SAYI: 43 1 Kasým 2007 2 YTL (kdv dahil)

TURUNCU SK TÜRK SK
Hüseyin Kývrýkoðlu: Peygamber Ordu Peygamber Ocaðýdýr!
Ocaðý Tabirini Kaldýrmak Lazým!

KKK Ýlker Baþbuð: Mehmetçik Allah Resulü’nün

Mehmetçik Muhammed’i Temsil Baþbuðluðunu Temsil Eder!
Etmez!

BATICIDIR! ANADOLUCUDUR!

Emperyalizmle Ýþbirliði Yapar! Anti-emperyalisttir!

Kürt Düþmanýdýr! Türk-Kürt Oluþturur!

NATO’nun Kýçýný Toplar! Terör Örgütü NATO Düþmanýdýr!

Amerika’nýn Emireridir! Esas Düþmaný Amerika’dýr!

Kurtuluþ Savaþý’nda Uzlaþýr! Emperyalistleri Denize Döker!

Darbecidir! Müslüman Milletin Emrindedir!

Baþý Çuvallýdýr! Çuval Geçirmeye Niyetlenenin

Baþýný Ezer!

Rambodur! Mücahit Mehmetçiktir!.

Elinde Kadehi Vardýr! Elinde Kur’ân Vardýr!

2 BARAN BARAN 3
BARAN’dan... Kâim ve Dâim
ni de 21.10.2007 tarihli PKK pususunda yitirmiþtir. Zaman kapatýldýðý için utancýmýzdan geceleri vil”dir.
Selam size!.. Artýk birilerinin Turuncu mu, Türk mü olduðu- lýk” diye gösterdiði Batý’nýn hayat tarzý icabýdýr bu Çünkü þehit olmanýn tek yolunu TC için savaþ- aðladýðýmýz Ayasofya da Cuma kýlma vakti, Gördüðümüz gibi Selefiler’in görüþü, birinci
“Demokratik sömürgeleþtirme” savaþý tüm hý- na karar vermek gerekiyor. yapýlanlar. mak olarak gören Anadolu’nun genci TC için ken- Zaman en büyük mertebeye þahadete kavuþmak görüþe daha yakýn, ikisi de Allah’ý mahlukata ben-
zýyla devam ediyor. Esas düþmana karþý duruþ TSK’yý “mücahid” Bunlar, gerçek Türk’ün kedi gibi ensesinden dini feda ederken TC Ýslam tarihinde ilk kez þehi- için dövüþüp Allah’a yalvarma vakti. zetmez, ama biri yolun baþýnda duruyor ve diðeri
Tüm dünyada süren anti-emperyalist temelli aslýna döndürecek ve Türk, Kürt, Arap sömürgeci- tutup getirebileceði ve cezasýný keseceði Talabani dinden utanan konumundadýr. Evet yanlýþ duymadý- Ey idareciler bizim Allah’ýmýz yolunda ölmemi- bir adým atýyor, sonra duruyor.
nýz bir Müslüman topluluðunun kitapsýz idarecileri zi ve öldürmemizi þereflendirdi. Biz bu þerefe nail Özet olarak yazdým, detaylar Ehl-i Sünnet akaidi
mücadele, Irak baþta olmak üzere Afganistan, Pa- yi çöle gömecek. ve Barzani kuklalarýnýn, “Bizden kedi bile alamaz-
öyle ileri gitmiþtir ki; Allah’ýn müjdelediði þahadet- olmak istiyoruz. kitaplarýndadýr.
kistan, Filistin, Çeçenistan ve diðer bölgelerde iv- Aksi hâlde, esas düþman halký ve kardeþini bir- sýnýz” alaylarýna aðzý açýk bakanlardýr.
ten utanmýþtýr. Bu laik TC tarihinde en basiretsizle- Düþman içimizde, Ýncirlik’te… Ankara’da Bað-
me kazanmýþ durumda. birine düþman edecek... Bunlar Amerikalýlarýn yere yatýrýp ensesine rin bile en azýndan halký güçlendirmek için de olsa dat’ta… Bebek katilleri 2 milyon Arap soykýrýmý 2-Taklid ile ilgili:
Hedef sömürgecileri boðmak. bastýðý Türk askerinin þerefini kurtarmak için ken- (bkz. 1919,1920,1923,1937 idarecileri) yapmadýðý uyguladýlar… Taklid konusunda insanlar iki kýsýmdýr: Avam ve
Türkiye psikolojik buhran içinde. *** dini yiyen gerçek Türk’e “terörist”, “vatan haini”, bir iðrençliði gerçekleþtirmiþ ve Anadolu’nun Allah Sizin Müslüman kibiriniz yoksa, Allah’ýn istek- Alimler.
Kitleler henüz gerçek hedefinin bulmamakla Cumhuriyet’in kuruluþunun seksendördüncü “barýþ düþmaný” diyenlerdir. yoluna verdiði þehidini gizlemiþtir. Bu utanç içeri- lerini beðenmiyorsanýz gidin kendinize baþka Allah Selefiler’in çoðu diyorlar ki: Avam muteber
birlikte meydanlarda... yýl dönümü, havaifiþekli, danslý, bol içkili ve bol Bunlar Amerikan düþmaný halkýmýzýn % 82’si- sinde verdiði 23 þehidi 12 diye açýklamýþtýr. bulunuz ve Unutmayanýz ki Müntakiym ve Kahhar imamlarýn her hangi birisine taklid edebilirler ama
Emperyalistler ve Ankara’nýn turuncu balka- eðlenceli bir havayla kutlandý. ni aþaðýlýk gören kan emicilerdir. Þimdi, Ey çatal dili halkýndan gayrýsýna uzanma- olan bizim Rabbimiz… tek mezhebi tutmak zorunda deðillerdir. Tek mezhe-
baklarý, kitleler gerçek hedefini bulacak diye pa- Kutlayanlar, Türk’le Kürd’ü birbirinin üzerine Evet birçoklarýnýn anladýðý gibi “sözün bittiði yan Tayyib, Ey adý ne olursa olsun mülayim olan di- Allah’ýn laneti üzerinize olsun… bin tutulmasýnýn vacib olduðuna inanmadan bir
nikte... süren Batýcý hazcý zengin ve imtiyazlý olanlarýn ço- yere geldik. kenlerini budatmýþ bahçe çiçeði Gül. Bu utanç size Allah yoluna cenk edelim, mezhebi tutarlarsa da bir þey olmaz.
Kitleleri yönlendirmek ve doðru hedefe kanali- cuklarýydý. Sadece söz deðil, iþbirlikçilerin dönemi de bit- bu dünyada da ahirette de yeter. Siz utanç abideleri Þan alalým þan. Ama Alimler taklid etmemelilerdir. Alimler sa-
ze etmek bizim, yani herkesin samimilerinin vazi- Kutlayanlar, ellerindeki imtiyaz ve imkânlarla ti. Artýk eskisi gibi halkýn önüne çýkamýyorlar. yýllar, önce ardýnda birleþtiðiniz Üstad Kumandan’a Kuran da zafer vaat ediyor, dece delile tabi olurlar. Lakin delil muteber imam-
fesidir. Cumhuriyet’in doðuda açtýðý cephede askerlik Anadolu’nun her evinden, Anadolu evlatlarýnýn diyor ki “Beni sevdiðini söyleyip, seni sevmeyen ri- Hz Yezdan… larýn ittifakýndan veya ihtilaf halinde onlarýn bütün
Yapýlacak protestolarýn merkezi, emperyalist yapmak için kaçanlardý. kanýyla düzenlerine temel yaptýklarý Batýcý düzenin yadadýr.” Siz riyakârsýnýz. Þeytanýn hükmünde çalý- Hakký Hakkýtutar görüþlerinin birisinden çýkartmamalýdýr. (Muteber
iþgal ve terör üsleri olmalý... Anadolu çocuklarýnýn ölüm haberi geldiðinde sarsýlýþýnýn paniðindeler... þýn. Ama lütfen Hz Ömer i anmayýn, konuþmayýn, imamlar yani dört Ýmam ve benzerleri…)
aklýnýza getirmeyin. Haddiniz deðil. *** Fýkýhta taklidi, hadiste taklide kýyaslamak ol-
Amerikan elçiliði, Ýngiliz elçiliði ve ilk hedef eðlence ve fuhuþ programlarýný kaldýrdýklarýný her Adaletin tecellisi amansýz ve acýmasýz bir þekil-
Siz eðer bugün riyada olmasýnýz iktidarda iken Allah’a hamd, Resulü’ne en güzel salât ve selam maz. Çünkü hadiste taklid, hadis derecesiyle ilgili-
Ýncirlik Terör Üssü!.. fýrsatta hatýrlatanlar, bu kutlamalarda da doðuda de geleceðinin haberini arzýn depreniþlerinden an-
basiretsiz açýklamalarla tarihimizin, ecdadýmýzýn ve ederiz… dir. Kadý, þahidi taklid etmiyor, sadece sabit oldu-
Dinimizden, namusumuzdan, vatanýmýzdan, neler olup bittiði, kimlerin ölüp kimlerin kaldýðý lamalýyýz. velilerimizin buðzuna mazhar olmazdýnýz. Kuman- Deðerli BARAN dergisi çalýþanlarý: ðundan emin oluyor, sonra delili deðerlendiriyor.
Türklüðümüzden, Kürtlüðümüzden, hülasa kutsal- umurunda olmayan hayvanlardýr. Bu kutlamalarýn yapðýldýðý saatlerde memle- dan kumandaný bilecek. Bugün TC sýnýrlarý içinde Allah’ýn selâmý rahmetleri ve bereketi üzerinize Tabii ki taasubcular var ve tüm Müslümanlar
lýk adýna neyimiz varsa bu “ilk hedef”in bertaraf Asker cenazesinden kalkýp bulduðu ilk eðlen- kette depremler oluyordu. tek kumandan vardýr. Oda kumandandýr. Biz asla olsun… müctehid olmalý diyorlar. Öteki taassubçular gibi,
edilmesiyle kurtulacaktýr. ce-fuhuþ mekânlarýna koþanlardýr. Vatan topraklarýndaki Batýcý tepiþmenin sonu, yahudi tohumlarýna övücü sözler kullanmayýz bo- Sizin ve bütün Ýslâm dünyasýnýn mübarek Ra- içtihad kapýsý kapalý diyor ve imamlarýn sözlerini
“Irak bataklýðý”, “Irak Cehennemi” gibi tabir- “Mehmetçik”e yardým kampanyasý açýp, sonra zulüm ve sömürü altýnda inleyen milletin vicda- yun eðmeyiz. komutanýnýz, komutan olsa köpekler- mazan bayramýný kutlarým. Yüce Allah’ýmýz hepi- ayet ve hadis gibi kabul ediyor.
lerle, Irak Ýstiklâl Savaþý’ný deðerlendirenler bil- da topladýklarý paralarla boðazlarda orada burada nýndaki depremlerle beraber son bulacak. den korkmaz. Söðüt-Domaniç de bahçe çiftçiliði mize yar ve yardýmcý olsun… En büyük Selefi alimlerden biri Irak’ta þehid
sinler ki, Irak sömürgeci düþman ve onun iþbirlik- havai fiþek ve þampanya patlatanlardýr. Gerçek vatansever inananlar! yapan OSMANIN yaptýðýný yapar. Kuran da vaat Deðerli derginizin 16 Aðustos 2007 tarihli olan Ebû Enes El-Þami kendi derslerinde açýkça di-
çileri için “bataklýk ve cehennem”dir. “Bayrak namustur” deyip, ayný bayraðý fahiþe- Adalet gününe, hesap gününe hazýr olalým. edilene koþar. kahpelik yaparak cihan devleti oluna- 32.sayýsýnda (Selefilik’in temel görüþleri ve Ehl- yor ki: “Avam ister Hanefi, ister Þafi veya Maliki
Irak, Iraklýlar ve onlarýn kardeþleri için vatan- lere giydirip, vatan-millet edebiyatý yapanlardýr. maz. Önce Müslüman olacak, ihlaslý davranacaksýn. iSünnet) adlý bir makale okudum ve ona bazý göz- veya Hanbeli’yi taklid edebilir, bir sakýnca yoktur.
dýr; cennettir; gülbahçesidir. Cumhuriyet’in kurucularýnýn ve “çaðdaþ uygar- Ýntikam hissiniz daim olsun! Hadi onlar için öldüler diyen “sen” bizim þehitleri- lemler ve izahatlar yapmak istedim.
mizi unut. Allah unutmaz gayrý. Peki 8 tane esiri na- Bunlarý yazdým ve size gönderiyorum. Eðer on- 3- Kýyasla Ýlgili:
sýl açýklayacaksýn. larý derginizde yayýnlamaya uygun görürseniz ve Makaledeki kýyasla ilgili Selefiler hakkýnda ya-
DUYURU! Onlarýn anasý sen deðilsin. Sanane deðil mi? yayýnlarsanýz sevinirim ve Allah sizden razý olsun. zýlan tamamen yanlýþtýr. Selefiler kýyasý delil olarak
Dergimiz BARAN’ýn ilk 26 sayýsýndan oluþan 1. cildi çýkmýþtýr. Onlarýn babasý sen deðilsin. Sanane deðil mi?
Onlarýn yavuklularý sen deðilsin. Sanane deðil 1- Müteþabih âyet ve hâdislerle ilgili:
kabul etmektedir. Ýbn-Teymiyye ve Ýbn-i Kayyým’ýn
kitaplarýnda kýyas kabulü ile ilgili onlarca ilgili say-
AYLK Dergisi’nin de 2. cildi çýkmýþtýr. BARAN ve AYLIK’ýn mi?
Onlar senin kocan deðil? Sanane deðil mi?
Makalede “… Buna göre Kur’ânda ve hadisler-
de Allah-û Teala hakkýnda zikredilen “ el, yüz, gel-
fa vardýr. Hatta Ýbn-i Teymiyye, Ýbn-i Hazm’a karþý
çýktýðý Kýyas’ý reddetmemesi için onu sert bir dille
ciltlendirilmiþ sayýlarýna sahip olmak için dergilerimizin irtibat Sende bir halt deðilmiþsin bak. me, oturma, inme…” gibi sýfatlar mahlûkat hakkýn- eleþtirdi ve onun bariz hatalarýndan saydý. Makale-
Evet artýk bakmýyor ve görüyoruz ihanetinizi, da ne ifade ederse Selefiler’e göre Allah-û Teala’ da deki yazýlan Selefilerin deðil, Zahirilerin görüþüdür.
telefon numaralarýný çevirmeniz yeterli... Evet artýk bakmýyor görüyoruz satýlmýþlýðýn ið- hakkýnda ayný þeyi ifade eder.” Þeklinde bir ifade Ýbn-i Hazm gibi, zahirler Kýyas’ý kabul etmiyorlar.
renç halini. Evet artýk bakmýyor, izliyor ve bekliyo- ediyor. Ve bu doðrudan uzak bir ifadedir!. Ýlk olarak Ama burada önemli bir konu var:
ruz. oturma Allah’ýn sýfatý olarak her hangi bir ayet ve- Sadece Selefiler deðil, bütün Ýslâm Alimleri di-
Sabrýmýz kalmadý küffarýn ümmete yaptýðýna, ya hadiste geçmiyor. Arþa istiva etme vardýr ve isti- yor ki: “Ayet, hadis, icma (ittfak) yokken kýyas de-
sabrýmýz kalmadý þanýmýzý þerefimizi yerler altýna va mânâlarýndan oturmaktýr. Ama oturma yoktur. lildir.” Yani Kýyas, ayetlerin ve hadislerin önüne
Temsilcilikler:
Ümraniye: Ýbrahim Gülþen Okuyucudan... süren, köpeklerin salyasýný sürdüren, Adana da orda
burada ev verip, üs verip memleket kýzlarýný peþkeþ
Bu ifade Allah’ý mahlukata benzeten bir ifadedir
ve bu Kur’ân’a açýk bir þekilde aykýrýdýr. Allah-û
geçmez. Hatta Ýmam-ý Azam Ebû Hanife’nin görü-
þü: “Zayýf hadis kýyastan daha evlâdýr” ve diyor ki:
Tel: 0539 423 07 48
Esenler: M. Yavuz Dedeoðlu,
Tel:05378902187
Okuyucudan... çeken idarecilerin soysuz duruþuna.
Sana diyorum sana. Sadece bak falancanýn oðlu
filan falan devletin falan kademesinde filan yere
Teala diyor ki: “O’nun benzeri hiçbir þey yoktur ve
O her þeyi iþitendir, görendir.” (Þûrâ 11. )
Bu görüþ Müþebbihe (Benzetenler)’in görüþüdür
“Zayýf hadis, kiþilerin görüþlerinden bana daha se-
vimlidir.” Ve o kurala göre bir sürü fetvalarý var. Ör-
nek: Namazda gülmek (yüksek sesle) abdesti bozar.
05558329425 Ad Soyad: Nihal Eser mayý çok isterim. Tanýþamasam da ses yükseldi. Küffar burnumuzun di- gelmiþ demeleri için orda duran. Dediklerimi sen iyi ve o görüþ uzun süreden beri öldü. Meseledeki hadis, zayýf olmasýna raðmen, Kýyas’ýn
Bursa: Þakir Bilmez E-Posta: netnihal@gmail.com bana mail gönderse bile yeter. Bu bine kadar gelip, bizim olan Müslü- bilirsin. Ýyi anlarsýn. Peki Selefiler bu mesele hakkýnda ne diyorlar? önünde algýlandý.
Tel: 0539 288 77 63 Mesaj: Merhaba, Sayýn Baran arada Sayýn Mirzabeyoðlu’nun kitap- man Ehl-i Sünnet tebaanýn kanýný Söz anlayana: Diyorlar ki: “Kur’ân ve hadiste Allah-û Teâla Son olarak:
Antalya: Arif Saygý, Dergisi Yetkilileri. larýný okuyorum. Üsdad’ý söylemeye döktü, analarýmýza, bacýlarýmýza te- Ýbn. Ömer (r.a.) rivayet eder: hakkýnda zikredilen “el, yüz… vs” gibi sýfatlar ger- Þu ân Ýslâm Dünyasý’ndaki Selefiler ikiye bö-
Tel: 0536 605 24 43 Derginizi büyük bir beðeni ile ilk lüzum bile yok. Onun kitaplarýnýn cavüz etti, yetmedi son 20 yýlýn dev- Resulullah (s.a.v)þöyle buyurdu: çek sýfattýr (mecâzi deðil) ama bildiðimiz gibi deðil- lünmüþ diyebiliriz:
K.Maraþ: Baki Aytemiz, sayýsýndan itibaran alýyor ve okuyo- %70 ini okudum zaten. Hala devam let planýnda tek mücahid Saddam ALLAH buyuruyor ki: dir. Yani Allah’ýn eli vardýr ama bildiðimiz el gibi 1-Ýlmî Selefiler, 2- Cihadî Selefiler.
Tel: 0537 271 25 74 rum. Birkaç sayý eksiðim dýþýnda ediyorum okumaya. Sizlere selam Hüseyin’i gözlerimizin önünde þehit “Kullarýmdan bir kul, benim rýzamý elde etmek deðildir, Allah’ýn yüzü vardýr ama bildiðimiz yüz Ýlmî Selefiler hala klasik konularýn üzerindedir;
Samsun-Bafra: Celal Eker hepsini aldým. Aylýk dergisini almaya ederim. Allah\’a emanet olunuz. Ýn- etti. Þimdi ise kalkmýþ bize “gel sava- için Benim yolumda cihad etmek üzere sefere çýktý- gibi deðildir. Yani Allah’ýn sýfatlarýný zikredildiði Sýfatlar, taklid, tasavvuf gibi meselelerle dostluðu
da Ocak ayýnda baþladým. Dergideki þallah mail göndermeye devam ede- þalým Allah yoluna cenk et þan al þan. ðý zaman, dönmesi durumunda ecir ve ganimetle gibi mahlukatýn sýfatlarýna benzetmeden isbat edi- ve düþmanlýðý baðlýyorlar. Muhaliflerle olumsuz
Ýsmet Paþa Mah,
yazýlarýnýz müthiþ. Ben ilk aylýk der- ceðim. Senin kitabýnda deðil mi zafer vaat dönmesini, canýný almam durumunda da onu baðýþ- yorlar. bakýyor, sürekli onlarý sert bir dille eleþtirerek bu
M. Akif Ersoy Cad., No: 16/c
gisini okumaya baþladýðýmda, inanýn eden Hz. Yezdan” diyor ve kuklala- lamayý, rahmetim kapsamýna almayý ve cennete Peki Eþ’arî ve Maturidiler’le ihtilafý nerede? kampanya ile Cihad konularýnda sessizliklerinin ye-
Tel: 0362 542 71 67 sokmayý garanti ediyorum.” Eþ’arî ve Maturidi’nin bu meselede iki görüþü rini doldurmaya çalýþýyorlar.
Ýzmir: Cuma Tombul, þok oldum. Yani hiçbir þey bilmiyor- Ad Soyad: sizene rýyla ayný tabaklarýn baþýnda kikirdi-
muþum dedim. Özellikle Saddam ile E-Posta: yor. Peki, þimdi bizim ne dememiz *** var: Ama mücahidler, gerçek soruna bakarak yoluna
Tel: 0538 289 04 49 Biz millet olarak çok hata ettik günah iþledik. 1- Bu ayetler ve hadisler “Müteþabihler”dendir devam etmektedirler. Dostluðu ve düþmanlýðý Allah
Almanya: Okan Fettahoðlu, ilgili olan sayýydý. Saddam\’ý sizin kezman_alex7@hotmail.com gerekiyor. Genel kurmay baþkaný mý
sayenizde tanýdým. Meðer bende onu Mesaj: Hadi oradan beee...Ýnti- TC yi Irak’a sokacak, mürted Tayyib Ama iþlediðimiz günahlarýn cezalandýracak ya da ve onlarýn mânâsýný ancak Allah-û Teâla bilir. Biz yolunda Cihada baðladýlar ve Ýslâm’ýn içerisindeki
Tel: 0049 1788950813 affedecek olan Allah’ýn varlýðýný asla inkar etmedik bu ayetleri ve hadisleri tefsir etmeyiz, susuyoruz ve bütün Müslümanlarla el ele küfre karþý savaþýyorlar:
ne kadar yanlýþ tanýmýþým. Tabii bize kam hissiymiþ, ya sizdenmiþ ya on- mi TC yi Irak’a sokacak yoksa gülle-
Ýsviçre:Simurg Lerzan, unutmadýk. Þimdi iþlediðimiz günahlarýn affýna, Al- tefsirini Allah’a býrakýyoruz. Ancak inanýyoruz ki: -Çeçenistan’da Selefi þehid Hattab ve yanýndaki
yanlýþ tanýtmanýn da etkisi olduðu lardan mýþýz.... rin içinden caným mý?
Tel: 0041 787931279 lah’ýn rahmetine mazhar olmak için, vakit küfürle “O’nun benzeri hiçbir þey yoktur…” Bu görüþün is- Selefi mücahidler, Çeçen’in doðru sofileriyle küfre
malum. EN BÜYÜK TÜRKÝYE Aðabeyler, ablalar kusura bakma-
Brezilya:Merve Leticia, Dergide, özellikle Kazým Gök- yýn ama bu kadro bir halt edemez… cihad vaktidir. mi “tefviz” býrakmaktýr. karþý birdir.
Tel: 301 60-031 bayrak’ýn yazýlarýný sýký takip ediyo- Selam ile... Neden diye sorarsanýz hemen cevap Küfür ayaðýmýza gelmiþken bu fýrsatý tepmeye- 2- Bu ayetler ve hadisler mecazidir. Gerçek (za- -Afganistan’da Þeyh Usame Bin Ladin, Hanefi
Niedersachsen Eyalet: rum. Onun yazdýklarýndan kendime Türkiye Cumhuriyeti 85. Yýlýný vereyim. lim. Çok intikamýmýz birikti. Buðz ettiðimiz yetti. hiri) mânâsý- mümkün deðil istenmiyor- ve buna Taliban’la beraberdir, ayný zamanda Suud’da Kral’a
Cesareddin Musluoðlu, çok pay çýkarýyorum. Sanki yazdýkla- geride býrakmak üzere hazýrlýklara TC kendisinde Osmanlýdan ya- Zaman elde silah dövüþ zamaný. göre tefsir ediyoruz. ( El yani güç, gülme yani rah- yakýn olan Selefi Alimlerden uzaktýr.
Tel: 00491799988223 rýný bana yazmýþ gibi. Onunla tanýþ- baþlamýþken aðzý kokan iðrenç bir digâr kalan deðerlerinin son demleri- Zaman cihan devleti olma, met, istiva yani istila…) Bu görüþün ismi “te- -El Kaide’nin Þer’î (Dinî) sorumlusu Ebû Hafs
cesareddin@yahoo.de
4 BARAN
Ýþgalciler, Eþbaþkanlar Türk - Kürt Savaþýný Körüklüyor
DTP ÞÝRÝNEVLER ÝLÇE
BÝNASI TAÞLANDI
Þirinevler’de bulunan DTP binasý 300
kiþilik bir grup tarafýndan taþlandý.
ÝZMÝR’DE SPOR
KULÜBÜNE BOMBA
Ýzmir’in Konak Ýlçesindeki Hilal Spor
Kulübü’nde bomba patladý. Olayda ölen ya
da yaralanan olmadý.
DTP FATÝH ÝÇE BAÞKANLIÐI
KUNDAKLANDI
6 katlý binanýn en üst katýnda yer alan
DTP Fatih Ýlçe Baþkanlýðý’nýn giriþinde
baþlayan yangýn binanýn çatýsýna da sýçra-
dý. Ýtfaiye yangýný söndürdü.
ÜNÝVERSÝTELER GERÝLMEYE
BAÞLADI
Ýzmir’de, Ege Üniversitesi Bornova
Yerleþkesi’nde, Hakkari’deki çatýþmayý
protesto eden grup ile baþka bir öðrenci
grubu arasýnda bir süre gerginlik yaþandý.
Öðrenciler arasýndaki sözlü sataþmalarla
gerginlik týrmanýrken, diðer öðrencilerin
devreye girmesiyle ortam sakinleþtirildi.
DTP GENEL MERKEZÝNÝ
HEDEF SEÇTÝLER
DTP’nin Ankara’daki genel merkez bi-
nasý önünde kimliði belirlenemeyen bir þa-
hýs pankart ve silahla “protesto” gösterisi
yaptý. Bir þahýs, üzerinde “Þehitler Ölmez,
Vatan Bölünmez” yazýlý olan bir pankartý
yere serdi slogan attý ve havaya iki el ateþ
etti. Eylemciye bölgede bulunan sivil po-
lisler olaya müdahale etti. Polislerin saldýr-
ganý ikna etmeye çalýþtýðý sýrada saldýrgan
bu kez de yere ateþ etti. Saldýrgan daha
sonra gözaltýna alýndý.
OSMANÝYE’DE YOL KAPATIP
ARABADAN ÝNDÝRDÝKLERÝNE
ZORLA SLOGAN ATTIRDILAR
Osmaniye’de, eþi Nurhayat D. (38) ile
Tarsus-Adana Gaziantep (TAG) Otoyo-
lu’nu trafiðe kapatan Abdurrahman D.
(48), yanýnda getirdiði pompalý tüfekle ha-
vaya ateþ açtý. Abdurrahman D, durdurdu-
ðu araçlarda bulunan yolcular da zorla in-
direrek, slogan attýrdý.
GAZÝ’DE POLÝSLE ÇATIÞMA
Gazi’de izinsiz gösteri yapan ve PKK
lehine sloganlar atan grup, polis tarafýndan
daðýtýldý. Çevik Kuvvet, ‘Ne mutlu Tür-
küm diyene’ temposuyla yürüyüþ yaptý.
Panzer eþliðindeki Çevik Kuvvet ekipleri-
nin biber gazýyla müdahale ettiði gruptaki-
ler, ara sokaklara kaçtý. Ayný caddenin
farklý noktalarýnda tekrar toplanan gruplar,
23 MLKP'li, Ýlk Kez
Hakim Karþýsýna Çýktý
pazarcý tezgâhlarýyla yola barikat kurdu.
Yola molotofkokteyli atan göstericiler, ateþ
yaktý. Polisin ikinci müdahalesinin ardýn-
dan gruptakiler ara sokaklara daðýldý.
MHP BÝNASINA BOMBA
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Yenima-
halle Ýlçe Baþkanlýðýna baðlý Batýkent
Temsilciliði’ne bombalý saldýrýda bulunul-
du. Maddi hasar meydana geldi.
YOL KESÝP ÝSTÝKLÂL MARÞI
OKUTUYORLAR
Sabah’tan Muharrem Sarýkaya’nýn yaz-
dýðýna göre, bir ilçemizde, Güneydoðu’ya
giden otobüsler, ilçe nüfusundan kalabalýk
bir grup genç tarafýndan durduruluyor. Yol-
cular aþaðý indirilip sýraya diziliyor. Yol
kesenler, hepsini hazýr ola geçirip Ýstiklal
Marþý okutuyor. “Ýçinizde PKK’lý var mý?”
yönünde sorular yönelttikten sonra yola de-
vam etmelerine izin veriyor.
GKB ATEÞE KÖRÜK OLDU
Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Yaþar
Büyükanýt, “bize bu acýlarý yaþatanlara, o
acýlarý, hayal bile edemeyecekleri bir yo-
ðunlukta yaþatacaðýz” dedi.
LONDRA’DA DERNEÐE
MOLOTOF
Ýngiltere’nin baþkenti Londra’da, bay-
rak açan bir Türk derneðine molotof kok-
teylli saldýrý düzenlendi.
BERLÝN’DE SATTLERCE
SÜREN ÇATIÞMA
Berlin’de Türkler ile Kürtler saatlerce
çatýþtý. 18 polis yaralandý, 15 gösterici gö-
zaltýnda. Berlin’deki olaylar NeuKöln
semtinde yapýlan “Kardeþlik ve Birlik” ad-
lý gösteriden sonra çýktý. Berlin polisinin
açýklamasýna göre milliyetçi Türkler, gös-
teriden sonra Kürtlere saldýrdý. Alman Po-
lis Sendikasý Baþkan Yardýmcýsý Helmut
Sarwas, “Türklerin Kürt avýna çýktýklarýný,
olaylarýn ancak yoðun polis müdahalesi ile
engellenebildiðini söyledi. Saldýrganlar,
Kürtlere ait bir camiyi de hedef aldý.
KOCAELÝ’NDE MÝTÝNGE
BOMBA
Ýzmit’te Atatürkçü Düþünce Derneði
tarafýndan düzenlenen “terörü protesto”
mitingi öncesinde, miting alanýna 50 metre
mesafede yaþanan patlamada Mustafa Öz-
demir adýndaki çocuk ile Selçuk Demirað
ve kimliði henüz belirlenemeyen bir kiþi
yaralandý.
BELÇÝKA’DA SALDIRILAR
Saint-Josse komününde bir Kürde ait
Marksist Leninist Komünist Par-
ti (MLKP) örgütü yönetici ve üyesi
olduklarý iddiasýyla tutuklu bulunan
23 sanýðýn yargýlanmasýna baþlandý.
Ýstanbul 10. Aðýr Ceza Mahke-
mesi'nde görülen davanýn ilk duruþ-
masý, 23 sanýðýn tutuklu bulunduk-
larý F tipi cezaevlerinden adliyeye
getirilmesiyle baþladý. Yoðun gü-
venlik önlemleri altýnda adliyeye
getirilen sanýklar, slogan atarak içe-
ri girdi. Sanýklarýn adliyeye alýndýðý
sýrada baþka bir suçtan yargýlanan
bir sanýðýn "Kürt Türk kardeþtir, ay-
kafeye saldýrý yapýldý. Belçika’nýn Antwer-
pen þehrinde ise Kürt Kültür Derneði 19
Ekim Cuma günü saldýrýya uðradý. Geç sa-
atlerde gelen saldýrganlar dernek lokalinin
camlarýný kýrarak olay yerinde uzaklaþtýlar.
Dernek yetkilileri, iki hafta öncede benzer
bir saldýrýya uðradýklarýný belirtti.
YURTTA BIÇAKLI SALDIRI
Marmara Üniversitesi öðrencisi Yusuf
Bayram, bu sabah saatlerinde okuluna git-
mek için yurttan çýkarken, yurdun 50 met-
re yakýnýnda ülkücü öðrencilerin saldýrýsý-
na uðradý. Elinden ve kalçasýndan hafif ya-
ralanan Bayram, ülkücülerin kendisine
“Bize ters bakýyorsun” diyerek saldýrdýðý-
ný, ardýndan da yaya olarak kaçtýklarýný
söyledi.
BURSA’DA KAHVEHANEDE
BIÇAKLI KAVGA
Bursa Ortabaðlar Mahallesi’nde bir
kahvehanede maç seyredilirken çýkan kav-
gada ülkücüler iki kürdü býçakladý. Yapýlan
saldýrýdan sonra bir grup ülkücünün ayný
mahallede yine Kürt bir vatandaþa ait baþ-
ka bir kahvehane önüne siyah çelenk ve
Türk bayraðý býraktýðý bildirildi.
HOLLANDA’DA
KUNDAKLAMA
Hollanda’nýn Arnhem kentinde ‘’Kür-
distan Ýþçiler ve Kültür Derneði’’ne
MHP’liler tarafýndan saldýrý düzenlendi.
Benzinle yakýlmak istenen dernek binasýn-
da hafif maddi hasar meydana geldi.
MOSKOVADA SÝLAHLI
SALDIRI
Rusya’nýn baþkenti Moskova’da Kürt-
lerin çalýþtýðý pazar yerine yapýlan silahlý
saldýrýda 1 Kürt yaþamýný yitirdi, 3 Kürt
yaralandý.
KÖLN’DE ÇATIÞMA
Almanya’nýn Köln kentinde Yunus
Emre Camisi ve Türk kuruluþlarý tarafýn-
dan organize edilen gösteride ‘Kahrolsun
Kürtler’, ‘PKK’ye ölüm’’ sloganlarý atýldý.
Dom meydanýnda toplanan ülkücüler yap-
týklarý gösteri ardýndan ‘Mala Kurd’ Derne-
ðine doðru harekete geçtiler. Burada dernek
önünde toplanan ülkücüler ile Kürtler ara-
sýnda çatýþma çýktý.
HANOVER’DE MALA
KURDA’YA SALDIRI
Hanover’de Mala Kurda derneðine 5
kiþi olduklarý bildirilen bir grup Pazar ak-
þamý taþlarla saldýrýda bulundu. Dernekte
bulunanlarýn müdahale etmesi ardýndan
kovalanan saldýrganlardan 4’ü kaçmayý ba-
rým yapan kalleþtir" þeklinde slogan
attýðý gözlendi. 13 sanýk hakkýnda
aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapis ceza-
sýnýn istendiði davanýn görülmesine
baþlandý.
Yaþasýn Adalet (!):
2 YTL'lik böreðe 6 yýl hapis
Samsun'da ayný börekçiden 1
kez býçak, 1 kez de kuru sýký taban-
ca tehdidiyle börek gasp ettiði iddia
edilen sanýk, 5 yýl 10 ay hapse mah-
kum edildi.Bir yýl önce Hürriyet
þarýrken biri yakalandý. Tartaklanan saldýr-
ganýn olay yerine gelen polislere teslim
edildiði aktarýldý.
HEÝLBRONN’DA ÇATIÞMA
Almanya’nýn Heilbronn kentinde yaþa-
yan Kürtler, TSK’nýn Güney Kürdistan’a
giriþini protesto etmek ve Öcalan üzerinde-
ki tecridi kýnama amaçlý bir protesto yürü-
yüþ ve mitingi düzenledi. Miting sýrasýnda
Kürtlere hakaretlerde bulunan ülkücüler ile
Kürtler arasýnda çatýþma çýktý. Çatýþmada
çok sayýda kiþi yaralandý.
DORTMUND’ DA FAÞÝSTLER
DERNEÐE YÜRÜDÜ
Dortmund kentinde yaklaþýk 2 bin kiþi-
nin Kürt derneðine doðru yürüyüþe geçme-
si üzerine Kürt gençlerinin karþýlýk verme-
si üzerine olay yerinde gelen polis güvenlik
önlemleri aldý.
AVUSTURYA’DA
IRKÇI SALDIRI
Avusturya’nýn Vorarlberg kentinde baþlatý-
lan üç günlü açlýk grevi sona erdiði gün
Brengez Türk Konsolosluðu ve MHP tara-
fýndan organize edilen ýrkçý gösteride yer
alanlar açlýk grevcilerine saldýrý giriþimle-
rinde bulundu.
Buldenz, Feldkirch, Frasrtanz, Dorn-
birn, Bregenz ve Lustenau kentlerinde bu-
lunan ülkücü faþist dernekleri ve Türk
Konsolosluðu tarafýndan organize edilen
ülkücü gruplar sokaklarda “Kürtler dýþarý”
diye slogan atarak saldýrý giriþimlerinde
bulundu. MHP’lilerin saldýrý giriþimleri
PKK’lýlar tarafýndan karþýlýk buldu.
ARNHEM’DE KÜRT DERNEÐÝ
YAKILMAK ÝSTENDÝ
Hollanda’daki faþistler birçok yerde
Kürtlere yönelik saldýrý ve tehditlerde bu-
lundu. Utrecht kentinde Kürt karþýtý göste-
ri düzenlenirken, Arnhem kentinde ikinci
kez Kürt derneðini yakma giriþiminde bu-
lunuldu. 24 Ekim günü ayný derneðe dü-
zenlenen yakma giriþimi sonuçsuz kalmýþ,
derneðin ön kapýsýnda küçük çaplý hasar
meydana gelmiþti.
DOETÝCHEM’DE
KAHVEDE KAVGA
Arnhem kentine baðlý Doetichem’de
ise faþist kesimlerin Kürtlere hakaretlerde
bulunmasý sonucu kavga çýktý. 50 kiþinin
karýþtýðý kavgada 2 kiþinin gözaltýna alýndý-
ðý bildirildi. Kent polisi, kavga eden taraf-
larý ayrýþtýrmada güçlük çektiklerini, iki
grubun daha önce akþam saatlerinde çarþý
merkezinde de kavga ettiklerini söyledi.
Mahallesi'nde bir börekçi dükkaný-
na giden Ramazan Abanoz, iþ yeri
sahibinin akrabasý Abdülkadir Nas'ý
býçak, Yunus Nas'ý da kuru sýký ta-
bancayla tehdit ederek toplam 2
YTL tutarýnda böreði aldý. 2. Aðýr
Ceza Mahkemesi'nde gasp suçun-
dan yargýlanan Abanoz, dün son kez
hakim karþýsýna çýktý. Hakkýnda 20
yýla kadar hapis cezasý istenen sanýk
Ramazan Abanoz, "Param olmadýðý
için ara sýra gidip oradan börek alýr-
dým" dedi. Mahkeme heyeti, sanýðý
5 yýl 10 ay hapse mahkum etti.
Acýlarýn
Cumhuriyeti: TC
Bu meselenin bugüne kadar niçin çözülemediðinin, akan kanýn her
gün niye büyüdüðünün, ülkenin ve toplumun niçin parçalanmanýn
eþiðine geldiðinin asýl sebebini, kendi halkýna düþman muamelesin-
den de öte iþler yapmayý düþünebilen bu zihniyette aramak gerek-
mez mi?.. Bu zihniyeti, -onu besleyip yaþatan bütün sebeplerle bir-
likte- ortadan kaldýrmadan hangi meselenizi hukuk içinde ve
siyaset yoluyla çözebilirsiniz ki?
Oðuz Gürses
GKB Yaþar Büyükanýt, Cumhuri-
yetin kuruluþunun 84. yýldönümü do-
layýsýyla, Türk Silahlý Kuvvetleri
mensuplarýna hitaben yayýmladýðý
mesajýnda "bize bu acýlarý yaþatanlara,
o acýlarý, hayal bile edemeyecekleri
bir yoðunlukta yaþatacaðýz" demiþ...
Paþanýn PKK militanlarýný kastetti-
ði malûm...
PKK miilitanlarýnýn son Daðlýca
baskýnýnda onlarca askeri öldürüp ya-
raladýðý ve 8'ini de esir aldýðý da
malûm...
Paþa buna çok üzülmüþ ve "bize bu
acýlarý yaþatanlara, o acýlarý, hayal bi-
le edemeyecekleri bir yoðunlukta ya-
þatacaðýz" diyerek PKK militanlarýn-
dan çok korkunç, çok vahþî çok mer-
hametsizce" intikam alýnacaðýný, bu
intikamýn þiddet, dehþet ve vahþetini
onlarýn hayal bile edemeyeceklerini
belirtiyor....
Acaba ne yapmayý tasarlýyor Paþa?
PKK militanlarýný yakalayýp jiletle
lime lime edip yaralarýna tuz mu basa-
cak?
Diri diri derilerini mi yüzdürüp de-
rilerinden askerlerine üniforma mý
yaptýracak?
Yakalayýp her birini nüfusa kayýtlý
olduklarý il veya ilçelere kazýða mý
oturtacak?
Biz bu intikamýn dehþet ve vahþeti
hakkýnda ne hayal edersek edelim, Pa-
þa'nýn kastettiði o deðil... Zira Paþa'nýn
PKK militanlarýna yapmayý tasarladý-
ðý þey her ne ise, bunun bir insanýn ak-
lýna ve hayaline bugüne kadar hiç gel-
memiþ bir þey olacaðý kesin...
Bu öylesine þiddetli bir vahþet ola-
cakmýþ ki, uygulanýnca PKK militan-
larý "hayal bile edemeyecekleri bir yo-
ðunlukta" acýlar yaþayacaklarmýþ...
Demek günlerdir toplantý üstüne
toplantý yapýp bunu konuþuyorlarmýþ:
" Þu hain PKK'dan öyle bir intikam
alalým ki, hem onlara hayal edemeye-
cekleri acýlar yaþatsýn, hem de dünya
durdukça adý bizimle birlikte anýlsýn;
Kazýklý Voyvoda gibi..."
Sonunda bunu bulmuþ olmalýlar ki,
Paþa bu kadar kesin ve kararlý konuþu-
yor: "Yakýnda göreceksiniz... Kabak
gibi oyacaz lan hepinizi!"
BARAN
Ne zaman mý?
Paþa onu da bir resepsiyonda að-
zýndan kaçýrdý: RTE'nin Washington'a
gidip eþbaþkaný Bush'tan olur alma-
sýndan hemen sonra...
***
Peki, bu PKK militanlarý kim?
TC'nin vatandaþlarý...
Kendileri de, analarý, babalarý, hý-
sýmý akrabasý da bu ülke nüfusuna ka-
yýtlý ve bu ülkede yaþýyor...
GKB Büyukanýt n'apýyor?
Baþýnda bulunduðu TSK'ya Cum-
huriyet bayramý mesajý yayýnlýyor...
Bu arada da "kýzým sana söylüyorum,
sen anla gelinim" hesabý bu ülkenin
bazý vatandaþlarýný da açýkça tehdit
ediyor...
Ne diyor: "Bize bu acýlarý yaþatan-
lara, o acýlarý, hayal bile edemeyecek-
leri bir yoðunlukta yaþatacaðýz..."
Kime diyor: PKK militanlarýna...
PKK militanlarý kim: Bu ülkenin
vatandaþlarý...
Maaþýný bu ülkenin halkýndan top-
lanan vasýtalý veya vasýtasýz vergilerle
oluþturulan kaynaktan alan bir bürok-
rat, kendisine maaþ ödeyen halkýn bir
kýsmýný bu kadar açýk bir biçimde teh-
dit edebilir mi?
Ama onlar "terörist"...
Onlar "terörist"se bu ülkenin adli-
yesi yok mu?
Bu ülkede cezalarý GKB'ler kesip,
infazý da onlar mý yaptýrýyor?..
TC'nin hangi kanununda "askerle-
re acý yaþatanlara, askerlerin o acýlarý,
hayal bile edemeyecekleri bir yoðun-
lukta yaþatmaya hakký vardýr" diye bir
madde var?
Böyle bir kanun maddesi yoksa
GKB hangi hakla böyle bir infazdan
açýkça ve rahatça söz edebiliyor?
TSK hükûmetin emrinde bir icra
organý mýdýr? Yoksa yasama-yürütme-
yargý erklerini tek baþýna temsil eden
bir kurum mudur?
TSK Hükûmetin emrinde bir icra
organý ise; GKB suçlarý ve suçlularý
tek baþýna belirleyip, bunlara verile-
cek cezalarýn mahiyet ve miktarýný da
yine tek baþýna tayin edip, bunlarýn in-
fazýný da kendisi tarafýndan yapýlma-
sýna kendini nasýl yetkili görebiliyor?
Ve bu güne kadar hiçbir GKB(*) niçin
hükûmetin emrindeyiz" demedi de
hep ve ýsrarla "Yüce Türk ulusunun
emrindeyiz, emrini yüce Türk ulusun-
dan alan TSK" gibi hukuk dýþý lâflar
etti ve etmeye devam ediyor...Buna
mukabil hiç bir baþbakan çýkýp da
"hemþerim sen hangi ulusun emrinde-
sin ve bu ulus sana emir ve yetkilerini
nasýl veriyor? Evleri tek tek dolaþýp
'ey damarlarýnda asil kan taþýyan yüce
ulusum bana bugünkü emirlerin neler-
dir' diye mi soruyon, anket mi yaptýrý-
yon? Bu 'Yüce Türk ulusu'yla nasýl bir
emir- komuta iletiþimin var? Böyle bi-
zim bilmediðimiz bir iletiþimin varsa,
bizim bundan niye haberimiz yok ve
bu yüce Türk ulusu habire bu seçim-
referandumlarý niye yapýyor? Bu ulus
hafif meþrep kadýnlar gibi sana ayrý
bize ayrý þeyler mi söylüyo da, sen bi-
zi hiç iplemiyon?" diye sormuyor..
TSK yasama-yürütme-yargý erkle-
rini tek baþýna temsil eden bir kurum-
sa; TBMM, Hükûmet ve adlî organlar
niye var? Kamu bütçesinden bu or-
ganlara niçin dünyanýn parasý ayrýlý-
yor? Ve daha önemlisi her yýl bu cum-
huriyet bayramlarý niye kutlanýyor?
Her þeye GKB'nýn karar verdiði bir re-
jime hiçbir siyaset ve hukuk kitabýnda
"cumhuriyet" denilmez... Onun adý
baþka bir þeydir...
***
Sen PKK militanlarýna, "hayal bile
edemeyecekleri yoðunlukta acýlar ya-
þatýrsan ne olur?
Diyelim bu acýlarý yaþayan PKK
militanlarý acýlarýn þiddet, dehþet ve
yoðunluðuna dayanamayýp ölür...
Sonra?
Bunlarýn bu ülkede anasý babasý,
hýsýmý, akrabasý, eþi, dostu, arkadaþý
bu durumda ne düþünür?
"Helal olsun paþaya oðlumuzu ký-
zýmýza, hýsýmýmýza, akrabamýza eþi-
mize dostumuza, arkadaþýmýza hayal
bile edemeyecekleri acýlarý nasýl da
yaþattý aferin, elleri dert görmesin" mi
der?
Demezse bu akan kan durur mu?
Bu mesele çözülür mü?
Öyleyse, bu meselenin bugüne ka-
dar niçin çözülemediðinin, akan kanýn
her gün niye büyüdüðünün, ülkenin ve
5
toplumun niçin parçalanmanýn eþiðine
geldiðinin asýl sebebini, kendi halký-
na, düþman muamelesinden de öte iþ-
ler yapmayý düþünebilen bu zihniyette
aramak gerekmez mi?
Bu zihniyeti, -onu besleyip yaþatan
bütün sebeplerle birlikte- ortadan kal-
dýrmadan hangi meselenizi hukuk
içinde ve siyaset yoluyla çözebilirsi-
niz ki?
***
GKB ayný mesajda "Unutulmasýn
ki, bu Cumhuriyeti kuranlar bizden
çok daha büyük acýlar çekmiþtir." diye
ilginç bir lâf da etti...
Cumhuriyetin kurucu ve yönetici
elitinden (laik-kemalist oligarþi) kim
veya kimler 1923'ten beri ne zaman ve
nasýl "çok daha büyük acýlar çekmiþ-
tir" diye düþünüyorum kaç gündür;
kayda deðer bir tek misal bulama-
dým....
Bir tek mili þef Ýnönü devrinde
"Varlýk Vergisi" uygulamalarý sebe-
biyle bu elitin Yahudi olanlarý bir ta-
kým acýlar yaþamýþlar ama, bu durum
kýsa sürede telafi edilmiþ ve yaralar
sarýlmýþ, acýlar unutulmuþ... Bir de
askerî darbeler dönemlerinde iktidar
nimetlerinden mahrum býrakýlarak ce-
zalandýrýlan siyaset ve bürokrasi esna-
fý var ama GKB'nin bunlarý kastettiði-
ni sanmýyorum... Baþka bir misal de
bulamýyorum....
Buna mukabil, bu halkýn 84 yýldýr
bu yönetici (laik-kemalist) elitin elin-
den çektiði inanýlmaz acýlarý tarih bo-
yunca çok az halk yaþamýþtýr... Paþa
bunu da kastediyor olamaz...
Neyse,,,
Geçmiþ cumhuriyet bayramýnýz
kutlu olsun...
Balo var mýydý balo?
(*) Bundan Önceki GKB Hilmi
Özkök'ün GKB sitesinde bulunan öz-
geçmiþindeki "Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasý'na göre, Baþbakana karþý
sorumlu olan Orgeneral ÖZKÖK" iba-
resi emekli olur olmaz metinden çýka-
rýldý.
6 BARAN
Kuklalýklarýnýn devam etmesi için, esas düþman Amerika’nýn dürttüðü bir psikoloji bu!
Kardeþ Kürt’le aramýza duvar örmek için kurulan bir oyun bu!
Hainler Cenneti Masum Anadolu
Cumali Dalkýlýç
C umhuriyet’in ilanýnýn 84. Yýl-
dönümünün kutlamalarý havai
fiþekler patlatýlarak kutlanýrken, doðu-
da halkýmýzýn tepesinde bombalar pat-
latýlarak “coþku” veriliyor. Doðu’daki
manzaradan Batýdakiler habersiz tutu-
luyorken, Doðudakiler de Batýdakilere
sadece düþmanlýðý körükleyen mu-
amelelere tabi tutuluyor.
Olan yine ve her zaman olduðu gi-
bi halkýmýza oluyor. Bu arada iþbirlik-
çiler de, asýl düþman Amerika’ya olan
nefret ve düþmanlýðý kendi halkýnýn di-
ðer kesimine kanalize ederek, efendi-
lerini gözlerden kaçýrmaya çalýþýyor.
Bu millet iþgalin ne demek olduðu-
nu iyi bilen bir millettir. Hâlâ dinleriz
I. Dünya Savaþý’ný son yaþayanlarý-
mýzdan… Ýngilizler, Fransýzlar, Ruslar,
Yunanlar, Ýtalyanlar… Neler yapmýþ?..
Çok deðil üç-dört nesil önce görül-
müþtü barbarlarýn saldýrýlarý… Diren-
dik, savaþtýk, çarpýþtýk… Muazzam fe-
dakârlýklar, kahramanlýklar ve o nis-
bette muazzam kayýplar… Milyonlar-
ca kilometrekarelik Ýslâm milletlerinin
yaþadýðý topraklar birkaç yýl içinde eri-
ye eriye bugünkü hâle geldi; Anadolu
kýtasýna kapatýldýk! Türk bu topraklara
sýðmýyor! Tarihi akýþ da kaybettikleri-
mizi geri almak için birçok zaruretleri
önümüze getirmiþtir. Ýþbirlikçiler, ger-
çek Türk’ün tüm kardeþ Ýslâm millet-
leriyle birlikte coðrafyasýna hakim ol-
mamasý için iþgalciye kapýlarýný aç-
mýþtýr. Hal böyleyken ‘bölünmez bü-
tünlük’ palavrasý üzerinden Türk’ü
Anadolu’da çürütmek için bir düzeni,
“baðýmsýz devlet” diye kurmuþtur.
1920’lerden bu yana emperyalizme
karþý direniþ dört bir tarafta devam
ediyor. Öte yandan kaybettiðimiz top-
raklardaki her savaþta, insanýmýz Ana-
dolu’ya sýðýnýyor. Neden? Çünkü mev-
cut sýnýrlarýmýz suni sýnýrlardýr, uydu-
ruktur. Propaganda ile çizilmiþtir. Bu-
nu en son 91’deki Amerikan’ýn baþýný
çektiði 33 kuklanýn Irak’a saldýrýsýnda
yaþadýk… Yüzbinlerce Kürt, Türkmen
ve Arap Anadolu’ya göçtü.
Bu vaziyet, iþgalin devam ettiðini
bize ihtar eder! Fakat içimizdeki iþbir-
likçi ve hainler bunu baþka türlü yo-
rumlar. Ýþgalcilerin kendilerine verdiði
kuklalýk “baðýmsýzlýk”, iþgalcilerle
buluþmalar “stratejik ortaklýk”, yap-
týklarý anlaþmalar “müttefiklik”, iþgali
de “terörle mücadele” olarak yorumla-
nýr.
Teröristten kasýtlarý iþgalciye karþý
savaþan Müslümanlardýr. 1920’lerde
Ýngiltere’nin göz koyduðu güneyimiz,
Anadolu merkezli bir direniþle karþý-
laþmadý. 91’de Irak’a yapýlan saldýrý-
dan, iþgalcinin vereceði pay için Tur-
gut Özal nasýl, “1 koyup 3 alacaðým!”
dediyse, Ýnönü de 1920’lerde 500 bin
Ýngiliz altýný ile Ýngilizler’le Misak-ý
Millî davasýnda anlaþma yaptý. Halbu-
ki o sýralar bölgede yaþayan Müslü-
man Kürt ve Arap halký Ýngilizlerle
çarpýþýyor, Ýngilizlerin, kardeþleri Türk
milletiyle arasýna örmeye çalýþtýðý du-
vara izin vermiyordu.
Talabani ve Barzani’nin nereden
çýktýðýný merak edenler o yýllara dön-
sün, baksýn!.. 1920’lere!
“Amerika þýmartýyor onlarý…” di-
yen ahmaklar, 1920’lerde hilafete iha-
net edenlerin marifetini kucaklarýnda
bulmuþ, yaþadýðý çeliþkilerin içinde
boðulmaya baþlamýþlardýr. Misak-ý
Millî davasý 2003’te tekrar dirilmiþti.
Þehid devlet baþkaný Saddam Hüseyin,
1920’lerdeki Ýngilizler’in yerine böl-
geyi iþgale kalkýþan Amerika’ya kafa
tutarken, 1920’lerdeki savaþýn soylu
kahramanlarýndan olarak Türkiye’ye
“Gel beraber iþgalciyi kovalým!” di-
yordu.
O’nun buradakilere, geçmiþini
inkâr eden mürtedlere acýyarak baktý-
ðýný þu sözlerinden rahatlýkla çýkarabi-
lirsiniz:
“Türkiye bizi Amerika adýna tehdit
ediyor...”
Irak devlet baþkaný Saddam Hüse-
yin bu sözleri, AKP’li baþbakan ve dý-
þiþleri bakanýnýn, “Sakýn anlaþmazlýk
yapýp da baþkaldýrmayasýn, yoksa
Amerika seni mahveder!” aþaðýlýk tel-
kinlerine karþý söylemiþti. Kim mah-
voluyormuþ görülüyor þimdi!
Sayýn Behiç Gürcihan’ýn þöyle bir
ifadesi var: “Türkiye Cumhuriyeti
devleti kendi kuyruðunu yiyen bir yý-
lana benzemektedir gün geçtikçe.”
Aynen öyle!.. Ve bu “yýlan”
1920’lerden itibaren kuyruðunu diþle-
meye baþlamýþtýr. TC’nin emperyalist-
lerle 1920’lerden bu yana yaptýðý gö-
rüþmelerde, topraklarýmýz satýla satýla,
iþgal üsleri açýla açýla, 2000’lere kadar
geldi bu ‘yýlan’…
“Kürt meselesi”, bu yýllar zarfýnda
ortaya çýkan hainlerle beraber üretil-
miþtir. Hem Anadolu içinde rol alan,
hem de güneyimizdeki topraklarda rol
alan hainler… Anadolu’daki hainler,
Kürt’ün üzerine yürüyerek bu savaþý
“rant kapýsý” yapanlardýr. Güneyimiz-
deki hainler de Ýsrail’in “Büyük Ýsrail”
rüyasýný gerçekleþtirmek amacýyla
Irak’la aramýzda örülen duvara taþ ta-
þýyanlardýr.
Her ikisinin de sadece menfaatleri
çeliþiyor. Efendileri ayný, Amerika!..
Þu anda bölgede yaþanan çatýþmalar
kendi menfaatleri üzerinden deðerlen-
dirildiði için ne iþgale iþgal diyebili-
yorlar, ne de iþgalciye iþgalci! Çatýþ-
ma, içeride söz sahibi olup istilacý
Amerika’yla menfaatlerini birleþtiren-
lerle, güneyimizde yine iþgalci Ameri-
ka’yla menfaatlerini birleþtirenler ara-
sýnda sürmektedir.
Güneyimizdeki savaþ, içeridekile-
rin Kürt kardeþlerimizle olan dinî,
millî, tarihi baðlarý inkâr etmesi yü-
zünden, iþgalcinin lehine sonuç verme-
si için ýrkî temelde ele alýnýyor. Ve
böylece Irak’ý üçe bölenler, Irak’ýn ku-
zeyinde ýrk esaslý bir meseleyi, Kürtlü-
ðü öne çýkarýrken, Irak’ýn güneyini
mezhep ekseninde Sünni-Þii diye bö-
lerek müdahalelerine süreklilik kazan-
dýrmaya çalýþmaktadýr.
Esas düþman Amerika’nýn her iki
kukla tarafýn, milletin gazýný almak
için baðýþladýðý “baðýmsýzlýk” edebi-
yatý, iþbirlikçilerin kamuoyu tarafýn-
dan “çözümün de sahipleri” olarak
gösterilmesinde anlaþýlýr bir þeydir. Bu
sayede Baþbakan Tayyip Erdoðan þu-
nu bile söyleyebilmiþtir:
“Ben ABD’ye þunu soruyorum. On
binlerce kilometre uzaktaki Irak’a niye
geldiniz?”
Görüldüðü gibi hâlâ bölgedeki so-
runlarýn kaynaðý olarak Amerikan iþ-
galini iþaret eden açýk bir söz sarf edil-
memiþtir; edilemez! Kaldý ki bu sözler
Beyaz Saray’a deðil, televizyonlarý ba-
þýnda, binlerce evladýný kaybetmiþ mil-
letin infialini önlemek gayesiyle ve
kendi pozisyonunu aciz imajdan kur-
tarmak için söylenmiþtir.
Þunu da ifade edelim ki, PKK’nýn
bu saldýrýsý rastgele yapýlmýþ bir eylem
olarak deðerlendirilmemeli... Zaten
PKK da bu yönde açýklama yaptý. Çý-
karýlan ‘tezkere’yi saldýrý sebebi ola-
rak gösterdi. Demek tezkereye ‘çö-
züm’ diyenlerin, gerçek çözümü ara-
masý gereken yer burasý. Bunlarsa so-
runun kaynaðý Amerika’ya bakarak
çözüm arýyorlar. Çözüm burada, Tür-
kiye’dedir ve taraflarý bellidir. Taraflar
Ýmralý’da ve Bolu’dadýr; içimizdedir.
Ankara bunu anlamalýdýr.
Abdullah Öcalan, yeni anayasada,
‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasý bü-
tün kültürlerin demokratik bir þekilde
varlýðýný ve kendini ifade etmesini ka-
bul eder’ cümlesinin yer almasýný tav-
siye ederek çözüm teklifini yapmýþ.
Öcalan diyor ki, ‘Bu cümle bile yeter-
lidir. Birçok þeyin önünü açar. Bu
cümleyi anayasaya koysunlar iki ay
içinde PKK silahý býrakýr’ (22 Eylül
2006 Gündem)
“Mehmetçiðe yardým kampanyasý”
açanlarýn gerçek yüzlerini de, yine Sa-
yýn Behiç Gürcihan’ýn çizdiði tablo-
dan takip edelim:
“Kimler yok ki… Barzani ile hava-
limaný kuranlar, Irak’ýn kuzeyinde çi-
mentolarý ile ihanetin temelini atanlar
tek tek yazdýrýyorlar isimlerini ekrana.
1 Milyon YTL...250 bin YTL... 1 mil-
yon $ HaberTürk coþuyor... “Türkiye
tek yürek” sloganý tekrar tekrar geliyor
ekrana; ülkenin komprador burjuvazisi
ellerindeki kaný dolarla temizliyor.”
“Þehidler ölmez vatan bölünmez!”
Vatan zaten bölünmüþ!.. Sana bu
sloganý, Kurtuluþ savaþýnda Anadolu
için Irak’ta çarpýþan þehidleri unutman
için attýrýyorlar!
Ýþgal basýnýndan Vatan gazetesi,
Taksim’deki protestoda atýlan bir baþ-
ka sloganý fotoðrafa altý geçmiþ:
“Apo’nun piçleri yýldýramaz bizleri”
Ayný gazete, Ebu Garib’te, Telafer’de,
Felluce’de soykýrým yapan Amerikalý-
lara “piç” diyen bize saldýrýyordu!
“Türk’üm!” diyen adam, Baðdat
iþgali yaþadýkça mutlu olamaz. Ne za-
man ki Baðdat’a yürüdün, iþte o za-
man gerçek mutluluðu yakalayabilir-
sin. Ýþgalcinin üzerine yürürsen, senin-
le savaþan Kürt de yanýnda yer alacak-
týr. “Aman girmeyelim tuzak var!” di-
yen satýlýk kalemler, “soðukkanlý ola-
lým, hislerimize kapýlmayalým” di-
yenler, Baðdat iþgal edilirken hisleri
Amerika’nýn yanýnda olan alçaklardýr.
Bunlar sana “Ne mutlu Türk’üm” de-
dirtiyor. Görmüyor musun?
Sen Baðdat’a yürürsen Arap karde-
þin de sana katýlacak!.. Buhranýn kay-
naðý Amerika, çözümün merkezi ola-
maz. Ankara’nýn umurunda deðil...
Ayný kültürün insaný olan Kürt’ün var-
lýðýna düþman hislerle yaklaþýp Ana-
dolu Kürt’ünü karþýsýna almýþ, Barzani
ve Talabani’yi muhatabý yapmýþ bun-
lar, görmüyor musun? Sen yolunun üs-
tündeki Kürt’ü yanýna almadan Irak’ýn
kuzeyine giremezsin. Sen samimi olur-
san, oradaki Kürt de esas düþman ola-
rak Amerika’yý görecek.
Kuklalýklarýnýn devam etmesi için,
esas düþman Amerika’nýn dürttüðü bir
psikoloji bu! Kardeþ Kürt’le aramýza
duvar örmek için kurulan bir oyun bu!
Kardeþ Irak halkýyla aramýzdaki duva-
rýn temelinde de bu iðrenç ýrkçý psiko-
lojinin tesiri var.
Ýmralý, tuzaða düþenin halini tuza-
ða düþmüþ adam anlar hesabý, kurulan
tuzaðýn farkýnda olduðundan, Türk’ü
Anadolu Kürtü’yle birlik olmaya çaðý-
rýyor. Bunun sözde deðil özde bir tavýr
olduðu da, yapýlan ateþkes çaðrýsýndan
sonra görülmüþtür. Ankara tarafýndan
düne kadar sürekli telaffuz edilen, “te-
rör bitmiþtir” sözü, olanca gerçekliðini
Ýmralý’nýn çaðrýlarýna borçludur.
Müslüman Türk’ün düþmaný,
“1000 yýllýk kardeþi” Müslüman Kürt
deðildir. Kürt imha ve inkârcýlýðýný
Türk’e dayatanlar, ayný þekilde Türk
imha ve inkârcýlýðýný Kürt’e dayatan-
lar, Batý emperyalizmi ve onlarýn bura-
daki iþbirlikçileridir.
Ulus ve Lider
Baki Aytemiz
Tarihî rolümüzü oynamamamýz için koparýldýðýmýz tarih kökümüzde,
ulus deðil ümmet vardý. Ortadoðu’dan baþlayarak, emperyalizme kafa
tutacaksak ve kendi ayaklarýmýz üzerinde duracaksak,
birliði saðlamanýn tek yolu da ümmetten geçer. Bunun pratiðe tatbiki
de Baþyücelik Devletini icbar eder.
H
asan Köni, bazý þeyleri açýk-
ça konuþamamaktan þikâyet
ediyor, malûm, Türkiye’de konuþ-
mak cesaret iþi, söylenenler birileri-
nin nasýrýna dokunduðunda, ne hak
ne hukuk. Hele ki, konuþmaktan
böylesine imtina eden Köni gibi, as-
kere Millî Güvenlik Akademisi’nde
ders veren bir profesörse, varýn geri-
sini siz hesap edin derim.
Geçenlerde, Baran Dergisi’nde
yayýnlanan röportajýnda, Ömer Lütfi
Mete de Hasan Köni ile benzer bir
þeye temas etmekteydi…
Türkiye’nin “hukuk devleti” ol-
duðu Anayasa’da yazýlý olsa da, bu-
nu pratikte bir mânâ ifâde etmediði
aþikâr. Duverger’in söylediði gibi
Anayasalar mevcudu örtmeye yara-
yan paravandan baþka bir þey deðil-
dir. Hele ki, Türkiye gibi, kuruluþun-
dan itibaren yalan ve yanlýþlar üzeri-
ne inþa edilmiþ bir rejimde yaþan-
maktaysa, Anayasanýn örttüðü mev-
cud ve tarihî gerçeklerin ortaya çýk-
mamasý için, “yassah” ve sansür, ha-
yatýn her alanýnda ve en katý biçimde
kendini gösterir. Bu, hukukî olmak-
tan da öte, sübjektif bir çerçeve çizer
ki, neticesinde Hasan Köni ya da
Ömer Lütfi Mete’nin bazý þeyleri
söylerken, yanlýþ anlaþýlmamak için
azamî gayret göstermeleri anlaþýlýr
bir hâl alýr. Ýsimleri, kimlikleri ya da
geçmiþleri ne olursa olsun, her ân bir
damga yeme, yaftalanma ve Salih
Mirzabeyoðlu’na cezaevinde refakat
etme þansý büyük bir ihtimaldir.
Ýþte, lider ve kahraman olanla,
akademisyen ya da baþka bir meslek
erbabý arasýndaki fark da burada yat-
maktadýr. Derdim mezkur þahýslarý
küçümsemek deðil, asla… Onlarýn
BARAN
yazýlarýný okur, TV’de dinlerim.
Söylediklerini de mühimserim ama
iþte Türkiye’de, Üstad’ýn þikâyet et-
tiði bir þey var ki o da mücerret fikir
istidadýnýn olmayýþýndan, söylenmek
istenen þeylerin alakasý görülmeye-
rek, kötüye çekilebilmekte ve yanlýþ
anlaþýlmakta. Buna, hadiseyi kasýtlý
olarak baþka mecralara çekmek iste-
yenlerin çabalarý da eklendiðinde,
karþýmýza hiç de istenmeyen netice-
ler çýkabilmektedir. Hadisenin temel
saiki, Kemalizm’in, idraklerin iðdiþ
edilmesinin müsebbibi olmasýnda
yatar. Bu da baþka bir mesele… Asýl
olarak da her meselemizin temelin-
deki asýl mesele bu diyebiliriz (Kül-
tür Davamýz) ama bu sefer bu mese-
leyi teðet geçiyoruz…
Gündem ve gündemimiz “te-
rör”…
Çözüm noktasýnda da karþýmýza
çýkan liderlik problemi ve kurtarýcý
fikir…
TC’nin saflarýnda iki kesim, çeki-
þiyor gibi gözüken iki taraf: AKP ve
askeriye…
AKP’nin baþýnda Tayyib…
Askeriyenin idaresinde de, resep-
siyon ve Balo salonlarýnda sýrmalý
elbiselerle arz-ý endam etmeyi iþ bi-
len kurmay kadrosu…
Her iki taraf da ABD ve Ýsrail’e
gözlerini dikmiþ, kendi aralarýnda di-
diþmekte ya da anlaþmakta. Ülke
hýzla iç savaþa doðru sürüklenirken,
onlar hâlâ hamaset edebiyatý yap-
maktalar. Mesela bir Cemil Çiçek,
bir yandan “söz bitti” diye hamaset
yaparken diðer yandan da gözler
Amerika’dan gelecek iþarete çevril-
miþ, beklemekteler. Ve yine, emekli
olduktan sonra çenesi düþen paþalarý-
mýzdan birini sigaya çeken Hulki
Cevizoðlu, “Madem biliyordunuz
da, görevdeyken niye ses çýkarmadý-
nýz?” diye pattadanak soruveriyor.
Aldýðý cevap, “kem-küm”… Evet,
NATO’nun kurmaylarý, turuncu siya-
setçiler, gözlerini Amerika’ya dik-
miþ ekliyorlar. Bekleyiþte, asker sivil
hepsi ortak… Bakmayýn siz Tay-
yip’in, “Amerika bizimle olmak zo-
rundadýr!” diyerek diklenir gözüktü-
ðüne, iþ o noktaya geldi ve AKP’nin
þahsýnda TC öyle bir köþeye sýkýþtý
ki, her köþeye sýkýþan kedi gibi, tüy-
lerini kabartýp týslýyor. Daha saldýr-
mýþ deðil… Amerika da ona bir açýk
kapý býrakacak, iþte gidip uçaklarla
vuracaklar ve bu arada PKK da, Sön-
mez Köksal’ýn dediði gibi, maðara-
larýn içerisinde saz çalarak bombala-
manýn geçmesini bekleyecek. Mese-
lenin halli zaten böyle bir askeri ha-
rekâtta deðil… Olmadýðýný artýk ak-
lýselim sahibi herkes kabul ediyor.
Böylesi bir yaklaþým,meseleyi çöz-
mek yerine, bilakis daha da derinleþ-
tirir, çözümsüzlüðü daha da artýrýr.
Hatta þu yapýlan gösteriler, hem de
“Türkiye’yi böldürmeyiz!” denilerek
Kürtlere yapýlan saldýrýlar, basýlan
parti binalarý vs, Türkiye’yi bölmek-
ten baþka bir þeye hizmet etmez.
Amerika’nýn plâný da bu yönde deðil
mi? Bölgede Amerika’ya muhtaçbir
Kürt devleti kurmak ve bu devletin
baþýna da sözde bir kurtuluþ savaþý
neticesi ortaya çýkacak bir Atakürt
geçirmek. Bu Barzani de olabilir
baþka biri de, ama sokaklarda atýlan
naralar, Kürtlere yapýlan saldýrýlar,
Amerika’nýn ekmeðine yað sürer, zi-
ra Kürler Amerika’nýn kucaðýna itil-
miþ olunur. 28 Þubat neticesinde
AKP’nin hayat bulmasý gibi…
Evet manzara vahim ve teþhiste
çoðu kiþi benzer þeyleri söylüyor
ama kimse çare ve çözüm noktasýnda
yapýlmasý gerekenin ne olduðu konu-
sunda bir þey de söyleyemiyor.
Sedat Laçiner, PKK’nýn ideolojik
bir formasyonu olmasýndan yola çý-
kýlarak, asýl mücadelenin ideolojik
plânda verilmesi gerektiðini söylü-
yor. Evet, ama PKK’nýn “uluslaþma”
sürecine sokulmuþ olmasýna istina-
den, bu ideolojinin müsebbibi, tah-
rikçisi, bu topraklardaki inþacýsý TC
hangi fikirle köreltecek? TC’nin
elinde “ulus”tan baþka bir þey mi var
ki, “ulusçuluða” mani olabilsin?
Evet, ideolojik mücadele de onu ba-
bam da bilir. Peki bu ne?
Nihat Ali Özcan, liderlik bahsin-
deki eksikliði iþaretledikten sonra,
Irak’a girmenin “ulus” olma kavra-
mýyla alakasýný iþaretliyor. Bizim
kaç zamandýr iþaretlediðimiz mese-
lenin bam teline dokunmuþ oluyor.
Ama detaylandýrmýyor. Detaylandýr-
sa, altýndan neler çýkar kim bilir.
Þimdi, bu ulus devlet, bize Ba-
tý’dan empoze edildi. Bu topraklarda
bu sayede Araplarla aramýz açýldý,
7
þimdi de ayný minvalde Kürtlerle ay-
rýþmamýz saðlanacak ve emperyaliz-
min kucaðýna tam olarak oturmuþ
olacaðýz. Kürtler ve Türkler olarak.
Laik TC’nin bununla hesaplaþmasý
demek, geçmiþiyle hesaplaþmasý de-
mek, bir kimlik meselesi demek, bir
varoluþ problemi demek. Ama Ame-
rika ile hesaplaþmanýn da baþka bir
çaresi yok. Bölgede barýþ tesis edile-
cekse, Türkiye’nin yapmasý gereken
sýnýr ötesi operasyonun bu çerçevede
olmasý kaçýnýlmaz, yani oraya gittik-
ten sonra geri dönülemez ve artýk iþ
þu sorunun cevabýna gelir:
“Peki, burayý nasýl idare edece-
ðiz?”
Evet biz de soralým, laik demok-
rasi orayý yönetmeye yeter mi?
Ulus devlet kafi gelir mi?
Bunlarýn cevabýný bilmiyorsan ve
bu çerçevede bir ölüm-kalým çizgi-
sinde gerekeni yapamayacaksan,
hiçbir þey yapma; defol git.
Þimdi, burada iki þeyi hatýrlata-
lým. Birincisi, Üstad Necip Fazýl’ýn
yýllar öncesinden, seksen öncesinde
soðuk savaþ döneminde söylediði,
Türkiye’nin zýt kutuplardan eser
rüzgârýn kendi üzerinde toslaþmasýn-
dan dolayý muvakkaten ayakta kaldý-
ðý ve bu rüzgârlardan birinin çekil-
mesi hâlinde vay hâlimize dediði
manzara, bu gün gerçekleþmiþ olu-
yor.
Diðeri de Kumandan Salih Mir-
zabeyoðlu’nun, 1991 senesinde pat-
layan 1.Körfez Savaþý vesilesiyle,
hadiselerin artýk Türkiye’yi “Yurtta
sulh, cihanda sulh” politikasýzlýðýný
terketmeye mecbur edecek olmasý ve
Türkiye’nin tarihî rolünü oynamasýný
zorladýðýna dair yaptýðý tesbitler…
Tarihî rolümüzü oynamamamýz
için koparýldýðýmýz tarih kökümüz-
de, ulus deðil millet vardý. Ortado-
ðu’dan baþlayarak, emperyalizme
kafa tutacaksak ve kendi ayaklarýmýz
üzerinde duracaksak, birliði saðla-
manýn tek yolu da Ýslâm milleti þuu-
rundan geçer. Bunun pratiðe tatbiki
de Baþyücelik Devletini icbar eder.
Ýþine geldiði yerde Osmanlý’dan dem
vuranlar, önce bu hakikatleri anla-
malý ve ona göre konuþmalý.
Ve liderlik…
Þu ân, iki kere ikinin dört ettiði
bir riyazî kat’ilikte görülmesi gere-
ken hakikat, Kumandan’dan baþka
lider var mý? O, verdiði mücadele ile
yüreði, bileði, zekâsý ve fikirleri ile
yegâne kýymet.
Siyasetçisinin, askerinin, diplo-
matýnýn, akademisyeninin en baþta
anlamasý gereken ve hakikat namusu
gereði hakikatini temsil etmeleri ge-
reken Kumandan’ýn liderliði ve Baþ-
yücelik Devleti’nin alternatifsizliði.
8 9
Ulus Devletin Tasfiye Süreci
Þu aþamada yepyeni bir nizâmýn tesisi elzemdir ki, þahitlik ettiðimiz zaman, bu nizâmýn mahiyet ve vasfýnýn ‘ne’liðine verecek
bir cevabý olanlar için ayrýca mühimdir. Zira ulus-devleti ‘ulus-devlet’ yapan bütün unsurlar gerçekliðini yitirmiþtir.
Ali Rýza Yaman
Ulus-Devletin Çöken
Temelleri…
Ulus-devlet, her hâli ve her þekli
ile bir tasfiye sürecine girmiþtir.
Statüko ile eþ mânâyý haiz olan
müesses nizâm tam bir açmaz içinde
olup, hayatta kalma mücadelesi ver-
mektedir.
Þu aþamada yepyeni bir nizâmýn
tesisi elzemdir ki, þahitlik ettiðimiz
zaman, bu nizâmýn mahiyet ve vas-
fýnýn ‘ne’liðine verecek bir cevabý
olanlar için ayrýca mühimdir. Zira
ulus-devleti ‘ulus-devlet’ yapan bü-
tün unsurlar gerçekliðini yitirmiþtir.
Ulus-devleti tanýmlayan en
önemli unsurlarýn baþýnda ‘poziti-
vizm’ gelir ki, pozitivizmin geri kal-
mýþlýðýn bizatihi sebebi olduðunu
statükoyu temsil eden omzu kalaba-
lýklar BÝLE artýk idrak eder oldu.
Belli mahfillerde ‘olaya deðil sürece
odaklanmalý’ diye aforizmalar sa-
vurmalarý bundandýr.
Ulus-devleti ve ulus-devletin
þahsýnda ifade edilen deðerleri tem-
sil kabiliyetine sahip olduðu zannýna
istinaden kendinde bir egemenlik
vehmedenler artýk deðer üretemez
hâle gelmiþlerdir ki, bu durumun ni-
hai olarak varýp dayanacaðý nokta,
yine kendilerinin aðzýndan, yýkým-
dýr.
‘Ulus-devlet’in en önemli bir di-
ðer alâmet-i farikasý sekülerleþme
sürecinin ardýndan biçilen bir kimlik
olan ‘vatandaþlýk’týr ki son zaman-
larda yaþanýlan hâdiselerden sonra
kimse ‘vatandaþlýk’ý takmamakta-
dýr.
Bu durumu gören müesses
nizâmýn temsilcileri, her zaman yap-
týðý sahtekârlýðý tekrar etmekte ve
insanlarý dinî aidiyetleri üzerinden
ifade etme yoluna gitmektedir. Öbür
türlüsü iþlerine gelmez, zira artýk hiç
kimse kendisini ‘vatandaþlýk’ üze-
rinden ifade etmiyor.
‘Vatandaþlýk’ bir kimliktir. Bu
kimlik, Ýslâmî olmayan unsurlarla
ve onu hedef alýcý bir þekilde tavsif
edilmiþtir.
Bütün bir nizâm, tavsif edilen
‘kimlik’i benimsetmek esasý üzerine
inþa olunmuþtur.
Meþruiyet temelleri de bu esasta
karþýlýðýný bulur.
‘Vatandaþlýk’ý benimsetmek için
binlerce yýllýk tarih bir gecede yok
sayýlmýþ, anlam haritasý talan edil-
miþ ve neticede idrakler iðdiþ edil-
miþtir.
‘Türkiye laiktir laik kalacak’ slo-
ganlarýnýn ardýndan ‘Þehitler öl-
mez…’ diye baðýran ve fakat ‘Laik
bir devletin þehidi olur mu?’ suâlini
sormayý dahi aklýna getirmeyen ne-
siller bunlarýn eseri olup, bu seviye,
vatandaþlaþmanýn tabiî bir tezahürü-
dür.
Ýnsanlarý vatandaþlaþtýrmanýn bir
diðer tabiî tezahürü, nefret tohumla-
rýnýn ekilmesidir. Ýnsanlar artýk ken-
dini kendi aidiyetleri üzerinden ifa-
de etmek istemekte, bunun kavgasý-
ný vereceðini her þekilde haykýr-
maktadýr.
Öyle ya, inancýnýn tam zýt yö-
nünde tanýmlanan bir ‘kimlik’, daha
kaç yýl dayatýlabilir ki?
Adam meselâ Ermeni. Kendini,
mensup olduðu kavim ve din ile ifa-
de ediyor. Bunu da dile getirmek is-
tiyor.
Birileri de kalkmýþ ýsrarla; ‘Ha-
yýr. Sen Ermeni deðilsin, vatandaþ-
sýn’ diyor ve o Ermeni’yi hedef gös-
terip, ölümüne sebep oluyor.
Adam meselâ Müslüman. Kendi-
ni, mensup olduðu din ile ifade edi-
yor. Bunu da dile getirmek istiyor.
Birileri de kalkmýþ ýsrarla; ‘Ha-
yýr. Sen Müslüman deðilsin, vatan-
daþsýn’ diyor ve o Müslümaný asýp,
bilâhare þahit dinliyor.
Adam meselâ Kürt. Kendini,
mensup olduðu kavim ile ifade edi-
yor. Bunu da dile getirmek istiyor.
Birileri de kalkmýþ ýsrarla; ‘Ha-
yýr. Sen Kürt deðilsin, vatandaþsýn.’
diyor ve o Kürt’ü evinden edip, ona
b.k yediriyor.
Vatandaþlaþtýrýlan
Ýnsan…
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
yirmilik delikanlýlarýný sebebini, ta-
raflarýný ve ‘niçin’ini bilmediði bir
savaþa gönderiyor.
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
hep caný yanýyor.
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
evlâdýný yitiriyor.
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
ocaðýna devamlý ateþ düþüyor.
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
kurþun hep adres soruyor ve adres
hep gariban insanlarýn caný oluyor.
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
kendi oðullarý kara topraða girerken
birilerinin oðlu ‘gemicik’leri ile
mutlu-mesut bir þekilde yaþayýp gi-
diyor...
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
bilmem kaç bin rakýmlý tepelerde
mukim olup, muhafýz alaylarýnýn
içinde yaþayýp, kýzýnýn düðünü için
binlerce polis memurunun bayram
izinlerini kaldýranlar, vatandaþlaþtý-
rýlacak insanlarýn nice güçlükle bes-
lediði evlâtlarý üzerinden pervasýzca
savaþ ilânýnda bulunuyor.
Ýnsanlar vatandaþ olduðu ve va-
tandaþ kaldýrýlmak istendiði için,
‘Askerlik yan gelip yatma yeri de-
ðildir.’ diyen birileri, kameralara
klark çekerek Rice’a ‘Irak’ta sizin
iþiniz ne?’ diye artislik yapýp, insan-
larý aptal yerine koyuyor.
Ýnsanlar, vatandaþ olmak istemi-
yor. Bu da sürecin tasfiye ile netice-
leneceðine niþâne… Bundan dolayý-
dýr ki, resmîleþen bir söylem olduðu
için ‘sivil’ olarak ifade edilen müs-
takbel anayasanýn taslaðýnda ‘vatan-
daþlýk’ýn mahiyeti ve unsurlarý yeni-
den tanýmlanýyor.
Onca acýlara maruz kalan insan-
lar bütün bunlardan sonra hâlâ nasýl
‘vatandaþ’ olsun ve niçin ‘vatandaþ’
kalmak istesin ki?
Kendi ‘ben’ini kendi deðer ve
atýflar sistemi üzerinden ifade etme
kaygýsý taþýyan insanlar ‘ebed-müd-
det, birlik-beraberlik’ martavallarýný
artýk yemiyor ve teröristbaþý Ameri-
ka’yý bütün unsurlarý ile beraber aslî
düþman olarak görüyor.
Bunun için de haykýrýyor:
‘Rice, bebekkatili Amerika
Irak’a girdiði zaman ne ‘gölge baþ-
bakan’dý ve ne de BOP’un eþbaþka-
nýydý. Ama hem gölge baþbakan ve
hem de BOP’un eþ baþkaný olan
sensin ey kukla! Sen, mütecavizin
askerini ‘kahraman’ olarak gören ve
‘Amerikan askerlerinin biran ön-
ce ve sað-salim bir þekilde evlerine
dönmeleri için dua ediyorum’ di-
yensin! Sen, 1 Mart tezkeresini ‘Bu
tezkereye hayýr bana hayýrdýr’ di-
yecek kadar sahiplenensin! Sen bun-
larý yapan ve istilacý Amerika’nýn
Irak’ta ne aradýðýný en iyi bilensin!
Sen ve, Amerikalýlarý ‘özgürlük sa-
vaþçýsý’ olarak gören, ‘sevgili karde-
þin’, Deccal Komitesi’nin Irak’ta ne
aradýðýný bize izâh edecek olansý-
nýz! Sen ve hempalarýn bize güvene-
rek savaþa kalkýþmasýn! Bizim caný-
mýz senin ‘gemicik’lerle vakit geçi-
ren oðlunun canýndan daha deðerli-
dir! Bizler sadece ve sadece Ýslâm
için savaþýrýz! Biz, gayenin Ýslâm
olmadýðý hiçbir savaþta olmadýk,
bundan sonra da olmayacaðýz! Biz,
Allahsýzlardan Allahsýz beðenecek,
iki Allahsýzdan birini tercih edecek
deðiliz!
Bizim düþmanlarýmýz; vatana,
millete ihanet edenlerdir! Biz, bur-
numuzun ucunda iki milyon müslü-
maný katlederek bir “Arap Soykýrý-
mý” gerçekleþtiren Amerika’dan ve
kuklalarýndan baþka bir düþman ta-
nýmýyoruz! Bizim ‘birlik, beraber-
lik’ lâflarýna da karnýmýz toktur!
Biz, esas düþmanýn yanýnda de-
ðil; esas düþman tesbitini doðru
yapmýþ bütün samimi anti-emperya-
list unsurlarla “birlik-beraberlik” te-
sis etme gayreti içindeyiz. Ýslâm te-
meli üzerine verilen dünya çapýnda-
ki anti-emperyalist mücadeleye, bu-
radaki unsurlarýn eklemlenmesi;
kurtuluþu getirecektir!
En “Kahraman” Komutan Bizim Komutan!
Anasýna, bacýsýna, inancýna hakaret edeceksin, sanal bildiriler yayýnlayacaksýn, 8 yaþýndaki kýz çocuklarýný
Kur’an kursuna gidiyorlar diye silah doðrultacaksýn. Sonra gençleri hiç bilmedikleri bir yerde ölmeye
göndereceksin! Sonra kahraman olacaksýn... Yok öyle yaðma!
E ðitimsiz, hazýrlýksýz, bölgeyi bilmeyen ga-
riban vatan çocuklarýný “Kurt Kapaný”nýn
önüne atanlara, Ankara’da tafra satanlara, millete
posta koyanlara, milletin sýrtýna binen omzu kala-
balýklara birkaç lafýmýz var...
Ölen öldüðüyle kalýyor. Bir-iki “keskin” nutuk,
“intikam alacaðýz” baðýrmalarý... Sonra ver elini
Ordu Evi pavyonlarýna... Oðlum nerede kaldý be-
nim rakým!
Türkiye’nin askeri-güvenlik politikalarýný þim-
diye kadar kim çizmiþtir?
Holding yönetirken iyilerde, strateji ve taktik
geliþtirmede neredeler?
Halâ hedef “Kuzey Irak” diyorlar. Ama gözle-
rinin önündeki terörist baþý Amerika’nýn iþgal üssü
Ýncirlik’i hiç “gözleri görmüyor”.
Ne zaman bölge insaný ile omuz omuza camiye
girdiler..
Ne zaman birlikte kahvede iki bardak çay içti-
ler.
Hiç kimseyi kandýrmasýnlar!
Askeri alanlara milletin çocuklarýný akredite
edip sokmayacaksýn.
Anasýna, bacýsýna, inancýna hakaret edeceksin,
sanal bildiriler yayýnlayacaksýn, 8 yaþýndaki kýz
çocuklarýný Kur’an kursuna gidiyorlar diye silah
doðrultacaksýn.
Sonra gençleri hiç bilmedikleri bir yerde ölm-
eye göndereceksin! Sonra kahraman olacaksýn...
Yok öyle yaðma!
Eðer en ufak utanma duygularýnýz varsa derhal
istifa edersiniz, yapamayan gider, yerlerine yapa-
cak pýrýl pýrýl kahramanlar gelir.
Her iki taraftan da gençler öldürülürken , aka-
demide sýcak salonlarda “1919 þartlarýný yaþýyo-
ruz” diye ahkâm kesiyorlar. Soruyoruz: 1919’da
Bir Ýhtimâl
Daha Var!
Dilmurad / Baran Orta Asya Temsl.
B
undan birkaç sene önce, Ýran, Rus ve Çin
teknolojini temel alarak bazý denizaltý
torpil silah sistemleri geliþtirdi. Geliþtirilen bu si-
lahýn testleri, geçtiðimiz yýl, Orta Asya’daki “Isýk
Gölü”nde bulunan Rus askerî torpil üretim mer-
kezinde gerçekleþtirildi. Rus “Moskit” torpille-
rine benzeyen ama ondan faklý olarak gemiden
fýrlatýlmayýp, denize atýlma gibi bir özelliðe sahip
olan bu torpil, týpký deniz mayýnlarý gibi denizin
bizim ceddimiz kime karþý savaþtý? Ýþgalciye karþý
mý, yoksa Kur’an Kursuna giden 8 yaþýndaki yav-
rucaklara mý?
Sahte kahramanlarýn kahramanlýklarýný görün.
Hiç bir þekilde Apo’yu mazeret olarak kullan-
masýnlar. Bu halkýn yüzde doksanýnýn düþman ol-
duðu terörist baþý Amerika’ya baksýnlar, terörist
baþýnýn kolluk kuvvetliðini yaptýðý NATO’nun
emirerliðini derhal býraksýnlar. Halkýmýz þunu çok
iyi biliyor ki, tüm kötülüðün kaynaðý bu terörist
baþý Amerika’dýr. Amerika ve onun “yaramaz ço-
cuðu” çýfýt yahudi yokedilmeden hiçbir þey yoluna
girmeyecektir.
***
Strateji,taktik hak getire...
Adama sormazlar mý?
Ulan! Her iki taraftan olmak üzere milletin 40
bin evladýna, 500 milyar dolar kaybýna neden olan
25 yýl savaþ mý olur?
Tedbir dedikçe, yeni yeni ihalelerle ABD sa-
vaþ sanayiinin geliþmesi için para aktaranlar kim-
ler? Bu ihalelerde yüzde 10 kurallý paþalar kim?
Bu savaþtan kim nemalandý?
altýna yerleþtiriliyor, uzaktan kumanda ile veya
otomatik olarak hareket ettiriliyor. Saatteki hýzý
oldukça yavaþ, 5 km. Denizin altýnda uygun bir
pozisyona gizlice yerleþmek için bu düþük hýzla
hareket ediyor, maksimum hýzý “Moskit” le ayný.
Bu torpil uzaktan kumanda ile düþman gemileri-
ne yönlendirilebiliyor. Veya, düþman gemileri
farklý bir hýza ulaþtýðýnda meydana getirdiði dal-
galara duyarlý olarak iç mekanizmalarý kendili-
ðinden çalýþmaya baþlayan bu torpil, hedefe yak-
laþana kadar uyku vaziyetinde bekleyip, hedef
yaklaþtýðýnda kendiliðinden bir hýz kazanarak,
aniden düþman gemisine çarpýyor.
Peki Rusya ve Çin Hükümetleri niçin Ýranlýla-
rýn bu teknolojiyi geliþtirmesine izin verdiler ve
neden bunu ortak üretim olarak lanse etmeyip,
doðrudan Ýran üretimim olarak propaganda etti-
ler?
Bir ihtimal daha var!... Ýran ve ABD arasýnda-
ki yakýn gelecekteki muhtemel bir savaþ, Rusya
ve Çin çýkarlarýna yarar.
1-Savaþ beklentisi dünyada petrol fiyatlarýný
100 dolara fýrlattý. Bu da Rus petrol ihracatýna
yaradý. Çin ise bu fiyatlardan pek etkilenmedi,
çünkü Çin geçtiðimiz yýllarda, Afrika ve Veneze-
ulla petrollerini uzun vadeli özel anlaþmalarla sa-
Çözümü milletin çocuklarýný kýrdýrmada bulur-
lar da, asýl meselenin Amerika, Ýsrail ve Batý baþ-
kentlerinden ve onlarýn çýkarlarýndan geçtiðini bil-
mezler, bildirmezler..
Daðlar kan aðlarken onlar “Stratejik ortaklar-
la”, batý enstrümanlarý ile kývrak laik danslar ya-
pýp milletin baþýnda boza piþirirler.
Bu bir ihanettir? Bu ihanetin cezasý da en az iþ-
galcilerin uðrayacaðý ceza kadar olmalýdýr.
***
Kendileri Taþkýþlalarda yatarlar, bedenlerini
yýldýzlý otellere atarlar da, daðlarda yürümeyi bil-
mezler...
Emekliliklerini televizyon televizyon gezerek,
millete “afra tafra” satarak geçirirler...
Gariban asteðmeni, eðitimsiz eri, yetkisiz ast-
subayý “Kurt Kapaný”nýn önüne dikerler, kendileri
tatil beldelerinde keyif çatarlar.
Her iki taraftan da gençler öldürülürken, aðalar,
taþkýþlalarda “hayatýn güzelliklerinden” bahseder-
ler.Bunun yanýnda da “Sanal bildiriler” yayýnlar-
lar.
27 Mayýs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Þubat, 27 Ni-
san onlara bir þey hatýrlatýyor mu?
Ya eþinin baþörtüsünden dolayý ordudan atýlan-
lar! Bunlar olurken, yine bunlardan muzdarip olan
huduttaki asker ve karakol ahalisi ne konuþur?
Her halde terörü konuþmaz!
Pavyon Paþalarýna ve 28 Þubat bülbüllerine so-
ruyoruz...
“Mücahid Mehmetçik”in, esas düþmana “müc-
ahitlik” yapabilmesini ilk þartý bu zihniyetten kur-
tulmaktýr. Bekliyoruz! Takip ediyoruz!..
Ünsal Zor
týn almýþtý. Buna ilaveten Çin ekonomik büyüme-
sini yavaþlatmaya çalýþýyor.
2-Muhtemel bir savaþ durumunda Çin Tayvan
meselesini çok rahatça halledebilir. Çünkü savaþ
esnasýnda ABD Pasifik’te bulunan donanma güç-
lerini Ýran Körfezi’ne göndermek zorunda kala-
cak.
3-Savaþa iyi hazýrlanmýþ bir Ýran, muhtemel
bir savaþta, kesinlikle, ABD’ye karada havada ve
denizde büyük darbeler vuracak. Neticede ABD
hem Orta Doðu’dan ve hem de Uzak Doðu’dan
çekilmek zorunda kalacak.
Bu üç ihtimalden aþaðýdaki neticeler doðabi-
lir:
a- ABD ve Ýran arasýndaki “Üçüncü Körfez
Savaþý” kaçýnýlmaz.
b-Tek kutuplu dünyanýn sonu geldi
c- Irak’ýn toprak bütünlüðü þimididen sona er-
di diyebiliriz. Bu da “Lozan Andlaþmasý”nýn so-
nu demektir.
Ýllâ ki böyle olacak demiyorum ama kesinlik-
le buna benzer neticeleri dünya yaþayacak!
Not: Rus istihbaratýyla irtibatlo olan
www.whatdoesitmean.com siteindeki haberler-
den derlenmiþtir.
10 BARAN
ayný derece eþitken, bunlar hep daha
Oynanan Oyunlar fazla eþit ve ayrýcalýklýydýlar... Bu
hizbin çocuklarý da ayný soydan; ka-
çýnýn çocuklarý askerlik borcunu yeri-
ne getirdi bu da ayrý mesele!
BARAN 11
Mustafa Saka mim.saka@googlemail.com
tutanlar, yarýn bir ihtilâl ortamýnda DÝLEMMÂ...
meydana çýkan baþkalarýna da alkýþ
tutar.!..
Kürtler ve Türkler’in eskiye da-
yanan hukuklarýný hiçe sayan devrim T ürkiye’yi bölmek ve Sünnî Araplar ile
Sünnî Türkler arasýnda siyonist bir duvar Mehmetçik Niçin Ölecek?!
geride; týpký Ýngilizlerin yerine yenilen Yunan or-
dusu gibi. Yunan eþeði nasýl bir hevesle daldýysa

ve Kürtler Amerika ve Ýsrail, özellikle Türk

ve Arap’ýn ortasýnda kalan bu Kürt
müslüman bölgesini dengeyi bozucu
bir noktada görüyor. Türkiye, Irak,
Abdülmetin Torsun Ýran ve Suriye sirayet alaný içerisinde.
17 yýldýr Ýmparatorluðunu kurtarma
Ve tarihin bu kýrýlma noktasýnda Tarih Muhasebemizden baþlayarak derdinde olan ABD buraya oynuyor
Kürd’ün, Türk’ün ve Arab’ýn ve de her kesimin samimileri ile yekpâre ve bütün derdi “HEP” i istemek, yani
bir bütün içerisinde, bütün oyunlarý emperyalist Batý aleyhine bozalým. 1919 þartlarýnda bu topraklarda zorla
kabul ettirilmek istenen 14 maddelik
Wilson Prensipleri ile tasarladýklarý
“Yeni Dünya Düzeni”ninde herkese
baðýmsýzlýðýnýn verilmesi plâný ki,
bunun içinde Doðu’da Kürdistan,
Kuzey’de Ermenistan ve Türklere de
Haymana Ovasý’nýn revâ görülmesi
var... Bunun erketeliðini de AKP yap-
makta... Bu “Hizb”in derdi ise, Kürt-
lerle hesabýný kapatmak uyanýklýðý
içerisinde olmalarýdýr. Lâkin bu hiz-
bin gözden kaçýrdýðý þey, þuurlara al-
ternatif olabileceði, yani eþeðin aklý-
na karpuz kabuðu düþürmek gibi bir
durum!. Madem ki ortada bir savaþ
var ve eski hesaplar gürülecek, o za-
man eski defterler de açýlacak!.. Mil-
li Mücadele zamanýnda, mevzu bahis
olan vaatler vardý? Kürt Beyleri’ne
verilen sözler vardý? Hiç biri yerine
B u son PKK saldýrýlarý niçin ram parça olur. Gerek ihtiyaç, gerek-
arttý? Ýmralý’dan yapýlan se çözüm noktasýnda “dur” diyeceði- getirilmediði gibi, 17 tane isyanla bu
açýklamalara dikkat edecek olursak, miz günlerdeyiz. iþi bitirmeye çalýþtýlar ama bitmedi.
net olarak gözüküyor... 29 Eylül Ayný topraklarda 1000 yýllýk bir Sonra bugüne kadar geldik. Ve bugün
2007’de Ýmralý’dan yapýlan açýklama: beraberliðimiz olan Kürtler’e savaþ hem iç hem de dýþ siyaset olarak tabii
“Bana verilen disiplin cezalarý açmanýn arefesindeyiz. Hem de Haç- þartlarda yaþamadýðýmýz için bir ânda
tamamen politik ve idaridir. Bir lý Siyonist Emperyalistlerin emri ile mahiyeti deðiþen hadiselerle karþýla-
amacý vardýr. Beni burada çok ra- … Malazgirt’ten baþlayarak Selçuk- þabiliyoruz. Mevcut durumu tetikle-
hatsýz ediyorlar... Böyle giderse lu, Osmanlýlar dahil olmak üzere yen unsurlar, bu duruma hakim ola-
sonsuz bir direniþ çizgisi gösteri- omuz omuza Haçlý’lara karþý savaþtý- madýklarý için her þey tepetaklak olu-
rim.” ðýmýz kardeþe, þimdi Haçlý sürüleri- yor.
Bu açýklamalardan sonra, savun- nin plânlarý-emirleri doðrultusunda Bu da gösteriyor ki, emperyaliz-
me karþý verilen Kurtuluþ Savaþý “ga-
madan, saldýrya geçen PKK ve bunun savaþ açýlýyor!..
ertesinde Ankara’da “ortam” hazýrla- “1919 þartlarý” içinde baþlayan yesine” ermemiþtir.
nýp, bir takým kalabalýklar tava gelin- Millî Mücadele’de yok olma savaþýný Kendi halkýna düþman, Kürt kar-
ce bir çýrpýda tezkere çýkartýldý... hep beraber vermedik mi? Verdik deþine düþman bir vaziyet çýktý mey-
RTE ‘nin son ABD gezisinde ne ama kurtulamadýk, madde plânýnda dana. Tezkere ve son eylemlerle, hal-
olup bittiyse her þey planladýklarý verdiðimiz savaþý kazandýk, lakin ruh kýn ayranýný kabartanlar bilmeli ki,
üzere oynandý. “Oyun” diyoruz çün- plânýnda verdiðimiz savaþý kaybettik öfke aslýna döner… Bugün buna alkýþ
kü bu topraklarda defalarca oynanan ve topyekün kurtuluþumuzu tehir et-
hokkabazlarý, Yahudi-Batý Emperya-
lizminin emrine amâde olarak “Kürt-
leri düþman” gören zihniyettir. Bun-
lar, Ýslâm’ý ve onun etrafýndaki her
þeyi düþman görmekte bir beis gör-
müyorlar ve þimdilerde bu oyunlarýna
taraftar da buldular. Þimdi diyoruz,
çünkü ; yarýn yeni ve yeniden geliþe-
cek hâdiselerle bu taraftarlýkta olma-
yacak...
Tezkere çýkartýp savaþa girmek
kolaydýr ama savaþý yürütebilecek
iradeye sahip olmak kolay deðildir.
Daðlýca hadisesinde bu görüldü. Do-
layýsýyla psikolojik olarak yenik baþ-
landý bu savaþa!.. Savaþý yürütecek
Genareller kadrosu ; ordunun baþýnda
mý olacak, yada her zaman ki gibi
masa baþýnda mý ? Bunu geçelim; ya
“Manevi Unsur” diye “Clauswitz” in
tarif ettiði imân ve inanç unsurlarý ne
olacak? TSK’ nýn güdücüleri her ve-
sile ile merâmýný Ýslâm karþýsýnda bir
tavýr sergileyerek göstermiyorlar mý?
Manevî unsuru da bir tarafa býraka-
lým; ya disiplin ve itaat ne olacak?
Mevzu bahis Kürtler olunca bunu
saðlayabilir misin? Soru , soru , so-
ru... Mesele kardeþ kaný olunca bun-
lar kafada dönüp dolaþýr… Ýrade ve
kararlýlýk meselesi! Var mý yok mu
göreceðiz?
“Biz kaç kiþiyiz”, “ tehlikenin
farkýnda mýsýnýz?” hamaseti ve ga-
ribanlýðýyla deðil; oynanan tiyatro-
nun figüranlarýný boþa çýkartmak
adýna meselelerin idrakinde olarak
“DUR!” diyoruz. Ve tarihin bu kýrýl-
ma noktasýnda Tarih Muhasebemiz-
den baþlayarak Kürd’ün, Türk’ün ve
Arab’ýn ve de her kesimin samimileri
ile yekpâre bir bütün içerisinde, bü-
tün oyunlarý emperyalist Batý aleyhi-
ne bozalým.
Yarým kalan Kurtuluþu tamamla-
mak, Yahudi-Batý emperyalizminin
sonunu getirmekle mümkün...
(Sözde Kürt Devleti) örmek isteyen alçaklarýn bu
menfur emelleri uðruna ölecek Mehmetçik.
Bu hüküm cümlesinin ve bu konuda bugüne
kadar yazdýklarýmýzýn sýcak belgelerini arzediyo-
rum...
Belge No: 1
«Ülkemiz artýk savaþ düzenindedir. Savaþ bi-
ze bir süre için gözyaþýndan baþka bir þey vaat et-
meyebilir. Evlatlarýmýzý, yakýnlarýmýzý kaybede-
biliriz. Katlanacaðýz. Sabredeceðiz. Türk’ün sa-
býrla imtihanýndan muzaffer bir millet olarak çý-
kacaðýz. Bir avuç katil sürüsüne ve ona yataklýk
eden mahalli þürekaya da, baþýna çaka çaka þunu
göstereceðiz: Sizi, Amerikanýz bile kurtaramaya-
cak. Artýk hedefimiz Barzani. Dün öðleden sonra
Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Yaþar Büyüka-
nýt’la konuþtum. Bir gün önce kendisini aramýþ-
tým. Sadece “Arkanýzdayýz Paþam” demek için.
Son derece kararlý bir ifadeyle þu sözleri söyledi:
“Bugünkü yazýnýz çok önemli ve anlamlý. Takdir
bana düþmez ama, teþhis budur.” Dünkü yazýmýn
mesajý þuydu: “Artýk Barzani’ye son defa þu me-
saj verilmeli: Ya komþumuz olacaksýn, ya hedefi-
miz.” Evet, Türk Ordusu’nun en yüksek rütbeli
komutanýnýn mesajý da bu.»
Hürriyet’in genel yayýn yönetmeni Ertuðrul
Özkök’e ait bu satýrlar. Bu hezeyan için, “teþhis
budur” diyor TSK’nin orgenerali. Demek,
TSK’nin stratejisi(!) budur; bir hezeyana teslim
olunmuþtur.
Bu stratejideki “Ya komþumuz olacaksýn, ya
hedefimiz.” ifadesi, milletimize yönelik bir alýþ-
týrma, bir kandýrmacadýr. Doðrusu: “Önce hede-
fimiz olacaklar, sonra komþumuz(!).” Türkiye
bölünecek. Bin yýllýk Sünnî Coðrafya bölünecek.
Yeniden bir Ýslâm Birliði ihtimali bölünecek.
Sünnî Araplar ile Sünnî Türkler arasýnda siyonist
bir duvar (Kürt Devleti) örülecek!
Bunun için ölecek Mehmetçik!
Belge No: 2
«ABD, Kuzey Irak’tan çekilerek bu bölgeyi
Türkiye’ye býrakacak, karþýlýðýnda ise Türki-
ABD Irak’ý Ýþgal Etmeseydi
ye’nin gözetiminde Kürt devleti kurulacak. Kürt-
leri destekleyen ABD’nin yönetim modeli, do-
ðuþtan gelen imtiyazlarý olan bir yönetici seçkini
desteklemek biçiminde deðildir. Bu model Ýngil-
tere tarafýndan kullanýlmýþ ama artýk iþlevini yi-
tirmiþtir. ABD’nin yönetim modeli halk eðilimle-
rini kontrol eden mekanizmalarý, yani medya ve
eðitim kurumlarýný kontrol altýna alarak yönetime
istediðini seçtirmektir. Buna demokrasi der ama
onun istediði iktidara gelir. Bu nedenle ABD’nin
Kuzey Irak’taki feodal önderlere dayanan bir yö-
netime güvenmeyeceðini ve bunun, halký kontrol
eden baþkalarý tarafýndan bertaraf edilebileceðini
düþünür ve böyle bir yönetimi kendisi kurar.»
Bu satýrlarýn yazarý: Mahir Kaynak. Bizim
sözde Ýslamcý medyanýn b.kunda boncuk aradýðý
Mahir Kelaynak? Bugüne deðin, millî menfaatle-
rimizi gözeten, yol gösteren bir tane cümle kur-
muþ deðil. MÝT emeklisidir. Mesleðinin konso-
matrisidir; “tüketen kadýn”dýr. Gözlere sürme
olur, göz bebeklerini büyütür, fakat gör deðil kör
eder bu dul avrat otu.
Evet orada bir Kürt(!) devleti kurulacak. Ama
Türkiye’nin gözetiminde ve Türkiye’ye toprak
verilerek deðil, Mehmetçiðin kaný üzerinde ve
Türkiye bölünerek...
Yalandan da olsa, millî bir zafer lâzým çünkü
bu Kürt Devleti’ne. Amerika bölgeden çekilecek,
ama kendi yerine yenilecek bir ordu býrakacak
Anadolu’ya Ýngilizlerin peþinden; ve sonra nasýl
yüzüstü býrakýlýp dövdürüldüyse Kemal’e. Nasýl
bu zafer(!) üzerine kurulduysa TC. Öyle döküle-
cek kaný Mehmetçik’in; ve bu zafer(!) üzerine,
Mehmetçik’in kaný üzerine kurulacak KC. Her
iki tarafýn ittihatçýlarýnýn da bu süreçte tasfiye
edilecek olmasýndan bize ne!
Belge No: 3
«Dürüst olmak gerekirse, ben, Kuzey Irak
kaynaklý terörün Barzani Ýmralý’da Abdullah
Öcalan’a katýlýncaya veya Kuzey Irak’ý terk edin-
ceye kadar sona ereceðini sanmýyorum.»
Bu sözler de Michael Rubin’e, yani ABD-Ýs-
rail’e ait. Amerika’yý Ýsrail’in idealleri istikame-
tinde yönlendiren “Neocon”larýn ileri gelenlerin-
den Rubin.
Barzani baþta olmak üzere Kürt Ýttihat ve Te-
rakki liderleri tasfiye edilecek bu süreçte. Bir
“Atakürt” bulunacak. KC kurulacak. Mahir Kay-
nak’ýn dediklerini diyor özetle.
Belge No: 4
Yukarýdaki üç belgeye göre: Ordu, hükümet,
yüksek sermaye, alçak medya, Amerika ve Ýsrail
tam bir iþbirliði hâlinde çalýþýyor. Fakat, bütün
belgelerden deðerlidir þu basit muhakeme: Böyle
bir iþbirliði olmasa, yani ordu ve hükümet ABD-
Ýsrail ile birlikte uyum içinde çalýþmasa, çoktan
altüst olurdu dengeler. Bir Anayasa kitapçýðý fýr-
latýldý diye bütün dengelerin bozulduðu bu ülke-
de, þimdi onlarca Mehmetçik ölüyor, tam bir se-
ferberlik hali var, savaþ var, fakat borsa dibe vur-
muyor, döviz fýrlamýyor. TSK ve AKP Hüküme-
ti, ABD-Ýsrail ne derse o pozisyonu alýyor, yük-
sek sermaye ile alçak medya da “blowjob” yapý-
yor; orgásmos oluyorlar Mehmetçikler ölürken.
Þu hâlde?!
Þu hâlde yapýlmasý gereken ilk þey, geçen haf-
taki Baran’ýn (42. sayý) kapaðýnda yazýlý: «MÜ-
CAHÝD MEHMEDÇÝK!
Ýlk Hedef;
Ýncirlik Ýþgal - Terör Üssü!
ÝLERÝ!..»
yonu nedeniyle böyle davranmaya-
bilir. Bu koalisyon, Ýncirlik üssün-

“oyun” un bir baþka versiyonu. Hep
deðiþtirilip bir baþka taraftan önümü-
ze getirtiliyor ve “yersen” deniliyor.
Lakin ister-istemez bu oyuna katýl-
mak zorundasýn, çünkü; yok deme gi-
bi bir lüksün yok... Aba altýndan so-
pa, kafana inmeye hazýr...
Stratejik ortaklýðýn getirdiði mü-
kellefiyetler...
Amerika ve Ýsrail’e bütün iliþki-
lerde tâbi isen ne kadar baðýmsýz bir
devlet olduðun tartýþýlýr! Bu minval-
de RTE’nin hükümeti karar almada
ve emir vermede ne kadar baðýmsýz?
Batýcý bir rejimden bir farký var mý?
Buna “hayýr” diyebilecek kaç kiþi var
acaba?
Velhâsýl temcid pilavý gibi ýsýtýlýp
ýsýtýlýp önümüze konana hep göz mü
yumacaðýz? Bazen Tarih öyle bir
noktada kýrýlma aþamasýna gelir ki,
þayet “dur” denilmezse “HANE” pa-
tik; tâ bügünlere kadar...
Lozan’da mukkadesatýmýzý ve
iman kökümüzü Batý Emperyalizmi-
ne satan hizip bugün bize kardeþimizi
kýrdýrtmaya kadar vardýrdý iþi... Bunu
1919’dan beri hep yapýyor. Hak ve
hakikat adýna ne varsa yaðmalayan bu
hizip, Türk’ün ruh kökünü kurutmaya
çalýþtýðý gibi, Müslüman kürt kardeþ-
lerimize olmadýk çilelere maruz bý-
rakmýþtýr. “Þeyh Said” dar aðacýna
götürülürken bile:
“Benim ölümüm Allah ve din
içinse, dar aðacýnda asýlmama per-
va etmem” demiþti...
Said-i Kürdî(Nursî) Hazretleri de
dahil olmak üzere Ýslâm’ý yaþayan ve
yaþatan ne kadar Kürd varsa bu
“hizb”in iþkencesinden geçmiþtir bu-
güne kadar... “Bu hizip kimlerdir, ne-
cidir?” derseniz; “Yahudi, dönme ve
bir avuç sütü bozuk derim!” Herkes
Onlarýn “Teferruat” Dediði Sensin!
M edyaya bakýp vatan - millet edebiya-
tý yapanlarý sakýn ciddiye almayýn.
Onlarýn vatan dediði yer senin yaþadýðýn
yer deðildir, sakýn kanmayýn.
Onlarýn vatan dedikleri yer 5 yýldýzlý otel-
lerdir.
Onlarýn vatan dedikleri yer saunalardýr.
Onlarýn vatan dedikleri yer LAÝLA dýr.
Onlarýn vatan dedikleri yer plazalardýr.
Onlarýn vatan dedikleri yer villalarýdýr.
Onlarýn vatan dedikleri yer yatlarýdýr.
Onlarýn vatan dedikleri yer boðazdaki yalý-
larýdýr.
Onlarýn vatan dedikleri yer boðazýn man-
zaralý yerleridir.
Onlar senin vatan dediðin yere gülüp ge-
çerler.
Onlarýn vatan dediði yer senin yaþadýðýn
yer olsa:
Çocuklarýný askere gönderirlerdi,
Vergi verirlerdi
Dolmuþun tramvayýn fiyatýný bilirlerdi
Çarþý - Pazar nedir bilirlerdi
Onlarýn da çocuklarý þehit olurdu
Karakollarda sürünürlerdi
Hastanelerde rehin kalýrlardý
Kuyruklarda can verirlerdi
Zeytin - peynirden baþka katýk bulamazlar-
dý
Asgari ücretle kahvaltý yapmazlardý
Ekmeðin fiyatýný bilirlerdi
Ýlahi okuyan çocuklar için muhtýra ver-
mezlerdi
Þehit Analarýný kovmazlardý
Onlarýn teferruat dediði sensin.
Sen teferruat olmasan inançlarýnla alay
ederler mi?
Sen teferruat olmasan 10 yýlda bir darbe
yaparlar mý?
Sen teferruat olmasan seni sadece cenaze-
lerde baðýrlarýna basmazlardý!
Millet evladý: Onlarýn gözünde asýl teferru-
at sensin.
Hamid ÞAHÝNKAYA
(INTER-TURK FORUMU)
Ýktibas
Türk- Kürt Krizi Çýkmazdý
PKK , Türkiye’yle kom-
þularý arasýndaki
sýkýntýnýn mayasý olarak kalacak. Þu
an Türkiye’yle Irak arasýndaki sorun
ilk veya onuncu kez ortaya çýkmadý.
Bu sýkýntý onlarca kez yaþandý. Ben-
zer sorunlar Türkiye’yle Suriye ara-
sýnda da birçok kez yaþanmýþtý. Bu
ülkelerin Türkiye sýnýrlarýnda Anka-
ra’dan ayrýlmak için savaþan Türki-
ye Kürtlerini temsil eden Kürtler
bulunmasaydý, bu sorunlar çýkmaz-
dý. Söz konusu olan, etnik veya dini
azýnlýklarýn sorunu. Bu sorunun di-
yalogla çözümü imkânsýzlaþýnca da
Kürtler silaha sarýldý. Türkiye’de,
Irak ve daha küçük ölçekte Suri-
ye’de bunu gördük...
Kürtlerin sorunu hiçbir komþu
ülkenin kendilerine, komþu bir ülke-
de devlet kurma izni vermemesi. Zi-
ra komþu ülkede bir devlet kurulur-
sa ‘burada’ da kurulabilir. ‘Ayrýlma
virüsü’, Asya’daki kuþ gribi gibi bu-
laþýcý.
Irak’taki Kürtlerin ayrýlmasý bir
kýrmýzý çizgi. Keza Türkiye’de de
öyle. Türkiye’yle Irak arasýnda PKK
üzerine yaþanan sýkýntýda en trajik
nokta, geliþmelerin Irak’taki iþgalin
gölgesinde meydana gelmesi. Ýþgal
altýndaki Irak askeri açýdan zayýf.
Dahasý, iþgalin gölgesinde Irak’ýn
Türkiye’ye komþu Kürt bölgesinde-
ki kontrolü iyice zayýfladý.
Belki de Türkiye’yi Kürt bölge-
sini iþgal etmeye teþvik eden þey,
merkezi Irak hükümetinin zayýf ol-
masý. Türkiye Irak Kürdistaný’ný iþ-
gal ederse, acaba iþgalci ABD Tür-
kiye’ye karþý savaþa girer mi? Etik
açýdan, iþgal altýndaki Irak toprakla-
rýnýn birliðinin sorumlusu ABD; do-
layýsýyla da Irak’ýn bütünlüðünü ve
selametini korumasý öngörülüyor.
Fakat ABD, Türkiye’yle koalis-
den Irak’taki güçleri için lojistik
destek alan ABD’nin çýkarýna.
Amerikalý bir general bir hafta önce
ABD’yi temize çýkarma çabasý için-
de, Irak ordusunun Türk iþgaline
karþý koyacaðýný ve savaþacaðýný
ifade etmiþti. Peki Amerikan iþgali-
nin Irak ordusunu daðýtmasý sonrasý
hangi ordudan söz ediliyor? ABD
Türkiye’ye Kürdistan’a girmeme
çaðrýsý yaptý. Fakat bu çaðrý havada
kalacak. Böylelikle bölge yeni bir
krizle tutuþacak. ABD Irak’ý iþgal
ederek cehennem kapýlarýný açma-
saydý bu noktaya gelinmezdi. Bu
cümle, savaþ uyarýsýný yapan Arap
Birliði Genel Sekreteri Emir Mu-
sa’ya ait.
HÝÞAM KERAR
(Ýran’da Arapça yayýmlanan
Vifak gazetesi)
 Osman Halid BARAN

Cemil Çiçek: “Ýtinizi, Köpeðinizi Doðru Dürüst Bir Yere Hapsetmezseniz...”

Amerika’nýn da politikalarýna uygun olarak sýnýr ötesindeki ve sýnýr berisindeki Amerikancýlar, o günlerde Irak Devleti’nin aleyhine olacak þekilde huzur ve
sükûn ortamý saðlamak için Amerika’dan ve birbirlerinden aldýklarý kýrmýzý pasaportlarla çok seviþiyorlardý. Ve millet hep onlarý seviþirken görüyordu.
O zamanlar kýrmýzý pasaportlarýyla PKK’ya operasyon yapan “peþmergeler”in Irak devletinin teröristleri olduðunu hiç kimse Ankara’da konuþmuyordu. Ve
hiç kimse, “Saddam’ýn teröristi benim özgürlük savaþçým” düþüncesi çok yanlýþ, terörist teröristtir” demiyordu.
ye” çalýþýyorlardý. Hatta Barzani’nin peþmergeleri, yoruz ki, ‘bakýn iþ buraya geldi býçak kemiðe da- linip gitti. Sonradan anlaþýldý ki bu “mücadeleci”le- sonra sayýn baþbakan yardýmcýsý Cemil Çiçek, Batý
kendilerine ganimet olarak vaat edildiðinden dolayý yandý, eðer siz bu kýsraðýnýzý kýsa baðlamazsanýz, rin üst düzey yöneticilerinden bazýlarý devlet adýna, ile iþbirliði yapan PKK’ya “it, köpek, kýsrak” di-
PKK’lý kadýn militanlarý sað olarak “etkisizleþtirme- bu itinizi, köpeðinizi doðru dürüst bir yere hap- orada hükümetin menfaati için eylem yapýyorlarmýþ. yor.
ye” çalýþýyordu. setmezseniz bir daha zarar vermeyecek tarz- Haliyle Cemil Çiçek, “o onun adamý bu bunun ada- Yani Cemil Çiçek’e göre, buradan þunu mu anla-
Amerika’nýn da politikalarýna uygun olarak sýnýr da…” mý” muhabbetinin bizzat “tanýðý”dýr; yabancýsý de- mamýz lazým:
garlýk hedefi” olarak gösteriyor. Laikliðin savunucu-
ötesindeki ve sýnýr berisindeki Amerikancýlar, o gün- Devam ediyor baþbakan yardýmcýsý Çiçek, “terör ðildir. Siyasi, askerî ve ekonomik alanlarda, bulun-
su da ulusumuzun kendisiymiþ… “Ulus”a ne zaman
lerde Irak Devleti’nin aleyhine olacak þekilde huzur örgütünün içinde iki tip insan var. Bunlardan bi- O günleri yaþayan bugünkü “mücadeleciler”e duðu bölgenin, yaþadýðý ülkenin ve o ülke insaný-
sordu bilmiyoruz.
ve sükûn ortamý saðlamak için Amerika’dan ve bir- rincisi kendince kutsadýðý, önemsediði idealler rastlarsanýz, onlarýn bazýlarýndan duyacaðýnýz ilk nýn aleyhine olacak þekilde Amerika ve AB ile iþ-
birlerinden aldýklarý kýrmýzý pasaportlarla çok seviþi- uðruna daða çýkmýþ beyni yýkanmýþ kesim, ikinci- söz, “o gün bizim içimizden baþka mihraklara hiz- birliði yapan PKK gibi yapýlanmalar ittir, köpek-
Sözün Bittiði Yerdeyiz!
yorlardý. Ve millet hep onlarý seviþirken görüyordu. si ise iþin kaymaðýný yiyen kesim…” met eden ajanlar, bugün devletin en üst tepelerine tir, kýsraktýr. Ayrýca bu yapýlanmalar yasadýþý te-
Ankara’dakilerin ifadelerinden meseleyi çözme-
O zamanlar kýrmýzý pasaportlarýyla PKK’ya ope- Çiçek, iþin kaymaðýný yiyen kesimin, yabancý geldiler” sözüdür. rör örgütüdür.

C umhuriyet’in 84. yýlýna Türkiye savaþ gün- ye çalýþýrsak kafamýz iyice karýþacak. Biz en iyisi
rasyon yapan “peþmergeler”in Irak devletinin terö- servislerin bir parçasý, bir elemaný olduðunu belirte- Eðer Cemil Çiçek bizim anladýðýmýz þeyi kastet-
demiyle girdi. Ýstanbul boðazýnda havai fi- kendi bildiðimizi onlarýn da anlayacaðý þekilde pole-
ristleri olduðunu hiç kimse Ankara’da konuþmuyor- rek, “dolayýsýyla bunlar kime uþaklýk yapýyorsa, “Girift” Konuþmanýn Kodlarý miþse, kendisine “doðru söylüyor” demekten baþka
þeklerin saçtýðý ýþýklar altýnda kutlayýcýlar neyi kutlu- miðe girmeden meseleyi kapatalým:
du. Ve hiç kimse, “Saddam’ýn teröristi benim özgür- kimin kemiðini yalýyorsa onlarýn politikasýnýn bir Þimdi gelelim Cemil Çiçek’in yukarýda söyledik- bir kelam edemeyiz.
yorlardý bilemiyoruz ama ayný saatlerde Türkiye’nin 1-Bugüne kadar Türk ordusu PKK’dan dolayý 24
lük savaþçým” düþüncesi çok yanlýþ, terörist terörist- parçasýdýr” diyor. lerine… Bunlarý birkaç maddede toplamak Muhakkak ki baþbakan yardýmcýsý sýfatýyla Ce-
daðlarýnda Türk ve Kürt analarýnýn doðurduðu ço- defa Irak’ýn kuzeyine girdi çýktý. Bu giriþ çýkýþlarda
tir” demiyordu. Nasýl olsa Irak devlet baþkaný Þehid Baþbakan yardýmcýsý Çiçek de- mümkün: mil Çiçek, sömürgeci bebek katili Amerika ve onun
cuklarýn öldüklerini biliyoruz. operasyonlarý o zamanki “iyi kürt”, Talabani-Barza-
Saddam Hüseyin “hür dünya”nýn yani Amerika’nýn vam ediyor: 1-PKK birilerinin kýsraðý, iti, ülkemiz üzerinde “hain” emelleri olan Avrupa Birli-
“Türkiye Irak’ýn kuzeyine girsin mi?, Irak’ýn ku- ni kliðiyle yürüttü.
gözünde bir diktatördü. “Bakýyorsunuz, siz ia- köpeðidir. ði ülkeleriyle iþbirliði yapmanýn nasýl melun bir iþ
zeyi mi Türkiye’ye girsin? PKK Türkiye’yi Irak’a 2-Türkiye’ye ikili anlaþmayla bu imkâný saðla-
Zaten “demokratik sömürgeleþme”ye, yani ülke- de noktasýna getirdiði- 2-PKK’nýn belli bir ideal olduðunu bizden daha iyi biliyor.
mý çekiyor? Yoksa “gel lan buraya!” diyerek Türki- yan Irak Devleti’ne ve onun þehid baþkanýna ihanet
sinin açýk hava kerhanesine döndürülmesine, toprak- nizde bir baþka ülke- için savaþan bir kesimi ol-
ye mi PKK’yý kovalýyor?, “Amerika yapýlmasý muh- edenler sizce Batý iþbirlikçisi midir?
larýnda iþgal-terör üslerinin bulundurulmasýna, pet- ye gidiyor. Sonra makla beraber bir de, me- “Acýlarý Yaþatan” Kim?
temel bir operasyona bir þey der mi?”, Yoksa “Ope- 3-O zaman “iyi Kürt” olan, fakat Irak Devleti’nin
bakýyorsunuz, ay- sela ömrü cezaevinde ve Ankara’daki devlet erkanýmýzýn, iþbirlikçiliðin
rasyon” mu Amerika’ya bir þey der? Vs. vs. vs. terörist kabul ettiði Talabani ve Barzani, bugün han-
ný adamlarýn Kan- daðlarda geçen üst dü-
Bu minvalde geliþen deðerlendirmeleri, þuurun gi kriterlere göre “kötü kürt” oldu?
dil daðýndan sesi zey kaymak tabakasý
yitip gittiðine delil olarak gösterebileceðimiz gibi, bu 4-Irak devletine isyan eden “iyi kürt” Talabani ve
geliyor. Bu ne de- var. Bunlar da yabancý
deðerlendirmelerin bir kýsmýný da aydýn gevezeliði- Barzani peþmergelerine, sýnýrlarý açýp sahip çýkma-
mektir? ‘Ben seni servislerin ajanlarý…
nin þaheserleri olarak kabul edebiliriz. nýn adý nedir?
Türkiye’ye karþý 3- PKK dýþ destekli,
Hükümet dýþý çevrelerin bir kýsmý sebep sonuç 5-Dýþ destekli olmak kötüyse Ankara’nýn duru-
himaye ediyorum, bu dýþ desteði verenler de
iliþkisi içinde mevzuya hakim deðilken, bir kýsmý da munu nasýl deðerlendirmek gerekir.
koruyorum, ben seni doðulu ülkeler deðil, batýlý
meselenin asýl kaynaðýný bilmekle beraber dile getir- 6-Þu an “itler, köpekler ve kýsraklar” yüzünden
besliyorum, sen gide- ülkeler…
mekten aciz… Çünkü 1990’dan beri Türkiye bir ha- asker ölüyorsa;
ceksin oraya benim men- 4-Bu batýlý ülkeler Türki-
inler cenneti hâline gelmiþtir. Ýþte bu acziyet sahiple- Sizin tabirinizle askerin ölmesine sebep olan “it-
faatim doðrultusunda bu te- ye’nin âli menfaatlerine zarar ver-
rinin birçoðu da o hainler güruhuna mensup oldukla- ler ve köpekler”in sahibi; yani Amerika Türk ordu-
rör örgütünü kullanacaksýn. Hiç- mek için PKK’yý kullanýyorlar.
rýndan dolayý sorunlarýn asýl kaynaðýný, ihanetleri sunun neferlerini onar onar yirmiþer yirmiþer öldürü-
bir terör örgütünün baþta PKK olmak Duyar gibiyim söylediklerinizi… “Bu madde-
belli olur diye dile getirmiyorlar. yor.
rolünün çalýnmasýna izin de vermediði için ona kar- üzere müstakil hareket kabiliyeti yoktur. Bir yer- lerin kapsamýna aynen bizim turuncu balkabaklarý
Irak direniþini ve Irak iþgalini göz ardý ederek Buna karþýlýk siz de daha kolay, daha iyi, daha
þý yapýlan her þey meþruydu. Çünkü Ankara’nýn gö- kötü bir þey olduðunun nasýl þuurunda olduklarýna
bölgenin ve Türkiye’nin yaþadýðý meseleler aslýna ir- Sular ýsýnýyor… En azýndan bazýlarýnýn suyu ýsýnýyor. Mehmetçik’e Ýncirlik iþgal-terör üssünün önünde çok öldürsün diye mi Ýncirlik iþgal-terör üssünü açýk
zünde dünya Amerika’dýr; ve “dünyanýn dýþýna düþ- dair baþka bir misal daha verelim:
ca edilemez. nöbet tutturanlar ve laiklik adý altýnda Mehmetçik’i mücahid vasfýndan uzaklaþtýrýp “rambolaþtýrma”ya tutulmasýna izin veriyor ve Irak’taki Deccal’in Mo-
mek” baþa gelebilecek en büyük felaketti! Zaten 29 Ekim mesajýnda Genelkurmay Baþkaný Org.
çalýþanlarýn ellerinde, Mehmetçik’in dökülen kaný vardýr! Ve artýk bunu gizleyecek durumlarý da ðol ordusuna her türlü lojistik desteði saðlýyorsunuz?
“hür dünya”nýn yani Amerika’nýn yaptýðý terör ve te- Yaþar Büyükanýt þunlarý söylüyor:
Saddam Hüseyin’e Hainlik kalmamýþtýr. Ne buyurmuþtu sayýn Baþbakan yardýmcýsý Cemil Çiçek?.. “Sözün bittiði yerdeyiz.” Eðer durum böyleyse bu insanlýk tarihinin bir eþi-
rörist tarifleri geçerli olduðundan, ve bu terör ve te- “Unutulmasýn ki, bu cumhuriyeti kuranlar bizden
Amerika’nýn Moðol ordusuyla Baðdat’ý istilasý- ni daha kaydetmediði büyük bir ihanet deðil mi?
rörist tariflerine Talabani ve Barzani de girmediðin- çok daha büyük acýlar çekmiþtir. Bize bu acýlarý ya-
na, aðzýnýn suyu akarak, “masada bizim de olup, pas- 7-Herkesin anlayacaðý düz mantýk: PKK’yý Bar-
den dolayý herhangi bir sorun yoktu. den izin almadan, bir yerde deðerlendirme yapý- giriyor.” diyen sesinizi… þatanlara, o acýlarý hayal bile edemeyecekleri bir yo-
tadan pay almamýz lazým” diyerek, meclisten Deccal zani destekliyor, Barzani’yi Amerika destekliyor,
Þimdi… Amerika’ya “Sen okyanusun öbür tara- lýp da ‘þu iþi yapacaksýn’ demeden, bunlar kendi- Biz bir þey söylemiyoruz. Cemil Çiçek’in televiz- ðunlukta yaþatacaðýz. Ve bu konuda kararlýyýz.”
ordusunun Türkiye’nin doðusundan Irak’ý iþgal et- PKK’yý da Amerika destekliyor (hatta devletin elin-
fýndan Irak’ý istila ederken kimseye sordun mu?” di- liklerinden eylem yapmazlar. Onun içindir ki, te- yonda 70 milyona yaptýðý “girift” konuþmanýn kod- Eðer Cemil Çiçek’i doðru anladýysak, Genelkur-
mesi için tezkere isteyenler bugün, PKK’dan dolayý de Amerika’nýn PKK’ya silah verdiði istihbarat ra-
yenlere sormak lazým… “Sen Irak devletine ve o rör örgütleri ve þimdi konuþtuðumuz PKK, bazý larýný çözmeye çalýþýyoruz. Eðer bu kodlarý çözmeye may Baþkaný’nýn “bize bu acýlarý yaþatanlar” diye ta-
Amerika’ya, “Sen onbinlerce km. öteden gelirken porlarýyla sabit…)
devletin tek baþkaný olan þehid Saddam Hüseyin’e ülkelerin o bölgede veya Türkiye’ye karþý uygula- çalýþmazsak baþbakan yardýmcýsýna “sopa ve sayý” rif etmeye çalýþtýðý, ülkemiz ve bölge üzerinde hain
kimseye sormadýn ya!” diye mýzmýzlanýyor. Yani O zaman, Amerika’ya “stratejik ortak” diyenler,
ihanet ederken ve O’nun þehri Baðdat’ý istila eden dýðý politikanýn bir parçasýdýr.” kelimelerinin beraber geçtiði özdeyiþi hatýrlatmamýz emelleri olan Amerika ve AB…
Irak’a girecek, orayý dümdüz edecek de “tutmayýn sizce Mehmetçik’in katiliyle her türlü ittifaký kuran-
Moðol ordusuna erketelik yaparken % 80, Amerikan Cemil Çiçek’in “falanca onun adamý, filanca ör- gerekecek. Ve yine doðru anlamýþsak, ordumuz Amerika’ya
lan!” hesabý aðabeyi izin vermiyor. “Sen okyanusun lar sýnýfýndan olarak, “Hýyanet-i Vataniye” kanunu
düþmanlýðýný içinde barýndýran bu millete sordun güt þu devlet adýna hareket ediyor” gibi deðerlendir- Acaba doðru mu anlýyoruz? Hem Baþbakan’ýn ve AB’ye hayal bile demeyecekleri yoðunlukta acý
öbür tarafýndan gelip Irak’ý iþgal edebiliyorsun da, çerçevesinde yargýlanýp cezalandýrýlmalarý gerekmez
mu? Bugün bile PKK mevzuunda yaþanan geliþme- melerine þaþýracaksýnýz; ama dikkate almak lazým. hem de yardýmcýsýnýn yukarýda geçen ifadelerinde, yaþatacak ve bunda da kararlý!..
ben niye sýnýrým olan bir ülkeye giremiyorum?” mi?
lerde Ankara’daki Batýcý ihanet cephesinin tek kay- Çünkü kendisi bu “ajanlýk ve adamlýk” mevzularýný yaþadýklarý sorunun kaynaðý olarak PKK’yý deðil de Fakat Genelkurmay Baþkaný’nýn bundan bir pa-
Meclis kürsüsünden Irak Devlet Baþkaný þehid 8-Ankara’nýn ifadesiyle PKK’yý dýþtan destekle-
gýsý, aldýðý tutumdan dolayý Amerika’ya olan düþ- Türkiye’de en iyi bilenlerdendir. Batýlý devletleri gösteriyorlar. Yani Amerika ve Av- ragraf sonrasýndaki cümlesi, bizim anladýðýmýzýn
Saddam Hüseyin’i o günlerde tehdit eden bu adamýn yenlerle “stratejik ortaklýk” yapýp ve onlarýn kurdu-
manlýðýn artmasýdýr. Bunlarýn bütün söylem ve çaba- Cemil Çiçek siyasetin merdivenlerini birer ikiþer rupa Birliði’ni… doðruluðunu sorgulamamýzý gerektirmekte…
yukarýdaki çýkýþýnýn mahiyetini hangi kelimeler an- ðu birliðe girmeye çalýþmak, insaný “dýþ destekli te-
larý da bu düþmanlýðýn önünü kesmek, azaltmak ve zýplamaya, kurucusu da olduðu “mücadeleciler” dö- Ondan sonra da diyorlar ki, PKK hem ekono- “Cumhuriyetimizin dayandýðý akýlcý ve bilimsel
latabilir? Acziyet mi, ihanet mi?, Amerikancýlýk rörist” yapmaz mý?
zamanla yok etmek içindir. neminde baþlamýþtýr. Bilindiði üzere “Yeniden Millî mik, hem siyasi, hem de askeri olarak Batý’yla iþ- tutumun ayrýlmaz bir parçasý olan laiklikten vazgeçi-
mý??, Batýcýlýk mý?, Kabadayýlýk mý?, Balkona çýkýn- Sular ýsýnýyor… En azýndan bazýlarýnýn suyu ýsý-
Mücadele” diyen “mücadeleciler”in, o dönemlerde birliði yapýyor. Doðru mu anlýyoruz? lebileceðini düþünmek, çaðdaþ uygarlýk hedefinden
ca içinde bulunduðu ve o toplumun kardeþlerini bö- nýyor. Mehmetçik’e Ýncirlik iþgal-terör üssünün
“Ajanlýk ve Adamlýk” gizli bir yapýlanmalarý ve bu yapýnýn sahip olduðu Sorunun kaynaðýný Amerika ve Avrupa Birliði uzaklaþarak karanlýklar içine gömülmeyi arzu etme-
cek gibi görmek mi? Sümüklü çocuk aðzý mý?.. önünde nöbet tutturanlar ve laiklik adý altýnda Meh-
Baþbakan yardýmcýsý Cemil Çiçek, –hani þu Da- hiç de azýmsanmayacak mekânlarý, gayrýmenkulleri olarak gösteren bu iki “ýlýmlý islâmcý”ya, “kardeþim ye eþdeðerdir. Unutulmamalýdýr ki; Türkiye Cumhu-
PKK Amerikan iþgalinden önce de vardý. Fakat metçik’i mücahid vasfýndan uzaklaþtýrýp “rambolaþ-
nýþtay üyesinin cenazesinde kendi gibi Batý severler ve daha birçok imkânlarý vardý. PKK ile ne uðraþýyorsun? O zaman Amerika ve Av- riyeti’nin temel ve vazgeçilmez deðeri olan “laiklik
Barzani ve Talabani’nin hamisi, Amerika adýna bu- týrma”ya çalýþanlarýn ellerinde, Mehmetçik’in dökü-
tarafýndan kovalanan Adalet Bakaný- bakýn neler Bu yapý epey bir müddet “gizli” bir þekilde faali- rupa Birliði’ne savaþ açmak için ve ilk etapta da Ýn- ilkesi”nin en güçlü savunucusu yine yüce ulusumu-
radaki Amerikancýlardý. O Amerikancýlar ki, Ameri- len kaný vardýr!
söylüyor cesur cesur: yetlerini sürdürdü. Konjonktür deðiþtiðinden veya cirlik iþgal ve terör üssünü yerle bir etmek için mec- zun kendisidir ve biz onun hizmetkârýyýz.”
ka’nýn da politikalarýna uygun olduðundan dolayý Ve artýk bunu gizleyecek durumlarý da kalmamýþ-
“Ama bu tezkerenin çýkmýþ olmasý öbür taraf- baþka bir sebepten dolayý devlet bunlardan bir veya listen niye tezkere çýkartmýyorsun?” kolaycýlýðýna Evet… Biz yukarýda geçen ifadelerin birinden bi-
Amerikancý Talabani ve Barzani ile beraber hem týr.
ta muhatabýmýz olan bu belanýn arkasýnda kimler iki kiþiyi gözaltýna aldý. Bir veya iki kiþinin gözaltý- sapmak bize yakýþmaz. Çünkü söylenenleri yanlýþ rini yanlýþ anladýk; bu kesin… Çünkü C. Çiçek’in so-
Türkiye içindeki hem de Irak içindeki daðlarda PKK Ne buyurmuþtu sayýn Baþbakan yardýmcýsý Cemil
varsa, yada bu belayý kimler besliyorsa onlara da na alýnmasýndan sonra bir gün içinde, o gizli yapý bü- anlama ihtimalimiz de olabilir. runlarýn kaynaðý olarak iþaretlediði Batý’yý, Gen.
militanlarýný kovalýyorlar ve onlarý “etkisizleþtirme- Çiçek?..
bir sorumluluk yüklüyor. Biz onlara demek isti- tün imkânlarý ve adamlarýyla beraber ifþa oldu ve si- PKK’nýn Batý ile iþbirliði yaptýðýný söyledikten Kur. Bþk. “laiklikle ulaþýlmasý gereken çaðdaþ uy-
“Sözün bittiði yerdeyiz.”
14
Ýnançsýzlýðýn, Hedonizmin,
Sömürgeci Aydýn Tipinin Remz Þahsiyeti Ertuðrul Özkök
Ýbrahim Þarklý
Bu yazý terörist baþý, esas düþman Amerika’nýn ülkemizde ve bölgemizdeki terör
faaliyetlerinin savunuculuðunu üstlenen Ýþgalci Basýndan Hürriyet’in yazarý Ertuðrul
Özkök’ün, deðiþik tarihlerde yazmýþ olduðu satýrlara birkaç cümleyle cevap vermek
maksadýyla yazýldý. Bold olarak kaydedilen cümleler ona aittir…
PKK benim için terör örgütüdür ve El Ka-
ide’den, DHKP-C’den zýrnýk farký yoktur.
Onlarýn da biri Arap, öteki Türk.
Bir kere senin terör tarifin neye ve kime göre?
Amerika’ya göre deðil mi? Bu saydýðýn örgütler de
bölgemizdeki Amerikan çýkarlarýný tehdit edici ol-
malý… o halde sen Amerikan çýkarlarýný kollayan
tipik bir sömürge aydýnýsýn! Terörün tarifi Ameri-
kan emperyalizminin çýkarlarý gereði deðiþtiðine
göre, ve siz de buna katýldýðýnýza göre herhalde
PKK için de, DHKP-C için de, ÝBDA-C için asýl
terörist sizsiniz!
Bugüne kadar Kuzey Irak’ta 24 tane operas-
yon yaptý.
Bu 24 operasyonu da Türkiye, Irak Devlet Baþ-
kaný Þehid Saddam Hüseyin’le anlaþarak yapmýþtý.
Bu noktayý atladýnýz. Sizin bugün terörist dedikleri-
niz o zaman Saddam Hüseyin’in teröristleriydi.
Türkiye 91’de Irak Devlet Baþkaný Saddam Hüse-
yin’e karþý Amerika, Talabani ve Barzani’yle iþbir-
liði yaptý. Þimdi n’oluyor da zýrlýyorsunuz? Türki-
ye o günkü politikalarýnýn meyvesini topluyor þim-
di… O zaman yaptýklarýnýza “adalet” diyordunuz.
Gerçek adalet neymiþ görülecek.
Türkiye ne Barzani’nin, ne Talabani’nin bir
tek adamýnýn kýlýna dokunmadý.
O zamanki iþbirliðiniz bunu gerektiriyordu.
Þimdi onlara Irak’ýn kuzeyindeki Kürtleri teslim
etmesini söylüyorsunuz. Onlarsa “Bir Kürt
kedisini bile vermeyiz!” diyor. Dedik ya
yaptýklarýnýzýn meyvesini topluyorsunuz.
Bu ülke, Barzani’nin, Talabani’nin en
kara gününde yanýnda oldu.
Ülke diyerek halký iþin içine katamazsýnýz.
Kara gün dediðin, Irak Devleti’ne ihanet edip,
çapulculuk yaptýðý gündü.
Türkiye onlarý Saddam’a karþý koruyan
Amerikan jetlerinin, kendi topraðýndan binlerce
sorti yapmasýna izin verdi.
O sortilerle hâlâ iþgal üssü Ýncirlik’ten kalkan
uçaklarla Irak topraklarý bombardýman ediliyor.
91’den bu yana yapýlan saldýrýlarda iki milyon Arap
katledildi. Komþumuz Irak’ta, insanlarýmýz soykýrý-
ma tabi tutuluyor. Siz ise, Amerika’nýn her saldýrý-
sýný “Amerika orgazm oluyor” diye, insanlýktan
bile nasipsiz, Amerikan vahþetinden zevklenmeye
baktýnýz.
Türkiye’nin karþýlýklý iþbirliði beklediðini söy-
lüyorsun. Bugünkü konjonktür de böyle gerektiri-
yor. Ne var bunda anlaþýlmayacak? Amerika’nýn te-
rör tarifini esas alan bir politikayla hareket ederek
bugünkü þartlarý kendiniz hazýrladýnýz. Ýncirlik’ten
kalkan uçaklar Irak’ý bombaladýðý için, Irak’ýn ku-
zeyindeki mevcut durum ortaya çýktý. O uçaklar
hâlâ Ýncirlik’te sorti yapýyor.
Ülkemiz artýk savaþ düzenindedir.
Kime karþý savaþ? Bin yýldýr ayný topraklarý pay-
laþtýðýmýz insanýmýza karþý.
Ýnsanýmýz sömürgeciye ve kuklalarýna karþý sa-
vaþa hazýrlanýyor.
Türk’ün sabýrla imtihanýndan muzaffer bir
BARAN
millet olarak çýkacaðýz.
Kendi halkýnýn üzerine yürüyerek kazanýlan za-
fer…
Sömürge valisi! Senin Türklükle ne alâkan var?
Sizi, Amerikanýz bile kurtaramayacak.
Sizi de!..
Artýk hedefimiz Barzani…
Geç bunlarý… Hedefimiz Ýslâm coðrafyasýný is-
tila eden bebek katili Amerika ve senin gibi ona ka-
pýyý içeriden açanlar.
Artýk Barzani’ye son defa þu mesaj verilmeli:
Ya komþumuz olacaksýn, ya hedefimiz.
Barzani’yi kendine komþu yapan sizsiniz. Ýsra-
il’le olan iþbirliðiniz gereði… Siz bunlara kýrmýzý
pasaport da vermiþtiniz. Türkmen kardeþlerimizin
katledilmesi pahasýna!.. Kerkük’te, Musul’da, Tela-
fer’de insanýmýza yapýlanlara göz yumdunuz. Ame-
rika Irak’ý iþgal etmeye baþladýðýnda sen, Cengiz
Çandar ve diðer mandacýlar, “Amerika komþumuz
oldu” diye günlerce propaganda yaptýnýz. Erbil’i
siz kurdunuz! Kesin palavrayý! Siz Türk’ün hainisi-
niz. Onlar da Kürt’ün haini…
Evet, Türk Ordusu’nun en yüksek rütbeli ko-
mutanýnýn mesajý da bu.
Senin rütben ne? Zincirini
tutan efendin izin
verme-
se sen
Barzani’ye zor savaþ
ilan ederdin?
Dost düþman bunu çok iyi bilmelidir.
Bizim dostumuz senin gibi hiçbir þeye inanma-
yan kökten Batýcýlarý aþaðýlayanlar… Düþmanýmýzý
zaten biliyorsun.
Güney Vietnamlýlar da böyle yapýyordu. He-
sap tutmadý. Olan, hayatýn hep böyle devam
edeceðini sanan iþbirlikçilere oldu.
Ayný hesap Irak’ta da tutmadý. Ve Amerika yo-
lun sonuna geldi. Irak’ýn Arap milletini dirilten bu
direniþi elbet Türkiye’de de yanký bulacaktýr. Geri-
sini siz düþünün!
Buralarda hayat hep böyle gitmeyecek. Bir
gün Amerika buralardan çekilecek ve baþ baþa
kalacaðýz.
Buralar? Buralar bizim topraklarýmýz. Vataný-
mýz… Ýþgalciyi Türkiye ve Irak’a çaðýran sizlerin
Amerika kaçarken baþbaþa kalacaðý kiþiler de “bu-
ralar”ýn sahibi gerçek vatanseverler olacak! Ama
yanýlýyorsun, Amerika buradan kaçamayacak; çöle
gömülürken senin gibi imaj hayvanlarýný da beraber
götürecek.
Ben aklý baþýnda bir Kürt olsaydým, bugün-
lerde bol bol tarih kitabý okurdum.
Akýl verecek durumda deðilsiniz. Siz önce ken-
di söylediklerinize inanýyor musunuz? Onu söyle-
yin… Dün ve bugünü biraz evle karþýlaþtýrdýk. Yaz-
dýklarýnla, aslýnda inandýðý hiçbir þeyi olmayan in-
san tipini çiziyorsun! Aklý baþýnda bir Kürt olmadý-
ðýn gibi Türk’ün de hainisin. Oku Çanakkale’yi,
oku Plevne’yi, oku büyük fethi… Oku da oralarda-
ki ruhun bir gece ansýzýn kapýný çalacaðýný gör!
Küreselleþmenin garip bir tecellisi var.
“Tecelli” tabirini, Fetullah’a olan hayranlýðýnýz
size kazandýrmýþ olmalý. Bu tabir Ýslâm’ýn öz malý-
dýr. Sizler Allahsýz, imansýz, insanlýk dýþý her þeyin
altýnda bulunan inançsýzlýðýnýz, vicdansýzlýðýnýz, in-
safsýzlýðýnýzla, tüm inanan vatanseverlerin de hazýr-
landýðý yargý gününde ilk yargýlananlardan olacak-
sýnýz. Ýhanet ettiðin Irak direniþinde küreselleþme
boðuldu.
Biraz tarih okuyun, Amerikan filmi seyredin.
Kürtler de sana Hitler’in filmini seyretmeni
tavsiye ediyor! Amerika’nýn “kullarý”, “Tanrý”
Amerika öldü! Irak direniþ filmini seyrediyor
musun?
Ýçimdeki ses, “Ne duruyorsun yürü”
cümlesinde týkanýp kalan bir haykýrýþtan
ibaretti. Çýkýp bunu haykýrmak da içimden
gelmedi.
N’oldu? Týkanýp kaldýnýz deðil mi? Yemedi de-
ðil mi? Hani, “hayat tarzým için gerekirse silaha sa-
rýlýrým” diyordun sýrýtan adam!?.. Oradan sýrýtarak
iþin içinden sýyrýlacaðýný sanýyordun deðil mi? Al
sana gerçek!.. Bundan âlâ gerçekçilik mi olur? Bir
adam hergün köþesinde sýrýtýyorsa, güya kendinden
emin satýrlar döþeyerek yazýyorsa, daha açýðý sýký-
yorsa, silahý eline alýp, hayat tarzýný korumak için
Irak’ýn kuzeyine dalmasý beklenir. Sende bunu gö-
remiyorum?
Hayat tarzýna müdahale olduðu anda zýrlamaya
baþlayan bu sýrýtan herif, Anadolu çocuklarýnýn bir-
birinin üzerine salýnmasý için yaygara koparýyor.
Senin “mahalle baskýsý” dediðin buydu aslýnda…
Mahallenin çocuklarý olan Türkler ve Kürtlerin ha-
yat tarzýna baský yaptýðýný söylüyordun. Asýl tehdit
senin temsil ettiðin iþgalci zihniyettir. “Kara Fat-
ma” dediklerinin, çocuklarýný seferberliðe çaðýrý-
yor. Sýkýyorsa sen git!..
Kuklalarý etkileme derdinde olan bu sýrýtan kuk-
la, bu topraklarda daha fazla sýrýtamayacak. Ýþbir-
likçiler, bunun ilk iþaretini þu zýrlamalarýyla verme-
ye baþladý bile!
Türkiye’nin çýkarlarýný deðil, Amerikan çýkarla-
rýný bölgemizde kollayan bunun gibilerinin devri
bitti. Bunlarýn edebiyatý çoktandýr tutmuyor.
Sýrýtan herif!.. Artýk sizin devriniz geçti!..
Rodos’ta Bayram namazý “eda” etmeye benze-
mez bu iþler. Bak “Torlak Kemal”, “Sýkýyorsa sila-
hýný al gel; bekliyoruz burada!” diyor.
Çaðdaþ Hýrsýzlar Ekonomisi:
“Yer Deðiþtirme”
Ömer Faruk Sorgun
M edyanýn her sahasýnda kurt
sosyolog Þ. Mardin’in dile
getirdiði ‘mahalle baskýsý’ kavramý
dolaþýp duruyor. Her kafadan bir ses
çýkýyor, ortalýk toz duman… Bu kav-
rama sarýlanlar güya özgürlük adýna
hassasiyetlerini dile getiriyorlar, gör-
seniz o kadar insancýllar ki… Gözleri-
niz yaþarýr doðrusu… Oysa,
bunlarýn geçmiþlerini bir
deþseniz ne irinler çýkar ne
irinler… Ortalýk bunla-
rýn irinlerinin kokusun-
dan yaþanmaz olur. Bu ‘ma-
halle baskýsý’ kavramýný
gündeme taþýyan insan-
cýklar(!) bu ülkede
on yýllardýr devlet
baskýsýna çanak
tutanlardý. Dar-
becileri alkýþ-
layan, darbeci-
lerin kýçýný
yalayan ya-
lakalardý.
Asker so-
pasýna se-
lam duran,
28 Þubat’ta as-
ker sopasýnýn Müs-
lümanýn tepesine in-
mesi için arka çýkanlar-
dý. Farklý kültür ve inanýþ-
larýn bir arada yaþamasý
için atýlan her adýmý ‘Ata- AKP
türkçülük, laiklik elden gi-
diyor, cumhuriyetin kazanýmlarý yok
oluyor’ diyen jurnalcilerdi. Evet orta-
lýk toz duman. Bu ortamda ben de bir
kavram ortaya atacaðým… Kavramýn
adý; yer deðiþtirme. Bu kavram, as-
ker aðabeylerimizin hatýralarýný din-
lerken duyup da bizzat askerlik ya-
parken de þahit olduðum bir vakýay-
dý… Þimdi bu kavramýn bende yer et-
miþ hikayesini anlatayým.
Askerlik eðitimi yapanlar bilir ki,
acemilik dönemi bitip, usta birliðine
geçiþ sýrasýnda askerlere birçok alet,
edevat ve silah zimmetlenir. Zimmet-
lenen þeylerden artýk sen sorumlusun-
dur. Kaybetmeyeceksin, kýrmayacak-
sýn… Bu gibi haller varid olursa so-
nuçlarýna katlanmak zorunda kalýrsýn.
Bu yüzden alet ve edevatlara her türlü
hassasiyeti, itina ve dikkati göstermek
zorundasýnýzdýr. Fakat alet ve edevatý
korumak tamamen sizin insiyatifiniz-
de olan bir þey deðildir. Ünlü Ýngiliz
siyaset bilimcisi Hobbes’un ifade etti-
ði ‘Ýnsan insanýn kurdudur.’ söylemi-
nin en derinden yaþandýðý Kemalizm
Ocaðý’nda (umarým refikimiz Va-
kit’teki H. Üzmezler, H. Karakayalar
bu tabirimizden gocunmazlar), küfrün
oluk gibi yaðdýðý Rambolarýn olduðu
yerde (Çiller zamanýnda Kardak Ka-
yasý krizinde(!) basýn tarafýndan bu
benzetme yapýlmýþtý, biz de bu tabiri
tuttuk ve Mehmetçik tabiri yerine bu-
BARAN
nu ikame ediyoruz.) âlet edevatýmýz
çalýnmaz mý? Eyvah yandýnýz. Nasýl
mý? Hikayeye devam… Eþyanýz kay-
bolunca önce ne yaparsýnýz? Saða-sola
bakar etraftakilere durumu anlatýr,
yardým talep edersiniz. Hýrsýzlýðýndan
kuþkulandýðýnýz insanlarý uzaktan ha-
reketlerini izlemeye alýr, çaktýrma-
dan eþyalarýný kontrol
edersiniz. Çoðu zaman ol-
duðu gibi sonuç hüsranla bi-
ter. Hýrsýz bütün mari-
fetiyle çaldýðý þeyi giz-
lemeyi ustaca bilmiþtir. Ne
yapalým anne babalarýn
emanet ettiði kutsal
ocaðýn(!) komu-
tanlarýna baba-
nýzmýþ gibi
derdinizi an-
latma niye-
tiyle
çýkar-
sýnýz.
Boynu
bükük
s ü k -
lüm-bük-
lüm vakýayý dile
getirirsiniz. Fakat
nerede… Baba þef-
kati beklediðiniz
komutan sizi iyi bir
azarlar, sen ne biçim as-
Hýrsýzý kersin, askerin aleti na-
musu gibidir. Bir namu-
suna sahip çýkamýyorsun… Uzatýr da
uzatýr… Ben karýþmam, bulacaksýn,
yoksa þu cezaya çarptýrýlýrsýn… Sizin,
komutana karþý, “ ben bütün dikkat ve
özeni gösterdim, yatarken çalmýþlar ne
yapayým” demeniz nafile… Ve çaresiz
bekler durursunuz… Çalana lanetler
olsun, þu olsun, bu olsun derken… Ya-
nýnýzdai insan kisveli bir soytarý biti-
verir… Ben çareyi buldum. Hadi ya,
nedir? Baþkasýnýnkini çalacaksýn.
Bu baþkasý, baþka bölükten veya
baþka taburdan olacak. Olur mu
lan? Olur, niye olmasýn. Baþkasý se-
ninkini aldýysa, sen de baþkasýnýnki-
ni… Burada iþler böyle yürüyor…
He valla böyle gördük, böyle öðren-
dik, böyle bildik… Ve gün olur baþka-
sýnýnki çalýnýr. Nihayet sizin eþyanýz
tamamlanýr. Komutan elbette sorar.
Ne yaptýn lan, buldun mu? Sen de gö-
zü açýlmýþ, komutanýn takdirini kazan-
mak edasýyla, cin fikirli biri gibi bul-
dum komutaným, dersiniz. Komutan
memnun ve mesuttur hem kendi hesap
vermekten kurtulmuþtur, hem de as-
kerine ceza vermek zorunda kalma-
mýþtýr. Komutan büyük bir merakla
bildiðini belli eder þekilde nasýl bul-
dun? der. Sizin boynunuz bükülür,
utangaç bir hâl alýrsýnýz, þey komuta-
ným, mýrýldanmalarý baþlar. Komutan
seni gidi seni gidi der gibi öfkeli. Söy-
le lan söyle biliyorum ama sen yine
söyle… Siz de, komutaným falan filan
taburda þöyle yapýp, böyle çaldým di-
ye anlatýrsýnýz. Komutan pek bir ke-
yifle dinler anlattýklarýnýzý. Oysa sizin
beklediðiniz bu nasýl olur, nasýl çalar-
sýn, ne biçim bir insansýn, kaybediyor-
sun, suç iþliyorsun… Sonra baþka bir
insanýn malýný çalýyorsun, yani hýrsýz-
lýk yapýyorsun! Bunlarý beklemek
abes, komutan aferin oðlum, aferin
hep böyle uyanýk ol. Ama sana bir þey
söyleyeyim mi? Söyle komutaným?
Söyleyeyim ki yanlýþ bir inancýný dü-
zelteyim. Malum biz komutanlar sizi
burada adam etmek, eðitmekle mükel-
lefiz. Tabii komutaným yanlýþ bildiðim
(siz de bu arada rahatlamanýn verdiði
edayla yalakalýk hali baþlamýþtýr). As-
ker seninkini çalmýþ deðil, sen hýrsýz-
lýk yapmadýn. Ya ne yaptým komuta-
ným? SENÝNKÝ YER DEÐÝÞTÝR-
ME ÇALMA DEÐÝL. Askeriyeye ait
bir alet yine askerin deðil mi? O
YÜZDEN BU YER DEGÝÞTÝRME
OLUR tamam mý? Tamam komuta-
ným, siz haklýsýnýz komutaným. Ýþte ik-
tisadi literatüre hediye edeceðimiz
‘YER DEÐÝÞTÝRME’ kavramýnýn hi-
kayesi böyle. Bilhassa üstüne basa ba-
sa söyleme gereði duyuyorum. Bu du-
rum istisnai bir hal deðildir, genel bir
kaide olmuþ bir vakýadýr. Çalmak,
hýrsýzlýk yapmak bir toplumu en
çok korkutan ve rahatsýz eden bir
durum olmak deðil mi? En ulvi ma-
nalarýn yüreklere kazýnmasý gere-
ken yerde nasýl da kýlýfýna uyduru-
larak þeytani bir desise ile hýrsýzlýk
yer deðiþtirme olarak lanse edili-
yor. Nasýl da manalar dünyasý yer
deðiþtiriyor, allak bullak ediliyor.
Þeytana papucu ters giydirecek bir bu-
luþ. Zaten mahalle baskýsý olur diye
dizlerini döven, milletten yediði toka-
týn öfkesiyle ne yapacaðýný bilmez þe-
kilde hareket eden Kemalistlerin 80
yýldýr yaptýklarý hep bu olmadý mý?
Anadolu insanýnýn manalar dünyasýný
berhava ederek Ýslamdan uzaklaþtýr-
mak, hayvani ve þeytani bir hayata
inandýrmak. Kendine köle gibi kullan-
mak. Fahiþeyi hayat kadýný tabiriyle
süsleyip, fahiþeliði cezbedici bir hâle
getirmek. Ýbneyi ise, cinsel tercihini
kullanmýþ, özgür iradeli bir gay, oros-
puyu ise, ayaklarý üzerinde duran, er-
keðine minneti olmayan çaðdaþ bir ka-
dýn olarak lanse etmek…
***
Pentagon beslemesi, BOP’un eþ-
baþkaný Tayyip Erdoðan meccanen
(bedavadan) gelip meccanen yoluna
devam ediyor. Hadiseler, ilahi cilve
gereði yine iktidarýn baþýna getirdi.
YÖK’ün, ordunun, Anayasa Mahke-
mesi’nin yaptýðý hukuksuzluða rað-
men millet yine onu destekledi ve onu
yine bir sorumlulukla baþbaþa getirdi.
Tayyip’in bu sorumluluktan kaçacak
bahanesi kalmadý. Ya olacak ya öle-
cek. Bizce olmasý ihtimaldir. Öyleyse
Türkiye’de yeni hal ve durumlarýn
oluþmasýna þuursuz da olsa yataklýk
edecek. Katalizör görevi görecek, bu
ilahî cilve, kendisi de iyi bilir. Sizin
hayr zannettiðiniz þeyler þer, þer ad-
dettiðiniz þeyler ise hayýr arzedebilir.
15
Ýlahi ferman böyle buyuruyor. Nice
zaferler vardýr ki, hazýrlýksýz oldun mu
nimeti eda etmedin mi yenilgilerin ta
kendisi olur. Evet Tayyip bütçe görüþ-
melerinde sýk sýk dile getirdiði gibi
baþarýlarýný dile getiriyor. Kiþi baþýna
düþen milli geliri 2500-3000 dolardan
alýp 5000 dolar yaptýklarýný ballandýra
ballandýra anlatýyor. HedefleriniN
önümüzdeki dönemde yine rekorlara
imza atýp 10000 dolar yapmak ol-
duðunu söylüyor. Kendisinin hüküme-
ti dönemlerinde ülkenin sýcak paralarý-
nýn gelip tatlý karlarla cirit attýðý ma-
lum, IMF programýný Kemal Derviþ
ustalarýndan daha iyi sürdürürler. Ül-
kenin ekonomik deðerlerini küresel-
leþme bahanesiyle yok pahasýna ya-
bancýlara sattýlar. En büyük borç bata-
ðýna saplandýklarý ülkede Koçlar, Sa-
bancýlar, 10 yýllýk hedefleri 2 yýllýk gi-
bi çok kýsa zamanda gerçekleþtirdiler.
Zenginler, 3000 kiþilik Türki-
ye’nin kanýný emenler Tayyip ekono-
misinden oldukça memnun ve mesut-
lar. Bir daha 28 Þubat dönemindeki
krizi asla yaþamak istemiyorlar. Evet
Tayyip döneminde kiþi baþýna düþen
milli gelir 5000 dolar olmuþ. Önü-
müzdeki dönemde de 10000 dolar ola-
cakmýþ. Ýsterseniz bu hali biraz deþe-
lim. Kiþi baþýna düþen milli gelir ne-
dir. Önce milli gelir: “Milli gelir, bir
ekonomide bir yýl içindeki toplam mal
ve hizmetlerin para ile ölçülmesidir.”
Kiþi baþýna düþen mili gelir ise, ölçü-
len bu paranýn ülke nüfusuna bölüne-
rek bulunmasýdýr. Kiþi baþýna düþen
milli gelir 5000 dolar. Siz diyelim 4
kiþilik bir ailesiniz size düþen gelir bu-
na göre 20000 dolar, yaklaþýk YTL ile
32-35 milyarý bulmalý. En iyi ihtimal-
le evde iki çalýþan olsun. Mesela bun-
lar karý-koca olsunlar. Aylýk 1 mil-
yar maaþla 24 milyar lira para ka-
zanabilir. Oldu mu size 10 milyarlýk
açýk. Örnek verdiðim de en iyimser
aile… Türkiye’de çoðu ailenin nüfusu
4 kiþidir. Türkiye’deki milyonlarca
ailenin çoðunda tek kiþi çalýþýr. Anla-
yýn artýk siz açýlan farký. Ýþte böyle
Tayyip’in zamanýnda kiþi baþýna
düþen milli gelir 5000 oldu. Doðru
ama yer deðiþtirerek oluþtu. Fakir
ve orta halli insanlar daha geriye gi-
derken veya yerinde sayarken zen-
ginler zenginliklerine zenginlik kat-
týlar. Bu küreselleþmenin ekonomisi,
bu IMF’ye dayanmanýn ona dayana-
rak yürütülen ekonominin tabiî bir so-
nucu…
Aman milletim sakýn üzülmeyesin.
Ýlerde 10 bin dolar olacak zenginlerle
ama daha da açýlacak.. Evet sakýn
üzülmeyin, zaten siz askerden alýþýk
ve kanýksamýþ deðil misiniz. Oldu bit-
ti. Yer deðiþtirme derseniz olur biter.
YER DEÐÝÞTÝRME ekonomisi bu
diye kabullenirseniz. Kazananlar,
bizden deðil mi? Ayný ülkenin va-
tandaþlarý deðil miyiz. Ha bizde ha
onlarda ne fark eder. Maksat dostluk
muhabbet bozulmasýn. Laiklik elden
gitmesin, Atatürk’ün kazanýmlarýna
halel gelmesin.
16
Bebek Katilleri Amerika ve Ýþbirlikçileri Çýkýþ Yolu Arýyor
A merika, BOP diyerek Orta-
doðu’ya öyle bir girdi,
kumlara öyle bir saplandý ki, o çöl
kumlarý her geçen gün daha da yutu-
luyor… Afgan daðlarýnda yolunu
þaþýrtmýþ vaziyette. Pakistan’ý elin-
den ha kaçýrdý, ha kaçýracak… Su-
ud’un ne olacaðý meçhul, ha keza
Mýsýrýn da.
En güvendiði müttefiki TC’de
iþler hiç de iç açýcý deðil, Müslüman
Anadolu, bu bebek katillerini, bu te-
rör elebaþýný gayet iyi tanýyor ve
dünyada coniden en çok Anadolu
ahalisi nefret ediyor…
Afganistan’da, adamlarýný sýkýþ-
týrýyor ki Taliban’la irtibat kurup,
anlaþarak terör elebaþý Amerika’ya
nefes alacak pay saðlayabilsinler.
Karzai denen dürzü, Taliban’a haber
gönderiyor, “Afganistan’ý beraber
yönetelim” diye ama aldýðý cevap
“hastir” oluyor. Bebek katilleri, her-
kesi kendileri gibi zannediyorlar an-
laþýlan.
Diðer yandan Pakistan elden git-
mesin diye, hýrsýz olduðu için ülke-
den kovulan Benazir Butto ile Per-
vez Müþerref’in anlaþmalarý saðla-
nýyor. Maksat, Butto’ya yakýn aþi-
retlerin desteðini alabilmek. Zira,
Pervez’in bu iþi götüremeyeceði ar-
týk anlaþýldý. Taze kan ve destek
lâzým. Bakalým, El Kaide’nin “keçi
gibi boðazlayacaðýz!” dediði hýrsýz
Butto’dan Bebek Katili Amerika’ya
ne kadar fayda gelecek?
Pakistan, Amerika için Amerika
desteði ile bu Bebek Katilleri için
Müslümanlara karþý savaþýrken, son
günlerde þiddetlenen çatýþmalardan
Hedef Türban!
G enelkurmay’ýn 29 Ekim afiþ-
lerinde, hep baþý açýk kadýn-
lar. Kadýnlarýn örtünmesini istemi-
yorlar. Öyle bir Türkiye istiyorlar.
Onlarýn Türkiye’si, onlarýn vataný…
O ülkede, o vatanda baþörtülülere
yer yok.
Onun için askerler, türbanlý gördü
mü kaçýyorlar…
Mesela Diyarbakýr’da yaþanan
BARAN
netice alamayýnca, ateþkes yapmaya
mecbur kaldý.
Yetkililer, Sivat bölgesinde týr-
manan çatýþmalarda en son 16 aske-
rin ölümünden sonra varýlan ateþke-
sin, yerel saatle 08.00’de yürürlüðe
girdiðini kaydetti.
Açýklamaya göre ateþkes, üst dü-
zey yetkililerle Müslümanlarýn ima-
mý Molla Feyzullah yandaþlarý ara-
sýnda yürütülen görüþmeler sonucu
saðlandý.
Bölgedeki çatýþmalar, geçen haf-
ta perþembe günü bir askeri kamyo-
nu hedef alan intihar saldýrýsýnda 19
askerin öldürülmesinden sonra týr-
manmýþtý. Güvenlik güçleri, Feyzul-
lah’ýn üslendiði bölgeye harekat
baþlatmýþ; ardýndan týrmanan çatýþ-
malarda militanlar, bazý askerleri
kaçýrarak öldürmüþ, baþlarýný kes-
tikleri bazý cesetleri sokaklarda teþ-
hir etmiþti.
Bu arada, bu Terör Elebaþý Ame-
rika’ya Afganistan’da en büyük
desteði, TC’nin, bizim türban düþ-
hadise:
“Cumhuriyet’in 84’üncü Kuruluþ
Yýldönümü nedeniyle Diyarbakýr Va-
liliði Claas Oteli’nde saat 20.00’de
Cumhuriyet resepsiyonu düzenledi.
Resepsiyona katýlanlar arasýnda 3
türbanlý kadýnýn bulunmasý nedeniy-
le, resepsiyon salonunda bulunan
2’nci Taktik Hava Kuvvetler Komu-
tanlýðý’na ait bando ekibi askerleri ve
rütbeli bir subay salonu terketti. Tür-
banlý kadýnlarýn Þehit Aileleri Derne-
ði üyesi ile Özürlüler Derneði’nden
olduklarý öðrenildi.”
Þehit Aileleri Derneði’nden gel-
miþler…
Gelmesinler mi?
Analarýný beðenmiyorsunuz ama,
çocuklarýný þehit edilmek üzere cep-
heye sürmektesiniz
Mesela Kocaeli’nde:
“Kocaeli’nin Körfez Ýlçesi’ndeki
maný generallerin verdiðini unutma-
yalým. Hem askerî olarak orada bu-
lunarak, hem de lojistik için Ýncir-
lik’i kullandýrmak ve de kanunsuz
olarak Terör Elebaþý Bebek Katili
Amerika’nýn kaçýrdýðý Müslümanla-
rýn nakledilmesine göz yumarak…
Neyse, geçelim Irak’a…
Amerikan itleri, az daha general-
lerinden birini kaybedeceklerdi.
Bebek katillerinden Tuðgeneral
Jeffrey Dorko Baðdat’ýn Kuzeyinde
yola döþenen bombanýn patlamasý
sonucu yaralandý… Bu Bebek Kati-
li de muhtemelen Türkiye üzerinden
Almanya’ya tedavi edilmeye götü-
rüldü. Ýlk tedaviler Ýncirlik’te ya da
Adana’da yapýlmýþ olabilir. Veya
Antep Amerikan hastanesi… Yani,
bütün bunlar, Bebek Katili conilere
türban düþmanlarýnýn nasýl imkânlar
saðladýðýný göstermesi bakýmýndan
gayet mühim deðil de ne?
Bu arada, Bebek Katili, Teca-
vüzcü sapýk terör Elebaþý Amerika
ve onlarýn yerli iþbirlikçilerinden
Cumhuriyet Bayramý kutlamalarýna
türbanlý eþiyle gelen AKP Kocaeli
Milletvekili Muzaffer Baþtopçu, pro-
tokolün ön sýrasýna eþini de oturttu.
Bunun üzerine Garnizon Komutan
Vekili Hava Yarbay Vedat Göger, di-
ðer askerlerle birlikte töreni terket-
ti.”
Asker iki þeyle yan yana gelmi-
yor:
Türban ve PKK…
Fakat, türbanlýlarýn çocuklarýný
PKK’ya karþý cepheye sürmeye ge-
lince, hiç de gocunmuyorlar.
Peki, Abdullah Gül ne yapýyor?
O iþi biliyor ve “eþsiz” davetiye
gönderiyor…
Baþkomutan, emrindekilerin hük-
mü altýnda; manzara bu…
Manzara buysa, kim takar onu?
Þimdi siz o Kuzey Irak’a girecek-
siniz ya, oradan sýra sýra tabutlar ge-
lecek hâliyle, savaþ bu…
Ýþte, o türbanlýlarýn çocuklarýnýn
tabutlarý olacak bunlar.
20‘sinin cesedi, iþgâlci conilere yar-
dým ve yataklýk ettikleri gerekçesiy-
le baþlarý koparýlarak cezalandýrýl-
mýþ olarak Bakuba’da bulundu. Ýþ-
birlikçilerin leþleri, bir iþbirliði mer-
kezinin, bir polis karakolunun yaký-
nýnda bulundu.
Ve yine, Irak’ta meydana gelen
bir baþka patlamada, yine bir iþbir-
likçi merkezi, emniyet müdürlüðü
hedef alýndý. Mücahid fedaînin, sa-
bah eðitimi yapan acil tepki gücü
üyelerinin arasýnda kendini havaya
uçurduðu patlamada 30 civarýnda
ölen olurken, leþlerin çoðunun Be-
bek Katillerine iþbirlikçilik-polislik
yapmak için baþvuranlara ait olduðu
açýklandý.
Patlamanýn meydana geldiði Ba-
kuba’da, iþbirlikçiliði kabul ederek
mücahidlere karþý savaþa baþlayan
hain aþiretlerden dokuzunun lideri,
kýsa bir süre önce, bir hükümet yet-
kilisi ile yaptýklarý toplantý sonrasýn-
da kaçýrýlmýþtý.
Geçen ay da, Sünni ve Þii grup-
lar arasýnda Terör Elebaþý Amerika
için köpekliðe ve birbirne saldýrma-
mak üzere uzlaþma saðlanmasýný
amaçlayan bir toplantý mücahidlerin
bombalý feda taarruzuna hedef ol-
muþ, olayda Bakuba’nýn iþbirlikçi
köpeklerinin þefi -polis müdürü- ge-
bermiþti.
Müslümanlar kararlý, bu Bebek
Katillerini, bu eli kanlý Terör Eleba-
þýný, bu tecavüzcü sapýklarý ve bun-
larla iþbirliði yapan hainleri temiz-
leyecekler.
Baran Haber
Engin Ardýç’ýn da vurguladýðý
üzere “Laila piçlerinin” tabutlarý de-
ðil…
Yani, türbansýzlarýn çocuklarý ol-
mayacak o tabutlarda…
GK Baþkaný, 29 Ekim beyanatýn-
da iki þeyi hedef gösteriyor, PKK ve
irtica diyor…
Ýrticayý tehdit olarak gören GK
Baþkaný, Ýncirlik hakkýnda sesini bir
türlü çýkartamýyor. Türbanla yan ya-
na gelmek istemeyen askerleri, Ço-
cuk Katili, Terörist Baþý Amerikan
conileriyle her daim baþ baþa gör-
mek mümkün… Asker için Türban,
Müslüman Katili coniden daha tehli-
keli.
Þimdi sormak lazým, bu asker mi,
vataný böldürmeyecek?
Sormak lâzým, bu asker Ameri-
kan askeri mi ki, Türbana düþman,
coniye dost?
Baran Haber
Niþantaþý’ndan Jale’nin Yaþam Tarzýnýn
Ýt’oloji Bilimi Açýsýndan Düdüklenmesi
Gençlerin rahatça eðlenebildiði, her çeþit cinsel özgürlüðün yaþanabildiði, fantezist ve fetiþist gruplarýn hiyarþik tablolar
eþliðinde, þirket iþlerinden arta kalan zamanlarýnda zevkin doruklarýna çýktýðý,
içilecek ve yenilenecek ne varsa hepsinin rahatça kullanýlabildiði bir ortam mevcuttu Niþantaþý'nda...
Sezai Dilbilen
J ale, anne ve baba tarafýndan
doðma büyüme Selanikli, bir
söylentiye göre de Ýspanya göçmeni,
soyadý kanunu ile dönmelikten terfi
etmiþ kurtuluþ savaþýnda savaþ kaçký-
ný ÝT'çi ve vakýf arazileri peþkeþinden
yararlanýp keseyi saðlamlaþtýran, sa-
vaþ zengini bir babanýn ikinci kýzý.
Ýlköðretim ve lise eðitimini, Þiþli ci-
varý terakki liselerinde tamamlamýþ.
Ýlerleyen dönemlerde sýnavsýz girdiði
üniversiteyi birincilikle bitirmiþ, bir
zaman doktorluk yapmýþ ve sonralarý
mesleðini sýkýcý bulduðu için bir ka-
nalda spikerliðe soyunmuþ. Erkek ar-
kadaþlarý arasýnda "bir içim su" ve
"bir kere tatmak lazým" iltifatlarýna
muhatap kalmýþ annesinin övünç kay-
naðý. Annesi ne ise kýzý da o. En son
giydiði transparan bluzunun ve düþük
belli blucinin üstünde G-stringi açýk
eden görüntüsü Osmanbey esnafýna
"Ýþte özgürlük ve laiklik" dedirtmiþti.
Medeniyet ve modernizm aile, arka-
daþ ve iþ iliþkilerinin tamamýna nüfuz
etmiþ, aile içi oturmalarý olsun, eþ de-
ðiþtirme þeklinde eðlenceleri olsun,
küçük büyük, kýz erkek fark etmez
her çeþit iliþkide yaþanabilir ne varsa
yaþamakta olgun yüksek medeniyet
seviyesinde olabilmiþlerdi. Yalnýzlýk-
tan oldukça nefret eden aile üyeleri,
bu eksikliklerini paylaþmak için sü-
rekli yeni arkadaþlar ve yeni çevreler
edinmekte, kiþisel iliþkileri ile aile
iliþkilerini birbirine karýþtýrmamaya
oldukça gayret etmekteler.
Jale'nin kankasý Ekin... O da ayrý
bir âlem, anne Yunan-baba Ermeni,
Ekin "Türk". Ekin için "Türklük" de-
nilince akan sular durur ve Ekin'ýn að-
zýndan çýkacak sözcükler cümle âlem
tarafýndan titizlikle dinlenir. "Ekono-
mik olarak geri kalýþýmýzýn sebepleri-
ni Türkler olarak, çalýþmadýðýmýza,
beceremediðimize, tarihimizde bazý
þahsiyet ve olaylarýn buna engel oldu-
ðuna dair bir sürü açýklamalar getirir
ve ardýndan ekler "Uygar batýnýn sevi-
yesine eriþmek için çok çalýþmalýyýz."
Türkü, Anadolu insanýný asla aþaðýlat-
maz, mümkün derecede ona sahip çý-
kardý. Hele "bayrak" dendi mi yüreði
kýpýr kýpýr olur, bütün Türkiye'yi aya-
ða kaldýracak eylem, propaganda giri-
þiminde bulunurdu. Ekin baþkaydý ca-
ným. Ülkenin kalkýnmasý için de can-
la baþla çalýþýrdý, en son kurduðu oto-
mobil firmasýnýn patentini Ameri-
ka'dan almýþ ve Fransýz ortaðý ile bir-
likte Türkiye'ye hizmet getirmiþti. Bir
BARAN
bu mu, bankacýlýk piyasasýnda Ýtalyan
ortaðýyla yine Türk insanýna fe-
dakârlýkta sýnýr tanýmamýþtý. Jale'nin
kankasý dedik, cafelerde falan beraber
görünmelerine raðmen ve medyanýn
yer yer dikizine muhatap kalmýþ ve ký-
týr kýtýr gülerek "Ay yapmayýn", "yine
sobelediniz bizi" türü muhabbetlerle
beraberliklerini seviyeli tutmayý be-
cermiþlerdi. Becerdikleri baþka þey-
ler de vardýr, ancak medyanýn o tür
becerilerini aktarmasý ve beceri mese-
lesini anlamasý halk için ve moderni-
te için henüz uygun deðildi. Bu sevi-
yeyi yakalamak için kankasýnýn aile-
sinin ve kendi ailesinin de üye olduðu
"Onun Bunun Kulüpleri" harýl harýl
faaliyet gösteriyordu. En son kendisi
"Haydi Kýzlar Okula" kampanyalarýn-
da ve "Gay Kulübü'nün açýlmasýnda
emeði geçenlere teþekkür" kutlama-
sýnda bil fiil görev almýþtý.
Niþantaþý kültür ve olgunluðun
merkeziydi, medeniyet ve modernizm
Niþantaþý'nýn sokaklarýndan, cafe-bar
ve salonlarýndan, iþyeri, kulüp ve
okullarýndan neþet ederdi. Bu yüzden
Niþantaþý demek batý demekti, uygar-
lýk demekti. Gençlerin rahatça eðlene-
bildiði, her çeþit cinsel özgürlüðün
yaþanabildiði, fantezist ve fetiþist
gruplarýn hiyarþik tablolar eþliðinde,
þirket iþlerinden arta kalan zamanla-
rýnda zevkin doruklarýna çýktýðý, içile-
cek ve yenilenecek ne varsa hepsinin
rahatça kullanýlabildiði bir ortam
mevcuttu Niþantaþý'nda. Jale için Ni-
þantaþý farklý olmanýn, üstün olmanýn,
ayrýcalýk sahibi olmanýn yeriydi ve
herkes için burasý bir yerlere akýþ
noktasýydý. Hakan Coþkun adlý sonra-
dan kýç tüyleri arasýnda fantezi arayý-
þýna giren zatýnda, Niþantaþý müdavi-
mi kesilmesi bu yüzdendi. Bodrum,
Didim, Manyas vb. yerler Niþanta-
þý'nýn yedek dinlenme tesisleriydi.
Her çeþit cinsel fantezinin, erotik ve
pornografik sanat! faaliyetlerinin ra-
hatça gösterime sunulduðu, Antalya
Kemer'den Niþantaþý'na yol vardý. ÝT
Partisi'ninin vataný parçalayýp, batýya
peþkeþ çekmesinden beri bu böyleydi.
Ýþgalcilere vatanýn kaynaklarýný sa-
tan, insanlarýnýn kültür ve ahlaki alt
yapýsýný yok etmeye çalýþan, onlarýn
dini inançlarýný reddeden, yasaklama-
ya çalýþan, bu ÝT ve uþaklarý ihanetle-
ri karþýlýðýnda ülke kaynaklarýný talan
etme, Anadolu insaný üzerine terör es-
tirme hakký! elde ettiler ve bunun da-
yanýlmaz cazibesinden bir türlü vaz-
geçemedikleri için, kan içici konum-
larýný, iþgal ve mevzilerini hep koru-
dular ve terk etmediler. 80-90 yýldýr
tuttuklarý bu mevziden Müslüman
Anadolu ahalisine edilmedik þiddet,
yapýlmadýk zulüm býrakmadýlar.
Jale'nin çalýþtýðý kanal ve hempasý,
üzerine kurulduklarý servetin ve iþgal-
cilerin, emperyalist hedeflerini ger-
çekleþtirmeye erketelik yapmanýn ge-
tirdiði özgüvenle milletin dinine, ah-
lakýna, giyimine, yemesine, içmesine,
oturmasýna, kalkmasýna, evlenmesine,
boþanmasýna, çocuðuna, eðitimine,
ölüsüne, hastasýna her þeyine karýþýr
ve her karýþmasýnda da imha, tahrif ve
iðdiþ etme gayesi güderler. Bu yüzden
Niþantaþý'nda Kemalist oligarþinin
yetiþtirdiði insan tipi ile Konya'da,
Erzurum'da, Diyarbakýr'da yetiþen in-
san tipi farklýdýr. Bunun için biri ki-
birli ve hainken diðeri mütevazý ve
vatansever olabiliyor. Niþantaþý ihane-
tin ve laik oligarþinin yaþam tarzýnýn
þekillendiði ve halka halka bütün yer-
lere yayýldýðý yerlerin adýdýr. Türki-
ye'nin Niþantaþý'sý bir tane deðildir.
Niþantaþý (Laik kemalist oligarþinin,
Jale'nin yaþam tarz'ýnýn) Diyarba-
kýr'da, Erzurum'da, Trabzon'da, Bat-
man'da, Antalya'da, Ýzmir'de, Sam-
sun'da ve'l hâsýl neredeyse bütün iller-
de bir kesim olarak mevcuttur, ama
17
Niþantaþý, ama bilmem ne.
Jale'nin savunduðu yaþam tarzýnýn
Anadolu ahalisini etkilemeye baþladý-
ðý, Osmanlý'nýn son dönemi ve Ja-
le'nin atalarýnýn meþrutiyet dönemle-
rinde iblisçe hareket ederek, þeytani
manevralarla, Ýstanbul ve Ýzmir'in ya-
þanabilir alanlarýnda gayri müslüm
kadýnlardan müteþekkil rakkase, ses
sanatý, randevu evi, ve Beyoðlu mu-
habbetleri oluþturmalarý sonucu pislik
içimizde çýbanlaþmýþ ve kangrene dö-
nüþmüþtür. O gün Jale'nin ÝT partisi
mensubu soydaþlarý nasýl halkýn gez-
diði, dolaþtýðý pazarlara parayla tutul-
muþ, örtüsünden soyundurulmuþ ka-
dýnlar dolaþtýrýlarak, Anadolu ahalisi-
ne kendi yaþam tarzýna alýþkanlýk sað-
lamaya çalýþýyorduysa þimdide, ya-
saklarla, iftiralarla, þayialarla, tehdit-
lerle, yavuz hýrsýz misali baðýrýp çýðýr-
malarla falan kendi yaþam tarzýný da-
yatmaya çalýþýyor. Oysa Anadolu aha-
lisi yýllardýr direnmesine raðmen Jale
ve hempasýnýn dayattýðý, her ilde ker-
hane, her mahallede meyhane, kahve-
hane, bar, her evde içki reyonu, her ai-
lede birkaç kýz ve erkekte ruhsal çö-
küntü, yine her okulda þiddet ve sevi-
yesizlik bir yaþam tarzý olarak mev-
cuttur. Bu yaþam tarzý yüzündendir ki
insanýmýz aç, susuz, eðitimsiz, ve
kaynaklarý dýþarý peþ çekilen bir mil-
let durumuna düþmüþtür. Jale ve hem-
pasýnýn laik-kemalist-batýcý yaþam
tarzýdýr ki üç kýtaya medeniyet götür-
müþ insanýmýzý, tuvalet adabýný bile
bilmeyen geçmiþi kanlý ve iðrençlikle
dolu batýlý karþýsýnda gülünç duruma
düþürmüþtür. Bu, Jale ve hempasýnýn
Osmanlý'ya, onun þahsýnda Ýslam'a
olan kinindendir.
Jale Niþantaþý'nda yürürken baþör-
tülü birine tahammül etmeyebilir, an-
cak arkadan bir el kalçasýnda gezindi-
ðinde olmayan namusunun elden git-
memesi için dinin emirlerine sarýlýp
terbiyesizlikle karþýsýndakini itham
edebilir. Ya da orospu gibi giyinmesi-
ne raðmen çevresinden namuslu insan
muamelesi görmek isteyebilir veya
çevresinde giyim ve kuþamýyla iffet
ve haya sahibi bir kadýn olduðunu
belli eden bir kadýn geçtiðinde Jale bir
anda orospuluðunun açýða çýkma en-
diþesi içinde vaveyla koparýp piçlik
yapabilir. Bunlar Jale için normaldir.
Ancak bazý yaþam tarzý sahipleri'de
Jale'ye kendi doðrularýný tatbik ede-
cek olduðunda Jale ne yapacaktýr? Biz
Jale gibi piçleri muhatap kabul etme-
yip bu piçleri ortaya salanlarý
………………..!
18
Giriþ Babýnda; KENDÝNDEN ZUHUR -II-
Dilimizi konuþarak, bayraðýmýzý dalgalandýrarak, kendinden zuhur diyalektiðinin manasýna denk düþecek fikir ve aksiyona imza atmak ve asla
baþýboþluða meydan vermemek. Ayný membadan beslenip farklý çiçekler açan bitkiler gibi, ayný gövdenin farklý kalýnlýkta dallarý gibi, ayný
suyun farklý halleri gibi, ayný ruh ve ahlakla hareket etmek ve ayný bayrakla meydan yerine dikilmek.
Sezai Kýrlangýç
M avi zemin, üç hilal, bir yýl-
dýz; Gökbayrak… Batýya
karþý yükselen mücadelenin Anadolu
merkezli, dünya çaplý Ýslam inkýlâbý-
nýn yükselen sembolü… Allah, Resul,
Ýcma’yla güzelleþen kýyasla yol bulan
insanlýðýn 21. Yüzyýla mührünü vura-
cak-vuran fikir manzumesinin rem-
zi… Üç güzelin hilalleþtiði ve ona nis-
beten oluþturulmak istenen topluluðun
yýldýzlaþtýðý, insanlýðý bir arada tuta-
cak çatý fikrin zemin renginde dile ge-
tirildiði güzeller güzeli, özgürlüðün,
inancýn, ahlakýn, onurun sancaðý gök-
bayrak… Altýnda toplanmamýz gere-
ken ve yine her cepheden insanýn iz-
zetli ve þerefli bir yaþam için altýnda
toplanmasý gereken, emperyalizme
karþý açýlan ve en önde kumandaný-
öncüsü tarafýndan yükseðe en yükseðe
týrmandýrýlmaya çalýþýlan adalet ve aþ-
kýn timsali… Dünya, kabir, ahiret an-
layýþýnda yýldýzýn yüceliþi, üç kýtaya
nam salmýþ ümmetin kýtadan kýtaya
akýnlarýnýn övülüþü, mavinin kökleri-
mize kadar uzanan derinliði ve hilalin
ruhumuza hitap eden nakþý, kelimeler,
kelimeler, kelimeler… Kýsaca bayrak;
temsil ettiði mânâ itibariyle deðer ka-
zanan, baðlýlarýnca yükseltildikçe say-
gýnlýðý artan, mücadeleyle rengi ve
manasý hayat bulan, millet olarak dos-
ta düþmana kendi öz dünyasýný resme-
den, gösteren deðerler manzumesinin
biriktiði kent…
Bayrak ve bizim dilimiz; Kendin-
den zuhur dili. Bu yüz yýlýn diyalekti-
ði. Herkesin konuþmasýný istediðimiz
ve bizim konuþmamýzýn zaruri olduðu
dil… Ýnkýlabýn ve bu yönde yapýlan
her çeþit propagandanýn olmazsa ol-
maz þartlarýndan ve ayný zamanda en
baþa alýnmasý gereken ifade dili. Han-
gi zeminde, hangi þartta; her zeminde,
her þartta… Gerekeni gereken yerde
yapmak þuur ve ahlakýyla… Gereken
ne?.. Nasýl karar vereceðiz yapýlmasý
gerekenin ne olduðuna… Öfke ve
merhamet arasýnda kaybolunulursa,
ya da menfaatler ve korkular gerekeni
tayinde etkili olursa… Ýslam’a pazar-
lýksýz sýmsýký baðlý insanlarýn oluþtur-
duðu cemiyet ve bu toplumun bir fer-
di olma tutkusu ve aþký içinde yaþayan
ve hayatýnýn tüm evrelerini buna göre
ayarlayan insanýn bu soruya vereceði
cevap “Ýslam düþmanlýðý üzere ne var-
sa gerekli muameleyi hemen o anda
misliyle görmeli” ve “Ýslami yaþam
tarzý tavizsiz ve dirençle yaþanmalý”
þeklinde olacaðýndan, kendinden zu-
hur dili ruhlarda kolayca hayat bulur.
Ancak kalbinde ikilik ve Ýslam’a karþý
düþmanlýk olan kiþide ise karþý olunan
fikir açýsýndan bir muarýz rol oluþur ve
karþý kutubun saflarýnda yer almasýyla
BARAN
imanýný finale erdirir. Yine de kendi
dilimizi konuþmak ve kendi dilimizi
konuþmayý düþmana dayatmak, onu
bizi anlamaya çalýþmayý zorlayacaðýn-
dan tersinden bizi yaþatmýþ olur ki, bir
yönüyle bu da zaten bizim murat etti-
ðimiz þeydir. Hem bununla iþin popü-
laritesinden yararlanýp, yanýmýzda
hiçbir iþ yapmadan görünmeye çalýþan
tipler deþifre olmuþ olur hem de ihane-
te müsaade edilmemiþ olur. Mütefek-
kir Salih Mirzabeyoðlu bunu þöyle
ifade eder: “«Temel meseleler» ve iþin
alt yapýsýný kurarken, bunun «nasýl»
ve «niçin»inden muradýndan gidilecek
ve varýlacak yön tayininden, yetiþtiril-
mesi arzulanan insan tipinden ve ku-
rulacak nizam çizgilerinden habersiz
soyun, karikatür bir þahsiyetsiz halin-
de yanýmýza çöreklenmesi ve doðacak
kargaþa zemininde kendine hayat ara-
masý sâhtekarlýðýna mâni olmak…
Beleþçiliðe deðil, çalýþma ve çileye
davet etmek”(Ýslam’a Muhatap Anla-
yýþ, s. 86)
Gerekeni gereken yerde yapmak…
Gereken ne? Ýþ içinde eðitim… Eðitil-
dikçe gerekeni fark etmek, fark ettik-
çe teoriden yaþam alanýna sýzmak, te-
oriyi pratiðe-iþe dönüþtürmek.. Pratik-
lerle gerekeni tayinde tecrübe sahibi
olmak… Belirleyici realite, baðlý olu-
nan ideolocya… Her þey ona nisbe-
ten… Onunla… Ýdeolocyayý yaþamak,
inkýlabý, deðiþimi, deðiþtirme heyeca-
nýný, iman zevkini, varoluþ cehdini,
aþký, manayý hissetmek. Þehadet ve
gazâ üzere tedarik ve coþku sahibi ol-
mak, keyfiyetleri Allah’a havale et-
mek. Ýþ içinde eðitime ezan örneðin-
den mülhem, ezanýn okunmasý namaz
için vaktin girdiðini, yapýlmasý gere-
kenin ne olduðunun muradýný bildirdi-
ði, ramazanýn gelmesi oruç ibadeti
için vaktýn girdiðini, Allah ve Resulü-
ne hakaret eden kafir soyunun dile
gelmesi müslüman için bir baþka iba-
detin vaktinin girdiðini, yine müslü-
manlara saldýran münafýk ve müþrik
soyunun zalimane davranýþlarý bir baþ-
ka ibadet için vaktin girdiðini ve kaç-
manýn ihanet kalýp mücadele etmenin
yüceler yücesi bir ibadet olduðunu
iþaretler. Mütefekkir Salih Mirzabe-
yoðlu’nun diliyle: “Hem iþ, hem eði-
tim; iþ içinde eðitim. Bu, bir yandan
aktüel meselelere çözüm, bir yandan
da henüz vuku bulmamýþ, vuku bul-
masý muhtemel ve aktüel plânda ka-
lýndýðý zaman gösterilmez bilginin
(mücerred bilgi) temini ve yaygýnlaþ-
týrýlmasý gereðiyle birlikte kendini
empoze ederse, yapýlacak þey, “Macar
ihtilali”nde olduðu gibi, bahaneler
çerçevesinde ki vesilelere sarýlma zo-
runluluðunu doðurur.” (Tarihten Bir
Yaprak, s.61) Bu oluþlar “yerinde ve
zamanýnda” görünmeyi bayrakla, ses-
lerin yankýlanmasýný bayrakla, güç ve
otoritenin yaygýnlaþtýrýlmasýný bay-
rakla sembolize eder ve duyurur. Bay-
rak “Ben varým”, “Ben buradayým”
demektir.
Okumak ve okutmak… Dergi, bro-
þür, haber… Bize ait ne varsa, bizi an-
latan ne varsa onunla propaganda ze-
mini bulmak ve bizim dilimizi konu-
þarak düþmaný ve dostu tarif etmek…
Bizim dilimizi konuþarak yaþam tarzý-
mýz üzerinden insanlarda davranýþ de-
ðiþikliðini tetiklemek… Bizim dilimiz
üzerinden malzeme ve mânâ devþirip,
güncel olaylar ve deðiþen eþya ve ha-
dislere iliþkin yorumlarla; sohbetler-
de, konferanslarda, sinema salonlarýn-
da, okullarda fikrimizin mânâsýný tüt-
türmek ve halký büyük Ýslam inkýlabý-
na hazýrlamak … Che’nin diliyle: “
Güçlerin arkadan gelecek zorlu müca-
deleye hazýrlanmasýna büyük önem
verilmelidir: sert bir disiplin, yüksek
bir moral düzeyi, ne övünmelere, ne
aldatýcý hayallere, ne kolay bir zafer
umuduna yer verilerek, gerçekleþtiri-
lecek görevin tam bir biçimde kavran-
masý, esastýr. Çünkü mücadele uzun
ve amansýz olacaktýr. Birlik, terslikler-
le karþýlaþacak, felaketlerle burun bu-
runa gelecek ve ancak moral düzeyi,
disiplini ve son zafere olan inancý, þe-
finin olaðanüstü nitelikleri sayesinde
kurtulabilecektir.”(Askeri yazýlar,140)
Bu uzun zamandýr, her vesileyle dile
getirdiðimiz varolma kavgasýnýn, var-
lýk þuuruna erme davasýnýn, insanca
yaþama mücadelesinin tecrübî ifadesi-
dir. Bizim dilimizle þehidlik nimetini
ve gazilik rutbesini müjdeleyen gaza
ve þahadet vaktinin müjdesidir.
Dilimizi konuþarak, bayraðýmýzý
dalgalandýrarak, kendinden zuhur di-
yalektiðinin manasýna denk düþecek
fikir ve aksiyona imza atmak ve asla
baþýboþluða meydan vermemek. Ayný
membadan beslenip farklý çiçekler
açan bitkiler gibi, ayný gövdenin fark-
lý kalýnlýkta dallarý gibi, ayný suyun
farklý halleri gibi, ayný ruh ve ahlakla
hareket etmek ve ayný bayrakla mey-
dan yerine dikilmek. Bayraðýmýz…
Bizim bayraðýmýz; Mavi zeminde Üç
Hilal ve bir Yýldýz.
BARAN 19
Bugün "Sabetayizm", "Sabetay deþifresi", "Kripto Yahudi", "Kripto Ýbranîler" vesaire isimleri altýnda yapýlan çalýþmalarýn,
özellikle son yýllarda basýlmýþ olanlarý ile matbuatdan daha tesirli ve "fýsýltý gazetesi"nin somutlaþan hali gibi olan Ýnternetdeki
yayýnlar, söylenegeldiði gibi bilimsel çalýþma deðil POLÝTÝK TEZGÂHTIR!
“Sabetayizm Araþtýrmalarý” Üzerine -I-
Avcý ferdî, hem de devlet çapýnda hürriye- daha tesirli ve "fýsýltý gazetesi"nin so- Müslümanlarýn bir kýsmý, gazete-
timize kavuþmak için, "oralarda bir mutlaþan hali gibi olan Ýnternetdeki lerinde, dergilerinde Küçükeyn taife-
yerde" olan GERÇEK'i arayacaðýz bu yayýnlar, söylenegeldiði gibi bilimsel sinin iddialarýna yer vermiþ, onlarýn
-Tüm Bildiklerinizi Unutun!-
Okuyucu bilmeli ki, "hiçbirþey
görundüðü gibi deðil"; atomun parça-
yazý dizimizde…
"3000 AÝLE" serlevhasý altýnda,
çalýþma
TEZGÂHTIR!
deðil POLÝTÝK oyunlarýna -AÇIKCA!- alet olmuþ-
dur.
lanmasý ve çok kuvvetli-hassas aletle- dünyanýn bütün devletlerinde varolan Ýsim vermek gerekirse, Yalçýn Kü- "Sabetay araþtýrmasý"nýn "Ýbrani"
"GÜÇLÜ AÝLELERÝN", ülkemizde- çük (ki, biz ona katýldýðýmiz tartýþma ve "Yahudi" araþtýrmasýna, ilerleye-
rin altýnda gözle görülür hâle gelme-
ki, benzer temsilcilerinin izini sürece- grublarý ve forumlarda "Küçükeyn- rek de "Ýslâmcýlarýn içindeki Ýbranile-
siyle "eþya"nýn bir "görünen" bir de
ðiz; bu ülkenin seçim=sandýk=millet- lerden Yalçýn" diyorduk ve bundan re" kývrýlmasý bu noktadan sonra zor
"hassas gözlerin" görebileceði bam-
baþka bir hali olduðu "ilmen" ispat- vekili=Meclis/Hükümet ile mi, yoksa sonra da böyle geçecek) ile Soner olmamýþtýr. Müslümanlarýn içine "sis-
bunlarýn da üzerinde, bunlara da ta- Yalçýn (Küçükeynler'den Soner) ve temli" olarak Efgani-Abduh iklisi ta-
lanmýþtýr: "Eþya", þurada vazo, bura-
da kibrit, orada insan, ötede araba, hakküm eden, her þeye karýþan ama Halid Özkul ile internet "alemi"nin rafindan sokulan, "akla uymayan ha-
kendilerine "dokunulamayan bir onlarca takma isim kullanan ismi lü- dis ve ayetleri", "rasyonel-akýlcý" ola-
peynir, çay kaþýðý vesaire þeklinde
"her göz" tarafýndan algýlanýrken, grub" tarafindan mý yönlendirildiðini zumsuz üç-beþ kiþisinin yaptýklarý bu rak "tevil etme (akýlla hapsetme) ey-
müþahhas misâllerle takip etmeye ça- meyanda deðerlendirilmelidir. leminin yanýna, bütün bu akla uyma-
"hassas göz sahipleri", DERÝNLE-
MESÝNE -daima tecrid, daima "dip"e lýþacaðýz. Evvela þunu söylemek isteriz ki, yanlarý "Ýsrailiyat" olarak görme
gitmek ile eþya'yý meydana getiren Okuyucu bilmeli ki, bu sütunlar- Avdetîler, "3000 AÝLE"nin tamamýný "hastalýðýnýn" varlýðý, "Ýslâmda Ýbrani
ana maddenin (atom) bambaþka oldu- da mecburî olarak, eski- oluþturmamaktadýrlar; bunlar, muhte- tesir" bulmaya çalýþan Küçükeyn ta-
ðunu bilirler. Mevlana Hazretlerinin, lerin, hakikî lif inanca sahip kiþilerden oluþan ifesinin de yolunu açmýþ oldu; tabii ki
önundeki bir sehpayý göstererek "sa- yönleri- bu topluluðun içindeki -tesirleri onlara Müslümanlarýn içinden çýkan
yýsýz karýncalar görüyorum" þu veya bu kadar olmasý ayrý bir "akýlcý… demokrat" tipler de eþlik et-
demesi, "hasas mesele- grublardan bir grub- ti!
göz'e bir mi- tur; bu mânâda da söylenmesi Oysa, okuyucu bilmeli ki, "ilke
saldir. gereken, "3000 AÝLE"NÝN 1", eðer böyle bir "sorun" ("Ýsraili-
Fakat ORGANÝZE BÝR SUÇ TEÞ- yat") varsa bunu Müslümanlar, sade-
b u r a d a KÝLATI OLDUÐUDUR! ce ve sadece Müslümanlar çözmeli,
" e s a s " Ýsmine "onomastik-isim- baþkasýný iþe karýþtýrmamalý, özellikle
olan, eþya- bilim" dedikleri nesne ile "ahmak müslüman avý"na çýkmýþ
"Sabetayist-Ýbrani avý"na olanlarýn ekmeðine yað sürmemeli...
nýn zahirde
çýkan "Küçükeyn taifesi" "Ýlke 2", -her iki kesimden- bu iþi ya-
görünür hâli-
ve günümüzün "Kara- panlara da tavsiyemiz, önce "usûl il-
ni inkâr etme-
kaþzade Rüþdü"su ol- mi"ni öðrenin ve sonra "Ýsrailiyat
mek; o var'dýr
ma sevdalýsý tipler, ne avý"na çýkýn; "hakikatleri katletme-
ver görüldüðü gi-
kadar "bilimsel faali- yin!"
bidir: Hayat bu-
yetde bulunuyoruz" "Sabetay araþtýrmasý" yaptýðýný id-
nun üzerinden iler-
deseler de, yaptýklarý dia edenler, ýrk ve dini mensubiyet
ler!
"Büyük Ortadoðu kavramlarýný karýþtýrmakta, böylece
"Hakiki göz",
Projesi"nin içinde þu de eðer bunu bilerek yapýyorlarsa
yani "tahlil ehli"
veya bu þekilde varolarak ha- "cehaletlerini" ortaya koymaktadýr-
ise eþyanýn üzerin-
yatiyetlerini devam ettirmek ve bu lar! Çünkü onlarýn nazarýnda, her
deki perdeleri DA-
ni bilici bir mânâda da "Sabetayist þantaj(in)"da "Sabetayci=Ýbrani"dir. Dikkatinizi
ÝMA kaldýrarak ilerler
þekilde "Avdetî" veya bulunmaktýr. çekerim, ýrk mânâsýna "Ýbrani"dir di-
ve "eþyanýn hakikati"ne
"bir þehre nisbet" mânâsýna deðil Okuyucu bilmeli ki, bu iþin "bi- yorlar. Sanki "Sabetaycýlýk" bulaþýcý
vukufiyet kesbetmeye
de, yine bir "lanetli damga" halinde limsel faaliyet" olmadýðýnýn en büyük bir hastalýkmýþ gibi hepsini (þu veya
çalýþýr: Ýlim de buradan doðar!Oku-
"Selanikli" olarak iþaret ettiklerine de delili, yine kendilerinin (Küçükeyn- bu þekilde kökeni Yahudi olanlarla
yucu bilmeli ki, yaþadýðýmýz ülkenin
deðineceðiz; bunlarýn "3000 AÝLE" ler'den Soner'in) söyledikleri þu söz- evlenen herkesi) "Ýbrani kavmi" içine
siyasî, iktisadî ve hukukî hayatý da
içindeki mevkilerini, kýymetlerini dur: koymaktadýrlar ki, bu da tersinden Si-
yukarýda yazdýðýmýzýn haricinde de-
mecburen kaleme alacaðýz. "- Bu iþ Ýslâmcýlara býrakýlmaya- yonizm propagandasýdýr!
ðildir.
Fakat maksadýmýzýn, sadece Av- cak kadar önemlidir!" Ýþte biz, elimizden geldiðince, Av-
Bu ülkede kanunlar Meclis'den çý-
detîleri (ailelerini) anlatmak olmadý- Sormak gerek bunlara; Avdetîler detîler üzerinden bu milletin "kýymet-
kar; Meclis ise, ülkeyi "refaha kavuþ-
ðýný, serlevhamýzdaki "3000 AÝLE"yi hakkýnda gerçekten "bilimsel" sayýla- lerine" ve istikbaline yönelik HAÝN-
turmak" gayesiyle kurulmuþ partile-
tetkik ederken, tabiî olarak onlara de- bilecek faaliyetleri ilk olarak Müslü- CE planlar kuran BECERÝKSÝZ
rin, halkýn önüne "seçin!" diye koy-
ðineceðimizi, özel olarak Avdetîlerle manlar yapmadý mý?! CUNTACI SOYSUZLAR ÇETESÝ-
dugu "milletvekili namzedleri"nin bir
alakalý olmadýðýmýzý da tekraren söy- Ýnsanlara Avdetîliði anlatirken, NÝ ve tabiatiyle de "3000 AÝLE VE
kýsmýnýn tercih edilmesiyle oluþturu-
lemek isteriz. Çünkü, "3000 AÝLE" Avdetîlerin sürüklediði solcular, AVDETÝLERÝ" deþifre etmeye gayret
lur. Ve bu milletvekilleri, mevcud ka-
sadece onlardan müteþekkil DEÐÝL- "Moskovacý" ve "Pekinci" olarak edeceðiz… (Ekim 07-Bolivya!)
nunlarla veya ihtiyaç duyulan kanun-
DÝR! "bölünmenin dayanýlmaz hafifli-
larý çýkararak memleketi idare eder.
Bu noktada, makalelerimizi niçin ði"nde "Devrim" hayalleri kurup (Not: Soner Yalçýn, BMW'sine bi-
Bu, "görünen" tablodur!
kaleme aldýðýmýzý ve nelere deðinece- "Cunta'cýlýk" oynamýyorlar mýydý?! nip, eskortuyla, "askeri" tipli koruma-
Pekala!
ðimizi hissettirmek için, birkaç husu- Ýþte meselenin "bam teli" de bura- larýyla, basit bir "gaste bayisi"ni uyar-
Gerçek, böyle midir?
sa temas etmek isteriz. sýdýr! 80 senedir Müslümanlarýn, ma - nazik tehdit ihtiyacý neden du-
"X File" isimli bir dizi filmin jene-
Okuyucu bilmeli ki: Anadolu insanýnýn ensesinde boza pi- yar?! Niye, hâlâ eski hesaplarýn der-
riðinde þöyle bir söz vardýr:
Bugün "Sabetayizm", "Sabetay þiren Ýslâm düþmaný grub, BOP ile dine düþüp, "tarihi eser kaçakçýsý" di-
"Gerçek, oralarda bir yerde!"
deþifresi", "Kripto Yahudi", "Kripto birlikte miadýnýn dolduðunu gördü- ye ismi çýkmýþ "kadýn"larýn peþine
Eldeki Ýncil'de de þu kayýtlýdýr:
Ýbranîler" vesaire isimleri altýnda ya- ðünden "avanak Müslüman avý"na düþer; okuyucunun bunlarý da bilme
"- GERÇEK SENÝ ÖZGÜR KI-
pýlan çalýþmalarýn, özellikle son yýl- çýkmýþ ve doðrusu ilk baþlarda da bir hakký olsa gerek)
LACAK!"
larda basýlmýþ olanlarý ile matbuatdan kýsmýyle hedefine ermiþtir. (Devam edecek...)
Hürriyetimize; hem içtimaî, hem
20
ÖZGÜRLÜK VE CÝHAD
YÜKSEK KOMUTANLIÐI
CONÝLERE AMAN
VERMÝYOR
Özgürlük ve Cihad Yüksek Konseyi
Baþkaný ve Irak Devlet Baþkan Yardýmcýsý
Ýzzet Ýbrahim
Özgürlük ve Cihad Yüksek
Komutanlýðý’na baðlý Irak Özgür-
lük Ordusu adlý direniþ grubu 21
Ekim’de Salahaddin kentinde 82
mm’lik havan toplarýyla Ameri-
kan üssünü vurdu. Üste büyük
maddi kayýp meydana gelirken,
çok sayýda Coni yaralandý ve ge-
berdi. Yine ayný grup yayýnladýðý
bildiride Ekim ayý içersinde çok
sayýda Amerikan Hamr ve tankla-
rýný imha ettiklerini ifade ettiler.
Yine Komutanlýða baðlý Müminler
Ordusu’nun Þehid Taha Yasin
Ramazan Tugayý ed-Devre kentin-
deki Amerikan üssüne büyük ha-
cimli 3 adet füze fýrlatýrken, Tik-
rit’teki 3 Amerikan tanký ve 5
Amerikan hamr aracýný imha etti-
ler. Müminler ordusu’na baðlý Þe-
hid Berzan et-Tikriti Tugayý da
Tikrit yolunda çok sayýda iþgalciyi
cehenneme postaladýlar. Mümin-
ler ordusu’nun en güçlü yer oldu-
ðu Tikrit’te tam anlamýyla bir te-
mizlik yaþandý.
MÜCAHÝDLER ORDUSU
ÝRAN AJANINI
CEZALANDIRDI
Mücahidler Ordusu yaptýðý
açýklamada bir Ýran ajanýný Irak sý-
nýrýndan içeri girerken yakaladýk-
larýný, sorgu sonucu infaz ettikleri-
ni duyurdu. Ýran’ý sert bir þekilde
uyaran direniþ grubu Irak’ýn Safe-
vi devletinin bir parçasý haline gel-
mesine izin vermeyeceklerini söy-
ledi. Öte yandan Baðdat’ta Bedr
Tugaylarýna ait bir askeri araca tu-
zak kuran grup 5 haini öldürdü.
Peþmerge ve Asayiþ Kuvvetle-
BARAN
ÝSLÂM DÜNYASI
rine Diyala Bölgesinde Þehadet
Operasyonu 18.10.07 tarihinde,
Irak Ýslam Devleti Þehadet Tabu-
ru’ndan cesur bir asker, münafýk
Peþmerge ve Asayiþ kuvvetlerinin
toplandýðý kuzey Diyala bölgesin-
de Celula’da, bubi tuzaklý arabasý-
ný havaya uçurdu. Cesur kardeþi-
miz “Allah-u Ekber” diyerek ara-
basýný havaya uçurdu ve þehadeti-
nin arkasýnda subaylarýn da bulun-
duðu 10 münafýk askerle, ölümcül
yaralar alan diðer kiþileri býraktý.
Birçok araç topyekun havaya uçu-
ruldu.
SULTAN FATÝH’ÝN
TORUNLARI CONÝLERÝ
AFFETMÝYOR
Cihad ve Deðiþim Cephesi
içersinde yer alan Fatih Sultan
Mehmed Ordusu adýný hýzlý bir þe-
kilde yaptýðý operasyonlarla du-
yurdu. Havan topu, füze ve tuzak
saldýrýlarýnýn videpolarýný yayýnla-
yan grup þeyh Üsame bin Ladin’in
Irak direniþçilerinin birleþmesine
yönelik yaptýðý konuþmayý da des-
tekleyen bir bildiri yayýnladý. Bil-
diride “Þeyh Üsame yaptýðý açýk-
lamayla ne kadar ferasetli olduðu-
nu göstermiþtir. Özellikle Þeyh’e
baðlýlýk isnad eden kardeþlerimiz-
den vahdet yolunda adým atmala-
rýný dileriz.” denildi.
AFGANÝSTAN’DA
BÝR TÜRK ÞEHÝD DAHA
Dergimize gelen bir bilgiye gö-
re 25 Aðustos’da Afganistan’da
bir Amerikan konvoyuna þehadet
eylemini aslen Bayburtlu olan
Þükrü H. yaptý. Þükrü H. daha ön-
ce Çeçenistan’a girmeye çalýþmýþ,
ancak Azerbeycan’da tutuklana-
rak Türkiyeye iade edilmiþti. Bu-
nun üzerine maddi birikim yapan
mücahid, Afganistan’a gitmiþ ve
bizzat patlayýcý yüklü kamyonun
bütün masraflarýný da cebinden
ödemiþtir. Þükrü H. Türkiye’dey-
ken gönüldaþlarla görüþen, her fýr-
satta Mütefekkir Salih Mirzabe-
yoðlu’na sevgisini izhar eden bir
müslümandý. Allah þehadetini ka-
bul eylesin.
ÇEÇEN CEPHESÝ...
KOMUTAN OSMAN:
“TÜRKÝYE HALKI BÝZÝM
KARDEÞÝMÝZ”
Türkiye Halký Çeçenistaný zorlu
günlerinde yalnýz býrakmamýþ ve on-
larýn hep yanýnda olmaya özen göster-
miþtir. Türkiye Halkýnýn Kardeþleri
için yapmýþ olduðu fedakârlýklar ve
dualar Çeçen Komutanlar tarafýndan
sevgi ve saygýyla karþýlandýðýna son
bir örnekte Komutan Osman’ýn ko-
nuþmasýdýr.
Ýmam Þamil döneminden beri Tür-
kiye Müslümanlarýnýn kendilerinin
yanýnda olduðunu, kendilerine dedele-
rinin her fýrsatta anlattýðýný ifade eden
Komutan Osman, konuþmasýnda Tür-
kiye halkýnýn göstermiþ olduðu ilgi ve
duanýn kendilerini sevindirdiðini be-
lirtti.
DOÐU CEPHESÝNDE ÝÞLER
YOLUNDA
Çeçenistan’ýn doðu cephesi iþgalin
ilk gününden bu yana iþgalcilere en
aðýr kayýplarýn verdirildiði bölgelerin
baþýnda gelmektedir.
Ýþgale karþý direniþte mücahidlerin
baþarý kazanmasýndaki en önemli et-
kenlerden birisi Allah’ýn haklý davala-
rýnda kendilerini asla sahipsiz býrak-
mayacaðý ve yardýmýyla destekleyece-
ðine olan inançlarýnýn tam olmasýdýr.
Doðu cephesi hareketli geçen dire-
niþte çok sayýda komutan ve mücahi-
dinin þehadetine raðmen þu an ki sayý
ve güçleri eski dönemden aþaðý kalýr
deðildir. Hatta bu sene direniþin safla-
rýna katýlan gençlerin uyumu ve elde
edilen baþarýlarla gücünü daha da per-
çinlemiþtir.
Komutan Aslanbek yönetimi ve
Komutan Hüseyin in yardýmcýlýðýný
yürüttüðü doðu cephesinin Vedeno
bölgesinde Mücahidler Ýþgalci birliði-
ne saldýrý düzenlediler. Geceleyin dü-
zenlenen saldýrýda roket atarlar ve aðýr
makineli silahlarla düzenlenen operas-
yonda birlik binasýnýn aðýr hasar aldý-
ðý ve birliðe ait bazý askeri araçlarýn
tahrip edildiði ölen ve yaralanan iþ-
galcilerin olduðu fakat sayýlarýnýn be-
lirlenemediði açýklanmýþtýr.
HASAVYURT’TA PANÝK
Hasavyurt - Daðýstan patlama ile
sarsýldý. Bir rivayete göre Hasavyurt
bölgesinde bir minibüsün içinde, di-
ðer rivayete göre yol kenarýndaki çöp
bidonunda meydana gelen patlamada
bir kiþi öldü sekiz kiþi yaralandý.
Hasavyurt polis yetkilisi Saydulla
Batdalov ise Kazbek karakoluna ya-
kýn bir yerde meydana gelen olayda
bir kadýn intihar eylemcisinin taþýdýðý
bombanýn yanlýþlýkla patlamýþ olabi-
leceðini öne sürdü. Batdalov’a göre
bir kadýn elindeki çantayý minibüsün
zeminine koyar koymaz patlama oldu.
Kadýn olay yerinde ölürken minibüste
bulunan 15 kiþiden sekizi yaralandý.
Yaralýlardan üçü hastanede tedavi altý-
na alýnýrken birinin durumunun çok
aðýr olduðu öðrenildi. Batdalov, Ha-
savyurt’tan Dilim’e giden minibüse
konan bombanýn nihai hedefini bilme-
diklerini söyledi. Bir baþka kaynak ise
çöp bidonuna býrakýlan sekiz kiloluk
bir patlayýcýnýn infilak ettiðini belirtti.
Çevredeki dükkan ve evlerin de cam-
larý kýrýldý. Olaydan hemen sonra po-
lis üç kiþiyi kýsa süreliðine gözaltýna
aldý.
DÝRENÝÞ HER YERDE
Çeçen mücahidlerin yýllardýr efsa-
neye dönüþen mücadelesi her zorluða
raðmen ara vermeden devam ediyor.
Þehadete kavuþan direniþin tanýn-
mýþ lider ve komutanlarýndan sonra
Çeçen mücahidleri yýlmadan mücade-
leye devam ettiler ve Allah’ýn yardýmý
ile geçtiðimiz bahar ve yaz aylarýnda
iþgalci ve iþbirlikçilerin ummadýðý bir
þekilde onlara aðýr kayýplar verdirdi-
ler.
Sonbahar ve Kýþ aylarýnda özellik-
le þehir bölgelerinde operasyonlara
aðýrlýk verileceði ve deðiþen bazý tak-
tiklerle iþgalcilere daha fazla kayýp
verdirilecek operasyonlarýn yapýlaca-
ðý mücahidlerin komutanlarý tarafýn-
dan açýklanmaktadýr.
Þatoy bölge komutanlarýndan Ko-
mutan Ramazan a baðlý mücahidler
iþgalcileri pusuya düþürmeyi baþardý-
lar. Askeri keþif gurubunun daðlýk
bölgede pusuya düþürülmesi sonucun-
da 4 iþgalcinin öldüðü ve çok sayýda
iþgalci askerin yaralanmýþ olduðu ifa-
de edildi.
Sonbahar ve kýþ aylarý içersinde iþ-
galci askerlerin daðlýk ve ormanlýk
bölgelerde yoðun bir þekilde arama
tarama operasyonlarý yapmaktadýr. Bu
zaman içersinde iþgalci askerler ile
mücahid guruplarý arasýnda çok sayý-
da çatýþma çýkma olasýlýðý bulunmak-
tadýr.
BARAN 21
Ýmân ve Ýslâm, Þeriat ve Tasavvuf, Cihad ve Þehadet
Hazýrlayan: Abdülkadir Coþkun
“Zulme Karþý Tek Baþýna Olsan da Yürüyeceksin!” abdulkadircoskun2002@yahoo.com
Tasavvuf Demek Sünnete Baðlýlýk Demektir(*)
Tasavvufu sürekli zemmedip, sufi büyüklerine harp açmýþ olmalarýna raðmen bazý tasavvuf münkirlerinin, ders kürsülerinde ve
Cuma namazlarýnda, daha önce onlara yapmýþ olduklarý ithamlardan hayâ etmeksizin bu sufi büyüklerinin sözlerini insanlara
nakletmeleri çok þaþýrtýcý bir çeliþki olarak kalmaktadýr.
vufun imamlarý, kutuplarý, asýl ve te- zid Bestami, yolunu deðiþtirip ona bana: “Sünnetime ittiba etmen, salih-
mel taþlarýdýr. Tasavvuf kitaplarý, selam vermeden geri döner ve yanýn- lere hizmet etmen, kardeþlerine nasi-
bunlarýn sözleri, menkýbeleri ve ha- dakilere: hat etmen, ashabýma ve ehli beytime
yat hikâyeleri ile doludur. Bu nakille- “Rasulüllah -sallallahu aleyhi ve olan muhabbetinden dolayý. Ýþte bun-
ri yapanlar, cahil ve kör müdürler? sellem-’in bir edebini yerine getir- lar seni ebrar kullar zümresine ilhak
Yoksa kendilerini cahil ve körmüþ mekte kendisine güvenemediðimiz etti” buyurdular.”
gibi mi göstermeye çalýþmaktadýrlar? birisinin, sahip olduðunu iddia ettiði Ebu Yezid Tayfur bin Ýsa el-Bes-
Anlaþýlýr gibi deðil doðrusu. velayet ve sýdk makamlarýnda oldu- tami þöyle der: “Bir ara Allah’a, ben-
Tasavvufun temelini atan bu bü- ðuna nasýl güvenebiliriz” der. den yemek yeme ve kadýna meyil et-
yük insanlarýn gerçek mevkilerinin Zünnun Mýsri þöyle der: “Dört me sýkýntýsýný gidermesi için dua et-
H er türlü ithama maruz býraký- anlaþýlmasý için, Ýslam Dini ve Sün- þey, hakkýnda konuþulmaya deðerdir. mek istedim. Ama sonra kendi ken-
larak maðdur edilen tasavvu- net hakkýnda söyledikleri bazý sözleri Bunlar; Celil olan Allah’ý sevmek, dime: “Nasýl böyle bir þeyi isterim?
burada nakletmek istiyoruz. Zira bi- zelil olan dünyadan nefret etmek, Allah’ýn Rasulü böyle bir þey isteme-
fa, insaf nazarýyla bakanlar bulmak
rinin görüþlerini en iyi kendisi bilir Kur’an’a tabi olmak ve bu halin de- miþken ben nasýl isterim” dedim ve
zordur. Hatta onlarý itham etmekteki
ve görüþünü en iyi kendisinden öðre- ðiþmesinin tehlikelerinden korkmak- bu iþten vazgeçtim. Sonrasýnda ise
cüret, bazen utanmazlýk derecesine
nebiliriz. týr. Allah’ý seven bir kimsenin alame- Allah -celle celâluhu-, önümde bir
varmýþ ve “birinin tasavvuf ile olan
ti, Allah’ýn sevgilisi Peygamberimiz kadýn mý var yoksa duvar mý diye
alakasý, adaletini zedelediði için þa-
Tasavvuf Büyüklerinin -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ahla- fark edemeyecek derecede kadýn sý-
hitliði reddolunmalýdýr” iddialarýný
kýna, yaptýklarýna, emrettiklerine ya- kýntýsýný benden giderdi.”
dillendirebilmiþler, “falan kiþi güve- Sünnete Baðlýlýðý
ni sünnetine tabi olmaktýr.” Þöyle diyen de yine o’dur: “Eðer
nilir deðildir ve ondan gelen bir ha- Cüneyd Bagdadi þöyle der:
Sýrrý Sakati þöyle der: “Tasavvuf kerametleri olan bir adamýn havada
bere güvenilmez zira o sufi’dir” di- Peygamberimiz -sallallahu aleyhi
üç þeye verilen isimdir. Bunlar þun- uçtuðunu bile görseniz, onun Al-
yebilecek kadar haddi aþmýþlardýr. ve sellem-’in yoluna ve sünnetine uy-
lardýr; Allah’ý bilmenin, ona karþý lah’ýn emir ve yasak sýnýrlarýna olan
Tasavvufu sürekli zemmedip, sufi mak ve onun izini takip etmekten
olan korku ve saygýyý söndürmemek, riayetine, þeriati nasýl yaþadýðýna ba-
büyüklerine harp açmýþ olmalarýna baþka bütün yollar insanlara kapalý-
batýndan gelen bir keþfî bilginin, ki- kýnýz.”
raðmen bazý tasavvuf münkirlerinin, dýr. Çünkü bütün hayýr yollarý, sade-
tap ve sünnetin zahirine muhalif ol- Ebu Süleyman Abdurrahman bin
ders kürsülerinde ve Cuma namazla- ce Peygamberimiz -sallallahu aleyhi
duðu müddetçe ondan bahsetmemek, Atýyye bin Darani der ki: “Ne zaman
rýnda, daha önce onlara yapmýþ ol- ve sellem-’e, onun izini takip edip
zuhur eden kerametlerin, Allah’ýn sufi nüktelerinden bir þey kalbime
duklarý ithamlardan hayâ etmeksizin ona tabi olanlara açýktýr, baþkasýna
haram sýnýrlarýný aþmaya sebep olma- doðsa, adil birer þahit olan Kur’an ve
bu sufi büyüklerinin sözlerini insan- deðil.”
masý.” sünnetle onu desteklemeden kabul et-
lara nakletmeleri çok þaþýrtýcý bir çe- Ebu Yezid Bestami bir gün tale-
Ebu Nasýr Biþr bin Haris Hafi der mem.”
liþki olarak kalmaktadýr. Onlar, hiç belerinin yanýna gelmiþ ve þöyle de-
ki: “Bir gün Peygamberimiz -sallal- Ebu Hasan Ahmed bin Hývari:
utanmadan ve gayet rahat bir þekilde: miþtir: “Kalkýn ve þu Allah’a dost ol-
lahu aleyhi ve sellem-’i rüyamda gör- “Rasulüllah -sallallahu aleyhi ve sel-
”Fudayl bin Ýyaz dedi ki, Cüneyd makla meþhur olmuþ falan adama bir
düm. O bana þöyle sordu: “Ey Biþr! lem-’in sünnetine tabi olmadan yapý-
Bagdadi dedi ki, Hasan Basri, Sehl gidelim. Bayezid Bestami, talebeleri
Neden Allah seni akranlarýnýn üstün- lan her amel boþtur” demiþtir. (De-
bin Tüsteri, Muhasibi ve Biþri Hafi ile beraber dýþarý çýkýp baktýðýnda bu
de bir mertebeye çýkardý biliyor mu- vam edecek)
dedi ki” diyerek nakiller yapabilmek- adamýn mescide doðru geldiðini fa-
sun?” ben de “hayýr ya rasulallah, ne-
tedirler. kat gelirken de kýbleye doðru tükür-
den” diye karþýlýk verdim. O cevaben
Ýsimleri sayýlan bu insanlar, tasav- düðünü görür. Bunun üzerine Baye-
RAHMET VE KAHIR Ahþap tavandaki budak çizgileri bile hayalime
Ýþ onun rahmetini hayâl etmeye gelince, âlem- “VECDÝMÝN PENCERESÝNDEN” Allah’ýn esrar ve kudretinden hiyeroglifler çizi-
de affedilmeyecek hiçbir þey gösteremem, bula- yor.
mam, tasarlayamam. ne, Allah’ýn hilkat sýrriyle evlâdýna bu kadar þef- Yalnýz hayret, haþyet, dehþet...
Ýþ onun kahrýný hayâl etmeye gelince de , bil- katli olursa, ya Allah, Mahlûkuna nasýl olur?.. Baþka mâna tanýmýyorum.
mem ki, O’ndan habersiz Bunu düþünmekten büyük saadet mi olur?.. Uyuyabilir miyim?
tek nefes ebediyyen
kahrolmak için yeter UYKU HAL
mi? Ýsterse dünya güllük, gülistanlýk olsun; ben ba- Ah!.. Dað baþýnda bir kulübe... Bir de keçi...
Dostum; bahti- þýmý yastýða koyduðum zaman, derinlerde výcýk Sütüyle yaþýyorum. Ona baktýðým kadar süt
yarlýðýn en büyü- výcýk kaynaþan, solucanlar gibi kývranan yer altý alýyor ve aldýðým sütün kuvvetiyle ona bakýyo-
ðü, insan için, Al- insanlýðýndan çýðlýklar duyuyorum. rum. Ve bu “devr-i daim” makinesi, böylece son
lah’ýn mahlûku ol- Gökler gözlerime mil çekti. Allah’ýn âlemleri nefesime kadar iþliyor. Ve ben, dünyada baþka in-
duðunu bilmekten her ân yok edip, her ân var ettiðini görür gibi olu- san, hayat, hadise var mý bilmiyorum, yalnýz di-
gelen zevktir! O, hiç yorum. Öyle bir istinatsýzlýk vehmine düþürdü ki, limde: “Allah!”...
bir þeyle kayýtlý olmak- beni Allah, dünyayý altýmda bir top kadar küçül- Allahým; sen beni daða çýkmadan bu hale ge-
sýzýn, sýrf kendi ulûhiyetle- müþ hissediyor ve yuvarlanmamak için karyola- tir!..
riyle, bütün mahlûklarýna ne kadar Rahimdir. An- ma tutunuyorum.
22
Kültür-Sanat
Hazýrlayan: Yavuz Arslan /tiyatrobitti@hotmail.com
HÝKAYE
Ölünün Odasý
-Ýþte dün, amcasý yaný baþýnda
ve beraberce yaþýyorlardý bu oda-
da… Ama þimdi?.. Ölünün odasý,
onun taze hâtýralarýyla dolu olmasý-
na raðmen cansýzdý. Mutlaka her þe-
yin bir sonu vardý…
-Anne ve babasýný kaybettikten
sonra hem yetim, hem de öksüz kal-
mýþtý. Baba yarýsý olan büyük amca-
sý bakmýþtý ona. Oðlu gibi sevdiði
yeðenini, çok hasta olmasýna rað-
men hiç terk etmemiþti. Ýhtiyaçlarý-
ný temin etmeye çalýþan, dertleriyle
dertlenip, sevinçlerine ortak olan
amcasý mütevâzi bir kiþiydi. Kendi-
sinden çok onu düþünürdü. Fakat,
Yaþar artýk yapayalnýz kalmýþtý.
Adetâ, ölü amcasýnýn yataðýnda ya-
þýyordu. Ve bu yatakta ayný þekilde
ölmek istiyordu.
Sahipsiz kalmanýn ve sevdiði
yakýnýný kaybetmenin verdiði üzün-
tü ve keder etrafýný sarmýþtý. Zihni
ve düþünceleri darmadaðýnýk ol-
muþtu.
Ölümü düþünmeye baþlayan Ya-
þar’ýn, davranýþlarý da bir garip ol-
maya baþlamýþtý. Günler böyle ge-
çip gitmiþti. Tâ ki o geceye kadar…
-O gece oda, karanlýk bir gece
kadar kapkara ve sessizdi.
Sabit duran eþyalarýn bir kýsmý
hareketli, diðer kýsmý da hareketsiz
durmak istiyordu. Duvarda asýlý du-
ran antika saatin sinir bozucu tik-
taklarý susmuþ, akrep ve yelkovana
tabut olmuþtu sanki... Zýrýltýlarýyla
en sakin insaný bile çileden çýkaran
telefon da sus pus olmuþ, yarý bay-
gýn bir vaziyette masanýn üzerinde
yatýyordu. Sarhoþ gibi devrilip yat-
týðý yataðýnda uyurken, nice uykula-
rýný ve rüyâlarýný katleden kapý zili
bile sanki intihar etmiþ gibiydi. Ka-
paðýný açýp da okumaya baþladýðý
zaman; o capcanlý kelimelerin, bir
ýþýk hýzýyla kendisini bulunduðu
yerden alýp, diyâr diyâr gezdirdiði o
kitaplar, þimdi üzerlerine ölü topra-
BARAN
ðý serpilmiþ gibi cansýzdý. Televiz-
yon ve radyonun da zaten fiþleri çe-
kilmiþti. Ölü amcasýndan geriye
kalan bomboþ bir oda bir masa ve
iki-üç sandalye de ölü gibiydi. Oda-
nýn tavanýnda kendine yer bulan flo-
rasan lamba dahî, yaðý biten bir
kandil gibi titreyerek yanýyor, sanki
son nefesini vermek istiyordu.
Yaþar birden ayaða kalkmýþ ve
odanýn içerisinde yürümeye baþla-
mýþtý. Her gidiþ ve geliþinde, ayna-
dan yansýyan kendi görüntüsü hare-
ketlilik ve canlýlýk katmýþtý odaya…
Sonra durmuþ, pencerenin önünde
bir hareketlilik fark etmiþti. O tara-
fa doðru yürüyüp, dýþarýda esen
rüzgârýn etkisiyle rakseden tül per-
deleri seyretmiþti. Komþu evlerden
ve dýþ dünyadan gelen mýrýltýlý ses-
ler, artýk ona bir ninni gibi gelmiþti.
Ne zamandan beri bu odada ve
yatakta yaþadýðýný bile unutmuþtu.
Bazý hâtýrlar, kesik kesik gözlerinin
önünde canlanmýþtý. Fakat bu gö-
rüntüler, makaslanmýþ bir film þeri-
di gibi gelmiþti ona… Kendi haya-
týndan bölümlerin bulunduðu,- ya-
þanmýþ hayat sahneleri- sanki defor-
me olmuþtu. Ýþte böyle bir durum ve
vaziyetteyken, böyle bir odada ya-
payalnýz yaþarken, karanlýk gecede
ölü amcasýnýn yataðýna uzanmýþ ve
uykuya hasret gözlerinin kapanma-
sýný ümîd ediyordu…
-Her gece vird hâline getirdiði
ve amcasýndan miras kalan duâyý da
tekrar etmiþti yine: “- Ey Rabbim…
Sana sýðýnýrým… Senin isminle ve
senin izninle ölürüm-uyurum. Senin
isminle ve senin izninle dirilirim-
uyanýrým…” Takdir-i Ýlâhî, son ge-
cesindeki uykusu-ölüm olmuþtu
amcasýna… Hiç kimsenin garantisi
yoktu ki?.. Aslýnda herkes, her gece
ölümün gölgesinde uykuya yatar-
ken, uyandýðý zaman diriliyor muy-
du?.. Her canlý varlýk, yok olmaya
mahkûm deðil miydi?..
- Yaþar, nihayet uyuyabilmiþti.
Ama ne uyku?.. Uyandýktan sonra
kendinin günlerce uyuduðu vehmi-
ne kaptýran, korkulu rüyâsýnýn deh-
þetiyle titreme nöbetlerine sevk
eden ve yüzünün kireç gibi olmasý-
na vesile olan bir uykuydu… Hani
derler ya; “gittim-geldim” diye…
Görünmez bir kaza sonucu… Elim
bir þekilde… Yada sýradan… Öldü
sanýlýp da topraða gömüleceði sýra-
da, tekrar bu tarafa dönüp dirilenle-
rin dehþetli durumuna benzeyen
rüyâsý, korkutmuþtu onu…
- Yataðýnýn üzerinden, duvardaki
saate ve onun üzerinden de florasan
lambaya doðru yükselen ýþýklý bir
görüntü yansýmýþtý. Kendisini sey-
reden odanýn sahibi, titremeye baþ-
lamýþtý. Nasýl olur bu?.. Hem gözü
açýk bir þekilde kendini seyrediyor,
hem de kendinden geçmiþ bir vazi-
yette uyuyordu. Bir taraftan da oda-
daki aynanýn nerede olduðunu hatýr-
lamaya çalýþýyordu. Hani söylenir;
“korkulu rüyâ görürsen aynaya
bak!..” Yaþar, rüyâsýnda bile aynaya
bakmaya cesaret edememiþti… Za-
ten, yaþadýðý hâdise kendi irâdesi
dahilinde deðildi. Yine de, aynaya
yaklaþýp kendisine bir bakabilse,
belki de diðeri gidecekmiþ gibi geli-
yordu ona… Fakat, bir türlü yerin-
den kalkýp da aynaya gidecek gücü
kendisinde bulamýyordu. Çok garip
bir þekilde daha uykuya yeni daldý-
ðý halde, yatakta bir ölü gibi yatan
bedenini seyrediyordu. “Bu bir rüyâ
olmasa gerek” diye, tuhaf bir þekil-
de kendini teskin etmeye çalýþýyor-
du. Þâyet rüyâ deðilse, daha da kor-
kunç deðil miydi?.. Ýþinin ehli bir
rejisör elinden çýkmýþ, ilginç kame-
ra atraksiyonlarýyla çekilmiþ, mon-
taj olmayan taze bir filmi seyredi-
yor gibiydi. Bu maharetli ellerdeki
kamera, bazen hafifçe saða ve sola
kývrýlýyor, bazen de aþaðýya iniyor-
du. Daha sonra da uzaklaþýp, bir ölü
gibi yatakta boylu boyunca uzanmýþ
görüntüsünü yansýtýyordu. Çýðlýk
atmak istiyor, fakat yapamýyordu.
Zaten, çýðlýk atsa deðiþen ne olacak-
tý ki?.. Ölünün evinde, ölünün oda-
sýnda, ölümlü dünyada görülen kor-
kulu rüyâda da yapayalnýzdý. Sanki,
ruhu bedeninden çýkýp et ve kalýba
bürünüp, kendi görüntüsü ve þeklini
alýp, ölünün yataðýnda yataný sey-
retmiþti.
- Yaþar, bu korkulu rüyâdan
uyandýrýldýðýnda terden sýrýlsýklam
olmuþtu. Gözleri, korkunun te’si-
riyle faltaþý gibi açýlmýþ ve nefes ne-
fese kalmýþtý.Vücudu hem bir buz-
daðý kadar soðuk, hem de bir yanar-
dað kadar sýmsýcaktý. Zor bela ay-
naya yaklaþýp, kendini seyre dal-
mýþtý. Ve kendi kendine söylenmiþti;
“-Gidenler gelebiliyor muymuþ?
Ölenler hep ihtiyar mýymýþ? Bak!
Amcan öteki âleme gitti. Geri gele-
biliyor mu?..”
Sonra duâsýný yine tekrar oku-
muþtu:
“- Ey Rabbim… Senin isminle,
senin izninle ölürüm ve uyurum.
Senin isminle, senin izninle diri-
lirim ve uyanýrým.”
Ölünün odasýnda, ölünün yata-
ðýnda, zifiri karanlýk geceler, ölümü
tâ iliklerine kadar hissetmiþti. Lâkin
Yaþar yaþýyordu. Takdir-i Ýlâhî iþ-
te… Daha ölüm zamaný gelmemiþti.
Ve ölünün odasýnda dirilmiþti…
Uyanmýþtý.
Yahya Yýldýrým
Bolu F Tipi Cezaevi
MARÝFETNAME’den...
Dedi ki: (15)
- (GÜZEL ve HAKÝKAT arasýnda bir fark
vardýr; hakikat eðer “ide”, kendinde ve kendi
genel ilkesi içinde düþünülürse, gayenin tâ
kendisi olur ve olan ne ise, düþüncededir de.
Eðer hakikat aracýsýz olarak, yani doðrudan
doðruya dýþ gerçeklikle þuura görünürse ve
“ide- gaye” de dýþ görünüþüyle birleþmiþ ve
özdeþleþmiþ olarak kalýrsa, o zaman gaye yal-
nýz hakikat deðil, ayný zamanda güzeldir de.
Demek ki güzel, kendisini “fikir-ide”nin hasse
ve his alanýnda görünüþe çýkmasý olarak taným-
lar.)
Dedi ki: (16)
- (GÜZEL deðer ölçüsünü tahsisen ifade
içinde estetik, güzelle çirkin arasýnda bir ayý-
rým yapmak üzere uygulanan “deðerlendirme
ölçülerini” mevzu alan ilim dalý…)
Dedi ki: (17)
- (Güzeli arayan ESTETÝK normu, hayal
gücünü kullanýrken “düþünce” ile sýký bir te-
mas halindedir; güzel kavramýnýn normatif te-
siri, meydana getirilen eserin çirkin olmasý için
belirli tarzda hayal gücünü çalýþtýrmak þeklin-
de kendini gösterecektir. Ve bunu yaparken
muayyen ölçü, usul ve kalýplarý seçerek, bunun
için de düþünceyle temasýný kaybetmeyecektir;
ama mantýk normlarý gibi, estetik normlarý da
pratik bir mükellefiyet yüklemez.)
(…)
Dedi ki: (19)
-( Güzel, sanat eserinde gizlenmiþ bir deðer
deðil, açýk bir niteliktir. Fakat onun kavranýþý-
nýn, hadiseye yanaþan insan þuuru meselesiyle
ilgisi vardýr; güzel, sanatlarýn hangisiyle belir-
tilirse belirtilsin, kendi kendine yeter bir deðer
tipidir ve kendi kendi için olmanýn hakikati
çerçevesinde anlaþýlmak üzere, kendi kendinin
amacýdýr.)
Dedi ki: (20)
-(Güzel’in anlaþýlmasý, bütün sanatlara ait
bir genellikle ifade edersek, her birine ait gü-
zel ve estetik dilin kavranýþýyla ilgilidir ki, bu
da kültür seviyesidir… Sanat eserini ilk oku-
yuþ, dinleyiþ ve seyrediþte, sanatçýnýn ifade et-
mek istediði mânâ, gaye ve ideali herkes ko-
layca kavrayamaz. Bu itibarla, sanatýn hemen
her çeþidinde izlenmiþ olan amaçlarý ve ruhu
kavrayarak bir estetik haz alabilmek için, yal-
nýz estetik eðitim deðil, ayný zamanda mücer-
red tefekküre kadar uzanan türlü ilimlerin kül-
türüyle bezenmiþ bir beyne ihtiyaç vardýr.
23
Kültür-Sanat
Þ “@Lem Buysa Kr@L SenSin!” -II-
imdi; geçen sayýmýzda ayný dýklarý, hatta, “iþin b.kunu çýkardýkla-
baþlýk altýnda bu yazý yayýn- rý” da söylenebilir...
landýktan sonra, ‘sanal bir ortamda’
(arkhon) nikli bir gönüldaþ; bu yazý-
dan bahsetmiþ;
pýþtýra, onu yapýþtýran “nik” Olamaz mý? Niçin olma-
Dikkat ediyorsanýz paragraf baþý
bu “âlemin” fayda ve imkân ifade
eden mühim yönünü reddetmemek
“Baran’ýn son sayýsýnda Karagöl- gerektiðini vurgulamak zorunda kalý-
sahibini, “Adam, sýn ki? Olmamasý daha
ge imzalý olan ve sanal âlemin ‘ger- yoruz...
Kur’ân’ý da, Hadisi az bir ihtimal.
çeklikleri’ne deðinen hoþ bir yazý var- Bu da; yine “kendilerini o âlemle
de, tefsiri de bili- Veya, ‘Vay be
dý…” özdeþ” görenler için...
yor” diye, o adam ne kadar
Diye... Üstüne alýnacaklar için...
“nik”e atfet- mutevazý’ de-
Ve; “Sanal âlemin þahsiyetleri” Sadece; “sanal þahsiyetler” için...
mek mi gere- sinler diye
baþlýklý bir konu açmýþ... *
kir... (ark- yukarýdaki
Bu baþlýk altýnda, çok önemli ve ciddi Bir insan “bilgisayarýn karþýsýna
hon) gönül- satýrlarý ya-
tahliller yapýyor... Okudum... oturunca” n’oluyor?..
daþ, bunun zan yav.þak
(Þimdi, kalbi fitne-fesat temposun- Bunun ‘psikolog ve sosyolog’lar
“bilinemeye- ruhlu bir
da atanlar –yani; pat pýt, pýt pat þek- tarafýndan ciddi biçimde incelenmesi
ceði”ni, bu bi- adamdýr.
linde atanlar-; “Tabi bir öyle bir böyle gerektiðini söyledik...
linmedikten Olamaz
“paslaþýp duruyorsunuz” diye düþüne- Özellikle çocuklar ve gençler üze-
sonra da, ‘diðer- mý? Niçin olma-
ceklerdir... Ama öyle deðil. Bu arka- rindeki olumsuz etkilerinden çok sýk
lerinin’ bir kýymet sýn ki? Olmamasý
daþý tanýmýyorum. (Vallahi billahi...) bahsediliyor; “Baðýmlýlýk” yaptýðý
ifade etmeyeceðini daha az bir ihtimal.
Ama yazdýklarýndan, mesele sahibi ve ifade ediliyor...
söylüyor...) Hasýlý: Ýþ ve eser
ciddi meseleler konuþulabilecek biri “Bilgisayara baðýmlýlýðýn sosyal-
Devam ediyor (arkhon): plânýnda görünen, iþ ve eserle-
olduðuna dair bir kanaatim var sade- leþmeyi engellediði”...
“ Meselâ bu Arkhon… 1.5-2 aydýr ri ile temayüz eden þahýslar varken
ce...) “Ýnsanýn” tabii reflekslerini körelt-
buradadýr. Yüzlerce kiþi içerisinden sanal âlemin ‘þahýs’larýna methiye-
Ýþte bu yazýyý vesile ederek “kav- tiði, öldürdüðü söyleniyor...
Arkhon’un ne menem bir adam oldu- ler düzmek, onlara bir deðer atfet-
ga-mücadele” noktasýnda birkaç hu- Bu hastalýða “Netkolizm” deni-
ðunu bilen insan sayýsý 3-5 kiþidir… mek, onlarý sahici soydan Ýbdacý
susa deðinmiþ; yor...
O kadar. Geri kalanlar bilmiyor. Taný- bellemek, onlarý kendimize kýlavuz
Daha önce yaptýðý bir takým þeyle- “Alkolizm” filân der gibi...
yan þahýslar da çok sonra tanýdý. Hak- tayin etmek çok da doðru deðildir.
re iþaret ederek bunu: (Bu “netkolikler” kendilerinin
kýmda birçok tahmin yürütmüþler. Sahici isimlere, kanlý-canlý
“Sanal âlemde sahici insanlarýn ‘Netkolik’ olduklarýný biliyorlar mý
Belli isimler zikredip, ‘seni o zannet- misâllere bakmak daha doðrudur!”
model olarak benimsenmesini saðla- acaba? Ýþin ehline bunu da sormamýz
tik’ dediler. Oysa ki o isimlerle ne yaþ, Þimdi bütün bu yazýlanlarda ne
ma” isteði ile yaptýðýný söylüyor: lâzým... Yoksa; “netkoliklik”, gerçek
ne mizaç, ne keyfiyet olarak hiçbir var;
”Öbür türlü, sanal bir âlemde, hayatta kanlý canlý yürütülen bir mü-
alâkam –maalesef- yok. Benzetilen Normal bir gönüldaþýn, tabii bir
sahte isimler üzerinden fikir teklif cadeleye engel deðilse mesele yok...)
insanlar gibi olmak için birçok þeyimi Ýbdacý’nýn itiraz edeceði ne var?.
ve ifade edilmez, edilirse sonu hiç Medyada rastlamýþsýnýzdýr, (sanal
feda edebilirim. Ama deðil.” Hatta “âlemin durumu” ile ilgili
iyi yerlere gitmez… “ olmayan medyada) çok sýk kullanýl-
Devam ediyor (arkhon) gönüldaþ; olanlarý kabul etmemek için, biraz
Yine baþka bir yerde: maya baþlamýþ...
“Artýk siz düþünün ortamýn ne ‘hastalýklý ve kafayý sýyýrmýþ’ olmak
“Sanal âlemde sahici rol modelleri Ve bu “internet baðýmlýlýðýnýn”
kadar ‘sahici’ olduðunu… gerekiyor...
koymak icap eder. Gözler iþ ve eser yol açtýðý olaylarda hýzlý bir artýþ ya-
‘Leyleðin ömrü iki lak lak…’týr Fakat “bu âlemin baðýmlýlarý” ve
plânýnda görünen gönüldaþlara þanýyor...
meselâ… bazý “sadece sanal þahsiyetler” bun-
mýhlanmalý. Öbür türlü ortam sanal, *
Þimdi bu Arkhon denilen ‘þahýs’, dan bile gocunuyorlar...
âlem yavþak… Bunlardan biri de bel- Gördüðünüz gibi konuyu toplama-
ömrü lak-lak etmekle geçen, iþi-gücü Düþünün felâketi...
ki de bu satýrlarýn yazarýdýr… Ne dan bitiriyorum, daðýnýk kalsýn... Bel-
olmayan, sanal âlemlerde aylak aylak *
malûm?” ki haftaya toparlarýz...
dolaþan, kendini çok iyi gizleyebilen, Kendini tamamen bu “âleme” vak-
(Yani o âlemde bunu bilmek
aðzý lâf yapan, bunu da word’e çok fedenlerin, gerçek hayattan koptukla-
imkânsýz... Adam getirip oraya, baþ-
güzel aktaran, ama özünde pu.þt olan rý, ‘bað’larýnýn zayýfladýðý, “gerçek
tan sona Kur’ân-ý, Hadisi, tefsiri ya- Karagölge
biridir? hayatý” sanal gibi algýlamaya baþla-
Ý
ngiliz, Alman ve Amerikalý üç doktor Çizgi Dili Yavuz Arslan
“Cumhuriyet”
ülkelerinin baþarýlarý hakkýnda birbir-
leriyle iddialaþmaya baþlamýþlar… Ýngiliz 84 yaþýnda!..” Cumh
uriye
t
(“Ver coþkuyu” hesabý!)
doktor ilk sözü almýþ ve baþlamýþ yaptýkla-
rýný saymaya… Ýngiliz doktor demiþ ki:
´´Týp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir ada-
mýn beynini alýrýz ve baþkasýna koyarýz ve onu altý haftada iþ
arayacak hale getiririz.´´
Bunun üzerine Alman doktor baþlamýþ konuþmaya: ´´Bu
hiç bir þey deðil; biz bir adamýn beynini çýkarýrýz ve baþka-
sýna koyarýz ve onu dört haftada savaþa hazýr hale getiririz."
Ýkisini dinleyen Amerikalý
doktora sýra gelmiþ ve demiþ
ki:´´Beyler; siz çok geridesiniz.
Biz de bu iþ o kadar ilerledi ki;
biz Teksas´tan inek çobaný bir
beyinsizi aldýk ve kýsa sürede
beyaz saraya koyduk. Þimdi ül-
kenin yarýsý iþ arýyor, yarýsý da
savaþa hazýrlanýyor."

Þükrü Sak
“KÜRTLER VADÝSÝ IRAK”
B ir konuyu “doðru” anlamanýn en iyi
yolu, o mevzuda “sorulmasý gere-
ken” doðru sorularý sormaktýr ilk önce...
Sorulmasý gereken doðru sorularý sor-
duktan sonra da, bu sorularýn “doðru ceva-
býný” bulmaya gelir sýra...
Böyle bir “usûl” meseleye ‘yaklaþma-
nýn’ da ön þartý kabul edilebilir...
(Tabii bunlardan da önce; bir “Dünya
görüþü” meselesi, bu “dünya görüþünün”;
dili, diyalektiði, stratejisi, taktiði, hedefi, ga-
yesi gibi meseleler gelir ama, mevzu o de-
ðil...)
Son iki haftadýr yaþananlara bir bakýn:
Önce; “Üflenen” havaya bakýn...
Verilen “gaza” bakýn....
Sokaklardaki hareketliliðe...
Medyadaki “kirliliðe” bir bakýn...
“Ver coþkuyu kolonlara!.. Ver coþkuyu
kolonlara!.” tarzýnda; Müslümanlar üze-
rinden ‘laikliðe payanda’ yapmaya çalý-
þanlarýn “köpürttüðü” hadiselere bakýn:
Sonra?..
Bu “havayý üfleyenlere”...
Bu “gazý” verenlerin ‘durduðu yere’
Kolonlara coþkuyu verenlerin “kim ol-
duðuna?” bir bakýn...
Sonra da, ‘sorulmasý gereken doðru so-
rular’a sýra gelsin...
***
Bu konuda, “sorulmasý gereken doðru
sorulardan” bir tanesini de (ANF NEWS
AGENCY)’den Cengiz Kapmaz soruyor:
“Çatýþmalar neden baþladý?”...
Ve asýl sorulmasý gereken, fakat ne hik-
metse kimsenin sormak aklýna gelmediði bu
soruyu kendi bakýþ açýsýndan þöyle cevap-
landýrýyor Cengiz Kaymaz:
“Türkiye Ekim ayýndaki HPG baskýnlarý
ile sonuçlanan olaylara durup dururken gel-
medi” diyor Kaymaz...
Peki nasýl geldi?..
Kaymaz’ýn iddiasý þu;
(“Aslýnda var olaný daha iyi analiz et-
mek için, olaylarý tetikleyen ilk geliþmelere
gitmekte yarar var.(...) son (çatýþmalardan)
sonra kamuoyunun tüm dikkati bu olaylara
çevrildi. Öyle bir psikolojik kýyamet kopar-
týldý ki, sanki PKK durup dururken coþmuþ,
askerlerin yaþamýna neden olan geliþmeleri
hiç ‘sebep’ yokken gerçekleþtirmiþti. Oysa
Ekim ayýndaki büyük savaþ arenasý ‘geliyo-
rum’ diyen bir geliþme idi ve konuya hakim
uzman çevreler geliþmelerin bu yönde ola-
caðýný öngörmüþtü. Örneðin Abdullah Öca-
lan’ýn son bir yýl içinde yaptýðý görüþmelere
bakýlacak olursa, gidiþatýn Türkiye’yi bu-
günlere götürdüðünün ipuçlarý görülebilir.
PKK 1 Ekim 2006 tarihinde ateþkes ilan et-
ti. Ama ateþkesin ilan edildiði gün devlet du-
rup dururken operasyonlarýn dozunu artýrdý.
Hatta öyle bir artýrdý ki tüm Bölge operas-
yonlara sahne oldu. Tabi doðal olarak arttýrý-
lan operasyonlar PKK’nin ciddi kayýplar
vermesi ile sonuçlandý. Ateþkesten sonra ge-
çen bir yýllýk süre içinde HPG’ye göre 483,
bizim çalýþmamýza göre ise 650 askeri ope-
rasyon gerçekleþtirildi.
Bu süre içinde örgütü çatýþmalara zorla-
yacak ve örgütte çatýþma motivasyonu yara-
tacak geliþmeler de yaþanmadý deðil. Örne-
ðin sýnýr hattýndaki çatýþmalarda misket
bombalarý kullanýldý, bazý çatýþmalarda HPG
HAFTALIK SÝYASÝ DERGÝ
Sayý:43 1 Kasým 2007
BÝZE YAZIN:
barandergisi@gmail.com
BARAN
üyelerinin kimyasal zehir kullanýlarak öldü-
rüldükleri iddialarý gündeme taþýndý, Öcalan
tam 3 kez disiplin cezasý alarak hücreye ko-
nuldu, Öcalan’a uygulanan psikolojik baský-
nýn ise dozu arttýrýldý.”)
Evet, Cengiz Kaymaz’ýn iddiasý bu yön-
de ve ona göre; “Operasyon tartýþmalarýnýn
arkasýnda kamuoyunun bilmediði hususlar”
bunlar...
Sonra da ayný çerçevede, “flu bir zemin”
oluþturulduðunu iddia eden Kaymaz, bunun
“Niçin?”ini de þu þekilde anlatýyor:
“Flu Zemin Neden yaratýldý?
Ne oldu da normal seyri içinde devam
eden HPG-TSK çatýþmalarý birdenbire ulus-
lar arasý bir arenaya taþýrýlarak oldukça fark-
lý algýlara neden olacak flu bir zemine çekil-
di?
Bunu, net þundan oldu þeklinde bir an-
lam zeminine çekecek somut veriler elimiz-
de yok. Ancak geliþmelerin bu hale gelme-
sinde temel belirleyici faktörün ordu ol-
duðunu biliyorsak, flu zemini de ordunun
bilinçli olarak yarattýðýný biliyoruz sonucuna
ulaþýrýz. Örneðin çatýþmalara iliþkin saðlýklý
bilgiler verilmemesi, konunun üzerine git-
mek isteyen gazetecilerin susturulmak isten-
mesi birilerinin planlý bir amaç için çaba
harcadýðýnýn çok aleni bir kanýtý.
Her þeyini kurmay düzeyde planlayan,
tüm geliþmeleri bir planlama dahilinde ku-
yumcu titizliðiyle götüren ordunun 1 Ekim
2006 ateþkesini boþa çýkararak çatýþmalarý
neden artýrmak istediðini, arttýrýlan çatýþma-
larla neler elde etmek istediðini sorgulamak
gerekir. Bu sorgulama olmadýkça, bu bi-
linç ve zeka gösterilmedikçe hepimiz oy-
nanan büyük bir oyunun piyonu haline
geliriz. Oynanan oyunda farkýnda olmadan
bize verilen rolü yerine getirmeye devam
ederiz.
Yürüttüðümüz yorumlama ve çýkarsa-
mayý sürdürürsek:
1) Türkiye’nin bugün soluduðu psikolo-
jik ve siyasal zemin 1 Ekim 2006 ateþkesi
boþa çýkartýlarak yaratýldý .
2) Bu zeminin oluþmasýnda temel belir-
Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Aydýn Alkan Genel Yayýn Koordinatörü: Ali Osman Zor Yayýn Kurulu: Harun Yüksel,
Kâzým Albayrak, Nazif Keskin, Mevlüt Koç, Sadettin Ustaosmanoðlu
maný: Av. Ahmet Arslan Ýdare Yeri:Emekyemez Mah. Gümüþgerdan Sk. No: 6/4 Þiþhane-Beyoðlu / ÝSTANBUL Tel:
(0212) 361 44 18 Abone Bedeli: 3 Aylýk: 25 YTL 6 Aylýk: 50 YTL Yurtdýþý: 3 Aylýk: 60 Euro 6 Aylýk:
120 Euro Posta Çeki Hesabý: Aydýn Alkan:5070378 (on line tercih ediniz) Banka Hesap No:
Akbank Galata Þb. Hesap No: 93 465-3 Teknik Hazýrlýk: Baran
fal Sk. Yýldýrým Han No:1171-2 Caðaloðlu-ÝSTANBUL Tel: (0212) 527 41 03
ðýtým Yayýn Türü: Yaygýn Süreli Baský Tarihi: 31 Ekim 2007
sukrusak@gmail.com
leyici aktör ordu oldu.
3) Ordu, kendisinin tetiklediði HPG ile
varolan çatýþmalarý bir yerden sonra psikolo-
jik bir propaganda ile uluslararasý zemine ta-
þýdý ve hedef büyüttü.
4) Sýnýr ötesi operasyon seçeneðini çok
güçlü bir þekilde hem içerde hem de ulusla-
rarasý planda gündemleþtirdi.
5) Kendisinin Türkiye içindeki konumu-
nu uluslararasý güçlerle pazarlýk konusu
yaptý, kendi konumunun göz önüne alýnma-
masý halinde uluslararasý sistemi zaafiyete
uðratacak güç ve yeterlilikte olduðunu ima
eden restlere baþvurdu.
Ordunun bu sonuçlarý doðuracak bir
hamle sürecine neden baþvurduðu sorusunu
da yanýtlamak gerekir. Bu sorunun yanýtý ye-
niden çatýþmalý bir ortama sürüklenen bir
Türkiye kimi zinde ve güçlü kýlar sorusunun
yanýtýna yakýndan baðlýdýr. Örneðin bazý
çevreler bu soruya direk yanýt vermek yerine
‘kayýplarýn bilinçli olduðu’ imasýný içeren
sorular sormaktadýrlar. Ordunun neden bu
oyun planýna baþvurduðu sorusunun yaný-
tý birbirini tamamlayan 3 faktör ile açýklana-
bilir.
1 - Ýktidar kavgasý alevlendi. Ordu,
AKP’ye karþý üstünlük elde edebilmek için
1 Mart tezkeresini meclisten geçirtmeyerek
AKP’nin uluslararasý sistemle baðlarýný kes-
mek istedi. Ancak bu strateji AKP’yi hýrpa-
lamakla birlikte baþarýlý olamadý. Ardýndan
ayný strateji Kýbrýs’da hayata geçirmek is-
tendi, çözümsüzlük kronikleþtirilmeye çalý-
þýldý. Ancak ordu orda da baþarýlý olamadý.
Son olarak AKP’yi köþe sýkýþtýrmak, fiili de-
netimi ele almak için Kürt sorununda þidde-
ti tahrik ederek (1 Ekim 2006 ateþkesinden
sonra operasyonlar arttý, Öcalan’a katý ve
sert uygulamalar baþladý, 3 kez hücre cezasý-
na çarptýrýldý, hak ihlalleri ve sivil infazlarda
artýþ baþgösterdi) konumunu güçlendirmek
istedi. Þimdi de Güney’e operasyonla devlet
içi iktidar kavgasýnda AKP’ye karþý üstün-
lük kazanmak istiyor. Gabar Daðý’ndaki ka-
yýplarý da AKP’yi sýnýr ötesine zorlamak için
psikolojik baský aracý olarak kullandý.
Haber Müdürü: Fazýl Duygun Hukuk Danýþ-
Baský: Kuþak Ofset Himayei Et-
Daðýtým: Merkez Da-
BLOK
NOT
2- Kürt sorununda güçlü kriz ve operasyon-
larla yeni toplumsal zemin ve meþruiyet
oluþturularak mevcut aktörlerin toplum-
sallýk baðý yeniden düzenleniyor. Barzani
hedef ilan edilerek, operasyondan etkilene-
ceði mesajý verilerek dikkatler Barzani üze-
rinde toplanýyor, Barzani’ye olan sempati ve
dayanýþma halesi daha da arttýrýlmak isteni-
yor, Barzani’nin Kürtleri temsil eden or-
tak siyasal figüre dönüþtürülmesine yöne-
lik örtülü psikolojik propaganda yürütü-
lüyor. Böylece PKK’nin Türkiye’deki
toplumsal taban ve zemini Barzani’ye ka-
nalize edilerek PKK’nin marjinalleþmesi
amaçlanmak istenmektedir.
Ordunun verdiði mesajlarda hedefin
Barzani olduðunu söylemesi arzu edilenin
dýþýnda bir sonuç doðurduðunu vurgulamak
gerekir. Aþýrý ötekileþtirilen, hatta aþaðýlayý-
cý ifadelerle tanýmlanan bir siyasal figür,
kendisi ile ayný etnisiteyi paylaþan gruplarda
sempati doðurur. Ordunun söylemleri ile
bu sonucu doðurduðunu bilmediðini dü-
þünmek fazla iyimserlik olur. Orduyu Bar-
zani’yi tüm Kürtleri kapsayan bir liderliðe
evirme oyun planýnda o ortamý saðlayan
bir gerginlik stratejisinin mimarý olarak
da okuyabilirsiniz.
3 - Güney’e operasyon planýnýn arka-
sýnda ABD var. ABD ile Türkiye arasýnda
alttan alta Ýran konusunda pazarlýk yaþaný-
yor. ABD, nükleer kapasitesini ortadan kal-
dýrmak için eninde sonunda Ýran’a çok yay-
gýn ve etkili hava operasyonu yapacak.
Ardýndan da rejimi deðiþtirmeye çalýþa-
cak. Ancak bunun için Türkiye’ye ve
özellikle de Ýncirlik Üssü’ne büyük ihtiyaç
duyuyor.
ABD Ýran’ý direk Türkiye’den kalkacak
uçaklarla bombalayacak. Fakat Türkiye’nin
Ýran konusunda Irak gibi yan çizmemesi için
daha þimdiden Güney’e operasyon beklenti-
sini aþýrý yükselterek talebi satýn alýyor.
Böylece Ýran konusu masaya geldiðinde
‘Eðer Güney’e girmek istiyorsanýz, Ýran
için masaya getirdiðimiz taleplere evet
demelisiniz’ pazarlýðý yürütebilecek, Türki-
ye’de satýn alýnan beklentiler yüzünden iþi
yokuþa sokamayacak. ABD Irak’taki ben-
zer hataya düþmemek için Ýran konusun-
da Türkiye’yi saðlam kazýða baðlamak is-
tiyor.
Operasyon tartýþmalarýnýn arkasýnda ka-
muoyunun göremediði bu hususlar var.”
Diyor Cengiz Kaymaz...
Görüldüðü gibi, hadiselerle fikirler örtü-
þüyor...
Olup bitene bir de “bu açýdan” bakmak
lâzým...
Amerika ve Ýsrail’in kimleri parmaðýnda
oynattýðýna iyi bakmak lazým...
Dolayýsýyla; “Kuzey Irak’ta kurulan
Kürt devletinin arkasýndaki asýl ‘kurucu
güç’ Amerika-Ýsrail’in olduðu” bilindiðine
göre, “Türk’ü Kürde, Kürt’ü Türk’e” kýrdýr-
mak isteyenlerin kirli propagandasýyla “gaza
gelmeyin...” Yoksa; “Kürtler vadisi Irak”...
Baran’ýn son beþ altý sayýsýnýn kapaklarý
ortada dururken...
“Ýncirlik iþgal üssü” kucaðýnda durur-
ken, Kuzey Irak nere?..