You are on page 1of 3

Dr Ali Asker: “Avrupa Parlamentosunun Kararı

Ermenistan’ın Keyfini Kaçırdı”


26 Mayıs 2010

21 Mayıs 2010’da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda Avrupa Birliğinin Güney


Kafkasya stratejisinin işlenip hazırlanması gerektiğine dair 2216 No’lu karar kabul edildi. Bu
konuda görüşlerini almak üzere 21 Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Avrasya-Rusya Araştırmaları
Bölümü uzmanı Dr. Ali Askerile görüştük.

Röportaj: Behçet Kemâl Gürsoy


Sayın Ali Asker, 21 Mayıs 2010’da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda
Avrupa Birliğinin Güney Kafkasya stratejisinin işlenip hazırlanması gerektiğine
dair 2216 No’lu karar kabul edilmesinin Ermenistan üzerinde nasıl bir etkisi
olmuştur?
Dr. Ali Asker: Karar Ermenistan iktidarını hiç memnun etmedi. Kısa süre önce
Azerbaycan tarafının yenilenmiş Madrid ilkelerini desteklediğini açıklaması üzerine “top
şimdi Ermenistan’da” yorumları yapılmıştır. Fakat Ermenistan sürecinin sürüncemede
kalması için her türlü yola başvurmaktadır. Bu kararın süreci nasıl etkileyeceği ise merak
konusu.
Sayın Asker. Biliyorsunuz Dağlık Karabağ konusunda taraf ülkelerin imzaladığı
bir “Madrid İlkeleri” var. Bu konuda okuyucularımızı aydınlatabilir misiniz?
Dr. Ali Asker: Madrid ilkeleri 29 Kasım 2009’da AGİT Minsk Grubunun Azerbaycan ve
Ermenistan’ın dışişleri bakanlarıyla yaptıkları toplantıda kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre
Dağlık Karabağ çevresindeki 7 rayon Ermeni işgal güçleri tarafından boşaltılacaktır. Karabağ
için Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ilkesini ihlal etmeyen geçici statü hazırlanacaktır.
Ermenistan ve Dağlık Karabağ arasında koridor sağlanacak, Karabağ’ın nihai statüsü
bölgede yapılan bir “referandum”la belirlenecektir.
Her iki ülkenin kamuoylarında bu ilkelerle ilgili bir dizi spekülasyonlar
geliştirildi. Azerbaycan kamuoyundaki eleştiriler, bu ilkelerin kabul edilmesiyle Karabağ’ın
artık elden çıkarılmasına karar verildiği yönündeydi. Ermenistan kamuoyundaki eleştiriler ise
sürecin, Karabağ’ın Azerbaycan sınırları içinde kalmasıyla sonuçlanacağına ilişkindir.

Peki, Azerbaycan bu ilkelere nasıl bakıyor?


Dr. Ali Asker: Azerbaycan yönetimi bu ilkeleri Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü olarak
görüyordu. Erivan ise referandum yoluyla self determinasyon hakkının sağlanacağı
kanaatindeydi. Şunu da vurgulamak gerekir ki tıpkı Türkiye-Ermenistan protokollerinde
olduğu gibi İrevan bu belgeyi de tersten okumaktadır. Bu yıl Martın 5’inde Paris’te
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlarıyla
görüşünde Bakü’nün tutumunu açıkladı: Azerbaycan hükümeti Aralık 2009’da ve Ocak
2010’da Azerbaycan ve Ermenistan’a takdim edilmiş yenilenmiş Madrid ilkelerinin kabul
ediyor. Minsk Grubu eşbaşkanları bir gün sonra açıklama yaparak müzakerelerin Madrid
ilkelerinin yenilenmiş varyantı üzerinden sürdürüldüğünü ifade ettiler. Yenilenmiş ilkeler
öncekilere nazaran daha somuttur. Mart 2010’da Azerbaycan Dışişleri Bakanı
E.Memmedyarov yaptığı basın toplantısında yenilenmiş Madrid ilkelerini açıkladı. Madrid
ilkeleri aşamalı bir çözümü öngörmektedir. İlk aşamada Ermeni orduları Karabağ
çevresinden 7 rayonu boşaltacaktır. Bu da iki aşamada gerçekleşecektir. Birinci
aşamada 5 rayon ve Laçın rayonunun 13 köyü, ikinci aşamada ise Laçın ve Kelbecer
rayonlarının tamamı boşaltılacaktır. Daha sonra tüm ulaşım hatları, su kemerleri onarılacak,
mülteciler ve göçmenler daha önce yaşadıkları yerlere dönecektir. Bundan sonra Karabağ’ın
nihai statüsü referandum yoluyla belirlenecektir. Tüm aşamalarda Azerbaycan’ın toprak
bütünlüğü ilkesi ihlal edilmeyecektir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İ. Aliyev R. Erdoğan’ın Bakü ziyareti(17 Mayıs 2010)
sırasında yaptığı basın toplantısında Bakü’nün tutumunu bir daha teyit etmiştir: “Ermenilerin
bu önerilere olumlu yanıt vermesi ve ordularını geri çekmesi durumunda Azerbaycan
Ermenistan’la tüm sınırları ve ulaşım hatlarını açacaktır. Dağlık Karabağ sorununun çözümü
sürecinde tüm önemli aşamalarda Ermenistan tarafı görüşmeleri ihlal etmiştir. Eğer
Ermenistan AGİT Minsk Grubunun önerilerine olumlu yanıt verirse taraflar çözüme
yaklaşacak, aksi takdirde müzakere süreci sekteye uğrayacaktır.”

Ermenistan’ın bu tavra yaklaşımı nasıl oldu?


Dr. Ali Asker: Ermenistan taraftan henüz olumlu bir yanıt verilmemiştir. Görünen şu ki
İrevan mümkün olduğu kadar süreci uzatmaya çalışacaktır. E. Memmedyarov bu belgenin
“gökten inmediğini”, uzun süren müzakerelerin sonucu olarak ortaya çıktığını
vurgulamıştır. Haziran ayının 5’inde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Minsk Grubu
eşbaşkanlarıyla bir araya gelecek. Onlar Ermenistan’ın tutumunu Azerbaycan’a iletecektir.
Azerbaycan tarafı hazırda Ermenistan’dan gelecek yanıtı beklemektedir.

Sayın Hocam; 2216 No’lu kararın muhtevası konusunda da bizleri bilgilendirir


misiniz?
Dr. Ali Asker: 21 Mayıs 2010’da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda kabul edilen
2216 No'lu Avrupa Birliğinin Güney Kafkasya stratejisine dair belgede bölgedeki
dondurulmuş çatışmalar, öncelikle Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yer verilmiştir.
Belgede Avrupa Parlamentosu’nun Dağlık Karabağ müzakere sürecinden memnuniyet
duyduğunu, Ermenistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanları arasında Moskova
Deklarasyonu'nun ruhuna uygun 2009 yılında gerçekleşen altı görüşmenin buna bir örnek
teşkil ettiği vurgulanmıştır.
Taslak metnini hazırlayan Bulgar parlamenteri Yevgeni Kirillov toplantı sırasında
“Güney Kafkasya Avrupa Birliği için sadece sınır bölgesi alanı değildir. O Avrupa
Birliği için ekonomik ve siyasi açıdan olduğu kadar, güvenlik açısından da stratejik
öneme sahiptir” demiştir.
Belgenin önemli hususlarından biri Karabağ’daki durumu bir Ermeni işgali olarak
görmesi, işgal altındaki Azerbaycan topraklarından Ermeni güçlerinin çekilmesini
ve göç edenlerinin dönmesine izin vermesini öngörmesidir. Belgede Karabağ ve Türk-
Ermeni ilişkilerinin normalleşme sürecinin ayrı ayrı süreçler olduğu vurgulanırken, bu
süreçlerden birisinde ilerleme sağlandığı takdirde aynı zamanda tüm bölgeyi olumlu yönde
etkileyebilecektir" ifadesi kullanılmaktadır.

Sanırım Ermenistan bu karara tepki göstermiştir…


Dr. Ali Asker: İrevan bu karardan rahatsızıdr. Dışişleri Bakanı E. Nalbandyan'a göre
kabul edilen tasarı, Avrupa Birliği'nin defalarca ifade ettiği görüşüyle çelişmektedir. Dışişleri
Bakanı “Raporda Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili maddeler aynı raporda yer alan ne Madrid
Prensipleri ne de Moskova Deklarasyonuna uygun değildir. Tanımlamalar açıkça bir
karmaşıkta görünüyor” diye konuştu. Mühalefetteki Ermeni Ulusal Kongresi Koordinatörü L.
Zurabyan bu belgenin kabul edilmesini Ermeni diplomasisi açısından bir rezalet
olarak değerlendirmiştir. Zurabyan’a göre bu belge, Avrupa Birliği’nin ilk kez “işgal edilmiş
Azerbaycan topraklarından Ermeni silahlı güçlerinin çıkarılması” talebini içeren ilk
belgedir. Zurabyan, belgenin 39. maddesinde Güney Kafkasya’daki sorunların çözümünde
Rusya ve ABD’nin yanı sıra Türkiye’nin de adının geçmesini “utanç verici sonuç” olarak
değerlendirmiştir. Ermeni Ulusal Meclisi Başkanı О.Abramyan Avrupa Parlamentosu Başkanı
Jerzy Buzek’e mektup yazarak belgedeki Dağlık Karabağ’la ilgili altı bendin dördünde (6, 7,
8, 10) sorunun barışçıl yollardan çözümü sürecine, ayrıca AGİT ve Avrupa Topluluğunun
Aralık 2009’da Atina’daki açıklamalara, ayrıca Avrupa Parlamentosunun 1998 tarihli kararına
aykırı olduğunu iddia etmektedir. “Miras” partisi parlamento grubu sekreteri L.Alaverdyan
bu durumun ortaya çıkmasının nedenini Ermenistan’ın pasifliğinden kaynaklandığını ifade
etmiştir. Taşnaksütyun partisi ise “Türkiye-Azerbaycan tandemi”nin doğal sonucu olarak
gördüğünü açıklamıştır. Ermenistan’da yapılan yorumlar daha çok Yevgeni Kirillov’un
önyargılı olması, Azerbaycan’ın lobicik faaliyetleri, Ermeni diplomasisinin zafiyeti olarak
görülmektedir. Azerbaycan cephesinde ise bu gelişme doğal olarak “diplomatik zafer”
olarak görülmektedir.

Yaptırımsız karar etkin olabilir mi?


Dr. Ali Asker: Kararın Azerbaycan için siyasi açıdan büyük önemi vardır. Bugüne dek
Ermenistan ve Azerbaycan’a eşit mesafede durmağı tercih eden Avrupa’nın böyle bir kararı
alması önemli gelişme sayılabilir Uzun müddet enformasyon çemberinde sıkıştırılmış
Azerbaycan ne ABD ne Avrupa ne de Rusya’dan hiçbir zaman hak ettiği desteği
alamamıştır. Bunu dikkate aldığımız zaman alınan kararın psikolojik açıdan da Azerbaycan
yönetimi ve kamuoyu üzerinde olumlu hava yaratacağını söyleyebiliriz.
Bu belge, olayla ilgili Avrupa’nın bakış açısını ortaya koyması açısından önemliyken her
hangi bir şekilde yaptırım gücünün olmamasını vurgulamak gerekmektedir. Karabağ
sorununun çözümünde bundan daha önemli sayılabilecek BM kararlarının durumuna bakmak
yeterli olacaktır. BM’nin bu konudaki 4 kararı (822, 853, 874, 884 sayılı kararlar) hala kâğıt
üzerindedir. Uluslararası hukuk ilke ve normlarının Azerbaycan’dan yana olmasına rağmen
işgal konusunda herhangi bir somut adım atılmamaktır. 2005 yılının Ocak ayında Avrupa
Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu tarafından “Ermenistan’ın Azerbaycan
Topraklarını İşgal Ettiğine Dair” bir karar çıkmıştır. Söz konusu karar ile Azerbaycan
yönetiminin haklı davası, bir uluslararası kuruluş tarafından teyit edilmiş olsa da,
aslında Azerbaycan kamuoyunu teselli etmeyi amaçlamıştır. Çünkü kararın yaptırım
gücü olmadığı gibi çözüm için herhangi bir eylem planı da sunmamaktaydı.

Sevgili Hocam; son sözlerinizi alabilir miyim?


Bugün Ermenistan ekonomik ve sosyal sorunlarla baş edememektedir. Buna rağmen işgali
devam ettirmekte kararlıdır. Avrupa Parlamentosunun kararına sert tepki gösteren
Ermenistan Savunma Bakanı Seyran Oganyan, “Azerbaycan’a iade edilecek toprak
meselesi bizim gündemimizde bulunmuyor” demiştir. Azerbaycan tarafı ise barış
görüşmelerinde ilerleme sağlanamazsa sorunun silahlı yoldan çözüleceğini vurgulamaktadır.
Kafkaslarda yeni bir savaşın çıkmasını önlenmesi için sorunun çözümünü üstlenmiş büyük
güçlerin Ermenistan’a baskı yaparak süreci hızlandırmaları gerekmektedir.

Kaynak, http://www.haberiniz.com/yazilar/roportaj13642-
Dr_Ali_Asker_Avrupa_Parlamentosunun_Karari_Ermenistanin_Keyfini_Kacirdi.html

You might also like