You are on page 1of 67

JD Carr - Dokuz Dml p

Merak
Korku ve
Heyecan!..
Tekrar canlanan ihtiyar adamn cesedi...
Fincandaki korkun zehir...
Bir bo tabut...
ki asr ncede len bir Markiz'in merdivenden
inen hayali
Duvarlardaki gizli kaplar...
Bahedeki sahipsiz ayak sesleri...
Binvilliers kkndeki hayaletin saklad sr...
... Ve en korkuncu,
mezarlkta bulunan
DOKUZ DML
P'in esrar neydi?
DOKUZ DML
P

HAYAT KTAPLARI 29
MACERA VE
DETEKTF
ROMANLARI 15
Bu romann ngilizce orijinal ad
"The Burning Court"dur.

Bu kitap, HAYAT KTAPLARI A .


Adna Tifdruk Matbaaclk Sanayii A. .
Matbaas'nda, 1963 ylnda baslmtr.
JOHN
DICKSON
CARR

DOKUZ DML
P

EVREN
MERAL
GASPIRALI
Hayat
KTAPLARI
Romandaki kkte balca hdiselerin getii yer...
BRNC BLM

1
VAKTYLE bir mezarln yaknnda oturan bir yal adam vard..." bir hikyeye iyi bir balang olabilir.
Aslnda bu cmle Ted Stevens iin dnlmt sanki... Zira evinin civarnda sahiden minicik bir mezarlk
mevcuttu. Sonra Despard Park Maliknesi'nin de garip bir hreti vard...
Ted Stevens o gn, saat 18.48'de Broad Street Gar'na varacak tirenin sigara ienlere mahsus
kompartmannda oturuyordu. Otuz iki yanda olan gen "adamn, Herald ve Olu Yaymevi'nde nemli bir
mevkii vard. Philadelphia dolaylarnda irin bir sayfiye evinin sahibi bulunmasna ramen, ii icab ehirde bir
apartman kiralamak zorunda kalmt. Fakat gerek kendisi, gerekse kars sayfiye hayatm ok sevdikleri iin,
ekseri hafta sonlarn Crispen'deki villlarnda geirirlerdi. Netekim o cuma akam da Ted Stevens, kk
evlerinde kendisini bekleyen kars Marie'ye gidiyor ve Gaudan Cross'un, mehur cinayet dvalar
konusundaki yeni antolojisinin msveddelerini de beraberinde gtryordu.
Tiren dakikas dakikasna Broad Street'e vard. Crispen' den geen ekspres yedi dakika sonra kalkyordu.
Crispen'in nasl olup da bir ekspresin ura olabildiine Stevens'in akl ermiyordu. Zira bir yamacn brne
yerlemi, yarm dzne evden mteekkil bu toplulua kasaba demeye dahi insann dili varmyordu.
Bununla beraber Crispen'in bir postahanesi, bir eczanesi ve King's Caddesi'nin, Despard Park'n etrafn
evirdii yerde, kayn aalarnn glgesine snm bir ayhane ve pastahanesi vard. Crispen'de hatt ve
hatt bir cenaze levazmats bile vard.
Stevens, bir cenaze levazmatsnn, bu kadar az nfuslu bir yerde nasl i yapabildiini teden beri merak
ederdi. Cameknn zerinde minicik harflerle "J. Atkinson" ismi yazlyd. Fakat Stevens, yar yerine kadar
siyah kadife perdeyle rtl camn tesinde o vakte kadar birisini grmeye muvaffak olamamt. Bununla
beraber J. Atkinson, ksa bir zaman evvel vukua gelen ihtiyar Miles Despard'n lm vesilesiyle Despard
Park'a gitmi olmalyd...
Crispen'in kadastroda yer almasnn biricik sebebi, olsa olsa Despard Park't. William Penn'in Pennsylvania
eyaletini kurduu 1681 ylndan beri Despard Park'ta Fransz asll Despard'lar vard. Bu kadar eski bir
tarihesi olan ailenin en yals, ihtiyar Miles Despard, ite bundan iki hafta nce vefat etmiti.
Stevens, tirenini bekledii kadar, yeni aile reisi Mark Despard'n o akam da her zamanki gibi kendisiyle
gevezelik etmeye gelip gelmeyeceini merak ediyordu. Stevens'in kk vills, Despard Park'n bahe
kaplarnn iki adm tesinde olduu iin, Mark ile Ted ahbap olmakta gecikmemilerdi. Bununla beraber Ted
Stevens, Mark' yahut kars Lucy'yi o akam greceini dorusu pek ummuyordu. Mzmin bir gastroanterit'ten hayata veda eden ihtiyar Miles'in lm, pek az temas ettii akrabalarn her ne kadar fazla
zmemi idiyse de, her lmn birtakm mal meseleler ortaya kard muhakkaktr. htiyar Miles hi
evlenmemiti;. Mark, Edith ile Ogden Despard, kk kardeinin ocuklarydlar: Stevens, her birinin hatr
saylr bir mirasa konacan tahmin ediyordu.
Ekspres nihayet gelince, gen adam gene sigara ienlere mahsus kompartmanlardan birine yerleti.
Gecenin bastrmasna ramen, 1929 ilkbaharnn yumuakl vard. Havann tatll, Ted'e, kendisini
Crispen'de bekliyecek olan kars Marie'yi hatrlatt. ok gemeden de gen adamn' dnceleri, evrak
antasnda bulunan Gaudan Cross'un msveddesine yneldi. Mnzevi bir hayat yayan yazar, nl cinayet
dvalarn hikye etmeyi ihtisas edinmiti. Bu konuda ylesine bir kabiliyeti vard ki, Neil Cream'n
muhakemesinin hikyesini okuyan tannm bir hukuku, bunca tafsiltn, ancak durumalarda bulunmu bir
kimse tarafndan kaleme alnabileceini belirtmiti. Gelgelelim, Cream dvas 1892'de vuku bulduuna, Bay
Cross ise ancak krk yanda gsterdiine baklrsa, buna imkn yoktu tabi. Bununla beraber, hukukunun
iddiasnn yol at tartma, kitap iin mkemmel bir reklm olmutu.
O cuma gn leden sonra Ted Stevens, yaynevinin mdr Morley'in yazhanesine arlm, bu zat ise
kaln bir zarfn iindeki msveddeyi ona teslim ederek, "Cross'un yeni antolojisini hafta sonuna kadar tetkik
edebilirseniz ok .memnun olurum. Zira pazartesiye sizinle, mnakaasn yapmak istiyorum," demiti.
Ted, "Siz, eseri okudunuz mu?" diye sorunca, Mdr, "Evet, okudum," diye cevap verdi. "Gaudan Cross'un
en iyi eseri olacan kuvvetle tahmin ediyorum. Konusu pek enteresan: Kurbanlarn zehirleyerek ldren
mehur katil kadnlar."

"Mkemmel."
Fakat Morley'in zihnini kurcalayan bir nokta vard. Edward Stevens'e, "Siz Cross'u tanyor musunuz?" diye
sordu.

"Hayr, ama bir, iki kere burada gzme iliti."

"Pek garip bir adama benziyor. Kontratlarna koydurmay ihmal etmedii madde de tuhafma
gitmiyor desem yalan. Btn kitaplarnn arka kapanda byk bir fotorafnn bulunmasn art kouyor."
Ted Stevens, oday evreleyen raflardan bir kitap seti; bu, Cross'un, Neil Cream dvasnn da dahil
bulunduu ilk eseriydi. Stevens, bunun arkasndaki fotoraf tetkik etmeye koyuldu. "Enerjik, mnevver ve
olduka sempatik bir ehre. Acaba resminin binlerce nsha halinde oaltlmasn isteyecek kadar gsteri
dkn m?" diye sylendi.

Morley ban sallad. "Hi sanmam," dedi. "Cross, kendini reklm etmeyi gaye edinecek adamlardan deil.
Baka bir sebep olmal. "Yaynevinin mdr dnceli bir yzle Stevens'e baktktan sonra ilve etti. "Her
neyse, msveddeyi evinize gtrn. Yalnz ne olur, iindeki resimli evrakn her hangi bir parasnn dp
kaybolmamasna dikkat edin. Pazartesi grrz."
Kendisini Crispen'e gtren tirende bu konumay hatrna getiren Ted Stevens, antasnn kilidini amak
zere elini uzatt, fakat bu hareketini tamamlamad. Zihni gene ihtiyar Miles Despard'a taklmt. Bir yaz
nce, onun, evinin arkasndaki bahede dola gzlerinin nndeydi ld srada elli alt yanda olmasna
ramen, titizlii, giyini tarz ve krlam by, "ihtiyar" Miles'in olduundan yal gzkmesine sebep
oluyordu.
Miles Despard, olduka strapl bir hastalk olan gastro-anterit'e erkeke bir tahamml gstermi ve
bundan tr de, hem aln yapan, hem de evini idare eden Bayan Henderson'un hayranln
kazanmt. htiyar adam, maliknenin zel kk kilisesinin altndaki mahzene gmmlerdi. Despard'larn
dokuz kuann' ebed uykusunu uyuduu bu zel mezarln zeri, son derece ar bir tala kapl idi. Yalnz
bir husus Bayan Henderson'un dikkatini ekmiti. lmeden nce, Miles Despard'n elinde, zerinde, eit
mesafeli dokuz kk dm bulunan bir sicim paras grmt. Bu sicim sonradan lnn ba yastnn
altnda bulunmutu.
Bayan Henderson'u allak bullak eden bir ey daha vard. htiyar Miles'in yeeni Mark Despard, alayc bir
ifadeyle bundan Ted Stevens'e bahsetmiti.
Stevens ile Mark, Miles'in, 12 nisan aramba gecesindeki lmnden sonra yalnz iki kere grmlerdi.
Stevens'in bu tarihi bu kadar iyi hatrlamasna sebep, hafta iinde pek ender olarak sayfiyeye gelmelerine
ramen, o geceyi Marie ile Crispen'de geirmi olmalar idi. Ertesi sabah kara yoliyle New York'a dnmler
ve faciay sonradan gazetelerden renmilerdi. Ayn 15'inde hafta sonu iin Crispen'e dnnce, Despard'lara
ba sal ziyaretine gitmiler, fakat Marie lmlerden mthi rkt iin cenaze treninde
bulunmamlard. Stevens Mark' son olarak, cenaze treninin yapld gnn akam King's Caddesi'nde
grmt.
Mark Despard lf arasnda ona, "Bizim Bayan Henderson da artk hayal grmeye balad galiba," demiti.
"Gya ld gece Miles amcamn odasnda bir kadn varm ve amcamla bir mddet konumu."

"Bir kadn m?"

"Bayan Henderson stelik tarih kostml bir kadndan bahsediyor. Mamafih bu, olmyacak ey deil,
zira o gece Lucy, Edith ve ben bir maskeli baloya gitmitik. Lucy Madam de Montespan, Edith ise Florence
Nightingale kyafetine girmiti. Dn, bir kolumda nl bir fahie, teki kollumda ise mehur bir hastabakc
vard. Ama Miles Amcam odasna kimseyi sokmad iin, Bayan Henderson'un grd kadnn ikisinden biri
olduuna ihtimal veremem. Amcam ylesine mnzevi bir hayat sryordu ki, yemeklerde bile aramza
gelmiyor, tepsisi odasna gtrlyor. Hastalanmas zerine, bitiiindeki odaya bir hastabakc yerletirdik; o
zaman bile, hastabakcnn ikide bir ieriye girmemesi iin aradaki kapy kilitlemeye kalkt; onu bu huyundan
vazgeirinceye kadar bizim de canmz kt. Bundan tr de Bayan Henderson'un hayal grdne ihtimal
veriyorum."
Stevens, Mark Despard'n, bu olaylarn zerinde durmasna bir mna verememiti. "Lucy'yi ve Edith'i bu
konuda sorguya ektin mi?" diye sormu, sonra da yle fikir yrtmt. "Amcann, odasna kimseyi
almadm sylyorsun; yle olsa, Bayan Henderson odada bir kadn olduunu nasl grebilirdi?"
Mark bunun zerine izah etmiti. "Bayan Henderson, kadn, taraaya alan ve normal olarak bir perde ile
rtl duran caml bir kapdan grdn iddia ediyor. Hayr, Lucy'ye veya Edith'e hibir eyden
bahsetmedim." Mark, sznn burasnda tereddt etmi, sonra skntl bir glle devam etmi.
"Bahsetmememin sebebi u: Bayan Henderson, tarih bir kostm giymi olan kadnn, amcamla ksa bir
grme yaptktan sonra, gerisin geriye dndn ve mevcut olmayan bir kapdan geerek oday
terkettiini sylyor."
Stevens, "Bir hayalet hikyesi desene," diye mrldanmt.
Mark izahat vermeye devam etmiti. "ki yz yl nce o yerde bir kap varm, fakat sonradan rlm.
imdiye kadar Despard Park'ta hayalet grld vaki deil. Hayr, bu konuda her hangi bir phem yok.
Benim bilkis, Bayan Henderson'un aklnda bir bozukluk olduuna inanacam geliyor."
Bu szlerden sonra Mark Despard, arkadana veda ederek karanln iinde gzden kaybolmutu.
Arada hibir balant olmamasna ramen, Stevens, bu konuma ile o gnn daha erken bir saatinde
yaynevinin mdr ile yapt grmeyi kyaslamaktan kendini alamyordu. Mnzevi bir hayat sren
Gaudan Cross adnda bir yazar, hi de gsteri dkn olmamasna ramen, kitaplarnn arka kapanda bir
fotorafnn bulunmasn art kouyordu. O da mnzevi bir hayat sren Miles Despard adndaki milyoner ise
gastro-anterit'ten lyor, yastnn altnda dokuz dml bir sicim ele geiyor, bir de stelik tarih kostm
giymi bir kadnn, iki yzyl nce rlm bir kapdan odasn terkettii grlm bulunuyordu.

Bu hususlar mkul tarzda izah edebilmekten midini kesen gen adam, vakit geirmek iin, Cross'un
msveddesini antadan kard. Fotoraflarla desenler ktlara raptiyelerle tutturulmu ve her blmn
ktlar metalden agraflarla bir araya toplanmt. Stevens, antolojide yer alan vakalarn listesine gz
gezdirdikten sonra, ilk. ksm okumaya karar verdi. Derken, msveddeyi elinden drmesine ramak kald
Zira bu blmn ilk sayfasna ilitirilmi olan hayli eski, fakat o nispette net fotorafn altnda u satr
okunuyordu: 1861'de katil suundan giyotinle ba kesilerek idam edilen Marie d'Aubray.
Bu, Stevens'in karsnn fotoraf idi!
2
Hata veya tesadf bahis konusu olamazd, isim dpedz Ted Stevens'in karsnn ismiydi: Marie d'Aubray,
Fotoraftaki yz hatlar da Marie'ninkilerdi, yz ifadesini ise kocas o kadar iyi tanyordu ki, Yetmi yl nce
giyotinle idam edilen Marie'nin bir akrabas, tarihlere ve aradaki hayret verici benzerlie baklrsa belki de
byk annesiydi. O kadnn dudann kesinde de Marie'nin beninin bir ei vard; bileinde ise, Stevens'in,
karsnda belki yz defa grd bilezik dikkati ekiyordu. alt; yaynevinin, mehur bir katil kadn
sfatiyle karsnn resmini yaynlamas, gen adam iin pek tatsz bir emrivaki olacakt. Acaba Morley onu
bunun iin mi pazartesi sabah erkenden yazhanesine davet etmiti? Stevens bunu sanmyordu, ama her
ihtimali hesaba katmak gerekti.
Gen adam, daha iyi tetkik etmek iin fotoraf raptiyeden kurtard. inde garip bir his vard. Fotoraf,
zamann tesiriyle yer yer sararm kaln bir kartona yaptrlmt. Arkasnda, fotorafnn ismi ve adresi
vard: Perrichet ve Olu. Jean Goujon Soka No. 12, Paris. Altna da, biri, imdi kahverengilemi bulunan
bir mrekkeple, "ok sevgili Marie'me. Louis Dinard, 6 ocak 1858" diye yazmt. Bu Louis Dinard o Marie'nin
kocas m, yoksa myd?
Stevens'i en ziyade rahatsz eden kadnn yz ifadesiydi. Bir aa dekorunun nnde ekilmi resim,
kadnn ayaklarm gstermiyordu. Kadnn, yana devrilecekmi gibi gayri-tabi bir pozu vard; bir eliyle, gipr
dantelden bir rt ile rtl kk bir yuvarlak masaya abanmt. Kapal elbisesi koyu renk bir taftadan
yaplma benziyordu; ban hafife arkaya atmt.
Gl sars salarn modas gemi kuvafrne ramen, resim Marie'nin resmi idi. Ar gz kapakl gzlerle,
Stevens'n pek iyi bildii o dnceli bak vard. Dudaklar esrarengiz bir glmsemeyle aralanmt.
Stevens bir tuhaf olmutu. Gzleri gene, resmin altndaki "Katil suundan giyotinle ba kesilerek idam
edilmitir" yazsna kayd.
Stevens, birisinin kendisine irkin bir aka yaptna ve elindekinin, karsnn resmi olduuna inanmak
isterdi, ama cevabn hayr olduunu biliyordu. Hem bu sahiden Marie'nin byk annesinin resmiyse, ne kadar
byk olursa olsun, benzerlie amak yersizdi. Varsn, resimdeki Marie d'Aubray giyotinle idam edilmi
olsundu...
yldr evli olmalarna ramen, Stevens kars hakknda az ey biliyordu ve bu hususta fazla mtecessis
davranmamt. Sadece Marie'nin Kanadal olduunu ve orada Despard Park'a benzeyen eski bir evde
oturduunu renmiti, iki gen Paris'te tanmlar ve on be gn iinde evlenmilerdi. Tanmalar da SaintAntoine Soka'nn yaknlarndaki terkedilmi, eski bir konan avlusunda gayet romantik artlar altnda vuku
bulmutu. Gen adam, ngilizce retmeni olan ve cinayet dvalarna byk ilgi duyan dostlarndan
Welden'in tavsiyesi zerine o semte gitmiti. Welden ona, "Bu yaz Paris'e mi gidiyorsun?" demiti. "iddet
sahnelerinin dekoriyle ilgileniyorsan, falanca sokan u numarasna gitmeyi ihmal etme."

"Orada kimi greceim?"

"Elbet sana bilgi verecek birine raslarsn. Bu, bir bilmecedir; ne derece anlayl olduunu greceiz."
Stevens hibir ey kefetmemi, fakat o da orada dolamaya gelmi olan Marie'yle karlamt. Gen kz,
bulunduklar yer hakknda hibir ey bilmediini ileri srmt. Yoldan geerken, bir avluya alan aralk bir
kap grm ve merak ederek ieri girmiti. Stevens onu ilk defa, avlunun ortasndaki kr kuyunun kenarnda
otururken grmt. yan, balkonlarn parmaklklar ve duvarlardaki kabartmalarla evriliydi. Grnnde
Fransz olduuna iaret eden belli bal bir almet olmamasna ramen, Stevens, onun kendisine ngilizce
hitap etmesine amt.
Marie acaba neden kocasna durumu aydnlatc bir ey sylememiti? 1858'in Marie d'Aubray' byk bir
ihtimalle bu evde oturmutu. Ailesi sonradan Kanada'ya hicret etmi olacakt; torun Marie de merak saikiyle,
kt hretli bykannesinin yaad yerleri grmeye gelmiti. Vakit vakit bir kuzeninden ve bir teyzesinden
ald mektuplara baklrsa, o vakte kadarki hayat pek yeknesak gemiti. Gen kadn bazan ailesiyle ilgili
anekdot anlatrd, ama Stevens bunlara fazla nem vermemiti. Fakat imdi dndke, Marie'nin
karakterinde birok karanlk noktalar ve garip zellikler bulunduunun farkna varyordu. Mesel, gen
kadnn acaba neden bir huni grmeye tahamml yoktu?

Gen adam birden, 1 numaral Marie d'Aubray'n fotorafnn kendisine alayc bir ifadeyle baktn farkeder
gibi oldu. Ani bir kararla, bu kadnn hikyesini okumaya giriti. Bay Cross'un, bu vakaya uygun grd
"Yaayan l Metres Olay" lisan itibariyle kulaa irkin geliyordu.
Cross yazsnn bir yerinde yle diyordu:

"Arsenie aptallarn zehiri denilmitir; halbuki bu deyim ne kadar yersizdir. Aslnda arsenik, aptallarn
zehiri olmad gibi, grd rabet de canilerin muhayyilesinin fakirliinden ileri gelmemektedir. Zehirle
adam ldren katil, zeks ve muhayyilesi kt bir insan deildir. Bilkis... Arseniin hl bu kadar revata
olmas, zehirlerin en emini olmasndandr. Beri yandan, phesini uyandran bir durum olmadka, bir doktor,
arsenikten vukua gelmi bir zehirlenmeyi tehiste byk glk eker. tina ile ayarlanan dozlar halinde
verildii takdirde, bu zehir, gastro-anterit'inkilere tpatp benzeyen belirtiler meydana getirir..."
Stevens okumasna burada ara verdi. Harfler gzlerinin nnde dansediyordu. Akl Miles Despard'dayd.
htiyar adan iki hafta nce bir gastro-anterit'ten lmemi miydi?
Arkasndan bir ses birdenbire, "Merhaba Stevens," deyince, gen adam deta yerinden srad.
Profesr Welden, elinde Stevens'inkine benzeyen bir anta olduu halde, kompartmann kapsnda
duruyor ve, "Bu tirende olduunu bilmiyordum. Bayan Stevens nasl?" diye soruyordu.
Stevens, fotoraf yerine koyduuna krederek, arkadana, "Otursana," dedi.
ngilizce retmeni bir sonraki istasyonda inene kadar dereden tepeden konutular. Stevens yalnz bir ara
arkadana, "Senin mehur katillere za'fm vardr," dedi. "Marie dAubray adnda bir katil kadn biliyor musun?"
Welden, imekte olduu sigaray azndan ekerek, "Marie dAubray m?" diye tekrarlad, sonra heyecanla
atld. "Tamam! Gen kzlk adyd. Hani u senin. Paris seyahatinde..."
Stevens, Welden'in szn kesti.

"Marie d'Aubray 1861'de giyotinle idam edilmi."


Welden aalad. "yleyse ayn kadndan bahsetmiyoruz. 1861'de idam edildiine emin misin?"

"Bu bilgiyi Gaudan Cross'un yeni kitabndan rendim."


Welden pencereden dar bakarak ar ar sylendi. "Cross yle diyorsa dorudur. Benim bahsettiim
Marie d'Aubray bakas. O, daha ziyade kocasnn adiyle tannr. Hatt diyebilirim ki, zehirle ldren katil
kadnlarn arasnda klasiklemi bir simadr. Seni Paris'te onun evini grmeye yolladm unuttun mu? Evet,
Ted'ciim, benim bahsettiim Marie d'Aubray daha ziyade Brinvilliers Markizi olarak n salmtr. Onun
zamannda Fransz denilince zehir akla gelirdi. Hatt bu gibi vakalar ylesine oalmt ki, zehirle ldrenleri
yarglamak zere zel bir mahkeme kurmak lzumu hsl olmutu. Brinvilliers Markizi, Hotel-Dieu
Hastanesi'ndeki zavalllar kendine tecrbe tahtas yapmt. Zannedersem, arsenik kullanrd."
Stevens, "Evet, ben de bu konuda bir eyler okumutum," diye mrldand. "Markiz ka ylnda idam
edilmiti?"
Welden ayaa kalkt ve yeleinin stne dklm klleri eliyle temizledi. "Brinvilliers Markizi 1676'da idam
edildi," dedi. "Evvel ba kesildi, sonra da cesedi yakld." ini ekti. "Ben yolumun sonuna geldim
kardeim. Hafta sonunda bo vaktiniz olursa bana bir telefon edin. Karm beni, Bayan Stevens'in arad kek
reetesinin kendisinde olduunu sylemeye memur etti. Haydi Allaha smarladk."
Welden'in istasyonu ile Crispen arasnda topu topu iki dakikalk mesafe vard. Stevens, msveddeyi zarfnn
iine, zarf ise antaya yerletirdi. Mesele ile ilgisi olmasa dahi, Brinvilliers Markizi'nin adnn da Marie
d'Aubray oluu ii kartryordu. stelik msveddedeki, "tina ile ayarlanan dozlar halinde verildii takdirde,
bu zehir, gastro-anterit'inkilere tpatp benzeyen belirtiler meydana getirir," cmlesi gen adamn aklndan,
kmyordu.
Derken bir ses, "Crispen!" diye bard ve tiren durdu.
Serin gece havas, perona ayak basan Stevens'in zihnindeki pheleri bir an datr gibi oldu. Gen adam
birka imento basamak indikten sonra, kendini kk bir sokakta buldu. stasyona en yakn dkkn olan
eczane epeyi uzakta olduu iin, etraf karanlkt; fakat az sonra Stevens, farlarnn sayesinde kendi
kk arabasn tamd.
Direksiyonda oturan Marie ona kapy at. Gen kadnn arkasnda kahverengi bir eteklik ile bir sveter
vard. Omuzlarna daha ak renk bir pardes almt. Etten, kemikten bir Marie grmek, gen adamda,
Gaudan Cross'un msveddesine iliik fotorafn uursuz tesirini giderdi; fakat, kocasnn kendisine dikkatle
bakmas Marie'nin garibine gitmiti. "Ne o? Hayal mi gryorsun?" diye aka etti. Sonra kahkahay bast.
"Senin bir eyler itiine bahse girerim. Bense, bir kokteyl yuvarlamaya can attm halde, beraber sarho
olalm diye seni beklemeyi tercih etmitim."
Stevens gayet cidd bir tavrla, "Katiyen sarho deilim," dedi. "Sadece aklmda bir ey var da..." Byle
derken, Marie'nin salarnda parldyan n meneini bulmak iin ileriye bakyordu. ok gemeden n,
cenaze levazmatsnn dkknndan geldiini farketti ve siyah kadife perdenin ardnda durup sokaa bakan
bir adamn siluetim seer gibi oldu. "Allah, Allah, nihayet J. Atkinson'u grmek nasip oldu," diye mrldand.
Marie de vitrinin arkasndaki hareketsiz silueti grmt. "J. Atkinson'u greceksin de ne olacak?" dedi.


"Hi. Ne var,ki bu dkknda ilk defa bir insan gryorum. Atkinson sanki birini bekliyor, deil mi?"
Marie, ustaca manevralarndan biriyle otomobili dndrd ve King's Caddesi'ne yneldi. Stevens'e bir an,
birisi ona ismiyle sesleniyormu gibi geldi. Fakat Marie gaza basm olduundan motorun grlts buna
emin olmasna imkn brakmad. Gen adam dnp arkasna' bakt, ama sokakta kimseyi gremeyince,
karsna bir ey sylemedi. Marie'yi byle canl ve neeli grmek iine huzur vermiti; ok gemeden, iindeki
vesveselerin yorgunluun tesiri olduuna kanaat getirdi.
Marie bir ara, "Bu gece kmyoruz, deil mi Ted?" diye sordu.

"nallah kmayz. Neye sordun?"


Marie'nin gzleri ilerideki bir noktaya taklmt; kalar atkt. "Mark Despard bu akam birka kere telefon
edip seni sordu," dedi. "Seninle grmek istiyormu. Mhim bir ey olduunu syledi; bana daha fazla
izahat vermediyse de Miles Amca'siyle ilgili bir mesele olduunu tahmin ediyorum. Sesi bir garip geliyordu..."
Gen kadn byle derken, kocasna, Stevens'in iyi tand o esrarengiz bakiyle bakyordu. "Gitmeyeceksin,
deil mi, Ted?" diye ilve etti.
3
Stevens mihaniki bir tavrla, "Bu gece evimde rahat etmek istediimi sen de biliyorsun," dedi. "Ama her
ey Mark'a bal..."
Gen adam ne sylemesi gerektiini bilmedii iin, sznn arkasn getirmedi. Vakit vakit Marie'nin,
yanndan silindiini ve arkasnda sadece bo bir vcut braktn hisseder gibi olurdu. imdi de ayn hissi
duyuyordu. Ama gen kadn ok gemeden, New York'taki apartmanlarna ok yaraacam iddia ettii
demelik bir kumatan bahsetmeye balaynca, bu intibann, sokak lmbalarnn lgn nn tesiri
yznden olduuna kanaat getirdi.
Beraberce bir kokteyl itikten sonra, karma her eyi anlatmaya karar verdi. O zaman, bu tesadfe
kahkahalarla glecekler ve bylece bu hdiseyi unutmalar kabil olacakt. Gen adam, Marie'nin daha evvel
Cross'un bir eserini okuyup okumadn hatrlamaya alt.
O srada dnp Marie'ye baknca, mantonun gen kadnn omuzlarndan kaym olduunu farketti. Mehur
bilezik sol bileindeydi. st ili altndan olan bileziin fermuar, yakut azl bir kedi kafas biimindeydi.
Gen adam dayanamyarak sordu. "Marie, Gaudan Cross'un kitaplarndan birini hi okudun mu?"

"Cross mu? O da kim?"

"Mehur cinayet dvalarn nakleder."

"Hayr, okumadm. Hem benim byle tatsz mevzulardan holanmadm bilirsin." Gene kalarn
att. "Ted, Mark Despard, Dr. Welden ve sen son zamanlarda cinayetlere fazla dadandnz... Bu meraknzn
size uursuzluk getirmesinden ekinmiyor musunuz?"
Stevens afallamt. Marie'nin hi bu tonla konutuunu duymamt. Gen kadnn szlerinde zoraki ve
samimiyetten uzak bir hava vard.
Fakat karsna bir kere daha baknca, onun ne kadar cidd olduunu grd.
Marie'nin bu tavrn alaya almay tercih etti. "Bu gibi meraklar bulacdr," dedi. "Hem Cross'un yeni
antolojisine bir gz atmaktan sana ne zarar gelebilir ki? Bu seferki, kurbanlarn zehirleyen katil kadnlar
anlatyor. Hem ne dersin, aralarnda bir Marie de var?"

"Son eseri okudun mu?"

"Sadece bir gz attm."


Marie baka bir ey sormad ve otomobili evlerinin nnden geen yola soktu.
Karsndan nce arabadan inen Stevens, alk ve me hislerinden rahatsz olduunu farketti. Pancurlarn
arasndan en bir k yola szyor, hava taze ot ve leylk kokuyordu. Villnn arkasnda aalkl bir bayr
ykseliyor, bunun zirvesinin yaknnda ise Despard Park'n duvar balyordu.
Eve girince, holn sanda, divan ve turuncu bir kumala . kapl koltuklar, kolonlu lmbalar, raflarda
rengrenk ciltli kitap dizileri, minenin stnde de Rembrandt'n bir tablosunun baarl kopyesiyle oturma
odas yer alyordu. Stevens, sol yandaki caml kaplarn ardnda, evin tombul hizmetisi Ellen'in yemek
odasnda gidip geldiini grebiliyordu.
Stevens, Marie'ye apkas.ile antasn verdikten sonra yukar kata ellerini ykamaya kt. Serin su kendisini
ferahlatt iin, az sonra merdivenleri slk alarak inmeye koyulmutu, fakat son basamaa gelince durdu.
Bulunduu yerden, telefon masasnn stne braklm olan evrak antasn grebiliyordu/ Nikel kilit
prldyordu; gen adam, onun alm olduunu derhal not etti.
in kts, kendi evinde casusluk yapyor durumuna dmt. Sululuk hissi duya duya kk masaya
gitti ve msveddeyi sratle kontrolden geirdi.
Marie d'Aubray'n fotorafnn yerinde yeller esiyordu!
Stevens derhal oturma odasna geti; yokluunda, odann atmosferinde belirli belirsiz bir deiiklik
olduunu derhal hissetti. Marie divann zerine uzanmt; elinde, boalm bir kokteyl kadehi tutuyordu.

Normalden biraz, daha renkli bir yzle kocasna, sehpann zerinde duran bir ikinci kadehi iaret etti.
"Gelmen ne kadar uzun srd," dedi. "Haydi unu i de biraz neelen."
Gen adam ikisini itii kadar, Marie'nin onu tetkik ettiini seziyordu. kinci bir kokteyl yuvarlyarak bu
tatsz hissin penesinden kurtulmaya alt. Sonra, kadehi masann stne brakt.
ni bir kararla, "Marie," dedi. "King's Caddesi'nin 1 numaras esrarengiz bir ev olmaya balad. Bu gidile,
perdelerin arkasndan hayaletlerin elleri ksa, yahut da dolaplarn iinde iskeletler bulsak amyacam.
Allah akna syle, seninle ayn ad tayan ve geen yzylda insanlar zehirlemeyi det edinmi olan birini
biliyor musun?"
Gen kadn kocasna kalarn atarak bakt. "Neler sylyorsun, Ted? Sende bir deiiklik var." Ksa bir
tereddtten sonra glmeye balad. "Yoksa kokteyline zehir koyduumu mu sanyorsun?"

"Bak, ite byle bir eyi affedemem! Beni dinle, Marie, soracam sual belki sana garip gelecek, ama
doru drst bir cevap istiyorum. Yzyl evvel yayan, sana tpatp benzeyen, hatt seninkisi gibi kedi kafal
bir bilezik takan bir kadndan bahsedildiini hi duydun mu?"

"Vallahi anlyamadm, Ted..."


Gen adamn sesinin tonu daha da ciddileti. "Beni iyi dinle Marie. Birisi, 19'uncu Yzyl ortalarnn
kyafetiyle ekilmi senin bir fotorafm, evresindeki insanlarn yarsn zehirliyen ve ba kesilerek cezasn
bulan bir kadna ait olduu , iddiasiyle bir kitabn iine ilitirmi. Bu ii Cross'un kendi de yapm olabilir.
Yalvarrm bana cevap ver: Bu Marie d' Aubray kimdi? Yoksa senin bir akraban myd?"
Marie ayaa kalkmt. Hiddetlenmie, yahut ama benzemiyordu, sadece kocasna acyarak bakyordu.
Sonunda, "Cidd konutuunu gryorum Ted," dedi. "Demek geen asrda yaad ve bir sr kiiyi
zehirledii rivayet edilen Marie d'Aubray'la benim ayn insan olduumu zannediyorsun, yle mi? Eer ben o
Marie d'Aubray'sam..." Gen kadn burada szne ara vererek omuzunun zerinden aynaya bir gz att; ayn
anda Stevens, aynada bir anormallik olduunu farkeder gibi oldu. Gen kadn bu ksa aradan sonra
cmlesine son verdi. "Bu takdirde yasm hi gstermediimi itiraf et."

"yle bir ey demedim. Sadece o kadnla aranda uzak bir akrabalk olup olmadm renmek
istedim."

"Uzak bir akrabalk ha! Allah akna bana bir kokteyl hazrla Ted. Bu garip hikyelerle beni deli
edeceksin."

"Bu mevzuu kapatalm daha iyi. u var ki gvenilir bir yaynevinin kendisine teslim edilen
msveddelere iliik fotoraflar yok etmeye hakk yok... Gzlerime iyi bak, Marie, birka dakika nce antam
amadn m?"

"Hayr, amadm."

"Demek ki antam amadn ve iinden, 1861'de katil suundan giyotinle ba kesilerek idam edilen
Marie d'Aubray'n fotorafn almadn, yle mi?"
Gen kadn isyan etti. "Tabi ki almadm." Sesi titremeye balamt. "Ted, ne olur, bana btn bunlarn
mnsn anlat," diye yalvard.

"Resim msveddenin iinde olmadna gre, birisi tarafndan alnm olmal. u anda evde,
ikimizden ve Ellen'den baka kimse yok. Ben odamdayken esrarengiz bir ahsiyet eve girmediyse, bu resim
nasl yok olabilir? Eserin birinci sayfasnda Cross'un adresi var. Ona telefon edip resmin kullanlmamas iin
msaadesini rica edecektim, ama fotoraf ona iade etmenize artk imkn yok."
Tam o srada Ellen odann eiinde belirerek, "Yemek hazr, efendim," diye haber verdi. Ayn anda sokak
kapsnn vurulduunu iittiler.
Gnde belki on iki defa tekrarlandna gre, bu sesin hibir fevkaldelii yoktu, ama Stevens'in zerinde
ok tesiri yapt. Ellen homurdana homurdana kapy amaya gitti.
Akabinde Mark Despard'n, "Bay Stevens evde mi?" diye soran sesi duyuldu.
Stevens ayaa kalkt. Marie ifadesiz bir yzle durduu yerde kalmt. Gen adam, onun nnden
geerken, tahlil edemedii bir hissin saikiyle, elini tutarak dudaklarna gtrd. Sonra, Mark Despard'
karlamak zere kapya yrd.
Mark hole girmiti; yannda, Stevens'in tanmad bir erkek daha vard. Holn dkme demirden fenerinin
Mark'n sar salarn ve ok ak bir mavi olan gzlerini aydnlatyordu. Meslei avukatlk olan Mark, alt
yl nce lm bulunan babasnn yazhanesini devralmt, fakat insanlarn kusurlarn yzlerine vurmann
nne geemedii iin, pek az mterisi vard. Despard Park'ta yaamaktan ok holanyor, maliknede av
ceketi, fanila gmlek, kotle kadife pantolon ve bal botlarla dolayordu.
Mark, ev sahiplerinin henz yemek yemediklerini anlam gibi, apkasn mtereddit bir tavrla
parmaklarnn arasnda evirip eviriyordu. "Sizi rahatsz ettimse zr dilerim; iimiz son derece mhim
olmasayd, yahut baka zamana tehir edilebilseydi bu saatte gelmezdim," dedi.

Yannda getirdii adam, kendisinden daha ksa boylu ve kamburca idi. Enerjik hatl yznde, kalarnn
arasndaki derin ukura ramen, sempatik bir ifade vard. Arkasnda, gayet iyi bir terzinin elinden kt belli
olan bir pardes dikkati ekiyordu.
Mark Despard, "Sana, ok eski dostlarmdan Doktor... yok, Bay Partington'u takdim ederim," diye devam
etti. "Seninle hususi olarak grmek istiyoruz Ted. Konumamz belki uzun srer, ama konu ok mhim
olduuna gre, yemek yemeyi daha sonraya brakmak ltfunda bulunacan umarm..."
Marie de kocasnn arkasndan hole kmt. Her zamanki tatl tebessmyle, "Ho geldin Mark," dedi ve
ilve etti. "Tabi, yemei daha sonra yememizin ne mahzuru olabilir? Hepiniz Ted'in yazhanesine gein."
Stevens daha fazla tereddt etmeyerek, misafirlerini, holn br ucunda bulunan yaz odasna gtrd.
Kck bir oda olan yazhaneye iki basamak inilerek giriliyordu. Mark, kapy itina ile kapadktan sonra
bunun bir kanadna arkasn dayayarak, "Ted, Miles amcam bir cinayete kurban gitti," dedi

"Ne sylyorsun Mark?"

"Evet. Onu arsenikle zehirlediler."


Ted Stevens, iki erkee deri koltuklar iaret ederek, "Oturun," dedi. Kendisi de yaz masasnn arkasna
getikten sonra, "Bu ii kim yapt?" diye sordu.
Mark Despard iini ekti. "Ev halkndan biri olmas muhtemel," dedi, "imdi sen de vaziyeti rendiine
gre, akamn bu saatinde neden seninle konumaya geldiimi syleyeceim." Ak renkli gzlerini lmbadan
ayrmyarak devam etti. "Yapmak istediim, daha dorusu yapmam gereken bir i var. Fakat bunun iin
kiinin yardmna muhtacm, iki kii buldum; bu civarda senden baka gvenebileceim kimse tanmadma
gre nc de sen olacaksn. Ama bize yardm etmeye raz isen, bana bir ey vadetmelisin. Ne kefedersek
edelim polise hibir ey duyurulmayacaktr."
Stevens, kararszln gizlemek iin halya bakarak, "Katilin cezalandrlmasn istemiyor musun?" diye
sordu.
Mark Despard souk bir tavrla, "stemesine isterim, ama iimize gelmez," diye cevap verdi. "Yabanclarn
hususi ilerime burunlarn sokmalarndan ve hele ismimizin gazetelere konu olmasndan nefret ederim.
Bunun iin, amcam ister ldrlm olsun, ister olmasn, polisin hibir eyden haberi olmyacaktr." Gene
iini ekerek devam etti. "Bize yardm etmeye raz isen, bu gece aile mezarmz ap amcamn cesedini
karacaz ve otopsisini yapacaz. Vcudunda arsenik olup olmadn kat surette renmemiz lzm. Ho,
ben onun zehirlendiine eminim ya. Miles amcamn bir cinayete kurban gittiini bir haftadr biliyordum, ama
yabanc bir doktoru susturmaya imkn olmad iin, hibir ey yapamadan bekledim."
Partington, tatl sesiyle lfa kart. "Mark, hibir erefli doktorun bu artlar altnda bir otopsi yapmaya raz
olmyacan sylemek istiyor. Bu yzden bana bavurmak zorunda kald."
Mark itiraz etti. "yle bir ey demedim."
Partington Stevens'e bakarak, "Bidonun dostum, ancak bu iteki durumumu belirtmem lzm," dedi. "On
yl nce Mark'n kzkardei Edith'le nianlydm. O devirde cerrahlk yapyordum; New York'ta harl harl
ileyen bir muayenehanem vard. Derken, bir kadna krtaj yaptm duyuldu. Yalnz bu ii, doru bir hareket
olduuna inanarak yaptm bilmenizi isterim. Her neyse, gazeteler beni kepaze ettiler, netice olarak da
doktorluktan menedildim. Servet sahibi olduum iin, bu belki o kadar mhim deildi, ama Edith'in, krtajn
yaptm kadnn metresim olduuna inanaca tuttu. Lf uzatmayalm, o zamandan beri ngiltere'de
yayorum; bir hafta nce Mark'n telgrafm alnca, ilk vapura atladm ve tekrar Amerika'ya dndm."
Stevens yerinden kalkt. Bir dolaptan bir viski iesi ile bardak alarak gene iki misafirinin yanna dnd.
"Mark," dedi. "Susacama sz veriyorum. Yalnz bir ey bilmek isterim: phelerinin doru ktn, yani
amcann ldrldn rendiimizi farzedelim, o zaman ne yapmak niyetindesin?"
Mark elini alnnda gezdirerek cevap verdi. "Orasn ben de bilmiyorum. Bu sual beni deli edecek. Ama ne
yapabilirim ki? lkinin intikamn almak iin ikinci bir cinayet mi ileyeceim? Hayr, amcama kar duyduum
sevgi o kadar da kuvvetli deildi. Ama hakikati bilmemiz mutlaka lzm. Bir katille ayn at altnda yaamaya
devam etmeme imkn yok. Dn bir kere, Miles amcam yle abucak lmedi. Uzun zaman strap ekti;
atmzn altnda yaayanlardan biri ise, onun kendi yznden ac ekmesine hibir merhamet duymadan
seyirci oldu. Birisi amcam gnlerdir, hatt belki haftalardr arsenikle zehirliyordu. Arsenikle diyorum, zira bu
zehirin tesirlerinin gastro-anterit'in belirtilerinden ayrdedilmesi zordur. Amcam, ok fenalap kendisine bir
hastabakc tutulmasndan evvel, yemeklerini tepsi ile odasna getirtiyor ve hizmetisi Margaret'in dahi ieriye
girmesine raz olmuyordu. kadna, tepsiyi kapsnn dnda duran masann stne brakmasn, uygun
grd zaman "kendisinin onu ieri alacan sylemiti. Bu arada tepsinin orada uzun mddet kald
oluyordu. Bu itibarla ev halkndan her hangi bir kimsenin, hatt bir misafirin, yemeklerine arsenik serpmi
olmas imkn dahilinde, ama..." Mark sznn bu yerinde elinde olmyarak sesini ykseltti. "Ama sabahn
nde son nefesini verdii gece durum deiikti. Bundan tr ben hakikati aratrp amcamn kendi karm
tarafndan ldrlmediini ispat etmek istiyorum."

Masann stndeki puro kutusunu almaya hazrlanan Stevens'in eli havada kald. Katil nasl olur da Lucy
olurdu? Mark'n, abanoz sal ve nazik tavrl kars gzlerinin nnde canland. Hayr, buna imkn yoktu!
Mark hrn hrn sylendi. "Ne dndn tahmin edebiliyorum, kardeim. Sen de buna
inanamyorsun, deil mi? Amcamn ld gece, Lucy St. David'deki bir maskeli baloda benimle beraber
olduuna gre, ben de seninle ayn fikirdeyim. Ama hatal olsalar dahi, kaale alnmalar icap eden baz
ahadetler var. Ah Ted, bir gn senin de benim durumuma dmemeni btn kalbimle dilerim. Karm
lekelemeye alann kim olduunu kefetmem iin, Miles amcamn katilini meydana karmak art."
Viski iesine kimse dokunmamt. Mark bardan iki ile doldurdu ve bunu bir defada boalttktan sonra
devam etti. "Khya kadnmz Bayan Henderson, cinayetin ilenilmesine ahit olmu. Amcama son zehir
dozunun nasl verildiini grm. Anlattklarna baklrsa, katil Lucy'den bakas olamaz."
4
Ksa bir sessizlikten sonra Partington sordu. "O ihtiyar kadnn yalan sylemediine emin misin?"
Doktor bundan sonra, Stevens'in kendisine verdii viski ile soday yudum yudum iti.
Mark bezgin bir tavrla, "Bu gibi ilerde her ey mmkndr," dedi. "Ama Bayan Henderson'un yalan
sylediini sanmyorum. Vaka dedikoduya baylr, ama kocas da, kendisi de ocukluumdan beri bizdeler.
Ogden'i byten de Bayan Henderson oldu. Kardeim Ogden'i hatrlyorsun, deil mi? Sen ngiltere'ye
gittiin sralarda, o daha kolejdeydi... Hayr, Bayan Henderson ailemize ok baldr, Lucy'yi ele ok sever.
Esasen Miles amcamn zehirlendiini bilmiyor. Onun, mide hastalndan ldn ve kendisinin, nemsiz bir
olaya ahit olduunu sanyor. Kadn, dilini tutmaya raz etmem o yzden zor ya."
Stevens, "Bir dakika," diye mdahale etti, "Bayan Henderson'un hikyesi, u mevcut olmayan kapdan
geerek kaybolan tarih kostml esrarengiz kadnla ilgili, deil mi?"
Mark, "in en anlalmaz taraf da bu kap meselesi," dedi. "Her eyi size bandan itibaren anlatsam daha
iyi olacak galiba. Aile tarihemizden balyalm. Partington, vaktiyle Miles Amcamla hi karlatn myd?"
Partington ksaca dndkten sonra, "Hayr," diye cevap verdi. "O sralarda zannedersem Avrupa'dayd."
Mark anlatmaya koyuldu. "Miles Amcam ile babam bir yl ara ile dnyaya gelmiler: Amcamn doum tarihi
1873 nisan, babamnki ise 1874 mart. Bu tarihleri neden bahis konusu ettiimi birazdan anlyacaksmz.
Babam yirmi bir yandayken evlendi, amcam ise bekr olarak ld. Ben 1896' da dodum; Edith 1898'de,
Ogden ise 1904'te dnyaya geldiler. Topraklarmz, servetimizin temelini tekil eder. Bunlarn en byk ksm
Miles Amcama kalmt; fakat avukat yazhanesi sa3'esinde bol para kazand ve esasen hayat olduu gibi
kabul ettii iin babam buna aldrmamt. Babam alt yl nce bir akcier hastalndan hayata veda etti; ona
bizzat kendi bakan annem de ayn hastaln sirayetiyle ksa bir mddet sonra ld."
Partington, "Onlar hatrlyorum," diye arkadann szn kesti.
Mark devam etti. "Btn bunlar size anlatmam, durumun basitlii hakknda bir fikir sahibi olmanz iin.
Ailemizde menfaat kaygusuna dayanan hibir rekabet veya kin yoktu. Amcam ehlikeyif bir adamd; dnya
yznde bir tek dman olmadn sylersem, hi de mbala etmi saylmam. Hayatnn sonlarna doru
ise dnyadan elini, ayan ekmi, eski ahbaplariyle dahi bir temas kalmamt. ayet biri onu zehirlediyse,
bu, srf bir insan lrken seyretmenin zevki iin, yahut da parasna tamamen olmal. Hedef para olduu
takdirde, hepimizden phelenmek gerek. Bahusus benden... Zira amcamdan bizlere klliyetli bir para
kalacam nceden biliyorduk. Miles ile babam o kadar az ara ile dnyaya gelmilerdi ki, ikiz gibi
bytlmlerdi; birbirlerini ok da severlerdi. Hatt amcam, babamn bir erkek vrisi olduu mddete,
kendisinin evlenmesine lzum olmadn syler dururdu. Gryorsunuz ya, amcamn arsenik dozlariyle
zehirlenmesine balanld sralarda, aile hayatmzn sknetini bozacak hibir ey yoktu."
Partington birden, "Sana iki sual soracam," dedi. "Birincisi u: Amcana arsenik verildiine dair elinde bir
delil var m? kincisi; amcann son zamanlarnda garipletiini ve odasna kapandn anlattn. Bu hali ilk ne
zaman balad?"
Mark bir tereddt an geirdi. "zerinizde yanl bir intiba uyandrmaktan kanmak isterim," dedi.
"Amcamn o garip veya kak ihtiyarlardan olduunu sanmayn. Hayr, ondaki deiiklik belirli belirsiz bir
eydi. Bunu ilk defa, alt yl nce babamla annemin lmeleri zerine Paris'ten dnd sralarda farkettim.
Miles artk, eski tandm amca deildi; bir derdi varm gibi dnceli idi. Ama o vakitler henz sabahtan
akama kadar odasnda kapal kalmaya balamamt... Bu, daha sonra oldu. Ted, sen ne zaman Crispen'e
tandn?"

"Aa yukar iki sene oluyor."

"yleyse, amcan senin geliinden iki ay kadar sonra bu garip huyu edindi. Sabah kahvaltsn etmek
iin aa kata iniyor, havann gzel olduu zamanlar sigarasn tttrerek bahede ksa bir gezinti yapyor,
sonra da portrelerin galerisinde birka dakika vakit geiriyordu. Bu gnlk programn tatbik ederken,
etrafiyle hi megul olmaz, dnceleriyle babaa kalrd. leye doru da odasna girer ve bir daha
darya admn atmazd."

Partington kalarn atarak sordu."Odasnda o kadar saat ne yapard? Kitap m okurdu? Bilgisini mi
geniletirdi?"

"Hi zannetmem, kitaplarla fazla alkas yoktu. Hizmeti dedikodusuna baklrsa, koltuunda oturup
darsn seyreder, yahut da yaplacak baka ii olmad iin, habire kyafet deitirerek oyalanrd. Gayet
zengin bir gardrobu vard ve teden beri kliyle iftihar ederdi. Bundan alt hafta kadar nce, mide
kramplarndan kvranmaya ve sk sk kusmaya balad. Fakat, ayn hastal daha evvel de ektiini ve bir
tabak lapa ile bir bardak ampanyann kendisini tedaviye yettiini ileri srerek nceleri bir doktora grnmek
istemedi. Derken, iddetli bir kriz geirmesi zerine alelacele Dr. Baker'i arttk. Aile doktorumuz olan bu
zat, amcama gastro-anterit tehisi koydu. Onun tavsiyesiyle eve bir hastabakc aldk; belki de onun
bakmnn tesiriyle amcamn durumu dzeldi, yle ki, nisan balarnda artk shhatinden endie etmez olduk.
imdi, 12 nisan gecesine geliyorum.
"O srada evde sekiz kiiydik: Lucy, Edith, Ogden, kapcmz ve bahvanmz olan ihtiyar Henderson, Bayan
Henderson, hastabakc Bayan Corbett ve oda hizmetisi Margaret. O gece Lucy ve Edith'le bir maskeli
baloya gittiimden daha evvel bahsetmitim. Tuhaf bir tesadf neticesi, o gece evde kimse kalmamt.
Bayan Henderson, bir akraba ocuunun vaftizinde bulunmak iin sekiz gnlk bir izin alarak gitmiti.
arambaya raslyan 12 nisan ayn zamanda hastabakc Bayan Corbett'in de izin gnyd. Margaret'in
sevgilisiyle bir randevusu vard. Ogden ehirde bir davetteydi. Netice olarak, evde Henderson ile amcamdan
baka kimse kalmyordu.
"Evde bir kadn olmamas Edith'in cann skmt. O, mkl bir durumda ne yaplmas gerektiini ancak bir
kadnn bileceine kani idi. Bu yzden de baloya gelmek istememi ye ancak amcamn srar zerine
istemeye istemeye raz olmutu. Beri yandan, Bayan Henderson'un o gece saat 21.25' te Crispen'e varan
tirenle gelmesi de Edith iin ayrca bir endie kayna idi, zira Henderson, evin Ford arabasiyle karsn
karlamaya gidince, amcam hi deilse on dakika mddetle evde yalnz kalacakt. Sonunda fazla lkrddan
usanan Ogden, gitmeden nce Bayan Henderson'un gelmesini bekleyeceini vadedince mesele halloldu.
"Margaret ile Bayan Corbett erken saatte evden ktlar; hastabakc gitmeden nce, lzumunda'
bavurmas iin, Bayan Henderson'a yazl talimat brakmt. Lucy, Edith, Ogden ile ben saat sekize doru
hafif bir akam yemei yedik. Miles Amcam hibir ey yemeyeceini haber vermiti; yle olduu halde,
Lucy'nin, biz giyinirken ona gtrd bir bardak scak st imeye raz oldu. Bu teferruat bugn olmu gibi
hatrmzda, zira Edith karmla merdiven banda karlam ve ona, "Kendi evindeki teberinin nerede
olduundan haberin yok. Kayma alnm st almsn," diye taklmt. Fakat sonra her ikisi de stten
tadarak sulu olmadn grdler.
Stevens sahneyi hayalinde canlandrabiliyordu. Lucy krpe ve iyi huylu idi; Edith de gzel kadnd, fakat
yan biraz gstermeye balyordu. Stevens, onlarn bir bardak st konusundaki mnakaalarnn tatl bir
hava ierisinde cereyan ettiine emindi. Despard Park'n sakinleri arasnda en ufak bir geimsizlik olduu
duyulmamt. Gen Ogden de o srada, ellerini ceplerine sokarak, gelin ile grmceyi dudaklarnda alayc bir
tebessmle seyretmi olacakt. Ogden, aabeysi Mark kadar olgun ve cidd olmamakla beraber, hi de fena
ocuk saylmazd. Stevens'in cann skan bir soru da uydu: "Marie ile benim o akam nerede olduumuzu
kesin olarak biliyor muyum?" Bu sorunun cevab hi de houna gitmiyordu. Hafta arasnda sayfiyeye gelmek
detinde olmamalarna ramen, o gece Marie ile Crispen'de bulunuyorlard. Stevens gndzn bir telif hakk
iin civar kasabalardan Stranton'a gittii iin, New York'a dnmektense geceyi Crispen'de geirmeyi tercih
etmilerdi. Ertesi sabah erkenden New York'a dnmler, ihtiyar Miles'in lmn ise ancak iki gn sonra
haber almlard. Stevens o gece kimsenin ziyaretlerine gelmediini, sakin bir akam geirdiklerini ve erken
yattklarn hatrlyordu.
Gen adam birden Mark'n anlatmaya devam ettiinin farkna vard.

"Ne diyordum? Evet, stn bir kusuru yoktu. Lucy, amcamn kapsn vurdu; niyeti, tepsiyi, her
zamanki gibi kk masann stne brakmakt, fakat Miles Amcam kapy aarak tepsiyi onun elinden ald.
Amcam o akam eskisine kyasla fevkalde iyiydi, stelik grmeye altmz dnceli halinden de eser
yoktu. Arkasnda kapitoneli, mavi bir robdambr, boynunda ise beyaz bir atk vard.
"Edith ona, 'Bizsiz olabileceinize emin misiniz?' diye sordu. 'Bayan Corbett'in izinli olduunu ve zile
bassanz bile kimsenin sizi duyamyacan unutmayn. Bir eye ihtiyacnz olduu takdirde, gidip kendiniz
almak zorunda kalacaksnz... Her halde Bayan Henderson'a bir pusula yazp, gelince koridorda oturmasn
tembih etsem iyi olacak...'
"Fakat amcam Edith'in szn kesti. 'Kadncaz gecenin ikisine, ne kadar yle mi oturacak? Yok
canm. Rahat kalble gideceiniz yere gidin; ben artk iyiletim,' dedi.
"Tam o srada, merdiven banda dolaan Edith'in kedisi Jok, amcamn odasna szlverdi. Amcam, kediyi
ok sevdiinden, onun arkadalnn kendisine kfi olduunu syledi Bunun zerine biz de ona iyi geceler
dileyerek kapsn kapadk ve giyinmeye gittik."

Stevens, grnrde mantksz bir soru sormak iin tam o an seti. "Bana, Lucy'nin o baloya Madam de
Montespan kyafetinde gittiini sylemitin, deil mi?"
Suale am grnerek arkadana bakakalan Mark, "Grnrde evet," diye cevap verdi. "Edith, Lucy'nin
kyafetine Madam de Montespan denilmesini her nedense daha uygun bulmutu. Ama aslnda Lucy, elbiseyi,
galerideki portrelerin birinden kopye etmiti. Bunun, Montespan'n adalarndan mehul bir kadna ait
olduunu tahmin ediyoruz. Hemen btn yz ve omuzunun bir ksm yllar evvel bir nevi asitle tahrip
olduundan, kim olduu kati olarak bilinmiyor.
Vaktiyle byk babamn, portreyi restore etmeye altn fakat muvafak olunamadn sylediini
hatrlyorum. Her neyse, orijinal bir eser olduu iin, bu haliyle muhafaza edilmi. Rivayete baklrsa,
Brinvilliers Markizi adnda bir kadnn portresiymi " Mark birdenbire durup merakla sordu. "Nen var Ted?"
Ted Stevens soukkanlln toplayarak. "Ackm olacam," diye karlk verdi. "Devam et Mark...
Anladma gre, 18!inci yzylda bir sr kiiyi zehirleyen Fransz kadnndan bahsediyorsun Sizde bir
portresinin olmas hayret, deil mi?"
Partington bir eyler homurdanarak bardan bir kere daha doldurdu. "Hatrladma nazaran,
Brinvilliers'in, Mark' m ecdadndan biriyle ilgisi vard," dedi.
Mark asabi bir tonla, "Evet," diye tasdik etti. 'Despard, ismimizin ngilizceletirilmi ekli. Fransa'dayken
admz Desprez diye yazdrm. imdi Markizi brakalm. Lucy'nin elbisesinden bahsediyorduk Dediim gibi,
karm baloya giyecei kyafeti o portreden kopye ederek gnde dikmiti.
"Saat dokuz buuk sularnda evden ktk. Edith, Florence Nightingale, ben ise valyeydim Otomobile
biniimizi kapdan seyreden Ogden, her zamanki gibi bize ineli lflar atyordu. Yola saptmz srada, Bayan
Henderson'u gardan getiren Ford'la karlatk
"Balo pek o kadar neeli gemedi. Ben baya skldm ve vaktin byk bir ksmm oturarak geirdim, ama
Lucy bol bol dansetti. Saat ikiden az sonra eve dnmek zere yola ktk. Mehtapl bir geceydi Edith eteini
yrtt iin suratl idi, fakat Lucy, btn yol boyunca arklar mrldand. Arabay garaja sokunca, Ford'u
grdm, fakat Ogden'in Buick'i henz dnmemiti. Sokak kapsnn anahtarn Lucy'ye verdikten sonra, ben,
derhal ieri girmeyerek, birka dakika kadar gece havasn teneffs ettim. Fakat Edith kapdan bana
seslenince, holde onlarla bulutum. Eli elektrik dmesinin zerinde olan Lucy korku iinde tavana
bakyordu. 'Korkun bir grlt duydum.' dedi.
"Hol ok eski olduu iin, tahtalarnda sk sk atrdlar olur, fakat bu defaki bakayd. Merdiveni bir nefeste
knca, birinci katn koridorunu karanlk buldum. Birden, garip bir huzursuzluk duydum; yanbamda kt
bir ruhun varln hissetmitim sanki...
"Elektrik dmesini aradm srada, kilit iinde dnen bir anahtar tkrts oldu ve Miles amcamn kaps
araland. Odann iindeki lgn k amcam yeteri kadar aydnlatamad iin, onun ancak siluetini
grebiliyordum. Ayakta durmakla beraber, iki bklm olmutu. Bir eliyle midesini bastryordu, dieriyle
kapnn erevesine tutunmutu. Alnndaki damarlar frlamt; nihayet ban kaldrmaya muvaffak olunca,
btn yznn derisinin gerildiini farkettim. Gzleri yuvalarndan frlamt; aln ter iindeydi. Kesik kesik ve
zorlukla nefes alyordu. Beni grdn tahmin ediyordum, fakat belirli bir kimseye hitap etmiyormu gibi
konutu. 'Artk dayanamayacam!' diye inliyordu. 'ok ac ekiyorum. Size dayanamayacam sylyorum!'
"Bu szleri Franszca olarak sylyordu.
"Ona koarak yere ylmasna mni oldum. Her ne sebeptense rpnd, fakat onu yatana kadar
gtrmeye muvaffak oldum. Yzm bir hayalden ayrdetmeye alyormu, yahut da gzlerinin nnde bir
sis varm gibi, bana bir garip bakyordu. nce, korkmu bir ocuk tavriyle, 'Ah, sen de mi?' dedi. Sesi
strabn ylesine ifade ediyordu ki, kalbim para para oldu. Derken biraz kendine geldi ve gece lmbasnn
nda yzm iyice seebildi. O zaman korkmas da sona erdi ve yz tam mnasiyle deiti. Bu defa
ngilizce olarak, onu teskin eden banyodaki haplara dair bir eyler syledi ve gidip onlar getirmemi yalvard.
"Bahsettii il, nceki bir krizinde onu rahat ettirmek iin bavurduumuz veronal haplaryd. Lucy ile
Edith de eikte durmular, balmumu gibi bir yzle bize bakyorlard. Lucy, amcamn mrldandn
duyduundan, veronal getirmeye kotu. Hepimiz amcamn lmek zere olduunu anlyorduk; fakat bunun
bir zehirlenme olabilecei aklmzdan bile gemiyor, onun sadece son gastro-anterit krizini geirmekte
olduunu zannediyorduk, Edith, benim szm zerine, Dr. Baker'e telefon etmeye gitti Beni en ziyade
dndren, amcamn yznde grdm o dehet dolu ifadeydi. Acaba ne.gibi korkun bir ey grm,
yahut da grdn zannetmiti?
"Onu oyalayp strabn biraz unutturmak maksadiyle, 'Amca, ne kadar zamandr bylesiniz?' diye sordum.
Gzlerini amadan, ' saattir,' diye cevap verdi. Yan yatt iin, yastk sesini bouyordu. 'Niin
seslenmediniz, yahut da daha evvel kapya gitmediniz?' diye sordum Gene yastn iine konutu. Tecrbe
bile etmedim. Byle bir eyin erge olacan biliyordum; beklemekten kurtulmak istedim, fakat sonunda
acya dayanamadm...' Byle derken bana bir kuyunun dibinden bakyormu gibi bir hali vard. Yznde hl
korku izi vard; nefesi de adamakll grltlyd, 'Mark, lmek zereyim,' dedi, benim itiraz etmem zerine,

Kendin konuacana beni dinle,' diye yalvard. 'Mark, tahtadan bir tabutun iinde gmlmek istiyorum.
Anladn m: Tahtadan bir tabutun iinde. Dediimi yapacana sz ver...'
"Ceketime aslm srar ediyordu; kendisine bir bardak suyla istedii veronal'i getirmi olan Lucy'ye dikkat
bile etmeyerek, 'Tahta bir tabutun iinde,' diye tekrarlad. ok kusmu olduu iin, komprimeleri yutmakta
glk ekti, fakat sonunda muvaffak oldu. Sonra, dn syliyerek ayaklarnn stne bir battaniye
istedi. Yatann ayak ucunda bir battaniye vard. Lucy hibir ey demeden onu alarak amcamn stne
yayd.
"Ben amcam daha iyi rtmek iin bir ey aryordum. Odada, amcamn kostmlerinin asl olduu byk bir
gmme dolap vardr. Bunun kaps hafif aralkt; st rafnda belki bir battaniye daha bulurum diye dndm.
Dolapta battaniye yoktu, ama iinde baka bir ey kefettim.
"Dolabn en altnda, itina ile sralanm ayakkablarn nnde, akamn daha erken bir saatinde odasna
getirilmi olan yemek tepsisi duruyordu. St barda botu, ama yannda, tepsi ile getirilmemi olan baka
bir ey vard. Bu, fazla bir deeri olmayan, takriben on santim kutrunda bir gm kse idi. Bu kse
umumiyetle evin zemin katnda bfenin stnde durur. Bize geldiin vakit, bilmem ona dikkat ettin mi Ted?
Dibinde yapkan bir tortu kalmt. Ksenin yannda Edith'in kedisi Jok yatyordu. Ona dokununca lm
olduunu grdm.
"te o zaman meseleyi anladm."
5
Bu szlerden sonra Mark Despard, bir, iki dakika kadar hi konumadan durdu.
Sonunda, "ok zaman yle olur zaten," dedi. "nsan farkna varmadan, pheler zihninde birikir, sonra
birdenbire bir ey kafasna drank eder... te ben de o andan itibaren durumu anladm. Bam evirip
baknca, Lucy'nin bir ey grmediine kanaat getirdim. Bana arkas dnkt ve bir eliyle karyolann ayak
ucundaki demire tutunmutu.
"Derken Miles amcamn, hastalnn bandan beri gsterdii btn emareler zihnimde canland ve arsenik
zehirlenmesinin belirtilerini daha nce tanyamamama hayret ettim.
"Holden, telefonda konuan Edith'in sesi geliyordu. Ben, hibir ey demiyerek gmme dolab kilitledim ve
anahtarn cebime attm. Sonra hole karak Edith'in yanna gittim. Hastabakc sabaha gelecei iin, bir
doktor armamz gerekiyordu. Arsenikten zehirlenme vakalarnda ne yaplmas gerektiini hatrlamaya
altmsa da muvaffak olamadm. Edith telefonu kapamt: sakin grnyor, fakat ellerinin biraz
titremesinin nne geemiyordu. Dr. Baker'i bulamamt. Ben, baka bir doktor bulmaya altm srada,
Lucy merdivenin banda belirdi ve, 'Galiba ld,' dedi.
"Amcamn odasna dnnce, onun hibir ihtil geirmemi olduuna dikkat ettim. Kalbi durmu, bu
sayede de daha fazla strap ekmeden son nefesini vermiti. Hakikaten ldne kanaat getirmek zere,
onu srt st yatrrken, elim tesadfen yastnn altna kayd ve bahsini duyduumuz sicime takld. Bu,
takriben otuz santim uzunluunda ve zerinde, eit aralkl dokuz dm bulunan alelade bir sicim
parasyd. Mnasnn ne olduunu hl merak ediyorum."
Partington arkadann szn kesti. "Peki, sonra ne oldu? Anlatsana!"

"Sonra m? Hi. Sabaha topu topu birka saat kald iin, ev halkn uyandrmaya lzum grmedik.
Lucy ile Edith yattlarsa da gzlerine uyku girmedi tabi. Ben, Miles Amcam bekleyeceimi sylemitim; fakat
asl istediim, kseyi ortadan kaldrmakt. Ogden'in henz dnmemesini ve sarho dnd takdirde, ayakta
olmamn daha doru olacan bahane etmitim.
"Lucy odamza kapand. Edith biraz alad. Amcamz o akam ihmal ettiimiz iin vicdan azab ekiyorduk,
ama ben onun lm sebebinin baka olduunu biliyordum.
"Amcamn yzn rttkten sonra, gm kse ile barda alarak bir mendile sardm. Hayr, parmak
izlerini dnmemitim; sadece takip edeceim yolu kararlatrana kadar bu ipularn gizlemek istiyordum."

"Vaktinde bir doktor elde edebilmi olsaydk, 'Gastro-anteritiyle alkadar olmayn; amcam
zehirlediler,' diyecektim tabi. Ama Miles Amcam naslsa lmt... Beni anlamaya al, Partington!" Mark'n
sesi burada deta vahilemiti.
Partington mdahale etti. "Sakin ol, kardeim. Hikyenin devamn bekliyoruz."

"Bardakla kseyi, evin zemin katndaki yaz odamn bir ekmecesine kilitledim. Kedinin lsn de
ortadan kaldrmam lzmd. Bahedeki tarhlardan birinin yeni apalandn hatrladm; kazmann nerede
olduunu da bildiim iin, hayvan gzelce gmdm. Edith hl kedisinin ne olduunu bilmiyor ve
kaybolduunu zannediyor. Tam iimi bitirdiim srada, Ogden'in otomobilinin farlar bulunduum yeri
aydnlatt. Bir an beni grdn zannettim, fakat ondan evvel eve kapa atmaya muvaffak oldum.
"Ertesi gn, Bayan Henderson'un hikyesini de dinledikten sonra, bardakla kseyi, ketumluuna
gvenebileceim bir eczacya gtrdm ve iindekileri tahlil etmesini syledim. St zararszd. Fakat ksede,
bir yumurtann ak ile rplm st ve arap karm ile 0.13 gram arsenik bulundu."

Partington ni bir hareketle ban evirdi. "0.13 gram arsenik ha?"

"Evet. ok, deil mi? Bir yerde okuduuma nazaran..."

"0.13 gram arsenik yutmaktan ileri gelmi lmler grlmtr. Bilinen en kk ldrc dozdur,
fakat karmn artakalan ksmnda bu kadar arsenik bulunmas dolu ksenin iinde muazzam bir miktar
olduunu gsteriyor..."

"Normal ldrc doz ne kadardr?"

"Adamna gre deiir. Dediim gibi, 0.13 gram arsenikten ileri gelmi lmler grld gibi 13
gram yutup da yakay kurtaranlar da olmutur. Mesel, 1857'de Glasow'da Madeleine Smith tarafndan
zehirlenen Angelier'in midesinde 6,3 gram arsenik bulunmutu. Mdafaa buna dayanarak, bir intihar vakas
karsnda bulunulduunu, zira hi kimsenin farkna varmadan bu kadar arsenik yutmasna imkn olmadn
iddia etmiti." Partington birdenbire geveze kesilmiti, bu konulardaki bilgisini ortaya dkmekten zevk
duyuyor gibi bir hali vard. Devam etti. "Bir de 1860'daki Marie d'Aubray vakas var. Pis bir cinayet serisi...
Katilin, srf kurbanlarnn ln seyretmek zevki iin ldrd anlalyor... Bu zavalllardan biri 0,65 gram
arsenikten lmt; bir dieri ise 6,5 grama kadar dayand. Fakat talih Marie dAubray'a, Madeleine Smith'e
olduu gibi yardm etmedi. Giyotinle ban kestiler..."
Partington konuurken, Ted Stevens kalkm ve yaz masasnn kesine ilimiti. Doktorun sylediklerini
ban sallyarak dinler gzkmeye alyor, fakat gzleri holn kapsndan ayrlmyordu. Birka saniyedir
orada bir anormallik dikkatini ekmekteydi. Holn lmbas yaz odasnnkinden daha kuvvetliydi ve o vakte
kadar anahtar delii, tahta kapnn ortasnda parlak bir leke tekil etmiti. Fakat birka saniyeden beri, sanki
biri kulan delie yaptrm gibi, hibir ey grlmyordu...
Partington devam ediyordu. "Mhim olan, zehirin amcana ne zaman verildiini tesbit etmek. Deminden
beri sraladn saatler doruysa, her ey abucak olup bitmi. Birisine kuvvetli bir arsenik dozu verilince,
zehirlenme emareleri, arseniin mayi veya kat olarak alnmasna gre, birka dakika il bir saat sonra
bagsterir, lm ise alt il yirmi drt saat sonra vuku bulur. Daha bile gee kald vakalar olmutur.
Halbuki sen, amcan akamn dokuz buuunda shhatte braktn. Sabahn iki bucuunda eve dndn, az
sonra da amcan ld. Tamam m?"

"Evet, aynen byle."

"Bu takdirde, hastalndan tr esasen zayf dm olan amcann, ar bir zehirlenmeye tbi
tutulduunu ve muazzam bir dozun bylece ksa zamanda onun hakkndan geldiini kabul etmemiz lzm. u
son dozu ne zaman aldn bilseydik..."
Mark atld. "Onu sana katiyetle syleyebilirim. On biri eyrek gee."
Stevens, "Bayan Henderson'un, u bize hl anlatmadn mehur hikyesini kastediyorsun, deil mi? O
hikyeyi bize nakletmekten neden kamyorsun sanki?" diye lfa kart.

"imdilik onu size anlatmayacam."

"Peki, niin Allah akna?"

"Benim deli olduumu, yahut da Bayan Henderson'un akln kardn zannedeceiniz iin. nann
bana, teferruat yzlerce defa zihnimde evirip evirdim, o yzden gzlerim gnlerce uyku yz grmedi...
Hikyenin geri kalan ksmna kimsenin inanmyacan biliyordum. Hatt belki de, mezar amama yardm
etmenizi istemekle, sizinle alay ettiimi bile zannedeceksiniz. Halbuki Miles amcamn lm ile ilgili btn
olaylarn aydnlanmas lzm. Yalnz iki saat sabretmek ltfunda bulunsanz, ne kar? Hikyenin birinci
ksmnn doruluunu tesbit etmek iin bu kadar bir zaman yeter."
Partington birdenbire, "Sen deimisin Mark," dedi. "Artk seni anlyamyorum. imdiye kadar bize
anlattklarnda hibir fevkaldelik bulmadm. Evet, amcan bir cinayete kurban gitmi olabilir, ama bundan
daha korkun cinayetler grlmtr. Bize henz anlatmadklarnda inanlamyacak ne olduunu sorabilir
miyim?"
Mark, ksa bir tereddtten sonra ar ar cevap verdi. "oktandr lm bir kadnn hayatta olabilmesi..."

"Samalyorsun..."

"Hayr, samalamyorum. Aklm bamda. Byle bir eyin olabileceine ve hele Lucy'nin bu lmle bir
ilgisi olduuna inanamyorum, tabi. Olanlar izah etmek iin birbirinden imknsz iki teori akla geliyor. Demin
de sylediim gibi, phe bir kere zihnime sapland. Onu koparp atmay ok isterdim, ama btn bildiklerimi
imdiden size syleyecek olsam, gleceinizden korkarm... imdi syleyin, mezar amama yardm edecek
misiniz?"
Ted Stevens, "Evet, edeceim," diye vadetti.

"Ya sen Partington?"


Doktor, "Be bin kilometre yolu bo yere katetmedim," diye homurdand. "Ama ben otopsiyi yaptktan
sonra, bizi byle atlatmaya devam edebileceini sanma Mark."
Mark'n, bardan nc kere doldurmas zerine, "Mezar nasl aacaz?" diye sordu.

Mark birden canland. "Pek g bir i deil, ama kuvvet ve zaman ister," dedi. "Bir kere drt kiiye
muhtacz; drdncmz Henderson olacak. Her bakmdan itimat edilebilecek adamdr. Esasen karsiyle o,
mezara giden yolun zerindeki kulbede otururlar. Onun haberi olmadan bir tek ta yerinden oynatanlayz...
u veya bu bahane ile, Henderson hari, herkesi savdm. Dolaysiyle rahatsz edilmemiz tehlikesi yok. Nasl
alacamza gelince..."
Eve elli metre mesafedeki kk kilise bir buuk yzyldr kapal duruyordu. Oraya, geni kare tal bir
yoldan gidiliyor, Henderson'larn kulbesi de bu yolun kenarnda bulunuyordu. Mahzenin giri kaps yolun
altndayd.
Mark, "Takriben iki metre kare alannda ta kaldrmak zorunda kalacaz; abuk almamz icap ettii iin
de bu i onlar krmadan baarlamyacak," dedi. "Getireceim bir dzine elik levyevi talarn arasndan kabil
olduu kadar derine saplyacaz. Talarn altnda, yirmi ksur santim derinliinde bir toprak ve akl
tabakas, bunun altnda ise, mahzenin azm rten muazzam ta var. Bir metre enindeki ve iki metre
uzunluundaki bu kapak hi deilse yarm ton arlndadr. in en g taraf, bunu, levyeleri altna
kaydrarak kaldrmak olacak."
Partington elini dizinin stnde aklatarak, "yleyse ne kadar abuk kollar svarsak, o kadar iyi," dedi.
"Yalnz bir mesele var, Mark. Kimsenin bir eyden haberi olmamasn istiyorsun. Bu kadar hasara sebep
olduktan sonra, talar kimseye bir ey farkettirmeyecek ekilde tanzim edebilecek miyiz dersin?"

"Henderson'la ben aradaki fark phesiz farkederiz, ama bakalarnn farkedebileceklerini sanmam.
Talar Allah' tan dzgn, biimli deiller; hem sonra, amcamn defni srasnda da epeyi hasar oldu." Mark bu
szlerden sonra ayaa kalkt ve saatine bakt. "imdi saat dokuz buuk," dedi. "Anlatmza gre, bir an
evvel ie koyulalm. Biz nden gidelim Ted. Sen de yemeini yer yemez gelirsin. Arkana eski bir eyler giy"
Birden alnnn ortasna bir yumruk indirdi. Stevens'in karsn hatrlamt. "Marie'yi unuttuk," diye mrldand.
"Ona ne gibi bir bahane uyduracaksn bakalm. Ona her eyi anlatmyacaksn, deil mi?"
Gz hl kapda olan Stevens, "Ne mnasebet," dedi. "Hibir ey anlatmam. Siz orasn bana brakn."
Ayaa kalknca gen adam, bann dndn hissetti. Oday dolduran sigara dumanlar ve karnnn a
oluu ona dokunmutu. Bunun zerine, Marie ile beraber villda geirdikleri ve erkenden yattklar 12 nisan
aramba gecesiyle ilgili bir ey hatrlad. O gece, okumakta olduu msveddeye ban dayayarak dalmasna
ramak kalmt. Marie sonradan, bunun, ak havann tesiri olduunu sylemiti.
Ted Stevens, Markla Partington'u sokak kapsna kadar geirdi. Marie meydanlarda yoktu. Gen adam,
Mark'n otomobilinin farlar karanlkta gzden silininceye kadar bekledikten sonra, kapy usulca rtt. Marie
mutfaktayd; Stevens onun, bir ark mrldanarak yemei hazrladn duyuyordu. Yemek odasndan
geerek, mutfak kapsnn kanadn itti.
Grne baklrsa, Ellen evine gitmiti. Marie, yeil salata, domates salas ve mayonezle tavuklu
sandviler yapmakla meguld. Kocasn grnce, alnna den bir peremi, ba tutan eliyle itti. Yznde
belirli belirsiz bir glmseme vard.
Buz dolabnn homurtusiyle dolu bu bembeyaz mutfakta, Mark Despard'n hikyesi insana bsbtn sama
grnyordu. Stevens, "Marie," diye balyacak olduysa da, karisi onun szn kesti. "Biliyorum," dedi.
"kman lzm, deil mi?" Sandvileri iaret etti. "Ama bunlar yemeden darya admn attrmam."

"kmam icap ettiini nereden biliyorsun?"

"Kapdan dinledim, tabi. Hepinizin o kadar esrarengiz bir hali vard ki, dayanamadm... Akammz
ziyan olacak, ama ne yapalm? Oraya gitmezsen, o hikyeler bir trl aklndan kmayacak. Mark Despard'la
senin, cinayetlere merak sardnz sylemekte haklymm, deil mi? Byle bir eyin olacan biliyordum
zaten..."

"Biliyor muydun? Nasl olur?"

"Lfn gelii biliyordum diyorum. Crispen belki ufak yer, ama maallah dedikodusu eksik deil. Bu
sabah arya gitmitim; Despard Park'ta garip birtakm olaylarn dndnn fsldaldn duydum. Ama
bunu kimden duyduumu soracak olursan, hatrlyamyorum... Yalnz ihtiyatl olacaksnz, deil mi?"
Mutfan atmosferinde bir deiiklik olmutu. Marie, elindeki ba masann stne brakt ve kocasnn
kolunu tuttu. "Beni dinle Ted," dedi. "Seni seviyorum. Seni sevdiimi biliyorsun, deil mi?"
Stevens cevaben gen kadn kollarnn arasnda skt.
Marie devam etti. "Beni dinle Ted. Bu ak biz yaadmz kadar devam edecek. Bir gn sana Guibourg
adndaki bir yerden ve Adrienne halamdan bahsedeceim, o zaman beni daha iyi anlyacaksn... Ama sen
imdilik bunlar dnme. yle mstehzi glmseme bakaym! Ben bir bakma senden ok daha yalym;
yzmn birdenbire krtn ve sarardn grrsen..."
Stevens gen kadnn szn kesti. "Sus! Galiba durduun yerde asabn bozuldu Marie!"
Gen kadnn az ak kalmt; bir ey yapm olmak iin ba gene eline ald. "Evet, ben deliyim," dedi.
"imdi msaade edersen, sana bir ey syleyeceim. Bu gece bir mezar aacaksnz, ama bana yle geliyor
ki, bir ey bulamayacaksnz."


"Ben de o fikirdeyim."

"Beni anlamyorsun, anlyamazsn. Yalnz yalvarrm, bu gibi hikyelere kendini fazla kaptrma. Sana
sylediklerimi iyice dn; beni anlamaya al demiyorum, ama bana itimat et. imdi, u sandvileri ye ve
stne bir bardak st i; sonra da stn ban deitirmeye gidersin. Misafir odasnn dolabnda duran
kaln sveter ile eski pantolonu giyersen iyi olur. Onlar geen yl temizleyiciye yollamay unutmuum..."
KNC BLM
1
STEVENS, King's Caddesi'ni Despard Park'n bahe kapsna kadar takip etti. Gkyznde mehtap yoktu,
ama yldzlar prl prld. Bahe kaps, her zamanki gibi, ardna kadar akt. Stevens, kapnn kanatlarn ekti
ve ar kol demiriyle emniyete ald.
Uzun bir yolun ucundaki ev uzun ve alakt ve iki yanndaki ksa blmleriyle bir T harfini andryordu.
Pencereler, 17'nci Yzyl sonlarnn Fransz stiline uygun olarak ufak ve derin almt. Evin 19'cu yzyldaki
sahiplerinden biri, kapnn nne, st kapal bir sundurma ilve ettirmi, fakat bu da zamanla yapnn
tmne uymutu. Sundurmann tavannda bir lmba yanyordu. Stevens btn bu teferruat not ettikten
sonra, kapnn tokman vurdu. .
Bu bir tek n dnda, btn ev karanlklara gmlmt. Birka dakika sonra Mark kapy amaya geldi
ve Stevens'i, eski kitap ve cila kokan holden geirerek mutfaa ald. Mark'n eski kostmlerinden birini giymi
olan Partington, gaz ocann yannda sigara iiyordu; bu haliyle her zamankinden iri gzkyordu.
Ayaklarnn dibinde, siyah bir anta ile deri kapl byk bir kutu dikkati ekiyordu. Masaya, demirci ekileri,
krekler, kazmalar levyeler ve Henderson'un yklenmekte olduu iki uzun ve yass elik omak dayal idi.
Henderson, yal, ufak tefek, fakat kuvvetliye benzeyen bir adamd. ri bir burnu, mavi gzleri ve zerinde
sadece bir, iki tutam kr sa kalm dazlak bir kafas vard. Mutfaktakilerin iinde en sinirlisi de o olacakt ki,
Mark ile Stevens ieriye girince yerinden sramaktan kendini alamad.
Mark, Stevens'i, iki byk fenere gaz doldurmakla vazifelendirdi. Sonra birden, "Acaba bu ekiler ok
grlt karr m?" diye sordu.
Henderson ban kayarak, "Evhamlanmaya balamayalm, Bay Mark," dedi. "Bu iler hi houma
gitmiyor, ama madem yaplmas lzm diyorsunuz, itaat ediyorum. ekilerin grltsnn yoldan,
duyulabileceini sanmyorum. Tek korktuum, kzkardeinizin, karnzn, benimkinin veya Bay Ogden'in
patadak dnmesi. Bay Ogden'in ne kadar mtecessis olduunu bilirsiniz; bir eyden phelendiyse..."
Mark hizmetkrn szn kesti. "Ogden New York'tadr," dedi. "tekilerin ise, hafta bandan nce
dnmeleri tehlikesi yok. Hepiniz hazr msnz?"
Drt erkek letleri srtlayarak arka kapdan baheye ktlar. Mark ile Henderson, fenerlerle nde
gidiyorlard. Kapcnn kulbesinin nnden getiler; kiliseye birka metre kala, Mark ile Henderson, fenerleri
yere braktlar.
Mezar amak iki saatlerini ald. On ikiye eyrek kala Stevens, kendini nemli otlarn zerine brakt; kesik
kesik nefes alyor, kalbi iddetle arpyordu; btn vcudu ter iinde idi. Mahzenin azn rten byk ta,
kocaman bir sandn ak duran kapa gibi bir yannn zerine dikilmi vaziyette duruyor, altnda
basamaklar gze arpyordu.
O da terler iinde ve nefes nefese olan Partington, "Bu kadar m?" dedi. "yleyse iin geri kalan ksm iin
eve kadar gidip yzm gzm bir ykasam."
Mark onun arkasndan bakarak, "Bir kadeh yuvarlamadan geri dnmez," diye mrldand. "Haksz da deil
yani." Elindeki fenerle Henderson'a dnd, srtarak, "Sen nden inmek ister misin?" diye sordu.
Muhatab, "Katiyen," diye 3'utkundu. "Babanz, anneniz ve amcanz defnedilirken dahi mahzene ayak
basmadm bilirsiniz. Tabutu kaldrmak iin yardmma ihtiyacnz olmasa, bu defa da inmezdim ya..."

"zlme canm. Mahzene inmek istemezsen, ziyan yok. Amcamn tabutu tahtadan olduuna gre,
iki erkek tarafndan kolaylkla yerinden oynatlabilir."

"Yok, yok ineceim. Zehir hikyeleriniz beni de meraklandrd. Ho, ihtiyar Joe Henderson'un fikrine
kymet vermezsiniz ya..." Birden sesini alaltt. "Yalnz yaknmzda birbirinin dolamadna emin misiniz?
Buraya geldik, iimde, gzetleniyormuuz gibi bir his var..."
Byle derken, omuzunun zerinden arkasna bakmt; Stevens de dt yerden kalkarak yanna geldi;
Mark ise feneri havaya kaldrarak etraf aydnlatt. Rzgr karaaalar inletiyordu, fakat bakaca ses, seda
yoktu.
Mark, "nelim," dedi. "Partington da gelince bize katlr. Yalnz, mahzende havalandrma tertibat
olmadna gre, fenerleri burada brakalm; elektrik fenerinin nda alrsak daha doru olur."
Ta basamaklar tahta bir kapnn nne iniyordu; erkek bunu iterek mahzene girdiler.

erisi havasz ve kasvetli idi. Mark'n tuttuu elektrik fenerinin huzmesi, odann drt bir yann aydnlatt.
Buraya sadece on gn evvel bir l getirildii iin, ortalk hl ar ar iek kokuyordu.
Fenerin nda, 7 arp 5 met ebadnda bir dikdrtgen biimindeki mahzen meydana kmt. Duvarlar
granit bloklarndan bina edilmiti. Tam ortada, gene granitten olan sekiz keli bir stun, mahzenin
kubbemsi tavanna destek olmutu. Giri kapsnn tam karsna den en uzun duvarla daha ksa olan
sadaki duvarn iine, bir tabuttan biraz daha enli raflar oyulmutu. Atalarn tabutlarnn yerletirildii
yukarlarda, kovuklar kabartmalarla ve Ltince yazlarla ssl idi; fakat aaya doru inildike manzara
sadeleiyordu. Baz kovuk dizileri dolu, dier bazlar hemen hemen botu ve her biri sekiz tabut alabiliyordu.
Fenerin huzmesi, solda, duvarn iine gmlm olan ve zerinde lenlerin isimlerinin kaytl bulunduu
maden bir levhay meydana kard. Bunun yukarsnda, yzn rten mermer bir melek heykeli gz
alyordu. Maden levhann iki yannda mermerden birer kp vard; bunlarn iindeki solmu ieklerin bir
ksm }'ere dklmt. Stevens, levhada kaytl ilk ismin Paul Desprez, bu zatn doum ve lm tarihlerinin
ise 1650-1706 olduuna dikkat etti. sim, 18'inci Yzyl ortalarnda Despard olarak deitirilmiti; bundan da
ailenin, Franszlarla kzlderililere kar giriilen harbde ngilizlerin tarafn tuttuu ve ismini ngilizletirmeyi
tercih ettii anlalyordu. Levhadaki son isim ve tarihler: Miles Bannister Despard 1873-1929 idi.
Ik huzmesi bundan sonra Miles Despard'n tabutunu arad. Despard'larn sonuncu lsnn tabutu,
kapnn karsndaki duvarn alt kovuklarnn birindeydi. Solundaki kovuklarn hepsi doluydu, fakat
sandakilerden bazs botu. Miles Despard'n tabutu, tozlu ve pasl olan dierlerinin arasnda, yenilii ve
parlakl dolaysiyle olduu kadar, tamamiyle tahtadan olan tek tabut oluundan tr de derhal gze
arpyordu.
erkek bir an konumadan durdular, sonra Mark feneri Henderson'a uzatt. "Bize k tut," dedi. Sesinin
uyandrd yanklara kendi de am gibi bir silkindi. Sonra, Stevens'e dnerek, "Haydi gel, Ted," diye
devam etti, "Tabutun sen bir ucunu tutacaksn, ben de tekini."
Tabuta yaklatklar srada, basamaklar inen ayak sesleri duydular. Erkeklerin de bir dntr
dndler, fakat gelen sadece Partington'du. antasn ve zerine iki kavanoz koyduu deriden kutusunu da
getirmiti. leri rahatlyan Stevens ile Mark Despard tabutu yakaladklar gibi kaldrdlar...
Stevens gayriihtiyari, "alacak derecede hafif," dedi.
Mark sesini karmad ise de, herkesten daha sinirli olduu halinden belli idi. Cilalanm meeden olan
tabut pek byk deildi. Kapann zerindeki gm levhada, sahibinin ad ile doum ve lm tarihleri
okunuyordu. ki erkek tabutu yere braktlar.
Stevens elinde olmyarak, "Pek fazla hafif," diye tekrar etti. "Tornavidaya ihtiyacmz olmyacak. ki
srgsn amak kfi."
Partington, iki kavanozla iine bir eyi sarmak iin yanna ald pacavray yere brakt.
Mark ile Stevens, srgleri ekerek tabutun kapan kaldrdlar.
Tabut botu...
Beyaz satenden olan kapitone astar, Henderson'un titrek bir elle tuttuu fenerin nda ldad, fakat
tabutun bo olduu inkr edilemez bir gerekti.
Kimse bir ey demiyor, sadece yanndakilerin grltl nefesini dinliyordu.
Mark nihayet, "Yoksa yanl bir tabut mu aldk?" diye kekeledi.
Stevens'le birlikte, levhann zerindeki ismi okumak maksadiyle, kapa indirdiler. Hayr, hibir hata bahis
konusu olamazd.
Elinin titremesi hzlanm olan Henderson, "Aman Yarabbim!" diye soludu. htiyar adamn, feneri
neredeyse elinden drmek zere olduunu gren Mark, uzanp onu elinden ald. Henderson hl
mrldanyordu. "Bay Miles'in bu tabutun iine konulduunu ben gzlerimle grdm. te bakn!
Basamaklardan indirilirken, u kenarn vurdulard. Tahtann zerindeki syr grdnz m?" Kovuk dizilerini
parmaiyle iaret etti. "Hem tahtadan baka tabut ta yok."
Mark, "Evet," diye tasdik etti. "Bunun amcamn tabutu olduuna phe yok. Ama ls nereye gitti
acaba?"
Erkekler endie iinde etraflarna bakndlar. Yalnz Partington'un yznde bir ifade deiiklii yoktu; bunun
da viskinin tesiri mi olduu, yoksa doktorun kafasn iletmesinden mi ileri geldii belli deildi.
Nihayet sabr tam gibi, "Olmyacak eyler dnmeye kalkmayn skn," ' diye sylendi. "l meydanda
yoksa bu ancak bir tek mnaya gelebilir: Birisi bizden nce gelip onu mahzenden dar tad."
Henderson, "Bu nasl olur?" deyince, doktor ona dik dik bakt. htiyar kapc tnmayarak devam etti. "Evet,
biri buraya nasl girer ve kar, orasn bilmek isterim, Dr. Partington? Dnn bir kere, u mezar aana
kadar drt kii iki saat ter dktk ve dnyann patrtsn yaptk. Karmla ben yirmi metre tede,
pencerelerimiz ak olarak uyurken, bir bakasnn da bu ileri yapp sonra, ortal dzeltebileceine ve
talarn arasn imentolayabileceine ihtimal veriyor musunuz? Dahas var: u talar bundan bir hafta nce

imentolayan ben olduuma gre, o zamandan beri onlara kimsenin elinin demediine mahkeme
huzurunda and imeye hazrm!"
Partington ihtiyara hiddetle bakt. "Sznzden phe etmiyorum, ama bu kadar heyecanlanmanz da
lzumsuz," dedi. "Ceset hrszlar bu yoldan gemedilerse, baka bir yol bulmu olacaklar."
Mark araya girdi. "Duvarlar, tavan ve zemin batan aa granittendir. Gizli bir geidin varlndan phe
ediyorsan, phesiz aratrma yaparz, ama byle bir ey olmadna bahse girerim."
Partington, "yleyse burada olanlar nasl izah edersin?" dedi.
Ted Stevens "Amcam kendiliinden tabutundan kp mahzeni terketmedi ya," dedi.
Henderson ekine ekine lfa kart. "Belki de birisi cesedi alp baka bir tabutun iine koydu."
Partington, "Buna ihtimal vermem," diye itiraz etti. "Esasen yle olsa bile, problemimiz aydnlanm
olmuyor. Zira o kimse bu mahzene ne ekilde girip km olabilir?" Ksa bir duraklamadan sonra ilve etti.
"Ama l, tabutun bu kovua konulmas ile mahzenin tekrar mhrlenmesi arasnda geen fasla srasnda
alnd ise, o baka."
Mark ban sallad. "Bu faraziyeden peinen vazgemek gerekir," dedi.. "Burada bir sr kiinin huzurunda
dua.okundu. Sonra da hep birlikte merdivenleri ktk..."

"Mahzenden en son ayrlan kim oldu?"


Mark glmseyerek, "Ben," dedi. "Mumlar fledim ve amdanlar yukarya kardm, fakat bu i bir
dakikadan fazla zaman almadna ve papaz beni merdivende beklediine gre, sulunun ben olmam ihtimali
pek zayf!"

"yle bir ey demedim zaten. Peki, sen de ekildikten sonra ne oldu?"

"Biz kar kmaz, Henderson ile yardmclar giri kapsn mhrlemek iin kollar svadlar. Hepsinin
su orta olduklarn farzetsek bile, bir sr kiinin, durup almalarn seyrettiini unutmayalm."
Partington bir omuzunu silkti. "yleyse bu bahsi kapayalm," dedi. "Yalnz ortada bir hakikat var, Mark.
Birisi, cesedi yok etmek veya baka bir yere gizlemek iin ald ise, bu ekilde hareket etmesinin sebebi belli:
Bizim bu gece byle bir ie girieceimizi tahmin etti.
"Hayr, amcann zehirlenerek ldrldnden asla phe etmiyorum. imdi, ceset bulunmad mddete,
katil emniyette saylr. Doktorunuz, ihtiyar Miles'in tabi bir lmle ldne ahadet etti, yegne su delili
ise ortada yok. Amcann hastalk sonucunda lmediini bundan byle nasl ispat edebiliriz? Elindeki ikinci
derecedeki ipular yetersiz. Amcann odasndaki bir ksenin iinde, bir st, yumurta ve" arap karmna
katlm iki arsenik zerresi bulmasna buldun, ama bakalm amcann bu karmdan itiini gren oldu mu?
Hatt bu karmdan itii ispat edilebilir mi? tii eyde bir anormallik olduundan phelense, bundan
sizlere bahsetmez miydi? Yalnz, sonradan zararsz olduu anlalan bir bardak stn onun tarafndan iildii
kesin olarak biliniyor."
Henderson doktora dudak bkt. "Siz avukat olmalymsnz!"
Partington, "Katilin, cesedi ortadan yok etmekteki menfaatini anlamanz iin, btn bunlar size sayp
dkyorum," dedi. "Bu ii nasl yaptn kefetmemize de sra gelecek. imdilik elimizde delil olarak, bo bir
tabuttan baka ey yok..."
Stevens, "Tamamiyle bo deil," diye mrldand.
Dierleri konuurken, o, neye baktnn farknda bile olmakszn, gzlerini tabutun iinden ayrmamt.
Sonunda, rengi sateninkiyle kart iin ilk bakta gzkmeyen bir cisim dikkatini ekti. Bu cisim, tabutun
yan tarafnda, lnn sa elinin bulunmas gereken yerdeydi.
Gen adam eilerek onu ald ve arkadalarna gsterdi.
Bahsettii cisim, otuz santimetre uzunluunda ve zerinde eit aralkl dokuz dm bulunan alelade bir
sicim parasyd'...
2
Drt erkek bir saat sonra basamaklar kp tekrar bahenin serin havasn teneffs ettikleri srada, iki eye
inan getirmi bulunuyorlard:
1.
Mahzene alan her hangi bir gizli geit olmad gibi, oraya, esas kapsndan gemeden girip kma
imkn yoktu.
2.
l, dier tabutlarn birinde sakl deildi. Alt sralarda bulunan btn tabutlar kovuklarndan karlp
muayeneden geirilmilerdi. Almalarna imkn olmadktan baka, zerlerindeki pas ve toz, buraya
getirileliden beri onlara el demediine delildi.
Gnl bulanan Partington, bundan sonra, biraz viski ile kuvvetini tazelemek zere eve dnd halde,
Henderson ile Stevens'in, iskemleler getirip zerine kmadan ve st sralardaki tabutlar da gzden
geirmeden ileri rahat etmedi. Kendini pek iyi hissetmeyen Mark, neticesiz kalmaya mahkm olan bu
aratrmaya katlmamt. Sonunda o da, kplerin iindeki iekleri koparp yere att; sonra, hep birlikte
kpleri devirerek ilerinde bir ey olmadna kanaat getirdiler.

Mahzenin havaszl hepsinin stne fenalk vermiti. Bunun zerine Henderson'un kk evine gittiler.
Kapc da onlara kahve piirmeye koyuldu. O srada saat bire be vard.
Partington kendine bir yandan sigara yakarken neeli gzkmeye alyordu. "te byle, beyler," dedi.
"nmzdeki u problemi. Mark gene abuk sabuk fikirlere saplanmadan halletmeye alsak iyi olur."
Mark kzmt. "Ne demek istiyorsun yani?" diye terslendi. "Gzlerimize de mi inanmyacaz? Sen ne
diyorsun, Ted?"
Ted Stevens, "Ne dndm sylemek istemem," diye cevap verdi. Marie'nin, 'Bu gece bir mezar
aacaksnz, ama bana yle geliyor ki, iinde bir ey bulamyacaksnz," szlerini hatrlamt.
Kahvesini bitirip koltuunun arkasna yaslanan gen adam, hislerini arkadalarna belli etmemeye
alyordu. Derken cebinde bir fazlalk hissetti ve bunun, iki gaz lmbasn doldurmak iin kulland kk
huni olduunun farkna vard. Mark kendisine levyelerle demirci ekicini geirirken ellerinin bo olmas iin,
onu dnmeksizin cebine sokmutu. Bunun zerine Marie'nin, hunilere duyduu garip nefreti hatrlayverdi.
Baz kimselerin kedi veya iek grmeye tahamml edemediklerini duymutu, ama Marie'nin korkusuna akl
ermiyordu. Bu, bir insann bir kmr kreinin karsnda geri geri gitmesi veya bir bilardo topu ile ayn
odada olmay kabul etmemesi gibi bir eydi. Bu dncelerin penesinden kurtulmak iin gen adam, "Sizin
bir teoriniz var m, Doktor?" diye sordu.
Partington, gzlerini, sigarasnn yanan ucundan ayrmyarak, "u doktor hitabm brakn ltfen," dedi.
"Bana kalrsa, mehur kilitli oda probleminin en zor bir ekliyle kar karyayz. Katilin, kilitli bir odaya hibir
eyin dzenini bozmadan nasl girip kabildiini izah etmek mecburiyetinde olduumuz yetmiyormu gibi, bir
de stelik polis romanlarndakinden ok farkl bir kilitli oda ile baedeceiz. Bizimkisi, penceresi olmayan, bir
kap yerine yarm ton siklerinde bir tala, bunun zerinde yirmi santimetre kalnlnda bir akl ve toprak
tabakasiyle ve hepsini rten imentolanm ve bir tann ahadetine baklrsa, el srlmemi talarla
emniyete alnm granitten bir mahzen..."
Henderson, "Talara el srlmediine dair Kitab- Mukaddes'e el basarm," diye lfa kart.

"Pekl. u halde katilin oraya nasl girip ktna ilveten, lnn nasl yok olabildiini izah etmemiz
gerekiyor. Bu aprak problemin drt zm eklinin ikisini peinen ekarte ettik, zira gizli bir geit
olmadna ve cesedin mahzende bulunmadna kanaat getirdik. Kabul mu?"
Mark, "Evet, kabul," diye tasdik etti.

"Demek elimizde iki zm ekli kalyor. lki u: Doru szll phe gtrmeyen Bay
Henderson'un iddialarna ve karsiyle kendisinin mezara yakn yerde uyumalarna ramen, birisi bir gece
mezara girebilmi ve iini halletmitir."
Henderson bir ey dememekle beraber, yz, bu gln faraziye hakknda ne dndn belli ediyordu.
Partington, "Buna kendim de inanmadm belirteyim," diye itiraf etti. "Nihayet son bir ihtimal kalyor:
Cesedin hibir zaman mahzene getirilmedii."
Bu defa Mark yumruunu nndeki masann stne indirdi. "Hayr, buna da ben imkn grmyorum."
Henderson, "Ben de sizinle beraberim, Bay Despard," dedi. "Bay Partington, her defasnda size kar
gelmek istemem, ama lnn mahzene getirilmemi olduunu sylemek, yalnz beni deil, cenaze
levazmats ile iki yardmcsn da sulandrmak olur. Bakn, bu iin nasl yapldn size anlataym: Bayan
Edith cenazecinin adamlariyle kalmam ve arlsam dahi Bay Miles'in bir an olsun yanndan ayrlmamam
tembih etmiti. Ben de benden istenileni yaptm.
"Gnmzde, cesedi, eskisi gibi tabutun iine yerletirip herkesin, nnden gemesi iin salona
koymuyorlar. Hayr, simdi ly cenaze trenine kadar yatanda tehir edip zaman gelince tabuta
yerletiriyorlar ve alp gtryorlar. Bay Miles iin de ayn ey yapld ve ben kendisi tabutuna konulurken
odada adamlarla beraberdim... Hanmefendi ile ben, trenden evvelki gece lnn ban beklediimize gre,
ben hatt hi odadan kmadm saylr... Her neyse, tabutun kapan kapadlar, hemen arkasndan ela
tabutu tayacak olanlar gelerek onu gtrdler. Bu kimselerin arasnda hkimler, avukatlar ve doktorlar
vard. Her halde onlardan da phe edecek deilsiniz...
"Esasen ben de pelerinden ayrlmayarak onlar mahzene kadar takip ettim. Oraya inmeyenler,
basamaklarda kalarak yini dinlediler. Tren sona erince de, Barry ve Mac Kelsie, gen Tom Robinson'un
yardmiyle talar imentolamaya giritiler. Ben, bir kou stm bam deitirmeye gittim, bir, iki dakika
sonra da balarna dndm. O kadar!"
Partington ellerini havaya aarak homurdand. "Ama sylediklerimin birinden biri olmu olmal. Artk
hayaletlerin varlna da inanacak deilsiniz ya?"
Henderson ar ar konutu. "zr dilerim, ama inanyorum galiba."

"Bu, gln ite!"


Henderson ciddiyetini bozmad. "Btl inanlarmn olmadn belirteyim," dedi. Hayaletlerden korkmak
btl inant, dolaysiyle ben de onlardan korkmuyorum, ama hayaletlerin var olup olmadna gelince, geen

gn radyoda Shakespeare'nin, 'Gkyznde ve dnyada akim ermeyecei nice eyler olduu' konusundaki
szlerini dinliyorum..."
htiyar adamn, l veya diri bir eyden korktuu besbelli olduu iin, Mark ona hayretle bakyordu.
Birdenbire, "Bayan Henderson, bana anlatt hikyeden sana da bahsetti mi yoksa?" diye sordu.
Gzlerini, nndeki masann kesinden ayrmayan ihtiyar hizmetkr, "ld gece Bay Miles'in odasnda
olan kadnn hikyesini mi?" diye sordu.

"Evet, o hikyeyi."
Henderson ksa bir duraklamadan sonra, "Evet, anlatt," diye itiraf etti.
Mark odadaki dier iki erkee dnd. "Bu akamn banda size, szme inanmamanz ihtimali olduu iin,
o hikyeyi anlatmak istemediimi sylemitim," dedi. "Ama artk neye inanacam kendim de bilmediime
gre, anlataym da olsun bitsin!
"Mhim olan nokta, size anlattm gibi, Bayan Henderson'un bir haftadr evde olmamas ve o gece bizim
maskeli baloya gitmek zere yola kmamzdan sonra gelmesi. Dolaysiyle Edith ile Lucy'nin kostmlerinden
haberi yoktu. Yalnz durun..." Mark burada szne ara vererek Henderson'a dnd. "Gardan gelirken, sen
ona bahsettiysen, o baka."
teki, "Ben mi? Katiyen," diye homurdand. "Hanmlarn ne giydiklerinden benim de haberim yoktu. Bir
eyler diktiklerini geri biliyordum, ama bana sorarsanz, o gibi elbiselerin hepsi birbirine benzer. Hayr,
karma hibir ey demedim."
Mark devam etti. "imdi Bayan Henderson'un hikyesine gelelim. Kadncaz o aramba akam saat ona
yirmi kala sularnda gardan eve geldi. Yapt ilk ilerden biri, ortalkta bir aksaklk olmadna emin olmak
iin evi dolamak oldu. Bu arada Miles amcamn kapsn da vurup hatrn sordu. Amcam kapy amadysa
da ona ieriden cevap verdi. Miles amcam, ancak penceresini ap dari3'a seslendii takdirde
duyabileceinin dncesi, Edith gibi, Bayan Henderson'u da endielendiriyordu. Bunu gz nnde tutarak,
geceyi koridorda veya hi deilse evin zemin katnda geirmek istediini ileri srd. Fakat Miles byle bir
eyin lfn bile ettirmedi. 'Beni yatalak m zannediyorsunuz? Gayet iyi olduuma sizi nasl nandrmal?' diye
kzd. Amcam umumiyetle nazik bir adam olduu iin, bu k Bayan Henderson'u artt. 'Pekl. Fakat saat
on birde nasl olduunuza bakmak iin gelmeme mni olamazsnz,' dedi.
"Netekim on birde eve dnd; hikyesi de ite o zaman balyor.
"Bir yldan beri, her aramba gecesi saat on birde, Bayan Henderson'un hi karmad bir radyo yayn
var..."
Henderson, "Doru," diye lfa kart. "Burada da bir radyomuz var, fakat bir aydr tamirde olduu iin,
karm, yayn kkteki radyodan dinleme iznini almt... O gece, program karmamak iin alelacele oraya
gittiini hatrlyorum..."
Mark, "O radyonun kkn birinci katndaki kapal taraada olduunu belirteyim," dedi. "Size orasn
gezdirmek niyetinde olduum iin, teferruatl bir tarifine gemeyeceim. Yalnz bu taraann bir ucunda,
Miles amcamn odasna bakan caml bir kap olduunu syliyeyim. Amcama, vaktini taraada geirmesini
defalarla teklif etmitik, fakat o, her nedense burasn sevmiyor, hatt kapsnn camn kaln bir perde ile
rtl bulunduruyordu.
"Ne diyordum, Bayan Henderson birinci kata kt. Yaynn ban karmaktan korktuu iin, amcamn
kapsn vurup, "yisiniz ya?" diye sormakla yetindi; amcam, "yiyim, iyiyim," diye cevap verince de taraaya
kmak zere koridorun kesini dnd. Amcamn, radyonun almasndan rahatsz olmadn, bilkis
dinlemesini sevdiini de burada sylemeden gemiyeyim. Bu itibarla Bayan Henderson onu skmaktan
korkmuyordu. Caml kapnn tam karsnda duran radyonun yanndaki portatif lmbay yaktktan sonra
oturdu. Fakat radyonun snmasna kadar geen birka saniye zarfnda, amcamn odasnda bir kadn sesi
iitti.
"te bu, alacak bir eydi. Kadncaz, amcamn, odasna kimseyi almadn bilmesine ilveten, o gece
evde kimsenin kalmadm da duymutu. lk aklna gelen ihtimal, sesin sahibinin oda hizmetisi Margaret
olmas oldu. Amcamn apkn olarak tanndndan, Bayan Henderson'un haberi vard. stelik Margaret'in
gzel bir kz olduunu ve amcamn bazan istisnai muamele yapp onu odasna aldn biliyordu. Amcam ister
istemez hastabakcs Bayan Corbett'in de odasna girmesine gz yumuyordu, ama hastabakc gzel olmad
gibi, flrte de hevesli deildi. Bayan Henderson bunun zerine, ihtiyar Miles'in o gece yalnz braklmas iin
ettii srar ve kapsnn vurulmasna sinirlenmesini hatrlad.
"Neticede, kabil olduu kadar grlt etmemeye alarak yerinden kalkt ve caml kapya yaklat. eride,
kadn hl konuuyormu gibi hafif bir grlt vard, ama radyo almaya balad iin, Bayan Henderson
ne sylendiini duyamad. O esnada, odada olan bitenleri grmesini mmkn klacak bir are kefetti. Perde
geri kapalyd, ama kaln kahverengi kadifenin yukarya doru solundaki bir yrtk, ieriye bir gz atlmasna
imkn verecekti. Bayan Henderson evvel soldaki, sonra da sadaki delikten ieriye bakt. Taraada yalnz

portatif lmba yand iin, ieriden farkedilmesi ihtimali pek zayft. Kadncazn o esnada grdkleri, Miles
amcama yaplan bu ziyaretin apknlkla ilgisi olmadna kanaat getirmesine yetti.
"Bayan Henderson, soldaki delikten, karsna den oda duvarndan baka ey grememiti. Evin arka
duvar olan bu duvarda iki pencere, bunlarn arasnda ise oymal tahtadan antika bir koltuk vardr. Ceviz
kaplamal duvarda, amcamn pek sevdii Greuze'nin bir tablosu asldr. Bayan Henderson koltukla tabloyu
grebiliyor, fakat Miles amcamla kadn gremiyordu. Bunun zerine sadaki delikten de bakmay akledince,
sada, ba taraf duvara dayal olan yata yanndan grd. Oda sadece, yatan baucundaki abajurlu
lmbadan k alyordu. Amcam robdambr3'le yatan iinde oturmu, okuduu kitabn sahifesinin
kaybolmamas iin, onu dizlerinin stnde yzst evirmiti. Caml kap tarafna bakyor, fakat Bayan
Henderson'u farketmi grnmyordu.
"Karsnda, bu kapya arkas dnk olarak duran ksa boylu bir kadn vard. Hibir hareket yapmamas,
hatt hi kprdamamas Bayan Henderson'un garibine gitti. Bayan Henderson onun hayli yaknnda olduu
iin, kyafetini bana teferruatiyle tarif edebildi. 'Galerideki portrenin tpks,' dedi. Bununla, Brinvilliers
Markizi'ne ait olduu rivayet edilen portreyi kastediyordu.
"Beni en ziyade artan, Bayan Henderson'un bunda garip bir taraf grmesiydi. Edith ile Lucy'nin o gece
maskeli bir baloya gittiklerini biliyordu. Kostmlerinin eklini bilmese bile, ilk bakta bunlarn aklna gelmesi
normal olurdu. Kendi de zaten byle dnmesinin gerekeceini itiraf etti. Odadaki bu sahneyi garip
bulmasnn asl sebebi, amcamn yz ifadesi olmutu. Bayan Henderson, lmbann tam altnda oturduu iin,
amcamn yzn iyice grebilmiti; onun dehet iinde olduuna yemin ediyor."
Mark Despard burada hikyesine ara verdi. Drt erkek, bagsteren sessizlik arasnda, ak pencerelerin
tesinde rzgrn aalarn arasnda inlediini duyabiliyorlard.
Stevens, heyecann belli etmemeye alarak, "Mark, Bayan Henderson o kadm doru drst tarif edebildi
mi bari?" diye sordu. "Mesel, sarn m, yoksa esmer mi olduunu syledi mi?"
Mark, "Ne yazk ki hayr," diye cevap verdi. "Gya kadnn banda, salarn rten ve srtnn kare
dekoltesinin bitimine kadar inen bir tl varm.
"Bunlar, Bayan Henderson'un bir bakta aklnda kalan intibalar... Ayrca kadnn boynunda bir anormallik
olduunu farkeder gibi olmutu. Bununla neyi kastettiini ancak birka gnlk sorgudan sonra bana tarif
edebildi. Ona, boynu, kadnn omuzlarna bal deil gibi gelmiti."
3
Yz kire gibi olan Henderson, "Aman Yarabbim! Bana yle bir ey dememiti!" diye inledi.
Partington, "Tabi, tabi," diye atld. "Mamafih btn bunlar bize daha nce anlatmaktan kanmana imdi
hak veriyorum."

"Haklymm, deil mi? Bayan Henderson'la konuandan beri zihnim harl harl alyor. Polis bu ie
mdahale eder de Lucy'nin o gece Bayan Henderson'un grdnn tpatp ei bir elbise giymi olduunu
renirse, bir tek sonuca varr...
"Dediim gibi, Bayan Henderson, Lucy veya Edith olabilecek bir kadnn siluetini grd. Sahne kendisine
acayip grnmeseydi, bunun zerinde bile durmayacan sylyor. Sonra, radyonun yanna dnerek mehur
yayn dinledi. Perdenin yrtndan oday gzetlediini itiraf edemeyecei iin, cam vurup, 'Siz misiniz Bayan
Despard?' diye soramamt tabi. Fakat her eye ramen ii rahat deildi ki, bir eyrek saat sonra
reklmlarn okunmas iin programa ara verilince, bir kere daha caml kapya giderek sadaki delikten ieriye
bakt.
"Brinvilliers Markizi kyafetindeki kadn yataa birka santim yaklamt, ama gene deminki gibi
kprdamadan duruyordu. Muhatabna sezdirmeden yataa yava yava yaklayormu gibi bir hali vard.
Fakat imdi hafife saa dnd iin, sa eli meydana kmt. Bu elde gm bir kse vard; bunun,
sonradan benim dolapta bulduum kse olmas kuvvetle muhtemel. Bayan Henderson o srada amcamn
yznde artk korkulu bir ifade olmadm, daha dorusu her hangi bir ifade kalmadn hatrlyor.
"Kadncaz, tam o srada ksrmenin nne geemiyeceini hissetti. Bunun zerine kapdan uzaklat ve
kabil olduu kadar az ses karmaya itina ederek ksrd. Fakat gene amcamn odasna baknca, esrarengiz
kadnn kaybolduunu far ketti.
"Miles amcam deminki gibi, ba tahta arkala dayal olarak yatan iinde oturuyordu. Gm kse sol
elindeydi; sa kolunu ise sanki karsndaki bir eyi grmemek istiyormu gibi gzlerine siper etmiti.
"Bayan Henderson birden korkmaya balyarak oday daha iyi grmeye alt, fakat bakt delik ok ufak
olduundan soldakine geti.
"Size tarif etmi olduum ve iki penceresi olan' kar duvarda vaktiyle bir de kap varm. ki yzyl nce
tula ile rlen ve geri kalan duvar gibi tahta ile kaplanan bu kapnn iki pencerenin arasnda bulunmakta ve
evin, kap rld sralarda tahrip edilen bir blmne almaktayd. Mantk yolundan ayrlmamak iin,

orada gizli bir kapnn bulunmasn kabul edebilirim, fakat btn aratrmalarma ramen byle bir tertip
kefedemediimi ve kapnn sahiden rldne kanaat getirdiimi szlerime ilve edeyim.
"Fakat Bayan Henderson, yanlmasnn ihtimali olmadn ileri sryor: Eskiden kapnn bulunduu yerin
tam ortasnda asl Greuze tablosu ve amcamn elbiselerinin zerine atlm olduu antika koltuk yerli
yerindeymi. Gelgeldim, rlm kap ackm ve Brinvilliers Markizi'nin kyafetini giymi olan kadn oradan
dar kyormu.
"Kap ieriye doru aldndan, Greuze tablosu, onun ekseni etrafnda hareket ediyordu. Kadn odadan
karken, kapnn kanad hatt koltuun arkalna bile dokunmutu. O vakte kadar Bayan Henderson'u
korkutan, kadnn hareketsizlii olmutu, fakat onun yrdn, daha dorusu deta kayarak ilerlediini
grnce de ii rahat etmedi. Bilkis... Ona kapiyle ilgili birka sual: Mesel, bir tokma olup olmadn
sordum. Kap alelade bir gizli kap olduu takdirde, bir yerinde hi deilse gizli bir yay harekete geiren bir
dmesinin bulunmas gerekirdi. Fakat Bayan Henderson hibir ey hatrlyamad. Kap, kadnn yzn
grmesine imkn brakmadan kapanvermiti. Bana tek anlatabildii ey, bir an sonra, gayet iyi tand
duvar eski yerinde grmesi idi.
"Bayan Henderson bundan sonra radyonun yanna dnd, fakat yayn daha sona ermeden radyoyu
kapyarak dncelerini toparlamaya alt. Derken ni bir kararla yerinden kalkarak caml kapy vurdu ve,
"Benim radyo dinlemem sona erdi. Bir eye ihtiyacnz var m acaba?" diye sordu. Miles amcam da gayet
sakin cevap verdi. "Hayr, teekkr ederim. Siz yatmaya gidin artk. Kimbilir ne kadar yorulmusunuzdur."
Bunun zerine Bayan Henderson btn cesaretini toplyarak, "Demin odanzda olan kimdi? Bir sesler duyar
gibi oldum," dedi. Fakat Miles Amcam glmeye balad ve, "Siz rya grmsnz galiba. Burada kimseler
yok. Haydi artk yatn," diye suali geitirdi. Bununla beraber Bayan Henderson, byle derken sesinin
titrediini farkeder gibi oldu.
"Sonunda evde daha fazla kalmaktan korkarak alelacele buraya dnd. Hikyenin bundan sonrasn
biliyorsunuz. Saat iki buukta Miles amcam can ekiir bulduk; gm kse de dolabn iindeydi. Bayan
Henderson ertesi sabah beni grmeye gelerek size bu anlattklarm aramzda sr olarak kalmas artiyle
aklad. Lucy'nin gece baloya giydii elbiseyi duyunca da afallayp kald. Mamafih amcamn zehirlenerek
ldn henz bilmediini unutmayn.
"Size demin de anlattm gibi, duvarn iinde gizli bir kapnn olmas mmkn, ama vaktiyle bal olduu
blm ykldna gre, var olmas iin de hibir sebep yok. te hepsi bu kadar. Vaziyeti kabil olduu kadar
ak bir ekilde nnze sermeye altm."
Henderson, "Karm ayn eyleri bana da anlatt," diye lfa kart. "Bay Miles'i beklerken hep bunlar
konuuyorduk. Neredeyse ben de hayal grmeye balyacaktm."
Mark birdenbire Ted Stevens'e dnd. "Ted," dedi. "Nasl oluyor da bu kadar alkasz olabiliyorsun?
Hepimiz kendimize gre faraziyeler ileri srdk. Sen olanlar hakknda ne dnyorsun? Hi bir ey
sylemedin?"
Stevens kendisinden bir eyler beklendiini anlyarak, "Bu vakayla ilgili olarak muhtelif teoriler ortaya
atlabilir," dedi. "lk teoriye gre, Lucy'nin amcana gm kse ile zehiriz verdiini, sonra gizli kapdan
geerek, yahut henz kefedemediimiz bir ekilde odadan ktn farzetmek zorundayz. kinci teoriye
gre, bir bakas, Lucy'nin maskeli baloya giyecei kyafeti bildii iin, bunun bir eini tedarik etmek suretiyle
kendine Lucy ss vermitir. Perdedeki yrtklarn da bu teoriye gre, tesadfi olmayp kasten vcuda
getirilmi olmalar gerekir. Katil, .Bayan Henderson'un, odann iine bakmak iin bunlardan faydalanacan,
bylece ieride, kendisine arkas dnk bir kadn silueti grerek, bunun Lucy olduu sonucuna varacan
hesaplamtr.
Mark, "Bu, enteresan ite," demekten kendini almad,
Stevens devam etti. "imdi nc ve sonuncu teoriye bakalm. Buna gre, bu hikyeye tabiat st
deilse bile, drdnc buutla ilgili diyelim."
Partington elini masann stne indirerek, "Siz de mi hurafelere inanmaya baladnz?" diye bard.
Stevens ban sallad. "Hayr, ben de Mark gibi, btn teorileri tartp mantkl olmyanlarn tasfiye etmek
taraflsym. Baka bir deyimle, srf bizi, kabul etmek istemediimiz bir sonuca gtryor diye bir ipucunu
kmsemeyelim. Elle tutulabilir, gerek ipular olmalar artiyle, muhakeme yrtrken onlar temel olarak
ele alalm. Farzedelim ki, Bayan Henderson, Lucy'nin (veya Edith'in, yahut tandmz her hangi bir kadnn)
ihtiyar Miles'e zehirli kseyi verdiini grd. Sonra, ksenin, iki yzyl nce lm bir kadn tarafndan
verildiini grdn syledi. Bu sonuncu teorinin de ncekilerden daha mantksz olmadn kabul edin.
Kabul edelim ki ipular daha ok tabiat st bir olaya iaret ediyor."
Partington mstehzi bir tavrla, "Devam Bay Detektif," diye Stevens'e takld.
Gen adam piposunu dilerinin arasna sktrarak, "lk teoriyi ele alalm," diye devam etti. "Bu teoriye
gre, Lucy suludur. Yalnz bu iddiay yalanlayan bir gerek mevcut: Lucy btn o akam mddetince
kocasnn yanndan ayrlmad, yle deil mi, Mark?"


"Onun gibi bir ey. Birka dakikalna yanmdan ayrldysa bile, o dakikalar zarfnda susuzluuna
ahadet edebilecek kimselerle beraberdi. Daha dorusu, ben bilmeden buralara kadar gelmesi imknsz."

"Hepinizin yznde maske var myd?"


"Evet. Bu husus, oyunun nemli bir unsuruydu; dans arkadalarmzn, kim olduumuzu anlyamamalar
iin, maske takmak zorundaydk."

"Maskelerinizi ne zaman kardnz?"

"Gelenee gre, saat gece yarsn aldktan sonra." .


Stevens derin derin dnyordu. "Anlaldna gre, zehir maktule saat on biri eyrek gee verilmi,"
dedi. "Bir kimse, maskelerin karlaca ana yetimek iin, buras ile balonun yapld St. David arasndaki
mesafeyi eyrek saatten ksa zamanda alabilir. Bu vaziyet polisiye bir romanda olsayd, detektif syle
derdi: 'Kocas ve davetliler tarafndan grlen kadn ya Lucy Despard deilse? Ya Brinvilliers Markizi'nin
kyafetini giymi kadn iki taneyse ve maskelerin karlmas srasnda birisi tekinin yerine getiyse?' "
Mark'n yznde hibir ifade deiiklii yoktu. "Lucy'nin sulandrlmasna tahamml edip edemeyeceimi
sormutun," dedi. "Gryorsun ki, tahamml edebiliyorum. Ama bir maskeli baloda ayn kyafeti giymi
olsalar dahi karmla baka bir kadn ayrtedemiyeceimi mi sanyorsun? Sonra, Lucy'nin dostlar da yanlrlar
myd? Yzlerimizdeki maskenin nihayet yalnz gzlerimizi rten cinsten olduunu unutma."
Stevens, "Hayr, ben de byle bir eye ihtimal vermiyorum; bunu sylememden maksat, srf maddi
delillere dayannca, ardarda bir sr teori sralamann ne kadar kolay olduunu gstermek," dedi. "Hem
henz hesaba katmadmz bir ihtimal daha var..."

"Nedir o?"

"Bir cinayet bahis konusu olmyabilir de. Tabiat ii veya tabiat d kadnn bu hikye ile bir ilgisi
olmyabilir, amcan ise doktorun dedii ekilde lm olabilir."
Partington dnceli bir tavrla enesini okuyordu. Bir eyi zihninde tartyormu gibi bir hali vard.
Sonunda, o eyin szle ifade edilemiyecek kadar gln olduuna karar vermi gibi, ban kaldrarak
glmsedi. Stevens'e, "nallah hdise sizin dediiniz gibi olmutur, ama cesedin yok olmasna ne demeli?"
dedi. "Hem zaten elinde arsenik dolu bir kse tutan kadn hikyesinin alelade bir hayalet masal, yahut bir
aka olduunu polise kabul ettiremezsiniz."
Mark sert bir sesle arkadann szn kesti. "Bu konuda polisin fikrini soracak deiliz. Devam et Ted.
kinci teorin, Lucy'nin yerine geen bir kadndan bahsediyordu."

"O teoriyi sen gelitir, dostum. Sence, kim bu ekilde hareket etmi olabilir?"
Mark yumruunu masann stne indirerek, "imizden her hangi biri," dedi. "Ama byle bir eyin
yutulmas yle g ki. Edith'i veya Margaret'i byle bir rolde grmek, bana, Lucy'yi grmek kadar imknsz
grnyor. Sana soruyorum, Partington, Edith'in katil olduuna inanabilir misin?"

"Niin inanmyaym? O, hayatmdan kal on yl olduuna gre, meseleye tarafsz bir gzle
bakabiliyorum. Katil Lucy de olabilir, Edith veya Margaret de, hatt..."
Mark, "Hatt Marie bile olabilir, deil mi?" diye arkadann szn tamamlad.
Partington'un isimleri rasgele semi olmasna ramen, Stevens, onunla gz gze gelince derin bir
huzursuzluk duydu.
Doktor, "Stevens'in karsnn ismini hatrlyamamtm," dedi. Demek istediim u: imizden her hangi
birinin cinayet ilemesi, fenn bakmdan mmkndr."
Mark, "Fakat ben, iimizden birim katil olarak grmektense tabiat st bir izaha daha kolay inanabilirim,"
dedi.
Stevens, "Doru," diye tasdik etti. "u halde, inanmasak bile, nc ihtimali bir an iin gz nne
getirelim. Yayan llerin bu vakada bir rolleri olduunu farzederek, nceki iki teori iin yaptmz ekilde
muhakeme yrtelim..." Mark sordu. "Niin yayan l diyorsun?" Stevens arkadaiyle gz gze gelmekten
kand. Kelimelerini tarta tarta konutuu halde, sk kullanlmayan bu deyim her naslsa azndan kamt.
Gross'un antolojisi ile "Yayan l Metres Vakas" balkl ksmn hatrlad. Okuduu bu hikyenin tesirinde
mi kalmt acaba?
Mark devam etti. "Sana bunu sormamn sebebi u: imdiye kadar bu deyimi senden baka bir kiiden
daha iittim. Ekseriyet 'hayalet', 'hortlak', 'ruh' hatt 'kan emen vampir' der. Evet, o deyimi senden baka
yalnz bir tek kiiden iittim..."

"Kimden olduunu sylesene."

"Miles amcamdan tabi. ki yl kadar nce Welden'le yaptm bir konuma srasndayd.
niversitedeki Weiden'i hatrlyorsun tabi. Bir cumartesi sabah hep beraber bahede oturuyorduk. Derken
hayaletlerden bahis ald. Hatrladma gre, Welden eitli hayalet tiplerini sralamakla meguld. Miles
Amcam da yanmza gelmiti. O sabah her zamankinden dalgnd; epeyi bir zaman bizi hibir ey demeden
dinledikten sonra, 'Unuttuunuz bir hayalet tipi daha var: Yaayan l,' diye lfa kart. Derhal itiraz ettim.
'Hayatta olan her canlya byle denmez mi, amca? Welden'de aramzda, ama onun iin bu deyimi kullanmak

aklmzdan gemez.' Miles amcam bana o dalgn bakiyle bakt ve, 'Belki de sen hakszsn,' diye mrldanarak
yanmzdan uzaklat. Welden hemen mevzuu deitirdi. Sen bana bu hdiseyi hatrlattn. O deyimin gerek
mnas nedir, Allah akna? Onu nereden bulup kardn?"
Stevens kaytsz bir tavrla, "Bir kitapta okudum," diye cevap verdi. "stersen hayalet deyimini kullanrz.
Sizin evin hayaletli olduuna dair bir sylenti duydun mu hi, Mark?"

"Hibir zaman. Mamafih vaktiyle burada olagelmi hdiseler hakknda kendime gre bir fikrim var.
Ama Partington'a sorarsan; o, ham elma yemekten ileri gelmi bir hazmszla bile cinayet gzyle baktm
syleyecektir."

"Hatrladma gre, ailenin Brinvilliers Markizi'yle bir iliii olduunu sylemitim. Ona ait olduu
rivayet edilen ve Lucy tarafndan kyafeti kopye edilirken, Edith'in 'Madam do Montespan' demeyi tercih ettii
yz tahrip edilmi portreden de bahsetmitin. Bayan Henderson bile o ismi azna almaktan kamyor. O
kadnla aranzda ne alka var? Yoksa 17'nci Yzyl'da yaam bu katil kadn, Desprez'lerden birini de mi
katletmiti?"
Mark, "Hayr," diye cevap verdi, "Aramzdaki mnasebet ok daha nazik. Onu yakalatan Desprez'lerden biri
olmutu Ted."

"Yakalatan m?"

"Evet, yakalatan. Madam de Brinvilliers Paris'ten kam ve peinde olan polisin elinden de
kurtularak Belika'nn Liege ehrindeki bir manastra snmt. Manastrda kald mddete, polis onu tevkif
edemezdi. Fakat Fransa hkmetini temsil eden kurnaz Desprez buna bir are buldu. Yakkl bir erkekti;
Marie de Brinvilliers ise gzel bir adam grnce dayanamazd. Desprez manastra kei klnda girerek katil
kadnla tant. Brinvilliers'in kendisine hayran hayran baktn grnce, ona, nehir tarafnda kk bir
gezinti yapmalarn teklif etti. Kadn derhal kabul etti, fakat netice umduundan ok farkl oldu. Desprez slk
alar almaz bir jandarma yardmna yetiti. Birka saat sonra Marie de Brinvilliers kapal bir araba ile .Paris'e
dndrld. 1676'da ie ba kesilerek idam edildi, sonra da cesedi yakld." Mark kendine bir sigara
yaktktan sonra devam etti. "Aslna baklrsa, Desprez nihayet vazifesini yapmt, ama benim nazarmda her
eye ramen kallein biri saylr. Be yl sonra Amerika'ya gelerek bu bahenin ilk aalarm diken mehur
Desprez odur. 1706'da ld. lsnn konulmas iin de bildiiniz mezar ina edildi."
Stevens sakin bir sesle sordu. "lm sebebi neydi?"

"Tabi bir lmle ld sanlyor. lmiyle ilgili tek garip husus, lmeden nce odasnda, sonradan
hviyeti tesbit edilemeyen bir kadn tarafndan ziyaret edilmesi. Mamafih bu ziyaret, zamannda hibir phe
uyandrmad ve belki de bir tesadften ibaretti."
Partington lfa kart. "Yoksa bu deden, amcann ld odada m yatyordu?"
Mark, "Hayr," diye mukabele etti. "Odas onun bitiiindeki blmdeydi ve oraya, o blmn yanmasndan
sonra 1707'de rlen mahut kapdan geirildi."
Tam o srada drt erkein toplu bulunduklar odann kaps vuruldu ve Lucy Despard ieriye girdi.
Kapnn vurulduunu' iitince, erkeklerin drd .de szlemi gibi yerlerinden frlamlard. Lucy Despard'n
yz pek soluktu; alelacele giyinmi gibi bir hali vard, "Demek nihayet mezar atlar!" diye inledi.
Mark nce konuamad, sadece karsna doru bir adm atarak onu korumak istermi gibi kolundan tuttu.
Sonra, "Merak edilecek bir ey yok, karcm," dedi. "Mezar aan biziz."
"Mark, meselenin cidd olduunu biliyorsun. Burada ne oluyor byle? Polis nerede?"
Drt erkek, minenin zerinde duran saatin tik-tak'n duymaz olmulard; katlm gibi bir halleri vard.
Nihayet Mark, "Polis mi? Ne polisi?" dedi. "Ne demek istiyorsun, Lucy?"
Lucy zr dilemek istermi gibi ekinerek cevap verdi. "Bir an evvel dnmek iin son tirene yetitik. Edith
de birazdan buraya gelecek. Bu ne demek, Mark? Bak, oku..." Gen kadn byle diyerek antasndan bir
telgraf kard ve kocasna uzatt. Erkek buna iki kere gz gezdirdikten sonra, muhtevasn yksek sesle
okudu:
"Bayan Lucy Despard, New York Dou 64. Sokak 31 numarada oturan Bayan E. R. Leverton eliyle. MLES
DESPARD'IN LMYLE LGL KESF. DERHAL EVNZE DNMENZ TAVSYE EDLR. 'Philadelphia
polisinden Brennan."
4
Stevens, "Mutlaka biri aka ediyor," diye "atld. "Bu telgraf sahtedir. Hibir polis, ancak bir aile noterinden
beklenecek byle bir nezaket gstermez. Bir polis New York'a telefon eder, oradan da buraya bir polis
mfettii gnderilirdi. Ortada bir dolap dnyor Mark."
Mark Despard odann iinde gidip geliyordu. "Evet, bu telgrafn bir polis tarafndan gnderilmedii belli,"
diye tasdik etti. "Durun bakalm... Saat 7.35'te Market Sokak'ndaki bir Western Union brosundan ekilmi.
Bundan bir,ey anlalabilir mi dersiniz?"

Lucy nihayet dayanamad. "Hepiniz ne oluyorsunuz byle? Mezar ak... Onu atran polis, deil mi?"
Birdenbire Mark'n arkasnda duran adam gzne iliince, hayretle, "Aa, Tom Partington! Burada iiniz ne?"
diye bard.
Partington hi istifini bozmayarak, "Merhaba, Lucy," dedi ve gen kadna elini uzatt. "Birbirimizi grmeyeli
ok oldu, deil mi?"

"yi ho, ama burada iiniz ne Tom? ngiltere'de olduunuzu zannediyordum. Hi deimemisiniz...
Yok, biraz deiiklik var..."
Partington, "Geici olarak buradaym," diye izah etti. "On yllk ayrlktan sonra beni bir, iki gn misafir
etmenin cannz skmayacan dndm."

"Ne mnasebet! Zaten misafirimiz pek az..."


Tam o srada darda a}'ak sesleri duyuldu ve Edith ieriye girdi. Edith yengesine nazaran daha cidd
grnl idi, fakat asl fark, bu gen kadnn ne dndnn veya ne yapacann hibir zaman
kestirilememesindeydi. Stevens, onun yirmi sene sonra hi de sempatik bir kadn olmyacan tahmin
ediyordu. Fakat imdilik kumral salar, mavi gzleri ve kendine emin tavr ile gzel bir mahlktu. Mamafih
dikkat edilince, gzlerinin altnn ukurlamaya yz tuttuu farkediliyordu.
Henderson onu grnce, su ilemi gibi odann karanlk bir kesine ekildi; bununla beraber Stevens,
kendine emin tavrlarna ramen Edith'in zayfa bir kadn olduunu seziyordu. Arkasnda bir krk manto
vard; apka giymemiti. Partington'u grnce birdenbire durdu, fakat yznde bir deiiklik olmad.
Lucy bir yandan antasn ap kapayarak, "Edith, telgrafn sahte olduunu, polisin gelmediini
sylyorlar,'* dedi.
Edith ..cevap vermedi; Partington'a glmseyerek bakyordu. "Yanlmamm, deil mi?" dedi. "Ayak
bastnz yerlere hi de uur getirmiyorsunuz." Partington'a sol elini uzattktan sonra, kk guruba toplu
olarak hitap etti. "Hepinizin, Lucy ile benden gizlediiniz bir srrnz olduu belli. Sen syle Mark, burada ne
oluyor? Lucy ile ben ok merak ettik; olan bir ey varsa, bilmek hakkmz..."

"Birisi bize irkin bir aka yapm. Bu telgraf..."

"Mark, Miles Amcann zehirlendii doru mu?"


Edith'in bu sualini ksa bir sessizlik takip etti. Sonra
Mark, "Zehirlendiini kim senin kafana soktu?" diye bir k yapt. Birden dhiyane bir yalan akletti ve
kolunu Lucy'nin beline doladktan sonra gene kzkardeine dnd. "Her eyi erge reneceinize gre,
imdiden syleyeyim daha iyi. Ortada polisi ilgilendiren bir ey yok, ama gene de tatsz bir vaziyetle kar
karyayz. Birisinin, saa, sola telgraf ve mektuplar yollamaktan zevk ald anlalyor. Mesel, bana da
Miles Amcamn lsnn mezarndan alndn ifa eden bir mektup geldi..." Bu yalann zayf dtn
farkedince, ilve etti. "Ho, Henderson baz acayip eyler not etmeseydi mektuba aldr etmezdim ya.
Sonunda mezar ap vaziyeti kendi gzlerimizle grmeye karar verdik. Neticede, mektuptaki bilginin
maalesef doru olduu anlald: Miles Amcamn cesedi meydanlarda yok."
Edith, "Nasl olur? Niin?" diye kekeledi.
Partington lfa kart. "Bu gibi vakalar yeni bir ey deil. Mamafih elli yldr byle eyler duyulmuyordu.
Stewart vakasnn bahsini hi iitmediniz mi, Edith. Hdise 1878'de cereyan etmiti. Fidye koparmak iin bir
milyonerin cesedi alnmt..."
Lucy, "Aman ne feci ey!" diye inledi. "Birka para iin bir cesedi almak pek korkun..."
Partington devam etti. "Bayan Stewart, kocasnn lsnn kendisine iade edilmesi iin, yirmi be bin dolar
teklif etmiti. Amcanz alanlar da aile mezarnzn kutsiyetinin bozulmamas iin, bir fedakrla raz
olacanz zannetmi olacaklar!"
Lucy o srada Mark'n kolundan kurtularak masaya aband. "Ben bunu teki ihtimale tercih ederim," dedi.
"Of, iim rahat etti." Kesik bir kahkaha kopard. "Tabi, polise haber vermemiz icap edecek."
Mark, "yle bir ey yapacak deiliz," diye itiraz etti. "Zavall amcanm, bir kpek srs tarafndan
kovalanan ihtiyar bir tilki gibi peine dlmesini istemem. Partington'un ima ettii gibi, bir fidye koparmak
maksadiyle alndysa, gereken paray demeye razym."
Edith nihayet konutu. "Bana sorarsanz, bu hikyenin bir tek kelimesine inanmadm," dedi.
Mark, "Sahi mi?" diye mukabele etti. "Yoksa hl zehirle ilgili hayaller mi gryorsun?"'
Edith cevap vermeye tenezzl etmedi. "Hepiniz eve gelin," dedi. Sonra Henderson'a dnerek, "Ev hi scak
deil. Ltfen kaloriferi yakn," diye emretti.
Henderson boynunu bkt. "Pekl, hanmefendi. Derhal geliyorum "
Ted Stevens, "Vakit ge oldu. Bana msaade ederseniz," diyecek olduysa da Edith derhal onun szn
kesti, "Hayr, sizin de gelmeniz lzm Ted. Ortada korkun bir eylerin dndn anlamyor musunuz? Bu
telgraf yollayan kimse, bizimle dama ta imiiz gibi oyun oynuyor. Fidye peinde olan gangsterler bahis
konusu olamaz. Gangsterler bize ne diye byle bir telgraf eksinler?" Ak kapnn dnda, solun iki yannda
yanmaya devam eden iki fener gzne iliince birdenbire rpererek konumaktan vazgeti.

Kk gurup az sonra eve kan yokuu hi konumadan trmanyordu. Bu arada Edith'in, "Bu telgraf
yollayan kimse, bizimle dama ta imiiz gibi oyun oynuyor," szleri Stevens'in aklndan kmyordu.
Ktphanede toplanmalar hata oldu, zira bu byk oda onlara gemii olanca iddetiyle hatrlatyordu.
Buras geni, lkin bask tavanlyd ve birok keleri glgede kalyordu,
Edith, perdeleri kapal bir pencerenin nnde duran ve zerinde bir lmba olan bir sehpann yanna
oturdu.
Lucy birdenbire, "Bana bak, Edith," diye balad, "takndn tavr, hele tirende gelirken bana sylediklerin
houma gitmiyor. Btn bunlar unutsak, daha iyi olmaz m?"
Edith souk bir sesle, "mknsz," diye karlk verdi. "Kyde, burada garip olaylarn dndnden
bahsedildiini benim kadar sen de biliyorsun."
Mark sordu, "Neden bahsediyorlar?"
Edith devam etti. "Bana, o sylentilerin kimden ktn sorarsan, Margaret'tendir derim. Kt bir niyeti
olmadna eminim, ama her halde hastabakcnn benimle, yahut doktorla konutuklarm duydu... Niye
atn, Mark? Hastabakcnn, bize kar pheci davrandn, ayn sebepten de bir yere gittii zaman kapsn
kilitlediini bilmiyor muydun?"
Mark, Partington ile Stevens'e ekinerek bakt. "Allah Allah! Burada herkesin mi bir srr vard? Hem
hastabakc neden bizlerden phelenecekmi?"

"Odasndan bir ey alnd iin."

"Biraz daha ak konusan iyi olur. Odasndan ne zaman, ne alnm?"

"Hrszln tarihi, Miles amcamn lmnden bir nceki cumartesi. Zannedersem, ayn 8'iydi." Edith
Stevens'e dnerek ilve etti. "Hatrlyor musunuz Ted? O gn Marie ile buraya bri oynamaya gelmitiniz,
fakat Mark hayalet hikyeleri anlatmaya balyarak keyfimizi bozmutu."
Huzursuzluunu kaytsz bir tavrla maskelemeye alan Lucy, "O gn hatrladm," dedi. "Mark biraz fazla
imiti. Ama neden keyfimizi karmt diyorsun? Pekl elenmitik..."
Edith devam etti. "Hastabakc Bayan Corbett ertesi sabah bana gelerek, odasnda bulunmas gereken bir
eyin yerinde olmadm ileri srd. Bu eyin ne olduunu sormam zerine, doktorun, icabnda Miles
amcama verilmesini tavsiye ettii bir ilcn kaybolduunu ve belki de yanllkla alndn ileri srd.
Sylediine gre, o madde drt keli bir kk ienin iindeydi ve kimsenin iine yaryamyacak. olduktan
baka, gerekli doz ald takdirde pek iddetli bir zehir olurdu. Buna pek ihtimal vermemekle beraber,
amonyak tuzu filn olduu zanniyle alnd takdirde, bir an evvel iadesini rica ediyordu. Bizden
phelendiini pek sanmyorum, ama birisinin eyasn kartrdna emin olduu muhakkak."
Mark bir ey syleyecekken duraklad. Stevens onun, "yi ama bu, arsenik," diyeceini anlamt. Mark
kendini pek abuk toparlyarak Partington'a bakt, sonra Lucy'ye dnd. "Sen bunu duymu muydun?"
Gen kadn akn bir tavrla, "Hayr, ama bunda alacak bir taraf yok," diye cevap verdi. "Bu gibi
hdiselerin benden ziyade Edith'e sylenmesi dettir."

"Peki sen Bayan Corbett'e ne dedin, Edith?"

"Evin iinde bir arama yaptracam, tabi."

"Dediini yaptn m bari?"

"Hayr..." Edith'in yz imdi phe, aciz ve kararszlk gibi hisler aksettiriyordu. "Hayr, korktum,"
diye devam etti. "Belki gln, ama hakikat, bu. Kaybolan Miles Amcamn her hangi bir ilc imi gibi srar
etmeden birka kiiye sual sormakla kaldm. Ama kimseden bir ey renemedim. Zehirden bahsetmedim
tabi. Nasl bahsedebilirdim?"
Mark ban sallad. "Bu iin iinden kabilirseniz kn bakalm. Partington, bu, senin sahan. Sence,
kaybolan zehir ne olabilir?"
Doktor kalarn att. "Oras, hekimin, hastaln gelimesi hakkndaki kanaatine bal. Aklma bir sr
madde geliyor. Bu itibarla doktorun tehisini bilmek isterdim. Bir dakika! Edith, hastabakc bundan doktora
bahsetti mi dersiniz?"

"Dr. Baker'e mi? phesiz."

"yle olduu halde, Dr. Baker, amcanzn gastro-anterit'ten ldne ahadet ..etmekten ekinmedi
demek? Yani hibir eyden phelenmedi mi?"
Partington, "yleyse kafanz yormaktan vazgein," dedi. "Demek kaybolan il, mesel antimuan gibi
gastro-anter'inkine benzer emareler vcuda getirebilenlerden deilmi... yle olmas lzm, aksi halde doktor
da, hastabakc da ilgili makamlara bavurmaktan ekinmezlerdi... Hayr, o il mutlaka dijitalin veya striknin
gibi kalbi uyaran bir ey, yahut bir msekkindi Bu illarn da lme sebebiyet vereceklerini, fakat
amcanznkilerden tamamiyle farkl belirtiler gstereceklerini her halde biliyorsunuz!"
Edith kederli bir yzle oturduu koltuun kolunu okuyordu. "Orasn biliyorum, o gnden beri hep
aklmda," dedi, sonra glmsemeye alarak ilve etti. "Hem byle bir hrszl kim yapabilir? Bayan Corbett
bir yere gidecei zaman kapsn kilitlerdi; ie bulunduu halde, Miles amcamn ld gece bile kilitlemiti."

Mark, "ie bulundu demek?" diye atld.

"Evet, pazar gecesi bulundu. Yalnz yirmi drt saat kayp kald iin, hdise fazla bytlmedi. ok
iyi hatrlyorum, o srada Marie bize merhaba demeye gelmi ve ertesi sabaha Ted'le New York'a
dneceklerini haber vermiti. Ben akamn dokuzu sularnda odamdan knca, birinci katn merdiven banda
Bayan Corbett'le karlatm, o da bana, 'ieyi Bay Despard'n odasnn dndaki kk masann stne
brakan kimseye benim namma teekkr edin,' dedi. 'Demek iler yolunda?' demem zerine de,
'Zannedersem, evet,' diye cevap verdi."
Mark, "Demek ieyi alan Miles amcamm," dedi. Edith afallad. "Miles amcam m?"

"phesiz! Partington, o ienin iinde morfin tabletlerinin bulunmas mmkn m?"

"Madem ki amcan ok strap ekiyor ve geceleri iyi uyuyamyormu, olabilir tabi."


Mark tekilere dnd. "Miles amcamn, sanclannca doktorun verdiinden daha fazla morfin talep ettiini
hatrlamyor musunuz? ieyi, hastabakcnn odasndan aldm ve iinden birka tablet aldktan sonra,
koridordaki kk masann stne braktm farzedin. ld gece bile, 'Beni sakinletiren o tabletlerden
isterim,' deyip onlarn banyoda olduklarn belirtmemi miydi? Belki de hastabakc tarafndan odasnda
bulunmasn diye banyodaki ecza dolabna gizledii morfin tabletlerini kastediyordu."
Lucy, "Hayr, olmuyor," diye itiraz etti. "Banyoda, her zamanki gibi veronal tabletlerinden baka il
yoktu."

"Olabilir. Ama verdiim izahat sizce tatmin edici deil mi?"


Partington, "Oras yle," diye tasdik etti.
Edith birden isyan etti. "Buraya gelir gelmez, bana, amcamn cesedinin alndm haber verdiniz. yle
olduu hlde, sakin sakin konumaya devam edebiliyorsunuz. Sen de onlardan farkszsn, Lucy. Hayr, ben
buna tahamml edemem. Hakikati renmek istiyorum; burada pek feci bir ey olduuna eminim... u son
iki haftadr ekmediim kalmad! Tom Partington siz niye buraya dndnz? Bana ikence etmek iin mi?
Tablonun tamam olmas iin bir Ogden ile irkin akalar eksik. Hayr, hayr, dayanamyacam!"
Byle konuurken, Edith'in elleri titremeye balamt; Stevens Lucy'nin ona, derin bir efkatle baktnn
farkna vard. Derken Mark kzkardeine sokularak elini onun omuzunun stne koydu. Tatl bir sesle, "Haydi,
haydi Edith," dedi. "Asl senin, u veronal komprimelerinden birine ve rahat bir uykuya ihtiyacn var. Lucy ile
beraber yukar ksanz da yengen sana bir veronal verse bari. Her halde bize itimadn vardr, deil mi?"
Edith ksa bir duraklamadan sonra, "Haklsnz, byle sinirlenmem manaszd, ama merak etmeyin artk
iyiyim," dedi. "Yalnz baz eyler dnmekten kendimi alamyorum. yle tabiat st olaylara inanmam, ama
senin o portredeki elbiseyi kopye edip giymenin bize uursuzluk getireceini hissetmitim, Lucy... nsan baz
eyleri seziyor... Hem zaten aydaki deimelerin, baz kimselerin hareketleri zerinde tesiri olduu ilmen
teyid edilmi bir gerek deil midir?"
Partington dalgn bir tavrla, "yle derler. Bilhassa delilere tesir edermi," diye tasdik etti.

"Siz oldu bitti maddiyatsnz Tom. Halbuki bu gibi hurafelerde bir hakikat pay vardr. Lucy, Miles
Amcamn ld gece mehtap olduunu hatrlyorsun, deil mi? Dn yolunda mehtab seninle ve Mark'la
hayran hayran seyretmitik... Hele insan o Yayan ller'i dnmeye balaynca..."
Mark, o deyimi ilk defa duyuyormu gibi mdahale etti. "Ne dedin? Bu garip sz nereden duydun?" Byle
derken, sesinin titremesinin nne geememiti.
Edith, "Bir kitapta okudum," diye cevap verdi. "imdi yiyecek bir eyler aramaya gidiyorum. Celsene, Lucy.
Birka sandvi hazrlyacaz."
Lucy, Mark'a gz krparak yerinden kalkt, iki kadn kapdan ktktan sonra, Mark, dnceli bir tavrla
oday dolat, sonra minenin nnde durarak bir sigara yakt. Kalorifer radyatrnden birtakm takrtlar
geldiine gre, Henderson mahzende kaloriferle megul olsa gerekti.
Mark birdenbire, "Hepimiz birbirimizden bir ey gizliyoruz," dedi. "Miles amcamn cesedinin kaybolmasnn,
bizim hanmlar ve hele Edith'i hi artmadn farketmediniz mi? Bizden hibir teferruat sormadlar, hatt
mezara inmeyi bile istemediler... Edith'in bir eyler dndne eminim. Acaba o da bizim dndklerimizi
mi dnyor? Sonra o da o deyimi senin gibi bir kitapta okumu Ted. Her halde ayn kitaptr."

"Pek sanmam, zira benimkisi msvedde halinde Mark. Gaudan Cross'un yeni antolojisinden
bahsediyorum. Sen onun hibir eserini okumadn m?"
Mark kalakald. Tkenen sigarasnn elini yakmaya baladnn bile farknda deildi. Baklar Stevens'ten
ayrlmyordu. "u ismi bir hecelesene," dedi. Stevens ismi tekrar ettikten sonra da, "Muhayyilesi ileyince
insan neler akletmiyor ki," diye devam etti. "Gaudan Cross ismini dzinelerle defa okuduum halde, Gaudin
Sainte-Croix ile arasnda bir benzerlik bulunabilecei aklmdan gememiti."

"Peki, ya imdi?"

"Grmyor musun? Ben Gaudan Cross'u, enteresan eserler yazan zararsz bir ihtiyar sanrken, imdi
birden, yaayan lleri ve buna benzer korkun eyleri hatrma getiriyor. Gaudan Cross, ha: Cross ile
Croix'nin ha kelimesinin ngilizcesi ile Franszcas olduunu biliyorsunuz her halde. Gaudin Sainte-Croix,

Brinvilliers Markizi Marie d'Aubray'n mehur yd. Gaddar kadn zehirlerin srrn ondan renmiti.
Gaudin, lboratuvarnda zehirle oynarken lmeseydi, ihtimal tekerlek zerine gerilir, yahut diri diri yaklrd.
Markiz de Brinvilliers'den phelenilmesine yol aan ipular da, len Sainte-Croix'nin dolabnda ele geti.
Kadn, ndan bkm ve ondan nefret etmeye balamt, ama orasnn hikyemizle alkas yok... Her
neyse, Sainte-Croix lmt... Romanc Alexandre Dumas, zehirli bir gaz hazrlamaya altn ve camdan
maskesinin kaymas sonucunda kendi kendisinin kurban olduunu iddia eder."
Stevens, "Bu gecelik bu kadar kfi," diyerek ayaa kalkt. "Sizce bir mahzur yoksa, ben imdi evime
dneyim, mezarn azn yarn sabah da rebiliriz."
5
Ted Stevens'le Partington beraberce, ylankavi dolanan yolu konumadan indiler. Mark, Henderson'la
birlikte, umumiyetle tenis kortu iin kullanlan yelken bezini mahzenin stne yaymaya gitmiti.
Partington'un aklndan geenleri merak eden Stevens, dorudan doruya hcuma gemeyi tercih etti.
"ienin kaybolup tekrar meydana kmas hakknda, hanmlara sylediinizden daha baka bir fikriniz var
m?" diye sordu.
Partington dalgn dalgn cevap verdi. "Ben ahsan her eyi tam olarak renmek isterim. Netekim o
hastabakcyla grene kadar ienin iindeki maddenin kat m, yoksa mayi mi olduunu bile bilemeyiz. En
mhim nokta ise, bu.
"Bu hususta iki nazariye yrtebiliriz: lki ilcn, striknin veya dijitalin gibi kalbi uyarc bir zehir olmasdr.
Bu takdirde durum ciddidir, zira ortada bir katil varsa, iini henz bitirmemi olabilir."
Stevens ar ar ban sallad. "Aslm sorarsanz, ben de ayn eyi dndm."
Partington muhatabnn szn kesti. "Ama ben buna ihtimal vermiyorum. Bu tip bir madde kaybolmu
olsayd, doktor, bulununcaya kadar kimseye nefes aldrmazd. Halbuki gerek o, gerekse hastabakc fazla
tellanmadlar. Dncemin seyrini takip edebiliyorsunuz, deil mi? Beri yandan, antimuan gibi tahri edici
bir zehir bahis konusu olsayd, doktor, ihtiyar Miles'in, tabi bir lmle ldne dair katiyen rapor vermezdi.
"Hayr, Mark tarafndan ileri srlen ikinci nazariye, yani sadece birka tablet morfinin alnm olmas
nazariyesi daha akla yakn."

"Hrsz kim? htiyar Miles Despard m?"


Partington kalarn att. Bu noktann onu hepsinden fazla dndrd belliydi. Ksa bir sessizlikten
sonra, "Bu da mmkn, hem de muammann en basit izah ekli olur," dedi. "Byle derken, yz yldzlarn
nda garip bir ifadeye brnmt. Bununla beraber, bu nazariyeyi rten baz teferruat var," diye
devam etti. "Bilhassa ienin iadesi. Miles'in odasyla hastabakcnnkinin birbirine bitiik olduunu biliyoruz;
kadnn bu ara kapy, koridora alan gibi kilitlemesi ihtimal dahilinde. Bu itibarla, Miles'in ieyi aldktan
sonra iade etme3'i isteyeceini farzetsek bile, onu hastabakcnn odasna gtrmek dururken, niin
koridordaki kk masann stne braksn?"
Stevens, "Bunun cevab kolay," dedi. "O takdirde, hastabakc, ieyi alann kim olduunu derhal
anlayaca iin. yle ya, evdekilerin iinde, hastabakcnn odasna serbese girebilen sadece ihtiyar Miles'd!"
Partington bir kfr savurdu. "Haklsnz, azizim! Ben artk ihtiyarlyorum galiba. Mamafih hastasndan da
phelenmemesi iin sebep olmadna gre, hastabakcnn, ara kapy da kilitlemi olmasnn mmkn
olduunu unutmayn."

"Bu szlerinizle nereye varmak istiyorsunuz?"

"Cinayetin hedefine, tabi. Morfinin, ihtiyar Miles veya bir bakas tarafndan alnmasndaki sebebe.
Hrsz Miles ise, gaye meydanda. Fakat ya bir bakas ise? O takdirde zehiri kime hazrlyordu?
"Her halde baka bir cinayete hazrlanmyordu. alman morfin iki, tabletten fazla olsayd, doktorla
hastabakcnn kyametleri koparacaklarna emin olabilirsiniz. Her bir tablet 0,016 gram arlndadr; halbuki
bir adamn hayatnn tehlikeye girmesi iin 0,13 il 0,19 grama, ii garantiye almak iin ise 0,25 grama
ihtiya vardr. Evde bir morfinmann bulunmas nazariyesi de bahis konusu olamaz, aksi halde ie hibir
zaman meydana kmazd. Acaba o sralarda biri uykusuzluktan m mustaripti? Fakat bu takdirde, banyoda
veronal komprimeleri dururken, bu kadar iddetli bir ilca bavurmak mnsz. Bu nazariyelerden hibiri
mkul olmadna gre, morfin hangi sebepten alnd acaba?"

"Kimbilir..."

"imdi beni dinleyin Bay Stevens: Farzedin ki bir gece ii grmeye niyetleniyor ve o srada
grlmekten veya duyulmaktan ekmiyorsunuz. Sizi rahatsz etmesi muhtemel olan ahsa, 0,016 gram
morfin yutturursanz, sust yakalanmanz ihtimali azalr, deil mi?"
Partington, szlerinin karsndakinin zerindeki tesirini lmek iin durdu. Stevens dehet iindeydi. Miles
Despard' m ld, Marie ile kendisinin Despard Park'a 400 metre mesafedeki kklerinde bulunduklar ve
kendisinin saat on buuktan itibaren uykudan baylma raddelerini bulduu gece hayalinde canlanmt...

Fakat Partington bambaka bir ey akletmiti. "En mhim problemimizi, yani mezarn almas ile cesedin
ortadan yok olmasn dnyordum," dedi. "Bay ve Bayan Henderson morfinle uyutulduklar takdirde,
darda olan bitenleri duyarlar myd dersiniz?"
Stevens birdenbire ferahlamt. "Doru ya!" diye atld, sonra birden tereddt etti. "Fakat..."

"Evdekilerin patrty duyabileceklerini sylemek istiyorsunuz. Henderson'un, mezarn zerindeki


talara el demediine dair ettii yemin de var tabi. Adamcazn sznden phe etmediimi belirteyim.
Fakat bizim, levyelerle demirci ekileri kullandmz iin, bu kadar grltye ve zarara sebep olduumuzu
unutmayn. Mezarn stndeki talarn sekli gznzn nnde, deil mi? Her biri ayr biimde olan talarn
arasndaki oyuklar imento ile doldurulmu. Altlarnda imento yok. Buna gre, bir ember zerindeki
imentoyu krarak, bu aradaki talarn tamam bir kapak biiminde kaldrlamaz m? Bu takdirde, sonradan
yalnz o emberi tekrar imentolamak yeter ve bu i pekl Henderson'un gznden kaabilir. Kaldrlacak
akl ile toprak tabakas geri iz brakr, ama cenaze treninden de bu tertip izler kald; ikisinin kartrlmas
pekl mmkn."
Partington gibi Stevens de bu hal ekline inanabilmeyi istiyordu, ama kafasnda daha ahsi bir baka
mesele vard ve dncelerini bir trl doru drst toparlyamyordu.
Bu arada parkn kapsna gelmilerdi. King's Caddesi seyrek lmbalarnn nda, karanlk bir nehir gibi
parldyordu.
Partington neden sonra, "Gevezeliklerimle cannz sktysam zr dilerim," dedi. "Ama ne yapalm, bu
tertip bir eye inanmaya ihtiyacmz var. Edith beni maddiyatlkla itham etti diye utan duymaya hibir
sebep grmyorum. Edith, o krtaj, muayenehanemde alan kz benden hmile kald iin yaptm
zannetmi, ne syledimse onu bu fikrinden vazgeirememitim. Bu durumda maddiyat olan kim, sorarm
size?" Partington'un evden kmadan evvel itii son kadeh iyice dilinin zlmesine sebep olmutu. "Mezarla
ilgili izahmn da hakikate uyduunu greceksiniz," diye devam etti. "Ama cenaze levazmats bir dolap
evirdiyse, o zaman i deiir tabi."

"Cenaze levazmats m? J. Atkinson'dan bahsediyorsunuz her halde?"


Doktor, Stevens'e merakla bakt. "htiyar Jonah' her halde siz de tanyorsunuz," dedi. "Enteresan bir
ahsiyettir. Despard'larn birka neslini defnettiine gre, hayli yal olsa gerek. Zaten dostumuz Henderson,
cenaze treni Atkinson tarafndan tertiplendii iin, mezarclarn aileye bir oyun oynamadklarna emin. Bizzat
ihtiyar Jonah'n olunun, bu ilerle megul olduunu sylyor. Her neyse, burada sizden ayrlyorum. Yarn
grrz."
Muhatabnn gevezeliinden sklan Stevens sratle oradan uzaklat. Fakat her eyden fazla yalnzla
ihtiya duyduu iin, Partington'un ayak seslerinin uzakta kaldn duyar duymaz yavalad.
Ne dneceini bilmez haldeydi. Birisinin kendisine kesin sualler sormasn, bu suretle kendisini de
dncelerini toparlayabilmesini isterdi. Mesel, "Sence, Marie ile ilgili anormal bir durum var m?" diye
sorulabilirdi. Fakat Stevens'in asl bu konuda zihni ilemiyor, byle bir eyi dnmek istemedii iin, suali
cevaplandramyordu. Esasen btn phelerinin kayna, bir fotoraf ile kars arasndaki hayret verici
benzerlikti. Tabi, fotorafn kaybolmas da vard. Ama hepsi bu kadar...
Stevens birden villsnn nne geldiini farkederek durdu. Odalarn hibirinde aydnlk yoktu, sadece
oturma odasnn penceresinden krmz bir k aksediyordu. Marie ihtimal mineyi yakmt. Umumiyetle
alevlerden korktuu cihetle, bu da bir bakma garipti.
Stevens telalanmaya baladn farkediyordu.
Sokak kaps kilitli deildi. Gen adam tokma evirdi ve sadece oturma odasnn minesindeki ateten
k alan hole girdi. eride, odunlarn, alevlerin penesinde trdamasndan bakaca ses, seda yoktu.
Stevens, "Marie!" diye seslendi.
Cevap alamaynca, garip bir huzursuzluun penesinde oturma odasna girdi. Atein ya odunlarla
.yakldn ilk bakta anlad. Alevlerin arasndan szlen yal ve sarms dumanlarn genzine dolmasiyle, bir
an boulur gibi oldu. Odunlarn tslad ve atlad duyuluyordu. Bu sisli kta oda her zamankinden farkl
grnmekle beraber, Stevens, minenin yanndaki bir sehpann zerinde tepeleme sandvi dolu bir tabak,
bir termos ve bir bardak seebildi.
Gene, "Marie!" diye bard.
Hole dnnce, admlarnn, parkeyi atrdatacak kadar ar olduunu hissetti. Telefonun durduu kk
masann yanndan geerken, eli gayriihtiyari, hl orada olan evrak antasna gitti. Bu arada, bunun
kapann ak, msveddenin ise acele ile karlp tekrar yerine konmu gibi yar yarya darda olduunu
hissetti.
Az sonra merdivenin basamaklar ayaklarnn altnda inliyordu. Evin arka cephesindeki yatak odasnda gece
lmbas yanyordu, fakat odada kimse olmad gibi, yatak da almamt. minenin zerindeki saat be
getiini gsteriyordu.
Ted Stevens, kk yaz masasnn zerine braklm mektubu tam o srada grd.

"Sevgili Ted,
"Bu gecelik bir yere kadar gitmem icap ediyor. Huzurumuz ve saadetimiz bu ziyaretin neticesine bal.
"Hi merak etme, yarn sabah dneceim, fakat u srada sana bir ey izah edebilecek durumda deilim.
Sen ne dnrsen dn, hakikat senin dndn gibi deil. "Seni seviyorum.
Marie"
Not: "Otomobili alyorum. Sana sandviler ve termos iinde stl kahve braktm. Hepsini oturma odasnda
bulacaksn. Ellen yarn sabah gelip kahvaltn hazrlyacak."
Stevens mektubu katlyarak tekrar masann stne koydu. Birden kendini pek bitkin hissettii iin, yatan
kenarna oturdu. Neden sonra yerinden kalkmak kuvvetini bulunca, btn klar yakarak aa kata indi.
Evrak antasna bir gz atnca, hi amad. Gaudan Cross'un msveddesi on iki ayr ksmdan meydana
gelmiti, ama imdi antada topu topu on bir ksm kalmt.
1861'de giyotinle ba kesilen Marie d'Aubray'dan bahseden ksmn yerinde yeller esiyordu.
NC BLM
1
STEVENS ertesi sabah yedi buukta, yapt dutan serinlemi ve stba deitirmi vaziyette merdivenleri
inerken, sokak kapsnn hafife alndn duydu.
Eli trabzann stnde olduu halde kalakalan gen adam birden, kimseyle konumak istemediini farketti.
Gelen Marie olsa bile, btn gece zihninde tasarlad azarlara ramen, ona ne syleyeceini bilemiyecekti.
Zemin katnn klar geceden ak kalmt; oturma odas ise soumu dumanla doluydu. Hol bile Stevens'e
bir baka grnd.
ine huzur veren tek ses, yemek odasnda prize soktuu elektrikli cezveninkiydi. Gen adam mis gibi
kahve kokusunu iine sindire sindire yemek odasna geerek kordonu prizden ekti.
Ancak bundan sonra kapy amaya gitti.
Tanmad bir ses, "ok zr dilerim efendim," dedi. "Acaba..."
Stevens, lcivert bir manto giymi, enerjik ehreli bir kadnla kar karyayd. Mtereddit grnmesine
ramen, kadnn, bir eye ierlemi gibi bir hali vard. Kk mavi apkann altndaki yz gzel olmamakla
beraber, zeki ifadeli ve sempatik. Bu yz her nedense Stevens'e yabanc gelmemiti.
Kadn, "Beni belki hatrlamyorsunuz, Bay Stevens, ama ben size birka kere Despard Park'ta rasladm,"
diye devam etti. "Elektriklerin yandn grnce geldim. Adm Myra Corbett; Bay Miles Despard'a ben
bakmtm."

"Ha, evet... eri buyrun, Bayan Corbett."


Kadn bir yandan antasnn sapn ekitirirken Despard Park'n bulunduu yne bakyordu. Nihayet, "Bana
kalrsa, orada bir acayiplik var," dedi. "Geen gece birisi bana derhal Despard Park'a gelmem iin bir mesaj
yollad..."
Kadn gene bir tereddt devresi geirdi. Stevens bunun zerine, "Gene o mahut telgraflardan biri!" diye
dnmekten kendim alamad.
Hastabakc devam etti. "Fakat bir hastann yannda olduum iin, mesaj ancak bir saat evvel, evime
dnnce okuyabildim. Bunun zerine derhal Despard Park'a gelmek lzumunu hissettim." Sznn bu
yerinde kadnn surat bsbtn asld. "Fakat kapy almaktan ve yumruklamaktan ellerim koptuu halde,
kimse gzkmedi. Bu ie aklm ermedi dorusu... Derken sizde k grnce ieri girip biraz nefes almamda
ve be, on dakika beklememde bir mahzur grmeyeceinizi dndm..."

"Ne mnasebet. Buyrun ltfen." Stevens, hemen eve girmedi; bir an kapda durarak yol tarafna
bakt. Farlar yanan bir otomobil, sabah sisinin arasnda yokuu kyordu. Derken, yavalad ve durdu.
Akabinde Stevens, Ogden Despard'n, "Merhaba!" diye bardn duydu.
Otomobilin kaps kapand ve Ogden'in yksek silueti Stevens'e doru ilerledi. Delikanlnn deve ty
paltosunun altnda smokin pantolonunun paalar dikkati ekiyordu. Ogden, kardelerinin hibirine
benzemiyordu. Abanoz siyahlnda salar, biraz kk yanaklar ve mavimsi bir enesi vard. O sabah tra
olmad belli idi; fakat salar itina ile taranm ve briyantinlenmiti. Kara gzlerini devirerek bir Stevens'e,
bir de hastabakcya bakt. Henz yirmi be yanda olmasna ramen, Mark'tan daha yal grnyordu.
Ellerini ceplerine sokarak, "Gnaydn," dedi. "Sefih oul evine dnyor. Bu ne bu? arm gibi bir haliniz
var. Yoksa ikinizi sust m yakaladm?"
Ogden'i tanyanlar, onu bu neviden akalarna alktlar, fakat o sabah keyfi yerinde olmayan Stevens
cevap vermeye tenezzl etmedi. Bayan Corbett'i hole ald ve Ogden de arkalarndan girdikten sonra sokak
kapsn kapad. Hastabakcya, "Korkarm ki ev pek toplu deil," dedi. "Ne yapaym, gecenin byk bir
ksmn almakla geirdim. Ama size birer kahve ikram edebilirim, ister misiniz?"
Birden m gibi rperen Bayan Corbett, "Memnuniyetle," diye mukabele etti.

.Fakat Ogden, "Kahve mi!" diye dudak bkt. "Elenceden dnen bir hovarda byle mi karlanr?"
Stevens kalarn att. "Viski her zamanki yerindedir. Keyfine bak." Gen adam bu arada, hastabakc ile
Ogden'in, merakla baktklarnn farkna vard. Tecessslerini tatmin edemedikleri iin odann havas bariz
surette gerginlemiti. Derken Bayan Corbett kendini toparlyarak oturma odasna girdi. Stevens ise kahve
cezvesini mutlaa gtrerek bir dolaptan fincanlar karmaya koyuldu. Ogden de yarya kadar viski ile dolu
bir bardakla yanna gelmekte gecikmedi. Bir ark mrldanarak buz dolabn at ve soda arad, sonra
gevezelie balad. "Demek sevgili Myra'mza da polisten buraya komas iin bir telgraf gelmi," dedi. "Tpk
bana olduu gibi.. "
Stevens cevap vermedi.
Ogden devam etti. "Benimkisi geen gece geldiydi, ama hoa vakit geirdiim iin aldrmadm. Polislerin
i banda olmalarna bir bakma sevindim. phelerimiz doru kyor demek." Buz dolabndan bir buz
paras alarak usulca bardann iine kaydrd. "Anladma gre, Mark'la sen, geceyi mezar amaya
almakla geirdiniz," diye ilve etti.

"Bunu da nereden kardn?"

"Aa, beni aptal m zannettin."

"Ne mnasebet. Yalnz bu sabah btn aksiliimin zerimde olduunu sana hatrlataym. Beni
sinirlendirecek her hangi bir kimseyi, u grdn bulaklarn zerine savurmak iin frsat kolluyorum... Bu
itibarla beni kzdracak yerde, buz dolabndaki krem antiyiyi yersen daha iyi edersin."
Ogden glmeye balad. "Bu kadar sinirli olmann sebebini anlyamadm, dostum," dedi. "Sadece biraz
dedektiflik yapaym dedim. Yaz masann arkasnda, hani u viskilerini koyduun yerde, Mark'n
sigaralarndan ikisini grdm; ayrca, mezarn stndeki talarn bir krokisi de vard. Benim gzmden hibir
ey kamaz. Mark'n byle bir eyler tasarladn, dn gece hepimizi evden uzaklatrmak iin bahaneler
bulmasndan anlamtm." Yznde, mstehzi bir ifadeyle sordu. "Polisler, sizi, taslar krarken yakalaynca ne
dediler?"

"Polis gelmedi ki."

"Ne?"

"stelik o telgraflar ekenin polis olmadna da bahse girerim."


Ogden, alt dudan srarak Stevens'e bakyordu. "Bana da yle gelmiti," diye mrldand. Sonra birden
sesini ykseltti. "Beni dinle Ted, eve gidince, her eyi naslsa reneceim. Sr kplnden vazgesen daha
iyi olmaz m? Yaz odanda kadeh olduuna gre, kiiydiniz. nc kim?"

"Dr. Partington adnda biri."

"Vay canna! Ogden birden dnceli bir hal ald. "O sabk doktorun ngiltere'de olduunu
zannediyordum... Bir ey kefederse... Evet, artk her eyi anlyorum. htiyar Miles'i doramak iin Mark'n
ona ihtiyac vard, deil mi? Neler kefettiinizi bana sylesenize Ted!..."
Ted Stevens, "Hibir ey kefedemedik," dedi.

"Sahi mi?"

"Kefetmemize imkn yoktu. Ceset mezardan yokolmu."


Ogden inanmyormu gibi bir tavr taknnca, Stevens delikanldan hi bu kadar nefret etmemi olduunu
hissetti.
Ogden kaytsz bir tavrla fikrini belirtti. 'Miles amcann iinin zehir dolu olduunu grnce, cesedi korkudan
gizlediniz, deil mi? Mark'n, polisle arasnn ho olmadn bilirim."

"Sana vaziyeti olduu gibi anlattm Ogden. imdi, ben, fincanlarla geinceye kadar u kapy tutar
msn?"
Akl baka yerde olan delikanl mihaniki bir hareketle itaat etti, sonra, ev sahibine dikkatle bakarak,
"Kuzum, Marie nerede?" diye sordu.

"Yatakta tabi. Daha kalkmad."

"Tuhaf!..."
Steven, Ogden'in bu sznn bir ey ifade etmediini ve delikanlnn, srf insanlar mkl duruma
drmek detine sadk kalmak iin byle konutuunu biliyordu, yle olduu halde irkildi.
Ogden, Stevens'in pei sra oturma odasna^ girer girmez kadehini Bayan Corbett'in erefine kaldrd.
"Sizinle konuacaklarm var, hanmefendi, ama nce u nesnenin verecei kuvvete ihtiyacm vard," dedi.
"Shhatinize!"
Elleri dizlerinin zerinde olduu halde, sakin sakin oturan Bayan Corbett, delikanlnn bu kn
umursamam grnd.
"Ogden derhal sorguya geti. "Telgraflar hakknda fikriniz ne?"
Hastabakc kalarn kaldrd. "Bana bir telgraf geldiini neye dayanarak ileri sryorsunuz?"

"Size her eyi izah etmek mi lzm yani? Peki, yle olsun. Bana da geen gn o telgraflardan biri
geldi. Ama gece kulplerini dolamak niyetinde olduum iin aldrmadm."

Bayan Corbett olduka hazrcevapt. "Bir yerde uzun zaman kalmadnza gre, telgrafn sizi nasl
bulduunu sorabilir miyim?" dedi.
Ogden'in gzleri ksld; delikanl, deti zere ac bir istihza ile mukabele etmeye hazrlandysa da bunun
faydas olmyacan anlyarak vazgeti. "Beni gafil avlamak isterdiniz, deil mi?" diye tslad. "Hakikat u ki,
telgraf Haverford Kulb'nde beni bekler buldum. Haydi, haydi esas mevzua gelelim, Bayan Myra. Ted
Stevens'in nnde konuabilirsiniz; o, her eyi biliyor. Buraya arlmanz bir bakma iyi oldu, zira
ahitliinizin netice zerinde mhim rol olabilir. Kimbilir..."

"Ne ile ilgili ahitliimden bahsediyorsunuz?"

"Anlamamazlktan gelmeyin. Miles amcamn zehirlenmesi ile ilgili ahitliinizden tabi."


Hastabakc, "Byle bir iddiada bulunmanz iin elinizde hibir delil yok," diye atld. Telndan eli
titreyince, fincanndaki kahvenin bir ksm tabaa dkld. Barmaya devam etti. "Byle bir pheniz varsa,
gidin, Dr. Baker'le konuun. O, byle bir eyi aklndan geirmedi..." Durup yutkunduktan sonra ilve etti. "O
srada tel gsterdiimi kabul ediyorum, ama sebep bakayd; bana tam ihtiya duyulaca bir gece
hastamn yannda bulunmayma skldmd... Hem..."
Ogde, lf kadnn azndan kapt. "stelik kapy kilitlediiniz iin, amcamn bir kriz geirmesi halinde,
kimse ieriye girip lzm gelen illar alamyacakt. Amcamn lmnden bir bakma mesul tutulabilirsiniz. Bu
olayn duyulmasnn size iyi bir hret salayacan sanmam."
ki erkek de, Bayan Corbett'i en ziyade dndren hususun bu olduunun farkndaydlar. Ogden devam
etti. "Evet, bu ekilde hareket etmekte hakl olduunuzu kabul ediyorum. Miles amcam hemen tamamiyle
iyilemie benziyordu; hem sonra yakn tarihte odanzdan ldrc bir il alnmt. Byle bir olayn
tekrarlanmasndan ekineceiniz gayet tabi idi. Ama bu hrszln arkas sra meydana kan lm olaynn
sizi pheye drmemesi garip deil mi? Cumartesi gn odanzdan bir zehir almyor, ondan hemen
sonraki aramba gecesi de hastanz lyor. Sizin yerinizde ben olsaydm, binbir phenin penesinde
kvranrdm!"
Ogden'in gayesi, dedektiflikten ok, karsndakileri mkl duruma drmekti. Kendi konumasn o
kadar bariz bir zevkle dinliyordu ki, hastabakc da bunun farkna varmakta gecikmeyerek gene kaytsz
tavrn taknd. Bezgin bir sesle, "Durum hakknda herkesten fazla bir eyler biliyora benziyorsunuz," dedi.
"Bu itibarla, alman bir ey olmusa bile, bunun lme sebebiyet veremiyeceini ve hele Bay Despard'da
grlen belirtilerin hibirinin faili olamyacan da bilmeniz icap eder."

"Demek alnan zehir arsenik deildi. yle ise neydi?" Bayan Corbett'in cevap vermemesi zerine,
Ogden ilve etti. "Hem hrszn kimliini de pekl sezdiinize eminim..."
Bayan Corbett fincann itina ile masann stne brakt. O sabah hassasiyeti zerinde olan Stevens,
sorgunun havasnn deitiini farketti. Hastabakc, birini bekliyormu, yahut da konuulanlar dinleniyormu
gibi, etrafna ve bilhassa merdiven tarafna bakyordu. Beri yandan, Ogden gelmemi olsa idi, bir eyler
syleyecekmi gibi bir hali vard. Gen adamn iddiasna cevaben, "Bu hususta hibir fikrim yok," demekle
yetindi.
Ogden srar ediyordu. "Bildiklerinizi sylemeniz daha iyi olacak. Hem vicdannz rahatlar, hem de..."
Stevens sert bir sesle delikanlnn szn kesti. "Artk kfi, Ogden. Polis deilsin, stelik amcann lmne
zerrece zldn yok..."
Delikanl srtarak muhatabna dnd. "Senin de gizlediin bir ey yok mu diye merak ediyorum," dedi. "Bu
sabah nedense kendinde deilsin... Belki u kaybolan ceset hikyesinin yzndendir... Yahut da bambaka
bir ey var." Hastabakcnn kalkmaya yeltenmesi zerine tella atld. "Gidiyor musunuz, Bayan Corbelt? Sizi
eve kadar gtrmeme msaade eder misiniz?"

"Hayr, teekkr ederim."


Odann havasndaki gerginlik bsbtn iddetlenmiti. Ogden, karsndaki kadnla erkei ayn alayc
tebessmle biraz daha szdkten sonra, Stevens'a viski iin teekkr etti ve evden kt. Sokak kaps
kapandktan sonra, hastabakc, holde kalm olan Stevens'in yanna geldi. Elini gen adamn kolunun stne
koyarak,."Gelmemin asl sebebini syleyeyim," dedi. "Sizinle konumak istiyordum. Syleyeceim ey belki
pek mhim deil, ama size unu haber vermek isterim ki..."
Tam o srada kap tekrar ald ve aralkta Ogden'in ba belirdi. Delikanl srtmaya devam ediyordu, "zr
dilerim, ama kane bir randevunuzu yakalam olmyaym sakn?" dedi. "Karn birinci katta uyuyorsa, buna
nasl cesaret ediyorsun Ted?... Ama belki de Marie evde yoktur. Ne dersin? Otomobilin garajda olmad
dikkatimi ekti; dolaysiyle size gz kulak olacak birine ihtiyacnzn olacan dndm..."
Stevens, buz gibi bir sknetle, "ek araban!" dedi.

"Haydi, haydi! Yatak odanda elektriin yandn da grdm. Marie byle kl yerde uyumak
detinde midir?"
Stevens tekrar etti. "ek araban!"

Gen adamn sesindeki mna, Ogden'e, ihtiyatl olmasnn kendisi iin daha hayrl olacan ihtar etmiti.
Fakat Stevens ile Myra Corbett, Despard Park'a doru yrrlerken, onlar otomobiliyle ar ar takip etti.
Koca bina, sis ile dumann bsbtn kesifletirdii bir sessizlie brnmt. Birdenbire bir zil sesi sessizlii
yrtt ve tatsz yanklar kara kara uzaklat.
Otomobilinden atlyan Ogden, "Allah Allah! Yoksa hepsi ldler mi?" diye bard.
Kapnn nnde durup zile basan adam, onlar duyunca dnd. Elinde byke bir evrak antas vard.
Lcivert bir pardes le gri ftrden bir apka giymiti. Sarnl sebebiyle olduundan gen grnyor
olacakt, zira dikkat edilince, akaklarnn krlam olduu gze arpyordu. "Birinizden biriniz burada
oturuyor mu?" diye sordu. "Geri erken geldim, ama bu evde in cin yok galiba... Ha az daha unutuyordum,
adm Brennan; Philadelphia polisindenim."
Ogden, dudaklarnn arasndan bir slk salverdi; bununla beraber Stevens onun tetikte olduunu derhal
farketti. Delikanl, "Bizimkiler her halde ge yattklar iin, henz kalkmamlardr," dedi. "Neyseki bende
anahtar var. Adm Ogden Despard; ben de bu evde oturuyorum. Bu erken ziyaretin sebebini sorabilir miyim,
Bay Mfetti?"
Brennan'n, Ogden'e ilk bakta antipati duyduu halinden belli idi. "Ben buraya aabeyinizi grmeye
geldim," dedi. "Ama..."
Kap esnada o kadar ni olarak ald ki, Mfetti'in tokma tutan eli havada kald. Tepeden trnaa
giyinmi ve sinek kayd tran olmu olan Partington eikte duruyordu.
Mfetti genzini temizleyerek, "Adm Brennan'dr," dedi. "Philadelphia polisindenim..."
Stevens birden bir kbus yayormu gibi bir his duydu. Partington'un yznde renk namna bir ey
kalmamt. Eliyle kapnn erevesine tutunmasayd, belki de bacaklarnn bklvermesiyle yere ydrd.
2
Brennan, bir yandan dmemesi iin ona elini uzatrken, pek tabi bir sesle, "Bir eyiniz mi var?" diye
sordu.
Partington, "Polis," diye geveledi, sonra, "Hayr, hayr, hibir eyim yok," dedi. "Olanlar size sylesem
bana inanmazsnz."

"Niin inanmyaym?"
Partington, "Brennan!" diye heceledi. "Bu ismi bir yerden hatrlyor gibiyim... Ha tamam! Btn bu
kimselere, buraya gelmeleri iin o telgraflar yollayan siz misiniz?"
Mfetti, "Bir anlamazlk var galiba," dedi. "Ben kimseye telgraf falan ekmedim. Buna mukabil bana
gelen mesaj yollayann kim olduunu bilmek isterdim. Bay Mark Despard'la grmek iin buralara geldim.
Beni, bizim mdr yollad."
Ogden sahte bir tatllkla, "Doktor bu sabah pek kendinde deil, Mfetti Brennan," diye mdahale etti.
"Beni unutmu olmanz ihtimaline kar, kendimi tantaym, Dr. Partington Ogden Despard'm. Bizleri yzst
brakp gittiiniz sralarda, kolej talebesiydim. Yanmdaki zat da Ted Stevens'tir; dn gece kendisiyle
beraberdiniz. u hanm da Miles Amcama bakan Bayan Corbett'tir.
Partington, "Memnun... oldum," dedi, sonra dnerek, "Mark!" diye seslendi.
eride bir kapnn almas zerine, holn loluu bir an aydnlanr gibi oldu. Mark Despard, yakas kvrml
kaln bir kazak giymiti.
Ogden, "Umulmadk bir vaziyetle kar karyayz, aabey," dedi. "Sana, cinayet masasndan Mfetti
Brennan' takdim ederim."
Brennan sinirli bir sesle, "Ben cinayet masasna bal deilim," diye itiraz etti. Beni emniyet mdr
yollad. Bay Mark Despard siz misiniz?"

"Evet, benim. Ltfen ieri buyrun." Mark, her zamanki haliyle tezat tekil eden bir nezaketle yana
ekilerek gelenlere yol verdi. "Bu sabah kendimizi bir trl toparlayamadk." dedi. "Kzkardeim rahatsz bir
gece geirdi." Hastabakcya dnd. "Bayan Corbett, zahmet olmazsa, kp kendisini grr msnz?"
Tekrar tekilere dnd. "stelik a kadn ile hizmeti izinde olduu iin, kahvaltmz kendimiz hazrlamaya
abalyoruz. u tarafa geelim, ltfen Ted... Partington siz de gelin, senin gelmene lzum yok, Ogden."
Ogden kulaklarna inanamyormu gibi bir tavr taknd. "Ne oluyor sana byle, Mark? Tabii ki ben de
geleceim!"

"Ogden, bir toplantnn gzbebei olduun gnler oluyor, ama bazan da varln, insanlar rahatsz
etmekten baka ie yaramyordu. Bugn de ite byle. Onun iin ltfen dediimi yap." Mark kapy kardeinin
yzne kapad.
Drt erkein girdikleri odada lmbalar yanyordu, fakat perdeler kapal kalmt. Mark'n iareti zerine,
Brennan bir koltua oturarak antasn ayaklarnn dibine brakt. Gelmesindeki maksad anlatmaya balamak
iin bir frsat aryordu. antay dizlerinin stne ekerek at ve, "Buraya niin geldiimi her halde tahmin

edersiniz, Bay Despard. Dostlarnzn yannda konumamda bir mahzur yok, deil mi?" diye balad. "Dn
sabah, elime yle bir mektup geti. Onu yksek sesle okumanz sizden rica edeceim. Grdnz gibi,
bana hitap ediyor ve perembe gecesi Crispen'de postaya verilmi."
Mark, mektubu at ve onu ksaca gzden geirdikten sonra okumaya balad:
"Geen 12 nisanda Despard Park'ta vefat eden Miles Despard, tabi bir lmle lmemitir. Onu birisi
zehirlemitir. Bunun delilini isterseniz, Welnut Soka'nn 218 numarasndaki Joyce ve Redfern eczanesine
uramanz kfi. Mark Despard, cinayetin ertesi gn o eczaneye, bir st barda ile dibinde, arapla kark
yumurta tortusu kalm bir gm kse getirmiti. Tahlil, ksede arsenik bulunduunu meydana kard.
Cinayetten sonra Miles Despard'n odasnda ele geen bu kse, imdi Mark Despard'n yaz masasnn bir
gznde kilitlidir. Eve ait bir kedinin ls de gene Mark Despard tarafndan, evin dou cihetine den bir
iek tarhnn iine gmlmtr ve halen de oradadr. Bu kedinin, arsenikli karmdan biraz itii anlalyor.
Cinayeti ileyen Mark deil, ama hakikati gizlemeye alyor.
"Katil bir kadndr. Bunun delilini isterseniz, evin as olan Bayan Henderson'u sorguya ekin. Bayan
Henderson, o kadn cinayet gecesi Miles Despard'n odasnda, rahmetliye bahsi geen gm kseyi verirken
grmt. Bir cinayetin ilendiinden haberi olmadna gre, ihtiyatl hareket etmek artiyle, ondan epey bir
eyler renebilirsiniz. Bayan Henderson halen Frankfurd ehrinin Lies Sokak'nn 92 numarasnda oturan
dostlarnn yannda kalmaktadr.
Amor Justittle."
Mark mektubu nndeki masaya brakarak, "Bu imza houma gitti," dedi.
Fakat Brennan aka etmiyordu. "Mhim olan, mektupta sylenilenlerin doru olmas," dedi. "Dn Bayan
Henderson'u sorguya ektik. Dostunuz olan emniyet mdr beni buraya, srf size yardm etmem iin
yollad."
Mark kendini tutamyarak glmeye balad. "Siz pek garip bir detektifsiniz," dedi.
Brennan da glmsedi. ki tarafn arasndaki husumet bir anda yokolmutu. Mfetti, "Benim geldiimi
grnce, neler dndnz tahmin edebiliyorum," diye sylendi. "Belki de tehditkr bir tavr taknarak
herkesi sorguya ekmeye balamam bekliyordunuz. Karsndakiler, nfuz sahibi kimseler ve hele sizin gibi
emniyet mdrn tanyanlar olunca, bu taktii kullanan bir polisin, meslekte uzun zaman tutunamyacam
bilin. Bundan dolay da, burada sadece, emniyet mdr Bay Cartell'i temsil ediyorum."
Mark dorularak, "Cartell," diye tekrar etti. "Tabi!"
Brennan, grdnz m gibilerden bir el hareketi yaptktan sonra devam etti. "Durumu anlamanz iin size
mektubu okuttum. Mdr, kanun hkmleri dahilinde size yardm etmek iin elimden geleni yapmam istiyor.
Mutabkz, deil mi?"
Mark evet gibilerden ban edi.
Gene Mfetti sz ald. "Dn bu mektubu alnca, dorudan doruya mdre gtrdm. Gerek kendisi,
gerekse ben, verilen bilginin fazlaca zerinde durmadk ise de, ben gene eczaneyi ziyaret etmeyi ihmal
etmedim." antasndan, daktilo ile yazlm bir kt kard. "Mektubun o ksm doru kt," diye devam etti.
"13 nisan perembe gn, bir bardak ile bir ksedeki kalntlarn tahlili iin sahiden onlara gitmisiniz. Onlara
kedinizin, bu ikisinden birindeki maddeyi yalamas sonucunda zehirlendiini sylemisiniz. Ayrca, sorguya
ekildikleri takdirde, bir ey sylememelerini de eczaclardan rica etmisiniz. Ertesi gn tekrar oraya
gittiinizde, size, 'Bardakta bir ey yok, fakat ksede 0,13 gram arsenik bulunmutur,' diye rapor vermiler.
Tamam m?"
Brennan'n, iini bilen bir adam olduu anlalyordu. Karsndakinden, verdii bilgiden fazlasn, bir
diplomat meharetiyle koparmasn baaryordu. Merakn hi belli etmeyerek, Mark Despard'a, htiyar Miles'in
hastalnn ve lmnn hikyesini bandan sonuna kadar anlattrd. Sonra da, bir zehirlenme bahis konusu
olduu takdirde, zehirin ancak o gm kse ile verilmi olabileceini tesbit etti.
Daha sonra, Bayan Henderson'u nasl konuturmaya muvaffak olduunu izah etti. Mamafih Stevens onun,
kendini Mark'n bir dostu olarak tantarak, a kadnn dedikodu yapma meylinden faydalandn
kefetmekten geri kalmad Netekim Brennan'n kendi de, Bayan Henderson'un, emniyet mdrnn karsna
arlncaya kadar hibir eyden phelenmediini itiraf etti. Kadn bunun zerine bir sinir krizi geirmi ve
Despard'lara ihanet ettii cihetle bir daha onlarla yz yze gelemiyeceini barp armt.
Brennan Bayan Henderson'un ahadetini okudu. Bunda, kadnn Mark'a anlatt btn teferruat mevcut
olmakla beraber, atmosferdeki acayiplik noksand. Daktilo ile yazlm metin, tabiat st, hatt anormal
olarak vasflandrlabilecek hibir nokta ihtiva etmiyordu.
Bununla beraber mfetti, "Yalnz garip bir ey dikkatimi ekti," dedi. "Bayan Henderson, 'Kadn duvarn
iinden geerek kayboldu,' diyor. Daha kesin bir ey sylemedi, yahut da sylemek istemedi. Sadece,
duvarn kendisine deimi gibi geldiini ileri srd. Bu szleri zerine mdr, 'Gizli bir geidin var olduunu
mu sylemek istiyorsunuz, hanmefendi,' diye mdahale etti. Ben de soruyorum: Eviniz hayli eski olduuna
gre, byle bir ihtimal mevcut, deil mi?"

Mark, gzlerini Mfetti'ten ayrmyordu. Yz, Brennan'nki kadar ifadesizdi. "Bayan Henderson mdre
ne cevap verdi?" diye sordu.

" 'Evet, onun gibi bir ey, efendim,' dedi. Ben de size soruyorum." u gizli geitlerden bahsedildiini
ok duydum, ama imdiye kadar her hangi birini grmem ksmet olmad. Bu teferruatla ilgileniimin bir
sebebi de bu. O odada sahi den gizli bir kap var m, Bay Despard?"

"yle bir eyler duyduumu hatrlyorum."

"Peki, bana o kapy gsterebilir misiniz?"

"Maalesef, Mfetti Bey. Vaktiyle mevcut olan kap, bugn yerinde yeller esen bir blme alrd;
btn aramalarma ramen, kapy altracak bir tokmaa veya dmeye raslyamadm."
Brennan, "Pekala," diye iini ekti. "Size bunlar sormamn sebebi u: Bayan Henderson'un yalan
sylediini kati surette ispat edebilmi olsaydnz, bir bakasndan phe etmemize hacet kalmayacakt."
Mfetti, ksa bir duraklamadan sonra devam etti. "Her neyse, cinayetin saat 23.15 sularnda ilendiini
biliyoruz. erisinde zehir olan kseyi grdk. Amcanzn odasnda olan kadnn elbisesinin eklini de
rendik."
Mark, Mfetti'in szn kesti. "Lfn ksas, sahiden bir cinayet ilenip ilenmedii hususu hari, lzm
gelen her eyi biliyoruz."
Brennan, "ok doru," diye tasdik etti. Mark'n, vaziyeti kavramasna sevinmi gibi bir hali vard. "Dr.
Baker'e telefon edip Bay Miles Despard'n lm srasnda gsterdii razn, arsenikle zehirlenmenin
belirtilerine uyduunu itiraf etmek zorunda kald. syann bir bakma hakl gryoruz. Hibir aile doktoru, bir
skandala meydan vermek istemez. Bunun zerine, emniyet mdr, bu husustaki fikrinizi almak zere,
sizinle temasa gemeye alt. Fakat sizi ne yazhanenizde, ne de burada bulabildik..."
Mark, gzlerini Mfetti'inkilerden ayrmyarak, "ok doru," dedi. "O srada New York'taydm;
ngiltere'den gelecek olan dostum Bay Partington'u karlamaya gitmitim."
minenin yannda oturan Partington ban kaldrdysa da hibir ey sylemedi.
Brennan, "Bunu sonradan biz de tesbit etti," diye tasdik etti. "Gelelim, imdi ipularna... Bay Miles
Despard'n ld gece odasnda tarih kyafetli bir kadn grlm. Bayan Henderson'dan, karnz,
kzkardeiniz ve sizin o gece St. David'deki bir maskeli baloya gittiinizi biliyoruz, yle olduu halde,
esrarengiz kadnn karnz olmas ihtimali mevcut, zira ertesi gn Bayan Henderson, Bayan Despard'n giydii
kostm grmek frsatn bulunca, onun, geceleyin grdnn tpatp ei olduunu mahede etmi...
Sakin olun, Bay Despard! Size sadece, rendiklerimizi sralyorum.
"Dn, onlar da New York'ta olduklar iin, ne karnzla, ne de kzkardeinizle grebildik. Bunun zerine
mdr beni, 12 nisan gecesindeki btn hareketlerinizi tesbit etmeye memur etti. Baloda bulunanlarn
birounu tand iin, bu i zor olmad. Bylece, her biriniz ve bilhassa saat 23.15 sularndaki davranlarnz
hakknda komple bir raporum var. imdi onu da size aklyacam."
Bu szleri takip eden sessizlik srasnda, herkes, odann birden fazla sndnn farkna vard. Stevens,
kapnn oynadn gz uciyle grmt; birisinin, toplantnn ta bandan beri konuulanlar dinledii
anlalyordu. Stevens'in nce Ogden aklna geldi, fakat bu hareket tamamlanp da kap alnca, gelenin Lucy
olduunu farketti. Gen kadn usulca ieri girdi ve iki kolu yanlarnda olduu halde, kapnn yannda ayakta
kald. Salarnn kuzguni siyahl yzn her zamankinden solgun gsteriyordu.
Brennan, odaya birinin girdiini grmemi gibi devam etti. "Sizden balyalm, Bay Despard. Sizi hi
kimsenin, ufak tefek, stelik fevkalde dekolte bir kyafet giymi bir kadnla kartramyaca besbelli ise de,
prensip olarak balo devamnca lokalden ayrlmadnz tesbit ettik. Maske takmadnz iin bu i hi de zor
olmad. ki dzine tandnz, gzlerinin nnden ayrlmadnza yemin etmeye hazrlar."
Mark, "Devam edin," diye rica etti.
Brennan elindeki rapora gz gezdirerek, "imdi sra, Bayan Edith Despard'da," dedi. "Saat 21.50'ye doru
sizinle beraber baloya geldi. Arkasnda beyaz bir elbise, banda bir hastabakc bal vard ve gzlerini
kk bir kadife maskenin ardnda gizlemiti. Saat 22.00 ile 22.30 arasnda dansetmekle meguld; bu arada
evin hanm ile de konutu. Kzkardeinizin galiba dantel i etei yrtlmt..."
Mark, "Bunu ben de biliyorum," dedi. "Balo evinden ayrldmzda, Edith'in hl surat askt."

"Ev sahibesi kendisine bri oynamay isteyip istemediini sorunca, Bayan Edith bri masalarnn
bulunduu salona geti ve tabiatiyle maskesini kard. Saat 22.30'da eve dnmek zere yola ktnz
sabahn ikisi arasnda faslasz bri oynad. Buna da bir sr kii ahadet ediyor." Brennan genzini
temizledikten sonra, "imdi de karnzn raporunu okuyacam," dedi. "Bayan Despard, talarla ili ve gayet
bol etekli krmz ipekliden bir tuvalet giymiti. Banda, ensesine kadar inen bir tl vard. Ayrca, dantelle
evrili mavi bir maske takmt. Gelir gelmez dansetmeye balad, derken, 22'yi 35 veya 40 gee telefona
arldn kendisine haber verdiler..."
Mark, "Karm, yabanc bir evde kim telefona arr?" diye atld. "Telefonu edenin kim olduunu da tesbit
edebildiniz mi bari?"


"Maalesef. Bu olayn hatrlanmasn dahi, srf kimsenin tanmad telll klkl birinin, dansedenlerin
arasnda dolap Bayan Lucy Despard'n telefona arldn yksek sesle tekrarlamasna borluyuz. Karnz
neticede balo salonundan kt; evin metrdoteli onu saat 10.45'te holde grdn sylyor. Onun evden
kmak istediini grnce, kapy amaya kotu, fakat Bayan Despard o daha yetiemeden dar km
bulunuyordu. Metrdotel her nedense holde daha bir mddet kald ve Bayan Despard'n takriben be dakika
sonra ieri girdiini grd. Karnz bundan sonra balo salonundan dnerek Tarzan kyafetinde bir erkek
tarafndan dansa davet edildi. Daha sonra, isimlerini aldmz iki kii ile daha dansetti. Saat 23.15'te ise
herkes, onun, son derece uzun boylu, zayf ve bana l kafas ss vermi birisiyle dansettiini grd."
Mark, elini oturduu koltuun kolunun zerine indirerek, "Ben de hatrlyorum," diye bard. "O zat ihtiyar
Kenyon'du, hkim Kenyon. Somadan onunla birer kadeh itik..."

"Bunu da biliyoruz. Olayn ilgiyi ekmesinin bir sebebi de, ev sahibinin birisine, 'Bakn! Lucy Despard
lmle dansediyor!' dediinin duyulmas. Dediim gibi, o srada saat tam 23.15'ti." Brennan okuduu kd
antadaki yerine koyarak, "Bylelikle karnz da her trl pheden syrlm bulunuyor," diye szlerini
bildirdi.
3
Mark Despard ferahlamt. Yerinden kalkarak Lucy'nin yanna gitti ve yapmackl bir tonla, "Msaade
ederseniz, size karm takdim edeyim. Mfetti Brennan, karm," dedi. Szlerinin uyandrd tesiri grmek
iin biraz bekledikten sonra, ilve etti. "Btn bunlar gelir gelmez syleyecek yerde, neden pheci haller
taknp bize cani muamelesi ettiniz?"
Stevens btn dikkatini Lucy ile Brennan'a vermiti.
Gen kadn, her zamanki zarafetiyle Mfetti'e doru birka adm atmt, fakat gzlerinde mstehzi bir
parlt olmasna ramen, hl pek soluktu ve beklenecei kadar ferahlama benzemiyordu. Stevens, onun
Mark'a kaamak bir bak frlattm far ketti.

"Btn konutuklarnz duyduumu tahmin edersiniz, Mfetti Bey," dedi. "Duymam ihtimal
plnnzda yer alyordu." Gen kadn birden alamakl oldu. "Meselenin bu kadar vahim olduunu
bilmiyordum; ama her halde bilmem daha hayrl olurdu."
Brennan, Lucy'nin karsnda ayakta duruyor ve onunla gz gze gelmekten kanyordu. "O gece balo
evinden ktktan hemen sonra dnmeniz ve dndnzn metrdotel tarafndan grlmesi byk bir ans
olmu. Aksi halde nazik durumda olurdunuz," dedi.
Mark, "Sahi, Lucy," diye lfa kart, "o gece sana kim telefon etti ve nereye gidiyordun?"
Gen kadn kocasna bakmadan, "Mhim bir ey deildi," diye cevap verdi. "Sana sonra izah ederim. Bay
Brennan, Mark az evvel size, btn bunlar bize gelir gelmez anlatmamanzn sebebini soruyordu. Ben bu
sebebin ne olduunu tahmin edebiliyorum. Sizden bahsedildiini duydum. Hatt bana, sizin karnzda
ihtiyatl olmam ihtar ettiler." Sznn burasnda glmsedi. "Sizi gcendirmek istemem, ama
meslektalarnzn size tilki lkabm taktklar doru mudur?"
Brennan tnmad. Lucy'nin glmsemesine mukabele ederek eliyle kaytszlk ifade eden bir iaret yapt.
"Her sylenene kulak vermemeli, Bayan Despard. Hele gen meslektalarm..."
Lucy artk glmsemiyordu. "Evet, gen meslektalarnz bir kozunuzu daima sona sakladnz
sylyorlar," dedi. '"Bu defa da yle mi?"
Mfetti, "Madem ki yle, bu kozun ne olduunu size syleyeceim," diye karlk verdi. Sonra birden
durarak sordu. "Kuzum siz benim bahsimi nerede iittiniz?"

"Hatrlyamyorum. Belki de emniyet mdr sylemitir. Kimbilir... stelik hepimize gelen ve eve
dnmemizi tavsiye eden telgraflarda sizin imzanz vard..."

"Ben kimseye telgraf ekmedim, yahut mesaj yollamadm, buna mukabil birisi bana bir mektup
gnderdi. Amor; Justittle imzal mektuptan bahsediyorum. Yazarnn bilmedii ey yok galiba. Mektubu kim
yazd, sizce?"
Mark, "Ben pekl bir tahmin yrtebiliyorum," diyerek ayaa kalkt ve kapakl bir kk yaz masasna
doru yrd. Kapan altnda biraz tozlu bir daktilo makinas vard. Mark, bou bouna bir kt aradktan
sonra, cebinden eski bir mektup kararak bunu makinann silindirinin altna kaydrd. Brennan'a, "Bu
makinay tecrbe edin, sonra da yazsn sizin u mektubunkiyle karlatrn," dedi.
Brennan, byk bir ciddiyetle kemik ereveli gzln takt ve piyano nnde oturan bir virtz
azametiyle tulara basmaya koyuldu. Kdn zerinde beliren harfleri ksa bir mddet tetkik ettikten sonra,
"Vaka bir eksper deilim, ama tularn hususiyetlerinin iki mektupta da e olduu deta gze batyor. Benim
mektubun da bu makinada yazldna bahse girerim. Ama kim yazd sizce?" dedi.
Mark, "phesiz Ogden," diye cevap verdi. "Mektubu elime alr almaz bunu anladm. Bu evin iinde bu
mektubu' yazabilecek yegne ahs Ogden'dir." Stevens ile Partington'a dnd. "Kediden bahsederek kendini
ele verdi zaten," dedi. "Her halde hatrlarsnz. Dn gece hdiseyi size anlatrken, hayvan gmme iini

tamamladm srada, Ogden'in otomobilinin yokuu ktn ve beni grm olmasndan endie ettiimi
sylemitim. Netekim grm."
Lucy lfa kart. "Bize gelen telgraflar da o mu yollad dersin, Mark? Ama bu ok feci bir ey! Niin byle
bir ey yapm olsun? Bize dmanl ne?"
Mark kendini bir koltua brakarak, "Maksadnn ne olduunu bilmiyorum, tabi," diye iini ekti. "Ogden
aslnda kt kalbli deildir. Bu ii kasden yapmamtr. Birimizden phelendiini sanmam. Ne var ki
insanlarn reaksiyonlarn tetkik etmek iin byle akalar yapmaya baylr. Ogden, bir ziyafet tertiplese,
birbirinin can dman olan iki kiiyi davet edip sofrada yan yana oturtacak adamdr. Elinde deil..."
Lucy sinirlenmiti. "Haydi canm!" diye kocasnn szn kesti. "Sen birisinin maksadnn fenalk olduuna
inanamazsn zaten. Ben Ogden'de bir gariplik mahede ediyorum. Eskiden byle deildi. Mesel, Marie
Stevens'ten bariz ekilde nefret ediyor (zr dilerim Ted). Byle bir mektubu yazd ve ailesinin bir ferdini
basbaya adam ldrmekle sulandrd halde, maksadnn ktlk olmadn iddia edebilir misin Mark?"

"Ne bileyim, ben? Mamafih usta bir casus olduuna phe yok. Baya merak ediyorum: Mezar
aacamz da..."
Mark fazla konumu olduunu anlyarak sustu. Odaya huzur bozucu bir sessizlik kmt. Brennan,
gznden gzln kararak karsndakilere glmsedi. "Devam edin, Bay Despard," dedi. "Mezar
atnzdan bahsediyordunuz. Ben sizinle ak konutum, ayn eyi sizden de beklerim."
Mark gayriihtiyari, "Tevekkeli size tilki dememiler," diye mrldand. "Yoksa bunu da m biliyordunuz?"

"Evet. Beni en ziyade dndren mesele de o. Mezarda ne gibi bir durumla karlatnz
anlatmanz bekliyorum."

"Sylesem bile bana inanmyacaksnz."

"Bilkis, Bay Despard. Dn New York'un 57 numaral iskelesinde Dr. Partington'u karlamaya
gitmenizden beri, sizin ve dostlarnzn her trl hareketinizden haberim var. Peinize adam koyduk tabi."

"Bu gece olanlardan da haberiniz var demek?"

"Evet. Dr. Partington ile buraya vardnz saat 18.25 ile mezar amaya giritiiniz saat 21.40 ve
nihayet mezara girebildiiniz 23.45 arasnda btn olan bitenleri size sralayabilecek durumdaym."
Mark ban sallad. "Henderson, birisinin bizi gzetlediini syledii zaman yanlmamt demek!"
Brennan devam etti. "Saat 12'yi 28 gee Dr. Partington, Bay Stevens ile Henderson mahzenden o kadar
soluk solua kmlar ki, adammz ortada bir anormallik olduunu sezerek onlar takip etmi. Sonunda
bunun, mahzenin havaszlndan ileri geldiine kanaat getirmi. Netekim bu kii bu eve gelmiler ve
ilerinden ikisi saat on ikiyi otuz iki gee kk iskemlelerle tekrar mezara dnmler. Dr. Partington ise
dakika sonra onlara katlm. On ikiyi krk gee ise, adammz, mermer kpleri devirdiinizi duymu. On ikiyi
elli be gee, aradnz bulmaktan midinizi kesmi olarak, Henderson'un evine gitmisiniz..."
Mark, "Bu teferruat gein," diye homurdand. "Ne yaptmz mkemmelen hatrlyoruz. Asl bilmek
istediim u: Peimize taktnz glge, neler konutuumuzu da duymu mu? Sylediklerimizi anlam m?"

"Evet, gerek aksisedal olan mezarn iinde, gerekse pencereleri ak olan Henderson'un oturma
odasnda btn sylediklerinizi duymu." Mark'n deta ktn farkeden Mfetti, gzln gene
takarak alelacele ilve etti. "Bu sabah niin erkenden buraya geldiimi anlamanz iin, size bunlar anlattm.
Glgeniz Burke, saat te, size mdahale etmemek emrimize riayet ederek yannzdan ayrlnca, doru bana
gelerek beni uyandrd. Onu hi bu kadar tell grmemitim. 'Mfetti Bey, bunlar ldrmlar,' dedi.
'Hayata dnen llerden bahsediyorlar! htiyarn kendi bana tabutundan ktn, onun iin artk mezarnda
olmadn sylyorlar!' Bu bilgiyi alnca, vakit kaybetmeden ziyaretinize gelmeyi uygun buldum."
Mark, "Ve geldiniz!" diye detektifin lkrdsn tamamlad. "yleyse syleyin: Siz de bize kak gziyle mi
bakyorsunuz?"
Brennan, gzlnn zerinden onu szerek, "yle bir ey demedim," diye itiraz etti.

"Ama lnn mezarnda olmadna inanyorsunuz, deil mi?"

"nanmayp da ne yapacam. Burke bu nokta zerinde kuvvetle srar etti. Mmkn olan btn
nazariyeleri hesaba kattnz syledi. Ama siz gittikten sonra, mezara girmekten korkmu olacak.
Mamafih..." Mfetti burada szn keserek gzlerini ayaklarnn dibindeki antaya dikti.
Mark ters ters sordu. "Mamafih ne? Bu konumann bandan beri, silindir apkasnn iinden pe pee
tavanlar karan bir hokkabaza benziyorsunuz. Bir baka bildiiniz de mi var?"
Brennan sknetle, "Evet var," diye cevap verdi. "Mesel, bu evin btn fertlerinin 12 nisan gecesi ne
yaptklarn teferruatiyle biliyorum. Sizin hatanz, karnzn veya kzkardeinizin sulu olmas ihtimali ile
ipnotize olmanz oldu, Bay Despard. Evinizde, hareketleri elekten geirilmesi gereken bakalar da var.
Kardeiniz Bay Ogden Despard'dan ie balyalm. Bayan Henderson dn bize, onun o gece ehirde olduunu
sylyordu; byk bir ans eseri olarak, Bay Ogden' in cinayet gecesindeki btn hareketlerini tesbit
edebildik."

Mark, "Hatrladma gre, Bellevue-Stratford Oteli'nde okul arkadalarnn bir toplantsna gitmeye
niyetliydi," dedi. "Fakat biz ona Bayan Henderson'u bekleterek, ocuu o kadar uzun zaman yolundan
alakoyduk ki, toplanty mutlaka karmtr. Biz dokuz buukta baloya giderken, onun hl burada olduunu
hatrlyorum."
Lucy, "Acaba," diye baladysa da sznn arkasn getirmedi.

"Acaba diye neyi merak ediyordunuz, Bayan Despard?"

"Bir ey yok. Devam edin, ltfen."


Brennan gene Mark'a dnd. "Sylediiniz doru. Bayan Henderson'un bu teferruat hatrlyarak bize
tekrarlamas, iimizi kolaylatrd. Bay Ogden saat 22.35 sularnda Bellevue oteline geldi. Yemek fasl sona
ermekle beraber, nutuklar devam ediyordu. Onun, toplant salonuna girdiini grenler var. Bundan sonra,
eski talebelerden bazlar, toplantnn yapld oteldeki odalarnda bir iki ziyafeti vermiler. Ogden de onlara
katlm ve sabahn ikisine kadar oradan ayrlmam. kan netice u: Onun da sulu olmas bahis konusu
olamaz. Mamafih, kimse onun, amcanzn esrarengiz ziyaretisi olduuna ihtimal vermez ya...
"Listemizde diplomal bir hemire olan Bayan Myra Corbett de var." Brennan, okumakta olduu kttan
ban kaldrarak odadakilere glmsedi. "Hastabakclarn, hastalarn ldrmekte bir menfaatleri olacan
sanmam, ama bu kadnn hareketlerinin kontroln de gerekli grdm. Onu nce sorguya ektik, sonra da
sylediklerinin doruluunu aratrdk."

"Yani onu, burada olduu srada olan bitenler hakknda sorguya m ektiniz?" .
Lucy detektife, gene bir tuzaktan pheleniyormu gibi alkayla bakt. "Btn bildiklerinizi
sylemiyorsunuz," diye sitem etti. "Mesel, Bayan Corbett size, odasndan kaybolan kk bir ieden
bahsetmedi mi?"
Mfetti, "ki kiiden pheleniyor, ama orasn sonra konuuruz," diye mukabele etti. "nce
hastabakcnn cinayet gecesinde neler yaptn grelim. 12 nisan gecesi izinliydi. Spring Garden Street'teki
evine saat 19'da geldi. Yemeini yedikten sonra bir kz arkadaiyle sinemaya gitti, saat 22'de eve dnd ve
yatt. Bu szleri, odasn paylaan bir baka hastabakc tarafndan teyid edildi. Demek ki Bayan Corbett'in de
cinayetle alkas olamaz.
"Geriye sadece, Holnda Pennsylvania'snn yerlilerinden olan oda hizmetiniz Margaret Lightner kalyor."
Lucy, "Margaret mi?" diye atld. "Onun, sevgilisiyle olan randevusuna gitmesine izin verdiini
hatrlyorum."

"Sevgilinden baka, bir baka iftin de o akam Margaret'le geirdiklerini tesbit ettik. Otomobille
gezmiler ve saat 22.30 ile gece yars arasnda birbirlerinden hi ayrlmamlar. Bu itibarla saat 23.15'te Bay
Miles'in odasnda olan kadn Margaret olamaz "
Mark, "Siz de herkesi elimine ettiniz, dostum," dedi. "Netice olarak, cinayeti ilemi olabilecek kimse
kalmyor."
Brennan ar ar, "Ev halkndan kimse kalmad," dedi. Odaya ken sessizliin tadn kardktan sonra
devam etti. "Niye hepiniz bir tuhaf oldunuz? Bu, fena bir haber mi? Dnn bir kere. Amcanz bir kadn
tarafndan zehirlendi. O kadn, 12 nisan gecesinde evde kimsenin kalmyacam, Bayan Despard'n maskeli
bir baloya gideceini ve ne gibi bir elbise giyeceini biliyordu. Bunun zerine tpk onun gibi giyinerek ve
Bayan Despard zannedilmesi iin, yzne maskeyi takmay da ihmal etmeyerek buraya geldi.
"Fakat bu kadarla da kalmad. Bayan Despard her ne kadar maskeli bir baloya gidiyor idiyse de, tannmas
ve balo sresince davetlilerin arasndan ayrlmadna ahadet edilmesi ihtimali vard. Bunun zerine katil
kadn St. David'e telefon etti. Ne are ki kimin telefon ettiini ve ne sylediini bilmiyoruz; Bayan Despard da
bizi aydnlatmaya yanamyor."
Lucy azn at, kzard, fakat sonunda konumaktan gene vazgeti.
Brennan, "Neyse, ehemmiyeti yok," diye devam etti. "O telefonun, Bayan Despard' balo salonundan
karp o srada ne yaptn ispat edememe durumuna drmek gayesini gttne bahse girerim. Bu
telefon konumasnn saat 22.40' ta vuku bulduunu gz nne getirin... Bayan Despard balo evinden kp
krk be dakika veya bir saatten nce dnmeseydi, olacaklar tasavvur edebiliyorsunuz, deil mi? Allah'tan ki
gitmekten vazgeerek tekrar eve girdi.
"Katil kadn grlmekten korkmuyordu. Niinini syleyeyim. Gizli bir geit yoliyle geldii iin. Fakat Bayan
Henderson'un radyoyu dinleyecei tutunca, mehul kadn, bu tankla arasnda, caml bir kap ile yle byle
ekilmi bir perdeden baka mania olmadn idrak etti. Bayan Henderson, o kadnn, odada kald kadar
kprdamadnda ve ban evirmediinde srar ediyordu. Ban evirmemesi tabi tannmamak iin.
"imdi sizlerden biraz kafanz iletmenizi rica ediyorum. Yakn dostlarnzn arasnda, evin tekiltm iyi
bilen ve o gece gideceiniz yerden haberi olan birini bulmanz lzm. Bu kimsenin kim olabilecei hakknda
bir fikriniz yok mu?"
Lucy ile Mark baktlar.

Akabinde Lucy, "Ama buna imkn yok," diye atld. "Burada cemiyet hayatndan uzak yayor ve pek
nadiren gezmeye kyoruz. Bu maskeli balo bir istisnayd. Hem yakn dostumuz da yok saylr. Yalnz..." Gen
kadn sznn arkasn getirmeyerek durdu.
Brennan srar etti. "Yalnz kim?"
Lucy ar ar Stevens'e dnd.
4
Gen adam buna sra geleceini hissetmi ve nihayet olan olmutu.
Lucy mtereddit bir tebessmle, "Yalnz Ted Stevens ile Marie var," dedi.
Stevens, Mark'n zihninden geenleri okumakta glk ekmiyordu. Her halde Marie'yi hayalinde
canlandrmt. Yznde, kulaklarna inanamamaktan ileri gelen akn bir ifade vard. Derken, dudaklarnda
bir glmseme belirdi. "Ted, dn akam bana, karmn cinayetle sulandrlmasna tahamml edip
edemeyeceimi soruyordun," dedi. "imdi roller deitiine gre, ayn suali ben sana sorabilir miyim?"
Stevens, tabi grnmeye alarak, "Niin sormyacakmsn. Ama inan ki bu ihtimal benim aklma
gelmemiti," diye mukabele etti. Fakat gen adamn zihnini megul eden Mark deildi. Gz ucuyla Brennan'
tetkik ediyor, polis mfettiinin yzndeki nazik ifadenin ardnda neyin gizli olduunu anlamaya alyordu.
Brennan hakikatin ne kadarm biliyordu acaba? Stevens, bu sahneyi daha evvel yaam gibi bir his
duyuyordu. O an takip edecek dakikalarn hayatnn en kritik devrelerinden biri olacan, zira
Philadelplia'nn mehur tilkisiyle boy lmesinin gerekeceini anlyordu. Of, bu oda da ne kadar scakt...
Brennan, tam Stevens'in bekledii tonla, "Stevens ile Marie mi?" diye tekrar etti. "Tahminimce, sizden ve
karnzdan bahsediliyor, deil mi, Bay Stevens?"

"Yanlmadnz."

"Ak konualm yleyse. kinizinden birinin Bay Miles Despard' zehirlemekte her hangi bir menfaati
olabilir mi?"

"Ne mnasebet. Onu doru drst tanmyorduk bile. Bay Despard'la on, on iki kere grtmse, o
kadar. Marie ise onu benden de az grd. Burada bunu kime isteseniz sorabilirsiniz."

"Ama pek hayret etmi grnmediniz."

"Niye hayret edecekmiim?"


Brennan muhatabna dikkatle bakarak, "Bay Miles Despard'n katliyle sulandrlmanza," dedi.

"Hayret etmekle neyi kastettiinizi anlyamadm. 'Ne demek istiyorsunuz yani?' diye barp havalara
m srayacaktm? Ne aradnz biliyor ve her ihtimali hesaba katmanz hakl gryorum."

"Bu kadar anlayl olduunuz iin size mteekkirim. Karnzla tanmak erefine henz eriemedim,
Bay Stevens. Boyu ve vcut yaps Bayan Despard'a benzer mi? Bir ey mi dediniz, Bayan Despard?"
Lucy'nin gzlerinde garip bir parlt vard. Onu ilk defa bu halde gren Stevens, gayriihtiyari endie
duymaktan kendini alamad.
Gen kadn, "Evet, Marie'yle vcut yaplarmz birbirine benzer," diye itiraf etti. "Fakat byle bir ey
dnmeniz ok sama! Marie'yi mrnzde grmediniz! Zaten..."
Stevens, "Teekkr ederim, Lucy," diye gen kadnn szn kesti, sonra Brennan'a dnd. "Bayan
Despard'n syleyecei ey, korkarm ki nazariyenizi rtecek, Mfetti Bey. Buraya gelen kadnn, sonradan
Lucy zannedilmek iin, onunkinin tpatp ei bir kyafet giydiini dnyorsunuz, deil mi?"

"Gryorum ki sizinle ok iyi anlayoruz."

"Gzel. Bu kadnn apkasnn olmad ve bann sadece bir tl parasiyle rtl olduu da tesbit
edildi, deil mi?"

"Bayan Despard'n kostmnn apkas olmadna gre, bu da normal."


Stevens glmsedi. "u halde karm pheli ahslarn listesinden karabilirsiniz. Lucy'nin kuzguni siyah
sal olduunu gryorsunuz; halbuki Marie sarndr. Dolayisiyle de..."
Brennan elini kaldrd. "Biraz yavalayn, dostum! Bayan Henderson'u bu konuda da sorguya ektik, ama o
esrarengiz kadnn salar hakknda kesin bir ey syleyemeyeceini ileri srd. Odann kfi derecede aydnlk
olmadn syledi. Dolaysiyle karnzn sa rengi hibir ey ispat etmez."

"Hayret! Ik, kadnn salarnn rengini semesine msaade etmediyse, elbisesinin rengini nasl
olmu da bu kadar iyi tarif edebilmi? Hem bu kadnn silueti lmbann nn yolu zerinde olduuna gre,
sarn olsayd, tl olsun, olmasn, bann etrafnda bir hare olmas lzm gelirdi. Halbuki Bayan Henderson
byle bir ey farketmemi. Demek ki Lucy gibi siyah, yahut da Edith gibi kestane rengi sal bir kadn bahis
konusu." Stevens ksa bir duraklamadan sonra karsnn mdafaasna devam etti. "Marie'nin esmer
zannedilmek istediini farzedelim. Bu takdirde, tarih bir kyafet giyip bir de maske taktktan sonra, siyah
yerine gemesi imknsz bir san zerine sadece bir tl almakla yetinir miydi sizce?"
Mark, "Birinci raund sona erdi," diye atld. "Arkadamn sizi matettiini itiraf edin, Mfetti Brennan.
Kendisine yardm etmeme bile hacet kalmad."

Brennan, "Bay Stevens'in muhakemesini ben de beendim," diye itiraf etti. "Ne var ki, esas mevzudan
uzaklatk. imdi msaadenizle, size bir sual soracam, Bay Stevens. 12 nisan gecesi karnz ve siz
neredeydiniz?"

"Burada, Crispen'de olduumuzu kabul etmek zorundaym."

"Niin kabul etmek zorunda oluyormusunuz?"

"Haftann baz gnlerinde umumiyetle New York'ta olduumuz iin. Buraya hafta sonlarnda geliriz.
12 nisan ise bir arambaya raslyordu. Fakat o gn Philadelphia'da iim olduu iin, gelmek zorunda
kalmtk."
Brennan Lucy'ye dnd. "Bayan Stevens, o maskeli baloya gideceinizi ve ne gibi bir kyafet giyeceinizi
biliyor muydu?"

"Evet, biliyordu. Marie o gn leden sonra buraya gelip, gece kklerinde kalacaklarn haber
vermi ve akama ne yapmak niyetinde olduumuzu sormutu. Bunun zerine ben de ona, bitirmek zere
olduum elbiseyi gstermitim. Onu, galerideki bir portreden bizzat kendim kopye ettiimi bilmem size
syledim miydi?"
Stevens lfa kart. "Lucy, size bir ey sormama msaade eder misiniz? Marie, elbisenizin bahsini ilk defa
o aramba gn leden sonra m duydu?"

"Evet. Zira onu ancak pazartesi gn dikmeye karar vermitim."

"Bir bakasnn o elbisenin eini bir terziden veya kostm kiralyan bir yerden temin etmesi kabil
midir?"
Lucy biraz sinirlenmi gibi, "Katiyen!" diye atld. "Modelini bir tablodan aldm size syledim. Ben ahsen
kimsenin zerinde ona benzer bir elbise grmedim..."

"Bir ey daha soracam: u mehur elbiseyi Marie'ye gstermenizle, esrarengiz kadnn, amcanzn
odasnda grld saat arasnda birisinin elbisenin eini dikmesi kabil midir?"
Lucy, "Ne mnasebet!" diye bard. "Ben, kendiminkini yola koyana kadar gn geceli, gndzl
altm. Bir bakas o kadar zamanda Crispen'de gerekli malzemeyi toparlamaya bile frsat bulamaz. Zaten
Marie'nin saat alt buua kadar yanmda kaldn hatrlyorum. Sonra da kocasn karlamak zere
istasyona gitti."
Stevens koltuunun arkasna dayanarak Brennan'a bakt. Polis mfettii konumann bandan beri ilk defa
aalam grnyordu. Fakat bu halini glmseyerek ve babacan bir tavrla gizlemeye alt. "Sznze
itimat edebilirim, deil mi, Bayan Despard?" dedi. "Ben dikiten anlamam, ama acele alld takdirde de
olamaz m?"
Lucy, "Katiyen olamaz!" diye kesip att. "Dnn bir kere Bay Brennan, yalnz straslar dikmek btn bir
gnm ald. Bana inanmyorsanz, Edith'e sorun!"
Brerman ensesini kad. "Oras belki yle, ama birisinin elbiseyi kopye ettii de phe gtrmez," dedi.
"Neyse bunu brakalm; gene teferruatla uramaktan esas mevzudan ayrlyoruz. Bay Stevens, 12 Nisan
gecesini nasl geirdiniz?"

"Karmla beraberdim. O akam evde geirdik ve erken saatte yattk."

"Saat kata mesel?"


Stevens bir saat mbala ederek, "23.30'da," dedi. Hayatnda ilk defa mhim bir yalan syledii iin, bir
an sesinin kendisini ele vermesinden korktu.
Polis Mfetti'i sordu. "Saate nasl bu kadar emin olabiliyorsunuz?"

"Bu, ilk defa hafta iinde Crispen'de kalmzd; ben de erken kalkp New York'a vaktinde
dnebilmemiz iin saatin zilini ayar etmitim."

"Bu szlerinizi dorulayacak bir ahidiniz var m? Bir hizmeti de iimizi grebilir."

"Hayr, hizmetkr olarak bir tek gndelikimiz var, o da geceleri evine dner."
Brennan bir karara varmaya alyordu. Gzln ceketinin st cebine koydu ve dizlerine bir amar
indirdikten sonra ayaa kalkt. Artk babacan halinden eser kalmamt. "Sizce bir mahzur yoksa, bu ile ilgili
olup derhal halledebileceimiz bir husus var," dedi. "Hastabakc Bayan Corbett u anda evde olsa gerek.
Kendisine, bir hrszlkla ilgili sual sormak istiyorum."
Mark ona manidar bir bak frlatarak doruldu. "Bayan Corbett, Edith'in yanndadr. Gidip onu araym,"
dedi, sonra birden ilve etti. "Tahkikatnzn seyrinin deitiine memnun oldum. Elbise hikyesi falso
vermeseydi bile, hepimiz Marie'nin masum olduuna kaniydk."
Lucy, "Ama benden phelenmeyi bildin, deil mi?" diye yaptrd. Bu szler fkenin tesiriyle azndan
kamt; akabinde patavatszlna piman oldu ve kocasiyle gz gze gelmekten kanarak, dikkatini, ta
minenin yukarsnda asl tabloya verdi.
Mark, "yle bir ey aklma gelmedi, ama mevcut delilleri de gz gre gre inkr edemezdim ki, Lucy,"
dedi. "O kadnn elbisesi ve tavrlar derhal seni hatra getiriyordu..."

Lucy, gzlerini tablodan ayrmayarak itiraz etti. "Benim asl kzdm, nce benimle yzlemeden
bakalarna alman."
Mark, buna verilecek cevap bulamyarak, "nsan byle eyleri kimseyle konumay sevmez, ama bir de
benim ne kadar endieli olduumu dn," diye mrldand. "Telefon arldktan sonra, balo evini
terketmene ramak kaldn bilseydim, bsbtn deli olurdum ya..."
Lucy gene tabloya bakmaya devam ederek, "Sus, sersem!" diye fsldad. "Polislerin kulaklar deliktir. Bir
randevuya gitmediime emin olabilirsin!" Bu szleri Franszca olarak sylemiti.
Mark bir ey demiyerek odadan kmaya hazrland, fakat hiddetine hkim olmakta glk ektii her
halinden belli oluyordu. Kapnn eiine gelince Partington'a eliyle bir iaret yapt; doktor da odadakilerden
msaade istedikten sonra, arkadann pei sra hole kt.
Stevens, araya giren faslay dnmekle geirdi. Brennan'n bu konuyu kurcalamaktan vaz m getiini,
yoksa tekrar m hcuma geeceini merak ediyordu. Netekim polis mfettii az sonra, "O telefon konumas
nedense zihninizi fazla megul ediyor, Bayan Despard," dedi. "Ama bence fazla bir nemi yok. O hususta
bilgim tam deil, ama sizin, bildiklerinizi sylemeniz iin de srar etmeyeceim. imdilik daha mhim eylerle
uramak zorundayz..."
Lucy alamakl bir sesle, "Kastettiiniz mhim eyler hangileri?" diye sordu. "Bu vaka ylesine gariplikler
ve hayalet hikyeleri ile dolu ki artk amcamzn lsnn ortadan kaybolmas bile bana tabi grnmeye
balad. Bu esrar nasl aydnlatabileceinize dorusu aklm ermiyor."
Brennan, "nce cesedi bulmakla ie balamak lzm," dedi. "Ceset olmadka, elimiz, kolumuz bal.
Amcanzn zehirlendiine phe yok; katil de, Bay Despard'n mezar aacan renince, ondan evvel
davranarak ly ortadan yok etti. Halbuki cesedi bulmadka, bir cinayetin ilendiini ispat edemeyiz. Ama
bana cesedin nasl karldn sormayn, zira mezarn iinde henz bir gizli kap falan kefetmi deiliz!" Polis
Mfettii bu szlerden sonra kalarn atarak Stevens'e dnd. "Siz sormadnz, ama ben syleyeyim," dedi.
"Bu gece mezar aan drt kiinin, cesedin kaybolmasiyle bir iliii olmadn biliyorum. Siz banzdan
geenleri bu sabah kendiliinizden gelip bana anlatsaydnz, belki size inanmazdm, ama adamm sizleri bir
an gznn nnden ayrmad iin, iddianzn hakikat olduu kanaatindeyim."
Stevens de, "ans bize yalnz burada yardm etti galiba," diye tasdik etti.
Lucy huzursuzdu. "Miles Amcay ne ekilde aryacaksnz?" diye sordu. "Her tarafta ukurlar m
kazacaksnz?"
Polis Mfetti'i, "cap ederse, onu da yaparm, ama lzumu olacam sanmyorum," diye cevap verdi.
"Cesedin evde olduuna bahse girerim."
Stevens hayretle, "Evde mi?" diye sylendi.

"yle ya. Mezara bal bir gizli geit yoksa aarm.


Miles Despardn odasnn bir yerinde de gizli bir kap olsa gerek. Ben ahsen, mezar ile o odann birbirine
bal olduuna kaniyim."

"Yapmayn, Mfetti Bey! Yoksa o kadnn, Miles Despard'a bir kse dolusu arsenik iirdikten sonra,
gizli kapdan geerek mezara indiini ve oradaki tabutlardan birine yerletiini mi zannediyorsunuz?"
Brennan, Stevens'in ses tonunu taklit ederek, "yle bir ey zannedecek kadar deli deilim," dedi. "Demek
istediim u: Dn gece sizler mezar amak iin iki saat mddetle uratnz srada bir kadn oraya girip
cesedi ald ve bu evi mezara balyan gizli koridorun bir kesine brakt. Bu ihtimal, o kadar olamyacak bir
ey mi?"
Stevens ksaca, "Evet, olamyacak bir ey," dedi.

"Msaadenizle meseleyi biraz daha inceleyelim. Mezara girmek iin ikinci bir yolun bulunduunu
farzedelim; bu takdirde, tabutu amak pek mi g olurdu? Lehimli deildi ya?"
Stevens, "Hayr, deildi," diye itiraf etmek zorunda kald. "Tahtadand ve sadece iki srgs vard. Ama bir
kadnda, cesedi tayacak kuvvet nerede..."

"Kadn kelimesini azma aldm m? Hem katilin bir yardmcsnn bulunmas pekl mmkn. l pek
mi iri yaryd?"
Lucy hayr gibilerden ban sallad. "Bilkis, ufak tefek saylrd. Mesel, benden boylu deildi."

"Ksa boylu ve iman myd?"

"Hayr. Doktorun amcam, banyodaki basklde ikide bir kendini tartmaya tevik ettiini hatrlyorum.
Yanlmyorsam, son zamanlarda kilosu elli bei gemiyordu. Zavallck bir deri, bir kemik kalmt."
Brennan, "yleyse," diye baladysa da odaya Bayan Corbett'le Mark'n girmesi zerine sustu.
Hastabakcnn mantosu zerindeydi, fakat apkasn atmt. Hl sa hikyesinin tesirinde olan Stevens,
bir an kadnn esmer olmasn temenni etti, ne are ki Bayan Corbett' in salar, keli yz ve kahverengi
gzleriyle garip bir tezat tekil eden snk bir saryd. Kadn, yzne kadar akseden can sknts ve meslek
kaygusu olmasa belki irkin saylmayacakt, ama bu haliyle hoa gitmesi zordu.

Brennan ona oturmasn iaret etti. "Bayan Corbett, dn leden sonra Partridge adnda bir polis
ziyaretinize geldi ve ifadenizi ald, deil mi?"

"Evet, suallerine cevap verdim."


Brennan nndeki ktlara gz gezdirdi. "8 Nisan Cumartesi akam saat 18 ile 23 arasnda, ierisinde,
0,016 gramlk tabletler halinde 62 gram morfin bulunan bir ienin odanzdan alndn sylemisiniz."
Mark, "Demek sahiden morfinmi," demekten kendini alamad.
Brennan, "Brakn da ben konuaym," diye tslad. "Bayan Corbett, bu hrszln ne zaman farkna vardnz
ve kimden phelendiniz?"

"ieyi nce Bay Miles Despard'n aldna ihtimal verdim. teden beri morfin ister, dururdu, fakat
Dr. Baker tabiatiyle bu arzusunu yerine getirmezdi. Bir defasnda kendisini odam kartrrken de yakaladm
iin, derhal o aklma geldi."

"ienin yerinde olmadm mahede edince ne yaptnz?"


Hastabakc, bu suali sama buluyormu gibi dik dik, "Onu aradm tabi," diye cevap verdi. "Sonradan
Bayan Edith'e ieyi grp grmediini sordum, fakat sulunun Bay Milles Despard olduuna ve ieyi erge
ondan geri alacama kani bulunduum iin fazla srar etmedim. Gelgeldim, Bay Despard ienin kendisinde
olmadna yeminler etti, sonra, daha fazla bir aratrma yapmamza frsat kalmadan ie ertesi gece tekrar
meydana kt."

"erisindeki morfinde eksilme olmu muydu?"

"Evet. 0,016 gramlk tablet alnmt."


Mark daha fazla dayanamad. "Bu morfine neden o kadar deer veriyorsunuz kuzum? Miles amcamn
morfinle zehirlendiinden phelenilmiyor ki. Hem 0,016 gramlk tabletten insana ziyan gelmez ki!"
Fakat Brennan o fikirde deildi. "yle olsa bile, bu nokta aydnlanmal," dedi. "Bayan Corbett, dn
Partridge'ye ienin geri gelmesi ve 9 nisan pazar gecesi grdkleriniz hakknda sylediklerinizi tekrar
etmenizi rica edeceim."
Hastabakc anlatmaya balad. "Saat akamn sekiziydi; birinci kattaki koridorun ucunda bulunan banyo
odasna girmitim. Banyonun eiinden Bay Miles Despard'n kaps ile bunun yanndaki kk masa grlr;
stelik o noktada bir de lmba vardr. Banyoda iki dakika kaldm, kalmadm, dar kmak zere kapy anca
da birisinin, Bay Despard'n kapsndan merdiven istikametinde uzaklatm grdm. Ayn zamanda da kk
masann zerinde az evvel orada olmyan bir cisim gzme iliti, fakat bunun ne olduunu o mesafeden
seemedim tabi. Yaklanca, ienin geri geldiini mahede ettim."

"Uzaklatn grdnz kimse kimdi?"


Hastabakc byk bir ciddiyetle, "Bayan Stevens'ti." dedi. O ana kadar tam bir tarafszlkla konumutu,
fakat bu szlerden sonra Steves'e dnerek yle dedi: "ok mteessirim. Bu sabah sizinle, yahut karnzla
grmek istedim, fakat Bay Ogden bize mni oldu. Dn beni sorguya eken detektif, bana, Bayan Stevens'i
ieyi masann stne brakrken grdm syletmeye alt.' Fakat ben ancak iki gzmle grdm eyi
sylerim!"
Brennan'n gzlerinde mstehzi bir prlt vard "yi ho, ama ieyi masann stne ondan baka kim
brakm olabilir?" diye sordu.

"Ne bileyim. Belki de Bay Despard."

"Peki, siz ne yaptnz? Bayan Stevens'le grtnz m?"

"Buna frsat bulamadm. Ben yetiene kadar bayan Evden kmt, sonra kocasiyle New York'a
dnd. Zaten Despard'lara vedaya gelmiti. Sonunda oturup neticeyi beklemeye karar verdim, fakat ayn
halin tekrarlanmasn istemediim iin, gerekli tedbiri aldm. Odamdan uzaklaacam vakit, Bay Despard'n
odas ile aramdaki kapy kilitliyordum. Odamn koridora alan kapsnn kilidi gayet alelade olduu iin,
orasn emniyete almamn daha zor olduunu itiraf edeyim. Allah'tan, ilingir olan babamdan ie yarar baz
usuller renmitim. Anahtarn ne ekilde kullanacan ben kendisine gstermesem, deme hokkabaz
odama giremezdi. Ama Bayan Stevens, izinli olduum akama raslyan ondan sonraki aramba leden
sonra Despard Park'a dnmeseydi, bu kadar zahmete katlanmazdm tabi."

"Bu, Bay Miles Despard'n ldrld geceden nceki leden sonra, deil mi?"
Hastabakc souk bir sesle, "ld geceden nceki leden sonra," diye tashih ettikten sonra ilve etti.
"Merakm uyandran bir durum oldu..."
Brennan, "Tamam!" diyerek hastabakcnn szn kesti ve Mark'n yzne bakt. nndeki notlara gene
gz attktan sonra da, "Bayan Corbett, Bayan Marie Stevens'in lf arasnda size zehirlerden bahsettii oldu
mu?" diye sordu.

"Evet, oldu."

"Ne ekilde oldu?"

"Bana nereden arsenik satn alabileceini sordu?"

Bu szleri huzur bozucu bir sessizlik takip etti. Stevens, btn baklarn zerine evrildiini hissediyordu.
Hastabakc da kpkrmz olmutu, fakat kararndan cayma benzemiyordu.
Bayan Corbett ban sallad. "Hayr, itham deil. Sadece..."
Brennan devam etti. "Bir bakas Bayan Stevens'in size bunu sorduunu duydu mu?"
Hastabakc, "Evet," dedi, "Bayan Lucy Despard.".
Lucy tereddt etti, sonra azn at, fakat gene tereddt etti. Nihayet, "Evet, doru," dedi.
Ellerini koltuunun kollarna dayam olan Stevens, odadakilerin baklarndan fena halde rahatsz olmaya
balyordu. Ayn zamanda Ogden Despard'n kapda durduunu da farketmiti.
5
Brennan, Lucy'ye doru eilerek, "Dncelerinizin seyrini takip etmeye altm, Bayan Despard," dedi.
"Bu yndeki ilk imm hayretle karladnz, fakat sonra Bayan Stevens bir trl aklnzdan kmad.
Dndke de sulu olabileceine aklnz yatmaya balad. Byle bir eyi dnebildiiniz iin vicdan azab
duyuyor, fakat bundan kendinizi alamyordunuz. Sonra birisi, hi kimsenin elbisenizi bu kadar ksa zamanda
kopye edemeyeceini syleyince, iiniz rahat etti ve Bayan Stevens'in, bu ile ilgisi bulunmasna imkn
olmadn dndnz... Fakat imdi, buna pek o kadar emin deilsiniz. Hakl mym, deil miyim?"
Lucy odann iinde asabi birka adm att. "Bu szleriniz glne!" dedi. "Ben nereden bileceim? Bir ey
sylesene Ted."
Kocas, "Kendini zme," diye mdahale etti. "Benim de birka sual sormama msaade eder misiniz, Bay
Brennan?"
Brennan, "Hacet olursa, sorarsnz," diye ksa kesti, sonra gene hastabakcya dnd. "Bayan Corbett,
Bayan Stevens, arsenikle ilgili o suali size ne zaman sorduydu?"

" hafta kadar oluyor. Yanl hatrlamyorsam, bir pazar gn leden sonrayd."

"O gn olanlar bize anlatn."

"Bayan Marie Stevens, Bayan Lucy Despard ve ben, yemek odasnda minenin karsnda
oturuyorduk. Tarnl rekler yiyorduk. O srada gazeteler, Kaliforniya'da ilenen bir cinayetin haberleriyle
doluydu; bir mddet ondan bahsettik, sonra daha baka cinayetlerden de sz ald ve Bayan Despard bana,
zehirler hakknda sualler sormaya balad..."
Brennan, hastabakcy tashih etti. "Soran, Bayan Stevens deil miydi?"
Kadn sert bir hareketle ona dnerek, "Hayr, deildi," dedi. "Bayan Despard burada, kendisine
sorabilirsiniz... Biz bunlar konuurken, Bayan Stevens azn ap bir ey sylemedi. Yok, yalnz bir kere bir
ey sordu. Henz staj devremde iken karlatn ilk vakay onlara anlatyordum... Striknin yutan bir adam
hastaneye getirmilerdi. Bayan Stevens ite o zaman, onun strap ekip ekmediini sordu."

"Ben de bunu renmek istiyordum. Bayan Stevens o anda sizde ne gibi bir intiba uyandrd?
Nasld?"

"ok gzeldi."

"Bu ne garip cevap! ok gzelmi! Ne demek istiyorsunuz?"

"ntbam size syledim. Yalnz ak konumama msaade ederseniz, bir ey daha ilve edeceim."

"Buyrun!"
ahit gayet sakin bir sesle izah etti. "Onda, cins bakmdan heyecanlanm bir kadn hali vard."
Stevens, fkeden gzlerinin karardm "hissetti, fakat buna ramen hastabakcya dikkatle bakmaya
devam etti. "Bir dakika," diye lfa kart. "Fazla ileri gidiyorsunuz. Deminki szlerinizi daha* net olarak izah
eder misiniz?"
Mark Despard da dostlarn mdafaa etme lzumunu duyarak, "Bu sorgunun gayesini anlyamyorum,"
dedi. "Marie Stevens'in sulu olduundan bir pheniz varsa, neden bizzat onu sorguya ekecek yerde,
bizimle vaktinizi israf ediyorsunuz, Mfetti Bey? Ted, niin buraya gelip bu sualleri cevaplandrmas iin
Marie'ye telefon etmiyorsun?"
Bir baka ses de, "yle ya," dedi. "Ted Stevens'e, karma neden telefon etmediini sorsanza." Konuan,
pardess hl zerinde olan Ogden Despard'd ve Stevens'e istihza ile bakyordu. "Sizce bir mahzur yoksa,
bu beye bir, iki sual soracam," diye devam etti. "Syle bakalm, Stevens, karma neden telefon
etmiyorsun?"
Bundan sonra, bir ocuktan hesap soran bir retmen gibi cevap beklemeye koyuldu. Stevens, hiddetine
hkim olmakta glk ekiyordu. Aslnda fena bir adam olmyan Brennan'a kzmyor, fakat Ogden'i
paralayaca geliyordu.
Netekim delikanl ok gemeden, "Grdnz m, cevap vermiyor," dedi. "Ona benim biraz yardm etmem
gerekecek. Marie evde olmad, kp gittii iin telefon etmiyorsun, deil mi, Stevens?"

"Doru. Marie evde deil."

Ogden yapmack bir hayretle gen adama bakt. "Ama bu sabah yedi buukta evine geldiim zaman, onun
yatakta olduunu syledin."
Stevens sknetle, "Yalan sylyorsun," diye mukabele etti.
Ogden bir an ne syleyeceini bilemedi. phelerinin doruluunu tesbit ettikten sonra, kurbann kendini
mdafaa durumuna drmek detindeydi ve bundan derin bir zevk duyard, fakat o kurbann, itham
dpedz reddetmesi onun iin yepyeni bir eydi. "Yok canm!" diye tslad. "imdi de yalan sylemeye
balyorsun ha! Bana yle dediini pek gzel biliyorsun. Bayan Corbett, siz de sylediklerini duydunuz, deil
mi?"
Hastabakc itiraz etti. "kiniz mutfaktaydnz. Neler konutuunuzu bilmediime gre, her hangi bir eyi
teyid etmemi beklemeyin."

"Pekl. Ama hi deilse karnn evde olmadn itiraf et, Stevens. Nerede olduunu syler misin?"

"Bu sabah Philadelphia'ya gitti."

"yle mi? Ne diye?"

"Alveri yapmak iin."

"Byle diyeceini biliyordum. Marie Stevens'in, imdiye kadar, srf alveri yapmak iin, sabahn yedi
buuundan nce scak yatan terkettiini iinizde duyan var m?"

"Marie belki imdiye kadar byle ey yapmamtr., ama hatrlarsn, Bayan Corbett'in yannda da
sana btn geceyi ayakta geirdiimizi sylemitim..."

"Demek karn uykusuz olmasna ramen, birka ey almak iin sabah karanlnda yola kmaya
lzum grd! Buna sebep ne acaba?"

"Gnlerden cumartesi olduu ve maazalar leyin kapanacaklar iin."


Ogden irkin irkin kkrdad. "Sahi mi? Yalan sylemekten ne zaman vazgeeceksin. Stevens? Marie'nin
dn gece gittiini pekl biliyorsun."
Stevens yle bir doruldu. "Bu kadar kfi!" dedi. "Fazla ileri gittin." Brennan'a dnd. "Bana sormak
istediiniz baka bir ey var m, Mfetti Bey? Karmn bu sabah erkenden ehre gittii doru, fakat leden
sonra dnmezse, beni yalanclkla itham etmenize razym! Hem dostumuz Ogden' in szlerine pek kulak
asmasanz daha iyi olur. Zira imzasz mektubu yazan ve telgraflara sizin imzanz atan odur."
Yznde derin bir aknlk okunan polis mfettii bir Ogden'e, bir Stevens'e bakyordu. "Bu, enteresan!"
dedi. "Mektubu yazan ve mehur telgraflar eken sahiden siz misiniz, delikanl?"
Ogden, etrafndakilere souk bir bak frlatarak bir, iki adm geri ekildi. "Bunu ispat edemeyeceinize
gre, ihtiyatl konumanz tavsiye ederim. Aksi halde sizi iftirayla sulandrabilirim," dedi.
Brennan, cebindeki bozuk paralar mgrdatarak onu tetkik ediyordu. "Bana kalrsa, romanlardaki
detektifleri taklit etmeye zeniyorsunuz, delikanl," dedi. "Bu gibi eylerin hakiki hayatta gemeyeceini bilin.
Hem o telgraflar ekenin hviyetini kolaylkla tesbit edebileceimizi de unutmayn."
Ogden tnmad. Mstehzi bir glmsemeyle, "Kanunu bilmeden konumayn, Mfetti Bey," diye sylendi.
"Ancak iin ucunda menfaat olduu takdirde, sahtekrlkla sulandrlabilirim. Mesel, Chase National
Bankas'nm mdrne bir pusula yazp,' 'Benim hesabmdan Bay Ogden Despard'a on bin dolar verin,' der ve
'John D. Rockefeller' diye imzam atarsam, sahtekr olurum. Ama 'Bay Ogden Despard'a nazik muamele edin
ve ona kolaylk gsterin,' der ve ayn imzay atarsam, sahtekrlk yapm saylmam. Nazik bir hukuki
problem, deil mi? O telgraflarda aleyhimde takibat almasna zemin tekil edecek bir tek kelime yok."

"Onlar sizin ektiinizi itiraf ediyorsunuz demek?"


Ogden omuzlarn silkti. "Ben hibir zaman bir ey itiraf etmem. En iyi politika budur."
Stevens, gayriihtiyari Mark'a bakmaktan kendini alamad. Arkada, minenin yanndaki kitap raflarna
yaslanmt; mavi gzlerindeki bak dnceliydi. "Sana bir eyler olmu, Ogden," dedi. "Lucy, formunda
olmadn sylemekte hakl imi. Belki de Miles amcamdan birka kuru mirasa konman seni sarho etti.
Yalnz kaldmz zaman, seninle biraz konuacaz!"

"Benim ilerime burnunu sokmamam tavsiye ederim, aabey. Gzlerimi drt amamn sayesinde o
kadar ok ey biliyorum ki. Mesel, Tom Partington'u buraya getirtmekle hata ettiini syliyebilirim. Onun,
ngiltere'de gemii dnerek sarho olmas daha hayrlyd. Hakikati hibir zaman bilmedi, ama imdi
Jeannette White'yle ilgili bir eyler renebilir..."
Brennan, "Jeannette White de kim oluyor?" diye sordu.
Ogden yine omuzlarn silkti. "sminden anlalaca zere bir hanm. Onu ahsen tanmyorum, ama
hakknda epeyi ey biliyorum."
Brennan dayanamayp patlad. "Siz pek ok ey biliyorsunuz, ama bakalm, bizi asl ilgilendiren mesele
hakknda da bir bildiiniz var m?" dedi. "Yok, deil mi? yleyse, arsenik hikayesiyle Bayan Stevens'e
dnelim. Bayan Corbett, hafta nce bir pazar gn burada zehirlerden bahsetmekte olduunuzu
sylyordunuz. Devam edin."

Hastabakc ksaca dndkten sonra anlatmaya koyuldu. "Uzunca bir mddet bu minvalde konutuk,
'sonra ben, Bay Miles Despard'a orbasn gtrmek zere yerimden kalktm. Loa hole ktm; Bayan
Stevens de beni takip etti. Derken beni bileimden yakalad; eli ate gibi yanyordu. Arsenii nereden satn
alabileceini ite o zaman bana sordu..." Bayan Corbett, ksa bir tereddtten sonra devam etti. "Ne demek
istediini anlayamadm iin, kulland szler nce tuhafma gitti. Zira Bayan Stevens arsenik demiyordu da
birisinin reetesinden bahsediyordu. sim hatrmdan kt, ama galiba Franszcayd. Bayan Stevens sonra
maksadn izah etti. Bayan Despard da o srada yemek odasndan kt iin, bizi duyduuna ihtimal
veriyorum..."
Brennan merak etmiti. "Birinin reetesi ha! Bayan Despard, bizi bu hususta tenvir edebilir misiniz?"
Lucy allak bullak olmutu; yardm dilenir gibi Stevens'e bakt. "Marie'nin szlerini duymasna duydum, ama
sizi tenvir edebileceimi sanmyorum," dedi. "Hatrladma gre, G harfiyle balyan bir isimdi; 'glase' gibi bir
ey. Marie ok hzl konutuu iin, nce sesini bile tanyamadm. Her zamankinden farkl bir hli vard..."
Tam o esnada Mark Despard ban evirdi ve birden gz kamatrc bir a maruz kalm gibi gzlerini
krptrd. Sonra, ellerini ceplerinden kararak bir eliyle alnn svazlad. Yalvaran bir sesle, "Bayan Stevens'in
ne dediini birinizden biriniz hatrlamyacak msnz?" diye sordu. "Bu noktann ok mhim olduunun
farkndasnzdr herhalde..."
Hastabakc, "Bayan Despard'n dedii gibi, garip bir ekilde konuuyordu," diye izaha alt. " 'imdi
nerede bulunabilir? Eskiden yaadm yerde tedariki zor deildi, ama artk ihtiyar adam ld,' gibilerden bir
eyler mrldand."
Not almakta olan Brennan kalarn att. "Sahiden garip konumu!" dedi; "Durun bakaym. Acaba garip
olan ivesi miydi? Bayan Stevens'in ismi Marie; sizlere Franszca bir kelime sarfetti gibi gelmi, Demek Bayan
Marie Stevens Fransz, yle mi?"
Lucy, "Hayr, hayr," diye atld. "ngilizce'yi hepimiz kadar kusursuz konuur. Fransz asll bir Kanadaldr.
Bir keresinde bana gen kzlk adnn Marie d'Aubray olduunu sylemiti."
Mark, bir ey dnr gibi, "Marie d'Aubray m?" diye tekrarlad. Sonra birden yz korkun bir hl ald.
ne eilerek kelimelerinin zerinde dura dura konutu. "yi dnmeni istiyorum, Lucy. yi dn, zira bir
insann hayat mevzubahis. Marie'nin bahsettii o reete 'Glaser'in reetesi' miydi?"

"Evet o dediindi galiba. Ama sana ne oluyor byle?"


Mark gzlerinde sabit bir bakla konumaya devam etti.
"Lucy, Marie'yi oumuzdan daha iyi tanrsn... Baka zaman da tavrlarnda bir tuhaflk dikkatini ekmedi
mi? Hatrlamaya al!"
Stevens, bir tiren hattnn zerinde duruyormu ve stne gelen lokomotifin yolu zerinden, sanki ipnotize
olmu da kaamyormu gibilerinden bir his duyuyordu. Buna ramen mdahale etti. "Gln olma, Mark! Bu
gibi eyler bulac, anlalan..."
Fakat Mark srar ediyordu. "Cevap versene, Lucy!" Gen kadn, "Hibir ey farketmedim," diye cevap verdi.
"Ted hakl. Galiba sonunda sen herkese tuhaf grneceksin. Marie bile cinayet dvalarna ve o gibi eylere
gsterdiin ar alkay tenkid ediyordu. Hayr, onda hibir tuhaflk dikkatimi ekmedi. Yalnz..."

"Yalnz ne?"

"zerinde durulmaya deecek ey deil, ama huni grmeye tahamml edemiyor. Bir defasnda
Bayan Henderson mutfakta reel yaparken meyva sularn huni ile boaltyordu... Marie'nin yznn o derece
deforme olabileceini ve gzlerinin etrafnda o kadar ok krk olduunu bir bakas sylese inanmazdm..."
.
Odaya deta elle tutulur bir sessizlik hkim olmutu. Mark gzlerini eliyle rtmt; neden sonra son
derece cidd bir.yzle, "Beni dinleyin Bay Brennan," dedi. "Bu odada sizinle ve Ted Stevens ile yalnz kalmak
istiyorum. Ogden, bir ie yaramak istersen, Henderson'un yanna gidip ne ile megul olduuna bak. Ona,
beraberinde kk baltasn getirmesini sylersin. Mutfakta, iimize yaryabilecek daha byk bir balta da
var."
Mark'n birdenbire delirmi olmasndan endie ettii, fakat her trl ihtimale kar hazrlkl bulunduu,
Brennan' in yz ifadesinden belliydi. Dierleri Mark'n emrine itaat ederek oday terkettiler.
Gen adam, "Hayr, hi kimseyi balta ile ldrmek niyetinde deilim," diye izah etti. "Miles amcamn
odasnda iki pencerenin arasndaki duvar muayene etmesi ve orada bir gizli kap olup olmadna bakmas
iin bir mimar da getirtebilirdim, ama bu i zaman alrd. En kestirme are, duvar ykp neticeyi kendimiz
grmemiz."
Brennan derin bir nefes ald. "yi, iyi! Duvarnzn tahrip olmasnda sizce bir mahzur yoksa, diyecek yok..."

"Hibir mahzur grmyorum. Beni dinleyin, Mfetti Bey, kanaatinize tesir etmemek iin size bir ey
sylemiyeceim, yalnz bir ey sormak istiyorum. Farzedin ki gizli bir kap bulmadk, o zaman ne
dneceksiniz?"
Brennan tereddtsz, "Bayan Henderson'un yalan sylediini dneceim tabi," diye cevap verdi.


"Baka bir ey dnmeyecek misiniz?"

"Hayr, dnmeyeceim."

"Neticede Marie d'Aubray'n susuz olduuna da kanaat getirmiyecek misiniz?"


Brennan ihtiyat elden brakmyarak, "O kadar uzun boylu deil," dedi, ksa bir duraklamadan sonra ilve
etti. "Belki ona da kanaat getiririm. Kimbilir... Bu takdirde ortalk allak bullak olur, zira balca ahidin yalan
sylediine kani bulunarak bir jri heyetinin nasl karsna klr? nann bana, hibir insan, doru drst bir
ta duvarn iinden geemez!"
Mark, Stevens'e dnerek, "Vaziyet biraz mitli, deil mi?" dedi, sonra yerinden kalkt. "Haydi oraya
gidelim!"
Hep beraber hole ktlar. Mark, mutfaa gidip let dolu bir sepet ve ksa sapl bir balta ile dnene kadar
Brennan ile Stevens konumadan beklediler.
Miles Despard'n odas, birinci katta, merdivenin karsna den galerinin ta uundayd. Stevens,
duvarlarda asl portreleri hayal meyal seebildi, fakat ortaln loluundan, bunlarn iinde kendisini
ilgilendirenini tyin edemedi. Derken, Mark, amcasnn odasnn kapsn at, bylece erkek eikte durarak
olay btniyle gzden geirdiler.
Miles Despard'n odas arp drt metre alanndayd, fakat binann ina edildii 17. yzyl modas
gereince tavan baskt. Rengi solmu ve tarazlanm gri ve mavi tonlu byk bir hal zeminin en byk
ksmn kaplyor, bunun drt yannda cill parke ince bir erit gibi gz alyordu. Duvarlar, takriben iki metre
ykseklie kadar tahta kaplamalarla rtlyd. Bunun yukars da tavan gibi beyaz yal boyayd. Solda, iki
duvarn birleme noktas, keleme olarak muazzam bir gmme dolap tarafndan igal edilmiti. Bunun, bakr
tokmakl kanatlarndan biri aralkt ve ieride, dizi ile kostmn ve ayakkabnn grlmesine imkn veriyordu.
Evin arka duvar olan sol duvarda iki pencere, bunlarn arasnda ise yksek arkalkl antika bir tahta koltuk
vard. Koltuun yukarsnda, Greuze'ye ait olduu sanlan tablo duvarda aslyd; yuvarlak olan bu eserde,
bukleli bir ocuk ba tasvir edilmiti. Bu noktada, bir elektrik ampul, ksa bir kordonun ucunda tavandan
sarkyordu. Eie en uzak pencerenin yannda ayrca byk bir deri koltuk dikkati ekiyordu.
Yatan ba, kapnn karsna den duvara dayalyd. Taraaya alan caml kap, bu duvarla bunun
sandakinin tekil ettii ann zerinde yer alyordu. Sa duvar, irkin bir kalorifer radyatr (odada mine
yoktu) ve hastabakcnn odasnn kaps tarafndan ksmen igal edilmiti. 13u kapnn zerindeki engele,
merhumun mavi robdambr aslyd. Oday koridordan ayran duvarn nnde ise, karmakark atlm
kravatlarla kapl aynal bir tuvalet masas yer alyordu.
Fakat eikte duranlarn asl dikkatlerini eken ey, soldaki duvarda, iki pencerenin arasna tesadf eden
tahta kaplama oldu. Bunun zerinde, belirli belirsiz olarak bir kapnn hatlar seiliyordu.
Brennan o noktaya yaklaarak duvara yumruunu indirdi, sonra etrafna baknarak, "Salama benziyor,"
dedi. "Ya burada kap yoksa, Bay Despard..." Bu szlerden sonra odann teki ucundaki caml kapya giderek
perdeyi tetkik etti. "Bu perde, Bayan Henderson odann iini gzetledii zamanki gibi mi?" diye sordu.
Mark, "Evet," dedi. Bunu bizzat kendim kontrol ettim."

"Kadnn bahsettii yrtklar da pek ufakm. Sizce Bayan Henderson baka bir kapy grm olamaz
m acaba? Mesel, dolabn kapsn?"
Mark ban sallad. "mknsz. Buyurun, siz de bakn. Kadncazn tarif ettiklerinden baka bir eyin
grlmesine ihtimal yok. Greuze'nin tablosu ile rlen kapnn hatlar, aldanma ansm sfra dryor. O
noktada tablo ile koltuk olmasa imi bile, hi kimse odann iine geni alan ve iri bir tokma olan dolabn
kapsn gizli bir kapiyle kartramaz... Ne dersiniz, ie balyalm m, Mfetti Bey?"
Gen adam, Polis Mfettii'nin cevabn beklemeden baltay eline ald. Duvara, kendisine fenal dokunmu
canl bir varlk gziyle bakyordu sanki. Baltann ucunu tahta kaplamaya saplad an ac bir feryat
duymadklarna, yanndakiler deta hayret ettiler.
Az sonra bir ses, "imdi kanaat getirdiniz mi, Mfetti Bey?" diye soruyordu.
Kire ile sva odann iinde eki kokulu bir bulut kaldrmt. Pencerelerin te yann da, yol ile parkn iek
am aalarn buulandran bir sis kaplamt. Tahta kaplamalar ile rttkleri duvar yer yer delinmiti; bu
deliklerden par km aalar grlebiliyordu.
Miles Despard'n odasnda gizli bir kap yoktu.
6
Brennan bir an kadar konumadan durduktan sonra, mendilini kararak alnn sildi. "Acaba ahit yanld m
dersiniz? Gizli kapy odann baka bir yerinde mi arasak?" dedi.
Mark, mstehzi bir tavrla, "Cannz ekiyorsa, btn duvarlarn tahta kaplamalarm kaldrabiliriz," diye
sylendi. "Ak konuun, Mfetti Bey, srf maddi bir dnyaya imdi eskisi kadar inancnz var m?"

Brennan ileriye doru birka adm att ve dolabn kapsna bedbin bedbin bakt. Sonra kendi kendine
konuur gibi, "Hayr," diye mrldand. Derken, ban evirip Mark'a hitap etti. "Yktmz duvarn yukarsnda
bir lmba gryorum. Esrarengiz kadn, mevcut olmayan kapdan geip gittii srada, yanyor muydu acaba?
Hatrladma gre, Bayan Henderson hayr dedi..."

"Doru hatrladnz. Lmba yanmyordu. Odada, yatan baucunda duran lmbannkinden baka k
yoktu. Esrarengiz ziyareti hakknda bu kadar az ey bilmemizin, salarnn renginin bile mehul kalmasnn
sebebi bu ya. Bayan Henderson diyor ki..."
Stevens, gizli kapnn yokluuna sevinmesi mi, yoksa zlmesi mi gerektiim kestiremiyordu. Birdenbire
sesini ykseltti. "Bu uursuz hikyede, Bayan Henderson'un szne dayanmayan bir tek nokta olmad
bilmem dikkatinizi ekti mi? 'Bayan Henderson diyor ki...'lerden fena halde bkmaya baladm. Bayan
Henderson da kim oluyor? Bir khin mi, yoksa Allah'n elisi mi? Hem imdi nerede? Ak!, sr almaz
hikyesinin polise duyulduunu bildii halde, ortalarda gzkmyor Bay Brennan, evvel Mark'n karsn,
sonra da benimkini cinayetle sulandrdnz. Lucy'nin balodan ayrlmad bilindii, Marie'nin ise Brinvilliers
Markizi'nin elbisesinin eini dikemiyecei, yahut tedarik edemiyecei tesbit edildii halde, cinayet gecesinde
her ikisinin de neler yaptklarn dakikas dakikasna aratrdnz. Buna da bir diyeceim yok. Ama Bayan
Anderson'un, bir kap olduunu syledii yerde kap falan bulamadmz halde, anlatt peri masalna
inanmaya devam ediyorsunuz."
Mark ban sallad. "Yalan sylediyse, ne diye bunca inanlmaz teferruat verdi? Neden kadn odada
amcama bir ey iirirken grdn sylemekle yetinmedi?"

"Srf bu teferruat iin onun szlerine inandn sylemekle sualini kendin cevaplandrm oldun."
Odada gene huzur bozucu bir sessizlik oldu, sonra Stevens devam etti. "Bayan Henderson'un, l bir kadnn
tula duvarn iinden getiine yemin etmeye neden hazr olduunu bana soruyorsunuz. Benim de size bir
sual sormama msaade edin: Bay Henderson, bir lnn granit tandan bir duvarn iinden getiine yemin
etmeye neden bu kadar hevesli? Mezarn zerindeki talarn hibirine, cenaze treninden beri
dokunulmadnda neden bu kadar srar ediyor? Bu hdisede, bariz ekilde imknsz iki husus var: Birincisi,
bu odann iinden bir kadnn kayboluu, ikincisi ise tabutun iindeki cesedin yok olmas. in en garip taraf
da, her iki olayn ahitlerinin de adlarnn Henderson olmas!"
Brennan'n dilerinin arasndan sla benzer bir seda kt; polis mfettii bundan sonra sigara paketini
odadakilerin hepsine tuttu ve kendi de bir sigara yakt.
Stevens devam ediyordu. "Bu cinayetin -ho, cinayet ilenip ilenmediini de kesin olarak bilmiyoruz yateferruatn gzden geirelim Mfetti Bey, siz katilin dardan geldiine ihtimal veriyorsunuz. Ben bilkis,
katilin bu evde oturduu kanaatindeyim, zira gz nnde bulundurmay unuttuunuz ok nemli bir husus
var: Zehirin, st, arap ve yumurta karmnn iinde verilmesi..."
Brennan, "ok doru," demekten kendini alamad.

"yle deil mi ya? Dardan gelen birinin, buz dolabndan yumurta karp bunlar, evin
mahzeninden alnm arapla ve stle rpmas akln kabul edecei i midir? Bu kimsenin, bahis konusu
karmla dolu bir kabla gelip bunu Mark'n gm kselerinden birinin iine boalttna da inanmak zor.
Mhim bir nokta daha var: Bir yabanc, Miles Despard', karm imeye raz edebileceini umabilir miydi?
Ona, iyilii iin dahi bir ey iirinceye kadar ne derece canmzn ktn biliyorsun Mark. Amcan zehirlemek
isteyen bir yabanc, ihtiyarn seve seve iecei ampanya veya konyak gibi baka bir madde seerdi. Bu
durumda, a) st, arap yumurta karmn hazrlamaya, b) ve bunu, Miles Despard'a iirmeye imkn olan ev
halkndan bir kimsenin zerinde durmalyz. Bu kimse ise, Lucy, Edith, hastabakc, hatt oda hizmetisi
olabilir. Ama. cinayet ilenirken Lucy baloda dansediyor, Edith bri oynuyor, Bayan Corbett sinemada film
seyrediyor, Margaret ise bir otomobilin iinde flrt ediyordu. Beri yandan, cinayet saatinde ne yaptklarn
tesbit etmediiniz, hatt sorguya bile ekmediiniz iki kii var. Bunlarn kim olduklarn sylemeye hacet yok.
Yalnz bu iki kiiden birinin evin as olduuna ve Mark'n sylediine baklrsa, her ikisine de lnn miras
braktna iaret edeyim."
Mark, "Buna inanamam," diye omuzlarm silkti. "Bir kere Henderson'lar o kadar uzun yllardan beri
hizmetimizdeler ki, hem paraya tamamen amcam ldrm olsalard bile, bu hayalet hikyesini niin icat
etsinler? Bunun onlara ne gibi bir faydas olabilir ki? O derece basit insanlarn byle aprak usullere
bavurmalarm senin akln kabul ediyor mu?"

"Msaade et de sana bir ey soraym Mark. Dn gece, Bayan Henderson'un esrarengiz kadn
hikyesini, tereddt ettii noktalan da ihmal etmeyerek anlattn srada, esrarengiz kadnn ba omuzlarna
bal deilmi gibilerden bir ey sylemitin."
Brennan, "Ne?" diye atld.
Stevens, polis mfettiinin sorusunu cevaplandrmaya lzum grmiyerek srara devam etti. "yi dn,
Mark. Bu fikri sen mi onun kafasna soktun, yoksa dorudan doruya kendi mi syledi?"
Mark sert bir tavrla, "Bilmiyorum," dedi. "Bunu bou bouna hatrlamaya urayorum."


"Bayan Henderson bu teferruat ima etmeseydi, kendiliinden hatrna gelir miydi?"

"Belki evet, belki hayr... Bilmiyorum."

"Hi deilse kesin olarak bildiimiz bir ey var. Mezar drt kii atk, ama vakaya tabiat stn
kartrmaya gayret eden kim? Hangimiz, gzetlendiimizi hissediyordu? Bizden nce hi kimsenin mezara
sokulamyacana yemin eden kim? Joe Henderson deil mi?"

"Oras yle, ama bu iki sadk hizmetkrn birdenbire canavar, kesilmelerine inanmak zor."

"Canavar kesildiklerini sen sylyorsun. Ben, onlarn gayet nazik insanlar olduklarm kabul ediyorum,
ama nazik insanlarn iinden, az m katil kmtr sanyorsun? Sana bal olduklarn da kabul ediyorum, ama
Miles amcana da bal olmalar iin bir sebep yok her halde. Miles Despard, Despard Park'a yerleeli pek az
zaman olduu iin, senin gibi onlar da kendisini fazla tanmyorlard. Sonra, o hayalet hikyesinin nasl
baladn bir dnsene..."

"Anlyamadm..."
Brennen lfa kart. "Bay Stenvens'in ne demek istediini anlyorum Bay Mark. Bay Miles Despard ld
zaman kimse zehirlendiine ihtimal vermediydi, fakat gmme dolabn iinde gm kseyi bulduunuz iin,
siz phelenmitiniz. Bunun zerine Bayan Henderson size gelerek, duvarn iinden geen kadn hikyesini
anlatt. Bana, kesilmi olan boyuna dair bir ey sylemedi, ama bunun dnda iki hikye birbirini tutuyor.
Kesilen boynu size neden syledi? Buna inanacanz ve bu yzden vakay bsbtn rtbas etmeye
alacanz bildii iin. Olsa olsa mezar aacaktnz. Hayaletlerin amcanzn cesedini aldn kefedince
de, hikyeyi aklamaktan bsbtn kanacaktnz..."

"Demek ki bu hikyenin gayesi sizce, beni enemi tutmaya mecbur etmek, yle mi?"

"Olamaz m?"
Mark dnceliydi. "u halde, Bayan Handerson'un, dn daha mezar alndan, gidip ayn hikyeyi emniyet
mdrne anlatmasn nasl izah edersiniz?"
Stevens, "Bu doru!" diye tasdik etti.
Brennan itiraz etti. "Ben, o fikirde deilim. Kardeiniz Ogden'i unutuyorsunuz, Bay Despard. O da bir
eylerden pheleniyordu. Bu olay hakknda ne derece bilgisi olduunu tahmin ettiklerini bilmiyoruz. Beri
yandan Ogden Despard'n rahat duracak tynette olmadn da biliyorlard. Bu yzden Bayan Henderson,
kadnlara has tella, teebbs eline almay tercih etmi olabilir." Brennan bu szlerden sonra gene dnp
gmme dolaba bakt. Kalar atkt. "Bu dolabn oynad rol bilmek isterdim," dedi. "Arkasnda bir gizli kap
var demek istemiyorum, ama zehirli kseyi bunun iinde bulduunuzu da unutmayn, Bay Mark. Katilin
kseyi neden oraya koyduunu, bana izah edebilir misiniz? Hem zararsz st barda ile zehirli kse neden
orada yan yanaydlar? Kedi neden oraya gidip ksede kalm zehiri iti?" Polis Mfetti'i byle derken, elini,
dolabn iinde asl kostmlerin arasnda gezdiriyordu. "Amcanzn ne kadar ok elbisesi varm," demekten
kendini alamad.
Mark bu szleri tasdik etti. "Evet, ben de dn akam dostlarma, amcamn, vaktinin byk bir ksmn srf
keyfi iin elbise deitirmekle geirdiini sylyordum. Fakat bizim onun bu huyunu bilmemizi istemezdi..."
Bir kadn sesi tam o srada, "Yegne megalesi bu deilmi," diye lfa kart.
Edith Despard, koridora alan kapdan odaya girmiti. Yznde, odadakilerin mnalandramadklar ve
sebebini az sonra anlyacaklar garip bir ifade vard, Fakat gzlerinin uykusuzluktan kzarm olmasna
mukabil, baklarnda bariz bir emniyet duygusu dikkati ekiyordu. Stevens de onu her nedense bir gece
evvelkinden daha gen buldu. Gen kadnn koltuunun altnda kaim ciltli iki kitap vard.
Mark, "Edith, burada iin ne?" diye atld. "Bugn yatandan kalkmamal deil miydin? Lucy, bu gece
hemen hi uyumadn syledi..."
Edith, aabeysine glmsemekle yetindi ve suni bir nezaketle Brennan'a dnd. "Mfetti Brennan'snz,
deil mi?" dedi. "tekiler bana sizden bahsettiler. Ama beni de onlar gibi kap dar etmeyeceinize
eminim."
Polis mfettii, yklan duvar cihetine bakyordu. "Bayan Edith," diye baladysa da arkasn getiremedi.
Edith de o yne bakarak glmsedi, sonra koltuunun altndaki kitaplar iaret ederek, "Muammann
zm burada," dedi. "Dolabn, bu hikyede bir rol oynadn tahmin ettiinizi sylediinizi duydum. Bu
hususta yanlmyorsunuz, zira bu kitaplar dn gece dolabn iinde buldum. kinci cilt, sk sk okunmu olmas
gereken bir yerinden kolaylkla alverince, kitap seven bir adam olmyan Miles Amcann bu ksmda
enteresan bir eye rasgelmi olacan dndm. Size biraz bir eyler okumama msaade eder misiniz? Sizi
belki elendiremiyeceim, ama okuyacaklarmdan istifade edeceinizi umuyorum. Ltfen kapy kapar msnz
Ted?"
Mark dayanamayp sordu. "Bu kitap neymi?"
Edith, "Grimaud'un 'Bycln Tarihesi,'" diyerek pencereye yakn koltua oturdu ve karsndaki bir
alveri listesi imi gibi tabi bir tonla okumaya koyuldu. Yalnz balamadan nce bir ara ban kaldrp

Stevens'e bakmt; gen adam, bu gzlerdeki tecesss ifadesine hayret etti. Edith' in sesi pek manal
olmamakla beraber, net ve tatl idi.
"Yayan llere inann menei 17. Yzyl'n son eyreindeki Fransa'dr. Yayan llerin, zehirleyip
ldrmek suundan idama mahkm edilen ve diri diri, yahut da ldrldkten sonra yaklan insanlar,
bahusus kadnlar olduunu belirtelim. Kriminoloji ite bu noktada byclk ile birlemektedir.
"En eski alardan beri zehir kullanmak bir nevi byclk addedilmitir. By ilminin bir paras saylan
ak iksirleri ve benzeri devalar, zehirle ldren katillere paravan tekil etmitir. Bundan tr de Roma
kanunlar, birine ak iksiri vereni cezalandrrd. Orta alarda ayn su dinsizlikle ve din akidelere
muhalefetle bir tutulurdu. 1615'te ngiltere'de, bir adam zehirleme dvas gerek bir byclk dvas halini
almt. Anne Turner, Sir Thomas Overbury'yi zehirlemek suundan mahkeme huzuruna karlnca,
kurundan, parmen kdndan ve insan derisi paralarndan yaplm heykelciklerden ibaret byleri de
tehir olunmutu.
"Fakat zehirleme sanat asl ayn yzyln ikinci yarsnda Fransa'da zirvesine erimitir. 14. Louis saraynn
kadnlar eytana tapyor ve yinleri srasnda bir ocuu bir kadnn plak vcudu zerinde kurban
ediyorlard. Gizli odalarda son derece irkin merasimler tertipleniyordu.
"Derken kilise makamlar, gnahkrlarn gnah karmas voliyle bu olaylar haber ald. Paris'te Bastille
hapishanesinin yaknlarnda tekerlekle ve atele cezalandran bir mahkeme kuruldu. 14. Louis'in gzdesi
Madam de Montespan' m 1672'deki esrarengiz lm, zehirle adam ldrenlere kar giriilen takibat
hzlandrd. 1672 ile 1680 yllar arasnda, aralarnda Fransa'nn en byk hanmefendilerinden birka da
bulunan pek ok kadn, bu mahkemenin huzuruna karld. Bu dvalarn iinde en mehuru, 1676'da
Brinvilliers Markizi'nin ay devam eden durumasdr.
"Brinvilliers Markizi'nin faaliyetleri, olan Yzba Sainte-Croix'in bir kaza neticesinde vukua gelen
lmyle meydana kmt. Sainte-Croix'in eyas arasnda, aatan, zarif bir kutu da bulunmutu; iliik bir
pusulada, Sainte-Croix' in lmnden sonra, kutunun, Neuve-Saint-Paul Soka'nda oturan Brinvilliers
Markizi'ne teslim. edilmesi bildiriliyordu. Kutu, sublime, antimuan ve afyon gibi eitli zehirlerle doluydu.
Madam de Brinvilliers, selmeti kamakta buldu ise de pesprez adnda bir polis taralndan yakalanarak
Paris'e getirildi. Markiz, Nivelle adndaki bir hukuku tarafndan ustalkla mdafaa edildi, fakat vaktiyle
Desprez'e emanet ettii yazl itirafnamenin bu polis tarafndan mahkemeye teslimi, muhakemenin aleyhte
sonulanmasna yol at. Ancak isterik bir kadn tarafndan kaleme alnabilecek bu vesikada, Markizin iledii
korkun sulardan baka, kendisiyle iliii olamayacak crmlerin tafsilt da vard. Sonunda, Brinvilliers
Markizi, ba kesildikten sonra yaklmaya mahkm edildi.
"Hkmn okunmasndan sonra, su ortaklarnn isimlerini vermesi amaciyle su ile sorguya tbi tutuldu.
Hukuk sisteminde yeri olan bu usule gre, sulu, bir masann zerine yatrlyor, azna deriden bir huni
sokuluyor ve ta ki, konuuncaya kadar buradan ieriye su dklyordu..."
Edith Despard kitaptan ban kaldrd. Pencereden ieri szlen sisli aydnlk, salarnn zerine dklyor
ve yzndeki merak dolu ifadeyi bsbtn belirtiyordu. Erkeklerin hibiri kprdamad. Stevens gzlerini,
halnn desenlerinden ayrmyordu. Prof. Welden'in, mehur cinayetlerle ilgilendii takdirde, gidip ziyaret
etmesi iin kendisine verdii Paris'teki adresi imdi hatrlyordu. Buras, Neuve-Saint-Paul Soka'nn 16
numarasyd.
Edith az sonra okumaya devam etti. "Devrin yazarlarndan Madam de Sevigne, katil kadnn idama gidiine
ahit oldu. Esasen Markiz'in srlnda bir gmlekle, yalnayak ve elinde yanar bir mumla Notre Dame
Kilisesi'nde son duasn ediinde byk bir kalabalk hazr bulunmutu. Markiz o sralarda krk iki yandayd
ve eski gzelliini kaybetmiti. ledii gnahlardan tr nedamet duyduu ve kaderini tevekklle
karlad her halinden belli idi. Yalnz Desprez'i affetmedii sanlyor; netekim daraacna karken, doru
drst anlalamayan bir eyler mrldand duyuldu. Cesedi sonradan Greve Meydan'nda yakld.
"Durumalar esnasnda yaplan ifaat sayesinde, ilgili makamlar kiraln saraynda dnen eytani dolaplar
renebildiler. Sainte-Croix'in hizmetilerinden La Chaussee esasen ikence odasnda ldrlmt. O da
zehirle bir sr kiiyi ldrm bulunan byc La Voisin, 1680'de diri diri yakld. eytana tapanlarn
hakkndan gelinmi, kllerini rzgrlar alp gtrmt. Hukuku Nivelle sonradan, 'Bu ilerde
anlyamadmz nice srlar var. O kadnlarn lmlerine ahit oldum. Alelade kadnlar deillerdi; ahrette de
rahatlar olmayacaktr,' diyecekti.
'Gnmzde de eytana tapld ve bu itikadn, zehirle ilenen bir sr cinayetin menei olduu, yaplan
aratrmalardan anlalmaktadr.
"Gelgeldim, arsenik kullanan katillerin ve bunlarda bahusus kadn olanlarnn, ldrme arzusunun esiri
olduklar tabi karlanabilirse de, kurbanlarnda da ldrme arzusu bulunduunu kabul etmek gtr.
Halbuki vakalarn birounda, kurbanlarn her hangi bir reaksiyon gstermedikleri, hatt zehirlendiklerini
bildikleri halde, kaderlerini tevekkklle karladklar mahede edilmitir. Mehur katillerden Bayan van
Leyden, kurbanlarndan birine aka, 'Bir ay sonra sra sizin,' demi, Jedago ise, 'Benim gittiim yerde

insanlar lr,' diye iln etmekten ekinmemiti. yle olduu halde, kimse tarafndan ihbar edilmemilerdi.
nsann, katil ile kurban arasnda, eytani bir ba ve deta hipnotik bir bylenme olduunu kabul edecei
geliyor.
"Bu teori ilk defa 1737'de, btn Paris'i allak bullak eden bir vaka mnasebetiyle ileri srlmt. 1680'de
diri diri yaklan bycyle ayn ad tayan Therese La Voisin adnda on dokuz yalarnda bir gen kz, birka
cinayetten sank olarak tevkif olunmutu. Kzn ebeveyni, Chantilly ormannda yayan kmrclerdi. Therese
okuma, yazma bilmiyordu. On alt yama kadar normal bir hayat srm ve civarn dier ocuklarndan farkl
gzkmemiti. Derken, yaad evrede arka arkaya sekiz pheli lm olmutu. Bunlarn en garip taraf,
her lnn yastnn veya yorgannn altnda, satan veya kenevirden dokuz dml bir ipin bulunmasyd.
"Dokuzun, by trenlerinde raslanlan mistik bir say olduu malmdur. Dokuz defa dmlenmi bir ipin,
kurban tamamiyle bycnn tesiri altna soktuu kabul edilmektedir.
"Yaplan baskn sonucunda, La Voisin bir al kmesinin iinde rplak olarak ve 'bir kurtunkinden farksz'
gzlerle bulundu. Paris'te sorguya ekilirken, bir ara ate grp haykrdktan sonra itirafta bulundu. Aksinin
iddia edilmesine ramen, okuma ve yazma bildii ve ok dzgn bir lisanla konutuu grld. Cinayetleri
kendisinin ilediini de kabul etti. Dokuz dml iplerin mnas kendisine sorulunca, 'imdi onlar da bizden
oldular,' dedi. 'O kadar az kalabalz ki, yeni yelere ihtiyacmz var. O kimseler aslnda lmediler, tekrar
tayacaklar. Bana inanmyorsanz, tabutlarn an, bo olduklarn greceksiniz. lerinden biri geen gece
eytann yinindeydi.'
"Tabutlarn sahiden de bo olarak bulunduu rivayet ediliyor, Dier bir enteresan husus da, kmrclerin
kzlarn susuz gstermek iin, ileri srdkleri delille ilgilidir. ddia edildiine gre, cinayetleri ilemi olmak
iin, Therese La Voisin'in bir, iki dakikada iki kilometre yol katetmesi ve kaplar kilitli evlere girmesi gerekirdi.
Fakat kz buna, 'Bundan kolay ne var? allarn arasna gizlenip vcuduma bir merhem srdm, sonra da
eskiden benim olan elbiseyi giydim. O zaman i kolaylat,' diye mukabele etti. Eskiden onun olan elbise ile
neyi kastettii sorulunca, u cevab verdi: 'Eskiden birka elbisem vard. O bahsettiim ok gzeldi, fakat
atee giderken onu. giymedim...' Ate kelimesi azndan kar kmaz, birden vcudu katld ve ac ac
haykrmaya koyuldu..."
Brennan, eliyle yzn outurarak, "Kfi!" diye bard. "Kusura bakmayn, ama almak zorundayz,
Bayan Edith. Sprge saplarnn zerinde seyahat eden cadlar tecrbe sahamn dndadr. Bir bycnn,
Miles Despard'a by yaptna, sonra da duvarn iinden geebilmek iin birka yzyllk bir elbise giydiine
beni inandrmaya alyorsanz, emeinize yazk... Benim, bir jri heyetine takdim edilebilecek bir teoriye
ihtiyacm var!"
Edith tnmad. "yleyse aln size, istediiniz gibi bir teori," dedi. "Hikyemin asl enteresan taraf bundan
sonra. Ondan da bir fayda sahyamazsanz, yazk size. Okuyacaklarm, 1861'de giyotinle ba kesilen Marie
d'Aubray adnda bir kadna dair. Brinvilliers Markizi'nin gen kzlk adnn da Marie d'Aubray olduunu burada
size hatrlatrm."

"Bahsettiiniz bu Marie d'Aubray da m byclk suundan idam edildi?"

"Hayr, bu, iledii cinayetlerin cezasn hayatiyle dedi. Zamann bir gazetecisi Marie d'Aubray' yle
tarif ediyor: 'Bu dvann halk efkrn bu derece alkadar ediinin bir sebebi, sann gzel ve zengin
olmasna ilveten, hkimin kulland baz mstehcen szler karsnda kzaracak kadar edepli gzkmesi
oldu. Marie d'Aubray'n banda krmz kadifeden tyl bir apka vard; ayn renk bir ipekli elbise giymiti. Bir
elinde, ierisinde amonyak tuzu bulunan bir iecik tutuyor, teki elinin bileinde ise, garip bir bilezik gze
arpyordu. Bu bileziin fermuar, yakut azl bir kedi ba biimindeydi."
Edith okumasna burada son vererek sert bir hareketle kitab kapad. "Ted, bu bileziin einin kimde
olduunu biliyorsunuz," dedi.
Ted Stevens bunu tabiiyle biliyor ve ayn bilezii ,1861'de ldrlen Marie d'Aubray'n fotorafnda da
grdn hatrlyordu, fakat o kadar allak bullakt ki, hibir ey syleyemedi.
Onun yerine Mark, "Ben de biliyorum; bu husus hep hatrmda," diye atld.
Brennan mdahale etti. "Sizin yerinizde olsam, bu masallarn zerinde durmam, Bay Stevens. Gariptir, Bay
Mark Despard bu martavallar duyana kadar karnz iddetle mdafaa ediyordu; fakat okunanlarn benim
zerimdeki tesiri tam tersine oldu"
Edith mtecaviz bir tavr taknd. "Eski tarihlerde by yapldn inkr m ediyorsunuz?"
Brennan, "Katiyen," diye mukabele etti. "Hatt bugn bile Amerika'da bu gibi eylerin tatbik edildiini
duyuyoruz. Bu dokuz dml ipleri biliyorum. Onlara 'sihirbaz merdiveni' de derler."
Mark'n hayretten az bir kar almt.
Polis Mfettii devam etti. "Nerede bulunduumuzu unuttunuz mu yoksa? Crispen, Holnda
Pennsylvania's snrnn zerindedir. Bu blgede mahall bycler hl balmumundan heykelcikler imal eder
ve hayvanlara by yaparlar. Hatt geenlerde, uzun uzadya tahkikatn yaptmz esrarengiz bir cinayet
bile ilendi. Hizmetiniz Margaret'in de Holnda Pennsylvania'snn yerlilerinden olduunu biliyoruz, ama

onun bu ile ilgili olduunu sanmam. Dokuz dml sicimden bahsedildiini duyar duymaz, derhal birisinin
amcanza by yaptna, yahut da by yapt tesirini uyandrmaya altna hkmettim. Bay Stevens'in
teorisi de yabana atlacak gibi olmadna gre, Henderson'larn nereli olduklarn bilmek isterim."
Bu suali Mark cevaplandrd. "Bural deiller. Ta Reading'den geldiklerini duymutum."

"Reading, Holnda Pennsylvania'snn gbeinde bulunan ok irin bir ehirciktir."


Tam o esnada odann kaps iddetle alnca, orada bulunanlarn hepsi yerlerinden sradlar, Mark ise bir
kfr savurmaktan kendini alamad. Gelen Ogden Despard'd. Gen adamn yz bir tuhaft; kuvvet almak
ister gibi, kapnn erevesine dayand. Stevens, belirli hibir sebep olmamasna ramen, garip bir dehet
hissi duymaktan kendini alamad. Ogden, pardessnn koluyla yzn sildikten sonra, "Henderson," diye
geveledi.
Mark sordu. "Henderson'a ne olmu?"

"Beni onun yanna yollamtn, aabey. Gya letlerini alp benimle buraya gelecekti. Bu sabah size
gzkmediine hi amayn. Zira Henderson bir kriz geirdi. Hemen hemen konuamyor. Hepinizin onun
yanna gitmenizi tavsiye ederim. Adamcaz; Miles amcay grdn sylyor."
Brennan, "Cesedi bulduunu mu sylemek istiyorsunuz?" diye atld.
Ogden, polis mfettiinin hiddetle szn kesti. "Hayr, Miles amcam grdn sylyor dedim."
DRDNC BLM
1
KK KAGR EVN kaps ardna kadar akt. Sis dalm, serin ve berrak bir gne yerini vermiti. Biraz
tede, krk ta dkntlerinin arasnda mezarn azn rten ve keleri ar birer ta ile emniyete alnm
olan yelken bezi dikkati ekiyordu.
Henderson, bir gece evvelki toplantnn yapld kk oturma odasndayd. Gzleri yar kapal olarak, eski
bir de divann zerine uzanmt; yznde strap ile meydan okumann karm garip bir ifade vard. Sol
akanda bir bere gze arpyordu; salar her zamankinden karkt. Geek" kyafeti zerindeydi ve yzn
dahi ykamama benziyordu. Bir rt enesine kadar kyor, bunun zerindeki elleri vakit vakit spazmoza
tutulmu gibi titriyordu. Gelenleri duyunca dnp bakt, sonra ban gene bitkin halde yastnn zerine
drd.
Mark ona "Merhaba, Joe," diye hitap etti.
Bu szler zerine Henderson'un yznn ifadesinde bir deiiklik olduysa da tavriyle, deme insann
tahamml edemiyecei straplar ektiini anlatmaya devan etti.
Mark elini onun omuzunun stne koyarak, "Yorulacan tabi," dedi. "Bu gece, yandan umulmyacak
iler grdn. Fakat Miles Amcama dair anlattn o gln hikye nedir?"
Brennan mdahale etti. "Bay Despard, sizin dakikanz dakikanza uymuyor. Daha be dakika nce kendiniz
hayaletlerle yayan llerden bahsettiiniz halde, imdi Henderson' un hikyesine gln diyorsunuz. Bu
deiiklie sebep ne?"
Mark aalad. "Bilmiyorum," diye kekeledi. "Demin Stevens'in teorisinin tesirinde kaldnz besbelliydi,
derken bir Henderson daha hayalet grdn ileri srnce, mbalann bu kadarn fazla bulacanz
dndm." htiyar adama dnerek sert bir sesle yle dedi: "Hadisene Joe, biraz kendini toparlamaya al.
Polis burada."
Henderson polis kelimesini duyunca gzlerini ardna kadar at. Bir yandan dorulmaya alrken alamakl
bir sesle, "Polis mi? Polisi kim ard?" diye geveledi. Brennan ksaca, "Karnz ard," dedi.

"Olamaz! Buna katiyen inanmam!"

"Mnakaay brakalm. Bilmek istediim u: Bay Ogden Despard'a, amcasnn hayaleti hakknda
neler anlattnz?"
Henderson itiraz etti. "Grdm ey hayalet deildi." Stevens, adamn hl dehet iinde olduunu
mahede ederek derin bir huzursuzluk duydu.
Henderson devam etti. "Daha dorusu, hayalete benzemiyordu. Bay Miles..."

"Bay Miles diri miydi?"


Henderson gene alamakl bir sesle, "Bilmiyorum," diye inledi.
Mark, "Grdn bize tarif etmeye al Henderson," dedi. "nce, onu nerede grdn syle."
Yal adam bir kapy iaret ederek, "Yatak odamdayd," dedi. "Dn akam Bayan Edith geldikten sonra,
hepimizin byk eve getiimizi hatrlyorsunuz, deil mi? Daha sonra Bayan Edith bana kaloriferi yakmam
syledi, ben de sizler ktphanede grrken bu ii grdm. Saat te de herkes yatmaya gitti."
Mark, "Doru," diye tasdik etti.


"Biz ikimiz bundan sonra tenis kortunun yelken bezini almaya gidecek ve ak mezarn stne
yayacaktk. Fakat ok yorgun grndnz iin, ben size yatmaya gitmenizi, bu ii tek bama da
grebileceimi syledim. Bunun zerine siz de bana teekkr ettiniz ve bir iki ikram ettiniz..."

"Evet, btn bu dediklerini hatrlyorum..."

"Siz arkamdan kapy kapadktan sonra, burada geceyi tek bama geirmek zorunda olduumu idrak
ettim. Derken, yelken bezinin de tenis kortunda olmadn, geen ay bir yerini dikmek iin onu eve
getirdiimi hatrladm.
"Neticede doru buraya geldim. Bu oda karanlkt. Elektrik dmesini evirdiim halde k yanmaynca,
itiraf edeyim ki, bir tuhaf oldum. Allah'tan, fenerlerden biri yanmdayd. urada, kapnn kesinde duran bezi
alarak gittim, yerine koydum. Onu, kelerinin zerine talar koyarak tesbit ederken, altndan birisi kmak
isteyecekmi gibi, habire kalbim hop ediyordu... im bitince, buraya gelip kapy gzelce srgledim. Halbuki
umumiyetle korkak olmadm bilirsiniz, Bay Mark!
"Hl cereyann gelmediini grnce, fenerin fitilini ykseltmek istedim, fakat onu yanl yne evirdim mi
nedir, fener bsbtn snd. eride baka bir lmba olduunu bildiimden, onu yakmak iin daha fazla
uramadm. Fakat odama ayam atar atmaz, salncakl koltuumun gcrdadn duydum. Koltuun
bulunduu pencere tarafna baknca da, birisinin koltukta oturup sallanmakta olduunu grdm!
"Pencereden giren ay nda amcanz tandm, Bay Mark. Buraya her geliinde yapt gibi, koltuuma
yerlemi, sallanp duruyordu. Yzn ve bembeyaz olan ellerini mkemmelen seebiliyordum... Hatt benim
elimi skmak istermi gibi bir hareket bile yapt!
"Koarak odadan frladm ve arkamdan kapy arptm, ne are ki anahtar i tarafta kalmt. Derken,
amcanzn peimden gelmek istiyormu gibi yerinden kalktm duydum. O ara ayam bir yere takld ve
kapaklandm. Derken bam da divana arpm olacam ki sabahleyin kardeiniz Ogden pencereden ieri
girince, beni bu vaziyette bulup ayltm."
Bu uzun konumasndan yorulmu olan Henderson, gene ban yastn stne brakarak gzlerini yumdu.
Dierleri bir ey sylemeden baktlar; sonra Brennan elektrik dmesini evirdi. Lmba derhal yand.
Polis mfettii bunun zerine Henderson'a baka baka elektrii birka defa daha yakp sndrd. Stevens bu
odadan kp aalarn altnda temiz hava teneffs etmek ihtiyacn duyuyordu. Brennan'n yatak odasna
yneldiini grd; az sonra polis mfettii darda yanna gelince, gen adam ona, "imdilik size bir faydam
olmyacaksa, evime dnp kahvaltm edeyim," dedi.

"Pekl, gidin. Yalnz bugn gerek sizinle, gerekse karnzla, grmek istediime gre, buralardan
fazla uzaklamayn. O vakte kadar da benim grlecek dnya kadar iim var. "Brennan kelimelerin zerine
basa basa konuuyordu.
Stevens, kk evi iaret ederek, "Bu iler hakknda ne dnyorsunuz?" diye sordu.

"O adam yalan sylyorsa, otuz yllk meslek hayatmda tasladm en mthi yalancdr."

"Ya!... Neyse, leden sonra grrz!"

"Evet, karnzn akama kadar dnmesini temin edin, Bay Stevens."


Gen adam evine girince, saatin on biri bulmasna ramen, karsnn hl dnmemi olduunu grd. Ellen
de gelip gitmi ve le yemeinin bfede olduuna dair bir pusula brakmt. Stevens ar ar yemeini
yerken anszn bir ey akletti ve yerinden kalkarak, Gaudan Cross'un, telefon masasnn yannda kalm
antolojisine bir gz atmaya gitti. Birinci sayfadaki "Asrlar Boyunca Vuku Bulmu Zehirleme Vakalarnn
Etd" balnn altnda u adres gze arpyordu: Gaudan Cross, Fielding Hall, Riverdale, New York.
Stevens telefonda bir numara evirdi. "Alo, memur hanm, bu gece buradan bir ehirleraras numaras
istendi mi acaba?"

"Dn gece mi?... Evet, beyefendi: Riverdale, , alt, bir!"


Ahizeyi yerine koyan Stevens ktphanesine geti ve "Sayn Jri yeleri" adl eserin bir nshasn eline
ald. Bunun arka kapanda Gaudan Cross kendisine bakyordu. Zayf, zeki ifadeli, fakat karanlk yzl bir
adamd;.ar gz kapaklar ve hafif krlam siyah salar vard. Derken gen adam, bu eserin sebep olduu
tartmay ve o devirde Gaudan Cross'un krk yanda olduunun sylendiini hatrlad.
Kitab yerine koyduktan sonra birinci kata kt. Marie'nin, elbiselerini ast dolab aarak buradaki giyim
eyasn gzden geirdi. Marie'nin eyasnn ou New York'ta olduu iin, burada pek az elbise vard.
Dakikalar birbirini kovalyordu. Stevens okumaya alt, sonra radyoyu at, bir viski imeye karar verdiyse
de vazgeti. leden sonra drt sularnda sigarasnn kalmadn ve arya kadar inmesinin gerektiini
sevin iinde farketti.
Evden knca, birka yamur damlasnn yzne arptm hissetti. Kings Caddesi'ni katederek gara giden
yola sapt. Ttncnn dkknna yaklat srada, bir gece evvelki gibi isminin seslenildiini duydu.
zerlerinde, "J. Atkinson, Cenaze Levazmats" yazl iki vitrinin arasndaki kap akt ve bunun eiinde
duran birisi kendisine iaret ediyordu.

Stevens kar kaldrma geince, bunun i adam tavrl, tombulca ve sade giyimli orta yal bir zat
olduunu grd. Adamn, seyrelmi siyah salar ortadan ikiye ayrlm ve arkaya taranmt. Stevens'e, "Bay
Stevens'le teerrf ediyorum, deil mi?" dedi. "Tanmak frsatn bulamadk, ama ben sizi ahsan tanyorum.
Bendeniz Jonah Atkinson Babam i hayatndan tamamen ekildii iin, dkknla ben megul oluyorum.
Ltfen bir dakika ieri girer misiniz? Bende size ait bir ey var."
Cameknlar rten siyah perdeleri, Stevens'in dardan farkettiinden de yksekti ve kk bekleme
salonunu lolatryordu. eride ses, seda olmad gibi, odann dip tarafndaki dier bir kapnn iki yannda
duran ve Despard'larn mezarndakilerin tpatp ei olan iki kpn dnda, dkknn ne i grdne iaret
eden bir almet de yoktu. Atkinson bir masaya doru gitti, sonra Stevens'in yanna dnerek, ona, 1861'de
katil suundan tr giyotinle ba kesilerek idam edilen Marie d'Aubray'n fotorafn uzatt.

"Bana, size bunu vermemi tembih ettiler," dedi. "Ne o? Fena m oldunuz?"
Stevens, hissettiklerini ona nasl izah edebilirdi? Zira barollerinden birini Jonah Atkinson'un oynad bir
kbus yaadna dair duyduu his sadece fotoraftan ileri gelmiyordu. Masann zerine darmadan atlm
mecmualarn arasnda bir sicim rm ve bunun zerinde dokuz dm olduuna dikkat etmiti! "Hayr...
Hayr, bir eyim yok. Yalnz bu resim nasl elinize geti?" diye sylendi.
Atkinson glmsedi. "Dn akam 19.35 tireninden indiiniz srada, ben bu odada bir ile meguldm,
camekndan bir ara dar baknca sizi grdm."

"Evet, dkknda birisinin olduunu ben de farkeder


gibi olmutum!"
Stevens'in bu szlerine biraz hayret etmi grnen Atkinson devam etti. "Bir otomobil sizi bekliyordu; siz
bu otomobile binip sokan kesini dndnz srada, gar tarafndan birinin isminizi seslendiini duydum.
Biletleri toplayan memurdu. Anlalan, siz bu fotoraf tirenin iinde drmsnz, kontrolr de onu
bulmu ve tiren tam hareket ettii srada dardaki memura teslim etmi."
Stevens, resmi daha iyi tetkik etmek maksadiyle raptiyesinden kurtardn, fakat tam o srada arkada
Welden'in kagelmesi zerine, msveddeyi alelacele antann iine sokmaya altn hatrlad...
Atkinson'un syleyecekleri bitmemiti. "Memur da o aralk evine dnyordu, beni dkknnm eiinde
grnce, resmi, ilk frsatta size verme iini bana havale etti. Ben de resme belki ihtiyacnz olduu
dncesiyle bugn sizi ardm."
Stevens, "Size ne kadar, teekkr etsem azdr, Bay Atkinson," diye atld. "Ah, keke btn problemler bu
kadar kolay halledilebilseydi... Yalnz size bir sual sormak istiyorum. Vereceiniz cevap benim iin ok
mhim. u dml sicim paras nereden masanza geldi?"
Atkinson bir dntr dnerek sicimi cebine tkt ve homurdand. "Babamn marifetidir. Her getii yere bu
sicimlerden brakr. Oldu bitti bu iin hastasdr. Eli bo kalnca bir sicim paras alr ve dmlemeye balar.
Bakalar sigara ier, anahtarlariyle oynar, yahut kk kk resimler karalarlar. Onun megalesi de, bu.
Yalnz sizin meraknzn sebebini anlyamadm."
Stevens cevap vermedi.
Atkinson srar ediyordu. "Bunu niin sorduunuzu bana sylemeyecek misiniz? Vereceiniz cevap belki
benim iin mhimdir. Despard'larn dostu olduunuzu biliyorum. Bay Miles Despard'n cenaze treniyle biz
megul olduk. Yoksa bir ey mi oldu?"
Stevens ksa bir tereddtten sonra sordu. "Bu sicimlerden birinin Bay Miles Despard'n tabutunun iinde
kalm olmas mmkn m?"

"Mmkn tabi. Fakat babam bunu yaptysa, affedilecek ey deil. Yoksa sahiden..."
Stevens dnyordu. htiyar Atkinson'un sicim paralarna dm atmasna bir diyecek yoktu, ama her
defasnda mutlaka dokuz dm m yapard? Sonra, buna benzer bir sicimin, Miles Despard'n ld gece,
henz Baba Jonah Atkinson vazife bana gelmeden, lnn ba yastnn altnda bulunmas nasl izah
edilebilirdi?
Stevens nihayet dayanamyarak cenazeciye, Miles Despard'n, mezara konulan tabutun iinde
bulunduuna muhakkak gziyle baklp baklamyacan sordu.
Atkinson heyecanland. "Despard Park'ta bir eyler olduundan phelenmitim zaten. Kasabada da baz
sylentiler dolayor. Fakat sualinize vereceim cevap kat: Bay Despard'n, tabutuna konulduunda en ufak
bir phem yok. Bu ie bizzat ben nezaret ettim, akabinde de dostlar tabutu omuzlayarak doru mezara
gtrdler. Yardmclarm da bu szlerimi teyid edeceklerdir."
Atkinson konuurken, sokak kaps usulca alm ve bir adam dkkna girmiti.
Akamn loluunda, yamur damlalarnn izik izik gsterdii camn nnde ayakta duruyordu. Pek uzun
boylu deildi ve arkasnda krk astarl bir palto olmasna ramen, sska gzkyordu. Bu krkl manto ile
kenar adamn gzlerine kadar inmi olan kahverengi ftr apka, Stevens'e Miles Despard' hatrlatarak,
zerinde tatsz bir tesir brakt. Fakat ller, u srada kaldrmn kenarnda duran ve ofr direksiyonunda
oturan Mercedes gibi arabalarla gezmezlerdi ki. Sonra, yabanc adam kendisine doru birka adm atnca,

Stevens, karsndakinin Miles Despard olmadna kani oldu. Paltonun modas gemi bir dikilii vard;
adamn ise yetmiini akn olduu belli idi. Yz dikkati ekecek derecede irkin olmakla beraber, her eye
ramen cazibeli idi. Stevens onu bir yerden tanyormu gibi bir his duyuyordu. Yabancnn, alayc, hatt biraz
vahi baklar oday epevre dolatktan sonra, Stevens'in zerinde durdu. "Sizi rahatsz ettimse zr
dilerim, ancak sizinle ksa bir grme yapmak zorundaym," dedi. "Buraya girdiinizi grnce, arkanz takip
ettim. Sizinle tanmak iin epeyi uzun yoldan geliyorum. Adm Cross... Gaudan Cross."
2
Stevens'in kendisine bakakalmas zerine, yabanc "Evet, adm Cross,", diye tekrar etti. "te kartm. Her
halde yzmn, kitaplarmn arka kapanda grmeye altnz resimdekinden ok daha yal olduunu
dnyorsunuz. Bahis konusu fotoraf otuz senelik olduuna gre, bunda alacak bir ey yok. Onu, hapse
girmeden nce ektirmitim." Eldivenli eliyle sokak ynnde bir iaret yaptktan sonra devam etti. "Aldm
telif haklarnn, bunun gibi bir arabann sahibi olmama yetmiyeceini de dndnz tahmin ediyorum.
Haklsnz. Hapse girerken kk bir servetim vard, ieride, bir kuruunu dahi sarfetmeye frsat bulamamam
zerine faizleri ve vaktimin okluundan bol bol yazdm yazlarn gelirleri de buna eklendi. adamlariyle
yazarlarn arasndaki fark budur zaten. adamlar para kazanr, sonra hapse girerler; yazarlar ise evvel
hapse girer, sonra para kazanrlar. Bay Atkinson her halde kusurumuza bakmaz, Bay Stevens. Benimle
gelmek zahmetinde bulunur musunuz?"
aknlndan syliyecek sz bulamyan Stevens, Cross' un ak tuttuu kapdan geerek dkkndan kt.
ofr de yerinden inerek onlara otomobilin kapsn at.
Cross, Stevens'e, "Buyrun," dedi.

"Nereye gidiyoruz?"
Cross, "Hibir fikrim yok," dedi ve ofre dnd. "Bizi istediin yere gtrebilirsin, Henry."
Gri demeli otomobilin iinde tatl bir lklk hkm sryordu. Koltua yan oturmu olan Cross, Stevens'i
gznden ayrmyordu. Yz gene ayn alay ve vahet karmn aksettiriyordu. Cebinden tabakasn
kararak misafirine bir sigara ikram etti, sonra da, "Anlatn bakalm," dedi.
Bozulan asabn yattrmak iin esasen ttne ihtiya duyan Stevens, ikram edilen sigaray kabul ederek,
"Neyi anlataym?" diye sordu.

"Gzlerinizi bryen kskanlktan kurt utabildiniz mi? Bunu sormaktan maksadm u: Hayatmda ilk
defa grdm karnz bu gece otomobille bilmem ne kadar kilometre katederek, gece vakti beni uyandrd
ve sual yamuruna tuttu. Tabi, gecenin geri kalan ksmn benim atmn altnda geirdi. Merak etmeyin,
khya kadnm Bayan Murgatroyd da evdeydi; o olmasayd bile, ileri yam, kukulanmamanz iin yeter bir
sebeptir sanrm. Karnzn bana geldiini sezdiinizi tahmin ederim. Bir ocuk kadar zeknz olsa, bunu
kefetmeniz icap ederdi."
Stevens, "Ogden Despard hari, sizin kadar iddial adam grmedim," diye karlk verdi. "Eh, madem ki
ak konuuyoruz, ben de, tehlikeli addedeceim bir rakip olmadnz itiraf edeyim."
Gross, "Gzel!" diye byk altndan gld, sonra daha sert bir sesle devam etti. "Mamafih bu emniyetiniz
biraz yersiz. Sizde genlik varsa, bende de zek var. miriniz Moley size benden bahsetmedi mi?"
Stevens ksaca dndkten sonra, "Hayr, bahsetmedi," dedi. "Sadece sizinle tanp tanmadm sordu.
O kadar. Acaba Marie u srada nerede?"

"Evinizde tabi. Merak etmeyin, birazdan ona kavuacaksnz." Cross bu szlerden sonra arkasna
yaslanarak sigarasn tellendirmeye koyuldu. "Beni dinleyin, delikanl," dedi. "Yetmi be ymdaym, fakat
hapishanede geirdiim yirmi yl sayesinde, yz yetmi be yandaki bir adamn altndan kalkamyaca
kadar ok sayda cinayet dvas tetkik edebildim. Buraya size nasihat vermeye geliim de srf karnzn hatr
iin."

"Teekkr ederim. Hrnlm merakma verin." Gen adam byle diyerek Marie d'Aubray'n
fotorafn cebinden kard ve muhatabna uzatt. "Yalnz bu ne demek?" diye sordu. "Hem Marie ne diye
size gitti? Sonra, adnz sahiden Gaudan Cross'sa bu adn meneini bilmek isterim."
Cross gene kkrdad. "Demek kendinize gre muhakeme yrttnz," dedi, "Karnz da bundan
korkuyordu. Kanun nazarnda Gaudan Cross adn tamaya hakkm var. Fakat yirmi yamdayken ismimi
deitirmemden evvel, adm Alfred Mossbaum'du. Hayr, yanl anlamayn. Yahudiyim ve rkmn btn
byk adamlar gibi Yahudiliimle iftihar ediyorum. Bizler olmasaydk, dnya oktan hercmerc hale gelirdi.
Fakat ben ayn zamanda egoist olduum iin, Alfred Mossbaum isminin bana gre yeter derecede ahenkli
olmadnda karar kldm. Siz de ayn fikirde deil misiniz?
"Esas mevzua gelelim. Ta ocukluumdan beri crmlerle ilgilenirim. Bir sr nl cinayet dvasnda
bulundum; yam krkma yaklarken kendim de bir cinayet iledim. Korkarm ki imdi yle dnyorsunuz:
'Adaletin penesinden kurtulmann ne kadar kolay olduunu ispat etmek iin, hayatnn yirmi ylm

hapishanede geirdin, deil mi?' Oras doru, ama suum srf boboazlm yznden meydana kt. Bir
gn ikiliyken, marifetimle vneceim tuttu."
Burnundan frd sigara dumann eliyle dattktan sonra, devam etti. "Mamafih o yllar, benim iin
hayatmn en mkemmel frsat oldu. Hapishanenin gayet mkemmel bir arivi vard. Ben de mdrn
itimadn kazanarak, btn byk cinayet vakalarn inceden inceye tetkik edebildim. Mehur katilleri,
kendilerini muhakeme eden hkimlerden daha iyi tamdm. Kefalete raptla serbes braklmay bir an olsun
dnmediimi syleyeyim. Bir yandan hkmet hesabna yaarken, para kazanmak iin gerekli materyeli
topluyordum."
Stevens, "Bu da bir gr," diye tasdik etti.

"Tek dncem, hapishaneye girmenin edeb hayatm iin bir engel tekil etmesi ihtimali idi. yle
olduu halde, hapishaneden ktktan sonra herkesin hatrlyabilecei Gaudan Cross ismimi tekrar Alfred
Mossbaum'a evirmedim. Fakat 1895'te cinayet suiyle hapsedilen Gaudan Cross'la edebiyat semasnda
doan Gaudan Cross arasnda bir ba grlmemesi iin, krk yanda olduumu belirtmeyi ve eski bir
resmimi, her kitabmn arka kapana koydurmay vazife bildim."

"Demek bir cinayet iledinizdi?"


Cross gururla, "Ne zannettiniz?" dedi. "Bu konuda bir otorite olduumu size sylemitim. Karnz da bu
yzden beni arayp buldu ya. Msveddenin ilk ksmna bir gz atmak, gerekleri hakkiyle bildiimi
anlamasna yetmiti."

"Hangi gereklerden bahsediyorsunuz?"

"1676'daki Marie d'Aubray'la 1861'deki Marie d'Aubray hakkndaki gerekleri tabi. Karnz, o
kadnlarn soyundan geldiini tahmin ediyordu."
Stevens, "Hayret! Aklmdan geenleri okuyorsunuz," demekten kendini alamad. "Netekim ben de bugn
deil, uzak gemii ve llerle yayan lleri dnyordum. Bu lkrdlarda bir hakikat pay var m sizce?"

"Maalesef size bu hususta malmat veremiyeceim."


Stevens yle dnyordu: "Rahat bir otomobilin iinde, adam ldrdn itiraf etmi bir adamn
yannda nasl da oturmu, sigara iebiliyorum? Gelgelelim bu mumyann, meseleyi mantki bir gzle
grmeme ve huzura kavumama cenaze levazmatsndan ok daha byk bir yardm dokundu."
Cross gene konumaya balamt. "Anladma gre, yldr evlisiniz. Karnz iyi tanyor musunuz? Hayr,
deil mi? Halbuki kadnlar tabiat itibariyle gevezedirler. Siz bir daynzdan bahsedecek olsanz, onlar da bir
teyzelerinden lf aarlar ve bir sr aile anekdotu sralarlar. Peki, Marie neden ailesinden, size bahsetmedi
acaba? Bu nevzudan kand iin. lmle alkal bahislerden holanmamasnn sebebi neydi? Bu gibi
eylerden korkmas tabi. Halbuki benim btn hayat hikyesini renmeme on dakika yetti.
"Beni iyi dinleyin, dostum. Kanada'nn kuzey batsndaki ssz bir kede Guibourg adnda bir ehir vardr;
burada ise, Brinvilliers Markizi ile resmini elinizde tuttuunuz Marie d'Aubray' yetitiren Aubray'larla uzaktan
ilgisi olan bir d'Aubray ailesi yaar. Son kitabm hazrladm srada Guibourg'da son derece skc bir hafta
geirdiim iin, Marie'nin buraya kadar anlattklarnn doru olduunu biliyorum. Oraya, yayan llerle ilgili
efsaneleri tetkik etmek maksadiyle gitmitim. Aslnda ben efsanelere kulak asmam, bunun yerine nfus
ktklerini incelemeyi tercih ederim. Bu mnasebetle, karnzn, kendisi ne zannederse zannetsin, d'Aubray'
larla akraba olmadn renmitim. yandayken, o ailenin hayatta kalan son ferdi olan Bayan Adrienne
d'Aubray adnda evlenmemi bir kz tarafndan evlt edinilmiti. Benim asl ismimin Cross olmay gibi,
Marie'ninki de d'Aubray deildir. Annesi Kanada'l bir Fransz, babas ise sko asll bir iiydi."
Stevens, "u resme bir kere daha bakn. Aradaki benzerlik mthi," demekten kendini alamad.
Cross gld. "Marie niin evlt edinildi dersiniz? Yegne sebep, bu benzeyi. Gemi yzyllarda yaam
olsayd, Adrienne d'Aubray'a mutlaka byc gziyle baklrd. Hem Guibourg isminin nereden geldiini
biliyor musunuz? 17. Yzyl'da, eytana tapmak iin giriilen, yinlere, bunlar tertipleyen papaz Guibourg'a
izafeten 'Guibourg yini' denilirdi. D'Aubray ailesinin o ehirde kasvetli suratl bir evi vardr. Bayan Adrienne
d'Aubray, skoya'l iinin kzn, srf onu, damarlarnda yayan l kadnn kannn aktna ve bir gn bu
kadnn ruhunun vcudunu hkimiyeti altna alacana ikna etmek maksadiyle evlt edinmiti. Kzcaza
resimler gstermi, hikyeler anlatm ve telkinleriyle onun, gece bastrrken evin etrafndaki amlarn
arasnda aslnda var olmayan eyler grmesini temin etmiti. ocuun cezalandrlmas gerekince, bu i, bir
huni ve su ile yaplrd. Yanmann ne demek olduunu anlamas iin de, orasnda burasnda yanklar vcuda
getirilmiti. Daha fazla teferruat istiyor musunuz?"
Stevens, elleriyle yzn rterek, "Hayr, istemiyorum," diye inledi.
Kendinden memnun grnen Cross, fosur fosur sigara imeye devam ediyordu. "te karnz byle bir
kadn, delikanl," dedi. "Sizinle evlenmesinin, gemile arasndaki ba kopardn sanyordu. Bunun iin
srrn gizlemeye bilhassa itina etti. Fakat sonradan, Despard ailesiyle temasnz ve bu arada vukua gelen baz
olaylar eski htralarnn tazelenmesine sebep oldu. Derken bir pazar gn Bayan Lucy Despard'n, yal bir
adama bakan hastabakcnn yannda zehir bahsini aaca tuttu..."


"Biliyorum."

"Biliyorsunuz demek? te bu zehir mevzuu, karnzn unutmaya alt btn korkularnn


canlanmasna sebep olmu. Zavall Marie ylesine kendini unutmu ki, o esnada odadan kan hastabakcnn
peinden koarak, onu, zehirler hakknda sorguya bile ekmi. Bana bu ekilde hareket etmesini izah
edebilmekten ciz olduunu itiraf etti. Bir ruhiyatya bavursayd, belki daha fazla bir eyler renebilirdi.
Mamafih her bakmdan akl banda bir kadn olduuna sizi temin edebilirim. Yoksa Bayan Adrienne
d'Aubray'n metotlar yznden oktandr bir akl hastas olurdu. Her neyse, bu konumadan hafta sonra,
ihtiyar hasta lm. Derken, siz benim antolojiyle kagelerek ona manal mnsz szler sylemisiniz. Bu
yetmiyormu gibi, Mark Despard dostunuz, amcasnn zehirlendiine ve Brinvilliers Markizi klnda bir
kadnn rahmetlinin odasnda grldne dair trl acayip hikyelerle bsbtn zihnini bulandrm. Btn
bunlardan sonra, karnzn ne gibi bir ruh hali ierisinde kaldn takdir edemezseniz, sandmdan da
aklszsnz derim. Zavall kadn ite bu yzden menei hakknda bilgi edinmek istedi."
Ba hl ellerinin arasnda olan Stevens yalvaran bir sesle, "Ne olur, ofrnze geriye dnmesini
syleyin," dedi. "Karmn yanna gitmem lzm; ben hayattayken, bir daha bu sama korkulara tutulmamas
iin ne gerekirse yapacam."
Cross, ofrne dnmesi emrini verdikten sonra, "Bunlar renince, zavall kadnn imdadna komaktan
kendimi alamadm," dedi. "Kendisi her nedense size almaktan ekinmi. Anlyamadm bir sebepten tr
size k zahir! Bana sormak istediiniz baka bir ey var m?"

"Evet. Marie'nin size, morfin tabletleri hakknda bir ey syleyip sylemediini bilmek isterdim."
Cross asabileti. "Sahi, bunu unutmutum. Morfini alan Marie idi tabi. Sebebini biliyor musunuz?
Dnmeyin, bulamazsnz. Yalnz birka zaman geriye gidin. Bir gece o uursuz Despard Park'a gitmisiniz.
Bari bu ziyaretin tarihini hatrlyabiliyor musunuz?"

"Hatrlamaz olur muyum? 8 nisan cumartesi gecesi idi."

"Tamam. O gece Despard Park'ta ne yaptnz da hatrlyor musunuz?"

"Bri oynamaya gitmitik, ama akam, birbirimize hayalet hikyeleri anlatmakla geirdik."

"ok doru. tiraf edemedii korkularn esiri olan bir kadnn yannda, birbirinden iren hortlak
hikyeleri anlatp durmusunuz. Marie bu durumda, karanlkta byclerle hayaletlerin etrafnda dolatn
grmemek iin, ban yastnn zerine koyar koymaz uyumaktan baka ne isteyebilirdi? Benim anladma
nazaran, Despard ailesinin her ikinizin zerinde de uursuz bir tesiri var. Onlar tabiat st hdiselere pek
kolay inanveriyorlar..."
Darda, gk gdyordu; derken, yamur damlalar otomobilin camlarn kamlamaya balad.
Stevens btn kaygularndan kurtulmu gibi, yalnz bir tek nokta zihnini kurcalyordu. "Btn
syledikleriniz doru, ama bir lnn mezarndan yok olduunu inkr edemezsiniz," diye sylendi.
Cross ne eilerek, "Ben de o bahsi aacaktm," dedi. "Evinize varmamza on dakika var. u hikyeyi bana
teferruatiyle anlatsanza."

"Memnuniyetle. Polis de artk her eyi bildiine gre, enemi tutmak mecburiyetinde deilim. Polis
Mfettii Brennan..."
Birdenbire dikkat kesilen Cross, "Brennan m?" diye gen adamn szn kesti. "Yoksa Frank Brennan'dan
m bahsediyorsunuz? u mehur Tilki Frank'tan?".

"Yoksa onu tanyor musunuz?"


Cross dnceli bir tavrla cevap verdi. "Frank Brennan adnda birini, ta avuluu zamanndan tanrm.
Her yl Noel' de bana tebrik yollar. yi poker de oynar, ama kabiliyetleri snrldr... Devam edin, Bay Stevens,
sizi dinliyorum."
Stevens anlattka, Cross'un yz kh genleiyor, kh bsbtn ihtiyarlyordu. Yalnz bir kere, o da
ofrne yavalamasn sylemek maksadiyle, muhatabnn szn kesti. Sonunda, "Siz de btn bunlara
inandnz, yle mi?" dedi.

"Niye inanp inanmadm artk kendim de bilmiyorum. Byle eylerden bahsedilmeye balannca..."
Cross sabrsz bir ses toniyle, "Bu hikyenin byclkle ilgisi yok," diye bard. "Burada dpedz bir
cinayetle kar karyayz. yi tertiplenmi, lkin mtereddit ve biraz da beceriksiz bir faili olan bir cinayetle...
Ona sadece tesadfler yardm etmi."

"Yani cinayetin nasl ilendiini ve ileyeninin kim olduunu bildiinizi mi sylemek istiyorsunuz?"
Cross, "Ha yle!" dedi.
Gk gene kulaklar sar edici bir grltyle grledi, arkasndan gz kamatrc bir imek akt ve yamur
bsbtn hzland.
Stevens sordu. "u halde katil kim?"

"phesiz ev halkndan biri."

"Hendersonlar hari, hepsinin cinayet saatinde baka yerde olduklarn size haber vereyim."


"Henderson'larn bu ile hibir ilgileri yok. Katil, Bay Miles Despard'n lmnden, Henderson'lardan
ok daha fazla menfaati olan biridir. Ev halknn, cinayet saatinde baka yerde olmalarna gelince,, bu
hususun tesiri altnda kalrsanz ok aldanrsnz. Ben, Royce'yi ldrrken, bu meseleyi hesaba katmtm;
yle ki metrdotel de dahil, tam yirmi iki kii o srada Delmonico lokantasnda yemek yemekte olduuma
yemin edebildiler. evirdiim dhiyane dalavereyi nallah size baka zaman anlatrm. Servetimin temel
tan tekil edecek olan hrszl ilediim zaman da ayn ey olduydu. Hayr, sizin u Despard hikyesinin
hibir orijinal taraf yok. Cesedin mezardan karlmas bile kolaylkla izah edilebilir. Galiba evinize
geliyoruz..."
Stevens, otomobil daha tamamiyle durmadan kaldrma atlad. Pencerelerde hibir k gze arpmyordu.
Fakat evin kapsna giden yolun banda, emsiyesini am, iriyar bir adamn durduu gerek Stevens'in,
gerekse Cross'un dikkatinden kamad.
Cross ona, "Frank, otomobilime atlasana," diye seslendi.
Polis Mfettii Brennan, "Siz ha!" dedi. "Maalesef gelemiyeceim, Bay Cross. Burada grlecek acele bir
iim var. Daha sonra grrz."
Cross, o irkin kkrdamasiyle, "htiyar tilki, kafan patlatan o mesele hakknda, senin yirmi drt saat iinde
renemediklerini ben bir eyrek saatte rendim," dedi. "Yanma atla da bildiklerimi sana izah edeyim..."
Brennan istemeye istemeye itaat etti. Stevens, uzaklaan otomobilin arkasndan uzun uzun bakt.
Yznden aa szlen yamur damlalar ona derin bir haz veriyordu. inin rahatlamasndan ylesine
gevemiti ki, konuacak hali kalmamt. yle olduu halde, dnerek, Marie'nin kendisini beklemekte olduu
eve yrd.
3
Oturma odasnn, baheye bakan penceresinin yannda yanyana ayakta duruyorlard. Erkek, kadm kendine
ekmiti; ikisinin de kalbi huzur doluydu. Yamur da durmutu; fakat darda beyazms bir sis vard.
Marie kocasna biraz daha sokularak, "Btn bunlar sana neden daha evvel syleyemediime aklm
ermiyor," diye mrldand. "Olanlar bana kh gln, kh fazlasiyle korkun geliyordu... Adrienne Hala'nn
yanndan reit olur olmaz ayrldm, ama insan, yle bir kadnn tesirinden kolay kolay kurtulamyor."

"Artk bunlar dnme, Marie. Kendini bou bouna hrpalamann mnas yok."

"Hayr, konumak istiyorum; susmamdan az m zarar grdk. Hakikati ne kadar aradm' bir bilsen
Ted. Paris' teki ilk karlamamz hatrlyorsun, deil mi?"

"Evet, Neuve-Saint-Paul Soka'nn 16 numarasndayd."

"Orasnn kimin evi olduunu da biliyor musun?" Marie birden tereddt etti, fakat sonra kendini
devam etmeye zorlad. "Belki bir eyler hissederim diye oraya gidip avluda oturmutum. Btn bunlar imdi
bana gln geliyor, ama Adrienne Hala'y ve evini tanm olsaydn bana hak verirdin. Evin arkasnda bir
yama vard..." Marie sznn arkasn getirmeyerek ban arkaya devirdi. Stevens onun beyaz boaznn
titrediini grebiliyordu, ama bu, korkudan deildi: Marie glyordu. "Artk iyiletiimi sanyorum," diye
devam etti. "Fakat gene o samalara kaplr ve hele uykumda kbuslar grrsem, kulama, 'Maggie
MacTavish' diye fsldarsn, ben de o zaman rahatlarm."

"Niin Maggie MacTavish diyecek misim?"

"Gerek adm o olduu iin, canm. Ne gzel isim, deil mi? Marie d'Aubray'dan kat kat gzel. Zaten
btn kabahat Despard'larda. Evleri benim bydm yere o kadar benziyor ki, senin sayende unuttuumu
sandm htralarm derhal canlandrverdi. Garip deil mi, oras beni mknats gibi kendine ekiyordu. Hem
biliyor musun Ted, o arsenik meselesi var ya... Nereden arsenik satn alabileceimi hakikaten sordum.
Korkun, deil mi?"
Stevens gayriihtiyari, "Maggie MacTavish," diye fsldad..
Gen kadn, "Hayr, hayr, u anda gayet iyiyim," diye itiraz etti. "Fakat hayalet hikyeleri anlatmaya
baladnz o cumartesi gecesi haykrmamak iin kendimi g tuttum. Hele Mark'n anlatt hikye yok mu...
Sonunda, bunlar unutamadm takdirde, ldracam zannettim. Morfin iesini ite bunun iin aldm.
Benim hakkmda baz eyler dnebildiine hi amyorum Ted. Bu kadar ipucu karsnda, kendim bile
sulu olduuma kanaat getirecektim neredeyse."
Gen adam karsnn yzn kendinden tarafa evirdi ve onu alnndan pt. "Srf merak ettiim iin
soruyorum," dedi. "Sakn ondan sonraki aramba gecesi ikimizi de uyutmu olmayasn? O akam uykudan
bayldm ve saat on buukta daldm bugnm gibi hatrlyorum."

"Katiyen Ted. Hem isteseydim bile byle bir ey yapamazdm, zira sadece bir tablet alm, ve bunun
yarsn da kullanmtm..."

"Bir tablet mi? Ama benim duyduuma gre, ieden tablet eksilmi!"
Marie afallamt. "yleyse ie bir bakasnn da elinden gemi," dedi. "Zehirlenirim korkusiyle daha fazla
morfin almaya cesaret edemedim. Bu ilere aklm ermiyor Ted. Birisinin zavall Miles'i ldrd muhakkak,

ama o kimse ben deilim. O gece on bir buuktan evvel uyuyamadma gre, o cinayeti ryamda bile
ileyemezdim. Uyku ilc falan almamtm, sarho da deildim, yatakta senin yannda yattm mkemmelen
hatrlyorum. Bu teferruat hatrlamann bana ne kadar huzur verdiini tahmin edemezsin! Fakat Despard
Park'ta birisinin aklmdan geenlerden phelendiini tahmin ediyorum. Sylediine baklrsa, Edith..." Gen
kadn burada szne ara vererek konuyu deitirdi. "Ted, bu cinayet tabi ekilde izah edilebilirse, yle rahat
edeceim ki. Bay Cross hakknda ne dnyorsun?"
Stevens ksa bir duraklamadan sonra, "Onun ihtiyar bir arlatan olduundan phem yok," dedi. "Hem
hrsz, hem de katil olduunu kendi aziyle itiraf etti zaten. Adamda ahlk kaygusu diye bir ey yok; ruhlarn
bir vcuttan dierine gemesi hikyelerinde bir hakikat pay olsa, onun da bu yayan llerden biri olduuna
ihtimal verirdim."
Marie elini azna gtrd. "Yalvarrm, yle konuma Ted!"

"Brak canm! Bununla beraber, Cross'u sempatik bulduumu belirtmek isterim; hem o da galiba
sana kar dosta hisler besliyor. Bu esrar aydnlatmaya muvaffak olursa, bizim yaynevinden ald telif
hakkn yzde yirmi bee ykseltmek iin elimden geleni yaparm."
Marie rpermekten kedini alamyarak pencereyi at. ki gen darnn serin havasn cierlerine ektiler.
Gen kadn neden sonra, "Ne sis!" dedi, "Hava deta duman kokuyor... Ah Ted, bu iler sona erince, beni
uzaklara gtremez misin? Bir seyahate kmak isterdim. Yahut da Adrienne Hala'y buraya davet edip,
onun, Guibourg'dan uzaklanca, her hangi bir irkin ihtiyar kadndan fark olmadm gzlerimle grsem.
Biliyor musun Ted, eytann ilh mertebesine ykseltildii o yinlerde ben de bulundum. Sana onlardan
baka zaman bahsederim. Bir dakika!"
Gen kadn byle diyerek merdivene kotu Stevens onun yukar kata ktn duydu. Marie az sonra,
elinde kedi bal altn bilezik olduu halde geriye dnd. Ziynet eyasn, elini yakmasndan korkuyormu gibi
parmaklarnn uciyle tutuyordu. Nefes nefeseydi. "Bende, Adrienne Hala'mdan bir bu htra kald," dedi.
"Onu da gzel bulduum ve gya uur getirdii iin muhafaza ettim. Ama 1860'da len kadnn resminde de
var olduuna gre, eritilse daha iyi olur..."
Stevens, karsnn darya baktn grnce, "Onu dar atsan da olur," dedi.
Marie tereddt etti. "Epeyi kymetli saylr."

"Ne ziyam var! Sana daha gzelini alrm. Ver..." Stevens, btn fkesinin, bir sembolm gibi
bilezie yneldiini hissediyordu. Onu kapt gibi olanca kuvvetiyle darya savurdu. Bilezik evvel bir
aacn dalma arptktan sonra, sislerin iinde gzden kayboldu. Ayn anda bir kedinin hiddetli hiddetli
miyavlad duyuldu.
Marie kocasnn kolunu yakalad. "Duydun mu?"
Gen adam glmsedi. "Duymaz olur muyum hi," dedi "Bileziin pek hafif saylmazd, stelik onu var
gcmle frlattm. Bir kediye arptysa, hayvan ne kadar haykrsa yeridir!"
Bylece bir, iki dakika geti. Derken Marie, "Birisi geliyor!" diye fsldad.
Yolun akllarnn zerinde ayak sesleri duydular; ok gemeden de bir siluet sislerin arasndan syrld.
Ted, "Doru! Biri geliyor, ama gene br hayaletin mezarndan ktm sanma. Gelen, Lucy Despard," dedi.
Marie garip bir sesle, "Lucy mi?" diye tekrarlad. "Peki, neden arka kapdan geliyor?"
Gen kadn daha kapy vurmadan onu karlamaya ktlar. Lucy mutfaa girince, slanm apkasn kard
ve sert bir hareketle salarna eki dzen verdi. Gzleri kzarmt, fakat artk alamyordu. "Vakitsiz geldiim
iin zr dilerim," dedi. "Yukarda daha fazla kalmaya tahamml edemedim de..." Marie'nin gzlerinin iine
bakarak, "Bana alkoll bir ey verebilir misin?" dedi. "Yukarda feci hdiseler oldu. Mark da kat."

"Mark niin kasn?"


Lucy evvel cevap vermedi, sonra Marie'nin, dosta bir hareketle elini omuzunun stne koymas zerine
iini dkt. "Benim yzmden, ama baka sebepler de var," diye anlatmaya balad. "le yemeine kadar
iler yolundayd. O nazik polisin -ad Brennan'd deil mi?- yemee kalmasn istedik, ama o kabul etmedi.
Mark o ana kadar sknetini muhafaza etmiti. Fakat tam yemek odasna getiimiz srada, Ogden'e
yaklap ocuun suratna bir yumruk indirdi. Bununla da kanaat etmeyerek zavally tokat ve tekme
yamuruna tuttu. Hibirimiz aralarna girmeye cesaret edemedik. Bir kere kznca, Mark'n ne kadar korkun
olduunu bilirsiniz. Nihayet hiddeti yatnca, bir ey demeden yemek odasndan kt ve ktphanede sigara
imeye gitti."
Lucy, ancak szlerini bitirdikten sonra ban kaldrp muhataplarnn yzne bakabildi. Marie bir tuhaf
olmutu; baklar kocas ile Lucy'nin arasnda gidip geliyordu. Sonunda, "O srada yannzda olmay
istemezdim," dedi. "Fakat benim fikrimi sorarsan, zlmen iin sebep yok, Lucy. Ogden bu cezay oktandr
haketmiti; yalnz birinizden birinizin onu daha evvel okamay akletmemesine ayorum!"
Stevens, "Haklsn!" diye lfa kart. "O mahut mektubu yazmas ve telgraflar ekmesi yeter. Aferin
Mark'a."
Lucy titreyen bir sesle, "Ogden'e satamak bence delilik," diye sylendi.

Marie gld. "Sahi mi? Ben ona hcuma hazrm. Kstah benimle flrte kalkm, oral olmadm grnce
de pek. hayret etmiti..."
Lucy, "Durun, dahas var," dedi. "Edith ile ben onun yzn ykadk; ok gemeden kendine geldi. Ayaa
kalkar kalkmaz da hepimizi yanna ararak bize bir ifaatta bulunacan bildirdi. Sonra Mark'n da kendisini
duymas iin, onun bulunduu odann bitiiindekine geti... Dr. Partington hakkndaki bilginizin derecesini
bilmiyorum. Bir vakitler Edith'le nianlyd; sonra birisine krtaj yapt ve ancak Amerika'dan kamak suretiyle
takibattan kurtulabildi. Edith, oldu bitti bahis konusu kzn Tom Partington'un metresi olduunu zannederdi.
Mamafih Edith'in doktora pek dkn" olduunu zannetmiyorum. Olduka souk tabiatldr; belki de
evlenmeyi istemiyordu bile. Her neyse, bu Jeannette White vakasn nian bozmak iin bahane bildi. Fakat
bugn hakikati Ogden'den rendik. Jeannette White, Tom'un deil, Mark'n metresiymi!" Ksa bir
duraklamadan sonra Lucy ayn titrek sesle devam etti. "Tom en iyi arkada olduu halde, Mark azm ap
onu temize karmay dnmedi. Edith' in, saadetinin yklmasna gz yumdu. Jeannette White, ocuunun
babasnn adn aklamad iin, Tom da hakikati bilmiyordu. Mark, Edith'i ok seven arkadann hislerini
hie sayd demek. Belki de o sralarda benimle nianl olduu iin, hakikati sylemekten korktu."
Stevens mutfakta bir yukar, bir aa yrrken dnyordu. "u dnya ileri ne anlalmaz ey. Mark
Despard byle hareket ettiyse, Ogden'den de daha rezil bir adam olmas lzm. Halbuki bunlar renmek
ona kar duyduklarmda hibir deiiklik yapmad. Mark' hl sayyor, buna mukabil Ogden'e tahamml
edemiyorum."
Stevens, Marie'nin de bu duygularm paylatn hayretler iinde farketti.
Gen kadn, "Demek ki Ogden, ailenin btn kirli amarlarn ortaya dkt," diye nefretle sylendi.
Stevens birdenbire sordu. "Peki Partington hakikati renince ne dedi? Ogden konuurken, o da orada
myd?"
Lucy, "Oradayd, ama sylenilenlerin onun zerinde fazla bir tesiri olmad," dedi. "Omuzlarn silkerek,
aradan ok uzun zaman getiini ve artk kendisinin ikiyi her hangi bir kadna tercih ettiini syledi. Asl
isyan eden, Tom deil, ben oldum. Mthi bir hiddete kaplarak Mark'a bir daha yzn grmek istemediimi
bardm. O da szm dinledi."
Marie, kocasn artan bir hiddetle, "Hay Allah kahretsin!" diye atld. "Ne diye o kadar hiddetlendin sanki?
Mark, on sene nce o kzla bir macera geirdii iin deildir, nallah? Lucy'ciim, buna benzer bir gnah
ilememi bir erkek varsa, bana gster; dnya yznde yle biri olsa bile, kimbilir ne kadar skc bir koca
olur! Sonra, Mark'n Partington'a kar alaka hareket ettii her ne kadar hakikatse de, bunu, sana
dknlnden yaptm unutma. Senin yerinde olsam, yalnz bunu hatrlardm!"
Stevens misafir iin bir martini hazrlamt. Gen kadn kadehini tam dudaklarna gtrecekken durdu ve
ksa bir tereddtten sonra baklay azndan kard. "Korkarm ki, o hdiseden sonra Mark kzla tekrar
grt."

"Jeannette White'yle mi grt?"

"Evet, onunla."
Stevens ac bir tebessmle, "Bunu da kafana sokan Ogden'dir, tabi," dedi. "Bana kalrsa, bu Ogden'i bir
tmarhaneye tkmal, daha iyi. Amcasnn vasiyetnamesine girmek iin, kalbinin ktln o kadar uzun
zamandr sahte bir nezaket maskesinin ardnda gizledi ki, artk diledii olduktan sonra, daha fazla
dayanamayp kudurdu."
Lucy gen adama bakarak, "Ted," dedi. "St. David'deki baloyu bana terkettirmesine ramak kalan o
esrarengiz telefonu hatrlyorsun, deil mi? Telefon eden kendini tantmadyd..."

"Yani telefon eden Ogden miydi demek istiyorsun?"

"Dorusu nce o aklma geldi; Ogden umumiyetle her eyi bildii iin de sylenenlere inandm.
Telefondaki ahs, Mark'n gene Jeannette White'yle mnasebeti olduunu sylyordu. O srada, Partington
hdisesine ad karan gen kzn ismini bilmiyordum, yahut da unutmutum. Zaten hangi kadn olsa bence
birdi, zira Mark'n birka zamandr bana kar deitiine dikkat ediyordum." Gen kadn konumakta glk
ekiyordu, sonunda kadehini bir defada yuvarlyarak gzlerini duvara dikti, kald. Birka saniye sonra,
hikyesine devam etme kudretini tekrar buldu." Telefondaki ahs, o gece Mark'n, kalabaln iinde
tannmasn nleyecek maskesinin sayesinde, eve dnp o kzla buluacan iddia ediyordu. Crispen'e
dnmek zahmetine katlandm takdirde, benim, bulumalarm kendi gzlerimle grebileceimi syledi. nce
inanmadm, fakat sonra kalabaln iinde Mark' bou bouna aradm. Meer o srada, evin arka
cephesindeki bir odada iki arkadaiyle bilardo oynamakta imi. Ben bunu bilmediim iin, bir ara Crispen'e
gideyim dedim, fakat sonra da bu hikyenin gln olduuna kanaat getirerek balo salonuna dndm. Fakat
bu leden sonra, Ogden, Jeannette White'nin Partington hdisesine ad karan kz olduunu ifa edince, bir
an gzlerim karard..."
Stevens gen kadnn szn kesti. "Ogden'in sana sylediklerinin hakikat olduuna emin misin? Bak,
telefonda verilen havadis aslszm. Ogden'in itham da yalan olamaz m?"


"Yok, Mark her eyi itiraf ettii iin hibir phem kalmad! imdi de o, kimbilir nereye gitti. Ted, ne
olur onu bul! Benim iin deil, kendi iyilii iin bulunmas lzm. Zira Mfetti Brennan, Mark'n katn
renirse, asl olmyan bir sr ey dnmeye balar..."

"Brennan bilmiyor demek?"

"Hayr. O srada evden kmt; fakat birka dakika sonra krkl paltolu, ufak tefek bir ihtiyarla
dnd. Mfetti bana, ad Croft mu, Cross mu neymi, o adamn Despard Park'ta kalmasna bir mni olup
olmadn sordu. Sonra da, onun, canilerin ruhunu kitap gibi okuyabildiini szlerine ilve etti. Beraberce
mezara da indiler; dar ktklarnda Mfetti kpkrmzyd, fakat ufak tefek adam katla katla glyor.
Anladma gre, gizli bir geit bulamamlar. Joe Henderson'a, mezarda ne yaptklarn sordum. Mahzene
inen basamaklarn altndaki eski kapy biliyorsun, deil mi? Hani u bir trl doru drst kapatlamyan
kapy..."

"Evet, hatrladm."

"Joe, Cross'un onu hi durmadan ap kapadn syledi. Olanlardan doru drst haberim yok, ama
korkuyorum... Sonra, Miles amcann odasna bitiik taraaya da gittiler. Aradaki caml kapy rten perdeyi
kurcaladlar, yrtklarndan ieriye baktlar. Bilhassa bu i, ufak tefek adam pek elendirdi. Bunun ne demek
olabilecei hakknda bir fikrin var m?"
Stevens, "Dorusu yok, ama zihnini kurcalyan bir ey olduunu hissediyorum, Lucy," dedi. "Bunun ne
olduunu sylesene."
Gen kadn dinlenmiti. "O eyin pek zerinde durmuyorum/' diye itiraf etti. "Mfetti Brennan bile her
hangi bir evde olabileceini kabul etti. Fakat, aramba gecesi evde olmadmz tesbit edilmeseydi, o
yzden bamz derde girebilirdi. Mesele u Ted: Siz gittikten sonra, Mfetti evin iinde arsenik buldu."

"Arsenik mi? Vay canna! Nerede imi?"

"Mutfakta. Aklma gelseydi, Mfetti'in aramasna meydan kalmadan ben ona sylerdim. Fakat
bugnden nce kimse arsenikten bahsetmediine gre, nereden bilecektim?"

"Arsenii kim satn alm, Lucy?"

"Edith, fareleri zehirlemek iin alm. Fakat o da bunu unutmu."


Bu szlerden sonra odada derin bir sessizlik oldu. Lucy, muhaniki bir hareketle bo kadehi dudaklarna
gtrd. Tam o srada Marie de rpererek arka kapy at.

"Rzgr dnm," dedi. "Bu gece frtna kacak."


4
Fakat o gece, Stevens Mark'n peinde Philadelphia sokaklarm dolarken baka bir frtna koptu.
Stevens'in aranmalar da bouna oldu; Mark Despard', kulbnde, yazhanesinde, yahut da umumiyetle
urad yerlerin hibirinde gren olmamt.
Yamurdan srsklam olan Stevens, midi krlm vaziyette ge vakit Crispen'e dnd. Cross'un geceyi
Stevens'lerin kknde geirecei kararlamt; fakat Lucy'yi ufak tefek yalanlarla teskin etmek iin Despard
Park'a gitmesi gerektiinden, Ted, misafirini gece yarsndan nce gremedi. Kkte ses, seda yoktu; daha
dorusu, Lucy hari, btn ev halknn yatt anlalyordu. Stevens nihayet evine dnebilince, Brennan ile
Cross'u, kapsnn nnde park etmi lks otomobilin iinde* buldu.

"Yoksa bir ey mi var?" diye sormas zerine, Brennan ask bir suratla, "Katilin kim olduunu
rendik," dedi. "Fakat tesbit edilmesi gereken bir ey olduu iin ehre gidiyorum. Sonra, korkarm her ey
bitecek!"
Cross mdahale etti. "Ama ben dostum Tilki Frank'in zntsne itirak etmiyorum. Bay Miles Despard
alaka bir cinayete kurban gittii cihetle, katilinin elektrikli sandalyede can verdiini duysam baya
memnun olacam. Bay Stevens, maalesef bu geceyi evinizde geirmekten mahrum kalacam. Benim de
Brennan'la Philadelphia'ya dnmem lzm. Fakat szm szdr. Yarn leden sonra ikide Despard Park'a
gelmek zahmetine katlanrsanz, size katili takdim ederim. Haydi yola kalm, Henry!"
Marie, Cross'un evlerinde geceleyemeyeceine sevindiini itiraf etti. "Bana byk iyilii dokundu, ona ok
mteekkirim, ama onda huzurumu karan bir taraf var. deta insann aklndan geenleri okuyor," dedi.
Gece yars yatmalarna ve bir gece evvelinden uykusuz olmalarna ramen, Stevens'in gzne uyku
girmedi. Gecenin bir ksmnda, habire gk grledi ve kediler evin etrafnda tahammlsz patrtlar yaptlar.
Mamafih Marie'nin uykusu da rahatszd. Sabahn ikisinde karsnn anlalmaz bir eyler gevelediini gren
gen adam, gene bir kbus grmesinden endie ederek, onu uyandrmaya yeltendi. Derken kedilerin
grlts eve daha ziyade yaklanca, onlarn zerine savuracak bir cisim arad, fakat tuvalet masasnn
gznde bo bir krem kavanozundan baka ey bulamad. Bunu, seslerin geldii istikamete frlatmasn,
hemen hemen bir insan tarafndan karlma benzeyen bir haykr takip etti. Stevens nihayet sabahn
ne doru dald ve ancak pazar yinini haber veren kilise anlarnn sesiyle uyand.

Kar-koca leden sonra ikide Despard Park'a vardklarnda, onlara kapy Bayan Henderson at. Stevens,
kadn, ilk defa gryormu gibi, yepyeni bir alka ile szd. Pazar elbiselerini giymi olan khya kadn hi de
hayalet grebilecek tynette bir insana benzemiyordu, fakat az evvel alad halinden belli idi. Cidd bir
tavrla, "Geldiinizi grdm," dedi. "Hepsi yukardalar; yalnz Bayan Despard yok. Ah! Sanki niin..." Bayan
Henderson boboazlk etmeyi kendine yaktramam gibi syleyeceklerini yarm brakt ve yeni
ayakkablarm gcrdata gcrdata nleri sra yrd. Yalnz bir ara kendi kendine konuur gibi, "Sras m
bugn?" diye sylendi.
st kattan gelen bir sesi kastettii meydandayd. Stevens, caml taraadaki radyonun aldn duyar gibi
oldu. Koridoru takip ettikleri srada, bir kapnn aralna gizlenmi olan birisi gzne iliti. Bu, yz hl i
olan Ogden'di. Anlalan, delikanl toplantya katlmak niyetinde deildi, fakat konuulacaklar dinlemeye
hazrlanyordu.
Henderson, taraann bir kesinde ayakta bekliyordu. Edith hasr bir koltua oturmu, yznde eytani
bir ifade olan Partington ise onun yanndaki bir sedire yerlemiti. Mfetti Brennan pencerelerden birine
yaslanmt; Bayan Corbett ise herkese likr ve biskvit ikram ediyordu. Lucy de, Ogden gibi, taraada
bulunanlarn arasnda yoktu, fakat delikanlnn arka plnda beklemekte olduunun herkes farknda
grnyordu. Mamafih en ziyade dikkati eken yokluk, deta bir nevi boluk yaratm olan Mark'nki idi.
Cross, garip ahsiyetiyle, toplu bulunanlarn hepsine hkim durumdayd. Radyo zerine eilmiti. Bayan
Corbett'in kendisine uzatt likr kadehini, dinlemesine ara vermek istemiyormu gibi, radyonun stne
koydu.
Bayan Henderson, "te geldiler!" diyerek Stevens'leri taraaya ald. Edith'in baklar derhal Marie'nin
zerine evrildi, fakat hi kimse konumad.
Nihayet sabr taan Bayan Henderson, "Radyoyu bu ekilde haykrtmanz mutlaka lzm m?" diye sesini
ykseltti. "stelik gnlerden pazar..."
Cross'un dmeyi evirmesiyle, taraaya bir anda sessizlik avdet etti. Esrarengiz adam, oradakilerin
asabiyle oynamak istemi ve muvaffak da olmutu. Parmaiyle khya kadn iaret ederek, "Bayan
Henderson, bu iin bandan beri en enteresan ahit sizsiniz," diye sze balad. "u kapdan grdklerinizi,
pek net deilse de gayet teferruatl olarak hikye ettiniz... imdi o kapya tekrar bakn. Perdeleri, 12 nisan
aramba gecesindeki gibi tanzim ettim. Dikkatinizi ekecek her hangi bir deiiklii bana sylemekten
ekinmeyin. Greceiniz gibi, Bay Miles Despard'n yatann ba ucunda bulunan lmba da yanyor.. imdi,
ortala nisbi bir karanln hkim olmas iin, taraann perdelerini ekeceiz, sonra da siz, perdenin sol
yanndaki yrtktan ieriye bakp ne grdnz bana syliyeceksiniz."
Bayan Henderson tereddt etti. Stevens tam o srada, Ogden Despard'n ayak seslerinin yaklamakta
olduunu duydu, fakat hi kimse ban evirip o yana bakmad. Cross, taraann bat ynndeki perdeleri
itina ile ekti. Bayan Henderson hl kprdamamt; Edith'e bakyordu.
Gen kadn ona, "Size denileni yapn, Althea," diye emretti.
Cross devam etti. "Mmkn mertebe o geceki atmosferi yaratmak iin, radyoyu da aacam. Her halde
imdiye kadar mzik balamtr... Evet, tamam."
Bayan Henderson caml kapya yaklarken, radyodan bir zenci arkcsnn bouk sesi ykseldi, derken
yal kadnn l btn dier sesleri rtt.
Cross radyoyu kapad. Gzleri yuvalarndan frlam olan Bayan Henderson dnm, taraadakilere korku
iinde bakyordu.
Cross ona, "Ne grdnz?" diye sordu. "Ltfen herkes oturduu yerde kalsn! Ne grdnz, Bayan
Henderson? Ayn kadn m?"
Bayan Henderson, evet gibilerden ban edi.

"Ayn kapy da grdnz, deil mi?"

"Evet, ayn kapy..."


Cross tnmad. "Tekrar bakn," diyerek radyoyu at; zenci arkc gene arksna balad; akabinde Cross
radyoyu kapad. "Teekkr ederim, Bayan Henderson. Tekrar ediyorum, kimse yerinden kalkmasn! Frank,
biraz aceleci grnen u delikanl ile megul olsanza..."
Ogden taraann kesini dnmt; yznn kimseye gsterilemiyecek durumda olduunu bile unutmua
benziyordu. Caml kapya doru birka adm atmasna kalmadan, Brennan onu kolundan yakalad.
Cross anlatmaya balad. "Msaade ederseniz, evvel, bu hdisenin, katiyen tasarlanmam bulunan
tesadfi ksmm ele alacam. Katilin plnlarnn altst olmasna bu tesadf sebep oldu. Zira katil, bir hayalet
yerine gemeyi hibir zaman dnm deildi.
"Ta bandan beri, Bay Miles Despard ile odas hakknda ikide bir tekrar olunan iki husus var. Bunlarn ilki,
merhumun, vaktinin en byk ksmn odasnda kapal olarak geirdii ve pek bol olan elbiselerini giyip
karmakla elendiidir kinci husus ise, odann pek zayf olan tenvirat sistemi ile ilgilidir, sahiden de koca

odada ikiside pek zayf olan sadece iki lmba var. Bunlarn biri yatan ba ucunda, ikincisi ise iki pencerenin
arasnda, gayet ksa bir kordonun ucunda tavana asl. zerinde durulmas gereken bir nokta da, Bay
Miles'in, bilhassa akamlar odasndan darya admn atmaddr.
"Bu eitli noktalar zerinizde kafanz yorarsanz, bunlardan kan mnay az ok kavrarsnz sanrm.
Vaktini elbise deitirmekle geiren bir adama lzm olan iki ey nedir? Elbiselerin dnda .grmek iin bir
lmbaya, kendini seyretmek iin bir aynaya ihtiyac olacaktr.
"Tabi, odada aynal bir tuvalet masas var, ama bulunduu yer dolaysiyle, gndzleri pencerelerden pek
az k alr, akamlan ise lmbalarn k dairesinin tamamiyle dnda kalr. Halbuki iki pencerenin arasnda,
olduka yksekte olan ve bir tablo ile, bir koltuktan baka ey aydnlatmyan bir ampul da mevcut. u halde,
akam olunca, Bay Miles kendini daha iyi grmek iin masay neden lmbann altna srmesin?
"Ama bu takdirde masann aynas duvara dayanaca iin, buradaki kymetli tabloyu, masa eski yerine
dnene kadar baka yere asmak gerekir. Ama onu nereye amal? Odada bo ivi veya engel gremedik,
yalnz bu oda ile hastabakcnn odasnn arasndaki kapda, rahmetlinin mavi robdambrnn asl olduu bir
ivi dikkatimi ekti. Tabiatiyle koltuun da baka yere gtrlmesi lzm gelecektir. Birisinin patadak ieri
girmesini nlemek iin, onun da hastabakcnn kapsna dayatlmas doru olur.
"imdi odann tertibine bir gz atalm: tuvalet masasnn yukarsndaki lmba sndrld iin, odann,
yatan evresinin dndaki ksmi, bir kadnn sa renginin seilmesine dahi meydan vermeyen lgn bir k
alyor... Perdedeki yrtn hayli yksekte olduunu, ahidin, esrarengiz kadnn sadece bstn
grebilmesinden anlyoruz. imdi masann aynasnn karsnda, tahta kaplamann iinde oyulmu bir kap da
var. Bu, hastabakcnn odasna alan kap olup aynann iine belirli belirsiz aksetmektedir. Odann btn
duvarlarnn ayn tahta kaplamadan olduunu da unutmayalm. Greuze'nin tablosu da imdi bu kapdaki
iviye asl, yksek arkalkl koltuk ise altndadr. Btn bu dekor yar karanln iinde yzmektedir. Radyo
ise, btn ayak sesleri ile bir kapnn almas ile kapanmasnn hsl edecei grlty bastrmaktadr. Bu
durumda, ahidin grd gizli kapnn, tuvalet masasnn aynasna aksetmi bulunan hastabakcnn
odasnn kaps olduuna phe kalmyor.
"Bayan Despard artk gelebilirsiniz..."
Caml kap birdenbire ald, bol bir etein hrts duyuldu ve saten ile kadife kark bir tuvalet giymi Lucy
taraaya kt. Krmz ve mavi kuman stnde istras talar ldyordu... Lucy, ban rten tl arkaya
atarak karsndaki toplulua bakt.
Cross yine sz ald. "Bayan Despard, kk bir denemeyi baarmam iin benden yardmn esirgemedi.
Hemen hemen tam bir karanln iinde hastabakcnn odasna girip kt ve bu gidi-gelileri, hlen iki
pencerenin arasnda bulunan tuvalet masasnn aynasna aksetti." Cross hafife ksrp genzini
temizledikten sonra devam etti. "Yalnz bu izah kabul ettiimiz takdirde, grnte imknsz bir durumla
karlayoruz. Esrarengiz ziyaretinin rahmetlinin odasna ne ekilde girdiini her ne kadar bilmiyorsak da,
Bayan Corbett' in kaps yoliyle odadan kt hibir phe gtrmyor. Nitekim Bayan Henderson, tuvalet
masasnn aynasnda, bu odadan kn aksini seyretti. Gelgeldim, o gece Bayan Corbett evden ayrlmadan
nce baz tedbirlere bavurmutu. nce, bahis konusu kapy kendi tarafndan kilitlemi, sonra da odasnn
koridora alan kapsnn kilidini de, yalnz kendisi tarafndan alabilecek ekilde dzenlemiti.
"Demek oluyor ki kilitli iki kapyla kar karyayz. Miles Despard' zehirledikten sonra adamcazn
odasndan kan esrarengiz kadn, kilitli bir kapdan geemezdi. Bunu baarm olsa bile, koridora
ulaabilmek iin, kilidini aamyaca bir baka kapdan daha gemesi gerekiyordu. Hastabakcnn odasnda
da taraaya alan bir kap bulunmakla beraber, Bayan Henderson'un orada radyo dinlemesi sebebiyle, o yol
da tkal bulunuyordu.
"Bu artlar gz nnde tutulunca, yalnz ve yalnz bir tek kiinin cinayeti ilemi olabilecei anlalyor. Bu,
saat on bir sularnda buraya dnen hastabakcnn odasnn kapsn yalnz kendisinin kullanabildii bir
anahtarla aan, o oday aan, yumurtal arapla kamufle edilmi zehirin bulunduu kseyle Miles Despard'n
odasna giren, sonra tekrar dier odaya geen, ara kapy kilitleyen ve ikinci kapy da anahtariyle emniyete
aldktan sonra, kendini koridorda bulan kimsedir..." Cross, bundan sonra eliyle radyoya abanarak hafife ne
eildi. "Myra Corbett, hakknzda bir tevkif mzekkeresinin kesildiini size bildirmek benim iin byk bir
zevk," dedi. "Yalnz bu mzekkerenin zerinde, asl isminiz olan Jeannette White isminin bulunduunu size
peinen haber vereyim."
5
Hastabakc, odasnn caml kapsna doru geri geri gitmiti. Arkasnda, niforma yerine, tipine yakan
sde bir mavi elbise vard; birdenbire renklenen yzne baklnca, bir vakitler hayli gzel olduu
anlalyordu, bununla beraber u srada yzndeki ifadeye ancak tatsz sfat yakrd.
Kuruyan dudaklarm diliyle slatarak, "Siz delirmisiniz!" diye tslad. "Hibir ey ispat edemezsiniz!"

Brennan kadna doru bir adm atarak, "Bir dakika," dedi. "Asl adnzn Jeannette White olduunu inkr m
ediyorsunuz? Hayr, sizin cevap vermenize lzum kalmad. Bu odada bizi bu hususta tenvir edebilecek biri
var: Dr. Partington."
Gzlerini yere dikmi olan doktor bu hitap zerine ban kaldrd. "Evet," dedi, "bu kadn Jeannette
White'dir. Dn ona, kimseye bir ey sylemiyeceimi vadetmitim, ama mademki katil, o..."
Brennan tatl bir sesle doktora dnd. "Dr. Partington," dedi, "dn sizinle tantm srada o kadar allak
bullaktnz ki, bir an baylacanz zannettim. Ben tam size polis kuvvetlerine mensup olduumu sylerken,
arkamda, vaktiyle hizmetinizde bulunan ve krtajm yaptnz kadn grmtnz. Srf yabanc bir
memlekete kamanz sayesinde, adaletin penesinden kurtulduunuzu rendim. Bay Mark Despard'n
yardmna gelmekle, tevkif edilme tehlikesini gze alm bulunuyordunuz. Beni o kadnla beraber grnce, o
yzden baylmanza ramak kald, deil mi?"
Partington, elleriyle yzn rterek, "Dediklerinizin hepsi doru," diye inledi.
Brennan bu defa Mary Corbett'e dnd. "Size bir sual daha soracam," dedi. "Bir yl nce Bay Mark
Despard'la karlap onunla yine mnasebet kurduunuzu inkr edecek misiniz?"

"Niye inkr edeyim? Bilkis bununla iftihar ediyorum. Mark beni seviyor, buradakiler de dahil, btn
kadnlara tercih ediyor. Fakat gayrimeru bir ak yaamakla, cinayet ilemek arasnda dalar kadar fark var!"
Brennan'n cannn skld belli idi. "2 Nisan aramba gecesi buraya gelmenize imkn olmadna dair
ileri srdnz hikyenin sakat olduunu size haber vereyim," dedi. "Garip deil mi, dn, cinayet gecesi
evinden ayrld iddias" srf kocasnn ahadetine dayand iin, Bayan Stevens'! tartaklyordum. Susuzluu
sadece bir tek kii tarafndan garanti edilen birisinin daha bulunduunu hibirimiz akledememitik. O kimse
sizsiniz, Jeannette White. O gece saat ondan sonra odanzdan kprdamadnz, srf daire arkadanzn
szne gvenerek kabul etmitik. Evin dier fertlerinin hi deilse yarm dzine ahidi vard; oda hizmetisi
bile drt kiilik bir grupun iindeydi... Ama siz buradaydnz, deil mi?"
Hastabakc soukkanlln kaybetmek zereydi. "Mark'la bulumak iin buraya gelmitim," diye soludu.
"Ama ihtiyar grmedim; bu kata kmadm bile. Halbuki Mark da beni atlatt. Gelmedi! Karsndan ekinmi
olacak... Hem Mark nerede kuzum? Sylediklerimin hakikat olduunu o size ispat edecektir... Ama burada
deil galiba..."
Brennan alayc bir tavrla, "Haklsnz, Bay Despard burada deil," diye tasdik etti. "Biz onu bulana kadar
da epeyi vakit geecee benzer. Adamcaz, numarasnn artk skmeyeceini anlam olacak. Mark Despard
ile siz bu cinayeti beraberce plnladnz. Siz pis ii grecektiniz, o da sizi himaye edecekti."
Yirmi saniye boyunca kimse konumad. Bir ara Ogden Despard'a gz ilien Stevens, delikanlnn i
dudaklarnda memnun bir glmseme sezer gibi oldu.
Neden sonra Lucy, "Size inanamyorum," dedi. "Bu kadn bilmem, ama Mark byle alaka bir cinayet
ileyecek adam deildir. Siz ne dersiniz, Bay Cross?"
Hl radyoya yaslanan esrarengiz adam, karsndaki sahnenin tadn karmakla meguld. 'Siz de bana
danyorsunuz demek. Bayan Despard," dedi. "Anlalan bana danmak, Crispen'liler arasnda huy haline
geldi. Maalesef Bay Brennan'n syledikleri doru: Kocanz Bayan Corbett'le birlikte cinayeti plnlad, sonra
da izleri kartrmak iin tertibat ald. Lehinde olan yalnz bir tek nokta var: pheyi sizin zerinize ekmek
iin giriilen teebbslerde onun hibir pay yok. Kendisi bunu sonradan farkederek sizi temize karmaya
urat. Byle yapmakla da, aslnda alelade olan bir cinayeti iinden klmaz hale soktu.
"Bilmem farkettiniz mi, bu olayn en dikkate deer taraf, iki iradenin daim surette atmas olmutur.
"lk pln basitti. Mark Despard ile Bayan Corbett, ihtiyar Miles Despard' parasna tamaen ldreceklerdi.
Fakat maktuln grnrde tabi ekilde lmesi gerekiyordu. leride gastro-anterit'ten lmeye makm
grnd cihetle, aile doktoru da bir eyden phelenmiyecekti. Kedi lsnn yanna braklan arsenikli
kse ile sonradan ele geen byclk kitabnn ilk plnda yeri yoktu.
"Mark Despard tarafndan tasarlanan ilk basit pln bundan ibaretti. Fakat bu kadar Myra Corbett'i tatmin
etmemiti. Miles Despard'n lmesi ona yetmiyor, ayn zamanda Lucy Despard'n da yolunun zerinden
ekilmesini istiyordu. Bu hissi duyaca gayet tabiydi: Lucy, nn kars deil miydi? Demek oluyor ki Miles
Despard'n, sonradan Lucy Despard'a maledilecek bir cinayete kurban gitmesi gerekiyordu.
"Mark'a belli etmeden byle bir pln yrrle koymak pek o kadar g bir i deildi. Brinvilliers
Markizi'nin elbisesini giymi olan kadnn, ancak ev halkndan biri olabilecei iin bandan beri belli idi.
Dostum Stevens'e, unun bunun ahadetine fazla bir deer vermediimi sylemitim, ama Bayan Despard'n
yahut Bayan Edith'in sulu olduuna inanabilmek iin, pek ok kiiyi yalanclkla itham etmem gerekirdi. Bu
itibarla esrarengiz kadn bu ikisinden biri olamazd. u halde kimdi? Daha nce de belirtildii gibi portredeki
elbisenin birisi tarafndan kopye edildii ve bu ii yapan kimsenin, evin yabancs olamyaca meydandayd.
Bayan Despard, baloya tablodaki elbise ile gideceini evin dnda hi kimseye ifa etmemiti. Hem dardan
gelen bir kimsenin, Bayan Henderson'u dahi aldatabilecek mkemmellikte bir benzeri evin iinde dikildii
takdirde, dikenin yapmas gereken bir i daha vard..."

Stevens, "Neyi yapmas gerekiyordu?" diye sormaktan kendini alamad.


Cross nazik bir tavrla bu suali cevaplandrd. "Dikilmekte olan ikinci elbisenin bulunduu odaya kimsenin
girmemesini salamak zorundayd. Tesadf, bunun iin kendisine bir bahane hazrlad. Bayan Stevens,
hastabakcnn odasndan, Cumartesi gecesi, iinde morfin tabletleri bulunan bir ie alm ve ertesi gn onu
iade etmiti. Bana sylendiine nazaran, Lucy Despard, Brinvilliers'in tuvaletini ancak Pazartesi gn kopye
etmeye karar vermi. O srada Myra Corbett' in elinde, odasn kilitli tutmak iin mkemmel bir bahane
mevcuttu. Gerisi kolayd. Bayan Corbett, Bayan Despard'nkinin tpatp ei bir elbise giyecekti; bir maskesi ve
muhtemelen bir perukas da vard. O andan itibaren cinayeti ilerken bir bakas tarafndan grlmesi art
oluyordu.
"Bununla beraber bir tedbire daha bavurmas gerekiyordu. Bayan Despard' balo evinden karp buraya
kadar getirebilmek iin ona telefon etmesi lzmd. Bayan Despard" eve dnd takdirde, sonradan ne
yapsa, kendini temize karamazd.
"Vakti gelince, katil kadn buraya dnerek hazrlad elbiseyi arkasna geirdi. Bayan Henderson'un,
sevdii yayn dinlemek iin saat on birde taraada olacan biliyordu. O srada khya kadn, mezarn
yaknndaki kk evinde olduu iin, katil, mutfakta yumurtal ve arapl karm hazrlamaya rahat rahat
vakit buldu. htiyar adama her gn bunu iirmesi doktor tarafndan tavsiye edilmiti. Miles Despard
hastabakcsn bu kyafette grnce amyacakt, zira o gece bir maskeli balo olduunu bildiinden, Bayan
Corbett'in de oraya davetli olduunu zannedecekti.
"Myra Corbett, grlmeyi istedii iin, daha evvelinden perdeyi bir yerinden yrtmt. Burada, iin bandan
beri pheye yer brakmyan bir nokta zerine dikkati ekerim. erisinde bulunduumuz u mehur caml
taraaya bakn. Bayan Henderson o gece imdi benim durduum yerde, radyonun yanndayd. Miles
Despard'n odas da taraann ta teki ucundaki caml bir kapnn ardnda. yle olduu halde, ahidimiz,
Miles'in odasnda bir kadnn konutuunu bariz ekilde iitebilmi. Normal olarak, kaatil kadnn alak sesle
yahut bilemediniz orta bir sesle konumas beklenirdi. Hastaya zehirli ikiyi verirken yukarda sraladmz
artlara ramen, dardan duyulabilecek kadar yksek sesle konumas garip deil mi? Bu anormallik ancak
bir tek ekilde izah edilebilir: Odada bulunduunun farkna varlmasn istiyordu.
"Fakat aynann iinde grlmesini mmkn klan perdedeki ikinci yrt hesaba katmamt. Nihayet
vazifesi bitti. Hasta, ksenin muhtevasnn tamamm geri imemiti ama, muazzam arsenik dozu dolaysiyle
bu cihetin fazla bir nemi yoktu. Bayan Corbett, ikinin geri kalanm kediye iirdi, sonra da kseyi, dolabn
iinde grlebilir bir yere koydu. Btn bunlar, cinayetin ilk bakta anlalmasn isteyen bir kadnn
jestleridir; esasen Miles Despard'n tabi bir lmle ld zannn uyandrmak isteseydi, ksenin iine bu
kadar fazla miktarda arsenik koymazd.
"Artk yaplacak baka i kalmamt. Miles Despard'n, zehirlendiinden haberi yoktu. Tuvalet masasn eski
yerine itti, Greuze'yi iki pencerenin arasna ast ve koltuu da her zamanki yerine koydu. Bu hareketler ise
zehirin tesirini hzlandrarak, onun, yalnz bulunduu evin dndan yardm istemesine imkn brakmad.
"Mark Despard sabahn ikisinde eve dnnce, bekledii zere, amcasn can ekiir vaziyette buldu. Fakat
bu arada, bir cinayetin aikr delillerini de dehet iinde kefetti. Miles Despard'n garip tavrnn, anlalmaz
szlerinin, tahtadan bir tabuta konulmasnda srar etmesinin, hatt dokuz dml ipin mevcudiyetinin bize
Mark Despard tarafndan duyurulduuna dikkati ekerim.
"Mark'n, bardakla kseyi gizlemesi ve kedinin lsn gmmek istemesi gayet tabi idi. Derken ertesi gn
Bayan Henderson'dan, kars Lucy'nin elbisesinin eini giymi bir kadnn, Miles'e zehiri verirken grldn
rendi. Metresinin, karsn sulu durumuna drmek istediinden artk phesi kalmamt. Ne yapacan
bilmez haldeydi. Bayan Henderson'a susmasn tembih ettikten sonra, baz tedbirlere bavurdu. Bardakta
veya ksede arsenik bulunduunu kati olarak renmesi lzmd eczacnn raporu bu hususu da teyid etti.
Fakat daha beteri de vard.
"Bu iin bandan beri, Miles Despard'n bir zehirlenmeye kurban gittiine dair ortalkta baz sylentiler
dolayordu. Mark, saa, sola yaylan ve erge cesedin mezardan karlmas ile sonulanacak bu
dedikodunun artk nne geemezdi. Bu sylentinin kimin tarafndan karldn ayrca belirtmeye hacet yok
sanrm.
"Midesi arsenik dolu cesedi yoketmek suretiyle, bu yeni tehlikeyi ortadan kaldrmak gerekiyordu. Cenaze
treni Cumartesi gn yaplacakt. Fakat, ilgili makamlarca cesede el konulduu, esasen su orta bu ynde
bir teebbste bulunmasna engel olaca iin, Mark'n cenaze trenine kadar eli kolu balyd. Bu durumda
hileye bavurmaktan baka aresi yoktu.
"Myra Corbett'in taknd tavrn ustalkl olduunu itiraf etmek gerekir. Hastasnn lmnden sonra, bir
zehirlenmeden phe ettiini syleyebilir, yahut da vesveselerinden aile doktoruna bahsedip onu derhal bir
otopsi yaptrmaya srkleyebilirdi, ama bu klarn ikisi de fazlasiyle tehlikeli olurdu. Kendisini n plna
srd takdirde, Mark'la gemi mnasebetinin meydana karlmas mmkn, hatt muhtemeldi. Bu
durumda ihtiyar Miles'in baucunda bulunmasna hayret edilirdi. En iyisi, hastabakc sfatiyle arka plnda

kalmakt. Bayan Cobett, Miles defnedilinceye kadar sesini karmyacak, ancak bundan sonra dolambal
yollardan ortaya serptii ipularnn tesirini gstermesi iin gerekeni yapacakt.
"Fakat Mark'n mdahalesi yznden iler kart. Dostumuzun perembe sabah, 'Bir kadnn duvarn
iinden getiini,' iddia eden Bayan Henderson'un hikyesinden fikir ald muhakkak. Bu hikye ile Miles
Despard'n okuduu ve ihtiyarn zerinde derin bir tesir brakan byclk kitab, bahusus bunun l
olmayanlarla ilgili ksm da onun iin ayrca bir ilham kayna olmutu. Bu itibarla, izleri kartrmaya alan
Mark, amcasnn 3'astnm altnda dokuz dml bir sicim bulunduunu iddia etti ve 'duvarn iinden geen
kadn' hikyesini, arkada Ted Stevens'in zerinde denedi. Bu ekilde gz boyamasnn gayesi, plnnn
elzem olan ksmn maskelemekti. Miles Despard'n gya tahtadan bir tabutun iinde defnedilmesini srarla
istemesinden bahsediyorum.
"Yukarda bahsi geen kitapta, 'Byclk crmyle iliii olanlarn daima tahta ile ta aramalarna
mukabil, elie tahamml edememeleri'ne dair mevcut pasaj olmasa, bu talep belki phe uyandrabilirdi.
Fakat bu, mkemmel bir kamuflajd..."
Partington ni bir hareketle ayaa kalkt. "Neyin kamufljndan bahsediyorsunuz?" diye sordu. "Mark,
cesedi mezarn iinden yokettiyse, ne gibi bir areye bavurdu? Tabutun madenden, yahut tahtadan
olmasnn, netice zerinde ne gibi bir tesiri olabilir?"
Cross eliyle sabrszlk ifade eden bir hareket yapt. "Siz de hibir ey anlamyorsunuz," dedi. "Tahtadan bir
tabutun kaldrlmas daha kolay deil midir? Kurundan bir tabut, Mark Despard gibi gl kuvvetli bir erkek
iin dahi fazla ar olurdu."
Partington hayretle, "Mark tabutu mu kaldrm?" diye sylendi.
Cross bu suali duymamazlktan geldi. "Size ceset ve mezar ile ilgili bir ka gerek sralyacam: I. ki
srgs olmasna ramen, tabutu amaya bir, iki saniye yeterdi; 2. Miles Despard son zamanlarda ok
zayflam, kilosu elli bee kadar dmt; 3. Mezara inen basamaklarn alt tarafnda, ierisinin grlmesini
nleyen ve Cuma gecesi kapal bulduunuz eski bir tahta kap vardr; 4. Mezarn iinde ayrca kocaman iki
kp .bulunduu dikkatimi ekti..."
Stevens, Cross'un szn kesti. "Cesedin bu kplerden birinin iine gizlendiini im ed3'orsanz, bouna
yorulmayn. kisinin de iine baktk!"
Cross asabi bir tavrla, "Yardmm isteyenler, anlatacaklarm bitmeden szm kesmeseler daha iyi olur,"
dedikten sonra devam etti. "Bahsetmek istediim beinci noktann, cuma gecesi mezara girdiiniz zaman,
sizi bir eylerden phelendirmesi gerekirdi. Yere salm ieklere dikkat etmediniz mi? O ieklerin
yerlerde ii neydi? Kplerden dtkleri besbelliydi, ama cenaze trenleri umumiyetle patrtl gemediine
gre, kazaen yere atldklar farzedilemezdi.
"imdi de bu noktalar hesaba katarak, 15 Nisan cumartesi gn leden sonra yaplan cenaze treni
srasnda olanlar gzden geirelim. Mark Despard treni size aslna uygun olarak tarif etti. Tarafsz ahitler
teferruat teyid edecek durumda olduklarna gre, baka trl hareket edemezdi. Yalnz baz hususlarn
szgeten geirilmesi art.
"Mark Despard, mahzenden son ayrlann kendisi olduunu itiraf etti. Papaz hari, herkes daha nceden
oradan kmt. Fakat acaba papaz da mezarn iinde miydi dersiniz? Ne mnasebet, Zira Mark'n da dedii
gibi, hi kimse, mahzenin kullanlm havasn gerektiinden uzun mddet teneffs etmeye
yanamamaktadr. Papaz da Mark', daha rahat nefes alabildii merdivenin st banda bekliyordu. Mezarla
arasnda ise, ierisini grmesine engel olan tahta kap bulunuyordu. Mark, demirden birka amdan
toparlamak bahanesiyle geride kalmt. Kendisi, bu iin bir dakikadan uzun srmediini iddia ediyor; bu
sznden phe etmek iin sebep grmyorum, zira altm saniye, yapmay tasarlad ie bol bol yeter. Bu
iin merhalelerini sayalm: Tabutu kovuundan karmak, srglerini ekmek, cesedi karmak ve bunu, ikiye
bklm vaziyette, kplerden birinin iine yerletirmek, son olarak da srglerini kapadklar sonra, tabutu
yerine srmek. Papaz, bu ameliye esnasnda kabilecek grlty, Mark'n amdanlar kurcalamasna
yoracakt. Ceset o andan itibaren kpn ieklerinin altnda gizlenmi oluyordu. Bu arada Mark'n brakt
tek ipucu, yere atmak zorunda kald fazla ieklerdi.
"Fakat bu daha balangt. Sadece 'mucize'nin dekoru hazrlanm oluyordu.
"Mucizenin ifte gayesi vard. Mark'n dostlar, yaratlan esrarl atmosferin tesiriyle, cesedin yokolmasn
tabiat st bir olay olarak kabul ettikleri takdirde, diyecek yoktu. Ama 'mucize' vuku bulup ceset mezarndan
kaybolana kadar, Mark'n, hikyesinin tabiat st unsurlarnn fazlaca stnde durmamas gerekiyordu, zira o
zaman dierlerinin, onu deli zannedip yardmlarn esirgemeleri mmknd. Halbuki mezarn gece yars,
polislerin mtecessis gzlerinin uzanda alabilmesi ve bylece, yaratlan esrarl atmosferi hibir eyin
datamamas iin, Mark'n dostlarna ihtiyac vard.
"imdi size Mark Despard'n sizleri nasl kafese koyduunu anlatacam. Roln gereklen iyi oynad iin,
burada olsa kendisini tebrik ederdim. Bo tabutu grnce, urayacanz psikolojik oka gveniyordu.

"Hep beraber mahzene indiniz. inizde lmbas olan sadece Mark't. Onun, bir elektrik feneri vard.
Mahzende hava cereyan olmad bahanesiyle, sizlerin gazl fenerlerle aaya inmenize kar koymutu.
Neticede, tabutu atnz ve bo olduunu grdnz. Hayret etmekte haklydnz. Bir dakika kadar gzlerinize
inanamyarak durmanzdan sonra, ilk aklnza gelen dnce ne oldu? Bunu dahi, Mark'n, kafanza
soktuunu tahmin ediyorum. Bu mnasebetle syledii szleri bilmem hatrlyor musunuz?"
Stevens, "Hatrlyorum," diye atld, " 'Yoksa yanl tabuta m baktk?' dedi."
Cross, "Tamam," diye ban edi. "O tabutun iinde olmadna gre, cesedin, bir baka tabutta olmas
gerektiine sizi ikna etmek istiyordu. Halbuki bu konumalar srasnda, ceset, kpteki ieklerin altndayd.
Fakat Mark'n, sizlere nazaran muazzam bir avantaj vard: Fener onun elindeydi. Bunun n istedii gibi
idare etti, aratrmalar da o ynettii iin, hepiniz, cesedin, dier tabutlardan birinin iinde olduunu
zannettiniz. O zaman ne oldu? Evvel, alt sralardaki tabutlar ncelediniz, derken, cesedin belki de daha
yukardaki bir tabuta konulduu ileri srld. Bylece, hikyenin merkez noktasna gelmi bulunuyoruz. Mark
Despard, kendisinden baka herkesin birka dakika mddetle mahzenden uzaklamas iin bir bahane
bulmutu. Henderson ile Stevens, iskemle getirmek zere dndler, Partington ise, gidip bir iki yuvarlamas
teklifini seve seve kabul etti. Sizleri gizlice takip eden polis de, Stevens, Partington ile Henderson'un, on ikiyi
yirmi sekiz gee mezardan ktklarna ahadet ediyor. Stevens ile Henderson oraya on ikiyi otuz iki gee
dndler; Partington ise otuz be geceden evvel gelmedi. Polis yerinde kalp mezar gz hapsinde tutmaya
devam etseydi, Mark'n pln suya derdi, fakat onun da dierlerini eve kadar takip edecei tuttu. Neticede,
Mark Despard, on ikiyi yirmi sekiz gee ile otuz iki gee arasnda tam drt dakika tek bana kald.
"Bu drt dakikay nasl kullandn tarif etmeme bilmem hacet var m? Cesedi kpn iinden kard, onu
Henderson' un evine tad ve ihtimal yatak odasna gizledi. Bylece, dierleri mezara dnnce, son bir are
olarak, kplerin devrilmesini teklif edebildi. Bu gayretin de neticesiz kaldn biliyorsunuz,"
Bu srada Henderson, titrek bir sesle lfa kart. "Yani o gece salncakl koltuumda grdm Bay Miles'in
hayaleti deil miydi demek istiyorsunuz?"

"Bakn, bu teferruat unutuyordum. Hayr, dostum, Bay Miles'in hayaletini deil, ta kendisini
grdnz.
"Cesedi mezardan kardktan sonra, Mark, tabiat st unsurunun zerinde rahata durup duvarlarn
iinden geen kadndan bahsedebildi. Bayan Edith'in sonradan bulduu byclk kitabn Bay Miles'in
odasna brakan da odur. Tabutun iinde bulunan dokuz dml ipin oraya Baba Jonah Atkinson tarafndan
drlm olmas mmkn. Bu takdirde, onu orada kefedince, Mark, muazzam bir ok geirmi olmal.
Bayan Stevens'in itham edilmesi ihtimalinin de hi houna gitmediini burada belirteyim.
"Morfin tabletlerine gelince, Bayan Stevens'in, bunlardan sadece bir tanesini aldm bilmenizi isterim.
Dier ikisi Mark tarafndan alnmt.
"Mark'n niyeti, cesedi odasndan alp imha edebilmek iin, Henderson'u uyutmakt..."
Edith, "Cesedi imha edecekti ha!" diye atld.

"Onu yaktn tahmin ediyorum. u son iki gn kaloriferlerinizin evi pek fazla sttna dikkat
etmediniz mi? Yalnz mehur telgraflar alan Bayan Lucy ile Bayan Edith'in apansz kagelmeleri az daha ii
bozuyordu. Fakat neticede, gelmelerinin, Mark'n plnn biraz geciktirmekten baka tesiri olmad. Herkes
odasna ekildikten sonra, Mark, mezarn azn rtecek olan yelken bezini almaya Henderson'un tek bana
gitmesini garantiledi. Her ikisi de, kapcnn bunun iin, maliknenin arazisi zerinde birka yz metrelik yol
gideceini dnyorlard; arada geecek olan zaman ise, Mark'n, Henderson'un evinde bulunan cesedi
gidip almasna bol bol yetecekti. Ne are ki Henderson son dakikada yelken bezinin kendi evinde olduunu
hatrlad. yle ki gerek Mark gerekse o, ayn anda kk eve girmi oldular. Fakat Mark, adamna ikram
ettii ikiye morfin koymutu, Henderson da bunun tesirlerini hissetmeye balyordu. Bir ampul yuvasndan
karldktan sonra, arkasna gizlenerek bir ly salncakl koltukta sallandrmak, stelik bir kolunu havaya
kaldrmak, esasen korku iinde olan, ilveten de morfinin tesirini hissetmeye balyan bir adamn dn
koparmaya yetmez mi?
Cross ksa bir fasladan sonra, "Bir ey daha ilve etmek istiyorum," dedi. "Bugn evin anormal derecede
souk olduuna dikkat ettiniz mi? Sebep, biz burada konuurken, Brennan'n adamlarnn kalorifer kazaniyle
megul olmalar. Orada bir ey bulmamalar da mmkn, ama..."
Myra Corbett, Cross'a doru bir, iki adm atmt. Duyduu dehet hissi yznden okunuyordu. "Size
inanmyorum!" diye bard. "Mark yle ey yapmaz! Yapsayd bana sylerdi!"
Cross glmsedi. "Demek Miles Despard' zehirlediinizi kabul ediyorsunuz," dedi. "Dostlarm, Bayan
Corbett-White'yle ilgili olup aydnlatlmas gereken bir nokta daha var. Bu hanmn dn Bayan Stevens'i sulu
gsterecek bir hikye anlattn biliyorsunuz. Bayan Stevens'in arseniin nereden satn alnabileceini
sorduu, Bayan Edith Despard'n ise bu zehirden satn ald doru. Fakat, konumay zehir bahsine
yneltenin ihtimal Bayan Stevens olduu im edilince, Bayan Corbett'in, bilkis Lucy Despard olduunda

srar edii herhalde hatrnzda! Bylelikle ilk plnna sadk kalyordu; fakat Bayan Despard'n o gece
dnmesinin imkn haricinde olduu aklannca, ithamlarna son verdi."
Myra Corbett gene dehet iinde haykrd. "Miles Despard' ben ldrmedim! yle bir ey hatrmdan bile
gemedi. Ben, yalnz Mark' istiyordum. O, sulu olduu iin deil, o kadnn, yani karsnn yznden kat!
Miles Despard' ldrdm ispat edemezsiniz! Cesedi de bulamyacaksnz! Bana ne yaparsanz yapn,
byle bir eyi itiraf ettiremezsiniz!" Nefes nefese kald iin barmasna ara verdi, sonra yalvaran bir sesle
ilve etti. "Hibiriniz mi bana inanmyorsunuz?"
Ogden Despard ona elini uzatarak, "Ben inanmaya balyorum," dedi, sonra tekilere dnd. "Bay Cross'un
hikyesinin bir yeri tashihe muhta. Bu kadn, cinayet gecesinde St. David'e telefon etmi deildir. O
telefonu eden benim. Mark'n, eski sevgilisine dndn renince, Lucy'nin gsterecei reaksiyonu merak
etmitim."
Brennan delikanlya bakakalmt; fakat Gaudan Gross istifini bozmad. Likr kadehini kaldrarak Ogden'in
nnde eildi. "Beyhude hayatnz srasnda hi deilse bir kere bir insana yardm etmek istediiniz iin
erefinize iiyorum," dedi. "Her ne kadar tehislerimde yanlmazsam da, ak fikirli olduum iin, o noktay
bir kere de sizinle..."
Birdenbire szne ara verdi. tekiler, ileriye bir adm atm olan hastabakcya bakyorlard; derken
arkalarnda tok bir grlt iitip hzla dndler. Radyonun stne ylm olan Cross tkanyordu. Akabinde,
herkesin akn baklar nnde yere kayd ve hareketsiz kald.
Onun yanna melen Partington, "lm!" diye bildirdi.
Brennan, "Olamaz!" diye atld. "htimal baylmtr... Belki de aya kayd, ama lm olamaz..."
Partington, "lm!" diye tekrar etti. "nanmyorsanz, siz de bakn. Kokuya baklrsa, lm, potasyum
siyanrnden vukua gelmi. Bu zehirin tesiri anidir. u barda emniyete alsanz, iyi olur..."
Brennan da cesedin zerine eildi, onu muayene ettikten sonra, "Evet, lm," diye tasdik etti, sonra
hastabakcya dnd. "Myra Corbett, o kadehi Bay Cross'a veren siz olduunuza gre, bu marifeti siz
yaptnz. Bay Cross, kadehi sizin elinizden alp radyonun stne brakt. Yannda hi kimse olmadna gre,
onu sizden bakas zehirlemi olamaz. Ne are ki adamcaz, ikisini sizin umduunuz gibi, derhal imedi.
Uyandrd tesirin zerinde duranlardan olduu iin, erefe kadeh kaldrmak iin uygun bir vesile bekledi. u
ana kadar, sizi elektrikli sandalyeye oturtmak iin yeter delilimiz belki yoktu, ama artk i deiti!"
Kadn birdenbire delirmi gibi, manasz mnsz srtyordu. Brennan'n adamlar onu deta tayarak evden
karmak zorunda kaldlar.
BENC BLM
Hikyenin Sonu
SONBAHARIN son kzllklar yava yava kaybolmaktayd. Yaz masasnn stnde duran takvim 30 ekim
tarihini gsteriyordu.
Oda, masalarn zerindeki portatif lmbalardan k alyordu. Koltuklar turuncu bir kumala kaplyd;
minenin yukarsnda Rembrandt'n bir tablosunun baarl bir kopyesi aslyd. Divann zerinde atl
gazetede iri bir manet ve ksa bir makale dikkati ekiyordu:
EYTAN RUHLU HASTABAKICI ELEKTRKL SANDALYEDEN KURTULUYOR
"Mebbet hapse mahkm olan Myra, "Masumum!" diye feryat ediyor.
"9 ekimde yazar Gaudan Cross'un katli suundan idama mahkm edilen 'eytan ruhlu hastabakc' Myra
Corbett'e, cezasnn mebbet hapse evrildii bugn bildirilmitir.
"Susuz olduunu haykrmaktan hl vazgememi olan katilin avukat G. L. Shapiro, sulunun 'hayalet
su orta' Mark Despard'n henz bulunmadm, fakat bu ynde hibir gayretten saknlmyacan beyan
etmitir. Durumalar srasnda, Shapiro, Myra Corbett'e kar giritii ithamlar ispat edememek durumunda
kalan Gaudan Cross'un, siyanr pekl kendisi kadehinin iine koymu olabileceini ileri srmt.
"Fakat savc Shields, bu iddiaya yle bir mukabelede bulunmutu: 'Mdafaa, bir adamn, kendisi
tarafndan ileri srlm bir teoriyi ispatlamak, gayesiyle kendi kendisini zehirleyebileceine bizi
inandrabileceini sanyorsa, ok yanlr.'
"Shapiro da buna aadaki karl vermekten geri kalmamt: 'Mdafaa, Cross'un, kendisine zehiri,
sadece biraz rahatlamasna yol aacak arsenik olduunu zannettirecek ekilde sunan bir su orta
bulunduuna ihtimal veriyor...'
"O srada salondan birtakm sesler ykselince, Hkim David Anderson, 'Gene glndn duyarsam,
salonu derhal tahliye ettiririm,' diye tehdit etti."
minedeki alevlerin glgeleri gazete kdnn zerinde oynayordu. Bu k en basit eyay bile deforme
ederek garipletiriyordu. Evin arkasndaki baheye bakan pencerenin banda bir kadn ayakta duruyordu.

Yz karanlk cama aksetmiti. Biraz ar gzkapakl gri gzlerin aydnlatt olduka gzel bir yzd, bu;
dudaklar da hafif bir tebessmle kvrlmt.
Gen kadn iinden yle dnyordu: "Aslnda, lmeyeceine esef ediyorum. Hakkmda yalan sylemesi,
lm haketmesi iin kfi bir sebep. htiyar adamn reetesini nereden tedarik edebileceimi sorduum gn
ihtiyatszlk ettim, ama onu kullanmyal o kadar ok zaman olmutu ki. Yazk ki o kadn sulu deil. Aksi
halde, gurupumuza katlrd. Artk ok kalabalklamamz lzm."
Darda, karanlk bahenin zerindeki zifir siyahlndaki gkte yldz gz kamatryor, krlarn, zerinde
ise hafif bir sis tabakas yzyordu. Gen kadnn gzel ellerinden biri, tuttuu pencere pervazndan ayrlarak
hemen oradaki kk bir masaya dokundu, fakat kadn ban evirmedi.

"Artk hatrlamaya balamam iyi oldu," diye dnyordu. "nceleri, u camdaki aksim kadar silik bir
htra hayalimden gelip geiyordu. Bir keresinde de Guibourg'daki yinde dumanlar ge ykselirken, bir
gz, bir burnun kavsini ve iki krek kemiinin arasna saplanm bir kamay hatrlar gibi oldum. Gaudin'i
tekrar ne zaman greceimi merak ediyorum. Hatlar biraz deforme olmutu, ama onu derhal tandm ve
vakit kaybetmeden yardmn istemeye gitmemin gerektiini anladm. Kanun adamlar geri bu defa bana bir
ey yapamazlard, ama kocamn hakikati renmesini istemedim. Daha vakit erken. Ted'i seviyorum. Onun
da bizlere katlmas iin elimden geleni yapacam."
imdi kadnn elinde bir anahtar vard; baheye bakmaya devam ederek ard arda bir sr kk ekmece
at. Elin sanki kadndan ayr mstakil bir hayat vard. Son ekmecede aatan, oymal zarif bir kutu ile bir
krem kavanozu sakl idi!...
Kadn hl dnyordu. "Evet, Gaudin'i tandm. htimal o da beni aryordu. Dorusu ok zeki adam;
sadece buutu hesaba katarak ve ta duvarlarn tekil ettii engeli gz nnde bulundurarak anlatt
hikyeyle ylesine herkesin gzlerini boyad ki. Bana sorsalard, onlara hakikati anlatrdm, fakat yle olsa
bile beni anlyamyacaklarna eminim. Gaudin'i hayran hayran dinledim; ondaki zek bende nerede... Yalnz
Mark Despard' itham etmek zorunda kalna zldm, zira Mark' ok severdim,
"ok zeki olmamama ramen, sonunda Gaudin'i de matettim. Gaudin, yapt hizmete mukabil mkfatn
isteyecekti; bana dnmek isteyii ok yazk oldu. Ona k olarak tahamml edemiyeceimi derhal hissettim.
Ama Gaudin de, merhemi kullanmad mddete, etten ve kemikten bir insand. Yaknda tekrar insan
klna girer, ama imdilik rahatm."
Beyaz el evvel kutuya, sonra kk kavanoza dedi; bu arada, gzel yz camdaki aksine tebessm
etmeye devam ediyordu...
Derken kilidin iinde bir anahtarn dnd, bir kapnn alp kapand, arkadan da holde ayak sesleri
duyuldu. Kadn, kavanoza dokunan elini ekince, oday dolaan garip lt da snd. Camdaki sevimli yzn
sahibi gene cici bir zevce olarak kocasn karlamaya kotu.
SON

You might also like