Orhan Pamuk - Kara Kitap

You might also like

You are on page 1of 195

Orhan Pamuk _ Kara Kitap

BRNC KISIM
BRNC BLM GALP RYA'YI LK GRDNDE
Epigraf kullanmayn, nk vaznn iindeki esrar ldrr!
Adli
Byle lecckse, ldr o zaman sen de esrar, esrar satan
yalanc peygamberi ldr!
Bahti
Yatan bandan ucuna kadar uzanan mavi damal yorgann engebeleri, glgeli vadileri ve
mavi yumuak tepeleriyle rtl tatl ve lk karanlkta Rya yzkoyun uzanm uyuyordu.
Dardan k sabahnn ilk sesleri geliyordu: Tek tk geen arabalar ve eski otobsler,
poaacyla ibirlii eden salepinin kaldrma konup kalkan gmleri ve dolmu durann
denekisinin dd. Odada, lacivert perdelerin soldurduu kuruni bir k vard. Uyku
mahmurluuyla Galip, karsnn mavi yorgandan dar uzanan bana bakt: Rya'nn enesi
yastn kutyne gmlmt. Alnnn eiminde, o srada aklnn iinde olup biten harika
eyleri insana korkuyla merak ettiren gerek d bir yan vard. "Hafza," diye yazmt bir ke
yazsnda Cell, "bir bahedir." "Rya'nn baheleri, Rya'nn baheleri..." diye dnmt o
zamanlar Galip, "dnme, dnme, kskanrsn!" Ama Galip karsnn alnna bakarak
dnd.
Uykunun huzuruna gmlm Rya'nn kaplar kapal bahesinin stleri, akasyalar, amal
glleri ve gnei altnda gezinmek isterdi imdi. Orada karlaaca suratlardan utanla
korkarak: Sen de mi buradaydn, merhaba! Bilip bekledii tatsz anlar kadar, beklemedii
erkek glgelerini de merak ve acyla grerek: Afedersiniz kardeim, siz karmla nerede
rastlam ya da tanmtnz? yl nce sizin evinizde, Aladdhrin dkknndan ald
yabanc bir moda dergisinin iinde, birlikte gittiiniz ortaokul binasnda, elele tututuunuz
sinemann giriinde... Hayr, belki de Rya'nn hafzas bu kadar kalabalk ve acmasz deildi;
belki de hafzann karanlk bahesinin, gne den tek kesinde, imdi Rya'yla Galip bir sandal gezintisine kmlard. Rya'lar stanbul'a tandktan alt ay
sonra, ikisi birlikte, Galip'le Rya kabakulak olmulard. O zamanlar, bazan Galip'in annesi
bazan Rya'nn gzel annesi Suzan yenge, bazan ikisi birden Galiple R-ya'y ellerinden tutup,
parke yollarda titreyen otobslerle Bebek'e ya da Tarabya'ya sandal gezintisine karrlard. O
yllarda mikroplar nlyd, ilalar deil: Boaz'in temiz havasnn ocuklarn kabakulana iyi
geleceine inanlrd. Sabahlar deniz durgun olurdu, sandal beyaz, ayn kayk hep dostane.
Anneler ve yengeler sandaln kna otururlard, srt inip kalkan sandalcnn arkasna gizlenen
Rya'yla Galip sandaln burnuna, yanyana. Sandaldan denize uzanan ve birbirine benzeyen
ayaklarnn ve ince bileklerinin altndan ar ar deniz akard; yosunlar, yedi renkli mazot
lekeleri, kk ve yar saydam akltalar ve stnde Cell'in yazs var m diye baktklar
okunakl gazete paralar.
Galip, Rya'yi ilk grdnde, kabakulak olmadan alt ay nce, yemek masasnn zerine
yerletirilen tabureye oturmu, berbere salarn kestiriyordu. O zamanlar, uzun boylu Douglas
bykl berber, haftann be gn eve gelir, Dedeyi tra ederdi. Bu, Arabn ve Aladdin'in
dkknnn nnde kahve kuyruklarnn uzad, naylon oraplarn kaaklarca satld,
stanbul'daki 56 model Chevrolet'lerin gittike oald, Galip'in ilkokula balad ve Milliyet
gazetesinin ikinci sayfasnda haftada be kere Selim Kamaz adyla yazan Cell'in yazlarn
dikkatle okuduu zamand, ama okuma yazmay rendii zaman deil; nk okuma yazmay
iki yl nce Babaanne retmiti: Yemek masasnn kesine otururlard; Babaanne, en byk
sihiri, harflerin birbirine nasl vurulacan hrltl sesiyle duyurduktan sonra, aznn
kenarndan eksik etmedii Bafra sigarasnn dumann fler, dumandan torunun gzleri sulanr,
alfabenin iindeki olaanst byklkteki at da mavileip canlanrd. Altnda at olduu yazan
iri at, topal sucunun ve hrsz eskicinin arabalarnn kemikli atlarndan bykt. Galip o
zamanlar bu salkl alfabe atnm zerine, resmin zerine dkld zaman onu canlandran
sihirli eczadan dkmeyi dnyordu, ama sonralar, ilkokula ikinci snftan balamasna izin
vermedikleri iin, bir de okulda, ayn atl alfabeyle okuma yazma renirken bu isteini sama
bulacakt.
10
O zamanlar Dede, nar rengi ienin iindeki o sihirli sz verdii gibi sokaktan getirebilseydi,
Galip svy Birinci I Sava'nn zeplinleri, toplan ve amurlu lleriyle dolu eski ve tozlu

'Illustration' mecmualarnn, Melih Amcann Paris'ten ve Fas'tan yollad kartpostallarn ve


Vasf in Dnya gazetesinden resmini kestii yavrusunu emziren orangutann ve CelFin
gazetelerden kestii tuhaf insan yzlerinin zerine dkmek isterdi. Ama artk Dede sokaa da
kmyordu, berbere gitmek iin bile; btn gn evdeydi. Gene de, sokaa kp dkkna gittii
gnlerdeki gibi giyinirdi: Pazarlar uzayan sakal gibi kuruni renkli, geni yakal, eski bir ngiliz
ceketi, dklen pantolon, kol dmeleri ve Babann dedii gibi, kaytan bir memur gravat.
Anne "gravat" demez, "kravat" derdi: Eskiden Annenin ailesi daha zengin olduu iin. Sonra,
Anneyle Baba, Dededen her geen gn bir tanesi daha yklan boyas dklm eski ahap
evlerden szeder gibi szederlerdi; biraz sonra dedeyi unutup sesleri birbirlerine doru
ykselmeye balarsa Galip'e dnerlerdi: "k yukar git oyna sen haydi." "Asansrle mi
kaym?" "Tek bana asansre binmesin!" "Tek bana asansre binme!" "Vasfla oynayaym
m?" "Hayr, kzyor!"
Aslnda kzmazd. Vasf sar ve dilsizdi, ama benim yerlerde srnrken 'gizli geit' oynadm
ve yataklarn altndan geerek, maarann ucuna, apartman karanlnn dibine ular gibi ve
dman siperlerine kazd bir tnelde kedi sessizliiyle ilerleyen bir asker gibi ulatm ve
kendisiyle alay etmediimi anlard, ama sonra gelen Rya hari, tekiler bilmezdi bunu. Bazan
Vasfla birlikte uzun uzun pencerelerden dar tramvay yoluna bakardk. Beton apartmann
beton cumbasnn bir penceresi dnyann bir ucu olan Camiye, bir penceresi de teki ucu olan
kz lisesine bakyordu; arada karakol, iri kestane aac, ke ve Aladdin'in vzr vzr ileyen
dkkn vard. Dkkna girip kanlar seyrederken, gelip geen arabalar birbirimize
gsterirken Vasf birden heyecanlanp ryasnda eytanla bouur gibi hrltl korkun bir ses
karnca, ben bo bulunur korkardm. O zaman, az arkamzda, Babaanneyle karlkl iki baca
gibi sigara tttrp radyoyu dinleyerek tek baca ksa koltuunda oturan Dede, "Vasf gene
Galip'i korkuttu," derdi, kendisini dinlemeyen Babaanneye ve meraktan ok alkanlkla
sorard: "Ka araba saydnz bakaym?" Ama Dodge,
11
Packard, DeSoto ve yeni Chevrolet'lerin saysna ilikin verdiim bilgileri dinlemezlerdi bile.
Babaanneyle Dede, sabahtan akama kadar ak duran ve Trk kpeklerine benzemeyen bol
tyl ve huzurlu bir kpek biblosunun zerinde uyuduu radyodaki alaturka ve alafranga
mzii, haberleri ve banka, kolonya ve milli piyango reklamlarn dinlerlerken srekli
konuurlard. ou zaman, hi dinmedii iin altklar bir di arsndan sz eder gibi
ellerindeki sigaralardan ikayet ederlerdi, hl brakamadklar iin suu birbirlerine atarak, biri
boulur gibi ksrmeye balarsa, teki, nce zafer ve neeyle, sonra endie ve fkeyle hakl
olduunu iln ederek! Ama birazdan, birinden biri iyice sinirlenirdi: "Bir sigaram var zaten,
ilime allahakma!" Sonra, gazeteden okuduu eyi eklerdi: "Sinirlere iyi geliyormu!" Belki o
zaman, biraz susarlard, ama koridordaki duvar saatinin tiktaklarnn duyulduu bu sessizlikler
ok srmezdi. Ellerine yeniden .aldklar gazeteleri hrdatrlarken ve leden sonra bezik
oynarlarken konuurlard ve apartmandakiler akam yemeine ve birlikte radyo dinlemeye
geldikleri zamanlar da ve gazetede Cell'in ke yazsn okuduktan sonra da: "Yazsnn altna
kendi imzasn atmasna izin verselerdi," derdi Dede, "belki akln bana toplard." "Koca
adam," diye i ekerdi Babaanne ve her zaman sorduu u soruyu ilk defa soruyormu gibi
yznde ilen bir merak ifadesi, sorard: "Yazsnn altna kendi adn koymasna izin
vermedikleri iin mi yle kt yazyor, yoksa yle kt yazd iin mi yazsnn altna kendi
adn koymasna izin vermiyorlar?" "Hi olmazsa," derdi Dede, ikisinden birinin zaman zaman
sarld teselliye sarlarak, "altna imzasn atmasna izin vermedikleri iin bizi rezil ettiini pek
az kimse anlyor." "Kimse anlamyor," derdi o zaman Babaanne, Galip'in pek de iten
olmadn anlayabilecei bir edayla. "O yazlarnda bizden szettiini kim sylyor ki?" O
zaman, sonralar Cell'in her hafta okuyucularndan yzlerce mektup ald gnlerde, baz
iddialara gre ha-ylgc kuruduu iin, baz iddialara gre ise kadnlardan ve politika
yapmaktan vakit bulamad iin, baz iddialara greyse de, basit bir tembellikten birazck
deitirip bu sefer kendi tantanal adyla yeniden yaymlayaca o yazlardan birine, daha
nceden yzlerce kere tekrarlad bir cmleyi bkknlk ve belli belirsiz bir
12
sahtelik duygusuyla tekrarlayan ikinci snf tiyatro oyuncusu gibi deinerek, "Apartman
yazsnda bizim apartmandan szettiini kim bilmiyor ki allahakma!" derdi Dede ve Babaanne
de susard.

O zamanlar Dede, sonralar daha sk grecei o ryadan yeni yeni szetmeye balamt.
Btn gn birbirlerine tekrarladklar hikyeler gibi, Dedenin zaman zaman gzleri parlayarak
anlatt ryas maviydi; lacivert bir yamur ryada hi durmadan yad iin Dedenin salar
ve sakallar srekli uzuyordu. Babaanne, ryann hikyesini sabrla dinledikten sonra, "Berber
birazdan gelir," derdi, ama Dede berberden szedilirken sevinmezdi. "ok konuuyor, ok
soruyor!" Mavi ryann ve berberin sznden sonra, Galip, Dedenin bir iki kere, zayflayan bir
nefesle yle dediini de iitmiti: "Baka bir yerde, baka bir tane yaptracaktk. Uursuz*
kt bu apartman."
ok sonralar, kat kat sattklar ehrikalp Apartmanndan bir bakasna tandktan ve binaya,
evredeki benzeri baka binalara olduu gibi, kk konfeksiyoncular, gizli gizli krtaj yapan
kadn doktorlar ve sigortac yazhaneleri yerletikten sonra, Aladdin'in dkknnn nnden
her geiinde Galip, apartmann irkin ve karanlk yzne bakarak Dede'nin bu sz neden
sylemi olabileceini merak etmiti. nce Avrupa ve Afrika'dan, sonra da zmir'den stanbul'a
ve apartmana dnmesi yllar alan Melih Amcay berberin her trata, meraktan ok az
alkanlyla Dedeye sorduunu, (Efendim, byk olan Afrika'dan ne zaman dnyor?) ve
Dedenin de, bu sorudan ve konudan holanmadn bildii iin Galip, Dedenin aklndaki
uursuzluun en byk ve en tuhaf olunun eski kars ve ilk olunu bir gn brakarak
yurtdna gidii ve yeni kars ve yeni kzyla (Rya) dn ile ilgili olduunu daha o
zamanlardan sezerdi.
Apartman yaptrmaya baladklarnda Melih Amca buraday-m daha, Cell'in Galip'e yllar
sonra anlatt gibi, ekerci Hac Bekir'in dkkn ve lokumlaryla rekabet edemedii iin ve
Baba-anne'nin kaynatt ayva, incir ve vine reellerini raflarna dizdikleri kavanozlarda
satabileceklerini bildikleri iin, nce pastaneye, daha sonra lokantaya evirdikleri Sirkeci'deki
ekerci dkknndan ve Karaky'deki 'Beyaz Eczane' den gelen babas ve kardeleriyle
bulumak iin, o zamanlar daha otuzuna basmam olan Me13
lih Amca da, iinde avukatlktan ok kavga ettii ve eski dava dosyalarnn sayfalarna kurun
kalemle gemi ve ssz ada resimleri izdii yazhanesinden akamstleri kp, Nianta' ndaki
inaat yerine gelir, ceket ve kravatn karp, kollarn svayp paydos saatine doru geveyen
inaat iilerini kztrmak iin ie giriir-mi. Avrupa usul ekercilii renmek, kestane
ekerini paketleyecek yaldzl kt sipari etmek, Franszlarla birlikte renkli ve balonlu bir
banyo sabunu imalthanesi amak ve Avrupa ve Amerika'da, o sralarda bir salgna yakalanm
gibi ardarda ifls eden fabrikalarn makinelerini ve Hle Hala iin kuyruklu bir piyanoyu ucuza
kapatmak ve sar Vasf iyi bir kulak ve beyin doktoruna gstermek iin birisinin Fransa ve
Almanya'ya gitmesi gerektiini Melih Amca bu sralarda sylemeye balam. ki yl sonra,
Vasf ile Melih Amca, daha sonralar Galip'in, Babaannenin kutularnn birinde gl suyu kokan
fotorafn grd ve Cell'in sekiz yl sonra Vasf in gazete kesikleri iinde Karadeniz'de bir
serseri mayna arparak battn okuduu bir Romen vapuruyla (Tristana) Marsilya'ya
gittiklerinde, apartman bitmi, ama iine girilmemi-mi daha. Bir yl sonra, Vasf tek bana
trenle Sirkeci'ye dndnde hl sar ve dilsizmi "tabii" (bu son kelimeyi, bu konu
aldnda, Galip'in yllarca srrn ve nedenini zemedii bir vurguyla Hle Hala sylerdi,)
ama kucanda elli yl sonra byk byk byk byk torunlaryla hl arkadalk edecei ve
ilk zamanlar bandan hi ayrlamad, kimi zamanlar heyecandan nefesi tkanr gibi, kimi
zamanlar da hznle gzlerinden yalar akarak seyredecei Japon balklaryla dolu sk skya
tuttuu bir akvaryum varm. O sralarda, Cell ile annesi, sonralar bir Ermeniye satlan
nc katta oturuyorlarm, ama Paris sokaklarndaki ticari aratrma gezilerine devam
edebilsin diye, Melih Amcaya para yollamak gerektii iin, bir ara sandk odas olarak kullanlan
ve daha sonralar yarm bir daireye evrilen o kk ve ierlek at katna kp yerlemiler ki,
kendi daireleri kiraya verilsin. Melih Amcann Paris'ten yollad ekerleme ve pasta tarifleriyle
sabun ve kolonya formlleri ve bunlar yiyen ve kullanan artist ve balerinlerin resimleriyle dolu
mektuplarla, iinden naneli di macunu, kestane ekeri, likrl ikolata rnekleri ve oyuncak
itfaiye ve gemici apkas kan paketler seyreklemeye baladnda annesi, Cell'i
14
alp baba evine dnmeyi tasarlyormu. Bu karara varp, Cell'le birlikte apartmandan kp,
vakflarda kk bir memurluu olan babasyla annesinin Aksaray'daki ahap evine dnmeye
karar verebilmesi iin, dnya sava kmas ve arkasndan, Melih Amcann Bingazi'den onlara

zerinde tuhaf bir cami minaresiyle uan grld bir kartpostal yollamas gerekmi.
Arkasnda, memlekete dn yollarnn maynlandm yazan bu kahverengi beyaz
kartpostaldan ve savatan ok sonra gittii Fas'tan, baka siyah beyaz kartpostallar da
yollam. Bylece, Babaanneyle Dede, Melih Amcann Marake'te tant bir Trk kzyla
evlendiini, gelinin Mu-hammed'in soyundan geldiini, yani bir seyyide olduunu, kadnn ok
gzel olduunu, sonralar silah tccarlarnn ve casuslarn ayn bar kadnlarna vurulduu bir
Amerikan filmine de mekn olan kolonyal otelin elle renklendirilmi resmi zerinde gzken bir
karpostaldan renmiler. (ok sonralar, otelin ikinci kat balkonlarnda dalgalanan bayraklarn
lkelerini kard yllardan da ok sonralar, bu kartpostala bir daha baktnda, Galip, bir an
Cell'in 'Beyolu Haydutlar' hikyelerinde kulland slpla dnerek, Rya'nn 'ilk
tohumunun atld' meknn, bu kremal pasta renkli otelin odalarndan biri olduuna karar
vermiti.) Bu kartpostaldan alt ay sonra, zmir'den gelen kart ise, Melih Amcann yolladna
inanamamlar bir trl; nk Trkiye'ye dnmez artk, diye dnyorlarm; yeni karsyla
birlikte Hristiyan olduklar, Kenya'ya giden birtakm misyonere katlp, orada, aslanlarn
boynuzlu geyikleri avlad bir vadide Hill ve Ha birletiren bir mezhebin kilisesini kurduklar
yolunda dedikodular varm. Gelinin zmir'deki akrabalarn tanyan bir meraklnn getirdii
haber ise, Melih Amcann sava srasnda Kuzey Afrika'da evirdii karanlk iler (silah ticareti,
bir krala rvet, vs) sonunda milyoner olduu yolundaym, gzellii dillere destan karsnn
nazna daya-namad iin, onu mehur etmeye birlikte Hollywood'a gidecek-lermi, gelinin
resimleri imdiden Arap-Fransz dergilerinde ya-ymlanyormu vs. Oysa, Melih Amca,
apartmanda haftalarca kat kat dolaan ve gerekliinden emin olmak iin kalplndan
phelenilen paralar gibi, oras buras trnak ularyla kaznarak hrpalanan kartpostalda, vatan
hasretine dayanamayp yataklara dtn, Trkiye'ye dnmeye bylece karar verdiklerini
yazyormu.
15
"imdi" iyilermi, zmir'de incir ve ttn tccarl yapan kaynpederinin ilerini yeni ve
modern bir mli anlayla ele alyormu. Ksa bir sre sonra, Arap sandan da kark bir
yazyla yollad kart ise, belki de ileride btn aileyi sessiz bir savaa srkleyecek hisse
sorunlar yznden, her katta baka trl yorumlanm, ama sonralar Galip'in de okuduu
gibi, ok da fazla dolambal olmayan bir dille, yaknda stanbul'a dnmek istediini belirtiyormu Melih Amca, bir de, bir kz olduunu, ama adna karar veremediini.
Rya'nn adn, Galip, likr takmlarnn sakland bfenin aynasnn kenarna, Babaannenin
ilitirdii bu kartpostallardan birinde okumutu ilk. ri aynay ikinci bir ereve gibi saran ve
zaman zaman Dedeyi fkelendiren bu kilise, kpr, deniz, kule, gemi, cami, l, piramit, otel,
park ve hayvan grntleri arasna Rya'nn zmir'de ekilmi bebeklik ve ocukluk resimleri
de ilitirilmiti. O zamanlar Galip, kendi yanda olduu sylenen amcasnn kz (yeni kelime
ile kuzin) Rya'dan ok, Rya'nn iinde yatt cibinliin insan hayle aran korkutucu ve
uykulu maaras ve siyah beyaz maaray eliyle aralayarak iindeki kzn gsterirken
kameraya hznle bakan Seyyide Suzan yengesiyle ilgilenirdi. Rya'nn fotoraflar elden ele
dolarken, apartmandaki erkekler kadar kadnlar da, bir an dalgn bir sessizlie gmen eyin
bu gzellik olduunu daha sonralar anlamt. O zamanlar, daha ok, Melih Amcalarn
stanbul'a ne zaman gelecekleri ve hangi katta kalacaklar konuulurdu. nk bir avukatla
yeniden evlenen annesi, her doktorun baka bir adla adlandrd bir hastalktan gen yata
lnce, Cell, Aksaray'daki rmcekli evde barnamaz olmu, babaannesinin de sraryla,
yeniden apartmana dnm, at katma yerlemiti. Daha sonralar takma adla ilk ke
yazlarn yazaca gazete iin futbol malarn izleyerek ike kokusu almaya alyor,
Beyolu'nun arka sokaklanndaki bar, pavyon ve kerhane kabadaylarnn esrarengiz ve
sanatkrane cinayetlerini ballandrarak anlatyor, kara karelerin saysnn ak kareleri her
seferinde getii bulmacalar hazrlyor, gerektiinde, afyonlu arabn sarholuundan
aylamad iin tefrikasn aksatan stadn yerine pehlivan tefrikasn srdryor, zaman
zaman da 'Elyazsndan Kiiliinizi Okuyoruz', 'Ryalarnz Yorumluyoruz', 'Yznz, Kii16
liginiz', 'Bugnk Burcunuz' (akraba ve tandklarna ve bir iddiaya gre de, sevgililerine zel
selmlar yollamaya ilk bu bur kesinde balamt) ve 'ster nan, ster nanma' kelerine
yazyor ve artan vakitlerde de bedava girdii sinemalarda grd en son Amerikan filmlerini
eletiriyor ve at katnda tek bana yaamaya devam ederse, bu alkanlkla gazetecilikten

kazand parayla evlenebilecei bile syleniyordu. Sonralar, bir sabah, tramvay yolunun
yllanm parke talarnn anlamsz bir asfaltla rtlverdii-ni grd zaman, Galip, Dedenin
uursuzluk dedii eyin, belki de, apartmandaki bu tuhaf skklkla, yersizlikle ya da buna
yakn belirsiz ve korkutucu bir eyle ilgili olduunu da dnmt. Melih Amca, sanki yollad
kartlarn ciddiye alnmamasna fkelendiini gstermek iin, gzel kars, gzel kz ve bavul ve
sandklaryla bir akam stanbul'a dnp apatmana geliverince, tabii ki, Cell'in yaad
atkatna yerlemiti.
Okula ge kald o bahar sabahnda Galip, ryasnda okula ge kaldn grd. Kim olduunu
karamad mavi sal gzel bir kzla, alfabenin son sayfalarnn okunaca okuldan uzaklaan
bir belediye otobsndeydiler. Uyandnda, yalnz kendisinin okula deil, babasnn da ie ge
kaldn anlad. zerine gnn bir saatlik gnei vuran ve rts mavi beyaz bir satran
tahtasn andran kahvalt masasnda Anne ile Baba, apartman araln ele geiren farelerden
ya da hizmeti Esma Hanmn hortlak ve cinlerinden szeder gibi, dn akam at katna
yerleenlerden szediyor-lard. Galip, neden okula ge kaldn-ve ge kald iin gitmekten
utandn dnmek istemedii gibi, atdakilerin kim olduunu da dnmek istemiyordu.
Her eyin her zaman tekrarland Babaanneyle Dedenin katna kt, ama berber, pek de
mutlu gzkmeyen Dedeyi tra ederken atdakileri soruyordu. Bfenin aynasna ilitirilmi
kartpostallar dalmt, orada burada, yabanc ve tuhaf nesneler vard; sonralar tiryakisi
olaca yeni bir koku da. Birden, iinde bir eziklik, korku ve zlem uyand: Kartpostallarn
grd yar renkli lkeler nasld acaba? Fotoraflarn grd gzel yenge nasld? Byyp
erkek olmak isterdi! Salarn kestireceini syleyince babaannesi pek sevindi, ama berber,
gevezelerin ou gibi anlayszd; Galip'i Dedenin koltuuna deil, yemek masasnn stne
koyduu tabureye oturttu. stelik, Dede17
den zp balad beyaz rt ok bykt, boynunu boacak gibi skt yetmiyormu gibi,
bir kz etei gibi diz kapaklarnn altna kadar da uzanyordu.
ok sonra, birbirlerini bu ilk grlerinden Galip'in hesabyla 19 yl, 19 ay, 19 gn sonra
evlendikten de ok sonra, baz sabahlar Galip yannda uyuyan karsnn yasta gmlm
ban grdnde, Rya'nn zerindeki yorgann mavisiyle, berberin Dededen karp
kendisine takt rtnn mavisinin kendisine ayn huzursuzluu verdiini dnm, ama bu
konuda karsna bir ey sylememiti; belki de Rya'nn byle belirsiz bir nedenle yorgan
klflarm deitirmeyeceini bildii iin.
Galip, gazetenin kapnn altndan atlm olacan dnerek ty gibi hafif olmaya alm
dikkatli hareketlerle yataktan kalkt, ama ayaklar onu kapya deil helaya gtrd, sonra da
mutfaa. aydanlk mutfakta deildi, oturma odasndaysa demlii bulabildi. Bakr kllk azna
kadar sigara iz.maritleriyle dolu olduuna gre. Rya yeni bir polisiye roman okuyarak ya da
okumayarak sabaha kadar oturmutu. aydanl helada buldu: Yeterli su basnc olmad iin
scak su, 'ofben' dedikleri o korkutucu ara yerine, bir ikincisini hl almadklar aydanlkla
stlyordu. Sevimeden nce, kimi zaman, Babaanneyle Dede gibi, Babayla Anne gibi uslu uslu
ve sabrsz, su strlard.
Ama, "Brak u sigaray"yla balayan kavgalarnn birinde nankrlkle sulanan Babaanne,
Dedeye, bir sabah olsun yataktan ondan sonra kmadn sylemiti. Vasf seyrediyordu.
Galip dinliyor, Babaannenin ne demek islediim dnyordu. Sonralar, Cell bu konuda da
bireyler yazmt, ama Babaannenin demek istedii anlamda deil: "Yalnz gnei zerine
dourmamak," diye yazmt "ve yalaktan kr karanlkta kalkmak deil, kadnlarn erkeklerden
nce yataktan kmalar da bir kyl alkanldr." Babaanneyle Dedenin sabah yataktan
kalk alkanlklarm da (yorgann zerindeki sigara klleri, di frasyla ayn bardakla duran
takma diler, lm ilnlarna acele acele gz gezdiren alkn baklar) pek deitirmeden
okuyucularna duyurduu bu yaznn sonu blmn okuduktan sonra, "Demek biz
kylymz!" demiti Babaanne. "Kyl olmann ne demek olduunu anlasn diye sabahlar
ona mercimek orbas iirmeliymiiz!" demiti Dede.
Galip fincanlar alkalarken, temiz atal bak, tabak ararken ve pastrma kokan buzdolabndan
plastik yiyeceklere benzeyen beyaz peynir ve zeytini karrken ve aydanlkla stt suyla
tra olurken, Rya'y uyandracak bir grlt yapmay dnyordu, ama kmad o grlt.
Demlenmemi ayn iip, bayat ekmek di-limleriyle kekikli zeytinleri masada yerken kapnn
altndan alp tabann yanna uzatt mrekkep kokulu gazetenin uykulu kelimelerini okuyup

baka eyler dnd: Akam Cell'e ya da Konak Sinemasna gidebilirlerdi. Cell'in ke


yazsna bir gz att, akam sinemadan dndkten sonra okumaya karar verdi, gz okumakta
srar ettii iin yaznn bir cmlesini okuduktan sonra, gazeteyi masann zerinde ak brakp
kalkt, paltosunu giydi, kacakt, ieri gitti. Elleri paltosunun ttn, bozukluk ve kullanlm
biletlerle dolu ceplerinde, bir sre karsn dikkatle, saygyla, sessizce seyretti. Dnp, hafife
kapsn ekerek evden kt.
Yeni paspaslanm merdivenler slak toz ve kir kokuyordu. Darda Niantarbacalarnn kmr
ve mazot dumanyla karartt souk ve amurlu bir hava vard. Azndan kan buhar
bulutlarn soua fleye fleye, yerlere dklm p ynlarnn arasndan yryp dolmu
durandaki uzun kuyrua girdi.
Kar kaldrmda ceketini, yakalarm kaldrarak palto niyetine giyen bir ihtiyar, peynirliyi
kymaldan ayrarak satcdan poaasn seiyordu. Galip, birden bir kou kuyruktan frlad,
keyi dnp tezghn bir kap iinde kuran gazeteciye parasn verdi, ald Milliyet'i katlayp
koltuunun altna sktrd. Bir keresinde, Cell'in alayc bir sesle, gekince bir kadn
okuyucusunu taklit ettiini iitmiti: "Ah Cell Bey, ke yazlarnz o kadar ok seviyoruz ki,
bazan ben ve Muharrem sabrszlktan gnde iki tane Milliyet alyoruz!" Taklitten sonra, hep
birlikte Galip, Rya ve Cell glerlerdi. ok sonra, tp tp balayan pis bir yamurla iyice
slandktan, bir iti kakla dolmua bindikten ve slak kuma ve, sigara kokan dolmuta bir
sohbetin almayacan anladktan sonra, Galip, gazeteyi gerek bir tiryaki gibi, yalnzca ikinci
sayfadaki ke yazsnn okunaca kkle getirinceye kadar zenle ve keyifle katlad, bir
an pencereden dar dalgnlkla bakp Cell'in bugnk ke yazsn okumaya balad.
18
19
KNC BLM BOAZ'IN SULARI EKLD ZAMAN
"Hibir ey hayat kadar artc olamaz. Yaz hari."
bn Zerhani
Boaz'n sularnn ekilmekte olduunu fark ettiniz mi? San' myorum. Bayram enliine km
ocuklarn keyfi ve heyecanyla birbirimizi ldrdmz bugnlerde hangimiz bir ey okuyup
dnyadan haberdar oluyor ki? Ke yazarlarmz bile, dirsekleti-imiz vapur iskelelerinde,
kucak kucaa yuvarlandmz otobs sahanlklarnda, harflerin tir tir titredii dolmu
koltuklarnda yarm yamalak okuyoruz. Ben haberi bir Fransz jeoloji dergisinde okudum.
Karadeniz snyor, Akdeniz souyormu. Bu yzden esneyerek yaylan deniz sahanlklarnn
dibindeki muazzam maaralara deniz sular boalmaya, ayn tektonik kprdanmalar sonucu da
Cebelitark, anakkale ve stanbul boazlarnn taban yukar kmaya balam. Boaz
kysnda konutuumuz son balklardan biri, eskiden demirlemek iin bir minare boyu zincir
att sularda imdi teknesinin karaya oturduunu syleyerek sordu: Babakanmz bu konuyla
ilgilenmiyor mu hi?
Bilmiyorum. Bildiim giderek artan bir hzla ilerledii aklanan bu gelimenin yakn gelecekteki
sonulardr. Besbelli, ksa bir zaman sonra, bir zamanlar 'Boaz' dediimiz o cennet yer, kara
bir amurla sval kalyon lelerinin, parlak dilerini gsteren hayaletler gibi parlad bir zifiri
batakla dnecek. Scak bir yaz sonunda ise, bu batakln, kk bir kasabay sulayan
alakgnll bir derenin tabam gibi yer yer kuruyup amurlaacan, hatt binlerce geni
borudan elleler gibi grl grl akan lmlarn sulad yamalarda otlarn ve papatyalarn
yeereceini tahmin etmek zor deil. Kz Kulesi'nin bir tepenin stnde korkutucu gerek bir
kule gibi ykselecei bu derin ve vahi vadide yeni bir hayat balayacak.
Ellerinde ceza fileri oradan oraya koan belediye memurlar20
nm baklar arasnda, eskiden 'Boazii' denen bu boluun amurunda kurulmaya balayacak
yeni mahallelerden szediyorum: Gecekondulardan, sala, bar, pavyon ve elence yerlerinden,
atl : karncal lunaparklardan, kumarhanelerden, camilerden, dervi , tekkeleri ve
Marksist fraksiyon yuvalarndan ve kapka plstik atlyeleriyle naylon orap
imalthanelerinden... Bu kyametimsi , kargaann iinde irketi Hayriye'den kalma yan yatm
gemi lele-riyle gazoz kapa ve deniz anas tarlalar grlecek. Sularn bir anda ekildii son
gnde karaya oturmu Amerikan transatlantik-leriyle yosunlu on stunlar arasnda ak
azlaryla tarih ncesinden kalma bilinmeyen tanrlara yalvaran Kelt ve Likyal iskeletleri
olacak. Midyeyle kapl Bizans hazineleri, gm ve teneke atal baklar ve bin yllk arap
flar ve gazoz ieleri ve sivri burunlu kadrga leleri arasnda ykselecek bu medeniyetin

antik ocak ve lambalarn yakacak enerjiyi uskuru bir batakla saplanm khne bir Romen
petrol tankerinden alacan da hayl edebiliyorum. Ama asl hazrlkl olmamz gereken ey,
btn stanbul'un koyu yeil lm elleleriyle suluyaca bu lanet ukurda, tarih ncesinin
yeraltndan fokurdayan zehirli gazlar, kuruyan bataklklar, yunus, kalkan ve kl leleri, ve
yeni cennetlerini kefeden fare ordular iersinde kacak yepyeni bir salgn hastaldr.
Biliyorum ve uyaryorum: O gn, dikenlitellerle karantinaya alnacak bu hastalkl blgede olup
biten felketler hepimizin iine ileyecek.
Bir zamanlar, Boaz'n ipek sularn gm gibi ldatan mehtab seyrettiimiz balkonlardan
gmlemedikleri iin alelacele yaklan llerden kan mavimsi dumann aydnln
seyredeceiz artk. Boaz kylarndaki erguvan ve hanmellerinin bayltc serinliini koklayarak
rak itiimiz masalarda ryen llerin genzimizi yakan o kfle kark kekre kokusunun
tadn alacaz. Balklarn sra sra dizildii o rhtmlarda Boaz akntlarnn ve bahar
kularnn huzur veren arklarn deil, bin yl sren genel aramalarn korkusuyla denize
dklm eit eit kllar, hanerleri, paslanm pala ve tabanca ve tfekleri ele geirip
lm korkusuyla birbirine girenlerin haykrlar duyulacak. Bir zamanlar deniz kysndaki
kylerinde yaayan stanbullular, akam evlerine yorgun argn dnerlerken yosun kokusunu
duymak iin otobs pencerelerini fayrap amayacaklar; tam tersi, rm l ve
21
amur kokusu szmasn diye alevlerle aydnlanan aadaki o korkun karanl seyrettikleri
belediye otobslerinin pencere kenarlarna gazete ve kuma paralar sktracaklar. Baloncu
ve kt helvaclarla birlikte toplatunz ky kahvelerinde, bundan sonra, donanma enliine
deil, merakl ocuklarn kurcalayp kendileriyle birlikte havaya uurduklar maynlarn kan
krmzs aydnlna bakacaz. Ekmek paralarn, frtnal denizin kumsallara getirip att
Bizans mangrlar ve bo konserve kutularn toplamakla kazanan lodosular, bir zamanlar sel
sularnn ky kylerindeki ahap evlerden kopartp Boaz'in derinliklerine yd kahve
deirmenlerinden, kular yosun tutmu guguklu saatlerden ve midyelerin zrhyla kaplanm
kara piyanolardan karacaklar artk. te o gnlerin birinde ben, dikenli teller iinden, bu yeni
cehennemin iine kara bir Cadillac' bulmak iin bir geceyars szleceim.
Kara Cadillac, bundan otuz yl nce ben, bir acemi muhabirken servenlerini izlediim ve
patronu olduu bir batakhanenin giriindeki iki stanbul resmine hayran olduum bir Beyolu
haydu-tunun ("gangster" demeye dilim varmyor) caka arabasyd. Arabann stanbul'da birer
ei o zamanlarn demiryolu zengini Dade-len ile ttn kral Marufta vard. Son saatlerini bir
hafta tefrika ederek hikye ettiimiz ve biz gazetecilerin efsaneletirdii haydu-tumuz bir
geceyars polis tarafndan sktrlnca, sevgilisiyle, bir iddiaya gre esrar sarholuundan, bir
iddiaya gre de bilerek atn uuruma sren ekiya gibi Aknt Burnu'ndan Cadillac'yla birlikte
Boaz'n karanlk sularna umutu. Dalglarn deniz dibi akntsnda gnlerce arayp
bulamadklar, gazetelerin ve okuyucularn da ksa bir sre sonra unuttuklar Cadillac' nerede
bulacam ben imdiden kestirebiliyorum.
Orada, eskiden 'Boaz' demlen yeni vadinin derinliklerinde, iine yengelerin yuva yaptklar
yedi yzyllk ayakkab ve izme tekleri ve deve kemikleri ve bilinmeyen sevgiliye yazlm ak
mektuplaryla dolu ielerin iaret ettii amurlu bir uurumun aalarnda, elmaslar, kpeler,
gazoz kapaklar ve altn bileziklerin par-lad snger ve midye ormanlaryla kapl yamalarn
gerisinde bir yerde, rm bir mavna leinin iine alelacele kurulmu eroin laboratuarnn ve
kaak sucukularn kestikleri beygir ve eeklerin' kova kova kanyla suladklar istiridye ve
deniz minareli kumluun
22
1 az tesinde olacak.
Eskiden 'Sahil Yolu' denilen, imdiyse daha ok bir da yoluna benzeyen asfalttan geen
arabalarn kornalarn dinleyerek indiim le kokulu bu karanln sessizliinde arabay ararken,
ilerin-*
de boulduklar uvallardaki iki bklm.durumlarn hl koruyan saray
kumpaslarnn ve halarna ve asalarna sarl Ortodoks pa-: pazlannn bileklerine glle bal
iskeletlerine rastlayacam. Tophane rhtmndan anakkale'ye asker gnderen Glcemal
vapurunu torpillemek isterken, uskuru balk alarna, burnu da yosunlu kayalara arptktan
sonra deniz dibine ken ngiliz denizaltsmn soba borusu gibi kullanlan periskobundan kan
mavimsi dumanlar grnce, oksijensizlikten az ak kalm ngiliz iskeletlerinin temizlendii
ve kadifeyle kapl albay koltuunda in porselenleriy-le akam ayn artk Liverpool
tezghlarnda imal edilmi yeni yu-' valarna huzurla alan vatandalarmzn itiini

anlayacam. Karanln iinde, daha tede Kayzer Wilhelm'e bal bir zrhlnn pasl apas
olacak; sedeflemi bir televizyon ekran bana gz krpacak. Yamalanm bir Ceneviz
hazinesinin artklarn, az amurla tkanm ksa namlulu bir topu, yklp kaybolmu baz
devlet ve kavimlerin midyeyle kapl tasvir ve putlaryla burun st duran pirin bir avizenin
patlak ampullerini greceim. Gittike aalara inerek, amur ve kayalar iinde yrrken,
zincirli kreklerinin banda sabrla oturup yldzlan gzleyen kle iskeletlerini seyredeceim.
Yosun aalarndan sarkan gerdanlk. Gzlk ve emsiyelere dikkat etmeyeceim belki, ama
inatla hl ayakta dikilen muhteem at iskeletlerine btn silah, zrh ve takm ve taklavatlaryla binen Hal valyelerine bir an dikkat ve korkuyla bakacam. zeri midyelerle kapl
sembol ve silahlaryla Hal iskeletlerinin hemen yanbalarnda duran Kara Cadillac'
beklediklerini o zaman korkuyla anlayacam.
Nereden geldii anlalamayan fosforlu bir kla arada bir belli belirsiz aydnlanan Kara
Cadillac'a ar ar, korkuyla, yan-bandaki Hal muhafzlarndan izin alr gibi saygyla
yaklaacam. Cadillac'm kapsnn kulplarn zorlayacam ama, batan aa midye ve deniz
kestaneleriyle kapl ara bana geit vermeyecek, skm ve yeilimsi pencereleri yerlerinden
hi oynamayacak. O zaman, cebimden tkenmez kalemimi karp sapyla camlardan
23
birini kaplayan fstki yeil yosun tabakasn yava yava kazyacam.
Geceyars, bu korkun ve byl karanlkta kibritimi yaknca arabann Hal zrhlar gibi hl
parlayan gzelim direksiyonunun, nikelajl sayalarnn, ibre ve saatlerinin madeni nda
haydutla sevgilisinin bilezikli ince kollaryla ve yzkl parmaklaryla birbirlerine sarlarak n
koltukta pen iskeletlerini greceim. Yalnz i ie geen ene kemikleri deil, kafataslar da
lmsz bir ple birbirine kaynam olacak.
O zaman, kibritimi bir daha yakmadan gerisin geriye ehrin klarna dnerken, felket
anlarnda lm karlamann en mutlu yolunun bu olduunu dnerek uzak bir sevgiliye
acyla sesleneceim: Canm, gzelim, kederlim, felketler zaman gelip att, gel bana, nerede
olursan ol, ister sigara dumanyla dolu bir yazhanede, ister amar kokan bir evin soanl
mutfanda, ister dank mavi bir yatak odasnda, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana;
yaklaan korkun felketi unutmak iin perdeleri ekili yar karanlk bir odann sessizliinde
btn gcmzle birbirimize sarlarak lm beklemenin zaman geldi artk.
24
NC BLM RYA'YA SELM SYLE
"Dedem bu toplulua aile adm veriyordu."
Rilke
Karsnn kendisini terkedecei gnn sabahnda, koltuunun y altnda az nce okuduu
gazete, Galip, Babli yokuundaki yazhanesine kan han merdivenlerini trmanrken, yllar
nce, R-ya'yla kabakulak olduklar zaman annelerinin onlar gtrd o sandal gezilerinin
birinde, Boaz'm derinliklerine drd yeil tkenmez kalemi dnyordu. Ayn gnn
gecesinde ise, Rya'-nn kendisini terkederken brakt mektubu incelerken, masann stnde
duran ve mektubun yazld yeil tkenmezin, suya den tkenmezin bir ei olduunu
hatrlayacakt. Suya den kalemi, Cell, yirmi drt yl nce Galip'e ok sevdiini grnce
kullansn diye bir haftalna vermiti. Kaybolduunu renince de, sandaldan denize dt
yeri sorup cevabn dinledikten sonra, "Kayp saylmaz!" demiti Cell. "Boaz'm neresine
dtn biliyoruz nk." Galip, yazhanesine girerken ayrntlarn yeni okuduu "o felket
gn"nde, Cell'in Kara Cadillac'in camndaki fstki yosunlan kazyaca tkenmezin cebinden
karaca bir baka tkenmez olmasna at. nk, yllarn, yzyllarn tesinden gelen
ayrntlarn bulumas -tpk ngrd o amurlu Boazii vadisinde Olempli Bizans
paralaryla, Olimpos Gazozunun kapaklarnn bulumas gibi- Cell'in her frsatta yazlarnda
keyifle kulland bir izlekti. Tabii, son grmelerinin birinde ileri srd gibi, hafzas iyice
gerilememise, "Hafzann bahesi oraklamaya balaynca," demiti o son akamlarn birinde
Cell, "insan elde kalan son aalarn ve gllerin zerine efkatle titrer. Kuruyup gitmesinler
diye, sabahtan akama kadar onlar sulayp okuyorum: Hatrlyorum, hatrlyorum ki
unutmayaym!"
Melih Amca Paris'e gittikten ve Vasf kucanda akvaryumla geri dndkten bir yl sonra,
Babayla Dedenin, Melih Amcann Babli'deki avukatlk yazhanesine gidip bir at arabasna
ykledik-

25
leri eyalar ve dosyalar Nianta'na karp apartmann atkat-na yerletirdiklerini Galip,
Cell'den dinlemiti. Daha sonralar, Melih Amca yeni ve gzel kars ve Rya'yla Magrip'ten
dndkten, zmir'deki kaynpederiyle giritii kuru incir iini batrdktan ve ailenin ilerini de
batrmasn diye ekerci ve eczac dkknlarna sokulmadktan sonra, yeniden avukatlk
yapmaya karar verince, mterilerini etkiler diye bu eyalar yeni yazhanesine tatm. Yllar
sonra, gemii alayla ve fkeyle and gecelerin birinde, Cell'in, Galip ile Rya'ya anlattna
gre, bu i iin gelen ve buzdolab ve piyano tamak gibi ince ilerde uzmanlaan hamallardan
biri, eyalar yirmi iki yl nce atkatma yerletiren ayn ha-malm; yllar onun yalnzca
kafasn kabaklarm.
Vasfn bir bardak su verip dikkatle seyrettii bu hamaldan yirmi bir yl sonra, Melih Amca,
Galip'in babasna gre, mvekki-lerinin dmanlaryla deil, dpedz mvekkilleriyle
boutuu iin;,Galip'in annesine gre elden ayaktan kesilip, bunayp kanunlar ve dava
tutanaklarn ve itihat ciltlerini lokanta listeleri ve vapur tarifeleriyle kartrd iin; Rya'ya
greyse, kzyla yeeni arasnda olacaklar, sevgili babas daha o zamandan kestirdii iin;
avukatlk yazhanesini o gnlerde daha damad deil de, yalnzca yeeni olan Galip'e
brakmaya raz olmu, yazhaneyle birlikte eski eyalar da Galip'e byle gemiti: Neden nl
olduklar kadar, adlar da unutulmu baz Batl hukukularn plak bal portreleriyle, yarm
yzyl ncesinin hukuk mektebinin hocalarnn fesli resimleri; davallar ve davaclar ve
hkimleri oktan lm dava dosyalar; bir zamanlar, akamlar, zerinde Cell'in alt ve
sabahlar annesinin elbise patronu kopye ettii yazhane ve bu yazhanenin kesinde bir
iletiim aracndan ok, ar hantal ve uursuz bir sava arac gibi duran iri kara telefon.
Telefonun arada bir kendi kendine alan zili, uyarmaktan ok korkuturdu; zift rengindeki
ahizesi kk bir halter gibi ard, numaras evrilince Karaky-Kadky vapur iskelesinin eski
turnikeleri gibi melodiyle gcrdanarak sylenir, kimi zaman evirenin istedii deil, kendi
istedii yeri balard.
Evin numarasn evirdikten hemen sonra, Rya telefonu anca Galip ard: "Uyandn m?"
Rya'nn kendi hafzasnn kaplar kapal bahesinde deil de, herkesin bildik dnyasnda
gezin26
meinden memnundu. Telefonun durduu masay, dank oday, Rya'nn duruunu gznn
nne getiriyordu: "Masann zerine braktm gazeteyi okudun mu? Cell elenceli bir eyler
yazm." "Okumadm," dedi Rya. "Saat ka?" "Ge yattn deil mi?" dedi Galip. "Kahvaltn
kendin yapmsn," dedi Rya. "Seni uyandrmaya kyamadm," dedi Galip, "Ryanda ne
gryordun?" "Ger ce ge saat koridorda bir karafatma grdm," dedi Rya. Karade-nizde
grlen serseri bir maynn yerini gemicilere duyuran radyodaki sesin alkanlyla, ama
telala da ekledi: "Mutfak kapsyla koridordaki kalorifer arasnda... Saat ikide... ri birey..."
Bir sessizlik oldu. "Bir taksiye atlayp hemen geleyim mi?" dedi Galip. "Perdeler ekiliyken ev
korkun oluyor," dedi Rya. "Akam sinemaya gidelim mi?" dedi Galip, "Konak'a. Dnte de
Cell'e urarz." Rya esnedi. "Uykum var." "Uyu," dedi Galip. kisi de sustular. Galip, telefonu
kapamadan nce, Rya'nn belli belirsiz bir daha esnediini duydu.
Sonraki gnlerde, bu telefon konumasn defalarca yeniden, yeniden hatrlamak zorunda
kaldnda, Galip, yalnz bu belirsiz esneyiin deil, konutuklar szlerin de ne kadarn
iittiine ka-- rar veremez olacakt. Rya'nn sylediklerini, hep deitirerek ve kukuyla
hatrlad iin "Sanki konutuum Rya deil de bir ba-kasyd," diye dnyor ve o
bakasnn kendisini aldattm kuruyordu. Baka bir zaman da, Rya'nn sylediklerini iittii
gibi sylediini, ama o telefon konumasndan sonra, Rya'nn deil, yava yava kendisinin
bir bakas olduunu dnecekti. Yanl iittiini ya da hatrladn sand eyi yeni kiiliiyle
yeniden kuruyordu. Kendi sesinin de, bir bakasnn sesi olarak dinlendii o gnlerde Galip, bir
telefon hattnn iki ucundaki iki kiinin birbirleriyle konutuka kendilerinden bambaka iki
kiiye dnebileceklerini ok iyi anlayacakt nk. lk balarda ise, daha basit bir akl
yrtmeyle, her eyin eski telefon cihazndan kaynaklandn dnmt: Hantal ara btn
gn alm, btn gn kullanlmt nk.
Rya ile konutuktan sonra, Galip'i ilk, ev sahibiyle.mahkemelik olan bir kirac arad. Sonra,
yanl bir numara. skender telefon edene kadar iki kere daha "yanl bir numara" arad. Bir
kere de, "Cell Bey'in akrabas olduunuzu" bilen, onun telefon nu-

27
marasm soran biri. Siyasete bulam olunu hapisten kurtarmak isteyen bir baba ile hakime
verilecek rvetin neden karardan nce verilmesi gerektiini soran bir demir tccarndan sonra
arayan skender de Cell'e ulamak istiyordu.
skender, Galip'in lise arkada olduu ve o yllardan beri hi grmedikleri iin, nce, geride
kalm on be yldan hzla sz etti, Rya'yla evlendii iin onu kutlad, bir oklar gibi, "zaten
sonunda byle olacan bildiini" syledi. imdi bir reklm irketinde yapmcyd. Cell'i,
Trkiye zerine program yapan BBC tele-vizyonculanyla grtrmek istiyordu: "Trkiye'nin
durumu zerine, Cell gibi her eye bulam otuz yllk bir ke yazaryla kamerann
karsnda grmek istiyorlar!" skender televizyon takmnn politikaclar, i adamlar ve
sendikaclarla grtklerini, ama en ilgin Cell'i bulduklar iin, mutlaka grmek istediklerini
gereksiz ayrntlarla anlatyordu: "Merak etme!" dedi Galip, "ben onu sana hemen bulurum."
Cell'e telefon etmek iin bir bahane bulduu iin sevinliydi. "Gazetedekiler iki gndr beni
ekiyorlar galiba!" dedi skender. "Seni onun iin aradm. ki gndr Cell bir trl gazetede
olmuyor. Bireyler dnyor galiba." Cell ba-zan -be gnlk sreler iin adresini ve
telefonunu herkesten saklad, stanbul'un bilinmeyen bir yerindeki gizli evlerinden birine
kendini kapatrd, ama Galip'in onu bulacandan kukusu yoktu hi; "Merak etme," dedi bir
daha. "Ben onu sana hemen bulurum!"
Akama kadar bulamad. Gn boyunca evine ve Milliyet gazetesine her telefon ediinde Galip,
telefonu Cell anca sesini deitirip onunla bir bakasnn kimliiyle konumann hayllerini
kurdu. (Hep birlikte, -Rya, Cell, Galip- oturup baz okuyucular ve hayranlar radyo
tiyatrosundan kma seslerle taklit ettikleri akamlarda kard sesle Galip, "Bugnk
yaznzn zel anlamn tabii ki kavradm kardeim!" diyecekti.) Ama, gazeteye her telefon
ediinde ayn sekreter ayn cevab verdi: "Cell Bey daha gelmedi." Gn boyunca, telefonla
bouurken,.Galip yalnzca bir kere sesiyle karsndakini artabilmenin tadn kard.
Akamst ge saatlerdeydi, Cell'in yerini bilir diye telefon ettii Hle Hala onu akam
yemeine ard. " Galip'le Rya da gelecek!" deyince Galip, halasnn, seslerini gene
kartrp, kendi28
sini Cell sandn anlad. "Ne farkeder," dedi Hle Hala, yanln anladktan sonra, "hepiniz
benim vefasz evlatlarmsnz, hepiniz aynsnz! Sana da telefon edecektim." Koltuklara sivri
trnaklarn geiriyor diye kara kedisi Kmr azarlad sesle Galip'i arayp sormad iin
azarladktan sonra akam yemeine gelirken Aladdin'in dkknna urayp Vasf in Japon
balklan iin yem almasn syledi: Balklar, Avrupa yemden bakasn yemiyorlar-m, Aladdin
de, tandktan bakasna vermiyormu. "Bugnk yazsn okudunuz mu?" diye sordu Galip.
"Kimin?" dedi halas alkanlk olmu bir inatla, "Aladdin'in mi? Hayr; Milliyet'i, amcan
bilmecelerini zsn, Vasf da maka-syla kesip oyalansn diye alyoruz; Cell'in yazsn okuyup
da olumuzun ne hallere dtn grp dertlenelim diye deil."
"Rya'y, o zaman, akam iin siz arayp arn!" dedi Galip. "Benim fazla vaktim olmayacak."
"Unutma!'i dedi Hle Hala, Galip'e verdii grevi ve yemek saatini hatrlatarak. Sonra, bu
akraba toplantlarnn deimeyen yemek listesi gibi deimeyen kadrosunu da, gnlerdir
beklenen bir futbol mann biJinen oyuncularn dinleyicileri itahlandrmak iin ar ar
okuyan radyo spikeri gibi sayd: "Annen, Suzan Yen-.. - gen, Melih Amcan, gelirse Cell ile
tabii baban; Kmrle Vasf ve Hle Halan." Takmlar noktalamak iin att ksrkl
kahkahay atmamt ama: "Senin iin puf brei yapacam," dedikten sonra telefonu
kapatmt.
Kapanr kapanmaz yeniden alan telefona bo bo bakarken , Galip, Hle Halann son anda
bozulan evlilik tasarsn hatrlad, ama nedense, damat adaynn az nce aklna gelen tuhaf
adn ha-,
trlayamad. Akln tembellie altrmamak iin, "Dilimin ucundaki ad aklma
gelene kadar telefonu amayacam!" diye dnd. Telefon yedi kere aldktan sonra sustu.
Az sonra yeniden alma-1 ya baladnda Galip, Rya'lar stanbul'a gelmeden bir yl nce,
tuhaf adl damat adaynn, amcas ve abisiyle Hle Halay istemek iin yapt o ziyareti
dnyordu. Telefon bir daha sustu. Bir daha aldnda hava iyice kararmt, yazhanedeki
eyalar be-lirsizlemiti. Galip ad hatrlayamyordu, ama adamn o gn giydii tuhaf
ayakkablar korkuyla dnyordu. Adamn suratnda bir Halep ban vard. "Arap m bunlar?"
demiti Dede. "Hle, bu
29

Arapla sahiden evlenmek mi istiyorsun? Seni nereden tanm?" Rastlantyla! Akam yediye
doru Galip, boalan handan kmadan nce, adn deitirmek isteyen bir mvekkilinin
dosyasna sokak lambalarnn nda bakarak tuhaf ad buldu. Nianta dolmuuna yrrken
dnyann hibir bellee smayacak kadar geni olduunu dnd, bir saat sonra
Nianta'nda apartmana doru yrrken de, insann anlam rastlantlardan kardn...
Bir dairesinde Hle Halayla Vasf in Esma Hanmla birlikte, bir dairesinde Melih Amcann Suzan
Yengeyle (daha nceleri de Rya'yla) birlikte oturduklar apartman, Nianta'nda bir arka
sokaktayd. Karakolun kesinden, Aladdin'in dkknndan ve ana-caddeden sokak
aada, be dakikalk bir uzaklkta olduu iin bakalar buraya "arka sokak" demezlerdi belki,
ama bu iki dairede st ste yaayanlar iin, Nianta'nn merkezi, amurlu tarladan ve kuyulu
bostandan Arnavut kaldrml yola ve daha sonra parke tal sokaa dnn uzaktan, fazla
ilgi duymadan izledikleri bu sokak, ya da bundan daha ilgin bulmadklar teki sokaklar
olamazd hi. Yalnzca corafi dnyalarnn deil, ruhsal dnyalarnn da simetrisini
dzenleyerek akllarndaki merkezi kuran anacaddedeki ehrikalp Apartmannn dairelerini tek
tek satmak zorunda kaldklar ve Hle Halann deyiiyle "btn Nian-ta'a hakim" o binadan
kp, dknt kira dairelerine gireceklerini aka sezdikleri o gnlerde de, akllarndaki corafi
simetrinin mutsuz ve cra bir kesindeki bu yknt apartmana ilk yerletikleri gnlerde de,
belki de, biraz da balarna gelen felketi abartarak birbirlerini sulayabilmek gibi
karlmamas gereken bir frsattan yararlanabilmek iin, dillerinden "arka sokak" szn eksik
etmemilerdi hi. lmnden yl nce, ehrikalp Apartmanndan arka sokaktaki dairesine
tand gn, Mehmet Sabit Bey (Dede) yeni dairesinde sokaa bakan pencereye gre yeni bir
a, radyoyu tayan ar sehpaya gre ise eski (br evdeki gibi) ayla yerletirilmi tek
baca ksa koltuuna oturduktan sonra, biraz da, o gn eyalarn ykledikleri at arabasnn
bir deri bir kemik atndan ald ilhamla yle demiti: "Haydi bakalm, attan inip eee
biniyoruz, hayrl olsun!" Sonra, zerine elii rgsyle uyuyan biblo kpein oktan
yerletirildii radyoyu amt.
On sekiz yl nceydi bu. Ama, ieki, kuru yemii ve Alad30
din'in dkkn dndaki btn dkknlarn kepenklerini indirdii akamn saat sekizinde, araba
egzosu, kalorifer kurumu, kkrt ve linyit kokusu ve tozla rl pis bir havann iine belli
belirsiz bir sulu kar yaarken, Galip apartmann eski klarn grdnde, her zamanki gibi bu
binaya ve katlara ilikin anlarnn yalnzca on sekiz yllk olmad duygusuna kapld. Sokan
genilii, apartmann ad (iinde ok fazla o ve u harfleri bulunan bu ad telaffuz etmekten
hibiri holanmazd,) ya da yeri deildi nemli olan; sanki, zaman d bir gemiten beri
apartman dairelerinde alt alta st ste oturuyorlard. Apartmann hep ayn kokan, (Ce-ll'in
fkeyle karlanan bir yazsndaki zmlemeye gre, kokunun forml: Apartman aral
kokusuyla slak ta, kf, kzarm . ya ve soan kokusunun karm) merdivenlerini karken
Galip, az sonra, ieride bir bir grecei kk sahnelere ve grntlere, birok kereler yeniden
okuduu bir kitabn sayfalarn alkanlk ve sabrszlkla eviren bir okuyucu gibi acele acele
gz atyordu.
Saat sekiz olduuna gre, Melih Amcay st kattan kendi eliyle indirdii gazeteleri az nce st
katta okumam gibi ya da belki, "alt katta ayn haber st kattakinden baka bir anlama
gelebilir," diye ya da "Vasf unlar makaslayp paralamaya balamadan nce son bir gz
ataym," diye, Dedenin eski koltuuna oturmu yeniden okurken greceim. Amcamn hzla
kprdanan ayann ucunda btn gn titreyerek sallanan talihsiz terliin hibir zaman
durdurulamayacak bir sinir ve sabrszlkla bana ocukluumdaki gibi "canm sklyor, bir ey
yapmal, canm sklyor, bir ey yap-/nah," diye acyla seslendiini dneceim. Hle Halann,
puf breklerini kimse karmadan gnl rahatlyla kzartabilmek iin mutfaktan kovalad
Esma Hanmn, aznda eski Yeni Harman sigarasnn yerini tutamayan filtresiz Bafrayla,
sofray kurarken, sanki sorusunun cevabn bilmiyormu gibi ve kendi bilmedii cevab tekiler
bilebilirlermi gibi, "Bu akam ka kiiyiz?" diye ortaya sorduunu iiteceim. Babaanneyle
Dede gibi aralarna radyoyu ve karlarna annemle babam alarak oturan Suzan Yengeyle
Melih Amcann, bu soru zerine bir sre sustuklarn, sonra, suzan Yengenin Esma Hanma
dnp bir umutla, "Cell bu akam geliyor mu, Esma Hanm?" diye sorduunu ve Melih
Amcann alkanlkla, "Akln bana toplayamayacak, toplayamayacak," de31

diini ve yeenini Melih Amcaya savunabilmenin ve aabeyinden daha sorumlu ve dengeli bir
kk karde olabilmenin zevki ve gururu iin, Cell'in gazetedeki son yazlarndan birini
okuduunu keyifle iln ettiini iiteceim. Sonra, yeenini aabeyine kar korumann zevkine,
bir de, benim nmde bilgilik taslamann zevkini ekleyebilmek iin, babam, CelFin bu
okuduu ve filanca yurt sorunumuzu ya da hayat meselesini konu alan yazs zerine, iitseydi herkesten nce Cell'in alay edecei birka vg sz ve yerinde bir de 'yapc' eletiri
sz sylediini ve annemin de (Anne bari sen karma!) ban sallayarak, (nk o da Melih
Amcann fkesine kar Cell'i "aslnda iyidir ama..." yaklamyla savunmay kendine grev
bilir,) babama katlacan grnce, ben de kendimi tutamayacak ve Cell'in yazlarndan
benim aldm tatlan ve kardm anlamlar hibir zaman karmadklarn ve
karamayacaklarn bilmeme ramen, "Bugnk yazsn okudunuz mu?" diye bo yere
soracam. O zaman, Melih Amca, belki de o srada, gazetenin Cell'in yazs basl sayfasn
elinde ak tutmasna ramen, "Bugn gnlerden nedir?" ya da "Artk ona hergn m
yazdryorlar? Okumadm!" dediini, babamn da "Babakana kar o kaba dili kullanmasn
ama doru bulmuyorum!" ve annemin de, "Ama fikirlerine sayg duymasa da, bir yazarn
kiiliine sayg duymalyd," diyerek Babakana m, babama m, Cell'e mi hak verdii belli
olmayan mulak bir cmle sylediini ve o srada, bu belirsizlikten cesaret alan Suzan
Yengenin, belki de, "-lmszlk ve dinsizlik ve ttn konusunda dndkleri Franszla-r
hatrlatyor!" diyerek gene sigara ve ttn konusunu aacan iiteceim. Bylece, hl sofray
ka kiilik kuracana karar verememi olmasna ramen, sofra rtsn, byk ve temiz bir
araf yataa serer gibi, nce bir ucundan tutup, teki ucunu havaya atp, sonra teki ucun,
ne gzel, yava yava dmesini aznda sigara seyreden Esma Hanmla Melih Amca
arasndaki, "Sigaran, bak, astmm azdryor Esma Hanm!" "Azdryorsa, Melih Bey, nce
kendin sigaray brak!" tartmasnn yeniden alevlendiini grnce odadan kacam.
Mutfakta, hamur, erimi beyaz peynir ve kzarm ya kokan bir duman iinde, tek bana
sihirli bir iksir retmek iin kazan kaynatan byc gibi, (salar yalanmasn diye ba
rtldr) brek kzartan Hle Hala, karlnda benden
32
zel bir ilgi, sevgi ve belki bir pck alabilmek iin, rvet verir gibi, "Kimseye gsterme!"
diyerek azma cayr cayr yanan breklerden birini abucak sktracak ve "Scak m?" diye
soracak, ama ben gzlerimden ac yalan akarken "Scak!" bile diyemeyeceim. Oradan kp
girdiim ve Dedeyle Babaannenin, eteklerinde bizim Rya ile Babaanneden resim, aritmetik ve
okuma dersleri aldmz mavi yorgana sarlarak uykusuzluk gecelerini geirdikleri ve onlarn
lmnden sonra Vasf m sevgili Japon balklaryla birlikte yerletii odada Vasfla Rya'y
greceim. Birlikte balklara bakyor olacaklar ya da Vasf in gazete ve dergi kesikleri kolleksiyonuna. O zaman, ben de onlara katlacam ve her zamanki gibi, sanki Vasf in sar ve
dilsiz olduu ortaya kmasn diye, biz Rya ile bir sre aramzda hibir ey konumayacaz
ve daha sonra, tpk ocukluumuzda yaptmz gibi, aramzda gelitirdiimiz - el kol
hareketlerinin diliyle, Vasf a, televizyonda en son grdmz eski filmlerden birinin bir
sahnesini canlandracaz ve belki ikimiz de bu haftalarda byle canlandrlacak bir sahne
grmediimiz iin Vasf her seferinde heyecanlandran 'Operadaki Hay-let'ten bir sahneyi,
sanki yeni grmz gibi ayrntlaryla oynayacaz. Biraz sonra, herkesten daha anlayl olan
Vasf bize yan dnd ya da sevgili balklarna yaklat iin Rya'yla birbirimize bakacaz
ve ite o zaman, ben, bu sabahtan beri grmediim ve dn geceden beri yzyze
konumadm sana, "Naslsn?" diye soracam, ve sen de, her zamanki gibi, "Hi, iyiyim!"
diyeceksin ve ben, bir an durup, bu szn kasdediimi ve kasdedilmemi armlarn
dikkatle dneceim ve dncemin boluunu gizlemek iin, bu sefer, belki, sanki bir gn
yapacan sylediin polisiye evirisine hl balayamadn ve benim hibirini bir trl
okuyamadm eski polisiye romanlarn sayfalarn evirerek pineklediini bilmiyormuum gibi,
"Bugn ne yaptn?" diye soracam sana, "Rya, bugn ne yaptn?"
Bir baka yazsnda ise Cell, arka sokaklardaki apartmanlarn merdivenlerinin ounun uyku,
sarmsak, kf, kire, kmr ve kzarm ya koktuunu yazarak bu sefer baka bir forml ileri
srmt. Kapnn zilini almadan nce Galip, "Bu akam kere telefon edenin o olup
olmadn Rya'ya soracam!" diye dnd.
33
Kapy Hle Hala at ve sordu. "A, Rya nerede peki?"
"Gelmedi mi?" dedi Galip. "Siz ona telefon etmemi miydiniz?"

"Ettim, ama telefonu kimse amad," dedi Hle Hala. "Ben de sen haber vermisindir, dedim."
"Belki de yukarda babasndadr," dedi Galip.
"Amcanlar oktan aa indiler," dedi Hle Hala.
Bir an sustuiar.
"Evdedir," dedi sonra Galip. "Ben bir kou eve gidip getireyim."
"Telefonunuz cevap vermiyordu," dedi Hle Hala, ama Galip merdivenleri gerisin geri iniyordu.
"Peki, ama abuk ol!" dedi Hle Hala. "Esma Hanm senin breklerini kzartyor."
Sulu kar savuran souk rzgr, dokuz yllk paltosunun (Cell iin bir baka yaz konusu)
eteklerini havalandrrken, Galip hzl hzl yrd. Anacaddeye kmaz da, karanlk arka sokak
boyunca, kapal bakkallarn, hl alan gzlkl terzinin, kapc dairelerinin ve Coca-Cola ve
naylon orap ilnlarnn soluk altnda ilerlerse, amcalarnn ve halalarnn oturduu
apartmandan kendi apartmanlarna on iki dakikada varlabileceini eskiden hesaplamt.
Hesab pek de yanl deilmi. Ayn sokaklardan ve ayn kaldrmlardan (ayn dizinin zerinde
ayn kuma beklerken terzi ineye yeni iplik geiriyordu) yryerek geri dndnde, aradan
yirmi alt dakika gemiti. Kapy aan Suzan Yengeye ve sonra hep birlikte sofraya
otururlarken, tekilere de, Galip, Rya'nn tp hastalandn, ok fazla antibiyotik ald
iin (ekmecelerde ne bulduysa yutmu!) sersemleyerek uyuyakaldn, telefonlarn bazlarn
duymasna ramen, yorgunluktan kalkp amadn, uykulu ve itahsz olduunu ve hasta
yatandan herkese selmlarn yolladn syledi.
Szlerinin sofradakilerin ounda bir hayl (hasta yatanda yatan zavall Rya!)
uyandracan bilmesine ramen, hemen u dilsel konunun alacan da tahmin etmiti:
Eczanelerimizde satlan antibiyotiklerin, penisilinlerin, ksrk uruplar ve pastillerin, damar
aan ya da ar kesen grip illarnn ve kadayfn kayma gibi, bunlarla birlikte yutulmas
gereken vitaminlerin adlar,
34
aralarna bol bol sesli harf sokuturularak Trkeletirilmi telffuzlar ve kullan usulleriyle
birlikte saylp dkld. Baka bir zaman olsayd, bu yaratc telffuz ve amatr tp leninden
Galip, iyi J?ir iirin tadn kartabilirdi, ama aklnda, hasta yatanda ya-' tan Rya'nn
grnts vard; ne kadar saf, ne kadar yapay olduuna sonralar da karar veremedii bir
grnt. Hasta Rya'nn ayann yorgandan dar kmas ya da firketelerinin arafn iine
dalmas sanki gerek grntlerdi de, szgelimi salarnn yasta yaylmas ya da
baucundaki ila kutular, bardak, srahi ve kitaplardan oluan karklk baka bir yerden, Rya'nn taklit ettii bir filmden ya da Aladdin'den ald fstklar yer gibi yutarak okuduu
kt evrilmi bir romandan- renilerek taklit edilmi grntlerdi. Galip, daha sonra sorulan
'efkat' sorularna ksa cevaplar verirken de, Rya'nn bu saf grntleriyle, re-- nilmi
grntleri arasnda bir ayrm yapmaya en azndan, sonralar taklit etmeyi renmek istedii
dedektif romanlarndaki dedektifler gibi zen gsterdi.
Evet, imdi, (onlar hep birlikte sofraya otururken) Rya uyuyor olmalyd; hayr, a deildi,
Suzan Yengenin zahmet edip, gidip orba yapmasna gerek yoktu; az sarmsak, antas da
tabakhane kokan o doktoru da istememiti; evet diiye bu ay da gitmemiti; doru Rya son
zamanlarda ok az sokaa kyor, hep evde drt duvar arasnda oturuyordu; hayr, bugn hi
sokaa kmamt; siz onu sokakta m grdnz? Demek ki bir ara kmt, ama Galip'e
sylememiti; hayr sylemiti; siz onu nerede grdnz? Dmeciye gitmi, manifaturacya,
mor dme almaya, Caminin nnden geerek, tabii sylemiti, bu soukta, byle tm
olmal; ksryordu da; sigara da iiyordu; bir paket; evet, surat bembeyazd; a, hayr, Galip
kendi suratnn da ne kadar beyaz olduunu bilmiyordu; Rya ile bu salksz hayata ne zaman
son vereceklerini de.
Palto. Dme. aydanlk. Sonralar, bu aile soruturmasndan sonra, aklna niye bu
kelimenin geldiine Galip' fazla kafa yormayacakt. Cell barok bir fkeyle kaleme alnm bir
yazsnda, akln derinliklerindeki karanlk noktalarn bizlerde deil, daha ok, taklit etmeyi bir
trl renemediimiz, anlalmaz Bat Dnyasnn tantanal roman ve film kahramanlarnda
grldn yaz35
mt. (O sralarda, Elizabeth Taylor'un Montgomery Clift'in karanlk noktasna bir trl
ulaamad 'Geen Yaz Birdenbire' filmini grmt Cell.) Daha nceleriyse, ksaltlm
evirilerinden okuduu ve mstehcen ayrntlarla bezeli baz psikoloji kitaplarnn etkisiyle, sefil
hayatmz dahil her eyi bu anlalmaz ve korkutucu karanlk noktalarla aklayan yazlar

yazdn, Galip, onun kendi hayatnn zel mze ve ktphanesini kurduunu rendiinde
anlayacakt.
Galip lf deitirmek iin, "Cell'in bugnk yazsn..." diye sze balayacakt; alkanlndan
korkarak, birden aklna gelen teki eyi syledi: Hle Hala, ben Aladdin'in dkknna
gitmeyi unuttum!". Esma Hanmn beii iinde turu'-cu bir bebek getirir gibi dikkatle getirdii
kabak tatlsnn zerine, ekerci dkknndan yadigr havanla dvlm ceviz ii serpiyorlard.
eyrek yzyl nce, kann ince sapyla, azna vurulduunda, bu havann an gibi nladn
Galip'le Rya kefetmilerdi: m-n! "Zan-go gibi dn-dn kafa iirmeyin sununla!" Allahm,
yutkunmak zor geliyor! Ceviz ii, "herkese yetecek kadar" deildi, Hle Hala, mor kse elden
ele dolarken srasn ustalkla sona brakmt, (Canm ekmiyor), ama sonra, bo ksenin
dibine de bir gz att. Birden, yalnz bu eksikliin deil, btn paraszlklarnn sorumlusu
olarak grd eski bir ticari dmanlarna verip veritirdi: Karakola ikyet edecekmi onu.
Oysa karakoldan hepsi koyu lacivert bir hayaletten korkar gibi korkarlard. Cell,
bilinaltmzdaki karanlk noktann karakol olduunu yazd yazdan sonra, karakoldan gelen
bir polisin getirdii bir yazyla savcla ifade vermeye arlmt. Telefon ald, Galip'in babas
en ciddi tavryla at. Karakoldan telefon ediyorlar, diye dnd Galip. Babas telefonla
konuurken eyalara da (bir teselli olarak duvar kd ehri-kalp Apartmanndakinin aynsyd:
Sarmaklar arasnda yere dklen yeil dmeler) sofrada oturanlara da, (Melih Amca bir
ksrk buhranna yakalanmt, sar Vasf da, sanki telefon konumasn dinliyordu, Galip'in
annesinin salar en sonunda boyana boyana gzel Suzan Yengenin salaryla ayn renk
olmutu) ayn bo baklarla bakt iin, Galip de, herkes gibi telefon konumasnn duyulan
yarsn dinleyerek, duyulmayan yarsnda kimin konutuunu karmaya alt.
36
"Burada yok efendim, gelmedi efendim, siz kimsiniz?" diyordu babas. "Teekkr ederim... Ben
amcasym ne yazk ki bu akam aramzda deil..."
"Rya'y arayan biri," diye dnmt Galip. "Cell'i arayan biri," dedi babas telefonu
kapadktan sonra. Memnundu: "Yal bir kadn, bir hayran, bir hanmefendi, gazetedeki
yazsn ok sevmi, Cell'le konumak istiyormu, adresini, telefonunu sordu."
"Hangi yazsn?" diye sordu Galip.
"Biliyor musun.Hle," dedi babas, "ok tuhaf; kadncazn sesi senin sesine benziyordu ok!"
"Sesimin yal bir kadnn sesine benzemesinden tabii bir ey olamaz!" dedi Hle Hala. Akcier
rengindeki boynu kaz boynu gibi uzad birden: "Ama benim sesim katiyyen yle deildir!"
"Nasl deildir?"
"O hanmefendi dediin sabah da telefon etti," dedi Hle Hala. "Bir hanmefendiden ok, bir
hanmefendi sesi karmaya alan bir cadalozun sesiydi onunikisi. Hatta kocam bir kadnn
sesini karmaya alan bir erkein sesi sanki."
Galip'in babas sordu: Yal hanmefendi bu telefonu nereden bulmutu? Hle bunu sormu
muydu?..
"Hayr," dedi Hle Hala, "gerek duymadm. Pehlivan tefrikas yazar gibi kirli amarlarmz
gazetesinde tefrika ettii gnden beri, artk Cell'in hibir eyine amayacam iin, belki de,
diye dndm, belki de, bizimle alay ettii yazlarnn birinin sonuna, merakl okuyucular
daha da elenebilsinler diye telefon numaramz da eklemitir. Zaten rahmetli annemle
babamn onun yznden ne kadar zldklerini dndke artk anlyorum ki, Cell'de beni
artacak tek ey, telefon numaramz elensinler diye okuyucularna vermesi deil, onca
yldr bizden neden nefret ettiini renmek olurdu."
"Komnist olduu iin nefret ediyor," dedi Melih Amca, ksrn yendii iin zaferle
sigarasn yakarak. "O zamanlar ne ameleleri, ne de bu milleti kandrabilecekleri akllarna dank
edince komnistler askerleri kandrarak Bolevik ihtillini Yenieri usul bir isyanla sahnelemek
istiyorlard. O da, kan ve kin kokan ke yazlaryla bu hayle alet oldu."
37
"Hayr," dedi Hle Hala. "Bu kadar da deil." "Bana Rya syledi, biliyorum," dedi Melih Amca.
Bir kahkaha att, ama ksrmedi. "Bu askeri darbeden sonra kurulacak Alaturka Bolevik
Yenieri nizamnda hariciye vekili ya da Paris sefiri olacaksn diye verilen sze kand iin,
evde kendi kendine Franszca almaya balam. Bu hi tutmayacak ihtill duas, genliinde
it kopukla dp kail t iin bir yabanc dil bile re-nemeyen olumun hi olmazsa
Franszcasna yarayacak diye bata sevinmedim bile deil. Ama ii aztnca Rya'nn onu
grmesine izin vermedim."'

"Hibir zaman byle bir ey olmad ki, Melih!" dedi Suzan Yenge. "Rya ile Cell hep birbirlerini
grdler, aradlar, deil vey karde, z karde gibi de sevdiler."
"Oklu oldu, ama ben ge kalmtm," dedi Melih Amca. "Trk, milletini ve ordusunu
kandramaynca kzkardeini kandrd. Rya byle anarist oldu. Galip olum onu o etecilerin
arasndan, o fare yuvasndan ekip karmasayd Rya imdi evinde yata- . nda deil,
kimbilir nerede olurdu?"
Bir an, hep birlikte yatanda yatan zavall hasta Rya'yi hayl ettiklerini dndnde Galip,
trnaklarna bakyordu ve Melih Amca, her iki ayda bir sayp dkt listeye yeni bir ey
ekleyecek mi acaba, diye dnyordu.
"Belki de o zaman, Rya hapiste olurdu, nk Cell kadar ihtiyatl da deildir," dedi Melih
Amca ve listesinin heyecanna kaplarak ve "Allah korusun"lara aldrmadan sayd: "O zaman,
Rya belki Celle birlikte o haydutlarn arasna karrd. Beyolu gangsterlerinin, eroin
imalatlarnn, pavyon kabadaylarnn, kokain dkn Beyaz Ruslarn, rportaj bahanesiyle
aralarna girdii btn o sefih takmn arasna karrd zavall Rya. irkin haz-larnn peinden
ta stanbul'a gelen ngilizlerin, gre tefrikalarna ve greilere merakl homoseksellerin,
hamam lemine katlan Amerikal karlarn, dolandrclarn, bir Avrupa lkesinde deil artistlik,
orospuluk bile yapamayacak film yldzlarmzn, itaatsizlik ve zimmetten ordudan kovulma
subaylarn, frengiden sesleri atlam erkeksi arkclarn, kendini sosyete kadn diye yutturan
kenar mahalle dilberlerinin arasnda aramak zorunda kalrdk kzmz. Syle ona
steropiramisin alsn."
38
"Efendim?" dedi Galip.
"Gribe kar en iyi antibiyotiktir. Bekozim Fort ile birlikte. Alt saatte bir. Saat ka? Uyanm
mdr?"
Suzan Yenge, Rya'nn, herhalde, u anda uyuduunu syledi. Galip, hepsinin ayn anda
dnd eyi, yatanda uyuyan Rya'y dnd.
"Yok!" dedi Esma Hanm. Babaanneye ramen, Dededen kalma kt bir alkanlkla, yalnz
sofra rts deil, yemekten sonra kenarlarna azlarn sildikleri lekeli bir peete olarak da
kullanlan talihsiz sofra rtsn dikkatli hareketlerle topluyordu. "Yok, ben CelFime bu evde
lf ettirmem. Cell'im byk adam oldu."
Melih Amcaya gre, elli be yandaki olu da, ite tam bu dncede olduu iin yetmi be
yandaki babasn aramyor, stanbul'da hangi apartman dairesinde kaldn kimseye
sylemiyor, yalnz babas deil, aileden kimse, -her zaman onu ilk affeden Hle Halas bilekendine ulaamasn diye, numarasn herkesten saklad telefonlarn bir de fiten ekiyordu.
Galip, Melih Amcann gzlerinde kederden deil, alkanlktan da olsa, birka sahte gzyann
belireceini dnerek korktu. Ama bu deil, korktuu baka bir ey geldi bana: Melih Amca,
gene eski bir alkanlkla, aralarndaki yirmi iki ya farkn grmezlikten gelerek, Cell gibi
deil, asl Galip gibi bir olu olmasn hep istediini bir daha tekrarlad; Galip gibi akl banda,
olgun, sakin...
Yirmi iki yl nce, (demek ki Cell o zaman kendi yandayken) boyunun utan verici bir hzla
att ve elinin kolunun daha utan verici sakarlklar yapt yllarda, bu sz ilk iitip
gerekleebileceini hayl ettiinde Galip ilk anda, Anne ve Babayla yenen ve herkesin yemek
masasn dik alarla evreleyen duvarlarn dndaki sonsuz bir noktaya bakt o renksiz ve
yavan akam yemeklerinden (Anne: lenki zeytinyaldan kalm, vereyim mi? Galip: Nnnnh,
istemem; Anne: Sen? Baba: Ben ne?") kurtulup Suzan Yenge, Melih Amca ve Rya'yla birlikte
her akam yemek sofrasna oturabileceini kurmutu. Aklna gelen ve ban dndren baka
eyler de vard sonra: Pazar sabahlan Rya'yla oynamak (Gizli Geit, Grmedim) iin yukar
kata ktnda, arada bir de olsa, mavi geceliiyle grd gzel Suzan Yenge, annesi
39
oluyordu (daha iyi); avukatlk ve Afrika hikyelerine bayld Melih Amca, baba (daha iyi);
ayn yata olduklarna gre Rya da, ikiz karde; (burada, akl korkutucu sonular irdelerken
kararszlkla duralyordu).
Sofra toplandnda, Galip, BBC den televizyoncularn Ce-ll'i aradklarn, ama bulamadklarn
syledi; ama bu sz bekledii gibi Cell'in adreslerini ve telefon numaralarn herkesten
saklad ve saylar hakknda eitli sylentilerin dolat stanbul'un drt bir kesindeki
apartman dairelerinin yerleri ve nasl bulunabileceklerine ilikin dedikodular yeniden
alevlendirmedi. Birisi sylemiti, kar yayordu: Bylece, sofradan kalkp, her zamanki

koltuklarna gmlmeden nce, ellerinin tersiyle araladklar perdelerin souk karanl


arasndan, hafif kar tutmu arka sokaa baktlar. Sessiz, temiz kar. (Cell'in okuyucularyla
"eski Ramazan akamlan" zlemini paylamaktan ok, alay etmek iin kulland bir sahnenin
tekrar!) Galip kendi odasna ekilen Vasfh peinden gitti.
Vasl byk yatan kenarna oturdu, Galip karsna. Vasf beyaz salarnda gezdirdii elini
omuzlarna sarktt: Rya? Galip gsne bir yumruk att ve boulurcasna ksrr gibi yapt:
ksrkl hasta! Sonra ellerini birletirerek yapt yasta ban bkerek yaslad: Yatyor.
Vasl, yatann altndan, byk bir karton kulu kard: Elli ylda biriktirdii gazete ve dergi
kesiklerinden bir seki, belki de en iyileri. Galip onun yanna oturdu. Sanki Vasf in br
yannda da Rya oturuyormu gibi, sanki onun gsterdiklerine birlikte glyorlarm gibi,
kutudan geliigzel ektikleri resimlere baktlar: Yirmi yl nce, tra kremi reklam iin yzn
kpe bulam, sonra da., kornerden gelen topa kafayla vurduktan sonra beyin
kanamasndan lm nl bir futbolcunun sabunlu glmseyii; askeri darbeden sonra Irak
lideri Kasm'in kanl niformas iinde dinlenen ls; nl ili Meydan Cinayeti'nin temsili bir
resmi (Aldatldn yirmi yl sonra, emekliliinde anlayan kskan albay, gnlerdir izini srd
apkn gazeteciyi arabadaki gen karsyla birlikte kurunlayacaktr, derdi Rya, radyo
tiyatrosu taklidi sesiyle); babakan Menderes kurbanlk deveyi balarken, arkada muhabir
Cell, deveyle birlikte baka bir yere bakyor. Galip eve dnmek iin tam kalkacakt ki, Vasf in
kutu40
dan el alkanlyla ektii Cell'in iki eski yazs gzne arpt: 'Aladdin'in Dkkn' ve 'Cellat
ve Alayan Yz'. Uykusuz geecek gece iin okuma hazrl! Yazlar Vasftan dn almak iin
ok fazla 'mim' yapmasna gerek kalmad. Esma Hanmn getirdii kahveyi de imemesini
anlayla karladlar: Demek ki, "karm evde hasta" ifadesi fazlasyla yzne sinmiti. Ak
kapnn eiin-deydi. Melih Amca bile, "Evet, gitsin, gitsin!" demiti; Hle Hala karl sokaktan
dnen kedisi Kmre eilmiti; ierden bir daha seslendiler: "Gemi olsun de, gemi olsun
de, Rya'ya selam syle, Rya'ya selam syle!"
Galip dn yolunda, dkknnn kepengini indiren gzlkl terziyle karlat. Kenarlarndan
kk buz paralan sarkan sokak lambasnn nda selamlatlar ve birlikte yrdler. "Ge
kaldm," dedi terzi belki de ar kar sessizliini bozmak iin, "hanm evde bekliyor." "Souk,"
dedi Galip de ona. Ayaklarnn altnda ezilen kar dinleyerek, sokan kesindeki apartmana ve
apartmann st kesindeki yatak odasnn soluk baucu lambasnn gzkene kadar
birlikte yrdler. Kh kar yayordu, kh karanlk.
Salonun klar da, Galip evden karken brakt gibi kapalyd, koridordakilerse ak. Galip
eve girer girmez, ay iin ocaa su koydu, paltosunu, ceketini karp ast, yatak odasna girip
soluk lambann nda slak oraplarn deitirdi. Sonra, yemek masasna oturup, Rya'nn
kendisini terkederken yazp brakt mektubu bir daha okudu. Masann zerinde duran yeil
tkenmezle yazlm mektup hatrladndan da ksaym: On dokuz kelime.
41
DRDNC BLM ALADDN'N DKKNI
"Bir kusurum varsa, o da konu haneme kmaktr."
Biron Paa
Ben 'pitoreks' bir yazarm. Szlklere baktm ama, pek de zemedim bu kelimenin anlamn;
ben yalnzca havasn seviyorum. Hep baka eyleri anlatmay dledim: Atl silahrleri, puslu
bir sabah karanlk bir ovann iki ucunda birbirlerine saldrmak zere hazrlanan yz yl
ncesinin ordularn, k geceleri meyhanelerde birbirlerine ak hikyeleri anlatan mutsuzlar,
karanlk ehirlerin iinde bir esrarn peinde kaybolan klarn bitip tkenmeyen maceralarn
anlatmay dledim hep, ama Allah bana baka trl hikyeler anlatmam gereken bu keyle
siz okurlarm verdi yalnzca. Karlkl idare ediyoruz.
Hafzamn bahesi kurumaya balamasayd belki hi de ikyeti olmayacaktm bu durumdan,
ama elime kalemi her almda gzlerimin nnde gene benden bireyler bekleyen siz
okurlarmn yzleri ve orak bir bahede hepsi bir bir benden kaanamla-rmm izleri
canlanyor. Hatra yerine, onun yalnzca bir iziyle karlamak, sizi brakp gitmi ve hi
dnmeyecek sevgilinin koltuun zerinde brakt izine gzyalaryla bakmaya benziyor.
Aladdine konumaya byle karar verdim. Gazetede kendisinden szedeceimi, ama nce bir
grme yapmak istediimi renince kara gzlerini aarak dedi ki:
"Abi, imdi bu benim aleyhime mi olacak?"

Olmayacam anlattm. Nianta'ndaki dkknnn hayatmzda tuttuu yeri anlattm. Kk


dkknnda satt binlerce, on binlerce eit maln hepimizin hafzalarnda nasl renk renk,
koku koku capcanl kaldn anlattm. Evlerinde, yataklarnda hasta yatan ocuklarn
kendilerine Aladdin'in dkknndan hediye, oyuncak (kurun asker) ya da kitap (Krmz Sal
ocuk) ya da resimli roman (Kinova'nn dirildii on yedinci says) almaya giden annelerinin
dnn nasl sabrszlkla beklediklerini anlattm. evrede42
ki okullarda, son zilin almasn bekleyen binlerce rencinin, hayalilerinde oktan aldrdklar
o zilden sonra, o dkkna hayllerinde nasl girip iinden futbolcu (Galatasarayl Metin),
grei (Hamit Kaplan) ya da film artisti resmi (Jerry Lewis) kan gofretlerden aldklarn
anlattm. Akam Sanat Okulu'na gitmeden nce, trnaklarndaki soluk ojeyi karmak iin
kk bir ie aseton alan kzlarn, yllar sonra, yavan bir evliliin yavan bir mutfanda
ocuklar ve torunlar arasnda, mutsuzlukla ilk genlik aklarn hatrladklarnda, Aladdin'in
dkkmn nasl uzak bir masal gibi hayl ettiklerini anlattm.
oktan bizim eve gelmi karlkl oturmutuk. Aladdin'e dkknndan yllar nce aldm yeil
bir tkenmez kalemle, kt evrilmi bir polisiye romann hikyesini anlattm: kinci hikyenin
sonunda, kitab hediye ettiim ve ok sevdiim kahraman, hayatnn sonuna kadar o polisiye
romanlar okumaktan baka hibir ey yapmamaya mahkm olmutu. Tarihimizi, btn
Dou'nun tarihini deitirecek bir kumpas, bir hkmet darbesini planlayan yurtsever
subaylarla gazetecilerin ikisinin, ilk tarihi toplantlarndan nce, Aladdin'in dkknnda nasl
bulutuklarm anlattm. Bir akam vakti, bu tarihi buluma gerekleirken, tavana doru
ykselen kitap ve kutu kuleleriyle kapl tezghnn arkasnda Aladdin'in hibir eyden
habersiz, ertesi sabah iade edecei gazeteleri ve dergileri, parmaklarn tkrkleyerek,
saydn anlattm. Vitrinine ve kapsnn nndeki kestane aacnn iri gvdesine sararak
sergiledii dergilerde poz veren yerli ve yabanc plak kadnlarn, kaldrmlardan dalgn dalgn
geen yalnz erkeklerin o gece grecekleri ryalarda, tpk Binbir Gece Masallarndaki o hi
doymayan esir kzlar ve Padiah karlar gibi fing attklarn anlattm. Konu Binbir Gece
Masallarndan ald iin, adm tayan hikyenin, aslnda binbir gecenin hibirinde
anlatlmadn ama Antoine Galland tarafndan kitap iki yz elli yl nce Batda ilk
yaymlanrken, sayfalarn arasna el abukluu marifet sktrlverdi-ini anlattm. Aslnda,
hikyeyi Galland'a ehrazat'n deil, ama onun Harina dedii bir Hristiyann anlattn
anlattm. Ama aslnda, Hanna'nn Yohanna Diyab adl Halepli bir alim olduunu ve hikyesinin
bir Trk hikyesi olduunu, byk bir ihtimalle stanbul'da getiini ve bunun da iindeki
kahve ayrntsndan anlald43
n anlattm. Ama aslnda, insann artk hibir zaman hikyenin asl hangisidir, hayatm asl
hangisidir anlayamayacan anlattm. nk, aslnda, her eyi unuttuumu, her eyi
unuttuumu, her eyi unuttuumu anlattm. nk aslnda yal, mutsuz, huysuz ve yalnz
olduumu ve lmek istediimi anlattm. nk aslnda, Nianta Meydanndan akam
trafiinin grlts ve radyodan insan kederle gzyalarna boan bir mzik geliyordu. nk
aslnda, ben de btn mrm boyunca hikye anlattktan sonra, lmeden nce Aladdin'den
unuttuum her eyin, dkkanndaki kolonya ielerinin, damga pullarnn, kibritlerin
zerlerindeki resimlerin, naylon oraplarn, kartpostallarn, artist resimlerinin, seksoloji
yllklarnn, firketelerin ve namaz kitaplarnn hikyelerini bir bir dinlemek istediimi anlattm.
Hayli hikyeler iine dm btn gerek kiiler gibi, Al-addin'de dnyann snrlarn
zorlayan gerek d bir yan ve kurallarn zorlayan yaln bir mantk vard. Basnn dkknna
gsterdii ilgiden memnun olduunu aklad. Otuz yldr, gnde on drt saat vzr vzr ileyen
kedeki dkknnda alyor, pazar leden sonralar, herkes radyodaki futbol man
dinlerken, saat iki buuk ile drt buuk arasnda evinde uyuyordu. Asl adnn baka bir ey
olduunu, ama bunu mterilerinin bilmediini anlatt. Yalnzca Hrriyet Gazetesi okuduunu
anlatt. Dkknnda siyasi buluma olamayacan, nk tam karsmda Tevikiye
Karakolunun bulunduunu ve siyasetle de ilgilenmediini anlatt. Dergileri tkrkleyerek
sayd da doru deildi; dkknnn bir efsane ya da masal kesi olduu da. Bu tr
yanlglardan ikyetiydi: Baz yoksul ihtiyarlar vitrinindeki oyuncak plastik saatleri gerek
saat sanp ucuzluuna aarak heyecanla ieri dalyorlard. Salonda at yar alp oynayan ya
da kendi elleriyle setikleri Milli Piyangodan gene bir ey kmaynca fkeye kaplan bazlar, bu
oyunlar Aladdin iml ediyor sanp grlt karyorlard. Naylon orab kaan kadn d?.,

yedii yerli ikolatadan btn derisi pul pul dklen ocuun anas da, okuduu gazetenin
siyasi grlerini beenmeyen okur da, imalaty deil yalnzca bir arac olan Aladdin'i
suluyordu. inden kahve deil, kahverengi ayakkab boyas kan paketten Aladdin sorumlu
deildi. uh sesli Emel Sayn'm ilk ar-* kndan sonra sarsla sarsla boalp akarak
transistorlu radyoyu
44
kapkara bir svyla berbat eden yerli pilden Aladdin sorumlu deildi. Nereye gidersen git hep
kuzeyi gstereceine, hep Tevikiye Karakolunu gsteren pusuladan Aladdin sorumlu deildi.
inden hlyal ii kzn ak ve evlilik mektubu kan Bafra paketinden de Aladdin sorumlu
deildi, ama paketi aan badanac ra mutlulukla etekleri zil alarak koa koa gelmi, elini
perek Aladdin'den nikh ahidi olmasn istemi ve kzn adn ve adresini sormutu.
Dkkn bir zamanlar stanbul'un "en iyi" denilen bir semtin-deydi, ama mterileri her zaman,
her zaman artrd onu. Sra diye bir ey olduunu hl renememi kravatl beylere
ayordu, rendii halde bekleyemeyenlere dayanamayp baryordu. Otobsn keden her
gzknde -be kii, yamac Mool askeri heyecanyla, "bilet, bilet, aman abuk bilet"
diye bararak dkkna dald, etraf datt iin otobs bileti satmaktan vazgemiti. Milli
Piyango seerken kavgaya tutuan krk yllk kar-kocalar. bir paket sabun almak iin oluz
eidini koklayan boyal kadnlar, ddk almadan nce btn bir kutuyu tek tek ttren emekli
subaylar grmt, ama almt artk, aldrmyordu. En son says, on bir yl nce km bir
fotoromann eski saylarndan biri yok diye sylenen ev kadnna, posta pulu almadan ence
arkasn yalayarak zamknn tadna bakan iman beyefendiye ve krepondan yapma karanfili
kokmuyor diye ertesi gn fkeyle geri getiren kasap karsna aldrmyordu arlk.
Dileriyle trnaklaryla kurmutu bu dkkn. Yllarca eski Teksas ve Tommiksleri kendi eliyle
ciltlemi, sabahlar btn ehir uyurken dkknn ap sprm, gazete ve dergileri kapya
ve kestane aacna mandallam, en son yenilikleri vitrinine yerletirmi, istiyorlar diye, en
tuhaf mallar (mknatsl aynas yaklatrlnca dnen oyuncak balerinleri, renkli ayakkab
balarn, gzlerinde mavi ampuller yanan aldan kk Atatrk heykellerini, Hollanda
deirmeni eklinde kalemtralar, Kiralk Ev ve Bismil-lahirrahmanirrahim levhalarn, iinden
birden yze numaral ku resimleri kan am aromal ikletleri, yalnzca Kapalar'da satlan
pembe tavla zarlarn, Tarzan ve Barbaros kartmalarn, futbol takmlarnn rengindeki
kukuletalar - kendi de mavi renkte birini on yl giymiti-, bir ucu ayakkab ekecei br ucu
gazoz
45
aaca olan demir aletleri) mterilerine sunabilmek iin yllarca btn stanbul'u kar kar,
dkkn dkkn gezmi, en akla hayle smaz isteklerde bile, (Glsuyu kokulu o mavi
mrekkeplerden var m sizde? Acaba ark syleyen yzklerden bulunur mu?) "yok"
dememi; sorulduuna gre bir rnei vardr diye dnd iin, "Yarn getiririz!" deyip,
defterine not alm, ertesi gn de, ehrin iinde bir esrar aramaya kan yolcu gibi, dkkn
dkkn sorup, arayp bulmutu. nanlmayacak llerde satan fotoromanlarla ya da resimli
kovboy hikayeleriyle ya da bo suratl yerli artist resimleriyle yorulmadan para kazand
dnemler de olmutu; kahvenin, sigarann karaborsaya dp rahatnn kat kuyruklu,
souk, yavan gnleri de. Dkknndan baktnda, kaldrmdan akan insanlarn hi de "yle,
yle..." olduunu anlayamazdn, ama "bir... bir...-ne bileyim-" idi insanlar.
Bir bakyordun, hepsi ayr bir havada gzken o kalabalk, hep birlikte bir mzikli sigara
kutusu merakna kaplyor, derken Japonya'dan gelen kk parmam byklndeki
dolmakalemleri kap kap kapyorlar, ertesi ay ise hepsini unutup tabanca biimindeki
akmaklardan yle bir almaya balyorlard ki, Alad-din yetitiremiyordu. Sonra, bir plastik
azlk modas balyor, btn millet itii sigarann iren ziftini sapk bir bilim adam zev-kiyle
seyrederek alt ay saydam azlk kullanyor, derken, onu brakp sacs solcusu, dinsizi dindar
Aladdin'den boy boy, renk renk tebih alp her yerde ekmeye balyor, bu frtna dinip Aladdin elinde kalan tebihleri iade edemeden, bir rya modas kyor, herkes ryalar
yorumlayan kk kitap alabilmek iin kapda kuyruk oluyordu. Bir Amerikan filmi gelir,
btn genler kara gzlk alrd, bir gazete haberi kar btn kadnlar dudak kremi, btn
erkekler imamlara yakr takkelerden isterdi, ama ou zaman, istekler hi anlalmayan bir
ekilde bir veba gibi yaylrd. Niye binlerce, on binlerce kii ayn anda rodyolarnm,
kaloriferlerinin stne, arabalarnn arka camnn nne, odalarna, i masalarna, tezghlarna
o tahta yelkenlileri yerletirmeye balamt? Anne ocuk, kadn erkek, ihtiyar gen herkesin

hep ayn resmi, gznden kocaman bir damla ya akan mahzun ve Avrupal suratl ocuk
resmini anlalmaz bir istekle alp duvarlara, kaplara asmasn nasl anlamak gerekiyordu? Bu
millet, bu insanlar
46
bir... bir... "tuhaf diye Aladdin'in bulamad kelimeyi ben yetitirdim, "anlalmaz" diye,
"hatta korkutucu" diye, nk kelimeleri bulmak Aladdin'in deil benim isimdi. Bir sre
karlkl sustuk. Daha sonra, yllardr srekli satt selloidden yaplm, balarn sallayan
kk kazlar anlatrken, iinden vine likr ve bir vine kan ie biimindeki o eski
ikolatalar anlatrken ya da uurtma iin en iyi ve en ucuz tay stanbul'da nerede
bulabileceini anlatrken, Aladdin'in mterileriyle arasnda kendisinin de bulamayaca
kelimelerle anlatlabilecek bir ba olduunu anladm; Babaannesiyle dkkna gelip o zilli
emberlerden alan kk kz da, Fransz dergisini kapp, dkknn bir kesine ekilip sayfalar
iindeki plak kadnla kala gz arasnda sevimeye teebbs eden sivilceli delikanly da
seviyordu. Hollywood yldzlarnn inanlmaz hayatlarnn hikye edildii roman alp, gece evde
okuyup, ertesi sabah "Bu bende varm!" diye iade etmek isteyen gzlkl banka memuresini
de seviyordu, Kuran okuyan kz posterinin resimsiz bir gazeteye sarlmasn zellikle rica eden
ihtiyar da. Ama gene de ihtiyatl bir sevgiydi bu: Moda dergilerinin iindeki patronlar harita
gibi ap dkknn ortasnda kuma kesmeye kalkan ana kz, oyuncak tanklarn daha
dkkndan kmadan nce savaa tututururken birbirleriyle derek kran ocuklar belki
biraz anlyordu da, kalem eklinde el feneri, ya da kuru-kafal anahtarlk soran insanlarn
kendisine hi bilmedii, hi anlayamad bir alemden sanki iaretler yollad duygusuna
kaplyordu. Karl bir k gn dkknna gelip renci devleri iin kullanlan "K Manzarasn
deil, srarla "Yaz Manzaras"n isteyen esrarengiz adam hangi esrarn belirlisini tayordu? Bir
gece, lam dkkn kapamak zereyken ieri giren iki karanlk kii, hazr elbiseler giyen,
kollarn aa yukar kaldran boy boy bebekleri, canl bebekleri tutan doktorlar gibi dikkat,
efkat ve alkanlkla ellerine almlar, pembe yaratklarn gzlerini ap kapaylarn
bylenmi gibi seyretmiler, bir ie rakyla birlikte bir bebei paketlettirip Aladdin'in
tylerini rperten karanln iinde kaybolmulard. Buna benzer bir ok olaydan sonra, bana
geldii gibi, imdilerde de Aladdin ryalarnda dkknnda kutular ve plastik torbalar iinde
satt bebekleri gryor, geceleri dkknn kapadktan sonra, bebeklerin ar ar gzlerini
ap kapadklarn, salar47
nn uzadn hayl ediyordu. Acaba bu neyin iareti diye soracakt belki de bana, ama fazla
konutuunu, kendi dertleriyle dnyay fazla igal ettiini birden hissediveren
vatandalarmzn kapld o aresiz ve hznl sessizlie kaptrmt kendini. Bu sefer,
sessizliin uzun bir sre bozulmayacan bilerek karlkl sustuk.
ok sonra, evden zr diler gibi bir havayla karken Alad-din, artk benim daha iyi
bileceimi, artk benim istediim gibi yazacam syledi: Bir gn belki o bebeklerden ve
ryalarmzdan sz aan iyi bir yaz yazabilirim, sevgili okurlarm.
48
BENC BLM OCUKLUK BU
"insan terkederken bir sebep gsterir. Bunu syler. Karsndakine ce\-ap verme hakk tanr.
yle durup dururken gidilmez. Yok ocukluk bu."
Marcel Proust
On dokuz kelimelik terk mektubunu Rya, Galip'in her zaman telefonun yanbanda durmasn
istedii yeil tkenmez kalemle yazmt, kalemi ortalkta gremedii, sonraki aratrmalarnda
evde de bulamad iin Galip, Rya'nm, mektubu kapdan kmadan son anda yazdna karar
verdi: Mektubu yazdktan sonra Rya, kalemi belki lzm olur diye son anda el antasna atm
olmalyd; nk krk yln tekinde, birisine zene bezene mektup yazmaya kalktnda (bu
mektubu Rya hibir zaman bitirmez, bi-tirse zarfa koymaz, koysa postalamazd) severek
kulland iman dolmakalemi her zamanki yerinde duruyordu: Yatak odasndaki ekmecenin
iinde. Mektubun zerine yazld defter kdnn hangi defterden koparldn anlamak iin
Galip, aralklarla uzun vakitler harcad. Gecenin eitli saatlerinde, Rya'nm, Cell'in d
zerine, kendi gemiinin kk bir mzesini kurduu eski dolabn ekmeceleri iinden
kard defterlerin sayfalarn mektubun kadyla karlatrd: Yumurtann dzinesinin alt
kurutan hesapland ilkokul aritmetik defleri; din dersinde zorla tutulmu ve arka sayfalarna

skntyla gamal halar, a hocann karikatr izilmi dua defteri; kenarlarna etek
modellerinin izildii ve baz uluslararas film yldzlarnn, yakkl yerli sporcularn, pop
arkclarnn adlarnn yazld bir edebiyat defteri (Hsn- Ak imtihanda gelebilir). ok
sonra, her seferinde ayn kolaylkla hayl krkl uyandran ekmece ilerinde, ayn
armlara bombo el eden kutu diplerinde, yatak altlarnda ve hibir eyin deimediine
Galip'i inandrmak ister gibi ayn kokuyla kokan Rya'-nn elbise ceplerinde yapt son bir
aratrmadan ve sabah ezanndan az sonra, gz yeniden eski dolaba taklnca Galip
geliigzel uzatt elinin altnda mektup kdnn kopartld defteri buldu.
49
Daha nceden kartrd ve sayfalarndaki resimlere ve yazlara (27 Mays askeri darbesini
ordumuz, iktidar ormanlarmz tahrip ettii iin yapmt; hidrann kesiti Babaannenin
bfesinde duran mavi vazoya benziyordu,) dikkat etmedii defterin ortalarnda bir sayfa,
acmasz bir tella yrtlmt. Bu acmasz teltan ve btn gece toplad teki kk
ayrntlar gibi, birbirlerinin zerine domino talar gibi ylan armlardan ve kk
bulgulardan baka hibir sonucu olmayan bir ayrnt...
arm: Yllar nce, ortaokuldayken, Rya'yla ayn snfta ayr sralarda oturduklar zaman
elence ve sabrla katlandklar gudubet Tarih hocas, "Kt kalem karn!" diyerek birdenbire
hazrlksz yakalad snfn imtihan korkusuyla brnd sessizlikte, defterlerden tella
yrtlan sayfalarn hrtsn iitmeye dayanamazd hi: "Defterlerinizi yrtmayn!" diye barrd
crlak sesiyle, "dosya kd isterim! Bu milletin defterini yrtan, maln tahrip eden Trk
deildir, soysuzdur, sfr vereceim!" Verirdi de.
Kk bir bulgu: Anlalmaz aralklarla alan buzdolab motorunun arszca bozduu geceyars
sessizliinde, kimbilir kanc kere kartrd elbise dolabnn dibinde, Rya'nn giderken
yanna almad nefti renkli topuklu ayakkablarnn arasnda, Galip, eviri bir polisiye roman
grd. Evin iinde yzlercesi olduu iin ilgilenmeyecekti, ama dolap diplerinde, ekmece
kelerinde bulup dokunduu her eyi kartrmaya bir gecede alan eli, zerinde iri gzl,
kk hain bir baykuun grld bu kara kitabn sayfalarn kendiliinden evirince, iinde
iyi kda basl bir dergiden kesilmi bir resim buldu: plak ve yakkl bir erkek. Galip bir
igdyle erkein bykln kendisininkiyle karlatrd sakin 'erkeklik organna'
bakarken, "Aladdin'den ald bir yabanc dergiden kesmitir!" diye dnd.
arm: Rya, Galip'in polisiye romanlara katlanamad iin elini srmediini bilirdi.
ngilizlerin en ngiliz, imanlarn tam iman, sulu ve kurbanlar da dahil olmak zere geri
kalan btn zne ve nesnelerin de, ya birer ipucuna benzedii ya da yazar onlara zorla ipucu
taklidi yaptrd iin, kendilerine benzeye-medikleri bu yapay dnyada Galip vakit geiremezdi
bir trl. (Vakit geiriyorum ite! derdi Rya, polisiye romanla birlikte, Aladdin'in
dkknndan ald fndk fst yutarken). Galip bir
50
keresinde, Rya'ya, yazarn da katilin kim olduunu bilmedii bir polisiye romann yazlrsa
okunabileceini sylemiti. Bylece, nesneler ve kahramanlar her eyin farknda olan yazarn
zoruyla ipular ve sahte ipular kisvesine brnmeden, hi olmazsa, polisiye yazarnn
hayllerini deil, hayatta olduklar eyleri taklit ederek kitapta durabilirlerdi. Galip'ten daha iyi
bir roman okuyucusu olan Rya, byle bir romanda ayrnt bolluuna nasl bir snr
getirileceini sormutu. nk ayrntlar bu romanlarda hep bir amaca iaret ederlermi.
Ayrntlar: Rya evden kmadan nce, zerinde iri bir karafatmayla kk hamambcei
resminin tketicileri korkuttuu bcek ilacn, helaya, mutfaa ve koridora bol bol skmt.
(Hl kokuyordu). 'Elektrikli ofben' dedikleri eyi su stmak iin evirmiti, (belki dalgnlkla,
nk perembe apartmanda scak su gndr), Milliyet gazetesini biraz okumu,
(buruturmu) bilmecesini de, sonra yanna ald kurun kalemle biraz zmt: Trbe, ara,
kamer, zor; taksim, ramiz, esrar, dinle. Kahvalt etmiti (ay, beyaz peynir,
ekmek);'bulaklar ykamamt. Yatak odasnda iki, salonda drt sigara imiti. Yanna
yalnzca klk elbiselerinin bazlarn, cildini bozduunu syledii makyaj malzemesinin bir
ksmn, terliklerini, en son okuduu romanlar, uur getireceine inand ve ekmecesinin
kulpuna takt bo anahtarl, tek taks inci gerdanl, arkas aynal sa frasn alm ve
salar rengindeki paltosunu giymiti. Btn bunlar, hibir zaman kmadklar bir seyahatte
lzm olur diye babasndan ald orta boy eski bavula (Melih Amcann Magrib'ten getirdii)
koymu olmalyd. Dolaplarn ounu kapam (kapaklarn tekmeleyerek), ekmecelerini itmi,

ortalktaki vr zvr eyasn yerlerine koymu, terk mektubunu da, hibir kararszlk
geirmeden bir kerede yazmt: p tenekesi ve kllklerde yrtp atlm bir msvette yoktu.
Belki terk mektubu da denemezdi buna. Rya geri dneceini belirtmedii gibi, dnmeyeceini
de belirtmemiti. Galip'ten deil de evden ayrlyordu sanki. Galip'c ise, okur okumaz kabul
ettii kelimelik bir su ortakl neriyordu: "Annemleri idare edersin!" Evden ayrl
nedenini aka Galip'in stne ykmad iin hem sevindiriciydi bu su ortakl, hem de, ne
olursa olsun, Rya ile bir ortaklkt. Bu ortakln karlnda, Rya'nn Ga51
lip'e verdii sz de kelimelikti: "Sana haber veririm." Ama btn-gece vermedi.
Btn gece, su ve kalorifer borular eitli inlemeler, gurlamalar ve i ekmelerle ttler. Kar
aralklarla yad. Bozac geti gitti, bir daha gelmedi. Rya'nn yeil imzasyla Galip saatlerce
baktlar. Evin iindeki nesneler ve glgeler yeni kiiliklere brnd-ler; ev baka bir ev oldu.
"Demek ki, yldr tavandan sarkan lamba rmcee benziyormu!" demek geliyordu Galip'in
iinden. Uyumak istedi, belki de iyi bir rya greceine inand iin, ama uyuyamad. Btn
gece, dzenli aralklarla, nceki btn aratrmalar silbatan edip (Elbise dolabnn dibindeki
kutuya bakm myd; bakmt; galiba bakmt; galiba bakmamt; hayr bakmamt ve imdi
her eye yeniden bakmalyd,) yeni aratrmalara girdi. Bu umutsuz aratrmalarn ortasnda
bir yerde, elinde Rya'nn eski bir kemerinin anlarla kaynaan tokasn ya da oktan
kaybolmu bir kara gzln bo klfn tutarken birden yapt iin umutsuzca amasz
olduunu anladnda (ne kadar inanlmazd o kitaptan kma dedektifler, ne kadar iyimserdi o
dedektifin kulana ipularn fsldayan yazar!) elinde o an her ne tutuyorsa onu, bir mzenin
envanterini karan dikkatli aratrmac gibi, ilk ald yere, titizlikle brakyor, bir
uykudagezerin dsel admlaryla bacaklar onu kendiliinden mutfaa gtryor, buzdolabn
ap, iinden hibir ey almadan bir kartrdktan sonra, salondaki sevgili koltuuna gidip az
sonra gene ayn arama trenine balamak zere oturuyordu. .
yllk evlilikleri boyunca, karsnda sabrsz ve sinirli oturan Rya'nn bacaklarn sallayarak,
salarn ekitirerek, arada bir derinden derine i ekerek ve hrsla ve zevkle sayfalarm
evirerek polisiye romanlar okuyuunu seyrettii bu koltukta, terkedil-dii gece tek bana
otururken, Galip'in aklnda hep ayn grnt vard. Lise yllarnda, st dudann stnde
Galip'ten nce tyler kan ve Galip'ten nce sigara imeye balayan sivilceli olanlarla,
masalarnda pervasz hamambceklerinin dalgn dalgn gezindii muhallebicilere ve
pastahanelere Rya'nn gidiine tank olduunda ya da bundan yl sonra, bir cumartesi
leden sonra, onlarn katna kt zaman (Sizde mavi etiket var m diye gelmitim!)
annesinin dknt tuvalet masasnda, aynann banda boyanrken
52
Rya'nn sabrszca bacaklarn salladn ve saatine baktn grdnde ya da gene bundan
yl sonra, bu sefer hi gremedii solgun ve yorgun Rya'nn, evresindekilerce ok mert ve
fedakar bulunan ve daha o zamandan 'Emein afa' dergisinde kendi imzasyla ilk siyasi
'tahlilleri' yaymlanan gen bir siyasiyle, yalnzca siyasi olmayan bir evlilik yaptn
rendiinde iinde ykselen deersizlik, yenilgi ve yalnzlk duygusunun grntleri (Yzm
asimetrik, elim sakar, ar siliim, sesim g kar!) deildi, hayr, Galip'in aklndaki. Yalnzca,
hayatn bir parasn, bir frsat ya da bir elenceyi kardnn resmi vard Galip'in btn gece
gzlerinin nnde: Kar yaarken Aladdin'in dkknnn beyaz kaldrma vuran .
Rya'lar en st kata tandktan bir buuk yl sonra, yani ilkokul nc snftayken, bir cuma
akamyd; hava kararrken Nianta Meydanndan k akamnn araba ve tramvay grltleri
gelirken, o gnlerde birlikte kefedip kurallarn saptadklar 'Sessiz Geit' ve 'Ben Grmedim'
oyunlarn kartrarak kefettikleri yeni bir oyunu oynamaya balamlard: 'Yok Oldum!'
kisinden biri, apartmandaki amcalarn, babaannelerin dairelerinden birine girip bir keye
saklanp 'yok oluyor', teki de onu bulana kadar aryordu. Olduka basit oyun, karanlk
odalarda k yakmay yasaklad ve hibir sreyle kstl olmad iin, taraflarn sabrna ve
hayl gcne sesleniyordu. Yok olma sras kendisine geldiinde, Galip, iki gn nce bir
yaratclk annda, dikkatini eken Babaannenin yatak odasndaki dolabn stne (nce
koltuun koluna, sonra dikkatle arkalna basarak) kp gizlenmi, Rya'nn kendisini burada
hibir zaman bulamayacandan emin, karanlkta onun haylini kurmutu. Haylinde kendisini
arayan Rya'nn yerine kendini koymutu ki, yokluunun aclarn Rya nasl hissediyor daha
iyi bir anlayabilsin! Rya alamakl olmalyd; Rya yalnzlktan sklm olmalyd; aa katta,
karanlk bir arka odada gizlendii yerden kmas iin Galip'e gzyalaryla Rya yalvaryor

olmalyd! ok sonra, ocukluun sonsuzluu kadar uzun sren bir bekleyiten sonra, Galip,
sabrszlkla ve asl kendisinin sabrszla yenildiini dnmeden birden dolabn stnden inip
gzlerini soluk lambalarn na altrp, bu sefer kendisi, apartmanda Rya'y aramaya
balamt. Btn katlara inip ktktan
53
sonra, tuhaf ve hayletimsi bir duyguyla ve bir yenilgi havasyla Babaanneye sorduunda, "Aa
stn ban toz iinde senin!" demiti karsnda oturan Babaanne. "Neredeydin? Seni
aradlar!" Dede de: "Cell geldi," diye eklemiti. "Rya ile Cell Aladdin'in dkknna gittiler!"
Hemen pencereye komutu Galip, souk, lacivert, karanlk pencereye: Kar yayordu
darda; insan dar aran ar ve ackl bir kar. Uzaktan gzken Aladdin'in dkknnn
iinden, oyuncaklar, resimli dergiler, toplar, yo-yolar, renkli ieler ve tanklar arasndan,
darya Rya'nn teni renginde bir k szyor, kaldrmlardaki tutmu karn beyazlnda belli
belirsiz yansyordu.
Uzun sren gece boyunca, Galip, bu yirmi drt yllk grnty her hatrlaynda, yirmi drt yl
nce kapld sabrszl, kay-nayarak birdenbire taan bir tencere-stn tatszlyla iinde
hissetti: Kard hayat parac neredeydi? Evliliklerinin ilk gnlerinde, yllar nceki ortak
hayatlarnn efsanelerini ve ocukluklarnn anlarn daha da canl tutmak heyecanyla, Hle
Halann dairesinden alp kendi yeni mutluluk yuvasnn duvarna heves ve gayretkelikle ast
sarkal duvar saatinin, yllarca Babaanneyle Dedenin koridorunda sonsuzluk vaktini bekleyen
sonsuz ve alayc tik-laklarn ieriden iitiyordu imdi. yllk evlilik hayatlar boyunca, belirsiz
bir yerdeki bilinmeyen bir hayatn nee ve elencesini karmaktan ikyeti gzken hep Rya
olmutu, Galip deil.
Galip sabahlar ie gider, akamlan dolmularda, otobslerde karanlk yzl, kimliksiz dn
kalabal iersinde sahipsiz dirsekler ve bacaklarla bouarak eve dnerdi. Gn boyunca, her
seferinde Rya'nn dudak bkt bahaneler bulup yazhaneden eve bir iki kere telefon eder,
akam evin scaklna dndnde kllklerdeki sigaralarn saysndan ve cinsinden, eyalarn,
nesnelerin duruundan ve eve girmi bir yenisinden, yznn teninden Rya'nn o gn ne
yaptn pek de fazla yanlmadan, aa yukar, karrd. Ya an bir mutluluk annda (bir
istisna) ya da ar bir kuku annda, dn akam yapmay kurduu gibi, Batl filmlerindeki
kocalar taklit ederek, karsna o gn evde ne yaptn, ne yaptn, aka soracak olsa, Batl
ya da Doulu hibir filmde aka anlatlmayan belirsiz ve kaygan bir blgeye girmenin
huzursuzluunu duyarlard ikisi de. statistiklerin ve brokratik smfla54
malarn 'ev kadn' diye adlandrd o anonim kiinin, (Galip'in Rya'ya hibir zaman
benzetemedii o deterjanl ve ocuklu kadnn) hayatnda byle gizli, esrarl ve kaygan bir
blge olduunu Galip, evlendikten sonra kefetmiti.
Tpk Rya'nn hafzasnn derinliklerindeki anlalmaz blgeler gibi, bu gizli, kaygan blgenin
esrarl bitkiler ve korkutucu ieklerle kaynaan bahesinin kendisine btnyle kapal
olduunu bilirdi Galip. Btn sabun ve deterjan reklmlarnn, fotoromanlarn, yabanc
dergilerden evrilmi en son haberlerin ve ou radyo programlarnn ve gazetelerin renkli
eklerinin ortak konusu ve hedefiydi bu yasak blge, ama onlardan ok daha tede, onlardan
ok daha esrarengiz ve gizliydi de. Bazan, szgelii, koridordaki kaloriferin zerindeki bakr
sahann yanna kt makasnn neden ve nasl konmu olabileceini belirsiz bir ilhamla
dndnde ya da Rya'nn hl sk sk grtn bildii, ama yllardr kendisinin
grmedii bir kadna bir pazar gezintisinde birlikte rastgel-diklerinde, Galip, kendisine yasak
olan o kaygan ve ipeksi blgeyle ilgili bir ipucuna, o yasak blgeden kma esrarl bir belirtiye
rastlam gibi bir an arr ve yaraltna itilmi yaygn bir tarikatn artk kendini gizleyemeyen
esraryla yzyze gelmi gibi duraklard. Korkutucu olan ey, tpk yasaklanm bir tarikatn
srlar gibi, esrarn 'ev kadn' denen o kimliksiz kiilerin hepsine bulamas, ama onlarn byle
bir srlar, gizli trenleri, paylatklar bir sular, sevinleri ve tarihleri yokmu gibi
davranmalar, stelik de bunu, bir ey gizleme isteiyle deil, btn itenlikleriyle
yapmalaryd. Hadm edilmi harem aalarnn kilit stne kilit vurarak sakladklar o sr gibi,
hem ekici hem de iticiydi bu blge: Varl herkes tarafndan bilindii iin, bir kbus gibi
dehet verici deildi belki, ama hibir zaman tarif edilip adlandrlmad iin esrarl ve
yzyllardr kuaktan kuaa gemesine ramen, hibir zaman bir gurur, gven ve zafer
kayna olamad iin de bu esrar acklyd. Bir ailenin btn yelerini yzyllarca izleyen bir
uursuzluk gibi bir tr lanet olduunu dnrd bazan Galip bu blgenin, ama evlenerek,

ocuk sahibi olarak ya da anlalmaz nedenle birdenbire almay brakarak birok kadnn
kendi isteiyle bu esrarl lanete dndne tank olduu iin de, tarikat srrnn bir ekimi
olduunu da anlard; yle ki, bu lanetten kurtulmak, baka

.
'
55
birisi olmak kararyla, nice emeklerle bir i bulup almaya balayan kadnlarn bazlarnda
geride braktklar o gizli trenlere, sihirli anlara hibir zaman anlayamayaca ipeksi ya da
karanlk blgelere dnme isteinin belirtilerini grdn sanrd. Bazan, yapt samasapan
bir akaya ya da kelime oyununa Rya, kendisini artacak kadar gldnde ya da sincap
rengindeki salarnn karanlk ormannda beceriksiz ellerinin gezinmesini ayn neeyle
karladnda, yani, btn resimli dergilerle onlardan renilmi trenlerin, btn gemile
gelecein dland kar koca arasndaki ryams yaknlk anlarnn birinde, birden Galip'in
iinden karsna o esrarl blgeye ilikin bir soru sormak gelir, btn amarlarn, bulaklarn,
polisiye romanlarn ve gezintilerin dnda, (ocuklarnn olmayacan doktor sylemi, bir ite
almaya Rya pek fazla istek gstermemiti) bugn evde, asl "o" saatte, ne yaptn
sormak isterdi; ama sorudan sonra, aralarnda alacak uzaklk o kadar korkutucu ve sorunun
hedefledii bilgi aralarndaki ortak dilin kelimelerine o kadar yabancyd ki, hibir ey soramaz,
yalnzca kollarnda tuttuu Rya'ya, bir an bo, bombo bakard. "Gene bo bakyorsun!" derdi
Rya. "Yzn kt gibi beyaz!" derdi Rya, annesinin daha ta ocukluunda Galip'e syledii
cmleleri neeyle tekrarlayarak.
Sabah ezanndan sonra, salondaki koltuunda Galip ksa bir sre uyuklad. Ryasnda bir
akvaryumun tkenmez kalem yeili svsnda Japon balklar ar ar salmrken Rya, Galip ve
Vasf bir yanllktan sz ediyorlar, daha sonra, sar ve dilsiz olann Vasf deil, Galip olduu
anlalyordu, ama ok da kederlenmiyorlard: Nasl olsa. yaknda her ey yoluna girecekti.
Uyandktan sonra Galip, masaya oturdu ve aa yukar on dokuz-yirmi saat nce, Rya'nn
yaptn tahmin ettii gibi, masann zerinde bo kt arad. Elinin altnda -tpk Rya gibikt bulamaynca, -Rya'nn terk mektubunun arkasna btn gece tek tek dnd
kiilerden ve meknlardan oluan bir listeyi yazmaya balad. Yazdka uzayan ve uzadka
yazdran ve Galip'te polisiye roman kahramanlarn taklit ettii duygusu uyandran sinir bozucu
bir listeydi bu. Rya'nn eski sevgilileri, lisedeki 'matrak' kz arkadalar, arada bir adn and
dostlar, eski 'siyasi' yaknlar ve Galip'in Rya'y buluncaya kadar hibir ey farkettirmemeye
56
karar verdii ortak arkadalarnn adlar kendilerini oluturan sesli sessiz harflerin yuvarlaklar,
inileri, klar, yzleri ve gittike daha anlaml, ift anlaml gzken biimleri iinden, acemi
dedektif Galip'e neeyle el sallayp, haince gz krpp, sahte ipular yol-luyorlard. ri
tenekeleri kamyonun kenarlarna vura vura boaltan pler getikten sonra, Galip listeyi
daha fazla uzatmamak iin, yeil tkenmez kalemiyle birlikte bugn giyecei ceketinin i
cebine sktrd.
Ortalk bir kar mavisiyle aydnlanrken, evdeki btn lambalar sndrd. Merakl kapc
pirenlenmesin diye, p tenekesini, iini son bir kere daha gzden geirdikten sonra, dar
kard. ay demledi, makinesine yeni bir jilet takp tra oldu, temiz, ama tlenmemi
amar ve gmlek giydi, btn gece kartrd eve ekidzen verdi. Giyinirken, kapcnn
kapnn altndan att ve ayn ierken okuduu Milliyet'teki yazsnda Cell, yllar nce,
karanlk kenar mahallelerde, bir geceyars karlat bir 'gz'-den szediyordu. Galip, yllar
nce bir kere daha yaymlanan yazy okumutu, ama gene ayn 'gz'n dehetini hissetti
zerinde. Telefon ayn anda almaya balad.
"Ryadr!" diye dnd Galip; ahizeye yetiene kadar akam Rya'yla birlikte gidecekleri
sinemay bile dnmt: Konak. Ahizedeki umut krc sese, Suzan Yengeye cevap verirken,
hi duraklamad: Evet, Rya'nn atei dmt, btn gece de ok iyi uyumu, Galip'e sabah
anlatt bir rya bile grmt. Tabii annesiyle konumak isterdi; bir dakika! "Rya!" diye
seslendi Galip koridora doru, "Rya, annen telefonda!" Rya'nn esneyerek yataktan
kalktn, tembel tembel gerinerek terliklerini arandn gzlerinin nne getirdi; sonra,
hemen aklnn sinemasna baka bir bobin takt: Merakl koca Galip, karsn telefona armak
iin koridordan ieri gidiyor ve onu yatakta tekrar ml ml uyurken buluyor. Bu ikinci filmi
daha iyi canlandrabilmek, Suzan Yengeye inandrc bir atmosfer sunabilmek iin, koridorda
aa yukar yryerek 'efekt' bile yapt. Telefona dnd. "Uyumu Suzan Yenge, gzleri
ateten apak iindeydi, suratn ykayp yatana girip gene uyumu!" "Bol bol portakal suyu

isin!" dedi Suzan Yenge, en iyi ve en ucuz skmalk kan portakalnn Nianta'nda nerede
bulunabileceini dikkatle anlatarak. "Akam belki Konak
57
Sinemasna gideceiz!" dedi Galip gven duygusuyla. "tmesin gene!" dedi Suzan Yenge,
sonra belki de her eye fazla kartn dnerek, konuyu bir an bambaka yere evirdi:
"Biliyor musun, sesin gerekten telefonda Cell'inkine ok benziyor. Yoksa sen de mi ttn?
Dikkat et Rya'dan mikrop kapma!" Telefonlar karlkl ayn sayg, sevgi ve sessizlikle, sanki
Rya'y uyandrmak kadar, ahizeleri incitmekten ekinerek yavaa kapadlar.
Telefonu kapadktan hemen sonra Cell'in eski yazsn yeniden okumaya baladnda, az nce
brnd kiilikle yazdaki 'gz'n baklar ve dncelerinin dumanlar arasnda, Galip,
birden karar veriverdi: "Rya, tabii ki, eski kocasna dnmtr!" Bu apak gerei, btn
gece baka hayllerle bulandrarak grememesine at. Ayn kararllkla telefona gidip Cell'i
arad. Btn bu akl karkln ve sonucunu ona anlatp yle demek iin: "imdi ben onlar
aramaya kyorum. Eski kocasyla birlikte Rya'y bulduumda -ki bu ok vakit almaz- onu eve
dnmeye ikna edemem diye korkuyorum. Rya'y en iyi sen kandrmay bilirsin. Eve dnmesi,
("bana" diyecekti, ama kelime kmamt azndan,) eve dnmesi iin ona ne diyeyim?"
"Sakin ol nce!" diyecekti Cell itenlikle. "Rya ne zaman gitti? Sakin ol! Biraz birlikte
dnelim. Bana, gazeteye gel." Ama Cell evinde de, gazetede de yoktu henz.
Evden karken Galip telefonu ak brakmay dledi, ama brakmad. "aldrdm, aldrdm
megul kt!" derse Suzan Yenge, "Rya telefonu iyi kapamam," derim, "bilirsiniz, dalgndr,
her eyi unutur."
i
58
ALTINCI BLM BED USTA'NIN EVLTLARI
"...zaman d havay titreten i ekmeler."
Dante
Stunlarmz her kesimden, her snftan, her cinsten insanmzn sorunlarna pervaszca
atmzdan beri okuyucularmzdan ilgin mektuplar alyoruz. Kendi gereklerinin en sonunda
dile gelebildiini gren baz okuyucularmz, bazan bunlar yazacak sabr bile gsteremiyorlar
da, koarak matbaamza gelip, bize kana kana hikyelerini anlatyorlar. Bazlar da, anlattklar
inanlmayacak vakalardan, korkun ayrntlardan kukuya dtmz grdklerinde,
hikyelerini ve kendi hayatlarn kantlamak iin bizi alma masamzdan alp, toplumumuzun
imdiye kadar hi yazlmam, ilgilenilmemi amurlu ve esrarl karanlklarna ekiyorlar.
Trkiye'de mankenciliin yeraltna itilmi korkun tarihinden ite byle haberdar olduk.
Korkuluk gibi gbre ve ky kokan 'folklorik' bir ayrnt bir yana, 'mankencilik' denen zenaatten
toplumumuz yzyllardr haberdar bile deildi. Bu ie ilk girien usta, mankenciliimizin piri,
Ab-dlhamit'in emri ve zamann ehzadesi Osman Cellettin Efendi'nin ilgisiyle alan Bahriye
Mzesine gereken mankenleri hazrlayan Bedii Usta olmutur. Mankenciliimizin gizli tarihini
yapan da Bedii Ustadr. yz yl nce Akdeniz'de talyan ve spanyol gemilerine kk sktren
levendlerimizin ve civan yiitlerimizin palabyklar ve btn hametleriyle, bu ilk mzeye
yerletirildiini ve saltanat kayklar ve kadrgalar arasnda dikildiini gren mzenin ilk
ziyaretileri, tanklarn anlattna gre, hayretler iinde kalmlar. Bedii Usta, bu ilk
harikalarnda malzeme olarak aa, al, balmumu, ceylan, deve ve koyun derisi ve insan sa
ve sakal kullanm. Byk bir sanatkrane baaryla gerekletirilen bu mucizevi yaratklarla
karlatnda zamann dar grl eyhlislam fkeye kaplm: Allann yaratklarn bu kadar
mkemmel taklit etmek, Allahla bir eit boy lmek olarak grldnden
59
mankenler mzeden kaldrlm, kadrgalar arama korkuluklar yerletirilmi.
Bitmemi batllama tarihimizde rneklerini binlerce kere grdmz bu yasaklk zihniyeti,
Bedii Usta'nn iinde bir anda alevlenen 'zenaat ateini' sndrmemi. Bir yandan evinde yeni
mankenler yaparken, bir yandan da "evltlarm" dedii eserlerini yeniden mzeye sokabilmek
ya da ayr yerde sergileyebilmek iin yetkililerle anlamaya alm. Baarszla uraynca
yneticilere ve devlete ksm, ama yeni zenaatna deil. Evinin kk bir atlye haline
getirdii bodrum katnda manken retimine devam etmi. Sonralar, hem mahalledeki
komularn "byclk, sapklk ve zndklk" sulamalarndan saknmak, hem de gittike
kalabalklaan "evltlaryla" alakgnll bir Mslman evine sa-mad iin, eski
stanbul'dan Galata'ya, Frenk yakasnda bir eve tanm.

Ziyaretimin beni de gtrd Kuledibi'ndeki bu tuhaf evde, titiz almalarna inan ve


tutkuyla devam ederken, oluna da kendi kendine rendii mesleini retmi. Yirmi yl
sren bir almadan sonra, Cumhuriyetimizin ilk yllarndaki o heyecanl Batclk dalgas
iinde, beyefendiler balarndaki fesleri karp Panama apkalar giyerlerken ve hanmefendiler
araflarn atp ayaklarna topuklu iskarpinler geirirlerken, Beyolu caddesindeki o nl giyim
kuam dkknlar vitrinlerine manken yerletirmeye balamlar. Yurt dndan getirtilen o ilk
mankenleri grnce, Bedii Usta yllardr bekledii zafer gnnn geldiini dnerek
yeraltndaki atlyesinden caddeye frlam. Ama 'Beyolu' denen bu gsterili alveri ve
elence caddesinde lmne kadar kendisini yeniden yeraltndaki hayatn karanlna ilecek
yeni bir hayl krklyla karlam.
Gtrd rnekleri gren, atlyesine, mahzenine gelen btn o 'bonmare' sahipleri, lakm
elbise, etek, kostm, orap, palto, apka satan btn o hazr giyimciler ve vitrinciler tek tek
geri evirmiler onu. Yapt mankenler ve elbiselerin modellerinin retildii Batl lkelerin
insanlarna deil, bizim insanlarmza ben-ziyorlarm. "Mteri," demi dkknclardan biri,
"sokakta her gn onbinlercesini grd o bykl, arpk bacakl, kara kuru vatandalardan
birinin srtndaki paltoyu deil, uzak ve bilinmeyen
60
bir diyardan gelen yeni ve 'gzel' bir insann giydii ceketi srtna geirmek ister ki, bu ceketle
birlikte kendi de deitiine, baka biri olabildiine inanabilsin." Bu ilerde pimi bir vitrinci,
Bedii Usta'nn eserlerini hayranlkla karladktan sonra, ne yazk ki ekmek paras iin
vitrinlerine bu "gerek Trkleri, bu gerek vatandalar" koyamayacan aklam: Trkler
artk "Trk" deil, baka bir ey olmak istiyorlarm nk. Bu yzden klk kyafet devrimini
icat etmiler, sakallarn tra etmiler, dillerini ve harflerim deitirmiler. Daha veciz
konumay seven bir dkkn sahibi, mterilerinin bir elbiseyi deil, aslnda bir hayli satn
aldklarn aklam. O elbiseyi giyen "tekiler" gibi olabilme hayaliymi asl satn almak
istedikleri.
Bedii Usta bu yeni hayle uygun decek mankenler yapmay denememi bile. Avrupa'dan
ithal edilen ve tuhaf durular ve di macunu glmseyileri srekli deien o mankenlerle
rekabet edemeyeceinin farkndaym. Bylece kendi atlyesinin karanlnda brakt kendi
gerek hayllerine dnm. lmne kadarki on be ylda bu yerli ve korkun hayllerin ete
kemie brnd ve hepsi birer sanat aheseri olan yz elliden fazla yeni manken yapm.
Gazetemize kadar gelip beni babasnn yeraltndaki atlyesine gtren olu, bana bu
mankenleri tek tek gsteriyor ve bizleri "bizler" yapan "zmzn" bu tuhaf ve tozlu eserlerin
iine gmldn sylyordu.
Kule dibindeki amurlu bir yokutan, arpk merdivenli berbat bir kaldrmdan geerek
indiimiz souk ve karanlk bir evin bodrumundaydk. Drt bir yanmz kpr kpr kprdanmaya
alan, sanki bireyler yaparak yaamak isteyen mankenlerin o dondurulmu yaamyla
dopdoluydu. Yar karanlk mahzende, glgeler iinde birbirlerine ve bize bakan yzlerce anlaml
gz ve yz vard. Bazlar oturmutu, bazlar bireyler anlatyor, bir ksm yiyor, bir ksm
glyor, bir ksm dua ediyor, bir ksm ise bana o anda dayanlmaz gelen bir 'varolula'
dardaki hayata sanki meydan okuyordu. Her ey apak ortadayd: bu mankenlerde, deil
Beyolu ve Mahmutpaa'nn vitrinlerinde, Galata kprs'nn kalabalnda bile
hissedemeyeceimiz bir canllk vard. Bu kpr kpr, nefes nefese manken kalabalnn
teninden k gibi hayat f-kryordu. Bylenmitim. Yanbamdaki mankenlerden birine
61

korkuyla, tutkuyla yaklatm, ondaki canllktan yararlanmak, bu gerekliin, bu dnyann


srrn elde etmek iin uzanarak, bu nesneye (yal bir amca, kendi vatanda dertlerine
gmlmt) ulamak istediimi, ona dokunduumu hatrlyorum. Sert ten, oda gibi korkun
ve souktu.
"Her eyden nce, babam bizi biz yapan hareketlere dikkat etmemiz gerektiini sylerdi!" diye
gururla aklad mankencinin olu. Babasyla birlikte, uzun ve yorucu alma saatlerinden
sonra Kuledibi'nin karanlklarndan yeryzne karlar, Taksim'deki pezevenkler kahvesinin
manzara gren masalarndan birine otu-. rup aylarn smarlarlar ve meydandaki kalabaln
'jestlerini'gz-lemlerlermi. Babas o yllarda, bir milletin 'hayat tarzn,' tarihini, teknolojisini,
kltrn, sanat ve edebiyatn deitirebileceini anlarm, ama jestlerini deitirebileceine
asla ihtimal vermezmi. Bunlar anlatrken, olu, bana sigarasn yakan bir ofrn

duruundaki ayrntlar aklyor, bir Beyolu kabadaysnn kollarnn nasl ve neden yana ak
durduunu ve yenge gibi yan yan yrdn belirtiyor, hepimiz gibi azn kocaman
kocaman aarak glen bir leblebici rann enesine dikkatimi ekiyordu. Elinde file, caddede
tek bana yryen kadnn nne bakndaki o dehetin anlamn da anlatt, vatandalarmzn
ehirlerimizde yrrken neden hep yere ve krlarda yrrken neden hep ge baktklarn da...
Kendilerini harekete geirecek sonsuzluk saatinin dolmasn bekleyen btn o mankenlerin
jestlerine, durularna, durula-rndaki 'bizden'olan o eye kimbilir ka kere dnp yeniden,
yeniden dikkatimi ekti. stelik, bu harika yaratklarn, pekl gzel elbiseler giyip
sergileyebilecek yetenekte olduunu da kavryordunuz.
Ama gene de, bu mankenlerde, bu zavall yaratklarda, insan dardaki aydnlk hayata iten bir
ey vard. Nasl sylesem, sanki bir eit dehet, korkun, ac, karanlk bir yan! "Sonralar,
babam artk gnlk hareketleri de gzlemez oldu," deyince olu, bu korkun eyi sezdiimi
dnmtm. Benim "jest" diye anlatmaya altm o hareketlerin, burun silmekten
kahkaha atmaya, yan bakmaktan yrmeye, el skmaktan ie amaya kadar uzanan btn o
gnlk hareketlerin de deitiini, safln kaybettiini baba oul yava yava fark etmeye
balamlar. Pezevenkler kahve62
sinden kalabalklar seyrederken, nceleri, kendileri ve benzerlerinden baka taklit edecek bir
ey gremeyen sokaktaki insann kimi taklit ettiini, kimi rnek alarak deitiini
karamamlar bir trl. "nsanlarmzn en nemli hazinesi" dedikleri jestleri, gnlk hayatta
yaptklar kk vcut hareketleri, sanki gizli ve grlmez bir 'efin' komutuyla ar ar ve
tutarl olarak deiiyor, yok oluyor, yerlerine nereden rnek alnd bilinmeyen birtakm yeni
hareketler geiyormu. Sonralar, baba bir dizi ocuk mankeni zerinde alrken anlamlar
her eyi: "O lanet olas filmler yznden!" diye bard olu.
Batdan kutu kutu getirilen, sinemalarda saatlerce oynatlan o lanet olas filmler yznden
sokaktaki insanmzn jestleri safln kaybetmeye balam. Ak seik iarkedilemeyen bir
hzla, insanlarmz kendi hareketlerini bir yana brakp, baka insanlarn hareketlerini
benimsemeye, taklit etmeye balamlar. Babasnn, bu yeni, yapmackl hareketlere, bu
anlalmaz jestlere duyduu fkenin haklln gstermek iin oulun sayp dkt ayrntlarla
lf uzatmak istemiyorum: Filmlerden renilmi btn o kahkahalarn, pencere amaktan kap
arpmaya, ay fincan tutmaktan, ceket giymeye kadar varan btn o renilmi ve yersiz
jestlerin, ba sallaylarn, kibar ksrklerin, fke anlarnn, gz krpmalarn, yumruk
atmalarn, fldr fldr oynayan o kalarn, o gzlerin, bizim kaba ocuksuluumuzu ldren o
kibarlklarn ya da sertliklerin hepsini bir bir anlatt. Babas, safln kaybetmi bu melez
hareketleri grmek bile istemiyormu artk. Bu yeni ve dzmece hareketlerden etkilenip kendi
"evltlarnn" safln bozmaktan korktuu iin atlyesinden dar kmamaya karar vermi:
Evinin mahzenine kapanrken, "bilinmesi gereken anlamn ve esrarn zn" zaten oktandr
tandn iln etmi.
Bedii Usta'nn hayatnn son on be ylnda yapt eserlere bakarken bu belirsiz zn ne demek
olduunu kendi gerek kimliini yllar sonra renen bir 'vahi ocuun' dehetiyle sezdim:
Bana bakan, benim hayatma doru ilerleyen, beni temsil eden bu amca, teyze, arkada,
akraba, tamdk, bakkal, ii mankenleri arasnda benim benzerlerim vard, hatta kendim de
vardm o yenik umuzsuz karanlk iinde. Birou kuruni bir tozla kapl bu vatanda
mankenleri (aralarnda Beyolu gangsterleri de vard, diki di63
ken kzlar da, nl zengin Cevdet Bey de vard, ansiklopedist Sela-hattin Bey de, itfaiyeciler de
vard, benzersiz cceler de, ihtiyar dilenciler de, gebe kadnlar da) soluk lambalarn abartt
korkun glgeleriyle birlikte bana kaybettikleri saflklar yznden ac eken tanrlar, bir
bakasnn yerinde olamadklar iin kendilerini yiyip bitiren ilekeleri, birbirleriyle sevierek
yatamadklar iin birbirlerini ldren mutsuzlar hatrlatyordu. Onlar da, benim gibi, bizler
gibi, ilerine rastlantyla dtkleri belirsiz bir varoluun anlamn cennette kalm kadar uzak
bir gemite bir gn sanki kefetmiler, ama sonra unutmulard bu sihirli anlam.
Unuttuumuz bu hatra iin ac ekiyorduk; belimiz bklmt, ama gene de kendimiz
olmakta direniyorduk. Jestlerimize, bizi biz yapan eylere, burnumuzu siliimize, bamz
kaymza, ayamz atmza ve baklarmza sinen mutsuzluk ve yenilgi duygusu, aslnda,
kendimiz olmakta direnmenin bir cezasyd da. Bedii Usta'y anlatan olu, "Babam vitrinlere bir
gn kendi mankenlerini koyacaklarna her zaman inand!" derken, "Babam insanmzn bir gn

bakalarn taklit etmeyecek kadar mutlu olabileceinden umudu kesmedi hi!" derken, ben,
bu manken kalabalnn da benimle birlikte, bir an nce bu kapal ve kfl mahzenden
yeryzne kp gne altnda bakalarna bakarak, bakalarn taklit ederek, bir bakas
olmaya alarak bizim gibi mutlulukla yaamaya can attklarn dnyordum.
Bu istek, sonra rendim, hi gereklememi de deil! Tuhaflklarla ilgi ekmeye merakl bir
dkkn sahibi, belki de ucuza dreceini bildiinden, bir iki 'mal' alm atlyeden. Ama
durular ve jestleriyle vitrinlerin te tarafndaki mterilere, kaldrmdan akp geen kalabala
o kadar benziyormu ki. alp sergiledii mankenler, o kadar alelade ve p kadar sahici ve o
kadar "biz-den"miler ki, kimse ilgilenmemi onlarla. Bunun zerine, pinti dkknc
testeresiyle para para etmi onlar; jestleri anlamlandran btnlk kaybolunca, kollar,
bacaklar, ayaklar kk dkknn kk vitrininde, Beyolu kalabalna emsiye, eldiven,
izme, ayakkab sergilemek iin yllarca kullanlm.
64
YEDNC BLM
KAF DAININ HARFLER
"Bir ismin bir anlam m olmal?" Lewis Carroll
Uykusuz geen geceden sonra, sokaa admn attnda Galip, karn sandndan da ok
yadn, Nianta'nn tekdze kuruni rengini rten beyazn yadrgatc aydnlndan anlad.
Kald-rmlardaki kalabalk, apartman saaklarndan sarkan yar saydam sivri buzlardan haberli
deil gibiydi. Galip, Nianta Meydanndaki Bankas'na girip ("s Bankas" derdi Rya
meydandaki tozu, duman, araba egzoslarn ve bacalardan fkran kirli mavi sisi her
hatrlaynda) Rya'mn son on gnde ortak hesaplarndan nemli bir para ekmediini, banka
binasnda kaloriferlerin yan-madm ve yzlerini korkutucu bir ekilde boyam memure
kzlardan birine, Milli Piyango ekiliinde kk bir ikramiye kt iin herkesin sevinli
olduunu rendi. Vitrinleri buulu ieki dkknlarnn, ayc raklarnn girdii pasajlarn,
Rya'yla birlikte gittikleri ili Terakki Lisesinin nnden ve dallarndan buzlar sarkan
hayletimsi kestane aalarnn altndan yryerek Alad-din'in dkknna girdi. Banda,
dokuz yl nce bir yazsnda Ce-ll'in szn ettii mavi kakuleta, Aladdin burnunu siliyordu.
"Aladdin, gemi olsun, hasta msn?"
"ttm."
Galip, Ry'nm eski kocasnn bir zamanlar yazd, taraftar ya da dman olduu sol siyas
dergilerden, adlarn tek tek dikkatle telffuz ederek, birer tane istedi. Aladdin yznde
ocuksu, korkulu, kukulu, ama hibir zaman da dmanca olamayacak bir ifade, bu dergileri
yalnzca niversite rencilerinin okuduunu syledi. "Sen ne yapacaksn?"
"Ben bilmecelerini zeceim!" dedi Galip.
akadan anladn gsteren bir kahkaha attktan sonra: "Bunlarda da hi bilmece olmaz be
abi!" dedi Aladdin, bir bilmece tiryakisinin kederiyle. "u ikisi yeni kt, ister misin?"
65
"Peki," dedi Galip. plak kadn dergisi alan bir ihtiyar gibi fsldad sonra: "Hepsini bir gazeteye
sarversene!"
Eminn otobsndeyken kucandaki paketin tuhaf bir ekilde arlatn hissetti, ayn
tuhaflkla baka bir duyguya, bir gzn kendisini gzetledii duygusuna da kapld. Otobsn
iindeki kalabalktan birinin gz deildi ama bu, nk dalgal bir denizde sallanan atanada
sallanr gibi dalgalanan yolcular karl sokaklara ve kalabalklara bakyorlard, dalgnlkla. Galip,
Aladdin'in siyas dergileri eski bir Milliyet gazetesine sardn, katlanm gazetenin
kesindeki fotorafndan Cell'in kendisine baktn o zaman farketti. Yadrgatc olan ey,
yllardr her sabah grd bu fotoraftan Cell'in kendisine bugn bambaka bir bakla bakmasyd. "Seni biliyorum ve hep gzetliyorum!" diyen bir bakla , bakyordu Cell. Galip,
ruhunu okuyan bu 'gz'n zerine parman koydu, ama varln, uzun otobs yolculuu
boyunca sanki parmann altnda da hep hissetti.
Yazhaneye varr varmaz Cell'i arad, ama yoktu. Paket kdn dikkatle bir keye kaldrarak
sol dergileri karp dikkatle okumaya balad. Dergiler, Galip'e, uzun zamandr unuttuu bir
heyecan, gerilim ve beklenti duygusunu ve umudunu kestii ve ne zaman kestiini de
bilmedii bir kurtulu, zafer ve kyamet gnnn anlarn hatrlatt nce. Sonra, arada
Rya'nn terk mektubunun arkasna adlarn yazd eski arkadalarna telefonlar ettii uzunca
bir sreden sonra, kayp anlar Galip'e, cami duvarlar ve kahve baheleri arasndaki yazlk
sinemalarda ocukluunda grd filmler kadar ekici ve inanlmaz gzkt. O siyah beyaz

Ye-ilam filmlerini seyrettii zaman, hikyelerin kuruluundaki isyan ettirici bir nedensellik
eksiklii yznden Galip, ya olaylar bsbtn anlayamadn sanr ya da zengin ve acmasz
babalar, iyiler iyisi yoksullar, ahlar, uaklar, dilenciler ve kuyruklu arabalarla kurulmu ve
yle niyet edilmedii halde masala dnm bir dnyaya buyur edildiini pheyle dnr,
(Ayn plaka numaral De Soto'yu nceki filmde de grdn sylerdi Rya,) ve inanlmaz
dnyaya dudak bkerken ve gzya dken yan sandalyedeki seyirciye aarken, evet evet,
ite tam bu srada - dikkat - birdenbire, hi anlayamad bir hokus pokus sonucu, kendisini de
perdedeki ackl ve solgun iyilerin, aclar iindeki kararl ve fedakr kahra1
manlarn kederlerini gzyalaryla paylarken bulurdu. Rya'y eski kocasyla birlikte
bulduunda kk sol fraksiyonlarn bu masalms siyah beyaz siyasi dnyasndan biraz daha
haberli olmak istedii iin Galip, btn politik dergileri biriktiren eski bir arkadana telefon
etti.
"Hl dergi biriktiriyorsun, deil mi?" dedi Galip gvenle. "Ba dertte bir mvekkilimi
savunabilmek iin senin arivinde biraz alabilir miyim?"
"Tabii," dedi Saim her zamanki iyi niyetiyle ve 'arivi' iin aranmaktan memnun. Galip'i akam
saat sek*iz buukta bekliyordu.
Galip hava kararana kadar yazhanede alt. Birka kere Cell'i arad, bulamad. Cell Bey'in
ya "henz" gelmediini, ya da "imdi" ktn syleyen sekreterle her konumasndan sonra,
Melih Amcadan kalma raflarn zerine koyduu gazete parasndan Cell'in 'gz'nn kendisini
gzetledii duygusuna kapld. Kapalar'daki kk bir dkknn hissedarlar arasnda kan
kavgann hikyesini, birbirlerinin szn kesen ar iman bir ana ouldan dinlerken (anann
antas ila kutularyla doluydu) ve emeklilik yl yanl hesapland iin devleti dava elmek
isteyen kara gzlkl bir trafik polisine, tmarhanede geirdii iki yln yrrlkteki yasalara
gre hizmetten saylamayacan anlatmaya a^ hrken de Cell'in varln odann iinde
hissetti.
Rya'nn arkadalarn tek tek arad. Her telefonda yeni ve deiik bahaneler buluyordu. Lise
arkada Macide'ye bir dava iin arayaca Gl'n telefonunu sordu. Macide'nin sevmedii
gzel isimli Gl'n ise, Glbahe Hastahanesinde nc ve drdnc ocuklarn nceki gn
dourduunu, Hsn ve Ak ad verilen sevimli ikizleri hastahaneye koarsa saat ile be
arasnda bebek odasnn penceresinden grebileceini zengin evin kibar hizmetisinden
rendi. Figen, Rya'dan dn ald 'Ne Yapmah'y (ernievski'ninki) ve Raymond
Chandler'leri geri getirecekti ve Rya'ya gemi olsun diyordu. Behiye'nin ise hayr. Galip
yanl-yordu Emniyet Mdrl Narkotik ube'de alan bir amcas ve evet, Galip
yamlmyordu, sesinde de, Rya'dan haberli olduuna ilikin hibir belirti yoktu. Semih'in
ard ey ise, Galip'in yeraltndaki bu tekstil imalthanesinden nasl haberli olduuydu:
66
67
Evet, orada birtakm mhendis ve teknisyenle birlikte, ilk Trk fermuarn gerekletirmek iin
hummal bir almaya girmilerdi, ama hayr, gazetelere geen en son makara kaaklndan
haberli olmad iin Galip'e hukuki bilgi veremiyor, yalnzca R-ya'ya en iten (Galip'in
inand) selmlarn yolluyordu.
Sesini deitirerek, baka kiiliklere brnerek aradklarnda da Galip, Rya'nn izine
rastlayamad. ngiltere'den krk yl-ncesinin Tp Ansiklopedilerini getirerek kap kap
pazarlayan Sleyman, kendisini acele telefona aran okul md/ne, bir yanllk olduunu,
deil ortaokula giden Rya adnda bir kz, ocuu bile olmadn sylerken btnyle itendi.
Ayn ekilde, babasnn mavnasyla Karadeniz'den kmr getiren lyas, Rya Sinemasnda,
iine ryalarn yazd rya defterini unutmu olamayacan, nk aylardr ne sinemaya
gittiini, ne de byle bir defteri olduunu sylerken de ve asansr ithalts Asm da, Rya
apartma-" nndaki aksaklktan sorumlu olamayacaklarn, nk ayn adl soka ve apartman
ilk duyduunu anlatrken de, 'rya' kelimesini hibir tela ve sululuk duygusuna kaplmadan,
itenliin btn saflyla kullanmlard. Sabahlar vey babasnn Kimya laboratu-vannda fare
zehiri reten ve geceleri lmn simyasndan sze-den iirler yazan Tark ise, Hukuk Fakltesi
rencilerinin iirle-rindeki rya ve ryann esrar temalar zerine bir konuma yapmak
istemelerini sevinle karlad ve onlar, bu akam Taksim'de-ki eski pezevenkler kahvesinin
nnde bekleyeceini syledi. Kemal ve Blent ise, Anadolu gezisindeydiler: Biri Singer Diki
Makinelerinin karaca bir yllk iin, elli yl nce Atatrk'le gazeteciler ve alklar arasnda bir

vals yaptktan sonra hemen pedall makinesine oturup Bat usul bir pantolonu tkr tkr diken
zmirli bir terzi kadnn anlar peinden gitmiti. teki, Avrupallarn 'Noel Baba' dedikleri bin
yllk amcann uyluk kemiinden yontulmu sihirli tavla zarlarn satabilmek iin ky ky, kahve
kahve btn Dou Anadoluyu karyla dolayordu.
Listesinde teki adlar, telefonun karl ve yamurlu gnlerde daha da younlaan yanllklar ve
belirsizlikler dumannda kaybettii gibi, Galip, siyasi dergilerin akama kadar okuduu sayfalar
iinde, fraksiyon deitirenlerin, itiraf edenlerin, ikence edilen ve ldrlenlerin, hapse
mahkm olanlarn, kim vurduya gidenlerin
68

1
ve cenazesi kalkanlarn, yazsna cevap verilenlerin, gnderme yaplanlarn ve mektubu
yaynlananlarn, karikatr izen ve iir yazan ve yaz ileri kadrolarnda alanlarn adlar ve
takma adlar arasnda Rya'nn eski kocasnn ad ya da takma adna rastlayamad.
Hava kararrken oturduu koltuunda kederli, hareketsiz kalakald. Pencerenin nnde merakl
bir karga yan yan kendisine bakyordu; caddeden cuma akam kalabalnn grlts
geliyordu. Galip ar ar mutlu ve ekici bir uykunun iine gmld. ok sonra uyandnda
oda karanlkt ama, pencerenin nndeki kargann gzn Cell'in gazeteden bakan 'gz' gibi
zerinde hissetti. Karanlkta ar ar ekmeceleri kapad, elyordamyla bulduu paltosunu
giydi, yazhaneden kt. Karanlk han koridorlarnn btn lambalar snmt. ay ocann
ra kenefleri ykyordu.
Karla kapl Galata Kprsnden geerken souu hissetti: Boaz ynnden sert bir rzgr
esiyordu. Karaky'de, mermer masal bir muhallebicide, birbirlerini yanstan aynalara yan
dnerek ehriyeli tavuk orbas iti, sahanda yumurta yedi. Muhallebicinin aynasz tek
duvarnda Pan American takvimlerinden ve kartpostallardan ilhamla yaplm dalk bir
manzara resmi vard: am aalar arasndan, aynams bir gln arkasnda gzken ve
doruklar beyaza boyanm da, resmin ilhamn veren Kartpostal Alpleri'nden ok, Galip'le
Rya'nn ocukluklarnda sk sk gittikleri Kaf Da'na benziyordu.
Tnelden Bcyolu'na karken Galip, vagonda hi tanmad bir ihtiyarla yirmi yl nceki nl
Tnel kazas zerine tartmaya tututu: Vagonlar onlar eken halat koptuu iin mi raydan
frlayp duvarlar, cam ereveyi krp geerek gemi azya alm mutlu aygrlarn neesiyle
Karaky Meydanna girmilerdi, yoksa makinist sarho olduu iin mi? Sarho makinist
kimliksiz ihtiyarn Trabzonlu hemehrisiymi. Cihangir sokaklarnda kimsecikler yoktu. Bodrum
katnda bir kahvehanede toplaan ofrlerin ve kapclarn seyrettii televizyon programn
Galip'e kapy nee ve aceleyle aan Saim'le kars da seyrediyorlarm.
'Geride Braktklarmz' adl programda, Osmanllarn "bir zamanlar Balkanlar'da yaptrdklar ve
imdi Yugoslavlarm, Arnavut69
larn, Yunanllarn ellerine den eski camilerden emelerden ve kervansaraylardan alamakl
bir dille szediliyordu. Galip, futbol man seyre gelen komu ocuu gibi oturtulduu, yaylan
oktan arm rokoko taklidi bir koltuktan televizyondaki ackl cami grntlerine bakarken,
Saim'le kars onu oktan unutmu gibiydiler. Resimleri hl manav dkknlarna aslan
rahmetli ve Olimpiyat madalyal bir greiye benziyordu Saim; kars da, tombul ve sevimli bir
fareye. Odada toz rengi eski bir masa, toz rengi bir lamba vard; duvarda yaldzl ereve
iinde Saim'den ok karsna (ad Remziye miydi diye dnyordu Galip yorgunlukla,)
benzeyen bir dedenin resmi aslyd: Sigorta takvimi, banka kll, likr takmlar, vazolu,
gm ekerlik ve kahve fincanl bfe ve iki duvar toz ve kt ve dergi, dergi ve dergilerle
kaplayan ve Galip'in bu eve geli nedeni olan 'ktphane-ariv'.
Alayc niversite arkadalar arasnda, on yl nce bile "devrimimizin arivi" diye bilinen bu
ktphaneyi Saim, kendisinden baklenmeyecek bir itiraf annda dedii gibi, "kararszlk"
yznden kurmutu. O zamanki deyile, "iki snf arasnda" deil, ama siyasi fraksiyonlar
arasnda seim yapmaktan korkan birinin kararszlyd bu.
O yllarda Saim, btn siyasi toplantlara, 'forumlara' katlr, niversiteler ve kantinler arasnda
koturur, herkesi dinler, 'her gr, her siyaseti' takip eder, ok fazla sormaktan ekindii
iin de, teksir edilmi bildiriler, propaganda brorleri, el ilanlar da dahil olmak zere her eit
sol yayn bir yolunu bulup (Afcder-sin, tasfiyecilerin Teknik niversitede dn dattklar bildiri
var m sende?) edinir ve deli gibi okurdu. Vakti her eyi okumaya yetmedii ve hl bir 'siyasal
izgi' konusunda karar veremedii bir ara, okuyamadklarn biriktirmeye balam olmalyd.

Daha sonraki yllarda, okumak ve bir karara varmak nemini yitirmi, gittike dallanp
budaklanarak genileyen bu 'belge' rman bo yere akmadan bir yerde toplayacak bir baraj
kurmak (bu benzetme inaat mhendisi olan Saim'in kendisinindi) tek ama olmu, Saim de,
hayatnn geri kalan ksmn bu amaca cmerte vermiti.
Televizyon program bittikten, alet kapatldktan, hl hatr sorulduktan sonraki sessizlikte, kar
koca soran gzlerle baktklar iin Galip hemen hikyesine girdi: Savunmasn zerine ald bir
70
niversite rencisi, ilemedii bir siyasi cinayetten sulanyordu. Hayr, ortada bir l yok
deildi; beceriksiz gencin beceriksizce dzenledii bir banka soygununun sonunda,
bankayla kendilerini bekleyen alnt taksi arasnda koan tell genlerden biri, yoldan geen
alveri kalabal iindeki kck bir nineye arpm. arpmann iddetiyle yere den
kadncaz ban kaldrma vurunca hemen olay yerinde oluvermi. ("Bak ite!" dedi Saim'in
kars.) Olay srasnda, yalnzca, 'iyi aileden' gelen sessiz bir ocuk, tabancasyla yakalanm.
Fazlasyla hayranlk ve sayg duyduu teki arkadalarnn adlarn polisten tabii ki saklamak
istemi, daha artcs ikenceye ramen bunu baarm da; ama daha kts, Galip'in
sonradan yapt aratrmalara gre, sorumlusu olmad ninenin lmn sessizliiyle de
stlenmek durumunda kalm. Nineye arparak lmne yol aan Mehmet Ylmaz adl arkeoloji
rencisi ise, olaydan hafta sonra, mraniye arkalarndaki yeni bir gecekondu semtinde, bir
fabrika duvarna ifreli yazlar yazarken kimlii belirsiz kiilerin yaylm ateiyle ldrlm. yi
aileden gelen ocuun gerek suluyu aklamas beklenirmi bu du-'rumda; ama polis, len
Mehmet Ylmaz'in gerek Mehmet Ylmaz olduuna inanmad gibi, soygunu dzenleyen
rgtn ileri gelenleri de, hi beklenmedik bir ekilde, Mehmet Ylmaz'm aralarnda yaadn,
hatta, yaymladklar dergide yazlarna eski kararllyla devam ettiini ileri srmler. "imdi"
ierdeki ocuktan ok, zengin ve iyi niyetli babasnn isteiyle bu davaya bakan Galip, 1)
Mehmet Ylmaz'in eski Mehmet Ylmaz olmadn kantlamak iin makalelerine bakmak
istiyordu. 2) len Mehmet Ymaz'n yerine onun imzasyla kimin yazdn takma adlardan
karmak istiyordu. 3) Saim'in ve karsnn anladklar gibi, bu tuhaf durum Rya'nn eski
kocasnn da bir zamanlar yneticisi olduu rgte dzenlendii iin, bu siyasi fraksiyonun son
alt aylk tarihine bir gz atmak istiyordu. 4) llerin yerine yaz yazan hayalet yazarlarn ve
takma adlarn ve kayp kiilerin esrarna iyice girmek niyetindeydi.
Saim'i de heyecanlandran arat-rmaya hemen baladlar. lk iki saatte, Galip'in adn kard
(Rukiye) kadnn getirdii aylar ier, kek dilimlerini attrrken, yalnzca makale yazarlarnn
adlarna ve takma adlarna baktlar. Daha sonra, bunu itiraflarn,
71
llerin, dergi alanlarnn takma adlaryla genilettiler: Ksa bir sre iersinde lm ilnlar,
tehditler, itiraflar, bombalar, dizgi yanllar, iirler ve sloganlarla kurulmu ve daha yaanrken
unutulmaya balanm yar gizli bir dnyann sihiriyle balar dnmt.
Takma ad olduunu gizlemeyen takma adlar buldular, bu takma adlardan retilmi baka
adlar, bu baka adlarn blnmesinden remi baka adlar buldular. Akrostileri, kusursuz
olmayan harf oyunlarn ve ne kadarna niyet edilmi, ne kadarnn rastlant olduunu
karamadklar yar saydam ifreleri zdler. Saim'le Galip'in oturduu masann bir ucuna da
Rukiye oturmutu. Haksz yere cinayetle sulanan bir delikanly kurtarmak iin ya da kayp bir
kadnn izini aramak iin yaplan bir aratrmadan ok, odada, ylba akam radyo dinlerken
tombala ya da 'Salonda At Yar' oynayanlarn o biraz sabrsz ve biraz da alkanlk olmu
hzn vard. Ak perdelerin arasndan darda attrmaya balayan kar gzkyordu.
Tpk, yeni ve parlak bir renciyi kefettikten sonra, baarlarla olgunlamasna tank olau
sabrl bir retmenin heyecanyla, takma adlarn servenlerini, dergiler arasndaki zigzaglarn,
inilerini ve klarn gururla izledikten sonra, birinden birinin tutuklandm, ikenceye
yatrldn, mahkm olduunu, kaybolduunu ya da dergilerin birinde ilk fotorafn
grdklerinde, kimlii belirsiz kiilerin kurunlaryla ldrlm olduunu rendikleri zaman,
aratrmalarnn heyecanndan onlar uzaklatran bir hznle bir sre susuyorlar, sonra, yeni
bir kelime oyunu, yeni bir rastlant ya da tuhaflkla karlatklarnda yeniden yazlarn hayatna
dnyorlard.
Saim'e gre, dergilerde okuduklar adlarn ve kahramanlarn bir ou hayli olduu gibi, bu
adlarn dzenledikleri kimi gsteriler, toplantlar, gizli genel kurullar, yeralt parti kongreleri,
banka soygunlar da hi gereklememiti. Ar bir rnek olarak Dou Anadoluda, Erzincan ile
Kemah arasndaki Kk eruh kasabasndaki yirmi yl nceki bir halk isyannn hikyesini

okudu: Dergilerin birinin ayrntl bir ekilde tarihini verdii bu isyan srasnda geici bir
hkmet kurulmu, zerinde gvercin resmi bulunan pembe bir pul baslm, bana bir vazo
den kaymakam lm,
72
batan aa iir yaymlayan bir gnlk gazete km, gz doktorlar ve eczaneler alara
bedava gzlk datm, ilkokulun sobas iin gerekli odun bulunmu ve kasabay uygarla
balayacak bir kpr tam yaplrken, Atatrk hkmet kuvvetleri yetimiler ve kasaba
camiinin toprak zeminini rten ayak kokulu kilimleri inekler yiyip bitirmeden nce, olaya el
koyup, isyanclar meydandaki nar aalarnda sallandrmlard. Oysa Saim'in, harflerin ve
haritalarn iindeki esrar iaret ederek gsterdii gibi, eruh diye bir kasaba hi olmad gibi,
bu kasabann tarihinde bir efsane kuu gibi ykselen isyann mirass olduunu iddia eden
adlar da takmayd. Bu takma adlarn redifli, kafiyeli iirine gmldkleri bir ara, Mehmet
Ylmaz'a ilikin bir ipucuna rastladlarsa da, (Galip'in anlatt tarihte mraniye'de ilenen bir
siyasi cinayetten szediliyordu,) kopuk kopuk eski yerli filmleri seyreder gibi okuduklar birok
hikye ve haberde olduu gibi, olaylarn sonucunu derginin ondan sonraki saylarnda hi
bulamadlar.
Bu ara, Galip masadan kalkt, eve, Rya'ya telefon etti ve belki gece ge saatlere kadar
Saim'dc alacan, beklememesini, uyumasn syledi efkatli bir sesle. Telefon odann br
uundayd. Saim'le- kars da Rya'ya selm sylediler: Tabii ki, Rya da onlara
Takma adlar bulma, deifre etme ve harflerinden bir yenisini yaratma oyununa iyice daldklar
bir sra, Saim'in kars rtle-bilecek btn alanlar kt, gazete, dergi ve bildiri ynlaryla
kaplanm odada iki erkei yalnz brakp yatt. Saat geceyarsn oktan gemiti; stanbul'un
zerinde byl bir kar sessizlii vard. Sigara duman kokan niversite kantinlerinde,
yamurlu grev adrlarnda ve cra tren istasyonlarnda datlm ve hepsi ayn soluk baskl
teksir makinesiyle oaltld iin yanyana getirilmi ilgi ekici bir kolleksiyonun, ("ok eksik,
ok yetersiz!" demiti Sa-im her zamanki alakgnlllyle,) dizgi ve iml hatalarndan
Galip tad alrken, Saim bir kolleksiyoncu gururuyla ona "ok nadir" dedii bir paray ierideki
bir odadan getirip gsterdi: "An-ti-bn-Zerhani ya da Tasavvuf Yolcusunun Yere Basan
Ayaklan."
Galip, ciltli kitabn daktiloda oaltlm sayfalarn dikkatle eviriyordu. "Orta boy bir Trkiye
haritasnda ad gzkmeyen bir Kayseri kasabasndan bir arkada!" dedi Saim. "Kk bir
tekke
73
nin eyhi olan babasndan ocukluunda din ve tasavvuf eitimi alm. Yllar sonra ise, Lenin'in
Hegel okurken yapt eyi taklit ederek on nc yzyl Arap mutasavvfu bn Zerhani'nin
'Kayp Esrarn Hikmetleri' adl kitabn okurken, sayfa kenarlarna 'materyalist' notlar alm. Bu
notlar gereksiz ve uzun parantezlerle destekleyerek temize ekmi. Sonra, kendi notlarna,
sanki bir bakasnn esrar anlalamayan, anlam zlemeyen dncele-riymi gibi, uzunca
bir aklama, bir tr erh yazm. Btn bunlar da, gene baka birilerinin yazlanym gibi,
kendi yazd bir 'yaynlayann nsz'yle bir araya getirerek daktilo etmi. Basma da, otuz
sayfada, kendi dini ve devrimci hayat hikyesinin efsanelerini eklemi. Bu efsanelerde ilgin
olan ey ise, Batllarn 'pantheism' dedikleri tasavvuf felsefesi ile, yazarn eyh babasna
tepkiyle gelitirdii bir tr 'felsefi eyaclk' arasndaki kuvvetli ilikiyi, yazarn bir akamzeri
kasaba mezarlnda gezinirken nasl kefettiini anlatmas. Yllar nce, koyunlarn otlad ve
hayaletlerin uyukla-d mezarlkta grd bir kargay, yirmi yl sonra -biliyorsun Trk
kargalar iki yz yldan fazla yaar- bu sefer biraz daha iri serviler arasnda grnce anlam
'yksek dnce' denen o uucu, kanatl ve arsz hayvann ba ya da ayaklar ne olursa olsun
gvdesinin ve kanatlarnn hep, hep ayn kaldn. Ciltli kapakta grlen ayn kargay kendi
resmetmi. lmszlk isteyen her Trk'n, hem kendi kendisinin Johnson'u, hem BoswelPi,
hem Goethe'si, hem de Eckermann' olmak zorunda kalacan kantlyor bu kitap. Alt kopya
daktilo edilmi. Sanmam ki, Milli stihba- rat Tekilt'nn arivinde bundan bir tane olsun."
Odada, iki erkei, kapa kargal kitabn yazarna, bir tara kasabasnda evi ile babadan kalma
kk bir nalbur dkkn arasnda geen bir hayata, bu kederli, silik, sessiz hayatn hayl
gcne balayan bir nc kiinin hayaleti vard sanki. "Btn harflerin, btn kelimelerin,
btn o kurtulu hayllerinin ve ikence ve rezalet anlarnn ve bu hayllerin ve anlarn
sevinci ve kederiyle kaleme alnm, btn yazlarn anlatt tek bir hikye var!" demek
geliyordu Galip'in iinden. Sanki Saim, bu hikyeyi yllardr denizden a eken bir balknn

sabryla toplad kt, gazete, dergi koleksiyonu iersinde bir yerde yakalamt, yakaladn
da biliyordu, ama istifleyip dzenledii malzeme iersinde onu btn
74
plaklyla ele geiremedii gibi hikyeye anahtar olacak kelimeyi de kaybetmiti.
Mehmet Ylmaz'n adna drt yl ncesinin bir dergisinde rastgeldiklerinde, Galip bunun bir
rastlant olduunu syleyip, evine dnmeyi dnyordu, ama Saim, dergilerinde -dergilerim
diyordu artk- hibir eyin rastlant olamayacan syleyerek durdurdu onu. Ondan sonraki iki
saat iinde, insanst bir aba harcayarak, bir dergiden brne srayarak, gzlerini
projektngibi aarak, Mehmet Ylmaz'n nce Ahmet Ylmaz'a evrildiini kefetti; kapanda bir
kuyunun gzkt ve tavuklar ve kyllerle kaynaan bir dergide Ahmet Ylmaz, Mete
akmaz olmutu. Metin akmaz ve Ferit akmaz'in da ayn kii olduunu kefetmekte
zorlanmad Saim; bu arada imza da kuramsal yazlardan vazgeip dn salonlarndaki anma
trenlerinde saz ve sigara duman eliinde sylenen trklerin gftekr olmutu. Ama burada
da fazla durmamt: Bir dnem, kendi -dndaki herkesin polis olduunu kantlayan bir
imzaya dnm, daha sonra da, ngiliz akademisyenlerinin sapklklarn deifre eden hrsl
ve asabi matematiksel bir iktisatya. Ama bu karanlk ve mutsuz kalplar da onun fazla
sabredebilecei yerler deildi. Saim, parmaklarnn ucuna basarak gittii yatak odasndan
getirdii bir baka dergi kollesiyonunun. yl iki ay nceki saysnda, eliyle koymu gibi
buluverdi kahramann: Ad, Ali Harikalke olmutu bu sefer ve gelecek gzel gnlerde krallara
ve kralielere hi gerek kalmayaca iin satran kurallarnn da deieceini, Ali adl ocuklarn
iyi beslendikleri iin boy pos atacaklarn ve mutluluun neesiyle duvarlara Trk usul bada
kurup oturan ve yzlerinde ad yazlan yumurtalarn bilmeceler zeceini anlatyordu. br
sayda Ali Harikalke'--nin bu yaznn evirmeni olduunu anladlar. Asl yazar Arnavut bir
matematik profesryd. Ama, Galip'i asl artan ey, Arnavut profesrn hayat hikyesinin
yannda, Rya'nn eski kocasnn hibir takma adn arkasna gizlenmeyen prl prl imzasna
rastgel-mek oldu.
"Hibir ey hayat kadar artc olamaz!" dedi gururla Saim, bu aknlk ve sessizlik annda.
"Yaz hari."
Yeniden parmaklarnn ucuna basarak ieri gitti ve tepeleme dergiyle dolu iki byk Sana
kutusu getirdi: "Arnavutlukla ilikisi
75
olan bir fraksiyonun dergileri bunlar. Yllarm vererek zdm tuhaf bir esrar aradn eyle
ilgili grdm, iin sana anlatacam."
Yeniden ay demledi, hikyesi iin gerekli grd baz dergileri kutudan, baz kitaplar
raflardan indirip masann zerine koydu.
"Alt yl nceydi," diye anlatmaya balad, "bir cumartesi leden sonra, Arnavutluk Emek
Partisi ve nderi Enver Hoca'nn yolundan gidenlerin kard dergilerden (birbirlerine
amanszca dman olan bu dergiler taneydi o zaman) birinin, Halkn Eme-i'nin en son
saysn ilgimi ekecek bir ey var m diye kartrrken bir fotoraf ve yaz arpt gzme:
rgte en son katlmalar dolaysyla yaplan bir trenden szediliyordu. Hayr, her trl ko-'
mnist faaliyetin yasak olduu lkemizde Marksist bir rgte iirler okuyarak, sazlar alarak
katlanlardan szedilmesi deildi dikkatimi eken; ayakta kalmak iin bydklerini duyurmak
zorunda kalan btn kk sol rgtlerin dergileri, tehlikeyi gze alarak, her saylarnda buna
benzer yazlar yaymlyorlard. Dikkatimi eken ey, Enver Hoca ve Mao posterlerini, iir
syleyenleri ve kutsal bir i yapar gibi tutkuyla sigara ien kalabal gsteren siyah beyaz
fotorafn altnda, salondaki 'on iki' stuna dikkat ekilmesi oldu nce. Daha da tuhaf,
rportajda yazld gibi, rgte katlan takma adlarn hep Hasan, Hseyin, Ali gibi Alevi
adlarndan ve daha sonra kefedeceim gibi, Bektai Babalarnn adlarndan seilmesiydi.
Bektailiin Arnavutluk'ta bir zamanlar ne kadar gl olduunu bilmeseydim, belki bu
inanlmaz esrar ruhum bile duymazd, ama olaylarn ve yazlarn zerine gittim; drt yl hi
durmadan, Bektailik, Yenieri Ordusu, Hurufilik ve Arnavutluk Komnizmi zerine kitaplar
okudum ve yz elli yllk bir tarihi kumpas zdm."
"Sen de biliyorsun tabii!" diyerek yedi yz yllk Bektailik tarihini, ta Hac Bekta Veli'den
balayarak anlatmaya koyuldu Sa-im. Tarikatn alevi, tasavvufi ve amanistik kayna': i
armdan, Osmanl Devletinin kurulu ve ykseliiyle olan ilikisinden ve temelini tekil ettii
merkezi Yenieri Ordusunun devrim ve isyan geleneklerinden szetti. Her Yenieri askerinin bir
Bektai olduu dnlrse, tarikatn hep gizli tutulan esrarnn stanbul tarihine

76
damgasn nasl vurduu anlalrd hemen. Bektailerin stanbul'dan ilk srlmeleri de
Yenieriler yzndendi: Batnn yeni askeri yntemlerini benimseyemeyen isyanc ordunun
klalar, Padiah II. Mahmut emriyle 1826'da topa tutulurken Yenierilerin ruhsal birliini
salayan tekkeler kapatlm, Bektai Babalar da stanbul'dan srlmt.
Yeraltna bu birinci initen yirmi yl sonra, Bektailer tekrar stanbul'a dnmtler; ama bu
sefer Nakibendi tarikatnn kisve-siyle. Atatrk'n, Cumhuriyet'ten sonra btn tarikat
faaliyetlerini yasaklayaca zamana kadar, seksen yl boyunca, Bektailer d dnyaya
kendilerini Naki olarak gstermiler, ama kendi aralarnda srlarn daha derine gmerek,
Bektai olarak yaamlard.
Galip, masann zerindeki bir ngiliz Seyahatnamesinin sayfalarndaki bir Bektai ayininin
gereklikten ok seyyah ressamn hayllerini yanstan gravrne bakyor, on iki stunu
sayyordu tek tek.
"Bektailerin nc gelileri," dedi Saim, "Cumhuriyetten elli yl sonra oldu: Bu sefer
Nakibendilik tarikatyla deil, Marksizm Leninizmin kisvesiyle..." Bir sessizlikten sonra
dergilerden, , brorlerden, kitaplardan, kesip saklad yazlardan, fotoraf ve gravrlerden
rnekler vererek heyecanla sayp dkt; tarikatta da, siyasi rgtte de yaplan, yazlan,
yaanan her ey birbirinin tpatp aynyd: Kabul trenlerinin btn ayrntlar; kabulden nceki
ile ve nefse eziyet dnemleri; bu dnemde gen heveslinin ektii aclar; tarikatn ya da
rgtn gemite kalm ehit, aziz ve llerine gsterilen sayg ve bunun ifade yollan; yol
kelimesine verilen kutsal anlam; kelimeleri ve szleri ne olursa birlik ve beraberlik ruhu iin
tekrar; zikir; ayn yolu paylaan ariflerin birbirlerini byklarndan, sakallarndan, hatta
baklarndan tanmalar; ayinlerde alnan sazlar ve sylenen iirlerin vezin ve kafiyeleri vs.
vs. "Hepsinden nemlisi, eer btn bunlar birer rastlantysa," dedi Saim, "btn bunlar
Tanrnn bana yazyla yapt souk bir akay-sa eer, gene de Bektailerin Hurufilerden
devraldklar harf ve kelime oyunlarnn rgt dergilerinde de hibir pheye yer brakmayacak
ekilde tekrarlandn grmemek iin kr olmam gerekirdi." Uzak mahallelerden gelen beki
ddklerinden baka hibir eyin duyulmad bir sessizlikte, Saim, kefettii harf oyunlar77
m, ikinci anlamlar birbirleriyle karlatrarak Galip'e dua okur gibi ar ar okumaya balad.
ok sonra Galip'in, uykuyla uyanklk arasnda, Rya'nm hayalleriyle, gemi mutlu gnlerin
anlar arasnda gidip geldii bir saatte Saim, "konunun z ve en arpc yan!" dedii eye
girdi. Hayr, bu siyasi rgte katlan genler Bektai olduklarn bilmiyorlard; hayr, btn bu
iin orta kademe parti yneticileriyle Arnavutluk'taki baz Bektai eyhleri arasnda yaplm
gizli bir anlamayla dzenlendiinden byk bir ounluun, belki de -be kiiden baka hi
kimsenin haberi yoktu; hayr, rgte katlarak gnlk alkanlklarn, hayatlarn tepeden
trnaa deitiren btn o iyi niyetli fedakr genlerin, trenler, ayinler, birlikte yenen
yemekler, yryler srasnda ekilen fotoraflarnn Arnavutluk'taki baz Bektai Babalar
tarafndan tarikatlarnn bir uzants olarak deerlendirildii akllarnn kesinden bile
gemiyordu. "nce bunun korkun bir kumpas, inanlmaz bir sr olduunu, bu genlerin irkin
bir ekilde aldatldklarm dnmtm saflkla," dedi Saim. "yle ki, srf bu heyecanla, on
be yldr ilk defa bir buluumu btn ayrntlaryla kantlayan bir yazy kaleme alp
yaymlatmay dndm, ama hemen de kararmdan caydm." Boaz'-dan geen karanlk bir
tankerin yaan karn iinden gelen iniltisini, ehrin btn pencerelerini hafif hafif titreterek
geiini dinlerken ekledi: "nk, yaadmz hayatn bir bakasnn d olduunu
kantlamann hibir eyi deitirmeyeceini biliyordum artk."
Ku umaz kervan gemez bir Dou Anadolu dana yerleerek iki yz yl kendilerini Kaf
Da'na gtrecek yolculuun hazrln yapan Zeriban airetinin hikyesini anlatt sonra Saim.
Hibir zaman kmayacaklar Kaf Da'na bu yolculuk dncesinin, yz yirmi yl nceki bir
rya kitabndan alnm olmas ya da bu gerei kuaktan kuaa sr gibi tayan eyhlerinin
zaten Kaf Da'na hi gitmemek iin Osmanlyla anlam olmas neyi deitirirdi ki? Kk
Anadolu kasabalarndaki sinemalar pazar leden sonralar dolduran erlere, seyrettikleri tarihi
filmdeki yiit Trk savasna zehirli arab iirmeye alan perdedeki fitneci ve tarihi
papazn, gerek hayatta slama bal alakgnll bir oyuncu olduunu anlatmak, bu
insanlarn tek elenceleri olan f78

kelerinin tadn karmaktan baka bir sonu verir miydi? Sabaha doru, Galip, oturduu
divann zerinde uyuklarken, Saim, byk bir ihtimalle, Arnavutluk'ta, yzyl bandan kalma
beyaz bir ko-lonyal otelin, ryalar hatrlatan bo salonunda, baz parti ileri gelenleriyle
buluan yal Bektai eyhlerinin kendilerine gsterilen Trk genlerinin fotoraflarna
gzyalaryla bakarken, trenlerde tarikat srlarndan deil, cokulu Marksist Leninist
zmlemelerden szedildiini de bilmediklerini syledi. Yzyllardr aradklar altn, hibir
zaman bulamayacaklarn bilememeleri de simyaclarn mutsuzluu deil, varlk nedeniydi
nk. Modern illzyonist, istedii kadar seyircisine yapt iin bir hilesi olduunu sylesin,
onu heyecanla izleyen seyirci, bir an olsun, bir hileyle deil, bir byyle karlatn
sanabildii iin mutlu oluyordu. Bir ok gen, hayatlarnn bir dneminde iittikleri bir szn,
bir hikye--. nin, birlikte okuduklar bir kitabn etkisiyle ak oluyorlar, ayn heyecanla
sevgilileriyle evleniyorlar ve hayatlarnn geri kalann da aklarnn arkasnda yatan bu
yanlsamay hibir zaman anlamadan, mutlulukla yayorlard. Kars sabah kahvalts iin
masann zerindeki dergileri toplar, sofray kurarken, Saim, kapnn altndan atlm gnn
gazetelerini okurken, yazlarn, btn yazlarn hayattan deil, srf yaz olduklar iin, en
sonunda, birer dten sz atklarn bilmenin de, hibir eyi deitirmeyeceini syledi.
SEKIZINCT BOLUM
SLAHRLER
"Ona dmanlarn sordum. Savd. Sayd. Sayd." Yalya Kemal'le Sohbetler
Cenazesi yirmi yl nce korktuu ve olu/iki yl nce yazd gibi oldu tam: skdar'daki kk
ve zel bir dknler evinden biri hademe br kou, arkada iki kii, ke yazarlnn en
parlak yllarnda elinden tuttuu imdi emekli bir gazeteci, lnn hayat ve eserinden habersiz
iki akn akraba, banda tll ve padiah sorgucu benzeri bir ineli apkayla tuhaf bir
kokona, imam efendi, ben ve-tabutun iindeki ceset yazarla birlikle hepimiz dokuz kiiydik.
Tabutun mezara indirilii dnk kar frtnasnn lam ortasna rastgeldii iin.imam dua fasln
hzl hzl geti; zerine abuk abuk toprak attk. Sonra, nasl oldu bilmem, bir anda hepimiz
daldk. Kskl duranda benden baka tramvay bekleyen yoktu. Bu yakaya geince
Beyolu'na ktm, Elhamra'da Edward G. Robinson'un bir filmi, Tenceredeki Kadn' oynuyordu,
girdim, bayla bayla seyrettim. Edward G. Robinson'u hep severim! Filmde baarsz bir
memur, baarsz bir amatr ressamd, ama akn etkileyebilmek iin klk ve kiilik
deitirerek bir milyarder ss veriyordu kendine. Meer sevgilisi Joan Bennett de onu aldatyormu. Aldatld, zld, kahroldu; biz de kederle seyrettik.
Rahmetliyle ilk tantmda (bu ikinci paragrafa da birincisi gibi onun yazlarnda sk sk
tekrarlad bu kelimelerle balayaym,) ilk tantmda o yetmiinde bir ke yazaryd, ben
ise otuzumda. Bir ahbabm grmeye Bakrky'e gidecektim. Sirkeci'de banliy trenine binmek
zereydim ki, bir de ne greyim! Peron kenarndaki lokantann masalarnn birinde, onunla
birlikte ocukluk ve ilk genliimin br iki efsane ke yazar, nlerinde rak bardaklar,
oturuyorlar. artc olan edebi hayllerimin Kal" Da-'nda yaayan yetmi ksur yandaki bu
ihtiyara, Sirkeci tren istasyonunun lml kalabal ve hrgr iinde rastgelmek deil,
btn yaz hayatlar boyunca birbirlerine nefretle hakaret etmi
80
.
"
bu kalemoru, yirmi yl sonra gene Baba Duma'nn meyhanesinde toplanp ien
silahrler gibi ayn masada rak ierken grmekti. padiah, bir halife ve cumhurbakan
eskittikleri yarm yzyllk yaz hayatlar boyunca, kavgac kalemor, zaman zaman doru da
olan baka birok sulamayla birlikte, birbirlerini dinsizlik, jntrklk, frenklik, milliyetilik,
masonluk, Kema-listlik, cumhuriyetilik, vatan hainlii, padiahlk, batclk, tarikatlk, edebi
hrszlk yapmak, Nazilik, Yahudilik, Araplk, Ermenilik, homoseksellik, dneklik, eriatlk,
komnistlik, Amerikanclk ve en son olarak da gnn moda konusu egzistansiyalist-likle
sulamlard. (O ara biri 'en byk egzistansiyalist'in bn Arabi olduunu, Batdakilerin yedi
yz yl sonra, yalnzca ondan alp rpp taklit ettiklerini yazmt.) Bir sre dikkatle,
kalemoru seyrettikten sonra, iimden gelen drtye uyarak masalarna gidip kendimi onlara
tanttm, ne de eit oranda olmasna dikkat ederek hayranlk szleri syledim.
Okuyucularm anlasnlar isterim: Heyecanlydm, tutkuluydum, gentim, yaratcydm,
parlaktm, baarlydm ve kendimi beenmekle gvenmek, ar iyi niyetle kurnazlk arasnda
gidip gelen bir kararszlkla da bocalyordum. iei burnunda bir ke yazar heyecanyla
yaamama ramen, o gn onlardan daha ok okunduumdan, daha ok okuyucu mektubu
aldmdan, tabii ki, daha iyi yazdmdan ve en azndan ilk ikisinin onlar tarafndan da acyla

bilindiinden itenlikle emin olmasaydm mesleimin bu byk ustasna yaklamaya bile


cesaret edemezdim.
Bu yzden bana burun kvrdklarnda bunu bir zafer iareti olarak grdm sevinle. Gen ve
baarl bir ke yazar deil de, hayranlk szleri syleyen sradan bir okur olsaydm, tabii ki,
bana ok daha iyi davranacaklard. nce masalarna oturtmadlar, bekledim; oturtunca garson
gibi mutfaa yolladlar, gittim; haftalk bir dergiyi grmek istediler, gazeteciye kotum
getirdim; birinin portakaln soydum, brnn yere drd peetesini ondan nce
davranp aldm ve sorular zerine tam istedikleri gibi, ezile bzle, efendim, ne yazk ki
Franszca bilmediimi, ama akamlar elimde szlk, 'Fleurs de Mal'i skmeye altm
syledim. Cehaletim zaferimi daha da ekilmez yapmt, ama ok fazla ezilip bzldm iin
sularm hafifliyordu.
81
Yllar sonra, gen gazetecilerin yannda kendim de ayn eyi yaptmda, benimle hi ilgilenmez
gzkp kendi aralarnda syleirlerken, stadn, aslnda, beni etkilemek istediklerini daha
iyi anlayacaktm.,Sessiz ve saygl onlar dinliyordum: O gnlerde gazete manetlerinden
inmeyen bir Alman atom bilimcisi hangi gerekelerle slam dinini kabul etmek zorunda
kalmt? Trk ke yazarlnn piri Ahmet Mithat Elendi, kalem kavgasnda kendisini yenen
Lastik Sait Beyi bir gece karanlk bir sokakta sktrp dvdnde ondan tututuklar polemii
brakmas iin sz alm myd? Bergson bir mistik miydi, yoksa bir materyalist mi? Dnyann
iine esrarla gizlenmi bir 'ikinci lem' olduunun kanl neydi? Kurann yirmi altnc suresinin
son ayetlerinde inanmadklar ve yapmadklar eyleri inanp yaparm gibi syledikleri iin
azat": knan airler kimlerdi? Ayn balamda. Andre (ide gerekten bir homoseksel iniydi,
yoksa bu konunun ilgi ekeceini bildii iin. tpk Arap airi Ebu Novvaz gibi kadnlara dkn
olduu halde kendini teki trl m gsteriyordu? Jules Verne. 'nat Kahraman' adl
romannn al panmralnda, Tophane Meydan ve I.Mahmut (emesini anlatrken Melling'in
bir gravrnden yararland iin mi yanl yapmt, yoksa tasviri Lamartine'in 'Voyage en
Orient'ndan olduu gibi yrtt iin mi? Eekle seviirken len kadnn hikyesini Mevlana
"Mesnevi'sinin beinci cildine kssas iin mi almt, hissesi iin mi?
Bu soruyu kibarca, dikkatlice tartrlarken gzlen bana da kayd, beyaz kalar bana soru
iaretler yollad iin. ben de dncemi syledim: Hikye oraya, btn hikyeler gibi kendisi
iin konmu, ama hissenin tul perdesiyle rtlmek istenmiti. Dn cenazesine giliim sordu:
"Olum siz yazlarnz ahlk iin mi kaleme alyorsunuz, elencesi iin mi?" Her konuda kesin
bir dncem olduunu kantlamak iin, aklma gelen ilk cevaba sarldm: "Elencesi iinelendim." dedim. Holanmadlar, "(iensiniz. mesleinizin basndasnz," dediler. "Size biraz
nasihat edelim!" Hemen hevesle yelimden frladm. "Elendim, tlerinizi yazmak isterdim!"
dedim ve heyecanla bir kou kasaya gidip lokanta sahibinden bir deste kt aklm. Bu uzun
pazar sohbetinde, bir yznde lokantann ad basl bu ktlarn teki yzne onlardan aldm
mineli bir dolmakalemin yeil mrekkebiylc yazdm ke yazarlS2
zerine tleri siz okurlarmla paylamak istiyorum.
Biliyorum, bugn de oktan unutulmu sladlarn adlarn sabrszlkla merak eden birka
okurum vardr; yaznn burasna kadar adlarn gizlemeyi baardm bu kalemorun adlarn
-en azndan- kulaklarna fsldamam bekliyorlardr onlar, ama bunu yapmayacam. de
mezarlarnda huzurla uyusunlar diye deil, bu bilgiyi hak eden okurla, hak etmeyeni
birbirinden ayrmak iin. Bu amala, l ke yazarlarnn her birini bir Osmanl padiahnn
iirlerinde kulland mahlasla anacam. Mahlaslarn hangi padiahlarn olduunu
karabilenler, bu air padiahlarn adlaryla ustalarmn adlar arasnda bir koutluk olduunu
dnrlerse, bu hi de nemli olmayan muammay zebilirler belki. Ama asl muamma,
stadlann oynad gurur satrancnn t hamleleriyle kurulmu esrarnda gizlidir. Bu esrarn
gzelliini hl anlayamadm iin, tpk satran grand masterlerinin anlayamadklar
hamlelerini dergilerin satran kelerinde yorumlayan talihsiz yeteneksizler gibi. ben de
ustalarmn tlerinin arasna naizane yorumlarm ve acizane dncelerimi parantezler
iinde yerletirdim.
A: Adli. O k gn zerinde ngiliz kumandan (bizde pahal her kumaa ngiliz dendii iin
byle yazyorum.) krem renm bir kostm, koyu bir kravat vard. Uzun boylu, bakml .ve taral
beyaz, bykl. Bastonu var. Paras olmayan bir ngiliz centilmeni grnmnde ama, para
olmadan bir centilmen olmak mmkn mdr bilmiyorum.

B: Baht. Kravat gevemi ve yz gibi arplm. Lekeli, ti 1 -sz eski bir ceket var zerinde.
inde yelei ve yelein cebindeki saatinin kstei gzkyor. iman, pasakl. Akla, "tek
dostum!" dedii ve bu tek tarafl dostlua ihanet edip kalp sektesinden onu ldrecek
sigaralardan biri var hep elinde.
C: Cemali. Ksa boylu, asabi. Temiz ve intizaml olma gayreti emekli retmen kyafetini
gizleyemiyor. Posta datclarnn solmu ceketleri, pantolonlar ve alt kaln lastikli Siimerbank
ayakkablar. Kaln gzlkl, ileri miyop, 'saldrgan' denebilecek bir irkinlii var.
te ustalarmn tleri ve benim ackl yorumlarm: l.C: Yalnzca okuma keyfi iin yazmak
ke yazarm ak denizde pusu83
las/, brakr. 2.B: Ama ke yazar ne E/.erp'lur ne de Mevlna. Hisse hep kssadan kar,
kssa hisseden deil. 3.C: Okuyucunun zeksna gre deil, kendi zekna gre yaz. 4.A:
Pusula hikyedir. (l.C'ye aikr gnderme) 5..C: Tarihimi/in ve mezarlklarmzn esrarna
girmeden ne bi/den s/etmek mmkndr ne de Do-u'dan. 6.B: Dou-Bat konusunda
anahtar Sakall Arifin u sznde gizlidir: "Dou'ya giden sessiz gemide Batya bakan ah siz
talihsizler!' (Sakall Arif, gerek bir kiiyi taklitle B'nin yaratt bir ke kahramanyd.) 7.A-BC: Kendine atasz, deyim, fkra, latife, msra, zdeyi gldesteleri edin. 8.C: Konunu
setikten sonra yazn talandracak uygun zdeyii aramazsn, zdeyii ser tikten sonra bu
tacn altna gidecek uygun konuyu ararsn. M.A: lk cmleni bulmadan yaz masasna oturma.
10.C: Samimi bir inancn olsun. 1 l.A: Samimi bir inancn yoksa da. okuyucunun samimi bir
inancn olduuna inanc olsun. 12.E: Okuyucu elediin panayra gitmek isleyen bir ocuktur.
13.C: Okuyucu. Mham-med'e kfredeni affetmez, Allah da fel eder. (11."in. kendisine bir
satama olduunu sezdii iin. A'nn Muhammed'in evlilik ve i hayatna ilikin bir yazyla
aznn kenarndaki belli belirsiz felce telmih yapyor.) 14.A: Cceleri sev, okuyucu da sever.
(13.C'yc C'nin ksa boyuna imayla cevap.) 1.5.B: skdar'daki esrarengiz cceler evi, mesela,
iyi bir konudur. O.C: Gre de iyi bir konudur, ama sporu iin yapldnda ve yazldnda.
(15.'in kendisine satama olduunu sanp gre merak ve tefrikacl yznden B'nin
olancl sylentisine gnderme yapyor.) 17.A: Okuyucu geim sknts iinde, zek ya on
iki olan. evli. drt ocuklu bir aile babasdr. 18.C: Okuyucu kedi gibi nankrdr. 19. B: Akll
bir hayvan olan kedi nankr deildir; yalnzca kpekleri seven yazarlara gvenilmeyeceim
bilir. 20.A: Kediyle kpekle deil, memleket meseleleriyle ilgilen. 21.B: Konsolosluklarn
adreslerini ren. (kinci Dnya Sava srasnda C'nin Alman. A'nn da ngiliz konsolosluunca
beslendiine ilikin sylentiye telmih.) 22.B: Polemie gir. ama karndakinin cann
yakabilecek-sen. 23.A: Polemie gir. ama patronu yanna ekebileceksen. 24.C: Polemie gir,
ama paltonu yanna alabileceksen (B'nin Kurtulu Sava'na katlmayp igal stanbul'unda
kalmasn aklayan nl "Ankara'nn kna dayanamam!" szne telmih) 25.B: Oku84
yucu mektuplarn cevaplandr; mektup yazan yoksa kendi kendine yazp cevaplandr. 26.C:
Pirimiz stadmz chrazattr; unutma, onun gibi sen de, 'hayat' denen olaylarn arasna be on
sayfalk hikyeler sktryorsun yalnzca. 27.B: Az oku, ama severek oku, ok ama skntyla
okuyandan daha okumu gzkrsn. 28.B: Girgin ol, adam tan ki, hatran olsun da, adam
lnce arka-. sndan yaz yazarsn.29.A: lm yazsn rahmetle balayp, lye hakaretle
bitirme. 30.A-B-C: !ju cmlelerden saknabildiince sakn: a) Rahmetli daha nceki gn sad,
b) Bizim meslek nankrdr, yazlarm/ ertesi gn unutulur, c) Dn akam radyoda li-lanca
program dinlediniz mi? d) Yllar nasl da geiyor! e) Rahmetli sa olayd acaba bu rezalete ne
derdi? f) Bunu Avrupa'da byle yapmyorlar, g) Ekmek ulan sene nce u kadard, h) Sonra bu
olay bana unu da hatrlatt. 31.C: 'Sonra' kelimesi zaten sanat bilmeyen acemi yazarlar
iindir. 32.B: Bir ke yazsnda sanat olan ne varsa ke yazs deildir, ke yazs ne varsa
sanal deildir. 33.C: Sanat hevesini iirin rzna gemeyle sndrenin aklna iltifat etme. (B'nin
airliine ine) 34.C: Kolay yaz. kolay okunursun. 35.C: Zor yaz, kolay okunursun. 30.B: Zor
yazarsan lser olursun. (Burada, birinin tekine syledii ilk tatl szden sonra hep birlikte
gldler, gltler.) 38.B: Bir an nce ihtiyarla. 39.C: htiyarla ki, iyi bir sonbahar yazs
ya/abilesin! (Gene birbirlerine sevgiyle glmsediler) 4().A: U byk lema, labii ki, lm, ak
ve mziktir. 4l.A: Ama ak nedir bu konuda karar vermi olmak gerekir. 42.B: Ak ara.
(Okuyucularma btn bu tler arasna uzun sessizlikler, durgunluklar, suskunluklar girdiini
hatrlataym.) 43.C: Ak sakla, nk sen yazarsn! 44. B: Ak aramaktr. 45.C: Saklan ki bir
srrn olduuna hkmetsinler. 46.A: Bir srrn olduunu sezdir ki. kadnlar seni sevsinler. 47.C:

Her kadn bir aynadr. (Burada yeni ie ald iin bana da rak ikram elliler) 48.B: Bizleri iyi
hatrla. (Hatrlayacan, tabii, elendim, dedim ve dikkatli okuyucularmn anlayaca gibi birok
yazm onlar ve hikyelerini hatrlayarak yazdm) 49.A: Sokaa k, yzlere bak. ite sana bir
konu. 50.C: Tarihi srlarn olduunu sezdir; ama ne yazk ki onlar yazamyorsun. (Bu
noktada C bir hikye anlatt; baka bir yazmda nakledeceim sevgilisine "ben senim" diyen
akn hikyesi ve ben ilk defa, yarm asrdr birbirlerine haka85
ret eden bu yazar sevgiyle ayn masaya oturtan srrn varln hissettim.) 51.A: Btn
dnyann bize dman olduunu da unutma. 52. B: Bu millet paalarn, ocukluunu,
annelerini ok sever, sen de sev. 53.A: Epigraf kullanmayn nk yaznn iindeki esrar
ldrr. 54.B: Byle lecekse, ldr o zaman sen de esrar, esrar satan yalanc peygamberi
ldr. 55.C: Epigraf kullanacaksan ne yazarlar, ne kahramanlar bize benzeyen Bat'nn
kitaplarndan alma, okumadn kitaplardan hi alma, nk Deccal'in yapt ite tam budur.
56.A: Unutma, sen hem eytansn hem melek, hem Deccal'sin hem de O. nk okurlar
btnyle kt ve btnyle iyi birinden sklrlar hep. 57.B: Ama okur, Deccal'in kendisine O
gibi gzktn anladnda, kurtarc sandnn Deccal olduunu, kandrldn dehetle fart
elliinde, seni bir karanlk sokakta vallahi vuruverir! 58.A: Evet, onun iin esrar sakla: sakn
salma meslek srrn. 59.C: Srrn aktr unutma. Aktr anahtar kelime. 60. B: Hayr, anahtar
kelime yzmzde yazar. Bak ve dinle. 61.A: Aktr, aktr, aktr, ak!.. 62.B: ntihalden de
korkma; nk bizim kt kanaat okumamzn ve yazmamzn btn srr, btn srrmz
lasavvufi aynamzda gizlidir. Mcvlana'-nn Ressamlar Yarmas hikyesini bilir misin? O da
hikyeyi bakalarndan almtr, ama kendisi... (Bilirim, efendim, demitim.) 63.C: Bir gn
yalandnda, insan kendisi olabilir mi diye sorduunda, bu esrar anlayp anlamadn da
soracaksn kendine, unutma! (Unutmadm) 64.B: Eski otobsleri, alakalem yazlm kitaplar,
sabredenleri ve anlayanlar kadar anlayamayanlar da unutma!
stasyonun bir yerinden, belki de lokantann iinden, aktan, aclardan, hayatn boluundan
dem vuran bir ark duyuluyordu; bu noktada beni unuttular ve kendilerinin birer yal ve
bykl eh-razat olduunu hatrlayarak birbirlerine dostlukla, kardelikle, kederle hikyeler
anlatmaya baladlar. te bazlar:
Hayatnn tek tutkusu Muhammed'in yedi kat gkte yapt gezintiyi yazmak olan, ama yllar
sonra, Dantc'nin bunun benzerini yaptn renince kederlenen ballsz ke yazarnn gln
ye ackl hikyesi; ocukluunda bostanlarda kzkardeiyle birlikte karga kovalayan lgn ve
sapk padiahn hikyesi; kars kanca dlerini kaybeden yazarn hikyesi; kendini hem
Albertine hem de Proust sanmaya balayan okurun hikyesi; kyafet deitirerek Falih Sultan
Mehmet olan ke yazarnn hikyesi, vs. vs.
S(
DOKUZUNCU BLM BRS BEN TAKP EDYOR
"Gh kar yayordu, gh karanlk." eyh Galip
Arivci arkada Saim'in evinden ktktan sonra, sabah, Cihangir'in eski sokaklarndan,
basamakl dar kaldrmlarndan Ka-raky'e inerken grd eski bir koltuu, Galip, uursuz bir
kbustan geri kalan tek bir ayrnty hatrlar gibi, btn o gn boyunca yeniden yeniden
hatrlayacakt. Bir zamanlar, CelPin stanbul'daki afyon ve esrar trafiinin izlerini srmek iin
gezindii Tophane arkalarndaki dik yokularn birinde, duvar ktlarnn, muamba
kaplamaclarnn, kartonpiyercilerin ve marangoz dkknlarnn birinin kapal kepenglerinin
nne braklmt koltuk. Kollarnn ve ayaklarnn cils dklm, oturulacak yerinin derisi
yara gibi yrtlm ve bu derinin iinden, karn yarlm bir svari atnn dklen barsaklar gibi,
pasl yaylar umutsuzca dar fkrmt.
Galip, Karaky'e vardnda, koltuu grd yokuun tenha-lyla, meydann boluunun
(saat sekizi gemesine ramen) herkesin iaretlerini okuduu bir felketle ilikili olduunu
dnmek zereydi. Sanki yaklamakta olan bu felket yznden, sefere kmas gereken
vapurlar birbirlerine balanm, iskeleler tenhala-m, Galata kprs zerindeki seyyar
satclar, ipak fotoraflar, yank suratl dilenciler de, son gnlerini dinlenerek geirmeye
karar vermilerdi. Kprnn korkuluklarna yaslanarak bulank suya bakarken, bir zamanlar
kprnn bu kesinde biriken ocuklarn Hristiyan turistlerin Halic'e att paralar dalp
kardklarn hatrlad Galip nce, sonra, Boaz'n sularnn ekilecei gn anlatt yazsnda
yllar sonra, kendilerinden bambaka eyleri iaret edecek bu paralardan CelPin neden
szetmediini merak etti.

Handaki yazhanesine kp, masasnda Cell'in yeni ke yazsn okumaya balad. Cell'in
yazs yeni deildi aslnda, yllarca nce bir kere daha yaymlanmt. Bu, Cell'in uzun
zamandr ga87
zeteye yeni yaz gndermediinin ak bir iareti olduu gibi, baka bir eyin gizli bir iareti de
olabilirdi. Yaznn ortasndaki, "kendiniz olmakta glk ekiyor musunuz?" sorusu da, CelPin
yazsnn bu soruyu soran berber kahraman da, belki yaznn iindeki niyet edilmi gibi
gzken anlamlara deil, yaz dndaki dnyaya yerlemi baka gizli anlamlara iaret
ediyorlard.
Bir zamanlar, Cell'in bu konuda kendisine bireyler anlattn hatrlyordu Galip: "insanlarn
ou," demiti Cell, "nesnelerin esas zelliklerini, srf bu zellikler burunlarnn dibinde olduu
iin farketmiyorlar da, kenarda kede kalan, byle olduu iin dikkatlerini eken ikincil
zellikleri grp tanyorlar. Bu yzden yazlarmda, onlara gstermek istediim eyleri apak
gstermiyor, yazmn bir kesine sktrr gibi yapyorum. Anlam sakladm bu ke ok gizli
sakl bir ke deil tabii, benimkisi ocuk kandrr gibi bir saklarnaca, ama orada bulduklar
eye ocuk gibi hemen inanverdikleri iin byle yapyorum. Ve en kts, yaznn geri kalan
byk ksmna yerleen, burunlarnn dibindeki o apak anlamla, birazck sabr ve zeka isteyen
gizli ve rastlantsal anlamlar da farkedilmeden gazete bir kenara atlveriyor"
Galip, gazeteyi bir kenara atverip iinden gelen bir drtye uyarak CelPi grmeye Milliyet
Gazetesine gitti. Hafta sonlarnda, tenhayken Cell'in gazeteye daha ok indiini bildii iin
onu odasnda tek bana bulacan kestiriyordu. Yokuu karken Ce-ll'e yalnzca Rya'nn
hafif hasta olduunu sylemeyi kuruyordu. Kars kendisini terketttii iin aresiz kalan bir
mterisinin hikyesini anlatacakt sonra ona. Ne derdi acaba Cell byle bir hikye iin? leri
yolunda, drst, alkan, akl banda, ll, iyi bir vatandamzn ok sevdii kars btn
tarihimize ve geleneklerimize aykr olarak birdenbire kocasn terkediyordu. Neyin iareti
olabilirdi byle bir ey? Hangi gizli sakl anlamn gstergesi? Hangi kyametin alameti? Galip'in
hikye edecei ayrntlar dikkatle dinledikten sonra Cell anlatrd; Cell anlattka dnya
anlamlanr, burnumuzun ta dibindeki 'gizli' gerekler daha nce bildiimiz, ama bildiimizi
bilmediimiz zengin bir hikyenin artc paralar haline dnr, bylece, hayat da, daha bir
katlanlabilir olurdu. ran Konsolosluunun bahesindeki slak aalarn parlayan dallarna
bakarken Galip, kendi dnyasnda deil, Cell'in
1
anlatt dnyada yaamak istediini dnd.
Cell'i odasnda gremedi. Masasnn zeri derli topluydu, kllk botu, ay fincan yoktu. Galip
bu odaya her giriinde oturduu mor koltua geip bekledi. Az sonra ieri odalarn birinden
Cell'in kahkahasn duyacakm gibi bir inan vard iinde.
Bu inancn kaybettiinde ok ey hatrlamt. Sonralar, R-ya'ya ak olacak bir snf
arkadayla birlikte, radyodan naklen yaynlanacak bir bilgi yarmasnn davetiyesini almak
bahanesiyle, evden habersiz, gazeteye ilk gidilerini. (Dn yolunda, "Matbaay da gezdirirdi,
ama vakti yoktu," demiti Galip utanarak. "Masann zerindeki kadn resimlerini grdn m?"
demiti okul arkada) Rya'yla birlikte gazeteye ilk gelilerinde CelPin onlara matbaay
gezdirdiini, ("Siz de mi gazeteci olmak istiyorsunuz kk hanm?" diye sormutu yal
makinist Rya'ya ve Rya ayn soruyu Galip'e sormutu dn yolunda) ve bu oday kendisinin
hayl edemedii harika hikyelerin ve hayatlarn kurguland ktlar ve dlerle dolu bir
Binbir Gece odas olarak dlediini...
Bu ktlarn ve hikyelerin yenilerini bulmak, unutmak, unutmak iin aceleyle CelPin
masasn kartrmaya balad zaman, Galip'in bulduklar: Almam okuyucu mektuplar,
kalemler, gazete kesikleri (kskan bir kocann yllar sonra iledii cinayetin yeil bir
tkenmezle iaretlenmi haberi), yabanc dergilerden kesilmi surat resimleri, portreler,
CelPin elyazsyla kt paralarna yazlm baz notlar (Unutma: ehzadenin hikyesi), bo
mrekkep ieleri, kibritler, irkin bir kravat, amanizm, Hurufilik ve hafza gelitirmek zerine
ilkel halk kitaplar, bir ie uyku hap, damar aan ilalar, dmeler, durmu bir kol saati,
makas, alm bir okuyucu mektubundan kan fotoraflar (Birinde CelPle salar dklm
bir subay vard; bir kr kahvesinde iki yal grei ve sevimli bir kangal kpekle birlikte
kameraya bakyorlard), boyal kalemler, taraklar, sigara azlklar ve renk renk tkenmezler...
zerinde, 'Kullanlanlar' ve 'Yedekler' yazan iki dosyay, masann zerindeki sumenin iinde
buldu. 'Kullanlanlar' dosyasnda CelPin son alt gnde gazetede yaymlanm yazlarnn

daktilola-ryla, yaymlanmam bir pazar yazs vard. Pazar yazs, yarnki gazetede
yaymlanaca iin imdiden dizilip, resimlenip dosyaya
88
89
geri dnm olmalyd.
'Yedekler' dosyasnda yalnzca yaz bulabildi. Yazlarn de yllarca nce yaymlanmt.
Byk bir ihtimalle, pazartesi yaymlanacak drdnc bir yaz, u anda gazetenin alt katlarnda
dizgicinin masasnda durduuna gre, dosyadaki yedekler gazeteye perembeye kadar
yetecekti. Cell'in, hi kimseye haber vermeden bir yolculua ya da tatile kt anlamna
gelebilir miydi bu? Ama stanbul dna hi kmazd Cell.
Galip, Cell'i sormak iin yaz ilerinin geni odasna girdi, ayaklar onu gekince iki kiinin
sohbet ettii bir masaya gtrd. Biri, herkesin bildii takma adyla 'Neati', yllarca nce
Cell'le iddetli bir kalem kavgasna giren fkeli bir ihtiyard. imdi ayn gazetede
CelPinkinden daha nemsiz ve daha az okunan bir kede fkeli bir ahlklkla hatra yazlar
yazyordu.
"Cell Bey gnlerdir yok!" dedi tpk yazsnn kesindeki fotorafnda grlen buldog kpei
gibi ask bir suratla. "Siz onun nesi oluyorsunuz?"
kinci gazeteci, Cell Beyi neden aradn sorduu zaman, Galip, onun kim olduunu belleinin
kark dosyalar iinde bulmak zereydi. Magazin sayfasnn kara gzlkl, kl yutmaz
Sherlock Holmes'iydi bu adam: Osmanl hanmefendisi edasyla nazlanan nice film yldzmzn
u kadar yl nce Beyolu'nun hangi arka sokandaki lks madamn evinde altm bilirdi;
Fransa'nn tara kasabalarnda cambazlk yaparken stanbul'a Arjantinli aristokrat diye getirilen
'vedet antz'n aslnda Cezayir'li Mslman olduunu bilirdi.
"Demek arkabassnz," dedi magazin yazar. "Ben, rahmetli annesinden baka Cell Bey'in
hibir yakn yoktur diye bilirim."
"Oo," dedi polemiki ihtiyar yazar. "O akrabalar olmasa Cell Efendi bugn olduu yerde olur
muydu hi! Elinden tutan bir enitesi vard mesel. Ona yaz yazmay reten, sonra ihanet
ettii bu dindar adamdr. Kumkap'daki bir eski sabun fabrikasnda gizli ayinlerini srdren bir
Naki tekkesine mensuptu bu enite. Birtakm zincirlerin, zeytin preslerinin, mumlarn,
kalplarn da kullanld ayinlerden sonra, bu tekkeciler hakknda Milli stihbarat Tekilatna her
hafta oturup kendisi bir ihbar raporu yazard. Askerlere ihbar ettii tarikat mridlerinin, aslnda
devlete zararl
90
eyler yapmadn kantlamak isterdi bu adam. hbar raporlarn, yazya merakl kaynbirader
okusun, rensin, edebiyat zevki alsn diye, Cell'e gsterirdi. Cell'in sonralar esen bir
rzgrla dncelerini bu sefer de sola doru deitirdii yllarda acmaszca kulland bu
raporlarn slubu da Attar'dan, Ebu Horasani'den, bn Arabi'den, Bottfolio evirilerinden
dorudan alnm tebihler ve kinayelerle dokunmutu. Sonralar, Cell'in tebihlerinde -hep
ayn beylik bululara dayanr ya onlar- bizi gemi kltrmze balayan yenilik kprleri
bulanlar, bu pastiche'lerin mucidinin bir bakas olduunu nereden bilecekler? Cell'in varln
unutturmak istedii on parmanda on marifet enite tam bir hezarfen-di de: Berberlere
kolaylk aynal bir makas iml etmiti; nice ocuumuzun geleceini karartan o.vahim hatalara
frsat brakmayacak bir snnet arac gelitirmiti; yal ip yerine zincir, sandalye yerine de
kaygan bir zemin kullanld iin ac ektirmeyen bir daraac icat etmiti. Sevgili ablasyla
enitesinin efkatine ihtiya duyduu yllarda, Cell de bu bulular 'ster nan ster nanma'
kesinde cokuyla tantrd."
"Kusura bakma, ama tam tersi!" diye kar kt ona magazin yazar. 'ster nan ster nanma'
kesini hazrlad yllarda tamamen yalnzd Cell Bey. Size bir bakasndan iittiim deil,
bizzat tank olduum bir sahneyi anlataym."
Sonralar baarya ulaacak iyi huylu genlerin yoksulluk ve yalnzlk yllarnn anlatld
Yeilam filmlerinden kma bir sahneydi bu. Bir ylba gecesine doru, yoksul mahallesindeki
yoksul evlerinde, iei burnunda gazeteci gen Cell, annesine ailenin zengin kanadnn
Nianta' ndaki evine ylba elencesi iin arl olduunu syler. Orada, amcalarnn,
halalarnn neeli kzlar ve azgn oullaryla grltl ve elenceli bir gece geirecek, sonra
kimbilir, ehrin iinde baka hangi elencelere koacaktr. Olunun mutluluunu hayl
etmekten mutlu terzi annenin ise, ona bir mjdesi vardr: Rahmetli babasnn eski ceketini bu
gece iin gizlice kltp onarmtr. Cell, zerine tam oturan ceketi giyerken (annenin

gzlerinden ya getiren sahne: "Tam babana benze-din!") mutlu anne, olunun gazeteci
arkadann da bu etencele-re arl olduunu iiterek rahatlar. Hikyemizin tan bu
gazete1 ci, Cell'le birlikte akam ahap evin souk ve karanlk merdiven91
lerinden amurlu sokaa ktnda, ne zengin akrabalarn, ne baka kimsenin yoksul CelPi
ylba elencesine ardn renir. stelik, mum nda terzilik ede ede krleen annenin
ameliyat masraflarn karlamak iin Cell'in gazetede gece nbetine kalmas gerekmektedir.
Hikyeyi izleyen sessizlikten sonra, Galip'in baz ayrntlarn Cell'in hayatna uymad
yolundaki szlerine aldrmadlar pek. Evet, tabii, baz akrabalarn ya da baz tarihlerin uzakl
konusunda yanlm olabilirlerdi; Cell Bey'in babas yaadna gre, (E-min misiniz efendim
bundan?) babayla dedeyi, ya da ablayla halay birbirine kartrm olabilirlerdi, ama bu
yanlglar da yle pek fazla bytmeye niyetleri yoktu anlalan. Galip'i masalarna
oturttuktan, bir sigara ikram ettikten ve cevabn dinlemedikleri bir soru sorduktan sonra (Siz
onun tam neyi oluyorum demitiniz?) hayli bir satran tahtasna yerletirdikleri talar
anlarnn torbasndan bir bir karmaya koyuldular.
Ailesinin bitip tkenmeyen sevgisinin iine o kadar gmlmt ki Cell, belediye dertlerinden
baka yazabilecek btn konularn yasakland o umutsuzluk gnlerinde, her penceresinden
baka bir hlamur aacnn grld o byk konaktaki ocukluk gnlerini yle bir
hatrlayvermesi, ne okuyucularn ne sansrclerin anlayabildii bir yazy hemen dktrmesine
yeterdi.
Hayr gazetecilik dnda insanlarla ilikisi o kadar snrlyd ki Cell'in, kalabalk bir toplantya
gitmek zorunda kald zamanlarda yannda jestlerinden szlerine, kyafetinden yediklerine
kadar hep eyini taklit edebilecei gvenilir bir arkada bulunsun isterdi hep.
Hi de yle deil; grevi, bulmacalarla kadn kesinin 'Nasi-hatlar'm hazrlamak olan gen bir
gazetecilik heveslisinin, ylda, yalnz lkesinin deil, Balkanlar ve Orta Dou'nun en ok
okunan kesine yerleip gnl rahatlyla saa sola iftira etmeye balamas onu hak etmedii
bir sevgiyle koruyan gl hsm ve akrabalarnn desteinden baka ne ile aklanabilirdi?
Bat Uygarlnn temel talarndan olan 'doum gn' treni, bu insancl adet bizde de
yerlesin diye, ileri grl bir devlet bymzn sekiz yandaki olunun doum gnnde,
zerinde sekiz adet mum yanan kremal ve ilekli bir pasta yaptrp, ocu92
un arkadalarn, piyano tngrdatan levanten bir kokonay ve gazetecileri arp dzenledii
iyi niyetli 'doum gn partisi'ni, Cell'in ke yazsnda, acmasz ve anlaysz bir alayclkla
yerin dibine batrmasnn nedeni, sanld gibi, ideolojik, politik ya da estetik deil, Cell'in
hayatnda hibir zaman byle bir baba sevgisini, hatta herhangi bir sevgiyi grmediini acyla
farketmesiydi.
imdi, hibir kede bulunamamas, brakt adreslerin ve telefon numaralarnn yanl ya da
uydurma kmas, sevgilerine karlk veremedii yakn akrabalarna, uzak akrabalarna -btn
insanlara- duyduu tuhaf ve anlalmaz bir nefret yzndendi. (Galip, Cell'i nerede
bulabileceini sormutu.)
Hayr, ehrin ulalmaz bir kesine saklanp kendi kendisini btn insanlktan srgn
etmesinin nedeni, tabii ki, bambakayd: Doduundan beri bann evresini bir uursuzluk
hlesi gibi saran o amansz yalnzlk duygusundan, insanlara sokulamama hastalndan
kurtulamayacan anlamt artk; hastala kendini bra-kveren aresiz hasta gibi, kimbilir
hangi cra odada, kaamayaca umutsuz bir yalnzln kollarna kendini tevekklle brakmt.
Galip, bu cra odann semtinden, "Avrupal" bir televizyon takmnn Cell Bey'i aradndan
szediyordu...
"Zaten, Cell Bey'in iine yaknda son verilecek!" diye pole-miki ke yazar Neati szn
kesti. "On gndr yeni yaz yolla-myor. Yedek diye braktklarnn daktiloda temize ekilmi
yirmi yllk yazlar olduunun herkes farknda!"
Galip'in bekledii ve istedii gibi magazin yazan bu szlere kar kt: Yazlar her zamakinden
daha byk bir ilgiyle okunuyordu, telefonlar srekli alyor, postadan Cell Bey'e her gn en
azndan yirmi mektup kyordu.
"Evet," dedi polemiki yazar, "orospulardan, pezevenklerden, terristlerden, hedonistlerden,
uyuturucu tccarlaryla vd eski gangsterlerden ald teklif mektuplar onlar."
"Gizli gizli ap okuyor musun?" dedi magazin yazar.
"Senin gibi!" dedi polemiki yazar.

kisi de, al hamlelerinden memnun satranlar gibi, sandalyelerinde yle bir doruldular.
Polemiki yazar ceketinin derin cebinden kk bir kutu kard. Az sonra yok edecei bir
nesneyi seyircisine gsteren hokkabaz titizliiyle, kutuyu Galip'e gs93
terdi. "Akrabam dediiniz Cell Beyle artk bizim tek ortak noktamz bu grdnz mide
ilacdr. Midedeki asit salglanmasn hemen keser. Bir tane almaz msnz?"
Galip nereden balayp nereye uzandn kestiremedii, ama katlmak istedii bu oyuna
girmek iin, beyaz haplardan bir tane alp yuttu.
"Oyunumuzu sevdiniz mi?" dedi ihtiyar ke yazar, glmseyerek.
"Kurallarn kartmaya alyorum," dedi Galip kukuyla.
"Yazlarm okur musunuz benim?"
"Okurum."
"Gazeteyi elinize alnca, nce beni mi, okursunuz Cell'i mi?"
"Cell bey akrabam olur."
"Yalnzca bu yzden mi onu ilk okuyorsunuz?" dedi ihtiyar yazar. "Akrabalk gzel bir yazdan
daha kuvvetli bir ba mdr?"
"CelPin yazlar da gzeldir!" dedi Galip.
"Herkes yazabilir onlar, anlamyor musunuz?" dedi ihtiyar ke yazar. "stelik ke yazs
denemeyecek kadar da uzundur bir ou. Hikye zentileri. Sanat sslemeleri. Bo laflar.
Birka beylik hilesi var, o kadar. Hatralardan, hep baldan tatl ho eyler gibi szedilecek.
kide bir paradoks yakalanacak. Divari airlerinin 'tecahl- ariP dedii bilmezlikten gelme
oyununa bavurulacak. Olmam eyler olmu gibi, olmu eyler olmam gibi anlatlacak.
Btn bunlar skmezse yaznn boluu hayranlarnn gzellik sand o tumturakl cmlelerle
gizlenecek. Onun kadar herkesin bir hayat, anlar, gemii var. Herkes onun kadar oyun
oynayabilir. Siz de. Bir hikye anlatn bana!"
"Nasl bir hikye?"
"Aklnza ne geliyorsa: Bir hikye."'
"ok sevdii gzel kars kam birgn bir adamn," dedi Galip. "O da onu aramaya balam.
ehrin neresine gitse karsnn izine rastlyormu, ama kendisine deil..."
"Evet?"
"Bu kadar."
"Hayr, hayr, daha devam olmal!" dedi ihtiyar ke yazar. "ehirde bulduu izlerde ne
okuyor bu adam? Kars gerekten g94
zel mi? Kime kam?"
"ehirde bulduu izlerde kendi gemiini okuyormu bu adam. Gzel karsyla kendi gemiinin
izlerini. Kime katn da bilmiyormu ya da bilmek istemiyormu, nk gittii her yerde
karsyla kendi gemiinin izlerine rastladka, karsnn kat adamn ya da yerin, kendi
gemiinde bir yerde olmas gerektiini dnyormu."
"Konu gzel," dedi ihtiyar ke yazar. "Poe'nun dedii gibi, len ya da kaybolan gzel kadn!
Ama bir hikayeci daha kararl olmal. Kararszlklarn gsteren yazara okuyucu gvenmez
nk. CelPin hileleriyle biz bitirelim hikyeyi... Hatralar: ehir adamn tatl anlaryla
kaynasn. slp: Ssl szlerin iine gmlen bu anlardaki ipular bolua iaret etsin.
Tecahl- arif: Adam karsnn kat kiiyi bilemiyormu gibi yapsn. Paradoks: Bylece,
adamn karsnn kat kii adamn kendisiymi. Nasl? Gryorsunuz ya, siz de yazabilirsiniz
o yazlar. Herkes yazabilir."
"Ama yalnzca Cell yazyor," dedi (Salip. . "Tamam! Bundan byle siz de yazarsnz!" dedi
ihtiyar yazar, konuyu kapatan bir havayla.
"Onu aryorsanz yazlarna bakn," dedi magazin yazar. "Yazlarnn iinde bir yerdedir o.
Yazlar saa sola yollanm haberlerle doludur, zel kk haberlerle. Anlyor musunuz?"
Cevap olarak, Galip, ocukluklarnda CelPin, kendisine, yazlarndaki paragraflarn ilk ve son
kelimeleriyle kurduu cmleleri gsterdiini syledi. Sansr ve basn savcsn atlatmak iin
dzenledii h^arf oyunlarn, cmlelerin ilk ve son heceleriyle yapt zincirleri, btn byk
harflerin oluturduu cmleleri, "halamz" kzdracak kelime oyunlarn gsterdiini syledi.
Magazin yazar sordu: "Halanz evde kalm bir kadn myd?"
"Hi evlenmemitir," dedi Galip.
Cell Bey'in bir kat meselesi yznden babasyla kavgal olduu doru muydu?

Galip, bunun', "ok eski" bir mesele olduunu syledi.


Avukat olan bir amcasnn dava tutanaklarn, itihatlar ve kanunlar, lokanta listeleri ve vapur
tarifeleriyle kartrd doru muydu?
Galip'e gre, tekiler gibi, her ey gibi, bu da bir hikye ola95
bilirdi.
"Anlyor musun, delikanl," dedi yal yazar ho olmayan bir sesle, "bunlar ona Cell Bey
anlatmamtr. Bu mnlar, hafiyelie ve Hurufilie merakl arkadamz, Cell Bey'in yazlar
iinden, Cell'in onlar gizledii harflerin iinden ineyle kuyu kazar gibi, her birini tek tek
kendisi bulup karmtr."
Magazin yazar bu oyunlarn belki bir anlam olduunu, belki esrardan sesler getirdiini, esrarla
derin ilikisi yznden, Cell Bey'i, belki teki yazarlardan daha yukar ykselttiini syledi;
ama u gerek de ona hatrlatlmalyd: "Burnu byyen gazetecinin cenazesi ya ianeyle
kaldrlr, ya belediyeyle..."
"Belki de, Allah korusun, lmtr," dedi ihtiyar gazeteci. "O-yunumuzu sevmiyor musunuz?"
"Hafzasn kaybettii de, hikye mi, gerek mi?" dedi magazin yazar.
"Hem hikye, hem gerek!" dedi Galip.
"ehrin iindeki adreslerini gizli tuttuu o evler?"
"Onlar da yle."
"Belki de o evlerin birinde tek bana bunalarak can ekiiyor-dur," dedi ke yazar. "Biliyor
musunuz, kendisi bu tr tahmin oyunlarna da baylr."
"yle olsayd, yanma kendine yakn hissettii birini arrd," dedi magazin yazar.
"Yoktur yle biri," dedi ihtiyar ke yazar. "Kimseye yaknlk hissetmemitir o."
"Delikanl bu grte deildir herhalde," dedi magazin yazar. "Bize daha adnz bile
sylemediniz."
Galip syledi.
"Syleyin, o zaman, Galip Bey," dedi magazin ya'zar, "Cell Beyin, kimbilir hangi buhranla
kapand bir evde, en azndan, edebi srlarn ve vasiyetini verecek kadar kendini yakn
hissettii birileri vardr, deil mi? O kadar yalnz biri deildir nk."
Galip dnd. "O kadar yalnz biri deildir," dedi sonra endieyle.
"Kimi arrd yanna?" diye sordu magazin yazar. "Sizi
9"
m?
96
"Kzkardeini," dedi Galip, hi dnmeden. "Kendisinden
yirmi ya kk bir vey kzkardei vardr, onu. arrd." Sonra dnd. Karn yrtlarak pasl
yaylar dar frlam koltuu hatrlad sonra. Daha da dnyordu.
"Belki de artk, oyunumuzun mantn anlamaya balams-nzdr," dedi ihtiyar ke yazar.
"Sonular karp tadna da var-yorsunuzdur artk. O yzden ekinmeden syleyeceim: Btn
Hurufilerin sonu ktdr zaten. Esterabadl Fazlallah, ki Hurufiliin kurucusudur, bir kpek gibi
ldrlm, ayaklarna ip balanarak cesedi ar pazar srndrlmtiir. Alt yz yl nce,
onun da, Cell Bey gibi, ie rya yorumuyla baladn biliyor muydunuz? Mesleini bir
gazetede deil, ehir dndaki maarasnda icra ediyordu..."
"Bu tr benzetmelerle bir insan ne kadar anlalabilir, bir hayatn srlarna ne kadar nfuz
edilebilir ki?" dedi magazin yazar. "Otuz yl geiyor, Amerikallardan taklit 'yldz' dediimiz o
zavall artistlerimizin olmayan srlarna girmeye alyorum. rendim artk: nsanlarn ift
yaratldn syleyenler yanlyorlar. Kimse kimseye benzemez. Her fkara kzmzn fkaral
kendine gredir. Bizim her yldzmz, gkte bir tane, yapayalnz, benzersiz bir fakir
yldzcktr."
'
"Holywood'daki asl hari," dedi ihtiyar ke yazar. "Cell Bey'in taklidi olduu asllarndan
szetmi miydim size? Az nce saydklarmdan baka, Dante'den, Dostoyevski'den,
Mevlna'dan, eyh Galip'ten de hep bireyler yrtmtr."
"Her hayat banzersizdir!" dedi magazin yazar. "Her hikye baka bir ei olmad iin
hikyedir. Her yazar, tek bana fakir bir yazardr."
"Katlmyorum!" dedi ihtiyar ke yazar. "Pek sevildii sylenen o 'Boaz'in Sular ekildii
Zaman' yazsn ele alalm. Kyamet almetlerinin, Mehdi'nin zuhurundan nceki ykm
gnlerinin anlatld binlerce yllk kitaplardan, Kuran'dan, kyamet surelerinden, bni

Haldun'dan, Ebu Horasani'den yrtme deil mi o? stne bir de baya bir gangster hikyesi
eklemi. Hibir sanat deeri yok. Dar bir kesim tarafndan heyecanla karlanmasnn, isterik
kadnlarn o gn yzlerce kere telefon etmesinin sebebi, yazda anlatlan samalklar deil
tabii. Harflerin iine sizin bizim deil, ellerinde formlleri olan mridlerin anlayabildii gizli me97
sajlar var. Memleketin drt bir yanna dalm, yars orospu, yars olanc olan bu mridler,
bu mesajlar emir telkki ettikleri iin, sabah akam gazeteye telefon ediyorlar ki, bu
samalklar yazyor diye eyhleri Cell Efendiyi kap nne koyuvermeyelim. Zaten gazetenin
nnde onu bekleyen bir iki kii vardr her zaman. Sizin de, Galip Bey, onlardan biri
olmadnz nasl anlayacaz?" "Galip Beyi sevdik!" dedi magazin yazar. "Onda kendi
genliimizden bireyler grdk. Ona bu kadar sr verecek kadar kanmz kaynad. te
buradan anlayacaz. Bir zamanlarn nl yldz Samiye Samim hanmefendinin, huzur
evindeki son gnlerinde bana dedii gibi: Kskanlk denen illet... Ne oldu delikanl kalkyor
mu/
"Galip Bey olum, madem gidiyorsun, u soruma cevap ver:" dedi ihtiyar ke yazar. "ngiliz
televizyoncular niye Cell'le konumak istiyorlar da benimle deil?"
"Sizden daha iyi yazd iin," dedi Galip. Masadan kalkm merdivenlerin ald sessiz
koridora kyordu. htiyar yazarn neesinden hibir ey kaybetmeyen gl bir sesle
arkasndan bardn duydu:
" Yutturduum hapn mide ilac olduuna sahiden inandn m?"
Galip sokaa inince evreye dikkatle bakt. Kar kaldrmda, bir zamanlar imam hatip liseli
genleri, dine kfrediyor diye, Ce-ll'in yazsyla birlikte btn sayfay yaktklar kede, bir
portakal-cyla kabak kafal bir adam bo bo dikiliyorlard. Cell'i bekleyen kimse yoktu
grnrde. Karya geip bir portakal ald. Portakal soyup yerken birisi tarafndan takip
edildii duygusuna kapld. Ca-alolu Meydanndan yazhanesine doru dnyordu, bu
duyguya niye o anda kapldn kartamad: Yokutan ar ar inerken, kitap dkknlarnn
vitrinlerine bakarken, duygunun neden bu kadar gerek olduunu da kartamad. Ensesinin
arkasnda varln belli belirsiz sezdiren bir 'gz' vard sanki, o kadar.
nnden her geiinde yavalad kitap vitrinlerinin birinde bir baka ift gzle karlanca
ne kadar sevdiini o an anlad bir yaknn grm gibi heyecanland. Rya'nn yutar gibi
okuduu polisiye romanlarn bir ounu basan yayneviydi buras. Kitaplarn stnde sk sk
grd hain bayku, kk dkknn kk vitrininden gelip geen cumartesi kalabalna ve
Galip'e sa98
brla bakyordu. Galip dkkna girip Rya'nn okumadn sand eski ciltlerden tane ve bu
hafta kt ilan edilen 'Kadn Ak ve Viski'yi alp paketletti. st raflara aslm irice bir
kartonun zerinde yle yazyordu: "Trkiye'de Hibir Seri 126'ya Ulaamad. Polisiyelerimizin
Numaras Kalitelerinin Garantisidir." Dkknda yaynevinin 'Edebi Ak Romanlar' ve 'Bayku
Mizah Romanlar Serisi'nden baka kitaplar da satld iin Hurufilik zerine bir kitap sordu.
Kapnn nne yerletirdii koltuktan, hem soluk yzl bir delikanlnn banda durduu
tezgh, hem de amurlu kaldrmdan geen kalabal seyredebilen irice bir ihtiyar bekledii
cevab verdi:
"Bizde yoktur. Hasis smail'in dkknna sor!" Sonra ekledi: "Kendisi de Hurufi olan ehzade
Osman elalettin Efendi'nin Franszcadan evirdii polisiyelerin msvetteleri gemiti bir
zamanlar elime. Nasl ldrldn bilir misiniz?"
Dar knca Galip her iki kaldrma da bakt, ama dikkatini ekecek bir ey gremedi: Paltosu
bol kk ocuuyla birlikte bir sandviinin vitrinine bakan bartl bir kadn, ayn yeil
oraplar giyen iki renci kz ve kar kaldrma gemek iin bekle-- yen kahverengi paltolu bir
ihtiyar. Ama yazhanesine doru yrmeye balar balamaz, enseninde ayn 'gz'n bakn
hissetti.
Daha nce hi takip edilmemi, daha nce takip edildii duygusuna da hi kaplmam olduu
iin, Galip'in bu konudaki bilgisi, grd filmlerle ve Rya'nn okuduu polisiye romanlarn
sahneleriyle snrlyd. ok az polisiye roman okumasna ramen Galip bu romanlar hakknda
sk sk atp tutard: lk ve son blmn birbirinin tpatp ayn olduu bir roman
kurulabilmeliydi; gerek sonu hikyenin iine gizlendii iin grnen bir 'son'u olmayan bir
hikye yazlmalyd; krler arasnda geen bir roman dlenme-liydi vs. Rya'nn dudak
bkt bu tasarlar kurarken Galip bel-ki bir gn baka bir kii olabileceini hayl ederdi.

Han kapsna bitiik bir girintiye yerleen kesik bacakl dilencinin iki gznn ikisinin de kr
olduunu sannca Galip, iine iyice girdii kbusun Rya'nn yokluu kadar, uykusuzlukla da
ilgili olduuna karar verdi. Odasna girince masasna oturacana pencereyi ap aa bakt:
Kaldmmlardaki btn hareketi ksa bir sre gzetledi. Masasna oturduunda, telefon yerine eli
kendiliin99
den kt dosyasna uzand. Temiz bir kt kard. ok fazla dnmeden zerine yazd:
"Rya'nn bulunabilecei yerler. Eski kocasnn evi. Amcam-'"rn evi. Banu'nun evi. Politik bir
ev. Yar politik bir ev. inde iirden szedilen bir ev. inde her eyden szedilen bir ev.
Nianta'nda baka bir ev. Herhangi bir ev. Bir ev." Yazarak iyi dnemediine karar vererek
kalemi brakt. Kalemi yeniden eline alnca "Eski kocasnn evi" hari her eyi karalad, ve yle
yazd: "Rya ile Cell'in bulunabilecei yerler. Rya ile Cell, Cell'in bir evinde. Rya ile Cell
bir otel odasnda. Rya ile Cell sinemaya gidiyorlar. Rya ile Cell? Rya ile Cell?"
Ktlara yazdka kendini haylini kurduu polisiye romanlarn kahramanlarna benzetiyor,
bylece, Rya'y, olmak istedii yeni insan ve yeni bir dnyay hatrlatan bir kapnn eiine
yaklatn hissediyordu. Bu kapdan grlen dnya, takip edilme duygusunun huzurla
karland bir dnyayd. Takip edildiine inanyorsa insan, en azndan, masasna oturup,
kaybolan baka bir kiiyi bulmasna yarayacak ipularn alt alta yazabilecek biri olabileceine
de inanabilmeliydi. Dedektif romanlarnn kahramanlarna benzeyen o kii olmadn biliyordu
Galip, ama o kiiye benzediine, 'onun gibi' olabildiine inanmak, evresindeki eyalarn ve
hikyelerin basksn biraz olsun hafifletiyordu. ok sonra, salar ' alacak bir simetriyle
ortadan ikiye ayrlarak taranm garson ocuk lokantadan smarlad yemei getirdiinde,
Galip, bo ktlar ipulanyla doldura doldura kendi dnyasn, polisiye romanlarn dnyasna o
kadar yaklatrmt ki, kirli tepsinin zerindeki dnerli pilavla havu salatas ona her zaman
yedii eyler gibi deil, nne ilk defa konan bambaka yiyecekler olarak gzktYemein ortasnda alan telefonu, bekledii bir telefonu cevaplandracak biri gibi amt:
Yanl numara. Yemeini bitirdikten, tepsiyi kaldrdktan sonra ayn rahatlkla Nianta'ndaki
evi arad. Telefonu uzun uzun aldrrken yorgun dnd evde yatandan kalkan Rya'y
hayl ediyordu ama telefonu kimse amaynca armad. Hle Halasnn numarasn evirdi.
Rya'mn hastalna, gnlerdir almayan telefonlarna meraktan evlerine kadar gelen teyzenin
kapdan dnne ilikin sorularna halas daha da bakalarn eklemesin diye Galip bir nefes100
te anlatt: Telefonlar bozulduu iin haber verememilerdi; Rya'nn hastal daha o geceden
gemiti, turp gibiydi imdi, hibir eyi yoktu, zerinde mor paltosu az ilerideki 56 Chevrolet
taksinin iinde hayatndan memnun Galip'i bekliyordu; birlikle zmir'e gidiyorlard, ar hasta
olan eski bir arkadalarn grmeye; vapur birazdan kalkacakt, Galip yol zerindeki bir
bakkaldan telefon ediyordu; bu kalabalkta telefonunu kullandran bakkala teekkr ediyordu;
allahsmarladk Hala, llahsmarladk! Hle Hala gene de sordu ama: Kapy iyi ekmiler miydi,
Rya yeil yn kazan alm myd?
Saim telefon ettiinde Galip, insann ayak basmad bir kentin haritasna baka baka ne kadar
deiebileceini merak ediyordu. Saim, sabah Galip gittikten sonra arivinde aratrmalarna
devam etmi, yararl olabilecek baz ipular bulmutu: Ninenin lmnden sorumlu Mehmet
Ylmaz, evet, hl sa olabilirmi, ama bir ara sandklar gibi Ahmet Kaar ya da Haldun Kara
adlaryla deil, takma ad kokmayan Muammer Ergener adyla ehirde bir hayalet gibi
geziniyormu. Btnyle 'kart gr' savunan bir dergide bu ada rastlaynca armam
Saim; ard ey ayn dergide Salih Glba imzasyla Cell'in iki ke yazsn sert biimde
eletiren kiinin de ayn slubu kullanmas ve ayn iml halalarn yapmasym. Bu adn ve
soyadn, Rya'nn ilk kocasnn ad ve soyadyla kafiyeli olduu ve ayn sessiz harflerle
kurulduunu dndkten sonra 'Emein Saati' adl kk bir eitim dergisinin eski
saylarnda, bu defa onu yaz ileri mdr olarak grnce Saim derginin ehir dndaki
ynetim yerinin adresini Galip iin alm: 'Gntepe Mahallesi, Refet Bey Sok., No 13.
Sinanpaa Bakrky.'
Telefonu kapadktan sonra Gntepe mahallesinin haritasn ehir Rehberinde bulunca Galip
hayrete dt, ama kendisini tepeden trnaa deitirmesini istedii aknlk deildi bu.
Mahalle on iki yl nce ilk evlendiinde Rya'nn iiler arasnda 'alma' yapmak iin kocasyla
yerletii kk gecekondunun zerinde kurulduu kra tepeyi btnyle kaplyordu.
Haritadan anlaldna gre, imdi her biri bir Kurtulu Sava kahramannn adn ta-iyan

sokaklarla blnmt tepe. Bir kenarda kk bir parkn yeiliyle, bir caminin minaresi,
ortada Atatrk heykelinin kk drtgeniyle iaretlenmi bir alan vard. Galip'in haylini en son
ku101
raca lkeydi buras.
Yeniden gazeteye telefon edip Cell Beyin "henz" gelmediini rendikten sonra Galip,
skender'i arad. Ona, CelPi bulduunu, ngiliz televizyoncularn kendisiyle grme yapmak
istediklerini sylediini, CelFin de bu fikre pek fazla kar kmadn, ama u ara megul
olduunu anlatrken telefona ok da uzakta olmayan bir kz ocuunun aladn iitiyordu.
skender, ngilizlerin stanbul'da en azndan alt gn daha kalacaklarn syledi. Cell hakknda
ok vg iitmilerdi, bekleyeceklerinden emindi; Galip isterse onlar Pera Palas'tan kendi
arayabilirdi.
Yemek tepsisini kaps nne brakp handan ktktan sonra, Galip yokuu inerken gn
renginde imdiye kadar hi hissetmedii bir solukluk sezdi. Sanki kl rengi bir kar yaacak, bu
da cumartesi kalabalnca olaan karlanacakt. Belki de buna almak iin, herkes amurlu
kaldrmlara, nne bakarak yryordu. Kolunun altndaki polisiye romanlarn kendisine huzur
verdiini anlad. Sanki, bu tr romanlar uzak ve sihirli lkelerde yazld ve yabanc dil reten
liselerde baladklar eitimlerine devam etmedikleri iin piman olan mutsuz ev kadnlar
tarafndan 'dilimize' evrildikleri iin herkes her zamanki hayatna devam edebiliyor, Lan
girilerinde akmak dolduran soluk giysili satclar, rengi atm eski elbiseleri hatrlatan kambur
adamlar ve dolmu durann sessiz yolcular da her zamanki hayatlarnn iinde soluk alp
Verebiliyorlard.
Eminn'nde bindii otobsten Harbiye'de indiinde Galip, Konak Sinemasnn nndeki
kalabal grd. Cumartesi leden sonra 2.45 matinesinin kalabalyd. Yirmi be yl nce,
Rya ve baka baz okul arkadalaryla birlikte Galip de bu 'matine' iin ayn pardesl, sivilceli
renci kalabal iinde, imdiki gibi talala kaplanm merdivenleri iner, kk lambalarla
aydnlatlm 'gelecek hafta'nn resimlerine bakar, Rya'nn kimlerle konutuunu sessiz bir
sabrla gzlerdi. Bir nceki 'seans' bir trl bitmezdi o zaman, kaplar almaz, Rya'yla yan
yana oturacaklar ve klarn snecei an bir trl gelmezdi. 2.45'e bilet olduunu renince,,
Galip bir zgrlk duygusuna kapld. Sinem un r, ii, az nce boalan kalabaln nefesiyle
scak ve havaszd. klar snp reklmlar balaynca Galip uyuyakalacan anlad.
102
Uyanr uyanmaz koltuunda doruldu. Gzel, ok gzel bir kadn vard perdede, gzel olduu
kadar dertliydi de. Sonra geni ve sakin bir rmak grd, sonra bir iftlik evi, yeillikler iinde
bir Amerikan iftlii. Sonra, dertli gzel kz Galip'in daha nce hibir filmde grmedii orta
yal bir adamla konumaya balad. Konutuklar kadar ar ve sakin hareketlerinden ve
yzlerinden hayatlarnn dertlerle dolu olduunu anlyordu Galip. Anlamaktan te, biliyordu.
Hayat dertlerle doluydu, aclarla, biri bitince br gelen, brne alrken bir yenisi bastran
ve yzlerimizi birbirine benzeten derin aclarla. Birdenbire de gelseler, bu aclarn oktan beri
yolda olduunu biliyorduk biz, onlara kendimizi hazrlamtk, ama gene de dert, bir kbus gibi
zerimize knce bir tr yalnzla kaplyorduk; baka insanlarla paylatmz sandmz
zaman mutlu olacamz umutsuz ve vazgeilmez bir yalnzlk. Galip bir an kendi derdiyle
perdedeki kadnn derdinin bir olduunu hissetti; ya da dert yoktu da ortak bir dnya vard:
ok fazla bireyler beklenilmeyen, ama hibir zaman da kslmeyen, anlam ve anlamszl
snrl, insan alakgnllle aran yerli yerinde bir dnya. Olaylar ilerledike, kadn bir
kuyudan su ekerken, eski bir Ford kamyonetle yolculuk ederken, kucana ald kk bir
ocuu konua konua yatana yatrrken Galip kendini seyreder gibi onu yakn hissediyordu
kendine. inde ona sarlma istei uyandran ey, kadnn gzellii, doall ya da o
kendiliinden hali deil, kadnla ayn dnyada yaadna duyduu derin inant: Ona
sarlabilirse bu inanc ince ve kumral kadn da paylaacakt. Galip'e filmi tek bana
seyrediyormu, grdklerini kendinden baka kimse grmyormu gibi geliyordu. Biraz sonra,
ortasndan geni bir asfalt yol geen scak kentte bir kavga knca ve hareketli hzl, kuvvetli
ve 'kiilikli' bir erkek olaylar srklemeye balaynca, Galip, kadnla paylat ortakln
biteceini hissetti. Alt yazlar kelime kelime gzne giriyordu, azna kadar dolu sinemadaki
insan kprtsn hissediyordu. Yerinden kalkt, erken ken karanlkta, ar ar yaan karn
altnda eve dnd.

ok sonra, damal mavi yorgann zerinde yatarken, uykuyla uyanklk arasnda Rya'ya ald
polisiye romanlar sinemada unuttuunu anlad.
103
ONUNCU BLM GZ
"Hayatnn o de\>ir faaliyetinde yazd yazlarnn
miktar yevmiye be sahifeden aa dmemitir."
Abdurrahman eref
Bu anlatacam vaka bir k gecesi bamdan geti. Karamsar bir zamammd: Gazeteciliin ilk
ve zor yllarn atlatmtm, ama biraz olsun tutunabilmek iin yaptklarm meslee giriteki o
heyecanm oktan kurutmutu. Souk k gecelerinde, "Sonunda ayakta kalabildim!" derken
kendime, iimin boalm olduunu da bilirdim. O k, btn hayatm boyunca beni takip
edecek bir uykusuzluk hastalna da yakalandm iin, hafta ilerinde, baz gnler gece
sekreteriyle birlikte ge saatlere kadar gazetede kalr, sabahlar gnlk kargaa ve kalabalk
iinde yazamayacam baz yazlar hazrlardm. O zamanlar, Avrupa gazete ve dergilerinde de
pek moda olan 'ster nan ster nanma' kesi bu gece aljmala-r iin biilmi kaftand.
Daha nceden orasndan burasndan kesilerek delik deik edilmi Avrupa gazetelerinin birini
aar, 'ster nanma' kesindeki resimleri bir sre dikkatle inceler, (herhangi bir yabanc dili
renmeyi gereksiz, hatta hayl gcm iin zararl bulmuumdur hep) ve resmin ilham
ettiklerini bir tr sanat cokusuyla hemen kaleme alrdm.
O k gecesi, bir Fransz Gazetesinde (Illustration) grdm tuhaf suratl bir ucubenin
(gznn biri aadayd, biri yukarda) resmine bir an baktktan sonra 'tepegz'ler zerine bir
rpda bir-eyler iziktirmitim: Dede Korkut'ta gen kzlar korkutan, Ho-meros'un destannda
Siklop adl hain yaratklara dnen, Buha-ri'nin Peygamberler Tarihi' nde Deccal'in ta kendisi
olan,- Binbir Gece Masallar'nda vezirlerin haremine giren, Dante'nin Cennet'inde bana pek
tandk gelen sevgili Beatrice'i ile bulumadan nce, zerinde mor bir elbiseyle yle bir
gzkveren, Mevlna Celalettin'in Mesnevi'sinde kervanlarn yolunu kesen ve pek sevdiim
Vathek'te de bir zenci kadn klna brnen bu gzpek ya104
ratn gemiini zetledikten sonra, alnn tam ortasnda karanlk bir kuyu gibi duran bu tuhaf
ve tek gzn neye benzediini, neden bizleri irkilttiini, ondan neden korkmanz ve saknmanz
gerektiini yazm, bir heyecan dalgasyla kalemimin ucuna geliveren iki hikyecii de, ksa
'monografime' ekleyivermitim: Hali kysndaki yoksul mahallelerden birinde yaayan ve
geceleri amurlu, mazotlu o bulank suya girerek kimbilir nereye gittii sylenen Tepegz'le
onunla bulutuu, ya da onun kendisi olduu sylenen ve geceyarlan bandan kalpan
karnca Pera'nn lks kerhanelerinde nice kz korkudan bayltan kibar -'Lord' diyorlarm onaTepegz.
Bu tr konulara baylan ressama yazy ksa bir notla (Byk izme ltfen!) braktktan sonra,
geceyarsm biraz gee gazeteden km, souk ve bo evime hemen dnmek istemediim
iin, eski stanbul sokaklarnda yrmeye karar vermitim. Kendimden, her zamanki gibi
memnun deildim, ama yazmdan ve hikyemden memnundum. Bu kk yaz zaferimi uzun
bir yryle hayl edersem, belki hi gemeyen bir hastalk gibi zerime sinen mutsuzluk
duygusundan biraz olsun kurtulurum sanyordum.
Birbirlerini dzensiz erilerle kesen ve gittike darlaarak ka-ranlklaan ara sokaklarda
yrdm. Cumbalar eilerek birbirine yaklam karanlk evlerin kr karanlk pencereleri
arasnda kendi ayak seslerimi dinleyerek yrdm. Kpek etelerinin, uykulu bekilerle
esrarkelerin ve hayaletlerin bile artk adm atmaktan ekindii o btnyle unutulmu
sokaklarda yrdm.
Bir yerlerden bir gzn beni seyrettii duygusuna kapldmda nce pek telalanmadm. Az
nce izitirdiim yazyla ilgili bir yanlsama duygusu olmal bu, diyordum, nk sandm gibi
ne dar sokaa sarkan arpk cumbann yan penceresinde, ne de bo arsadaki karanln iinde
beni gzetleyen bir gz vard. Beni gzetlediini sezdiim ey, belli belirsiz bir hayldi, nem
vermek istemedim. Ama beki ddklerinden ve uzak mahallelerde uluyarak birbirlerine
saldran kpek srlerinden baka, hibir eyin ii-tilmedii uzun sessizliklerde bu gzetlenme
duygusu ar ar ykselerek yle bir younlat ki, bir sre sonra, yokmu gibi davranarak bu
boucu baskdan kurtulamayacam anladm.
Her eyi gren ve her yerde beni bulan bir gz, artk hi sak105

lanmadan gzetliyordu beni! Hayr, uydurduum hikyelerin kahramanlaryla hibir ilgisi


yoktu; onlar gibi korkutucu, irkin ya da gln deildi; yabanc ve souk da deildi; hatt,
evet, tandk bir eydi: Gz beni tanyordu, ben de onu. Uzun zamandr birbirimizden
haberliydik, ama birbirimizin bu kadar aka farkna varmamz iin, o geceyars hissettiim o
zel duygu, yrmekte olduum o zel sokak ve o sokaktaki grntnn iddeti gerekmiti.
stanbul'u iyi tanmayan okuyucularma bir ey ifade etmeyecei iin, Hali srtlarndaki bu
sokan adn vermeyeceim. Bamdan geen bu metafizik deneyden otuz yl sonra, bir
ounun hl yerlerinde durduunu grdm karanlk ve ahap evlerden, . cumba
glgelerinden, n arpk dallarn kestii soluk bir sokak lambasndan oluan parke kapl bir
sokak dnn, yeter! Kaldrmlar kirli ve dard. Kk bir mahalle camiinin duvar, hi sonu
gelmeyecek bir karanla doru uzanyordu. Sokan, duvarn -perspektifin- uzand karanlk
noktada, bu sama (baka ne diyebilirdim ki?) gz de beni bekliyordu. Artk anlalmtr
sanyorum: yle kt bir ey iin, ne bileyim, beni korkutmak, bomak, baklamak, ldrmek
iin deil; sonralar dndm gibi, daha ok bir ryay hatrlatan bu 'metafizik deney'e bir
an nce gireyim diye, bana yardm etmek iin bekliyordu 'gz' beni.
t yoktu. lk anda, btn bu deneyin, gazetecilik mesleinin benden alp gtrdkleriyle,
iimin boluuyla ilgili bir ey olduunu hemen sezdim. nsan en gerek kbuslar yorgunken
grr! Ama kbus deildi, daha kesin, berrak ve neredeyse matematiksel bir duyguydu.
"imin bombo olduunu biliyorum." Byle dnmtm. Durup cami duvarna yaslannca da
yle: "imin bombo olduunu biliyor!" Ne dndm biliyordu, imdiye kadar neler
yaptm biliyordu, ama bunlar bile nemli deildi, nk baka bir eye, hem de ok ak olan
baka bir eye iaret ediyordu 'gz'. Ben onu yaratmtm, o da beni! Bu dnce, kimi zaman
insanm kaleminin ucuna geliveren sama bir kelime gibi, aklmn ucundan bir an geip gidecek
sandm, ama kald orada. Bylece ben de dncenin at kapdan, -tarladaki delikten
bolua den o ngiliz tavan gibi- yeni bir leme girdim.
Balangta, bu 'gz' ben yaratmtm. Tabii ki, beni grsn ye gzlesin diye. Onun bak
iinden kmak istemiyordum. Ken106
dimi bu bakn altnda, bu baktan oluturmutum ve bu baktan honuttum. Her an
gzlendiimin bilincinde olduum iin varoluyordum nk. Sanki bu gz beni grmese ben de
varolmayacaktm. Bu yle ak bir gerekti ki, onu kendimin yarattn da unutup beni var
eden bu gze kran duyuyordum. Onun buyruklarna uymak istiyordum! Bylece daha ho bir
'varoluun' iine girecektim, ama zordu bunu yapmak, te yandan ac veren bir ey deildi bu
zorluk, hayatn biimiydi, doal karlanmas gereken rahat bir eydi. Bu yzden cami duvarna
yaslanrken iine dtm dnce alemi, bir kbus gibi deil, 'ster nan ster nanma'
kesinde tuhaflklarm zetlediim o varolmayan ressamlarn yapt resimler gibi anlar ve
tandk grntlerle rlm bir tr mutluluktu.
Bu mutluluk bahesinin orta yerinde kendimi grdm, cami duvarna geceyars yaslanm,
kendi dncemi seyrediyordum.
Dncemin ya da haylin, yanlsama aleminin -ne derseniz deyin- ortasnda grdm eyin
benim bir benzerim deil, kendim olduunu da hemen anladm. O zaman bakmn, az nce
grdm o 'gz'n bak olduunu hissettim. Demek ki imdi ben, az nceki 'gz' olmutum
ve kendimi dardan seyrediyordum. Ama tuhaf ve yabanc bir duygu deildi bu, korkun bir
ey hi deildi. Kendimi dardan grr grmez hatrlam ve anlamtm zaten kendimi
dardan grmeyi alkanlk edindiimi. Yllardr, kendimi dardan grrken kendime
ekidzen veriyordum. Kendimi dardan grrken, "Evet, her ey yerli yerinde," diyordum;
kendimi dardan grrken, "Yeterince benzemiyo-rum," diyordum, "benzemek istediim eye
yeterince benzemiyo-rum." Ya da "Benziyorum, ama daha gayret etmeliyim," diyordum
yllardr ve sonradan yeniden kendimi dardan grerek, "Evet, benzemek istediim eye
benzedim sonunda!" diyordum mutlulukla, "evet benzedim ve ben O oldum!"
Kimdi bu 'O'? Harikalar alemindeki gezimin bu noktasnda, benzemek istediim bu 'O'nun bana
neden grndn anladm nce. Uzun gece yry srasnda O'na benzemek istemediim,
o sra hibir eyi taklit etmediim iin. Yanl anlalmasn, insann taklit etmeden, bir bakas
olmak istemeden yaayabileceini sanmyorum, ama o akam yorgunluktan iimin
boluundan ben107

deki istek o kadar dmt ki, yllardr buyruklarna uyduum O'nunla ilk defa 'eit' olmutuk.
O'ndan korkmadma, O'nun beni ard hayl alemine ekinmeden giriime bakarak da
anlayabilirdiniz bu 'grece' eitlii. O'nun bak altndaydm, ama o gzel k akamnda
zgrdm de. Kendi iradem ve zaferimle deil de, yorgunluk ve yenilgimle elde ettiim bir
duygu da olsa, bu zgrlk ve eitlik duygusu, O'nunla aramda senli benli bir yaknln
kapsn amt. (Bu samimiyet slbumdan da anlalyordur.) Bylece yllardr ilk olarak, O
bana srlarn ayor, ben de O'nu anlyordum. Evet, kendi kendime konuuyordum tabii, ama
btn bu tr konumalar kendi iimize gmdmz ikinci, sonra nc kiiyle fsldaarak
ahbaplk etmekten baka nedir ki?
Dikkatli okurlarm kelimeler arasndaki yer deitirmelerden oktan anlamlardr zaten, ama
ben gene de yazaym: 'O', tabii ki, 'gz'd. Olmak istediim kiiydi gz. Ben nce 'gz' deil,
O'nu yaratmtm, olmak istediim kiiyi. Olmak istediim 'O' da kendinden bana uzanan o
korkun, boucu bak salvermiti zerime. zgrlm kstlayan 'gz', her eyimi grp
yarglayan o insafsz bak, zerimden hi ayrlmayan lanet olas bir gne gibi tepemde aslp
kalmt. Szlerime kanp ikyet ettiimi sanmayn sakn. 'Gz'n bana sunduu prl prl
manzaradan honuttum.
Bu geometrik ve tertemiz manzarada, (ho yan da buydu ya zaten) kendimi dardan
seyrederken O'nu kendimin yarattn hemen anlamtm, ama nasl yarattm ancak belli
belirsiz sezinleyebiliyordum. Baz ipular, O'nu kendi hayat malzemem ve anlarmdan
kardm gsteriyordu. Taklit etmek istediim O'nda ocukluumda okuduum baz resimli
roman kahramanlarna, baz yabanc dergilerde resimlerini grdm dnr 'yazar'larm, ve
bu kasntl kiilerin ktphanelerinin, alma masalarnn ya da 'derin ve anlaml'
dncelerini gelitirdikleri kutsal meknlarn nnde fotoraflara verdikleri pozlarn etkisi
vard. Tabii ki onlar gibi olmak istemitim, ama ne kadar? Bu metafizik corafyada O'nu kendi
gemiimin hangi ayrntlarndan yaptma ilikin baka baz umut. krc ipular da grdm:
Annemin hayranlkla szn ettii alkan ve zengin bir komu, Batllaarak kendini
memleketini kurtarmaya adam bir paann glgesi, batan sona
108

.
be kere okunmu bir kitaptaki kahramann hayli, bizleri sessizli-iyle cezalandran bir
retmen, annesine babasna "siz" diyen ve her gn baka bir temiz orap giyecek kadar
zengin bir snf arkada, ehzadeba ve Beyolu sinemalarnda gsterilmi yabanc filmlerin
akll, baarl ve hazrcevap kahramanlar, onlarn iki bardaklarn tutular, kadnlarn, gzel
kadnlarn karsnda yle rahat, yle akac, gerektiinde kararl olabilmeleri, nl yazarlar,
filozoflar, alimler, kaifler ve mucitlerin ansiklopediler ve kitap nszlerinde okuduum hayat
hikyeleri, baz askerler, gece uyu-yamad iin btn ehri sel felketinden koruyan hikye
kahramanlar... Btn bu kiiler geceyarsn ok gee, cami duvarna yaslanrken iine
girdiim harikalar leminde, bir haritann orasndan burasndan bana el eden tandk meknla*
gibi bana bir bir gzktler. Yllardr iinde yaad soka mahalleyi mrnde ilk defa harita
zerinde gren birisi nasl arrsa, ayn ocuksu heyecanla ardm nce. Sonra, haritaya ilk
defa bakan ayn kii, hatrlanmas btn bir mr alacak binalarn, sokaklarn, parklarn,
evlerin kendi anlaryla ykl btn o yerlerin nasl birer kk izgiyle, noktayla iaretlenip
geitirildiklerini, koca haritay kaplayan teki izgi ve iaretlerin yannda ne kadar kk,
nemsiz ve anlamsz olduunu grp nasl hayal krklna kaplrsa, yle bir tatszln tadn
aldm.
Btn bu anlar ve anlam kiilerle kurmutum ben O'nu. O'nun tepeme salverdii ve imdi
benim bakma dnen 'gz'n baknda, tek tek grerek hatrladm btn bu kalabalktan
yaplm bir kolajn, bir ucubenin ruhu vard. Bu bakn iinden imdi, kendimi ve btn
hayatm gryordum. Bu bakla gzetlenmekten ve bu sayede kendime ekidzen vermekten
memnun, O'nu taklit ederek, O'na taklitle ulamaya alarak, bir gn O olacama, en azndan
O'nun gibi olabileceime inanarak yaayp gidiyorum. Hayr, bu umutla birlikte deil, bu umut,
bir bakas, O olma umudu iin yayordum. Okuyucularm bu 'metafizik deney'in bir eit
uyan, 'gereklere gzleri a' trnden retici bir vaka olduunu da dnmesinler. Cami
duvarna yaslanrken iine girdiim harikalar leminde her ey, su ve gnahtan, haz ve
cezadan arnm prl prl bir geometriyle parlyordu. Bir keresinde, bir ryamda ayn sokan
ve ayn perspektifin uzand
109

ve ayn gece laciverdiyle kapl gkte asl parlak dolunayn ar ar parlak bir saat kadranna
dntn grmtm. Grdm manzara, ite o ryadaki gibi ak, berrak ve simetrikti.
nsann iinden doya doya seyretmek ve apak gzken elenceli eitlemeleri bir bir iaret
edip saymak geliyordu.
Bunu yapmadm da deil: zerinde ta oynayan laciver-dimsi bir mermerin zerindeki
talarn duruu hakknda yorum yapar gibi, "Cami duvarna yaslanan ben, O olmak istiyor,"
diyordum kendi kendime. Kskand 'O'na ulamak istiyor bu adam. 'O' ise kendisini taklit
eden 'ben'in uydurduu bir ey olduunu bilmezlikten geliyor. Bunun iin zaten 'gz'n
baknda o gven var. 'O'cami duvarna yaslanan adam kendine ulasn diye 'gz' yarattn
da unutmu gibi, ama bu belli belirsiz gerein farknda duvara yaslanan adam. Bir hamle
yapp eer, 'O'na ular da, 'O'olursa, o zaman, 'gz' hem amazda ya da tam anlamyla
bolukta kalacak, hem de ... vs. vs.
Kendimi dardan seyrederken dnyordum bunlar. Sonra, dardan seyrettiim 'ben',
cami duvar boyunca, duvar bitince birbirlerini tekrarlayan cumbal ahap evler, bo arsalar,
emeler, kepengleri indirilmi dkknlar ve mezarlk boyunca kendi evine ve yatana doru
yrmeye balad.
Kalabalk bir caddede yzlere ve insan lekelerine baka baka yrrken bir dkkn vitrininde ya
da bir dizi mankenin arkasndaki geni aynada kendimizi grr de, nasl bir an arrsak,
kendimi dardan seyrederken de srekli ayn hayrete kaplyordum. Ama tpk bir ryadaki
gibi dardan seyrettiim bu kiinin 'ben, kendim' olmasnda pek alacak bir yan olmadn
da biliyordum. alacak ey, o kiiye duyduum inanlmayacak kadar yumuak, tatl, sevgi
dolu o yaknlkt. Ne kadar krlgan, ne kadar ackl, ne kadar zavall, ne kadar aresiz ve
kederli olduunu seziyordum: Bir tek o kiinin gzkt gibi olmadm biliyor, bir baba,
hatta bir tanr gibi bu dokunakl ocuu, bu kulu, bu zavall ve iyi yarat korumak,
kanatlarmn altna almak istiyordum. O ise uzun uzun yrdkten sonra (Ne dnyordu,
niye kederliydi, niye o kadar yorgun ve ylgn?) anacaddeye kt. Arada bir lambas yanmayan
muhallebicilerin, bakkallarn vitrinlerine bakyordu dalgnlkla. Ellerini ceplerine sokmutu.
Daha sonra ba da nne
110
dt. ehzadeba'ndan Unkapam'na kadar yanndan tek tk geen aralarn, bo taksilerin
hibiriyle ilgilenmeyerek yrd. Belki paras da yoktu.
Unkapan kprsnden geerken bir an Halic'e bakt, kprnn altndan geecek bir
rmorkrn ince uzun bacas, karanlkta zor seilen bir tayfann ektii iple indiriliyordu.
ihane yokuunu karken yoldan inen bir sarhola bir iki kelime konutu, stikll Caddesinin
iyi aydnlatlm vitrinleriyle biri hari ilgilenmedi: Bir gm dkknnn vitrinini uzun uzun
seyretti. Ne vard aklnda? Endieyle titreyerek, sevgiyle seyrederek merak ediyordum.
Taksim'de bir bfeden sigara ve kibrit ald, hznl vatandalarmzda sk sk grdmz o
ar hareketlerle paketi at, sigarasn yakt: Ah, azndan kan o ince ve ackl duman! Her
eyi biliyordum, her eyi tanyordum, her eyi yaam grp geirmitim, ama ilk defa bir
hayatla bir insanla karlam gibi korkuyla endieleniyordum. "Dikkat et, ocuk!" demek
geliyordu iimden; her soka geiinde, her admn atnda izlediim bu kiinin bana bir
ktlk gelmedi diye krediyor, olabilecek bir felketin izlerini sokakta, karanlk apartman
cephelerinde, lambalar snm pencerelerde gryordum.
kr, bana bir ey gelmeden Nianta'ndaki bir apartmann (ehrikalp'ti ad) kapsndan
ieri girdi! at katndaki dairesine girdiinde anlamak ve are bulmak istediim dertleriyle
birlikte uyur sanyordum. Hayr, bir koltua oturup sigara ierek gazete kartrd bir sre.
Sonra eski eyalarnn, krk dkk masasnn, soluk perdelerin, ktlarnn, kitaplarnn
arasnda aa yukar yrd. Birden masasna oturdu, gcrdayan sandalyesinin stnde
kprdand ve kapt bir dolmakalemle bo bir kdn zerine bireyler yazmak iin eildi.
Hemen yanbandaydm; karmakark masasnn zerindey-dim sanki. ok yakndan
seyrediyordum onu: ocuksu bir dikkatle, sevdii bir filmi seyreden birinin huzurlu keyfiyle,
ama ie dnm baklarla yazyordu. Sevgili olunun kendisi iin yazd ilk mektubun kaleme
almn bir baba gururla nasl seyrederse, onu yle seyrediyordum. Cmlelerin sonuna doru
dudaklarnn kenarlarn hafife bzyor, kelimelerle birlikte gz de kdn zerin111
de titreyerek ilerliyordu. Bir sayfay doldurmak zere olduunu grnce yazdklarn okudum
ve derin bir acyla irkildim.

Tanmak iin can attm kendi ruhunun szlerini deil, benim u okuduunuz cmlelerimi
yazmt yalnzca. Bu onun dnyas deil, benim dnyam, onun kelimeleri deil, imdi her
birinin acele acele zerinden getiiniz (biraz yava ltfen) benim kelime-lerimdi. Kar
koymak, ona, kendi kelimelerini yazmasn sylemek istedim, ama tpk bir ryadaki gibi onu
seyretmekten baka bir ey gelmiyordu elimden: Cmleler, kelimeler herbiri bana biraz daha
ac vererek birbirlerini izlediler.
Yeni bir paragrafn banda bir an durdu bir sre. Bana bakt, sanki beni grd, sanki gz gze
geldik. Hani eski kitaplarda, dergilerde ilham perisiyle yazarn tatl tatl sohbet ettikleri
sahneler vardr; akac ressamlar yaznn kenarna kalemi boyundaki sevimli kk ilham
pericii ile dalgn yazarn birbirlerine glmseyen resimlerini izerler. te yle glmsedik
birbirimize. Bu anlayl baktan sonra her eyin aydnlanacan tabii ki iyimserlikle bekledim.
Gerei anlayacak ve o, ok merak ettiim kendi dnyasnn hikyelerini yazacak, ben de
keyifle onun kendisi olabilmesinin kantlarn okuyacaktm.
Hayr, hi de olmad byle bir ey. Bir an bana yeniden mutlulukla glmsedikten sonra, sanki
aydnlanmas gereken ey aydnlanm, sanki bir dama problemini zm gibi heyecanla
duraklad ve benim dnyamda her eyi anlalmaz bir karanlkta brakan son kelimeleri de
yazd.
112
ON BRNC BLM HAFIZAMIZI SNEMADA KAYBETTK
"Sinema ocuun yalnz gzn deil, akln da bozar."
Ulunay
Galip, uyanr uyanmaz karn yeniden yadn anlad. Belki de bunu uykusunda farketmiti;
nk ehrin grltsn rtvc-ren kar sessizliini, uyanr uyanmaz hatrlad ama
pencereden dar bakarken unuttuu ryasnda da duymutu. Hava kararal ok oluyordu.
Galip ofbenin bir trl stamad suyla ykandktan sonra giyindi. Bir kt kalem alp masaya
oturdu, ipular zerinde bir sre alt. Tra olduktan ok sonra, Rya'nn kendisine
yaktrd ve bir ei de Cell'de olan balk srt ceketiyle kaln kaba paltosunu giyip sokaa
kt.
Kar dinmi, park edilmi arabalarn zerinde, kaldrmlarda drt parmak birikmiti. Cumartesi
akam ellerinde paketlerle alveriten dnenler, yeni yeni almaya baladklar bir gezegenin
yumuak yzeyine basar gibi dikkatle yryorlard.
Nianta Meydanna geldiinde, anacaddenin ak olmasna sevindi. Geceleri bir bakkaln
giriine yerleen gazetecinin tezghndan, plak kadn ve rezalet dergileri arasndan ertesi
gnn Milliyet'ini ald. Kar kaldrmdaki lokantaya girip yoldan geenlerin gremeyecei bir
keye yerleti, domates orbasyla zgara kfte smarlad. Yemeini beklerken, gazeteyi
masann zerine yerletirip Cell'in pazar yazsn dikkatle okudu.
Yllarca nce yazlm yazy, bir de bu sabah gazetede okuduu iin Cell'in hafza zerine
kurduu baz cmlelerini tek tek hatrlyordu. Kahvesini ierken, yazya baz iaretler koydu.
Lokantadan ktktan sonra kendisini Bakrky'e, Sinan Paa'ya gtrecek bir taksi buldu. .
Uzun yolculuk srasnda Galip, stanbul'u deil bambaka bir ehri grd duygusuna kapld.
Gmsy yokuunun Dolma-bahe'ye ulat yerde, belediye otobs birbirine bindirmi,
evrelerini bir kalabalk sarmt. Dolmu ve otobs duraklar
113
bombotu. ehrin zerine kar, bir tr eziklik duygusu gibi inmi, lambalar daha solmu,
geceleri ehri ehir yapan hareket durmu, kaplar kapal, kaldrmlar bo bir ortaa gecesi
geri gelmiti. Cami kubbelerinin, ardiyelerin, gecekondularn zerinde kar, beyaz deil,
maviydi. Aksaray civarnda mor dudakl, mavi suratl orospular, surlarn nnde tahta
merdivenle kayan genleri, garajlarn knda yolcular korkulu gzlerle bakan otobsleri
denetleyen polis arabalarnn mavi lmbalarn grdler. htiyar ofr, Halic'in donduu uzak ve
inanlmaz bir ka ilikin uzak ve inanlmaz bir hikye anlatt: Galip 59 model Plymouth'un i
nda Cell'in pazar yazsn rakamlar, iaretler, harflerle doldurdu, ama hibir sonuca
ulaamad. ofr daha fazla gidemeyeceini syledii iin Sinan Paa'da arabadan inip yrd.
Gntepe Mahallesi anacaddeye hatrladndan da yaknm. ki katl, gecekondudan bozma
perdeleri ekili beton evler ve vitrin klar sndrlm dkknlar arasndaki yol, hafif bir
yokuu ktktan sonra, birdenbire kk bir alana ulat. Sabah ehir Rehben'nde kk
dikdrtgenini grd Atatrk bst (heykel deil) ortadayd. Haritadan hatrladklarna
gvenerek duvarlarna siyasal sloganlar yazlm byke caminin yanndaki sokaktan girdi.

Kimilerinin soba borular pencerelerinin ortasndan kan, kimilerinin balkonlar hafife ne


eilmi bu evler iinde Rya'y dnmek bile istemiyordu, ama on yl nce buraya gene bir
geceya-ns geldiinde, dnmek bile istemedii eyi, evin ak pencerelerine sessizce
yaklanca grm, ve hemen geri dnmt: O scak Austos akamnda, Rya, zerinde
basmadan kolsuz bir elbise, st kt ymlaryla dolu bir masann banda, arada bir sann
bir llesiyle dndre dndre oynayarak alyor, srt Galip'e dnk olan kocas ayn
kartryor, balarnn hemen stndeki plak ampuln evresinde, az sqnra lecek bir
pervane, gittike dzensizleen son dairelerini iziyordu. Karyla kocann aralarnda bir tabak
incir ve sivrisinekler iin bir spray vard. Galip ay fincannn iindeki kan ngrtsn,
yaknlardaki allar iindeki cr-crbceklerinin tn ok iyi hatrlyordu, ama yars karla
kapl bir elektrik direine aslm 'Refet Bey Soka' levhasn grnce, iinde evin yerletii
keye ilikin hibir ey uyanmad.
114
Bir ucunda ocuklarn kartopu oynad, teki ucunda bir lambann irice bir sinema afindeki,
gzleri karalanarak kr edilmi zelliksiz bir kadn aydnlatt soka boydan boya iki kere
yrd. Btn evler iki katl olduu, ve hibirinin kap numaras olmad iin, ilk yrynde
gnl rahatlyla tanmazlktan geldii pencereyi, on yl nce tutmaktan ekindii kap
kulpunu, o s-vasz ve yavan duvarlar ikinci sefer istemeye istemeye hatrlad. Yukar bir kat
klmt. Baheye bir duvar yaplmt. Topran yerini beton almt. Alt kat kapkaranlkt.
Ayr bir girii olan ikinci katn ekili perdeleri arasndan szan televizyonun mavimsi yla,
duvardan sokaa bir namlu gibi uzanan soba borusunun ucundan tten kkrt sars linyit
dumanlan, geceyars kapy alacak tanr misafirine burada scak bir a, scak bir ocak ve
televizyona alk alk bakan scak insanlar bulacan mjdeliyordu.
Galip, karla kapl merdivenleri ihtiyatla karken, bitiik evin bahesinden bir kpek uursuz
uursuz havlad. "Rya'yla ok fazla konumayacam!" diyordu kendi kendine Galip, ama
bunu kendi kendine mi, hayalindeki eski kocaya m dediinden emin deildi pek. Ondan, 'terk
mektubu'nda aklamad sebepleri aklamasn rica edecek, sonra, bir an nce eve gelip
btn eyalarn kitaplarn, sigaralarn, orap teklerini, bo il kutularn, firketelerini, miyop
gzlklerinin klflarn, yars srlm ikolatalar, -tokalarn, ocukluktan kalma tahta
vakvaklan alp gitmesini isteyecekti. "Seni hatrlatan her ey beni dayanamayacam kadar
zyor." Tabii bunu, o herifin nnde sylemeyecei iin. en iyisi, hemen Rya'y 'akl banda
insanlar' gibi oturup konuacaklar bir yere gitmeye ikna etmekti. Bir kere o yere gidilince ve
bataki 'a-kl' sz konusu olunca, Rya'y baka eylere de ikna etmek pekla mmknd, ama
erkek kahveleri dnda gidilecek o yeri bu mahallede nasl bulacakt? Kapnn zilini oktan
almt.
nce bir ocuun (Anne kap!), sonra ayn aikr geree dikkati eken ve kars, yirmi be
yllk sevgilisi, otuz yllk arkadayla uzaktan yakndan hibir benzerlii olamayacak bir kadnn
sesini duyunca Galip, Rya'y burada bulacan dnmekle ne kadar aptallk ettiini anlad.
Bir an kap svmay dnd, ama kap ald. Galip grr grmez 'eski koca'y tand, ama o
Galip'i deil. Orta yalarda, orta boydayd; haylini kurduu gibiydi ve
115
bir daha kurmayaca biri gibiydi de.
Galip gzlerini dardaki tehlikeli dnyann karanlna altrmaya alan eski kocaya,
kendisini hatrlayabilmesi iin yeterli zaman tanrken, nce yeni karnn, sonra bir ocuun,
sonra ikinci ocuun merakl balan ieriden teker teker uzand: 'Kim baba?" Baba, sorunun
beklenmedik yantn bulmu, bir anlk aknlk geiriyordu; Galip bunun eve girmeden
buradan kaabilmek iin tek frsat olduuna karar vererek bir solukla anlatt:
Geceyars rahatsz ettii iin ok zr diliyordu, ok skk bir durumdayd; baka bir zaman
dostluk iin (hatta Rya'yla), gelecei bu eve, imdi ok acil bir sorun iin, bir kii, belki de bir
ad hakknda bilgi almak iin gelmiti. Savunmasn stne ald bir niversite rencisi,
ilemedii bir cinayetten sulanyordu. Hayr, ortada bir l yok deildi, ama takma adla bir
hayalet gibi ehirde gezdii sylenen asl katil, bir zamanlar...
Hikyesini bitirebildiinde Galip ieri alnm, kard ayakkablarn yerine ayaklarna kk
gelen birer terlik verilmi, ayn demlendii sylenerek eline bir fincan kahve tututurulmutu.
Galip konuyu toparlamak iin, sz konusu kiinin adn, (bir rastlantya yer vermemek iin
yepyeni bir ad icat etmiti) bir kere daha tekrar ettikten sonra, Rya'nn eski kocas anlatmaya
balad. O anlattka, Galip hikyelerin zerine uyku gibi keceini, evden kmasnn gittike

zorlaacan hissediyordu. Bir ara dinlemekle Rya'ya ilikin bireyler, hi olmazsa baz
ipular renebileceini dnerek kendisini avutmaya altn hatrlayacakt daha sonra,
ama bu, lmcl bir ameliyat ncesi baylmakta olan bir hastann kendini avutmasna
benziyordu daha ok. saat sonra, hibir zaman almayacan sand sokak kapsna
yaklaabildiinde, eski kocann, hibir engel tanmadan akan sel sular gibi alayan
hikyelerinden unlar renmiti:
ok ey bildiimizi sanyor, ama hibir ey bilmiyorduk. Dou Avrupa ve Amerika'daki
Yahudilerin ounun Kafkaslar ve Volga arasnda bin yl nce hkm sren Yahudi Hazar
Devleti ahalisinden geldiini biliyorduk mesel. Hazarlarn aslnda Yahudilie geen Trkler
olduunu da biliyorduk. Ama bilmediimiz ey, Yahudilerin Trk olmas kadar, Trklerin de
Yahudi olduuydu. Karde olan bu iki kavmin, yirmi yzyl boyunca, g116
lerle, birbirlerine kavuamadan, ama hep birbirlerine teet geerek, gizli bir mziin ritmiyle
birbirleriyle dans eder gibi, birbirlerine mahkm umutsuz ikizler gibi dalgalanmalarn izlemek
ne kadar, ne kadar ilginti.
Harita ieriden gelince Galip bir tr masal gibi iine girdii o dalgnlktan birden uyanp ayaa
kalkm, scakta geveyen gvdesini hareket ettirmi ve masann zerine yaylan masal
gezegeninde yeil renkli bir tkenmezle iaretlenmi oklara hayretle bakmt. Tarihin
simetrilerle konutuu tartmasz bir gerek olduuna gre, imdi biz mutluluumuz kadar
uzun srecek bir mutsuzlua hazrlanmalydk vs.
nce Boazlarda bir devlet kurulacakt. Bu sefer bin yl nce yapld gibi, yeni lkeye yeni
insanlar yerletirmeyeceklerdi ama; yalnzca eski insanlar, kendilerine hizmet edebilecek 'yeni
insan' yapacaklard. Bu amala, hafzalarmz zeceklerini, bizi gemisiz, tarihsiz, zaman d
zavalllara evireceklerini tahmin etmek iin bni Haldun okumaya bile gerek yoktu.
Hafzalarmz tahrip etmek iiri, Beyolu'nun arka sokaklarndaki, Boaz tepelerindeki karanlk
misyoner okullarnda, Trk ocuklarna eflatun renkli baz (rengin adna dikkat edin demiti
kocasn dikkatle dinleyen anne) svlar iirildii biliniyordu. Sonralar, bu pervasz yntem
Batnn 'insancl kanat' tarafndan kimyasal sakncalarndan dolay fazla tehlikeli bulunmu,
daha lml, ama uzun vadeli zm olan 'sinema-mzik' yntemine bavurulmutu.
konlardan km o gzel kadn yzleriyle, kilise orglarnn gl simetrik mziiyle, ilhileri
hatrlatan o grnt tekrarlary-la, gz alc, prl prl iki, silah, uak ve giyecek
manzaralaryla, sinema ynteminin misyonerlerin Latin Amerika ve Afrika'da denedii
yntemlerden ok daha kktenci ve sonu alc olduundan kuku yoktu. (Galip daha nceden
de kurulduu anlalan bu uzun cmlelerin baka kimler tarafndan dinlenildiini merak etti:
Mahalle komular? ortaklan? Kimliksiz dolmu yolcular? Kaynvalide?) stanbul'da ilk
sinemalarn ehzadeba'nda, Beyolu'nda faaliyete balad gnlerde yzlerce kii dpedz
kr olmutu. Sinema salonlarnda kendilerine yaplan korkun eyi sezerek isyan edenlerin
umutsuz lklar polisler ve deli doktorlar tarafndan susturulmutu. Ayn iten tepkiyi bugn
gsteren ocuk117
lan, yeni grntlerle krlemi gzlerine yalnzca birer sigorta gzl takmakla
yattrabiliyorlard artk. Ama bu kadar kolay avutulmayacak olanlar kyordu her zaman. ki
mahalle uzakta, on alt yanda bir delikanly, bir geceyans reklm afilerine umutsuzca
kurun skarken grm, hemen anlamt. Bir bakas, elinde benzin tenekeleri, sinema
giriinde yakalandnda kendisini tartaklayanlardan gzlerini geri istemiti; evet eski
grntleri grebilen gzlerini... Malatyal bir oban ocuunun, bir haftada sinemalara
ahtrldm, sonra evine dn yolunu, btn bildiklerini ve btn hafzasn kaybettiini
gazeteler yazmt, acaba Galip okumu muydu? Beyaz perdenin stnde grdkleri sokaklar,
giysileri, kadnlar istedikleri iin artk eski hayatlarna geri dnemeyip sersefil olanlarn
hikyelerini anlatmaya gnler yetmezdi. Kendilerini sinemada grdkleri o kiilerin yerine
koyanlar ise saylamayacak kadar ok olduu iin onlara 'hasta' ya da 'sulu' denmiyordu,
hatta yeni efendilerimiz onlar ilerine ortak ediyorlard. Hepimiz kr olmutuk, hepimiz,
hepimiz...
Rya'nn eski kocas, ev sahibi imdi soruyordu: stanbul'un kyle sinemalarn ykselii
arasndaki koutluu bu devletin hibir grevlisi gerekten grmemi miydi? Soruyordu:
lkemizde sinemalarla kerhanelerin hep ayn sokaklarda almas bir rastlant myd?
Soruyordu: Sinemalar neden o kadar, o kadar karanlk, hep kapkaranlkt?

Burada, bu evde, on yl nce Rya Hanm ile btn itenlik-leriyle inandklar bir dava iin
takma adlarla, sahte kimliklerle yaamaya almlard, (Galip trnaklarna bakyordu arada
bir). Hi gitmedikleri bir lkeden gelen ve hi gitmedikleri bir lkenin diliyle yazlm bildirileri,
o uzak lkelerin diline benzetmeye alarak 'dilimize' eviriyorlar, hi grmedikleri insanlardan
rendikleri siyasi kehanetleri, bu yeni dille yazp hi gremeyecekleri insanlara duyurmak iin
daktilo ve teksir ediyorlard. Aslnda yalnzca bir bakas olmak istiyorlard tabii. Yeni tandklar
birinin, takma adlarn ciddiye aldn rendiklerinde ne kadar da sevinirlerdi! Bazan ikisinden
biri, pil fabrikasndaki saatlerin yorgunluunu, yazlacak yazlar, zarflanacak bildirileri unutur,
elindeki yeni kimlie dakikalarca bakar, bakard. Genlik heyecan ve iyim-serliiyle
"Deitim!" demekten, "Artk bambaka biriyim!" de118
mekten yle holanrlard ki, birbirlerine bu sz syletecek frsatlar yaratrlard. Yeni kimlikleri
sayesinde dnyada imdiye kadar okuyamadklar anlamlar okuyorlard: Dnya batan sona
okunabilecek yepyeni bir ansiklopediydi; okuduka ansiklopedi de deiirdi, onlar da; yle ki,
batan sona okuyup bitirdikten sonra, geri dnp ansiklopedi-dnyay birinci ciltten yeniden
okumaya balar, sayfalarn arasnda, kancs olduunu unuttuklar yeni kimliklerinin
sarholuuyla kendilerinden geerlerdi. (Ev sahibi teki szleri gibi ilk defa kullanmad bu
ansiklopedi benzetmesinin sayfalar arasnda kaybolmuken, Galip, bfenin bir gznde
saklanan ve bir gazetenin fasikl fasikl datt Bilgi Hazinesi'nin ciltlerini grd.) Oysa imdi,
yllar sonra bu dngnn 'onlar' tarafndan dzenlenmi bir tr avuntu olduunu anlamt: Bir
bakas olduktan sonra, bir daha bir bakas, bir daha bir daha bakas ola ola, ilk kimliimizin
mutluluuna geri dnebileceimizi sanmak bo bir iyimserlikti. Yolun ortasnda bir yerde, artk
anlamlandrama-dklar iaretler, mektuplar, bildiriler, resimler, suratlar, tabancalar arasnda
kar-koca yollarn kaybettiklerini anlamlard. O zaman, bu ev kra bir tepenin zerinde, tek
banayd. Bir akam, Rya,.kk antasna birka eya tktrp daha gvenli bulduu eski
evine, ailesinin yanna dnmt.
Baklar, Galip'e, bazan eski bir ocuk dergisindeki 'Hnzr Tavan' hatrlatan ve kelimelerinin
iddetine kapldka oturduu koltuktan kalkp aa yukar yryen ve Galip"e uykulu bir badnmesi veren ev sahibi, 'onlarn' oyunlarn boa karmak iin her eyin bana, ta balangca
dnmemiz gerektiine byle karar vermiti ite. Galip Bey gryordu: Evi tam bir 'kk
burjuvann' ya da 'orta snftan birinin' ya da 'geleneksel vatandamzn' eviydi. zerine iekli
basmadan klflar geirilmi eski koltuklar, sentetik kumatan perdeleri, kenarlar kelebekli
emaye tabaklan, iinde bayram misafirlerine karlan ekerlikli, hibir zaman kullanlmayan
likr takmlarnn sakland irkin bir 'bfe'leri ve rengi solmu, pestil gibi bir hallar vard.
Karsnn Rya gibi okumu, yle aman aman bir kadn olmadn da biliyordu: Annesi gibiydi,
sadeydi, basitti, kendi halindeydi, (Kadn, Galip'in srrn zemedii bir anlamla nce ona,
sonra kocasna glmsedi) amcasnn kzyd. ocuklar da kendi gibiydiler. Sa olsayd, hi de119
imeseydi, kendi babasnn kuraca hayatt bu. Bu hayat bilinle seip, bilinle yaayarak iki
bin yllk bir kumpas boa karyor, bir bakas olmay reddediyor, kendi 'z' kimliinde
direniyordu.
Galip Beyin odada rastlantsal olarak grd her ey de bu amaca gre dzenlenmiti. Duvar
saati, bu tr bir eve byle tkr-dayan bir duvar saati gerektii iin zellikle seilmiti. Byle
evlerde, bu saatlerde hep ak durduu iin, televizyon bir sokak lambas gibi srekli ak
braklm, zerindeki el ii rg, bu tr ailelerin televizyonlarnn zerinde bu tr rtler
durduu iin serilmiti. Masann zerindeki danklk, kuponlar kesildikten sonra atl
athverilmi eski gazeteler, hediyelik ikolata kutusundan bozma diki kutusunun kenarndaki
reel damlas, hatta, dorudan kendisinin yapmad eyler, kula andran kulpunu ocuklarn
krd bir fincan, korkutucu sobann yannda kurutulan amarlar, her ey, inceden
dnlm bir tasarnn sonucuydu. Bazan, karsyla, ocuklaryla konutuklar eyleri,
masalarda sandalyelerde oturu ekillerini, bir an durup, film seyreder gibi seyreder,
szlerinin, hareketlerinin, tam byle ailelerdeki gibi olduunu far-kederek keyiflenirdi.
Mutluluk, insann bilinle, istedii hayat ya-amasysa, mutluydu da. stelik, bu mutluluk
araclyla, iki bin yllk bir tarihi kumpas da boa kard iin daha da mutlu oluyordu.
Bu sz bir kapan cmlesi olarak grmek isteyen Galip, onca ay kahveye ramen zerinde
bir baygnlk hissi, karn yeniden baladn syleyerek, kalkp kapya doru sendeleyerek
yrd. Ev sahibi, Galip'le duvara asl paltosu arasna girerek devam etti: Btn bu kn

balad stanbul'a geri dnyor diye Galip Bey iin zlyordu. stanbul bir mihenk tayd:
Deil orada, i yaamak, oraya adm atmak bile bir teslimiyet, bir yenilgiydi. Kor- i kun ehir,
ilk balarda yalnzca karanlk sinemalarda grdmz o rm grntlerle kaynayordu
imdi. Umutsuz kalabalklar, eski arabalar, ar ar suya gmlen kprler, teneke ynlar,
delik deik asfalt, anlalmaz iri iri harfler, okunmayan afiler, anlamsz yrtk panolar, boyalar
akm duvar yazlar, ie ve sigara resimleri, ezansz minareler, ta ynlar, toz, amur vs.
vs. Bu kntden beklenebilecek hibir ey yoktu. Yeni bir dirili
120
bir gn gerekleecekse eer -ki ev sahibi kendisi gibi btn hayatlaryla direnen bakalarnn
varlndan da emindi- bunun buralarda, kendi z cevherimizi hl koruduu iin "beton
gecekondu" diye kmsenen bu mahallelerde balayacandan emindi. Byle bir mahallenin
kurucusu, yol acs olmakla iftihar ediyor, Galip'i buraya, bu hayata davet ediyordu, hem de
imdi. Bu gece burada kalabilirdi, hi olmazsa tartrlard...
Galip paltosunu giymi, sessiz anne ve dalgn ocuklarla veda-lam, kapy am kyordu.
Ev sahibi, dardaki kara bir an dikkatle baktktan sonra, syleyi ekli Galip'in de houna
giden bir kelimeyi heceledi: "Be-yaz". Yalnzca beyazlar giyen bir eyh tanmt, ama onu
tandktan sonra bembeyaz bir rya grmt. Bembeyaz ryada, bembeyaz bir Cadillac'in
arka koltuunda Mu-hammed ile birlikteydiler. nde surat gzkmeyen ofr ve beyaz
elbiseler iinde Muhammed'in iki torunu kk Hasan ile Hseyin vard. Beyaz Cadillac afiler,
reklmlar, sinemalar, kerhanelerle dolu Beyolu'ndan geerken torunlar arkaya, dedelerine
dnp, yzlerini ekitiyorlard.
Galip karla kapl merdivenleri inecekti, ev sahibi devam etti: Hayr ryalara da, yine de
gereinden fazla nem vermiyordu. Yalnzca baz kutsal iaretleri okumay renmiti o kadar.
rendiklerinden Galip Bey de, Rya da yararlansn isterdi. Bakalar yararlanyordu nk:
yl nce, politik hayatnn en hareretli gnlerinde, takma adla yaymlad baz politik
zmlemelerini, "dnya tahlillerini" imdi kelimesi kelimesine Babakan'n azndan duymak
zevk oluyordu. Tabii, "adamlarn" lkede kan en kk dergiyi bile izleyen, gereinde yukar
ileten geni bir istihbarat rgtleri vard. Geenlerde Cell Salik'in bir yazsna gz ilimi,
onun da ayn kanallardan ayn yazlara ulatn anlamt, ama umutsuz bir vakayd o: Bitmi
bir davann, yanl bir zmn satld kede bo yere aryordu.
Bu iki vakada ise, ilgin olan bazlarnn bitmi, tkenmi diye artk kapsn bile almadklar bir
inanlnn dncelerinin, hangi yollardan geerek, babakanlarca ve nl ke yazarlarnca
kullanlmasryd. Kimsenin okumad o fraksiyon dergisindeki yazdan baz ifadeleri, hatta baz
cmleleri bu iki muhteremin olduu
121
gibi nasl aldklarn tek tek kelimeleriyle kantlamay, bu pervasz fikir hrszln basna
aklamay dnmt bir ara, ama artlar henz byle bir baskn iin elverili deildi. Daha
sabrla beklemek gerektiini, kapsnn bir gn bu insanlarca da alnacan da ad gibi
biliyordu. Galip Bey'in, hi de inandrc olmayan bir takma ad bahanesiyle, karl bir gece bu
uzak semte kadar gelmesi de bunun iaretiydi: Bu iaretleri iyi okuduunu Galip Bey'in
bilmesini istiyor ve Galip en sonunda karl sokaa indiinde ona son sorularn sessizce
soruyordu:
Galip Bey, tarihimizi bu yeni grle okuyabilir miydi? Yollar kartrmadan anacaddeye kadar
tek bana yryemezse ev sahibi yannda gelebilir miydi? Ayn yoldan Galip yeniden ne zaman
ziyarete gelebilirdi? Peki, Rya'ya ok selm syleyebilir miydi?
122
ON KNC BLM
P
"bnii Rd'n anti-mnemonicler va da hafzay zayflatan eyler snflandrmasna gazete dergi
okumak da uygun bir ekilde eklenebilirse..."
Coleridge
Tam bir hafta nce, birisi sana selm syledi. "Tabii ki sylerim selmn," dedim, ama arabaya
binene kadar da unutmuum. Selm deil, selm syleyen adam. zlyor da deilim hani
buna. Bana kalrsa, akll bir koca, karsna selm syleyen btn erkeklerin selmn
unutmaldr. nk ne olur ne olmaz. Hele karnz ev kadnysa: ar pazarda grd
bakkalla akkaln ve akraba evresinin dnda, ev kadn denen talihsiz kii zaten o bktrc
kocasndan baka erkek de grmez hayatnda. O zaman, biri ona selm sylerse dnr o

ince kiiyi,, buna vakti de olur. Gerekten de incedir ya bu kiiler. Eskiden byle bir gelenek mi
vard Al-lahakna? nce kiiler olsa olsa kimliksiz, belirsiz bir hareme sayg yollard o gzel
eski zamanlarda. Eski tramvaylar daha iyiydi.
Evlenmediimi, hi evlenmediimi, gazeteci olduum iin hi evlenemeyeceimi bilen
okurlarm ilk cmleden balayarak bir artmaca verdiimi anlamlardr. Kimdi bu
seslendiim "sen"? Ho-kus-pokus! Yal ke yazarnz yava yava kaybettii hafzasndan
szedecek; benimle birlikte bahemin solan gllerini koklamaya buyurun siz de gelin,
anlarsnz. Ama fazla sokulmayn, iki adm tede durun bakalm, da ok da aman aman bir ey
olmayan yaz numaramz, hilelerimiz anlalmadan rahat rahat yapalm.
yle bir otuz yl nce, gazeteciliimin ilk yllarnda Beyolu muhabiriyken kap kap dolar
haber yakalamaya alrdm. Pavyonlarda, esrar tccarlar, Beyolu gangsterleri arasnda yeni
bir cinayet, intiharla biten bir ak hikyesi var m diye bakar, otel otel gezer, stanbul'a nl
bir yabanc geldi mi, ya da nl bir yabanc diye okurlarna sunabileceim ilgi ekici bir Batl
ehrimize urad m diye, ayda bir, bir iki buukluk toka ettiim ktiplerden
T2';
kayt defterlerini alr okurdum. O zamanlar dnya imdiki gibi nllerle dolup tamyordu;
hibiri gelmezdi stanbul'a. Kendi lkelerinde hi tannmadklar halde, gazetemde nl diye
tanttklarm da, gazetedeki resimlerini grdklerinde, sonucu hep vefaszlk olan bir aknla
kaplmlardr. Aralarnda biri, onun iin gazetemde ngrdm an ve hrete yllar sonra
gerekten lkesinde ulat da: nl kadn modacs filanca dn ehrimizdeydi, diye ben haberi
getikten yirmi yl sonra, gerekten nl bir Fransz -ve egzistansiyalist- modacs oldu, ama
bana bir teekkr yok; Batl nankrd.
Vasfsz nller ve yerli gangsterlerle (imdi bunlara Mafya deniyor) uratm o gnlerin
birinde, ilgin bir haber olabilecek ihtiyar bir eczacyla tantm. Bu adam, benim imdi
ektiim uykusuzluk ve hafza kayb hastalklarnn ikisine de yakalanmt. Bu iki hastaln
yan yana gelmesindeki korkun yan, biriyle (uykusuzluk sonucu fazla zaman) tekini (hafza
eksikleri) kapatacanz sanrken, tam tersi olmasdr bunun: Uykusuzluk gecelerinde, tpk
benim gibi, anlar ihtiyardan yle bir kayormu ki, bir trl gemeyen zamann ve gecenin
ortasnda, kimliksiz, kiiliksiz, kokusuz, renksiz bir dnyada, o zamanlar yabanc dergilerden
eviri yazlarda sz ok edilen "Ay'n teki yznde" yapayalnz olduunu sanyormu adam.
htiyar, hastaln benim gibi yaz yazarak tedavi edeceine, eczanesinin laboraluvarnda bir
ila icat etmiti. Benimle birlikte, bir de, bir akam gazetesinden esrarke bir muhabirin
katld iki kiilik (eczacyla birlikte ediyorduk) basn toplantsnda, kamuoyuna tantt
pembe renkli svsn iesinden bir bardaa gsterile doldurup doldurup itikten sonra,
gerekten yllardr arad uykusuna kavumutu da. Uykusu kadar hafzasnn cennet anlarna
da kavutu mu, ihtiyar eczac hi uyanmad iin, bir Trk, en sonunda bir ey icat etti
heyecanna kaplan kamuoyu bunu hi renemedi.
Karanlk bir gn, sanrm iki gn sonra, gittiimiz cenazesinde, hatrlamak istedii eyin ne
olduunu dnmtm hep. Hl da dnrm: Hafzamzn, biz yalandka fazla yk
tamak istemeyen huysuz bir yk hayvan gibi att arlklar en sevmedii vkler midir, en
arlan m, yoksa en kolay denler mi?
124
stanbul'un en gzel kelerindeki kk odalarda tl perdeler arasndan szlen gne
nn gvdelerimize nasl vurduunu ben unuttum. Giedeki soluk Rum kzna k olarak
deliren bilet karaborsacsnn, hangi sinemann kapsnda altn unuttum. Gazeteniz iin
ryalarnz yorumlarken, benimle ayn ryalar gren sevgili okuyucularmn adlarn ve onlara
mektupla yolladm esrar oktan unuttum.
Yllar sonra, ke yazarnz, o kayp zamana yeniden bakarken, geceyars uykusuzluk iinde
tutunacak bir dal ararken, aklna stanbul sokaklarnda geirdii korkun bir gn geliyor: Bir
keresinde btn gvdemi, btn ruhumu sonuna kadar kaplayan bir pme isteine
kaplmtm.
Eski sinemalarn birinde, bir cumartesi leden sonra, belki sinemadan da eski bir Amerikan
dedektif filmini (Kzl Fener) seyrederken pek de uzun olmayan bir pme sahnesi
grmtm. Siyah beyaz filmlerdeki teki pme sahnelerinden fark olmayan ve bizim
sansrcler tarafndan drt saniyeden fazlas kesilmi sradan bir pme sahnesiydi, ama
nasl oldu bilmiyorum, bir kadnla ayn ekilde, dudaklarn onun dudaklarna bastrarak, evet,
btn gcmle bastrarak pme istei yle bir ekilde ykseldi ki iimde, mutsuzluktan

tkanacak gibi oldum. Yirmi drt yandaydm, ama daha kimseyle dudaktan pmemitim.
Hayr, kerhanelerde kadnlarla yatmam deildim hi, ama o kadnlar hi pmedikleri gibi,
ben de istemezdim onlarn dudaklarn pmeyiCaddeye ktmda film bitmemiti; ehrin bir yerinde bir yerde, benimle pmek isteyen bir
kadn beni bekliyormu gibi bir sabrszlk ve tel vard zerimde. Tnele kadar koturur gibi
yrdm, sonra gerisin geri hzla Galatasaray'a dndm ve umutsuzca, karanlkta bir
ey aranr gibi, bir yzn ansn, bir glmseyii, bir kadn haylini karmaya altm
hatrlyorum. pebileceim hibir tandk, hibir akraba yoktu; bir sevgili bulabilme umudu
hi yoktu; sevgilim olabilecek bir kimseyi tanmyordum ki hi! Sanki kalabalk ehir bombo
gibiydi.
Ama, gene de, Taksim'e gelir gelmez, bir otobse binmi buldum kendimi. Ana tarafmdan
uzak bir akraba ailesi, babam bizi terkettii yllarda bize ilgi gstermiti; benden iki ya kk
ve o
125
zamanlar birka kere dokuz ta oynadm bir kzlar vard. Bir saat sonra, ta Fndkzade'deki
evlerine varp kaplarn aldmda, pmeyi hayl ettiim kzn oktan evlendiini hatrladm.
Bugn ikisi de rahmetli olan anneyle baba beni ieri buyur ettiler. Biraz armlar, yllar sonra
neden geldiimi anlayamamlard. undan bundan konuarak (gazeteci olmam bile ilgilerini
ekmiyordu: Dedikoduculuk gibi aalk bir meslekti bu onlar iin), radyodaki futbol man
dinleyerek ay itik, simit yedik. Akam yemeine de kalmam bekliyorlard iyi niyetle, ama
birden bireyler mrldanarak kendimi dar attm.
Dar ktmda, souk havay hissettiimde, pme istei btn iddetiyle iimde alev alev
yanyordu hl: Sanki tenim buz gibi, ama etim ve kanm alevler iinde olduu iin, derin,
dayanlmaz bir huzursuzluk duyuyordum. Eminn'nden vapura binip Kadky'e getim.
Mahallesindeki pken bir kzn (yani evlenmeden nce pen bir kzn) maceralarn anlatan
bir lise arkadam vard. Fenerbahe'ye onun evine yrrken, o kz olmasa bile, arkadam
onun gibi bakalarn bilir, diye dnyordum. Arkadamn bir zamanlar oturduu yerde,
karanlk ahap konaklar ve servi aalarnn evresinde drt dndm, ama evini bulamadm.
Bugn oktan hepsi yklm o ahap yaplar arasnda yrrken baz aydnlk pencerelere
bakyor ve evlenmeden nce pen kzn orada oturduunu hayl ediyordum. "te, benimle
pecek kz orada!" diye dnyordum bir pencereye bakarak. Aramzda ok bir uzaklk
yoktu, bir bahe duvar, kap, ahap merdivenler, ama ulaamyordum ona; pemiyordum;
herkesin bildii o esrarl, tuhaf, inanlmaz ve rya kadar yabanc ve sihirli ey, o korkutucu ve
ekici ey o an ne kadar yakn ve ne kadar da uzakt!
Yeniden Avrupa yakasna dnerken, vapurda grdm kadnlardan birini zorla ya da bir an bir
yanllk olmu gibi yaparak psem ne olur diye dndm hatrlyorum, ama ince eleyip
sk dokuyacak gibi olmadm halde, evremde yle bir yz- gre-miyordum. Hayatmn baka
dnemlerinde de stanbul kalabalklar iersinde soluk alp verirken umutsuzluk ve acyla ehrin
bo, bombo olduu duygusuna kapldm zamanlar olmutur, ama hibir zaman bu duyguyu
o gnk gibi iddetle hissetmemitim. zeri nemle kapl kaldrmlarda uzun uzun yrdm. Bu
bo, bombo ehire istediini elde etmek iin, baka bir zaman, an ve hretle gelecektim
elbette. O anda ise, ke yazarnzn annesiyle oturduu evine gidip, zavall Rastignac' Trke
evirisinden anlatan Balzac'tan baka hibir tesellisi yoktu. Ama kitaplar, o zamanlar, kendi
keyfim iin deil, tam bir Trk gibi, ilerde bana yarar olacak eyler diye grev duygusuyla
okurdum. lerde yarar olacak ey ise imdiyi hi mi hi kurtarmaz! Bylece, odama
kapandktan az sonra, sabrszlk iinde dar ktm. Banyonun aynasna baktm, insann hi
olmazsa kendisini pebilecei-ni dndm, aynaya bakarken filmdeki oyuncular gzmn
nne getirdiimi hatrlyorum.
Zaten o oyuncularn dudaklar hi gitmiyorlard gzmn nnden (Joan Bennett, Dan
Duryca). Ama kendimi bile deil, en fazla aynay pecektim; dar ktm. Annem, masaya
oturmu, kimbilir hangi uzak akrabann zengin akrabasndan ald patronlar ve ifon kuma
kesikleri arasnda, bir dn iin gece elbisesi yetitiriyordu.
Ona bireyler anlatmaya baladm. lerde yapacam eyleri, baarlarm, hayllerimi
artran hikyeler ve hayller olmalyd bunlar, ama annem kendini vererek beni
dinlemiyordu. Anladm ki, ne anlatrsam anlataym, nemli deildi; nemli olan bir cumartesi
akam evde annemle oturup yrenlik etmemdi. Bir fke duymaya baladm. Salar o akam
nedense bakml ve taralyd, dudaklarna belli belirsiz bir boya srmt; kiremit krmzs

rengini hl hatrladm bir dudak boyas. Annemin dudaklarna, sk sk benimkine benzetilen


azna bakarken kalakalmm.
"Tuhaf tuhaf ne bakyorsun yle bana?" dedi korkuyla.
Uzun bir sessizlik oldu. Anneme doru yrdm, ama iki adm sonra da durdum; bacaklarm
titriyordu. Daha fazla yaklamadan, btn gcmle barmaya balamm. Ne sylediimi ak
seik hatrlayamyorum imdi; ama hemen, aramzda sk sk kan o korkun kavgalardan biri
balamt. Komular bizi dinliyor korkusu bir anda ikimizin de yreinden kmt. nsann
karsndakine her eyi syleyiverdii o fke ve zgrlk anlarndan biriydi: Byle durumlarda
bir fincan krlr ya da soba devrilivere-cekmi gibi olur.
Zorlukla kendimi evden dar attmda, ifon kumalarn,
126
127
makaralarn ve ithal toplu inelerin (ilk Trk toplu inesi 1976'da Atl firmasnca retilmitir)
arasnda annem alyordu. Geceyars-na kadar ehrin sokaklarnda dolatm durdum.
Sleymaniye Ca-miinin avlusuna girdim, Atatrk Kprsnden getim, Beyolu'na ktm.
Sanki ben, ben deildim; sanki bir eit fke ve intikam ruhu beni izliyordu; sanki olmam
gereken kii peimdeydi.
Beyolu'nda bir muhallebiciye oturmutum; srf kalabalk iersinde olmak iin; ama cumartesi
akamnn o sonsuzluk saatini doldurmaya alan benim gibi biriyle gz gze gelirim diye
kimseye de bakmyordum: Benim gibi olanlar, birbirlerini hemen tanr ve kmserler nk.
Az sonra, bir kar-koca bana yaklatlar. Adam bireyler anlatmaya balad. Anlarmn
arasndaki bu beyaz sal hayalet kimdi?
Fenerbahe'deki evini bir trl bulamadm eski arkadam. Evlenmi, Devlet Demir
Yollar'nda alyormu, salar imdiden beyazlam, o yllar da ok iyi hatrlyormu. Yllar
sonra rastladnz eski bir arkadanz, yanndaki kars ya da ahbabna, kendi gemiini ilgin
gsterebilmek iin, sizi ok ilgin buluyormu, ortak ne anlarnz, ne srlarnz varm gibi
yaparak sizi artr ya, o da yle yapt bana, ama ben armadm. Yalnzca hayli anlar daha
da ilgin klan o role, benim onun gemite brakt sefil ve ackl hayata hl devam ettiim
oyununa girmedim.
ekersiz, su muhallebimi kaklarken, oktan evlendiimi, ok iyi para kazandm, senin beni
evde beklediini, Chevrolet arabam Taksim'e brakp, senin nazn zerine buraya sana
tavukgs almaya geldiimi, Nianta'nda oturduumuzu, onlar arabamla yolum zerinde
bir yere brakabileceimi itiraf ettim: Teekkr etti, hl Fenerbahe'de oturuyormu nk.
Merakl olduu iin nce ekine ekine, sonra, senin "iyi bir aileden" olduunu renince de, iyi
ailelere olan yaknln karsna kantlamak iin soruturdu: Frsat karmadm ve seni
hatrlamas gerektiini syledim. Memnuniyetle hatrlad. Sana derin sayglarn yollad. Elimde
tavukgs paketi muhallebiciden karken nce onu, sonra filmlerden renilmi kibar Batl
havasyla karsn da ptm. Ne tuhaf okurlarsnz siz, ne tuhaf lke buras.
128
ON NC BLM BAK, KM GELD
"ok eskiden rast/aacaktk." Trkn oray
Rya'nn eski kocasnn evinden ktktan sonra indii anacad-' dede, Galip kendini alacak
hibir ara bulamad. Arada bir durdurulmaz bir kararllkla geen ehirler aras otobsleri
hzlarn bile kesmiyorlard. Bakrky tren istasyonuna kadar yrmeye karar verdi. Bakkallarn
vitrin niyetine kullandklar o dknt buzdolaplarn hatrlatan tren istasyonuna varana kadar,
kara bata ka yrrken, saysz kereler haylinde Rya ile bulumu, her zamanki gnlk
hayatlarna dnmler, Rya'nn ok basit ve anlalr olduu anlalan 'terk' nedeni neredeyse
unutulmu, ama hayllerinde yeniden balayan gnlk hayatta, eski kocayla karlamasn
Rya'ya anlatamamt bir trl.
Yarm saat sonra kalkan trende bir ihtiyar, Galip'e, krk yl nce gene ayn soukluktaki bir k
gecesi yaad bir hikyeyi anlatt. Savan bize de bulamasn bekledikleri yokluk yllarnda,
Trakya'da bir kyde blyle zor bir k geirmiti ihtiyar. Bir sabah gizli bir emir alnca,
btn blk atlarna binip kyden ayrlmlar, btn bir gn sren uzun bir yolculuktan sonra
stanbul'a yaklamlar, ama ehre girmemilerdi: Hali tepelerinde geceyi beklemilerdi nce.
ehirde hayat iyice durunca karanlk sokaklara inmiler, karartlm lambalarn soluk
altnda, buzlu parke talarnn zerinde atlarn sessizce srp Stlce'deki salhaneye
hayvanlar teslim etmilerdi. htiyarn anlatt kanl kesim sahnelerini, atlarn bir bir devriliini

yaylar, dar frlam koltuk gibi, i organlar dar sarkan, barsaklar kanl talara yaylveren
hayvanlarn aknln, kasaplarn fkesini, srasn bekleyen atlarn yzndeki hznl
bakla, adi admla ehirden sulu gibi kan askerlerin yzlerindeki ifadenin nasl birbirine
benzediini dinlerken Galip, trenin grlts iersinde kelimeleri, heceleri zorlukla seiyordu.
129
Sirkeci'de, istasyonun nnde hibir ara yoktu. Galip bir an, hana yryp geceyi
yazhanesinde geirmeyi dnd, ama U dn yapan bir taksinin kendisini almak iin
duracan sezdi. Ama araba kaldrma ok daha nce yananca, siyah beyaz filmlerden kma,
eli antal, siyah beyaz bir adam kapsn ap ieri girdi. Yolcusunu aldktan sonra, ofr
Galip'in nnde de durdu, "beyefendiyle" birlikte onu Galatasaray'a brakabileceini syledi.
Galip taksiye bindi.
Galatasaray'da taksiden indiinde siyah beyaz filmlerden kma adamla hibir ey konumad
iin pimand. Karaky Kprsne bal ve lambalar yanan bo Boaz vapurlarna bakarken
Galip, adama yle diyebileceini dnmt: "Beyefendi, bir keresinde yllar nce, gene
byle karl bir gecede..." Sanki anlatmaya balasayd, balad rahatlkla hikyesinin sonunu
getirebilir, adam da onu bekledii ilgiyle dinleyebilirdi.
Atlas Sinemasnn az ilerisindeki bir kadn ayakkabcsnn vitrinine (Rya'nn ayaklan otuz yedi
numaradr) bakarken, kk ince bir adam Galip'e yaklat. Elinde kap kap dolaan havagaz
tahsildarlarnn tad deri taklidi plastik antalardan vard. "Yldzlar sever misin?" diye
sordu. Ceketini boynuna kadar dmeleyerek palto niyetine giymiti. Galip, bulutsuz
gecelerde, Taksim Meydanna teleskopunu kurup merakllara yz liraya yldzlar seyrettiren
adamn bir meslektana rastladn dnyordu ki, adam antasndan bir 'albm' kard.
Galip adamn kendi eliyle evirdji sayfalarda baz nl film yldzlarmzn iyi kda baslm
inanlmaz fotoraflarn grd.
Hayr tabii, fotoraflar nl yldzlarn deil, onlarn kyafetlerini giyen, taklarn takan ve en
nemlisi, pozlarn, durularn, sigara iilerini, dudaklarnn yuvarlakln ya da pecek gibi
ileri uzann taklit eden benzerlerinin fotoraflaryd. Her yldzn sayfasna, gazete
manetlerinden kesilmi arpc adyla, magazin dergilerinden alnm renkli bir fotoraf
yaptrlm, evresine, yldzn benzerinin aslna benzemeye alt eitli 'ekici' pozlar
eklenmiti.
Fotoraflarla ilgilendiini grnce, antal ince adam, Galip'i Yeni Melek Sinemasna kan dar
ve bo sokaa ekip kendi eliyle kartrsn diye albm uzatt. Tavanndan ince ipliklerle sark130
.
'
"
tlm kesik kollar, bacaklar, eldivenler, emsiyeler, antalar, oraplar sergilenen tuhaf bir
vitrinin nda Galip, dans ederken ingene elbiseleri sonsuza kadar alan, yorgun yorgun bir
sigara yakan Trkn oray'lan; muz soyan, apknca kameraya bakan, pervasz bir kahkaha
atan Mjde Ar'lar; gznde gzlk, kard sutyenini diken, bulak ykarken ne eilen ve
sonra dertli mahzun alayan Hlya Koyiit'leri dikkatle inceledi. Ayn dikkatle, kendisini
inceleyen albm sahibi, yasak kitap okuyan rencisini yakalayan retmenin kararllyla
albm birden Galip'in elinden bir hamlede ekip antasna tktrd. "Gtreyim mi seni
onlara?" "Neredeler?"
"Sen efendi adama benziyorsun, gel bakalm." Ara sokaklardan geerlerken, Galip srarl
sorular zerine bir seim yapmak iin, Trkn oray'dan holandn syledi.
"Kendisidir!" dedi antal adam, sr verir gibi. "O da sevinecek, senden ok holanacak."
Beyolu Karakolunun yannda, zerinde 'Dostlar' yazan eski bir ta evin toz ve kuma kokan
ilk katna girdiler. Yar karanlk odada, diki makineleri ya da kuma yoktu, ama- nedense
Galip'in iinden "Dostlar Terzihanesi" demek geldi. Yksek ve beyaz bir kapdan girdikleri l
l ikinci oda, Galip'e pezevenge para vermesi gerektiini hatrlatt.
"Trkn!" dedi adam, paray cebine koyarken. "Trkn, bak zzet geldi seni aryor."
Kt oynayan iki kadn glerek dnp Galip'e baktlar. Eski ve dknt bir tiyatro sahnesini
hatrlatan odada, borusu iyi ekmeyen sobal meknlara zg o uykulu havaszlk, uykulu bir
parfm kokusu ve yorucu bir 'yerli-pop' mziinin grlts vard. Bir divanda ne bir yldza,
ne de Rya'ya benzeyen bir kadn, Rya'nn polisiye roman okurken ald durula (bir baca
divann arkalnn stnde) uzanm bir mizah dergisini kartryordu. Mjde Ar'n Mjde Ar
olduu, gmleinin gsndeki Mjde Ar yazsndan anlalyordu. Garson klnda yal bir
adam, televizyonda, stanbul'un fethinin dnya tarihi iindeki nemini tart-an ak
oturumcular karsnda uyuyakalmt.

Galip, salar permal ye blucinli gen bir kadn, adn unut131


tuu bir Amerikan yldzna benzetebildi, ama bu benzerlie niyet edildiinden emin deil pek.
teki kapdan giren bir adam, Mjde Ar' a yaklap, yaadklar eylere gazete manetlerinde
okuyunca inananlar gibi, gmleinin zerindeki yazl adn ilk hecesini yutarak sarho
ciddiyetiyle uzun uzun okudu.
Leopar elbiseli kadnn Trkn oray olmas gerektiini Galip, kendisine yaklamasndan ve
yryndeki belli belirsiz bir ahenkten anlad. Belki de en ok o benziyordu aslna: Upuzun
sar salarnn hepsini sa omuzunun stnde toplamt.
"Bir sigara iebilir miyim?" dedi hoa glmseyerek. Dudaklarna filtresiz bir sigara yerletirdi.
"Yakar msnz?"
Galip akmayla sigaray yaknca, kadnn bann evresinde inanlmaz younlukta bir duman
olutu. Mziin grltsnn ii-tilmedii o tuhaf sessizlikte, sisler iinden beliren bir azizenin
ba gibi, iri kirpikli gzleri ve ba dumann iinden knca, Galip hayatnda ilk defa, Rya'dan
baka bir kadnla yatabileceim dnd. Kendisine "zzet Bey" diyen memur klkl bir adama
paray verdi. Yukar kata, dikkatlice denmi bir odaya ktklar zaman, kadn elindeki
bitmemi sigaray bir Akbank kllne bastrp paketinden bir yenisini kard.
"Bir sigara iebilir miyim?" dedi sonra ayn ses ve edayla. Sigaray ayn pozla dudaklarnn
kenarna yerletirmi ayn marur bakla hoa glmsyordu. "Yakar msnz?"
Ban gene ayn ekilde, gslerini gsterecek bir biimde, ho bir hareketle hayli bir
akmaa doru ediini farkettiinde Galip, bu sigara yakma jestinin ve kadnn szlerinin,
Trkn oray'n bir filminden ktn, kendisinin de ayn filmdeki ba erkek oyuncu zzet
Gnay olmas gerektiini anlad. Sigaray yaknca, kadnn ba evresinde gene ayn inanlmaz
younluktaki duman birikti ve iri kirpikli iri kara gzler, bu sisin iinde ar ar belirdiler.
Ancak stdyoda karlabilecek bu kadar duman azyla nasl karabiliyordu?
"Niye susuyorsun?" dedi kadn glmseyerek. "Susmuyorum," dedi Galip.
"Anasnn gz gibi gzkyorsun, ama saf msn yoksa?" dedi kadn yapmackl bir merak ve
fkeyle. Ayn cmleyi ayn jestlerle bir daha syledi. plak omuzlarma kadar sarkan iri
kpeleri
132
vard.
Srt kalaya kadar ak leopar elbiseyi, pavyon kadnn oynayan Trkn oray'n, yirmi yl
nce zzet Gnay'la barol paylat 'Vesikal Yarim' filminde giydiini yuvarlak komodin
aynasnn kenarlarna ilitirilmi 'lobi' fotoraflarndan anladnda, Galip, kadmn azndan
Trkn oray'n ayn filmde syledii baka szleri de iitmiti: (Mahzun ve mark bir ocuk
gibi boynunu bkerek, enesinin altnda birletirdii ellerini birden aarak): "Uyunmaz ki
imdi; iince de canm elenmek ister." (Komu ocuu iin meraklanan iyi teyze havasyla):
"zzet, gel bende kal kpr kapanncaya kadar!" (Birdenbire coarak): "Ksmet senin-leymi,
bugneymi!" (Hanmefendi gibi): "Tantmza memnun oldum, tantmza memnun
oldum, tantmza memnun oldum..."
Galip kapnn yanndaki sandalyeye gemi, kadn da filmdeki aslma olduka benzeyen
yuvarlak komodinin taburesine oturmu, boyal uzun sar salarn taryordu. Aynann
kenarnda bu sahnenin de fotoraf vard. Kadnn srt aslndan gzeldi. Bir an aynada grd
Galip'e bakt.
"ok eskiden rastlaacaktk..."
"ok eskiden de rastlatk," dedi Galip, kadnn aynadaki yzne bakarak. "Okuldayken ayn
sralarda oturmazdk, ama scak bahar gnlerinde snfta uzun tartmalardan sonra pencere
aldnda, hemen arkasndaki kara tahtann karasndan aynalaan camn iinde yansyan
yzn imdiki gibi seyrederdim."
"Hmm... ok eskiden rastlaacaktk."
"ok eskiden rastlatk," dedi Galip. "lk rastlatmzda bacaklarn o kadar ince, o kadar narin
gzkmt ki bana, onlarn krlvereceinden korkmutun. Tenin sanki ocukken daha sertti
de, bydke, ortaokuldan sonra renklenerek inanlmaz bir incelikle yumuad. Evin iinde
oynamaktan kudurduumuz scak yaz gnlerinde, bizi bir plaja gtrmlerse eer, dn
yolunda, ellerimizde Tarabya'dan aldmz dondurmalarla yrrken, sivri trnaklarmzla
kollarmza, zerindeki tuzu kazyarak harfler yazardk. nce kollarnn zerindeki kk tyleri

severdim. Gne yan-yla pembeleen bacaklarn severdim. Bamn zerindeki raftan bir
ey almak iin uzandnda yzne dklveren salarn sever133
dim.'.."
"ok eskiden rastlaacaktk."
"Annenden alp giydiin askl mayonun srtnda brakt ask izlerini, sinirlendiin zaman
salarn dalgn dalgn ekitirmeni, filtresiz sigara ierken ortanca ve ba parmaklarnla dilinin
ucundaki ttn parasn yakalayn, film seyrederken azn an, kitap okurken elinin
altndaki bir tabakta bulduun leblebileri ve fndklar farknda olmadan yeyiini, anahtarlarn
kaybediini, miyopluunu kabul etmediin gzlerini ksn severdim. Gzlerini ksp uzaktaki
bir noktaya bakarken baka bir yere gittiini, baka birey dndn anlaynca seni
endieyle severdim. Aklnn iindekilerin bildiim kadarn ve daha ok da bilmediim kadarn
korkuyla korkuyla severdim, Allahm!"
Galip, Trkn oray'm aynadaki yznde belli belirsiz bir endie grerek sustu. Kadn
komodinin yanbandaki yataa uzand.
"Hadi gel," dedi. "Hibir ey iin demez, hibir ey iin, anlyor musun?" Ama Galip
kararszlkla oturuyordu. "Trkn oray'-n sevmiyor musun yoksa?" diye ekledi kadn, Galip'in
gerek mi, oyun mu olduunu tam karamad bir kskanlkla.
"Seviyorum."
"Gzlerimi krptrm da severdin deil mi?"
"Severdim."
"Fstk gibi Maallah'da plaj merdivenlerinden iniimi, 'Vesikal Yarim'de sigara yakm,
'Bomba Gibi Kz'da azlkla sigara iiimi severdin deil mi?"
"Severdim."
"Hadi canm, gel o zaman."
"Daha konualm."
"Ne?"
Galip dnyordu.
"Adn ne senin, ne i yaparsn?"
"Avukatm."
"Bir avukatm vard," dedi kadn. "Btn param ald, ama kocamn elinden stme yapt
arabay alamad. Araba benimdi, anladn m benim, imdi bir orospunun elinde: tfaiye krmzs
renginde 56 Chevrolet. Bana arabam geri getiremiyorsa ben avukattan ne anladm? Kocamn
elinden bana arabam alabilir misin?"
134
"Alrm," dedi Galip.
"Alr msn?" dedi kadn umutla. "Ahrsn. Alrsn, ben de seninle evlenirim. Beni bu hayattan
kurtarrsn. Yani film hayatndan. Artistlikten bktm. Bu geri zekl millet artiste sanat deil,
orospu diye bakyor. Artist deilim ben, sanatym, anlyor musun?"
"Tabii..."
"Evlenir misin benimle?" dedi kadn neeyle. "Evlenirsen arabamla gezeriz. Evlenir misin? Ama
beni sevmen gerek."
"Evlenirim." '
"Ha^r hayr sen sor bana... Evlenir misin diye sor."
"Trkn, benimle evlenir misin?"
"yle deil! ten, hissederek sor, filmlerdeki gibi! nce ayaa kalk, bu soruyu hi kimse
otururken sormaz."
Galip, stikll Marn syleyecekmi gibi ayaa kalkt: "Trkn! Benimle, benimle, evlenir
misin?"
"Ama ben bakire deilim," dedi kadn. "Bamdan bir kaza geti benim."
"Ata binerken mi, trabzandan kayarken mi?" "Hayr, t yaparken. Glyorsun, ama ben daha
dn duydum Padiahmzn senin boynunun vurulmasn emrettiini. Evli misin?"
"Evliyim."
"Evliler de hep beni bulur zaten!" dedi kadn, 'Vesikal Yarim' filminden kma bir havayla.
"Ama nemli deil. nemli olan Devlet Demir Yollar. Sence bu yl hangi takm ampiyon
olacak? Sence bu gidiat nereye? Sence askerler ne zaman bu anariye dur diyecek? Biliyor
musun, salarn kestirsen daha iyi olur." "Kiiliimle ilgili eyler syleme," dedi Galip.

"Ayptr." "Ama ne dedim imdi ben?" dedi kadn yapmack bir aknlkla, gzlerini kocaman
kocaman ap Trkn oray gibi krptrarak. "Benimle evlenirsen arabam kurtarr msn,
dedim. Hayr, arabam kurtarrsan benimle evlenir misin, dedim. Plakasn vereyim: 34 CG 19
Mays 1919. Samsun'dan yola kt btn Anadolu'yu kurtard. 56 Chevrolet."
"Bana Chevrolet'yi anlat!" dedi Galip.
"yi ama, birazdan kapya vururlar. Vizita bitiyor."
135
"Trkesi ziyaret." "Efendim?"
"Para nemli deil," dedi Galip.
"Bence de," dedi kadn. "56 Chevrolet'im trnaklarmn krm-zsyd, aynen bu renkte. Biri
krlm deil mi? Belki Chevrolet'im de bir yere arpmtr. Kocam olacak o rezil, o orospuya
hediye etmeden nce buraya hergn arabamla gelirdim. Ama imdi yalnzca yollarda
gryorum onu, yani arabay. Bazan Taksim Meydann dnerken gryorum, iinde baka bir
ofr oluyor, bazan Karaky iskelesinde yolcu beklerken, gene baka bir ofr. Kan arabaya
dkn, her gn boyatyor. Bir gn bakyorum Chev- . rolet'im kestane rengi olmu, ertesi gn
bu sefer nikelajlar, lambalar taklm ve stl kahve renginde. Ertesi gn ieklerle bezenmi,
nne bebek oturtulmu pembe bir gelin arabas, derken, bir hafta sonra bir bakyorum,
karalara boyanm, iinde de alt tane kara bykl polis, olmu mu sana bir polis arabas?
zerinde 'polis' bile yazyor, yanlmak mmkn deil. Tabii, her seferinde plaka numaralar da
deitiriliyor ki, anlamayaym." "Tabii."
"Tabii," dedi kadn. "Polisler de, ofrler de karnn krklar, ama benim boynuzlu kocam
dnyay m gryor? Bir gn beni yle terketti gitti. Seni hi yle brakp gittiler mi? Bugn
ayn ka?"
"On ikisi."
"Vakit nasl geiyor. Sen de beni bak hl konuturuyorsun. Yoksa zel bir ey mi istiyorsun.
Syle, seni sevdim, kibar adamsn, ne olacak. ok paran var m imdi yannda, gerekten
zengin misin? Yoksa zzet gibi bir manav m? Hayr, bir avukat. Bana bir bilmece sor bakalm
avukat bey... Peki, ben sana soraym: Padiahla Boaz Kprs arasnda ne fark vardr?"
"Bilmiyorum."
"Atatrkle, Muhammed arasnda?"
"Bilmiyorum."
j
"ok kolay teslim oluyorsun!" dedi kadn. Kendini seyrettiL
komodin aynasndan kalkp, Galip'in kulana cevaplar kkrdayaf
rak fsldad. Sonra kollarn Galip'in boynuna dolad. "Evlenej
lim," diye mrldand. "Kaf D'na gidelim. Birbirimizin olalm!
136
Baka birer insan olalm. Al beni, al beni, al beni."
Ayn oyun havas iinde ptler. Rya'y hatrlatan bir ey var myd bu kadnda? Yoktu, ama
Galip hayatndan da memnundu. Yataa devrildiklerinde kadn Rya'y hatrlatan bir ey yapt,
ama tam Rya gibi de yapmamt bunu. Rya dilini aznn iine sokunca, her seferinde,
karsnn bir anda, bambaka biri olduunu dnerek kayglanrd Galip. Trkn oray'n
taklidi ise Rya'nnkinden daha byk ve daha ar dilini, Galip'in aznn iine bir eit zafer
duygusuyla, ama tatllkla ve aka yapar gibi sokunca, kollarnn arasndaki kadnn deil,
Galip, kendisinin bambaka biri olduunu hissetti ve ok da heyecanland. Kadnn bir oyun
duygusuyla iteklemesiyle, yerli filmlerdeki o hi gereki olmayan pme sahnelerinde olduu
gibi, alt alta st ste, nce biri alta, sonra br ste karak, dnerek, byk yatan bir
ucundan br ucuna yuvarlandlar. "Bam dndryorsun!" dedi kadn orada olmayan bir
hayli taklit ederek ve ba gerekten dnm gibi yaparak. Galip yatan bu ucundan aynada
kendilerini grebildiklerini anlaynca, bu tatl yuvarlanma sahnesine neden gerek duyulduunu
anlad. Kadn kendini ve Galip'i soyarken, aynadaki grnty seyrediyordu zevkle. Daha
sonra, ikisi birlikte, sanki bir nc kiiyi seyreder gibi ve jimnastik yarmasnda zorunlu
hareketleri yapan yarmacy deerlendiren jri yeleri gibi, belki onlardan biraz daha neeyle,
kadnn hnerlerini aynada gzlerini do-yura doyura tek tek seyrettiler. Daha sonra, Galip'in
aynaya baka-mad bir an, "kimiz bir baka biri olduk," dedi kadn, yatan sessiz yaylaryla
yaylanrken. "Kimim ben, kimim ben, kimim ben?" diye sordu, ama Galip iitmek isteyecei
cevab vermedi ona: Kendini koyuvermiti. Kadnn, "ki kere iki drt," dediini, "Dinle, dinle,

dinle!" diye mrldandn, ve belli belirsiz bir padiahtan, zavall ehzadesinden, bir masal
syler gibi, bir ryay anlatr gibi misli gemi zaman kullanarak szettiini iitti.
"Ben sensem, sen de ben," dedi daha sonra giyinirlerken kadn, "ne kar bundan, sen ben
olmusun ben de sen!" Kurnaz bir bakla glmsyordu. "Trkn oray'n sevdin mi?"
"Sevdim."
"Kurtar o zaman beni bu hayattan, kurtar beni, kar beni buradan, al beni, baka bir yere
gidelim, kaalm, evlenelim, yeni
137
bir hayata balayalm."
Hangi oyunun, hangi filmin parasyd bu? Galip kararsz kald. Belki de, kadnn istedii de
buydu. Galip'e evli olduuna inanmadn syledi; evli erkekleri iyi tanrm nk.
Evlenirlerse, 56 Chevrolet'yi Galip kurtarmay baarrsa, birlikte Boaz gezintisine kacaklar,
Emirgn'da kt helvas alacaklar, Tarabya'da denize bakacaklar, Bykdere'de yemek
yiyeceklerdi.
"Bykdere'yi sevmem," dedi Galip.
"O zaman bouna bekliyorsun O'nu." dedi kadn. "Hibir zaman gelmeyecek O."
"Acelem yok!"
"Benim var," dedi kadn inatlkla. "Gelince O'nu tanyamamaktan korkuyorum. O'nu
herkesten sonra grmekten korkuyorum. Sona kalmaktan korkuyorum."
"O kim?" diye sordu Galip.
Kadn esrarl bir ekilde glmsedi. "Sen hi film seyretmiyor musun, oyunun kurallarn
bilmiyor musun? Byle eyleri azndan karanlar bu memlekette sa koyarlar m? Ben
yaamak istiyorum."
Esrarengiz bir ekilde yok olan, byk bir ihtimalle ldrlp cesedi Boaz'a atlan bir
arkadann hikyesini anlatrken, birisi kapy vurmaya balad. Kadn sustu. Galip odadan
karken kadn arkasndan fsldad:
"Hepimiz O'nu bekliyoruz, hepimiz, hepimiz O'nu bekliyoruz."
ON DRDNC BLM HEPMZ ONU BEKLYORUZ
"Esrarl eyleri dehetli smerim." Dostoyevski
Hepimiz O'nu bekliyoruz. Hepimiz yzyllardr O'nu bekliyoruz. Bazlarmz, Galata kprs
zerindeki kalabalktan bunalp Halic'in kuruni mavi sularna kederle bakarken; bazlarmz,
Sur-dibi'ndeki iki gz oday bir trl stmayan sobaya odun atarken; bazlarmz, Cihangir'in
arka sokandaki Rum apartmannn o hi bitmeyen merdivenlerini karken; bazlarmz cra
bir Anadolu kasabasnda, meyhanede arkadalarla buluma saati gelsin diye, stanbul
gazetesindeki bulmacay zerken; bazlarmz da, o gazetede sz edilen ve resmi baslan
uaklara binmeyi, aydnlk salonlara girmeyi, gzel gvdelere sarlabilmeyi hayl ederken, O'nu
bekliyoruz. Ellerimizde yz kere okunmu gazetelerden katlanm kese ktlar, en ucuz
plastikle yapld iin, iindeki elmalar da sentetik bir kokuyla kokutan plastik torbalar, avu
ilerimizde ve parmaklarmzda morumsu izler brakan pazar fileleri, amurlu kaldrmlarda
hznle yrrken de O'nu bekliyoruz. Cumartesi akamlar ieleri ve camlan kran erkeklerle,
dnya gzeli kadnlarn doyum olmaz maceralarn seyrettiimiz sinemalardan, yalnzlk
duygusunu arttran orospularla yattmz kerhanelerin sokandan, kk saplantlarmz var
diye acmasz arkadalarmzn bizimle alay ettii meyhanelerden ve grltc ocuklar bir
trl uyuyamad iin radyolarndaki tiyatroyu bile tadn kararak dinleyemediimiz komu
evinden dnerken, hepimiz O'nu bekliyoruz. Bazlarmz O'nun arsz ocuklarn sapanlaryla
sokak lambalarn krdklar arka mahallelerin karanlk kelerinde ilk grneceini sylyor,
bazlar da Milli Piyango, Spor Toto, plak kadnl dergi, oyuncak, ttn, prezervatif ve her
trl vr zvr satan gnahkrlarn dkknlarnn nnde. Nerede, ama nerede ilk grnrse
grnsn, ister kk ocuklarn gnde on iki saat kyma yourduu kfteci dkknlarnda,
ister binlerce gzn tek
138
139
bir istein bakyla yanarak tek bir gze dnt sinemalarda, ister melek kadar gnahsz
obanlarn mezarlklardaki servilerin bysne kapld yeil tepelerde ilk ortaya ksn, O'nu
ilk gren talihlinin hemen tanyacan ve sonsuzluk kadar uzun ve bir gz krpma kadar ksa
sren bekleyiin sona erip, kurtulu vaktinin geldiinin hemen anlalacan sylyor herkes.

Kuran bu konuda yalnzca harfleri okumasn bilenler iin ak ('El sra' Suresinin 97. ayeti, 'EzZmer' Suresinin Allah'n Kuran' "birbirine benzer ve ift inzal" ettiini syleyen 23. ayeti vs.)
Kuran'n misinden yz elli yl sonra yazan Kudsl Mutah-har bn Tahir'in 'Balang ve
Tarih' adl kitabna greyse, bu konudaki tek kant, Muhammed'in "ad, grn ya da ii
benimkini tutan birinin yol gsterecei" yolundaki szleri ya da bu ve benzeri hadislere
kaynaklk eden br tanklarn ahitlikleri. Bundan gene yz elli yl sonra, iilerin
Samarra'daki Hakim-l Vakt Trbesinin yer altndaki mahzeninde, O'nun zuhur etmesinin
trenlerle beklendiini bn Batuta'nn 'Seyahatname'sinde ksaca deindiini biliyoruz. Otuz yl
sonra ise, Firuz ah'in ktibine yazdrdna gre, Delhi'nin sar ve tozlu sokaklarnda, O'nu ifa
edecei harflerin esraryla birlikte bekleyen binlerce mutsuz varm. Yine ayn yllarda, bni
Haldun'un O'nun ortaya kyla ilgili hadisleri ar ii kaynaklarndan ayklayarak tek tek ele
ald 'Mukaddime'sinde, bir baka noktann yeniden zerinde durulduunu biliyoruz: O'nunla
birlikte Deccal'in, Seylan'n ya da frenklerin anlay ve diliyle sylersek Anti-Christ'in grlecei
ve o kyamet ve kurtulu gnnde O'nun Deccal'i ldrecei.
artc olan ey ise, cra bir Anadolu kasabasndaki evinde kurduu bir hayli bana yazan
deerli okurum Mehmet Ylmaz'-dan, ondan yedi yz yl nce, bu hayli kurup 'Ankay
Mugrib'inde yazan bn Arabi'ye, bizden bin yz on bir yl nce, O'nun kurtardklarn peine
takp stanbul'u Hristyanlardan feth edeceini ryasnda gren filozof El Kindi'den, ok
sonralar gerekleen bu ryann bir arka sokanda, Beyolu'ndaki bir manifaturac
dkknnda makaralar, dmeler ve naylon oraplar arasnda, O'nun dn kuran tezghtar
kza kadar, herkesin byk kurtarcy dlerken ve beklerken O'nun yzn bir trl hayl
edememesi.
140
Oysa Deccal'i ok iyi hayl edebiliyoruz: Buhari'nin 'Enbiya'sna gre, Deccal tek gzl ve kzl
saldr, 'Hacc'ma gre, yznn zerinde kim olduu yazldr; Tayalisi'ye gre kaln boyunlu
olan Deccal, ondan bin yl sonra, stanbul'da hayl kuran Hoca Nizamettin Efendi'nin
'Tevhid'ine gre ise krmz gzl ve kemiklidir. Benim ilk gazetecilik yllarmda Anadolu'da ok
okunan Karagz gazetesindeyse, bir Trk cengverinin servenlerinin anlatld izgi romanda,
Deccal, ylk ve arpk azl izilirdi. Henz fethedilmemi Konstantinopolis'in dilberleriyle
sevien cengveri-mizin, inanlmaz hileleriyle boutuu (bazlarn ressama ben nerirdim)
Deccal, geni alnh, iri burunlu ve bykszd. Deccal'in hayl gcmz bu kadar
hareketlendirmesine karlk, hfcpimizin bekledii kurtarcy, O'nu btn renkleriyle
canlandrabilen tek yazarmz Doktor Ferit Kemal'in eseri 'Le Grand Pacha'y Franszca yazp,
ancak 187O'te Paris'te yaymlayabilmesini bazlarmz edebiyatmz iin bir kayp olarak
gryorlar.
O'nu btn gerekliiyle tasvir eden bu tek eseri, 'Le Grand Pacha'y Franszca yazld iin
Trk edebiyatnn bir paras olarak grmemek ne kadar yanlsa, 'adrvan' ya da 'Byk
Dou' gibi Doucu dergilerde, bazlarnn bir eziklik duygusuyla, Rus romancs Dostoyevski'nin
'Karamazov Kardeler'indeki Byk En-gizitr paracnn bu kk risaleden yrtldn
ileri srmeleri de o kadar ackldr. Dou'dan Bat'ya, ya da Bat'dan Do-u'ya yrtlm
eserler efsanesi, bana hep u dncemi hatrlatr: Dnya dediimiz ryalar lemi, bir
uykudagezerin aknl iinde kapsndan girverdiimiz bir evse eer, edebiyatlar da, almak
istediimiz bu evin odalarna aslm duvar saatlerine benzerler. imdi:
1. Bu dler evinin odalarndaki tkrth saatlerin birinin doru ya da yanl olduunu sylemek
samadr.
2. Odalardaki saatlerden birinin brnden- be saat ileri olduunu sylemek de samadr,
nk ayn saatin yedi saat geri olduu sonucu da ayn mantkla karlabilir.
3. Saatlerden biri dokuzu otuz be geceyi gsterdikten her hangi bir sre sonra, evdeki baka
bir saatin dokuzu otuz be ge-eyi gstermesinden, ikinci saatin birincisini taklit ettiini
sonucunu karmak da samadr.
141
Says iki yz aan mutasavvfane kitap yazan bn Arabi, bn Rd'n Kurtuba'daki
cenazesinde bulunmadan bir yl nce Fas'tayd ve Kuran'in yukarda szn ettiim (dizgici
imdi stunun stndeysek "yukarda" deil "aada" yaz!) 'El sra Suresi'nde anlatlan,
Muhammed'in bir gece Kuds'e gtrlp oradan merdivenle (Arapas Mira) ge kmas,

Cenneti, Cehennemi iyi bir seyretmesi hikyesinden (ryasndan) ilhamla bir kitap yazyordu.
imdi, bn Arabi'nin rehberi eliinde gn yedi katn nasl dolatn, oralarda grdklerini,
rastlad Peygamberlerle neler syletiklerini anlatna ya da bu kitab tam 35 yanda (1198)
yazna bakp, Nizam adl bu ryalardan kma kzn doru, Beatri-ce'in yanl; ya da bn
Arabi'ni doru, Dante'nin yanl; ya da 'Ki-tab al sra ile Makam al Asra'nn doru, 'Divina
Commedia'nn yanl olduuna hkmetmek, demin szn ettiim birinci cins samala
rnektir.
Endlsl filozof bn Tufeyl'in ssz adaya den bir ocuun doay, nesneleri kendisine
emziren bir geyii, denizi, lm, gkleri ve 'ilahi gerekleri' tanyarak, orada tek bana
yllarca yaayn ta on birinci yzylda kaleme almasna bakp, Hayy bn Yak-zan'n Robinson
Cruzoe'dan alt yz yl ileri olduuna karar vermek; ya da ikincisinin eyalar ve aralar daha
ayrntyla anlatmasna bakp bn Tufeyl'in Daniel De Foe'dan alt yzyl geri olduunu sylemek
de ikinci cins samala rnektir.
nc Mustafa devri eyhlislmlarndan Hac Veliyydin Efendi, 1761 yl Mart aynda, bir
cuma akam evine gelip yaz odasndaki muhteem dolab gren geveze bir dostunun, "Hoca
Efendi, dolabn da akln kadar karkm!" yolundaki saygsz ve mnasebetsiz sz zerine,
ani bir ilhama kaplp, hem aklnda, hem de ceviz dolabnda her eyin yerli yerinde olduunu,
ikisini birbirine benzeterek kantlayan uzun bir mesnevi yazmaya balam. Bu eserde, iki
kapakl, drt gzl ve on iki ekmeceli Ermeni ii o ahane dolapta olduu gibi, aklmzn iinde
de, saatleri, mekn, saylar, ktlar ve bugn 'nedensellik', 'varlk', 'zorunluluk' dediimiz
nice vr zvr saklayan on iki gz olduunu Alman Filozof Kant'in saf akln on iki kategorisini
sralad o nl eserini yaymlayndan yirmi yl nce gstermesine bakp, Almann onu taklit
ettii sonucunu karmak da nc cins samala
142
rnektir.
Doktor Ferit Kemal, hepimizin bekledii byk kurtarcy, O'nu btn canllyla resmederken,
yz yl sonra soydalarnn kendisine bu trden samalklarla yaklaacan bilseydi amazd;
nk btn hayat kendisini bir ryann sessizliine brakan bir ilgisizlik ve unutulu halesiyle
evriliydi zaten. Bugn, onun hibir fotorafta gremediimiz yzn, bir ryadagezerin
hayletimsi yz gibi dleyebiliyorum ancak: Bir esrarketi. Kendisi gibi, Paris'teki birok
hastasn afyonke ettiini Abdurrahman erefin 'Yeni Osmanl'lar ve Hrriyet' adl kltc
almasndan kartyoruz. 1866'da, -evet, Dostoyevski'nin ikinci Avrupa yolculuundan bir yl
nce- belli belirsiz bir isyan ve hrriyet duygusu yznden Paris'e gitmi, Avrupa'da
yaymlanan Hrriyet ve Muhbir gazetelerinde bir iki makalesi km, ama Jntrkler sarayla
uzlap tek tek stanbul'a dnerlerken, o Paris'te kalm. Baka bir iz yok. Kitabnn nsznde
Baudelaire'in 'Paradis Artifici-els'inden szettiine gre, benim ok sevdiim De Quincey'den
haberliydi belki; belki de, afyonla deneylere de girmiti; ama O'nu anlatt sayfalarda bu
deneylerin deil, tam tersi, bugn bizim ihtiyacmz olan kuvvetli bir mantn izleri grlyor.
Bu yazy, bu mant tartmak, silahl kuvvetlerimizin yurtsever subaylarna 'Le Grand
Pacha'daki kar durulmaz dnceleri tantmak iin yazyorum.
Ama bu mant anlamak iin, nce kitabn havasna girmek gerekiyor. Mavi ciltli, 1861'de
Paris'de yaymc Poulet-Malassis tarafndan kalnca bir saman kda baslm bir kitap
dnn. Yalnzca doksan alt sayfa. Bir Fransz ressama (De Tennielle) izdirilmi, o zamann
stanbul'undan ok, bugnn ta binal, kaldrml, parke kapl stanbul sokaklarna benzeyen,
o zamanki ta hcrelerden ve ilkel ikence aletlerinden ok, bugnk beton fare deliklerini ve
askl, manyetolu ikence aletlerini hatrlatan evrelerin, eyalarn ve glgelerin resimlerini
dnn.
Kitap, bir geceyars, stanbul'un arka sokaklarndan birini tasvirle alyor. Bekilerin
kaldrmlar den bastonlarndan ve uzak mahallelerde birbirleriyle bouan kpek etelerinin
ulumalarndan baka hibir ses yok. Ahap evlerin kafeslerle kapl pencerelerinden hibir k
szmyor. Bir soba borusundan kan belli
143
belirsiz bir duman, damlarn, kubbelerin stne inmi incecik sise karyor. Bu derin sessizlik
iinde, bo kaldrmlarda yryen ayak sesleri duyuluyor. Herkes bir mjde gibi duyuyor bu
tuhaf, yeni, beklenmedik ayak seslerini; hrka zerine hrka giyip souk yataklarna girmeye
hazrlananlar da, kat kat yorganlar altmda rya grenler de.

Ertesi gn ise, gecenin kasvetinden uzak gneli bir enliktir. Herkes O'nu tanm, herkes
O'nun O olduunu anlam, herkes karamsarlk zamanlarnda hi bitmeyeceini sand aclarla
ykl sonsuzluk saatinin dolduunu kavramtr. Bu bayram havas iinde dnen atlkarncalar,
baran eski dmanlar, elma ekeri ve macun yiyen ocuklar, birlikte akalaan kadnlar ve
erkekler, alp oynayanlar arasndadr O. Gzel gnlere gtrecei, zaferden zafere
koturaca mutsuzlar arasnda yryen stn bir Kurtarc'dan ok, kardeleri arasnda
yryen bir aabeydir O. Ama, bir kukunun glgesi de vardr yznde; bir dncenin, bir
sezginin. te o zaman, sokaklarda byle dnceli yrrken O, Grand Pacha'mn adamlar O'nu
yakalayp ehrin ta kemerli souk zindanlarndan birine tkarlar. Geceyars, elinde bir kandil
Grand Pacha O'nu hcresinde ziyarete gelir, btn gece konuur.
Kimdi Grand Pacha? Buna yazar gibi, ben de, okuyucunun kendi zgrlyle karar vermesini
istediim iin, bu ok kendine zg kiinin adn bile bsbtn Trkeye eviremiyorum. Paa
olmasna bakp bir byk devlet adam, bir byk asker ya da byk rtbeli herhangi bir asker
olduunu dnebiliriz. Szlerindeki mantn doruluuna bakp, ayn zamanda bir filozof ya
da bizde ok grlen ve kendinden ok devleti, milleti dnen kiilerde hissettiimiz bir tr
bilgelie erimi yce bir kii olduunu da dnebiliriz. Btn gece o zindan hcresinde Grand
Pacha anlatacak, O dinleyecektir. te Grand Pacha'nn O'nu susturan ve ikna eden mant ve
szleri:
-1. Herkes gibi ben de hemen senin O olduunu anladm (diye szlerine balar Grand Pacha).
Bunu anlamam iin yzlerce, binlerce yldr yapld gibi, harflerin, rakkamlarn srlarna,
gkteki ya da Kuran' daki belirtilere, senin hakknda yazlm kehanetlere bavurmama gerek
kalmad hi. Kalabaln yzndeki sevinci ve zafer heyecann grnce anladm senin O
olduunu. imdi,
144
aclar ve kederi unutturman, kaybettikleri umudu vermeni, onlar zaferden zafere koturman
bekliyorlar senden, ama sen bunlar verebilecek misin onlara? Yzyllarca nce Muhammed
mutsuzlara umut verebilmiti, nk klcyla zaferden zafere koturmutu onlar. Oysa, bugn
imanmz ne olursa olsun, slmn dmanlarnn silhlar bizimkilerden ok daha gl. Hibir
askeri baar imkn yok! Kendilerini 'O' diye tantan dzmece Mehdi'lerin Hindistan'da,
Afrika'da ngilizlere, Franszlara bir sre kk sktrmelerinden sonra, ezilip yok olmalarndan,
daha byk ykmlara yol amalarndan da belli deil mi bu? (Bu sayfalardan, yalnzca slmn
deil, Dou'nun Bat nnde byk apl bir zafer kazanmasnn da artk bir hayl olduunu
gsteren askeri, iktisadi karlatrmalar var: Grand Pacha, Bat'nn zenginlik dzeyiyle
Dou'nun sefaletini gereki bir siyasetinin yapaca gibi drste karlatryor ve O, bir
arlatan deil, gerekten O olduu iin, izilen bu i karartc resmi sessizce ve hznle
onaylyor.)
2. Ama bu iler acs sefalet, mutsuzlara bir zafer umudu verilemeyecei anlamna gelmez tabii
(diye devam ediyor Grand Pacha szlerine, vakit geceyarsn ok gemiken). Yalnzca 'd'
dmanlarmza kar sava aamayz. Ama ya ierdekiler? Btn sefaletin, aclarmzn
kayna iimizdeki gnahkrlar, tefeciler, kan iiciler, zalimler ya da yle olduklar halde sureti
haktan gzkenler olmasn sakn? Mutsuz kardelerine bir zaferin ve mutluluun umudunu
yalnzca iimizdeki dmana kar aacan savala verebileceini sen de gryorsun deil mi?
O zaman, bu savan kahraman askerlerle, gazilerle deil, muhbirlerle, celltlarla, polisle,
ikencecilerle birlikte verilecek bir sava olduunu da gryorsun demektir. Umutsuzlara
sefaletin sorumlusu olan bir sulu gstermeli ki, onun bann ezilmesiyle cennetin yeryzne
ineceine inanabilsinler. Bizim son yz yldr yaptmz da yalnzca budur. Kardelerimize
umut verebilmek iin aralarndaki sulular gsteriyoruz onlara. Onlar da, ekmek kadar umut
da istedikleri iin inanyorlar. Sulularn aralarnda en zeki ve en drst olanlar, her eyin bu
mantkla yapldn grdkleri iin, cezalar infaz edilmeden nce, varsa eer, kk sularn
bire on katp anlatyorlar ki, mutsuz kardeleri hi olmazsa biraz daha umutlanabilsinler.
Bazlarn af bile ediyoruz, aramza katlp sulu avna k145
yorlar. Kuran gibi, umut da, yalnz vicdani hayatmz deil, bizim dnyevi hayatmz da ayakta
tutuyor: Umudu ve zgrl, ekmei beklediimiz yerden bekleriz nk.
3. Senden beklenilen btn bu g ileri baarabilecek kadar kararl, kalabalklar iinden
sulular gzn krpmadan ekip karabilecek kadar adil ve pek istemeden de olsa, onlar
ikenceden geirebilecek kadar, btn bu ilerin stesinden gelebilecek kadar gl olduunu

biliyorum: nk O'sun sen. Ama bu umutla ne kadar oyalayabileceksin bu kalabalklar? Bir


sre sonra, ilerin dzelrhediini grecekler. Ellerindeki ekmek bymedii iin senden
aldklar umut da tkenmeye balayacak. O zaman, kitaba ve her iki dnyaya olan inanlarn
kaybetmeye balayacaklar gene; kendilerini, bir gn nce yaadklar derin karamsarla,
ahlkszla, ruhsal sefalete kaptracaklar. En kts, senden phelenmeye, senden nefret
etmeye balayacaklar. Muhbirler senin celltlarna ve alkan ikencecilerine seve seve teslim
ettikleri sulular iin vicdan azab duymaya balayacaklar; polisler ve gardiyanlar yaptklar
ikencelerin anlamszlndan yle bir yorulacaklar ki, ne en son yntemler oyalayacak onlar,
ne de senin onlara vermeye altn umut; daraaalarndan salkm salkm zmler gibi
sallandrhveren talihsizlerin bou bouna kurban edildiine karar verecekler. O kyamet
gnnde, artk ne sana, ne senin onlara anlattn hikyelere inanacaklarn gryorsundur.
Ama daha ktsn de gryorsundur: Hep birlikte inanacaklar bir hikye kalmaynca, hepsi
tek tek kendi hikyesine inanmaya balayacak, herkesin kendi hikyesi olacak, herkes kendi
hikyesini anlatmak isteyecek. Kalabalk ehirlerin kirli sokaklarnda, bir trl ekidzen
verilemeyen amurlu meydanlarnda, milyonlarca sefil, balarnn evresinde bir mutsuzluk
halesi tar gibi tadklar kendi hikayeleriyle uykudagezerler gibi hznle gezinecekler. O
zaman onlarn gznde sen O deil, Deccal olacaksn artk, Deccal de sen! Bu sefer senin deil
Deccal'in. O'nun hikyelerine inanmak isteyecekler. Zaferle geri dnen ben ya da benim gibi
biri olacak Deccal. O da bu mutsuzlara senin yllardan beri onlar kandrdn, umut deil,
onlara yalan aladn, aslnda O deil Deccal olduunu syleyecek. Belki buna da gerek
kalmayacak, ya Deccal'in kendisi ya da yllardr senin kendisini kandrdna karar vermi
146
bir mutsuz, bir geceyars, karanlk bir sokakta tabancasnn kurunlarn senm bir zamanlar
kurun ilemez sanlan lml gvdene boaltverecek. Bylece, yllarca onlara umut verdiin
ve yllarca onlar kand.rd.,n iin, artk alp sevmeye baladn amurlu sokaklarn, krl
kaldrmlarn birinde, bir gece ln bulacaklar
147
ON BENC BLM KARLI GECENN AK HKYELER
"siz gsz adamlarla masal, hikye arayanlar"
Mevlna
Sirkeci'den Galatasaray'a gelirken takside yanma oturduu siyah beyaz filmlerden km
adam yeniden grdnde, Galip, Trkn oray benzerinin odasndan yeni ayrlmt. Beyolu
Karakolunun nndeydi, nereye gideceine karar veremiyordu, mavi yanp snen bir polis
arabas keyi dnp kaldrma yananca bir an duraklad. Arabann aceleyle alan arka
kapsndan ite kaka karlan adam hemen tand: ki polisin arasndayd, zerindeki o siyah
beyaz filmlere yakr hava kaybolmu, gecenin lacivert ve sulu renklerine uygun bir canllk
gelmiti yzne. Dudann kenarnda, karakolun cephesini her trl baskna kar l l
aydnlatan lambalarn parlak nn yansd koyu krmz bir kan izi vard, ama silmiyordu.
Takside sk skya sarld i adam antas polislerin birinin elindeydi, suunu kabul etmilerin
tevekklyle nne bakarak yryordu, ama hayatndan da fazlasyla memnun gibiydi.
Karakolun d merdivenlerinin nnde Galip'i grnce, bir an, tuhaf ve korkutucu bir keyifle
bakt: "yi akamlar beyefendi!" "yi akamlar!" dedi Galip kararszlkla. "Kim o?" diye sordu
polislerden biri Galip'i iaret ederek. Adam iterek karakoldan ieri soktuklar iin, Galip
konumann devamn iitemedi.
Anacaddeye ktnda, saat biri geiyordu; karla kapl kaldrmlarda hl gelip geenler vard.
"ngiliz Konsolosluu'nun bahesine paralel sokaklardan birinde," diye dnyordu Galip,
"yalnz Anadolu'dan para yemeye gelen hacaalarn deil, okumu yazmlarn da gittii
sabaha kadar ak bir yer varm!" Bu bilgileri, byle yerlerden alayc bir dil kullanyormu gibi
yaparak sz eden sanat dergilerinden Rya edinirdi.
Tokatlyan Oteli' nin eski binasnn nnde, Galip, sken148
der'le karlat. Nefesinden bol bol rak itii anlalyordu: C'den gelen televizyoncu takmm
Pera Palas'tan alm, "bir bin bir gece stanbul'u yaptrmak" iin onlar gezdirmi, (p
tenekelerini kartran kpekler, esrar ve hal tccarlar, gbekli gbek danszleri, pavyon
kabadaylar vs.), arka sokaklarn birinde de bir pavyona gtrm. Eli antah tuhaf bir adam
anlalmayan bir kelime yznden kavga karm orada, onlarla deil, bakalaryla, polisler
gelip, adam yaka paa gtrmler, bir bakas da pencereden trmanp kam, bu

kargaadan sonra da masalarna evreden gelen bakalar da oturmu ve bylece, isterse


imdi Ga-lip'in de katlabilecei elenceli bir gece balam. Galip filtresiz sigara arayan
skenderle Beyolu'nda aa yukar yrdkten sonra, kapsmda 'Gece Kulb' yazan
pavyona gitti.
Galip'i nee, ilgisizlik ve grltyle karladlar. ngiliz gazete-. iler arasndaki gzel bir kadn,
hikyesini anlatyordu. Fasl heyeti susmu, numarasna balayan hokkabaz, kutularn iinden
kutular, o kutularn iinden baka kutular karyordu. Yardmcs kzn bacaklar arpkt,
gbeinin biraz altnda 'sezaryen' ameliyatnn diki izleri vard. Galip kadnn herhangi bir
ocuu deil, yalnzca elindeki uykulu tavan dourabileceini dnd. Zati Sun-gur'dan
yrtme 'kaybolan radyo' numarasndan sonra, kutulardan gene kutular kmaya balaynca
pavyonda ilgi dald.
Masann teki ucunda oturan ngiliz kadnn anlattklarn skender Trkeye eviriyordu. Galip
bam kard hikyenin anlamn kadnn anlaml yznden okuyabileceine iyimserlikle
inanarak dinledi. Hikyenin geri kalan ksmndan, bir kadnn (hikyeyi anlatan kadnn kendisi
diye dnd Galip) kendisini dokuz yandan beri tanyan ve seven bir erkei apak bir
geree, bir dalgcn getirdii bir Bizans parasnn zerindeki belirli bir anlama inandrmak
istedii, ama kadna duyduu sevgiden baka bir ey gremeyen erkein gzlerinin, birlikte
tank olduklar bu sihi-re kapand, yalnzca, aknn heyecanyla iirler yazabildii
anlalyordu. "Bylece dalgcn denizin dibinde bulduu Bizans paras yznden, amca
ocuklar en sonunda evlenebilmiler.Ama parann zerinde grd yzn bysne inanan
kadnn hayat btnyle deiirken, erkek hi bir ey anlayamam," dedi kadnn dediklerini
Trke syleyen skender. Bu yzden, kadn mrnn so149
nuna kadar tek basma kulede yaam. (Galip kadnn erkei ter-kettiini dnd.) Hikyenin
sonunun geldii anlalnca uzun masada oturanlarn takndklar d 'insani duygular'a saygl
'insancl' sessizlik Galip'e sama gzkt. Gzel bir kadn, budala bir erkei terketti diye
herkesin kendisi gibi sevinmesini istemiyordu belki, ama 'gzel kadnn' gzellii yannda,
yarsn dinledii hikyenin trajik (byle gsterili kelimeleri izleyen o yapmackl ve budalaca
sessizlie brnmlerdi nk) ve ackl sonu glnt. Hikyesini bitirdiinde Galip anlatc
kadnn gzel deil yalnzca canayakm olduuna karar vermek istedi.
Bundan sonraki hikyeye balayan uzun boylu adamn, adn urada burada daha nceleri
iittii bir yazar olduunu Galip, skender'in sznden anlad. Gzlkl adam anlatacaklarnn
gene bir yazara ilikin olduunu syleyerek dinleyicilerini bu yazarn kimliini kendisininkiyle
kartrmamalar iin uyard. Yazar bunu, biraz utanan, biraz da sofradakilerle yaknlk kurmak
ister bir tavrla sylerken, tuhaf bir ekilde glmsedii iin, Galip yazarn niyeti konusunda
kararsz kalmt.
Yazarn anlattna gre, uzun yllar, kendi evinde, kendi bana, hi kimseye gstermedii,
gsterse de kimsenin yaymlamayaca romanlar, hikyeler yazm bu adam. Saplantyla bal
olduu iine (o zamanlar i de deilmi) kendini o kadar vermi ki, yalnzlk yazar iin bir tr
alkanhk olmu: nsanlar sevmedii ya da hayatlarna itirazlar olduu iin deil, kapal kap
ardndaki yaz masasndan bir trl ayrlamad iin insan iine kamyormu. Masasnn
banda yapayalnz yasaya yasaya, yazarn 'toplumsal hayat' alkanlklar yle krelmi ki, krk
yln tekinde, insan arasna ktnda, kalabalk iine girdiinde arp bir keye ekilir,
masasnn basma dnecei saatleri beklermi. Masasnn banda hergn on drt saatten fazla
zaman geirdikten sonra, sabaha doru gnn ilk ezan sesleri ehrin minarelerinde ve
tepelerinde birbiri arkasndan duyulurken, yazar yatana girer, onca ylda bir kere, o da
rastlantyla grebildii sevgilisini dlermi, ama bu kadn, herkesin szn ettii cinsten bir
'ak'la ya da 'cinsellik' duygusuyla deil, yalnzca yalnzln tersi olabilecek dsel bir yoldalk
zlemiyle hayl edermi.
'Ak' yalnzca kitaplardan anlayabildiini, cinsellik konusun15
da ise fazla heyecanl olmadn syleyen yazar, dledii bu olaanst gzel kadnla, yllar
sonra evlenmi de. Tpk o sralarda yaymlanan kitaplar gibi, hayatnda fazla bir deiiklik
yapmam bu evlilik. Gene gnde on drt saati yalnz bana masasnda oturarak geiriyormu
yazar, gene hikyelerindeki cmleleri sabrla, ar ar yeniden kuruyor, yeni hikyeler iin
ayrntlar dlerken saatlerce masasnn zerindeki bo ktlara bakyormu. Hayatndaki tek
deiiklik, sabaha doru girdii yatanda, sessizce uyuyan gzel ve sessiz karsnn grd

ryalarla, kendisinin sabah ezann dinlerken alkanlkla kurduu dler arasnda hissettii
koutlukmu. Karsnn yannda uzanp hayl kurarken artk yazara kendi dleriyle
karsnnkiler arasnda bir iliki var gibi geliyormu. Tpk nefes alp verilerinde farknda
olmadan kurulan ve alakgnll bir mziin ini klarn hatrlatan ahenk gibi. Yazar . yeni
hayatndan memnunmu, uzun yalnzlk yllarndan sonra, baka birisinin yannda uyumak ona
zor gelmiyormu, gzel kadnn nefesini dinleyerek hayl kurmaktan, ryalarnn birbirine
kartna inanmaktan holanyormu.
Bir k gn kars, zerinde fazla durulabilecek bir bahane gstermeden kendisini terkedince,
yazar iin zor gnler balam. Sabah ezann dinleyerek yatt yatanda eskisi gibi d
kuram-yormu bir trl. Evliliinden nce ve evlilii srasnda kolaylkla kurup huzuruyla
uyuduu hayller, istedii 'inandrclk' ya da 'parlaklk' dzeyine bir trl kamyormu.
stedii gibi yazamad bir romandaki gibi, sanki dlerinde srr ortaya kmayan, yazar
korkulu kmaz sokaklara srkleyen bir yetersizlik, bir kararszlk varm. Karsnn kendisini
terk ettii ilk gnlerde yazarn r-yalarndaki bu dklk yle bir hale gelmi ki, her zaman
sabah ezanlaryla uyuyabilen yazar, ilk kularn aalarda tmesinden, martlarn geceleri hep
birlikte toplatklar ehrin damlarn terk etmesinden, p kamyonuyla ilk belediye otobsnn
gemesinden ok sonra bile, uyuyamyormu. Daha da kts, dlerindeki ve uykusundaki bu
eksikliin yazarn yazd sayfalarda da kendisini gstermesiymi. Yirmi kere yeniden yazsa da,
en basit cmleye bile istedii canll veremediini gryormu yazar.
Btn dnyasn saran bu buhrandan kabilmek iin yazar ok emek vermi, kendini yeni bir
sk dzene sokmu, eski dle151
rinin ahengini bulabilmek iin onlar tek tek hatrlamaya zorlam kendini. Haftalar sonra, gene
sabah ezanlaryla huzurla uyuduu bir uykunun hemen arkasndan, uykuda yrr gibi kalkp
bana oturduu yaz masasnda istedii canllk ve gzellikte cmleler yazmaya balaynca
buhrandan ktn anlam, bunu baarabilmek iin, farknda olmadan kefettii tuhaf bir
hileye bavurduunu da.
Karsnn terkettii kii, istedii dleri kuramad iin yazar, nce kendi eski halini
dlyormu, yatam kimseyle paylamayan, haylleri hibir gzel kadnn ryalaryla
karmayan kendi eski halini. Gemite brakt o kiilii kararllkla ve o kadar younlukla
dlyormu ki, sonunda haylini kurduu o kiinin yerine geiyor ve bylece onun hayllerini
kurmaya balayarak huzurla uyuyabiliyormu. Ksa bir sre sonra .da bu ikili hayata ahtf
iin. hayl kurmak ya da yazabilmek amacyla kendisirfi zorlamasna bile gerek kalmam. Ayn
sigaralarla kll doldurarak, ayn fincanla kahveler ierek bir bakas olup yazyor, ayn
yatakta, ayn saatlerde, kendi gemiinin hayaletine brnerek huzurla uyuyai
biliyormu.
Bir gn kars, gene zerinde fazla durulabilecek bir bahane gstermeden kendisine (eve
demimi kadn) geri dndnde yazar iin gene alamad zor bir dnem balam. lk
terkedildii gnlerde dlerinde bagsteren belirsizlik yeniden btn hayatna sinmi nk.
Uraa uraa uyuduu uykularndan kbuslarla uyanyor, eski kimliiyle de, yeni kimliiyle de
bir huzur bulamadan, ikisi arasnda evinin yolunu arm bir sarho gibi bou bouna
dolanyormu. Bu uykusuzluk sabahlarnn birinde, yatandan kalkp, elinde yastk, yaz
masasyla ktlarnn durduu kalorifer ve toz kokan odaya gitmi yazar, oradaki kk
divana bzerek uzannca, hemen derin bir uykuya dalm. O sabahtan sonra, sessiz ve
esrarl karsnn yannda, onun anlalmaz ryalaryla deil, hep orada, yaz masasyla
ktlarnn yanbanda uyumu yazar. Uyanr uyanmaz, uykuyla uyanklk arasnda, yaz
masasna oturup dlerinin devam gibi gzken hikyelerine huzurla devam edebiliyormu,
ama imdi korktuu baka bir derdi varm.
Kars kendisini terk etmeden nce, birbirlerinin yerine geen, birbirlerinin benzeri iki adam
zerine, sonralar okuyucular152
nn 'tarihi' dedii bir kitap yazmm. Huzurla uyuyabilmek, yazabilmek iin, eski kiiliinin
hayaletine brndnde yazar, bu hikyeyi yazan kii oluyor, kendi geleceini de, bu
hayaletin geleceini de yaayamad iin ayn heyecanla eski 'benzerler hikyesini' yeniden
yazarken buluyormu kendini! Her eyin her eyi taklit ettii, btn hikyelerin ve insanlarn
kendilerinden baka eylerin taklidi ve asl olduu ve btn hikyelerin baka hikyelere
ald bu dnya, yazara bir sre sonra, o kadar gerek gzkmee balam ki, bu kadar

'aikr' bir gerekle yazlan hikyelere kimsenin kanmayacam dnerek, kendisinin


yazmaktan, okuyucularnn inanmaktan holanaca gerekd bir dnyaya girmeye karar
vermi. Bu amala, gzel ve esrarl kars yatanda sessizce uyurken, yazar, geceyarlar
ehrin karanlk sokaklarnda, lambalar krk arka mahallelerinde, Bizans'tan kalma yeralt
dehlizlerinde, esrarke ve gariban kahvelerinde, meyhane ve pavyonlarnda geziniyormu.
imdiye kadar grdkleri, ona 'ehrimizdeki' hayatn hayl edilmi bir dnya kadar gerek
olduunu retmi: Bu, lemin bir kitap olduunu, tabii ki, doruluyormu. Bu hayat
okumaktan, ehrin ona her an sunduu yeni sayfalar iinde rastlad yzlere, iaretlere,
hikyelere baka baka her gn saatlerce yryp ke ke srtmekten o kadar holamyormu
ki, yatanda uyuyan gzel karsna ve yarda brakt hikyesine hi geri dnememekten
korkuyormu imdi.
Aktan ok yalnzln, hikyenin kendisinden ok, hikye anlatmann zerinde durduu iin,
yazarn hikyesi sessizlikle karland. Galip, herkesin bir 'nedensiz terkedilme' hatras olduu
iin, yazarn karsnn onu neden terkettiinin zellikle merak edildiini dnd.
Bundan sonraki hikyeye balayan konsomatris kadn, anlatacaklarnn gerek olduunu birka
kere tekrarlayp "turist arkadalarmzn" da, bu nemli noktadan haberli klndklarndan
zellikle emin olmak istedi: nk hikyesinin yalnz Trkiye'ye deil, btn dnyaya ibret
olmasn istiyordu. Yakn tarihte, gene bu pavyonda balyordu hikye. ki amca ocuu, yllar
sonra, ayn pavyonda karlap ocukluk aklarnn yeniden alevlendirmiler. Kadn
konsomatris, erkek de kabaday (yani pezevenk, dedi kadn 'turistlere' dnerek,) olduu iin
byle durumlarda beklenilecei
153
gibi aralarnda erkein kz vurmasna yol aacak bir 'namus' durumu da yokmu. O zamanlar
pavyon da memleket gibi st limanm, genler birbirlerini sokaklarda kurunlamaz, perler,
bayramlarda birbirlerine bomba deil, ekerli paket yollarlarm. Kzla olan da mutluymular.
Kzn babas aniden ld iin, ayn evde yaar, ama ayr yataklarda yatarlar, drt gzle
evlenecekleri gn beklerlermi.
O gn geldiinde, kadn yannda btn Beyolu'nun konsomatrisleri, boyanp sslenir, kokular
srnrken, erkek dn tra olduktan sonra kt anacaddede gzeller gzeli bir kadnn
ana yakalanm. Bir anda akln bandan alan kadn, onu Pera Palas'daki odasna
gtrdkten, doya doya da sevitikten sonra srrn aklam: ran ah'yla ngiliz Kraliesi'nin
piiymi bu bahtsz kadn. Kendisini bir zevk gecesinden sonra yzst brakan annesiyle
babasndan intikam alacak bir byk plann paras olarak Trkiye'ye gelmi. Kabadaymzdan
bir yars Milli Emni-yet'te bir yars Gizli Polis Tekilt'nda olan bir haritay elde etmesini
istiyormu.
Tutkunun alevleriyle yanan delikanl izin isteyip dnn yaplaca pavyona komu;
davetliler dalmm, ama kz bir kede alarm. nce onu avutmu, sonra bir "milli
dava"mn peine dtn sylemi. Nikhlarn ertelemiler, btn pavyon kadnlarna,
gbek danszlerine, randevuculara, Sulukuleli ingenelere haber salp stanbul
batakhanelerine den polisleri tek tek elden geirtmiler. Sonunda, iki parasn da elde edip
haritay birletirdiklerinde, kz, amcaolunun stanbul'un btn alkan kadnlar gibi,
kendisine de oyun oynadm, ran ahyla ngiliz Kraliesinin kzna ak olduunu anlam.
Sol gsne saklad haritayla birlikte, en dk kadnlarla, en ahlaksz erkeklerin gittii
Kuledi-bindeki bir kerhanenin bir odasna kendini kederle srgn edip gizlenmi.
Amcaolu, cadaloz prensesin emriyle stanbul'u kar kar aramaa balam. Aradka ama,
aratan deil, aradn, herhangi bir kadn deil, ak, prensesi deil, ocukluunun amca
kzm sevdiini anlam. En sonunda bulduu Kuledibindeki kerhanede, bir dikiz aynasndan
seyrettii ocukluk aknn, papyon kravat takan bir zengine kar "safln korumak" iin ne
numaralar yapt154
n grnce, kapy krp kz kurtarm. Kabadaynn yrei yanarak (yan plak sevgilisinin
kaval aln) seyrettii delie uydurduu gznn stnde acdan koskoca bir et beni km,
bir daha da kaybolmam. Aklarnn ayn nianndan kzn da sol memesinin altnda varm.
Polisle birlikte Pera Palas' basp cadaloz kadn yakaladklarnda ise, erkek yutan prensesin
ekmecelerinden tek tek kandrp siyasi kolleksiyonuna katt onbinerce masum delikanlnn
eitli pozlarda ekilmi rlplak resimleri km. Ayrca, bu geni politik yelpazenin yannda,
televizyonda anaristlerle birlikte sergilenen kitaplardan yzlercesi, orak ekili bildirilerle son

ibne padiahn vasiyeti ve zerine Bizans Ha ilenmi Trkiye'yi blme planlar da varm.
Polis, memlekete anariyi, tpk frengi bels gibi, bu kadnn soktuunu ok iyi biliyormu
bilmesine, ama kadmn fotoraflar arasnda nice polisimizin de eli oplu, anadan doma resmi
kt iin, olay gazetelere gemeden rtbas edilmi. Yalnzca, amca ocuklarnn dn
haberinin bir fotorafla birlikte yaymlanmasna izin verilmi. Bir kesinden hikayecimizin
bizzat kendisinin de, zerinde yakas tilki krknden k paltosu ve u anda da takt inci
kpeleriyle gzkt bu fotorafl gazete kesiini konsomatris antasndan kard ve masada
elden ele dolatrlmasn syledi.
Daha sonra, hikyesinin baz pheler, hatta yer yer glmsemelerle karlandn gren
kadn, fkelenerek, anlattklarnn gerek olduunu syleyip ieri seslendi: Prensesin
kurbanlaryla birlikte nice edepsiz fotorafn eken fotoraf da buradayd. Pavyon kadm
masaya yaklaan kuruni sal fotorafya, "misafirlerimizin" iyi bir ak hikyesi karlnda
hem fotoraf ektireceklerini, hem de bolca bahi brakacaklarn syleyince yal fotoraf
bir hikyeye balad:
Bundan en azndan otuz yl nce, kk stdyosuna urayan bir uak, fotorafy ili'de
tramvay yolu zerindeki evlerden birine arm. Zengin elenceleri iin daha uygun onca
meslekta varken 'pavyon fotorafs' diye bilinen kendisinin neden arandn merak ederek
gittii bu evde, fotorafmz karlayan gen, gzel ve dul bir kadn, ona bir 'i' teklifi yapm:
Yklce bir para karlnda, her gece Beyolu pavyonlarnda ektii yzlerce fotorafn birer
kopyasn sabah kendisine brakmasn neriyormu
155
fotorafya.
Fotoraf, biraz da meraktan kabul ettii bu iin arkasnda bir 'ak hikyesi' olduunu
sezerek, kumral sal, ehla gzl kadnn elinden geldiince yakndan izlemeye karar vermi.
lk iki yln sonunda, kadnn daha nceden tand ya da resmini grd belirli bir erkei
aramadn anlam, nk kadnn her sabah elden geirdii yzlerce fotorafn iinden arada
bir seip baka pozlarn, bytlm fotoraflarn istedii erkeklerin yzleri de, yalar da
birbirini hi tutmuyormu. Daha sonraki yllarda, biraz ibirliinin verdii yaknlk, biraz da
srdaln verdii gvenle, kadn, fotorafya almaya balam:
"Bu bo suratllarn, bu anlamsz bakllarn, bu ifadesiz yzlerin fotoraflarm bou bouna
bana getirme!" diyormu. "Hibir anlam, hibir harf gremiyorum onlarda!" Belli belirsiz bir
anlam okuyabildii (bu kelimeyi srarla kullanyormu kadn,) bir suratn br fotoraflar ise,
her seferinde kadn hayl krklna srkler, o zaman hep unu sylermi: "Hznllerin,
mahzunlarn gittii pavyonlar ve meyhanelerde btn bulacamz bu kadarsa, o i yerlerinde,
o dkkn tezghlarnda, o memur masalarnda ne kadar, ne kadar bo bakyorlardr allahm?"
kisini de umutlandracak bir-iki 'vaka'ya da hi rastlamam deillermi ama: Bir keresinde,
sonradan kuyumcu olduunu rendikleri ihtiyar bir adamn kr kr yznde, zerinde uzun
uzun durduu bir anlam okumu kadn, ama ok eski ve ok dur-gunmu bu anlam. Alnnn
krklar ve gz altlarndaki harf zenginlii, hep kendini tekrar eden ve bugne hi k
tutmayan kapal bir anlamn son nakaratlarym yalnzca. Yaadklar gne iaret eden,
gerilimli harflerle kpr kpr bir surata yl sonra rastladklar sra, muhasebeci olduunu
rendikleri bu adamn fotoraflarm bytp frtnal suratyla heyecanlandklar gnlerin
birinde, karanlk bir sabah, kadn, fotorafya bu muhasebecinin gazetelerde kan koskoca bir
fotorafn gstermi: "Zimmetine Yirmi Milyon Geirdi." Sululuun, kural diiliin heyecan
bitince, geveyen muhasebecinin, bykl polisler arasndan okuyuculara huzurla bakan yz,
knalar srlm kurbanlk bir koyununki kadar bomu artk.
Tabii ki sofrada oturanlar, asl akn fotorafyla kadm ara156
sndaki ak olduunu aralarnda fsldaarak, ka gz iaretleriyle anlaarak oktan karar
vermilerdi, ama 'ak hikyesi'nin sonunda, bambaka bir kahraman vard: Serin bir yaz
sabah, elindeki kalabalk bir pavyon masasnn fotorafnda, anlamsz suratlar arasnda prl
prl parldayan o inanlmaz yz grd an, kadn, on bir yldr srdrd aratrmalarnn
hi de boa gitmediine hemen karar vermi. Ayn gece, gene pavyonda grld iin bu
harika ve gen yzn, rahatlkla ekilip bytlen fotoraflarnda ok yaln, ok sade, ok ak
bir anlam okunuyormu: Ak imi bu anlam. Sonralar, Karagmrk'te kk bir dkknda
saat tamircilii yaptn rendikleri otuz yandaki bu adamn, temiz ve ak suratnda
kelimenin 'yeni' harfi o kadar kolay okunuyormu ki, kadn bu harflerin hibirini gremeyen

fotorafya kr olduunu sylemi fkeyle. Ondan sonraki gnleri de, grcye kacak bir
gelin gibi titreyerek, yenilgiye mahkm olduunu daha batan bilen bir k gibi peinen aclar
ekerek ve kk bir umut grd zamanlarda da, gerekleebilecek btn mutluluk
ihtimllerini kl krk yaran bir titizlikle hayl ederek geirmi. Bir haftada, saatinin eitli
bahane ve hilelerle ekilmi yzlerce fotoraf kadnn salonunun her kesine aslm.
Fotorafnn daha yakndan, daha ayrntl fotoraflar ektii bir akamdan sonra, inanlmaz
yzl saat tamircisinin pavyondan aya kesilince, kadn deliler gibi olmu. Fotorafy
saatinin peinden Karagmrk'e yollam, ama dkknnda da, mahallelinin gsterdii evinde
de yokmu adam. Bir hafta sonra, yeniden gittiinde dkkn, 'devren satlk'm, ev de
boaltlm. Bundan sonra, fotorafnn artk yalnzca 'ak iin' getirdii fotoraflarla kadn
ilgilenmez olmu, saatinin dnda en ilgin yzlere bile gznn ucuyla olsun bakmyormu.
Erken gelen o rzgrl sonbahar sabahlarnn birinde, elinde kadn ilgilendirebilecek ilgin bir
'para', kapsn ald zaman, apartmann her zaman merakl kapcs, hanmefendinin adresi
belli olmayan bir baka yere tandn zevkle sylediinde, fotoraf kederle hikyesinin
bittiini sanm: Artk gemii dnerek kuraca kendi hikyesi balyormu belki de.
Ama hikyenin asl sonunu, yllar sonra, dalgn dalgn okuduu bir gazetenin manetinden
karm: 'Suratna Kezzap Att!'
157
r
Kezzap atan kskan karnn ne ad, ne surat, ne de ya ili'deki hammefendininkini
tutuyormu; suratna kezzap atlan koca da saat tamircisi deil, haberin k yeri olan bir Orta
Anadolu kasabasnda Cumhuriyet Savcsym. Dahas, gazetedeki ayrntlarn hibiri yllardr
haylini kurduu kadnla, gzel saatinin zelliklerini tutmuyormu, ama daha 'kezzap'
kelimesini grr grmez fotorafmz bu iftin 'onlar' olduunu sezmi; onlarn yllardr birlikte
olduunu, kendisini kullanarak birlikte katklarn, kendisi gibi kimbilir hangi mutsuz erkei
aradan karmak iin bu oyuna bavurduklarn anlam. O gn ald baka bir rezalet
gazetesinde saatinin tamamen eriyerek anlamdan ve harflerden btn btn kurtulan mutlu
yzn grnce ne kadar hakl olduunu da anlam.
Fotoraf zellikle yabanc gazetecilere bakarak anlatt hikyesinin takdir ve ilgiyle
karlandn grnce zaferini talandracak son bir ayrnty askeri bir sr verir gibi aklad:
Ayn rezalet gazetesi, surat erimi ayn yz, Ortadou'da yllardr srp giden bir savam son
kurbann resmi olarak (yllar sonra bir kere daha) bastktan sonra, altna u anlaml cmleyi
yazm: "Ak iin imi diyorlar yleyse her ey"
Masadakiler neeyle, hep birlikte fotorafya poz verdiler. Aralarnda Galip'in uzaktan tand
bir iki gazeteci ve reklamc, gznn srd kabak kafal bir adam, sofraya ucundan katlm
birka yabana da vard. Sofrada, bir geceliine bir han, ya da fazla nemli olmayan bir kazay
paylaan insanlar arasndaki o rastlantsal dostluk ve merak duygusu olumutu. Pavyon iyice
boalp sessizlemi, sahne klar da oktan snmt.
Galip pavyonu Trkn oray'n pavyon kadnn oynad 'Vesikal Yarim'in ekildii yere
benzetince, bunu yanna ard yal garsona sordu. Belki de, o srada herkesin kendisine
dnmesinden, belki de, kulak misafiri olduu teki hikyelerin heyecanyla yal garson da,
ksa bir hikye anlatt:
Hayr, o filme deil, ama burada bu pavyonda ekilen ve Rya sinemasnda gsterildii hafta,
kendisinin de on drt kere kendisini seyrettii eski bir filme ilikindi hikyesi. Prodktrle
birlikte, filmde oynayan gzel kadn da ondan bir iki sahnede gzkmesini isteyince garson
memnuniyetle kabul etmi. ki ay sonra sey158
rettii filmde gzken surat ve elleri garsonun kendi surat ve el-leriymi, ama baka bir
sahnedeki srt, omuzlar ve ensesi kendisinin deilmi ve filmi her seyrediinde bu garsonu
hem korkutuyor, hem de tuhaf bir zevkle rperyormu. Dahas azndan bir bakasnn,
stelik baka filmlerde de sk sk iitecei bir bakasnn sesinin kmasna alamyormu bir
trl. Filmi seyreden ya-knlarysa bu tyler rpertici, akl kartrc ryams yer
deitirmelerle onun kadar ilgilenmemiler, ne film hilesi denen eyi, ne de asl nemli gerei,
bir kk hileyle insann bir bakasn kendisi, kendisini de bir bakas olarak gsterebileceini
anlamlar.
Garson, ift film gsterdikleri yaz haftalarnda Beyolu sinemalar kendisinin bir an gzkt
o filmi oynatrlar diye yllarca bou bouna beklemi. Filmi bir daha grebilseymi, kendi

genli-iyle karlat iin deil, yaknlarnn anlamad, ama bu sekin sofradakilerin


anlayaca teki 'malm' nedenden yepyeni bir hayata balayabileceine inamyormu.
Yal garsonun arkasndan teki 'malm neden'in ne olduu konusunda sofrada uzun uzun
konuuldu. ouna gre tabii ki, ak idi bu neden; garson kendine ya da kendinde grd
dnyaya, ya da 'sinema sanat'na kt. Pavyon kadn ise, garsonun, btn eski greiler
gibi 'ibne' olduunu syleyerek konuyu balad: rlplak soyunup aynada kendine ktlk
yaparken, mutfakta gen komileri sktrrken yakalanmt.
Galip'in gznn srd kabak kafal ihtiyar, pavyon kadnn ata sporumuzu yapan greiler
hakkndaki bu "temelsiz nyargsna kar kp bir zamanlar zellikle Trakya'da ok yakndan
takip ettii bu mstesna insanlarn rnek aile hayatlarna ilikin gzlemlerini saymaya balad.
skender de ayn srada ihtiyarn kim olduunu Galip'e anlatt: ngiliz gazetecilerin gnlk
programlarn yapp iki ayan bir pabuca sokmaya alt o tell gnlerde skender, Cell'i
ararken -evci, belki de Galip'e telefon ettii o gnn akamnda- Pera Palas'in lobisinde
karlam bu kabak ihtiyarla. Adam ona Cell Beyle tantn, kendisinin de kiisel bir iin
onu aradn syleyerek aratrmalarna katlm. Sonraki gnlerde urada burada karsna
karak, yalnzca Cell'i bulmak iin deil, baka baz ufak tefek ilerden de geni evresi
sayesinde -emekli askerdi- ona ve ngiliz gazetecilere yardm etmi..
159
at pat ngizcesiyle bir iki kelime sylemekten pek holanyor-mu. Besbelli, bo vakitlerinde
yararl eyler yapmak isteyen, dostlua merakl ve stanbul'u da iyi tanyan bir emekliymi.
htiyar Trakyal greilerden sonra, asl hikyenin sras geldiini syleyerek kendi hikyesini
anlatt:
Hikyeden ok bir soruydu aslnda bu: Gn ortasnda gne tutulduu iin kendiliinden kye
dnen koyun srsn ala kapatp evine dnen ihtiyar bir oban, ok sevdii karsn
yatanda yla yakalyor, bir an kararszlk geirdikten sonra, eline geirdii bakla ikisini
de ldryordu. Teslim olduktan sonra, kad nnde kendisi savunurken karsn ve sevgilisini
deil, kendi yatanda grd, hi tanmad bir kadnla n ldrdn sylerken,
obann ileri srd mantk ok yalnd: Yllardr akla birlikte yaad, inand, tand
'kadnn', bunu 'kendisi'ne yapmasna imkn olmadna gre, 'kendisi'de, yataktaki "kadn" da
aslnda baka biriydiler. oban bu artc deiime, gnein de verdii olaanst iarete
gvenerek hemen inanmt. Bir anda brnd ve hatrlad o baka kiiliin suunun
cezasn ekmeye elbette hazrd oban, ama yatanda ldrd kadnla erkein de, evine
girip kendi yatann nimetlerinden hayaszca istifade etmi iki hrsz olarak grlmesini
istiyordu. Cezasn, ne olursa olsun, ektikten sonra, gnein tutulduu gnden beri
gremedii karsn aramaya yollara decek, onu bulduktan sonra da, kaybettii kendi
kiiliini, belki de karsnn yardmyla aramaya balayacakt. Kad, obana ne ceza vermiti
acaba?
Emekli albayn sorusuna masadakilerin verdii cevaplar dinlerken Galip, bu hikyeyi ve soruyu
bir baka yerde okuduunu, ya da dinlediini dnyordu, ama o yerin neresi olduunu hatrlayamyordu bir trl. Fotorafnn banyodan getirip masadakilere datt fotoraflardan
birine baknca, hikyeyi ve kabak kafal adam nereden hatrladn karacan sand bir an; o
an sanki kendisi de adama aslnda kim olduunu syleyeverecek ve bir anda tpk fotorafnn
hikyesindeki suratlar gibi, anlam zor okunan yzlerden birinin de esrar zlecekti. Galip,
sras gelince, kadnn oban affetmesi gerektiini sylerken, emekli askerin yzndeki
anlamn srrn zdn hissetti: Sanki hikyesini anlatmaya baladnda bir kiiydi emekli
asker, hikyesini bitirdiinde
160
bir baka kii. Hikyeyi anlatrken ona ne olmutu, hikyesini anlatrken onu deitiren ey
neydi?
Anlatma sras kendisine gelince, Galip, yllar nce, bir baka ke yazarndan dinlediini
syleyerek yal ve yalnz bir gazetecinin ak hikyesini anlatmaya balad. Btn hayatn
Babli gazetelerine, dergilere eviriler yaparak, en son filmler ve oyunlar zerine yazlar
yazarak geirmimi bu adam. Kadnlardan ok, kadnlarn elbiselerine ve taklarna ilgi
duyduu iin hi evlenmemi* Beyolu'nun bir arka sokandaki iki odal kk dairesinde,
kendinden de yal ve yalnz gzken tekir kedisiyle birlikte yapayalnz yaarm. Olaysz geen
hayatnda tek sarsnt, Marcel Pro-ust'un gemi zamann peine dt o okumakla
bitmeyecek kitabn mrnn sonuna doru okumaya balamasym.

Yal gazeteci, kitab o kadar ok sevmi ki, bir sre nne gelen herkese ondan szetmi,
ama deil kendisi gibi ne emekler vererek o ciltleri Franszca okuyup sevecek birini bulmak,
heyecann bile paylaacak kimseye bile rastlayamam. Bunun zerine iine kapanm ve
kimbilir ka kere okuduu ciltlerdeki hikyeleri, sahneleri bir bir kendine anlatmaya balam.
Gn boyunca ne zaman bir skntyla karlasa, duygusuz, incelikten yoksun, hrsl ve
bylelerinin hep olduu gibi 'kltrsz' kiilerin kabalklarna ve acmaszlklarna ne zaman
katlanmak zorunda kalsa, "Zaten, imdi burada deilim ben!" diye dnyormu. "imdi ben,
evimde, yatak odamdaym ve ierdeki odada uyuyan ya da uyanmakta olan Albertine'imin ne
yaptn dlyorum ya da uyandktan sonra Albertine'in evin iinde gezinirken kard o
yumuak, o tatl ayak seslerini dinliyorum keyifle, sevinle!" Sokaklarda, mutsuzlukla
yrrken, tpk Proust'un romanndaki anlatcnn yapt gibi, evinde kendisini bekleyen gen
ve gzel bir kadn olduunu, bir zamanlar tanmay bile mutluluk sayaca Albertine adl bu
kadnn kendisini beklediini ve beklerken de Albertine'in neler yaptn hayl ediyormu.
Sobas bir trl iyi yanmayan iki odal kendi evine dndndeyse, ihtiyar gazeteci,
Albertine'in Pro-ust'u terkettii teki ciltteki sayfalan kederle hatrlar, bo evin hznn iinde
hisseder, bir zamanlar burada Albertine ile glerek konutuklar eyleri, onun kendisini
ancak zili aldktan sonra zyaret etmesini, sabah kahvaltlarn, kendi bitip tkenmeyen ks161
kanlk nbetlerini, birlikte kacaklar Venedik yolculuunun hayllerini tek tek, sanki kendisi
hem Proust hem de kapatmas Albertine imi gibi, gzlerinden hzn ve mutluluk yalar
akana kadar hatrlarm.
Tekir kedisiyle evinde geirdii pazar sabahlar, kaba saba hikyeler yaymlayan gazeteye
fkelendiinde, merakl komularn, anlaysz uzak akrabalarm ve sivri dilli terbiyesiz
ocuklarn syledikleri o alayc szleri hatrladnda, kendi eski ekmecesinin gznde bir
yzk bulmu gibi yapar, bunun hizmetisi Franoise'n gl aacndan masann ekmecesinde
bulduu ve Albertine'in unuttuu yzk olduunu dnr, sonra hayli hizmetiye dnerek:
"Hayr, Franoise," dermi tekir kedinin iitebilecei kadar yksek sesle konuarak, "Albertine
bunu unutmad, yz ona geri yollamamz da bouna olur, nk nasl olsa pek yakn
zamanda eve dnecek Albertine."
Kimse Albertine'i tanmad, kimse Proust'u bilmedii iin bu kadar sefil ve ackl bizim
lkemiz, diye dnrd ihtiyar gazeteci. Bir gn Proust'u ve Albertine'i anlayacak birileri bu
lkede ktnda, evet belki o zaman sokaklardaki bykl ve yoksul insanlar daha iyi bir hayat
yaamaya balayacaklar, belki o zaman, ilk kskanlk annda birbirlerini baklayacaklarna,
Proust gibi sevgililerinin haylini gzlerinin nnde nasl canlandrdklar zerine hayllere
dalacaklard. Okumu yazm kabul edildikleri iin gazetelerde altrlan btn o yazarlar,
evirmenler de Proust okumadklar, Albertine'i tanmadklar ihtiyar gazetecinin Proust'u
okuduunu bilmedikleri, onun Proust ve Albertine'nin bizzat kendisi olduunu anlamadklar
iin bu kadar kt ve anlayszdlar.
Ama hikyede alacak yan, yal ve yalnz gazetecinin kendini bir roman kahraman ya da
yazar sanmas deilmi; nk kimsenin okumad bir Bat eserini akla seven her Trk, bir
sre sonra, kitab yalnzca, ok severek okuduuna deil, onu yazdna da itenlikle inanmaya
balarm. Daha sonra bu kii, evresindeki insanlar, yalnz bu kitab okumadklar iin deil,
kendisinin yazd gibi bir kitap yazamadklar iin de kmsermi. te bu yzden, artc
olan ey ihtiyar gazetecinin yllarca kendini Pro-ust ya da Albertine sanmas deil, yllarca
herkesten saklad bu srrm bir gn gen bir ke yazarna amasym.
162
Belki de ihtiyar gazeteci, bu gen ke yazarna ok zel bir sevgi duyduu iin ona alabilmi,
nk Proust ve Albertine'i andran bir gzellik varm bu delikanl ke yazarnda: Badem
bykl, salam ve klasik yapl, gzel kalal, uzun kirpikli ve Proust ve Albertine gibi de esmer
ve ksaca boyluymu; teninin bir Pakistanly hatrlatan yumuack ipeksi derisi prl prl
parlarm. Ama benzerlik de bu kadarm ite: Avrupa edebiyat zevki Paul de Kock ve
Pitigrilli'den te gemeyen gen ve gzel ke yazar, ihtiyar gazetecinin srlarnn ve aknn
hikyesini dinleyince, nce kahkahalarla glm, sonra da bu ilgin hikyeyi bir ke yazsnda
yazacan sylemi.
Yapt hatay anlayan ihtiyar gazeteci, her eyi unutmas iin gen ve gzel meslektana
yalvarm, ama hl glen teki, oral olmam bile. htiyar gazeteci evine dndnde, bir
anda, btn - dnyasnn ykldn anlam: Bo ^inde artk ne Proust'un kskanlklarm

dnebiliyormu, ne de Albertine ile geirdikleri gzel zamanlan, ne de Albertine'nin nereye


gittiini. stanbul'da yalnzca ve yalnzca kendisinin bildii, yaad o olaanst ve byl
ak, hayatnn tek gurur kayna olan ve kimsenin kirletemedii o yce ak, pek yaknda
yzbinlerce anlaysz okura kabaca anlatlacak, yllardr tapnd Albertine'in sanki rzna
geilecekmi. htiyar gazeteci, en son babakann hrszlklaryla, en son radyo programlarnn
kusurlarndan baka hibir ey okuyamayan budala okurlarn, daha sonra p tenekesinin
altna koyacaklar ya da zerinde balk ayklayacaklar kt paralar zerinde, Albertine'in
adnn, o ok sevdii, lrcesine kskand, kendisini terke-dince mutsuzluktan ykld ve
Balbec'te ilk grd zaman bisiklete biniini hi mi hi unutamad sevgili Albertine'in gzel
adn greceini dndke yalnzca lmek istiyormu.
Bu yzden, son bir cesaret ve kararllkla, badem bykl ipek < tenli gen ke yazarna
telefon etmi ve ona bu ifa bulmaz ve zel ak, bu insanlk durumunu, aresiz ve snrsz
kskanln "yalnzca ve yalnzca" kendisinin anlayacan syleyerek, Proust'-tan ve
Albertine'den hibir ke yazsnda, hibir zaman szetme-sini yalvararak istemi. Bir cesaretle
de eklemi: "Hem siz zaten Marcel Proust'un o eserini okumadnz bile!" "Kimin, hangi eserini?"
diye sormu, "niye?" diye sormu konuyu ve ihtiyar gazeteci163
nin akn oktan unutmu olan gen ke yazar. htiyar, her eyi gene anlatm ve gen ve
acmasz ke yazan gene ayn kahkahayla glp, evet, evet, ite bu hikyeyi yazmas
gerektiini sylemi sevinle. Hatta belki de ihtiyarn konunun yazlmasn istediini dnd
iin de.
Yazm da. Bir hikyeye benzeyen o ke yazsnda ihtiyar ke yazar u dinlediiniz
hikyedeki gibi anlatlyormu: Tuhaf bir Bat romannn kahramanna k olan ve kendisini
hem yazar hem kahraman sanan stanbullu, yalnz ve ackl bir ihtiyar olarak. Hikyedeki
ihtiyar gazetecinin de, gerek ihtiyar gazeteci gibi bir tekir kedisi varm. Ke yazsndaki
ihtiyar gazeteci de, bir ke yazsnda anlatlan hikyede kendisiyle alay edildiini grnce
sarshyormu. O anlatlan hikyenin iindeki hikyede de ihtiyar gazeteci, Proust'un ve
Albertine'in adlarm gazetede grnce lmek istiyormu. Hikyenin iindeki hikyenin iindeki,
hikyenin iindeki yalnz gazeteciler, Proust'lar ve Albertine'ler ihtiyar yazarn hayatnn son
mutsuz gecelerinin kbuslarmda dipsizlik ve sonsuzluk kuyularndan birer birer ortaya
kmlar. Geceyarlarmda kbuslarla uyandnda, ihtiyar gazetecinin, kimse bilmedii iin
hayalleriyle mutlu olabilecei bir ak da yokmu artk. Acmasz ke yazsnn
yaymlanmasndan gn sonra, bir sabah kaps krlarak aldnda, bir trl yanmayan
sobann borusundan szan dumanla ihtiyar gazetecinin uykusunda sessizce ld anlalm.
Tekir kedisi iki gndr am, ama gene de efendisini yemeye cesaret edememi.
Btn tek hikyeler gibi, Galip'in anlatt hikyede de onca hznne ramen dinleyicileri
birbirlerine balayarak neelen-dirmiti. Aralarnda yabanc gazetecilerin de olduu birka kii
masalardan kalkp gzkmeyen bir radyonun mziiyle konsomatrislerle birlikte pavyon
boalana kadar oynadlar, elendiler, gldler.
164
ON ALTINCI BLM
KENDM OLMALIYIM
"Neeli va da hznl ya da dalgn ya da dnceli ya da kibar olmak istiyorsan, bu durumlar
tek tek btn a'vrmt-lanyla ovnaman gerekivordu valnzca."
Patricia Highsrtith
Yirmi alt yl nce, bir k gecesi bamdan geen bir metafizik deneyi, yllar sonra hatrlayarak
bir ke yazmda, bu stunlarda ksaca anlatmtm. Bundan on bir ya da on iki yl nce, iyi
kartamyorum, (Ne yazk ki hafzamn iyice zayflad bugnlerde bu gibi durumlarda
bavurduum 'gizli arivim' elimin altnda deil!) yazdm bu uzunca yazdan sonra,
okuyucularmdan bir yn mektup aldm. Her zaman olduu gibi, bekledikleri, altklar trden
bir yaz yazmadm iin fkelenen (Niye her zamanki gibi yurt sorunlarndan szetmiyordum,
niye her zamanki gibi yamurlu stanbul sokaklarnn hznn anlatmyordum?) okuyucularm
arasnda, baka 'ok nemli bir konuda' benimle ayn grte olduunu 'sezen' bir
okuyucumun mektubu da vard. Ksa bir sre sonra beni ziyaret edecek, ve ortak anlama
noktalarmz olarak grd baz 'zel' ve 'derin' konularda bana sorular soracakt.
Berber olduunu yazan (bu da tuhaft) bu okuyucumun mektubunu unutmak zereydim ki, bir
leden sonra kendisi gerekten kageldi. Sayfalarn balanma vaktiydi, yar kalm yazlar

bitirip aaya yollamak zereydik, hi vaktim yoktu. stelik, berberin, dertlerini uzun uzun
anlatacan, bu biip tkenmez dertlere stunlarmda niye yeterince yer veremeyeceimi
sorarak beni sktracan da dnyordum. Bamdan savmak iin baka bir zaman
gelmesini syledim. Geleceini nceden yazdn hatrlatt bana, zaten 'baka bir zamana' da
vakti olmadn syledi; hemen cevaplandrabileceim iki soru soracakm, ayak st bile
cevap verebilirmiim. Berberin konuya dorudan doruya girmesinden holandm iin
sorular hemen sormasn syledim. "Kendiniz olmakta glk ekiyor musunuz?" Tuhaf bir
eyin, bir elencenin, sonradan hep birlikte glne165
cek bir akann yaklatn sezdikleri iin masann bana kk bir kalabalk toplanmt:
Aabeylik ettiim gen gazeteciler, akalaryla herkesi gldren iman ve grltc bir futbol
yazar..: Bylece, soruya cevap olarak, byle durumlarda benden beklenilen o 'zeki' akalardan
birini yaptm. BerberJ)u akay istedii bir cevap gibi dikkatle dinledikten sonra ikinci sorusunu
sordu.
"nsann yalnzca kendisi olabilmesinin bir yolu var mdr acaba?"
Kendi merakn doyurmak iin deil de, szcln ettii bir bakasnn istei zerine araclk
eder gibi sormutu bu sefer. Besbelli, soruyu daha nceden hazrlayp ezberlemiti. lk
akamn etkisi hl havadayd, glmeleri iiten bakalar da gelmiti, byle bir durumda
'insann kendisi olabilmesi' zerine ontolojik bir nutuk atmak yerine, heyecanla beklenen ve
ta gedie oturtacak ikinci akay patlatmaktan daha doal ne olabilir? stelik, bu ikinci
akayla, birinci akann etkisi de artyor, her ey yokluumda da anlatlacak k bir hikye
haline dnyordu. Bugn de hatrlamadm bu ikinci akadan sonra, berber:
"Zaten anlamtm!" deyip gitti.
Milletimiz ift anlaml szlere ancak ikinci anlamda bir tr hakaret ya da aalama olduu
srece ilgi gsterdii iin berberin alnganlyla ilgilenmedim bile. Hatta diyebilirim ki, bir
genel helada ke yazarnz tanyp, pantolonunu ilikleyen adama, hayatn anlamn ya da
Allaha inanp inanmadn soran heyecanl okuyucular kmser gibi kmsedim de onu.
Fakat aradan zaman getike... Bu yarm kalm cmleden sonra, kstahlmdan piman
olduumu, berberin sorusunun ne kadar yerinde olduunu hep dndm, hatta bir gece
ryamda onu grp sululuk duygular ve kbuslarla uyandm yazaca1 m sanan
okuyucularm, anlalan beni hl tanmamlar. Berberi, bir kere hari,, hi dnmedim bile,
O dndm "bir kerede" de, dncem berberin kendisinden yola kmyordu. Onu
tanmadan, yllar nce dndm bir dncenin devamyd aklma gelen. Hatta ilk bata
buna dnce bile denemezdi; ocukluumdan beri zaman zaman aklma taklan bir nakarat,
birden kulaklarmn dibinde, hayr, aklmn, ruhumun derinliklerinde bir yerde yemden tekrara
balamt: "Kendim olmalym, kendim ol166
malym, kendim olmalym..."
Kalabalk iinde, akrabalar ve i 'arkadalar' arasnda geirdiim bir gnden1 sonra, geceyars
yatama girmeden nce evimin br odasndaki eski koltua oturmu, ayaklarm sehpaya
uzatm, sigara ierek tavana bakyordum. Btn gn grdm insanlarn bitip tkenmeyen
szleri, grltleri, istekleri sanki birleip bir tek ses olmu da kulamn dibinde tatsz ve
yorucu bir ba ars gibi, dahas sinsi bir di ars gibi nlyordu. 'Dnce' demekten
ekindiim bu eski 'nakarat' da bu nlamaya kar, -nasl desem- sanki bir tr 'kar ses'
olarak balad nce. Kalabaln bitip tkenmeyen grltsnden beni kurtarmak iin, kendi i
sesime, kendi mutluluk ve huzuruma, hatta kokuma gmleyim diye bana k yolunu
hatrlatyordu. "Kendin olmalsn, kendin olmalsn, kendin olmalsn!"
Geceyars btn kalabalktan ve onlarn, (cuma vaazn veren imamn, retmenlerin,
halamn, babamn, amcamn, politikaclarn, hepsinin) 'hayat' diyerek iine iyice gmlmemi,
gmlmemizi istedikleri o iren kargaann amurundan uzakta oturmaktan ne kadar
memnun olduumu o zaman sezdim! Onlarn tatsz ve yavan masallarnn deil de, kendi
hayllerimin bahesinde gezinmekten yle memnundum ki, koltuktan sehpaya doru uzanan
ince bacaklarma, zavall ayaklarma bile' sevgiyle bakyor, dumann tavana flediim sigaray
azma gtrp getiren beceriksiz ve irkin elimi bile hogryle szyordum. Krk yln
tekinde kendim olabilmitim! Krk yln tekinde kendim olabildiim iin, sonunda kendimi
sevebilmitim! te, bu mutluluk annda 'nakarat' da renk deitirdi. Cami duvar boyunca
yrrken her tata ayn kelimeyi tekrarlayan mahallenin budalas gibi ya da trenin

penceresinden bir bir bir telgraf direklerini sayan ihtiyar yolcu gibi, nakarat ayn kelimeleri
tekrarlayacana, yalnz beni deil, hiddeti ve sabrszlyla iinde oturduum o benim eski ve
zavall oday da kaplayarak btn 'gereklii' saran bir tr iddet haline dnt. ine
dtm bu iddetle artk bu sefer 'nakarat' deil, mutlu bir fkeyle ben kendim
tekrarlyordum:
Kendim olmalym, diye tekrarlyordum, onlara hi aldrmadan onlarn seslerine, kokularna,
isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldrmadan kendim olmalym ben, kendim olmalym,
diye
167
tekrarlyordum, sehpann zerinde memnun duran ayaklanma ve tavana doru flediim
sigara dumanna bakarak; nk kendim olamazsam onlarn olmam istedikleri biri oluyorum
ve onlarn olmam istedikleri o insana hi katlanamyorum ve onlarn olmam istedikleri o
dayanlmaz kii olacama hibir ey olmayaym ya da hi olmayaym daha iyi, diye
dnyordum, nk genliimde amcamlarn ve halamlarn evine gidince "Ne yazk ki
gazetecilik yapyor, ama ok alyor ve byle alrsa inallah bir gn baarl olacak," diye
baktklar kii oluyordum ve o kii olmaktan kurtulmak iin yllarca altktan sonra bu sefer,
bir katnda yeni karsyla babamn da oturduu o apartmana ben, koca adam, gidince, "ok
alt ve yllar sonra biraz olsun baarl oldu," diye grdkleri kii oluyordum ve daha kts,
ben de kendimi baka trl gremediim iin, bu hi sevemediim kiilik etimin zerine irkin
bir deri gibi yapyor ve biraz sonra, onlarla birlikteyken ben kendimin deil bu kiinin szlerini
sylerken yakalyordum kendimi ve akam eve dndmde olmak istemediim bu kiinin
szlerini nasl sylediimi kendime ikence etmek iin bir bir hatrlyor ve "bu haftaki uzun
yazmda bu konuya deindim", "en son Pazar yazmda bu meseleyi ele aldm", "yarnki
yazmda unu da sylyorum", "Bu Sal, uzun yazda unu da deiyorum" gibi baya szleri,
mutsuzluktan boulacak gibi oluncaya kadar tekrarlyordum ki, en sonunda biraz kendim
olabileyim.
Btn hayatm bu tr kt hatralarla doluydu. Ayaklarm uzatarak oturduum koltukta
kendim olabilmenin tadn daha da karabilmek iin kendim olamadm zamanlar bir bir
hatrladm.
Askerliimin ilk gnnde silh 'arkadalarm' benim yle biri olduuma karar verdiler diye,
btn askerliimi 'en zor durumda aka yapmaktan vazgemeyen biri' olarak geirdiimi
hatrladm. Vakit geirmekten ok serin bir karanlkta yalnz bama oturmak iin gittiim kt
filmlerin 'be dakika aralarnda sigara ien isiz gsz kalabaln baklarndan beni 'ok
anlaml iler yapmaya aday deerli bir gen' olarak grdklerine karar verdiim iin 'ok
anlaml, hatta ulvi dncelere boulmu bir dalgn' gibi davrandm hatrladm. Bir askeri
darbenin hazrlk planlarna ve iktidar ele geireceimiz gnlerin hayllerine gmldmz
sra168
larda, askeri darbe bir gecikir de, milletimin ektii skntlar daha da uzar korkusuyla, geceleri
uyuyamayacak kadar milletini seven biriymiim gibi davrandm hatrladm. Kimselere
gzkmeden gizlice gittiim randevuevlerinde, orospular ylelerine daha iyi davranyorlar diye,
yakn gemite bamdan korkun ve umutsuz bir ak maceras gemi bir umutsuz gibi
yaptm hatrladm. Kaldrm deitirecek vaktim yoksa, polis karakollarnn nnden iyi uslu
bir vatanda gibi gzkmeye alarak getiimi hatrladm. Srf, ylba gecesi denilen o
korkun geceyi tek bama geirecek cesaretim olmad iin gittiim babaannelerimin evinde,
herkese katlmak iin tombala oynarken ok eleniyormu gibi yaptm hatrladm. Houma
giden kadnlarn yannda kendim gibi olmayp da onlarn houna bylesi gider diye, kimine
evlilikten, hayat mcadelesinden baka bir ey dnmeyen biri gibi, kimine memleketin
kurtuluundan baka hibir eye vakit ayrmamaya kararl biri gibi, kimine de lkemizdeki
yaygn duyarszlktan ve anlayszlktan bkm duygulu biri gibi hatta baya bir deyile 'gizli
air' gibi gzkmeye altm hatrladm. Sonra, (evet, en sonunda) iki ayda bir gittiim
berberimde asl kendim olamadm, taklit ettiim btn bu kiilerin toplam olan kendimi
taklit ettiimi hatrladm.
Oysa kendimi koyvermeye giderdim ben bu berbere. (Yazmn bandakinden baka bir berber
tabii!) Ama berberle birlikte kesilecek salara, bu salar tayan kafaya, omuzlara, gvdeye,
ay-'nann iine, bakmaya baladmz zaman, hemen anlardm bu kol-. tukta oturan ve
aynann iinde seyrettiimiz kiinin 'ben' deil de, bir bakas olduunu. Berberin "nden ne

kadar alacaz?" derken elinde tuttuu bu kafa, bu kafay tayan boyun, omuzlar ve gvde
benim deil de, ke yazar Cell Beyindi. Benimse hi ilgim bile yoktu bu adamla. O kadar
ak seik bir gerekti ki bu, berber de farkedecek sanrdm, ama o hi oral olmazd. stelik,
ben deil de, 'ke yazar' olduumu daha fazla hissettirmek ister gibi, bir ke yazarna
sorulacak sorulan sorard bana: "Harp ksa imdi biz Yunanllar yener miyiz?", "Babakann
karsnn orospu olduu doru mu?", "Pahall manavlar m karyor?" gibi. Nereden geldiini
bir trl karamadm anlalmaz bir g, bu sorulara benim kendimin cevap vermeme izin
vermez, benim yeri169
me, aynada benim de tuhaf bir aknlkla seyrettiim ke yazar, her zamanki ukal
havasyla bireyler mrldanrd: "Bar iyi eydir!", "Adam asmakla fiyatlarn dmeyeceini
bilmek lazm!" gibi.
Her eyi bildiini sanan, bilmedii zaman da bilmediini bilen, kendi eksiklik ve fazlalklarna
hogryle bakmay da ukalca renmi bu ke yazarndan nefret ediyordum! Her sorusuyla
beni daha ok "ke yazar Cell Bey" yapan berberden de nefret ederdim! Bana tuhaf sorular
sormaya gazeteye gelen berberi de ite kt anlarmn bu noktasnda hatrladm.
O noktada, gecenin ge saatlerinde, beni ben yapan kendi koltuumda, ayaklarm sehpaya
uzatarak oturmu, kulaklarmn dibinde bana kt anlarm hatrlatan o eski nakaratn yeni
fkesini dinlerken, "Evet, berber efendi!" diyordum kendi kendime, "insann kendisi olmasna
bir trl izin vermezler, insan brakmazlar kendisi olsun diye, hibir zaman brakmazlar." Ama
nakaratn vezni ve fkesiyle sylediim bu szler, beni yalnzca iine girmek istediim huzura
daha da fazla gmyordu. O zaman btn bu hikyede, berberin ziyaretinde ve baka bir
berber araclyla tazelenen ansnda, baka yazlarmda da anlattm ve ancak pek sadk
okurlarmn farkedecei bir dzen, bir anjam, hatta nasl desem 'esrarl bir simetri' olduuna
hkmettim. Geleceime dnk bir iaretti bu: Uzun bir gnn, hatta akamn ardndan insann
yalnz bana kalp, kendi koltuuna oturup kendisi olabilmesi, yllar sren uzun ve maceral bir
yolculuktan sonra yolcunun kendi evine dnmesine benziyor.
170
ON YEDNC BLM BEN TANIDINIZ MI?
'Yine imdi o zamanlara don irca-i nazar ettike karanlkta yryen bir izdiham sezinler gibi
oluyorum."
..

Hikye anlatanlar pavyondan knca hemen dalmam, hafif hafif attran karn altnda ne
olduunu kestiremedikleri yeni bir elenceyi bekliyor, bir yangna ya da bir cinayete tank
olduktan sonra, bir ikincisi de patlak verir diye olay yerinde aklanlar gibi, birbirlerinin yzne
bakyorlard. Kafasna kocaman bir ftr apkay oktan geirmi kabak adam, "yle herkese
ak bir yer deil, skender Bey," dedi. "Bu kalabal kaldramazlar. Yalnzca ngilizleri
gtrmek istiyorum. Memleketimizin bu yanndan da ibret alsnlar." Galip'e dnd. "Siz de
gelebilirsiniz tabii..." tekiler gibi atlatamadklar iin, son anda onlara katlan iki kiiyi,
antikaclk yapan bir kadnla, fra bykl orta yal bir mimar da aralarna alarak Tepebama
doru yrdler.
Amerikan Konsolosluunun nnden geerlerken, "Cell Beyin Nianta ve ili'deki evlerine
gittiniz mi?" diye sordu ftr apkal adam. "Ne iin?" dedi Galip, adamn pek de anlaml
bulmad yzne yakndan bakarak. "skender Bey, sizin Cell Salik'in yeeni olduunuzu
syledi. Onu aramyor musunuz? ngilizlere memleketimizin meselelerini anlatmas iyi olmaz
myd? Bakn, dnya da artk bize ilgi gsteriyor," "Tabii," dedi Galip. "Sizde adresleri var
myd?" diye sordu ftr apkal adam. "Yok," dedi Galip, "kimseye vermez." "O evlere
kadnlarla kapand doru mu?" "Hayr," dedi Galip. "Kusura bakmayn," dedi adam.
"Dedikodu ite. Neler sylemiyorlar ki! nsanlarn az torba deil ki bzesi-niz. Hele Cell Bey
gibi gerekten bir efsaneyseniz! Kendisini tanrm." "yle mi?" "yle. Bir keresinde beni
Nianta'ndaki evlerinden birine armt." "Neredeydi?" diye sordu Galip. "oktan ykld
imdi oras. O iki katl, ta evde bana, bir akamst yalnzlktan ikyet ettiydi. stediim
zaman kendisini aramam sylemiti." "Ama kendisi istiyor yalnz olmay," dedi Galip. "Onu iyi
tanmyorsunuz belki," dedi adam. "imden gelen bir ses benden yar171
dim beklediini sylyor bana. Adresini hi mi bilmiyorsunuz?" "Hi," dedi Galip. "Ama
herkesin onda kendinden bir para bulmas bouna deildir." "Mstesna bir kiilik!" dedi ftr
apkal adam durumu zetleyerek. Bylece Cell'in son yazlarndan sz etmeye baladlar.

Tnel'e kan sokaklarn birinde, kenar mahallerde iitilecek cinsten bir beki dd
duyulunca hepsi dnp dar sokan mor bir neon lambann aydnlatt karl kaldrmlarna
baktlar: Galata Kulesine alan sokaklardan birine girdiklerinde, Galip'e, yolun iki tarafndaki
yaplarn st katlar, ar ar kapanan bir sinema perdesi gibi, birbirlerine yaklayorlarm gibi
geldi. Kule'nin tepesinde, ertesi gn yaacak kar iaret eden krmz lambalar yanyordu. Saat
gecenin ikisiydi, yaknlarda bir yerde bir dkknn ke-pengi grltyle indirildi.
Kulenin evresinde dolandktan sonra, Galip'in daha nce hi grmedii ara sokaklardan birine
girip, buz tutmu karanlk kaldrmlarda yrdler. Ftr apkal adam, iki katl kk bir evin
eski kapsn vurdu. ok sonra, ikinci katta bir lamba yand, alan bir pencereden mavimsi bir
ba uzand. "Kapy a, benim," dedi ftr apkal adam. "ngiliz misafirlerimiz var." Dnp
mahcup, utanga, ngilizlere glmsedi sonra.
zerinde, 'Merih Manken Atlyesi' yazan kapy, soluk yzl, otuz yalarnda, trasz biri at.
Yz uykuluydu. Bacaklarnda kara bir pantolon, zerinde mavi ubuklu bir pijama gmlei
vard. Misafirlerinin her birinin elini gizli bir davann kardeleriy-mi gibi esrarengiz bir bakla
tek tek sktktan sonra, kutular, kalplar, tenekeler ve eitli vcut paralaryla dolu ve boya
kokan l l bir odaya ald onlar. Bir keden kard brorleri datrken, tekdze bir sesle
anlatmaya balad.
"Messesemiz, Balkanlar ve Orta Dou'nun en eski manken-cilik kuruluudur. Yz yllk
tarihimizden soma, bugn vardmz aama, ayn zamanda, sanayileme ve modernleme
konusunda Trkiye'nin de nerelere ulatnn bir gstergesidir. Bugn artk, yalnz kollarn,
bacaklarn, kalalarn, yzde yz kendi lkemizde yaplmas deil..."
"Cebbar Bey," dedi kabak kafal adam skntyla, "arkadalarmz buray deil, sizin
rehberliinizde aa katlar, yer altn, mut172
suzlar, tarihimizi, bizi biz yapan eyi grmeye geldiler."
Rehber, fkeli bir hareketle dmeyi evirince geni odadaki yzlerce kol, bacak, kafa, gvde,
bir anda sessiz bir karanln iinde kalrken, bir merdivene alan kk bir sahanl
aydnlatan plak bir ampul yand. Hep birlikte demir merdivenleri iniyorlard, aadan bir nem
kokusu gelince, Galip bir an duraklad. Cebbar Bey, artc bir rahatlkla Galip'e yaklat.
"Aradn burada bulacaksn, korkma!" dedi ok bilmi bir havayla. "Beni O yollad, yanl
yollarda dolanman, kaybolman hi istemiyor."
Bakalarna da sylyor muydu bu anlam belirsiz szleri? Merdivenlerden ilk odaya
indiklerinde grdkleri mankenleri, "Babamn ilk eserleri," diye tantt rehber. Ondan sonraki
odada baz osmanl denizcilerinin, korsanlarn, ktiplerin, bir yer sofrasnn evresinde bada
kurarak oturan kyllerin plak bir ampuln nda grdkleri mankenlerine bakarken,
rehber gene belirsiz bireyler mrldand. Bir baka odadaki amarc bir kadnn, kafas
koparlm zndn, elinde i aletleriyle bir celladn mankenlerini grdklerinde, Galip ilk defa
rehberin szlerini anlayabildi. "Yz yl nce, bu ilk odalarda grdnz ilk eserlerini
yarattnda, dedemin aklnda herkesin aklnda olmas gereken u basit dnceden fazlas
yoktu: Dkkn vitrinlerinde sergilenen mankenler bizim insanlarmz rnek alnarak yaplmal,
diye dnmt dedem. Ama iki yz yldr tezghlanan uluslararas ve tarihi bir kumpasn
mutsuz kurbanlar onu engellediler."
Merdivenlerden indike, birbirlerine basamaklarla alan kaplardan getike, tavanndan sular
damlayan ve iinde bir elektrik kordonuyla ona bal plak ampullerin bir amar ipi gibi
doland odalarda yzlerce manken grdler.
Otuz yllk genel kurmay bakanl srasnda milletinin hep dmanlarla ibirlii etmesinden
korktuu iin, lkenin btn kprlerini havaya uurmay, Ruslara iaret olmasn diye
minarelerini ykmay ve dmann eline geerse yolunu kaybedecei bir labirente dnsn
diye stanbul'u boaltp bir hayalet ehir ilan etmeyi dnen Mareal Fevzi akmak'in,
birbirleriyle evlene evlene, ana, baba, kz, dede, amca hepsi birbirlerinin tpatp ayns olan
Konyal kyllerin, kap kap dolaarak, farknda olmadan, bizi
173
biz yapan btn o eski eyalar toplayan eskicilerin mankenlerini grdler. Ne kendileri, ne
baka biri olabildikleri iin oynadklar filmlerde kendileri olamayan film kahramanlarn ya da
dpedz kendilerini en iyi canlandrabilen nl Trk artistlerinin ve oyuncularnn ve Bat'nm
bilim ve sanatn Dou'ya tamak iin btn mrlerini eviri ve 'adaptasyona' veren ackl
aknlarn ve stanbul'un kargack burgack sokaklarndan, Berlin'deki hlamurlu, Paris'deki

gibi yldz biiminde ve kprl bulvarlar aabilmek iin, btn mrnce haritalar zerinde elde
byte alan ve btn mrnce akamlar emekli Paalarmzn Batllar gibi tasmalarla
gezdirecei kpeklerini strabilecekleri modern kaldrmlar dledikten sonra, hayllerinin
hibirini gerekletiremeden lp mezar kaybolan hayalperestlerin ve ikencede yeni
uluslararas deerlere deil, milli ve geleneksel yntemlere bal kalmak istedikleri iin erken
emekli edilen istihbarat grevlilerinin ve omuzlarnda srk, mahalle aralarnda boza, palamut
bal, ve yourt satan seyyar satclarn mankenlerini grdler. Rehberin, "Dedemin balad,
babamn gelitirdii ve benim de devraldm bir dizi," diyerek tantt "Kahve Manzaralar"
arasnda, balar omuzlarnn arasnda kaybolan isizleri, dama ya da tavla oynarken
yaadklar yzyl ve kendi kimliklerini mutlulukla unutabilen talihlileri, ellerinde ay
bardaklarn tutarken ve ucuz sigaralar ierken kaybettikleri varolu nedenini hatrlamaya
alr gibi sonsuzdaki bir noktaya bakan, kendi i dncelerine ekilen ya da oraya da ekilemedikleri iin oyun ktlarn, zarlar ya da birbirlerini hrpalayan vatandalar grdler.
"Dedem lm deindeyken karsmdaki uluslararas glerin ne kadar byk olduunu
sezmiti artk," diye anlatyordu rehber. "Milletimizin kendisi olabilmesini istemeyen tarihi
gler, bizi en kymetli hazinemiz olan gnlk hayatmzn hareketlerinden, jestlerimizden
mahrum brakmak istedikleri iin, dedemi Beyolu'ndan, dkknlardan, stikll Caddesinden,
vitrinlerden kovdular. Babam, lm deindeki dedemle birlikte gelecek olarak bir tek
yeraltnn evet yeraltnm, kendisine brakldn anladnda, stanbul'un btn tarihi boyunca,
her zaman bir yeralt ehri olduunu daha bilmiyordu. Bunu nce hayattan, sonra da
mankenlerini yerletirecek yeni odalar atka amurun iinde, karlat
174
dehlizlerden rendi."
Yeraltndaki bu dehlizlere ulaan merdivenleri inerlerken, artk oda bile denemeyecek amurlu
maaralardan, sahanlklardan geerlerken, yzlerce umutsuzun mankenini grdler. plak
ampullerin altndaki mankenler, kimi zaman Galip'e, unutulmu bir otobs duranda
hibir zaman gelmeyecek bir otobs beklerken zerleri yzyllarn toz ve amuruyla kaplanan
sabrl vatan-' dalan, kimi zaman, stanbul sokaklarnda yrrken duyduu bir yanlsamay,
btn mutsuzlarn birbirleriyle karde olduu duygusunu hatrlatyordu. Ellerinde torbalar,
tombalaclar grd. Alayc ve asabi niversite rencilerini grd. Fstk dkknlarnn
raklarn, ku severleri ve define arayanlar grd. Bat bilim ve sanatnn Dou'dan
yrtldn kantlamak iin Dante okuyanlar ve minare denen eylerin bir baka dnyaya
verilmi iaret olduunu kantlamak iin harita izenlerin ve yksek gerilim hattna arparak,
hep birlikte mavi elektrikli bir aknla kaplp, iki yzyl ncesinin gnlk olaylarn
hatrlamaya balayan imam hatip liseli rencilerin mankenlerini grd. amurla kapl
odalarda sralanan mankenlerin sahtekrlar, kendileri olamayanlar, gnahkrlar, bakalarnn
yerine geenler gibi takmlara ayrldn grd. Mutsuz evlileri, huzursuz lleri, mezarndan
kan ehitleri grd. Yzlerine, alnlarna harfler yazlm esrarengiz kiileri, bu harflerin
srlarn ortaya atm bilgeleri ve bu bilgelerin halifeliini yapan gnmz nllerini bile grd.
Bir kede, amzn nl Trk yazar-izer, sanatlar arasnda, Cell'i zerinde yirmi yl nce
giydii yamurlukla gsteren bir manken de vard. Rehber, bir zamanlar babasnn ok
umutlar-besledii bu yazarn ondan ald harflerin esrarn kt amalarla kullandn, kendini
ucuz zaferler iin sattn syledi geerken. Yirmi yl nce, Cell'in rehberin babas ve dedesi
zerine yazd bir yaz erevelettirilmi ve idam hkm gibi mankeninin boynuna aslmt.
Bir ok dkkncnn yapt gibi, belediyeden izin alnmad iin kaak kazlan amurlu odalarn
duvarlarndan szan nemi ve geniz yakan kf kokusunu cierlerinde hissederken Galip,
rehberin babasnn karlat saysz ihanetlerden sonra, nasl btn umutlarn Anadolu
yolculuklarnda toplad harflerin esrarna verdiini ve nasl bu esrar mankenlerinin,
mutsuzlarnn
175
L
yzlerine kazrken, ayn gnlerde, stanbul'u stanbul yapan yeralt dehlizlerinin bir bir
kendisine aldn anlatyordu. Galip, Cell'in iman, kocaman gvdeli, yumuak bakl,
kk elli mankeninin karsnda uzunca bir sre hi kprdamadan kald. "Senin yznden
kendim olamadm hi!" demek geldi iinden, "senin yznden beni sen yapan btn o
hikyelere inandm." Cell'in mankenini, babasnn iyi ekilmi bir fotorafn yllar sonra ilgiyle
inceleyen oul gibi, dikktle uzun uzun seyretti. zerindeki pantolon kumann uzak bir

akrabann Sirkeci'deki dkknndan indirimle alndn, yamurluu kendisini ngiliz polisiye


romanlarnn kahramanlarna benzettii iin Cell'in ok sevdiini, ceket ceplerinin
kenarlarndaki skklerin ellerini bastrarak sk sk ceplerin iine soktuu iin aldn, alt
dudan ve adem elmasnn zerindeki jilet kesiklerini son yllarda gremediini, ceketinin
cebindeki dolma kalemi Cell'in bugn hl kullandm hatrlad. Onu seviyordu ve ondan
korkuyordu: Cell'in yerinde olmak istiyordu ve Cell'den kayordu: Onu aryordu ve unutmak
istiyordu. Sanki hayatnn deifre edemedii anlamn, Cell'in bildii, ama kendisinde gizledii
bir srr, dnyann iindeki ikinci lemin esrarn, akayla balayarak bir kbusa dnm bir
oyunun k kapsn ondan renebilmek iin, Cell'in ceketini, yakasna yapr gibi tuttu.
Uzaktan, rehberin artk alkanlk kadar heyecan da tayan sesi duyuluyordu.
"Babam, harfler araclyla yzlerine, artk sokaklarmzda, evlerimizde, toplumumuzun hibir
yerinde grlemeyecek anlamlar yerletirdii mankenlerini yle bir hzla yaratyordu ki, onlar
iin yeraltnda atmz odalarda yeterince yer bulamyorduk. Bu yzden, bizi tarihin yeraltna
balayan dehlizleri tam ayn sralarda bulmamz bir rastlantyla aklanamaz. Artk tarihimizin
yeraltnda hkm sreceini, yeraltndaki hayatn yer stndeki kntnn sonuna bir iaret
olduunu, ular birer birer evimize alan dehlizlerin, iskeletlerle kaynaan yeralt yollarnn,
ancak bizim yarattmz gerek vatanda yzleriyle hayat ve anlam bulacak tarihi frsatlar
olduunu babam ok iyi gryordu."
Galip yakasn braknca, Cell'in mankeni, kurun bir asker gibi ayaklarnn stnde saa sola
ar ar salland. Galip bu tuhaf, dehet verici ve gln grnty bir daha hi
unutmayaca176
'
n dnerek bir iki adm geriledi, bir sigara yakt. teki ziyaretilerle birlikte "birgn iskeletler
kadar mankenlerle de kpr kpr kaynaacak" yeralt ehrinin azna inmek gelmiyordu hi
iinden. Bylece, rehber, 'misafirlerine', Halic'in te yakasnda, bundan bin yz alt yl nce,
Attil'nn saldrsndan korkan Bizans-llarca alp, bir ucu ta bu yakaya ulam dehlizin azn
gsterirken ve bu azdan elde bir lamba ieri girerseniz, greceiniz iskeletlerin ve bu
iskeletlerin bekilik ettii ve bundan alt yz yetmi be yl nce, Latin istilaclarndan
saklanm hazinelerin ve rmcek alarndan gzkmeyen masalarla sandalyelerin hikyesini
fkeyle anlatrken rehber, Galip bu grntlerin ve hikyelerin iaret ettii bir bilmeceyi ok
eskiden Cell'in yazlarnn birinde okuduunu dnyordu. Rehber, babasnn, yeralt
dnyasna inii, mutlak bir kn zorunlu bir alameti olarak grdn anlatrken, Bizantion
da, Buzos da, Nova Roma da, Romani de, Tsarg-rad da, Miklagard da, Kostantinopolis de,
Cospoli de, stin-Polin de yeraltna doru kanlmaz bir zorunluluk sonucu kazlan her
dehlizden, her derin tnelden sonra yer stnde inanlmaz alt st olularn gerekletiini,
yeralt uygarlnn kendisini oraya iten yeryznden intikamn her seferinde aldn fkeyle
anlatrken rehber, Galip, bir yazsnda Cell'in, apartman katlarndan yeralt uygarlklarnn bir
uzants gibi szettiini hatrlyordu. Rehber, hikyesinin fkesiyle, yeraltnm alameti olduu o
muazzam ykma, kar konulamayacak o kyamete katlmak iin, babasnn btn dehlizleri,
sanlar, iskeletler ve rmceklerle kapl hazinelerle kaynaan btn yeralt yollarn
mankenleriyle doldurmak istediini anlatrken, bu muazzam ykm leninin hayalleriyle
babasnn hayatna yeni bir anlam verdiini anlatrken ve kendisinin de, yzlerini harflerin
esraryla doldurduu eserleriyle bu yolda ilerlediini heyecanla anlatrken rehber, Galip
rehberin her sabah herkesten nce bir Milliyet alp, Cell'in yazsn hrsla, kskanlkla, nefretle
ve ayn fkeyle okuduuna inanmak zereydi. Rehber, Abbasi kuatmasndan korkuya kaplp
yeraltna inen Bizansllarla, Hal istilasndan kaan Yahudilerin birbirlerine sarlarak lmszleen iskeletlerini seyretmeye tahamml olanlarn, tavanlarndan altn gerdanlklarla bileziklerin
sarkt bu inananlmaz dehlize girebileceklerini sylerken, Galip, rehberin Cell'in en son
yazlar177
L
n dikktle okuduunu anlamt. Rehber, Bizansllar, bundan yedi yz yl nce ehirdeki alt
bini akn talyan katlederken kaan Cenevizlilerin, Amalfililerin, Pisallarn iskeletleriyle, bir
Azak gemisiyle ehre giren vebadan kurtulanlarn alt yz yllk iskeletlerinin, ta Avarlarn
muhasaras srasnda yeraltna indirilmi masalarda, birbirlerine yaslanarak, oturup kyamet
saatini sabrla beklediklerini anlatrken, Galip, Cell'deki sabrn kendisinde de olduunu
dnyordu. Rehber, Bizans' yamalayan Osmanllardan kamak iin, Ayasofya'dan Aya

rini'ye uzanan, oradan Pantokra-tor'a alan ve daha sonra iine slamad iin, bir ucu ta
bu yakaya varan dehlizlere, iki yz yl sonra IV. Murat'n kahve ve ttn ve afyon yasandan
kamak iin kendilerini atanlarn, zerlerine kar gibi inmi ipeksi bir toz tabakas iinde,
ellerinde kahve deirmenleri, cezveleri, nargileleri, ubuklar, ttn ve afyon keseleri ve
fincanlaryla, bir gn kendilerine kurtulu yolunu gsterecek mankenleri beklediklerini
anlatrken, Galip, ayn ipeksi toz tabakasnn bir gn Cell'in iskeletini de rteceini
dnyordu. Rehber, Bizans'dan kovulan Yahudilerin snd dehlizlere, yedi yz yl sonra,
saray kumpasnda baarszla uradktan sonra, yeraltna inmek zorunda kalan III. Ahmet'in
ehzadesinin ve ondan yz yl sonra, sevgilisiyle haremden kaan Grc kznn iskeletlerinden
baka, bugn sahte para basan matbaaclar ellerinde slak banknotlar, renk kontrol yaparken
ya da bodrum katndaki kk tiyatroda soyunma odas olmad iin, bir kat aa inen
Mslman Lady Macbeth'i aynal masasnda, kaak kasaplardan ald bir f dolusu manda
kanyla ellerini, dnyada hibir sahnede grlmemi zgn bir krmzya boyarken ya da
ihracat heyecanna kaplm gen kimyagerlerimizi pasl Bulgar gemileriyle Amerika'ya sevk
edecekleri nefis eroini damttklar camdan fanuslarn banda grebileceimizi sylerken
rehber, Galip btn bunlar Cell'in yazlar kadar yznden de okuyabileceini dnyordu.
ok sonra, rehber 'misafirlerine' btn dehlizleri ve btn mankenleri gsterdikten ve
babasnn ve kendisinin en byk d olduunu syledii eyi, scak bir yaz gn, yukarda
btn stanbul ar bir le scann iinde sinekler, pler ve toz bulutlar iersinde
uyuklarken, aada, yeraltnm souk, nemli ve karanlk dehlizlerinde sabrl iskeletlerle, bizim
insanlarmzn hayatiye178
tiyle kpr kpr yaayan mankenlerin, hepbirlikte bir len, byk bir elence, yaam ve lm
kutsayan ve zamann ve tarihin ve yasalarn ve yasaklarn tesine geen bir enlik
dzenleyeceklerini anlattktan ve bu enlikte mutlulukla dans eden iskeletlerle mankenlerin
krlan arap kaseleriyle fincanlarn, mziin ve sessizliin ve iftleme takrtlarnn dehetini
ve cokusunu, misafirler korkuyla dledikten ve rehberin hikyelerini bile anlatma gereini
duymad yzlerce 'vatanda' mankeninin yzndeki acy grdkten sonra, dn yolunda,
Galip dinledii btn hikyelerin, grd btn yzlerin arln zerinde hissediyordu.
Bacakla-rndaki halsizlik, ne ktklar yokuun dikliindendi, ne de uzun gnn
yorgunluundan. nnden hi durmadan getikleri nemli odalarda plak ampullerin
aydnlatt kaygan basamaklarda karsna kan kardelerinin yzlerindeki yorgunluu kendi
gvdesinde hissediyordu. Bkk boyunlar, erilmi beller, kamburlam srtlar, arplm
bacaklar btn o vatanda dertleri ve hikyeleri kendi gvdesinin uzantlaryd. Btn yzlerin
kendi yz, btn umutsuzluklarn kendi umutsuzluu olduunu hissettii iin, kendisine kpr
kpr yaklaan o mankenlere hi bakmamak, onlarla gz gze gelmemek istiyordu, ama kendi
ikizinden uzaklaamayan biri gibi, gzlerini alamyordu da onlardan. Bir ara Galip, tpk ilk
genliinde Cell'in yazlarn okurken yapt gibi, grd dnyann arkasnda, zerse
etkisinden syrlabilecei basit bir sr olduuna kendini inandrmak istedi; reetesi bulunursa
inam zgr-letirecek bir esrar; ama tpk Cell'in yazlarn okurken hissettii gibi, bu
dnyann iine o kadar fazla gmlm buldu ki kendini, esrar zmek iin kendini her
zorlaynda, hafzasn kaybetmi biri gibi, aresizleip ocuklatn hissetti: Mankenlerin
iaret ettii dnyann ne anlama geldiini bilmiyordu, burada bu yabanc insanlarla ne ii
olduunu bilmiyordu, harflerin ve suratlarn anlamn ve kendi varoluunun srrn da
bilmiyordu. stelik, yeryzne yaklatka, yukarlara ktka, derindeki srlardan daha da
uzaklat iin, burada grp rendiklerini de unutmaya baladn seziyordu. Yukar
odalarm birinde, rehberin zerinde durmad bir dizi 'sradan vatanda' mankeni grnce,
onlarla ayn yazgy paylatm, ayn eyleri dndn hissetti: Bir zamanlar, hepbirlikte,
anlaml bir hayat yaamlard, ama bilinmeyen bir ne179
denden, bu anlam, tipti hafzalar gibi kaybetmilerdi imdi. Bu anlam yeniden bulmaya her
kalklarnda, hafzalarn rmcekli dehlizlerine her girilerinde kaybolduklar iin, akllarnn
kr karanlk sokaklarnda dn yolunu bulamadklar iin, hafzalarnn dipsiz kuyusuna
dm yeni hayatn anahtarn hibir zaman bulamadklar iin evlerini, yurtlarn,
gemilerini, tarihlerini kaybedenlerin o aresiz aclarna kaplyorlard. Bu evden uzakta kalma,
yolunu kaybetme acs yle iddetli, yle dayanlmazd ki, artk kayp anlam, ya da esrar,
hatrlamaya bile kalkmadan yalnzca sabretmek, sessizce, sonsuzluk zamannn dolmasn

tevekklle beklemek en iyisiydi. Ama Galip, yeryzne yaklatka, bu boucu bekleyie


katlanamayacan, aradn bulamadan huzur bulamayacan da seziyordu. Gemiini,
belleini hayllerini kaybetmi biri olmaktansa, bir bakasnn kt bir taklidi olmak daha iyi
deil miydi? Demir merdivenlerin eiine geldiinde, kendini Cell'in yerine koyarak btn
mankenleri, onlar yaratan dnceyi kmsemek istedi: Sama bir dncenin saplantyla
tekrarndan ibaretti her ey; kt bir karikatrd; souk bir akayd; hibir btnl olmayan
sefil bir budalalkt! te, kendi kendisinin karikatr olan rehber sanki bu dnceyi
kantlamak iin, babasnn 's-lmda resim yasa' denen eye inanmadn, 'dnce' denen
eyin kendisinin zaten suretten baka bir ey olmadn, burada da bir suretler dizisi
grdklerini anlatyordu. te, ilk girdikleri odaya vardklarnda, rehber bu 'muazzam
tasavvurun'ayakta kalabilmesi iin manken piyasasna da i yapmalar gerektiini aklyor,
misafirlerinden yeil yardm sandna gnllerinden kopan bir eyi atmalarn rica ediyordu.
Galip, yeil sanda bin lira attktan sonra, antikac kadnla gz gze geldi.
"Beni tandnz m?" dedi kadn. Yznde ryalardan kma bak ve ocuksu ve oyuncu bir
ifade vard. "Anneannemin hikyelerinin hepsi doruymu." Gzleri yar karanlkta kedi gz
gibi parlyordu.
"Efendim?" dedi Galip utanla.
"Hatrlayamadn," dedi kadn. "Orta okuldayken ayn snftaydk. Belks."
"Belks," dedi Galip, bir an btn snfta Rya'dan baka hi180
bir kz gznn nne getiremediini farkederek.
"Arabam var," dedi kadn. "Ben de Nianta'nda oturuyorum. Seni brakabilirim."
Temiz havaya kan kalabalk ar ar dald. ngiliz gazeteciler Pera Palas'a gittiler, ftr
apkal adam kartvizitini Galip'e verdi, CelPe selam syledi ve Cihangir'in arka sokaklarna
dald. skender bir taksiye bindi, fra bykl mimar da Belks ve Ga-lip'le yryordu. Atlas
Sinemasn getiklerinde, bir ara, sokan giriindeki satcdan tabakta pilav alp yediler.
Taksim'e doru bir saatinin buz tutmu vitrininde gzken saatlere, sihirli oyuncaklara bakar
gibi baktlar. Galip gecenin bulank laciverdiyle ayn renkteki yrtk bir film afiine ve oktan
ldrlm eski bir babakann bir fotoraf dkknnn vitrinindeki resmine bakarken, mimar
onlar Sleymaniye Camiine gtrmeyi nerdi: "Manken Cehennemi" dedii yerdekinden daha
da ilgin bir ey gsterecekti onlara; drt yz yllk cami ar ar yerinden oynuyormu!
Belks'in, Talimhane'de bir arka sokakta brakt arabasna binip, sessizce yola koyuldular. ki
katl, karanlk korkun evlerin arasndan geerlerken "korkun, korkun!" demek geldi Galip'in
iinden. Hafif hafif kar yayor, btn ehir uyuyordu.
Uzun bir yolculuktan sonra, camiye geldiklerinde mimar hikyesini anlatmt: Restorasyon ve
tamiratnda alt iin caminin yeralt dehlizlerini biliyor, birka kuru karlnda btn
kaplar amaya hazr imam tanyordu. Arabann motoru susunca Galip dar kmayacan,
onlar bekleyeceini syledi.
"Arabada donarsn!" dedi Belks.
Galip, kadnn kendisiyle sizli bizli konumadna dikkt etti nce, sonra gzelliine ramen
zerindeki ar paltosu ve o anda bana sard bartsyle, uzak bir teyzeye benzediine.
Bayram ziyaretlerine gittikleri o uzak teyzenin kard badem ezmeleri o kadar ekerli olurdu
ki, srarla tutulan bir ikincisini yemeden nce su imesi gerekirdi Galip'in. Rya niye gelmezdi
bu bayram ziyaretlerine?
"Gelmek istemiyorum!" dedi Galip kararl bir sesle.
"Niye ama?" dedi kadn. "Sonra minareye de karz." Mimara dnd. "Minareye kabilir
miyiz?"
Bir an bir sessizlik oldu. ok da uzak olmayan bir yerde bir
181
kpek havlad, Galip kar altndaki ehrin uultusunu duydu. "Benim kalbim merdivenlere
dayanmaz," dedi mimar, "Siz karsnz"
Minareye kma dncesi houna gittii iin Galip arabadan indi. plak ampullerin karla kapl
aalan aydnlatt birinci avluyu geip caminin i avlusuna girdiler. Ta ktlesi burada birden,
olduundan kk gzknce, cami, srlarn gizleyemeyen tandk bir yapya dnt. Mermeri
kaplayan buzlam kar tabakas, yabanc saat reklmlanndaki ay yzeyi gibi karanlk ve ukur
ukurdu.

Revakn bir ke yapt yerde mimar, madeni bir kapya takl asma kilidi igzarlkla
kurcalamaya balad. Bir yandan da, zerinde kurulduu tepe ve kendi arlyla birlikte
caminin yzyllardr, her yl be on santim Halic'e kaydn, aslnda, imdiye kadar ok daha
hzla su kysna inmesi gerektiini, ama temeller arasnda dolaan ve srr hl anlalamayan
"bu ta duvarlarn", bugn hl tekniini aamadmz "bu lam tertibatnn", bu kadar ince
dnlp dengelenmi "su terazisinin" bundan drt yz yl nce hesaplanm "dehlizler
manzumesinin" caminin hareketini yavalattn anlatyordu. Kilitle birlikte kap karanlk bir
dehlize aldnda Galip kadnn parlayan gzlerinde hayata bal bir merak grd. yle
olaanst bir gzellii yoktu belki Belks'm, ama insan onun ne yapacan merak ediyordu.
"Batllar bu srr zemediler!" dedi mimar bir sarho gibi ve bir sarho gibi dehlize girdi. Galip
darda kald.
Kenarlar buz tutmu stunlarn glgeleri iinden imam ka-geldiinde Qalip dehlizden gelen
sesleri dinliyordu. mam sabahn bu saatinde uyandrlmaktan ikyeti grnmyordu hi.
Dehlizden gelen seslere o da kulak verdikten sonra, sordu: "Kadn turist midir?" "Hayr," dedi
Galip, sakaln imam olduundan yal gs- terdiini farkederek. "Sen de hoca msn?" dedi
imam. "Hocaym." "Fikret Bey gibi profesrsn!" "Evet." "Caminin yerinden oynad doru
mu?" "Doru, Onun iin geldik." "Allah sizden raz olsun!" dedi imam. Kukulu bir hali vard.
"Kadnn yannda ocuu var myd?" "Yok," dedi Galip. "erde, derinde saklanan bir ocuk
var." "Yzyllardr kayyormu cami," dedi Galip gvensizlikle. "Onu biliyorum," dedi imam,
"oraya girmek de yasaktr, ama bir turist kar ocuuyla girdi ieri, grdm. Sonra tek bana
182
kt. ocuk ieride kald." "Polise syleseydin," dedi Galip. "Gerek yok," dedi imam, "nk
sonra ocuun da, karnn da resmi gazetelerde kt: Habe kralnn torunuymu ocuk. Onu
oradan karsnlar artk." "ocuun suratnda ne vard?" dedi Galip. "Bak, gryor musun,"
dedi imam kukuyla, "sen de biliyorsun. ocuun gznn iine bakamyordun." "Ne
yazyordu suratnda?" diye sordu Galip srarla. "Suratnda ok ey yazyordu," dedi imam
kendine olan gvenini yitirerek. "Sen surat okumay bilir misin?" dedi Galip. mam sustu.
"Kaybettii bir yz yeniden bulabilmek iin insann yzn anlam peinden komas yeterli
midir?" dedi Galip. "Artk orasn sen daha iyi bilirsin," dedi imam kaygyla. "Cami ak m?"
dedi Galip. "Kapsn yeni atm," dedi imam. "Birazdan sabah namaz iin gelirler. Git."
Caminin ii botu. Neon lambalar, bir denizin yzeyi gibi uzanan mor hallardan ok, plak
duvarlar aydnlatyordu. Ga-lip'in orapl ayaklan buz kesti. Kubbeye, stunlara, bann
stndeki muazzam ta ktlesine etkilenmek isteyerek bakt; ama iinde kendi etkilenme
isteinden baka bir ey uyanmad: Bir bekleyi duygusu, belli belirsiz bir ne olacak merak...
Tpk rld talar gibi, caminin kendi varl kendine yeten, kapal, koskocaman bir nesne
olduunu hissetti. Mekn ne bir yere aryordu insan, ne de baka bir yere gnderiyordu.
Hibir ey, hibir eyin iareti olmad gibi, her ey her eyin iareti de olabilirdi. Bir an mavi
bir k grr gibi oldu, sonra gvercin kanadna benzeyen bir eyin acele vurularn duydu,
ama hemen sonra her ey yeni bir anlam bekleyen o eski sessiz durgunluuna dnd. O
zaman eyann, talarn olmas gerekenden 'plak' olduunu dnd: Eyalar kendisini "bize
bir anlam ver!" diyerek aryorlard sanki. Az sonra, fsldaarak yryen iki ihtiyar ar ar
yaklap mihrabn hemen nne knce Galip nesnelerin arsn da duymaz oldu.
Belki de bu yzden, minareye karken Galip'in iinde, bana yeni bir ey geleceine ilikin bir
beklenti yoktu hi. Mimar, Belks Hanm'n beklemeden yukar ktn syleyince, Galip hzla
merdivenleri kmaya balamt, ama ok gemeden, yreinin vurularn akaklarnda
hissedince duraklad. Bacaklar ve kalalarnda bir ar balaynca oturdu. Basamaklar
aydnlatan plak
183
ampullerden her birini geince oturuyor, sonra gene kyordu. Yukarlarda bir yerde, kadnn
ayak seslerini duyunca hzland, ama ok sonra, ancak erefeye kt vakit yetiebildi ona.
Kadnla birlikte, sessizce, hibir ey konumadan uzun uzun karanlk iindeki stanbul'u, ehrin
belli belirsiz klarn, attran kar seyrettiler.
Galip karanln yava yava aralandn farkettiinde, ehrin kendisi, uzak bir yldzn k
almayan yz gibi daha uzun bir sre gecenin iinde kalacakm gibi grnyordu. Daha
sonra, souktan titrerken, baca dumanlarna, cami duvarlarna, beton ynlarna vuran n
ehrin dndan deil, iinden szdn dnd. Tpk, daha oluumunu tamamlamakta olan bir
gezegenin y-. zeyi gibi, zeri beton, ta, kiremit, ahap ve pleksiglas ve kubbeyle kapl inili

kl ehir paracklar, sanki ar ar aralanacaklar ve karanln iinden esrarl yeraltnn


alev rengi aydnl sza-cakt, ama bu belirsizlik saati de ok srmedi. Tek tek duvarlar,
bacalar, damlar arasndan sigara ve banka reklmlarnn iri harfleri gzkmeye balaynca
hemen yan balarndaki hoparlrden sabah ezann okuyan imamn madeni sesini duydular.
Merdivenleri inerken Belks, Rya'y sordu. Galip karsnn evde kendisini beklediini syledi;
ona bugn tane polisiye roman almt; Rya geceleri polisiye roman okumay severdi.
Belks yeniden Rya'y sorduunda kadnn kiiliksiz Murat'-, na binmiler, fra bykl mimar
her zaman geni, her zaman tenha Cihangir Caddesine brakmlar, Taksim'e kyorlard. Galip
Rya'mn bir ite almadn, polisiye romanlar okuduunu, arada bir okuduu romanlardan
birini de ar ar evirdiini syledi. Taksim Meydannda dnerken kadn, Galip'e Rya'mn bu
evirileri nasl yaptn sordu. Galip "yava yava" yaptn syledi: Galip sabahlan
yazhanesine gidiyor, Rya da kahvalt ettikleri masay toplayp oraya yerleiyordu, ama
Rya'y o masada alrken bir kere grmedii gibi hayl de edemiyordu. Baka bir soru
zerine Galip, bir uykudagezerin dalgnlyla, baz sabahlar, Rya yatandan kalkmadan nce
evden ktn syledi. Haftada bir kere ortak teyzelerine, halalarna akam yemeine
gittiklerini syledi, bazan, akamlar Konak Sinemasna gittiklerini syledi.
"Biliyorum," dedi Belks. "Sizi sinemada grrdm. Sen haya184
tndan memnun, lobideki resimlere bakarken, kolundan efkatle tuttuun karn balkona kan
kapya kalabalkla birlikte gtrrken o, duvarlardaki afilerde ve kalabaln iinde kendisine
baka bir dnyann kaplarn aacak bir yz arard. Senden ok uzakta bir yerde, yzlerin
gizli anlamn okuduunu anlardm."
Galip sustu.
"Be dakikalk arada, sen hayatndan memnun iyi uslu bir koca gibi karn sevindirecek
hindistan cevizli ikolatay ya da buzlu pengueni almak iin tahta kutusunun altna parayla
vuran satcya el ederken ve ceplerinde bozuk para ararken, ben, sinemann soluk klar
altnda perdedeki hal sprgesi ya da portakal skaca reklmna mutsuzlukla bakan karnn o
reklmlarda bile kendisini baka bir lkeye gtrecek sihirli bir bildirinin izlerini aradn
sezerdim."
Galip susuyordu.
"Geceyarsna doru insanlar, birbirlerinden ok, birbirlerinin pardes ve paltolarna yaslanarak
Konak Sinemasndan karlarken, ben, sizin de kolkola girip nnze baka baka evinize
yrdnz grrdm."
"En sonunda," dedi Galip, belli belirsiz bir fkeyle, "bir kere sinemada grmsn bizi."
"Bir deil, on iki kere sinemada, altm kereden fazla sokakta, kere lokantada, alt kere
dkknlarda grdm sizi. Eve dndmde, tpk ocukluumda yaptm gibi, yanndaki kzn
Rya deil, ben olduumu dnrdm."
Bir sessizlik oldu.
"Ortaokuldayken," diye devam etti kadn, az nce szn ettii Konak Sinemasnn nnden
arabasn srerken, "teneffslerde, salarn slatarak arka ceplerinden kardklar tarakla
tarayan ve anahtarlklarn pantolonlarmdaki kemer halkalarna asan olanlarn hikyelerine o
glerken, ben, senin srann zerindeki kitaptan ban kaldrmadan, gzucuyla seyrettiinin
Rya deil ben olduumu dnrdm. K sabahlar, yannda sen olduun iin yolun ak olup
olmadna bakmadan kardan karya geerken grdm o neeli kzn Rya deil, kendim
olduunu dnrdm. Baz Cumartesi leden sonralar, yannzda sizleri glmseten bir
amca, Taksim dolmularna doru yrdnz
185
grdmde, seninle birlikte Beyolu'na benim de gtrldm hayal ederdim ben."
"Ne kadar srd bu oyun?" dedi Galip, arabann radyosunu aarken.
"Oyun deildi," dedi kadn, sokan nnden hi yavalamadan geerken ekledi. "Sizin sokaa
sapmyorum."
"Mzii hatrladm," dedi Galip, kendi evinin sokana uzak bir kentin kartpostalna bakar gibi
bakarken. "Bunu Trini Lopez sylerdi."
Sokakta ve apartmanda Rya'nn eve dndne ilikin hibir belirti yoktu. Galip elleriyle bir
ey yapmak isteyince radyonun istasyon dmesini evirdi. Terbiyeli ve efkatli bir erkek sesi
ahr-larmzdaki tarla farelerinden korunmak iin alnacak nlemlerden szediyordu. "Hi
evlenmedin mi?" diye sordu Galip, araba Nianta'nn arka sokaklarna girerken.

"Dulum," dedi Belks. "Kocam ld."


"Seni okuldan hi hatrlamyorum," dedi Galip, nedensiz bir acmaszlkla. "Sana benzeyen
baka bir yz geliyor aklma. ok sevimli, utanga bir Yahudi kzyd, Meri Tavai; babas Vog
oraplarnn sahibiydi, ylbalarnda baz olanlar hatt hocalar, ondan, zerinde orap giyen
kzlarn grnd Vog takvimlerinden isterler, o da utana skla getirirdi."
"Nihat'la evliliimizin ilk yllarnda mutluyduk," diye anlatt kadn bir sessizlikten sonra.
"nceydi, sessizdi, ok da sigara ierdi. Pazarlar gazeteleri kartrr, radyodan futbol man
dinler, o sralarda eline geirdii bir flt almaya alrd. ok az ierdi, ama ou zaman en
ackl sarholardan hznlyd yz. Bir ara utana skla bandaki arlarndan szetti. Meer
yllardr beyninin bir kesinde kocaman bir uru sabrla bytyormu. nat ve sessiz
ocuklar vardr hani, avularn skp iine bir ey saklarlar da, ne kadar urasan ap
vermezler: Onlar gibi beynindeki uru inatla korudu, en sonunda avucunu ap iindeki boncuu
size verirken nasl bir an glmser o veletler, beyin ameliyatna girerken yle memnun
glmsedi bana, orada sessizce ld."
Hle Halalarn evinden pek de uzak olmayan bir yerde, Ga-lip'in ok fazla gemedii, ama
varln kendi soka gibi bildii bir kede, d grn ve kaps ehrikalp Apartmanna
artc
derecede benzeyen bir apartmana girdiler.
"lmyle benden bir tr intikam aldn biliyordum," diye devam etti kadn eski
asansrdeyken. "Benim Rya'nn bir taklidi olduum kadar, kendisinin de, senin bir taklidin
olmas gerektiini anlamt. nk konya fazla kardm baz akamlar, kendimi tutamayp
ona, Rya'dan ve senden uzun uzun sz de ederdim."
Bir sessizlikten sonra eve girip, kendi evindekine benzer eyalar arasna oturunca Galip, zr
diler gibi, "Nihat' bizim snftan hatrlyorum," dedi kaygyla.
"Sana benzer miydi sence?"
Galip hafzasnn derinliklerinden bir-iki sahneyi zorlanarak bulup kard: Galip'le Nihat derse
katlamayacaklarn bildiren veli imzal 'mazeret ktlarn' ellerinde tutarken jimnastik hocas
tarafndan lapaclkla sulanyorlar; Galip'le Nihat, scak bir bahar gn le kokulu renci
kenefinin musluklarna azlarn dayayarak su iiyorlar: imand, beceriksizdi, ard, yavat,
pek parlak da deildi. Galip btn iyiniyetine ramen iyi hatrlayamad benzerine yaknlk
duyamad.
"Evet," dedi Galip. "Nihat bana benzerdi biraz."
"Hi benzemezdi," dedi Belks. Gzleri, Galip'in ona ilk dikkt ettii zamandaki gibi tehlikeli bir
kla parlad bir an. "Hi benzemediini biliyorum. Ama ayn snftaydk. Bana senin R-ya'ya
baktn gibi baktrabilmitim onu. le teneffslerinde, ben Rya ve teki olanlarla birlikte
Sti Muhallebicisi'nde sigara ierken, onun kaldrmdan, aralarnda benim de olduumu bildii
ierdeki neeli kalabala kaygyla bir gzattn grrdm. Akamn erken bastrd ackl
sonbahar akamlarnda, zerine apartmanlarn soluk klar vuran plak aalara baktmda,
onun da bu aalara bakarak senin Rya'y dndn gibi, beni dneceini bilirdim."
Kahvalt sofrasna oturduklarnda ak perdeler arasndan odaya parlak bir gne
vuruyordu.
"nsann kendisi olmasnn ne kadar zor olduunu bilirim," dedi Belks, uzun zamandr hep ayn
hikyeyi dnenler gibi birdenbire konuya girerek. "Ama, bunu otuz yamdan sonra anladm.
Ondan nce, sorun bana yalnzca bir bakas gibi olabilme
186
187
ya da basit bir kskanlk gibi gzkyordu. Geceyanlan srtst uzandm yatamda
uyuyamadan tavandaki glgeleri seyrederken o bakasnn yerinde o kadar ok olmak isterdim
ki, derimin iinden, eldiveninden kan bir el gibi syrlp kabileceime, sonra srf bu isteimin
iddetiyle o bakasnn derisine brnerek yeni bir hayata balyabileceime inanrdm. Bazan,
bu teki insan dnmekten, kendi hayatm onun hayat gibi yaayamam aktan o kadar ac
ekerdim ki, bir sinema koltuunda otururken ya da kalabalk bir pazar yerinde kendi
dnyalarna gmlm insanlar seyrederken gzlerimden yalar fkrrd."
Kadn, kzarmaktan sertlemi ince ekmek diliminin zerinde yasz ban ya srermi gibi
dalgn dalgn gezdiriyordu.
"nsann niye kendi hayatn deil de, baka birinin hayatn yaamak istediini onca yldan
sonra da karamyorum," diye devam etti. "Hatta, niye u ya da bu insann deil de, Rya'nn

yerinde olmak istediimi de ok aka syleyemem. Syleyebileceim ey, uzun yllar


boyunca bunun gizli tutulmas gereken bir hastalk olduuna inandmdr. Hastalmdan, bu
hastala yakalanan ruhumdan, bu hastal tamaya mahkm gvdemden utanyordum.
Hayatmn olmas gereken 'asl hayat'm bir taklidi olduunu, btn taklitler gibi utanlmas
gereken, ackl, zavall bir ey olduunu dnyordum. O zamanlar, bu mutsuzluktan
kurtulabilmek iin elimden yalnzca 'aslm' daha ok taklit etmekten baka bir ey gelmezdi.
Bir ara, okul, mahalle ya da evre deitirmeyi kurdum, ama sizlerden uzaklamann, yalnzca
sizleri daha ok dnmekten baka sonu vermeyeceini de biliyordum. Yamurlu bir
sonbahar gn, leden sonra, hibir ey yapmak gelmeyince iimden, camlara vuran
damlacklara bakarak saatlerce bir koltukta otururdum. Sizleri dnrdm; Rya ile Galip'i.
Elimdeki ipularna bakarak Rya ile Galip'in o anda ne yaptn dnrdm, yle ki, bir-iki
saat sonra karanlk odadaki koltukta oturan kiinin ben deil Rya olduuna inanasm gelir, bu
korkun dnceden mthi zevk de alrdm.
Kadn arada bir mutfaktan ay ya da kzarm ekmek getirirken uzak bir tandk hakknda ho
bir hikye anlatr gibi rahata glmseyebildii iin, Galip anlatlanlar huzursuzluk duymadan
dinliyordu.
188
1
"Kocam lnceye kadar srd bu hastalk. Hl da sryor belki, ama artk bir hastalk gibi
yaamyorum onu. nsann kendisi olabilmesinin bir yolu olmadna kocamn lmnden
sonraki yalnzlk ve pimanlk gnlerinden sonra karar verdim. O gnlerde ayn hastaln bir
baka eidi olan youn bir pimanlk duygusuyla, yllardr Nihat'la yaadm eyleri, gene
ayn ekilde, ama bu sefer yalnzca kendim olarak yaayabilmek isteiyle yanp tutuuyordum.
Pimanln da, hayatmn geri kalann berbat edeceini fark ettiim bir geceyars, u garip
dnce geti aklmdan: Bylece hayatmn ilk yarsn bir bakas olmak istediim iin kendim
olamadan, ikinci yarsn da kendim olamadm yllar iin piman olduum iin bir bakas
olarak geirecektim. O kadar gln geldi ki bu dnce bana, gemiim ve geleceim olarak
grdm dehet ve mutsuzluk bir anda herkesle paylatm ve zerinde pek fazla durmak
istemediim bir yazgya dnverdi. Hi kimsenin kendisi olamayacan bir daha hi
unutulmayacak kesin bir bilgi gibi renmitim artk. Bir otobs duranda kuyruk olmu
kalabalk iinde kendi dertlerine gmlm olarak grdm ihtiyarn, hl yllar nce yerinde
olmak istedii baz 'gerek' kiilerin hayaletlerini iinde canl tuttuunu bilirdim. Bir k sabah
parka ocuunu gnelendirmeye karm o gl salkl anann, ocuunu parka karan bir
baka anann suretinin kurban olduunu bilirdim. Sinemalardan dalgn dalgn kan
kederlilerin, kalabalk caddelerde, grltl kahvehanelerde kpr kpr kprdanan mutsuzlarn,
yerine gemek istedikleri asllarnn hayletleriyle sabah akam huzursuz edildiklerini bilirdim."
Kahvalt sofrasnda sigaralarn iiyorlard. Kadn anlattka, Galip odann gittike artan
scaklyla birlikte, kar konulmaz bir uykunun, insann ancak bir ryada farkna varabilecei
bir susuzluk duygusu gibi ar ar btn gvdesini sardn hissetti. Kaloriferin yanbandaki
bir divanda "biraz kestirmek" iin izin istediinde Belks ona "btn bunlarla ilikili" grd
ehzadenin Hikyesini anlatmaya balad.
Evet, bir zamanlar, hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya da olamamas
olduunu kefetmi bir ehzade yaamt, ama Galip hikyenin renklerini gznn nne
canlandrmaya balaynca nce bir baka kiiye, sonra uyuyakalan bir kiiye dntn
hissederek uyudu.
189
ON SEKZNC BLM APARTMAN KARANLII
"... bu eski konan manzaras, bende, bir insan yz etkisi brakrd."
Nathaniel Hawthorne
Yllar sonra, bir akamst o binay grmeye gittim. le saatlerinde ellerinde antalar,
pasakl ve kravatl lise rencilerinin ititii ve akamlan ilerinden dnen kocalarn ve bir
elenceden kan ev kadnlarnn yrd kaldrmlardan, o her zaman kalabalk sokaktan
daha nceleri sk, pek sk gemitim, ama hibir zaman o binay, bir zamanlar benim iin ok
ey ifade etmi o apartman yllar sonra yeniden grmek iin deil.
Bir k akamyd. Hava erkenden kararm, bacalardan kan duman dar caddeye sisli bir gece
gibi inmiti. Binann yalnzca iki katnda k yanyordu: Ge saatlere kadar alan iki i yerinde
yanan soluk, ruhsuz lambalar. Apartman cephesinin geri kalan kapkaranlkt. Karanlk

dairelerin karanlk perdeleri ekilmiti; pencereler bir krn gzleri gibi bo ve korkutucuydu.
Gemile kyaslandnda grdpm souk, tatsz ve sevimsiz bir grntyd. Bir zamanlar
burada kalabalk bir ailenin, i ie, kucak kucaa, grlt patrt iinde yaadn bile
dnemiyordu insan.
Binaya genlik gnahlarnn bir cezas gibi sinen bu ykm ve kntden zevk aldm. Bu
gnahlardan hibir zaman payma den mutluluu alamadm iin bu duyguya kapldm,
ykmdan bir intikam tad aldm biliyordum, ama aklmda baka bir ey vard o srada:
"Sonralar apartman aralna dnen o kuyunun saklad esrar ne oldu acaba, iindekilerle
birlikte kuyu ne oldu?"
Apartmann hemen yanbandaki kuyuyu dndm, bir zamanlar yalnzca bende deil,
apartman katlarn dolduran gzel ocuklarda, kzlarda, yetikinlerde geceleri korkulu bir
rperti uyandran o dipsiz kuyuyu. Bir masal kuyusu gibi iinde yarasalar, zehirli ylanlar,
akrepler, fareler kaynard. eyh Galip'in Hsn- Ak'nda anlatt ve Mevlna'nn
Mesnevi'sinde hikye ettii kuyunun oras olduunu bilirdim. Bazan iine sarktlan kovalarn ipi
kesilirdi, bazan dipsizliin dibinde bir zebell olduunu sylerler190
di, apartman iriliinde bir zenci! ocuklar siz yaklamayn, derlerdi. Bir keresinde kemerinden
balanarak kuyudan ieri sarktlan kapc, karanlk bir zamann sonsuzluunda yapt
yerekimsiz yolculuktan cierlerini sonsuza kadar karartan bir sigara ziftiyle ve gzlerinde
yalarla geri dnmt. Kuyu banda bekilik eden zehirli l cadsnn, kapcnn ay yzl
kars klna girdiini de bilirdim; kuyunun apartmanda yaayanlarn hafzalarnn
derinliklerinde yatan bir srla yakndan ilgili olduunu da. lerindeki srdan, sonsuza kadar
gemite kalamayacak bir gnahtan korkar gibi korkarlard. Sonunda* utanlarnn stn
toprakla rten aresiz hayvanlar gibi, iindeki yaratklar, anlar ve esrarla birlikte kuyuyu
unuttular. Bir sabah, anlamsz insan yzleriyle kaynaan gece rengi bir kbustan uyandmda,
kuyunun stnn rtldn grdm. O zaman, ayn kbusumsu duyguyla, kuyu denen
yerde, imdi tersine evrilmi bir kuyunun ykseldiini korkuyla anladm. . Esrar ve lm
pencerelerimize getiren bu yeni yerden yeni kelimelerle sz ediyorlard artk: Apartman aral,
apartman karanl...
Aslnda, apartmanda yaayanlarn tiksinti ve mutsuzlukla 'aralk' ya da 'karanlk' (dier
stanbullularn dedii gibi aydnlk deil) demeye baladklar yeni yer, kuyudan nce apartman
aral da deildi, karanlk da, nk apartman ilk yapldnda iki yannda bo arsalar vard,
sonralar btn soka kirli bir duvar gibi kaplayan irkin apartmanlardan biri deil. Yandaki
bo arsa, bir gn bir inaatya satlnca, apartmann camiye ve tramvay yoluna, kz lisesine,
Aladdin'in dkknna ve bitiikteki kuyuya bakan mutfak pencereleri, ince uzun ve ierlek
koridorun pencereleri ve her katta baka amalarla kullanlan kk odann (sandk odas,
hizmeti odas, ocuun odas, fakir misafirin odas, t odas, uzak akraba teyzenin odas)
pencereleri yanda bitiik nizam yaplan yksek apartmann metre uzaktaki yeni
pencerelerine bakmaya balad. Bylece, pislikten renksizlemi beton duvarlar ve birbirlerine
kendilerini ve alt katlar yanstan pencereler arasnda kuyu iinin sonsuzluunu hatrlatan
ksz, kprtsz ar bir hava olutu.
Kendi neesiz, ar eski kokusunu ksa zamanda oluturan bu boluu gvercinler hemen
kefettiler. nsan elinin erimedii ve
191
zamanla erimekten ekindii pencere nlerine, kendiliinden knlan denizliklere, beton
kntlarna, yamur oluklarnn dirseklerine bitip tkenmeyen pisliklerini yarak kokularna,
huzurlarna ve srekli artan nfuslarna uygun keler yaptlar. Yalnzca meteorolojik
felaketlerin deil, baka baz belirsiz ktlklerin de habercisi saylan kstah martlar da ara
sra katlrd onlara, geceya-rlarmda yolunu ararak dipsiz karanlk kuyunun kr
pencerelerine arpan kara kargalar da... Bask tavanl ve havasz kapc dairesinin dar bir hcre
giriini andran kk demir kapsndan (bir zindan kaps gibi de gcrdard) eilerek geilen
karanln zemininde, bazan bu kanatl yaratklarn fareler tarafndan didik didik edilmi leleri
bulunurdu. Gbre bile demlemeyecek bir pislikle kapl bu iren zeminde baka eyler de
bulunurdu: Yamur oluklarndan st katlara kai farelerin alp aa attklar gvercin
yumurtalarnn kabuklan, iekli masa rtlerinin ve uykulu yatak araflarnn iinden nefti
bolua dm talihsiz atallar ve baklar, orap tekleri, toz bezleri, sigara izmaritleri, cam,
ampul ve ayna krklar, pasl somya yaylar, plastik kirpikli gzlerini umutsuzluk ve inatla hl

ap kapayan kolsuz pembe bebekler, kk paralara ayrlarak dikkatle yrtlm baz pheli
dergi ve gazete sayfalan, patlak toplar, kirli ocuk donlar, paralanm korkutucu fotoraflar...
Arada bir, kapc, bir ucundan tiksintiyle tuttuu bu nesnelerden birini kimlii tehis edilecek
bir sulu gibi kat kat dolatrrd, ama apartmanda yaayanlar teki dnyann amurundan
beklenmedik bir gnde kaplarna geri dnen bu pheli nesneleri sahip-lenmezlerdi: "Bizim
deil," derlerdi. "Oraya m dm?"
Oras, kamak isteyip de kaamadklar, unutmak isteyip de unutamadklar bir korku gibiydi;
bulac ve irkin bir hastalktan szeder gibi szederlerdi oradan: Apartman aral dikkt
edilmezse boluun yuttuu bu zavall eyalarn talihsizliiyle kazayla iine kendilerinin de
debilecei bir irkefti; ilerine sinsice sokulmu bir ktlk yuvasyd. Besbelli, durup durup
hastalanan ocuklar gazetelerde hakknda ok yazlan o mikroplar buradan alyorlard; erken
yata szn ettikleri hortlak ve lm korkusunu da. Evi kimi zaman bu korkular gibi saran
tuhaf kokular da pencere aralklarndan ieri buradan giriyordu; talihsizlik ve uursuzlu192
un da buradan szd hayl edilebilirdi. stlerine boluun lacivert ve ar duman gibi ken
felket bulutlar da (iflslar, borlanmalar, evden kaan babalar, aile ii aklar, boanmalar,
ihanetler, kskanlklar, lmler) apartmandakilerin aklnda karanln tarihiyle yakndan
ilikiliydi: Unutmak istedikleri iin hafzalarnda sayfalar birbirine karan kitaplar gibi.
Ama kr ki, byle kitaplarn yasak sayfalarn kartrp hazineler bulan birileri kan her
zaman: Elektrik masraf olmasn diye lambas yaklmayan koridorun karanlnda rperen
ocuklar (Ah ocuklar!) sk skya ekilmi perdelerin arasna girip alnlarn apartman
aralnn karanlk pencerelerine merakla dayarlard; Dedenin katnda herkes iin yemek
piirdii zamanlar, hizmeti kz, yemei sofraya koyduunu .flit kattakilere (yan apartmandakilere de) bara bara duyurmak iin aral kullanr, en st kata srgn edilmi anayla oul bu
yemeklere arlmadklar zamanlar, alt katlarda dnen dolaplar, pien yemekleri izlemek iin
ak tuttuklar mutfak pencerelerinden arada bir gzatarlard; bir sar ve dilsiz, kimi geceler
yal annesine yakalanana kadar karanln pencerelerinden bakard; yamurlu gnlerde kk
odasnda su oluklaryla birlikte dertlenen hizmeti kz da oraya bakarak hayl kurard, daha
sonraki yllarda ken bir ailenin tutunamayaca- katlara zaferle geri dnecek olan bir
delikanl da.
Grdkleri hazinelere biz de geliigzel bir gzatalm: Sesleri iitilmeyen kzlarn ve kadnlarn
buulanm mutfak camlarnda soluklaan grntleri; lo bir odada namaz klan hayletimsi
bir glgenin ar ar dorulup kalkan srt; yorgan almam bir yatan zerinde, resimli bir
derginin yannda dinlenen yal bir kadn baca (ok beklerseniz, bir elin derginin sayfalarn
evireceini, baca tembel tembel kayacan da grrsnz); bir gn apartmandakilerin
stn rttkleri o esrar kefetmek iin dipsiz kuyunun yanbana zaferle geri dnmeye karar
vermi bir delikanlnn souk pencere camlarna dayanm aln. (Ayn delikanl kar camda
yansyan kendi grntsn seyrederken bazan alt kar katn penceresinde kendi gibi hayle
dalan sihirli gzellikteki vey annesini grrd.) Bu grntlerin karanlkta sinmi gvercin
balar ve gvdeleriyle erevelendiini, evrenin koyu lacivert olduunu, kprdanan
perdelerin, bir an yanp snen lambalarn ve aydn193
hk odalarn daha sonra ayn grntlere ve pencerelere dnecek mutsuz ve sulu hafzalarda
parlak turuncu bir iz braktn ekleyelim: Az yayoruz, az gryoruz, az biliyoruz; bari hayl
edelim. yi pazarlar, sevgili okuyucular.
194
ON DOKUZUNCU BOLUM
EHR ARETLER
"Bu saba/ uyandmda ayn kii mivdim ben? Ayn kii deilsem soraym o zaman: Kimim
Attahakna ben?"
Lewis Carroll
Galip uyandnda karsnda bambaka bir kadn buldu. Bel-ks elbisesini deitirmi, zerine
Galip'e yabanc bir yerde yabanc bir kadnla olduunu hatrlatan nefti bir etek giymiti. Yz
ve salar da bambakayd. Salarn, 'Pekin'de 55 Gn' filminde Ava Gardner'in yapt gibi
arkada toplam, dudaklarn da filmin Supertechnirama krmzsyla boyamt. Galip kadnn
bu yeni yzne bakarken, birden, insanlarn uzun zamandr kendisini aldattklarn dnd.

Az sonra, Galip kadnn titizlikle bir askya asp dolaba kaldrd paltosunun cebinden gazeteyi
karm, ayn titizlikle toplanm kahvalt masasna yaymt. Cell'in ke yazsn yeniden
okurken, yaznn kenarna daha nceden ald notlar, altn izdii kelime ve heceler Galip'e
sama gzkt. Yaznn iindeki srr zecek harflerin, iaretledikleri olmad o kadar ak bir
gerekti ki, bir an Galip'e bu sr yokmu gibi geldi: Sanki okuduu cmleler, ayn anda, hem
kendilerini hem de baka eyleri gsteriyordu. yle ki, belleini kaybettii iin inanlmaz
kefini insanla du-yuramayan kahramana ilikin Cell'in Pazar yazsndaki her cmle, Galip'e
herkesin anlad ve bildii baka bir insanlk durumuna ilikin baka bir hikyenin cmleleri
gibi gzkt. Bu o kadar ak, gerekti ki, baz harfleri, heceleri, kelimeleri seip yazp yeniden
dzenlemeye gerek bile yoktu hi. Yaznn iindeki o 'gzkmeyen', 'gizli' anlam karmak iin
yaplmas gereken ey, yazy yalnzca bu inanla okumakt. Gz bir kelimeden tekine
srarken, Rya'yla Cell'in gizlendii kenin yeri ve anlam kadar, Galip, hayatn ve ehrin
btn srlarn okuyacana inanyordu, ama bam yazdan her kaldrnda, karsnda Belks'n
yeni yzn her grnde bu iyimserliini kaybediyordu. yimserliini kaybetmemek iin bir
sre yalnzca yazy yeniden yeniden okumay de195
nedi, ama kolaylkla okuyup bulacana inand o gizli anlam ak seik karamad. Hayatn
ve dnyann esrarna ilikin bir bilgiye yaklatn mutlulukla hissediyor, ama bu srr, arad
eyi ak seik dnp hecelemek istedii zaman, gznn nnde odann bir kesinden
kendisini seyreden kadnn yz beliriyor-du. Bir sre sonra, srra sezgi ve inanla deil, aklla
yaklaabileceine karar vererek, kalemle yaznn kenarna yeni notlar almaya, bambaka hece
ve kelimeleri iaretlemeye balad. Kendini iine vermiti ki Belks masaya yaklat.
"Cell Salik'in yazs," dedi. "Amcan olduunu biliyordum. Yer altndaki mankeni, biliyor musun
dn akam bana neden o kadar korkun gzkt?"
"Biliyorum," dedi Galip. "Ama amcam deil, amcamn olu"
"Manken ona o kadar benzedii iin," dedi Belks. "Size rastlarm diye Nianta'na ktm
zamanlarda size deil, ayn kyafetle ona rastlardm."
"Yllar nceki yamurluu o onun," dedi Galip. "Eskiden ok giyerdi"
"Hl giyip Nianta'nda hayalet gibi geziniyor" dedi Belks. "Kenarna aldn notlar nedir
yle?"
"Yazyla ilgili deil," dedi Galip gazeteyi katlarken. "Kaybolan bir kutup kifine ilikin.
Kaybolduu iin onun yerine bir bakas daha kayboluyor. kinci kaybolan kiinin esrarm
derinletirdi-i birinci kaybolan ise, baka bir adla, unutulmu bir ehirde yaamaya devam
ediyormu, ama ldrlm bir gn. ldrlen takma adl bu kiinin..."
Galip hikyesini bitirdiinde yeniden anlatmak zorunda kalacan anlad. Yeniden anlatrken,
kendisini bu hikyeyi yeniden yeniden anlatmak zorunda brakan btn insanlara derin bir fke
duyuyordu. "Herkes artk kendisi gibi olsun ve kimsenin de hikye anlatmasma gerek
kalmasn!" demek geliyordu iinden. Hikyeyi ikinci defa anlatrken masadan kalkm, katlad
gazeteyi tekrar eski paltosunun cebine koyuyordu.
"Gidiyor musun?" dedi Belks ekine ekine.
"Hikyemi bitirmedim," dedi Galip fkeyle.
Hikyesini bitirirken Galip'e kadnn suratmda bir maske varm gibi geliyordu.
Supertechnirama krmzsyla az boyanm o
maskeyi kadmn suratndan ekerse altndan kacak yzn stnde btn anlam ak seik
okunacakt, ama bu anlamn ne olmas gerektiini kestiremiyordu. Sanki ocukluunda
canskntsna grtlana kadar gmld zamanlarda yapt gibi, kendi kendine "Ne in
Varz?" oyunu oynuyordu. Oyunu oynarken de, ocukluunda yapt gibi baka bir eyle
megul olup hikyesini anlatabiliyordu. Bir ara, CelFin de hem hikye anlatt, hem de ayn
anda baka eyler dnebildii iin kadnlarn ilgisini o kadar ok ektiini dnd, ama
Belks kendisine Cell'den bir hikye dinleyen bir kadn gibi deil, yzndeki anlam
saklayamayan biri gibi bakyordu imdi.
"Rya hi merak etmez mi seni?" dedi Belks. "Etmez," dedi Galip. "Ka gece geceyarlar eve
dndm. Kayp siyasiler, takma adla bor senedi dzenleyen sahtekrlar yznden; kiray
demeden yok olan esrarengiz kiraclar, sahte kimlikle ikinci evliliini yapan mutsuzlar
yznden ka kere sabahlara kadar ben de kayboldum."
"Ama vakit leyi geti," dedi Belks. "Seni evde bekleyen Rya ben olsam, bir an nce telefon
etmeni isterdim." "Telefon etmek istemiyorum."

"Seni bekleyen ben olsaydm meraktan yataa derdim," diye devam ediyordu Belks.
"Gzm pencerede, kulam telefonda olurdu. Benim mutsuzluumu ve merakm bile bile
aramadn dnerek daha da mutsuz olurdum. Hadi, telefon et ona. Burada olduunu syle,
benim yanmda olduunu syle."
Kadn ahizeyi bir oyuncak gibi yanna getirince, Galip eve telefon etti. Kimse cevap vermedi.
"Kimse yok."
"Nerededir?" dedi kadn meraktan ok bir oyun duygusuyla. "Bilmiyorum," dedi Galip.
Paltosunun cebinden gazeteyi kard, yeniden masaya dnp Cell'in yazsn okumaya
balad. Yazy yeniden yeniden o kadar uzun bir sre okudu ki, kelimeler anlamlarn kaybedip
yalnzca harflerden yaplm baz ekillere dntler. Daha sonra, Galip, bu yazy kendisinin
de yazabileceini, Cell gibi yaz yazabileceini dnd. ok gemeden, dolaptan paltosunu
karp giydi, gazeteyi dikktle katlayp, ke yazsn yrtp cebine koydu.
196
197
"Gidiyor musun?" dedi Belks. "Gitme."
ok sonra bulabildii bir taksinin pencerelerinden bu tamdk arka sokaa son defa bakarken
Galip, gitmemesi iin srar eden Belks'n suratn unutamamaktan korkuyordu; kadn aklnda
baka bir yzle, baka bir hikyeyle yer etsin istiyordu. Rya'nm okuduu polisiye
romanlardaki gibi ofre, "Filanca caddeye ek!" demek gelmiti iinden, ama yalnzca Galata
kprsne gideceini syledi.
Yryerek kpry geerken pazar kalabalnn iinde yllardr arad ve aradnn imdi
farkna vard bir srr hemen z-verecekmi duygusuna kapld. Bir ryada olduu gibi
derinden derine bu beklentinin bir yanlsama olduunu seziyor, ama gene de birbirleriyle
elien bu iki gerek Galip'i hi de rahatsz etmeden kafasnn iinde kprdanyordu. ar
iznine km erler, balk avlayanlar, vapura yetimek iin acele acele yryen ocuklu aileler
gryordu. Hepsi Galip'in zmekte olduu bu srrn iinde yayorlard, ama farkmda
deillerdi. Az sonra, Galip bu srr znce kucanda ocuuyla bir pazar ziyaretine giden u
babayla lastik ayakkabl olu, otobsn iindeki bartl ana kz, hayatlarn yllardr
derinden derine belirleyen bu gerein farkna varacaklard.
Kprnn zerinde, Marmara tarafndaki kaldrmdayd, insanlarn zerine zerine yrmeye
balad: Suratlarndaki o kaybolup gitmi, yllanm, tkenmi ifade, sanki bylece, bir an
aydnlanyordu. zerlerine zerlerine gelen kiinin kim olduuna yle bir bakarlarken, Galip
de onlarn gzlerinin, yzlerinin iine bakyor ve srr orada okuyordu sanki.
ounun paltolar ceketleri eskiydi, eski ve soluk. Yrrlerken bastklar kaldrm kadar btn
dnyay da olaan karlyorlard, ama iyice yerlemi deildiler bu dnyaya. Dalgndlar, ama
biraz kkrtlnca belleklerinin derinliklerinden kendilerini gemite kalm derin bir anlama
balayan bir merak, bir an suratlarnn maskelemi ifadesi iinde beliriyordu. "Onlar huzursuz
etmek isterdim!" diye dml Galip. "Onlara ehzadenin hikyesini anlatabilmek isterdim!"
Aklna gelen bu hikye yepyeniydi imdi, hikyeyi yaadn, hatrladn hissediyordu.
Kprden geenlerin ounun ellerinde plastik torbalar var198
di. lerinden kesekatlar, maden ya da plastik paracklar, gazeteler, paketler fkran
torbalara ilk defa gryormu gibi bakarken zerlerindeki yazlar dikktle okudu: Bir anda
torbalarn zerindeki kelimelerin, harflerin 'teki gerei', 'asl gerei' gsterecek iaretler
olduunu hissettii iin umutland. Ama yanndan geen her yzn anlamnn da bir anlk bir
parlaklktan sonra sn-vermesi gibi, plastik torbalarn zerindeki kelimeler ve heceler de bir
an yeni bir anlamla dktan sonra teker teker kayboluyorlar-d. Galip gene de uzun bir sre
onlar okudu: "Muhallebicisi... Ataky... Trksan... Yemileri... saatidir... Saraylar..."
Balk tutan bir ihtiyarn torbasnda harf deil, yalnzca bir leylek resmi grnce kelimeler kadar
torbalarn zerindeki resimlerin de okunabileceini dnd. Bir torbada dnyaya umutla
bakan neeli bir anne babayla biri kz biri erkek iki ocuun yzlerini grd, bir baka torbada
iki balk vard, ayakkab resimleri, Trkiye haritalar, bina siluetleri, sigara paketleri, kara
kediler, horozlar, at nallar, minareler, baklavalar, aalar grd torbalarn zerinde. Besbelli,
hepsi bir esrarn iaretleriydiler, ama hangi esrarn? Yeni Caminin nnde gvercinler iin ku
yemi satan yal kadnn yanndaki torbada bir bayku resmi grd. Bu baykuun Rya'nn
okuduu polisiye romanlarn zerindeki baykuun kendisi ya da kurnazca gizlenen bir kardei
olduunu anladnda, Ga-Kp, her eyi gizli gizli dzenleyen bir 'el'in varln ak seik

hissetti. te, ortaya karlmas, deifre edilmesi gereken bu 'el'in oyunlaryd, o gizli anlamd,
ama kendisi hari kimse metelik vermiyordu bu anlama. stelik grtlaklarna kadar bu anlama,
kaybettikleri bir srra gmlm olmalarna ramen!
Galip, baykuu yakndan inceleyebilmek iin cadya benzeyen kadndan bir tabak dolusu dar
alp gvercinlere att. Bir anda yemin evresinde grleyerek kapanan bir emsiye gibi kara ve
irkin gvercin yn toplat. Plastik torbann zerindeki bayku, Rya'nn okuduu polisiye
kitaplardaki baykuun ta kendisiydi! Galip kk kzlarnn kulara yem atmasn gurur ve
mutlulukla seyreden bir anneyle babaya, bu baykuun, bu ak gerein, br iaretlerin,
herhangi bir iaretin, hibir eyin farkna varmadklar iin fke duydu. lerinde bir kuku
krnts, belli belirsiz bir sezgi bile yoktu. Unutmulard. Kendisini evde beklerken Rya'nn
199
okuduunu kurduu polisiye romann kahramannn kendisi olduunu dledi. zlmesi
gereken dm, kendisiyle, her eyi o ok gizli anlama iaret edecek bir ekilde ustalkla
dzenleyip gene de kendisi sakl kalmay baaran o gizli el arasndayd.
Plastik torbalarn zerlerindeki kelimeler, harfler, resimler kadar, onlarn anlattklar,
resmettikleri eylerin de birer iaret olduuna karar vermesi iin Sleymaniye Camiinin
yaknndayken, bu caminin kk boncuklarla yaplm ereveli bir resmini tayan bir rak
grmesi yetti. Resmin crtlak renkleri camiden daha gerekti. Yalnz yazlar, suratlar, resimler
deil btn nesneler gizli 'el'in oynad oyunun talarydlar. Bunu anlar anlamaz,
karmakark sokaklarnda yrd Zindan Kap mahallesinin adnn da kimsenin
farkedemedii zel bir anlam olduuna karar verdi: Bir bulmacann sonuna varan sabrl
oyuncu gibi her eyin artk kolayca yerli yerine yerlemek zere olduunu hissediyordu.
Mahallenin derme atma dkknlarnda, eri br kaldrmlarnda grd bahe
makaslarnn, yldzl tornavidalarn, park edilmez iaretlerinin, sala tenekelerinin, ucuz
lokanta duvarndaki takvimlerin, zerine pleksigias harfler aslm bir Bizans kemerinin, kapal
kepenglere takl ar kilitlerin de bu gizli anlamn iaretleri olduunu seziyordu. sterse, tpk
insan yzlerini okur gibi bu nesneleri, iaretleri okuyabileceini hissediyordu. Bylece
kerpetenin 'dikktin', bir kavanozdaki zeytinlerin 'sabrn', bir araba lastii ilanndaki mutlu
ofrn de 'hedefe yaklamann' iaretleri olduunu anlayarak sabr ve dikkatle hedefine
yaklatna karar verdi. Ama evresi, sklmesi ok daha etin iaretlerle doluydu: Telefon
kablolar, bir snneti ilan, trafik iaretleri, amar sabunu paketleri, kulpsuz krekler,
okunamayan siyasal sloganlar, buz paralan, elektrik numaralar, iaret oklar, yazsz kt
paralar... Belki az sonra anlalacak gibiydi, ama karmakarkt, yorucuydu, grltlyd her
ey. Oysa Rya'nn okuduu polisiye romanlarn kahramanlar, yazarlarnn onlara sunduu
snrl saydaki ipucuyla evrilmi rahat ve huzurlu bir dnyada yayorlard.
Gene de ama Ahi elebi Camii anlalabilir bir hikyenin iareti, bir teselli oldu: Yllar nce
Cell, bir ryada kendisini bu kk camide Muhammet ve baz evliyalarla birlikte grdn
yazmt. Ryasn yordurmak iin gittii Kasmpaa'daki bir yorum200
cu, ona, hayatnn sonuna kadar yaz yazacan sylemiti. O kadar ok yazp hayl kuracakt
ki, hi evinden kmasa bile mrnn sonunda btn hayatn uzun bir yolculuk olarak
hatrlayacakt. Galip, bu yaznn nl bir Evliya elebi parasnn uyarlamas olduunu ok
sonra anlamt.
Halin nnden geerken, "Bylece," diye dnd Galip, "birinci okuyuumda bir anlama, ikinci
okuyuumda bambaka bir anlama geliyordu hikye". nc drdnc okuyularda da Cell'in ke yazsnn daha baka anlamlar olacandan kukusu yoktu hi: Cell'in bu hikyeleri
her seferinde baka bir eye iaret de etseler tpk ocuk dergilerindeki bulmacalar gibi, Galip'e
birbirine alan kaplardan gee gee bir hedefe yaklat duygusunu veriyorlard. Galip,
meyve sebze halinin karmakark sokaklarnda dalgn dalgn yrrken bir an nce Cell'in
btn yazlarn yeniden okuyabilecei bir yerde olmak istedi.
Halden ktnda bir eskici grd: Bo bir kaldrma geni. bir araf sermi, zerine sebze
halinin inanlmaz uultusu ve kokusundan hibir sonuca ulaamadan aknlkla kan Galip'i
byleyen bir dizi nesne sermiti: iki tane boru dirsei, eski plklar, bir ift kara ayakkab, bir
lamba altl, krk bir kerpeten, kara bir telefon, iki tane somya yay, sedef bir sigara azl,
durmu bir duvar saati, beyaz Rus banknotlar, pirin bir musluk, srt oklu bir Yunan
tanrasn -Diana?- canlandran bir biblo, bo bir ereve, eski bir radyo, iki kap tokma, bir
ekerlik.

Hepsini tek tek kelimeleri telffuz ederek adlandrd, hepsini dikktle seyretti Galip. Nesneleri
byleyici klan eyin aslnda kendileri deil sergileni ekilleri olduunu hissetti. Her sokak
eskicisinin sergisinde grlebilecek bu eyalar ihtiyar eskici, arafn zerine byk bir dama
tahtasna yerletirir gibi drderden drt sraya dizmiti. Snrl saydaki kareli dama
tahtasndaki talar gibi, eyalarn aralarnda ll bir uzaklk vard, birbirlerine deiniyorlard,
ama durularndaki bu kesinlik ve basitlik, rastlantsal deil sanki niyet edilmi bir eydi. yle
ki, Galip'in aklna hemen yabanc dil reten kitaplarn kelime testi sayfas geldi: O sayfalarda
da byle yan yana dizilmi on alt eyann resmini grr sonra rendii yeni dilin kelimeleriyle
bu eyalar adlandrrd. Ayn heyecanla: "Boru, plak, telefon, ayakkab, kerpeten..." de201
mek geliyordu Galip'in iinden.
Ama korkutucu olan ey, nesnelerin bir de baka bir anlama iaret ettiklerini Galip'in ak seik
hissetmesiydi. Pirin muslua bakarken, bunun 'szlk egzersizi'nde olduu gibi, bir pirin
musluu gsterdiini sanyor, ama sonra, musluun baka bir eye daha da iaret ettiini
heyecanla seziyordu. arafn zerindeki kara telefon, yabanc dil kitabnn sayfasndaki telefon
resmi gibi telefon kavramna, fie taklp kadran evrilirse bizi baka kiilerin sesine
ulatracak o bilinen araca iaret ettii kadar, Galip'in heyecanla tylerini rperten bir baka
anlam da gsteriyordu.
kinci anlamlarn esrarl dnyasna nasl girebilir, esrar nasl kefedebilirdi? Bu lemin eiinde
olduunu mutlulukla hissediyor, ama ieri giren adm atamyordu bir trl. Rya'nm okuduu
polisiye romanlarn sonunda dm zld zaman, rtlerin altndaki ikinci lem
aydnlanr, ama ayn anda bu sefer birinci dnya ilgisizliin karanlna brnrd. Geceyars
az Alad-din'in dkknndan ald leblebilerle doluyken Rya, "Katil hakarete urad iin
intikam alan emekli albaym!" dediinde, Galip, ngiliz uaklar, akmaklar, yemek masalar,
porselen fincanlar ve tabancalarla kaynaan kitabn btn ayrntlarn karsnn unuttuunu,
yalnzca bu eyalarn ve kiilerin iaret ettii yeni ve gizli bir anlamn dnyasn aklnda
tutacan anlard. Ama, kt evrilmi o kitaplarn sonunda, dedektifle birlikte Rya'y da yeni
bir dnyaya sokan eyalar, imdi Galip'e yalnzca bu yeni dnyann umudunu vermekle
yetiniyorlard. Galip bu srra ulaabilmek iin esrarl nesneleri arafn zerine dizen eskicinin
suratna dikktle bakt, sanki anlam ihtiyarn yznde okuyacakt.
"Telefon ka para?"
"Alc msn?" dedi eskici, bir pazarln kapsn amak iin dikktle.
Bu beklenmedik kimlik sorusu Galip'e artc geldi. "te onlar da beni baka eylerin iareti
olarak gryorlar!" diye dnd bir an. Ama iine girmek istediini dnya bu dnya deil,
Cell'in yllarn vererek kurduu baka bir dnyayd. Yllarca ke yazlarnda nesneleri bir bir
adlandrarak, hikyeler anlatarak Cell'in, iine gizlendii bu dnyann duvarlarn rdn ve
anahtarn gizlediini hissetti. Eskicinin pazarlk heyecanyla bir an parlayan
202
yz gene eski durgunluuna dnmt.
"Bu neye yarar?" dedi Galip, kk ve basit lamba altln gstererek.
"Masa aya," dedi eskici, "ama perde kornilerinin ucuna da takyorlar. Kap kulpu da olur."
Atatrk kprsne ktnda, "Artk yalnzca yzlere bakacam," diye dnd Galip.
Kprden gelip geen her yzn bir an parlayan ifadesi eviri resimli romanlarn byyen soru
iaretleri gibi, bir an aklnn iinde geniliyor, sonra, kaybolan yzle birlikte, soru da, arkasnda
kk bir iz brakarak yokoluyordu. Bir ara kprden gzken ehir manzarasyla yzlerin
aklnda biriktirdii anlam arasnda bir iliki kurar gibi olduysa da, yanltcyd bu. ehrin
eskiliini, talihsizliini, yitip gitmi ihtiamn, hznn ve ack-lln vatandalarnn yznde
de grmek mmknd belki, ama bu zel olarak dzenlenmi bir srrn deil, paylalan bir
yenilginin, bir tarihin ve su ortaklnn belirtisiydi. Rmorkrlerin arkalarnda braktklar
kpkl suda Halic'in souk ve kuruni mavisi korkutucu bir kahverengiye dnyordu.
Tnel arkalarnda bir ara sokaktaki bir kahveye girdiinde Galip yetmi yeni surat
grmt. Bir masaya oturdu, grdklerinden memnundu. raktan ayn istedikten sonra
alkanlkla paltosunun cebinden gazeteyi karp Cell'in yazsn yeniden yeniden okumaya
balad. Kelimeler, cmleler ve harfler hi de yeni deillerdi artk, ama Galip onlar okurken
daha nce aklna hi gelmemi baz dncelerinin dorulandn hissediyordu: Bu dnceler
Cell'in yazsndan kmyordu, kendi dnceleriydiler, ama Cell'in yazs tuhaf bir ekilde
onlar ieriyordu. Kendi dnceleriyle Cell'in dnceleri arasndaki bu koutluu hissettii

zaman, Galip, ocukluunda yerinde olmak istedii bir kiiyi iyice taklit edebildiine karar
verdii zamanlardaki gibi, bir i huzuru duydu.
Masann zerinde, koni eklinde kvrlm bir kt paras vard. Yanndaki ay ekirdei
kabuklarndan, bir seyyar satcnn Galip'ten nce masada oturanlara bu koninin iinde
ayekirdei satt anlalyordu. Galip kdn bir okul defterinden kopartlm olduunu
kenarlarndan anlad. teki tarafndaki zenli bir ocuk yazsn okudu: "6 Kasm 1972. nite
12. dev: Evimiz,
203
bahemiz. Evimizin bahesinde drt tane aa var. Bunlar 2 tane kavak aac, bir tane byk
st bir tane kk st aac. Bahemizin duvarlarn babam talardan ve telle rd. Ev
insanlar kn souktan, yazn scaktan koruyan barnaktr. Ev bizi ktlklerden korur.
Evimizin 1 kaps, 6 penceresi, 2 bacas var." Yaznn altnda kurukalemle boyal resimde Galip
bahe iindeki evi, aalar grd. Kiremitler nce tek tek izilmi, sonra sabrszlkla krmzya
karalanmt. Galip resimdeki kap, pencere, aa ve baca saysnn yazdakileri doruladn
grnce iindeki huzurun bydn hissetti.
Bu huzurla, kdn bo yzn evirip hzl hzl yazmaya balad. izgiler arasna yazd
kelimelerin, tpk ocuun yazd kelimeler gibi gerekten varolan baz olgulara iaret
ettiinden bir kukusu yoktu hi. Sanki, uzun yllardr dilini ve kelimelerini kaybetmiti de,
bu,dev sayfas yznden onlar yeniden buluyordu. Kk harflerle yazd ipularn alt alta
dizerek sayfann dibine geldiinde, "Her ey bu kadar basitmi!" diye dnd Galip. "Cell'in
benim gibi dndnden emin olmam iin, daha ok yz grmem gerek!" diye dnd.
Kahvedekilerin yzlerini seyrederek ayn itikten sonra souk sokaa yeniden kt.
Galatasaray Lisesinin arkasndaki sokaklarn birinde, kendi kendine konuarak yryen
bartl yal bir kadn grd. Bir bakkaln yar ak kepenginin altndan eilerek kan kz
ocuunun yznden, btn hayatlarn birbirine benzediini okudu. Buzda kayan lastik
ayakkablarna baka baka yryen soluk elbiseli gen kzn yznde teln ne olduunu bildii
yazlyd.
Galip yeniden bir kahveye girip oturduktan sonra, cebinden ev devini karp. Cell'in ke
yazsn okur gibi hzl hzl okumaya balad. Yazlarn okuya okuya Cell'in hafzasn edinirse
Cell'in nerede olduunu bulabileceini ok iyi biliyordu artk. Demek ki, bu hafzay edinmek
iin nce Cell'in btn yazlarnn sakland yeri bulmas gerekiyordu. Yeniden yeniden
okuduu ev devinden Galip bu mzenin bir 'ev' olmas gerektiini oktan anlamt: "Bizi
ktlklerden koruyacak bir yer." Ev devini okuduka nesneleri pervaszca adlandrabilen bir
ocuun safln yle duydu ki iinde, Rya ile Cell'in kendisini bekledikleri bu
204
yerin neresi olduunu hemen syleyivereceini sand. Kahve masasnda otururken bu
heyecana her kaplnda, ev devinin arkasna yeni ipular yazmaktan fazlas da elinden
gelmiyordu.
Yeniden sokaa ktnda Galip bu ipularnn bazlarn elemi, bazlarn ne karmt: ehir
dnda olamazlard, nk Cell stanbul'dan baka bir yerde yaayamazd. Anadolu yakasnda
olamazd, nk orasnn yeterince 'tarihi' olmadn sylerdi. Rya ile Cell birlikte bir
arkadalarnn evine de snamazlard, nk yoktu byle arkadalar. Rya da bir arkadann
evinde olamazd, nk yle bir yere Cell' le gidemezdi. Otel odalarnda, anlardan yoksun
olduklar ve karde de olsalar biri kadn biri erkek iki kii phe ekecei iin kalamazlard.
Bundan sonraki kahveye oturduunda, en azndan ynnn doru olduundan emindi.
Beyolu'nun arkalarndan Taksim'e doru yryordu. Nianta'na, ili'ye, kendi gemiinin ta
kalbine doru. Cell'in, bir yazsnda stanbul sokaklarndaki atlardan uzun uzun szettiini
hatrlad. Duvara aslm bir resimde Cell'in hakknda uzun uzun konutuu rahmetli bir
greiyi grd. Resim siyah beyazd, eski Hayat dergilerinin bir ok manavn, berberin ve
terzinin duvarlarn renklendiren orta sayfasndan kartlp erevelenmiti. Ellerini beline
koyarak alakgnlllkle glmseyen Olimpiyat madalyal greinin fotoraftaki ifadesine
bakarken, Galip, adamn bir trafik kazasnda ldn hatrlad. Bylece, on yedi yl nceki bu
trafik kazasyla greinin yzndeki alakgnll anlatm, daha nceleri sk sk olduu gibi
aklnda st ste oturup birleti ve Galip ister istemez bu trafik kazasnn bir iaret olduunu
dnd.
Olgular ve hayalleri birbirleriyle birletirip bambaka hikyelerin iaretleri yapacak bu trden
rastlant anlarna gerek vard demek ki. Kahveden kp arka sokaklarn birinden Taksim'e

doru yrrken "szgelimi," diye dnd Galip, "Hasmn Galip Sokann dar kaldrmna
yanam u arabann ihtiyar ve yorgun atna bakarken, babaannemin bana okuma yazma
rettii gnlerde Alfabe'de grdm o iri atn ansna bavurmak gereini duyuyorum.
Altnda 'At' olduu yazl o iri alfabe at ise, bana o yllarda Tevikiye Caddesindeki apartmann
en st katnda tek bana oturan Cell ve Cell'in kendine anlarna uygun olarak dedii o
205
apartman katn hatrlatyor. Daha sonra ise, bu katm Cell'in benim hayatmda tuttuu yerin
bir iareti olabileceini de dnyorum."
Ama Cell o kat boaltal yllar olmutu. Galip iaretleri yanl da yorumlayabileceini
dnerek duraklad. Sezgilerinin kendisini yanltabileceine inanmaya balarsa ehirde
kaybolacandan kukusu yoktu hi: Hikyelerdi kendisini ayakta tutan, bir krn elyordamyla
bulup tand nesneler gibi sezgileriyle bulup kad- hikyeler. gndr ehirde yzeylere
burnunu srte srte dolarken iaretlerden bir hikye kurabildii iin ayakta kalabilmiti.
evresindeki dnyann ve insanlarn da hikyeler yznden ayakta durabildiinden hi kukusu
yoktu.
Yeni bir kahveye girip oturduunda Galip ayn iyimserlikle 'kendi durumunu' gzden geirebildi.
pularn sralayan kelimeler, kdn arkasndaki ev devinin kelimeleri gibi basit ve anlalr
gzkt. Kahvenin uzak bir kesindeki siyah beyaz televizyon, karl bir sahada futbol
oynayanlar gsteriyordu. Oyun sahasnn kmrle izilmi izgileriyle, amura bulanm futbol
topu siyaht. plak masalarn zerinde kt oynayanlar dnda herkes bu kara futbol topuna
bakyordu.
Galip kahveden ktnda arad srrn bu siyah beyaz futbol ma gibi yaln olduunu
dnd. Yaplmas gereken ey grntlere ve yzlere baka baka admlarnn kendisini
gtrecei yere yrmekti. stanbul kahveyle doluydu; her iki yz metrede bir kahveye
girerek insan btn ehri batan aa yryebilirdi.
Taksim yaknlarnda birdenbire kendini boalan bir sinemann kalabal iinde buldu. Dalgn
dalgn nlerine bakarak, elleri ceplerinde ya da kolkola yryerek merdivenlerden sokaa
kan insanlarn yzleri yle bir anlamla yklyd ki, Galip iinde yaad kendi kbusmsu
hikyesinin bile nemli olmadn dnd. Sinemadan kan^ kalabaln yznde bir
hikyeye grtlaklarna kadar gmlebildikleri iin kendi mutsuzluklarn unutan insanlarn
huzuru vard. Hem burada, bu sefil sokaktaydlar, hem de orada, iinde olmay hemen
isteyiverdikleri o hikyenin iinde. ok daha nceden yenilgi ve aclarla boaltlm bellekleri,
imdi, btn hzn ve hatray yattran derin bir hikyeyle doldurulmutu: "Baka biri
olduklarna inanabiliyorlar!" diye dnd Galip
206
zlemle. Kalabaln az nce seyrettii o filmi grp, o hikyenin iinde kaybolup bir bakas
olabilmek istedi bir an. Sokaklara dalan insanlarn sradan dkkn vitrinlerine baka baka
bildik tamdk eyalarn o bezdirici dnyasna geri dndklerini gryordu. "Kendilerini
koyuveriyorlar!" diye dnd Galip.
Oysa, bir bakas olabilmek iin, insan btn gcn kullanmalyd. Taksim Meydanna
ktnda Galip, iinde bu amala btn iradesini harekete geirebilecek bir kararllk hissetti.
"Ben bir bakasym!" dedi kendi kendine. Ho bir duyguydu bu, yalnz ayaklarnn altndaki
buzlu kaldrmlarn, Coca-Cola ve konserve ilanlaryla evrili btn meydann deil, kendi
kiiliinin de tepeden trnaa deitiini hissettiriyordu. Kararllkla bu cmleyi tek-rarlaya
tekrarlaya btn dnyann deitiine de inanabilirdi insan, ama o kadar ileri gitmeye gerek de
yoktu: "Ben bir bakasym," dedi Galip kendi kendine. Adlandrmak istemedii bu baka
kiinin anlar ve kederiyle ykl bir mziin, iinde yeni bir hayat gibi ykseldiini keyifle
hissetti. Btn hayatnn corafyasn belirleyen temel merkezlerden biri, Taksim Meydan, iri
hindiler gibi dolanan otobsleri ve dalgn stakozlar gibi ar ar hareket eden troleybsleri ve
her zaman karanlkta kalmaya kararl belirsiz k-eleriyle bu mziin iinde ar ar deiti ve
Galip'in ilk defa adm att fakir dm umutsuz bir lkenin allanp pullanm 'modern' bir
meydanna dnt. Karlarla kapl Cumhuriyet Heykeli de, hibir yere kmayan o geni Yunan
merdivenleri ve Galip'in on yl nce cayr cayr yann zevkle seyrettii 'Opera' binas da,
bylece, iareti olmak istedikleri hayli lkenin gerek paralar haline dntler. Galip,
otobs duraklarnn nndeki telal kalabaln iinde, itierek tatlara binen insanlarn
arasnda ne esrarl bir yz grebildi, ne de rtler arkasndaki ikinci dnyann iareti olabilecek
plastik bir torba.

Bylece, insanlarn yzlerini okumak iin kahvelere girme gerei de duymadan, dorudan
Harbiye zerinden Nianta'na yrd. ok sonra, arad yeri bulduuna inandnda, o yol
boyunca brnd kiilii hatrlamaya altnda kararsz kalacakt. "Daha o srada kendimi
Cell olduuma btnyle inandramamtm!" diye dnecekti o zaman, Cell'in btn
gemiini aydnlatan eski yazlar, defterler ve gazete kesikleri arasndayken. "Daha
207
o srada, kendimi bsbtn arkada brakamamtm." Ua geciktii iin, grmeyi haylinden
bile geirmedii bir ehirde yarm bir gn geiren bir yolcu gibi bakmt grdklerine: Atatrk
heykeli lkenin gemiinde nemli bir asker olduuna, amurlu ve ltl sinema nlerindeki
kalabalklar pazar leden sonralar can sklan insanlarn baka lkelerin dleriyle
oyalandna, ellerinde baklar dkkn vitrinlerinden kaldrmlara bakan sandvii ve breki
tezghtarlar ackl hayal ve hatralarn kllenmekte olduuna, bulvarn ortasndaki plak ve
karanlk aalar da akamst daha da koyulaarak ken milli bir hzne iaret ediyordu. "Ne
yaplr bu ehirde, bu caddede, bu saatte Allahm?" diye mrldan-mt Galip, ama bu seslenii,
Cell'in kesip saklad eski bir yazsndan aldm da biliyordu.
Nianta'na geldiinde hava kararmt. K akamlan trafik tkandnda aralarn egzoslaryla,
apartman bacalarndan kan dumanlarn biriktirdii koku dar kaldrmlara sinmiti. Galip tuhaf
bir ekilde bu mahalleye zg bulduu bu geniz yakan kokuyu huzurla iine ekti. Nianta'nn
kesindeyken, bir baka kii olma istei yle bir kuvvetle iinde ykseldi ki, on binlerce defa
grd apartman cephelerini, dkkn vitrinlerini, banka panolarn ve neondan harfleri
bambaka ve yepyeni eyler olarak grebildiini sand. Yllardr yaad mahalleyi bambaka
bir yer yapan hafiflik ve serven duygusu, sanki bir daha hi terketmeyecekmi gibi Galip'in
iine iledi.
Karya geip evine doru yryeceine, saa Tevikiye Caddesine sapt. Btn gvdesini
kaplayan bu duygudan o kadar honuttu ve brnd kiiliin kendine sunduu imknlar o
kadar ekiciydi ki, Galip uzun yllar ayn drt duvar arasnda yaadktan sonra hastaneden
taburcu edilen bir hasta gibi gzlerini yeni grntlerle doyuruyordu. "Yllarca nnden
getiim muhallebicinin vitrini iyi aydnlatlm bir kuyumcu vitrinine benziyormu meer!"
demek geliyordu iinden. "Cadde darack, kaldrmlar da eri brym meer!"
ocukluunda kendi gvdesini ve ruhunu arkada brakarak yepyeni birisi olan bu ikinci kiiyi
dardan gzlerdi de, "imdi Osmanl Bankasnn nnden geiyor," diye dnd Galip
ocukluunda brnd yeni bir kiilii izler gibi, "imdi yllarca annesi,
208
babas, dedesiyle oturduu, ehrikalp apartmannn nnden ban bile evirmeden geiyor.
imdi ineci kadnn olunun kasada oturduu eczanenin nnde duraklayp vitrinine bakyor.
imdi, Karakol'un nnden hi korkmadan geiyor, imdi Singer diki makinelerinin arasndaki
mankenlere eski dostlara bakar gibi sevgiyle bakyor. imdi, kesin amal, kararl kiiler gibi bir
esrarn, yllarca inceden inceye uralarak hazrlanm bir kumpasn kalbine doru yryor..."
Kar kaldrma geip ayn yolu bir kere daha gerisin geri yrdkten sonra, gene karya geip
tek tk hlamur aalarnn ve reklm panolaryla balkonlarn altndan camiye kadar yrd.
Sonra, ayn kaldrmlarda bir de teki yne doru yrd. Her seferinde caddenin biraz daha
aasndan ve yukarsndan dnerek, 'aratrma alann' geniletiyor, her seferinde, eski
mutsuz kiilii yznden farkedemedii baz ayrntlar dikkatle gzleyip belleinin bir kesine
yazyordu: Aladdin'in dkknnn vitrinine yl-, m eski gazeteler, oyuncak tabancalar, ve
naylon orap paketleri arasnda sustal bir ak vard, Tevikiye Caddesini gstermesi gereken
'mecburi istikamet!' iareti ehrikalp Apartmann gsteriyordu, alak cami duvarnn stne
braklm kuru ekmekler soua ramen kflenmiti, kz lisesinin kapsnn kenarna yazlm
siyasal sloganlarn baz kelimeleri ift anlamlyd, ak kalm bir dersanesinin duvarndaki
fotoraftan Atatrk, tozlu pencere camlarnn arasndan gene ayn yere, ehrikalp Apartmanna
bakyordu, tuhaf bir el iekinin vitrinindeki gllerin goncalarna engelli ineler geirmiti.
Yeni alm bir deri elbisecisinin vitrinindeki gsterili mankenler de ehrikalp Apartmanna,
bir zamanlar Cell'in, daha sonraki zamanlar annesi ve babasyla Rya'nn yaad o en st
kata doru bakyorlard.
Galip de mankenlerle birlikte apartmann en st katna uzun uzun bakt. Kendini, tpk o
mankenler gibi, baka lkelerde d-lenmi hayllerin ve hi okumad ama Rya'dan
dinledii eviri polisiye romanlarn klyutmaz kahramanlarnn bir taklidi gibi hissettii zaman
Cell ile Rya'nn orada, mankenlerin baklaryla iaret ettikleri en st katta olabilecekleri

dncesi Galip'e mantkl gzkt. Apartmann nnden kaar gibi ekilip Camiye doru
yrd.
209
Ama bunu yapmak iin btn gcn kullanmas gerekmiti. Bacaklar sanki ehrikalp
Apartmanndan uzaklamak istemiyor, bir an nce binadan ieri-girip, bildik tandk
merdivenlerden koa koa en st kata kp ierideki o yere, o karanlk ve korkulu noktaya
yetitirip ona bir ey gstermek istiyorlard. Bu grnty dnmek istemedi Galip. Btn
gcn kullanarak evden uzaklatka kaldrmlarn, dkknlarn, reklm panolarndaki
harflerin, trafik levhalarnn yllardr iaret ettikleri o eski anlamlarna geri dndklerini hissetti.
Orada olduklarn anlar anlamaz felket duygusuna ve korkuya sonuna kadar gmlmt.
Alad-din'in dkknnn kesine geldiinde karakola yaklat iin mi, yoksa kedeki
'mecburi istikamet' iaretinin artk ehrikalp Apartmann gstermediini farkettii iin mi
iindeki korkunun daha da ykseldiini kartamad. yle bir yorgunluk ve akl karkl
hissediyordu ki, birazck olsun dnebilmek iin bir yere oturmas gerekiyordu.
Tevikiye-Eminn dolmu durann kesindeki eski bfeye oturdu, brek ve ay istedi.
Kendi gemiine, kaybetmekte olduu hafzasna bu kadar ba' olan Cell'in ocukluk ve
genlik yllarnda oturduu apartman dairesini yeniden kiralamasndan ya da satn almasndan
doal ne olabilirdi? Bylece bir zamanlar kendisini oradan uzaklatranlar, imdi paraszlk
yznden arka sokaklarn birindeki tozlu bir apartmanda rrken, kendisi kovulduu yere
zaferle geri dnm oluyordu. Bu zaferi, Rya dnda btn aileden saklamasn ve
anacaddede yaamasna ramen izini kimseye belli etmemesini de Galip tam CelPe gre
buldu.
Ondan sonraki dakikalarda Galip, dikkatini bfeye yeni giren bir aileye verdi: Pazar akamst
sinemadan ktktan sonra akam yemeini bir bfede geitiren anne, baba, kz ve erkek
ocuk. Anneyle baba Galip'in yandaydlar. Baba paltosunun cebinden kard gazetesine
dalyordu arada bir; anne ocuklarn alevlenen kavgalarn kagz iaretleriyle denetliyor,
sonra kk antasyla masa arasnda srekli gidip gelen eli, apkasndan tuhaf nesneler
karan bir sihirbazn hz ve becerikliliiyle br ne eitli eyalar yetitiriyordu: Olann
akan burnuna bir mendil, babann ak avucuna krmz bir hap, kzn salarna toka, Cell'in
yazsn okuyan babann sigarasna akmak, olann burnuna gene
210
ayn mendil vs.
Galip breini yiyip ayn bitirdiinde babann da ortaokul ve liseden snf arkada olduunu
hatrlamt. Kapdan karken iinden gelen bir drtye uyarak bunu babaya sylerken adamn
boynunda ve sa yananda korkutucu bir yank izi grd ve annenin de Rya'yla hep birlikte
gittikleri ili Terakki Lisesinin ayn snfnn aaron ve becerikli rencisi olduunu hatrlad.
Bykler konuurken ocuklarn frsat bilip kozlarn paylatklar hatrlama ve hatr sorma
sreci boyunca tabii ki, benzer teki evliliin simetrisini tamamlayan Rya da sevgiyle anld.
Galip ocuklar olmadn, Rya'nn imdi evde polisiye roman okuyarak kendisini beklediini,
akam birlikte Konak Sinemasna gideceklerini, kendisinin bilet almaktan dndn ve bugn
yolda bir baka snf ar-' kadayla, Belks'la da karlatn syledi: Belks, hani u kumral,
orta boylu Belks.
Yavan kar koca, hi kukuya yer brakmayan yavan bir kesinlikle belirttiler: "Bizim snfta
Belks diye biri yoktu!" Arada bir eski okul yllklarnn ciltli kapaklarn ayorlar, zel hatra ve
hikayeleriyle birlikte herkesi tek tek anyorlarm; bu yzden ok emin-lermi.
Galip bfeden soua kar kmaz hzl hzl Nianta Meydanna doru yrd. Rya ile
CelPin pazar akam 7.15'te Konak Sinemasna gideceklerine karar verdii iin koa koa
sinemaya gitti; ama kaldrmlarda da sinemann giriinde de yoktular. Onlar beklerken dn
leden sonra sinemada seyrettii kadnn fotorafn grd ve iinde yeniden o kadnn
yerinde olma istei ykseldi.
Dkknlara baka baka, kaldrmlardan geen insanlarn yzlerini okuya okuya dnp dolap
tekrar ehrikalp Apartmannn karsna geldiinde ok vakit gemiti. Her akam saat sekizde,
btn pencerelere vuran o mavimsi televizyon ehrikalp Apartman dnda caddenin
btn yaplarnda prldyordu, talip apartmann karanlk dairelerine dikktle bakarken, en st
katn balkon demirlerine balanm koyu lacivert bir bez parasn grd. Otuz yl nce, burada
btn aile hep birlikte otururlarken, ayn balkona aslan ayn renkteki lacivert bir bez, sakaya
verilmi bir iaret anlamna gelirdi. At arabasna ykledii inko tenekelerde

211
su datan adam, bu mavi bezden hangi katlarda ime suyunun bittiini anlar, ona gre yukar
su karrd.
Galip de bezin bir iaret olduuna karar verdi, nasl okunaca konusunda aklnda deiik
dnceler belirdi: Kendisine Cell ile Rya'nn burada olduunu gsteren bir iaret olabilirdi.
Ce-ll'in kendi gemiinin baz ayrntlarna zlemle geri dndnn bir baka belirtisi de.
Sekiz buua doru kaldrmda dikildii yerden kendi evine dnd.
Bir zamanlar, hem de ok eski zamanlarda da deildi o zamanlar, Rya ile birlikte ellerinde
gazete ve kitaplarla oturup sigara itikleri o eski salonun lambalar ve klar, kaybolmu bir
cennetin gazetelere dm fotoraflar gibi dayanlmayacak kadar anlarla dolu ve
dayanlmayacak kadar acklyd. Rya'nn eve dndne ya da uradna ilikin hibir iz ve
belirti yoktu ortalkta: Yuvaya dnen yorgun kocay hznle selmlayan ayn kokular ve
glgeler. Galip, sessiz eyalar lambalarn hznl klar altnda brakp karanlk koridordan
karanlk yatak odasna gitti. Paltosunu karp elyordamyla bulduu yatana kendini srtst
att. Salon lambalarnn, koridordan szlen sokak lambalarnn klar odann tavannda ince
yzl eytani glgelere dnmt.
Galip yataktan kalktktan ok sonra ne yapacan kesinlikle biliyordu. Gazeteden televizyon
programn okudu, evredeki sinemalarn hi deimeyen saatlerini ve filmlerin adlarn
rendi; Cell'in yazsna son bir kere daha gz att; buzdolabn ap rmenin ilk belirtileri
arasndan birka zeytinle beyaz peynir karp kuru ekmekle karnn doyurdu. Rya'nn
dolabndan bulduu irice bir zarfa geliigzel gazete paralan sktrd, zerine CelPin adn
yazp yanna ald. On'u eyrek gee evden km, ehrikalp Apartmannn karsnda, bu sefer
biraz daha tede, beklemeye balamt.
ok gemeden apartmann merdiven klar yand ve binann krk yllk kapcs smail, aznn
kenarnda sigara, ierden kard p tenekelerini iri kestane aacnn yanndaki byk
bidona boaltmaya balad. Galip karya geti.
"smail efendi, merhaba. Bu zarf Cell'e brakmaya geldim."
"Aa, Galip!" dedi adam eski rencisini yllar sonra tanyan lise mdr gibi, sevinle ve
kukuyla. "Ama Cell burada yok."
212
"Biliyorum, biliyorum burada ama, ben de kimseye sylemiyorum," dedi Galip kararl admlarla
apartmandan ieri girerken. "Sakn baka kimseye de syleme. Bu zarf, aaya smail
Efendiye brak, dedi bana!"
Galip, krk yldr aym havagaz ve kzarm ya kokusuyla kokan merdivenlerden inip kapc
dairesine girdi. smail'in kars Kamer, gene ayn koltukta oturmu, zerinde bir zamanlar
radyo duran sehpann zerindeki televizyona bakyordu.
"Kamer, bak kim geldi," dedi Galip.
"Aa," dedi kadn. Ayaa kalkt, ptler. "Bizi unuttunuz."
"Unutur muyuz?"
"Hepiniz kapnn nnden geiyorsunuz, ama bir uramyor-sunuz!"
"Bunu Cell'e getirdim!" dedi Galip zarf gsterek.
"smail mi syledi?"
"Hayr, Cell kendi syledi," dedi Galip. "Ben biliyorum burada olduunu, ama sakn kimseye
sylemeyin."
"Biz ne yapalm, sylemiyoruz." dedi kadn. "Bizi yle bir ten-bihledi ki."
"Biliyorum," dedi Galip. "Yukardalar m imdi?"
"Hi bilmiyoruz. Geceyarlan biz uyurken giriyor, uyurken kyor. Kendini deil sesini
duyuyoruz. pn alyoruz, gazetesini brakyoruz. Bazan o gazeteler orada, kapnn altnda
gnlerce birikiyor."
"Ben yukar kmayacam," dedi Galip. Zarf brakacak bir yer arar gibi kapc dairesini
inceledi: zeri ayn damal mavi muamba kapl yemek masas, kaldrmdan geenlerin
bacaklarn ve amurlu araba tekerleklerini rten ayn soluk perdeler; diki kutusu, t,
ekerlik, havagaz oca, isli kalorifer... Kaloriferin zerindeki rafn kenarna akl ivide, her
zamanki yerinde, Galip anahtar grd. Kadn, kolluuna oturmutu.
"Sana ay yapaym," dedi. "Otur u yatan kenarna." Bir gz televizyondayd. "Rya hanm
ne yapyor? ocuunuz niye yok hl?"

Kadnn artk bsbtn bakt-televizyon ekrannda, uzaktan da olsa Rya'y andran gen bir
kz beliriverdi: Rengi anlalamayan salar dankt, teni beyaz; baklar taknlm bir
ocuksu213
hkla durgunlamt. Dudaklarm mutlulukla boyuyordu.
"Gzel kadn," dedi Galip, sessizce.
"Rya hanm daha gzeldir," dedi Kamer hanm, ayn sessizlikle.
Saygyla, bir eit korkulu hayranlkla birlikte baktlar. Galip anahtar ividen becerikli bir
hareketli kard, cebine, ipularryla dolu ev devinin yanna brakt. Kadn grmemiti.
"Zarf nereye koyaym?"
"Ver bana!" dedi kadn.
Galip, smail Efendinin bo p tenekelerini brakmak iin apartmana girdiini, sokak kapsna
bakan kk pencereden grd. Asansr lambalar soluklatrarak, televizyondaki grnty
bir an bozarak alnca kadnla vedalat. Merdivenleri kp sokak kapsna sesli sesli yrd.
Kapy at ve ierde kalp grltyle kapad. Sessizce, geriye merdivene doru yryp,
denetleme-yedii bir heyecanla parmaklarnn ucuna basa basa iki kat kt. kinci kat ile
nc katn arasnda basamaklara oturup, bo tenekeleri st katlara brakan smail Efendinin
aa inmesini bekledi. Merdivenleri aydnlatan lambalar bir anda snd. "Otomatik!" diye
mrldand Galip ocukluunun bu sihirli ve uzak lkeleri artran kelimesini dnerek.
Lambalar yeniden yand. Kapcnn bindii asansr aaya inerken Galip merdivenleri ar ar
kmaya balad. Bir zamanlar babas ve annesiyle oturduu katn kapsnda bir avukatn pirin
levhas vard. Babaanneyle Dedenin katnn kapsnda bir jinekologun levhasyla bo bir p
tenekesi grd.
Cell'in kapsnn zerinde ne bir iaret, ne de ad vard. Galip havagaz makbuzunu getiren
alkan bir tahsildarn el alkanlyla kapnn zilini ald. Zili ikinci kere alarken
merdivenlerin snd. Kapnn altndan k szmyordu hi. Zili nc ve drdnc kere
alarken eli cebinin dipsiz kuyusunda anahtar aryor, anahtar bulduu zaman da eli zili srekli
alyordu: "eride bir odaya gizleniyorlar!" diye dnd, "Salonda karlkl iki koltua
oturmu sessizce bekliyorlar!" Anahtar nce kilidin deliine uyduramad, yanl anahtar,
diyecekti, ama tpk her eyi birbirine kartran bir bellein, bir parlaklk anmda, kendi
budalaln ve dnyann karmakark dzenini kefedivermesi gibi, anahtar kili214
din iine insan artan tuhaf bir simetri ve mutluluk duygusuyla oturdu. nce, kapnn
karanhk bir daireye aldn farketti Galip, hemen sonra da, karanlk dairenin iinde bir
telefonun almaya baladn.
215
KNC KISIM
217
BRNC BLM HAYALET EV
"Bo bir e\> kadar hznl hissetti kendini."
Flaubert
Telefon kap aldktan drt saniye sonra almaya balamt, ama Galip tpk gangster
filmlerindeki o acmasz alarm zilleri gibi, zille kap arasnda mekanik bir iliki olduunu
dnerek telland. Zil nc kere alarken, telefona yetimeye alan tell Cell'in evin
karanl iinde kendisine arpacan hayl ediyordu; drdnc kere alarken evde kimse
olmadna karar verdi, beinci alta da olduuna; nk telefonu ancak evin bo olmadna
inanan biri bu kadar uzun aldrr diye dnmt. Altnc alta, Galip, en son onbe yl nce
girdii hayletimsi dairenin topografyasn hayl ederek, el yordamyla elektrik dmelerini
aryordu, bir eyaya arpnca ard: Kr karanlkta baka eyalara da arpa devire telefona
doru kotu. Bir trl eline gemeyen ahizeyi en sonunda bulduunda, gvdesi de
kendiliinden bir koltuk bulmu, oturmutu.
"Alo?""Demek sonunda geldiniz!" dedi hi tanmad bir ses.
"Evet."
"Cell Bey, ka gndr sizi aryorum. Gecenin bu saatinde rahatsz ettiim iin zr dilerim.
Sizi bir an nce grmem gerek."
"Sesinizi karamadm."

"Yllar nce, bir kere bir Cumhuriyet Bayram balosunda karlamtk. Ben size kendimi
tantmtm Cell Bey, ama byk bir ihtimalle bunu hatrlayamayacaksnz imdi. Daha
sonraki yllarda, imdi unuttuum takma adlarla size iki mektup yazmtm: Biri Sultan
Abdlhamit'in lm arkasndaki srr aydnlatabilecek bir iddiayd. bryse niversite
rencilerinin sandk cinayeti diye bilinen bir kumpasyla ilgiliydi. in iinde, sonradan yoklara
karan bir ajan olduunu ben size sezdirmi, siz de derin zeknzla meseleyi aratrp anlam,
ke yazlarnzla stne gitmitiniz.
219
"Evet."
"imdi nmde bir baka dosya var."
"Gazeteye brakn."
"Uzun zamandr gazeteye gitmediinizi biliyorum. stelik bu cil konuda gazetedekilere de ne
kadar gvenebilirim bilmiyorum."
"yi o zaman, kapcya brakn."
"Adresinizi bilmiyorum. PTT'nin istihbarat servisi numaray verince adresi vermiyor. Bu
tdlcfonu baka bir adla kaydettirmi olmalsnz. Rehberde Cell Salik adna hibir numara yok.
Cel-lettin Rumi var, takma ad olmal."
"Telefonumu veren adresimi vermedi mi size?"
"Vermedi."
"Kimden aldnz telefonumu?"
"Ortak bir dostumuzdan. Bunu da sizi grnce anlatmak isterim. Gnlerdir sizi aryorum. Akla
gelebilecek btn yollar denedim. Ailenizi aradm. Sizi ok seven halanzla grtm. Eski
yazlarnzdan sevdiinizi bildiim stanbul'un baz kelerine, Kurtulu sokaklarna, Cihangir'e,
Konak Sinemasna, size rastlarm diye gittim. Bu arada Pera Palas'taki bir ngiliz televizyon
takmnn sizinle grmek istediini, onlarn da benim gibi sizi aradklarn rendim. Biliyor
muydunuz?"
"Dosyann konusu nedir?"
"Telefonda aklamak istemiyorum. Adresinizi verin, saat ge deil, hemen gelirim.
Nianta'nda deil mi?"
"Evet", dedi Galip soukkanllkla, "Ama bu konular beni ilgilendirmiyor artk."
"Nasl?"
"Yazlarm dikkatle okusaydm bu eit konularla artk ilgilenmediimi anlardn."
"Hayr hayr, tam sizin ilgilenip yazacanz bir konu bu. ngiliz televizyonculara da aklarsnz.
Adresini syle."
"Kusura bakma," dedi Galip kendisini de artan bir neeyle. "Edebiyat heveslileriyle
grmyorum artk."
Telefonu huzurla kapad. Karanln iinde kendiliinden uza-nverince eli yanbandaki masa
lambasnn anahtarn bulup evirdi. Turuncumsu soluk bir kla oda aydnlannca kapld a220
knlk ve korkuyu Galip daha sonralar "serap" diye anacakt.
Oda, tpatp, yirmi be yl nce Cell bekr bir gazeteciyken burada oturduu zamanki gibiydi.
Btn eyalarn, perdelerin, lambalarn yeri, renkleri, glgeleri ve kokular yirmi be yl nce
olduunun tpksyd. Sanki baz yeni eyalar, Galip'e oyun etmek, yaad eyrek yzyl
yaamadna onu inandrmak iin baz eski eyalarn taklidini yapyorlard. Ama Galip biraz
daha dikkatle baknca eyann bir oyun oynamadn, ocukluundan bu gne yaad
zamann bir anda bir sihirle eriyip yokolduuna karar verecek gibi hissediyordu kendini.
Tehlikeli karanln iinden birdenbire kveren eyalar yeni deildi. Onlara yenilik duygusunu
veren by, Galip'in kendi anlaryla birlikte eskidiklerini, paralandklarn, belki de yok
olduklarn sand bu nesnelerin, en son grd ve unuttuu halleriyle yllar sonra yeniden
karsna k-vermeleriydi. Sanki eski masalar, soluk perdeler, kirli kllkler, yorgun koltuklar
Galip'in hayat ve anlarnn onlara buyurduu hikyelere ve talihe boyun ememiler, bir
gnden sonra (Melih Amcalarn zmir'den gelip apartmana yerletikleri gn) kendileri iin
dlenmi kadere bakaldrp, kendi zel dnyalarn gerekletirmenin yolunu aramlard.
Galip, her eyin krk yl nce Cell burada annesiyle otururken, yirmi be yl nce yeni bir
gazeteci olarak bu evde yaarken dzenlendii gibi dzenlendiini bir kere daha korkuyla
anlad.

Ayaklar aslan ayana benzeyen ayn ceviz masann, ayn fstki perdeyle kapl pencereden
uzakl, ayn Smerbank kumandan rtyle kapl (ayn azgn tazlar, mor bir yaprak
ormannda, zavall ceylanlar yirmi be yl sonra, hl ayn heyecanla kovalyorlard), koltuun
arkalndaki ayn y-biryantin-sa lekesinin insan glgesine benzeyen biimi, tozlu vitrindeki
bakr taban iinden hep ayn dnyay seyreden, ngiliz filmlerinden kma seter kpein
sabr, kalorifer zerindeki bozuk saatlerin, fincanlarn ve trnak makasnn duruu, Galip'in
onlar bu turuncu k iinde bir daha hatrlamamak zere brakt gibiydi. "Baz eyleri
yalnzca hatrlamayz, baz eyleri ise hatrlamadmz bile hatrlamayz, "Onlar yeniden
bulmal!" diye yazmt Cell son yazlarnn birinde. Galip, Rya'lar buraya tandktan ve Cell
bu apartman dairesinden uzaklatrldktan sonra, bu eyalarn yava yava yer de221
I
I
itirdiini, eskidiini, yenilendiini ve sonra hafzalarda hibir iz brakmayacak bir bilinmezlie
doru ekip gittiklerini de hatrlyordu. Telefon yeniden alnca, stnde hl paltoyla oturduu
'eski' koltuktan uzanp hi de yabanc olmayan ahizeyi aarken, bunu yaptn bile hi
dnmeden Cell'in sesini taklit edebileceinden emindi.
Telefondaki gene ayn sesti. Galip'in ricas zerine, kendini Cell Beye bu sefer anlaryla deil
adyla tantt: Mahir kinci. Kelimeler Galip'te hibir kiiliin ve yzn armn yapmad.
"Askeri darbe yapacaklar. Ordu iinde kk bir rgt. Dinci bir rgt, bir yeni tarikat. Mehdiye
inanyorlar. Vaktin geldiine inanyorlar. Hem de senin yazlarndan yola karak."
"Benim byle samalklarla hi alveriim olmad."
"Oldu Cell Bey, oldu. imdi yazdn gibi, hafzan kaybettiin ya da reddettiin iin
hatrlamyor, hatrlamak da istemiyorsun. Eski yazlarna gz at, bir oku onlar,
hatrlayacaksn."
"Hatrlamayacam."
"Hatrlayacaksn. nk tandm kadaryla sen byle bir askeri darbenin haberini alnca
koltuunda rahat oturabilecek biri de deilsin."
"Evet deilim. Hatta, ben bende deilim artk."
"Hemen yanna geleceim. Sana gemiini, kaybettiin anlarn hatrlatacam. Sonunda sen
de bana hak verip meseleye drt elle sarlacaksn."
"Sarlmak da isterdim, ama gremeyeceim seni."
"Ben greceim:"
"Adresimi bulabilirsen. Hi kmyorum sokaa."
"Bak: stanbul telefon rehberinde yz onbin abonenin numaras var. lk rakkam tahmin
ettiim iin, hzla, saatte be bin numaray gzden geirebileceimi biliyorum. En ge be
gnde adresini ve pek merak ettiim takma adn bulacam demektir bu."
"Bouna zahmet!" dedi Galip kendinden emin gzkmeye alarak. "Bu numara rehberde
yoktur:"
"Takma adlara baylrsn. Yllardr seni okuyorum, takma adlara, kk sahtekrlklara, bir
bakasnn yerine geme numaralarna baylrsn. Numaran rehberden karmak iin dileke
verece222
ine bir takma ad keyifle uydurmusundur sen. Sevdiin baz takma adlar, baz tahminlerimi
imdiden yokladm bile."
"Nedir onlar?"
Adam sayp dkt. Galip telefonu kapayp fiten ektikten sonra, bir bir tekrarlad bu adlarn
belleinde hibir iz ve arm brakmadan silineceini anlad. Paltosunun cebinden kard
kda adlar alt alta yazd. Cell'in yazlarn kendisinden daha yakndan izleyip, daha iyi
hatrlayan bir baka okuyucunun varl Galip'e bir an o kadar tuhaf ve artc geldi ki,
gvdesi sanki gerekliini yitirdi. Bu dikkatli okuyucuya, itici de olsa, bir kardelik duygusuyla
balanabileceini de sezdi. Onunla karlkl oturup Cell'in eski yazlarndan szedebilseydi,
imdi oturduu koltuk ve gerek d oda daha derin bir anlam kazanacakt.
Daha Rya'lar buraya gelmeden nce, alt yandayken, Babaannenin katndan bir kaamak Anneyle Baba pek istemezlerdi- bekr Cell'in katna kt zamanlar, pazar leden sonralar
radyodaki ma hep birlikte dinlerlerken, (Vasf da iitir gibi ban sallard), nazl stadn yarda
brakt pehlivan tefrikasnn devamn yazan Cell'in, aznda sigara, daktiloyu hzla nasl

kullandn hayranlkla seyrederken, Galip bu koltukta otururdu. Daha Cell bu daireden


uzaklatrlmadan nce, Melih Amcalarla birlikte hep birlikte ayn katta otururlarken, souk k
akamlar, Melih Amcann Afrika hikyelerini dinlemekten ok, Suzan Yengeyi ve onun kadar
inanlmaz olduunu yeni yeni kefettii gzel Rya'y seyretmek iin anne ve babann izniyle
yukar kata ktnda, Melih Amcann hikayeleriyle ka gz iaretleriyle dalga geen Cell'in
karsnda, Galip, bu koltukta otururdu. Daha sonraki aylarda, Cell birdenbire ortalktan yok
olduu ve Melih Amcayla Babann az kavgalar Babaanneyi hep alatt gnlerde, onlar
Babaannenin katnda mal, mlk, hisse ve kat kavgalar yaparlarken, birisi, "ocuklar yukar
yollayn," dedii iin burada, bu sessiz eyalar arasnda yalnz kaldklarnda, Rya bacaklarn
bu koltuun kenarndan aa sarktarak oturur, Galip onu saygyla seyrederdi. Yirmi be yl
nceydi.
Galip uzun bir sre koltukta sessizce otururdu. Cell'in kendi ocukluk ve genliinin anlar iin
yeniden yaratt bu hayalet dairenin teki odalarnda, Rya ile Cell'in imdi nerede gizlendi223
ine ilikin bilgi edinmek iin dikkatli bir aratrmaya giriti. ki saat sonra kayp karsnn izini
arayan zoraki dedektiften ok, tiryakisi olduu bir konuda alan ilk mzeyi heyecan, sevgi,
hayranlk ve saygyla gezen bir merakl gibi hayalet evin oda ve koridorlarnda gezindikten,
merakla dolaplarn kartrdktan sonra ilk aratrmalarndan kard sonular:
Karanlkta telefona koarken devirdii sehpann zerinde duran iki fincana baklrsa, Cell eve
bakalarn da getiriyordu. Ama narin fincanlar krldklar iin diplerindeki incecik telve
tabakasn tadarak (Rya kahvesini her zaman ok ekerli ierdi), bir sonu karmak mmkn
olmamt. Kapnn altndan atla atla biriken Milliyet gazetelerinin en eskisinin tarihine gre,
Cell, R-ya'nn kaybolduu gn bu daireye gelmiti. Ayn gnk gazetenin 'Boaz'in Sular
ekildii Zaman' balkl yazsndaki dizgi yanllar yeil bir tkenmez kalemle ve CelFin her
zamanki fkeli yazsyla dzeltilmi olarak eski Remington daktilonun yanna konmutu. Yatak
odasndaki, sokak kapsnn yanbandaki dolaplarn iinde Cell'in bir yolculua ktn,
evden uzun bir sre iin ayrldn ya da ayrlmadn gsteren bir iz yoktu hi. Mavi ubuklu
asker pijamasndan amuru taze ayakkabsna, bu mevsim sk sk giydii koyu lcivert
paltosundan klk yelek ve saysz i amarna (eski yazlarnn birinde Cell, ocukluk ve
genliini skntyla geirdikten sonra, orta yata zengin olan erkeklerin bir ounun
kullanamayacaklar kadar don ve atlet satn alma hastalna yakalandklarn yazmt), ve
amar torbasndaki kirli oraplara kadar, ev, iten her an dnp her zamanki gnlk hayatna
hemen balayabilecek birinin evi gibiydi.
Eski evin dekorunun ne lde taklit edildiini, yatak araf ya da havlu gibi ayrntlardan
karmak gt belki, ama ieri odalarn dzeninde de, besbelli, oturma odasnda uygulanan
'hayalet ev' ilkesine bal kalnmt. Bylece, Rya'nn ocukluunun odasndan geriye ayn
ocuksu mavi duvarlarla, bir zamanlar Cell'in annesinin zerini diki malzemeleriyle, Nianta
ve ilili hanmefendilerin bir model ya da fotorafla birlikte braktklar Avrupa kumalarla ve
elbise patronlaryla doldurduu yatan taklidinin iskeleti kalmt. Kokular, bu kolayca
anlalyordu, gemii tekrar etmek iin baz kelerde eski arm ykleriyle birlikte birikmi224
'
'
lerse eer, evrede her seferinde onlar tamamlayan grsel bir malzeme olduu iin byleydi.
Galip, kokularn ancak onlar evreleyen nesnelerle varolabildiim, bir zamanlar Rya'nn
yata olan o gzelim divana yaklat zaman koklad eski Puro sabunlarnn kokusuyla,
Melih Amcann kulland, artk hi satlmayan Yorgi Tomatis marka kolonya kokusunun
karmndan anlamt. Aslnda odada, ne bir zamanlar Rya'ya zmir'den yollanan ye
Beyolu'ndan ve Alaaddin'in dkknndan alman renkli kitaplarn, bebeklerin, firketelerin,
ekerlerin, kalemlerin ve boyama kitaplarnn yerletirildii ekmece, ne de Rya'nn yatann
evresinde ayn kokular kartacak sabunlar, Pe-Re-Ja markasnn taklidi kolonya ieleri ve
naneli ikletler vard.
Cell'in bu eve ne kadar girip ktn ya da burada ne kadar yaadn da hayalet dekordan
karmak gt. Oraya buraya geli- igzel konmu gibi gzken eski kllklerdeki Yeni Harman ve Gelincik izmaritlerinin
saysnn, mutfak dolaplarmdaki tabaklarn temizliinin ya da yllar nce bu markann aleyhine
yazd bir yazdaki fkeyle boynundan insafszca sklp kapa ak braklm pana tpnn
azndaki di macununun tazeliinin de. hastalkl bir titizlikle dzenlenmi bu mzenin srekli
denetlenen demirba bir paras olduunu insan dnebilirdi. nsan, daha da ileri gide-

" rek, lamba karpuzlarnn diplerindeki tozlarn, bu tozlardan szlerek soluk duvarlara vuran
glgelerin ve bu glgelerin yirmi be
. yl nce iki stanbullu ocuun hayllerinde Afrika ormanlarn, Orta Asya llerini ve
halalarndan ve babaannelerinden dinleyecekleri cad ve eytan hikyelerindeki sansarlarla
kurtlarn hayaletlerini ve soluk lekelerini hatrlatacak biimlerinin bile bu mzedeki esiz
yeniden yaratmlarn bir paras olduunu da dnebilirdi. (Galip yutkunmakta zorluk
ekerken dnmt.) Bu yzden, iyice kapanmam balkon kaplarnn kenarnda kuruyan su
birikintilerinden, duvar kenarlarnda ipek gibi kvrlan kuruni toz topaklarndan, eski kaloriferin
scandan iyice gevemi parke paralarnn zerlerine basan ilk ayan arlyla kardklar
gevrek gcrtdan bu evde ne kadar yaanldm karmak da mmkn deildi. Mutfak
kapsnn karsnda asl duran ve bir einin eski zenginlerden Cevdet Beyin evinde tkrdayp
saat balarn ayn neeli gonguyla duyurduunu Hale Halann sk sk gururla tekrarlad
225
gsterili duvar saati de, tpk lkenin eitli yerlerindeki ayn hastalkl ballkla dzenlenmi
Atatrk mzelerinde olduu gibi lm saatini gstersin diye durdurulmutu sanki, ama
gsterdii dokuz buuu be gee'nin hangi dokuz oluzbe'in ve lmn iareti ve saati
olabilecei Galip'in aklna gelmedi.
Gemiin hortlaks yk, evde yer kalmad iin bir eskiciye satlan ve adamn at arabasyla
birlikte sallana sallana kimbilir hangi uzak diyarlara unutulmaya giden zavall eyalarn hzn
ve intikam duygusuyla zerine binip, onu iyice sersemlettikten ok sonra, Galip evde 'yeni'
olarak grd tek eyay, helayla mutfak arasndaki uzun duvar boydan boya kaplayan
karaaatan yaplma o caml dolab ve iindeki ktlar kartrmak iin koridora dnd. ok
da uzun srmeyen bir aratrmadan sonra, gene ayn hastalkl titizlikle dzenlenmi raflarda
unlar buldu:
Gen muhabir Cell zamanndan kalma gazete haberlerinin ve rportajlarnn kesikleri; Cell
aleyhine ve lehine yazlm btn yazlarn kesikleri, Cell'in takma adlarla yaymlad btn
ke yazlar ve fkralar; Cell'in kendi adyla yaymlad btn ke yazlar; Cell'in kaleme
alp hazrlad btn 'ster nan ster nanma', 'Ryalarnz Yorumluyoruz', 'Tarihte Bugn',
'nanlmaz Vakalar', 'mzanz Okuyoruz', 'Yznz, Kiiliiniz', 'Bilmece Bulmaca' ve benzeri
kelerin kesikleri; Cell'le yaplm btn rportajlarn kesikleri; eitli nedenlerle
yaymlanmam ke yazlarnn msvetteleri; zel notlan; yllar boyunca gazetelerden ayrp
saklad onbinlerce gazete kesii ve fotoraf; ryalarn, hayllerini, unutulmamas gereken
ayrntlar not ettii defterler; kuru yemi, kestane ekeri ve ayakkab kutular iinde saklanm
binlerce okuyucu mektubu; Cell'in takma adla tamamn ya da yarsn yazd tefrika
romanlarn kesikleri; Cell'in yazd yzlerce mektubun kopyalar; yzlerce tuhaf dergi, risale,
kitap, bror ve okul ve askerlik yll; gazete ve dergilerden kesilmi kutular dolusu insan
resmi; pornografik resimler; tuhaf hayvan ve bcek resimleri; Hurufilik ve harf ilimi zerine iki
byk kutu dolusu yaz ve yayn; zerlerine iaretler, harfler, simgeler izilmi eski otobs,
futbol ma, sinema bileti koanlar; albme yaptrlm ve yaptrlmam fotoraflar;
gazetecilik derneklerinden alnm baar dlleri; dolamdan kalkm Trk ve arlk Rusyas
226 .
paralar; telefon ve adres defterleri.
adres defterini bulur bulmaz Galip oturma odasndaki koltua dnp sayfalarn tek tek
okudu. Krk dakika sren bir aratrmadan sonra defterdeki kiilerin Cell'in hayatnda bin
dokuz yz elliler ile altmlarn sonunda yer aldklarna, ou byk bir ihtimalle yklm
evlerinin adresleriyle deitirilmi telefon numaralarnda Rya ile CelPi bulamayacana karar
verdi. Caml dolabn raflarndaki vr zvrn iinde yapt ksa bir incelemeden sonra Mahir
kinci'nin yolladn syledii sandk cinayetine ilikin mektubu ve bu konudaki ke yazlarn
bulmak iin yetmili yllarn banda Cell'in ald mektuplar ve yazd ke yazlarn
okumaya balad.
Gazetelere 'sandk cinayeti' diye geen politik cinayetle , Galip, olaylara karanlarn bazlarn
lise yllarndan tand iin ilgilenmiti. Cell ise, her eyin bir baka eyin taklidi olduunu
syledii lkemizde, ayn fraksiyon evresinde toplanm yaratc genlerin farkna varmadan
bir Dostoyevski romanna (Ecinniler) btn ayrntlarna titizlikle bal kalarak taklit ettikleri
iin. Galip o dnemde yazlm okuyucu mektuplarn kartrrken Cell'in bu konudan szettii
bir-iki akam hatrlyordu. Unutulmas gereken ve unutulan gnesiz, souk, tatsz gnlerdi
onlar: Rya, Galip'in sayg duymakla kmsemek arasnda bocaladka adn unuttuu o 'iyi

ocuk'la evliydi; Galip sonralar her seferinde kendisini piman ettiren merakna yenilip
dedikodulara kulak kabartt, aratrmalar yapt zamanlarda, gen evlilerin aile mutluluu ya
da mutsuzluuna ilikin ayrntlardan ok, son siyasi haberleri renebiliyordu... Bir k gecesi
Vasf huzurla Japon balklarn (krmz wakinler, aile ii evliliklerle saak kuyruklar bozulmu
watonailer) yemlerken ve Hale Hala arada bir televizyona bir bak atarak Milliyet'teki
bulmacay zerken, Babaanne ierdeki souk odasnn souk tavanna bakarak oluvermiti.
Cenazeye soluk bir palto ve daha soluk bir bartsyle tek bana gelen Rya (bylesi daha
iyi demiti kasaba kkenli damadndan aka nefret eden Melih Amca, bylece, Galip'in gizli
dncelerini de seslendirerek) hemen ortadan kaybolmutu. Cenazeden sonra, apartman
katlarnda bulutuklar gecelerin birinde Cell, bu sandk cinayeti konusunda bir bilgisi olup
olmadn Galip'e sormu, asl
227
merak ettii eyi renememiti: Galip'in tandm syledii bu siyasi genlerden herhangi biri
Rus yazarnn o kitabn okumu muydu acaba?"
"nk btn cinayetler", demiti ayn gece Cell, "btn kitaplar gibi birer taklittir. Bu yzden
kendi admla kitap yaymlamam." Ertesi gece, gene l evinde toplandklarnda, ge bir saatte,
ikisi babaayken, "Ama gene de en kt cinayetlerde bile, en kt kitaplarda bulunmayan
zgn bir yan vardr!" diye devam etmiti Cell. Galip'in daha sonraki yllarda tank olduka bir
yolculuk tad alaca bir akl yrtmeyle Cell dncelerini derinletiren basamaklar tek tek
iniyordu. "Btnyle taklit olan, demek ki, cinayetler deil kitaplardr. En bayldmz ey olan
taklidin taklidiyle ilgili olduklar iin kitaplar anlatan cinayetlerle, cinayetleri anlatan kitaplar
hepimizdeki ortak bir noktaya seslenir; nk insan, lobutu, kurbannn kafasna ancak
kendisini bir bakasnn yerine koyabilirse indirebilir. (Kimse kendini katil olarak grmeye
dayanamaz nk.) Yaratclk, ounlukla fkenin, her eyi unutturan o fkenin iindedir, ama
fke bizi ancak daha nce bakalarndan rendiimiz yntemler araclyla harekete
geirebilir: Baklar, tabancalar, zehirler, edebiyat teknikleri, roman biimleri, iir vezinleri vs.
'Kendimde deildim hakim bey!' diyen 'Halk katili', bilinen u gerei ifade eder: Cinayet btn
ayrntlar ve trenleriyle, bakalarndan, yani efsanelerden, hikyelerden, anlardan,
gazetelerden, ksaca, edebiyattan renilen bir itir. En saf cinayet bile, mesel kskanlk
yznden yanllkla ilenmi bir cinayet bile, farkna varlmadan yaplm bir taklittir, edebiyat
taklit. Bu konuda bir yaz yazaym m, ne dersin?" Yazmamt.
Geceyarsndan ok sonra, Galip dolaptan kard eski ke yazlarn okurken salon lambalar
bir tiyatro perdesini aydnlatan lambalar gibi ar ar soldular nce, sonra buzdolabnn
motoru dik ve amurlu bir yokuta vites deitiren eski ve ykl bir kamyonun hznl
yorgunluuyla inledi ve her yer kapkaranlk oldu. Elektrik kesilmelerine alk btn
stanbullular gibi Galip "imdi gelir" umuduyla kucanda gazete kesikleriyle dolu dosyalar,
koltukta uzun bir sre kprdamadan oturdu. Apartmann yllardr unuttuu kendi i seslerini,
kaloriferlerdeki tkrty, duvarlarn sessizliini, parkelerin geriniini, musluklardaki ve su
borularnda228
ki iniltiyi, yerini unuttuu bir saatin bouk tiktaklarn, apartman aralndan gelen rpertici
uultuyu dinledi. Karanlkta elyorda-myla'Cell'in odasna girdiinde ok vakit gemiti.
Elbiselerini karrken, CelPin pijamalarn giyerken dn gece pavyonda rastlad ackl
yazarn tarihi hikyesinde bir kahramann tekinin karanlk sessiz ve bo yatana uzanverdii
geldi aklna. Yataa girdi, ama hemen uyuyamad.
229
KNC BLM UYUYAMIYOR MUSUNUZ?
"Rinalarmz bir ikinci havam:" Gerard de Nerval
Yatanza girdiniz. Tandnz eyalar arasnda kendi kokunuz ve anlarnzla dolu araflar,
battaniyeler arasna yerletiniz, banz yastnzn tandk yumuakln buldu, yania
dndnz, bacaklarnz karnnza ekerken boynunuzu one ediniz, yastn serin yz
yananz serinletti: Birazdan, birazdan uyuyacak, karanln iinde hepsini, hepsini
unutacaksnz.
Hepsini unutacaksnz: Sizden stn olanlarn acmasz gcn, sylenmi o dncesizce
szleri, budalalklar, yetitiremedii-niz ileri, anlayszl, ihaneti, hakszl, aldrszl. sizi
sulayanlar ve sulayacak olanlar, paraszlnz, hzla geen zaman, hi gemeyen zaman,
kavuamadklarnz, yalnzlnz, utancnz, yenilgilerinizi, zavalllnz, ackl halinizi,

felketleri, felketlerin hepsini, hepsini birazdan unutacaksnz. Unutacanz iin


memnunsunuz. Bekliyorsunuz.
Sizinle birlikte evrenizdeki eyalar karanln ya da yar karanln iindeki o alelade ve tamdk
dolaplar, ekmeceler, kaloriferler, masalar, sehpalar, sandalyeler, kapal perdeler, karp
attnz elbiseler, sigara paketiniz, ceketinizin cebindeki kibritle el antanz, saatiniz; onlar da
bekliyorlar.
Bekerken tandk sesler duyuyorsunuz; mahalleden geen bir otomobilin bildik parke talarnn
ve yol kenarndaki su birikintilerinin zerinden geiini, yaknlarda bir yerde kapanan bir sokak
kapsn, eski buzdolabnn motorunu, ok uzakta havlayan kpekleri, taa deniz kysndan
gelen sis ddn, muhallebicinin anszn kapanan kepengini. Uyku ve rya armlaryla,
mutlu unutu-un yeni dnyasna alan anlarla dolu bu sesler, her eyin yolunda gittiine,
birazdan onlar da evrenizdeki eyalar ve sevgili yatanzla birlikte unutup baka bir leme
gideceinizi size hatrlatyor. Hazrsnz.
230
.
\
Hazrsnz; sanki vcudunuzdan, sevgili bacaklarnz ve kalalarnzdan, hatta daha yakndaki
kollarnz ve ellerinizden de uzaklatnz. Hazrsnz ve hazr olduunuz iin o kadar
memnunsunuz ki, gvdenizin bu yakn uzantlarnn bile artk yardmna gerek duymuyor,
gzleriniz kapanrken yaknda onlar da unutacanz biliyorsunuz.
- Kapanm gzlerinizin altnda, yumuack bir kas hareketiyle gzbebeklerinizin ktan iyice
uzaklatn biliyorsunuz. Sanki tandk kokular ve seslerin armlaryla her eyin yolunda
gittiini bilen gzbebekleriniz, imdi odadaki belli belirsiz deil, gittike geveyerek huzura
giren aklnzn iindeki bir n havai fiekler gibi aan renklerini gsteriyor size: Mavi lekeler,
mavi yldrmlar, mor dumanlar, mor kubbeler gryorsunuz; titreyen lacivert renk dalgalarn,
eflatun renkli alayanlarn glgelerini, yanarda azndan akan erguvani lavlarn salmn,
sessizce parlayan yldzlarn Prusya mavisini gryorsunuz. Renkler ve biimler birbirlerini
sessizce tekrarlayarak, bir kaybolup yine ortaya karak, yava yava deierek, unutulmu ve
hi olmam baz sahneleri, baz anlar gsteriyorlar size, aklnzn iindeki renkleri
seyrediyorsunuz.
Ama uyuyamyorsunuz da.
Bu gerei itiraf etmek iin ok erken deil mi daha? Huzurla uyuduunuz zamanlarda
dndnz eyleri aklnza getirin: Hayr, bugn ne yaptnz ve yarn ne yapacanz
deil, iinden geerek sizi uykunun unutuuna kavuturan o tatl anlar dnn: te herkes
sizin dnnz beklerken en sonunda geri geliyorsunuz ve ok seviniyorlar; hayr hi
gelmiyorsunuz geri, antanzda en sevdiiniz eyler, karl telgraf direkleri arasndan giden bir
trendesiniz; aklnza gelen o gzel szleri, zekice cevaplar verince hepsi hatalarn anlyor,
susuyor ve size gizli de olsa bir hayranlk duyuyorlar; sevdiiniz gzel gvdeye sarlyorsunuz,
o gvde de size; unutamadnz baheye dnp dallardan olgun kirazlar toplu-yorsunuz; yaz
geliyor, k geliyor, bahar geliyor; sabah geliyor, mavi bir sabah, gzel bir sabah, gneli bir
sabah, yolunda, mutlu bir sabah... Ama hayr, uyuyamyorsunuz.
O zaman benim gibi yapn: Kolunuzu bacanz onlar hi huzursuz etmeden usulca
kprdatarak yatanzda hafife dnn, ba231 A
nz yastn teki ucunu bulsun, yananz yastn serin bir kesini. Sonra, yedi yz yl nce
Bizans'tan Mool Hakan Hlg'ye gelin olarak yollanan Prenses Mariya Palaeologina'y
dnn. Sizin yaadnz bu ehirden, Konstantinopolis'ten ta ran'a Hl-g'yle evlenmeye
yollanm, daha oraya varmadan Hlg lnce, yerine tahta geen olu Abaka ile evlenmi,
ran'daki Mool saraynda on be yl yaam, kocas ldrlnce sizin de stnde huzurla
uyumak istediiniz bu tepelere geri dnmt. Prenses Mariya'yi iinizde iyice hissedene kadar
onun yola kndaki hzn dnn, geri dnndeki, dnte yaptrp iine kapand Hali
kysndaki kilisede geen gnlerini dnn. Handan Sultan'in ccelerim dnn. I. Sultan
Ahmet'in annesi ok sevdii bu dostlarn mutlu edebilmek iin onlara skdar'da bir cceler
evi yaptrm, yllarca burada yaayan bu dostlar daha sonra gene Sultandan aldklar bir
destekle kendilerini bilinmeyen bir lkeye, haritada bile yerini bulamadklar bir cennete
gtrecek bir kalyon yapp, suya indirip stanbul'dan uzaklamlard. Yolculuk sabah
dostlarndan ayrlan Handan Sultan'm kederiyle, ona kalyondan mendil sallayan ccelerin

hznn, sanki siz de birazdan stanbul'dan, ok sevdiklerinizden ayrlyormusunuz gibi


dnn.
Bunlar da uyutmazsa beni, sevgili okurlarm, ben ssz bir ge-ceyars, ssz bir istasyonun
peronunda aa yukar yryerek bir trl gelmeyen bir treni bekleyen tedirgin adam
dnrm; adamn nereye gideceine karar verdiimde ben o adam olmuumdur. Yedi yzyl
nce, stanbul'u igal eden Greklerin ehre girmelerini salayacak Silivrikap'daki geitte
yeraltnda alanlar dnrm. Nesnelerin ikinci anlamlarn kefeden adamn akn-- ln
hayl ederim. Dnyann iinde alan ikinci dnyay dler, her eyin ikinci anlam bana ar
ar alrken bu yeni dnyada yeni anlamlar arasnda nasl sarho olacam kurarm.
Hafzasn kaybeden adamn mutlu aknln dnrm. Hi tanmadm bir hayalet ehire
brakldm dnrm; bir zamanlar milyonlarca insann yaad mahalleler, caddeler,
camiler, kprler, gemiler her ey, her ey bombotur ve ben o hayletimsi bo alanlarda
yrdke gzyalaryla kendi gemiimi ve kendi ehrimi hatrlyor, ar ar kendi
mahalleme, kendi evime, iinde uyumaya altm yatama doru yryorumdur. Rosette
ta zerindeki hi232
yeroglif zmek iin gece yatandan kalkp, uykudagezenlerin dalgnlyla kendi belleimin
karanlk dehlizlerinde dolaan, kmaz sokaklara girip tkenmi anlarla karlaan Francois
Cham-pollion olduumu dnrm. ki yasam denetlemek iin bir gece saraynda kyafet
deitiren IV. Murat olduumu dnr, klk deitirmi muhafzlarmla birlikteyken kimsenin
bana zarar veremeyeceinin gizli gveniyle camilerde, hl ak tek tk dkknlarda, gizli
geitlerdeki miskinhanelerde pinekleyen kullarmn hayatn sevgiyle seyretmeye koyulurum.
Sonra, geceyans, kap kap dolaarak on dokuzuncu yzylda en son Yenieri isyanlarndan
birine hazrlk olsun diye, esnafa gizli bir ifrenin ilk ve son hecelerini fsldayan bir yorganc
ra olmuumdur. Ya da yasaklanm bir tarikatn uykuya dalm meczuplarn yllar sren
suskunluk ve uykudan uyandran medreseli bir haberciyimdir.

Hl uyuyamamsam sevgili okurlarm, anlarnn izini srerek kaybettii sevgilisinin suretini


arayan mutsuz k olur, ehrin her kapsn aar, afyon iilen her odada, hikye anlatlan her
mecliste, ark sylenen her evde kendi gemiimin ve sevgilimin izlerini ararm. Bu uzun
yolculuklarm srasnda hafzam ve hayl gcm ve oradan oraya srklenen benim hayllerim
yorgun dp pes etmemise hl, en sonunda, uykuyla uyanklk arasndaki o mutlu belirsizlik
anlarnn birinde nme kan ilk tandk mekna, uzak bir dostun evine ya da yakn bir
akrabann bo kalm konana girer, belleimin unutulmu kelerini yoklar gibi kaplar aa
aa bulduum odalarn sonuncusuna girer, mumu sndrr yataa yatp, uzak, yabanc ve
tuhaf nesneler arasnda uyurum.
233
NC BLM EMS TEBRZ'Y KM LDRD?
"Ne kadar saman arayacam seni ev ev, kap kap? Ne kadar zaman keden keye, sokak
sokak?"
Mevlna
Galip uzun sren derin bir uykudan sabah huzurla uyandnda, tavandan sarkan altm yllk
lamba, sararm bir kt rengiyle yanyordu. zerinde Cell'in pijamas, Galip evdeki ak
lambalar sndrd, kapnn altndan atlm Milliyet'i alp Cell'in alma masasna oturup
okudu: Bugnk ke yazsnda cumartesi leden sonra gazeteye gittiinde okuduu yanl
grnce ('kendiniz olmakta'y, 'kendimiz olmakta' olarak yazmlard), eli kendiliinden
ekmeceye uzanp yeil bir tkenmez kalem buldu ve yazy dzeltmeye balad. Yazy
bitirdiinde Cell'in de her sabah zerinde bu mavi ubuklu pijamayla bu masaya oturup ayn
kalemle dzeltmeler yaparken sigara itii aklna geldi.
inde her eyin yolunda gittiine ilikin bir inan vard. Uykusunu aldktan sonra zorlu bir
gne gvenle balayacak biri gibi iyimserlikle kahvaltsn yaparken kendisiyle dopdoluydu ve
sanki baka biri olmasna gerek de yoktu.
Kahvesini hazrladktan sonra, koridordaki dolaptan kard ke yazlar, mektuplar ve
gazete kesikleriyle dolu baz kutular alma masasnn zerine yerletirdi. Btn dikkatini
vererek inanla nndeki ktlar okursa arad eyi en sonunda bulacandan kukusu yoktu
hi.
Cell'in Galata Kprsnn dubalar iinde yaayan kimsesiz ocuklarn vahi hayatna,
yetimhanelerdeki kekeme ve canavar mdrlere, Galata Kulesinden suya atlar gibi ge

atlayan kanatl hezarfenlerin uu yarmasna, olancln tarihine ve gnmzde bu iin


ticaretini yapanlara ilikin ke yazlarn okurkerr Galip, yazlara gsterilmesi gereken sabr ve
dikkati kendinde buldu. stanbul'a ilk gelen T modeli Ford'un ofrln yapan Beiktal
makineci rann anlarn, stanbul'da neden her mahallede
234
mzikli saat kuleleri dikilmesi gerektiini, Binbir Gece Masalla-r'ndaki harem kadnlaryla kle
zencilerin bulutuu sahnelerin Msr'da yasaklanmasnn tarihi anlamn, eski atl tramvaylara
hareket halinde binebilmenin yararlarn ve papaanlarn neden stanbul'dan kap kargalarn
geldiini ve bu yzden kar yalarnn baladn aklayan hikyeyi de Galip ayn iyi niyet ve
gvenle okudu.
Okuduka, bu yazlar ilk okuduu gnleri hatrlyor, arada bir kt parasna notlar alyor,
bazan bir cmleyi, bir paragraf ya da baz kelimeleri yeniden okuyor, bitirdii ke yazsn
kutuya geri koyarken sevgiyle bir yenisini ekip kartyordu.
. Gne odann iine deil yalnz pencerelerin kenarlarna vuruyordu. Perdeler almt. Kar
apartmann atsndan sarkan buzlarn ucundan, pislik ve karla dolmu oluklarn kenarndan
sular damlyordu. Kiremit krmzs ve kirli kar rengi bir damn geniyle, karanlk dileri
arasndan linyit dumanlar kan uzun bir bacann dikdrtgeni arasndan mavi ve parlak bir gk
gzkyordu. Galip okumaktan yorulan gzlerini bu genle drtgen arasna diktiinde,
mavilii hzl uularyla kesen kargalar gryor, ban nndeki kda evirdiinde Cell'in
de yazlarn kaleme alrken yorulduunda ayn yere bakp ayn kargalarn uuunu seyrettiini
anlyordu.
ok sonra, gne artk kar apartmann perdeleri ekili karanlk pencerelerine vururken
Galip'in iyimserlii dalmaya balad. Eyalar, kelimeler, anlam, her ey hl yerli yerindeydi
belki, ama onlar birlikte tutan daha derin bir gerekliin ekip gittiini Galip okuduka acyla
hissediyordu. Cell'in Mehdiler, sahte peygamberler, dzmece padiahlar zerine yazdklarn
okuyordu, Mevlna ve emsi Tebrizi ilikisi zerine, emsi Tebrizi'den sonra 'bu byk airin'
yaknlat kuyumcu Selhaddin ve onun lmnden sonra da yerini tutan elebi Hsamettin
zerine Cell'in yazdklarn okuyordu. inde biriken tatszlk duygusundan kmak iin 'ster
nan ster nanma' kesine yazdklarn okuyor, Sultan brahim'in bavezirine bir beyit
yazarak hakaret ettii iin bir eee balanarak btn stanbul'da dolatrlan air Figani'nin ve
kzkardelerinin her biriyle evlenerek istemeden her birinin lmn hazrlayan eyh Eflki'nin
hikayesiyle oyalanamiyordu. te235
ki kutudan kard mektuplar okurken, Cell'le ne kadar ok ve ne kadar deiik insanlarn
ilgilendiini, tpk ocukluundaki gibi hayretle gryor, ama para isteyenlerin, birbirlerini
sulayanlarn, polemie girdii teki ke yazarlarnn karlarnn orospu olduunu
aklayanlarn, gizli tarikatlarn kumpaslaryla, blge tekel alm mdrlerinin yedii rvetleri
ihbar edenlerin, aklarn ve nefretlerini iln edenlerin mektuplar Galip'in iinde biriken
gvensizlik duygusunu beslemekten baka bir ie yaramyordu.
Her eyin, masaya otururken aklndaki Cell imgesinin yava yava deimesiyle ilgili
olduunu biliyordu. Sabah eyalar ve nesneler anlalr bir dnyann uzantlaryken, Cell de,
yllardr yazlarn okuduu, bilinmeyen yanlarn 'bilinmeyen yan' olarak uzaktan anlayp
benimsedii biriydi. leden sonra, alt kattaki jinekologun muayenehanesine asansrn
durmadan hasta ve gebe kadn tamaya balad saatlerde Galip aklndaki bu Cell imgesinin
tuhaf bir ekilde daha 'eksik' bir imgeye dntn anladnda, oturduu masann,
evresindekLeyalarn ve odann btnyle deitiini hissetti., Eyalar artk srlar kolay kolay
zlemeyecek bir dnyann hi de dost gzkmeyen tehlikeli iaretleriydiler.
Bu deiimin Cell'in Mevlna zerine yazdklaryla yakndan balantl olduunu anlad iin,
Galip konunun zerine gitmeye karar verdi. Ksa srede CelPin Mevlna zerine yazd ke
yazlarnn hepsini ortaya kard ve hzla okumaya balad.
Cell'i gelmi gemi en etkili mutasavvf aire balayan ey, ne on nc yzylda Konya'da
Farsa yazlm iirlerdi, ne de ortaokul ahlk derslerinde retilen erdemlere rnek olsun diye
bu iirlerden seilen beylik msralar. Bir yn sradan yazarn kitabnn ilk sayfasn ssleyen
'seme' inciler kadar, turistlerin ve kartpostal irketlerinin vazgeemedikleri plak ayakl ve
eteklikli Mevlevi ayinleri de Cell'in ilgisini ekmemiti hi. Yedi yzyl boyunca, hakknda on
binlerce cilt erh yazlan Mevlna ve lmnden sonra yaylan tarikat, Cell'i, bir ke
yazarnn kullanp yararlanmas gereken bir ilgi oda olarak heyecanlandrmt yalnzca.

Mevlna'da Cell'i en ok ilgilendiren ey, hayatnn baz dnemlerinde baz erkeklerle kurduu
'cinsel ve mistik' yaknlklarla bunlarn hikyelerine de yansyan esrar ve sonularyd.
Konya'da babasndan devrald eyhlik makamnda oturur236
ken yalnz mridlerinin deil, btn ehrin hayranlkla sevdii Mevlna, krk be
yalarndayken ne bilgisi, ne deerleri, ne de hayata bak kendisininkine benzeyen, emsi
Tebrizi adl ehir ehir gezen bir derviin etkisi altna girmiti. Cell'e gre hi de anlalamayacak bir davrant bu. Yedi yzyl boyunca yorumcularn bu ilikiyi 'anlalr' hale
sokmak iin yazdklar 'aklamalar' da bunun bir kantyd. ems'in kaybolmasndan ya da
ldrlmesinden sonra Mevlna br mridlerinin isyanna ramen, bu sefer iyice bilgisiz,
zelliksiz bir kuyumcuyu kendine halife tayin etmiti. CelPe gre, herkesin kantlamaya
alt gibi Tebrizli ems'in 'ok kuvvetli bir sufiyane cezbeye' sahip olmasnn deil,
Mevlna'nn kendi ruhsal ve cinsel durumunun belirtilerini gsteren bir baka iaretti bu seim.
Nitekim, bu ikinci halifenin lmnden sonra Mevlna'nn, kendine 'hemdem' olarak setii
nc halife, ikincisini aratmayacak kadar zelliksiz ve parlaklktan yoksundu.
Cell'e gre, yzyllardr yapld gibi, 'anlalmaz' gzken bu ilikiyi 'anlalr' klmak iin
eitli kulplar takmak, 'halifelerin' her birine tayamayacaklar gerekd erdemler
yaktrmak, hele bazlarnn yaptklar gibi, onlarn Muhammed'in, Ali'nin soyundan geldiklerini
kantlayacak sahte ecereler dzmek, Mevlna ile ilgili ok nemli bir zellii gzden
karmakt. Cell, Mevlna'nn eserine de yansdn syledii bu zellii Konya'da her yl
dzenlenen anma gnne rastlayan bir pazar yazsnda anlatmt. ocukluunda, dinle ilgili
btn yazlar gibi skc bulduu ve ya-ymlann yalnzca o yl karlan Mevlna pullar dizisi
(on be kuruluklar pembeydi, otuzluklar mavi ve az bulunan altm kuruluklar yeil)
yznden hatrlad bu yazy yirmi iki yl sonra yeniden okurken Galip evresindeki eyalarn
deitiini bir daha hissetti.
Cell'e gre, yorumcularn kitaplarnn ba kelerine oturttuklar ve binlerce kere anlattklar
gibi Mevlna'nn gezgin dervi emsi Tebrizi'yi Konya'da grr grmez onu etkiledii ve ondan
etkilendii bir gerekti. Ama, sanld gibi, emsi Tebrizi'nin ortaya bir soru atmasyla
balayan o nl 'diyalog'dan sonra Mevlna bu adamn bir bilge olduunu hemen anlad iin
deildi bu. Aralarnda geen konuma, en yavan tasavvuf kitaplarnda bile
237
binlerce rnei grlen sradan bir 'alakgnlllk meseli'ne dayanyordu. Denildii kadar bir
bilge kiiyse eer Mevlna, bu kadar sradan bir 'mesel'den etkilenmez, olsa olsa etkilenmi
gibi yapard.
O da yle yapm, ems'de derin bir kiilikle, etkileyici bir ruhla karlam gibi davranmt.
Cell'e gre krk be yalarndaki Mevlna'nn o yamurlu gn gerekten byle bir 'ruh' ile
karlamaya, kendi suretini yznde grecei birisine ihtiyac vard nk. Bylece, ems'le
karlar karlamaz kendisini arad kiinin bu olduuna inandrm, ems'i de gerek yce
kiiliin kendisi olduuna inandrmas da tabii, hi de zor olmamt. 23 Ekim 1244'teki bu
karlamadan hemen sonra, bir medrese hcresine kapanmlar, alt ay oradan hi
kmamlard. Bir medrese hcresinde alt ay ne yaptklar, ne konutuklar sorusunu,
Mevlevilerin ok az deindikleri bu ik' soruyu, Cell dindar okurlarn daha fazla
fkelendirmemek iin yazsnda dikkatle bir kurcaladktan sonra, asl konusuna geiyordu.
Mevlna btn hayat boyunca kendisini harekete geirecek, kendisini alevlendirecek bir '
teki'ni, kendi yzn ve ruhunu yanstacak bir aynay aramt. Hcrede yaptklar ve
konutuklar eyler, bu yzden, tpk Mevlna'nn eserleri gibi, birden fazla kiinin klna
brnm tek bir kiinin ya da tek kii klna girmi birden fazla kiinin ileri, szleri ve
sesleriydi. evresindeki budala (ve vazgeemedii) mridlerinin hayranlna ve on nc
yzylda bir Anadolu kentindeki boucu havaya dayanabilmesi iin nk, airin her zaman
dolabnda saklad tebdil-i kyafet aralar gibi, yannda tuttuu, srasnda kiiliine brnerek
ferahlayabilecei baka kimliklere ihtiyac vard. Cell, bu derin istei kendi baka yazlarndan
dn ald bir imgeyle pekitirmiti: "Tpk, budala bir lkede, dalkavuklar, zalimler ve
fakirler arasnda hkm srmeye dayanamayan bir padiahn geceleri giyip sokaklarda gezerek
rahatlayabilmek iin dolabnda saklad kyl elbiseleri gibi."
Galip'in bekledii gibi, dinine bal okurlarn lm tehditleriyle ve Cumhuriyeti lik okurlarn
da tebrik mektuplaryla karlanan bu ke yazsndan bir ay sonra, Cell, gazete patronunun
bir daha dnmemesini rica ettii bu konuyu bir daha amt.

'238
Yeni yazda Cell btn Mevlevilerin bildii baz temel olgularn zerinden geiyordu nce:
Mevlna'nn ne id belirsiz bir dervie bu kadar yaknlk gstermesini kskanan br
mridler, ems'i sktrp lmle tehdit etmiler. Bunun zerine karl bir k gn 15 ubat
1246'da (Dizgi hatalaryla dolu lise kitaplarn hatrlatan Cell'in bu kesin tarih tutkusunu Galip
ok seviyordu) ems Konya'da kaybolmutu. Sevgilisinin ve brnebilecei ikinci kiiliin yok
olmasna dayanamayan Mevlna, bir mektuptan ems'in am'da olduunu anlaynca "akn"
(Cell bu kelimeyi okuyucularn daha da phelendirmek iin, trnak iinde kullanyordu hep.)
geri getirtmi, onu evlatlk kzlarndan biriyle de hemen evlendirtmiti. Ancak, bundan sonra
ems'in evresindeki kskanlk emberi yeniden daralmaya balayacak, ok gemeden 1247
yl aralk aynn beinci perembe gn, aralarnda Mevlna'nn olu Alaaddin de olan bir
kalabalk tarafndan ems pusuya drlp baklanarak ldrlecek, ayn gece pis ve souk
bir yamur yaarken cesedi Mevlna'nn evinin bitiiindeki bir kuyuya atlacakt.
Yaznn ems'in cesedinin atld bu kuyuyu anlatan bundan sonraki satrlarnda Galip
kendisine hi de yabanc gelmeyen bir eyler buldu. Cell'in kuyu, kuyuya atlan ceset, cesetin
yalnzl ve hzn zerine yazdklar Galip'e yalnzca korkutucu ve tuhaf gelmekle kalmad,
cesedin atld yedi yzyllk kuyuyu bizzat kendi gzyle grd, talar, Horasan svay
setii duygusuna kapld. Yazy birka kere okuduktan sonra, bir igdyle setii baka
yazlara gz gezdirirken, ayn tarihlerde Cell'in bir apartman araln anlat ke yazsnda
kuyuyu tasvir ederken kulland baz cmleleri olduu gibi kullandn ve iki yazda da ayn
slubu baaryla koruduunu kefetti.
Daha sonra, Cell'in Hurufilik zerine yazdklarnn iine girdikten sonra okusayd hi
aldrmayaca bu kk oyuna nem vererek Galip masasnn zerine yd yazlar bir de bu
gzle okumaya balad. te o zaman Galip, Cell'in yazlarn okuduka evresindeki eyalarn
neden deitiini, neden btn masalar, perdeleri, lambalar, kllkleri, sandalyeleri,
kaloriferin zerindeki makas, vr zvr birbirine balayan o derin anlamn ve iyimserliin ekip
gittiini anlad.
239
Cell, Mevlna'dan kendinden szeder gibi szediyor, kelimeler, cmleler arasnda ilk bakta
gze arpmayan sihirli bir yer deitirmeden yararlanarak, kendini Mevina'nn yerine
koyuyordu. Galip, Cell'in kendinden szettii baz yazlarda ve Mevlna'dan szcttii 'tarihi'
yazlarnda ayn cmleleri, paragraflar, bunlardan te, kederle rd ayn slubu kullandn
bir kere daha grnce, bu yer deitirmeden emin oldu. Bu tuhaf oyunu korkutucu yapan ey,
Cell'in zel defterlerinde, yaymlanmam yaz msvettelerinde, tarih sohbetlerinde, eyh
Galip zerine yazd denemelerinde, rya yorumlarnda, stanbul hatralarnda ve birok ke
yazsnda kaleme aldklaryla desteklenmesiydi.
Kendisini hep bir baka kii olarak gren krallarn, bir baka birisi olabilmek iin saraylarn
yakan in mparatorlarnn, geceleri kyafet deitirip halk arasna karmay artk bir hastalk
haline getirip, gnlerce saraydan ve devlet ilerinden uzak kalan padiahlarn hikyelerini 'ster
nan ster nanma' kesinde Cell yzlerce kere anlatmt. Yar kalm an benzeri
hikyecikleri yazd bir defterde Cell'in kendini sradan ve sade bir yaz gn iinde srasyla
Leibniz, nl zengin Cevdet Bey, Muhammed, gazete patronu, Anatole France, baarl bir ah,
vaaz veren nl bir imam, Robinson Crusoe, Balzac ve zerleri utanla izilmi alt kii daha
olarak grdn okudu Galip. Mevina'nn pullar ve afilerde grlen resimlerinin
karikatrlerine bakt; zerinde Mevlna Cell yazan bir sandukann beceriksizce izilmi
resmine rastlad. Yaymlanmam bir ke yazs ise u cmleyle balyordu: "Mevina'nn en
byk eseri denen Mesnevi batan sona bir alntdr!"
Bu cmlenin arkasndan akademik yorumcularn saygszlk korkusu ve gerek kaygs arasnda
gidip gelen bir slupla gsterdikleri benzerliklere abartlarak iaret edilmiti. Mesnevi'deki
falanca hikye 'Kelile ve Dimne'den alnm, filanca hikye Attar'm 'Mantk-ut Tayr'ndan
yrtlm, beriki anekdot olduu gibi 'Leyla ve Mecnun'dan kaldrlm, tekisi 'Menkb-
Evliya'dan arlmt. Galip hikyeleri yrtlen bu kaynaklarn uzayan listesi iinde 'Kssas-
Enbiya'y, 'Binbir Gece Masallar'm ve bn Zer-hani'yi de grd. Bu listenin sonuna Cell
bakalarndan hikye yrtmek zerine Mevina'nn dncelerini eklemiti. Galip hava
kararrken iinde daha da koyulaan karamsarlkla birlikte bu
240

dnceleri yalnzca Mevina'nn dnceleri gibi deil, ayn zamanda kendisini Mevina'nn
yerine koyan Cell'in dnceleri gibi okudu.
Cell'e gre kendileri olmaya uzun sre katlanamayan, ancak bir bakasnn kiiliine
brndkleri zaman huzur bulan btn insanlar gibi Mevlna da, bir hikyeye baladnda
ancak bir bakasnn anlattklarm syleyebiliyordu. Zaten bir bakas olmak iin yanp tutuan
btn mutsuzlar iin hikye anlatmak, kendi skc gvdeleri ve ruhlarndan kurtulabilmeleri
iin kefedilen bir hileydi. Bir hikye anlatabilmek iin bir hikye anlatmak istiyordu. Tpk
Binbir Gece Masallar gibi, bir hikye bitmeden bir ikincisi balayan, o ikincisi bitmeden
ncsne geilen, bitmeyen hikyelerin, tpk tketilemeyen, ama ksa bir srede bklan
insan kiilikleri gibi hep arkada brakld, tuhaf ve dzensiz bir 'kom-pozisyon'du Mesnevi.
Galip, Mesnevi ciltlerini kartrrken mstehcen hikyelerin yanlarnn izildiini, baz sayfalarn
fkeli bir yeil kalemle soru iaretlerine, nlemlere, karalamaya varan dzeltmelere
boulduunu grd. Mrekkep ve pislik iindeki bu sayfalarda anlatlan hikyeleri aceleyle
okuduktan sonra, ocukluunda, genliinde zgn ke yazs diye okuduu birok hikyeyi
Cell'in 'Mesnevi'den alarak amz stanbul'una uyarladn anlad.
Galip, Cell'in nazire sanat zerine, tek gerek hnerin bu olduunu syleyerek saatlerce
konutuu geceleri hatrlad: Rya, yolda aldklar pastalar attrrken, Cell birok ke
yazsn, belki de hepsini bakalarnn yardmyla yazdn syler, nemli olann yeni bir ey
'yaratmak' deil, daha nceden, binlerce zek tarafndan binlerce ylda yaratlm olan
harikalar bir kesinden, bir ucundan deitirerek yepyeni bir ey syleyebilmek olduunu
ekler, btn ke yazlarn bakalarndan aldn ileri srerdi. Galip'in sinirlerini bozarak
odadaki eyalarn, masann zerindeki ktlarn gerekliine olan iyimser inancn iyice
kaybettiren ey, yllarca Cell'indir diye belledii baz hikyelerin bir bakasnn olduunu
renmesi deil, ama bu gerein iaret ettii baka baz ihtimaller oldu.
Tpk yirmi be yl nceki halini taklit eden bu ev ve bu oda gibi, stanbul'un bir baka yerinde,
gene ayn ekilde denmi
241
baka bir ev ve oda olabilecei geldi aklna. O odada, ayn masada oturup hikye anlatan
Cell'le onu neeyle dinleyen Rya yoksa eer, ayn masada oturan ve eski ke yazlar
koleksiyonunu okuya okuya kaybettii karsnn izini bulabileceini sanan Galip benzeri bir
bahtsz vard. Tpk nesnelerin, resimlerin, plastik torbalarn zerlerindeki simgelerin
kendilerinden baka eylerin iaretleri olmas ve tpk Cell'in her yazsnn her okunuta baka
anlama iaret etmesi gibi, kendi hayatnn da her dndnde baka bir anlam olduu ve
birbirini tren vagonlar gibi amanszca izleyen bu anlamlar arasnda kaybolabilccci de geldi
aklna. Darda hava kararm, odann iinde rmceklerle kapl, ksz mah-zenlerdeki kf ve
lm kokusunu hatrlatan o elle dokunulabilir lo k birikmiti. Galip, istemeden iine
drld bu teki dnya kbusundan, bu hayletimsi lemden dar kabilmek iin yorgun
gzlerle okumaya devam etmekten baka yolu olmadn anlayp masann zerindeki lambay
yakt.
Yarda brakt yerden, ems'in cesedinin iine atld rm-cekli kuyuya dnd bylece.
Hikyenin devamnda air, 'dostunun, sevgilisinin' kaybndan kendinden gemi bir haldeydi.
ems'in ldrldne, cesedinin kuyuya atldna bir trl inanmyor, dahas, kendisine
burnu dibindeki kuyuyu gstermek isteyenlere fkeleniyor, 'sevgilisini' baka yerlerde aramak
iin bahaneler uyduruyordu: Bundan nceki kayboluunda yapt gibi ems, am'a gitmi
olamaz myd?
Mevlna ite byle am'a gitmi, ehrin sokaklarnda sevgilisini byle aramaya balamt.
ehirdeki her sokaa, her odaya girmi, her meyhaneye, her keye, her tan altna bakm,
sevgilisinin eski dostlarn, ortak tandklarn, sevdii meknlar, camileri, tekkeleri, her yeri bir
bir yoklam, yle ki, bir sre sonra aramak bulmaktan daha nemli bir i olup kmt. Ke
yazsnn bu noktasnda, okuyucu, arananla arayann birbirleriyle yer deitirdii, bulmann
deil hedefe doru yrmenin, kayp sevgilinin deil bahanesi olduu akn ne kt mistik
ve panteist bir lemin afyon dumanlar, gl sular ve yarasalar arasnda buluyordu kendini.
airin byk ehrin sokaklarnda bandan geen eitli maceralarn, tarikat yolcusunun
gereklie kavumak, kemle ermek iin amas gereken mertebelere denk dt ksaca
gsteriliyordu: Sevgili242

nin katnn anlald aknlk sahnesiyle onun peine dme, 'nef-i isbat' aamasna uygun
dyorsa, sevgilinin eski dostlarnn ve dmanlarnn grld ve ayak bast kelerin ve
can yakan anlarla kaynaan eski eyalarnn incelendii sahneler 'ile'-nin eitli aamalarna
denk dyordu. Kerhane sahnesi, sevgi iinde erimekse Hallac- Mansur'un lmnden sonra
evinde bulunan ifreli mektuplar misali takma adlar, edebi tuzaklar ve kelime oyunlaryla bezeli
yazlarn cennet ve cehneminde kaybolmak Attar'n da iaret ettii esrar vadisinde kaybolmak
demek oluyordu. Geceyars meyhanede her biri bir baka 'ak hikyesi' anlatan hikayeciler,
Attar'n Mantk-l Tayr'mdan kmaysa, ehrin esrarla kaynaan sokaklar, dkknlar,
pencereleri arasnda yrye yrye sarho olan airin Kaf Da'nda arad eyin kendisi
olduunu anlamas da gene ayn kitaptan alnm bir fena-i mutlak (mutlak iinde erime)
rnei oluyordu vs.
Cell'in uzun ke yazs br mutasavflarn arayanla aranann birlii zerine gsterili ve
aruzlu msralaryla sslenmi, am'da aylar sren aratrmalarndan yorgun den Mevlna'nn
u nl msra da iir evirisinden nefret eden Cell'in dzyazsy-la eklenmiti: "Madem ki ben
o'yum!" demi ehrin esrarnda kaybolduu gnlerin birinde air, "Niye artk aryorum ki
yleyse?" Ke yazsnn bu doruk noktasn Cell btn Mevlevilerin gururla tekrarlad u
edebi gerekle bitiriyordu: Bu aamadan sonra, Mevlna, o ara dktrd iirlerini, kendi
adn deil, 'Divan- emsi Tebrizi' adn vererek toplamt.
Tpk ocukluundaki gibi, bu ke yazsnn Galip'i daha ok ilgilendiren yan arama ve
aratrmalarn polisiye kurgu ksm oldu. Cell burada, tasavvuf hikayeleriyle gnln ald
dindar okuyucularn yeniden fkelendiren, lik ve cumhuriyeti okuyucularn ise keyiflendiren
u sonuca ulayordu: "ems'i ldrten ve kuyuya atlmasn isteyen tabii ki Mevlna'nn
kendisidir!" Cell savn Beyolu ve adliye muhabirlii yapt bin dokuz yz ellilerde yakndan
tand Trk polis ve savcsnn sk sk kulland bir yntemle kantlamt. Sevgilinin
ldrlmesiyle bundan en ok yarar salayan kimsenin Mevlna olduunu, bu sayede sradan
bir hoca olmaktan en byk tasavvuf airi mertebesine ktn, sulamaya alm bir kasaba
savcsnn slubuyla hatrlattktan sonra, o za243
man bu cinayeti herkesten ok onun istemi olacan belirtiyordu. stemekle yaptrtmak
arasndaki hristiyan romanlarna zg ince hukuki kpry de, sululuk duygusunun belirtileri
ve acemi katillerin bilinen numaralar olan lme inanmamak, deli divane olmak, gidip de
kuyudaki cesede bakamamak gibi tuhaflklarla geiyor, hemen sonra Galip'i derin
umutsuzluun iine iyice gmen teki konuyu ayordu: Cinayetten sonra sulunun am
sokaklarnda aylar sren aratrmalar, btn ehri batan aa defalarca taramas, o zaman,
neyin iareti olabilirdi acaba?
Galip, Cell'in bu konuya ke yazsnda gzktnden ok daha fazla bir zaman verdiini
defterlerin iindeki baz notlardan ve eski futbol ma (Trkiye:3-Macaristan:l) ve sinema
biletlerini (Tenceredeki Kadn', 'Eve Dn') saklad bir kutuda bulduu am haritasndan anlad. Haritada Mevlna'nn am'da yapt aratrmalar yeil bir tkenmez kalemle
iaretlenmiti. ldrldn ok iyi bildii ems'i aramadna gre, Mevlna ehirde baka
bir ey yapyor olmalyd, ama neydi o ey? airin ehirde urad her "ke iaretlenmi,
ayak bast mahallelerin, hanlarn, kervansaraylarn, meyhanelerin adlar haritann arka
tarafna yazlmt. Alt alta sralanan bu adlarn uzayp giden listedeki harflerinden,
hecelerinden Cell bir anlam karmaya alm, gizli bir simetriyi aramt.
Hava karardktan ok sonra Galip, Binbir Gece Masallar'n-daki polisiye hikyelere ('Civa Ali',
'Akll Hrsz' vs.) ilikin bir ke yazsn yaymlad tarihlerde, Cell'in eline geen vr zvr
saklad bir kutuda bir Kahire haritasyla, stanbul Belediyesinin 1934 tarihli ehir Rehberi'ni
de buldu. Bekledii gibi Binbir Gece Masallar'ndaki hikyeler Kahire haritasna yeil bir
tkenmez kalemin izdii oklarla iaretlenmiti. ehir Rehberi'nin baz sayfalarndaki
haritalarda ise ayn kalemle olmasa bile, ayn yeille izil-mibaz oklar grd. Karmakark
haritalar ierisinde, yeil oklarn servenlerini izlerken stanbul'da bir hafta sren kendi
gezintilerinin haritasn da grr gibi oldu. Bunun bir yanlsama olduuna kendini inandrmak
iin, yeil okun kendisinin ayak basmad hanlara, girmedii camilere, kmad yokulara
uradn hatrlatt kendine, ama kendisi de bitiikteki hanlara uram, yakndaki camilere
girmi, ayn tepelere kan yokular trmanmt: B244

tn stanbul, haritadan nasl gsterilirse gsterilsin, ayn yolculua km insanlarla


kaynayordu demek ki!
Bylece am, Kahire ve stanbul haritalarn yllar nce Cell'in Edgar Allen Poe'dan
esinlenerek yazd bir ke yazsnda ngrd gibi yan yana getirdi. Bunu yapabilmek iin
Belediye ehir Rehberi'nin ciltli sayfalarn, banyodan ald ve Cell'in sakallar zerinde
gezindii tel tel kantlaryla belli olan bir jiletle yrtmas gerekmiti. haritay yan yana
getirince byklkleri de birbirini tutmayan bu izgi ve iaret paracklaryla ne yapacan
kestiremedi nce. Sonra, tpk ocukluklarnda Rya ile bir dergiden bir resim kopye ederken
yaptklar gibi, onlar oturma odasnn caml kapsna st ste bastrp arkalarndan vuran
lambann nda seyretti. Daha sonra Cell'in annesinin, bir zamanlar ayn masann zerine
yayd elbise patronlarna bakar gibi, haritalar masaya yayp bir bilmeceyi tamamlayacak
paralar olarak grmeye alt: st ste oturan haritalar iinde belli belirsiz seebildii tek ey
iyice yalanm bir ihtiyarn kr kr ve rastlantsal yz oldu.
Bu yze o kadar uzun bir sre bakt ki, onu uzun bir zamandr tand duygusuna kapld.
Tanklk duygusu ve gecenin sessizlii Galip'e huzur verdi. Bu huzur sanki daha nceden
yaanm, tasarlanm, bir bakas iin de ngrlm gven verici bir duyguydu. Galip
itenlikle Cell'in kendisini ynlendirdiini dnd. Yzlerin anlamndan szettii bir yn
yazs vard Cell'in, ama Galip'in aklna, Cell'in yabanc kadn artistlerin yzlerine bakarken
duyduu bir 'i huzuruna' ilikin baz cmleleri geliyordu. Cell'in genliinde kaleme ald
sinema yazlarn kutu-* dan karmaya byle karar verdi.
Eski sinema yazlarnda Cell, baz Amerikan yldzlarnn yzlerinden, mermer ve saydam
heykellerden, bir gezegenin grnmeyen ipeksi tarafnn yzeyinden, uzak lkelerin ryalar
hatrlatan hafif masallarndan szeder gibi ac ve zlemle szediyor-du. Galip bu satrlar
okurken, Cell'le aralarndaki ortak sevgi noktasnn Rya'dan ve hikyelerden ok, belli
belirsiz duyulan ho bir mzii hatrlatan bu zlemin ahengi olduunu hissetti: Haritada,
yzlerde, kelimelerde Cell'le birlikte bulduu eyi seviyor ve ondan korkuyordu da. Sinema
yazlarnn iine bu mzii bul245
mak iin daha fazla girmek isterdi, a'ma ekindi, duraklad: Cell nl Trk oyuncularnn
yzlerinden hi de ayn slupla szetmi-yordu: Trk oyuncularnn yzleri CelPe ifresiyle
birlikte anlamlar da unutulup kaybolmu yarm asrlk sava telgraflarn hatrlatyordu.
Sabah kahvaltsn ederken, yaz masasna yerleirken btn gvdesini saran iyimserliin imdi
neden ekip gittiini de artk ok iyi biliyordu: Sekiz saatlik bir okuma sonunda kafasndaki
Cell imgesi btnyle deimi, bylece sanki kendisi de baka birisi olmutu. Sabah
iyimserlikle dnyaya inanrken, sabrla alarak bu dnyann kendisinden saklad temel bir
srr zvereceini saflkla dnrken, iinde baka biri olma zlemi yoktu hi. Ama imdi,
dnyann srlar kendinden uzaklatka ve tandn sand bu odadaki eyalarla yazlar
bilinmedik bir dnyann anlalmaz nesnelerine ve kimliini karamad yzlerin haritalarna
dntke Galip btn dnyay bu umutsuz ve skc bakla gren kiiden kurtulmak, bir
bakas olmak istiyordu. Cell'in Mev-lna ve Mevlevilikle ilikisini aklayabilecek son ipucunun
peinden gitmek iin baz anlarndan szettii ke yazlarn okumaya baladnda, ehirde
akam yemei vakti gelmi, pencerelerden Tevikiye Caddesine televizyonlarn mavi klar
vurmaya balamt.
Cell Mevlevilie, yalnzca okuyucularnn anlalmaz bir ballk duygusuyla bu konuya
dalacaklarn bildii iin deil, vey babas bir Mevlevi olduu iin de ilgi duymutu. Annesinin
Avrupa'dan ve Kuzey Afrika'dan bir trl geri dnmeyen Melih-Amcadan ayrlmak zorunda
kaldktan sonra, diki dikerek olunu ve kendisini geindiremedii iin evlendii bu adamn
Yavuz Sultan'in arka sokaklarnda, Bizans'dan kalma bir sarncn yanban-daki bir
Mevlevihaneye devam ettiini Galip, Cell'in laik bir fke ve Voltaire'ce bir mizahla tasvir ettii
gizli bir ayine giden "hm hm kambur bir avukat"in varlndan anlad. Bu vey babayla ayn
at altnda yaad gnlerde para kazanmak iin Cell'in sinemalarda yer gstericilii
yaptn, karanlk ve kalabalk salonlarda kan kavgalarda sk sk dayak atp dayak yediini,
film aralarnda gazoz sattn, gazoz satn arttrmak iin rekiyle anlap reklere tuz ve
biber koydurttuunu okurken Galip, kendini
246
1

yer gstericinin, kavgac seyircilerin, rekinin ve en sonunda, iyi bir okur gibi Cell'in de
yerine koydu.
Bylece Cell'in ehzadeba'ndaki sinemadaki iinden ayrldktan sonra yanna girdii ciltinin
tutkal ve kt kokan dkknnda geen gnlerini anlatan an yazsn okurken gzne arpan
bir cmle, Galip'e bir an kendi durumuna ilikin ok nceden dnlm bir ngr olarak
gzkt. Anlarnda kendilerine ackl ve vnlecek bir gemi icat eden btn yazarlarn
kulland sradan cmlelerden biriydi bu: "Elime ne geerse okurdum," diye yazmt Cell ve
Cell hakknda eline ne geerse okuyan Galip, Cell'in cilti dkkanndaki gnlerinden deil,
kendisinden szetti-, ini anlamt.
Geceyars sokaa kana kadar Galip bu cmleyi her aklna getiriinde onu Cell'in o anda
kendisinin ne yaptn bildiinin bir kant olarak grd. Bylece bir haftalk abasn kendisinin
Cell ve Rya'nn izleri peinden gittii bir aratrma olarak deil, Cell'in (ve belki de
Rya'nn) kendisi iin kurduklar bir oyunun paras olarak grd. Bu dnce Cell'in insanlar
kk tuzaklar, belirsizlikler ve yazlarla, uzaktan usulca ynetme isteine de denk dt
iin, Galip, bu yaayan mzedeki aratrmalarnn artk kendisinin deil, Cell'in zgrlnn
belirtileri olduunu dnyordu.
Yalnzca bu boucu duyguya ve okumaktan aryan gzlerinin acsna dayanamad iin deil,
mutfakta yiyecek bir ey bulamad iin de bir an nce evden kmak istiyordu. Kapnn
yanndaki dolaptan Cell'in koyu lacivert paltosunu karp giydi ki, kapc smail ile kars
Kamer hl uyumamlarsa uykulu gzlerle kapdan kn grecekleri bacaklar ve paltoyu
Cell'in sansnlar. Lambalar,yakmadan merdivenleri indi, kapc dairesinin sokak kapsna
bakan alak penceresinden hibir k szmadn grd. Anahtar olmad iin sokak kapsn
btnyle ekmedi. Kaldrma admn atarken rperdi bir an: Uzun zamandr dn-memeye
alt telefondaki kiinin karanln bir kesinden kp geleceini dledi. Hi de yabanc
olmayacan sezdii bu adamn elinde yeni bir askeri darbenin hazrlklarn kantlayacak
dosyann deil, daha korkun ve daha lmcl bir eyin olabileceini de hayl etti, ama
sokakta kimsecikler yoktu. Sokaklarda y247
rrken telefondaki bu sesin kendisini izlediini kurdu. Hayr, kendisini kendinden baka
kimsenin yerine koymuyordu. "Her eyi olduu gibi gryorum," diye dnd karakolun
nnden geerken. Ellerinde makineli tfekler, karakolun nnde nbet tutan polisler ona
uykulu ve pheli baktlar. Galip duvarlarda grd afilerin, neon lambalar czrdayan
reklm panolarnn ve siyasal sloganlarn zerlerindeki harfleri okumamak iin nne baka
baka yrd. Nianta'ndaki btn lokantalar ve bfeler kapalyd.
ok sonra, hl eriyen kar sularnn yamur oluklarnda kederli sesler kararak akt
kaldrmlardan, at kestanesi, servi ve nar aalarnn altndan kendi ayak seslerini ve mahalle
kahvelerinden gelen grlty dinleyerek uzun uzun yrdkten ve Kara-ky'deki bir
muhallebicide de karnn tka basa tavuk, orba ve ekmek kadayfyla doldurduktan sonra, bir
manavdan meyve, bir bfeden ekmek peynir alp ehrikalp Apartmanna dnd.
248
DRDNC BLM
HKYE ANLATAMAYANLARIN HKYES
'"Evet! (dedi keyiflenen okuyucu) ite bu zekice, ite bu deha; ite bunu anlyor re hayran
oluyorum buna. Tan ayn eyi ben de yzlerce kere dnmtm.'' Baka deyile, bu adan
bana kendi zekm hatrlatt ve bu yzden ona hayranlk duyuyorum."
Coleridge
Hayr, biz farkna bile varmadan btn hayatmzn iine gmld esrar deifre eden en
nemli yazm am, Kahire ve stanbul haritalar arasndaki inanlmaz benzerlikleri ortaya
koyduum on alt yl drt ay nceki incelemem deildir. (steyenler Darb-el Mstakim, bizim
Kapalar ve Halili Hannn ehrin iinde birer mim gibi duruu ve bu mimlerin hangi yz
hatrlattn o yazmdan renebilirler.)
Hayr, bir zamanlar gene ayn cinsten bir heyecanla kaleme sarlarak anlattm, zavall eyh
Mahmut'un, tarikatnn srlarn bir Frenk casusuna lmszlk karlnda satp, sonra piman
olmasnn iki yz yirmi yllk hikyesi de deildir en 'en anlaml' hikyem. (eyhin, kendi yerine
geerek, kendi lmszln yklenecek bir fedai bulabilmek iin, sava meydanlarnda
kanlar iinde can ekien cengverleri nasl kandrmaya altn renmek isteyenler, o
yazmdan okuyabilirler.)

Bir zamanlar szn ettiim Beyolu haydutlarnn, hafzasn kaybeden airlerin, sihirbazlarn,
ift kimlikli arkc kadnlarn, iflah olmaz klarn hikyelerini hatrladka, bugn en nemli
grdm konuyu hep atladm, ska getiimi ya da tuhaf bir tutuklukla konunun evresinde
dolatm anlyorum. Ama yalnz ben deilim ki bunu yapan! Otuz yldr yazyorum, yazdm
kadar olmasa bile, ona yakn zaman okumaya verdim; ne Dou'dan ne Bat'dan bir yazarn
imdi anlatacam geree dikkat ektiini grdm hi.
imdi, u yazacaklarm okuduka, anlattm yzleri bir bir
249
gznzn nne getirin ltfen. (Zaten okumak yazarn harflerle anlatt eyleri akln sessiz
sinemasnda bir bir resimlendirmekten baka nedir ki?) Aklnzn beyaz perdesinde Dou
Anadolu ehirlerinin birinde bir attar dkkn canlandrn. Havann erkenden karard souk
k leden sonrasnda, arda pek bir hareket olmad iin, dkknn raa brakan kar
berber, emekli bir ihtiyar, berberin kk kardei ve oraya alveriten ok, ahbaplk iin gelen
mahalleden bir mteri, attarn dkknnda sobann evresinde toplanmlar, gevezelik
ediyorlar. Askerlik anlarn anlatyorlar, gazeteler kartrlyor, dedikodu ediliyor, arada bir
gllyor da; ama en az anlatt, kendini en az dinletebildii iin, huzursuz olan biri var
aralarnda: Berberin kardei. Onun da tekiler gibi anlatacak hikyeleri, akalar var aklnda;
ama o kadar istemesine ramen, anlatmay, hikye etmeyi, parlak olabilmeyi bilmiyor. Btn
leden sonra, bir kere olsun bir hikye anlatmaya kalktnda brleri, farkna bile varmadan,
onun szn kesiyorlar. imdi, sz kesildii, hikyesi yarda kald zaman berberin
kardeinin yznn ald ifadeyi gznzn nne getirin ltfen.
Batllam, ama pek de yle zenginleememi stanbullu bir doktor ailesinin evinde yaplan
bir nian trenini dnn ltfen: Evi btnyle igal eden konuklardan bir ksm, nianlanan
kzn odasnda, zerine paltolar ylm yatan evresinde bir ara, geliigzel toplanyorlar.
Gzel ve sevimli bir gen kzla ona ilgi duyan iki erkek de var aralarnda: Biri yle pek yakkl
ya da fazla akll da deil, ama girgin ve geveze. Bu yzden, odadaki amcalarla birlikte gzel
kz da onun hikyelerini dinliyor, ona dikkat ediyor. Geveze delikanldan daha akll ve duyarl,
ama kendisini din-letebilmeyi bilmeyen teki delikanlnn yzn dnn imdi ltfen.
imdi de, ikier yl arayla, de evlenmi ve en kklerinin evliliinden iki ay sonra,
annelerinin evinde toplanm kz-karde dnn ltfen. inde kocaman bir duvar saatinin
tiktakla-nnn iitildii ve kafesinde sabrsz bir kanaryann tkrdad orta halli bir tccar
ailesinin evinde, k leden sonrasnn kuruni nda ay ierlerken, her zaman neeli her
zaman konukan en kk kzkarde, iki aylk evlilik deneyimini yle bir anlatyor, kimi
durumlar, gln olaylar yle bir hikye ediyor ki, bu durumlar
250
yllardr yaamasna ramen, en byk ve en gzel abla, belki kendi hayatnda, belki kendi
kocasnda bir eksiklik olduunu dnyor hznle. imdi de, bu hznl yz gzlerinizin
nne getirin ltfen!
Dndnz m? Hepsi tuhaf bir ekilde birbirlerine benzemiyor mu bu yzlerin? Bu kiileri
tpk derinden derine birbirlerine balayan o grnmez ba gibi, yzlerini de birbirine benzeten
bir ey yok mu sizce? Sessizlerin, anlatmay bilmeyenlerin, kendini dinletemeyenlerin, nemli
gzkmeyenlerin, dilsizlerin, o iyi cevab hep olaydan sonra evde dnenlerin, insanlarn
hikyelerini merak etmedii o kiilerin yzleri dierlerinden daha anlaml, daha dolu deil mi?
Sanki anlatamadklar hikyelerin harfleriyle kaynayor bu yzler, sanki sessizliin, ezikliin,
hatta yenilginin iaretleri var onlarda. Kendi yznz de dnmtnz deil mi bu yzlerin
iinde? Ne kadar kalabalz hepimiz, ne kadar acklyz hepimiz; ne kadar aresisiz oumuz!
Ama sizleri gene kandrmak istemem: Ben sizlerden biri deilim. Eline kt kalem alp bir
eyler dktrebilen, bu dktrdklerini de bakalarna iyi kt okutabilen kii, biraz olsun
kurtulmu saylr bu hastalktan. te bunun iin, belki de bu en nemli insanlk durumundan
hakkyla sz edebilen bir yazara rastgelme-" dim hi. Artk elime kalemi her almda yalnzca
bir tek konu olduunu anlyorum: Yzlerimizin gizli iirine, baklarmzn korkun esrarna
girmeye alacam artk, hazrlann.
251
BENC BLM YZLERDEK BLMECELER
"Genellikle yzlerdir farkettneden geti&mtiz." Lewis Carroll
Sal sabah Galip zeri ke yazlaryla kapl masaya oturduunda bir nceki sabahki kadar
iyimser deildi. Bir gnlk almadan sonra aklndaki Cell imgesi hi istemedii bir ekilde

deimi, sanki bu yzden de aratrmalarnn hedefi belirsizlemi-ti. Ke yazlarn,


koridordaki dolaptan kard notlarn okuyarak Cell ile Rya'nn gizlendii yere ilikin baz
varsaymlar kurmaktan baka bir aresi olmad iin masada oturup okurken, bir felaket
karsnda yaplabilecek tek eyi yapabilmenin gnl rahatln hissediyordu. stelik,
ocukluundan beri anlaryla mutlu olduu bu odada oturup Cell'in yazlarn okumak,
Sirkeci'deki tozlu yazhanede ev sahibinin saldrlarndan korunmak isteyen kiraclarn
szlemeleriyle, birbirlerini kazklayan demir ve hal tccarlarnn dosyalarn okumaktan iyiydi.
Bir felaket sonucu da olsa, daha ilgi ekici bir grevle daha iyi bir alma masasna verilmi bir
memurun heyecan vard iinde.
Sabahn ikinci kahvesini ierken bu heyecanla elindeki btn ipularn yemden gzden geirdi.
Kapnn altndan atlan Milliyet gazetesindeki 'zrler ve Alaylar' balkl ke yazsnn yllarca
nce bir kere daha yaymlandn hatrladna gre, Cell pazar gn gazeteye yeni yaz
vermemiti. Bu, gazetede yaymlanan eski yazlarn altmcsyd. Yedekler dosyasnda da
yalnzca bir gnlk yaz kalmt. Otuz alt saat iinde Cell gazeteye yeni yaz yetitir-mezse
perembeden balayarak kesi bo kalacak anlamna geliyordu bu. Otuz be yldr her sabah
gne Cell'in yazsyla balad, Cell br ke yazarlar gibi hastalk ya da izin bahanesiyle
kesini bir kere olsun terketmedii iin Galip gazetenin ikinci sayfasnda alabilecek bu
boluu her dnnde yaklamakta olan bir felketin dehetini hissediyordu. Boaz'in
sularnn ekilecei gn hatrlatyordu bu felket.
252
Ulaabilecei btn ipularna ak olmak iin apartman dairesine girdii akam fiten ektii
telefonu gene fiine takt. Telefonda kendini Mahir kinci olarak tantan o sesle konutuklarn
gzden geirdi. Adamn 'sandk cinayeti' ve askeri darbe zerine syledikleri Galip'e, Cell'in
baz eski ke yazlarn hatrlatt. Onlar kutulardan kard, dikkatle okudu ve Cell'in Mehdiler
zerine baz yaz ve paragraflarn hatrlad. eitli yazlarnn iine serpitirilen bu paracklarn
tarihlerini ve izlerini bulmak o kadar ok vaktini ald ki, masaya oturduunda btn bir gn
alm kadar yorgundu.
Altml yllarn banda Cell ke yazlarnda bir askeri darbenin kkrtcln yaparken,
Mevlna yazlarnn gerekelerinden birini hatrlam olmalyd: Bir dnceyi geni bir okur
ynna kabul ettirmek isteyen bir ke yazar, okuyucularnn belleklerinde, her biri
Karadeniz'in dibinde yzyllardr yatan kayp kalyon leleri gibi uyuyan o rk dnce ve an
tortularn canlandrp yzdrmeyi bilmelidir! Bu amala Cell'in tarihi kaynaklardan derledii
hikyeleri okurken, Galip kendi belleinin tortularnn da harekete gemesini iyi bir okur gibi
bekledi, ama yalnzca hayl gc canland.
On ikinci imamn bir gn Kapahar sokaklarnda hileli terazi kullanan kuyumculara dehet
saacan okurken, Silhtar Tari-hi'nde hikye edilen ve babas tarafndan Mehdi iln edilen
eyh olunun nasl Krt obanlaryla, demirci ustalarn peinden srkleyip kalelere
saldrdn okurken ve ryasnda Muhammed'i Beyolu'nun irkefle kapl parke talarnn
zerinden geen st ak beyaz bir Cadillac'n arka koltuunda grdkten sonra, orospular,
ingeneleri, yankesicileri, garibanlar, yurtsuzlar, sigarac ocuklar, ayakkab boyaclarn
byk gangsterlerle pezevenklere kar ayaklandrmak zere kendini Mehdi iln eden bulak
rann hikyesini okurken Galip okuduklarnn renklerini kendi hayatnn ve hayllerinin
kiremit krmzs ve afak turuncusu renkleri olarak gznn nnde grd. Hayl gc kadar
belleini harekete geiren hikyelere de rastlad: ehzadeliinden ve padiahlndan sonra
kendini peygamber de iln eden dzmece Avc Mehmet'in hikyesini okurken Cell'in kendi
yerine ke yazlarn yazabilecek bir 'Sahte Cell' yetitirebilmek iin yaplmas gereken253
leri tartt (Benim hafzam edinebilecek biri demiti merakla), bir akam Rya'nn her
zamanki uykulu ve iyimser bakyla g-lmsediini hatrlad. Ayn anda Galip lmcl bir
tuzaa alan tehlikeli bir oyuna srklendiini hissederek korkmutu.
Telefon defterinin iindeki ad ve adresleri tek tek telefon reh-berindeki ad ve adreslerle
karlatrarak yeniden okudu. phesini eken birka numaray arad: Biri Lleli'deki bir
plastik atlye-siydi; bulak leenleri, kovalar, amar sepetleri yapyorlard; kalp rnei
verilirse her renkte, her nesneden yzlercesini bir hafta iinde teslim edebilirlerdi. kinci
telefonu bir ocuk at, evde babas, annesi ve ninesiyle oturduklarn syledi, baba evde
yoktu, anne telefonu kukuyla eline almadan nce ad anlmayan byk aabey sze karp

tanmadklar kimselere adlarn vermediklerini syledi. "Kimsiniz, kimsiniz?" dedi dikkatli ve


korkulu anne, "Yanl numara."
Galip, Cell'in otobs ve sinema biletlerinin zerine yazdklarn okumaya baladnda vakit
leyi bulmutu. Dikkatli bir elya-zsyla Cell, baz filmler hakknda dncelerini, bazlarnn
da oyuncularnn adlarn yazmt. Galip bu oyuncu adlarnn altlan izili olanlarndan bir anlam
karmaya alt. Otobs biletlerinin zerinde de baz adlar ve kelimeler vard: Bir biletin
zerine Ltin harflerinden oluan bir yz resmi izilmiti. (On be kuruluk bir bilet olduuna
gre altml yllarn banda kesilmi olmalyd) Biletin zerindeki harfleri, baz eski sinema
eletirilerini, ilk rportajlardan bazlarn, (nl Amerikan artisti Mary Marlove dn
ehrimizdeydi!) bitirilmemi bulmaca taslaklarn, geliigzel setii baz okuyucu mektuplarn
ve Cell'in zerine yaz yazmay planlad baz Beyolu cinayetlerine ilikin gazete kesiklerini
okudu. Yalnzca kesici mutfak letlerinin kullanlmas, ilenme saatlerinin geceyars olmas ve
katilin, maktuln ya da ikisinin de ar sarho olmas bakmndan deil, sert erkek duyarllna
ve "karanlk ilere girenlerin sonu budur!" ahlaklna yaslanan bir slupla anlatldklar iin
de cinayetlerin ou birbirlerini taklit eder gibiydiler. 'stanbul'un Mstesna Keleri'ni
(Cihangir, Taksim, Lleli, Kurtulu) anlatan baz gazete kesiklerinden Cell, bu cinayetleri
yeniden anlatt baz ke yazlarnda yararlanmt. Ayn kutudan kan 'Tarihimizde lkler'
diye balayan bir dizi yazdan Ga254
lip, Ltin harfleriyle Trkiye'de ilk kitab Maarif Ktphanesi sahibi Kasm Bey'in 1928 ylnda
yaymladn hatrlad. Ayn adamn kard Saatli Maarif Takvimlerinin her gn kopartlan
yapraklarnn zerinde, Rya'nn sevdii yemek listelerinden, Atatrk'n, slm byklerinin ve
Benjamin Franklin ve Bottfolio gibi yabanc nllerin zdeyilerinden ve ho akalardan baka
namaz saatlerini gsteren kadran resimleri olurdu. Galip saklanm baz takvim yapraklarnn
zerinde bu akrepli yelkovanl kadranlar uzun bykl ya da uzun burunlu yuvarlak insan
yzlerine eviren Cell'in kalem rtularn grnce yeni bir ipucu bulduuna kendini
inandrarak temiz bir kda not ald. le yemei olarak ekmek, beyaz peynir ve elma yerken
ald notun kdn zerinde duruuna tuhaf bir ilgiyle bakt.
'Altn Bcek,' 'Yedinci Harf adl eviri polisiye romanlarn zetlerinin yazld ve Majino Hatt ve
Alman casuslarna ilikin kitaplardan derlenmi ifrelerin ve anahtarlarn kaydedildii bir
defterin son sayfalar zerinde titreye titreyc ilerleyen bir tkenmez kalemin yeil izini grd.
Kahire, am ve stanbul haritalarnn zerinde ilerleyen yeil kalemlerin izine benziyordu belki
bu izler, belki bir yze, bazan da ieklere, bazan ovada kvrlan incecik bir nehrin kvrmlarna.
lk drt sayfann asimetrik ve anlamsz erilerinden sonra, Galip izgilerin srrn beinci
sayfada zd. Bo sayfann orta yerine bir karnca braklm, tell hayvann beyaz sayfada
izledii kararsz yol hemen arkasndan gelen tkenmez kalemle iaretlenmiti. Beinci sayfann
orta yerinde, yorgun karncann kararsz daireler izdii noktada defterin zerine kapanmasyla
sabitleen kurumu ls vard. Galip, hibir sonuca ulaamad iin cezalandrlan mutsuz
karncann lsnn ka yllk olduunu, bu tuhaf deneyin Cell'in Mevlna yazlaryla bir ilikisi
olup olmadn anlamak iin aratrd. Mesnevi'nin drdnc cildinde Mevlna, msveddelerin
zerinde yryen karncann hikyesini anlatmt: Hayvan nce Arap harflerinde nergisler ve
zambaklar gryor, sonra kelime bahesini kalemin yarattn, sonra kalemi elin hareket
ettirdiini, sonra eli akln hareket ettirdiini "Ve sonra", diye de eklemiti bir yazsnda Cell, "o
akl da baka bir akln hareket ettirdiini," farkediyordu. Mutasavvf airin hayalleriyle Cell'in
ryalar bylece bir kere daha birbirine
255
karmt. Galip, defterin tutulduu tarihle yazlar arasnda anlaml bir iliki kuracakt belki,
ama defterin son sayfalarnda yal-n?xa baz eski stanbul yangnlarnn yerleri, tarihleri ve
yaktklar ahap konak says yazlmt.
Cell'in yzyl banda kap kap dolap kitap satan bir sahaf rann evirdii dolaplara ilikin
bir yazsn okudu: Her gn vapurla stanbul'un bir baka semtindeki zengin konaklarna giden
sahaf ra, bohasndaki kitaplar harem kadnlarna, evden kamayan ihtiyarlara, ii
bandan akn memurlara, hlyal ocuklara pazarlkla salyordu. Asl mterileri ise,
Abdlhamit'in hafiyeleri araclyla denetledii yasa yznden, bakanlk binasndan ve
konaklarndan baka hibir yere kamayan nazr paalard. Sahaf rann, nazr paalara
satt kitaplarn kelimeleri iine sktrd mesajlar, bu mesajlar zmek iin gerekli Hurufi
srlarn paalara ("okuyucularna" diye yazmt Cell) sezdire sezdire nasl rettiini okurken

Galip, yava yava ve istedii gibi bir baka birisi olduunu dnd. Bu Hurufi srlarnn
ocukken Cell'in bir cumartesi leyin Rya'ya hediye getirdii ve uzak denizlerde geen
basitletirilmi bir Amerikan romannn sonundaki iaretler ve harflerin srr gibi ocuksu bir sr
olduunu anladnda insann okuya okuya baka biri olabileceini iyice biliyordu. Telefon bu
srada ald, aldran tabii ki gene ayn kiiydi.
"Telefonunu fie takmana sevindim Cell Bey!" diye balad Galip'e orta yan zerinde birini
hatrlatan sesiyle. "Her an en korkun gelimelerin beklendii bugnlerde senin gibi birinin
btn ehirden, btn lkeden kopabileceini dnmek bile istemiyordum."
"Rehberin kanc sayfasna geldin?"
"ok alyorum ama sandmdan yava gidiyor. Saatlerce rakam okuyunca insan hi
dnmedii eyleri dnyor. Rakamlarn iinde sihirli formller, simetrik dzenler,
tekrarlar, kalplar, ekiller grmeye baladm. Hzm dryor bunlar."
"Yzler de mi?"
"Evet, ama senin o yzlerin baz rakam dzenlemelerinden sonra kyor. Her zaman da
konumuyor rakamlar, bazan susuyorlar. Bazan drtlerin bana bir peyler fsldadn
hissediyorum, ardarda gelmeye balyorlar. kier ikier derken, simetrik bir e256
kilde hane deitiriyorlar; bir bakyorsun on alt olmular. Derken ~ onlarn boalttklar yere
yediler giriyor, onlar da ayn dzenin melodilerini fsldyorlar. Btn bunlarn sama
rastlantlar olduunu dnmek istiyorum, ama 140 22 40'ta oturan Timur Yldrmo-lu sana
da 1402'deki Ankara savan, barbar Timur'un, zaferden sonra Yldrm'n karsn kendi
haremine kattn hatrlatmaz myd? Bizim btn tarihimizle, btn stanbul'la kpr kpr
kaynayor rehber! Bunlar greceim diye rehberin sayfalarn eviremiyor, sana
yetiemiyorum, oysa en byk kumpas ancak senin durdurabileceini de biliyorum. Onu
harekete geiren oku senin yayn gerdii iin bu askeri darbeyi ancak sen durdurabilirsin Cell
Bey!"
"Neden?"
"Geen konumamzda bo yere Mehdiye inandklarn, O'nu beklediklerini sylemedim. Bir
avu askerler, ama yllar nceki baz yazlarn okumular. nanarak okumular hem de, benim
gibi. 1961'in ilk aylarnda yazdn baz yazlar hatrla, 'Byk Engizi-tr'e yazdn nazireye,
Milli Piyango biletlerinin zerinde grdn aile resimlerindeki mutlulua (Anne rg ryor,
baba gazete okuyor -belki de senin yazn- oul yerde ders alyor, kediyle nine sobann
banda uyukluyor. Herkes bu kadar mutluysa, benim ailem gibiyse btn aileler, neden
piyango biletleri o kadar satlyor?) bu mutlulua neden inanamadrn anlattn o ukal
yaznn sonu blmne ve baz sinema yazlarna yeniden bak! Yerli filmlerle o sralarda
neden o kadar alay ettin? O kadar insann iyi kt zevkle seyrettii ve bizim 'duygularmz'
dile getiren o filmleri seyrederken sen neden yalnzca evre dzenlemesini, yatak balarndaki
komodinlerin zerinde duran kolonya ielerini, alnmayan rmcekli piyanolarn zerine
dizilmi fotoraflar, aynalarn kenarna ilitirilmi kartpostallar, aile radyolarnn zerinde
uyuyan kpek biblolarn grdn?" "Bilmiyorum."
"Ah, biliyorsun! Bunlar sefaletimizin ve yklmzn iaretleri olarak gstermek iin. Apartman
aralklarna atlan sefil nesnelerden, hep birlikte ayn apartmann ayr dairelerinde oturan
ailelerden ve byle yaptklar iin evlenen amca ocuklarndan, ypranmasn diye kaplanan
koltuklarn klflarndan da ayn ekilde szet257
tin: durdurulmaz bir ykmn, iine gmldmz sradanln ackl iaretleri olarak gsterdin
bunlar. Sonra ama, szm ona tarihi yazlarda, kurtuluun her zaman mmkn olabileceini
sezdiriyordun; en kt gnde bile, sefaletin iinden bizi kartacak birisi belirebilirdi. Daha
nce, belki de yzyllarca nce yaam olan bir kurtarcnn yeniden dn, bir baka biri
olarak dirilii olacakt o kii, Mevlna Celleddin ya da eyh Galip ya da bir ke yazan olarak
be yzyl sonra bu sefer stanbul'a geri geliyor! Sen bunlardan szederken, kenar
mahallelerde eme balarnda su bekleyen kadnlarn hznnden ve eski tramvaylarn koltuk
arkalarndaki ahaba kaznm ackl ak lklarndan szederken sen, yazdklarna inanan
gen subaylar vard. nandklar bir Mehdi'nin yeniden geliiyle btn bu hznn ve sefaletin
biteceini ve bir anda her eyin dzene konacan dnyorlard. Onlar inandrdn! Onlar
tandn! Onlar iin yazdn!"
"Ne istiyorsun peki imdi sen?"

"Seni bir greyim, yeter."


"Sebebi ne? Dosya mosya yok aslnda, deil mi?"
"Seni bir greyim, hepsini anlatacam:"
"Adn da takma!" dedi Galip.
"Seni grmek istiyorum!" dedi ses, "Seni seviyorum!" diyen bir seslendirme sanatsnn hem
yapmackl, hem de tuhaf bir ekilde ackl ve inandrc olan sesiyle. "Seni grmek istiyorum.
Grnce anlayacaksn neden grmek istediimi. Kimse benim kadar tanyamaz seni, kimse.
Geceleri kendi elinle piirdiin aylar, kahveleri, kaloriferin zerinde kuruttuun Maltepe
sigaralarn ierek sabahlara kadar hayl kurduunu biliyorum. Yazlarn daktiloyla yazp yeil
tkenmez kalemle dzelttiini ve kendinden ve hayatndan memnun olmadn biliyorum.
Sabahlara kadar odalarda aa yukar yrdn gecelerde hep bir bakasnn yerinde olmak
istediini, ama yerinde olmak istediin bu bakasnn kimlii konusunda bir trl karar
veremediini de biliyorum."
"ok yazdm bunlar" dedi Galip.
"Baban sevmediini ve yeni karsyla Afrika'dan dndkten sonra stn at katndan seni
attn da biliyorum. Annenin yanna dndn yllarda ektiin skntlar da biliyorum, ah
kardeim benim! Yoksul bir Beyolu muhabiriyken ilgi ekmek iin
258
olmam cinayetler icat ettin! Hi ekilmemi Amerikan filmlerinin varolmayan yldzlaryla Pera
Palas'ta grmeler yaptn! Bir Trk afyonkeinin itiraflarn yazabilmek iin afyon ektin!
Takma adla yaymladn bir gre tefrikasn bitirebilmek iin ktn Anadolu yolculuunda
dayak yedin! Kendi hayatn 'ster nan, ster nanma' kesinde gzyalaryla anlattn, kimse
anlamad bile! Ellerinin terlediini, iki kere trafik kazas geirdiini, hayatnda daha su
geirmeyen ayakkab bulup giyemediini, yalnzlktan korktuun halde hep yalnz kaldn da
biliyorum. Minarelere kmaktan, pornografik yaynlardan, Alaaddin'in dkknnda
eelenmekten, vey kzkardeinle ahbaplk etmekten holanrsn. Benden baka kim bilebilir
bunlar?"
"Pek ok kii," dedi Galip. "Hepsi yazlarmdan renilebilir nk. Beni gerekten neden
grmek istediini syleyecek misin?"
"Askeri darbe!" "Telefonu kapyorum..."
"Yemin ediyorum!" dedi ses tel ve umutsuzlukla. "Bir grsem seni her eyi anlatacam."
Galip telefonu fiten ekti. Dn ilk grdnde aklna taklan bir yll koridordaki dolaptan
alp, akamlan yorgun argn buraya dnd zaman CelPin oturduu koltua oturdu. 1947
ylnn iyi ciltlenmi Harb Okulu Yll'yd bu: Atatrk'n, Cumhurbakannn, Genelkurmay
Bakannn, btn ordu kumandanlarnn, Harbiye kumandan ve hocalarnn resimleri ve
vecizeleri dnda cildin geri kalan btn rencilerin zenle ekilmi fotoraflaryla doluydu.
Aralarna pelr kd konmu safyalar evirirken Galip telefon konumasndan sonra neden
bu ylla bakmak istediini tam bilmiyor, btn yzlerin, btn baklarn, tpk kafalarndaki
apkalar ve yakalarndaki demirler gibi birbirine alacak kadar benzediini dnyordu. Bir
an, sahaflarn, dkkn nlerinde dknt ve ucuz kitaplar sergiledikleri tozlu kutulardan
bulduu ve sayfalarndaki gm mangr rneklerini ve zerlerindeki figrleri ancak
uzmanlarn birbirinden ayrabilecei eski bir nmismatik dergisini kartnyormu gibi hissetti
kendini. Sokaklarda yrrken, vapur salonlarnda otururken duyduu bir mziin iinde
ykseldiini farketti: Yzlere bakmaktan holanyordu.
259
Sayfalan evirirken kmasn haftalarca bekledii bir resimli ocuk dergisinin matbaa
mrekkebi ve kt kokai yeni saysn kartrrken duyduu eyi hatrlyordu. Tabii, her ey
kitaplarda yazd gibi birbiriyle ilgiliydi. Fotoraflarda sokaklarda yrrken grd yzlerin o
bir an parlayan ifadelerini grmeye balad: Gzlerini yzler kadar anlamla da doyuruyordu
sanki.
Altml yllarn banda tezghlanan ve baarszlkla sonulanan askeri darbeleri
tasarlayanlarn ou - kendilerini tehlikeye at-mayp gen darbecilere uzaktan gz krpan
paalarn dnda- bu yllkta resimleri yaymlanan gen subaylar arasndan km olmalyd.
Ylln sayfalarna, bazan da bu sayfalarn zerine kapanan pelr ktlarn zerine CelPin
yazp izitirdiklerinde askeri darbelerle ilgili bir ey yoktu ama. Baz yzlerin zerine tpk bir
ocuun yapaca gibi byklar ve sakallar izilmiti, baz yzlerin elmack kemikleri ya da
byklar hafife karalanarak glgelendiril-miti. Bazlarnn aln izgileri, zerinde anlamsz

Ltin harflerin okunduu alnyazlarna dntrlm, bazlarnn gzalt torbalar O ve C


harflerini tamamlayan dzgn yuvarlaklara evrilmi, bazlarna yldzlar, boynuzlar, gzlkler
taklmt. Gen subaylarn ene kemikleri, aln kemikleri, burun kemikleri iaretlenmi, kimi
yzlerin zerine genilik ve uzunluk, burun ve dudak, aln ve ene oranlarn aratran izgiler
izilmiti. Baz fotoraflarn altnda ise, baka sayfalardaki fotoraflara gndermeler vard.
Birok subay adaynn yzne sivilceler, et benleri, lekeler, Halep banlar, morluklar ve yank
izleri eklenmiti. zerine hibir izgi ve harf ilitirilemeyecek kadar parlak ve temiz olan bir
yzn yanna u cmle yazlmt: "Rtulanm fotoraflar ruhlar ldryor!"
Galip dolabn ayn kesinden kard baka baz yllklar da kartrrken ayn cmleyle
karlat: Mhendislik Mektebi rencilerinin, Tp Fakltesi profesrlerinin, elli ylnda meclise
giren milletvekillerinin, Sivas-Kayseri tren hattnda grev alan mhendis ve yneticilerin,
Bursa'y Gzelletirme Derneinin ve Kore Savana zmir Alsancak'tan gnll yazlanlarn
fotoraflarnda da Cell'in ayn izgilerini ve karalamalarn grd. Yzlerin ou ortadan izilen
dik bir izgiyle ikiye blnm, bylece iki yarm yzdeki harfler daha belirgin klnmak
istenmiti. Galip bazan sayfalar hzl hzl eviriyor, bazan bir fotorafa uzun uzun bak260
yordu: Sanki glkle hatrlad bir any unutuun sonsuz uurumuna dmeden nce son
anda kurtarr gibi, sanki karanlkta gtrld karanlk bir evin adresini sonradan karmaya
alr gibi. Baz suratlar ilk anda gsterdikleri eylerden fazlasn daha sonra vermiyorlard;
bazlarysa durgun ve sakin yzeyleri iinden hi beklenmedik bir anda bir hikyeye
balyorlard. Baz renkleri hatrlyordu Galip o zaman, yllar nce seyrettii bir yabanc filmde
yle bir gzken garson kzn hznl bakn; dinlemek istedii, ama her seferinde kard
bir mziin radyodan son kere almn hatrlyordu.
Hava kararrken Galip koridordaki dolaptan bulabildii btn yllklar, btn albmleri, gazete
ve dergilerden kesilmi resimleri, uradan buradan toplanm fotoraflarla dolu btn kutular
alma odasna getirmi sarho gibi kartryordu. Fotoraflarnn nerede, nasl, ne zaman
ekildii hi belli olmayan yzler gryordu; gen kzlar, ftr apkal beyefendiler, bartl
kadnlar, temiz suratl delikanllar, yitip gitmi umutsuzlar. Fotoraflar nerede, nasl ekildii
anlalan mutsuz suratlar gryordu: Bakanlarn ve koruma polislerinin hogrl baklar
arasnda Babakana dileke veren muhtarlarn endieyle seyreden iki vatandamz;
Beikta'ta Dereboyu'nda kan yangndan dengini ve ocuunu kurtarabilen anne; Msrl
Abdlvahap'n Elhamra'da oynayan filmine bilet almak iin kuyrukta bekleyen kadnlar;
zerinde esrarla yakalanan nl gbek dansz ve film yldz Beyolu Karakolunda polisler
arasnda; zimmetine para geirdii anlaldktan sonra yzndeki ifade birdenbire boalan
muhasebeci. Kutulardan geliigzel ektii bu resimler kendi varolu ve saklan nedenlerini
kendileri aklyordular sanki: "Bir fotoraftan, bir insann yz ifadesinin sakland bir
belgeden daha anlaml, daha doyurucu, daha merakl ne olabilir ki?" diye dnd Galip.
Rtularla, beylik fotoraf hileleriyle anlam ve ifadesinin derinlii sakatlanm en 'bo' yzlerin
bile arkasnda anlar ve korkularla ykl bir hikye, gizlenmi bir sr, kelimelerle
anlatlamayaca iin gzlere, kalara, baklara vurmu bir keder olduunu tuhaf bir hznle
hissediyordu. Milli Piyangodan en byk ikramiyeyi kazanan bir yorganc rann mutlu ve
akn yzne bakarken, karsn baklayan sigorta memurunun ve nc seilerek
261
bizi Avrupa'da 'en iyi ekilde temsil eden' gzellik kraliemizin fotoraflarna bakarken Galip'in
gzlerinden yalar akacakt.
Baz yzlerde Cell'in yazlarnda okuduu bir kederin izlerini grerek o yazlarn bu
fotoraflara baklarak yazldna karar verdi: Fabrika ardiyelerine bakan yoksul evlerinin
bahelerine asl amarlarn anlatld bir yaz 57 kg. amatr boks ampiyonumuzun yzne
bakarak yazlm olmalyd; eri br Galata sokaklarnn aslnda yalnz yabanclar iin eri
br olduunu anlatan yaz, Atatrk'le yattn gururla ima eden yz on bir yandaki ses
sanatmzn mor beyaz yznden yola klarak kaleme alnmt; Mekke'den dnerken trafik
kazasna urayan hac otobsn-deki takkeli ve l hac yzleri, Galip'e eski stanbul harita ve
gravrleri zerine bir yazy hatrlatt. Bu yazda Cell baz haritalarn zerinde hazinelerin, baz
Frenk gravrlerinde ise padiahmza suikast yapmak zere stanbul'a gelmi baz lgn
dmanlarmzn iaretlendiini yazmt. Galip, CelPin stanbul'un bir kesindeki gizli
apartman katnda haftalarca kimseyi grmeden oturduu gnlerin birinde kaleme ald bu

yazyla, zerleri yeil kalemin izgileriyle iaretlenmi haritalar arasnda bir iliki olduunu
dnd.
stanbul haritas zerindeki semtleri hecelemeye balad. Her kelime gnlk hayat iinde yllar
boyunca binlerce defa kullanld iin o kadar anyla yklyd ki tpk 'su' ya da 'ey'kelimeleri
gibi Galip'e artk hibir ey hatrlatmyordu. Hayatnda daha az yer tutan semt adlan ise,
yksek sesle tekrarlandklarnda hemen bir ey artryordu. Galip, Cell'in stanbul'un baz
semtlerini anlatt bir dizi yazsn hatrlad. Dolaptan kard bu yazlar 'stanbul'un Gizli
Kalm Keleri' ortak baln tayordu, ama Galip onlar okuduka stanbul'un gizli
kelerinden ok Cell'in kk hikyecilikleriyle dolu olduunu grd. Baka zaman
glmseyerek karlaaca bu hayl krkl birden o kadar cann skt ki, fkeyle Cell'in
btn yaz hayat boyunca yalnz okuyucularn deil bilinle kendisini de aldattn dnd.
Fatih-Harbi-ye tramvayndaki kk kavgann, Feriky'deki evinden bakkala yollanp bir daha
hi geri dnmeyen bir ocuun ve Tophane'deki bir saati dkkanndaki tkrtl mziin
anlatld bu yazlar okurken Galip kendi kendine, "Artk aldanmayacam," diye mrldan262
di. Az sonra Cell'in, Harbiye'de, Feriky'de ya da Tophane'deki bir evde saklanabilecei aklna
ister istemez gelince, bir anda fkesini, kendisini bir tuzaa eken CelPe deil, Cell'in
yazlarnda ipular gren aklna yneltti. Bylece srekli elence arayan bir ocuktan nefret
eder gibi hikyesiz yaayamayan aklndan nefret etti. Bir anda, dnyada iaretlerin,
ipularnn, ikinci ve nc anlamlarn, gizlerin, srlarn yeri olmadna karar verdi: Btn
iaretler anlamak ve bulmak isteyen kendi aklnn ve hayllerinin kuruntularyd. Her eyann
yalnzca o eya olarak varolduu bir dnyada huzurla yaayabilme istei ykseldi iinde; o
zaman ne yazlar, ne harfler, ne yzler, ne sokak lambalar, ne Cell'in masas, ne Melih
Amcadan kalma u dolap, ne de Rya'nn parmak izlerini, tayan bu makasla tkenmez kalem
kendi dndaki bir srrn pheli bir iareti olacakt. Yeil tkenmez kalemin yalnzca bir yeil
tkenmez kalem olaca ve kendisinin de baka birisi olmak istemeyecei bu leme nasl
girebilirdi acaba? Seyrettii filmdeki uzak ve yabanc lkede yaadn hayl eden ocuk gibi
Galip, bu lemde yaadna kendini inandrmak isteyerek masann zerindeki haritalara bakt:
Bir an bir ihtiyar adamn aln krklklarla dolu yzn grr gibi oldu, sonra hepsi birbirine
karan padiah yzleri gznn nnde belirdi, bu grnty tandk birinin yz, belki de bir
ehzadenin yz izledi, ama seene kadar o da kayboldu.
Daha sonra Cell'in otuz ylda biriktirdii yz fotoraflarna, iinde yaamak istedii o yeni
lemin grntleriymi gibi bakabileceini dnerek koltua oturdu. Kutulardan geliigzel
ektii fotoraflardaki yzlere zerlerinde bir sr ya da iaret grmemeye alarak bakmaya
alt. Bylece her surat tpk nfus ya da ikametgh katlarndaki fotoraflar gibi, yalnzca
burun, gzler, az ile kapl fiziksel bir nesnenin tarifi olarak gzkmeye balad. Arada bir,
elindeki sigorta karnesinde grd derin anlaml ve gzel bir kadn yzndeki acya dalan biri
gibi, bir an kederlendiinde kendini toplayarak hemen baka bir resme, kendinden baka hibir
acy ve hikyeyi gstermeyen baka bir yze bakyordu. Yzlerin hikyelerine de kendini
kaptrmamak iin fotoraflarn altndaki yazlar ve Cell'in resimlerin kenarlarna ve zerlerine
yazd harfleri okumuyordu hi. Uzun bir sre, fotoraflara baktktan,
263
onlar yalnzca insan yzlerinin haritalar olarak grebilmek iin kendini zorladktan sonra,
Nianta Meydannda akam trafii birikirken gzlerinden yeniden, yeniden yalar akmaya
baladnda Cell'in otuz ylda biriktirdii fotoraflarn yalnzca kk bir ksmn elden
geirebilmiti.
264
ALTINCI BLM CELLT VE ALAYAN YZ
"Alama, alama, ah ltfen a/ama." Halit Ziya
Gzyalar iindeki bir erkek niye tellandrr bizi? Alayan, bir kadn, gnlk hayatmzn sra
d, ama duygulu ve ackl bir paras olarak grebilir, itenlik ve sevgiyle benimseriz onu.
Alayan bir erkek ise bir aresizlik duygusuyla doldurur iimizi. Tpk dnyann sonuna gelir
gibi ya yaplabilecek eylerin sonuna gelmitir bu adam -bir sevdiinin lmnde olduu gibiya da dnyasnda bizimkiyle uyumayan bir yan vardr; huzursuz edici, hatta dehet verici bir
yan. Yz dediimiz ve tandmz sandmz haritada hi tanmadmz bir lkeye
rastgelmenin aknln ve dehetini hepimiz biliriz. Bu konuda, Naima'nn 'Tarih'inin VI.

cildinde ve Mehmet Halife'nin 'Tarihi Glmani'sinde anlatlan bir hikyeye, Edirneli Kadri'nin
'Celltlar Tarihi'nde de rastgeldim.
ok deil, yzyl nce bir bahar gecesi, dnemin en naml cellt Kara mer, atyla Erzurum
Kalesine yaklayordu. On iki gn nce padiah karar ve Bostancba'nn grevlendirilmesiyle
eline tututurulan bir fermanla Erzurum Kalesine hkmeden Abdi Paa'y idam etmeye
yollanmt. O mevsimde sradan bir yolcunun bir ayda alaca stanbul-Erzurum yolunu on iki
gnde ald iin memnundu; bahar gecesinin serinlii iinde yorgunluunu unutmutu, ama
gene de grev ncesi hissetmedii bir durgunluk vard zerinde: Sanki iini hakkyla ve
yzakyla yapmasn engelleyecek bir lanetin glgesini ya da bir kararszln kukusunu
hissediyordu.
i zordu zor olmasna: Hi tanmad ve grmedii bir Pa-a'nn adamlaryla dolu konana
tek bana girecek, ferman verecek, kendi sarslmaz varl ve gveniyle Paa'ya ve evresine
padiahn kararna kar kmann boluunu hissettirecek, kk bir ihtimal ama, Paa bu
boluu hissetmekte gecikirse, hi vakit geirmeden ve evresindekiler sua niyet etmeden
onu hemen ld265
recekti. Bu ite ylesine deneyimliydi ki, hissettii kararszlk bu yzden olamazd hi: Otuz
yllk meslek hayatnda yirmiye yakn ehzade, iki sadrazam, alt vezir, yirmi paa, hrl
hrsz, sulu susuz, kadn, erkek, ocuk, ihtiyar, hristiyan, mslman alt yzn zerinde
kiiyi idam etmi, raklndan balayarak bugne kadar binlerce kiiyi ikenceden geirmiti.
Bahar sabah, cellt ehre girmeden nce bir su kysnda atndan indi ve kularn neeli
cvltlar arasnda abdest ald, namaz kld. lerinin yolunda gitmesini Allahtan dilemek, dua
etmek pek seyrek yapt bir iti. Ama her seferinde olduu gibi Tanr bu alkan kulunun
duasn kabul etti.
Bylece her ey yolunda gitti. Kuanda yal kemendiyle ve usturayla kazl kafasnda kzl
keeden klahyla cellt grr grmez tanyan Paa, bana gelecekleri hemen anlad, ama
kurald denebilecek hibir zorluk karmad. Belki de suunu bildii iin kaderine kendini
oktan hazrlamt.
nce, ferman, en azndan on kere ve her seferinde ayn dikkatle okudu. (Kurallara bal
olanlarda grlen bir zellik.) Okuduu ferman gsterili bir edayla pp bana koydu. (Hl
evresinde etki brakmay dnebilenlerde grlen ve Kara mer'in budalaca bulduu bir
tepki.) Kuran okumak, namaz klmak istediini syledi. (Vakit kazanmak isteyenlerde ve
gerekten inananlarda grlen bir istek.) Namazn kldktan sonra, zerindeki kymetli talan,
taklar, yzkleri celltna kalmasn diye, "Beni hatrlarsnz," diyerek evresindeki adamlarna
datt. (Dnyaya sk sk bal olanlar ve celltna kin duyabilecek kadar yzeysel olanlarda
grlen bir tepki.) Ve bu tepkilerin bir ya da birkan deil, ama hepsini gsterenlerin ou
gibi, boynuna kement geirilmeden nce, kfrler ederek boumaya da kalkt. Ama enesinin
kenarna sk bir yumruk yedikten sonra kt ve lm beklemeye balad. Alyordu.
Alamak da byle durumlarda kurbanlarn gsterdii sradan tepkilerden biriydi, ama Paa'nn
alayan yznde yle bir ey grd ki cellt, otuz yllk meslek hayatnda ilk defa bir
kararszlk geirdi. Bylece, hi yapmad bir eyi yapt: Bomadan nce kurbannn yzne
bir kuma rtt. Baka meslekdalarmda grd zaman eletirdii bir davrant bu; nk
iini duraksamadan ve
266
kusursuz yapabilmek iin bir celltn kurbannn gzlerine sonuna kadar bakabilmesi
gerektiine inanrd.
ldne emin olduktan sonra, hi vakit kaybetmeden lnn ban gvdesinden 'ifre'
denilen zel usturayla ayrd ve yannda getirdii ii balla dolu kldan bir torbann iine sca
scana daldrd. Grevini baaryla yaptn kantlayabilmesi iin, stanbul'da onu tehis
edeceklere kurbannn kellesini hi bozulmadan gtrmeliydi nk. i balla dolu kldan
torbaya dikkatlice yerletirirken, Paa'nn yzndeki o alayan bak, o anlalmaz ve dehet
verici ifadeyi bir daha, hayretle grd ve mrnn pek de uzak olmayan sonuna kadar hi
unutamad.
Hemen atna binip ehirden kt. Kurbannn gvdesi gzyalaryla ve i bayltacak kadar ackl
bir cenaze treniyle gmlrken, cellt atnn terkisindeki kelleyle, olay yerinden en azndan iki
gnlk uzaklkta olmay isterdi hep. Bylece, birbuuk gn sren srekli bir yolculuktan sonra,

Kemah kalesine vard. Kervansarayda karnn doyurdu, torbasyla hcresine ekildi ve uzun bir
uykuya yatt.
Yarm gn sren deliksiz bir uykudan uyanrken, ryasnda ocukluunun Edirne'sinde
gryordu kendini: Annesinin, kaynata kaynata yalnz btn evi ve baheyi deil, btn
mahalleyi mayho bir incir kokusuyla kokutarak yapt incir reeliyle dolu, koskoca bir
kavanoza yaklat zaman, incir diye grd o kk yeil yuvarlaklarn alayan bir kellenin
gzleri olduunu anlyordu nce; sonra yasak bir ey yapmaktan ok alayan yzdeki o
anlalmaz dehete tank olmann sululuk duygusuyla kavanozun kapan ayor ve iinden
alayan yetikin bir erkein hkrklar gelmeye balaynca, elini kolunu balayan bir
aresizlikle donuyordu.
Ertesi gece, bir baka kervansarayda bir baka yataktaki uykusunun orta yerinde kendini ilk
genliinin akamstlerinden birinde buldu: Hava kararmadan az nce, Edirne'nin iinde, ara
sokaklarn birindeydi. Kim olduunu karamad iin bir arkadann uyars zerine, gn bir
ucunda batan gnei, br ucunda ykselen soluk dolunayn beyaz yzn gryordu. Daha
sonra, gne battka ve hava karardka ayn yusyuvarlak yz aydnlanarak belirginleiyor
ve ok da gemeden l l parlayan bu yzn bir insan yz, alayan bir yz olduu
anhlyordu. Hayr, Edirne
267
sokaklarn baka bir kentin, huzursuzluk verici, anlalmaz sokaklarna dntren ey, ayn
yznn alayan bir yze dnmesin-deki ackl yan deil, anlalmaz yand.
Ertesi sabah, cellt uykusunun orta yerinde kefettii bu gerein kendi anlaryla uyutuunu
dnd. Meslek hayat boyunca, binlerce erkein alayan yzn grmt, ama o yzlerin
hibiri bir acmaszlk, korku ya da sululuk duygusuna srkleme-miti onu. Sanlann tersine,
kurbanlar iin zlr kederlenirdi, ama bu duygu bir adalet, bir zorunluluk, bir geri
dnlmezlik mantyla dengelenirdi hemen. Kafalarn kestii, boduu, boyunlarn krd
kurbanlarnn kendilerini lme gtren nedenler zinciri konusunda celltlarndan her zaman
daha bilgili olduklarn bilirdi nk. Gzyalaryla rpnarak, smkler iinde yalvara-rak,
hkrarak, katlarak lme giden bir erkein grntsnde dayanlmayacak, katlanlamayacak
h,ibir ey yoktu..damlklardan tarihe, efsanelere geecek gsterili tavrlar, cesur szler
bekleyen baz budalalar gibi, cellt ne kmserdi alayan erkekleri, ne de hayatn rastlantsal
ve geri dnlmez acmaszln hi mi hi anlayamam baka eit budalalarn yaptklar gibi,
elini kolunu balayan bir acma duygusuna kaplrd onlar karsnda.
Ryalarnda elini kolunu balayan ey neydi peki? Gneli ve prl prl bir sabah, atnn
terkisinde kldan torba, kayalarla kapl derin uurumlar arasndan geerken, cellt, elini kolunu
balayan tutukluun Erzurum'a girmeden nce duyduu kararszlkla, ruhunda glgesini
hissettii belli belirsiz o lanet duygusuyla ilgili olduunu dnd: Bomadan nce bir aba
parasn kurbannn yzne rtmeye kendini zorlayan bir esrar grmt kurbannn
unutulmas gereken yznde. Uzun gn boyunca cellt, artc biimleri olan sarp kayalklar
(tencere gvdeli bir yelkenli, ba yerine bir incir yerlemi bir aslan) her zamankinden daha
yabanc ve daha artc am ve kayn aalan ve buz gibi derelerin kylarndaki tuhaf, ne
tuhaf, akltalan arasndan atn srerken, terkisinde tad yzn ifadesini bir daha hi
dnmedi. Daha artc olan dnyayd artk; yeniden kefettii, ilk defa farkettii yeni bir
dnya.
Btn aalarn uykusuz gecelerde hatralarnn arasnda kprdanan karanlk glgelere
benzediini yeni farkediyordu. Yee268
ren yamalarda koyun srlerini otlatan gnahsz obanlarn omuzlarnn stnde balarn, bir
bakasnn eyasn tar gibi tadklarn ilk defa seziyordu. Da eteklerinde kurulmu on evlik
kk kylerin, cami kaplarnda sra sra dizilen bo ayakkablar hatrlattn ilk defa
anlyordu. Yarm gn sonra aralarndan geecei Batdaki mor dalarn ve onlarn tam
stndeki, minyatrlerden kma bulutlarn, dnyamn plak, rlplak bir yer olduuna iaret
ettiini yeni gryordu. Btn bitkilerin, nesnelerin, rkek hayvanlarn hatralar kadar eski,
aresizlik kadar yaln ve kbuslar kadar korkutucu bir lemin iaretleri olduunu imdi
kavryordu. Batya doru ilerledike ve uzayan glgeler anlam deitirdike, cellt, atlayan bir
mlekten szan kan gibi, evresine esrarn zemedii iaretlerin, belirtilerin szdn hissetti.
Karardk kerken girdii kervansarayda, karnn doyurdu, ama torbayla bir hcreye kapanp
uyuyamayacan anlad. Uykusunun orta yerinde, patlayan bir yaradan akacak irin gibi, ar

ar yaylacak korkulu ryaya; bu ryada her gece, bir baka annn kyafetlerine brnerek
alayacak o aresiz yze katlanamayacan biliyordu. Kervansaray kalabal iindeki insan
yzlerine hayretle bakarak bir sre dinlendi ve yoluna devam etti.
Gece souk ve sessizdi; rzgar yoktu, tek dal kprdamyordu ve yorgun at da kendi yolunu
kendi buluyordu. Uzun bir sre hibir ey grmeden ve eski mutlu gnlerinde olduu gibi,
kafasm tedirgin edici hibir soruyla kurcalamadan yoluna devam etti: Daha sonralar, karanlk
yznden diye dnecekti. nk bulutlar arasndan ay belirince aalar, glgeler, kayalar
ar ar zlmez bir esrarn iaretlerine dntler. Korkutucu olan ne mezarlklar-daki ackl
talard, ne yapayalnz serviler, ne de ssz gecedeki kurt ulumalar. Dnyay korkulacak kadar
artc yapan ey, sanki bir hikye anlatmaya kalkmasyd onun. Dnya, cellta sanki bir ey
sylemek istiyor, bir anlam iaret ediyor, ama bir ryadaki gibi bu sz dumanl bir belirsizlik
iinde kayboluyordu. Sabaha doru cellt kulaklarnn dibinde hkrk seslerini iitmeye
balad.
Gn aarrken, hkrk seslerinin, yeni kan rzgrn dallarda oynad bir oyun olduunu
dnd, daha sonra, yorgunluk ve uykusuzluun sonucu olduuna hkmetti. leye doru
terkisinde269
ki torbadan gelen hkrk sesleri yle belirginleti ki, tpk, bir ge-ceyars iyi kapanmam bir
pencerenin sinir bozucu gcrtsn kesmek iin scak yatandan kan biri gibi, atndan indi,
torbay terkiye balayan ipleri gere gere iyice sktrd. Ama daha sonra, acmaszca yaan
yamurun altnda yalnzca hkrklar duymak deil, alayan yzn gzyalarn da
hissedecekti teninin zerinde.
Gne yeniden atnda dnyann esrarnn alayan yzn ifadesindeki bir srla ilikili
olduunu anlad. Sanki eskiden, o pek bildik ve tandk gelen anlalabilir dnyay, yzlerin
zerindeki sradan bir anlam, sradan bir ifade ayakta tutuyordu da, tpk tlsml bir kasenin,
angrdayarak krlmasndan, sihirli ve billur bir srahinin atlamasndan sonra, her eyin altst
olmas gibi, alayan yzn zerinde o tuhaf ifadenin belirmesinden sonra, lemin anlam da,
cellt korkulu bir yalnzla brakarak kaybolmutu. zerindeki slak elbiseleri gnete
kururken, her eyin eski dzenine dnebilmesi iin, torbadaki ban yznde bir maske gibi
tad ifadeyi deitirmesi gerektiini anlad. te yandan, meslek ahlk, kestikten sonra
sca scana bal dolu torbaya bastrd ba stanbul'a hi bozmadan, olduu gibi getirmesini
de ona buyuru-yordu.
At stnde uykusuz geen ve torbadan gelen bitip tkenmeyen hkrklarn sinir bozucu bir
mzie dnt ldrtc bir gecenin sabahnda, cellt dnyay o kadar deimi buldu ki,
kendisinin kendisi olduuna inanmakta zorluk ekti. nar ve am aalar, amurlu yollar,
kendisini grenlerin dehetle katklar ky emeleri, hi tanmad, bilmedii bir dnyadan
kmaydlar. le vakti varln daha nce bilmedii bir kasabada hayvani bir igdyle
attrd yiyecekleri de tanmakta glk ekti. Kasaba dnda, atn dinlendirmek iin bir
aacn altna uzandnda, bir zamanlar gkyz sand eyin hi bilmedii, hi grmedii
tuhaf ve mavi bir kubbe olduunu anlad. Gne batarken atna binip yoluna devam etti, ama
daha alt gnlk yol vard nnde. Torbadaki hkrklar dindirmezse, alayan yzn ifadesini
deitirmezse, dnyasn o eski bildik dnyaya dntrecek o sihirli ilemi yapmazsa
stanbul'a hi varamayacan anlamt artk.
Hava karardktan sonra, havlayan kpeklerini iittii bir kyn kysnda bir kuyuya rastlaynca,
atndan indi. Atnn terkisin270
den kl torbay indirdi, azn zd ve salarndan dikkatle tuttuu kelleyi baln iinden kard.
Kuyudan ektii kova kova sularla, yeni domu bir bebei ykar gibi, kafay zenle ykad. Bir
kuma parasyla salarnn iinden kulaklarnn deliklerine varncaya kadar kuruladktan sonra,
dolunayn nda yzne bakt: Alyordu; hi bozulmamt, ayn dayanlmaz, unutulmaz,
aresizlik ifadesi vard zerinde.
Kafay kuyunun kenarna brakt, atnn terkisinden meslek aletlerini, iki zel ba, kenarlar
kt demir ikence ubuklarn alp dnd. nce, baklarla aznn kenarlarn, deriyi ve kemii
kanrtarak ar ar dzeltmeye giriti. Uzun bir abadan sonra dudaklar iyice paralam, ama
az belli belirsiz ve ylk da olsa glmsetmeyi baarmt. Sonra, daha ince bir ie giriip
acyla kaslm gzleri amaya balad. ok uzun ve yorucu bir abadan sonra glmseyii
btn yze yayabildiinde, yorulmu gevemiti artk. Gene de, bomadan nce Abdi Paa'nn

enesinin kenarna indirdii yumruun mor izini derinin stnde grnce sevindi. Her eyi
yoluna koyabilmenin ocuksu sevinciyle koarak aletlerini atnn terkisine yerletirdi.
Geri dndnde brakt yerde ba yoktu. lk anda, glmseyen ban bir oyunu olarak grd
bunu. Kafann kuyuya dtn anlaynca, hi kararszlk geirmeden, en yakn eve kotu,
kapy vurarak ierdekileri uyandrd. htiyar bir babayla, gen bir oulun emirlerine korkuyla
uymalar iin, karlarnda cellt grmeleri yetti. Sabaha kadar, birlikte, pek de derin
olmayan kuyunun dibinden kelleyi karmaya altlar. Gn rken, boma ipiyle belinden
kuyuya sarkttklar oul, salarndan tuttuu kelleyle ve dehetle bara bara yeryzne
dnd. Kafa para para olmutu, ama alamyordu artk. Cellt huzurla kafay kurulad, bal
dolu torbaya bastrd ve ellerine birka kuru tututurduu babayla olunun kynden
mutlulukla Batya uzaklat.
Gne doarken, kular aan bahar aalan arasnda cvldarken, cellt dnyann yeniden o
eski ve bildik dnya olduunu, gkyz kadar geni bir sevin ve yaama heyecanyla anlad.
Torbann iinden hkrk sesleri duyulmuyordu artk. le olmadan, amla kapl tepelerin
arasndaki bir gln kysnda atndan indi ve gnlerdir bekledii derin ve deliksiz uykuya
mutlulukla yatt.
271
Uyumadan nce, uzand yerden sevinle kalkm, gl kysna yrm ve suyun aynasnda
kendi yzn seyredip dnyann yerli yerinde olduunu bir kere daha anlamt.
Be gn sonra, stanbul'da, Abdi Paa'y iyi tanyan tanklar, kl torbadan karlan kellenin
onun kellesi olmadn sylerlerken ve yzn glmseyen ifadesinin hi de Paa'y
hatrlatmadn anlatrlarken, cellt gln aynasnda huzurla seyrettii kendi mutlu yzn
hatrlayacakt. Abdi Paa'dan ald bir rvet karlnda bir baka birinin, szgelimi, katlettii
gnahsz bir obann kellesini torbaya koyup getirdii, sahtekrl anlalmasn diye de, yz
hrpalayarak bozduu yolundaki sulamalar da hibir ie yaramayacan bildii iin
cevaplamad. nk kendi kellesini gvdesinden ayracak celltn kapdan girdiini grmt
bile.
Abdi Paa yerine gnahsz bir obann kafasnn kesildii sylentisi ise ok abuk yayld; yle
abuk ki, Erzurum'a yollanan ikinci cellt, konana kurulan Abdi Paa karlad ve hemen
idam ettirdi onu. Bylece, bazlarnn yzndeki harflere bakarak dzmece olduunu syledii
Abdi Paa'nn yirmi yl sren ve alt-bin beyz kelleye mal olan isyan hareketi balam oldu.
272
YEDNC BLM HARFLERN ESRARI VE ESRARIN KAYBI
"Binlerce, bin/erce sr bilinecek
O gizli viiz gsterince kendini."
Attar
ehirde akam yemei vakti geldiinde, Nianta Meydannda trafik alp kedeki polisin
fkeli dd dindiinde, Galip o kadar uzun bir sredir fotoraflara bakyordu ki, vatanda
yzlerinin iinde uyandrabilecei btn hzn, keder ve ac tkenmiti artk; gzlerinden ya
akmyordu. Yzlerin iinde uyandrabilecei nee, sevin ve heyecan da tkenmiti; sanki
hayattan bir ey de beklemiyordu. Fotoraflara bakarken btn belleini, umutlarn ve
geleceini yitirmi birinin kaytszln duyuyordu: Aklnn bir kesinde kprdanarak, yava
yava byyerek btn gvdesini saracaa benzeyen bir sessizlik vard. Mutfaktan getirdii
peynirle, ekmei yerken, bayat ayn ierken bile, zerleri ekmek krntlaryla kaplanan
resimlere bakt. ehirdeki kararl ve inanlmaz hareket dinmi, gecenin sesleri balamt.
Buzdolabnn motorunu, sokan ta br ucunda indirilen bir dkkn kepengini, Alaad-n'in
oradan gelen bir kahkahay duyabiliyordu artk. Bazan, kaldrmlarda hzl hzl ilerleyen bir
topuklu ayakkabnn sesine dikkat ediyor, bazan bir fotoraftaki surata bir dehet ve korku
ifadesiyle, kendisini de yoran bir hayretle bakarken sessizlii de unutuyordu.
Harflerin srlar ile yzlerin anlam arasndaki ilikiyi ite bu srada dnmeye balad: Cell'in
yz fotoraflar zerine izitir-diklerinin anlamn zmekten ok, Rya'nn okuduu polisiye
romanlarn kahramanlarn taklit etme isteiyle. "Polis romanlarnn, eyalar iinde srekli
ipular grebilen kahramanlar gibi olabilmek iin," diye dnyordu Galip yorgunlukla,
"nsann evresindeki nesnelerin kendisinden bir sr sakladklarna inanvermesi yeter." Cell'in
Hurufilikle ilgili kitaplar, risaleleri, gazete ve dergi kesiklerini ve binlerce resimle fotoraf
saklad kutuyu kori273

dordaki dolaptan karp almaya balad.


Arap harflerinden yaplm yzler grd, gzler vav'lar ve ayn'lardan, kalar zcierden ve
riardan, burunlar eliflerden yaplm, Cell de eski alfabeyi renen iyi niyetli bir rencinin
titizliiyle harfleri teker teker iaretlemiti. Ta basks bir kitabn sayfalarnda vav'lardan ve
cim'lerden yaplm alayan gzler grd, cim'in noktas sayfann dibine damlayan gzyayd.
Eski ve r-tusuz bir siyah beyaz fotorafta kalardan, gzlerden, burun ve dudaklardan ayn
harflerin kolaylkla okunabildiini grd; fotorafn altna bir Bektai eyhinin adn Cell
okunakl harflerle yazmt. Harflerden yaplm 'Ah miner ak!' levhalar grd, frtnalarda
alkalanan kadrgalar, gkten gz, bak ve dehet olarak inen yldrmlar, aalarn dallarna
karm ehreler, her biri ayr bir harf olan sakallar grd. Gzleri oyularak fotoraftan
karlm soluk yzler grd, dudaklarnn kenarna bulam gnah izleri harflerle iaretlenmi
masumlar grd, korkun geleceklerinin hikyesi alnlarndaki krklar arasna sktrlm
gnahkrlar grd. Beyaz idam gmleklerinin ve boyunlarna asl hkm zabtlarnn
zerinden ayaklarnn ulaamad topraa bakan aslm haydutlarn ve babakanlarn dalgn
ifadesini grd; nl bir sinema artistinin boyal gzlerinden orospuluunu okuyanlarn
yollad soluk renkli resimleri ve kendilerini padiahlara, paalara, Rudolph Valentino ile
Mussolini'ye benzetenlerin benzerlerinin ve kendi fotoraflarnn zerine iaretledikleri harfleri
grd. Ce-ll'in yazd bir yazda, Allah'n son iareti olan 'h' harfinin zel yer ve anlamlarn
gstererek okuyucularna yollad teblii deifre edenlerin, 'sabah', 'yz', 'gne' kelimeleriyle
bir ay, bir hafta, bir yl boyunca izdii simetrileri aklayanlarn, harflerle uramann puta
tapmaktan fark olmadn kantlamak iin yazlm uzun okuyucu mektuplarnda, Cell'in
kefettii gizli harf oyunlarnn iaretlerini grd. Hurufiliin kurucusu Esterabadl Fazlallah'n
minyatrlerden kopya edilerek zerine Arap ve Latin harfleri eklenmi resimlerini, Alaaddin'in
dkknnda satlan gofretlerden ve ayakkab lastii sertliindeki boyal iklet paketlerinden
kan futbolcularn ve sinema oyuncularnn resimlerinin zerine yazlm kelimeleri ve harfleri,
okuyucularnn Cell'e yolladklar katil, gnahkr ve eyh fotoraflarn grd. zerleri
harflerle kay274
naan yzlerce, binlerce, onbinlerce 'vatanda' resmi grd: Son altm ylda Anadolu'nun her
yerinden, tozla kapl kk kentlerden, yazlan gneten topran atlad, klar kar
yznden drt ay boyunca a kurtlardan baka kimsenin urayamad cra kasabalardan,
mayna basan erkeklerin yarsnn topal gezdii Suriye snrndaki kaak kylerinden ve krk
yldr yollarnn yaplmasn bekleyen da kylerinden, byk ehirlerdeki bar ve pavyonlardan,
maaralara yerlemi salhanelerden, sigara ve esrar kaaklarnn kahveleriyle, ssz
demiryolu istasyonlarnn 'mdriyet' odalarndan, sr celeplerinin geceledikleri otel
salonlaryla, Sou-koluk'daki kerhanelerden, Cell'e yollanm binlerce vatanda resmi grd.
Devlet dairelerinin, vilayet binalarnn, arzuhalci masalarnn yanbana kurulmu ayakl ve
nazar boncuklu ipak makineleriyle kara bir arafn altna giren fotorafnn bir simyac ya
da falc gibi eczal camlar, kara kapaklar, pompalar ve krklerle uraarak altrd eski
Leicaiarla ekilmi binlerce fotoraf grd. Objektife bakarken vatandalarn belli belirsiz bir
lm korkusu ve lmszlk isteiyle rpertici bir zaman duygusuna kapldn hissetmek g
deildi. Galip, bu derin istein yzlerde ve haritalarda iaretlerini tand ykm ve lm ve
yenilgi ve mulsz-lukla ilgili olduunu hemen gryordu. Sanki mutluluk yllarn izleyen byk
yenilgiden sonra, patlayan bir yanardan sat kller ve toz, gemiin zerini olanca
kalnlyla rtmt de, anlarn bu gizli ve kaybolmu esrarl anlamn ortaya karabilmek iin
onlarn yzlere bulam iaretlerini Galip'in okuyup zmesi gerekiyordu.
Baz fotoraflarn Cell'in ellili yllarn banda bilmeceler, film eletirileri ve 'ster nan ster
nanma' kesiyle birlikte sorumluluunu zerine ald 'Yznz Kiiliiniz' kesine
yolland, arkalarna yazlm bilgilerden anlalyordu; bazlarnn daha sonraki yllarda Cell'in
ke yazlarnda yapt bir arya uymak iin (Okurlarmzn fotoraflarn grmek ve
bazlarn da bu kede yaymlamak istiyoruz!) ve bazlarnn da, kutulardan kard ktlar,
mektuplar ve fotoraf arkalarndaki yazlardan, Galip'in okuduka ieriini tam olarak
skemedii baz mektuplara cevap olarak yolland anlalyordu. Uzak bir gemiteki bir any
hatrlar ya da ufukta belli belirsiz gzken uzak bir kara paras
275 '
zerinde bir an akp parlayan bir yldrmn yeilimsi na bakar gibi, kameraya bakmlard;
karanlk bir bataklkta ar ar batmakta olan kendi geleceklerini alkn gzlerle seyreder gibi,

kaybettikleri belleklerinin bir daha hi geri gelmeyeceinden kukusu olmayan unutkanlar gibi:
Galip, bu yz ifadelerindeki sessizliin aklnn bir kesinde bydn hissederken, Cell'in
yllardr btn bu resimleri, kesikleri, yzleri, baklar neden harflerle doldurmu olabileceini
apak seziyor, ama bu nedeni kendi hayatn Cell'in ve Rya'nn hayatna balayan baa, bu
hayalet evden kn ve kendi geleceinin hikyesinin bir anahtar olarak kullanmak istedii
zaman, tpk fotoraflarda grd suratlar gibi, bir an durgunlayor, olaylar birbirine
balamas gereken akl, yalnzca harflerle yzler arasna skm bir anlamn sisleri iinde
kayboluyordu. Yzlerce okuyaca ve yava yava iine girecei dehete ite byle byle
yaklamaya balad.
Tabasks kitaplardan, iml hatalaryla dolu risalelerden Hurufiliin kurucusu ve peygamberi
Fazlallah'n hayatn okudu. Horasan'da, Hazer Denizi yaknlarndaki Esterabad'da 1339'da
domutu. On sekiz yandayken kendini tasavvufa vermi, hacca gitmi, eyh Hasan adl
birinin mridi olmutu. Azerbaycan'da, ran'da ehir ehir gezerek grgsn nasl artrdn,
Tebriz'deki, irvan'daki, Baku'deki eyhlerle neler konutuklarn okurken Galip, kendi hayatna
da, bu tr tabasks kitaplarn dedii gibi 'yeniden balamak' iin iinde kar konulmaz bir
istek duydu. Fazlallah'n kendi geleceine ve lmne ilikin sonradan gerekleen ngrleri,
Galip'e balamak istedii yeni hayat yaayacak herhangi birinin bandan geecek sradan
olaylar gibi gzkt. Fazlallah ilk rya yorumlaryla nlenmiti. Bir keresinde, ryasnda iki
hdhd kuunu, kendisini ve Sleyman Peygamberi grm, kular aatan bakarken aacn
altnda uyuyan Fazlallah ile Sleyman Peygamber'in ryalar birbirine karm, bylece,
aataki iki ku da tek bir hdhd kuu olmutu. Bir baka seferinde, ryasnda ekildii
maarada kendisini ziyarete gelecek bir dervii gryor, sonradan, gerekten kendisini ziyaret
eden o dervi de. Fazlallah'a ryasnda onu grdn sylyordu: Maarada bir kitabn
sayfalarn birlikte evirdiklerinde harflerin iinde kendi yzlerini, birbirlerine dnp
baktklarnda ise yzlerinin iinde kitap276
taki harfleri gryorlard.
Fazlallah'a gre ses, varlk ile yokluk arasndaki ayrm izgi-siydi. Gayb leminden maddi
leme geip, elle dokunulabilir olan her eyin kartaca bir ses vard nk: 'En sessiz'
nesneleri bile birbirine arpmak bunu anlamaya yeterdi. Sesin en gelimi ekli ise tabii ki
'sz'd, 'kelm' denen yce eydi, 'kelime' denen sihirdi ve o da harflerden oluuyordu.
Varln z, anlam ve Allahn yeryznde grn demek olan harfleri ise insan yznde
apak semek mmknd. Yzlerimizde doutan gelen iki ka, drt kirpik ve bir de sa
izgisinden oluan yedi hat vard. Bu iaretlere, sonradan, ergenlikle birlikte, 'ge aan' burun
izgisi de eklendiinde, harfler on drt ediyor, bu hatlarn hayli varl ile ondan daha iirsel
olan gerek grnts de iki olarak hesaba katlnca, Muhammed'in konutuu, Kuran'n dile
geldii yirmi sekiz harfin hi de rastlant olmad anlalyordu. Fazlallah'n konutuu ve nl
kitab 'Cavidanname'yi yazd Farsa'daki otuz iki harfe varmak iin salar ve ene altndaki
hatt daha bir dikkatle inceleyip, ikiye ayrp, iki ayr harf olarak grmek gerektiini
okuduunda Galip kutulardan bulup kard baz fotoraflardaki yzlerin ve salarn niye bin
dokuzyz otuzlarn Amerikan filmlerinde briyantinli oyuncularn yapt gibi ortadan ikiye
ayrldn anlad. Her ey ok basit gzkyordu ve Galip bir anda bu ocuksu yalnlktan
holanarak bir kere daha Cell'i harf oyunlarna eken eyin ne olduunu anladn hissetti.
Tpk CelPin hikyesini yazd 'O' gibi, Fazlallah kendini bir kurtarc, bir peygamber,
museviler'in bekledii Mesih, hristi-yanlar'n gkten iniine hazrlandklar ve Muhammed'in
mjdeledii Mehdi olarak ilan etmi, sfahan'da kendisine inanan yedi kiiyi evresine
topladktan sonra, dinini yaymaya balamt. Galip, Fazlallah'n ehir ehir gezerek dnyann
anlamn ilk bakta teslim eden bir yer olmadn, srlarla kaynatn, bu srlara ulaabilmek
iin harflerin esrarn bilmek gerektiini vaaz ettiini okurken bir i huzuru duydu: Bekledii ve
hep istedii gibi, kendi dnyasnn da srlarla kaynat kolaylkla kantlanmt sanki. Galip
duyduu i huzurunun, bu kantn basitliiyle ilgili olduunu da seziyordu: Dnyann srlarla
kaynaan bir yer olduu doruysa, masann zerinde grd kahve fincannn, klln,
kitap aaca277
nn ve*hatta aacan yannda dalgn bir yenge gibi dinlenen kendi elinin de iaret ettii ve
bir paras olduu gizli dnyann varl gerekti. Rya bu dnyadayd. Galip bu dnyann
eiindeydi. Az sonra, harflerin srryla ieri girecekti.

Bunun iin dikkatle biraz daha okumas gerekiyordu. Fazlal-lah'm hayatn ve lmn,
yeniden okudu. Kendi lmn ryasnda grdn ve lmne bir rya grr gibi gittiini
anlad. Allaha deil, harflere, insanlara ve putlara tapyor, kendini Mehdi ilan ediyor ve
Kuran'n gerek ve grnen anlamna deil gizli ve grnmez anlam dedii kendi hayllerine
iman ediyor diye zndklkla sulanm, yakalanm, yarglanm ve aslmt.
Fazlallah'n ve yaknlarnn ldrlmesinden sonra ran'da tutunmakta zorlanan Huruflerin
Anadolu'ya geii, Fazlallah'n halifelerinden air Ncsim sayesinde olmutu. Fazlallah'n
kitaplaryla Hurufilie ilikin elyazmalarn sonralar Hurufler arasnda efsanevi bir nitelik
kazanacak yeil bir sanda ykleyen air, Anadolu'yu ehir ehir gezerek, rmceklerin
uyuklad cra medreselerde, kertenkelelerin kaynat miskin tekkelerinde yeni yandalar
bulmu, yetitirdii halifelerine yalnz Kuran'n deil, dnyann da srlarla kaynatn
gstermek iin, ok sevdii satran oyunundan karlm kelime ve harf oyunlarna
bavurmutu. ki ms-rada, sevgilisinin yzndeki hatt ve beni harfle noktaya, bu harfle
noktasn deniz dibindeki sngerle inciye, kendisini bu inci peinde len dalgca, lme istekle
dalan bu dalgc Tanrya koan a ve bylece, daireyi tamamlayarak, Tanry da sevgilisine
benzeten air Nesimi, Halep'te tutuklanm, uzun uzun yarglanm, derisi yzlerek
ldrlm, ls aslarak ehirde tehir edildikten sonra, yedi paraya ayrlan cesedi ibret
olsun diye kendine taraftar bulduu ve iirlerinin ezberlendii yedi ayr ehire gmlmt.
Nesimi'nin etkisiyle Bektailer arasnda Osmanolu lkesinde hzla yaylan Hurufilik,
stanbul'un fethinden on be yl sonra, Fatih Sultan Mehmet'i de heyecanlandrmt. Padiahn
elinde Fazlallah'n risaleleri, dnyann esrarndan, harflerin sorduu sorulardan ve yeni
yerletii sarayndan seyrettii Bizans'n srlarndan szettiini, elleriyle bir bir iaret ettii her
bacann, her kubbenin, her aacn yer altndaki baka bir lemin esrarna nasl
278
'
anahtar olabileceini aratrdn evresindeki ulema renince, bir kumpas dzenleyip
Sultana yaknlaabilen Hurufileri diri diri yaktrmlard.
II. Dnya Savann banda, Erzurum yaknlarnda, Horasan'daki bir matbaada gizlice basld
elyazsyla son sayfasna eklenmi bir nottan anlalan (ya da yle anlalsn istenen) bir kk
kitapta, Galip, Fatih'in olu II. Beyazt'a yaplan baarsz suikasttan sonra, boynu vurulan ve
yaklan Hurufileri yanarken gsteren bir resim grd. Baka bir sayfada, Kanuni Sleyman'n
srgn enirine boyun emedii iin yaklan Hurufiler de ayn ocuksu izgilerle ve ayn dehet
ifadesiyle resmedilmilerdi. Dalgalanarak gvdeleri saran alevlerin iinde ayn 'Allah'
kelimesinin ayn elifleri ve lam'lar gzkyor, daha da tuhaf, Arap harfleriyle cayr cayr
yanan gvdelerin gzlerinden Latin alfabesinin O'lar U-lar ve C'lerle bezenmi gzyalar
fkryordu. Galip, 1928'deki 'Alfabe Devrimi', Arap harflerinden Latin harflerine gei zerine
ilk Hurufi yorumuna bu resimde rastlad, ama akl daha o sralarda zlmesi gereken srrn
formlnde olduu iin grdn anlamlandramadan kutudan bulduklarn okumaya devam
etti.
Allah'n asl niteliinin bir 'gizli ha/ine', bir 'kanz-i mahfi', bir esrar olduuna ilikin sayfalarca
yaz okudu. Btn sorun bu esrara ulaabilmenin yolunu bulmakt. Btn sorun bu esrarn
dnyada yansdn anlamakt. Btn sorun esrarn,her yerde, her eyde, her nesnede, her
insanda grldn kavramakt. Dnya bir ipular deniziydi; her damlasnda arkasndaki
esrara varacak bir tuz tad vard. Galip yorgun ve kzarm gzlerle okuduka bu denizin
srlarna gireceini biliyordu.
Belirtileri her yerde ve her eyde olduu iin, esrar da her yerde ve her eydeydi. Tpk
iirlerdeki sevgilinin yz, inciler, gller, arap kadehleri, blbller, srma salar, geceler ve
alevler gibi, Galip okuduka, evresindeki nesnelerin de hem kendilerinin, hem de yava yava
yaklat bu esrarn birer iareti olduklarn ok iyi gryordu. zerine lambann soluk
vuran perdenin, Rya'nn anlaryla kaynaan eski koltuklarn, duvarlardaki glgelerin,
korkutucu telefon ahizesinin bu kadar anlam ve hikyeyle ykl olmas Galip'e ocukluunda
bazan hissettii gibi, farkna varmadan bir oyuna girdii duygusunu verdi: Herkesin bir baka
279
kiiyi, her eyin bir baka eyi taklit ettii bu korkutucu oyundan,, tpk ocukluundaki gibi bir
bakas olabilirse kabileceine inand iin belli belirsiz bir gvensizlik duyarak ilerlemeye
devam etti. "Korkuyorsan, lambay yakaym," derdi Galip birlikte karanlkta oynadklar
zamanlar Rya'nn da ayn korkuya kapldn anladnda. "Yakma," derdi oyunu ve korkuyu
seven cesur Rya. Galip okudu.

17. yzyln banda baz Hurufiler, Anadolu'yu allak bullak eden Celli isyanlar srasnda
paalardan, kadlardan, haydutlardan, imamlardan kaan kyllerin boalttklar cra kylere
yerlemilerdi. Galip bu Hurufi kylerindeki mutlu ve anlaml hayat anlatan uzunca bir iirin
dizelerini skmeye alrken, Rya'yla geirdii kendi ocukluk gnlerinin mutluluk anlarn
yeniden hatrlad.
O eski ve uzak ve mutlu zamanlarda anlamla hareket birdi. O cennet alarda evlerimize
doldurduumuz eyalarla o eyalara ilikin hayllerimiz hep birdi. O mutluluk yllarnda elimize
aldmz aletlerin ve eyalarn, hanerlerin ve kalemlerin yalnzca gvdelerimizin deil,
ruhlarmzn da bir uzants olduunu herkes bilirdi. O zamanlar airler aa deyince herkes
tastamam bir aac haylinde canlandrabilir, iirin iindeki kelimenin ve aacn, hayatn ve
bahenin iindeki eyi ve aac iaret edebilmesi iin uzun uzun hner gsterip yapraklar ve
dallar saymaya gerek olmadn herkes bilirdi. Kelimelerle anlattklar eylerin birbirine ok
yakn olduunu o zamanlar herkes o kadar bilirdi ki, dalar arasndaki o hayalet kye sis indii
sabahlarda, kelimelerle aplattklar eyler birbirine karrd. O sisli sabahlarda uykularndan
uyananlar ryalarla gereklii, iirlerle hayat ve adlarla insanlar da birbirlerinden
ayramazlard. O zamanlar hikyelerle hayatlar O kadar gerekti ki, kimsenin aklna, hangisi
hayatn asl, hangisi hikyenin asl diye sormak gelmezdi. Ryalar yaanr, hayatlar
yorumlanrd. O zamanlar, her ey gibi insanlarn yzleri de o kadar anlamlyd ki, okuma
yazma bilmeyenler ve alfay meyve, a'y apka ve elifi mertek sananlar bile, yzlerimizin
zerlerindeki apak anlamn harflerini kendiliinden okumaya balarlard.
Galip, o uzak ve mutlu zamanlardaki insanlarn daha zaman bile tanmadklar gnleri
anlatmak iin, airin tasvir ettii aka280
mstlerinde ufuktaki portakal renkli gnein nasl hi kprdamadn ve cam ve kl rengindeki
hareketsiz denizin zerinde esmeyen bir rzgarla yelkenlerini iiren kalyonlarn, yol
almalarna ramen, nasl hi yer deitirmediklerini okurken, bu denizin kysnda hibir zaman
kaybolmayacak birer serap gibi ykselen bembeyaz camilerle onlardan da beyaz minarelerle
karlatnda, 17. yzyldan da gnmze kadar gizli kalm Hurufi hayl ve hayatnn
stanbul'u da kucakladn anlad. erefeli beyaz minare-. ler arasnda ufka doru kanat
rpan leyleklerin, ankalann, albatroslarn ve simurglarn gkte asl kalm gibi yzyllarca
stanbul'un kubbeleri stnde nasl salndklarn ve hibiri birbirini dik kesmeyen ve nasl
kesecei de hi belli olmayan stanbul so-kaklarndaki her gezintinin sonsuzlua yaplm bir
bayram yolculuu gibi elenceli ve badndrc olduunu ve bu gezintilerden sonra,
yolcunun sokaklarda izdii erileri haritann zerinde parma ile izlediinde grd
resimlerden kendi yznn zerindeki harflerin ve hayatnn esrarn nasl hemen
kavrayverdiini ve scak ve mehtapl yaz gecelerinde kuyulara sarktlan kovalar, buz gibi su
kadar esrarn ve yldzlarn iaretleriyle de geri dndnde, herkesin nasl sabahlara kadar
iaretlerin anlamndan ve anlamn iaretlerinden dem vuran iirler sylediini Galip okurken,
hem su katlmam Hurufiliin altn ann bir zamanlar stanbul'da da yaandn, hem de
Rya'yla kendi mutluluk yllarnn oktan geride kaldn anlamt. Ama ksa srm olmalyd
bu mutlu ve altn a. nk esrarn apak olduu altn adan hemen sonra, srlarn daha da
kartn, tpk hayalet kylerdeki Hurufiler gibi, bazlarnn anlam iyice gizlemek iin kandan,
yumurtadan, boktan ve kldan yaptklar iksirlerden medet umduklarn, bazlarnn ise
stanbul'un gizli kelerindeki evlerinden gizlerini gmmek iin dehlizler kazdn okudu Galip.
Dehlizcilcr kadar talihli olamayan bazlarnn, Yenieri isyanna katldklar iin yakalanp
asldklar aalarda, boyunlarndaki yal ilmiin kravat gibi sktrmasyla bzlen yzlerinde
harflerin biimsizletiini ve geceyarlar kenar mahallelcrdeki tekkelere ellerinde sazlar Hurufi
srlarn fsldamaya giden klarn tam bir anlayszlk duvar ile karlatklarn da okudu.
Btn bu belirtiler cra ve hayalet kyler kadar, stanbul'un da gizli kelerinde, esrarl
sokakla281
nnda yaanan o altn an byk bir mutsuzlukla kesintiye urad- -n doruluyordu.
Kenarlarn farelerin kemirdii ve baz kelerinde camgbei ve gzta rengindeki
kfieklerinin ho bir kt ve nem kokusuyla at eski iir kitabnn son sayfasna gelince,
Galip, bu konudaki daha geni bilginin baka bir risalede ele alndn belirten bir nota rastlad.
Risalenin son sayfalarna eklenmi yaymevi ve basmevi adresleri ve dizgi ve bask tarihleri ile
yekahenk iirin son msralar arasna Horasanl dizgicinin kk puntolarla strd uzunca

ve dk bir cmleye gre, gene Erzurum yaknlarndaki Horasan'da ayn dizinin yedinci kitab
olarak yaymlanan 'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb' adl bu eser, F.M.nc tarafndan kaleme
alnm ve stanbullu gazeteci Selim Kamaz; in vglerine de mazhar olmutu.
Galip, kelime ve harf haylleri ve Rya'nn dleriyle dumanlanan bir uykusuzluk ve
yorgunlukla Cell'in gazetecilie ilk balad yllar hatrlad. O gnlerde, CelPin harf ve
kelime oyunlary-. la ilikisi 'Bugnk Falnz: ve 'ster nan, ster nanma' kelerinde edost-akrabaya ve sevgililerine zel selmlar yollamaktan ileri gitmiyordu. Kt, dergi ve
gazete tomarlar ierisinde risaleyi hrsla arad. Ortal iyice altst ettikten sonra, biraz da
umutsuzlukla bakt kutulardan birinde, altml yllarn banda Cell'in kesip saklad eitli
gazete kesikleri, yaymlanmam polemik yazlar ve baz tuhaf fotoraflar arasnda kitab
bulduunda, saat ge-ceyarsn oktan gemi, ehrin sokaklarnda, skynetim dnemlerinde
gece sokaa kma yasa ilan edildii zaman duyulan o umut krc ve rpertici sessizlik
balamt.
'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb', yaymland ya da yaymlanmak zere olduu ilan edilen bu
eit birok 'eser' gibi, yllar sonra ve baka bir ehirde yaymlanabilmiti ancak: 1962'de, Galip'in o zamanlar bir matbaas olduuna at Grdes'de, iki yz yirmi sayfalk bir kitap
olarak. Sararm kapakta kt klie ve mrekkeple baslm karanlk bir resim vard: ki yanna
kestane aalar dizili bir yol, sonsuzluun kaybolan perspektifine gidiyordu. Kestane
aalarnn her birinin arkasnda ise harfler vard, tyler rpertici korkun harfler.
lk bakta kitap, o yllarda 'idealist' subaylarca sk sk yaz282
lan "ki Yz Yldr Batya Neden Yetiemiyoruz?", "Acaba Nasl Kalknrz" trnden kitaplardan
birine benziyordu. Yazarn kendi parasyla cra bir Anadolu kasabasnda bastrlan o
kitaplardaki ithaflardan biri de vard banda: "Harb Okulu rencisi! Bu lkeyi kurtaracak olan
sensin!" Ama, sayfalan evirmeye balaynca Galip, bambaka bir 'eser' karsnda olduunu
anlad. Koltuktan kalkt, CelTin masasna geti ve dirseklerini kitabn iki yanna koyup dikkatle
okumaya balad.
'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb' ilk ikisinin bal kitabn adnda buluan ana ksmdan
oluuyordu. Birinci blm, 'Esrar- Huruf, Hurufiliin kurucusu Fazlallah'n hayat hikayesiyle
alyordu. Hikyeye F.M.nc laik bir boyut eklemi, Fazlal-lah'n mutasavvf ya da mistik
ynnden ok, aklc, felsefeci, matematiki ve dilbilimci kiiliini ne karmt. Fazlallah bir
peygamber, bir mehdi, bir ehit, bir aziz, bir evliya olduu kadar ve belki de bunlardan daha
ok, ince dnen bir filozof, bir dehayd; ama 'bize zg' bir kiiydi. Bu yzden Batl
Oryantalistlerin yapt gibi, Fazlallah'n dncelerini Pantheism, Plotinusculuk, Pitagoras ya
da Kabala etkisiyle aklamaya kalkmak, btn mr boyunca kar olduu Bat dncesiyle
Fazlallah' vurmaktan baka bir ey deildi. Fazlallah su katlmam bir Douluydu.
F.M.nc'ye gre, Dou ve Bat, dnyann iki yarsn paylayorlard: yi ile kt, ak ile
kara, eytan ile melek gibi btnyle birbirinin tersi, reddi, kartydlar. Bu iki lemin,
hayalperestlerin sand gibi, birbirleriyle uzlap bar iinde yaamalarna imkan yoktu hi. ki
lemden biri, her zaman stn gelmi, her zaman iki dnyadan biri efendi, teki kle olmak
zorunda kalmt. Bu bitip tkenmeyen ikizler savana rnek olsun diye, skender'in bir kl
darbesiyle dm ("yani ifreyi" diyordu yazar) zd Gordium'dan (Krdm'den) Hal
Seferlerine, Harun Reit'in Charlmagne'a yollad sihirli saatin zerindeki ift anlaml harf ve
rakamlardan AnnibaPin Alpleri geiine, Endls'teki islm zaferinden, (Kurtuba Camiinin stun
says zerine btn bir sayfa ayrlmt), kendisi de bir Hurufi olan Fatih Mehmet'in Bizans' ve
stanbul'u ele geiriine, Hazer Devleti'nin knden Osmanllar'm nce Doppio (Beyaz
Kale), sonra Venedik nnde yenilgiye uramasna' kadar zel bir anlamla ykl bir dizi
tarihsel
283
olay gzden geirilmiti.
F.M.nc'ye gre btn bu tarihsel gerekler, daha nceden Fazlallah'n eserlerinde st
rtl olarak ifade ettii nemli bir noktaya iaret ediyordu. Dou'nun ve Bat'nn birbirlerine
stn geldikleri dnemler rastlantsal deil, mantksald. Bu lemlerden hangisi "o tarihsel
dnemde" dnyay iinde srlar kaynaan, ift anlaml, esrarl bir yer olarak grmeyi baarrsa
o lem tekini yenip eziyordu. Dnyay, basit, tek anlaml, esrar olmayan bir yer olarak
grenler ise yenilgiye, bunun kanlmaz sonucu olan klelie mahkmdular.

kinci blm, F.M.nc, esrarn kaybnn ayrntl bir tartmasna ayrmt. ster antik
Yunan felsefesindeki 'idea'y, ister Neo Platoncu hristiyanln Tanrsn, ister Hint Nirvanasn,
ister Attar'n Simurg kuunu, ister Mevlna'nn 'sevgilisi'sini, ister Hu-rufilerin 'Gizli Hazine'sini,
ister Kant'in 'noumena'sm, ister bir dedektif romanndaki sulu kiiyi anlatsn, esrar her
seferinde dnyann iine gizlenmi bir 'merkez' anlamna geliyordu. Demek ki, diyordu
F.M.nc, bir uygarln 'esrar' dncesini kaybetmesinden, dncesinin 'merkez'den
yoksunlaarak dzenini kaybetmesini anlamak gerekiyor.
Galip, sonraki sayfalarda Mevlna'nn, 'sevgilisi' emsi Tebri-zi'yi neden ldrmek zorunda
kaldna, bu lmle 'tesis ettii' esrar korumak iin neden am'a gittiine, bu ehirdeki
gezintilerinin ve aratrmalarnn 'esrar' dncesini ayakta tutmaya neden yetmediine ve
Mevlna'nn am'daki yryleri srasnda dncesinin kaybolmakta olan 'merkezini' bulmak
iin urad kelere ilikin anlamn zemedii satrlar okudu. Sulusu bulunama-yarak bir
cinayet ilemenin ya da ortalktan srra kadem basar gibi kaybolmann kayp esrar yeniden
kurmak iin iyi bir yntem olduunu sylyordu yazar.
Daha sonra F.M.nc, Hurufilerin en nemli konusu olan 'harflerle yzler' ilikisine girmiti.
Fazlallah'n 'Cavidanname'sin-de yapt gibi, gizlenen Tanrnn insan suratnda grldn
belirtmi, uzun uzun insan yzndeki hatlar incelemi, bu hatlarn Arap harfleriyle ilikisini
kurmutu. Nesimi, Rafii, Misali, Badatl Ruhi ve Gl Baba gibi Huruf airlerinin dizelerinin
uzun uzun tartld ocuksu sayfalardan sonra, bir mantk kuruluyordu:
284
Mutluluk ve zafer alarnda, tpk iinde yaanlan dnya gibi, hepimizin yz de anlamlyd.
Bu anlam dnyann iinde esrar ve yzlerimizde harfler gren Hurufilere borluyduk.
Hurufiliin kay-boluuyla, demek ki, dnyamzdaki esrar kadar, yzlerimizdeki harfler de
kaybolmutu. Botu artk yzlerimiz, zerlerinden eskisi gibi bir ey okumaya olanak yoktu
onlarn; kalarmz, gzlerimiz, burunlarmz, baklarmz ifadelerimiz, bo yzlerimiz
anlamszd. Masadan kalkp aynada kendi yzne bakmak geliyordu Galip'in iinden, ama
dikkatle okudu.
Trk, Arap ve Hint film yldzlarnn yzlerinde grlen ve Ay'n grnmeyen yzn
dndrten tuhaf topografya kadar, fotoraf sanatnn insanlara yneldike korkutucu ve
karanlk sonular vermesi de yzlerimizdeki bu bolukla ilgiliydi. stanbul'un, am'n ya da
Kahire'nin sokaklarn dolduran insanlarn, geceyarlar mutsuzluktan inleyen hayaletler gibi
birbirlerine benzemesi ve atk kal erkeklerin hep ayn byklar brakmas ve hep ayn
bartsn takan kadnlarn amurlu kaldrmlarda yrrlerken hep ayn ekilde nlerine
bakmalar bu boluk yzndendi. Demek ki, yaplmas gereken ey yzlerimizin zerindeki bu
boluu yeniden anlamlandracak, yzlerimizin zerinde Latin harflerini grecek yeni bir dizge
kurmakt. Kitabn ikinci blm, bu iin 'Kef- Esrar' adl nc blmde yaplacan
mjdeleyerek bitiyordu.
Galip kelimeleri iki anlamda kullanan ve onlarla ocuksu bir saflkla oynayan F.M.nc'y
sevmiti. Cell'i hatrlatan bir yan vard onda.
285
SEKZNC BLM
UZUN SREN BR SATRAN OYUNU
"Hann Reit, zaman zaman tebdil ederek Badat' gezer ve halknn kendisi ve idaresi
hakknda ne dndn renmek istermi. te bu akam da yine..."
Binbir Gece Masallar
Yakn tarihimizde, 'Demokrasiye Gei' diye bilinen dnemlerden birinin karanlk' noktalarna
k tutan bir mektup, adnn aklanmasn istemeyen bir okurumun, hakl olarak aklanmasn
istemedii rastlantlar, zorunluluklar ve ihanetlerle deli bir yoldan eline gemi. O zamanki
diktatrmzn yurt dndaki oullarndan ya da kzlarndan birine yazd anlalan mektubu,
slubuna -Paa slubuna- hi dokunmadan kemde yaymlyorum:
Cumhuriyetimizin kurucusunun ld oda bile o kadar scak ve boucuydu ki, alt hafta nce
o austos gecesinde, yalnz Atatrk'n ld dokuzu be geceyi gsteren ve rahmetli annemi
artt iin sizleri hep gldren ayakl altn saatin deil, Dol-mabahe Sarayndaki btn
saatlerin, stanbul'daki btn saatlerin durduunu, korkun scaktan hareketin, dncenin,
zamann kaskat kesildiini sanyordu insan. Boaz'a bakan ve her zaman perdeleri dalgalanan
pencerelerde tek bir kprt yoktu; yar karanlkta rhtm boyunca dizilen nbetiler, sanki
benim emrim yznden deil, zaman durduu iin mankenler gibi hareketsiz kesilmilerdi.

Yllardr yapmak isteyip de kararn veremediim eye girimenin zaman olduunu hissederek
dolabmdaki kyl elbiselerini giydim. Sarayn artk hi kullanlmayan Harem Kapsndan dar
szlrken kendimi cesaretlendirmek iin, benden nce, son be-yz ylda, bu yan kapdan,
stanbul'un teki saraylarnn Topka-p'nn, Beylerbeyi'nin, Yldz'in arka kaplarndan karak
zledikleri ehir hayatnn karanlklar iinde kaybolan nice padiahn sa-salim geri
dndklerini hatrlattm kendime.
stanbul ne kadar deimi! Zrhl Chevrolet'in pencereleri yalnz kurun deil, ehrimin, sevgili
ehrimin gerek hayatn da
286
geirmezlermi meer. Saray duvarndan ayrldktan sonra, Kara-ky'e doru yrrken bir
satcdan helva aldm kendime, ekeri fazlaca yaklmt. Ak kahvelerde tavla, kt oynayan,
radyo dinleyen erkeklerle konutum. Muhallebici dkknlarnda mteri bekleyen orospular,
lokanta vitrinlerindeki kebaplar iaret ederek dilenen ocuklar grdm. Yats namazndan
kan kalabalklara karmak iin cami avlularna girdim, arka mahallelerdeki baheli aile
ayhanelerinde oturup herkesle birlikle ay itim, ekirdek yedim. ri parke talaryla kapl ara
sokaklarn birinde, komu misafirliinden dnen bir gen anayla baba grdm: Bartl
kadn, uyuklayan olunu omuzunda tayan kocasnn koluna nasl bir ballkla yaslanmt
bir bilsen. Gzlerim yaland.
Hayr, vatandalarmn mutluluu ya da mutsuzluu iin kederlenmiyordum: Bu zgrlk ve
hayl gecemde bile, vatandalarmn krk dkk, ama gerek hayatlarna tank olmak, bende
gerein dna dtm duygusunu, ryalardan kma kederi ve korkuyu yeniden
alevlendirmiti. stanbul'a bakarak bu hayl ve korkudan kurtulnaya altm. Pastahane
vitrinlerine bakarken, gece-son seferlerinden dnen gzel bacal ehir Hatlar vapurlarndan
inen kalabalklar seyrederken gzlerim gene, gene sulanyordu.
Sokaa kma yasamn balayaca saat yaklayordu. Dn yolumda suyun serinliini
hissederim diyeT Eminn'nde bir kaykya yanatm, elli kuru verip beni gezdire gezdire,
kar kyya bir yere, Karaky'e ya da Kabata'a brakmasn syledim. "Sen akln ekmek
peynirle mi yedin be adam!" dedi bana. "Bakan Paamzn her gece bu saatlerde motoruyla
gezdiini, denizde kimi grrse yakalayp zindana attrdn bilmiyor musun?" zerine benim
resimlerimi bastklar iin dmanlarmn ne dedikodular kardklarn ok iyi bildiim o pembe
banknotlardan bir deste karp karanlkta uzattm. "Sandalnla alrsak bana bu Bakan
Paa'nn motorunu gsterir misin?". "u aputun altna gir ve sakn kprdama!" dedi paray
kapt eliyle sandalnn baaltnda-ki bir keyi iaret ederken. "Allah bizi korusun!"
Kreklerini ekti.
Ne yne gittik karanlk denizde, Boaz'a m, Halic'e mi; yoksa Marmara'ya m, bilemiyordum.
Durgun deniz, karanlk ehir kadar sessizdi. Yattm yerden suyun zerindeki belli belirsiz,
287
ipince bir sisin kokusunu duyuyordum. Uzaktan yaklaan Vnoto-run grltsn iitince,
"Geliyor ite!" diye fsldad kayk. "Her gece gelir!" Sandalmz midyeyle kapl liman
dubalarnn arkasna saklandnda, bir projektrn evresini sorgular gibi, saa sola dnen,
ehrin, sahilin, denizin, camilerin zerinde acmaszca gezinen k huzmesinden gzlerimi
alamadm. Ar ar yaklaan iri beyaz teknenin kendisini grdm sonra; kpetesinde,
srtlarnda cankurtaran yelekleri ve silhlar bir dizi nbeti vard; daha yukarda kaptan kk
ve bir kalabalk ve onlarn zerindeki bir ykseltide sahte Bakan Paa tek bana! Yar
karanlkta, glgenin iinde olduu iin ilerleyen teknede onu zar zor seiyordum, ama
karanln ve incecik sisin iinden, benim gibi giyindiini grebilmitim. Sandalcdan onu takip
etmesini istedim, ama bouna: Sokaa kma yasann balamak zere olduunu, cann
sokakta bulmadn syleyip beni Kabata'a brakt. Tenha sokaklardan sessizce saraymza
dndm.
Gece onu dndm, benzerimi, sahte paay, ama kim olduunu ya da denizin ortasnda ne
yaptn deil; onun araclyla kendimi dnebildiim iin onu dndm. Onu daha iyi
izleyebilmek iin, sabah, skynetim komutanlarndan, gece sokaa kma yasann bir saat
ileriye atlmasn istedim: Radyolardan benim bir konumamla birlikte hemen duyurdular. e
bir yumuama havas vermek iin tutuklularn bir ksmnn salverilmesini de emrettim,
braktlar.
stanbul ertesi gece daha neeli miydi? Hayr! Bu, halkmn bitip tkenmez hznnn yzeysel
muhaliflerimin iddia ettikleri gibi, siyasi baskdan deil, daha derin, daha vazgeilmez

kaynaktan beslendiini kantlar. Ertesi gece, sigara iiyorlar, ekirdek ve dondurma yiyorlar ve
kahve gene ayn dalgnlk ve hznle kahve radyolarndan benim yasak saatlerini azaltan
konumam dinliyorlard; ama ne kadar da gerektiler! Onlar arasndayken bir trl
uyanamad iin gerek insanlar arama dnemeyen bir uykuda-gezerin aclarn
hissediyordum. Eminn'nde kayky, nedense, beni bekler buldum. Hemen denize aldk.
Rzgarl dalgal bir geceydi bu sefer: Sanki Bakan Paa, bir iaretten tedirgin olmu gibi
gecikerek bizi bekletti. Kabata aklarnda, bu sefer baka bir dubann ardndan nce gemisini
ve son288
ra Bakan Paa'nn kendisini seyrederken, onun gzel olduunu dndm; -eer bu iki kelime
yan yana gelirse- gzel ve gerek: Mmkn mdr bu? Kaptan kulesinde toplanm kalabaln
zerinden stanbul'a, insanlara ve sanki tarihe evirmiti gzlerinin projektrlerini. Ne
gryordu?
Sandalcnn cebine bir deste pembe banknot sktrdm, kreklere asld. Dalgalarla alkalana,
sallana Kasmpaa'da, tersane yaknlarnda onlara yetitik ve ancak uzaktan seyredebildik:
Aralarnda benim Chevrolet'in de olduu siyah ve lacivert arabalara binip bir anda Galata'nn
karanlklarna doru kayboldular. Kayk ge kaldmzdan, yaklaan yasak saatinden
szediyordu.
Dalgal denizde uzun uzun sallandktan sonra, karaya ayak bastmda hissettiim
'gerekdlk' duygusunun bir denge sorunu olduunu sandm nce; ama deildi. nk iyice
ge kaldmz iin boalan sokaklarda, kendi yasamla tenhalaan caddelerde yrrken ayn
gerekdna dme duygusuna yle bir kapldm ki, gzlerimin nnde ancak ryalarmda
grebileceimi sandm bir grnt belirdi. Fndkl'dan Dolmabahe'ye doru uzanan yolda,
kpek srlerinden baka kimsecikler yoktu: Yirmi adm temde, arabasn acele acele
iterken dnp dnp bana bakan bir msrc hari. Baklarndan benden korktuunu, benden
katn anlyordum ve hemen korkmas gereken eyin yol boyunca sra sra dizili iri kestane
aalarnn arkasnda gizli olduunu sylemek istiyordum ona; ama bir ryadaki gibi
syleyemiyordum bunu; ve bir ryadaki gibi, sylemek istediim eyi syleyemediim iin,
korkuyor ya da korktuum iin syleyemiyordum. Korktuum ey de, ben hzlandka ve ben
hzlandm diye msrc hzlandka, yanmzdan ar ar akan aalarn arkasndayd; ama
bunun ne olduunu bilmiyordum ve daha kts bu korkun grntnn bir rya olmadn da
biliyordum.
.Ertesi sabah, ayn korkularn bir daha tekrarlanmasn istemediim iin, gece sokaa kma
saatinin iyice ileriye alnmasn ve tutuklularn bir ksmnn daha salverilmesini istedim. Bu
konuda bir aklama bile yapmadm; radyodan eski konumalarmn birini yaymladlar.
Bu sefer de ehrin sokaklarnda ayn grntleri greceimi, hibir eyin hibir zaman
deimeyeceini hayattan renmi ihti289
yarlarn deneyimiyle biliyordum ve yanlmadm: Baz baheli yaz sinemalar gsteri saatlerini
ileriye almlard; o kadar. Pamuk helva yapan satclarn boyadan pembelemi elleri de ayn
renkti, rehberleriyle de olsa, gece sokaa kmaya cesaret edebilen Batl turistlerin beyaz
yzleri de.
Eski yerinde kaykm beni bekler buldum. Hatta ayn eyi sahte Paa iin de syleyebilirim.
Suya aldktan az sonra onunla karlatk. Hava ilk geceki gibi durgundu, ama o belli belirsiz
sis yoktu. Denizin karanlk aynasnda minareleri, ehrin klarn grebildiim kadar, gene ayn
yerde, kaptan kknn stndeki ykseltide, Paa'y da grebiliyordum; Gerekti. stelik o
aydnlk gecede her gerek kiinin yapaca gibi o da bizi grmt.
Kaymz, onun peinden Kasmpaa iskelesine sokuldu. Usulca karaya atlamtm ki,
askerden ok pavyon kabadaysna benzeyen adamlar zerime atlp kollarmdan yakaladlar:
Ne iim vard burada, bu saatte? Sokaa kma yasann balamasna daha vakit olduunu
sylyordum telala; Sirkeci'de otelde kalan zavall bir kylydm ben, kyme dnmeden
nce son gece bir sandal gezintisine kmtm. Paa'nn yasandan haberim yoktu... Ama
korkak sandalc her eyi anlatt, adamlar da bize yaklaan Bakan Paalarna. 'Sivil' kyafetler
iinde de olsa, Paa daha ok bana benziyordu, ben de, daha ok bir kylye. Bizleri bir daha
dinledikten sonra emretti: Sandalc gidebilirdi, ben onunla gelecektim.

Limandan karken zrhl Chevrolet'nin arka koltuunda ben ve Bakan Paa yalnzdk. Ses
geirmez bir camla -benim Chevrolet'mde olmayan bir ayrnt- ayrlm n koltukta oturan ve
araba kadar sessiz ve farkedilmez ofrn varl yalnzlmz azaltmyor, artryordu.
"kimiz de yllardr bugn bekliyorduk!" dedi Paa benimkine hi benzemediini sandm bir
sesle. "Ben, beklediimi bilerek, sen beklediini bilmeden bekliyorduk. Ama ikimiz de
bilmiyorduk byle karlaacamz."
Yar tutkulu, yar yorgun bir sesle, en sonunda hikyesini anlatabilmenin heyecanndan ok,
onu en sonunda bitirebilmenin huzuruyla anlatyordu. Harbiye'de ayn snftaymz. Ayn
hocalardan birlikte ayn dersleri almz. Ayn souk k gecelerinde birlik290
te gece eitimine kar, ayn scak yaz gnlerinde ta klamzn musluklarna suyun gelmesini
birlikte bekler, izin gnlerinde, ok sevdiimiz stanbul'a birlikte gezmeye karmz. O zaman
anlam her eyin imdi olduu gibi gelieceini; tam imdi olduu gibi olmasa da.
O zaman, matematik dersinden en iyi notu almak, at taliminde hedefi on ikiden vurmak,
arkadalarmza kendimizi daha ok sevdirmek ve en iyi sicille snf birincisi olmak iin biz
ikimiz giz bir mcadele verirken anlam benim ondan daha baarl olacam ve rahmetli
annenin durmu saatlerine bakarken araca sarayda benim oturacam. Bunun gerekten
bir 'gizli' mcadele olmas gerektiini hatrlattm ona; nk Harbiye yllarnda ne herhangi bir
snf arkadamla bir yarma iinde olduumu -sizlere de sk sk tlediim gibi- ne de
kendisini bir arkada olarak hatrlayabildiimi syledim. Hi armad. 'Gizli' mcadelemizi ' de
farketmeyecek kadar benim kendime gvendiimi, kendi sn-fmdaki ya da teki snflardaki
rencilerden, temenlerden, hatta yzbalardan daha o zamandan, ok ok ileride olduumu
bildii iin, o bu mcadeleden ekilmi zaten; benim arkamda silik bir taklit, baarnn ikinci
snf bir glgesi olmak istemiyormu nk: 'Gerek' olmak istiyormu; bir glge deil. O
bunlar anlatrken, ben benimkine pek de benzemediini yava yava anladm Chevrolet'nin
pencerelerinden stanbul'un tenhalaan sokaklarn seyrediyor ve arada bir gzlerimi iki koltuk
arasnda ayn durumda kprdamadan duran bacaklarmza ve dizlerimize eviriyordum.
Rastlantnn hesaplarnda hibir yeri olmadn syledi, daha sonra. Yoksul milletimizin, krk yl
sonra bir diktatre daha boyun eeceini ve stanbul'u ona teslim edeceini ve bu diktatrn
bizim yalarmzda bir asker olacan o zaman tahmin etmek iin khin olmaya gerek yokmu:
Bu askerin "ben" olacam sonucunu karmak iin de. Bylece, daha Harbiye'deyken, basit bir
akl yrtmeyle btn gelecei gzlerinin nnde belirmi: Ya benim Bakan Paa olacam,
gelecein hayletimsi stanbul'unda herkes gibi gereklikle siliklik arasnda, imdiki zamann
kahredicili-iyle gemi ve gelecein haylleri arasnda gidip gelen yar hayletimsi bir glge
olacakm ya da hi olmazsa, gerek olabilmenin
291
I
yeni bir yolunu aramaya verecekmi btn hayatm. Bu yolu bulmak iin, ordudan atlacak
kadar byk, ama hapse dmeyecek kadar kk bir su ilediini, Harbiye komutannn
kyafetine girerek gece nbetileri tefti ederken yakalanmay baardn anlattnda, bu silik
renciyi ilk defa hatrladm. Okuldan atldktan sonra, hemen ticarete girmi. "Bizim lkede
zengin olmann en kolay ey olduunu herkes bilir!" dedi gururla. Buna karn bu kadar ok
yoksulumuzun olmasnn nedeni ise, insanlarmza btn hayatlar boyunca zengin olmann
deil, yoksul olmanm re-tilmesiymi. Bir sessizlikten sonra ekledi: Gerek olmay, ona
bylece, ben retmiim! "Sen!" dedi kelimenin zerinde durarak, "Yllarca bekledikten sonra,
benden daha da az gerek olduunu bu'akam aknlkla grdm sen! Zavall kyl!"
Uzun, ok uzun bir sessizlik oldu. Yaverimin gerek bir Kayseri kyls kyafeti diye vnerek
dzd elbiseler iinde, gln olmaktan ok, gerek d olduumu, hi de istemediim bir
biimde, bir ryann paras haline getirildiimi hissediyordum. Ayn sessizlikte, bu ryann
arabann pencerelerinden ar ekilmi bir film gibi akan karanlk stanbul grntleriyle
kurulduunu da anladm: Bo sokaklar, kaldrmlar, kimsesiz alanlar: Yasak saatim gene
gelmi, ehir sanki boalmt.
Marur snf arkadamn bana gsterdii eyin, benim yarattm bu rya ehirden baka bir
ey olmadm da biliyordum artk: ri servi aalarnn altnda klerek bsbtn kaybolmu
ahap evlerin arasndan, mezarlklarla iice geerek ryalar lkesinin eiine gelmi kenar
mahallelerden getik. Birbirleriyle bouan kpek srlerine terkedilmi parke kaph
yokulardan indik, sokak lambalarnn aydnlatmaktan ok, karatt sert yokulardan ktk.

Ryalardan baka bir yerde gremeyeceimi sandm kr emeli, ykk duvarl, krk bacal
hayalet sokaklardan geerken, karanln iinde masal devleri gibi uyuklayan camileri tuhaf bir
korkuyla seyrederken, yalnz saraymda deil, btn stanbul'da zamann durduuna beni
inandran, havuzlar kurumu, heykelleri unutulmu ve saatleri durmu meydanlardan
geerken, taklidimin nerek anlatt ticari baarlarn da, iinde bulunduumuz duruma
uygun diye anlatt hikyeleri de (Karsn yla yakalayan ihtiyar obann hikayesiyle Harun
Resifin Binbir Gece'nin bi292
rinde kaybolduu hikaye) dinlemiyordum. Benim ve senin soyadn tayan cadde, sabaha
doru, br btn caddeler, sokaklar ve alanlar gibi, gereklikten ok bir ryann uzantsyd.
Mevlna'nn "resim yarmas hikyesi" dedii bir ryay anlatyordu ki, sabaha doru bu
kendini beenmi adamn brakldn aklayan bildiriyi, sana orada, Batl dostlarmzn perde
arkasn sorduklar o bildiriyi kaleme alp radyolardan yaynlattm. Uykusuz geceden sonra,
yatamda uyumaya alrken gece bo alanlarn dolacan, durmu saatlerin kprdayacan,
ekirdek yenen kahvelerde, kprlerde, sinema kaplarnda hayaletlerden ve ryalardan daha
gerek bir hayat balayacan hayl ettim. Hayllerim ne kadar gerekleti de stanbul benim
gerek olabileceim bir haritaya dnt, bilemem, ama zgrln, her zamanki gibi,
ryalardan ok, dmanlarma ilham verdiini yaverlerimden anlyorum. Gene ayhanelerde,
otel odalarnda, kpr altlarnda toplamp aleyhimize dmenler evirmeye balamlar;
imdiden frsatlar geceyarlar saray duvarlarn anlam zlemeyen ifreli yazlarla
dolduruyorlarm; ama nemli deil bunlar: Artk padiahlarn kyafet deitirip halk arasna
kart dnemler ok geride, yalnzca kitaplarda kald.
Geenlerde bu kitaplarn birinde, Hammer'in 'Osmanl Tari-hi'nde, Yavuz Sultan Selim'in
ehzadeliinde Tebriz'e gidip kyafet deitirdiini okudum. Gayet gzel satran oynad iin
hreti yaylm, satran merakls ah smail tarafndan dervi kyafe-tindeki bu gen saraya
oyuna arlm. Uzun sren bir oyundan sonra Yavuz onu yenmi. Kendisini yenen adamn bir
dervi deil, aldran seferinde Tebriz'i elinden alacak Osmanl mparatoru Yavuz Sultan Selim
olduunu ah smail yllar sonra anladnda, oynadklar oyunun hamlelerini hatrlam mdr,
diye dndm. Marur taklidim, oyunumuzun btn hamlelerini hatrlyordur. Ayrca, 'King
and Pawn' adl satran dergisinin abonesi bitmi olmal, yollamyorlar artk; sefarete senin
hesabna para yolluyorum ki yenile.
293
DOKUZUNCU BLM
KEF-L ESRAR
"Yznn metnini erhider okunan fasi-u bb" Niyazi-i Msri
'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb'nm nc blmn okumaya balamadan nce Galip kendine
koyu bir kahve hazrlad. Uykusunu aar diye helaya gidip souk suyla yzn ykad, ama
kendini tuttu ve aynada yzne bakmad hi. Kahve fincamyla Cell'in alma masasna
otururken, uzun zamandr zm bekleyen bir matematik problemim zmeye hazrlanan bir
lise rencisi gibi hevesliydi.
F.M.nc'ye gre, btn Dou'yu kurtaracak bir Mehdi'-nin zuhurunun Anadolu'dan, Trk
toprandan beklendii gnlerde, Trke'nin 1928'den sonra dile geldii yirmi dokuz Latin
harfinin insan yzndeki hatlarla temellendirilmesi, kaybolan esrarn yeniden kefi iin atlacak
ilk admd. Bylece, unutulmu Huruf risalelerinden, Bektai nefeslerinden, Anadolu halk
resimlerinden, su katlmam Huruf kylerindeki hayletimsi kalntlardan, tekke duvarlarna,
paa konaklarna izilmi figrlerden, binlerce hat levhasndan yola karak Arapa ve
Farsa'dan Trke'ye geileri srasnda baz seslerin hangi 'deerlere' uradn rnekleriyle
gstermi, sonra bu harfleri tek tek baz kiilerin fotoraflarnda insan korkutan bir kesinlikle
bulup iaretlemiti. Yazarn yzlerindeki kesin ve apak anlam okuyabilmek iin zerlerinde
Latin harflerini grmeye bile gerek olmadn belirttii bu kiilerin resimlerine bakarken Galip,
Cell'in dolabndan kard fotoraflara bakarken hissettii rpertiyi duydu. Altlarnda Fazlallah, iki halifesi, 'minyatrden kopye edilmi Mevlna portresi', 'O-limpiyat madalyal greimiz
Hamit Kaplan' olduu yazl kt klieli fotoraflarla kapl sayfalan evirdikten sonra Cell'in
1950'lerin sonunda ekilmi bir fotorafyla yz yze gelince korktu. brlerine yapld gibi,
bu fotorafn zerine de, nasl yerle294

tirilip izildikleri oklarla gsterilen baz harfler iaretlenmiti. Ce-ll'in otuzbe yalarnda
ekilmi bu fotorafnda, F.M.nc, burunda U harfini, gzlerin kenarnda Z harflerini ve
yzn btnnde yan yatm bir H harfini grmt. Galip hzla evirdii birka sayfadan
sonra bu diziye Huruf eyhlerinin, nl imamlarn lp teki dnyada bir gezindikten sonra
geri dnenlerin, Greta Garbo, Humphrey Bogart, Edward G.Robinson ve Bette Davis gibi
'yzleri derin anlaml' Amerikan yldzlarnn, nl celltlarn ve Cell'in genliinde
maceralarn anlatt baz Beyolu haydutlarnn resim ve fotoraflarnn eklendiini grd.
Yzlerin zerinde iaretleyerek temellendirdii her harfin iki anlam olduunu sylyordu yazar
daha sonra: Yazdaki dz anlamla, yzden retilen gizli anlam.
Her harfin bir kavrama iaret eden gizli bir anlam olduunu kabul ettiimize gre, diye akl
yrtyordu daha sonra F.M.nc, bu harflerden yaplm her kelimenin bir ikinci ve gizli
anlam olmas da arttr. Ayn ekilde cmlelerin, paragraflarn, ksaca btn yazlarn ikinci ve
gizli anlamlan vard. Ama bu anlamlarn da en sonunda gene baka cmlelerle, kelimelerle,
yani harflerle yazld dnlrse, ikinci anlamdan ncnn, bir sonrakinden daha
sonrakinin 'yorumla' kefedilecei snrsz bir gizli anlamlar dizisi ortaya kyordu. Biri tekine,
teki brne alarak bir ehri saran saysz sokaklarn ana benzetilebilirdi bu: Her biri
baka bir yze benzeyen haritalara. Demek ki esrar kendi bildi-ince ve elindeki cetvelle
zmeye girien okurun, haritann sokaklarnda yrdke esrar kefeden, ama esrar
kefettike daha da yaylan ve yayldka da esrarn kendi yrd sokaklarda, setii
yollarda, kt yokularda, kendi yolculuk ve hayatnda bulan yolcudan hibir fark yoktu.
te, beklenilen Kurtarc, 'O' ya da Mehdi, okuyucularn, mutsuzlarn, hikye merakllarnn
esrarn derinliklerine gmldke kaybolduklar bu noktada 'zuhur' edecekti. Hayatn ve
yaznn ortasnda, haritalarla yzlerin kesitii noktada, ehrin ve iaretlerin iinde Mehdi'den
gereken iareti alan yolcu (tpk tasavvuf yolcusu gibi) elindeki harf anahtarlar ve ifrelerle
yolunu bulmaya balayacakt. Tpk sokaklardaki, caddelerdeki iaret levhalaryla yolunu bulan
yolcu gibi, diyordu F.M.nc, ocuksu bir sevinle. Demek ki, sorun Mehdi'nin koyaca
isaret295
leri hayatn ve yaznn iinde grebilme sorunuydu.
F.M.nc'ye gre bu sorunu zmek iin bizim bugnden kendimizi onun yerine koymamz,
onun nasl hareket edeceini ngrmemiz gerekiyordu: Yani, bir satran oyuncusu gibi gelecek
hamleleri tahmin etmeliydik. Bu tahmini birlikte yapmak istediini syledii okuyucusundan,
her zaman her durumda geni bir okuyucu kitlesine seslenebilecek bir kiiyi gzlerinin nnde
canlandrmalarn rica ediyordu. "Szgelimi," diyordu hemen arkasndan, "bir ke yazarn
dnelim." Her gn vapurlarda, otobslerde, dolmularda, kahve kelerinde ve berber
dkknlarnda, yurdun drt bir yannda yzbinlerce kii tarafndan okunan bir ke yazar,
Mchdi'nin yol gsterici gizli iaretlerini yayabilecek kiiye iyi bir rnekti. Esrar bilmeyenler iin
bu ke yazarnn yazlarnn yalnzca tek bir anlam olacakt. Grnen dz anlam. Meh-di'yi
bekleyenler, ifrelerden, formllerden haberli olanlar ise, harflerin ikinci anlamlarndan yola
karak gizli anlam da okuyabileceklerdi. Szgelimi, Mehdi, "Kendimi dardan seyrederken
dnyordum bunlar..." diye bir cmle koyarsa yazsnn iine, sradan okurlar bunun
grnen anlamnn tuhaflm dnrken, harflerin esrarndan haberli olanlar, bu cmlenin
bekledikleri zel tebli olduunu hemen anlayacaklar ve ellerindeki ifrelerle kendilerini yeni,
yepyeni bir hayata ve yolculua karacak servene atlacaklard.
nc blm bal, 'Kef-l Esrarla, demek ki, yalnzca, kaybolarak Dou'yu Bat nnde
klelie iten esrar dncesinin yeniden kefedilmesi deil, Mehdi'nin yazlar iine gizledii bu
cmlelerin bulunmas da anlatlyordu.
F.M.nc, daha sonra Edgar Allen Poe'nun 'Gizli Yazlar zerine Bir ki Sz' adl makalesinde
nerilen ifre formllerini tartarak gzden geirmi, bunlardan sras deitirilmi alfabe
ynteminin, Hallac- Mansur'un ifreli mektuplarnda kulland ve Mehdi'nin yazlarnda
kullanaca ynteme en yakn dtn belirtmi ve birdenbire kitabn son satrlarnda u
nemli sonucu ilan etmiti: Btn ifrelerin, btn formllerin balang noktas, her yolcunun
kendi yznde okuyaca harflerdi. Yola kmak isteyen, yeni lemi kurmak isteyen herkes,
yzndeki harfleri grmeliydi nce. Okuyucunun elinde tuttuu bu alakgnll kitap, harf296

lerin her kiinin yznde nasl bulunacana bir rehberdi. Esrara ulaacak ifrelere ve
formllere ise yalnzca bir giri yaplmt. Bunlar yazlarn iine yerletirmek, tabii ki yaknda
bir gne gibi ykselecek Mehdi'nin ii olacakt.
Galip, 'gne' kelimesiyle Mevlna'nn ldrlen sevgilisi ems'in adnn da iaret edildiini
anlad zaman, bitirdii kitab elinden atm, aynaya bakmak iin helaya yryordu. Belli
belirsiz aklnda ldayan dnce, imdi ak seik bir korkuya dnmt: "Yzmdeki
anlam Cell oktan okumutur!" ocukluunda, ilk genliinde bir su iledii, bir baka birisi
olduu, bir esrara bulatna inand zaman hissettii ve her eyin olup bittiine ve olup
bitenlerin artk dzeltilemeyeceine ilikin bir felket duygusu vard iinde. "Artk baka birisi
oldum ben!" diye dnd Galip, hem oyun oynayan bir ocuk gibi, hem de geri dn
olmayan bir yola km biri gibi dnmt bunu.
Saat oniki geiyordu; apartmanda, ehirde ancak bu saatlerde duyulabilen o byleyici
sessizlik vard; sessizlikten ok bir sessizlik duygusu, nk belki yaknlardaki bir kazan
dairesinden, belki de ta uzaktaki byk bir geminin jeneratrnden gelen belli belirsiz bir
vnlamay kulaklarnn iinde bir sz gibi iitebiliyordu. Vaktin oktan geldiine karar vermiti,
ama gene de harekete gemeden nce kendini biraz daha tuttu.
gndr unutmaya alt dnce geldi aklna: Yeni bir yazsn yollamamsa eer,
yarndan balayarak CelPin gazetedeki kesi bo kalacakt. Yllardr bir kere olsun yazsz
kalmam o keyi bo olarak dnmek istemedi: Sanki yeni bir yaz kmazsa, Rya ile Cell,
ehrin iinde gizli bir yerde aralarnda glp konuarak Galip'i artk beklemeyeccklerdi.
Dolabn iinden geliigzel ektii eski ke yazlarndan birini okurken "Ben de yazabilirim
bunu!" diye dnd. Elinde bir reete varl artk: Hayr, gn nce, gazetede, yal ke
yazarnn verdii reete deildi bu, baka bir eydi: "Btn yazlarn, her eyini biliyorum,
okudum, okudum." Son kelimeyi neredeyse yksek sesle mnldanmt. Dolaptan geliigzel
ektii baka bir ke yazsn okuyordu. Ama okumak da denemezdi buna; kelimeleri iinden
seslendirerek yaznn zerinden geiyordu, ama akl bazan kelimelerin, harflerin karmaya
alt ikinci anlamlarna taklyor, ounlukla da oku297
duka CelPe daha ok yaklatn hissediyordu. nk bir bakasnn belleini ar ar
edinmekten baka neydi ki okumak?
Aynann karsna geip yznn zerindeki harfleri okumak iin hazrd artk. Helaya girip
aynada yzne bakt. Ondan sonra her ey ok abuk oldu.
ok sonra, aylar sonra gene bu evde, otuz yl ncesini kar koyulmaz bir tutarllk ve
sessizlikle taklit eden eyalar arasnda masaya yaz yazmak iin her oturuunda Galip, aynaya
bakt o n sk sk hatrlayacak ve aklna hep ayn kelime gelecekti: Dehet. Oysa bir oyun
heyecanyla aynaya bakt ilk anda bu kelimenin artrabilecei korkuyu hissetmemiti. Bir
boluk duygusu vard iinde ilk anda, bir unutkanlk, bir tepkisizlik. nk, ilk anda, plak
ampuln nda aynada grd yzne gazetelerde gre gre alt babakanlarn ve
sinema oyuncularnn yzlerine bakar gibi bakmt. Bir srr, gnlerdir peinden kotuu gizli
bir oyunu zer gibi deil, giye giye alt eski bir paltoyu ya da sradan bir k sabahn
benimser gibi bakmt kendi yzne; bir kader duygusuyla sahiplendii eski bir emsiyeye
grmeden bakar gibi. "O zamanlar kendimle birlikte yaamaya o kadar alktm ki yzm
farketmiyordum," diye dnecekti ok daha sonra. Ama ok srmemiti bu kaytszlk. Aynada
grd yzne gnlerdir bakt fotoraf ve resimlerdeki yzlere bakar gibi bakabildii
zaman, hemen harflerin glgelerini semeye balamt nk.
Tuhafln hissettii ilk ey, kendi yzne st yazl bir kt parasna bakar gibi
bakabilmesiydi, yzn baka yzlere ve gzlere iaretler sunan bir levha gibi grebilmesiydi,
ama ilk anda bunun zerinde de fazla durmamt, nk gzlerinin kalarnn arasnda bir
kesinlikle beliren harfleri iyice seebiliyordu artk. ok gemeden harfler, Galip'e onlar daha
nceden neden farkedeme-diini dndrtecek kadar belirginlemitiler. Grdnn,
fotoraflardaki yzlere iaretlenmi harflere fazlaca bakmaktan kaynaklanan bir yanlsama, bir
gz alkanl, inanla oynanan yanlsama oyununun bir paras olduunu da dnmemi
deildi, ama gzn aynadan kardktan sonra, aynaya yeniden her baknda, brakt yerde
harfleri gryordu: ocuk dergilerindeki bir bakta aacn dallar, bir bakta dallarn arasna
gizlenmi hrsz olan o bilmece figrleri gibi bir gzkp bir kaybolmuyordu harfler;
298
1

orada Galip'in her sabah dalgn dalgn tra ettii yzn topografyas iinde, gzlerin, kalarn,
btn Hurufilerin zerine srarla 'e-lif i yerletirdikleri burnun ve 'yz emberi' denilen yuvarlak
yzeyin iindeydiler. Sanki artk zor olan, harfleri okuyabilmek deil de okuyamamakt. Bunu
yapmaya da almt Galip, yznn zerindeki bu sinir bozucu maskeden kurtulabilmek iin,
Hurufi resim ve edebiyatn gnlerdir elden geirirken ve dikkatle okurken, aklnn bir
kesinde her zaman ihtiyatla hazr ettii o kmseyici dnceyi yardma arm, harfler
ve yzlerle ilgili her eyi gln, zorlama ve ocuksu bulan pheciliini harekete geirmek
istemiti, ama yznn hatlar ve kvrmlar artk o kadar ak seik bir ekilde baz harflere
iaret ediyordu ki, aynann karsndan ekilememiti.
Sonralar 'dehet' diyecei duyguya bu srada kapld. Ama her ey o kadar abuk olmu,
yznn zerindeki harfleri ve harflerin iaret ettii kelimeyi o kadar abuk grmt ki,
sonralar yz, zerinde iaretler duran bir maskeye dnt iin mi, yoksa bu harflerin
iaret ettii anlamn korkunluundan m, dehete kapldn ak seik karamayacakt.
Harfler Galip'in yllardr bilip de unutmak istedii, hatrlayp da hatrlamadn sand, renip
de bilmedii bir gerei, sonralar kaleme almak istedii zaman, bambaka kelimelerle
hatrlayabilecei bir esrar gsteriyordu. Ama onlar hibir pheye yer brakmayacak bir
kesinlikte yznde okur okumaz, her eyin basit ve anlalr olduunu da dnmt;
grd eyi bildiini, armamas gerektiini dnd gibi. Belki de, sonralar 'dehet'
diyecei ey bu basit ve ak gerein artclyd; akln olaanst bir ldamayla masann
zerindeki ince belli bir ay fincann inanlmayacak bir nesne gibi alglayabildii zamanlarda
gzn ayn fincan eskiden olduu gibi grebilmesindeki rktc yan gibi.
Yznn zerindeki harflerin iaret ettii eyin bir yanlsama deil, gerek olduuna karar
verince Galip, aynann karsndan ekilip koridora kt. Sonralar 'dehet' diyecei eyin
suratnn bir maskeye, bir bakasnn yzne, bir iaret levhasna dnmesinden ok, bu
levhann gsterdii eyle ilgili olduunu sezmiti artk. nk en sonunda gzel oyunun
kurallarna gre herkesin yznde vard bu harfler. O kadar emindi ki bundan, bir avuntu ola299
rak bile grebilirdi bunu, ama koridordaki dolabn raflarna bakarken, iinde yle derin bir ac
ykseldi, Rya'y ve Cell'i yle bir zledi ki, ayakta durmakta glk ekti. Sanki gvdesi ve
ruhu kendisini ilemedii gnah laryla brakp gidiyordu; sanki btn belleinde yalnzca
yenilgi ve ykmn srr vard, sanki herkesin unutmak isteyip mutlulukla unuttuu bir tarihin ve
esrarn btn keder ve ans kendi belleine ve omuzlarna kalmt.
Daha sonralar, aynaya baktktan sonra be dakika iinde -nk ok abuk olmutu her
ey- neler yaptn her hatrlamak isteyiinde, koridordaki dolapla apartman aralna bakan
pencereler arasnda geirdii o dakikay hatrlayacakt: 'Dehet'in iine girdikten sonra, nefes
almakta glk ekerken, karanlkta brakt aynadan uzaklamak isterken, alnndan souk
ter damlacklar birikirken. Bir an yeniden aynann karsna geip bir yarann zerini kaplayan
kabuu kazr gibi yznn zerindeki o ince maskeyi ekip karabileceini hayl etti, altndan
kacak yzn zerindeki harfleri, tpk o alelade sokaklarda, sradan duvar ilanlarnda, plastik
torbalarda grp de okumad harfler ve iaretler gibi okumayacan sanyordu. Acy
unutmak iin, dolaptan ekip kard bir yazy okumay denedi, ama artk biliyordu her eyi,
Cell'in yazd her eyi kendi yazm gibi biliyordu. Sonralar sk sk yapaca gibi, kr
olduunu ya da gzbebeklerinin yerini mermerden deliklerin, aznn yerini bir frn aznn,
burnunun yerini paslanm cvata deliklerinin aldn hayl etti. Yzn her dnnde
gzlerinin nnde beliren harfleri Cell'in grdn, bir gn kendisinin de greceini bildiini
btn bu oyuna birlikte girdiklerini anlyordu, ama bunlar o ilk dakikada ak seik dnp
dnmediinden sonralar o kadar emin de olamayacakt. Alamak isteyip alayamyormu,
nefes almakta glk ekiyormu gibiydi; boazndan denetleyemedii bir ac inleyii kt; eli
kendiliinden pencerenin kulpuna uzand; oraya bakmak istiyordu, apartman aralna,
'karanlk' denen o yere, bir zamanlar kuyunun olduu yere. Kim olduunu bilemedii birisini
taklit ettiini hissetti, bir ocuk gibi.
Pencereyi am, gvdesini karanla uzatm, dirsckleriyle pervaza yaslanrken yzn
apartman aralnn o dipsiz kuyusuna uzatmt: Pis bir koku geliyordu oradan, yarm yzyl
gekin bir
300
zamandan beri biriken gvercin pisliklerinin, atlm teberinin, apartman kirinin, ehir
dumanlarnn, amurun, ziftin, umutsuzluun kokusu. Unutmak istedikleri eyleri buraya

atarlard. Boluun geri dnlmez karanlna, apartmanda bir zamanlar yaayanlarn


hafzalarnda artk tortusu bile kalmam o anlarn iine, Cell'in yllarca sabrla rd ve eski
iirin kuyu ve esrar ve korku motifleriyle bezedii bu karanln iine atlamak geliyordu
iinden, ama bir sarho gibi hatrlamaya alarak yalnzca karanla bakt. Rya'yla bu
apartmanda geirdikleri ocukluk yllarnn anlar bu kokuyla yakndan ilgiliydi, bir zamanlar
kendisi olan o saf ocuk da, iyi niyetli delikanl, karsyla mutlu olan koca, esrarn kenarnda
yaayan sade vatanda da bu kokudan yaplmt. Cell ve Rya ile birlikte olma istei, iinde
yle bir ykseldi ki, barmak geti iinden; sanki gvdesinin yars bir ryada olaca gibi
gsterile gsterile kendisinden koparlp uzak ve karanlk bir yere gtrlyordu da, ancak
sesini soluunu ykseltip barrsa bu tuzaktan kabilirdi. Ama yalnzca souk k gecesinin ve
karn nemli souunu yznde hissederek dipsiz karanla bakt. Yzn karanln kr
kuyusuna doru tuttuka iinde gnlerdir tek bana gezdirdii acnn paylaldn, korkutucu
olann anlaldn, daha sonralar yenilginin, sefaletin ve ykmn srr diyecei eyin ok
nceden, tpk Cell'in btn ayrntlaryla hazrlayp bu tuzaa ektii kendi hayat gibi aa
ktn hissediyordu. Orada, karanla bakan pencereden yar beline kadar sarkp, aaya bir
zamanlar dipsiz kuyunun olduu yere uzun uzun bakt. Yznde, boynunda, alnnda sert
souu iyice hissettikten ok sonra ieri ekildi, pencereyi kapatt.
Ondan sonras ak, anlalr ve aydnlkt. Ondan sonra, gn yana kadar yaptklarn ok
daha sonra hatrladnda, yapt her eyi mantkl, gerekli ve yerinde bulacak ve onlar
yaparken duyduu aklk ve kesinlikle de hatrlayacakt. Oturma odasna geip koltuklardan
birine kendini brakp dinlendi. Cell'in masasnn zerine ekidzen verdi, ktlar, gazete
kesiklerini, fotoraflar bir bir kutularna, kutular da dolaptaki yerlerine geri koydu. Yalnz iki
gndr bu evde kendi dattklarn deil, daha nceden Cell'in de pasakllkla oraya buraya
att teberiyi toplad, dolu kllkleri boaltt, bardaklar fincanlar ykad, pencereleri hafife
301
ap evi havalandrd. Yzn ykad, kendine bir koyu kahve daha hazrlad ve boaltp
temizledii alma masasnn zerine Ce-ll'in eski ve ar Remington daktilosunu yerletirip
oturdu. Cell'in yllardr kulland dosya ktlar ekmecedeydi, karp makineye bir tane
takt ve hemen yazmaya balad.
ki saate yakn bir sre masadan hi kalkmadan yazd. Her eyin yerli yerine oturduunu
hissederek, temiz ve bo kdn verdii bir heyecanla yazyordu. Daktilonun eski ve tandk bir
mzii hatrlatarak hareket eden tularn vurduka, yazdklarn ok daha nceden bildiini ve
dndn anlyordu. Arada bir yavalamas, gerekli bir kelimeyi yerletirebilmek iin bir an
dnmesi gerekiyordu belki, ama Cell'in dedii gibi, "zorlanmadan" ve cmlelerin ve
dncelerin akna kendini brakarak yazyordu.
lk yazya, "Aynaya baktm ve yzm okudum," szleriyle balad. kinciye "Ryamda en
sonunda yllardr olmak istediim kii olduumu grdm," diyerek ncye eski Beyolu
hikyelerinden sz aarak. Bu yazlar ilkinden de kolayca ve daha da derin bir ac ve umutla
yazd. Yazlarn Cell'in kesine tam istedii ve bekledii gibi yerleeceinden emindi.
Ortaokul ve lise yllarnda okul defterlerinin son sayfalarnda binlerce kere taklit ettii Cell'in
imzasyla yazy imzalad.
Gn dktan sonra, kenarlarna vurulan tenekelerin grlt-syle p kamyonu geerken
Galip F.M.nc'nn kitabndaki Cell'in resmini inceledi. teki sayfalardaki silik ve soluk
fotoraflardan birinin altnda kim olduu yazlmamt, kitabn yazarnn o olduunu dnd.
F.M.nc'nn, eserinin basma koyduu hayat hikyesini dikkatle okudu; 1962'deki baarsz
askeri darbe giriimine bulatnda ka yanda olabileceini hesaplad. Grevle Anadolu'ya ilk
gittii zaman, demek ki temen rtbesindeyken, Hamit Kaplan'n genlik grelerini
izleyebildiine gre, Cell'in yalarmda olmalyd. Galip, Harb Okulu yllklarndan 1944, 45 ve
46 yllar mezunlarn tekrar tarad. 'Kef-l Esrar'daki kimlii belirsiz yzn genlii olabilecek
birka yzle karlat, ama kitaptaki fotorafta en belirgin zellik, kabak kafa, genlerin
fotoraflarnda subay kasketiyle rtlmt.
Saat sekiz buukta Galip, zerinde paltosu, ceketinin i cebinde katlanm yaz, ie giden
aceleci bir aile babas gibi hzla
302
ehrikalp Apartmannn kapsndan kp kar kaldrma geti. Kimse grmemiti ya da gren
arkasndan seslenmemiti. Hava ak, gk k maviiydi; kaldrmlar kar, buz ve amurla
kaplyd. ocukluunda her sabah dedeyi tra etmeye gelen ve daha sonraki yllarda da

Cell'le birlikte gittikleri Vens berberinin pasajna girip en utaki dkkna, anahtarcya,
Cell'in dairesinin anahtarn brakt. Kedeki gazeteciden Milliyet ald. Baz sabahlar Cell'in
kahvalt ettii Sti Muhallebicisine girip kendine sahanda yumurta, kaymak, bal ve ay
smarlad. Kahvaltsn ederken, Cell'in ke yazsn okurken, Rya'nn okuduu dedektif
romanlarnn kahramanlarnn da, birok ipucu iine anlaml bir hikye yer-letirebildikleri
zaman, kendilerini imdi kendisinin hissettii gibi hissetmeleri gerektiini dnd. imdi
esrar zecek anlaml bir anahtar bulduktan sonra, bu anahtarla yeni kaplar aacak dedektif
gibi hissediyordu kendini.
Cell'in gazetedeki yazs cumartesi gn Galip'in yedekler dosyasnda grd son yazyd ve
btn o yazlar gibi eskiden de yaymlanmt, ama Galip harflerin ikinci anlamn zmeye
girimedi bile. Kahvaltsn ettikten sonra, dolmu kuyruunda beklerken bir zamanlar olduu
kii ve o kiinin yakn zamana kadar yaad hayat geldi aklna: Sabahlar dolmuta gazete
okurdu, akam eve dnecei saati dnrd, evde, yatakta uyuyan karsn hayal ederdi.
Gzlerinin kenarlarnda yalar birikti.
Dolmu Dolmabahe Saraynn nnden geerken, "Dnyann tepeden trnaa deitiine
inanvermesi iin insann," diye dnd Galip, "kendisinin bir baka biri olduunu
anlayvermesi demek ki, yetiyormu." Dolmuun pencerelerinden seyrettii eskiden bildii
stanbul deil, esrarn yeni anlad ve sonralar zerine yazaca baka bir stanbul'du.
Gazetede, yaz ileri mdr, 'servis efleri' ile toplantdayd. Galip, kapsn tklatp biraz
bekledikten sonra Cell'in odasna girdi. eride, masann zerinde, eyalarla Galip'in son
geliinden beri hibir deiiklik olmamt. Cell'in masasna oturup acele acele ekmecelerini
kartrd. Eski al kokteyli davetiyeleri, sol ve sa eitli siyasal fraksiyonlardan yollanm
bildiriler, geen geliinde grd gazete kesikleri, dmeler, kravat, kol saati, bo mrekkep
ieleri, illar ve geen geliinde dikkat etmedii kara
303
gzlkler... Kara gzlkleri gzne takp Cell'in odasndan kt. Yaz ilerinin geni odasna
girdiinde polemiki ihtiyar yazar Necati'yi masasnda alrken grd. Hemen yanbanda,
geen geliinde magazin yazarnn oturduu sandalye botu. Galip oraya geip oturdu. Bir sre
sonra, "Hatrladnz m beni?" diye sordu ihtiyar adama.
"Hatrladm! Siz de benim hafza bahemde bir ieksiniz," dedi Neati ban okuduundan
kaldrmadan. "Hafza bir bahedir, kimin szdr bu?"
"Cell Salik'in."
"Hayr Bottfolio'nun," dedi ihtiyar ke yazar ban kaldrrken, "bn Zerhani'nin o klasik
evirisinden. Cell Salik ondan her zamanki gibi yrtmtr. Sizin onun kara gzlklerini
yrttnz gibi."
"Gzlkler benim," dedi Galip.
"Demek ki insanlar gibi gzlkler de ift yaratlyor. Verin bakaym unu bana."
Galip gzlkleri karp verdi. htiyar bir an inceledikten sonra kara gzlkleri dikkatle gzne
taknca Cell'in yazlarnda szn ettii 1950'lerin efsane haydutlarndan birine, Cadillac' ile
kaybolan gazino, kerhane ve pavyon patronuna benzedi. Esrarengiz bir glle Galip'e dnd.
"Tevekkeli, arada bir dnyaya bir bakasnn gzlerinden bakabilmeyi bilmek gerek, demiler.
Asl o zaman dnyann ve insanlarn esrarn kavramaya balarm insan. Anladnz m, kimin
sz bu?"
"F.M.nc'nn," dedi Galip.
"Hi ilgisi yok. O yalnzca budalann tekidir," dedi ihtiyar. "Bir zavall, gariban takmndan...
Kimden iittin sen onun adn?"
"Cell bana bu adn uzun yllar kulland takma adlardan biri olduunu sylemiti."
"Demek insan iyice bunaynca, yalnzca kendi gemiini ve yazlarn inkr etmekle kalmyor,
bakalarn da kendisiymi gibi hatrlyor. Ama sanmam ki bizim akgz Cell Efendimiz bu
kadar bunasn. Bir hesab vardr, bile bile yalan sylemitir. F.M.nc, kanyla canyla
gerekten yaam biridir. Yirmi be yl nce gazetemize bir sanak halinde okuyucu mektubu
yollayan bir su304
bayd. Mektuplarn bir-ikisi ayp olmasn diye okuyucu stununda yaymlannca, sanki kadrolu
yazar gibi her gn fiyakayla gazeteye gelip gitmeye balad. Derken, aya birden kesildi, yirmi
yl ortalkta gzkmedi. Bir hafta nce gene prl prl kabak kafasyla s- kn etti, gazeteye

kadar beni grmeye gelmi, yazlarma hayran-m. Acklyd, almetlerin belirdiini


anlatyordu." "Hangi almetler?"
"Haydi, bilirsin bilirsin. Cell yoksa anlatmyor mu hi? Hani vakit tamam, almetler belirdi,
haydi sokaa numaralar: Kyamet, ihtill, Dou'nun kurtuluu filan?"
"nceki gn Cell'le bu konuda sizin kulanz nlattk." "Gizlendii yer neresiymi?"
"Unuttum."
"erde yaz ilerinde toplandlar," dedi ihtiyar ke yazar. "Yeni yaz vermiyor diye artk kap
nne koyacaklar senin Cell amcan. Syle ona, onun kesinde, ikinci sayfada yazmay bana
nerecekler, ama reddedeceim."
"nceki gn, 196O'l yllarn banda birlikte bulatnz o askeri darbeyi anlatrken, Cell de
sizden hep sevgiyle szetti."
"Yalan. Darbeye ihanet ettii iin benden de, hepimizden de nefret eder o," dedi ihtiyar ke
yazar. Hi yadrgamad kara gzlkleriyle artk eski Beyolu gangsterlerinden ok bir
'stad'a benzemiti. "Darbeyi satt. Tabii sana bunlar byle anlatmam, her eyi kendisinin
dzenlediini sylemitir, ama her zamanki gibi senin Cell amcan, olaylara yalnzca baarya
herkes inanmaya balaynca katld. Ondan nce, Anadolunun drt bir yanna dalan o
okuyucu alar kurulurken, piramitler, minareler, mason sembolleri, tepegzler, esrarengiz
pergeller, kertenkele resimleri, Seluklu kubbeleri, iaretli Beyaz Rus banknotlar, kurt kafalar
elden ele dolarken, Cell yalnzca artist resmi biriktiren ocuklar gibi okuyucularnn
resimlerini biriktiriyordu. Bir gn mankenler evi hikyesini icat etti, baka bir gn karanlk
gecelerde kendisini dar sokaklarda izleyen bir 'gz'den szetmeye balad. Anladk ki o da
aramza katlmak istiyor, raz olduk. Stunlarn davaya aar diyorduk, askerlerin bazlarn da
belki o srkler diyorduk. Ama ne srklemek! O sralarda etrafta bir sr meczup, anaforcu,
senin F.M.nc cinsinden adam vard; ilk i, hemen
305
onlar kafakola ald. Sonra ifrelerinden, formllerinden, harf oyunlarndan yararland
karanlk bir baka takmla iliki kurdu. Her birini yeni bir zafer olarak grd bu ilikilerinden
sonra, bizlere gelir, ihtill gnnden sonra oturaca koltuk konusunda pazarlk ederdi. Pazarlk
gcn artrmak iin, o sralar baz tarikat kalntlaryla, Mehdi'yi bekleyenlerle ya da
Fransa'da, Portekiz'de pinekleyen Osmanl ehzadelerinden haber aldklarn syleyenlerle
grtn ileri srd; hayli kiilerden sonralar bize gsterecei mektuplar aldn, evinde
kendisini ziyarete gelen paa ya da eyh torunlarnn kendisine srlarla dolu elyazmalar ve
vasiyetler braktklarn, geceyarlar tuhaf kiilerin gazeteye kendisini grmeye geldiklerini
iddia etti. Hepsini kendi uydurmutu bu kiilerin. Ayn gnlerde, daha doru drst bir
Franszcas olmayan bu adam, ihtillden sonra dileri bakan olaca sylentisini de yayd
iin, bu balonlardan birini sndreyim dedim. O sralarda yazlarnda efsanevi bir karanlk
adamn vasiyeti dedii birtakm hikyelerden szediyor, tarihimizle ilgili bilinmeyen bir gerei
aa vuracak bir kumpasn peygamberler, Mehdiler ve kyamet lakrdlaryla dolu zrvalarn
kaleme alyordu. Oturdum bn Zer-hani'yi ve Bottfolio'yu da iin iine katarak kemde
gerekleri gsteren bir yaz yazdm. Korkakm! Hemen bizden koptu ve teki gruplara katld.
Gen subaylarla daha sk ilikisi olan yeni dostlarna, benim hayli dediim kiilerin
yaadklarn kantlamak iin, geceleri kyafet deitirip, kahramanlarnn klna girdiini
anlatrlar. Beyolu'nda bir gece bir sinemann kapsnda Mehdi ya da Fatih Sultan Mehmet
olarak gzkm, filmin balamasn bekleyen akn kalabala, btn milletin klk
deitirerek baka hayatlarn iine girmesi gerektiini vaaz ediyormu: Amerikan filmleri de
yerli filmler kadar umutsuzmu; onlar artk taklit etme ansmz bile yokmu. Sinemadaki
kalabal Yeilam Sokandaki yapmclar aleyhine kkrtmak, peinden srklemek istemi.
Y.lm/ yazlarnda sk sk szn ettii kenar mahallelerdeki dkm .hap evlerde,
stanbul'un amurlu sokaklarnda oturan 'sefil kuvtk burjuvalar' deil, btn Trk milleti,
imdi olduu gibi o sral.tKa da bir 'Kurtarc' bekliyordu. Askeri darbe olursa ekmein k
u/layacana, gnahkarlar ikenceden geirilirse cennetin kaplarnn alacana her zamanki
itenlik ve umutla inanyor306
I
lard. Ama onun herkesi kendine balama merak yznden, agzllnden, darbeci takmlar
birbirine dt, askeri darbe yatt, yola kan tanklar gece radyoevine deil, gerisin geri
klalarna gittiler. Sonu: Grdn gibi hl srnyoruz, Avrupallardan utandmz iin de,

arada bir oy veriyoruz ki, yabanc gazeteciler gelince artk onlara benzediimizi gnl
rahatlyla syleyebile-lim. Bu demek deildir ki umutsuzuz ve hibir kurtulu yolu yok. Var
bir kurtulu yolu. ngiliz televizyoncular Cell Efendiyle, deil benimle konumak isteselerdi,
onlara Dou'nun, daha onbin-lerce yl mutlulukla nasl Dou kalabileceinin srrn anlatrdm.
Galip Bey olum, amcann olu Cell Bey sakat ve ackl bir insandr: Bizim kendimiz
olabilmemiz iin onun yapt gibi gardroplar-mzda peruklar, takma sakallar ve tarihi giysiler,
tuhaf kyafetler saklamamza gerek yoktur hi. I. Mahmut her akam tebdil-i kyafet ederdi,
ama ne giyerdi bilir misin? Padiah sarnn yerine bir fes, bir de baston; o kadar! yle Cell
gibi her gece saatlerce makyaj yapmaya, farfaral tuhaf elbiseler ya da yrtk prtk dilenci
esvaplar edinmeye gerek yok hi. Bizim dnyamz bir btn dnyadr, paralanm bir dnya
deil. Bu lemin iinde baka bir lem daha vardr, ama Batllarn dnyasnda olduu gibi
grntlerin, dekorlarn arkasndaki gizli sakl bir dnya deildir ki bu, rtleri kaldrnca
arkasndaki gerei zaferle grelim. Bizim alakgnll lemimiz her yerdedir,, bir merkezi
yoktur, haritalarda bulunmaz. Ama esrarmz da budur ite bizim; nk bunu kavramak ok,
ama ok zordur. ile gerektirir. Kendisinin esrarn arad btn lem ve btn lemin de
esrar arayan kendisi olduunu bilen ka babayiidimiz var ki, soruyorum? Bu kemle erdii
zaman ancak insan bir bakasnn yerine gemeyi, tebdil-i kyafeti hakeder. Cell amcanla
paylatm tek bir duygu vardr: Ben de onun gibi, ne kendileri ne bir baka biri olabilen bizim
o zavall film yldzlarmza acrm. stelik bu yldzlarda kendilerini gren milletimize daha da
ok acrm. Kurtulabilirdi bu millet, hatta btn Dou, ama senin Cell amcan, amcann olu,
onu kendi hrslar iin satt. imdi kendi eserinden korkarak, dolaplarda gizledii tuhaf
kyafetleriyle birlikte btn bir milletten kayor. Niye sak-lanyormu?.."
"Biliyorsunuz," dedi Galip, "her gn sokaklarda on onbe
307
siyasi cinayet ileniyor."
"Siyasi deil, ruhani cinayet onlar. stelik sahte tarikatlar, sahte marksistler ve sahte
faistler birbirine girdiyse Cell'e ne bunlardan. Kimse ilgilenmiyor bile artk onunla.
Saklanarak lm kendi aryor ki, biz de onun vurulacak kadar nemli biri olduuna
inanalm. Demokrat Parti dneminde imdi rahmetli olan iyi, uslu ve korkak bir yazarmz
vard; ilgi ekebilmek iin takma adla her gn basn savcsna kendini ihbar eden mektup
yazard ki hakknda bir dava alsn da dikkatleri eksin. Bu yetmiyormu gibi ihbar
mektuplarn da bizlerin yazdn iddia ederdi. Anlyor musun? Cell Efendi de lkesiyle tek
ba olan gemiini de haf-zasyla birlikte kaybetti artk. Yeni yaz yazamamas bir rastlant
deildir."
"Beni buraya o yollad," dedi Galip. Ceketinin cebinden yazlar kard. "Yeni ke yazlarn
gazeteye brakmam istedi benden."
"Ver bakaym."
htiyar ke yazar gznden kara gzlklerini karmadan yazy okurken Galip masann
zerinde ak duran cildin Cha-teaubriant'm 'Mezar tesinden Anlar'nm eski yaz bir evirisi
olduunu grd. Yaz ilerinin alan kapsndan kan uzun boylu birini, ihtiyar yazar iaret
edip ard.
"Cell Efendinin yeni yazlar," dedi ona. "Gene ayn hner merak, gene ayn..."
"Aaya yollayalm, hemen dizdirsinler," dedi uzun boylu adam. "Biz de eski yazlarndan birini
koyalm diyorduk."
"Yeni yazlarn bir sre ben getireceim," dedi Galip.
"Niye ortalkta yok?" dedi uzun boylu adam. "Bugnlerde arayan ok nk."
"Geceleri ikisi birlikte tebdil-i kyafet ediyormu," dedi ihtiyar yazar, Galip'i burnuyla
gstererek. Uzun boylu adam glmseyerek uzaklanca Galip'e dnd. "Hayletli arka
sokaklara gidiyorsunuz deil mi, kirli ilere, tuhaf gizlerin, hortlaklarn, yz yirmi yllk llerin
peinden ykk minareli camilere, viranelere, bo evlere, terkedilmi tekkelere, kalpazanlarla
eroincilerin arasna, tuhaf kyafetlerle, maskelerle, bu gzlklerle? Grmeyeli sen de ok
deimisin nk Galip Bey olum. Yzn solmu, gzlerin
308
ukura kam, baka biri olmusun. stanbul geceleri bitmez... Gnahlarnn vicdan azabndan
uyku uyuyamayan bir hayalet... Efendim?"
"Gzl alaym, gideyim efendim ben."
309

ONUNCU BLM KAHRAMANI BENMM


"slpda ahsiyyet: Yaz yazmak, mutlaka yazlm yazlan takld etmekle balar. Bu tabii bir
hldir. ocuklar da bakalarm takld ile sze balamazlar m?"
Tahir-l Mevlevi
Aynaya baktm ve yzm okudum. Ayna sessiz bir denizdi, yzm de denizin yeil
mrekkebiyle yazl soluk bir kt. "Canm, yzn kt gibi beyaz!" derdi annen, senin gzel
annen, yani benim yengem, ben eskiden o kadar bo baktmda. Bo bakardm, nk
yzmde yazl olandan bilmeden korkardm; bo bakardm, nk seni braktm yerde
bulamamaktan korkardm. Seni braktm yerde, eski masalar, yorgun sandalyeler, soluk
lambalar, gazeteler, perdeler, sigaralar arasnda. Klar akam karanlk gibi erken gelirdi.
Hava karard m, kaplar kapand m, lambalar yand m ben senin bizim kapnn arkasnda
oturduun keyi dnrdm: Kkken ayr katlarda, bykken ayn kapnn arkasnda.
Okuyucu, ey okuyucu, ayn damn ve bacamn altndaki akraba kzdan bahsettiimi anlayan
okuyucu: Bunu okurken kendini benim yerime koy da iaretlerime dikkat et; nk kendimden
bahsettiimde biliyorum senden szettiimi ve senin hikyeni anlattmda sen de biliyorsun
kendi anlarm dile getirdiimi.
Aynaya baktm ve yzm okudum. Yzm ryamda ifrelerini zdm Rosetta tayd.
Yzm kavuu dm bir mezar tayd. Yzm okuyucunun kendine bakt deriden bir
aynayd; gzeneklerinden birlikte nefes alrdk: kimiz, sen ve ben; sigaralarmzn duman,
senin yutar gibi okuduun romanlarla dolu oturma odasn doldururken; sndrlm
mutfakta buzdolabnn motoru hznle alrken; masann zerindeki lambamn bir kitap
kapa rengindeki kartonundan tenin renginde bir k benim sulu parmaklanma ve senin
Uzun bacaklarna derken.
Okuduun kitaptaki becerikli ve kederli kahraman bendim; mermer talar, iri stunlar ve
karanlk kayalar arasndan rehbe310
rimle birlikte yeraltndaki kpr kpr hayatn mahkumlarna koan ve yldzlarla kapl yedi kat
gn merdivenlerinden kan yolcu bendim; uurumu aan kprnn teki ucundaki
sevgilisine, "Ben senim!" diye seslenen ve yazar onu kayrd iin sigara klln-deki zehir
izlerini zen kl yutmaz dedektif bendim... Sen sabrsz, sessizce sayfay evirirdin. Ak iin
cinayetler iledim, atmla Frat Nehrini getim, piramitlere gmldm, kardinalleri ldrdm:
"Canm, ne anlatyor o kitap yle?" Sen evli barkl ev kadn, ben akam o eve dnm
kocaydm: "Hi." En son otobs, en bo otobs btn boluuyla evin nnden geerken
koltuklarmz karlkl titrerdi. Sen elinde kapa kartondan kitap, ben elimde okuyamadm
gazete, sorardm: "Kahraman ben olsam beni sever miydin?" "Samalama!" Gecenin acmasz
sessizlii diye yazard okuduun kitaplar, sessizliin acmaszl nedir bilirdim.
Annesi haklym diye dndm; nk yzm hep beyaz kald: zerinde be harf. ri alfabe
atnn zerinde at yazard, daim zerinde De. ki D bir dede. ki B bir baba. Franszca papa.
Anne, amca, yenge akraba. Ne evresinde bir ylan varm, ne de Kaf adnda bir da.
Virgllerle koardm, noktalarla duraklar, nlemlerde aardm! Ne kadar artcyd
kitaplarda, haritalarda dnya! Tommiks adl ranger Nevada'da yaard. 'Teksas'n kahraman
elik Bilek ite burada, Boston'da, Karaolan klcyla Orta Asya'da. Binbir surat, Konyak,
Rodi, Yarasa. Alaaddin, ah Ala-addin, Teksas'n yz yirmi beincisi kt m? Durun, derdi
elimizden dergileri kapp okuyan Babaanne, durun! O pis derginin says kmamsa, ben size
bir hikye anlataym. Aznda sigara anlatrd. Biz ikimiz, senle ben, Kaf Da'na kar, aatan
elmay koparr, fasulye srndan aaya iner, bacalardan girer, iz srerdik. Bizden sonra en
iyi izi Sherlock Holmes srerdi, sonra Pekos BilFin arkada Beyaz Ty, sonra da nce Memet'in
dman Topal Ali. Okuyucu, ey okuyucu, sen de izliyor musun harflerimi? nk
bilmiyormuum, hi haberim yokmu, ama yzm bir hari-taym. Sonra, diye sorardn sen,
Babaannenin karsndaki sandalyeden, sonra Babaanne, yere demeyen bacaklarn sallarken,
sonra?
Sonra, ok sonra, yllar sonra, ben senin akam iten dnen yorgun kocan olduumda,
antamdan Alaaddin'den yeni aldm
311
dergiyi kardmda, <ucn o dergiyi kapp ayn sandalyeye oturduunda, bacaklarn -Allahm!gene ayn kararllkla sallardn: Ben ayn bo bakla bakar, kendi kendime korkuyla sorardm:
Ne var aklnda? Akln bana yasak o gizli bahesindeki gizli esrar ne? Senin omuzunun

zerinden, uzun salarnn dkld yerden, renkli resimli dergiden, bacaklarn sallatan srr,
aklnn bahesindeki o esrar zmeye alrdm: New York'ta gkdelenler, Paris'te atlan
fiekler, yakkl devrimciler, kararl milyonerler. (Sayfay evir.) Yzme havuzlu uaklar,
pembe kravatl sper-star-lar, evrensel dehalar ve en yeni bildiriler. (Sayfay evir.)
Hollywood'da gen yldzlar, bakaldran arkclar, uluslararas prensler ve prensesler. (Sayfay
evir.) Yerli bir haber: ki airle eletirmen, okumann faydalar zerine syletiler.
Ben esrar hl zememi olurdum, ama sen, daha bir ok sayfadan ve saatten ve gece ge
vakit a kpek srleri kapnn nnden getikten sonra, bilmeceyi bitirmi olurdun.
Smerlerde salk tanras: Bo; talya'da bir ova: Po; bir cetvel tr: Te; bir nota: Re;
aadan yukarya akan rmak: Alfabe; harflerin ovasnda olmayan da: Kaf; sihirli kelime:
Dinle; akln tiyatrosu: Rya; yanda resmi grlen yakkl kahraman: Sen hep bilirsin, ben hi
karamam. Gecenin sessizliinde, ban dergiden kaldrdnda, yznn yars aydnlkta,
yans karanlk ayna, sorardn, ama anlayamazdm, bana m, bilmecenin ortasndaki yakkl ve
nl kahramana m: "Acaba salarm m kessem?" Bir an, ben, .gene bo, bombo bakardm
ey okuyucu!
Hibir zaman inandiramadim seni kahramansz bir dnyaya neden inandma. Hibir zaman
inandiramadim seni o kahramanlar uyduran zavall yazarlarn neden kahraman olmadklarna.
Hibir zaman inandiramadim seni o dergilerde resimleri kanlarn bizden baka bir soydan
olduuna. Hibir zaman inandiramadim seni sradan bir hayata raz olman gerektiine. Hibir
zaman inandiramadim seni, o sradan havatta benim de bir yerim olmas gerektiine.
312
ON BRNC BLM
KARDEM BENM
Isak Dinesen
Gznde kara gzlklerle Milliyet binasndan ktktan sonra Galip yazhanesine doru deil,
Kapahar'ya doru yrd. Turistik eya satan dkknlar arasndan ilerlerken, Nuruosmaniye
Camii'nin avlusundan geerken uykusuzluunu birdenbire yle hissetti ki, btn stanbul ona
bambaka bir ehir olarak gzkt. Kapalar'da yrrken grd deri antalar, lletandan
pipolar ve kahve deirmenleri, insanlarn iinde binlerce yldr yasaya yasaya kendilerine
benzettikleri bir ehrin nesnelerini deil, milyonlarca kiinin geici olarak srgn edildii
anlalmaz bir lkenin korkutucu iaretlerini artryordu. "Tuhaf olan ey," diye dnd
Galip, Kapalar'nn darmadank sokaklarnda kaybolurken, "yzmdeki harfleri okuduktan
sonra artk bsbtn kendim olacama iyimserlikle inanabilmem."
Terlikiler Sokana girdiinde deien eyin ehir deil, kendisi olduuna inanmak zereydi,
ama yzndeki harfleri okuduktan sonra ehrin esrarn anladna yle karar vermiti ki, bu
doru olamazd. Bir halc dkknnn vitrinine bakarken, iinden gelen bir drtyle, sergilenen
hallar daha nceden grdn, kendi amurlu ayakkablar ve eski terlikleriyle yllarca onlara
bastn, kap nnde kahvesini ierek pheyle kendisine bakan dikkatli dkkncy iyi
tandn, dkknn kk ktlklar ve kk kazklanmalarla dolu tarihini ve toz kokan
hikyesini, kendi hayat gibi bildiini dnd. Ayn eyi, kuyumcu, antikac ve ayakkabc
vitrinlerine bakarken de dnd. Aceleyle iki sokak daha deitirdikten sonra, bakr
ibriklerden kefeli terazilere kadar Kapalar'da satlan btn eyay bildiini, mteri bekleyen
btn tezghtarlar, sokaklarda yryen btn insanlar tandn da
313
dnd. Btn stanbul tandkt; ehrin Galip'ten gizli hibir esrar yoktu.
Bu duygunun verdii huzurla sokaklarda ryada gezinir gibi yrd. Vitrinlerde grd
vrzvr, sokaklarda karlat yzler mrnde ilk defa Galip'e hem ryalarndaki gibi artc,
hem de hep birlikte grltyle yenen bir aile yemeindeki gibi tandk ve huzur verici geldi. Il
l kuyumcu vitrinlerinin nnden geerken, bu huzurun, yznn zerinde dehetle okuduu
harflerin iaret ettii srla ilgili olduu aklna geliyordu, ama harfleri okuduktan sonra,
gemiinde brakt o ackl ve talihsiz kiiyi dnmek istemiyordu hi. Dnyay esrarl yapan
bir ey varsa, o da, insann kendi iinde barndrd, ikiz kardei gibi birlikte yaad bir ikinci
kiinin varlyd. siz tezghtarlarn kap nnde pinekledii Kavaflar Sokan getikten sonra
kk bir dkknn giriinde sergilenen parlak renkli stanbul kartpostallarnda Galip ehir
manzaralarn grnce iindeki o kiiyi oktan arkada braktna karar verdi: Kartpostallar o
kadar tandk, o kadar bayat ve basmakalp stanbul grntleriyle doluydu ki, Galata
Kprsne yanaan ehir Hatlar vapurlarnn, Topkap Saraynn bacalarnn, Kz Kulesinin,

Boaz Kprsnn tandk ve baya grntlerine bakarken ehrin kendinden gizli hibir
esrar olamazm gibi geldi Galip'e. Ama, cam yeili vitrinleri birbirini yanstan Be-desten'in dar
sokaklarna girer girmez bu duygu kayboldu. "Birisi beni takip ediyor," diye dnd korkuyla.
evrede dikkatini ekebilecek pheli birisi yoktu, ama ar ar yaklaan durdurulmaz bir
felket gibi duygu Galip'i hemen sard. Hzla yrd. Kalpaklar Caddesine varnca saa sapt,
cadde boyunca yryp ardan kt. Sahaflar arsndan hizan hi kesmeden geecekti,
ama Elif Kitabevinin nndeyken dkknn yllardr olaan karlad ad Galip'e, birden bir
iaret olarak gzkt. artc olan ey, Hurufilere gre btn harflerin ve bylece btn
lemin iinden kt Arap alfabesinin ve Allah'n adnn ilk harfi 'elifin dkknn ad olmas
deil, kitap dkknnn stne elifin, tpk F. M. nc'nn ngrd gibi, Latin harfleriyle
yazlmasyd. Bunu bir iaret deil, sradan bir olgu gibi grmek isterken, Galip'in gz eyh
Muammer Efendi'nin dkknna takld. Bir zamanlar kenar mahallelerdeki ackl ve yoksul dul314
larla ackl ve milyarder Amerikallarn dadand Zamani eyhinin kitap dkknnn kapal
olmas, eyh efendinin soukta evden kmak istemedii ya da ld gibi sradan bir gerein
deil, Galip'e ehrin iinde hl gizlenen bir esrarn iareti olarak gzkt. "Hl gryorsam
ehrin iinde bu iaretleri," diye dnd, eski kitaplarn kap nlerine braktklar yn yn
eviri polisiye romanlar ve Kuran erhleri arasndan yrrken, "yzmdeki harflerin bana
rettii eyi renememiim demektir." Ama bu deildi neden: zlendiini aklna her
getiriinde, admlar kendiliinden hzlanyor, ehir de bildik tandk iaretler ve nesnelerle
kaynaan huzurlu bir keden, bilinmeyen tehlikeler ve gizlerle kaynaan korkulu bir leme
dnyordu. Galip, hzl, daha hzl yrrse ancak peindeki glgeyi arkada brakabileceini,
huzursuzluk veren esrar duygusunu unutabileceini anlad.
Beyazt Meydanndan hzla adrclar Caddesine girdi, oradan, adn sevdii iin Semaver
Sokaa sapt, ona paralel Nargile-ci Sokaktan aa Halic'e doru indi ve Havanc Sokaktan
dnp yeniden yoku yukar kt. Plastik atlyeleri, aevleri, bakrc dkknlar, anahtarclar
grd. "Demek ki yeni hayatma balarken ilk nce bu dkknlarla karlaacakmm," diye
dnd bir ocuk saflyla. Kovalar, leenler, boncuklar, parlak elbise pullan, polis ve asker
kyafetleri satan dkknlar grd. Bir hedef olarak ald Beyazt Kulesine doru yrd bir
ara, gerisin geri dnd, kamyonlar, portakal satclar, at arabalar, eski buzdolaplar, hamal
arabalar, p ynlar ve niversitenin duvarlarna yazlm siyasal sloganlar arasndan
Sleymaniye Camiine kadar kt. Caminin avlusuna girdi, servi aalarnn altndan yryp
ayakkablar amur iinde kalnca medrese tarafndan sokaa kt, birbirlerine yaslanan
boyasz ahap evler arasndan yrd. Yknt halindeki evlerin birinci kat pencerelerinden
dar kan soba borularnn kr namlular gibi ya da paslanm periskoplar gibi ya da korkun
top azlan gibi sokaa uzand geliyordu aklna, ama hibir eyi baka bir ey ile
ilikilendirmemek iin 'gibi' kelimesini aklna bile getirmek istemiyordu.
Delikanl Sokaktan kmak iin sapt Cce emesi Sokann da adnn aklna takldn, bir
iaret olabileceini dnmeye balaynca, parke kapl sokaklarn, iaretlerin tuzaklaryla
kaynat315
gna karar vererek asfalta, ehzadeba Caddesine kt. Simitiler, ay ien minibs ofrleri
ve ellerinde lahmacunlar, sinema kapsnda afilere bakan niversite rencileri grd: film
birden. Filmlerin ikisi Bruce Lee'nin oynad karate filmiydi, ncsnn yrtk afilerinde ve
soluk resimlerinde Seluklu ubeyi Cneyt Arkn, Bizansl erkekleri dvyor, kadnlarla
yatyordu. Film oyuncularnn lobi fotoraflarndaki turuncu yzlerine daha fazla bakarsa sanki
kr olacakm gibi korkup uzaklat. ehzade Camiinin yanndan geerken aklna taklan
ehzadenin hikyesini dnmemeye alt. Ama hl esrarl iaretlerle kaynayordu evresi:
Kenarlar paslanm trafik iaretleriyle, arpk urpuk duvar yazlaryla, kirli lokantalarn ve
otellerin pleksiglas panolaryla, 'Arabesk' denen arkclarn ve deterjan irketlerinin afileriy-le.
Byk bir g harcayp iaretlere akln takmamay basarsa bile, Bozdoan Kemeri boyunca
yrrken, kklnde grd tarihi filmlerden kma kzl sakall Bizans papazlarn hayl
ediyor ya da Vefa Bozacsnn yanndan geerken, yllar nce bir bayram akam, itii likrlerle
sarho olan Melih Amcann tuttuu taksilerle btn aileyi buraya boza imeye getirdiini
hatrlyor ve bu hayller de hemen gemiinde kalm bir esrarn iaretlen oluyordu.
Atatrk Bulvarn koarak geerken, hzl, daha da hzl yrrse ehrin kendisine sunduu
iaretleri, resimleri ve harfleri grmek istedii gibi, bir esrarn paras olarak deil, olduklar

gibi greceine bir kere daha karar verdi. Hzla Tezghlar Sokana girdi, Keserciler Sokana
geti ve uzun bir sre sokak adlarna bakmadan yrd. Ahap evler arasna bitiik nizam
yaplm, balkon demirleri paslanm dknt apartmanlar, uzun burunlu 1950 model
kamyonlar, ocuklarn oynad araba tekerlekleri, erilmi elektrik direkleri, kazlp braklm
kaldrmlar, p tenekelerini kartran kediler, pencerelerde sigara ien bartl ihtiyar
kadnlar, seyyar yourtular^ lmclar, yorganclar grd.
Halclar Caddesinden Vatan Caddesine doru inerken birden sola dnd, iki kere kaldrm
deitirdi ve bir bakkalda ayran ierken 'takip edilme' dncesini Rya'nn okuduu polisiye
romanlardan rendiini dnd, ama aklndan ehrin iindeki anlalmaz esrar karamad
gibi bu dnceyi de kolayca kara316
T
mayacan biliyordu. ifte Kumrular Sokana sapt, ilk sapakta yeniden sola dnd, Okumu
Adam Sokandayken koar adm yrmeye balad. Krmz trafik klar yanarken, minibsler
arasndan koar adm Fevzi Paa caddesini geti. Sonra girdii sokan Aslanhane Soka
olduunu levhadan anlaynca, bir an dehete kapld: Drt gn nce Galata Kprs evresinde
yrrken varln hissettii o gizli el, kendisi iin stanbul'un iine iaretler yerletiriyorsa hl,
varln bildii esrar daha ok uzakta olmaly-". di.
Kalabalk ardan, istavritler, vanoslar, kalkanlar satan balk dkknlarnn nnden geerek
btn sokaklarn ald Fatih Camii avlusuna girdi. Geni avluda kimsecikler yoktu: Tek
bana karda bir karga gibi yryen kara sakall, kara paltolu bir adamdan baka. Kk
mezarlk da botu. Fatih Trbesinin kaps kilitliydi; pencerelerden ieriye bakarken Galip,
ehrin uultusunu dinledi. ardan gelen satclarn grlts, araba kornalar, uzak bir
ilkokulun bahesinden gelen ocuk sesleri, eki sesleri, motor sesleri, avludaki aalara
dolumu serelerin, kargalarn barlar, geen minibslerin, motosikletlerin grlts,
yaknlarda alan ve kapanan pencerelerin, kaplarn, inaatlarn, evlerin, sokaklarn, aalarn,
parklarn, denizin, vapurlarn, mahallelerin, btn ehrin uultusu. Galip'in tozlu camlar
arasndan sandukasn seyrederken yerinde olmak istedii adam, Fatih Mehmet, Galip'in
doumundan be yz yl nce fethettii bu ehrin esrarn, eline geen Hurufi risalelerinin
yardmyla sezmi, her kapnn, her bacann, her sokan, her kprnn, her kemerin, her
nar aacnn kendisinden baka bir eyin iareti olduu bir lemi ar ar zmeye girimiti.
"Hurufi risaleleri ve Hurufiler bir kumpas sonucu yaklmasa-lard eer," diye dnd Galip,
Hattat zzet Sokandan Zeyrek'e doru yrrken, "ve ehrin esrarna eriebilseydi padiah,
fethettii Bizans sokaklarnda yrrken, ykk duvarlara, yzyllk nar aalarna, tozlu
sokaklara, bo arsalara benim gibi bakarken acaba neyi anlard?" Cibali ttn depolarnn eski
ve korkutucu binalarna vardnda Galip, yzndeki harfleri okuduundan beri bildii cevab
kendi kendine verdi: "lk defa grd ehri daha nceden binlerce kere gezmi gibi bilip
tandn." Ama art317
c olan ey de buydu ite: Hl yeni fethedilmi bir ehir gibiydi stanbul. amurlu sokaklarn,
krk dkk kaldrmlarn, ykk duvarlarn, kuruni ve ackl aalarn, khne arabalarn,
onlardan daha khne otobslerin, birbirlerine benzeyen btn o hznl yzlerin, bir deri bir
kemik kpeklerin hibirini daha nceden grd, bildii duygusuna kaplamyordu Galip.
Varlndan emin olamad peindeki o kiiden kurtulamayacan anladktan sonra, Hali
kysnda imalthaneler, bo sanayi tenekeleri, le tatilinde kfte ekmek yiyen, amurda
futbol oynayan tulumlu iiler ve harap Bizans kemerleri arasndan yrrken, ehri bildik
tandk grntlerle kaynaan huzurlu bir yer olarak grme istei o kadar iinde ykseldi ki,
tpk ocukluunda yapt gibi, kendini bir bakas olarak, Fatih Sultan Mehmet olarak
grmeye alt. Uzun bir sre, kendisine ne lgnca, ne de gln gelen bu ocuksu haylle
yrdkten sonra, Cell'in yllarca nce fethin yldnm yznden kaleme ald ke
yazsnda Konstan-tin'den gnmze bin alt yz elli ylda stanbul'da hkm sren yz yirmi
drt hkmdar iinde, Fatih'in geceyarlar tebdil-i kyafet etme gerei duymayan tek padiah
olduunu yazdn hatrlad. "Okuyucularmzn bazlarnn ok iyi bildii nedenlerden," diye
yazmt Cell, Galip'in parke yollarda titreyen Sirkeci-Eyp otobsnde kalabalkla birlikte
sallanrken hatrlad makalede. Unkapam'nda bindii Taksim otobsnde ise Galip peindeki
kiinin kendisiyle birlikte, bu kadar ksa bir srede otobs deitirebilmesine at: Bak daha
da yaknnda, ensesinde hissediyordu. Taksim'de bir kere daha otobs deitirdikten sonra

yannda oturan ihtiyar ile konuursa, bir baka kiiye dnebilecei, belki de bylece
peindeki glgeden kurtulabilecei aklna geldi.
"Bu kar daha yaacak m acaba?" dedi Galip pencereden dar bakarak.
"Kimbilir?" dedi ihtiyar, belki daha da diyecekti, ama Galip onun szn kesti.
"Bu kar neyin iareti?" dedi Galip. "Bu kar neyin habercisi? Ulu Mevlna'nn anahtar hikyesini
bilir misiniz? Dn gece ryamda aynsn grmek nasiboldu. Her yer bembeyazd, kar beyaz,
bu karn beyaz. Birden gsmn zerinde souk, buz gibi souk, keskin bir aryla uyandm.
Kalbimin zerinde bir kar topu
318
var sandm, buz topu sandm, billur bir top sandm, deilmi: Kalbimin zerinde air
Mevlna'nn elmas anahtar varm. Elime aldm, yatamdan kalktm, odamn kapsn onunla
aaym dedim, at; ama baka bir odadaydm ve ierde yatanda uyuyan, bana benzeyen,
ama ben olmayan biri vard. O odann kapsn uyuyan adamn kalbinin zerindeki anahtarla
ap, yerine elimdekini brakp baka bir odaya girdim: O oda da yle; bana benzeyen, ama
benden gzel suretler, yrekleri yerinde anahtarlar... teki oda da, teki odaya alan beriki
oda da yle. stelik baktm, odalarda benden bakalar da var; benim gibi glgeler, benim gibi
uyku-dagezer hayaletler, ellerinde anahtarlar. Her odada bir yatak, her yatakta benim gibi
rya gren bir adam! Anladm ki cennetteki ardaym. Burada ne al var ne de sat, ne para
var ne de pul; yalnzca suretler ve suratlar var. Hangisini beenirsen o surete giriyor, o surat
yzne maske gibi geiriyor yeni hayatna balyorsun, ama benim aradm suret, biliyorum,
binbir odann en sonuncusunda, ki elime geirdiim en son anahtar kapsn amyor. O zaman
anlyorum ki gsmn zerinde kar soukluuyla grdm o ilk anahtarla aabilirmiim o
kapy, ama o anahtar artk nerededir, kimin elindedir, terkettiim yatak ve oda binbir odadan
hangisidir bilemiyorum ve bylece kahredici bir pimanlkla, gzyalaryla, teki umutsuzlarla
birlikte kapdan kapya, odadan odaya anahtarn birini brakp birini alarak, uyuyan suretlerin
her birine aarak anlyorum ki ben, sonsuza kadar..." "Bak," dedi ihtiyar, "bak!"
Galip, kara gzlklerinin arkasndan ihtiyarn parmann iaret ettii yere bakarak sustu.
Radyoevinin hemen nnde bjr l vard kaldrmda, evresinde barp aran bir iki kii ve
aceleyle toplanan merakllar. Trafik sknca kalabalk otobsn koltuklarnda oturanlar ve
tutunma demirlerine aslanlar pencerelere doru uzanarak kanlar iindeki ly korkuyla,
dehetle, sbssizce seyrettiler.
Trafik alnca sessizlik uzun sre bozulmad. Galip, Konak Sinemasnn karsnda otobsten
indi, Nianta'nn kesindeki Ankara Pazarndan lakerda, tarama, dil, muz ve elma ald ve
hzla ehrikalp Apartmanna doru yrd. Bir bakas olmak istemeyecek kadar bir bakas
gibi hissediyordu kendini. nce kapc
319
dairesine indi: Kamer Hanmla kapc smail kk torunlaryla birlikte mavi muambayla rtl
yemek masasnda Galip'e yzyllar ncesi gibi gelecek kadar uzak bir aile mutluluu havas
iinde, kymal patates yiyorlard.
"Afiyet olsun," dedi Galip. Bir sessizlikten sonra ekledi: "Ce-ll'e zarf brakmamsnz."
"Kapsn aldk aldk, evde yoktu," dedi kapcnn kars.
"Yukarda imdi," dedi Galip. "Nerede zarf?"
"Cell yukarda m?" dedi smail Efendi. "kyorsan u elektrik faturasn da brakver."
Sofradan kalkm, televizyonun zerindeki faturalar miyop gzlerine bir bir yaklatryordu.
Galip, cebinden kard anahtar bir anda kaloriferin zerindeki rafn kenarna akl bo iviye
ast. Grmemilerdi. Zarfla faturay aldktan sonra kt.
"Cell merak etmesin, kimseye sylemiyorum!" diye seslendi Kamer Hanm, pheli bir
neeyle.
Galip, yllardr ilk defa ehrikalp Apartmannn eski asansrne binmenin tadn kard, makine
ya ve ahap cils kokuyordu hl ve hl harekete geerken lumbagolu bir ihtiyar gibi
inliyordu. Rya ile bakp boy ltkleri ayna yerli yerindeydi, ama Galip harflerin dehetine
yeniden kaplmaktan korktuu iin kendi yzne bakmad.
Apartman dairesine girdikten sonra paltosunu ve ceketini karp aabilmiti ki, telefon ald.
Telefonu amadan nce, her eye hazr olmak iin koa koa helaya gitti ve aynaya be
saniye istekle, cesaretle, kararllkla bakt: Hayr, rastlant deildi, harfler yerli yerindeydi, her
ey, btn lem ve esrar. "Biliyorum," diye dnd Galip telefonu aarken, "biliyorum."
Telefon edenin askeri darbenin mjdesini yeren o ses olduunu da telefonu amadan biliyordu.

"Alo."
"Bu sefer adn ne olsun?" dedi Galip. "Takma adlar o kadar oald ki, kartryorum artk."
"Akllca bir balang," dedi ses. Galip'in ondan beklemedii bir gven vard zerinde. "Sen
koy Cell Bey adm."
"Mehmet."
"Fatih Mehmet gibi mi?"
320
"Evet."
"yi. Ben Mehmet. Telefon defterinde adn bulamadm. Adresini ver de geleyim."
"Niye vereyim sana herkesten gizli tuttuum adresimi?"
"Yaklaan kanl bir askeri darbenin kantlarn nl gazeteciye yetitirmek isteyen iyi niyetli ve
sradan bir vatandam ben de ondan."
"Sradan vatanda olamayacak kadar ok ey biliyorsun hak-. kfnda," dedi Galip.
"Alt yl nce Kars tren istasyonunda bir vatandaa rastladm," dedi Mehmet adl ses, "sradan
bir vatandaa. Alveri iin Erzurum'a giden bir attard. Yolculuk boyunca hep senden szettik. Kendi adnla yaymladn ilk yazna Mevlna'nm Mesnevi'si-/ ne balad Farsa
kelimenin 'birev'in Trkesiyle 'dinle' kelime-';; siyle balamandaki anlam biliyordu. Bin
dokuz yz elli alt temmuzunda yazdn bir yazda, hayat tefrika romanlara, tam bir yl sonra
ise bu sefer tefrika romanlar hayata benzetmendeki gizli simetriyi ve yararcl da biliyordu,
nk o bir ylda, stad bir ya-. zarn patrona kzp yarda brakt gre tefrikasn takma adla
bitirdiini de slubundan anlamt. Ayn yllarda, sokakta grdnz gzel kadnlara
Avrupallar gibi sevgiyle, glmseyerek bakn, nefretle, kalarnz atarak deil, diye
baladn bir yazda, bu erkek baklarndan mutsuz olan kadna rnek diye, sevgi, hayranlk
ve efkatle anlattn o gzel hanmn vey annen olduunu da biliyordu, bundan alt yl sonra,
tozlu stanbul'da bir apartmanda yaayan byk ailelerle bir akvaryumda yaayan talihsiz
Japon balklarn alayla karlatrdn yazda szkonusu balklarn sar ve dilsiz amcann
balklar, ailenin de kendi ailen olduunu da. Hayatnda deil stanbul'a gitmek, Erzurum'un
batsna ayak basmam bu adam, senin adn vermediin btn akrabalarn, Nianta'ndaki
oturduun evleri, sokaklar, kedeki karakolu, karsndaki Alaaddin'in dkknn, Tevikiye
Camiinin havuzlu avlusunu, son baheleri, Sti Muhallebicisini, kaldrmlardaki kestane ve
hlamur aalarn, Kars Kalesi eteklerindeki, iinde tpk Alaaddin'in dkkn gibi kokudan,
ayakkab bana, ttnden ine iplie her trl vrzvr satt kendi kk dkknnn iini
bilir gibi biliyordu. Bir milli radyo amzn bile daha kurulamad yllar321
da, Istanbul Radyosundaki pana Dimacunu Onbir Soru Bilgi Ya-rmas'yla alay ettiin bir
yazdan yalnzca hafta sonra, seni susturmak iin, yarmada bin iki yz liralk soruda seni
sorduklarn da biliyordu, senden bekledii gibi bu kk rveti kabul etmeyip, ilk yaznda
okuyucularna Amerikan dimacunlarn kullanmamalarn, evde kendi temiz elleriyle
yapacaklar naneli sabunla dilerini ovmalarn tlediini de. O yazda verdiin uydurma
formlle, iyi niyetli attarmzn, sonralar bir bir dklecek dilerini yllarca parmaklaryla
ovduunu tabii sen bilmezsin. Biz ise tren yolculuumuzun geri kalan ksmnda atlar ile, 'Konu:
Ke Yazarmz Cell Salik!' balkl bir bilgi yarmas bile dzenledik. En byk korkusu
Erzurum istasyonunu karmak olan bu adam yenerken zorlandm. Azndaki eksik dileri
yaptracak paras olmayan, senin yazlarndan baka hayatta tek elencesi bahesindeki
kafeslerde besledii eit eit kular sevmek ve ku hikyeleri anlatmak olan, erkenden
km, evet sradan bir vatandad. Anladn m Cell Bey, sradan vatanda da -sakn gene
kmsemeye kalkma onlar - sradan vatanda da biliyor seni. Ama ben sradan vatandatan
da daha iyi biliyorum. Bu yzden akama kadar konuacaz!"
"kinci dimacunu yazmdan drt ay sonra, bir yazmda," diye balad Galip, "konuya bir kere
daha deindim. Nasl?"
"Akam uykudan nce, gzel kk kzlarn ve olanlarn evdeki babalara, daylara, halalara,
teyzelere, amcalara, vey aabeylere bir bir 'Allah rahatlk versin pc' verirken, gzel
azlarndan kan naneli dimacunu kokusundan szetmitin. En hafif deyile gzel bir yaz
deildi."
"Japon balklarndan szettiim baka rnekler?"
"Alt yl nce lm ve sessizlii istediin bir yaznda, ondan bir ay sonra bu sefer dzeni ve
uyumu aradn sylediin bir yaznda balklar hatrladn. Akvaryumla evlerimizdeki

televizyonlar sk sk karlatrdn. Aile iinde evlene evlene Wakinlerin bana gelen felketler
hakknda Ansiklopedi Britannica'dan yrtlm bilgiler verdin. Kim evirdi senin iin,
kzkardein mi, yeenin mi?"
"Karakol?"
"Laciverti, daya, karanl, nfus kdn, vatanda olma
322
aknln, pasl su borularn, kara ayakkablar, yldzsz geceleri, ask suratlar, metafizik bir
hareketsizlik duygusunu, talihsizlii, Trk olduunu, damlarn aktn ve tabii lm
hatrlatyordu sana."
"Btn bunlar attar da biliyor muydu?" "Fazlasn."
"Attarn sana sorduklar?"
"Hayatnda hi tramvay grmemi ve byk bir ihtimalle grmeyecek olan bu adam, bana ilk
olarak, stanbul'daki atl tramvaylarla atszlar arasndaki koku farkn sordu. Ona at ve ter
kokusu dnda asl deiikliin baka yerde bulunduunu syledim: Motor, ya ve elektrik
kokusu. Bana elektriin stanbul'da kokup kokmadn sordu. Bunu yazmamtn, ama o
yazndan bu sonucu karmt. Bana matbaadan km gazete kokusunun tarifini sordu. Bin
dokuz yz elli sekiz kindaki yazna gre cevap: Kinin, mahzen, kkrt ve arap kokusunun
karm: Yani badndrc bir ey. Kars'a gnde gelen gazete yolda bu kokuyu
kaybediyor-mu. Attarn en zor sorusu ise leylk kokuuydu. Bu iee herhangi bir dikkat
gsterdiini hatrlayamyordum. Ballanm anlar hatrlayan bir ihtiyar gibi gzleri
glmseyerek anlatan attara gre, yirmi be ylda kere gzetmisin bu iein kokusundan:
Bir kere, tek bana yaayan ve tahta kmay beklerken evresini dehete boan tuhaf
ehzadenin hikyesini anlatrken sevgilisinin leylk koktuunu yazmsn. ki kere de, bunda
bir tekrar var, byk bir ihtimalle yakn akrabalarnn birinin kz ocuundan ilhamla,
sonbaharn o gneli ve hznl ilk gnlerinden birinde, yaz tatilinden sonra tl temiz bir
nlkle ve salarnda prl prl bir kurdelayla ilkokuluna yeniden balayan kk bir kzn, bir yl
salarnn, teki yl ise bann leylk koktuunu yazmsn. Bu gerek hayatn tekrar myd,
yoksa kendi kendinden alan bir yazarn tekrar m?"
Galip bir sre sessiz kald. "Hatrlamyorum,", dedi, sonra bir ryadan uyanr gibi, "ehzade
yazsn da dndm biliyorum, ama yazdm hatrlamyorum."
"Attar hatrlyordu. Koku duygusundan baka mekn duygusu da iyiydi. Senin yazlarndan yola
karak stanbul'u bir kokular maheri olarak hayl etmekten baka, ehrin, gezindiin, sevdi323
misinden ve tepegzlerden ilhamla kaleme aldn bir makalede sululuk duygusunun seni
yllardr acmaszca izleyen 'gz'n anlatrken bu grme organnn 'alnn tam ortasnda
karanlk bir kuyu gibi' durduunu yazman bir rastlant deil, bir zorunluluktu."
Galip'in beyaz bir yakayla, ypranm bir ceketle ve hayletim-si bir yzle hayl ettii bu ses,
btn bu cmleleri bir bellek cokusuyla akldan m kuruyordu, yoksa bir yerden mi okuyordu?
Galip dnd. Ses de, Galip'in sessizliini bir iaret gibi grp bir zafer kahkahas att. Sonra
ehrin kimbilir hangi tepelerinin altndan ve Bizans paralar ve Osmanl kafataslaryla kaynaan
hangi yeralt yollarndan geen ve pasl direkler ve nar ve kestane aalan arasna amar
ipleri gibi gerilmi ve svas dklm eski apartmanlarn yan duvarlarna kara sarmaklar gibi
sarlm bir telefon telinin iki ucunu, tpk ayn annenin gbek ban paylar gibi, paylamann
verdii kardelik duygusuyla sr verir gibi fsldad: Cell'i ok seviyordu, Cell'i ok sayyordu,
Cell'i ok tanyordu; CelPin de kukusu yoktu artk deil mi bunlardan?"
"Bilmem," dedi Galip.
"O zaman, bu kara telefonlar karalm aradan," dedi ses. nk bu telefonlarn arada bir
kendi kendine alan zili, uyarmaktan ok korkuturdu; nk zift rengindeki ahizeleri kk bir
halter gibi ard, nk numaralan evrilince Karaky-Kadky vapur iskelesinin eski
turnikeleri gibi melodiyle gcrdanarak sylenirdi, nk kimi zaman evirenin istedii deil,
kendi istedii yeri balardv "Anladn m Cell Bey? Ver adresini hemen geleyim."
Galip harika rencisinin harikalarndan kararsz kalan retmen gibi, nce duraklad, sonra,
her cevapta kendi belleinin bahesinde aan ieklere, her soruda bellek bahesinin
snrszlna ve yava yava iine girdii tuzaa aarak sordu:
"Naylon oraplar?"
""1958'de yazdn bir yazda, iki yl nce, yani ke yazlarn kendi adnla deil, uydurduun
baz talihsiz adlarla yaymlamak zorunda olduun gnlerde, almaktan ve yalnzlktan

bunaldn scak bir yaz gnnde, mutsuzluunu unutmak ve le gneinden kamak iin
girdiin bir Beyolu sinemasndaki (Rya) iki filmden birincisinin ortasndan balayarak
seyrederken, Chicago gangsterlerinin ackl Beyolu dublaj alarmca Trkeletirilmi
326
kahkahalar ve makineli tfek takrtlar ve ie ve cam angrtlar arasnda, yakndan gelen bir
sesin seni irkilttiini yazmtn: Az tende bir kadn uzun trnaklaryla naylon orabnn
stnden bacaklarn kayordu. Birinci film bitip klar yannca, iki sra nnde birbirleriyle
arkadaa konuan gzel ve k bir anneyle, onbir yandaki akll uslu olunu grdn. Uzun
uzun onlarn dostluklarn, birbirlerini nasl dikkatle dinleyip konutuklarn seyrettin. ki yl
sonra, yazacan ke yazsnda, ikinci filmi seyrederken kulann hoparlrden fkran kl
akrtlar ve deniz frtnalarnda deil, yaz geceleri stanbul'un sivrisineklerine yem olan
bacaklarn zerinde gezinen uzun trnakl ve huzursuz elin kard vzltda, aklnn da
perdedeki korsanlarn kumpaslarnda deil, anne oul arasndaki dostlukta olduunu
anlatacaktn. Bu yazdan oniki yl sonra yazdn bir yazda anlattn gibi, naylon arapl
yaznn ya-ymlanindan hemen sonra, gazetenin patronu seni azarlamt: Evli ve ocuklu
kadnlarda cinsellik bulmann tehlikeli, ok tehlikeli bir davran olduunu, Trk okurunun bunu
kaldramayacan, yaayan bir ke yazar olmak istiyorsan evli kadnlara ve slubuna dikkat
etmen gerektiini bilmiyor muydun?" "slp? Ksa cevap ltfen."
"slp senin iin hayatt. slp senin iin sesti. slp senin dncelerindi. slp iinde
yaattn asl kiiliindi, ama bir deil, iki deil, t bu kiilikler..." "Bunlar?"
"Benim basit kiiliim dediin birinci sesin: Herkese gsterdiin, herkesle birlikte aile
yemeklerinde sofraya oturttuun ve herkesle birlikte yemekten sonra sigara dumanlar
arasnda dedikodu yaptrttn ses. Gnlk hayata ilikin ayrntlar bu kiiye borlusun.
kincisi, olmak istediin kiiydi: Bu dnyada huzur bulamayan, bir baka dnyada yaayan ve
bir baka dnyann sihirine bulanm hayranlk verici kiilerden yrttn bir maske. nce bir
taklidi, sonra kendisi olmak istediin bu 'kahraman'la fsldayarak syleme alkanln
olmasayd, bu kahramann, kulana fsldad kelime oyunlarn, bilmeceleri, alaylar,
inelemeleri kendi aklna taklan nakaratlar syleyen bunaklar gibi tekrarlama alkanln
olmasayd, gnlk hayata dayanamayp birok mutsuz gibi bir keye ekilerek lm
bekleyeceini yazmtn bir kere ve gzya.. .
327
laryla okumutum. ncs ise 'objektif slp, sbjektif slp' dediin bu iki kiiliin
ulaamayaca lemlere gtrrd seni ve tabii ki beni: Karanlk kiilik; kara slup! Taklitle,
maskeyle yetinemeyecek kadar mutsuz olduun gecelerde yazdklarm ben daha iyi bilirim,
ama yaptklarn sen daha iyi bilirsin, kardeim benim. Birbirimizi anlayacaz, birbirimizi
bulacaz, birlikte tebdil-i kyafet edeceiz, bana adresini ver."
"Adres?"
"ehirler adreslerden, adresler harflerden, harfler yzlerden oluur. 12 Ekim 1963 pazartesi,
stanbul'un eh sevdiim kelerinden biri diye Kurtulu'u anlatyordun; eski adyla Tatavla;
Ermeni mahallesi. Severek okumutum."
"Okumak?"
"Bir keresinde, tarih vermek gerekirse ubat 1962'de memleketi sefaletten kurtaracak bir
askeri darbe iin hazrlk yaptn o asabi gnlerinin birinde, bir k akam, Beyolu'nun
karanlk sokaklarnn birinde, gbek danszleriyle hokkabazlarn i tuttuu bir pavyondan bir
bakasna kimbilir hangi tuhaf ama iin tanan yaldzl ereveli byk bir aynann souktan
ya da baka bir nedenden nce atlayp, sonra gzlerinin nnde tuzla buz olduunu grm
ve cam aynaya eviren eczaya Trkede 'sr'denmesinin bir rastlant olamayacan o an
anlamtn. Bu ilham ann bir ke yazsnda anlattktan sonra demitin ki: Okumak aynann
iine bakmaktr; aynann arkasndaki 'srr' bilenler teki tarafa geerler, harflerin srrndan
haberdar olmayanlar ise bu dnya iinde kendi yzlerinin yavanlndan baka bir ey
bulamazlar."
"Neydi bu sr?"
"Bu srrn ne olduunu senden baka bir tek ben biliyorum. Telefonda anlatlamayacak bir ey
olduunu sen de biliyorsun. Adresini ver."
"Neydi bu sr?"
"Bu srr elde etmek iin bir okurun sana btn mrn vermesini gerektiini dnyor
musun? Ben bunu sana verdim. Bu srr sezinleyebilmek iin kendi adnla yazmadn yllarda

dktrdklerini, bakalarnn yerine kaleme aldn tefrikalar, bilmeceleri, portreleri, politik ve


duygusal rportajlarn, sobalar yanmayan devlet ktphanelerinde zerimde palto, kafamda
apka ve
328
t!
i
elimde yn eldivenlerle titreyerek otururken senin yazdndan phelendiim her eyi
okudum. Otuz ksur yl boyunca, hi sektirmeden gnde ortalama sekiz ksur sayfa
kardna gre, yz-bin sayfa ya da yz otuz sayfalk yz cilt kitap eder. Yalnz
bunun iin bu millet senin heykelini dikmelidir." "Senin de; okuduun iin," dedi Galip.
"Heykel?" "Anadolu yolculuklarmn birinde, adn unuttuum kk bir kasabada, ehir
meydanndaki parkta otobsmn kalk saatini beklerken yanma genten biri oturdu,
konumaya baladk. nce Atatrk'n bu ackl kasabada yaplacak tek eyin oray terketmek
olduunu iaret eder gibi parmayla otobs garajn gsteren heykelinden szettik. Sonra,
benim sz oraya getirmemle, senin lkemizdeki saylar onbini aan Atatrk heykeli zerine
yazdn bir yazdan szettik. Bir maher gecesinde, gkyznn karanl imekler ve
yldrmlarla yrtlrken ve yer yerinden oynarken btn, o korkun Atatrk heykellerinin
canlanacaklarm yazmtn. Yazdna gre, heykellerin kimileri gvercin pislikleriyle kapl Batl
kyafetleriyle, kimileri mareal niformalar ve madalyonlany-la, kimileri aha kalkm iri
organl korkun aygrlaryla, kimileri de silindir apkalar ve hayletimsi pelerinleriyle ar ar
yerlerinden kprdanacaklar, yllardr evrelerinde tozlu eski otobslerin, at arabalarnn ve
sineklerin drt dnd ve elbiseleri ter kokan askerlerle naftalin kokan kz lisesi rencilerinin
toplanp stikll Mar okuduu kurumu iekler ve elenklerle kapl kaidelerinden inip
karanla karacaklard. Maher gecesinde, yer sarslr, gk yarlrken, evlerinin kapal
pencereleri arkasndan dardaki uultuyu dinleyecek zavall vatandalarmzn, kenar
mahallelerin kaldrmlarndak bu tuntan, bronzdan ve mermerden izme ve nal seslerine nasl
bir korkuyla kulak kesileceklerini anlattn yazy, yanmda oturan bu tutkulu delikanl da
zamannda okumu ve o kadar comutu ki, hemen sana sabrszlkla o maher gnnn ne
zaman geleceini soran bir mektup yazmt. Bylece syledii doruysa, ona ksa bir cevap
yollayp vesikalk bir fotorafn istemi, fotoraf aldktan sonra da ona 'o gnn geldiinin
almeti olacak' bir srr vermitin. Hayr, delikanlya verdiin sr, 'o sr'de-ildi; nk havuzu
kurumu, imleri yolunmu parkta yllar sren bir bekleyiten sonra hayl krklna urayan
delikanl, kii329
sel olmas gereken senin srrn bana aklamt. Ona baz harflerin ikinci anlamlarn yazm ve
yazlarnn birinde, bir gn karlaaca bir cmleyi de iaret olarak grmesini istemisin. O
cmleyi okuyunca ifreli ke yazsn zecek ve delikanlmz harekete geecekti."
"Cmle neydi?"
"'Btn hayatm bu tr kt hatralarla doluydu.' Cmle buydu ite. Bunu o mu icat etmiti,
sen mi ona yazmtn karamyorum, ama rastlant u ki, hafzann gerilediinden hatta
tamamen silindiinden szettiin u gnlerde o cmleyi, tpk baka cmleler gibi bugnlerde
yeniden yaymlanan eski bir yaznda okudum. Adresini ver, bunun ne anlama geldiini sana
hemen anlataym."
"Baka cmleler?"
"Adresini ver! Adresini ver, nk baka cmleleri de, baka hikyeleri de merak etmediini
biliyorum artk. Hibir eyi merak etmeyecek kadar bu lkeden umudu kestin. Nefretle
saklandn o fare yuvasnda arkadaszlktan, yoldaszlktan, yalnzlktan vidalarn gevemek
zere. Adresini ver, sana senden aldklar imzal fotoraflar deitoku eden mam Hatip Lisesi
rencileriyle, gen olanlara merakl gre hakemlerini sahaflarn hangi kesinde
bulabileceini syleyeyim. Adresini ver, sana haremindeki karlan Batl orospu klna
sokturup stanbul'un gizli bir kesinde onlarla buluan on sekiz Osmanl padiahnn bu iin
zerindeyken yaplm gsavrlerini gstereyim. Bolca elbise ve tak gerektiren bu hastala
Paris'in lks terzihanelerinde ve kerhanelerinde 'Trk illeti' dendiini biliyor muydun? Tebdil-i
kyafet ederek stanbul'un karanlk bir sokanda iftleen II. Mahmut'u gsteren bir gravrde
padiahmzn plak bacaklar zerinde Napoleon'un Msr Seferinde giydii izmelerle ve en
sevdii kars Bezmilem Valide Sultan'in -ki hikyesini ok sevdiin ehzademizin babaannesi

ve bir Osmanl gemisinin isim anas olur- pervaszca takt yakut ve elmasdan bir hala
resmedildiini biliyor muydun?"
"Ha?" dedi Galip bir eit neeyle ve karsn kendisini terk edeli beri, alt gn drt saattir ilk
defa hayattan tat aldn hissederek.
"Han bir biim olarak hill'in tersi, reddi ve 'negatifi'olduunu kantlamak iin erken Msr
geometrisinden, Arap cebirin330
den ve Sryani Neo Platonculuundan dem vurduun satrlarnn yer ald 18 Ocak 1958
tarihli yaznn hemen altnda, 'sinema ve sahnenin puro ineyen sert adam' olarak ok
sevdiim Edward G. Robinson'un New Yorku elbise desinatrlerinden Jane Adler ile evlendii
haberi ve yeni evlileri bir han glgesinde gsteren bir fotorafn yaymlanmas, biliyorum, bir
rastlant deildi. Adresini ver. Bu yazdan hemen bir hafta sonra ise, ocuklarmzn ha
korkusu ve hill heyecanyla eitilmelerinin yetikinlik yllarnda onlar Hollywood'un byl
yzlerini deifre edememek gibi bir tutuklua ve ay yzl btn kadnlar da anne ya da teyze
sanmak gibi bir cinsel kararszla srklediini ileri srm ve dncem kantlamak iin
parasz yatl devlet okullarnda tarih derslerinde, Hal Seferlerinin okutulduu gnlerin
gecelerinde yatakhanelere yaplacak basknlarda yataklarn slatan yzlerce renci
bulunacan yazmtn. Bunlar bir ey deil, adresini ver, sana ktphanelerde yazlarn
okumak iin eelenirken karlatm tara gazetelerinde grdm ha hikyelerinin hepsini
getireyim. Boynundaki yal ip kopunca lm lkesinden geri dnen idamlk mahkm
Cehennem'e yapt ksa yolculuk srasnda karlat halar anlatyor, Erciyes Postas,
Kayseri 1962; ha biimindeki o malm harf yerine (.) yi kullanmamzn milli .rk .erbiyesine
daha uygun olacan bayazarmz Cumhurbakanmza bugn, .elgrafla bildirmitir. Yeil
Konya, Konya 1951 ve adresini verirsen sana hemen yetitireceim daha niceleri... Yazlarnda
malzeme olarak kullanrsn demiyorum, nk hayata malzeme olarak bakan ke
yazarlarndan nefret ettiini biliyorum. imdi kutular iinde nmde duran malzemeyi hemen
getiririm; birlikte okur, birlikte gler, birlikte alarz. Hadi adresini ver bana, sana
babalarndan ne kadar nefret ettiklerini konsomatrislerden baka kimseye anlatamadklar iin
kekemelikleri bir tek pavyonlarda alan skenderunlu erkeklerin ehir gazetelerinde tefrika
edilen hikyelerini getireyim; adresini ver, okumas yazmas olmad ve deil Farsa, doru
drst Trke konuamad halde ruhlar ikiz karde olduu iin mer Hayyam'n bilinmeyen
iirlerini okuyan garsonun ak ve lm kehnetlerini getireyim sana, adresini ver; belleini
kaybedeceini anlaynca btn bildiklerini btn hayat ve hatratn sahibi olduu gazetenin
son sayfasnda lm gecesine kadaf tefri331
ka eden Bayburtlu gazeteci ve mrettibin ryalarn getireyim: Son ryada anlatlan geni
bahenin solan glleri, dklen yapraklar ve kuruyan kuyusu arasnda kendi hikyeni
bulacan da biliyorum, kardeim benim. Hafzan kurumaktan kurtarmak iin kan sulandran
illar aldn, beynine kan gitsin diye her gn saatlerce yatp ayaklarm duvara dayayarak o
kr ve nankr kuyudan anlarn bir bir nasl ektiini de biliyorum. Divannn veya yatann
kenarndan sarkan kafan kpkrmz kesilmiken, '16 Mart 1957'de' diye kendini zorlayarak
hatrlyorsun, '16 Mart 1957'de gazetedeki arkadalarla hep birlikte Vilyet kftecisinde
karnmz doyururken onlara kskanln insana taktrabilecei maskelerden sz etmitim!'Ve
sonra biliyorum yeniden zorlanarak 'Evet, evet' diyorsun '1962 ylnn maysnda Kurtulu'un
arka sokaklarmdaki bir evde inanlmaz bir le sevimesinin ardndan uyandmda, yanmda
plak yatan kadna derisinin zerindeki iri benlerin vey annemin benlerine benzediini
sylemitim,' diyorsun, ama hemen sonra da 'insafsz' diye yazacan o pheye kaplyorsun,
bunu ona m sylemitin, yoksa bir trl tam kapanmayan pencerelerinin arasndan Beikta
arsnn o bitip tkenmeyen uultusu duyulan o ta evdeki beyaz tenli kadna m, yoksa srf
seni o kadar ok sevdii iin kocasnn ve ocuklarnn yanna ge dnmeyi gze alarak
Cihangir Parknn plak aalarna bakan tek odal evden kp taa Beyolu'ndan, daha
sonralar bir yaznda yazacan gibi, o srada neden marka bir sraria tutturduunu bile
hatrlayamadn bir akma sana almaya giden buulu gzl kadna m? Adresini ver, sana
nikotin ve kt anlarla tkanm beyin damarlarn pn ii aarak bizi kaybettiimiz cennetin
gnlk hayatna bir anda geri gtren en son Avrupa ilc Mnemonics'i getireyim. Eflatun renkli
svdan her sabah ayna tarifesinde yazd gibi iki deil, yirmi damla damlatmaya baladktan
sonra, sonsuzlua kadar unuttuun ve unuttuunu da unuttuun birok ann tpk eski

dolaplarn-ardndan birdenbire kveren ocukluunun boyal kalemlerini, taraklarn ve eflatun


renkli bilyalarn bulur gibi hatrlayacaksn. Adresini verirsen, hepimizin yznde bir harita
gzktn ve bu haritalarn iinde yaadmz ehrin vazgeemediimiz kelerinin
iaretleriyle kaynatn anlatan yazm ve bu yazy neden yazdn hatrlayacaksn. Adresini
verirsen, Mevl332
na'nn nl ressamlar yarmas hikyesini neden kende anlatmak zorunda kaldn
hatrlayacaksn. Adresini verirsen, hibir zaman umutsuz bir yalnzlk olamayacan, nk en
yalnz zamanlarmzda bile bizlere hayllerimizdeki kadnlarn elik ettiini, stelik bu haylleri
kurduumuzu her zaman igdyle sezen o kadnlarn da bizi bekleyeceklerini, arayacaklarn
ve hatta kimilerinin bulacaklarn yazdn o anlalmaz ke yazsn da neden yazdn
hatrlayacaksn. Adresini ver, sana hatrlayamayacaklan-n da hatrlataym; kardeim benim;
yaadn ve dlediin btn Cennet ve Cehennemi imdi ar ar kaybediyorsun. Adresini
ver, hemen yetiip hafzan unutuun dipsiz kuyusuna bsbtn gmlmeden seni kurtaraym.
Her eyini biliyorum, btn yazlarn okudum: O lem yeniden kurmak ve btn lkenin
zerinde gndzleri yrtc kartallar gibi, geceleri kurnaz hayaletler gibi gezinen o sihirli
yazlarn yeniden yazabilmen iin benden baka kimseyi bulamazsn. Yanna gelince
Anadolu'nun en cra kylerinin kahvehanelerinde gen ocuklarn yreklerine ateler dren,
dabalarndaki ilkokul retmenleriyle rencilerinin gzlerinden sicim sicim yalar aktan,
kk kasabalarn arka sokaklarmdaki evlerinde fotoroman okuyarak lm bekleyen gen
annelerde yaama heyecan uyandran o byl yazlarna yemden balayacaksn. Adresini
ver: Birlikte sabahlara kadar konuacaz ve kaybettiin gemiin gibi, bu lkeye, bu insanlara
sevgini de yeniden bulacaksn. Posta arabasnn ancak on be gnde bir urad karl da
kasabalarndan sana mektuplar yazan umutsuzlar dn, nianlsndan ayrlmadan, hacca
gitmeden, seimlerde oyunu kullanmadan nce sana mektup yazp akl soran aknlar dn,
corafya dersinde snfn en arkasndaki srada seni okuyan mutsuz rencileri, bir keye
atlm masalarnda emeklilik gnn beklerken yazna gz atan ackl tahrirat memurlarn,
senin yazlarn da olmasa akamlar kahvede radyo programlarndan baka konuacak hibir
hibir konu bulamayacak talihsizleri dn. Glge-liksiz otobs duraklarnda, kirli ve hznl
sinemalarn bekleme salonlarnda, cra tren istasyonlarnda seni okuyanlar dn. Hepsi bir
mucize bekliyorlar senden, hepsi! Onlara istedikleri mu-cizeleri vermek zorundasn. Adresini
ver, iki kii daha iyi yaparz bunu. Onlara kurtulu gnnn yaklatn yaz, onlara ellerinde
333
plastik bidonlar mahalle emelerinin nnde kuyruk olup suyun akmasn bekledikleri gnlerin
yaknda sona ereceini yaz; evlerinden kaan liseli kzlarn Galata kerhanelerine dmeyip film
yldz olabileceklerini yaz, pek yaknda gerekleecek bir mucizeden sonra Milli Piyango
biletlerinde bo olmayacan yaz, sarho kocalarn akam eve dndklerinde karlarn
dvmeyeceklerini, o mucize gnnden sonra banliy trenlerine bo vagonlar ekleneceini, bir
gn btn ehir meydanlarnda Avrupa'dakiler gibi bandolarn alacan yaz; bir gn herkesin
mehur ve kahraman olacan ve bir gn, yaknlarda bir gn, herkesin anas dahil istedii her
kadnla yatmaktan baka, yatt kadn -sihirli bir ekilde-meleksi bir bakire ve kzkarde
olarak grmeye devam edebileceini yaz. Onlara yzyllardr bizi sefalete srkleyen tarihi bir
esrar zen gizli belgelerin en sonunda ele geirildiini yaz; btn Anadolu'yu a gibi saran bir
inananlar rgtnn harekete gemek zere olduunu, bizi b sefil hayata mahkm eden
uluslararas bir kumpas dzenleyen ibnelerin, papazlarn, bankaclarn ve orospularn ve
onlarn yerli ibirlikilerinin kimler olduunun anlaldn yaz. Onlara dmanlarn gster ki,
mutsuzluk ve sefalet^ leri iin sulayabilecek birilerini bulmann rahatln hissedebilsinler;
onlara bu dmanlardan kurtulmak iin neler yapabileceklerini sezdir ki, mutsuzluk ve fkeden
tirtir titredikleri saatlerde, bir gn, byk bir i, bir byk i yapabileceklerini dleyebilsinler;
onlara hayatlarmdaki btn sefaletin sorumlusunun bu iren dmanlar olduunu iyice anlat
ki, kendi gnahlarm bakalarna yk-leyebilmenin i huzurunu duyabilsinler. Kardeim benim,
btn haylleri, ok daha zor hikyeleri, en inanlmaz mucizeleri gerekletirebilecek bir
kalemin olduunu biliyorum. Btn bu ryalar belleinin o dipsiz kuyusundan ekip
karacan harika kelimelerle ve inanlmaz anlarnla kuracaksn. Karsl attarmz yllarca
inanla senin ocukluunun getii sokaklarn hikyelerini okuya-bilmise eer, satr
aralarndaki bu ryalar sezebildii iindir bu; ona ryalarn geri ver. Bir zamanlar bu lkedeki
talihsiz insanlarn srtlarnda rpermeler uyandran, tylerini diken diken eden, hafzalarn

allak bullak kartran ve onlara atlkarncah, salncakl eski bayram gnlerini hatrlatr gibi
gelecek gzel gnleri sezdiren yazlar yazmtn. Bana adresini ver, yeniden yazacaksn onla334
r. Bu lanet lkede senin gibilerinin elinden yazmaktan baka ne gelir ki? Yapabilecein baka
bir ey olmad iin, yalnzca aresizlikten yazdn biliyorum. Ah, yllardr senin o aresizlik
anlarn az m dndm: Manav dkknlarna aslan Paa ve meyve resimlerine bakar
ilenirdin; arka mahallelerdeki kirli kahvelerde nemden hamurlam iskambillerle altmalt
oynayan sert bakl ve ackl erkek kardelerini grr dertlenirdin. Sabahn kr karanlnda
ucuz alveri etmek iin Et ve Balk Kurumunun nndeki kuyrua yryen anayla oulu
grdmde, Anadolu yolculuklarmda trenim sabahlar amele pazarlarnn kurulduu kk
alanlarn yanndan getiinde, pazar leden sonralar, aasz ve yeilliksiz amurlu parklarda
karlar ve ocuklaryla oturup sigara ierek sonsuz sknt vaktinin dolmasn bekleyen babalara
gzm takldnda, onlar hakknda senin ne dneceini dnrdm. Bu grdm
manzaralar sen grseydin, akam kk odana dndnde, bu ackl ve unutulmu lkeye
tam denk den eski alma masana oturduunda, mrekkebi datan beyaz ktlarna
onlarn masallarn yazacan bilirdim. Bann ktlarn zerine eildiini dnrdm,
geceyars umutsuzluk ve kederle yaz masasndan kalkp buzdolabn atn ve bir kere
yazdn gibi, ak buzdolabnn iine doru hibir ey semeden, hibir ey grmeden, hibir
ey almadan yalnzca dalgnlkla baktn, sonra bir uy-kudagezer gibi evinin odalarnda,
masann evresinde dalgn dalgn gezindiini dnrdm. Ah kardeim, yalnzdn, acklydn,
hznlydn. Seni ne ok severdim! Yazlarn okurken yllarca seni, hep seni dndm. Ne
olur, adresini ver bana, hi olmazsa bir cevap ver. Sana Yalova vapurunda karlatm
Harbiye rencilerinin yzlerine yapm iri ve l rmceklere benzeyen harfleri nasl
grdm ve vapurun kirli helasnda salam yapl rencilerle yalnz kalnca onlarn nasl da
gzel ve ocuksu bir tela kapldn anlatrm. Ceplerinde senden ald cevap mektuplarn
tayan kr piyangocunun, bir kadeh rakdan sonra onlar meyhane masalarnda bakalarna
nasl okuttuunu ve kelimeler arasndan senin ona rettiin esrar her seferinde sofradakilere
nasl bir gururla iaret ettiini ve her sabah Milliyet Gazetesini bu esrar tamamlayacak cmleyi
bulmak iin oluna nasl okuttuunu anlatrm sana. Mektuplarn zerinde Tevikiye
Postahanesinin
335
damgas vard. Alo, dinliyor musun? Hi olmazsa bir cevap ver, orada olduunu syle. Allah'm!
Nefes aln duyuyorum, senin nefes aln. Dinle: Daha nceden zene bezene hazrladm
cmlelerdir, bunlar dikkatle dinle: Eski Boaz vapurlarnn hznl dumanlar salveren ince
bacalarnn sana neden o kadar narin ve krlgan gzktn anlatrken sen, beni seni
anladm. Kadnlarn kadnlarla, erkeklerin erkeklerle dans ettii tara dnlerinde birdenbire
neden nefes alamaz olduunu yazdnda, seni anladm. Kenar mahallelerde, mezarlklarla
iice gemi dknt ahap evlerin arasndan yrrken iini saran skntnn, geceyars odana
dndnde neden gzyalarna dntn yazarken seni anladm. Kk ocuklarn,
kaplarnda okunmu Teksas-Tom-miks satt eski sinemalarda oynayan Herkll, Samsonlu,
Roma Tarihli filmlerin bir yerinde, kle gzeli rolndeki nc snf bir Amerikan artistinin ince
ve uzun bacaklaryla kederli yz perdede belirince, bizim erkeklerimizle kpr kpr kaynaan
salondaki sessizliin seni kahrettiini, lmek istediini yazdnda da seni anladm. Nasl? Sen
beni anlyor musun? Cevap ver namussuz! Her yazarn btn mr boyunca bir kere olsun
karlarsa kendisini mutlu hissedecei o inanlmaz okuyucuyum ben! Adresini ver, sana
hayrann olan kz lisesi rencilerinin fotoraflarn getireyim. Yz yirmi yedi tane: Bazlarnn
adresleri var, bazlarnn ise anket defterlerine yazlm hayranlk szleri. Otuz tanesi
gzlkl, on biri di teli takyor, altsnn boynu kuu gibi uzun, yirmi drt tanesi de sevdiin
gibi at kuyruu sal. Hepsi seni seviyorlar, baylyorlar sana. Yemin ediyorum. Adresini ver,
altml yllarn banda bir ke yaznda konuur gibi yazarken "Dn akam radyoyu dinlediniz
mi? Ben 'Sevenler ve Sevilenler' saatini dinlerken hep bir ey dndm," dediinde dnlen
o eyin kendilerini olduuna btn kalpleriyle inanan kadnlarn listesini getireyim sana. Tara
ehirleri, memur evleri, subay karlar ve tutkulu ve asabi renciler kadar, sosyete
evrelerinde de hayranlarnn olduunu biliyor muydun? Adresini verirsen yalnz o ackl
sosyete balolarnda deil, kendi gerek zel hayatlarnda tebdil-i kyafet eden kadnlarmzn o
kyafetlerle fotoraflarn da getirebilirim. Bizde zel hayat olmadn, hatta eviri romanlarda
ve yabanc dergilerden yrtlm magazin haberlerinde rastladmz 'zel hayat'

336
sznn anlamn bile kavrayamadmz yazmtn bir kere hakl olarak, ama yksek topuklu
izmelerle ve eytan maskeleriyle ekilmi bu fotoraflar grnce... Ah haydi, adresini ver
bana, yalvaryorum: Sana yirmi yl boyunca biriktirdiim o inanlmaz vatanda yzleri
koleksiyonumu da getiririm hemen: Birbirlerinin yzlerine kezzap atan kskan sevgililerin
olaydan hemen sonra ekilmi fotoraflar var, suratlarnda Arap harflerini boyayarak gizli ayin
yaparken yakalanan akn mrtecilerin sakall ve sakalsz fotoraflar, yzleri napalmle
yannca harflerden boalan Krt isyanclarnn ve tara kasabalarnda sessizce aslan rz
dmanlarnn infaz dosyalarndan ne rvetler vererek kartabildiim idam fotoraflar var.
Yal ip boynu krarken karikatrlerindekinin tersine, dil dar kmyor hi. Yalnzca yzde
harfler daha ak seik okunuyor. Eski yazlarnn birinde eski infazlar ve celltlar neden tercih
ettiini yazarken hangi gizli isteini dile getirdiini de biliyorum imdi. ifrelere, kelime
oyunlarna, gizli yazlara ne kadar merakl olduunu bildiim kadar, kayp esrar yeniden
kurmak iin geceyarlar hangi kyafetlere brnerek aramza kartn da biliyorum. vey kz
kardeinle buluup onunla sabahlara kadar her eyle alay edebilmek iin, en saf, bizi biz
yapacak en katksz hikyeyi, syleyivermek iin, avukat kocasna ne oyunlar ettiinizi de
biliyorum. Avukatlarla alay eden yazlarna cevap veren fkeli kadn okurlarna aslnda
onlardan szetmediini sylerken ne kadar hakl olduunu da. Adresini ver artk. Ryalarnda
fing atan kpeklerin, kafataslarnn, atlarn ve cadlarn neleri iaret ettiklerini de bir bir
biliyorum; taksi ofrlerinin dikiz aynalarnn kesine yaptrdklar kk kadn, tabanca,
kurukafa, futbolcu, bayrak, iek resimlerinin sana hangi ak yazlarn yazdrdn da. Onlar
bandan savmak iin ackl hayranlarnn ellerine tututurduun anahtar cmlelerin bir ksmn
da biliyorum, bu cmlelerin yazld defterlerle, tarihi kyafetlerini neden hi yanndan
ayrmadn da..."
ok sonra, telefonu sessizce kapayp fiten ektikten sonra Cell'in defterleri, eski kyafetleri,
dolaplar ve yazlar arasnda kendi anlarn arayan bir uykudagazer gibi bir aratrma
yaptktan sonra, pijamalarn giyip yatt Cell'in yatanda, Nianta Meydanndan gelen
akam grltlerini dinleyerek uzun ve derin
337
bir uykuya dalarken Galip, uykunun en gzel yannn insann olduu kiiyle bir gn yerine
geeceine inanmak istedii kii arasndaki gzyaartc uzakln unutulmas kadar,
duyduklaryla hi duymadklarn, grdkleriyle hi grmediklerini ve bildikleriyle hi
bilmediklerini huzurla birbirine kartrabilmesi olduunu bir kere daha anlad.
338
ON KNC BLM
AYNAYA GRD HKYE
"ir yerde olup ikisi clis
Ayiieye girdi aks-ii akis"
eyh Galip
Ryamda, en sonunda yllardr olmak istediim kii olduumu grdm. 'Rya' denen hayatn
tam orta yerinde, amurlu ehrin apartman orman iinde, karanlk sokaklarla daha karanlk
suratlar arasnda bir yerde. Mutsuzluun yorgunluuyla uyurken seninle karlatm. Bir baka
kiinin yerine geemesem bile, senin beni sevebileceini anlyormuum; kendi vesikalk
fotorafma bakarken duyduum tevekklle kendimi olduum gibi kabullenmem gerektiini
anlyormuum; bir baka kiinin yerinde olmak iin rpnmann boluunu anlyormuum:
Belki bir ryada, belki bir hikyede. Biz yrdke karanlk sokaklar ve zerimize zerimize
sarkan korkun evler alyor; biz yrdke kaldrmlar ve dkknlar anlamlanyormu.
Ka yl nceydi, seninle ben, hayatta sk sk karlaacamz u sihirli oyunu aknlkla ilk
kefettiimizde? Bir bayram arifesinde, annelerimiz bizi bir elbisecinin ocuk blmne
gtrdnde (o mutlu, gzel zamanlarda 'reyon'larmz kadn ve erkek diye birbirlerinden
ayrlmamt daha), en skc din dersinden de daha skc dkknn yar karanlk bir kesinde
kar karya duran iki boy aynasnn arasna rastlantyla girdiimizde, grntlerimizin
klerek, klerek bi nirlerinin iine girerek nasl oaldklarn grmtk.
Bundan iki yl sonra, Hayvan Dostlar Kulbne resimlerini yollayan tandklarla alay ederek ve
'Byk Mucitler' kesini de sessizlikle okuduumuz ocuk Haftas'nn son saysnn kapanda,
elimizde tuttuumuz dergiyi okuyan bir kzn resmedildiini farkedince, o kzn elinde lulluu

dergiye dikkatle bakm ve resimlerin iice geerek oaldn anlamtk: Bizim tuttuumuz
derginin kapandaki kzn tuttuu derginin kapandaki kzn tut339
tuu derginin kapandaki kzn tuttuu derginin kapandaki kz da giderek klen ayn
krmz sal kzla ayn ocuk Haftas'y-m.
Tpk, daha da boy attmz ve birbirimizden uzaklatmz yllarda, piyasaya kan ve bizim
katta yenmedii iin yalnzca pazar sabahlan sizin kahvalt masanzda grdm zeytin ezmesi
kavanozunda olduu gibi. Radyoda: "Oo, bakyorum havyar yiyorsun!" "Hayr, Ender Zeytin
Ezmesi." diye reklam yaplan kavanozun zerindeki ktta, anneli babal, erkek ve kz ocuklu
kusursuz ve mutlu bir ailenin kahvalt sofras resmedilmiti. Benim sana gstermemle,
resmedilen o kahvalt masasnn zerinde de ayn kavanozun durduunu ve ikinci bir kavanoz
olduunu ve zeytin ezmesi kavanozlarnn ve mutlu ailelerin gz onlar farkedemeye-ne kadar
kldklerini grdnde, u anlatacam masaln ban biliyorduk ikimiz, ama sonunu deil.
Kzla olan akrabaymlar. Ayn apartmanda bymler, ayn merdivenleri karlar, ayn aslan
ekerleriyle lokumlar attrr-larm. Derslerini birlikte alr, ayn hastalklara birlikte
yakalanr, birbirlerini korkutmak iin birlikte saklamrlarm. Ayn yatay-mlar. Birlikte
gittikleri okul da aynym, sinemalar da, dinledikleri radyo programlar da birmi, plklar da,
okuduklar 'ocuk Haftas' dergileri de, kitaplar da, kartrdklar dolaplarla iinden fesler, ipek
rtleri ve izmeler kan sandklar da. Bir gn, hikyelerine bayldklar yetikin amca olunun
apartmana yapt ziyaretlerin birinde, elinde grdkleri bir kitab kapp okumaya balamlar.
Kzla olann eski kelimelerine, tumturakl deyilerine, Farsa deyilerine nce alayla
gldkleri, sklp kenara atp sonra belki iinde bir ikence sahnesi, plak bir vcut ya da bir
denizalt resmi vardr diye merakla sayfalarn evirip en sonunda okumaya baladklar kitap
pek de uzunmu. Ama balarnda bir yerde, kitabn kahramanlar arasnda geen yle bir ak
sahnesi varm ki olan, kahramann yerinde olmak istemi. Ak o kadar gzel anlatlm ki,
olan kitaptaki gibi k olabilmek istemi. Bylece, daha sonra kitapta anlatlacan hayl
edecei ak belirtilerini (yemek yerken sabrszlk, kzn yanna gitmek iin bahaneler icat
etmek, susam olmaya ramen bir bardak suyu iememek) kendisinin de
340
gstermeye baladn farkettiinde, olan birer ucundan tutarak kitabn sayfalarna birlikte
baktklar o sihirli anda kza k olduunu anlam.
Birer ucundan tutarak okuduklar kitapta anlatlan hikye neymi peki? ok eski zamanlarda
geen hikyede ayn airette domu bir kzla olann hikyesi anlatlyormu. Bir l kysnda
yaayan kzla olan, Hsn ile Ak, ayn gece domular, ayn hocadan ders almlar, ayn
havuzun kenarnda gezinmiler ve birbirlerine k olmular. Yllar sonra, olan kz istettiinde
kabile bykleri olandan Kalpler lkesi'ne gidip oradaki kimya'y getirmesini art komular.
Yola kan olan, ne dertlerle karlam: Bir kuyuya dp boyal cadnn esiri olmu, bir
baka kuyuda grd binlerce suretten ve surattan sarho olmu, sevgilisine benziyor diye
in padiahnn kzna kaplm, kuyulardan km, kalelere hapsolmu, takip edilmi, takip
etmi, kla boumu, yollar alm, izler, iaretler peinden gitmi, harflerin srrna gmlm
ve hikyeler anlatm, hikyeler dinlemi. Sonunda, klk deitirip hep onun peinden gelen ve
dertlerden kurtaran Shan ona demi ki: "Sen sevgilinsin, sevgilin de sen; hl anlamadn
m?" O zaman hatrlam olan ayn hocadan ders aldklar gnlerde birlikte bir kitab
okurlarken kza nasl k olduunu.
Birlikte okuduklar o kitapta ise Hrrem ah adl bir padiah ile k olduu Cavid adl gzel bir
delikanlnn hikyesi anlatlyormu, ama zavall akn padiahtan nce tabii ki, sen anladn o
hikyede de klarn birbirlerine baka bir ak hikyesini, nc ak hikyesini okurlarken
k olacam. O ak hikyesindeki klar da bir kitabn iinde bir ak hikyesini okuduklarnda
birbirlerine k oluyorlar, o kitaptaki klar da baka bir ak hikyesi okurlarken birbirlerine
vuruluyorlarm.
Belleklerimizin baheleri gibi bu ak hikyelerinin birbirlerine nasl aldn ve btn kaplar
birbirine alarak balanan sonsuz bir hikyeler dizisi oluturduunu, ben elbiseci dkknna
gitmemizden, ocuk Haftas okumamzdan ve zeytin ezmesi kavanozuna bakmamzdan yllar
sonra kefettiimde, sen evimizden kam, ben de kendimi hikyelere ve kendi hikyeme
vermitim. Kimi Arabistan llerinde am'da, kimi Asya steplerinde Horasan'da, kimi Alpler'in
eteklerinde Verona'da, kimi de Dicle ky341

smda Badat'ta geen bu ak hikyelerinin hepsi acklyd, hepsi hznlyd, hepsi


dokunaklyd. Daha da dokunakls, btn hikyelerin kolayca aklda kalmas ve insann
kendisini en saf, en ileke, en mutsuz kahraman yerine ayn kolaylkla koyabilmesiydi.
Nasl sonulanacan hl karamadm bizim hikyemizi de bir gn birisi, belki de ben,
kaleme alrsam, benim o ak hikyelerini okurken yaptm gibi, okuyucu kendini hemen
kahramanlardan birinin yerine koyabilir mi, ya da hikyemiz akllarda kalabilir mi, bilmiyorum,
ama byle kitaplarda kahramanlar ve hikyeleri birbirinden ayran ve benzersiz klan u
trden paralar hep olduu iin ben de bir hazrlk yapm olaym dedim:
Birlikte gittiimiz bir misafirlikte, ar hayas sigara dumanla-ryla mavilemi bir odada,
senden adm tede oturan bir anlatcnn hikyesini dikkatle dinlerken, geceyars o 'ben
burada deilim' ifadesi ar ar yznde belirdiinde seni severdim; tembellikle geen bir
haftadan sonra, gmleklerinin, yeil kazaklarnn ve bir trl atmaya kyamadn eski
geceliklerinin arasnda bir kemeri istemeye istemeye ararken, ak kapsndan ierisi gzken
dolaptaki inanlmaz karkl farkettiinde yznde beliren ylgnlk ifadesini severdim; bir
heves ressam olmaya karar verdiin ocukluk gnlerinde, Dedeyle birlikte masaya oturup aa
izmeyi renmeye koyulduunda, Dedenin konu dna kan taklmalarna fkelenmeden
gldnde seni severdim; dolmuun kapsn ucu darda kalan mor paltonun zerine
kapadnda ve imdi elinde tuttuun be lirann, imdi yere dp kaldrm kenarndaki
zgaraya doru kusursuz bir yay izerek ne gzel yuvarlandn grdnde yznde beliren
oyuncu aknl severdim; severdim seni, prl prl bir nisan gn kk balkonumuza kp
sabah astn mendilin hl kurumadn, demek ki gnein seni aldattn anladnda ve
hemen sonra, arka arsadan gelen ocuk cvltlarna hznle kulak kabarttnda seni
severdim; birlikte gittiimiz bir filmi bir nc kiiye hikye ederken belleinin ve
hatrladklarnn benimkinden ne kadar farkl olduunu korkuyla anladmda seni severdim;
severdim seni; aile ii izdivalar ve akrabalar arasndaki evlilikler zerine bol resimli bir
gazetede makale dktren profesrn incilerini bir keye ekilip bana sezdirmeden
okuduunu grdmde ve ne okuduunu deil, ama okurken yalnz342
ca st dudann Tolstoy kahramanlar gibi hafife ne ktn grdmde seni severdim;
asansr aynasnda kendine bir bakasna bakar gibi bakn ve nedense bu baktan sonra
hatrladn eyi tella antann iinde arayn severdim; biri yan yatm ince bir yelkenli,
teki kambur bir kedi gibi yanyana durarak saatlerce seni bekleyen topuklu ayakkablarnn
iine aceleyle giriini ve saatler sonra, eve dndnde ayakkablar gene ayn amurlu ve
asimetrik yalnzla terketmeden nce kalalarnn, bacaklarnn ve ayaklarnn kendi
kendilerine yaptklar hnerli hareketleri sey-retrneyi severdim; sigara klln tepeleme
dolduran izmaritlere ve kara balarn umutsuzca bkm yank kibritlere bakarken kederli
dncelerin kimbilir nereye gittiinde seni severdim; severdim seni her zaman yrdmz
sokaklarda, bir an, sanki gne o sabah batdan domu gibi yepyeni bir k ve yepyeni bir
keyle karlatmzda, sokaklar deil, seni severdim; birden kan lodosla karlarn eridii
ve stanbul'un zerindeki kir bulutlarnn temizlendii k gnnde, antenlerin, minarelerin ve
adalarn arkasndan bana gsterdiin Uluda' deil, ban omuzlarnn iine ekerek rperen
seni severdim; inko tenekelerle ykl ar arabay eken sucunun yorgun ve yal atna
kederle baktnda severdim seni; dilencilere para vermeyin, onlar aslnda ok zengin
diyenlerle alay ettiinde ve herkes labirentimsi merdivenlerden kvrlarak sinemadan
yeryzne ar ar karken, bir kestirme bulup bizi btn kalabalktan nce kaldrma
kardn zamandaki mutlu gln grdmde seni severdim; Saatli Maarif Takviminden
bizi birlikte lme yaklatran bir yapra daha kopardktan sonra, en altta gnn yemei
olarak nerilen etli nohut, pilav, turu ve kark kompostoyu, yaklatmz lmn bir
iaretini okur gibi arbal ve hznl bir sesle okuman ve Kartal marka anu-vez tpnn
nce rondelay kartp, sonra kapa sonuna kadar eyirip alacan bana sabrla rettikten
sonra, retici Msy Trellidis'in sayglaryla, demeni severdim; k sabahlar yznn renginin
ehrin zerindeki soluk beyaz gn renginde olduunu grdmde, ocukluumuzda,
caddenin rmandan akan arabalar arasndan, bir kaldrmdan teki kaldrma bir kou lgn
ve neeli geiini seyrettiim zamanki gibi, seni endieyle severdim; severdim seni, cami
avlusunda, musalla tanda yatan tabuta ko343

nan kargaya dikkatle ve glmseyerek baktnda, radyo tiyatrosu taklidi sesinle annenle
babann kavgalarn oynadnda seni severdim; ellerimin arasna dikkatle ban alp gzlerinde
hayatmzn gittii yeri korkuyla grdmde seni severdim; vazonun yannda, neden orada
braktn anlayamadm yzn gnler sonra gene orada grdmde seni severdim;
efsane kularnn ar ar uup havalann andran uzun bir sevimenin sonunda, arbal
enlie kendi akalarn ve yaratclnla en sonunda senin de katldn anladmda seni
severdim; dikine deil yanlamasna kestiin elmann iindeki kusursuz yldz bana
gsterdiinde seni severdim; le vakti, yaz masamn zerinde oraya kadar nasl geldiini
anlayamadm bir tel sam grdmde ve birlikte ktmz bir yolculukta, tk tk
belediye otobsnn tutunma demirlerine sarlan br eller arasnda yan yana duran
ellerimizin birbirine ne kadar az benzediini kederle grdmde, seni kendi gvdemi tanr
gibi, beni terkeden ruhumu arar gibi, bir baka kii olduumu ac ve sevinle anlar gibi
severdim, severdim seni; nereye gittiini bilmediimiz bir trene bakarken yznde beliren
esrarl ifadeyi ve bu kederli baknn tpatp aynsn, bir akamst srlerle kargalarn
lklar atarak lgn gibi uutuu bir saatte, elektrikler birden kesildiinde evimizin karanl
ile darsnn aydnl yava yava yer deitirirken gene esrarl ve hznl yznde ben
grdmde kapldm o aresizlik ac ve kskanlkla severdim seni.
i
344
ON NC BLM
BR AKIL HASTASI DEL, YALNIZCA SADIK BR OKURUNUM
"Zarma mira! edindim zatm" Sleyman elebi
aramba akam iki gnlk bir uykusuzluktan sonra yatt uykudan Galip perembe sabahna
doru uyand, ama tam uyanmak da denemezdi buna. Olup bitenleri ve aklndan geenleri, ok
sonralar, yeniden bir bir anlamaya alt gnlerde hatrlayaca gibi, yataktan kalkt
sabahn drd ile sabah ezann dinleyip yeniden uykuya yatt yedisi arasndaki srede,
Cell'in yazlarnda sk sk szn ettii "uykuyla uyanklk arasndaki efsane lkenin harikalar"
arasndayd.
Uzun bir uykusuzluk ve bitkinlikten sonra, yattklar derin uykunun orta yerinde uyananlarn,
kendi yataklarndan baka yataklarda kalkan talihsiz ve yorgunlarn ou gibi, iinde uyand
yatan, odann, evin nerede olduunu, buraya nasl geldiini hatrlamakta glk ekmi ama
hafzasnn bu byleyici aknlndan dar kmak iin de kendini ok da fazla zorlamamt.
Bylece Galip, uykuya yatmadan nce onu brakt yerde, alma masasnn hemen yannda,
Cell'in tebdil-i kyafet aralarn koyduu kutuyu grnce hibir aknlk geirmeden iindeki
tandk nesneleri bir bir dar kard: Melon bir apka, padiah kavuklar, kaftanlar, bastonlar,
izmeler, lekeli ipek gmlekler, boy boy, renk renk takma sakallar, peruklar, cep saatleri, bo
gzlk ereveleri, serpular, fesler, ipek kuaklar, kamalar, Yenieri taklar, bileklikler ve
tarihi film eken Trk sinemaclarna kyafet ve tehizat salayan Beyolu'ndaki nl Erol Beyin
dkknndan alnabilecek baka bir yn vr zvr. Hafzasnn kuytu bir kesine itilmi uzak
bir any hatrlar gibi Cell'in bu kyafetleri giyerek geceleri Beyolu'nda geziini gzlerinin
nnde canlandrmaya alt sonra. Ama tpk, az nce grd ryann hl aklnn iinde
kprdanan mavimsi damlar, alakgnll sokaklar ve hayletim345
si kiileri gibi, tebdil sahneleri de, Galip'e "uykuyla uyanklk arasndaki lkenin" efsanelerinden
biri olarak gzkt; ne esrarl, ne gerek, ne anlalabilir, ne de bsbtn anlalmaz harikalar
olarak. Ryasnda, hem am, hem stanbul, hem de Kars Kalesinin eteklerinde yer alan bir
mahallede bir adres aryor, aradn da, magazin gazetelerinin bilmecelerindeki kolay
kelimeler gibi hi zorlanmadan buluveriyordu.
Aklnda hl bu rya olduu iin Galip alma masasnn zerinde ii adreslerle dolu defteri
grnce bir rastlant duygusuna kaplarak, becerikli ve gizli bir elin iaretleriyle ya da kendini
ocuk gibi gizleyen oyuncu bir Tanr'nn izleriyle karlam gibi sevindi. Bu dnyada
yaamaktan memnun, glmseyerek defterdeki adresleri ve karlarndaki cmleleri okudu.
Kimbilir ka tane hevesli ve hayran, Anadolunun ve stanbul'un drt bir yannda Cell'in
yazlarnda bu cmlelerle karlaacaklar gn bekliyorlard; belki de bazlar karlamlard
bile. Uykunun ve ryalarn dumanlar arasndan Galip hatrlamaya alt: Daha nce, Cell'in
yazlarnda rastgelmi miydi bu cmlelere, onlar yllarca nce okumu muydu? Baz cmleleri

okuduunu hatrlamasa bile, Ce-ll'in azndan defalarca iittiini biliyordu: "Harika olan
harika yapan ey, onun sradanl ve sradan olan sradan yapan ey, onun harikaldr" gibi.
Baz cmleleri Cell'den okuduunu ve iittiini karamasa bile, baka bir yerde dikkat ettiini
hatrlyordu: ki ocuun, Hsn ile Ak'm okul yllarn anlatan eyh Galip'in iki yzyl nce
yazlm u dizesi gibi:
"Sr ahdr, ona ihtimam et."
Bazlarn ise, ne Cell'den, ne de baka bir yerden iitip okuduunu hatrlyordu, ama hem
Cell'in yazlarnda, hem de baka bir yerde okumu gibi de bir yaknlk hissediyordu onlara.
Beikta Serencebey'de oturan Fahrettin Dalkran'a bir gn iaret olacak u cmle gibi:
"Biroklarnn retmenlerini kan iinde kalncaya kadar dvmeyi ya da daha basiti, babalarn
keyifle ldrmeyi dledikleri o zgrlk ve kyamet gnnde, yllarca merakla bulumay
bekledii kayp ikiz kardeinin kendisine yalnzca lm olarak gzkeceini hayl edebilecek
kadar saduyu sahibi biri olduu iin, beyefendi, uzun zamandr ortalktan ekilmi, yerini
346
kimselerin bilmedii evinden ban dar karmaz olmutu hi." Beyefendi kimdi?
Gn mak zereyken Galip, bir igdyle telefonu yeniden fie takt, ykand, buzdolabnda
bulabildikleriyle karnn doyurdu ve sabah ezanndan az sonra Cell'in yatana girip yatt.
Uyumadan az nce, uykuyla uyanklk arasndaki lkede, hayllerden ok dlere daha yakn
bir blgede Rya ile birlikte ocukluklarnda Boaz'da bir sandal gezintisine kmlard.
Sandalda ne teyzeler vard, ne anneler, ne de kayk: Rya'yla yapayalnz olmak Galip'e bir
gvensizlik veriyordu.
Uyandnda telefon alyordu. Galip telefona yetiene kadar arayann Rya deil, her zaman
arayan ses olacana karar vermiti. Bir kadn sesi duyunca duraklad. "Cell? Cell sen
misin?"
Pek de gen olmayan, tandk hi olmayan bir kadn sesiydi. "Evet."
"Canm, canm, neredesin, nerelerdesin, gnlerdir seni, seni aryorum, aryorum, ah."
Son hece uzayarak hkra, hkrklara ve bir alamaya dnt.
"Sesinizi karamadm," dedi Galip.
"Sesinizi," dedi kadn, Galip'in sesini taklit ederek. "Sesinizi. Bana, sesinizi, diyor. Ben sesiniz
olmuum." Bir sessizlikten sonra, kartlarna gvenen bir oyuncunun gveniyle ve yar srda,
yar marur bir havayla aklad: "Ben Emine'yim." Kelime Galip'te hibir arm yapmad.
"Evet."
"Evet? Baka bir diyecein yok mu?" "Yllar sonra..." diye mrldand Galip.
"Canm, yllar sonra, yllar sonra nihayet. Gazetede yazn okurken bana seslendiini grnce
nasl oldum biliyor musun? Yirmi yldr bugn bekliyordum. Yirmi yldr beklediim o cmleyi
okuyunca ne oldum biliyor musun? Btn dnyaya barmak, seslenmek istedim btn
dnyaya. lgn gibi oldum, kendimi zor tuttum, aladm. Biliyorsun, ihtill iine kart diye
Mehmet'i emekli ettiler. Ama her sabah sokaa kyor, bir ileri vardr hep. Hemen arkasndan
sokaa frladm. Koarak Kurtulu'a gittim, bi347
zim ara sokamza, ama hibir ey yoktu, hibir ey yoktu. Her ey deimi, her ey yklm,
hibir ey yerinde kalmam. Evimiz yerinde yoktu. Sokan ortasnda alamaya baladm.
Acyp bir bardak su verdiler. Hemen eve dndm, bavulumu yaptm, Mehmet eve dnmeden
katm. Canm, Cellciim, syle imdi seni nasl bulacam. Yedi gndr yollarda, otel
odalarnda, utancm gizleyemediim uzak akrabalarn evlerinde snt gibi kalyorum. Ka
kere gazeteye telefon ettim, "Bilmiyoruz," dediler. Akrabalarn aradm, onlar da yle. Bu
telefona ettim, cevap veren yok. Birka kk eyadan baka hibir ey almadm yanma,
almak da istemiyorum. Mehmet deli gibi beni aryormu. Ona hibir eyi aklamadm ksa bir
mektup braktm. Evi neden terket-tiimi bilmiyor. Kimse bilmiyor, kimseye sylemedim;
hayatmn tek gururu olan sirrrm, akm, akmz kimseye amadm canm benim. imdi ne
olacak? Korkuyorum. Artk yalnzm! Sorumluluklarm kalmad artk. Tombul tavann akam
yemeine gitmek iin, evine kocasna yetimek iin dnyor diye zlmeyeceksin artk.
ocuklarm bydler, biri Almanya'da, br asker.'Btn hayatm, btn vaktimi, her
eyimi sana vereceim. tlerini yapacam, yaz masam, ah o yazlarn toplayacam; yastk
klflarn deitireceim; o eyasz, dolapsz buluma yerinden baka hibir yerde gremedim
seni; asl evini, eyalarm, kitaplarn o kadar merak ediyorum ki. Neredesin canm? Nasl
bulacam seni? Yaznda adresini neden ifrelemedin? Adresini ver. Sen de dndn, yllarca

hep sen de dndn deil mi? Yeniden, o tek odal ta evimizde, leden sonra, gne
hlamur yapraklarnn arasndan yzlerimize, ay bardaklarmza, birbirlerini tanyan ellerimize
vururken biz yapayalnz olacaz. Ama Cell, o ev yok artk; yklm, yok olmu, ne o
Ermeniler, ne o eski dkknlar... Bunu bilmiyor muydun? Oraya gidip alamam, alamam m
istedin? Niye yazna bunu koymadn? Her eyi yazabilen sen, bunu da yazabilirdin. Konu artk
benimle, yirmi yl sonra, konu! Utandn zaman gene ellerin terliyor mu, uyurken yznde o
ocuksu bak beliriyor mu gene? Syle... 'Canm' de bana... Nasl greceim seni?"
"Hanmefendi," dedi Galip dikkatle, "hanmefendi, her eyi unuttum. Bir yanllk olmu,
gnlerdir gazeteye yaz vermiyorum.
348
Onlar da otuz yl nceki yazlarm yeniden basyorlar. Anladnz m?"
"Hayr."
"Yazlarmda size, kimseye bir iaret ya da cmle filan yollamak istemedim ben. Yaz
yazmyorum artk. Gazetedekiler de es-*ki yazlarm yeniden yaymlyorlar. Otuz yl nceki bir
yazmda varm demek ki o cmle."
"Yalan!" diye bard kadn. "Yalan! Beni seviyorsun. Beni ok sevdin. Yazlarnda hep beni
anlattn. stanbul'un en gzel kelerini anlatrken benimle sevitiin evin sokan anlattn,
bizim Kurtulu'umuzu, bizim kk kemizi anlattn, sradan bir garsoniyeri deil. Baheden
grdklerin bizim hlamur aalarmzd. Mevlna'nn ay yzl gzeli derken, edebiyat
yapmyor, senin ay yzln anlatyordun, beni... Kiraz dudaklarmdan da szettin, hill
kalarmdan da, bunlar sana ben ilham ettim. Amerikallar Ay'a gittiklerinde Ay yzeyindeki
karaltlar diye yazdn eyin benim yanamdaki benler olduunu biliyordum. Canm, bir daha
sakn inkr etiie. 'Karanlk kuyularn korkutucu dipsizlii' de benim kara gzlerimdi, teekkr
ederim, alamtm. 'O apartmana geri dndm!' dediin yer de tabii ki Bizim iki katl evimizdi,
ama yasak ve gizli akmz kimse anlamasn diye, oray Nianta'nda alt katl, asansrl bir
apartman gibi anlatmak zorunda kaldn; biliyorum. nk biz, orada, Kurtulu'ta, o evde
seninle on sekiz yl nce bulutuk. Tam be kere. Ne olur inkr etme, beni sevdiini biliyorum."
"Hanmefendi, sizin de dediiniz gibi, her ey ok eskidendi..." dedi Galip. "Artk hibir ey
hatrlamyorum, her eyi bir bir unutuyorum."
"Canm, Cell, Cellciim, bu sen olamazsn. nanamyorum. Seni orada zorla tutanlar, zorla
konuturanlar ni var? Yalnz msn? Bir tek doruyu syle, beni yllardr sevdiini syle, yeter.
On sekiz yl bekledim, bir o kadar daha beklerim. Bana bir kerecik, bir kerecik beni sevdiini
syle. Peki, hi olmazsa beni o zaman sevdiini syle, o zaman sevmitim de, telefonu
sonsuza kadar kapayacam."
"Sevmitim."
"Canm de bana..."
349
"Canm..."
"Ah hayr, yle deil, iten syle!"
"Hanmefendi, ltfen! Gemi gemite kalsn. Ben de yalandm, belki siz de gen deilsiniz
artk. Ben hayllerinizdeki insan hi deilim. Rica ediyorum, bu yaymclk hatasn,
dikkatsizliin bize yapt bu souk akay bir an nce unutalm." "Allahm? Ben ne olacam
peki?"
"Evinize, kocanza dnersiniz. Sizi seviyorsa affeder. Bir hikye uydurursunuz, sizi seviyorsa
hemen inanr. Kocanz, sizi seven sadk kocanz krmadan bir an nce evinize dnn."
"On sekiz yl sonra seni bir kere daha greyim."
"Ben on sekiz yl nceki o adam deilim hanmefendi."
"Hayr, o adamsn. Yazlarn okuyorum. Her eyini biliyorum. Seni ne ok, ne ok dndm.
Syle bana: O kurtulu gn uzak deil, deil mi? O kurtarc kim? Ben de onu bekliyorum. 'O'
sensin. Biliyorum. Daha pek ok kii biliyor. Btn esrar sende. Beyaz atn zerinde deil,
beyaz Cadillac'la geleceksin. Herkes bu ryay gryor. Cell'iim, seni ne ok sevdim. Bir
kere olsun, hi olmazsa, uzaktan greyim: Bir parkta, Maka Parknda sana uzaktan bir kere
olsun bakabileyim. Saat bete Maka Parkna gel."
.

.
"Hanmefendi, telefonu zr dileyerek kapatacam. Ondan nce, dnyadan elini eteini
ekmi yal bir adam olarak ve hibir zaman lyk olmadm sevginize snarak sizden bir

ey rica edeceim. Ltfen bana syleyin, telefonumu nereden buldunuz? Benim adreslerimden
hibiri var m sizde? Benim iin ok nemli bunlar."
"Sylersem seni bir kere olsun grmeme izin verecek misin?"
Bir sessizlik oldu.
"Vereceim", dedi Galip.
Bir sessizlik daha oldu.
"Once adresini sen ver ama," dedi kadn kurnazca. "Bunca yldan sonra gvenmiyorum sana
akas."
Galip dnd. Telefonun br ucundan bir kadnn -hatta iki kadnn diye dnmt- yorgun
bir buharl lokomotif gibi sinirli sinirli nefes al duyuluyor, daha arkadaki bir radyodan belli
belirsiz bir mzik geliyordu; radyo programlarnda 'Trk halk m350
zii' diye ilan edilen ve Galip'e aktan, terkediliten ve acdan ok, Babaanneyle Dedenin son
yllarn ve son sigaralarn hatrlatan bir mzik. Galip, uzak bir kesinde iri ve eski bir radyo
duran oday, o odann teki ucunda elinde telefon, ypranm bir koltukta oturan gz yal
tknefes bir kadn hayl etmeye alt, ama gzlerinin nnde Babaanneyle Dedenin bir
zamanlar oturup sigara itikleri iki kat aadaki o oda canland: Rya ile orada 'ben
grmedim'oynarlardi. Bir sessizlikten sonra,
"Adreslerin..." diye sze balamt ki Galip, kadn btn gcyle bard:
"Hayr, hayr syleme! O da dinliyor. O da burada. Zorla konuturuyor beni. Cell, canm
syleme adresini, seni bulup ldrecek. Ah, oh, ah!"
Son inlemelerle birlikte kulana iyice bastrd ahizeden Galip, tuhaf, 'korkun, madeni
grltler iitti, anlalmaz tkrtlar; bir iti kak hayl etti. Derken, byk bir patrt duyuldu:
Ya bir tabanca patlam ya da ekitirilen ahize yere dmt. Hemen sonra bir sessizlik
balad, ama tam bir sessizlik de deildi; Galip uzakta hl alan radyoda Behiye Aksoy'un
'apkn, apkn, seni apkn'larn ve radyo kadar uzak bir kede alayan kadnn hkrklarn
iitti. imdi kimin eline gemise ahize, yakndan onun soluk alverileri duyuluyordu, ama bir
ey sylemiyordu o kii. Bu ses dzeni ok uzun srd. Radyoda yeni bir ark balad, nefes
al veriler, kadnn tekdzeleen hkrlar hi deimiyordu.
"Alo!" dedi Galip sinirleri iyice bozulunca. "Alo! alo?"
"Benim, ben," dedi en sonunda bir erkek sesi; gnlerdir dinledii sesti, her zamanki ses.
Olgunlukla, soukkanllkla, neredeyse Galip'i yattrr, tatsz bir konuyu kapatr gibi
konumutu. "Emine dn bana her eyi itiraf etli. Onu bulup eve getirdim. Cell Efendi,
ireniyorum senden, senin canna okuyacam!" Uzun ok uzun zamandr, sren bir oyunun hi
kimseyi honut etmeyen tatsz sonucunu aklayan bir hakem gibi, tarafsz bir sesle ekledi:
"Seni ldreceim!"
Bir sessizlik oldu.
"Bir de beni dinlesen," dedi Galip meslek alkanlyla. "Yaz yanllkla yaymland. Eski bir
yazmd."
"Brak bunlar, brak," dedi Mehmet. Soyad neydi? "Demin
351
de dinledim, ok da dinledim bu hikyeleri. Bunun iin ldrmeyeceim seni; bunun iin ayrca
lm hak etsen de. Seni ne iin ldreceim biliyor musun?" Ama Cell'den -ya da Galip'ten bir cevap almak iin sormuyordu, cevab oktan'hazrlam olmalyd. Galip alkanlkla dinledi:
"Bu miskin lkeyi adam edecek askeri harekta ihanet ettiin iin deil, senin yznden rezil
olan o yurtseverlik iine girien o gzpek subaylarla, srm srm srndrlen o mert
insanlarla sonralar alay ettiin, stelik yazlarnla kkrttn bu maceraya, onlar kelle koltukta
girerken ve sayg ve hayranlkla sana kaplarn ve darbe plnlarn aarlarken sen oturduun
koltukta rezil ve sinsi hayllere daldn iin, hatta gvenlerini kazanarak evlerine girdiin bu
alakgnll yurtsever insanlarn arasnda hayllerini sinsice uygulayabildiin iin de deil, ksa keseceim - hepimizin bir ihtill -heyecanna kapld o gnlerde bir bunalm geiren
zavall karm kandrdn iin de deil, hayr; hepimizi, btn bir lkeyi kandrdn iin, rezil
hayllerini, samasapan kuruntularn, pervasz yalanlarn sevimli aklabanlklar, dokunakl
incelikler ve oturakl szler klna sokup he-. pimize, btn bir millete ve en bata da yllarca
ve yllarca bana yutturabildiin iin ldreceim seni. Benim gzlerim ald artk. Bakalarnn
da gzleri alsn artk. Hikyesini alayla dinlediin o attar var ya, senin bir glle unutacan
bu adamn-da intikamm alacam. Senin izine rastlamak iin btn ehri kar kar gezdiim

bu bir haftada yaplmas gereken tek eyin bu olduunu anladm. Bu milletin de, benim de
btn rendiklerimizi unutmamz gerekiyor nk. Btn yazarlarmz cenazelerini izleyen ilk
sonbahardan sonra unutuun dipsiz kuyusundaki sonsuz uykularna terkettiimiz de sen
yazmtn."
"Hepsine btn kalbimle katlyorum," dedi Galip. "yice boalan hafzamda kalm son
krntlardan da kurtulmak iin yazdm u son birka yazdan sonra bu yaz iinden elimi
eteimi btn btn ekeceimi de sana sylemi miydim? Bu vesileyle, bugnk yazm nasl
bulduunu sorsam?"
"Namussuz herif, sorumluluk nedir bilir misin sen, ballk nedir, drstlk nedir, fedakrlk
nedir bilir misin? Okuyucularnla alay etmek ya da kandrlm bir zavallya elenceli bir iaret
vermekten baka bir ey hatrlatyor mu bu kelimeler sana? Kar352
delik nedir bilir misin sen?"
CelPi savunmaktan ok, bu son soruyu sevdii iin "bilirim!" diyecekti Galip, ama telefonun
ucundaki Mehmet -hangi Mehmet'ti bu Muhammed- kendini gayretkelikle youn ve iler acs
bir svg saanana vermiti imdi.
"Sus, yeter artk!" dedi, daha sonra, kfrleri tkendiinde. Bunu, odann bir kesinde hl
alayan karsna sylediini Galip sonraki sessizlikte anlad. Kadnn bir ey aklayan sesini ve
radyonun kapatldn iitti.
"Onun amcamn kz olduunu bildiin iin aile ii aklar kmseyen ukala yazlar yazdn,"
diye devam etti Mehmet olduunu syleyen ses. "Bu lkenin evlatlarnn yarsnn teyzelerinin
oullaryla, br yarsnn da amcalarnn kzlaryla evlendiklerini bildiin halde, akraba
evlilikleriyle pervaszca alay eden rezil yazlar kaleme aldn. Hayr, Cell Efendi, ben hayatta
baka bir kz tanma frsat bulamadm iin deil, akrabalarm dnda btn kadnlardan
korktuum iin deil, annemin, teyzelerim ve halalarmn ve onlarn kzlar dnda baka
herhangi bir kadnn beni itenlikle sevebileceine, hatta bana sabrla tahamml edebileceine
inanamadm iin deil, onu sevdiim iin evlendim bu kadnla. Sen ocukluundan beri
birlikte oynadn bir kz sevmek nedir, hi dnebilir misin? Sen, yalnzca bir kadn, hayatn
boyunca tek bir kadn sevmek nedir, dnebilir misin? imdi senin iin alayan bu kadn ben
elli yl sevdim. Onu ocukluumdan beri seviyorum, anlyor musun, hl seviyorum. Sen hi
sevmek nedir bilir misin? Kendi gvdeni ryanda grr gibi, seni tamamlayan birine zlemle
bakmak nedir, bilir misin? Ak nedir, bilir misin sen? Bu kelimeler, masallarna kanmaya
oktan hazr o geri zekl okuyucularn iin yaplacak el abukluu marifet rezil bir yaz
numaras iin malzeme olmaktan baka bir ey olabildi mi senin iin hi? Sana acyorum, seni
kmsyorum, senin iin zlyorum. Btn hayatn boyunca lflarla oynamaktan, kelimeleri
evirip evirmekten baka bir ey yapabildin mi? Cevap ver!" "Sevgili dostum," dedi Galip, "bu
benim mesleimdi." "Mesleiymi!" diye bard telefonun br ucundaki ses. "Aldattn,
kandrdn, alaktn hepimizi! O kadar inanrdm ki sana, btn hayatmn bir sefaletler resmi
geidi, bir budalalklar ve al353
danlar dizisi, bir kbuslar cehennemi ve zavalllklar^ kklkler ve bayalklarla kurulmu
bir sradanlklar aheseri olduunu bana acmaszca kantlayan tantanal bir yazn okuduktan
sonra da hak verirdim sana. stelik alaldm, kmsendiimi dneceime, byle yce
dncelere ve keskin kaleme sahip birisiyle tanm, grm, hatta bir zamanlar ayn
askeri darbenin deni-. ze indirildii anda batan gemisinde birlikte bulunmu olmaktan gurur da
duyardm. Namussuz herif, o kadar hayrandm ki sana, hayatmdaki btn sefaletin sorurrilusu
olarak korkaklm, yalnz benim deil, btn milletin korkakln gsterdiinde, neden korkak
olduumu ne iin, hangi yanlmdan dolay korkakla altm acyla dnr, bugn benden
ok daha korkak olduunu bildiim seni ise, bir cesaret ant olarak grrdm. yle tapardm
ki sana, artk bizlerle hi mi hi ilgilenmediin iin herkesinkinden hibir fark olmayan sradan
genlik anlarn, ya da ocukluunun bir ksmn geirdiin eski bir apartmann kavrulmu
soan kokan karanlk merdivenlerini, hatta hayletli ve cadl ryalarm ve sa-masapan
metafizik tecrbelerini anlattn yazlarn, iindeki gizli sakl kerametleri kefetmek iin
yzlerce kere okur, karma okutur, akam onunla bu yaz zerinde saatlerce konutuktan
^sonra, inanlacak tek eyin, orada iaret edilen gizli anlam olduunu dnr ve hibir anlam
olmayan o gizli anlam da anladma inandrrdm kendimi."
"Hibir zaman bu tr hayranlklara frsat vermek istemedim," diye sze girmiti Galip.

"Yalan! Btn yaz hayaln boyunca benim gibilerini avlamaya altn. Onlara cevaplar yazdn,
fotoraflarn istedin, el yazlarm inceledin, srlar, cmleler, sihirli kelimeler verir gibi yaptn..."
"Hepsi ihtill ii iindi. Kyamet gn iin, Mehdi'nin gelii, kurtulu saati iin hepsi..."
"Ya sonra? Ya bu iten vazgetikten sonra?"
"Eh bu sayede o okurlar da bir eye inanabiliyorlard en sonunda."
"Sana inanyorlard ve sen de buna pek baylyordun... Dinle, o kadar hayrandm ki ben de
sana, parlak bir yazn okuduumda oturduum koltukta tepinirdim, gzlerimden yalar
fkrrd, yerimde duramaz, odada, sokaklarda aa yukar yrr, seni dlerdim. Bu da bir ey deil, o kadar ok haylini kurar, o kadar ok dnrdm ki seni, bir
noktadan sonra, sanki ikimiz arasndaki kiilik izgisi hayllerimin sisleri ye dumanlar arasnda
kaybolurdu. Hayr, hibir zaman o yazlar kendimin yazdn sanacak kadar kendimden
gemezdim. Unutma ki bir akl hastas deil, yalnzca sadk bir okurunum ben. Ama, senin
yazdn o parlak cmlelerin, o ince bulularn ve dncelerin yaratlmasnda, tuhaf bir
ekilde, ilk anda kanitlanamayacak kadar karmak bir yolla, sanki benim de bir paym varm
gibi gelirdi bana. Sanki ben olmasaydm, sen o harikalar yumurtlayamavacaktn. Hayr, yanl
anlama; yllarca benden yrttn, bir kere olsun iznimi alma gereini bile duymadan
ardn o dncelerimden szetmiyorum. Hurufiliin bana ilham ettiklerinden de,
yaymlayabilmek iin ne skntlar ektiim kitabmn son ksmndaki keiflerimden de
szetmiyorum hi. Onlar zaten senindi. Anlatmak istediim, yalnzca ayn eyi birlikte
dnm olmak duygusudur; senin baarnda sanki benim bir paym olduu duygusu. Anlyor
musun?"
"Anlyorum," dedi Galip, "buna benzer bir ey yazmtm da.."
"Evet, hem de aksi bir rastlantyla yeniden yaymlanan o malm yaznda, ama anlamyorsun;
anlasaydn nk hemen bana katlrdn. Bunun iin ldreceim seni, ite bunun iin! Hibir
zaman anlamadn halde, anlam gibi gzktn iin, hibir zaman hibirimizin yannda
olmadn halde, gece ryalarmza girecek kadar ruhlarmza kstaha sokulmay baardn
iin. O parlak yazlarda bir paym olduunu kendime inandrabilmek iin, yllar boyunca her
yazn yutar gibi okuduktan sonra, anlattna benzer bir dnceyi seninle dostluk ettiimiz o
mutlu yllarda birlikte dnm ya da konumu olduumuzu, olabileceimizi hatrlamaya
alrdm. O kadar ok dnrdm ki bunu, o kadar ok hayl ederdim ki seni, bir hayrannla
tantmda senin hakknda sylenen inanlmaz vgler sanki benim iin syleniyormu gibi
gelirdi bana; sanki ben de senin kadar nlydm. Senin esrarengiz ve gizli hayatn hakknda
karlan dedikodular, sanki benim de sradan biri olmadm, en azndan sendeki o tanrsal
sihrin bir ksmnn bana da bulatn kantlard; sanki ben de senin kadar bir efsane idim.
Heyecana kaplrdm; baka biri olurdum se355

nin yznden. lk yllarda, ehir Hatlar vapurunda, ellerinde gazete iki vatandan senden sz
ettiklerini iittiimde, "Ben Cell Salik'i tanyorum, hatta ok yakndan!" diye btn gcmle
barmak, onlarn aknlk ve hayranlklarndan zevk almak, seninle ortak srlarmzdan
szetmek gelirdi iimden. Daha sonraki yllarda, bu istek daha da iddetlendi, iki kiinin bir
yerde senden szettik-lerini, seni okuduklarn grmeyeyim, hemen, "Beyler, Cell Sa-lik'e ok
yaknsnz, hatta hatta ben Cell Salik'im!" demek isterdim. Bu dnce bana o kadar
badndrc, o kadar sarsc gelirdi ki, syleyeceimi her dnmde kalbim kt kt
atmaya balar, alnmda ter damlacklar birikir, o aknlarn yznde greceim hayranl
dndke zevkten baylr gibi olurdum. Bu cmleyi bara bara, zafer ve mutlulukla hibir
zaman sylemememin nedeni, onu sama ya da abartl bulmam deil, aklmdan geirmemin
bana yetmesiydi. Anlyor musun?"
"Anlyorum."
"Yazlarn, kendimi senin gibi zeki hissederek zaferle okurdum. Yalnzca seni deil, beni de
alklyorlard, emindim bundan. Biz ikimiz birlikteydik nk, biz, o kalabalklardan ok daha
baka bir yerdeydik. Seni ok iyi anlyordum. Ben de senin gibi sinemalara, futbol malarna,
fuarlara, panayrlara giden o kalabalklardan artk nefret ediyordum. Hibir zaman adam
olmayacaklarn, her zaman ayn budalalklar edeceklerini, ayn masallara kanacaklarn,, en
masum gzktkleri o iler acs, gz yaartc fukaralk ve zavalllk anlarnda bile yalnzca
kurban deil, ayn zamanda sulu ya da en azndan su orta olduklarn
dnyordun/Kurtarc diye bekledikleri sahtekrlarndan da, en son babakanlarnn en son

budalalklarndan da, askeri darbelerinden de, demokrasilerinden de, ikencelerinden de,


sinemalarndan da bkmtn artk. Bunun iin' seviyordum seni. Yllarca, her yazndan sonra
heyecanla dndm gibi, "te bunun iin Cell Salik'i seviyorum," diyordum ve her
seferinde yepyeni bir heyecana kaplarak, gzlerimden yalar akarak seviyordum. Dn blbl
gibi a-kyarak eski yazlarn nasl bir bir hatrladm sana kantladmda, byle bir okurun
olabileceini tahmin edebiliyor muydun?"
"Belki, biraz..."
"Dinle o zaman... Kendi ackl hayatmn cra bir noktasnda,
356
bu rezil dnyamzn yavan ve sradan anlarnn birinde, parmam yontulmam bir hayvann
kapad dolmu kapsna skt zaman, emekli maama kk bir ek salamak iin gerekli
ktlar hazrlarken be para etmez bir herifin ukallklarna sabretmek zorunda kaldmda,
yani sefaletimin tam orta yerinde, birden, bir cankurtaran simitine sarlr gibi u dnceye
sarlrdm hemen: "Cell Salik ne yapard bu durumda? O ne derdi? Onun gibi davranyor
muyum acaba?" Son yirmi ylda bu son soru bende bir hastalk oldu. Bir akraba dnnde,
havay bozmamak iin herkesle birlikte halay ekerken ya da vakit ldrmek iin gittiim
mahalle kahvesinde kt oyununda altmaltda kazanp neeli kahkahalar atarken, birden
gene dnrdm: "Hi Cell Salik byle yapar myd?" Btn akamm rezil etmeye yeterdi
bu, btn hayatm. Btn hayatm, Cell Salik imdi ne yapard, Cell Salik imdi ne
yapyordur, Cell Salik imdi ne dnyordur, diye sormakla geirdim. Ama yalnzca byle
olmakla kalsayd gene iyiydi. Fazladan, kafama bir de u soru taklrd: "Cell Salik benim
hakkmda ne dnyordur acaba?" Yllar yl, senin bir kere olsun beni hatrlamayacana,
dnmeyeceine, aklndan bile geirmeyeceine karar verecek kadar mantm ilettiimde
soru u ekle dnerdi: "Cell Salik beni bu halimde grse benim hakkmda ne dnrd
acaba?" Sabah kahvaltsndan sonra, zerimde hl pijamalar, sigara iiime tank olsayd
Cell Salik ne derdi? Vapurda yanndaki ksa etekli ve evli bayan rahatsz eden serseriye nasl
ktm iitseydi Cell Salik ne dnrd? Btn yazlarn kesip ONKA marka klasrlerde
sakladm bilseydi acaba Cell Salik ne hissederdi? Onun hakkndaki dncelerimi, hayat
hakkndaki btn dncelerimi renseydi acaba Cell Salik ne derdi?"
"Aziz okuyucum ve dostum," dedi Galip, "syle bana, niye yllar yl bir kere olsun beni
aramadn?"
"Hi dnmedim mi sanyorsun? Korkuyordum. Yanl anlama, yannda klmekten, byle
durumlarda olaca gibi kendimi tutamayp dalkavukluk etmekten, en sradan szlerini bile
byk kerametler gibi hayranlkla karlamaktan ya da yle yapmam isteyeceini sanarak,
senin hi de istemediin yanl bir yerde kahkahalar atmaktan korkmuyorum. Tek tek binlerce
defa hayl ettiim bu sahnelerin tesindeydim ben."
357
"O sahnelerin akla getireceinden de zekisin," dedi Galip, efkatle.
"Seninle karlatktan, imdi sylediim cinsten hayranlk ve dalkavukluk szlerini btn
itenliimle syledikten sonra, senin de benim de baka syleyecek, anlatacak hibir ey
bulamayacamzdan korkuyordum."
"Ama grdn gibi, hi de yle olmad," dedi Galip. "Tatl tatl ne gzel kaynatyoruz, bak."
Bir sessizlik oldu.
"Seni ldreceim," dedi ses. "Seni ldreceim! Senin yznden hibir zaman kendim
olamadm."
"Hibir zaman kendisi olamaz insan."
"ok yazmtn bunu, ama benim gibi hissedemezsin sen bunu, bu gerei benim kadar
anlam olamazsn... 'Esrar' dediin ey, bunu anlamadan anlamand, anlamadan bu gerei
yazman. nk insan bu gerei kendi olamadan kefedemez. Kefederse de kendisi olamam
demektir. kisi ayn anda doru olamaz. Paradoksu anlyor musun?"
"Ben hem kendimim, hem de bir bakas," dedi Galip.
"Hayr, btn yreinle inanarak sylemiyorsun," dedi telefonun br ucundaki adam. "Bu
yzden leceksin ite. Yazlarnda yaptn gibi, inandryorsun, ama kendin inanmyorsun ve
kendin inanmadn iin inandrmay baaryorsun. Ama inandrabildikle-rin, senin inanmadan
inandrabildiini anlaynca korkuya kaphyor-lar."
"Korku?"

"Esrar dediin o eyden, anlamyor musun, o belirsizlikten, yaz denen sahtekarln


oyunundan, harflerin karanlk yzlerinden korkuyorum. Yllarca, yazlarn okurken, hem orada,
okuduum yerde, koltuumda ya da masamn banda, hem de bambaka bir yerde, hikyeleri
anlatan yazarn yannda bir yerde olduumu duyardm. nanmayanlarca inandrldn sezmek
nedir biliyor musun sen? Seni inandranlarn aslnda inanamadklarm bilmek? Senin yznden
kendim olamadm iin ikyet etmiyorum. Fakir ve ackl hayatm zenginleti, kendi bktrc
yavanlmn karanlndan kp sen oldum bylece, ama 'sen' dediim sihirli eyden de emin
deildim hi. Bilmiyorum, ama bilmeden biliyordum. Bil358
mek denebilir mi buna? Otuz yllk karm yemek masasna ksack bir mektup brakp hibir ey
aklamadan kayplara kartnda nereye gittiini biliyormuum; ama bunu bildiimi
bilmiyormu-um. Bilmediim iin, ehir kazan ben kepe gezerken, seni deil onu aryordum.
Ama onu ararken, gene farknda olmadan seni de aryordum, nk sokak sokak stanbul'un
esrarn zmeye alrken, daha ilk gnden aklmda u korkun dnce de vard: "A-caba
durup dururken karmn beni terk ettiini renseydi Cell Salik ne derdi bu ie?" Bu durumun
'tam Cell Salik'lik bir durum' olduuna karar vermitim. Her eyi sana anlatmak istiyor-, dum.
Bu konunun yllardr arayp da bulamadm, tam seninle konuulacak konu olduunu
dnyordum. Bu heyecana o kadar kapldm ki, yllardr ilk defa seni aramaya cesaret ettim,
ama bulamyordum, yoktun, hibir yerde yoktun. Biliyordum, ama bilmiyordum. Yllar
boyunca, belki bir gn ararm diye edindiim telefon numaralarn vard. Onlar aradm, yoktun.
Akrabalarn aradm, seni pek seven halan, sana tutkuyla bal vey anneni, -sana olan ilgisini
emleyemeyen baban, amcan, hepsi pek ilgililer seninle, ama sen yoktun. Milliyet Gazetesine
gittim, orada da yoktun. Gazetede seni arayan bakalar da vard, seni ngiliz televizyoncularla
grtrmek isteyen amcann olu, kzkardeinin kocas Calip. Bir igdyle onun peine
takldm. Bu hlyal ocuk, bu uykudagezer Cell'in yerini bilir diye dnyordum. O
biliyordur, stelik bildiini de biliyordur diyordum kendime. stanbul'un iinde bir glge gibi
onu takip ettim. O nde, ben biraz uzakta, arkasnda, sokaklardan getik, ta hanlara, eski
dkknlara, camdan pasajlara, kirli sinemalara girdik, Kapalar'y kar kar gezdik,
kaldrmsz kenar mahallelere gittik, kprlerden getik, karanlk kelere, stanbul'un
bilinmeyen mahallelerine daldk, tozun, amurun, pisliin iine girdik. Hibir yere
varmyorduk>e gene gidiyorduk. Btn stanbul'u tanyormu gibi yryorduk ve hibir yeri
tanmyorduk. Onu kaybettim, yeniden buldum, gene kaybettim; gene buldum, sonra gene
kaybettim, sonunda o beni sala bir pavyonda buldu. Orada, bir masann evresinde oturan
kalabalk, hepimiz bir hikye anlattk. Hikye anlatmay severim ben, ama dinleyici bulamam.
Bu sefer dinliyorlard. Anlattm hikyenin ortasnda, dinleyicilerimin merakl, sabrsz
baklar, yzmden hi359
kyenin sonunu okumaya alrken, byle durumlarda hep olduu gibi, hikyemin sonunun
yzmden anlalmasndan ben korkarken ve hikye ile bu dncelerin arasnda gidip gelirken
karmn sana katn anladm. "Cell'e katn biliyormuum," diye dndm.
Biliyormuum, ama bildiimi bilmiyormuum. Aradm ey bu ruh durumu olmalyd. Kendi
ruhuma alan bir kapdan ieri, yeni bir leme en sonunda girmeyi baarmtm. Yllar sonra,
ilk defa istediim gibi hem bir bakas hem de kendim olmay baarabilmitim. Bir yandan, "Bu
hikyeyi bir ke yazarnda okumutum," diye bir yalan atmak geliyordu iimden, bir yandan
da, yllardr peinden kotuum bir huzura en sonunda gm-lebildiimi hissediyordum.
stanbul'u sokak sokak gezerken, karmakark kaldrmlarda, amurlu dkkn nlerinde
yrrken, vatanda yzlerindeki kederi seyrederken, seni nerede bulabilirim diye eski yazlarn
okurken, dehetle sezdiin bir duyguya benziyordu bu lanet olas huzur. Ama hikyemi bitirmi
ve karmn nereye gittiini anlamtm artk. Daha nce,.hikye anlatan garsonun,
fotorafnn, uzun boylu yazarn hikyesini dinlerken de az nce anladm eyin korkun
sonucunu grmtm. Btn hayatm boyunca aldatlmtm, btn hayatm boyunca
kandrlmtm! Alla-hm, Allahm! Bu kelimeler sana bir ey ifade ediyor mu?" "Ediyor."
, "Dinle o zaman. Yllardr 'esrar' diye bizleri peinden koturduun gerein u olduuna karar
vardim; senin de bilmeden bil- J diin, anlamadan yazdn gibi: Kimse kendisi olamaz bu
lkede! Yenikler ve ezikler lkesinde varolmak bir bakas olmaktr. Bir bakasym, o halde
varm! Peki, yerinde olmak iin can attm o bir bakas da sakn bir bakas olmasn?
Aldatldm, kandrldm dediim ey budur. nk kendisine kr krne tapan birinin karsn

elinden almazd benim inandm ve okuduum kii. O gece-yars, o pavyonda, masann


evresinde oturup hikye anlatan '; orospulara, garsonlara, fotoraflara, aldatlm kocalara
bararak demek isterdim ki: "Ey yenikler! Ey ezikler! Ey lanetliler! Ey unutulmular! Ey
nemsizler! Korkmayn, kimse kendisi deildir, kimse! Yerinde olmak istediiniz krallar,
mutlular, padiahlar, nller, yldzlar, zenginler de yle. Onlardan kurtulun! O zaman size sr
diye verdikleri hikyeyi onlarn yokluuyla siz bulmu ola360
caksnz. ldrn onlar! Kendi srrnz kendiniz kurun, kendi esrarnz kendiniz bulun! Anlyor
musun? Hayvani bir fke ve intikam duygusuyla deil, aldatlan kocalarn ou gibi, beni iine
ektiin yeni dnyaya girmek istemediim iin ldreceim seni ben. Btn stanbul, btn
harfler, yazlarna yerletirdiin o iaretler ve yzler de gerek esrarna kavuacak o zaman.
'Cell Salik Vuruldu!' diye yazacak gazeteler: 'Esrarengiz Cinayet'. Hibir zaman
zlemeyecek 'Anlalmaz Cinayet.' Belki dnyamzn hi olmayan anlam iyice kaybolacak,
szn ettiin kyamet gnne, Mehdi'nin geliine yakm bir kargaa olacak stanbul'da, ama
benim iin, biroklar iin kaybolan esrarn kefi de bu olacak. nk bu iin arkasndaki srr
kimse zemeyecek. Senin yardmnla bastrabildiim alakgnll kitabmda szn ettiim
ve senin de pek iyi anladn esrarn kefinden, yeniden kefinden baka ne olabilirdi ki bu?"
"Hi de yle olmaz," dedi Galip. "Sen istediin kadar esrarl bir cinayet ile, onlar, o mutlular
ve ezikler, budalalar ve unutulmular hemen elele verip bu ite bir esrar olmadn kantlayan
bir hikye uydururlar. Uydurduklar hzla inanacaklar bu hikye benim lmm sradan bir
kumpasn renksiz bir paras ekline sokar hemen. Daha cenazem kaldrlmadan, herkes bunun
milli btnlmz tehlikeye sokan bir kumpasn ya da yllardr sren bir ak ve kskanlk
macerasnn sonucu olduuna karar verir hemen. Meer katil esrar kaaklaryla askeri
darbecilerin bir aletiymi der herkes; meer cinayet Nakibendi tarikatyla, rgtlenmi ak
lellallarnca ilettirilmi, meer son padiahn torunlaryla bayramz yakanlar dzenlemi bu
kirli ii, meer demokrasimize ve Cumhuriyetimize kastedenlerle en son Hal seferini
hazrlayanlar da bu numarann iindeymiler!"
"stanbul'un ortasnda, p ynlarnn zerzavat artklarnn, kpek leleriyle Milli Piyango
biletleri arasnda, amurlu bir kaldrmda, esrarengiz bir ekilde bulunan nl bir ke
yazarnn cesedi... Derinlerde bir yerde, gemiimizde, hatralarmzn tortusu iinde,
kelimelerin ve cmlelerin arasnda, unutuluun kysndaki bir esrarn hl aramzda tebdil
gezdii bu esrar bulmamz gerektii, bu miskinlere bundan baka nasl anlatlabilir?"
"Otuz yllk yaz deneyimimle sylyorum," dedi Galip, "hi361
bir ey hatrlamazlar, hibir ey. stelik beni bulup bu ii yadan kl eker gibi becerebilecein
de kesin deil pek. Olsa olsa, pisi pisine yanl bir yerimden yaralarsn beni. Sonra, sen
karakolda sk bir dayak yerken -ikenceden hi szetmeyeyim- ben, senin hi de istemediin
bir biimde, bir kahraman olur, gemi olsun ziyaretine gelen Babakan'm budalalklarna
sabretmek zorunda kalrm. Emin ol, hi demez! Dnyann arkasnda eriemeyecekleri bir sr
olduuna inanmak istemiyorlar artk."
"Btn hayalmn bir aldan, souk bir aka olmadn kim kantlayacak bana?"
"Ben!" dedi Galip. "Dinle..."
"Birev? Hayr, istemiyorum..."
"nan bana, ben de senin kadar inanmtm."
"nanaym!" diye istekle bard Mehmet. "Kendi hayatmn anlamn kurtarmak iin inanaym,
ama hayatlarnn kayp anlamn ellerine tututurduun ifrelerle hecelemeye alan yorganc
raklar ne olacak? Almanya'dan hi dnmeyecek ve onlar da hibir zaman oraya
armayacak nianllarn beklerken, senin onlara vaad ettiin cennet gnlerinde
kullanacaklar mobilyalar, portakal skma makinelerini, balk bal lambalar ve dantelli
araflan ancak yazlarn sayesinde hayl edebilen hlyal bakireler ne olacak? Cennette
yerleecekleri tapulu apartman dairelerinin planlarn senin yazlarnda rendikleri bir
yntemle kendi yzlerinde grmeyi baaran emekli otobs biletileri ve bu sefil lkeyi,
hepimizi kurtaracak Mehdi'nin Arnavut kaldrml sokaklarda grnecei gnn ebced
yntemiyle hesabn senin yazlarndan aldklar ilhamla yapabilen kadastro memurlaryla
havagaz tahsildarlar ve simitilerle eskiciler ve dilenciler -gryorsun senin kelimelerinden
kurtulamyorum hi- ve bizim Karsl anarmzla, aradklar efsanevi kuun kendileri olduunu
senin sayende anlayacak okurlarn, ackl okurlarn ne olacak?"

"Unut" dedi Galip, telefondaki sesin alkanlkla listeyi uzatmasndan korkarak. "Unut onlar,
unut hepsini, dnme onlar. Tebdil gezen son Osmanl padiahlarn dn. Trelerine bal
olduklar iin belki hl saklad bir paras, altn ya da bir srr vardr diye ldrmeden nce
kurbanlarna ikence eden Beyolu haydutlarnn geleneksel yntemlerini dn, iki bin beyz
ber-
362
ber dkknnn duvarlarna 'Hayat', 'Ses', 'Pazar', 'Posta', '7 Gn', 'Yelpaze', 'Peri', 'Rev',
'Hafta' gibi dergilerden kesilerek aslm cami, dansz, kpr, Trkiye gzeli ve futbolcu
resimlerinin siyah beyaz orijinallerinin zerine frayla renk sren gazetedeki rtuularn g
neden hep Prusya mavisine ve amurlu topraklarmz niye hep ngiliz imeni yeiline
boyadklarn dn. Dar. karanlk ve korkutucu apartman merdivenlerimizdeki binbir eit
koku kaynan ve kokulardan oluan onbinlerce eit karm tasvir edebilecek yzbinlerce
kelimeyi bulabilmek iin kartrlmas gerekecek Trke szlkleri dn." "Ah, namussuz
yazar seni!"
"ngiltere'den Trkler'in ilk satnald buharl geminin adnn Swift olmasndaki esrar dn.
Kahve falna merakl olduu iin mr boyunca itii binlerce fincan kahvenin telvesini ve
telvenin zerine ald fincanlarn resimlerini yapan ve faln sylediklerini de resimlerin
kenarlarna gzel yazsyla yazarak yz sayfalk elyazmas bir eser brakan solak hattatn
simetri ve dzen tutkusunu dn."
"Ama bu sefer kandramayacaksn beni." "ki bin be yz ylda ehrimizin bahelerine kazlm
yz binlerce kuyu, apartman temeli yaplmak zere ta ve betonla doldu-rulunca, ilerindeki
akreplerin, kurbaalarn, ekirgelerin boy boy, il il Likya, Frigya, Roma, Bizans, Osmanl
altnlarnn, yakutlarn, elmaslarn, halarn, tasvirlerin, yasak ikonlarn ve kitap ve risalelerin,
define planlarnn ve faili mehul cinayetlere kurban gidenlerin talihsiz kafataslarnn..."
. "Gene emsi Tebrizi'nin kuyuya atlan cesedi ha?"
"...zerlerinde tayacaklar betonu, demirleri, apartman dairelerini, kaplar, yal kapclar,
aralan kirli trnak gibi kararm parkeleri, dertli analar, fkeli babalan, kaps kapanmaz
dolaplar, kzkardeleri, vey kzkardeleri..."
"emsi Tebrizi sen mi oluyorsun? Deccal sen misin? Mehdi?"
"...vey kzkardele evli amcaolunu, hidrolik asansr, asansrdeki aynay..."
"Evet, evet yazmtn btn bunlar."
"...ocuklarn kefedip oynad gizli keleri, eyizlik yatak
363
rtlerini, dedenin dedesinin am valisiyken inli bir tacirden ald ve hl kimsenin
kyamad ipek kuma..:"
"Bana olta atyorsun deil mi?"
"...hayatmzn btn esrarn dn. Eski celltlarn idamdan sonra, kurbanlarnn ibret tanda
sergilenecek kellelerini gvdeden ayrdklar keskin usturaya 'ifre' demelerinin srrn dn.
Satran talarn bir byk Trk ailesine gre yeniden adlandran emekli albayn ah 'ana',
veziri 'baba', fili 'amca', at 'teyze' ve piyonlar 'ocuklar' diye deil, 'akallar' diye
adlandrmasndaki bilgelii dn."
"Biliyor musun, bizlere ihanet ettikten sonra, onca ylda bir kere grdm seni, galiba, tuhaf bir
Hurufi Fatih Sultan Mehmet kyafeti iinde..."
"Alelade bir akam, evinde masaya oturup saatlerce Divan iirinden muammalar, gazeteden
bilmeceler zen adamn sonsuz huzurunu dn. Masann zerindeki lambann aydnlatt
ktlarn ve harflerin dnda odadaki her eyin, kllklerin, perdelerin, saatlerin, zamann,
hatralarn, aclarn, kederin, aldatlmann, fkenin, yenilginin, ah yenilgilerimizin karanlkta
kalacam dn. Harflerin soldan saa ve yukardan aaya iaret ettikleri esrarl bolukta
duyacan yerekimsizlik tadnn ancak kyafet deitirmenin o doyum olmaz tuzaklaryla
karlatrlabileceini dn."
"Bak dostum," dedi telefonun br ucundaki ses, Galip'i artan ibilir bir havayla, "btn
tuzaklar, btn oyunlar, btn harfleri ve ikizlerini unutalm imdi; hepsini getik, hepsini
atk. Evet, sana tuzak kurmutum, ama skmedi. Biliyorsun ya, aka gene syleyeyim.
Telefon defterinde adn olmad gibi, ne bir askeri darbe vard, ne de bir dosya! Seni
seviyoruz, hep seni dnyoruz, ikimiz de hayranz, sahiden hayranz sana. Btn hayatmz
seninle geti, daha da geecek. imdi, unutulmas gereken her eyi unutalm. Akam
Emine'yle sana gelelim. Hibir ey olmam gibi yaparz, hibir ey olmam gibi konuuruz.

imdi anlattn gibi, gene saatlerce anlatrsn. Ne olur, evet de! nan bize, ne istersen
yaparm, ne istersen getiririm!"
Galip, uzun bir sre dnd.
"Benim sendeki telefonlarm, adreslerimi ver!" dedi sonra.
"Vereyim hemen, ama unutamam onlar."
364
"Ver sen."
Adam defteri getirmeye gittiinde telefonu kars ald. "nan ona," dedi fsldayan bir sesle. "Bu
sefer gerekten piman, samimi. Seni ok seviyor. Bir delilik yapacakt, oktan cayd. Ne
yaparsa bana yapar artk; sana bir ey yapmaz, korkaktr, ben kefilim. Her eyi yoluna
koyduu iin Allahma krediyorum. Akam senin o ok sevdiin mavi damal etekliimi
giyeceim. Canm sen ne istiyorsan, o da, ben de, ikimiz de, yapacaz; ne isti-': yorsan!
Sana unu da syleyeyim: Senin gibi olabilmek iin o, : hem senin gibi Hurufi Fatih Sultan
Mehmet kyafetlerini, hem de sizin btn ailenizin yznde grd harflerden..." Kocasnn
ayak sesleri yaklanca sustu.
Telefonu koca alnca, Galip, Cell'in br telefonlarn ve adreslerini, her birini defalarca tekrar
ettirerek yanbamdaki raftan kard bir kitabn ('Kiilikler' La Bruyere) en son sayfasna
dikkatle yazd. Daha nce tasarlad gibi, fikrini deitirdiini, onlarla grmek istemediini,
srarc hayranlarnn hibiri ile kaybedecek daha fazla vakti olmadn syleyecekti sonra
onlara. Ama son anda cayd. Aklnda baka bir dnce vard. ok sonralar, o gece olup
bitenleri doru-yanl yeniden hatrladnda, "Galiba bir meraka kaplmtm," diye
dnecekti. "Kar kocay uzaktan da olsa bir kere olsun grmek merakna. CelFle Rya'y bu
telefon numaralan ve adreslerle bulduumda, onlara yalnzca bu inanlmaz hikyeyi, telefon
konumalarn deil, kar kocann nasl gzktklerini, nasl yrdklerini, ne giydiklerini de
anlatabilmek istiyordum belki de."
"Evimin adresini vermeyeceim," dedi. "Ama baka bir yerde buluabiliriz. Akam saat
dokuzda, Nianta'nda, Alaaddin'in dkknnn nnde mesel."
Bu kadar bile kar kocay o kadar mutlu etti ki, Galip telefonun br ucundaki teekkr
havasndan huzursuz oldu. Akam gelirlerken yanlarnda bademli bir kek mi getirsinler isterdi
Cell Bey, yoksa mr Pastanesinden petit fourlar m, yoksa uzun uzun oturup
konuacaklarna gre, fndk, fstk ve byk bir ie konyak m? Yorgun koca:
"Fotoraf koleksiyonumu da getireceim, yz resimlerimi de, liseli kzlarn fotoraflarn da!"
diye barp tuhaf ve korkutucu
365
bir kahkaha atnca, Galip, ak bir konyak iesinin kar koca arasnda uzun bir sredir
durduunu anlad. Buluma yer ve saatini istekle tekrarlayarak telefonlar kapadlar.
366
ON DRDNC BLM
ESRARLI RESMLER
"Esrarm Mesne\'i'clen aldm" eyh Galip
1952 yaznm banda, tam bir tarih vermek gerekirse, hazirann ilk cumartesisinde, yalnz
stanbul'un ya da Trkiye'nin deil, Balkanlar ve Orta Dou'nun en byk batakhanesi,
Beyolu'nd kerhaneler sokandan, ngiliz Konsolosluu'na kan dar sokaklarn birinde ald.
Bu mutlu tarih, ayn zamanda alt aydr sren iddial bir resim yarmasnn da sonulanmasna
denk dyordu. Daha sonraki yllarda, Cadillac' ile Boaz'n sularnda kaybolarak iyice
efsaneleecek olan zamann en nl Beyolu haydutu, iletmesinin giriindeki geni hole
stanbul resimleri yaptrmak istemiti nk.
Hayr, nl haydut bu resimleri slm'n yasaklamalar yznden pek geri kaldmz bu sanat
(resmi diyorum, orospuluu deil) desteklemek iin deil, zevk sarayna stanbul'un ve
Anadolu'nun drt bir yanndan gelecek sekin mterilerine mzik, esrar, iki ve kzlar kadar
stanbul'un gzelliklerini sunabilmek iin yaptrmt. Ellerinde aler ve gnyeler, Batl kbik
ressamlar taklit edip kyl kzlarmz baklava ekline sokan akademili ressamlar, yalnzca
bankalardan sipari kabul ettikleri iin haydutu-muzu geri evirince, o da tara konaklarnn
tavanlarn, yazlk sinemalarn duvarlarn, panayrlarda ylan yutanlarn adrlarn ve at
arabalaryla kamyonlar enlendiren ressamlara, tabelaclara, boyaclara haber salmt. Aylar
sonra ortaya kan iki zenaatkrn ikisi de, gerek sanatlar gibi, birbirlerinden daha iyi
olduklarn iddia edince, haydutumuz bankalardan ald bir ilhamla ortaya yklce bir para

koyarak iki iddiac ressam arasnda 'En Gzel stanbul Resim Yarmas'm am, saraynn
giriindeki karlkl iki duvar hrsl zenaatklara vermiti.
Birbirlerini kukuyla karlayan ressamlar, daha ilk gnden duvarlarnn arasna kaln bir perde
gerdirmilerdi. Yz seksen
367
gn sonra, zevk saraynn al gecesinde fitilli kzl kadifeyle kapl yaldzl koltuklar, Grdes
hallar, gm amdanlar, kristal vazolar, Atatrk fotoraflar, porselen takmlar, sedef
kakmal sehpalarla dolu giri holnde ayn yamal perde hl duruyordu. Batakhanenin ad,
resmi kaytlarda Klasik Trk Sanatlarn Yaatma Kulb olarak getii iin, aralarnda valinin
de resmen bulunduu sekin kalabaln iindeki patron, uval bezinden perdeyi ekince,
konuklar bir duvarda 'ahane' bir stanbul resmi, teki duvarda, o resmi, gm amdanlarn
nda, olduundan daha da parlak, daha da gzel, daha da ekici gsteren bir ayna
grdler.
Tabii ki dl aynay koyan ressama gitti. Ama yllar boyunca batakhaneye den mterilerin
ou duvarlardaki inanlmaz grntlerle yle bir byleniyorlard ki, her iki eserden de ayr
ayr tatlar alarak, bu aldklar tatlarn esrarn anlamak iin duvarlar arasnda aa yukar gidip
gelerek eserleri saatlerce seyrediyorlard da.
Birinci duvardaki sefil ve hznl sokak kpei, karsndaki aynada, hem hznl hem kurnaz
bir kpee dnyor, tekrar birinci duvardaki resme dnldkte, bu sefer, aslnda, orada da
kurnazln resmedildii, stelik kpekte insan kukulandran bir hareket de olduu seziliyor,
derken aynaya dnp yeniden bakldnda, hareketin anlamn sezdirecek baka baz tuhaf
kprtlar ve belirtiler grlyor, ama bu sefer de iyice akl karan seyirci, bir kou yeniden
birinci duvara dnp asl resme bakmamak iin kendini g tutuyordu.
Bir seferinde, hznl kpein gezindii sokan ald meydandaki kr emenin, aynada
akr akr aktn grmt yal ve evhaml bir mteri. Evde musluklar ak braktn
hatrlayan unutkan bir ihtiyarn telayla tekrar resme dndnde, emenin kuru olduunu
anlam, yeniden aynaya dnp sularn daha da gr aktna tank olduktan sonra, buluunu
'zevk kadnlaryla' paylamak istemi, ama resmin ve aynann bitip tkenmeyen oyunlarn
oktan kanksam konsomatrislerin ilgisizliiyle karlanca, kendi kapal hayatna,
anlalamamakla gemi mrnn yalnzlna ekilmiti aresizlikle.
Oysa sarayda alan kadnlar, konuya bsbtn ilgisiz olma dklar gibi, i skntsyla
birbirlerine ayn masallar anlatarak pi368
. nekledikleri karl k gecelerinde, resmin ve karsndaki aynann ; sihirli oyunlarn
misafirlerinin kiilii konusunda elenceli bir mi-' henk ta olarak kullanrlard: Resimle
aynadaki grnt arasndaki esrarl uyumazlklar hi farkedemeyen aceleci, duyarsz, telal
mterileri vard: Bunlar ya srekli kendi dertlerini anlatrlar ya > da birini dierinden
ayramadklar konsomatrislerden tek bir eyi, btn erkeklerin istedii o eyi bir an nce elde
etmeyi beklerlerdi yalnzca. Aynayla resmin oynamasn iyice farkedip, bunu '..;
nemsemeyenler vard; felein emberinden gemi, hibir eyi umursamayan ve korkulmas
gereken pervaszlard bunlar. Ya da aresiz bir simetri hastalna yakalanm gibi, aynayla
resim ara- sndaki tutarszln bir an nce dzeltilmesini ocuk gibi tutturarak,
huzursuzluklaryla konsomatrislerin, garsonlarn, kabadaylarn ensesinde boza piirenler vard.
Bunlar, eli sk, hesapl kiilerdi; ne ierken dnyay unutabilirlerdi, ne de seviirken; her eyi
bir dzene sokma saplantlar onlar baarsz bir dost ve baarsz bir k yapard yalnzca.
Saray sakinlerinin aynann ve resimlerin cilvelerine altklar bir zamanda, parasnn gcnden
ok koruyucu kanatlarnn efkatiyle pavyonu sk sk ereflendiren Beyolu komiseri, birinci
duvarda karanlk bir sokakta eli tabancayla resmedilmi kabak kafal karanlk kiiyle, aynada
gz gze geldiinde onun yllardr zmle-nememi nl 'ili Meydan Cinayeti'nin katilinin ta
kendisi olduunu anlam, duvara aynay yerletiren sanatnn esrar bildiini ileri srp,
kimlii konusunda soruturmaya girimiti.
Kaldrmlardan akan kirli sularn kebalarndaki zgaralara bile ulaamadan buharlat scak
bir yaz gnnn yap yap gecesinde, babasnn Mercedes'ini parkedilmez levhasnn nne
brakan bir aaolu, aynada grd stanbul'un bir kenar mahallesindeki hal dokuyan iyi ev
kznn, yllardr arayp da bulamad gizli sevgilisi olduuna hkmetmi, ama resmin kendisine
dndnde, orada babasnn kylerinin birinde yaayan mutsuz ve renksiz kzlardan biriyle
karlamt yalnzca.

Daha sonraki yllarda, Cadillac'n atn srer gibi Boazn akntsna srerek dnyann iindeki
dier dnyay kefedecek patron iin ise, btn bu tatl akalar, ho rastlantlar ve dnyann
iindeki esrar, ne resmin, ne de aynann birer oyunuydu; esrardan
369
ve rakdan kafalar bulan mteriler mutsuzluun ve hznn bulutlarna ktklar bir ara,
kafalarnn iindeki eski ve mutlu bir dnyay kefediyorlar, bu kayp cennetin esrarn
bulmann ocuksu sevinci iinde, hayallerindeki muammalar gzlerinin nndeki suretlerle
kartryorlard. Bu salam gerekiliine ramen, nl hay-dutun, pazar sabahlan, yorgun
anneleri kendilerini sinemaya gtrsn diye bekleyen pavyon kadnlarnn ocuklaryla birlikte,
tpk gazetelerin pazar ekindeki bilmeceyi zer gibi, 'ki Resim Arasndaki Yedi Fark Bulalm'
oyununa neeyle katld da grlmt.
Ama farklar, anlamlar, artc deiiklikler yedi deil, sonsuzdu. nk birinci duvardaki
stanbul resmi, her ne kadar teknik adan at arabas ya da panayr resimlerini hatrlatyorsa
da, ruh asndan glgeli karanlk ve rpertici gravrleri, konunun ele aln bakmndan da
zengin bir freski artryordu. Bu freskin zerindeki iri bir ku, aynada efsanevi bir ku gibi
ar ar kanat rpyor, eski ahap konaklarn boyasz cepheleri, aynada korkun yzlere
dnyor, bayram yerleri, atlkarncalar aynada kprdanp renkleniyor, btn o eski
tramvaylar, at arabalar, minareler, kprler, katiller, muhallebiciler, parklar, ky kahveleri,
ehir hatlar vapurlar, yazlar, sandklar bambaka bir lemin iaretleri olup kyorlard.
Ressamn tatl bir akayla, kr bir dilencinin eline tututurduu bir kara kitap, aynada ikiye
ayrlm, iki anlaml, iki hikyeli bir kitaba dnyor, birinci duvara dnldnde kitabn
batan sona tek bir kitap olduu, esrarnn da iinde kaybolduu anlalyordu. Panayrlardaki
eski eserlerinin anlaryla ressamn, birinci duvara krmz dudakl, baygn bakl, iri kirpikli
resmini izdii sinema yldzmz, aynada btn bir milletin yoksul dm iri gsl anasna
dnyor, ilk duvara dnen bulutlu baklar, anann ana deil, yllardr yatlan evli kar
olduunu dehet ve zevkle farkediyordu.
Ama sarayn ziyaretilerini asl dehete dren ey, ressamn eserinin her yerine kpr kpr
yerletirdii o bitip tkenmeyecek gibi oalan insanlarn, kprleri dolduran korkun
kalabalklarn aynadaki yzlerinde beliren yeni anlamlar, tuhaf iaretler, bilinmeyen dnyalard.
Resme bakldnda, dertli, kederli, sade bir vatanda olarak ya da hayatndan memnun
alkan ve ftr apkal
370
bir kii olarak grlen birinin yznn, aslnda aynada gzkt gibi bir haritann, bir esrarn
ya da kaybolmu bir hikyenin izleriyle kaynatn sezmek, kadife koltuklar arasnda gidip
gelen ve bir ileri bir geri yrrken kendi grntsnn de aynann iine yerletiini anlayan
kafas bulutlu saray ziyaretisinde, kendisinin de pek az sekin kiinin bildii bir srrn farkna
varm biri olduu haylini uyandrrd. Konsomatrislerin paa gibi davrandklar bu kiilerin,
resmin ve aynann arkasndaki srr zene kadar rahat durmadklar, esrara, muammaya bir
zm yaktrana kadar nice yolculuklar, servenleri, kavgalar gze aldklar herkese
bilinirdi.
Yllar sonra, pavyon patronunun Boaz sularnn bilinmezlii iinde kaybolmasndan da yllar
sonra, gzden den pavyona gelen Beyolu komiserinin de, bu huzursuz kiilerden biri
olduunu, yal konsomatrisler kederli yznden hemen anladlar.
Eski ve nl 'ili Meydan Cinayeti'nin srrn zmek iin yeniden aynaya bakmak istiyormu
bu adam. Ama bir hafta nce, kadn ya da para meselesinden ok, isizlik ve i skntsndan
kan bir kabaday kavgasnda iri aynann kavgaclarn zerine an-grdayarak, para para inip
krldn sylemiler ona. Bylece, emekliliin eiindeki komiser, cam krklar arasnda, ne
faili bilinmeyen cinayeti, ne de aynann arkasndaki srr anlayabilmi.
371
ON BENC BLM
hikAyec deil, hikye
"Benim yaz yntemim, beni kim dinliyor diye meraklanmaktan' ok,' yksek sesle dnmeye
ve kendi keyiflerimi
izleme\c davanr.
De Quineey
Telefondaki ses Aladdin'in dkknnn nndeki bulumann kararlatrlmasndan az nce
Galip'e Cell'in yedi telefon numarasn yazdrmt. Galip, Cell ile Rya'y bu telefonlardan

birinde bulacandan o kadar emindi ki, gzlerinin nnde, Rya ve Cell'i yeniden grebilecei
sokaklar, apartman daireleri ve kap eikleri canlanyordu. Onlar grr grmez, Cell ile
Rya'nn anlatacaklar gizlenme nedenlerini ilk cmlesinden balayarak btnyle mantkl ve
hakl bulacan biliyordu. Cell ve Rya'nn yle diyeceklerinden de emindi: "Galip, biz de
seni ok aradk, ama evde de, yazhanede de yoktun. Nerelerdeydin?"
Galip saatlerdir oturduu koltuktan kalkt, Cell'in pijamalarn kard, ykand, tra oldu,
giyindi. Aynada yzne bakarken zerinde aka seebildii harfler ne esrarengiz bir
kumpasn ya da delice bir oyunun uzants, ne de kendi, kimlii konusunda kukular
uyandrabilecek bir grsel yanlsama olarak gzkt. Bir eini Silvana Mangano'nun kulland
pembe Lux sabunu ya da aynann nndeki eski tra ba gibi, harfler de gerek bir
dnyann parasydlar.
Kapnn altndan atlm Milliyet gazetesinde, Cell'in kesinde yaymlanan kendi cmlelerini,
bir bakasnn cmleleriymi gibi okudu. Cell'in resminin altnda yaymlandna gre Cell'in
cmleleri olmalyd bunlar. te yandan, Galip bu kelimeleri kendisinin yazdn da biliyordu.
Bu durum ona elikili deil, tam tersine, anlalabilir dnyann bir uzants olarak gzkt.
Elindeki adreslerin birindeki bir evde Cell'in kendi kesinde yaymlanan bir bakasnn
yazsn okuyuunu hayl etti, ama Cell'in bu durumu bir saldr ya da sahtekrlk olarak
grmeyeceini tahmin edebiliyordu. Byk bir ihtimalle, yaznn kendi eski bir yazs ol372
madiini bile karamayacakt.
Ekmek, tarama, dil ve muzla karnn doyurduktan sonra, gerek dnya ile olan balarn daha
da salamlatrmak iin yarda brakt ilerini yoluna koymak istedi. Birlikte baz siyasi
davalara baktklar bir avukat arkadan arad, cil bir yolculuk yznden gnlerdir stanbul
dnda olduunu syledikten sonra, bir davada ilerin her zamanki gibi ar gittiini, bir baka
siyasi davada ise kararn aklandn ve mvekkillerinin gizli komnist rgt kuranlara
yataklk etmekten altar yla mahkm olduklarn rendi. Az nce okuduu gazetede, bu
habere, kejdisiyle hibir ilikisini kuramadan bir gz attn hatrlaynca fkelendi. Kime, hangi
gerekeyle duyduunu ak seik karamad bir fkeydi bu. Yaplacak en doal ey buymu
gibi kendi evine telefon etti. "Rya karsa," diye dnd, "ona da ben bir oyun oynayaym."
Sesini deitirip Galip'i arayan biri olduunu syleyecekti, ama telefon almad.
skender'i arad. Ona Cell'i bulmak zere olduunu anlatacak, ngiliz televizyoncularnn daha
ne kadar stanbul'da olacaklarn soracakt. "Bu son geceleri," dedi skender. "Yarn sabah
erkenden Londra'ya gidiyorlar." Galip, Cell'i bulmak zere olduunu anlatt. Cell de, nemli
baz konularda aklama yapmak iin ngiliz televizyoncularla grmek istediini sylemiti;
bu grmeye o da ok nem veriyordu. "O zaman, ben' bu akam iin onlar kesin
ayarlayaym," dedi skender. "Onlar da ok istiyorlar nk." Galip, "imdilik burada,"
olduunu syleyerek ahizenin zerinden okuduu telefon numarasn skender'e verdi.
Hle Halann numarasn evirdi, sesini deitirip kalnlatra-rak, Cell Beyi bugnk
yazsndan dolay kutlamak isteyen sadk bir okuru ve hayran olduunu aklad.
Dnyordu: Rya'dan ve kendisinden haber alamadklar iin karakola gitmiler miydi?
Yoksa hl zmir'den dnmelerini mi bekliyorlard? Ya da Rya onlara urayp her eyi
anlatm myd? Btn bu arada, Cell'-den hi ses km myd? Hle Halann, Cell Beyin
burada olmadn, gazeteden aranmasn syleyen arbal szleri, bu sorulara bir aklk
getirecek gibi deildi hi. Saat ikiyi yirmi gee, Galip, 'Kiilikler'in son sayfasndaki yedi telefon
numarasn bir bir aramaya balad.
373
Bu yedi numarada hi tanmad ailelerin ve herkesin tand geveze ocuklarn, kaba ve
crlak sesli amcalarn, kebap dkknlarnn, telefonlarnn eski sahiplerini hi mi hi merak
etmemi ukal emlkilerin, krk yldr ayn telefonun sahibi olduunu syleyen hanmefendi bir
terzinin ve akam eve ge dnen yeni evlilerin oturduunu anladnda saat sekiz olmutu.
Telefonlarla bouurken bir ara karaaatan dolabn alt raflarnda, daha nceden kartrp
ilgilenmedii eski kartpostallarla dolu bir kutunun dibinde on tane fotoraf bulmutu.
Bir Boaz gezintisinde, Emirgn'daki nl nar aacnn altndaki kahvede, kravatl ceketli
Melih Amca, genliinde Rya'ya benzeyen gzel Suzan Yenge ve Cell'in peine takt tuhaf
bir arkada deilse, Emirgn Camiinin imam olabilecek biriyle birlikte, on bir yandaki Rya,
Cell'in elinde olduu anlalan fotoraf makinesine merakla bakyor... zerinde ilkokul ikiden
e getii yaz giydii askl elbise, Rya, Vasf ile birlikte, Hle Halann iki aylk kedisi Kmr'e

akvaryumdaki balklar gsterirken, Esma Hanm, bir yandan aznda sigara olduu iin
gzlerini ksarak onlara glyor, te yandan da, gr asna girip girmediinden emin
olamad fotoraf makinesinden korunmak iin eliyle bartsn dzeltiyor... lk evliliin
birinci ylnda, annesini, amcalarn, halalarn pek arayp sormayan devrimci ve bakmsz Rya,
bfr k gn, eker Bayramnda hep birlikte yenen le yemeine tek bana da olsa anszn
yetiip karnn iyice doyurduktan sonra, zerine ken yorgunlukla uzand Babaannenin
yatanda, tpk yedi gn on bir saat nce Galip'in onu en son grd durumda, bacaklarn
karnna ekmi ve ban diklemesine yasta gmm olarak ml ml uyuyor... ehrikalp
Apartmannn kapsnn nnde poz vermek iin dizilmi btn aile ve kapc smail'le Kamer
Hanm, fotoraf makinesine bakarlarken, salar ,, kurdelal Rya, Cell'in kucandan, bugn
oktan lm olmas ,| gereken kaldrmdaki bir sokak kpeini seyrediyor... Suzan Yen- . ge,
Esma Hanm ve Rya, kz lisesinden ta Aladdin'in dkknna kadar Tevikiye Caddesinin iki
kaldrm boyunca dizilmi kalabalkla birlikte, fotorafta arabasnn burnu kadar, kendisi de
gzkmeyen De Gaulle'un geiini seyrediyorlar... Annesinin zeri pudralklar, Krem Pertev
tpleri, gl suyu ve kolonya ieleri,
374
pompal parfmler, trpler ve sa tokalaryla kapl tuvalet masasna oturan Rya, aynann
kanatlarn ap ksa sal ban arasna sokunca , be, dokuz, on yedi ve otuz tane Rya
oluyor... Fotorafnn ekildiini bilmeyen on be yandaki Rya, yannda bir kse leblebi,
zerinde basmadan kolsuz bir elbise, ak pencereden zerine gne vuran bir gazeteye
eilmi, yznde Galip'e her zaman darda brakldn korkuyla sezdiren bir ifadeyle, bir
yandan salarn ekitiriyor, bir yandan da silgisini srd kalemle bilmece zyor... Galip'in
ona son doum gnnde ald Hitit Gneini boynuna taktna gre, en ok be ay nce,
Galip'in saatlerdir iinde gezindii odada, Galip'in az nce konutuu telefonun yanbanda,
Galip'in imdi oturduu koltukta oturan Rya, mutlu bir kahkaha atyor... Yolculuklarda iyice
alevlenen anne-ba-ba kavgalar yznden kederlenen Rya, Galip'in nerede olduunu
karamad bir kr lokantasnda, surat asyor... Liseyi bitirdii yl gittii Kilyos Plajnda,
arkasnda kpkl deniz, yannda, kendisinin olmayan, ama kendisininmi gibi gzel kolunu
selesine dayad bir bisiklet, zerinde apandist ameliyatnn diki izlerini, bu izlerle gbek
ukuru arasndaki mercimek byklndeki iki ikiz beni ve ipek teni zerinde kaburgalarnn
belli belirsiz glgesini akta brakan bir bikini, elinde fotoraf bulank kt iin deil, Galip 'in
gzyalarndan baln okuyamad bir dergi, Rya, neeli olmak istiyor, ama esrarn
fotoraflara bakan kocasnn hibir zaman anlayamad bir keder ve hznle glmsyor.
Galip, gzyalaryla esrarn iindeydi imdi. Sanki bildii, ama bildiini bilmedii bir yerdeydi;
daha nceden okuduu, ama okuduunu unuttuu iin heyecann hissettii bir kitabn
sayfalar arasnda gibi. Hem duyduu felket ve yokluk duygusunu daha nceden hissetmi
olduunu, hem de bu acnn insann hayatta bir kere hissedebilecei kadar gl olduunu
biliyordu. Hem iinde hissettii aldatlm, yanlsamann ve kaybn acsn baka kimsenin
bana gelmeyecek kadar kendine zg buluyor, hem de bunun bir bakasnn bir satran
oyununu tasarlar gibi nceden hazrlad bir tuzan sonucu olduunu seziyordu.
Rya'nn fotoraflarna damlayan gzyalarn silmiyor, burnundan nefes almakta zorlanyor,
yerinden hi kprdamadan- koltukta oturuyordu. Dardan Nianta Meydanndan cuma
akam375
nm sesleri geliyordu: Dolu otobslerin yorgun motorlarndan, trafik sktnda kornalar
krlemesine alnan arabalardan, kedeki sinirli polisin ddnden, pasaj girilerinde plak ve
kaset satan dkknlarn hoparlrlerinden ve kaldrmlar dolduran kalabalktan gelen sesler,
yalnz pencereleri deil, odadaki eyalar da arada bir belli belirsiz trdatyordu. Odann
iindeki bu trtlara dikkat kesildiinde Galip, mobilyalarn ve eyalarn herkesin paylat
gnn ve evrenin dnda kendi zel bir dnyalar ve zamanlar olduunu hatrlad.
"Aldatlmak aldatlmaktr," dedi kendi kendine. Bu sz o kadar ok tekrarlad ki, kelimeler
anlamdan ve acdan arndlar da hibir eyi iaret etmeyen seslere ve harflere dntler.
Hayl kurdu: Burada, bu odada deil de, cuma akam kendi evlerinde Rya ile birlikteymiler,
bir yerde karn doyurduktan sonra Konak Sinemasna gideceklermi. Dnte gazetelerin
meyhane basklarn alrlar, evde gazetelere ve ellerindeki kitaplara gmlrlerdi. Dledii
baka bir hikyede ise birisi, hayalet yzl birisi, yle diyordu: "Ben yllardr senin kim
olduunu biliyorum, ama sen beni tanmyorsun bile." Bunu syleyen hayletimsi adamn kim

olduunu hatrladnda,, onun yllarca kendisini gzetlediini anlyordu. Sonra adamn Galip'i
deil, Rya'y gzetledii anlalyordu. Bir zamanlar bir iki kere Rya ile Cell'i gizlice
gzetlemi ve hi beklemedii bir ekilde korkmutu. "Sanki lmm de, benden sonra
hayatn nasl srdn uzaktan acyla g-zetliyormuum. CelPin masasna oturup bu
cmleyle balayan bir ke yazsn hemen yazd ve Cell'in imzasyla imzalad. Birisinin
kendisini gzetlediinden emindi; birisi deilse bile, en azndan bir gzn.
Nianta Meydannda duyulan grltnn yerini yava yava bitiikteki yaplardan gelen bir
televizyon uultusu alyordu. ki yanndaki duvarlar arasndan sekiz haberlerinin sinyal
mziini iitince Galip btn stanbul'un yemek masalar evresinde toplandn ve alt milyon
kiinin televizyona bakmakta olduunu anlad. inden otuzbir ekmek geldi. Daha sonra,
hayl ettii o gzn srekli varlndan huzursuzluk duydu. Kendisi, yalnzca kendisi olabilmek
iin yle iddetli bir istek duydu ki, odadaki eyay krp dkmek, kendini bu duruma
drenleri ldrmek geldi iinden.
376
Telefonu fiinden ekip pencereden atmay dlyordu ki, ara ald.
skender'di, ngiliz televizyoncularla grmt, ok heyecanlanmlard, bu akam Pera
Palas'ta, otel odasnda ekim yapmak iin Cell'i bekliyorlard. Galip, Cell'i bulmu muydu?
"Evet, evet, evet!" dedi Galip, kendi fkesine kendi de aarak. "Cell hazr. ok nemli baz
aklamalar yapacak. Saat onda Pera Palas'ta olacaz."
Telefonu kapadktan sonra, korkuyla mutluluk, huzurla tel, intikam duygusuyla kardelik
sevinci arasnda gidip gelen bir heyecana kaptrd kendini. Defterler, ktlar,,eski
yazlar,,gazete kesikleri arasnda acele acele bireyler arad, ama ne aradn kendi de
bilmiyordu. Yzndeki harflerin varln kantlayacak bir belirti? Ama harfler de, anlamlan da
baka bir kant gerektirmeyecek kadar aktlar. Anlataca hikyeleri semesine yarayacak bir
mantk? Ama kendi fkesinden ve heyecanndan baka hibir eye inanacak gibi deildi.
Esrarn gzelliini gsterecek bir rnek? Bunun iin anlatmas, yalnzca hikyelerine inanarak
anlatmas gerektiini biliyordu. Dolaplar kartrd, adres defterlerini hzla okudu, 'anahtar
cmleler'i heceledi, haritalara bakt, aceleyle birini brakp brn alarak yz fotoraflarn
seyretti. Kyafet deitirme kutusunu kartryordu ki, dokuza kala, bile bile ge kalmann
kahredici pimanlk duygusuyla koarak evden kt.
Saat dokuzu iki gee, Aladdin'in dkknnn karsnda, teki kaldrmda, bir apartmann giri
kapsnn karanlna girmiti, ama kar kaldrmda kabak kafal hikayeci ya da onun kars
olabilecek kimse yoktu. Verdikleri telefon numaralar yanl kt iin bir fke duyuyordu
onlara: Kim kimi aldatyordu, kim kime oyun ediyordu?
Tk tk dolu vitrinden Aladdin'in iyi aydnlatlm dkknnn ancak bir ksm grlebiliyordu.
Tavandan iplerle sarkan oyuncak tfekler, file iinde lastik toplar, orangutan ve Franke-tayn
maskeleri, salon oyunu kutular, rak ve likr ieleri, vitrine mandallanm renkli magazin ve
spor dergileri, kutular iindeki bebekler arasndan Galip, arada bir Aladdin'in eilip kalkan
gvdesini ve ban farkediyordu: ade iin sard gazeteleri sayyordu. Dkknda baka kimse
yoktu. Gn boyu tezghta alan Al377
addin'in kars, evde, mutfakta kocasnn dnn bekliyor olmalyd imdi. Dkkna biri girdi,
Aladdin de tezghn arkasna geti, hemen arkasndan Galip'in yreini oynatan yal bir kar
koca girdi ieri. lk giren tuhaf kyafetli adamn ardndan yal kar koca, ellerinde iri bir ie,
dar kp kolkola girdiler, ama Galip hemen anlad onlar olamayacan; kendi dnyalarna
fazlasyla gmlmlerdi nk. Daha sonra ieri giren yakas krkl paltolu beyefendi ile
Aladdin konumaya baladlar. Galip elinde olmadan ne konutuklarn hayl etti.
Kaldrmn ne Nianta Meydan tarafnda, ne cami ynnde, ne de Ihlamur'dan gelen sokakta
dikkati eken biri vard imdi: Dalgn insanlar, hzl hzl yryen paltosuz tezghtarlar, gecenin
kuruni lciverdinde fazlasyla kaybolmu yalnzlar. Bir an btn sokak ve kaldrmlar
tenhalat, kar kaldrmda, vitrininde di: ki makinesi sergilenen dkknn reklm panosunun
czrdayan neon lambasn iittiini sand Galip. Karakolun nnde elinde makineli tfekle nbet
tutan polisten baka kimsecikler yoktu. Alad-din'in, gvdesine don lastikleri ve mandallarla
renkli dergiler ast kestane aacnn karanlk ve plak dallarna bakarken bir .korku duydu.
Gzetlendii, orada olduunun bilindii, tehlikede olduu duygusu. Bir grlt oldu; Ihlamur
ynnden gelen 54 model bir Dodge araba ile Nianta'na doru kan Skoda marka eski bir
belediye otobs kede az daha arpacaklard. Galip sk bir fren yapp duran otobsn

iindeki yolcularn toparlandklarn, dorulup yolun te tarafna baktklarn grd. Aracn soluk
i klar altnda, kendinden en fazla bir metre tede, olayla ilgilenmeyen yorgun bir yzle gz
gze geldi: Altm yalarnda, bitkin bir adam; gzleri bir tuhaft, acyla, kederle ykl. Daha
nce bir yerde rastlam myd ona? Emekli bir avukat ya da lm bekleyen bir retmen?
kisi de belki benzeri eyler dnerek, ehir hayatnn kendilerine tand bu rastlant anndan
yararlanarak pervaszca birbirlerini seyrettiler. Otobs birden gazlaynca, belki de birbirlerini
bir daha hi grmemek zere kaybettiler. Mor eg-zos dumannn iinde Galip, bu arada kar
kaldrmda bir hareket balam olduunu farketti: Aladdin'in dkknnn nnde birbirlerinin
sigaralarn yakarak dikilen iki gen grd; cuma akam sinemaya gitmeden nce, nc
arkadalarn bekleyen iki
378
niversite rencisi. Aladdin'in dkknnda bir kalabalk vard, dergilere bakan kiiyle bir
beki. Keye kala gz arasnda itekledii arabasyla koskoca bykl bir portakala gelmiti,
ama uzun bir sredir oradayd da Galip mi farketmemiti? Aa kaldrmdan, cami tarafndan
elinde paketleriyle bir ift yaklayordu, ama gen babann kucanda bir de ocuk grd Galip.
Ayn anda, hemen bitiiindeki kk pastahanenin yal sahibesi Rum madam, dkknn i
klarn sndrd, eski paltosuna sarnarak sokaa kt. Galip'e kibarca glmseyip ke-pengi
bir kancayla tutup grltyle indirdi. Bir anda; kaldrmlar da, Aladdin'in dkkn da
boalmt. Kz lisesi ynnden, yukar mahallenin kendini nl bir futbolcu sanan delisi,
zerinde sar lcivert niformas, bir bebek arabasn ar ar iterek geldi geti; Pangalt'daki
nci Sinemasnn giriinde, tekerlekleri Galip'in houna giden bir mzikle dnen bu bebek
arabasnn iinde gazete satard. ok da kuvvetli olmayan bir rzgar esti. Galip d. Saat
dokuzu yirmi geiyordu. " kiinin daha gemesini bekleyeceim,"'diye dnd. Dkknnn
iindeki Aladdin'i de, karakolun nnde olmas gereken polisi de gremiyordu imdi. Kar
apartmanlarn birinin darack balkonunun kaps ald, Galip yanan bir sigarann kzl n
grd, sonra adam sigaray atp ieri girdi. Kaldrmlarda, reklam panolarnn, neon
lambalarnn madenimsi n yanstan belli belirsiz bir slaklk vard; kt paralan, pler,
sigara izmaritleri, plastik torbalar... Galip bir an btn ocukluundan beri yaad ve
deiimini btn ayrntlaryla gzledii soka, mahalleyi, tatsz gecenin karanlk lciverdi
iinde bacalar gzken uzaktaki apartmanlar bir ocuk kitabnda resimleri yaymlanan
dinozorlar kadar kendine yabanc ve uzak buldu. Daha sonra, ocukluunda olmak istedii,
gznden 'x' nlar fkran adam gibi hissetti kendini: Dnyann iindeki gizli anlam
gryordu. Halcnn, lokantann, pastahanenin reklam panolarndaki harfler, vitrinler-deki
pastalar, ayrekleri, diki makineleri ve gazeteler, aslnda hep bu ikinci anlama iaret
ediyorlard da, uykudagezerler gibi kaldrmlarda gezinen talihsizler bir zamanlar esrarn
bildikleri bu lemin anlarn unuttuklar iin ellerinde kalan birinci anlamla kt kanaat
yayorlard; ak, kardelii, kahramanl unutup filmlerde bu konulara ilikin grdkleriyle
idare edenler gibi. Teviki379
ye Meydanna yryp taksiye bindi.
Taksi, Aladdin'in dkknnn nnden geerken Galip, kabak kafal adamn da, tpk kendisinin
yapt gibi, bir kede gizlendiini, Cell'i beklediini hayl etti. Bunu hayl mi ediyordu,
yoksa diki makinelerinin sergilendii vitrinin yannda, makinelerle diki diken donuk
mankenlerin, neon lambalaryla aydnlanan byl ve korkutucu gvdelerin arasnda tuhaf
kyafetli, korkutucu bir glge mi grmt; sanki bir an karamad. Nianta Meydanna
geldiinde taksiyi durdurup Milliyet gazetesinin akam kan meyhane basksn ald. Kendi
yazsn, CelPin yazsn okur gibi, bir aknlk, oyun ve merak duygusuyla okurken, bir
yandan da kendi kesinde kendi resminin ve adnn altnda bir bakasnn yazsn okuyan
CelPi hayl ediyordu, ama onun tepkisinin ne olacan tam kestiremiyordu bir trl. inde,
ona da, R-ya'ya da bir fke ykseldi; "Daha da greceksiniz!" demek istedi, ama aklndaki
ey tam bir intikam myd, dl myd, karam-yordu. stelik, aklnn bir kesinde onlarla
Pera Palas'ta karlamak gibi bir hayl de vard. Taksi, Tarlaba'nn arpk urpuk
sokaklarndan, karanlk otellerin ve azna kadar erkeklerle dolu plak duvarl sefil kahvelerin
nnden geerken btn stanbul'un bir ey beklediini hissetti Galip. Daha sonra, yolda
grd arabalarn, otobslerin, kamyonlarn eskiliine, bunu ilk defa fark ediyormu gibi
at.

Pera Palas'n girii scak ve aydnlkt. Sadaki geni salonda skender, eski divanlarn birine
oturmu, baz turistlerle birlikte bir kalabal seyrediyordu: Otelin 19. yzyl sonu
atmosferinden yararlanarak tarihi bir film eken yerli filmcileri. yi aydnlatlm salonda bir
elence, dostluk ve nee duygusu vard.
"Cell yok, gelemedi," diye anlatmaya balad Galip, skender'e. "ok nemli bir ii kt. Bu
esrarl i yznden de gizleniyor. Gene ayn esrar yznden, kendi yerine benim konumam
istedi. Anlatmam gereken hikyeyi btn ayrntlaryla biliyorum. Onun yerine ben
konuacam."
"Adamlar raz olur mu buna, bilmem!"
"Onlara benim Cell Salik olduumu sylersin," dedi Galip, kendisini de artan bir fkeyle.
"Neden?"
380
"nk nemli olan hikyedir, hikayeci deil. Anlatacak bir hikyemiz var imdi."
"Seni tanyor onlar," dedi skender. "O gece o pavyonda sen bir hikye bile anlattn."
"Tanyorlar?" dedi Galip, otururken. "Kelimeyi yanl kullanyorsun. Beni grdler, o kadar.
stelik, bugn bir baka biriyim. O gn grdkleri o kiiyi de tanmyorlar, bugn grecekleri
beni de. Btn Trklerin birbirlerine benzediklerini de mutlaka dnyorlardr."
"O gn grdkleri adamn sen deil, baka biri olduunu sylesek de," dedi skender, "hi
olmazsa, Cell Salik diye daha yal birini bekledikleri kesindir."
"Ne biliyorlar Cell hakknda?" dedi Galip. "Biri onlara, u nl ke yazaryla da konuun,
Trkiye programnz iin iyi olur, demitir. Onlar da adn bir kda yazmlardr. Ama yan
ya da suratnn nasl olduunu sormamlardr herhalde."
Ayn anda, tarihi film evrilen keden bir kahkaha geldi Oturduklar divandan dnp baktlar.
"Neye glyorlar?" dedi Galip.
"Anlamadm," dedi skender, ama anlam gibi glmsyor--du.
"Hibirimiz kendimiz deiliz," dedi Galip, bir sr verir gibi fsldayarak. "Hibirimiz kendimiz
olamayz. Herkesin seni bir bakas olarak grebileceinden hi kukun yok mu senin? Kendin
olduundan o kadar emin misin sen? Eminsen, kendin olduuna emin olduun o kiinin kim
olduundan emin misin? Ne istiyor bu adamlar? Aradklar kii, akam yemeinden sonra
televizyona bakan ngiliz seyircilerin, dertleriyle dertlenecekleri, hznyle h-zunlenecekleri ve
hikyelerinden etkilenecekleri bir yabanc deil mi? Tam bu duruma uygun bir hikyem var
benim! Kimsenin yzm grmesine de gerek yok. ekimi, yzm karanlkta brakarak
yapsnlar. Baskc hkmetten, siyasal cinayetlerden ve askeri darbecilerden korkan esrarengiz
ve nl Trk gazeteci - en ilgin konu, mslman olduumu da unutma- kimliinin
saklanmasn isteyerek BBC'nin sorularn cevaplad. Bu daha da iyi deil mi?"
"yi," dedi skender. "Ben yukar telefon edeyim, bekliyorlar-dr."
381
Galip, geni salonun br ucundaki film almasn izledi. zerinde madalyalar, kuaklar ve
nianlaryla prl prl yeni bir niforma, fesli ve sakall bir Osmanl Paas, sevgili babasn
dinleyen itaatkr kzyla konuuyordu, ama yz ona deil, garsonlarn ve bellboylarn saygl
bir sessizlikle izledikleri alan kameraya dnkt.
"Hibir yardm yok, hibir gcmz yok, hibir umut yok, hibir ey yok ve herkes, herkes,
btn dnya Trke dman!" diyordu Paa. "Allah bilir devlet bu kaleyi de gzden karmak
zorunda kald..."
"Ama babacm, bakn, bizim daha hl..." diye kz sze balayarak elindeki bir kitab
babasndan ok seyirciye gsteriyordu, ama bunun ne olduunu Galip szlerden karamad.
Kuran olmadn anlad iin daha da merak ettii kitabn adn ayn sahnenin yeni bir
tekrarnda da anlayamad.
Daha sonra, eski asansrle yukar kp skender'in kendisini gtrd 212 numaral odaya
girdiinde, ok iyi bildii bir ad unuttuu zaman hissettii bir eksiklik duygusu vard iinde.
Beyolu'ndaki pavyonda grd ngiliz gazeteci de odadaydlar. Erkekler, ellerinde rak
bardaklar, kameray ve klandrma aralarn hazrlyorlard. Kadn, okuduu bir dergiden
ban kaldrd.
"nl gazetecimiz, ke yazarmz Cell Salik, bizzat karnzda!" dedi skender, Galip'in iyi bir
renci gibi annda Trkesini dnd ve yadrgad bir ngilizceyle.
"ok memnun oldum!" dedi kadnla teki iki erkek, bir resimli romann ikizleri gibi ayn anda.
"Fakat biz daha nce karlamam mydk?" dedi kadn sonra.

"Fakat biz daha nce karlamam mydk, diyor," dedi skender, Galip'e.
"Nerede?" dedi Galip, skender'e.
skender de kadna, Galip'in "Nerede?" diye sorduunu syledi. .

"O kulpte," dedi kadn.


"Yllardr hi kulplere gitmedim, gitmem de," dedi Galip inanla. "Hatta hayatmda hi kulbe
gittiimi de sanmyorum. Bu tr sosyal faaliyetleri, o eitten kalabalk yerleri, eserlerimi
382
kaleme almam iin gereken yalnzlma ve ruh salma aykr bulurum. Yaz hayatmn
korkun boyutlara varan iddeti, dnsel hayatmn inanlmaz younluu ve daha da
inanlmaz boyutlara varan siyasi cinayetler ve basklar, beni zaten bu tr hayattan alkor her
zaman. te yandan, yalnz stanbul'un drt bir yannda deil, btn lkemde kendilerini Cell
Salik olarak gren, kendilerini Cell Salik olarak tantan ve bunu ok hakl ve yerinde bir
istekle yapan vatandalarm olduunu da bilmiyor deilim. Hatta, kyafet deitirerek ehirde
gezindiim geceler, kenar mahalleler-deki sefalet yuvalarnda, karanlk, anlalmaz hayatmzn
iinde, esrarn merkezinde bunlarn bazlaryla ben de korkuyla karlam, bana dehet
verecek kadar 'ben' olabilen bu mutsuzlarla dostluk bile kurmuumdur. ok byk lkedir
stanbul, anlalmaz bir lke."
skender evirmeye balaynca Galip, ak pencereden Halic'i ve eski stanbul'un soluk
klarm seyretti: Yavuz Sultan Selim Camiini de turistik bir ekilde aydnlatmak istemilerdi
galiba, ama byle durumlarda olduu gibi, lambalarn bir ksm alnd iin, cami korku verici
ve tuhaf bir ta ktlesine, tek dili bir ihtiyarn karanlk azna dnmt. skender'in evirisi
bitince, ka-dn, mizah ve oyun duygusu eksik olmayan bir kibarlkla yanld iin zr diledi,
Bay Salik'i o gece orada bir hikye anlatan uzun boylu, gzlkl romancyla kartrdn
syledi, ama ne ikna olmua benziyordu, ne de sylediine inandna. Bu tuhaf durumu ve
Galip'i, ilgin bir Trk zellii gibi benimsemeye karar vermiti galiba; baka kltrle
karlaan hogrl okumularn taknd o "anlamyorum, ama sayg duyuyorum," havasna
brnmt. Ktlarn hileli olduunu grmesine ramen, oyunu bozmayan bu anlayl ve
oyuncu kadna sevgi duygu Galip. Rya'ya benzemiyor muydu biraz?
Arkasna konan lambalar, hemen yanna yerletirilen kamera ve mikrofon ve kara elektrik
kordonlar ile modern bir infaz sandalyesine benzeyen koltua oturduunda Galip'in huzursuz
olduunu grdler. Adamlardan biri, Galip'in eline bir bardak tututurup raky ve suyu isteine
gre kibarca ve glmseyerek doldurdu. Kadn, ayn oyun duygusuyla -hep glmsyorlard
zaten-kayt letine aceleyle bir kaset takt ve gstericiye kala gz arasn383
da pornografik bir kaset takan biri gibi apknca dmeye basnca, kk ve tanabilir bir
ekranda bu sekiz gn iinde kaydettikleri Trkiye grntleri belirdi. Pornografik bir film
seyreder gibi, belli belirsiz bir mizah duygusuyla," ama bsbtn de ilgisiz ka-lamadan,
sessizce seyrediyorlard: Krk kollarm ve ters dnm bacaklarn sergileyen neeli ve
akrobatik bir dilenci; ateli bir siyasal miting ve mitingten sonra deme veren ateli bir nder;
tavla oynayan iki yal vatanda; meyhane ve pavyon grntleri; vitri-niyle gururlanan bir
halc; develeriyle yoku kan bir airet; puf puf duman salarak ilerleyen buharl tren;
gecekondu mahallelerinde kameraya el sallayan ocuklar, manavn portakallarna bakan
arafl kadnlar; siyasal bir cinayetin gazete ktlaryla rtlm kurban ve artklar; at
arabasyla kuyruklu bir piyano tayan ihtiyar bir hamal.
"Tanyorum ben bu hamal," dedi Galip birden. "Bizi, yirmi yl nce ehrikalp
Apartmanndan arka sokaa tayan hamal bu!"
Hepsi, bir oyun ve elence duygusuyla ve bir ciddiyetle, piyanoyla ykl arabasn eski bir
apartmann n bahesine sokarken kameraya ayn oyun ve elence duygusuyla ve ciddiyetle
glmseyen ihtiyar hamala bakyordu.
"ehzadenin piyanosu geri geldi," dedi Galip. Bunu sylerken, kimin sesini yakaladm, kim
olduunu karamyordu sanki, ama her eyin yolunda gittiinden emindi. "Bir zamanlar o
apartmann olduu yerdeki av kasrnda bir ehzade yaard. O ehzadenin hikyesini
anlatacam!"
ok ksa bir zaman iinde her eyi hazrladlar. skender, nl ke yazarnn nemli, ok
nemli tarihi bir deme vermek zere burada bulunduunu tekrarlad. Kadn bunu, son
Osmanl padiahlarn, gizli Trkiye Komnist Partisini, Atatrk'n bilinmeyen ve esrarengiz

mirasn, Trkiye'deki slamc hareketi ve siyasal cinayetlerle bir askeri darbe ihtimalini
kapsayan geni bir ereve iine ibilirlikle yerletirip dinleyicilerine heyecanla sundu.
"Bir zamanlar, iinde bulunduumuz ehirde, hayatn en nemli sorununun insann kendisi
olabilmesi ya da olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt," diye balad Galip,
hikyesine. Hikyeyi anlatrken ehzadenin fkesini yle bir1 hissediyor 384
.
.
du ki iinde, kendisini baka biri gibi gryordu. Kimdi bu kii? ehzadenin ocukluunu
anlatrken, brnd bu yeni kiiliin, bir zamanlar olduu Galip adl ocuk olduunu hissetti.
ehzade-' nin kitaplarla nasl boutuunu anlatrken, kendini ehzadenin boutuu bu
kitaplarn yazarlar gibi grd. ehzadenin, kasrnda geirdii yalnzlk gnlerini anlatrken,
kendini ehzadenin hikyelerinin kahramanlar gibi grd. ehzadenin ktibine dncelerini
nasl yazdrdn anlatrken, bu dncelerin iindeki kiiydi sanki. ehzadenin hikyelerini
Cell'in hikyelerini anlatr gibi anlatrken, kendini Cell'in anlatt bir hikyenin kahraman
gibi hissetti. ehzadenin son aylarn anlatrken, "Cell de bunu byle anlatrd," diye
dnyor, bunu anlayamadklar iin otel odasn-dakilere fke duyuyordu. yle bir fkeyle
anlatyordu ki, ngilizler Trke anlar gibi dinliyorlard onu. ehzadenin son gnlerini anlatp
bitirdiinde hi duraklamadan ayn hikyeye yeniden balad: "Bir zamanlar iinde
bulunduumuz ehirde, hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya da
olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt," dedi gene ayn inanla. Drt saat
sonra, ehrikalp Apartmanna dndnde, bu cmleyi ilk syleyiiyle ikinci syleyii
arasndaki fark dndnde, Cell'in ilk syleyite sa olduunu, ikinci syleyite ise
Tevikiye Karakolunun hemen karsnda Aladdin'in dkknnn az tesinde l olarak yattn
ve cesedinin zerine gazetelerin rtlmekte olduunu dnecekti. Hikyeyi ikinci kere
anlatrken, birincisinde dikkat etmedii yerleri vurgulam, nc kere anlatrken ise, hikyeyi
her yeni anlatnda yeni bir insan olabileceini aka anlamt. "ehzade gibi, ben de kendim
olabilmek iin anlatyorum," demek gelmiti iinden. Kendisini, kendisi olarak hissetmesine izin
vermeyenlere fke duyarak, ehrin ve hayatn iine girdii esrarn ancak byle, hikye
anlatarak zleceine inanarak, hikyenin sonundaki lm ve beyazlk duygusunu iinde
hissederek nc anlatn bitirdiinde bir sessizlik oldu. ngiliz gazeteciler ve skender, sk
bir gsteriden sonra usta bir oyuncuyu alklayan seyircilerin itenliiyle abuk abuk Galip'i
alkladlar.
385
ON ALTINCI BLM EHZADENN HKYES
"Bundan evvelki tramvaylar ne kadar iyiydi!" Ahmet Rasim
Bir zamanlar, iinde bulunduumuz ehirde, hayatn en nemli sorununun insannn kendisi
olabilmesi ya da olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt. Kendi kefi btn
hayatyd, btn hayat da kendi kefi. Ksa hayatnn bu ksa ifadesini ehzadenin kendisi
yazdrmt; hayatnn sonuna doru, kefinin hikyesini kaleme aldrmak iin bir ktip tuttuu
zaman. ehzade sylyor, Ktip yazyordu.
O zamanlar, -yz yl nce- ehrimiz, sokaklarnda milyonlarca isizin akn tavuklar gibi
gezindii, yokularndan plerin, kpr altlarndan lmlarn akt, bacalarndan zift renginde
kara dumanlarn fkrd ve otobs duraklarnda bekleyenlerin acmaszca dirsekletii bir yer
deildi daha. O zamanlar, atl tramvaylar o kadar yava giderdi ki, hareket ederken inip
binebilirdiniz, Boaz vapurlar o kadar ar yol alrd ki, baz yolcular bir iskelede iner, hlamur,
kestane ve nar aalarnn altndan gle konua teki iskeleye kadar yrr, iskele kahvesinde
bir ay itikten sonra, ancak yetien ayn vapura binip yollarna devam ederlerdi. O zamanlar,
ceviz ve kestane aalar kesilip zerlerine snnetilerin ve terzilerin el ilanlar yaptraca
elektrik direklerine dntrlmemiti daha. ehrin bittii yerde, plkler ve zerleri elektrik
ve telgraf direkleriyle kapl kel tepeler deil, kederli ve acmasz padiahlarn avland
aalklar, yeillikler ve korular balard. Daha sonra ehri saran lm borularnn, parke tal
yollarn ve apartman binalarnn yok edecei bu yeil tepelerin birindeki av kasrnda, ehzade,
yirmi iki yl ay yaamt.
Yazdrmak, ehzade iin, kendisi olabilmenin bir yoluydu. Maun bir masada oturan Ktibine
yazdrrken ancak kendisi olabildiine inanrd ehzade. Gn boyunca kulaklarnn iinde iittii
bakalarnn seslerinin, kasrnn odalarnda aa yukar yrrken aklna taklan bakalarnn
hikyelerinin yksek duvarlarla ev386

rili bahesinde gezinirken bir trl etkisinden kurtulamad bakalarnn dncelerinin


hakkndan ancak Ktibine yazdrrken gelebilirdi. "nsann kendisi olabilmesi iin, iinde
yalnzca kendi sesini, kendi hikyelerini, kendi dncesini bulabilmesi gerekir!" derdi ehzade
ve Ktip yazard.
Ama, yazdrrken ehzadenin iinde yalnzca kendi sesini duyduu anlamna da gelmezdi bu.
Tam tersi, bir hikye anlatmaya ' balad zaman, bir bakasnn hikyesini dndn;
tam kendi dncesini gelitirecei srada, bir bakasnn syledii baka bir dnceye
takldn; tam kendi fkesine kaplmken, bir bakasnn fkesini de iinde duyduunu bilirdi
ehzade. Ama insann, iinde duyduu bu seslere kar sesler karak, hikyelere kar baka
hikyeler uydurarak, ehzadenin deyiiyle, "bakalarnn hrltlanyla boua boua," ancak
kendi sesini yakalayabileceini de bilirdi. Yazdrmann, bu kavgann kendi lehine sonulanaca
bir sava alan olduunu dnrd.
ehzade, bu sava alannda, dncelerle, hikyelerle, kelimelerle bouurken, kasrnn
odalarnda aa yukar dolar, bir merdivenden yukar karken syledii cmleyi, kan
merdivenin !;. balad yere inen teki merdivenden inerken deitirir, sonra ye-; niden, ilk
merdivenden yukar karken ya da Ktibin masasnn tam karsndaki divanna oturmuken
ya da uzanmken yazdrd cmleyi Ktibine tekrarlattrrd. "Oku bakalm," derdi ehzade ve
Ktip, efendisinin yazdrd son cmleleri tekdze bir sesle okurdu:
"ehzade Osman Cellettin Efendi, bu topraklarda, bu lanetlenmi topraklarda, insann
kendisinin olabilmesinin en nemli sorun olduunu, bu sorun gereince zlmedike,
hepimizin ykntya, yenilgiye, klelie mahkm olduumuzu bilirdi. Kendisi olabilmenin bir
yolunu bulamam btn kavimler klelie, btn soylar soysuzlua, btn milletler yoklua,
hilie, hilie mahkmdur derdi, Osman Cellettin Efendi."
"Hilie, iki deil kere yazlacak!" derdi ehzade, merdivenlerden aa inerken ya da yukar
karken ya da ktibin masasnn evresinde dnerken. Bunu yle bir sesle ve tavrla sylerdi
ki, daha syler sylemez ocukluunda, ilk genliinde kendisine Franszca reten Fransz
Fransuva Efendinin 'dikte' dersinde ta387
1
knd tavrlar, att fkeli admlan, hatta kard retici sesi taklit ettiine inanr ve bir
anda btn 'zihinsel faaliyetini durduran', 'hayl gcnn btn renklerini solduran' bir
buhrana kaplrd. Bu buhranlara alk olan Ktip, yllarn verdii deneyle kalemini elinden
brakr, yzne bir maske takar gibi geirdii donuk, anlamsz ve bo bir ifadeyle 'kendim
olamyorum' nbetinin ve fkesinin bitmesini beklerdi.
ehzade Osman Cellettin Efendinin ocukluk ve genlik yllarnn anlar elikiliydi. Ktip,
Osmanl Hanedannn stanbul'daki saraylarnda, kasrlarnda ve konaklarnda geen elenceli,
neeli ve hareketli bir ocukluun ve genliin mutluluk sahnelerini bir zamanlar ok sk
yazdn hatrlyordu, ama onlar eski defterlerde kalmt artk. "Annem Nurucihan Kadn
Efendi, en sevdii kars ve gzdesi olduu iin, babam Sultan Abdlmecit Han, otuz ocuu
iinde en ok beni severdi," diye aklamt yllar nce bir seferinde ehzade ve: "Otuz ocuu
iinde babam Sultan Abdlmecit Han en ok beni sevdii iin, ikinci kars annem Nurucihan
Kadn Efendi, hareminin gzdesiydi," demiti bir baka seferinde gene yllar nce bu mutluluk
sahnelerini yazdrrken.
Dolmabahe Saraynn harem dairesinin kaplarn aa kapa-ya, merdivenlerinden ikier ikier
atlaya atlaya kendisini kovalayan aabeyi Reat'tan kaarken kk ehzadenin kapy
suratna kapad zenci harem aasnn bayldn yazmt Ktip. On drt yandaki ablas
Mnire Sultann, krk be yandaki dangalak bir paaya verildii gnn gecesinde, sevimli
kk kardeini kucana alp alayarak, yalnzca ondan, ondan uzak decei iin zldn
sylediini ve ehzadenin beyaz yakasnn ablann gzyalaryla srlsklam olduunu yazmt
Ktip. Krm Harbi yznden stanbul'a gelen ngiliz ve Franszlar erefine verilen bir elencede
annesinin izniyle on bir yandaki bir ngiliz kzyla dansetmek-ten baka iinde imendiferlerin,
penguenlerin ve korsanlarn resmedildii bir kitabn sayfalarna ehzadenin gene ayn kzla
birlikte uzun uzun baktn yazmt Ktip. Babaannesi Bezmilen Sultann adnn bir gemiye
verilmesi yznden yaplan trende, ehzadenin tam iki okka gll ve fstkl lokumu yiyerek
kazand iddiadan sonra, aptal aabeyinin ensesine aplak vurduunu yazmt Ktip.
Aabeyleri ve ablalaryla hep birlikte saray arabasyla git388

tikleri bir Beyolu maazasnda onca mendil, kolonya iesi, yelpaze, eldiven, emsiye ve
apka dururken, tiyatro oyunlarnda kullanrz, diye ala ala, tezghtar ocuun zerindeki
nl kartp satn aldklar sarayda iitilince cezalandrldklarn yazmt Ktip. ehzadenin
ocukluk ve ilk genliinde, her eyi, doktorlar, ngiliz Sefirini, pencerenin nnden geen
gemileri, sadrazamlar, gcrdayan kaplarn ve harem aalarnn crlak seslerini, babasn, at
arabalarn, yamurun pencerelere vuruunu, kitaplarda okuduklarn, babasnn cenazesi
arkasndan alayanlar, dalgalar ve piyano hocas talyan Guateli Paay taklit ettiini yazmt
Ktip ve ehzade daha sonraki yllarda her anlatnda ayn ayrntlarla, ama fke ve nefret
szleriyle hatrlayaca bu anlarn hep, pastalar, ekerler, aynalar, mzik kutular ve bol bol
oyuncak ve bol bol kitap ve yediden yetmie dzinelerle kadn ve kz tarafndan kendisine
verilen pcklerle, pcklerle birlikte dnlmesi gerektiini sylemiti.
Daha sonra, bir ktip tutup kendi gemii ve dncelerini yazdrd zamanlarda, bu mutluluk
yllar iin, "ocukluumun mutluluk yllar ok uzun srd," diyecekti ehzade.
"ocukluumun budala mutluluu o kadar uzun srd ki, tam yirmi dokuz yana kadar budala
ve mutlu bir ocuk olarak yaadm. Tahta oturtaca bir ehzadeye yirmi dokuz yana kadar
budala ve mutlu bir ocuk hayat srdrtebilen bir imparatorluk, tabii ki yklmaya dalmaya,
yok olmaya mahkmdur." Yirmi dokuz yana kadar ehzade taht nbetinde beinci olan her
ehzadenin yapaca kadar elenmi, kadnlarla sevimi, kitaplar okumu, mlk ve eya
edinmi, mzik ve resimle yzeysel olarak ilgilenip daha da yzeysel olarak askerlie merak
sarm, evlenmi, ikisi erkek ocuk sahibi olmu ve herkes gibi dostlar ve dmanlar
edinmiti. Daha sonra, "Btn bu ykten, bu eyalardan ve kadnlardan, dostlardan ve budala
dncelerimden kurtulmak iin yirmi dokuz yama gelmem gerekiyormu demek," diye
yazdracakt ehzade. Yirmi dokuz yandayken hi beklenmedik baz tarihi gelimeler sonucu
bir anda taht nbetinde sras beincilikten, ncle kvermiti. Ama, ehzadeye gre,
olaylarn "hi beklenmedik," olduunu budalalar sylerdi hep; nk dnceleri ve iradesi
kadar ruhu da rm olan amcas Sultan Abdlaziz'in hasta olup lmesinden
389
ve onun yerine geen byk aabeyinin de ksa bir sre sonra delirmesi zerine tahttan
indirilmesinden doal bir gelime dnlemezdi. Bunu yazdrdktan sonra, kasrnn
merdivenlerini karken, tahta oturan aabeyi Abdlhamit'in de, en byk aabeyi kadar deli
olduunu sylerdi ehzade ve teki kanattan merdivenleri inerken de taht sras kendisinden
nce olan ve bir baka konakta kendisi gibi tahta oturmay bekleyen teki ehzadenin de, br
aabeylerinden daha da deli olduunu, belki de bininci kere yazdrr ve Ktip bu tehlikeli
szleri, bininci kere yazdktan sonra, ehzadenin aabeylerinin neden delirdiklerine, neden
delirmek zorunda olduklarna, Osmanl ehzadelerinin neden delirmekten baka bir ey
yapamayacaklarna ilikin aklamalar yazard sabrla.
nk btn hayat boyunca bir imparatorluun tahtna oturmay bekleyerek yaayan
herhangi biri delirmeye mahkmdu zaten; nk ayn dlerle bekleyen aabeylerinin
delirdiini gren herhangi biri, zaten delirmek-delirmemek amazna skaca iin delirmek
zorundayd ; nk insan delirmek istedii iin deil, delirmek istemedii ve bunu sorun ettii
iin delirirdi; nk atalarnn, byk bykbabalarnn tahta oturur oturmaz br kardelerini
nasl bodurarak ldrdn, btn o bekleyi yllarnda bir kerecik olsun dnen her
ehzade, delirmeden yaayamazd artk; nk dedelerinden nc Mehmet'in, Padiah olur
olmaz, aralarnda meme ocuklar da olan on dokuz kardeini tek tek nasl idam ettirdiini
herhangi bir tarih kitabndan okuyan ve tahtna oturaca devletin tarihini bilmek zorunda
olduu iin, kardelerini bir bir ldren padiahlarn hikyelerini okumak zorunda olan her
ehzade delirmeye mahkmdu; nk sonu zehirlenmek, boulmak, intihar kisvesi verilerek
ldrlmek olan dayanlmaz bekleyiin bir yerinde, delirmek "ben yartan ekiliyorum,"
anlamna gelecei iin, lm bekler gibi taht bekleyen btn ehzadelerin en kolay ka yolu
ve en derin ve en gizli istekleriydi de; nk kendisini denetleyen Padiahn muhbirlerinden ve
bu muhbir an delerek ehzadeye ulaan aalk politikaclarn kumpaslarndan ve
tuzaklarndan ve btn o dayanlmaz taht hayllerinden kurtulabilmek iin iyi bir frsatt
delirmek; nk tahtna oturmay dledii imparatorluun haritasna bir gz atan her
ehzade, yakn bir zamanda sorumluluunu zerine alaca ve ken390
di, evet, yalnzca kendi buyruklaryla ynetecei memleketlerin ne kadar geni, ne kadar
snrsz, ne kadar usuz bucaksz olduunu her kavraynda deliliin eiine gelmek

zorundayd ve bu snrszlk duygusunu hissetmeyen her ehzade de bir gn btn


sorumluluunu yklenecei imparatorluun bykln kavrayamad iin zaten deli
saylmalyd. Sayp dkt bu delirme nedenlerinin tam bu noktasnda "Ben," derdi ehzade
Osman Cellettin Efendi, "Osmanl mparatorluu"nu yneten btn o budalalardan,
lgnlardan, ahmaklardan daha akl banda biriysem bugn, bunun nedeni de ite bu lgnca
snrszlk duygusudur! Bir gn omuzlarma alacam sorumluluun snrszln dnmek,
teki iradesizler, gszler, zavalllar gibi beni delirtmedi, hayr; tam tersine, bu duyguyu
dikkatle dnmek beni kendime getirdi; bu duyguyu dikkatle, btn iradem ve kararllmla
denetimim altna aldm iin ben hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya
da olamamas olduunu kefettim."
Taht nbetinde beincilikten ncle kar kmaz kendini okumaya vermiti. Bir gn tahta
gemeyi bir mucize olarak grmeyen her ehzadenin kendisini yetitirmesi gerektiini
dnyor, bunun da okumakla baarlacana iyimserlikle inanyordu. Hrsla okuduu,
sayfalarn yutar gibi evirdii her kitaptan ileriye dnk 'yararl dnceler' kard, bu
dnceleri ksa bir zaman iinde gelecein mutlu Osmanl Devletinde gerekletirmenin
hayllerini tutkuyla kurduu ve delirmemek iin sarld bu hayllere inanabilmek, eski budala
ve ocuksu hayatn hatrlatan her eyden bir an nce kurtulmak istedii iin, karsn,
ocuklarn, eski eyalarn ve alkanlklarm Boaz kysndaki yalsnda brakarak, iinde yirmi
iki yl ay yaayaca kk bir av kasrna tanmt. Yz yl sonra, parkeyle kapl tramvay
yollaryla, eitli Bat sluplarnn taklidiyle yaplm korkutucu ve karanlk apartmanlarla, kz
ve erkek liseleri, bir karakol ve bir cami ve elbiseci, ieki, halc ve kuru temizlemeci
dkknlaryla dolacak bir tepedeydi av kasr. ehzadenin kendini dardaki hayatn
budalalklarndan korumak iin ve Padiahn da bu tehlikeli kardei daha sk gzaltnda
tutabilmek iin rdrd duvarlarn arkasndan bir yzyl sonra, dallarna kara telefon
kablolar sarlacak ve gvdesine plak kadn resimli dergiler mandallanacak iri kestane ve 391
nar aalan gzkrd. Yzyl sonra bile, tepeyi terketmeyecek lgn karga srlerinin
lklarndan baka kasrda duyulan tek ses, rzgarn denize doru estii gnlerde, kar
tepelerdeki klalardan gelen talim ve mzik grltsyd. ehzade, kasrda geirdii ilk alt
yln, hayatnn en mutlu dnemi olduunu defalarca yazdrmt.
"nk o dnem yalnzca okumutum," derdi ehzade. "nk yalnzca okuduklarmn haylini
kurmutum. nk o alt ylda yalnzca okuduum yazarlarn dnceleri ve sesleriyle
yaamtm." Ve eklerdi: "Ama kendim de hi olamamtm, o alt yl boyunca." ehzade, bu
alt mutlu yl ac ve zlemle her hatrlaynda, "Ben, ben deildim ve belki bu yzden de
mutluydum, ama bir Padiahn grevi mutlu olmak deil kendisi olabilmektir!" diye yazdrr,
sonra ktibinin defterlere belki binlerce kere yazd teki cmleyi de sylerdi. "Yalnzca
Padiahlarn deil, herkesin grevidir kendisi olmak, herkesin."
"Hayatmn en byk kefi ve amac," dedii bu gerei, ehzade, o alt yln sonuna doru bir
gece ak seik hissettiini yazdrmt: "O mutlu gecelerimde sk sk yaptm gibi, gene
haylimde Osmanl tahtna oturmu, bir devlet sorununu zmek iin hayalimdeki bir budalay
fkeyle azarlyordum. Voltaire'in de dedii gibi, diye azarlamm ki, hayalimdeki bu budalay,
birden iine dtm durumu hissederek dondum. Haylimde otuz beinci padiah olarak
Osmanl tahtna oturur olarak grdm kii, ben deildim de, sanki Voltaire idi, ben deildim
de, sanki Voltaire'i taklit eden biriydi bu kii. Milyonlarca ve milyonlarca kulun hayatna
hkmedecek, haritada usuz bucaksz ve snrsz gzken memleketleri ynetecek padiahn
kendisi deil de bir bakas olmasnn dehetini ilk o anda farkettim."
Daha sonraki fke buhranlarnda, ehzade, bu gerei ilk far-kettii an'a ilikin baka baz
hikyeler de anlatmt, ama ktip, keif annn hep ayn sezgi evresinde toplandn
biliyordu. Milyonlarca kiinin hayatna hkmedecek bir padiahn aklnda bakalarnn
cmlelerinin gezinmesi doru muydu? Bir gn dnyann en byk imparatorluklarndan birini
ynetecek bir ehzadenin yalnzca, yalnzca kendi iradesiyle hareket etmesi gerekmez miydi?
Kafasnda bakalarnn dncelirini hi bitmeyen karabasan392
lar gibi gezdiren kii bir padiah m saylmalyd yoksa bir glge mi?
"Bir glge deil, gerek bir padiah bir bakas deil, kendim olmam gerektiini anladktan
sonra; yalnz o alt yl boyunca deil, btn hayatm boyunca okuduum kitaplardan
kurtulmam gerektiine karar verdim," derdi ehzade, hayatnn bundan sonraki on yln hikye

etmeye baladnda. "Bir bakas deil, yalnzca kendim olabilmek iin, btn o kitaplardan,
btn o yazarlardan, btn o hikyelerden, btn o seslerden kurtulmak zorundaydm. Bu on
ylm ald."
Bylece, ehzade, ktibine, kendisini etkileyen kitaplardan nasl kurtulduunu tek tek
yazdrmaya balard. ehzadenin, kas-rndaki btn Voltaire ciltlerini yaktn, nk bu yazar
okuduka, bu yazar hatrladka kendisinden daha zeki, hazrcevap, dinsiz ve akac bir
Fransz olduunu, ama kendisi olamadn yazard Ktip. Schopenhauer ciltlerinin kasrdan
uzaklatrldklarn, nk bu ciltler yznden ehzadenin kendini iradesi zerine saatlerce,
gnlerce dnen biriyle zdeletirdiini ve en sonunda zdeletii bu ktmser kiinin bir
gn Osmanl tahtna oturacak ehzade deil, Alman filozofun ta kendisi olduunu yazard
Ktip. Her biri ne masraflar edilerek getirtilen Rousseau ciltleri de, ehzadeyi, kendini sust
yakalamaya alan bir vahi kiiye dntrd iin paralanarak kasrdan
uzaklatrlmt. "Btn o Fransz dnrlerini, Deltour'u, De Passet'yi, dnyann aklla
anlalabilir bir yer olduunu hikye eden Morelli'yi ve bunun tam tersini yazan Brichot'yu da
yaktrdm, nk onlar okuduka kendimi olmam gerektii gibi, gelecein bir padiah olarak
deil, kendinden nceki dnrlerin sama gzlemlerini rtmeye alan alayc, polemiki
bir profesr olarak gryordum," derdi ehzade. Binbir Gece Masallarn yaktrmt, nk bu
kitap yznden kendini zdeletirdii tebdil gezen padiahlar, ehzadenin olmas gereken
padiahlar deildi artk. 'Macbeth'i yaktrmt, nk onu her okuyuunda taht iin elini kana
bulamaya hazr bir korkak ve iradesiz olarak gryordu kendini ve daha kts o kii olmaktan
utanacana, iirsel bir gurur da duyuyordu bundan. Mev-lna'nm 'Mesnevi'sini kasrdan
uzaklatrmt, nk bu darmad-mk kitabn hikyeleri arasnda her dalnda, dank
hikyele393
rin hayatn z olduuna iyimserlikle inanan bir abdalla zdeletiriyordu kendini. "eyh
Galip'i, onu okuduka kendimi hznl bir k olarak grdm iin yaktm," diye aklard
ehzade. "Bott-folio'yu ise onu okuduka kendimi Doulu olmak isteyen bir Batl olarak
grdm iin ve bn Zerhani'yi ise, onu okuduka kendimi Batl olmak isteyen bir Doulu
olarak grdm iin yaktrdm, nk ne Doulu, ne Batl, ne tutkulu, ne deli, ne macerac,
ne de kitaplardan km herhangi biri olarak grmek istiyordum kendimi." Bu szlerden sonra,
Ktibin alt yl boyunca, nice deftere saysz kereler tekrarlaya tekrarlaya yazd o nakarat
tutkuyla tekrarlard ehzade: "Yalnzca kendim olmak istiyordum, yalnzca kendim olmak
istiyordum, kendim olmak istiyordum yalnzca."
Ama kolay bir i olmadn biliyordu bunun. Bir dizi kitaptan kurtulduktan ve bu kitaplarn
yllarca anlatmaya devam ettii hikyelerin sesini en sonunda iitmez olduktan sonra, aklnn
iindeki sessizlik o kadar dayanlmaz gelirdi ki ehzadeye, istemeye istemeye adamlarndan
birini yeni kitaplar almaya ehire yollard. Paketlerinden karr karmaz yutar gibi okuduu bu
kitaplarn yazarlaryla alay ederdi nce; sonra kitaplar fkeyle ve trenle yakar, ama seslerini
iinde hl duymaya devam ettii ve yazarlarn ister istemez taklit ettii iin, onlardan ancak
baka kitaplar okursa kurtulacana karar vererek, iviyi ancak ivinin skeceini acyla
hissederek, adamn gene onu drt gzle bekleyen Beyolu'nda-ki yabanc kitaplara,
Babli'ye yollard. "ehzade Osman Cel-lettin Efendi, kendisi olabilmeye karar verdikten
sonra, kitaplarla tam n yl savamtr," diye yazmt bir gn Ktip ve ehzade, "'savamtr'
deil, 'boumutur' yaz!" diye dzeltmiti. ehzade Osman Cellettin Efendi, on yl kitaplarla,
kitaplarn iinde duyurduu seslerle boutuktan sonra, ancak kendi hikyelerini, kendi sesini
o kitaplarn sesine kar ykselterek kendisi olabileceini anlam ve kendine bir ktip
tutmutu.
"Bu on yl iinde, yalnz kitaplarla, hikyelerle deil, kendisini kendisi olmaktan alkoyduunu
anlad her eyle boumutur ehzade Osman Cellettin Efendi," diye merdivenlerin
tepesinden bararak eklerdi ehzade ve Ktip binlerce kere tekrarlanmasna ramen,
binbirinci kere de, tpk birinci kere sylendii inan ve heyecanla dile getirilen bu cmleyi ve
ayn kararllkla onu izleyen
394
teki cmleleri dikkatle yazard. ehzadenin bu on yl boyunca yalnz kitaplarla deil, kitaplar
kadar kendisini etkileyen evresindeki eyalarla da boutuunu yazmt Ktip. nk btn o
mobilyalar, masalar, koltuklar, sehpalar, insana gerekli gereksiz huzursuzluk ya da huzur
vererek onu konu dna karyordu; nk btn o kllkler ve amdanlara baklar takld

iin kendisini kendisi yapacak dnceyi younlatramyordu ehzade; nk duvarlardaki


yalboyalar, sehpalardaki vazolar ve divanlarn zerindeki* pufpuf yastklar ehzadeyi hi
istemedii ruh hallerine ekiyordu; nk btn o saatler, kseler, kalemler ve eski
sandalyeler ehzadeyi kendisi olmaktan alkoyan armlar ve anlarla yklyd.
Ktip, ehzadenin kimini krarak, kimini yakarak, kimini de atarak gznn nnden
uzaklatrd eyalardan baka, bu on yl boyunca, kendisini hep bir baka biri yapan anlarla
da boutuunu yazmt. "Gemiimde kalm, kk, nemsiz basit bir ayrnty, yllar sonra,
beni ldrmek isteyen acmasz bir katil gibi, anlalmaz bir intikam yllarca kovalam bir
lgn gibi, birden dncelerimin ve hayllerimin orta yerinde bulmak aklm bamdan
alyor,1.' derdi ehzade. nk Osmanl tahtna oturduktan sonra milyonlarca, milyonlarca
zavallnn hayatm dnmesi gereken bir kiinin, dncesinin orta yerinde birdenbire
ocukluunda yedii bir kse ilei ya da be para etmez bir harem aasnn samasapan bir
szn bulmas dehet verici bir eydi. Kendisi olmas, yalnzca kendi dnceleriyle, kendi
iradesi ve kararllnn sonularyla dopdolu olmas gereken bir padiah, hayr, yalnzca
padiah deil, herkes, kendisini kendisi olmaktan alkoyan anlarn geliigzel ve keyfi
mziine kar koymalyd. "ehzade Osman Cellettin Efendi, dncelerinin ve kendi
iradesinin safln bozan anlaryla boumak iin kasrndaki btn koku kaynaklarn
kurutmu, tand btn eyalar ve elbiseleri yok etmi, mzik denen uyuturucu sanatla ve
hi almad beyaz piyanosuyla iliki-'sini kesmi ve kasrnn btn odalarn beyaza
boyatmt," diye yazmt bir keresinde Ktip.
"Ama hepsinden beteri, btn anlardan, eyalardan ve kitaplardan daha ekilmez olan
insanlardr," diye eklerdi ehzade, hl atmad bir divann zerine uzanp Ktibine
yazdrdklarn okuttuktan sonra. eit eittiler: Olmadk vakitlerde, en istenme395
dik zamanlarda kaplardan bacalardan girerler, iren dedikodular, be para etmez sylentiler
tarlard. yilik etmek isterlerken yalnzca insann huzurunu karrlard. Sevgileri, rahatlatc
olmaktan ok boucuydu. Bir dnceleri olduunu kantlamak iin konuurlard. lgin bir kii
olduklarna sizi inandrabilmek iin hikyeler anlatrlard. Sizi sevdiklerini gstermek iin
huzurunuzu karrlard. Bunlar da nemli deildi belki, ama kendisi olmak iin can atan,
yalnzca kendi dnceleriyle babaa kalmak isteyen ehzade, bu budalalarn, bu gereksiz,
tutkusuz, sradan dedikoducularn her ziyaretinden sonra, uzun bir sre kendisi olamadn
hissederdi. "ehzade Osman Cellettin Efendi, bir insann kendisi olmasna en byk engelin
evresindeki teki insanlar olduunu dnrd," diye yazmt bir seferinde Ktip. "nsanlarn
en byk zevkinin, teki insanlar kendilerine benzetmek," olduunu yazmt bir baka
seferinde Ktip. ehzadenin en byk korkusunun, ileride, tahta'oturduu gn, bu insanlarla
iliki kurma zorunluluu olduunu da yazmt. "Ackl ve sefil ve zavall olanlara acd iin
etkilenir insan," derdi ehzade. "Sradan ve zelliksiz olanlardan, biz de sonunda onlarla
birlikte sradan ve zelliksiz olmaya baladmz iin etkileniriz," derdi ehzade. Bir kiilikleri
olanlardan, saygy hak edenlerden de, farknda olmadan onlar taklit etmeye baladmz iin
etkileniriz ve en tehlikelileri de aslnda bu sonunculardr," derdi ehzade. "Ama hepsini, hepsini
evremden uzaklatrdm yaz! Btn bu mcadeleyi, yalnz kendim iin deil, yalnz kendim
olabilmek iin deil, milyonlarca insann kurtuluu iin verdiimi de yaz!"
nk, hi kimseden etkilenmemek iin verdii o 'inanlmaz varlk yokluk sava'nn on altnc
ylnda, alt eyalarla, sevdii kokularla, etkilendii kitaplarla boutuu gecelerin birinde,
pencerelerinin 'Batllam' pancurlar arasndan geni baheyi kaplayan kar ve ayn
seyrettii bir akam, ehzade, vermekte olduu savan aslnda kendi sava deil, yklmakta
olan Osmanl Devletine kaderleri balanm milyonlarca talihsizin sava olduunu anlamt.
Ktibinin, ehzadenin hayatnn son alt ylnda, belki de onbinlerce defa defterlere yazd gibi,
"kendileri olamayan btn kavimler, bir tekini taklit eden btn uygarlklar, bakalarnn
hikayeleriyle mutlu olabilen btn milletler" yklmaya, yok
396
olmaya, unutulmaya mahkmdular nk. Bylece, kasrna ekilip tahta oturmay bekledii
yllarn on altncsnda, iinde duyduu hikyelere kar ancak ve ancak kendi hikyelerinin
sesini ykselterek savaacan anlad gnlerde, kendine bir ktip tutmak zere olduu
sralarda ehzade, on alt yldr kiisel ve ruhsal bir deney olarak yaad mcadelenin, aslnda
"tarihsel bir lm kalm mcadelesi", "ancak binlerce ylda bir grlen bir kabuk dei-tirme-

deitirmeme kavgasnn son aamas", "yzyllar sonra, tarihilerin hakl olarak bir dnm
noktas olarak deerlendirecekleri bir geliimin en nemli tarihsel dura" olduunu anlad.
Karla kapl bahenin zerinde, sonsuzluk zamannn geniliini ve korkutuculuunu hatrlatarak
ayn parlad geceden bir sre sonra, kendine tuttuu yal, sadk ve sabrl bir ktibi her
sabah divannn karsnda maun bir masaya oturtup ona kendi hikyesini, kendi kefini
anlatmaya balad gnlerde ehzade, hikyesin-deki bu "son derece nemli tarihsel boyutu"
aslnda yllar yllar nce de kefetmi olduunu da hatrlayacakt: stanbul sokaklarnn, her
geen gn, varolmayan bir yabanc lkenin hayli ehrini taklit ederek deitiini, kasrna
kapanmadan nce kendi gzleriyle grmemi miydi? Bu sokaklar dolduran talihsizlerin ve
mutsuzlarn kendi klk ve kyafetlerini Batl gezginlerden grdklerine bakarak, ellerine
geirdikleri yabanc fotoraflar inceleyerek deitirdiklerini bilmiyor muydu? Geceleri, kenar
mahallelerdeki kahvelerinde sobann evresinde toplanan hznllerin, birbirlerine babadan
kalma kendi masallarn anlatacaklarna, ikinci snf ke yazarlarnn kahramanlarnn adlarn
mslmanlatrarak 'Si-lhrler'den ve Monte Kristo'dan apartp yazdklar sprntleri
gazetelerden birbirlerine okuduklarn kendisi de iitmemi miydi? Dahas, kendisi de, bir
zamanlar, vakti daha kolay geiriyor diye, bu rezillikleri kitap halinde yaymlayan Ermeni
kitaplara ayan altrmam myd? Kasrna kapanacak kararllk ve iradeyi gstermeden
nce, btn bu mutsuzlar, ackllar ve talihsizlerle birlikte srklendii sradanlm iinde,
ehzade de, kendi yznn eski esrarl anlamnn, tpk bu mutsuzlarn bana geldii gibi,
yava yava kaybolduunu aynaya her baknda hissetmez miydi? "Evet, hissederdi," diye
yazard Ktip, bu sorularn her birinden sonra, ehzadenin byle yazlmasn istediini bildii
iin. "E397
vet, ehzade yznn de deitiini hissederdi."
Ktiple almaya baladklarnn -yaptklar ie 'almak'-derdi ehzade - ikinci yl dolmadan,
ehzade, ocukluunda taklit ettii cins cins vapurlarn kard seslerden, yedii lokumlara,
krk yedi yllk hayatnda grd btn kbuslardan okuduu btn kitaplara, en sevdii
elbiselerinden en sevmediklerine, geirdii hastalklardan bildii hayvan trlerine ilikin her
eyi ktibine yazdrm ve sk sk tekrarlad deyile: "Her cmlesini, Ker kelimesini kefettii
byk gerein nda deerlendirerek," yapmt bunu. Her sabah Ktip maun masasnda,
ehzade de bu masann karsndaki divanda ya da evresindeki yry alannda ya da bu
yry alanndan yukar kata ykselen ya da yukar kattan aaya inen merdivenlerde yerini
aldnda, ikisi de ehzade'nin yazdracak yeni bir hikyesi olmadn bilirlerdi belki. Ama
ikisinin de aradklar bu sessizlikti. nk, "Ancak, anlatacak hibir eyi kalmadnda insan
kendisi olmaya iyice yaklam demektir," derdi ehzade. "Ancak, insan anlatt eylerin
tkendiine, btn hatralarn, kitaplarn, hikyelerin ve hafzann sustuuna ilikin o derin
sessizlii iinde duyduktan sonradr ki, kendi ruhunun derinliklerinden, kendi benliinin sonsuz
ve karanlk lbirentlerinden kendisini kendisi yapacak kendi gerek sesinin ykseliine tank
olabilir."
Dipsiz bir masal kuyusunun iinden, derinden bir yerden bu sesin ar ar ykseliini
bekledikleri gnlerin birinde, ehzade o zamana kadar "en tehlikeli konu" diyerek pek az
deindii kadnlar ve ak konusuna girdi. Alt aya yakn bir sre eski aklarn, ak
saylamayacak ilikilerini, bir ikisi hari hepsini acyarak ve hznle hatrlad harem
kadnlaryla olan "yaknlamalarn," ve karsn anlatt.
Bu tr yaknlamalarda korkun olan yan, ehzadeye gre, siz farkna bile varmadan, pek de
fazla zellii olmayan sradan bir kadnn bile, insann dncelerinin byk bir ksmn igal
edebilmesiydi. lk genlik yllarnda, evlilii srasnda, karsn ve ocuklarn Boaz kysndaki
yalda brakp kasrna yerletii ilk zamanlarda, yani ta otuz be yama kadar, "yalnz kendisi
olmak", "hibir eyden etkilenmemek" gibi bir kefi ve amac olmad iin, ehzade bu
duruma pek de aldrmazd. Hatta, "bu takliti ve
398
sefil toplum", bir kadnn, bir olann ya da bir Tanrnn akyla her eyi unutabilmenin, "akn
iinde yok olup gitmenin" vnlecek, gurur duyulacak bir ey olduunu herkes gibi kendisine
de rettii iin, o zamanlar sokaklardaki kalabalklarn yapt gibi, "-k olmak"tan gurur da
duyard ehzade.

Kasra kapandktan ve alt yl hi durmadan okuduktan sonra, hayatn en nemli sorununun


insann kendisi olmas ya da olmamas olduunu kefedince, ehzade kadnlar karsnda
ihtiyatl olmas gerektiine karar vermiti hemen. Kadnlar olmadan kendirf-de bir eksiklik
duyduu doruydu. Ama yaklaaca her kadnn, dncelerinin safln bozaca, kaynan
yalnzca kendisinden almak istedii hayllerinin orta yerine ar ar yerleecei de doruydu.
Bir ara, mmkn olduu kadar ok kadnla yaknlaarak, ak denen zehirin panzehirini kanna
yerletirebileceini dnm, ama srf aka almak, akn sarholuunu kanksamak gibi
faydac bir anlayla yaklat iin, bu kadnlara pek ilgi duyamamt. Daha sonra, tand
kadnlar iinde "en zelliksiz, en renksiz, en susuz ve en zararsz" olduunu yazdrd Leyla
Hanm, bu zellikleri yznden ona k olamayacana inand iin, grmeye balamt en
ok. "ehzade Osman Cellettin Efendi, ona k olamayacana inand iin korkusuzca Leyla
Hanma yreini aabilmiti," diye yazmt Ktip bir gece; nk geceleri de alyorlard
artk. "Ama korkusuzca yreimi aabildiim tek kadn olduu iin de hemen ona k oldum,"
diye eklemiti ehzade. "Hayatmn en korkun dnemlerinden biriydi."
ehzade ile Leyla Hanmn kasrda buluup kavga ettikleri gnleri yazmt Ktip: Paa
babasnn konandan at arabas ve adamlaryla, yarm gnlk bir yolculuktan sonra Leyla
Hanm kasra gelir, kendileri iin kurulmu ve benzerlerini Fransz romanlarnda okuduklar bir
sofrada, romanlardaki ince roman kahramanlar gibi iirden ve mzikten szederek yemek
yerler ve yemekten hemen sonra, dn vakti geldii iin, yar ak kaplarn arkasndan
kendilerini dinleyen ahlar, uaklar, arabaclar kayglandran bir kavgaya tutuurlard.
"Kavgalarmzn belirli bir nedeni yoktu," diye bir keresinde aklamt ehzade. "Yalnzca,
onun yznden kendim olamadm iin, onun yznden dncelerim safln kaybettii iin,
onun yznden benliimin derinliklerinden
399
gelen o sesi artk iitemez olduum iin ona fke duyuyordum. Benim suum olup olmadn
hibir zaman anlayamadm ve anlayamayacam bir yanllk sonucu lmesine kadar bu
byle srp
gitti."
Leyla Hanmn lmnden sonra, zldn ve zgrletii-ni yazdrmt ehzade. Her
zaman sessiz, her zaman saygl, her zaman sz dinler Ktip, alt yllk yaz hayat boyunca hi
yapmad bir eyi yaparak bu lm ve ak konusunu birka kere daha ap kurcalamay
denemise de, ehzade konuya yalnz kendi istedii biimde, kendi istedii zamanlarda geri
dnmt.
Szgelimi, lmnden on alt ay nce bir gece, ehzade eer kendisi olmay baaramazsa,
kasrda on be yldr verdii mcadelenin sonunda baarszla urarsa eer, stanbul'un
sokaklarnn da artk "kendisi olamayan" talihsiz bir ehrin sokaklarna dneceini anlatrken
ve baka ehirlerin alanlarn, parklarn, kaldrmlarn taklit eden bu alanlarda, parklarda,
sokaklarda yryen talihsizlerin de, hibir zaman kendileri olamayacaklarn anlatrken ve
yllarca ve yllarca, kasrnn bahesinden dar bir kere olsun adm atmamasna ramen,
sevgili stanbul'unun sokaklarn nasl bir bir tandn, her kaldrm, her sokak lambasn, her
dkkn sanki her gn onlarn nnden geiyormu gibi nasl hayllerinde capcanl yaattn
anlatrken, bir geceyars, her zamanki fkeli sesini brakp ksk ve hznl bir havayla, Leyla
Hanmn her gn arabasyla kasra geldii gnlerde, vaktinin ounu at arabasnn ehrin
sokaklarnda ilerleyiini hayl ederek geirdiini yazdrmt. "ehzade Osman Cellettin
Efendi, kendisi olmak iin savat bu gnlerde gnn yarsn biri al, br kara, iki atl
arabann Kurueme'den kasrmza gelirken hangi sokaklardan getiini, hangi yokulardan
ktn hayl ederek geirir, her zamanki yemeklerinden ve kavgalarndan sonra da, gz
yal Leyla Hanm paa babasnn konana geri gtren arabann, ou zaman ayn yollardan
ve yokulardan geerek yapt dn yolculuunu da gnn br yarsnda hayl ederdi," diye
yazmt Ktip, her zamanki dikkatli ve titiz elyazsyla.
Bir baka seferinde, lmnden yalnzca yz gn nce, iinde o gnlerde yeniden duymaya
balad bakalarnn seslerini, bakalarnn hikyelerini bastrabilmek iin, btn hayat
boyunca
400
farknda olarak ya da olmadan iinde ikinci bir ruhu tar gibi tad kiilikleri tek tek fkeyle
sayarken, ehzade, her akam baka bir kyafete brnmek zorunda kalan mutsuz bir
padiahn, elbise giyer gibi brnd bu kiiliklerden en ok, salar leylak kokan kadna k

olan kiilii sevdiini yazdrmt sessizce. ehzadenin kendisine yazdrd her satr, her
cmleyi sonradan yeniden ve yeniden titizlikle okuduu iin ve alt yl boyunca yava yava
ehzadenin btn hafzasn ve btn gemiini btn ayrntlaryla bildii, sahiplendii ve
edindii iin, Ktip, ba leylak kokan kadnn Leyla Hanm olduunu, nk ehzadenin bir
baka seferinde, ba leylak kokulu bir kadn yznden kendisi olamayan ve hibir zaman
kendi sululuunu anlayamayaca bir kazadan y^ da yanllktan sonra kadn lnce de bu
sefer leylak kokusunu hi unutamad iin> kendisi olamayan bir n hikyesini yazdrdn
hatrlamt.
Ktiple ehzadenin birlikte son aylar, ehzadenin hastalk ncesi bir cokuyla dedii gibi,
"youn bir alma, youn bir umut ve youn bir inanla" gemiti. ehzadenin btn gn
yazdrd, yazdrdka ve kendi hikyelerini anlattka kendisini kendisi yapan o sesi iinde
daha da gle duyduu gnlerdi bunlar. Gece ge saatlere kadar alrlar, ne kadar ge olursa
olsun Ktip bahede bal duran arabasna binerek evine dner, sabah erkenden geri gelip
maun masasnda yerini alrd.
Kendileri olamadklar iin yklp giden krallklarn, baka kavimleri taklit ettikleri iin yok olan
kavimlerin, kendi hayatlarn yaayamadklar iin uzak ve bilinmeyen diyarlarda unutulan
halklarn hikyelerini anlatrd ehzade. lliryallar, gl kiiliiyle yalnzca kendileri olmay
kendilerine retecek bir kral iki yzyl bulamadklar iin tarih sahnesinden ekilmilerdi.
Babil'in k, sanld gibi Kral Nemrut'un Tanrya meydan okumas yznden deil, kule
yaptrmaya btn gcn verirken, kendisini kendisi yapacak kaynaklar kurutmasmdand.
Gebe Lapitya kavmi, yerleik bir dzene geip tam bir devlet kurmak zereyken, ticaret
yapt Aytipalilerin bysne kaplarak kendini btnyle taklide vermi ve yok olmutu.
Sasanilerin ykl Bizansllarn, Araplarn ve Yahudilerin bysne kaplan son hkmdar
Kavaz, Arda-ir ve Yazdigird'in, Tebari'nin de 'Tarih'inde yazd gibi, btn
401
mrleri boyunca tek bir gn kendileri olamamalar yzndendi. Bakenti Sardes'te, Susa
etkisiyle yaplan ilk tapnaktan yalnzca elli yl sonra, koca Lidya yklm ve tarihin
tiyatrosundan ekilip gitmiti. Byk bir Asya mparatorluu kurmak zereyken, btn halk
salgn bir hastala yakalanm gibi, Sarmatyallarn kyafetlerini giymeye, taklarn takmaya,
iirlerini sylemeye balaynca, yalnz hatralarn kaybettikleri iin deil, kendilerini kendileri
yapan esrar da unuttuklar iin, Seherler bugn tarihilerin bile hatrlayamad bir soydu.
"Medesliler, Pafkiyonyallar, Keltler," diye yazdrrd ehzade, ve Ktip, "kendileri olamadklar
iin yklp gittiler," diye eklerdi efendisinden nce. "Skintiyallar, Kalmuklar, Misyahlar," derdi
ehzade ve, "kendileri olamadklar iin yklp gittiler," diye eklerdi Ktip. Gece ge vakit, kan
ter iinde, almalarn ve lm ve ykl hikyelerini bitirdiklerinde, darda, yaz gecesinin
sessizlii iinde bir crcrbceinin kararl sesini du-yarlad.
ehzade, bahedeki nilferli ve kurbaal havuza kzl kestane yapraklarnn dkld rzgarl
bir sonbahar gn tp yataa dtnde, bunu ikisi de fazla nemsememiti. O sralarda
ehzade, eer bir gn kendisi olamazsa, eer bir gn kendisi olabilmenin gcyle Osmanl
tahtna oturamazsa, stanbul'un soysuz-laacak sokaklarnda yaayacak aknlarn bandan
geecekleri hikye ediyor, "kendi hayatlarna bakalarnn gzleriyle bakacaklarn, kendi
hikyeleri yerine bakalarnn masallarn dinleyeceklerini, kendi yzleri yerine bakalarnn
yzleriyle byleneceklerini," anlatyordu. Bahedeki aalardan toplanm hlamurlar
kaynatarak itiler ve gece ge saate kadar altlar.
Ertesi gn Ktip divanda ateler iinde uzanan efendisinin zerine rtmek iin yukar kata bir
yorgan daha almaya ktnda, yllar boyunca btn masalar, sandalyeleri paralanm, btn
kaplar sklm, btn eyalar yok edilmi kasrn bo, bombo olduunu tuhaf bir
bylenmeyle farketti. Kasrn bo odalarnda, duvarlarnda, merdivenlerde ryalardan kma
bir beyazlk vard. Bo bir odada, ehzadenin ocukluundan kalma, yllardr hi alnmam,
btnyle unutulduu iin atlmam ve stanbul'da baka bir ei bulunmayan Steinway beyaz
bir piyano vard. Btn anlarn solduunu, bellein donduunu ve btn seslerin, kokula402
rn, eyalarrn, ekilerek zamann durduunu insana hissettiren beyazl, kasrn
pencerelerinden ieri, baka bir gezegene dklr gibi dklen bembeyaz kta da grd
Ktip. Kucanda beyaz ve kokusuz bir yorgan, merdivenlerden inerken ehzadenin zerinde
uzand divann, yllardr zerinde alt kendi maun masasnn, beyaz ktlarnn,
pencerelerin, kk ocuklarn oynad oyuncak evlerdeki gibi krlgan, narin ve gerekd

olduunu hissetti. Yorgan zerine rterken iki gndr tra olmayan efendisinin sakallarnn
beyazladn grd. Baucunda yarm bardak suyla, beyaz haplar vard.
"Dn gece ryamda, uzak bir lkedeki gr ve karanlk ormann iinde beni bekleyen annemi
grdm," diye yazdrd ehzade, uzand divandan. "ri ve kzl bir srahiden su dklyordu,
ama boza gibi ar ar," diye yazdrd ehzade. "O zaman btn hayatm boyunca kendim
olmakta srar ettiim iin, dayandm anlyordum," diye yazdrd ehzade. "ehzade Osman
Cellettin Efendi btn hayatn, kendi sesini ve hikyelerini duyabilmek iin iindeki sessizlii
beklemekle geirmitir," diye yazd Ktip. "Sessizlii beklemek iin," diye tekrarlad ehzade.
"stanbul'da saatler durmasn," diye yazdrd ehzade. "Ryamda grdm saatlere
baktmda," dedi ehzade, "hep bakalarnn hikyelerini anlattn sanyordu," diye devam
etti Ktip. Bir sessizlik oldu. "Yalnzca kendileri olabildikleri iin ssz llerdeki talar, insan
aya dememi dalarn arasndaki kayalklar, hi kimsenin grmedii vadilerdeki aalan
kskanyorum," diye g ve istekle yazdrd ehzade. "Ryamda, hatralarmn bahesinde
gezinirken," diye balad bir an. "Hibir ey," diye ekledi sonra. "Hibir ey," diye dikkatle yazd
Ktip. Uzun, ok uzun bir sessizlik oldu. Daha sonra, Ktip masasndan kalkt, ehzadenin
uzand divana yaklat, dikkatle efendisine bakp masasna sessizce geri dnd. "ehzade
Osman Cellettin Efendi, bu cmlesini yazdrdktan sonra 7 aban 1321 perembe gn, saat
sabah eyrek gee, Tevikiye srtlarndaki av kasrnda vefat etmitir," diye yazd sonra.
Ayn el-yazsyla Ktip, yirmi yl sonra ise yle yazd: "ehzade Osman Cellettin Efendinin
mrnn yetmedii tahta, yedi yl sonra, kklnde ensesine aplak vurduu aabeyi
Mehmet Reat Efen403
di gemi ve onun zamamnda Byk Harbe giren Osmanl Devleti yklmtr."
Defteri, Cell Salik'e, Ktibin bir akrabas getirmi, bu yaz, ke yazarmzn lmnden sonra
ktlar arasmda bulunmutur.
404
ON YEDNC BLM AMA, BUNLARI YAZAN BEN
"Siz okuyanlar, hl yaayanlar arasndasmz Ama bunlar yazan ben oktan yolumu alm
olacam Glgeler lkesinin ilerinde." E.A. Poe
"Evet, evet, ben benim!" diye dnd Galip, ehzadenin hikyesini bitirdiinde. "Evet, benim
ben!" Hikyeyi anlatt iin kendisi olabildiinden o kadar emindi ve en sonunda kendi
olabilmekten de o kadar honuttu ki, bir an nce ehrikalp Apartmanna gidip CelPin
masasma oturup yeni ke yazlarn yazmak istiyordu.
Otelden kp bindii takside ofr bir hikye anlatmaya balad. nsann ancak hikye
anlatarak kendisi olabileceini anlad iin Galip ofrn anlattklarn hogryle dinliyordu.
Yz yl nce, scak bir yaz gn, Haydarpaa stasyonunu yapan Alman ve Trk mhendisler
hesaplarn serdikleri masalarnn banda alrlarken, az tede avlanan bir dalg, denizin
dibinde bir para bulmu. Parann zerine bir kadn yz nakedil-mimi. Tuhaf bir yzm bu,
byleyici bir yz. Dalg, yzn zemedii esrarm, belki harflerden karrlar diye, bulduu
eyi kara emsiyeler altnda alan Trk mhendislerden birine gstermi, Gen mhendis,
Bizans parasnn zerindeki yazdan deil, ama Bizans imparatoriesinin yzndeki byleyici
anlatmadan yle bir etkilenmi ki, dalgc da artan bir hayrete, hatta bir korkuya kaplm.
mparatorienin yznde, yalnzca, mhendisin ktlarna yazd Arap ve Latin harfleriyle
ilikili bir ey deil, ayn zamanda, yllardr evlenmeyi kurduu kendi amca kznn sevgili
yzn hatrlatan bir yan da varm nk. Bu kz, tam bu ara bir bakasyla da evlendirilmek
zereymi.
"Evet, Tevikiye Karakolu tarafnda yol kapal," dedi ofr, Galip'in sorusu zerine. "Gene
birisini vurmular."
Galip taksiden inip Emlak Caddesini Tevikiye Caddesine balayan dar ve ksa sokaa girdi.
Sokan caddeyle birletii yer405
de parketmi polis aralarnn yanp snen mavi klar soluk ve ackl bir neon rengiyle slak
asfaltta yansyordu. Aladdin'in klar hl yanan dkknnn nndeki kk meydanda,
Galip'in mr boyunca hi tank olmad ve ancak ryalarmda yadrgamayaca sihirli bir
sessizlik vard.
Trafik kesilmiti. Aalar kprdamyordu. Hi rzgr yoktu. Kk alanda yapay renkler ve
seslerle kurulu bir tiyatro sahnesinin havas vard. Vitrindeki Singer diki makineleri arasndaki

mankenler, polislerin ve grevlilerin arasna girecek gibiydiler. "Evet, ben de benim!" demek
geldi Galip'in iinden. Merakllar ve polisler arasnda bir fotorafnn fla gm mavisiyle
parla-ynca, ryalardan kma bir any hatrlar gibi, kaybettii yirmi yllk bir anahtar bulur
gibi, grmek istemedii bir yz tanr gibi Galip farketti: Singer makineleri sergilenen vitrininin
iki adm tesinde, kaldrmda, beyaz bir leke yatyordu. Tek bir kii: Cell. zeri gazetelerle
rtlmt. Rya nerede? Galip yaklat.
Btn gvdeyi basl kttan bir yorgan gibi saran gazetelerin akta brakt ba, amurlu
kirli kaldrma bir yasta yaslanr gibi yaslanmt. Gzleri akt, ama bir d gryormu gibi
dalgn, kendi dncelerinde kaybolmu gibi yorgun bir ifade vard yzde; yldzlan
seyrediyormu gibi huzurlu da; hem dinleniyorum, hem hatrlyorum der gibi. Rya neredeydi?
Bir oyun duygusuna kapld Galip, bir aka duygusuna, bir pimanlk duygusuna. Kan izi yok.
Cesedin Cell'in cesedi olduunu daha grmeden nasl anlamt? Biliyor musunuz, demek
istedi, ben her eyi bildiimi bilmiyormuum. Bir kuyu vard aklnda, aklmda, aklmzda; bir
dme, mor bir dme: Dolabn arkasmdan kan paralar, gazoz kapaklan, dmeler. Yldzlar
seyrediyoruz, dallarn arasndaki yldzlan. Yorganm iyi rtn de meyeyim, havasndayd
ceset. Yorgann iyi rtn de mesin. Galip d. "Ben, benim!" Ortalarndan ikiye alarak
serilmi gazete sayfalarnn 'Milliyet' ve 'Tercman'dan olduunu anlad. Yedi renkli mazot
lekeleri. CelPin yazs var m diye baktklar gazete paralar: me. Souktur.
Kaps ak bir polis minibsndeki bir telsizden madeni bir sesin, bakomiseri aradn iitti.
Efendim, Rya nerede, nerede, nerede? Kedeki trafik lambalarnn bou bouna yanp snen
406
klar: Yeil. Krmz. Daha sonra, bir daha: Yeil. Krmz. Pas-tahaneci madamn vitrininde
de. Yeil, krmz. Hatrlyorum, hatrlyorum, hatrlyorum, diyordu Cell. Aladdin'in
dkknnn kepenkleri inmiti, ama i klar akt. Bu bir upucu olabilir mi? Komiser bey,
demek istedi Galip, ilk Trk polisiye romann yazyorum, baknz bu da ilk ipucu: Iklar ak
kalm. Yerde sigara izmaritleri, kt paralan, pler. Galip gen bir polisi gzne kestirdi,
yaklap sormaya balad.
Olay dokuz buukla on arasnda olmutu. Katilin kim olduu bilinmiyordu. Adamcaz hemen
vurulup dmt. Evet, nl bir gazeteciydi. Hayr, yannda kimse yoktu. lnn neden
burada tutulduunu bu polis de bilmiyordu. Hayr, sigara imiyordu. Evet, polislik zor meslekti.
Hayr, vurulan adamn yanmda baka kimse yoktu, memur emindi bundan; beyefendi bunu
niye soruyordu? Beyefendi ne i yapyordu? Beyefendi gece bu saatte burada ne aryordu?
Beyefendi kimliini gsterebilir miydi?
Kimlii incelenirken Galip, altnda Cell'in cesedi yatan gazeteden yorgana bakt. Mankenli
vitrinin neon lambalarnn gazetelerin zerine hafif pembe bir kla vurduu uzaktan daha iyi
farke-diliyordu. Dnd: Memur bey, rahmetli bu tr kk ayrntlara dikkat ederdi.
Fotoraftaki de ben'im, benim yzmdeki yz de. Al bakalm. Rica ederim. Ben gideyim. Karm
evde beni bekliyor da. Her eyi tereyadan kl eker gibi hallettim galiba.
ehrikalp Apartmannn nnden hi durmadan ve Nianta Meydanndan da koar adm
getikten sonra, evinin sokana girmiti ki, yllardr ilk defa, bir sokak kpei, amur renkli
soysuz bir hayvan, saldracakm gibi havlayarak Galip'e hrlad. Neyin iareti? Kaldrm
deitirdi. Salonun klar yanyor muydu? Nasl dikkat etmemiti buna? Asansrde
dnyordu.
Evde kimse yoktu. Rya'nn eve bir an gelip gittiine ilikin bir iz de yoktu hibir yerde.
Dokunduu eyalar, kap kulplar, uraya buraya atlvermi makaslar, kaklar, bir zamanlar
Rya'nn sigarasn bastrd kllkler, bir zamanlar birlikte oturup yemek yedikleri yemek
masas, bir zamanlar karlkl oturduklar bo ve ackl koltuklar, evdeki her ey
dayanlmayacak kadar zc, dayanlmayacak kadar hznlyd. Koar adm kendini dar
att.
Sokaklarda uzun uzun yrd. Nianta'n ili'ye balayan
407
ve ocukluklarn Site Sinemasna giderken Rya ile birlikte hzl hzl heyecanla yrdkleri
kaldrmlarda p tenekelerini kartran kpeklerden baka hibir hareket yoktu. Bu kpekler
zerine ka yaz yazmtn? Ben ka yaz yazacam? Uzun bir yryten sonra caminin arka
sokandan dolanarak Tevikiye Meydanndan dnd ve bekledii gibi admlar kendisini krk
be dakika nce CelPin cesedinin yatt keye doru gtrd. Ama kede kimsecikler
yoktu. Cesetle birlikte polis arabalar, gazeteciler, kalabalk, hepsi ekip gitmilerdi. Galip, diki

makineleri sergilenen vitrinin nnde mankenlerin arasndan dar vuran neon lambasnn
nda, Cell'in cesedinin uzand kaldrmda da hibir iz grmedi. ly rten gazeteler
titizlikle toplanm olmalyd. Karakolun nnde bir polis, her zamanki gece nbetini tutuyordu.
ehrikalp Apartmanna girdiinde, hi alk olmad bir yorgunluk hissetti. Gemii kararllkla
taklit eden Cell'in dairesi, Galip'e, yllar sren servenlerden ve savalardan sonra bir askerin
dnd evi kadar gz yaartc, artc ve tandk gzkt. Ne kadar da uzak kalmt bu
gemiten! Oysa buradan kal alt saat bile olmamt. Gemi zaman uyku kadar ekiciydi.
Susuz bir ocuk gibi, sulu bir ocuk gibi lambalarn aydnlatt ke yazlarn, fotoraflar,
esrar, Rya'y, arad eyleri ryalarnda greceini dnerek, ryalarnda su
ilemeyeceini, su ileyeceini dnerek CelPin yatana yatp uyudu.
Uyandnda yle dnd: "Cumartesi sabah." Oysa cumartesi lesiydi. Yazhaneye,
mahkemeye gidilmeyecek bir gn. Ayaklarna terliklerini geirmeden yryp kapnn altndan
atlan Milliyet'i ald: 'Cell Salik ldrld.' Haberi manet stnden vermilerdi. Cesedin,
zerine gazeteler, rtlmeden nce ekilmi bir fotorafn yaymlamlard. Btn sayfay
olaya ayrmlard. Babakandan ve teki ilgililer ve nllerden hemen demeler almlard.
Galip'in 'Eve Dn' ifreli yazsn 'son yazs' diyerek bir ereve iine koymulard. Cell'in, son
zamanlarda ekilmi ho bir fotorafn basmlard. nllere gre kurunlar demokrasiye,
dnce zgrlne, bara ve bunun gibi her frsatta hatrlanan ' birok iyi eye sklmt.
Katili yakalamak iin nlemler alnmt.
Kt ve gazete kesikleriyle kaynaan masaya oturmu sigara iiyordu. Uzun sre pijamalarla
masada oturup sigara iti. Kapnn zili aldnda bir saattir hep ayn sigaray itii duygusuna kapld. Kamer Hanmm.
Elinde anahtar, anszn alan kapda grd Galip'e bir hortlaa bakar gibi bakt nce, sonra
ieri girip telefonun yanndaki koltua kendini zorlukla atp alamaya balad. Herkes, Galip de
ld sanm. Herkes onlar gnlerdir merak ediyormu. Sabah gazetelerde haberi okur okumaz
Hle Halalara gitmek iin koa koa evden km. Aladdin'in dkknnn nnden geerken
ierde bir kalabalk grm. O zaman anlam sabah dkknda Rya Hanmn lsnn
bulunduunu. Aladdin sabah dkknn anca Rya'nn bebekler arasnda uyuyan cesediyle
karlamm.
Okuyucu, ey okuyucu, batan beri anlatcyla kahramanlar, ke yazlaryla, olaylarn
anlatld sayfalar pek de baarl ola-madan da olsa, titizlikle birbirinden ayrmaya altm
kitabmn bu noktasnda, yani senin de belki farkettiin onca iyi niyetli abadan sonra, izin ver
de u satrlar dizgiciye yollamadan nce bir kere olsun araya gireyim. Hani kimi kitaplarda
sayfalar vardr, yazarn hneri yznden deil de, 'sanki kendiliinden' kurulmu hikyenin
'sanki kendiliinden' ak yznden iimize yle bir ilerler ki, bir trl unutamayz onlar. O
sayfalar, aklmzda, kalbimizde -ne derseniz deyin ite- meslek erbab yazarn kalemiyle
harikalar yaratt sayfalar olarak deil, kendi hayatmzdaki kimi cennet saatleri gibi, kimi
cehennem saatleri gibi, her ikisi gibi ve daha ok her ikisi dnda, yllarca hatrlayacamz
dokunakl, iler acs ve gz yaartc bir an gibi iimizde kalr. te, sonradan grme bir ke
yazar deil de, meslek erbab, hner sahibi bir yazar olsaydm, imdi 'Rya ile Galip' adl
eserimin akll ve duyarl okuyucularma yllarca elik edecek o sayfalarndan birinde
olduumuzu gvenle dnrdm. Ama yeteneklerim ve yazdklarm konusunda gereki
olduum iin, bu gven yok bende. Bu yzden, hikyemin bu sayfalarnda okuyucuyu kendi
anlaryla babaa brakabilmek isterdim. Bunun iin de yaplacak en iyi ey, dizgiciye bu
sayfalar kara bir mrekkeple boyamasn nermek olacaktr. Hakkyla yazamayacam eyleri
siz hayl gcnzle kurun diye. Hikyemin kaldm yerinde iine girdiim kara dn rengini
vermek, ondan sonraki gnlerde bir uykudagezer gibi olaylarn iinde gezinirken aklmn
iindeki sessizlii size hep hatrlatmak iin. Bun408
409
dan sonraki sayfalar, kara sayfalar, bir uykudagezerin hatrladklar olarak grn artk.
Kamer Hanm, Aladdin'in dkknndan, koa koa Hle Halalara gitmi. Orada herkes alyor,
Galip'i de ld sanyorlar-m. Kamer Hanm, onlara en sonunda CelPin srrn vermi: Cell'in yllardr, Galip'le Rya'nn ise bir haftadr burada, ehrikalp Apartmannn en st katndaki
dairede saklandklarn sylemi.. Herkes Rya ile birlikte Galip'i de ld sanm gene. Daha
sonra, Kamer Hanm buraya, ehrikalp Apartmanna dndnde, smail Efendi, ona, "k git,
yukar bir bak!" demi. Anahtar alp yukar kt zaman, kapy amadan hemen nce tuhaf

bir korkuya kaplm Kamer Hanm, sonra bir inanca, Galip'in yaad inancna. Galip'in sk sk
grd fstki yeilden bir etek ve kirli bir nlk vard zerinde.
Daha sonra, zerinde mor ieklerin at ayn fstki yeil kumatan bir elbiseyi Hle Halann
da giydiini, evine gittiinde Galip grd. Bu bir rastlant myd, yoksa dnyann da hafza
baheleri gibi sihirli olduunu hatrlatan otuz be yl nceden kalma bir zorunluluk mu?
Annesine, babasna, Melih Amcaya, Suzan Yengeye, kendisini gzyalaryla dinleyen herkese,
be gn nce Rya ile zmir'den dndklerini, bu be gn boyunca kimi zaman geceleri de
olmak zere, vakitlerinin byk bir ounluunu Ce-ll'le birlikte ehrikalp Apartmannda
geirdiklerini anlatt Galip: Cell en st kat yllar nce satn alm, bunu herkesten saklamt.
Kendisini,tehdit eden birilerinden saklanyordu.
leden sonra, ge saatlerde Galip, ayn aklamay, ifadesini almak isteyen MT grevlilerine
ve savcya da verirken, telefondaki sesten de uzun uzun szetti. Ama, 'her eyi biliriz biz'
havasyla kendisini dinleyen bu iki kiiyi kendi hikyesine ekemedi. Ryalarndan kamayan
ve o ryalara kimseyi ekemeyen birinin aresizliini hissetti. Aklnda uzun, derin bir sessizlik
vard.
Akama doru bir ara kendini Vasf in odasnda buldu. Belki de, evin, iinde alanlmayan tek
odas olduu iin orada gemi zamanda kalm mutlu bir aile hayatnn bozulmam izlerini
grd: Aile iinde 'evlene evlene' soysuzlam Japon balklan, akvaryum iinde huzurla
salmyorlard. Hle Halann kedisi Kmr, halnn kenarna uzanm, dalgn dalgn Vasf
szyordu. Vasf ya410
tanm kenarna oturmu elindeki koca bir kt ynn inceliyordu. Ktlar, babakandan
sade okuyucuya, yzlerce kiinin gnderdii basal telgraflaryd. Vasf in yznde, yatan
gene ayn kesine Rya ile Galip'in arasna oturup, birlikte eski gazete kesiklerine baktklar
zaman beliren o hayret ve oyun ifadesini grd Galip. Hle Halann ve daha eskiden
Babaannenin onlar iin hazrlad akam yemeinden nce, burada bulutuklar zamanlarda
grd o soluk, gsz k vard odada: Dk voltajl elektrikle plak ampuln, soluk ve
eski eyalarla duvar ktlarnn amaz ve kesin bir bileimle oluturduklar bu uykulu k Galip'e, Rya ile birlikte olduklar zamanlara ilikin o hzn, hi gemeyecek bir hastalk gibi
zerine sinenkederi hatrlatt. Bu hzn ve keder iyi bir hatrayd imdi. Galip, Vasf oturduu
yerden kaldrd. Elektrikleri sndrd. Uyumadan nce alamak isteyen bir ocuk gibi boalan
yataa elbiseleriyle uzand ve on iki saat uyudu.
Ertesi gn Tevikiye Camiinden kaldrlan cenazede, yaz ileri mdryle babaa kaldnda
Galip, Cell'in daha yaymlanmam kutular dolusu yazs olduunu, son haftalarda gazeteye
pek az yeni yaz yollamasna ramen durmadan altn, eski tasarlarm gerekletirdiini,
yarm kalm baz yazlarn tamamladn, daha nceden hi ele almad konularda bir oyun
havasyla ok yeni eyler kaleme aldn anlatt. Yaz ileri mdr, tabii ki bu yazlar Cell'in
kesinde yaymlamak istediini syledi. Galip'in, Cell'in kesinde yllarca srecek yazarlk
hayat iin yol bylece alm oldu. Kalabalk, Tevikiye Camiinden kp cenaze arabasnn
bekledii Nianta Meydanna doru ilerlerken, Galip, dkknnn kapsndan dalgn dalgn
bakan Aladdin'i grd. Elinde bir gazete parasna sarmak zere olduu kk bir bebek
vard.
Galip, Milliyet Gazetesine CelFin yeni yazlarn gtrd gnn gecesinde, Rya'y ilk kez
dlerinde bu bebekle birlikte grmeye balad: Cell'in yazlarn braktktan, aralarnda yal
ke yazar Neati de olmak zere, dostlarnn ve dmanlarnn znt szlerini ve cinayet
zerine dncelerini dinledikten sonra Cell'in odasna ekilmi, masann zerinde duran son
be gnn gazetelerini okumaya balamt. Eilimlerine gre, ke ya411
zarlarnn, cinayetin sorumluluunu Ermenilerin, Trk mafyasnn (Beyolu haydutlar diye
dzeltmek isterdi Galip, yeil bir tkenmezle), komnistlerin, sigara kaaklarnn, Rumlarn,
slamclarn, lkclerin, Ruslarn, Nakibendilerin zerine att yazlarn ve gz yal, ar
vgl am paracklarnn ve tarihimizdeki benzeri cinayetlerin anlatld stunlarn arasnda
gen bir gazetecinin, cinayetin nasl ilendiine ilikin aratrma yazs dikkatini ekti.
Cenazeyle ayn gnde Cumhuriyet gazetesinde yaymlanm yaz, ksayd, akt, ama
belagattan ok da uzak bir slupla yazlmam olduu iin, kahramanlar adlaryla deil, byk
harfle balayan sfatlaryla anlmt:

nl Ke Yazaryla kzkardei, cuma akam saat yedide, ke yazarnn Nianta'ndaki


evinden kmlar, Konak Sinemasna gitmilerdi. 'Eve Dn' adl film saat dokuzu yirmi be
gecece bitmi, Ke Yazaryla, gen bir avukatla evli kzkardei (burada Galip, hayatnda ilk
defa, bir parantezin iinde de olsa, bir gazetede kendi adna rastgeldi), sinemadan kalabalkla
birlikte kmlard. On gndr stanbul'u etkisi altna alan kar dinmiti, ama hava souktu.
Valikona Caddesini getikten sonra, Emlak Caddesine girmiler, oradan Tevikiye Caddesine
kmlard. Tam karakolun nndelerken, saat dokuz otuz bete, lm onlar bulmutu. Emekli
ordu mensuplarnda bulunan eski bir Krkkale tabancas kullanan katil, kurunlar byk bir
ihtimalle Ke Yazarna nianlam, ama iki kardein zerine skmt. Belki silh tutukluk
yapt iin, sklan yalnzca be kurundan Ke Yazarna, biri kzkardeine biri de
Tevikiye Camii duvarna isabet etmiti. Kurunlardan biri kalbine girdii iin, Ke Yazar
hemen olay yerinde dp lmt. Bir baka kurun, ceketinin sol cebindeki mrekkepli
kalemi paralam (bu rastlantsal simgeye btn gazeteler heyecanla sarlmlard) bylece
Ke Yazarnn beyaz gmlei kandan ok yeil mrekkebe bulanmt. Kzkardei ise sol
cierinden ar yaral olarak yrm ve olay yerine kar karakol kadar yakn olan bir
ttnc-gazeteci dkknna girmiti. evrede 'Aladdin'in dkkn' olarak bilmen bu dkkna
kzkardein ar ar yryerek yaklap nasl girdiini, aacm kkn kendini siper eden
Aladdin'in onu nasl gremediini, gazeteci, nemli bir sahnenin filmini geri sardrp yeniden
yeniden seyreden bir de412
dektif gibi yeniden yeniden yazmt. Bu ar gsterimde lacivert klar altnda oynanan bir
bale sahnesinin havas vard. Kzkar-de, dkkna ar ar giriyor, keye oyuncak bebekler
arasna devrilip dyordu. Sonra, birden film hzlanyor, samalayordu: Kapamakta olduu
dkknnn nndeki kestane aacna ast gazeteleri indiren dkknc, silh seslerinden
tela kaplm, dkknna giren kzkardei farketmedii iin de, kepengi hemen indirerek olay
yerinden apar topar kaarak evine komutu.
evrede 'Aladdin'in dkkn' diye bilinen ttncnn lambalarnn sabaha kadar yanmasna
ramen, ierde canekien gen kz, evrede incelemeler yapan polis de, baka herhangi bir
kimse de farketmemiti. Ayn ekilde, kar kaldrmdaki nbeti polisin deil mdahale etmek,
vurulan bir ikinci kii olduunu fark bile edememesi ilgililerce tuhaf karlanmt.
Katil bilinmeyen bir yne kamt. Sabah ilgililere bavuran bir vatanda, gece, olaydan az
nce, Aladdin'in dkknndan bir Milli Piyango bileti aldktan sonra, olay yerine yakn bir
yerde zerinde tuhaf bir pelerin ve tarihi filmlere yakr tuhaf bir kyafetle ("Sanki Fatih Sultan
Mehmet," demiti), korkun grnl karanlk bir glgeyi grdn, hatta gazetelerden olay
renmeden nce, bunu karsna ve karsnn kzkardeine heyecanla anlattn bildirmiti.
Gen gazeteci, sabah, ls bebekler arasnda bulunan gen kz gibi bu ipucunun da ilgisizliin
ya da beceriksizliin kurban olmamasn dileyerek yazsn bitirmiti.
O gece, Galip, ryasnda Rya'y, Aladdin'in dkknnda satlan bebekler arasnda grd.
lmemiti. Karanln iinde br bebeklerle birlikte hafif hafif nefes alp vererek Galip'i
bekliyor, ona gz krpyordu, ama Galip dkkna ge kalmt, gidemiyordu bir trl oraya;
yalnzca, uzaktan, ehrikalp Apartmannn penceresinden, Aladdin'in dkknndan karl
kaldrma vuran vitrin klarn gzyalaryla seyredebiliyordu.
ubat banda gneli bir sabah, babas Galip'e ili tapu dairesine miras ileri yznden Melih
Amcann yapt bavuruya cevap geldiini, Cell'in Nianta'nn arka sokaklarnda bir yerde,
bir baka dairesi olduunun anlaldn syledi.
Melih Amcayla Galip'in yanlarna kambur bir ilingiri alarak gittikleri apartman dairesi,
Nianta'nn arkalarnda, Galip'in her
413
giriinde bir zamanlar zenginlerin niye bu kadar sefil yerlerde oturduunu ya da bu kadar sefil
yerlerde oturan kiilere o zamanlar neden zengin dendiini dnd parketa kapl, ukur
ukur kaldrml dar sokaklarn birinde, isten ve dumandan cepheleri kararm, boyalar
onulmaz bir hastann derisi gibi yer yer dklm o drt katl binalarn birinde, en st
kattayd. zerinde hibir ey yazmayan kapnn yorgun kilidini ilingir hi zorlanmadan ap
gitti.
Arkada, iinde birer yatak olan darack iki yatak odas vard. nde, sokaa bakan pencereden
gne alan ve ortasnda kocaman bir yemek masas olan kk bir salon grdler; iki yannda
birer koltuk duran masann zerinde en son cinayetleri anlatan gazete kesikleri, fotoraflar,

sinema ve spor dergileri, Galip'in ocukluundan kalma 'Teksas', 'Tommiks' gibi resimli
romanlarn yeni basmlar, polisiye romanlar, kt ve gazete ynlar duruyordu. Geni bir
bakr kll tepeleme dolduran fstk kabuklan R-.ya'nm bu masada oturduunu hi kukuya
yer brakmayacak ekilde Galip'e kantlyordu.
Cell'in odas olmas gereken yerde hafza ilc Mnemonics paketleri, damar aan illar ve
aspirin ve kibrit kutular grd Galip. Rya' nn odasnda, bir sandalyenin zerinde
grdkleriyse karsnn evden giderken yanna pek de fazla bir ey almadn hatrlatt: Makyaj
malzemesinin bir ksm, terlikleri, uur getireceine inand bo anahtarl ve arkas aynal
sa fras. Bo ve duvarlar plak odadaki Thonet sandalyenin zerinde duran bu nesnelere
yle bir bakt ki Galip, bir anda bir yanlsamann bysnden syrlp eyalarn kendisine iaret
ettii br anlam, dnyann iine gizlendii o unutulmu esrar kavrayverdiini hissetti.
"Buraya birbirlerine hikye anlatmaya gelmilerdi," diye dnd, merdivenleri kt iin hl
nefes nefese olan Melih Amcann yanna dndnde. Masann ucundaki dosya ktlarnn
duru ekli, Ce-ll'in anlatt hikyeleri Rya'nn yazmaya baladn ve bu bir hafta boyunca,
CelFin hep, imdi Melih Amcann oturduu soldaki koltukta, onu dinleyen Rya'nn da bo
olannda oturduunu gsteriyordu. Daha sonra Milliyet'teki yazlarnda yararlanaca CelFin
hikyelerini Galip ceketinin cebine sokup, Melih Amcann pek de srar etmeden bekledii
aklamay yapt.
414
Cell, uzun bir zaman nce nl ngiliz hekim Dr. Cole Rid-ge'in varln kefettii, ama ilcn
bulamad korkun bir hafza hastalna yakalanmt. Hastaln herkesten gizlemek iin bu
dairelere saklanyor, Rya ile Galip'ten srekli yardm istiyordu. Bu yzden, baz geceler Galip,
baz geceler Rya burada kalr, gemiini bulsun ve yeniden kursun diye Cell'in hikyelerini
dinler, hatta yazarlard da. Darda kar yaarken Cell onlara saatlerce bitip tkenmeyen
hikyelerini anlatrd.
Melih Amca her eyi ok iyi anlam gibi, uzun bir sre sustu. Sonra alad. Bir sigara yakt.
Hafif bir nefes darl sknts ekti. Cell'in hep yanl fikirlere kapldn syledi. ehrikalp
Apartmanndan atld, babas yeniden evlenince annesiyle kendisine kt davranld diye btn
aileden intikam almak gibi tuhaf bir tutkuya kaptrmt kendini. Oysa babas, onu da en
azndan Rya kadar sevmiti. imdi hibir evlad yoktu artk.-Hayr; tek evlad Galip'ti imdi.
Gzyalar. Sessizlik. Yabanc bir evin i sesleri. Galip, Melih Amcaya, bir an nce kedeki
bakkaldan raksn alp eve dnmesini sylemek istedi. Onun yerine, bir daha dnmeyecei
ve sorular kendileri sormak isteyen okurlarn atlarlarsa (bir paragraf) iyi edecekleri u soruyu
sordu kendine:
Hangi hikyeler, hangi anlar, hangi masallar hafza bahesinde aan hangi ieklerdi ki onlar,
tadna, kokusuna, keyfine iyice varabilmek iin Cell'le Rya, Galip'i darda brakma
zorunluluunu duymulard? Galip, hikye anlatmay bilmedii iin mj? Onlar kadar renkli ve
neeli olmad iin mi? Baz hikyeleri hi anlayamad iin mi? Ar hayranlyla neelerini
kard iin mi? Bulac bir hastalk gibi evresine yayd iflah olmaz hznden katklar iin
mi?
Rya'nn eski ve tozlu kaloriferin damlayan musluu altna, evde yapt gibi plastik bir yourt
ksesi koyduunu grd Galip.
Rya'nn dayanlmaz anlarna katlanamad, btn eyalar korkun bir hznn alaryla
neredeyse yerlerinde kprdad iin, Galip, yaz sonuna doru bir zamanlar Rya'yla
oturduklar kira dairesini boaltp ehrikalp Apartmanndaki Cell'in dairesine yerleti. Tpk,
Rya'nn cesedine hi bakamad gibi, babasnn tek tek saa sola datt, kimilerini satt
eyalar da gr415
mek istememiti hi. Ryalarnda iyimserlikle inand gibi, R-ya'nn ilk evliliinden kp
geldii gibi bir gn bir yerlerden gene kp geleceine ve birlikte okurlarken yarda kalm bir
kitaba devam eder gibi hayatlarna devam edebileceklerine ilikin hibir hayl de gremiyordu
artk. Scak yaz gnleri hi bitmeyecekmi gibi uzamt.
Yaz sonunda bir askeri darbe oldu. Politika denen irkefin amuruna batmam ihtiyatl
yurtseverlerden kurulu yeni hkmet gemite kalm siyasal cinayetlerin sulularn tek tek
bulacan aklad. Bunun zerine, sansr yznden yazacak siyasi haber bulamayan
gazeteler, lmnn birinci yldnmnde, daha 'Cell Salik Cinayeti'riin bile zlemediini
kibar ve uslu bir dilde hatrlattlar. Bir gazete, nedense Cell'in yazdi Milliyet deil de bir

bakas, katilin bulunmasna yardmc olacak ihbarcya yklce bir para dl vereceini
aklad. Bu parayla bir kamyon, kk bir un deirmeni ya da mr boyu salam bir aylk gelir
getirecek bir bakkal dkkn satn alnabilirdi. 'Cell Salik Cinayeti'nin arkasndaki esrar
aydnlatacak hareket ve heyecan ite byle balad. Tara ehirlerindeki skynetim
komutanlar da lmszlk konusunda ellerine geen bu son frsat karmamak iin kollarn
svayp ie drt elle sarlmlard.
slubumdan olup bitenleri gene benim anlatmaya baladm anlamsnzdr. O gnlerde
yeniden yapraklanan kestane aalaryla birlikte ben de kederli bir kiiden yava yava fkeli
bir kiiye doru evriliyordum. Dnmekte olduum o fkeli kiinin ise, tara muhabirlerinin
'soruturma gizli tutuluyor' kaydyla stanbul'a getikleri haberlere fazla kulak ast yoktu. Bir
hafta, daha nceden, btn bir otobs dolusu futbolcu ve taraftar, giriindeki uurumun
diplerinde ezilip ld iin adn iittii dalk bir kasabada katilin yakalandn okuyor, br
hafta ise sulu, kendisine bu ii yapmas iin uval dolusu para veren komu bir memleketin
ufuklarna bir ky kasabasndan zlem ve grev duygusuyla bakarken yakalanyordu. Bu ilk
haberler, ihbarcla bile cesaret edemeyen vatandalar yreklendirdii, br meslektalarnn
baarlarna imrenen skynetim komutanlarn da alkanla tevik ettii iin yaz balarnda
bir 'katil yakaland' furyasdr balad. Emniyet grevlileri, 'bilgime bavurmak', 'suluyu tehis
ettir416
mek' iin beni, ite o sralarda, geceyarlar alp ehrin iindeki merkeze gtrmeye baladlar.
Gece sokaa kma yasayla birlikte, saat on ikiden sabaha kadar elektrik jeneratr
belediyenin paras yetmedii iin durdurulan ve bylece kaak kasaplarn ihtiyar atlar hmla
katlettii bir infaz havas ve sessiz ve korkutucu bir karanln hkm srd, dinine ve
mezarlklarna bal o kk ve cra kasabalarda olduu gibi, btn lkenin hayat da bakla
ortadan kesilivermi gibi ak ve kara olarak ikiye blnmt. Geceyarsndan biraz sonra, en
son ke yazsn Cell'e yarar bir ilham ve yaratclkla kaleme aldm alma masasnn
dumanlan iinden ar ar kalkp ehrikalp Apartmannn kapsna, bombo kaldrma iner,
beni alp yksek duvarlarla evrili bir atoya benzeyen, Beikta srtla-rndaki MT binasna
gtrecek polis arabasn beklerdim. ehir ne kadar bo, hareketsiz ve karanlksa, ato da o
kadar civcivli, hareketli ve kr kr aydnlk olurdu.
Baklar hlyal, gzlerinin alt mosmor, sa ba darmadank, uykusuz kalm delikanllarn
fotoraflarn gsterirlerdi. Kiminin gzleri, yllarca nce babasyla birlikte eve gelip kpe su
doldururken ierdeki eyalar baklarnn projektrleriyle hafzasna hemen kaydeden sakann
kara gzl olunu hatrlatrd, kimi birlikte gittiimiz sinemalardan birinin 'be dakika ara'snda,
Rya buzlu penguenini tadn kara kara yerken, yanndaki amcasnn oluna hi mi hi
aldr etmeden, ona yaklaan,sivilceli, pervasz 'bir arkadan aabeysinin arkada'n; kimi
evle okul arasndaki ok iyi bilinen corafyann tarihinde kalm eski bir manifaturac
dkknnn yar ak kapsndan dalan okul kalabalna uykulu gzlerle bakan yatmz bir
tezghtan hatrlatrd; kimi de - en korkunlar da bunlard ite- hi kimseyi hatrlatmaz, hibir
eyi artrmazd. Emniyet mdrlklerinin boyasz, kirli ve kimbilir nelerle lekelenmi
duvarlar nnde fotorafya poz vermek zorunda braklan bu bo ve bo olduu kadar
korkutucu yzlere bakarken anlarmn sisleri iinde, belli belirsiz bir glgeyi, kendini ne
btnyle ele veren, ne de bsbtn belirsiz kalan bir ifadeyi tam seer ya da tam seemez
gibi olduumda, yani durakladmda, bamda dikilen klyutmaz hafiyeler beni cesaretlendirir,
fotoraftaki hayaletimsi ifadenin kiilii konusunda kkrtc bilgiler
417
verirlerdi: Sivas'ta, bir lkc kahvesinde ihbar zerine yakalanmt bu delikanl, daha
nceden drt cinayeti vard, byklar daha tam kararmam tekisinin Enver Hocac bir dergide
Cell'i boy hedefi gsteren uzun bir yazs tefrika edilmiti; ceketinin dmeleri kopuk olan
Malatya'dan stanbul'a yollanyordu, bir retmendi, ama on be yl nce CelPin Mevlna
zerine yazd bir yazs zerine, bu ulu din byne kfr etti diye, Cell'in katledilmesi
gerektiini dokuz yandaki rencilerine srarla anlatmt; orta yal, aile babas grnml
rkek kii bir sarhotu, Beyolu meyhanelerinin birinde lkemizdeki btn mikroplarn
temizlenmesi gerektii zerine uzun bir nutuk atm, yan masada oturan ve gazetenin
verecei dle akl taklm bir baka vatanda da bu mikroplar arasnda Cell'in adnn da
anldn syleyerek Beyolu Komiserliine ihbar etmiti onu. Galip Bey tanyor muydu bu
mahmur suratl sarhou, ryalarda kaybolup gitmi bu bezginleri, fkelileri, mutsuzlar tanyor

muydu; resimleri bir bir nne konan u hlyal ve sulu yzlerden herhangi birini son
zamanlarda ya da son yllarda Cell'in yannda grm myd Galip Bey?
Yaz ortalarnda, yeni kan be bin liralklarn zerinde Mevlna'nn resmedildiini grdm
gnlerde gazetelerde 'Fatih Mehmet nc' adl emekli bir albayn lm ilann da okudum.
Ayn scak temmuz gnlerinde zorunlu gece ziyaretleri daha sklamaya, nme konan
fotoraflar daha oalmaya balad. Bana gsterilen fotoraflarda, Cell'in alakgnll
koleksiyonunda grdklerimden daha hznl, daha kederli, daha korkun ve daha inanlmaz
yzler grdm: Bisiklet tamircileri, arkeoloji rencileri, overlokular, benzinci pompaclar,
bakkal raklar, Yeil-am figranlar, kahvehane sahipleri, dini risale yazarlar, otobs
biletileri, park bekileri, pavyon kabadaylar, gen muhasebeciler, ansiklopedi satclar...
Hepsi ikenceden geirilmi, az ya da ok dvlp hrpalanmt, hepsi belleklerinin
derinliklerinde yatan ama yattn unuttuklar, unuttuklar iin de hi aramadklar o
kaybolmu esrar, o gizli bilgiyi unutmak, dipsiz bir kuyudan bir daha hi geri dnmeyecek
ekilde unutarak kaybetmek ister gibi, yzlerindeki kederi ve korkuyu rten bir 'ben burada
deilim' ifadesiyle, bir 'zaten ben bir baka kiiyim' ifadesiyle fotoraf maki418
nesine bakmlard.
Artk bana (ve okuyucularma) oktan sonulanm gzken eski bir oyunda hangi tan yerine
konmu olduuna, hi de farkna varmadan, ok nceden ngrlm hangi hamleleri
yaptma yeniden dnmek istemediim iin, fotoraflardaki yzlerde grdm harflerden
szetmeyecektim hi. Ama atodaki ('kale'demem daha m yerinde olurdu acaba?) bitip
tkenmeyen gecelerin birinde, bana gsterilen btn yzleri ayn kararllkla geri evirdiimde,
sonralar kurmay albay olduunu reneceim bir MT grevlisi, "Harfleri," diye sordu bana,
"harfleri de gremiyor musunuz hi?" Profesyonel bir olgunlukla ekledi: "nsann bu lkede
kendisi olmasnn ne kadar zor olduunu biz de biliyoruz. Ama siz de bize biraz yardm
etseniz."
Bir gece, Anadoludaki tarikat kalntlarnda, Mehdi inancnn nasl hl srdn, istihbarat
almalarnn sonularn deil de, kendi karanlk ve tatsz ocukluk anlarm anlatr gibi
dillendiren tombul bir yarbayn karsamalarm dinlemitim: Gizli Anadolu yolculuklarnda
Cell, bu 'irticai kalntlar'la iliki kurmaya alm, Konya'nn kenar mahallelerindeki bir araba
tamircisinde ya da Sivas'ta bir yorgancnn evinde birtakm uykudagezerlerle bulumay
baarm, kyamet gnnn iaretlerini yazlarna koyacan, ama beklemeleri gerektiini
sylemiti onlara. Tepegzlerden, sular ekilmi Boaz'dan, klk deitiren paalardan,
padiahlardan szettii yazlar ite bu iaretlerle kaynayordu.
> Bu iaretleri en sonunda zebildiim aklayan alkan memurlardan biri, Cell'in 'p'
balkl yazsnn paragraf balarndaki harflerle kurulacak akrostilerin muammay zeceini
btn ciddiyetiyle sylediinde, "biliyordum," demek gelirdi iimden. Humeyni'nin kendi
mcadele ve hayatn anlatt kitabnn adnn 'Kef l Esrar' olmasndaki anlam ve adamn
Bursa' da srgn yllarnda ehrin karanlk sokaklarnda ekilmi fotoraflarn bana
gsterdiklerinde de neyi iaret etmek istediklerini gayet iyi anlayarak, "biliyorum," demek
isterdim. Ben de, onlar gibi, Cell'in Mevlna yazlarnn arkasndaki kayp kiiyi ve kayp esrar
biliyordum. Cell'in kayp bir esrar 'tesis etmek' iin, onlarn deyiiyle 'vidalar gevedii' ya da
hafzasn kaybettii iin kendini ldrte-cek birini aradn gle elene sylediklerinde ya da
Cell'in kara419
aatan dolabnn derinliklerinde bulduum fotoraflardaki t> kayp ifadeli, hznl, kederli
kiilerden birine ok benzeyen bir yzle nme konmu fotoraflardan birinde karlatmda
da gene, "biliyordum," demek gelirdi iimden. Boaz sularnn ekilmesi zerine yazd yazda
ard sevgililerinin, bir pme hayaliyle yazd yazda seslendii hayli karsnn, uyku
ncesi dleri iersinde karlat kahramanlarn da kim olduklarn bildiimi sylemek
isterdim. Cell'inv yazlarnn birinde szn ettii, sinema giesindeki soluk yzl Rum kzma
vurularak deliren bilet karaborsacsnn, aslnda kendilerine bal bir sivil polis olduunu alayla
hatrlattklarnda ve gecenin ge saatlerinde, aramzdaki sihirli ayna yznden, biz onu
grebildiimiz, ama o bizi gremedii iin daha da huzursuzlaan sann dayaktan, ikenceden
ve uykusuzluktan btnln, srlarn ve anlamn kaybetmi yzne uzun uzun baktktan
sonra, onu da tanyamadm syleyince ben, aslnda, Cell'in yzler ve haritalar zerine
yazdklarnn 'sradan bir numara' olduunu, bu ucuz yntemle kendisinden bir sr, bir emanet,

bir ortaklk iareti bekleyen okurlarn aldatp mutlu ettiini bana akladklarnda,
sylediklerine inanmamama ramen gene "biliyordum," demek gelirdi iimden.
Belki de, bildiimi ya da bilmediimi onlar da biliyorlard da, bir an nce ilerini bitirmek
istedikleri, yalnz benim deil, btn gazete okurlarnn, btn vatandalarn, akllarnn bir
kesinde kprdanan kukuyu byyp filizlenmeden kurutmak istedikleri" iin, hayatlarmzn
kara zifti ve boz tortusuyla rtlm esrar, Cell'in kayp ve kara esrarn bizler kefetmeden
nce ldrmek istiyorlard.
Bazan, hikyenin yeterince uzadna inanan kl yutmaz haf-" yelerden biri? ilk defa
karlatm kararl bir paa, ya da aylar nce tantm sska bir savc, btn ipularnn,
ayrntlarn bilinmeyen anlamn bir sihirbaz kolaylyla oman okurlar iin tek tek zen o hi
de inandrc olmayan dedektif gibi, drtba mamur bir hikye anlatmaya giriirdi. Rya'mn
okuduu romanlarn son sayfalarn hatrlatan bu sahne geliirken, tpk bir okul 'tartmas'nda
jri yelii yapan retmenler gibi, parlak rencinin incilerini sabr ve gururla dinleyen teki
grevliler, nlerindeki Devlet Malzeme Ofisi balkl ktlara notlar alrlard: Katil, toplun; 4420
muzu 'destabilize' etmek isteyen d glerin yollad bir piyondu; srlarnn alay konusu
edildiini gren Bektai-Nakibendiler ve aruz vezniyle akrostili iirler yazan baz airlerle
modern ozanlar, yani gnll Hurufiler, bizi kargaaya, bir eit kyamete doru iten bu
kumpasta farknda olmadan d glerin temsilciliini stlenmilerdi. Hayr, hibir politik yan
yoktu bu cinayetin: ldrlen gazetecinin, yllardr modas gemi bir hayayla, kimsenin
okuyamayaca bir uzunluk ve slupla kendi kafasna taklan politika d samalklar kaleme
aldn hatrlamak yeterdi bunu anlamak iin. Katil, kendisi hakknda Cell'in yazd abartl
efsaneleri alay sanan nl bir Beyolu haydutunun ya kendisi ya da onun tuttuu kiralk bir
silhordu. Srf an olsun diye cinayeti stlenerek kendi kendilerini ihbar eden niversite
rencilerinin itiraflarnn ikenceyle geri aldrtld ya da camiden getirilen gnahszlarn
itirafa zorland gecelerin birinde, ocukluunu bir MT paa-syla 'eski stanbul'un ayn arka
bahelerinde ve cumbal sokaklarnda geirmi takma dili bir Divan Edebiyat profesr,
Hurufilik ve eski kelime oyun ve sanatlar zerine yapt ve akalarla kesilen skc bir
aklamadan sonra, benim gnlszce anlattm hikyemi de dinlemi ve kenar mahalle
falclar gibi kurum kurum kurumlanarak olaylarn eyh Galip'in, 'Hsn- Ak'ma da pek
zorlanmadan pekl oturtulabileceini bile sylemiti. dl heyecanyla, gazetelere ve emniyet
tekilatna yazlan ihbar mektuplar o srada atodaki iki kiilik bir kurul tarafndan
inceleniyordu: Profesrn, iki yz yl nceki iir sorunlarna dikkat eken edebi buluunu
dikkate almadlar.
Katilin ihbar edilen bir berber olduuna o sralarda karar verdiler. Altm yalarnda, ince ve
kck adam bana gsterdikten ve gene tehis edemediimi anladktan sonra atodaki lgn
lm, hayat, esrar ve iktidar enliklerine beni bir daha armadlar hi. Suunu nce inkr
eden, sonra itiraf eden, sonra gene inkr ve gene itiraf eden berberin hikyesini gazeteler bir
hafta sonra ayrntlaryla yaymladlar. Cell Salik, yllar nce ilk olarak 'Kendim Olmalym'
balkl bir yazsnda szetmiti bu adamdan: O yazda, ve sonraki baka yazlarnda berberin
Gazeteye gelip kendisine, Dou ile ilgili, bizimle ve varoluumuzla ilgili derin bir esrar
aydnlatacak sorular sorduunu, kendisinin de bu sorulara birer a421
kayla karlk verdiini yazmt. Berber, birer hakaret olarak kabul ettii ve bakalarnn da
tank olduu bu akalarn nce bir yazda hatrlatldn, birka kere yeniden ele alndn
fkeyle grmt. Yirmi yl sonra ise ilk yaznn gene ayn balkla yeniden yaymlanarak,
kendisine ayn hakaretin yeniden edildiini gren berber, evresindeki baz odaklarnkkrtmasyla ke yazarndan intikam almaya karar vermiti. Polislerden ve gazetelerden
rendii dille, iini 'bireysel terrizm' olarak niteleyen berberin, varln inkr ettii kkrtc
odaklarn kimler olduu ise hi anlalamad. Gazetelerde adamn anlamdan ve zerindeki
harflerden arnm yorgun ve hrpalanm yznn fotoraflarnn yaymlanmasnn zerinden
ok gemeden, ibret olsun diye hzlandrlm bir davann ibret olsun diye hemen onaylanan
karan gerei, bir sabah, stanbul'un sokaklarnda yalnzca skynetim yasana aldrmayan
kederli kpek srlerinin gezindii bir saatte, berberi astlar.
O gnlerde bir yandan Kaf Da hakknda hatrlayabildiim ve bulabildiim hikyeler zerinde
alyor, bir yandan da 'olaylar' aydnlatmak iin avukatlk yazhanemde beni ziyaret edenlerin
kuramlarm bir uyku sonras mahmurluuyla dinliyor, kimseye de pek yardm edemiyordum.

Yazlarndan CelPin Deccal olduunu karan ve kendisi bu sonucu karyorsa katilin de


kardn ve bylece CelPi ldrerek kendisini Mehdi'nin, yani O'nun yerine koyduunu uzun
uzun anlatp, cellt hikayeleriyle kaynaan gazete kesiklerindeki harfleri gsteren tutkulu imam
hatip lisesi rencisini de byle dinledim, Cell'e tarihi kyafetler dikip sattn anlatan
Nianta'ndaki terziyi de. Terzinin, Rya'nn kayplara kart karl gece, dkknnda
alrken grdm terzi olduunu bile yllar nce grd bir filmi hayl meyl hatrlayan biri
gibi zorlukla hatrladm. Ayn tepkiyi, MT arivinin zenginlikleri hakknda bilgilenmek ve gerek
Mehmet Ylmaz'n en sonunda yakalanp susuz rencinin sahverildiini bana mjdelemek
isteyen Sa-im'e de gsterdim. Saim, cinayet nedeni olarak gsterilen yaznn balna dikkati
ekerek 'Kendim Olmalym' sz zerine akl yrtrken, ben kendim olmaktan o kadar
uzaklamtm ki, bu kara kitaptan da, Galip'ten de uzaklayordum sanki.
Bir dnem kendimi yalnzca avukatla ve davalarma ver422
dim. Bir dnem ise, ilerimi gevettim, eski arkadalarm aradm, yeni tantm kiilerle
lokantalara, meyhanelere gittim. Bazan stanbul'un zerindeki bulutlarn inanlmayacak bir
sarya ya da kl rengine dndn farkediyor, bazan da ehrin zerindeki gn o her
zamanki bildik tandk gk olduuna inandrmaya alyordum kendimi. Geceyarlar, CelPin o
haftaki yazlarndan ikisini n, tpk verimli dnemlerinde CelPin yapt gibi bir rpda
rahat rahat yazdktan sonra, masadan kalkar, telefonun yanndaki koltua oturup bacaklarm
sehpaya uzatr ve evremdeki eyalarn ar ar baka bir dnyann, baka bir lemin
eyalarna ve iaretlerine dnmesini beklerdim. O zaman hafzamn derinliklerindeki bir
yerden, bir annn bir glge gibi kprdandn, hafza bahesinin bir baka baheye alan,
oradan bir ikinci, nc bahelere alan kaplarndan geerek glgenin ilerlediini ve bu
tandk bildik sre boyunca sanki kendi kiiliimin kaplarnn da alp kapanarak, kendimin de
o glgeyle bulaacak, o glgeyle mutlu olabilecek bir baka kiiye doru deitiimi hisseder,
sonra o baka kiinin sesiyle konumak zereyken yakalardm kendimi.
Rya'nn anlaryla hazrlksz bir zarnanda karlamamak iin hayatm, pek de sk olmasa da,
bir denetim altnda tutuyor, beklenmedik bir zaman ya da yerde zerime kmesinden
korktuum hznden dikkatle kamyordum. Haftada iki kere akamlar Hle Halalara
gittiimde, yemekten sonra, Vasf ile birlikte Japon balklarna yem verir, ama onunla birlikte
yatann kenarna oturup gsterecei gazete kesiklerine bakmazdm hi. (Gene de, CelPin
resmi yerine Edward G. Robinson'unkinin basld gazetenin kesiiyle byle karlatm ve
ikisinin ok uzak akrabalar gibi az da olsa birbirlerine benzediklerini byle kefettim.) Vakit ge
olduunda sanki hasta yatanda yatan Rya beni evde bek-liyormu gibi daha da gecikmeden
eve dnmemi babam ya da Su-zan Yenge bana sylediinde, "Evet," derdim onlara, "sokaa
kma saati balamadan bir an nce ben gideyim."
Ama Aladdin'in dkknnn nnden geen ve bizim Rya ile her zaman yrdmz
sokaklardan deil, eski evimize de, ehrikalp Apartmanna da yolu bsbtn uzatan arka
sokaklardan yrr, Cell ile Rya'nn Konak Sinemasndan ktktan son423
ra yrdkleri sokaklara girmemek iin yolumu gene deitirir, bylece, stanbul'un tuhaf ve
karanlk ara sokaklar, lambalar, harfleri, bilmediim duvarlar, kr gzl korkun yzl
apartmanlar, ekilmi karanlk perdeleri, cami avlular arasnda bulurdum kendimi. Btn bu
karanlk ve l iaretler arasnda yrmek beni ylesine baka biri yapard ki, sokaa kma
yasann balamasndan az sonra ehrikalp Apartmannn kaldrmna vardmda, en st katn
balkon demirlerine hl asl duran bez parasn grdmde, bunu Rya'nn beni evde
beklediinin bir iareti olarak okurdum kolaylkla.
Bo ve karanlk sokaklarda yrdkten sonra Rya'nn benim iin ast iareti balkon
demirinde grnce, evliliimizin nc ylnda, karl bir geceyars, yllardr ahbaplk eden
anlayl iki dost gibi birbirimizi inelemeden ve sohbeti Rya'nn ilgisizliinin dipsiz kuyusuna
hi drmeden ve birden aramzda bir ruh gibi beliriveren o derin sessizliin yaklatn da
hi hissetmeden uzun uzun konutuklarmz hatrlardm. Benim konuyu amamla, Rya'nn da
kendi hayl gcnden ald bir tatla yetmi yanda birlikte geireceimiz bir gn hayl
etmitik.
Yetmi yandayken, bir k gn, birlikte Beyolu'na kacaktk. Biriktirdiimiz paralarla
kendimize karlkl birer hediye alacaktk: Bir kazak ya da bir ift eldiven. zerimizde, sevip
altmz ve bizim kokumuzla kokan eski ve ar paltolarmz olacakt. Bir ey aramadan,

konua konua ve bo bo vitrinlere bakacaktk. Nefretle kfr ederek, her eyin


deimesinden yaknacak, eski elbiselerin, eski vitrinlerin ve eski insanlarn daha iyi ve gzel
olduundan dem vuracaktk. Bunlar yaparken, gelecekten bir ey bekleyemeyeceek kadar
ihtiyar olduumuz iin byle davrandmz bilecektik; ama gene de byle davranacaktk. Nasl
tartld-na, nasl paketlendiine dikkatle bakarak bir kilo kestane ekeri alacaktk. Sonra
Beyolu'nun arka sokaklarmda bir yerde, daha nceden hi grmediimiz bir eski kitap
bulacak ve aknlk ve sevinle birbirimizi kutlayacaktk. eride, Rya'nn hi okumad ya da
okuduunu unuttuu ucuz polisiye romanlar olacakt. Biz romanlar seip eelenirken, kitap
ynlar arasnda gezen yal bir kedi hrldayacak, anlayl kitap kadn da bize
glmseyecek-ti. Ellerimizde ucuza aldmz iin bizi sevindiren kitap paketleri,
424
Rya'nn en azndan iki aylk polisiye roman ihtiyacn karlamann sevinciyle oradan kp
girdiimiz muhallebicide aylarmz ierken, aramzda kk bir kavga kacakt. Yetmi
yama geldiimiz iin, bizim gibi btn insanlarn basma geldii gibi, yetmi yama gelip
btn hayatmz boa geirdiimizi bildiimiz iin kavga edecektik. Eve dnnce paketleri
aacak, elbiselerimizi hi ekinmeden karacak ve kaslar zayflam beyaz ve yal
gvdelerimizle bol kestane ekerli ve uruplu uzun bir sevimeye verecektik kendimizi. Yal ve
yorgun gvdelerimizin soluk rengi, altm yedi yl nce ilk tantmz zamanlardaki ocuk
tenlerimizin yar saydam krem aklnda olacakt. Hayl gc her zaman benimkinden parlak
olan Rya, lgn sevimenin ortasnda durup sigara iip alayacamz da sylemiti. Konuyu
ben amtm, nk yetmi yanda artk baka hayatlar zlemeyecek bir hale geldiinde
Rya'nm beni seveceini biliyordum. stanbul ise, okuyucularmn farkettii gibi, ayn
sefaletiyle yaayacakt.
Bazan Cell'in eski kutular iinde ya da yazhanemdeki eyalarn arasmda ya da Hle Halann
evinde, bir odada, tuhaf bir ekilde gzmden kat iin atlmam eski bir eyasma
rastlyorum hl. lk tantmzda zerinde grdm iekli elbisenin mor dmesi; bin
dokuz yz altml yllarda Avrupa dergilerindeki becerikli ve salkl kadnlarn yzlerinde
grnmeye balayan ve ayn yllarda Rya'nm alt ay takp sonra att st kenarlar ekik
'modern' gzlkler; birini salarna iki eliyle yerletirirken brn dudaklarnn kenarnda
tuttuu kk, kara firketeler; yllarca kayp diye hznlendii ve iine diki ineleriyle
ipliklerini koyduu tahta vakvan kuyruktan kapa; Melih Amcamn avukatlk dosyalar
arasmda kalm ve bir ansiklopediden kopya edilerek hazrlanm Kaf Da'nda yaayan
efsanevi Simurg kuuna ve onu arayanlarn servenlerine ilikin edebiyat devi; Suzan
Yengenin sa frasna takl kalm sa telleri; bana yazlp verilmi bir sipari listesi (lakerda,
'Beyaz Perde' dergisi, akmak iin gaz, fndkl Bonibon ikolatas); Dedeyle birlikte yaplm bir
aa resmi; alfabedeki at; on dokuz yl nce kiralk bir bisiklete binerken ayaklarnda
grdm yeil oraplarn teki.
Bu nesnelerden birini Nianta sokaklarndaki, apartman nlerindeki p tenekelerinden birine
usulca, saygyla, titizlikle bra425
kp kamadan nce, onlar birka gn, bazan birka hafta, hatta -peki peki- bir iki ay kirli
ceplerimde tar, onlardan acyla uzaklatktan sonra bile, tpk apartman karanlndan geri
dnen eyalar gibi, bir gn anlaryla birlikte bu hzn eyalarnn da bana tek tek geri
geleceklerini dlerdim.
Bugn Rya'dan bana kalanlar ise yalnzca yazlar; bu kara, kapkara, karanlk sayfalar. Bazan
bu sayfalardaki hikyelerden birini, szgelimi celltn hikyesini ya da Rya ile Galip adl
masal Cell'in azndan ilk duyduumuz karl k gecesini hatrladmda, insann kendisi
olabilmesinin tek yolunun bir bakas olmas ya da bir bakasnn hikyelerinde kaybolmas
yolundaki bir baka hikyeyi hatrlyor, kara bir kitapta yanyana getirmek istediim bu
hikyeler de bana, tpk bizim birbirlerine alan ak hikyelerimiz ve belleklerimiz gibi, bir
nc, bir drdnc masal, stanbul'un sokaklarnda kaybolunca baka biri olan n
hikayesiyle, yzndeki kayp anlam ve esrar arayan adamn hikyesini heyecanla hatrlatyor
ve bylece eski, ok eski, ok ok eski hikyeleri yeniden kaleme almaktan, ibaret yeni iime
daha bir evkle sarlp kara kitabmn sonuna geliyorum. O sonda, Galip gazeteye yetitirmesi
gereken ve aslnda kimsenin de artk pek aldr etmedii Cell'in son yazsn yazyor. Sonra,
sabaha doru acyla Rya'y hatrlyor ve masadan kalkp uyanmakta olan ehrin karanlna
bakyor. Rya'y hatrlyor ve masamdan kalkp ehrin karanlna bakyorum. Rya'y hatrlyor

ve stanbul'un karanlna bakyoruz ve geceyarlar, uykuyla uyanklk arasnda mavi- damal


yorgann zerinde Rya'nn izine rastladm sandm zaman kapldm keder ve heyecana
kaplyoruz. nk hibir ey hayat kadar artc olamaz. Yaz hari. Yaz hari. Evet tabii, tek
teselli yaz hari.
1985-1989

You might also like