You are on page 1of 80

Trevanian _ Katya'nn Yaz

SALIES-LES-BAINS AUSTOS 1938


Byk savatan nceki yaza deinmek isteyen her yazar, havann o olaanst gzelliine de deinmeye
kendini zorunlu hissetmektedir: Masmavi gkyz altnda o bir trl bitmeyen gnler; o gklerde tembel
tembel dolaan kk, beyaz bulutlar; yumuak rzgarlarn serinlettii uzun, lavanta kokulu akamlar; ku
sesleriyle, sar klarla dolu sabahlar... talya'dan skoya'ya, Berlin'den benim anayurdum olan aa
Pirene'lere kadar Avrupa'nn tm o sra prl prl, tatl bir havay paylamaktayd. Drt korkun yl boyunca
da son paylatklar ey bu oldu... tabii savan getirdii amur, ac, nefret ve lm dnda. On dokuzuncu
yzyl yirminci yzyldan ayran o savan nitelikleri bunlard zaten "Zerafet a" "Yeterlik a-"ndan o
savala ayrlyordu.
O yaz tarif edenlerin ou, mevsimin olaanst gzelliinin kendilerine bir rknt, her eyin sonu
noktalanyormu gibi garip bir nsezi verdiini iddia ederler. Bitmek zere olan bir mumun son prlts gibi.
Bir uygarln yok olmasndan nceki son umutsuz parlamas gibi. Siperlerde lecek genlerin son neeli,
hemen hemen isterik kahkahas gibi. O son Austos ayndan aklmda kalanlarn, hatra defterime ilediim
tek tk notlar ve iirlerin yardmyla bile olsa, o yaz mevsimini kaderin alayc bir jesti olarak grdme dair
hibir ima tamadn itiraf etmem gerek. Belki de byle belirtilere kar duyarlm azd. ok gentim o
sra. Hayatn z'suyuyla doluydu iim. stelik doktorluk kariyerimin eik tana yeni basm, depar iin
hevesle vaziyet alm bulunuyordum.
7
Bu szler dudaklarma buruk bir glmseme yerlemesine neden oluyor, nk kk bir Bask kasabasnda
bekr bir doktor olarak geirdiim eyrek yzyl doktorluk kariyeri diye tanmlamak, ancak "szn gelii"
veya "dil alkanl" sayesinde mmkn olabilecek bir eydir. Yoo, elbetteki o gnlerin zeki, alkan
delikanls, kendini mesleki bir baarnn ilk admnda saymak, yle olduunu ummak iin her trl nedene
sahipti. Belki yannda alt Doktor Hippoly-te Gros'un kendisine verdii utandracak kadar basit
grevlerden, geleceinin biraz snrl olacan sezebilirdi. Doktor Gros, asistannn ikinci derecedeki baml
pozisyonunu, kimi sinsi, kimi ak, bir dzine yolla ifade etmekten geri durmazd. Bunlarn etkili olanlarndan
bir tanesi de, hastalara durmadan asistannn "genliine ve tecrbesizliine ramen" diplomal bir doktor
olduunu sk sk hatrlatmasyd.
"Doktor Montjean reetenizi hazrlayacaktr," derdi bir hastaya tatl tatl glmseyerek. "Ona her konuda
gvenebilirsiniz. Geri diplomasnn mrekkebi hl kuramamtr ama bedenin ve zihnin tedavisi
konusunda en modern yntemlerle ilgili bir eitim grmtr." Bu son kam, Doktor Freud'un o sra pek yeni
olan ve genel bir gvensizlikle karlanan grlerine duyduum hayranlktan tryd. Doktor Gros
hastasnn elini pat pat okarken (hastalarnn hepsi belli bir yata kadnlar olurdu, nk kendisi zellikle
menopoz rahatszlklar konusunda uzmanlam bir kimseydi), kendisinin Paris'te okumu byle bir asistana
sahip olmaktan gurur duyduunu sylerdi. "Paris" derken gzlerini iri iri amas, sesine dehet iindeymi
gibi bir ton vermesi, kendi gibi basit bir kasaba doktorunun bakentte eitilmi parlak bir gen karsnda
alakgnll davranmak zorunda olduunu belirtir gibiydi. Parlak, iyi eitilmi gencin tabii tek eksii, tecrbe,
anlay, bilgelik, olgunluk ve bir de baaryd.
Haksz yere Doktor Gros'u ktlemi olmamak iin derhal ekleyeyim; beni yaz iin kendisine asistanlk
etmek zere armas gerekten byklkt, nk ben o sra tp fakltesinden yeni mezun, meteliksiz bir
gen olduumdan, stajm para vererek, iyi bir yerde yapabilme olanandan mahrumdum. stelik Passy
Akl Hastane-si'ndeki pratisyenlik sremin raporu da pek o kadar iltifat dolu saylmazd. Bense, Doktor
Gros'a hakk olan minnet ve kran gstereceim yerde, ona ihtisas dalnn kocakar masallar zerine kurulmu olduunu, o krl yaz kliniinin de bo
vakti aklndan fazla olan kadnlar iin lks bir dinlenme yeri olduunu syleyerek adam kzdrmtm. Bu
gzlemlerimi onunla paylarken herhalde kendimi olaanst drst ve ak szl hissediyordum, nk
genliin o kaytsz gveni iinde, duygusuzluu sk sk ak szllkle kartrmaktaydm. Onun da bendeki
bu zgvene arasra saldrp, tecrbesizliime, zihnin karanlk faaliyetlerine duyduu o garip ilgiye parmak
basmas ve alay etmesi, bu yolla benim yaptma karlk vermesi, elbette ki o kadar alacak bir ey
deildi.
Gnn birinde klinikte konuurken ben durumu, "hastalar deil, salamlar tedavi etme"ye benzetince,
Doktor Gros bana, "Belki seni bu yaz neden asistan olarak yanma aldm merak etmi olabilirsin,
Montjean," dedi. "Bunu dnmsen, herhalde eitiminin beni ok etkiledii, Passy'de bir yl parasz
almakla gsterdiin yardmseverlii de takdir ettiim sonucuna varm olabilirsin. Tabii bunlar da bir
dereceye kadar geerli. Ama beri yandan, senin Fransa'nn bu yresinde domu bir gen olman, Basklar'a
zg o esmer yakkllnn belli yaa gelmi kesinlikten uzak itah derecelerine sahip kadnlara hizmet
veren bir klinik iin ekici olmas da sz konusu. Ne de olsa, oralarn buralarn bir Bask gencinin muayene
etmesi, ie yresel bir renk katyor. Ama niteliklerinin arasnda en cazip olan, ucuza almaya raz olmand.
Bu gerekten hayranlm ekti, nk tevazu, gen bir doktor iin pek rastlanmayan, ok cazip bir niteliktir.

Ama yava yava anlyorum ki benim tevazu diye yanl yorumladm ey aslnda senin gerek kapasitenin
salkl bir deer-lendirmesiymi."
Dorusu, ak sylemek gerekirse, onun asndan pek de o kadar deerli saylmazdm. Bir kere klinikte iki
doktoru megul edecek kadar i yoktu. Benim esas deerim, kendisi birka gn hastalanrsa ya da arasra
kaamak ksa bir tatil yaparsa, sigorta olarak hazr bulunmaktan ibaretti. O kaamak tatilleri, romantik
meguliyetleri iin kullandn iddia ederdi. nk hastas olan kadnlar arasnda Doktor Gros tam bir
apkn, bir eytan olarak n yapmt. Akamlar Sa-lies meydannda, aa alt kahvelerinde bir iki kadeh
atp arkadalk ettii kasaba kibarlarna bu fetihlerini hibir zaman anlatmazd. Tersine, sessiz sessiz
glmser, omuzlarn hafife kaldrr, zayf itirazlarda bulunur, bu yolla hem apknlk nn, hem de sr saklamasn bilen onurlu bir erkek olma nn
artrrd.
Doktor Gros'un cinsel frsatlar rma ortasndaki bu avantajl yeri, rakiplerinin kskanlnn tehdidi altnda
da deildi, nk adam ayn zamanda tm Gaskonya'nn en irkin erkei olarak tannyordu. Hatta belki tm
Fransa'nn. Onun irkinlii, hem geni lekli genel bak asndan, hem de ince ayrntlar asndan
geerliydi. Toplam irkinlik, paralarn irkinliklerinin toplamndan daha bykt. Bu irkinlie, her izgisi
kendi apnda katkda bulunuyordu. Kocaman, damarl burnu da, lekeli, oyuklu cildi de, gevek, etli
dudaklar da, sallanan yanaklar da, birbirine eit olmayan dzensiz kulaklar da, ufack enesi de,
bumburuuk aln da. Yalnz gzleri, o kk, glgeli ukurlarn iine yerlemi parlak, zeki gzleri
kurtuluyordu genel estetik btnlkten. Ama btn bunlara ramen, o yzde garip bir ekicilik vard.
Doann bir harabeyi kucaklamasn-daki hayranlk gibi, insan baklarnn tekrar tekrar o izgilere uzandn
hisseder, her seferinde de bak kendine yansr, kendinden utanrd.
Doktor Gros kesinlikle Salies'in en espirili ve en bilgili kiisiydi ama, szlerini dinleyenler genellikle o salk
merkezi toplumunu yneten budala insanlar olurdu. Otel-restoranlarn sahipleri, gazinonun mdr, kasaba
avukat, bankac... Bunlarn hepsi kendilerini doktora bir bakma borlu hissetmekteydiler, nk kasabann
ekonomik temelini oluturan turist hastalan bu yere eken ey, doktorun kliniiydi. Buna ramen... yani
Fransz tara burjuvalarnn kr faktrne ok nem vermesine ve onun hatr iin hak ve namus
kavramlarn gemleme huylarna ramen, Salies tccarlarnn nispeten tutucu olanlar herhalde Doktor'un
bayan hastalara kar o valyece davrann pek de onaylamayacaklard... tabii eer o kadnlar gerekten
hasta olsayd. Oysa onlar aslnda sapasalam orta snf kadnlar olup, bir tek fiziksel dertleri vard, o da,
"kadn sorunla-r"ndan yaknmann moda olduu yaa gelmi olmalaryd. Birbirlerine kendi sorunlar
hakkndaki klinik tehisleri fsldarken, daha gen kuaklarn seks konularn tartmada gsterdii heyecan
gsterirlerdi. Bu byle olunca da, Doktor Gros'un cinsel imalarn, ift anlaml esprilerini tbben ahlak d
bulan tek kii ben kalyordum. Tbben ahlak d ve sosyal adan da ayp. Genliim nedeniyle
10
manevi basitlie adanm olmam da bu grm ifade etmeye zorluyordu beni. imdi geriye baktmda,
Doktor Gros'un benim o kstah tutumuma dayanmas bile artyor beni. Ama iin garip yan, doktor beni,
garip kendine zg bir ekilde de olsa, severdi. Benim o dzenli, paketlenmi ahlak anlaym oka
uratmaktan eytanca bir zevk duyard. Ayrca, eitimim nedeniyle, onun yapt esprileri, benzetmeleri de
anlayabiliyordum. Bu espriler ne yazk ki kasabal dostlar nezdinde boa gidiyordu. Yine de sanrm
doktorun beni sevmesinin esas nedeni, nostaljik bir bencillikti: Bana baktka, benim ihtiraslarm,
yeteneksizliklerimi grdke, kendi genliini hatrlyordu. Zaman ve kader onun yeteneklerini bir masa
mizahs dzeyine indirmeden nceki, umutlarnn boyutlarn trpleyip bir tara kliniine sdrmadan
nceki genliini.
Belki de takndm ahlaki stnlk tavrna kar tepkisinin, yalnz bana kolay iler vermekle snrl kalmas
bundand. Zaten benim de, eczac kalfas dzeyine indirilmekten pek bir ikayetim yoktu. Yllar sren o
yorucu almalarm daha yeni bitirmi, okuldan yeni diploma almtm. Tembel bir yaz geirmeye ihtiyacm
vard. Tatil kasabasnn krlarnda dolaacak, ulu aalar altnda oturacak vaktim olsun istiyordum.
Dinlenmek, hayal kurmak... bir de yaz yazmak istiyordum.
Yaa, evet, yaz yazmak. nk hayatmn o dneminde, her eyi yapabileceimi sanmaktaydm. Henz
hibir eye teebbs etmediim iin, kendi yetersizliklerimden haberim yoktu. Bir eye cesaret etmemi
olduum iin de, cesaretimin snrlarn bilmiyordum. Tp okulunun o yorucu yllar boyunca, kendime ilerisi
iin iki kariyer hayali kurmutum; Baarl, hastalarna anlay gsteren bir doktor, ve ilham bulan, ilham
veren bir air. Niye olmasn? ok iyi bir okuyucuydum. Duygulu bir okuyucunun iinde, gizli bir yazma
yetenei bulunduuna inanma hatasna dmtm. Sanki gzel yemekleri sevmek, iyi bir a olmaya pek
yaknm gibi. Aslnda Doktor Fre-ud'a ilgimin balamas da, gerekle karlatklar zaman yaralanan,
insanlara duyduum ilgiden ok, yaratclk konusuna ve motivasyonlar konusuna duyduum kiisel
meraktan geliyordu.
te bu yzden, o kusursuz yaz mevsiminde her gn birka saat boyunca krlarda gezinti yapyordum.
Defterimi koltuumun altna alarak ssz bir kahvede tek bama oturuyor, bir aperetif yudumlu-

11
i
yor, edebiyat dnyasnn bykleriyle hayali tartmalara giriyor, onlar ok etkiliyordum. Ya da rmak
kysna gidip bir aa altna oturuyor, defterimi kucama ayor, romantik izlenimlerimi kada dkyordum.
Yazdklarm her zaman soluu tkanm bir nesir havasna dnyordu ama, yazma tekniini rendike
bu kusuru yeneceimden emindim.
Sonra bir de ak konusu vard. Okuyucum da kuku duymayacaktr eminim, bu kadar snrsz dnyaya sahip
bir gen olarak, ok byk bir aka yetenekli olduuma kesinlikle inanyordum... ba dndrc, sersemletici
bir aka. Yirmi be yandaydm. Salkla couyordum. Durmadan roman okuyordum. Hayal gcm geniti.
Aka hazr oluumda da, bu nedenlerle, alacak hibir ey yoktu.
Aka hazr! Utanga ve duygulu bir gencin, iinin ihtirasla dolu olduunu syleme biimi deil mi bu? Ak
acaba bu duyarl tiplerin, ilerindeki ehveti ynetmek iin kullandklar bir hayal deil mi?
Yoo, pek deil! O sralarda yirmi be yanda olan o gencin yzeysel, duygusuz, kendine ar gvenli ve
bencil biri olduunun farkna varyor ve ac duyuyorum. Bir tek, iinin ihtirasla dolu olduu doru.
Ama zavallnn hakkn teslim etmek gerekirse, aka hazrd gerekten.
Kendimi rahat, biraz da tembel bir hayata kapp koyverdim. Doktor Gros'un benden istedii eylerin hepsini
yapyor, baka da pek bir ey yapmyordum. Daha hrsl, ya da daha az gvenli biri, bo zamanlarn kendini
eitmekle, kendini gelitirmekle geirirdi. nk geleceime ynelik analizler, baar olaslmn kesinlikten
pek uzak olduunu aka ortaya koymaya yeterdi. Bir kere ne ailem, ne de param vard. Eitimim nedeniyle
borluydum. Yeteneklerimi yoksul bir tara toplumuna harcayp ziyan etmeye de hi niyetim yoktu. Ama yine
da gnlerimi tembel tembel geirmekten, kendimi gelecekte karma kacandan emin olduum bir frsata
hazrlamaktan memnundum. O frsatn gerekten kaca hi de belli deildi ama ben onun ilk keyi kvrlr
kvrlmaz belireceinden nedense pek eminmi gibi davranyordum. imdi geriye baktmda gryorum ki
alsam da bouna olacakm zaten. nk hemen o sonbahar sava patlad ve ben de derhal askere
alndm. Romantik ve budala bir gen olduumdan, orduya da er olarak katldm.
Drt yl sren amur, siper, koku, korku ve sknt yaam. ki ke12
re yaralandm. kincisi fiziksel yaamm mrm boyunca etkileyecek kadar ciddiydi. O drt yl, belleimde
sonu gelmez bir dehet ve tiksinti lekesi olarak yer ald. Bugn bile, kendi kymn mezarlnda yaplan
trenlerde silah arkadalarm arasnda durup "Fransa urunda lenler"in adlarn dinlerken iim bulanr,
benliimi garip bir fke sarar.
Doktorluumu kullanarak subay rtbesiyle askerlik yapabilecekken neden kendimi siperlerin kasaplna
sundum? Doktor Freud'la en ufak bir tankl olan bile, gizli bir lm isteini kovalamakta olduumu
syleyecektir... gerekten de yleydi. Bunu o zaman da biliyordum ama, bilmek beni ne kurtard, ne de bu
hareketime engel oldu. Oysa bilinalt konusundaki o acemice bilgilerim, kendini anlamann her eyi tedavi
edeceini sanmama yol ayordu.
Fazla hzl gidip hikyenin nne geiyorum galiba. Ne var ki hayat srayla giden bir ey deildir. Dzenli de
deildir. Hem ayrca, benim o yaz aka hazr olmamla, sonbaharda gizli bir lm isteini kovalamam
arasnda bir balant da var. O balant Katya.
Katya...
gn nce, yirmi drt yldan sonra ilk defa Salies'e dndm. Ordudan ayrlp, kendi yoksul kasabamn
yalanan doktorunun yerini almak zere bu yreye geldiimden beri ilk defa. Drt ylm siperlerde geirmek,
gelecekle ilgili umutlarm toz gibi datmt. Artk ne nl olmay zlyor, ne de heyecan hayali
kuruyordum. Tara doktorluunun getirdii huzura, zamanm dolduran o tekdze hasta ziyaretlerine,
kranla sarldm. Yllar ben dikkat etmeden geti, bir daha da hatrlanmad. Derken bir sonbahar sabah,
kendimi birden krk be yanda buldum; krk be demek, genlik umutlarnn, orta ya baarlaryla
karlatrlp tartld zaman demektir. nk o zamana kadar yapabileceim her eyi yapm olmam
gerektii ortadadr. Krk beinci doum gnmn akamnda, tek bama alma masamda otururken,
insann kendine sorabilecei en kalplam soruyu sordum; Nereye gitti hepsi? Ve sonra da daha az
kalplam olan baka soru: Neydi ki zaten?
Kalbim eski gnlerin zlemiyle dolu, hemen hemen pimanl andrr bir ac iinde, tekrar Salies'e dnp
hayatmn orada kalm ipliklerine, kiilik dokum yrtld zaman kopup orada kalm ipliklere, bir gz atmaya
karar verdim. imden her iimi yzst brakp
13
hemen o akam komak geldi. Ama sradan hayatn da hayallere zg hzl tempolar reddediinde her
zaman youn bir ironi vardr. Benim de kendime bir tatil ayarlayabilmem iin aradan yl daha gemesi
gerekti. Ancak krk sekiz yamda, on be gnlk bir tatil iin Salies'e dnebildim.
gndr buradaym. Dolayorum, kendi kendime yryler yapyorum. Hatta kendime bir de okul defteri
satn aldm. O yazn anlarn not edebilmek iin. u anda nehrin kenarnda, koca aacn altna oturmu, o
deftere yazmaktaym. Burada geirdiim ilk yaz hatrlyorum. Salies aradan geen eyrek yzyl iinde d

grnyle pek az deimi. Gazinonun, banyolarn yaps, yine yle Second Empire tarznda ssl psl,
restoranlar yine eskisi gibi bir garip dekore edilmi. Ama eskimi boyalarda, onarm bekleyen ykk dkk
havada bir melankoli hissediliyor. nk bir kadnn orta yaa geldiinde kendini nazlayp rahat etmesi ho
karlanmamaya baladndan beri, Salies artk moda bir yer olmaktan km bulunuyor. Bugnlerde orta
yal kadnlar, gerek kendilerine bak alar, gerekse dtan zorlanan idealler nedeniyle, hep genmi gibi
davranmak zorunda kalyorlar. Makyaj malzemelerinin hilelerini reniyorlar, elence hayalinin peinden
kouyorlar, onu bir ama sayyor, hibir zaman doyuma varamyorlar.
Yine de Fransz doktorluunun su tedavisiyle ilgili bran ekonomik durumlarla ve modayla ilgili deil demek
cesaret ister. Kadnlarn, Salies'e gelmesi kesildikten pek az sonra, kaplcalarn suyunun geri zekl
ocuklarn tedavisinde gereken sya, tuza ve minarellere sahip olduu kefedildi. Gazino ve kk oteller,
bu tr bahtszlarn yl boyu kald yerler haline geldi. anssz ocuklar bylelikle anne babalarnn gnlk
hayatndan uzakta yaar oldu. Bir zamanlar k bayanlarn dolat kaldrmlarda imdi bu ocuklar
banyolara gtren iri kym bakc kadnlar dolayor. ocuklar lk sularn iinde debeleniyor, banyo
sularndan gnlk dozlarn yutarken yzlerini gzlerini buruturup duruyorlar.
Ama benim savatan nceki o yaza ait anlarm hatrlayp yazmam zorlatran, genel havann ve
mterilerin gsterdii bu deiiklik deil. Aslnda Salies, 1920'lerle 1930'lann irkin mimarlk dnemini iyi
atlatm bulunuyor. Nice tatil kyn berbat eden bu furyadan, tam o sra gzden dm olmas kurtarm
onu. Bu yzden byyp
14
modernlememi. evrenin deimemi olmas, daha kolay hatrlamama yol ayor, her an bir baka any
da yerinden kprdatyor, bir baka sesi kulama getiriyor, belleimin derinliklerinden bir baka surat
canlandryor. Ayrca bugnle eyrek yzyl nceki o yaz arasnda bir kpr daha var. imdi de evrede yeni
bir savan fisltlan dolayor. Havada yine melankolik bir heyecan var. ekingen bir isteri, sinsi bir
vatanseverlik atei salgn halinde. Tm planlar ve projeler askya alnm. Seferberlii yan bekler durumdaki
genlerin cesur konumalarnda bir tr umutsuzluk, ortak nitelik gibi grnyor.
Ama bugnle o eski Austos arasndaki fiziksel ve duygusal paralelliklere ramen, ben yine de anlarm dile
getirmekte glk ekiyorum. Sorun hatrlamakta deil. Her noktay tek tek ok iyi hatrladm halde, bir
araya getirdiim zaman ortaya yanl bir ezgi kyor. Hem sesleri ve biimleri arptan da yalnzca aradan
geen yllar deil. O olaylarn, Byk Sava'm teki yannda yer alm olmas yapyor bunu. Arada
tecrbenin ve acnn krfezi var. O krfez iki yzyl, iki kltr birbirinden aynyor. Benim gibi hayatlar
Byk Sava tarafndan ikiye blnm olanlar, genliklerini biten son bulan bir ktann kysnda kalm gibi
grrler. Hemen hemen yabanc bir dnyadr oras. stelik hem temposu, hem de dokusu farkldr.
Yaptmz, sylediimiz eyler, amalarmz ve yntemlerimiz bugnknden farkl etkiler doururdu o
zaman. Bu nedenle, o gnlere ait olaylar tpatp tarif edip, yine de gerein uzana dmek ok
mmkndr.
Ama ben kendi kendime, Katya'nn Yaz'na ait anlar yeniden ziyaret edeceime, elimle onlara yeniden
dokunacama, yeniden onlar iimde hissedeceime sz verdim ve bunu yapacam. O anlar anlam tar
biimde kaleme almasam bile.
Katya'y ilk nce uzaktan grdm. Ben yine tam burada, nehir kysndaki bu koca aacn altnda
oturuyordum. Defterim yine imdi olduu gibi kucamda akt. Szmona meditasyon yapyormu gibi
grnp, aslnda hayal kuruyordum. Birden bam kaldrnca onun uzam imenler arasndan bana doru
yrmekte olduunu grdm. Hasr apkamn kenar altndan gzm ksarak ynelttiim ilk bak, sradan
bir bakt. Ondan sonra tekrar kendi dncelerime dndm. Ama bir an sonra dikkatim yeniden ona
yneldi. Sonradan kendi kendime, onun bana yaklamasnn nemli olduu15
nu o sra hissettim, denemitim ama, tabii aslnda byle bir ey yoktu. Dikkatimi eken herhalde onun o uzun
admlarndaki kararllkt. Salies'in havasndan ve suyundan yararlanmaya gelen bayanlar genellikle parkn
patikalar zerinde, dikkatle gelitirilmi bir aldrmazlk havas iinde, birbirleriyle dedikodu ede ede
dolarlar, ikier ikier gezerlerdi. Bayanlarn parkta tek bana dolamas ho grlmezdi o sralar.
Katya'nn ama dolu yrynde ise, gezinti temposundan eser yoktu.
Yaklamas beni biraz utandrd, biraz da kararszlk soktu iime. Parkta baka kimse olmadna gre, bana
gelmekte olduunu anlamtm nk. Ayaa kalkp onu selamlamal mydm? Kz bana yabanc olduuna
gre, bu biraz fazla atak bir hareket olmaz myd? Ama beri yandan, srtm aaca dayal, defterim
kucamda ak apkam gzme inik pozda, nasl karlardm onu? Basit sosyal olaylardan byle utan
vesileleri karmak, kararszla uramak iin insann hem ok gen, hem de belli bir huyda olmas
gerekiyor. Ben de tam o yata ve o huydaydm. Yerimde doruldum, tiyatro sahnesin-deymi gibi bir edayla
sama soluma baktm, kzn bana gelmekte olduunu varsayacak kadar kstah olmadma gre, kime
gittiini aratnyormu gibi bir havaya girdim. Sonra ayaa kalktm, apkam elime aldm, dudaklarma
amaszlk yerine yerletirdiim garip glmsemeyle onun yanma varmasn bekledim.
Karmda durduu zaman, "Kk hanm?" dedim.

"Siz Doktor Montjean msnz?"


"Hayatn bana ykledii yklerden biri de o, evet," dedim. Yalnz kaldm zaman eitli sosyal
karlamalarn provasn yapmak ve basit sorulara kltrl ve ilgin sandm cevaplar gelitirmek, bata
gelen meraklarm arasndayd. Yarattm etki her zaman yapay ve yapmack olur, szler azmdan kar
kmaz, her seferinde piman olurdum.
"Erkek kardeim bir kaza geirdi, Doktor." Bunu syleindeki rahatlktan, durumun pek de acil olmad
anlalyordu.
"Ya!" Parkn kar tarafna baktm. Sanki birini grmeyi bekliyordum... Bir dost, ya da erkek kardein kendisi.
evrede bakalar da varken, kim bir gen kz tek bana yollard doktor armaya? "Ya... kardeiniz
nerede imdi, Bayan...?" Kalarm soru sorar gibi hafif kaldrdm, adn sylemesini bekledim.
16
"Evde"
"Evde mi?"
"Evet. Biz Etcheverria'da oturuyoruz. Biliyor musunuz o evi?"
Bilmediimi itiraf ettim.
"Mauleon yolu zerinde, Salies'e iki virgl alt Kilometre uzaklkta."
Bu dakik ifadeye glmsemeden edemedim. "Tam iki virgl alt kilometre mi?"
O evet anlamnda ban sallad. "Gidelim mi?."
"Ah... tabii. Ama antam almak zorundaym."
Daha ona kolumu uzatmama frsat tanmadan, hemen dnp kasaba meydanna doru yrmeye balad.
Ben de aresiz, kendimi ona yetimeye alr buldum. "ey... kasabaya nasl geldiniz? At arabanz m var?"
"Bisikletimle geldim. Bisikleti meydanda braktm."
O gnlerin gen kadnlar zaman zaman elence ya da gsteri olarak bisiklete biraz binerlerdi ama, bisikleti
bir tat arac olarak kullanmak det deildi. Usul kurallar da giyim kurallar kadar katyd henz. Bu gen
kzn her iki kural kategorisine de meydan okumas bana ilgin geldi. "Bana kardeinizin geirdii kazay
anlatr msnz, Bayan...?"
"Treville," diye karlk verdi sonunda soruma. "Yoo, pek ciddi bir ey olduunu sanmyorum, Doktor.
Bisikletinden dt.
"Bisikletinden mi?."
"Evet. Yar yapyorduk, o dt."
"Yar ha? Anlyorum." Yznn yandan grnne baktm. Gne yan yanamdaki salkl renk beni
birden etkiledi. Orta snf kadnlarn soluk grnmesi modayd. Hem gzellik saylyordu, hem de kiinin bo
vakti olduunu kantlard. Bana apka da giymemiti. Herkesin frfrl, geni kenarl apkalar giydii
gnlerde, bu pek sportmence bir davrant. Kadnlar otomobil ya da at gezilerine bile apkayla karlard o
sra. Gr siyah salarn geri ekip gevek bir topuz halinde toplamamt. Kurtulan salar akaklarna
dklmekteydi. Herhalde iki virgl alt kilometrelik bisiklet yolculuu srasnda umu, dalmt salar. Onu
gzel diye tanmlamak doru olmazd, nk izgilerinde gereinden fazla canllk vard. Gnn pasif,
tombul gzellik anlayna hi uymuyordu. Sanrm
Katya'nn Yaz
17/2
ona ho bir kadn demek daha doruydu... bence gerekten ok hotu. Ensesinin zarif kavisine, orada virgl
gibi kvrlm ksack buklelerine bakyordum ki, o da bana dnd. Gzlerini sanki kendisine neden yle
bakp durduumu soruyordu.
Ben hemen, "ey, kardeinizin neresine ne oldu?" diye sordum.
"Eh, sa solu syrld tabii. Belki de krk falan vardr. Ama beyin sarslmas yok."
Kalarm attm. "Hayranlk duydum, Bayan Treville. Tptan anlyor gibisiniz."
Omuzlarn kaldrd, dudayla puflayp yzne gelen bir tutam sa kyller gibi havaya uurdu. Sokak
ocuklar yaparlard bu hareketi. Bir eyi nemsemediklerini belirtmek iin. "Pek saylmaz," dedi.
"Ama birok insan... hele de kadnlarn hemen hepsi kaburga nedir, kprck kemii nedir hi bilmez."
"Bir yaz anatomiye ilgi duymu, birka kitap okumutum. Hepsi o kadar, esrarengiz bir yan yok."
Bir gen kzn anatomiye ilgi duymu olduunu 1914 ylnda itiraf etmesinin ne etkiler yaratacan nasl tarif
edebilirim? Gnmzn modern dilberlerinden birinin, pornografiye hayranlk duyuyorum demesi gibi bir ey.
an kibar konuma gelenei insan vcudunun varlndan haberdar olmay bile reddediyordu, nerede
kald blmlerini tek tek ele almak.
Parktan km, Salies'in aal anayolundan hastaneye doru yryorduk. Kar kaldrmdaki iki kadn
durup, gen doktorun yannda apkasz yryen kz hakknda birka kelime fsldatlar. Gerekten de
Katya'nn o uzun, atletik admlarndaki canlln kadns grnmedii ortadayd. Gnn kadnlar mymntyd
demek hakszlk olur ama, herhalde koca admlarla pat pat yrmek de pek olaan deildi. Sanki bir yere
acele yetimesi gerekiyormu gibi bir kklk gsterirdi bylesi.
"Kardeinizde beyin sarslmas olmadn nereden anlayabildi-niz?" diye sordum.

"Gzne k tuttuum zaman gz bebekleri klyor." Konuurken sesinde herkesin bildii basit bir eyi
tekrarlar havas vard. "Baka nasl anlalr beyin sarslmas?"
"Gerekten de, baka nasl anlalr..." dedim yapmack bir a18
knlkla. "Herhalde o yaz okuduunuz tp kitaplar tehis konusuna da deiniyor olmal."
Yrmeyi kesip bana dnd. Sesimin tonu onu artm gibiydi. Gzleri dengemi bozacak biimde
benimkileri arad. Ciddi soru sorma ifadesi eleniyormu gibi bir glmsemeye karmt. Bu ifadenin ona
zg olduunu daha sonra anladm. ok sevdiim bir ifade. "Demek sizin alannza izinsiz girme suu
ilemi bulunuyorum, yle mi?" dedi. "zr dilerim."
"Yoo, hi ilgisi yok," diye itiraz ettim.
'Yok mu?"
"Elbette yok... ey, aslnda, ak konumak gerekirse..." Srttm. "Dorusu bilgili doktor rol bana der. Siz
ise aresizlik iinde, bilgiye hayranlk duyan hasta rol oynamalsnz."
Glmsedi. "Gelecek karlamamzda elimden geldii kadar aresiz ve hayran grnmeye sz veriyorum."
"Hah, bylesi daha iyi."
"Siz de bilgili doktor olacaksnz... yani... bilgili gen doktor."
"Gen... ama vakarl."
"Aa, elbette vakarl, Baksanza doktor... hastaneyi oktan getik desem vakarnz sarslr myd?"
"Ne? Ha! Gerekten gemiiz. Nereye gittiimi unutmu grnmek, yanmdakinin dikkatini snamak iin
uyguladm bir yoldur."
"ok kurnazsnz."
'Teekkr ederim. Ben eyalarm hazrlarken ieriye girmek ister miydiniz?"
"Saolun, istemem. Ben sizi burada beklerim."
Doktor Gros'un arabasn dn aldm, kasabadan kp gneye doru yola koyulduk. Toprak yolun iki
yanndaki elma aalar, le scanda evreyi meyvelerinin kokularyla dolduruyorlard. Kendi kendime
yaptm tm o ideal sohbet provalarna, kendi szlerimi zerinden pr pr espri damlayacak kadar
younlatrp hazrlam olmama ramen, syleyecek ho bir ey bulamyorum. Ona gelince, sosyal
sohbetten pek holanmazm gibi oturuyordu. Yzn gnee doru kaldrm, halinden memnun
grnmekteydi. ki kere bana dnp cmerte, ama her tr kiisel mesajdan uzak biimde glmsedi.
Gnein scandan zevk alyor, arabann hareketinden kaynaklanan rzgrdan holanyor, kendisine bunca
zevki veren za19
mana, o da geri glmsyordu. Ben de sevimli, isimsiz bir varlkm-m gibi bu glmsemenin iine
almyordum.
lgin ya da esprili bir sz bulamaynca, yine bilinen kalplara dnmek zorunda kaldm. "Bural deilsiniz
galiba, kk hanm," dedim. Konumasnda o gneye zg, ark syler gibi ton olmad gibi, kelime
sonlarndaki "e" harflerini de atlyordu.
"Deilim." Bir an sessiz kald, sonra herhalde tek kelimelik cevab biraz kat buldu. "Biz banyolar iin geldik,"
dedi.
"Rahatsz oluyor olmalsnz."
Kendi tatl hlyasna geri dnm gibiydi. Bir ka saniye sonra uyand. "zr dilerim. Ne diyordunuz?"
"nemli deildi."
"yle mi? Peki."
Yarm dakika sessiz geti. "Rahatsz bir ey olmal diyordum," diye tekrarladm.
"Nedir rahatsz bir ey olan?"
imi ektim. "Kasabadan bu kadar uzakta oturmak., hem banyolara gelip hem de banyolardan bu kadar
uzak bir yerde kalmak." Bu konuya girdiime pimandm. Ne onu ilgilendiriyor, ne de bana avantaj
kazandryordu.
"Aslnda ylesini tercih ediyoruz," dedi.
"O halde demek banyolar iin her gn kasabaya inmek zorunda deilsiniz." Bunu sylerken, onun her gn
kasabaya inmediini bal gibi biliyordum. ok kk bir yerdi Salies. Ben de, olduka bo vakti olan romantik
bir gentim. Oraya sk sk iniyor olsa mutlaka grrdm onu. Grm olsam... o zaman da kesinlikle
hatrlardm.
"Yoo, hergn inmiyoruz, hatta..." Yol stnde yaklamakta olan ihtiyar bir kylye glmsedi, adam enesini
kaldrarak bu selama Bask usulnde karlk verdi. Kz tekrar bana dnd. "Aslna bakarsanz hi
inmiyoruz."
"Ama..."
"Size banyolar iin geldik derken yalan syledim."
"Yalan m?" Glmsedi. "Sk sk m yalan sylersiniz?"

O dnceli dnceli ban sallad. "Genellikle insann yapabilecei en kolay ey yalan sylemektir. Bazen
de en nazik hareket odur. Buraya salk nedenleriyle geldiimiz doru. Gereksiz sorulardan uzak kalmak iin
de, banyolara geldik dedim."
20
"Anlyorum. Ama asl neden..." Hemen susup gldm. "Neredeyse o gereksiz sorulara balamak
zereydim," dedim.
O da benimle gld. "Eminim. Hah, geldik ite! u sadaki yol."
Aal yolun ot brm, bakmsz hali, Trevilleler gelmeden nce evin uzun sre bo kaldn gsteriyordu.
Etcheverria denilen eskiden kalma ta ynna yaklarken, kendi haline braklm, otlar arasnda tek tk
gnll ieklerin boy gsterdii bir bahe duvarna paralel gitmekteydik. Bu iekler birinin burayla biraz
olsun ilgilendiini gstermekteydi. At iki kere sinirlenip yana srar gibi oldu.
"Buras perili, biliyorsunuzdur, dedi o glmseyerek.
"Perili bir evde oturmaktan rahatsz olmuyorsunuz, yle mi?"
"Yoo, ev deil, bahe. Bura efsanelerine gre bahe periliymi," Ban dnceli bir edayla yana eip
ekledi. "Eh, belki ev de perilidir. ou evler yle... u ya da bu bakmdan."
"lgin bir gzlem. Ama Doktor Freud olsa, evler deil, insanlar perili derdi. u ya da bu bakmdan."
"Evet, biliyorum," diye ban sallad.
Gerekten afallamtm. Hayran olmutum. "Doktor Freud'u okudunuz mu?"
"Evet. Anatomi konusunda merak ettiklerimi rendikten sonra."
Gld. "Herhalde bir meraktan bir dieri douyor. nce eitli paralarn nasl altn reniyorsunuz,
sonra da o paralarn neden zahmet edip altn merak ediyorsunuz."
Bahe kapsna doru saptk. At balamak gerekmiyordu. Tecrbeli bir doktor at olduu iin, kendi kendine,
sakin sakin beklemeye alknd. Katya'ya elimi uzatmak iin arabann evresinden dndmde, o kendi
kendine inmeye balamt bile. Benim gerekmeyen yardm teklif ediim, onun da son anda benim elimi
tutmaya almas bir dengesizlik yaratt, ikimiz de gldk.
"Ucuz komedilerde olur byle eyler," dedi o.
"Ya da yce ak hikyelerinde," diye ekledim.
Bana bakp glmsedi. "Hayr, yalnzca ucuz komedilerde bence," dedi.
"Eh, belki de siz haklsnzdr. lk defa olarak dans ettiim kadn..." Kulaklarma kadar kzarp sustum. Elimin
hl onun belinde olduunu fark etmitim. Hemen geri ektim.
21
ne dp eve doru yrd. "Dans ettiiniz kadn... ne olmu?" diye sordu omzunun zerinden.
Syleyemezdim. Korse giymiyor, diyemezdim. Avucumda hl kuman altndaki yumuak tenin scakln
hissediyordum. "Dans ettiim kadn..." Hafife ksrp boazm temizledim."... kendi ailemden biri deil,"
diye bitirdim cmlemi.
Bana yan yan bakt. "nanmyorum," dedi.
yi. Ben sk sk yalan sylerim nk. En kolay eydir. Bazen de yapabileceimiz hareketlerin iinde en nazik
olandr."
Neeyle gld. "Tamam," dedi.
Evin cephesi onarma muhtat. Rutubet badanay yer yer rtm, alttaki talar gsterecek ekilde
soymutu. Orta hole adm attmzda rutubetin iliklerime ilediini hissetim. Buras kn enikonu rahatsz bir
ev olmalyd.
"Katya?" Bir erkek sesi, orta hole alan odalarm birinden sesleniyordu.
"Evet, Paul, diye karlk verdi o. "Doktoru getirdim. Bir iki saniye daha hayata sarlmay baarrsan, yardm
geldi saylr."
Bana peinden gelmemi syleyip salona doru yrrken ayn erkek sesinin gld duyuldu.
"Paul, bu Doktor Montjean. Doktor Montjean, bu benim zavall yaral kardeim."
Koltuundan kalkt srada, sa kolunun bedenine sarglarla sarlm olduunu grdm. Ama aknlm
belli etmekten kendimi alamadm."
kizdiler. Her izgileri birbirinin eiydi. Dolgun dudaklar, ak alnlar, kk elmack kemikleri, kesin hatl
eneleri, kestane rengi salar. izgiler aynyd ama, genel etki insan artacak kadar farklyd. nk ayn
olan, bu unsurlar, herbirinin cinsiyetinin yorumuna tabi tutulmak zorundayd. Kzda salkl bir gzellik olarak
grnen ey erkekte tkrldm, hemen hemen kadns bir yumuaklk yaratyordu. Kzda zarif grnen
hareketler, erkekte yapmackt. Kat yrekli bir eletirmen, Katya'y biraz fazla atak olarak tanmlarken,
kardeini biraz fazla ekingen bulurdu. Benzerlik, iindeki bu farkllk en ok gzlerinde belli oluyordu. Ayn
biim badem gzler, yine ayn ak mavi renkteydi. evrelerindeki koyu renk kirpikler onlara beklenmedik bir
gzellik katyordu. Ama gzlerinde yaratt etki ok farklyd. Katya'nn baknda bir yumuaklk vard.
nsan,
22

canllnn kaynaklarna bakmaya davet eder gibiydi. Kardeinin bak ise metalik, hemen hemen iine
szlmaz bir bakt. Iklar gzlerin dnda oynayordu. Yzeyinde. Katya'nn klar ise gzlerin ta iinden
geliyordu. Katya'nn gzleri birer kpr, kardeinin-kiler birer duvard.
Benim belirgin aknlma ikisi birlikte gldler. Kardei elimi sol eliyle, tersinden skp yukar aa
sallarken, "kiz olduumuzu nceden sylemeyip insanlar artmak, bkknt getiren bir espri oldu artk,
Doktor," dedi. "Ama yine de, bizi ilk defa bir arada grenlerin gsterdii tepkiyi seyretme tutkusundan
kendimizi alamyoruz. Size bakp gldmz iin bizi balayn ama, bu cehennemin dibi yerde insan
elendirecek o kadar az ey var ki!"
Profesyonel ses tonuna dnp kendimi toparlamaya altm. "Kzkardeiniz bana bisikletten dtnz
anlatt," dedim.
Katya'ya doru bakp srtt. "Eh, yle de denilebilir herhalde. Aslnda ben..." "...ben iecek bir eyler
getireyim," diye atld Katya hemen. "Bir fincan tizan ier miydiniz, Doktor?"
"Ltfen."
O odadan knca kardei sesini ykseltti. Szlerini onunda duymasn salad. "yle de denilebilir, Doktor.
Aslnda kzkardeim yuvarlad beni bisikletten!"
Katya holn ilerisinden, "Sama!" diye bard. Delikanl yavaa gld, ban iki yana sallad. Olduka usta
bir elden kt belli olan sarglar ayordum. Omzuna ilk dediimde yzn buruturdu ama ben
muayenemi srdrrken o hep konutu. "Doru sylyorum, biliyor musunuz? Yarma ve rekabetlerde pek
kt huylu bir kzdr. Yolun bana kadar gidip gelmecesine yar yapyorduk... Ahh! ff, doktor! Eer
acd m diye soracaksanz, cevabm imdiden evet!"
"zr dilerim."
"Acaba yeterli mi? Her neyse, yara ondan nce balamak gibi kolay bir hileyle biraz nne gemitim.
Yolun sonuna vardm, dnp geri gelmeye baladm... ne yapt dersiniz? Tam... Ah! Hay Allah, doktor! Son
iiniz Engizisyon mahkemesinde miydi sizin? Krlm herhalde, ha?"
"En azndan atlam."
"ansszlk ite. Evet, ne diyordum? Dnt tam yanndan gei23
yordum ki bana bir tekme att, bisikleti bahe duvarna srmeme neden oldu. Srf aklna esti diye. Jokey
Klb bilse onu hemen yelikten kovard."
"Jokey Klb m? Paris'li misiniz siz?"
Bir kan, arm gibi hafif havaya kaldrd. "Evet, yle Jokey Klbn duymu olmanza atm.
Aksannzdan bural olduunuzu sanmtm."
"Aksanm olduunu bilmiyordum." Aslnda Paris'te okurken, Bask aksanmdan kurtulmak iin byk abalar
harcamtm, nk okuldaki arkadalarm glyorlard konuma biimime.
"Pek de aksan saylmaz belki. Telffuzdan ok, konuma temposuyla ilgili. Ben aksanlara pek meraklymdr.
Bence yetime tarzn ve sosyal snf en iyi ortaya koyan ey insanlarn konuma biimidir."
Paul Treville'in kendinde de deiik bir ton yok deildi. Genizden gelen, tembel bir konuma. Yksek snf
Paris aksan olarak tanyordum ben bu tip konumay. Houma gitmeyen bir tarzd. Bana servet ve konfor
gibi kavramlarn varln hatrlatrd hep. Hem de ben eitim uruna korkun bir mcadele verirken. Bu biim
konumay bir aksan deil, bir yapmack olarak dnmmdr. O devam etti:
"Sizin aksannz tarif etmem istense, gneyli konuma biiminden kurtulmak iin mcadele etmi ve bunu
hemen hemen baarm biri derdim, Doktor."
Beni rahatsz eden, vard yargnn doruluuydu elbette. Hepimiz karmzdakinin bizi anlamn isteriz
ama, ayna gibi iimiz dmz grnsn istemeyiz. Korkarm bu skknlm pek iyi saklaya-madm. nk o
karmda beni byle yemlemekten pek holandn belli edercesine glmsedi.
"Doktor olmak iin olduka gensiniz, deil mi?"
"Stajm daha yeni bitti."
"Anlyorum. Umarm ilk hastanz ben deilimdir."
"Son hastam olmayacanz umsanz, daha aklllk ederdiniz, Kprdayp durmayn, kolunuz hareketsiz
kalsn diye onu gsnze yaslayp sarmak zorundaym. Biraz acyabilir."
"Acyacandan eminim. Demek Jokey Klb duydunuz, ha? Ama herhalde ye olmadnz varsayabilirim."
24
"Varsaymnz doru. Paris anlarm, yoksul bir rencinin anlandr. Yaamaktan ok, anlatmas zevkli olan
o bohem hayatnn anlar. Klbnze ye olmak iin istenen aidat... yani beni oraya tavsiye edecek birini
bulmu olsam bile... tm eitimimi karlayabilecek bir para."
"Evet, herhalde. Ama uzun vadede, belki de daha iyi bir yatrmdr. Orada daha iyi bir snf halkla
tanrdnz."
"nemli kimselerle mi?"
Sesimdeki kasmtla glmsedi ama ben o glmsemeyi, sargy biraz sk ekerek bir anda yok ettim.
"Ah? Acdnn farkndasnzdr herhalde."

"Hm-hm."
"Galiba yalnzca tarlalarda ter dkenleri nemli insan sayma yanlgs iindesiniz, Doktor. Bir de kalayclar,
duvarclar, sabanclar... Soyluluun byk sosyal deerini grmezden geliyorsunuz."
Bir yandan sargy sarar, gsnn evresine dolarken tonsuz bir sesle, "Sizce nedir soyluluun byk
sosyal deeri" diye sordum.
"Byk Devrim'in kltrel intiharndan bu yana benim snfmn grevi, burjuvalara tembelliin zararlarn ve
ktlklerini gsterecek model oluturmak oldu. Ben de bu grevi byk bir adanmlkla stlendim
diyebilirim. Kendimi tmyle kumara, nianclk talimlerine, apknlklara... genlerin dier geleneksel
uralarna verdim."
"Sizin iin ne kadar skc olmutur."
"Olduka."
"Ya oyun arkadalarnz iin?"
"Ah, delikanlnn sivri dileri de varm?"
"Kprdamamaya aln."
"Beri yandan babam yararsz olma yolunda bambaka bir rota izledi. Kendisi, kibar bilimci diyebileceimiz
trden biri. Ama korkarm yararszl pek dikkati ekmiyor nk akademik tipler arasnda yararszlk zaten
esastr."
"Ya kzkardeiniz?"
"Katya m? Ah, ite orada yaral bir noktaya parmak bastnz, kelime oyunlarndan holanr msnz?"
"Pek holanrm diyemem."
"Yazk. Evet, Katya tam anlamyla snfnn yz karasdr. Frsat bulsa, korkarm olmayacak deerli ve yararl
faaliyetelere kalkrd.
25
t
Bereket versin bu ssz diyarda byle bir frsat bulamayacak ve aile geleneimize de bir zarar gelmeyecek.
Evet, Doktor? Tehisiniz nedir? Hayatmn geri kalann iyileme umudu olmayan bir sakat olarak m
geireceim?"
"Fiziksel adan, hayr. Kolunuzu ve omzunuzu kprdatmadka, doa sizi onaracaktr. Ama kolunuzu
kullanabilecek hale gelmeniz bir ay srebilir."
"Bir ay m?"
"Kemiklerin normal bir kaynama sresi vardr, Bay Treville."
Yzme beni snavdan geiriyormu gibi bakt. "Treville mi? Kat-ya size soyadmzn Treville olduunu mu
syledi?"
"Evet, yle dedi. Deil mi"
Alt dudan hafif ne uzatp, serbest kalan elini kaygsz bir ifadeyle havada sallad. "Yoo, tabii. Treville.
Hm-m-m. Kulaa ho geliyor bence. Siz ne dersiniz?"
Kendimi alaya alnyormuum gibi hissettim. Narin gururu bir takm baarlarla desteklenmemi bir gen iin
bundan daha dayanlmaz bir ey de olamaz. Bu duygularm, sargnn sonunun biraz hzl ve sessiz biimde
bitirmemden, sonunda da souk bir sesle konumamdan belli oldu: "te bu kadar, Bay Treville. imdi...
Daha baka yeriniz de aryor mu? Biraz acelem var da..."
"Var m sahiden?" Paul Treville glmsedi, tek kan da havaya kaldrd. "Biliyor musunuz, Doktor, sizin
mesleinizdekilerin srf birka yl kimyasal maddelerle oynadlar diye kendilerini dier esnaftan stn gren
havalara girmeleri beni her zaman elendirmitir. Hayatnz kazanmak iin paras olanlara hizmet vermekte
olduunuzu unutuyor gibisiniz."
"Ayn ey birok baka meslek sahipleri iin de sylenebilir."
"Gerekten yle, fahieler iin rnein."
Yzne bir sre sessizce baktm, sonra ayn souk sesle tekrarladm. "Baka ikayetiniz var m? Banz
dnyor mu? Mideniz bula-nyor mu? Ar var m?"
"Yalnz syrlan yerlerim acyor. Ama zamanla geeceinden eminim. Sanrm zamann gemesi, sizlerin
evrensel panzehir saydnz ey. cretinizi Zaman Dede'yle paylamak hi aklnzdan gemi miydi?"
26
Tam kaba kuvvete bavuracam srada, Katya elindeki gm tepsinin iinde fincanlar ve tabaklarla girdi.
"Taraada m ielim?"
Kardeinin tavrndan tr hl gcenik olduumdan, ayla vakit geiremeyecek kadar megul olduumu
sylemek geldi iimden. Ama buna iki ey engel oldu. Birincisi... Katya beni parkta bulduu zaman ne
durumda olduum dnlrse, meguliyet iddiam gln grnecekti. kincisi ise... Katya'ya ktm ben.
O sra henz bunun farknda deildim tabii. Ama olaylara sonradan bakmak, netlii bozan ayrntlar ortadan
kaldrmaya yaryor. imdi anlyorum ki o sra ben ilgi, sevgi ve heyecan evrelerine admm atmtm bile.
Bunlar ksa zamanda ak douracakt. Henz aramzda nemli bir ey gemi deildi. Parkta yanmsra
yrrken gne yan profilinin grnm, akaklarnda uuan salar, gzlerinin itenlik ve neeyle

benimkileri aray, arabadan inmesine yardm ettiim sra elinin elime dokunuu, beline sarlm... nemli
eyler deil yani. Ama ak oluturan zerrecikler, blnp analizi yaplamayacak kadar kk eylerdir. Nasl
akn tm, bir anda, bir tek bak asndan grlemeyecek kadar bykse, bu da tam tersine. Akln,
mantn tesinde, kendim de farknda olmakszn, ktm ona.
Akm ok ar bal bir biimde ifade ettim: Ona taraada ay imekten mutluluk duyacam syledim.
Kardei ayaa kalkt, benim varlmdan feyz alma zevkinden mahrum kalmak zorunda olduunu, nk
odasna kp Zaman'a yakarmak, kendisini iyiletirmesi iin dua etmek niyetinde olduunu syledi. Bana
yapmack bir saygyla eilip selam verdi. "En nemlisi Doktor, kzkardeime hibir konuda meydan
okumamanz nerir, sizi uyarrm. Tartmay kaybetmek zere olduuna inanrsa, aydanl kafanza
geirmekten bile geri kalmayacan sylemedi demeyin. Sana gelince, Katya, seni de uyarmak istiyorum.
Nazik doktor bugn sanrm pek kavgac bir gnnde. Kukusuz bunun nedeni, krk vcutlar onarma
konusundaki yeteneklerinin snrl olduunu bilmekten kaynaklanyor. Eh, ben gidiyorum. Sizlere tatl
sohbetler dilerim."
Oturduumuz taraa o bakmsz baheye bakyordu. Dallarn arasndan leden sonra gnei stmze
dklmekteydi. Rzgr dallar kprdattka, Katya'nn beyaz, dik yakal, dantelli elbisesi
27
r
zerinde, akl koyulu desenler olumaktayd. Ik onun yzne bir ate yanstyordu sanki. Tizan zarif,
gvenli ve kaygsz hareketlerle servis yapn seyrettim. Bu rahat davran, yetime biiminden geliyordu
herhalde. Kardeinin kstah ukalal gibi. Aralarndaki o benzerlik bir kere daha hatrma geldi, farkllklarna
kreder buldum kendimi.
"Burada kardeinizle yalnz m oturuyorsunuz? diye sordum.
"Kyden bir kadn gelip gidiyor."
"Ama bahvannz yok galiba." Elimi ot brm yabanl baheye doru salladm.
Gld. "Hakszlk ediyorsunuz," dedi. "Ben buraya bu vahi, sa-natsz, doal havay verebilmek iin
saatlerce uratm. Hi de beenmi gibi davranmyorsunuz."
"Yoo, ok etkilendim. Gerekten son derece... zerinde durulmam bir hava yaratmay baarmsnz."
"Teekkr ederim." ltifat ban hafife eerek kabul etti.
"Ya annenizle babanz?" diye sordum. "Onlar nerede?"
"Annem doumumda lm. Yani... doumumuzda."
"zgnm."
"Aslnda zgn deilsiniz elbette. Nasl zgn olabilirsiniz? Ama yine de bu kalp sznze teekkr
ederim."
"Ya babanz?"
Bahenin telerine doru bakp tizann yudumlad. Sonra fincann taban iine koydu, uar bir sesle, "Eh
babam dipdiri dorusu," dedi.
"Burada sizinle mi oturuyor?"
"Biz onunla oturuyoruz aslnda."
Biraz armtm. Eer bu evde bir baba varsa, nasl oluyor da doktoru armak iin Katya bisikletle ta
Salies'e kadar yollanyordu?
O glmsedi, "dorusunu sylemek gerekirse, babam henz Paul'un geirdii kazay bilmiyor," dedi.
"Gnlk yaamn sorunlar babamn harc deildir. Yo, bunu daha doru ekilde ifade edeyim. Gc yetmez
demek istemiyorum da... ilgi duymaz demek istiyorum. Gnn byk ksmn kendi incelemelerine ayrr." Bu
szc komik ekilde vurgulayndan, babasnn ses tonunu taklit etmekte olduunu anladm.
28
"Ne tr incelemeler?"
"Tanr bilir. Koca koca, ciltler dolusu kitaplara eilir, onlar incecik defterlerdeki ksa karalamalar haline
indirger, ikide bir de kendi kendine 'Hm-m-m' ya da 'Ah!' veya 'Acaba!' deyip durur." Gld. "Ama aslnda
ona hakszlk ediyorum. ok sevimli adamdr. Ortaa kasaba hayat konusuna, dinmek bilmez bir merak
vardr. Geleneklerini inceler, tm vaktini ve zihnini buna verir, imdiki zamana ve bulunduu evreye
ayracak pek az ilgisi kalr. Zaman zaman bana yle geliyor ki babam bizi tarih sonras saylabilecek
nemsiz bir ada yayoruz farz ediyor."
"Sizin kitaplara ilginiz ve renme nerakmz da oradaa m geliyor? Anatomi gibi, Doktor Freud gibi konulara
ilgi gsteren pek fazla kadn yoktur."
"Baka kadnlarn ne yaptn hibir zaman pek aldr etmedim. Bir fincan daha?"
"Ltfen."
Doldurmak zere ne doru eildiinde alak sesle, sanki batan beri hep bunu dnyormu gibi,
"Kardeimden holanmadnz, deil mi?" deyiverdi.
"yle dnmenize sebep ne?"
"Ben tepsiyle odaya dndmde garip bir gerilim vard."

"Evet, sanrm vard."


"Eee? Ne dnyorsunuz onun hakknda?"
"Ak konuaym m?"
"Tatsz bir ey syleyeceksiniz demek. Deil mi?"
"Hem nazik, hem de doru szl olamam."
"Hay Allah!" dedi akadan arm gibi. "te bu gerekten ak szllk."
"Kabalk etmek istememitim."
"Ama?"
"Ama... ey, onu biraz uar ve kstah bulmuyor musunuz?"
"Oyunlar oynamay pek sever."
"Belki. Size bir ey sorabilir miyim? Soyadnz gerekten Treville mi?"
Ban aknlkla kaldrd. "Ne garip bir soru!"
Ona sorumun hi de garip olmadn syledim, kardeine Bay
29
Treville diye hitap ettiim zaman ne biim tepki gsterdiini anlatmaya baladm ama o szm kesti. "Ha,
anlyorum. Size admzn Treville olmad sansn verdi."
"Evet, yle yapt."
Katya glmseyerek ban iki yana sallyordu. "Bu da tam ona uygun bir davran deil mi sizce?"
"Bilemem. Ama sanrm yledir."
"Ona zg oyunlardan biri, nsanlar iletmekten... dengelerini bozmaktan holanr. Onu affetmeniz gerek."
"Gerekten gerek mi?"
"kiniz anlaabilirsiniz diye ummutum. Kimseyi tanmyor buralarda."
"Korkarm anlaabilmemiz biraz zayf bir olaslk."
"Yazk. Zavallnn hzl, zeki bir kafas var, ama dnyann bu cra kesinde o kafay yneltebilecei hibir
ey yok. Skntsndan akl dalyor."
"Neden baka yere gitmiyor?"
"Gidebilecek zgrle sahip deil."
Bunu syleyi tonu, kardeinin neden zgr olmad konusunda sorabileceim sorular engeller gibiydi. Ben
de baka ey sordum. "Neden sizin yaptnz gibi kendini okumakla, incelemeler yapmakla oyalamyor?"
"Bakalarnn fikirleri onu skar. Biraz bahede yryelim mi?"
Konuyu yle apansz ve belirgin ekilde deitirmiti ki, glmsemeden edemedim. "nmzde bir yerli
ocuun elinde orakla bize yol amas gerekmeyecek mi?"
nme dp yrrken gld. "Yoo, gerekmeyecek. Bu balta, girmemi ormanda, ok baslmaktan anm
bir patika vardr. Bir yaz kk var... yani bir yaz kknn kalntlar demek daha doru. Kitabm alp oraya
saklanmak houma gider. Geri o patikadan saparsanz sizi bulmak iin arama ekibi kartmak zorunda
kalacamz doru. Ama yanmdan ayrlmazsanz gvende saylrsnz."
"Sizin yannzda kalmaktan daha tehlikeli bir ey dnemiyorum, Bayan Treville. Bundan daha ok
isteyeceim bir ey de dnemiyorum."
Kalarn att. "Bu size yakmad, Doktor Montjean. Erkekler bu tr otomatik, ocuksu iltifatlarn ok can
sktn bazan anlayam30
yorlar. Kadn ya duymam gibi davranmak ya da cevap vermek zorunda kalyor. Oysa ou zaman ikisini
de yapmak istemiyordur."
Kulaklarmn kzardm hissettim. "zr dilerim. ok hakknz var. Size bir itirafta bulunabilir miyim?"
"Bilmem? Bu itiraf bana yk olacak m? Srlarnz saklamak zorunda kalacak mym? Yoksa acm gibi
yapmak zorunda m kalacam?"
"Yoo, ok nemsiz bir itiraf."
"Ya... yleyse hemen itiraf edebilirsiniz bana. nemsiz konularda ok rahatmdr."
"tiraftan ok, bir aklama desem daha doru olurdu. 'Otomatik ve ocuksu iltifatlar' diye hakl olarak itiraz
ettiiniz ey, benim edindiim tatsz bir huy olmu durumda. Tek bama olduum, hayal kurduum
zamanlarda, zekice dialoglar yaratma altrmalar yaparm. Ama bunlar gerek hayattaki kiilere
uyguladm zaman, her naslsa o zeki nitelik azmda eriyip yok oluyor, geriye tatsz bir yapaylk kalyor.
Fazla atak davranmak istemedim. Ama hata ettiimi itiraf etmek istiyorum. Beni affedebilecek misiniz?"
Bana dnp gzleriyle benim gzlerimi arad. "Birinci adnz nedir, Doktor Montjean?"
"Jean-Marc."
"Jean-Marc Montjean. On dokuzuncu yzyl romanlarnn kahramanlarna benziyor. Bu kadar romantik
olmanz bouna deilmi."
Omuzlarm kaldrdm. "Kardeiniz size Katya demiyor muydu?"
"Evet."
"Katya, Katerina adnn Rusa ksaltlm. Ama siz Rus deilsiniz, deil mi?"

"Deiliz. Hem adm da Katerina deil. Babam bir gen kzn duygularn hi dikkate almakszn, iirsellie de
zerre kadar nem vermeksizin, beni Hortense olarak vaftiz ettirmi. nsanlarn kendi adlarn
deitirebileceklerini renecek yaa gelir gelmez, adm Katya yaptm.
"Adnz m deitirdiniz? Yasal olarak m?"
"Hayr. Yalnzca irademin gcyle. Hortense dedikleri zaman hi cevap vermemekle. Bana Katya
demedikleri srece, istedikleri hibir eyi yapmyordum."
31
"Bir de beni romantik olmakla suluyorsunuz, yle mi?"
"O sulama deildir. Basit bir tarifti."
"Herkesin sizi yeni bir isimle armasn salayabilmek iin, kimbilir ne kadar inat bir ocuktunuz!"
"Huysuz demek daha uygun." Dnp dar patika zerinde ilerlemeye devam etti.
Otlar stmze dedike, souk topraktan ykselen nemin kokusu da geliyordu. Cildimin rperdiini
hissettim. "Herhalde hortlak yaknlarda bir yerde olmal," diyerek tedirginliimi bir akayla geitirmeye
altm."
Birden durup bana dnd. Yzndeki ifade ok ciddiydi. "Hortlak m? Ben onu hi hortlak olarak
dnmemitim."
"ey... burada kim dolayor yleyse? Hortlak deilse yani?
"Bir ruh. Sanrm kzcaz kendisine hortlak denilmektense ruh denilmesini tercih eder."
"Erkek deil yleyse bu ho... bu ruh!"
"Deil. Bir kz aslnda. Hortlak, ha? Ne tatsz bir dnce!"
"Belki de. Ama hortlak konusu zaten her zaman tatsz bir konudur. Tatsz olmak ii onlarn."
"Belki hortlaklar iin yle olabilir ama, ruhlar iin durum farkl. Ruhlar ok daha yksek ve yce varlklardr.
Bu konuda baka ey de duymak istemiyorum. te geldik artk. zel ktphanemi nasl buluyorsunuz?"
Bir zamanlar pek gzel bir yaz kk olduu belli olan harabeye bakt. "Ah... Buras ok... harika. Harika!
Belki biraz boyansa daha bile gzel olur. Krk pervazlarn onarlmasndan da bir zarar geleceini sanmam.
Ama temelin evresindeki o garip rme lekelerini ok sevdim. u kirilerin sarkmasn da! Bir mimarlk
harikas sizin ktphaneniz. Yerekimi kanununa meydan okuyarak ayakta kalyor."
"Uar bir binacktr. Bu nedenle de yerekimi kanununa uymas gerekmiyor. Niye astnz suratnz yle?"
"Ne sama bir kelime oyunu!"
"Kelime oyunlarndan holanmaz msnz?"
"Pek fazla holanmam. Daha nce de sylemitim."
"Soylu kelime oyunlarnn adanm bir dman olduunuzu bana sylememitiniz."
32
"Yoo, syledim... Hayr, haklsnz. Kardeinize syledim. Bu kelime oyunu dknl ailenin ortak nitelii
mi? Genetik bir kusur falan m?"
"Biz kelimelerin eitli ilevler grmesine izin veririz. Eer demek istediiniz buysa tabii."
"Demek istediim tam bu deil ama, yeterli diyelim." evreme bakndm. "Ev buradan grnmyor," dedim.
"Daha nemlisi, ev buray gremiyor," dedi bana glmseyerek.
Acaba bu, bir tr yaknla davet mi diye bir sre dndkten sonra, elini kendi iki elimin arasnda alp
tuttum. Kar koymad ama eli avucumda pelte gibi durdu, efkatli skma cevap gelmedi. Gzleri
gzlerime... pek atk kala deil ama... kukulu bir soru sorar gibi bakt.
"Bayan Treville," dedim. Ekleyecek bir szm yoktu.
"Evet?"
"Siz... ok gzelsiniz." Gld bana. "Bu doru deil, siz de biliyorsunuz," dedi. "Ho bir kadnm. Salkl.
Bakmas zevk veren. Ama gzel deilim. Sizin yle sylemeniz de ok sama."
Sessiz bir strap iindeydim. Bu sevgi gsterisini saygszlk olarak yapmadm anlatmak istiyordum. Tek
nedeni... karmda yle taze, yle zgr, yle... modern grnyordu ki... herhalde benim bu iten
davranm da anlar diye... bir trl kelime bulamyordum duygularm ifade edecek.
inde hafif ilgi gizli bir sesle, "Elimi tutmak hounuza m gidiyor?" diye sordu.
"ey... evet. Elbette."
"Pekala yleyse." Sabrl sabrl bekledi. Eli avucumun iinde, felli gibiydi. Kar koymuyor ,ama karlk da
vermiyordu. Sonunda giderek genileyen gariplik duygusu, elini brakmama yol at. Son bir kere veda iin
avucumda sktktan sonra.
Bu ar cesaretimin aramzda daha nce var olan dostluu zedeleyeceinden korktum, syleyecek bir
eyler aradm. "eyy... babanz, herhalde, rahatsz."
Bu rastgele szn yaratt etki beni artt. Yz birden bulutland, bir adm uzaklat. "Byle bir eyi neden
sylemek gereini duydunuz?"
Kekeledim. "Eh... ailemiz buraya salk nedeniyle geldi demitiniz. Siz belli ki... salklsnz." i akaya
evirmeye altm. "KarKatya'mn Yaz

33/3
deinize gelince, hareket halindeki bisikletlerden frlama tutkusu dnda, onun da bir eyi yokmu gibi
grnyor. Ben de doal olarak, hastann babanz olduunu dndm." Omuzlarm hafife kaldrdm.
"Ha, anlyorum." fadesi durulat, sonunda glmsedi. Birden koluma girerek beni artt, yeniden eve
yneldik. "Sanrm bisikletim sorun olacak," dedi. Byle konudan konuya gemesine, kendinden baka
kimsenin anlayamad ilgiler kurup bambaka bir eye sramasna zamanla alacaktm.
"Ne tr sorun?"
"Kktr, herhalde. u anda canm Salies'e dnmek istemiyor. Acaba bisikleti meydanada braktm
yerden alp yarna kadar saklamak size zahmet olur muydu?"
"Sevinerek yaparm. Ama yarn kasabaya nasl ineceksiniz?"
Omuzlarn kaldrd, "yryerek tabii. Zaten u kadarck yol."
"Ha, yle ya! Tam iki virgl alt kilometreydi hatrladma gre."
Gzlerinde sevinli bir aknlk ifadesi dolat. "ster misiniz sahiden yle olsun? Aslnda hi lm deilim
tabii. nsanlarn tam llerden etkilendiini fark ettim, bu yzden onlara hayalimden tam ller veriyorum.
Ama bunlardan bir tanesi rastlant eseri olarak doru ksa, ok alacak bir ey olmaz myd?"
Kolumu hafif kasmak yoluyla elini biraz skma cesaretini gsterdim. "Deiik ve olaanst bir insansnz,
Biliyor musunuz bunu? Sizi otomatik, ocuksu iltifatla skmakszn bunu sylemeye izin var m?"
"zin var."
Taraann evresini dolap arabann yanma geldik. Yal ksrak sabrla bekliyor, sinekleri kovalamak iin
arasra omuz kaslarndan birini oynatyordu.
"Yarna yleyse" dedi o.
Glmseyip bam salladm. "Yarma." Sonra o eve doru dnd.
Arabaya dndm srada, tekerin yannda zellikle ilgin bir ta grdm. akl byklnde, gzel
renkliydi. ocukluumdan kalma bir alkanlkla eilip aldm. ocukluumda bunu yaptm zaman, yannda
kaldm teyzem pek sklrd. Annemle babamn lmnden sonra bana bakan teyzem. Ne zaman temizlie
girise, kucaklar dolusu ta atard odamdan. Talarm kaybetmek beni hi z34
mezdi. Koleksiyon yapmay deil, yerden toplamay seviyordum ben. Neden yere eilip ta aldmn
aklamas ise... benim kendime gre ok mantklyd ama, bakalarnn buradaki mant anlamasn
bekleyemeyecek kadar aklm vard. yle dnyordum: Bu ta ben almazsam... kim alr?
Araba toprak yolda otuz metre ancak gitmiti ki, arkamdan Kat-ya'nn seslendiini duydum. At durdurup
arkam dndmde onu bana doru koar buldum. Bir eliyle eteklerini toplam, tekiyle benim doktor
antam tayordu. Ben arabadan inip yere bastmda o da yanma varmt. Soluk soluayd. "let
antasn unutan doktora ne demeli?" diye sordum.
O gld. "Doktor Freud'umuz, mahsus unuttuunuzu sylerdi," dedi.
"Ve haksz da saylmazd, Bayan Treville, ayrca korkarm geride braktm yalnz antam deil."
Ban hznl hznl sallad, yaramaz ama sevimli bir ocua glmsyormu gibi glmsedi. Sonra
iinden gelmi gibi parmak ularna ykselip yanamdan hafife pt.
Ben syleyecek kelime ararken o parmayla yanamda pt noktaya dokundu, sanki oray
mhrlemeye alt, sonra da "!" dedi. Ak mavi gzleri bir an benimkileri arad. "Size bir ey
syleyeyim mi? Ailem dnda ptm ilk erkek sizsiniz. Harika bir ey, deil mi?"
"Evet... harika. Ben..." Ama yine kelime bulamyordum. "Aln," deyip avucumdaki ta onun eline sktrdm.
"Ne bu?"
"Bir armaan. Bir akl."
"akl m?" Elindeki taa bakt, sonra bana glmsedi. "Sanrm mrmde ilk defa biri bana akl veriyor. lk
defa olduundan eminim." Elenen bir merakla gzlerime bakt. "Teekkr ederim, Jean-Marc Montjean."
Geri dnd, yol boyunca uzaklat.
Salies'e dnm, delikanllara zg hlyalarla doluydu. Kat-ya'ya uzaktan yakndan benzerlii olan hi
kimseyle tanmamtm. (Yalnzken ona Katya diyor, kendimi senli benli farz ediyordum.) Konumasndaki
Don Kiot'umsu, ama ak szl itenlik gibi, zek35
I
s, allmadk dnceleri de beni hayran ediyordu. O gelenek d tavr, dier gen kzlarda olduu gibi
bana ne pahasna olursa olsun farkl grnme abasndan da kaynaklanmyordu.
Bir saat kadar sonra, hl hayallerimle dolu olarak, Katya'nn bisikletini meydandan alm, kaldm
pansiyona doru gitmekteydim.
"Hey! Bu da nesi?" diye seslendi Doktor Gros aalar altndaki kahveden. "Bir dakika buraya gelsene
bakalm, delikanl!"

Bisikleti oradaki bir stuna dayadm, onun yanna gittim. Kendime gvenim Katya ile ilgili hayallerim
yznden yle artmt ki, Doktor Gros'a ve o kaba akalarna kar bile iyi niyetli bir yaklam ve hogr
iindeydim.
"Otur, Montjean. Otur da dinlemeye hazrlan. u korkun olaylar srayla, birer birer ele alalm, bakalm bir
anlam ifade edecek mi! lk nce, gen, gzel bir kadn bisikletle kasabaya geliyor. kinci olarak, yannda
yetenekleri tartma gtrr durumda olan ve ukalaca tutumu da bu konuda duyulabilecek kukular enikonu
arttran gen doktoru yanma alp gidiyor. ncs, doktor kasabaya bisikletle dnyor ama, kadndan eser
yok. Bu ite bir pislik olduu belli. Al bana, Montjean. Bu esrarengiz olaydaki irkin gerei birlikte su
yzne karalm."
Neesi yerindeydi. Bir sre onunla oturup iki yudumlamak, dou ufkundaki klar solup bat ufku mora
dnrken onunla ene almak fena olmayacakt.
"Gen bayan nereden rendiniz?" diye sordum.
Damarl, kocaman burnunun yan tarafna pt pt vurdu, gsterili biimde gz krpt. "Zavall gen kadnn
trajik yazgsna maalesef ben de katkda bulundum, olum," dedi. "Bu olay kurcalayacak sar suratl
gazetecilerin de sonradan renecei gibi gen bayana son nefesini vermeden nce sana bavurmasn
neren, Hippolyte Gros adl nl doktor ve nice dikkat edilmemi yetenein sahibi olan benim. Sevgili
yavrum, eer bisiklete bu kadar hasret duyduunu bilsem, para vermek hari, elimden ne gelirse yapardm.
Ama bu sefer fazla ileri gittin, Montjean! Jri de benimle ayn kanya varacak, sana bu sefer fazla ileri gittiini
syleyecektir."
Garson masamza yaklarken kkr kkr gldm. "Benimle temasa gemesini demek siz nerdiniz!" dedim.
36
"Evet, yle. Klinie geldi, kardeinin bana gelen kazay, herkesin onarabilecei sradan bir olay olarak tarif
etti. Tabii, "Kim olursa olsun yapabilir," dedii zaman da, aklma hemen sen geldin. O sra ben, bir sreden
beri kendine gvenini artrmaya altm bir hastayla birlikteydim, ayrca zaten kz da benim iin fazla
genti. Belli bir yaa gelmi evli kadnlar her zaman tercih ederim. Azlan skdr... insana kran duyarlar.
Evet? Anlat bana bakalm! Bisikletini geri vermen iin yalvard m sana? O zavall yakanlara hi kulak
asmadn m? Bisiklete binme arzusu bu kadar m kr etmiti seni?"
"Hayr" diye gldm.
"ehvet mi kr etmiti yoksa?"
"Hayr."
"Ama kr eden bir eyler olmu olmal. Krlk senin kuann en belirgin niteliidir. Kah! Krktk
sarhotun belki de. Bu etkili svlara kar olan tutkun bende her zaman gvensizlik uyandrmtr zaten,
Montjean. Hele de kalabalk bir masaya smarlayp parasn kendin dememe hevesinle birletii zaman.
Pekl, demek bugnk fethin konusunda hi konumamakta kararlsn. O halde gel ikimiz, zerinde
yaadmz bu gezegenin kk sorunlarn zm-leyiverelim. Gazeteler sava laflaryla dolup tayor.
Almanya aha kalkyor, Fransa homurdanyor, ngiltere sinirleniyor, Bosna da... Bosna neresi, Tanr akna?
Haritalarn sa alt kesinde, yar efsanevi bir lke galiba. Hibirine gvenmem onlarn. Niyetleri efendice
olsa, oralara saklanmazlard. Herkes fkeli senin anlayacan. Anlat u durumu bana, Montjean. Paris
eitimli kafan bu konuya ynelt ve bana ok istediim cevab ver: Sava olacak m, olmayacak m?
Bombalar dmeye balamadan kendime bir akam yemei smarlayacak vaktim olacak m?"
"Zerre kadar fikrim yok."
"Al bakalm... Her konuda bu kadar emin olmak da ho deil. Kendine fazla gven, sizin kuan irkin
niteliklerinden biri. Bir o, bir de krlk. Bir de iki smarlamaktan kanmak. Eh, sen bilmeyebilirsin ama, ben
biliyorum. Sava olmayacak! Sz veriyorum sana!" ini ekti, komik bir mimik yapt. "Ama beri yandan,
sylemem gereken bir ey daha var... '71'de de Prusyal'larn blf yaptn ne sren yine bendim."
"Doktor Gros, size ciddi bir ey sorabilir miyim?"
37
"Sohbetin tadn karmakta her zaman birincisindir. Ama, yine de, sor bakalm."
"Trevilleler'le ilgili ne biliyorsunuz?"
"Ah-ha! Tam tahmin ettiim gibi! Merak! Sekizinci byk gnah. ehvetten bile beter. Ka tane korkun
olayn cinsel meraktan doduunu Tanr bilir. Burada gl bir aphrodisiac gizli. Acaba yatakta nasldr?
Anlamaktan baka are yok tabii. Trevilleler hakknda ne bildiimi soruyorsun, ha? Kasaba ne biliyorsa ben
de onu biliyorum. Her ey ve hibir ey yani. Trevilleler hizmetilerinin sorularna cevap vermeyen bir aile.
Esnafla ve mevsim boyu onlara i yapm kimselerle de pek konumuyorlar. Bu nedenle, rustik hayal gc
de kendini yaratmakta zgr bilinen tek tk gerei de bunun iine oturtmak zorunluunu duyuyor. Salies'in
yal kadnlar, bir takm uydurmalar yaratp, bunlar yoluyla Trevilleler'i kt dedikodudan korumay
kendilerine grev sayyorlar. Neyi bilmek istiyorsun?"
"Her eyi."
"Pekala. Bu yrelerde gerek diye kabul edilen o sinsi hayal-veri karmn seninle paylaaym. Kutsal kitap
gibi ben de 'En banda...' diye balayaym. Bu ifade de 'Bir varm bir yokmu'a tehlikeli saylacak kadar

benziyor ve tm ilahiyatlar da bunun farknda. Efendim, Trevileler Paris'ten buraya bir yl nce geldi.
kiiler. Bir baba ve iki ocuk. Sanrm sen bile farkna varmsndr, ocuklar ikiz. Bu durum tek bana bile
kuku ekmeye yeter. Etcheverria adl ykk dkk evi yle iyi bir paraya kiraladlar ki, sevincinden ba
dnen mal sahibi hemen kasabaya koup herkese iki smarlad. Bu ar hovardalndan tr hl
pimanlk duyuyor. Herhalde gnah karrken bu olay da anlatmtr papaza. Trevilleler buraya
geldiklerinden beri inziva halinde yayorlar denilebilir. Kasaba halk da bunu tabii asla affetmiyor. Sana bir
bardak daha bir ey smarlayabilir miyim? Hayr m? Aksiliini byle ortaya sermen hi de ho deil, biliyor
musun? Genliin zalimliklerinden biri daha. Babalarnn kitab olduu syleniyor. Yaps da aratrmaclarn
kt niteliklerine uygun. Oul iin zppe ve iine kapank deniyor, nk onu bir kyl kzn penceresine
trmanrken gren olmam. Biraz pede olmasndan da kukulanlyor. Ne de olsa Parisli. Bunun ne anlama
geldiini hepimiz biliriz. Ama yal kadnlarn en ok dikkatini eken, gen kz. Senin kz diyebilir miyiz ona?
Krlarda, tarlalarda tek
38
bana gezindii grlyormu. Tek bana." Doktor Gros al kalarn kaldrp indirdi, bu szn muhtemel
sonularna dikkat ekmeye alt. "Ayrca bisiklete bindii de syleniyor. Bisiklete, dnsene! Bu geree
dikkatle bak, iki... yoo, hayr, anlam bulacaksn iinde. stelik her zaman beyaz elbise giyiyor. Bunun ne
anlama geldiini de herkes bilir. Hibir zaman dedikodusu yaplacak bir hareketi grlmediine gre,
kocakarlar kzn bu tr eyleri gizli olarak yapt yargsna varyorlar. Korkarm sana sylemem gerek, bu
Trevilleler buralarda skandal yaratm durumda. Gemi gnahlar veya kabahatlar her neyse, ondan
kamak iin Fransa'nn bu yresine gelip saklanmalar, blge halknn gcenmesine yol ayor. Sanki
yzmze kar, buras ku umaz kervan gemez bir yer, demek istiyorlar! Bunun doru olmas da, halkn
gcenikliini daha artryor. te bu kadar, Montjean. Trevilleler hakknda bilinen ve uydurulanlarn zeti bu.
Bir de tabii annenin durumu var. Onu kimse grmedii iin, cce olduu, Protestan olduu, solak olduu
syleniyor. Ama bana kalrsa bu szlerin dayand kantlar olduka zayf."
"Anneleri lm," dedim.
"Hem cce, hem Protestan, hem solak, hem de lm, ha? Vay canna... yaman dedikodu konusu. Senin kz
olduka ho. Kutlarm seni. Benim zevkime gre biraz fazla salkl. Benim mesleimdeki-ler bu salkllara
kar dikkatli olmal. nsann iinden bir duygu, bizi mahvetmek iin bunu bilerek yapyorlar, diye fsldyor."
"Demek aslnda onlar hakknda bilinen bir ey yok."
"Uzun uzun anlattm gibi, hibir ey yok." "Garson bir Berger daha getirmiti. Gros bardana ondan koyup
biraz da su ekledi. Rengini bulutlandracak, fakat ikiyi zayflatmayacak kadar. Sonra bir sre yzme bakp,
"Eee?" diye sordu.
"Ne eee' si?"
"Ne ee'si mi? Neden sz ediyoruz ki biz? Acaba bugn sen ve senin kz..." Avucunu yukar ap elini
gsnn nnden yatay bir hareketle ekti.
"Onu tanmyorum bile!"
"Ayp sana! Demek tanmadn bir kzla bunca sk fk yaknlk! te zamane genlii! Usl duygular yok.
Hastal bylece alm olduunun da farkndasndr umarm."
"Ne hastal?"
39
"Ak hastal, be adam! O bisikleti ite ite meydanda yryn grdm anda fark ettim belirtileri.
Yzndeki o dalgn, bo glmseme, gzler kendi iine bakarcasna hlyal..."
"Yaa, yle mi?"
"Hap yutmu bu! Eh, ne yapalm, en iyilerin bile bana gelir. Bunu kantlamak iin itiraf edeyim, ben de
genliimde bir kere ak hastalna tutulmutum. Ama ne yazk ki..." ini ekti, devam etti. "Sonunda kzn
pek sath biri olduu anlald. Yalnzca fiziksel gzelliime kaplm, alttaki derin duyarlln farkna bile
varmam."
"Bu konuda konumasak bence ok daha..."
"Benim doktorluk branmn lgn bir bran olduu, antaja dayal saylaca yolundaki kanlarm benimle
paylama cesaretini gstermitin. Yanl hatrlamyorsam, Pastr'n ulusu nasl ayn zamanda kaplca
tedavicilerinin ulusu olabiliyor diye de amtm. Ben de buna karlk, de Sade' yaratan kltrn nasl ayn
zamanda bu krtkanlar yaratabildiine, ayorum. Ak dediin eyin yeri insann kalbi deil, kasklardr,
evladm."
"Konunun gidiinden alndm belirtip uyarda bulunmak isterim."
"Yaa, vay vay! zr dilerim. Hata ettim!"
"Bilmek istediim bir ey daha var."
"Sahi mi? Davranna bakan da her eyi biliyorsun sanr. Yani bilmeye deecek her eyi."
"Bana o evden, Etcheverria'dan sz edebilir misiniz?"
"Rutubet damlayan, kf kokulu, eski bir yer olduunu biliyorum. Sanki bizim mesleimizden, akcier dalnda
alan biri zellikle ina etmi oray."

"Perili olduuna dair bir ey duymu muydunuz?"


"Perili mi? Hayr. Ama eer istersen bu bilgiyi de Trevilleler'le ilgili dolap duran dedikodular stokuna zevkle
katarm."
"Gerei yok."
"Hah! te belediyenin hrszlar geliyor. Her akamki yolunma safasna!" Gerekten, meydann kar
tarafndan avukat, belediye bakan ve bankac yaklamaktayd. Her akam Doktor Gros'la bezik oynar, her
akam kaybederlerdi. Hile yapyorsun diye de atarlard doktora. "Bu kibarlara ok yararl bir hizmette
bulunuyorum, biliyorsun. Onlar dnyasal servetlerinin birazndan arndryor, srat gemelerini
kolaylatryorum."
40
"Ben gideyim."
"Nasl istersen. Yarn seninle hastanede grme zevkini tadacam, deil mi? Yoksa doktorluu brakp
bisiklet hrszlna ya da kzlara saldrmaya full-time m ynelmek niyetindesin?"
"Sabah hastanede olurum. Ama... Belki leden sonra ksa bir sre izin isterim."
"Ahhh, anlyorum." Sesi bir komplo havasndayd.
"Bayan Treville kasabaya gelecek," diye akladm hi gerei olmad halde.
"Ahhh, anlyorum."
"Hibir ey anlamyorsunuz!" Hem beni sulad iin fkelenmi, hem de ayn zamanda, bana Katya
konusunda takld iin zevklenmitim. Sanki o benimmi de, bana bu yzden taklnyor-mu gibi.
"Bisikletini almaya gelecek," diye arndrdm kukularn.
"Ahhh, anlyorum. Evet, tabii, bisiklet. Elbette."
"Ben oraya gtrmeyi teklif ettim ama o... Bunlar size anlatmak zahmetine neden giriyorum, bilmem ki!"
"tiraf ruha iyi gelir, Montjean. Ruhu boaltr, yeni gnahlar iin yer hazrlar."
Kasaba kibarlar yaklarken ayaa kalktm, izin istedim, sohbetlerine katlamayacam iin zr diledim.
Gnn izlenimlerini not defterime geirir, defalarca cmlelerin orta yerinde taklp kalrken, gzlerim sayfann
zerinde, nedensiz glmseyip duruyordum. Sonunda lambay fleyip yastma yaslandm. Gzlerim
perdenin gerisinden gelen solgun ay na alnca, odamn silueti gzmde yeniden canland. Gece
boyunca bir uyuyup bir uyandm, pek de rya saylamayacak hayaller arasnda dolatm durdum.
Sonradan bana da inanlmaz gzkt ama, sabah uyandmda aklmda Katya'dan eser yoktu. imde bir
beklenti de yoktu. Yalnzca normal bir iyi niyet ve canllk duygusuyla uyandm. Hazrlm yapp her sabah
kahvalt ettiim yere gitmek zere meydan geerken, Katya'nm bugn bisikletini almak zere kasabaya
inecei aklma geliverdi, nce incecik harflerle belirdi, sonra koca bir yaz oldu, yzmdeki glmseme bir
parlaklk kazand. Duygularm deerlendi41
rirken ak kelimesini kullanmak aklmn ucundan gemiyordu. Kat-ya besbelli, bir gn nce ondan
ayrldmdan bu yana ya dncelerimi doldurmu ya da onlarn tam snrnda beklemiti. Belleimi
zorlarsam dudaklarnn yanama nasl dediini de hatrlayabiliyordum. Ama ak? Yoo, ak
dnmyordum. Yine de o sabah yarm saat iin onu unutmu olmaktan utan duyuyordum. Bu durum
kendimi tutarsz, hemen hemen sadakatsiz hissetmeme yol ayordu.
Gn srklenip devam etti. Zaman dilimlerini birbirinden ancak benim gnlk ilerim ayryordu. Sonunda
onun hi gelmeyeceinden korktum. Havann bozmas kayglarm daha da artrd. Gz kamatrc bulutlar
tembel tembel gelip ufukta koyu renk bir kme oluturmaya baladlar. Salies'e kadar yrmekten vazgeer
miydi acaba? Ya geldiinde byk bir frtna patlar, eve dnmesini engellerse? O zaman bir yerlere
snmak zorunda kalrdk. Meydandaki aalarn altna m? Olmaz. Benim byk aacn altna? O da
olmaz. Nehir boyundaki ardaa?
... belki... benim odama?
Yooo! Yooo! Ne samalk! Ne hayvan adamsn!
ardaa o halde. Evet. Yamur damlalar inko tavan dver, konumamz engeller, Tek bamza...
dnyayla aramzda gm rengi yamurdan bir perde. Sessiz otururuz... Sessizlii paylarz... ele-le
tutuuruz... konumaya ihtiya duymayz... yoo, daha iyisi ilikimiz konumann tesinde olur..
"O reeteyi ne zaman bitireceini sorsam, hakszlk m etmi olurum acaba Montjean?" diyerek beni birden
artt Doktor Gros. "Yoksa o pencerenin dnda senin dikkatini birinci derecede eken baka nemli bir
ey mi var?"
Mrldanarak zr diledim, daha byk bir hzla iime koyuldum.
leden sonrann ileri saatlerinde rzgar deiti, bulutlar kayp batya doru uzaklat, gne bir kere daha
parlamaya balad. Hakszlkt bu bence.
Gnein klar iyice yatk gelip meydann bat tarafndaki aalar aydnlatmaya baladnda, dikkatim
belki bininci defa olarak elimdeki ilalardan ayrld, kaygyla pencereye dnd. Tam o anda Katya da
glgelerin arasndan gnee admn atyordu. Beyaz elbi42

sesi k altnda parldarken o uzun, rahat admlaryla klinie doru ilerledi. Yine apkaszd ama elinde bir
gne emsiyesi tayordu. Yreim sevinle burkuldu.
Bir yandan keten ceketimi giyerek meydandan ona doru yrrken, budalaca bir glmseme gelip yzme
hakim oldu, bir daha da gitmedi. Hem de kasabadaki her ift gzn benim her hareketimi izlemekte
olduunu bildiim halde. O da glmsedi. Ama onun glmsemesi ekici, benimki ise samayd.
Bayan hastalarn sk sk girip oturduu bir ay bahesi vard. O sra pek moda olan ak renk bir sv servis
yapyorlar, adna ngiliz ay diyorlard. Yannda getirdikleri kk kekler pek tatsz olduundan, herhalde
bunlar da ingiliz modasdr diyordu herkes. Uzunca bir yry yaptna gre, orada bir ay imeyi nerdim.
"Bizim evden buras tam drt bin iki yz otuz adm," diye bilgi verdi.
"Tam m?" diye sordum glmseyerek. O omuzlarn kaldrd.
"Ola da bilir," dedi. "Aslna bakarsan kadnlarn arasnda oturup biskvi kemirmekten pek holanmam.
Gnete oturabileceimiz bir yere gidip limonata isek olmaz m?"
"Elbette olur. Hatta keyfim yle yerinde ki, sana iki limonata bile smarlayabilirim."
ngiliz bahesinde oturmakta olan kadnlarn iki de bir bizim masaya doru bakp, sonra balarn zerinde
allm bir zenle evirerek aralarnda konutuklarn sylersem, bunlar hayalimden uydurduumu
sanmayn. Garsonun bize servis yapnda da, ak bir ibirlii deilse bile, hafif bir ma bulunduundan
eminin. Yine de, bu d etkenlerin verdii rahatszlk, sohbetimizin verdii zevk arasnda utu gitti. Belki
sohbetimiz de dinleyene garip, sama, ad grnebilirdi ama ben onu ifade edilmemi nemli ve anlaml
eylerle dolu buluyordum. Kardeini, babasn ve hayaleti birer birer sordum. Hepsinin iyi olduklarn syledi.
lk on be dakikadan sonra her saniyeyi, artk gitmek isteyeceinin korkusuyla geirmeye baladm. Ama o
orada oturup limonatasn imekten son derece memnun gibiydi. Bana genliimin kusurlarn aklatc
sorular soruyor, eitimimi nasl zorluklarla yaptm, mesleimden ve edebiyattan
43
neler beklediimi anlattryordu. Bir saate yakn sre susmamacas-na konutum ve sonunda, o genlik
saflm iinde, kzn ok tatl sohbeti olduuna karar verdim.
"Harika bir ey!" dedi o. "Senin kadar gelecee dnk, hep gelecekle megul ikinci bir insan daha
tanmamtm. Babam ok uzak gemite yaar. Kardeimle ben de hep dakikadan dakikaya yaamzdr.
Pek pek gnden gne. Gelecekten hi sz etmeyiz. Ben gelecei hep, ynlar halinde 'bugn' olmay
bekleyen yarnlardan olumu diye grrm."
"O zaman nasl plan yaparsnz?"
"Plan m? Yapmayz. Yani... bir ey elde etmek ya da baarmak iin plan yapmayz. Tabii utandrc
durumlardan kanmak iin elimizden geleni yapmaya alrz... zorluklardan da."
"Ne tr zorluklardan?"
Bardann zerinden bana bakt. "Her tr," dedi.
"Belki de kardeinin kusuru burada."
"Paul'un bir kusuru olduunu bilmiyordum."
"Belki zorluklar geldike karlasa, hayatta o kadar can sklmaz, davran da o kadar kasnt olmazd."
"Biraz zppece davranmyor musun?"
"Ben mi? Ben mi zppe?"
"Mcadele dolu bir hayat geirerek glenmek herkese nasip olmaz. Herkes bir meslek sahibi olacak, bir
gelecek bekleyecek kadar zgr deildir." Glmsemesine karan hzn ifadesi, en efkatli duygularmn
ona ynelmesine neden oldu. Derken gzlerinin kelerindeki hafif bir kvrlmayla o glmseme ciddi ve
aratrc baklarla dnp yzmn her izgisini birer birer inceledi. Sonunda tedirgin oldum. "Doktor
Montjean, sen yakkl olduunun farknda msn?"
"Efendim?"
"Yakkl insanlarn ou bunu bal gibi bilir. Kendilerine gvenli durular da pek rahatsz edici olur. Ama
sen gzelliinin farknda deil gibisin. ekici bir cahillik bu."
Bam inanmz bir ifadeyle iki yana salladm. "Gen kadnlar erkeklere gzel dememeli."
"Neden?"
"Neden mi? eyy... det deil de ondan."
44
"Neyin det olup olmadna hi aldrmam." "Ne olursa olsun... hem zaten utandrc bir ey." "yle mi? Evet,
herhalde yle olmal. Ama korkarm daha da utandrc ve bocalatc bir sorunla kar karya kalmak
zereyiz." enesini kaldrp bana gkyzn iaret etti. Ben de baktm. Biz ene alarken tekrar deien
rzgar o karanlk bulutlar bir kere daha kasabann zerine getirmiti. Meydanda tozlar da uuup
duruyordu.
"Herhalde yamurun gemesini beklemek zorunda kalacaz," derken bir yandan nehrin kysndaki arda
dnyordum.
"Yoo, ben bekleyemem. Babam kasabaya geldiimi bilmiyor. ay imek iine ara verdiinde beni evde
bulamazsa umutsuzlua kaplr."

"Ama... yamur altnda da bisiklete binip eve gidemezsin." "Baka arem olduunu da sanmyorum. Yara
girerim. Belki de geerim yamuru."
"Buna izin veremem."
Yzme komik bir aknlkla bakt. "zin mi veremezsin?" "Demek istediim tam o deildi." "Bunu
duyduuma sevindim."
"Dinle beni. Bak... hastanenin arabasn alaym. Bisikletini de ona ykleyip balayalm. Yamura kar
birlikte yarrz o zaman." "Ama... kazansak bile, geri dnerken su iinde kalrsn." "Ben aldrmam. Hem
tersine, houma bile gider." Beni snyormu gibi yzme bakt. "Biliyor musun, gerekten houna
gideceine inanyorum galiba. Pekala yleyse, haydi, yaralm yamurla."
Doktora arabay alabilir miyim diye sorduumda gzlerini daraltp tavana dikti. "Yarglar buna yardm ve
yataklk diyecek! Sua itirak! Meslek hayatm mahvolacak. hretim... yani, en azndan meslek hayatm
yklacak. Herhalde senin onur duyguna seslenmenin de bir yarar olamaz, ha? Ama en azndan...
Montjean!" diye seslendi arkamdan. "Nezaket gerei lafm bitirene kadar bekler insan bari!"
45
Katya'yla ikimiz havaya kar yaptmz yar dakikayla kaybettik. Ama Etcheveria'nn bahesine
girdiimizde, bir saatle kaybetmi gibi grnyorduk. liklerimize kadar slanmtk. Onun beyaz ipek
emsiyesinin de zerre kadar yarar olmamt.
Aal yola saptmzda gkyz sanki yarld, yamur zerimize boald. Dizginleri ektiim zaman atn
srtndan dumanlar kyordu, Katya'yla ben ise nehrin iinden ekilip karlma benziyor-duk.
Birbirimizin haline glerek orta hole girdik, yzmzdeki sular avularmzla sildik. Keten ceketim
omuzlarmdan sarkyor, pantolonum stme ar geliyordu. Katya bu servenden pek holanm gibiydi.
Oysa onun da elbisesi srlsklamd. Bukleleri akaklarna yapmt. Herhalde bu heyecanmz arasnda
biraz fazla grlt etmi olmalydk ki Paul Treville salonun kapsn ap bize ate saan gzlerle bakt.
"Katya! Tanr akna! Babam alyor!"
Neemiz bir anda snd. Ben bir adm ne ktm. "Benim hatam, Bay Tre..."
"Tahmin ettim zaten, doktor. Katya, akim nerede senin?"
"Ama Paul..." Sesi snd, davran kendine hi uymayan bir psrkla dnt.
"Bunu sonra konuuruz," dedi kardei ona. Sonra dnp benim yzme ta gibi bakt. "Doktor bey bizi yalnz
brakmay uygun grd zaman."
"Gitmeden nce, Bay Treville, ses tonunuzun beni rahatsz ettiini sylemek isterim. Hem yalnz kendi
adma deil, Katya adna da."
"Byle konumaya ne hakknz var? Kardeime adyla hitap etmeye de ne hakknz var?"
Katya'ya veda etmek zere dndmde onun o gvensiz, balon gibi snm hali beni birden etkiledi. Tam
ben azm aacakken bir adm gerileyip benden uzaklamas, syleyecek sz de bulamamasna yol at.
Tekrar erkek kardeine dndm. "Bayan Treville'i ilk adyla armamam gerektiini sylerken haklsnz
tabii. Dalgnlma geldi. Ama yine de sizi temin ederim ki..."
"Beni hibir konuda temin etmenize gerek yok, doktor... Niyetinizi kendinize saklayn ve hemen gidin."
Suratna bir yumruk aketmek iin dayanlmaz bir istek duydum.
46
Ama bundan, Katya'nn hatr iin vazgetim. Srlsklam klmn ve yldrm gibi atan nabzmn izin verdii
lde gururlu bir tavrla eilip selam verdim, kapya yrdm.
"Bir dakika, doktor!" Paul Treville'in nasl bir anda deitiini, ukala, zppe bir soylunun sesinden nasl
birden ilgi dolu, ama yorgun bir sese dndn anlatabilmeme olanak yok. "Bir dakika, rica ederim."
Gzlerini yumdu, iine derin bir soluk ekti. "Ltfen beni affedin. Kaba davrandm. Katya, mutfaktaki yeni
kza bir bakar msn? Babam neredeyse yemeini ister. Kz da yumurtay krmak iin balyoz kullanacak bir
tipe benziyor."
Katya bana tek kelime sylemeden, hatta yzme bile bakmadan holden ayrld. Ban emi, omuzlarn
kamburlatrmt.
"Hem, Katya!" diye onu tekrar durdurdu Paul. O tam kapda durdu, dnp bakt. Paul hazin hazin glmsedi.
"Atete biraz sn, salarn da kurut. Fec grnyorsun." Katya ban sallad, sonra gitti. Paul bir an onun
arkasndan bakt, iini ekti, sonunda bana dnd. "Benimle salona gelir misiniz, Doktor Montjean? mine
yanyor. Sizin de kurumaya ihtiyacnz var galiba."
Peimden salona girerken, "Brandy?" diye sordu.
"stemem, teekkr ederim." Sesim donuktu. Bu an ruhsal deiiklii kavrayamam, rahatsz olmutum. En
ok da Katya'nn bu fkeye beklemediim bir yenilikte tepki gstermesinden rahatsz olmutum. Mermer
minedeki ate pek davetkar grnyordu ama ben yine de yaklamadm. Konukseverliini kabul
edemeyecek kadar kzgndm ona hl.
O iki koca bardaa brandy doldururken, "Ltfen otur," dedi. kiyi reddettiimi ya duymam, ya da
duymamazlktan gelmiti. Sa kolu sargl, omzuna bal durumda, yalnzca sol eli bo olduundan,
bardaklar parmaklan arasna kstrp tehlikeli biimde tayordu. Barda kabul ettim. Ukalalk etmek

istemiyordum. O dnp minenin karsndaki koltuklardan birine oturunca, benim de tekine oturmaktan
baka arem kalmam oldu. Donmu cildim, ben istesem de istemesem de, holanmt atein scandan
zaten.
"Sanyorum kzkardein bugn bisikletini almak zere Salies'e geleceini sana sylemeyi ihmal etmi,"
dedim souk bir sesle.
"Doru sanyorsun," dedi. "Zaten hareketleri konusunda bana hesap verme alkanlnda deildir. Ne var ki,
bir saatten beri her
47
tarafta onu arayp durdum. Katya'nn nitelikleri arasnda bakalarn dnmek pek birinci sray almaz."
"Meydandaki ayhanelerden birinde bir bardak limonata itik. Hava birden bozdu, ben de Katya'y ve
bisikletini eve getirmeyi teklif ettim. Bundan baka hibir..."
"Sevgili dostum, ben Katya'nn davranlarna ilikin aklama istemedim. stesem de, zaten kendisine
sorarm. Kardeimin karakteri ve yetitirilii, hareketlerini karsndakinin davranna baml olmaktan
kurtaracak trdedir. Hay Allah! Demek sen sandn ki..." Glmeye balad. Hakaret gibiydi glmesi. "Yoo,
hayr, Montjean. Aranzda normal bir arkadalktan baka bir ey bulunmadndan zaten eminim. Hem
zaten..." Bardan bana doru sallad... ama szn bitirme nezaketini gsterdi. "Yoo, Katya uzun sre
kendi bana kald. Oysa yaps ve karakteri da dnk, fazla cmert olduundan, yalnz kalmaktan zevk
almaz. Ama ne de olsa... sana hatrlatmaya gerek var m bilmem... burada kapal, geri fikirli bir toplum iinde
yayoruz. En kk nedenlerle insanlar dedikodunun kurban olabilir byle durumlarda."
"Evet, dedikoduyu dnemedim. Bu benim kusurum. Ama alt taraf meydann ortasnda bir bardak
limonatayla yarm saatlik bir sohbet... ne karabilirler ki bundan?"
"Her eyi. Ailem maalesef sk sk kt dedikodularn kurban olmutur. Bu nedenle..." Brandy'sini bitirdi,
benim bo bardamla kendininkini yan masaya gtrd, "...senden Katya'nn nn kurtarmak iin bir
eyler yapman isteyebilecek durumdaym sanyorum."
"Elbette. Elimden ne gelirse. Ama... ne?"
"Onur kavramnn gerektirdiini tabii."
"O nedir?" diye sordum. Azm aknlktan almt.
Paul brandy'leri gereksiz bir dikkatle yeniden doldurdu. Yava yava. Sonunda bana dnd. "Buraya, eve
onu ziyarete gelmeni istiyorum. Gen bir erkein yapmas gerektii gibi. Onunla ailesi iinde grnmeni
istiyorum. Umarm bu istediklerim pek fazla deildir, ha?" Glmsedi. Katya'ya hele profilden, ne kadar ok
benzediini grnce bir kere daha aaladm. Bu benzerlikte insana gven veren bir ey vard. Ama
gvensizlik veren bir ey de vard.
"Bayan Treville'i ziyaret etmekten mutluluk duyarm elbette."
48
O omuzlarn kaldrd. "Bundan eminim. Ama masum kk bir hile konusunda bana yardmc olman da
isteyeceim.
kimi onun elinden almak bahanesiyle ayaa kalkp atein br yanna getim, bylece kuruma iini
tamamlamay umdum. "Ne hi-lesiymi o?"
"Babamla ilgili. Ne pahasna olursa olsun, babam senin Katya'y, gen bir erkein gen bir kz ziyaret ettii
gibi ziyaret ettiini bilmemeli. Bunu anladn m?"
"Ama neden?"
Bu soruyu duymamazlktan geldi. Kendi szn kabul etmemi bekledi. "Dn akam yemeinde babam
benim tek kolla yemek yediimi fark etti. Bunu fark etmesine amak gerekir aslnda. O hep Ortaada
yaar nk. Bu akam, sofrada seni benim doktorum olarak tantrrz. Ziyaretlerin de benim hastalmla
ilgili gibi grnr. Yani tedavimde, 'Zaman Dede'ye yardm ediyor olursun."
"O halde... sizinle yemee mi kalyorum?"
Srtt. "Sevgili dostum, seni bu yamurda sokaa salamayz herhalde, deil mi?" dedi.
"Ama daha on dakika nce... salabilecek gibiydin."
"Bakalarndaki sosyal esneklie her zaman imrendiim iin ayn nitelii kendimde de gelitirmeye
alyorum."
"Esneklik mi? Kaprisli desen daha doru olur. Sana samimiyetle bir ey syleyeyim mi?"
"Hay Allah! Eh, mutlaka sylemek zorundaysan, syle bari.
"Seni ok kendini beenmi ve bakalarna kar ok dncesiz buluyorum. Daha on dakika nce burada
fkeli aabey pozunda kur kur kuduruyordun. Oysa ortada fkelenecek hibir ey olmadn da bal gibi
biliyordun. Benimle kaba konutun, bu yetmiyormu gibi kardeini de ezip sindirdin. Sonra birden bire
dnceli, dostluk dolu bir insan kesildin. Hatta patanlk rolne kmak glnlne bile kalktn. Oysa
Bayan Treville'in bana ilgi gstereceini varsaymamz iin de zerre kadar neden yok. Bence bu davranlar
tmyle ocuka ve sorumsuz davranlar."

Paul gzn atee dikmi, sessiz oturuyordu. Ben de sustum. Kalbim gsmde gmbr gmbr
atmaktayd. Kendi cesaretime ve ak szllme kendim de amtm. Derken Paul bana doru bakt.
"zr dilerim... ne diyordun?" dedi.
Katya'nn Yaz
49/4
"Duyduundan eminim."
"Gerekten de duydum. Ama duymam gibi yaparak sana yardmc oldum. Burada akam yemeine
kalman konusuna gelince, seni uyaryorum, yaam koullarmz pek basittir. Kyl alarmz yemekleri
kendi zevklerine gre piirirler. Akam yemeimiz genellikle, tadndan ok koyuluuyla dikkat eken bir
orba, iinde kzarm ekmek, arkasndan da sebze eitlerinden oluur. Yemeklerimizi belki... sparta tipi
diye tanmlamak bile yetmez. Bu tr yemek yemek de, kalktmz bir yn tatsz uygulamadan biridir.
Karakteri glendirir." Ayaa kalkt. "imdi... seni birka dakika iin kendi kendinle babaa brakrsam
umarm budala muhitte braktn diye sulamaya kalkmazsn... ben gidip Katya'y bulaym, sofraya bir tabak
daha koymasn syleyeyim. Kimbilir? Srtt. "Belki o memnun bile olur. En nemsiz eylerden zevk almak
onun huyudur zaten." Salondan kt.
Odada dalgn dalgn dolamaya baladm. Eyalar gzden geiriyordum. Bir ksm arr, irkin, onarma
muhta, bir ksm ise zarif ve pahal eylerdi. Herhalde eskiler mal sahibinin burada brakt paralar,
tekiler de Trevilleler'in sevdikleri iin yanlarnda getirdikleri eyalar, diye karar verdim. ift kanatl kapnn
yanndan geerken darda fsldamakta olan Paul ile Katya'nn konumasndan baz kelimeler duymadan
edemedim. Tek tk kelimelerdi duyduklarm. Ama konuma tonlar gerilimli ve bask altnda gibiydi.
"... elbette. Ama bu doru bir ey mi, Paul?"
"Ne... seeneklerimiz?"
(Katya anlayamadm bir ey syledi.)
"Sanrm... sevgi duygular..."
(Bir sessizlik.) "Evet... ok tatl."
"... zgnm... Katya keke durum... deiik..."
"Yarar yok... imkansz. Belki... Doktor Montjean'a aklarsak..."
"Sama... Hem de ok sama!"
"Evet, haklsn tabii. Eh... yemee. Babam zili imdi ald."
Baha'nn zili almas, o gnlk yeterince alm olduunu, artk akam yemeine ve biraz sohbete hazr
olduunu belirtiyordu. Drdmz yemek odasndaki grgen masann evresine sralandk.
50
Katya ortadaki amdann kollar arasndan bana, "Zili ald demek de en doru ifade biimi deil aslnda,"
dedi. "Bu evin her taraf dklyor, hibir aleti ilemiyor. Mutfaktakileri armak iin konulmu ziller oktan
yok olmu gitmi. Ama zilin zerini parmayla kad zaman yine de bir hrt duyuluyor. Bu yzden bir
bakma zil alyor da denilebilir."
Katya'nn sofrada tecrbeli bir ev sahibesi gibi, hafif sohbeti srdrebilme yeteneine hayran kalmtm. Ona
olaanst nitelikler yaktrmaya yle almtm ki, her iyi yetitirilmi kzda bulunan normal eylere de
sahip olmas beni bir bakma artyordu.
Paul Treville, "O halde belki babam yemei iin kand diyebilirdik ama bunda da ne yazk ki akla kpekleri
getiren bir hava var," dedi.
Bay Treville, sofraya oturduu andan beri dikkatini alamad orbadan ban kaldrp gzlerini krptrd.
"Efendim?" dedi. "Bana m bir ey sylediniz?"
"Size deil de, sizden sz ettik, babam," dedi Paul.
Bay Treville ban sallad. "Aha! Tahmin etmitim. Evet, tahmin etmitim." Bana dnd. "Demek
doktorsunuz, yle mi?"
"Kasabadaki patronum Doktor Gros'a sorarsanz, bu konu biraz tartma gtrr derdi, efendim," dedim.
"Ama aslnda kuku verecek engellerin hepsini atm, adamn bana Doktor kelimesinin taklabilmesi iin
gerekli btn ince ayrntlarn da hepsini ezberledim." Frsat ktka sylemek zere ezberlediim bu kalp
szleri hatrladka, bugn bile, hl yzm kzaryor.
"Evet ama doktor musunuz, yoksa deil misiniz?" diye sordu yal adam. Ssl cmlelerimin cakasn
sndrm stelik onlar hi anlamadn da ortaya koymutu.
"Evet, efendim, doktorum." Bay Treville'i ve o dalgn hallerini daha ilk andan balayarak pek sevmitim.
Masaya oturduumuzda on dakika sonra fark etmiti benim de aralarnda olduumu. Ak ifadeli yz,
alnna den, ikide bir parmaklaryla tarad gr kr salar, kendini ilgilendiren bir konudan sz ederken
gzlerine gelen o ocuksu heves, benim kafamdaki iyi yrekli bilim adam imajna tpatp uyuyordu.
Ayrca adam Katya'nn da babasyd.
51
"Doktor, ha?" dedi Bay Treville. "Ha, evet, elbette?" Paul'e dnd. "Sen bir tr kaza geirmitin, deil mi? Bir
eyden mi dmtn neydi?"

"Bulutlar ala yakalamaya alrken damdan dtm, baba. Al-lahtan timsahlarla dolu bir havuza balklama
dtm de, d hzm kesildi."
"Evet, evet, hatrlyorum. Demek siz doktorsunuz, delikanl. ok ilgin. almalarnz srasnda Ortaa
kasaba yaamna kar ilginiz uyanm olamaz, deil mi?"
Kararsz baklarla Katya'ya doru baktm. O eytan eytan glmsedi. "Yoo, direkt olarak ilgilenmedim,
efendim. Ama o konu benim her zaman ilgimi ekmitir."
Bay Treville'in surat aydnlanverdi. "Yaa! yle mi sahiden? Sizi konunun hangi ynleri ilgilendiriyor?"
Paul alayc bir ilgiyle ne doru eilip, "Evet, doktor," dedi. "Ltfen aklayn bize."
Katya ona sitemli baklarla kalarn att ama o kalarn masum masum kaldrd. Ben kekelemeye
balamtm. "eyy... konunun tm ilgin. zellikle... m... zellikle tbb adan... eyy..."
"Veba!" diye patlad Bay Treville. "Evet '48 ve '49 da veba salgnn balamas bir doktor iin son derece
ilgintir, eminim."
Gen Treville bana yardmc olmak iin, "Bu tabii 1348 ve 1349 demek oluyor," diye aklama yapt.
Bay Treville oluna bakp kalarn att, gzlerini birka kere krptrd. "Timsahlara ait bir ey mi
sylemitin sen?" diye sordu. "Ne olmu dedin timsahlara?"
"Ben kendim de pek anlayamadm, baba," diye itiraf etti. Paul.
"Belki de byk veba salgnyla ilgili bir eydi. O noktay bize aklar msnz, doktor?"
Bay Treville glerek elini benim koluma dayad. "Yoo, yoo, delikanl," dedi. "Timsah deil, fareler. Fareler ve
bitler. Timsahla hi ilgisi yok. Veba salgn Avrupa'ya Akdeniz limanlarndan gelmiti. Belki bu timsah
efsanesi ortaya oradan km olabilir. Ama itiraf edeyim, bir efsaneye almalarmda ben hi rastlamadm.
Siz bunu nerede okuduunuzu hatrlyor musunuz acaba?"
Katya imdadma yetiti, konuyu daha hafif taraflara ekti, sonun52
da yemek bitip ortaya tuzlu peynirler, meyveler geldi. Paul peynire bann ucuyla dokundu, yzn
buruturdu. Katya'nn benden gurur duyduunu hissediyordum. Babasndan holandma sevinmiti.
Babasnn ene alacak yeni birini bulmasna da sevinmiti. Romantik hayallerim, Katya'yla kuracamz
mtevazi yuvaya, kaynatamn ve kaynbiraderimin konuk gelmesi dzeyine varmt bile. Sosyal
sorumluluklarm unutup bu tatl hayale ylesine gmldm ki, Bay Treville'in sesi beni ryamdan
uyandrnca eni konu afalladm.
"... yoksa ayn kanda deil misiniz, doktor?"
"eyy ...evet, evet! tmyle ayn kandaym. Elbette yle."
Bay Treville'in gzleri ilgiyle parldad. "Bu harika bir ey, doktor. Ortaa aratrmaclarndan pek aznn bu
konuda bize katldn rahatlkla syleyebilirim. Sizi bu dnceye vardran kantlarn neler olduunu bana
sylemenizde bir saknca var m?"
"Ne kant" Ha... ey, aslnda pek fazla kant var denilemez... daha ok, genel bir izlenim olarak ben... ey..."
Katya koluma elini koyarak, "Btn akam boyunca Paul'le benim anlamadm konulardan sz edip
durmaya hakknz yok," dedi ve benim gerekten minnetimi kazand.
"Bence bir sakncas yok," diye atld. Paul. "Hatt Montjean'an ne cevap vereceini merakla bekliyorum."
Bana tatl tatl srtt, sonra birden yerinde srayverdi. Katya'nn masann altndan ona tekme attn
anladm.
"Yoo, ben izin veremem," dedi Katya, "Kahvelerimizi uygar insanlar gibi salonda ielim, hafif, elenceli
konulardan sz edelim. ocukken bize rettikleri gibi davranalm." Ayaa kalkt, kolunu bana uzatt.
"Doktor Montjean?"
Yarm saat boyunca, yani minenin karsnda oturduumuz srece, Katya szn gerekten tuttu. Bir
konudan brne yle ustalkla geiyordu ki, hepimiz, hatta Paul bile zaman zaman n plana kma,
parlama, esprili ve bilgili grnme olanan buldu. Kahvenin yannda brandy servisi yapld. Paul'un
bardan akll bir insann yapacandan daha sk doldurduunu fark ettim. Sonunda da koltuunda kaykld,
suratsz, hemen hemen nezaketsiz bir ifadeyle, sessiz kald. Ama benim Katya'ya olan hayranlm,
kardeine olan
53
I
duygularmdan ar bast. mrmde bundan ho ve zevkli bir gece geirmediimi dnmekteydim. Oysa
imdi dnrken aklma akamn ho olaylarndan hibiri gelmiyor.
Paul birden ayaa kalkp iin bysn bozdu: "Korkarm Katya'-nn yatma vakti geldi," dedi.
Katya, "Ama, Paul..." diye itiraza kalkt.
"Yoo, olmaz, Kiki." Paul yryp kollarn onun beline sard. "Yamurda kalmakla hastalanma riskine girmi
oldun. imdi yatp yorgan burnuna kadar ekmen, timsahlar saymaya balaman gerekiyor. Babamla ben
arlarz Doktor Montjean'"
Bay Treville kzma, 'Yamurda sokaa m ktn?" diye sordu. lgiliydi.
Karlk veren Paul oldu. "Pek saylmaz, baba. Szn gelii yle syledim."

Bay Treville gzlerini krptrd. "Szn gelii mi?"


"Evet. Sama bir benzetme oldu, stelik etkisiz kald. Bir daha kullanmayacama sz veriyorum. Katya,
artk kalk bakalm."
"yi geceler, baba." Katya babasn yanandan pt. "Sana da iyi geceler, Jean-Marc Montjean." Bana elini
uzatt. lk adm kullanabilmek iin uygulad bu kk hileye hayran kaldm. "ok gemeden yine
grecek miyiz?"
"Hi korkun olmasn," diye atld Paul. "Doktor sz verdi... ya da belki tehdit etti demek daha uygun olur...
yarn gelip yaralarma ba-kacakm. Herhalde bizimle ay imeye kandrabilirim onu."
"Hevesle bekliyorum, Bayan Treville," dedim.
"Ben de yle."
O ktktan sonra Bay Treville koltuunda arkasna yasland, iyi bir sohbete hazrlanyormu gibi poz ald ve
bana nasl olup da Ve-ba'ya ilgi duyduumu sordu...
...Bir saat kadar sonra, Paul beni kapya doru geirirken yamur da hafiflemi, dardaki akllar zerinde
hafif bir trt karr hale gelmiti. Paul brandy konusunda pek hasislik etmediinden, tavrnda kaygszlktan
te bir hal vard. Holn stunlarndan birine yasland.
"yiydin, Montjean," dedi. "Sanmam ki babam bize gsterdiin ilginin tbbi olmadndan kukulanm olsun.
Bu da senin yapndaki
54
hayranlk uyandrc bir sahtekrlk eilimine iaret ediyor. Bu yeteneini gelitirmelisin bence. Serserilerle,
kalle tccarlarla dolu dnyada yaayabilme arac olduu kadar, fazla ciddiyeti ve fazla itenlii yznden
ilgin olmayan bir kiilii de ilgin hale getirme amacyla yapmalsn bunu."
"Her zaman bu kadar kaba msndr, Treville?" "Her zaman deil. Seni grnce kabileyetim artyor."
"Yardmc olduuma memnun oldum. Sana iyi geceler diyebilir
miyim?"
"Ltfen dile."
Arabam aal yolun sonuna ulamadan yamur durdu, ksrak rahat rahat Salies'e doru yrrken gecenin
havas tozlardan arnm olarak evremi sard, ben de bu arada gecenin sorunlarndan birkan dndm.
Katya ile Paul arasnda geen o garip, gerilim dolu konuma vard bir kere. Sonra Paul'un Katya'ya
gsterdiim ilgiyi babasnn bilmemesi gerektii yolundaki uyars vard. Benim grdm kadaryla, yal
adam pek tatl ve iyi huyluydu. Tehlikeli biri deildi. Belki beni en ok rahatsz eden ey de, Paul Treville'den
olduka holanyor olmamd. Oysa ondan holanmamak iin her trl nedenim de vard. Yeni yetmelere
zg terbiyesizliklerini affetmeme neden, Katya'ya bu kadar ok benzemesi miydi acaba? Sanmyordum. Bir
tek o deildi en azndan. Delikanlda bir tr umutsuz melankoli var gibiydi. O ylan dili bile pek
saklayamyordu bunu. Keskin bir zeks olan, ama enerjisini ve akln bu krelmi tara kasabasnda
yneltecek yer bulamayan insann sorununa anlay gsterebiliyordum.
Doduu toplumdan, byle yeteneklerin daha iyi takdir edildii evreden ne diye uzaklamak istemiti
acaba? Trevilleler neden Pa-ris'den bu kadar uzaktaki bu ta ynn kiralayp yerlemilerdi? Katya buraya
salk nedenleriyle geldiklerini ima etmiti. Bay Trevil-le'in fikirlerini benimle paylamakta gsterdii heves de
bana, terk ettikleri uygar toplumun zlemini ekmekte olduklarn gstermi bulunuyordu.
Bencil duygularm, onlarn buraya, Salies'e gelmi olmalarndan
55
sevin duymama yol ayordu elbette. Katya'yla baka nasl tanabilirdim?
Katya... Kasabaya kadar olan yolumun geri kalan Katya ile kendim arasnda yer alabilecek kk
konumalar, sahneler kurmakla geti.
Ertesi gn saat te klinik kapanr kapanmaz, Doktor Gros'un arabasn bir kere daha dn alp Etcheverria
yoluna koyuldum. Oraya tam ay saatinde vardm. ay o kendi haline braklm baheye bakan taraada
itik. Paul'un davran tmyle deimiti. Tatl sohbet, ho akalar... hi de batc deildi konumalar. Bay
Treville alma odasndan kp bize katldnda Paul ona gerek bir ilgiyle almalarnn nasl gittiini
sordu. Bu da dn geceki alayc, eytanca konumalarndan pek ayryd.
Bay Treville beni masada, aralarnda grnce nce arr gibi oldu. Utandrc bir sre geti, korkarm beni
tanyamad. Kim olduumdan zerre kadar haberi yokmu gibi grnd. Ama Katya bu arada bana birka
kere "Doktor" diye hitap etti. Sonunda yal adam durumu anlad, anlaynca hifife yerinde srar gibi oldu.
"Ha, evet! Siz vebaya ilgi gsteren beydiniz, deil mi?" dedi. "Gerekten ok ilgin bir konu. ok ilgin!"
Paul, Katya'nn ikram ettii hafif tizandan bir tek fincan itikten sonra izin istedi. Kendisini bekleyen bir yn
iin varlndan sz etti, bu durum karsnda en iyisinin yatp bir uyku ekmek ve o sorunlarn kendi ilgisizlii
srasnda kendiliklerinden zleceklerini ummak olduunu syledi. Bay Treville de almaya devam etmek
zere kalkt. Giderken elimi dosta skt. Ortaa doktorluu konusu zerinde alrken fazla kendimi
kaptrmamam iin beni uyard. Genlerin hayatlarn byle eyler uruna boa harcamamalar gerektiini
tledi.

Babas gittikten sonra Katya glmsedi, ban bir efkat ifadesiyle hafife sallad. "Senden holanyor,
Jean-Marc Montjean," dedi.
"Ben de ondan holanyorum."
Glmseyen gzleri bana dnd. "Evet, biliyorum. Buna ok memnun oluyorum, Ama Ortaa'a ait bir iki
bilgi edinmek zorunda kalabilirsin?"
56
"Hep o konuyu okuyacam."
Hafife gld ve ayaa kalkt. "Benim ktphaneye kadar bir y-' ry yapalm m?"
"Kendini yar harap bir yaz kk klna sokarak saklanan o kurnaz ktphaneye mi?" diye sordum.
"Baka ka ktphanem var? Haydi, gel."
ki saate yakn sre ene aldk. Yaz kknn tek mobilyas olan hasr koltua Katya oturdu, ben de
basamaklara yerletim. Konuma konularmz ok eitliydi. Derin konular, yzeysel konular, ciddi szler,
hafif akalar, kiisel konular, evrensel konular... Bir kelimeden kp yepyeni alanlara dalyorduk. Zaman da
elikili bir tutum iindeydi. Bir yandan donmu gibi yerinde duruyor, bir yandan parmaklarmzn arasnda
akp kayordu.
Ertesi gn yine aya gelme davetini kabul ettim. O gn de hem her eyden, hem hibir eyden konuarak
vakit geirdik. Bir sonraki gn de, daha sonraki gn de ayn ey oldu. Benim belleimde, o yaz kknde
geirdiimiz btn dakikalar birleip bir tek sre oluturdu. Ama yine de pek ksa bir sre. Fazla bym
allarn dnyayla aramza duvar ektii, serin, gzel haval Austos dakikalar.
yice senli benli olduk. Uzun sessizlikleri paylayor, bundan yabanclar gibi utan duymuyorduk. Ben onun
kelime oyunlarna homurdanma huyunu gelitirdim. Oysa baz esprileri gerekten pek gzeldi. Edebi ve
siyasal alanda bilgi sahibi olmay gerektiren esprilerdi. O benim bu tipik Bask tutumuma takld. nsann ayn
zamanda nasl olup da hem bu kadar ciddi ve drst, hem de bu kadar romantik olabildiine atn
syledi.
Srf Katya'ya zg ve dosta havaya baylyordum. ou zaman son derece canl, evresindeki her eyin
farkndayd. Dallardaki kular gsteriyor, ben ne kadar abalasam gremiyordum. Yerini parmayla
gsterse bile. ieklerin yapraklarndaki ekil gzelliine hayranln belirtiyordu. Kelimelerle, fikirlerle
oynamaya baylyor, kendi espri yeteneiyle onlara anlamlar katyordu. Ama zaman zaman da... seyrek
olarak geri... birden iine kapandn gryordum. Bu bazan tam bir cmlenin orta yerindeyken de
oluyordu. Gzlerindeki dalgn baklardan, o anda benden ok uzakta, bambaka bir yerde olduunu
anlyordum. Bu bahede deil... bu dnyada da deil... Benim yanmda, hi deil! Sessizce bahenin teleri57
ne bakyor, kendi dnceleriyle babaa kalyordu. Sonra gzlerinde bir parlt balyor, baklar bana
dnyor, ben de ryasndan uyandn anlyordum.
Bu durumla da alay eder, "Eh, dndm," derdi bazan. "Mektup falan geldi mi ben yokken?"
Ben de, "Mektup gelmedi ama, erkek kardeinden bir telgraf geldi," derdim. "Torunu gelecek ay
evleniyormu, onu bildiriyor."
"Sahi mi?" diye glerdi o. "O kadar uzun sre mi uzakta kaldm?"
"ok uzun. Hemen hemen bir dakika. stelik ok uzaktaydn. Benim ulaamayacam kadar uzakta."
O uzun le sonralarnda konutuklarmzdan baz paralar imdi bile aklma geliyor. Taptaze ve kopuksuz
olarak. nsann belleine yerlemi genlik arklar gibi. ounlukla ocukluk anlarmz anlatrdk
birbirimize. Gemiimizi paylardk. Yksek sesle hatrlardk. O, kendisine armaan edilen mavi elbiseyi
anlatt bir keresinde. Fiyonklu bir elbise. Giymek iin zel bir frsat kmasn beklemiti. Ama uygun bir frsat
ksn diye o kadar uzun sre beklemiti ki, sonunda kt zaman elbisenin giyilemeyecek kadar klm
olduunu grmt. Ac ac alamt o zaman. Elbiseyi atmam, saklamt. Hl da saklyordu. Ben de
ona, okuldaki baarlarm kskand iin bama bel olan o zorba ocuu anlattm. Bamn arkasna
vurma huyunu edinmiti. teki arkadalar buna ok glyorlard. Ben fke ve utanla alamaktan baka
are bulamyordum. Ama benden ok iri olan ocua da meydan okuyamyordum. Sonunda pek akll ve
bilge bir kii olan amcam beni kenara ekip baz tler verdi. ri ocuklar kuvvetlidir ama, sen de onlardan
eviksindir, dedi. Ayrca, hakl oluumdan da ek bir kuvvet kazanacam syledi. Koca serseri bir daha
bana musallat olunca yumruklarm skp vaziyet aldm... ve mrmn en kt dayam yedim. Burnum
kanad, dudam yarld. Durumu amcama anlattm zaman ban iki yana sallad, bir daha budallk edip
kendimden byk ocuklarla atmamam syledi. Katya bana bahedeki aa dalnn geceleri odasnn
duvarna nasl glge drdn, bu glgenin nasl tpk maymuna benzediini, frtna kp dal oynadka
nasl gzetlediini, korku iinde olmasna ramen gzn o glgeden alamadn, nk gzn ondan
ayrmad srece kendisine bir zarar veremeyece58
ine inanm olduunu anlatt. Gzn krpmaya bile cesaret edemiyordu. Ben de ona nasl bir seferinde
okulda kopya ekmeye kalkp

Her paylatmz eyi burada bir bir sayp dkmeye gerek yok. Okurlarmn da k olmu olduklarndan,
bunlar hatrlayacaklarndan eminim.
Aramzda fiziksel bir yaknlk yoktu elbette. Hi pmedik. Elini bile tutmadm. Tek temasmz yaz kkne
giderken ve gelirken koluma girmesiydi. Ama imdi, yllar sonra bile kolumdaki elinin basncn ve scakln
hissedebiliyorum. Sanki sinirlerimin ve kafa-mnkinden ayr, kendilerine zg bir bellei varm gibi.
Ama bir kere bana dokundu... imdi hatrlyorum. ene alyorduk... ya da sessizlii paylayorduk.
Hangisiydi, pek bilemiyorum. O birden elini benim elimin zerine koydu ve beni iaretle susturdu.
"Ne oldu?" diye sordum.
Uzun sre hi hareketsiz durdu. Yaz kknn yan tarafna youn bir dikkatle bakyordu. Sonra tekrar bana
bakt, glmsedi. "Grmedin mi onu?" diye sordu.
"Onu mu? Kimi?"
Yzme beni snavdan geiriyormu gibi bakt. Ona hile yapp yapmadm anlamak istermi gibi. Sonra
omuzlarn kaldrd. "Bo ver," dedi. "Bir ey deildi."
"Yoo, syle bana." Derken aklmdan bir dnce geti. "Yoksa bu bahenin hortlan m grdn sen? yle
mi oldu?"
"O hortlak deil."
"Ha, evet, unutmutum. Ruhu mu grdn?"
Katya bir an yzme bakt, sonra ban iki yana sallayp glmsedi. "Artk eve dnmeliyim," dedi. "Mutfakta
alan kza hatrlatmak gerek. Yoksa dnyada kendiliinden yemek hazrlamaya balamaz. Zavall babam
da a ana yatmak zorunda kalr."
"Biraz daha kal benimle. Hayaleti yolla, o hatrlatsn. Kz dnyada unutamaz bu olay bir daha."
"Ruh konusunda aka yapmana izin veremem.. Zavallck. imdi git artk. Ama istersen akama bize
yemee gelebilirsin. Babam seni soruyordu."
"Sevinle kabul ediyorum."
Taraada vedalamadan nce, ona o gnk akl tam vermeyi
59
unutmu olduumu fark ettim. Aramzda bir espri olmutu bu artk. Hatt espriden biraz daha ileri bir ey.
Her bulumamzda ona bir akl ta veriyordum. Cebimde ta bulup ona uzattm. Her zamanki trensi
ciddiyetimle.
"ok teekkr ederim, Jean-Marc. Bana verilmi olan en gzel akl bu. eyden beri... ff, hatrlyamyorum.
Dnden beri herhalde."
"Akama grrz yleyse."
"Evet. Akama grrz."
O akam yine yamur yad, ben yine srlsklam ceketimle ieriye girdim. Sofrada, ne zaman gelsem
yamur getirdiime ilikin beklenen akalar yer ald. Biraz rahatszdm. nk Katya souk almamdan
korkmu, Paul'un brokar ceketlerinden birini giymemde direnmiti. Ceket bana biraz dard. Almadm
kadar da ssl psl bir eydi.
Paul masann karsnda bana gzlerini hafife ksarak bakt. "Acaba ben de o ceketle yle komik mi
duruyorum diye merak ettim, Montjean," dedi. "Yoksa sen giydii her kln etkisini azaltan o ender
insanlardan biri misin?"
Katya, "Bence ona ok yakt," diye atld.
"Sahi, yle mi buluyorsun?"
Paul'un beklenmedik ekilde nazik davrand o ilk aydan bu yana, giderek yava yava nezaket
erozyonuna uramakta olduunu fark ediyordum. Beni her gn ay masasnda grmekten holanmadn
belli etmek iin her seferinde arm numaras yapyor, abartmal bir ekilde, benim yine orada
olduumdan mutluluk duyduunu belirtiyordu. Sonra, "Hl burada bulunduundan desem daha m doru
olur?" diye soruyordu.
Bay Treville uzunca bir sre kendi dnceleri arasna gmldkten sonra birden ne doru eildi ve,
"Biliyor musunuz, salnz korumak iin o ceketi deitirmek zorunda kalmanz dnyordum,
doktor...111, Doktor." dedi.
"yle mi baba?" dedi Paul. "Ne kadar ilgin!"
"Evet nsanolu yle tkrldm bir ey ki, dnmesi bile korkun. Yaadmz evrende sabit s sfra
yakn. Yldz dediimiz k kvlcmlarn ayran milyonlarca millik mesafelerde hibir ey yaayamaz. Ve o
mesafeler de evrenin byk ksmn oluturuyor. Ayrca, bildiimiz trde bir hayat, yldzlarn o binlerce
derecelik scak60
lnda da var olamaz. Hayat... tm hayat, o yldzlarn evresinde dnp duran minik toz zerreciklerine
hapsolmu durumda. Gezegenlere yani. Onlarn da ou, insanoulunun yaayamayaca kadar scak ya
da souk. Yldzlarn scan evrenin soukluundan ayran o milyonlarca milin iinde, insan ancak pek
incecik bir s diliminde var olabilir. Birka derecelik fark arasnda yaayabilir. Eer evlerimiz ve snma

arelerimiz olmasa, bu minyatr gezegenimizin bile ancak pek az yerinde yaayabilirdik. nsanlar yirmi
derecede gne arpmasndan, be derecenin altnda mekten lebildiini biliyoruz. Bu derecelerin
arasnda bile, slaktan zatrree olup lme tehlikesi yine de var. En scak yaz gnnde bile. Bu hem korkun
hem de harikulade bir ey. Yaammz ne kadar duyarl! Koullardaki en kk deiiklik bizi yok edebilir!"
Paul, "O halde mesele, hayatlarmza deiiklii sokmamakta," dedi.
Ona baktm ve onun bakn da kendi zerimde buldum. Gzleri buz gibi bir glmsemeyle karmt.
Sonra arabuk bir soluk ekip, "Sohbetin inanlmayacak kadar tatl, baba," dedi. "ocukken bize, kibar
konumada din, politika ve zellikle de fonksiyonel konulardan uzak durmamz retilmiti. Tehlikesiz konu
olarak bir tek havalardan sz etmeyi bilirdik. imdi sen bize onun bile tehlikeli olduunu kantladn. Sen ne
dersin, Montjean? Sen de insanlar gne yanklaryla nezleler arasnda bocalayan zavalllar olarak m
gryorsun?"
"Ben varlmzn artclm, tehlikelerinden daha ilgin buluyorum. Var olmamz bile, Bay Treville'in
dedii gibi, alacak bir ey. Ama daha ok amak gereken, var olduumuzu bilmemiz ve bunun
artclm kavrayabilmemiz."
Paul kalarn att. "Yoksa ben din, politika ve biolojik fonksiyonlar yasak konular olarak sayarken metafizii
listeye almay unuttum mu?" dedi.
Katya hemen, "Metafizik bence zihin iin ok deerli bir jimnastik," diye atld. "Ama fiziksel dnyann da
kendine gre gzel yanlar var. Yaz mevsimi bu yl ne kadar dnceli davrand, bir dnsenize. Yamuru
yalnz geceleri yadryor. Biz serinliinden yararlanyoruz, toprak ihtiyac olan besini alyor, ama bir tek gn
bile mahvolmuyor.
61
Doa anann daha nce byle kusursuz bir sistemi dnmemi olmas garip."
Bay Treville ne doru eildi. Uzanp kznn elini okad. "Bakyorum doadan dii olarak sz ediyorsun,"
dedi.
"Elbette. retkenlik falan filan, Zaten Doa Baba demek de ok sama ve gln." Ayaa kalkt. "Bu da tabii
akla kahvemizi salonda imemiz gerektiini getiriyor," dedi.
Holde Katya'nn pei sra salona doru yrrken, salarn byle yukar topladnda ensesinin ne kadar
gzel grndn dnyordum. Tam o anda gk grleyince yerimde sradm.
"Allah iyiliini versin. Montjean," diye gld Paul. "Hortlak grmsn gibi sradn. Dalm gitmitin
herhalde."
Glmsedim. "Miller tesine deil ama, aylar tesine gittim," dedim. Bu benim kendimden baka kimseye bir
anlam ifade edemezdi. Yine de yksek sesle sylemek zevk vermiti bana.
"Ne olmu hortlaklara?" diye sordu Bay Treville. Paul o srada mineye odun atmakla meguld.
"nemli bir ey deil, baba," dedi.
"Yoo, syleyin bana. Bilmek istiyorum."
Paul iini ekti. "Pekala. Montjean hayale dalmt... gk grledi... Montjean yerinden frlad, soluu boazna
tkand... olun hortlak grmeye dair bir laf etti... Montjean miller aylarla ilgili, anlalmaz bir eyler geveledi...
hepsi bu kadar. Batan sona btn hikye."
"Anlamyorum," diye itirafta bulundu Bay Treville.
Bu sama durumdan kurtulabilmemiz iin ben konutum. Bir espri yaptm: "Siz hortlaklara alkn
olmalsnz. Kendi paynza deni barndrdnza gre..."
Paul'un omuzlar hemen kasld, elinde odun, olduu yerde duraklad. "Bu sznle ne demek istiyorsun?"
diye sordu.
Ben omuzlarm kaldrdm. "Pek bir anlam yok. Yalnzca bahe-nizdeki hayalete deinmek istemitim."
"Ha, anlyorum," dedi Bay Treville. Atein karsna, en sevdii koltua oturdu. Sonra gzlerini krptrp
kalarn att. "Hangi ha-yaletmi o?"
"Buralardaki sylentilere gre sizin bahenizde bir..." glmseyerek Katya'ya baktm, ama o karlk
vermedi, "...bir ruh varm.
62
Gen, gzel bir ruh. Ve kendisine hayalet denmesine sinirleniyormu-"
Paul'un sesi yamyassyd. Odaya arkas dnk durumda, atein nnde diz kmeye devam ederek
konutu. "Sen bu ruhu kendi gznle grdn m, Motjean?"
"Dorusu grmedim. Ama varln ok gvenilir bir kaynaktan duydum" Katya'nn neden kalarn atp
ban iki yana salladn anlayamyordum.
Paul elindeki odunu kararl bir hareketle brakp ayaa kalkt, bana dnd. "Bu akam kahve imesek
alnmazsnz, deil mi Doktor? Omzum biraz aryor da... erken yatalm diyordum."
"Sama," dedi Katya. "Kahveyi elbette ieceiz. Ama istemiyorsan, sen odana kabilirsin."

"Yoo, yoo, olmaz," dedi Paul. "Babamn insanolu ve doa konusundaki gzlemleriyle Doktor Montjean'n
deeri llmez dipnotlarn dnyada karmak istemem. Eitimimi de dnmem gerekir. Bu arada... deeri
llmez deyince, deeri byk olann tersi oluyor, deil mi?"
"Birisi az nce hortlaklarla ruhlardan sz etmiti," dedi Bay Treville. Bir yandan glmseyerek Katya'nn
elinden kahvesiyle bran-dy"sini alyordu. "Ben doast glerin Ortaa insan zerindeki etkisine her
zaman hayranlk duymuumdur. Herhalde Louis Duvi-vier'in bu konudaki almalarn biliyorsunuzdur,
Doktor. O, almasnda ortaya koyduuna gre Hristiyanlk bu yar barbar zihinler zerindeki etkisini..."
...Yarm saat kadar sonra Katya babasnn monologunu yarda kesip onu alnndan pt ve kendisinin artk
yatmak zorunda olduunu aklad. Ben de uzatt eli sktm.
"Yarn aya gelecek misin, Jean-Marc?"
"Elbette. yi geceler, Katya."
"yi geceler. Sen de yukarya geliyor musun, Paul?"
"Konuumuzu geirir geirmez." Paul'un dili, brandy"lerin etkisiyle hafif dolayordu.
Katya salondan karken Bay Treville saatini cebinden ekip, "u ie bakn, akam kaym gitmi yine,"
dedi. "stelik yarndan nce bitirmek zere kendi kendime sz verdiim ilerim de vard. Ama yine de ilgin
bir tartma oldu. tiraf edeyim, akllca tartmalarn tir63
yakisiyimdir ben. Ama hzla kaybolan bir sanat olmaya doru gidiyor o da. Eh, acaba bana izin verir
miydiniz?
Tekrar oturmadm. Ben de gitmeye hazrlanyordum. Ama Paul koltuundan kalkmad. Tersine, bacan
koltuun kolu zerinden att ve eliyle brandy iesini gsterdi. "Gitmeden bir kadeh daha ier misin?"
"mesem iyi olur, teekkr ederim," dedim. "Ne glyorsun?"
"Benim ceketle ye komik duruyorsun ki! Herhalde ben de Bask oban gibi giyinmeye kalksam komik
dururdum. nsan doduu gibi kalyor. amamak gerekir."
Onun ceketini giymekte olduumu unutmutum. Hemen kardm, kendiminkini giymeye hazrlandm.
Kurusun diye atein yanna aslmt.
"Bask'sn, deil mi?" diye steledi Paul.
"Evet, yle. Doduum kasaba buraya pek uzak saylmaz. Dalara doru bir yerde. Neden sordun?"
"Laf olsun diye, merak ettim ite. Montjean, Bask ad deil ne de olsa. nsan daha ok, Utuburnu, Zabola ya
da Elizondo gibi bir isim bekliyor. Karanlk ve ihtirasl bir isim."
"Aslnda benim adm Bask ad. Baska mendi ve jaun kelimelerinin Franszcalatrlm. Da adam demek
oluyor. Ho, admn kklerine gerekten ilgi gstereceine inanmyorum."
"Anlatamayacam kadar ilgimi ekti, arkada," dedi kelimeleri yuvarlaya yuvarlaya. "Ama seninle konumak
istediim bir ey var. u son brandy'yi kabul etmek istemediinden emin misin?"
"Eh, o kadar istiyorsan..."
"Aferin, nazik dostum." Ama kadehleri o doldurmad. Yalnzca ieye doru elini sallad, beni kendi kendime
servis yapmak zere brakt. "Katya'y ziyaret etmene izin veriim konusunu yeniden dnyordum."
"Ya, dnyordun demek."
"Hm-m, yle."
"Kzdardeinin konuk arlamak iin senden izin almas gerektiinin pek farknda deildim."
O gld. "u sesin tonuna dikkat ediyor musun? Sanki ben sylyorum bu sz. Ceketimden sana bir ey
bulaabilir mi dersin?
"Katya'yla leden sonralar bir iki saat geirmeme ne gibi bir itirazn olabilir?"
64
"Ha, bu arada birbirinizi ilk adnzla ardnza da dikkat ettim."
"Bunda bir ey yok ki! Uzun uzun konuuyoruz. lk adlar kullanmaktan kanmamz yapmack olur."
"Evet herhalde yle. Her gn bir iki saati Katya'yla geirmene ne itirazm olabileceini sormutun. Hele de
nemsiz, byk ihtimalle tekdze konularda konuulduunu gz nne alnca. Hibir itirazm olamaz,
arkada. Ama sen gensin, bazlar seni yakkl da bulabilir. O da gen ve onu herkes ekici buluyor. Baz
durumlarn yaps da baka baz durumlara yol amaya uygundur."
"malarn saygsz buluyorum."
"Ltfen bana gcenmi Gaskon numaras yapma. u d'Artagnan ne can skc bir adam olmal. Hayali
onuruna sk skya bal..."
"Bence gereinden fazla iki itin."
"Ne derin gzlemlerin var! Bak, seni ve Katya'y hibir eyle sulamyorum. Ama ikiniz de salkl
insanlarsnz, stelik de romantiksiniz. Tanr kutsal bahenin ynetimini Adem'le Havva'ya verir vermez,
hemen elma dei tokuuna kalktlar. Bu son derecede doal." Ayaa kalkp bana doru yrd. "Ama ne
kadar doal olduu bana vz gelir, seninle Katya'nn elma dei toku etmenizi istemiyorum. Ufak elma
lokmalarn bile hatta. Anlald m?"
Ayaa kalktm. "Gitsem iyi olacak," dedim.

"Ne harikulade bir fikir. Ama herhalde sen bu akamlk gitmekten sz ediyorsun. Yarn ay saatinde yeni
kalp para gibi dnp buraya geleceksin."
Ona cevap vermedim. ok fkeliydim. Kendimi tutamayp ona vurabilirdim bile. Ama o peim sra kapya
doru yrd.
"Syle bana, Montjean, kzkardeimi hi ptn m?"
"Seni ilgilendirmez ama hayr, pmedim."
"Elini bile tutmadn m?"
"Tutmadm," diye yalan syledim. "Hi lokma dei tokuu yapmadk. imdi izninle sana iyi geceler
dileyeyim."
"Bir dakika! Dinle beni. Senden kardeimle en kk bir yaknla kalkmayacana dair bana sz vermeni
istiyorum. Veriyor musun?"
"Dorusu Treville, Katya'ya kar bu ar koruyucu davrann salksz buluyorum."
Katya'nn Yaz
65/5
"Elbette salksz. Biz zaten salksz bir aileyiz. Katya sana bu lanet olas yere salk nedeniyle geldiimizi
sylemedi mi? Ama benim ailemin salk durumunun, senden istediim szle hi ilgisi yok. Evet!"
Bask kanmn akaklarmda attn duyabiliyordum. Konutuum zaman sesimi sakin karmaya zellikle
dikkat ettim. "Katya'nn kardei olmasaydn seni bir yumrukta knn stne oturturdum," dedim.
"Kmn stne, ha? Amma kelime! Yumruunu ona bu kadar benzeyen bir surata indirmek senin iin zor
olmaz myd?"
Gzlerim onun bir gznden tekine gitti, geldi. Hakk vard. Omuzlarm sarkt. Vuramazdm ona gerekten.
"Yeniden dnp kararn deitirdiine sevindim. nk fkeli bir harekete kalksaydm seni iddetle
cezalandrmak zorunda kalacaktm. Paris'teyken tekmeli boks ampiyonu olduumu sana sylemeye frsat
bulamamtm. Atletizmin terinden de, homurtusundan da pek holanmam ama, bir zamanlar benim
snfmn genleri arasnda tekmeli boks pek modayd. nsan eldivenlerini kirletmeksi-zin sokak serserileriyle
baa kmay baaryordu en azndan, anlyorsun ya! Ben de bu yzden bu dalda epey ilerledim."
"Anlyorum," diyerek iime bir soluk ektim, sakinlemeye altm. Sonra eilip resm bir selam verdim. "yi
geceler." Kapy arkamdan kapatmak iin ayrca aba gstermem gerekti.
Geceki konumalarmzn tonu ve ierii dnlrse, klinikteki grevlerim bitmek zereyken Paul' odamn
kapsnda grnce neden ok atm kendiliinden anlalr sanyorum.
"Girebilir miyim?"
"Eh, herhalde."
Kasabadaki ilerini yeni bitirdiini, istersem beni aya arabasyla gtrebileceini syledi. Yalnz bir artla...
akama onlarda yemee kalacama sz verecektim.
Bir an onu baklarmla lp bitim, sonra ok memnun olacam syledim. O bu srada, yresel yemekleri
insanlarn nasl sevebildiim hi anlamadn belirtti. nsan can kendine strap ektirmek ve cehennemde
geirecei sreyi bu yolla ksaltmak isterse yiyebilirdi bu yemekleri ona gre.
Arabasna bindii anda, "Korkarm dn gece ikiyi biraz fazla karmm," dedi.
66
"Ya, yle mi dnyorsun?"
"zr dilemekte pek baarl deilimdir... alkanlm yok galiba...
"Oysa ben seni her konuda baarl sanyordum. Tekmeli boksta,
konuklara hakarette, kzkardeinin hareketlerini kstlamakta... tm sosyal nezaketlerde."
Gld. "Bunu hazrlamsn galiba, deil mi?"
Neredeyse glmseyecektim. Gerekten, bir dahaki grmemizde ona neler syleyeceimin provasn
yapmtm.
Kasabadan sessiz geip Etcheverria yoluna koyulduk. Ancak o za man bana dnd, "Bak, Montjean," dedi.
"Katya'nn senin dostlu undan holandn biliyorum. Babam da o bitmez monologlarn dinleyecek birinin
bulunmasndan holanyor. kisini de ok seviyorum. Bu skc yerde onlar bu kk zevkten mahrum
edemem. Ama bana Katya ile en kk yaknlklara bile kalkmayacan konusunda sz vermende
direniyorum..." Ona cevap vermek zere soluk aldm ama o elini havaya kaldrp beni susturdu. "Ne kadar
masum yaknlklar olursa olsun! Ne kadar masum olursa olsun! Amalarndan kuku duyuyor deilim,
Montjean. Yalnzca benim babam... eyy... babamn Katya'yla olan ilginden kukulanmamas gerektiini
sylemitim, deil mi? Bana nedenini sorma. Seni ilgilendirmez."
Glerek bam iki yana salladm. "Dn gece nefret dolu, zehir gibiydin. Bugn ise mantkl ve dosta
davramlsn. Bence bu davranlarn ok ocuka."
Dnp bana srtt: "yle mi buluyorsun? Pekala, tehisini kabul ediyorum. Tek artm, bu konuyu burada
kesmek."

Yolun geri kalan boyunca Paul, gn boyu temas ettii Salies tccarlarnn ve yetkililerinin taklitlerini yaparak
beni elendirdi, espri yeteneini tam anlamyla kantlad. nsanlara hi acmad da ortadayd. Buna
amadm.
"Tccarlarla i grmen garip," dedim. "Onlardan bir snf olarak o kadar nefret ettiine gre..."
"nsan zaman zaman onlarla ister istemez temas etmek zorunda kalyor, dostum. Ne de olsa, dnyann
sahipleri onlar. Miras ya da armaan olarak alm deiller onu tabii. Satn aldklar iin onlarn olmu."
6?
"Bu doru olabilir. Ama unutma.ki onu onlara satan da senin snfn."
Bir an sessiz kald, sonra alak bir sesle, "Bu da doru," dedi. "Hem de ne kadar doru."
Yaz kknn kap eiinde dururken cebimden o gn bulduum akl karp Katya'ya verdim.
"Ah, teekkr ederim, beyefendi. Unuttunuz diye korkmutum." Ta kese biimindeki antasna, tekilerin
yanna koydu, elindeki byk antaya att. "Bana dnyay vermekte olduunuz hi aklnza gelmi miydi...
para para olarak?"
"Umarm bu armaann byk deeri sizi boyunduruk altnda brakmaz."
"Brakan armaann deeri deil. Ardndaki niyet. Niyetleriniz boyunduruk altnda brakacak trden mi?"
"Pek yakn."
Gld. "Sizi uyaryorum. Kiilik btnlm yle salamdr ki, aklla yerinden oynamaz."
"te bu, sayn bayan, ok berbat bir kelime oyunu."
Kalarn atp suratn ekitti. "Korkarm kelime oyunlar sanat konusunda eni konu gerisin. Kafa yapmdaki
tatsz bir ciddiyete iaret eder bu durum. Kelimeler oynanmak iin deilse, ne iin icat edilmi ki?"
Elimi hafife onun elinin zerine koydum. "Baz kimselerin onlar duygu ve sevgi ifade etmek iin kulland
rivayet edilir."
Gzleri benimkilere kaygl bir kararszlkla bakt. "Ha... ama rivayetlere pek kulak asmak doru olmaz."
Sonra elini benimkinin altndan kaydrarak ekti, dnp baheye doru bakt. Gzleri uzaklara bakyor gibi,
dikkati dankt. Dallarn arasnda szlen gne salarnn, cildinin rengini yer yer ayor, beyaz
elbisesinden yansyordu. Ben yaknnda durmaktaydm. Yanaklarnda k... salarndan gelen tatl koku...
Boynunun izgisi... gsnn kavisi...
Uzaklardaki bir hayalden zorlukla ayrlyormu gibi iini ekip bana dnd. "Biliyor musun, babamla
kardeime bu bahedeki ruhtan sz etmen zalim ve dncesiz bir hareketti. Neden yaptn bunu?"
68
Soru beni birden aalatt. "Ben... hi nedeni yok. Yalnzca... biliyorsun ite... laf olsun diye. Sohbet. Bilerek
seni zecek bir ey yapmayacam bilirsin, Katya."
Bir an yzme net baklarla bakt, sanki beni tartt, deerlendirdi. Sonra gzlerini ularna belli belirsiz bir
glmseme dedi. "Yoo, tabii yapmazsn. Ama yine de... keke adn anmasydn onun."
"Sr olduunu bilmiyordum."
"Sr deil. Yalnzca bana ait olan, kimseyle paylamaya hazr olmadm bir ey."
"Ama benimle paylamtn onu."
Bir an szm dnd. Sanki ilk defa farkna varmt bu gerein. "Doru, paylatm," dedi. Omuzlarn
hafife kaldrd. "Eh, . neyse... bir zarar olmad. zerinde durmaya gerek yok."
"Ne zarar?"
"Ruhun ad geince Paul nasl tepki gsterdi, grmsndr, deil mi?"
"Evet, grdm. ok sarslma benziyordu."
O ban sallad. "Sarslacan biliyordum."
"Ama neden? Herhalde kardein kadar sinik bir tip ruhlara falan inanmaz. Ad geince neden sarslsn?"
O kalarn att, sonra ban iki yana sallad. "Aslnda bilemiyorum, Jean-Marc. Ama sarslacan
igdsel olarak biliyordum."
imi ektim, uzam bir aldan bir dal paras krdm, yapraklarn birer birer koparmaya koyuldum. "Katya?
Bu gerek bir ruh mu?"
"Gerek ruh? Bu deyim kendi iinde elikili deil mi?"
"Ne demek istediimi biliyorsun. Sen de, Paul de, masallar uydurmaya, insanlara yutturmaya baylyorsunuz.
Ruh gerek mi diye bu yzden soruyorum."
"Ha... yeterince gerek."
"Onu gznle grdn m?"
"Evet. eyy... pek saylmaz. Hemen hemen grdm. Gzmn kuyruuyla... bir beyaz leke. Gzm oraya
evirince yok oluyor. ok uzaktaki yldzlara da baknca da yle olur hani. Ama onun orada olduundan
eminim. Varln somut biimde hissedebiliyorum. Hem de insan korkutan ya da rahatsz eden bir olay
deil. O ok iyi huylu bir ruh... ve ok da zgn. ok, ok zgn."
69
"zgn m? Neden zgn?"
"Bilmiyorum. Herhalde byle gepegenken her eyin birden bitmesi yznden."

"yle mi? Ne kadar gen?"


"Tam on be buuk yanda."
Glmsedim. "On be ya, be ay, on bir gn olmadndan emin misin? Dakik ller konusunda zel
yetenein var senin."
Beni ameliyat edecekmi gibi dikkatle bakt. "Yalar gn gnne tahmin etmenin g olduunu bilirsin
herhalde," dedi.
Gldm ve elimdeki dal parasn frlatp bu oyunu bir kenara braktm. "Biliyor musun, Katya, Paul'un ruhlar
konusundaki rahatszln anlayabiliyorum. Sen beni hayalci ve romantik olmakla sulu-yorsun ama,
gerekiliim de salamdr dorusu. Salam ve mantkldr. Sebep sonu ilikisinden haberi olmayan
kuvvetler ve olaylar beni rahatsz eder. Manta uymayan eylerden tedirgin olurum. Ne demek istediimi
anlyor musun?"
"Doast eylere inanmadn m sylemek istiyorsun?"
"nanmamay seiyorum. nanmak istemiyorum. Mantksz eyler beni korkutuyor. Gaddar ve zalim bir
adamn yanndayken, bir delinin yannda ettiimden daha ok rahat ederim."
Katya kalarn att. "Paul deli deil" dedi.
"Yoo, beni yanl anladn. O delidir demek istemedim. Yalnzca onun doastne kar duyduu tedirginlii
ben de paylayorum dedim.
Onun son derece saduyulu ve akl banda olduunu sylemek istedim. Tpk benim gibi. Esneklii
olmayan bir saduyu."
"Sence en iyisi bu mu?"
"Eh, gvenli bari."
Bunu bir an dnd. "Evet, gvenli," dedi sonunda. "Ama... kstlayc."
Bir sre sessiz kaldk. Ben btn gn kafamda dolaan soruyu nasl kelimelendireceimi dnyordum.
"Katya? Ortada bir terslik olduu belli. Senin ve ailenin canm skan bir ey var."
nsan artan bir ak szllkle cevap verdi. "Evet, elbette var. Senin kadar hassas biri bunu hissetmese
aardm."
"Benim yardmc olabileceim bir ey mi? zerinde konumann bir yarar olur mu?"
70
"Yarar m? Amma garip bir ifade ekli! Ama evet, olabilir. Yarar olabilir." Kendi kendiyle mcadele eder gibi
grnd. Sanki benimle bir eyi paylamak zereymi de, pek cesaret edemiyormu gibiydi.
ini kolaylatrmak iin, "Karnda anlayl ve iyi niyetli bir dost
olduunu biliyorsun," dedim. "Sana olan duygularm herhalde his-sediyorsundur, Katya."
Ban iki yana sallayp baka tarafa bakt. Szlerimi durdurmak istiyordu sanki.
Ama ben steledim. Bu an bir kere kaarsa, bir daha geri gelmeyeceinden korkuyordum. "Sana olan
duygularma bir isim vermekten her zaman ekindim... seninle ilgili en uar dncelerimde bile beni sarsan
duygularm..."
"Ltfen, Jean-Marc..."
"...Ama onlara mutlaka bir isim vermek gerekirse, ak dedikleri ey olacandan eminim."
"Ltfen..." sandalyeden kalkt. Kamak istermi gibiydi. Ben elini yakaladm, onu kendime ektim ve
kollarma aldm.
"Katya..."
"Hayr," deyip ekilmeye alt.
"Katya." Vcudunda hafif bir rperti dolatn hissettim, sonra birden katlat, gzleri sakin, ama dalgn
baklarla benimkilere dikildi.
Kurtulmak iin mcadele etmedi. Bu pasif hali, hareketsiz kaytszl, benim zerimde dondurucu bir etki
yapt. Ona sarlmann ok budalaca bir ey olduunu hissettim. steine kar deilse bile, isteksizliine
kar. Onu hem brakmak, hem de pmek istiyordum. Hangisini yapacama da karar veremiyordum.
ok gentim. ptm onu.
Dudaklar yumuak ve scakt ama bana hi karlk vemedi. Uzun bir pcn sonunda gzlerimi atm
zaman onu bana bakar buldum. Bana deil de... benim iimden arkalara.
Kollarm yanlarma sarkt. O hareket etmedi. Geri ekilen ben oldum. akn ve sefil.
"zr dilerim Katya. ok zr dilerim."
"Ziyan yok."
"Yoo, yok deil. Ama ben... seni yle ok seviyorum ki!"
71
"Ziyan yok. Jean-Marc."
Ben yine de bam sallayp yana doru dndm... ve kendimi dosdoru Paul'un gzlerine bakar buldum.
Herhalde patikadan sessizce gelmi, benim utancma tank olmutu.
"Bunlar sizin yatak odas grg kurallarnz m Doktor?" Sesi buz gibiydi.

Kk dm, fke iinde, umutsuzca kekeledim. "Bunu neden yaptm bilmiyorum. Budalaca bir eydi.
Hemen gidiyorum... elbette."
"Yoo, Jean-Marc, gitme!" Katya'nn sesinde hem merhamet hem de kayg vard.
"Brak Katya," dedi Paul. "Doktorun yllardr iine doan en soylu igd bu."
fkemi ona ynelterek, "Treville," dedim. "Katya'nn hatr olmasa, o kstah glmsemeyi suratndan silmek
bana byk bir zevk verirdi!"
"Hi deilse denerdin, eminim." Sesi gururlu, can skknd.
enem kaslm, akaklarm atarak, yumruum skl, karsna dikildim. Onun gzlerindeki sakin
kaygszlktan nefret ediyor, hem de bunun, Katya'nn o bo baklarna pek yakn olduunu hissediyordum.
Onu ptm zamanki ifadesine. imdeki duygular gemlemek istercesine pepee birka derin soluk
aldm, sonra gzlerimi yumup skl yumruumu atm, bizi kaygyla izlemekte olan Katya'-ya dndm.
Elimden geldii kadar kontroll bir sesle, "Sana vermi olabileceim herhangi bir rahatszlktan dolay zr
dilerim, Katya," dedim. in basit, esef verici aklamas... "Seni seviyorum. Bu ifade edi biimim iin ne
kadar pimanlk duyarsam duyaym, sevgimin kendisi iin asla pimanlk duymayacamdan da eminim."
Daha bunlar sylerken bile, o proval cmlelerden nefret ediyor, kendi kendime kzyordum. Katya'nn
sevgisi konusunda olabilecek en kk ansm bile bu yolla mahvettiimden emindim. Ama genlik
gururunun paralanmas da korkun bir eydi. Paralanan gurur kendini deli gibi yerden yere atyor, insann
en sevdiklerine zarar veriyordu.
Resm (ayn zamanda eminim ki yapmack) bir selam verip, dimdik, kazk gibi, patika boyunca ilerledim.
Kafamn ii fkemin ve umutsuzluumun yaratt bir boluktan ibaretti.
Buraya Paul'un arabasyla gelmi olduum iin, Salies'e kadar
72
yryerek dnmek zorunda kaldm. imdeki sefil duygular, gecenin gzelliiyle eliip duruyordu. fkem
her admmda biraz dindi, sonunda kasabaya vardmda hi kalmad. imde yalnzca bir duygu
uyumuluu hissediyordum.
O sra ne son isteyeceim ey, Doktor Gros'la ene almakt. Ama aalar arasndaki her zamanki
masasnda bana el salladnda, gitmezsem ne sefil durumda olduumu anlayacan ve beni alaya
alacan biliyordum.
"Gel otur uraya, Montjean," diye seslendi o gr sesiyle. "Benimle bir kadeh i de teselli bul."
"Teselli mi?"
"Eh rahatla diyelim yleyse. Treville'le olan kk serveninin durumuna gre deiir elbette. Ama ne olursa
olsun, romantik ilikilerin ksal konusunda kasaba rekoruna adaysn. Bir tek, geen yaz papazn bana
gelen olay hari."
"Neden sz ettiinizi anlamyorum bile."
"Bu iin sona erdiini grmekten memnunluk duyduumu saklamayacam. Senin bu geli gidilerin
kasabann tm dikkatini ve dilini esir alm olduundan, benim onca gurur duyduum romantik nm
glgelemeye balamt."
O bylece benim soluduum havay bulandra dursun, ben bir yandan, Etcheverria servenimin nasl olup
da Salies'e benden nce vardn dnyordum. Kasabann dedikoduculuk konusundaki nne ramen,
biraz artcyd durum.
"Neden sz ettiinizi zerre kadar anlam deilim, Doktor Gros. Ama sizce bir mahsuru yoksa bu konuyu
yine de burada kesmeyi tercih ederim."
"Mahsur mu? Ne mahsuru olacak?" Doktor Gros bir sre sessiz kald, sonra mrldand. "Ama yine de... hl
bir haftan var."
"Bir hafta m?"
"Bir haftada neler neler olmaz! Dedikodulara gre Tanr u dnyadaki herkesi yedi gnde yaratm. Ne
byk bir retkenlik! Evet, geri o sra nfus ok daha seyrekti, ama, hesaba melekleri de katarsan, yine
epey kalabalk. Biliyor musun, u meleklerin cinsiyetini hep merak etmiimdir. Sen etmez misin? Olan
ocuk mu bunlar?
73
Kz ocuk mu? Hermafrodit mi? Ya da belki musluk sistemleri hi yok. Bu durumda temel fonksiyonlar bile
bir mucize saylr. Hah! Anus mirabilis! Ne dersin buna? Bir de Latince altm o uzun saatlerin yaran yok
der dururdum!"
"u hafta meselesi neymi?"
"Haydi, haydi, bana numara yapma. Trevilleler'in bir haftaya kadar buradan tanacan kasabada bilmeyen
yok. O gen adam, yani erkek kardei bu sabah kasabaya inip gerekli hazrlklar yapt. Senin numarana..."
Gzleri yava yava irileti, sesi birden alald. "Hay Allah, gerekten biliniyordun, deil mi? Yznden
anladm."
Hafife ksrp boazm temizledim. "Hayr, aslnda bilmiyordum," dedim.

"Ama evladm, ben doal olarak sanmtm ki... Yani... sen buradan gen Treville'le birlikte ayrldn. Yolda
sana bu cennete veda etmek niyetinde olduklarndan sz etmitir diye dndm. Kt haberci olmak
istemezdim, zr dilerim. O melekler hakkndaki zrvalarm iin beni affedebilecek inisin? Yine de, itiraf et,
ans mirabilis ksm hi de fena saylmazd. Gel, bir kadeh daha smarlayaym sana. Bari cezam parasal
olarak ver."
"Teekkr ederim, istemem. eyy... gen Treville nereye gideceklerinden sz etti mi?"
"Hayr. Bunu saklamakla da kasaba halkna bir eit tahminler yapma olanan tand. Tunus? Martinik?
Paris? Pau? Bu sonuncusunu, tahmin edersin, hayal gc son derece kt olan bankacmz ne srd. Gen
bayan durumu senden bilerek mi saklad dersin?"
"Bu konuyu daha fazla konumasak sevinirim."
"Nasl istersen. Senin bilecein ey tabii. Beni ilgilendirmez." Doktor Gros ikisini yudumlayp meydan
bilinli bir kaytszlkla gzden geirdi. Sonra birden ne doru eildi. "Biliyor musun, belki sana sylemeyii,
seni zmemek iin olabilir. Hatta belki o da bilmi-yordur. Bu bile mmkn."
Gros syler sylemez, durumun gerekten byle olduuna hemen inandm. Katya, Paul'un Salies'i terk
etmek hazrlklarndan habersizdi. Kendisi bilse, bana da mutlaka sylerdi. Nitelikleri arasnda en dikkati
ekeni ak szllyd. Zaman zaman insan rahatsz edecek kadar hem de. Eer bilmiyorsa... Paul
neden saklyordu
74
ondan? Katya gitmek istemeyecei iin mi? stei dnda m srkleyip gtrlyordu buralardan?
zin isteyip odama dndm, yatamn kenarna oturup ne yapmak gerektiini dndm. Giyinik olarak
tedirgin bir uykuya daldmda, Paul'le ak konuma kararna varmtm. Etcheverria'ya gidecek,
konuacaktm onunla. Orada kt karlanmay bile gze alarak. ekil meselesi n planda deildi artk.
Kendi mutluluum iin sava veriyordum. Ve belki de... umabilir miydim acaba... belki de, Katya'nm
mutluluu iin.
Ertesi sabah aalarn altnda, her zamanki yerimde kahvemi iiyordum. reklerim nmdeki tabakta el
srlmeden durup duruyordu. Gecenin kabuslarndan midem hl altstt. Bam kaldrdmda bir de
aaladm. Katya bisikletini ite ite meydandan bana doru yaklayordu. apkas yine yoktu. Rzgar
salarn yine uurmu, bukleleri bann her tarafna dklyordu. Glmsemesi en ve canlyd. Onun iin
ektiim sandalyeye oturdu.
"Ne gzel bir sabah, deil mi?" dedi. "Daha ilk klarla birlikte uyandm. ayrlarda i damlalar tpk... tpk
elmas gibi parldyor-du. Baz kalp szler gerei o kadar iyi tanmlyor ki, onlardan uzak kalmaya olanak
yok, ne yazk. Meer ki insan orijinal olacam diye gerekten ayrlmay gze alsn. Bana bir kahve smarlar
miydin?"
Belki nemsiz grnebilir ama, benim gecemi mahveden olaylarn onu hi etkilememesi canm skt.
Neesinde bir duygusuzluk sezmekten kendimi alamadm. Konutuumda sesim gergindi. "Kardein
kasabaya indiini biliyor mu?"
"Hayr," dedi o ak ak. nemsiz bir eymi gibi, "u rekleri yemeyecek misin?"
"Pek itahm yok."
"Yazk. Ben yiyebilir miyim? Karnm ok a."
"Buyur."
Garson masaya yeni bir kahve brakp gittikten sonra, "Paul burada olduunu bilse fkeden kudurur
herhalde," dedim.
Stl kahvesinden ilk yudumu susam gibi ald. ocuklar gibi, gz fincanndayd ierken. "Hmm, ok
gzel. Evet, sanrm kzard. Ama ondan sz etmeyelim. Harika bir sabah bozmaya gerek yok."
75
"Yoo, Katya, ben ondan sz etmek istiyorum. Korkun bir gece geirdim. Bana olanlardan... bize olanlardan
sz etmek istiyorum."
"Biliyor musun, Jean-Marc, geceyi kt geiren bir tek sen deilsin." Sesinde bir sitem vard.
Yzndeki tazelie, gzlerindeki prltya baktmda, geceyi uykusuz geirmi olduuna inanamadm.
Az sonra, kendisinden sz etmediini anladm. "Bu sabah aaya indiimde Paul'u salonda, yerde
uyuyakalm buldum. "Gece iki imi. Grn korkuntu. Haly zerine ekip orackta uyumu. Onu o
halde brakmak bana ok dokundu. Ama evden kmak zorundaydm. Bu gzel sabaha kmak
zorundaydm. Hem de..." Uzaklara bakt. "... seninle olmak istiyordum galiba."
Soukkanl, ll Paul Treville'in geceyi straplar iinde iki ierek geiriini gz nnde canlandrmak
zordu. Bir anda onunla aramda bir yaknlk hissettim. Bir yandan da o kasntlnn dourduu pimanlktan
sevin duydum. Ama bu kark duygularn hepsini bastran, "...seninle olmak istiyordum." sznn bana
verdii duygulard.
Elimi onun eli zerine kapattm. O elini ekmedi. Bir koca dakika boyunca ekmedi. Sonra gld, "Sol elle
nasl kahve iilebilir, bilmiyorum," dedi. "Dkersem ok utanrm."
Elimi kaldrdm. "Katya, seninle ak konuacam."

"Bunun anlam, tatsz bir ey syleyeceksin demektir."


"Yoo, hi de deil. Eh... belki de biraz yle, Ben... hatta grne gre Paul de bu kadar ac ekerken sen
nasl byle keyifli olabiliyorsun, anlayamyorum."
"nsann bunu renmesi, gelitirmesi gerek, Jean-Marc. nsann kafasn boaltp... neeyi deilse bile, en
azndan huzuru aramay renmesi art. Baka nasl yaanabilir..?"
"Ama, Tanr akna, ailende, hayatnda bu kadar ac getiren, seni barikatlar kurmaya zorlayan ne gibi bir
olay var?"
Bir an sessiz oturdu. Gzleri, bir ey dnyormu gibi, yerdeydi. Sonra ban iki yana sallad.
"Olmaz. Bu konuabileceim bir konu deil. Seninle bile."
"Ama benimle konuabilirsin, Katya, biliyorsun ki ben..."
"!" Sonra daha yumuak sesle, " ltfen," dedi.
"Hi deilse senden holandm sylememe izin verirsin deil mi?
76
"Evet," diyerek bana hznl hznl glmsedi. "Holandn biliyorum. Ve bu benim de houma gidiyor."
"Ama yine de bu... her neyse onu benimle paylamak istemiyorsun, yle mi?"
"Seninle baka eyleri paylayorum. Mutlu olduum zaman ya da ok gzel bir kelime oyunu bulduum
zaman... onlar paylayorum seninle. Bu kadar yetmeli."
"Hi de yetmiyor. Bak, dn, Katya... mutluluumuzu herkesle paylarz. Yabanclarla bile. nemli olan
hzn ve aclar paylamaktr. Bunu biliyor olman gerekir."
"Evet, biliyorum. Bu sz doru olmak zorunda."
"O halde?"
Gzleri bir an beni yoklad, sonra glmsedi. "Biliyor musun, Jean-Marc, gzlerin yle koyu renk ki, hemen
hemen kapkara. Onlar aydnlatmak iin ok a ihtiyacn var."
Bam baka tarafa evirdim. Konuyu byle deitirmesi beni zmt.
"Ltfen surat asma, Jean-Marc."
"Surat asmyorum." Sesimi memnun karmama olanak yoktu.
"Dinle beni hayatm." Bu sevgi kelimesi bana o mutsuzluum iinde bile dokundu. "Paul'le olan durumu tamir
edebileceimden eminim. abuk fkelenir ama, abuk affeder."
"Hibir eyi derin hissetmedii iin."
"Bu doru deil. Hem de hakszlk. Paul'le konuacam. Senin Etcheverria'ya gelmen konusunu yeniden
dneceinden eminim. Ondan sonra bahedeki o gzel gezilerimize yeniden balarz. Kelime oyunlarm
alklamana da izin veririm. Arasra ben bisikletimle Salies'e gelir senin reklerini yerim. Her ey yoluna
girer... greceksin."
Ben bam iki yana salladm. Hi de avunamamtm. O devam etti:
"Ama kk hilemizde Paul'le bana yardmc olmaya sz vermelisin. Babam ikimizin birbirimizden
holandmz asla hissetmeme-li. Pek de zor olmaz. Biliyorsun babamn ilgisi evresine ynelik deildir. Bir
glmse bana, olmaz m? Paylaacamz dnya kadar ey var."
"Ama vaktimiz yalnzca bir hafta!"
77
ararak kalarn att. 'Yalnz bir hafta m? Bir yere mi gidiyorsun?
"Giden sensin, Katya! Ailen Etcheverria'dan ayrlyor. Kardein dn kasabaya inip hazrlklar yapm."
"Ya!" dedi yavaa, Parma akandaki bir bukleyi buldu, onu evirdi. Dalgn gibiydi. "Ha, anlyorum." Sesi
bombo, sanki uzaktan geliyordu.
"Paul'un sana sylemediinden emindim."
"Ne?" Kendini dncelerinden koparmaya alyordu. "Yoo, hayr, sylememiti."
Bir sre sessiz oturduk, sonra sordum. "Sen gitmek istemiyorsun, deil mi?"
"Tabii istemiyorum. Ama konu o deil. Eer Paul hazrlk yapmsa, gitmeliyiz demektir."
"Ama ne diye, Tanr akna?"
"Daha nce de oldu. Buraya gelmek zere Paris'ten ayrldk."
"Ne oldu Paris'te?"
Kalarn atp ban sallad.
"Neden kayor ailen?"
Bana bakt, belli belirsiz glmsedi. "Nice aile gibi bizim de srlarmz var," dedi. "Bundan utanmyorum.
Glmesen bile, glmse bari. Ya da homurdan."
"Glmsemeyi canm istemiyor."
"Her eyi bu kadar ciddiye alma, Jean-Marc." Ayaa kalkt. "Ben artk eve dnmeliyim. Herhalde Paul'un
tanma ayrntlar konusunda yardma ihtiyac olur. Ama bugn aya bize gelmelisin. Ltfen. Eer birlikte
yalnzca bir tek haftamz varsa, onu iyi kullanmamak budalalk olur."
imi ekip bam salladm. "Evet, haklsn. Sizinle ay imek beni memnun eder."
"yi. Grrz yleyse."

"Grrz."
Bisikletine atlayp uzaklamaya balad. Bizim hakkmzda dedikodu ettikleri pek belli olan bir grup hanma
selam verdi. Onlar bu apkasz kzn fazla samimiyetinden tedirgin oldular. Bu iten halleriyle kendilerini
kandramayaca yolunda fsldatlar.
ayda Bay Treville pek neeliydi. Sohbeti o kurtard. nk benim dncelerim bambaka yerlerdeydi.
Paul'e gelince, o buz gibi
ve iine kapankt. Babasnn unutkanlna taklmaktan bile vazgemiti. Katya ise arkasna yaslanm,
karsndaki her erkee dalgn dalgn, ana gibi bir ifadeyle glmsyordu.
"Demek ocuklarm leden sonralar ben alrken vakitlerini byle geiriyorlar, ha?" diye gld baba.
"Oturup ay iiyor, ene alyorlar. Eh, zararl bir ey saylmaz. Ama siz siz olun, ocuklarnzn sizi iinizden
alkoymasna asla izin vermeyin. Doktor Marque."
"Doktor Montjean, baba," diye dzeltti Katya.
"Montjean m? Ama dn gece yemekte ona Marque dediinden eminim. ok iyi hatrlyorum hem de. Doktor
Jean Marque dedin ona."
Paul iini ekti. "Dn deil, evvelsi geceydi, baba. Doktora ilk adyla hitap ediliyordu. Jean-Marc Montjean.
Unutmas zor bir isim. nsan ne kadar unutmaya alrsa alsn."
Bay Treville kalarn atp bam kukuyla sallad. Katya'nn beni ksa srede admla armasn
garipsemek pek aklna gelmedi. "ocuklarm beni bunak sanyorlar, doktor," dedi. "Konumalarma fazla
dikkat etmediim iin. Ama benim belliim altn Frank kadar salamdr. Ho Frank artk pek o kadar salam
saylmaz, ya... ne dersiniz?"
Paul birden, "Doktorun adyla neden bu kadar urayoruz, sorabilir miyim?" dedi. "Sohbet konularmz bu
kadar fakirlemi olamaz herhalde."
Bay Treville elini ona doru sallad. "Ama isimler akl kartrc eylerdir ve nemlidir de. Biz her eyi
gerekte olduklar gibi deil bizim sandmz gibi dnrz. Bu yzden de her ey, bizim onlara verdiimiz
ad alr. Kzm ele alalm, doktor. Vaftiz edildiinde ona ok saygn bir isim verdik. Hortense... kendi
annemin ad. Sonra gnn birinde iimden bam kaldrp baktm ki, Katya diye biri bizim evde yaamaya
balam. ylece, bir gece iinde Hortense'm gitmi yerine Katya gelmi." Uzanp kznn elini tuttu. "Ama
ben, kzm Hortense'n yerine gelen bu yeni varla altm. Kendi tarznda... O da iyi bir kz. Tpk annesi,
doktor. kisi de yle. anslar varm ki annelerine benzemiler. ok gzel kadnd." Bay Treville'in sesi
yumuad, uzaklar gibi oldu. "...olaanst bir kadn... olaanst..."
Katya onu uyarmak isteyen bir tonda konutu "Keke aklm da sana ekseydi, baba."
"Ne? Yoo, ikiniz de yeterince zekisiniz. Belki biraz tembel kafal, ama zeki. Evet, evet, doktorun ad
konusundakine benzer yanllar
78
79
pek sk yaplr. Akademisyenler bile yaparlar. Bir bilim adam, bir aratrmac hata yapar, bir ad yanl yazar,
sonra tekiler de onu taklit ederler. Bir de bakarsnz, gz ap kapayana kadar, drt kaynakta ayn yanl
var. Bu sefer o yanl, gerein arln tamaya balar. te bu yzden insan temel aratrmalarn kendisi
yapmal. Herhalde siz de veba incelemelerinizde ayn sonuca varms-nzdr, doktor." Bay Treville, lokmas
aznda, bana doru eildi, bilimci bir dostuna alyor, sr veriyormu gibi konutu. "nemli bir bilim adamn
ilgilendiren bir olay hatrlyorum. Akademi yesiydi hem de. Ad lazm deil, skandal olmasn. Alos
kasabasnn 1250 ylndaki nfusunu bin kii olarak gstermiti. bin! Oysa Alos'un o sra yz
kiiden fazlasn barndrmadn herkes bilir! Ama yle basld bir kere. Sayfa zerinde basl gzknce
de, dorular snfna katld. tiraz edilmez bir ey oldu. bin! Gelecekteki almalarn kimbilir ka tanesi o
dikkatsiz sfr yznden bozulacak! rnein bir aratrmac, veba srasnda Alos'da 185 kiinin ldn
okuduu zaman, bu kasaba salgn hafif atlatm diye dnecek. Oysa nfusunun yardan fazlas yok
olmu salgnda!"
Paul, "Baba, bu serseri sfrlarn zararlar konusunda bir makale yazmalsn sen," dedi.
"Yazdm. Ad tam yle deil ama, yazdm. yi de karland, vnmek gibi grmezseniz."
Glmsedim. "Alos'u etd etmeye vakit ayrmak bana inanlmaz geliyor," dedim.
"Kasabay tanr msnz?"
"yi tanrm. Doduum blgeyi oluturan kasabadan biridir."
Paul bezgin bir sesle, "Ne kadar ilgi ekici!" dedi.
Bay Treville, "Gerekten yle," diye sze kart. "Alos, Robert le Diable enliinin hl kutland az sayda
yerden biridir."
"Evet, yle, efendim. Her yl festival srasnda kutlanr. Yln aa yukar bu mevsimindeydi sanyorum."
"Ya, sahi mi?" dedi Paul. "Yln bu mevsiminde demek, ha? nl Alos festivali hem de! Vay vay vaaay!"
Bay Treville, "Onu izlemek iin neler vermezdim," diye devam etti. "Araya Hristiyanln yeni yeni karmaya
balad zamandan kalma eski Bask geleneklerini ve inanlarn gsteren bir tren. Bana yle gelirdi ki,
sanki... a-aaa... O da ne yle?" ay tepsisinin zerin-

80
de duran bir eyi iaret ediyordu. Gzne yeni ilimiti herhalde.
"O benim," dedi Katya. "Doktor Montjean'dan bir armaan. Dalgnlkla tepsiye brakm olacam."
"Ama... ama bu sradan bir akl tana benziyor!"
Katya yan gzle bana bakt. "Eh, yle de denilebilir, baba. Ama beri yandan... Bu evrenin bir parasdr da
diyebiliriz."
Bay Treville zavall akl dikkatle inceledi. Ben o srada Paul'un baklarndan byk abalarla kanmaya
urayordum. Baksam, o gzlerde alayc bir glmseme bulacamdan emindim.
"Evet, yle de dnlebilir elbette," dedi Bay Treville. akl tekrar Katya'ya uzatt, Katya da onu cebine att.
"Jeolojiye de ilgi gsterdiinizi bilmiyordum, Doktor," dedi. "Garip bir ilgiler karm. Bir yanda jeoloji, bir
yanda .Ortaa hastalklar. Pr bilimlerin cazibesine kar insan kendini kollamal. Bunlarn prl, yani
safl, eski zaman rahibelerininki kadardr. Kansz ve ihtirassz. Yoo, hayr, siz yine insancl almalara
ynelin. Geri orada gerekler daha zor bulunur, kantlar daha kolay krlabilen hassas eyler olur ama, yine
de, ne de olsa, iinde yaayan insann soluu bulunur."
"Doktor Marque," dedi Paul. "Ayy, affedersiniz, yani... Doktor Montjean demek istemitim. Allah kahretsin o
serseri sfr! Doktor, acaba benim sarglar bir kontrol etmenizin vakti geldi mi dersiniz? Ya da... hayatnz
kazanmak iin gsterdiiniz faaliyetlerden birini gstermenin zaman? Aslnda buraya bunun iin gelmitiniz,
deil mi?"
"eyyy... elbette. Bize izin verir misiniz?"
Ben ayaa kalknca Bay Treville de kalkt, iine dnmesi gerektiini syledi. "ay ok gzel, sohbet de ok
tatl ama, i de itir," diyordu. "Tek bana kalmaktan sklmazsn, deil mi canm?" dedi Katya'ya.
"Yoo, hi sklmam. Ben de aaya, ktphaneme gider, biraz okurum."
"Ktphane mi?" diye gzlerini krptrd Bay Treville. "Ne ktphanesi?"
"Bahenin dibindeki yaz kkn benim ktphanem sayyorum."
Bay Treville ban iki yana sallad, kollarn da yanlarna sarktt. "Bakn ite, Doktor... bilimsel
almalardaki yanltcla gzel bir rnek. Bugnden on bin yl sonra bir aratrmac kzmn gnln
okursa, yaz kklerine ktphane dendiini sanabilir. Sonra
Katya'mn Yaz
81/6
baka yerde, gnmz bilimcilerinin ou zamanlarn ktphanelerde geirdiklerini okur, o zaman da
yirminci yzyl Avrupa ikliminin yar-tropik olduu kansna varr!" Kendi kendine mrldanarak eve doru
ilerledi: "Yanltan yanl doar, ondan da yanlg doar, ondan da..."
Katya glmseyerek onun arkasndan bakt. "Ne eker, deil mi! mrenmiyor musunuz ona? Gerein
kycmda yaayp gittii iin imrenmiyor musunuz?"
"Onu ok seviyorum," dedim. "kiniz neden Katya ile benim yabanc olduum numarasn yapmaya gerek
gryorsunuz, onu da bir trl anlayamyorum. Babanz bir tr canavar deil ki!"
Katya kalarn atp bana bakt.
"Ne var? Ne oldu yine?"
Paul ayaa kalkt. "Umanm ameliyat falan gerekli olmaz, Doktor. Genel havanzda dikkatsiz bir tutum
seziyorum. u sarglara bakalm m?"
"Sarglarn baklmaya gerek gsterdiini sanmyorum."
"Yine de..." Elinin bir iaretiyle salonu gsterdi. Katya'mn omzuna veda mahiyetinde hafife dokunup Paul'u
izledim. Katya hareketime karlk vermedi.
Paul'un atlak kemii evresindeki ilii parmamla muayene ettiimde, acdan yzn buruturmamasna
ardm. "abuk iyileen bir tipsin galiba," dedim.
"Her zaman yle olageldim. Kaburgalarm krld da, bir hafta iinde yine kavga edebilecek kadar iyiletim."
"Kavga m?"
"Evet, kavga. Bir zamanlar Paris'in amatr tekmeli boks ampiyonu olduumu sylememi miydim?"
"Sylemitin. Ben de uygun ilgiyi gstermi, etkilenmitim."
"O sporda dikkati ekecek kadar iyiydim. Fiziksel niteliklerimden tr deil ama, mutlaka kazanmak isteyip
irademi kullanmamdan, ve bir de, bakalar sportmenlikle, hakkaniyetle urarken benim tam zamannda,
tam yerine vurmay bilmemden."
"O tr dnceler seni pek ilgilendirmiyordu yani."
"Zerre kadar bile!" dedi o vurgulayarak.
"Herhalde bu ifadeyi parabolik dzey iinde almam gerekiyor."
82
"Akllca bir hareket olur."
"Anlyorum. Eh, tm iyileme yeteneine ramen, bu kolu bir hafta kadar daha biraz kayrman gerekecek."
Paul gmleini yardmsz srtna geirdi, biraz garip hareketlerle de olsa, dmelemeyi baard.
"Seni buraya davet ediimin nedeni elbette ki yalnzca meslek ihmalinden yararlanmak deildi!"

"Bu kadarn ben de tahmin etmitim."


Bir an karmda, sanki konuya neresinden gireceini bilemiyormu gibi durdu, sonra yandaki kk masaya
dnd, oradan oymal bir pistol ald. Pistolun namlusundan temizleme telinin ucu kyordu. Silahl sakat sa
eliyle bir garip tuttu, maden temizleme abuunu ileri geri oynatt... Sanki kafas baka yerdeymi gibiydi.
Sessizlik bir dakika boyunca srdkten sonra ben, "Eeee? dedim.
"Biliyorsun, Paris'teyken nianclk konusuna pek meraklydm. Brakmm tek nedeni, bizim kulpte
verilebilecek tm madalyalarla dlleri alp bitirmi olmamd."
"Byle yararl bir koleksiyon merak edindiine senin adna sevindim."
Paul pistolu dikkatle yerine brakp bana dnd. Gzkapaklar duyduu nefretin yk altnda arlam
gibiydi. Katya'ya ok benzeyen hatlarnn nasl bu kadar farkl etkiler yaratabildiine bir kere daha atm.
Geri yanaklar solgun, gzleri akam itii ikilerden km, dudaklar gerilip incelmiti ama, ikisi yine de
ayn melodinin deiik aletlerle almna benziyorlard. Ve de ayr tonlarda. Katya'da canl ve ilgi dolu bir
zeka olarak grnen ey, onda ac bir zeka olarak ortaya kyordu. Katya'da rya gibi bir mesafe olan ey
de onda souk bir kapanklkt. Ama, koyu renk olan Paul, pastel olan Katya olduu halde, yine de minr
tonunda olan Katya'yd. Melankoli yaratan, Katya'mn melodisiydi.
Paul hazin hazin glmsedi. "Sanrm sana kar olan tutumumu, hem tekmeli boksta hem de nianclkta
usta olduumu syleyecek frsat yaratm olmamla anlyorsun."
"malar grmezden gelmi deilim."
"yi. Daha en banda syleyeyim, sana ok kzgnm, Montjean. ok bencil ve sorumsuzca, stelik de
tehlikeli ekilde hareket ettin."
"Tehlikeli mi? Buna kesinlikle itiraz..."
83
Elini can sklm gibi havaya kaldrp benim savunmam sanki bir kenara itti. "Evet, tehlikeli. Allah cezan
versin, be adam! Senin bize yalnzca ac ve dert getireceinden korkmutum ama, buna ramen sana bizi
ziyaret etmen iin izin verdim, Katya'yla birlikte olmana, onun dostluundan yararlanmana gz yumdum.
Sonra dn sizi birka dakika yalnz braktm, dndmde ona elliyordun!"
"Ben bunu 'ellemek' diye ifade etmezdim."
"Sen nasl ifade ederdin, bana vz gelir! Gerek u ki, ben saduyumun sesini dinlemedim. Onunla ailemiz
atmosferi iinde bir arada bulunmakla yetineceini umdum. Uygun ekilde. Sonra bir de baktm, o gizli gizli
Salies'e kayor, sen de onunla pis sokak kahvesinin birinde randevulayorsun."
"Dur bir dakika! Seni temin ederim ki..."
"Senin teminatlarn beni ilgilendirmiyor! Ben sana diyorum ki..."
"Bana hibir ey demene gerek yok, Treville! Birlikte bir fincan kahve imemizi gizli bir randevu diye
nitelendirmen hem yanl hem de bayalktr. Buna izin veremem!"
Bana ate saan gzlerle bakt. Sonra baklarn indirdi, iine derin bir soluk ekti. "Evet. Evet, tabii.
Budalaca bir cmle kullandm."
"Gerekten de yle yaptn." Geri Paul Treville'in herhangi bir ey iin zr dilediini duymak beni artmt
ama, yine de ii orada brakmaya gnlm raz olmuyordu. "Ayrca, sence bir deeri var m, yok mu bilmem
ama, Katya'nn bu sabah Salies'e gelmek niyetinde olduundan da hi haberim yoktu. Bir randevu deildi
bu. Ama sana itenlikle itiraf edeyim, geleceini bilseydim de buna ok sevinirdim."
"Pekala, o konuyu geelim. Hakl olduundan eminim. Katya bamsz ve kendi kararlarn vermekten
holanan bir insandr. Kasabaya seni grmeye inmek de tam onun yapaca bir hareket. Ben yle bir ey
yapmamasn zellikle sylediim halde. Ama onunla evimizden uzakta gizlice bulumaktan daha beter bir
ey daha yaptn ki, o da aile ilerimize burnunu sokmak, kasabada benim neler yaptmla ilgili bilgi
toplamak ve sonra da... en kts... benim bu cehennemin dibi yerden gitmek niyetinde olduumu Katya'ya
haber vermek. Hem de byle bir haberin onun zerinde ne etki yapacan hi dnmeksizin! Dndnde
ne kadar sarslmt, bilemezsin!"
"Senin niyetlerini bilmeye hakk var. Oynadn senin kendi ha84
yatn deil, onun hayat. Aklna estike byle bir yerden bir yere koup durmakla sanki..."
"Ben onun hayatyla oynamyorum. Hi oyun deil yaptm. ok ciddiyim. Oynayan sensin. Montjean.
Cesur k rol oynuyorsun. leri yzne gzne bulatran Don Kiot rol oynuyorsun. Kimin cannn
yandna aldrmyorsun. Tek ki kendi arzularn yerine gelsin, duvarlar ykmay, bakireleri kurtarmay
baarasm. Hem de kurtarlmas gerekmeyen ve kurtarlmay da istemeyen bakireleri!"
"Bunu da grrz bakalm!"
Kalar havaya kalkverdi. "Ya, yle mi? Sana kendi ailesi iinde kalmak istemedii yolunda en ufak bir
imada m bulundu? Bizim iin en iyi yolu seme konusunda benim fikrimi kabul etmek niyetinde olmadn
m belli etti?"
"ey... bu kelimelerle deil tabii." Aslnda Paul ne istiyorsa, onu yapmakta son derece kararlyd Katya. "Ama
onun da ne istediini kendi de bilmediinden eminim," dedim zayf bir sesle.

"Ama sen biliyorsun onun ne istediini herhalde, ha? Onun aklndan neler getiini sen biliyorsun, ha? Onun
iin neyin iyi olacan da sen biliyorsun! Be adam, ona bu ekilde karma hakkn nereden buluyorsun
sen?"
"Onu seviyorum," dedim ak ak.
Paul alay etmedi. Edecek sanmtm. Gsterdii tepki daha da krc oldu. Derin derin iini ekti, gzlerini
yumdu, ban yorgun bir hareketle iki yana sallad. "Onu seviyorsun. Onu seviyorsun. Tanr bizi iyi
niyetlilerin verecei zararlardan korusun!" Kendini karmdaki koltua att, hemen hemen kendi kendine
konutu. "Onu seviyorsun diye, bizim hayatmza karma hakkn kendinde buluyorsun, bunun sonucunda
ac veriyor zarar veriyorsun. Hem de hayalinden bile geiremeyecein aclar ve zararlar. Onu seviyorsun
diye, onu acnn ve utancn kucana atmaya hazrsn. Seviyormu! Ben onu sevmiyor muyum sanyorsun?"
Babasnn da, kendi dalgn ve bulank tarz iinde, onu sevmediine mi inanyorsun?"
"kinizin de sevdiinizden eminim."
"E, o halde?"
"Ama durmadan sana uyup bir yerden bir yere kamann, gen bir kadn zerindeki etkilerini dikkate
aldndan pek de emin deilsin. Neden kayorsun sen!"
85
"O seni ilgilendirmez."
"Katya'ya olan duygularm nedeniyle ilgilendiriyor."
Kalar tekrar kalkt. "Duygularn, ha? Sylesene, Montjean, Kat-ya ka yanda sence?"
"Ka yanda m?" Bu beklenmedik soru bana konuyla ilgisiz gibi gelmiti.
"Evet, ka yanda?"
"Bunun konuyla ilgisini gremiyorum."
"Gremediin eyler pek ok zaten. Ben syleyeyim yleyse sana. Katya yirmi alt yanda." Belli belirsiz
glmsedi. "Ve ben onun yan bilebilecek durumdaym nk, ondan on be dakika daha gencim. Eminim
ki sen onu ok daha gen sanyordun. On dokuz ya da yirmi. Herkes yle sanr. Bize annemden miras
olarak... vnyorum sanma ama, hem fiziksel gzelliimiz, hem de gen grnme niteliimiz kald."
"Pekala, evet, onu yirmi altdan kk sandm sana itiraf edebilirim. Ama yine de..."
"Mesele urada: Yirmi alt yama kadar Katya'ya baka genlerin hi ilgi gstermediini mi sanyorsun?
Onun cazibesine, ruhuna, tazeliine kaplan ilk erkek sen misin sanyorsun?"
"Yoksa bu erkekleri kskanyor musun sen?"
Yzndeki ifade katlat. "Sevgili dostum, budalalna engel olamyorsan, bari sakla da gsterme!"
Uzaklara bakp dncelerini toparlamaya alt. "Benim sylemeye altm ey, bu erkeklerin de hep
kendilerini ona k sandklaryd. Katya'y incitmektense lmeyi tercih ederlerdi. Yine de onun byk aclar
ve straplar ekmesine neden oldular. Ama sen tabii kendini farkl sanyorsun. nsann kendini farkl
sanmasndan daha sradan, daha olaan bir ey yoktur. Ama inan bana, imdiden byk aclara neden
oldun, daha da olacak durumdasn."
"Seni temin ederim ki..."
"Durmadan beni u ya da konuda temin ediyorsun, Montjean! Senin teminatlarn beni ilgilendirmiyor.
Niyetinin iyi olduundan eminim. Sende gerekten kt olabilmek iin gerekli olan hayal gc eksik bir kere.
Ama yine de bana bo oturup kurduun hayaller iinde fiziksel zevklerin de yeri yoktu diyemezsin herhalde,
deil mi? Katya'y kukusuz seninle yalnz, istekli, romantik bir
86
havada dnmsndr. Belki de kendi odanda hayal etmisin-dir onu, ha?"
"Hakszlk bu!" dedim. Bir yandan o yamurlu gnde Katya'y Sa-lies'de beklerken aklmdan geenleri
hatrlyor, korkun bir pimanla kaplyordum.
"Hi de hakszlk deil. Salkl, gen bir hayvansn. Dn bahede onu ellemen de her halde daha
entelektel bir sohbet salamak iin deildi."
"Bir kadnla bir erkek arasndaki sevginin fiziksel yannn da olmas son derece doaldr."
"Bunu inkar etmiyorum. Yalnzca Katya'y kt yrekli kardeinin errinden kurtarma arzun iinde bir miktar
da ihtiras ve bencillik bulunduunu, bunun salkl karar vermeni engellediini, ona neyin yararl olabileceini
sylemek istiyorum."
enem kasld, cevap vermeyi reddettim.
"stelik... iin trajikomik yan da senin bilmeyisin... bilme... olanann olmay... konunun yalnzca Katya'ya
ac vermenle deil, ayrca onu byk bir tehlikeye atmanla ilgili olduunu anlamayn!"
"Ne tr tehlike?"
Bir derin soluk daha ekti, ban evirdi. Sanki sylemek istediinden fazlasn azndan karm gibi geldi
bana.
"Senin ve pistolunun yarataca tehlike mi?" diye sordum.
O omuzlarn kaldrd. "O da bir ihtimal herhalde. Ama senin yarattn sknty daha uygarca yntemlerle
atlatmaya alalm. nerimi dinlemeye hazr msn?"

"Elbette. Ama kendimi onu kabul etmeye mecbur hissetmiyorum."


"Yazk. Bak, elbette ki senin bu eve gelmeni ve Katya'nn da seni grmek zere kasabaya inmesini
yasaklamak aklma geldi. Ama kendimi bahenin alt yolu stnde, tabancamn emniyeti yar ak durumda
nbet beklerken gzmn nne getirmekten holanmadm. Hem ayrca, etkili olmaya da bilir. Katya pek
bamsz ruhludur. Hem hayal gc zengindir, hem de kurnazdr. stelik, kendini sana k diye hayal
ediyorsa, ona bile amam. ff, sil u kasnt glmsemeyi suratndan, Montjean. tekilere de k sanmt
kendi87
ni hep. Bu durumda, benim nerim yle. Yine ilk anlamamza, ama bu sefer sadakatle dnelim.
nmzdeki bir hafta boyunca bizi ziyarete gelebilirsin. Hatta srar ediyorsan, her gn leden sonra
gelebilirsin. Ben babam, bu gelilerinin ikimiz arasnda yeni gelien dostlua dayandna inandrmak iin
elimden geleni yaparm, sen de bana bu yolda yardmc olursun. Ama en nemlisi, Katya ile yalnz kalmaya
almazsn. Ben sizden mmkn olduu kadar ayr, konuulanlar duymayacak kadar uzakta olmaya nazik
bir aba gsteririm. O zaman ikiniz dncelerinizi, anlarnz, dertlerinizi... hatta elinizden gelirse
esprilerinizi paylarsnz. Ama bir daha asla dn yaptnz gibi kap uzaklamamaya zellikle de ona elini
srmemeye sz vereceksin."
"Kap uzaklamak gibi, el srmek gibi deyimlere itiraz ediyorum. Dnk olup biteni geree uygun ekilde
yanstmad gibi, akla iren imalar getiriyor."
Bu szlerimi eliyle yana iter gibi bir hareket yapt. "Her neyse, ne demek istediimi anlyorsun. Bu artlan
kabul ediyorsan, Katya seninle dostluunu srdrebilir. Benim hi anlayamadm nedenlerle holand
dostluunu. Sen de yedi koca gn boyunca onun cazibesinden ve zerafetinden uzak kalmayabilirsin. Sen
tabii karnda Kat-ya'nn mr boyu kalmasn hayal ettin. Bunun iin seni sulamyorum. Pervane de aya
sahip olmay ister durur. Ama yedi gn de hi yoktan iyidir. Hem inan bana." kelimelerin zerine basa basa
devam etti. "Ya yedi gn... ya da hi. Baka seenein gerekten yok." Arkasna yasland, parmaklarn gz
ukurlarna bastrp yorgunluunu dindirmeye alt.
"Szlerin bitti mi?" dedim.
"Pek saylmaz." Gzlerini amadan konutu. "Ayrca bana babamn olup bitenleri anlamamas iin yardmc
olacaksn."
"imdi bitti mi peki?"
"Herhalde yine tam bitmemitir. Ama sen szm mmkn olduu kadar az keserek beni sonuna kadar
dinlemek nezaketini gsterdin. Her halde benim de sana ayn hakk tanmam gerek."
"Bir kere senin ilerine burnumu sokup da buradan ayrlma hazrlklarn konusunda bilgi topladm
sylemen hakszlk. Tara kasabalarnda her eyi bir anda herkesin duyduunu bilmen gerekir.
88
gen o durumu bir rastlant eseri olarak meslekdam Doktor Gros' dan rendim.
"Pekala. Nasl rendiinin o kadar nemi yok. Benim esas itirazm, ne ok douracan hi dnmeksizin
bunu Katya'ya sylemen."
Planlarn ondan sakladn nereden bilebilirdim? Onun hayatn bu kadar yakndan ilgilendiren bir eyin
ondan habersiz yaplmayacan dnmek en doal eydi."
"Ertelenen ac, azalm acdr."
"O halde demek Katya'nn gitmek istemediini kabulleniyorsun. Buradan ayrlmann ona ac vereceini
kabulleniyorsun."
"Bunu hibir zaman inkar etmedim. Ama gitmenin yarataca ac, kalmann douraca tehlikelerin yannda
hi kalr."
"Bu senin fikrin. Byk tehlikenin ne olduunu bana anlatmay da reddediyorsun."
"Sana aklama yapmak zorunda deilim."
"Katya'ya olan duygularmdan tr baz eylere hakkm olduuna inanyorum."
"Bu inancnda byk lde yanlyorsun."
"O senin grn."
"nemli olan da zaten benim grm."
"Bu da yalnzca senin grn."
"Bir amaza vardk desem yanlr mydm?"
Genizden gelen o tembel sesinden de, bana dikilen o kmseyici baklaryla yar kapal gzlerinden de
nefret ediyordum. Ama ksa bir sessizlikten sonra devam ettim. "Herhalde Katya'y seven teki erkeklerden
sz etmekle beni zmek istedin. Bir dereceye kadar baarl olduunu da kabullenmek zorundaym.
Gerekten, onun benden biraz daha gen olduunu sanmtm. Benden byk olduunu dnmemitim.
Benden nce baka erkekler olaca aklma gelseydi bile, o nasl benim ilk akmsa, ben de onun ilk ak
olduumu varsayardm sanyorum."

Yzme uzaktan gelen bir ilgiyle bakt. "Sen gerekten Katya'nn seni sevdiini varsayyorsun, yle mi? Bu
konuda kantn var m? Yani... 'kalbin kendine gre nedenleri olur, beyin bunlar bilmez' gibi zrvalarn
dnda kantn var m?"
Cevap vermemeye karar verdim, nk kantm falan yoktu. Ger89
ekte hissetmediim, fakat hissedebilmeye zendiim bir duyguyu ke-limelendirerek karlk vermeye
altm. "Seven bir erkek... herhalde... sevdii kadn daha nce seven ve ona mutluluk veren erkeklere
kar bir tr kran duymal. Sen de, ben de, ayr ayr ekillerde, onu seviyeniz. Birbirimizle anlamazla
dmemiz ok yersiz. Senin bu yaptklarn onun iyilii iin sandna inanyorum. Bence ok yanlyorsun
ama, niyetinin iyi olduundan kukum yok. Neden kayor olursanz olun, bence Katya'ya kendi hayatn
kurma ansn tanmaman hakszlk. Ama yine de ona olan sevginden kuku duymuyorum."
Her zamanki bezgin kibirlilik ifadesi yumuad. "Belki de sana daha nceki 'erkekler' dediim zaman zalimlik
saylacak kadar mulak konutum. Aslnda bir tek kii vard. Paris'te. Katya'nn onu sevdiine dair de bir ey
sylemi deilim. Ona nazik davranyordu. Herhalde dostluundan holanyordu. Ama ak? Pek
sanmyorum."
Katya'nn ilk ak olabileceim yolundaki bu szler beni byk lde rahatlatmt. "Peki ne oldu bu
Paris'teki gen adama?"
Paul metalik baklarn bir an bana dikti, sonra koltuundan kalkt. "Btn bunlar konumuza olduka uzak
eyler," dedi. "nemli olan, sen benim koyduum koullara uymay kabul edecek misin? Yoksa bir daha
Katya'y grmemeyi tercih mi edersin?"
"Cevap vermeden nce brak da... Paul, belli ki burada bir ey var. Korkun bir ey. Ve sen ondan kaman
gerektiine inanyorsun. Belki sorunu benimle paylarsan bir yardmm dokunabilir.
"Buna imkan yok. Senin elinden gelebilecek hibir ey yok... ii daha beter etmekten baka."
"Brak bir deneyeyim!"
"Yapabilecein hibir ey yok diyorum sana! Hem seninle bunu daha fazla konuamam. imdi... benim
koullarma ne diyorsun?"
"Kabullenmekten baka ne ansm var?"
Katya'y bir daha grmemeyi seebilirsin. Ama bence daha soylu olan o karar semeyeceksin."
"Elbette semeyeceim. Pekala, Koullarn kabul ediyorum." Ayaa kalktm. "imdi bahenin alt tarafnda
Katya'y bulacam. Tabii eer bunu da kap uzaklara saklanmak diye nitelemezsen."
kmam iin iaret ediyormu gibi elini havada sallad. "Ona elini srmemeye sz verdiini hatrla, yeter."
Sz verdiimi hatrlyordum ama o sz tutmaya niyetim yoktu.
90
Katyay1 kardeinin her korkusunda bir yerden bir yere kaarak yaamaktan kurtarmak iin elimden ne
geliyorsa yapmakta kararlydm. "Biliyor musun, Montjean..." Tam taraann kapsna vardmda sesi
arkamdan bana yetiti ve tekrar durmama yol at. Dndmde onu koltuuna ylm, salam elini
yzne kapam, gzleri yumulmu buldum. "Daha iyi koullar altnda bile, bizim asla dost olamayacamz
bir gerek. Yetime tarz, sosyal dnyalar, zevkler falan filan. Ama yine de, seni sevmediimi sanmakla
aldanyorsun. Az nce, Katya'y daha nce sevmi olanlara kar sevgi duymakla ilgili olduka gzel bir laf
ettin. Ben kendim de bu tr duygulara pek bak deilim. Yoo, senden holanmadm sanma, Montjean.
Hatta bence sen olduka..." Bir an sesiz kald. "ff, bo ver," deyip omuzlarn kaldrd, sonra yine eski ses
tonuna dnd. "Herhalde akam yemeinde de sofrada sana dayanmak zorundayz, deil mi?" "Bu kadar
nazik bir daveti nasl reddedebilirim?" Dalgn dalgn glmsedi. "Hah, imdi oldu ite," dedi.
Akam yemei yine geen seferki tara yemeklerinden oluuyordu. Kopkoyu bir orba, salata, buralara zg
o ekmek, yresel peynir, yresel arap... ama genel hava pek neeliydi, Bay Treville'in de keyfi yerindeydi.
Yemek boyunca hep kulland o alayc ses tonuyla, "Bak, grdn m, Paul?" dedi. "Jean-Marc peynirine
nasl hevesle saldryor. Senin gibi beenmez beenmez bakp da kmsemiyor, sanki kendi yksek
zevkine layk deilmi gibi pozlara girmiyor." Yemek sresince bana bazan Doktor Jean Marque, bazan
Doktor Montjean, hatta bir kere de her nedense Doktor Jean dedikten sonra artk teslim olmu, beni ilk
admla armaya balamt. Bugn oluna olan sevgisi pek kabarm gibiydi. Babalarn sk sk yapt gibi
ona iltifat etmek iin duygusal adan gvenli olan yolu seiyor, benim vanlm frsat olarak kullanyor, bu
bahaneyle olunun iyi niteliklerini birer birer ortaya seriyordu. Geri konumas sanki olunu eletiriyormu
havasndayd ama, yine de iyi niteliklerini vurgular cinstendi. Benim pek snrl olanaklarm ve yeteneklerimle
ne kadar ok alm olduuma dikkati ekti, sonra benden nezaketle zr dileyip, yeteneklerimin deil,
olanaklarmn snrl olduunu sylemek istediini aklad. Oysa Paul'un o sreyi bo geirip Tanr vergisi
zekasn ve
9.1
yeteneini ziyan ettiini syledi. Ben bo vaktimde, Avrupa'y oka uratp bir adan bir aa geiren veba
olayn incelerken, Paul, Paris'in en keskin niancs, tekmeli boks ampiyonu ve sosyal bir simas olmak gibi
yararsz yollar semiti. Bylece devam edip durdu, benim nasl hep doru eyleri yaptm, zavall Paul'un

nasl o sonsuz yeteneklerini boa harcadn anlatt hep. Her yetenei de ayrntl ekilde tarif ederek. Yoo,
buna dayanlamazd. En ksa zamanda babas onun bo kalan dmenine sarlp yeteneklerini yararl bir
amaca doru evirecekti.
Paul artk dayanamayacan anlaynca, babasna taklmaya balad, yeteneinin kendisine en uygun
meslei gsterdiini syledi. Calcutta'da bir kumarhane aacak, gelen ipten kazktan kurtulmu mterileri
elendirmek iin onlara fkralar anlatacak arasra oradan geen bir yerliye kurunlar skarak lkenin
nfusunu kontrol altnda tutabilmesine de katkda bulunacakt.
Bay Treville ban iki yana sallayarak, "Bakn, gryorsunuz ya," dedi. "Her eyi hafife alyormu gibi
numara yapyor. Ama onun da gn gelecek. Nfus kontroluna deinmesinden de bir eyler belli oluyor
zaten. Sizin veba salgn da, Jean-Marc, kukusuz kylnn tarm emeine deer kazandrmtr. Fakir
kyl esaretten o sayede kurtulabilmitir. Byk ktlklerden bazan byk iyilikler doar. Claude Bonnet de
bu konuyu iyice incelemi ve eserinde..."
...Dncelerim ve dikkatim Katya'ya doru kayd. Mum nda yznn izgileri prl prld. Gzlerindeki
bulanklktan, aklnn masadaki sohbetten ok uzaklarda olduunu anlyordum. Kendi iine dnm, tatl bir
hayale dalmt. s dudann kvrm beni mest etti. O yumuak dudaklar kendiminkilere dayanm
dndm ve... Paul'e baktm anda onun baklarn da kendi zerimde buldum. Kalarn hesapl bir
ekilde atmt. nce tabana bakt, sonra kz-kardeine bakt, sanki onun dncelerini okumak
istiyormu gibi grnd. Aklma beni arabasyla Etcheverria'ya getirirken nasl kasaba tccarlarnn
taklitlerini yaparak oyalad geldi. Oysa o srada Salies'den ebediyen ayrlmak zere planlar yapm
bulunuyordu.
Tekrar tabana bakt. Uzun kirpikleri gzlerini saklyordu. kisinin yzlerini ne kadar benzedii tekrar
dikkatimi ekti ve bu sefer beni pek rahatsz etti. Hele de mumun lgn nda.
"...Claude Bonnet hem deerli bir aratrmacdr, hem de dos92
tumdur, bu nedenle dikkatini eletirmeyi elbette istemem. Nedenini anlyorsunuzclur, Jean-Marc. JeanMarc?"
"Efendim? Ha, evet, elbette efendim."
"Anlayacan biliyordum." Bay Treville sandalyesini geriye itip masadan kalkt. "imdi de... size bir ikramda
bulunacam... ne olduu hi aklnza gelmez."
"O halde tahmin etmeye almak aptallk olur," dedi Paul.
"Yoo, yoo. kramm Jean-Marc'a. Benim alma odamda. Siz ikiniz gidin. Biz birazdan yannza geliriz."
Paul "Kahveyi birlikte isek, baba," derken sesinde bir gerginlik vard.
"Yo, hayr olmaz. Gen arkadana bir srprizim var."
Katya bana tedirgin baklarla yan yan bakarak, "Hepimiz payla-sak olmuyor mu?" diye sordu.
"Sen ilgi duymazsn, yavrum. Gstereceim ey..." Bana dnp srtt."...de Lanne'n birinci basks! Ne
dersin buna, delikanl?" deyiverdi. Benden bir coku bekliyormu gibiydi.
"eyy... Ne diyeceimi pek bilemiyorum," diye itiraf ederken son derece drst bir sz sylyordum aslnda.
"Aha... herhalde o byk din adamnn veba konusundaki lmsz eserini karnda grecein dnyada
aklna gelmezdi. Okumusundur sanrm. Ama ilk basky elinde tutmak, ona dokunmak... ah, bu doyulmaz
bir ey, deil mi?"
"Evet... gerekten byk bir ey. Gerekten," diye kekeledim. "lk bask! Vay vay!"
Beni alma odasna doru yrtrken bir yandan fsldyordu. "Biliyorsun, de Lanne'n kitabnn bugnk
ada historiografide pek deeri yok. ok fazla efsane ve yresel halk ykleri kanm iine tabii... ama
dnyada bu ilk baskdan alt tane bile yok ve bu yzden de..."
Dana derisiyle ciltlenmi cildi, iimden gelenden fazla bir ilgi gsterisiyle elimde tutarken Bay Treville'in bana
glmsediini hissediyor, heyecanma katlmaya altn anlyordum. Sayfalar taradm, arasra durup
baz sayfalarda baz pasajlara gz attm. Dikkatle okur gibi yapyordum. Hatt Birka kere, "Ha, evet,"
demeye bile cesaret ettim.
"Bir bakma tarih bilimsel gereklie heves etmeden nce daha
93
byk, daha yceydi," dedi o. "Bu sylediim bilime smaz ama, edebiyatn yerini fene kaptrmasna her
zaman zlmmdr. Hayal gcnn yerine aratrmalar geti. Doru olan eyin yerini sahiden olan ey
kapt. Ne ve JVe zaman sorular, Nasl ve daha nemlisi, Niin sorularnn nemini azaltt. te de Lanne bu
kantlama zorunluluundan korunmu olduu iin, "o...o..." Sesi zayflad. Gz masasnda, bir yaznn
kenarna ald nota taklmt. Az sonra o notu baka yerlerdeki paragraflarla karlatrmaya girimi
bulunuyordu. Benim varlmdan haberi bile yok gibiydi.
alma odas, yerin rutubetinden ykseltilerek korunmu olduu iin Etcheverria'nn insana rahatszlk
vermeyen tek odasyd. Duvarlar kitap raflaryla kaplyd. Yerlere de eitli ciltler ve manskri-ler ylmt.
Ak duran defterlerde Bay Treville'in rmceksi el yazs grnyordu. eitli sayfalara atalarla iaretler

koymutu. Her aradn abucak bulabilecek ekilde hazrd. Yeter ki birisi dzenine karmasn, bu oday
toplamaya kalkmasn.
Ona sevgiyle bakmakta olduumu fark ettim. Katya'nn babas... o ban emi, kendinden gemi,
okuyordu. Kalarn atmt. Azndan arasra kukulu homurtular kyordu. Parmayla yzne den bir
tutam kr sa kaldrd. Bir sre sonra dalgn baklar tekrar yukar kalkt. Dnrken beni karsnda
bulunca gzle grlr ekilde irkildi. Sonra tand ve glmsedi, yz aydnland. "Yaman bir kitap, deil
mi?" dedi.
"Evet efendim. Hayranlk verici!"
"Eski kitaplara dokunmaya baylrm. Sen sevmez misin?" Ya kokulan! Bilginin kokusu." Kkr kkr gld,
elini masasna doru uzatt. "Herhalde bitirmeye hi vaktim olmaz. Benim fazla vaktim kalmad zaten. Ama
bunun nemi yok. in cazibesi baarmakta deil, izlemekte. almakta. Zaman nasl eit eit klklarda
geliyor, fark ettin mi hi? Bana gre zaman parmaklarmn arasndan akp giden bir ey. Yeterli miktarda
deil. Tutamyorum. Oysa olum iin, boynuna asl koca bir yk. Bitirmesi gereken, kurtulmas gereken bir
yk."
"Ya Katya iin?"
"Ah, Katya... bir zamanlar Hortense olan Katya. Tpk annesi." Gzleri efkat dolu bir glmsemeyle krt.
"Bazan acaba Katya da bizimle ayn zamanda m yayor diye merak ediyorum. Ona gre her ey bir hayal,
bir rya... glmsemeler, bahar iekleri... sevgiler
94
ve hayranlklar. Sanki baka bir dnyadan geici olarak ziyarete gel-mi gibi gryorum onu zaman zaman.
Tpk annesi."
"Ne demek istediinizi anlyorum galiba, efendim. Ama bu onun uar ve yzeysel olduu anlamna
gelmiyor. Gzlemleri bazan ok derin. yi de bir kafas var."
"Evet, herhalde yle," diye gld. "Biliyor musun, bir zamanlar onu anatomi okurken yakaladm. nsan
anatomisi!"
"Evet, biliyorum."
Babaca glmsemesi bir ka atna dnt. "Biliyor musun? Nereden biliyorsun?"
Omuzlarm kaldrdm. "Bir ara szn etmiti. Belki de Paul sylemiti. Hatrlamyorum."
"Ha, evet, anlyorum." Yine kendi dncelerine gmlr gibi oldu, sonra konutu. "Her eyin yeniden
dzene kavumas ok ho bir ey."
"Efendim?"
Eliyle masasndaki katlar gsterdi. "Buraya tandktan sonra alt ay boyunca hibir aradm bulamadm.
Her ey kutular iindeydi. Her ey yanl yerlerdeydi. Tam bir kaos. almalarm bu tr bir frtnaya daha
dayanamazd sanrm. Artk burada rahatm iyi. Kitaplarn hepsi yerli yerinde. Hangi kitabn nerede
durmasn istiyorsam orada. Yalnz benim bildiim bir dzene gre... Ayn yamurlu gnde satn aldm iki
kitap bir arada... alrken pepee aklma gelmi iki dnceyle ilgili kitaplar bir arada... kart grller
bir arada... sevdiim kitap, sevmediimden iyice uzakta... yani... mikrop kapmayacak kadar! Ulusal
Ktphanenin beenecei bir dzen deil ama, bana ok iyi uyan bir dzen."
Paul kararn ona aklad zaman yeniden tanma fikrine nasl dayanacan dndm. "Ne demek
istediinizi ok iyi anlyorum," dedim. "Benim zihnimde de baz tbb veriler bir arada durur. Mantksal deil
ama, ebediyen bir aradadrlar. Belki onlar ayn zamanda rendiim iin. Arasra bir bilgiyi aramak
istediimde, tekinin yannda ararm."
"Ah, evet, yle ite!" Kemekein anlam tad ikinci bir beyin daha bulduu iin sevinmiti. Kendi kendine,
memnun memnun ban sallad, sonra gzlerini ksp bana bakt. Yznde bir sr payla-yormu, hatta bir
komplo paylayormu gibi bir ifade vard. "Bu95
gn leden sonra. Alos'ta doduundan sz etmitin. Boulan Bakire Festivalini de bildiini sylemitin"
dedi.
"Okula gitmek iin buralardan ayrlncaya kadar her yl katlrdm. Bizim kasabadaki herkes katlrd."
"Harika bir ey. Harika. ey... gnlk bir festival... yarndan balyor galiba."
"Yarn m?" Belleimi yokladm. "Ah, evet, gerekten yarn balyor!" dedim.
"Alos da buraya pek uzak saylmaz, deil mi?
Ona glmsedim. "Haute Soule'e doru yirmi kilometre," dedim.
Ban sallad. "Evet... evet. Bakirenin geiini ve Robert le Diable gsterisini kendi gzlerimle grmek iin
neler feda etmezdim... festivalin eskiden nasl kutlandn hatrlayan yerli kimselerle konuma... tabii...
Baska bilmiyorum ben. Belki bir yabancyla konumak istemezler. Ama siz... orann yerlisisiniz...?"
"Sizinle birlikte Alos festivaline gitmek beni son derecede mutlu eder efendim."
"Gzleri masum bir ifadeyle iri iri ald. "Ah sevgili dostum, seni klinikteki grevlerinden ayrmak aklmn
ucundan bile gemez! Yoo, yoo, sakn bir imada bulunduumu sanma..."

"Efendim, ben yllardan beri kendi doduum yerlere gitmek iin bir bahane aryorum zaten. Ayrca bana
gsterdiiniz nezaket ve konukseverliin altnda kalmamak iin de bir yol aryorum. Bana her ikisi iin frsat
tanmanz ok byk incelik."
"Ya... yle mi? Eh..." Tatl tatl glmsedi. "...Eer grevlerinizi ihmal etmekte direniyorsanz..."
"Direniyorum, efendim."
"Harika! Fevkalade!" Masasndan kalkt. "Haydi, ocuklar bulup kahvemizi ielim. Gezmeye gideceimizi
duyunca sevinecekler. Bir serven!"
Paul'un kendini dans eden, srayan, iki ien, itip kakan bir yn grltc Bask arasnda bulmaktan ne
kadar sevineceini dnmeden edemedim. Onun bu kargaa arasnda kibirini bozmamaya aln
dndke gaddar bir zevk duyduumu da itiraf etmem gerek.
Bay Treville'in pei sra alma odasndan kmadan nce birinci basky masasnn zerine dengeli biimde
braktm.
96
"Yoo, hayr, sende kalsn. Senin o. Bir bilim adamndan dierine armaan."
"Alamam, efendim. ok fazla deerli."
"Sama. Bunu bir hatra kabul et." Elini omzuma koydu. "Paul'le ikinizin bu kadar dost olabilmenize yle
seviniyorum ki! ok yalnzdr. Hem Kara lm benim almalarmdan teet geiyor, oysa senin
almalarnn belkemiini oluturuyor. Kitap zaten senin hakkn. htiya hakk. Kabul etmezsen ok
kzarm."
O deri ciltli kitap bugn bile hl masamn zerinde durur. Asla okunmamtr. Katya'nn Yaz'ndan elimde
kalan tek somut an odur.
Salona girdiimizde Paul'la Katya'y yanyana atein karsnda oturur bulduk. Konumaya ylesine
dalmlard ki, kahveleri fincanlarnda buz gibi olmutu. Selamlan pek hevesli ve ateli oldu. Buradan,
benden sz etmekte olduklarn anladm. Belki Etcheverria'ya geli amacmn Paul'un deil, Katya'nn
dostluu olduunu saklamak konusunda verdiim sz unuturum diye korkmu olabilirlerdi. Onlara kitab
gsterip deminki konumalar gereksiz ayrntlarla anlatarak korkularn gidermeye altm.
Paul'un ertesi gn geziye kacamz haberine gsterdii tepki beni epey artt. Daha konu alr almaz,
upuzun bir bakla bana doru bakt. Sanki kafamdan ne gibi bir kurnazlk getiini anlamaya alyormu
gibiydi. Ama Bay Treville'in ocuksu heyecan ksa zamanda Katya'y da etkiledi. Katya yolda giderken bir
mola verip piknik yapmay nerdi, Paul de kabul etti. Bir yandan, kr yemeklerinden nefret ettii halde bu
tatsz ie srkleniyor rol yapp hepimizi elendiriyordu.
Akam, Paul'le Katya'nn ocukken oynadklar oyunlar anlatp bizi gldrmeleriyle sona erdi. Bay Treville
bu yaramazlklarn hibirinin farknda olmadn itiraf etti. Byklere ve akrabalara kar ocuklarnn ne
kadar saygsz olduuna arm ve onlar ayplam gibi yapt, bana bakp ban mutlu mutlu iki yana
sallad. Yaramazlklarn ou, konuk gelen akrabalarn iki ocuu birbirinKatya'nn Yaz
97/7
den ayramamasna dayanyordu. O zamanlar ikisi de bir rnek, zamann modasna gre giyinmekteydiler.
Akamn sonuna doru, Alos yoluna bir gn ge kmamz kararlatrld. O zaman sabahn erken saatinde
hareket edebilir, yolda Katya'nn istedii piknii yapabilir, yine de leden sonraki enliklere yetiebilirdik.
Yirmi kilometrelik dn yolu epey zaman alacandan. Etcheverria'ya ancak geceyarsndan sonra
varacaktk. Ama Katya o ge saate kadar uyank kalmaktan, ak arabada, yldzlarn altnda yolculuk
yapmaktan ocuklar gibi heyecan duyuyordu.
Bay Treville'in yle uykusu geldi ki, ben gitmek zere kalkarken kafas nne dp duruyordu. Paul beni
ertesi gn yine aya ard. Klinikteki grevlerim bittikten sonra. Kap eiinde Katya ile beni bir an yalnz
brakmak nezaketini de gsterdi. Alak sesle birbirimize normal nezaket kelimeleri kullanarak veda ettik. Ses
tonumuz, sylediimiz szlerden daha fazlasn ifade ediyordu. Katya elini benim koluma dayad.
"Teekkrler, Jean-Marc," dedi.
"Ne iin?"
"Babamla bu geziyi dzenlediin iin. Yeniden tanma darbesini yumuatmaya yarayacak."
"Ben bunu babanla bir gezi olarak dnmyorum. Seninle bir gezi olarak dnyorum. Bunun iin de
teekkr etmek bana der."
Gzlerini indirdi, kolumu skt.
Lacivert, yldzl gkyz altnda Salies'e doru yrrken, Etche-verria'da geirdiim akamn elikilerini
dndm. Akam yemeindeki o en sohbet bir yanda, Paul'un karanlk uyarlar bir yanda. Katya'nn
ufack eylerden zevk almas bir yanda, sk sk melankolik hlyalara dalmas bir yanda. Bay Treville'in o
yumuack iyilii bir yanda, ocuklarnn Katya'ya olan sevgimi o renecek diye korkmalar bir yanda. Yars
pastel suluboya, yars cehennemsi alevle boyanm bir tabloya benziyordu bu durum. imde pastellerin
sahte olduu, alttaki karanl saklamak iin srld duygusu vard.

Evime vardmda, kapnn altnda Doktor Gros'dan bir not buldum. Beni aradn, ama bulamadn, gelir
gelmez klinikte onunla grmemi sylyordu. Oraya vardmda, beni bulamad iin cannn sklm
olduunu grdm. Ama onun skknl benimkinin
98
yannda hi kalrd. nk adam iki gnlne Bayonne'a gitmeyi planlyordu. Ben Salies'de kalp acil
durumlara gz kulak olacaktm.
"Ama ben baz planlar yapmtm... deitirilmesi pek ayp olur," dedim. "Bu yolculuunuz gerekten ok mu
gerekli?"
"ok gerekliden de gerekli. Bu bir zevk gezisi." Bana brandy uzatt, ben elimle ittim. "Sevgili bayan
hastalarmdan biri kendisiyle St. Jean de Luz'e gitmemi istedi. Duldur. Yalnzln verdii rahatszlklar
geitirmek iin eitli kaplcalarda banyolar alyor. Normal koullarda senin grev glgesinden kurtulup
kendi zevklerini kovalamana olanak tanmak bana en byk sevinci verirdi ama ne yazk ki birka yl nce
kendi kendime bir sz verdim. Yoluma kacak cinsel frsatlar asla ziyan etmeyeceime karar verdim. Beni
Onur kavramnn bir kurban olarak dn. Szmden asla dnemem. Kendini de koullarn kurban olarak
dn. Bir kadeh istemediinden sahi emin misin?"
"Hi deilse klinii gndzleri bakp akamlan serbest olamaz mym?"
"Korkarm olmaz, Montjean. Yo, sz konusu olan yalnz, bayan hastalarmzla onlarn isilikleri, alerjileri olsa,
aldrmazdm. Ama ben olmaynca bu toplumun tek doktoru olarak sen kalacaksn. Burada da gerek
sorunlarn kt oluyor. Doum da, oluyor, kemik de krlyor, karacierler de bozuluyor, beklenmedik bir
anda bakirenin biri hamile de kalyor. Bunlar tabii senin ettiin yeminle ilgili. Herhalde hatrlyorsundur. Daha
edeli pek de uzun zaman gemedi. Sana brandy ikram etmeyi unuttum mu ben?"
"stemiyorum," dedim ac bir sesle.
"ff, neelen biraz, be adam! ki gnn sana gre ne nemi var? Genlerin hayatta en bol eyi Zaman deil
mi? Aslnda ie doru adan bakarsan, senden ok bana acnmas gerekir. Ben alt taraf sama sapan bir
serven geireceim, oysa sen, belirtileri doru okuyorsam, akn penelerine yakalanmsn. nan,
delikanl, bana imrenmen iin ortada hibir neden yok. Sonunda sen zengin ve retken hayallerle babaa
kalacaksn, ben ise banyo yapma isteiyle babaa kalacam."
"Evet ama..."
"Belki yle ifade etsem daha doru olur: Ben yarn sabah yola
99
kmak kararndaym ve bunu daha fazla tartmamzn bir yaran da yok."
Baka seenek olmaynca, ister istemez kasabada kalp onun dnne kadar klinie bakmaya raz oldum.
Ama giderken yolda Etc-heveria'ya urayp o gn neden aya gelemeyeceimi de haber vermesi iin ondan
sz kopardm. Ertesi gn Alos festivaline gidemeyeceimi aklamak da Doktor Gros'un greviydi.
"Bu grevi sevine sevine yerine getiririm," dedi. "Ama hakkaniyete saygl bir insan olduum iin seni
uyarmak zorundaym. Senin gen bayan bir kere gzelliin, hatta allm dzgnln bile etkileyemedii
bu yz grnce, kalbinde yer alacak deiiklikler iin sorumluluk kabul edemem. Bir kadeh imek
istemediinden gerekten emin misin?"
Ertesi gn kliniin normal ilerine gmldm. Hatta sulama merkezine gidip Doktor Gros'un yerine bir
hastay ziyaret bile ettim. Turist hastalarmz, birlikte ift anlaml espirilere gldkleri yal doktorun yerine,
kendi hayali hastalklarna hi yz vermeyen gen bir doktor bulduklarna pek de sevinmediler.
O gn leden sonra bir kyl delikanl kageldi. Gmleinin kolunu bir iftlik makinesine kaptrmt.
Kanamay durdurabildim, kolu kurtardm, tela iindeki annenin gzyalaryla srlsklam olmu krann
kabul ettim. Baba bile elimi skt. Adam ameliyat umutsuz bir sessizlik iinde seyretmi, olann kolunun
kurtulduundan iyice emin olunca fkelenmeye cesaret etmi, olunu dikkatsizliinden tr azarlamaya
balamt. Bask olduklar iin anne Franszca bilmiyordu. Onlarla Baska konutum. Doktorun da
kendilerinden biri olduunu anlaynca rahatsz oldular. Zor koullarda yaayan tm aznlklar gibi Basklar da
kendilerine bir savunma kalkan edinmilerdi. Bu kalkan, rksal stnlk kalkanyd. Basklann daha iyi ifti,
dans, k, d ve hava tahmincisi olduuna inanrlard. Bu ilerin hepsini Basklar Franszlar'dan da,
spanyollar'dan da daha iyi yapard onlara gre. Ama ii davalar ama, hastalar iyiletirme gibi nemli
konulara gelince, sorumluluu kltrl yabanclarn eline brakmay tercih ederlerdi. in ackl taraf da
buydu zaten. Ezilen rk, sonunda ezenin kendisine yutturmaya alt fikre inanyordu. Bu nedenle,
ocuun babas, olunun hayatnn her eye ramen kurtulacan anlaynca normalden ok daha fazla
memnun oldu, hatta
100
bana bir bardak zarra smarlamay nerdi. Bir yandan da yine kyl geleneinden vazgeemiyor, bu tedavi
karl kendisinden ne gibi bir para almak niyetinde olduumu soruyordu.
Onlar gittiinde, ben ellerimi ykarken, Doktor Gros'un srar zerine Salies'de kaldma krediyordum.
Delikanl klinie saat drtte yetitirilmiti. O anda ben pekala Etcheverria'nn taraasnda ay iiyor
olabilirdim. Ayrca bir eyin daha farkna vardm. Gzlerimi kaldrp hasr apkamn kenar altndan Katya'y

grdm andan beri ilk defa olarak onu dnmeksizin bir saat geirmitim. Arandmda i banda
bulunup yararl olmak benim iin yeni bir tecrbeydi. Katya'nn Yaz'n izleyen uzun yllar boyunca aclarm
ve duyularm uyuturacak olan eyin ilk tecrbesi.
Gece olup klinik kapannca, zaman bir trl gemek bilmedi. Oysa Katya ile tanmadan nce romanlar
okur, hayaller kurar, geleceimin heyecanlarna kaplr, zaman ne kadar kolay geirirdim! Tekdzelikten
kurtulabilmek iin evden ktm, meydan geip ak hava kahvelerinden birine girdim. Ama masalarda da,
barda da, herkes Almanya ile kabilecek savatan sz etmekteydi. Paris'ten uyarlar. Berlin'den tehditler,
akn Avusturya'dan kekelemeler, koca Rusya'dan tutarsz szler. Eskilerden bazlar 1871 savandaki
durumu da hatrlyorlard. Almanya'y bozguna uratmaktan, Al-sas' geri almaktan sz etmekteydi onlar.
Bana bu askerlik szleri pek tatsz geldi. rktcyd de ayn zamanda. Kendi odamm yalnzlna dndm.
O gece defterime yazdm notlar karmda duruyor. Yanlarna da yllar sonra parantez iinde yeni yorumlar
eklemiim. Sava bittikten, ben Alos'a doktor olarak yerletikten ok sonra. Bunlar sizinle dzeltmeksizin
paylayorum. Genliimin romantik ve yar felsefi havasn yanstabilmek ve sava sonras yorumlarn
acln sizlere gsterebilmek iin.
Alpha: Korkun sava hibir zaman gereklemeyecek! (Gerekleti.)
Beta: Sava olsa bile ksa srecek, nk insan bedeni ve ruhu, modern bir lm ve ikence makinesine
tahamml edemez. (Ksa srmedi. Beden lme ve ikenceye dayand, ruh dayanamad.)
Gamma: Beni askere arrlarsa, bu lgnl protesto etmek iin svire'ye kaacam. (Kamadm. Vz
geliyordu artk bana.)
Delta: Savan vaheti iinde bile, iire dnk, derinlii olan bir in101
san, hayvanlamakszn dayanabilmek, katliamn zerine kabilmek ve ruhsal onurunu korumal.
(Baaramadm.)
Olaysz bir sabahtan sonra her zamanki sokak kahvesinde, aalarn altnda tabldot yemeimi yiyordum.
Havann prl prl gzelliinin farknda bile deildim. Dncelerim Katya ve Etcheverria ile doluydu.
"Misafir kabul eder misin?"
"Ne?" Ryamdan srayarak uyandm. "Affeders... Katya? Ne srpriz. Ah... Paul de!"
"Anlalan bu lokantay tavsiyeye ayan buluyorsun," dedi Paul. evresine beenmez baklarla bakyordu.
Ayaa kalkp onlar masama oturmalar iin davet ettim. Katya glmseyerek oturdu ama Paul ayakta kald.
"Benim bir iki iim var. Dndmde memnuniyetle otururum... ann mahvedemeyecei ne yemek varsa
ondan smarlayn bana. Belki bir bardak su. Saatlerdir o tozlu yolda yryp duruyoruz. Belki de haftalardr.
Artk ha-trlayamaz oldum. ektiim eziyet belleimi bulanklatrd."
"Evet," dedi Katya. "Paul'u benimle yrmek zere kandrdm. Harika bir gn. Ak hava ve egzersiz ona iyi
gelir."
"Acaba neden insana iyi gelen her ey ya skcdr ya da ac verir? Neden bedene kt gelen her eyin ruha
iyi geldii varsaylr?"
"Sama! Sana iyi geldi bal gibi. Bana gelince, benim keyfim yerinde. u yediin gzel bir eye benziyor,
Jean-Marc. Bana da aynsn smarlar msn?"
"Sevinirim," deyip garsona iaret ettim.
Paul, "Seni uyaryorum," dedi. "Katya ok oburdur. Evde hl mobilyamz kaldna kretmemiz gerek."
"Off, daha neler, Paul!"
"Bana durmadan 'f deyip durma. Ka kere o byk kanapeye aznn suyu akarak baktna tank oldum.
Buraya gelirken yolda ne yapt, biliyor musun, Jean-Marc? Beni utandracana zerre kadar aldrmadan elini
uzatt, aacn birinden bir elma kopard... canl bir aatan, adi bir bir elma! Ve onu yedi! O iren meyvenin
zerine atld, srp inemeye koyuldu. Hart, hurt, fl, gr... sonunda iren bir koandan baka bir ey
kalmad."
"Belki de hayata kar ifadesini snrlayamacam bir itah var," dedim. Kalarnn hafif bir hareketiyle Paul,
ne demek istediimi anladn belirtmi oldu.
102
Katya, "ok lezzetli bir elmayd aslnda," dedi. "Biraz yeil ve ekiydi ama, ok lezzetliydi."
"Sonra ne yapt dersin?" dedi Paul alayc bir fkeyle. "Kalle Havva'y taklide kalkt, bir elma da benim iin
koparmay nerdi. Benim iin! Paul Etienne Jean-Marie de Treville'in yolda yrrken azna meyve lokmalar
tkn dnebiliyor musun? Ondan sonra da , drt kilometre boyunca doann gzelliinden, otlardan,
kayalardan sz etti durdu bana..."
"Yaban ieklerinden," diye aklad Katya.
"...Bir yandan da bu menhus eylerin Latince ve pek baya adlar olduu yalann bana yutturmaya alt,
onlar bilmenin bir marifet olduunu syledi. Sanki bir daha bedenimi byle fiziksel bir ikenceye
sokacakmm gibi! Geri o adlardan bazlarnn bitkilere ok uyduunu kabullenmek zorundaym ama...
rnein kei sakal, kurbaa az, tomurcuk patla..."
"Bunlar kendi uyduruyor."

"...ama bir ksm da vck vck isimlerdi. Onun kendi heyecan gibi vck vck. Sevgili sevinci, ak soluu,
ihtiras yrei, ehvet dirsei..."
Katya, "lerim var dememi miydin?" diye sordu.
"Ah, gerekten de var. Bural tccarlarla eyalarmzn nakliyesi konusunda konumam gerek. Onbe dakika
kadar ikiniz benim yaknlmdan mahrum olarak strap ekin bakalm. Ama, seni uyaryorum, Montjean,
ona abucak bir eyler yedir, yoksa evde vazolarn, emsiye kovalarnn bana beki diye seni dikerim.
Hem elmay o haliyle yiyebilen insan ne olsa yer." Elini sallayp aal yolda uzaklat.
Katya onun arkasndan glmsedi.
"Kardein pek neeli grnyor," dedim Garson da bu arada yemei getirmiti.
"Hm-m. ok zevkli bir yry yaptk. Ben doaya yakn bir ey yaptka byle ok numarasna
kalkmasnn beni nasl gldrdn bilir."
"Katya, olaylarn planlarmz aksatmasndan tr ok zgnm. Babann Alos festivaliyle ilgili umutlarn
boa kardmn farkndaym. Mesajm almsnzdr umarm."
"Aldk. u senin Doktor Gros... ne ho adamm!"
103
"Onu ho mu buldun?"
"Hm-m. Sen bulmuyor musun?"
"Onu tarif edecek bin tane sfat bulmam istense, ho kelimesi sraya giremezdi."
"O neden?"
"nk onun pis zamparalklar, seninle geirebileceim iki gne mal oldu. Oysa ne kadar az gnmz
var..."
"Ltfen zamanmzn azlndan konumayalm. Elimizde var olan zamandan konualm. Alos gezimiz de
mahvolmad. Yalnzca onu yarna kadar erteledik. Hem festivalin son gn en ilgin g-nym diye
duydum."
"eyy... en cokunudur. Bask kasabalarnda ou insann doum tarihi, festivalin son gnnden dokuz ay
sonraya rastlar. Bu bir gerektir. Araya acele dnler sktrlr durur. ki tarih arasna sandvi gibi dnler
sorkulur."
"Sandvi dedin de... yolda yapacamz piknii planladm. Krda oturup yiyeceiz. Belki bir meyve
bahesinde."
"Paul'un bunu hevesle beklediinden eminim."
"Yine homurdanr, sylenir, bizi elendirir ama, onun neler hissedeceine aldrdm yok. Bu gzel havadan
yararlanmamz gerek. Bu fikir aklma gelir gelmez, sana sylemek zere Salies'e gelmek istedim. Paul'e
gidebilir miyim diye sordum, biraz kararszlk gsterdi, sonra da benimle gelmeyi nerdi. Onu sevmediini
biliyorum ama bana kar her zaman ok iyi davranmtr. Hem biliyor musun, bence seni gerekten
seviyor... kendine gre tabii. atn m buna?"
"atm aslnda. Sevgisini saklamakta olaanst baarl."
"Paul yledir." Bana glmsedi, yreim gsme smaz oldu.
"Dn btn gn seni dndm, Katya."
"Aralksz m? Akln bir an bile iine vermedin mi?"
"Hemen hemen aralksz diyebilirim."
"Olduka aralksz, ha?"
"Olduka aralksz."
"Sevindim. Ben de seni dndm. Aralksz deil. Olduka aralksz da deil ama, sk sk. Hem de zevkle.
Saatlerce bahenin dibindeki ktphanemde oturup kitap okudum... pek de okudum saylmaz. Dalp dalp
gittim. Bahe yle gzeldi ki... karmakark, ar bym... yzmde gne... bceklerin sesleri... ok
sakindi."
104
"Ya senin kk hayalet? O da sakin miydi?"
ataln brakp yzme bakt. "Nereden bildin bunu?"
"Neyi?"
"Gen kz pek... mutlu deilse bile... tam anlamyla sakindi. evremdeki varln birka kere fark ettim.
Duyabileceimiz tonun dnda sylenen bir ark gibi. Ama ondan bana doru aktn her zaman
hissettiim o tatl hzn yoktu. Bir tr... sessiz nee vard. Sen nereden bildin bunu?"
"Bilmedim aslnda."
"Neyi bilmediine inandrmaya alyorsun bizi?" diye Paul'un sesi duyuldu. ki admda masann yanma
geldi. "nanma ona, Katya. Su onundur eminim. Tam ona gre bir i zaten... her neyse yapt. Sylesene,
garson bana buralarda arap diye geen o svdan bir bardak vermeye raz edilebilir mi?"
Garsona el sallayp arab iaret ettim. "Kahve ister misin, Katya?"
"Evet, ltfen. Ama, yoo, aslnda dkkanlara kadar bir uramam gerek. Yarnki piknik iin alacaklarm var."
Ayaa kalkt. "Siz kalkmayn. Yemek iin teekkrler, Jean-Marc. Portmanto zellikle lezzetliydi."

O uzaklarken Paul'le ben glmsedik. Sonra ben Paul'e dndm. "Katya senin yalvarmalarna
dayanamayp piknii yarna planladn syledi," dedim.
"Sabrszlktan lyorum. Yere rahatsz rahatsz diz kmek, kupkuru sandvileri kemirmek... bir yandan
yiyeceklere toz dolar, bir yandan davetsiz konuk olarak trl trl bcekler fnk atar. Bana sorarsan darda,
ak havada yemek, yemek, kalabalk bir bulvarda cinsel ilikide bulunmak gibi bir ey. Temel biolojik
ihtiyalar tenhada karlanmal. Ya da en azndan, anlayl birka dostun yannda."
Garson ona arabn getirdi. O iip yzn buruturdu, "Ahh," dedi. "Bu svnn yanna birka ilahi katlp da
sa'nm kan diye iilmesine insann inanas gelmiyor."
"Katya'nn dediine gre Alos festivaline yine de gidiyormuuz."
"Katya sana her eyi sylyor galiba. Evet, gidiyoruz. Babam bu geziyi ocuk gibi heyecanla bekliyor."
Bir an sessiz kaldm, sonra "Paul," diye sze balayacak oldum.
105
"Sesinin tonundan bana t vermeye hazrlandn anlyorum... Vermesi almasndan zevkli olan tek ey."
"Pek t saylmaz. Baban dnyordum."
"Eeee?"
"Geen akam alma odasnda bir tanmaya daha dayanamayacandan sz etti... kitaplar, katlar
dalr, karr diye... hibir eyini bulamaz diye."
"Benim ilerimle bu kadar ilgilenmen byk nezaket. Ama ailemin burada kalmasn istemende biraz bencillik
kokladm sylersem affeder misin beni?"
"Herhalde planlarn babana henz amadn."
"Ne yazk ki yanldn... yanlmaya da yllardan beri insanlarn ilerine kara kara almsndr. Babama
tanma iini dn gece atm."
"Nasl karlad?"
"yi karlamad tabii. Ama gerekli olduunu anlad ve benim kararma gvendi. Ama o ne de olsa bu konuda
birtakm eyler biliyor, senin gibi cehaletin derinliklerinden rastgele grler savurmuyor. Umarm bu szm
sana fazla sert ve eletirici gelmez. Dinle beni, Montjean, gel seninle bir anlamaya varalm. Yarn Katya ve
babam iin ho bir gn olarak kararlatralm ve yle olmas iin elimizden geleni esirgemeyelim. Ben
kendime deni yaparm. O yerel festivale katlp terlerim, suratm durmadan srttrrm. Tozlarn zerine
oturur azma souk yiyecekleri de tkarm. Kimse kzkardeini benden ok sevemez. Ah... ite sz konusu
bayan da sepetinde trl tatsz eylerle geliyor... insann stne bana damlayacak sulu eyler." Ayaa
kalkt, "yarn sabah saatlerinde uraman bekleyebilir miyiz?"
Katya'y meydann orta yerinde karlad. Etcheverria'ya doru yola koyuldular. Katya giderken bana elini
sallad, "Yarna," der gibi dudak hareketleri yapt.
Bir sre oturdum. Duygularm pek tahlil edemiyordum. Katya'-mn ayrlmamz benden ok daha rahat
karlayabilmesi beni o kadar da iyi etkilemiyordu. Onun davrannda bir cesaret vard. Kanlmaz olan eyi
zarafetle kabul ediyordu. Ama cesaretin nerede bitip duygusuzluun balad belli deildir. Cesaretle
kaygszln snr izgisi neresiydi? Peki ya benim davranm? Paul'le efendi efen106
di ene almam mydm? Piknikten sz etmemi miydim, Katya'nn mutluluu tehlikedeyken? Hepimiz
sosyal nezaketin kurban deil miydik? Felaketleri zarafetle karlamaya kendimizi zorunlu hissetmiyor
muyduk? Utanmaktansa mahvolmay, yok olmay bile tercih etmiyor muyduk?
Dn gece kahvede herkesin konutuu sava dndm. Genler askere arlnca gler, kaba akalar
yaparlard birbirlerine. Oysa yal politikaclarn budalal ve kstahl yznden aclar ekmek zereydi
hepsi. Fransz genlii bu kadar budala olabilir miydi?
Sekiz ay sonra, Marne siperlerinde bunlarn cevaplarn hep bilecektim. Evet. Evet, genler gerekten
hayatlarnn son gecesinde gler, kaba akalar yaparlard. Grne verilen nem... erkeklik... ovunu
srdrmek.
Doktor Gros o akam dner dnmez onu buldum, ertesi gn bir gezi iin izin istediimi syledim.
"Hm-m. Elbette, olur," Ruhsal durumu ona uymayacak kadar dnceli ve sakindi.
"Servenin umduun gibi iyi geti mi?" diye sordum.
"Elbette ki gemedi, olum. Ama benim durumumda bile, yani btn bu iler son derecede klinikletii
zaman bile... yine de umut diye bir ey kalyor. nsan ne olacan nceden bilse bile, o umudu gerein
tekrar tekrar ykmasna yine de engel olamyor."
"Seyahatin seni pek dinletirmi gzkmyor."
"Yoo, kendine gre fena saylmazd. Canlyd. Epey yenilik de vard iinde. Bu servenlerin beni
dinletirmesini, tazeletirmesini bekliyor deilim, pek. Duygusal bir gerek bu tr ey. Romantik airlerin
zlemini ektii eyleri karmsam bile, deeri olanlardan bir ey karmadm kendi kendime kantlamak.
Evet, demek sen Tre-villeler'in 'imende Kahvalt' seansna katlacaksn, ha? Toplan, krlara doru yola k
yleyse. Sence akllca bir ey mi bu?"
"Akllca m?" diye gldm. "Amma garip bir sz. Seni tedirgin eden ne?"

Etli suratn ovuturdu, derin derin iini ekti. "Otur da sana birka dakika bilgece tler vereyim."
"Bak, eer niyetin bana..."
107
"Otur." Sesindeki kesin ton beni emre uymak zorunda brakt. O masasnn ekmecelerinde arasra itii
siyah Rus sigaralarn ararken, bana syleyecei allmadk eyi nasl ifade edeceini dnmek iin vakit
kazanmaya alyormu gibi geldi bana. "Hah, ite buradaym. Hay Allah, bu sigaralar yle kurumu ki,
sanki rahibe eyi... Yrei!" Paketi tekrar ekmeceye frlatt. "Evet. Syleyeceimi mmkn olduu kadar
basit biimde syleyeyim nk konuya giri iin uygun ve zarif bir yol bulamyorum. Dn gece yanmdaki
arkadamla kk bir partiye gitmitim. Pek en bir partiye. Bol kahkaha, ama alt kof. Paris'ten buraya tatile
gelmi bir adamla ene alarken Salies'de doktorluk yaptm syledim. Adamn yz, anlataca mthi bir
dedikodu varm gibi aydnlanverdi. 'Oras Tre-villeler'in tand kasaba deil mi? diye sordu. Daha
dorusu, tand demedi de, 'kat' dedi. Geri benim dedikoduya pek merakm yok ama, senin dostun
ve yol gstericin olarak grevimi hatrlaynca... yoo, suratndaki o alayc ifadeyi kelimelere dkmeye
kalkma ltfen. Her neyse, adamn dediklerini dinledim. irkin bir hikayeydi. Aka ifade etmek gerekirse,
grne gre senin kk hanmn babas Paris'te gen bir delikanly vurmu... Parlak bir gelecek vaat
eden, iyi aileden bir genci. O gen..."
"Ne?" diye ayaa kalktm. "nanmyorum... Ne diyorsun sen?" "Dur, dur, sakin ol. Olay anssz bir kazaym
tabii. Gazetecilerin ilgiyle izledii ayrntl bir sorgulama sonucunda, Treville kastl hareket etmi olma
isnadndan tmyle syrlm. Anladma gre bu delikanl, evlerine sk sk ziyarete gelen biriymi.
Trevilleler'in gen kzma yank olduu dilden dile dolayormu. Delikanl bir gece ge saatte kzla
randevulam... ya da randevulatn sanm. Bahede sessizce ilerliyor, herhalde eve gizli girecek bir yer
aryormu..." Doktor Gros elini havaya kaldrd. "tiraz etmeye kalkma. Ben Bayan Treville'in kiiliini
ilgilendiren bir ey sylecek deilim. Yalnzca olay bana anlatld ekliyle sana yanstmaya alyorum.
Evet... gerisi olduka basit. Bay Treville bu genci hrsz sanp vurmu ve ldrm. Sorgucular onun anlatt
hikayeyi rtecek kant bulamamlar ama, kulak gazetesi tabii olay kendi asndan baka trl
yorumlam. Namus uruna fkelenen baba, falan filan. Onlara daha yakn olan dostlar, kzn o genle
kamasnn bu olayla engellendiini ne srmler. Benimle konuan adam kendisinin buna
108
pek inanmadn alayc bir ifadeyle ak ak belirtti. Hepsi aa yukar bu kadar. Yasal patrt sona erer
ermez Trevilleler oradan ayrlmlar. Paris'ten mmkn olduu kadar uzaa kamlar. Kaabilecekleri en
uzak yer de Salies tabii. Hem coraf, hem de kltrel olarak. Umarm anlyorsundur, sana bunlar
anlatmn tek nedeni, bilmen gerektiini inandm iin."
Dinlerken can skntmdan, odasnn penceresine doru yrmtm. Karanlk baheye bakp duruyordum.
Duyduklarm beni ylesine etkilemiti, anlamaya ve kabullenmeye yle byk aba harcyordum ki, "Evet,
evet bunu anlyorum," diyebilmem iin aradan epey sre gemesi gerekti.
"Burnumu soktuum iin alnm ya da kzm deilsin ya?"
Bam iki yana salladm. "Yo... hayr. Bay Treville'in yapt savunmadan neden kuku duyuyorsun?"
"Duyduumu nereden kardn?"
"Szlerine balarken bana acaba Trevilleler'le Alos'a gitmek akllca bir ey mi diye sormutun da!"
Doktor Gros bir an sessiz kald. "Evet, yle dedim," dedi, sonra da sustu.
Bam evirdim. "Tanrm! Ne ok ac ekmi olmallar! Gazeteciler... o fsltlar. Toplumdan ayr, tek
balarna yaamak istemeleri bouna deilmi. Dedikodulardan ne kadar rahatsz olduklarn dnsene!
Zavall Katya! Herkese kar o uzak, kapank davranlarn aklamaya yetiyor bu durum."
"Belki... belki. Ama yine de baz noktalar aklamaya hi de... kafi gelmiyor. rnein neden apansz
Salies'den de kamaya kalktklarn aklamyor. Bildiim kadanyla bura delikanllarndan kaybolan, eksilen
falan yok. Sen bile... akln ak yznden epey dank durumda olmakla birlikte, yine salkl grnyorsun."
"Bu akaya alnacak bir konu deil!"
"Yoo, elbette deil. ok ayp. Affet beni."
"Belki de Paris'te olan olaylardan tr kamak istiyorlardr. Sen olay St. Jean'da duyabildiine gre,
dedikodularn onlar buraya kadar izlemi olmas da pek mmkn."
"Evet, olabilir. Tara dedikodularnn kurbanlarna da pek acrm. Dedikodu bizim kadnlarmza gnahn
tadn karma olana verir. Kendi ilemeyecekleri, ileyemeyecekleri gnahlar. nk
109
onlar cesaretsizlikleri, hayal glerinin eksiklii ve frsatszlk engelliyor. Biz de bu eksikliklere namus
diyoruz." Bir an sessiz kald, sonra duraklayarak, kesik kesik konutu. "Bu senin... nasl syleyeyim, bilmem
ki... bu senin ilk akn m, Montjean?"
Cevap vermedim.
"Bu sessizilinden evet anlam karmama izin ver ltfen. e pek ters bir balang yaptn ve bunun iin
senin hesabna zlyorum. nsann ilk ak sislerle, parfm kokularyla dolu olmal. Son evresi hari tabii.
ansn iyi gitmedi, olum. Bu tatszlklar, daha sonraki aklara kadar ortaya kmamalyd."

Bu 'daha sonraki aklar' kavramn anlamam, dnebilmem mmkn deildi. Kendi sevme yeteneimin ok
yeni ama ok snrl olduundan, tek akmn Katya olduundan son derece emindim. O benim 'aklarmdan
biri' deildi. Sonradan zaman bana, bu duygumun gerek olduunu da gsterdi zaten.
Doktor Gros, "Evet efendiiim," diyerek sesinin tonunu deitirdi. Bu anlayl dost rolne alkn olmad iin
epey rahatsz olmutu. "Herhalde seni, dn Hastoylar'n olunun kolunu kurtardn iin kutlamam gerek.
Olay birok kaynaklardan dinledim. Ama burnun fazla bymesin diye syleyeyim, bu becereni bu kadar
takdir etmelerinin nedeni, ancak balangta yeteneinden kuku duymu olmalaryla aklanabilir."
"Anlyorum." Yzme zoraki bir glmseme getirmeyi baardm.
"Sevgili ocuum," diye omzumu okarken Doktor Gros'un sesi itenlikle titriyordu. "Sevgili ocuum, kendini
her zaman nemsiz sayman, yerine bakasn bulmas kolay biri diye deerlendirmeni istiyorum."
Biroklar gibi ben de o yazn gzel havalarndan marmtm! Pepee gzel gnlerin birbirini izlemesini
doalm gibi, hakkmz-m gibi kabul ediyordum. Bay Treville'in bir gn bana sylediklerini unutmu
gibiydim. Evrende deimez olan souk ve karanlktr, k ve scaklk birer kvlcm kadar kk ve ksadr
demiti. Ayn ekilde yalnzlk ve iine kapanma da insan hayatnn deimezleriydi. Genlik ve ak ise
geici eylerdi. Deerli olmalar, abucak bitmelerine dayanyordu zaten. nsann kendini kaptrp bu
gzellikleri ebe110
di sanmas ok kolayd. Tabii sonunda bittii zaman upuzun bir sreyi aclara boularak geirmek, kaderin
bize kalle davrandn dnmek zorunda kalmasaydk. Sonunda insan imrenmelerin ve umutlarn
etkisinde kalyor, bunlar uzun sreli oluyor ve iimize kapandmzda sakin kalabilmemizi bile engelliyordu.
Bir de yan ilerlemesiyle gelen dnceler var. Onlar, tabii, kendi faniliimizi kabul ettikten sonra ortaya
kyor. Ama ben o yaz henz gentim. Dolaysyla lmszdm. Etcheverria'ya kadar olan iki buuk
kilometreyi yrrken iimde ne sakinlikten eser vard, ne de kapanklktan. Serin rzgarl havann iinden
geerek, altn bir sv gibi dklen bir gne vard. Otlarn, ieklerin kokusu evreyi dol-duruyordu. Tepede
puf puf kk bulut kmeleri dolamakta, kular neeyle rmekteydi. imde bir genlik ve gllk duygusu
vard. Hayat kucaklamak istiyordum. Gerekirse onunla boumak istiyordum. Kaderi kendi istediim biime
yourmak istiyordum.
O gece rahatsz uykuma dalmadan nce epey zor dakikalar geirmitim geri. Mantksz ve uygunsuz bir
kskanlk duygusu sarmt benliimi. Paris'te ldrlen o zavall gence karyd bu duygularm. Bay Treville
gibi kararsz, dalgn bir bilim adamnn tabancasn kaldrp birini vurabileceini bir trl gzmn nne
getiremiyor-dum. Olmayacak eydi bu... korkuntu.
Sabah kalkp tra olduktan sonra Etcheverria'ya kadar olan o yryne baladm zaman, iimde
gnlerdir duymadm bir rahatlk ve umut bulunduunu fark ettim. Trevilleler'in evresini saran o karanlk
glge artk bir sr olmaktan kmt. Somutlam, mcadele edilebilir bir hale gelmiti. lk frsatta Paul'le
konumakta, kamakla bir eyin zmlenemeyecei konusunda onu ikna etmekte kararlydm. Nereye
gitseler, dedikodu naslsa pelerinden yetiecekti. Sonunda olduklar yerde durup saldrlar gslemek
zorunda kalacaklard. Kamakla yararsz bir zaman dilimi kazanmak, arada huzurun, istikrarn, rahatln
feda edilmesine demezdi.
Etcheverria'ya vardmda yapacam konuma prova edilmi, kusursuz hale getirilmiti ama, daha admm
atar atmaz kendimi piknik ve enlik hazrlklarnn akmna kaptrdm. Katya daha bana merhaba derken,
elime bir sepet tututurup onu ahra, Paul'un arabay yklemekte olduu yere gtrmemi syledi... daha
sonra da dnp kendisine arab semekte yardmc olmam istedi. Ha, bir de
111
listeyi inceleyip, gzden kam bir ey var m diye kontrol etmeliydim. Yoo, ondan daha iyisi atlarla aras
pekde iyi olmayan Paul'e yardmc olmalydm. 'enlikte dans da var, deil mi?' diye soruyordu bana. Tabii
olacakt. Her ey karmakark grnyor ama, yine de yolunda, diyordu. Bir tek son dakikada yaplacak
eyler kalmt tabii... Bay Treville enlii izleyecei iin ok heyecanlyd. Yallarla konuabilecei iin de...
'u pabularla dans edilir mi?... ff, sen nereden bileceksin ki?... Babam da nerelerde acaba?'
Bu selam ve sohbet arasnda, o gnk akl tam da kabul etti, cebine att, yanama dalgn bir teekkr
pc kondurdu.
Beni en ok memnun eden, bu pc sradan bir ey saymasyd.
Paul'u ahrda homurdanr ve kfreder durumda buldum. Arabay yklemeye alyordu. Salam omuzuna
daha fazla i yklemeye de dikkat etmek zorundayd. Bir yandan, beyaz keten elbisesinin hayvana
dememesine de alyordu. Gldm, ii kendim yapmak iin gnll oldum.
"Buyur, arkada," dedi. "Seyis ilerinde baarlym diye bir iddiam yok zaten. Bir seyisten partideki yal
hanm elendirmesi, bir yandan yarm dzine konuu arlamas, bunlar yaparken de gen kzlara espriler
sunup onlarn sklmasn nlemesi beklenmez ki! Ben bunlar baarmak zere eitildim. Herkesin kendi dal
var. Ben Katya'ya arap iinde yardm edeyim. Benim alanma daha yakn." Ata son tiksinti dolu bakn
yneltti. "Biliyor musun, atlar neden sevmem?"
"Bilmiyorum. Neden?"

"Durmadan dk atmak gibi anti-sosyal bir huylan var da ondan. Atlar soylu hayvandr diye ba artrlar
ama, bu kk kusurlarn kimse sz konusu etmez. Gnn birinde kendime bir otomobil alacam."
Giderken ahrn kapsnda tekrar durdu. "Ama bende bu ans varken, otomobil de Tanr bilir arkasndan
durmadan demir paralan dker durur."
"Git de Katya'ya arab semesinde yardmc ol."
Ben arabay evin n kapasna getirdiimde her ey hazrd. Ama Bay Treville bulunamamt. Merdivenlerde
seslenip baheyi aradktan sonra Katya onu alma odasnda notlar karalarken buldu. Banda piknik iin
setii geni kenarl panama apka vard. Anlattna gre, bir ey almak zere alma odasna girmiti. Ne
olduunu
112
imdi hatrlayamyordu. O sra gz, ak duran defterdeki bir cmleye ilimi, tabii onu okumutu. Ve
aklna, o konuya ilikin bir ba-ca yaz gelmiti. Hemen kontrol etmesi gerekiyordu, derken, hi far-luna
varamadan, bir saat gemiti aradan. Ve gne Fransa'daki herkes, her tarafta onun adn haykrr, onu
arr hale gelmiti. Ne tatsz bir iti bu!
Yal adam dizginleri kendisi almakta direndi. Akam dnerken ilerden kendi payna deni yapabileceini
pek sanmyordu nk. Katya onun yanna oturdu, Paul ile ben de arkaya yerletik. Toprak yoldan Alos'a
doru ilerlerken Bay Treville'in alma odasn yeniden tamak zorunda kalmaktan duyduu zntnn
belirtilerini grmeye altm ama, grebildiim kadaryla neesi yerindeydi. Arada sessiz kald zamanlar
da, tatl dncelerle dolu gibiydi. Belki de unutmutu o konuyu hepten.
Unutkanlnn derecesini bize gstermek istiyormucasna, iki kere atn olduu yerde duraklamasna bile
izin verdi. Sonra akn baklarla evresine baknd, arabay kullanann kendisi olduunu hatrlayp irkildi,
dizginlere asld, hayvan tekrar yrtt.
Dalara doru trmanrken Katya yzn gnee doru kaldrm, derin soluklar alyordu. Gzleri yar
kapalyd. Paul ise, yanbanda gepgergin oturuyordu. Kendini rahat brakmay reddeder hali vard.
evredeki alana beenmez ve gvenmez baklarla bakyordu. Bu ham doa, kendisine zorla kabul
ettirilmeye allyormu gibi.
"Nereye gitmekte olduumuzu sorabilir miyim?"
"Alos'a," diye karlk verdim. "Oras kk bir tarm kasabas. Pek mtevazi. Tipik bir Bask toplumu."
"Tevazuun Bask nitelikleri arasnda yer aldn daha nce pek fark etmemitim," diyerek tembel baklarn
bana evirdi. "Tevazu sahibi olmak iin her nedenleri var tabii. Peki bu mtevazi Bask tarm kasabas ne
kadar uzakta?"
"Ku uuu olarak dokuz, on kilometre kadar."
"Peki o ku bu arabann arkasna konarak bu eri br yoldan gitmeyi seerse ne kadar?"
"Eh, yaklak iki kat kadar herhalde. Tahmin tabii."
"Anlyorum. Yirmi kilometrelik doal gzellik her yandan bize saldrp duracak. Ne harika!"
Katya'mn Yaz
113-8
Katya glp bize dnd. "Umudunu kesme, Paul. Yolculuumuza ara verip enfes bir piknik yapacaz."
"Ah, evet, hay Allah... piknik! Nasl unutabilirim piknii? Bu doal zevklerin sonu yok mudur acaba? Kendimi
bu youn zevkler salgnndan korumam art. Yoksa duyularm krelir. Bu esiz pikniimiz iin uygun bir
yerde setin mi?"
"Elbette ki hayr! Bu bir serven, Paul. nsan servenleri nceden planlayamaz. En gzel yeri buluncaya
kadar yolumuza devam ederiz, oraya varnca dururuz.
"Anlyorum. Peki nasl tanyacaz bu kusursuz yeri?"
"Durduumuz yere gelince anlarsn."
Paul bana dnp gzlerini birka kere krptrd. Babasnn ard zamanlardaki yz ifadesini taklit etti.
Ben omuzlarm kaldrdm. "Bence ok mantkl," dedim.
"Hm-m. Ben bu ite bir komplo seziyorum. Pekala sevgili kzkar-deim, serven tanmn kabul ediyorum.
Ama umarm bu anlattn kusursuz yer abuk ortaya kar. len ne kadar abuk balarsa o kadar abuk
biter. Benim inancma gre, yaplmaya layk olan her ey, abucak yaplmaya da layktr. nsann yaamnda
uygulayacak birtakm ilkeleri olmal."
Gldm... "Hadi, hadi, Paul. Kendini rahat brak da doann u gzellikleri iine dolsun. Evrenle birlemeye
al."
Paul bu dncenin etkisiyle rperdi. "nsanla doay birbirinden ayrmak Tanr'nn karar," dedi. "te bu
yzden de, sekizinci gn gelince 'Pencereler, kaplar, pancurlar ve perdeler olsun,' demi, ve dedikleri
olmu. Tanr bu yaptklarna bakm ve beenmi."
Bu konumalar kada geirirken, o gnn yzeysel mizahyla yetersiz dostluk havasn yeniden yaratmaya
bouna urayorum. Szlerimiz bir nee yaratmaya ynelikti ama tm espriler zayf ve zorlamayd. Her
birimiz bu geziyi dierleri iin zevkli bir hale getirmeye alrken, aslnda zihinlerimiz gaml ve hznl
eylerle doluydu. Amacmz cmert ve iyi niyetliyken, uygulamamz acnacak kadar zayf ve beceriksizceydi.

Yolumuz kvrlarak akan Gave de Salies boyunca devam etti. Suyu kh tekerlerimizin yannda prl prl
gryor, kh ona bir tarlann gerisinden bakyorduk. Sonunda bir keyi dnp aamzda
114
nehrin iki kola ayrld yeri grnce Katya piknik ini en uygun yere geldiimize karar verdi.
Bay Treville grup ba sorumluluunu yklendi, yiyeceklerin arabadan indirilip yerletirilmesine nezaret etti.
Komutlar hep ilerin yaplp bitmesinden bir saniye sonra veriyordu. nerilerine ise kimsenin uyduu yoktu.
Sonunda her iin kendi talimatna gre yapldn grp emin olunca ellerini ovuturdu, karnnn ok a
olduunu belirtti, ekmeini tatan skmeyi gze almayanlarn her zaman alktan lmeye mahkun olduuna
dair bir de vecize savurdu.
Yemee balaynca pek az yedi. kide bir kendi dncelerine dalp gidiyordu. Yere yaydmz arafn
zerinde pek rahatsz oturmakta olduu belliydi. evresine grmeyen gzlerle bakp durmaktayd. Her eyi
bu kadar gzel organize etmi olmakla, o da katkda bulunuyordu gzel bir ortam yaratma abalarna.
Paul bizi elendirmek iin yine komik ikayeti roln srdrd. evredeki her eye ac ac bakyor,
eletiriyordu. Peyzajlar tablolara aktarmann esas amac, insana doa gzelliklerini verirken onlar irkin
gerekten uzak tutmaya ynelik, diyordu. stelik en nemlisi, Katya tuzu getirmeyi unutmutu!
arafn zeri piknik artklaryla dolmutu. Orada bir onbe dakika kadar, nisbeten sessizlik iinde oturduk.
Katya dirseklerine dayanp srtst uzanm, gzlerini kapam, gnein ve rzgarn yznde oynamasna
izin veriyordu. Bay Treville kendi derin dncelerine dalmt. Paul tam anlamyla srtst serilmi
yatmaktayd. apkasn yzne kapatm, nedense onu seip musallat olan tek sinekten korunmaya
alyordu. Ben ise, Paul'e sylemek istediklerimin provasna dalmtm. Katya ayaa kalkt, su kysna
gidip yaban iekleri toplamay nerdi. Paul uykulu bir sesle, bunu yapmaktansa bana yldrm dmesini
tercih edeceini ifade etti, ben ayaa kalkamayacak kadar tembelletiimi syledim. Bu durumda aresiz
Bay Treville ayaa kalkt, Katya'nn pei sra ilerledi. Bir yandan kzna, bugn zehirli diye bilinen birok
yaban ieinin Ortaa'da ila yapmnda kullanldn anlatyordu. Hatta bir inana gre...
Uzaklap gittiler. Katya zarif admlarla upuzun otlarn arasnda ilerliyor, yrrken beyaz elbisesi rzgarda
uup duruyordu. Babas da durmadan konuarak arkasndan gitmekteydi. Kydaki aalarn ardnda gzden
kaybolana kadar arkalarndan baktm.
115
Paul'e alak sesle, "Doay yle ok seviyor ki," dedim. "Hayat kucaklayna ve basit eylerden zevk
alna hayranlk duyuyor, hatta imreniyorum."
"Hm-m," diye homurdand o apkasnn altndan.
"Mutluluu zgrlk ve sevgi gibi ok basit eylerde bulabilecek biri olduu halde, bu hakkn ondan
esirgenmesi, evresinin karanlklarla ve korkularla sarlm olmas ok yazk."
Paul bilerek sessiz kald.
"Seninle bir konuyu konuabilir miyim, Paul?"
"Mutlaka konuman artsa," diye mrldand.
Paris'te balarna gelen ac olayn Salies'e kamalarna nasl yol atn artk renmi olduumu mmkn
olduu kadar yumuak ekilde anlattm. Sonra, dedikodulardan kamaya olanak bulunmad, szlerin
naslsa her yere yetiip onlar izleyecei, bu uurda hayatlarnn bou bouna ziyan olaca yolundaki kendi
kuramm akladm.
Szlerimi sonuna kadar dinledi, bir sre sessiz kald. Hasr apkay yznden ekmedii iin ifadesini
gremiyordum. ine derin bir soluk ekti. "Montjean... ne can skc biri kesildin sen... durmadan gemiimizi
kurcalyor, istenmeyen deersiz tler verip duruyorsun," dedi.
"Gemiinizi kurcalamyorum. Verdiim tlerin de deersiz olduu kansnda deilim... Hi deilse Katya
asndan deersiz deil."
apkay yznden ekti, gzlerini ap bana bakt. Yznde yorgun bir ifade vard. Sanki benim dzeyime
inmek iin aba harcyor-mu gibiydi. "Sen, az ey bilen insann tehlikeli gr asndan bakarak yargya
varyorsun... yeterince veri yok elinde. Bilmiyorsun. Sana biraz daha bilgi vereceim. Gerekleri renmek
senin iin ho bir tecrbe olmayacak ama, artk biraz tatszlkla yz yze gelmeyi kendin hak ettin. nce
syle bana... Paris'te ne oldu sence?"
"Ne mi oldu? eyy... herhalde olay tpk babann anlatt gibi yer almtr. Hrsz sand gen adam kaza
sonucu vurmutur."
Paul gzlerini benim yzme dikti. Baklar bombo, ifadesizdi. "Peki ya ate edii kaza deilse?"
"Kaza deilse mi?"
"Ya babam o gencin hrsz olmadn ok iyi biliyorduysa?"
116
"An... anlamyorum."
"yle mi? Oysa sen her eyi anlarsn sanmtm." Gzlerini yumdu ama ayn tembel sesle konumaya
devam etti. "Dur sana bir hikaye anlataym. ki yl kadar nce bir gece Paris'teki evimize dndm. Evin

arkasnda, evresi kapal bir bahe vard. Kimseyi rahatsz etmemek iin... ve tabii ayn zamanda eve ok
ge dnm olduumu da saklamak iin, ieriye bahe kapsndan girdim. Patika boyunca ilerledim. Biraz
ikiliydim. Ayam, birka aydan beri Katya'-ya kur yapan gencin yerde yatan gvdesine takld. Vurulmutu,
Montjean. lmt. Kurun tam kalbine girmiti. Durumu gznn nne getirebiliyor musun?"
Cevap veremedim.
"Tahmin edebilecein gibi, hemen ayldm, sarholuumdan eser kalmad. Onu babamn ldrm olduunu
bir anda anladm. Nedeni aklayamam ama; kesinlikle emindim. Bu genten hi holanmadn birka kere
belirtmiti. Kafasz biri bu, diyordu. Katya'ya layk deil, diyordu. Bu tr szlerdi hep syledii."
"Ama... babann byle bir eyi asla... O ok sakin ve yumuak huylu bir insan. Akl biraz kark ama yine
de..."
Paul gzlerini at, bir dirseine dayanp doruldu, yzme bakarak konutu. "Benim babam delidir,
Montjean."
Bunu nemsiz bir eymi gibi syleyii birden kanm dondurdu.
"Bizim kanmzda var bu. Byk dedem tmarhanede lm. Byk amcalarmdan biri mr boyunca evinin
bir blmnde kapal yaam, ona iki kz gizlice bakmlar, ikisi de hi evlenmemi. Kuzenlerimizden biri
kendini trenin nne atarak intihar etti. Grne gre hastal ailede erkekler tayor. Bu nedenle ben
hibir zaman evlenmemeliyim. Asla ocuk sahibi olmamalym. Babam her zaman mnzevi bir tipmi.
Bugnk hayatla uramaktansa, gemi yzyllarda yaamay tercih edermi. Annemi grdnde yle
k olmu ki, dostlar annemi uyarm, bu younlukta bir akn salkl olamayacan sylemiler. Ama
annem evlenme teklifini yine de kabul etmi. Bir yldan biraz az bir sre boyunca lgn bir ak yaamlar.
Annem hemen hamile kalm, doum srasnda da lm. Bunun babam zerinde yaratt ok, ok byk
sarsntya sebep olmu. Sylemeye gerek yok, bir daha k olmam tabii. Baka bir kadna
117
gznn ucuyla bakmam bile. Kabuuna ekilmi, btn hayatn almalarna ve bize adam. Katya ile
bana.
"Sanyorum bir ara sana sylemitim... Katya da, ben de, annemize inanlmayacak kadar ok benziyoruz.
Onun resimlerini grdm. Benzerlik gerekten aknlk douracak kadar mthi. nsann dengesini bozuyor,
akln bandan alyor. Ben geri psikolojik mekanizmalar bildiimi iddia edemem... bu daha ok senin
alanna yakn herhalde... ama sanyorum olayn asl yle olmal. Babam bir ara iine ara verip baheye
kyor, Katya'y o gencin kollarnda gryor. Durum tabii ki son derece masum. ki gen, duygularnn
derinliini anlamaya alyorlar. Ama babamn oraya baknca grd ey baka oluyor. Kendi karsn bir
baka erkein kollarnda gryor o. alma odasna dnyor. akn ve sarslm durumda. Katya o arada
gence veda edip odasna ekiliyor. Delikanl tatl hlyalar iinde baheye kyor. Bu sefer elinde tabanca
var. Benim talim tabancalarmdan biri. Ve..." Paul aznn kelerini aaya doru bkp omuzlarn
kaldrd.
Tekrar srtst uzand, gzlerini yumdu. Bir sre sonra szne devam etti. "Tam ne olduunu elbette ki
bilemem. Ama herhalde bu anlattklarm geree ok yakn olmal. Her neyse, ben gece eve dndmde
zavall gencin cesediyle karlatm. O zamanlar henz kiiliimin cazip yann oluturan bu soukkanll
gelitirmi deildim. Korkmutum. Aklm karmt. ok iindeydim. Byle bir durumun dourabilecei tm
duygular bende de belirmiti. Doru dnemiyordum. Katya'y uyandrdm, ona olup biteni anlattm. Onun
durumunu herhalde tahmin edebilirsin. Saatlerce konutuk... gecenin ge saatlerine kadar. Ne yapabilirdik?
Babamn cezaevine, hatta daha beteri akl hastanesine girmesine izin veremezdik elbette. Katya uzun sre
okun eiinde gitti geldi. Elimi yle sk tutuyordu ki, trnaklar derime batp kanatyordu. kide bir rperdiini
gryordum. Ama alamad. Hatta o gnden sonra bir daha da aladm grmedim.
"Ne yapacamz bilmediimize gre, bir ey yapmamaya karar verdik. Katya'y yatmaya yolladm. Uyusun
diye deil elbette. Ben de sessizce baheye indim, ne yapabileceimize karar verinceye kadar cesedi
allarn arasna sakladm."
Ben hi kprdamadan oturuyor, duyduklarm anlamaya, kavramaya alyor, beceremiyordum. Gnein
ensemi piirdiini, ama
118
benim yine korkuyla rpermeye devam ettiimi hatrlyorum. Rzgar arafn bir ucunu uurdu, uzanm
duran bacaklarmn zerine rtt. Nedendir bilmem, bugne kadar o dakikay hep bacaklarmn zerindeki
araf dnerek hatrlarm. Sonunda konuabildim. "Ama ne seenein vard ki elinde?" dedim. "Herhalde
baban suu olduu gibi stlenmekte, ocuklarn bu ie bulatrmamakta direnmi olmal."
"Kader bazan beklenmedik kk cilveler yapar, Montjean. Babam itiraf etti tabii. Ama yaptklarn kabul etti
demek istemiyorum. Ertesi sabah babam olup bitenlerden hibirini hatrlamyordu. Hibirini. Olay belleinden
tmyle kmt. Unutulmutu. Karmda kahvalt eden, Ortaa'n bilmem nesinden szeden adam
tmyle susuzdu. mrnde kimseye zarar vermi deildi. Zaten zarar verebilecek biri de deildi. Hibir ey
hatrlamyordu. te o geceden bu yana babamn bellei hep zayf kald. Komik saylacak kadar. Eminim sen

de dikkat etmisindir. Sen de takdir edersin ki onu Fransa'nn en saygn bilimcilerinden biri durumuna getiren
zihin, imdi grdn bu dalgn kafa olamaz. O... kazadan... nce, zihni de, bellei de elik gibiydi."
"Ama anlayamyorum. Olay hatrlamyorsa, nasl itiraf etmi olabilir?"
"Sevgili dostum, benim kurnaz denilecek kadar akll olduumu unutuyorsun. Ben tm yan gerekleri
kullandm ve onun yetkililere gen adam kaza sonucu ldrdn sylemesini saladm. Kastl olarak
deil tabii. Bunu yaparken de babama kendisinin deli olduunu hi ihsas ettirmedim. nce ona delikanlnn
bahemizde lm olduunu, vurularak ldn syledim. Sonra bir hikaye uydurdum. Gen adamn
kendini Katya'ya zorla kabul ettirmeye altn, Katya'nn da panie kaplarak onu vurduunu syledim."
"Ne?"
"aknln kendine sakla, dostum. Hikaye az sonra daha da garipleiyor. Babama Katya'nn bu ii
yaptn, ama ok yznden hibir ey hatrlamadn anlattm. Katya'nn gerei renmesinin ok
zalimce bir ey olaca, hatta aklna ve ruhsal durumuna da kt etki yapaca konusunda babamla anlatk.
kimiz birleip, delikanly babamn hrsz sanarak vurduu hikayesini uydurduk. Anlyorsun i119
te. Babam o genci ldrdn itiraf etti, ama, bu ii gerekten kendinin yapm olduunu hibir zaman
bilmedi. Polis de anlattmz hikayeyi ksa bir soruturmadan sonra kolaylkla kabul etti."
"Ksa soruturma m?"
"Biz ne de olsa nfuzlu bir aileyiz. Adalet belki krdr ama, sosyal arlklara kar da duyarsz deildir.
Fakirlere sorular sorulur, sylediklerinin kantlar aranr, zenginlerin ise ifadeleri kayda geer, yalnzca imla
hatas yaplmamasna dikkat edilir."
Paul konuurken gzleri kapal, srtst yatar durumdayd. Sesi tekdze bir mrltyd. Tonu da hemen
hemen cam sklyormu gibiydi. Bu acaba o heyecansz karakterinin sonucu mu, yoksa olaya kar
gelitirdii bir savunma mekanizmas m diye dndm.
Bir sessizlikten sonra, "Ya Katya?" diye sordum. "Btn bunlar nasl etkiledi onu?"
"Tahmin edebilecein gibi. O genten ok holanyordu... hatt belki de seviyordu onu. lmesi ok yaratt.
Hele de kendi babas tarafndan ldrlmesi bsbtn ykt onu. Ama iin kaza olmadn bilmiyordu.
Babasnn... daha dorusu babas klnda gezen o lgnln delikanly kastl ve kararl olarak vurup
ldrdn bilseydi, Katya'mn nasl etkileneceini sen de tahmin edebilirsin. Bereket versin bilmiyordu.
Grdn gibi, ailem hl dikkatle rlm, rmcek ama benzer bir yalanlar komplosu arasnda yaayp
duruyor. Katya, delikanly babamn kazayla vurduuna, zihinsel durumunun da bu olayn yaratt ok
yznden bu hale geldiine inanyor. Babam ise Katya'mn delikanly, kendisine saldrd iin panie kaplp
vurduuna inanyor. Her biri de, tekini korumak iin ellerinden ne gelirse yapmaya, durmadan toplanp
baka bir diyara tanmaya razlar. Senin her eyi byle kurcalaman sonucu iin asln anlarlarsa, ikisi iin
de ne byk tehlikeler doabileceini umarm anlyorsundur. Senin beceriksizce burnunu sokman yznden
babamla kzkardeim her eyin gereini, o korkun ve ykc gerekleri renebilirler."
"Ve bu rmcek ana benzeyen yalanlar komplosunun orta yerinde de sen oturuyorsun. Onlarn kaderini
kontrol eden bir rmcek tanr gibi."
Paul insan rpertecek ekilde, uzun uzun iini ekti. Benden iyi120
ce usanm gibi bir hali vard. Szlerine devam etmeden nce yine biraz sessiz kald, sonra ayn tonda
konumay srdrd. "Babam idam etmeyecekleri belliydi. Akl hastanesine kapatrlard. Sulu akl hastalar
iin alan hastaneleri bilir misin, Montjean? Ne biim yerler olduu hakknda fikrin var m?"
"Aslnda bakarsan, var. Salies'e gelmeden nce bir yl kadar Passy Hastanesi'nde staj yapmtm." Bu
stajmn, yeni bir dal olan psikanalize ynelme konusundaki tm hevesimi ldrdn Paul'e aklamadm.
Delilere edilen muamelenin, Passy gibi modern bir hastanede bile fazla kat, kltc ve korkun olduu
kansnday-dm. Hemireler ve bakclar toplumun en alt kesimlerinden gelmie benzer kimselerdi.
Rastladm olaylar arasnda en korkun olan, gen bir kadn ilgilendiriyordu. Adna burada Bayan M.
diyeceim. Genti. ok da gzeldi. Onu mantn ve saduyunun dna kmaya zorlayan olay, aile iin
cinsel ilikilerle ilgiliydi. Daha fazla ayrntya girmeye gerek grmyorum. Bayan M., Pass^nin bahesinde,
yznde bo bir ifadeyle, anlamsz bo gzlerle dolar dururdu. Durmadan altna yapar, kimsenin kendisini
temizlemesine de izin vermezdi. Pisliinden tiksinmeme ramen, ona zellikle acyordum. Aylarca urap
gvenini yava yava kazandktan sonra rendiim ey beni bsbtn sarst ve fkelendirdi. Passy'de
geirdii ilk haftalar boyunca, sakin ve yumuak huylu Bayan M. nbetilerin ve bakclarn birtakm sapk
saldrlarna sk sk uramt. Anladma gre bu adamlar bu tr frsatlar, kendi tatsz grevlerinin bir yan
avantaj saymaktaydlar. Bayan M. stn kirletmesinin bu tipleri kendinden uzak tutmak iin bir hile
olduunu bana bir tr gururla itiraf etti. O zaman tiksiniyor, yanna sokulmuyorlard.
fke iinde koup bu rendiklerimi hastane yneticisine rapor ettim. O bana, gerek dnyadan iyice
uzaklam olan hastalarn anlattklarm pek de tamama tutmamam syledi. Ama yine de olay incelemeyi
vaat etti.

Bundan sonraki birka ay boyunca bayan M.'e epey zaman ayrdm. ok ekici, ok akll bir kzcazd.
Zihninin karlat darbeye ramen, iyi nitelikleri kendini gsteriyordu. Yava yava, pek de ciddi bir
engelle karlamakszm, tehlikenin artk gemi olduuna onu ikna ettim. Artk o tiksindirici kalkan
kullanmak zorunda deil121
di. lkbaharda bir sabah toplant salonuna tertemiz ykanm, salarn fralayp ensesinde bir kurdeleyle
balam olarak geldiini grnce ne kadar sevindiimi hl hatrlarm. Korkularn yenmesini nemseyip
patrt koparmayacak kadar aklm vard elbette. Ama yine de, yanndan geerken, bana ekingen ekingen
bakp glmse-dii srada, ona o sabah zellikle gzel grndn syledim.
Bir sonraki toplantya katlmad. Buna armadm. Baka zamanlarda da toplantlar atlatmh vard.
Hastalarn bir iki gn kendi ilerine kapanmalar allm bir eydi. Ama ertesi sabah da grnmeyince, onu
aramaya koyuldum.
Hcresindeydi. Yannda kat suratl hemirenin yznde, "Demedim mi ben size!" dermi gibi bir ifade vard.
Bu yeni yntemlere, hastalar martan modern uygulamalara hi inanmad belliydi kadnn. Bayan M.
hcrenin kesinde, yerde oturuyordu. Hayvan gibi inleyip durmaktayd. Elbisesi para parayd. Yanaklar
kpkrmz, kendi trnak izlerinden kan iindeydi. Kollarna ve salarna srd dklardan le gibi
kokuyordu. Ona ne olduunu hemen anladm. Herhalde bu i, toplantdan kp hcresine dnerken bana
gelmiti. Bana gvendii iin. Kendini temiz tuttuu iin!
Yanna melip onu avutmak iin omzuna dokunmak zere elimi uzattm. O hemen bzlp bana hrlad.
Kslm gzlerinde nefret parldyordu. Eteklerini yakalayp havaya kaldrd, vcudunun grlmemesi
gereken ksmlarn at, "Sra sende! Sra sende! Sra sende!" diye tslad.
Hemen yneticinin odasna daldm, derhal soruturma yaplmasn ve ar bir ceza verilmesini istedim.
Karmda gereksiz ve tatsz muamelelerden kanmak isteyen tipik idare grevlesinin kaytszln buldum.
in mesele haline getirilip ayyuka karlmasn istemiyordu. stnkr bir soruturmayla yetinecekti.
Omuzlarn kaldra kaldra bana da belirttiine gre, zaten deliler bu tr eyleri davet ediyorlard bir bakma.
Holarna gidiyordu!
Ona bardm, ardm, durumu basma aklayacam syledim. Gzlerindeki ifade katlat, ayaa kalkp
karma dikildi. Souk, ll bir sesle bana, "Passy'deki herkes Bayan M."e zel ilgi gsterdiinizi biliyor,"
dedi. Uyguladmz seanslarda nelerin olup bittiinin de herkes tarafndan bilindiini syledi.
122
lk yumruum gzlnn camlarn, ikincisi burnunu krd.
Hemen kadrodan kovuldum, sicilime de bu tr grevlere kabul edilmememi salayacak birtakm eyler
yazld. te Doktor Gros'un beni yaz boyu kendi kliniinde almak zere davet etmesi bu yzden bu kadar
sevindirmiti beni.
Bir sreden beri sessiz kalmtm. Kafamda bu eski olaylar dolap duruyordu. Sonunda Paul'e "Evet, sulu
akl hastalarnn kald hastaneleri tanrm," deyi tekrarladm.
"O halde ne berbat yerler olduunu biliyorsundur. Babam ktle-irse ne yaparz diye dndm sralarda
bu tr bir hastaneyi ziyaret etmitim. O zavall hastalara hi onur hakk tanmyorlar. Zorba gardiyanlar ok
kt davranyor. Her taraf le gibi. Babam gibi bilgili ve kltrl birini o tr bir yere mahkum edemem.
Annemin lmnden sonra tm sevgisini Katya ile bana verdi. Ne de olsa, insanolunun dayanamayaca
kadar ok sevdii karsnn lmne sebep, bizim doumumuzdu. Ona olan borcumuzu asla deyemeyiz."
"Ama Katya'y len karsna benzetip adam ldrmesi... bunu bir kere yaptna gre... yine yapabilir."
"Bu mmkn. te bu yzden gzm ondan ayrmyorum, her hareketinde bir dengesizlik aryor, onu
dikkatle izliyorum."
"Ve anladma gre belli iaretler yine su yzne km bulunuyor, yle mi?"
Bir an durakladktan sonra bam sallad.
"Birdenbire Etchverria'dan kama karan vermene de bu sebep oldu ha?"
Yine ban sallad.
Katya'ya olan ilgimi babasndan saklamaya Paul'un neden bu kadar ok nem verdiini o zaman anladm.
Neden beni Katya'ya dokunmamam iin uyardn da! Beni babasnn deliliinin gelecek kurban olarak
gryordu! Salksz bir kskanlk diye yorumladm tm hareketleri, tm tepkileri, imdi anlam kazanm
oluyordu.
Ama beni dndren konu Paul deildi. "Zavall Katya," dedim alak sesle. "Hayat nasl da haksz ekilde
kuatm onu! O ise, doann ufack gzelliklerinden zevk almaya alyor, kendini kk esprilerle
oyalyor... o ac verici kelime oyunlar. Ulu Tanrm! Sevdii adamn kendisini kucaklamasna bile hakk yok!"
123
"Evet zavall Katya." Paul dorulup oturdu. "Ayn zamanda da, zavall Paul. Hatta zavall Jean-Marc da
diyebiliriz. Ama hepsinden ok da... zavall babam dememiz gerek."
"Yoo, hepsinden fazla deil! Ona acyorum, bu doru... ama onun hayat hemen hemen sonuna yaklam.
Sen ve Katya ise daha gensiniz. Kendinizi feda ediyor, hayatnz ziyan ediyorsunuz!"

"Baka aremiz yok. Aramzda konutuk, kararlatrdk. Katya zgrln satn almak iin babam ta
duvarlar ardna kapattmz bilirse nasl mutlu olabilir? Bana gelince..." Omuzlarn kaldrd. "Bana da
acmakla vakit kaybetme, Montjean. Ben hayatta kendi durumumu dikkatle saptadm. Ne fazla mutlulua, ne
de fazla acya yer brakyorum. Kendime gvenli ve kararl bir yzeysellik edindim. Zevklerim var ama
itahlarm yok. Glyorum, ama pek seyrek glmsyorum. Beklentilerim var, ama umutlarm yok.
Esprilerim var, ama mizahm yok. ok atam ama hi cesaretim yok. Ak szlym ama itenliim yok.
ekicilii gzellie tercih ederim. Rahatl da yararlla tercih ederim. Gzel kurulmu bir cmle bence
anlaml bir cmleden daha iyidir. Her eyde yapayl seerim!" Sustu ve srtt. "Belki bazlar beni kendime
acmakla bile sulayabilirler." Omuzlarn kaldrd. "Ne olursa olsun, senin beni ziyan ediyorsun diye
suladn hayat, zaten o kadar deerli bir ey deil. Kumar oy-nuyorsam bile, bozuk parayla oynuyorum
saylr."
"Ama ya Katya'nn hayat... ya benimki? Onlar kurtarlmaya deer. Ne yapacaz?"
"Yapacamz u..." Gzleri benim omzumun zerinden gerilere doru bakt. "Hafif bir konuda sohbet
ediyormuuz gibi davranacaz. nk ite kardan yaklayorlar. Gnlerini iyi geirmeleri, gzel anlar
kazanmalar iin elimizden geleni yapacaz. ff, elinde bir kucak le kokulu yaban otu getiriyor. Benim
burnuma tutacak herhalde!"
Ben acele konutum. "Paul, dinle. Onlar gelmeden. Etcheverria' ya dndmzde Katya ile birka dakika
yalnz kalmama izin ver. Bu gn iyi geirmelerini salamak bizim grevimiz, orada sana katlyorum. enlik
srasnda da azm amayacam. Ama dnmzde, her eyi anladm ona syleme frsat istiyorum.
Benimle gelmek ve kendini kurtarmak yolunda ona son bir ans daha tanmam gerek."
124
"Yarar yok. Seninle gelmez. Aile duygusu ok gldr. Babam da ok sever."
"Onu ikna etmek iin son bir ansm olmak zorunda! Bana yarm saat tan! Bir eyrek tan!"
Katya ile Bay Treville olduka yaklamlard. Katya eline sallyor, kucandaki iekleri gsteriyordu.
"Paul Ltfen?"
"Onunla yalnz kalmak senin iin ok tehlikeli. Babam sizi grebilir."
"Bu tehlikeyi gze alyorum. Bu benim sorumluluum."
Dudan inedi. "Pekala, Montjean. Onunla bir eyrek saat bahenin alt tarafnda yalnz kalabilirsin. Ama
herkesin iyilii iin sendn bunun karln demeni istemek zorundaym. Bu geceden sonra bir daha
Etcheverria'ya gelmeyeceine sz vereceksin. Sz vermen art. Katya seninle kamay reddedince... ki
edecei kesin... bir daha onu grmeye almayacaksn. ok fazla tehlikeli. Tamam m?"
Bay Treville yanmza varmt. Panama apkasn bandan kard, alnndaki terleri byk bir mendille sildi.
"Dik bir yokutu, genler!" dedi. "Ama nehrin manzaras oradan baknca ok gzel. Bizimle gelseydiniz
keke."
"Yoo, eksik olsun," dedi Paul. "Gzelliin fazlas zekay kreltir. ekerin dileri bozmas gibi." Sonra
dilerinin arasndan "Evet, Montjean, sz veriyor musun?" diye fsldad.
Ben de ona, "Evet," diye fsldadm. "Sz veriyorum." Sonra sesimi ykseltip sordum. "Bize neler getirdin,
Katya? Ulu Tanrm! Orada hi iek kald m acaba?"
"Tabii kald. Ben yalnzca, yalnzlk ekiyor gibi grnenleri aldm."
Bay Treville ellerini ovuturarak, "Eh, evet, artk toparlanmaya balayalm, Alos festivaline doru yola
kalm" dedi. "Dnsenize! Boulan Bakire trenini kendi gzlerimle greceim! Mthi bir ey! Rehberim
de bir doktor. Oral bir gen. Ne ans!"
Paul ayn genizden gelen sesle, "Ya, yle," dedi. "Ne inanlmaz bir ans!"
125
Bu sefer Paul dizginleri eline alp Katya'nn yanna oturmaya karar verdiinden, Bay Treville arkaya, benim
yanma oturdu. Yolda bana, nehir boyunda yapm olduu yryn kendisine neler dndrdn
anlatt. Su yollar herhalde Ortaa kasabalarnn yerlerini ve zenginliklerini etkileyen en byk nedenlerden
biriydi. "Aslnda Karanlk a'la ilgili epey ey biliyoruz," diyordu. "Biz onlara cehaletin kuyusu iinden
baktmz iin karanlk deil o gnler. Bilimin yokluundan tr de karanlk deil. Kendileri ktan yoksun
olduu iin deil, biz, yani onlar inceleyenler ksmen kr olduumuz iin karanlk ok ey biliyoruz ama hep
yanl eyleri biliyoruz. Krallar, savalar, anlamalar, byk ticaret yollarn biliyoruz. Yani an grnen
cephesi olduka net. Ama o cephenin gerisinde neler olup bittiini bilmiyoruz. Gnlk hayatla, sradan
insann korkular ve umutlaryla ilgili fikrimiz yok. Genel olarak neler yaptn da biliyoruz ama, bunlar
yaparken neler hissettiini bilemiyoruz. Oysa Ortaa insannn duygularn anlamak, modern insann
duygularn anlamak iin bugn anlamaktan daha gerekli, nk o a, batl inanlarn gereklerden daha
fazla arlk tad bir ad. nan da o zaman bilgiden daha nemliydi. Mucizeler, eytanlar, harikalar
ayd o a. Robert le Diable'n Pastoral'iyle Boulan Bakire'nin trenini grmeye bu yzden bu kadar
heves ediyorum."
Paul ban omzunun zerinden geriye doru evirerek, "O beni de ilgilendiriyor, baba" dedi. "Aslna
bakarsan btn bakirelerin aa yukar yirmi iki yama gelince boulmasndan yanaym. Hi deilse gen

bayanlarn namus gdlerini yeni batan dnmeleri salanrd. Bu kavram ok bencil ya da en azndan
konukseverlie aykr nk."
"Kzkardeinin yannda byle konuulur mu?" dedi Bay Traville. Gerekten oka kaplm gibiydi. "aka
yapyorsun, biliyorum ama, bekaret gen kzlarn yannda tartlacak bir konu deildir."
"Aa, bence ideal bir konu... hele de cinsel zgrlk konusuyla kyaslanrsa."
"Paul?" dedi Bay Treville uyar tonu tayan bir sesle.
Katya glmsemesini tutmaya alarak ban evirdi.
"Nasl istersen yle olsun, baba," dedi Paul. "Bir daha ne bekaretten, ne de yedi lmcl namus niteliinden
sz edeceim. Zaten bu
126
konulann hepsi de bana son derece skc gelir. Yoksa yine mi yanl bir ey syledim?"
Katya suratn buruturup Paul'e babasnn kzdrmamas iin bir iaret yapt. Sonra babasna dnp, "Bize
Boulan Bakire'yi anlatsa-na, baba," diyerek sohbetin konusun daha gvenli bir alana ekmeye alt.
"Ah, ite o harika bir hikayedir, yavrum. Her yl Alos bayram srasnda kutlanr. Bugn biz de katlacaz.
Herhalde Jean-Marc hikayeyi benden daha iyi bilir. enlie ocukluunda her yl katlm olmal."
"Aslna bakarsanz o kutlamann gerisinde gerek bir tarihsel olayn yattndan haberim yoktu efendim,"
dedim. "Tek bildiim, kyn her birinde gzel kzlarn arand, Bakire roln yapacak kzn seilmesine
alldyd. O rol oynamak ok byk bir onur saylyordu. Son seimi papaz yapard. Hl da o
yapyordur herhalde."
"Seimi daha iyi yapabilecek bilgiler baka kimsede olamaz ki," dedi Paul.
Bay Treville, "Evet, gelenein gerisinde gerekten bir tarih yatyor," diye konumaya balad. "1170 ylnda
Beam'li Beinci Gas-ton'un dul ei Sancie, "Tanr'mn Yargs' ile yz yze gelmiti. Ona neden bakire
dediklerini hi bilemiyorum. Elleri ayaklar balanp Gav nehrine atld. Yani u samzda akan nehre.
ocuunu ldrmekten sulu olup olmad anlalsn diye. O ocuu, kocasnn lmnden epey sonra
dourmutu. Yarglamann trne karar veren de kendi z kardei, Navarre kralyd. Vcudu suyun zerinde
yzerse, Tanr onun masum olduunu destekliyor demekti. Ama boulur-sa, Tanr ona kar karar vermi
anlamna geliyordu. Ah, bu Ortaa insanlarnn tanrs gerek bir tanrym kukusuz! Irmaklarda,
yamurlarda varm o. Bizim tanrmz gibi uzakta var olan, yalnzca ebedi mutlulukla ebedi ceza arasnda bir
tr komisyonculua benzer i yapan bir varlk deilmi. Her kasabada yaarm tanr o zamanlar... eytan
da yle. Bakn, 1223 ylnda Abense-de-Haut'da olan bir olay hatrlyorum da..."
Panama apkasnn kenarn eliyle tutmu rzgardan koruyarak o karmak, ama hmanist fikirlerini
savunurken, sarslan arabada onun yanbanda oturuyor, Paul'un neden onu o delikanly ldr127
me iinde masum saydn ok iyi anlyordum. Belleinde o olayn bir zerresini bile tamayan bu insann
katil olduunu kim iddia edebilirdi? Suu asl ileyen, bu adamn iinde yaamakta olan baka bir yaratkt.
Onu bilmedii, hatrlamad bir sutan tr, le gibi bir akl hastanesine kapatmakla adalet yerine gelmi
mi olurdu? Paul' un iinde bulunduu ikilemi gerekten ok iyi anlyordum. Ama hepsinin zerinde en byk
adalet, Katya'nm huzuruydu, mutluluuydu... hatayd belki. O hayat, koullara feda edilmemeliydi. Kendimi
mutluluumu dnmyor olabilir miydim bu arada? Yo, olamazdm herhalde.
"Ama baba, zavall kadna ne olduunu bize anlatmayacak msn? diye sordu Katya.
Bay Treville ard. "Hangi zavall kadna?"
"Elleri ayaklan balanp nehre atlan kadna!"
"Ha, ona m? eyy... o yzd!"
"Aferin ona," dedi Paul. "Akllca bir davran. Ama o koullarda yaplabilecek baka bir ey de yoktu
herhalde."
"Evet, evet o kadn yzd. Nehirden karld zaman da yeniden eski servetine ve gcne kavutu."
"Ya aabeyi?" diye sordum. "Kardeini kendi doru-yanl kavramna feda etmesinden tr onun bana
neler geldi?"
Paul dnp metalik baklarn bana dikti.
Bay Treville, "Tarih bize onun da uzun ve olaysz bir sre boyunca hkm srdn sylyor," diye
aklad. "Ve olay bugne kadar, Alos festivalinde hep kutlanr... Tanrm! Bu da ne!" Dorulup dnd,
arkamzdan gelen klakson sesinin kaynana bakt. Ssl pirin fenerlerle donatlm bir otomobil bize
yetimi, kenara ekilip kendisine yol vermemiz iin iaret veriyordu. inde iki gen erkekle gen bayan
vard. Hepsi moda olan otomobil klndaydlar. Baryor, glyor, bize yaklarken ellerini sallyorlard.
Sonunda arabalarnn burnu bizim arka tekerimize deecek kadar yaklat, atmz grltden rkp
ahlannca glmekten yerlere yklacak gibi oldular. Biz yolun yan tarafndaki s drenaj hendeine doru
gidip, arabann devrilmesine ramak kalrken, Paul tm abasyla at kontrol etmeye uramaktayd.
Yanmzdan geerlerken klakson bir kere daha, uzun uzun ald, direksiyondaki atletik yapl adam, "...
Yirminci Yzyl!"la ilgili bir eyler haykrd, sonra arkalarn pis kokan dumanlara boarak, kahkahalar iinde
uzaklatlar.

128
Btn eklemleri fkeden bembeyaz kesilen Paul ata hakim olmay baarmt. Dier mz yavaa
arabadan indik, inerken zaten eri duran arabay devirmemeye zen gsterdik. Katya ilk nce atla ilgilendi.
Hayvann gzlerinin ak hl grnyordu. Korkusu tam dinmemiti. Katya onun ahlanacandan veya
sracandan hi korkmazszm burnunu okad, ona tatl szler syledi, sonunda yularndan tutulup yola
doru yrtlecek kadar sakinletirdi.
1914 yaznda otomobiller kentlerde epey oalm olmakla birlikte, krsal yrelerde pek az grlrlerdi. Bask
eyaletlerinin toprak yollar zerinde daha nce otomobil grdm hi hatrlamyordum. O zppe
srcnn bize Paris aksanyla seslendiini fark etmitim. tekiler bunu anlayamazlard. Kendileri de Parisli
olduklar iin, bunun esas doru Franszca olduunu sanrlard. Bu genler besbelli ssz yrelere bir
serven yolculuu yapyor, yol stnde de oral yerlilere taklp neelerini buluyorlard.
Yolumuza devam ederken, her birimizin olaya nasl kendimize uygun, farkl tepkiler gsterdiimizi
dndm. Ben, akas, korkmutum. Bay Treville'e yeni bir ilham gelmi, tamacln motorlamasndan sonra eski kasaba geleneklerinin ne kadar bozulaca konusunda bir syleve balamt. Katya hemen
ata efkat gstermeye ynelmi, Paul ise uzaklaan arabann arkasndan uzun uzun bakp durmutu.
Yzndeki ifade korku verecek kadar sakin, gzleri souk ve botu.
Dar bir kprden geip Alos'a yaklatmzda, leden sonrann ileri saatlerine varmtk. Gne kasabay
kucaklayan dalara doru inie gemiti. Kasaba meydanndan gelen flt ve davul sesleri, geleneksel
Robert le Diable Pastoral'inin devam etmekte olduunu anlatyordu. Hatrladm kadaryla bu dans sonu
gelmez, yorucu bir eydi. Onu seyretmeye Katya ve Bay Treville kadar pek heves duymuyordum. Paul
onlara yryerek gitmelerini, benim kendisiyle kalp at halletmemizi nerdi. kimiz daha sonra onlar
bulacaktk. Baba kz, meydana doru akan halkn arasna kartlar. Paul'le ben de kprden tekrar geip,
atlar ve arabalar iin ayrlm olan ayra yneldik. Orada at baladk, buna karlk da kk bir cret
dedik. Paray alan adam beni eski gnlerden hatrlyordu. Tabii hemen omzumu tplad, ailemi sordu,
oysa ben ailemi ancak hayal meyal hatrlyordum. Aramzda Baska konutuumuz iin Paul sohbetin
dnda kalmt. O uzaklarken, ben de adamdan nezaketle zr diKatya'nn Yaz
129/9
leyip ayrlmaya altm zgrlm kazanmann creti, gecenin daha ge saatlerinde birlikte bir txikiteo
yapmaya sz vermekti. Yani adamla ikimiz barlarn ve bfelerin bir turunu yapacaktk. Bu randevuyu inallah
unutur, diye dua ediyordum.
Paul'u bir ifti-oban grubunun hemen yannda, uzaklara bakp kendi kendine glmser durumda buldum.
Bakt yere dndmde, yolda bizi devirmesine ramak kalan otomobili grdm. ayrn kenarnda, bir
aacn altnda duruyor, pirin fenerleri batmakta olan gnein klarn yanstyordu.
"Avucuma dtler," dedi Paul alak sesle. "nsann ilahi adalete inanmasn salamaya yetecek bir durum."
"ff, boversene, Paul. Katya'nn hatr iin, elenmemize bakalm biz. Unut bunlar."
Dnp bana glmsedi. "Sevgili dostum, benim olup biteni unutmaya zerre kadar niyetim yok. Eee, Doktor?
tekileri bulalm m artk? Bu akam hevesle bekliyordum. Geri itiraf etmem gerekir, epey skc
olacandan korkuyordum ama, olaylar renklenmeye, hareketlenmeye balad galiba."
"Omzunu unutma. Tekrar incitmen iyi olmaz."
"Amma iyi yrekli, dnceli adamsn! Belki de byynce doktor olsan iyi edersin, ha? Haydi, gel, kendimizi
elenme iine adayalm arak."
Katya ile Bay Treville'i, Kasaba meydanna toplanm kalabaln arasnda bulduk. Babann kentli klyla
Katya'nn beyaz elbisesi ve pabular, zaten kalabaln iinde dikkati ekmelerine yol ayordu. Halka
halinde Robert le Diable Pastoral'ini seyredenlerin en nnde durmaktaydlar. Katya sevgi ve ilgiyle
glmsyordu. Sanki dans edenler aslnda dostlarym gibi. Babas da youn bir dikkatle seyretmekte,
arasra elindeki bloknota birtakm notlar almaktayd. Oyunun kahraman Bardak dansn yapar, srayp ii
arap dolu koca bardan yanbama derken, eytanla at da edebe aykr hareketlerle dolu bir dans
srdrmekteydiler. Bardak iki kere devrildi, iindeki araplar dkld, ncsnde krld. Yerine hemen bir
yenisi getirilip konuyordu. Dansnn bardaa zarar vermeden pe-pee sramay gerekletirmesi artt.
Herkes cesaret veriyor, alklyordu. Sonunda dans grevini baaryla yerine getirinci lgn alklar ve tipik
Bask tezahratlar duyuldu. Seyircilerin ou u ana kadar itikleri araplarla kafay bulmulard zaten.
130
"arap herhalde kan simgeliyordu," diye mrldand Bay Treville bana. "Belki de kurban kann. Sanrm
eytan da eski Hristiyanlk ncesi tanrlardan birini temsil ediyor. Atn neyi temsil ettiine dair bir bilginiz var
m, Doktor?"
"Korkarm yok, efendim. Buradakilerin bileceklerini de pek sanmam. Bu da uygulanan Bask trenlerinden
biri. Uygulannn tek nedeni, her zaman uygulanm olmas. Kimse anlamna ait bir soru sormu deil."
"Belki de at retkenlii temsil ediyordur," diye neride bulundu Bay Treville. "Bak, bakireyi nasl kovalyor?
Kz da ona bir tokat atp eytann arkasna saklanyor."

Bam dalgn dalgn salladm. Defalarca seyrettiim bir oyunda simge aramaktansa, Katya'nn yzndeki
sevin ve hayranlk ifadesini izliyordum.
"Ne diyorlar?" diye sordu Bay Treville bana.
"Kim, efendim?"
"Atla eytan. Baryorlar. Ne diyorlar?"
Omuzlarm kaldrdm. Galiba yanaklarm da biraz kzard. Daha nce, ocukluumda hi dikkatimi
ekmemiti ama, atla eytan arasnda geen szler, cinsel beceriyle, organlarn byklyle ilgili szlerdi.
Tedirgin baklarla Katya'ya baktktan sonra, hafife ks-rp boazm temizledim. "eyy... belki de
haklsnz, efendim. Belki de at gerekten retkenlii temsil ediyor."
"Hm-m. Peki bakirenin durmadan kahramann elinden kapmaya alt o ucu topuzlu iri cisim nedir?"
Yardm isteyen baklarla Paul'e baktm ama o hafife glmsedi,
"Evet, Jean Marc, anlat bize!" dedi. "Nedir dersin o cisim?"
Katya ban eip belli belirsiz glmsedi.
"Ben... ey... dorusunu sylemek gerekirse onu hi dnmemitim efendim. ey... acaba bardan orada
dans eden adam neyi temsil ediyor?"
Bay Treville omuzlarn kaldrd. "Hem kahraman hem de soytary... Demek ki insan temsil ediyor olabilir.
Bir an dnrsen... ne kadar da uygun!"
Paul, "Demek ki," diye genel bir yoruma giriti. "Eer ben bu simgeleri doru okuyabiliyorsam, hikayenin bize
anlatmak istedii ey u: nsanolu kanlar zerinde dans ederken eytan retkenlikle e131
ne alyor, bakire de kahramann eyini almaya urayor... zr dilerim, Doktor, nesini alyordu
demitiniz?"
Fltn sesi son bir kere tizleti, davul coarak ona elik etti, gsteri de sona erdi. Kalabalk lgnca alklad,
oyuncularn evresini sarp onlara tixikiteo ikramlarnda bulundular. Halkn oyuncular nereye gtrdn
anlatmak iin Baska kelimeyi kullanmtm. Katya bana onun ne demek olduunu sordu.
"Txikiteo demek, barlarn turu demektir. Her girilen barda bir kadeh arap iilir."
"Bu kasabada bu tr ka yer vardr sence?"
"Yirmi be otuz. Tabii geici olarak, festival iin dkkanlarn nlerine konmu bfeleri de sayarsak."
"Aman allah, Jean-Marc! Yani bunlar imdi otuz bar m dolaacaklar?"
Gldm. "nemli olan baarmak deil, ii sorumlulukla stlenmek. Basklar'n dans etmekten ve ok
almaktan baka pek zel yetenekleri yoktur ama, festivalde iki imeye geldi mi kahramanlk dzeyine
ularlar."
"Onlardan hep ciddi insanlar diye sz edilir. Hatta ask suratl tipler denir," dedi Bay Treville.
"yledirler. Erkeklerin ou ifti ya da obandr. Yln her gnnde, uzun saatler boyunca, bkp usanmadan
alrlar. Birtek kasaba bayramnda, bir de ocuklarnn dn gnlerinde almazlar. O gnlerde de iki
ier, dans ederler. Bu gnahlar da, almalar kadar ciddiye alrlar."
Karanlk ok gemeden bastrd. Dalarda hep yle olurdu. Kasaba meydanndaki halk yle kalabalklat ki,
insanlar birbirlerine demeden hareket edemez hale geldiler. Katya ile ben az sonra br ikisini gremez
olduk. Birbirimizden de kopmayalm diye kolumu onun beline sarmak zorunda kaldm. Genler birbirine
omuz vererek trmanp, meydann zerine aslm duran kat fenerleri yaktlar. Bunu yaparken bir hayli
ititiler, devrildiler, akalatlar. Bir iki kk kavga balad, kavgaclar arkadalar tarafndan ekilip
ayrldlar, iki imeye gtrldler. Ama henz gerek anlamda bir Bask kavgas balamamt. Gecenin
sonu gelmeden onun da olaca kesindi. En azndan bir tane byk meydan kavgas olurdu her seferinde.
Genler kemerlerini ve tokalarn silah olarak kullanrlard. Yara
132
bereler alr, burunlar krlr, diler dklrd. Kavgasz festival olur muydu hi? Neye benzerdi ylesi?
"Bu gece de kavga olacak m? diye sordu Katya.
"Herhalde. Bu korkutuyor mu seni?"
"Hi korkutmuyor." Gzleri prl prld. "Heyecanl bir ey!"
Akordeon, flt ve davul, geleneksel mzie baladlar. Bu ritm herkesi kasaba meydanna doru ekti.
Birka atak iftin dans balatt orta yerden gerileyen insanlar bizi itekledi, kendimizi emberin en nnde
bulduk. Katya benim kolumu ne doru ekti.
"Dans etmek mi istiyorsun?" diye sordum.
"Tabii. Elbette!"
"Bu dans biliyor musun?" Kax Karot'un basit bir tryd dans aslnda. itlerle balyor, sonra halka
olunuyor, erkekler kollar iki yandaki kadnlarn bellerine sarlm durumda, becerebildikleri kadar yksee
sryor, kadnlar da dengelerini kaybetmemek iin barp duruyorlard.
Katya, "Daha nce hi grmedim," dedi. "Ama becerebileceimden eminim." Basit admlar olduu yerde bir
denedi, srama sras geldiinde onu da yapt. "Evet, yapabiliyorum. Haydi, gel."

"Hayr, dur bir dakika. Biz daha sonra katlrz." Piste ilk kan kzlarn biraz fazla gevek ve serbest
sayldn ona anlatmadm. Kzlar dansa katlmak istemiyormu gibi yapar, kavalyeleri onlar ekerek,
szm ona zorla karrd piste buralarda. Yanaklar pembe pembe olurdu o srada kzlarn. Sahte bir
utantan ve gerek bir zevkten. Bu durumda Bask olmayan bir kzn, zerinde resm beyaz elbisesiyle ortaya
frlayp ilk danslardan biri olmas elbette ki yakk almazd.
Gzlerimle kalabal tararken, bizi yoldan atar be Parisli'yi grdm. Halkann kar tarafnda duruyorlard.
Kzlar dans ilgiyle seyretmekteydiler ama, delikanllarn yznde beenmez bir ifade vard.
Dansn yarsna kadar, ortadaki iftlerin says onu gemedi. Bunlarn ou ya yeni evli, ya da evlenmek
zere olan iftlerdi. Byle bir durum, kzlarn hemen dansa kalktklar iin sulanmasn nlerdi nk. O
srada orta yal, yar sarho bir ifti, tombul karsn piste doru itti. Arkadalar alklayp yuhaladlar.
Kadn yzn avular arasna saklarken, o evrede dans etmeye koyuldu. Derken kars da
133
utanma numarasndan vazgeti, o da istekle dans etmeye balad. Bu, dier kzlara bir iaret oldu. Artk
hretlerine glge drmeden dansa kalkabilirlerdi. Meydann ortas bir anda canlanverdi. Baran, glen
iftler ortaya frladlar, ember biraz daha genilemi oldu. Ben de o zaman Katya'y ne doru ittim.
Kalabaln arasnda dikkati ekmeden dans ettik.
kiilik orkestra birinci ezgiyi bitirir bitirmez ikincisine geti, bylelikle dans edenler yerine dnmeden nce
yeniden yakalamaya alt. iftler drtlk, altlk gruplar halinde birleti, sonra bu paralar da birleerek
uzad, sonuta tm danslar yz yze dnm iki dzensiz sra oluturdular. Srayarak iki adm ne, iki
adm arkaya, sonra da mmkn olduu kadar yksee zplama. Kadnlar yere derken lklar atyorlard.
Unutmu olduum bu dans nasl bu kadar abuk hatrladma kendim de atm. Belki de dans etmenin,
hele de bu sramal yresel danslar etmenin, Basklar'n kannda olduu inanc doruydu. Katya'nn beline
br yandan sarlm olan adam esmer bir oband. Zplad zaman ayaklar, eskiden kemerinin bulunduu
hizaya kadar kyordu. Benim br elim ise al yanakl, inanlmayacak kadar evik, tombul bir kzn
belindeydi. Ksa zamanda bizim srann orta ksm, bandan ve sonundan daha yksee srar oldu. Tam
karmzdakilerden de daha fazla zplyorduk. Onlara beceriksizliklerinden tr takldk. Karmzdaki
erkekler srtarak balarn salladlar, yarmay kabul ettiler, durmadan yaknan elerini daha yksee
zplatmaya altlar. Kadnlarn lklar daha da ykseldi.
Orkestra da havaya kaplm, gittike daha hzl alyordu. Balar olan mzisyen glerek bize tm
gcmz kullanmamz iin haykrd. Daha yal, daha az atletik olanlar gruptan ayrld. Soluk solua,
kafalarn sallaya sallaya yerlerine dndler. Az sonra her iki srada birer dzineden fazla insan kalmamt.
Katya ile ben kendi sramzn tam ortasndaydk. Kalbimiz arpyor, bacaklarmz titiriyor-du ama, her iki sra
da tekine yenilmeye raz gelmiyordu. Tempo daha da hzland. Ben hi formda deildim. Tam yere
yklacamdan kormaya baladm sra, her iki srada dans edenler bir azdan orkestraya Naikua! Naikua
(Yeter artk), diye barmaya baladlar. Orkestra son dizeyi yetimesi olanaksz bir hzda aldktan sonra
danslar sendeleyerek, karmakark bir halde durdular.
134
Kahkahalar, lklar, erkeklerin birbirinin omzuna vurmas grla gidiyordu. Katya'nn belini benimle paylaan
oban onu itenlikle kucaklad, dayanma gcnden tr kutlad... Bir yabanc olarak hi fena deildi Katya!
Soluk almaya alarak, cierlerim fena halde aryarak, Katya'y seyirciler emberinden geirip meydann
nisbeten sakin bir blmne, binalara yakn, kat fenerlerin altna yrttm. Bacaklarm yle dermansz
kalmt ki, ayakta durabilmek iin binann duvarna yaslanmak zorunda kaldm.
"Harika!" dedi o. Yz heyecandan ve dansn yorgunluundan alev alev yanyordu.
"yle..." Solumam dzene sokup, kuruyan, atlayan boazm yumuatmak iin yutkunmaya altm.
"Harika. Ama seni uyarmam gerek... Her an kalp krizinden... lebilirim."
"ok sama!" Mendilim slak alnma dokundurdu. "Erkekler ilerin daha ounu yapyor derler ki, o doru.
Ama yle de olmas gerekir."
Bam salladm. Konuabilecek durumda deildim. akaklarmn atmas kesilince ona bir ey imek isteyip
istemediini sordum.
"Hayr, saol," dedi hemen. Sonra benim bitkin halimi fark etti, hemen toparland. "Evet, isek de fena
olmaz. Teekkr ederim.
Tam o srada davulun ve fltn sesi duyuldu. Kalabalk sustu meydandaki ve bfelerdeki herkes de susup
olduu yerde kardaki yola doru dnd.
Katya yavaa, "Nedir bu?" diye fsldad.
"Boulan Bakire. Seyret de bak!"
Yolun aznda bir havai fiek patlatld, fkran kvlcmlar binalarn duvarlarna kpkrmz bir renk verdi.
Derken davul bir cenaze temposuna girdi, kar yoldan yas klnda bir kafile belirdi, ar admlarla
meydana doru ilerledi. Kalabalk yavaa ayrlp onlara yol verdi. En nde iki ocuk vard. Beyazlar
giymilerdi. Yzleri tebeirle boyanm gibi, bembeyaz makyajlyd. Gzleri ve azlar siyahla belirtilmiti.
Onlarn arkasndan, pek zengin kostmler giymi bir adam geliyordu (bu herhalde sulanmakta olan kadnn

erkek kardeiydi). Elindeki kaln zinciri yerlere angr ungur srterek tamaktayd. Arkasnda yrtk prtk
giyinmi iki erkek vard. Her-birinin elinde birer ar ta grlmekteydi. Talarn ortalar delikti.
135
Bu deliklerden kalp ipler geirilip dmlenmiti. Kadnn eline ve ayana balanacak talard bunlar.
Derken ortaya Bakire'nin kendisi kt. On be yanda bir kzd. Blge kzlarnn arasndan, ilerinde en
gzeli olduu iin seilmiti. Alt erkek onu omuzlarnda tayorlard. sada, soldayd. Kz onlarn
omuzlar zerine uzanm, ban arkaya atmt. Salar adamlarn beli hizasna kadar dklyordu. nce
kumatan yaplm beyaz elbisesi srlsklamd. Dolgun vcuduna tahrik edici biimde yapyordu. Meme
balar, kuman altndan koyu renk belli oluyordu. Uzun salar yalanm, dmdz taranm, adeta insan
sana benzemez bir hale getirilmiti. Ularndan yalar yerlere damlayp duruyordu.
Yas grubu bize olduka yakn yerden geti. Boulan Bakire'yi yakndan gren Katya koluma smsk sarld,
trnaklar derime batt. Titrediini hissettim.
Kafile, geldikleri yolun tam karsndaki yol azna yaklanca bir havai fiek daha yakld, ortaya ktklar
cehenneme benzer ikinci bir cehennem iinde gzden kaybolup gittiler. Uzun bir sre meydanda t kmad.
Sonra erkekler uzun, kademeli bask alklar atmaya baladlar. Bu lklar almam kimselerin kann
donduracak trdendi.
Bir anda orkestra ikinci bir Kax Karot'a balad, evremizi yeni batan dans kahkaha ve iki furyas sard.
"Ne demek bu?" diye sordu Katya alak sesle.
"Hi. Hibir ey. Eski bir tren ite. ecek bir ey alaym m?"
"Yoo, gitme!" Koluma daha sk sarld. Sonra biraz daha sakin bir sesle, "Dans edelim," dedi. "Dans etmek
istiyorum."
Kax Karot'un son sramalarna vardmzda kalbimin yarlaca-ndan, bacaklarmn kvrlp yere
yapacandan emindim ama yine de glyor, birbirimizin srtna vurup karlkl kutlap duruyorduk. Katya,
Boulan Bakire'nin yapt etkiye kar daha bir inatla, daha bin canllkla tepki gstermiti. Hayata daha sk
sarlr hali vard. Dans ediinde umutsuz bir enerji gryordum. Glnde de. Bu durum beni rahatsz etti.
Binalarn dibindeki yerimize bir kere daha dndk, ben yine soluk almaya altm. "Uzun yllar... byk
kentlerde... kitap banda kaldm," tekledim. "Formdan dtm. ecek... bir ey alaym... yoksa leceim...
urackta... kimse de... fark etmeyecek."
136
O gld. "Zavall hasta ocuk," dedi. "Pekala, al bakalm."
Kadnlar barlara girmesi gelenee uymazd. Kendim kalabalk arasndan yol bulup bir bara girene kadar onu
babasyla kardeinin yanna brakmay nerdim.
"Nerede olduklarn biliyor musun?"
"Hayr ama bulurum onlar." Bize yakn insanlarn balar zerinden kalabal taramaya koyuldum.
"Arama. Ben burada beklerim. Bir ey olmaz."
"Yalnz bana m?"
"Ne olabilir ki? hretime halel gelir diye dnyorsan, bana yle geliyor ki Bask olmayan kadnlarn yle
pek kurtarlmaya layk bir hreti olmuyor."
Gldm, ona Basklar'n yabanclara bak asn iyi kavram olduunu syledim. Yabanclar, Tanr'nn
temasndan mahrum zavalllard Basklar'a gre. Bir sre daha tereddt ettikten sonra, elini veda anlamnda
sktm, kendime kalabalk arasndan yol ap kahvelerden birine yaklamay baardm. erdeki masalarn
hepsi doluydu. Yal adamlar, nlerinde ikileriyle oturuyor, damarlar grnen koca suratlarn sallayarak
sohbet ediyor, iki iiyorlard. Hepsi neeliydi. zeri inko kapl bara yrrken masalardan birinde gzme
Bay Treville iliti. evresine Bask kylleri toplanmt. Masann stnde hemen hemen boalm bir ie
zarra grnyordu. Tad da ieklerine benzeyen o lezzetli, pahal ve pek etkili Bask ikisi. Grne gre
Bay Treville kyllere iki smarlyor, onlar da bu konukseverlie karlk onun sorularna cevap veriyorlard.
Sorular herhalde detler ve geleneklerle ilgiliydi. Her kyl, kendi bozuk Fransizca'siyla bir sre konuuyor,
sonra tekiler onun szn kesip itiraz ediyor ya da eletiriyorlard. Bay Treville'i zarra'nn sinsi arpclna
kar uyarmay dndm. Ama o kalabaln arasnda beni grmedi. Seslenmenin de yarar yoktu. Sesim
bu grlt arasnda naslsa duyulmazd. Tam masas gzmden kaybolaca srada, onun garsona iaret
edip bir ie zarra daha istediini grdm. Bu hareketini evresindekiler balarn ciddi ciddi sallayarak
onayladlar. Bir yabancnn yapmas gereken hareket de buydu onlara gre. Az sonra bu adamlarn ark
syleyecek hale geleceklerini ok iyi biliyordum. Kendi kendime hafife glmseyerek, acaba Bay Treville de
arkya katlacak m diye dndm.
137
Kendime bir kadeh krmz arap, Katya iin de limonata almay baardm ama, paramn stn alamadan
itilerek bardan uzaklat-nldm, sonra kolumu kvrp arabm imek zorunda kaldm. Yoksa dklecekti
yolda. arap iyi, sert bir arapt. Tpk eskiden hatrladm gibiydi. Boazmdaki kuruluun birazn hemen
sildi gtrd. Ksa zamanda kalabaln aknts beni kendiliinden tekrar sokaa kard. Paramn stn

alamamtm ama, onlarn bardaklar da benim elimdeydi. Hakkaniyete uygun bir dei tokutu. Zaten Katya'nn da limonatay ieden imek isteyeceini sanmyordum.
Dans son hzyla devam ediyordu. Kk ocuklar elele tutumu, timsah gibi uzayan kuyruklar oluturmu,
kalabaln arasnda dala ka dolayorlard. Ben kalabala karmakszn, binann hemen yansra
ilerledim. Arasra girintilere, iemek zere girmi bir sarhoa ya da kap eiklerinde kucaklaan iftlere
rastlyordum. Bir ara geici olarak kurulmu bir bfe yolumu kesti. Bfenin zerine iki f yerletirmi, gelen
geene arap veriyorlard. Eski arabm boaldndan oraya bir madeni para frlattm, barmen hemen bir
bardak arap da bana verdi. ki yudumda bitirdim. Barda braktmda, y-kamakszn hemen tekrar
doldurup, bunca kiinin nnde bakasna sattlar.
"Katya?" Bu ismi grltye ve mzie ramen duydum, evreme baktm, Paul'un yakndaki bir kap giriinde
durmakta olduunu grdm. "Katya nerede?" bard tekrar.
Ben elimle onu braktm yeri iaret ettim, sonra limonatay kaldrp gsterdim, onu neden yalnz braktm
anlatmaya altm.
Yanna gelmem iin iaret etti. te kaka kendime yol ap ona yaklatm, yanna vardm. Yannda son
modaya gre, ok k giyinmi bir kadn bulunduunu o zaman fark ettim. Bu klk Bask kadnlarnn renkli
elbiselerine hi benzemiyordu. Dikkatli baknca bu kadnn, yolda grdmz arabadakilerden biri olduunu
anladm. Paul salam kolunu ona sard, kucaklayp kendine doru yaslad, kabaca ekti ve bana tantrd.
"Doktor Montjean, sizi tantraym. Bu Bayan... herhalde bir adn vardr, deil mi canm?"
Kz, "Elbette adm var," diye kkrdad.
"Bana syleme. in cazibesini karmayalm. Doktor, sizi Bayan Falanfilan'la tantrmak istiyorum. Kendisi
kafasnn iinde zerre kadar bir fikir krnts bile bulunmayan ok cazibeli bir sstr."
138
Kadn tslad, eldivenli elini onun gsne dayayp hafife iter gibi yapt. Bir yandan kendisine yneltilen
deerlendirmenin doruluunu, bir yandan da hafif akrkeyif olduunu kantlam oldu. Bo bakl, gzel
bir yz vard. Hibir ey saklayamayacak bir yzd bu yz. Kk, yuvarlak gzler, yukarya dnk bir
burun, dolgun dudaklar, pembe yanaklar... bylesi eskiyince iyi olmazd ama, bereket versin pek de
eskimezdi. Paul'un inkr edilemeyecek yakkllndan etkilendii belliydi.
"Memnun oldum," dedim kararszlk iinde.
Kz da incecik bir sesle ve kuzeyli aksanyla, "Sevindim," dedi.
"Bayan Hi, Paris'in ysek dnyasndan bizi ziyarete gelmi," diye anlatt Paul. "Arkadalaryla birlikte
ilerinden birinin zengin babasnn otomobilini dn alm, olduka uygar bir yer olan Biaritz'den yola yle
kmlar. Yolculuklar tozlu, olaysz gemi. Yalnzca yol stnde birtakm bura yerlilerinin atn korkutarak
arabay yoldan karm, buna biraz neelenebilmiler. Byleydi deil mi, Bayan Vzgelir?"
Kz yine kkrdad. Paul'u da, beni de tanmad ortadayd.
Paul, ilerideki kap eiinden bize doru ate saan baklarla bakmakta olan atletik yapl gence doru elini
yle bir sallayarak, "uradaki adama gelince," dedi, "O da sz konusu tat aracnn srcs. Ayn
zamanda Bayan Hi'in de kavalyesi olmay umduunu varsayabiliriz. Belki daha baka eyi olmay da
umuyordur. u anda kendisi evreyi mutlu eden bir kskanlkla kavrulup durmakta. yle deil mi, bihaber
dilber?" Kz yanlamasna kucaklayp kendine doru yaslad. Kz gzlerini devirip bana bakt, sanki mrnde
byle kstah bir apkn grp grmediimi sormak istedi.
Ben yzmdeki glmseme ifadesini deitirmeksizin, "Olay kacak m?" diye sordum.
"ansm varsa kacaktr."
"Omzunu unutma."
Gld. "Sevgili dostum, tekmeli boks yapanlar omuzlarn ancak omuz silkmek iin kullanrlar ki, o da kavga
bittikten sonra olur."
"Ben yaknlarda bir yerde olaym m?"
"Elencemi bozmak iin mi? Ben yllardan beri ilk defa olarak biraz elenmeye daha yeni balyorum. yle
deil mi, Bayan Tybe-yin? Kzn yanan pt. lerideki Parisli adamn dilerini gcrdattn kulaklarmla
duyar gibi oldum.
139
Paul, "Bu dans baarabilir miyim sence?" diye sordu.
Meydanda yeni bir Kax Karot'un sralar olumaktayd. "Neden baaramayasn? ok kolay!" dedim.
"yi! Gel, Yankbeyin, dans edelim!" Paul kendisine hayran hayran bakan kz meydana doru ekti.
Ben Katya'y braktm tarafa doru kendime yol amaya alrken Parisli adam bana yetiti, omzumu
yakalad.
Elimdeki limonata iesini boynundan skca tutup dndm. "Efendim?" dedim. Karmdaki benden iri,
Paul'den ise bir hayli daha iriydi.
"Kimdi o adam?" diye sordu bana.
"Hangi adam?" dedim. Gzlerimi kalabala doru evirmitim. "Buras adam dolu."
"Demin konutuun adam tabii, Allah kahretsin!"

"Haa, o muuu? Zerre kadar fikrim yok. Bana ortalkta kasnt Parisli turistlere rastlayp rastlamadm sordu,
ben de ona, buraya gelmeye cesaret edemezler dedim." Tatl tatl glmsedim, alayc bakl gzlerimi
onunkilere diktim. Oysa Basklar'a zg bu ocuksu kavgac tavrlara bu kadar abuk dnmekten utanmam
gerekirdi.
Adam bir an bana fkeyle bakt, sonra sanki benimle konumaya tenezzl etmezmi gibi kafasn kibirli bir
hareketle kaldrd ve uzaklat.
Meydann evresinden dolap Katya'y braktm yere geldiimde, o orada yoktu. Ama dans edenler
arasnda onun beyaz elbisesinin uumakta olduunu abucak grdm. nce doru bir adm attmda o
porrusandanm zor bir figrn yapyordu. Sanki doduundan beri bu dans yaparm gibi de rahatt. Yz
nee dolu, gzleri prl prl, vcudu sevin iinde hareket etmekteydi. Sahiplik gururuyla seyrederken, birlikte
dans etmekte olduu yakkl Bask gencine kar iimde zerre kadar kskanlk duygusu yoktu. Delikanl
beyaz pantolon, beyaz gmlek giymi, beline krmz kuak sarmt. Krmz kuan anlam, takm leden
sonraki spor karlamasnda kazanm demek oluyordu. Katya ile ikisinin birbirine uyan beyaz giysileri ve
olaanst gleriyle zarafetleri, sanki profesyonel dansynlar gibi bir hava yaratyordu. Bana yakn
duran seyircilerden bazlar beeni dolu szler fsldap alklamaya, tempo tutmaya koyuldular.
140
Mzik fltn bir ezgisiyle sona erdi, delikanl Katya'y benim durduum yere getirip bana teslim ederken
abartmal bir reverans yapt.
"Dans ederken ok gzel grnyorsun," dedim Katya'ya."
"Saol. Dans etmeye baylrm. Bu bana m?"
"Ne? Ha, evet. Buyur." ieyi ap limonatay bardaa boalttm.
Orkestra, yalca olanlarn da dans edebilecei trden bir mzie balad. Olgun hanmlar, dostlar veya
akrabalar tarafndan dansa davet edildiler. Zorunlu olarak nce reddettiler, kamaya altlar, sonra
kavalyelerinin kendilerini ekip meydana karmasna izin verdiler. Bu sefer pistte dullar, ihtiyar kzlar, ansl
olduklar iin evlenmi kzkardelerinin evlerinde oturan kadnlar, birka da sa solu tutulmu ihtiyar adamla
torunu grnyordu. Bir yandan dans ederken bir yandan gzleri kalabaln iindeki tandklarn aryor,
seyredildiklerinden emin olmaya alyorlard. Bask enliklerine alkn olan herkesin bildii gibi, bu dans
orta yallar iin gecenin sonu demekti. ocuklar iin de yle. Saat neredeyse on oluyordu. Seneye de enlik
vard yine, ne de olsa. Tanr izin verirse tabii. Btn neeyi bir seferde aramaya gerek yoktu. Aile reisi
sorumluluk sahibi erkekler, bfelerde son bir txikiteo yaptktan sonra evlerine dnecek, iftliklerine
vardklarnda, nce hayvanlarn gece yemini verecek, ondan sonra yatacaklard. Bu durumda gece yarsna
kadar elenmek zere yalnzca genler, bir de ok yal erkekler kalacakt. Genler, ileri enerji ve nee
dolu olduundan kalrlard. Genlik insana geici bir konuktu nk. Yallk ise, lene kadar sizinle
beraberdi. Yallarn kalma nedeni ise, mrlerini alarak geirdikleri iin artk kendilerinde bol bol
elenmeye hak grmelerindendi. Her saatin tadn karmak niyetindeydiler.
Katya'ya kolumu uzattm, seyrelen kalabalk arasnda kprye doru ilerledik. Babasn grdm, onun
kasaba yallaryla konumakta olduunu, almalar iin bilgi topladn duyunca memnun oldu.
"Adamlar onu yabanc olmasna ramen kabul ettiler, ha?"
"Evet," dedim. "Baban iyi bir dinleyici. Buras hikaye anlatanlar lkesi. Dinleyen pek az bulunur. Ayrca
onlara Izarra smarlyor. Onu sevmeden edemezler. Para harcamay nasl sevmezlerse, Izar-ra'y da
ylesine severler."
"Ya Paul? Paul'u grdn m?"
141
"Ih-h-m-m... evet."
"Eleniyor mu?"
"Ih-m-m...evet. te... uradan zaten."
"Nerede? Gremi... Ha, evet! Ne gzel bir kz o yle... dans ettii kz! Dur bir dakika... o kz yoldaki
otomobilde deil miydi?"
"Evet, oradayd."
"Paul'e yle dik dik bakan o iki esmer adam da bizi yoldan karanlar deil mi?"
"Evet, onlar."
Katya'nn yz birden kayg doldu. "Umarm bir olay kmaz. Paul bazan olduka... tahriki bir tiptir."
"Yaa, yle mi? Hi dikkat etmemitim. Oysa senin bir Bask kavgas beklediini sanyordum."
"Ama kardeimin kavgaya karmasn istemem elbette. Bak... dinle." Bir kahvenin kaps nnde duraladk.
eride bir grup ihtiyar, yaknt dolu bir ezgiyi koro halinde sylemekteydiler. "Ne hazin bir ark! dedi Katya
biraz dinledikten sonra.
"Btn Bask arklar minr tonundadr."
"Bu arky biliyor musun?"
"Evet. Geleneksel bir balad. Ad Maritxu Nora Zoaz. Anlam biraz edepsizcedir, seni uyaryorum."
"yle mi? Szleri nasl?"

Bir an dndm. Baskadan tercme yapmaya hi alkn deildim. O dili konuurken o dilde dnrdm.
Kelimelerin Franszca karln bulmak bana zor gelirdi. "Anlam yle," dedim. "Marie, Nereye gidiyorsun,
diye soruyor, o da emeye, diye karlk veriyor. Beyaz arabn akt emeye. ebildiimiz kadar
iebileceimiz yere."
"O kadar m?"
"O kadar."
"Bana pek ayp gelmedi."
"Belki de deil. Ama emenin eme olmadn, arabn arap olmadn, ime filinin de ime fiili
olmadn her Bask bilir."
"Siz Basklar amma kurnaz tiplersiniz," diyerek kalarn akac bir tavrla att.
"Biz kendimizi sinsi diye grmekten holanrz." Kasabann alt ucuna varmtk. Atlarla arabalarn bekledii
ayra giden kpryle aramzda pek az bir uzaklk kalmt. Halkn bir ksm evlerine dn142
mek zere oraya doru akmaktayd. "Irma geip ayrda yryelim mi?" diye sordum.
O gld. "Eer kpr kpryse, ayr da cayrsa, yrmek* de y-rmekse, bence sakncas yok," dedi.
Ge doan mehtap, dan zerinde peynir renginde belirmiti. ayr hafife aydnlatyordu. Herhalde
meydanda grdm genlerden esinlendiim iin olacak. Kolumu Katya'nn beline sarmtm. Dnerek
yapmaya cesaret edemeyeceim bir eyi, dnmeksizin yapmaktaydm. Admlarm ksaltp onunkilere
uydurdum. Temasmzn scakln hissettim. Uykulu uykulu durmu bekleyen atlarn evresinden yavaa
dolatk. Hayvanlarn ou ie koulan trden, gl beygirlerdi. Bu kyllerin srf arabaya koup, caka
satmak iin ayr at satn almaya gc yetmezdi. Katya deminki arknn ezgisini mrldanyordu. Birden yar
yerde sustu, dnceli bir ifadeye brnd.
Boulan Bakire'nin getii anda doan rperti dnda, ilk defa olarak TreviUeler'i, Paris'ten Salies'e
kamaya zorlayan tatsz olaylar geldi aklma. Ayn olaylar simde de onlar daha uzaklara kamaya
zorluyordu. Bay Treville'in adam ldrebilecek bir deli olduunu hl kabul edemiyordum. u anda Bask
kylleriyle iki ien, onlardan halk hikayeleri dinleyen o yumuack adam! Nasl olurda byle bir ey?
Avucumda Katya'nn belinin scakln duyuyordum. Birden hatrladm. Dnte bir sre Katya ile yalnz
kalmak, onu kandrp gitmemeye, babasyla kardeinden ayrlmaya ikna etme frsatn bulmak karlnda,
bir daha onu grmemeye sz vermitim ben.
"Ne oldu?!" diye sordu. "Neden o kadar dalgnsn?"
"Hibir ey," diyerek omuzlarm kaldrdm. "yi eleniyorsun, deil mi?"
"Evet. oktan beri byle elenmemitim. Hatta hi byle elen-memitim sanyorum. Sen Bask olduun iin
ok anslsn, biliyor musun? Gurur duymalsn!"
Glmsedim. "Yoo, gurur deil. Ben bunu hibir zaman bir avantaj olarak grmedim. Hatta tam tersi.
Aksanmdan utanrdm. Herkes taklyor diye. Hem Bask karakterinin bir karanlk yan da vardr. ok dar
kafal, kskan, batl inanlarla dolu, stelik nekes insanlar olabilirler. Kendilerine hakszlk edildiini
hissederlerse de asla affetmezler. Asla."
"Ama hayat sevgileri yle byk ki!"
143
"Oras yle. Toprak sevgileri de. Para sevgileri de."
"ff, kes artk. Sen anslsn. Herhangi bir ey olduun iin. Biz oumuz hep ayn kumatan biilme
insanlarz. ada eitilmi Franszlarz. Hepimiz birbirimize benziyoruz. Ayn kitaplardan bilgi almz. Ayn
korkular ve nyarglarla snrlyz. Birimizi ekip yerine brn koyabilirsin... eiz. Kendimizi benzersiz
sanma konusunda bile eiz. Ama sen... gurur duymasan bile... bir kkten geliyorsun. Deiik bir eysin!
Binyllk geleneklerin, niteliklerin parassn."
"Bin yl m? Binden oook daha fazla!"
Yzme beni snyormu gibi bakt. "Gurur duymadndan emin misin sen?"
Gldm. "Kabul! Evet, herhalde dediinde biraz gerek pay var ama ben aslnda... A-aa! Ne olmu
burada?"
"Ne var?"
Aacn altnda park etmi duran otomobilin yanndan gemekteydik. Yastkl dmeli deri koltuun zerinde
drt tane parlak pirinten cisim durmaktayd. Farlar! Farlar yerlerinden karlm, krlm, srayla oraya
konmutu.
Katya bir an sessiz bakt. "Paul mu?" dedi sonunda.
"Korkarm yle. Belki de bir an nce enlie dnsek iyi ederiz."
Kprye vardmzda ay daha ykselmi, boyu da klmt. Daha beyaz, daha souktu artk. Ama
yolumuzu hl aydnlatyordu. Biz yaklarken orkestra mzii yar yerde kesti, halktan heyecanl mrltlar
ykseldi. Katya'y kolundan tutup seyircilerin n tarafna doru yrttm.
Dans edenler pisti boaltmlard. Orta yerde Paul duruyordu. Kstaha dikilmiti ama, rahat gibiydi.
Dudaklarnda hafif bir glmseme vard. Tam nnde, otomobildeki genlerden biri yerde yatmaktayd.

Bizim baklarmzn altnda kafasn iki yana sallayarak dorulmaya alt. br arkada, tedbirli admlarla,
sinsi sinsi, Paul'un evresinde dolap duruyordu. Yumruunun arasna bir arap iesi sktrmt. Paul
olduu yerde yavaa dnyor, yzn her zaman ona dnk tutuyor, glmsemesini de elden
brakmyordu. Yaknmdaki Bask erkekleri arasnda bir kprt dolat. Kemerlerin belden ekilip bileklere
dolannn sesini duydum. Yirmi santimlik bir kayla ucundaki toka serbest braklyor, silah olarak
kullanlmaya hazrlanyordu. Genlerin davrannda saldrganlktan ok
144
heyecan sezilmekteydi. enlii tamamlayacak kavgay beklediklerini fark ediyordum.
Baska olarak, "Benim arkadam o!" diye bardm. "Bu kavga bir namus kavgas!"
Kararsz bir homurtu dolat. Ben devam ettim." "Bize ne bu yabanclardan? Brakn kozlarn kendi
aralarnda paylasnlar! Birbirini dverek bizi elendirsinler!" Tam Basklar'n houna gidecek sz
sylemitim. Desteklendiimi belirten mrltlar duydum, skl yumruklar indi.
Paul durmadan eli ieli adama doru dne dne, sonunda yerden dorulmakta olana arkasn dnecek
duruma gelmiti. ieli saldrd, Paul onun kaburgalarna bir tekme savurdu. Balet gibi zarif hareket
ediyordu. Tam bir tekmeli boks ampiyonuydu. O brp devrilirken Paul yldrm gibi dnd, yerden
dorulanla yz yze geldi. Delikanl o anda yzne tehlikeli bir tekme yiyebilirdi ama Paul onun
sersemliinden yararlanma yoluna gitmedi. Yalnzca ayan onun omzuna dayayp kuvvetle itti, onu talarn
zerine yuvarlad. Bir anda tekrar dnp tekinin elindeki ieyi de bir tekmeyle uzaklara savurdu. Bunlar
yaparken kollar rahata iki yannda sallanyordu. Sanki eli cebinde dvyormu gibi bir hali vard. Sa
tarafmzda bir kzdan bir lk ykseldi. Dnp baktmda, az nce Paul'le flrt eden Parisli kzn, yzn
arkadann omuzuna gmdn grdm. Bu kavgann kendisi uruna yapldn herkes bilsin istiyordu.
Katya'mn parmaklar koluma smsk bastryordu. "Kayglanma," dedim ona. "Paul'un yardma ihtiyac yok.
Durumu iyi."
Paul eskrimci gibi ksa admlarla kayarak ne doru ilerleyip srad, ielinin kafasna nce sa, sonra sol
ayayla birer tekme indirdi. Gen adam tekrar sendeledi. Can yanmaktan ok, sersemlemi ve arm
gibiydi. Bu yzden kamyordu. Paul'un da esas niyetinin, hasmnn cann yakmak deil, onu rezil etmek
olduu ortadayd. ri yar Parisli o korkun kuvvetine ramen bir ey yapamamann aknl iinde ban
ne alp Paul'e boa gibi saldrd. Paul zarif bir hareketle bir adm yana kat, adamn kalasna bir tekme
atp seyircilerini coturdu.
Anlalan Katya'yla benim geliimizden nce yerdeki adama atlan tekme epey kuvvetli olmalyd. Adam hl
kavgaya katlacak duKatya'mn Yaz
145/10
rumda deildi. Sersem gibi ayaa kalkt, sendeleyerek seyirciler emberine yneldi. Orada yuhalanarak
karland.
teki, yumruklarn profesyonel boksrler gibi yzne doru kaldrm, Paul'e yaklamaktayd.
Paul bir adm geri kayp aradaki uzakl korurken, "Beni tandn m?" diye sordu. "O uyuz arabanla beni
yoldan atmtn."
Parisli bir dal yapp yumruunu savurdu. Paul yumruunu bir tekmeyle baka tarafa yneltti, sonra srayp
teki ayak parmayla adamn kafasna dilerini atrdatacak bir vuru kaydetti.
Paul, "imdi sana grg kurallar konusunda kk bir ders vermi bulunuyorum," dedi. Sen bu kadarna
razysan, ben de yeter derim."
Ama Parisli ilerlemeye devam ediyordu. fke ve umutsuzluk iindeydi. Paul'e bir kere vuramam olmann
sknts vard iinde.
"Seninle saatlerce oynayp duramam, olum! diye uyard Paul. Ayn anda da midesine bir tekme indirdi. Bu
tekme, adam inletecek kadar glyd. "Pek iri bir aysn. Vurmana ans tanmak iime gelmez. Yarmay
sona erdirelim mi artk?"
Anladm kadaryla, gen adam bu neriyi kabul etmeye oktan hazrd ama, buraya getirdikleri kzlarn
nnde kk dmeyi kendine yediremiyordu. Paul'un yapabilecei bir tek insanca hareket vard.
Birka saniye sonra onu yapt. Gen adam bir umutsuzluk l-yla, kollarn havada sallayarak Paul'e
doru utu, PauFun ceketinin kolunu yakalayp ekti, ceketin omzunu yrtt. Paul yine gerileyip adamn
midesine onu iki bklm eden bir tekme patlatt, sonra yana srayp bir tekme de akana indirdi. Gen
adam talarn zerine yuvarlanp hareketsiz kald.
Paul hesapl bir kaytszlk havas iinde kenara yrrken en byk derdi ceketinin yrtlmasym gibi
davranyordu. evredeki seyircilerden beeni dolu sesler ykselmekteydi. Yeni yetmelerin Bask lklar
ortal sard. Parisli kz meydana frlayp Florence Nightingale rol yapmaya kotular. Kavalyelerinin ikisi
birden talarn zerinde dorulmu akn oturuyor, keke u anda grnmez olabilseydik diye
dnyorlard besbelli. Katya'y ekip yrttm, Paul'e bir bfenin nnde yetitik.
"Sana bir kadeh smarlayabilir miyim?" diye sordum.
146

Paul dnd. Gzleri heyecanla parlyordu. "Hay hay, Montjean. Bu i susatyor insan. Gen salaklara grg
kurallarn retmek kolay i deil!"
"Sen de baylyorsun bu ie," dedi Katya sitemli bir sesle. "Erkek milleti asla tam anlamyla bymyor!" Ama
Paul iin kayglanna biraz da gurur karmyor deildi.
"u ceketimin haline bakar msn? O burjuvann eitimini salamak buna deer miydi sence? Ah, saol,
Montjean." Uzattm barda alp dikti, bitirdi. "Amma berbat bir sv! Demek ayn svy hem arap diye
kullanmak, hem de koyunlar banyo etmekte yararlanmak bu insanlara ekonomik geliyor! Ne olursa olsun,
bir bardak daha verirsen onu da kabul ederim. Cmert gnndeysen yani."
"Ben de iebilir miyim?" dedi Katya.
"Tabii." Ona yerli araptan ikram etmek hi aklma gelmemiti. Ama Paul'un yaratt heyecandan sonra, bir
kadeh istemesi normaldi.
Az nceki olayn kahramanna verilecek ikiler iin, satc para almay reddetti. Bu jest bir Bask iin olduka
ender rastlanan, dolaysyla nemli bir jestti. Basklar iin tutumluluk, ibadetten nce gelen temizlikten bile
daha nemli saylrd.
Kilisenin ta merdivenlerinde kendimize yer bulduk. Ben ceketimi serdim, Katya'y zerine oturttum.
araplarmz yudumlarken, meydanda pek gen yeni yetmelerin birbirine tekmeler savurduunu, akllarnca
deminki kavgay taklit etmekte olduklarn grdk. Paul'un roln stlenen ocuk yaman bale dnleri
yapyordu. Yznde yle kibirli bir tiksinti ifadesi vard ki, sanki pis bir kokudan rahatsz olmu gibiydi. O her
tekmeyi attka, teki ocuklar hemen geriliyor, kendilerini komik komik yerlere atyorlard.
Paul kalarn akac bir ifadeyle atarak, "Gerekten byle miydim?" diye sordu.
Katya, "ocuun yapt az bile kalyor," diye satat ona. "Ama yine de genel tavrnn esasn kapm."
Sonra birden ciddileti. "Beni ok korkuttun, Paul. Ya ieli adam vursayd, sana?"
"Ben kendim de korktum," dedi Paul. Bu sz beni olduka artt. "ki kiiydiler. stelik de pek grbz ve
salklydlar. Bu yzden, balangta ok hzl vurdum. Hi deilse bir tanesini hemen saf
147
SOU:
d brakmak istedim." Bana doru bakt. "Korku iinde, srt duvara gelen adam, tehlikeli olur," dedi. "Yava
vurmaya cesaret edemez."
Ben bam salladm. "tekiyle neden o kadar ok oyalandn?"
"Sevgili dostum, mesele onu cezalandrmak deildi. Kk drmek istiyordum. O tipi iyi tanrm. Yani
zengin tccrlar bunlar. Soylularn, benim gibilerin aksann, davranlarn taklit etmeye alr, hi de
beceremezler.-Paris bunlarla dolu. Bunlar kk drmek, benim snfmn genleri arasnda pek
revatadr. Ceza meselesine gelince, onu zaten salamtm. Onca gurur duyduklar otomobillerinin biimini
epey deitirdim."
"Evet. Yaptn onarmn sonularm grdk."
"Hm-m. Pek teknik yeteneim olmadn itiraf etmem gerek. Ama paralarn hepsini braktm oraya. Beceri
sahibi birini bulup eski haline sokabilirler."
"Seni eytan!" Katya'nn sesi yine akacyd. Sonra elini koluma dayad. "Jean-Marc seslenmeseydi, senin
kavgan orta kavgasna dnecekti, bunun farknda msn?"
"Paul bana dnd: "O komik dilde baran gerekten sen miydin?"
"Benim."
"Ha, anlyorum. O kemerleri, tokalar gz ucuyla grdm anda, iim bitik diye geirdim iimden. ansm
varm ki o iki serseri de buraya yabancyd."
"Gerekten ansn varm."
Paul'un yaratt kesintiden yararlanp yakndaki bara demlenmeye gitmi olan orkestra yeleri tekrar
yerlerini alp yeni bir Kax Karot'a balad. Az sonra meydanda yirmi kadar ift dans ediyordu. Kat fenerler
iindeki mumlarn ou snmt ama, mehtabn da katkda bulunuyordu artk meydan aydnlatmaya.
Paul ayaa kalkp elini Katya'ya uzatt. "Kardeinle bu ilkel sramaya katlr msn?"
Katya kalkp ona reverans yapt. "Bu dansn ad Kax Kator," dedi.
"Demek Kax Kator, yle mi' zin verir misiniz, Doktor?"
Danslar arasna katldlar. Paul'un antremanl bacaklar, sramalarda ona byk avantaj tanyordu. Onlar
izlerken, birbirlerine ne kadar benzediklerine bir kere daha atm. Yalnz fizik olarak deil... enerjileri,
hareketleri, vcutlarnn ahengi bile!
148
Bay Treville'e bakmak iin iyi bir frsat, diye dndm. Belki Bask kylleri ona gereinden fazla iki
iirirlerdi. Gittiimde onu yine ayn barda oturur buldum. evresinde daha az insan vard. Bir ksm
iftliklerine doru yola koyulmulard nk artk. Ortadaki masada, hemen hemen dolu bir ie Izarra
durmaktayd. Bu yzden kalabalkt evresi. Basklar hi bedava Izarra datlan bir yerden ayrlabilirler
miydi? nallah pek fazla ie gidip gelmemitir bu masaya, diye geirdim iimden. Konumalarn yn
deimi gibiydi. Bay Treville bir eyler anlatyordu bu sefer. Ama Basklar'n pek dikkatle dinledikleri

sylenemezdi. Yine de, onlarn dinlemeyii, Bay Trevil-le'in anlatma hevesini azaltmyordu. Derken bir ara
gz bana iliti, masaya gelip onlara katlmam iin iaret etti, beni herkese tantrd. Adamlarn isimlerini
doru hatrlamasna, hatta doru telaffuz etmesine atm bir bakma. Gzlerindeki parltya ramen, pek
sarho hali yoktu. Demek ki ona istemedii kadar ok Izarra smarlatm olamazlard. Bunu grnce, Paul'le
Katya'nn yanna dnebileceimi anladm. Ama herkesin elini skmadan gidemezdim oradan. Adamlardan
biri adm tand, amcalarmdan biriyle ok iyi dost olduunu syledi. Bu yzden, kendisiyle Izarra imem
gerektiini belirtti. Anlalan ortadaki ie kamu mal olmutu artk. Derken bir baka kyl, bir zamanlar
annemin bir kuzeniyle daa ktn hatrlad, bir kadeh de onunla imem gerekti.
kinci kadehimi de boalttktan sora onlara akac bir sesle, "Acaba annemin kuzeninin olunun kpeinden
remi yavrularn soyundan gelen bir kpee sahip olan bu yzden de bana iki ikram etmek isteyen var
m? diye sordum. lerinden en yal olan ne demek istediimi ok iyi anlamt. Gzleri akayla parlayarak,
"Geri ailene hakaret etmek niyetinde deilim, evlt ama, kuzeninin olunun kpeinin pek en iyi cinsten
saylmadn herkes biliyor," dedi. "Onun erefine iki imek, Izarra'y bouna ziyan etmek olur."
Ona srtp bam salladm. Bask kafasnn bu olmayacak kurnazlklar pek houma gidiyordu. Aslnda
benim demek istediim, bu cmert dostumu fazla smrmeyin, anlamna geliyordu. Yal adam buna karlk
olarak, hi byle bir ey yapar myz, demek istemiti.
Byle bir dil, nasl tercme edilebilirdi?
Meydana dndmde Katya'y ar bir passo mziiyle dans eder buldum. Yine deminki genle dans
ediyordu. Yanmzdan ge149
erlerken delikanl bana glmseyip ban sallad. Yani bu kadnn bana ait olduunu anladn, bu konuyu
tartmayacan belirtmek istedi. Glmseyip ba parmam azma doru uzattm. Onu sonra benimle
birlikte imeye davet etmi oluyordum bylelikle. Tekrar bam sallad, dans ederek uzaklatlar. Belki
Izarra'nn etkisindendi ama, kendimi Bask soyuna yllardan beri hissetmediim kadar yakn hissediyordum.
niversiteder%enimle alay etmesinler diye aksanmdan kurtulmaya bu kadar uram olmak utandrd beni.
Soyumu inkar etmiim gibi bir duyguya kapldm. Ama o sra bile, savatan dnnce tm yaamm bir
kasaba doktoru olarak geireceimi henz bilmiyordum.
Seyirciler emberini n sra dolarken Paul'u grdm. Bana hafif aina gelen ho bir Bask kzyla dans
ediyordu. Sonra birden hatrladm. Bu kz, Boulan Bakire rolne kan kzd. Paul'un kasabann en gzel
kz diye bilinen kz semi olmas bir an beni kayglandrd. Kemerli tokal bir meydan kavgasnda onunla
omuz omuza dvmek fikri houma gitmiyordu. Ama Paul aklllk etti, dans bitince kz grup halinde duran
arkadalarnn yanma gtrp ona ar sayg belirten abartmal bir selam verdi. Bu hareketi, genlerin onu
kendi gruplarna davet etmelerine yol at.
Bundan sonraki bir saat iinde birka kere Katya'yla dans ettim, bir kere de birisinin bykannesini dansa
kaldrdm. Katya da,ona doru itilen yeni yetme bir delikanlyla dansa kalkt. ocuu arkadalar itmilerdi.
Kendisi utanyor, kzaryor kekeliyordu. Sonra Katya araptan etkilenmi yalca bir adamla dans etti. Adam
dans boyunca durmadan el kol sallyor, arkadalarnn bu byk fethini grmesini istiyordu. Sonra yine o ilk
Bask genciyle dans etti. mz birlikte arap itikten sonra Paul bir daha dansa kalkmad. "Soyunda
mutlaka Bask kan olmal" diye tutturan bir grup gen onu Txikiteo'ya kardlar. ok iyi dvt iin. Onu
tekrar grdmde kravatn bir yerlerde kaybetmiti.
Son bir Kax Karot'dan sonra mzisyenler platformun zerinden indi, enlik de bitti. Bundan sonra yalnzca,
genlerin yakndaki bir iftlikte yiyecekleri omlet fasl kalmt. Katya ile ikimiz Paul'u bulduk, sonra mz
bir arada, babalarnn gece boyunca oturduu kahveye girdik. Biz girerken yal adamlar bir azdan Aur
Jaunak arksn sylemeye balamlard. Bask festivallerinin son sarkyd
150
bu. Sesleri heyecandan ve yallktan titriyordu. Ben de katldm. Gzlerimde yalar olduunu fark ettiim
zaman hem ardm, hem de utandm.
Bay Treville, Izarra'y pek de sandm kadar iyi kaldramamt. Bunu meydanda ve kprde yrrken fark
ettim. ki kere tkezlendi, insann dengesini bozan kntl talardan yaknd.
Katya kolunu babasna sevgi gsteriyormu gibi sard ama aslnda onun yrmesine yardm etmek
niyetindeydi. "Senin arkadalarn Paul'un gsterisi iin ne dediler?" diye sordu.
Bay Treville kalarn akl karm gibi atarak, "Ne gsterisiymi o?" diye sordu.
Paul, "Bo ver," dedi, sonra o da tkezler gibi yapt. "Allah kahretsin bu talar!"
Biz kprden geerken arkamzdaki meydanda yine Bask lklar ve ayak sesleri geldi.
"Hah," dedim. "Bu seferkinde olmayacak diye korkmutum."
"Ne olmayacak?", dedi Bay Treville.
"Kavga. Eski bir gelenektir."
Bay Treville olduu yerde duruverdi. "Gelenek mi? Haydi dnp katlalm!"
"Yoo, katlmayalm, baba," dedi Paul. "Bir geceye bol bol yetecek kadar krsal gelenek grdk artk."
"Belki de haklsn... belki de haklsn." Bay Treville'in sesi birden pek yorgun gibi kmt.

Ama arabaya binip ay nda parlayan toprak yol zerinde dne getiimizde neesi yeniden yerine
geldi. Dizginlere bu sefer ben gemitim. O arkada Paul'le oturuyordu. Bir yandan bize bu gece rendii
ilgin folkloru anlatmaktayd. Derken bir ara, bir cmlenin orta yerinde konumay kesti. Dnp baktmda,
uyuduunu grdm. Ban olunun omzuna dayamt. Paul glmseyip kafasn iki yana sallad, babasnn
ceketini dzeltti memesini salad.
Etcheverria'ya kadar o iki saatlik yol boyunca kimse konumad. Tek ses, an nal sesleriydi. Bir de arabann
gcrts. Katya'ya omzuma dayanmasn syledim ama yapmad. Hayallerine ve anlarna dalm, olduka
mutlu grnyordu. ki kere, dans ettii mzikleri mrldand, ikisinde de baka dncelere yneldiinde
ezgi snp kayboldu.
151
Tam Etcheverria'nn aal yoluna saptm srada Bay Treville sarslarak uyand, "Neredeyiz?" diye sordu.
Paul, "Eve geldik baba," dedi.
"Eve mi? Sahi mi? Eve mi geldik?" Sesinde bir heyecan vard. Sonra birden anlad. Ev dedikleri, bu Bask
lkesinde kiraladklar evdi. "Ha, anladm," dedi. Hevesi snm gibi oldu.
Onlar kapda indirdim, at zmek zere arabay ahrlara doru yrttm. Ben dnene kadar on be dakika
daha geti O zamana kadar Bay Treville odasna km, Paul'e Katya salonda tek bir lambayla
oturuyorlard. minede ate de yoktu.
"Babam sana iyi geceler diledi," dedi Paul. "Bizi enlie gtrdn iin de teekkr etmemi istedi.
Katya, "Evet," diye ekledi. "Babamn bu kadar elendiini grmemitim. ok byk iyilik ettin, Jean-Marc."
Sesinin tonunda, sosyal nezaket gsteriyormu gibi bir hava vard. Aslnda kaygl ve dalgn gibiydi.
Paul ayaa kalkt. "Eh, ben de yatsam fena olmayacak," dedi. Esnemesini zorla tutuyormu gibi bir hareket
yapt. "Umarm itiimiz o kt araplar bu aalk gezinin dier olumlu etkilerini silmeyi baarr. Onu ok
ge saate kadar uyank tutma, Montjean." Elini Katya'nn omzuna dayad. "Katya'ya babamn sorununu
bildiini anlattm. Bizimle gelmeye, ya da burada kalmaya karar vermeden nce seni dinlemesi gerektiini de
syledim."
Katya'nn gzleri yere inikti. Vcudu ar, sanki yk altndaym gibiydi.
Paul bana elini uzatt. "Herhalde bir daha gremeyiz, Montjean. Seninle tanmann benim iin katksz bir
zevk olduunu sylemek isterdim. Ama... bilirsin beni. Doru konumaya ok tutkunum-dur." Elini hafife
havada sallayp merdivenlerden kt, grnmez oldu.
Bu gerekten Paul'u sa olarak son grm oldu. Katya'ya dndm. O hl gzlerini karyordu. enlikte
gsterdii tm enerji, tm yaama sevinci gitmiti artk. Bir anlk sessizlikten sonra, "Katya..." diye sze
balayacak oldum.
"Bize bu gn salaman gerekten byk iyilik, Jean-Marc." Hzl konuuyordu. Sanki benim sylemek
istediklerime engel olmak niyetindeydi. "Babam ok iyi vakit geirdi. Oysa daha bu sabah kitap152
larn tekrar tamak zorunda kalacan dnp kederleniyordu. Piknik... enlik... unutulmayacak bir gn
oldu. Umarm imdi niyetin bunlarn hepsini mahvetmek deildir."
"Katya, bana bak."
"Bakamam... ben... ben..." "Gzlerinde yalarn parldn gryordum.
ime bir soluk ektim. "Yaz kknde konualm m?" diye sordum.
"stersen." Ayaa kalkt. Gzlerime hl bakmyordu. nm sra taraann kapsna doru yrd.
Oraya vardmzda eski hasr koltua oturdu, ben de kap giriinin harap stununa dayandm. Solgun bir ay
yaprak kalabalnn arasndan szlp geliyor, her tarafta siyah ve gm rengi lekeler oluturuyordu.
Gece rzgar tepelerdeki yapraklar hrdatmaktayd.
Yine ksa bir sessizlik oldu, sonra ben, "Babandan sz etmek istiyorum," diye baladm.
Karlk vermedi.
"Aslnda senin buradan ayrlmay istemediinden eminim... benden ayrlmay yani."
Tonsuz bir sesle konutu. "stemenin bu ile ilgisi yok. Elimizde iki seenek yok."
"Bu doru deil. Seenein var ve seimi de yapmak zorundasn. Belki Paul'un artk seme ans kalmam
olabilir. Hayata kar duyduu heves zaten pek snrl. Ama sen, Katya... seni dans ederken grdm
zaman... kollarn ieklerle dolu, nehir kenanndan dndn grdm zaman... Katya, yaama sevinci
senin her hcrene ilemi!"
"Babam brakamam. Paul'le ben... ikimiz babamdan sorumluyuz. Ona olan borcumuzu asla deyemeyiz."
"ok sama. Her ocuk kendini anasna, babasna ebediyen borlu sanr ama, bu doru deildir. Eer
ortada bir bor varsa, anayla baba borludur ocua. Onu bu aclar, savalar, nefretler dnyasna getirdikleri
iin. Hem de bir anlk zevk uruna."
"Bizim durumumuz farkl. Babam, annemi ok seviyordu..."
"Delice mi?"
Bu szme aldr etmedi. "Kendini tmyle ona adamt. Annem, babamn hayat, mutluluuydu. ok
gzel, ok zarif bir kadnd. Fazla zarif ve narin. Vcudu da ince ve ufak tefekti... biz de ikiz-

153
dik. Doum zor oldu. Ya anne kurtulacakt, ya da bebekler. Paul'le benim yaamamz iin babam en sevdii
eyi, hayatn kaybetti. imdi onu nasl yalnz brakabiliriz?"
Onu ac gerekle yz yze getirmeyi iim gtrmyordu, ama, yapmazsam kaybedilecek ok ey vard.
"Katya? Paris'teki o gen adam olayn biliyorum."
"Evet, Paul sana onu anlatmak zorunda kaldn sylemiti."
"Zorunda kalmak deyimi pek yerinde deil ama, onu geelim. Mesele baka. Paris'te olup bitenleri ben,
senden bile daha iyi biliyorum. Bunu iitmek senin iin ho olmayabilir ama, akllca bir karar vermen
gerekiyorsa gerei bilmek zorundasn. Paul seni, babann adam kaza sonucu vurduuna inandrm..."
"Bana o kazann kaza olmadn syleyeceksin, deil mi?" Sesi son derece sakindi.
"Biliyor muydun?"
Ba hl eik, gzleri hl kucanda kavumu duran ellerin-deydi. "Bandan beri biliyordum," dedi.
"Ertesi sabah Paul babamla konuurken ben de alma odasnn kaps dndaydm. Kap dinlemek iyi bir
ey deildir ama, ok aresizdim. Ne yapacam, babam nasl koruyacam bilemiyordum... yalnz
cezadan deil, ne yapm olduunu renmekten de korumak gerekiyordu onu. PauF-un ona delikanly
benim vurduumu sylemekte olduunu duyduum zaman oka ve korkuya kapldm. Yalan sylyordu
tabii. Pa-ul'un ne zaman yalan sylediini hemen anlarm. Sesinde yrekten gelen bir itenlik olur, hemen
yalan belli eder. Aslnda samimi grnd tek zaman, yalan syledii zamandr.^ Derken birden ne
yapmaya altn anladm. Babam kendi deliliinin farkna varmakszn, iledii suu da hatrlamakszn,
itiraf ettirmeye alyordu. Ayn sabah, daha sonraki saatlerde Paul'le uzun bir konuma yaptk. Ben ondan,
babama uygulad plan itiraf etmesini istedim. Ama o bana babamn Marcel'i kaza sonucu vurduunu
syledi. "Hrsz sanarak vurdu" dedi. Yine ayn ciddi, iten sesle konuuyor, yani yalan sylyordu. Ne
yapmaya altn yine anladm. Bu sefer beni, babamn deliliini anlamaktan korumaya alyordu."
Parmak ularm alnma bastrdm, bu yalanlar ve yar dorular dokusu iinde nelerin gerek olduunu
anlamaya altm. "Paul bunca zaman senin o kaza masalna inandn m sand?"
154
"Evet." lk defa olarak gzlerime bakt. Dudaklarnda belli belirsiz bir glmseme oynat. "Gryorsun ya,
Paul'un masalna inanm gibi davranmakla ben de bir bakma yalan sylemi saylyorum. mz de
yalan sylyoruz ve her birimiz bunu, br ikisini korumak iin yapyoruz."
"Ve asl gerei bir tek sen biliyorsun, yle mi?"
"Evet."
"Gerein hepsinin bu kadar olduundan emin misin? Babann o genci... Marcel'i neden vurduunu biliyor
musun?"
"Sanrm. Bunu uzun uzun dndm ve sanrm anlyorum. Annemin lmn getirdii sarsc ok vard bir
kere. Yllar boyunca zntsn youn bir i programnn altna saklamaya almt. Acy bir alma
perdesinin arkasna saklamaya uramt. Onca zaman, ifade edemedii aclar iine atmt hep. Derken
bir gece, kendini savunmasz ve duyarl bir anmda buldu... belki annemi dnyordu o sra... alma
odasnda oturmu, onu hatrlyordu... belki de alyordu. Temiz hava almak iin bir an baheye ktnda...
kendi karsn baka bir erkein kollarnda grd... Anneme ok benziyorum, biliyorsun. Evet, Jean-Marc, ne
olduunu biliyorum galiba."
"O halde onun sana kar olan duygularnn kt, karanlk ve tehlikeli olduunu da anlyor olman gerekir.
Bunu anlyorsun, deil mi?"
"Onlar onun bana kar olan duygulan deil. Karsna kar olan duygular."
"Ama yine de kt. Babann tekrar yklmayacan, tek suu seni sevmek, sana sarlmak olan bir baka
genci de ldrmeyeceini varsayamazsm."
"Elbette! te bu yzden de buradan gitmemiz gerek, Jean-Marc! Anlamyor musun?"
Parmaklarm salarmn arasndan geirdim. "Ama sen gitmemelisin! Ben seni kaybetmemeliyim! Seni
seviyorum, anlamyor musun?" Bu kelimeleri bu kadar byk bir hrsla sylediimi fark edince birden
sustum. Sonra bir kere daha, bu sefer yumuak sesle tekrarladm. "Seni seviyorum."
Gzleri yzm ilgiyle inceledi, sonra kendi iindeki bir bilmeceyi zmeye urayormu gibi, bahenin
telerine doru bakt. Uzun bir sessizlikten sonra konutuu zaman sesi uzaktan gelir gibiydi.
155
"nsann annesinden daha byk olmas garip bir duygu. Bir dn. Ben annemden alt ya daha
bym..." Sesi hayale dalm gibi uzaklap kayboldu.
"Katya? Sana sormam gereken bir ey var. Cevabn imdiden bildiimi sanyorum, nk seven insan
sevdiine kar ok duyarldr, tm kk belirti ve imalar okuyabilir. Ama yine... sen hi sylemedin Katya...
beni seviyor musun?"
Sessizlik oldu. Sonra konutu. "Senden ok holandm zaten bilir..."
"Ben holanmaktan, dostluktan, arkadalktan sz etmiyorum. Beni seviyor musun?"
Hafife, hemen hemen hznle glmsedi. "Kararl, inat, ihtirasl Bask dostum benim."

"Beni seviyor musun?" diye direndim. Beklemediim bir kuku boazma doru ykselmeye balaynca
sanki souk bir glge beni saryormu gibi oldum.
O parmaklarnn ucuyla yanama dokundu, sonra avucuna yanama dedirdi. Yumuak gzleri benim
gzlerime acma olmasndan korktuum bir ifadeyle bakt. Baklarn indirip elini ekti. "Hayr, Jean-Marc,"
dedi alak sesle. "Seni sevmiyorum."
Toprak ayamn altndan kayyorrhu gibi oldum. Bir an iin btn duygularm uyutu. Derken duyduum
ac gzlerimi yakmaya balad. Gzyalarmn boazmda dmlenmesine engel olmak iin yutkunmak
zorunda kaldm.
O hemen hemen fsltyla konutu. "Seni dosta ne kadar sevdiimi sylemeyeceim, Jean-Marc. Bunun
yalnzca acn artrmaya yarayacan biliyorum. Ama ltfen inan bana, seni sevmediime ok zgnm.
Neden sevmediimi anlatamam. Gnlerce sana k olmann hayalini kurdum. stiyorum seni sevmeyi. Hatta
sevmem gerek, diyorum kendi kendime. Ama..."
Yzm ondan saklamak iin bam evirdim. Konutuumda sesim gerilimli ve ince kt. "Ya Paris'teki
adam... Marcel... onu seviyor muydun?"
Uzun sre sessiz oturdu. "Hayr," dedi sonunda. "O zamanlar k olma fikrinde bir zevk bulacak kadar gen
ve romantiktim ama... hayr. Sonunda hibir zaman sevemeyceimi anladm. Her156
kete yoktur sevme yetenei, bilirsin. Anlyorsun, deil mi? Babam iin olmasa bile, yine de seninle
kalamazdm. Kalamazdm... Alyor musun? Ltfen alama."
"Alamyorum." Yzm daha uzaa evirmeye altm. Yalar yanaklarmdan aaya boalrken
boazmdan ses kmamas iin aba harcadm. "Ltfen... bakma bana. Bir dakika sre tan. Geecek. Affet
beni."
Bana yaklamayacak, avutmaya almayacak kadar duyguluydu. Acnn ve iimdeki boluun ilk saldrsn
bylece ksa zamanda yenmeyi baardm.
Birka dakika sonra daha dzenli soluk alabiliyordum. Gzyalarn bile kesilmiti artk. "Bu son birka gn
epey zordu," dedim. "zr dilerim."
O yumuak sesiyle, "zr dileyecek bir ey yok," dedi.
"Tamam!" Avularmla yanaklarm kurulayp ona dndm. "Tamam, bitti! ocuksu heyecan tmyle kontrol
altna alnd. Hay Allah! Kendini pek iyi hissetmiyorsun galiba, kk hanm! ok bulank grnyorsun. Bize
tp okulunda retmilerdi. Bulanklk ciddi bir durumdur ama ldrc deildir. eyin belirtisi... tam
hatrlamyorum u anda." Bu yapmack nee herhalde sahte olduunu ilk bakta belli ediyordu.
Sesinde okar gibi bir ton vard. Dp de dizini syran ocukla konuuyormu gibi konuuyordu. "Mutlu
olmak senin hakkn, Jean-Marc. Ve mutluluu gnn birinde bulacandan da eminim. ok duygusalsn...
ok iyisin Ayrca da ok cesursun."
"Cesur mu? Evet... eh... Biz Basklar'a zg bir hiledir bu, kk hanm. Cesaretimizi gzyalarmzn
arkasna saklarz. Dmanlarmz bizi zayf sanp aldanr."
"Sevgili, iyi yrekli Jean-Marc."
Yaz kknn merdivenlerine oturdum. Ona arkam dnkt. Bam kaldrp stmzdeki dal ve yapraklarn
danteli arasndan grnen ay na baktm. Bana daha biraz nce beni sevmediini sylemiti. Ben de
inanmtm ona. Aklm inanmt. Ama ruhumun, kalbimin derinliklerinde... kabul edemiyordum beni
sevmediini, Anlayamyordum bile. Ak hibir zaman bir insann bir baka insana olan duygusu olarak
yorumlamam, dnmemitim. Bir durum
157
olarak anlamtm ak ben her zaman, iki insann dnda bir durum. kisinin paylat bir snak. Birlikte
orada avuntu ve gven bulduklar bir yer. O halde beni bu kadar youn bir ak hissederken o nasl olur
da...?
Gn olup beni sevecei dncesiyle de avunamazdm. Gentim, romantiktim ama, ak zamanla byyp
gelien bir ey olarak g-remiyordum. Maddelerine uyulacak bir anlama deildi ak. Ya bir btnd, sizi
tmyle iine alrd ya da ak deildi. Baka bir eydi belki. Daha mantkl, daha sakin bir ey. Kendine gre
yine gzel bir ey... ama o eyi istemiyordum ben.
Az sonra iime derin bir soluk ekip sakin bir sesle konutum. Sesim hl ince ve tonsuzdu. "Pekala. Beni
sevmediini kabul ediyorum, Katya. Ama ben seni seviyorum. Kendi akmn arln sana yklemek
istemem ama, o duygunun varln da inkar edemem. O ak var bir kere. Ve ben seni sevdiim iin de,
hayatn durmadan korkulardan, glgelerden kaarak ziyan etmene izin veremem."
"Beni ikna etmeye almann yarar yok. Babam seviyorum... senin beni sevdiini iddia ettiin kadar."
"Seviyor musun? Belki haklsn. Ama ona sayg duymuyorsun."
"Bu doru deil! Nasl sylersin bunu?"
"Eer baban genliini ve geleceini srf kendisini korumak iin feda ettiini bilse, buna izin verir miydi
sanyorsun? Sen ve Paul onun adna, kendisinin asla veremeycei kararlar veriyorsunuz. Onu beyinsiz bir
ocuk yerine koyuyorsunuz."

"Jean-Marc, benim babam..." Kelimeyi zorla syleyebildi. "... delidir."


"Evet, deli. Ama mantksz deil. Sevmesini biliyor, duygular tanyor, kendi kararlarn vermeyi de
baarabiliyor."
Sesi katlat. "Ona gerei anlatmay dnyor olamazsn, deil mi?"
"Onu da dndm, evet. Seni kurtarmann her yolunu dndm. Ama, yoo, ona syleyecek deilim. Bu
bana dmez. Sana der, Katya. Ya da Paul'e."
"Ben asla yapamam. Sen yaparsn, o zaman senden sonuna kadar nefret ederim."
158
Ac ac glmsedim. "Bu gece beni sevdiini itiraf edersin diye ummutum. Onun yerine, benden ebediyen
nefret edebilecein koullarn neler olduunu dinliyorum. Pek baarl deilim galiba, ne dersin?"
Basamaklardan inip yanma oturdu, elini kolumun altna kaydrd, ban omzuma dayad. "ok zgnm,
Jean-Marc."
Bam salladm, elini kolumla bedenim arasna kstrp sktm. Bana dokunmas, scakl houma gidiyordu
ama, gzyalanma kar diktiim engeli de zayflatyordu. Gzlerimin gerisinde yeniden batmalar
hissetmeye baladm. Dudaklarm skp ayaa kalktm. Beni alarken grmesini istemiyordum.
Ama o da kalkp bana doru geldi, beni kucaklad, vcudunu bana yaslayp yavaa ne arkaya salland.
Sanki yaral bir ocukmu-um gibi davranyordu. Ona umutsuzca sarldm. Yanam onun bann yan
tarafna dayalyd. Yzm gremesin diye. Salar yumuak, scackt. Ksa zamanda benim
gzyalarmdan slandlar. Onlar dudaklarmla kuruladm, sonra dudaklarm kula zerinden kayd,
boynuna, boazna indi... sonunda azm onun azn buldu. Vcudunun geveyip benimkine kartn
hissettim. Karn benimkine yle dayank ki kala kemiklerinin basncn duydum. Ben de ona yaslandm.
Sanki bizi ayran deri tabakalarn yarp ortadan kaldrmak istiyormuum gibi. Titriyordu vcudu. Boazna bir
ey tkanr gibi oldu, peneleri srtma kavrad, trnaklar derime batt; sertleti, beni yle sk tuttu ki,
kaslarnn titrekmekte olduunu duydum...
...Birden kollarmda gevedi. pmemiz yumuad, dudaklarn bir temas haline dnd. Sonra azlarmz
birbirinden ayrld. Nemli ve son derece yumuak olarak. Katya'nn gzlerinde bir karmaklk, sonra bir
korku belirdi, ellerini gsme dayayp kendini benden uzaklatrd, birbirimize dediimiz btn o scak
yerler birden soumu gibi oldu. Sinirli parmaklaryla alnndaki salar kaldrd. Baklar kayglyd. Onlar
benden kard.
"Ah, Jean-Marc," dedi soluk solua. "zr dilerim. ok korkun bir eydi bu yaptm. Daha nce hi bama
gelmedi... bu duygu. Bilmiyorum! Ama... hibir ey deimi deil. Bu seni seviyorum demek deil. te bu
yzden korkuntu yaptm... byle hissediim. Ltfen affet beni."
"Katya..." Ona doru uzandm.
159
"Hayr!" Geri ekildi. Gzleri korkuyla iri iri almt. Sonra sakin bir sesle, "Hayr Jean-Marc," diye
tekrarlad. "Hayr. imdi ben... artk eve dnmeliyim."
"Ltfen brakma beni."
"Brakmak zorundaym!"
"Katya, Paul'e bu akamdan sonra seni bir daha grmeyeceime sz verdiimi biliyor musun?"
Gzlerini yere indirip ban sallad. "Evet. En iyisi budur, eminim." Solumas hl ksa ksa ve hzlyd. "Evet.
En iyisi bu. imdi gitmeliyim."
Onu durduracak bir ey bulup sylemek istedim. Tekrar kollarma alp sakinletirmek istedim. Souyan
yerlerini tekrar stmak... Ama ne yarar vard? Ne yarar vard?
ime derin bir soluk ektim. "Peki... iyi geceler yleyse, Katya."
Bam kaldrp yzme bakmad. "Elveda, Jean Marc," dedi alak sesle. Sonra dnd, patika boyunca
Etcheverria'ya doru uzaklat.
Arkasndan baktm. Ay nn benekleri beyaz elbisesinin zerinde oynayordu. Sonunda allarn
arasnda grnmez oldu.
Hasr koltukta ne kadar oturdum, bilemiyorum. On dakika m? . Bir saat mi? Bilmeme olanak yok. Dizlerim
bitiik, gzlerim grmeyen baklarla yaz kknn yer talarna dikili... kendimi ok yalnz hissediyordum.
imde hayatmn sonuna kadar yalnz olacama dair de bir nsezi vard. Bunu anlamak, hissetmek, ac
veriyordu bana. Sakin bir umutsuzluk duygusu iindeydim.
u anda, yllar sonra bu satrlar yazarken bile, o anda orada oturan ii boalm, yalnz gence ok
acyorum. Acy artk duymuyorum. Ama onun acsn hatrlyorum... Hem de canlym gibi.
Mantm bana imdi anlatacaklarmn gerekten yer alm olamayacan sylyor. Olaylar ve duygular
objektif olarak anlatmama olanak yok. Tek yapabileceim, hatrladklarm elimden geldii kadar tarif etmek.
Bellek denilen eyin travmatik olaylar arptarak hatrladn bile bile hem de.
Orada ylece oturuyordum... ne kadar oturduumun nemi yok, nk duyduum eziklik zamann tesinde
bir eydi. Neden sonra yaz kknn talarn yeniden net biimde grebilmeye baladm,
160

kendimi gecenin rutubetiyle rperir buldum. ime derin, titretici bir soluk ektim, cierlerim acd. Salies'e
dnsem iyi olacakt. Neden olmasn? Burada oturmakla, beklemekle ne kazanacaktm? Koltuktan kendimi
iterek kalktm, yavaa merdivenlere doruldum. Birden kaskat bir duvara arpmm gibi bir ok hissettim.
Sa tarafmda bir ac duydum. Galiba krmz bir k parladm da grmtm ama, bu gzlerimin nnde
deil, gerisindeydi sanyorum. Ne bir ses hatrlyorum, ne de bir patlama... ama biliyordum. Ryada, kbusta
insan nasl bilirse, yle biliyordum vurulduumu. Bahe bir yana doru yatt. Yaz kknn kap kenarna
ttndm. Herhalde azm oraya dayam olacam, nk azmda boya kymklarnn tadn hatrlyorum.
Karnma bir buz yaylr gibi oldu. Bacaklarma da. Omurgamdan aaya doru giderek zayfladm,
gszletiimi hissettim. Ben derken toprak bana doru ykseldi. Yere deil, yerin iinden daha
aalara doru dtm. Aa, aa... yanklarla dolu bir bolua, karanla. Bunlar yazarken iimin
bulandm hissediyordum. Kalemi tutan parmaklarm geviyor. Aa, daha aa. Gzmn nnde
deiik renklerde lekeler beliriyor, sonra ben aaya inerken, yanbamdan yukar doru uuyorlard. Bir
ses vard. Tek bir ses. Kaim. Org notas gibi. Kulaklarmda nlayp duruyordu. lmekte olduumu, korkun
bir skunet iinde olduumu fark ettim. lyorum, dedim. lmekte olduuma ardm ama ok sakindim.
lyorum. Savama buna kar. Mcadele etme. Brak gelsin.
Ama olmaz! diye haykrd iimdeki hayvan. Yaa! Yaa!
Solgun k lekesine doru atldm. Bunun son k olduunu, gerisinde yalnzca karanln bulunacan,
mantm kullanmakszn biliyordum. Ben yaklarken o k byd, yayld, yzd, sonra netleti. Ay .
Yzme yakn yerde bir yksek ot. Bir izme. Bir erkek izmesinin burnu. Uzanp o izmeye ttndm,
sonsuz dm engellemeye altm. Ama izme benim elimden kurtuldu. Tm gcm kullanarak
yukarya baktm. Orada tepemde, benden ok yukarlarda, sudaki bir hayal gibi titrek, Bay Treville'in yz
grnyordu.
Sesim bouk, dilim dolaarak, "Ltfen..." diye mrldandm. "Ltfen..."
Sesi geldi. i bo gibi, ok uzaktan gelir gibiydi. "Ah, ulu Tanrm! Ulu Tanrm!"
Katya'nn Yaz
161/11
imdeki siyahlk yine ykselmeye balamt. Soukluunu da hissediyordum. "Ltfen?..."
Ve bolua yuvarlandm. Sonsuz bir siyahlk... ses yok... k yok... d... yzyor gibi...
...yzyor gibi... beyaz bir eye doru... izgili... parmaklk... kareler... bir pencere. Beyaz bir duvara oyulmu
bir pencere.
Salies'deki kliniin beyaz duvarlar m? Ne? Klinik mi?
"Vay vaay! tpk Lazarus gibi! lmden deilse bile, pek kt bir durumdan donuverdi. Al, unu i, bitir
bakalm." Doktor Gros bam dorultup barda dudaklarma dayad. "Fondip," dedi. "Kankan-c kzlarn
dedii gibi!" Son yudum boazma kat, beni ksrtt, bu sarsntdan sa tarafma bir sanc sapland. "Tad
pek kt, biliyorum ama hastalarm tad iyi olan ilalarn etkisine inanmaz. Nedeni dinsel herhalde. Btn
zevkler gnah, btn aclar yararl anlayna dayanyor. Yo, yoo, konumaya alma. ok kan kaybettin ve
genel bir somatik ok geirdin. Bereket versin, hayati organlarndan yaralanan yok. htiyarlayana kadar
yaacaksn. Tp mesleinin buna pek sevineceinden emin deilim ya..."
"Ne... ne oldu... nerede? nerede?..." Net dnemiyordum.
"Konumac yeteneklerini cilalamaya kalkmann sras deil, Montjean. Byle samalamalar politikaclara ve
papazlara zg. Senin yine de bir sre konumaman yararl bulurum. ini rahatlatmak iin olaylarn birazn
anlataym. Gen Treville seni buraya kendi arabalarna koyup getirdi. Nian talimi yapt silahlar sana
gsterirken bir kaza olduunu anlatt. Ailenin gemiiyle ilgili bildiklerimize dayanarak, bunun yalan olduunu
sanyorum. Hemen jandarmaya bavurmak doru olur diye dndm. Ama senin o aileyle ilikilerinin
nda, bunu yapmay da sen kendine gelene kadar ertelemeye karar verdim. Sen de bu ii pek uzun
srdrdn. Bak, sabah oldu. Btn gece burada, karnda oturdum durdum. Herhalde sana karacam
faturay grnce yeniden baylrsn. Eee? Jandarmaya bildirilmesi gereken bir durum var m?"
Bam zayf bir hareketle iki yana salladm.
"Hm-m-m. Bu akllca bir hareket mi, bilemiyorum. Ama i senin iin... sana brakmaya hazrm bu karar.
Gece boyunca hep bunu dndm. Baka dnecek bir eyim yoktu, anlyorsun ya. Herhalde seni yal
adam vurdu, ha?"
162
"Bilemi... gremedim."
"Ama manta uygun, deil mi? Bu tr sosyal davranlar yznden ad km durumda."
Byle alayc konumalar houma gitmiyordu ama, onu terslemeyecek kadar halsizdim.
"Seni vuran erkek kardei olamaz. Denildii kadar keskin bir niancysa, bugn bu aclar ekiyor olmazdn
zaten. Tm tbbi ihtiyalarn yaradana teslim etmi olurdun... ihtiyalarn her ne ise. Can skntsn
geirecek haplar herhalde. Ya da kurtulduunu sandn ailene yeniden kavumann okunu dindirecek
haplar."
Bam pencereye doru evirdim. "Sabah m?"

"Evet. Btn gece baygn kaldn. Ben pencereye dikilip afan skn seyrettim. Yllardr
seyretmemitim. Umarm gelecekte de seyredecek frsat kmaz. Yine gzel bir gn yaama tehdidi
altndayz. Sana bir yaran olacan sanmam ya!"
"Ltfen... ltfen kalkmama yardm et."
"Sersemleme! Biliyor musun, aklma bir ey geldi. Acaba Trevil-leler'in olu sol eliyle ate etmek zorunda
kaldnda ne derece keskin nianc olur? Bunu da dnmek gerekir, ha? Dnmek art."
"Doktor Gros? Ben Etcheverria'ya gitmek zorundaym. Katya..."
"Beni dinle evlt. Yaran daha pek taze. Kurun yanna dalm km. Hak ettiinden daha ansl ktn.
Tanrlarn aptallara sarholara ve aklara kar olan o garip sevgisinden yararlandn herhalde. Ama ok kan
kaybettin."
"Gitmem art!"
"Eeklik etme, Montjean. Sana iirdiim ey uyku ilacyd. Birka dakikaya kadar yine kendinden
geeceksin, tehlikeden de korunmu olacaksn. Bununla mcadele etmene gerek yok."
Kadife gibi bir uyuukluun beynime ykselmekte olduunu daha imdiden hissediyordum. Yarar
olmadnn farkndaydm ama yine de mcadele ettim. Katya'nn bana ihtiyac vard. Uyuturucu zerimde
egemenlik salad zaman i bulandrc bir savam ve korku iindeydim.
Tekrar kendime geldiimde odada yalnzdm. Ter iindeydim. yle halsizdim ki bam pencereye evirmek
iin bile byk aba harcamam gerekiyordu. Pencereden gelen a baklrsa, galiba leden sonrayd.
Titreyerek doruldum, ayaklarm yatan yanndan
163
sallandrdm. Bam dnd, sonra geti, yerini bir ba ars ve zonklama ald. Geceliimi toplayp kaldrdm,
plasteri ap yaramn durumuna baktm. Pek taze ve pespembeydi. ki irkin siyah iplik grnyordu orada.
Doktor Gros'un dikileri. Ama yara derin deildi. Kanama yoktu. Tekrar yaptrdm, yataa tutunarak ayaa
kalkmaya cesaret ettim. Bam fena halde dnd, iim acyla doldu, ama yine de ayakta durmay baardm.
Elbiselerim kar duvardaki ivide asl duruyordu. Dikkatli hareket ederek, sk sk tutunarak giyindim. Bam
dndke duvara dayanp bekliyordum. Elbiselerim lekelenmiti. Gmlein sa taran kanlardan kaskatyd.
Yine de, eve gidip klk deitiremezdim. Doktor Gros yokluumu fark edip patrt koparabilirdi. Gizlice arka
kapdan ktm ve ahrlara yneldim. Seyis ocuk, samanlarn zerinde uyuyordu. Ksra arabay kotu. Az
sonra Salies'den km, Etcheverria yoluna koyulmutum.
Arabann sarsnts balangta canm actt ama az sonra geti. Serin rzgar ve limon rengi gne
beni diriltmeye, gcm yeniden kazandrmaya balad.
Etcheverria'da ne bulacam tahmin bile edemiyordum. Oraya ne yapmaya gittiimi bile tam bilmiyprdum.
Hayal meyal bir fikrim vard ancak. Ama Katya'nn bana ihtiyac olduunu biliyordum. Oraya gitmemi hibir
kuvvet engelleyemezdi.
Aal yola girince rzgar kesildi. Atn nal sesleri bu sessizliin iinde bir garip nlyordu. Bahenin
rmekte olan duvar boyunca ilerledim. akll avluya varnca arabadan inip biraz durdum. Evin n kaps
ardna kadar akt. Duyulabilen tek ses, rzgarn st dallarda kard sesti. Burada tarif etmesi pek g,
ama hissetmesi pek kolay bir terk edilmilik havas vard. Buz gibi bir korku, ensem-deki salar dimdik
kaldrd. Ge kalm olduumu anlyordum. Ge kalmtm... neye? Onu bilmiyordum.
Orta holden getim, Katya'ya seslendim. Cevap gelmedi. Salona baktm. Kimse yoktu, Yemek odas da
botu. Kk holden yryp Bay Treville'in alma odasna vardm, kapy tkrdattm. Cevap gelmedi.
Kapy itip ieriye girdim. Masann zerine kitaplar ve katlar dzensiz biimde ylmt. Her zamanki
halinde, yerlerde de ak duran kitaplar, kutular vard. Bilim adam bir dakikalna darya km
neredeyse dnp tanmak zere kutular yerletirmeye devam edecekmi gibi.
164
Merdivenin dibinde durup, "Katya?" diye seslendim. Cevap gelmedi. "Katya!" Sessizlik. Merdivenleri
sessizce ktm, daha nce ayak basmadm st kat holnde durakladm. Merdivenin duvarlar, ak duran
n kapdan dklen gne yla prl prld. Ama st hol karanlk, oraya alan kaplarn da hepsi
kapalyd. Bu odalardan hangisinin Katya'nn odas olduunu bilmiyordum. En yakn olanna gidip vurdum.
Cevap kmaynca itip ieriye baktm. Pan-curlar yar kapalyd. Ik perdelerin arasndan szarak geliyordu.
Lotu buras. Yatan zerinde birinin uzanm yattn ancak grebildim. Bir erkek. Giyimli. "Paul?" diye
seslendim yavaa. "Bay Treville?" Adam kprdamad. Yavaa yataa yaklatm.
Bay Treville'di. Ban yatan baucu panosuna yaslamt. izmeleri hl ayandayd. "Bay Treville?
Efendim?" Rzgar perdeleri biraz havalandrd, sonra yine kapatt. Bu arada parlayan kta onun yzn
grebildim.
Baklarm ok ve tiksintiyle baka tarafa dnd. akanda ufack, kara bir leke vard. Sa akanda.
Yznn sol taraf da tmyle sol taraf da tmyle umutu. imi bir bulant kaplad. Dizlerimin gevediini
hissettim. Yataa tutunup baygnln gemesini bekledim. Sonra sendeleyerek odadan ktm, holde
durdum. Bu okun etkisi iinde, kafamda bir tek dnce vard. Katya'y bulmalydm! Hole kan br iki

kap kapalyd. Kendimi zorlayarak bunlardan birincisine yaklatm, elimi tokmaa uzattm. eride ne
bulacamdan korktuum iin, o tokma evirmek zere kendimi zorlamam gerekiyordu.
"Oras Katya'nn odas, Montjean."
Soluum boazma tkand, hemen dndm. Merdivenlerin tepesinde Paul'un glgesi durmaktayd. Aann
arkadan vurduu iin ayrntlar grmeye olanak yoktu.
"Onu rahatsz etmen doru olmaz." Sesinde bir gariplik vard... hain... gerilim dolu. "Korkun bir olay
yaad. Brak dinlensin."
Holn karanl iinden ona doru baktm. Elbiseleri zerinden sarkyor gibiydi biraz. Salar da rastgele
kesilmi, darmadand. Sa elinde tad tabanca yannda sallanmaktayd.
Ama yz, lo kt bile yava yava belli olmaya balamt... Gzlerdeki o yumuak duygusallk...
imi buz gibi bir korku kaplad, cildim rperdi. "Katya?" diye soludum.
165
"Dinleniyor dedim sana. Rahatsz etmene izin veremem." Sesini kalnlatrabilmek iin boazn kasyor,
kendini zorluyordu. Bunun sonucunda hrtl, bouk bir ses karyordu. Tekrar rperdim.
Dnmem gerekiyordu! Duygularm kontrol etmek zorundaydm. Sakin ol, dn. "Ona... ona bir bakabilir
miyim... Paul? Bir saniyecik!"
Beni uzun uzun szd. "Pekala. Ama uyandrma sakn. Dinlenmeye ihtiyac var. ok bitkin... yle bitkin ki!..."
O hrtl sesin iinde sezilen hzn ve merhamet bir eliki yaratyor, insan rktyordu.
Kalbim arparak, iim korkuyla dolu, kapy biraz itip araladm. Bu oda da epey karanlkt. Perdelerin
arasndan szandan baka k yoktu ieride. Kapy arkamdan yavaa kapayp yataa doru yrdm.
Paul srtst yatyordu. Kollar yanlarndayd. Bacaklarn dosdoru karya uzatmt. lmt. Katya onun
zerine kendi beyaz elbiselerinden birin rtmt. Yakay ene altna yerletirmi, kollarn Paul'un kollar
zerine dikkatle sermiti, sanki elbiseyi giymi gibi bir etki yaratmt. Yz byle rahat braktnda
Katya'nn-kine daha da ok benziyordu. Bu da grntye iren bir gereklik katmaktayd.
"Ah, Tanrm!" diye soludum.
Elbiseyi aaya doru katlaynca, gmleinin n tarafndaki kanlar grdm. Lekenin tam ortasnda kk
,kara bir benek vard. Kalbinden vurulmutu. Ama yatakta hi kan yoktu. Baka bir yerde vurulup buraya
kadar tanm, getirilmiti. Srklenmiti daha dorusu. Yukarya... Katya'nn odasna. Bu koca vcudu
merdivenlerden yukarya, bu odaya kadar tamann ne kadar zor olacan dnerek tekrar rperdim. Hele
de kaldrp yataa yatrmak...
Elbiseyi tekrar dikkatle zerine serdim, gerileyip hole ktm, kapy arkamdan kapattm.
Merdivenlerin bandaki yerinde duruyordu hl. Kprdamamt. "Uyuyor mu?" diye sordu.
Derin bir soluk aldm. "Evet. ey... dinleniyor."
"yi!" dedi ayn gcrtl sesle. Bir an sessizlik oldu.
"Ben... Paul? Seninle bir iki dakika konuabilir miyim?" Sesim kararszd.
166
Katya tpk Paul'un yapt gibi bir kan kibirli bir tavrla havaya kaldrd. "Konuman artsa konu, dostum."
Dnp nm sra merdivenlerden inmeye balad. Arkasndan inerken, salarn kendi kendine, rastgele
kesmi, sonra da suyla slatarak yatrmaya alm olduunu grdm.
Bir Boulan Bakire daha m?
Aylar sonra bu olaylar salam kafayla dndmde, o sra kendime bir zarar geleceinden hi
korkmam olduumu fark ettim. Korkuyordum, doru... ama kendim iin deil. Katya'nn tam anlamyla deli
olduunu anlyordum. Kardeini tabancayla ldrdn biliyordum. Hatt belki babasn da. Beni
ldrmeyeceine inanmam iin hibir neden yoktu. Oysa yine de duygularmn arasnda bu tr bir korku
duymamaktaydm. Belki de lmek, her eyden kurtulmak fikrinin kendine gre bir ekicilii vard.
En baskn duygum acmayd... sevgi ve acma... beni ona doru eken eyler bunlard. Vcudu Paul'un
stne uymayan elbiseleri iinde ufack, kolayca krlabilecek kadar ince grnyordu. Salar arasndan
slak bukleler kabarmaktayd. Trajikomik bir palyaoya benziyordu. Yar iren, yar patetik... onu kollanma
alp avutmak, rahatlatmak istiyordu canm. Ama onu geree dndrebilmenin bir tek yolu varsa, o yolun
mutlaka onu serbest brakmaktan geeceini biliyordum. Kendini hangi rolde gvenli hissediyorsa o rol
oynamasna izin vermeliydim. Zihnindeki frtnalardan nereye srdysa, orada kalmalyd imdilik.
Salona girdik. Bana doru dnd, Paul gibi kaslp, tpk onun o skkn, genizden gelen sesiyle sordu.
"Herhalde biraz brandy houna gider, ha? Bahede bir bayana ilan ak ederken vurulmak, herkesin her gn
karlat bir olay deil ne de olsa. Bunu kutlamak gerekir."
Bana uzatt brandy'yi kabul ettim. Kendine almad. "Taraada ielim mi?" diye sordu. "Bugn de Katya'nn
bayld o gzel gnlerden biri. Belki de yalnzca doann gzelliinden konuuruz."
Pei sra taraaya ktm, oturdum. O da karma oturdu. Ayak bileklerini aprazlam, dizlerini bititirmiti.
Vcudunun zarif izgileri, kyafetiyle eliiyordu.
Nereden balamal? Ne sylemeli? Passy"de rendim hesapl, profesyonel konuma slubuna kayar
buldum kendimi. evresinde-

167
ki olaylarn ne kadarnn farknda olduunu anlamak iin ona, "Baban nasl?" diye sormakla ie baladm.
Yzme abucak bakt. Gzlerinde gvensizlik vard. "Seni holde grdm zaman babamn odasndan
kyordun. ldn bal gibi biliyorsun."
Bam salladm. "Evet. ok zldm. Nasl ld?"
"Sevgili dostum, tbb gemii olan biri, senin kadar tecrbesiz olsa bile, bir bakta onun kendi kendini
vurduunu anlar sanrdm... Kibar kurtulu yolunu seti."
"Neden kurtulu?"
"Seni bahede bulduu zaman babam..." Cmlenin orta yerinde birden duraklad, bana bakt. Gzlerinde
aklnn kart, iinin kukuyla dolduu okunuyordu. Konumaya balanda o genizden gelme ses
kaybolmutu.Katya'nn sesiyle konutu. "Anlayamyorum... sen vurul..." Parmak ularn alnna dokundurdu.
"Vurulmutum, evet. Ama yalnzca yaralandm. Ciddi deildi."
"Yalnzca yaralandn m? Evet ama..." Gereklerden uzaklar gibiydi. Yz ifadesi dalgnlat. "Evet ama
ben..."
"Babann beni bahede bulduunu syledin," diye cesaret verdim ona. "Ama beni vuran o deildi, deil mi?"
"Babam m? Buna kim inanr? Babam yumuack bir insandr. Dnyada kimseye zarar vermez."
"Dinle beni..." Uzanp elini tutmak, onu rahatlatmak iin can atyordum. Ama kendi kiiliiyle Paul'un kiilii
arasndaki bo alann neresinde olduunu bilmeme olanak yoktu. Paul benim temasmdan holanmazd. Bir
kiilikten brne geiindeki kk iaretleri, belirtileri okumay da ksa zamanda rendim. Sesin
bouklap alalmas, gzlerin kslmas, azn Paul'e zg kmseyici ifadeye brn-mesi gibi. Ama u
anda karmdakinin ikisinden hangisi olduu konusunda ancak tahmin yrtebilirdim. "Dinle... Paul? Dn
bana, Paris'te neler olduunu anlatmtn. Ltfen biraz daha anlatr msn o olay?"
Tabancay kucana koydu, dalgn gzlerini baheye doru evirdi. Sesi ifadesiz, yamyassyd. "Herhalde
dn sana gerei syledim... daha dorusu, gerein tmn sylemedim."
Arada "herhalde" kelimesini kullanmas, yeniden Paul'un kiiliine dndn, yalnz gemi olaylar tam
bilemediini anlatt bana. nsanlararas ilikiler konusunda epey zeki ve kurnazd.
168
"Eh, imdi dorunun tmn syle yleyse. Paris'ten bala. Sa-lies'e tanmanzdan hemen nceki
gnlerden."
Gzlerindeki bak katlat, burun delikleri hafife ald. Konumaya baladnda sesi yine benim iliimi
donduran o gcrtl sesti. "Aslnda ondan ok daha nce balad, dostum. Hem de ok uzun zaman nce.
Zavall Katya'nn gen kzlktan kadnla ilk admlarn att sralarda. Kk, acemi Hortense olduu
sralarda."
Birden anlar gibi oldum. "On be buuk yandayken mi?"
"Evet. Tam on be buuk." Bana bakp hafife glmsedi. "Herhalde hayaleti dnyor olmalsn, ha?"
"Evet, onu dndm. Ne oldu Katya'ya on be buuk yandayken?"
Kalarn att. Bu andan uzaklamak ister gibiydi. "Dnmesi ho bir olay deil. irkin... utan verici bir..."
Sezgilerim Katya'nn bu olay anlatamayacan fsldyordu. Bunu Paul'den renmek zorundaydm. "Ltfen
anlat bana... Paul."
Bir sre sessiz kald, sonra konumaya balad. Gzleri bahenin ortalarnda, bir yere grmeden bakyordu.
"O yaz bir arkadam bir aylna konuk gelmiti. Yakkl bir serseriydi, benden de birka ya bykt. Beni
kumara, dier uygar elencelere o takdim etti. Hemen her gece kyorduk. Ya kumar oynuyor ya da St.
Denis'in kaldrm dilberlerini elenceli pozlara sokuyorduk. Benim snfmdan genler iin tipik bir tutum.
lgn bir hayat.
"Bu gen Katya'ya sk sk taklr, onunla flrt ederdi. Yirmi yana varm erkekler, gen kzlara hep yaparlar
bunu. Onlarn utangalndan, rkekliinden zevk alrlar. Yemek boyunca sohbet eder, bahede yryler
yaparlard. Tahmin edebilecein gibi, kzkarde-im onun bu ilgisinden hem holanyor, hem de bunu iltifat
sayyordu. Ben pek nemsemiyordum. Hatt oyuna ben de katldm. Delikanlya duyduu hayranlktan tr
ona takldm. Erkek kardeler bunu genellikle yapar hani.
"Delikanlnn bir gaddar yan vard. St. Denis kzlarna davranndan fark ettim. Ama Katya'ya olan davran
iin kayglanmak aklma gelmedi. Ne de olsa ayn snftan, kibar insanlardk, Katya da benim kardeimdi.
Tabii o zaman henz Katya deildi. Hl Horten-se'd. Durmadan kzaran, utanga Hortense..." Gzleri indi,
hayale dalm gibi oldu.
169
Bir anlk sessizlikten sonra, "Evet?" dedim.
Ellerini kucamda, tabancann zerinde kavuturmutu. Bir elinin trnaklan br elinin avucuna batyor
gibiydi. "Onun... onun rzna geti." Gzleri telala benimkileri arad. Sanki bu kadar korkun bir eyin
mmkn olup olamayacan soruyordu. "Hortense'n rzna geti. Hortense'n rzna geti!"
Bunu tahmin ediyordum. Korkum batan beri giderek artyordu. Ama duyduum anda buz gibi kesildim.
Kelimelerin oktan lm olan zavall Hortense'a kar bylesi bir acma duygusu yanstmas etkilemiti beni.

Ona sarlmak, avutmak geldi iimden. Ama sorular srdrdm. Zihnini boaltmak, onu konuturarak iine
att bu korkularla yzlemesini salamak, yaralan ortaya karp anlayn, tedavinin na tutmak
istiyordum. Sesimi tarafsz ve tonsuz karmaya alarak, "Evet, Hortense'n rzna geti." dedim.
Pepee birka hzl soluk alp sakinlemeye alt. Konutuu zaman sesi yine bouktu. "O gece o
arkadamla birlikte eve dndk. Yine her zamanki gibi ge dndk. Ama bu sefer her zamankinden biraz
daha sarhotuk. Yatama ykldm, bir dakika iinde szdm. O gizlice odadan kp Katya'nn kapsn
vurmu olmal. Ay nda bahede dolamay nermi ona. Tatl, lk, gzel bir geceydi. Hortense da yeni
yetmelik ak iinde heyecan doluydu. Herhalde gece yars gizlice kp bir genle bahede dolamann
heyecan da karmt ie." Katya glmsedi. Gzleri yaramaz bir prltyla parlad. Alt dudan dileri
arasna sktrd, omuzlarn hafife kaldrd. "Kyafetimden ok utanyordum. Geceliim o uzun, pazen
geceliklerdendi. Hi de dii bir klk deildi. Salarm da amtm. Dolamt salarm yatakta..." Salarna
dokundu, ifadesi heyecandan kararszla, korkuya dnt...
lk defa olarak Hortense'la karlamtm. Bahedeki tatl hayaletle.
...fadesi yine deiti, parmaklan salarndan ayrld. Gzlerinin nnde bulutlar uuur gibi oldu. Sonra ene
kaslarnn gerildiini grdm. Paul'un sesiyle konutu. "Sana sylemitim. Adamn zalim bir yan vard. St.
Denis fahielerinin cann yakmaya baylrd. stelik sarhotu da. Hor... Hortense' yere, iekliin amurlar
iine ykt, ona yumruklaryla vurdu... dvd onu!... Duda patlad... midesine de yumruk att. Sert... tekrar
tekrar!"
170
"Sana ac veriyorsa, bunlar anlatmak zorunda deilsin."
"Parmaklarn onun gzlerine bastrd! Barrsa gzlerini oyacan syledi... kabuundan frlayan zmler
gibi... kulana bunu fsldad... kabuundan frlayan zmler gibi! Gzlerine yle bastrd ki, kz k prltlar
grmeye balad! Acd ok! Sonra adam... Sonra...!"
"Bana anlatmak zorunda deilsin, Katya!"
"Ah, Jean-Marc! yle eyler yapt ki bana!" Alyordu. Hkrklar boazna tkand. Ben tam onu kollarma
almak zere ayaa kalkarken ifadesi birden tekrar donuklat. Yz gerildi, dudaklar in-celdi, gzleri, hl
yalarla srlsklam olduu halde, katlaverdi. Elimi omzuna koyup pat pat okadm. Can sklan bir erkek
dostumu avutuyormu gibi.
Yeniden konutuunda Paul'un tonsuz, genizden sesini duydum. "Nedenini asla bilemeyeceim ama o
sabah afak skerken uyandm. Akamdan kalma olduum halde. Biraz almak iin bahede dolap hava
almak istedim. Onu orada buldum. Bahedeki salncaa oturmutu Hortense. rlplakt. Cildi buz gibiydi.
Durmadan titriyor, rperiyordu. Yz... Kan iinde ve i iti. Orada ylece oturuyor, gz karda,
sallanyordu. Bir tek notay tekrar tekrar syleyip duruyordu. Sabahlm ona sarp kaldrdm, eve getirdim.
Uysal uysal geldi. Sanrm beni fark etmedi bile. Onu elimden geldii kadar temizledim, yatana yatrdm,
zerine kuty yorganlar rttm. Kar koymad ama bana yardmc da olmad. Bir bebek gibiydi tpk.
Ruhu umu, ii boalm gibiydi. Saatlerce yannda oturdum, salarn okadm, her eyin yoluna gireceini
anlattm ona... her eyin yoluna gireceini. Orada ylece yatyordu. Gzleri tavana bakyor, ama
grmyordu. Szlerimi anladn bile sanmyorum. Ama belki insan sesinden bir avuntu duyuyordu.
Sonunda... leden sonra ge saatlerde... birden uyudu. Gz kapaklar bir anda kapand, derin bir uykuya
dald... yle derin uyuyordu ki, bir an ld diye korktum."
Katya sustu, trnaklarn batrd avucunu kad. Orada krmz trnak izleri kalmt. Elimi omzundan
ektim, yerime oturdum. Sandalyemi ona biraz daha yaklatrdm. "Ama tabii lmedi," dedim. "Yaad."
171
.m
Yznde incecik, ac bir glmseme belirdi. "Yo, lmedi. Ama yaamad da. Katya'nn utancn
hizmetkarlardan saklamak iin... ben yle dnyordum,! Katya'nn utanc, diyordum! Ulu Tanrm, erkekler
nasl byle dnebiliyor, Montjean?" Gzlerini yumdu, derin, uzun, rperti dolu bir soluk ekti, sonra devam
etti. "Utancn hizmetkarlardan ve d dnyadan saklamak iin herkese onun suiei kardn karantinada
olduunu syledim. Odasna bir tek ben girebiliyordum. nk ben suieini daha nce karm olduum
iin baklm vard. ki hafta boyunca gece gndz ban bekledim. Alr kapanr bir yatak getirtip orada
yattm. Tepsiyle getirilip kapnn dna braklan yemeklerle besledim onu. Ve saatlerce konutum onunla.
Susmakszn, bir sr sakinletirici samalk anlattm. ocukken yaptmz yaramazlklar hatrlattm,
iyiletii zaman ne gibi planlarm olduunu syledim. Sessizlii nlemek iin her eyi yaptm. nk o hi
konumuyordu. Ya yatanda yatyor, ya pencere yanndaki koltukta oturuyordu. ine kapanmt. Gzleri
hi benim gzlerime bakmyordu. Zamanla rkler, morluklar geti, ama o hl bana uzak... kald... sanki
baka yerdeydi."
"Senin iin de ok zor gnler olmal, Paul," dedim. "Ne de olsa, sen kendin de ok gentin. On be
yanda..."
Ban sallad. "Evet. Liseyle niversite arasndaki yadaydm. ki yl erken balamtm okula nk."
Yzme Paul gibi bakt. Sanki bu skc konudan bunalmt. "ok zeki bir ocuktum kendime gre bu yeni

bulduum arkadan yardmyla da ilk defa olarak kanatlarm deniyordum. Erkekler ne kadar ansl! Keke
Katya da erkek olsayd. Katya da ne kadar isterdi erkek olmay! Ah bir erkek olsayd! Erkeklerin rzna
geilmez! Hakszlk bu!"
"Anlyorum."
"Hakszlk! Erkek olmak o kadar daha gvenli ki!"
Koluna dokundum. "Haklsn. Hakszlk. Doru deil."
"Nereden biliyorsun?" diye terslendi.
"Gzlerinde bir anlk nefret parldad, sonra umutsuz bir acma ifadesi iinde eriyip kayboldu. "Evet... Katya
erkek olmalyd."
Ksa bir sessizlikten sonra, "Paul" dedim. "Az nce Hortense iin lmedi ama yaamad da demitin. Ne
demek istedin?"
"Ne syledimse onu. Hortense asla iyileemedi. yileen Katya ol172
du. Bir gn ksa bir sre iin odasndan kmtm. Dndmde onu ilk kez giyinmi buldum. Beni neeyle
glerek, konuarak karlad. Enerji doluydu. Planlar anlatp duruyordu. Parka gitsek mi, diyordu. Belki yolda
bir pastaneye de urarz, diyordu. Karn ok at. Can belli bir pastay istiyordu. Biraz da elbise alverii
yapmak niyetindeydi. Srtndaki elbisenin tek houna giden elbisesi olduunu syledi. Belki fark etmisindir,
her zaman beyaz giyer. Bekaret rengi mi?" Bu sonsz Paul'un alayc tonunda sylenmiti. "Eski canllna,
yaam sevincine dndne ok sevindim. Onu alp Paris parklarnda dolatracam syledim.
Pastanelerin raflarn bombo braktracak kadar pasta yedirecektim. Eve bir araba dolusu elbiseyle
dnecektik. Hepsi de beyaz. Madem beyaz istiyor, beyaz alrdk biz de." Bunlar anlatrken bir ara adn da
syledim. Kalarn att, bana artk kendisinin Hortense olmadn syledi. Yeni bir ad vard. Katya. "Nasl
buldun?" diye sordu bana. "Harika bir gen kz iin harika bir isim," dedim.
"Bundan sonraki haftalarda pek neeliydi. Her an arklar sylyordu. Hayat doluydu. Ama ne yazk ki bu
sefer de kelime oyunlarna merak sarmt. ift anlaml szler, kelimeleri baka anlam iin kullanmalar,
kafiyeler falan. Bu dk dzeyli espri merak konusunda ona sitem edip duruyordum ama sonunda durumu
fark ettim. ki ayr anlam olan kelimelerin, iki ayr gerei ifade eden simgelerin onun gznde, mantksz
olsa bile, zel bir nemi, hayran edici bir nitelii vard. Ne de olsa, vcudunda iki ayr kiilik yaamt onun.
lk haftalarda, belli etmeden, bana gelen olaya biraz deinmeye, konuyu amaya altm. Rahatlayp
benimle o konuda konu-abilmesini istedim. Bunda utanlacak bir ey olmadn, olayn onun suu
olmadn grsn istedim. Hatta bir keresinde o adamn adn bile azma almak cesaretini gsterdim. Laf
arasnda tabii. Hafife ald, aka tonunda bana, artk pek grnmyor, dedi, sonra da, acaba ona hayran
olduum iin mi kat bizlerden, diye takld. O zaman anladm. Gitmiti. Unutulmu, yok olmutu olay. O
korkun sahne, belleinden tmyle silinmiti. Hortense o anyla bir arada yaayamazd. Bu yzden onun
yerine Katya gemiti. O ayn anya sahip deildi. Bana byle bir ey gelmemiti. Yzme kendine zg
aratrc ve ayn zamanda elenen baklarla bakt. "Hepsi bu ka173
dar ite. Anlyorsun, deil mi? Anlarn hepsi gitmiti! Gitmiti!" Bir daha glmseyip omuzlarm hafife
kaldrd.
"Hepsinin tmyle silindiinden emin misin?" diye sordum.
Gzlerinde bir anlk, belli belirsiz bir deiiklik oldu. Baklar yumuad. Katya'nn baklarna dnt. Biraz
yzeyselleti. Konutuunda ses yine Paul'un sesiydi. "Eh, arasra birtakm paralar su yzne kyordu
tabii. Batan bir geminin enkaz gibi. rnein beyaz elbiseler. Birden anatomiye merak sarmas. u
Avusturyalnn yazlarna ilgi duymas. Neydi ad... Freud. Herhalde... farknda olmakszn, kendisine neler
olduunu anlamaya alyordu... ve de bunlarn niin olduunu. Ama zehirin yze kmas epey uzun srd.
Yllar ald, yllar." Sesi uzad, snd. Sanki zihni, aklndan geen eyi boaltm gibi. Gz kucandaki
tabancaya iliti, kalar atld. Onu ilk defa gryormu gibi oldu. Sonra tabancay kaldrp gsne yaslad,
kucaklad. Gzleri baheye ve bulutsuz gklere bakt.
"Paul?" dedim tedirgin bir sesle. "O tabancay alabilir miyim?"
"Ne?" Yzme komik bir inanmazlk ifadesiyle bakt. mrnde bundan sama bir neri duymam gibiydi.
"Tabii ki alamazsn, dostum! Ne sama bir dnce!"
Omurgamda bir korku duygusu dolat. Ayaa kalkp gerindim. "Konuurken biraz yrsek olmaz m?"
dedim. "Yan tarafm uyutu burada oturmaktan."
"stersen." nme dp patika boyunca yrd. Paul'un Alos'-da, meydan kavgas sonundaki kasnt
yryn hatrlatan admlar atyordu.
Yry bana kafam toplama frsat tanm oldu. Bir tr anlayp kazanmay baardm. Katya'nn
gereklerden ka, Passy"deyken okuduum tipik rneklere pek benziyordu. Klasik bir olayd adeta. Ruh
doktoru olmaktan o yazlar okuyunca vazgemitim ben. Irza geme olay romantik ve yeni yetme
Hortense'n duygularn yle yaralamt ki, artk yaayamazd. Bu yzden de... lmt Horten-se. Solgun
hayalet olmutu. Durmadan bahede dolayordu. Onun yerine ise Katya gemiti. Yeni domu, dolaysyla

bakire Katya. Her zaman beyazlar giyen Katya. Anatomiye ve psikolojiye ilgi gsteren Katya. Kucaklayp
ptm zaman uzak bir hayale dalp donan Katya. Yani baka bir deyimle, fiziksel akn irilerine uyabilecek
174
olan vcudundan km, o utantan uzaklamt. Dn geceki olay onu ne kadar zm olmalyd.
Ayrlmamzn heyecan iinde, vcudundan ayrlmaya frsat bulamam, akn zevki bir an iinde sarvermiti onu! Ne sersem, ne budalaydm!
imdi de, her nedense,artk Katya kiiliini de kullanamaz olmutu. Bu sefer Paul olma yolundayd. Ama
gei henz tam olarak gereklememiti. ki kiilik arasnda gidip gidip geliyordu. Ne tam Katya, ne de tam
Paul'du. Neden sallanp duruyordu iki kiilik arasnda? Belki de kendisine olanlar en iyi ekilde, aradaki bu
noktadan bakarak anlayabilecei iin. Bana bir eyler anlatp duruyordu. Anlattklarnn arasnda hem
olaylar, hem de olaylarn ardndaki dnceler vard. Onlar ne Katya, ne de Paul tek bana tam olarak
anlayabilirdi. Birinin dtan, brnn iten bak bir araya gelince, ok iyi anlalabiliyordu ama olay.
Kendisi bu ssz aralkta kald srece, kendi bandan geenleri ve kendi duygularn Paul'un tarafsz bak
asndan grebiliyordu. Ama grnp incelemeyi bitirdii zaman ne olacakt? Yolculuuna devap edip Paul
mu olacakt? Yoksa Katya'ya m dnecekti?
Patika boyunca onun peinden yrdm. Krpk krpk salarnn altnda ensesi, incecik boynu grnyordu.
Paul'un kocaman yakasnn iinde dnecek gibiydi boynu. Anlamak istedii ey her neyse, onu renmesine
yardm etmem gerektiine karar verdim. Tek umudum buydu. Yeniden benim sevdiim Katya olmasnn tek
yolu buydu. "Evet?" diye sordum, alak sesle. "Daha sonra Katya'nn hayat o korkun gecenin ncesindeki
gibi devam edip gitti herhalde, deil mi?"
Omuzlarn hafif kaldrp ban evirerek cevap verdi. "Aa yukar. Yllar geti, o da byyp ok ho bir
kadn oldu. Paris sosyetesinde ailesinin ve kendisinin durumu dnlrse, ya geldiinde herkesin
dikkatini zerinde toplamas da normal karlanmal." Ban iki yana sallayp ac ac glmsedi. "Garip ama,
srf beyaz giyme deti bile bir tr apknlk sayld zaman zaman."
"Ve baban bahede onun bana geleni hibir zaman duymad, ha?" "O zaman duymad. Daha sonra, ona
sylemek zorunda kaldm." "yle mi? Ne oldu da bu zorunluluu hissettin?" Cevap vermedi. Yaz kkne
varmtk. Merdivenleri kp her
175
zamanki gibi hasr koltua oturdu. Ama tek bacan koltuun kolu zerinden att. Paul'un alabilecei bir
poz.Ben yine kap eiinde, her zamanki yerimdeydim. Bir ayam basamaklarda, kapnn yan tarafna
dayanmtm. "Katya'nn iine gml olan bu duygunun sonunda yze ktn sylemitin," dedim
"Anlatsana, nasl oldu, Paul?"
"Hayr. Anlatmak istemiyorum."
"Gerekten istemiyor musun?"
"Hayr!"
Passy'de rendiim yntemleri uyguladm. Bir sre sessiz kaldm, onun konumasn bekledim. Bahede
yalnzca bceklerin sesiyle aalarn hrts duyuluyordu. Sonunda konutuu zaman sesi tonsuzdu. Sanki
uma, ulama yetenei olmayan bir sesti. "evresinde her zaman genler vard. Ne de olsa... genti o da...
zekiydi... irkin de deildi. Zekas ve espri anlay, biraz eski kafal olanlarn ondan uzaklamasna yol
ayordu, nk Katya kendi snfndan olan kadnlar taktiklerini uygulamyor, budala rol yapamyor, bunu
istemiyor, iyi bir av karmamak iin etkilenmi gibi davranmaya da tenezzl etmiyordu. Hayranlar geldi,
gitti, sonunda bir tanesi srden ayrlp kendini ortaya koymay baard. Ho bir insand. Yakkl, iyi yrekli,
romantik, hali vakti fena deil, muhiti iyi. Biraz fazla skc tip olmakla birlikte, ben bile dayanabiliyordum
ona." Paul gibi tek kan kaldrp yzme bakt. "Gryorsun ya, zevkleri pek deimedi!" dedi.
Glmseyip bam salladm.
"Zamanla delikanl hemen hemen her akam kapmza gelir oldu..."
"Bu Marcel miydi?"
"Evet. Katya ile salonda ene alyorlard. ounlukla iirden, aktan, byle fasafiso konulardan szederler
ya da bahede uzun yryler yaparlard. Sonra... bir gece..." Bacan koltuun kolundan indirip kazk gibi
oturdu. "... Bir gece..." Susup uzaklara bakt.
"Evet, bir gece?"
"Ne?" dedi dalgn dalgn.
"Sonra bir gece?"
"Ben odamda mektup yazyordum. Bahede bir silah sesi duy176
dum. Hemen aaya kotum. Katya baheden eve giriyordu. Beni grmeden yanmdan geti. Gzleri
dosdoru karsna bakyor, bir tek notay tekrar tekrar mrldanyordu. "Ulu Tanrm! Katya!" diye seslendim
ona. "Ne oldu?" diye bardm. Ama o merdivenleri kp odasna girdi. Taraaya ktmda, nian talimi

yaptm tabancalarmdan birini buldum. Bahede de... O gen adam buldum. Adam... adam..." sustu, sabit
baklarla karya bakt.
"lm myd?"
Ban yavaa, evet anlamnda sallad, mekanik bir oyuncak gibi ylece sallamaya devam etti. Ta ki ben
konuuncaya kadar.
"Ne olmutu peki? Neden vurmutu Katya onu?"
"Bir sre cevap vermedi, sonra yzme eytan gibi kurnaz kurnaz bakt. "Kesin olarak nasl bilebilirim?
Orada deildim ki! Neler olduunu ancak Katya bilebilir."
"Peki... tamam... bunu anlyorum. Ama sen ne olduunu sanyorsun, bana onu anlat, Paul!"
"Ben ancak tahmin yrtebilirim. Belki delikanl ihtirasa kaplmtr. Belki akna dayanamam, Katya'y
smsk kucaklayp pmtr. Belki Katya da kendi iinde, derinden gelen bir zevk hissetmitir. irkin, utan
verici, iren bir zevk! Belki kendini ondan kurtarp salona kamtr. Belki orada tabancay bulmutur. Belki
kendini ldrmeyi dnmtr... o kt, ayp zevki tatt iin kendini cezalandrmak istemitir. Ama sonra...
belki... gnah ileyenin kendisi olmadn anlamtr birden. Cezay hak eden de kendisi deildir.
Bahedeki adamdr... onun rzna geen adam! Gzlerini actan adam! Korkun, ac veren eyler yapan
adam!" Baklar vahileti, vcudu duyduu ihtirasn etkisiyle sarsld. Kasld, dilerini birbirine kenetledi,
soluunu byk bir abayla sakinletirdi. Sonra bana bakt. Gzleri ocuksu bir kurnazlkla daralmt.
"Bunlar kesin olarak bilmiyorum tabii. Ancak tahmin edebilirim."
"Evet, bunu anlyorum. Anlyorum. Bak... Paul... bu olay olmadan nce Katya'nn bir krize yaklamakta
olduunu hi hissetmi miydin?"
Ban iki yana sallad. "Hayr. Hi. Yani... o sra belirti diyebileceim bir ey yoktu. Her ey silindi gitti
sanyordum. Duygusal yara. Kabuunun akma gmld sanyordum. Senin branna ait bir deyiKatya'mn Yaz
177/12
mi kullanmama kzmadn ya? Geri bir ara bahedeki bir hayaletten sz etmiti. Beyazlar giymi, gencecik
bir kzdan. Ama ben bundan bir anlam karamamtm. Hayal gc her zaman iin geni olagelmiti. Laf
olsun diye hikayeler uydururdu... insanlar iletmek iin."
"O gece ben bahedeki hayaletten sz edince bu yzden mi yle gl tepki gsterdin?"
"Elbette. O zamana kadar, hayaletin bir kriz belirtisi olduunu anlayamamtm. nsann bir dzeni
anlayabilmesi iin en azndan iki olay gerekli, Doktor. Ama buradan derhal tanmamz, uzaklamamz
gerektiini o anda anladm... senden bir an nce ayrlmalydk." Bana kararsz gzlerle bakt. "Her halde seni
de tehlikede olduuna dair uyarmmdr. Tam bana uygun bir davran."
"Evet, uyardn. Ama ben, senden gelecek bir tehlikeye kar uya-ryorsun sanmtm. Dnmtm ki...
ama artk nemi yok. Herhalde Katya o genci vurduunu hi hatrlamyordu."
"Zerre kadar. O gece yanna dndmde yatana uzanm kitap okuyordu. Benimle tatl tatl ene ald,
hatta kelime oyunlar bile yapt." Yzme uzun uzun bakt. "Sen onu seviyordun ama o kelime oyunlarnn
pek kt olduunu sen bile kabul edersin herhalde."
Glmsedim. "Tam tersine, benim ok houma gidiyor," dedim.
Alt dudan biraz uzatp omuz silkti.
Katya'dan sz ederken gemi zaman kullanmt. Ben ise ona imdiki zamanda cevap vermitim. Paul
haline geiinin kesin ve srekli olduunu kabul etmek istemiyordum. "Paul? Eer olay hatrla-myorduysa,
ona gen adamn lmn nasl anlattn?"
"Bunu babam yapt. Delikanlnn cesedini bahede bulduktan sonra babama her eyi anlatmak zorunda
kaldm O eski rza geme olayn falan... Her eyi. Kznn dengesizliine neden olan olay oydu nk.
Babam ok ard tabii. Ykld. Ama ok sevdii kzn korumak iin yine de canla bala urat ve bunu
baard. Kz, len sevgili karsna yle ok benziyordu ki! ok zeki, parlak zekal bir adamd babam, biliyor
musun? Cinayeti kendisinin, bir an iin cinnet getirerek ilediini Katya'ya anlatma plann o buldu. Bu yolla,
Katya'nn bizimle ibirliini yapmasn saladk. O da bize, olup biteni dnyadan saklamak zere yardmc
oldu. te yalanlar a o za178
man bu derece kark ve duyarl bir hale geldi. Katya babamn cinayeti ilediine, fakat hatrlamadna
inanyordu. O gece odasndan kp aaya indi, alma odasnn kapsndan bizim ieride
konutuklarmz duydu. Benim babama cinayeti Katya'nn ilediini sylediimi iitti. akn durumda
odasna dnd, gece hi uyumad. Benim neden byle korkun bir yalan sylemi olabileceimi anlamaya
alyordu. Doktor Freud'a merakl olduuna gre sana anlatmama gerek bile yok, insan kafas, kabul
edemedii eylerin biimini deitirip onlar kabul edebilecei biimlere yourmay pek gzel becerir.
Sonunda benim babama yalan sylediime inanmay baard. Buna kant olarak da, sesimdeki drstl
gsterdi. Babama cinayeti Katya iledi deyiimi, babamn habersiz iledii cinayeti kahramanca itiraf etmesi,
fakat yine de yaptn hatrlamamas iin dndme kendini inandrd. Bana ertesi sabah her eyi
anladn syledii zaman, ben de bu dn biimine sarldm, onu gereklerden bu yolla korudum."

Katya kalarn kaldrp Paul'un ac g-lmseyiiyle yzme bakt. "Bunlar senin houna gidecek kadar grift
ve elenceli mi, Montjean? Aldanmyorsam siz Basklar kurnazlklara ve gizliliklere baylyorsunuz."
"Ama sonunda herhalde o da gerei rendi. O nasl oldu?"
Kalarn att, besbelli bu tehlikeli paradoksu anlamaya alt. Sonra yz arlat, ifadesiz bir hale geldi,
sesi Paul gibi bouklat. "Katya'nn gerei rendiini de nereden kardn?"
Nasl sylerdim ona? Biliyorum, nk bana anlatan sensin, diyebilir miydim? Bu yolun tehlikeli olduuna
karar verdim. Baka bir yol izleyip, onun olup biteni baka ekilde anlamasna olanak vermek istedim.
"Demek baban o genci kaza sonucu ldrdn itiraf etti ve bunu da Katya bu ii kendi yaptn anlamasn
diye yapt. Sonra ne oldu?"
"Ne mi oldu? Babama m ne oldu yani?"
"Pekala, babana ne oldu?"
"Katya iin duyduu kayglar, bir de o gencin lmyle ilgili soruturmalarn eklenmesiyle, onun ruhunu iyice
tketti. Bu tr ikinci bir olaya asla dayanamayacan biliyordu. Onlar bu yzden buraya getirdim.
Zararlardan, tehlikelerden uzaklatrdm. Sonra her ey yeniden balaynca... yani sen ortaya knca... Ne
diye Katya'ya
179
ilgi gstermekte, vazgememekte bu kadar direndin?! Seni tekrar tekrar uyardm! Allah belan versin,
Montjean! Allah senin de, o inadnn da belasn versin!"
Paul'un asla insan iinde kullanmayaca bir kelime kullanmt. Gzlerimi yere indirdim, hibir ey
sylemedim. Passy hastanesindeki Bayan M.'tiii nasl arasra olmadk ayp kelimeleri, terbiyesine ve
yetitiriliine hi uymayacak sz ve deyimleri uluorta sylediini hatrladm.
Tekrar konutuunda sesi sakin, ii bo$ gibiydi. "Sonra dn gece babam bir silah sesi duyup dar frlam,
seni bulmu. izmesine sarlyor, sana yardm etmesi iin yalvanyormusun. Orada ylece, akn,
kalakalm. Ayn olay, ama ikinci kere! Kendi z kz... sevgili karsna o kadar ok benzeyen kendi
Hortense', tmyle, iyileemeyecek ekilde deli! Senden kam. Seni Katya'nn hasta zihninin bir kant
olarak grm. Dnp alma odasna gelmi. Trans halinde gibiymi. Masasna oturmu, yazmakta olduu
bir dipnotunu bitirmi, sayfann marjna o konunun baka hangi kitapta getiini not etmi, sonra defterini
kapatm ve... kendini vurmu. Vurmu kendini... Basit... vurmu..." sesi snd, bitti.
"Bahede olup bitenleri nereden biliyorsun? Sen orada miydin, Paul?
Kalarn atp bana bakt. Sorumun samalana can sklm gibiydi. "Ne? Ne demek istiyorsun?"
Katya'nn kiiliini PauPunkine balayan kaynakta bir atlak bulmutum. Onu kullanarak ikisini birbirinden
sarsmadan ayrabileceimi umuyordum. "Babann bahede neler yaptn nasl tarif edebiliyorsun, Paul?
Sen orada miydin?"
Ban iki yana sallad. "Hayr, ben... ben odamdaydm... uyuyordum."
"Anlyorum. O halde nereden biliyorsun neler olduunu?"
"ey... ey, Katya orada, glgelerin arasnda duruyormu. Sana nian alp tetii ektikten sonra yerinden
kprdamamm." Anlayabilmek iin gsterdii abadan aln krmt. Sonunda bana meydan okur gibi
bakt, abucak konutu. "Herhalde bana Katya anlatm olmal."
"Anlatt m?"
"Evet. Evet. Anlatm olmal. Baka nasl... ho nasl olduunun
180
ne nemi var... Hah, evet hatrladm. Katya beni uyandrd, Senin bahede yatmakta olduunu syledi.
Yararl olduunu anlatt. Olup biteni de o zaman anlatt. Hemen giyinip aaya kotum."
"O sra baban hl hayatta myd?"
"Evet. Hl odasndayd. Yaz yazyordu. Onu Paul geri dnd zaman buldu. Kendini ldrmt. Ve
de..."
"Ne? Paul mu dnp buldu onu dedin?
Gzlerini krptrd, iine acele bir soluk ekti, ama rahat bir sesle devam etti. "Evet, ben buldum onu. Seni
Salies'deki klinie gtrp dndm zaman buldum. Odasna tadm. Katya dolarken grp de...
yznn yars umu durumda... Daha sonra Katya'y her yerde aradm. Sonunda onu yaz kknde hasr
koltukta oturur buldum. Tam burada, benim oturduum yerde. Ona bakar bakmaz, sana ate ederken
zihnine bir eyler olduunu anladm. Sanki bir delik alm, dayanlmaz gereklerin hepsi o delikten ieriye
doluver-miti. Her eyi hatrlyordu. Hortense'n rzna geiliini. Zavall Marcel'i ldrn. Bana hepsini
sakin sakin... hastanede doktora anlatyormu gibi anlatt."
"Ama, Paul, dinle beni. Bunu anlamaya al. Eer her eyi hatrlamay baardysa, o zaman iyileme ans
da var demektir! Bunu anlyor musun? Zamanla, profesyonel yardmla,, tamamen iyileip kendisini
gerekten seven biriyle iyi bir hayat kurabilir!"
O gzlerini yumup ban iki yana sallad. "Hayr. O korkulara ve aclara alan kap ancak ksa bir sre ak
kald... akl kartran, korkun bir sre... ama bana olaylar anlatrken bile ayrntlar bulanklamaya,
unutulmaya balyor, biim deitiriyordu. Seni yerde grmenin oku, lyorsun sanmas, bir an iinde eski

yaralan yeniden depretirmi olmal. Ama tm anlarn bir arada akmas, ac anlar yeniden silmeye yaram
onlar tekrar kapam. stn kapam tabii... Yoksa onlar iyi etmemi." Bana doru bakt. Gzleri hznl
ve yumuakt. Kendi sesiyle konutu. "Seni hissettii, ama anlayamad tehlikeden korumaya yle
urayordu ki! Seni uzaklatrmak, gvene almak iin... sevmiyorum demeyi bile gze almt. Bunun ona
nasl bir ac verdiini dnebiliyor musun? Senin gzlerine bakarak... o iri, kara, Bask gzlerine bakarak...
seni sevmiyorum demek?!" Uzun bir sre yzme sevgi dolu baklarla
181
bakarken gzlerinin ularna ufack, hznl bir glmseme doku-nuverdi. Sonra ifadesi katlat, sesi yine
Paul'un sesine dnt. "O srada, tam seni neden vurmak zorunda kaldn anlatrken... aslnda sama,
hayali eyler sylyordu... senin kendisini kt hissetmesine, utanmasna sebep olduunu sylyordu.
Utan veren bir zevk... sonra da rza geme olayyla ilgili bir eyler... gzlerin derisinden frlayan zmler
gibi frlamas... ilgisiz szler... birden bana dnd, bararak kendini benim zerime att, yumruklarn
gsme indirmeye balad! Dnyada onun yerini alm olmakla sulad beni! Erkek olarak doduum iin.
Irzna geilemeyecek bir erkek olduum iin... oysa erkek olarak domas gereken oydu! O daha bykt bir
kere! Durumun hakszln haykrp duruyordu! mrmde duymadn sandm kelimeler kullanyordu.
Rhtm iileri duysa kulaklarna kadar kzarrlar... o tr kelimeler! Onu kucaklama, tutma abalarma kar
mcadele etti. Yumruklaryla suratma vurmaya alt. Bir yandan hkryordu. "Erkek karde ben
olmalydm! Ben olan olmalydm!" diye haykryordu. Sonra ii boalm, nefreti tkenmi gibi kollarma
yld kald. Ban kaldrdnda yzn grdm. Tkenmi fkesinin izleri vard o yzde. Gzleri vahiydi.
Hortlak grm gibiydi. Hemen anladm... anlar akmnn bittiini, bir daha hatrlanmayacan anladm.
Katya gitmiti artk. Hortense'm da daha nce gittii gibi. Kendini kollarmdan kurtard, eve doru kotu.
Katya gitmiti, Montjean... gitmiti artk." Katya'nn gzlerine yalar doluyor, dudaklar titriyordu. Sessiz
alyordu kaybolan Hortense iin. Paul de kaybolan Katya iin alyordu.
Yalar dininceye kadar sessiz kaldm. Fazla bym, vahile-mi baheye bakp duruyordu. Kirpikleri
slakt hl. Yanaklarndaki gzya izlerinin farknda deilmi gibiydi.
"Peinden eve gittin mi, Paul?"
akn bir ifadeyle yzme bakt. Can sklmt sanki. Benim hl orada olduuma sklmt. "Ne?"
"Katya'nn peinden eve gittin mi?"
Ban sallad. "Evet... evet..." Derin derin, yorgun bir sesle iin ekti.
"Sonra..."
182
"Birden aklma geldi... Katya babamn cesedini bulabilirdi. Yz umu durumda... biliyorsun. Bunun oku
onu belki... Ah, Tanrm! Onun peinden eve daldm. Katya, diye sesleniyordum. Hole girdiimde onu
grdm. Merdivenlerin sahanlnda duruyordu. Babam odasna tarken gtrp oraya braktm tabanca
da elindeydi. Ban eip aaya, bana bakt. Buz gibi... umutsuz gzlerle. Ama Montjean... ok garip bir
ey yapmt... korkun bir ey..." Birden sustu, kaskat, hi kprdamadan oturdu.
Gne gkyznde alalmaya balamt artk. Yapraklarn oluturduu glgeler tek gzne dmt.
br gzyle uzaklara bakyordu. Bu grnt omurgamda bir kere daha rpertiler dolamasna neden oldu.
"Neydi o, Paul? Ne yapmt bu kadar korkun?"
Kalarm atp ban iki yana sallad. Gzleri bulutlanm, akl sanki yine karmt. "Anlayamyorum.
Yukardan ona, aaya baktm zaman anladm ki... anladm ki nasl yapmsa yapm..."
"Aaya, ona doru mu baktn? Ama sahanlkta duran oydu, deil mi? Sen aada, holdeydin."
"Yoo, hayr. te yapt korkun ey buydu! Nasl yaptysa..."
Gzleri kardaki alan aratrr gibiydi. Sanki olay tekrar grmeye alyordu. Anlamaya alyordu.
"O... o hole dald. Bir yandan kendi adn haykryor, sesleniyordu. Sonra benim sahanlkta durmakta
olduumu grd, bana gzlerinde korkuyla bakt. Sanki ona bir zarar verecekmi gibi! stelik, Montjean...
benim elbiselerimi giymiti. Bendi sanki! Benmi gibi davranyordu! Hatta... Tanrm, ne iren! Salarn bile
kesmiti! Ben az nce babam bulmutum odasnda. Yatanda... korkuntu... iren. Elimde tabanca vard.
O ban kaldrp tabancaya doru bakt. Sanki ben onu vuracakmm gibi. Birden onun ne yapmak
istediini anladm. Zavall kz! Zavall Katya kendine saklanacak, kaacak bir yer bulmaya urayordu.
lerek hayatta kalmann srrn yllar nce kefetmiti. Kendisi Katya olmu, kirlenen Hortense'm lmesine
izin vermiti. Ama artk Katya da olamazd. Katya'nn deli olduunu anlamt artk. Paris'teki genci Katya
ldrmt. Seni de bahede Katya vurmutu. Ona utanlacak zevkler verdiin iin! ocukluumuzda gelen
misafirleri artr, iletirdik. kimiz de ayn in183
sanmz, ayn anda iki yerde birden bulunabiliyormuuz gibi yapardk. Zavall Katya olanca gcyle hayatta
kalmaya urayordu! Ben olmaya alyordu! Gidecek baka yeri yoktu! Ama ben ne olacaktm, Montjean?
Holde durmu, yukarya, ona bakyordum, gzlerindeki bir anlk mcadeleden, bana zarar vermek
istemediini anladm. Seviyordu beni. Onun kardeiydim ne de olsa! Olan domak benim kendi suum
deildi ki!"

"Sahanlkta durmu aaya, ona bakyordum. Benim elbiselerimi giyip salarn kesmesinden oka
kaplmtm. Derken aklma korkun bir fikir geldi. Ne greceimden korkarak bam edim, kendi stme
baktm. Beyaz bir elbise giymitim! Nasl yapar bunu bana, Montjean? Nasl olabilir byle ey? Sonra elimi
kaldrp salarma dokundum. Onun salaryd dokunduum, Montjean! Onun salar! Salarm uzatm,
topuz halinde toplamt. Herkes beni kadn sansn diye! stemiyordum ben kadn olmay! Irzma geilmesini
istemiyordum! Gzlerim zonkluyordu. Sanki birisi parmaklaryla bastryormu gibiydi gzlerime! Yoo! Hayr!
Derken bir anda ikimizin kafasnda da bir eyler netleiverdi. Bu dnyada ikimize birden yer yoktu. Yalnz
birimiz hayatta kalacaktk. Birbirimizi seviyorduk. Tabancay yavaa kaldrd, gsme doru nian ald.
Yukarya, ona baktm. Byle olmas gerektiini anlyordum. Bam sallayp glmsedim. Sonra o... o tetii
ekti ve... kendini vurdu."
Katya parmak ularn alnna smsk bastrd. Parmaklan titreyip alnnda beyaz benekler oluuncaya kadar.
Sonra parmaklarn krpk salarnn arasndan geirdi.
"Ah, Montjean! Onun ban kucama aldm, yle zavall duruyordu ki o ksa salaryla. Gzleri kprdand,
bana yavaa glmsedi. Sonra boaznn gerilerinden korkun bir gargara sesi geldi! Onun yzn kendi
gsme yasladm, lmemesi iin yalvardm ona! ptm onu! Birden katlat. Dudaklarnda kpkler vard!
Sonra da..." Katya'nn gzleri benimkileri arad. Anlay aryordu, umutsuzluk iinde. "Zavall Hortense
sonunda lmt, Montjean. Ama... ama... onu orada brakamazdm elbette. Gelen olurdu. Katya'-y bu
sama klk iinde, salar yle gdk gdk kesilmi durumda grrlerdi. Hakknda irkin eyler sylerlerdi
o zaman. Onu yukarya, odasna tamak zorundaydm. yle zor oldu ki! ok ard! Kemiksiz bir uval gibiydi. Sonunda onu yatana yatrmay baardm, kyafetini de yeniden dzelttim. Gzel
kadnd, biliyor musun? Belki tam anlamyla gzel deil ama... hotu. Elbiselerinden birin zerine rttm.
Tekrar gzel grnsn diye, Odadaki aynann nnden geerken gzm iliti... onun bana ne yapm
olduunu bir kere daha hatrladm ve iim buland. Bana giydirdii elbise kan iindeydi. Salarm da...!
Hemen klm deitirdim, salarm kestim. Galiba pek de iyi kesemedim. Eh, berber deilim ya, dostum.
Sonra hole ktm ve orada seni buldum. Sadn! Ah, Jean-Marc, sa olduuna o kadar sevindim ki!
Katya'nn seni ldrmediine yle sevindim ki!"
Yalar yine yanaklarndan aaya boalmaya balamt. Onu kollanma alp smsk tuttum. Gzlerimi
yummu, yanam onunkine dayamtm. Vcudu ac dolu hkrklarla sarslyordu.
Katya gibi hatrlamak ve Paul gibi anlamak yolunda gsterdii son abalar srasnda inanlmaz bir diyalog
sergilemi, sesi durmadan kendi sesiyle Paul'un sesi arasnda deiip durmutu. Bu aba tm gcn
tketmiti onun. Btn arln bana brakmt. Sonunda hkrklar sakinleti, panik iindeki solumas
yavalad. Onu kollarmda ileri geri salladm. Gzya damlalarndan biri azmn kesine dedi. Ilk tuz
tadn bugn bile hissedebiliyorum.
Birden kollarmda kprdanp kendini geri ekti. Alay dolu, metalik gzlerine baktmda, onun artk Paul
olduunu anladm... ebediyen.
Bana arkasn dnp avularyla salarn yassltt, yanaklarnda-ki yalar hzl, sabrsz hareketlerle sildi,
sonra ksa ksa seslerle gld, souk, kibirli bakn bana evirdi.
"Hepsini iyice anladn m, dostum? Burada epey heyecanl saat-lar yaadk. Yazk ki kardn!"
O kaim ses, o alayc ton, gzlerdeki o glmseme... evet, Katya artk ebediyen gitmiti.
Derin bir soluk alp konutum. Sesim, tutmaya altm gz-yalarmdan bouklamt. "imdi... imdi ne
yapacaksn, Paul?"
"Hadi, hadi dostum... ne seeneim var ki? Belli ki Katya'nn intiharnn suu bana yklenecek. Ne de olsa...
kabul etmek gerekir, dnyann en yutulacak hikayesi deil pek. Beni idam edecek deil184
185
ler. O kadar temiz olmayacak." Kkr kkr gld. "Katya burada olsa buna da bir kelime oyunu bulurdu,
eminim. Asmazlar beni. Tmarhanelerin pisliine dayanabilmem sz konusu olmaz. Sohbetin ne kadar tatsz
dnemiyorum bile!" Yine gld. "Yoo, olamaz elbette." ki basama kp yaz kkne admn att.Hasr
koltuun zerinde duran tabancay eline ald, Paul gibi oturdu. "Bereket versin benim snfmdan erkeklerin
bu gibi durumlarda yedek bir zm yolu vardr. Katya bu toplumda erkek olmann avatajlarna deinirken
haklyd. Bence artk gitme vaktin geldi, Doktor. Rengin biraz solgun gibi. Kan kayb her zaman yapar bunu.
Kanl canl Basklar'a bile yapar."
Haklyd, biliyordum. Baka yolu yoktu. Katya bir akl hastanesinde yaasn, ha? Bayan M. gibi? Yoo, hayr!
Hem zaten Katya aslnda zaten lmt. Yukarda, yatanda yatyordu.
Bitkin, bam dnerek, oradan ayrlmak zere dndm.
Paul'un tembel sesi durdurdu. "Ha, aklma gelmiken... Katya sana bir ey vermemi istemiti." Ceketinin
gs cebinden ufack bir kese kard. "Bunlar seninmi galiba."
"Benim deil. Onlar Katya'ya hediyeydi."
"Sahi mi?" akllardan birine merakla bakt, inceledi. "Eh, kimse seni hediye verme konusunda fazla msrif
olmakla sulayamaz." dedi.

"Evet, herhalde sulayamaz, Paul? Bana bir iyilik yapar msn?"


"Ufak bir eyse hay hay, dostum."
"O akllar benim iin saklar msn? Elinde tut yeter... hatrlamak iin."
Metalik baklar bir an iin yumuad, sonra srtt. "Senin o kadar houna gidecekse... neden
yapmayaym?"
"Teekkr ederim." Dndm, ot brm patika boyunca uzaklatm.
Arabay bahe duvarnn yan sra srerken gne de batyordu. Yolun iki yanndaki aalar, yerden
ykseliyormu gibi grnen n etkisiyle amber rengine dnmt. Silah sesi, ksran kulaklarn
arkaya doru yatrmasna neden oldu.

You might also like