunluk ve mkemmeliyettir. Sem'' ve Basr sfatlar da

ettii bir hususdur.

ilmin ikinci keml vasfdr.


Bir krnse, bir eyi gnnaeden bilir ve soma grrse, ziyade keif ve keml sahibi olur. Bu durumda
byle bir hlin mahlk iin hsl olduu fakat yaratc

obmd

nasl sylenelnlir?
bs
Eer keml deilse, o zaman 5^ nc^l^tlktr, ya a
deildir ki, btn bunlar da muhl olur. Bu durumda
olur.
bizim szlerimizin hak olduu aa
denilirse ki: ^^Koilana ile, tatma ile ire dokunma ile hsl olan idrak hakkmda ne syleyeceksiniz? nk bunlarm idrakta yokluklar noksanlk, bulunmak ise kc^aldir. Kokuyu sadece
bilen bir kimsenin bilgisi ile, koklamak saretiyle
bilen bir kimsenin bilgisi, ilmin kemali bakmmdan birbirine eit deildir.
Tatmak mretiyle elde edilen ilim de byledir.
iin

km

E^

I-

104

Yemein tadn sadece bilmek baJKa, tatmak suretiyle onui tadn tam aidamak ve bilmek ise ds^
bakadr."
Cevaben deriz

ki: Ehl-i

idrakin kemli olan ilim

Hakk

ile

olan aratrmaclar,

beraber Semi' ve Basr

sfatlann ve btn idrak eitimni beyan edip akkdlar. Ancak koklama, tatma ve dokunma ile hsl
olan idrkin, Allah (C.C.)'n ilmini kemle erdirmesi
dnleMgg/ nk bu gibi idraklar Allah (CC.)

ha^mda nmhaidT.
eriat yalnz Semi', Basr ve lim lafzlar
vrid olmutur,

ile

baka eye tlak edilmesi mmkn de-

ildir. drakte dcsUdik ifade eden

herh^gi

bir husus,

Allah (C.C.) hakknda asla ciz deildir.

Eer denilirse ki: "Bu durum, lezzet ve elem duymanm isbtm gercl^trir. Dayaktan aa duymayanda, ya da iftlemeden Haz duymayanda n^nfck
var demektir. Allah (C.C.)

mad

iin

hakknda noksanlk

ona ehvet isnad

ol-

eto^ gfurekM'*"

leh hdislere dellet eden hususlardr. Bunlar incelendii zaman aslnda onlarn ztnda birer eksiklik oldu-

v# oky ^^tofceaa sebeplere muhta olduklar gelem hk eks&liktir ve ayn zamanda


rMr.
dayak gibi bir sebebe muhtadr. Dayak ise, cisimler
arasnda meydana pden bir temadr.
Lezzet, elemin son bulmasna rcidir. Yahut da
|lt

M^,

aranan ve zlenen bir

eye^amaktan

ileri gelir. Ara-t

ve zlem duyma ise birer noksanlktr. Noksana


bah olan fey de noksandu:.
eh^^^el^ msnubna g^i^i olayim li^nieyi a^-

ma

105

Talep edilen ey, kayp olmazsa


aranmaz. Lezzet de ancak mevcut olmayan, eUe edil-

naktaa

ibadettir.

dii zaman duyulur.


Yaratc iin, var olmas mmkn olan herey mevcuttur. HiW eksiklii yoktur ki ha onu aramaya
hevesi olsun ve onu elde edince d^ l^^t duysun! Bu
hususlar Allah (C.C.) hakkmda dnlmez.
Dayaktan ac duymamann noksanlk oluu, duym
to^ Jml oluu, yine mesel midenin itahtan
kesilmesi nok^lk ve akdinin keml oluu syl^K^
vakit kasdedilen mana, mutlak keml deildir. Ancak
helak edici vasfn zddna izafetle keml olduu kasdedilir. Yani helke toette kemldir. Yoksa haddi
ztmda mutlak keml deildir.

KELAM SIFATI
Alemin yaratcsnn mtekellim (konuan) olduunu iddia ediyoruz. Bu hususda btn mslmanlar
icm 0ia^dya:

g^p

de halkm vat
her kim
oluunu, emir ve nehiy altnda gidip gelmelerinin ciz
oluunu akln bir gerei olarak grmee kalkarsa ve

Bilmi

ol ki;

mahlkat hakkmda caiz olan her sfatn AUah

hakkmda vacip olan


etmeye alrsa

(CC)

dayand yolu ile Mt


sapm olur. Zira o vakit

bir sfata

yanh

yola

Eer

onlarm konuan kiiler olmalan cihetiyle mkellef kimseler olduklarm kasdediyorsan bu husus zten herkes tarafndan kabul edi-

kendisine dflir ki;

len bir gerektir.

ayet konumann

genel
106

manda yaratc ve

mahlkat hakknda ciz olduunu kasdediyorsan, ayn


delilde kabul edilmeyen elcime mahallini de kabul

etmi olursun.
Yine

bir

kimse sz getirip de Kelm sfetm

cm

etmek isterse,
kendisini boa yormu olur. nk Allah (C.C.)'m
mtekellim (konuan) olduunu kabul etmeyen bir
kimse, peygamber fikrini de kabul etmez. cm, Peyml^^m imUm <teyamm^d^te
Resl (eli) )Wrik, gitMfc Atoft t^li
eden demektir.
yahut peygamberin kavli

ile

ile isbt

Peygambea: gnderici olduu iddia edilen zt hakkmda kelm ta^iFVur adilmes^, ^rputer nasl tasavvur edilebilir? Mesela bir kimse kp da: "Ben sielisiyim" dese,
ze yerin elisiyim." Ya da:

"Dam

dadan kelm ve rislen kmasmm


imknsz olduuna inandmnz im onun szne, hi

yerden ve

itibar etmeyiz.

j^

bjnun gibi AUi (C.C.) hakfanda Kelm'n


(konulmann) imknsz olduum inmaan hk kiiden
peygamberi tasdik etmesini beklemek abesdto
inlemez. nk Allah (C.C.)'n kelm sfatn tek-

kelm tebli edeni de yalanlayacaktr. Zitebliden ibaret olduu gibi eli de tebli

zib eden, o
ra elilik

edenden ibarettir.
yle ise en salam yol, nc bir yoldur. Biz
Sem' ve Basr sfatlanmn isbtmda o yolu tercih et'tik.

yle

kelm (konuma) sfat ya


bir noksanlktr, yahut bir olgunluktur Ya da ne eksikH)^ ne de olgunldctur.
ki; her

canl

iin

107

nc yorumu yapmak, yani onun ne bir eksiklik*


ne de bir olgunluk ldn sylemek btldr. Bu
durumda onun olgunluk olmas zorunlu olarak sbit
.

olur.
likle

Mahlkat iin vrid olan her olgunluk


yaratc iin vaciptir.

ise,

nce-

Eer denilirse ki:

*^at szn ettiiniz kelm,


phesiz ki, mahlkatm kelmdr. nk kelm
denildii vakit ya sesler ve harfler, yahut g yetive hrfleri icd etme kudreti,
renin nefsmde
veyahot d bunlaite d^da nc birmana ksfdedilir.

Kelm'dan kasdnz sesler ve harfler ise,


bunlar sonradan var olan eylerdir. Birok
Sizin

hdisler, bizim

hakkmzda kemlt

(olgunluk)

ifa-

de eder. Fakat bu hdis olan eylerin Allah


(C^)'n zt e kaim (dmas dnlenim Zt ile

kaim olmayp bakas ile kaim olursa, bu durumda


konuan kendisi deil/kelmn kaim olduu muhaldir.

Kelmdan maksadmua^

yaratma kudreti
ise, bu bir olgunluktur ama sadece sesleri yaratma
gcne sahip olana mtekellim (konuan) denmez.
Ancak kelm kendi nefsinde i^aratrsa mtekdlin
olun Allah (C.C.) sestei yaratma gcne sahiptir.
Fakat bu durumda hdislere mahal olmas gerekir. Bu ise imknszdu*, ve Allah (CC^'n mtekellim (konuan) olmas dnlemez.
Sizin kelmdan kasdmz eer nc bir mana

anlalmayan

sesleri

manadr. Anlalmayan bir


eyi isbt etmek ise imkmMu**"
Bu id^^^a kar cevaben deriz ki: Bu taksim
ise,

bir

108

dondur. Btn hec toam^ vad olan sorular kablmzdr. Ancak nc ktmm inkr ediimesini
doru bulmuyoruz.
Seslerin, Allah (C.C.)'n zt ile kaim olmasmm ve
bn itibarla mtekeUim .(konu|an) olmasmm
imknszl zerinde mutabkz. Ancak biz, insann
iki itibarla mtekellim olduunu sylyoruz: Biri,
ses ve harf itibariyledir. Dieri de, ses ve harf olmayan gMl kel&m itibareyleifo;
Gnl kelm, olgtmluk olduu ve sonradan olmadellet etmedii iin Allah (C.C.) hakknda
imknsz deildir. Bizim i$bt ettiimiz kelm da
^

2ten gnl

kelmdr.

Kudret ve ses zerine ziyade bir nesne olan gnl


kelmn insan hakknda da inkra mecl yoktur.
M^l, msan: ^^Dn gnlmden bir sz
*
dim"der.
Yine: "Falancann gnlnde sylemek istedii

br^ wdr" denilk.


"Bir hattatm eseri
Sana hayret vermesin
T^i sz ile beraber
Bir asl olsun.

phesiz ki asl sz
Kalplerdedir ancak
Lisan, kalp zerine
Dell eylemitir.?'

nitoin dile g^rdikleri hususlar, herkes tarafmdan bilinen apak hususlardr. Onlam ntta
109

olur kil

Eer

k ^^Gl keUbniy bu te'v ile


makbuldr. Lkin ilim ve idraklerden hari olarak

denilirse

bal bama

nefis

bir cins deildir.

kelm ve gnl

Fakat insanlarn,

szleri diye isimlendirdikleri

nesne, lafz ve ibarelerin diziliine ve


zel bir ekilde telifine dair bilgidir.

manalarn

Kalp de ancak bilinen manalar vardr. Bunlar,


ilimler ve Mt&to ^^elerdTt ^tmekle bilinirler ve
ayn amanda ai^n ^de ettt^ mnadan hsl

fikir denilir.

gc

Mana ve

lafzlarn bir tertip zere


buna eklenir ve bu eylemin adna
Fiili meydana getiren gce de dnce

olan bilgilerdir.
tanzim edilmesi
denilir.

Eer lafz ve manalarn tanziminden ibaret olan


yahut stn kudreti temsil eden dnce
gcnden, yahut ayr ayn ve bir arada manalara
dair bilgiden, veyahut da harflerden meydana gelen lafzLaru mfredat ve terkiplerine dair bilgifikirden,

den l^k
niz.

l^hanp

tur

Bizim bilmediimiz bir

bums istmt ederseisbt

etmi

olursu-

nuz.

nk kelm, ya bir emirdir.


Ya bir nehiydir.
Ya bir haberdir,
Ya da bir haber sormadu*.
Habo*, ihbarda bulunan kiinin gnlnde ilme
dellet eden bir lafzdr. Kiinin bir manay ve o
manaya dellet etmek iin konulan lafz bilmesi gibi. Buna misal olarak ^'vurmak'^ lafzn ele alalm.
Bu late Ulbem ve his ile idrak olunan bir mana110

dr. Haber sorma, nefsde meydanca gelen bilgi


edinn^ teteine dellet ed^.
Emir, nefsde emredilmi olan iin yapdmas talebine dellet eder.

ksmlar da buna kyas


edilirce budarm d^mda baka bir husus t^avvur
Nebiy ve kelmm dier

edilemez."

Yukardaki ifadelere kar cevaben deriz ki: Bizim kasdettiimiz fee^, bu^manalm eklenen bk matahmm,
nadr. Sz fela n^tmOTi*
smlarndan yalnz "Emir" sgasnda inceleyelim.
yte ki; bir efendinin hizmetisine: "Kalk" sz,
man^ dellet eden bir lafizdr. Onun nefsinde lafzm
-

hmm

mana kelmdr.
Bizim kelm (sz) diye isimlendirdiimiz ey;'
ilim4rate ve itikadlardan ayr bir cinsdir. Bu eit
kelmn, Allah (C.C.) haacmda sbit olmas imfnsz
dellet ettii

deil, bilkis gereklidir.


dilen mana da budur.

Harfle^

gelince;

Kadm kelm

lafz

ile

kasde-

bmto, sonradan meydana

gel-

mi

olup kelma dellet eden nesnelerdir. Her ne tatdar delleti zt olsa da dell, dellet edilen eyden ayrdr V0 omm sfat ile vasflanm saylmaz. Mesel,

Mm

gibi.

Zira o,

kadm yaratcya

somadajney^a ^mitir

ma

dellet eder.

Delilin delleti zat olunca, hdis harflerin

kadm

sfata delleti neden indcnsz olsun!


Gnl kelm ince bir mana ifade ettii iin te*
ve bunlar ancak harfleri
Oklarnm zihninde

kaym

ve SiS^lm :tot gdebitailerdir.


Bu grlerinde dolay bir

.X

takm scMralar ve 5^.

111

iksz durumlar

ortaya kmaktadr. Bunlardan

tm yle srakyai>i]iriz:

bs^^

<

^Hz* Musa
Aleyhisselm, Allah (C.C.)'n szn nasl iitti?^
Ses ve harfplarak
duydu? Eer ses ve harf olarak derseniz, o takdirde Allah (C.C.)'m szn
duymamtr. nk onun kelm harf ve ses deBirinci

1)

durum:

Biri derse ki:

ildir.

1^ iis

Eer

harf ve ses olarak

iitmemi

ise,

harf

lma fi^^asl iiti^^

(C.C.)'tt'

kelmn

iitmitir. O'nun kelm, zt

ile

beraber olan ezel bir sf^r, barf ve ses deildir.


Allah (C.C.)*m kelmm nasd iittii e ilgili soru-

nuza gelince; byle bir soru, "Nasl?" sorusunun nerede ve niin kullanldm bilmediinizden kaynaklamyor. Bunu anladmz zaman sprunuzun da muhl
olduunu anlayacaksmz.
yle ki; iitme bir eit duyudur. "Nasl iittin?"
Demd, ekerin tadm tatma duyusu ile nasl duydun?

Byle

bir soruya verilecek

cevabn ikna

edii ola-

bilmesi iin iki yol vardr:

soran kiiye bir para eker veririz, onu tatmasm ve tadm duymasm isteiiz sonra da yle deriz: "imdi sen ekerin tadn nasl duyduysan ben
de duydum." ekerin tam olarak tarifi ve ikna edici
cevab ancak budur.
a) Biri,

Dier

eker bulunmazsa veya eker olduu halde hastalk sebebiyle ekerden tad almazsa, o vakit yle deriz: "Sen baln tadn nasl
diydmsa, ben de ekerin tadm yle duydum,"
b)

yol ise udur;

112

Byle
cihetten

bir

cevap bir

bakmdan doru ise de, dier

yanltr. Doruluk yan,

ekerin kaliolmasdr.

bal ile

farkma ram^
Mrin de tath
Eer soran kiinin hibir eyden tad almad farzedilirse, onu ikna etmek mmkn deildir. '^AUah
nasl ijitti?'' Diye smm kii de
(&C^)'n
byledir. nk byle bir sorunun tatmin edici cevab, Allah (C.C.)'n kadm kelmn o kiiye duyurmaktr ki, buna da imkn yoktur. Zira bu husus, Hz,
Musa Aleyhisselm'a verUmitk. Ctattti<toydWMM
baka eylere benzetmek mmkn deildir.
Nitekim anadan doma sar olan biri, bize sesleri
diiydpmBmai sorsa, ona cevap veremeyiz? "Senin renkleri grdn gibF desek ve kulak duyusunu, gz duyusuna benzetsek bu yanl olur. Byle bir
durum, soruun muhl olduuna dellet edex,
tte bunun gibi Allah (CC.)'n ahi^e nasl gr^
lecei sorusunun cevab da kesin olarak muhaldir. "O
nasl bir varlktr?" demek, "tamdklarmzdan hante

k^um

1^

Md eyfe^n

gisine benziyor?" 4<^3aektir.

Eer m3^ugu ey,

hibiri

benzeri deilse, o soruya cevap vermek muhldir. Fakat

cevabn muhl olmasj, Allah

(C.C.)'m.

ztnn

yoklii^ai^ dellet elm^e. Onun kelnunm^


bir
kadm sfat olduuna, ei ve benzeri bulunmadna

inanmak

gerekir.

nk onun zt da kadmdir.

Ei ye

benzeri yoktur.

Ztnn

a'tMann grlmesigznn duyuknas da ses ve

grlmesi, cisim ve

ne benzemedii gibi,

duyulmas gibi deildir.


2> kinci durum: ^|er denilirse

harflerin

ki:

"^Mlah

kelm imdiki zaman mdr? DeU inidir? Eer imdiki zaman ise, kadim
olan bir slft^ sonradn olan bir eye mml girmitir? Eer imdiki zaman deilse, o takdirde bu,
icm-i mmete aykrdr. nk Mushaf'a sayg
gsterilmesi hususunda mmetin ittifak vardr.
Hatta hadesden tahareti olmayan bir kimsenin
Mushafa el srmesi haram khnmtr. nk bu
duruno^ ancak onda Allah (C.C.)'m kelnuhm bu(C.C.)'n mushaflardaki

lunm^t^M dkdaydr."
Cevaben deriz ki: Allah (C.C.)' kelm Mushaflarda yazldr,
Gnllerde saklanmtr,
Dillerde okunur,

Kt,

mrekkep, yaz, harf ve seslere gelince;


bunlarn hepsi de sonradan meydana gelmilerdir.
nkS onlar, cisim ve cisimlerdeki a'rzlardr.
Allah (C.C.)'n kadm olan kelm sfatnn Mushaf da olduunu sylemek, Kadm'in ztmn da Mushaf 'ek oka^m i^ektimez. Nitekim atein kitapta
afin ztum da
yazh olduunu sylediinuz
kitapta olmas icabetmez. Eer yle olsayd kitap yanard. Ve yine atein zt, ate diyen adamm dilinde
olsayd adamm diU yanard.
Ate, scak bir cisimdir. Belki harflerden meydana
gelen ses, bu cisme dellet eder. Yakc scaklk,

mmm

delletin kendisi deil,

ate lafzmn

dellet ettii cis-

min ztdr.

te

kaim olan kelm sfat


da dellet edilendir, delilin zt deildir. Harfler ise,
b Ezel Kelm'a dellet eden birer delil (ypl gsteriAllah (C.C.)'n zt

ile

114

ci). olduklar iin

eriat, onlara sayg gsterilmesini

ppekli k|mr.

"Kur'an Allah (C.C.)'n kelm mdr? Yoksa deil midir?


Eer ''kstsr^' derseniz, mmetin ittifakn bozmu
olursunuz. Eer ^^evet" den^z, Kur'an
harf ve seslerden ibarettir. Onu okuyan bir kiinin
3)

nc durum: Bazlan

diyor

ki:

n^

kraatinin, harf ve seslerden ibaret


deriz kh
a) Okunan nesne
b)

Okumak (kraat)

c)

Kur'an

Okunan

olduu

herkes

nesne, Allah (C.C.)'n zt

ile

kaim olan

kadm kelmdr. Kraat, okumaya balayan kiinin fiilinde ibarettir. Kr'an ise, Allah (C.C.)'m kelmdaman nesne n^amc^ da kullanbr.
ilhisdlf.
Eer kendisinden bu mana kasdedilirse, o takdirde
mahlk deil, kadimdir. Selef-i Slibn, bu manay

Mwm

Eer "Kur'an"

lafzndan, okujocmun fiili olan


kraat kasdedilirse, o takdirde mahlkdur. nk okuyucunun okmna fiili, onun varlndan nce deildir.
Yani sonrad^ meydsma gelmitir. Kadm olan bir ey
ise, sonradan olan bir zt'a intikal etmez.
4) Drdnc durum: Deniliyor ki: "Kur'an'm,
Rasulullah (Swi.V.)'in mucizesi ve Allah
kelm olduu, sure ve ayetlerden meydana geldii, durak yerleri ve balanglar bulunduu hakknda mmetin icmi vardr. Kadm olan bir eyin
yerleri ve balanglar olabilir ki!

(CO'm

115

Surelere ve ^eere nas( blnebilir ki! Kadim


olan bir $ey, na^ peysunfa^ (S^VO'in mucizesi
olabilir ki! nk mucize, olaanst bir fiil^r
Her fiil ise, sonradan meydana gelen bir

mablkdur. Byle bir durumda Allah (C.C.)'m


kelm, nasd luulbn olabilfa-P
Cevaben deriz ki: Kur'an lafznn, okumak ve
okunan nesne arasnda mterek bir mana ifade ettiik^ul ediyor muunu:^? Etmiyor musunuz? Eer
kW e^nsmuz o lti^de c^atomz uo^ Msl*manlarm, Kur'an'm mahlk olmadna ve Allah
(C.C.)'m kelm olduuna dair szlerinin okunan nesne naanas itibajriyle olduunu da kabul etmek mrmdasnz.
Kur'an'm sure ve ayetlere blnmesi, durak yerleri
ve ba^dStglan bulunmas gibi kacUm iin muhl

(imknsz) olan vasflara gelince; bunlardan, ksiidSm


sfata dellet eden ibareler kasdolunmutur ki, bu da

kraattir.

aissmda m^^^ (du^ eH^


tadan kalkar. Yegne kadto zt'm ^ah (C.C.) olduhakknda ittifaka vanimtr. Oysa ki Allah (C.C.)
kadm lafzm baka manalarda da kullanmaktadr.
suresinde yle buyumaktadu::
Ntddm

sim

urcun (kuruyup yay gibi eilmi hurma salkunnm p) ekline dnd." (18)
Bz diyoruz ki: Kadm ismi, iki mana amsmda
"Nihayet o

(ay),

116

mterektir: Biri, evveli olmayan Ezel manasnadr.


Dieri de* zerinden zaman gemi nesne demektir.
Bir y&^m hdk oltuica, dier ynden de;'hdis olmas gerekmez.

Kur'an ismi de ite byledir. Kraat (okumak) manas itibariyle sonradan n^ydana gelmi|tir. Fakat
okunan nesne itibariyle kadmdir.
Eer Kur'an'm iki mana arasnda mterek olduunu inkar ediyorsanz deriz ki, SeLef-i Slihin'in:
''Kur'an nmhUk deil, AllairiCC)
szleri, Kur'an lafzn "okunan nesne" manasnda
kuUandklarma dellet etmektedir. nk onlar kendi
kn:aatlnmn ve fiillerinin mahlk olduunu

kamdr"

sekw^

bilmektecrler.

Kur'an isminin "kraat" manasma kuUanldma


gelince; air diyor ki:
''Sam&sk dm feda etmekle
Scdun nvanm feda ettiler.
Onu ki, hep geceleri tebih
Ve Kur'an ile m^ul olurdu."
Binada Kur'o^ k]^^<ctomk) m^to^Makdtenl^
^

mtr.
Resulullah (S.A.V.) de yle buyurmaktadu::

^J6\

jJj j ^^^^

''Allah (C.C.) Kur'atfia

na

izin

di."

'^it

Mm4i terennm ba-

verdii gibi hibir peygambere

izin verme**

(19)

Hadis-i fifte Kur'an, kraat


117

manasm kullanl-

nk terennm, kraat (okumak) ile olur.


BWn Selef4 SlKhin, Kur'an'm mahlk olmadn, Allah (C.C.) kelm ve ayn zamanda bir iH^e
olduunu sylemilerdir.
Muci^ ^Ulah (CO'm fiildir. Kadm olanm
mucize

olmayacan

sylemeleri, ismin iki

bum

bildikteri halde Selef

mana arasnda mterek olduu

gereini meydana karmaktadr. Ancak, bu lafzm


ifade ettiini bihney^der, bu de-,
mterek \m

Mma

yilerde eliki
5)

oldum ^fflffl^terlte

Beinci durum: Deniliyor

iitilen

ki:

"imdiki halde

ojeler, seslerden bakas deildir. Allah

(C.C.)'n

kelmnn imdi iitil^ bir ne$m olduu

da icm ile sabittir. Buna


yle buyurmaktadr:

^ ^

'

'

delil

olarak Allah (G.C)

^0

'

"Mriklerden her kim sana snrsa onu koru.


T ki AUah'uL keltoum iitsin." (20)

E^

Yukandaki iddialara kar cevaben deriz ki:


korunmada mrik bir kimsenin iittii ses, Allah
(CO'm zt ile kaim olan kadm kelm sfat ise, o
haldte Hz. Musa leyhisselm'm "KelmuUah" olmasnn ne stnl vardr?
Oysa, Hz. Musa Aleyhisselm'm iittii sz, Al-

(C.C)'mj^ yeMm olan ka<^ sfatUr.


Mrik bir kimsen iittii sz im 0 sfa]^ dellet

hih

118

eden

seslerdir.

Bu durumda kelm,

terilmi nesnelerin ismi

ile

delilleri delil

gs-

isimlendirmektir. Gerekte

kelm, gnl simtdr* Fakat lafzlar, nefis kelmma


(gnl szne) dellet ettikleri iin onlara da kelm
denilmitir. Nitekim onlara ilim de denilir. Mesel,

^'Faldncan ilmim Jijttim?^ ^^mlincc^ "Falancamn


floAe ddA^ eA^
iitt^^

119
X

IAIfl SUTLARIN 6ENBL HtKMLl^


't

Allah (C.C.) sfatlanln genel hkmleri drtdr.


imdi bunlan izah edelim:
HKM: Daha nce delilleri ile is1)
pBt ettiimiz yedi sfat, ztm kendisi deil, bilkis ona
^

BRNC

ilvet^

bim varhktrlar.

'Akcm yc^te vsr eden yce yaratcm ilfm sfotiyle "alim", Hayat sfatyle "canl", Kudret sfat
ile de "g yetirici" olduu grndeyiz. Btn sf^lmk dufum byledir.
Felsefeciler ve Mutezile, bunun nkn cihetine gitmilerdir. Onlara gre kadm, yalnzca bir olan ztdr.
Mteaddit kadm ztlarn varlym ileri srmek ciz
deildir. BtCh delille ilim, hayat ve Kudret sfatlan-

na deil, onun lim,

diri

ve kudret sahibi olduuna

dellet etmektedir.

Biz, btn sfatlan tekrarlanra


iin sadece ilim

sfatm ele alahm.

nmh^ Qhx^ak

Onlar, bilgili ohna

durumunun, zt iin sfat deil, hl olduu grndedirler.

'

Ancak Mutezile, iki sfatm izahmda felsefecilerden aynlarak Allah (C.C.)*n "rade" sfatyle mrid
(isteyen) ve "kelm" sfat ile de mtekellim (konuan) olduunu kabul erimilerdir* Ne var ki onlar iradeyi, muhalsiz olarak yaratt ve kelm da canss^
cisminde yaratarak onunla mtekellim olduu kanaatndadrlar.

Fds^edl^ ise, onlann iradedeki kyaslarm kabul


etmeyip kendileri

ile

tartmlardr.
120

Kelmclara geline; Onlar, Cenab- Hakk^n


mldtdlim (konuan) olmasn, peygamiterin ztnda
gerek uykuda ve gerekse uyanklk halinde dizili seslerin duyulmasn hsl etmesi olarak yorumladlar.
Onlara gre, bu ^erin hrite nievcdiyed yoktur. Ancak peygamberin iitmesinde vcut bulurlar.

Nitekim uyuyan bir kii de, harite mevcudiyeti olmayan fakat ekil olarak dimajpiMaL
feite
hlar grfe. Ve yine mevetdiyeti hnaj^ s^lea* iitir
ki, yanmdakiler bu sesleri duymazlar.
Bazan da korkun bir ses duyarak rpOTr, rahafsz
olur, korku iide^ uyanr.
Yine onlara gre peygamber, yksek mertebeli kii
olduundan onun temiz gnl uyankken de bir takm
hrika ekiller grmeye ve onlardan tanzim edilmi

o^^u

s^ler^yup karumaya msaittir. Yaamdlddl^ iie gremezler ve duyamazlar.


Onlara gre, melekleri grmenin ve onlardan
Kur'an i^tea^m
budur.
Peygamlterlflk n^feEEmnd yiks<^ derecelere ulaamayanlar, bunlan ancak uykularmda grebilirler.
ite btl fikirde olanlarm grleri bunlardr.

^oms

Bize g^

maksad,

^&^an isiM ^nek ve ke-

koymaktn. Allah (C.C.)*m lim oldugrn desdekleyen, onun ilim sahibi olduu grn de desdeklemektedir.
sin delili ortaya

Bizim, Hff ve ilim

Akl banda olan

s^lm^en anlalan mana

kii nce zt anlar, sonra


da o ztn bir MI ve sfat zere olcU^uau idrak eder,
Btykce iUte ve vasfedilmi olan nesneyi
olur. Mesel, bu srfat ilimdir. Biz bunu iki trl ibabirdir.

bir

rakm

121

re

ile

anlatrz.

Biri,

ilim ile

uzun

bir ifadedir.

Mesel deriz

ki:

"Bu

zt,

mttasf bir iiidir."

Dieri ise, ksa


Bu zt, limdir."
Nitekim bir

bir ifadedir.

Mesel yle

deriz:

imm kii olmsk ^irlr. Aya

ve

izmesi de grlr. Brau iMa etmek iin: "Bu


izmesine gffen kiidir" denilebilir. Faadam,
kat bu ifade ok uzundur.
Ayn uftttu tfrfeetmdt ^n: "Bu adam ^nelidir" de denilebilir. Bu ise daha ksa bir ifadedir.

aya

izmeli

olmasmm manas, izme

sahibi

hmn, zi ile kaim olm^ro, zt iin

olmasdr.

bilgilik de-

durum gerektireceini sanmak samalktr.


Ancak ilmin kendisi bilgiliktir. O'nun lim olmasnm manas, zlmn, ilmin hl ve sfat zere olmasnilen bir

dr. Fakat manalar, lafzlardan aladar yamlurlar.


Velhasl Felsefecilere ve Mutezile *ye sorarz: Alim

szmzden anlalan mana, vcud ve vcuddan fazla


manaya i^ti olan "mevcd" szmzden anlalan manffltnn

aym mdu-? Deil midir?

Eer "hayr" derlerse, o halde "alim olan mevcd"


"mevcd" demek arasnda f^k yokiim. Halbuki bunun imknsz olduu aikrdu:.
Eer ifade ettii manada bir ziyadelik varsa, bu ziyadelik, mevcdun ztna mahsus mudur? Deil mi(temekle, sadece

dir?

Yine "hayr" derlerse, bu muhldir (imknszda:,)


nk bu takdirde ona sfat olmaktan kar.
Eer "evet" derlerse, zten bizim de "ilim" den
ksduniLz budur.

122

Felsefecileri susturmak islersen onlara sorar"Kadir" s:5mzn ifade ettii mana, "lim" s-

Yine

m:

zmzn

ifade ettii

mana

ile

dir?

^r: "i^mdr"
dir

aym mdr? Deil mi-

derlerse,

a takdirce

biz kadir, 1^-

demi oluruz ki, bu tdfcrardf.

Eer: "Ayn deildir" derlerse, bu durumda ifade


edilen iki mana isbt edilmi olur. Birine kudret, dierine de ilim denilir ki, bizim de anlatmaya aluamz
budur.

Eer

denilirse ki: "Sizin,

arazlar

bilicidir, sz-

nzR ifade ettii mana ile, cevherleri bilicidir, sznztM ifede ettii nuraa ayn mdr? Deil mi^
dir?

Eer aym

ise, cevlieri

bilen insan, ayni bilgi le

aVz da bilsin ve bu ilim sonu olmayan nesnelere


taalluk etsin*

o halde Allah (C.C.)'n sonu


gelmeyen eitli ilimleri olsun. Yine sonu gelmeyen

ayet ayn deil

eitli

ise,

3^ saysz ^ p^Oi im-

kelmlar ol^n

sfatn taalluk ettii


nesnelerin sohu gelmezse, o sfatn saylarnn da
son^ ohna^ gerekir. Oysa bu imknszdr.
deleri bulunsun.

nk

bir

Eer Mr tek saMn hem emir, hem nehiy ve hem


de haber olmas ve bu eitli eylerin yerini almas
ciz ise, yine tek bir sfatn lim, Kudret, Hayat ve
sair

sfatlarm yerini dcddurmas da caizdir.

Bu durum

ciz olunca,

ztn kendisi

ile yeterli

olmas ve kendisinde Kudret, lim ve sair sfatlarn


manalarmm ziyadelik olmakszn bulunmas da
caiz olur.
123

Bu

takdirde

ise, felsefecilerin

ve Mutezile 'nin

gr^rini b^msemek lzun gelir.''


Buna cevaben deriz ki; Tahsilli kiilerin

ou ko-

nuya temas etme cesaretini bulamadmdan kitap ve


icp ile yetinme cihetini tercih etmilerdir. Onlar, e<k bu sfatlarla vid ol^^iMEm syl^lerdir.
nk eriat, ilme dellet etmitir. Diyorit M:
^^Bundan ancak bir ilim anlalr. Birden fazlas

Mm

vrid deildir #
Tdsilll

Wz inanmayz."

M^l^ yiritodaki szleri, konuya tori

olarak

aklk

getirecek ikna edici szler deildir. Ni-

tekim Emir, Nehiy, Haber, Tevrat, ncU ve Iur'an


gemitir.
lafzlanmn da eriatta
Emrin, Nehiy Men baka ve Kur*anm da Tevrat'tan
baka bir nesne olduunu sylemeye ne mani vardr?
Yim Kur'an da vrid olmutur ki, Allah (C.C.)
ve kuuyu bair.
gizliyi V0 ikn. zhiri ve btm.
Akl banda olan herkes, delilin, Allah (C.C.)'n

Sm

ya

ztmn mevcdiyetinden ziyade

bir

manaya

dellet et-

k kabul etmek ^u^Uuta ki hummana, onun bilgili,

gl ve dier sfaitartt matosrf

oluu

ile

mbir

edilmektedir.

Bu meyanda gfirn vardr. kisi ular,


orta yoldur* Doruya en yakm olan orta<hr.
Ulardan

biri "tefrt"e

biri

de

kamtr ki, btn mana-

lar ieren ve onlarm yerini alan tek bir zt ile yetin-\


mektedir.
^
kincisi "tfrat"a kamtr- ki. onlar da ilimi
Kelm ve Kudret sfatlarnm taalluk ettii nesnelerin
saysmca bu sfatlardan, birimleri sonsuz olan bir sfat
isbt ediyorlar.

Bu arlktr. Mutezile 'den


124

ve

Kermiye'den bir gurup bu gr benimelerik.


nc gr ise *^asaf ' olan orta yoldur. Dei^
ik nesnelerin baka baka olulan, birbirlerine yaknlk ve uzaklk bakmndan kademe kademedir.
Bazen iki ey z^km itibariyle birbirl^ioden ayrh
Hareketin skndan, kudretin ilimden ve cevherin a'rzdan aynid gibi.
lrlar.

Bazia de ztlar itibariyle deiik olmyi| smk


taaliukmm deimesi chettyle birbirleridM pte*
1ar fakat bir

ta^m ve hakikatm altma girerler.

Kudret ile Dmrarasmdaki fark, bir siyah bihnekle


baka bur siyah veya bir teyaz bilmek ^amdaki
ffflk gibi deildir. Bu sebeple ita ^rif ettiin zaman
btn malmata dair bilgiler o tarifin iine girer. O
halde itikadda iktisdm (orta yolun) manasm aklayalHn: ZMaanka^t olmasmdan meydana^^te hi^
bakalkta zardan birinin yeterli olmas ve bakala-

rmm

yerini

tutmas

mmkn

deildir. yle ise ilmin,

ayn
gerekir. Hayat sfat ve dier ^ftk^ le^i de Myl^f
Yine sfatlarn da ztlardan baka olmas gerekir.
nk sfat ile mevsuf arasndaki bakalk, iki sfat
kudretten

Bir eyi bilmek

eyle

ise,

bakasn bilmekten

ancak

taal-

ayrlr. Kadm sfatm bu


zellik 4e kendini gstermesi, yani o sfatn deiip
nesnele taalluk etmesi, kendisini de zd ve ok olluk ettii

duunu

ilgisi cihetiyle

gerektirmez.

Eer denilirse ki: "Bununla da problmilerin ard


arkas tedlmez. nk taalluk edilen ^^Mn deiik olmas sebebiyle bir eit ihtilf kabul etmek125

'

problemler henz zlm deilihtilf vardr. Artk onun hangi sebepdir.


tm olduunu incelemek^ ne fayda vardr?"

Oysa
Ortada

tesin.

ki,

Cevaben deriz ki: Belli bir gr destekleyenin


gayesi, kendi, inancn bakasnn inancna tercih ettiini ke^n ola^mk belirenedir. Biz de bunu yaptk.
nk ihtimalden birini kabul etmek dummundayz.

yz

Ya

da drdnc bir ihtimal icd etmek zorundaki, buna da imkn yoktur. Bizim tercih ettiimiz
kar ularla mukayese edildii zaman stnlk

mw,

kesin olarak ortaya kar.

Mutezle'ye gelince; Kudret ile rade arasnda aynm yapoalarna d^iniy<^uz ve diyoruz ki; kudret sfat olmadan kadir (g yetren) olmas ciz olsayd,
iradesiz murd (isteyen) olmas da ciz olurdu. nk

arasnda fark yoktur.


Eer denilirse ki: O, kendi zte ile g yetirendir.
Bu yzden btn g yetirilen nesnelerin hepsine
kadir (g yetiren) olmutur. Fakat kendi zt ile
mrid (isteye) olsayd, murd edilen eylerin hepsi iin murd (isteyen) olurdu. Bu ise muhldir.
nk iradenin zdlara taalluku toptan deil, an^
cak bedel tankyledir. Kudrete gelince; onun her

bu

ikisi

iki zdda

da taalluk etmesi cizdir.''


Cevaben deriz ki: Onun bizzat rade eden (dileyen) olduunu ve sonra iradesinin, murad edilen olayldan bazspum mahsus bulunduunu syleyiniz. Nitekim 0*nun, kendi zt ile g yetiren olduunu ve
kudretinin ancak baz olaylara taalluk ettiini sylemitiniz. Yine sizin grnze gre, btn
hayvantn fiilleri de onun kudret ve iradesinin du*

126

'

dadr. Byle bir durum kudrette caiz olunca, iradede,


deeizolur.
^
Felsefecilere gelince; onlar, kelm hakknda elikiye dtler. Onlarn grleri iki ynden btldr:
a) Biri, Allah (C.C)'m tnt^llim (konupa) olduunu syledikl^ halde gnl sesini ve varlktaki
sesleri isbt etmemilerdir. Onlar ancak hariten ses
gelmeksizin peygfutnberin kulauda yar^toa yolu ile
sesm iitilmesini savunmulardr. Oysa, bakasnn dimanda meydana gelen nesne ile O'nun mtekellim
(konuan) olmas ciz olsayd, bakasnda bulunan ses
ve hareket e onun, sesl^a^^ ve hareket
okrak
vsiflandnimas da ciz o^rft. Bu im muMldir.
b) Dieri, felsefecilerin zikrettikleri husus, eriatm
hepsini reddir. nk uyuyan bir kiinin idrak ettii
ey, gerei otamyan bir hayaldir. Eer peygamberin,
ryada grlen bir de benzer ekilde Allah
(C.C.)'m kelmn bilmesini reddederse, peygamber

e^m

om^ imad ed^Euez. Bu da ilip ^sm^ Hw tate^


rm dne ve sTm'a M^EEdlm ycAttEr.
^^mftried*'
olup boyunlarnn vurulmasndan korktuklar iin bir

An^

takm

ibareler kullanarak nezaket gstermektedirler.

Eer

danilifse ki: ^'Siz^ Allah

(CC)'u

sfatlarnn, ztndan gayri olduunu mu sylyorsunuz?"


Cevaben deriz ki: Bu yanltr. nk biz, Allah
(C.C.) dediimiz zaman bu lafz ik $adee ^^ardan
soyutlanm ztn deil, bilkis bfitctei sfatlan t beraber ztn kasdediyoruz. nk "Allah'* im,
ulhiyet sfatlarndan soyutlanm oka zt*a Ulak editen^. Bir pa^,
btnn aynidu'j ne de ond^
bakadr. Mesel hukuk, hukukudan bakadr.
127

Zeyd'den ne bakadr ne de ayndr.


Hukukun, insann gayri olduu ciz grlse de Hukuku*nun gayri olduunu sylemek ciz d^dir.
nk insann zt, fkh vasfna dellet etmedii iin
sfatn, ztm gayri olduunu sylemekte bir saknca
Zeyd'in

eli,

yoktur.

2)

KNC HKM:

BtBn sfatlann, Allah

(C.C.)'n zt ilekdm olduklarn iddia ediyoruz. ster


"mahalde olsun, ister olmasm bunlardan hibirinin,

O'nun ztmdm bakas Ue

k^ abm ciz deildir.

Mutezile'ye gelince; onlar, irade sfatmm AHah


(C.C.)*m zt ile kaim olmad hkmne varmlardr. nk onlara gre irade hdisdir (sonradan meydana gebmtir.) Allah (C.C.) ise olaylara mahal deildir. nk bu takdirde o mahallin, irade ile murd
(irade eden) olmas lzun gelir. O halde irade mahalsi^ olarak buliim'.

Yine Mutezile, Kelm'n da Allah (C.C.)'m s^


ile kaim olmad kanaatmdadrlar. nk onlara gre
kelm da hdisdir (sonradan var olmutur.) Ancak
kelm, bir ci^ ile kaim olm ki, o da canszdu:. T ki
mahal, onunla mtekellim (konuan) olmasm. nk

konuan ancak Allah (C.C.)dr.


Sfatlam zt ile kaim olmas gerektiine dair delile

onunla

daha @nce anlaUnuz


bunu kavramlardr.
gelince;

yle
edtace,

ki; delil,

AUah

h^u^m anU^Mlar,

(C.C.)'m

varlna

dellet

elb^ ki mum p ve}n^ bu sfatla mutta^ ol-

duuna

da dellet eder. Allah (C.C.)'n, o sfat zere


ohnas ile, o sfatn, onun z ile kaim ohnas.arasmda fark ydctur.
128

Daha nce akladnuz


ve ilim,
(C.C.)

gibi

AUah (CC.)

limdir

onm^t4k kaimdir. Bumm manas, "AUah

murtd (irad^ edici)dir ve irade, onun zt

ile

kaimdir" szmz ile ayndr.


Yani, lim olunca ilmin, O'nun zt ile kaim olmas gerektii gibi, murd olmca da rade'nin, O'mm
zt ile kaim olmad sylenirse, bundan onun irade
sahibi olmad anlalr.
rade, O'nun zt ite kaim ^hu^^ varh ile yokluu aym kr.
durumda llh (C.C.)*n

muM

olduunu sylemenin bir manas kalmaz.


Mtekellim (konuan) olmas da byledir. nk
O, Kelm'a mahal olmas itibariyle mtekeUkndk.
(irade eden)

Nitekim: O, mtekellimdir" szmz

O'nun zt

ile:

"Kelm,

kaimdir" szmz arasnda fark yoktur. Ve yine: "O, nfltd(;elln d^dir" szmz ile:
"Kelm, O'mm ^ta fle l^im
szmz a^asmda da fark yoktur.
Eer Kelm'm, O'nun z ile kaim olmadm
sylemek dopu ise^ O'mm mtekdlim olmadm
sylemek de doru olur. nk ikisi de ayn manay
ile

^W^

ifade etmektedir.
*

Mutezile'nin: "irade mahalsiz olarak bulunur!"


iddias, hayret olunac^ bk ifadedir. yle ki; sfatlar^
dan birinin mahalsiz olarak bulunmas caiz olursa, il-

min ya da kudretin yahut hareketin de mahalsiz olarak


bulnn^ ciz olur. Madem ki Kelm'm da mahalsiz
olduunu iddia ediyorlar, o halde niin seslerin mahalde

yaratldn

sylyorlar?

Eer ses, 'rz ve sfat olduu im mutlaka bir mahalde

olmas efkiyorsa,
129

irade de byledir.

Bunun

aksi kabul edilseydi,

Kelm'n

mahalsiz olarak yara-

tld y6 iradenin de bir mahalde yaratld sylenirDeniliyor ki: Kelm, mahalsiz yaratlsayd ve irade ise bir mahalde yaratlsayd, bunun aksi aynen dz gilM olur4u. Ne var ki, mahlkatm iUd, iradeye

mth^

buna, rad^en 3nce irade

takdir etmeleri

mmkn olmamtr.

iin bir

mahal

tihk iradeden

nce. yegne mahal, Allah (C.C.)'m ztdr ve onu,


tsmy^tssm gelenlere mahal ktln^^E^2Q:dr.

sonm^

Oysa; zt, sonradan meydana gelenlere mahal klanlarn durumu, onlardan daha yakndr. nk iradenin, nudalsiz olarak bulunmasnm, zt ile kahn olmayan bir irade ile mud olnasmm ve hdis olan imdenin, iradesiz olarak neydana gelmesinin

imknszl apak akl bir dnce

ile

idrak edilin

Allah (C.C.)*in olaylara msdal ohnasmm imk^^z


oluu ise, daha sonra zikredeceimiz ince dnce fle
bilinir.

3)

NC HKM:

Cenab- Hakk'm btn


nk eer sfatlar hdis

sfatlan ks^ytmdir (ezelidir,)


olsayd, kadmin (ezelinin), hadislere (sonradan olan-

mahal olmas lzm gelirdi ki, bu imknszdr.


Ya da zt ile kaim olmayan bir sfat ik m^ttasf olmas gerekirdi ki, bunun da muhal olduu aikrdr.
Allah (C.C.)'n, hdislere mahal olmasnn
imknsz olduunu delil ile ispat ederiz:
a) Birinci deHI: Sonradan meydana gelen her ey,
lara)

"Cizu'l-vcd", yani varh mmkn olandr. Ezel


olan Kadm ise, "Vcibu'Uvcd", yani varl gerekli olandr. Eer caiz olma, O'nun sfatlannda bu130

lunsayd, Vcibu'l-vcd olmasyla elikiye derdi.


nk cevaz (ciz olma) Ue vcb (gerekli olma) birbibine zd (dan iki varlktr.
Vcibu'z-zt (varl gerekli) olan bir vai-lgn,
Ciz's-sfat (sfat ciz) olmas imknszdr.
b) kinci delil:

l^ur. yle ki; sonradan olan bir varlm Allah (C.C.)'n zt ile kaim
olduu takdir edilip farzedilirse, ya vehim (kuruntu)^
gl

delil

baka bir v^^m bulunM^ mm^


kn olmayn lu^s
varla ^m yite^ecek, ya
kendisinden nce

da onu aacaktr. Yani ondan sonra da

hdisler bulu-

nacaktr.

Eer aarm,

bunckn

mun

ebed olarak hdislerle


mtttasf olmasnn ciz oluu ve ayn zamanda balangc olmayan hdislerin sbtu lzm gelir ki, bu
imknszdr. Hibir akll kimse byle bir gre sahip olmamtr.
ayet vehim, kendisinden nce hdisin, meydana
gelmesi mmkn olmaya bir varla ykserse, Allah (C.C.)'m, radan noe hs kabul ettiemesi ya

k^di

s^piKtete* Yahut da ztndan ziyade bir

mana

iindir.

Ztmdan ziyade

mana iin olmas btldr. nk farzedilen her ziyade mananm yokluunu takdir et^
mek mmkndr. Bundan da, sonradan meydana ger
lenlerin ebed olarak sonsuza doru devam edip git*
mesi lzm gelir ki, bu imkns2du^. yle ise ztmHi
bir

hds kabul etmemesi kendi ztndandr.


Ztnn ezelde hdis kabul etmesi imknsz olunca,
muhalin (imknszm), cize (olabilire) dDdptS de

mmkn

deildir. Ezelde

rmgi

131

kabttl

ef^tem m^-

hal

olmasna benzer

kmdi zt

ki, ilelebed

devam

renkleri kabul etnez.

eder. Zira O,

Dier ladisler de

byledir.

Eer denilirse

ki:

"Bu

btldr. nk
gelmeden nce mmkn

oluu

lemin sonradan var


alem, varl meydana

delil,

ile

idi.

Vehim daim nce

meydana gelmesi imknsz olan

br vakte yksel-

miyor. Bununla beraber ezelde hdis

olmas d-

nlemez.'^

C^aben ^riz ki:


ve

bozuk bir ilzam

(mwma)

yanl bir yoldur.

Kendi zat ile Vcibu'l-vcd olduu iin hdis kabul, etme^ea


daha sonra hdisl^ ks^ul e^yi dUz
gren bir ztm isbtm muhl (imknsz) klmadk.
Alemin, meydana geliinden nce hdis olmay kabul
eden veya etmeyen diye vasfedilen zt yoktur ki bu
zt, hdis olma ceva^m kabule evirsin ve bizim delilimizden bu lzm gelsin!
Lkin Mutezile hakkmda lzm gelir. nk onlagilre^ ^^nto, ezekte var olmay kabul em bir zt
vardr. Ve o ^tm yokluktan vafla geii nsMkn-

dr.

Biz

ise,

lem hakknda onun anak

bir

fiil

olduu-

nu sylyoruz. Fiilin kadm obnas mmkn deildir.


nk kadm, fiil olamaz.
c) nc delil: Sonradan meydana gelenlerin,
Allah (C.C.)'m tdcdiri ile olduunu ifade edersek
bundan nce O, ya bu hdisin zidd ile yahut bu.
hdisden ayn olmakla vasfedilmitir. Bu zd veya ayn
olma, eer kadm ise, onun yok olmas imknszdr.

nk kadun, yok olmaz.

Eer hdis ise, aresiz ken132

'
"

diinden nce

bulunacak^ndan nce de bir


hdis bulunacak, yine ondan nce
bir hdis buluna*
aktr. Byle bir durum ise, evveli olmayan hdislere
yol aar ki, bu da imknszdu:.
Kermiye firkasma gre; Allah (CC), ztmda
kelm yaratmaya gc yetmesi bakmndan ezelde
mtekellim (konuan)du-. Ztnn gayrisinde herhangi
bir ey meydana getirirse, kendi ztmda da 'Tcn" yani "al" szn n^ydana getirir. phesiz ki bu sik
meydana getirmeden nce skt halinde olmas gerekir ve onun sktu da kadim olur.
Cehm diyor ki: Allah (CC)
ztoada ijmi
meyidana getim. Odm'in bu sfe doru olsayd, Cenab- Hakk'm, ilmi yaratmadan nce gafil olmas gerekirdi ve bu gafleti de kadm olurdu! Bu da
bir hdi&

k^

inMn^zdr.
Biz diyoruz ki; skt kadmdir. Gaflet de
kdimdir. Bunlann butlan (btl olmalar) dnlemez. Nitekim Ka^min yoklu^upn
delili daha ckice yuldanda geti.

mmkn olmad-

Eer denilirse ki: "Skt bir ey deildir ve o ancak kelmn yokluuna dellet eden Gaflet ise ilmin yokl^^Anil ve (^halete rcidir.
Ketem
olunca brey iptal olmaz. nk sadece Kadm olan zt mevcuttur ki, Bk (ebed)

olan da odur. Ancak baka mavcdlar ona izfe


edilmiledir. Bunln* ilim ve fedmdr. Eer bir eyin yokluu syleniyorsa, o yoktur. Ve bu, lemin
menzilesine iner ye kadim yokluu iptal eder.
Lkin yokluk bir
d^Udir ki k^em sfat ile
lUtt^ olsun ve btl oluu takdir edilsin."
133

Cevaben deriz ki: Bu iddialara kar iki gr ileli ^mdcteyiz:


Birinci gr: Sktun, susmak olduunu ve gafletin sfat olmayp bilgisizlik olduunu sylemek, beyazn renk olmayp siyalun ve^er lenklaB ycddu-

unu sylemek gibidir. Ve yine sknun, a'rz olma-yp hareketin yokluu olduunu sylemek gibidir ki,
bu imknszdr. Onun kendiliinden imknsz olduuna ^llet eden del, buntm da imknsz olduuna
dellet eder.

Tartmac

taraflar

bu meselede sknun, hareket-

daha fazla bir mana ifade ettiini Uiraf edik *^kn**u, hareketin yokluimdMi iba-

sizlikten
yorlar.

ret sananlar,

lemin sonradan meydana geldiini isbt

edemezler.

Skn'dan sonra hareketlin ortaya k, hareket


edenin yeni peyda olmasma dellet edince, ayn bunun gibi sessizlikten sonra kelm'm ortaya
da,
Mtel^eUiin (kc^uanm) yeni peyda olmama
Mlet eder. tekfi ^skn'tm immikt mtiMsimn, hare-

zdd

olduu hangi yolla biliniyorsa, sktun


(susmann), Kelm'n zdd olduu ve gafletin de ilmin add olduu
yolla bilinir.
kinci gr: Skt'un (susmann) hibir mana olketin

mad ve bunun ancak kelmdan ayrlan bir zta

rci

olduu kabul edilince bu kelmdan ayrlma olay,

ay-

Yeni yeni szlerin sylenmesi ile bu durum yine yoklua dnr.


Yokluk, varlk, sfat veya ekil diye isimlendirilen
bu durum^ Kelm (sz) ile yok olur. Oysa^ yok olan
kadmdir. Gerek zt>-ge^k hl ve gerekse sfat olsun

rlan iin aresiz bir hl

olur.

kadmin yok

olmayacam

ise,

yukarda daha

ie

anlatmtds:.

KadmMn yok olmasmm imknsz oluu, sadete


zt olmasndan deil. Kadm olmasndan ileri germektedir. Zira o, kdem ile yok olur. nk lemin
yokluu zt deildir. Hatt ondan zt iin hsl olai
bir durum da deildir ki, zt zerinde deisin ve ba-

kalamas

takdir edilsin! kisi arasmdaki fark gayet


~

aktr.

Eer denilirse d; ^rakter^ el^ler, mmm m

benzeri eyler gibi a'rzlar (belirtiler) oktur. Ancak tartmac taraf Allah (C.CO'm, bunlardan
hibirinin meydana gelmesine mahal oldnunn
sylemiyor. Tartmalar ancak zikrettiiniz yedi
sfat zerindedir. Hatta Hayat ve Kudret sfatlar

zerinde de fekim^ yoktur ekign ^cak


Kelm, rade ve lim sfatlarnda ve yine ilini manasna olup bazlar tarafmdan isbt edilen Sem'
ve Basar Matlarmdadr* Bu sfat phesiz JU
hds (soiii^^i modana ^len) elmddr*
Yine bu sfatlarn Allah (C.C.)'m ztndan bakas ile kaim olmalar imknszdr. Bu takdirde O,
bu sfatto-la v^ftonnu olmaz. yle ise kendi zt
ile kaim olmaldr. B^te olum^ da mmu, Mdkto^e
mahal olmas gerekir.
olaylarla bUnmesine gelince; cehm'e gre, sonradan meydana gelenlere taalluk eden ilim,

imm

nk

anda,
Allah (C.C.)
lemin bundan nce var olduunu bilmektedir.
var (dmad^
Ezelde bunu bUmi olsa lem
ilim ol^
iin bu bir ilim olmaz, ceMl olttfdba.
hdis bir sfattr.

bmm

135

madndan O, ezelde deil, imdi limdir! O hald


lemin var olduu ilmi, lemin. var olmasmdan
sonradr. Yani luMisdir ve btn hdisler hakkn-

da bu sz geerlidir.
radeye gelince; bunun da hdis olmas gerekir.
nk eer irade kadm olsayd, murd olunan eyin de munla beraber kadim olnuti gerekirdi. Zira Kudret ve rade ne zaman tamamlanr ve engeller kalkarsa, murd olunan eyin de derhl meydana gelmesi geritihr. Hibr en^ei olmakszn
murd, rade ve Kudretten nasl geriye kalabilir!
bu sebeple Mutezile, radenin mahalsiz ola-

te

rak meydana geldiine

olmulardr.
Keramiye gurubu da radenin, Allah (C.C.)'n
ztnda meydana geldii grne sahip oldular.
Kelm'a gelince; O, nasl kadim olabilir? nk mda ma^en haber vardr.
Ezelde

kail

ADah (C.C.) nasd diyebilir kt

"Biz Nuh'u kavmine gnderdik." (2i)


Oy^sa o vakit, yani ezelde henz Nuh
Aleyhisselm' yaratmam^.
Yine Musa Aleyhisselm'a ezelde nasl diyebilirdi ki:

^ ^
136

Ata-

'^Ayakkablarm kar. phemiz

ki sen

mukad-

d6$ Tuft yadisinde^n." (22)


vakitte, yani ezelde Musa leyhisselm da he-

&

nz yaratlmamt.
Allah (C.C.), emredilen ve nehyedilen (farzlar
ve haramlar) olmadan nce nasd emretmi ve nmi
yasak etmitir? Bu imknsz olunca ve onun emredici ve yasak edici olduu zorunlu olarak bilinince,
onun sonmdan mir (emredid)
nhi ^msik edici) olduu ke^ ofai^ bilinir. te Allh OC^^
hdislere mahal olmasnn manas budur.''
Yakandaki grlere kar cevaben deriz ki: Bu
sfattaki pheleri tahlU edip giderirsek, 0*nun
hdislere mahal olmasmm imknsz olduuna dair

mstakil bir delil kar.

Allah (CC.)'m, jbdislem

tmt^ olduu grOn

bu phe sebebiyle gifflbnit^. Ancak, phe giderilince bu grn bo olduu gn gibi aa kacaktr.

yle

ki;

Allah (C.C.), lemin falan vakitte var

lm^^m bi^K&.

ilim

sfatm^ ibaret ol^ bu bilgi

nin gerei olarak lemin sonradan var olacan ezelde bilmek, var olurken var olmakta olduunu bilmek

ve var olduktan sonra da var olduoau bilmektir*


Btn bunlar, lemin timine ard arda gelen durumlardr. Ancak deien ey, Allah (C.C.) iin aka belli olan sfat deil, sadece lemin ahvalidir.
Bunu yle bir misal ile aklayalun: Mesel iimizden birinin, Zeyd'in gne doarken geleceini
bildiini farzedelim.

Bu

bilgi,

kendisi iin

gnein

domasmdan nce hsl olmutur.


Bu bilgi yok olmayp devam^^^^fr. tt^^
137

uu esnasnda kendisi iin baka

bir bilgi

yaratlma-

mr.
Bu hsn,

tul'

(gnein

douu)

esnasndaki

hali

nedir?

Zeyd'in geliini bilen


yen biri mi?

la^,

tul'

mi

olur?

Yoksa bilme-

olmas mmkn deildir. nk ilvaktine kadar devam ettii takdir olunmu-

Bilmeyen
min,

biri

biri

O halde gn^ia ^^oiHa grnce Zeyd'in geli-

il 2^t o^ bbnesi gerekit.


lmin,
,

tl 'dan sonra takdir edildii farzedilirse,

Zeyd'in gelmi olduunu bilmi olmas lzm gelir.


Bir ilim; olacak, oluy^ ve oldu gibi durumlan
kapsamtr. Allah (C.C.)'n,. olacak olaylar ihata
eden kadm ilmini bu ekilde anlamak gerekir.
,

S^ni' ve Basur sfatlar da buua kyas edilmelidir.


Bir eyin; olacak, oluyor, oldu gibi durumlara ayni-

masndan meydana

gelen

bakalk,

eitli ztlar ara-

sndaki bakalktan daha fazla deildir.


Biliadip z^e lino, ztlarm c^alnsasi s^bd^iyle
oalmaz. yle ise nasl olur da bir ztn hallerinin

oalmas

sebebi

ile

oalabilir

Bir ilim, eitli ve birbirine

ki!

zd

ztlar ihatay ifade

gemie ve gelecee izafetle meydana gelen durumlarn ihata ifade etmesi neden

ederse, bir ztm

imknsz olsun?

Cebm, Allah

unu

(C.C.)'m

matmatum

sonsuz oldu-

smrsz ilimleri de isbt etmiyor.


Bu durumda ok ve deiik bilgilere taalluk eden bir
inkr ediyor,

tnmak zorundadr. O halde bir Umin, bir bilinetim hlk^m ^lattui^ e^^sini mml uzdc gMit!
bilgi

138

U^x sonradan olan varlk iin


ilim ya malm (bilinen), ya da

bir ilim var olsa^

malm

(bilinme-

yen) olacaktr.

Bilinmeyen olmas imknszdr. ik sonradan


meydana gelntir. ayet ztmda bulunmakla kendisi-

ne ak olmas

tercfl edilen bir hdisi (sonradan var

olan) bilmemesi ciz olursa, ztma zd hdisleri bilmemesinin ciz olmas daha uygun olur.
malto (bilinen) ise, ya
ba itaa^mhf
olur ve bu ilim de sonu gelmeyen baka ilimlere muhta olur ki, bu mmkn deildir. Yahut da o ilmin
kendisi ile hem hdisi ve hem de hdise (sonrackn

ba^

oliana)

dr olan

bilgiyi bilir.

Byle Ut durumda ilmn

zt olacak ve iki malmu bulunacaktr. Bunlardan


biri zt, dieri de hdisin ztdr. Bundan da bir nn,
bir

deiik malma

iki

taalluk

etm@^ufa ciz olmas ge-

rekir.

Oyle

birlemeden ve deiiklikten

ise; bir ilmin,

aya olmakla

beraber bir

malmun hallerine

taalluk et-

m^i nasl caiz olmaz ki!


radeye gelince; baka bir iradeye muhta olmadan hdis olmasnn (meydana gelmesinin) imknsz
olduunu^ Ux jade Ue hcfo olma^mn sonsus^ doru
dizi

halMe takip edip

gideceini ve kadm

(ezel) ira-

olmadn

denin hdislere taallukunun imknsz


belirtmi bulunuyoruz.
radenin, kadme taalluku ise, mmkn deildir.
Alem kadm deildir. rade, onun ezeldeki varlna
deil, sonradan var olmasma taalluk etmitir.

Ker^myg skssmm bid i^ap da derse ki;


lit

meyd^ jpM^

halinde ztmda
139

Aler*

yaratmay

mi^dana getirir ve bu yaratma


meydana gelii hsl olur."

ile

zaman lemin

Ztmda m^4wa gelen


sonradan yaratmay o zamana mahsus klan nedir? Bu
durumda baka bir yaratcya muhta olur ve hdis
iradede Muterile'ye verilen icd (yaratma) hakkmdaki cevap, onlar hakknda da ^teKr.
Onlardan bazlar da u gr ileri srerler: Bu

Ona cevaben

denilir ki:

(^mmm), kn (ol) sznden


sesdir
y^^tm tnuhldir:

icd

ibarettir.

Bu

bir

a) Sesin,

Allah (C.C.)'m zt

ile

kaim

imknszdr.
b) Kn (l) sz de McUstir. Eer ona Kn (ol)
emri verilmeden nce hdis ol<ta ise (meydana geldiyhdis
se) Alem de kendisine kn (ol) denmeden nce

sz baka ikinci bir sze muhta


olursa, o da ncsne, o da drdncsne sila
olur ve bu, sonsuza doru su^a takip eder gider. Som-a
ztmda kn (ol) szn yaratr.

Eer kn

(ol)

h^M^inad^B^

sdu:an bir k^ ite


Yukandaki szleri
tartmann gerei yoktur. Bu kiilere yaraan ey, Allah (C.C.)tan akl talep etmeleridir.
c) Kn (ol) emri, leme ya yokluk hlinde veya

nmtna

varlk halinde hitaptr.


Eer yokluk halinde bir hitap ise, yok olan bir
ey hitab anlrauz ki^ kn (ol) emrine boyun emekle

meydana gelebilsm!
Eer varlk halinde
ye:

bir hitap ise, var olan bir

e-

Kn (ol) nasl denilebilir?

Yakandaki gorlee dikkat


140

et

de

AUah (C.C.)'m,

yolundan sapan kiiyi nasl bir duruma drdn


ilh
gH'. Bu kiinin akl, Allah (C.C*)'ib
kelmnn manasm anlayamayacak kadar hastadr.
Yce Allah (C.C.) buyuruyor ki:

^^'nun an,
demesidir

bir

ey murd edince ona kn

(ol)

derhal olur." (23)


Kelm'a gelince; O, kadmdir (ezelidir.) Allah
ayetim l^teff deelim:
CCJ6.>'n
ki,

Ayakkablarn kar." (24)


Yine Allah (C ,C.) bu)ajruyor ki:

Nuh^ kmmfae gnderdik." (25)


Bu

ayetlere dayanarak

masm uzak bir ihtiml

kelmm, kadm

(ezel) ol-

Kelm,

ses olarak

grmeleri,

takdir etmelerinden ileri gehnektedir.

Allah (C.C.) hakknda ses muhaldir. Fakat gnl


kelm muhl (imknsz) deildir. Bunu yle izah
Md^tlmz: Bz. Nuh Aleyhisseyira'n gnderilmesine
htta^ Allah (CC.)'tn z^ ite kaimdir.

141

Bu haber, Hz. Nuh'un gnderilmesinden nce:


"Biz Nuh'u gndereceiz" eklinde tabir edilir. Gnderilmesinden sonra da: "Biz Nuh'u giHiderdik" diye
tabir edilir.

Lafz, durumlarn deimesi ile deiir. Fakat Allah (C.C.)'^ zt ile kaim olan mana de^pez* Bu
mananm hakikati, belli v*itte Hz. Nuh'un gnderilmesinden ibaret olan ve haber verene taalluk eden bir
haber olmasdr ki, daha nce ilim konusunda gOtii

bu hab^, durumlann dei^me^ ile de^tn^


Yine ayette geen: "Ayakkablarn kar" sz
de emre dellet eden bir lfzdr. Emir, emredenin zt
illi kaim oton bir ge^ ve istekUr. Onun, onredenin
ztt fle kaim olmas iin emolmuuiHi bulmmas pot
gibi

deildir.

ocu olmayan nice kii vardr ki, ocuu olduunu

ve nefsinde ona: "lim tahsil et" der.


Byle bir durum, ocuu olduunu tasarlama yolu ile
babann ztmda meydana gelen bir manadr.
Sonra bir ocuu dnyaya gelse, akl sahibi olsa ve
babasmn neMndeki mananm lafz haline gelmeden
tasarlar

malm olduu

ite olacak odur.


ocuk bunu i iktizya dellet eden lafz ile bilir. Bu
durumda lisan ile oluna: "ilim tahsil et" demesi
ztmda kaim olan bir gerekeye dellettir. Bu gereke
kendisine

farzedilirse,

o anda meydana gelsin, ister ocuun varlndan


gereke olsun, ikisi aymdr.
nce ztmda oluan
tte Allah (C.C.)'n zt ile emrin kaim ctasm da
bylece anlamak gerekir. Emre dellet eden lafzlar
hdis (sonradan var olan), lafzm dellet ettii ey ise
kadmdir.
ister

e^

142

Eer denilirse ki: "Siz

Allah (C,C.)'n ezelde emredici ve n^ebyedici olduunu mu sylyorsunuz?


Eer: '^evet'' derseniz, emredilen olmadan nasl
emredici olunur?
Eer: "hayr" derseniz, o halde mir deilken
emredici olduunu kabul etmek zorunda kalrs-

nz."

Cevaben deriz
taya

kmtr,

ki:

ftize

Bu hususda

eitli

gre tercih edilen

grler

taraf, iki

or-

yl

^tes ile ilgili meis^dk. Yam bir yan wmm fle^ dier yan da lgat bakmndan isim koyulmas ile ilgilidir.

Mana yn aklanmtr. ocuk misaUtde olduu


gibi ayet emrolunamn varlndan nce olursa, sorulmas gereken udur: "Ona emir ismi ne zaman verilir? Emrolunanm varlmdan ve anlaymdan nce
mi? Yoksa sonra nu?"
Aslnda bu lafz bir meseledir. Dnce sahibi kiilere, bu gibi meseleler Ue uramak ^er^km^.
emir isminin d tooMmas
cizdir. Nitekim g yetirilen ve takdir edilen eyin
yaratlmasndan nce Allah (C.C.)'n kadir (g yetiGearek

udur

ki;

ren) diye isinendirilmesini ciz grmlerdir.

Onlar, g yetirileni olmayan g yetireni yadrgamyorlar ve diyorlar ki; G yetiren, var olan deil,
bilineni

ve takdir olunan

Amir

gerektirir.

(emredici) de byledir. Var olan emredile

deil, bilinen emredileni gerektirir.


Bir kii, vasiyet yolu ile oluna herhangi bir ey
emretse ve lmnden sonra da olu vasiyetini yerine
getirse:

^^Babasnm emrine uydu" denilir.


143

emir yoktur, nefsindeki emir de yoktur.


^^enre uymak" tabiri kuUamlr.
Bmm
Emir yok iken ve mirin (emredicinin) mevcudiyeti yok iken emrolunanm, emre uymu olmas yadrganmaz ve emrolunan nesnenin varlmdan, emrin
^msT (dmas \xmk. \n ihtnal grlmezse, CTfolunanm
varl nasl iddia olunur!
4) DRDNC HKM: Yedi sfattan tretilen
Allah (C.C.)'u isimleri eel ve ebec olar^ gerek-

Oysa

ki,

mm^

O, ezelde

Hay^

(diri)dir.

Alim (bilen)dir,
Kadir (g y6tir^)dfar.
Semi' (iiten)dir,
Basr (grpn)dir,
Mt^l^sUni (konuan)^^
Ufld (dileyen)dir,

Fiillerden tretilmi
(yaratan),

giM

Rzk (rzk

M^^(eref veren), Muzl

veren),

(zillete

Hlk

dren)

ism^ jgelince; bu isimlerin ezelde var olup ol-

madklan hakknda
perdeleri

ihtilf dilmitir.

kaldmlnpa

ihtilfn

Oysa

ki,

phe

muhl olduu ortaya -

kar.

Allah (.C.)'m adlandmld isimler drt blmde mtaala edilirler.


a) Ancak zatma dellet eden isimdir ki, ezel ve

ebec^ okrak gra:d^.

b) Selb (yok etme) ziyadesiyle zta dellet eden


isimdir. Mesel Kadm gibi zerinden yokluk geme-

yendir varla dejaiet eder.


Yine Bk gibi%i, varhm ebedi olar^ devamna
144

ve yokluun

olmayna dellet eder.

Yine Vhid

bu isim de varla ve irkin

gibi ki,

yokluuna dellet eder.

Ve yine ani gibi ki, bu


cm yokluuna dellet eder.
Bu isimlerin hq}M de

isim de

varla ve

w ebed olarak

ihtiya-

gerek*^

tir.

Varla

ve ziyade olarak mana sfatlarndan


brine deltot eden isimdir. HajF^ Ka^Ur MiiteMrfd, Sem% Basir ve Alm gibi.
Yine bu sfatlarla ilgisi olan Amir (emreden),
Nhy (yasak eden) ve Habir (haberi lan) gibi isimler de bu guruba dadiildir. Bu isin^
btn il^i sc)

kmm,

fatlarn kadm

oluuna

itikad edenlerin

yannda

ezel

ve ebed olarak gerektir.


4) AUab (CtCO'n fHUeriato birine izrfeUe vurdelM eden isimlerdir. Mesel Cvld (cmert
olan), Hlk (yaratan), Muz (izzet ve eref veren),
Muzil (zillete dren) ve benzeri isimler gibi.

la

ipe bu ^fdte ksmda ihtilf edilntr. ^m^


rina gre, bu isimler de yine ezel ve ebed olarak
gerektir. nk ezelde gerekten var olmasayd, sonradan onunla vasflanmas deiildi getsJstirirdi.
Bazlarna gre ise, bu isimle Miselde gerekten

mevcd deildi. nk ezelde yaratma olmaynca O,


nasl Hlk (yaratc) olabilir!
Bu konuda perdeyi kaklurak izah yle yaparz:
Kndaki kl "keskin" olarak isimlendirilir. Bu kl,
kesme iini kolayca gerekletirince bu kez kolay kesmesinden dolay "keskin" diye adlandmlr. Burada

deiik iki mmi Maya km^^^^:


145

Biri,

kl kad^ iken bil kuvve keskindir.,

Di^i

ise^

kesme iini baardktan sonra

bir

fiil

keskindir.

Yine testi iindeki su da susuzluu giderici olarak


adlandrlr. Ayn su iildii zaman da susuzluu giderici oiMak isimlendirilir. Bunlar da iki deiik deyimdir: Biri, bil kuvve susuzluu giderici, dieri ise, bir
fiil susuzluu gid^ieidir.

Klcn kmda iken ^'keskla" ^ye isimlendirilmesinin

manas, kesme

sfatntin

km tmvm olmas^.

Klcn

hlihazrda kesmemi olmas, ztmdaki kusur


ve yeteneksizliinden dolay deil, bilkis zundan

ayr baka bir hu^s iindir.


te Allah (C.C.)'n ezelde Hlk (yaratc) diye
isimlendirilmesi, kndaki klcn keskin diye isimlen-

nk yaratma fiilini yaratmak


gemktf ailar meHde mevcut id ve bir fiil yapl-

Uribuesilf benzer.

iin

olsa, ztta

bulunmayan

bir husus yeni ortaya

ka-

cak deildi,

Eyl^ anlalyc: d,

bu

Hlk imm agelde fiir-

ekten mevcut deil idi diyen hakldr.


ci

manay kasdetmitir.
Yine HKk ismi ezelde

nk O,

gerekten var

idi

ikin-

diyen de

hakldr. hk o da ikinci manay kasdetmitir


Bu ekilde perde aralannca ihtilf da ortadan kalk-

oluyor.

146.

NC TEMEL ESAS
Bu blm,

Allah {CJC.ym fiilim hakk4adlr


Allah (C.C.)'n fiillerinin hepsi cizdir. Hibiri ycip
(mecbr) deildir.

Bu blmde

dmsmz:

zerinde
1)

osuim arzu edilen yedi nemli oe-

Allah (C.C.)'Kn, kullarn mkellef (ykml)

klmamas caizdir.
2) G yetiremedikleri eyi kullarma

teklif et^

mesi cizdir.
3)

Karlksz

olarak susuz yere kullarma azap

etmesi cizdir.
4)

Kuil^tnn penfaatma en uygun olan

gzet-

mesi mecbri deildir.

Tat mkfaatlandrraas ve miyeti cezalandrmas mecbri deildir.


^
6) Kulun yapmast mecbri tn her ey^ ^k ile
5)

deil, eriat

iledir.

Peygamber gndermesi mecbr deildir.


Gindrime prln
muMl (imkns]^. Qlnm3k
7)

nk mucize ite doruluklarn aa karmak


mmkndr.
Bu yedi nemli meselenin hepsi de vcib
Hasen (gzel) ve Kabih (irkm) terimlerinin manalarn aratrma esas zerine kurulmutur.
Bu konuda uzun uzadya bahisler alm ve gklm
(mecbur),

be^me yahut beenmeme elhiyeti, loabul etme yaetmeme selhiyeti veyahutta teklif selhiyeti olup
olmad hakknda sz uzatlmtr. Tabii yamhnalar
hut

147

'

da o nisbette oalmtr. nk konuya deinenler


bu lafzlarn manalaruu ve slh ihtilflan kavraya-

mamla^.
Her eyden nce alt lafzn manasn iyi kavramak
gerekir. Bu lafzlar unlardr: Ycib, Hasen, Kabih,
Abes, S^eh, HUoaett
imdi sr ile todann aklamdlarma geelim:

Kadm varla
Yaplmas, terk

a) Vcib: aresiz fiile tlk olunur.

"O

Vcibdir" denilir.
edilm^inden sta olsmyan bir flia Vcib diye
isimlendirilmeyecei a&rdr. ncelik yoluyla stn
olursa yine ona Vcib denmez. Vcib, ilenmesi zel
surette tercih edilmi olan fiildir.
lUk olunarak:

Bam

yaplmamasmu zarar

getirecei bilindiveya zannedildii halde bulunur. O zarar, ya dnyada pein, yahut ahirete ertelenmi olur.
fiil,

ve

Fiilin

mana olarak

tercih ynlerinin

aklen

bu ksmlara aynknas,

sabittir.

Diyoruz ki: Kendisinde zarar bulunan ve yaplmasyla zarann kaldrlaca mlhaza edilen bir fiile
Vdb denmeyecei malmdur. Meseli susaym bir
kii, hemen su imezse basit bir zarar grr d, ime
fiilinin ona Vcib olduu sylenemez.
Kendisinde zarar bulunmayan ve yaplmasnda
fayda umulan bir fe de Vidh denmeyecei yine
malmdur.
Ticaret, para kazanma ve nafile ibadetlerde fayda
vardr fdcat Vdb denilmez. Vcib ismine mahsus
olan

Eer
sa o

bulunan fiildir.
bu zarar ahiretle olup eriat yolu ile biliniyor-

fiil,

fiili

ancak terkinde

belli bir zarar

ys^nanm adna Vdb deriz.


148

Eer bu zarar dnyada olup akl yolu ile biliniyorsa


buna da Vcib denilebilir. ibk eriata inanc oynayan bir kimse, alk sebebiyle lmek sm olan bir

an ekmek bulunca yemesinin Vcib olduunu eria-.


dayanarak deil de akla dayanarak syleyebilir.
Yemenin Vcib olmas ile kasdedilen mana, terki
zarar douraca iin o fiili ilemeyi, terk edilmesi
ta

zerine tercih etmektir.

eriat bu tabire mni deildir. nk stlahlar


mubMu-,
^rif^ hma
akl$ bu tabkto^ ballanma yasa koymamlardr. Ancak bilinen mevzuya uygun olmazsa lgat bundan meneder.
Bylece Vcib iin iki mana orlaya kardk. kisi
de zarara manz kalma durumuna lcdir. Biri^ ahirete
mahsus olmad iin daha genel, dieri ise daha

zeldir ve bu bizim tabiimizdir.

Bm&n
Bu

da,

de Vdb iin nc bir mana kullanlu:.


onun yokluunun muhle (imknsza) yol a-

mas manasdr.
Mesel deriz

ki:

^*Vukuu bilinen bir f^in

v^i

olmas (meydana gelmes) vcibdir."


Bunun manas, eer vki olmazsa, ilmin cehalete
(bilgisizlie) dnmesi gerekir ki, bu da muhldir.
(imkanszdr) dem^tir.

Bu durumda Vcib olmasnn manas,

zddmn

imknsz olmas olur.


b^) Hasen, Kabib;

asm lafznn manasm aklamak iin deriz ki, fail hakknda fiil ksma ayrlr:
maksadna uygun olan fiil,
kincisi, Maksad ile ekimeyen fiil,
ncs
yaplnasmda veya y^lmam^mda
Birincisi,

149

f iin

hei^gi

bir

gaye olmayan

fiildir. Fiilin

bu

blmleri aklen sabiuk.

Filn hakknda uygun olana hasen (gzel) denir.

Hasen olmasmn manas, onun maksada uygun

gel-

mescur.

maksad ile elien fiile de Kabih (irkin)


Kabih olmasmn manas, onun maksad ile e-

Filin
denir.

limesidir.
de) Abes,
kili

S^h: Eer filin mal^ad fiil ile eli-

olmazsa, uygun da olmazsa o

nilir.

Aslnda faydasz

fiil

fiile

abes (bo) de-

demektir.

Ab^ fiini fiUne bis denir. Bazan da aym manay ifade ^in sefih denir.
Fiil eer ahslardan birine uygun

olup brne

ol-

hakknda hasen (gzel), teki


hakkDMa da kabih (irkin) denir. nk bu fiiller uygun grme ve muhalefet iledir, itibar birer husus ol^
mazsa, o

fiile birisi

duklan iin ahslara gre deiirler. Maksadlara gre


de4^ipdler#
fUae flH vardr ki, kiiye bir y^ndm uygun, b^
ynden muhaliftir. Bu itibarla bir bakmdan hasen,
br bakmdan kabih olur.
Din duygum olnmyan bir kimse bs^casmm
ile zina etmeyi ho grr, o kadm elde etmeyi bir nimet sayar ve bu durumu kefeden bir kimsenin davraise irkin grr. Onu, gammaz ve kt diye adlandrr. Dtadar ki^ ise onu uyana ve g^l dvraolarak adlandrr. Her biri hasen ve kabih ismini
kendi maksadma gre kullamr.

Imm

m%m

nh

Hkmdarlardan biri ldrld 2am^ bditn


dmanlan, katilin fiilini gzel bulurlar. Btn dostla150

n ve

da katilin o fiilini irkin bulurlar.


Yine mesel, tabi^uKUt esmere tneyyl olarak yaratld kii, esmeri gzel bulur
0fia hayran olur.
Baka renge meyyl olarak yaratlan ise onu irkin
bulur ve esmere meyyl olanm akln da kt grr.
Bylece hasen ve kabihin ikiitibari hususdan ibaret olduklar ve izfet sebebiyle deitikleri herkese
taraftarlan

anlalmtr.
eyin Zeyd hakknda hasen ve Amr
hiddete kabih olMfa^if^ bir ssdB^^k^. hl^
cak Zeyd hakknda siyah olan bir eyin, Amr hakkn-^
da beyaz olmas ciz deildir. dc renkler izaf vayle

ise, bir

sflardan deildirler.

Bilmi ol ki; ^^Hasen" lafzmda stlah vardr:


Bazlar "hasen" lafzn gerek imdiki halde ve
gerek daha sonra maksada uygun olan her ide kullaidr.

Bazlar da

maksada uygun olan fiilde


kullanlr, ite bu, eriatn gzel kld, tevik ettii
ve ka^l^^a mkfaat v^ettii fiildir. @u fn%
ahirette

bizim ve arkadalanmzn grdr.


Kabih ise, btn guruplarca hasen'in kartdr.
Birinci stlh mana geneldir, ikinci mana ise
zeldir. Baz haddini bilmeler, bu stilah ile Allab-U
Tel'nn maksadlarma uygun olmayan fiiline kabih
demektedirler. Bu yzden felee ve zamana svdkle-

xm gn^. ^'Zaman tmme dnd" ve el^n m

irkin ileri var" gibi laflar ederler. Bununla beraber

felein yaratcsnn Allah (C.C.) olduunu da bilirler.


Bu sebeple ResuJuliah (S.A.V.). Efendimiz yle
bayurmaktadr:

y^ji j> ^1 0li ybjdi

1^ V

svmeyiniz. Zira Allah (C.C.) zaman


(m yaratan ve sahibi)dir." (26)
Hasen lafz hakknda nc bir stlah daha vardr. yle k; Allah (C.C.) hddanda maksaddan mnezzeh olmak zere her nasl olursa olsun, hazan
onun fiiline hasen denilir. Bunun manas, fiilinde ona

"Zamana

kar
o,

W smturma

ve dd^inne

mlknde dilediini yapar,

olmad

lmm

mm

vaaz.

h) Hikmet:

Bu lafz iki manada kullanlr:

Biri,

i-

ve inee mndsarmm dzemne dair ka^^iedil^ gayenin tamamlanmas iin ne ekilde ohnalar gerektii
ile ilgili hkmdr. Dieri de, bu manaya tertip ve
lerin

sf^mhk k^^Ssm Im^^sm ilve edihnesidir.


Hakim kelimesi de, hilmet sahibi olup

ince mana-

lar bilen demektir.


Buraya kadar yukanda geen lafzlarm ana mana-

ultt aklddc. Ancak kurada Vehmin (zanmn)

ksm yanlmalan vardr. Pek c* tifeyi maw

bir

u yanlglan renmekte ibret vardr:


Birind yamln^: osan bazan bakasnn maksadma uygun olsa bile kendi mmfaattm uygun olmayan bir eye kabih (irkin) diyebilir ve bakasna iltifat etmez. Herkesin tabiat, kendi nefsinin yaptklarn
be^dT, bakasm da hor gcm*. Bu ebef^le herhangi
bir fiilin kabih (irkin) olduuna mutlak surette h1)

km verebilir.
152

Bazai bir

olduu

fiilin,

sylenir.

bizzat kendiliinden aslnda kabih

Bunun

sebebi de o

sadna uygun olmaydr. Kendi

fiilin, .teadi

mak-

m^i^m t^azinin

btn lemi de br kefeye koyar.


Kendi menfaatma uygun olmayamn haddiztmda gersi^m l|r olduunu zanneder ve ona gre hkm
bir kefesine koyar,

verir.

Yanlmasnn

sebebi, irkinlii o

fe ettii iindir. Bunun, da

ieMnin

eyin ztna

kayna

iza-

b^fkalanna ve

duruMarma dildcai^^Mttm g^l

olmasdr. Nitekim kendisi ile ilgili olarak ktledii


eyi, maksadma uygun hale dnnce gzel bulup
v^^
2) kinci yanlma: nsin, h^ tt durumtaMa
maksadlara aykr olup ancak ok ndir hallerde uygun olan bir eyin kesin olarak kabih (irkin) olduuna hkmeder.

Bu

gibi hallerde

hkmn

genelletirmesi, ndir

durumdan gaflet etmesinden, unutmasndan, nefsine


gaUp olmamasndan ve hfzasm kaplam olmasn-

^m ileri gelir. Me^l,^knm her h^ krda irkin


ey olduuna

hkmeder ve bu irkinlii yalann


ztma balar. Bunun sebebi, birok menfaatlerin baz
dtmmlarda yalanla irtibatmdan gaflet enesidir. O
ndir durum meydana gelse bile belki o yine yalan
gzel bulmaktan tiksineektir. nk kendisi yalan
bir

ktleyegelmitir.

yolu ile i^aa ^Mat, o^Muk


alarndan itibaren yalandan uzaklatrlr. Yalann,
asimda kt /t)ir ey olduu, asla yalan sylememesi
ve yalanm, her zaman kendisine musallat olduu,

Eitim ve slah

153

ayrld

ve bir artla iricin


old^ kfttdmne telkin edilir. Ancak bu artla dikkati
ekilmez,bu sebeple yalann her zaman v ber yerde
ote;
irkin bir fiil olduu onun tabiatna yerletirilmi
nc yanlma: Zan ve kuruntunun ne ge-

cak ndir hallerde ondan

3)

mt^dir.

yle ki*^ bir ey, baka bir eye yaknlanu

olarak grlrse, aresiz olarak

o eyin de mutlak su-

o nesneye yakn olacan zanneder ve zel durumun daima genel duruma yakn olduunu fakat genel

rette

durumun,

mmsL yakm

oJtoasi

gerekmediini

anlayamaz.
Mesel, ylan tarafndan zehirlenen bir kiinin, ka^kM iptm korkmgu sylenir. Bunun sebebi de,

nk

kendisine saldran hayvan,

kank renkli ip suretinde

grmtr ki, ipi grd zaman vehim (kuruntu ve


zm^ g&ntnn aksinden daha ne geer. Bylece
onun da kendisine zar^ rereceini zanneder ve buna
hkmeder. Akl bunu tekzb etse bile o, hayl ve vehtm tbi olur. Nitekim tabia san hamur helvasndan,
^^ psliine beazedii iin tiksinebilir ve insan pislii denildii vrtdt btan kusacak gp 0te. Akl bunu tekzib etse de vehim ne getii iin ark mm alp
yiyemez.

am

da vardr.
Mesel, irkin olduklan iin Hindlere Vfe Zendlere
taklan isimler, insan tabiatn etkiler. Trklerin ve
Rumlann en gzdine bu isim taklsa, tiksinti uyand.bitiik
rr. nk irkinlik vehmini bu isme yafcp
olarak duymutur ki, o ismi duyunca isimlendirilen
nemenin de kkin olacam zanneder ve ona gre h-

nsan tabiatnda bundan daha

154
i*

Bu gibi yanlmalar aklen gayet ak olmakla berabmUard^ gaflet etmemek gerekir. nk halkn
ve fiillerinde atlganlk ve ekingenlikleri
vehim ve kuruntulara tbidir.

sz, inan

bu

gibi

Kuruntulara
lah

kaplmayp akla

(CO'n emi

lara,

Hakk' hak

iin onlara

olmak, ancak Alkullarinm i^dir^ Allah (C.C) ontbi

olarak gstorir ve

Hd'a sarbdafi

verir.

Eer itikad meklerde bir deneme yapm<ak iitseli Mnt^e'cto avam bir kiinin anlaym uygun
makul bir mesele anlat, onu derhal kabul edecektir.
Ama bu grn E'ari mezhebine ait olduunu sytedipn vakit, E'ari'ye kar$L kt zaa beslediinden
dolay az nce sdik etdi s^Med bu k^ yalanlamaya alacaktr. nk ocukluundan beri E'ari
mezhebinin kt olduu kendisine alanmtr.
Yine E'ar'den avam bir kiimn anlamna uygun
makul bir mesele anlat, o da dertial kabul edecektir. O
meselenin Mutezile mezhebine mensup bir kiinin sz olduunu syle. Az nce tasdik ettii eyi bu kez
iMn bulacak ve yalmlmiaya alaad^tir.
Ben, bunlar sadece avamn tabiatdr demiyorum,
ilim kisvesine

brnm

ou da bu tabiattadu*.

grdla kiilerin
nk onlar da avam gU)i takolarak

lidcidirler.

Ne var ki avam

olanlar sadece

mezhebi

taklid eder-

le. Onlar ise mezhep taklidine ilave olarak delil taklidini de eklemilerdir.
Byle kiiler gerekte Hakk' deil, taklid yolu ile

hak olduuna inandklar mezhebi mdafaa etmek iin


hile yollarm ararlar. Kendi grlerince ina^lanm
'

155

eye

rastladklar vakit: "ite delili


bulduHl" derler. Fakat grlerini zayf dren bir
dunii ortaya knca: '^izim phemiz var!" diyedestekleyen bir

rek kaamak yol ararlar.


Oysa; gerek, bunun

zdddr. Yani aslnda hibir


gre saplauu^an delile bakmal ve delilin ^^Oirdii neticeye hak, bunun zddna da btl demelidir.
Eer denilirse ki: "Gzellik ve irkinlii, maksadhlOtil H^gun olmasma ve uygun olmamasna
bal kddnz. Halbuki akl tmn<k kiinin, faydam
sz eyi gzel bulup takdir etmesine ve faydal eyi
de irkin bulup ktlemesine hid olmaktayz.

I^h^a (gzel bulmya) g^im^ bir inam ve^


ya bir hayvan lme aamasma gelmi olarak gren kii, bir yudum su ile bile olsa onu kurtarmay
gzel say^O*. Bu kiinin dini inanc olmayabilir,
dnyada da Mr katlk beklemez. Herkesin gz
nnde olmad iin kimseden bir vme de beklemez.

skbaha (^kin grm^# gelim:e;

nesel, silah
zoru ile kfre zorlanan kii, lisanen kuMr kelimesini sylemesine er'an izin verilmi olmasna ramen lme raz olmas ve kfr kelimesini azma

^mamas da gzel saylmtr.


Yine dini inanc olmayan bir kii dnelim. Bu
kii, silah zoru Ue ahdini bozmaya zorlansa, o kiinin ahdini bozmasmda ona gre bir zarar yoktur.
Ahdine sdk kalmasnda helki olduu halde
m gze almas ve ahdine sdk kalmas da gzel

saybutr.

Bu durOil^ gd^liiu ve irkinU^n, sizin nkf


156

rettiiniz
rekir."

manalardan baka

bir

manas olmas ge-

Cevabo deriz ki: Yukanda anlattmz yanlmalara

vkf olmak, bu problemi

zer.

yle

ki; din

inanc olmayan kiinin kurtarma cihetini tercih etmesi, insanm merhametinin icabdr. Onun
bu tabiattan
aynimaffl imknszdr.

ayn

Kendisinin

felkete

uradn

farzedecek,

bakasmn onu

kurtarmaya gc yettii halde kurtomaroMB^ irkin bkacak


faWl^ nma taramuna
gehni olan kiinin
nda aynen onun gibi dnd-

n farzedecek, derhal atlacaktu".


Bu

durmoii f ikinlik nedir bilmeyen bir hayvanda


yahut efkat
merhamet yoksunu bir insanda farzedilirse, tabiat kendisinden aynbnadna gre geriye

baka

O da, mahlukata ka^ efkat

bir husus kalyor.

ve fttzel huy ile vnmektir.


Eer kimsenin bilmedii bir yerde

farzedilse, yine

bilinmesi ihtimali vardu:.


Bilinmesi imknsz olan bir yerde fazedilirse, yine
kiinin nefsinde br temh kalu*.

nsan

tabiat, sevgilisini bir yerde grr ve onunla

o yerde uzun sre arkadalk ederse, o yer


duvarlan ile dier yekler arasmda m&inde

lk di^.

Bu

sebeple air diyor


'^Ben bir diyara

ki:

uradm

Leyl'nn diyarna
ptm gh duvar
Ve gah bu duvar

157

ve-

onm

baka-

Meskenin duvarlar deil


Kalbime efkat eden
Elbet sevgisldir ancak
O meskende oturanlarm."

bn-i Rmi de insaniann vatan sevgini ne gzel


dile getirmitir:

"Kiilere vatanlarm sevdiren


Genliini orada geirdii

Tatt tHFO'

hatel^riardir

Vatanlarm andklar zaman


ocukluk yllar^ gen^ yllan
Eleri, dostlar ve arzular
Hayallerinde canlanr hemen

Vatanlarm andklar zanan."


nsan, ahlk ve gelenekleri aratnp inceledii zaman bunun saysz rneklerine ahid olur. Meselenin
grnne aldamp yanmalan, kiisel ahlkn
Sirttnndan gafM toelm. Ira meylin ve benzerlerinin
yaratl itibariyle nefsin boyun emesine bal olduunu bilmemeleri bu yzdendir.
Yanlgya den hayal, akla hkmedemez. Fakat

nefsi gler, vehimlere (kuruntulara) itaatkr olarak

yaratlmlardr. Mesel,
le^etli bir

yemek hayal

bir insan
etse,

hatrlama yolu

hemen

ile

az sulanr. Bu

da ineme iirie kolay latme ol oynamakla vaafeli bulunan salyann tahayyl yolu ile akmas iin Alkuvvete itaat etmekle
lah (C.C.)'m mde
meydana gelir. nk bu kuvvet, hay^ kurmakla da

kld

158

harekete geebilecek zelliklere sahiptir. Hatta orulu

olduu

iia

yahut

bir

s^^lea dolay o aiKa

yemee niyeti olmadn da biliyor olabilir!


Yine kavumay arzulad gzel bir sureti hayalinde canlandurmca tenasl uzvunu gerginletiren g
hareliete geer, esintileri simrlann oyuklarma doru
sevkeder, onlar doldurur ve iftlemeye mahsus slak
meziyi aktmakla grevli olan kuvvet harekete geer.
Btn bu olanlam hepsi incelenirse, bunlar akln
hiUmt itecfo. Ydi^ o v^t haa& ^map^ bir fiilde
imtina edildii iin deil. Fakat Allah (C.C.) ilh
det gerei bu kuvvetleri hayal ve vehmin hkmne

m^ ktluyit]!.
vehme yardm etsin, ister etmesin bu ve
buna benzer durumlar, fiilin iki yanndan birini dierine tercih sebebinde yaniimanm kaynadr.
Kfr sz sylemee gelince; ikim olan bir ey,
Ak,

ister

aslnda

irkindir.

banda

olan bir

ma

lm tehdidi karsnda akl


kimse ona asla irkindir diyemez.

Hatta direnmii kabih (iddn) grr.


Eer dir^une gzel kabul edilirse,
bi vardr: Biri, sabr ve boyun

}mmn iki sebe-

eme karlnda se-

vabm daha ok olduuna inanmas, dieri


manev g gsterip direndiinde buna

de, dinde

karlk vg

beklemesidir.

Nice yiitler vardr ki, her biri tehlikenin iine


dalar ve birok dpDuam birdien hcum eder Hatta
onlann hepsine birden g yetiremeyeceini de bilmektedir. Fakat lmnden sonra kahramanlk destanlarma konu olacan dnr ve baka eyleri
mnurstoa;^. Abdi bozmamann sebebi de byledir159

nk ahde ballk gsteren bir kimse, halkn


medhine layk grlr ve toplumun menfaatleri yararna tarih boyunca ya^hr.
te bu ksa aklamalar bu blmn srlanna dair
bu kadar bilgiyi iermektedir. Bunun kymetini, akl
Ue bilinen eylerle uraarak hayli yorulmu olanlar
ascak bilirle.
imdi bu blmde zm arzu edilen yedi nemli meseleye geiyoruz:
^ 1)
MSy&L: Aliah (C.C.)'n maikaU

BRNC

yaratmas c&zdir.
iin

yaratm

Yaratm

ise,

buna mecbur olduu

deildir.

Yarattktan sonra onlan mkellef klmamasmn da


ciz olduunu iddia ediyoruz. Mkellef kld ise, buna
deildir.
mecbur olduu iin mkellef
Mutezileden bir gurup, yaratmann ve yarattktan

klm

somtt da mkgdlef kmamn, O'nun hakkmda Vcib


(mecburi) olduunu sylemilerdir.
Gerek
ki; onlann: "Yaratma ve mkellef kl-

ma vcibdir" szleri anlalmayan bir manadr.


Daha nce

akladmz

anlalan mna, vcibi


sonra zarara

gibi '^Vdb'f lfzndan

terk edenin

imdi veya daha

uramas veya kartmm imknsz

olma-

sdr.
Allah (C.C.) haldunda zdim d{tolemes. Yalatma ve mkellef klmann terkinden de muhl lzm
gelmez. Ancak byle bir terkin, ilm-i ezelde irade ile
geen hususa aykm bir durum getirecei, sytoirse
bu gerektir. nk iradenin mevcut olduu veya il-

min bir eye taalluk ettii farzedilirse, bu durumda


murd ve m^mun hsl obnas aresiz vcibdir.
160

Eer denilirse ki: "Hakk


u,

Tel zerine vcib oluyaratcuun menfaati iin deil, halkn menfaati

iin<Ur/'

Cevaben deriz

ki: Sizin;

"halkn menfaati

iin-

dir" sznz, bahane gstermektir. Burada bahane


gsterilen hkm Vcib ohnuti*. Biz bu |km
aklamaya davet ediyorum. Sebep gstemeriz meseleyi halletmez. "Yaratma ve mkellef klma halkn
menfaati iin vcibdir" sznzn manas nedir?
Vcib oJtoot nKiM$ neto?
Biz vcub lafemdan ancak mana anlyoruz ki,
bu szde o manalarn de yoktur. Eer bu lafzdan
drdnc bir mana kasdediyorsamz nce onu akla-

ym so^a Sebebini gstmn.


Farzmuhl yaratmada halk

iin faydalar

olduunu

kabul edelim. Yine mkellef klmay da kabul edelim,


menfaatlanmasnda kendisi iin bir
figr
fayda yoksa, bakasmm yaranna olan ey, O'nun zerine vcib deildir.

ba^mmn

Mutezile iin bu aresizlikten kurtulu yoktur. Bu-^


nunla beraber o szn mkellef klmada deil ama
yaratmada bir nebze doru olduunu syleyebiliriz. O
da bugnk mevcut halk deildir. Ancak gam ve kederden uzak, cennetle nimetler i^nde ]^^yan halkdu:*

Bu mevcut olan bir yaratlmadu-.


Bugnk mevcud olan halka gelince; akl sahiplerinin hepsi de yok olmay temenni etmileidir.
Bazlan: "Ne olayd lzumsuz bir met ^ards
atlm ve unutulmu olaydm!" demilerdir.
Bazlar: "Ne olurdu bu varlk lemine gelmeseydim" ekmilerdir.
161

Kimileri yerden bir kerpi kaldrarak;. "Ne olurdu

bu kerpi ben^a^ton" dalerdir.


Kimileri de

kuu

iaret ederek: ^'Ne

olayd

u ku

ben olaydm!" demilerdir.

Bu tip

szl^, gerek akl sahibi olan enbiyann ve

Kimi hi yarataam olmay,


kimi de mkellef olmamak iin kerpi veya ku olma-

evliyann

szleridir.

y temenni etmilerdir.
Ke^e

Akl banda
MO^ ite faj^ ol-

hikmetini aAiyadbs^dim!

olan bir kiinse,

mkelM

MmM

duunu nasl syleyebilir!


Faydann manas klfeti kaldrmaktr.

Teklifin

manz e^ klfele koturmaktr. Klfet ise, el^ -m


acdr. Sevaba baklnca da o faydadr. Fakat Allah
(C.C.) kullarn sorumlu klmadan da sevab onlara
ulatrmaya kadirdir.

Eer

denilirse ki: ^^la^ap,

hak kazramak

sureti

elde edilirse, minnet ve ihsan le gelmesinden


daha tatl ve stn olur."

ile

Cevaben deriz

ki:

Hakk Tel'ya km^ kibirli ol-

may ve onun ihsanndan kmay tad sayma d^*^Sne kadar

olan akldan Allah (C.C.)'a


olan eytandan Allah (C.C.)'a

alalm

mak, talanm
maktan daha evlMr.

snsm-

Keke

hikmetini anlayabilseydim! Kafasnda bu


gibi vesveseler tayan kimse, nas aklllardan saylabilir!

Zahmetsiz ve klfetsiz cennete girmeyi ve orada


ebed kalmay isteyen kiinin mkellef khndktan
sonra sevaba hak ka:^uac^ fikri doru bile olsa bunu muhatap ahnaya demez. Bu konu tartlr.
162

Ve

yine

keke

hileydim! Kul, sayesinde sevaba


hak kazand o tat nereden bulmutur?
Kendi varlmdan, l^betia(ten, irmemden, ^
ganlarmm salkl oluundan ve sebeplerinin hazrlanolmasmdan baka bir ey var mdr?

Hakkim

Btn bunlann Cenab-

nimetioden ve
fazl-u keremuidm tmka bta- kayna
^Qxhr?
Btnyle akim gerei olan huylardan synim olmaktan Allah (C.C.)'a smnz.
MESELE: Biz Mdm eiy^msi ki, Al3)
lah (C.C.) kullarna g yetirdikleri eyi de, yetiremedikleri eyi de ykleyebilir.
Mutezile ise bu gre kar kfffak g yetirile-

KNC

meyen eyin yldenemeyecei grn ileri srmlerdir.

Ehl-i Snnet itikadma gre teklifin bir hakikati


vardr.
da Kelm'du:. Ve yine CMun bir kayna^ var-

dr.

O da mkellef klandu:. art da konuan olmaktu*.

Teklifin varacak yeri,


kellef

kelm anlamas art ile m-

klnandr.

Canszlarla ve delilerle konupaya, hitap ve teklif


denmez. Teklif, bir eit hitaptr. Onun ilgili olduu
ey vardr. O da kendisi ile mkellef klnandr. Onun
da art, sadece anlalabilir olmasdr. Varlmn
mmkn olmas ise^ kelmm gereklemesi iin art
deildir. nk teklif, kelm olduuna gre anlayan
kiiden, anlayan kiiye, anlalan konuda sdr olur.
Eer mudtf^ olan kimse, konum kimseden daha

aa seviyede

ise,

buna teklif denilir.

Eer muhatab, konuan kimsenin seviyesinde olursa buna iltimas denilir.


163

Eer muhatab, konuan kimseden daha st


de olursa buna dua
Nisbetler

seviye-

denilir.

deitike bu

deiir. Bu husugelince; onun mstakil ol-

isimler de

sun caiz olmasmm deliline


mas, ya beyaz ve siyahm Iht amya gdtosi gibi vardnmenin mmkn olmaymdandr. Yahut da
kt grmek iindir. Kendiliinden imknsz olmas
btldr. nk siyah ile beyazn birarada olmas
mmkn deiklir. Ancak byle farzedilmesi mm-

kndr.

Muhatabm mezhebine gre

teklif lafzdir.

Bu

tak-

Minin, kotnim olan klesine: "Ayaa kalk!"


demesi imknsz deildir. Ya da bi^ itikad etliimiz
gibi nefisle kaim olan bir ihtiyadr.
htiyacn nefisle kaim olduu glden yana tasavvur edildii g^, cizden yana da tasavvm ^ir.
dirde

Allah (C.C.) maksadlardan mnezzehdir. Ama insana gelince; akll ve mazbut bir insann, g yetirile-

vmym \m eyi teklif etnaesi ^kin saylabilir.


bUand ^oMn galat
hakkmda da irkin grlemez.

bir

kuttiBr

Eer

denilirse ki:

Ancak

ey AVUh (C,C.)

"G yetirMemeyen

bir

eyin

teklifinde fayda yoktur.

Kendisinde fayda olmayan

ey abesdir.

Abes ise Allah (C.C.) hakknda dnlemez,"


Cevaben deriz ki: Bunlar iddiadan ibarettir:
a) Birindsi:

Onda

bir fayda

olmadm kabul et^

meyiz. Belki de onda kullar iin Allah (C.C.)*a


malm olan nice faydalar vardr. Fayda, yalnz gerekeni yapma ve buna karlk sevap almaktan ibaet dedir.
164

kmda ve buna tbi olarak

Belki emrin meydana


teklife

insomsdc^ layda vardr. Nite^m Hz. bra-

him'e olunu kesmesM


kaldrd.

Eb

Cehil'e de

iman

yeceini de haber
dnlemez.

v&cdi,

etnretti.

Daha

mtm bunu

onun iman etmeO'nun verdii haberin tersi


emretti ve

ey abesdir
dernek^ ibio^nin tekrarmdan ba^ bir ey deildir.
nk %to^' l*a ile, faymm lan \m eyin l^^dildiini aklam bulunuyoruz.
Eer baka bir mana kasdediiiyorsa, o mana da
b) kincisi: Kendisinde fayda

olmayan

mehldr.

ncs: Abes, Allah (C.C.) hakknda dnlemez iddiasdr ki, bu iddiaya hile karmtr.
nk ^hnda abes, faydalara konu olan kiiden sdr
olan faydasz fiilI^:tBr.
yle ise, faydalara maruz olmayan bir kimseyi bu
isim ile adlandrmak, hakikatle ilgisi olmayan mecaz
c)

bir ifadedir.

Bu, aalan sallayan rzgr gibidir ki, aalan sallamada rzgr iin bir fayda yoktur.
Yahut yle diyen adamn szne benzer: "Duvar

ve cehil'den hKdir, demektir.


nk "gafil" ismi, ilmi ve cehli kabul eden kknseye,
onlardan hl olduu (soyutland) zaman sylenir.
^^Gfil" isminin, iUm kabul ettityen bir nesneye
sylenmesi, asl olmayan bir meczdu". "Abes" isminin, Allah'n fiillerine tlk edilmesi de byledir.
Meselenin ikinci ksmnda zikredilen Eb Cehil
konuana gelince; AUab (C.C.), Eb Ceh'i iman

gfildirP' Yani, ilim

165

etmekle mkellef kld ve onun iman etmeyeceioi


Peygamberimize haber verdi. Sanki ona,
etme-

mm

yeceue inud etmeini (inahmasm) enetmi

olur-

ResIuUah (S.A.V.) Efendimiz de Eb Cehii'in


iman etmey^ifli bildirdi.
Oysa ki; Eb Cehil, Reslullah (^.A.V.)'i tasdik
etmekle ykml idi. Sanki ona: ^Tasdik etmeyeceini tasdik et!" d^ilmi oldu. Bu ise, mmkn deil/

dir.

Konuyu

biraz aahm;

malmun

(bilinenin)

zdd

Ancak onun imknszl kendi ztmdan


deil, bakasmdan dolaydr. Her kim: ^^mm etmeyen kfirler, iman etmekle emrolunmamlard!"
vki olmaz.

eriata kar gelmi/lur. Yine her kim: "Allah


(C.C.)'m kfir olduklarn bilmesi ile beraber, onderse,

larm iman etmelm l^dOermto beklrairdi!" derse akl inkr etmi oluir.
Her frka, emre boyun eme tasavvur edilmeksizin,
emrin tasavvur edildiim sylemek ^^romladr. maum, g yetirileri bir ey olduunu ve kfirin de iman
etmeye kudreti olduunu sylemek meseleyi halletmez.
Bizim kabul atiimiz esasa gre, fiilden nce
kudret yoctur. Kfirlerin kudreti, ancak kendilerinden
sdr olan kfre yetmitir.
Mutezile'ye gre, kudretin bulunmas imknsz
deildir. Ancak I^det, g yetirilen nesnenin meydana gelmesi iin yeterli olmayp bunun irade gibi ve
baka artlan vardr. artlardan biri de Allah 'm ilminm, cehle (bilgisklit) dnmemesidir.
166

Kudret, kendisi bizzat murd olunmaz. Bilkis

o,

oluunu koiayiatnpak iindir. O halde ilmin,


(^ehatete dnmesine yol aan fiil nasl miyess^
fiilin

olur!

3)

NC MESELE:

mayan

bir

canly

m & sevap

Allah (C.C.)'m, suu

ol-

olduunu ve zeris^nmda dinadgm iddi^ fs4ip)r

incitmeye kadir

ruz.

Mutezile'ye gre byle olmas imknszdr. nk


bu, irkin bir eydir. CMlwn
ve zahmet eken bir pireyi ve taht^urusunu Allah
(C.C.)'n haretmesi (yaratmas) ve ektii eziyete
kark ona sevap vermesinin Vdb (mecbur) olduu

M mvvm ^m^mMm

lzm gelir*
Bazlar da onlarn ruhlarnn tenash denilen reankamasyon (ruh gm) yolu ile baka bedenlere
alaaaldm ve elaikkd aoya karfi:^, tad <byduklan
grne sahip olmulardr. Bu fikirlmn bozukluu

neticesi

aikrdr.
Biz diyoruz ki; su ilemekten uzak olan hayvan,
ocuk ve
ia^bneain g yetilen hk ey olduhis ve mahede ile bilinmektedir.
Har ve sevabn bu durumda Allah (C.C.) zerine
Vcib olduu iddiasna gelince; bu, vacibin manas
bahrine ^^r. Allah (C.C.) hayania ^cibin
imknsz olduu aka belli olmutur. Eer vcibi
drdnc bir mana e aklamaya kalkrlarsa bu, an^
ise

Mi^

lan^yaate n^pa olur.

Eer

byle bir durumun, Allah (C.C.)'n hikmet


sahibi olmas ile elitiini zannederlerse, deriz ki; ayet hikmetten, ynkmda getii gibi ilerin mzamma
167

dw iUm ve onlan tertip ene kudreti kasdediliyorsa,


bmda hikmet sahibi olmakla elien bir husus yoktur.
Eer baka bir husus kasdediliyorsa, bizce bu husus
da zikrettiimiz ikme tbi olmak zorundadr. nk
bundan bakas, manasz bir
ib^ttir.

Mdm

Eer

denilirse ki:

(C.C.)'m zlim

"Byle bir

olmasn

durum

Allah
gerektirir. Oysa, Allah

(C.C.) buyuruym* ki:

"Senin Rabbin, kullara zulmedici deUdir." (27)


Cevaben deriz ki: Gaflet'in duvardan ve abes'in
rzgrdan soyutland gibi zuIm de Allah

uzaklatrlmtr.
Zulm, fiili bakaun mlkne tesadf etmesi
mitokn oim kiiden tos^vvur olunur. Byle im fiil,
Allah (C.C.) hakkmda dnlemez.
Ya da zulm, emir kulu olmas mmkn olan kiiden tasavvur olunur ki. Onun fiili, bakasmn emrine
(C.C.)dan

iBuhalif olur,

Bir insann kendi mlknde tasarruf sahibi olduu


olup her ne yaparsa yapsm zlim olduu dnte-

mez. Anodc ariatn emrme muhalefet ederse bu


n ile zlim olur.
O halde, bakasmm mlknde tasarruf ettii dnlemeyen ve baka$^ enai aitmda ohras tasavvur
^bsamym zit'd^ z^m& soyutland sabittir.

168

DRDRC MESELE:

Allah (C.C.) zerine,


tall^iD^ en uygun olan gzetmek vcib deildir. O
dilediini yapar ve diledii gibi hl^m verir.
Mutezile, bunun aksini savunmaktadr. Onlar, Allah (C.C.) 'm fiilleri zerine yasak koymakta ve kullar
iin en elverili olan gzetmeyi O'nun zerine vcib
4)

klmaktadrlar.

Allah (C.C.) hakknda vcib (mecbur) olmann


imkto^zhp dellet eden delil, yukanda daha nce
btl oluuna dellet
anlatdd
bu

gMpn ^

eder.

Allah (C.C.)'n

fiillerinden bir

rnek zikredelim

ki,

bmda kul iin elverililik yoktur.


ocuk farzedelim:
ocukluunda mslman olarak ld.
Mncisi, blua erdi, mslman oldu ve mslman
Biri,

olarak ld

ncs

de, kfir olarak

blua erdi ye kfir ola-

rak ld.

Mul^e'ye g<^ adalet yle olun


Ergin olarak len kfir ebe^^6iiiilll^*Mltf
Ergin olan mslman cennete girer ve ocuun
derecesinden daha stn bir mertebeye nil olur,
Blu andan nce len sabi (ocuk) ise cennete girer fakat onun derecesi, ergin olan mslmanm
derecesinden daha dk olur.
imdi bu durumda yle bir tablo ortaya kmakta.

dr:

Mslman ocuk
-

der

ki:

Yarabbi! Niin benim mertebemi onun derece-

^nm aa drdn?

169

Allah (C.C.) cevap

verir:

nk o, blu a^a ^-di ve tmm


Sen ise blu andan nce ldn
dan sonra bana itaatin olmamtr.
-

itaat etti.

blu -

ocuk der ki:

Yarabb Bludsm nce benim canm aldgm


iin sana taatta (ibadette) bulunamadm. Beiim
menfaatun, mrme gn katmanda idi. T ki bve onun derecesilua ereyim de tMtta
ni kazanaym. Ebediyete kadar beni bu rtbe
ereften niin mahrum braktn? Oysa ki, beni de
o rtbeye ulatrmaya gcn yeterdi.
Sabiye (ocua) yle cevap v^ilin
-

bdm^m

Bildim

Bana

itaat

sen

ki,

blua

etmeyecek ve

Cennetteki bu

erseydin si olacaktn.

azabma urayacaktn.

dk rtbeyi senin iin, azaba u-

ramaktan d^ Iji ve elverili grdm.


O zaman ergin olan kfir, cehennem ukurundan
yle seslenir:
- Yarabbi! Blua erince benim k& olao^m
de ebilmedin m? ocukken canm al^^
netteki o dk mertebeye koysaydm phesiz benim iin cehennemde ebed kalmaktan daha elverili ve dha iyi olurdu^ lmek benim hakkunda
daha hayrl iken niin beni yaattn?

seslenie verilecek cevap yoktur.


zaman mevcuttur
Malmdur ki, bu ksm insan
ve bu senaryo ile aka belli obnutur ki;^ullar iin
en elverili olan ey, Allah (C.C.) zerine vlcib deil-

Byle

Hr.

5)

bir

BENC

ftfflfSELE:

ddia edijKmz

170

ki,

Allah

(C.C.) kullarn mkellef klar ve onlar da O'na itaat


ederlerse, kendilerine sevap yennek Allah (G-C.) ze-

(mecbur) deildir.
Dilerse sevap verir,
Dilerse azab eder.
Dilerse hemen yok eder ve nuderde dirilo^^
Dilerse btn kfirleri affeder,
Dilerse btn m'minlere azab eder.
Esas^ btn bunlar, ne in^nszdr ve ne de
Ulhiyet stfatlanncten biri ile tezad tekil eder. i^
O, kendi mlknde ve kendi kullar zerinde tasartuf
sahibidir. Sevap ise ayn bir fiildir. Sevabm vcib oltine vcib

'

duu bu Jcelmu^in mmasmdan da anlataamaktadr.

Bu kelimede

gzelliin ye irkinliin de mansus

yoktur.

Eer

sevaptan

baka

bir

mana

kasdediliyorsa onu

da aldatmaya imkn yoktur. Ancdk, ''Onun va'd^tt^


ey olur" sz yalandr denilirse, bu imknszdr. Biz
bu mana ile onun vcib oluuna inamnz, inkr etmesaz.

Eer denilirse
ber

teklifte

ki:

^^vaba g

yetirmekle bera-

bulunmak ve sevab terketmek

irkin-

dir."

Cevaben deriz ki: irkin sz ile onun, mkellef


klann maksadna aykn olduunu kadediyorsanz,
mkellef klc olan Allah (C.C), maksadlardan yce
ve mnezzehdir.

Eer bu
ile mkellef kedisinin maksadma
aykr olduum kadediyorsanz, bu herkese kabul
Fakat mkellefe gre irkin olan nedir? Niin o
yapmaktan kamhr? zellikle gzellik ve ikin-

edilir.
fiili

171

onun hakknda ayn derecededir.


Biz onlarn bozuk itikadlarma imm olsak da, klesine hizmet ettiren bir kiinin zerine sevabn deten
vcib olduu fikrine katlmayz. nk sevap, yaplan
iin bedelidir ki, bu durumda kleliin faydas kalkolur. Klenin vazifesi, ef^disine hizmet etmdc^
tir. Eer bu vazife, bir bedel karlmda olursa ona
hizmet denmez.
lik,

fi

tm^h AUb (Q>.)'m m^^yoin hakkm


demek z^, kuUsuin zerme &etmmfa vtdR) olduunu, bu kre karlk olarak da Allah (C.C.)'n
sevabn vcib olduunu sylemeleridir.
Byle bir ey ind^^zdr. nc kul, zerine deni yapnca ona karlk bir bedel lzm gelmez. Aksi

zerine

halde sevaba

kar

yeni bir

kr ve

yeni bir

kre

kar yeni bir sevqp l^oa gel^J Bu di son^usa doru


srp

gid^ ve yaratc

hakk

ile

ebed olarak

ile

bal

kuldan he^iri dierinin


kalr ki, byle bir ey de

dnlemez.
Bundum ^ha ^tti grten de vardr. yle ki| 1^
kfire ebed olarak azb etmesinin, hatta byk gnah
ileyen ve tevbesiz len her kiiyi de cehennemde
ebed

tutmasnm Allah

(C.C.) zerine vcib

olduunu

sylemilerdir.

Byle bir ey keremi, mrvveti, akl, deti, eriat ve btn ileri bilmemektir.
Biz diyoruz ki; akl ve gelenekler, affetme ve balamann, cezalandrma ve intikamdan daha stn
olduunu gstermektedir. Cemiyet affedeni, intikam
alandan daha ok vmekte ve takdir etmektedir.
ve ^mn ms kWiIene{Ur!
Hl byle iken^

172

kam almaya nasl gzel denitebir!

kiM^ oirm

^}ebiyle zam gree bir kii hakkmda durum byle olunca, ulhiyet ve yceliine
kar kfr ve imanm, tat ve isyanm eit olduu Allah (C.C.) hakkmda nice olmaldr!
Bir uda hk kelime ile meydma gelen isyan kar^
lnda cezalandrma cihetine gitmeyi ve cezann
ebed olmasn nasl gzel bulabiliyor! Gzel bulmada

gidm akl d^q^^ bwk


Sfymm mhmdeil, tin^han^in ^du^irfan mmma M^ta^
Diyoruz

mamen zddua
irkin

bu dncelerin taonun gzel sayma ve

ki, bir tarikat yolcusu,

bir yola girse,

sayma mevzularma daha yakm olduunu gr-

rz.

Insamn, aradan zaman gemi ve aratnp bulmas


gtep; olan bir suu aralnp crl^a dprmas ve
0^tMndrmas ancak iki ynden irkin saylmaz:
a) Cezalandrmada bakalarm caydrma ve gelecee ait fayda gzetme varsa, gelecee ait o faydauin
hs\m u^am^n korkularak cezalanduma plzel say-

hp takdir edilir.

Eer cezalandrmada gelecee

fayda yoksa,
gemi fiili surf ceza olsun diye cezalandnnak kabih
(irkin)dir. nk imnsi ne
vercae, ne de bakasna bir fayda vardr. Ancak suu ileyene bir eziyet
sz konusudur. Ezay ondan defetmek ise basen (gait bir

zeldir.

Cezalandrmada

olsayd ceza gzel olurdu. Halbuki fayda yoktur. Zaman gemi ve faydas
bir fayda

okayan bir ceza, $m derece irkindir.


b)

lei^ if ^^biyk fi^m


173

^b^^

kmp fkelenmi ise, flce^idrye ^kenin^dehlmesi, onu acsn findirir. Su ley^ cni her ne suie

retle olursa

olsun cezalandrlrsa, incinen kimsenin

fkesi zil olur.

Bu yol, ldn ncricsaalm ve fkenm gaUp obuastekil etse bile nisbeten daha makul bir yoldur. Fakat verilen ceza, gelecee ait bir menfaata taalluk etmiyorsa ye incinen kimsenin de yaranna deilm, onu vcib tetodk^ iddnliin en bydr.
Bu sz, cezasz brakmanm en byk irkinlik olduunu sylemekten daha uygundur. Esasen yukarda

na

delil

husudarm hqpsi btldr ve m^csadlann ku^


nntuya dmesi ile meydana gelen vehimlerin gereine tbi olmadr ki, Allah (C.C.) maksadlardan mnez-

zikredilen

zehdir.

6) ALTINCI MESELE: d<a e^ymtz ki, eer


eriat gelmeseydi, Allah (C,C.)' bilmek nimetlerine

kretmek, kullar zerine vib olmazd.


Mteail% \m ^rpta aksini savumas^tadr. Onlaak, tek bana btmu gerektitint^tsdir.
Biz diyoruz ki; akl, aratrmay ve marifete ulamay gerektirir. imdiki halde veya gelecekte fayda
bakmsdm var olmakla yok olmanm aym olduunu

icb

ettirir.

Eer

imdi ve
bu akim hkm

vcib olmakla

fayda
yoktur dersenis^
^^etin hkmdr. nk akl, faydasK olan eyi emr^ez. Faydalardan hl olan bir ey abesdir. Eer bir fayda varsa, bu fayda ya Cenab- Hakk'm kendisine rci olacak, yahut kula rc olacaktr.

Faydann Allah
^

(C.C,)'a rc

174

ileride hibir

olaca (dnecei)

dnlemez. nk yce yaratc, faydalardm mnezzehdir.

ayet kula

rc olursa,

o takdirde fayda ya halde

yahut gelecekte olacaktr. Eer halde olursa, onda bir


1^3^ olmayp srf yorgu^uktur. Gelecee maruf
olursa, bu durumda beklenen ancak sevaptr. Ancak,
yapt iin sevap olup olmadn nereden bilecektir?
Belki de
ey, cezay gerektire bin h^ekettk.
Onun sevap olduuna hlm^m^ j^te^ mmSiik^
Eer denilirse ki: ^^Kendsinin bir Rabbi olduu
aklna gelir da ona krederse, kendisine sevap vereceini ve onu nimetlendi^e^im aksi takdirde

yat

nankrlkte bulunura cezalandrlacan dnr. kre kar ceza vermesinin ciz (muhtemel)

olduu aia hatrna

Akl davasnda vehmolumm SKOnrlardan saknmak, malmdsu bulmak gibidir."


gelmez.

Cevaben deriz ki: Biz akln tabiatmn, vehmedilen veya malm ota radardan saknmay l^vik ettiini inl*^ ^eyfz. #yte bir ^ifc^ *fmb*^^ ^rilmesinde bir mni yoktur. nk tabirler, unun veya bunun tekelinde deildir. Ancak sylenen s^, se-

vap ve a^bm takdkinde fiil cihetini terk cihetine ter^zerinedir.


Bilindii gibi kretmek veya etmemek AUah
(C.C.) hakkmda msvdir. O* iimimden biri gibi deildir. nsan, bir teekkCh*
vg duyunca bundan
holanr ve mutlu olur. Nankrlkten de znt duyar

ve

incinir.

Her

iki

husus da

AUah (CCk) Mkknda eit oldu-

una gre, iki taraftan birini tercih etmek imknszdr.


175

Belki de bunun

zdd

kulun akhna gelir ve

iki cihetten

kr c^salandacam dnn
a) Birincisi, kul

ehvet

ile

donatlm

olarak yara-

tlnutr. Onun kr ile raegul olmas, fikri yormak ve kendisini dnya zevklerinden alkoymaktr.
Belki de istenen ey, kendi nefsinin lezzet ald eylerle megul olmas, Allah (C.C.)'n nimetlerinden
yet^ kadar faydalanmas ve Allah (C.)'a
fayolmayan kttr fle nedni yrmammh^- Bu ihtimal daha kuvvetlidir.

&m

b) ikincisi, kendi nefsini, krallardan birinin ihsan-

na

onun sfatlarm haylarm, yerim, ailesi ile


uykusunu ve gizli btn srlarn aratrmak suretiyle
ona teekkr etmeyi tasarlayan kiiyle mukayese eder.
Byle bir durumda ona denilir ki: ^'Sen byle bir teekkrle boynu vurulmaya mstdudc oldun!
stne vazife olmayan bu gibi fuzli ilerle uramak senin neyine lzm!
Sen kim oluy^'iuu i, kralm su'laruu, iifaann, huylara ve tfavranalara n^n*yorsi?
Sen kendini ilgilendiren eylerle neden uramyorsun?"
Allah (ClC.)' tanmak i^yen kii de sanki O'nun
sfatlann, hikmetini
inceliklerine

fiillerini

vkf olmay

ve

fiillerindeki

srlarn

istemektedir.

Btn bunlan bir m^kam ve mevkj sahibi olanlar


ister. Kul, ba makama mstehak olduunu nereden
bilebilir! Bylece onlarn zannettikleri hususlarn,
ahkanlklardan doma nefislerinde yerleen ve emsaline

zd

olan bir

takm

kuruntulardan

meydana kmtr.
176

iba^ oMufu

atmann anlaslnuu,
akilli gerei olmazsa, bu durum peygambere uymamay gerektirir. nk eer peygamber mucize
getirir de: "Mucizeme bakm, ibaretle dnn!"
d^^ muhats^p diyebiUr ki; aratrma ve dnme
denilirse ki: ^^Vcib

vcib deildir, bunun iin fajr adm bile atmam.


Eer bu vcib ise, bunun ak yolu ile bilinmesi
imknszdr. Alol bunu gerekli klmaz.

erlaita bilinme de imknszdr. eriat ancak


mucizeyi grmekle sabit olur ki, eriatn
sbtundan nce bakmak ve dnmek vcib de-

Bu ise, peygamberliin dc^ul^unun


akla kavumamasma yol aar;**
ildir

asla

Byle bir szn kayna,


vcibin hakikatim bilmemekten ileri gelmektedir.
"Vcb"un mnasm daha nce aklamtk. 6nun

Cevaben deriz

ki:

manas, dnlen yahut malm olan

bir zarar nle-

mek iin fiil tarafnn terk edilme tarafna tercih edil:p^k 'Tcttb"un mw^ bu oLmGS^ ^^mAcib" de
fer^T aim ter. da AHah <C;C *t. Zira o, eer
azab, mucizeye bakmann ve dnmenin terk edilmesine balarsa,

fiili

terkinden stn olur.

Pey^mber (SA.V.)'m

mud^^ bakm?m

ve

dnmenin vcib olduu sznn manas, azbm fiile yahut fiilin terkine balanmasmda Allah (C.C.)'m
olmasdr.
Terkediloi; vcbun kendisi deil, onu

tercih edici

Mhm dhe-

tidir.

Vcibin, vcib oluunun malm olmas art deildir. Ancak


isteyenin bilebilmesi mmkn obnabdr.

mu

177

Peygamber Aleyhisselm der ki: "Kfr^


edkibir i-^
h^OLcdid Inr^adKdtt^J^^
Mesel,

fadr.
Allah

bunlardan

birini saadete eritirici,

edici vasfla klmtr.


dierim ite
j^n^ine Hir ey vcib: klmyorum.
Ben
nk icb, ancak tercihdir ve tercih eden ise Alhh (C.C.)dr. Ben^ncak kfrn bir zehir olduunu haber r&Afmmimm ;ma% haberimin doru ol-

duunu bilme yolum giK^eriyorum.


Bu da mucizeyi grmendir. Eer gsterdiim
ycda girersen, bi^^ ve kurtulursun. ayet terk
helk iriw8"
misali, hastay ziyarete gelen bir doktora
benzer ki, hasta nne konulan iki ila arasmda tered-

Bunun

di etm^Eleckr.
Doktor ona der ki: '*u ibsa kullanma, nk o,
canllar helak eden bir zehirdir. Sen bu szmn
doruluunu syle anlayabilirsin; onu bir kediye

ye^rdiin zaman A^al lr ve szmzn doruluu aa kar.


Fakat

u ilaca gelince; senin ifan o ilatadr.

Bunu da tecbe

ile

renebilirsin.

Onu iersin

ve

iyileirsin.

unu

da belirteyim

senin iyilemende ya da
bir kazancm yoktur. Beni

ki;

helk olmanda benim


yetitiren hocamm da bir kazanc yoktur.

"Bunu yapmam akl ile miYoksa senin sznle midir? Bunu kendi ak-

Eer
dir?

hasta derse ki:

tate Mlmedikal^erbeye girimem."


B%Ie davts^ml^sdMni helke sniklemi
178

olur,

dcdtora

bk zarar gelmez.

te Peygamb^ (S-A^VOl) durumu da bunun giAllah (C.C.) op/haber vermitir ki; tatta ifa
vardr, isyaada ise dert;^ardr.4nanda muttuluk v^du* kM& ise helk yfkrdbr.
Yine haber veritir ki; O, lemlerden mstanidir. Onlar ister mutlu olsunlar^ster.be^dbs^Hilunlar^
bidir.

kendisini hi rgialamaz.

Peygantberin vazife^, mmMet yolunu


tebliden ibarettir. Kim iman ederse kendi nefsi iin
sevap kazanm olur. Kim de kusur ve kabahat ilerse
kenc aleyhine oj^. Bu gayet aikrdr.
E(^ deniUr$e M: ^Bu i, akim nmdh (tercih edi-

olduuna dnd. nk peygamberin szn

ci)

iitmekle ve onun iddialarju dinlemekle nefsinde


azaba dme ihtimali ^ap^ok ve akd raa muhtemel azbdan kammay^sevk edecektir. Bu da ancak dnce ile meydaa ge^r ki, dnmek onun

vdb olur."
Ce^toh tfea^ M Mn jtsemTmdm kapall giderecek olan hakikat udur ki; vcb daha nce aklandzerine

zere

fiilde bir

eit tercihten

ibarettir.

Tercih eden

AUah t&C.)d]r.

ise

Peygamber ise o tercih edicinin habercisidir.


Mucize, habercinin doruluuna dellet eden delildir.

Dnce, doruluu bibnenin

Akl

nn

ise,

aletidir.

sebebidir.

dncenin ve haberin manasn! anlamanan tabiat bir eyin mahzurlu olduunu

mldktan ^oamak yolu ile mim sakmnay t^ik


eder. Ancak va'dedilen azab aleyhinde ve va'dedilen
179

lehinde olmaldr.

mi^.
cihi

Onu zan veya

ilim olarak takdir et-

Bu da ancak akl ile anlalr. Akl tek bana ter-

anlayamaz. Ancak peygamberden dinlemek sure-

tiyle anlar.

Peygamber

(S,A.V.) de kendisi JSi, terk zerine


terca edici deildir. Tercih edici olan ancak Allah
(C.C.)dr. Peygamber (S.A.V.) sadece habercidir.

Peygamber doruluu
Mtt^ese ise ancak kendisine

mucizelerle

aa

kar,

baklp dnld

va-

kit delil olur.

Dnce

de akl iledir.
manalar bylece aklanm oldu.
lim Mzi^da ch^u olan deyilerr^

te

"Vcb" manas

imdi

gele-

stnlktr.

"Mucb", Allah (C.C)dr.


^^Muhbir'V haberci ve mahzuru reten peygam-^
b^(S.A.V.)dir.

Peygamberin doruluunu

idrak eden akldr.

Kurtulu yoluna girmeyi tevik eden yarath ftmtdr.


Bu meselede gerekleri bu ekilde anlamak gerekir.

YEDNC MESELE:

Peygamber gi^deribnesinin eiz olduunu iddia ediyoruz. Bu, imknsz de7)

ildir. Vcib de deildir.

Mutezile bunun Vcib olduunu sylemitir. Oxh


lara cevap olarak grmz daha nce yukanda

aklamtk.
Berhine

ise,

buun imknsz olduunu savun-

mulardu".

Ciz olduuna dair

delile

180

gelince;

Allah

(C.C.)

mtekellim (konuan)

olduu ve

kadir

yetken) olduu delilleri ile sabit olmutur. D^runt


byle olunca, lafz veya ses, yahut iaret ya da herhangi bir delleti yaratarak onu nefis kelmna (gnl sesine) dellet ettirmktea ciz

mtr. Bu
olduunu

olmad anlal-:

durum, peyganber gndermesinin de ciz

gsterir.

Bize gre, peygamber gnderilmesinden maksad,


ahirce faydal ve zararl olan eytei
^mmeMr.
Byle bir haber, Cenab- Hakk'n zt ile kaim olup
Peygamber, bu haberin teblii ile memurdur.
Peygamberlik davasna makrn (yakm) olaj^ p@yolaanst bir fiil (mucize) sdr eder. Bu

^hm

gmb^d^

aslnda imknsz deildir. nk bu husus, nefis


kelmna ve peygamberi dorulayan nesneyi yaratmayarcidir.

stikbah (irkin sayma) ve stihsan (gzel sayma)


ynnden bunun imknsz oluuna hkmedilirse Allah (C.C.) hakknda bu asl kkadm J^^opaicdp^
Peygamber g^[Ambn^lnte l^bO (irkin) ddtt*
unu iddia etmek mmkn deildir. Nitekim Mutezile bile dt duruma ramen bunu irkin grmemilerdir.

Bunun

irkinliini ve ztnda

muhl (imknsz) olduunu anlamak zarur deildir. Ancak onlarn phelerinin sebeplerini aklamak gerekir.
Bu meyanda phe v&^dtr.
a) Birincisi: ayet peygamber (S.A.V.) akllarn
gerektirdii eyle gnderilmi olursa, akllar mstani
olur "m peygBm\m gaderihnesi de abes olur. Bu ise
Allah (C.C.) hakkmda muhaldir (imknszdr.)
181

eyle gnderilmi olurbu ^b^unida onu tasdik ve kabul etmek imknsz

Eer s^kiora mhalif olan


sa,

olur.

Peygamber gnderilmesi imknszdr.


d(^tiiiaw tarif etmek mmkn deil-^
nkl
dir. nk Allah (CiC) halka adcca szle hitap edip
tasdikim istese o vakit peygamberin kaadisine ihtiya
ohnazd.
Ei^ i^te bit^ etimse, o takdirde pepgn^^l
doruluuna dellet eden yegane delil, olaanst Ut
fiil (mucize) olur. Bu ise, sihir, tlsm ve olaanst
^^eUd^dm farkszdr. Bunlar da, onu tanmayanlara
ild tsM, yani bu gibi halter
gthe harika eylerdir:
ve mucize, olaanst olma durumlar ile eit olunca
bu ekilde ona itknad olunmaz ve onu tasdik edecek
-t
bilgi hsl ^9iz.
hayd gic) ncs: Mucizelerin sihir, tdsiih
bi eylerden fakh olduu bilinse bile, doruluk deremmkn bindnlir? Belki Allah (C.C.) onu tasdik
etmeMe k^ saptn^d^ ve sM^^E^k.
Yine belki de peygamber (S.A.V.)'in mesud edici
olarak anlatt ey, asimda bedbahd edicidir! Ve belki de be(U>aht edici olarak anlatt ^y de asnda meb) kincisi:

'

ci

^m^^l

sud edicidir!
Belki de Allah (C.C). peygamberin sz ile bizi
tuzaa drmek ve helke srklemek istemitir!
nk saptirma size gre imknsz d^Udir. nk
aM gzel saymaz ve irkin saymaz. Akln irkin sa-

ylmas

pirak Mutesfle

ile

gerekli (dan

yorlar ki;

ile

mcadele etmede

m kl^vetli pi^ budur. iuk onlar

eer

aldatma kt bir
182

ey

di-

(drtsayd pey-

doruluu

gamberin

asla

anlalmazd^ve^onun sa^T?

ma olmad bilinemezdi. eevabuME^Sudur:


Mvimrs^^
Birinci phe ok zayftr. nk Peygamber
(S.A.V.) akim mstakil olarak bilemeyecei fakat ta-

edU^ maaa CdL^ana anlayabileeei hususlan

rif

faal^ v^radclteae^bnitir. okft JoL ^ra^^da,


szlerden, ahlk ve inanlardan hangisinin fayda ve
zarara yol gsterdiini bilemez. B^baht edici ile

Nitekim ilalarn

maz ama

zelliklerini tdn

bama

anlaya-

tarif edilirse anlar, tasdik eder,

sz dinler,

helkten kaar ve saadete yndir;'^Yine o,

hastal ve

tedavi]

lamma^

doktorun^'Sdi^iden yararlanr.
sylediini de hal ve hareketlerinden

Doktorun doru
anlar.

kind ^pheye gdincemuciz^ surd^ v bSLyal

gcnden ayrd edilemedii iUn sttlyor d, bu

doru

deildir.

nk akl ahiplemden

hibiri, sih-

rin lleri diriltmeye,

As'y

y^ e^rtt^^,

Ay* ikiye blmeye.

"

Denizi yamiaya,

Alaca hastalma yakalananlan ve anadan

doma

k^ edan kimseyi iyiletinneye kiadir ol^ma k^U olmamlardr.


Ksaca unu

mucize arasnda
Allah iin olam

belirtelim.ki, sihirle

oinmdm

syleyen kitnse,
olan ve g yetirilen her fiilin sihir yolu ile tahsil edilmesinin mmkn olduunu iddia ediyorsa, bu iddiaKtk

mn ge^klemesinin imknsz olduu kesinlikle bel183

Ya da

olmad

iki fiil

arasnda bk

sytm y^ifmm,

sihir

bilinen bir hadse ile peygamberin tasdikini

dnmektedir. Bu durumda her peygamberi ve her


mucizeyi ayn ayx mzakere etmek ve gsterdikleri
mucizelerin sihir yolu ile iahsi mmkn olup olma-

dn aratrmak
Hea:

gerekiyor.

surette olursa olsun

mucizede bir phe


en byk sihirbazlara

peygamber o mucize ile


aka meydan okumadka, onlara
vermedike ve onlarm cizlii sabit olmadka

olursa,

tasdik

hsl olmz.

tt^ pheye geUm%;


bilecei ve bu yzden

Allah (C.C)'a

pheye dld

mptm"

ifade edili-

yor.

Buna

kar

deriz ki: Mucis^ndn,

Pey^pber

doruluuna dellet yn bilinirse, tebliyana gvenilir olduu da bilinir. Bu ise, peygam-

(S.A.V.)'in

den

teJi

p^yfunberliin

manasm

ve dellet ynn

yle ki; bir kimse kraln huzumnda, kraln vdli


olduunu sylese ve erzak datm ile toprak dat-

m hosusknnda kendisme
rettiini sylese,

edilmesini krahn emdoruluuna dair ondan

itaat

iddiasnn

O kimse dese ki: "Ey Kral! Eer ben idlUmda doru isem, adetin hilfna olarak tahtnm
Mnde pepee defa ayaa kalkp tekrar oturdelil istenir.

mak

suretiyle beni tasdik et."

Kral da aynen o ekilde defa kalkp oturursa, ya


da: "Dofru syli^wBKt, sek benim vekilimsin" dese,

orada bulunanlarda

ke$ftEi

184

Mr taMt hsl

olur.

Kraln, onlar artmak isteyip istemedii kimsenin


aklndan gemez.
VddUet vetrae iinde yalan tasavvur edUanese. Ancak teblide tasavvur edilebilir! Bu itibarla peygamberlerin eli olma ynnden doruluunu inkr eden
yoktr. Au:ak mann gsterdikleri mucizelerin olanst olduunu inkr edenler ve bunlan sihir ve
hokkabazla hamledenler vardr. Yahut da konuan,
emreden, yasaklayan gnderen ve tasdik eden bir

Utm varlm in)^ ecM^ ^^dr.


Ancak btn bunlan ve mucizenin, Allah (C.C,)'m
fli olduunu kabul eden kimse iin tasdikten yana
zarur bir ilim

Eer

hsl olur.

denilirse ki: **Parzet, onlar Allah (C.C.)'l

grseler ve O'nun:

Bu benim Peygamberimdir.

Si-

ze saadet yollarn ve bedbahtlk yollarn haber


vermek iin gnderilmitir dediini kulaklar ile
duysalar bile, peygamberi ve halk

artmadna,

mutluluu bedbahtlk ve bedbahtl mutluluk olarak bildirmediine dair ^ze kim gvm va'ebilir?
Akln takbihini (irkin saymasm) kabd etmedfte
bu imknsz deildir. Hatta Allah, peygamber gndermese ve bizzat kendisi aka: Sizin kurtuluunuz oruta, namazda ve zekttadr. Helkiniz de
onlar terk etmededir, dese biz onun doru sylediini ne ile biUriz? Belki de bizi ayartmak ve helk
etmek istemektedir! nk sizin grnze greyalann bizzat kendisi kabih (irkin) deildir. irkin olsa bile irkin ve zulm olann Allah (C.C.)
hakknda imknsz olmad grndesiniz. Hatta
onda bt mahlkatm hel^ olsa bile."
185

Cevaben dem kU Halk, yalandan yana emniyettedir. nk yalan, sucak sz si^temekle olur. Alld
(C,C.)'h kelm ise, ses ve harf deildir k, ona
sahtekrlk ve hile buluabilsin. O ancak Allah
z ile kaim olan bir maaa^.
(G.C.)'m
fesahm da bildii bir eye 4ak nu^ittl^ ken<tt^i{^
gisine uygun olarak zt ile kaim olur. Bunda yalan
dfimlemez. Allah (C.C.) hakkmda da durum byledir ve nefis kdUbBi (gtiU sesi) hakkmda y^an

km

imknszdr.
Bylece

aniakntr ki, mucizenin Allah (C.C.)'m

insan gcnn stnde ve peygamberlik


daimil ile i^c olduu biUiinee, dorulua dur kesin kanaat hsl olur. phe ise, insan gcnn bu fiili
yOU

olduu

meydana getirmeye yetip yetmeyecei cihetiyledir.


Fakat bunm Allah (CC.)^aa iU oldu^ biklikten
~
sonra artk asla pheye mahal lalmaz,
Eer denilirse ki: "Kerameerin cdabSecept de
ciz gryor musunuz?"
Cevabm barbE ki: tn^ly? im midede iMltf
milerdir. Gerek olan u ki, kerimi^ cizdir. nk
o da Allah (C.C.)'n.hrikulde fiillerine rcidir. Bir
is^mu dua^ ile yahut ihtiya amnda Allah (C.C.)'n

olaanst

Mr

fiil

yaratma

ile olur.

Bu da

haddizatnda imknsz olan eylerden deildir, olmas


mmkndr. Baka bir imknsza iletici ve mucizenin

oluunu gerektirici deildir. Kermet, meyikn


okuma olmakszn zuhur eden bir fiildir..
Eer meydan okuma ile olursa, onun adna biz mudze doiz d, Haydan okuyanm donluuna zorunlu
bt

olarak dellet ed^.


186

Kendisinde meydan (^uma davas yoksa, olaa.flst olan byle bir fiilin, bir fskm elinden z^hur etmesi de cizdir (mmkndr,) nk aslnda o, g
yetirilendir.

Eer denilirse ki: ^Talancnn elinden de mucizefflin gsterilmesi mmkn mdr?''


davasna bitiik olduu iin Allah (C.C.)'n: "Dorusun, sen peygambersn'' sz mesabesihdedir. Ya^
lUoK^p ^^ftdttL dte&k ise, zSiiM^m^teimlsSBsmisr.
Her kim: "Sen Peygamberimsin" dese, o, peygamber olur ve yalanc olmaktan kar. Hem peygamber, hem de yalsmc olmas mubildir (imknszdr.)
M^bdzrain, ydancy dorulanu^^MtmUUl deildir.
nk mucize, zmnen: "Sen Peygamberimin" ma-

nasna gelir ki, onu dorular m^yette vuku bulmasna knknyol^.


Bylece bu blm tamamlam; bulunuyoruz.
Bundan sonra artk Peygamberimiz He. Muhammed
(S.A.V.) Efendimiz*in peygamberliini ve kyametin
hallerine dair haber var<U^ hususim isbta ^ytet
edelim.

En dorusunu Allah

(C.C.)

'1

187

bilir.

DRDNC TEMEL ESAS


Kitabmzm bu

ksm drt blme ayrlmakta-

dr:
Birinci blm. Peygamberimiz Hz.

Muhammed

(S..V.) Efendimiz'in peygamberliinin isbt hak-

kndadr.
kinci blm, Peygamber (S.A.V.)'in bildirdii
Hair, Neir, Srat, Mizan ve Kabir azabnn hak olduhakkmdadu:. Bu blmde bir mukaddime ve iki fa

sd vardr.

nc blm, imamet (Devlet Bakanl) hakkmdadu:. Bu blmde bir gr ve ynden mzak^vanfar.

Drdnc blm, tekfiri vcib olan ve olmayan


frkalarm beyam hakkndadr. Bu blmde tekfir hususunda gz nnde tutulmas gereken kanunlann iza-

h vardu*.
imdi bu blmlerin izahna geelim:

BRNC BLM
Bu blm Hz. Muhammed
beri^ ludundadr,
ni

(S.A.VO'in Peygam-

R^sluUah (S..V.) Efendimfz'M Peygamberliizellikle frkaya kar isbt etme durumundayz:


FIRKA: sevlerdir. nk onlar,
1)

BRNC

peygamberimizin sa<kce Araplara gnderildiini, bakalarna gnderilmediini savunurlar.


Bu grn btl oluu aikrdr. yle ki; onlar.

Hz. Muhammedi (S.A.V.)'in hakpeygwber oidw^nu itiraf ettiler.


Bilindii gibi peygamber asla yalan sylemez. O,
bizzat kendisi yalnz Araplara deil, btn insanlara
ve cinlere peygamber olarak ^aderildi^i sylemitir.

Iran hkmdarma,
Bizans kralna,
kxalma ve daha to^dr tnM^M krallanfta
eliler gndererek onlan islma davet etmitir. Bu hu-

Msr

tevtr yolu
gurubun iddias
sus,

ile

bilinen bir gerektir.

O halde bu

bo ve elikilerle doludur.

2)

KNC FIRKA: Yahuderdr. Bu

Musa Aleyhisselm'dan

baka

gurup, Hz.

peygamber
gelmeyecei grne saplandlar ve Hz. Muhamm0d ~(SA.V.)'iii^ahsm, doruluum ve muciplerine bakmakszm onun peygamberlik davasm reddettisonra

bir

ler.

Yine ayn gereke

ile

Hz. sa'mn p^fambca-l^pni

de inkr etttl^.
Bunlara kar nce Hz. sa Aleyhisselm'm peygamberliini isbt etmek gerekir. nk belki de onlann ad^kaKur'a mudzedni anJayabitecek kapasitede deild-!

dan

doma

Ama

onlar lleri diriltme, ana-

kr ve alacaly iyiletirme mucizesini

anlamakta glk ekmezler,


Onlara denilu- ki: "llerf diilfmek sureti

le

doruluunu sbt eden kii ile, As^y ylana evirerek doruluunu isbt edeu kii arasnda ayrm
yapmaya^ sevk ed^ seb^ mdir?"
Bu mm karsmda asla bir k yolu bulamazlar.
189

dcti e^^r M
^.
.it-:'

^pheden dolay dellete dmler-{,',-

Neshm (hkmsz brakmann) haddi


ztmda imknsz olduunu sylemeleridir. Onlara gre Nesih (hkmsz fauakma) yeniden balamaj^ ve
a) Birincisi,

deitirmeye dellet eder ki, bu da Allah (C.C.) hakknda imknszdr.

baz dinsizlerin anlayma gre, gya Hz Musa Aleyhindim yle denitir: "Gld^
b) kincisi de,

smsk

sanln."
ve yer durduka benim dinime
Ve yine yle demitir: ^^Ben peygamberlerin so-

nanemyam."
imdi bu pheler ttz^inde bintz dmalmt:
phenin btl oluu. Neshin (hkmsz
brakoanm) anlalmas ile salanacaktr. Nesih, deBirinci

vam

arta balanan eski bir hScms, sonnubn gelen


yeni bir hkmle kalkmasna dellet eden bir hitaptr.
Nitekim bir efendinin, zaman kaydmdan uzak olarak
klesine;
katt" demesi imk&sz d^iklir. Ne
kadsr sy^tSL ctaroKis gerektiini aklamaz.
Ancak bu duruun maslahat iin bir sre gerekli oldu-

mmmm

unu bilir.

dm^a

ranolunduunu ve efenKle ise, aydlOa


disinin: "otur" emrini alncaya kadar ayakta kalmas
gerektiini anlar. Sonra efendisi ona emredince otunu:. Bu demek deildir ki, ^eudiye nce bilmedii ve

imdi

lataya

kan

slahat vardr! Admda


duraca mddeti nceden

yeni bir

efendi, klesinin ayakta

bilmi f^t bu sreyi klesine bildirmemekte fayda


zere kalkmasm
mlahaza etM^ gerelim
emretmi ve maslahat deiince de oturmasm emret-

^pmk

190

vinmcizdir.^v

eriatlar ffasiBda hiadm


ekilde anlamak gerekir.
phesiz ki, bir peygamberin gnderilmesi, kendihkmsz brakmaz. Geri eski
sinden nceki
hkmlerin ou ikrar edilir! (geerli kabul ed) ancak baz hkmler deiebilir. Mesel kblenin deimesi, bir haramn hell obnas ve benzeri gibi hkmler deiii^Iir bu^ zamanm ve durumun de^na^i
ile deien masMtiiafdr.

^U

Bunda deiiklie uramaya,


Bilmedii bir eyi som*adaa bilmeye ve elikiye

ed^ bir mana yokn^.


Eer Yahudiler, Hz. Adem'den

dellet
:

Hz.

nna kadar hibir eriat gelmediine

1^ etmeleri mfl^n

dialarmda
Oysa, Hz.

Musa zama-

inansalard bu id-

olallir<til

Nuh'un ve Hz. brahim'in varigmt ve


onlarn eriatlarn inkr etmiyorlar. Bu durumda onlar, Hz. Musa Aleyhisselan' ve onun eriaUm inkr
^sd^d^d^ fmid ohnu^mlar.
Btn bunlar, kesin olarak azdan agza dolaan
.

gerekleri inkrdr.

^ind iqheye gelinee;


manasz olduu

bunun

iki

ynden

bo

ve

grii)bhekiedir.

Bir ynden, Hz.

Musa Aleyhisselm'dan rivayet

Isa
husus doru olsayd, Hz.
leyhisselm'm elinden mucize kmazd. nk
mucize, zorunlu olarak tasdiktir. Allah (C.C.): "Ben
peygamberlerin sonuncusuyum" diyen Hz. Mu^'y tasdik etrigi halde nasl olur da Musa.
ettikleri

Aleyhisseln^il^^b edeni
191

d^^M

Hz

sa

Aleyhisselm'n mucizesinin varluu


iakr ediyorlar? Yoksa lleri diriltme fiilinin nu^i^e olabile-.
ceini mi inkr ediyorlar?
Eer ondan birey inkr ederlerse Hz. Musa'mn eriatnda lsam gelen ey olacaktr.
Eer kabul ederlerse o vakit Hz.
lerine nakledilen:

MusaMan ke^^

"Ben Peygamberlerin sonuncusu-

yum" szn tekzib etmeleri gerekecektir.


Dier ynden, bu phe Peygamb^-r^ gnderilmesinden ve onun vefatndan sonra Yahudilere telkin edilmitir. Eer bu phe doru olsayd, onun za-

manmda Innu dillerine dolarlar ve klarm ekerek


klnm ^^m^ saldmrlard.
Reslullah (S.A.V.) Efendimiz Hz. Musa'y tasdik etmidir. Recm (talama) ve benzeri davalarda
Yahudiler stne Tevratn hkmn uyguluyordu.
Eer TevrattaHz. Musa'nn son Peygamber olduuna dair bir iaret olsayd bunu Peygamberimize
sylerlerdi.

Oysa, islm

eriatn

yaralsunak iin, onlafin

mmkn

olan her vesileye bavurduklar malmdur.


Hz. Musa'dan rivayet edilen o sz kesin ve mtevtir
mja en snndc iin asla tereddiU etm^derdi
Hz. tsa Aleyhisselm'm peygamllerlii Yahudile-

o^yd

kar

bizim peygamberimizin peygamberliini de Hristiyanlara kar isbt ettiimiz ekilde


re

sabit olunca

isbt ederiz.

NC FIRKA:

Neshi iz gren fakat


Kur'an mucizesini tanmadklar iin Reslullah
(S.A.V.) Efradimizin Peypmberliim inkar edenler3)

dir.

192

Hz.
mucize

Muhatmed

(SA.VO'in feygiroterliinin

yol var^r
a) Birinci yol, Kur^at mucizesini he srmdctir.
yle ki; mucize, peygamberin doruluunun almeti
olarak meydan okuma eklinde olan ve halkm kar
ite

isbtmda

*
gelmekte &:k ldvsdukkr bir fiildir;
Kur'an'n, gzel sz sylemeye dkn olan ve
przsz sylemenin zirvesine trmanan Araplara
meydan okuduu mteva^ Ur M^r;

Eer olsayd muhakkak o da bilinirdi.


airlerin en deersizi bile iirleriyle

meydan oku-

duu zanun mlmkkak karL gfrd.

airler

sra-

smda zdlmalar devam edip gitmekteydi.


ResluUah (S.A.V.)'in Kur'an ile meydan okuduinkn mmkn olmayan bir geretir. Gzel konuma sananda da Arabm kudret sahibi olduu

inkr kabul olmayan bir gerektir.

Putper^t Araplarm

dinlerini,

mallann, canlarm

koran^ ve ap^^mJmin ezici kabmdan kx^^d^


iin mmkn olan her areye bavurarak Hz. Mu*
hammed (S.A.V.)'in Peygamberliini nlemeye hrsl olduklar da inl^ kabil olmayan bir gerektir.

Kar gelmeye glerinin yetmedii de bir gereknk bely bandan savmaya gc yeten bir
kimsenin, onu defetmeye almas, alkanlm geretir.

idir.

B^t Kur'an'a kar koyabilselerdi mutlaka bi-

ve bize kadar nakil ulard.


Hz. sa'nn Peygamberlii de buna benzer yoldan
sbit olmutur. Bir Hristiyan, bunlardan hibirini
inkr etemez.
linir

193

O'nun Peygamberlik meydan okumas,


Yahut lien diriltilme ahit getsa^
Yahut llai diriltme fiilinin vukubuldugu,
Yahut da ona kar bir muaraza olmad inkr edilebilir. Peygamberliin aslm kabul edei bir kii, bu
gibi inkrlara tevessl etmez.

Eer denilirse ki:

'^Kur'ann mucizeii ne vehi-

ledir?"

Gev^len deriz ki: Kur'anm nuidz^Ui, laSm ve


mana dzgnl ynndarKHr. yle ki; Kur*sffim
fesahati, kendine has ayn bir usule ve ayn bir nazma
dayamyor. Arabm gerek hitabet, gerek iir ve gerekse
tel&nna dair takip ettikleri usule pek bet^B^ycv
Kurbandaki bu tertibi, lafz ve mana dzgnln
bir araya getirmek beer kudretinin zerindedir.
Bz Arp taklitc^inin, bu nam 5eadik|en
smrn Km'm nazire (benzer) yapmak istedikleri nakledilir. Mesel, yalanc Mseyeme'den nakledilen
sama sapan $zk^ bu

kabildendir.

Mil^yl^e diyor ki:


"Fil, bilir inisin nedir fil?

Onun sicim gibi


Bir kuyruu vardr

>

Hem de uzun hortumu ^r*"


Kur'ann nazmn taklit yolu ile
sama

sylenen bu gibi

szlerle gerek edipler ancak alay ederler.

Kur'an'n fesahatna btn Araplar

ap kalm-

kimseden Kur'ann fesahatna dil uzatmaya


teebbs ettii nakledilmemitir. O halde Kur*an
mu 'izdir (ciz brakandu:) ve bu ypndm, yani tertibi vefssliat ynnden b^n gcnik k^MteA.
lardr. Hi

194

Eer

"Araplar srekli sava ve dyap$ ile uratUan iin Kur'an'a kar Mr


ma frsiftt bulamamlardr. steselerdi buna
gleri yeterdi! Yahut da belki onlar, bu ile m<esgul olmaktan baka bir ey engelledi!"
Cevaben deriz ki: Bu szl^ bo laflrcbr. Meydan;
denilirse ki:

okuyann meydan okumasn

sz dizisi

ile

nlemek,

nlemekten daha kolaydr. Oysa onlar,


mslmanlann esae^
srgn ve akmlarma hedef
obnularAf. Bunumla beraber odann Kitt^an'k kar
gelmekten ekinmeleri, srf mslmanlarm onlar zerine galip gelmelerinden deil, bilkis
Allah
(CO'm geri dndrmesi ve sakmdmnas iledir.
ve olaan olan bir eyi yaptrmamak, mucizelerin en bydr. Mesel, bir peygamber: "Besilah

gc

ile

Ahlm

nim doruluumun

alameti, bugn ben.parmam


ve insanlardan hibiri benim
yapamaz" dese ve o gn hikimse parman oynata-

^anm

yaptmu

masa, peygamberlik davasmda

doru olduu

sabit

olur.

Azalan salam olduu halde parmaklanm oynatmaya g yetirememeleri en byk mucizedir.


Eer g yetirebildikM farzedilirse, oynatma ge-^
reini yithmeleri ve peygambere kar gelmekten alkonulmalan yine en byk mucizelerden saylr. nk peygamberin otoritesini nlemek iin onunla moulekye iddetle muhta olduklan halde yapamam^
lardr.

Bunlar zorunlu olarak bilinen hususlardr. Hristiyanlar bu apak meselelerden birini inkr etseler, ayey Hzv Isa Aleyhis^lm'm mucizeleri hsdahda

195

d vrid
b)

olur.

Ubc yolrE^Kime z^ur ed^ ola^s^

lerden bir

ksmi ile peygamberliinin sbit olmasdr.

Ay'n ikiye blnmesi,

Dilsizin dileghnesi,

Parmaklahm arasndan su f^mtm,


Avcundaki akl talarmn Allah (C.C.)* tebih. etmesi,

b^

Az jpein ok kiileri doyunu^ ye


olaanst fiillerin fabiri, onun doruluunun bber
delilidir.

E^ d^lise

olaylarm herbiri tek tek


tvMn?^ctor^rie varnmmstr.^'
ki: '^Bu

Celben deriz ki: Bu kabul


bariyle tevtr derecesine

edilse bile, btn

iti-

varm olduu iin iddi^a-

mmn

tbtmez. Hz. Ali (R.A.)'uQ yiitlii ve


Htem-i Tt'nin cmertlii kesin ve mttl^^^ir olarak
bilinmektedir. O olaylann herbiri de tevtr yolu ile
sbit olmamtr. Fakat tek tek rivayetlerin bir araya
gehn^in^ffl yiitlik ve edmertiUk sfallarui sbit
oluu kesin olarak biliniyor. Mslman bir kimse, bu
hususlar zerinde asla

pheye dmez.

^er Hristiy anlardan biri, bu durumlarm ne tek tek


ve ne de tofpln rivayetimle kendisi yanmda mtevtir olmadm ileri srerse, ona denilir ki:
Bir Yahudi, insanlardan uzak bir blgeye ekilse,
Hristiyanlarin masna kanmasa ve Hz. sa

rivayetlerle,

Aleyhisselm'm mucizelerinin kendisi yannda

olmadm,

ancak onunla ilgilenen Hristiyanlanmn <linde mtevtir olduum ^ylese, oiu


susturmak iin yle ee^V^lk: ^^Mn 4^ 0 eetta^
mtevtir

196

ata karman gerekir ki, senin yamada da


mtevtir olsun/' nk eer kii sar olur^ CHiUi

yannda

haberler tevtr etmez.

'

Mucizelerden yana kulakiarm tkayan kimse de


byledik.

En doruyu iUlal (C.C.) bilir.


*

KNC BLM

'

Bu blm, eriatn

una

getirdii ve aklen ciz olduhkmedilen meseleleri tasdik etmenin gerei

hakkmdadr.
blm, bir mufeadinie ve iM tasudloft s^tl^
tir. imdi bunlarn izahna geelim:
Zorunlu olarak bilinmeyen meseleler ya szfaki deliU ik, ya srf ^at deUli ile yahut
da hem akl ve hem de eriat delili ile bilinirler.
a) Srf akl delili ile bilinenler; lemin sonradan

MUKADDME:

meydana gelii.
Kudreti,
ilmi,

rade &S mm^imdm^ Bunlar yalnz akl

delili ile

eriatm sbit olmas, nce


olmalarna baldr. nk eriat,

bilinen meselelerdir ki,

bunlarn sabit
kelm (sz) zerine kurulmutur. Nefis kelm (gniU
sz) m\nt olmaynca erkt sabit olMz. Rvht ve
derecede nefis kelmna tekaddm eden varln da

imkni^r.
Bizce kelnun kemiisM |er^ ile isbt etmek
mmkn deildir. Fakat baz aratrmaclar bunu
nefis

kelm

ile

isbt

197

mmkn olduunu

iddia ederek isbt etmeyip

klk-

mla^ Dda nce geen bahislerde bu hususa iaret edilmitir.

Srf eriat delili ile bilinenlere gelince; bunlar,


cdn^z muhtemel olan iki cizden birini tahsis etmekb)

akla uygun gelen msdckar ^cak


lah (C.C.)dan gelen vahiy ve ilham yolu ile bilinir.
Biz bu meseleleri, kendisine vahiy indirilen pey-

le olur.

nk

-g^ab^den ^i^^ i^lmim,

I^^^sel hair,

neir,

vap, azap ve benzeri gibi eyler.


c)

Hem akl ve hem de eriat delili ile bilinenlere

bmar akim kudreti dahiline giren ve Allah


(C.C.)*in kelmUL isbtun sc^m gelen btn meselelerdir. Mesel, Allah (C.C.)' grme konusu, btn

gelince;

hareketleri ve sknlar yaratmada


bir tek

Cenab- Hakk'm

oln^ pbi konular tekabildendir.

eriat yolu ile bilinen her meseleye bdclhr, eer


akhn caiz grd bir mesele ise ve er' deliller, ihtitnale fac&st bu'akmayacak derecede kesinlik ifade edita^liki vaciptir.
yorsa, 0

m^lam kmm e^m^

Eer

etmeyip zann olursa,


tasdik de zann olarak vcib olur. Nitekim tasdikin
hem kalp ve hem de ]km ile phnasmm vcib oluu,
delillere, dayanan bb: ameldir.
dier ameller gM
deliller kesinlik ifade

Biz kesin olaral/blyoruz ki; kulun, fiillerden bir


fiilin veya a'rzl^dan bir a*rzm yaratcs olduu iddiasn aUbe-i kiram Hazretleri reddetmilechr.
iddiaya dayanarak bu iddiay reddetmiOnlar

lerdi:

198

"Allah her eyin yaratcsdr."

Malmdur ki,

ayet

umumiyet

(28)

ifade etmektedir.

An-

cak tahsise kabil plan^bk genellik olduu iin cmuri


umum oluu zanndir. Fakat zikrettiimiz akl delil-

aratrma suretiyle kesinlik kazanmtr.


Yim biz biliyo3w ab^be-i Kiram, akil
leit aratnImMiifte %tm bu i^p. teddetmilerlerle

M-

Onlar zann delilleri yalnz fkh meselelerinde


deil, aym zamanda itikad ve szl tasdiklerde de
muteber saymlafdr. Eer akl, eriat yolu ile bilimn
bir meselenin imkn dillinde olduu hkmne varrsa, o meselenin te'vili vcib olur, yorumlanmas geredir.

kir.

Esa^ matm,

kesin olsu-ak akla aykm


bir
hkme mil olmas tasavvur edilemez. ayet akl, bir
mesele zerinde durur da, imknsz oluu ve veya
ciz (ol^iiUr) olufu

bu durumda

h^$^da

bir

hkm vi^Mie^e,

er^ ^ffle^ dayanarak yine

tasdiki vcib

olur.

Tasdikin vib olpnasnda akln

bakalama

hk-

mnden aynbms yet^(&. Meseldin


oiduun
dair aynca bir hkme mil olmas art deildir.
ki mertebe arasmda ak fark vardr. Belki aptahn
biriu zihni kayar cU^
"Bu mesele cizdir" tabiri ile,
^^mknsz mdr? Yoksa ciz midir? Bilmiyorumt" ifadesi arasmdaki farla sezmez.
199

Oysa,

iki

husus arasnda yerle gk aras gibi fark

yle

birinci, Allah (C.C.)


cizdir. ikincisi ise, ciz deildir.

vsu-dr.

Yine

ki;

birincisi, ciz

olduunu

hakknda

bilmektir. kincisi

imknsz olduunu bilmemektir.


iki halde de tasdilda vcib olmas dffisdir.
Mukaddime blm burada bitti. imdi ksm-

ise,

lara geelim.

BRNC KISIM: Bu ksm, eriat yolu

ile bili-

nen hair, neir, kabir azab, srat ve mizann, akln


hkmne uygunluunu beyan hakkmdadr.
isi3{U bulom izahna geeUm:
a) Har, lmden sonra tekrar yaratma anlamma
gelmektedir. eriatn kesin delilleri bunu ifade etmek.

yarath) delili ile mmktbEi^r. nk, Odnci yaratmiKm ibaret iAm rde Ue
balang arasnda fark yoktur.
Balangta yaratmaya g yetiren phesiz ki, i^^dir*

Bu

ise

b^lang

(ilk

ey&(ym^en yiatataya} da g yetirir.


Allah (C.C.) yle bu)runnaktadn

Jjl

onlar

ULiJ

^5 jJl

defa yaratan diriltecek." (29)


Eer denilirse ki; ^^Cevherler v a'rdar beraber
mi yok olurlar? Beraber mi iade edilirler? Yahut
yok edilir ve sonda cevherler kalr da a'rzlar
^'De ki,

ilk

ra iade edilir?"
Ce^ben deriz ki; Btn bunlar,
200

mmkn

olan

eylerdir. eriatta

bu mmknlerden

birini tayine dair

kesin bir delU yoktur. Bu hususdaki fci vedhdea biri,


a'rzlann &t otanas ve insan bedeninin to|xrakla ekillenmi olarak kalmasdr. Bu durumda ondan canl-

lk, renk, rutubet, ekil ve zelliklerin hepsi gitmi


olur.

Onu
zerlerini

iade etmenin

manas, ayn azalan yahut ben-

ona evirmektir.

Bize gre, a'rz devaml deildir. Canllk bir


a'rzd^.
tnda
ol^ l^ha, bir a'^^r.

n^c^

1^

nsan, bedeni
likleri itibariyle

a'rz,

itibariyle

ayn

ayn

deildir.

insandr. Fakat zel-

nk yenilenen her

brnden bap:adr. A'rzlann iadesini

farzet-

mek, iadenin artmdan deildir.


ikinci vecih

cisimlerin de fni

ise,

olmas ve

ikinci

defa yaratlmak suretiyle yeniden eski hallerine ka-

vumalardr.

Eer denilirse ki:


kinden ne

ile

"Yeniden yaratlan cisim, nce-

ajrlr?

ade edilen evvelki cismin ayndr, sznn ma>


nasnedr?
Yok olan, ayn kalmamtr ki,
I
Cevaben deriz

ki:

iade edilsin!"

Mevcud olmayan ey, AUali

(C.C.)*m ilm-i lhsinde kendisi iin vki olan veya


olmayan diye iki ksma ayrlr. Nitekim yokluk, ezelde Allah (C.C.)'n ilminde var olaca bilinen veya
var olmayaca bilinen diye de iki ksma aynlm^ctadr. Allah (C.C.)'n ilm-i ilhsindeki bu ksmlara,
ayrlmay inkr etmeye g yetmez.
adenin (tekrar yaratmanm)
kendisi ii
vcut vki olan yokluu, tdkrar vcud
otalMSiya)

man^

201

evirmektir.

Misl'in

mnas ise, k^disi

iin

vcud vki olma-

yan bir yoklua, vcud (varlk) icad etmektir.


Cismin devam farzedilir ve mesele, ncekilere
benzeyen a'rzlarm yemlenmesine dnerse, er' tasdik hsl ofar. Bylece iade meselesi ve misilden ayr-

ma meselesi

ortadan kalkar.

Bu konuya "Et-Tehft" kitabmzda geni bir ekilde fm ayrdk. Fdsefecilerin meknsz olduma
inandMan

m^n bdkas g@r%le^ iptal iin netti

bedene dnmesini farzetme yolunu setik.


Geri bu ekilde onlan ilzam etmek (susturmak)
kadar km iximcmam uypm deil ise de o kiht^
tap, hak olan gr isbt iin deil, felsefecilerin gtedbirinin

rn isbt iin yazlmtr.


Onlara gre; insan, nefsi
Beden

tedbiri ile

itibariyle

ne

ise odur.

uranms, kendisi iin sonato Mm

onun aletidir.
Bu ekilde mlm, nefsin bekasna inamyorlar ve iadeyi (t^orar yaratlmay) tasdik etme g^^^iini duymuolan bir durumdur.

Beden

ise

yorlar.

Biz de bu kiileri, iadeyi (tekrar yaratlmay) tasdi||


ke mecbur etmek ve onlan susturmak iin bu yo
setik.

imdi bu
dolau

bahsi derinletirmek istersek sz dnp

nefis

ruh, hayat ve bunlann hakikatlan gibi

konulara gelk.

Oysa;

itikad meseleler, akl meselelerin

bu mak-

sadlarna kadar sokulmaya tahamml edemezler. Bizini anlatumuz miktar, itikadda orta yolun beyan
hkmlerini tasdik iin yeterlidir.
hususk^

malm

't

202

b)

Kabir azbna

gelince;

eriatn kesin

delilleri

etmektedir. nk Eeslullaj
(S..V.)den ve Sahabe-i Kiramdan bize ulaan
mteytir haberlerde, onlarn, dualarnda kabir
azbmdan Allah (C.C.)'a smdklar zikrolunmu-

b^aa

dellet

tur.

ResluUah (S.A.V.) Efendimizin

iki kabirin ya-

nndan geerken yle buyurduu mehur

rivayetler-

dedir:

"phesiz

de azb ekiyorlar." (30)


Allah (C.C.)'da Kur'an- Kernde yle buyurmaktadr;
ikisi

"Firavun kavmini de kt bir azb sard. Onlar


^trah dcfm atee "zotanurlar." (3i)
Bu Ayet-i Kerime de kabir azbma dellet etmektedir. Kabir azab mmkn olmakla tasdiki vcib
olur* Onm mmkn olma cihetine gayet aiMrdr.
Mutezile ise, kabir azbn inkr etmektedir. Diyorlar ki:

"lnn ac

duymadn

gryoruz. Belki de ly
vt mt^
203

mahede

ile

yrtc hayvanlar para-

sapan bo szlerdir. nk mahegrndr. Azb duyan


de edilen ey, cismin
ise, kalbin ok kk bir paras yahut i organlardan
herhangi bir paradr.

Bunlar

sa^a

grnnde azbn belirtileri olmas


Bedenin
grnart deildir. Nitekim uyuyan bir kiinin
ne bakan kimse, onun ihtilm (cnp olma) annda
duyduu hazz ve dayak tahayyl ettii zaman duyduamyt greme.
Uykudan uyamn Mi, ryada grdkl^^i solatsa,
uykudaki durumlardan habersiz olan kii, onun

grnnn hareketsiz oluma aldanarak inkr etmeye kalkr.


Mutezile'nin, kabir azfibm mkr etmesi de buna
benzer.

Yrtc h^rvolann yecU^ in$ua gelipce; hyvanm karm

ona kabir ohnaktadr. Cistrn ^shk bir nebzesine, azb duyacak ekilde hayatn geri gelmesi
mmkndr. Nitekim her ac duyan, o acy btn bedeni il du^^naktadn^.
e) Mnker ve Nekfln sorusuna gelince; o gerekdir ve tasdiki vcibdir. nk bu, er'an bildirilen
ve aklen de mmkn olan bir hususdur.
Bu durum, meleklerde gerek ses aracl ile ve
gerekse baka yollardan soruyu anlatmay, lden anlamay ve anlama fiilinin gerekleebilmesi iin hayatm geri dnmesini gerektirir.
Esasen insan, bedeninin btn ile deil, i organlarmdan birinin bir paras ile anlar. Soruyu anlayacak ve. tmsp vecebilecd^ hk parasma hayatm geri
dnmesi m^tnl^d^ ve g yetn& bfr eydir.
204

Geriye yle diyenin sz kalyor: "Biz Uy^ gry^Ni^^dpt sual meleklerini grm<ISF^iK& Smd
sora^k^n onlarn seslerini ve cevap verirken de

lnn sesini duymuyoruz."


Byle bir iddiadan, R^luUah (S.A.VO Efendimizin Cebrsdl Aleyhissdin' grdn ve mut sesini duyduunu, Cebrail'in de Peygamberimizi grdn ve onun cevabm duyduunu inkr etmek

eriat tasdik eden 1^, kt

teves^l leksm.
iitme ve ahs grme fiili-

nk AUah(C.C.) o sesi
ni yalnz Peygamber (S.A.y.) Efendimin;

ifin yarat-

mtr. evrendiler iin yateamtr<


Ve hatta bazan vahyin tecelliytmn zuhuru annda
yambamda bulunan Hz. Aie (R.A.) iin de yaratmamtu".

Bu

eit inknn

kayna,

dinsizlik

W to^e^

umln tanmamaktr.

A^ zamanda bund^ ^yuyan kiinin uykuda can

skc eyler grp duyaaMtn iMr e^lr^i g^^dar!


Ancak bu durum tecrbe
rbe

ile

ile

bilinmektedir.

bilinmeseydi, uyku leminde

Eer t^*

bamdan

geen-

anla^ kiiye d^^ ink^ il sa^kabele edilirdi.


Oys ki; gkleri, yeri ve her eM arasmlaki btA

leri

mevcdat ve onlardaki olaanst durumlar yaratan


ye kudret sahibinin bu gibi nemsiz ikre g yetirmesini, mantna sduramayan insan, ne bedbsdt
kiidir!
.

Bu

gibi

durumlar tasdik etmek,

bir

takm sapk ki-

mizacm uypo gelmemi olabil:! Fakat k^ndi


bnyesm^ nice mucizeleri ve alacak hadUlMe
ilerin

205

tayan iosanu pis

suyundan yaratltas^ etmekten neden ekinmiyOTar? rd^


burada mahede, onlan tasdike mecbur ediyor. yle
ise, imknsz olduu delil ile sabit olmayan bir. ey,
eyleri

dn

bir dl

suf yadupnmas sebebiyle inkr edilmelidir.


d) Mizfin'a (tlhi Adalet Terazisine) gelince; o da
hak ve gerektir. eriatm kesin delilleri ile sbit olmutur. Bu mmkndr ve tasdiki vaaibdir.
Eer denilirse ki: ^'Ameller nasl rtlabilir?
Ank onlar, yok olan a'rzlardr. Yok olan bir
ey ise tartlamaz.
A'rzlarn iade edilecei ye mi^uun drainde

t^rar yaratlaca farzedllse bile a'riann iadesi


imknsz olduundan bu mmkn deildir. Sonra,
insamn tat olan elinin hareketi, terazinin dsnUnde nasl meydana getirilecektir?
Terazi, bu hareket ile sallansa bu, insanm hareketi deil, terazinin hareketi olur!

Eer sallanmasa

o takdirde hareket, kendisi ile sallanmayan bir cisbn lU l^m olur Id^ bn indc^^dr.
O hareket ile terazinin salland farzedilse bile,
mizann bir tarafa meyletmesi, o hareketin sevap
wt gtoah derec^nne gre deU^ uzunluk ve okluk
derecesine gre deiir.
Oysa ki, bedenin bir paras ile lenen baz hareketlerin gnah, belki de bedenin btn ile ilenen hareketlerin gnahndan kat kat fazladr. Bu
da imknszdr.''
Cevaben deriz ki: Bu mesele Reslullah (S.A.V.)
Efendinizden soruldu. O da yle buyurdu:

206

"Amel sayfalan tartlr." (32)


Krmen Ktibin melekleri (yazc melekler)
amelleri defteriere kaydec^^oarlar.

Ckim

bu <Mt^l^

teraziye

konulduu ^anan

Allah (C.C.) tatlarn rtbe ve derecesine gre terazinin kefesinde bir meyil yaratr. Yce Allah (C.C.) bir
yetimidir.
y^ps^ya.
|ep dUed^ zaman
ne ^Ma Witar
I^Eer denili^e ki:
saba ekmenin manas nedir?"
Cevaben deriz ki: Allah (C.C.)'n fiilinde (yaptite) fayda scralmaz. nk Yce Allalr (CC)
Kur'an- Kerimde yle buyurmaktadr:

om

^uda

''O,

yaptndan

sorumlu deildir, onlar

ise so-

ramlulmtar/' @s>

mikdanm grmesinde ve
mkfaatlandnlm olduunu yahut ilh

Kulun, kendi amellerinin


o amellerle
bir ltufla

balandm bilmesinde ne mahzur var-

Bir mvekkil,

maln

ziyana

soktuu

iin vekilini

cezalahdnu^^ isterse, yahut onda bir kusur bulmayp


l^onu aklarsa ^^andnzmda dil okl;tunu

lamada ltufkr olduunu bilmeal '^in vekiline, kab^atinin ne miktarda olduunu en ak yoldan
207

bildir-

neden yadrgapsial Allah (C.C.)'n fiillerinde


ikysk any<H!san, ite wim misal verdik. Bundan kencK-*
ne bir ders kar. Esasen bunda fayda aramann btil
oluu yukanda gemiti.
e) Srat'a gelince; bu da yine haktr ve tasdiki
yficibdir. ^mk oln^ otitedcC^^
Srat, cehennemin zerinde uzanan bir kprdr.
Halkn hepsi o kprden geecektir. nsanlar oraya
Viu^dk]^ zaman melddere yle nid edilecektir:

joaesi

'

^^Durdurun onlar. phesiz onlar sorguya


leceklerdir."

eki-

(34)

(knilirse ki:

"O kprden gemek nasl

nrfbcftn olacdEtr ! fink onan, kldan ince ve kltan keskin olduuna dair rivayetler vardr. O

halde onun zerinden gemek nasl

Cevaben deriz

Eer

bu
yce kudretini inkr edenden
kudretinin

ki:

mmkn

ola-

Allah (C.C.)'m
ise, nce 0*nun
konuyu daha n-

soru,

km

kapammdan sz edilir. O

ce bitirmitik.

Eer

km

kudreti itiraf eden birisinden byle bir soru

bu kprnn zerinde yrmek,


bolukta yrmekten daha acib deildir.
Allah (C.C.), insanlan onun zerinden yrtmeye
kadirdir. nk kuluna bolukta yrme kudreti verir, ekim gcn kaldrarak
dmesini nler
ise,

deriz ki;

aa

m h&'^&M doru yoldan kmaya mni


208

tc^.

Yrme

ii bolukta mmkn olunca, her hlkrda kpr,


havado daha msbet ve u^^dur.

KNC KISIM: Bu ksm,

itikadlara yklenen

blmleri ayrmamdan dolay zr dilemem hakkmanmaktan kanmay daha uj^un


dadr. Zira

grdm. nk ksaltlm olarak itikadiytm hajck,


ancak ok mhim olan meseleleri kapsamma almakZihlnde tutto^^m ihtiya g^iB^^ tW^^
insann hatrna gelse bile onlar bilmemekte ve hkmlerini tanmamakta bir masiyet (gnah) yoktur.
Bu meselelere dahn^, ilerin hakik^tlanm Kmrmaktr. Bu ise itikad slah etme gayesme matuf almalana konusu deildir.

O fmmm $ ^bmi varchr:


ubesi: Sonradan olan ku^tin iki zdda
taalluk edip etmediini ve kudretin mahalline kart
o\m hu fiile taallukunun ci:^ olup ohnadm aratrmaktr.
b) Lafz ubesi: Mesel Rzk ismiA m^mrasmn (isimlendirildii eyin) ne olduunu aratrmak,
ve yine Tevfk, Hizln ve man kelmielerinin ifade ettikleri nmalan ve msemmalanm aratmaktr.
c) Fkh ubesi: Emr-i bil ma'rfun ne zaman gea) Akl

rektiini, tevbenin hkmlerinin neler

olduunu ve

bma benzer meselela aatmtnaktr.


Bunlarn her biri dinde (mhimdir ama) o kadar
da mhim deildir. Asl mhim olan, Birinci Temel
Esas lmnde anlald zere Allah (C.C.)'n zt

209

ikinci

Temel Esas blmnde anlatld zere s-

hakknda

fatlan

nc Temel Esas blmnde anlatld zere


hakkmda,

fiilleri

Drdnol lemsi Esas blmnde anlatld zere de Reslullah (S.A.V,)'in

doruluu

ve getirdii

eriatn hak olduu hakkmda, insann kendi kalbinden

pheyi

silip

atmasdr. Bunlarn

dnda

kalanlar,

ikind derecedeki tK me^telerdir.


Her eye ramen zikretmek istemediimiz bu b*
lmlerden benzerlerine rnek tekil etmek zere birer
.

mes^ sunaca^:
1)

BRNC MESELE: Katledil

lm

ile ilgili

bir

lisenin

olarak tilfa dtkleri akl mesele-

dir.

ki^ celiyle M d&ebilir mi? Eer katledilmeyecei takdir olunsayd


yine lr myd? Yoksa lmesi gerekmez miydi?"
Buan aratrmak bir ilim daldr ki, bunun terk
^ddor. Fakat biz ym& de bu kaediln^sande bk
bil olaylarm aydmlatma yoluna iaret edeceiz.
Diyoruz ki; aralannda bir ba bulunmayan iki eyi
birbirin irtibatiaiMmrsak, bu iki. eyden bitinin yok
olmas farzedilse, bundan tekinin de yok olmas
lzm gelmez. Mesel Zeyd ile Amr beraber lseler,
sonra biz Zeyd'in lmediini farzet&ek, bundan
mr'm da lmemesi ya da lmesi lzm gelmez.
Yine mesel Zeyd, ay'n tutulduu zaman lse ve
biz 2feyd'in lmediini farzetsek, bundan zorunlu olarak s^'m da tutulma ISkm getan^ Ve yin^ ay'm tutubnadm farzetsek, bundan k Zey*in lm^esi

yle

derler: '^KattedUen

mm

210

lzm gelmez. nk bunlardan birinin, dien

ile irti-

bat y^^^otur.
Ancak, aralannda bir alaka ve

eye

irtibat

bulunan

iki

gelince; bunlar ksundu*:

a) Birinci

ksm: Bd taraf arasmdaki alakanm sa

ve s(d ya da st ve alt arasndaki alaka gibi yeterli


eit olmasdr. Bu eit alaka ile birbirine bal olan
iki eyden birinin yokluu farzedilirse, dierinin da
yok olmas lzm gelir. nk tanUu- birimim zd iki
valkto Idr lrinin taldkl, dierinin varl ile kaimdir.

ksm:

Aralannda eitlik olmamas, fakat


(Hardan birinin, dierine (yelik d^eci^i olnu^dur.
Mesel, art ile mesrt (art olunan ey) gibi.
Bu durumda artn yokluundan, merutun da yok
olmas lzun gelecei tn^mduTi Nitekim kiinin ilnd, onun hayatma iMiglcfar. Irad^i de ilmine baldu*.
Mesel hayatn yokluu farzedilse, aresiz olarak
bundan ilmin yokluu lzm gelir. hnin yokluu farb) ikinci

bmutan da iradenin yokluu lzm g^. te


buna **art" tabir olunur. O yle bir eydir ki, bir eyin meydana gelmesi ancak onunla mmkn olur.
c) nc ksm: Sebep ile sebep klman arasm-^
daki alakadr. Sebebin yokluu farzedilirse W^8ebep
zedilse

klnan iin ancak bir sebep varsa, o takdirde sebep klnamn da yokluu lzm gelir. Eer omm iin baka
\m sebep daha tasavvur edilirse, o zaman bttti|n sebeplerin yok farzedilmesinden, ma'lln (sebep klnann) da yokluu lzm gelir. Fakat muayyen sadece
bir tek sebebin yokluunu farzetmekten, sebep knanm da mutlaka yokluu lznn gelmez. neyt ^Mlik211

le

o sebebin ma'llan (sebep iulmama) yokluu

lznn

gelir.

Bu mana anlaldktan

meselesine dnelim; kati, bir

mekten

ibarettir.

imdi tekrar "kat!"


canlnn boynunu kes-

sonra

ise,

bir

takm

a'rzlara

klla vuranm elindeki hareketler ve kesilenin boyun ksmmda meydana


gelen aynimalardr. Bunlara baka bir a'rz elik eder
ki, o da lmdm^
(almetlere) rcfl* eder ki, bunlar,

Eer kesmek ile lm arasmda bir irtibat olmazsa


kesmek

fiilinin

yok farzedilmesinden lmn yok

ol-

mas lzm

gelmez. nk bunlar, yrrlkte olan


^iet hkmnce birbirine elik eden iki ayn yas^atkdor
birinin dierine irtibat yoktur. Her ne kadar kesmek
fiili, lmn sebebi ise de, kesmek ve lm, deten
birbirijae ^ik etmesi gerekmedii halde elik eden iki
ey hkmndedir.
Eer lm gerektirecek baka bir sebep yoksa,
kesmek fiilinin yokluundan lmn de yokluu
l^mtn gelir. Fakat lmnn, hastalk ve i sebeplerden doan baka sebepleri olduunda hibir ihtilf
yoktur, illet (sebep) mefhumunu kabul edenler arasn-

mutabakat ^glamutr. Bu
t^dirde kesinlikle di^ seb^lertn ydkluu fa^effil^
medike, kesmek fiilinin yokluundan lmn yoklu-

da bu huusd tam

bir

u lzm gelmez.

Asl maksadmza dnyoruz ve


Snnetten kim
rinden

diyoruz

ki;

Ehl-i

Allah (C.C.), birbimeydana gelen icdn yegne

itikad ederse ki,

domakszn

fili^. Yaratlm olan bir


sebebi oimm.

ey, baka

212

bir

mahlkun

Biz yle izah

edem: Kesmek

fiilinin

eliinde

lmn yaratm^, yalnz Allah (CO'm elindedir.


Kesmek fiilinin yokluundan lmn yokluu laan
gelmez.
Bir kimse,

dtan

cismin

salam grnmesine ve

lm g^ktirecdk baka bir sebep bulumnadmt


bakarak kesmeyi lmn tek sebebi olarak kabul
ederse, kesmek olmasayd, baka sebep bulunmad
^ta lp de dbnazd^ diye itikad eder.
E^ts^ bu, Bzun ekiimle kMtt lm Mr mm^hdir. Bu meseleyi kurcalayanlann ou, ortaya kacak
durumlarn farkmda olamamlardu:. Bunun cevabm
AU^ (C.C)'m kudretinin kajpsam konusunda zib^eltiimiz kanundan aramak gerekir.
Bu esasa dayanlarak katledilen kiinin, eceli

ile l-

dn sylemek

AUah

gerkir.

nk

ecel,

(C.C.)*m o^a lfim ^atti vakitten ibarettir.


Her ne surette olursa olsun, ister boynunun vurulmas ile beraber olsun, ister ay 'm tutulmas ile bera-

ber lsn,
btttnster yamur'un yamas ile beraber
bunlarn hepsi bize gre lm gerektiren deil, ancak ona elc eden sebeplerdir. FakUE bunlarn bazla-

nmn elii
elii

det

hkmnce lekeni j^er, b^lannm

ise tekerrr

etmez.

Baz

kimseler lm, yaratltan tabii bir sebep


olarak g^^rrlo:. Zannederler ki ber mi^aom, kuvvet
ynnden belli bir mizac vardr. Nefsinden
vakit mddeti biter ve mr sona erer. Eer kuvveti

boald

etme ypluna gidilirse, tabiatiyle bu, lmn zatnfidan nc^ vukubulmasm hazrlar. Ecel ise, tabi
ifSiM

213

mddetten iba*^U. Mesei bir duvarn,

yapsnn sa-

land bakmndan yz y yaayabileni mk imdi


kazma ile yklmasnm mmkn olduu

sylenir.

Burada ecel, zt ve kuvveti itibariyle yaayaca


mddete denir ki bundan da kazma e yklan duvann, eceli

dtan

ile

ykbnadma hkmetmek

gerekir.

Eer

saldnya maruz kalmazsa ve paralarnn


dmesi ile kendiliinden yklrsa ite o zaman eceli
ile
sylenir. Bu lafiz da o asl zerine dayabir

ykld

nr.
'

2)

KNC MESELE: zerinde

meseledir.

yle

diyorlar:

^man

ihtilf edilen lafz

m? Eksilir

artar

mi? Yol^ bir seviyede midir?"


Bu ihtilaflann ana kayna "man" isminin mterek olduunu bilmemektir. Bu ismin dellet ettii manalar aklannca bu ihtilf ortadan kalkar,

^^an" ismi mana arasmda mterektir


Hazan isbt kesin delillerle sbit olan

tasdike tlak

aUUr.
kffl^idi bir

da tlak

ekilde takUd yoluyla olan

itika-

edilir.

Bazan da tasdik

ile

beraber taklid gereince amele

tlak olunur.

Birfnd manada

kallandmamm

delili

udur ki,

Allah (C.C.)' delil ile bilen ve bu bilgisinin akabinde


vefat eden kii hakkmda biz onun m'min olarak ldne hkmederiz.
Taklidi iman manasna kullanlmasmn delili
ise, ResluUah (S.A.V.) devrinde Arap toplumunun,
vahdaniyetin delillerini ve muckdierin dellet ynn
Peygamto (S.A.V.)
hi aratrma yapmadni
'

>

214

'

Efendimizin, kendilerine ihsanda buluDmasna ve


ltufkrlk gstermesine bakarak onu tasdik etmeleridir ki, Peygamber (S..V.) Efendimim cte)
m'min olduklanna hkmederdi.

Yce Allah

(C.C.)

yle buyumaktadr:

Ayet-i Kerimede iman, tasdik manasma kullanlr


mtr. Yani, **sen bizi tasdik edici deilsin" demektir.'
Reslullah (S.A.V.) Efendimiz de bu

Smda

iki tasdik ^ra**

aynm yapmamtr.

mann "amel" manasnda kullanlmasna

gelince;

Reslullah (S A.V.) Efendimiz yle buyurmutur:


'

^yy^j Jy.
'^Ziia eden,

Jj>\

zte ^mtmL

fitftUtt

te^ lm

^
etmez." (36)
Yine yle buyundaktadr:
1

'

^^man, j^etmi ksur ubedir. Onlarn en d;^ldaii eziyet yeren bir eyi kaldunafctr." (3?)
215

imdi maksadmza dnyoruz

mauma

ve diyruz ki;
kullanlrsa onun artma^

iman, isba u^dik


s yahut eksilmesi dnlemez. nk yakn (kesin
iman), kemli ile tam olarak hsl olur. Onun zerine
asla ziyadelik olmaz. Eer kemli ile hsl olmazsa o
zaten yaldn deildr, kedisinde ziyadelik ve ndks{m<^
lk dnlmeyen bir durumdur. Ancak, ondan gnl
rahatl bakumndan ziyadelik ve aklk murad edi-

lim, buna cUye^k^ y<dar nk na^tur y^uU^^de


nefsin tatein dtaas, balangta hk ^^cw^ loEute*
dr.
Bir hdise zerinde eitli deliller afka arkaya gelirse o hdise hakkmda gnl rahatlmn artmasm

salar. Nitekim ilim tahsili

ile

megul

olanlar, ikinin,

birden fazla oldulna dir zarr ilimden yana ve


lemin yaratl ite ymaJtm ztm birligibe dir imyana gnl rahatlnda bir bakalk hisseder.
Sonra delillerin okluu veya
sebebiyle meseleler arasndaki fark idrak eder. Gnl rahatlndaki
bakalk, i mahede ile sbi^. ^er zt;^delik bununla aklanrsa, onun bu tasdikde yeri vardr.
Eer iman, taklidi tasdik manasna kullanrsa,
bu durumda onun ziyadelik ve noksanlk kabul ettii-

azl

ni inkra yol yoktm'.

nk

biz bir Yahudinin,

Bir Hristiyann,

mslmamn akidesinde samim olduuonun hlini mahede ile anlarz. Korkutmalar,

Veya
nu,

bir

yldrmalar, ilm aratrmalar ve ikna edici eyler, onlardan biimn nefsinde ve kalbi b^lantsnm ^oU^
m^^mfe bir telsir yapmyor.
iimmM kMO^sM
216

olmakla beriber herbirinin gnl yaJdni kabule daha


meyilli olupr. ddi taklidi inam, kaidisiod aUm olmayan ye yakln huzuru bulunmayan bir d-

gibidir.

ve geveklik bakmndan
birbirlerindm faridchrlar. n^fh hix kii bu farklk
inkr etmez. Ancak, ilimlerin ve itikadlarm sadece
isimlerini duyanlar fakat onun zevkini nefislerinde idkendb diw*mlarndate* gersik demeyenler ve

Dmler

ise, sertlik

gmk

bakalannn dmumlara^^ ^iiklii anlama^


yanlar, bu farklh inkr ederler.
er iman, nc manada, yani tasdik le bemh^ nmtl manasnda kullanlrsa, amelin k^d^ir
rekse

ne ziyadelik veya noksanlk bulaaca aikrdr. Fakat amele devam sebebiyle tasdikin kendisine ziyadeIonusudr. Bu gibi
lik g@Up gekneyec^
terketmek evlidu-. nk gerei
makamda
sylemek, gerein hakkdr.
Biz diyoruz ki: badetlere devam etmenin, gnl
rahatlm glendutned&m tskJSM kU^ad^ tat zerine sevketmede tesiri vardr. badetlere devam ettii xre
ibadetlere ara verdii zamanlarda nefsinin hallerini
kontrol eden ve i lemindeki durumun deitiini
mlhaza
mciak bunu idndc edebilir. nk
ibadetlere devam sebebiyle inancna olan yakmlamas ve alkanl artar, kalp huzuru kesinleir.
Inttc ^reince amele <ibadete) devam eden kiinin itikadn deitirmek yahut itikad hakknda onu
pheye drmek, devamll uzun olmayan kiiden

yacl

mtma

Mm

daha ^dur. Attet ve aUi^^Jjklar bunu

217

gerektirir.

yan kii, o yetimin

bam okr ve durumunu yoklar-

gi^md merh^unet duygutanun arttm fakeder. Yine kalbinde bakasna kar alak gnlllk
sa,

bulunan bir kimse, onun nnde eilir yahut elini


perse, kalbindeki sayg ve tevaznn artu^ bisse*
ckr. Bu sebq)le kalbin tanziminin gerei olaoi
ve
secde gibi fiillerle vki olan ibadetlerimiz, kalbin
ta'ziminin artmas iindir.
trtomiB tMbiU sadece lafiizim
iletiyle ^it edenler ve diince zevid ile onu kavramaktan
aciz olan arlatanlar, sadece laf ebelii yaparlar ama
Whsuslan anlayiunazlar. te bu meselenin haldka

i^n^

bndm ibcffettir.
*>Rzk"n manas hakkmdaki
.

ihtilflar

da bu

cins-

tendir.

Mutefflie'ye girt

mk, insasm miUk oldi^

mahsusdr. Allah (C.C.) hayvanlan nzklandrmaz!


Yine onlara gre nzk, almp yenilmesi haram olmayan nesnedir.
Bu takdirde cmlara demlir ki: yle ise, zlimler ya-^
arlar ve lrler, mrleri boyunca nzk yz gnnez1er!

Bizim arkadalarmza gre nzk,

ne sureta

olstm kendisi ile faydsdamlan nesnedir.


Sonra nzk, haram ve hell diye ikiye ayrlyor.
Daha sonra da nzkm ve nimetin tarifinde sz uzatlarak vakitler
yere heb edilmi oluyor: Mhim
olan ve olmayan eyleri birbirinden ayrt edemeyen
oliffsa

bo

kimse, mrnn kymetini bilmeyip onu deersiz ilerde zy i ede gibidir.

Mmasmi^smu nnde yle kark meseleler var

onlan aratrmak, lafzlarn gereini arattrmaktan

ki,

cd

^dm dhidir.

Bizi ilgilendiren eylerle

klmasn Allah
3)

(C.C.)dan

megul olmaya muvaffak

dileriz.

NC MESELE: Fkh ve hd^uk nKesete-

dir.

htilf ettikleri bahse


liriz:

mek

olarak

u misali verebi-

"Fl^ fazilet alaya ve nasihat ^ic oiabi-

Bu,

fkh

bir bahisdir.

Ksa

cmlelerle anlatlmaz.

Ancak biz deriz ki: Fsk, fazilet alamaya hak sahibidir. Bunn isbt iin tedrici tasavvur mddu^
edarfe ve ^tam sormE: "HEir4 MI m^flf
nhy-i anil mnker yapan (iyilii emredip ktlyasak eden) kimsenin, kk ve byk btn
gnahlardan masum olmas art mwiw7^*
Eer bu, art koulursa, icmaya aykn olur. nk
peygamberlerin byk gnahlardan masum olduklan
er'an bUloa^tedir. F^l^iik ^^Mtail 11^msm ^^ikhm kmmmsB. IhtlUF vanfr; Dte^E^ Ast
gnahlardan masum kii ne zaman bulunmutur?

Eer derseniz ki: ^^Bu art deildir. Nitekim ipek


elbise giyen ve do^^^le gnahkr ^an kainin
zinadan ve araptan menetmesi cizdir."
Cevaben deriz ki: "ki kullanan kiinin kfire
kar nasihat etmesi, onu kfrdiea menetmesi ve

kfrnden

(kfir

olun^to) JtM

vamas ciz midir?''

om kap -

Eer:, "Hayr" derlerse, icmaya kar gelmi olurlar* ibk


(Hdulannda gnaUcIk ve toniz Icii-

^m

ler her

zaman bulunmulardr.

Bunlar,

Peygamber

(S.A.V.)*in devrinde,

Sahabe (R.A.) devrinde.

Ve Tabin

devrinde kfirlere

kar savatan ahko-

nulmamlardr.
Eer: "v^" derlerse, bu daramda tekrar sorarz:
'^kici bir adam, bakasm cinayet isle0c:tefi mtn
edebilir mi? Edemez mi?"
Eges: "Edemez" derlerse, deriz ki: "pek giyenin,
araptan maetmesi ile zina^^m kfrden menetmesi arasnda ne fark vardn*? Nitdchn byk gnahlar, kk gnahiann stnde olduu gibi byk gnaUsff fcraidi aralarnda da eit seviyede deildirler/'
Eer: ^^reP detefse ve bum ^%ir fiUe devam
seeden kii, o fiilin benzerinden ya da daha

aa

viyede olanndan menedemez. Ancak daha yukar


meneder."kaydma balarr
seviyede beter
larsa, bu isnadsz bir hkm olur.
Geri zina, ikiden daha yukan seviyede beter olan
g\M(iah.lr fiildir. Fakat kendisi zina ettii halde
me^E^ mm^nsssini ve kendisinin de kanmasm

da^dan

m^

yadrgamamak

gerekir.

Belki kendisi ier de ocuklarm ve

ipraes!
Onlara der

arkadalarm

*^Bunu terketmci^ bana da, size de


vcibdir. Haram olan eyi terketmekle beraber onki:

dan sakmdrmak bana

vcibdir.

Bunlardan ancak

birhi yapabiliyorum, dierini yapamyorum. imdi ben vazifemin birini terkediyorsam, dierini de
terketmem gerelwez."

Bu dunmda imedii halde i^^ien sakmdnmas


ciz olduu gibi, itii halde imdcta salcmfhrmas
220

da cizdir. Bunlarn her ikisi de ayn ayn vibdir. Birimn terkinde oldunin de x&d
gd^am^
Eer denilirse ki: ^^eselenin bu ekilde imas,
iren durumlara yol aar. yle ki, bir erkek, bir
kadn zinaya zorlasa, kadm da zina esnasnda
kendi istei ile yzn asa, adam ana nasihat
edip: ^^Ben senin mahremin deilim, bana yzn
ama. Her ne kadar ben seni zinaya zorladmsa da
yfliKllttlpa^ya s^j^madun^ ^ni bundm nvp^effese, pl^ig btt soufc ^e iren bir duriil
olur. Akl banda bir kii byle ey yapmaz.
Yine bir kimse: "ki ey zerine vibdir: Biri

j^mak^ d^^t de bakasma yapmay mretapek.


Ben bunlardan

birini

yapmasam da dierini yapa-

rm.
Abdest ye mm^t z^rB^ vc^b (mecbur) olan
ik v^ife^r. Ben abdatf lbom^m da nain^ kl-

rm!
Oru ipn ahura tolkmam snn^Ur* Ben oru
lulinaim da #ahura kalkanrm'' dese, bu
iitknszdr. nk sahur, oru iin arttr! Ab^
dest de namaz iin arttr. artn rtbe derecesi de
merttan (art klmandan) daha ncedir.
te bunun gibi kiinin kendi nefsi de bakasndan ncedir. Once kendi nefsini slah etmelidir,
sonra da bakasn. er kendi nefsini ihmal ederek bakas ile urarsa, vcib olan tertibi ^bomnf
olur. Bunun aksine olarak kendi nefsini dzeltip
bakasn dzeltmeye almazsa ve hi nasihatta
bulunmazsa bunda masiyet (gnah) olnakla beraber eliki yoktur*
221

Yine bir kfir de mslman olmadka, Islma


davet yetkisine sahip deildir, E^er derse ki: ''zerime iki ey vcibdir: Mslman olmak ve klma
davet etmek. Ben birini yapamasam da tekini ya-^

parm!" Onun byle sylemesi makbul olmaz."


Biz diyoruz ki: imdi yukardaki meseleleri biraz
daha aalm;
Zina konusunda kadm zorlayan erkein, ona nasihat ^rek yzn amaktan menetmesi bizce cizdir.
souk ve i^^m^ bir milut olacam sylBm
yorsunuz. Oysa bizim bahsimiz, scak veya souk, ya
da ho veya nho olmasmda deil hak veya ht ol-

imm

Nice hak vardr ki, souk grnr ve nemsenmez. Nice btl da vardr ki, sevimli ye cazip grnr.

Zina eden adamm: 'Tzn ama, bu haramdr"


demesi ve kadm fiilen bundan menetmesi bir sz ve
harekettir.

Bu sz 1^ fameket ya mubahdr.
Ya haramdr,
Ya da vcibdir

(farzdr.)

Eer "vcib" derseniz, esas istenen budur.


Eer ''mubah" derseniz, mubah (hell) olan bir eyi
yapmak onun

hakkidir.

Eer "haram" derseniz, o takdirde bunun haram olduuna dair delilimz n^? "Yzn ama" sznn
haram olduunu dorulayan er' bir delil yoktur.
Onun bu hareketi de haram olan bir fiili menetmekten

baka bir ey deildir,


"Fsk Ur insan, nasihat
222

edebilir!" szmzden

maksadmz, nasihat etmekten yana szn hak olduu


ve fiilin luu-am ohniEid^ifar. Bu ise, abdest ve namaz
nk namaz, emounduu bir vazife,
abdest ise onun artdr. Abdestsiz namaz olmaz. Yani abdestsiz yollan hareket, namaz olmaktan ikar.
Ancak "Yzn ama"^, hak olmaktan ve b
sz ile ilgili hareketi de haramdan sakndrmak olmaktan kmaz.
nk sahur, yeSahur ve Oru da ymm
mek yiyerek balan^ suretiyle Omm kolaylk salar. Eer oru tutm^ azminde ohnazsa bu kolaylk
gibi deildir.

anlalmaz.

Bakasm slah annesi iin ms^ kandi ngMm mMi


etmesinin art olduu szne gelince; esas ekimenin
olduu husus budur.

Bum nasG^d^ bildimz?

^h

^mek iin
kar da derse ki: ^^akasm
nce kendi nefsini kk gnahlardan temizlemesi
ve kfiri kfrden menetmek iin nce kendi nefsini Myk gnahlardan lemizl@ffi^ ^ttr!" Onun
bu sz de sizin sznz gibid". Bu ise, icmaya aykaBiri

ndr.
Bir kfirm,

msliunan yapmak
iin ona kar savamasna gelince; onu bundan thenetmeyiz ve deriz ki; onun zerine L ilhe illllah
Muhammedu'r-Raslullah demesi ve bunu bakasna da tSmretmesi gerekr.
Ancak, bunu bakasna emretmek iin nce kendisinin sylemesinin art olduu sabit olmamtr. Kendi syi^ de to^l^tsma emretmez. Yahut bakasma

baka bir i^fri

emreder de

k^tf iMsaa^
223

ite bu meselenin derinlii budur. Bunu anlatmakla, bu eit in^lelerin, ilm-i kelmn ve zellikle ksa ve z akaid rislelerinin konusu olmadm belirt-

mek istedik.
En doruyu bilen Allah

(C.C.) 'dr.

NC BLM
Bu

blftm

immet

(Devlet

Bakanm)

hakkn-

dadr.

Bilmi

ol ki;

imamet meselesi de

ilm-i

kelmm

n^nli mesirelerinden olmayp ancak hukuk bir meseledir. Doru sonulara varlsa bile asimda bir takm
taassub ve direnmelere sahne olan bu meseleye girmemek daha selmettir.
fdea
akaid meselelerinin soAncak bu
nunu tekil edegelmitir. Bundan dolay biz de klasik

b^

allm

bir
metoddan ayrlmak istemedik. nk
m^toddan apto^ g^U^ <m derece zor gelir. Biz
de bu irmvz^ffi ktgaotl^si^ceiz ve teoccm mt
ynden mzakere edeceiz.

BRNC CHET
mam
bur)

(Devlet

Bakan)

semenin vcib (mec-

oid^unu beyan hakkmdadr.

Btrada vcib oluun, akl bir vcub olduu yani


akln gerektirdii sanlmamaldr. nk daha nce
de belirttiimiz gibi vcub, eriattan olmaktadr. Yani
vcib oluu eriat tarafmdan sbit olmutiff
Eer akl vcib, kendisinde fayda bulunan yahut

224

terkinde ho-bsuagi bir zair mlhaza edilen bk fiil


larak mkl^trsa, bu takbrde irnsm asbetmenlo

(bakan semenin) aklen de vcib olduu inkr edilemez. nk bunda dnyev bakmdan menf^fatu^elbi
ve zarann defi vardr.
Fakat biz onun er' (eriata dayali

duunu

vcb) oldelilleri ile ortaya koyacaz. Sadece mmeyetim^yip bu icmaun dayand hususa
bir

tm im^
da dOck^ ekeceiz.

Diyoruz ki: Din ilerinin tanzimi, eriat sahibi


Peygamhei* (S,A,V.)'in kesin arzusudur. Bu hususda
bir eki^iie tasavvur olunamaz, ^z h\m baka bir
hususu da ilve ediyoruz ve diyorum ki; Din ilerinin
dzenlenmesi ancak kmiisiiie^ i4aa%^m^
hakan ile hsl olur. Bu jki hususdan bizim iddianuZm dc^uluu knllr ki, o da balum seimidir.
Eer denilirs^i: "Son olarak eklediiniz husus,
yani din ilerinin tanzimi ancak bir bakan ile
atar, g(NNaM^|te^ kabul dHlwetu^/'
Cevaben 0m Mt tmrnn delili udur: Dnya ile-

nnm tanzimi, ancak din ilerinin tanzimi Te hgsl olur.


Dnya

isteri

de aacak kensme

itaat

olunan bir

ba-

kanla hasl olur.

te

size

lE

husus.

Bunlarm hangisinde ekime

vardr!

Ei^ denilirse ki: ^i^n din i^ermin tanzimkun


ancak dnya ilerinin tanzimi ile olacan sylyorsunuz? Bilkis din ilerinin tanzimi, dnya ilerinin bozulmas i)e hsl olur! nk ^n ve dnya,
ikisi birlririne zid^. Birini inun- ebneye ahmak,
dierini ykmaktrP
225

Bu

imdi bizim dnya ile


neyi kasdettiimizi anlanayan birinin szdr. nk
bu ^^dnya'' lafz, birka manaya geleo mterek bir
Cevaben deriz

ki:

sz,

szdr.

Bazen ihtiya ve zarret miktarm aan bolluk ve


dnya zevld^ dalmak anlamma ger.
Bazen de lmeden nce onu kurtaraodk miktarda
kf gelen ve insanm muhta olduu her eye tlak

jp

edilir.

Bu manalardan biri

zdd^ teki ise onun armterek lafzlann manalonn birbirinden


(tinin

tdr. te
ayrt edemeyenler bylece yamlurlar.
d^oruz ki: Dinin tmzimi bU^
iledir,

ilim ve ibadet ise ancak beden


Hayatn devam etmesi ile,

sah

ile,

Mesken^ giyecek ve yiyeceklerin ihtiyac


miktarda olmas ile,
Ve btn felketlere

kar

gidera:^;:

sosyal gvenin salan-

mas ile ohr.


mrAoae yesm ederim

bu yuksffda saydmz hususlar temin edilirse, o insan btn dnyaya sahip olmu gibi olur. Ancak insanm cam, bedeni, mal,
zaman emniyet almeskeni (bams^) ve yiyecei
tmda olmaz. te bu sebeple dini ilerin tanzimi, dnya ilerinin tanzimi ile kaim olur.
Aksi takdirde btn vaktini, kendisini saldrganlardan korumakla ve bask altmda geim yollann
aratrmakla geiren bir insan, ahiret saadetinin biricik vesilesi olan ilim ve ibadete nasl ve ne zaman
ki;

ftrsat bulabilir?
F

226

halde dnya ilerinin tanzimi, ahiret

nizamnn

ve saadetinin pittdrr

KNC CHET
Dnya nlzamunn, can ve mal emdyetinin^
kendisine itaat olunan bir otorite sahibi

ile

kaim

olduunu beyan hakkmdadu*.


Hkmdar ve imamten Jmm Ue ^ya to fit^
tekhkto^ bu ^rSm^ duruluuna iaret etmektedir. Eer kendisine itaat olunan bir bakan
semek suretiyle bu kargaamn n alnmazsa anari

mm

Zulm yaylr.
'

Ktlk balar,

'

Canllar helak olur,


Sanayi dur.
Kim stn gelirse o yama eder. Birok insanlar
silahlann glgesinde kahrolurlar. Geriye kalan insa;-

ib^t im zman

buteazlar. Bu
beple dmilmitir ki: ''Din ile Sultan kizdirler^' ve
yine denilmitir ki; "Din bir s, Sultan da o ssn
bekisidir" ss olmayan^ yklmaya mahkmdur.
Bekisi olmayan da kaybolmaya mahktodur!
Velhasl dnya ilerini tanzim iin sz dinlenir
otoriter bir bakana ihtiya olduu aikrdr.
Dny nizanu da, dUin n2m iin zarridir. Din
nizam ise, ahiret mutluluu iin gereklidir. Btn
Peygamberlerin kesin hedefi de budur. O halde
imam (devlet bakan) semenin vcbu, eriatm,
terki mmkn olmayan zaruetlerindendir.

kr d

ilim ve

227

NC CHET
Halk arasnda kimin bakanla seilmesi gerektiinin beyan hakkndadr.
Diyoruz ki; halk arasnda beendiimiz bir kimseyi yk
Im^ (devlet bakam) sa^mnize
jmkn yoktur. Seilecek kiiyi dier insanlardan ayracak zelliklerin bulunmas mutlaka gereklidir.

^ig^l

Bu meziyetler iki trldr: Biri,

kendi nefsinde bulunan zellikler, dieri de, bakalan cihetinden olan


zelliklerdir.

Kendisinde olmas gereken hususiyetler unlar


olmaldr: O kii, halk en
^lde idare etme vasfm tamakdr. Bu da yeteriilik vasf, ilim ve takva
ile olur.

Bu

artlara bir de

bakann Kurey'den olma

art ilave edilir.


Bu diMna ^ut, Pi^gamber
miz'in

(S^A.V.) Efendi-

u Hadis-i erififi^ dayandnimaktadr:

^'imamlar Kurey'dendir."

Eer Kurey

iinde

(38)

bu zellikleri u|yan ok k^-

o takdirde seilecek kiide dsJa baka zelaranr. Bu da bakas tarafmdan grevlendirme-

1er varsa,
likler
dir.

Ancak bu grevleaddkme u ekilimte olur:


a) Ya Peygamber tarafndan grevlendirme
yin) yaplr.

228

(ta-

devrin

h)

den

imam (devlet bakam) kendi neslin-

^^ Kurey'den birmi kendi yarine ta^in eder

(grevlendirir.)
c)

Yahut da halk arasmda

gl, dirayetli ve n-

fuz sahibi bir kimse tarafmdan tayin edilir (grevlendirilir.)

Baz

devirlerde btn halk tarafndan itibar gren


ve itaat edilen bir kiinin, vazife verip biat etmesiyle imam Uyim ierddemitir. O bir kiinin oyu ba^

mn y^eiNsrii <rttir ve mam (bakan)


gaye,

gr aynlklarm halkm

seilir.

dc imk

itaat ettii bir

ahsda

bir araya getirmektir.

^^azen btim ^dkm itibar ve itaati iki kiiye olabilir.

O zaman da o iki kiinin oyu halk temsil der \p


onlunu Qyym ile imam

seilir.

Ba^n da Mt& h^m Mba- ve itaati kiiye yahut bir gurup insana olabilir. O zaman da o kiilerin
ve o gurubun oylar halk temsil eder ve onlarm oylan ik
(to^caa) ^fr'
Hatta ben diyorum ki; mamm vil^teidan
nfuz ve yetenei halka kabul edilen bakanla
aday tek bir Kurey^ olsa ve o da kendi bakanluu
ilm ederek fileh greve balarsa, ayet imamlk vasflarm tayorsa, bakanl geerli ve itaati vcib
olur. nk o, kendi gc ve yeterlilik vasf ile bu
hkm vermi ve kendismi ba^km tayin ^pitir.
Ona kar muhalefet etmek, fitne ve kargaa uyandrr. Esasen durumu byle olan kii, devrin ileri gelenlrinden biat almaktan ciz deildir. Bylece p-

mtm

hedm de uzaklam

olur.

229

E^ denilirse

ki:

^^ayet tnaksad szne uyulan,

Gr^ ^dklarn

birletiren,

Halk arasnda

sava nleyen,
Onlar dnya

ve ahiret menfaatlarna sevkeden


bir kiinin devlet bai^anhna gelmesi isey bakanlk artiann haiz riup yalnz ilim artndan yoksun bulunan, fakat ilim adamlarma mracaat ede-

rek onlarm dedikleri

amel eden bir kimse byle


bir vazifeye kalkrsa, bu adam hakkmda ne derile

siniz?

Ona kar muhalefete geerek onu devlet bakanlndan indirmek mi gereir? Yoksa ona itat
etmeU midir?"
/
Cevaben deriz ki: Silahl atmaya frsat vermeden onun yerine btn artlan haiz olan bir kimseyi
^timdc mmknn^ onu bakanlktan indirmenlin

olduu kanaatmdayz.
Eer o makamdan indirilmesi ancak

vficib

silahl

at-

ma ile mmkn olacaksa, bu durumda ona itaat vcib


olur. ^nk onun biz^ kedisinin lim olup ke^di
amel etmesiyle, bakasndan fetva al^ak
amel etmesi arasndaki kayp ve zararunz, bakasn
imam (bakan) yapmak im mmkl&eti akibeti \mnmeyen bir kargaaya drmekten daha ebv^dir.
Belki de byle bir kargaa, birok canlann yamyana
ve mallann telef olmasna sebebiyet verebilecektir!
Alimlik vasf ise, bir olgunluk vasfdr. Fakat meziyetlere ve olgunluklara zlem duyarak en stn
menfaatlan iptal etmek caiz deildir.
Bunlar hukuki meselelerdir. Btmiye'ye cev^
di^ t^tff edil^ <^d^un*Ml^l^^ ^mli kibilgisi ile

230

tapta

bu meselenin tahkikine geni yer verdik.

Eer denilirse ki:

''lim hasletine msamala (to*


lerans) gsterince, adalet hasletine ve dier haslet-

de tolerans gstermemiz gerekir,"


Cevaben deriz ki: Bu msamaha, isteyerek yaplan im hogr jeildir. Fakat zarretler, yas^da^
mubah klar. Mesel, kendiliinden lm murdar
bir hayvann etinden yemenin haram (er*an yasak)
olduguau biliriz. Ama lm gze abnak, y^ak
^emekt^ daha ardr. Yani alkta tedk mtB
lere

olan kimseye, o etten zaruret

miktar yemek mubah


^

(helirlnr.

Hl byle iken artkrm

haiz

okmd g^S^gm

imametin (devlet bakanhmm) mer olmadna


hkmeden kiinin bunu nasl savndumu keke anile

layabilseydim!

kimse, bakanla lyk kiiyi bulmaktan


cizdir. Esasen imamet (bakanlk) artlarn haiz
kimse kalmamtr. Bu kimsenin hangi tutumu daha

Bu

elverilidir!

..

Kadlarn (haddmlerin)
Btn Valilerin

*
.

adaM olduunu,

tasarruf haklarmm ellerinden alm-

djn,
Tayialerm hkmsz olduunu ve halkm harama
doru gittiini mi sylemesi daha doru olur? Yoksa
durum zaruret icab imametin (bakanln) geerli
ve amme (halkn) ilerinin yrrlkte, oldua kail
ateis
da doru olur? O kimse tutumdan birini benimsemek zorundadr:
a) Ya kadlk (^arg) organna ilikin nikh ve
muameltto halk menedecektir ki, bu imkhs^djtt.

231

Hayatn ubelerinin ilemez hal^ gelmesine sebebiyet


v^, gr aynlklanna yol aar, kitleleri paralar ve
alk (dncesiz) kiileri tahrik eder.
h) Veya halkn nikh ve muamelta bavurmalanna cevaz verecek fakat haram iledikleri halde
zarretten dolay gnahkr olmadklanna hkmedecektir.

c)

Yahut da bizim grmze uyacakUr

udur

o da
aran bulumnamakla beraber zaruet gerein-

ce imametin (devlet
hkmedilir.

bakanhnn)

geerli

ki,

olduuna

Bir uzam daha uzaa nisbee yakm olduu bilinmektedir.


ki erden (ktden) daha ehven (lml) olan, tekine izafetle hayrdr. Akll olan kiinin bu tutumu

bmimsemesi g^ddr^

Bu

fasln hakikati ite budur.


Gnl gz ak olan basiret sahibi insanlar iin

sz. uzatmaya gerek yoktur.

Ama mesekoin i ym-

imk^ym kimse, yanl tel^Hd ettii

f ttti ve ^bebini
bir eye
ve

alr

kart grten yana onun tabiatnda


her zaman bir nefret bulunur. nk zayf grl
kimseleri ahmt Wx eydoi ayrmak ok zordur.
Peygamberlerin bile bazan buna gc yetmeriitir.
Bakalarnn ki nasl yetsin!

Eer

htilf nlemek iin imamn,


Peygamber (S.A.V.) ve devrin halifesi (devlet bakam) tarafndan gerekli olduunu sylemeli deil
misiniz? Hatta mamiye'den bazlar bu hususa
kail olmakla ve bu tayinin vcib olduunu iddia etdenilirse ki:

mektedirler."

232

Cevaben deriz

ki:

ayet

vacib olsayd Resulullah

(SA.V.) EfendimiiE, kendisinde mrn^ g^^^ek .olan


imam muhakkak tayin ederdi. Fakat etmedi. Hz.

mer (R. A.)

da etmemitir.
Hz. Ebu Bekir (R.A.yn,
Hz. mer (R A,)'m,
Hz. Osman (R.A.)'m,
Hz. Ali (R.A.)'m, imametleri (devlet bakanhklan)
h^p t^iplejleil, seimle sabit qte%^^
'

l^u^1i1S.A.V.) mndinMn, devl^ ptalikonusunda ekimeyi nlemek iin Hz. Ali


(|l.A.)*n imamesini aka bildirdiini, fakat sahabenin, lu^a (peygamber enmne) kar gelerek onu gizlediklerini iddia edenin cehaletine iltifat etme.

Bu

mukabele etmek
mmkndr. yle ki; catsell, Hz. Ebu Bekir
(R.A.)'n imamlmm nass Ue sabit olduu ve sahabenin bu nass'a uyarak ona biat ettikleri iddia olunsa,
bu iddia ne ile rtlr?
Oym ki| ^to, sahabenm tismh WMsmi3^mr
gibi iddialara, benzeri ile

m ve gizlediklerini farzetmekten daha ehvendir. Tayinin vcib olmas, ancak baka yoldan ihtilf nlemek imknsz olursa dnlebiliri Halbuki bu,
imMnsz deildir. d^
ihtU^ ortadan kaldnr. Nitekim biat ile imamet (devlet bakanl) makamna getirilen Hz. Ebu Bekir LA.) ve Hz, Osman (R.A.) devirlerinde ihtilf me^^mi gelmemitir.
htilfn ou Hz. Ali (R.A.) devrinde meydana gelmitir. Halbuki, "mamiye" onun, nass ile tayin olunarak imamete (devlet bakanlma) geldii in^cu-

233

DRDNC CHET
Sahabe ve Hulef-i Ridin hakknda Ehl-i Snnet akidesinin

beyan hakkndadr.

JiMMi ^ ki;

QSU}Jar

s^be ve Hulef-i Ridin

hakknda ileri gitmileri.


Bazlar, onlan son derece vmler ve

hatta onla-

nn, peygamber gibi gnahlardan korunmu oldddaniddia eulerdir.


Bazlar da onlar yennek suretiyle sahabe aley-

uzatmaya cr'et etmilerdir.


Sn sakm bu iki frkadan olma. tikadda orta yoIt
Bibnif ol ki, Allah (C.C.)'u yce kitab
Kur'an- Kerim de "Muhacirler" ve "Ensar" vg
ile anlmlardr. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz tarafndan da haklannd eitli Hads-i erifler vrid olmutur.
Nitekim Rasuluilah (S.A.V.) Efendimiz yle buyurmaktadr:
hinde

dil

'''Benim

ashabm yldzlar

tbi olsanz hidayete erersiniz."

Yine yle buyurmutur:

234

gibidir.
(39)

Hangisine

"Insankrn en hayrls benun asrn(n

insanla-

Sonra onlaru ardndu gelenlerdir/' (^}


Ashab- Kirm'm herbiri hakknda ayr ayn vgler vrid olmutur ki, bunlar anlatmak uzun srer.

n)dtr.

Onlar hakkmda anlatlan v Istii zan pndiran durumlnn teii^ltmda kalarak sakn onlar hakknda
s-i

zanda bulnma. Bu

supla uydurulmutur.

tip rivayetlerin

Asl esas

yoktur.

ou

taas-

Asl olam da

te'vU etnaeJc nndcndr.

Eer akim mmkn


disinde hata ve
.

grmedii

bir rivayet ise, ken-

yamimann mmkn olmas

kabul edilmez. Sahabenin

sebebiyle

sonu itiban ile hayra VMnlM (dsa Mle hayr ileme k^dma yorMiIn^
maldr. Mesel Hz, Ali (R,A) ile Hz. Muaviye arasmd^ sava ve Hz. Ai^ (R.A.)'n Basra'ya gitmesi
fiilleri

cHdea^ tatobinde olduuna fakat


durumun nndan ktma ihtimal vermek gerekir.
Bazan durumlarn, balangtaki gayelere uygun
olarak ekilde gelimedii ve aksi istikametlere srklendii bir gerektir. Hz. Muaviye'nin de ymuB
hususunda

yaptna

fitneyi

ve

bavurduu

ihtimal verilmelidir.

geten rivayetlerden

shnda ihtiMm

harekt

doru

zannettiine

Bunun tesinde hd tarki ile


doru olam yalam tepuste-

ou

Rfzilerin, Haricilerin

boboazlarn

ve bu

icaddr.
Kayna olmayan rivayetleri sakn kabul etmeyesin! Mesnedi (dayana) olan iin de te'vil (yorum)
aranr. ayet te'vil yapman mmkn olmazsa deki:
"Belki bu meselenin, benim bilmediim bir yorumu ve o^srtt v^du*"
Bilmi ol ki; Sen \m makamda ya bir mslmana
gibi konulara dalan

235

sAH.a^da bunar^ (xm ktl^ecdc ve yalanc olacaksn. Ya da okm hd^ma libm4 ^da buns^k
ve belki hataya dm olacaksn. ^
Ancak; mslmana kar hsn-i zanda bulunup yanlmak, s-i zanda bulunup doru olmaktan daha
selmettir.

mr boyunca eytan'a yahut Ebu


Cehilce, veya Ebu Leheb'e veyahut da herhangi bir
kt kiiye kar dilini Mf&A da l^i oltm^a, bu

ayet

bir insan

sktu kendisine bir zarar vermez. Fakat bir mslman Allah (C.C.) katmda susuz olduu bir meseleden dolay onu bir kere bile ktlese phesiz helke

maruz kahr.
eriat, insanlar arkadan ekitirmeyi iddetle ya-

saklad

iin, insanlar

hakkmda

bilinenleri

ounu

{dmak bile doru saylmus. Hdbdd gybet, ekitirilen kiide tahakkuk eden bir hususu haber vermekdile

tir.

Bu inceliklm gz mnde bulunduran ve tabiatnda


geveze olmayan kii, devamh olmak sktu, btn
mslmanlara kar iyi niyeti ve Selef-i Slhin'in
hepsini vg ile anmay tercih eder.
Hulef-i Ridin'e (drt byk halifeye) gelince; onlar, dier sahabelerden stndrler. Kendi ara-

larndaki mertebeleri ise, imametteki tertipleri gibidk*


Biz: 'Talan kimse, flan kimseden efdaldir" dediimiz vakit bunun manas, o kimsenin ahirette Allah (.C.) katmdaki derecesinin daha stn, olduudur.

Bu ise "gayb"dr.
236

da ancak MUh (CC.) bilir. Eer bildirirse


O'jum Peygambcri^^ilir.
erikt sahihi JBe^mberden bu tertip zere fazileti
gerektiren kesin ve mtevtir nass'lann vrid olduu
iddia edilemez. Ancak lepsi hakknda vo zler
vrid olmutur. Bu vglerin zelliklerindo f^i^
hususunda tercih hkmleri karmak ve geliigzel
hkm vermek, stmze lzm olmayan bir eye

Gayb

k^^nzi zorlamak oto.


Allah (C.C.) katndaki faziletin, zhir amellerle biUnniesi'de zordur ve bu, tahminden teye gemez.
Zahiren ekmser grnen nice kullar vardu: ki,
AIlah'(C.C.) katmda, kalbinde Allah (C.C.)'dan bakas yoktur. Onun meziyeti i leminde gizlidir.

Yine

dn

zhir amellerle ssleyen nice kiiler

vardur ki, i leminde gizl^en bir pitsliktea

tbnii

Aly-

lah (C.C.)'n gazabndadrlar. nk herkesin i


zn ancak Allah (C.C.) bilir.
ve ancak PeyFazUetA ancak vahiyle
gamber ^. A.V.>'den if[tndcte bihndii sabit oliffoa.
Peygamber (S.A.V.)*in ahvline vkf olan sahabe,

anlald

eden haberi iitmeye


pb^iz hedced^
lyklr
Hz. Ebu Bekir (R.A.)' en n plna karan pnlarfaziletin derecelerine dellet

d^

du:.

onraHz. mer (R.A.)' ne kardlar.

Osman

(R.A.)'
Daha sonra da Hz. Ali (R.A.)' tercih ettiler.
AHah (C.C.)'m dininde herhangi bir maksatla onlardan hyarotin sdff obuas asla dnl^iH. Drt
byk halifenin fazilet mertebel^ne dellet eto en

Sonra H2.

l
t

237

gzel

delil,

Sahabe-i

Kirmm bu meyandaki ittifidu-

dm
Ehl-i Snnetin, fazilet

bbmda bu

tertibe

inanma-

lan da sahabenin bu ittifakna dayanmaktadr.

En donyu Allah (C.Q)

bilir.

DRDNC BLM
Bu blm, tekfiri vc^ olan ve ek&aR te^l^rn beyan hakkndadr.
Bilmi

bu hususda btn frkalann taassup


ve aptda kaan grleri vardu:. Baz frkalar, kendilainen baka her frkay tekfir ^ec^k derecede
ileri gitmilerdir. Aslnda her eyden nce b konu
fkh (hukuk) bir meseledir.
Bir kiinin kfribe hkm verme meselesmde hazan nakli ve sem' delillerle kesin olarak hkm verilir. Bazan da ictihad yolu ile zanni bir hkme vanol ki;

hr.

Akit lAeUle gelince;

Bu

cihetin

anlahnas

omm ba m^l^de yeri yokm.


ancak:

szmz anlatmak ve onun


mmkimdr.

Bu ise,

"Bu adam

manasm

kfirdir!"

aklamakla

ahsm ahiret yurdundaki ikametgahmdan,

Ebedi olarak cehennemde kalmasmdan,

Dnyadaki hkmnden,
ldibnesi ile ksas ISizan gelmeyecepden,
Mslman bir kadmla evlenmesine izin verilmeyeceinden.,
ve mal dolomulmazh ohnaduKan ve onunla ilgili dier hkmlerden haber verme durumuna
,

238

rcidir.

Ayaca bu dmunda o kiinin sznn

yalan

bildirme kej^iyeti de
w itikaduim cehalet olammu
^
^

vardr.

Szn yalan olduunu ve itikadn da cehalet olduajt delillerle bilmek mmkndr. Ancak bu
yalann ya da bu c^kdetin, kfr ge^ktirip gerilemedii ayr bir meseledir. nk can ve mal ermiyetinin kaldrlmas ve ahirette ebedi azaba mahkm
^^^eleindendir.
ettlmes,
iftre yalan ve cehde akla Mtaric mM^ir. Mmt o Minin Kfir ve Mslman olduu ancak erian de-

emt^

Ulleri ile bilinir.

Md^nk (iddia ed^n), iddia ett^ herhangi bk


er' hkm, ya nakil ve icma gibi hukuk asllanndan biri ile sabit olur. Ya da bu asllardan birine kyas
ydai

ile bilinir.

insanm kfir olmas da, ya bir asl (ayet,


hadis, icm) ile, yahut da bu asllardan birine kyas ile
tahakkuk eder.

Yine

Bu

bir

m&ym^

kesinliMe

^bul ^hlm

^^^ur:
"Her kim, Muhammed (S.A.V.)'i tekzib ederse
(yalanlarsa) o kfir olur." O kii, kfir ile ilgili b-

m^b^b

olur. Fakat tekzipriat hkmlerinin de


v& merEd^elei wdrr
bin de
MERTEBE: Yahudi, Hristiyan,
1)
Putperest, Mecs ve bu gibi milletlerin tek^bidir.
Bunlann kfir olduklan Kur'an- Kerm de aka
beyan olunmutur ve bu hususda mslmanlar arasnda tam bir ittifaka varlmtr. Tekfirde (kfir oldukl^ma ckir hkm vmr^de) sml Q)m tekzib budur.

BRNC

Dierle^

M o^

fihak

edSU ^^tan) gibidir.

239

ikinci MERTEBE: Peygamberliin asln


inkr eden Ba^tatane'nin ve lemin yarah|m inkr
eden Dehriye'nin tekzibidir. Bu eit tekzib, hakkm2)

da nass (ayet, hadis) vrid olan tekzibe ncelik yolu


ile mlhaktr (katlmtr.) nk Hz. Peygamber
(S.A.V.> ile bfi:sd>er btn peygamb^leri inkr eden
Berhime, tekfir edilmeye Yahudi ve Hristiyanlardan
daha evldr. Dehriye ise, sadece peygamberleri deil, ayn zamanda oian gnder yce yaratcy da
inkr ^!itkt^kl^.

Peygamberliin esas hakknda yahut Hz. Muhammed {S.A.V.) Efendimiz'in peygamberlii bakkmda
fdeci ve nkr edici nuhiyette fikir beyan edenler
de bu mertebede oanlaa ilhak edilirler.
3) NC MERTEBE: Yaratcy, peygamberleri ve peygamberliin esasm tasdik ettikleri halde
eriat l^slina aj^bn inanlarda bilunsai feb^edlerdir. Bunlar, peygamberin hakl olduunu, anlatt
eylerle halkp iyiliini kasdettj|^, fkat hakk akayamad^m, nk iasmlarm mda^pnn hakk idrakten ciz

olduunu

iddia etmilerdir.

meselede onlann kfrne (kfir olduklarma)


kesin olarak hkn vermek gerekir:
mesele: Cesedlerin yeniden yanulm,
'Cehennem azabn, huri, yemek, imek, giymek gibi
cennet nimetlerini inkr etmeleridir.
b) ldasi
Allah (CC^'m MUiyau Qfmeleyi btn hlinde) bildiini fakat cz'iyyat
(hdiselerin teferruatn) bilmediini ve ufak ayrntlarm yalnz gkteld melekler tarafuKUm bilindiini sy-^
a)

BirBC

mms

leijneleridir.

240

nc mesele: Alemin kadm (yaratlmam)


olduuna, varlk asmdan Allah (C.C.) ile ajemin
c)

eit bulunduklarna ve sebebin msebbit^


(sebep olunana) tekaddm gibi Allah (C.C.)'n da
rtbe ve derece ile leme tdtaddm ettiipe (ne geti^u})^) ksl almalandr.
Bu kiitee Kur'an ayetleri getirildii zaman sur1ar ki, akl lezzetler, onun idrakini anlamaktan aciz
ve bundan dolay hiss lezzetlerle kendilerine
birbirine

Mu

mml i^iritir.
Bu apak bir kfrdr. nk byle

sylemek, eedici, Kur'an'n nru ile hida-

faydasm iptal
erme kapm kapayca ve peygamberledn

riatlann
yete

rinden

rd

Eer

szle*-

(rehberlii) uzaklatncdu-.

"Onlar, yaratcya ve peygamberlere inandklar halde onlara niin kfir diyordenilirse ki:

5011112?"

Cevaben deriz ki: Reslullah (S.A.V.)*i tekzib


edenin kfir olduu eriat delilleri ile kesin olarak bilinmektedir Bunlar da nce tekzib ediyorlar (yalanla
yorlar) sema imd edici (bozguncu) mazeretlerle mbep aramaya alyorlar. Bu durum, sz yalan ol'

maktan karmaz.
4)

DRDNC MERTEBE;

Wh6 ve dier frkalarn

^btezile,

Meb-

tekzibidir. Felsefeciler hari

bunlarn hepi de ister bir menfaat iin olsun ister olmasm yalan ciz grmezler. Ancak te'vil (yorum) ile
.

urarlar* Fd^t te'vilde hataya dp yamlmlardr.


Bunlarn durumu, itihadn yeri ve konusudur. Bu konuda
kir.

mmkn olduu

kadar tekfirden

nk aka: "L

saknmak

ilahe illallah

241

gere-

Muhamme-

'

du'r-RasluUah" diyenleri ve kbleye kar namaz


klanlan tekfir edip kanlarn ve mallarm mubah kl-

mak hata olur.


Bin kfirin hayatn

mslmamn

bir fincan

balamakta

kanm

hata etmek, bir

aktmakta hata etmek-

dda diyendir.
Resulullah (S.A.V.) Efendimiz yle buyurmaktadr:

-lVljj^

^nsanlara

T ki, L
dikleri

b^d^

Jl^^t J5l0loy

kar

savamaklakla rarolandum.

ilhe illallah deyinceye kadar.

Onu

syle-

zam^

kaolario (canlarn) ve mallarn


kortmu (riurkur. Dikkat edin, o kelimenin

hakkm gzetin." (4i)


Bu

frkalar arasmda

an gidenler olduu gibi, on-

arasnda mutedil kiil^ de vardr. Bunlar tekfir


eden (l^ilde sulayan) mtt^dtidin zamu, baz meselelerde artarak fitne ve kinleri tahrik eder. Esasen
bu tip almalara geneUikLe taassup hakim olur ve dilar

nin

hkm aradnlmakszm ^dim gre uyulur.

Bize gre, bu frkalann tekfir edilmelerinin delili,


nass ile sabit olan vt peygamberi yalanlayanm tekfir
ecMJtaesi ite ilgi delilin aymdr. Onlar asleu peyg^beri td^b Mmiyorlar.
242

Te'vilde

yanlmann,

gerektirdii de bizce

tekfiri

olmamtr. Tekfir iin muhakkak delil arttr.


"L ilhe illallah'^ si^nden elde edilra i^et
(korunmann) sbutu ise kesindir ve ancak baka bit

sbit

kesin delil

ile

kaldrabilir.

am

giTekfir (kfirlikle sulama) meselesinde


denlerin, bu davranlannlp aslsz olduuna dikk^
ekmek iin bu kadar yeterlidir. nk delil, ya asldr, ya da asl zerine kyadr. Asl ise, apak tek-

mb^. kea tek^b etmeyi, tekzib edici mana^da


olamaz ve ehadet kelimesi

runmann)
)

BENC

olmu

sabit olan ismetin (ko-

manann kapsam iinde kalr.


MJBRTEBE: Aka ^czibde bulun-

ifade ettii

mayan fakat eriat


bit

ile

bir

delilleri ile

ve tevtr yoluyla sa-

asl inkr edenlerin

namazm farz olduunu

fakat

tekzibidir. Mesel,

be vakit farz olmad-

n syleyen kii gibi. Kendisine bu konu ile

ilgili

ayet

ve hadisler okunduu zaman yle der: "Peygamber


(S.A.V.) 'den bunun sdr olduunu bilmiyorum!
bu bir ^Bbna ve tahrifdirr'
Yine mesel hac Mtjonth yie der: '*IIae( frz
olduunu kabul ediyorum fakat Mekke nerede ve
Kabe nerede bilmiyorum! Acaba insaniarm na-

BdU

mazda yneldUderi ve

haccettilderi belde

ten peygamberin haccettii ve

Kur'an'm

fa^^

vasfettii

belde midir.bilmiyorum!"

Bu ^iterin k&ne (kfirlik) hkmetmek gerekir.

nk

tekzib edicidir fakat

aka syl^ekten

ekinmektedirler. Zira mtevtir (herkesin bildii)

hususlan anlamada avam (halk)


ayndjdr.

243

ile

havs (sekinler)

Eer yukandam gibi szleri syleyen iumse, yeni


mslman oimn ise ve hususlar onun yannda
mtevtir

olmam ise, tevtr edinceye (bilgisi oa-

hncaya) kadar ona mhlet verilir de kendisi, tevtr


yolu ile bilinen bir asl inkr ettii iin tekfir edilmez.
Yine mesd Hz. Peygamber (S.A.V.)'m savala-

rndan

birini inkr etse,

kz

Yahut Hz. mer (R.A.)'m


Hz. Hafsa (R.A.)
ile evk^tju ^ul etmese^
Veyahut da Hz* Ebu IkMr (R.A.)'n varhm ve
halifeliini inkr etse, yine o kimsenin tekfiri gerekmez. nk bunlar, dinin tasdiki vcib (mecbur) olan
temel s^ondan deilcfo. Fakat Hac, Namz ve
Islmm dier artlar asl olduu iin onlan inkr,
kfr (kfirlii) gerektirir.
Yine ionay tokr tm kiiyi de tekfir eden^^.
nk icmann kesin br delil olmasndaki pheler
oktur. Zira icm, ancak nazar bir gr, zerinde
mutabakata vanimaktan ibarettir.
6)

ALTINCI MRTEB: Sahabmm itttf^cm ve

icmy

tekzbA:. Byle bir kimse aktan

etmez. Tevtr yolu

aa tekzib

kesin olarak bilinen dinin


asllanndan birini de hkr etnez. Ancajk icmmn ve
sahabe ittifikum kesin bir &eM
iddia ederek der ki: ^^cm ehlinin hataya dmesinin
imknsz olduuna dair ne kesin ]gAr akli delil varile

olmadm

ne de te'vile ihtimali olmayan mtevtir bir


er' delil vardr!"
Sen ona ayet ve hadislerden ne kadar del getirirsen getir, onun zanmna gre bir te'vili (yoruiu) vardiTy

244

o, bu szleri ile Tabinin ittifakn da ihll etmektedir. nk Tabiin, sahabe ittifakmn hak ve
delil olduu ve buna kar kmann ciz olmad g*

kem

rii zerinde birlemilerdir.


Bu ahsm, icmy inkr ve ihll etmesi ictihad ko-

nuMdn*.

Benim de bu

grm

meseledje bir

var.

yle

olmasma kardr ve
ade^ kn^y} ipkr etme krne zenn hazrlamtri
d^Mh
^knck, inkr kapsnn almas, birok

ki;

birok pheler,

icmnp

delil

k^

ra yol aar.
.

Mesel bir kimse

kp

da Resul|illah (S.A.V.)

Efendkniz'den sonra yeni bit


ciz

olduunu

sylese,

peyfmtmr gdm^inin

hemen onu

tekfir

kilmez. Fakat mesele incelendii


imknsz cdPPNI$nm gerekesi icmya

etmede geci-

zaman bunun

dayand anla-

lr. nk $M buna irrmm klmaz.

kii, Resulullah (S.A.V.)'in

u Hadis-i

erifini

te'vilden (yorumlamadan) ciz deildir;

^B^to smra mhi (peygamber) yoktur." (^)


Yine o kii, Allah (C.C.)'n

u ayetini de te'vilden

ciz deildir:
^ * f

tteMtartn

'

(peygattl^ern)lmiimm.^(^
245

"Nebilerin sonuncusu'' tabirinden "UI'l-Azm"


Peygamberlerin kasdedilmi olduunu syleyebilir!
Eer "Nebi" lafisam genel olduu ileri srlfse,
o takdirde bunun tahsisi (zelletirilmesi) mmknyoktur," Hadis-i erifi ile
dr. "Benden sonra

NEB

"RESUL" kasdedilmediim ileri srebilir!

Resl" arasmda fark olduu


ve Nebi'nin mertebesi Resl'den stndr! gibi hezeyanlarla bu ve buna benzer tecillerin (yorumlarn)
ifiritm]^ oldu^u srf lato ykn^ iddia edeme-

zaman "Nebi"

ile

yiz.

halde o kiiye verilecek en gzel cevap, Hz.


Peygamberin ^^N^bi" lfzmdan ve davram^mncto,
ondan som*a ebed olarak bir daha Nebi ve Resln

gelmeyeceini, bu meselede te*vil ve tahsise yer olbu mmetin "cm" ile anlam olmasdr.
tony inkr eden kimse, herbiri tetkike muhta
olan birtakm kark meselelerin ortaya kmasna sebep olur.
Mctehid, btn bu meselelerde zammun gerektirdii ekilde mendR" veya /^nsM^ cfl^

madm,

km" verir.
Bizim buradaki asl maksadmz, tekfir probleminin dayan< asUann balanlanm aratrmaktr.
Bunlar da yukanda saydmz alt mertebeye dayanr.
Eer denilirse ki: "Putun nnde secde etmek
kfrdk. Mcerred bir fiil oUn bu hareket bu
balantlann mefhumu altma girmez. yle ise hu
kfr gerektiren hareket baka bir asl olabilir

mi?"
Cevaben deriz

ki: Haytr,

246

nk kfr

(kfir^k),

Onun putu yceltme itikadimdandr. Byle bir itikad


s^ Kur'an' ve Peygamber (S.A.V,)*i tekzibdir.
Ancak, Onun putu yceltme itikad bazan ak bir
ifade

ile olur.

Bazan, mesel

dilsin olursa

Bazan da ta'zime

o valdt iaretle olur.

kesin delleti olan bir

ile

Mesel, Allah (C.G.) iin yaplmasna ihtimal


verilmeyen secde gibi.
\Puta ta'zim edip etmedii karinelerle bilimr.
Mesel bir kfir, mslmari cemaat iine kanp namaz klsa, onun mslmanlma hkmedilir mi?
Tekfirin mertebelerim tantmada bu kadarla
olur.

ynelimi
Fakihlerbu konuya temas etmedikleri iin,
Kelmclar da kendi fenlerinden olmad gerekeisi ile bu kansoru hukuk ynden
etmedik-

mMk^

bizim aklamamz gerekti.


Bylece itikadda orta yolu aklam olduk. Akaidin ana meseleleri ve. temel kaideleri difudakakm
leri iin,

Wmm

gereksiz ve fuzul eyim ImMrrd^.


tafe^fa
anlayabilecei ak delilleri ortaya koymakla yetindik.

Allah (C.C.)dan onu hakkmzda vebai klnamasve atu^^riz bize dndrld zaman
slih
ameller kefesine koymasm dileriz.
Hamdolsun lemlerin Rabbi olan Allah (C.C.)'a.
Salt- Selm olsun Resullerin Efendisi ve Nebilerin sonuncusu olan Mdiammed Aleyhisselin^a ve
onun l ve ashabma.

om

247

t
Kiyince

kendi nefsiniMah etmelidir,

sonra da

Eer kendi

bakasn.

nefsini ihmal

bak^

ile

ederek

^
bozmu olu^

urarsa,

vcib olaPtertibi

Bunun aksine

olarak kendi nefsini dzeltip

b||kasn dzeltmeye^lmaldr.

HSAR

YAYIN

You might also like