You are on page 1of 40

Lev Nikolayevi Tolstoy _ nsan Ne le Yaar lev nikolayevic tolstoy SUNU Tolstoy'u yakndan tanmak gerekiyor.

Onun karakterin-deki, dncelerindeki, tesbitlerindeki birok zellik bizi artyor, cezbediyor, dndryor. Tolstoy bize ok yakn. Eserlerindeki kltr motifleri, duygu younluu ve prltl inan izleri bizi, onun sanki bizimle birlikte yaad artmacasna srklyor. Tolstoy yine bambaka bir tarzda, cokulu, heyecanl ve anlaml hikyelerle okuyucuya sesleniyor. Yine artyor, yine cezbediyor, yine dndryor. Yazar, hikayeleriyle okuyucuya verdii mesajlar kadar; gnmz hikye yazarlarna da, anlalabilir ve dndrebilir hikye yazm konusunda ipular veriyor. "nsan Ne le Yasar?", insan olmann, insanca yaamann gereklerini anlatyor. Tolstoy hikayeleriyle, an insana ks, insanla dman ve evrenin dengeleriyle elikili felsefelerine uyarc gndermeler yapyor. Biraz daha yaklamak gerekiyor Tolstoy'a, nk o bize bakyor. Metropol 9 insan ne ile yaar? Simon ne evi ne de kendine ait topra olan bir kunduracyd, kars ve ocuklaryla birlikte bir kulbede yayor ve kendi emeiyle geiniyordu. Emek ucuz, ekmek ise pahalyd; ne kazanyorsa yiyecee harcyordu. Adam ve karsnn klar ortaklaa giydikleri koyun postundan paavraya dnm tek paltolar vard. ki senedir yeni bir paltoluk koyun postu satn almak istiyordu. Simon, ktan nce biraz para biriktirdi; karsnn kutusunun altnda sakl duran ruble kat para ve bir de kydeki mterilerinin ona borlu olduklar be ruble, yirmi kpek*. Bir sabah kye gitmek iin hazrland. Artk bir koyun postu satn alacakt. Gmleinin stne karsnn ypranm pamuklu ceketini, onun da stne kendi kuma paltosunu giydi. Cebine ruble koydu, denek olarak kullanmak iin bir dal paras kesti ve kahvaltdan sonra yola kt. "Hakkm olan be rubleyi alacam" diye geirdi iinden, "elimdeki rubleyi de ekledim mi, klk palto iin koyun postu almaya yeter." Kye inerek, alacakl olduu adamn evine urad, fakat adam evde yoktu. Kylnn kars, paray imdi deyemeyeceini syleyip, gelecek hafta iin sz verdi. Simon baka bir kylye urad, o da hi parasnn olmadna yemin etti ve yalnz* Yz kpek bir ruble yapar. 11 nsan Ne ile Yaar? ca Simon'un onard bir ift izme iin borlu olduu yirmi ko-peki dedi. Simon koyun postunu borlanarak almak istediyse de, satc ona gvenmedi. "Paran getir" diyordu adam, "o zaman postu alabilirsin". Simon kyden sadece bir ift kee izme alabilmiti. Yrei daralmt. Kalan yirmi kopeki votkaya harcayp, post filan almadan evin yolunu tuttu. Sabahleyin ayazdan donar-casna mt; ama imdi, votkay iince snmt. Bir eliyle deneini donmu topraa vuruyor, dier eliyle de kee izmeleri sallyor ve kimseyle konumadan yryordu. 12 I "Koyun postundan paltom olmasa da" diyordu, "ok snyorum. Bir damlack yuvarladm, o da imdi damarlarmda geziyor. Koyun postuna falan ihtiyacm yok. Yolumda gidiyorum ve hibir eyi dert etmiyorum. te ben byle bir adamm. Umurumda bile deil. Koyun postu olmadan da yaayabilirim. htiyacm yok. Tabi karm drdrlanacak. Allah var, ayptr bu; birisi btn gn alyor, sonra parasn demiyorlar. Birazck dur bakalm. Eer tp tp bu paray getirmezsen, emin ol derini yzerim. Yapmazsam Allah ahidim olsun. Neymi? Bu defalk yirmi kpek dyormu! Yirmi kpekle ne yapabilirim ki? erim! Baka ne yaplr ki? Skntdaym diyor. Belki de yle; peki ama bundan bana ne? Evin var, srlarn var, hereyin var; benimse sadece bam sokabileceim bir barakam var. Senin msrn tarlandan geliyor. Bense msrn her tanesine para vermek zorundaym. Yalnzca ekmee her hafta ruble harcamak zorundaym. Eve geliyorum ve bakyorum ekmek kalmam, haydi birbuuk ruble daha. imdi borcunu de bakalm, bunda anlalmayacak ne var?" Sylene sylene yryordu. Yol kvrmndaki trbeye yaklamt. Saa sola bakmrken, trbenin arkasnda beyazms birey grd. Gn ekiliyordu. "Daha nce burada beyaz bir ta yoktu. Bir kz olabilir mi? kze benzemiyor. Bir insan gibi kafas var, ama bembeyaz; tamam da bir insan orada ne yapyor olabilir ki?" 13 insan Ne le Yaar?

Yaklat ve merakla bekledii eyi apak grd. ard, nk gerekten bir insan vard orada, belki canl belki l. plakt, oturduu yerde kprdamadan trbeye yaslanyordu. Kundurac dehete kapld. "Biri onu ldrm, elbiselerini alm ve orackta brakm. Bu ie burnumu sokarsam, mutlaka bam derde girer" diye dnd. Yolunu deitirip adam grmemek iin trbenin nnden geti. Biraz yrdkten sonra arkasna bakt, adam artk trbeye dayanmyor, sanki gzlerini ona dikmi kmldyordu. Kundurac daha da korktu. Kendi kendine sylendi: "Dnsem mi, yoksa yoluma devam m etsem? Eer yanna gidersem, belki de korkun birey olacak. Kim bilir kimin nesi? Buraya iyilik iin gelmemitir. Yanna gitsem... Ya stme atlayp boazm skarsa. Yok yle deilse, yine de bama dert alacam. plak bir adamla ne yapabilirim ki? Ona elbiselerimi veremem. Allah'm sen bana bir yol gster!" Telala yoluna devam etti, trbeyi ardnda brakt. Ancak sonra birden vicdan szlad ve yolun ortasnda durdu. "Napyorsun Simon?", dedi kendi kendine. "Adam belki de aresizlik iinde lyor, sen ise korkuyu dnyorsun. Yankesicilerden korkacak kadar zengin mi oldun? Ah Simon, yazklar olsun sana!" Geriye dnp adama doru yrmeye balad. 14 II Simon yabancya yaklap bakt; bedeninde yara bere olmayan, shhatli, sadece ok m ve korkmu grnen gen bir adamd bu. Sanki gzlerini kaldrmak istemiyormu gibi Simon'a bakmadan orackta yaslanm oturuyordu. Simon ona yaklanca adam uyanr gibi oldu. Kafasn evirdi, gzlerini at ve Simon'un yzne bakt. Bu bak Simon'un adam sevmesine yetti. Kee izmeleri yere att, kuan karp izmelerin stne koydu, sonra da kuma paltosunu kard. "Konumann zaman deil" dedi, "gel de bir an nce u paltoyu giy!" Simon adam dirseklerinden tutup kalkmasna yardm etti. Ayaa kalknca, adamn bedeninin temiz ve salkl, ellerinin ve ayaklarnn biimli, yznn de anlaml ve zarif olduunu grd. Paltosunu adamn omuzlarna att, fakat adam paltonun kollarn bulamad. Simon yardm etti ve iyi oturmas iin paltoyu ekitirip skca sard, kua da adamn beline balad. Simon, adamn bana koymak iin yrtk kasketini bile karmt, fakat bann dn hissedince, "Benim bam kel, onun ise lle lle uzun salar var" diye dnd. Kasketi kendi bana geirdi. "Ayaklarna da bir ey giydirsem iyi olacak" diye geirdi iinden. Adam oturttu ve kee izmeleri giymesine yardm etti. Bir taraftan da; "te dostum, imdi yryebilir ve snabilirsin" dedi. "Dier meseleler sonra halledilebilir. Yryebilecek misin?". 15 insan Ne ile Yaar? Adam ayaa kalkt, Simon'a efkatle bakt. Ama tek kelime etme di. "Neden konumuyorsun?" dedi Simon, "hava ok souk, burada kalamazsn, eve gidelim. Eer kendini gsz hissediyorsan, buyur benim deneimi al, ona dayanrsn. imdi yola delim." Adam yrmeye balad. Yolda giderken, Simon; "nerelisin?" diye sordu. "Buralardan deilim." "Ben de yle dnmtm. Burann ahalisini tanrm. Peki ama trbenin yanna nasl geldin?" "Syleyemem." "Biri sana kt m davrand?" "Kimse bana kt davranmad. Beni Allah cezalandrd." "Elbette Allah hereye kadirdir. Ama yine de yiyecek ve barnak bulmalsn. Nereye gitmek istiyorsun?" "Neresi olsa benim iin farketmez." Simon hayrete dmt. Adam kt birisine benzemiyor, kibar konuuyor, fakat kendisi hakknda hi bilgi vermiyordu. Simon buna ramen, "Kimbilir bana ne geldi?" diye dnd. Sonra, yabancya; "o halde, birlikte eve gidelim" dedi. "En azndan bir mddet snrsn." Simon evine doru yrrken, yabanc da onu takip ederek ilerliyordu. Rzgr iddetlenmiti. kinin verdii scaklk gemi, Simon gmleinin altnda donarcasna meye balamt. Yol boyunca burnunu eke eke karsnn paltosuna sarnyor ve kendi kendine dnyordu: "Al ite, koyun postu derken bama gelenlere bak! Post iin yola kmtm, imdi srtmda palto bile olmadan eve dnyorum; dahas, ya-nmsra plak bir adam getiriyorum. Matryona bu ie hi sevinmeyecek!". Kars aklna gelince, can skld; fakat yabancya baknca onun trbede kendisine nasl baktm hatrlad. Kalbi ferahlad. 16 III

Simon'un kars o gn hereyi erkenden hazrlamt. Odun krm, su getirmi, ocuklar doyurmu, kendi yemeini yemi ve imdi oturmu, ekmei ne zaman yapmas gerektiini dnyordu. Geriye byk bir ekmek paras kalmt. "Simon kasabada biraz yemek yemise" diye dnd, "ve akam yemeinde fazla yemezse, ekmek ertesi gne de kalr." Ekmek parasn eline tekrar tekrar alp dnd: "Bugn baka yapmayaym- Sadece bir piirmelik unumuz kald zaten. Onu da Cuma'ya kadar yetirebiliriz." Matryona ekmei bir kenara koyup kocasnn gmleim yamamak iin masaya oturdu. Bir yandan alyor, bir yandan da kocasnn paltoluk postu nasl alm olabileceini dnyordu. "naallah satc onu kandrmaz. Benim iyi yrekli adamm o kadar saftr ki; kimseyi kandramaz, ama bir ocuk bile onu aldatabilir. Sekiz ruble ok para; o paraya iyi bir palto almas lzm. Ahm ahm bir ey olmasa bile, doru drst bir klk palto. Scak bir palto olmadan son k ne kadar da zor gemiti. Ne nehre inebilmi, ne de baka bir yere gidebilmitim. O kt m, neyimiz var neyimiz yok stne giyiyor, bana birey kalmyordu. naallah, yine iki lemine taklmamtr!". Matryona bunlar dnrken, kapnn nnde ayak sesleri duydu. Birisi ieri girmiti. nesini iine ilitirip koridora k17 insan Ne ile Yaar? ti. Orada iki adam grd: Simon ile banda apka olmayan, kee izmeler giymi bir adam. Matryona kocasnn iki koktuunu hemen farketti. "una bak, iki imi" dedi iinden. Sonra, paltosuz olduunu, zerinde yalnzca kendi ceketinin bulunduunu, tek para olsun deri getirmediini, orada utanyor gibi sessizce durduunu grnce o kadar zld ki, yrei paralanacakm gibi oldu. "O parayla iki imi" diye dnd, "yannda getirdii mendebur herifle de iki lemi yapm." Matryona, adamlarn kulbeye girmelerine gz yumdu, arkalarndan da kendisi girdi. Yabanc, kocasnn paltosunu giymi gen, zayf bir adamd. Paltonun altnda gmlei, banda da apkas yoktu. Eve girince, adam donmu gibi ayakta durdu. Ne hareket ediyor ne de gzlerini kaldryordu. Matryona; "kt bir adam olmal," diye dnd. Kalarn att ve ne yapacaklarn grmek iin frnn yannda durdu. Simon kasketini kard ve sanki her ey yolundaym gibi sedire oturdu. "Matryona gel; akam yemei hazrsa bir eyler yiyelim." Matryona kendi kendine sylendi, fakat belli etmeden ylece durdu. nce birine sonra dierine bakyor ve yalnzca ban iki yana sallyordu. Simon, karsnn fkeli olduunu anlady-sa da grmezden gelmeye alt. Hibir eyin farkna varmam gibi yabancy kolundan tuttu. "Otur dostum" dedi, "bir eyler yiyelim." Yabanc sedire oturdu. "Bize birey piirmedin mi?" dedi Simon. Matryona'nn fkesi tamt. "Piirdim ama size deil. Bana yle geliyor ki, akln ikiyle birlikte umu. Koyun postu almak iin gittin ama eve paltosuz dndn, yannda da plak bir serseri getirdin. Sizin gibi sarholara verecek yemeim yok." "Yeter Matryona. Aklsz aklsz konuma. nce adamn kimin nesi olduunu sor..." 18 Tolstoy "Asl sen syle bakalm, paray ne yaptn?" Simon ceketin cebini buldu, rubleyi karp gsterdi. "te para. Trfonof demedi, ama yaknda deyeceine sz verdi." Matryona daha da fkelendi; kocas koyun postu getirmedii gibi kendi biricik paltosunu plak bir herifin srtna geirmi sonra da tutup onu evlerine getirmiti. Paray masadan kapp gvenli bir yere koymaya gitti. Gelince, "Size verecek yemeim yok" dedi, "dnyadaki btn plak sarholar doyuramayz ya." "Bana bak Matryona, dilini birazck tut da nce adamn ne diyeceini dinle..." "Sarho bir salaktan ok da akllca szler duyarm ya!. Senin gibi bir sarhola evlenmemeyi istememekte haklymm. Annemin verdii eyizi bile ikiye harcadn!". Matryona konutuka konutu, en sonunda Simon'un stne yryerek ceketinin kolundan yakalad. "Ver ceketimi. Baka ceketim yok, sen ise onu alp kendin giyiyorsun. Ver onu, seni uyuz kpek, eytan gtrsn seni". Simon ceketi karmaya alrken kolu cekete takld, Matryona da aslnca dikileri patlad. Kadn ceketi kapp bann stne geirdi ve kapya yrd. Dar kacak gibiydi, fakat kararszca durdu; fkesini yenmeye alyor, te yandan yabancnn kimin nesi olduunu renmeyi istiyordu. 19 IV

Matryona durdu ve; "iyi bir adam olsayd, plak kalmazd" dedi. "Niye stnde bir gmlek olsun yok? Doru drst biriyse, bu herife nerede rastladn sylersin." "Ben de sana bunu anlatmaya alyorum ya," dedi Simon. "Trbeye geldiimde, onun tamamen plak ve neredeyse donmu halde oturduunu grdm. plak oturulacak bir hava deildi. Beni ona Allah gnderdi, yoksa mahvolacakt. Ne yapmalydm? Bana neler geldiini nereden bilebiliriz? Ben de onu aldm, giydirdim ve yanmda getirdim. Bu kadar kzma Matryona. Gnahtr. Unutma ki, hepimiz bir gn leceiz." fkeli szler Matryona'nn dudaklarna kadar geldi, ama yabancya baknca sustu. Yabanc kprdamadan, elleri dizlerinin stnde, ban nne emi, gzleri kapal, kalar ac ekiyormua-sna atlm, sedirin ucunda ylece oturuyordu. Matryona karlk vermeyince, Simon "sende hi Allah sevgisi yok mu?" dedi. Bu szleri duyan Matryona yabancya bakt, kalbi birden yumuamt. Kapdan geri dnd ve frnn yanna giderek akam yemeini hazrlad. Masann stne koyduu fincana biraz kvas1 koydu. Bak ile kaklar getirdi, sonra da son ekmek parasn kard. "stiyorsanz yiyin," dedi. Simon, "otur gen adam" diye-' rek yabancy masaya ekti. Ekmei kesti, kvasn iine ufalad ve 1. Genellikle arpa ve avdar unundan yaplan alkolsz bir iecek. 20 Tolstoy yemeye baladlar. Matryona ise masann kesinde oturmu, ban ellerine dayam yabancya bakyordu. Kalbi yabancya kar efkatle dolmu, ona sevgi duymaya balamt. Yabancnn yz birden ldad, kalar artk atk deildi. Gzlerini kaldrd ve Matryona'ya glmsedi. Yemek bitince kadn masay temizledi ve yabancya sorular sormaya balad. "Nerelisin?" "Buralardan deilim." "Peki ama o yola nasl geldin?" "Anlatamam." "Seni birisi mi soydu?" "Beni Allah cezalandrd." "Ve orada plak yatyordun yle mi?" "Evet, plak ve donmu. Simon beni grnce acd. Paltosunu karp bana giydirdi ve buraya getirdi. Sen de beni doyurdun, bana iecek verdin, bana acdn. Allah sizi mkfatlan-dracaktr." Matryona kalkt, yamad eski gmlei pencereden alarak yabancya verdi. Ona bir de pantolon getirdi. "Gryorum ki gmlein yok" dedi, "buyur, bunu giy ve nerede istersen orada uyu, ister tavanarasnda, ister frnn1 stnde." Yabanc paltoyu karp gmlei giydi ve tavanarasma uzand. Matryona mumu sndrd, paltosunu giyip yatm olan kocasnn yanna yatt. Fakat uyuyamad; yabancy bir trl aklndan karamyordu. Son ekmek paralarn onun yediini, yarna hi ekmek kalmadn, stelik ona gmlek ve pantolon ver1. Rus kyllerin kulbelerindeki tula frnlar scak bir yerde uyumak isteyenler iin, stnde yatlabilecek biimde yaplrlar. 21 insan Ne ile Yaar? diini dnnce kederlendi; fakat yabancnn glmseyiini hatrlaynca yrei ferahlad. Matryona uzun sre uyuyamadan ylece yatt, sonra Si-mon'un da uyank olduunu farketti; paltoyu ona doru ekti. "Simon!" "Efendim?" "Ekmein sonunu da siz yediniz, yiyecek hibir eyimiz kalmad. Bilmiyorum yarn ne yaparz. Belki komu Martha'dan biraz dn alabiliriz." "lmez de sa kalrsak, yiyecek bireyler buluruz." Kadn bir sre daha gzleri ak yatt, sonra; "iyi bir adama benziyor, ama neden bize kira olduunu anlatmyor?" dedi. "Sanrm, kendine gre sebepleri vardr." "Simon!" "Efendim?" "Biz veriyoruz; ama neden hikimse bize bir ey vermiyor?" Simon ne diyeceini bilemedi; sadece "konumay brakalm" diyebildi ve yzn br yana dnp uyumaya alt. 22 V

Simon sabah uyandnda ocuklar hl uyuyordu; kars biraz dn ekmek almak iin komuya gitmiti. Yabanc, zerinde eski gmlek ve pantolonla gzleri yukarda, sedirin stnde yalnz bana oturuyordu. Gzleri dne gre daha parlakt. Simon ona; "Pekl, dostum; mide ekmek ister, plak beden elbise" dedi, "insann geinebilmesi iin almas gerekir. Sen ne i bilirsin?" "Hibir i bilmem." Simon armt, "renmek isteyen kii her eyi renebilir" dedi. "nsanlar alr, ben de alacam." "Adn ne?" "Mihael." "Peki Mihael, eer kendin hakknda konumak istemiyorsan, bu senin bilecein i; ama kendi hayatn kendin kazanmak zorundasn. Eer anlattm gibi alrsan, sana yiyecek ve yatacak yer veririm." "Allah seni mkfatlandrsn. reneceim. Bana ne yapacam gster." Simon, eline sicimi alp baparmana sard, sonra da bkmeye balad. "Bak, ok kolay!" 91 insan Ne ile Yaar? Mihael onu seyretti, o da kendi baparmana bir miktar sicim ald, onun gibi sarp iplii evirdi. Daha sonra Simon ona sicimi nasl mumlayacan gsterdi. Mihael bunu da kavrad. Simon bu defa ona kaln ipi nasl evireceini ve nasl dikeceini gsterdi. Simon ne gsterdiyse, hepsini annda rendi, gn sonra sanki btn hayat boyunca izme dikmi gibi alyordu. Durmadan alt ve ok az yemek yedi. bittiinde, sessizce oturup yukar doru bakyordu. Nadiren sokaa kyor, ancak ok gerekli olduunda konuuyor, ne aka yapyor ne de glyordu. Matryona'nn ona yemek verdii ilk akam haricinde onun glmsediini grmediler. 24 VI Gnler gnleri, haftalar haftalar izledi ve bir yl geti. Mi-hael Simon'la yayor ve onunla birlikte alyordu. n ylesine yaylmt ki, insanlar kimsenin Simon'un iisi Mihael kadar dzgn ve salam izme dikemeyeceini sylyorlard; o havalinin her yanndan insanlar Simon'dan izme almak iin geliyorlard. Bylece durumu gittike dzeliyordu. Bir k gn, Simon ve Mihael alrken, kzaa koulmu atn ektii, zilleri olan bir araba kulbelerinin nne geldi. Merakla pencereden dar baktlar. Araba kaplarnn nnde durdu, zarif bir uak aa atlayarak kapy at. Arabadan krk paltolu bir beyefendi inerek Simon'un kulbesine yrd. Matryona yerinden frlayp kapy ardna dek at. Beyefendi, kulbeye girmek iin eildi, ieri girdiinde ba neredeyse tavana deiyordu. Odann byk bir blmn kaplayacak kadar geni bir cssesi vard. Simon ayaa kalkp ban eerek selam verdi ve akn akn beyefendiye bakt. Onun gibi birisini daha nce hi grmemiti. Simon'un kendisi clz, Mihael ince mi ince Matryona ise bir deri bir kemikti; ama bu adam baka bir dnyadan gelmi gibiydi. Krmz surat, kocaman gvdesi, bir boannkini andran boynu vard ve baklar buz gibiydi. Beyefendi fleye pfleye krk paltosunu karp bir kenara att ve sedire oturdu, sonra da "Hanginiz kundurac ustas" diye sordu. 25 insan Ne ile Yaar? "Benim, ekselanslar" dedi Simon, ne karak. Beyefendi, gen uana bard: "Hey Fedka, deriyi getir." Uak, elinde bir deri bohasyla ieri kotu. Beyefendi bohay alp masann stne koydu. Uaa, bohay amasn syledi. Uak bohay at. Beyefendi eliyle deriyi gstererek; "Buraya bak kundurac" dedi, "bu deriyi gryor musun?" "Evet, efendim." "Peki bunun nasl bir deri olduunu biliyor musun?" Simon deriye dokundu ve; "iyi bir deri" dedi. "yi elbette! Seni aptal, byle bir deriyi hayatnda hi gr-memisindir. Alman maldr ve yirmi ruble eder." Simon korkmutu. "Bylesini nereden greyim?" dedi. "Tamam! imdi, bundan benim iin izme yapabilir misin?" "Evet ekselanslar, yapabilirim." Beyefendi grledi: "Yapabilirsin, yle mi? Ama, izmeleri kimin iin yaptn ve derinin ne kadar kaliteli olduunu sakn aklndan karma. Bana yle izmeler yapmalsn ki, bir yl giyeyim ve ne eklini kaybetsin, ne de dikileri sklsn. Eer yapa-bileceksen, deriyi al ve kes; yok eer yapamayacaksan syle. Seni imdiden

uyaryorum, eer bir yl iinde izmelerin dikileri sklr veya ekli bozulursa, seni hapse attrrm. Eer sklmezler ve ekilleri bozulmazsa, iin iin sana on ruble derim." Simon ok korkmutu, ne syleyeceini bilemiyordu. Mi-hael'e bakt ve dirseiyle drterek fsldad: "i alaym m?" Mihael; "evet, al" dercesine kafasn sallad. Simon Mihael'in tavsiyesine uyarak, btn bir yl ekli bozulmayacak ve almayacak izmeleri yapmay kabul etti. Uan aran beyefendi, ileriye uzatt sol ayandaki izmeyi karmasn emretti. "lm al," dedi. 26 Tolstoy Simon onyedi in uzunluunda bir kat l dikti, diz kt ve beyefendinin orabn kirletmemek iin elini nlne iyice silerek ly almaya balad. nce ayak tabannn lsn ald, sonra kat ly ayan st ksmna sarp baldrn lsn almaya balad. Fakat kat ok ksa gelmiti. Adamn baldr bir kalas kadar kalnd. "Dikkat et de diz ksmn dar yapma." Simon bir baka kat erit dikti. Beyefendi orabnn iindeki ayak parmaklarn tlatrken kulbedekilere gz gezdirmeye balad. Bu srada Mihael'in farkna vard. "Orada duran kim?" diye sordu. "imdir. izmeleri o dikecek." "Dikkat et," dedi beyefendi Mihael'e, "onlar yle iyi yap ki, bir yl dayansnlar." Simon Mihael'e baktnda, onun beyefendiye bakmadn, orada birisi varmasma gzlerini beyefendinin arkasndaki keye diktiini grd. Mihael oraya bakt ve aniden glmsedi, yz daha da parlaklat. "Ne srtyorsun, aptal", diye grledi beyefendi. "Srtacana, izmeleri vaktinde nasl bitireceini dnsene!". "Tam zamannda hazr olacaklar," dedi Mihael. "Bunu unutmayasn," dedi beyefendi. Sonra da izmelerini, krk paltosunu giyip kapya doru yrd, fakat eilmeyi unuttuundan kafasn kapnn stne arpt. Kfrler savurarak ban outurdu. Daha sonra da arabadaki koltuuna kuruldu ve gzden kayboldu. O gidince, Simon Mihael'e; "Tam senlik bir adam! Onu ekile bile ldremezdin. Neredeyse kapy ykacakt, ama kendisine birey olmad" dedi. Matryona "nsan onun gibi yaarsa, nasl yle gl kuvvetli olmaz" dedi. "lm bile bylesi bir taa zarar veremez." 27 VII Sonra Simon Mihael'e yle dedi: "Evet, ii aldk, ama bunun yznden bamz derde girmesin. Deri ok pahal, beyefendi de sert mi sert birisi. Hata yapmamalyz. Senin gzlerin daha hassas ve ellerin benimkinden daha evik, ly al ve izmeleri kes. Ben de yznn son dikiini yaparm." Mihael kendisine sylenileni yapt. Deriyi ald, masann stne yayd, ikiye katlad ve bir bakla kesmeye balad. Matryona yanna gelip, deriyi keserken onu seyre koyuldu. Ama onun ne yaptn grnce ard. izmelerin nasl yapldn grmeye alknd. Ancak Mihael deriyi farkl bir biimde kesiyordu. Bir ey sylemek istedi, fakat iinden; "belki de beyefendinin izmelerinin nasl yaplacam ben bilmiyorum" dedi, "Mihael bunu daha iyi biliyordur, iine karmayaym." Mihael deriyi kestikten sonra bir iplik ald ve izmelerin-ki gibi iki ucundan deil, terliklerinki gibi tek bir ucundan dikmeye balad. Matryona yine merakland, fakat bu defa da karmad. Mihael, leye dek aralksz diki dikti. Simon yemek iin kalknca etrafna bakt ve Mihael'in beyefendinin getirdii deriden bir ift terlik yapm olduunu grd. "Eyvah!" diye feryad etti Simon. "Nasl olur da, benimle tam bir senedir birlikte alp imdiye kadar hi hata yapmayan Mihael byle korkun birey yapar?" diye dnd. "Beyefendi 28 Tolstoy eritli, n geni, uzun izmeler smarlamt, Mihael ise tek ulu hafif terlikler yapm ve deriyi heba etmi. Beyefendiye ne sylerim? Bunun gibi derinin yerine asla yenisini bulamam." Mihael'e; "Ne yapyorsun, dostum?" diye sordu. "Beni mahvettin. Biliyorsun ki beyefendi uzun izmeler smarlamt, ama bak sen ne yapmsn!" Tam Mihael'i paylamaya balamt ki, kapda asl demir zil ald. Kapda birisi vard. Pencereden baktlar: bir adam gelmi, atn balyordu. Kapy atlar, daha nce beyefendinin yannda grdkleri uak ieri girdi.

"Merhaba" dedi. "Merhaba" diye karlk verdi Simon. "Sizin iin ne yapabiliriz?" "Hanmefendim beni izmeler iin gnderdi." "izmelerin neyi iin?" "Efendimin artk onlara ihtiyac kalmad da. ld." "mknsz." "Sizden ayrldktan sonra eve kadar bile yaamad, arabada ld. Eve vardmzda uaklar arabann kapsn anca uval gibi yuvarland. oktan lmt, ylesine ard ki arabadan zorlukla karabildik. Hanmefendim beni buraya gnderdi ve dedi ki: 'Kunduracya syle, kendisi iin izme smarlayan ve deri brakan beyefendinin artk izmelere ihtiyac kalmad; ceset iin acilen hafif terlikler yapsn. Terlikler hazr oluncaya dek bekle ve al getir.' te buraya bunun iin geldim." Mihael deriden artakalanlar toplad, sard; yapt hafif terlikleri birbirine vurup nlne sildi, sonra da onlar deri paketiyle birlikte uaa verdi. Uak; "Allahasmarladk, ustalar" diyerek gitti. 29 VIII Yllar birbirini kovalad, Mihael alt yldr Simon'la birlikte yayordu. Daha nce naslsa, imdi de yle yayordu. Hibir yere gitmiyor, yalnzca gerektiinde konuuyordu. Bu kadar yldr da sadece iki defa glmsemiti: Birisi, Matryona kendisine yemek verdiinde, ikinci kere de beyefendi kulbelerinde iken. Simon iisinden son derece memnundu. Bir daha ona nereden geldiini hi sormad. Tek korkusu vard; Miha-el'in onlar brakp gitmesi. Bir gn hepsi evdeydi. Matryona demir kaplar frna koyuyor, ocuklar bir sedirden dierine kouyor ve pencereden dar bakyorlard. Simon bir pencerede diki dikiyor, Mihael de dierinde bir ke balyordu. ocuklardan birisi Mihael'e doru kotu ve omuzuna dayanarak darya bakt. "Mihael amca, bak! Bir bayan, yannda da kk ocuklar var. Buraya geliyorlar galiba. Kzlardan birisi topal." ocuk bunu syleyince, Mihael elindeki ii brakp pencereden darya bakt. Simon armt. Mihael sokaa hi bakmazd, ama imdi pencereye abanm ve gzn bir eye dikmiti. Simon da pencereden dar baktnda, iyi giyimli bir kadnn sahiden de kulbelerine doru geldiini grd. Kadn, krk mantolar ve yn allar giymi iki kk kzn elinden tutuyordu. Kzlarn yz birbirine o kadar benziyordu ki, ayrdetrnek ok zor30 Tolstoy du, ancak birisinin sol baca sakat olduundan aksaya aksaya yryordu. Kadn sundurmann altndan geip koridora girdi. El yordamyla kap mandaln bularak kaldrd ve kapy at. eri nce ocuklar soktu, arkalarndan da kendisi girdi. "Merhaba, hayrl iler." "Buyrun, ieri girin ltfen" dedi Simon. "Sizin iin ne yapabiliriz?" Kadn masann yanna oturdu. ki kk kz kulbenin iindeki insanlardan rkerek onun dizlerine yaslandlar. "Bu iki kk kz iin baharlk deri ayakkablar yaptrmak istiyorum." "Olur. imdiye kadar hi bu kadar kk ayakkab yapmadk, ama eritli ya da dz, keten astarl ayakkablar yapabiliriz. im Mihael iinin ustasdr." Simon Mihael'e dndnde, onun iini brakm, gzlerini hi ayrmadan kk kzlara bakarak oturduunu grd. Geri kzlar siyah gzl, imanca, glyanakl tatl eylerdi ve gzel allar, krk mantolar giymilerdi; ancak Simon yine de Mihael'in onlara niin yle -daha nceden tanyormu gibi- baktn anlayamad. ok ardysa da kadnla konumaya ve fiyat kararlatrmaya devam etmiti. Fiyatta anlanca, ly hazrlad. Kadn, aya sakat kz dizine oturttu ve yle dedi: "Bu minik kzdan iki l aln. Birisi sakat aya iin dier de salam aya iin. kisinin de ayaklar ayn byklkte. kizler." Simon ly alrken bir taraftan da aya sakat kzla ilgili sorular soruyordu. "Ona ne olmu? O kadar tatl bir kz ki. yle mi domu?" "Hayr, dizini annesi ezmi." O srada Matryona konumaya katld. Bu kadnn kim olduunu, ocuklarn kime ait olduunu merak ediyordu. "O zaman siz onlarn annesi deilsiniz?" 31 insan Ne ile Yaar? "Hayr, iyi kalpli bayan; ben onlarn ne anneleriyim, ne de akrabas. Beni tanmazlard bile, ama onlar evlt edindim." "Sizin ocuklarnz olmad halde, onlar bu kadar ok seviyorsunuz demek?". "Nasl sevmem? kisini de kendi stmle besledim. Benim de bir ocuum vard, fakat Allah onu ald. Ona bile bunlar kadar dkn deildim."

"Peki bunlar kimin ocuklar?" 32 IX Kadn, onlara btn hikyeyi anlatt. "Bundan alt yl nce, anneleri de babalar da ayn hafta iinde ld; babalar Sal gn topraa verildi. Cuma gn de anneleri ld. Bu yetimler babalar ldkten gn sonra dodular, anneleri bir gn bile yaayamad. O sralar, kocamla kyde iftilik yapyorduk. Onlarn komusuyduk, bahemiz onla-rnkine bitiikti. Yalnz bir adam olan babalar, ormanda aa keserdi. Birgn aa keserken, stne aa dm. Tam gvdesinin stne isabet etmi ve onu yle ezmi ki barsaklarn karm. Ruhunu Allah'a teslim etmeden nce, zorlukla evine yeti-tirebildiler. Ayn hafta kars bu minik kzlar dourdu. Fakir ve yalnzd; yannda kalacak, gen olsun ihtiyar olsun, hi kimsesi yoktu. Onlar tek bana dourdu ve lm tek bana karlad. "Ertesi sabah onu grmeye gittim, fakat kulbesine girdiimde zavall kadn kaskat kesilmi ve soumutu bile. Can ekiirken bu ocuun zerine yuvarlanm ve onun bacan krm. Kyller kulbeye geldi. Bir tabut yaptlar. Sonra da ly ykayp gmdler. Bebekler ise bir balarna kald. Onlara ne olacakt? O sralar kyde bebekli tek kadn bendim. Sekiz aylk ilk ocuumu emziriyordum. Bu yzden bu ocuklar da bir sre iin yanma aldm. Kyller toplandlar, onlar ne yapacaklarn dnp tandlar, en sonunda bana dediler ki: 'Mary, imdilik kzlar sen alkoysan iyi olur, daha sonra onlar iin birey-ler dnrz.' nsan Ne ile Yaar? "nceleri sakat olan emzirmiyordum. Fazla yaamaz sanyordum. Sonra kendi kendime dndm, zavall masum neden ac eksin? Acyp onu da emzirmeye baladm. Kendi olumu ve bu ikisini artk kendi stmle besliyordum. Gen ve glydm, iyi yemekler yiyordum, Allah bana o gnlerde o kadar ok st verdi ki fazla geldii oluyordu. Baz kereler, birisi beklerken, ikisini ayn anda emzirirdim. Birisi doyduunda ncy emzirirdim. Ve Allah, benim olum iki yana girmeden topraa verilirken, bunlarn bymesini emretti. Halimiz vaktimiz yerindeydi, ama baka ocuumuz olmad. Kocam imdi deirmende bir msr tccarnn yannda alyor. yi maa alyor ve durumumuz ok iyi. Fakat kendi ocuum yok, bu kk kzlar olmadan nasl yalnz yaarm. Onlar nasl sevmem! Onlar hayatmn neesi!" Kadn, bir eliyle minik sakat kz kendisine bastryor, dier eliyle de yanaklarndan szlen gzyalarn siliyordu. ini eken Matryona; "Atasz doru sylermi" dedi, "nsan anne babasz yaayabilir, fakat Allah olmadan yaayamaz." ylece birlikte konuurken, birden btn kulbeyi, Miha-el'in oturduu keden parlayan sanki bir yaz imei aydnlatt. Ona baktklarnda, elleri dizlerinin stnde, gzleri yukarya evrilmi, glmser bir halde oturduunu grdler. 34 X Kadn kzlarla birlikte gitti. Mihael sedirden kalkt, elindeki iini brakt ve nln kard. Sonra ban eerek Simon ve karsn selamlad ve; "Elveda, efendilerim" dedi, "Allah artk beni balad. Eer bir kusur ilediysem, beni siz de balayn." Mihael'den bir n parladn grdler. Simon da kalkt ve Mihael'i selamlayarak yle dedi: "Mihael, gryorum ki sen sradan birisi deilsin, ne seni alkoyabilirim ne de sorguya ekebilirim. Bana yalnzca unu syle; seni bulup eve getirdiimde ok kederli ve hznlydn, ama karm sana yemek verdiinde ona glmsedin ve klandn. Sonra beyefendi izmeleri smarlamaya geldi, sen yine glmsedin ve daha da nurlandn. imdi de bu kadn kk kzlar getirdiinde, nc defa glmsedin, gn kadar aydnlandn. Syle bana Mihael, yzn neden byle ldyor, neden kez glmsedin?" Mihael cevap verdi: "nk cezalandrlmtm, imdi Allah beni affetti. Bu yzden iiyorum. defa glmsedim, nk Allah beni hakikati renmem iin gndermiti, onlar rendim. Birisini karn bana merhamet ettiinde rendim, ilk kez bunun iin glmsedim. Zengin adam izmeleri smarladnda ikincisini rendim ve o zaman bir daha glmsedim. Demin o minik kzlar grdmde, nc ve son hakikati rendiim iin nc kez glmsedim." Simon; "Syle bana Mihael, Allah seni ne ile cezalandrd ve o hakikat neydi? Onlar ben de bileyim" diye sordu: insan Ne le Yaar? Mihael yle cevap verdi: "Allah, O'na itaat etmediim iin cezalandrd beni. Cennette bir melek olduum halde, Allah'n emrine uymadm. Allah beni, bir kadnn ruhunu almam iin gndermiti. Yeryzne indiimde tek bana yatan hasta bir kadn grdm! Kadn daha yeni doum yapm ve ikiz kz dourmutu. ocuklar annelerinin yannda zorlukla hareket ediyorlar, fakat kadn onlar gsne kaldramyordu. Beni grnce, Allah tarafndan ruhunu almam iin gnderildiimi anlad ve alayarak yle dedi: 'Ey Allah'n melei! Kocam

devrilen bir aacn altnda kalarak daha yeni ld. Ne kzkardeim var, ne teyzem, ne de annem; bu kszlere bakacak kimsem yok. N'olur ruhumu alma! zin ver bebekleri emzireyim, onlar doyuraym ve ben lmeden yrdklerini greyim. ocuklar anne babasz yaayamaz.' Onu dinledim. Bir ocuu bir gsne, dierini de kollarna verdim ve Rabbin yanma dndm. O'nun huzuruna ktm ve yle dedim: 'Rabbim, o annenin ruhunu alamadm. Kocas bir aacn altnda kalarak lm; kadn, dourduu ikiz kzlarn hatrna ruhunun alnmamas iin yalvaryor: ocuklarm emzirmeme, doyurmama ve yrdklerini grmeme izin ver. ocuklar anne babasz yaayamaz diyor. Ben de ruhunu alamadm.' Allah yle cevap verdi: 'Git, annenin ruhunu al ve hakikati ren. ren ki, insann kalbine hkmeden nedir; nsana ne verilmemitir; ve insanlar ne ile yaar? Bunlar rendiinde semaya tekrar dneceksin.' Bylece tekrar yeryzne inerek annenin ruhunu aldm. Bebekler gsnden dtler. Cesedi yataktan yuvarland ve bebeklerinden birinin zerine derek onun bacan burktu. Kadnn ruhunu Allah'a gtrme arzusuyla kyn zerine ykseldim; fakat bir rzgar beni yakalad ve yere drd. Kadnn ruhu tek bana Allah'a ykseldi, ben ise yeryzne, o yolun kenarna dtm." 36 XI Simon ve Matryona kiminle yaadklarn, kimi giydirip beslediklerini artk anlamlard. Huu ve sevin iinde aglatlar ve melek yle dedi: "Tarlada yapayalnz ve plaktm. nsann ihtiyalarn, souu ve al insan haline gelinceye kadar hi bilmiyordum. Alktan kvranyor, souktan donuyor, ama ne yapacam bilmiyordum. Bulunduum tarlann yannda Allah rzas iin yaplm bir trbe grdm, barnabileceimi mit ederek oraya gittim. Fakat trbe kilitliydi, ieri giremedim. En azndan rzgrdan korunmak iin trbenin arkasna oturdum. Gece olmutu. Atm, donuyor ve ac ekiyordum. Birden yoldan bir adamn getiini iittim. Bir ift izme vard elinde ve kendi kendine konuuyordu. nsan haline geleliberi ilk kez lml bir insan yz grdm, yz bana korkun grnd, gzm evirdim. Adamn kendi kendine kn soukta vcudunu nasl rteceini, karsn ve ocuklarn nasl besleyeceini konutuunu duydum. imden: 'Ben burada souktan, alktan lmek zereyim, o adam ise orada kendisinin ve karsnn nasl giyineceini, nasl besleneceklerini dnyor. O bana yardm edemez' dedim. Adam beni grnce kalarn att ve daha da korkunlat. Benim yanmdan yolun br tarafna geti. mitsizlie kapldm; ama birden onun geri dndn duydum. Bam kaldrp baktmda ayn adam tanyamadm; biraz nce yznde lm grmtm, imdi ise yayordu ve onda Allah'n nurunu hissettim. Yanma gelip bana elbise verdi, beni yanna ald ve evine 37 insan Ne le Yaar? gtrd. Eve girdim; bizi bir kadn karlad, konumaya balad. Kadn adamdan da korkuntu ve azndan lm kokusu yaylyordu; onun etrafna yaylan lm kokusundan nefes alamadm. Beni dar, soua atmak istiyordu. Biliyordum ki bunu yapsayd lrd. Kocas ona Allah' hatrlatnca, kadn birden deiti. Bana yemek getirdiinde ve bana baktnda, ben de ona baktm ve ona artk lmn hkmetmediini grdm; ona hayat gelmiti; onda da Allah' hissettim. "Sonra Allah'n bana syledii ilk dersi hatrladm: 'nsann kalbine neyin hkmettiini ren.' Anladm ki, insann kalbine sevgi hkmeder. Allah'n, vadetmi olduu eyleri bana gstermeye balamasyla ferahlamtrn, ite ilk defa onun iin glmsedim. Fakat henz hereyi renmemitim. nsana ne verilmemitir; insanlar ne ile yaar, bunlar hl bilmiyordum. "Sizinle birlikte yayordum. Aradan bir sene geti. Bir gn, ekli bozulmadan ve dikileri almadan bir yl giyilecek izmeler smarlayan adam geldi. Ona baktm ve birden bire omuzlarnn arkasnda arkadam -lm meleini- grdm. Benden baka kimse o melei grmemiti; onu tanyor ve akam olmadan zengin adamn ruhunu alacan biliyordum. Kendi kendime dndm: "Adam bir yllk hazrlk yapyor, ama akam olmadan leceini bilmiyor." te o zaman Allah'n ikinci szn hatrladm: 'insana ne verilmemitir, ren.' "nsann kalbine neyin hkmettiini biliyordum. imdi ise ona neyin verilmediini rendim. nsana, kendi ihtiyalarnn bilgisi verilmemitir. kinci defa glmsedim. Arkadam grmekten ve Allah'n bana ikinci szn ilham etmesinden dolay sevinmitim. "Ama her eyi hl bilmiyordum. nsann ne ile yaadn henz renmemitim. Allah son dersi bana ilham edinceye kadar yaamaya devam ettim. Altnc yl, kadnla birlikte ikiz kzlar geldiler; kzlar tandm ve onlarn hayatta nasl kaldkla38 Tolstoy duydum. Balarndan geenleri iitince, dndm: Anneleri ocuklarnn hatr iin bana yalvarm, ocuklarn anne babas/, yaayamayacaklarn syleyince ben de ona inanmtm; oysa onlar bir yabanc emzirip, bytm. Kadn kendi ocuklar olmadklar halde onlara sevgi gsterince aladm, kadnda Hayat

Sahibi Allah'n varln hissettim, ve nsanlarn ne ile yaadn anladm. Allah'n bana son dersi de ilham ettiini ve gnahm baladn biliyordum. te o zaman nc defa glmsedim." 39 XII Bunlar anlattktan sonra, melein zerindeki elbiseler dklp, insan gznn bakmaktan aciz kald bir nurla rtnd; sesi giderek ykseldi; yle ki, ses sanki ondan deil, yukardan, semadan geliyordu. Melek yle dedi: "Anneye, ocuklarnn neye muhta olduunun bilgisi verilmedi. Zengin adama da kendisinin neye muhta olduunun bilgisi. Hibir insana akam olduunda vcudu iin izmelere mi yoksa cesedi iin terliklere mi muhta olduu bildirilmedi. Yetimler yaadysa, bu annelerinin ihtimamndan deil, yabanclar olduu halde onlara acyan ve sevgi duyan bir kadnn yreinde sevginin bulunmasndand, ki btn insanlar kendi esenlikleri iin harcadklar dnceyle deil, insana verilen sevgiyle yaarlar. "nceden, Allah'n insana hayat ve yaamas iin de arzular verdiini biliyordum; imdi anladm ki gerek bunlarn te-sindeymi. "Anladm ki; Allah insanlarn birbirlerinden ayr ayr deil, tekvcut halinde yaamalarn istediinden, herbirine kendi ihtiyalarn deil; herbirine, hepsi iin gerekli olan eyleri ilham ediyor. "Anladm ki, insanlar kendilerini dnerek yayor gibi grnse de, hakikatte onlar yaatan tek ey sevgidir. Kim severse, Allah'a yaklar; Allah da ona yaklar. nk O, sevgiyi yaratandr". 40 S _________________ Tolstoy Melek, Allah'a hamd ve senalar okudu, yle ki sesinden kulbe titredi. at ald ve bir nur stunu yeryznden semaya ykseldi. Simon, kars ve ocuklar yere dtler. Melek de se-mavata ykseldi. Simon kendisine geldiinde, kulbe eskisi gibiydi ve iinde ailesinden baka kimse yoktu. SORU Bir zamanlar bir kraln aklna yle bir dnce geldi: "Eer bir ie ne zaman balayacam; kimi dinleyeceimi; ve yapmam gereken en nemli eyin ne olduunu bilseydim, girdiim her ii baarrdm. Aklna byle bir fikir dnce, krallnn drt bir yanna, kim kendisine her i iin en uygun vakti, bu i iin en gerekli kiinin kim olduunu ve yaplmas gereken en nemli eyin ne olduunu retirse ona byk bir mkfat vereceini ilan etti. Bilgeler kraln huzurunda topland, fakat sorulara verdikleri cevaplar birbirinden tamamen farkl kt. lk soruya cevap olarak; kimileri her hareketin doru vaktini bilmek iin nceden gnlerin, aylarn, yllarn yer ald bir takvim hazrlamak ve sk skya buna uyarak yaamak gerektiini sylediler. "Ancak bylece", dediler, "herey tam zamannda yaplabilir". Dierleri ise her hareketin doru vaktine nceden karar verilemeyeceini, kiinin kendisini bo elencelere kaptr-mayp, hep daha nce olmu olaylar izleyerek en lzumlusunu yapabileceini iddia ettiler. Bu defa, baka bilginler de kral neler olup bittiine ne kadar dikkat ederse etsin, tek bir kiinin her hareket iin en uygun vakte karar vermesinin imknsz olduunu; kraln, her eyin en uygun vaktini tesbitte ona yardm edecek bir bilge kiiler konseyi kurmas gerektiini sylediler. 42 Tolstoy Fakat bu defa da baka bilgeler; "bir konseyin nnde beklemesi imknsz baz eyler vardr, bu ilerin yaplp yaplmayacana ancak tek bir kii annda karar verebilir", dediler. "Buna karar vermek iinse neler olacan nceden bilmek gerekir. Neler olacan nceden bilenler de yalnzca sihirbazlardr. Dolaysyla her hareketin doru vaktini bilmek isteyen, sihirbazlara danmaldr". kinci soruya da ayn ekilde trl trl cevaplar geldi. Kraln en fazla ihtiya duyduu, en gerekli kiiler bazlarna gre danmanlar; bazlarna gre papazlar; bir ksmna gre hekimler; daha baka bir ksmna gre ise savalard. nc soruya, yani en nemli iin ne olduu konusuna gelince; bazlar dnyadaki en nemli eyin bilim olduunu syledi. Bir ksm savata ustalamak; daha bakalar da din ibadet dediler. Btn cevaplar birbirinden farkl knca, kral bunlarn hibirisini kabul etmeyip hikimseye de dl vermedi. Ama hl doru cevaplan arad iin, bilgeliiyle nl bir mnzeviye danmaya karar verdi. Mnzevi, hi ayrlmad bir aa kovuunda yaar, yanna sade halktan bakasn kabul etmezdi. Bu yzden kral stne sade elbiseler giyerek kendisini halktan biri gibi gstermeye alt ve yola dt. Mnzevinin kovuuna yaklatklarnda atndan indi ve muhafzn da geride brakp yola yryerek devam etti. Kral yaklarken, mnzevi kovuunun nne iek tarlalar kazyordu. Kral grd, selamlayp kazmaya devam etti. Mnzevi mecalsiz ve zayf birisiydi; kreini topraa her sokusunda bir parack toprak karyor, soluk solua kalyordu.

Kral yanna gelip yle dedi: "Ey bilge mnzevi, size sorunun cevabn sormak iin geldim: Doru eyi doru zamanda yapmay nasl renebilirim? En fazla muhta olduum, dolaysyla dierlerinden fazla ilgi gstermem gereken insanlar 43 insan Ne le Yaar? kimdir? En nemli ve her eyden nce kendimi vereceim iler nelerdir?" Mnzevi kral dinledi, ama cevap vermedi. Avularna t-krp kazmaya devam etti. "Yoruldunuz" dedi kral, "krei bana verin de biraz dinlenin." Mnzevi, "saolun" diyerek krei krala verip yere oturdu. Kral iki tarh kazdktan sonra durup sorularn tekrarlad. Mnzevi yine cevap vermedi; bu defa ayaa kalkt, elini kree uzatt ve yle dedi: "Biraz dinlenin; bir para da ben alaym." Fakat kral krei ona vermeyip kazmaya devam etti. Bir saat geti, bir saat daha. Gne, aalarn ardndan batmaya balad; sonunda kral krei topraa saplayp yle dedi: "Ey bilge kii, senin yanna sorularma bir cevap bulmak iin geldim. Eer cevap veremeyeceksen, syle de evime gideyim." Mnzevi, "Buraya koarak birisi geliyor" dedi, "bakalm kim?" Kral arkasna dndnde, bir adamn koarak kendilerine doru geldiini grd. Adamn karnna bastrd ellerinin altndan kan szyordu. Kraln yanna ulanca, kendinden geercesine inledi, sonra da baylp yere dt. Kral ve mnzevi, hemen adamn stndeki elbiseleri kardlar. Karnnda byk bir yara vard. Kral yaray elinden geldiince ykad; mendiliyle ve mnzevinin havlusuyla sard. Fakat kan akmaya devam ediyordu. Kral scak kana bulanan sargy defalarca karp ykad ve yaraya tekrar tekrar sard. En sonunda kan durdu, adam kendisine gelince iecek bir ey istedi. Kral dereden taze su getirip ona verdi. Bu arada akam olmu, hava soumutu. Kral, mnzevinin de yardmyla yaral adam kovua tayarak yataa yatrd. Yataa uzanan adam gzlerini kapatp derin bir uykuya dald. Kral. ^ 44 Tolstoy susturmadan ve yapm olduu ilerden ylesine yorulmutu ki eie kt ve uyuyakald; ksa yaz gecesi boyunca deliksiz bir uyku ekti. Sabah uyannca nerede olduunu, yatakta uzanm ve canl gzlerle dikkatle kendisine bakan yabancnn kim olduunu uzun sre hatrlayamad. Kraln uyandn ve kendisine baktn gren adam; "Beni affedin" dedi, zayf bir sesle. Kral, "Sizi tanmyorum, stelik affedilecek birey yapmadnz ki" dedi. "Siz beni tanmyorsunuz, ama ben sizi tanyorum" dedi adam. "Ben, kardeimi astrdnz ve mallarn elinden aldnz iin sizden almaya yemin etmi bir dmannzm. Tek banza mnzeviyi grmeye gittiinizi rendim ve dnerken yolda sizi ldrmeye karar verdim. Ama, akam olduu halde dnmediniz. Ben de sizi arayp bulmak iin pusuya yattm yerden knca muhafzlarnza rastladm, beni tanyp yaraladlar. Onlardan katm, fakat yaramdan ok kan akyordu. Yaram sarmasay-dnz, kan kaybndan lrdm. Ben sizi ldrmek istedim, siz ise hayatm kurtardnz. Eer yaarsam, imdiden sonra en sadk kleniz olup size hizmet edeceim ve oullarma da ayn eyi emredeceim. Affedin beni!" Kral, dmamyla bu denli kolay bart ve onun dostluunu kazand iin ok mutlu oldu; onu affetmekle kalmayp uaklarn ve kendi doktorunu gnderip onun tedavisini yaptracan syledi, ayrca mallarn iade edeceine de sz verdi. Yaral adamla vedalaan kral, kapnn nne kp mnzeviyi arad. Gitmeden nce, sormu olduu sorulara cevap vermesini bir kere daha rica etmek istiyordu. Mnzevi, darda, bir gn nce kazm olduklar tarhlara iek tohumlarn ekiyordu. Kral ona yaklat ve yle dedi: "Sorularma cevap vermeniz iin size son defa yalvaryorum!". 45 ^^IUiJllllllL, iijiy nsan Ne ile Yaar? Yorgun dizlerinin stnde melmeye devam eden mn zev, gezlerini kaldrp kra]a ^ ye; ^J^ J^ "inil ^ d6mek StiyrSUnuz?" d^ s-du kral. ' benim dermZZltmfJ^ ^^t ^^ "D" eger decek ve u adamS^T^ ^ kaZmaSa>^ *" atadnza piman ol^Z T T.6 ^Imda kai~ kazdgnz vakitti; en riem ^ f T" neml1 ^ tarWan na iyilik yapmakt. ^ kl1 bendlm; Ve en nemI '*&& ba"Daha sonra bu ^o nemli vakit onunla jj^y^^ koarak geldiinde, en

lann sarmasaydmz, S^Z" ^.'f^ *& onun ^ nemli kii oydu en n^ ^madan olecekt>- olaysryla en dan sonra u gerei ur^ * T" ^ yaPtlklannzdl- B" bulunduunuz an O an *T^ k " ' ^ ^ ^ elimizden bir ey gelebil T ^.^ sadece man odur, zira hkimsf bir baskasvTaT w T' k1"16 k^6"12 cein, bilemez; ve en Z? .^ ^ grUp Sr W" bu dnyaya gnderilmece! s^bTu^ ^ " 46 NSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM? Abla, kk kzkardeini ziyarete gelmiti. Kendisi ehirde bir tccarla, kzkardei ise kyde bir kylyle evliydi. ay sohbetine oturduklarnda, byk karde ehir hayatnn nimetlerini vmeye balad; orada ne kadar rahat yaadklarn, nasl gzel giyindiklerini, ocuklarnn elbiselerinin ne kadar zarif olduunu, ne gzel eyler yiyip itiklerini ve tiyatroya, balolara ve elence yerlerine nasl gittiklerini ballandra ballandra anlatt. Gcenen kk karde de, tccar hayatn yerip kyl hayatn vd. "Kendi hayat tarzm sizinkiyle deitirmem," dedi. "Kaba yayor olabiliriz, ama hi olmazsa tasamz yok. Siz bizden daha iyi yayorsunuz; gelgelelim ihtiyacnzdan fazla kazanmanza ramen hereyinizi kaybetme ihtimaliniz var. Atasz ne der bilirsin, 'Kazan ve kayp ikiz kardetir.' Bugn zengin olanlar, bakyorsun ertesi gn ekmek paras iin dileniyor. Bizim yolumuz daha gvenli. Kyl hayat belki semiz deil, ama uzun bir yol. Hi zengin olmasak da yeterince yiyeceimiz olacak." Byk karde alayl alayl sordu: "Yeterince mi? Eer domuzlarla ve buzalarla paylamay istersen, belki. Sen zerafeti ne bilirsin? Kocan kle gibi ne kadar alrsa alsn, siz de ocuklarnz da gbre ynnn stnde nasl yayorsanz, yle leceksiniz." 47 insan Ne ile Yaar? "Ne farkeder ki?" diye cevaplad k. "Tamam, iimiz kaba ve zahmetli. Ama, beri yandan da emin; bakasna ihtiyacmz yok. Ya siz? ehirlerinizde etrafnz insan gnaha tevik edici eylerle evrilmi; diyelim ki bugn mesele yok, ama ya yarn! eytan kumarla, arapla veya kadnlarla kocan batan karrsa? O zaman herey mahvolur. Bu tr eyler sk sk olmuyor mu?". Evin reisi Pahom, frnn st tarafnda uzanm kadnlarn gevezeliklerini dinliyordu. "Tamamen doru," diye dnd. "Biz kyller, ocukluumuzdan beri toprak anay ilemekle o kadar megulz ki, kafamzda bo eylere zaman kalmyor. Tek endiemiz, yeterince topramzn olmamas. Eer yle bolca topram olsayd, eytandan bile korkmazdm." Kadnlar aylarn bitirince elbise dedikodusuna daldlar, sonra da bardaklar ykayp yattlar. Fakat, eytan frnn yannda oturmu, btn konuulanlar duymutu. Kylnn karsnn kocasn vmesinden ve adamn da, oka topra olsa eytandan bile korkmayacan sylemesinden memnun olmutu. "imdi tamam," diye dnd eytan. "Oyun balyor. Sana yeterli toprak verip, bu toprak sayesinde seni hakimiyetim altna alacam." 48 II Kyn yaknlarnda, yaklak yz dnmlk arazisi olan bir hanmefendi oturuyordu. Bu hanmefendi kyllerle hep iyi geinmiti, t ki eski bir askeri yanma khya olarak alncaya dek. Bu khya para cezalaryla insanlar canndan bezdiriyordu. Pahom ne kadar dikkatli olmaya alrsa alsn bana defalarca ayn ey geliyordu; ya at hanmefendinin yulaflarnn iine dalyor, ya bir inei yolunu arp hanmefendinin bahesine giriyor, ya da buzalar hanmefendinin ayrnda otluyor; o da her defasnda para cezas demek zorunda kalyordu. Pahom sylene sylene paray dyor, kafas bozuk gittii evde hncn ailesinden alyordu. Btn yaz khya yznden Pahom'un bandan dert eksik olmad. K olunca srlar dar kamad da ancak o zaman rahat bir nefes ald. Varsn otlakta ot kalmad iin hayvanlar kendisi yemlemek zorunda kalsnd, hi olmazsa onlardan yana gz kula rahatt ya. Kn yaylan haberlere gre, hanmefendi topran satyordu ve anayolun zerindeki hann sahibi topraklar iin pazarlk yapyordu. Bunu duyan kyller ok endielendiler. "Eier han sahibi topra alrsa" diye dnyorlard, "detecei jpara cezalaryla, hanmefendinin khyasndan da fazla canmza okur. Hepimizin rzk o araziye bal." O yzden, kyller cemaatlerinin namna gidip hanmefendiden topra hann sahibine satmamasn rica ettiler; ve <daha 49 insan Ne ile Yaar?

yksek bir fiyat nerdiler. Hanmefendi de topra onlara brakmay kabul etti. Kyller, daha sonra, cemaatin btn araziyi satn almasn salamaya altlar, arazi bylece hereyiyle ortaklaa kullanlabilirdi. Konuyu tartmak iin iki kez biraraya geldiler, fakat bir zme varamadlar; eytan aralarna anlamazlk tohumlan ektiinden, bir trl anlaamadlar. En sonunda, araziyi herbirinin kendi imknlar nisbetinde ayr ayr satn almasna karar verdiler. Hanmefendi, dierini kabul ettii gibi bu teklifi de kabul etti. Bir mddet sonra, Pahom bir komusunun elli dnm toprak satn aldn, hanmefendinin parann yarsn pein almaya, yars iin de bir sene beklemeye raz olduunu duydu. inde kskanlk duygular kabard. "u ie bak," diye geirdi iinden, "topran tamam satlyor, bense tek dnm almayacam." Sonra karsyla konutu. "Dierleri alyorlar," dedi, "biz de yirmi dnm kadar almalyz. Hayat giderek zorlayor. Bu khya verdii para cezalaryla canmz karyor." Kafa kafaya verip topra nasl satn alabileceklerini dndler. Bir kenarda yz rubleleri vard. Taylarndan birisini, arlarnn yarsn sattlar. Oullarn ii olarak almaya gnderdiler; Pahom'un maalarn pein olarak aldlar, parann gerisi iin de Pahom'un kaynbiraderine borlandlar, bylece toprak parasnn yarsn zar zor biraraya getirdiler. Paray cebine koyan Pahom, arazilerin iinden bir ksm aal krk dnmlk bir iftlii seti. Hanmefendiyle yaptklar pazarlkta anlamaya varp el sktlar, Pahom hanmefendiye pein olarak bir teminat dedi. Sonra, ehre gidip senetleri imzaladlar; Pahom, parann yarsn imdi, geriye kalan da iki yl iinde deyecekti. Artk Pahom'un da kendisine ait topra vard. Borlanarak ald tohumlar yeni arazisine ekti. Hasat iyi geldi ve bir yl iinde hem hanmefendiye, hem de kaynbiraderine olan borlarnn tamamn dedi. Artk bir toprak sahibi olmutu. Kendi top50 Tolstoy ran srp ekiyor, kendi aalarn kesiyor, srlarn kendi ayrnda otlatyordu. Tarlalarn srmeye, boy atan msrlarna ya da otlaklarna bakmaya gittiinde yrei sevinle doluyordu. Orada byyen otlar ve aan iekler, onun gznde baka hibir yedekine benzemiyordu. Eskiden bu toprak parasnn yanndan geerken, dierlerinden farksz grnrd. Ama imdi tamamen farklyd. 51 III Pahom hayatndan memnundu. Bir de komu kyller onun msr tarlasndan ve otlandan gemeseler herey tamam olacakt. Onlara nazik dille ka defa rica etti, ne var ki onlar gemeye devam ettiler. imdi de kyllerin obanlar kyn ineklerini onun ayrna sokuyor, dahas, gece otlayan atlar onun msr tarlasnn iine giriyordu. Pahom hayvanlar defalarca dar karm, sahiplerini balam, kimsenin aleyhine dava amamak iin kendisini tutmutu. Ama en sonunda sabr tat ve Kaza Mahkemesi'ne ikayette bulundu. Kyllerin toprann olmadn, bunun da skntya yol atn, yaptklarnda grnr bir kast bulunmadn biliyordu, ama yine de yle dnyordu: "Bunu grmezden gelip geemem, yoksa neyim var neyim yok mahvederler. Onlara bir ders vermeli." Dersi onlar dava ederek verdi, ardndan bir daha dava etti, kyllerden birka para cezasna arptrld. Bir mddet sonra, Pahom'un komular ona di bilemeye baladlar. Zaman zaman srlarn kastl olarak onun arazisine soktular. Hatta, bir kyl gece Pahom'un koruluuna girip be krpe hlamur aacn kabuklar iin kesti. Bir gn koruluun yanndan geen Pahom'un gzne beyaz birey arpt. Yaklanca, aalarn bulunduu yerde kklerin kaldn, biraz telerinde de kabuklar soyulmu aa gvdelerinin yattn grd. Pahom fkeden deliye dnd. 52 Tolstoy "Tek bir aac kesmi olsa neyse," diye dnd, "ama alak adam bir yn aa kesmi. Bunu yapan bir bulursam, gnn gsteririm." Beynini patlatrcasna bu ii kimin yapm olabileceini dnd. Sonunda karar verdi: "Simon olmal; ondan bakas yapm olamaz." Sonra, Simon'un iftliine gz atmaya gitti, ama fkeli bir manzaradan baka birey bulamad orada. Yine de, bunu Simon'un yaptndan emindi. Bir ikayetname yazd. Simon sorgu iin arld. Dava tekrar tekrar grld, aleyhinde delil bulunmaynca Simon sonunda beraat etti. Pahom kendisini imdi daha fazla hakszla uram hissettii iin, fkesini htiyar Heyeti'ne ve Yarglara boaltt. "Hrszlardan rvet alyorsunuz," dedi. "yi insanlar olsanz, bir hrsz serbest brakmazdnz." Pahom hem Yarglarla, hem de komularyla kavga etti. Evini atee verecekleri tehditlerini duymaya balad. Pahom'un eline gittike daha fazla toprak gemesine ramen, cemaat iindeki yeri eskisinden de ktleti. Gel zaman git zaman, birok kiinin yeni blgelere tand sylentileri kt.

"Arazimi terketmeme gerek yok," diye dnd Pahom. "Belki bakalar kymzden gider de bize daha fazla yer kalr. Onlarn topraklarn ben alr, arazimi bytrm. Hayatm daha kolaylar. u halimle daha rahata ermi deilim." Birgn Pahom evde otururken, kyden geen bir renber onlara urad. Gece orada kalan kylye akam yemei verdiler. Pahom bu kylye nereli olduunu sordu. Yabanc, Volga'nm br tarafndan geldiini ve orada altn syledi. Bu sz Pahom'un dikkatini ekince, adam birok insann oraya gp yerletiini anlatmaya balad. Kendi kynden de insanlar oraya gm. Cemaate katlmlar ve kendilerine adam bana yirmi-be dnm toprak verilmi. Toprak o kadar verimliymi ki, avdarlar at boyu byyormu. Ve avdarlar o kadar kalnm ki be tanesi bir deste yapyormu. Bir kyl srtnda bir gmlekten 53 nsan Ne le Yaar? baka birey getirmemi, ama imdi alt at ve kendine ait iki inei varm. Pahom'un kalbi hrsla tututu. Kendi kendine dnd: "Baka bir yerde byle gzel yaayabilecekken, neden burada sknt ekeyim? Buradaki topram ve iftliimi satp, o parayla orada hereye yeniden balar ve hereyin yenisini alrm. Bu kalabalk yerde, insann ba dertten kurtulmuyor. Ama nce oraya gidip hereyi gzlerimle grmeliyim." Yaza doru hazrland ve yola kt. Bir vapurla Volga zerinden Samara'ya indi, sonra yz millik bir yolu yayan yrd ve en sonunda o yere ulat. Herey tpk yabancnn anlatt gibiydi. Btn kyllere yetecek kadar bol toprak vard; her kyl, kullanmas iin kendisine verilmi yirmibe dnm cemaat toprana sahipti. Ayrca, paras olanlar istedikleri kadar topra kendi mlkleri olarak ucuza alabiliyordu. renmek istedii hereyi renen Pahom, gz yaklarken evine dnd ve maln mlkn satmaya balad. Topra krla satt, iftliini ve btn srlarn elden kard. Cemaat yeliinden ayrld. Bahara kadar bekleyip ailesiyle birlikte yeni yurtlarna gitmek zere yola ktlar. 54 IV Pahom ailesiyle birlikte yaayacaklar yeni yere varr varmaz, byk bir kyn cemaatine kabul edilmeleri iin bavurdu. (crekli belgeleri htiyar Heyeti'ne sundu ve onlardan belgeler .ildi. Kendisinin ve oullarnn kullanmas iin be hisse cemaat lopra verildi; bu, cemaat otlann yansra (farkl farkl tarlalarda olmak zere) yz yirmi be dnm yapyordu. Pahom, gerekli yaplar ina etti. Yalnzca cemaat arazisinden payna, eskisine gre kat fazla toprak dmt. stelik toprak msr iin ok elveriliydi. Eskisinden on kat iyi durumdayd. Olduka geni otlaklar ve ekilebilir arazisi vard. stedii sayda inek de besleyebiliyordu. nceleri, bina yapm ve yerleme telana den Pahom lereyden memnunluk duyuyordu; fakat duruma altka, burada da yeterince topraklar olmadn dnmeye balad. lk yl, cemaat arazisinden payna den ksma buday ekti ve iyi mahsul ald. Tekrar buday ekmek istiyordu, ama bunun iin yeteri kadar cemaat arazisi yoktu. Aslnda kullanm olduu topraklar da budaya ayrlmamt. nk o blgede yalnzca bakir topraklara ve nadas arazilerine buday ekiliyordu. ki senede bir defa buday ekilen topraklar, daha sonra zerlerinde byk otlar yetiinceye kadar nadasa braklyordu. Bu tr arazileri isteyen ok sayda kii vard, ama herkese yetecek kadar toprak yoktu. Bu yzden insanlar kavga ediyorlard. Durumlar iyi olanlar bu topraklan buday yetitirmek iin istiyor, fakirler ise bu toprak55 insan Ne ile Yaar? lan tccarlara satmay, bylece vergilerini deyecekleri paray toplamay istiyorlard. Pahom daha fazla buday ekmek isteyenlerdendi; bu yzden bir tccardan bir yllna arazi kiralad. Bol miktarda buday ekti ve ok gzel hasat ald, gelgeldim bu arazi kyden ok uzakt; budaylarn on milden uzak mesafeden tanmas gerekiyordu. Bir sre sonra, Pahom baz kyl tccarlarn uzak iftliklerde yaadklarn ve zenginletiklerini farketti. inden yle geirdi; "Mlkiyeti bana ait biraz toprak satn alsam, stne de bir iftlik evi kondursam ne kadar farkl olurdu. O zaman herey gzel ve kusursuz hale gelirdi." Mlkiyeti kendine ait toprak alma meselesi aklna defalarca geldi. yl ayn halde yaamaya devam etti; arazi kiralyor ve buday ekiyordu. Hasat bereketli geliyor, iyi mahsul alyordu; yle ki bir kenara para ayrmaya balad. Belki halinden memnun yaayabilirdi, ama her sene bakalarnn topran kiralamaktan ve bunun iin itiip kakmaktan bkmt. Nerede satlk iyi arazi varsa kyller oraya yor ve arazi nnda satlyordu. Daha tez davranmazsanz, size hibir ey kalmyordu. nc sene, bir alcyla birlikte baz kyllerden bir ayr paras kiraladlar; bir anlamazlk kp da kyller mahkemeye gittiinde orasn oktan srllerdi. Davay kaybettiler ve btn emekleri boa gitti. "Kendi topram olsayd," diye dnd Pahom, "kimse iime karmaz, btn bu can skc eyler de bama gelmezdi."

Bylece Pahom satn alabilecei arazi aramaya koyuldu; binyz dnm arazisi olan, ama para sknts ektii iin ucuza satmaya raz olan bir kylye rastlad. Pahom adamla sk bir pazarla giriti, sonunda bir ksm pein bir ksm da daha sonra denmek zere, bin be yz ruble zerinde anlatlar. Hereyi konumular, i szlemenin yaplmasna kalmt. O gnlerde, oradan geen bir yabanc tccar atma yem vermek iin Pa56 Tolstoy hom'lara urad. Pahom adamla konutuunda onun ok uzaklardan, Bakr'dan dnmekte olduunu, orada on bin dnm araziyi sadece bin rubleye satn aldn rendi. Pahom biraz daha bilgi almak iin sorular sorunca adam unlar syledi: "Yaplmas gereken tek ey, reislerle arkadalk kurmak. Ben yaklak yz rublelik kadn elbisesi, hal, bir teneke ay gzden kardm, iki ienlere arap verdim; karlnda topran dnmn iki kpekten de ucuza aldm. Tapu senetlerini Pahom'a gsteren adam devam etti: "Arazi bir nehrin kenarnda ve her kar topra ok verimli". Adam, kendisini soru yamuruna tutan Pahom'a yle dedi: "Orada, bir yl yrsen bile dier ucuna varamayacan kadar geni topraklar var ve hepsi de Bakrlar'a ait. Bir koyun kadar saflar. Topra sudan ucuza alabilirsin." "Hadi bakalm," diye dnd Pahom, "Bin rublemle neden buradan bin yz dnm alp, bir de bor altna gireyim? Halbuki bu parayla oradan on kat fazla toprak alabilirim." 57 V Pahom, o yere nasl gidebileceini sordu ve tccar yanndan ayrlr ayrlmaz yola kmak zere hazrland. Karsn iftlie gzkulak olmas iin evde brakp, yanna uan alarak yola kt. Yollar stnde bir kasabada durarak bir teneke ay, biraz arap ve tccarn tavsiye ettii dier hediyeleri satn aldlar. yz milden fazla yol gittiler. Yedinci gn, Bakrlar'n adrlarn kurduklar yere ulatlar. Herey tccarn anlatt gibiydi. nsanlar bozkrlarda, bir nehrin kenarndaki kee adrlarda yayorlard. Ne ift sryorlar, ne de ekmek yiyorlard. Srlar ve atlar srler halinde bozkrda otluyordu. Taylar adrlarn arkasnda bal duruyor ve ksraklar gnde iki defa yanlarna gtrlyordu. Taylarn st salarak bu stten kmz yaplyordu. Kmz hazrlayanlar, peyniri yapanlar kadnlard. Erkeklerin btn yapt ise kmz ve ay imek, koyun eti yemek ve kaval almakt. Hepsi iriyar, neeli insanlard. Ve uzun yaz boyunca akllarna i yapmak gelmiyordu. Olduka cahillerdi, Rusa bilmiyorlar ama gleryz gsteriyorlard. Pahom'u grr grmez, adrlarndan kp misafirlerinin etrafn sardlar. Bir tercman bulundu ve Pahom biraz toprak almak iin geldiini syledi. Bakrlar ok memnun olmua benziyordu; Pahom'u en iyi adrlarndan birine, birka kiinin halnn zerindeki minderlere oturduu bir adra gtrdler. Pahom'a ay ve kmz verdiler, bir koyun keserek kendisine ikram ettiler. Pahom da arabasndan hediyeleri indirerek Bakrlar'a datt. 5X Tolstoy ay aralarnda bltrd. Bakrlar sevindiler. Aralarnda uzun uzun konuup tercmana tercme etmesini sylediler. "Sana unu sylemek istiyorlar:" dedi tercman, "seni sevmiler, misafirimizi memnun etmek ve verdii hediyelerin karlnda hediye vermek adetimizdir. Sen bize hediyeler verdin, bizim sahip olduumuz eylerin iinde houna en ok ne gidiyorsa syle, onu sana hediye edelim." "Burada en ok houma giden," diye cevap verdi Pahom, "topranz. Bizim topraklarmz o kadar az, o kadar verimsiz ki; ama sizin usuz bucaksz ve verimli topraklarnz var. Hi by-lesini grmemitim." Tercman Pahom'un szlerini tercme etti. Bakrlar aralarnda bir mddet konutular. Neler konutuklarn anlayamyor, ama fazlasyla neelendiklerini, barp gldklerini gryordu. Sonra susup, tercman konuurken Pahom'a baktlar: "Hediyelerinin karlnda, sana istediin kadar topra seve seve vereceklerini sylyorlar. Sen yalnzca elinle nereyi istediini gster, oras senin olsun." Bakrlar bir sre daha aralarnda konutular ve tartmaya baladlar. Pahom neyi tarttklarn sorunca, tercman bazlarnn toprak meselesini Reis'e sormalar, onsuz hareket etmemeleri gerektii dncesinde olduunu; dierlerinin ise Reis'in dnn beklemeye gerek olmadn sylediini anlatt. so VI Bakrlar tartrken, byk tilki krk giyinmi bir adam kapda grnd. Hepsi seslerini kesip ayaa kalktlar. Tercman; "te Reis'imiz bu" dedi.

Pahom hemen ayaa kalkt ve en gzel kadn elbisesiyle iki kilo ay getirip Reis'e sundu. Reis hediyeleri kabul edip kendisini bakeye oturttu. Bakrlar hemen ona birey anlatmaya baladlar. Reis bir sre dinledi, sonra bayla susmalarn iaret etti ve Pahom'a Rusa seslendi: "Pekl, yle olsun. Nereyi istersen oras senin olsun; bizde nasl olsa ok toprak var." "stediim kadar ok nasl alabilirim?" diye dnd Pahom. "i salama balamak iin tapusunu kartmalym, yoksa 'Buras senin' deyip, sonra da elimden alabilirler." "Nazik szleriniz iin teekkr ederim" diye konutu Pahom. "Sizin ok topranz var, benim istediimse azck bir ey. Ama yine de o kck parann bana ait ldnden emin olmalym. llp sonra tapusu verilemez mi? Hayat da lm de Allah'n elinde. Siz iyi insanlar onu bana verirsiniz, ama belki ocuklarnz geri almak ister." "Tamamen haklsn," dedi Reis. "Topra tapusuyla vereceiz sana." "Duydum ki, buraya bir tccar gelmi," diye devam etti Pahom, "ve siz de ona biraz toprak vermi, tapu senedi dzenlemisiniz. Bana da ayn eyin yaplmasn isterdim." 60 Tolstoy ef anlamt. "Tamam," dedi, "o i kolay. Bir ktibimiz var, seninle birlikte ehre gidip mhrl, tasdikli bir tapu alrz." "Peki fiyat ne olacak?" diye sordu Pahom. "Fiyatmz hep ayndr; gn bin ruble." Pahom anlamad. "Gn m? Nasl lym o? Ka dnm yapar?" "Biz yle hesap bilmeyiz," dedi Reis, "Biz topra gnle satarz. Bir gnde yryerek etrafn evirebildiin kadar senindir ve bir gn bin rubledir." Pahom armt. "Ama insan bir gnde byk bir arazinin etrafn evirebilir," dedi. Reis kahkahalarla gld. "O zaman hepsi senin olur!" dedi. "Ama bir artla; baladn noktaya ayn gn dnmezsen paran kaybedersin." "Peki getiim yerleri nasl iaretleyeceim?" "Nasl m? stediin bir noktaya gider orada dururuz. Sen de o noktadan balayp, yanndaki belle daireni izersin. Gerekli grdn yerlere iaret koyarsn. Her dnte, bir ukur kazp otlar stste yarsn; sonra biz de ukurlarn arasn sabanla iaretleriz. Ne kadar istersen o kadar byk bir daire yap, ama gne batmadan baladn noktaya dnmen gerekiyor. evirdiin btn arazi senin olacak." Pahom bu ii ok sevmiti. Ertesi sabah erkenden balamaya karar verdiler. Biraz daha konutular, kmz iip yemek yediler. Artk gece olmutu. Bakrlar, Pahom'a kuty bir yatak verdikten sonra, ertesi gn afak skerken toplanp, kararlatrlan noktaya gitmek iin szleerek yanndan ayrldlar. 61 k >*t VII Pahom kuty yataa uzand, ama uyuyamad. Aklnda hep toprak vard. "Amma byk bir araziyi iaretlerim!" diye dnyordu. "Bir gnde rahatlkla otuzbe mil gidebilirim. Gnler imdi uzun, otuzbe millik bir dairenin iinde ne de geni toprak vardr! e yaramaz ksmlarn satar veya kyllere brakrm; en iyi ksmn kendime ayrp ilerim. ki kz alr ve iki ii daha tutarm. Yzelli dnmlk topra sabanla srer, geriye kalan otlak yaparm." Pahom btn gece gzn krpmad. Yalnz, afak skmeden biraz nce uykuya dald. Gzlerini kapar kapamaz bir rya grd. Ryasnda ayn adrda uzanm yatyordu, derken dar-da birisinin kahkahalarla gldn duydu. Kim olabilir diye merak edip kalkt ve dar kt. Bakr Reisi'nin, adrn nnde oturmu brn tuta tuta gldn grd. Reis'in yanna giden Pahom; "Niye glyorsun?" diye sordu. Karsndaki artk Reis deil, daha nce evine urayan ve buradaki topraklar anlatan tccar olmutu. Pahom tam ona; "Ne zamandr buradasn?" diye soracakken, adam tccar olmaktan kp, uzun zaman nce Pahom'un eski evine gelen Volgal adama dnt. Sonra grd ki, o, kyl de deil, trnaklaryla boynuzlar olan eytand ve orada durmu glyordu. eytann ayaklarnn ucunda ise birisi yalnayak, stnde sadece bir pantolon ve gmlek, uzanm yat62 Tolstoy yordu. lm halde yatan o adam ise Pahom'un ta kendisiydi. Dehetle uyand. "Bir ryadan ne kar?" diye geirdi iinden. adrn ak kapsndan bakt; afak skyordu.

"Onlar uyandrmann zamandr" diye dnd. "Artk balasak iyi olur." Bakrlar kalkp toplandlar, ef de geldi. Yine kmz imeye baladlar, Pahom'a da ay ikram ettiler, ama onun beklemeye sabr yoktu. "Gideceksek, haydi. Zaman geiyor," dedi. 63 VIII Bakrlar hazrlandlar ve hepsi yola ktlar; bazlar at srtnda, bazlar arabalarn iindeydi. Pahom uayla birlikte kendi kk at arabasn sryordu. Yanna bir de bel almt. Bozkra vardklarnda gk kzarmaya balamt. Bakrlarn snan dedii bir tepeye ktlar. Atlarndan ve arabalarndan inerek bir noktada toplandlar. Reis Pahom'un yanna gelip eliyle ovay gsterdi. "Bak," dedi, "gznn uzanabildii her yer bizim. stediin ksmn alabilirsin." Reis kalpan karp yere koydu ve yle dedi: "aret bu olsun. Buradan balayp yine buraya dn. Etrafn dolatn btn arazi senin olacak." Pahom paray karp kalpan zerine koydu. Paltosunu kard, zerinde bir tek i ceketi kald. Kuan karp karnnn altndan balad, yeleinin koynuna kk bir ekmek torbas, kuana da bir su mataras koydu, izmelerini balad, uandan beli ald. Artk yola kmaya hazrd. Bir sre hangi yoldan gitse daha iyi olur diye dnd. Her yer cazip grnyordu. "Hi farketmez," dedi sonunda, "gnein doduu yne doru gideyim." Douya dnd, gerinip gnein grnmesini bekledi. 64 L..!hi-d_.- -l .!_.. .J_ * Tolstoy "Vakit kaybetmemeliyim," diye dnd, "hava serinken yrmek daha kolay." Gne nlar ufukta parlar parlamaz, Pahom omuzunda I beliyle bozkra dald. i Yrmeye baladnda ne yava ne de hzlyd. Bir kilo1 metre kadar gittikten sonra durup bir ukur kazd ve grnmesi l iin otlar st ste koydu. Sonra yrmeye devam etti; mahmurluu geince admlarm sklatrd. Bir sre sonra bir baka ukur kazd. Pahom dnp arkasna bakt. Tepeyi, zerindeki insanlar ve parldayan araba tekerleklerini gne nn altnda rahata grebiliyordu. Yuvarlak bir tahminle mil yrdne kanaat getirdi. Hava giderek snyordu; i ceketini karp omzuna att, sonra yrmesine devam etti. Hava olduka snmt imdi; gnee bakp, kahvalt zaman geldi diye dnd. "Dnmek iin henz erken. u izmelerimi karvere-yim," dedi kendi kendine. Oturdu, izmelerini karp kuana balad ve yrmeye devam etti. " mil daha yrrm," diye aklndan geirdi, "sonra da sola dnerim. uras o kadar gzel ki, kaybedersem yazk olur. nsan yrdke, arazi daha verimli grnyor." Bir sre dosdoru gitmeye devam etti, dnp baktnda tepe glkle, stndeki insanlar ise siyah karncalar gibi grnyordu. "Eyvah, bu ynde ok fazla gitmiim," diye dnd. "imdi dnmeli. yle de terledim ve susadm ki." ! Durdu, byk bir ukur kazp ot paralarn st ste yd. Matarasn karp biraz su iti. Sonra, sola keskin bir dn yapt. Yrd, yrd; otlarn boyu yksek, hava scakt. Pahom yorulmaya balamt; gnee baknca vaktin le olduunu grd. nsan Ne ile Yaar? "Eh," diye iinden geirdi, "biraz dinleneyim." Oturdu; biraz ekmek yedi, biraz da su iti; uyuyakalabile-ceini dnerek uzanmad. Biraz oturduktan sonra tekrar yola koyuldu. Balangta kolayca yryordu: yemek ona g vermiti; ama hava imdi korkun derecede snmt. Uykusunun geldiini hissetti; buna ramen, u sz dne dne yoluna devam etti; "Bir saat sknt ek, bir mr yaa." Bu ynde de uzun bir yol katetti, artk tekrar sola dnmek zereydi ki bir derenin farkna vard: "Bunu darda brakrsam yazk olur," diye dnd. "Burada iyi keten yetiir." Bylece dere kenarnn da etrafn dolat ve derenin br yannda bir ukur kazd. Pahom tepeye doru baktnda scaklk havay puslandrmt, sanki havada bireyler uuuyordu ve bu pustan tepenin zerindeki insanlar neredeyse grlmyordu. "Off, iki kenar da fazla uzun tuttum," diye dnd Pahom, "bari bunu ksa tutaym." Admlarn sklatrarak nc kenar yrmeye balad. Gnee bakt; gne, ufka doru yolunun yarsn tamamlamt, oysa Pahom karenin nc kenarnda iki mil bile yrmemiti. Varaca noktaya daha on mili vard. "Hayr," diye dnd, "Arazim yamuk da olsa, dnp dosdoru bir izgide yrmeliyim artk. Baya uzaa gittim ve hayli byk bir arazim oldu." Pahom aceleyle bir ukur kazd ve ynn tam tepeye doru evirdi.

66 IX Pahom dosdoru tepeye gidiyordu, ama imdi zorlukla yryordu. Scaktan bitap dm; kesilen plak aya yara bere iinde kalm; dizleri bklmeye balamt. Dinlenmeyi ok istiyordu, ama eer gne batmadan dnmek istiyorsa bu imknszd. Gne hi kimseyi beklemezdi ve alaldka alalyordu. "Aman Allah'm" diye dnd, "keke aptallk edip daha fazlas iin abalamasaydm! Ya vaktinde yetiemezsem?" Tepeye ve gnee doru bakt. Hedeften hl uzaktayd. Gne ufka daha da yaklamt. Pahom yrd, yrd; gittike daha zor yryordu, ama daha da hzland. Hzland ama, varaca yerden hl ok uzakt. Komaya balad, paltosunu, izmelerini, matarasn, baln yere frlatt. Elinde yalnzca, destek olarak kulland bel kald. "imdi ne yapacam," diye dnd tekrar, "Haddinden fazla yer dolatm, hepsine birden gz diktim. Gne batmadan oraya ulaamayacam." Bu korku onun nefesini daha da kesti. Pahom komaya devam etti, fanilas ve pantolonlar terden stne yapm, az kurumutu. Gs demirci kr gibi inip kalkyor, kalbi tokmak gibi vuruyor, artk kendisinin deilmi gibi hissettii dizlerinin ba zlyordu. Birden, bu gidile lecei korkusu sard Pahom'u. lm korkusuna ramen duramad. "O kadar yolu kotuktan sonra imdi durursam, bana aptal derler," diye dnd. Ko67 ti san Ne le Yaar? tu, kotu; o kadar yaklat ki Bakrlar'n haykrlarn ve kendisine barlarn duydu, onlarn lklar kalbini daha da alevlendirdi. Son gcn toplayp komaya devam etti. Gne yere yaklam, puslu havada kocaman ve kan krmzs bir renkte grnyordu. imdi, evet imdi batacakt! Gne olduka alalmt, ama o da hedefine ok yaklamt. Pa-hom tepenin zerinde, acele etmesi iin silahlarn kendisine sallayan insanlar artk grebiliyordu. Yerdeki tilki krknden kalpa, onun zerindeki paray ve elleri belinde duran Reis'i de grebiliyordu. Ve Pahom birden gece grd ryay hatrlad. "Bol bol toprak var," diye dnd, "ama Allah beni o topraklarn stnde yaatacak m? Hayatm kaybettim, hayatm kaybettim! Oraya asla ulaamayacam." Pahom, yere inmi olan gnee bakt; bir ucu oktan gzden kaybolmutu. Artakalan btn gcyle atld, gvdesini ne doru ediinden dizleri onu ayakta tutmakta zorlanyordu. Tepeye varmt ki hava aniden karard. Bakt, gne batmt. Bir lk koyuverdi. "Btn emeim heba oldu," diye dnd. Durmak zereydi ki, Bakrlar'n hl bardn iitti, birden gne aada kendisine batm gibi grnse de, tepenin stn-dekilerin gnei grebildiklerini hatrlad. Uzun bir nefes ald ve tepeye kt. Orada hl aydnlk vard. Tepeye ulat ve kalpa grd. Reis kalpan nnde durmu glyor ve iki yann tutuyordu. Pahom ryasn tekrar hatrlad ve bir lk daha att: dizleri artk tutmuyordu, yere ykld, elleriyle kalpaa uzand. "Vay, ne ho adam!" diye bard Reis, "Bir sr toprak kazand." Ua koarak geldi ve onu kaldrmaya alt, ama efendisinin azndan kan akyordu. Pahom lmt! Bakrlar'dan acma ifade eden "ck ck" sesleri duyuluyordu. Ua beli alarak Pahom'un sabilecei byklkte bir ukur kazd ve onu oraya gmd. Onun imdi ihtiya duyduu, topu topu iki metrelik bir toprakt. 68 efendi ile uak K gnlerinde, SenNikola'nn ertesi gn kasaba kilisesinin yortusu vard. kinci snf tccardan Vasili o gn kiliseden ayrlamazd. Vakf ilerine o bakard. Sonra evine de zaman ayrmak, akraba ve dostlar kabul etmek ve her birine ikramda bulunmak lzmd. Fakat evinden son misafirler de ayrlnca yola kmak zere hemen hazrla balad. Yaknlarnda oturan bir toprak sahibine gidip ondan, oktan beri pazarln etmekte olduu bir orman satn alacakt. Acele ediyordu; nk civar ehir tccarlarnn daha evvel davranp bu kelepiri kapmalarndan korkuyordu. Kendisinin topu topu yedi bin ruble vermesine kar, ormann toy sahibi on bin ruble istiyordu. Halbuki yedi bin ruble, ormann hakik kymetinin ancak te birini tutar tutmaz bir eydi. Delikanlnn istediini belki daha da krdrmak kabil olacakt; nk orman, Vasili'nin topraklan tarafna dyordu. Kasaba eraf arasnda, her birinin topraklar civarna den bu gibi yerlerin fiyatn tekilerin artrmamas da artk gelenek haline gelmiti. Fakat Vasili, ehirdeki odun tccarlarnn pazarla karp, ii kapatvermeye hazrlandklarn duymutu. Bu yzden, kasabada yortu treni biter bitmez kasasndan yedi yz ruble ald, buna elinde olan kilise kasasndan da iki bi-n yz ruble katt. Bu bin rubleyi, gzlerini drt aarak bir daha sayd. Czdanna yerletirerek yol hazrlna balad.

69 insan Ne le Yaar? Hizmetilerinden o gn tek sarho olmayan, iftlik ua Nikita at komaya seirtti. Nikita o gn sarho deildi. nk teden beri ikiye pek dknlk gstermi, bu uurda yeni elbiselerini ve izmelerini de satm, sonunda artk imemeye sz vermiti kendine. Gerekten iki aydr da azna ikinin damlasn koymamt. O kadar ki, her tarafndan ikinin sular gibi akt u yortu gnlerinde bile kendini tutmutu. Ellisine basm olan Nikita, yakn kylerden birinden olup mrnn en byk ksmn bakalarnn evlerinde, bakalarnn topraklarnda almakla geirmiti. Onun iin, yeryznde dikili aac yoktur, denirdi. e ak ile sarlmas, beceriklilii, kuvveti, hele gzel kalbi, iyi huylaryla kendini her yerde sevdirirdi. Fakat zaman zaman ortalkta grnmedii olurdu. Ylda iki defa, bazen de daha ok imeye balar, o kadar ierdi ki, bu uurda elinde avucunda ne varsa heba olur gider; i bu kadarla da kalmaz, kavgac, geimsiz bir ey olurdu. Kendisini Vasili de defalarca kap dar etmiti. Ama dner, yine alrd; nk drst, yumuak bir adamd; hayvanlar ok severdi; her eyden stn olarak da boaz tokluuna gibi bir bedelle alrd. Byle bir iinin seksen ruble hakk olduu halde, Vasili ancak krk ruble verir, onu da para para verir ve cretini ok kere de para yerine kat kat yksek fiyatlarla dkknndan eya ile derdi. Adamcazn bir zamanlar gzel olan evik, becerikli ve idareli kars bir olan ve iki kz ocuklaryla evinde alp yayor ve kocasnn yanba-larmda bulunmasndan yaknmyordu. nk adam imedii zaman kadnn elinde mum gibi olduu halde, sarho olur olmaz ele avuca smaz, nn ardn aramaz bir musibet olur, kadnn d kopard. Bir sarholuunda, belki de aykken kadna ettii kleliklerin cn almak iin kadnn sandn krm, ssl psl nesi varsa ortaya sam, bir balta kaparak elbiselerini, eteklerini, kazaklarn bir tomruk stne sralayp hepsini birden 70 Tolstoy dogramt. Hak ettii para dorudan doruya karsna verilir, kendisi de buna az amazd. Bu sefer de byle olmutu. Yortudan iki gn nce kadn Vasili'nin dkknna gitmi, topu ruble tutan halis un, ay, eker, yarm ie iki gibi teberi eyler ve be ruble de para alm ve sanki kendisine bir ihsanda bulunmu gibi efendiye teekkrler ederek ayrlmt. Halbuki kendisine en aa hesapla yirmi ruble vermek gerekiyordu. Efendisi adamcaza: - "Aramzda teklif yok, deil mi? Her neye ihtiyacn olursa dkkndan al. ler, parasn dersin. Bende yle bakalar gibi kontrat, ceza kesmek filan yoktur. Bende her ey szle olur biter. Sen benim hizmetime gelmisin, benim iin de seni brakmak yoktur" derdi. Efendi byle sylerken, ua iin kendisinin sahiden bir velinimet olduuna inanrd. Bu ua gibi, kendi parasyla geinen btn dier adamlarnn da, onun kimseleri aldatmad, aksine herkesi lutuflarna, ihsanlarna garkettii fikrini besliyorlar sanr, halbuki buna yalnz kendisi inanrd. Uak da kendi kendine: - "Evet Vasili, yle diyor; fakat sanyorum ki, ben de alyorum, elimden geleni yapyorum, sanki babamn iinde imi-im gibiyim" diyordu. Hem byle sylyor, hem de efendinin kendisini aldattn pek iyi biliyor, fakat onunla hesaba kitaba kalkmasndan bir ey kmayacan, eline iyice bir yer dnceye kadar, ne verirse onu alp burada ile doldurmakta devam etmenin en uygun yol olacan dnyordu. imdi hayvan komak emrini alm, her zamanki gibi gler yzle ve iinden gelen bir istekle arabala doru seirtmiti. Kazlar gibi ayaklarn ieri ieri att halde deti ie uarak gitmekti. ividen, sorulu ar dizginleri ald, gemin soluunun seslerini kartarak ahra girdi. Efendinin, koulmasn emrettii hayvan orada bulunuyordu. Kendi bana ayr bir ahrda duran 71 insan Ne ile Yaar'? orta boylu, salam yapl, sars biraz dk aygr, ua grr grmez sevincinden kineyerek selamlam, o da: - "Ulan, Nassin, cann m sklyordu?" diye hatrn sormu ve; - "Hey rahat dur, acele yok, sana ilk nce azck su vereyim..." demiti. Hayvana, sanki insanlarla konuuyormu gibi szler sylerdi. Kaputunun eteiyle, hayvann ortas tysz, tozlu, dar bir oluk halinde izgili olan yal srtn sildi; bana diz-ginlii geirdi, kulaklarn ve yelesini dar ald, suya gtrd. Hayvan, gbreyle dolu ahrdan rkek admlarla kar kmaz ark yapyor, kuyuya doru kendisiyle birlikte komakta olan adamcaza tekme atmak istiyormu gibi tavrlar taknyordu. Onun arka ayaklaryla yollad tekmelerin can yakmak iin kyasya bir dmanlk eseri deil, aksine kendisinin kreine ancak ihtiyatla

dokunup ekmekten, akalamak kabilinden bir cilve yapmaktan ibaret olduunu bilen ve bu hale katlp baylan uak: - "Krt apkn, krt!" diyor, kendisi de drt nala kouyordu. Hayvan buzlu sudan kana kana ierek, aralarnda yalaa effaf damlalar den sk dudaklarn kmldatarak iini ekti, sonra derin dncelere dalm gibi bir an hareketsiz durdu ve birden grlt ile aksrd. Uak bu sefer gayet ciddi: - "Ya, artk istemiyor musun? Onu da keyfin bilir! Fakat sonra istemeye kalkmayasn" diyerek ona ne yapacan tenbih etti ve babaa, en akrak, koar ayak arabala dndler. Hayvan einiyor, avluyu grltye bouyordu. Hizmetilerden kimseler yoktu. Koca avluda yalnz a kadnn, o da yortu mnasebetiyle dardan gelmi olan, kocas bulunuyordu. Uak ona seslendi: - "Karde git una sor, aygn hangi kzaa koaym? Bye mi, ke mi?" Ann kocas, yksek temeller stne kurulu demir atl eve girdi. Az sonra da hayvann kk kzaa koulmas ernri72 Tolstoy ni getirdi. Uak o gelinceye kadar hayvana baln takm, ivili takmlarn geirmiti. Bir eliyle hafif bal, br eliyle hayvan ekerek iinde iki kzan bulunduu arabala girdi. - "ok iyi. Ke koalm!" diyerek imdi de srmak istiyormu gibi cilveler yapan en hayvan oklarn arasna soktu. Her ey bitip de sra yalnz dizginleri salamaya gelince, ahnn kocasna seslenerek anbardan bir ba saman getirmesini syledi. Getirilen taze yulaf demetini kzaa yerletiriyor ve hayvana: - "Halt etme, bu akl iidir!" diyordu. Sonra: - "Sana bir de rt lzm... Ha yle, tamam" diyerek hayvann stne kanavieden yaplma bir rty seriyor ve kzan oturulacak yerindeki blmeye yulaflar tkyordu. Ahnn kocasna dnerek: - "Eyvallah arkada, drt elin akrts daha ok kyor, bak annda her eyi bitirdik!" dedi. Dnd, bir halkada asl duran terbiyeleri zerek kzan pervazna iliti ve trsa kalkmak iin bahane arayan hayvan donmu gbre ile rtl olan avludan evin araba kapsna srd. Siyah krkl, krk kalpakl, temiz ayakkablar giyinmi, evden koup gelen yedi yalarnda bir ocuun keskin sesi uaa: - "Amca, amcacm!" diyordu. ocuk ksa krkn ilikleyerek: - "Beni de al!" diye yalvaryordu. Uak: "Ko, benim minik efendim!" cevabyla at durdurdu. Efendisinin olunu kzaa bindirdi, ocuun soluk benzi bir an iinde sevinle parldad. Saat ikiyi geiyordu. Hava souk, sisli ve rzgrlyd. Gn yars bask, kara bir bulutla rtl idi. Avluda sessizlik var73 insan Ne ile Yaar? di; fakat sokakta rzgr kuvvetlice uluyor, atnn stnde birikmi karlar yakndaki arabaln stne atyor, kede, banyolarn yannda kasrgalar kopuyordu. Kzak araba kapsndan henz gemi, evin ta merdiveninin nnde durmutu ki, efendi, dudaklarnn arasnda bir sigara, srtnda, aa tarafndan bir kuakla iyice sarlm koyun postundan bir krk olduu halde ta merdivenleri sarm kar tabakalarn izmeleri ile atrdatarak kt. Durdu, sigarasn bir defa daha ekerek att, ezdi. Dumann byklarnn arasndan savurarak, gznn ucu ile hayvan kontrol etti. Krknn yakasn, byklarndan baka her yeri tral yznn iki tarafndan, nefesiy-le slatmayacak ekilde dzeltti. Olunu grerek: - "apkna bakn, nasl da kurulmu!" dedi. Dostlaryla birlikte fazlaca kard iki bana vurmutu. Kendine mahsus eyleri grmekten, kendi hal ve hareketinden her zamandan daha memnun bulunuyordu. tedenberi' Veliahd' diye ard olunun her hali pek houna giderdi. Gz kapaklarn krptrmas, uzun dilerini meydana karmas buna iaretti. Ban ve omuzlarn rten yn aldan yalnz gzleri grnen evin zayf hanm avluda kocasnn arkasnda duruyordu. rkek admlarla ilerleyerek: - "Nikita'y yanna alrsan sahiden ok iyi edersin" dedi. Efendi, besbelli hi houna gitmeyen bu sze cevap vermedi. Suratn ast, yere tkrd. Kadn inlemeyi andrr bir sesle: - "stnde para var. Sonra; hava bsbtn bozulabilir, sahi sylyorum" dedi. Efendi satclarla, alclarla konutuu zamanlarki edas ile, heceleri uzatarak:

- "Canm benim klavuza ihtiyacm m var? Yolu bilmiyor muyum?" dedi. Kadn, aln omuzlarnn stne doru az daha ekerek: 74 Tolstoy - "Hayr, ok yalvaryorum, onu al" dedi. - "Sen yapkan zifte benzersin. Nasl alrm, canm?" diyerek diretti adan. Uak atld: - "Ben hazrm!". Hanma bakarak; - "Yalnz ben yokken biri hayvanlara yemlerini verse" dedi. Hanm: - "Onu bana brak, o ii ben grdrrm..." dedi. Uak efendisine dnerek sordu: - "Ne diyorsun? Gelecek miyim?". - "Kocakary honut etmek lzm... Fakat geleceksen -glerek ve gznn ucu ile adamcazn ksa, yal, etekleri tel tel olmu, arkas ve koltuk alt prtl gocuuna bakarak- az daha scak tutar bir ey giymelisin" dedi. Uak ahnn kocasna seslendi: - "ki gzm, gel, az u hayvan tut". ocuk tiz bir sesle; - "Ben tutaym, ben" diye frlad, souktan kpkrmz olmu ellerini cebinden kararak dizgine sarld. Efendi -elenerek uaa-: - "Fakat uzun boylu sslenmeye kalkma. abuk ol." dedi. Uak; - "Gz ap kapayncaya kadar buradaym!" diyerek hizmetilere mahsus daireye kotu. Orada ah kadna; - "Gzelim, aman benim u paltomu yetitir, sobann yannda asl, kuruyor. Efendi ile gidiyoruz" dedi. Bir yandan bunu sylyor, br yandan bir ividen sarkan kuan kapyordu. 75 insan Ne ile Yaar? Yemekten sonra biraz uyumu ve imdi kocasyla kar karya imek zere ay semaverini stm olan kadn, ua gler yzle karlad, kendini onun rzgrna vererek byk bir abuklukla paltoyu yakalad ve silkmeye balad. Uak: - "imdi kocanla kimbilir ne keyifler edeceksiniz..." diyordu. Adamcaz kiminle babaa kalsa hemen havadan bir laf bulur, herkesin houna gidecek bir eyler sylerdi. imdi kuan sk sk sarm, bir trl dzelmek bilmeyen karnn biraz bastrmt. Kuan iyice skarak; - "Ne de yakt!.. Hem imdi zlmek deil, geveye-mezsin bile!" dedi kendi kendine. Kollarn serbestletmek iin omuzlarn kaldrd, indirdi, paltosunu geirdi, arkasn gerdi, hareketlerinde kolaylk temin etmek istiyordu. Yerden parmaksz eldivenlerini ald ve: - "Her ey yolunda!.." dedi. Ah kadn: - "izmelerini de deitirmeliydin, ayamdakiler pek berbat..." dedi. Adamcaz biraz dnd: - "Evet, iyi olurdu. Fakat bunlar da olur, uzaa gitmiyoruz" diyerek seirtti. Kzan yanna gelince evin hanm sordu: - "Olum meyecek misin?" - "Neden yecekmiim!" diyerek samanlar ekti, onlarla ayaklarn rteceini syledi ve gzel hayvan iin lzum grmedii kamy da alt tarafa soktu. Efendi kzaa yerleti. Birbiri stne iki krk ile rtl olan srt, kza kaplam gibiydi. Dizginleri ald, hayvana yol verdi. Uak harekete gemi olan kzaa atlad ve bir ayan sarkk brakarak brn altna ald. 76 II Kzak ayaklarn gcrdatarak sarsld. Din hayvan, katlam bir kar tabakasyla rtl olan yola girdi. Veliahdnn, kzan arkasnda aslm olduunu gren efendi akrak bir eda ile ocua; - "apkn, ne yapyorsun?" dedi. Uana da; "Sen u kamy bana uzat!" dedi ve ocua dnerek; - "Haydi anann yanna!" emrini verdi. ocuk yere atlad. Hayvan yryn artrd, rehvandan trsa geti. Oturduklar kyde topu topu alt ev vard. Son ev olan demircinin evini de geer gemez rzgrn sandklarndan ok daha kuvvetli olduunu grdler. Yol hemen hemen seilmiyordu. Kzan ayaklarnn at izler rzgrlarn savurduu karlarla hemen kapanyor, yolu ancak, getikleri ovadan daha yksekte olmasyla ayrdedebiliyorlard.

Tarlalarn stnde kar kasrgalar kouuyor, yerle gn kavutuklar izgi ayrdedilemiyordu. Her zaman ok iyi seilen orman, toz halinde savrulan karlardan zaman zaman ancak siyah bir leke gibi grnyordu. Rzgr soldan esiyor, toru atn yelesini ve byk bir dm yaplm olan sk kuyruunu hep saa doru uuruyordu. Rzgrn altnda, uan byk yakas burnuna, yanaklarna yapyordu. Hayvanyla da gurur duyan efendi: 77 insan Ne ile Yaar? - "Toru tam yryyle gidemiyor, kar fazla. Onunla bir kere P... ye gittim. Beni yarm saat iinde gtrmt" dedi. Yakasnn engellemesi yznden bir ey iitememi olan uak sordu: - "Ne?". Efendi bu sefer bararak: - "Beni P... ye yarm saat iinde gtrmt". Uak: - "Diyecek yoktur, esiz bir attr...". Bir an sustular, fakat efendi konumak sevdasnda idi. - "Eh evld, bahara bir beygir alacak msn?" Uak paltosunun yakasn indirerek cevap verdi: - "aresiz alnacak. Olan byd. Artk ift srmelidir...". - "yi ya, bizim kemikliyi al, sana ucuz veririm". Uan cevab zerine efendinin tamah damarlar kabarmt. Satlk malnn kusurlarn rtmek hususunda yksek bir dereceye varan btn hnerlerini kullanmaya hazrland. Fakat o beygirin ancak yedi rublelik bir yadigr olduunu ve efendisinin kendisine yirmibe rubleye satacan, sonra alt ay be para koklatmayacan bilen uak efendisine; - "Bana on be ruble verirseniz daha iyi edersiniz. At pazarndan birey seerim" dedi. Efendi: - "Kemikli iyi bir beygidir. Ben senin iyiliini isterim. Zaten vicdanm rahattr, mrmde kimselere fenalk etmemiimdir. Sana zararna bile veririm". Mal satar veya alrken kulland tavr ile ve yksek sesle: - "erefim hakk iin ben bakalarna benzemem! Sahiden iyi bir beygirdir!" dedi. Uak iini ekerek: - "Ona ne phe!" diye sylendi. 78 Tolstoy Efendisinin susmasndan istifade ederek hemen yakasn yeniden kaldrd, yzn tamamen rtm oldu. Bu ekilde hi konumayarak yarm saat kadar gittiler. Uak elinin stnde, krknn yrtk olduu kol tarafnda rzgrn tesirini duyuyordu. Bzlyor, azn rten yakasnn iine nefes veriyordu. Vcudu myordu. Karamihevo'ya geen yol daha ilekti, iki yannda yolu gsteren levhal kazklar vard, fakat daha uzundu. Doru giden yol daha kestirme olmakla beraber, o kadar ilek deildi; yollar gsteren kazklar daha seyrekti, hem karla rtlmlerdi. Uak biraz dndkten sonra: - "Karamihevo uzun tutar, fakat yol daha iyidir" dedi. Doru yoldan gitmek isteyen efendi bunu reddetti: - "Dosdoru gidersek dereyi keseriz, arma ihtimali yoktur, sonra da orman". Uak: - "Siz bilirsiniz!" diyerek yakasn yeniden rtt. Efendi dediini yapt. Yarm kilometre kadar daha ilerleyince sola sapt, orada birka kurumu yaprayla bir mee dal sallanyordu. Bu dnm noktasndan sonra rzgr zerlerine tam kardan, diklemesine geldi. Kar yamaya balad. Kza hep efendi kullanyordu. Yanaklarn iirtiyor, byklarna nefes veriyordu. Uak uyukluyordu. Bylece on dakika sessiz geti. Efendi birden bireyler syledi. Uak gzlerini aarak sordu: - "Ne?" Efendi cevap vermedi. Eiliyor, ileriye, geriye bakyordu. Hayvan ilerliyor, ter iinde kalm olan tyleri boynunda ve bacaklar arasnda kvrlyordu. Uak tekrarlad: - "Ne var? Nedir?" 79 insan Ne ile Yaar? Efendi hiddetli hiddetli onu taklit ederek: - "Ne var? Nedir? Ne olacak, hi kazk yok, yol iareti yok, demek yoldan kmz...". Uak:

- "Sen biraz dur. Ben bir bakaym..." diyerek kzaktan hafife atlad, krbac samann altndan ekerek hayvann soluna doru, oturduu tarafa doru yrd. O yl kar bol deildi. Glk ekmeyerek yrnebiliyordu. yle olmakla beraber baz yerlerde dizlerine kadar batyordu. Ksa bir zamanda izmelerinin ii karla doldu. Ayayla, krbacn sap ile yeri yokluyor, yolu bir trl bulamyordu. Geri dnd zaman efendi sordu: - "Peki, ne olacak?" - "Bu tarafta bir ey bulamadm, uralara da gidip bakmal!" - "nmzdeki u donuk leke nedir, oraya bir bak...". Uak gsterilen tarafa gitti ve kara lekeye yaklat. Bu plak bir tarla idi. Rzgrn nne den hafif topraklan deta kar siyaha boyamt. Sana da bakt, yoklad, stn ban kaplayan karlar silkti, izmelerini sallad, kzaa bindi. Kesin ve emredici bir sesle: - "Saa gitmeli, rzgr solumuzda idi, imdi dosdoru yzme vuruyor, saa dndr!" dedi. Efendi uaa itaat ederek kza saa dndrd, fakat yoldan eser yoktu... Bu suretle de bir zaman gittiler. Rzgr dinmiyor, kar devam ediyordu. Uak halinden memnun bir ifadeyle: - "Efendi, besbelli ki yolu kaybettik" dedi. Efendi, karn altndan beliren siyahmtrak kamlar gstererek sordu: - "unlar ne?". Ter iinde kalm ve nefes alrken iki br atmakta olan at durdurarak yeniden sordu: - "unlar ne? Nerdeyiz?" 80 Tolstoy - "Zaharof'un tarlalanndayz. Yani yoldan kmz". - "Yalan sylyorsun!". - "Yok ben yalan sylemem. Doru sylyorum. Zaten kzan kard ses de bunu sylyor. Mehur patates tarlalarndan geiyoruz. te u yapraklar, dallarda bunu gsteriyor". - "Amma da ile ha! Peki, imdi ne yapacaz?". - "Dosdoru nmze gideceiz. Yapacak baka ey yok. Elbette bir yere varacaz, ya iftlie, yahut da tarla sahibinin binalarna...". Efendi gene itaat etti, hayvan uan dedii yolda kullanmaya balad. Bu ekilde de yeniden epey yol aldlar. Bazen plak ayrlklardan geiyorlar, o zaman kzan tekerlekleri donmu toprak ynlar zerinde gcrdyordu. Bazen saman kkleri dolu tarlalardan ayorlar, buralarda zaman zaman karlar altndan ban karm kuru saman dallar gzkyordu. Bazen de zerinde hibir ey grlmeyen bembeyaz derin bir kar tabakasna dalyorlard. Kar yukardan yayor, fakat arada bir de kasrga halinde yerden ge doru kalkyordu. Grlyordu ki, Toru ok yorulmutu; ter iinde kalan tyleri kvrm kvrm oluyor, yine buzla rtlyordu. Artk yava gidiyordu. Birden aya srt veya bir hendee yahut da bir bataa dt. Efendi hayvan durdurmak istedi, uak bard: - "Ne yapyorsun, serbest brak ki, kendini kurtarsn...". Uak kzaktan atlad, kara bata ka: - "Deh gzelim, deh! Gzel Toru deh!" diye dost sesini verdi. Hayvan kendini toparlad ve bir hamlede donla katlam olan yna srad. Bir hendee dtkleri anlald. Efendi: - "Neredeyiz yahu?". - "Elbette reneceiz, hele bir ilerleyelim, elbet bir yere varacaz". 81 nsan Ne le Yaar? Efendi, karlarn arkasndan donuk bir yn halinde grnen bir yeri iaret ederek: - "uras Goriakino orman olmasn?" dedi. - "Gidelim, ne olduunu grrz". Uak o taraftan rzgrn kuru kavak yapraklar getirdiim farketmi ve grnen yerin orman deil bir ky, oturulan bir yer olduuna hkmetmiti. Her nedense bunu sylemek istememiti. Aslnda bir kilometre bile ilerlemeden kavak siluetlerini grmlerdi. Uak iyi tahmin etmiti. O karanlk, orman deil, bir sra dikilmi yksek kavak aalar idi. telerinden berilerinden l yapraklar ses veriyorlard. Bunlar besbelli bir hendek boyuna, bir samanln istikametine dikilmi olacaklard. Esrarl bir ekilde ses veren aalara yaklatklar zaman, hayvan birden n ayaklarn kzaktan daha yksee kaldrd, bir ynn stne atld, sola dnd. Yola kmlard. Uak: - "Nereye olduu belli deil amma, ite bir yere geldik!" dedi.

Hayvan karla rtl yolu duraksamadan tutmu ilerliyordu. Az daha gidince nlerine, ats karlar altnda kaybolmu bir anbar duvar kt. Onu dndler. Rzgr yzlerine doru arpt ve bir kar ynna daldlar. nlerinde, iki ev arasnda darca bir sokak setiler. Yol zerindeki yn, besbelli rzgrlarn icad idi. Bunu ne olursa olsun amak lazmd. Bu engeli de atlaynca sokaa serbeste girmi oldular. Bir evin yannda ipe asl, donmu bir halde, biri beyaz biri krmz iki gmlek, donlar, ayak sarglar ve elbiselerden oluan amarlar poyrazn elinde rpmyorlard. Hele beyaz gmlek, kollarn sallaya sallaya paralanacak gibi vuruyordu. Uak: - "Tenbel kar, yortu zeri u amarlar derlemeli deil miydi? Fakat kimbilir, belki de hastadr!" dedi. 82 III Kye girerlerken rzgr hl devam ediyordu. Yol karlar altnda kalmt. Fakat ky iimde ilerledike havada yumuaklk, scaklk, bir tr nee duyuluyordu. Bir evin avlusunda kpek havlyor, krkl elbisesini bana kaldrp koan bir kadn, bir kapya snarak geen u yabanclar grmek istiyordu. Kyn ortasndan bir yerden, baz gen kzlarn ark syledikleri duyuldu. Buralarda rzgr ve souk kuvvetini kaybetmi grnyordu. Kar pek o kadar bol deildi. Efendi: - "Buras Grikino olacak?" dedi. -"Ta kendisi!" Grikino ismindeki kye dmlerdi. ok sola saptklar ve bu suretle kendilerine uyrtfayan bir istikamette on alt kilometre gittikleri halde, sonunda yine hedeften pek uzaa dmemi bulunuyorlard. nk asl gidecekleri yer olan Gorikino bu kyden ancak on kilometre kadar bir mesafe tutard. Kyn ortasnda, sokakta uzun boylu birine rastladlar. Bu adam at durdurarak; - "Kimdir o?" dedi ve efendiyi hemen tanyarak oklardan birini tuttu. El yordamyla kzaa kadar geldi, pervazna iliti. Bu, efendinin pek yakmdan tand bir tacir (!), btn o havalide nam salm bir at hrsz idi. Efendiye seslenerek: - "Ay, sizi buralara hangi hayrl rzgr att?" dedi. 83 insan Ne ile Yaar? Uak adamdan yaylan iki kokularm duydu. - "Gorikino'ya kadar gidecektik". - "Ooo, bakn nereye dmsnz. Malakovo'dan sapacaktnz". Efendi at durdurarak; - "Daha neler yapmalydk!.. are ne?" diye sordu. Hrsz hayvan yoklayarak; - "Mkemmel bir mal!" dedi ve hayvann kuyruunun yolda gevemi bulunan dmn sktrd. - "Peki, geceyi burada geirir misiniz?". - "Hayr dostum, yolcu yolunda yarar". - "yle mnasip gryorsanz, diyecek bir ey yoktur. O dakim?HaNikita...". - "Kim olacakt? Bari bundan sonra yoldan kmasak!...". - "Ne mnasebet! Geri dnnz, u sokak boyunca dmdz gidiniz. Kyden knca gene dosdoru gidiniz; solunuza hi bakmayn. Ana caddeden saa sapnz. Hepsi bu kadar...". Uak: - "Saa nerede sapacaz?" diye sordu. - "Bir fundalk greceksiniz, fundalklarn karsnda bir kazk akl, ok yaprakl byk bir mee dal greceksiniz, tam orada...". Efendi hayvana sadan geri ettirdi, kzak tarif edilen yolu tuttu. Arkalarndan bir ses geldi: - "Fakat burada kalmanz belki daha hayrl olurdu..." Efendi buna aldrmad ve hayvan gayrete getirdi. Orman iinde, dz bir yolda geecek olan on kilometrelik bir mesafeyi nemsemiyordu. Kar da durmu gibiydi. imdi geldikleri yolun ters yarma doru gidiyorlard. urada burada ufak tefek gbre ynlar vard. amar asl avlu84 Tolstoy nun nnden bir daha getiler. Gmlek imdi yalnz bir kolundan asl duruyordu. iddetli bir grlt karmakta olan aa ynn buldular; orada, tarlalarn ortasndaydlar. Rzgr dinmemiti, hatta daha iddetli esiyor denebilirdi. Yol karlar altnda kaybolmutu. stikamet ancak kazklar vastasyla bulunabilirdi. Fakat aha kalkm bir halde olan rzgrdan onlar semek epeyce zordu.

Efendi ister istemez gzlerim krpyor, etrafmdakileri seebilmek iin saa sola eiliyordu. Fakat gerekte yapt i, hayvann takdirine balanmaktan ibaret kalyordu. Bylece on dakika kadar ilerlemilerdi ki, nlerinde birden rzgrlarn yd kar ynlar arasnda ilerleyen kara bir kme grdler. Ayn istikamette ilerleyen kk bir lem.. Toru onlara yetiti ve ayan ndeki kzan kasasna vurdu. Kzakta olanlar haykrdlar: - "Yan aln be, ne gein!..". Efendi kzan ne geirdi. teki kzakta erkek, bir kadn vard. Kyde yiyip iip bayram ettikten sonra besbelli yerlerine dnyorlard. Kyllerden biri, kuru bir dal ile beygirlerinin karla rtl sarsna vuruyordu. br ikisi kollarn sallayarak baryorlard. Kadn krkne sarlm, her taraf kar iinde olduu halde kzan ta iinde bzlm duruyordu. Efendi: - "Nerdensiniz?" diye sordu. Birtakm sesler: -"A... a..." - "Nerdensiniz?" Kyllerden biri avaz kt kadar bard, birey anlalmad. teki kyl: - "Srelim be... unlar geirtmeyelim...", 85 1 i* I :ll nsan Ne ile Yasar? Zavall beygirin srtnda bir kam saklad. Efendi: - "Besbelli sarholar...". Kyller: - "Haydi haydi unlar geelim... Haydi...". Kzaklar arpt, az daha birbirine geecekti. Ayrldlar, kyllerin kza yine arkada kald. Uzun tyl, kk karn kara batm elimsiz beygir son hzn vererek g bela ilerliyordu. Srekli srtma inen kamdan kurtulmak iin admlarn sklatryor, ksa bacaklar derin kar tabakalarna dalp kayboluyordu. Alt duda balklarnki gibi ileri kk azl, burun delikleri geni, korkudan kulaklar dk olan zavall beygir birka saniye uan omuzuna dokunurcasna yrd halde yavalad, aresiz geri kald. Uak: - "te arabn hneri... Zavall hayvan atlatacaklar, sahiden vahi herifler!.." dedi. Takatten dm hayvann soluunu, sarholarn seslerini birka dakika daha duyarak ilerlediler. Az sonra soluklar da, grltler de derece derece silindi. Yeniden rzgrlarn slklarndan ve rzgrlarn tede beride plak brakt yerlerdeki kzak tekerleklerinin kard seslerden baka bir ey iitilmez oldu. Bu tesadf efendiyi elendirmi, kendine gvenini artrm ve artk kazklar aratrmayarak; yolun kefini aklnca hayvann ferasetine brakt halde hayvan olanca hz ile srmeye balamt. Uan yapacak bir eyi yoktu ve bu durumda kald zamanlardaki adeti zere uyukluyor, yorgunluklarnn acsn karmaya bakyordu. Hayvan birden durdu. Uak az kald yz st dyordu. Efendi: -"Olanlar oldu...". 86 Tolstoy -"Hayrola!". - "Ortada kazklardan eser yok... Galiba yolu yine kaybettik". Uak ksaca: - "Kaybettikse bulmak lazm" diyerek yine kalkt. arpk ayaklaryla yine karlara dald, seirtti... Karartlar iinde bazen bsbtn silinerek, bazen gene hemen kaybolmak zere birden belirerek uzun uzun yrd. Nihayet dnp geldi. Binerken: - "O tarafta yol yok. nmzdedir belki" dedi. Ortala karanlk kyordu. Kzan kar atan aleti, sarfettii kuvveti artrmamakla beraber eksiltmiyordu da. Efendi: - "Bari u kyllerin sesini duy saydk...". Uak: - "Madem ki gelip atmadlar, demek yoldan ok uzaktayz. Ya byle, yahut onlar da yanl bir yana saptlar". Efendi: - "imdi ne yana gitmeli dersin?". Uak: - "Selmet, ii Toru'ya brakmaktadr. Bu kmazdan bizi selmete ancak o karabilir. Dizginlerini bana ver". Krkl eldivenler geirmi olduu halde elleri meye balam olan efendi dizginleri uaa memnuniyetle uzatt. Uak dizginleri ald ve her gn birlikte dp kalkt hayvann ferasetinden emin bir halde, hi ekitirmeden elinde tutmakla yetindi. Akll hayvan bazen bir kulan, bazen brn dike dike dnmee balad.

Uak: - "Babayiitin bir dili eksiktir. Hele bak ne kerametler gsteriyor. Yr yavrum, yr canm. Tuh, tuh!..". imdi rzgr arkalarndan geliyor, daha az yorlard. Uak sevgi ve hayranlkla: 87 insan Ne ile Yaar? - "Ne akll hayvandr. Kk krgz daha kuvvetlidir, fakat aptaldr. Bir de una bak, kulaklaryla mucize yaratacak sanrsn. Telgrafa ihtiyac yok, drt bir yandan ikier kilometrede t olsa alr." Daha yarm saat gememiti ki, nlerinde yine ya orman, ya ky, kara bir heyula peyda oldu. Saf taraflarnda kazklar grnd, yola girmilerdi. Efendi: - "Fakat gene Grikino'ya geldik" dedi. Sol taraflarnda, karla rtlm ayn ambar grlyordu. Daha tede gene donmu amarlar, gmleklerle donlar poyrazn elinde rpnyorlard. Gene o dar sokaa girdiler. Hava gene mlayim, lk, ferah geldi. Gbre ynlar yerli yerinde idi. Yeniden sesler, arklar ve kpek havlamalar duyuldu. Gece olmu, evlerde klar yanmt. Efendi hayvan, duvarlar tuladan rlm byk bir evin ta merdiveni nnde durdurdu. Uak iinden k gelen ve bu sayede masasnn stndeki parlak iki ieleri gze arpan bir odann penceresine kamnn sapyla vurdu. erden bir ses: - "Kimdir o?". Uak: - "Komu kyden dostlar... Biraz bakar msn?". Pencereden ekildiler ve bir iki dakika sonra i kap zorlukla ald, kol demiri gcrdad, mandal dnd, rzgr tarafndan itilen d kapy tutmakta olan uzun boylu, beyaz sakall, yepyeni beyaz bir gmlek ve ksa bir krk giyimli bir ihtiyar ile krmz gmlekli, gderi izmeli bir delikanl grnd. htiyar: - "A, Vasili, sen misin?". 88 Tolstoy Efendi: - "yle... Yolumuzu kaybettik. Gorikino'ya gidecek yerde size geldik. Buraya bugn bu ikinci sefer... kincide de dndk dolatk, yolumuz gene buraya kt". htiyar; - "Tuhaf ey!..". Yanndaki delikanlya dnerek; "Yeti, araba kapsn a!" emrini verdi. Delikanl: - "imdi, imdi!" diyerek frlad. Efendi: - "Fakat karde, biz kalacak deiliz". htiyar: - "Nereye gideceksiniz? Karanlk bast. Kalrsnz". Efendi: - "Kalmak canma minnet, fakat gitmeli... ler var. Kalmak imknsz...". htiyar: - "Hi olmazsa biraz snnz...". Efendi: - "Bu iyi olur, hava daha fazla kapanacak deil... Ay da kar, daha aydnlk olur". Uaa dnerek: - "Sen ne dersin, biraz girip smsak...?". Uak: - "ok iyi olurdu...". Efendi ihtiyarla birlikte ieri girdi. Delikanl araba kapsn at. Hayvan avluya alnd ve anbarn saa altna ekildi. Burada yer, kaln bir gbre tabakasyla rtlyd. Yanda kiriler stne tnemi olan tavuklarla horoz rpnmaya, sylenmeye baladlar. Koyunlar, trnaklaryla donmu topraktan sesler kara89 insan Ne le Yaar? rak, rkm bir halde saa sola atldlar. Kpek bu davetsiz misafirlie aarak, sinirlenerek havlad. Uak hepsine iltifatlar savurdu. Tavuklara, kendilerini daha fazla rahatsz etmeyeceini vaad ederek zrler diledi. Koyunlar, sebepsiz korkularndan dolay hafife azarlad. Hem Toru'yu balyor, hem de kpee susmasn, yabanc olmadklarn anlatyordu. stndeki karlar silkerek: - "Oh, imdi i yolunda" diyor, kpee dnerek anlatyordu: - "Ulan faydasz yere boazn yrtma, biz hrsz filan deiliz...". Delikanl: - "Bunlar evin evliyalardr, keramet gsterirler". Uak: - "Ne evliyas?".

Delikanl apkn apkn glerek: - "Polsen'in kitab byle yazar". Hrsz sessiz sedasz eve sokulur, kpek hemen havlamaya balar; bu: "Uyan, gzlerini a!" demektir. Horoz sabaha kar ter; bu: "Artk kalk", demektir. Kedi yalanr, silinir; bu: "Misafir geliyor, ikrama hazr ol!" demektir. Delikanl, yazmay bilmiyor, fakat okumay beceriyordu. Polsen'i ezbere biliyordu; zaten biricik kitab da o idi. O gnk gibi biraz itii zamanlar, zamana uygun baz hkmler bulup anlatmaktan pek holanrd. Uak: -"Doru!" dedi. Delikanl: - "Amca, sen m olacaksn". Uak: - "Oras da biraz doru!". . Avludan getiler, eve girdiler. 90 IV Efendi ile uan indikleri yer, kasabann en zenginlerinden birinin evi idi. Bu ailenin be para topra vard ve bunlardan baka birka tarlay da ekmek iin kiralard. Avlularnda, ahrlarnda alt beygir, inek, iki dge, yirmi kadar da koyun bulunuyordu. Evde yirmi kiilik bir nfus vard. Drd evlenmi kzlar, alt torunu -ki, delikanl bunlardan biriydi ve torunlar iinde yalnz o evliydi.- iki torun ocuu, yetim, ocuklaryla birlikte drt gelin. Bu, kyn tutunmu, ayrlmam, topraklarn paralamam biricik ailesiydi. Fakat her yerde olduu gibi nifak ilk nce kadnlar arasnda balayarak bu ailede de domu, el altndan yava yava birlii kemirerek topraklarn bl-lmesine doru yol amak zereydi. Oullarn ikisi Moskova'da sakalk ediyorlard; ncs askerde idi. imdi evde ihtiyar ile kars, paskalya dolaysyla Moskova'dan kye gelmi olan byk oullar, kadnlar ve ocuklar, bir misafir, bir de komu bulunuyordu. Masann zerindeki abajurlu lamba, ay takmnn parlakln artryordu. Bir tarafta bir ie votka, mezeler dizilmiti. Duvarlar tuladan olup, iki sra boyal resimler arasnda kutsal tasvirin asld ke cilalanm bulunuyordu. Efendi siyah krk ile masada, Meryem'in resminin altna dmt. Islak byklarn emiyor, atmaca gzlerinin deirmi baklaryla odadakileri ve duvarlar szyordu. 91 insan Ne ile Yaar? Efendiden baka masada; beyaz sakall, tekmil salar dkk, beyaz bez gmlekli, ihtiyar; Moskova'dan gelen arkas ve omuzlar pek temiz bir pamuk gmlek giyinmi byk olu; evde yaayan dier olu, komu, bir de krmz yzl zayf kyl oturmutu. Yiyip imiler, imdi sra aya gelmiti. Semaver yerde sobann yannda kaynamaya balamt. ocuklar ortaya serilmi yatyorlar, kadnlardan biri bir beiin yanbanda kanapeye uzanyordu. Dudaklarna varncaya kadar yznn her taraf buruuk olan evin byk hanm, efendinin etrafnda dnyor, ne hizmette bulunabileceini aratryordu. Tam uan odaya girdii srada kadn, efendinin kaln cam kadehine votka doldurarak; - "Efendi, bizi hor grme, unu i ve bize uurlu bir bayram dile" dedi. Hele souktan, yorgunluktan bitkin bulunduu u srada ikinin parlak yz, i yakan kokusu uan zerinde derin bir tesir yapt. Yz krt, baln ve paltosunu silkeleyerek odada hi kimseler yokmu gibi yzn kutsal resimlere evirdi. Onlar selamlad, sonra masaya dnerek paltosunu karmaya balad. Kardelerin by adamcazn sanda, sakalnda bulunan buz paralarna bakarak: - "Amca, kar iinde bunalmsn!" dedi. Uak paltosunu bir daha silkti, bir iviye ilitirdi ve masaya yaklat. Az kald kadehi yakalayp berrak, parlak, kokulu ikiyi yuvarlayacakt; fakat efendisine bakt, ahdini hatrlad. Bu uurda izmelerine varncaya kadar sattn, halbuki ocuuna baharda bir beygir almay vadettiini dnd. ini ekerek kendini tuttu. - "Ben imiyorum, teekkr ederim" diyerek pencerenin yannda bir tarafa iliti. Byk ocuk: - "Neden imiyorsunuz?" diye sordu. Uak gzlerini kaldrmakszn; 92 Tolstoy - "miyorum, hepsi bu kadar" dedi ve gzlerini byklarna, sakallarna doru devirerek zerlerinde hl bir trl erimemi buz paralarm ayklamaya balad. Efendi bir gevrei ktrdatarak: - "Ona yaramaz da onun iin!" dedi. Ev sahibi kadn: - "O halde ay iersiniz, donmu gibisiniz karde" dedi ve kadnlara dnerek sordu:

- "ay ikram etmek iin ne bekliyorsunuz?." Gelinlerden biri, buu samakta olan semaveri bir bezle sildikten sonra glkle kaldrd, masann stne oturttu: - "Hazr" dedi. Efendi nasl kaybolduklarn, kye ikidir geldiklerini, sa solu farketmeden babo nasl dolatklarn ve sarho kyllerle dolu bir kzaa rastgelilerini sayd, dkt. htiyar ayor, yolu nerede ve niin kaybettiklerini, rastladklar sarholarn kimler olduunu ve tutmalar lazm gelen yolu anlatyordu. - "Molanovka'ya kadar yol apaktr. Bir ocuk bile aldan-maz. Yalnz tam yerinde dnmek lazmdr. Fundaln nnde". Yanndaki atld: - "Halbuki ite aldandlar". htiyar kadn srar ediyordu: - "Artk burada kalrsnz. Kadnlar yatanz hazrlasnlar". htiyar erkek: - "Sabah erkenden giderdiniz, ok iyi olurdu". Efendi: - "mknsz, karde. Mhim ilerim var". Orman ve onu kendinden evvel kapmak isteyen tccarlar dnerek: 93 insan Ne le Yaar? - "Bazen bir saatte kaybolan, bir ylda ele geirilemez" dedi. Uana dnerek: - "Gideriz deil mi?" diye sordu. Uak hemen cevap vermedi; sakalyla, byyla ok megul gibiydi. Nihayet donuk bir hal ile: - "Yeniden yolu kaybetmemek artyla!". dedi. Benzi soluktu. nk akl, fikri ikide idi. Yalnz bana ay onu dinlendiremezdi, fakat hl ay da verilmemiti. Efendi: - "Canm, i kritik noktaya gelmekte, ondan sonra kaybolma ihtimali yok, orman" dedi. Uak kendisine uzatlan ay bardan alarak: - "Efendi, oras sizin bileceiniz ey, nasl isterseniz yle olsun". Efendi: - "elim, sonra ileri ar...". , Uak sustu, fakat ban sallad, ay tabaa dkerek dumanlarnda, ileye ileye parmaklar imi bulunan ellerini stt ve azna ufack bir eker paras atp ihtiyar erkekle kadna yeniden bir selam savurdu ve "salnza!" diyerek iti. Efendi: - "Bizi, biri o kritik noktaya kadar gtrseydi". Evin byk olu: - "Hayhay", dedi ve delikanly iaret ederek: - "imdi kza koar!" dedi. Efendi: - "Haydi oul, ben de sana teekkr ederim". htiyar kadn atld: 94 Tolstoy - "Aman efendi, ne diyorsun, sana hizmet hepimizin borcu". Byk oul, delikanlya: - "Ksra ko" diye emretti. Delikanl: -"Peki!" dedi. Delikanl bir ivide asl duran kalpan kaparak, dudaklarnda bir glmseme ile kza komak zere frlad. Bu arada, efendi ile uan gelmeleri zerine, kesilen bahse geildi. htiyar paskalya dolaysyla nc olunun kendini dnmediinden, bir eyler yollamadndan, karsna da bir Fransz mendili yollamakla kaldndan ikyet ediyor: - "Evlatlar artk saygy unuttular!" diyor, komu da; - "Sen neler diyorsun? Onlardan hl hayr m beklenir? Onlar fazla inceldiler. Diyemekin'i duymadn m? Babasnn kolunu krm, bunlar besbelli kendilerine ok eyler retildiinden ileri geliyor..." diyerek karlk veriyordu. Uak dikkatle dinliyor, herkesin yzn yokluyor, sze kendisi de karmak istiyordu. Fakat ayyla o kadar meguld ki, sylenen szlere yalnz ba sallamakla yetiniyordu. ay bardaklarn birbiri arkasndan boaltyor, iyice snyordu. Yava yava bir rahatlk duyuyordu. Sz ayn vadide yrtlyor, topraklarn blmnden ve bundan kan fenalklardan dem vuruluyordu. Bu szlerin bo szler olmayp, tam u evin iinde yuvarland durumla ilgili olduu belliydi. htiyarn yannda oturan evin ikinci olu topraklarn blnmesini istiyordu. Bu ok ac bir eydi ve btn aileyi iin iin yakyordu. Fakat kirli amarlar

yabanclarn yannda da ortaya atmaktan kanmadlar. lk nce ihtiyar baba kendini tutamad ve mr olduka hibir suretle blnmeyi kabul etmeyeceini, bugn her eylerinin bol olduunu, halbuki blnme, halinde btn ailenin dilenci olacan alayan bir sesle syledi. Komu onu fiekledi: 95 insan Ne le Yaar? - "Nasl ki Moteveyefler" dedi, "her eyleri vard, topraklar bltler, imdi hepsi azlarn poyraza am bulunuyorlar." htiyar, oluna dnerek: - "Senin aradn da, bu!" dedi. Olan cevap vermedi. Skntl bir sessizlik balad. Ksra kzaa koup gelen delikanl bir iki saniye evvel odaya girmi, son szleri dinlemiti: - "Buna dair Polsen'de bir kssa vardr: Bir baba ocuklarna bir sprgeyi gsterip 'bunu koparana aferin var,' der. ocuklardan herbiri denerler, hibiri koparamaz. Fakat pleri birbirinden ayrdktan sonra, onu koparmaktan kolay bir ey olmaz. Bu i tpk byle" dedi ve azn kulaklarna kadar aarak; "Tpk tpksna!" diye steledi. Efendi: - "Eh, yle ise biz de gidelim. Blm iine gelince, byk baba, buna hi raz olma. Bunlar toplayan sensin, efendi sensin. Sulh hakimine git, o sana ne yapmak lazm geleceini anlatr." - "Ah, o da bir dert, -yaknr bir sesle- skar skar, bandan savar, bir yaraya merhem olmaz. Ad hakim, hem de sulh hakimi. Ondan kimselere hayr gelmez. Sanki iine eytan kamtr." Uak beinci ay bardan bitirdii halde bo barda yine baaa etmemi, altnc defa da doldururlar m diye yanma koymutu. Fakat semaver boalmt. Bu sebeple ihtiyar kadn yeni bir ikramda bulunamad. Zaten efendi de davranm, paltosunu giyiyordu. Yaplacak baka bir ey olmadndan o da kalkt, her tarafndan enttii ufak eker parasn oraca kard, ter boanan yzn eteiyle sildi, krkn srtlad. Giyinince derin derin iini ekti. Ev sahiplerine teekkr edip vedalaarak aydnlk ve scak odadan, karla rtl, karanlk, souk verandaya kt. Kapnn ve duvarlarn atlaklarndan rzgrlar bararak buraya giriyordu. Avluya geti. Bir krke brnm olan delikanl, avluda hayvannn yannda dikilmi glmseyerek Polsen'den u mealde paralar okuyordu: "Frtna, kar kasrgalarn kaldrarak 96 Tolstoy yeri g karartt... Bazen bir hayvan gibi uluyor, bazen bir ocuk gibi alyor...". tjak ban sallayarak onu tasdik etti, elleriyle de dizginleri ayryordu. htiyar, elinde bir fener olduu halde efendiyi uurluyordu. Misafirlere bir aydnlk verebilmek zere feneri verandaya koymasyla rzgrn sndrmesi bir oldu. u avludan bile, kar frtnasnn evvelkinden ok daha azgn olduu anlalyordu, fendi kendi kendine: - "Amma da berbat bir hava!"... dedi. Kalmak belki daha iyiydi. Fakat ne mmkn! her eyden stnd. Sonra ite ha-zrlanrmt, ev sahibinin hayvan da koulmutu. Elbette bu yolculuun altndan kalkacakt... htiyar, kalmalarnn kendileri iin isabet olacan iinden geiriyordu. Fakat o vazifesini yapm, kalmalarm teklif etmiti. Kendisine kulak verilmemiti; imdi ne diye srar edecekti? "Kim bilir, bana byle korkaklk veren belki de yamn pek ilerlemi ol-masdlr. Belki de gerekte ekinilecek hibir ey yoktur. Onlarn ekilip gitmeleriyle erkence ve telasz yatlabilir" diye dnyordu. Tehlike korkusu delikanlnn aklndan bile gemiyordu. Yolu ve etraf kar kar tanyor, sonra o ikide birde okuduu iirler hamasetini kabartyordu. Btn o iirler, u gzlerinin nndeki halleri anlatyordu. Uan gitmede hi gz yoktu, fakat nice zamandr kendi idaresini hesaba katmadan yaamaya, bakasnn emriyle harekete alknd. Ve yolcular kimseler tutmad... 97 V Efendi bast yerleri yoklaya yoklaya kzaa yaklat. nk gz gz grmyordu. Bindi, dizginleri ald ve delikanlya seslendi: - "Haydi, sen ne d!". Olan, geni ve bask kzanda diz km olduu halde hayvanna yol verdi. ndeki ksran kokusunu alp kinemeye balam olan Toru onun arkasna dt. ki kzak da imdi sokaa frlamlard. kisi de az evvelki yolu tutmulard. Donmu amarlarn sallan gz iin artk belirsiz bir hale gelen avlunun, imdi karlar altnda tamamen gmlm bulunan anbarn, sert rzgrlarn altnda adeta eilerek inleyen aalarn nnden getiler. Yeniden, karl dalgalan her taraflarn birden kuatan kudurmu bir denizin iine daldlar. Rzgrn kuvveti yle bir derecedeydi ki, yandan vurduu zamanlar kza br tarafa eiyor, hayvan o tarafa srkleyecek ekilde itiyordu. Delikanl, gzel ksra keskin naralaryla coturuyor, Toru ona kavumak derdiyle lgn bir halde uuyordu.

Bylece bir mddet gittikden sonra delikanl bir ark yapt; rzgr sebebiyle ne efendinin, ne de uan pek kavrayamadklar bireyler syleyerek kzam geriye srd. Dnm noktasna geldiklerini anladlar. Delikanl saa sapmt, oraya kadar sadan esen rzgr imdi yzlerine arpmaya balamt. 98 Tolstoy Karlarn arasndan, sada kara lekeler seiliyordu. Bunlar fundalklard. Delikanl: - "Selmetle!" diye seslendi. -"Eyvallah!.." dediler. Delikanl (Polsen'den): - "Frtna, yeri g karartyor...". Bu, olann son szleri olmutu. Efendi: - "Olan adeta air, ak birey" diyerek dizginleri yavaa Toru'nun iki yanma dokundurdu. Uak: - "Yiit bir ocuk, tam bir kyl" dedi. Hzla ilerliyorlard. Uak krkne yle sk skya sarlm, ban iki omuzu-nun arasna o kadar derin sokmutu ki, ksa sakal gerdann trmalyordu. ine biriktirdii scakl dar vermemek iin azn amak istemiyordu. nnde Toru'nun sallanan sars ve dml kuyruu rzgrdan hep ayn tarafa vurarak ve daha ileride ba ve boynu sallanarak, kzan dz oklar kendisini srekli aldatyor, o bunlar, yol ezilerek alm izler sanyordu. Arasra kazklar grnyordu. Bu da kendisine tam yol zerinde olduklarn ve bu suretle korkulacak bir ey olmadn anlatyordu. Efendi dizginleri, hayvana doru istikameti tayin ettirecek ekilde tutmak istiyordu. Dinlenmi olmakla beraber hayvan imdi isteksiz yryor ve koulduu yolu beenmiyor gibiydi. Efendi birka kere dizginleri ekmek lzumunu duymutu. Uak iinden: "te sada bir kazk, ite bir daha, ite bir daha!" diye sayyordu. Gzlerini, nnde beliren bir karartya dikerek; "orman da uras olacak!" dedi. 99 r insan Ne ile Yaar? Halbuki, o bir fundalktan baka bir ey deildi. Onu da getiler, yarm kilometre kadar daha ilerlediler. Bir de grdler ki, ne kazklardan, ne de yoldan eser var! Efendi kendi kendine; "orman u tarafta olmal" dedi. Votka ve fazla ay bana vurmutu. Hayvan mtemadiyen sryordu. Zeki ve cesur hayvan kendine iaret edilen istikamette bazen rehvan, bazen tnst gidiyor, halbuki bunun asl yol olmadn seziyordu. On dakika kadar daha gittiler, hl ormandan eser yoktu. Efendi hayvan durdurarak: - "Yolu yine kaybettik!" dedi. Uak azn amayarak kzaktan indi. Bazen vcuduna yapan, bazen tersine evrilip alan krkn tutarak karlarn iine dald, u tarafa, bu tarafa sapt. Efendi onu kere bsbtn grmez oldu. Nihayet dnd ve dizginleri efendinin elinden alarak kat, sert bir sesle: - "Saa sapmal!" dedi ve hayvan dndrd. Efendi dizginleri mazlum bir ifadeyle teslim ederken,buz olmu ellerini krknn tyleri iine sokarak: - "Pekl, saa sapalm!" diyebilmiti. Uak cevap vermedi. Hayvana: - "Hadi iki gzm, az daha himmet" dedi. Fakat hayvan artk ks dinliyor, dizginleri ekitirmek kr etmiyordu. Baz yerlerde, diz kapaklarna kadar kara batyor, her hamlesinde kzak ksa sarsntlar geiriyordu. Uak kzan nnde asl duran kamy ald, hayvana vurdu. Byle eye alkn olmayan gzel mahluk byk bir azim gstererek trsa balad. Fakat ok gemeden yine rehvan gitmee, az daha sonra da yine yavalamaya balad. Bu da be dakika kadar srd. imdi ortalk o kadar kara, kar o kadar cokun idi ki, zaman zaman hayvann bal bile seilmiyordu. Bazen kzak ilerlemiyor, arkaya doru kayyordu. Hayvan besbelli bir tehlike sezerek ikide bir duruyordu. Adamcaz diz100 Tolstoy ginleri brakarak yeniden atlad ve bu duruun illetini anlamak zere n tarafa gitti. Fakat hayvann bandan az teye ilerlemiti ki, birden kayd ve aa yuvarland. Kendini tutmaya alyor ve kendi kendine "dur be, dur!" diye baryordu. Fakat rzgrn karla doldurduu ukurun dibini bulmadan tutunamad. ukurun tepesinde ylm olan kaln bir kar tabakas da bu dten koparak zerine devrildi. Kar vcudunu boynuna kadar rtyordu. Kara ve ukura sitem ederek: - "Ya, bana bu oyunu ettiniz, ha!" diyordu. rpnmaya balamt. Efendi yukardan sesleniyordu:

- "Nerdesin, yahu?". Cevap vermedi, daha mhim ii vard. Silkiniyor, rpnyor, bir yandan da derken elinden frlam olan kamy aratryordu. Kamy toparlaynca, dt yerden kmaya abalad. Trmanyor, yine kayyordu. En sonunda ukur boyunca yryerek uygun bir yerden kmay dnd. Epeyce ilerledikten sonra yryerek deil trmanarak kurtuldu. Fakat imdi de ne at, ne de efendiyi grebiliyordu. Srttan rzgra doru ilerledi. Kendilerini grmedii halde atn kinediini, efendinin bararak yerlerini iaret ettiini duydu ve ata cevap verdi: - "Geliyorum, geliyorum ite, rahat ol...". Kzan yanna varmadan ikisini de seemedi. Efendi: - "Ne cehenneme gittin, kayboldun? Allah cezan versin. Kza evir; bari yine Grikino'ya gidelim" diyordu. Uak: - "Grikino'ya gitmek... canma minnet! Fakat bunun yolu nedir? Nerdedir? nmz yle bir ukur ki, bir yuvarlanan bir daha kamaz. Kurtuluncaya kadar canmdan bezdim". Efendi: - "Peki, burada kalacak deiliz ya!". 101 anJVeJ^le Yaar? Uak cevap vermeyerek kzaa yaklat. Arkasn rzgra vererek izmelerini ekti, ilerine dolan karlar silkti. Bir avu saman alarak, sol izmesindeki delii zenle kapad. Efendi susuyor, imdi yalnz ve yalnz uan kerametine, mucizesine balanm bulunuyordu. O da kzan iine girdi, parmaksz eldivenlerini taktrd, dizginleri ald. Hayvan evirerek ukur boyunca srmeye balad. Fakat daha yz adm gitmemilerdi ki, at gene birdenbire durdu. Yeniden bir ukurun nne gelmilerdi. Uak gene indi, geilebilecek bir yer arad. Uzun bir sre sonra nihayet gittii yerin aksi tarafndan kageldi: - "Ey efendi, hl yayor musun?" diye seslendi. Efendi: - "Henz yayorum. Ne var ne yok?". Uak: - "u var ki, artk ne bende, ne de hayvanda takat kalmad". Efendi: - "Peki, ne yapacaz?". Uak: - "Hele biraz daha bekle...". Uak yeniden arand, fakat bu sefer abuk dnd. Hayvann nne geerek: - "Arkamdan gel yavrum!" dedi. Efendi artk emir filan vermiyordu. Uak ne derse o oluyordu. Uak yeniden: - "Arkamdan gel gzelim!" diyerek saa doruldu. Birden dizginlerinden tutarak hayvan tepeyi dolduran karlar arasndan ukura srd. At ilk nce mukavemet edecek oldu, fakat kar ynn aabileceini kestirerek nihayet ileri atld; fakat baaramad, boynuna kadar batt. Uak hl kzakta kurulu duran efendiye: 102 Tolstoy - "k, a mbarek" diye bard ve oklardan birini yakalaynca kza itmeye balad. Kzak atn sarsna kadar ykseldi. Ata seslenerek: - "Yavrum, g, biliyorum, amma ne etmeli? Bir gayret daha, ha bir gayret daha... haydi!" dedi. At nndeki yokuu amak iin iki kere davrand, nafile... O zaman uak dnd. Yine ata dnerek: - "A karde, burada da kalnmaz ya!" dedi. At ban sallayarak tasdik etti; bu sefer byk bir himmetle hz alarak srad. Uak: - "Ha gayret yavrum, ha gayret... rkme!". Hayvan bir daha, bir daha, bir daha atld ve nihayet kar ynlarnn arasndan kt ve durdu. Glkle nefes alyor, ak-sinyordu. Efendiye gelince, o da ilerlemek istedii halde iki krkn altnda nefes nefese duruyor, bir adm atmaktan aciz bulunuyordu. Nihayet gidip kzan iine yld. Kyde krknn cebine koyduu mendili ekerek: - "Brak, biraz hava alaym!" dedi. Uak: - "Sen uzan, imdi her ey dzelir, ben bakarm". Efendi kzan iine iyice yerleirken, uak hayvann dizginlerinden tutarak on adm kadar aa doru ekti, sonra biraz yukar gtrerek durdu. Artk rzgrlarn kovalad, karlarn doldurduu ukurun iinde deillerdi. Artk srekli oraya snmakta olan karlarn altnda gmlp kalmalar ihtimali yoktu. ukurun srtnda, tepenin stnde ylan karlar kendilerine az ok bir siper de oluyordu. Arada bir rzgr yle byle zayflyor, fakat bu ok srmyor, sanki btn kaybettiini hep birden almak istermi gibi bu sefer kudurmu bir halde, on kat fazla bir hzla tek-

103 insan Ne le Yaar? rar balyor ve gittike byyen bir hiddetle kardan kasrgalar yapyordu. Efendi biraz nefes alarak, kzaktan kp ne yapmak fikrinde olduunu sormak iin tam uan yanna gitdii srada, byle bir kasrgann ortasnda kalmlard. ster istemez olarak ikisi birden meldiler ve rzgrn hiddeti dininceye kadar o halde beklediler. Bu sralarda hayvan da krgn bir halde kulaklarn dryor, ban sallyordu. Rzgr az diner dinmez, uak parmaksz eldivenlerini kard, kuann arasna sktrd. Ellerini fledi. Hayvan serbest bir hale koymak zere gemlerini karmaya, kaylarn toparlamaya balad. Efendi: - "Ne yapyorsun?". Uak: - "Hayvan zyorum. Yapacak baka ne var ki? Artk takatim kalmad". Efendi: - "Yolumuza gitmeyecek miyiz?." Uak: - "Nereye? Hangi yola? -Ban aa sarktm ve soluklar, terler boanan iki tarafn krkleyen hayvan gstererek-Nerdeyse u zavall da atlayacak! Geceyi -bir han odasna iaret ediyormu gibi- burada geirmeli, baka are yok!" dedi ve iine devam etti. Efendi: - "Burada soukta donmaz myz? Uak: - "Belki de donarz. Fakat elden ne gelir?" 104 VI Efendi, kar ynlar iinde hayvanla, kzakla urap hrpalandktan sonra iki krkn iinde pek snm bir haldeydi. Fakat geceyi gerekten tarlalar arasnda geirmek gerektiini anlaynca arkasndan doru bir rperme duydu. Acaba rahat edebilir miyim diye kzan iine girip oturdu. Cebinden sigaralarn, kibritini kard. Uak hl hayvanla meguld. Kolan, takmlar, terbiyeyi, kouyu karyor ve bu arada hayvana mtemadiyen kuvvet ve evk verebilecek diller dkyordu. Oklarnn arasndan ekerken: - "Haydi kahramanm, oradan k, yemini de karyorum, sana yem vereceim" diyor, hem sylyor, hem sylediklerini yapyordu. Fakat gryordu ki, bu szler hayvann derin endielerini gidermekten ok uzakt. Tepreniyor, arkasn rzgra vererek kzaa yapyor, uan yenine bayla vuruyordu. Denebilirdi ki, ua reddetmi olmamak iin kzaktan biraz yulaf kavrad, fakat aniden imdi yemein sras olmadn gsterir bir halde azndan brakt, rzgr onlar derhal kapt ve uzaklara savurdu. Uak: - "imdi bir iaret koyalm!" dedi. Kzan yzn rzgra evirdi, iki okun ularn kaylarla balad, oklar kzan n tarafna diklemesine yerletirdi: 105 nsan Ne le Yasar? - "Tamam" dedi, "karlar altnda gmlr lrsek, bir hayr sahibi u oklardan bunu bir an evvel kefeder, gelip bizi karr". Silkeledikten sonra parmaksz eldivenlerini yeniden takarak szn tamamlad: -"Atalarmz bunu byle yaparlarm...". Efendi krkn aarak ve eteklerini toplayarak, kibritleri birbiri arkasndan elik kutusuna akyor, fakat elleri titriyor, kibritler ya derhal, yahut sigarasna yaklatrrken sonveriyor-du. Nihayet biri dayand, bir an iin etrafn aydnlatt. Krkn, ehadet parmanda yzk bulunan elini, zerlerini kar tozlar rtm yulaflar grd. Sigarasn hrsla iki kere doyasya ekti, duman iine kadar alarak byklarnn arasnda savurdu. Sonuna kadar imek isterken, rzgr sigaray kapt, gtrd. u bir iki nefeslik sigara keyfi ona ok ho gelmiti. Azimli bir eda ile: - "Madem ki byle lazmm, kalalm" dedi. Uaa hitaben: - "Dur, sana bir bayrak yapaym" dedi. Az nce kzan iine frlatt mendili ald. Eldivenlerini kararak, imdi oklar balayan kaya yetiebilmek zere kzan n tarafna geti ve mendili oraya sk skya balad. Rzgr o dakikada mendili parala-yacakm gibi rpmaya, bazen akrdatmaya, bazen iirmeye balad. Gene kzaa geerek yapt u iten memnun bir halde; - "imdi i tamamland!" dedi. Efendi: - "kimiz de bylece ieri ssaydk. Fakat imkn yok!". Uak: - "Elbette ben de bir yer bulurum, fakat hayvan rtmek lazm. Yavrucak ter iinde. Msade et de yle bir geeyim" diyerek ieriden ve ksmen efendinin altndan bir yaygy ekti, ikiye katlad, gtrp hayvan rtt.

- "Sen de kendini bylelikle koru, bu kanaat dnyas!" diyordu. i 06 Tolstoy Gene kzan yanma gelerek efendiye sitemle seslendi: - "Size kanavienin lzumu yok. Biraz da saman" diyerek efendinin altndaki kanavieyi ve saman ekti. Kzan arkasna geip karda bir ukur kazd, saman yayd. Kalpan daha ieri ekerek, yrtk krkl paltosuna daha sk sarld. En stne de kanavieyi ekerek rzgrdan, kardan korunmak zere arkasn kzaa dayad ve samann stne yerleti. Efendi onu gznden karmyor ve yaptklarn hi beenmiyordu. Zaten o, kyllerin bir ey bilmez adamlar olduu hissini beslerdi. Artk iyi kt geceyi geirmek zere adamakll yerlemeyi dnd. Kzan iinde kalan samanlar yayd, yan tarafn daha kabark yapt. Elleri cebinde, ba kzan n yksek tarafna dayal olarak keye uzand. Bann bu durumu kendisini rzgrdan koruyordu. Uyumak istemiyordu. Dnyordu, dnd de hep ayn eydi. Hep varlnn hedefi, anlam, hazz, gururu olan eyi; kazand ve kazanaca paralar dnyordu. Tand adamlarn paralarn, bunlar ne yollardan kazandklarn, kendisi de tpk onlar gibi ayn yolun yolcusu olarak daha neler, neler kazanabileceini dnyordu. u almak istedii ormann kendisi iin byk bir nemi vard. Bu iten byk kazanlar, mesela onbin ruble gibi bir servet umuyordu. Gz mevsiminde dolat ve iki desyantinlik bir sahada aalarn sayd orman gzlerinin nne getiriyor, haylen hesaplar yapyordu: "Meelerden kzak yaplr, tabi kereste de kar; geriye kalanlar da atlmaz, odun olur. Her desyatinden en aa yirmi ruble alrm, u yle olur, bu byle olur...". Hesabn sonunda senelik geliri on iki bin rubleye kadar kyordu. "Fakat ben yine onu kapatmak iin on bin ruble vermem. Sekiz bine helllemeli... Ormann aasz yerlerini indirmeli, bunu lecek adam da yalamak, ballamal, eline yz ruble kadar bir 107 insan Ne ile Yaar? ey sktrmal. Velhasl i sekiz bini gememeli... bini hemen pein veririm. Paray grnce yumuayacana phe yoktur". Elini cebine att, parann yerinde olduunu grerek rahatlad. "Dnm noktasndan sonra yolu nasl oldu da kaybettik. Hnzr eytan! Orman, kulbe buralarda olmal. Fakat hibir kpek sesi de yok. Bu mnasebetsizler de insana lazm olduu zaman havlamazlar...". Yakasn kaldrd, kulak verdi, hayr frtnann grltsnden baka, oklarn ucuna smsk balanm mendilin akrtsndan baka, kza kamlayan karlarn sesinden baka birey duyulmuyordu... "Bilsem, kyde kalrdk. Neyse, yarn varrz, yalnz bir gn kaybetmi oluyoruz. Byle bir havada br taraftan kimseler yolu gze almamlardr elbet...". Birden ayn dokuzuncu gn kasaptan para alacan hatrlad: "Kendisi gelmek istiyordu. Beni bulamayacak. Karm byle ayamza gelen bir paray bile almay baaramaz. Gerekten hibir tahsil grmemitir... Nasl davranmak lazm geleceini bir trl kestiremez...". Bir gn evvel evlerine kaymakam misafir geldii zaman, kadnn ona kar da lazm gelen ikramda bulunmadn dnd. "Ne olacak, kadn! Kadnn ne demek olduu malm! Zaten ne grm ki... Zaten anamn babamn zamannda evimiz neydi ki... Bir hi! Bir samanlk, bir de a dkknmz vard... Topu bu. Halbuki ben on be ylda bu hiten neler karmadm... Bir dkkn, iki meyhane, bir deirmen, bir zahire anbar, iki arazi, demir atl, arabalyla byk bir ev" diye bbrleniyordu. "Babamn zaman nerede, imdi nerede? Bu gn btn havalide kimden bahsolunuyor? Hep benden, hep benden!..". "Ya bunun sebebi? Sebebi yalnz, almam. Benim bakalarna, tenbellere, mansz vakit geirenlere benzer yerim var m? Hava iyi demem, kt demem, iteyimdir. byle ilerler. Para havadan, aka ile kazanlabilir sanrlar... Hayr, yorulacaksn, 108 Tolstoy , Rnvle geceyi karlar iinde, tarlalar bunalacaksn, inleyeceksin. Byle, geceyi arasnda geireceksin, uyumayacaksn. Gurur iinde kabardka kabanyordu. , W insan soyu sayesinde brsey olm.Zaval "Herkes sanr ki, insan j almak... Sen l kafalar!.. Mronoflar bugn milyoner Sebep? al* cali gerisi kolaydr!.. Elverir ki, salm y*^ols ian Mironof lar gibi milyoner oimaK Hiten varolmu ol n^^g^^^^ fikri adarm o kadar sarst k^mut y lenemt,

duydu. Fakat kim var* ^^m\dam Al. gsterirdi. K-md orada ne olduunu ev s^ kulak kabartarak; zan n tarafn dvmekte olan Kas g rnlecek ki, "Amma da esiyor, insan karlarn altoda o kada gom sabaha kmak kabil olmayacak..." diye sylendir k vmd Beyaz bir karanlk iinde ancac Kalkp etrafna bakn^B y ^^ ^^ atn donuk ^.^^ ayrdedebhyordu. Drt bir ta-yaygry bir de dugumlu W i ^^ ^ ve yne br rafn, onunu, arkas n, he^ya ^^ an iinde daha ok ^^ ettim Yoluma devam etmely->u herifi Eledim dejalt^t ^.^ dun. Elbette W yere ^ff^rdum. Halbuki simdi btn donmu ve ihtiyarn,evinde yat Fakat hayatta zevk ne^iri-n'aen s,gara -- * , , aldrarak, onune doru egucu-. y etmemek iin eteklerini kaldm* ^^ ^ ^^ so_ fakat rzgr bir yol bulup ^J ' b ladl. Bu baarsndan nyordu. Nihayet yakt veJ^turmy kendisinden ok rzgr dolay, iini bir sevin kapl*^ >J ^ ferahl]k duy1mekte olduu halde o da u be^ ^ ^^ ^ du Tttrar uzand, iyice^ortund u 4^, Sonrablr-yaknda yeniden yapaca s>c v den fikri bunald, vcudu uyutu. 109 insan Ne ile Yaar? Bir aralk bir sallant duyarak uyand. Acaba at altndan biraz saman m ekmek istemiti? Yoksa isel bir sarsnt m duymutu? Her halde uyanmt. Kalbi o kaciar sk ye 0 kadar kuvvetli arpyordu ki, altnda kzak titriyor g;ibi geldi Gzlerini at. Etrafnda deimi hibir ey yoktu. Ancak ortalk nispeten daha aydnlk grnd. "Hava aydnlanyor, sabah oluyor" dedi. Fakat ayn dakikada ayn aydnl aklna geldi. Kalkt, ilk nce ata bakt, hayvan arkas rzgra evrili bir halde ayakta duruyor ve titriyordu. Karla rtlm olan yaygnn bir ucu tersine dnm, yemlik kaymt. Kar tozlanyia rtlm olan yelesinin dik dik olduu imdi daha iyi s&ifiyordu Kzan arka tarafna ban uzatarak uan ne durumda olduunu anlamak istedi. O hep ayn durumda idi. Ayaklar stne ektii kanavie kar iindeydiler. "Bari souktan gebermese!.. Esvab es\^ap deil bir ey olursa herkes beni knar. Aptallar... Hep aklszlk..." diye geirdi aklndan. Hayvann stndeki yaygy alp uan stne sermeyi dnd. Fakat imdi yerinden kalkarsa yeceinden souk alacandan korktu. Sonra hayvann da mesini hesaba katt "Ne diye yanma aldm. Ah u karm, her fenala sebep odur!". Karsn hi sevmiyordu. Kzan dip tarafna yeniden uzand, birden aklna bir ey geldi: "Amcam byle karlar iinde btn bir gece geirmiti de bir eyler olmamt!" dedi. Fakat ayn dakikada baka bir sevi hatrlad. "Sevastiyan karlar altndan l karlmt. Donmu bir et paras gibi kaskat idi." "Eer kyde u ihtiyarn evinde kalaydm, bu belalarn hibirine girmeyecektim." Krkn scakl dar vurup azalmasn ve her tarafn iyice kaplasn diye paltosunu iyice kapad gzlerini yumdu, tekrar uyumaya alt. Fakat btn emeklerine ramen uyku sarmad, aksine kendinde bir canllk, bir hevecan 110 Tolstoy duydu. Kazanlarn, undan bundan alacaklarn hesaplad. Gzel durumundan gurur duyuyor, gs kabaryordu. Ayn zamanda kyde kalmadna da srekli piman oluyor, esefleniyordu: "Oras buraya benzer miydi? Scakta, bir sedir stnde uzanm olacaktm". Bir yandan br yana dnd. Yine yatt. Daha rahat, rzgra kar daha korunakl olmak istiyor, fakat halinden bir trl memnun olamyordu. Kalkyor, baka trl yatyor, ayaklarn uzatyor, gzlerini kapyor, biraz sakin duruyordu. Fakat bazen kuvvetli izmeleri ayaklarn skyor, ac veriyor, bazen rzgr bir delik bulup ieri giriyordu. ini yiyerek yine hep kyde, ihtiyarn scak evinde kalmakta ne kadar isabet etmi olacan dnyor, tekrar kalkyor, tekrar sadan sola, soldan saa dnyor, daha sk rtnyor, yeniden uzanyordu. Bir aralk, uzaklardan horoz sesleri iittiini sand, sevince bouldu. Yakasn yatrarak kulaklarn kabartt. Fakat btn dikkatleri boa kt; oklarn arasnda hora tepen, mendilden bayra akrdata akrdata tempo tutan rzgrn ve kzan duvarlarna vuran karlarn sesinden baka bir ey yoktu. Uak kzan arkasnda bzld yerden bir daha kmldamam, kendisine bir iki defa seslenen efendiye hibir cevap vermemiti. Kzan arka tarafnn stnden ban karp, karla rtl kleyi szdkten sonra: "Herifin umurunda deil, belki de uyuyor" dedi. Tekrar kalkt, yirminci defa tekrar yatt. Artk bu gecenin sabah olmayacak sanyordu.

Bir daha kalkp etrafna bakt zaman; "phe yok ki, afak skyor" dedi. "Bir saate baksam, fakat gsm atmda souk alma tehlikesi var. Amma sabah olduunu anlaynca, hafiflerim, kza koarz" diye dnd. i ona, sabaha daha ok vakit olduunu sylyordu. Fakat korkusu gittike artyor, bir taraftan duygularn yoklamak, br taraftan kendi kendini oyalamak istiyordu. Krknn kaytanlarn ihtiyatla zd, elini ieri att, yeleini g hal ile buldu. Mineli ieklerle bezenmi gm saati111 insan Ne le Yaar? ni ald, bakt. Hayr kibrite ukerek, di^ktajy^^y^^ ^^T^ ^ ^ ki vazyetini ald. El yoJZT.T? H**** z' byk bir ihtimam e ato e i^^ ^ ^ ^ *** bakyor, bakyor gzlerine Z ^ amaCma Ulatl' Saate dakika geiyordu manayrdu; gece yansm ancak on "Ah, bu ne uzun gece' " aa- a i , havann etkisini duydu ve nJtl ^^ dndurucu br Kzan kesine sokularak "abl ^^ ^ rtnddinmeyen sesleri arasndan act^.^ Fakat grn mahluk sesi geldi Bu ses yaVa ^ ^ ^ ^ Cai1 bir m, ayn kuvee^^3^ ^^ "^ ^k^ azaltmt. Bu bir kurt sZTill^V'V^ ****** yaknnda idi ki, enelerini kL,T ^ yoktu' Kurt kadar d aka seiliyordu. Yme^ 7?** ^^^ dikkatle dinledi. At da kulaklf,n ! ^^ ^ b"yk br masn bitirince at bi iaret ver ^ dinliyrdU- KUrt ^ artk uyumak yle ^IT^ZT^V^ ^ ^ incesini ilerine" dummuna s^T ^ ^^rdu. D-aocak abalan boa gidiyor her an T T? ^ abahy0r' Btn duygularnLaSkm0an^uk0? t * ^ ^^ snda kalmamasndan doan eseflef "di ' ^ *"** ^ imdi hep u dnce etrafnda dnp dolayordu: u orman almay kuramnv ^ , ^ , , , dan daha krl ilerim miyoktuTAh ^ T *****' n' madun? Hele sarka, bulunduu tman^ ^ ** fo" mt, derler. Halbuki ben de iZT f* ^ <W~ smda titremi, fakat titre*^^TT " * V** ^ mu olduunu anlayamamt. E^ ^ ^ .mu' ykSa S^k nedi. Ne mmkn^ Artk kabm 'g DUp uzanmay &kovamadMaaim^an^^^^ mak ihtiyacnda idi... Cebinden T ^f,^6 blreyIer yaP" - ekti. Topu topu kibrit LS ^f'T' *T f*' * smt, onlar da en fenalar idi. 112 Tolstoy Hibiri ate almad. Neyi kasdettii belli olmakszn bir kfr savurdu. "Allah beln versin!". Burumu sigaray uzaa frlatt, bo kibrit kutusunu cebine soktu. yle bir endieye kaplmt ki, yerinde duramyordu. Kzaktan kt, arkasn rzgra vererek, belindeki kua zp yeniden iyice sktrmaya kalkt. Kendi kendine birden: "Burada durup da lm beklemenin mans ne? Hayvana atlaynca uar giderim. stnde bir svari olunca hayvan iin iinden kar. -Ua kastederek Ona gelince, lmek kalmak onun iin birdir. Yaayacak da ne olacak? Hayattan ne zevk ald veya alaca var? Fakat ben yle miyim?" dedi. Hayvan zd, dizgini takt, stne atlamak istedi. Krk, izmeleri yle bir halde idi ki, arlklarndan beceremedi. O zaman kzan stne karak ata oradan sramay denedi. Bu sefer de kzak salland, efendi dt. Nihayet, nc sefer hayvan kzan yanna getirdi. Kzan kenarna ihtiyatla bast, karnn hayvann srtna yaslad. Bu durumda birka saniye kaldktan sonra iki kere davranarak bacaklarndan birini hayvann srtndan ard. Ayaklarn hayvann azlnn kaylarna dayayarak oturabildi. Bu srada uak kzan sallanmasndan uyanmt. Efendiye, uak kendisine bir eyler sylyor gibi geldi: "Divane! Benim sizlere uymam hayvanlktan baka bir ey deil. Burada kalp da kendimi yok yere mi harcayacam?" Rzgrn at krknn eteklerini bacaklarnn stne yerletirdi. Hayvan aklnca ormann ve kulbenin bulunduu istikamete srd. 113 VII Uak kzan arka tarafnda, kanavienin altna bzld bzleli hi kmldamamt. Tabiatn yan banda yaayan, sefaletin ne olduunu bilen btn emsali gibi o da sabrl, taham-mll idi. Bir endie, hiddet duymadan saatlerce, gnlerce tevekkl iinde bekleyebilirdi. Efendinin kendisine seslendiini duymu, cevap vermemiti; nk can ne kmldamak, ne de konumak istiyordu. tii aylarn ve kar ynlar iinde abalamalarnn verdii scaklk henz devam etmekle beraber, bu scakln daha fazla srmeyeceini ve hareketler yaparak yeniden snmaya da kuvvet bulamayacan biliyordu. Kendisinin, takatten derek nihayet durup ayak direyen, yedii kamlara boyun eip ilerleyemeyen bir beygir gibi bitkin olduunu hissediyordu. izmesi delik olan bir aya meye balamt. O ayann ba parman kmldatamyordu.

me yava yava btn vcudunu saryordu. Bu gece lebileceim, hatta lmesi lazm geldiini dnd. Bu dnce neticesinde lm kendisine ne pek tatsz, ne de pek korkun geldi. lm pek tatsz grnmedi, nk hayattan zaten bir nee tatmam, bilkis mr ard arkas gelmeyen bir klelikten ibaret olmu, bundan da artk bezginlik duymaya balamt. 114 Tolstoy Pek korkun da grnmedi; nk bu dnyada hizmetlerinde rd efendilerin dnda, kendisini bu dnyaya gnderen baka merhametli bir efendi olduuna, lmekle artk yalnz ona tbi bulunacana ve ondan her halde hi bir fenalk gelmeyeceine inanyordu. Kendi kendine: "Burada birlikte yaanlan, kendilerine allan her eyi brakp gitmek ac. Fakat are ne? Elbet oraya da alrm, madem ki byle lazmm. Fakat gnahlarm! Onlar ne olacak?" dedi. Sarholuklarn, iki urunda sat paralar, karsna yapt fena muameleleri, kfrlerini, Tanr evine ok seyrek gittiini, oru tutmadn birer birer hatrlad. "Evet, dedi, gnahlarm ok, fakat su bende mi? Beni byle yaratan kendisi deil mi? Gnahlar iledimse, ilememek benim elimde miydi?". Bu gecenin akbetini byle dnyordu. Fakat az sonra bu dncelerden eser kalmad ve kendini birtakm kark hayllere verdi. Bazen karsnn geliini, iki lemlerini, o sonsuz dknlklerini, bazen bir gn evvel yola klarm, kydeki ihtiyarn evini, miras blm hakkndaki szlerini, kendi ocuunu, imdi rts altnda snmakta olan at, bazen de kmldanarak kza sallayan efendisini dnyor ve; "Zavall, kyde kalmadna imdi kimbilir ne kadar pimandr. O saltanat brakp mezara gitmeyi hi istemez. O baka, bizler baka!" diyordu. Bu hayller yava yava birbirine kart ve uyku bast. Efendi ata binmek iin abalarken kza sarsnca, uan dayand arkalk ayrlm, kzan bir tekerlei arkasna arpmt. Bu yzden uyanm, ister istemez vaziyetini deitirmiti. Bacaklarn rten karlar silkerek, zorlukla topland, ayaa kalkt. Souun cierlerine kadar ilediini o anda daha iyi duydu. Bunun mnsn iyice anlam ve efendiye seslenerek, artk hayvann muhta bulunmad, fakat kendisinin rtnebilecei rty brakmasn sylemiti. 115 i l^an Ne le Ya ar; ne at, It^^u ^^ a"Iami' yahut anla, cevap yeri^^$kasrsalar yapan kar tozIar^de nd ^mCa,1ZubyIe ^ kalnca ne yapacan d-nSSfi" ^ aramak ^ ^C kalmadan. gLyor-tlm t^ 'tf '^ de kCmezdl' fnk da karla^rKe^;^tnecek br y^stnde tek * Tl**"1 ** ^^ ko^m^- imdi tek br gmlek varm1 gibi yordu. Bir korku duydu. iiten bh flH^'7' ded' Zaman yalnz olmadWm, kendisini ^nerl^r' ^ "^ yZSt ^-^n *. ^:;n^t^'stndek kanav?e ie *** pr. dengeBt!rl!!nSlnaraad1' hatta ttryrdu" YaVa yava kend^bunla^ ner ikisine de hazr olduunu anlyordu. 116 VIII Efendi, bacaklaryla, dizginle hayvana vuruyor, bilinmez bir nedenle, ormann ve orman bekisi kulbesinin bulunmas lazm geldiini varsayd bir yne doru sryordu. Kar gzlerini kaplyor, rzgr kolundan tutup onu durdurmak istiyordu. O, ne doru eilmi, srekli krknn eteklerini uyluklaryla hayvann srt arasna sktrmak ve takatsiz dt halde, yine svarisinin gsterdii yolda rehvan giden hayvan zorlamakla urayordu. Bu ekilde be dakika kadar ilerlediler. nnde hayvann bandan, etrafnda bir kar lnden baka bir eyler grmeyen, kalkk yakasnn iinde rzgrlarn hiddetinden baka bir ey duymayan efendiye gre hep dosdoru gidiyorlard. Birden nnde bir karalt grd. Sevincinden kalbi gm gm att, hayvan oraya doru srd. Bir ky evinin duvarlarm grdn sanyordu. Fakat karalt yerinde durmuyordu, srekli kmldyordu. Grd bir ev olamazd. Olsa olsa bir hendekte bitmi yabani iri otlar olacaklard; rzgrn kuvveti altnda bir yandan br yana mitsiz bir halde yalpa vuruyorlard. Korkun frtnada ikence ekercesine sallanan bu otlar grnce efendinin iini bir korku kaplad. At ileri srd. Karaltya yaklarken yn deitirdiinin farknda olmad.

imdi baka bir semte doru kouyor, halbuki yine ormana, kulbeye doru gittiini sanyordu. Hayvan srekli saa doru gitmek istedii halde, o hayli peinde, hayvan hep sola eviriyordu. 117 nsan Ne le Yaar? nnde yeniden kara bir eyler grd. Sevindi. Bu sefer bu, elbette bir ky olacakt. Halbuki bunlar demin yanlarndan getii, rzgrlarn kamlamakta olduu ayn hendekteki otlard. Bilinmez bir nedenle burada yine ayn korkuyu duydu. imdi bunlar, yalnz ayn kuru kara otlar olmakla kalmyor, rzgrlarn kar tayarak rtmek istedikleri yeni alm at izleri de yanba-larnda bulunuyordu. Durdu, eildi, ok dikkatle bakt. Evet, evet, oradan bir at gemiti, bu at da ancak, kendi at olabilirdi. Besbelli kk bir dairenin evresinde dolamt. "Byle giderse mahvolmam muhakkak!" dedi. Korku ile penelemek iin, iinde aydnlklar olduu grntsn veren ve gzlerini diker dikmez aydnlklar kaybolan beyaz sisi delip gemek derdi vard. Bu dertle ilerilere bakarak, hayvan daha byk bir hzla srd. Bu defa kulana kpek havlamas veya kurt ulumas gibi bir eyler alnd. Fakat bu sesler o derece belirsizdi ki, acaba sahiden byle sesler duyuyor muydu? Yoksa sadece kuruntu muydu, anlayamad. Durup iyice dinledi, en hafif bir sesi dahi almak istiyordu. Birden sar edici korkun bir ses kulaklarnn iinde patlad. Btn vcudunun sarsldn duydu. Atn boynuna sarld, fakat o da titriyordu ve ses daha korkun bir hal almt. Birka saniye kendini kaybetti ve ne olduunu kavrayamad. Halbuki olan biten, hayvann, belki kuvvet bulmak, belki de artk imdat aramak iin cierlerinin btn kuvvetiyle kinemesinden ibaretti. Hayvana "Kahrol! Beni ne kadar rkttn" dedi. Fakat bo yere korktuunu anladktan sonra da kendine gelemedi, yine korkmaktan kendini alamad. "Aklm bama almalym. Sakin olmalym!" diyordu. Fakat mmkn deil kendine gelemiyor, rzgrn eskisi gibi kardan deil arkasndan esmekte olduunu anlayamyor, hayvan durmakszn srmekte devam ediyordu. yordu. Her taraf, hele semer yerine gelen ksm aryordu. Elleri, ayaklan titriyordu... Nefes almak yerine solu118 Tolstoy yordu. u berbat kar lnn ortasnda bitip gideceini gryordu. Bir aralk at birden srt; kayarak bir kar ynna dald. abalarken yan tarafa dt. Efendi kendini dar att ve atarken zerine dayand kk eeri yerinden oynatt. Bylelikle bandan kurtulan hayvan derhal kalkt, srayarak, kineyerek hzland ve aniden efendinin gzlerinin nnden silinmi oldu. imdi efendi, yar yarya kara gmlm bir halde yalnz kalmt. Atn peine dmeyi dnd. Kar o kadar derin, krkleri o kadar ard ki, ayaklar dolaa dolaa yirmi admdan fazla gidemedi. Nefesi kesilerek durdu. "Orman, tarlalar, iftlik, maaza, meyhaneler, demir atl ev, anbar, neredesiniz? imdi bunlarn hepsi ne oluyor? Bama gelen nedir? Bu olacak ey mi?" Zihninden imek hzyla geen bunlar olmutu. Rzgrlarn nnde ikide bir rka varan kara otlar; onlarn nnden iki kere getiini hatrlad. yle bir korkuya kapld ki, u bana gelenin doruluundan phe duydu. "Acaba rya m gryorum?" diye kendi kendine sordu: Uyanmak istiyordu. Fakat yzne vurmakta, elbiselerini sarmakta, eldiveni dm olan sa elini dondurmakta olan u kar nasl rya olurdu? O demin grd kara otlara bir nazire halinde kalmt. imdi sonsuzluu iinde korunulmas imknsz, abuk ve abes bir lm peke eken u kar l gerek deil de neydi? "Aman yarabbi!" dedi. Bir gn evvel kilisede yaplan treni, yaldzl bir ereve iinde asl kararm kutsal tasviri, halkn, satt mumlar o tasvir nnde yakm ve hemen sndrp sandnn gznde saklamak zere kendisine getirilerini hatrlad. imdi o da ayn tasvire adaklar adyordu. Fakat ayn zamanda burada, bu lm diyarnda, ne o mumlarn, ne o tasvirin, ne de adaklarnn hi, hibir nemi olmadn, onlarla u feci durumu arasnda hi ama hibir iliki bulunmadn ok iyi biliyordu. 119 insan Ne ile Yaar? "Hayvann izini karmamalym, az daha sallanrsam bir ey kalmaz, izlerine bakarak onu yolda bulup tutmalym. Telaa da gerek yok, yoksa bsbtn eriyip biterim" diye dnd. Byle yava yava gitmeye karar vermi olduu halde seirtti, ileriye doru atld. De kalka kouyordu. zler, hele karn pek derin olmad yerlerde g bel grnyordu. "Mahvolmam muhakkak. zleri kaybedeceim, hayvan bulamayacam" derken gzleri siyah bir leke farketti. At, kzak, stnde mendilden bayrak sallanan oklar, hepsi oracktayd. nceden uakla birlikte yuvarlandklar kar ynna dm, at kendisini kzan yan bana getirmi, oraya elli adm kala silkinerek komutu. At eski yerinde deil, oklara daha yakn bir yerde duruyor, dizginin ucu ayana taklm, ban sallyordu. 120

IX Efendi kzan yanna varnca elini pervazna dayad. Nefes almaya, kendine gelmeye alarak bir zaman ylece durdu. Uak eski yerinde deildi. Kzan iinde, karlarla rtl yn halinde bir karart vard. Bunun uak olduunu anlad. Bir anda btn korkular silinmiti. imdi tek bir korkusu vard, o da; atn srtnda kar llerinde seirtirken, hele attan da ayr dt zaman duyduu korkulara yeniden tutulabilmek korkusuydu. Ne yapp edip ondan uzak kalmas, bunun iin de bir eyler bulup, kendini megul etmesi lazmd. lk i olarak arkasn rzgra verip krkn kard. Biraz nefes aldktan sonra izmelerini kard, iine girmi olan karlar silkti, sol eldivenini de temizledi. Sa eldiveni bulunmamak zere gitmi, kimbilir hangi kar tabakas altna gmlmt. Daha sonra kuan zd, tekrar skt, ok aa balad. Bu, kyllerin kendisine satmak zere getirdikleri buday kontrol etmek iin dkknndan kt zamanlar daima yapt eydi. Sonra hayvann ayan kurtarmay dnd, kurtard. Hayvan ald, eski yerine, kzan nne balad. imdi onu rtmeye sra gelmiti. Bu aralk kzakta bir kprt farketti. Uan stn rten karlarn altnda bir kmldanma olmutu. Donmaya balam denebilecek bir halde olan adamcaz grnr bir gayretle kalknd, oturdu. Sinek kovuyormu gibi elini burnunun nnde tuhaf bir ekilde sallad. Hem elini sallyor, hem bir ey sylyordu. Efendi uan kendisini ardn an121 nsan Ne le Yaar? lad. Hayvana rtmek zere olduu yaygy brakarak kzaa yaklat, sordu: - "Ne'n var? Ne diyorsun?". Uak kesik bir sesle ve glkle; - "Ben lyorum... Bana borcunu... oluma... yahut karma ver... Hangisine olsa olur." - "Nedir? Dondun mu?" Alar bir sesle, hep yine o iareti yaparak: - "Duyduum yle... lm geldi... Gnahlarmn balanmasn dilerim...". Efendi birka saniye kmldamadan, azn amadan durdu; sonra krl bir i yapt zamanlar mterisinin eline vururken ald azimli bir tavr ile birden bir adm geriledi. Krknn yenlerini kaldrd; ua ve kza kaplam olan karlar dar atmaya koyuldu. Bu ii bitirdikten sonra krknn nn at, ua kzan arkasna itti ve onu iyice rtecek biimde, scak vcuduyla batan baa stne uzand. Krknn eteklerini uakla kzan arasna sktrm, dizleriyle tutmu, ba kzan nne doru yzst yatmt. Artk ne hayvann kmldann, ne frtnann grltlerini duyabiliyor, btn dikkatiyle uan nefes aln dinliyordu. Uak bir mddet sessiz, sedasz kald. Sonra iini ekerek bir nefes ald ve hafife kmldad. Efendi: - "te bu kadar... Hani ya lyorum, diyordun, imdi sn... te insan dediin budur" dedi. Fakat bir trl devam edemedi, bu haline ayordu. Devam edemedi, gzlerinden ya geliyor, alt enesi srekli atyor ve vuruyordu. Boazna kadar gelen bir eyi yutmaya alarak sustu. Dnd: "Galiba ok korktum, ok bitkin bir halde olmalym...". Fakat bu bitkinlik kendisine tatl geliyor, hatta o zamana kadar hi tatmad bir ferahlk veriyordu. 122 Tolstoy Kendi kendine: "ite insan dediin budur..." diyor, iine derin efkat duygular doluyordu. Paltosunun krkne gzlerini silerek, rzgrlarn, stnden ekip karmak, alp gtrmek zere abalad krkn sa diziyle bastrarak, o uzank vaziyette, skt iinde, bir zaman ylece kald. Fakat iinde kabaran sevin duygularn bir bakasna amak arzusu kendini yle bir kuvvetle sard ki, nihayet uaa seslendi. Uaktan yle bir cevap ald: - "yi, snyorum...". - "yi karde, iyi... Az daha kurban gidiyordum. Sen de, ben de az daha donacaktk". eneleri yine kuvvetle vurmaya balad, gzlerine yeniden ya hcum etti, sustu. "Bir ey deil... Ben bilirim, bu bir ey deil" diye dnyordu. Sustu ve bu halde uzun bir zaman kald. Altnda uzanan uan vcudunun scakl, stn rten krk imdi iine tatl bir scaklk vermeye balamt. Fakat krknn eteklerini tutan elleri, rzgrn srekli at ayaklan meye balamt. Hele plak olan sa eli ok yordu. Fakat artk ne ayaklarn, ne de ellerini dnd yoktu. Onun biricik derdi, altnda yatan adam stmaktan ibaretti. Birka kere dnd, ata bakt. Rzgrlarn rty drdn, hayvann arkasnn ak kaldn grd. Kalkmak, rtmek lazm geldiini dnd; fakat ua biraz olsun brakmaya, iinde bu yzden hasl olan sevinten ayrlmaya cesaret edemedi. Bu durumda hibir korku duyduu yoktu. Ua nasl stmakta olduunu, alverilerde zafer sralarndaki sevinciyle dnerek "artk tehlike yok" diyordu.

Bu halde bir, iki, saat geti; artk zaman kavramn unutmutu. lk dakikalarda haylinde frtnay, kzan yukar kalkk kollarn, titreyen at gryor, altna ald ua dnyordu. Zamanla bunlara birtakm hatralar katld: Kydeki paskalya enliklerini, karsn, polis komiserini, mumlar saklad 123 SLan jve ile Yaar? sanda gzn hatrlad; ua birden o sandn altna girmi, serilmi grd. Daha sonra alveri eden sr sr kyller, beyaz dutlar, demir atl evler sralanyordu. Ua bu sefer de o demir atl evlerin altnda kalm grd. En sonra bunlar hep birbirine girdiler, karmakark bir hal oldu, hepsi birbirini yuttu. Gkyznn btn renkleri karnca, hepsinden birden nasl yalnz bir beyaz renk karsa, onun bu hatralar da bir sis oluver-m> o da uyumutu. Haylsiz uzun bir uyku uyudu. Ancak sabaha doru bir rya grd. Kilisede, iinden mumlar karp satt ekmenin onunde imi. Bir kadn be kpek veriyor, kutsal tasvirin nnde yakmak zere kendisinden bir mum istiyor. O ekmeden mumu alp uzatacak, fakat cebinde smsk tuttuu elleri bir trl itaat etmiyor. Sandn bir tarafndan te tarafna geecek, ayaklar bir trl kmldamyor. Yepyeni ald ayna gibi parlayan lastikleri antalara yapm gibi. Yerden ekilmelerinin imkn yok. Bu s-t indeyken masa birden masalktan kyor, bir yatak oluveriyor. Kendisi ayn o yatakta, kendi evinde, yz koyun yatmak-adr. Yatan stne uzanm, kalkamyor. Halbuki kalkmas la-lm> nk polis komiseri gelip kendisini alacak, birlikte u ormann stne oturmak iini baarmaya gidecekler; belki de yle el... Atn yemliini boynuna takacaklar. O zaman karsna soruyor: "Canm komiserden hl bir haber yok mu?" Kars: "Hayr, hi gelen giden olmad" diyor. Halbuki kulaklar o aralk, birinin evin ta merdivenine doru geldiini duyuyor. Kimbilir bel-1 dur... Hayr, o durmadan geiyor. Karsna yeniden soruyor. ~ "Canm, komiserden hl bir haber yok mu?". ~ "Hayr, yok...". O hl yatakta, bir trl kalkamaz bir halde bekliyor. Beken *r Para korku, bir para sevin duyuyor. Birden sevinci ga uiaryor ve bekledii geliyor. Fakat bekledii komiser gitmi, bir bakas... Asl bekledii... te o, nur halinde grP, kendisini aryor. Bu, birka saat nce kendisine, ua 124 Tolstoy stmak zere stne yatmasn emredendir. Onun kp kendisine grnmesinden, kendisini hatrlamasndan son derece memnundur. "Geliyorum!" diye baryor ve bu barla uyanyor. Bu sefer, birka saat ncekinden bambaka bir varlktr. Kalkmak ister, kalkamaz; elini sallamak ister, sallayamaz; ayaklarn toplamak ister, kmldatamaz. Ba vcuduna mhl gibidir. arr, fakat hi, hi zgn deildir. Uan altnda yattn, snp yaadn dnr. Kendisinin efendi deil, uan efendi olduunu, kendi hayatnn kendinde deil, uakta olduunu vehmeder. Dinler, uan nefes aln, hatta hafif hafif horuldadn fark eder. Muzaffer bir sevinle, "o yayor, demek ben de yayorum" der. Zihninden paralar, dkkn, evi, alverileri ve Miro-nov'un milyonlar geer. Vasili denilen adamn kendinin- btn bu eylerle ne diye megul olduunu anlamak pek gtr: "Evet, ilerin encamna onun akl ermezmi!" der. "Benim u anda anladma onun akl yetmemi! Halbuki imdi yanlma yok, imdi gerein ta kendisini gryorum!" der. Az evvel kendisine hitap etmi olann davetini yeniden duyar. inde byk bir sevin hissederek; "geliyorum, geliyorum!" diye barr. Artk hr olduunu, kendisini hibir eyin balamadn duyar. Ve bu, u dnyada son duygusu olur. Frtna hl devam edip duruyordu. Kar youn kasrgalar halinde dans ediyor, efendiyi bir tabaka daha, bir tabaka daha rtyor, buz kesilmi olan at tir tir titriyor, kzam ta dibinde, l efendisinin altnda barnp kendisini bulmu olan uak uyuyordu... 125 X Uak sabaha doru, yeniden tutulduu bir me kriziyle uyand. Bir rya grmt: Gya deirmene buday ykl bir araba gtryordu. Bir ayrdan geerken naslsa bataa saplanmlard. Arabann altnda kanbur bir ekilde arabay yerinden oynatabilir miyim diye inleyip duruyordu. Fakat tuhaf ey! Araba kmldamyordu. Arkasna yapmt. Ne onu kaldrabiliyor, ne de kendini altndan alabiliyordu. Brn eziyordu. Hava da ne kadar souktu. Ne yapp yapp arabann altndan kmalyd. Artk u uvallar suya atmal" dedi. Arabay souk bir hava sarmt. Srtn eziyordu. Garip bir eyler hissediyor, uyanp gzlerini ayor ve her eyi hatrlyor. Buz kesilen araba, u lm, hl zerinde yatan efendisidir. Duyduu sesler, kzaa iki kere ayayla vuran attr.

Efendisine iki defa sesleniyor. Her ey nceden sezdii gibidir. Ses, seda yoktur. Efendinin karn, bacaklar kaskatdr. eki ta kadar souk ve ardr. Dnyor: "Ne demeli, lm, Tanr balasn!". Ban evirir, eliyle stndeki kar tabakasnda bir delik yapar, gzlerini aar, sabah olmutur. Rzgr kzan oklarnn arasndan slk almakta, kar srekli yamaktadr. Hayvan artk kmldamyor, hatta nefes ald da sezilmiyor. Uak iinden: "O da lm olacak!.." diyor. Aslnda at souktan kaskat kesilirken, 126 Tolstoy hl ayakta durabilmek zere son bir gayret etmi, o zaman kzaa arpm ve arkadan uyandrmt. "Yarabbi... Ben de leceim. Muradn ne ise o olsun. Fakat kolay ey de deil. Ancak iki kere lecek deilim ya. Seve seve katlanacam. Bari uzun srmese... Ne olacaksa hemen olsa...". Elini geri alr, gzlerini yumar, uyuur, bu sefer mutlak leceine kanidir. Kyller, efendiyi ve uan ancak ertesi gn le st kyden bir kilometre, yoldan yetmi metre mesafeden kardlar. Kar kza tamamen rtm, yalnz kzan kollaryla bayrak grlyordu. At, karnna kadar kat bir kar tabakas iinde ayakta, bembeyaz ba omuzlarna girmi, burun delikleri buzla tkanm, gzleri don tutmu yalarla evrili bir halde idi. Bir gece iinde o kadar zayflamt ki, bir deri, bir kemik kalmt. Efendisinin cesedi buzhanelerde dondurulmu, phtlam et gibi sertti. Kaldrld zaman bacaklar yanyana gelmiyor, sanki arasnda hl uan vcudunu saryordu. Atmacay andran gzleri donmutu. Dz krpk byklar, kar yk altnda dk bir haldeydiler. Vcudu yer yer donmu olmakla beraber uak henz yayordu. Uyandrld zaman ldn ve imdi gzlerini teki dnyaya atn sanmt. Kza temizleyen, efendinin cesedini kaldran kyllerin grltlerini duyduu zaman, teki dnyada da rekabet bulunmasna, teki dnyada da kyllerin grlt eder olmalarna amt. Henz yeryznde olduunu, zellikle ayak parmaklarnn donduunu hissettii zaman sevinmekten ok yerindi. Hastanede iki ay kald. Ayann parman aldlar, brleri iyileti. nceleri iftlik uakl yapt. htiyar dl zaman, gece bekisi olarak yirmi yl daha yaad. Soma da kendi evinde, kutsal tasvirler altnda, elinde yanm bir mmn minnk > insan Ne ile Yaar? ld. lmeden karsndan af diledi; olu ile, torunlaryla veda-lat. Olunu ve gelinini, faydasz bir boaz beslemekten kurtardn, artk bezdii bu dnyay kesin olarak brakp, yllar ilerledike daha iyi anlayp benimsedii teki dnyaya gideceini dnerek rahat bir lmle ld. Bu sefer sahiden ldkten sonra iinde uyand teki alem acaba daha m rahattr? Yoksa umduunu bulamad m? Yoksa umduunun ok tesinde mi buldu. Bunu hepimiz mutlaka en doru bir ekilde reneceiz. 128 Lev Nikolayevi Tolstoy _ nsan Ne le Yaar

You might also like