SAYI:8 1 Mar t 2007 2 YTL (kdv dahil)

28 Þubat Müslümanlarý “Dinsizleþtirme” Operasyonudur

Ýþte Mu’tasým Sana Geldi!
BOLU’da
Resmen Domuzluk!
Acar Hýrsýzlýk
AKP’den Kur’an’a Sansür

Allahsýz Yargýnýn Adaletine

Allahsýz Ordunun Silahýna

INANMIYORUZ!
2 BARAN
BARAN’dan... Kâim ve Dâim
Eskiler “Mart ayý dert ayý” derler… Eskilerin “dert”ten ka’nýn “güvencesi” altýnda gayet “þýmarýk” bir þekilde saða-
ne kastettikleri bir tarafa, içinde bulunduðumuz Mart ayý Ba- sola salça oluyorlar. Ayný 28 Þubatçýlar gibi… Duyun Ey Millet!
týcý’larýn bütün görünüþleri açýsýndan gerçekten dertlerle do- Ulusalcýlarýn “zinde güçleri” küreselcilerin bu þýmarýklý-
lu bir ay olacaðý aþikâr. ðý karþýsýnda müterddit. Acaba, Amerika’nýn kendisine dahi AKP Kur’an’ý Sansürlüyor!
1 Mart tezkeresinin yýldönümünde Amerika’nýn Irak iþ- faydasý olmadýðýný görüp, gerçek Müslümanlarýn deðerleriy-
gali bütün aðýrlýðýyla Batýcýlara kendini hissettirmekte. le barýþarak bu “þýmarýk”larýn suratýna bir tokat aþkedebilir Türkiye’de Kur’an’a sansür rezaleti
PKK, Musul-Kerkük, Cumhurbaþkanlýðý seçimi, hatta mi? Çok þey bekliyoruz! Yeniçað Gazetesi’nden Hasan Demir yazýyor:
genel seçimlerin arefesi Mart ayýna sýkýþmýþ durumda… Türkiye’de davayý iktidar-para-güç-þöhret mücadelesin-
Genelkurmay Baþkan “Mart’ta perde açýlýr” demiþti. Per- den kurtarýp, bir ideolocya manzumesine baðlamadýktan son-
Ey millet gözünü aç... Nasýl olur da Danimarkalýlar
de açýldýðýnda biz sahnedeki kuklalarla beraber, kuklalarý oy- ra hiç kimsenin yapabileceði hiçbir þey yoktur! Kur’an’ý Kerim gibi bir rahmet ve merhamet deryasý
natan ellerin kim olduðunu gayet iyi biliyoruz.; ve oyuna ha- 2007 Ýbda kurtuluþçuluðunun bütün haþmetiyle görülece- Allah (c.c.) kelâmýna “Þiddet içeriyor” suçlamasý yapar
zýrlýklýyýz. Acaba Genelkurmay Baþkanlýðý’nýn hazýrlýðý ne ði ve ona zýt bütün sahte kurtuluþçularýn kubura gömülecek- diye hop oturup hop kalkacaðýna, önce baþýný kaldýr da,
yönde ve kimin için? Perde açýldýðýnda göreceðimiz þeyler- leri yýl olacaktýr, inþallah… çevrende neler oluyor, ona bir bak..
den biri de bu!.. Yýl, þiddet yýlý: yýl, devrim yýlý… Ve kavalcýnýn peþinde köyün fareleri gibi uçuruma
Ilýmlý pezevenklerin baþýný çektiði küreselciler Ameri- Kýsas görevinin yerine getirileceði yýl, bu yýl. doðru sürükleniþini fark et, “Telekom’umdan
Tüpraþ’ýma, topraðýmdan petrolüme, bankalarýmdan
milli egemenliðime hemen her þeyimi dünkü
ile… müstevlilere kaptýrdým, hiç olmazsa elimden
SÝZDEN GELENLER Emin Koçhan Kur’an’ým, göðsümden imâným gitmesin” hassasiyeti
Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi göster..
Selam ile… “Ýmanýmýz kavî, bileðimiz güçlü
Sayýn BARAN Dergisi kadrosu. ve intikâm hissimiz dâim olsun.” Aklýný baþýna topla..
Selam ve dua ile ***
Kýymetli gönüldaþlarým; Her þeyden Yahya Yýldýrým
Kýymetli Baran dergisi çalýþanla- Ne demek mi istiyoruz?
önce, “Ýslâmcý Dergi Kadrosu” olma F tipi Kapalý Cezaevi-Bolu
rý, deðerli gönüldaþlar... Meramýmýzý anlatabilmek için Ahmet Açýkay’ýn Milli
yolunda azimle yürüyen yeni bir der- B 1-39 Akýncýlarý
Çalýþmalarýnýzda muvaffakiyet- Gazete’de yer alan aþaðýdaki haberini ibretle
giyi hayata geçirdiðiniz için müte-
ler diler, dergide zerre emeði olan okuyalým:
þekkirim. Selam ve dua ile
gönüldaþlara teþekkür ederiz. Rab- “- Milli Eðitim Bakanlýðý’nda skandallar bitmek
BARAN Dergisi, Müslüman Kýymetli Gönüldaþlarým!
bim hepinizden razý olsun. Cümle- bilmiyor. MEB Talim ve Terbiye Kurulu onaylý
Anadolu Halkýnýn hislerine tercü- Yeni derginiz hayýrlý olsun. Mevlâm
mize yâr ve yardýmcý olsun. Bizleri Ýlköðretim 5’inci sýnýf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
man oluyor. sizlere kolaylýklar ihsan eylesin.
dualarýnýzdan eksik etmeyin. Bizim
Antiemperyalist çizgide müca- Muvaffakiyetler nasip eylesin. kitabýnda Fatiha Suresi’nin son ayeti ve Bakara
dualarýmýz da daima sizinle... Nice
dele bayraðýný meydan yerine diki- Hepinizin, saðlýk ve afiyette olmasý- Suresi’nin 286’ncý ayetlerinin bir kýsmýnýn yazýlma-
Baran’lý hafta ve senelere hep birlik-
yor. ný niyaz ederiz. masý dikkat çekti. Ýlköðretim okullarýnda ücretsiz
te eriþebilmek dileðiyle...
Dost kutbu güldürürken, düþma- Bizlerde hamd olsun iyiyiz. daðýtýlan ders kitabýnda ayetlerin içersinden özellikle
Buradaki gönüldaþlarýn hususi
ný aðlatýyor. Yollamýþ olduðunuz dergileri zevkle ‘Kâfir’sözcüðünün çýkarýlmasý dikkat çekti. 20 kiþilik
selâmýný iletir, dýþarýdaki cümle gö-
Ýslâm düþmanlarýnýn surlarýnda okuyor ve bir sonrakini heycanla MEB Komisyonu’ndan bu kitabýn nasýl geçtiði merak
nüldaþlarý hasretle ve muhabbetle
yeni gedikler açýyor. bekliyoruz. ediliyor”
kucaklarýz. O’na emanet olunuz.
Yayýn hayatýnýzda ve çalýþmala- Size yazý yolluyorum. Eðer uygun Sayýn Açýkay devam ediyor:
rýnýzda muvaffakiyetler dilerim. görürseniz yayýnlarsýnýz. Buradaki “- Ýlköðretim 5’inci sýnýf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Selim Aydýn.
Herkesten herkese selam, sevgi, tüm gönüldaþlarýn selamýný iletirim. Dersi-2006 beþinci baskýsýnda yer alan metinler þaþkýn-
Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi
saygý ve muhabbetler. Allah’a emanet olun. Sabýr ve dua lýða neden oldu. Ders kitabýnýn 29’uncu sayfasýnda yer
alan ‘Kur’an’dan ve Peygamberimizden Dua Örnek-
leri’ baþlýðý altýnda bulunan sure ve ayetlerin bazý
Gebze: kýsýmlarýnýn eksik olduðu ortaya çýktý. Birinci kýsýmda
TEMSÝLCÝLERÝMÝZ Mehmet Kaya
Gebze Kitap fuarý. Sultan
Orhan Gazi Cad. 1103
HAFTANIN SORUSU: yer alan Fatiha Suresi’nde son ayet kýsýmlarýnýn özel-
likle eksik yazýldýðý belirlendi.
Avrupa Temsilciliði:
Zafer Yýlmaz, Tel: 0049
Sk. No: 6 Sayýn Adalet Bakaný: Bakara Suresi’nin 286’ncý ayeti de kitapta aynen þöyle
Tel: (0262) 643 16 39
1777403319 Bolu F Tipi Cezaevi’nde yer alýyor: ‘Sen bizim mevlamýzsýn ... Bize yardým
K.Maraþ:
yumurtasý alýnmýþ ve “g.tünü et’. Ayetin üç nokta ile eksiltilen kýsmýnda aslýnda
Almanya Niedersachen Baki Aytemiz,
‘Kâfirler topluluðuna karþý’ ifadesi yer alýyor. Yani
Eyalet Tm Tel: 0537 271 25 74 amacý dýþýnda kullanan” bir
Kurtuluþ Musluoðlu eksik tamamlandýðýnda, ‘Sen bizim Mevlamýzsýn,
Martin Luther str. 43 Antalya: “çete” var. kâfirler topluluðuna karþý bize yardým et’ (8.2.2007)
311137 Hildesheim
Tel: 00491799988223
Turan Köse Bu Çeteden haberin var Þimdi söyleyin lütfen.
0544 388 24 24
mý? Kur’an nâzil olalý beri hangi Müslüman ülkede
Allah’ýn sözü Allah’ýn kitabýndan böyle eksiltilmiþtir?..
Denilebilir ki..
‘ - Gözden kaçmýþ olamaz mý? “
***
Gözden kaçtýysa kitabýn toplatýlmasý gerekmez mi?
Milli Eðitim Bakaný’nýn çýkýp milletten ve Ýslâm âle-
minden özür dilemesi, gözden kaçýranlarý görevden
almasý, nefsi için de tövbe etmesi lâzým gelmez mi?
Fakat mesele ” gözden kaçma “ falan deðil..
Ýþin aslý Allah(c.c.)’ýn ayetlerini milletin gözünden
kaçýrma; bütün geliþmeler bunun böyle olduðunu gös-
teriyor..
***
Ey millet bu iþler organize iþler..
Bu iþler herkesin bilgisi dahilinde olan iþler..
Allah (C.C.) bildiði gibi yapsýn.
AKP Kahramanmaraþ Milletvekili Mehmet Ali Bulut
ile Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, AKP’li
MEB’nin “ayete sansür” uygulamasýndan rahatsýzlar..
Kendilerine teþekkür ederiz..
Lâkin yetmez..
Þu saatten sonra AKP’de Müslüman olduðunu iddia
eden tek bir milletvekili, bir tek yönetici ve üye bile
duramamalý.. Çünkü böyle bir ’örtmeye’ raðmen o
koltukta oturmanýn bedeli Yüce Allah’ýn: ” (...)Yoksa
siz kitabýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýný inkâr mý
ediyorsunuz? Þu halde içinizden böyle yapanlar,
netice olarak dünya hayatýnda periþanlýktan baþka
ne kazanýrlar, kýyamet gününde de en þiddetli azaba
Aylýk Ýlmî, Ýçtimaî ve Tasavvufî Dergi Yahya Kahya Mh. Neva Sk. No:2 D:3
uðratýlýrlar. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir
Dergi Ýletiþim: Kasýmpaþa-Beyoðlu / ÝSTANBUL
(Bakara, 85) “ Ayeti ile muhatap olmayý göze almaktýr..
0212 526 50 14 - 0538 8189179 Tel: (0212) 256 73 87 E-mail:
Bizim yaptýðýmýz bir mümin ikazý ve feryadýdýr..n
aylikdergi@yahoo.com

Ýþte Mu’tasým Sana Geldi!
Bundan tam 1169 sene önce yani 838
senesinde Rumlarýn eline esir düþen bir
kadýn , Rum askerlerden bir tanesinin
kendisine tokat atmasý üzerine ‘Ey
Mu’tasým’ diye feryat eder! Kadýnýn bu
feryadýný duyan bir atlý, hemen Mu’ta-
sým’a giderek durumu haber verir. Peki
Halife Mu’tasým ne yapar?! BM’yi acil
toplantýya mý çaðýrýr?! AÝHM’sine mi
baþvurur?! Ýslam ya da Arap Birliði’nden
bir kýnama bilrdirisi mi ister?!
Orta Çað’ýn Ýslâm Halifesi elindeki
bardaðý bir yudum dahi içmeden kenara
býrakarak savaþ sarýðýný giyer ve 70 bin
askerle taarruza geçer. Bu kadýnýn esir
tutulduðu Ammuriye Kenti’ni 6 ay ku-
þattýktan sonra fetheder ve kadýna gide-
rek þöyle der: ‘ Ýþte Mu’tasým sana gel-
di!’
Ya Sabrinler, Abirler, Fatýmalar
seslerini kimlere duyuracaklar?!
Tarih: 14.12.2004, yer: tüm dünyanýn
skandallarýna tanýk olduðu Ebu Greyb
Hapishanesi. Sadece kardeþi mücahit ol-
duðu için Amerikan askerlerince tutukla-
nan Fatýma defalarca tecavüze uðradýk-
tan sonra, Erdoðanlara, Hüsnü Mübarek-
lere, Kral Abdullahlara deðil, döþekleri
toprak, örtüleri gök, yastýklarý da klaþni-
kof olan Irak mücahitlerine sesini þu
mektubuyla duyurmuþtu:
‘Allah yolundaki mücahit kardeþle-
rim, biz Ebu Greyb’deki kýz kardeþle-
riniziz....
Benimle burada 13 bekar kýz daha
var ve herbirimize hergün herkesin
önünde çýðlýklar arasýnda tecavüz edi-
liyor. Elbise ve namaz elbisesi giyme-
mizi yasakladýlar. Bir kardeþimiz,
Amerikan köpeði tarafýndan tecavüze
uðrayýp þiddetli bir þekilde iþkenceye
maruz kaldýktan sonra kafasýný duva-
ra vurarak intihar etti.
Ben Allah yolundaki kardeþiniz Fa-
týma; size diyorum ki; Allah’tan kor-
kun... Dýþarýdaki tanklarýný, uçaklarý-
ný bir tarafa býrakýn ve bize; Ebu
Greyb Hapishanesi’ne yönelin, bizleri
onlarla beraber öldürün, yerle bir
edin. Bizleri onlara býrakmayýn. Bizi
öldürün ki; belki rahatlarýz. Bizi öldü-
rün ki belki rahata kavuþuruz.’
Fatýma, Ebu Greyb’de þehit oldu. Di-
ðer kardeþlerimize ne olduðunu ise sade-
ce Allah biliyor. Fatýma’nýn mektubu el-
lerine geçen mücahitler, kýzkardeþlerinin
intikamýný almak için tam 15 operasyon
düzenlediler.
Abir de Amerikan Demokrasi-
si’nin Kurbaný Olmuþtu!
Gelelim herkesin hatýrlayacaðý
Abir’e! 14 yaþýndaki Abir, Irak’ýn Mah-
mudiye Kasabasý’nda yaþýyordu. Muhak-
kak ki o da savaþýn ortasýnda ölüm endi-
þesi taþýyordu. Ama bir gün gözleri dön-
müþ Amerikan askerleri tarafýndan ýrzýna
geçileceði, ardýndan da ailesi ile beraber
yakýlacaðý herhalde hiç aklýndan geçmi-
yordu. Maalesef 12 Mart 2006 tarihinde
kuduz hayvanlarýn bile yapamayacaðý bu
vahþetin kurbaný oldu.
Irak’taki bu insanlýk dýþý suçlara bir
yenisi de geçtiðimiz Pazartesi günü yani
19.02.2007 tarihinde eklendi. Ancak bu
BARAN 3
Defne Bayrak - ÜRDÜN bayrakdefne@yahoo.com
bu kez de Telafer’den 11 erkek ve bir de Irak’ýn Mu’tasýmlarý var. Herbiri iman
kýz çocuk annesi Türkmen asýllý Vacide dolu yürek taþýyan, din kardeþlerini öz-
Muhammed Emin (40) isimli bir baþka kardeþlerinden ayýrtetmeyen Mu’tasým-
Sünni kardeþimiz televizyon kameralarý- lar! Sabrin’i kamera karþýsýnda aðlarken,
nýn karþýsýna çýkarak aðlamaya, baþýna çaresizlikten koluyla yüzünü kapatmaya
gelenleri anlatmaya baþladý. Onun baþýna çalýþýr vaziyette, býkkýnlýðý gözlerinden
gelen de tabi ki ayný bela idi. Onu da te- okunur halde gören ve bunun intikamýný
cavüz esnasýnda kameraya çektiler, oðul- almaya ant içen Mutasýmlar!
larýna saldýrdýlar hatta küçük kýzlarýna da Irak’taki direniþçi mücahit gruplar,
tecavüz etmekle bile tehdit ettiler! ýrzlarýna yapýlan bu saldýrýnýn intikamý-
Peki demokratik Irak Hükümeti’nin nýn alýnacaðýný açýkladýlar. Irak’ýn bili-
laik baþbakaný Maliki Bey’in bu skandal- nen en güçlü direniþ gruplarýndan Irak
lara tepkisi ne oldu acaba ?! Kasap Mali- El-Kaide Örgütü’nün lideri Ebu Hamza
ki , Amerika’nýn yönetimi altýndaki Ýbni El-Muhacir, bir ses bandý aracýlýðýyla,
Sina Hastanesi’nin týbbi raporlarýyla Telafer’de tecavüze uðrayan kýz kardeþi-
Sabrin’in tecavüze uðradýðý kesinleþmiþ mizle –eðer evli deðilse - 20 gencin ev-
olmasýna raðmen, -tecavüzleri teþvik lenmek istediðini duyurdu. El-Muhacir
edercesine- subaylarýný temize çýkararak ayrýca Sabrin’e tecavüz haberinin yayýl-
Vahþi iþgalciler, minicik Abir’e onlarý ödüllendirdi. Demokrat, uygar, dýðý ilk 10 saat içinde intikam almak için
tecavüz ettikten sonra onu
çaðdaþ Amerika’nýn adamý, keþke bu ka- 50’si El-Cenabi Aþireti’nden (Sabrin’in
ailesiyle birlikte yaktýlar
sefer failler, her zaman duymaya alýþtýðý-
darla kalmýþ olsaydý! kendi aþireti) olmak üzere 300 Iraklý mü-
mýz Amerikan askerleri deðil, bazýlarýnýn
cahidin istiþhadi operayson yapmak için
baþvurduðunu açýkladý. Öte yandan yine
hala kardeþlerimiz diye kabul ettirmeye
en büyük direniþçi gruplardan bir diðeri
çalýþtýklarý Irak hükümetine baðlý subay-
olan Ýslami Ordu’nun lideri de en kýsa
lardý! Ne zamandan beri kardeþ kardeþi-
zamanda intikam alýnacaðýný vurguladý.
nin ýrzýna geçer oldu? Yoksa yeniden
Artýk ak koyunun kara koyundan ay-
Cahiliye Devri’ne mi döndük?!
rýlma vakti gelmiþtir. Herkes hangi safta
Sabrin El-Cenabi, Irak Ýçiþleri Bakan-
yer aldýðýna bakmalýdýr. Siz Mu’tasým
lýðý’na baðlý sözde ‘Düzeni Koruma’ su-
mýsýnýz yoksa Rum askerleri mi? Siz kýz
baylarýnca baþkent Baðdat’ýn güneyinde
kardeþlerinin gözyaþlarýný silmek iste-
yer alan El-Amil Mahallesi’ndeki evi ba-
Düzeni Koruma Subaylarý tarafýndan yenlerden misiniz yoksa onlara tokat at-
sýldýðýnda yakalandý.
toplu tecavüze maruz kalan mayý tercih edenlerden mi?
Sabrin El-Cenabi, ‘Düzeni Koruma’
Sabrin El-Cenabi baþýna gelenleri
subaylarýndan bir tanesi tarafýndan da te- kamera karþýsýnda güçlükle anlatabildi
cavüz esnasýnda kameraya çekilerek bu
olaydan birilerine bahsettiði taktirde ka-
setin daðýtýlacaðý yönünde tehdit edildi.
Sabrin, sadece kocasý Sünni camilerin
Tecavüzü Kýnadý Ýþinden Oldu!
Bir de Sabrin’in, içiþleri bakanlýðýna
kapýlarýnda bekçilik yaptýðý için bu ceza-
baðlý ‘Düzeni Koruma Birimi’ subayla-
ya çarptýrýldý! Cezaya çarpanlar ise de-
rýnca evi basýldýktan sonra tutuklanýp,
mokrat hükümetin koruma bekçileri! Ya
toplu tecavüze uðramasýný kýnayan Sünni
da diðer bir deyiþle Þii kardeþlerimiz!!
Vakýf Baþkaný Ahmet Abdulgafur El-Sa-
merai’nin görevden alýnmasýný emreden
Müslüman Alimler Heyeti’nden
bir karar da çýkarttý. Sanki vakýf baþkaný,
Kýnama Tecavüze Uðrayan Türkmen Asýllý
çok susamýþ da su içmiþ birini kýnamýþ- Vacide Anamýz
Irak’taki Müslüman Alimler Heyeti,
tý!! Tabi ki böyle bir adým atacaktý Mali-
yayýnladýðý bir beyanla bu toplu tecavüz
ki. Çünkü Sünni Vakýf Baþkaný, kýnama
skandalýný kýnadý. 19.02.2007 tarihinde
beyanýnda bunun gibi daha birçok Sünni ‘Ey Mu’tasým’ diye feryat eden bo-
yayýnlanan beyanda, Irak Hükümeti
kadýnýn hatta Sünni cami imamlarýnýn te- yunlarý bükük yetimler!
Kuvvetleri’nin Pazar sabahý ‘Yeni Emni-
cavüze uðradýklarýný ancak skandal kor- Feryatlarýnýzý duydular ama içle-
yet Projesi’ ismi altýnda, El-Amil Mahal-
kusuyla baþlarýna gelenleri sakladýklarýný rinde yok ki Mu’tasýmlar!
lesi’ndeki ‘Ebu Bekir Sýddýk’ Camii’nin
da vurgulamýþtý. Bir baþka ifadeyle Sün- Anlar mý ki Müslüman kýzlarýn der-
çevresini kapsayan bir saldýrý hamlesi
ni Vakýf Baþkaný El-Samerai artýk tehli- dinden Erdoðanlar!
baþlattýðý, bu hamle dahilinde de evlere
ke arzetmeye baþlamýþtý!!! Ah içimiz sýzlar... nerede o yaralarý
baskýnlar düzenlenerek mahalle halkýnýn
Gerçekten bizim burada sayýn Mali- saranlar!
deðerli zinet eþyalarýnýn gasp edildiði be-
ki’ye diyebileceðimiz ancak Saddam’ýn
lirtildi.
idam sehpasýnda kelime-i þehadet getire- Neye yarar ki tahtlardaki o esir
Beyanda ayrýca toplu tecavüze uðra-
rek Rabbine yürümeden hemen önce krallar!
yan Sabrin isimli evli Sünni Müslüman
Sadr’ýn adamlarýna sarfettiði sözlerden Altýndan zincire vurulmuþ çaðdaþ
bayanýn rahminin yýrtýldýðý ve þu anda
ölüm kalým arasýnda olduðu açýklandý.
baþkasý olamayacak: kullar!
Sabrin El-Cenabi ayrýca bazý subaylar ta-
Onlar ki toprak olmuþ Mu’ta-
rafýndan da dövüldü.
‘’ Bu mu erkeklik ?! ‘’ sým’dan daha cansýzlar!
Ya ‘sözde kardeþleri’ tarafýndan teca- Taþlardan daha ruhsuz, iblisten da-
Sünni Divan Vakfý da Irak Hüküme-
vüze uðrayan, tek suçlarý ‘Aziz ve hamid ha vicdansýzlar!
ti’ne baðlý ‘Düzeni Koruma’ birliklerin-
olan Allah’a iman etmek’ olan din kar-
ce gerçekleþtirilen bu rezaleti kýnadý. Di-
deþlerimizin sözleri kimlere ve ne ola- Þaha kalktý atlar coþtu kýlýçlar!
van Vakfý tarafýndan yayýnlanan beyanda
cak?! Geldi torun Mu’tasýmlar yýkýldý ikiz
‘Abir’den sonra ikinci kere cürüm iþlen-
Onlar da herhalde bugün tüm Müslü- burçlar!
di. Bugün de baþka bir Iraklý kadýnýn hür-
man ülkelerde salgýn hastalýk gibi yayýl- Dayan Baðdat dayan geldi Selahed-
meti ayaklar altýna alýndý. O da Sabrin
mýþ; demokrat, laik, çaðdaþ liderlere ses- dinler..geldi Halitler !
El-Cenabi’dir’ ifadelerine yer verildi.
lenmektense gerici, ‘Orta Çaðlý’ya ses- Sabahýný getirecek o kara bayraklý
Bu skandallarý sayarak sanýrým bitir-
lenmeyi tercih edeceklerdir. Yani: mücahitler!
memiz mümkün olmayacak. Neden diye
Ruhun þad olsun Ey ‘Yiðit Mu’tasým’!
soracak olursanýz, biz daha Sabrin’in
üzüntüsünü üzerimizden atamamýþken
Neredesin Ey Mu’tasým ! Yaþasýn tüm Mu’tasýmlar!n
Bugün Halife Mu’tasým yoksa da
4 BARAN
Yargý Allahsýz mý?
Yargýnýn, üç ana tarafý mevcut. Bunlar;
Kanunlarý yapan “yasama meclisi”,
Kanunlarý uygulayanlar, -hakim, savcý vs.-
Kanunlarýn uygulanmasýna muhatap olanlar.
Birinci ana taraf; Yasama meclisi. Meclisin nasýl te-
þekkül ettiðine bakalým;
Temsili demokrasi diye adlandýrýlan, parlmanter sis-
temde “seçenler” kullandýklarý reyle kendilerini idare
edecek ve kanun yapacaklarý seçerek meclise yollarlar.
Seçiciler, her istedikleri kiþi ya da partiyi seçerek mecli-
se gönderme imkanýna sahip midir? Hayýr. Çünkü ülke-
de cari olan sistem dýþýna çýkmýþ ve bu sisteme aykýrý
söylemleri bulunan kiþi ya da partilerin, býrakýn seçime
girmelerini, parti olarak hayatiyetlerini devam ettirebil-
meleri bile mümkün deðildir. Laikliðe aykýrýlýk taþýyan
ve ilke ve inkýlaplara karþý çýkan bir kiþi ya da partinin
hayat þansý yoktur. Parti ise kapatýlýr, þahýs ise en aðýr ce-
za tehdidi ile yargýlanýr ve mahkum edilir. Sakýn 163.
madde kaldýrýldý, inançlý kiþi ya da partiler rahat nefes
aldý þeklinde bir zehaba kapýlmayýn, çünkü kül yutmaz
savcý ve hakimler 60 yýldýr küflenmiþ ve kadük hale gel-
miþ 312. maddeyi hemen keþfederek vizyona çýkarýve-
rirler. Buradan çýkaracaðýmýz netice, sadece önünüze ko-
nulanlardan bir seçim yapabilme þansýnýz bulunduðudur.
Yani izin verilenlerin yarýþa katýlabilecekleri bir arena.
Sizin gerçek sesinizin temsilcileri býrakýnýz seçilmeyi,
seçim meydanlarýna dahi çýkma imkanýna sahip olamaz-
lar.
Varsayalým ki, gözden kaçan ya da pek dikkat edil-
mediði için kendisini gizleme baþarýsý gösteren bir siya-
si parti seçimlere katýlma baþarýsýný elde etti. Girdiði se-
çimlerde de muvaffak olarak ya iktidara gelecek ya da
iktidara ortak olabilecek sayýyý elde etti. O zaman reji-
min gerçek sahipleri, bu komediye daha fazla tahammül
göstermek zorunda deðillerdir. Seçimleri ve neticelerini
fazla ciddiye alarak, sanki gerçekten iktidar olmuþ ve ül-
keyi yönetme görevinin sadece kendilerinde olduðu ha-
yaline dalanlarýn, uykularý tank ve top sesleri eþliðinde
yarýda kesilerek, uykularý bölünür ve gerçek hayata dö-
nüþleri saðlanýr. (Bkz.27 Mayýs, 12 Mart, 12 Eylül, 28
Þubat )
Böylece, Dünya demokrasi tarihine katký saðlamak
konusunda ve demokratik teamül oluþturmak bahsinde
ve demokrasi kültürü geliþimi noktasýnda ve demokrasi
literatürünün geniþlemesinde ciddi baþarýlar elde eden
“Türk tipi” demokrasi dünyada müstesna bir yer edine-
cektir kendisine.
****
Taraflardan ikincisi, kanunlarý uygulayanlar sýnýfý
olarak, en alt biriminden en yükseðine kadar yargý.
Yargý birimleri, önlerine gelen ihtilaflara, mevcut
kanunlar çerçevesinde çözüm bulmak ameliyesini ger-
çekleþtirirler. Kanunlarý tatbik edebilmek için, kanunla-
rý; konuluþ gayeleri de dahil olmak üzere inceleyerek,
özümseyerek dar ya da geniþ bir yorumlamaya tabi tuta-
rak müþahhas hadiseye tatbik ederler.
Yargýlama vazifesini icra edenler, önüne gelen ih-
tilaflarý çözerken belirli usullere tâbi olarak çalýþma-
lý, bu usullere riayet ederken bir sanatçý edasý ve in-
celiði ile hüküm vermeli. Çünkü yargýlama aslýnda
bir sanattýr. Bunu icra edenler de sanatçý hassasiyeti
içinde hareket etmelidir.
Yargýlama yapanlar ellerinde tuttuklarý teraziyi,
bir kuyumcu hassasiyeti içerisinde kullanmalý ve ona
göre “denkleþtirme” yi gerçekleþtirmelidir.
Anayasa madde 138/1:
“Hakimler görevlerinde baðýmsýzdýrlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani
kanaatlerine uygun olarak karar verirler.”
Yargýlama vazifesi ifa edenler, görevlerini yaparken,
tarafsýz, baðýmsýz ve taraflardan herhangi birine husu-
met ya da muhabbet beslemeden vazifesini icra ile mü-
kelleftir. Emirle, talimatla, telkinle, parayla ya da menfa-
atle hiçbir münasebetleri bulunmamalý ve bunlara itibar
etmemelidir.
28 Þubat Müslümanlara Allahsýzlýðýn
dayatýldýðý “dinsizleþtirme” operasyo-
nudur. Bu operasyonu yürüten Kema-
list düzenin iki ayaðý ordu ve yargýdýr.
Bugün herhangi bir Müslümana “28
Þubat nedir?” diye sorsanýz, alacaðýnýz
cevap; “Dinsizlik, imansýzlýk!” olacak-
týr. Vatandaþýn aklýnda kalan bu husus
ayrýca uygulayýcýlarýn kimliðini de
unutturmamýþtýr.
****
Üçüncü taraf olan yargýlananlarýn durumunun tahlili-
ni yapalým;
Baský ve tehdit altýnda inancý ile maiþet arasýnda bu-
nalmýþ, yarýnlarýndan endiþe eder hale getirilmiþ, kendi
dýþýnda oynanan oyunda seyirci duruma getirilmiþ, an-
cak bütün bunlara raðmen hâlâ saðduyusu köreltileme-
miþ, þimdiye kadar meydan yerinde dolaþan sahte kahra-
manlara ümit baðlamýþ, sahtesinden dahi olsa vatan, din,
iman, bayrak diyenlerin peþine takýlmýþ, bunca hayal ký-
rýklýðýna raðmen, daha ümidini yitirmemiþ ve yiðit düþ-
tüðü yerden kalkarmýþ inancýný muhafaza ederek öncüle-
rini beklemekte.
Fakat eline fýrsat geçtiðinde, dinine, inancýna yapýlan
hücumlarý unutmayan ve bunlarý gücü yettiðince tarihin
derinliklerine gömme becerisini de gösterebilen bir du-
rumda. Bu manada 27 Mayýsçýlardan, 12 Eylülcülerden
ve 28 Þubatçýlardan bir tekinin dahi meydanda olmayýþý
bunun en açýk göstergesi.
****
Hiçbir dini, ahlaki ve milli karakteri olmayan ve bu
motiflerin bulunmasýna zaten izin verilmeyen bir çatý al-
týnda halkýn inançlarýna ve deðer yargýlarýna uygun ka-
nun yapmalarýný beklemek zaten muhal.
Yargýlanan, yani yargýlamaya konu olanlarýn ekseri-
yetinin Müslüman olduðu ve kendisini Müslüman olarak
tanýmladýðý bir ülkede, bu insanlarýn inançlarýna aykýrý
kanunlarýn mevcudiyeti karþýsýnda, bu kanunlar ne dere-
ce uygulanabilir?
Uygulansa dahi verilecek kararlarýn sýhhatsizliði ve
Adil Doðru
vicdanlarda tatmin hissi meydana getiremeyeceði de aþi-
kar. O kadar aþikar ki, gerek ülkede son dönemlerde
meydana gelen suç patlamasýnýn yaþanmasý ve gerekse
duruþmalar sonrasý yaþanan adliye manzaralarý yargý ile
vatandaþ arasýndaki uyumsuzluðun en bariz göstergesi
olarak karþýmýza çýkýyor.
Sadece güçsüzlerin yargýlanabildiði, güçlülerin þöyle
ya da böyle kurtulduklarý bir yargý sistemi ile karþý kar-
þýyayýz.
Ýdeal ölçülere sahip olmayan ve brifinglerle safiyeti
iyice bozulmuþ bu yargý, normlar hiyerarþisinin en üs-
tünde yer alan Anayasa’yý rafa kaldýran ve bunun gerek-
çesi olarak da “iç hizmet kanunu” nu gösterenleri yargý-
layamaz.
Ayný yargý, ormanlarý talan edenleri, % 6 lýk imar iz-
nini % 66 ya çýkaranlarý, etrafýna savcý, emekli asker ve
bürokratlarý da alarak yaðma yapanlarý da yargýlayamaz.
Bu yaðmaya bilirkiþi raporuyla olur veren laik öðre-
tim üyesi ve profesörler hakkýnda soruþturma dahi aça-
maz.
Bu yargý sistemi ile, bu ülkede, bir askere ya da po-
lise taþ atýlsa, atanlar TCK. nýn en aðýr cezalarýyla ceza-
landýrýlýrken, bir askeri birliðin tamamýnýn baþýna çuval
geçirilir, bu fiile dair TCK. da açýk müeyyideler olmasý-
na raðmen yargýdan hiç ses çýkmaz.
Seçilmiþlerin alaþaðý edilmesi senaryosunun figüraný
olmak için askerlerin verdikleri “brifing” lere koþan ve
Müslümanlarýn daha fazla cezalar almasý için telkin, tav-
siye ve emire amade olan 28 Þubat yüksek yargýsýndan
farklý bir tutum zaten beklenemez.
Bu durumda hemen aklýma 1976-77 li yýllarda Salih
Mirzabeyoðlu tarafýndan çýkarýlan Müslümanlarýn gür
ve erkekçe sesi GÖLGE dergisinin arka kapaðýnda yer
alan þu harika cümleyi hatýrlatýyor:
“Yaptýklarý hileli terazide bile yanlýþ tartýyorlar.”
****
28 Þubat Müslümanlara Allahsýzlýðýn dayatýldýðý
“dinsizleþtirme” operasyonudur. Bu operasyonu yürüten
Kemalist düzenin iki ayaðý ordu ve yargýdýr. Bugün her-
hangi bir Müslümana “28 Þubat nedir?” diye sorsanýz,
alacaðýnýz cevap; “Dinsizlik, imansýzlýk!” olacaktýr. Va-
tandaþýn aklýnda kalan bu husus ayrýca uygulayýcýlarýn
kimliðini de unutturmamýþtýr.
Bugün ordu ve yargýya vatandaþýn bakýþýný belirle-
yen temel amil sözünü ettiðimiz bu “dinsizlik” olgusu-
dur! Allahsýz generallerin vesayet altýna aldýðý Allahsýz
yargý milletin hafýzasýnda kalan tek þeydir!. 28 Þubat’tan
çok sonra yaþanan geliþmeler göstermiþtir ki, millet artýk
ciddi mânâda bu iki kuruma da inanmamaktadýr. Süley-
maniye’de askerlerin baþýna çuval geçirilme hadisesini
millet niçin hiç üzerine alýnmamýþtýr?. Yýllarca “Pey-
gamber ocaðý” diye evladýný davulla zurnayla askere
gönderen baþörtülü analarýn anlayýþý mý deðiþti acaba?
80 yýldan beri batý düþmaný olan Müslümanlarý Av-
rupa Birliði’nin kucaðýna kim itti? Ve Müslümanlar han-
gi nefret duygularýyla AB’den medet umar hâle geldi?.
Gelinen nokta þudur; Anadolu ahalisi, önderlerinin
þahsýnda haykýrýyor; Allahsýz yargýnýn adaletine, Allah-
sýz ordunun silahýna inanmýyoruz!
Genelkurmayýn sayýn generalleri;
Bin yýldýr bu topraklarda yaþayan ahali hep orducu
olmuþtur. Dün “ordu-millet”, bugün de “millet-ordu” an-
layýþýna sýký sýkýya baðlýdýr. Peki siz bu bin yýl içinde or-
dunun milletle ters düþtüðü, milletin orduyu düþman ola-
rak algýladýðý bir dönem hatýrlýyor musunuz?
Yine siz bu topraklarda, silahlý kuvvetlerin içte ve dýþta
Allahsýz bir duruþ sergilediðine þahit misiniz?
Orduya temsil eden bugünkü generaller 28 Þubat’ýn
Allahsýz generalleri gibi mi, yoksa milletin dini ve kül-
türüyle barýþýk Allah’a ve Resulü’ne inanan þerefli Türk
subaylarý mý?
Cevabý pratikte alýnmasý gereken hayatî sual bu-
dur!...n

Suç ve Ceza -II-
aha önce duyurduðumuz ve yayýnlamaya
D baþladýðýmýz suç ve ceza yazý serimizin de-
vamý sayýlmasý gereken ve daha aktüel me-
selelere de temas ederek son dönemlerde meydana ge-
len suç patlamasýnýn ne manaya geldiði ve bu duru-
mun nasýl okunmasý gerektiði üzerinde duracaðýz.
Önce suç patlamasýnýn sayýlarla ifadesi;
2005 ve 2006 yýlý verileri karþýlaþtýrýldýðýnda, ev-
den hýrsýzlýk yüzde 50, kapkaç yüzde 69, þahýstan
gasp yüzde 24 oranýnda arttý. Araba hýrsýzlýðý ise
yüzde 114 artarak rekor kýrdý. Aile içi þiddet ise
yüzde 72 artýþ gösterdi. Yine emniyet verilerine gö-
re, ruhsatsýz silah edinme yüzde 79 artýþ gösterir-
ken, kazaen yaralama yüzde 121 arttý.
Verdiðimiz bu rakamlar sadece bazý suçlara dair,
diðer suçlarla alakalý - çete, mafya tipi suçlar, siyasi
suçlar, düþünce suçlarý - da yukarýda verilen nisbetler-
de bir artýþ göstermiþ durumda. Bunun yanýnda hepi-
mizin çok yakýndan takip ettiði, cinsi muhtevalý suçlar-
daki inanýlmaz artýþ ve kelimenin tam manasýyla “pat-
lama” saklanamayacak derecede artmýþ durumda.
****
Tüm devlet adamlarý, ilim erbabý ve hukukçularýn
üzerinde ittifak ettikleri gibi; suç teþkil eden fiiller is-
tisnaidir. Bu sebeple de sadece yasak ve yapýlmamasý
gereken fiiller sayýlmýþ – tadad edilmiþ- ve bu yasak-
lanmýþ fiilleri iþleyenlere hangi müeyyidelerin tatbik
olunacaðý vazedilmiþtir. Aslolan nizamý bozucu fiille-
rin iþlenmemesi ve suçsuz, daha az suç iþlenen cemi-
yete ulaþabilmektir. Bu hedefin gerçekleþmesinin
yegâne yolu saðlýklý bir yapý meydana getirebilmektir.
Sadece saðlýklý cemiyetlerde, hem fertler arasýndaki
münasebetler ve hem de fert ile cemiyet ve devlet ara-
sýndaki münasebetler düzgün, saðlýklý ve olmasý gerek-
tiði gibidir. Fakat ifsad olmuþ ve kokuþmuþ cemiyet-
lerde ve devletlerde münasebetlerin sýhhatinden bahse-
debilmenin imkâný yoktur. Bunun tabii neticesi olarak
bütün devletler tesis ettikleri nizamý bozmaya matuf fi-
illeri tayin ve tesbit etmek suretiyle bu fiillerin ceza-
landýrýlmasý yoluna gitmiþlerdir.
Bu manada suç mefhumu ele alýndýðýnda, cezalan-
dýrmanýn ana sebeplerinden birisi, failin bu yolla ýslah
edilmesinin saðlanmasý suretiyle cemiyete uyumlu ha-
le getirmek olduðu kadar, ikincisi de saðlýklý cemiyet-
ten hastalýklý ve uyumsuz olan bu unsurun ayrýlmasý
suretiyle cemiyete hastalýðýn sirayetinin önüne geçil-
mesidir.
****
Birçok ülkenin ceza kanunun ana gerekçesinde ka-
bul edildiði gibi, Türk Ceza Kanunu’nun 1.maddesinin
gerekçesinde de açýklandýðý üzere “bir ülkedeki ceza
kanununa hâkim felsefe, deðer ve ilkeler, o ülkede-
ki siyasi rejimin niteliðini gösterir”. Sözkonusu bu
tarif, daha önce de birçok ceza hukuku çalýþmasýnda
ifade edilmiþ ve çok genel olarak kabul görmüþ bir ha-
kikati ifade etmektedir.
Siyasi rejimin temel karakteri, özellikleri ve mü-
himsediði kýymetler tabii olarak, ülkenin kanunlarýna
ve hukukuna yansýr. Bunun sonucunda siyasi rejimin
ekonomik, ahlaki, dini ve içtimai tercihleri ve bu ter-
cihler sebebiyle korumak istediði deðerlerin tesbiti ay-
rý bir önem taþýmaktadýr. Kanun ihdasýnýn iki ana ami-
li mevcuttur. Birincisi, toplumun ihtiyaçlarýna cevap
vermek ve meydana gelen kargaþayý önlemek, ya da
önlemeye çalýþmaktýr. Diðeri ise, nizamsýzlýk meyda-
na gelmeden cemiyetin sýnýrlarýný belirlemek ve bu sý-
nýrlar dâhilinde hareket edilmesini saðlamaktýr. Önle-
yici ve koruyucu hukukla düzenleyici ve kurucu hukuk
arasýndaki farký basit bir benzetme ile izah edelim. Bü-
tün altyapýsý, sosyal alanlarý, elektrik, su gibi tesisatý
döþenmiþ, yollarý yapýlmýþ ya da planlanmýþ bir þehir
meydana getirmekle, hiçbir altyapýsý olmadan daðýn
baþýna yapýlan evlerden meydana gelen þehirciklerin
BARAN 5
-Suç Özgürlüðü-
Av. Hasan Ölçer
intizamý arasýndaki farktan bahsediyoruz.
Birisinde, elinde bulunan mevcut projeye –tatbik
sistemi- göre bir cemiyet inþa ederken, diðerinde ise
baþýboþ ve hiçbir deðer yargýsý olmayan, plansýz, pro-
jesiz, rastgele, cemiyetin meselelerini çözmek için
beyhude çabalamak vardýr. Din ile ahlak arasýndaki
münasebet izaha lüzum býrakmayacak derecede açýk.
Daha önceki yazýlarýmýzda kaynaðý din olan ahlak ile
hukuk arasýndaki vazgeçilmez beraberliði ve iç içeliði
“Hukuk Edebiyatý” ndan yaptýðýmýz alýntý ile gösterdi-
ðimiz için ilgili kitaba atýfta bulunmakla iktifa edelim.
Ancak bir cümle halinde tekrar ifade edelim ki; ahla-
kýn olmadýðý yerde hukuk da yok. Çünkü ahlak, insan
fiillerinin içine iþlemiþ münfail sýfatý ile fiilin kendisi
deðil, kendisindendir. Ahlak fiili yapan deðil, yaptýran-
dýr. Ferdin, kendi dýþýndakilerle münasebetlerinin “na-
sýl” ýna cevap veren ahlak, bu haliyle fert ve cemiyet
hayatýný görünmez kaidelerle saran ve tanzim eden ya-
pýya sahiptir. Ahlâki kaidelerin bir hukuk normu ola-
rak düzenlenmesi, onun kamu düzeni mülahazasý ile
ve ihlali halinde bu düzenin aðýr yara alacak olmasý ile
yakýndan baðlantýlýdýr. Yalan söylemek baþlýbaþýna ah-
laka aykýrý bir davranýþ olmasýna raðmen ceza konusu
edilmemiþtir umumiyetle. Ancak Kamu otoritesine
karþý, ya da þahitlik yaparken söylenecek yalan ayný
zamanda ceza hukukuna göre ceza müeyyidesine bað-
lanmýþtýr. Din–ahlak münasebeti, ahlak–hukuk müna-
yaldir.
Sadece saðlýklý cemiyetlerde, hem ****
fertler arasýndaki münasebetler ve hem Ceza hukukuna göre bir suçun meydana gelmesi
de fert ile cemiyet ve devlet arasýndaki için iki ana unsurun gerçekleþmesi lazýmdýr. Umumi
olarak bu iki ana unsur; maddi unsur olan fiil-eylem ile
münasebetler düzgün, saðlýklý ve
manevi unsur diye adlandýrýlan, kasýttýr. Suçun bu þe-
olmasý gerektiði gibidir. Fakat ifsad
kildeki tahlili daha çok teknik bir teferruat olduðu için
olmuþ ve kokuþmuþ cemiyetlerde ve derinlemesine üzerinde durmayacaðýz.
devletlerde münasebetlerin sýhhatin- Bizim asýl üzerinde duracaðýmýz mevzu cemiyette
den bahsedebilmenin imkâný yoktur. fertlerin hangi sebeplerle suç iþler hale geldiðidir. Fert-
leri suça iten, yönelten ve suçlu hale getiren, fiilin ve
Bunun tabii neticesi olarak bütün
devletler tesis ettikleri nizamý bozmaya kastýn içine iþlemiþ ana sebep nedir? Sebebin sebebi
diyebileceðimiz bu ana sebep “SAÝK” tir. Hukuki bir
matuf fiilleri tayin ve tesbit etmek
mefhum olan ve kelime manasýnýn ötesinde ve daha
suretiyle bu fiillerin cezalandýrýlmasý geniþ bir manaya sahip olan saik; “insaný belirli bir
yoluna gitmiþlerdir. amaca yönelten hislere verilen ad, harekete geçiren
etken” dir. Ýçten gelen yönlenmedir, dýþarýdan dayatý-
lan ve buyurulan deðildir. Öyleyse suç üreten meka-
sebeti ve hukuk – nizam münasebeti son tahlilde, nizma olarak, fertleri suç iþlemeye yönelten ve yönlen-
din–nizam veya din–insan neticesine varýr. Bu tahlil- diren bu ana sebep- saik üzerinde duralým ki; bu ülke-
den çýkarýlmasý gereken en mühim netice din–ah- de suçun istisna olmaktan çýkýp, asýl olmaya doðru al-
lak–hukuk–norm arasýndaki vazgeçilmez beraberliðin dýðý istikameti belki daha iyi açýklayabiliriz.
hâkim olduðu rejim ve sistemlerde, “iyi” insan yetiþ- Fertleri suça iten ana sebep olan “saik” üzerinde
mesi, doðru ve saðlýklý cemiyet meydana gelmesi sað- durduk ve izahýný yaptýk. Bu defa mevzuumuzla yakýn
lanýrken ve bunu tabii neticesi olarak da bugün pozitif alakasý sebebiyle “hak” ve “Ýhkak-ý hak” mefhumlarý-
hukukun gözardý ettiði ve ihmalinin acý neticelerini na da temas ve izah ederek mevzuumuza devam ede-
tecrübe ettiðimiz cemiyetten dýþlama ve kýnama, ayýp- lim.
lama, küçük görme gibi mekanizmalarýn çalýþmamasý “Hak”, hukukça ve kanunlarla sýnýrlarý tesbit edil-
da suçun artýþý için çok mühim Saiklerden birisi. Býra- mek suretiyle fertlere tanýnan yetki manasýný taþýmak-
kýnýz dýþlamayý, tam tersi suç iþleyenlerin mühim bir tadýr.
kýsmý etrafýnda kahraman olarak karþýlanmakta, hatta “Ýhkak-ý hak” ise, kendiliðinden hak alma manasý-
kimi hakkýnda “þehir efsaneleri” yazýlmakta. ný taþýmakla birlikte, devlet ve kamu gücüne baþvura-
Baran Dergisinin 6.sayýsýnda hukukçu kardeþimiz rak hakkýný alabilme imkânýna sahip olduðu halde,
Ali Rýza Yaman’ýn çok isabetle tesbit ettiði gibi, hukuk kendi hakkýný kendisi almak manasýnda ceza kanunun-
anlayýþý, “keþif’e deðil de yapým’a dayalý telakki- ca müeyyideye tabi tutulmuþtur.
den” beslenen cemiyetlerde hukuk asli vazifesini icra Fertlerin kendi haklarý olarak gördüklerini kendile-
edemiyor demektir. Zira nasýl bir cemiyet meydana ge- rinin almalarý olan Ýhkak-ý hak sadece TCK. da düzen-
tirmek ve cemiyete mensup olan fertlerin nasýl insan- lenmiþ sýnýrlý haliyle inceleme konumuz deðil. Bu su-
lar olmasý hususunda bir düþünceniz yoksa ya da bu ça ve anlayýþa umumi bir çerçeveden bakacaðýz. Hem
hususta bir düþünceniz olmakla birlikte tercihleriniz ceza siyaseti, hem infaz siyaseti ve hem de rejim ve
yanlýþsa, cemiyette suç iþleyen fertlerin çoðalmasýnýn sisteme bakýþ olarak.
önüne geçebilmeniz asla mümkün deðildir. Cemiyette- Önümüzdeki hafta ise, “hak”, “Ýhkak-ý hak” ýn in-
ki fertlerin deðer yargýlarý ve inançlarýna mutabýk, on- sanýmýz tarafýndan nasýl deðerlendirildiðini, meydana
larý “iyi, doðru, güzel” e götürecek iyi insan- doðru in- gelen suç patlamasýnýn ana “saik” lerinin neler olduðu-
san olarak yetiþtirecek sisteme sahip olmayan rejimler-
nu incelemeye ve açýklamaya devam edeceðiz.n
de suçun ve hukuk ihlallerinin önüne geçilebilmesi ha-
6 BARAN
Yargý Göreve!.. Türk Askerinin
Kafasýna Çuval Geçiren
“Çuvalcýlar” Tutuklansýn!..
Gerçek bir devlet ve gerçek bir yar-
gý varsa, en baþta olmasý gereken
askerinin kafasýna çuval geçirenler
hakkýnda yargýlama yapýlmasýdýr.
Bunun yapýlamadýðý yerde ne dev-
letten ne de yargýdan söz edilemez.
Bu sebeple yargýyý göreve çaðýrýyo-
ruz. Diyoruz ki : “ Türk askerinin ka-
fasýna çuval geçirenleri tutuklayýn!
Önce bunu yapýn, Türk vatandaþla-
rýný daha sonra yargýlarsýnýz!”
4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de 11
Türk askerinin kafasýna ABD’li askerler tarafýn-
dan çuval geçirildi. Herkesin bildiði meþhur “çu-
val hadisesi”... ABD’li askerler Türk askerlerinin
kafasýna sadece çuval geçirmekle kalmadýlar, her
türlü iþkenceyi de yaptýlar. Türk askerlerinin bu-
lunduðu binayý iþgal edip binadaki pek çok evrak
ve alet edevatý da gasp ettiler. T.C. ordusunu ve
devletini alenen tüm dünyanýn gözü önünde aþa-
ðýladýlar.
Bu tarihi aþaðýlama “çuval hadisesi”nden son-
ra da katlanarak devam etti. “Çuvalcý Albay”
William Mayville ABD tarafýndan ödüllendirile-
rek generalliðe yükseltildi. O da yetmezmiþ gibi
Türkiye'nin de baðlý olduðu NATO Terörle Mü-
cadele Mükemmeliyet Merkezi’ne yönetici ola-
rak atandý. Þimdi general olan Mayville aylar ön-
ce büyük bir gururla ve sýrýtarak Türkiye’ye de
gelmiþti.
Böyle büyük bir aþaðýlama ve hakaret karþý-
sýnda, gücü sadece kendi vatandaþlarýna yetme-
yen her devletin yapacaðý þey bellidir. Yapýlmasý
gerekenler diplomatik iliþkileri kesmekten savaþ
açmaya kadar derece derece gider. Bunlarýn hiç-
birisi yapýlamadýðýna göre, T.C. gücünü sadece
kendi vatandaþlarýna yönelik olarak kullanabile-
cek çapta bir devlettir diyebiliriz. Öyle ki, çuval
hadisesi ABD tarafýndan özellikle aþaðýlama
amacýyla sýzdýrýlmasaydý haberimiz dahi olmaya-
caktý. Belli ki devlet gücünü temsil eden siyasi ve
askeri iktidar hadiseyi yeterince sindirmiþ ve ka-
bullenmiþ durumda. Peki devletlerarasý münase-
betler çerçevesinde savaþ dahil devlet gücünün
doðrudan kullanýlmasý usulü bir tarafa, baðýmsýz
yargýnýn bu konuda yapabileceði bir þey yok mu-
dur?
Baðýmsýz T.C. yargýsýnýn en azýndan olayýn
failleri hakkýnda yargýlama yapma, tutuklama ka-
rarý verme yetkisi yok mudur? En azýndan çuval
geçiren adamlarýn sýrýta sýrýta Türkiye’ye girmesi
engellenemez mi? Büyük bir utancýn acýsýný en
azýndan hafifletemez mi?
Bilindiði üzere yakýn zamanlarda baðýmsýz ve
gerçek bir devlet olan Almanya’da, baðýmsýz Al-
man mahkemeleri 13 CIA ajaný hakkýnda yasadý-
þý faaliyetlerde bulunduðu gerekçesiyle tutukla-
ma kararý verdi, üstelik suçlanan CIA ajanlarý Al-
man vatandaþlarýna karþý herhangi bir suç iþleme-
miþti; Alman vatandaþý olmayan kiþilere yönelik
eylemleri nedeniyle suçlanýyordu.
Daha yakýn bir zamanda da bir Ýtalyan mahke-
mesi, Ebu Ömer Lakaplý Mýsýrlý imam Usame
Mustafa Hasan Nasýr’ýn Þubat 2003’te Milano’da
camiye giderken kaçýrýlýp Mýsýr’a götürülmesi ve
iþkenceden geçirilmesiyle baðlantýlý olduðu ge-
Av. Ahmet Arslan
rekçesiyle çoðu CIA ajaný 26 Amerikalý’nýn yar-
gýlanmasýna karar verdi.
Yasalara bakýldýðýnda, baðýmsýz bir mahke-
menin kendi askerinin kafasýna çuval geçirenlere,
iþkence yapanlara, devletin bütünlüðüne doðru-
dan saldýrýda bulunanlara karþý bu kiþiler ABD
askeri olsa bile yargýlama ve tutuklama yetkisini
verdiði görülmektedir. Zaten bunun aksi gerçek
bir devlet ve gerçek bir yargý için düþünülemez.
Çuval hadisesi gerçekleþtiðinde yürürlükte
olan 765 sayýlý TCK’nun 4. maddesinin 1. fýkra-
sý: “Bir Türk veya yabancý, yabancý memleketler-
de Türkiye Devletinin þahsiyetine karþý bir cürü-
mü veya bu Kanunun 211 inci maddesinin üçün-
cü fýkrasý ile 213, 316, 317, 318, 319, 320, 323,
324, 332 ve 333 üncü maddelerinde yazýlý suçla-
rý iþlerse, hakkýnda resen takibat yapýlarak bu
maddelerdeki cezalarla cezalandýrýlýr.” demekte-
dir. Yani yabancý bir kimse Türkiye Devleti’nin
þahsiyetine karþý bir cürüm iþlerse kanuna göre
yargý bu suçlarý resen takibata geçerek cezalan-
dýrmak zorundadýr. ABD askerleri tarafýndan ger-
çekleþtirilen eylemlerin devletin þahsiyetine karþý
iþlenen suçlardan olduðu kuþkusuz olduðuna gö-
re Adalet Bakaný’nýn izni dahi gerekmemektedir.
Peki, o halde yargý þimdiye kadar niçin bir iþ-
lem yapmamýþtýr? En küçük demokratik eylem-
lerde milletin kafasýný gözünü kýran polis, çuval-
cýlar Türkiye’ye girdiðinde niçin sus pus olmak-
ta, arkalarýný dönmektedir? Sýrf Saddam Hüse-
yin’in idamýný protesto etti diye müslümanlarý tu-
tuklayan mahkemeler, çuvalcý askerler Türki-
ye’ye geldiðinde onlarý yargýlamayý ve tutukla-
mayý neden akýl edememektedir? Yargý bu konu-
larda neden derin bir sessizliðe gömülmektedir?
Baðýmsýz(!) yargý 4 Temmuz 2003’ten bu yana
kendi askerinin kafasýna çuval geçiren ABD’li
askerler hakkýnda hiçbir iþlem yapamamýþtýr. Üs-
telik “çuvalcý albay” Mayville, T.C. mahkemele-
rine ve polisine sýrýtarak Türkiye’ye de gelmiþtir.
Baðýmsýz T.C. yargýsýnýn gücü sadece Türk va-
tandaþlarýna mý yetmektedir?
Gerçek bir devlet ve gerçek bir yargý varsa, en
baþta olmasý gereken askerinin kafasýna çuval ge-
çirenler hakkýnda yargýlama yapýlmasýdýr. Bunun
yapýlamadýðý yerde ne devletten ne de yargýdan
söz edilemez. Bu sebeple yargýyý göreve çaðýrý-
yoruz. Diyoruz ki : “ Türk askerinin kafasýna çu-
val geçirenleri tutuklayýn! Önce bunu yapýn, Türk
vatandaþlarýný daha sonra yargýlarsýnýz!”nn
Ekmek...
Atilla Özdür
Ýlk okul 3. sýnýftayýz, Ýstanbul Taksim Ýlkokulu…
Çocuk kategorisinden günlük ekmek istihkâkýmýz ¼ somun.
Büyük insanýn kârneye baðlanmýþ günlük istihkâký ise, ½ so-
mun. Bu haklar bir gün tam veriliyor, gün aþýrý olarak, bir günde
onun yarýsý kesiliyor.
Ekmekte “sýnýf ayrýmý düzeni” kurulmuþ. Memur ekmeðinde
somunun rengi beyaz, fiyatý 20 kuruþ, ayný ekmeðinde halka sa-
týþ fiyatý 40 kuruþ… Halkýn kendine özgü siyah ekmeðinde so-
munlar 30 kuruþa satýlýyor.
“Ekmek bulamayanlar pasta yesinler” demiþ, Fransýz Krali-
çesi… Onun gününe yetiþemedim. Bildiðim gördüðüm harp yýl-
larýnýn 40’lý seneleri…
Galatasaray Postanesi’nin hemen yanýndaki Tokatlayan Oteli
methalindeki pastanelerde bir pastanýn 6 liradan satýlýyor ve ye-
niliyor olmasý… Bildiklerim bunlar.
Ekmeðin karneye tabi temel gýda ürünü olmasý itibariyle ko-
lay bulunamamasýndan ötürü, parasýzlar taþ yerken; yine bulama-
yan paralýlar da, pasta yiyor idi… Gördüklerim bunlar…
Dünden bugünlere özü itibariyle pek de bir þey deðiþmiþ sa-
yýlamaz. Tek fark, ekmeðin fýrýnlarda serbest satýlýyor olmasý.
Ýsmet Paþa’nýn tek partili günlerinde ekmek bulamayanlar
pasta yerken, yiyebilirken; Tayyip Erdoðan’lý çok partili günü-
müzde, pasta bulamayanlar ekmek yiyorlar… Fark bu kadar…
***
Ekmek, baþýmýzýn baþ belasý… Özünde ekmek, Rezzak-ý
Alem’in bulunmaz, kadr-i kýymeti ödenemez bir nimetti… Be-
þerî iliþkiler zemininde ise, kavga dövüþün, ana avrat söðüþün baþ
sebebi…
27 Mayýs’ta silahlý bürokrasi maaþlarý arttýrmakla iþe baþla-
mýþtý…12 Eylül darbe lideri Kenan paþa, þef garsonlarýn gene-
rallerden daha yüksek aylýk gelire sahip olduklarýndan þikâyetle
baþlamýþtý anarþik ortamý düzeltmeye…
Ama ne hân deðiþti ne hamam… Tas da hâlâ ayný kurnanýn
içinde… Þimdilerin Tayyip Erdoðan rejimi, daha önceki dönem-
lerde seleflerinin baþlattýðý AB sürecini tamamlama misyonunda-
ki kararlýlýðýný, her ne pahasýna olursa olsun, sergileyince, bu kez
de ýrkçýlýk hortladý.
Cumhuriyet’in kurucu öncü elitiyle sýradan burjuvazi arasýn-
daki ayrýcalýklý farklara son verilmesi ihtimali ýrkçýlýðý fokur fo-
kur, fokurdattý þimdi…
Dere tepe Kuvva ile kaynýyor…
Aselsan’da Ýntiharlar Devam Ediyor
Bu konuda Hürriyet gazetesinin 26 Þubat ta-
rihli haberi þöyle:
CHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mehmet
Tomanbay, Aselsan’da 6 ay içinde yaþanan 3
intiharý bir soru önergesiyle Meclis gündemine
taþýdý.
Tomanbay önergesinde, Aselsan’da 7 Aðustos
Mehmet
Tomanbay 2006, 16 Ocak 2007 ve 26 Ocak 2007 tarihlerinde
ODTÜ mezunu 3 deðerli mühendisin arka arkaya
intihar ettiðini anýmsattý. Aselsan’ýn ülke ekonomisi, savunma
sanayi ve ulaþtýðý teknolojik birikim açýsýndan vazgeçilmez ve
ihmal edilemez bir konumda olduðuna dikkat çeken Tomanbay,
Baþbakan Tayyip Erdoðan’a þu sorularý yöneltti: Aselsan yöneti-
mi bu konuda bir çalýþma yapmakta mýdýr? Bu intiharlar arasýn-
da bir psikolojik bað var mýdýr? Aselsan adlý þirketimizde bu in-
tiharlarý besleyen bir ortam söz konusu mudur?”
Tomanbay, söz konusu olaylarýn þirketin çalýþma koþullarýn-
dan kaynaklanýp kaynaklanmadýðýný sorarken, “Çalýþma koþulla-
rý yol açmýyorsa bu intiharlarýn arkasýnda baþka nedenler mi var-
dýr; ya da sadece tesadüfle mi açýklanmaktadýr?” ifadesini kul-
landý.
Evet…
Haber böyle…
Burada sayýn Tomanbay’ýn dilinin altýndaki baklanýn “Ne
olduðunu” merak ediyoruz…
Eðer bu olaylar “sýradan birer intihar vak’asý” olsaydý, ne
“soru önergesine” mevzu olur ne de bir “merak eden?” çý-
kardý…
Soruduðu sorulardan bizde uyandýrdýðý izlenim, bu inti-
harlarýn “sebepleri” hakkýnda daha fazla bilgi sahibi olduðu-
dur… Ayrýca, bu “bilgilerinin” TELEGRAM benzeri çalýþ-
malara dair olduðu da ilk aklýmýza gelenlerden… Sn. To-
manbay’ýn ne tür bilgilere sahip olduðunu kamuoyuna açýk-
lamasý bizce bundan sonraki muhtemel intiharlarý önleyebi-
lir…
Ayrýca, Baþbakan’ýn bu sorulara gerçek ve tatmin edici ce-
vaplar vereceðini hiç sanmýyoruz…n n

Ýçeriye Zinde, Dýþarýya Ýzinde
Av.Güven Yýlmaz
“II.Meþrutiyet döneminde, memleket yönetimini ele
geçirmek isteyen Ýttihat ve Terakki, Þubat 1909’da Kamil
Paþa hükümetinin düþürülmesini saðlar ve baþta Enver
Paþa olmak üzere bir sürü subay ve er, resmi ve sivil el-
bise ile Meclis’in içini tutarken bir zýrhlý da Meclis hiza-
sýna getirilir. Ýttihatçýlarýn dayatmasý ile Hüseyin Hilmi
Paþa hükümeti kurulur. Ýttihat-Terakki iyice pervasýzla-
þýr. Hatta Meclis Reisi Ahmet Rýza Bey, Perapalas’da
verdiði beyanatta”Ýttihat ve Terakki’ye karþý gelenleri
kahr edip yok edeceklerini” resmen ilan eder.” (Ýsmet
Bozdað, Sultan Abdulhamid’in Hatýra Defteri)
Ýttihatçýlarýn estirdikleri bu korku ve terör ortamýnda
uygulanan baský sonucu muhalefet 1914 seçimlerine gir-
meye dahi cesaret edemez. Ve Ýttihat-Terakki’nin bu des-
potizmi Osmanlý Ýmparatorluðu’nun daðýlmasýna kadar
devam eder.
Osmanlý Ýmparatorluðu’nun enkazý üzerine kurulan
Türkiye Cumhuriyeti’nde de Ýttihat-Terakki’nin bu otori-
ter ve totaliter yönetim anlayýþý devam eder. Benzer yön-
temlerle ülkeyi “halka raðmen halk adýna yönetmeye”
devam ederler.
Ahmet Hamdi Baþar, o günlere þu sözlerle ýþýk tut-
maktadýr:
“Gazi, halkýn iradesini kendisinin temsil ettiðine
inandý ve milletin mümessili olan Büyük Millet Meclisi-
ni emrine aldý. Ýstediði insanlarý millete namzet diye su-
nunca bunlar ittifakla seçilmiþ addolundu. Bu tarzda te-
þekkül eden Meclis, onun istediklerini kanunlaþtýrmaktan
ve meþru kalýplara baðlamaktan baþka bir þey yapmaz ve
yapamazdý.”
“Manzaranýn bir dekor kadar dahi hakikat olmadýðý
kimsenin gözünden kaçmýyordu. Ne seçimler seçimdi, ne
seçilenler milletin arzu ve temayüllerini ifade ve temsil
edebilecek kimselerdi; ne de Meclis meclisti...” ( Halka
Karþý Demokrasi, D.Mehmet Doðan, Beyan Yayýnlarý)
O gün bugündür, halkýn iradesini kendisinin temsil
ettiðine inanan ve “Zinde Güç” adý altýnda toplayacaðý-
mýz asker ve sivil bürokrat, milletin oyuyla gelmiþ seçil-
miþleri, “Millet sizi istemiyor!”gerekçesiyle -milletin
oyuna baþvurmadan- iktidardan uzaklaþtýrmýþlar ve ceza-
lara çarptýrmýþlardýr.
Anormal olan bu durumlarýn –demokrasi adýna-en
önemli maðduru durumunda görünen siyasi partiler, bu
maðduriyetin sebebini sorgulamak yerine, kimi olanlara
alkýþ tutmuþ kimi de ”Oh bu sefer de yýrttýk” tarzýnda re-
havet içine düþmüþtür.
Ve ülkemizde meþrû(!) bir iktidarý meþrû olmayan
usullerle yýkanlar, sonraki dönemin meþrûiyet kaynaðý
haline gelmiþler ve hiçbir zaman sorgulanmamýþlardýr.
Bu da bir sonraki dönemde yeni darbeler için adeta yasal
bir zemin oluþturmuþtur. Böylece ortaya çýkan anayasa
ve diðer metinler hukuki deðil ama yasal olarak kalmýþ-
týr, kalmaya mahkumdur.
Bugüne kadar yapýlan her darbenin amacýndaki or-
tak özellik “tehlikede bulunan rejimin korunmasý ve gü-
vence altýna alýnmasýdýr.”
Ýttihatçýlarýn mirasçýsý olan tek partici zihniyet ve de-
vamý zinde güçler için rejimi tehdit eden esas unsur ise
hep “irtica”dýr. Gerçekte ise, “irtica” tehdidini ileri süren
bu güçlerin asýl korktuklarý bizâtihî “halk”ýn kendisidir.
Çünkü; Frank Füredi’nin dediði gibi “Demagoglar tara-
fýndan kolayca manipüle edilen insanlarýn oylarýna daya-
lý kitle demokrasisi, demokrasiye yönelmiþ en büyük teh-
likedir.”
Ve her türlü engel,tehlike ve karþý devrim, vesayet al-
týnda tutulmak istenen halktan gelebilir. Bu nedenle asýl
düþman halktýr. “Halk, plajlara hücum edince vatan-
daþ açýkta kalmýþtýr.”söylemi de bu psikolojinin en ha-
fif ifade þeklidir.
Sene 1997... Aylardan yine Þubat...
7 Þubat- Doðu Perinçek, “Cumhuriyet Devrimi Ka-
nunlarý Uygulansýn” kampanyasýný, afiþ asarak baþlattý.
9 Þubat – Demirel Bayram Mesajýnda: “ Din uhrevî
alaný, hukuk ise dünyevî alaný tanzim eder. Ýslâm’da zor-
lama yoktur. Ýnanç ve ibadet özgürlüðü Cumhuriyet’in ti-
tizlikle savunduðu bir ilkedir. Dini siyasallaþtýrmaya ça-
lýþanlar hem günah hem de suç iþlemektedirler.” Dedi.
15 Þubat- Þeriata karþý kadýn yürüyüþü yapýldý.
18 Þubat- Demirel: “Þeriat isteyen, Atatürk Cumhu-
riyeti’nin koyduðu hukuk sistemine ve hukuk devletine
karþý çýkýyor demektir.”
24 Þubat- Demirel: “kim ki; dini siyaset malzemesi
yapýp istismar edip, rejimin karakterini deðiþtirmeye kal-
BARAN 7
Batýcýlýk Bizi Batýrdý,
Kurtuluþumuz “BÜYÜK DOÐU”
Kâzým Gökbayrak
karsa, karþý-
Batýcýlýk Türk halkýna bir þey kazandýrmadýðý gibi, Kürt halký-
sýnda Cumhu-
na da birþey kazandýrmadý. Zaten kavmiyetçilik de, Batý ideolojisi-
riyet savcýsýný
dir.
bulur. Savcýlar
Ülkemizin kökünü Batýlýlar ve Batýcýlar kuruttu. Bizi, millî ve
, hakimler gö-
manevî deðerlerimizden uzaklaþtýrýp sürü yaptýklarý gibi, (ulus ke-
revlerini yap-
limesi Ýbrani’ce koyun demek) ekonomik bakýmdan da sömürüp
maktadýrlar,
durdular.
y a p a c a k t ý r.
Hem batýcý hem antiemperyalist olunamayacaðý gibi, hem batý-
Medya göre-
cý hem millîci olunamaz, yurtsever de olunamaz. “Türkiye Türkle-
vini yapmak-
rindir” sözü de doðru deðildir. Maalesef kaydýyla söylüyoruz: Tür-
tadýr, yapacaktýr. Cumhuriyetin kazanýmlarýný
kiye, dönme, mason ve bunlarýn paralelindeki Batýcý Ýhanet Þebe-
koruyacak kadar Türk vatandaþý vardýr.”
keler’inin elindedir; Ulu Hakan Abdülhamid Han tahttan indirildi-
25 Þubat- Oramiral Güven Erkaya: “Aþýrý ðinden beri bu böyledir.
dinci akýmlar, bugün PKK tehdidinden daha Abdülhamid’i tahttan indirerek Osmanlýnýn sonunu getiren
büyük bir tehlike haline geldi.” dönme, batýcý ve dinsiz Ýttihat ve Terakki örgütü daha sonra TC’yi
25 Þubat-Mesut Yýlmaz: “Hükümet Cum- kurmuþtur. Ermeni, Kürt ve Türk katliamlarý da (þapka giymedi di-
hurbaþkaný’nýn çarþaf çarþaf yayýnlanan uyarý- ye Ýstiklâl mahkemelerinde idam edilenler) Ýttihat ve Terakkici zih-
larýný anlamayacak kadar gaflet içinde. Kos- niyetin eseridir. Devletin adýnýn Türk olduðuna bakmayýn en çok
koca tanklarý göremeyecek kadar kör. TSK, maðdur olan ve yok edilen öz be öz Oðuz soyudur, Türk oðlu Türk-
Sincan benzeri bir uyarýyý 28 Þubat’taki tür. Soyadý kanunu da bunun için çýkmýþtýr, Harf inkýlabý da bunun
MGK’da yapacak.” için yapýlmýþtýr. Batýcý devrimlerin neticesi düzen yetiþtirmesi þen
26 Þubat- Türk-Ýþ, DÝSK ve TESK’den re- sýpa nesli bunun canlý misalidir. 80 yýldýr en büyük zulmü Türkler
jime yönelik tehditlere karþý güç birliði kararý. görmüþtür, Kürtler görmüþtür kýsaca batýlýlaþan- paryalaþan Ana-
27 Þubat- 1.Ordu Komutaný Org.Hüseyin dolu ahalisi görmüþtür. Sözde kurtulduk, devletimize kavuþtuk ya-
Kývrýkoðlu Ýstanbul Devlet Güvenlik Mahke- lanlarýyla. Üstad Necip Fazýl’ýn “Sahte Kahramanlar” diye vurgu-
mesi’ni ziyaret etti. ladýðý husus...
28 Þubat- MGK’da 9 saatlik zirve sonu- Fikret Baþkaya’nýn Aylýk Dergisi’nin Aralýk 2006 tarihli nüsha-
cunda 18 maddelik yaptýrým listesi yayýnlan- sýnda yayýnlanan “Misak-ý Millî: Bir Efsaneyi Sorgulamak” yazýsý,
dý.(18 maddenin tamamý da irtica tehdidi çer- Lozan’a ve TC’nin kuruluþuna resmi yalanlar dýþýnda projektör tut-
çevesinde alýnmasý gereken önlemlere dair.) makta, vatanýn neyin karþýlýðýnda ve kimler tarafýndan paryalaþtýðý,
3 Mart- Emekli Org.Kemal Yavuz: “Bu bir haysiyetli bir aydýn tavrý ile sorgulanmaktadýr.
baþlangýçtýr. Süreci ve sonucu bu tebliði radi- ABD’nin yeni dünya düzeninde mutfakta hizmetçilik dahi olsa
kal saðýn nasýl algýlayacaðý ve ne ders çýkara- yer kapmaya çalýþan ve bu uðurda AB’ ye girmeye çalýþan bizdeki
caðý etkileyecektir.” ulusalcý, küreselci bilmem neci çevreler hiçbir zaman gerçek kur-
6 Mart- Erbakan MGK kararlarýný imzala- tuluþçu olamadýlar. Amerika’nýn tasfiye ettiði “ulusalcý” zümrenin
dý. de tek derdi kenara atýlmaktýr, yoksa þeref ve millet deðildir. Zerre
8 Mart- Demirel : “Þeriat istiyoruz diyen- onur sahibi olan TC’nin kuruluþuna gider, tarihin anahtar þahsiyeti
ler, müslümanlarýn icaplarýný yapamadýklarýný Abdülhamit’i kimlerin devirdiðine bakar. Fakat Ýslâm nefretinde
söylemiyorlar. Benim ülkemde vatandaþlarým müþterek olanlar bu uðurda her türlü onursuzluða ve yalana razýlar.
müslümanlýðýn icaplarýný eksiksiz yerine geti- Hatta domuzdan (Batýdan) daha domuz olabiliyor, her türlü ibneli-
rir. Onlarýn istediði, 230 ayetle tanzim edilmiþ ðe alkýþ tutabiliyor, her türlü ahlâk ve fazilete düþman olabiliyorlar.
þer’i hukuk sistemidir.” Medya çeteleri halinde çalýþarak her türlü batýcý ihanete destek ve-
Tarih bir kez daha tekerrür etmiþ ve kendi- rebiliyorlar.
sini halkýn mümessili kabul eden asker-sivil Dünya buhranýnýn kaynaðý Batýdýr. Dünyada bu kadar savaþ ve
elit (!) yine irtica tehdidi bahanesi ile rejimin bu kadar adaletsiz bir düzen varsa bunun sorumlusu Batý ve ABD’
bekasý adýna bu sefer “kendi yumuþak so- dir. Çünkü Batý özünde maddeci ve sömürgecidir, herþeyi meta ola-
nuçlarý sert” olan bir darbe gerçekleþtirmiþtir. rak görür, insaný da. Amerikalý âlim, müslüman olduktan sonra
Bir taraftan, Türkiye’nin dört bir yanýnda Meryem adýný alan haným, þöyle diyor, ÝBDA Mimarý Salih Mirza-
Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde irtica suç- beyoðlu’nun “Ýstikbâl Ýslâmýndýr” eserinde:
lamasýyla yargýlananlara idam ve müebbet ce- -“Batý medeniyetinin kötülüðü tesadüfi deðildir; yahut ASIL
zalarý verilirken, diðer taraftan manevi deðer- PRENSÝPLERÝNE göre yaþamakta kusur eden sýrf BEÞER ZAA-
lerine sahip çýkmak adýna milletin destek ver- FINDAN DA ileri gelmiþ deðildir. Eksik olan, bizzat ASIL PREN-
diði Kur’an Kurslarý ve Ýmam-Hatip Lisele- SÝPLERÝDÝR. Batý medeniyeti teoride de pratikte de kötüdür!”
ri’nin orta kýsmý kapatýlmaktadýr. Bir taraftan Ve Batýnýn paryalaþtýrdýðý ülkelerde nasýl bir tesir icra ettiðini
onurlu bir þekilde darbenin karþýsýnda duran de mütefekkir Massignon’ dan iþaretleyelim:
siyasiler “yaðlý kazýða oturtulmakla” tehdit -“Onlarýn her þeylerini tahrip ettik... Artýk hiçbir þeye inanmý-
edilirken, diðer taraftan 35 yýllýk siyasi hayatý yorlar, derin bir boþluða düþtüler. Anarþi ve intihar için olgun bir
boyunca dindar kesimin oylarýný alarak en çok hâle geldiler...”
Ýmam-Hatip Lisesi açma unvanýna sahip olan- Sanki batýlýlaþma- hayvanlaþma bataðýnda debelenen bizim ül-
lar “bu okullarý artýk kendi hallerine býrakacak keyi tanýmlýyor Massignon. Gazete kupürlerinden: Türkiye suç
deðiliz” diyerek darbecilere meþrûiyet kazan- toplumu oldu... 2006 suç yýlý, geçen yýla oranla % 62 artýþ var... 17
dýrmaktadýr.. aylýk bebelere kadar tecavüz, çocuk pornosunda patlama, gasp hýr-
Bir taraftan Genelkurmay’da Medya ve sýzlýk, cinayet, uyuþturucu... Batýlýlar ve batýcýlar mutlu olsun!
Yüksek Yargý Mensuplarýna brifingler verilir-
ken, diðer yanda BÇG : ”Sabah namazlarý çý-
kýþýnda yapýlan gösteriler devam ederse ve irtica tehlike- yor, Cuma namazý ve sabah namazlarý sonrasý dua ey-
si sürerse Atatürk ne yaptýysa onu yaparýz.” diyerek ade- lemleri ile darbeciler protesto ediliyor ve halk bilerek ve-
ta 1910’lu yýllarýn Ýttihatçý Meclis Reisi Ahmet Rýza’nýn, ya bilmeyerek karþý darbenin þartlarýný hazýrlýyordu.
Perapalas’daki tehditlerini hatýrlattýrmaktadýr. Tek parti döneminde iken tehlikeyi sezip Müslüman
Açýklanan ve gizli tutulan tüm maddeleriyle müslü- Türk halkýna Demokrat Parti’yi sunarak rejime nefes al-
manýn inancýna bir darbe vurma amacýný taþýyan 28 Þu- dýrmaya çalýþanlar, bugün de oluþan ihtilal þartlarýný ber-
bat dayatmalarý, bugün ortaya çýkan sonuçlarý itibariyle taraf etmek için ayný taktikle AKP kozunu ileri sürüyor-
aslýnda rejimin ve rejim taraftarlarýnýn gerçek yüzünün lardý. Müslüman Türk halký, Menderes’le olmadý ama
görülmesine bir ivme kazandýrmýþ ve bu süreci hýzlandýr- Tayyip Erdoðan’la olacak ümidi ile sandýða gidip “de-
mýþtýr. ðerlerini alaþaðý edenleri ve hatta deðerlerine yeterince
O güne kadar “ben de sizdenim” diyerek müslüman sahip çýkmayanlarý” sandýða gömerken “ideallerinin er-
halký ve cemaatlarý kandýran siyasiler, 230 ahkam aye- telenmesini” oyladýðýnýn farkýnda deðildi.
tinin kabul edilemezliðini söyleyerek halký adeta “ya Þe- Yumuþak darbe, yumuþak iktidar doðurmuþtu.
riat, ya Atatürk Cumhuriyeti” diye bir tercihe zorlar- Eðer K.’nýn “Müslümanlar Dik Durun” emri olma-
ken, kendi hakkýndaki hükümlerini de kendileri veriyor- saydý, “içeriye karþý zinde, dýþarýya karþý izinde güçler”
du. bir kez daha rejime nefes aldýrmanýn dayanýlmaz hafifli-
Artýk Müslüman Türk halký bir yol ayýrýmýnda idi... ðini yaþayacaklardý. Fakat, þimdi, oyunlarýnýn nasýl bo-
28 Þubat darbesine karþý her türlü sivil direniþ gösterili- zulduðunu zevkle seyrediyoruz.n
8 BARAN

Dünden Bugüne Irak

BARAN

TAKDÝM:

Baðdat’ta 17-20 Ocak 1992 tarihlerinde yapýlan ve 4 gün süren Ýslâm halk Konferansýna tüm Ýslâm ülkelerinden
altýyüzün üstünde delege katýlmýþtý. Þimdiye kadar yapýlan Ýslam konferanslarýnýn en geniþi olup, Ýslam ülkelerindeki
müslüman kitleyi temsil eden örgütler davet edilmiþti. Konferansa Türkiye’den davetli olarak katýlan Taraf dergisinin
sahibi ve sorumlu yazý iþleri müdürü (halen dergimizin yayýn kurulu üyesi )Kâzým Albayrak bir konuþma yapmýþtý. Bu
konferans devlet yöneticileri bazýnda olmayýp müslüman ülkelerdeki halký temsil eden muhtelif örgütlerin toplandýðý
bir kongre þeklinde oldu. Baþtan sona antiemperyalist bir çizgide devam eden konferansta Amerikan emperyaliz-mi ve
müslüman ülkelerdeki iþbirlikçisi liderler kýnandý. Ýslâmýn antiemperyalist , Batýnýn ise emperyalist olduðu teyit edildi.
Saddam Hüseyin’in Amerika’ya karþý olan savaþý desteklenirken, siyonizm lanetlendi. “Domuzlar Diktatoryasý”
BM’nin ambargo kararýnýn delinmesi gerektiði ittifakla belirtildi. Amerika’nýn bu husustaki kararýna uyan ve 1 yýldýr
Irak’taki müslüman kadýn ve çocuklara karþý uygulanan ambargoyu destekleyen Ýran’a bir heyet gönderilmesine karar
verildi.Konferansa Türkiye’den delege olarak katýlan Taraf dergisinin sahibinin konuþmasýna gösterilen ilgiden, Ýslâm
ülkelerinin Türkiye’de Ýslâm inkýlabýnýn gerçekleþmesini bekledikleri ve ümitlerinin bu olduðu meydana çýktý. Kâzým
Albayrak’ýn alkýþlanan konuþmasýndan sonra, Divan Baþkaný da bunu ifade ederek, “Hükümete raðmen din, iman ve
tarih kardeþlerimizin Türkiye’deki mücadelesini, çabalarýný takdirle karþýlýyoruz” dedi.
Ayrýca Irak El-Cumhuriye Gazetesi, Irak Radyosu ve Irak Televizyonu Sayýn Kâzým Albayrak ile birer röportaj
yaparak yayýnladýlar.
Hadise günümüzde hala güncelliðini koruduðu için Kâzým Albayrak’ýn Arapça olarak yaptýðý konuþmasýnýn ter-
cümesini yayýnlýyoruz.
BARAN
Kâzým Albayrak Yusuf Hamadi ile...

SAYIN ÝSLÂM HALK KONFERANSI ÜYELERÝ
Körfez Savaþý’nda Amerikan emperyalizmine bo-
yun eðmeyen Irak’ýn direniþini gördük. Amerika ve
Batý, haçlý seferi açarak Irak’a saldýrdý. Bu olaydan bir
çok ders çýkarmak mümkün. Irak yýkýlmýþtýr, ama ye-
nilmemiþtir. Tarihî misyonunu ifa etmiþtir. Yenilen ta-
raf Amerika ve kuyrukçularýdýr.
Körfez Savaþý esnasýnda Türkiye’de Amerikan em-
peryalizmini protesto eden büyük gösteriler oldu; Ýs-
tanbul’da ve diðer þehirlerde. On binlerin katýldýðý Cu-
ma Namazý çýkýþý yapýlan bu gösterileri organize et-
mekten dolayý baðlý olduðum ÝBDA fikriyatýnýn kuru-
cusu Salih Mirzabeyoðlu ve 23 arkadaþým tutuklandý.
Günlerce iþkence gördüler. Bu emri Turgut Özal verdi.
Üç ay hapiste yattý arkadaþlarým. Hatta bize, Körfez
Savaþý’nda Amerikan emperyalizmine karþý Irak’ýn ya-
nýnda yer aldýk diye, Amerika’ya satýlmýþ basýn tarafýn-
dan “Irak Casusu Örgüt” iftirasýný attýlar. Sebep olarak,
gösterilerde açtýðýmýz “Saddam, Sen Oradan, Biz Bu-
radan” pankartýný gösteriyorlardý. Türkiye’de Ameri-
kan uþaðý olmuþ hükümet ve basýn, Irak’tan ve Sad-
dam’dan yana olmayý suç imiþ gibi sunuyorlardý. Tür-
kiye’deki ABD ajaný basýn, savaþýn ertesi günü keyifle
þu baþlýklarý atýyorlardý: “Irak Yerle Bir”, “Saddam
Dersini Aldý”, “Þarlatan Diktatör Gününü Gördü”, “3
Saatte Irak’ýn Ýþi Bitti”. Amerikancý Ýslamcýlar da bol
bol “Zalim Saddam” edebiyatý yaparak Amerika’ya
destek oldular.Bu ortamda biz ise “Saddam, Sen Ora-
dan, Biz Buradan!” diyorduk.
Evet,biz þimdi yine bunu söylüyoruz. “Saddam,
Sen Oradan, Biz Buradan!” Antiemperyalist Ýslâmî
mücadele için Amerikan uþaklarýnýn düþmanýmýz oldu-
ðunu gururla belirtiyorum. Bu konferanstan bekledi-
ðim, antiemperyalist bir çizgide Batý ile Ýslâm’ýn sava-
þýnýn devam ettiðinin belirtilmesidir. Müslüman ülkele-
ri sömüren Amerikan ve Batý emperyalizmine karþý
bayrak açtýðýnýn iþaretlenmesidir. Batý emperyalisttir,
Ýslâm ise antiemperyalisttir. Batý ile Ýslâm’ýn tarihten
gelen kesin hesaplaþmasý vardý. Batý, Ýslâm inkýlabýnda
kendi ölümünü görmektedir. Batý, kan dökücüdür. Batý
ve Amerika karþýsýnda ezilen tüm milletlere Ýslâm’ýn
tercüman olduðu bu konferansta belirtilmelidir. Ameri-
ka ve Batý ülkelerine karþý Irak’ýn antiemperyalist sa-
vaþýný devam ettirdiðimiz belirtilsin.
Batý ve Siyonizmin tek korkusu vardýr. Hz. Mu-
hammed (S.A.V.) ordularýnýn onlardan intikamlarýný
almalarý. Irak’ta çoluk-çocuk demeden katledilen yüz-
binlerce müslümaný hiçbir zaman unutmayacaðýz.
Müslümana hayvandan aþaðý muamele eden Amerika
ve Batý’dan bunun hesabý sorulmalýdýr. Batý’ya ve
Amerika’ya karþý her sahada cihad ilan edilsin. Batý ve
Amerika tökezlemiþ durumda. Amerika ve Batý’ya top-
yekûn saldýrmanýn zamanýdýr. Þu açýkça belli ki “Ýs-
tikbâl Ýslâmýn’dýr”. Duamýz þu olmalýdýr: “Ya
Muntâkim Allah...Bizi intikamýna memur et!...”
Hristiyan Batý, baþta Ýngiltere olmak üzere hilafet
sancaðýný taþýyan son Ýslâm devleti Osmanlý’yý yýkmak
için birçok entrika çevirmiþ, Ýslâm halifesi cennet-
mekân Abdülhâmit Hân’ý Yahudilere toprak vermedi-
ði için tahttan indirmiþtir. Osmanlý’yý emperyalist Batý
yýktýktan sonra, Ortadoðu’da kum üzerine çizdikleri sý-
nýrlarla Müslümanlarý böldüler. Ve ardýndan Yahudi
devleti kurularak Kudüs iþgal edildi. Lawrens’in oyun-
larýyla Ýslâm alemi gerçek kardeþlik baðlarýndan kopa-
rýldý. Küfür tek millettir. Tarihte Ýslâm ittihadýný ger-
çekleþtiren Halife Yavuz Sultan Selim Hân’ýn çizgisine
bugün muhtacýz.
Þu anlaþýlmalýdýr: Filistin’in kurtuluþu bu mazlum
halkýn toprak sahibi olmasýyla bitecek bir mesele deðil,
emperyalist Batýnýn Ortadoðu’dan bütün artýklarýyla
defedileceði bir savaþýn neticesinde çözülecek bir me-
seledir.
Þu hususun da konferansta konuþulmasýný, tartýþýl-
masýný istiyorum. 21.Yüzyýl Ýslâm asrý olacaktýr. Fakat
bu nasýl gerçekleþecektir... Ýslâm’ý hayata nasýl tatbik
edeceðiz. Bizim düþüncemize göre Ýslâm’ýn eþya ve
hadiselere tatbik edileceði bir toplum projesine ihtiyaç
vardýr. Bu, her örgüsü tezatsýz sistem çapýnda dünya
görüþüdür. Böyle bir sistem modelimiz yoksa yaþadýðý-
mýz zaman ve mekana Ýslâm’ým damgasýný vuramayýz.
Türkiye’de Taraf dergisinde kavgasýný verdiðim 140
ciltlik eserden müteþekkil “Büyük Doðu -ÝBDA” anla-
yýþý böyle bir sistem ve anlayýþý öneriyor. Ýslâm inkýla-
bý için mücadele veriyor. Sabit olan kitap ve sünnete
dayanarak.
ÝBDA’nýn tanýtýcý vasýflarý olarak þunlarý sayabili-
riz: Tarihi lif lif ayýklamak ve sahte kahramanlarý ger-
çeklerinden ayýrmak...Allah için buðz ve Allah için aþk
ölçüsüne uygun þekilde, baþ nefret kutbu ile baþ mu-
habbet kutbunu tayin etmiþ olmak... Batý dünyasýný bü-
tün oluþ sýrlarý ve olamayýþ hikmetleriyle süzgeçten ge-
çirmiþ olmak... Bâtýl olaný güzelleþtirmeyi bilen Batý-
ya karþýlýk, Hak’ký çirkinleþtirmeyi beceren kaba softa
ve ham yobaz tipini, kökünden kazýyýcý idraka ulaþmýþ
olmak... En çarpýcý ve cezbedici estetik ölçüleriyle pý-
rýldamak zevk ve gayesine ermiþ olmak... Batýnýn baþ
çilesi, insanoðlunu homongolosa çevirici makine bil-
mecesini en derinden çözmüþ olmak...
Baðlý olduðum Büyük Doðu fikriyatýnýn kurucusu
Üstad Necip Fazýl ki, 100 ciltlik telif eser sahibi olup
þöyle diyor, bir tarih muhasebesi yaptýktan sonra:
“Ýslâm bizde bozuldu sonra bütün Ýslâm aleminde bo-
zuldu. Bizde düzelirse bütün Ýslâm aleminde düzelir”.
Mensubu olduðum hareket olarak Batý, uþaklýðýnýn bi-
teceðini ve ergeç Türkiye’de Ýslâm Ýnkilabýnýn gerçek-
leþeceðini ilan ediyorum. Þu an Batýnýn bekçiliðini ya-
pan Türkiye tarihî kimliðine dönüp,Viyana’ya kadar
kovaladýðý Batý’yý tekrar dize getirecektir.ÝBDA anla-
yýþýnýn yolu ve metodu budur. Halkýmýz da bunu iste-
mektedir.
Gayesi Müslümaný cezalandýrmak olan insanlýk dý-
þý ambargoya devam eden Birleþmiþ Milletler’in “Do-
muzlar Diktatoryasý” olarak ilan edilmesini istiyoruz.
Liderimiz Salih Mirzabeyoðlu 15 sene önce bunu böy-
le vasýflandýrmýþtý. Biz bunun böyle ilan edilmesini is-
tiyoruz.
Cezayirli Müslümanlarýn yanlarýnda olduðumuz bi-
linsin.
Konferansý tertip edenlere ve bu hususta tüm hiz-
meti geçenlere teþekkür ederim...
KÂZIM ALBAYRAK’IN
BAÐDAT’TA ENFORMASYON BAKANI
YUSUF HAMADÝ ÝLE GÖRÜÞMESÝNÝ,
“TARÝHE NOT” KAYDIYLA YAYINLIYORUZ .
YUSUF HAMADÝ ÞÖYLE KONUÞTU:
Siyasetçiler manevra yaparlar. Gerçek siyasetçile-
rin sözleri ile davranýþlarý birbirine uyar.Biz okullarda
iki ülkeyi dost ve kardeþ olarak okuturuz. Biz bunu
taktik veya siyasi bir konu olarak görmüyoruz. Osman-
lý döneminde de Irak halký ile Osmanlý halký birbirini
severdi. Türkiye savaþta Amerika’yý desteklediði za-
man Irak halký bunu iyi biliyordu. “Hükümetler gelir
geçer; fakat halklar kalýcýdýr.” Yeni dünya sistemi ta-
mamen nifak sistemidir. Ýnsan haklarýný Fransýz devri-
mi getirmedi; Ýslâm getirdi. Kur’an’ý ve Ýslâm’ý oku-
sunlar; Fransýz Ýnkýlabýnýn getirdiklerini yolda býrakýr.
Batý ve Amerika Ýnsan Haklarý’ndan kendilerini anlý-
yorlar. Amerika’nýn son otuz yýlýný okursanýz çok þey-
ler görürsünüz. Ýran’da Musaddýk seçimle iktidara gel-
di.; CIA görevden uzaklaþ-týrdý. Demokrasiyle gelme-
sine raðmen... Vietnam’da sekiz yýl bataklýklara battý-
lar; Latin Amerika’daki davranýþlarý... Batýlý arkadaþla-
rýna yaptýðý baskýlar.. Filistin konusunda 86 defa veto
hakký kullandý.. 160 BM kararlarýndan hiçbirini uygu-
lamadý.
Devamý 19. Sayfada
 BARAN 9

BOLU’DA NELER OLUYOR?

Domuz Çiftliði’nin Bolu’da Ne Ýþi Var?

Röportaj: Fazýl Duygun

“Domuzluðuna” Saadet Partisi

Bolu Ýl Baþkaný
Domuz Çiftliði ! Abdullah Uzun
Bolu’nun Mengen ilçesi, Batý iþbir-
likçisi AKP Hükümeti tarafýndan, AB
gýda korteksi mevzuatýna uymak için
üretimi ve satýþý serbest býrakýlan
“domuz eti”nin üretim merkezi olarak
seçildi. Bu sebeble, Bolu’da bir domuz
fabrikasý kurulmasý kararlaþtýrýldý. Bu
hadise üzerine Müslüman Bolu halký
galeyana geldi.
Bolu’nun adý son iki yýldýr, dýþ baðlantýlý birçok hadiseden dolayý hep gün-
demde. Önce, Ýsrail askerlerinin Bolu daðlarýnda kýþ eðitimi almasý genelkur-
may’a iletildi. Nitekim 2005 yýlýndaki bu proje 2007 yýlýnda uygulamaya
konuldu ve ne hikmetse, Bolu daðlarýnda, Yahudi Ýsrail komandolarý
“kýþ” eðitimi almaya baþladý. Ardýndan, sadece dünyada ilk defa askerî
araþtýrma laboratuarlarýnda üretildiði bilinen ve 8 bacaklý kenelerle gündeme
geldi. Hadisenin arkasýnda yine Ýsrail vardý. Çünkü, Ýsrail askerî araþtýrma
merkezi ve Ýsrail ordusu, her sene 25 bin þiþe antijen üretiyor. Ýsrail’deki
“Bolu’nun neden tercih edildiðine verebildiðimiz en Reed Army Ýnstute-Reed Ordu Enstitüsü “kene”ler üzerine yoðunlaþmýþ
iyimser cevap her halde iki büyük metropolun tam ortasýn- bir merkezdir. Ve bilim dünyasý 8 bacaklý kenelerin bu merkezde genetik
da olmasýdýr.Ve Bolu ili bütün þehirlerin kesiþtiði bir nok- olarak üretildiðine inanmaktadýr. Yani, Ýsrail, Kýrým Kongo hastalýðýna
tadadýr.Biz Saadet Partisi olarak muhalefet yýlda sadece birkaç kurban verirken, 25000 þiþe antijen(ilaç) üretmekte-
partisiyiz.Elimizde yetki yok.Bu sorulan sorularýn cevabýný dir.
AKP iktidarý vermesi gerekiyor.Çünkü bu þüpheleri biz Bu hadise soðumaya yüz tutmuþtu ki, hemen ardýndan yani yaz aylarýnda
sadece dile getirebiliyoruz.Araþtýrýp inceleyecek olan AKP’ Ýsrail yine Bolu’nun ve Türkiye’nin gündemine oturdu. Ýsrailli kadýnlar (ki
dir.Ama onlarýnda bu konulara yaklaþmasý ve çözüm bul- çoðu askerdir) tatil için ne hikmetse Türkiye’yi ve Bolu daðlarýný
masý zor görünüyor.” seçmiþlerdi. Bu Yahudi kadýnlar kafileler hâlinde Bolu’ya gelip, daðlarda
1-Durup dururken nereden icab Mengen Ýlçesi Gökçesu Beldesine haftalar süren kamplar kurmuþlardý. Bu hadiseler baþta Saadet Partisi Bolu Ýl
etti “Domuz eti entegre tesisi?”... Bu kurulacak olan Domuz Eti Ýþleme Baþkaný Abdullah Uzun olmak üzere Bolu’daki duyarlý Müslüman vatansev-
“Bolulularýn ve Türk halkýnýn ihtiy- Entegre Fabrikasý yýllýk 12.000 adet
erler tarafýndan Türkiye gündemine taþýndý ve Ýsrail’in bölge ve Türkiye
acý olmadýðýna” göre?.. yaban domuzu iþleyeceði belirtilmiþ.
üzerindeki projeleri ifþâ edildi.
Bildiðiniz üzere Tarým Bakanlýðý Halbuki Milli Parklar Müdürlüðünün
Avrupa Birliði kanunlarýna göre 2006 sayýmlarýnda tüm Bolu da yaban Ancak, Türkiye’deki Ýsrail lobisinin baskýsýyla olsa gerek, Ýsrail
Temmuz ayýnda “Türk Gýda domuzu sayýsý 11.000 komandolarý Bolu daðlarýnda eðitime baþladý.
Kodeksini”yenilemiþ ve DOMUZ civarýndadýr.Bunun da ancak yýllýk Bütün bu hadiseler yaþanýrken, AKP hükümetinin Bolu’da “domuz eti fab-
hayvanýný da kasaplýk hayvanlar 1000-1500 adedinin avlanmasýna rikasý” kurdurma projesi bardaðý taþýran son damla oldu. Müslüman Bolu
sýnýfýna almýþtýr.Bununla beraber müsaade edilmektedir.Geri kalan halký isimlerinin domuz gibi pis-necis bir hayvanla anýlmasýna rýza gösterme-
Ziraat Bankasý da Domuz çiftlikleri 10.000 adet domuzu da ileride Bolu di ve ayaklandý. Batýcý AKP Hükümetinin efendisi AB’ye hoþ görünmek
kurmak isteyenlere kredi vermeye ya kurulacak olan Domuz Çiftlik-
uðruna Ýslâm’dan verdiði bir taviz olarak geçti “Domuz” eti fabrikasý!
baþlamýþtýr. lerinde karþýlanacaktýr.Burada ki en
Avrupa Birliði sevdasý uðruna büyük ikinci tehlikede Bolu da mev- Nitekim Müslüman halkýmýz hadiseye tepkisini þöyle koymuþ:
AKP hükümetinin birbiri ardýna cut olan tavuk,hindi kümeslerinin “Erdoðan’ýn Domuz Çiftliði”.
çýkardýðý kanunlar arasýna DOMUZ yanýnda Domuz çiftliklerinin de kurul- Biz bu konu ile ilgili olarak , bu haberleri sürekli ve ýsrarla gündeme
etini de sýðdýrmýþ,bu aldýðý kanunun masý ihtimalidir. getiren Saadet partisi Bolu Ýl baþkaný Sayýn Abdullah Uzun ile bir röportaj
milletimizin dinine,örfüne,çevresine Ayrýca domuz etinin iþlendiði bu gerçekleþtirdik. Kendisi sorularýmýzý kýsa ve net olarak cevaplandýrdý.
hülâsa maddi ve manevi yönlerden fabrikanýn haricinde merdiven altý
insanýmýza uygun olup olmadýðýna kasaplar türeyecek ve insanlarýmýza el
Saadet Partisi olarak muhalefet par- lerinin “kýþ þartlarýnda eðitim
bakmadan sadece AB istedi diye altýndan içerisine domuz karýþtýrýlmýþ
tisiyiz.Elimizde yetki yok.Bu sorulan almasý için Bolu’ya gelmeleri ile
çýkarýlmýþ bir kanundur. etler satýlabilecektir.,
sorularýn cevabýný AKP iktidarý ver- ilgili olarak) Bolu’ya yoðunlaþan bu
Hükümetin çýkardýðý bu kanun net- Yine bir baþka büyük tehlikede
mesi gerekiyor.Çünkü bu þüpheleri biz Ýsrail alakâsý neyin nesi?...
icesinde AKP nin ÝLK leri arasýna kurulacak olan bu fabrika Bolunun tek
sadece dile getirebiliyoruz.Araþtýrýp Bildiðiniz üzere 23.Þubat 1996 tar-
ÝLK DOMUZ ENTEGRE akarsuyu olan Büyüksu çayýnýn
inceleyecek olan AKP’ dir.Ama ihinde 52. Çiller hükümetinde Genel
FABRÝKASI da eklenmiþtir. ARÝP kenarýna kurulacak olmasýdýr.
onlarýnda bu konulara yaklaþmasý ve Kurmay Ýkinci Baþkaný Çevik Bir’in
projesi dahilinde Tarým Bakanlýðýna
çözüm bulmasý zor görünüyor. Ýsrail’le imzaladýðý Eðitim Askeri
özel sektörün verdiði bir proje Dünya 2- Neden “Bolu” tercih ediliyor
Ýþbirliði anlaþmasý çerçevesinde bu
Bankasýnca kabul edilmiþ,devamýnda sizce?..
3-Özellikle Bolu ve çevresine eðitimler olmaktadýr. Ayrýca kanaa-
da tüm yasal izinler verilmiþ,en Bolu’nun neden tercih edildiðine
yoðunlaþan “Ýsrail ilgisi” nerden timizce BOP projesi dahilinde bu
sonunda da Fabrikanýn kurulacaðý verebildiðimiz en iyimser cevap her
kaynaklanýyor? Bunun özel bir çalýþmalar yapýlmaktadýr.Trabzon’da
arazi de Bolu Ýl Genel Meclisi halde iki büyük metropolun tam
anlamý var mý?.. (Ýsrailli kadýnlarýn ki olaylarýn da, Bolu’daki geliþmelerin
üyelerinin verdiði imar izni ile son ortasýnda olmasýdýr.Ve Bolu ili bütün ‘turistik’ amaçlý(!) ziyaretlerinin de ayný yerden sevk ve idare edildiði-
noktaya gelmiþtir. þehirlerin kesiþtiði bir noktadadýr.Biz ardýndan, gerçekleþen, Ýsrail asker- ni düþünüyoruz.n
10
Dünden Bugüne Emperyalizm ve Yerli Ýþbirlikçileri
19. Yüzyýlýn sonlarýnda Ýngiltere’nin sömürgelerden sorumlu
bakaný diyor ki: “Ýngiliz dili ve kültürünü tüm Osmanlý’da
yayarak, öyle bir insan grubu oluþturacaðýz ki, bunlar kan-
larý ve renkleri itibariyle Türk ama zevkleri, dünya görüþleri,
zihinsel yapýlarý bakýmýndan Ýngiliz olacaklardýr.”
ömürgeciliðin baþladýðý 16.
S yüzyýlýn baþlarýnda Avrupalý-
lar, Osmanlý, Çin ve Hindis-
tan’dan ne daha zengin, ne de teknolojik
olarak daha ileriydiler. Avrupalýlarýn
kültür ve medeniyet anlayýþlarý, yaðma,
talan ve eþkýyalýða dayanýyordu. Do-
ðu’da ise adalet, hakkaniyet ve toplu-
mun mutluluðu esas alýnýyordu. Kristof
Kolomb’un macerasýný izleyen dönem-
de, dünya toplumlarý arasýndaki iliþkiler
köklü deðiþikliðe uðradý. Batý Avrupalý-
lar gerçek misyonlarýný her zaman giz-
lediler. Amerika kýtasýna ulaþtýklarýnda
yýkým, yaðma ve talan için geldik deme-
diler. “Hýristiyanlýk gibi yüce bir mis-
yonunun” taþýyýcýsý olduklarýný söyle-
diler. Bölgenin uygarlýklarýný yaðmala-
dýlar. Birikmiþ hazinelerini de Avru-
pa’ya taþýdýlar. Bölge halkýný topyekûn
katlettiler. Yaðmalanacak birikmiþ zen-
ginlik tükendiðinde, yerli halký da tü-
kenmiþti. Hepsini yok etmiþlerdi.
Avrupalýlarýn sömürüyü sürdürmesi
için gerekli emek gücü, köleleþtirilmiþ
Afrika kýtasýndan saðlanmaya baþlandý.
Avrupalý sömürgeciler Sanayi Dev-
rimi’nden sonra Hýristiyanlaþtýrma yeri-
ne “uygarlaþtýrma” misyonunu kullan-
maya baþladýlar. 1.Dünya Savaþý sonra-
sýnda doðrudan sömürgeciliðin ne ka-
zandýrdýðý, ne kaybettirdiði tartýþýlmaya
baþlandý. 2. Dünya Savaþý’nýn sonuna
gelindiðinde ise sömürgecilerdeki ege-
men olan düþünce doðrudan sömürgeci-
liðin bir yük, geliþmeyi frenleyen bir
engel olduðu biçimindeydi. Doðrudan
sömürgecilik durumunda sömürgeciler
egemenliklerini gizlemeyi amaçlayan
bir çabaya gerek duymadýlar, bunu da
toplumu “uygarlaþtýrýyoruz” diye zorla
yaparlardý.
Emperyalizmde ise adýný söyleme-
yen bir egemenlik söz konusudur. Baský
açýk deðildir. Sömürü ve baskýyý gizle-
yen mekanizmalar ideolojik çabalar
devreye sokulmuþ durumdadýr. Sömür-
gecilikten emperyalist aþamaya geçildi-
ðinde, insanlarýn bilincinde de sistemin
iþleyiþine katýldýklarý, görüþleri alýndýðý,
dünya meselelerinde söz sahibi oldukla-
rý izlenimi yaratýlmaktadýr. J.J Rousse
“Efendi gücü hukuka, itaate, ödeve dö-
nüþtürdüðünde en güçlüdür ve efendili-
ðini kalýcý kýlabilir” diyor.
Yeni sömürgecilik (emperyalizm)
aþamasýnda bir sürü uluslar arasý örgüt
vardýr. Bunlarýn iþlevleri yanýlsama sað-
lamalarýdýr. Avrupalýlar doðrudan sö-
mürgecilik zamanýnda “uygarlýk gö-
türdüklerini” söylüyorlardý. Emperya-
list süreçte ise yerli yöneticiler “ulusal
bütünlük” , “birlik ve beraberlik”,
“ülkeyi þeriat tehlikesinden koru-
mak”, “kalkýnma”, “laiklik” vesaire-
nin gereði olarak baský uyguluyorlar.
Kitleler, B.M ve Uluslar arasý denilen
BARAN
örgütler aracýlýðýyla kandýrýlmaktadýr.
Yerli iþbirlikçi yöneticilerle, uluslar ara-
sý örgütler ve medya aracýlýðýyla sömü-
rü ve baskýnýn, gizlenilmesine büyük
önem gösteriyorlar.
Batýlýlaþmýþ aydýn kesimler, mensu-
bu olduklarý ülkelerde emperyalist bur-
juvazinin ve Batý burjuvazileriyle ortak
çýkarlara sahip yerli iþbirlikçi gruplarýn
organik aydýnlarýdýr. Bu yozlaþma aydýn
geçinen hainlerin sýk sýk vurgu yaptýkla-
rý ilerleme, eþitlik, çaðdaþlýk, laiklik
kavramlarýyla kendi toplumlarýný uyu-
tup Batýlý efendilerine hizmet etmekte-
dirler. Bu aydýn kesimi, emperyalist
burjuva kesimi tarafýndan aldatýlmak-
taydý. Onlar da kendi halklarýný aldatma
misyonuna koþuldular. Aldatýlanýn al-
dattýðý bir durum söz konusuydu. Garip
olan, Türkiye’nin bu tür aydýnlarýn en
etkin olduðu ülkelerden biri oluþudur.
19. Yüzyýlýn sonlarýnda Ýngiltere’nin
sömürgelerden sorumlu bakaný diyor ki:
“Ýngiliz dili ve kültürünü tüm Os-
manlý’da yayarak, öyle bir insan gru-
bu oluþturacaðýz ki, bunlar kanlarý ve
renkleri itibariyle Türk ama zevkleri,
dünya görüþleri, zihinsel yapýlarý ba-
kýmýndan Ýngiliz olacaklardýr.”
Emperyalistlerin yoksul ülkelere
söyledikleri þu idi: “Siz de bizim gibi
olacaksýnýz, yeter ki doðru politikalar
uygulayýn!..” Doðru politikanýn ne ol-
duðunu da, kendileri (sömürgeciler) ka-
rar vermek koþuluyla… Bu amaçla te-
oriler geliþtirildi. Oysa gösterilen yol,
çýkmaz bir yoldu. Yanlýþ bir hedef öne-
rilmekteydi. Eðer dünya sistemi (kapita-
list üretim tarzý) zorunlu olarak eþitsiz-
lik, sömürü, aþaðýlanma, mânevi yozlaþ-
ma üretiyorsa o zaman yoksullar zen-
ginler gibi olamazlar. Çünkü birileri-
nin zenginliði baþkalarýnýn yoksullu-
ðu sayesinde mümkün olabilir. Birile-
rinin geliþmiþliði, baþkalarýný az geliþ-
miþliðinden ötürüdür.
Üretimin normal olarak insanýn ihti-
yaçlarýný karþýlamak için, toplum yararý
için yapýlmasý gerekirken, kapitalizmle
birlikte bu iliþki tersine dönüyor ve top-
lum ekonominin hizmetine giriyor.
Emperyalist Batý’ya karþý dünyadaki
tüm mazlum milletlerin ve tüm Ýslâm
Aleminin kurtuluþu için, ÝBDA Külli-
yatýyla “Yeni Bir Dünya Düzeni” su-
nan sayýn Salih Mirzabeyoðlu’nun
þöyle bir tespiti var :
“Sanayi insaný seyirci olmaya
zorluyor. Ýnsan hep seyirci… Ýnsanî
þeyler ortaya koyacak bir þey yok. Es-
kiden bir köyde bir terzi vardý, þimdi
fabrikada toplandýlar, makinenin un-
suru hâline geldiler. Kýrk patron var-
dý oldu kýrk iþçi. Balýk tutan deðil de
balýkçý; buðday yetiþtiren deðil çiftçi
lâzým… Ýnsanî olan þeyler lâzým. Ma-
kine insan için deðil mi? Adam bir
dolap için 3-5 ay çalýþýyor niye? Ma-
kine evde yatsýn diye. Aylarca canýn-
dan veriyor, çalýþýyor. Makine insan
için! Yüz kiþinin iþini bir makine ya-
pýyor, insanlar iþsiz dolaþýyor. Hani
insanýn iþine yarayan nokta? (Mesele
insanýn mutluluðuydu hani?) Adam
iþsiz, huzursuz gezerken teknoloji ne-
ye yarar? ABD’de üretim artýyor, iþ-
sizlik de artýyor… Bin kiþinin iþini,
bir makine yapýnca… Dünya muva-
zenesini arýyor… Artukoðlu Ýsmail
Bey’e (6.7.y.y.)da bir Alim yaptýðý ro-
bot makineyi getiriyor. Ona taltifini
yapýp ödüllendiriyor. Ama o makine-
yi bir kenara kaldýrýyor, çünkü yüz ki-
þinin iþini o yapacak, peki onlar ne ya-
pacak? ( Hani her þey insanlar içindi
ya!?)
-Ekonomi insan içinken, insan eko-
nomi için oluyor bu zamanda. Bunun
için de makine-insan yetiþtiriliyor.
Þimdilerde sýkça kullanýlan “küre-
selleþme” kavramý, yaklaþýk 1980’lerin
baþýnda ortaya çýkmaya baþlayan yeni
eðimleri ve süreçleri tanýmlamak için
kullanýlýyor. 1980’lerin baþýnda büyük
çok uluslu þirketlerin merkezlerinde
Türkiye’deki þubelerine gönderdikleri
mesajda: Artýk dünya ölçeðinde düþü-
nüp, hareket etmeleri için artýk bir engel
kalmadýðý, bir önceki dönemdeki kýsýt-
lamalarýn aþýldýðý, küresel bir yaklaþý-
mýn benimsemeleri ve ona göre hareket
etmeleri isteniyordu. Çünkü 1980 Dar-
besi’nde Amerikalýlarýn “bizim oðlan-
lar” diye tanýmladýðý generaller, ülkeyi
küresel emperyalistlerin hizmetine
amâde etmiþlerdi. Zaten Turgut Özal di-
yordu ya “dünyayla bütünleþmemiz
lâzým. Küreselleþmeye ayak uydurma-
mýz lâzým.”
Türkiye’yi Batý emperyalizmine
peþkeþ çekmek isteyenler kendi halkla-
rýna devamlý yalan söylüyorlar. Diyorlar
ki, “Türkiye dünyanýn 18. büyük ekono-
misi” Peki öyleyse neden geliþmiþlik sý-
ralamasýnda 97. sýrasýndayýz? Toplum-
sal refah düzeyi olarak dünyadaki 150
küsur devlet içerisinde 114. sýradayýz?
Bu tablo içinde “18 büyük ekono-
mi”den birisi olmamýz bizim en çok
yaðmalanan ülke olduðumuzu gösterir.
Küreselleþme süreci baþlýca dört
alanda kendini gösteriyor:
A-Emek sermaye iliþkisi, emek
aleyhine olmak üzere küresel plânda
bozulmuþ durumda. Reel ücretler düþtü.
Ýþsizlik arttý. Gelir daðýlýmý daha da
azaldý. Ýþçi örgütleri güç kaybýna uðradý.
B-Üretici sermaye. Üretici sermaye
(sanayi sermayesi) güç kaybýna uðrar-
ken, finans ve rant sermayesi ön plâna
çýktý.
C-Devlet-sermaye iliþkisi de devle-
tin düzenleyiciliði ve yönlendiriciliði
aleyhine aþýnmaya uðradý.
D-Çok uluslu þirketlerin, hükümet-
lerin kendi halklarýn yararýna olan poli-
tikalarý yürütmelerine engel olma gücü
ve olanaðýdýr.
Ulus Devletlerin liderleri kendi top-
raklarý üzerinde bir zamanlar sahip ol-
duklarý kontrolün büyük kýsmýný yitir-
Nazif Keskin
mektedir. Yabancýlar daha þimdiden içe-
ri girdiði için, dýþ dünyanýn taleplerine
gittikçe daha fazla boyun eðmek zorun-
da kalmaktadýrlar. Zabýta iþleri dýþýnda
sadece sermayeye hizmet eden devletin
meþrû temeli de olamaz.
Yahudi-Hýristiyan Batý emperyaliz-
mi, Türkiye’deki vatan haini müttefikle-
riyle 28 Þubat “Post-Modern darbesi”ni
yapýp, bu milletin bütün manevi deðer-
lerini yok etmek için halka savaþ açtýlar.
Arkasýndan da bu halkýn 200 milyar do-
larýný çalýp dýþarýya kaçýrdýlar. Bu soy-
gunu yapanlarýn arkalarýnda birer Ýsra-
il sempatizaný generallerin çýkmasý te-
sadüfi deðildi.
28 Þubat müdahalesiyle Türkiye’yi
çýkmaza sürükleyip, bütün millî refleks-
lerini kýrdýlar ve Batýcý soyguncularýn
kucaðýna ittiler. Bu millet hafta sonu ta-
tillerini Ýsrail’de geçiren generallerini
unutmadý. Türkiye’de bu millete savaþ
açýp, 28 Þubat’ý savunanlar AKP’yi ik-
tidara getirip, “özelleþtirme” adý altýnda
Hýristiyan-Yahudi Batýlý emperyalizmi-
ne bu ülkeyi talan ettirenlerdir. Ýsrailci
generaller ülkeyi çökerttiler, bugünkü
iktidar da ABD ve AB’ye yaðmalattýrý-
yor. Bugünkü iktidar da 28 Þubat’ýn de-
vamýdýr. R.T.E’nin, Çevik Bir’i Ýsrail’le
ilgili danýþman olarak yanýna almasý
çok þey ifade ediyor.
Türkiye’deki Batý emperyalizminin
çýðýrtkanlarý istedikleri kadar liberalleþ-
meyi, küreselleþmeyi bir kurtarýcý gibi
sunsunlar, dünyada hiçbir zaman bu ka-
dar þiddet, eþitsizlik, dýþlanma, açlýk
görülmedi ve ekonomik zulüm tarihin
hiçbir döneminde bu kadar insaný ezip
çaresiz býrakmadý. Baþka olmasý zaten
mümkün deðildi.
Küreselleþmeci kapitalist grup her
seferinde daha fazla zenginliðe el koy-
dukça, Türkiye’deki sorunlar da büyü-
yecek ve çözümsüzlük derinleþip gide-
cektir.
Küreselleþmeci barbarlýk insanlarý
sadece iþsiz, aç, konutsuz ve benzeri bý-
rakmamakta ayný zamanda maymunlaþ-
týrmaktadýr. Bu durumda anti-emperya-
lizm ve vatanseverlik için verilecek mü-
cadele, hem gezegeni ve uygarlýðý kur-
tarmanýn hem de insana insan olma
onurunu yeniden kazandýrmanýn yegane
yoludur. Bu yönde kaybedecek fazla za-
manýmýz yok. Çünkü toplumsal yýkým-
lar ve felaketler insanlarý ve uygarlýðý
yok olmanýn eþiðine getirmiþ durumda-
dýr.
Kendisini anti-emperyalist, devrim-
ci, vatansever olarak tanýmlayan herke-
si kurtuluþun yegane adresi olan Büyük
Doðu-ÝBDA saflarýnda yer almaya da-
vet ediyoruz. Bu ülkeyi liberal, küresel-
leþmeci, ulusalcý, Kemalist, laik emper-
yalizmin ajanlarýna býrakmayacaðýz.
Sayýn Salih Mirzabeyoðlu’nun dediði
gibi:
-“Önce iðdiþ edilmiþ idraklerin,
iðdiþ edilmiþ vicdanlarýn intikamýný
alacaðýz”
-“Bu millet, büyük oynayanlarla
büyük oynayabileceðini isbat etmiþ-
tir.”nn
 BARAN 11

Mustafa Saka mim.saka@google.com DÝLEMMÂ...

Bütün anketlerde, "Türk halkýnýn en güvendiði ku-
rum" olarak gösterilen TSK'nýn baþý Yaþar Büyükanýt,
T.C. Washington Büyükelçiliði'ndeki resepsiyonda,
gurbetteki Türklere hitâben þöyle demiþ:
"-"Þimdi size bir þikayette bulunuyorum. DÝASPO-
RADAKÝ TÜRKLERÝN sesleri diðerleri (ERMENÝ ve
RUM DÝASPORASI) kadar çýksa, ne Ermeni soykýrý-
mý ortaya gelir, ne de Türkiye böyle bir þeyle karþý kar-
þýya gelir. Kusura bakmayýn sizi þikayet ediyorum..."
Resepsiyondaki garibler de, bu konuþma karþýsýnda
duygulanmýþlar, "YAÞA, VAR OL, KURTAR BÝZÝ
PAÞAM!" diye baðýrmýþlar." (Kaynak: Anadolu Ajan-
sý, 15 Þubat 2007, Hürriyet)
Dia+sporos?!
"Dia", 2 demek olan "dio" ile akrabadýr; diyabet,
diyafon, diyafram, diyalekt, diyalektik, diyalog, diyaliz
gibi, bizim de kullandýðýmýz kelimelerin önüne geldi-
ðinde, önüne geldiði kelimenin anlamýndaki vahdeti
bozan, çokluk katan, vulgarize eden, yayan, daðýtan,
saçan bir Yunânî ön ektir. Ayný "dia", tohum demek
olan "sporos" kelimesinin önüne geldiðinde; tohumun
yerinden kaparýlmýþlýðýný, yaban illere saçýlmýþlýðýný
ifade eder.
Tarihî anlamý itibariyle "diaspora" ise, öncelikle ve
sadece, Filistin'den defalarca koparýlarak atýlan Yahudi
tohumlarý için kullanýlanýlýr.
Yahudileri Kudüs'ten ilk defa koparýp atan Bâbil
hükümdârý Nebukadnezar, bir de þarký söylemelerini
ister "DÝASPORA YAHUDÝLERÝ"nden: "-Babil ne-
hirlerinin kýyýsýnda oturduk ve Sion'u hatýrladýðýmýzda
aðladýk. Söðütler üzerine çalgýlarýmýzý astýk. Çünkü bi-
zi sürgün edenler bizden bir þarký istediler. Bize acý
çektirenler bizden þenlik istediler. "Bize Sion þarkýla-
rýndan birini söyleyin" dediler. Tanrý'nýn þarkýsýný ya-
bancý topraklarda nasýl söyleyebilirdik? "EÐER SENÝ
UNUTURSAM EY YERUÞALAYÝM SAÐ ELÝM
HÜNERÝNÝ UNUTSUN! EÐER YERUÞALAYÝM'Ý
EN BÜYÜK SEVÝNCÝMÝN ÜSTÜNDE TUTMAZ-
SAM, DÝLÝM DAMAÐIMA YAPIÞSIN."" (Teilim-
Mezmurlar 137:1-6)
Tarihte ve günümüzde, Yahudiler gibi hep "kopuk"
yaþayan bir kavim daha var: Çingeneler... Fakat onlar,
"kopuk" olduklarýnýn þuurunda olmadýklarýndan, "dias-
pora"yý Çingeneler için kullanmýyoruz.
Ermenilere ve Rumlara gelince...
Ermenilere göre: Anadolu'nun bir kýsmý Ermeni va-
tanýdýr. Ermeniler, Türkler tarafýndan Anadolu'dan ko-
parýlýp atýlmýþtýr...
Rumlara göre: Küçük Asya (Anadolu) Yunan'dýr,
DÝASPORA:
KOPUK VE SAÇIK TOHUMLAR
asýl vatandýr. Rumlar, Türkler tarafýndan Anadolu'dan
koparýlýp atýlmýþlardýr.
Yani Ermeniler ile Rumlarýn, kendileri için "dias-
pora" kelimesini kullanmalarý, Ermenistan ve Yunanis-
tan diye bir devletleri olmasýna raðmen bir "dilemmâ"
deðildir. "Anadolu'dan koparýlan Ermeni ve Rum" de-
mektir. Anadolu'da hak iddia etmektir!
Peki ya biz Türkler?
Türkler, Kürtler, Lâzlar, Çerkezler, Pomaklar ve di-
ðerleri?..
Anadolu'yu vatan kýlmýþ, vatan bilmiþ müslüman
ahâli için "diaspora" denilebilir mi?
Aðzýndan çýkanýn ne anlama geldiðini biliyor ise
Büyükanýt, ki konumu itibariyle bilmek zorundadýr,
mezkûr konuþmasýndan þunu anlamamýz gerekiyor:
Türkiye iþgâl edilmiþtir. Ankara düþmüþtür. Yu-
nan'ýn bir zamanlar Ýstanbul için söylediði, "i Polis ea-
lo! Piran tin Poli, piran tin..." (Ýstanbul alýndý! Aldýlar
Ýstanbul'u, aldýlar…) aðýtlarýnýn benzeri, Ankara üstü-
ne yakýlmýþtýr. TSK yenilmiþ ve daðýlmýþtýr. Türkler
büyük bir katliâma ve topyekûn bir tehcire uðramýþ,
Anadolu'dan koparýlýp atýlmýþtýr. Anadolu'da kalabilen-
lerin de bir kýsmý asimile edilmiþ, bir kýsmý azýnlýk
hâline getirilmiþtir. "Diaspora Türkleri", sürgünde bir
Türk Hükümeti kurmuþtur. Daðýlmýþ TSK'nýn daðýnýk
subaylarý da, sürgünde, "ERGENEKON" adlý gizli bir
ordulaþma çabasýndadýr. Washington Büyükelçili-
ði'ndeki resepsiyonda olduðu gibi, Ergenekon'un her
toplantýsýnda, Diaspora Türkleri tarafýndan "YAÞA,
VAR OL, KURTAR BÝZÝ PAÞAM!" gibi duygulu slo-
ganlar atýlmaktadýr. Ve her toplantý sonunda, Diaspora
Baþý'nýn (Roþ Galut) yazdýðý "EÐER SENÝ UNUTUR-
SAM EY ANKARA, SAÐ ELÝM HÜNERÝNÝ UNUT-
SUN! EÐER ANKARA'YI EN BÜYÜK SEVÝNCÝ-
MÝN ÜSTÜNDE TUTMAZSAM, DÝLÝM DAMAÐI-
MA YAPIÞSIN!" yeminleri edilmektedir...
Veya...
Türkler Ergenekon'dan zorla çýkarýlmýþ, koparýlmýþ
ve Anadolu'ya atýlmýþtýr. Türklerin asýl vataný Anadolu
deðil, Orta Asya'dýr. Türkler Anadolu'da, Yahudilerin
Bâbil'de sýkýldýðý gibi sýkýlýp durmaktadýr! Bin yýllýk
Anadolu sürgününden kurtulup, yeniden ERGENE-
KON'A GÝRÝÞ çareleri aramaktadýr! Her bir Türk, Or-
ta Asya bozkýrlarýnýn hasretiyle yanýp tutuþmaktadýr;
Yahudi þarkýcý Natacha Atlas'ýn "Diaspora"sý, Yunan
Dimitris Panopulos'un "Ah Smirni! Makria mu ehis
pay, ponay"... (Ah Ýzmir! Benden uzaklaþtýn, canýmý
yaktýn...) þarkýsý gibi aðýtlar yakmaktadýr... Bin yýldýr,
"ORTA ASYA'YA DÖNÜÞ YEMÝNÝ"dir her buluþma;
bin yýldýr, "SENEYE BOZKIRDA BULUÞMAK
ÜZERE"dir her vedâ!..
Hâl böyle mi?!
...
"Türk halkýnýn en güvendiði kurum" olarak gösteri-
len TSK'ya soruyorum:
1- TSK Baþý, "Ermeni ve Rum diasporasý" diye
konuþabilir mi?! Ermeni ve Rumlarýn Anadolu'da iddia
ettikleri hakka hak vermek deðil midir bu?!
2- TSK Baþý, gurbetteki Türkler için, "Diaspora-
daki Türkler" diyebilir mi?! Sadece korkunç bir cehâlet
eseri deðilse bu ifade; Anadolu elân kimlerin iþgâli al-
týndadýr ve "Türk"ü öz vatanýndan koparýp atan "Nebu-
kadnezar" kimdir?
3- TSK Baþý, halkýmýzdan özür dileyerek derhâl
istifa etmeli deðil midir?!
...
Evet doðru; "Müslüman Türk"ü Anadolu'dan tama-
men koparýp atmak isteyenler var!
Doðru; Türk'ün dinini, dilini, geleneðini, ahlâkýný,
irfanýný, idrakini köreltmeye, iðdiþ etmeye ve çökert-
meye çalýþanlar var!
Doðru; emperyalizmin Anadolu'daki 5. kol faaliye-
ti olarak Kemalizm, bu hususda hayli tahripkâr da ol-
muþtur!
Doðru; Yurt dýþýndaki garib Türkler bir yana, Tür-
kiye'deki Türkler dahî "ÖZ YURDUNDA GARÝP, ÖZ
VATANINDA PARYA"dýr!
Ancak...
Türkler için gerçek bir kurtuluþ ile neticelenmemiþ
olsa da "Kurtuluþ Savaþý", iþgâlciler de gayelerine ere-
bilmiþ deðildir! Müslüman anlamýnda Türk, Anado-
lu'dan sökülüp atýlabilmiþ, asimile edilebilmiþ, azýnlýk
hâline getirilebilmiþ deðildir!
"GAYESÝNE ERMEMÝÞ SAVAÞ, BÝTMEMÝÞ
DEMEKTÝR"; sürüyor, sürecek...
Ey "kopuk ve saçýk" tohumlar!
Anadolu, öz be öz Türk vatanýdýr; ve Türk henüz
Anadolu'dadýr!!!

Dünya 1991
ORTA ASYA yýlýnda, Sovyetler
MEKTUBU
Çaðýmýzýn Neron'u
Dilmurat(*)
Birliði daðýldýktan sonra, iki kütü-
ðünden birini kaybetti, yani dengesini
kaybetti. Ama dünya etkisini hemen
hissetmedi. Ne zaman mý hissetti? 2000
yýlýnda dengesiz Bush baþkan olduktan
sonra. Bu konuda siyasetçiler, strateji
uzmanlarý ve tarihçiler ayný fikirde. Si-
yasetçiler, “dengesiz Bush” dünyayý
mahvetti. Psikiyatristlerin dikkatini çe-
ken ise “dengesizin dengesizce söyledi-
ði” laflar. Meselâ “Ben Tanrýyla konu-
þuyorum. Beni Irak’a Allah gönderdi”
vs. vs... “ Þu abdestsiz kâfirin sözlerine
bakýn”. Neron ilham almak için Ro-
ma’yý ateþe vermiþti. Ahmak Bush da,
saçma fikirleriyle dolu sakat beyniyle
dünyayý ateþe verdi. Tarihçiler iki olayý
kýyaslýyor ve diyorlar ki “Neron þizof-
rendi ve Bush...” devamýný ne tarihçiler,
ne doktorlar ve ne de siyasetçiler yük-
sek sesle söyleyebiliyor( Neron zama-
nýnda da kimse açýktan konuþamýyor-
du).
Çevremizde okuduðumuz politik in-
celemeler ve aldýðýmýz bilgilere göre:
Amerikan siyasetçileri Bush’un
dengesiz olduðunun ve dýþ politikada
dengenin de kaybolduðunun farkýnda-
lar. Kongre’de çoðunluðu ele geçiren
Demokratlar ne yapacak kýsaca söyle-
yelim:
Demokratlar, Cumhuriyetçilerle
gizlice anlaþtý. Cumhuriyetçileri so-
nuna kadar destekleyecek ve karþýlý-
ðýnda Cumhuriyetçilerden yeni siyasî
çizginin temelinin atýlmasýnda yar-
dým alacaklar.( Buna Misâl, seçimler-
den hemen sonra Beyaz saray Sözcüsü
Hyatt’ýn “kimse ABD yönetiminde çat-
lak beklemesin! Hem Demokratlar ve
hem de Cumhuriyetçiler, ABD’nin te-
mel politikalarýnda müþterektir” sözünü
hatýrlayýnýz.” )
Ermeni Soykýrým tasarýsý, ABD
Kongresi’nde onaylanacak. Türklerin
öfkesini durdurmak için, Türklere Ku-
zey Irak’ta bazý avantajlar saðlanacak.
Irak meselesi: Gelecek seçimlerde,
Demokratlar iktidara geçecek. Demok-
ratlar, Türkiye’nin kuzey Irak’ta geniþ
kapsamlý operasyonlar yapmasýna izin
verecek. Kuzey Irak’ta bir “Türkmen,
Arab ve Kürt” Federasyonu kurulacak
ve Kürtler þu ân ki hâkim pozisyonlarý-
ný kaybedecek. Türkmenler, Türkiye sa-
yesinde güçlenecek. Kuzey Irak’a Türk
askeri yerleþecek.
Sünnî Arab devletlerinin gönlünü
almak için, Irak Sünnîleri (Baas Partisi)
ile anlaþýlacak ve onlar, Þiî Arablar ve
Ýran’a karþý silahlandýrýlacak.
Hükmümüz: Peki, Baas ve ittifak
hâlindeki diðer Sünnî direniþçiler bunu
kabul edecek mi? Adamlar zaten þid-
detli bir savaþ veriyor hem iþgalci
ABD’ne ve hem de iþbirlikçi Þiîler ve
Ýran’a karþý.
Afganistan ve Orta Asya Siyaseti.
Bush’un siyaseti Afganistan’da iflâs
etti. Demokratlar, Pakistan üzerinden
Taliban’a dostluk mesajlarý gönderecek.
ABD, Kuzey ittifakýndan desteðini çe-
kecek. Taliban Güçlerinin, Orta As-
ya’da, Güney Tacikistan ve Güney Öz-
bekistan’da, Buhara ve Semerkand’a
kadar olan bölgeleri elegeçirmesi gör-
mezden gelinecek. Buradaki gaye,
Türkmenistan ve Kazakistan’daki pet-
rol ve doðalgaz boru hatlarýnýn Afganis-
tan üzerinden Pakistan ve Doðu As-
ya’ya geçirilmesi. Taliban iç savaþý ka-
zanýrsa, Kýrgýzistan ve Tacikistan’da
Batý yanlýsý dikta rejimlerin iktidara
gelmesi saðlanacak...
Peki ABD’nin bu politikasý tuta-
cak mý?
10 yýl kadar öncede Taliban için ay-
ný þeyler söyleniyordu. Ama Taliban en
büyük ABD düþmaný güç hâline geldi.
Taliban güçlerinin o bölgeleri elegeçir-
mesine ABD göz yummaktan baþka ne
yapabilecek ki?Taliban’a karþý oralarda
da mý savaþacak? En önemlisi, bunca
yýldýr savaþan ve diplomasi inceliklerini
epey öðrenmiþ olan Taliban, ABD’nin
bu açýk zokasýný mý yutacak? Yoksa,
ABD kendi sunduðu zokayý mý yutacak
bunu hep beraber göreceðiz.
(*) Baran Ortaasya Temsilcisi
nnn

Gazeteci Yazar Mahmut Çetin:
“28 Þubat’ýn Ýçinde Yeralanlarýn
Ýsrail’le Samimiyetlerini Biliyoruz”
Röportaj: Þükrü Sak
10. Yýlýnda “sonuçlarý itibariyle” bak-
týðýnýzda 28 Þubat’ý nasýl deðerlendiriyor-
sunuz?.
-Esaslý bir zihniyet kýrýlmasý oldu. Sadece
28 þubat deðil aslýnda. Þöyle bir þey: Eðer
siyasal Ýslâmcýlýk, muhafazakârlýðý bilmiþ
olsaydý yani Yahya Kemal tarzýnda, Tanpýnar
tarzýnda, Necip Fazýl tarzýnda… Mesela Necip
Fazýl’ý niye bu kategoriye sokuyorum? Necip
Fazýl’ýn en son Babýâlî’sini okurken zannediyo-
rum Samiha Ayverdi ile ilgili yazdýðý þeyleri
okuyunca, daha fazla oturdu kafama. Samiha
Haným’a normalde eleþtirileri olan bir insan.
Ama onlarýn da yakaladýðý bir þey var;
Kubbealtý çevresinin… O muhafazakarlýk
damarý. Deðiþerek devam etmek hâdisesi. Orda
Necip Fazýl’ýn esaslý bir yorumu var. Bu siyasal
Ýslâm, özellikle Refah döneminde filan radikal
bir parti gibi… Ne sað, daha solda falan filan
gibi bir parti. Ama hayatýn gerçekleriyle
karþýlaþýnca o “radikal”likten evirildi, ultrali-
beral bir dönüþüm… Radikal okuyucusu gibi
artýk siyasal Ýslâm. Halbuki olmasý gereken
nedir? Kendin olmak. Kendin olsan eleþtirilerin
daha saðlýklý olur. Deðiþtireceksem ben
deðiþtirmeliyim. Deðiþtirebilecek gücü
kendimde yani –yerlilik, millîlik gibi- ben o
gücü kendimde görüyorum. Avrupa’yla birlikte
bir deðiþimi filan da ben kabul emiyorum.
Çok “temel bir sapmaya” yol açtý bu
anlamda 28 Þubat ve “operasyonel bir
hareketti” … Çünkü o güne kadar, sizde bili-
yorsunuz, kitlede, halk da, bu kanaat önder-
lerinde, aydýn kesimde bir Ýslâmî Düzen özle-
mi vardý. Bu “devrim” kelimesiyle de ifade
edilebilir, baþka bir þeyle de ifade edilebilir,
farklý bir “düzen özlemi” vardý?
“Yerlilik” diyorum ben ona; yerlilik
arayýþý…
28 Þubat bunu kýrdý sanki?...
Kýrdý ama buradaki þey, bence hareket nok-
tasýnýn yanlýþlýðýndan kaynaklanýyor. Yani
Türkiye’de muhafazakâr parti yok. Hatta Talat
Paþa yurtdýþýna giderken diyor ki; “biz bir þeyi
beceremedik, siyasetin dört ayaðý vardýr, biz bu
dört ayaðý kuramadýk”. Dört ayaðý dediði de þu:
Muhafazakârlýk-Liberallik saðda… Solda ise,
Sosyal Demokrasi ve Sosyalizm… Batý’ya
bakýn partilerin ekseni hep odur. Irkçý
dediðimiz partiler de sistem içidir, onlar da
muhafazakâr partidir. Çünkü onlar yozlaþmaya
karþýdýr. Þehirleþme modelinde millî kültürcü
bir deðiþme ister. Hitler’i ben iyi okurum.
Hitler hiçbir zaman þehrin kendi akýþýna
býrakýlmasýný, hele hele Yahudilerin kon-
trolünde bir þerhleþmeyi kabul etmez. Oradaki
yanlýþlýk hareket noktasýnýn yanlýþlýðý. Bugün
bence problem o. Ak Parti muhafazakârlýkla
ilgili olarak Ankara’da bir sempozyum yaptý.
Sempozyum’da liberalleri çaðýrdý, liberallere
muhafazakârlýðý dövdürttü. Belki bunun
ipuçlarýný Necip Fazýl’ýn Turgut Özal’la konuþ-
masýnda bulmak bile mümkün. Bir kitle partisi
için, muhafazakâr anlayýþýn oluþmasý lâzým.
Onu oluþturamadýk. Bir kere 28 Þubat’ýn
içinde yer alanlarýn Ýsrail’le samimiyetlerini
biliyoruz. Ýsrail’de hafta sonu geçiren
Genelkurmay Ýkinci Baþkanlarý… Çevik Bir
var, kývýrmaya gerek yok. Gitmesin. Ýsrail’e
gitmesin. Cumartesi-Pazar tatili için bir
Genelkurmay Baþkaný veya Genelkurmay Ýkin-
ci Baþkaný Ýsrail’e gidemez kardeþim. Giderse
meþruiyeti tartýþýlýr hâle gelir. Bu benim ordum
olmaktan çýkar o zaman… Nereye gidiyorsun?
Ýsrail’e… Yok böyle bir lüksün!.. Çevik Bir
veya onun yerine kim geliyorsa onlar da
ayaðýný denk alsýn. Böyle bir þey olamaz.
Çünkü 28 Þubat’ýn pratik sonuçlarýnýn o
kadar aðýr bir faturasý yok, pratikte ne oldu?
Ýþte topladýlar sakallýlarý, sarýklýlarý, üç beþ
kiþiyi… Temel olarak yapýlan þey Salih
Mirzabeyoðlu’nun ve bazý kiþilerin tutuklan-
masýydý… Öyle kitleye yansýyan yüzlerce bin-
lerce kiþinin tutuklandýðý, cezalandýrýldýðý gibi
bir durum yok. Asýl operasyonel yönü, zih-
niyet noktasýnda yapýldý. Tek çözüm yolu
olarak Müslümanlarý Batý’nýn kucaðýna itmek
gibi?..
Evet… Atilla Ýlhan’ýn bu konuda çok güzel
yorumlarý çýktý. “Ulusal” düþünen “millî” düþü-
nen, soldan aydýnlar da bunu çözümleyebildi
zannediyorum. Doðu Perinçek’in de böyle
yorumlarý çýktý, 28 Þubat’ýn aktörlerinden
olmasýna raðmen, onun da artý mânâda tesiri
var. Þimdi ben Doðu Perinçek hakkýnda kitap
Ýsrail’de hafta sonu geçiren Genelkurmay Ýkinci Baþkanlarý… Çevik
Bir var, kývýrmaya gerek yok. Gitmesin. Ýsrail’e gitmesin. Cumartesi-
Pazar tatili için bir Genelkurmay Baþkaný veya Genelkurmay Ýkinci
Baþkaný Ýsrail’e gidemez kardeþim. Giderse meþruiyeti tartýþýlýr hâle
gelir. Bu benim ordum olmaktan çýkar o zaman… Nereye gidiyor-
sun? Ýsrail’e… Yok böyle bir lüksün!.. Çevik Bir veya onun yerine
kim geliyorsa onlar da ayaðýný denk alsýn. Böyle bir þey olamaz.
yazmýþ bir insan olarak, Doðu Perinçek’in bunu
yorumlamasýný çok saðlýklý buluyorum. Oraya
gelmesi, onu anlamasý çok manidar, çok önem-
li…
Bugün 28 Þubat’ýn arkasýndaki en temel
faktör olarak bir Amerika –Ýsrail gerçeði
varsa, -ki bunun böyle olduðu iþin içinde
olanlar tarafýndan ifade ediliyor-yani bu iþin
arkasýnda Amerika-Ýsrail var. O zaman,
bugün gelinen noktada diyebiliriz ki; Amerika
bunlarý bir anlamda sattý. Az önce dediðim
gibi 28 Þubat’ta, zihinsel anlamda
Müslümanlar kuþatýldý ve ezilmek istendi.
Bizim gerçekleþtirme noktasýnda olduðumuz
–az önce siz de söylediniz- zihniyet devrimini,
onlar böyle bir operasyonel hareketle kýrmaya
yeltendiler. Mesela 28 Þubat’ýn aktörlerine
bakýn, bugün o insanlarýn deðiþtiði-
dönüþtüðü de aslýnda söylenemez. Ýþte bugün,
ortaya çýktý ki; o operasyonu gerçekleþtirdiði
insanlarý da o kitlenin içinden seçtiler aslýn-
da…
Þimdi, böyle bir cephe oluþtu. Bence
savaþýn taraflarý artýk ne Müslümanlar-kafirler,
ne laikler-dindarlar, ne yerliler ne yabancýlar,
ne þu ne bu… Dünyevîleþenlerle-insanî olan-
lar…
Biz buna Ýslâmlaþma diyoruz. Ýnsanlaþ-
ma-Ýslâmlaþma…
Elbette öyledir ama… Ben þimdi, öyle
insanlar biliyorum ki; Cihangir Camii’nin
yanýnda –Hülya Avþar’ýn kocasýnýn adý neydi?-
Kaya Çilingiroðlu… Kaya Çilingiroðlu bir
inþaat yaptýrýyor. Cami tahrip oluyor, cami de
çatlamalar oluþuyor. Buna tek tepkiyi ÖDP
verdi. Bu çok enteresan bir þey… Benim karþý-
da tanýdýðým bir sahaf var. Kendisi ateist, inan-
mayan bir insan. “Mezar taþlarý tahrib” oluyor
diye üzülüyor. Ben o ÖDP’liyi, Amerika’yý
protesto eden TKP’yi, mezar taþýndan yana
olan ateisti kendi yanýmda görüyorum.
Belki bu söylediðiniz de ilginç ve beklen-
medik bir sonucu olabilir 28 Þubat’ýn;
Müslümanlar bu anlamda zihinsel olarak
“Batý’ya sýðýnma” durumuna itilirken, Sol da
Ýslâmî deðerlere yüzünü dönme gereði
duydu?..
Ýnþallah… Bazý þeylerin de içi boþaltýldýðý
için iddialý olmak istemiyorum. Hani “Ýslâm’a
geçtim, hidayete erdim” gibi… En son hidayete
eren adamlardan birinin karikatürize durumunu
biliyorum. Aile iliþkilerini filan da yazdým.
Ýsmi lâzým deðil. Yani bunlarýn Ýslâmlaþmasý da
bir proje… Adam on kelimeden dokuzunda
Muhammed Esed’den bahsediyor. Yeryüzünde
baþka bahsedilecek adam mý yok da
Muhammed Esed’den bahsediyorsun?
O da þunu gösteriyor aslýnda: Yani zih-
niyet ve muhafazakârlýk derken, neticede
onlarý da kapsayýcý, o muhtevayý da içine alýcý
bir ideoloji içerisinde bir dönüþüm olmalý.
Mesela 28 Þubat’ta Müslümanlarýn duru-
mu?.. Acaba 28 Þubat kuvvetli olduðundan
dolayý mý oldu yoksa Müslümanlar’a taarruz
kabiliyeti verecek bir “dünya görüþü”, bir ide-
oloji eksikliðinden dolayý mý bahsettiðimiz bu
zihniyet dönüþümünü yaþadýlar?
“Müslümanlar” derken, Müslümanlarý temsil
edenler… Mesela o zamanki Refah
hükümeti? Aydýnlar, Cemaatler?
O mânâda bir tanýmlamayý saðlýklý bul-
muyorum. Yani bu çocuðun adýný koymak
lâzým. Bir kere o Müslümanlarýn içine ben gir-
miyorum. Ben var ya çok ciddî bir dindarým.
En “yobaz” adamlardan biriyimdir
Türkiye’de… Fakat ben Türkiye’de bu
Müslümanlarýn arasýna giremedim. Niye?
Çünkü burada ya gettocu olacaksýn, ya hizipçi
olacaksýn, ya cemaatçi olacaksýn ya baþka bir
þey olacaksýn. “Ýnanç” merkezli bir yapýlanma
deðil bu. Ben giremiyorum, “okey”lenemiyo-
rum orada. Belki siz de okeylenemiyorsunuz.
Dolayýsýyla “Müslümanlar” diye bir tanýmla-
madan baþka bir þey söylememiz lâzým.
“28 Þubat’ýn “maðdurlarý” baþta
Mirzabeyoðlu olmak üzere Ýbdacýlar oldu.
Þimdi unutuluyor bir çok þey hemencecik. 17
yaþýndaki lise talebesi 38 yýl ceza aldý. 28
Þubat günü, Hüseyin Kývrýkoðlu’nun DGM’yi
ziyaretinden sonra hemen sonra… Az önce
sormaya çalýþtýðým mevzu: Aslýnda topyekûn
dünyadaki bütün Müslümanlarý ilgilendiren
bir þey… 28 Þubat Batý tandanslý bir hareket-
ti. Muhatabý da Ýslâm’dý, Müslümanlardý.
Þimdi oradan buraya dönersek, insanlar
Batý’ya karþý nasýl duracaklar? Neyle karþý
duracaklar? Bir de “Batý kültürünün ulaþtýðý
her yer Batý’dýr” doðrusuna nisbetle
bakarsak?..
Savaþ, “Aydýnlar “Savaþý”… Halkýn üç
derdi var…Vatandaþýn savaþý kendi tarlasýna,
kendi sýnýrýna saldýrý olunca baþlar. Þimdi “halk
kültürü” dediðimiz þey de zaten orada oluþur.
Yemek kültürüdür mesela, giyimdir, mimarîdir.
Kültür bunlardan oluþuyor.
Biraz da gelenek…
Tabii, bunlarýn yaþanmasý açýsýndan daha
geniþ mânâda da gelenek… Þimdi, biz halktan
filan bir þey bekleyemeyiz. Aydýnlarýn savaþýn-
dan bahsediyoruz. Sizin dediðiniz o “dünya
görüþü” filan çok üst bir þey… Güzel, ihtiyaç,
olabilir, olmasý gerekir belki de bilemiyorum þu
ân. Ama bizim aydýnýmýzýn, yerli aydýnýmýzýn
“formatlanmasý” gerekiyor.
Çok önemli bir þey söylediniz þimdi:
Format… Ýþte “dünya görüþü” tam da o for-
matý atacak bir þey…Format çekeceðimiz þey,
“dil” olarak ifade edeyim, mevzuuyu açmak
için…
(Gülüþmeler) Þimdi siz bana onu dedirte-
ceksiniz; baþka sorulara geçelim…
Necip Fazýl’ýn olduðu bir Türkiye’de
böyle bir þeyin konuþulmamasý ayýp deðil mi
aslýnda?
Þüphesiz… Ama orada suçu bence sadece
ortamda, dýþ unsurlarda veya genel sað
anlayýþlarda bulmayalým.
Muhafazakârlýk bir þeyi muhafaza etmek
olduðuna göre, “aydýn olarak sen” neyi
muhafaza ediyorsun?
Burada hepimiz kendimize bakmamýz
lâzým. Ben bir þeyi biliyorsam, bildiðimi ileti-
yor muyum? Benim varisim var mý? Ben ebrû
yapýyorsam, birini yetiþtiriyor muyum mesela?
Ben hat yapýyorsam yine öyle… Þimdi Mim-
Þýn’ýn yazýlarýný okuyorum derginizde. Mim-
Þýn’ý sadece dinlemek bile bir þey kazandýrýr
insana…
Bize düþen çok görev var. Eþref Sencer
Kuþçubaþý yaþasaydý þimdi ne yapardý? Bizim
arkadaþlarla konuþurken fikir jimnastiði
niyetine aklýma bu geldi: Bugün yaþasaydý
internet patronu olurdu. Çünkü internet
korkunç bir hayat alaný açýyor.
“Denetleniyormuþ” filan, denetle, ben zaten
tuvalete sol ayakla giriyorum, fýkhî olarak
bildiðim her þeyi yapýyorum zaten. Efendim
“bizim sokaðý görüyormuþ Amerika” Gel,
görüyorsan gel o zaman!.. O önemli deðil. Sen
benim neyimi denetleyeceksin? Benim gizli
hiçbir þeyim yok ki zaten. Her þeyim meþrû,
legal ve açýk. Sana öfkem de açýk. Türk tipi
duruþun özü bu.
Size þunu söyleyeyim: Fethullah Gülen’de,
Recep Tayip Erdoðan’da bile ve diðer “önde”
olan –bugün diyalogcu veya Batý’yla iç içe
gördüðümüz insanlarda bile- o yerli duruþ
arayýþlarý vardýr. Mesela Ecevit “soykýrým” dedi
yahu. Geçen gün “Devlet terörü” dedi Tayip
Erdoðan. Bizim insanýmýzda bu vardýr. Batý’yla
en iþbirlikçi olma durumunda olanda bile o
Türk duruþunun kýrýntýlarý vardýr. Devlet
Bahçeli kongrede bir lâf etti: “Bundan sonra
Baþbakanlar Atlantik ötesinden tayin
edilmeyecek”. Bunu diyebilmek çok önemli
bir þey…
Tayip Erdoðan’ýn nasýl iktidara geldiði
malûm… 28 Þubat’ýn saldýrýsýndan bunalan
insanlar, “kurtuluþu” bir nevî orada buldular.
Avrupa Birliði taraftarlýðý da aslýnda bu nok-
tadan deðerlendirilebilir. Böyle baktýðýmýzda
da; bizim insanýmýz Batý’cý deðil de,
buradaki kendi mânâsýna düþman
insanlara düþman olduðundan
dolayý öyle görüyor. Böyle deðer-
lendirmek lâzým…
Güzel…
Mesela “Cuma namazý kýlan”
bir Özal imajý vardý. Özal da
Amerikancýydý…Özal’ý Amerikancý
olduðu için sevmiyordu bu millet;
Cuma namazý kýldýðý için seviyordu.
Doðru…
Þimdi bunlar böyle tek tek ele
aldýðýmýzda, aslýnda pek kýymet-i
harbiyesi olmayan þeyler… Mesela
internet. Ýnternet dahisi olsanýz
n’olur? Ne deðiþir? Yalnýzca oturur-
sunuz onun baþýnda. Ama bu “format-
lanacak” bir bütün içerisinde ele alýndýðý
zaman önemli bir mahiyet kazanýr…
Mesela aydýnýmýz Ýbda’dan niye bahset-
miyor? Buna cevap vermenizi istiyorum ben…
Yerli, muhafazakâr…Türkiye’de “dünya
görüþü” iddiasýnda olan tek hareket Ýbda
Hareketi’dir. Yerlidir ve muhafazakârdýr…
Aydýnýmýz neden bahsetmiyor Ýbda’dan?
Aydýnýmýz korkak mýdýr? Ýbda’da gördüðü
“yanlýþ” bir þey mi vardýr?
Burada iki taraflý hatalar var, birincisi þu…
Ahmed Arvasî Bey konusunda, Hilmi Ziya
Ülken’in bir lâfý var: “keþke sen bu topraklarda
olmasaydýn da, Batý’da olsaydýn” gibi bir söz…
Ýyidir hoþtur da, bu topraðýn bir kýsýr tarafý da
var. Bir mahallede üç tane berber varmýþ. Bir
tanesi kapýsýna “þehrin en iyi berberi” yazmýþ.
Öbürü de “ülkenin en iyi berberi” yazmýþ.
Üçüncüsü mütevazý bir insanmýþ demiþ ki
“mahallenin en iyi berberi” yazmýþ…
Dolayýsýyla öbürlerinden daha çok iþ yapýyor
ve daha iyi olduðu görülüyor… Þimdi biz bu
berberlik psikolojisiyle –Türkiye’deki aydýnlar
ve fraksiyonlar- hep mahalleye, yani “bizim”
olan kulvara göz dikiyoruz. Yani en fazla bura-
da bilinmek kaygýsýyla dünya ölçeðini kaybe-
diyoruz. Þimdi ben “dünya”ya gitmiyorum ama
baþka“dünyadan gelenler”le iyi temaslarým var.
Bir Gagavuz buraya bir þekilde gelir, bir
(Baþkýrt) buraya gelir, onlarla görüþürüm. Ben
Türkiye Ligini takib etmiyorum. Geçen sene
kimin þampiyon olduðunu bilmiyorum.
Artistlerden çok fazla haberim yok. Ama onlar
Türkiye’nin her þeyini biliyorlar.
Uruguay’dan Ýbrahim Cortez, Yeþil
Tugaylar Örgütü’nün lideri… Marksist bir
örgüttü. 11 Eylül’den sonra Müslüman oldu-
lar. Duymuþsunuzdur.
Evet okudum.
Þimdi o diyor ki: “Mirzabeyoðlu, 72
buçuk milletin en zeki insaný” Biz adamý
tanýmýyoruz. O tâ oradan bunu söylerken,
bizim aydýnýmýz çok mu kör? Yoksa çok mu
korkak?
Ýþte birincisi “mahallenin en iyi berberi”
olmak sevdasýndayýz. Dünya çapýnda olaylarý
göremediðimiz bir gerçek. Korkaksan ne ola-
cak? Kiremit kafana düþüyor, ölüyorsun…
Ýkincisi de, bence görev bu konuda Ýbda
çevresine düþüyor. Þöyle bir hâdise var:
“Öðrenmekten hoþlanýrým ama öðretilmekten
hoþlanmam.” Pedagojide geçen bir bahis…
Þimdi siz kendinizi anlatmak zorundasýnýz ama
öðreterek deðil. Bunun dilini oluþturmalýsýnýz.
Yani demek ki aydýnlara siz de ulaþa-
mamýþsýnýz. Bir çok aydýnýn sizi takib ettiðini
ben biliyorum. Birebir konuþtuðumuzda onlar
söylüyorlar. Anlatýyorlar, kitaplarý-dergileri…
Aydýnýmýza gelelim?..
(Gülüþmeler) Aydýnýmýza gelelim,
aydýnýmýzý germeyelim. Yani, burada önce
karþýlýklý bir iletiþimsizlik var, o iletiþimi kur-
mak gerekiyor. Bu da dergiler baþta olmak
üzere sizlere düþüyor.
Burada þöyle bir hâdise var: Þimdi 28
Þubat, Büyük Ortadoðu Projesi, Amerika’nýn
Kuzey Irak’a yerleþmesi… Bunlar bir cephedir.
Bunlar bir zincirin halkalarýdýr. Ve bunlarýn
içeride yansýmalarý var.
Aydýnýn uykusunu kaçýrmasý lâzým
mesela…
Evet. Bunlarýn içerideki yansýmalarýna
bakarsak… Sermayeyi artýk tek bir sermayeye
býrakýp gidemiyoruz. Tekelci sermaye var.
Atatürk’ün o “yerli malý alalým”ýndan hareketle
“kobici” artýk “yerli, artýk varolmak isteyen,
üretmek isteyen Doðru Yol Partisi’nin yer yer
kapsamaya çalýþtýðý o yer yer “üreten insan”
unsuru… Sermayeyi ikiye ayýrýyor… Ýþçi var,
sendikacý var. Bir taraftan “ajan” sendikacý var,
bir tarafta hakikaten emekten yana, insandan
yana, üretimden yana –hem üretim kopmasýn,
hem iþçi hakkýný alsýn- onun arayýþýnda… Çin
olayýný anlamaya çalýþan adam var. Aydýnlar,
entegre aydýn, entegre gazeteci… Satýlmýþ!..
Para alan, para almasa bile zihnen dönüþmüþ
aydýn var. Öbür tarafta biz 365 gün, yazlarý
domates, kýþlarý havuç yiyerek direnen insan-
larýz. Türkiye’de böyle bir Aydýn tipi de var. O
biziz.
Evet, evet!..
Özellikle Kuzey Irak’a Ýsrail’in ve
Amerika’nýn konuþlanmasýndan sonra, her þey
netleþmiþtir. Burada artýk, Genelkurmayla
ÝBDA-C, Tikko’yla MÝT, MHP’yle Doðu
Perinçek yan yanadýr. Yerlilik safý oluþuyor
artýk. Ýstesek de böyle, istemesek de…
Genelkurmay artýk TÝKKO’yu anlamak zorun-
da…
Kemalizm nerede, burada?
Kemalizm… Mustafa Kemal, “Kemalist”
deðil bir kere… Kemalizm, Mustafa Kemal’in
dýþýnda oluþturulan bir dönüþüm mekaniz-
masý… Ben Türk milliyetçisiyim. Atatürk de
Türk milliyetçisi. Atatürk’ün Cumhuriyet’in
kuruluþunda, Türklük menþeli bir çok projenin
ben olumlu olduðuna ve yarým kaldýðýna
inanýyorum. Ama Atatürkçülük adýna yapýlan
hiçbir þeyi kabul etmiyorum.
Geriye bir þey kalmýyor zaten…
Ama “Atatürkçülük” ayrý bir þey…
Atatürk’ün eþi çarþaflýdýr; Atatürkçülere göre
baþörtüsü yasaktýr!.. Ýkisi arasýndaki fark bu.
O’nun zamanýnda da yasaklama biraz
zordu ama!?..
Yok, yok… Atatürk’ün eþi çarþaflý. Hiç
þüphesiz… Annesi çarþaflý, eþi çarþaflý…
Suriye’den gelirken annesine baþörtülü getirti-
yor ama Atatürkçülükte baþörtüsü yasak.
Aradaki fark bu…
Tekamül(!)…
Ben burada sizden farklý düþünüyorum. Din
ve laiklik eksenli çatýþma bugün Avrupacý,
Amerikancý Ýslâmcýlýðý yaþatýyor. Hiçbir yerde
yerliliðe gidemiyoruz. Ben saflarý yeniden göz-
den geçiriyorum. Ben Perinçek hakkýnda kitap
yazmýþ bir adamým. Bugün Perinçek’in
gördüðü benim göremediðim þeyleri de gördüm
ben. 28 Þubat’ta adam “ulus devlet parçalan-
masýn” dedi. Bosna’da kardeþlerimiz öyle bir
tezgaha gelmiþ ki, þimdi Dayton Anlaþmasý’yla
imzalanýlan anlaþma, Sýrplarýn bizimkilere
verdiði haklardan daha geri… Geride sadece
bilmem kaç bin ölü, bilmem kaç bin tecavüz
var. Türkiye’ye geliyor Aliya Ýzzet Begoviç,
Demirel’le görüþüyor. Demirel diyor ki “gök
kubbeyi onlarýn baþýna yýkarýz”. Yahu senin
sýnýrýn yok, gemi göndermezsin… Nasýl gök
kubbeyi baþýna yýkacaksýn? Yýkamazsýn! Ýran
cesaret verdi, Suudi Arabistan cesaret verdi,
Türkiye verdi… Adamlar kalktý, Yugoslavya
parçalandý.Geriye sadece tecavüz edilmiþ
kadýnlarýn acýsý var… ve bu oradaki aydýnlarýn
yanlýþ görüþü ve Türkiye’de baþta olmak üzere
demokratlarýn, aydýnlarýn bunlara destek ver-
mesi… Çünkü “arka bahçesi” olmayan bir
savaþ olmaz. Vietnam savaþtýysa Çin olduðu
için savaþmýþtýr. Tamam inanmýþ aydýnlar þu,
bu… Biz sadece bugün kendi yanlýþýmýzýn
günahýný çekmiyoruz Türkiye’de…
Susuzluðumuzda da, -bilmem- parasýzlýðýmýzda
da hep bu “yanlýþlar” var.. Ben öyle insanlar
biliyorum ki Bosna’ya savaþçý gönderiyor
savaþmasý için, kendi çocuðu özel okuldan geç “Doðan Güreþ TÝKKO’cu gibi konuþtu”
gelse panikliyor “acaba nerde kaldý bizimki”
diye!.. Halbuki o da anasýnýn karnýndan çýktý,
Türkiye’de herkes bu mekanizmalarý görüyor
ve buna karþý ufak ufak gardýný alýyor. Ve
diðeri de!.. büyük bir deprem geliyor artýk bize. Bu
deprem, iþte bu Kuvayi Milliye refleksi þek-
Tayyib’in oðlu’nun Amerika’da okumasý
gibi…
(Gülüþmeler) Oraya girmeyelim. Demek
istediðim ikisi de insan evladý.
linde kendini gösteriyor yer yer… Buna karþý
bizim bir içerik üretmemiz gerekiyor.
Bir nizam etrafýnda herhalde?..
Ben genel söyleyeyim onu…
“Beraber ýslandýk” ya hani bu “yað-
murlarda”, biz hala ýslanýyoruz da onlar Tek tek, bizi yiyorlar o mânâda söylüyo-
kurudular þimdi. Onun için söylüyorum. rum…
“Beraber ýslandýk biz bu yollarda” diyor. Biz iyiden, güzelden yana içerikler üret-
meliyiz. Þimdi mesela biz “biyografi.net”
Yani bu laiklik-din mevzunda, 28 Þubat’ýn yapýyoruz. Özellikle biyografi.net kopyalansýn
sözcüleri açýsýndan özellikle, “ulusalcýlýk” 28 diye özellikle koruma filan koymuyoruz siteye.
Þubat’tan sonra parlatýlan bir þey… 28 3500-4000 biyografiyi adam iki düðmede
Þubat’tan önce ben pek “ulusalcý” hatýrlamý- kopyalýyor ve devam ediyor. Biz zaten onu
yorum. Ulusalcý söylemi de hatýrlamýyorum . istiyoruz, içerik yaymak istiyoruz. Gülüm.net,
Çünkü bugünkü ulusalcýlar, 28 Þubatçýlardý. caným.net… Hepsi arkadaþlýk siteleri bunlar.
Hepten öyle demeyelim… Ýçinde bazý resimler de var. Oralarda biyo-
grafi.net’in içeriði dönüyor. Biz bundan hiç
Ben paradigmayý, dindarlýk ve laiklik, iþte sað-sol filan gibi
görmediðim gibi, yerli refleksin harekete geçirilmesini savunuyo-
rum. Biz bütün enerjimizi, Ýsrail’in ve Amerika’nýn “komþumuz”
olduðuna, kendimizin tasarýmýný da buna göre yapmamýz gerek-
tiðine inanýyorum. Çünkü Amerika’nýn “terörist” tanýmý deðiþti.
“Terörist” artýk kendi kurgusunun dýþýndaki herkes Amerika için…
Eðer Amerika bugün Türkiye’ye müdahale etmiþ olsaydý, en baþta
bu sahtekâr hukukçularý, sahtekâr üniversiteyi dönüþtürürdü. Zaten
kýsmen dönüþtürmüþ. Ama anti-siyonist bir içerik üretebiliyoruz,
yerli içerik üretebiliyoruz. Bunlara engel olan þey Ordu’nun var-
lýðýdýr. Ordu bunlara göz kýrpmýþ olsaydý, sizinle þu ânda baþka bir
zeminde görüþüyor olabilirdik.
Yok, þu açýdan diyorum: Ulusalcýlýðý par- rahatsýz deðiliz. Mesela Mustafa Kemal
latanlar 28 Þubatçýlardý. Ama daha sonradan Atatürk biyografisine orada bakýnca –cumhur-
vatan aþký için, milliyetçilik duygularýyla baþkanlýðý sitesinden alýnmýþ bir biyografi o.
insanlar cepheye dahil olmuþlardýr… Fakat “Ulu Önder’in Sultan Vahdettin’le görüþerek
þöyle bir tehlike yok mu: Ýhanete uðramýþ bir Anadolu’ya gittiðini” iþaret ediyoruz. Niye?
takým insanlar, kendi iktidarlarýný muhafaza Çünkü Osmanlý’yla Cumhuriyet bir devamlýlýk.
etmek için þimdi ulusalcýlýða sarýldýlar. Ýyi “Ben devlet kuruyorum” diye devlet kura-
niyetli, vataný için-milleti için bir takým þeyler mazsýnýz. Veya “ben þunu iptal ettim” diyerek
yapmak isteyen insanlar da o çizgiye dahil çýkamazsýnýz. Kendinizle çeliþirsiniz,
olmak istiyorlar. Ondan sonra da “din-laiklik Yargýtay’ýn 160. yýlýný kutlarken, “ben yeni bir
çatýþmasýný býrakalým buna bakalým” denili- devlet kurdum” diyemezsiniz. Ordu’nun 1000.
yor. Halbuki din-laiklik çatýþmasý temelde küsur kuruluþ yýlýný kutluyorsun, polis teþki-
oydu zaten. Bir cümleyle Bosna’daki hâdiseye latýnýn 190.’ýnca yýlýný… Ýtfaiye’nin bile
de deðineyim: Bosna’ya o þekilde sahib bilmem kaçýncý yýlýný kutluyorsun…
çýkýlýrken ayný ânlarda Ýbdacýlar da oradaki-
lerin durumundaydý ama kimseden bir ses Ayný ordu 80 yýl öncesini kabul ediyor
çýkmýyordu. mu?..
Þöyle söyleyeyim: Millîlik, yerlilik olumlu Yok ediyor, ediyor…
bir þey ise, insanî olmak iyi bir þey ise, Doðu Ýnþallah her þey daha iyi olacak. Bu
Perinçek bize bir adým atýyorsa, bugün ben yer- depreme karþý zaten, o en geniþ toplumsal
liyim diyorsa, Ýslâmî deðerlere yakýným diyorsa mutabakatý oluþturmamýz gerekiyor.
ben onun her þeyini takip etmiþ, hakkýnda kitap
yazmýþ bir insan olarak ona ancak saygý Hafta sonlarýný Ýsrail’de geçiriyordu ya,
duyarým. Çünkü, bu bir güzellik. Ýslâm’ýn bazý generaller?
deðerleri güzel ve herkese burada yer var. Ve Ýþte orada þahýslar belirgin. Biz bugün
samimiyetle bize adým atan, “ulusalcý” desin yeryüzünde anti-emperyalist, anti-siyonist
kendisine, baþka bir þey desin farketmez… söylem üretebilen bir kültür-sanat-basýn atmos-
Mesela TÝKKO’nun öyle söylemleri var ki; ferinde yaþýyorsak, buna en fazla zemin hazýr-
geçen kupürlerimi karýþtýrýrken rastladým; layanlarýn baþýnda ordu vardýr Türkiye’de.
Doðan Güreþ’in Türkiye’deki “oligarþi”ye bir
eleþtirisi var… Hürriyet’te onu þöyle vermiþ: O kadar büyütmeyin!..
14
T
Soygun Düzeninde Çarklar Nasýl Ýþliyor?
AA
ÝFÞ
Ele Avuca Sýðmaz Acar’larýn, Âçâr Hali...
Kimler yok ki “özel site sakinleri” arasýnda, en baþta
arazinin %11’ine sahip bakanýmýz, (ilk baþta 40 villasý
olduðu söylense de konu gündeme gelince 11 villasý
olduðunu açýklamak zorunda kalmýþtý.) Mesut Yýlmaz yaný
baþýnda çocuklarýna da birer villa, Yassýada duruþ-
malarýnýn 1 numaralý tanýðý Ecevit hükümetinin Devlet
Bakaný Hüsamettin Özkan... Daha nice büyüðümüz.
“Büyüklük”te öyle lafta deðil ödedikleri vergilerle hepsi
de bunu ispatlarlar... Devir atý alanýn Üsküdar’a geçtiði
devir.
Acar: Kirâlar, Mükâfatlar (Develioð-
lu Lugatý)
Âçâr: Katýlmýþ, Karýþtýrýlmýþ, birleþ-
tirilmiþ (Turþu, tarator, salata ve benzer-
leri gibi) – Ýniþli, yokuþlu düz olmayan
yer.
Acar: Çevik, enerjik, ele avuca sýð-
mayan. Atak, atýlgan, korkusuz, gözü-
pek
Acaristan: Gürcistan’da Karadeniz
kýyýsýndaki bölge, Merkezi Batum...
* maz. O ayrý mesele.
Orman Bakanýnýn meclis komisyon
toplantýsýnda düþünmeden, danýþmadan
konuþma alýþkanlýðý dolayýsýyla, “þecaât
arzederken sirkatini söyler” misali “Si-
lahlý adamlarý memurlarýmýzýn içeriye
girmesine izin vermedi” diyerek, devle-
tin acizliðini, bundan dolayý da sorumlu-
su olduðu ormanlarýn talan edilmesine
seyirci kaldýklarýný söylemesiyle, konu-
yu kamuoyuna mal ediyor.
Baþbakanýmýz “poliste ve jandarma-
da çeteleþmeye izin vermeyiz” demesin-
de de görüldüðü gibi kim oluyor o üç beþ
silahlý adam Çeteleþmeyi sadece cezaev-
lerinde okyanus ötesinden gelen teknik-
lerle iþkencelerini sürdüren “ihlaslý ate-
istlerimiz” yapardý, gafiller bunu bile-
memiþti. Kimdi bu devletin memurlarý-
nýn görev yapmasýný engelleyenler?
Engelleyenler, ABD ve Ýsrail eði-
timliler
Eski Ýstanbul emniyet müdürleri
Þükrü Balcý, Necdet Menzir, Orhan Ta-
þanlar, Kemal Yazýcýoðlu, Ramazan Er,
Hasan Özdemir, Kazým Abanoz’un da
yakýn korumalýðýný yapan emekli polis-
lerden Kuldaþ, Yazýcý ve Süer, yaklaþýk
11 yýl Güneydoðu’da Özel Harekât’ta
görev aldý. Günaydýn da Siirt ve Ýstan-
bul’da asayiþ þubede çalýþtýktan sonra
Koruma Þube Müdürlüðü’ne atandý. Ýs-
rail ve Amerikalý uzmanlardan VIP,
terör, ilkyardým, iletiþim, saðlýk ve be-
den dili eðitimi alan ve eðitmenlik ya-
BARAN
Orman Bölge Müdür Yardýmcýlýðý görevinden ayrýlarak Acarlar Ýnþaat’ta
Genel Müdür olan ancak daha sonra anlaþmazlýða düþtüðü þirketle yol-
larýný ayýran Ahmet Baþer, “Beykoz Cumhuriyet Savcýsý, Acar- istanbul
projesiyle ilgili olarak tam yedi ihbarýma takipsizlik kararý verdi” dedi.
Beykoz Belediye Baþkaný Muharrem Ergül’ün de Acarlar lehinde
çalýþtýðýný öne süren Baþer, dün Sabah gazetesine yaptýðý açýklamada
da, Beykoz’da görev yapan üç savcýnýn Acar ailesiyle menfaat iliþkisine
girdiðini öne sürdü.
Ahmet Güvenilir
baðlý Yol-Ýþ adlý iþçi kuruluþunun muha- ðu söylense de konu gündeme gelince 11
sebeciliðini yaptýktan sonra Türk-Ýþ’teki villasý olduðunu açýklamak zorunda kal-
çalýþmalarý sonucunda elde ettiði serma- mýþtý.) Mesut Yýlmaz yaný baþýnda ço-
ye (Bayram Meral’in ifadesiyle -Ýsmet cuklarýna da birer villa, Yassýada duruþ-
sendikadan ayrýlýrken 4000 lirasý vardý. malarýnýn 1 numaralý tanýðý Ecevit
Benim ise 4500 liram vardý. O Sarý- hükümetinin Devlet Bakaný Hüsamet-
yer’de kooperatifçilik iþine girdi. Sonra tin Özkan... Daha nice büyüðümüz.
Hasan Ekinci’nin yardýmýyla, burayý al- “Büyüklük”te öyle lafta deðil ödedikleri
dý… Hasan Ekinci’nin %11 i kendisine vergilerle hepsi de bunu ispatlarlar...
kaldý.) Bu arada sendikacýlýðýn da epey Devir atý alanýn Üsküdar’a geçtiði devir.
karlý bir “iþ” olduðunu anlýyoruz. Batýlý yaþam standartlarýna uygun
1. Özal hükümeti döneminde 6831 olarak tamamen paraya endeksli bir ha-
sayýlý Orman Kanunu’nun 52 maddesi yat tarzýnýn hakim kýlýndýðý bir toplum-
deðiþtirildi. Deðiþiklik 22 Mayýs da, insanlar kendi cebini doldurmaktan
pan emekli polisler ayný zamanda keskin
1987’de yapýldý. Özel ormanlarda yüzde baþka gaye tanýnmayýnca, herkes rantýný
niþancý
6 oranýnda inþaat yapýlmasýna imkân katlama yarýþýna girdi. Artýk “helal-ha-
Yýlýn bürokratý seçilen ve dahi hazi-
saðlandý. Böylece Acarkent ve Acaris- ram”, “iyi-kötü”, “doðru-yanlýþ” diye
neye 25 milyar dolar açýktan para getire-
tanbul’un kurulduðu Saip Molla ve Ser- herhangi bir deðer yargýsýna ihtiyaç kal-
cek olan Orman Bakanýmýzda çeteleþ-
daroðlu özel ormanlarýnýn yapýlaþma- mamýþtý. Aslolan “iþbitirici” olmak, pa-
meye izin veremezdi. Silahlý adamlara
sýnýn yolu açýldý. Eski Orman Bakaný rayý bulmaktý.
hadlerinin bildirilmesi gerekirdi. Adalet
Hasan Ekinci ve diðer 4 hissedar, Saip Bitiþiðindeki evde aç varken, sofrasý-
Bakanýmýz Cemil Çiçek ne güzel demiþ-
Molla Özel Ormaný’ný 6 Nisan 1988’de na kurulabilen insaný kendinden sayma-
ti; ‘Kabadayýlýk sökmez’, sonucu mah-
Yaþar Keskin’e sattý. Yaþar Keskin’den yan Ýslâm ruhu, bitiþiðindeki evde aç ol-
kemeler belirleyecektir.” Bütün bunlar
özel ormaný kat karþýlýðý alan Acarlar, mayan özel sitelerde veya yüksek gü-
sürmekte olan mahkemeyi etkilemek ol-
Orman Bakanlýðý’ndan kesin izin kararý- venliði esas aldýðýný söyleyen residans-
ný alarak Acarkent’in planlarýný yaptý. larda yaþamaya baþlayan günümüz
Planlar, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi acarlarý... Belli baþlý bir haddin üstünde-
Ne oldu Acaristanbul olarak yayýn
tarafýndan onaylandý. O günden bugüne ki her 40 vâhidden birini içtimaî tasarruf
yapýlan özel ormandaki usulsüz yapý-
bulaþanlarýna rant saðlamaya devam edi- yoliyle bir taraftan muhtaçlara daðýtýcý
laþma?
yor. Kanunda yapýlan bu yapýlaþma izni Ýslâmýn beþ þartýndan biri olan Zekat far-
Serdaroðlu Özel Ormaný, Osmanlý-
birilerine az gelmiþ olacak ki bu sefer de zý da sitelerin bahçesinden içeri girebili-
nýn mülkiyet sistemi, dolayýsýyla þahýsla-
2005 yýlýnda Osman Pepe döneminde yor mu acaba? Girebilse toplumumuzda
rýn mülkiyetindeki orman vasýflý bir yer-
uygulama yönetmeliðinde deðiþiklik ya- bu kadar gelirler arasýnda uçurum olabi-
dir. Bu yeri Ýsrail’in kurulmasýndan son-
pýlarak daha fazla alana el atýlmasýnýn lir mi?
ra Yahudiler, göbekten baðlý olduklarý
önü açýlýyor. Bu sýrada ekolojik düzen Tek örnek bu deðil elbette... Var yani
Ýsrail’e buradaki su kaynaklarýndan su
bozuluyor. Üstelik bu projeleri, doðayý benzer durumda baþka siteler ve firma-
götürebilmek için satýn alýyor. Bu arada
korumak adý altýnda yapýyorlar. Tam bir lar?..
Orman Bakanlýðý da yapan Ormancý bü-
kandýrmaca var. Adalet terazisi bir kere eðrilmeye
yüðümüz Hasan Ekinci 12 eylül orta-
görsün. Bir daha ölçü yapmasýna imkan
mýnda iþsizdir. Çoluk çocuðuna ekmek
Halk, geçici mal ve beden uðrunda kalmaz.
götürebilmesi için çalýþmasý gerekmek-
hasetten yanýp duruyor... Türkiye’de, Anadolu insaný gibi, sa-
tedir. Mevzuat gereði özel ormanlarda
Alan razý veren razý 2004 fiyatlarýyla hipsiz olan ormanlarda el atanýn elinde
mesul müdür bulundurulmasý zorunlu
villalarý 2,2 trilyona elini öpene satýyor. kaldýðý için atýlgan ve acar giriþimcileri-
olduðu için bir “acar” olarak burada ça-
Helal kazanç sahibi, devlete millete fay- miz, Uyumkent villalarý, Kemer Ca-
lýþmaya baþlar. Durum o kadar kötüdür.
dasý çok olan büyüklerimizde bu villa- untry, Acaristan v.b. gibi, sýradan insan-
6 ay çalýþtýktan sonra buranýn sahipleri
lardan bazýlarýna sahip oluyorlar. Devle- lardan uzakta yaþamak isteyen seçilmiþ
beþ kuruþ para ödemezler Bakanýmýza...
te millete faydalarýný da ömür boyu dev- seçkin büyüklerimiz için yaptýðý siteler-
Hasan Ekinci geçen 6 ay süresince ücre-
lete verdikleri vergilerden anlayabiliriz. den saðlanan büyük rantlarýn devamý
tini nakit olarak alamamýþtýr ama arazi-
Yoksa alým satýmlarda da belirtilen ra- olarak buralara el atýyor.
nin %11’ni ücreti mukabili almýþtýr.
kamlar herhalde gösterilmiyordu. Alan Türkiye laik bir hukuk devletidir.
DYP Artvin Milletvekili Hasan
için “nereden buldun lan?!” sorusun- Koç üniversitesi yargý kararlarýna rað-
Ekinci Orman Bakaný. Ýstanbul’un en
dan kurtulunuyor, villalarý veren de pa- men -hem de yüksek yargý- dokunula-
deðerli yerindeki Saip Molla ormaný ta-
ralarý “kara”laþtýrýyor mu? oluyordu. maz, yönetimler aciz, kýpýrdayamaz...
pusunda yüzde 11 pay sahibi idi. Orman
Gerçi mahdum gece aleminde “be- Yargýtaydan yýkýlma kararý kesinleþ-
Bakaný bu orman yaðmasýna katýldý ve
yaz”laþtýrýyor galiba. mesine raðmen herkes üç maymunu
Acarkent’te 12- 40 adet villa sahibi ol-
Topluma da nefse göre yaþama anla- oynamaya devam eder. Laikler aleyhi-
du!
yýþýnýn dayatýlmasý cabasý... ne olan mahkeme kararlarý uygulanamaz
Kimler yok ki “özel site sakinleri” mý? Koç Üniversitesi belediye sýnýrlarý
Sonra söz konusu özel orman Acarýn
arasýnda, en baþta arazinin %11’ine sa- dýþýnda olduðu için mi hukuk kurallarý
lugattaki “mükafât” mânâsýna uygun
hip bakanýmýz, (ilk baþta 40 villasý oldu- çalýþmýyor yoksa... Ýnsan ister istemez
olarak 12 eylül darbesinde Türk-Ýþ’e
 BARAN 15
Oðul pýlaþmayla ilgili baþlatan Ýktidar partisine mensup Bele- Genel Müdür olan, ancak daha sonra an-
Acar olarak 1987 yý- diyesi yargý kararlarýnýn uygulamasýný laþmazlýða düþtüðü þirketle yollarýný ayý-
lýnda ilk defa or- istiyor mu, istemiyor mu, o da belli de- ran Ahmet Baþer, “Beykoz Cumhuri-
man kanununa ðil! yet Savcýsý, Acar- istanbul projesiyle
madde ekleni- Ne diyor Salih Mirzabeyoðlu: “Ýçti- ilgili olarak tam yedi ihbarýma takip-
yor. Durduk ye- mai kurumlarýmýzýn pek çoðu sizlik kararý verdi” dedi. Beykoz Bele-
re tüm toplumun mânâlarýný yitirdiler. Halka söyleyebi- diye Baþkaný Muharrem Ergül’ün de
ÝKTÝDAR KÝMÝNDÝR” so- menfaati için mi lecekleri hiçbir þey kalmadý, canlýlýk- Acarlar lehinde çalýþtýðýný öne süren Ba-
rusunu soruyor. ÝRADE, güç böyle bir deði- larý kalmadý... Ancak insanlar üzerin- þer, Sabah gazetesine yaptýðý açýklamada
yetirilen iki þeyin birini tah- þiklik yapýlýyor. de hala arkaik bir etkileri olduðu için da, Beykoz’da görev yapan üç savcý-
sisdir... TOPLUM, kendisini Ýsmet Acar Yine “orman ayakta kalabiliyorlar.” nýn Acar ailesiyle menfaat iliþkisine
meydana getiren insanlarýn talaný” diye günümüzde olayý gündeme girdiðini öne sürdü.
ayný ve farklý iliþkilerini paylaþýlan ortak gelmesine vesile olan Orman Bakaný Sermaye cephesi: Bu iddialardan sonra da Adalet Ba-
duygu etrafýnda gerçekleþtirdikleri yerde Osman Pepe , “2005 yýlýnda orman Necdet Sezer in ifadesiyle “kul deðil kaný olaylarý izlediðini beyan ediyor.
ve bu doðrultuda belirmiþ usul ve kural- alanlarýndaki yapýlaþma konusunda yö- de birey” olunmasý istenen bir liberal “Adý geçen hâkimler þimdi o bölgede
larýn görüldüðü zamanda vardýr. netmelik deðiþikliði yapýyor. O deðiþik- ekonomi toplumunda, bireylerin kendi görev yapmýyorlar. Eski dönemde bir in-
Ýstanbul Göktürk’deki Kemer Co- liðin bir anlamý olsa gerekir.” Sahi Ba- ceplerini doldurmaktan baþka gaye taný- celeme yapýlmýþ. Ancak belge olmadýðý
untry de turizm tesisi olarak ormandan kan yönetmeliði deðiþtirdi, kaç gün son- mamasýndan daha tabii ne olabilir. Her- için soruþturmaya mahal olmadýðýna ka-
izin alýnýyor ama ne hikmettir bilinmez ra AcarÝstanbul için yapý baþvurusu ya- kes mamasýnýn derdinde. rar verilmiþ. Þu anda bu hâkimler baþka
milyon dolarla gazete ilanlarýyla satýlý- pýldý. Çaðdaþ olmak, adam olmak kolay yerde görev yapýyorlar. Ancak, biz olayý
yor. Tahsisler için alýnan taahhütnameler Toplumun gelirlerinin % 80’inden deðil. izliyoruz.”
dosyalarýnda duruyor. Ýstanbul biraz da- fazlasýný elde eden 3000 aile için Kanun, Günümüz sermaye cephesinin tüm
ha haþat ediliyor. Turistik iþletme olarak Yönetmelik mi çýkarýlýyor diye insanýn manasýný Hz. Ali’nin sözü ne güzel açýk- Kurallar “uyana var uymayabile-
gösterip ormaný talan ediyor ve kendi aklýna gelmiyor deðil hani. lýyor; ne yok” mu?
özel amaçlarý için kullanýyorlar... Üze- Ne diyor gazetecimiz; ACAR’larýn “Çok kimse, sanki varisleri kavga et- Hadis-i Þerif te mutlak ölçü ne der;
rinde birçok villa yapýlan Kemer Co- iþgal ve orman katliamýna yýllarca göz sinler diye mal toplamaya çalýþýr. Çoluk -“Sizden evvel gelen ümmetlerin he-
untry’nin turizm amaçlý kullanýldýðýný yuman siyasetçiler hala “þikâyet” üreti- çocuða çok güvenilse de ya torunlar ne lak sebebi þudur ki, aralarýnda bir kuv-
söyleyen Orman Bakaný Pepe “Gittim, yor. Bakan asýp-kesiyor fakat yapýlan bir yapacak...” vetli hýrsýzlýk yaptýðý zaman ona el sür-
baktým ettim. Ama turizm yatýrýmý iþlem yok. mezler; ayný iþi bir zayýf yapýnca da ce-
yapýlan yerin içinde turist mi geliyor, Her þey para için… zaya çarptýrýrlardý... “
yerli turist mi, yabancý turist mi geli- Bürokrasi cephesi: “Acarkent Sakinleri” arasýnda üç ta- Helak sebebi... “Topraðý bol olsun”
yor, devremülk mü var, intifayla mý Devlet organizasyonunda sorumlu- ne de “kurumsal” rezerv var: Hürriyet’e mu denir, yoksa, saða sola bulaþarak gü-
satýldý, bilmiyorum” dedi. luðu yukarýdan aþaðýya doðru devretme- bir villa, Milliyet’e bir villa, Sabah’a bir ya kendini adam yerine koyduran ‘koru-
Topluca “üç maymun” oynanýrken nin geçerli olduðu bir sistem sonucunda villa!.. malý taze köþe yazarýmýz’ rahmet mi di-
orada yüzlerce villa bitiyor... Kemer bu olayda da sorumlu en alttaki ünifor- Acarkent’teki orman katliamý 1994 ler? Bilemeyiz.
Contry’e bir türlü dokunulamýyor. Onlar malý ormancý olacak. Herkes iþin içinden yýlýnýn 29 Ekim’nde Acarkent’te “Laik “Bir kiþinin herkes, herkesin de bir
iþlerini, Bakan “bakanlýðýný” sürdürü- sýyrýlacak. Ayný anlayýþla da aferin alý- Bir Cumhuriyet Balosu” verilerek kutla- kiþi olduðu” hakikati Ýslâm’ýndýr. Ýsmet
y o r . . narak koltuklar büyütülmeye çalýþýlacak, nýyor!. Bunlarý mý “Orman talaný”ný Acar’ýn herkes, “herkesin de ‘Acar’ ol-
Uyum villalarý kesinleþmiþ mahkeme çocuklarýn istikbali kurtarýlacak... gündeme getirecek? “Yaðmayý” haber duðu” bakýþý, ahlâk telâkkisinin olmadý-
kararlarýna raðmen dimdik ayakta duru- Ahlâki bir temele dayanmayan bir yapacak?. Yapsa ne kadar “tarafsýz” ya- ðý düzende cüzdanlara yönelinen bir an-
yor!. toplumda dalkavukluk, iltimas, hýrsýzlýk, pacak?.. layýþ çerçevesinde anaç tavuðundan civ-
Beykoz Konaklarý’nda týpký diðer rüþvet, vb. devasa boyutlara ulaþmasý Ayrý olarak Adalet Cephesi: civlerine kadar yemlenerek sürdürülen
özel orman alanlarýnda olduðu gibi iptal kaçýnýlmaz. .. Bireyler Allah’ýn kulu ol- HUKUK, insan münasebetlerinin bir düzen. “Yemeye” alýþmayagör!..
iþlemine raðmen belediyeden alýnan ruh- mayýp akýl çerçevesindeki mahluklar ha- “uymak ve düzenleyici gerektiren” iþle- Mesnevide dendiði gibi; Nice kuþ
sata dayanýlarak inþaatlara devam edildi- line gelince, Allah’tan baþka herþeyin rinde “zorunlu ve emredici” nitelikteki vardýr ki uçup tane arar... Boðazý, boða-
ði belirtilmesine raðmen bazý medyada kölesi olanlar Müslümanlarýn her rekat müeyyideleridir... Ruh veya kural halin- zýnýn kesilmesine sebep olur... Yemleri
bu olaylar yer almaz. Hürriyet’in ha- namazda kalblerine nakþettikleri: “(Ey deki toplum ahlâkýnýn, uyulmasý mecbu- yiye yiye patronun dizi dibine kadar
bere sessiz kalmasýnýn altýnda Genel Rabbimiz!) Yalnýz sana ibadet eder ve ri müeyyideler olarak zarflanmasý... yaklaþýnca da patron tarafýndan boðazýn-
Yayýn Yönetmeni Ertuðrul Özkök’ün ancak senden yardým isteriz. Bizi dos- Adli yýl açýlýþýnda da Yargýtay Eski dan yakalanmasý ve köle haline getiril-
kýzý Gülümsün’ün burada villa sahibi doðru yola ulaþtýr.” niyazlarý yerine, Baþkaný’nca da gündeme getirilen “cüz- mesi... Bu þekilde sürdürülen bir hayat
olmasý yatýyor iddialarýnda bulunuluyor. aða babalardan yardým istemekte, onlar danlarý ile vicdanlarý arasýnda sýký- anlayýþý... Yarýnýn yeni efendilerine peþi-
Devletin acizliðini simgeleyen, karþýsýnda eðilmekte bir beis görmezler. þan” insanlar... nen teslimiyete razý yetiþtirilen nesiller...
“mahkeme kararlarýnýn uygulanmamasý- Bu olaydaki en açýk örnek, açýlan soruþ- Piyangodan arabalar, çocuklarý yurt- Ýstikbalini düþündükleri çocuklarýna
nýn” binlercesinden sadece birkaç tane- turma üzerine, “evrak saklanmasýna dýþýnda okutmalar ve benzerleri…. efendilerine uþaklýk anlayýþýný miras bý-
sinin örneðini saydýk. yol açtýðý” gerekçesiyle Ýstanbul Orman Þu iddialar yenilir yutulur mu rakýyorlar. Edep hududa riayettir. Hiçbir
Çeteler de söylenen sacayaðý… Bölge Müdür Yardýmcýsý Niyazi Kurtu- Orman Bölge Müdür Yardýmcýlýðý hudud tanýmayanlara da ne denir? Her-
Dünya menfaati için hemen bir araya luþ’un emekliye ayrýlýp, hemen AcarÝs- görevinden ayrýlarak Acarlar Ýnþaat’ta kes bilir!. Edepsizlikle þeref birleþmez.n
geliveren çetelerin özelliklerini burada tanbul’da göreve baþlamakta sakýnca
da hemen görüyoruz. Siyasetci, serma- görmeyen eski memurun halini gösterir.
ye, bürokrasi sacayaðý, burada da faali- Burasý da “sözün bittiði” yerdir!
yete geçmiþ galiba. Belediye yetkilileri prosedür tamam-
Salih Mirzabeyoðlu’ndan: Olmasý Gereken
lanmadan ruhsat verebilir.. Yasalar çer- Günümüz insanýnýn hiçbir gayesi yok. NÝÇÝN YAÞADIÐINI, bütün bu çalýþ-
Siyasetci Cephesi: çevesinde Yüzde 6 yapýlaþma izni verili-
“Korsanlýðý organize hale getirdi- malarýnýn GAYESÝnin NE olduðunu sorun bakalým. Cevap bulmakta zorluk
yor. Daha sonra bu yüzde 6 yapýlaþma- çekecektir... Gerçekte hiç kimse NÝÇÝN YAÞADIÐINI BÝLMÝYOR...
ler, siyaset diyorlar.” “Benim hýrsýzým nýn nasýl uygulanacaðý bürokrasiye kalý- Ýnsana zorunluluk yükleyen kanunlar, hükmünü hakim kýlýcý olduðu kadar,
iyidir. Hýrsýz bendense, benim partilimse yor. Özal zihniyetli memurlarý da iþini GEREKLÝ OLAN da olmalýdýr ki, GEREKLÝ OLAN isteyip istememeye baðlý
ben ona göz yumarým. Karþýtýmsa üzeri- bildiði için her þey kanun çerçevesinde deðildir.
ne gider ve ’namus’ gösterisi yaparým!” yürüyor. Ýslâm’da devlet, Hakkýn fertlere biçtiði haklarý daðýtmak bakýmýndan
Acarkent’te bugün için 12 villasý bu- Yapýlaþmaya itirazlar sonrasý Danýþ- kölelerin en zayýfý, yine Hakkýn fert üzerindeki hakkýný istemek bakýmýndan da
lunan, ormanlarý en baþta “koruyacak tay, Beykoz Belediyesinin vermiþ oldu- sultanlarýn en kuvvetlisidir. Bu temel ölçümüzdeki fertler “sitelerin içine giren-
olan” eski bir Orman Bakaný’nýn, ‘Ta- ðu Ýnþaat ruhsatýný iptal ediyor ama, ilgi- ler” gerisi de televizyon manyaðý haline getirilmiþ süfli varlýklardýr. Ölçümüzün
mamen yasal’ açýklamasý yapmasý baþka lisi bu yargý kararý karþýsýnda temyiz ikinci hükmü ise laikliði ihlal eden irticaya geçit verdiði için görülmemesi
söze hacet býrakmýyor. hakkýný kullanýyor. Belediye de bir yan- gereken hükümdür. Zaten düzen tek kanatlý uçan varlýklar istediði için dengeli bir
Mülkiyeti düzenleyen kurallar 80 dan “iþi seçimlerden sonraya býrakabilir nizam olmasýna da gerek yoktur. Ýki gözle, evveli ve sonu gör... Kendine gel,
yýldýr belirlenememiþ...Her iktidar yan- miyiz” diye düþünürken, diðer yandan iblis gibi tek gözlü olma!.. Tek gözlü ona derler ki yalnýz içinde bulunduðu hali
daþlarýnýn menfaatini koruyacak þekilde da “yargý kararlarýný nasýl uygulamam”, görür... Hayvanlar gibi baþka þeyden haberi yoktur...
yeni bir düzenlemeye gitmiþ. Orman Ka- ona mý bakýyor?.. Bu talanýn ancak bir Üstad’ýn sorduðu soru hala cevaplanamamýþtýr; Ne diyordu Üstad Necip
dastrosuyla ilgili sayýsýz düzenleme ya- sorumlusu bulunabiliyor, o da eski bir Fazýl: “Bizim son 50 yýldan beri ahlâk telâkkimiz nedir? Varsa, târifinden
pýlmýþ ve yeniden deðiþiklik yapýlacaðý Belediye Baþkaný. Halen yargýlamasý de- vazgeçtik, yalnýz adýný öðrenmek istiyoruz; yoksa, mevcut olmadýðýnýn tesbiti-
beklentisi kafalarda yer tutmuþ. Acarla- vam ediyor. Hamamýn namusu temizle- ni!..”
rýn da dahil olduðu Özel Ormanlarda ya- necek bu yolla. Ýnþaatlarýn yapýlmasýný
16
Ölü Kanunlar Manzumesi
‘Olmasý gereken’e dair hiçbir keyfiyet belirtmeyen, toplum ahlâkýndan beslenmeyen,
bizim olan devleti ele geçirip kendi sistemini kuranlarýn elinden çýkan, her dem meþruiyet
krizi ile karþý karþýya kalan, toplum ahlâkýnda ve o ahlâkýn þekillendirilmesinde hiçbir
þekilde, hiçbir surette karþýlýðý olmayan, bilâkis ahlâksýzlýðýn, hukuksuzluðun bizatihî
teþvikçisi olan kanunlarýn hepsini ‘ölü kanunlar manzumesi’ olarak yaftalayabiliriz.
Bir milletin hukuku, o milletin kültür seviyesinin de
göstergesidir.
Çünkü hukuk, cemiyetin dil, duygu ve düþünce fa-
aliyetlerinin neticesinde belirir, bu faaliyetlerin mec-
muu olarak da ifade edilir.
Hukuklarýna bak, bir cemiyet hakkýnda fikir sahibi
ol.
Tâbi olunan hukukun, toplum ahlâkýnýn neticesinde
teþekkül ettiðini söylemek pek de mümkün deðil.
Zira tâbi olunan hukuk, ‘resepsiyon’ faaliyetlerinin
neticesinde, dinî, millî, kültürel.. hiçbir müþterekliðin
olmadýðý ülkelerden devþirilen mevzuat yýðýnýndan
ibarettir.
Bu, dünden bugüne olmadý elbet. Bu süreci 500 yýl
öncesine kadar götürmek mümkün.
Ancak öldürücü darbe meccanen kahramanlardan
geldi.
Kanunlarýn Ruhu’nda Montesquieu tarafýndan þid-
detle tenkit edilen bu darbe/ resepsiyon, öyle bir dar-
beydi ki çok ünlü bir hukukçu (Andres B. Schwarz)
Ýsviçre’den Medeni Kanun’un alýnmasýndan sonra hay-
ret dolu þu soruyu sorar:
«Hangi geliþme Alp Daðlarý’ndan yapýlan bir hu-
kukun güney’in sýcak güneþinin altýnda bir ülkede
kabul edilmesine yol açmýþtýr?!.»
Dikte edilen ‘ahlâk’ý benimsetmek için varolanlar,
hukuku Müslüman Anadolu halkýna karþý etkili bir si-
lah olarak gördü, ‘kanun yapmak, inkýlâp yapmaktýr.’
dedi.
Ahlâkî/ hukukî hiçbir mesnedi olmayan kanunlarla
‘benimsetmek’e dayalý siyasî bir nizâm tanzim etti.
Bir yönüyle ‘olmasý gereken’i de ihtar eden/ etmesi
gereken hukuk, ‘gerçekleþtirilmesi gereken deðer’in
ifadesidir.
Mevcut hukuka bakarak müesses nizamýn ‘hayr’ý
a’lâ’ olarak neyi gördüðünü anlamak mümkün.
‘Ýdeal’ ile ‘olan’ arasýnda kökten gelen bir uyuþ-
mazlýk varsa, orada hukuktan deðil, mevzuat yýðýnýn-
dan bahsedilir. Ve bu mevzuat yýðýný ýskartaya çýkmaya
mahkûmdur.
Çünkü bu mevzuat yýðýnýnda toplumun ilgi, istek ve
ihtiyaçlarýna verilen bir cevap yoktur.
EYLEMLER!!!
Londra'da El Kaide Paniði
The Sunday Telegraph, ele geçirdiði gizli bir
rapora dayanarak Ýngiltere'ye yönelik tehdidin art-
týðýný ve bunun El Kaide'nin Ýngiliz vatandaþlarýn-
dan oluþan hücrelerinden kaynaklandýðýný bildirdi.
Ýstihbarat birimleri tarafýndan hazýrlanan rapora
göre bu hücrelerde görev yapan ve intihar eylem-
leri düzenlemeye hazýr bekleyen 2 bin kiþinin
olduðu tahmin ediliyor.
ÝNTÝHAR EYLEMCÝLERÝ
Raporda tehdidin 2007'de daha da artacaðýnýn,
BARAN
Meselâ Ýþ Kanunu…
Okuyan herkes görür ki, Ýþ Kanunu tam bir ölü ka-
nunlar manzumesidir.
Milyonlarca insaný doðrudan alâkadar eden bu ka-
nunun, siyasî, iktisadî, içtimaî… hiçbir temeli yoktur.
Bu cemiyetin ilgi, istek ve ihtiyaçlarýnýn neticesinde
belirmemiþ olup, Batý’dan aparýlan mevzuatlardan mü-
rekkeptir.
Oysa ki Batý’nýn geçirdiði tekâmülü ve geldiði nok-
tasý çok farklý.
Burjuva, uzun süren mücadelelerin neticesinde dev-
leti ele geçirdi. Devleti ‘merkez’ olarak tavsif etti. Vah-
þi bir kapitalizm yýllarca hüküm sürdü.
En önemlisi, Batý’nýn yaþadýðý bir Sanayi Devrimi
vardý.
Bu süreçlerde geçirdiði deðiþimine, dönüþümüne
paralel olarak Batý’nýn ahlâk telâkkisi de deðiþti, dö-
nüþtü.
Hukuk da bu deðiþimin, dönüþümün neticesinde be-
lirdi, pýhtýlaþtý.
Batý’dan devþirilen Ýþ Kanunu da deðiþimin, dönü-
þümün neticesinde belirdi.
Meselâ, Ýþ Kanunu’nda geçen ‘iþ kollarý’nýn, Sana-
yi Devrimi’ni yaþayan Batý’da bir karþýlýðý vardýr.
Peki Türkiye’de?!.
30- 35 yýl öncesine kadar nüfusunun yarýsýndan faz-
lasýnýn tarým ve hayvancýlýkla geçindiði bir ülkede han-
gi ‘iþ kolu’ndan ve hangi ‘iþ koluna göre örgütlen-
me’den bahsediliyor?!.
‘Ýþ kollarý’na dair kanun maddesi, hangi tekâmülün
neticesinde beliriyor, pýhtýlaþýyor?..
Toplum nezdinde bir karþýlýðý var mýdýr?!.
Peki milyonlarca insanýnýn iþsizlikten kýrýldýðý bir
ülkede iþçilere verilen ‘haklarýn’ ne kadar mesnetsiz ve
ne denli göstermelik olduðuna ne buyrulur?!.
Ýþ Kanunu, aklýmýza gelen misâllerden sadece biri.
Bu misâlleri çoðaltmak ve tafsilâtlandýrmak pekâlâ
mümkün.
Cemiyetin ilgi, istek ve ihtiyaçlarýna çözüm üret-
mek adýna deðil de ‘benimsetmek’ ve ‘uydurmak’ adý-
na ‘yapýlan’ hukukun hâkim olduðu cemiyetin geldiði
noktaya dair yanýltýcý istatistikî veriler, geçtiðimiz gün-
özellikle kilit önemi bulunan altyapý tesislerine
saldýrýlarý olabileceðinin ve bunun intihar eylemci-
leri tarafýndan üstlenileceðinin düþünüldüðü ifade
ediliyor.
Þimdi de ‘Laz Hareketi’ Çýktý
Ankara Yenimahalle’de bir aracýn altýnda, kutu
içinde toz madde bulundu. Toz madde, incelenmek
üzere Hýfzýssýhha merkezine gönderildi
Toz maddenin bulunduðu kutudan ise “Laz
hareketi” imzalý “301. madde kaldýrýlmasýn.
PKK’yý biz hallederiz” yazýlý bir not çýktý. Emniyet
yetkilileri, “Laz hareketi” nin araþtýrýldýðýný, böyle
bir örgüt veya çete bulunup bulunmadýðýnýn belir-
lenmesine çalýþýldýðýný belirttiler.
Canlý Bomba
Taksim metrosu giriþinde, üzerinde elektrik
kablolarýnýn dýþarý sarktýðý bir poþetle gelen ve
“ben canlý” bombayým diyen Volkan D. Herkesi
panikletti. Volkan D. Olaya müdahale için gelen
polislerin kendisini lafa tutmasýyla diðer polisler
tarafýndan yakalandý
Ali Rýza Yaman
lerde gazetelere yansýdý…
Yanýltýcý diyoruz, zira Türkiye’de ‘suç analizleri’
hâlâ doðru- düzgün yapýlamamaktadýr.
Analiz yapmada kullanýlan kriter bile aparma olup,
günümüzün kriterleri 1940’lý yýllarýn kriterlerinden çok
farklý deðildir.
‘Ýþi, aylýk geliri, öðrenim durumu’ vb. sorulara ve-
rilen cevaplarla ‘analiz’ yapanlarýn verileri:
I- ‘Cinsel suçlar’ olarak tavsif edilen suçlar, son iki
yýla nispetle %300 artmýþtýr!
II-Her 40 saniyede mala ve cana kasteden bir suç iþ-
lenmektedir!
III- Kapkaç’ olarak ifade bulan suç, son bir yýlda
ikiye katlanmýþtýr!
IV- ‘Terör suçlarý’ kat be kat artmýþtýr!
V- Ýnsanlar 17 aylýk çocuða tecavüz edecek kadar
alçalmýþtýr!
VI- En basit ticarî münasebetler bile icralýk hâle
gelmiþtir!
VII- Ýcra dairelerinde on binlerce dosya, çözümü
gerektiren bir problem olarak beklemektedir!
VIII- Taraf olma ehliyetine sahip olan insanlarýn
tamamýna yakýný ya davacý yahut da davalýdýr, görül-
mekte olan dava sayýsý 16 milyonlara ulaþmýþtýr!
IX- Hukuk, mevzuatçýlarca otomatiðe baðlanmýþtýr!
X- Kanun maddelerini ezberleyip, belli sýnavlarý
kazanmak, hukukçu olmak için kâfi sebep olarak gö-
rülmektedir!
XI- Kanun maddelerini ezberlemeyi hukukçuluk
sananlar ‘kadýn pazarlamacýlýðý’ (ki buna pezevenklik
denir) yapmaktadýr.
XII- ‘Güvenliðimizin teminatý’ olan emir kullarý
genelev patroniçelerinden mamalanmakta, ek gelir te-
minine gitmektedir!
XIII-Böylesi bir ortamda hiç kimse akýl, mal, can,
namus ve nesil güvenliðine sahip deðildir!..
…
‘Olmasý gereken’e dair hiçbir keyfiyet belirtmeyen,
toplum ahlâkýndan beslenmeyen, bizim olan devleti ele
geçirip kendi sistemini kuranlarýn elinden çýkan, her
dem meþruiyet krizi ile karþý karþýya kalan, toplum
ahlâkýnda ve o ahlâkýn þekillendirilmesinde hiçbir þe-
kilde, hiçbir surette karþýlýðý olmayan, bilâkis ahlâksýz-
lýðýn, hukuksuzluðun bizatihî teþvikçisi olan kanunla-
rýn hepsini ‘ölü kanunlar manzumesi’ olarak yaftala-
yabiliriz.
Yaftayý astýktan sonra yapýlacak ilk iþ herkesin
malûmu: Defin iþlemlerine baþlamak!..
Baþörtüsü Direniþi
Heryerde Sürüyor
28 Þubat 1997 MGKkararlarýnýn ardýndan
baþlayan müslüman kadýnýn baþörtüsünün yasak-
lanmasýna karþý devrimci bir þuurla verlen
mücadele yurdun dört birtarafýnda devam ediyor.
Baþta Kocaeli, Sakarya, Van ve Akyazý olmak
üzere yapýlan Baþörtüsü eylemleri her geçen gün
yayýlarak artýyor.

Þur süzgeci
Millet olarak genel hasletimiz, hâdiseleri
deðerlendirirken merkeze basit siyasî
mülâhazalarý almak ve umumiyetle de her
oluþumu bunun çevresinde halkalamaktýr.
Genelde avamýn olaylara bakýþý, siyasî itiþ
kakýþlarý sanki her türlü problemin ana kay-
naðý görmek yönündedir. Halkýn idraki gö-
zündedir. Siyasî oluþumlar, sanki her hâdise-
yi kendileri þekillendiriyormuþ intibaý ver-
mekte olduklarýndan, insanlarýn onlarý böyle
görmelerinde garipsenecek bir taraf yoktur.
Ama sýra daha geniþ perspektiften bakan,
bakmasý gereken insanlara gelince durum de-
ðiþmektedir. Günlük keþmekeþin, olan biten-
lerin arkasýndaki gerçek sâikleri görmeleri,
hâdiseleri doðru yorumlayabilmeleri lâzým-
dýr. Burada bilmenin peþi sýra getirdiði icrâ
mesuliyeti de ayrý bir bahis konusu… Bu
doðru yorumlama kabiliyeti ve gereðini icrâ
mesuliyeti ise, her insanda doðuþtan mevcut
cevherleri sabýrla çalýþýp açýða çýkarmayla
edinilebilir. Doðru yorumlama bahsinde, þu-
urumuzun temelini oluþturan ve kendi iç
bünyemizi ve “dýþarýsýný” deðerlendirmemizi
temin eden “þuur süzgecinin”, birbirleriyle
uyumlu ve doðru unsurlardan kurulmasý ge-
rekir.
Bu noktada Büyük Doðu-Ýbda fikriyatý-
nýn müntesiplerinin böyle bir sýkýntý duyma-
yacaklarý, zaten hazýr bir “þuur süzgeci” sý-
nýflandýrmasýnýn bir bütün olarak sunulduðu
iddia edilecektir. Doðrudur, fakat unutulma-
malýdýr ki, biz de Ýslâm’a Muhatap Anlayýþ’a
Ýhalelerle Satýn Alýnan Vicdanlar
Dünyada bütün hükümetler ihtiyaçlarýný,
açtýklarý muhtelif ihaleler yoluyla temin eder-
ler. Bu ihalelerde, ilgili kanunlara uygun olarak
yapýlýr. Bu kanunlarýn maksadý, yapýlan her tür-
lü alýþveriþte halkýn parasýnýn en iyi þekilde
kullanýlmasýný saðlamaktýr.
Fakat Türkiye’de durum bunun aksinedir.
Ülkemizde ihaleler, halkýn ihtiyaçlarýnýn en az
maliyetle karþýlanmasýndan daha ziyade, yerli
ve yabancý “yandaþ” müteahhitlere açýlan, “sa-
vurganlýk” ve “yolsuzluk” kapýsýdýr. Bütçedeki
gediklerin kapanmamasýna sebep teþkil eden
bu kapý, özellikle seçim zamaný ardýna kadar
açýlýr. Ve “tüyü bitmemiþ yetim” in hakký,
“yandaþlarýn” ceplerine iner.
Kamu Ýhale Yasasýnýn ilginç bir yönüde sü-
rekli deðiþmesidir. Öyle ki, her yeni gelen hü-
kümet, en az bir iki kez deðiþtirir bu Kamu Ýha-
le Yasasýný.
AKP hükümetide göreve geldiðinde ilk ic-
raatlarýndan biri olarak Kamu Ýhale Yasasýný
deðiþtirdi. Fakat bununla kalsa iyi. O günden
bugüne sekiz defa deðiþtirildi bu yasa… Doku-
zuncu deðiþiklikte taslak halinde… Beþ yýlda
sekiz kez deðiþtirilen, dokuzuncusu taslak ha-
linde olan bir yasa… Ortalama yýlda iki kez de-
ðiþtirilen bir yasa… Bir yada iki deðiþikliði an-
larýz, eksik vardý deriz. Lâkin beþ yýlda dokuz
deðiþiklikte ne oluyor?..
AKP hükümetinin, Kamu Ýhale Yasasýnda
yaptýðý dokuzuncu deðiþiklik; Ýhalelere katý-
lýmda “yeterlilik kurallarýný belirleyen” 10.
madde ile ilgili. Bu madde; devlete Vergi ve
Sosyal Güvenlik Primi borcu olanlar, ihalelere
giremeyeceklerini öngörüyor. Yapýlmasý düþü-
nülen deðiþiklikle bu hüküm kaldýrýlmak isteni-
yor. Böylece, devlete Vergi ve Sosyal Güvenlik
Prim borcu olan müteahhitler, ihalelere katýla-
bilecek. Yani devlete olan borcunu ödemeyerek
“taahhüt”lerinde durmayan “müteahhit”ler, ye-
BARAN
Abdullah Kiracý
muhatap insanlarýz. O yüzden bu husus göz
önünde tutularak yeni geliþen hadiseler kar-
þýsýnda inisiyatif geliþtirme ve müstakil hare-
ket edebilme salâhiyeti bizlere verilmiþ du-
rumdadýr. Ortaya bir kakafoni çýkmasýna mü-
saade etmeden, bazý hususlarda fikir ayrýlýk-
larý içinde olunmasý, oldurucu-yetiþtirici bir
mahiyet arz eder.
Mevzu seçimi ve bu mevzu üzerinde uz-
manlaþma da, þuur süzgeci oluþumunda aslî
belirleyicilerdendir. Asýl dünya görüþün göz
önünde tutup, içinde bulunduðu mevzuu ona
istinaden irdelemek, bu anlamda dâvânýn
tüm baðlýlarýnýn boynuna borçtur.
Her yeni hadise, okunan her makale, ya-
zýlan her yazý, þuur süzgecinin yapýsýnda de-
ðiþimlere yol açar, ona eklemlenir. Fikriyatý
belli ölçülerde algýlamýþ gönüldaþlarýn za-
manlarýný bol bol okumaya ve yazmaya har-
camalarý, hakikaten ilerletici ideolojik bir va-
zifedir. Þuur süzgecindeki bu deðiþim, nisbe-
ti saðlam tutmak kaydýyla bir problem teþkil
etmeyecek, bilâkis çok müsbet neticeler do-
ðuracaktýr. Çünkü oluþ esastýr. Eðer iyi yön-
de olmasýný temin etmezsek, tersi olacaðýný
kolaylýkla fark edebiliriz. Unutmamalýyýz ki,
ne imanýmýz, ne fikrî yapýmýz ve þuur seviye-
miz babamýzdan bize miras kalmýþ, üzerimi-
ze tapulu mallarýmýz deðildir. Bir bakarsýnýz
ki, siz farkýnda olmadan –Allah korusun-
bünyenizden uçup gitmiþ. Onun için herân
gayret, her daim çalýþma…n
Selim Albayrak
ni “taahhüt”lerde bulunarak iþ yapacaklar ve
devletten (halktan) para kazanacaklar. Ve orta-
ya çýkacak bütçe açýklarý da, halkýn üzerine
bindirilecek yeni “Vergi”lerle kapatýlacak.
Bu deðiþiklik, hükümet politikalarýna sessiz
kalmalarý karþýlýðýnda, AKP’nin “yandaþ müte-
ahhit”lerini daha çok para ve mülk sahibi yapa-
caðýnýn gizli “taahhütüdür”.
Peki, kimdir bu “yandaþ müteahhit”ler?
Bunlarýn büyük çoðunluðu, “eski düzen muha-
lifi” Müslümanlar! 28 Þubat döneminde Ýmam-
Hatiplerin önünde eylem yapan öðrencilere
destek için açýklama yaparak “yanýnýzdayýz”
diyenler!.. Avrupa kýtasýyla, Asya kýtasýný el ele
tutuþup “insan zinciri” oluþturarak geçenler!..
Okullarýn önünde eylem yapýp gözaltýna alý-
nanlar!.. Bugün hiçbirinin sesi çýkmýyor. Ne-
den mi? Çünkü bir kýsmý belediye baþkaný, bir
kýsmý baþkan yardýmcýsý, bir kýsmý da müteah-
hit oldu. Tamamý kasalarýný doldurmakla meþ-
gul.
Hükümet baþörtüsü ve Ýmam-Hatip baský-
sýndan kurtulmak için “düzen muhalifi” Müslü-
manlarý paraya boðarak susturuyor. Ortaya çý-
kan sonuçtan memnun olacak ki, hükümetin
bakanlarýndan M. Ali Þahin “baþörtüsü sorunu
%3’ün sorunudur” diyor.
Devamlý surette Ýhale Yasasýnda yapýlan de-
ðiþikliklerle, ihaleler kolaylaþtýrýlarak aslýnda
“eski düzen muhalifi” Müslümanlara sus payý
verilip düzene entegre ediliyor. Ve bu sayede,
“Müslüman”lar ABD’nin Büyük Orta Doðu
projesine uygun bir çizgide tutulmak isteniyor.
AKP hükümeti, Müslümanlarýn dini ve si-
yasî taleplerini istismar ederek iktidara geldi.
Þu an Müslümanlara vermiþ olduðu sözleri tut-
mak istemediði için, onlarý Ýhale Yasasý gibi
yasalarla “para” ve “mülk” sahibi yaparak
“vicdan”larýný satýn almaya çalýþýyor!..
Bu “neyin ihalesi?”n
17
Hegemonya -Ahlâkî Önderlik-
Mevlüt Koç
Hegemonya kavramý, etimolojik anlamý itibariyle “önder-
lik”, “öncü olmak” manâlarýný ihtiva etse de, genel kabul gör-
müþ anlamý “tahakküm” dür. Batý aklýnýn, “önderlik” anlamýnda
hegemonyacý devletler sistemi olarak, dünyaya yeni bir nizâm
vermek, önderlik yapmak giriþimi, her radikal deðiþimde oldu-
ðu gibi mevcut sistemin köklü þekilde deðiþim ve dönüþümünü
zorunlu kýlmýþtýr. Fakat böyle bir iþe kalkýþmak, “tahakküm”
kavramýndan daha fazla bir þeyleri gerektirir. Bu sistem de bu-
nun gereklerini yerine getirememiþ, sistemini üzerine bina etti-
ði kurum ve kuruluþlar, iddia edilenin aksine genel çýkarý temsil
etmediði gibi “tahakküm” ünü devam ettirmenin aracý olmuþtur.
Antonio Gramsci’ nin vurguladýðý gibi “Bir toplumsal grubun
üstünlüðü iki þekilde kendini belli eder, “tahakküm” biçiminde
ve “entelektüel ve moral önderlik” biçiminde. Bir toplumsal
grup, “yok etmeye” ya da belki de silahlý güce baþvurarak ken-
dine tabi kýlmaya eðilimli olduðu karþý gruplar üzerinde hakimi-
yet kurar. Bir toplumsal grup halihazýrda resmi bir yönetsel güç
kazanmadan “önderlik” edebilmeli ve aslýnda etmelidir (gerçek-
te bu böyle bir gücü kazanmanýn baþlýca koþullarýndan biridir);
gücü kullanmanýn sonucu olarak bu toplumsal grup hâkim bir
hale gelir, fakat gücü saðlam bir biçimde elinde tutsa bile ayný
zamanda “önderlik etmeyi” de sürdürmek zorundadýr.”
Kapitalizmin geliþimi ve Modern devletlerin doðuþu birbir-
leri ile çok yakýn iliþkilidir. Kapitalizm, geliþim aþamasýnda,
dünya ekonomisinin siyasal açýdan birden çok sistemle yönetil-
mesinin avantajýný kullandý ve geliþebildi. Geliþmesini engelle-
yecek alternatif bir dünya görüþü sunulamadýðý gibi buna pek
imkân da yoktu. Zira kapitalist gruplarýn, mensubu olduklarý
devletler üzerindeki hakimiyetleri, siyasal gerçekliðin sürekli
zemin kaybetmesine sebeb oldu. Ulus devletler ve kapitalist
gruplar birlikte geliþip serpilmelerine raðmen, bu gruplarýn yö-
netici sýnýfýn iktidarýnýn geniþlemesine karþý koymak gibi bir çe-
liþki yaþadýðýný da göz ardý etmemek gerekir.
Göz ardý edilmemesi gereken bir diðer husus, topraða baðlý
devletler ile kapitalist gruplar arasýndaki dünyaya bakýþ ve “ha-
diseye yaklaþan þuur” seviyesindeki farktýr. Topraða baðlý dev-
letler için gaye: topraklarýnýn geniþliði ve üzerinde yaþayan nü-
fusun yoðunluðuyken; sermaye birikimi, bunu gerçekleþtirebil-
menin vasýtasýdýr. Kapitalistler için ise tam tersi bir durum söz
konusu. Kýt kaynaklar üzerinde hakimiyet gayeleþirken, toprak
kazanýmý, sermaye birikimi için araçtýr.
Batý Sistemi’ nin genel çýkarý temsil ettiði iddiasý, “önderli-
ði” sadece tahakküm vechesiyle almasý sebebiyle “sahtekar-
lýk”tan öteye gidememiþtir. Yine A. Gramsci’ nin kavramlaþtýr-
masýyla: “Zor ve Rýza arasýndaki gri alan”, “kokuþmuþluk”
ve “dolandýrýcýlýk” tarafýndan iþgal edilmiþtir. Rýza ve zor ara-
sýnda (hegemonya iþlevini yerine getirmenin güçleþtiði ve zor
kullanmanýn çok riskli olduðu bazý durumlarýn karakteristiði
olan) kokuþmuþluk/dolandýrýcýlýk yer almaktadýr. Bu, muhalif
gruplar içinde bozgun ve kargaþa tohumlarý ekmek amacýyla ya
gizli bir biçimde, veya yakýn bir tehlike durumunda, açýk bir þe-
kilde grup önderlerinin satýn alýnmasýyla muhalifin (ya da mu-
haliflerin) felce uðratýlmasýný ve ahlakî bozulmanýn elde edil-
mesini içermektedir.”
Gramsci’ nin bu tezinde ne kadar haklý olduðunu, bugün yer-
yüzündeki bir çok devlet ve yöneticilerinin haline bakarak göre-
biliriz. Dünyayý düþürdüðü hâl de cabasý: Kýtlýk, susuzluk, aç-
lýk, hastalýk, savaþ. Ýnsanlýða da cebindeki kurtuluþ reçetesi
(BD-ÝBDA) nin gereðini yerine getirmezse güzellik ve güzelden
pay sahibi olmadan; ev sahibi, araba sahibi v.b. lüzumsuz bir sü-
rü þeylerin sahibi olarak memnun, mesut ölmek kaldý. Zira, Ýbn-
i Arabi Hazretleri’ nin iþaret ettiði gibi “Güzellik ve güzel, “ih-
san”dan gelir. “Ýhsan”, hakikatleri bulunduklarý hâl üzere öðren-
meyi saðlayan görme makamýdýr. ”
Ýngiliz- Yahudi menþe’li finanslaþmýþ kapitali yöneten ve
yönlendiren güç odaklarýnýn son mekaný Amerika, bir çok çalýþ-
ma ve araþtýrmanýn da konusu olduðu gibi 1970’ lerden beri güç
kaybediyor. Bu güç odaklarýnýn kendilerine üs olarak seçtikleri
yeni mekan da Japonya ve Dört Asya kaplaný olarak isimlendi-
rilen ülkeler.n
18 BARAN

Ýslâm dünyasý
PAKÝSTAN CEPHESÝ IRAK CEPHESÝ
“Taliban’laþma” Pakistan’a Sýçradý ABD’nin Bütün planlarý Suya Düþtü
Domuzlar Diktatöryasý Birleþmiþ Milletler’in Afganis-
tan’daki en büyük temsilcisi Tom Koenigs böyle konuþmuþ.
Koegins hazýrladýðý raporda, Afganistan’da çok tesirli olan Tali- Þiî Ýran ve Hrýstiyan-Yahudi
ban’ýn hýzla Pakistan’ý da “Talibanlaþ”týrmaya baþladýðýný bu- Siyonist Savaþý Kapýda
nun en son örneðinin ise, bir Pakistanlý subay’ýn Taliban saflarý-
Irak’ý iþgal eden ABD, ne ya-
na katýlmasýyla görüldüðünü belirtiyor. Buna ilaveten, ABD Dý-
þiþleri Bakaný Condolezza Rice’ýn taleblerini reddeden iþbirlikçi pacaðýný bilemez bir hâlde po-
Pervez Müþerref ise, Afgan kökenli ve Taliban destekçisi Peþtun litika üzerine politika deðiþtiri-
aþiretleriyle imzaladýðý anlaþmalara uyacaðýný yine tekrarladý. Bu yor. Ýþgal için Kürdler ve
durumda, Pakistan ordusu içerisinde bir bölünmenin meydana Þiîlerle kurduðu ittifak, þimdi
geldiði aþikâr ( Týpký TSK gibi) Üst düzey iþbirlikçi ve paragöz baþýna dert oldu. Ve ABD
generaller ABD’ne göz kýrparken, gerek ordunun ve gerekse Kürdler ile Þiîler arasýndaki
Pakistan istihbarat servisi ISI’nýn önemli bir kýsmý Taliban’a tercihini görünen o ki, Kürdler-
göz kýrpýyor ve hattâ lojistik destek saðlýyor. Bundan da en çok den yana kullandý ve Þiîleri
rahatsýz olan tabi ki, Afganistan’daki hain Karzaî hükümeti. harcayacak. Bundaki en önem-
Pervez Müþerref þunlarý açýkça gördü: li amil ise, Þiî Ýran’ýn ABD po-
1-Taliban’a karþý düþmanlýk Pakistan’ý böler ve kendisini litikalarý için bir tehlike arzet-
de devirir. meye baþlamasý... Yani,
2-ABD bütün dünyada zayýflýyor dolayýsýyla onun talebleri
Sünnîleri ezmek ve onlarýn si-
artýk kolayca reddedilebilir. (Geçen haftaki sayýmýzda bunu
yasî þuur ve direncini kýrarak,
Pakistanlý bir uzmanýn aðzýndan vermiþtik).
Taliban ise son 3 haftada küçük ve orta büyüklükte 2 þehri de- Þiîliði Ýslâm dünyasýnýn baþýna
netimine geçirirken, 10 bin kiþilik ve düzenli bir ordu halinde sal- getirmek isteyen bu ittifak,
dýrýlarýný baharla birlikte arttýracaðýný açýkça ilan etti. Taliban, ge- stratejik hedef çökmeye baþla-
çen hafta bir ABD helikopterini düþüren ve en az 8 coniyi telef yýnca, birbirine girdi.
ederken, hava savunma silahlarýný geliþtirdiklerinin ve düþmanýn Bu tesbitimizi doðrulayan
daha nice teknolojik sürprizlere hazýr olmasý gerektiðini ifade et- hadiselere gelince:
ti. - ABD’nin Irak’taki güven-
Taliban Komutaný Molla Dadullah, bu saldýrýlarla ilgili ola- cesi Abdulaziz El-Hekîm’in sunun müdahalesi karþýlýðýnda, nötralize edeceðini hesapladý.
rak, El-Cezîre’ye yaptýðý açýklamada, “Afganistan’a gelen Hrýs- oðlu Ammar El-hekîm’e hem Türkiye’nin Ýran’a karþý - Ýran rejimi içerisindeki, sa-
tiyan ve Yahudi kafir asker sayýsý artýkça, savaþa katýlan Af- de kimliðini defalarca ibra ABD’nin yanýnda bulunacaðý- pýk Ýsmaîliye mezhebine baðlý
gan sayýsý da hýzla arttýrýyor” dedi. Afganistan son zamanlarda etmesine raðmen, Ýran dönü- na dair siyasi barteri konuþu- kadrolarýn, Hrýstiyan-Yahudi
Ýslam dünyasýndan çok büyük miktarda mücahid akýný olduðu ya- þü sýnýrda, ABD askerlerince yor” diye rapor geçiyor.) emperyalizmi ile (taa Tapýnak
bancý istihbarat raporlarýnda geçiyor. Afganistan’daki askerleri-
gözaltýna alýnýp, baþýna çuval - Ve ABD’nin kuvvetle muh- þövalyelerinden beri) ittifak
nin görev süresini uzatmak isteyen Ýtalya baþbakaný Prodi Sena- temel bir Ýran saldýrýsý esnasýn- halinde olmasý.Yani, böyle bir
geçirilmesi. (bu arada sýnýrý
todan yetki alamayýnca istifa etti. Koalisyon ortaðý Komünist da, AKP hükümetinin sarsýl- saldýrý neticesinde, münafýk ve
Parti’nin reddettiði bu teklif senatodan geçmezken, Prodi’nin Va- geçer geçmez 11 araçlýk kon-
voyuna Sünniler tarafýndan mamasý için, piyasaya dalga maraza çýkaran mollalara karþý
tikan ile giriþtiði politik savaþta, Vatikan’ýn da tavýr aldýðý gözlen- dalga sýcak para göndermesi. açýk hain kâfir Ýsmaîliye mez-
di. aðýr ateþ açýldýðý söylendi)
- Ýran’ýn 15 þehir, Hava ve hebinin tekrar iktidarý tama-
- Condolezza Rice’ýn, Þiiliðe
Deniz Kuvvetlerini de kapsa- men elegeçireceðine dair he-
Bush’dan TC’ye göz yumuyorsunuz açýklamasý,
yan büyük askerî tatbikatý. sablar.
“Ýþgal ve Ýþbirlikçilik” teþekkürü... hem de Baðdad’da.
- Ýsrail’in ABD’den savaþ - Kabbalacý, neo-conlar,
ABD Baþkaný George Bush, Abdullah Gül’e “Afganistan’daki - ABD yönetiminin Ýran’ý,
uçaklarý, füzeler ve sýðýnak de- sistem içi bütün muhalefete
asker sayýsýný artýrmayý kabul ettiði için” teþekkür etti. Bilindiði Irak’ta Þiîlere destek vermekle
len bombalar, yakýt uçaðý vs. raðmen yine hâkimiyeti elle-
yaz aylarýnda bütün NATO ülkelerine böyle bir talepte bulunan suçlamasý.
almasý rinden býrakmadý ve Bush
(emir veren) ABD’ne, tek destek Ýngilizlerden gelmiþ, TSK’nýn - Ýngiliz gazetelerinin, týpký
baþý Yaþar Büyükanýt da baþlarda bu teklifi reddetmiþken, sonra- - ABD’nin Þiîliðin itikadî gitmeden Ýran’ý, Kabalaya
Irak’ýn iþgali öncesinde olduðu
da kabul etti. (tabii bu arada neler döndü, son Washington ziya- yapýsýnýn kendisi için bir tehli- göre, yani “Yahudi Mesih”in
gibi, Ýran üzerine açýlacak sa-
retlerinden sonra anlaþýldý.) ke teþkil etmeyeceðini büsbü- geliþine hazýrlýk için bu yýl
vaþla ilgili kesin hükümler içe-
tün anlamýþ olmasý. Bu sebeb- mutlaka vurmak zorundalar.
ren yayýnlarý. Bu kokuyu almýþ
Afganistan Cephesinde son 1 Haftalýk eylemler: le, Irak’ta ABD’nin kucaðýna - Ýþgalci ABD, Irak’ý kaybet-
olan Ýngiliz devlet kademesin-
Helikopter düþürüldü, 8 ölü oturan Þiî liderlerin, ABD’ e tiðini anladý ama bu, onu, son
de bir muhalefetin baþlamasý
Hainlere kadýn elbisesi giydirildi ve 2 si öldürüldü, 2 polis öl- karþý bir fetva vermeye cesaret hamleyi yapmaktan alýkoyma-
(meselâ, Ýngiltere’nin eski
dürüldü. edemeyecekleri ve fetvasýz iþ yacak. Ne demiþti Bush Afga-
Moskova Büyükelçisi Rodric
Ýþgalci Kanada askerlerine bir haftada iki pusu. PRT konvoyu- yapmayan, milyonlarca Þiînin nistan’a saldýrdýðýnda: “Bu sa-
na saldýrý. Feda eylemi, 3 NATO askeri yaralandý. Host eyaleti Braithwaite’ýn “Britanya,
ABD’den ayrýlmalýdýr. Ýran’a
de “Ýmamlarýmýzýn bir bildi- vaþ uzun yýllar sürecek bir sa-
þiddetli patlamalarla sarsýldý. Bir Kamu müteahhidi kaçýrýldý. Çe- ði vardýr” düþüncesiyle, sessiz vaþ!” Hrýstiyan-yahudi Siyo-
þitli bombalý eylemlerde 6 ölü 4 yaralý. NATO askerleri, trafik saldýracak olan ABD’ye karþý
kalacak olmalarý. Böylece, ye- nist cephe kendini, buna göre
kazalarýnda ölmeye devam ediyor (en son 3 ölü). Pakistan sýnýrýn- çýkmalýyýz” konulu makalesi.)
ni getirilecek paralý ve resmî “yani varolmakla, yokol-
da son iki haftada CIA iþbirlikçisi 6 hain idam edildi. - ABD’nn týpký Irak iþgali
yaklaþýk 100 bin askerle bir- mak”a göre tanzim etti. Þim-
öncesinde gibi, Basra Körfezi-
likte, 350 bin coninin hayatý- di zaman buna karþý hazýr
ni, uçak ve diðer savaþ gemile-
ný, iþbirlikçi Þiî imamlar üze- olan ve ayný þekilde “varol-
ri ile donatmasý.
rinden Þiîlere karþý sigortala- mak-yokolmamak” kavgasý-
- TC ve Kuzey ýrak Kürd yö-
mýþ olacak. Þiîlerin en muhali- ný verecek olanlarýn (Sünnîle-
netimi arasýndaki buzlarý erit-
fi Sadr bile, ABD ile gizli itti- rin) savaþýdýr. Þiîlik, 1500 yýl-
me faaliyetleri.
faka girdi. Fakat ittifak bozu- lýk tarihî ihanetinin cezasýný
- Abdullah Gül ve Yaþar Bü-
lunca, Irak’ý terk etmek zorun- topyekûn olarak önümüzdeki
yükanýt’a Ýran saldýrýsý için ha-
da kaldý ve Ýran’a kaçtý. ABD aylarda alacaktýr!
zýrlýklý olun uyarýsý. (Bir Ame-
böylece kirli iþine ortak olan - Sünnîler (Müslümanlar)
rikan araþtýrma ve danýþma þir-
Þiîleri, özellikle Saddam Hüse- Irak baþta olmak üzere her yer-
keti olan “Medley Global Ad-
yin’in asýlarak þehid edilmesi de zafere çok yaklaþtý. Þimdi,
visors”, müþterilerine gönder-
hadisesinde, Sünnîlerin (Müs- kâfir ve onun iþbirlikçisi müna-
diði raporda Orgeneral Büyü-
lümanlarýn) gözünden düþürdü fýk Þiîlerin birbirlerini yiyecek-
kanýt, Kuzey Irak’a Türk ordu-
ve büyük bir tepkiyi en azýndan leri iç savaþý bekliyor. n
 BARAN 19

Ýslâm dünyasý
SOMALÝ CEPHESÝ
Somali’de Irak Tarzý Direniþ
Emperyalist ABD’nin desteðiyle Somali’yi iþ-
galeden Etiyopya, kan aðlamaya devam edi-
yor. Somali Mücahidleri, Yemen ve Ogan gibi
civar Ýslâm topraklarýndaki Mücahidlerin de
desteðiyle, son bir haftada tam bir cihad þöle-
nine çevirdi, baþkent Mogadiþhu sokaklarýný.
Evet , çoðunluðu iþgalci Hristiyan Etiyopya
askeri 30 ölüve 80 yaralý. En büyük eylem ise,
Etiyopya askerlerinin nöbet deðiþim saatinde-
ki eylemdi. Bombalý bir aracýn patlatýlmasýyla
gerçekleþtirilen eylemin ardýndan roket saldý-
rýlarý geldi ve en az 15 Etiyopya askeri ölür-
ken, 50 asker de yaralandý. Ýþgalci Etiyopya
iþgalin baþýndan beri hergün bir kaç asker kay-
betmeye devam ediyor. Yine, iþbirlikçi polis
ve asker karakollarý ile araçlarýna karþý düzen-
lenen saldýrýlarda ise, en az 7 polis öldürüldü.
Somali Mücahidlerinin Irak tarzý direniþe geç-
tikleri ve bunun iþgalciyi fenâ hâlde paniklet-
tiði uluslararasý makalelerde yazýlmaya baþ-
landý Nitekim, Þubat baþýndan 19 Þubat’ta ka-
dar, en az 51 düþman Etiyopya askeri ve iþbir-
likçi polis ve asker öldürüldü.
Mücahidler Direniþ Bildirisi yayýnladý
Haftanýn en önemli hadisesi ise Ýslâmî Mah-
kemeler Birliði savaþçýlarý ile savaþ baron-
larý, Etiyopya iþgaline karþý direniþ anlaþ-
masý imzalamalarýydý. Ýslâmî Mahkemeler
Birliði mücahidlerinin sitesi El-Qadissiye,
Somali Ýslâmî Mahkemeler Birliði temsilci-
leri ile Somalili Savaþçý aþiretlerin 3 hafta
kadar önce baþkent Mogadiþu’da gizlice
buluþtuklarý ve ortak direniþ kararý aldýkla-
rýný yazdý.
Bildirinin tam metni þöyle: Sitenin haberine
göre, taraflar arasýnda imzalanan anlaþma þu
maddeleri içeriyor:
1- Somali topraklarý iþgalcilerin ve sömürgeci-
lerin elindedir. Geçmiþine ve daha önceki ey-
DOÐU ASYA CEPHESÝ
lemlerine bakýlmaksýzýn her Somali vatandaþý-
nýn ülkeyi iþgalden kurtarma görevine katkýda
bulunmasý gerekir.
2- Her iki taraf da, ülkeyi düþmandan kurtar-
mak için Etiyopya güçlerine karþý savaþmaya
hazýrdýr.
3- Taraflar, Somali halkýný temsil eden bir So-
mali hükümetinin bulunmadýðý görüþünde bir-
leþmektedir. Halk adýna konuþtuklarýný iddia
edenler ise, ancak iþgalcilerin hizmetkarlarýdýr.
Bu nedenle öldürülmeli ve kendilerine karþý
savaþýlmalýdýr.
4- Taraflar halký iþgale karþý bilinçlendirmek
ve seferber etmek için çalýþmak üzere anlaþ-
mýþtýr.
5- Taraflar iþgal güçlerine karþý ortak operas-
yonlar düzenleyebilecekleri gibi her biri iþgal-
cilere karþý ayrý ayrý silahlý eylem de düzenle-
yebilir. Taraflardan her biri, diðer tarafýn böl-
gesinde bu amaçla silah kullanabilir.
6- Operasyonlarýn komutasýný, mahalli ve
uluslararasý medyayla iletiþimi Ýslami Direniþ
üstlenecektir.
7- Ülkenin iþgalden kurtarýlmasýndan sonra
ulusal uzlaþý konferansý düzenlenecek ve hal-
kýn kabul edeceði meþru bir ulusal birlik hü-
kümeti kurulacaktýr.
8- Ýþgalden kurtarýldýktan sonra ülkede Ýslam
hukuku uygulanacaktýr.
9- Savaþ baronlarý, düþman tarafýndan hedef
alýnmamalarý için direniþin ilk aþamasýnda ön
plana çýkmayacaklar.
10- Zaruret anýnda olaðanüstü toplantýlar dü-
zenlenebilecek ve direniþ için gerekli askeri
gereç ve donaným temini konusunda iþbirliði
yapýlacaktýr.
Ýslami Mahkemeler Birliði adýna Þeyh Abdü-
laziz Salih’in, savaþ baronlarý adýna da Cemali
Mahmud’un anlamayý imzaladýðý ve anlaþma-
nýn bugünden itibaren yürürlüðe gireceði bil-
dirildi.
Dünden Bugüne Irak
Baþ tarafý8. Sayfada
Þimdi Irak halkýna Saddam’ý devirmediler diye ambargo uygulu-
yorlar... Demokrat olan kim? Þeyh Zayed, Hafýz Esad, Rafsancani
mi?
Onlar için kendilerine uþak olan diktatörlerden zarar yoktur. Kral
Fahd’ýn ne parlemantosu var, ne de seçimi. O iyi, biz diktatörüz. On-
lar kahýrlarýndan ölene kadar biz diktatör olmaya devam edeceðiz.
Onlarý çýldýrtan þey, Irak’ýn petrol kaynaklarýný ele geçirmesi ve
Irak’ýn teknolojik olarak üretim yapmasý.Bizden petrol kuyularýmýza
bekçi olmamýzý, petrol gelirlerini Batý bankalarýna koyup, gayrý meþ-
ru yollarda harcamamýzý istiyorlar. 1968’den beri Irak’a yapýlan
komplolar devam etmektedir. Biz, emperyalistlerle uzun ve sert bir
yola girdik. Onlarýn kötü sonlarý görülmektedir. Ülkemizin durumu
çok çarpýtýlmýþ þekilde gösterilmekte, ancak insanlar gerçeði kalple-
riyle görmektedir. Amerika’nýn pis yüzünü parlatmaya çalýþýyorlar;
ama pislik çýkmýyor. Sizler Irak halkýný gör-dünüz. Geçen Nisan
ayýnda bir karar çýkardýlar. Ambargoda, ilaçla gýda hariç diye. Batý
ülkelerinde paramýz bulunan bankalardan ilaç istedik. Ýsveç’in dýþýn-
da kimse ilaç vermedi. Bu bir cinayettir. Bütün dinlerden baþka, ken-
di koyduklarý kurallar dahi esir alýnanýn yemeðini verip, öldürmeme-
yi söyler. Irak halkýna denen þu; ya baþkanýnýza darbe yaparsýnýz, ya
da açlýktan ölürsünüz. Neresi bunun demokrasi. Amerika’nýn dostlu-
ðuna güvenenler piþman olacaklar. Amerika askerî ve teknik olarak
güçlü; fakat içerden çökmüþ bir toplum. Mesela: Fiyatlarda küçük
bir deðiþiklik olsa kýyametler kopar. Amerika dünyanýn yükünü çe-
kemez. Japonya Amerika’ya araba satmaya gitti. Bizde bir söz var:
Basra’ya hurma satmaya gitmek diye; halbuki Basra hurma merke-
zidir. Dünyada yeni cepheler kurulacak. Þimdi Japonlar’a rüþvet ola-
rak, Güvenlik Konseyi’ne alýp veto hakký vermek istiyorlar. Alman-
ya’ya da... Bush Hind’den de yardým istiyor. Bunu Amerika bütçesi-
ni kurtarmak için yapýyor. Amerika büyük stratejiler yapmak duru-
munda da deðil; geçici taktikler peþinde. Dünyada öyle güvensizlik
var ki, güçlü olan pençesini uzatýyor, zayýf olandan istediðini alý-
yor...
Ýran kötü komþudur. Öyle komþu ki ne sen onu evinden çýkarýrsýn;
ne o seni... Þah’ýn son günlerinde aklý baþýna geldi. Fakat bize böyle
civcivler býraktý. Gizli görüþmelerin birinde, Ýranlý mollalar: “Os-
manlý devleti Din ile bu bölgeye 500 sene hükmettiðine göre biz bu
dinî kadroyla daha çok hakim oluruz” dediler... Onlarýn dini Ýslâm
Dîni ile alâkalý deðildir. Çünkü onlarýn Allah’la olan iliþkileri dünya
müessesesidir. Ayný katoliklerde olduðu gibi. Yani insanlarý cennete
götürecek olan mollalar rahat ediyor. Zekatý mollalar alýyor. Molla,
insanlar üzerinde hükümran oluyor. Kendisi çeþitli hurafeleri ortaya
atýyor. Çünkü bu dünyada ne kadar bozukluk ve fesad var ise bunla-
rýn yanýnda bulunur. Onlardan bizde de var. 90 yaþýnda 8 karýsý var,
yine 14 yaþýnda kýz alýyor; din adamý hem de. Kur’an’ý Kerim’de
kýssa var, büyüyü öðreten büyücüdür. Bizim dinimiz ise yücedir. Al-
lah ve Rasulüne, Kitaplarýna inanmak, taassup yapmamaktýr...
Türkiye’ye petrol vermeyi teklif ettik; Ürdün’e verdiðimiz gibi.
Güvenlik Konseyi’nden karar alarak Ürdün’e verdiler. Karþýlýðýnda
ilaç alýyoruz. Türkiye’nin petrol ihtiyacý var. Karþýlýðýnda gýda mad-
deleri alalým diyoruz; niye kabul edilmiyor? Þu ana kadar bu isteði-
miz cevapsýz duruyor.Neden? Türkiye’nin harpte zararý 7000 dolar
deðil, 15000 dolardýr... BM gýda ve ilaç serbest diyor. Türkiye niye
kabul etmiyor. Güvenlik Konseyi kararlarýna göre Irak Kuveyt’ten

Tayland Budist Bayramý’nda Sarsýldý
Tayland Mücahidleri, 18 ve 21 Þubat arasý gerçekleþtirdikleri
þiddetli eylemlerle, ülkedeki küfür düzenini sarstý. !8 Þubat Pa-
zar ve 19 Þubat Pazartesi günleri tam 49 bombayla sarsýlan
Tayland’da, en az 8 kiþi ölürken 50’den fazla kiþi de yaralandý. Bombalarýn Müslümanlarýn
yoðunlukta olduðu güneydeki Yala, Pattani ve Naratwitah eyaletlerindeki, oteller barlar,
golf kulübleri ve elektrik trafolarýna yerleþtirildiði ve sadece Pazartesi günü 28 bombanýn
patladýðý bildirildi. Tayland Mücahidleri, Müslüman eyaletlerdeki Budist rahiplerin çekip
gitmelerini saðlamak için onlarýn kafalarýný keserek cezalandýrýyor. Son 2 yýlda en az 30
Budist rahibin kafasý bu sebeble kesildi. Yine, eyaletlerdeki okullarý ve öðretmenleri, sapýk
Tayland ve Budist hayat tarzýnýn bir aracý olarak gördükleri için onlarca öðrenme öldürülür-
ken, birçok okul da yakýldý.
Tayland hükümetinin 2005 yýlýndaki resmî raporuna göre, 3 milyon Müslümanýn yaþadýðý
Tayland’da en az 3 bin Müslüman gerilla savaþýyor. Bu da dünyadaki en yoðun gerilla mev-
cudiyeti demektir. Yani her bin kiþiden biri gerilla. (Hatýrlayýnýz, yaklaþýk 17 milyonluk
Kürd nüfusuna göre 4 bin PKK gerillasý var)
çýkar çýkmaz kalkacaktý. Bu ambargo, onu koyan Tilki’lerin kanun-
larýna da aykýrýdýr. Bütün dinlere de aykýrýdýr. Musul’da yýkýlan bir
Üniversiteyi Türklere yaptýrmak istiyoruz. Niçin kabul edilmiyor?
Yüz binden fazla yaþlý insan ilaçsýzlýktan dolayý öldü. 200 bin de ço-
cuk öldü.
Taraf’ýn sorusu: Ýran devletinin ismi Ýran Ýslâm (!) Cumhuriyeti.
Ýslâmiyet ile Amerikan emriyle müslüman bir ülke halkýna ambargo
uygulamak baðdaþýr mý? Ýran neden 1 yýldýr ambargoyu destekliyor?
Cevap: Ayný çamurdan olduklarý için.. Bakan sözlerine devam
eder: Size bir þey söyleyeceðim. 28 Þubat 1990’da Kuveyt problemi
yoktu. Amerikan kongresi karar aldý. Irak’a gidecek hububatýn girdi-
si yasaklandý. Bunlar Amerikan yardýmý deðildi. Ýthalat ve ihracat-
tý.Parasý fazlasýyla ödeniyordu. Buna raðmen ithalatý yasakladýlar.
Bunlarýn düþmanlýðý Aðustos’tan önce planlanmýþtý...
Bizim müþkülümüz Kuveyt’le deðil, büyük þeytanla... Rafsan-
can’nin dostu Amerika’yla.. Bu ambargo bize karþý olduðu kadar,
zararý açýsýndan size de olmaktadýr...
Türk halkýna sevgi, güven ve ileriye dönük yardýmlaþma dilekle-
rimi iletiyorum..
20 BARAN

Fethullah’ý Ziyaret Bir Polis Komplosuyla Tutuklanan

Maraþ’ýn eþrafýndan Þirikçi
ailesinden bir zatýn (ismi biz-
Avukat Osman Karahan 2 Aydýr Cezaevinde...
de mahfuz) yolu ABD’ye dü-
þer… Bu zat, “Hazýr ABD’ye
El-Kaide sanýklarýnýn avu- gözaltýna aldýlar.
gelmiþken, Hocaefendiyi’de
katlýðýný yapan, Ýsrail gemileri- 38 saat sonra savcýlýða sev-
bir ziyaret eyim, hayýr duasýný
alayým!” diyerek, yola koyu- ne eylem yapacaðý gerekçesiy- kedilen ve savcý tarafýndan tu-
lur. le müebbet hapse mahkûm edi- tuklanmasý talebiyle sorgu
Hocaefendi kod isimli kiþiyle görüþme yapýlýr… len Louai Sakka’nýn da avuka- hâkimliðine sevk edilen Av.
Sonra mý? tý olan Av.Osman Karahan Osman Karahan, tutuklamayý
Efendim, Þirikçizade Maraþ’a döndüðünde, etrafýna, 29.12.2006 tarihinden bu yana gerektiren bir husus olmamasý
“Aman çocuklarýnýzý bu adamdan uzak tutun. Bu adam bildi- tutuklu bulunuyor. sebebiyle serbest býrakýldý.
ðimiz gibi deðil, kâfir!” diye yaymaya baþlýyor… Avukat Osman Karahan’ýn Buna raðmen savcýnýn itira-
Haberin bize ulaþmasý da enterasan. 91 senesinde ÝBDA tutuklanma süreci þu þekilde zý üzerine Ýstanbul 10. Aðýr
aleyhine ileri geri konuþtuðu için ihtar mahiyetinde biraz hýr- geliþti: Av. Osman Karahan Ceza Mahkemesi tarafýndan
palanmýþ bir Ýmam Hatip hocasý aktarýyor. 20.12.2006 tarihinde, bir inter- yakalama emri verildi. Bu ka-
Yine Maraþ’ýn önde gelen bir diðer vaiz-hocasý C.N., 87 net kafede bulunan müvekkili- rar üzerine 29.12.2006 günü
rail Baþbakaný’nýn Türkiye’de
senesinde Tavýr dergisinde Fethullah aleyhine çýkan bir yazý- nin, orada bazý polisler tarafýn- polisler tarafýndan tekrar gö-
bulunduðu gün veren Ýstanbul
dan dolayý Ýbdacýlara, “Siz bu muhterem zata nasýl olur da dan usulsüz arama yapýldýðý, zaltýna alýnan Av. Osman Kara-
10. Aðýr Ceza Mahkemesi ol-
kötü söylersiniz, bir daha bu dergiyi okumayacaðým!” diye bazý kiþilerin paralarýnýn polis- han hukuksuz bir þekilde bir
masý!..
bozuk atarken, þimdi kendisi Fethullah’ýn ne mal olduðunu ler tarafýndan çalýndýðý ve bazý gün daha gözaltýna tutularak
Avukat Osman Karahan
anlamýþ olarak, etrafýný ikâz ediyor. kiþilerin de darp edildiði yö- nöbetçi hâkime çýkarýldý ve nö-
29.12.2006 tarihinden bu yana
nündeki þikâyeti üzerine olay betçi hâkim tarafýndan tutukla-
Bayrampaþa Cezaevi’nde tu-
yerine giderek yapýlanlarý tes- ma kararý verildi. 05.01.2007
Film Setine Tekbirli Baskýn! bit ettirdi ve þahýslardan
þikâyetçi oldu. Yaptýklarý hu-
tarihinde tutukluluk incelemesi
için Ýstanbul 10. Aðýr Ceza
tuklu bulunuyor. Gerçek dýþý
polis beyanlarýný alarak Av.Os-
Show TV’de yayýnlanan man Karahan’ý tutuklayan yar-
kuksuzluðun tesbit edilmesin- mahkemesi’ne çýkarýlan Os-
‘Yaralý Yürek’ adlý dizinin Ur- gý, 4 senedir Türk Askeri’nin
den rahatsýz olan polisler, ger- man Karahan’ýn tutukluluðu-
fa’daki seti, bir grup Müslü- baþýna çuval geçiren ABD’li
çek dýþý bir tutanak düzenleye- nun devamýna karar verildi.
man tarafýndan ziyaret (!) edi- askerler hakkýnda tutuklama
rek Av.Osman Karahan’ýn ken- Burada ilginç olan bir hu-
lerek, yönetmen Özer Kýzýl- kararý veremedi. Ayný þekilde
dilerini darp ettirerek aranan sus da Av.Osman Karahan hak-
tan’la yardýmcýsý Celal Çimen Türk Subayý’ný Ýncirlik’te yere
bir kiþinin kaçmasýna yardýmcý kýnda tutuklama kararý veren
ikâz edildi. Çýkan arbede esna- yatýrýp tepeleyen ABD’li asker
olduðu iddiasýyla bir savcýdan mahkemenin, Louai Sakka’ya
sýnda, Kýzýltan’la Çimen yara- de polisin ve yargýnýn ilgi saha-
yakalanma kararý çýkararak aðýrlaþmýþ müebbet hapis ceza-
lanýrken, dizi seti de tahrip oldu. sýna girmiyor.
kendisini 21.12.2006 tarihinde sýný veren, hem de bu kararý Ýs-
Dizi, yayýna girdiði ilk günden itibaren Urfa’lýlarýn tepkisine
sebep olmuþtu. Dizideki tecavüz sahneleri, milletin midesini
bulandýrýrken, baþroldeki çýplaklýðýyla meþhur ve sanat için
yapmayacaðý þey olmayan ve bunu da kanýtlamýþ bulunan
Vildan Atasever’in oynadýðý rol, “rezalet” olarak deðerlendi-
Irak’ta Türkmen Kadýnýnýn Namusunu
rilmekteydi.
Gazeteler, haberi þöyle verdi: El-Kaide Koruyor!..
“Dizinin, Urfa’ya 25 kilometre uzaklýktaki Kýzlar Kö-
yü’nde bulunan setine gelen yaklaþýk 30 kiþi, yönetmen Ký- Geçen hafta Türkmen için Irak güvenlik güçlerine
zýltan ve yardýmcýsý Çimen’le tartýþtý. Tartýþmanýn kavgaya þehri Telafer’de Þiî Irak saldýrýlarýn artýrýlmasý çaðrý-
dönüþmesi üzerine grup, yönetmen ve yardýmcýsýný sopa ve Askerleri, biri Türkmen sýnda bulundu.
taþlarla dövdü. Setteki bir kamerayý kýran grup daha sonra olan iki kadýna tecavüz El-Masrî’nin “Allah’ýn
kaçtý. etti. Sünnî Türkmen ka- inayetiyle gidin ve karakol-
Kýzýltan ve Çimen, Urfa Devlet Hastanesi’nde tedavi altýna dýnýn iki kýzýna da teca- larýný ateþe verin, evlerini
alýnýrken, jandarma olayla ilgili soruþturma baþlattý. Olayla vüz giriþiminde bulundu. imhâ edin ve kanlarýný ne-
ilgili yedi kiþinin gözaltýna alýndýðý öðrenildi. Bu hâdise Irak’ta Sünnî hirler gibi akýtýn” diye ko-
Baþýndan ve vücudunun çeþitli yerlerinden yaralanýp diþleri nuþtuðu teyp bantý yayýn-
kýrýlan yönetmen Kýzýltan, ‘Seti basan 30 kadar kiþi tekbir landý.
getirerek bize saldýrdý. Çoðunluðu sakallýydý. Bize, ‘Ur- Netice olarak Irak’ta,
fa’nýn namusunu kirletiyorsunuz’ diye baðýrdýlar. Silah Telafer’de soydaþlarýmýzýn namusunu korumak El-
gösterdiler. Canýmýzý zor kurtardýk. Þu an ölü de olabilir- Kaide’ye kaldý. T.C. ise Türkmen kadýnlarýna te-
dik. Sopalarla ölesiye vurdular’ dedi. cavüz eden Þiîleri ve Saddam Hüseyin’i protesto
Urfa Belediye Baþkaný AKP’li Ahmet Fakýbaba ve bazý si- direniþçilerin iþgal safýnda yer alan Þiî iþbirlikçile- eden gönüldaþlarýmýzý tutuklamayla meþgul.
vil toplum örgütleri, dizinin Urfa’nýn törelerini Türkiye’ye rine yönelik saldýrýlarýný þiddetlendirdi. Son olarak, bu haberin baþlýðýndan dava açma-
kötü tanýttýðý ve tecavüz sahneleri nedeniyle çekimlerin dur- Irak’ta büyük siyasî çalkantýlara yol açan bu ya niyetlenen savcýlara þunu söylüyoruz:
durulmasýný istemiþti. hâdiseden dolayý T.C. yetkililerinden tek ses du- Burada propaganda yok, gerçekler var. Devlet,
yulmadý. En ciddi tepkiyi El-Kaide’nin Irak kolu- devletse iþgale destek alacaðýna gitsin, Telafer’de-
BARLAS: BU nun lideri Ebû Eyüb El- Masrî verdi. El-Masrî ki soydaþlarýnýn namusunu korusun!..
yaptýðý açýklamada tecavüzlerin intikamýný almak
TAYYÝP’Ý ÝLK
OKÞAYIÞIM Ýþbirlikçi Barzanî ve Irak’ýn kukla Devlet Baþkaný kaygýlarý olduðunu belirten Mesut
DEÐÝL! Talabanî, önlerine atýlan Celal Talabani, Kuzey Irak’ta ilan Barzani de, görüþmenin ardýndan
kemik biraz büyütülünce edilen yönetimin baþkaný iþbirlikçi önlerine atýlan kemiðin biraz büyü-
Baþbakan Tayyib, Mesut Barzani ve Amerika Birle- tülmesi karþýlýðýnda, yasaya destek
Irak Petrollerinin Ýngiltere
Mehmet Barlas þik Devletleri’nin Baðdat Büyükel- vermeye razý oldular.
ve ABD tarafýndan yað- çisi Zalmay Halilzad, Kuzey Kukla Irak hükümeti, Washing-
tarafýndan okþanýrken
objektiflere yakalandý. Barlas, Ertuðrul Özkök’e yaptýðý malanmasýna razý oldu Irak’ta Süleymaniye kenti yakýnla- ton’ýn ýsrarla istediði petrol yasasý-
açýklamada, “Kendisi cezaevindeyken de ziyarete gitmiþ, rýnda biraraya geldi. nýn geçen yýl sonuna dek çýkmasýný
elimi yanaðýna koymuþ, ‘Bu da geçer’ demiþtim.” diyerek Irak’ýn kukla Devlet Baþkaný Düzenlenen ortak basýn toplantý- planlýyordu, ancak petrol kaynak-
yeni bir ifþaatta bulundu. Barlas, bu defa da yaptýðý konuþ- Talabani: Petrol paylaþýmý ile ilgili sýnda, ülkedeki petrol kaynaklarý- larý üzerinde ve iþletilmesinde daha
mayý beðendiði için okþadýðýný söyledi. anlaþmaya vardýk. Irak’ta petrolle- nýn iþgalci ABD ve Ýngiltere tara- fazla pay isteyen Kürtler’in muha-
Tayyib, Baþbakan olduktan sonra, Yunanistan Baþbakaný rinin iþgalciler tarafýndan yaðma- fýndan yaðmalanmasýyla ilgili mu- lefeti sonucunda bunu baþarama-
karýsýný öperken objektiflere yakalanmýþtý. Namahremle lanmasý konusunda anlaþmaya va- tabakat saðlandýðý açýklandý. mýþtý.
elleþmeleri ise vakayi adiye olalý çok oldu. rýldýðý bildirildi. Daha önce petrol yasasýyla ilgili
 BARAN 21

“Al Sana Adalet!. Al Sana Eðitim!. Al Sana Ahlâk!.

BARAN HABER MERKEZÝ

“Ankara Ulus’ta, yani Türkiye Cum- metropolü, 2010 yýlýnýn

Sosyal hayatta, okulda, üniver-
huriyeti’nin baþkentinin göbeðinde 6 eþ- Kültür Baþkenti Ýstan-
kýya, sokak ortasýnda silahlý çatýþmaya bul… Ýstanbul’un ta göbe- sitede, sokakta, “Allah’tan ve
giriyorlar… Sokak ortasýnda silahlý çatýþ- ði, gökdelenler merkezi ahlâktan bahsetmeyi yasakla-
ma, dikkat buyurun… Dað baþý deðil, Fulya… 13 yaþýnda bir yan!” laiklik ve çaðdaþlýk, bu
baþkentin göbeði… kýz, yaþadýðý apartmana manzaranýn neresinde?!
Ve bu çatýþmada, o sýrada o sokaktan kadar izleniyor. Adam 7 Ýbdacý’yý ve Aylýk dergisi Sa-
geçmekte olmaktan baþka suçlarý olma- kýzla asansöre biniyor, hibi ve Sorumlu Yazýiþleri Mü-
yan bir anne, iki çocuðu ve iki vatandaþ onunla iniyor. Býçaðýný çe- dürü Ýbrahim Keskin’i; Ýran
daha yaralanýyorlar. 5 yaralýndan annenin kiyor, birlikte daireye giri- Konsolosluðu önünde; “Sad-
durumu aðýr. Hastaneye kaldýrýlýyor. yorlar. Adam evvela evi, dam Hüseyin’in idam edilmesi- Aylýk Dergisi Sahibi ve
Omuriliði parçalayan kurþun, annenin sonra 13 yaþýndaki kýzý so- Sorumlu Yazýiþleri
ni” protesto ettikleri için, apar Müdürü Ýbrahim Keskin
boynundan aþaðý felç olmasýna yol açý- yuyor, tecavüz ediyor ve
elini kolunu sallayarak çý- topar tutuklayýp cezaevine
2 Aydýr Tutuklu..
yor. 37 yaþýndaki anne, þu anda evinde
kurulan yaþam ünitesine baðlý nefes alý- kýp gidiyor… atan “adalet”, yukarda Hýncal
yor. Yaþadýðý sürece felçli kalacak. Pervasýzlýða bakar mý- Uluç’un sýraladýðý olaylar ve bunun gibi yüzlercesine hiç aldýrýþ etmiyor…
Silahlý çatýþmaya giren altý eþkýya ya- sýnýz?... Tarihin bir eþi ve benzerini kaydetmediði bu cinnet ortamýnýn sorumlularý,
kalanýyorlar ve 7 ay sonra mahkemeye Cezayý geçin, adamda milletin deðerlerine saldýranlar deðilse kim?!
çýkýyorlar. Savcý davaya tutuksuz de- yakalanma korku yok…
vam edilmesini istiyor ve Mahkeme Niye olsun ki?.. öldürdü.’’… “Eþinin baþýný baltayla ez- bir gerçektir…”
heyeti de savcýya uyuyor. 5 kiþiyi yara- (…) di..’’ Bu “tahribatýn” plânlý bir þekilde ger-
layan ve birini ömür boyu yataða ve ma- Bu ülkede her 39 saniyede bir suç iþ- Evet… çekleþtirildiði de meydanda:
kineye mahkûm eden sokak eþkýyasý 7 ay leniyor… Siz bu yazýyý bitirene kadar 5 Manzara bu… “Allah’tan ve ahlâktan bahsetmek
sonra ellerini kollarýný sallayarak tekrar suç daha iþlenecek. Niye iþlenmesin ki… Böyle bir ortamda; AB ülkelerinin yasaktýr!” diye gazetelere emir gönderi-
Ankara sokaklarýna salýnýyorlar. Yeni bir O da yakalanýrsa, tutuksuz yargýlanmak büyükelçileri ile öðle yemeði yiyen CHP len o zamandan bu zamana;
silahlý çatýþma için. Nasýlsa serbest deðil üzere deðil mi, nasýlsa?... Lideri Deniz Baykal; Eðitimde…
mi, bu ülkede, iþte gördüler… 6 dakikada bir ev, 7 dakikada bir ara- -“Türkiye’de aþýrý dincilerle laikle- Hukukta…
Mahkemenin kararý yataða ve maki- ba, 9 dakikada bir iþ yeri soyuluyor. O da rin mücadelesi henüz bitmedi!” Adalette…
neye mahkûm edilen annenin yakýnlarýný yakalanýrsa, tutuksuz yargýlanmak üze- Diyor. Sosyal hayatta, okulda, üniversitede,
deliye çeviriyor… Sizin anneniz, karde- re… Bu ülkenin “Adalet ve Ýçiþleri” Ba- sokakta, “Allah’tan ve ahlâktan bahset-
þiniz, kýzýnýz, eþiniz olsa, siz neye döner- Her 4 dakikada bir yaralama, her dört kanlarý var… meyi yasaklayan!” laiklik ve çaðdaþlýk,
diniz?... “Bu nasýl adalet?... Hakkýmýzý saatte bir cinayet iþleniyor. O da yakala- Bu ülkede bir de “Büyük Millet Mec- bu manzaranýn neresinde?!
aramak için daða mý çýkalým, terörist mi nýrsa, tutuksuz yargýlanmak üzere… lisi” var… 7 Ýbdacý’yý ve Aylýk dergisi Sahibi
olalým” diye baðýrmaya baþlayýnca, bu Her dört saatte bir tecavüz… O da ya- Ve bu “Meclis” bir komisyon kur- ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü Ýbra-
defa onlar gözaltýna alýnýyorlar ve Te- kalanýrsa, tutuksuz yargýlanmak üze- muþ; “Okullarda Þiddeti Araþtýrma Ko- him Keskin’i; Ýran Konsolosluðu önün-
rörle Mücadele Þubesi’ne gönderiliyor- re…” misyonu”… Bu ‘komisyona’ bilgi veren de; “Saddam Hüseyin’in idam edilmesi-
lar… Bu laik ve çaðdaþ “Türkiye Manzara- hakimler, ‘þok eden’ açýklamalar yapmýþ- ni” protesto ettikleri için, apar topar tu-
Bakar mýsýnýz?.. Cumhuriyet baþken- sýný” anlatan, yine laikliðin, çaðdaþlýðýn lar: tuklayýp cezaevine atan “adalet”, yukar-
tinin ortasýnda silahlý çatýþmaya girecek, ve batýcý yaþam tarzýnýn sembol isimle- “Ankara 2. Çocuk Mahkemesi Haki- da Hýncal Uluç’un sýraladýðý olaylar ve
sokaktan geçen beþ kiþiyi yaralayacak, rinden biri olan Hýncal Uluç… mi Gökten Koçoðlu, son dönemde ensest bunun gibi yüzlercesine hiç aldýrýþ etmi-
birini hayat boyu yataða ve makineye Alýn size, bu çerçevede; birkaç gün- iliþkilerin ve kendilerine gelen davala- yor…
mahkûm edeceksin ve 7 ayda serbest ka- lük gazetelerden bir araya getirilmiþ rýn arttýðýný, bunda porno CD’ler ile Tarihin bir eþi ve benzerini kaydet-
lacaksýn… bazý haber baþlýklarý daha; internetin etkili olduðunu söyleyerek; mediði bu cinnet ortamýnýn sorumlularý,
“Bu nasýl adalet” diye baðýrýnca da “14 yaþýndaki kýzýný pazarlayan anne “Bugünlerde aile içi cinsel iliþkiden kay- milletin deðerlerine saldýranlar deðilse
“Terörist” diye gözaltýna alýnacaksýn… yakalandý..’’.. “150 YTL için iki akraba- naklanan sýkýntýlar çok arttý. Bu konuda kim?!
Þimdi Adalet Bakaný’na ben soruyo- sýný öldürdü..” “11 yaþýndaki erkek çocu- üç davaya baktým.” Demiþ… Evet, bu plânlý, proðramlý bir; ‘çöker-
rum... ðu 25 kiþinin tecavüzüne uðradý..’’.. Manzara bu… teme, çözme,’ çaba ve gayretleri sonucu
“Bu nasýl adalet?..” “Cinnet geçiren iþsiz baba iki çocuðunu Ve bu manzara; Ömer Vehbi Hatiboð- oluþmuþ bir manzaradýr…
(….) öldürdü..’’..’’ Cinnet geçiren polis me- lu’nun da dediði gibi: Çünkü “Laikliðin”, iyi veya kötü,
Vatan’ýn ikinci haberi hemen bu ha- muru ailesini katletti..’’.. “Ýki kýz karde- “Bu çözülme kendiliðinden olabile- þöyle veya böyle hiçbir “ahlâk anlayýþý”
berin altýnda, birinci ile bütünleþiyor. þin katili 14 yaþýndaki kuzenleri çýktý.” .. cek bir sosyal vakýa deðildir. Çürümeyi yoktur, onlarýn tek anlayýþý; “Ýslâm olma-
Bu defa yer, Avrupa’nýn en büyük “Kahvaltýyý geç hazýrlayan eþini boðarak planlayan ve bunu hýzla yaygýnlaþtýran sýn da!” dan ibarettin ve bu netice bilerek
bir merkezin varlýðý inkar edilemeyecek ve istenerek oluþturulmuþtur…
22 BARAN

Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlýðýnda ABD, Guantanamo’daki Doðu Türkistanlýlar’a Ýþkence

TC Yargýsý Ýnanýlmaz Skandallara Ýmza Atýyor yaptýrmak Ýçin Çin’den Ýþkenceci Getirtmiþ
Cemil Çiçek’in adalet bakanlýðýnda Türk yargýsý inanýlmaz çýþlarý tam bir trajediyle sonuç- ‘’Beþ Uygur, þimdi Tiran’da gele-
skandallara imza atýyor. Ýþte okuyunca hayretler içinde kala- landý. Uygurlarýn, Guantana- cek beklentisinden yoksun tecrid
caðýnýz haber.. mo’da tutuklu kalmalarýný da içe- edilmiþ biçimde yaþýyor. Sýðýnma
Kaçak elektrik kullanan vatandaþa 8 yýl hapis istenirken, ren dram, þöyle geliþti: talepleri, Finlandiya, Ýsveç, Al-
Taksim’de yýlbaþý gecesi adam öldüren maganda 3.5 yýlda çýka- “Uygur Türkleri’nden 18 kiþi, manya, Norveç ve Türkiye tara-
cak. 2002 yýlýnda Kandahar’da Pakis- fýndan reddedildi.’’.
Taksim’de yýlbaþý gecesi baþýndan vurularak öldürülen üniversite tan yetkilileri tarafýndan tutukla-
öðrencisi Adem Doðan’ýn davasýnda savcý tabancanýn kazayla narak, 5000 Dolar karþýlýðýnda, GUANTANAMO’DA ÇÝNLÝ
düþüp ateþ aldýðýna ve öldürme “suç kastý” oluþmadýðýna kanaat ’terörist’ olduklarý iddiasýyla AJANLAR DA SORGU YAP-
getirdi. ABD’nin 11 Eylül 2001’den ABD’ye teslim edildi. MIÞ
sonra terörle mücadele yöntemle- ABD askerlerinin, Guantana- Haberde, Uygur Türklerinin eylül
ÖLDÜRDÜ 3.5 YIL YATACAK ri neticesinde, Doðu Türkistan’da mo’ya sevk ettikleri Uygurlarýn, 2002’de Guantanamo Kampýnda
Böylece sanýk Yakup Tayfur “taksirle ölüme sebebiyet vermek” yaþayan Uygur Türkleri’nden 18 oradaki tutukluluklarý ve sorgula- Çinli ajanlar tarafýndan da sorgu-
ten 6 yýla kadar hapis istemiyle yargýlanacak. Dört ayrý sabýkasý kiþinin yaþadýðý dram Ýtalya’daki rý neticesinde suçsuz olduklarý landýðý belirtilerek, þöyle denildi:
olan sanýk için ruhsatsýz silahtan da bir yýl hapis istendi. Sanýk en Corriere della Sera gazetesine ha- anlaþýldý. ‘’Uygurlar, Eylül 2002’de Guan-
fazla 3.5 yýl hapis yatacak. ber oldu. Çin Halk Cumhuriyeti tarafýndan tanamo’da iki hafta boyunca altý
Gazetede, “Kandahar’dan Ti- fiþlendikleri için ülkelerine döne- Çinli ajan tarafýndan da sorgulan-
KAÇAK ELEKTRÝÐE 8 YIL ran’a: Guantanamo’daki Urgurlar meyen Uygur Türkleri, hiçbir ül- dýklarýný iddia ediyor. Tehditler
Adam öldürme davasýnda durum bu iken “Kira evinde kaçak yurtsuz kaldýlar” baþlýðýyla ya- keden siyasi sýðýnma da elde ede- eþliðinde, gündüzleri aç býrakýlýp,
yýmlanan habere göre, Guantana-
elektrik kullanýyor” diye vatandaþ Ediz Elhadef için 8 yýla kadar mez duruma düþtü.” . soðuða tabi tutulma taktiðiyle
mo’daki tutukluluk, Uygur Türk- Haberde, ABD yetkililerinin suç- sorgulanmýþlar.
hapis istemiyle dava açýldý. Suçlama hýrsýzlýk ve mühür bozmak.
lerinin suçsuz olmalarýna mukâ- suz bulduklarý 18 Uygur Türkün- ABD’li yargýçlara, BM gözlemci-
bil, Türkiye dahil, bugün hiçbir den 5’inin geçen yýlýn ortalarýn- lerine izin verilmeyen Guantana-
MERMÝ SÜRÜLÜYDÜ
ülkeden sýðýnma hakký alamaz dan itibaren Arnavutluk’taki BM mo’da, bu nasýl mümkün olabilir?
Adem Doðan’ýn katil zanlýsý Yakup Tayfur için iddianamede
duruma gelmelerini de beraberin- mülteci kampýnda, diðerlerininse Bir FBI ajanýna göre, ’O dönem-
“Tabanca mermi sürülü halde belindeydi. Nasýlsa düþüp ateþ
de getirdi. halen Guantanamo’da bekledikle- de ABD yetkilileri, Orta Doðu
aldý” denildi.
Haberde, 2006 ortalarýndan beri ri; muhtelif ülkelere yaptýklarý sý- konusunda Çin’den peþin destek
Tiran’da BM’ye ait bir mülteci ðýnma baþvurularýnýn da Çin alma karþýlýðýnda Uygurlarý Pe-
SOYMADIK YER BIRAKMADI AMA SERBEST kampýnda tutulan 5 Uygur Türkü-
Adý Sait Yýlmaz. Hýrsýzlýktan tam 245 sabýkasý var. 15 gün önce Halk Cumhuriyeti’nden tepki en- kin’e teslim etme hesaplarý yap-
nün, aralarýnda Türkiye’nin de diþesiyle sürekli geri çevrildiði maktaydý’.
cezaevinden çýktý, 5 yeri daha soydu. Yakalandý, dün yine serbest yer aldýðý ülkelere sýðýnma baþvu-
býrakýldý belirtildi. Halen Guantanamo’da görev ya-
rularý hep olumsuz sonuçlandý. Halen Tiran’daki kampta bulunan pan, isminin açýklanmasýný iste-
Ýstanbul Eminönü, Küçükpazar’da Asayiþ Þube Ýnfaz Büro
Amirliði ekipleri, kimliðini kontrol ettiði þüpheli Sait Yýlmaz’ýn Uygurlarýn, Ahmet Adil, Ahtar meyen bir kaynak, Çinlilerin ora-
UMUT... Kasým, Eyüp Hacý Mehmet, Ebu- da bulunmuþ olduklarýný doðrula-
arandýðýný tespit edince gözaltýna aldý. Sait Yýlmaz hemen Asayiþ Corriere della Sera’nýn haberine
Þube Müdürlüðü’ne götürüldü. Ve 15 gün önce cezaevinden bekir Kasým ve Adil Abdulha- dý. Guantanamo’daki sözcü Ro-
göre, 18 Uygur Türkünün, daha kim’den oluþtuðu belirten Corri- bert Durant ise konuya iliþkin so-
tahliye edildiði belirlendi. Ýþlem yapan polis, Sait Yýlmaz ile güzel bir gelecek umuduyla 2001
ilgili kayýtlara girince þaþkýna döndü. Karþýsýnda son zamanlarýn ere della Sera’daki haberde, þu rumuzu yanýtsýz býraktý.”.
yýlýnda Doðu Türkistan’dan ka- ifadelere yer verildi:
en uslanmaz hýrsýzý vardý... Sait Yýlmaz’ýn ev hýrsýzlýðý, iþyeri
hýrsýzlýðý, oto hýrsýzlýðý ve otodan hýrsýzlýk suçlarýndan 239 kez
suç kaydý olduðu ortaya çýktý. Tahliyesinden sonraki 15 gün
içinde de Ankara ve Ýstanbul’da 5 ayrý evi soyduðu anlaþýlan ve
Bulgaristan’da Sofya Eski Müftüsü ve 3 Müslüman, Ýsrail Savunma Bakan Temsilcisi
hakkýnda yakalama emri olan azýlý hýrsýz polis merkezindekileri ‘Kökten Dinci Örgüt’ Suçlamasýyla Gözaltýna Alýndý Fransa’da Öldürüldü
þoke etti. Ýsrail savunma Bakanlýðý
Bulgaristan’da aralarýnda Sofya eski Müftüsü
Ali Hayrettin’in de bulunduðu 4 kiþi, kökten dinci Avrupa Bürosu Baþkaný
Türkiye’de bir numara David Dahan, kaçýrýldýktan 1
Sait Yýlmaz, defalarca yakalanmýþ ve hep kýsa sürelerle ceza- terör örgütü oluþturma giriþimi ve anayasal düzeni
tehdit etme suçlamasýyla gözaltýna alýndý. hafta sonra öldürülmüþ olarak
evinde yatýp çýkmýþ. Yetkililer 40 yaþýndaki Sait Yýlmaz’ýn, suç
Ýçiþleri Bakanlýðý Örgütlü Suçlarla Mücadele bulundu. Geçtiðimiz hafta
kaydýyla Guinness Rekorlar Kitabý’na girebileceðini, Türkiye’de
en çok hýrsýzlýk olayý gerçekleþtiren kiþi olduðunu kaydetti. Sait Servisi’nden(GDBOP) yapýlan açýklamada, Sofya Paris’te kaybolan ve ken-
Y.’nin ilk suçunu 1990 yýlýnda iþlediði öðrenildi. 17 yýl içinde eski Müftüsü Ali Hayrettin’in imam nikahlý eþiyle disinden bir daha haber alýna-
Ýstanbul, Tekirdað, Balýkesir ve Ankara’da hýrsýzlýk olaylarýný birlikte kurduðu iki ayrý internet sitesi üzerinden mayan Dahan, Sen nehri
gerçekleþtirdiði ortaya çýkan Sait Y. teker teker Üsküdar, Pendik kökten dinci propaganda yaparak cihat için taraftar kýyýlarýnda öldürülmüþ olarak
ve Ýstanbul adliyelerine sevk edildi. Ankara’da iþlediði suçlarla toplamaya çalýþtýðý ifade edildi. bulunurken, otomobili ise
ilgili olarak da iþlem yapýldý. Tutuklu yargýlanmak üzere serbest Örgütlü Suçlarla Mücadele Servisi yetkilileri, Ali farklý bir yerde terkedilmiþ halde bulundu. ABD ve
býrakýldý. Hayrettin ve imamlý nikahlý eþinin yaný sýra internet Avrupa’da önemli Yahudilere karþý bu türden
sitelerinde yönetici konumunda olan biri kadýn, iki saldýrýlarýn gittikçe arttýðý gözlerden kaçmýyor.
ABD’de dudak kremi çalan hýrsýza 25 yýl! kiþinin daha gözaltýna alýndýðýný açýkladýlar. Nitekim geçtiðimiz yýl Aylýk dergisinde de yayýn-
ABD suçla mücadele için 1990’lý yýllarda “3 strike” (Üç ceza) Gözaltýna alýnýn 4 kiþinin sorgulamasýnýn sürdüðü landýðý gibi, ABD’deki Yahudi ajanslarýna bir yýlda
kanununu yürürlüðe soktu. Yasa, sosyolojik nedenlerle sadece 1 ve kendileri ile baðlantýlý kiþilerin de araþtýrýldýðý
yüzlerce orta ölçekli iþadamý yahudinin kaybolduðu-
kez suça bulaþmýþ kiþilerle, suç ’makinelerini’ ayýrmayý amaçlýy- bildirildi.
na dair baþvuru yapýlmýþ.
or. Hýrsýzlýk, uyuþturucu kullanýmý ve kapkaç suçlarýný 2 kez
iþleyenler 6 ay ile 3 yýl arasýnda hapis cezasý alýyor. Ancak duyulur. Daha sonra halk isyan eder. Mazdek
3’üncü kez suç iþlediðinde, ceza 25 yýla çýkýyor. Ýþte çarpýcý bir
örnek: Hýrsýzlýk ve tacizden 2 sabýkasý bulunan Ronald Herrera,
Kavat’ýn Genetik Kökeni kaçar. Kavat da hapse atýlýr. Bilahare Kavat’ýn
evlendiði kýz kardeþi kraliçe Kavat’ ý zindandan
süpermarketten 11 dolar deðerinde þarap ve dudak kremi çalýnca -Ýran Þahý 1. Kavat- kaçýrýr. Türklerde bu Kavat adýný, bu gün dahi
25 yýl hapse mahkum edildi.
‘Ýran’da, 5. y.y.’ýn sonlarýnda, Zerdüþtlüðün kullandýklarý kötü anlamda, konuþma dillerinde
Dayakçý kocasý serbest býrakýlýnca ölmek istedi
bir kolu olan Mazdekizm ortaya çýkar. Bu mez- kullanmaya baþlarlar.
Pendik Devlet Hastanesinde hemþire olan Yeliz Kirazci, 3 gün hebin kurucusu olan Mazdek adlý birisidir. Bu Tarihçi Kýrzýoðlu bu konuya bilhassa dikkat
önce boþanmak üzere olduðu eþi uzman çavuþ Ali Kirazci devirde Ýran Sasani devletinin baþýnda da ‘Ku- çeker. “Dilimizdeki karýsýný, kýz kardeþini, kýzý-
tarafýndan iþyerinde silah kabzasýyla darp edildi. Hemþirenin bat’ yahut ‘Kuvat’ bulunmaktadýr. Bu ad Türk- ný baþkalarý ile iliþkide bulunduran veya bu hal-
babasýnýn da aralarýnda bulunduðu 3 kiþi, Ali Kirazci’nin silahýn- çe’ de ‘Kabat’, sonralarý da Kavat olarak telaf- lerine göz yuman manasýna hakaret yerine kulla-
dan çýkan kurþunlarla hafif þekilde yaralandý. Ancak Ali Kirazci, fuz edilmiþtir. Her þeyi mübah ve ortak sayan nýlan Kavat kelimesi ‘Kitab-ý Dede Korkut’ta
çýkartýldýðý askeri mahkeme tarafýndan tutuksuz yargýlanmak Mazdek, Kavat’ý da, mezhebine sokar. Kavat, sövme ve küfür söyleme sýrasýnda mere kavat,
üzere serbest býrakýlýnca Yeliz Hemþire ölmek istedi. 5 katlý bir daha iktidar mücadelesi sýrasýnda, hapiste iken, kavat oðlu kavat þeklinde geçmektedir. Bu sö-
binanýn çatýsýna çýkan Kirazci ikna olmayýnca ambulans ve ona muhafýzlýk eden zindancý, yanýna gelip gi- zün, Ýran þahý 1. Kavat’ýn zýndýklýðý kabul etme-
itfaiye ekibi istendi. den karýsýna aþýk olur.Kavat’da,karýsý ile zindan- sinin hatýrasýndan kaldýðý anlaþýlýyor.” (1)
cýnýn iliþkisine muvafakat eder, bu nedenle zin- Demek ki neymiþ efendim, “Kavat”lýk gene-
10 yýldýr þiddet gördüðünü, ancak tehdit edildiðini söyleyen Yeliz dandan kaçmayý baþarýr. Sonra bir fýrsatýný bulur tikmiþ…
Hemþire sonunda ikna olunca kolu bandajlý olan babasý Ali hakimiyeti ele alýr. Kavat, Mazdek’e uyarak, kýz (1)-Nur, Rýza, Türk Tarihi; Kýrzýoðlu,
Osman’a sarýlarak aðladý. Kirazci “Artýk dayanacak gücüm kardeþi ile evlenir. Düðüne bilinen dünyanýn her M,Fahrettin, Kars Tarihi
kalmadý” dedi. yerinden davetliler çaðýrýr ki bu olay her tarafta

Kültür-Sanat
Kültür-Sanat
Camilerdeki 500 yýllýk Bilgiye Batý Yeni Ulaþtý
ABD’li araþtýrmacýlar, Batý’nýn 30 yýl önce
keþfettiði geometrik bir sistemin, Ýslâm bilim
adamlarý tarafýndan Bursa Yeþil Camii gibi pek
çok camii ve medrese, 500 yýl önce kul-
lanýldýðýný ortaya çýkardý.
ABD’deki Harvard Üniversitesi’nden Peter
Lu ile Princeton Üniversite’sinden Paul
Steinhardt adlý araþtýrmacýlarýn yaptýðý çalýþ-
maya göre Ýslâm dünyasýndaki sanatçýlarýn çini-
lerinde kullandýklarý geometri bilgisine, Batýlý
matematikçiler ancak 500 yýl sonra ulaþabildi.
Ýki bilim adamý bu tezlerine örnek olacaksa,
Bursa’da bulunan Yeþil Cami’deki çiniler ile
Ýran, Irak Afganistan ve Özbekistan’daki yapýt-
larý gösterdi.
DÜZENSÝZ ARALIKLI
Bilim dergisi “Science”da yayýmlanan bu
ilginç araþtýrmaya göre, önceleri Ýslâm
sanatçýlarýnýn çinilerdeki bu þekilleri sadece
pergel ve cetvelle yaptýklarý sanýlýyordu. Ancak
ABD’li iki bilim adamý, mercek altýna aldýklarý
yapýlarda “kuvasi kristal geometrisi” denilen ve
Çizgi Dili
“âmak-ý hayâl”
BARAN
düzensiz aralýklarla kendini tekrar eden
bu sistemin kullanýldýðýný saptadý. Bu sis-
temi Batý’da ilk geliþtirense, bundan yak-
laþýk 30 yýl kadar önce tanýnmýþ Ýngiliz
bilim adamý Roger Penrose oldu.
Bu geometrik sistemde, 5 ve 10
kenarlý þekiller düzensiz ve çok büyük
aralýklarla birbirini takip ediyor.
Araþtýrmacýlara göre, hayli karmaþýk olan
bu düzeni dev ölçekli düzlemlerde kul-
lanmak ise çok büyük bir matematik bil-
gisi gerektiriyor. Ortadoðu ve Orta
Asya’da bu çinilerin, camii ve medresel-
erde yapýldýðýnýn belirtildiði yazýda, bu
geometrinin Batýlý matematikçiler
tarafýndan ancak 500 yýl sonra
keþfedilebildiðine dikkat çekildi.
Peter Lu, “Bu sistem, çok da önem ver-
mediðimiz bir kültürün aslýnda sandýðýmýzdan
ne kadar ileri olduðunu gösteriyor” dedi.
Hangi geometrik þekilleri içeriyor?
Yeþil Cami’de de kullanýlan “Kuvasi kristal
geometrisi”ne göre, duvardaki her bir birimin
içinde þu geometrik þekiller veriliyor:
-1 poligon (çokgen)
-1 dekagen (ongen)
-1 pentagon (beþgen)
-1 lozanj (eþkenar dörtgen)
-1 egzogen (altýgen)
-1 üçgen
Yavuz Arslan
23
Yavuz Arslan
ARDINDAN... (1)
Sayfalar asfalt yol gibi vasýtalar saplantým
Ýnatçý bir mecazi eþþek elimde kelimeler
Gözlerim ufuklarda gittikçe gözden kaçan
“kurnaz tilki” sanki bu kedi eþþek mecazdan ne anlar
Kelimeleri sevmez ve yemez
Aç kal ey eþþek ey alçak eþþek
Bu yolu sen istedin öldürene kadar “sürecem” seni
Mecalin bitene dek “yürütecem” seni
Ýstersen isteme sen isteme istersen
-Hayaller…
Ýmkansýza imkan manasýzlýða mana þekillere renk
ruhunu aþar biçtiðim suret…-
Zamanlý zamansýz bir görüntü býçak gibi keser geldiðinde gözüme
Gülen gözler ýþýklar saçar ayak üstü üniteler ruhuma
Sýcak kan gibi damara akar “kafiye hikaye” ama çok feci yakar
Sinirler gerilmez olur artýk güldürür aðlatýrcasýna küfürler
Bir bakýþ atýlýr olta hesabý maziye ardý ardýna koca ahlar çekilir
Karma karýþ olur kafandan buruþur suratýn sütlaç misali kabuklu
Vitaminler ifraz olunur küllüðe her nevi trajedi itina ile yapýlýr
“Fileþbek”lere doymak bilmez arsýz zihin bir gider bir gelir
Oturduðu yerden þaha kalkar gibi olur vazgeçer yerine oturur
Yatak kucaðýný açar çarþafta rüyaya götüren gizli kývrýmlar
Her gün ve gecede ben kendimi eritip eritip
Zamanýn içine içine akarken enerji minarelerim
Þimdi sen nerde daðýtýyorsun topladýklarýmý ruhundan?
Kedi ruhlu týynetin kiremit yanaklarýnda mý dolaþýyor hala
Fularýn rengi pembeydi hani sandýklara mý gömüldü beyazlar
Grilerin dar mý geldi güzelim kâsene neler oluyor hayatta
Kýrmýzý çantanýn içine gazete kaðýtlarý mý girdi pabuçlarýna
Sim-siyah sürmeleri çerçevelerinin akmaya mý baþladý
Bilek hareketlerin zarafetini mi kaybetti damar hücumlarýyla
Atölyelerde mi soldu bu esmer üstü pembe þekeri kývrýmlar
Bulutlara çýkamaz mý oldun kuru gürültülü teneffüs aralarýnda
Pastacý bilmem ne teyzelerin iltifatlarýný mý yitirdin
Baþka duvarlara mý kaldý yarýbantlanmýþ kanlý firarlar
Yoksa çoktan mý kaybettin hýrsýzlanmýþ küçük kitabýný
Yollarýn yokuþ aþaðý deðil mi eskisi kadar meyilli ve heyecanlý
Þaklabanlara mý döndü sevdiðin þarkýcýlar reklam pazarlarýnda
(Bethovýn)ý duymak þansýna mý kaldý televizyonlarda
Ruhunu mu deforme ettiler bu patronlar hegemonyasý
Bu bitmez mesailere mi yenik düþtü o asil duruþlarýn
-Karýþtý deðil mi senin de eðilmez kafan bu mucib koordinatlarda-
Gerilere mi dönmek istedin içten içe o mevsimi çaðýrarak gizlice
Yaðmurlarý mý özledin sen de beyazý ten rengine döndüren
Minibüs yollarýna mý kilitlendi gözlerin bir çocuk merakýyla
Telefonda þarký dinletmek komik gelmeye baþladý deðil mi sana da
Merceklerin kýsýlmaz mý oldu gülerken göz bebeklerin dünyaya
Kokusu o toprak yolun manasýz mý gelmeye baþladý içine
Yapraklar hep mi dökülüyor sarý ve kuru ve çatlamýþ üstüne
Beyaz örtülere bakýnca mý anýmsadýn ilk ürpermelerini
Aynalarda yalnýz mý kaldýn tek yüzün eksikliðini anladýn
Dört poðaça iki çaylarý aciz mi kalýyor gururun anýmsamaya
Çaðla yeþili mevsimlik hafif montlardan mý medetler bekledin
Ayrýntýlar da mý aramaya baþladýn sen de bütünlükleri
Renklere mi yükledin telaffuzlarýný kýzgýn hasretlerinin
Yap boza benzetip o mevsimi mumla mý aradýn eksikleri
Her sigarada bir öykü mü bekledin hediye olsun diye
Voltalar mý attýn dardaymýþ gibi sanki içinin bahçelerinde
Ölümü mü istedin ümitsizliðinde canýmý al beni býrak diye
Makineler ruhunu mu törpüledi sabahtan akþama kadar
Dinlenme saatlerinde mi sevdin çayý yorgunluðun ilacý
Kara rimellerle mi çalýþýyordun gizlemeye taþkýn inancý
Týrnaklarýn bitmedi mi kemirilmekten hayatýn kendisi gibi
Hayale yarasa gibi mi sarkmaya baþladýn kasvetli gecelerinde
 “Ýslâm ve Þeriat’ýn ayný olduðunu bilmeyen ‘Müslümanlar’ bu ‘araþtýrma
ve haber’ sizin “iyiliðiniz” için yapýlmýþtýr. Sakýn okumayý ihmâl etmeyin! BLOK
Þükrü Sak NOT

“Türkler dinine baðlý, Þeriata karþý”

Gallup araþtýrdý:
“Türkler dinine baðlý, þeriata kar-
þý” Veya “Salla gitsin!”
Evet, “Gallup” araþtýrdý, Hürriyet
haber yaptý; “Türkler dinine baðlý, þeri-
ata ise karþý.” Salla gitsin! Yiyen yer,
yemeyenlere baþka servis yaparýz…
Bir “haber” içerisine bu kadar “ya-
lan ve çarpýtma nasýl sýðdýrýlýr?” me-
rak ediyorsanýz, bu haberi mutlaka oku-
malýsýnýz!
“Araþtýrmalar” neyi araþtýrýyor, me-
rak ediyorsanýz da okumalýsýnýz…
Ayný zamanda “pisikolojik savaþ”
nasýl yürütülmeye çalýþýlýyor? Onu da bu
haber içinde görebilirsiniz…
Ýþte Türkiye’deki “iþgal medya-
sý”nýn görevi bu!
Merkezi New York’ta bulunan Gal-
lup; yine on Müslüman ülkeyi içine alan
bir araþtýrma yapmýþ… On Müslüman
ülkede on bin kiþiyle konuþmuþ; ve aca-
yip sonuçlara ulaþmýþ… Ulaþtýðý sonuç-
larý “Müslüman ülkelerin” iþgal medya-
sýna daðýtmýþ; onlar da bu haberi “psi-
kolojik savaþ” amaçlý olarak yayýnla-
mýþ, bakýn bakalým neleri araþtýrmýþ bu
Gallup, niye araþtýrmýþ?...
Bu araþtýrma “Müslüman dünyasýn-
da” bugüne kadar yapýlmýþ en geniþ kap-
samlý “araþtýrma”ymýþ…
“Niye araþtýrmýþlar ki?”
Kamuoyu araþtýrmasý niteliðindeki
bu araþtýrmaya göre:
“Batý’yý ahlaki yönden eleþtiren
Müslümanlar, demokratik sistem, tekno-
loji ve ifade özgürlüðü alanýnda ise Batý
dünyasýna destek veriyor”muþ…
“Katýlýmcý ülkeler arasýnda þeriata
en fazla destek veren ülkeler, Mýsýr
(yüzde 66) ve Pakistan (yüzde 60).
Ýran’da bu oran yüzde 17’de kalýyor”
muþ…
“Araþtýrmaya göre Türk katýlýmcýla-
rýn yüzde 86’sý dinin günlük hayatlarýn-
da çok önemli rolü olduðunu düþünür-
ken, ülkede þeriat isteyenlerin oraný sa-
dece yüzde 9.”muþ. (Baþka bir gazetede,
ayný konu ile ilgili haberde “Þeriat iste-
yenlerin oraný; % 32” olarak geçtiðini de
not edelim; çünkü iþin özü burada; ‘Top-
lumun yüzde 86’sý dinin günlük hayat-
larýnda çok önemli bir rolü olduðunu’
söylediðine göre, Þeriata niye karþý ol-
sun? Deðil mi “Gallup”?..
“Ayrýca Türklerin yüzde 57’si huku-
kun þeriat kurallarýna dayanmasýna ke-
sinlikle karþý”ymýþ…
“Araþtýrmanýn ortaya koyduðu diðer
bir çarpýcý sonuç ise varlýklý ve eðitimli
Müslümanlarýn radikalleþmeye daha
eðilimli olduðu”ymuþ…
Þimdi ister istemez sorabilirsiniz:
“Bunlardan size ne?..”
Bu ‘araþtýrma’ ve ‘haberin’ bir cüm-
lesini alýn ele;
görüþü var ve bu “þuur” en ileri düzey- bugünlere gelirken çok büyük bedeller
de, kendi kültürüne, kendi tarihine, ken- ödeyen “kahramanlar” sayesinde bugün
di medeniyetine, kendi kimliðine ve varlar... Bunu ne kadar “inkâr eden bir
kendi deðerlerine sahip çýkmanýn adýdýr! duruþ” içinde olurlarsa olsunlar, bu ha-
Bütün “sonuçlarý doðru” kabul ede- kikat deðiþmez!
rek okusak bile bu “araþtýrma” çok Ayný duruþu; “28 Þubat’ta Müslü-
önemli ve tarihî bir kýrýlma noktasýný; manlarý “dinsizleþtirme” operasyonu dü-
“Batýcýlýðýn ve batýcýlarýn” tükendiðini zenleyenlere karþý Ýbda Mimarý Sn. Sa-
gösteriyor… lih Mirzabeyoðlu gösterdi!
Sosyal hayattaki çürümüþlüðü, ko- Ve “Allahsýz batýcýlar ve batýcýlýða”
kuþmuþluðu, yozlaþmayý doðuran ve ço- karþý durabilmenin fikrî temelini-dünya
ðaltan “batýcýlýðýn” yegâne sorumlu ol- görüþünü ortaya koydu!.
duðunu gösteriyor. “Onlar” bu ülkeyi; Yahudiliðe, siyo-
* nizme, Amerikan emperyalizmine “kar-
“Þeriata destek veren” ne demek?... Bundan yýllar evvel Büyük Doðu þý çýkmanýn suç olduðu” bir yer hâline
Þeriata inanmadan da Müslüman Mimarý Necip Fazýl mahkemede kendi- getirmeye çalýþýyorlar!
olunurmuþ gibi… sine; Ellerinden gelse; “Müslümaným!”
Müslüman için; “Ýslâm ve Þeriat”ýn - “Sizin Þeriatý savunduðunuz, Þeriat demeyi “suç” hâline getirecekler!
ayný olduðu bir bedahettir. propagandasý yaptýðýnýz iddia ediliyor, Fakat bu “Allahsýzlýða” boyun eð-
Hiçbir Müslüman; “Ben Ýslâm’a ina- ne diyorsunuz?” meyen, bu ülkenin gerçek ve tek yerel
nýyorum, ama Þeriat’a hayýr!” demez… Diye soran hakime þöyle diyordu; dinamiði Ýbda dünya görüþü var!
Bu; laiklerin, Batý’nýn ve Batýcýlarýn - “Evet!. Ben sadece bunu yapmýyor, O yüzden; bu araþtýrmalar da “me-
“Müslümanlar” üzerindeki tezgâhýnýn ayný zamanda bunun için, bu gaye uðru- zarlýktan geçerken ýslýk çalmaya” benzi-
bir parçasýdýr. na yaþýyorum!” yor; “Türkler dinine baðlý, Þeriat’a kar-
Küfrün “bu dilini çözmek!” bugün Türkiye Müslümanlar, o günlerden þý...”n
Müslümanlarýn baþlýca meselesidir…
Etrafýnýza baktýðýnýzda “bu dili” ko-
nuþan ne kadar Ýslâm düþmaný var he-
men görebilirisiniz…
“Türk katýlýmcýlarýn yüzde 86’sý di-
nin günlük hayatlarýnda çok önemli rolü
olduðunu düþünürken…” bir anda bun-
dan vazgeçip, “Þeriat isteyenlerin oraný
% 9” a düþüveriyormuþ…
O “Gallup”a ve bu haberi yazan ga-
zete ve gazeteciye sorun bakalým; “Ana-
nýz güzel mi?” Bakalým nasýl “çarpýcý
bir sonuç” ortaya çýkacak?.
“Ayrýca Türklerin yüzde 57’si huku-
kun þeriat kurallarýna dayanmasýna ke-
sinlikle karþý”ymýþ…
Niye ki?...
Gallup; “Þeriat’ten ayrý bir Ýslâm ve-
ya, Ýslâm’dan gayrý bir Þeriat mý var?”
diye sorsaydý ya…
Ýslâm’dan ayrý Þeriat veya Þeriat’tan
ayrý bir de Ýslâm mý var? Diye, haberi
yazan “araþtýrsaydý” ya… Yok; maksat
‘ibnelik’…
Yoksa salla gitsin; “Müslümanlar
Þeriat’a karþý ayaklandýlar! Bizim için
varsa yoksa, batýcýlýk! Diye baðýrdýlar!.”
Ha gayret, olacak bu iþ…
“Türkler Dinine baðlý, Þeriata kar-
þý!.”
Gerçekte bu tür baþlýklar, “olaný” de-
ðil, “olmasýný istedikleri”ni yansýtý-
yor…
Yani “onlar” böyle olmasýný isti-
yor…
Böyle olursa, ‘yaðma, talan ve iþgal’
çok daha kolay yürüyor çünkü…
Fakat; ‘onlarýn’ bu hevesleri kursa-
ðýnda kalacak!
Çünkü “Büyük Doðu-Ýbda” dünya

Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü:Bünyamin Eser n Genel Yayýn Koordinatörü: Ali Osman Zor n Yayýn Yönetmeni: Þükrü Sak n
Yayýn Kurulu: Harun Yüksel, Kâzým Albayrak, Nazif Keskin, Mevlüt Koç, Sadettin Ustaosmanoðlu n Haber Müdürü:
Fazýl Duygun n Hukuk Danýþmaný: Av. Ahmet Arslan n Ýdare Yeri:Emekyemez Mah. Gümüþgerdan Sk. No: 6/4
Þiþhane-Beyoðlu / ÝSTANBUL Tel: (0212) 361 44 18 n Abone Bedeli: 3 Aylýk: 25 YTL 6 Aylýk: 50 YTL Yurtdýþý:
3 Aylýk: 60 Euro 6 Aylýk: 120 Euro Posta Çeki Hesabý: Bünyamin Eser: 5321074 (on line
HAFTALIK SÝYASÝ DERGÝ tercih ediniz) Banka Hesap No: Bünyamin Eser Akbank Kasýmpaþa Þb. 0057387-3 n Teknik
Sayý:8 1 Mart 2007 Hazýrlýk: Baran n Baský: Kuþak Ofset Himayei Etfal Sk. Yýldýrým Han No:1171-2 Caðaloðlu-
BÝZE YAZIN: ÝSTANBUL Tel: (0212) 527 41 03 n Daðýtým: Merkez Daðýtým n Yayýn Türü: Yaygýn Süreli n Baský
barandergisi@gmail.com Tarihi: 28 Þubat 2007