You are on page 1of 127

Gabriel Garcia Marquez _ ALBAYA MEKTUP YAZAN KMSE YOK

Albay kahve tenekesinin tepesini kaldrd ve yalnzca bir kk kak


kahve kalm olduunu grd. Kab ateten indirip suyun yarsn toprak
zemine dkt ve ekilmi kahvenin son zerreleri de pas krntlaryla karp
kaba dklene kadar tenekenin iini bir bakla kazd.

Masum ve inanl bir tavrla ta ocan yannda oturup kahvenin


kaynamasn beklerken, barsaklarnda mantar ve zehirli zambaklarn kk
sald duygusuna kapld. Aylardan ekimdi. Kendisi gibi buna benzer pek ok
sabah atlatabilmi biri iin bile geirmesi zor bir sabaht. Nerdeyse altm yldr
son i sava bittiinden beri beklemekten baka hibir ey yapmamt albay.
Gelen birka eyden biri de ekimdi.

Kahveyle yatak odasna girdiini gren kars cibinlii kaldrd. Bir gece
nce bir astm nbetine tutulmutu ve imdi uykulu bir hali vard. Ama fincan
almak iin doruldu.

"Ya sen?"

"Ben itim," diye yalan syledi albay. "Koca bir kak daha vard."

O srada anlar almaya balad. Albay cenazeyi unutmutu. Kars


kahvesini ierken o da haman bir ucunu kancadan karp kapnn
arkasndaki br uca doru sard. Kadn len adam dnd.

"1922'de domutu," dedi. "Olumuzdan tam bir ay sonra. 7 Nisan'da."

Hrtl soluklar arasnda kahvesini yudumlamay srdryordu.


Kavisli, kat belkemiinin stnde bir tutam beyazlktan ibaretti. Skntl
solumas sorularn kesin cmlelere dntrmesine neden oluyordu.
Kahvesini bitirdiinde hala len adam dnyordu.

"Ekimde gmlmek korkun olmal," dedi, Ama kocas ilgilenmedi.


Pencereyi at. Ekim avluya girmiti. Yeilin keskin tonlaryla fkran bitkilere,
solucanlarn amurda yapt tepeciklere dikkatle bakarken, albay uursuz ay
yine hissetti barsaklarnda.

"Rutubet iliklerime iledi," dedi.

"K geldi," diye yantlad kadn. "Yamurlar baladndan beri orapla


yatmam sylyorum sana."

"Bir haftadr yle yatyorum zaten."


Yamur hafif hafif ama hi durmakszn yayordu. Albay yn bir
battaniyeye sarnp hamaa dnmeyi tercih ederdi. Ama atlak anlarn srar
ona cenazeyi anmsatyordu. "Ekim geldi," diye fsldad ve odann ortasna
doru yrd. Karyolann ayana balanm horozu ancak o zaman anmsad.
Bir dv horozuydu bu.

Fincan mutfaa gtrdkten sonra oturma odasndaki tahta oymal


sarka saati kurdu. Astml birinin solumas iin fazlaca dar olan yatak
odasnn aksine oturma odas geniti. Burada ufak, rtl bir masann
evresinde drt salam salncakl sandalye ve aldan bir kedi vard. Saatin
karsndaki duvarda gllerle ykl bir sandalda tllere brnm ve ak
melekleriyle evrelenmi bir kadnn resmi vard.

Saati kurmay bitirdiinde yediyi yirmi geiyordu. Sonra horozu


mutfaa gtrp ocan ayaklarndan birine balad, tenekedeki suyu deitirdi
ve yanma bir avu msr koydu. Tahta perdedeki bir delikten ieri bir grup
ocuk girdi. Horozu sessizce seyretmek iin evresini alp oturdular.

"Kesin u hayvana bakmay," dedi albay. "Bu kadar ok bakarsanz


eskir horozlar."

ocuklar kmldamad. lerinden biri popler bir arknn notalarm


armonikasyla almaya balad. "Bugn alma unu," dedi albay ocua.
"Kasabada cenaze var." ocuk aleti pantolonunun cebine koydu. Albay da
cenaze iin giyinmek zere yatak odasna girdi. '

Karsnn astm nedeniyle beyaz takm tlenmemiti. Bu durumda,


evlendiinden beri yalnzca zel olaylarda kulland eski siyah takm giymek
zorundayd. Takm sandn dibinde, gazetelere sarlm ve ufak naftalin
topaklaryla gvelerden korunmu olarak bulabilmek iin biraz aba harcad.
Kadn yataa uzanm, hala len adam dnyordu.

"Agustin'le bulumutur bile," dedi. "Belki ona lmnden sonra iine


dtmz durumdan sz etmez."

"u anda belki de horozlardan konuuyorlar dr," dedi albay.

Sandkta kocaman, eski bir emsiye buldu. Kars onu albayn partisi
iin para toplamak amacyla dzenlenen bir eya piyangosunda kazanmt.
Ayn gece, yamura karn srdrlen bir ak hava gsterisine gitmilerdi.
Albay, kars ve o zaman sekiz yanda olan oullar Agustin, emsiyenin altnda
oturup gsteriyi sonuna kadar izlemilerdi. imdi ise Agustin lm, parlak
saten kuma ise gveler yemiti.

"Sirk palyaolarna yakr emsiyemizden artakalana bak," dedi albay,


eski deyimlerinden birini kullanarak. Bann zerinde kk metal
ubuklardan oluan gizemli bir at ald. "imdi yalnzca yldzlar saymaya
yaryor."

Glmsedi. Ama kadn emsiyeye bakmak zahmetine katlanmad. "Her


ey yle," diye fsldad. "Canl canl ryoruz." Sonra dikkatini len adam
zerinde younlatrabilmek iin gzlerini kapad.

Albay el yordamyla tra olduktan sonra uzun zamandr aynas yoktu


sessizce giyindi. Bacaklarn nerdeyse bir uzun don kadar sk saran pantolonu,
bileklerinde iplerle bzlp balanyor, bbrek hizasna dikilmi iki yaldzl
tokadan geen, pantolonla ayn kumatan iki ask yardmyla belinde
duruyordu. Kemer kullanmyordu. Eski ambalaj kad renginde ve bir o kadar
da sert olan gmlei, taklp kartabilen yakay da tutmaya yarayan bakr bir
dmeyle iliklenmiti. Ama yaka yrtlm olduundan albay kravat takma
fikrinden vazgeti.
Her eyi olaanst bir imi gibi yapyordu. Ellerinin kemikleri, gergin,
saydam, boynunun derisi gibi hafif lekeli bir deriyle kaplanmt. Rugan
ayakkablarm giymeden nce dikilerindeki kurumu amuru kazd. Kars
onu o anda, evlendikleri gnk gibi giyinmi olarak grd. Ancak o zaman
kocasnn ne kadar yalanm olduunu fark etti.

"zel bir olay iin giyinmi gibi grnyorsun," dedi.

"Bu cenaze zel bir olay," dedi albay. "Yllardr grdmz lmler
arasnda doal nedenlere dayanan ilk lm bu."

Hava dokuzdan sonra at. Albay kmaya hazrlanrken, kars


ceketinin kolundan yakalad.

"Sam tara," dedi.

Albay elik rengi, diken diken kabaran salarn1kemik bir tarakla


yattrmaya alt. Ama bo bir abayd bu.

"Bir papaana benziyorum herhalde," dedi.

Kadn onu inceledi. Papaana benzemediini dnd. Somun ve


cvatalarla eklemlenmi gibi grnen salam kemikleriyle kupkuru bir adamd.
Gzlerindeki canllk nedeniyle formann iinde saklanm gibi grnmyordu.

"Byle iyisin," diye itiraf etti kadn, sonra kocas odadan karken
ekledi: "Sor bakalm doktora, bu evde stne kaynar su mu dkmz."

Kasabann kysnda, ats palmiye yapraklaryla rtl, badanas pul


pul dklen bir evde yayorlard. Hava hala rutubetliydi ama yamur
durmutu. Albay evlerin st ste yld dar bir sokaktan geerek meydana
doru yrd. Ana caddeye knca rperdi. Kasaba gz alabildiine
ieklerden bir halyla kaplanmt. Kap eiklerinde oturan siyahlar iindeki
kadnlar cenazeyi bekliyorlard.

Meydanda yamur yine iselemeye balad. Bilardo salonunun sahibi


albay kapsndan grd ve kollarm ap seslendi:

"Albay, bekleyin de size bir emsiye vereyim."

Albay ban evirmeden yantlad.

"Teekkr ederim. Byle iyiyim."

Cenaze alay henz kiliseden kmamt. Beyazlar giymi siyah kravatl


adamlar bask kap aznda, emsiyelerinin altnda konuuyorlard. lerinden
biri meydandaki su birikintilerinin stnden atlayan albay grd.

"Buraya snn dostum," diye seslendi.

emsiyenin altnda yer at.

"Teekkrler dostum," dedi albay.

Ama daveti kabul etmedi. len adamn annesine basal dilemek iin
doruca eve girdi. lk alglad ey bir sr farkl iein kokuuydu. Sonra
scaklk artt. Albay yatak odasna ylm kalabaln arasndan kendine yol
amaya alt. Ama biri suratna elini koydu ve onu akn yzler arasndan
iterek odann arkalarna, lnn derin ve kocaman alm burun deliklerinin
olduu yere doru gtrd.

Orada lnn annesi, palmiye yapraklarndan rlm bir yelpazeyle


tabutun evresindeki sinekleri kovuyordu. Siyahlar iindeki br kadnlar,
yzlerinde bir nehrin akntsna bakar gibi bir ifadeyle ly seyrediyorlard.
Birden odann arkalarndan bir ses ykseldi. Albay bir kadn yana ekti,
lnn annesine profilden bakarak elini omzuna koydu.

"ok zldm," dedi.

Kadn ban evirmedi. Azn ap ulur gibi bir ses koyuverdi. Albay
irkildi. Titrek bir haykrla sarslan ekilsiz bir kalabalk tarafndan cesede
doru itildiini hissetti. Elleri iin salam bir dayanak arad ama duvar
bulamad. Duvarn yerinde baka gvdeler vard. Biri kulana yavaa, ok
yumuak bir sesle, "Dikkat edin albay," dedi. Bam hzla dndrd ve lyle
yz yze geldi. Ama onu tanmad nk kat ve dinamik bir grnm vard
ve elinde trompeti, beyaz rtlere sarnm haliyle kendisi kadar tedirgin
gibiydi. Albay soluk alabilmek iin ban lklarn yukarsna kaldrd
zaman, kapal kutunun duvarlara doru dalp giden iekli bir yamatan
aaya, kapya doru ine ka ilerlediini grd. Terliyordu. Eklemleri
aryordu. Bir an soma cadde de olduunu anlad, nk iseleyen yamur
gzkapaklarn actyordu. Biri kolundan yakalayp, "abuk olun dostum, sizi
bekliyordum," dedi.

Sabas't bu, albayn len olunun vaftiz babas ve partisinin siyasi


zulmden kurtulup kasabada yaamay srdrm olan tek lideri. "Sa olun
dostum," dedi albay ve emsiyenin altna girerek sessizce yrd. Bando,
cenaze marn almaya balad. Albay trompetin eksikliini fark etti ve ilk kez
lnn gerekten lm olduuna inand.

"Zavall adam," diye mrldand.

Sabas boazn temizledi. Boyu albaydan ksa olduu iin sol elindeki
emsiyenin sapn nerdeyse bayla ayn hizada tutuyordu. Cenaze alay
meydandan ayrlnca konumaya baladlar. O zaman Sabas kederli bir yzle
albaya dnd:

"Horozdan ne haber, dostum?"

"Hala duruyor," diye yantlad albay.

O anda birinin bardn duydular:

"O lyle nereye gidiyorlar?"

Albay gzlerini kaldrd. Klarn balkonunda takn bir tavrla duran


belediye bakanm grd. stnde flanel i amarlar vard, trasz yana
imiti. algclar mar kestiler. Bir an sonra albay belediye bakanna
baran Peder Angel'in sesini tand. emsiyenin stnde tprdayan yamurun
arasnda, karlkl konutuklarn duydu.

"Neymi?" dedi Sabas.

"Bir ey deil," diye yantlad albay. "Cenaze polis klasnn nnden


geemezmi."

"Unutmutum," diye haykrd Sabas. "Skynetim altnda olduumuzu


hep unutuyorum."

"Ama bu bir ayaklanma deil ki," dedi albay. "Yoksul bir mzisyenin
cenazesi."

Cenaze alay yolunu deitirdi. Yoksul mahallelerde kadnlar sessizce


trnaklarn kemirerek alayn geiini izliyorlard. Ama sonra, caddenin ortasna
karak lnn tabutun iinde kendilerim dinlediine inanyormuasna vg,
kran ve veda lklar attlar. Albay mezarlkta kendini hasta hissetti. Sabas,
ly tayan adamlara yol amak iin onu duvara doru iterken glmseyen
yzn ona evirdiinde sert bir ehreyle karlat.

"Neyiniz var dostum?" diye sordu Sabas.

Albay iini ekti.

"Ekim geldi."

Ayn caddeden dndler. Hava amt. Gk derin, keskin bir maviydi.


Artk yamayacak, diye dnd albay ve kendini daha iyi hissetti, ama hala
keyifsizdi.Sabas onun dncelerini bld.

"Bir doktora grnn."

"Hasta deilim," dedi albay. "Yalnzca ekim aynda barsaklarmda


hayvanlar varm gibi hissediyorum."

"Ya," dedi Sabas. Evinin kapsnda albaya veda etti. Evi, dvme
demirden pencere parmaklklar olan iki katl yeni bir yapyd. Albay, takm
elbisesini bir an nce karmak iin sabrszlanarak evine doru yneldi. Az
sonra yine dar kp bir teneke kahveyle horoz iin bir miktar msr almak
zere kedeki dkkana gitti.

Albay perembe gn hamanda uzanmay yeledii halde horozla


ilgilendi. Hava birka gn kapal kald. Hafta boyunca albayn karnndaki
bitkiler ieklendi. Astml kadnn cierlerinin sln dinleyip zlerek
gecelerce uykusuz kald. Ama cuma gn leden sonra, bir atekes balad
ekim. Agustin'in arkadalar kendisi gibi terzi dkkannda alan horoz dv
tutkunu iiler bunu frsat bilerek horozu yoklamaya geldiler. yi durumdayd.

Albay evde karsyla yalnz kalnca yatak odasna dnd. Kadn


toparlanmt.

"Ne diyorlar?" diye sordu.

"ok hevesliler," diye bilgi verdi albay. "Herkes horoza oynamak iin
para biriktiriyor."

"Bu kadar irkin bir horozda ne buluyorlar bilmem," dedi kadn. "Bana
bir hilkat garibesi gibi grnyor, kafas ayaklarna gre fazla ufak."

"Yrenin en iyisi olduunu sylyorlar," diye yantlad albay. "Aa


yukar elli peso deerinde."
Sylediklerinin horozu alkoyma kararm mazur gsterdiinden emindi.
Dokuz ay nce horoz dvlerinde el altndan bildiri datt iin vurularak
ldrlen oullarndan bir hatrayd o. "Pahal bir hayal," dedi kadn. "Msr
bitince onu kendi cierimizle beslemek zorunda kalacaz." Albay dolapta
yelken bezinden beyaz pantolonunu ararken uzunca bir sre dnd.

"Yalnzca birka ay," dedi. "Ocakta dvlerin olacan imdiden


biliyoruz. O zaman onu daha fazlasna satabiliriz."

Pantolonun tlenmesi gerekiyordu. Kadn onu kmrlerin stnde


stlm iki demirle ocan stne gerdi.

"Dar kmakta acelen ne?" diye sordu.

"Posta."

"Bugnn cuma olduunu unutmutum," dedi kadn, yatak odasna


dnerken. Albay giyinmiti ama pantolonsuzdu. Kadn kocasnn
ayakkablarna dikkatle bakt.

"Bu ayakkablar atlacak durumda," dedi. "Sen ruganlarn giy yine."

Albay kendini meyus hissetti.

"Bir yetimin ayakkablarna benziyorlar," diye itiraz etti. "Ne zaman


onlar giysem kendimi yetimhane kaa gibi hissediyorum."

"Biz de olumuzun yetimleriyiz," dedi kadn.

Bu kez de kocasn ikna etti. Albay, daha teknelerin ddkleri


almadan limana doru yrd. Rugan ayakkablar, kemersiz beyaz pantolon
ve taklp karlan yakas olmayan, boynunda bakr dmeyle iliklenen gmlek.
Suriyeli Musa' nn dkkanndan teknelerin rhtma yanamasn seyretti.
Yolcular sekiz saat hareketsiz kalmaktan uyumu bir halde indiler. Her
zamankiler: gezgin satclar ve her zamanki gibi bir hafta nce gitmi olup da
imdi dnen kasaballar.

Sonuncusu posta teknesiydi. Albay onun yanamasn acl bir


tedirginlikle izledi. Tepede, teknenin bacasna balanm ve bir muambayla
korunmu olan posta antasn grd. On be yllk bekleyi, sezgisini bilemiti.
Horoz, kaygsn bilemiti. Posta efinin tekneye girip antay zerek omzuna
vurduu andan balayarak albay onu gznden ayrmad.

Onu limana paralel cadde boyunca, sergilenen rengarenk mallaryla


dkkanlarn ve iporta tezgahlarnn oluturduu labirent iinde izledi. Bunu
her yapnda, korkudan ok farkl ama onun kadar ezici bir kayg yayordu
albay. Doktor postanede gazeteleri bekliyordu.

"Karm evimizde stnze kaynar su mu dktmz soruyor," dedi


albay.

Kafatas dz ve parlak siyah salarla kapl gen bir adamd doktor. Di


yapsnn kusursuzluunda inanlmaz bir ey vard. Astmlnn saln sordu.
Albay, mektuplar kk blmelere datan posta efinden gzlerini ayrmadan,
ayrntl bir rapor verdi. efin hareketlerindeki arlk onu ileden karyordu.

Doktor mektuplarm gazete tomaryla birlikte ald. Tbbi reklam


brorlerini bir yana ayrd. Sonra kiisel mektuplarna gz gezdirdi. Bu arada
posta efi de orada bulunanlara mektuplarm datyordu. Albay alfabede kendi
harfine ayrlm olan blmeyi gzlyordu. Mavi kenarl bir uak zarf sinir
gerginliim artrd.

Doktor gazetelerin bandn at. Balklar okurken albay da gzleri


kk blmeye dikili posta efinin onun nnde durmasn bekledi. Ama ef
durmad. Doktor gazeteleri okumay brakt. Albaya bakt. Sonra telgraf
anahtarnn nnde oturan posta efine, sonra yine albaya bakt.

"Biz gidiyoruz," dedi.

Posta efi bam kaldrmad.

"Albaya bir ey yok," dedi.

Albay mahcup olmutu.

"Bir ey beklemiyordum," diye yalan syledi. Tmyle ocuksu bir


bakla doktora dnd. "Bana mektup yazan yok."

Sessizlik iinde geri dndler. Doktor youn bir dikkatle gazeteleri


okuyordu. Albay her zamanki gibi, kayp bir paray aramak iin kendi ayak
izlerine basarak geri dnen bir adamnkilere benzeyen admlarla yryordu.
Parlak bir le sonrasyd. Meydandaki badem aalar ryen son
yapraklarm dkyorlard. Muayenehanenin kapma vardklarnda hava
kararmaya balamt.

"Haberlerde ne var?" diye sordu albay.

Doktor ona birka gazete verdi.

"Hi kimse bilmiyor," dedi. "Sansrclerin baslmasna izin verdii


satrlarn aralarm okumak zor."
Albay nemli balklar okudu. Uluslararas haberler. En tepede,
Svey Kanal hakknda drt stunu kaplayan bir rapor. n sayfann hemen
hemen tm cretli lm ilanlaryla kaplyd.

"Seim umudu yok," dedi albay.

"O kadar saf olmayn albay," dedi doktor. "Mesih'i beklemek iin fazla
yalandk artk."

Albay gazeteleri geri vermeye yeltendi, ama doktor kabul etmedi.

"Eve gtrn onlar," dedi. "Bu gece okuyup yarn geri verebilirsiniz."

Yediyi biraz gee kuledeki anlar filmlerin sansre gre


snflandrlmasn bildirmek iin ald. Peder Angel her ay postayla gelen
sralamalara uygun olarak filmin ahlaki snflandrmasn yapmak iin bu yolu
kullanyordu. Albayn kars on iki vuru sayd.

"Kimse iin uygun deil," dedi. "Hemen hemen bir yldr filmler herkes
iin kt."

Cibinlii indirirken mrldand, "Dnya bozuldu." Ama albay yorum


yapmad. Yatmadan nce horozu karyolann ayana balad. Evi kilitleyip
yatak odasna biraz bcek ilac skt. Sonra lambay yere koydu, hamam
kurdu ve gazeteleri okumak zere uzand.

Onlar ilk sayfadan son sayfaya kadar, reklamlar bile atlamadan, tarih
srasna gre okudu. Saat on birde sokaa kma yasam bildiren boru ald.
Albay okumasn yarm saat sonra bitirdi, avlunun kapm gecenin kopkoyu
karanlna at ve sivrisineklerle kuatlm bir halde duvar direklerine doru
iedi. Yatak odasna dndnde kars uyankt.

"Emekli askerler hakknda hibir ey yok mu?" diye sordu albaya.

"Yok," dedi albay. Hamaa yatmadan lambay sndrd. "Balangta


hi deilse emeklilerin listesini yaynlamlard. Ama aa yukar be yldr bir
ey syledikleri yok."

Gece yarsndan sonra yamur yad. Albay uyumay baard ama biraz
soma barsaklarmdan gelen alarmla uyand. Damn bir yerinde bir aknt fark
etti. Yn bir battaniyeye kulaklarna kadar brnp karanlkta delii bulmaya
alt. Belkemiinden aa souk bir ter boand. Atei vard. Bir pelte
havuzunda i ie daireler izerek yzyormu gibi hissediyordu kendini. Biri
konutu. Albay portatif devrimci yatandan yantlad.
"Kiminle konuuyorsun?" diye sordu kars.

"Albay Aureliano Buendia'nn kampna kaplan klnda gelen ngiliz'le,"


diye yantlad albay. Ateler iinde yanarak hamanda dnd. "Marlborough
Dkyd."

Gn aarrken bulutlar almt. Albay, ayin iin ikinci arda


hamaktan atlad ve kendini horozun tyle alkalanan akn bir geree
yerletirdi. Ba hala i ie daireler izleyerek dnyor, midesi bulanyordu.
Avluya kt ve kn duyulur duyulmaz fsltlaryla karanlk kokular arasndan
helaya doru yrd. inko daml kk tahta blmenin havas heladan gelen
amonyak kokusuyla arlamt. Albay kapa kaldrdnda gen eklinde bir
sinek bulutu ukurdan dar urad.

Aslsz bir alarmd. Albay zmparalanmam tahtalardan yaplma setin


stnde melirken, engellenen bir drtnn rahatszln hissetti. Ezici
basknn yerini sindirim yolunda donuk bir ar almt. "Hi kuku yok," diye
mrldand. "Her ekimde ayn ey." Ve barsaklarndaki mantar yatana kadar
yine o masum ve inanl bekleyi tavrm taknd. Sonra horoza bakmak iin
yatak odasna dnd.

"Dn gece ateten sayklyordun," dedi kars.

Bir haftalk bir nbetten soma toparlanm, odaya ekidzen vermeye


balamt. Albay anmsamaya alt.

"Ateten deildi," diye yalan syledi. "Yine o rmcek alan ryasyd."

Her zaman olduu gibi, kadn nbetten sinirsel bir enerjiyle dolu
kmt. Btn sabah evin altm stne getirdi. Saat ve gen kzn resmi
dnda her eyin yerini deitirdi. O kadar zayf ve esnek grnyordu ki,
aaya kadar dmelenmi siyah giysisi ve bez terlikleriyle ortalkta dolarken
duvarlardan yryp geecek gce sahipmi duygusunu veriyordu. Ama on
ikiden nce hacmini, insan arln yeniden bulmutu. Yatakta, bir boluktan
farkszd. imdi ise ereltiotu ve begonya sakslar arasnda dolarken, ev onun
varlyla dolup tayordu. Tropikal topran retebildii tm yenilen eylerin
doranp kaynatld tencereyi kartrrken, "Agustin'in senesi dolsayd ark
sylemeye balardm," dedi.

"Cann ark sylemek istiyorsa syle," dedi albay. "Dalana iyi gelir."

le yemeinden sonra doktor geldi. Albayla kars mutfakta kahve


ierken sokak kapm iterek ap bard:

"Herkes ld m?"
Albay onu ieri buyur etmek iin kalkt.

"yle grnyor doktor," dedi, oturma odasna girerken. "Saatinin


akbabalara ayarl olduunu hep sylerdim
zaten."

Kadn muayene iin hazrlanmak zere yatak odasna girdi. Doktor


albayla birlikte oturma odasnda kald. Scaa karn, doktorun tertemiz keten
takmndan bir tazelik kokusu yaylyordu. Kadn hazr olduunu bildirdii
srada, doktor albaya bir zarf iinde yaprak kat verdi. Yatak odasna
girerken, "Dn gazetelerin basmadklar bunlar," dedi.

Albay da yle tahmin etmiti. lkedeki olaylarn, el altndan datlmak


zere teksirle oaltlm bir zetiydi bu. lkenin i kesimlerindeki silahl
direniin durumuna ilikin aklamalar. Albay kendini bozguna uram
hissetti. Gizli raporlarla dolu on yl, hibir haberin bir sonraki ayn
haberlerinden daha artc olmadn retmemiti ona. Doktor oturma
odasna dndnde okumay bitirmiti.

"Hasta benden salkl," dedi doktor. "Byle bir astmla yz yana


kadar yaayabilirdim."

Albay ona dik dik gibi bakt. Tek kelime sylemeden zarf geri verdi,
ama doktor almad.

"Bakalarna geirin," dedi alak sesle.

Albay zarf pantolonunun cebine koydu. Kadn yatak odasndan


karken, "u aralar bir gn lp gideceim ve sizi de yanmda cehenneme
gtreceim doktor," diyordu. Doktor, dilerinin beylik prltsyla sessizce
karlk verdi. Kk masaya bir sandalye ekip antasndan birka bedava
numune kavanozu kard. Kadn mutfaa doru yrd.

"Bekleyin de kahveyi staym."

"ok teekkr ederim, imeyeyim," dedi doktor. "Size beni zehirleme


ansm vermeyi kesinlikle reddederim."

Kadn mutfakta gld. Doktor yazmay bitirince reeteyi yksek sesle


okudu, nk el yazsn kimsenin skemeyeceini biliyordu. Albay dikkatini
toplamaya alyordu. Kadn mutfaktan dndnde, kocasnn yznde bir
nceki gecenin sarsntsn grd.

"Bu sabah atei vard," dedi, kocasn gstererek. "Nerdeyse iki saat i
sava hakknda sama sapan konutu durdu."
Albay irkilmiti.

"Ateten deildi," dedi srarla, kendini toplayarak. "Zaten kendimi hasta


hissettiim gn p tenekesine kendim frlatp atacam."

Gazeteleri bulmak iin yatak odasna girdi.

"ltifatnza teekkr ederim," dedi doktor.

Birlikte meydana doru yrdler. Hava kuruydu. Asfalt scaktan


erimeye balamt. Doktor veda ederken albay kenetlenmi dilerinin
arasndan alak sesle sordu:

"Borcumuz nedir doktor?"

"imdilik yok," dedi doktor, albayn omzuna hafife vurarak. "Horoz


kazandnda dolgun bir fatura gnderirim size."

Albay gizli mektubu Agustin'in arkadalarna vermek iin terzi


dkkanna gitti. Partili arkadalar ldrldnden ya da kasabadan
srldnden ve albay her cuma postay beklemekten baka ura olmayan
bir adama dntnden beri tek sma orasyd.

le sonrasnn sca kadnn enerjisini kamlamt. Verandada


begonyalarn arasnda, eski giysilerin durduu bir kutunun yanma oturmu,
hi yoktan yeni bir giysi var etme mucizesini yaratyordu yine. Kollardan
yakalar, srtlardan ve kare yamalardan manetler yapyordu. Deiik renklerde
paralardan olumakla birlikte kusursuzdu bunlar. Bir austosbcei avluda
vzldad. Gne soldu. Ama onun begonyalarn zerine iniini grmedi kadn.
Bam ancak akam karanlnda albay eve dnd zaman kaldrd. Sonra
boynunu iki eliyle kavrad, parmaklarm trdatt.

"Kafam tahta gibi, kaskat," dedi.

"Hep yleydi zaten," dedi albay. Ama sonra karsnn bedeninin


rengarenk krpntlarla rtl olduunu grd.

"Saksaana benziyorsun."

"Seni giydirebilmek iin yar saksaan olmak zorunda insan," dedi


kadn. Ayn renkten olan yaka ve manetler dnda ayr renk kumatan
yaplm bir gmlei kaldrp gsterdi. "Karnavalda tek yapacan ey ceketini
karmak."

Altda alan anlar szn kesti. Kadn yatak odasna ynelirken,


"Tanrnn Melei Marye bildirdi," diye yksek sesle dua etti. Albay okuldan
sonra horoza bakmaya gelen ocuklarla konuuyordu. Sonra ertesi gn iin
msr kalmadn anmsayarak karsndan para istemek iin yatak odasna
girdi.

"Sanrm yalnz elli sent kald," dedi kadn.

Paray, bir mendilin kesine dmlenmi olarak yatan altnda


saklyordu. Agustin'in diki makinesinden gelen parayd bu. Dokuz ay boyunca
onu kendi gereksinimleri ile horozunkiler arasnda blerek, kuru kuru
harcamlard. imdi yalnzca iki tane yirmi sentlikle bir on sentlik kalmt.

"Yarm kilo msr al," dedi kadn. "style de yarn iin kahveyle yz
gram peynir alrsn."

"Ve kap aralna asmak iin altn bir fil," diye devam etti albay. "Yalnz
msr krk iki tutuyor."

Bir an dndler. Kadn nce, "Horoz bir hayvan olduuna gre


bekleyebilir," dedi. Ama kocasnn yzndeki ifadeyi grnce dnceye dald.
Albay yatan stnde, dirseklerini dizlerine dayam, elindeki paralar
ngrdatarak oturuyordu. "Benim hatrm iin deil," dedi bir an sonra. "Bana
kalsa hemen bu akam bir horoz yahnisi yapardm. Elli pesoluk bir hazmszlk
ok iyi olurdu." Boynundaki bir sivrisinei ezmek iin duraklad. Sonra odada
dolaan karm gzleriyle izledi.

"Beni zen u yoksul olanlarn para biriktiriyor olmas."

Sonra kadn dnmeye balad. Elindeki bcek ldrcyle tam bir


dn yapt. Albay onun tavrnda gerekd bir eyler grd; sanki danmak
iin evin ruhlarm aryor gibiydi. Sonunda elindekini stnde basmalarn
durduu kk rafa brakt ve urup rengi gzlerini albayn urup rengi
gzlerine dikti.

"Msr al," dedi. "Nasl geineceimizi Tanr bilir."

Ertesi hafta boyunca her sofraya oturularnda, "oalan somunlar


mucizesi bu," diye yineledi albay. rme, dikme ve onarma konusundaki
artc yeteneiyle kadn, evi hi parasz evirmenin anahtarn bulmu
gibiydi. Ekim, atekesini uzatmt. Rutubet, yerini uykuya brakmt. Bakr
rengi gnein rahatlatt kadn le sonrasn karmak sa tuvaletine verdi.
Bir le sonras uzun mavi rglerim birka dii eksik bir tarakla amaya
alrken, "Ayin balad," dedi albay. kinci le sonras, kadn kucanda
beyaz bir arafla avluda oturup daha sk dili bir tarakla nbeti srasnda
oalm olan bitleri temizledi. Sonunda salarn lavanta suyuyla ykad,
kurumasn bekledi ve ense kknde iki kez kvrp bir tokayla tutturdu. Albay
bekliyordu. Gece, hamanda uykusuz yatarken, saatlerce horozun yazgs iin
kayglanyordu. Ama aramba gn onu tarttklarnda iyi durumda olduunu
grdler.

Ayn le sonras, Agustin'in arkadalar horozun zaferinden elde


edecekleri hayali kazanlarm hesap ederek evden ayrlrken, albay da kendini
iyi hissetti. Kars onun san kesti. Albay, bam elleriyle yoklayarak, "Bern
yirmi ya genletirdin," dedi. Kadn kocasna hak verdi.

"yi olduum zaman lleri diriltebilirim," dedi.

Ama inana pek az saat srd. Evde artk saat ve resimden baka
satacak ey kalmamt. Perembe gecesi, olanaklarnn snrnda, kadn
duruma ilikin kayglarn aa vurdu.

"Kayglanma," diye avuttu albay. "Posta yarn geliyor."

Ertesi gn doktorun muayenehanesinin nnde tekneleri bekledi.

"Uak harika bir ey," dedi albay. Gzleri posta antasnn stndeydi.
"Bir gecede Avrupa'ya gidebileceinizi sylyorlar."

"Doru," dedi doktor, resimli bir dergiyle yelpazelenerek. Albay posta


efini, tekneye atlayabilmek iin yanamann tamamlanmasn bekleyen bir
grubun iinde grd. nce posta efi atlad. Kaptandan balmumuyla
mhrlenmi bir zarf ald. Sonra teknenin tepesine trmand. Posta antas iki
petrol bidonunun arama balanmt.

"Ama yine de tehlikesi var," dedi albay. Posta efini gzden kaybetmiti
ama sonra merubat arabasndaki renkli ielerin arasnda yine grd.
"nsanlk bir bedel demeden ilerlemiyor."

"Bu safhada bile tekneden daha emniyetli," dedi doktor. "Alt bin
metrede uarken hava koullarnn stne karsnz."

"Alt bin metre," diye akn akn yineledi albay. Saynn anlamn
hayal edemiyordu.

Doktor kendini kaptrmt. Dergiyi iki eliyle, tamamen kprtsz kalana


kadar at.

"Kusursuz bir denge var," dedi.

Ama albay posta efinin hareketlerine taklmt yine. efin sol elinde
tuttuu bardaktan kpkl pembe bir ey itiini grd. Sa elinde posta
antas vard.
"stelik okyanusta demirleyip gece uularyla srekli balant kuran
gemiler vardr," diye srdrd doktor. "Bu kadar ok nlemle tekneden
emniyetli."

Albay ona bakt. "Tabii," dedi. "Hah gibidir herhalde."

Posta efi doruca onlarn yanna geldi. Albay dayanlmaz bir kaygnn
itiiyle geri ekilerek mhrl zarfn stndeki ad okumaya alt. Posta efi
antay at. Doktora gazete tomarn verdi. Sonra kiisel mektuplarn
bulunduu zarf yrtp at, alnd kadn kontrol etti ve mektup sahiplerinin
adlarm zarflardan okudu. Doktor gazeteleri at.

"Yine Svey sorunu," dedi manetleri okuyarak. "Bat durumunu


koruyamyor."

Albay manetleri okumad. Midesini denetim altna almak iin aba


harcyordu. "Sansr konduundan beri gazeteler yalnz Avrupa'dan sz eder
oldu," dedi. "En iyisi Avrupallarn buraya gelmesi, bizimse Avrupa'ya gitmemiz.
Bylelikle herkes kendi lkesinde neler olup bittiini bilebilirdi."

"Avrupallar iin Gney Amerika bykl, gitarl ve tfekli bir adam," dedi
doktor, gazetesinin tepesinden glerek.

"Problemi anlamyorlar."

Posta efi postay datt. Kalan antaya koyup yine kapatt onu.
Doktor iki kiisel mektubunu okumaya hazrlanyordu ama zarflan yrtp
amadan nce albaya bakt. Soma posta efine bakt.

"Albaya bir ey yok mu?"

Albay dehete kapld. Posta efi antay omzuna vurdu, setten indi ve
ban evirmeden yantlad:

"Albaya mektup yazan yok."

Alkanlnn tersine, dorudan eve gitmedi. Terziye urayp, Agustin'in


arkadalar gazeteleri kartrrken bir fincan kahve iti. Kendini aldatlm
hissediyordu. O gece karsnn karsna eli bo kmaktansa, gelecek cumaya
kadar orada kalmay yelerdi. Ama terzi dkkan kapandnda gerekle
yzlemek zorunda kald. Kars onu bekliyordu.

"Hibir ey yok mu?" diye sordu.

"Yok," diye yantlad albay.


Ertesi cuma yine teknelere indi. Ve her cuma olduu gibi beklenen
mektubu alamadan dnd. "Yeterince bekledik," dedi kans o gece. "Bir
mektubu on be yl bekleyebilmek iin insanda bir kzn sabr olmal, sende
olduu gibi." Albay gazeteleri okumak iin hamana uzand.

"Sramz beklememiz gerek," dedi. "Numaramz 1823."

"Biz bekleyip dururken o numara piyangoda iki kez kt," diye yantlad
kars. Albay her zamanki gibi ilk sayfadan son sayfaya, ilanlara varncaya dek
okudu. Ama bu kez dikkatini veremedi. Okurken emeldi ayl hakknda
dnd. On dokuz yl nce Meclis yasay kard zaman, hakkm
kantlamas sekiz yln almt. Sonra, listelere alnabilmek iin bir alt yl daha
harcamt. Albayn eline geen son mektup oydu.

Sokaa kma yasa borusundan sonra bitirdi gazeteleri. Lambay


sndrmeye gittiinde karsnn uyank olduunu fark etti.

"O gazete kesii hala sende mi?"

Kadn dnd.

"Evet. br katlarn arasnda olmal."

Cibinliinden kp, iinde tarih srasna gre dizilmi ve bir lastik


bantla tutturulmu bir tomar mektubun bulunduu tahta bir kutu kard
dolaptan. Sava emeklileri konusunda abuk giriim vaadinde bulunan bir
hukuk firmasnn ilann buldu.

"Seni avukat deitirmeye ikna etmek iin harcadm srede paray


harcyor olabilirdik," dedi kadn. Gazete kesiini kocasna uzatt. "Kzlderililere
yaptklar gibi bizi de kaldrp bir rafa koymalarndan hibir ey gemiyor
elimize."

Albay iki yl ncesinin tarihini tayan ilan okudu. Sonra onu kapnn
arkasnda asl duran ceketinin cebine koydu.

"Sorun u ki avukat deitirmek iin para gerekli."

"Hi de deil," dedi kadn kesin bir tavrla. "Onlara ayl


balattklarnda istedikleri kesintiyi yapmalarn yazarsn. Davay almalar iin
tek yol bu."

Bylece cumartesi gn leden sonra, albay avukatm grmeye gitti.


Onu bir hamakta tembelce uzanm buldu. st enesinde iki kpekdiinden
baka bir ey olmayan heybetli bir zenciydi. Ayaklarna bir ift tahta tabanl
terlik geirip yazhanenin, tozlu piyanolarn stndeki penceresini at.
Piyanolarm bir zamanlar notalarn konulduu blmelerine katlar
tktrlmt: eski muhasebe defterlerine yaptrlm Resmi Gazete kesikleri
ve karmakark bir muhasebe bltenleri koleksiyonu. Tusuz piyanolar bir
alma masas olarak da kullanlyordu. Avukat bir dner sandalyeye oturdu.
Albay ziyaretinin amacm aklamadan nce tedirginliini belirten bir eyler
syledi.

"Sizi uyarmtm, bu iler birka gnde hallolmaz," dedi avukat, albay


duraklaynca. Scaktan durmadan terliyordu. Sandalyeyi arkaya yatrp bir
reklam broryle yelpazelendi.

"Vekillerim sk sk yazp sabrl olmamz sylyorlar."

"On be yldr ayn ey," diye yantlad albay. "u ksr horozun
hikayesine dnmeye balad."

Avukat iin idari girdi ktsn ok canl bir biimde anlatt. Sandalye
sarkk kaba etlerine dar geliyordu. "On be yl nce daha kolayd," dedi. "O
zaman her iki partiden de yeleri bulunan bir emekli askerler rgt vard
ehirde." Cierlerini boucu havayla doldurdu ve cmleyi sanki hemen o anda
icat etmi gibi syledi:

"Birlikten kuvvet doar."

"Bu durumda domad," dedi albay. lk kez yalnzlnn farkna


varyordu. "Btn arkadalarm postay beklerken lp gittiler."

Avukatn yz deimedi.

"Yasa ok ge karld," dedi. "Herkes sizin gibi yirmi yanda albay


olacak kadar ansl deildi. stelik zel bir denek ayrlmamt, bu durumda
hkmet btede ayarlamalar yapmak zorunda kald."

Hep ayn hikaye. Albay onu her dinleyiinde sessizce ierliyordu. "Bu
bir sadaka deil," dedi. "Bize bir ltufta bulunmuyorlar. Cumhuriyeti korumak
iin belimizi krdk." Avukat ellerini havaya kaldrd.

"Byledir ite," dedi. "nsann nankrl snr tanmaz."

Albay o hikayeyi de biliyordu. Onu Neerlandia Antlamasndan bir gn


sonra, hkmet iki yz devrim subayna yolluk ve tazminat vaadinde
bulunduu zaman duymaya balamt. Neerlandia'daki o dev aacnn altnda
slenmi, ounlukla okulu terk etmi genlerden oluan bir devrim taburu
ay beklemiti. Sonra kendi olanaklaryla evlerine dnm ve orada beklemeye
devam etmilerdi. Nerdeyse altm yl sonra, albay hala bekliyordu.
Bu anlarla heyecanlanp stn bir tavr taknd. Sa elini yalnzca sinir
dokusuyla bir araya dikilmi kemiklerden oluan uyluuna dayayp mrldand.

"Harekete gemeye karar verdim."

Avukat bekledi.

"Yani?"

"Avukatm deitireceim."

Bir ana rdek, ardnda birka yavru rdekle yazhaneye girdi. Avukat
onlar dar kovmak iin doruldu. "Nasl isterseniz albay," dedi hayvanlar
kovalayarak. "Nasl isterseniz yle olsun. Mucize yaratabilseydim bu kmeste
yayor olmazdm." Avlu kapma tahta bir parmaklk koyup sandalyesine
dnd.

"Olum hayat boyunca alt," dedi albay. "Evim ipotekli. Bu emeklilik


yasas avukatlar iin mr boyu aylk gelir oldu."

"Benim iin deil," diye itiraz etti avukat. "Hepsi son kuruuna kadar
masraflara gitti."

Albay hakszlk ettiim dnerek ac ekiyordu.

"Ben de onu demek istiyordum," diye dzeltti. Gmleinin koluyla


alnn kurulad. "Bu scak insann kafasndaki vidalar paslandryor."

Biraz sonra avukat yazhaneyi altst ederek vekaletnameyi aryordu.


Gne zmparalanmam tahtalardan yaplma ufack odann ortasna doru
ilerliyordu. Her yeri bouna aradktan sonra avukat oflaya poflaya emekleyerek
piyanolarn altndan bir tomar kat kard.

"te burada."

Albaya mhrl bir kat verdi. "Kopyalar iptal etmeleri iin vekillerime
yazmam gerek," diye bitirdi szn. Albay kadn stndeki tozu silkeledi ve
onu gmlek cebine koydu.

"Onu kendiniz yrtn," dedi avukat.

"Hayr," diye yantlad albay. "Yirmi yllk anlar bunlar." Avukatn


aramay srdrmesini bekledi. Ama avukat srdrmedi. Terini silmek iin
hamaa gitti. Oradan, titreen havann ardndan albaya bakt.

"Belgeler de gerekli," dedi albay.


"Hangileri?"

"Haklan ispat."

Avukat ellerini havaya kaldrd.

"Ama bu mmkn deil albay."

Albay telalanmt. Macondo blgesinde devrimin hazinedar olarak,


bir katrn srtna iplerle balanm ve iinde i savaa ait parann bulunduu
iki sandkla, alt gn sren zor bir yolculuk yapmt. Neerlandia kampna
alktan lm olan katr srkleyerek, antlama imzalanmadan yarm saat
nce varmt. Albay Aureliano Buendia Atlantik kysndaki devrim glerinin
levazm bakam makbuzu uzatm ve iki sand da teslim envanterine
ilemiti.

"Paha biilmez belgeler onlar," dedi albay. "Albay Aureliano Buendia'nn


kendi eliyle yazlm bir makbuz var."

"Ayn fikirdeyim," dedi avukat. "Ama o belgeler binlerce daireden,


binlerce elden geip Harp Bakanl'nn kim bilir hangi blmne gittiler."

"yle belgeler hibir memurun dikkatinden kaamaz," dedi albay.

"Ama son on be yl iinde memurlar defalarca deiti," dedi avukat.


"Bir dnn, yedi bakan gelip geti, her bakan kabinesini en az on kez ve
her bakan kadrosunu en az yz kez deitirdi."

"Ama kimse belgeleri evine gtremez," dedi albay. "Her yeni memurun
onlar ilgili dosyada bulmu olmas gerekirdi."

Avukatn sabr tat.

"stelik o katlar bakanlktan imdi alnrsa listelerde yeni bir yer iin
beklemeleri gerekecek."

"nemi yok," dedi albay.

"Yzyllar srer."

"nemi yok. Byk eyler iin bekleyen, kk eyler iin de


bekleyebilir."

Albay izgili bir bloknotu, dolmakalemi, mrekkep hokkasn ve


kurutma kadn oturma odasndaki kk masaya gtrd. Karma bir
eyler sormas gerekebileceini dnerek yatak odasnn kapsn ak brakt.
Kars tespih ekiyordu.

"Bugnn tarihi ne?"

"27 Ekim." . Albay, okulda renmi olduu gibi, solumasn


rahatlatmak iin belkemiini dikletirip dolmakalemi tutan elini kurutma
kadna dayayarak zenle yazyordu. Kapal oturma odasndaki scak
dayanlmaz olmutu. Bir ter damlas mektubun stne dt. Albay onu
kurutma kadna emdirdi. Sonra dalan harfleri silmeye alt ama bsbtn
bulatrd. Sabrn yitirmedi. Kadn kenarna bir yldz iareti koyup
"mktesep haklar" diye yazd. Sonra btn paragraf okudu.

"Listelere ne zaman alnmtm?"

Kadn dnmek iin duasn kesmedi.

"12 Austos, 1949."

Az sonra yamur balad. Albay, tpk Manaure'deki devlet okulunda


rendiklerine benzer kocaman, ocuksu karalamalarla bir sayfa doldurdu.
Sonra ikinci bir sayfann ortasna kadar yazd ve imzalad.

Mektubu karma okudu. Kadn her cmleyi bayla onaylyordu.


Okumay bitirdiinde albay zarf kapatt ve lambay sndrd.

"Birinden onu senin iin daktilo etmesini isteyebilirdin." "Hayr," diye


yantlad albay. "Ortalkta dolanp insanlardan ltuf istemekten bktm artk."

Yarm saat boyunca palmiye dama arpan yamuru dinledi. Kasabay


seller gtryordu. Sokaa kma yasan bildiren boru duyulduktan sonra
evin iinde bir yer akmaya balad.

"oktan yaplm olmalyd bu," dedi kadn. "Kendi bann aresine


bakmak her zaman daha iyidir."

"Hibir zaman ok ge saylmaz," dedi albay, dikkatini akntya vererek.


"Belki de bunlarn tm evin stndeki ipotein vadesi geldiinde hallolacak."

"ki yl sonra," dedi kadn.

Albay oturma odasnda akan yeri grebilmek iin lambay yakt.


Horozun tenekesini akntnn altna koyup yatak odasna dnd. Ardndan, bo
tenekeye damlayan suyun madeni sesi geliyordu.

"Parann faizini kurtarmak iin bu ii ocaktan nce hallederler belki,"


dedi albay ve kendini inandrd buna. "O zamana kadar Agustin'in senesi olur,
biz de sinemaya gidebiliriz."

Kadn alak sesle gld. "izgi filmleri anmsamyorum bile artk," dedi.
Albay cibinliin gerisinden onu grmeye alt.

"Sinemaya en son ne zaman gittin?"

"1931'de," dedi kadn. "l Adamn Vasiyeti oynuyordu."

"Kavga var myd?"

"Onu hi renemedik. Hayalet tam kzn kolyesini almaya alrken


frtna koptu."

Yamurun sesiyle uyudular. Albay barsaklarnda hafif bir


huzursuzluk hissetti. Ama korkmad. Bir ekimi daha atlatmak zereydi. Yn
bir battaniyeye sarnd ve bir an, ok uzaklarda, bir baka ryada srklenen
karsnn hrtl solumasn duydu. Sonra iyice uyanarak konumaya balad.

Kadn uyand.

"Kiminle konuuyorsun?"

"Hi kimseyle," dedi albay. "Dnyordum da, Macondo toplantsnda


Albay Aureliano Buendia'ya teslim olmamasn sylediimizde haklydk biz. Bu
oldu tm ykm balatan."

Btn hafta yamur yad. Kasmn ikinci gn, kadn albay


dinlemeyerek Agustin'in mezarna iek gtrd. Mezarlktan dnnce yine bir
nbete yakaland. Zor bir haftayd. Ekimin, albayn atlatabileceini ummad
drt haftasndan daha zordu. Doktor hasta kadm grmeye geldi. Odadan
karken baryordu: "Byle bir astmla btn kasabay gmebilirdim!" Ama
albayla yalnz konuup zel bir perhiz nerdi.

Albayn hastal da nksetmiti. Helada buz gibi bir ter dkerek ve


barsaklarndaki bitki rtsnn paralandn hissederek saatlerce
zorlanyordu. "K bu," diye sabrla yineliyordu kendi kendine. "Yamur dindii
zaman farkl olacak her ey." Buna gerekten de inanyordu, mektubun geldii
anda hayatta olacandan emindi.

Bu kez evi ekip evirmek ona dmt. Mahallenin dkkanlarndan


veresiye alveri etmeden nce dilerini defalarca gcrdatmak zorunda
kalyordu. "Yalnzca gelecek haftaya kadar," diyordu, sylediinin
doruluundan kendisi de emin olmadan. "Geen cuma gelmi olmas gereken
kk bir para var." Kadn, nbeti atlattnda onu dehet iinde inceledi.
"Bir deri bir kemik kalmsn," dedi.

"Kendimi satabilmek iin dikkat ediyorum kendime," dedi albay. "Bir


klarnet fabrikasnda i buldum bile."

Oysa gerekte mektuba balad umut onu ancak ayakta tutuyordu.


Bitkindi, uykusuzluktan kemikleri szlyordu. Ayn anda hem kendisinin, hem
de horozun gereksinimleriyle ilgilenemiyordu. Kasmn ikinci haftasnda
horozun iki gn daha msrsz kalrsa leceini sand. Sonra temmuzda bacann
iine asm olduu bir avu fasulyeyi anmsad. Fasulyelerin kabuklarn ap
bir konserve kutusuna doldurduu kuru taneleri horozun nne koydu.

"Buraya gel," dedi kadn.

"Bir dakika," diye yantlad albay, horozun tepkisini gzleyerek.


"Dilencilerin seme hakk yoktur."

Karm yatakta dorulup oturmaya alr buldu. Hrpalanm


bedeninden ifal otlarn kokusu yaylyordu. Kelimeleri birer birer,
hesaplanm bir kesinlikle syledi:

"O horozu derhal at bandan."

Albay bu ann geleceini nceden sezmiti. Olunun vurulup


ldrld ve kendisinin horozu alkoymaya karar verdii o le sonrasndan
beri bekliyordu onu. Dnmeye zaman olmutu.

"imdi demez," dedi. "Dv iki ay soma, o zaman onu daha iyi bir
fiyata satabiliriz."

"Para deil sz konusu olan," dedi kadn. "Olanlar geldiinde onu


gtrmelerini ve onunla ne isterlerse yapmalarn syleyeceksin onlara."

"Agustin iin," dedi albay, hazrlad savunmay ileri srerek. "Bize


horozun kazandn sylemeye geldii zamanki yzn anmsa."

Kadn gerekten de olunu dnd.

"O uursuz horozlar felaketi oldu onun!" diye haykrd. "Ocan nde
evinde otursayd, eceli gelmeyecekti." Sska parman kapya doru uzatp
bard:

"Onu kolunun altnda horozla kp giderken grr gibiyim. Horoz


dvlerinde bela aramamas iin uyarmtm onu. Glmsemi ve yle
demiti: "Sus bakaym, bugn leden sonra para iinde yzyor olacaz."
Bitkin bir halde geriye dt. Albay onu usulca yasta doru itti.
Gzleri, tpk kendininkilere benzeyen bir ift gzle karlat. "Kprdamamaya
al," dedi, kadnn slkl soluunu kendi cierlerinde hissederek. Kadn bir an
uyuup kald. Gzlerini kapad. Tekrar atnda, solumas daha dzenli
gibiydi.

"inde bulunduumuz durumda," dedi, "lokmamz kendimizden


esirgeyip bir horoza vermemiz gnah."

Albay karsnn alnn arafla sildi.

"Kimse ayda lmez."

"Peki ama o arada ne yiyeceiz?" diye sordu kadn.

"Bilmiyorum," dedi albay. "Ama alktan lecek olsaydk imdiye oktan


lrdk."

Horoz bo konserve kutusunun yannda ok canl grnyordu. Albay


grnce kafasn geriye atp grtlandan nerdeyse insan gibi sesler kard.
Albay ona bir su orta tavryla glmsedi:

"Hayat zor dostum."

Sonra sokaa kt. le uykusu saatlerinde, hibir ey dnmeden,


probleminin zm olmadna kendim inandrmaya bile almadan,
kasabada dolat. Kendini bitkin hissedene kadar unutulmu sokaklarda
yrd. Sonra eve dnd. Kadn onun geldiim duyup yatak odasna ard.

"Ne var?"

Kadn ona bakmadan yantlad.

"Saati satabiliriz."

Bunu albay da dnmt. "Alvaro'nun sana hemen orackta krk


peso vereceinden eminim," dedi kadn. "Diki makinesini ne kadar abuk
aldm dn."

Agustin'in yannda alt terziden sz ediyordu.

"Sabah onunla konuurum," dedi albay.

"Brak u 'sabah konuurumlar " diye diretti kadn. "Saati hemen u


dakika gtr ona. Tezgahn stne koy ve yle de: 'Alvaro, bu saati benden
satn alman iin getirdim.' Hemen anlar o."

Albay utandm hissetti.

"Ortalkta Kutsal Trbe'yle dolamak gibi bir ey bu," diye itiraz etti
albay. "yle gstermelik bir parayla sokakta grlrsem Rafael Escalona beni
arklarndan birine koyar."

Ama kars onu bu kez de ikna etti. Saati kendi eliyle indirdi, bir gazete
kadna sard ve albayn kucana koydu. "Krk pesoyu almadan dnme
buraya," dedi. Albay kolunun altnda paketle terzi dkkanna gitti. Agustin'in
arkadalarn holde oturur buldu.

lerinden biri ona oturmas iin yer gsterdi. "Sa olun," dedi albay.
"Kalamayacam." Alvaro atlyeden kt. Holdeki iki kancann arasna gerilmi
telde bir para slak kuma aslyd. Alvaro sert, keli bir bedeni, yabam gzleri
olan bir delikanlyd. O da albaya oturmasn syledi. Albay kendini rahatlam
hissediyordu. Tabureyi kapmn pervazna dayad ve teklifini yapmak iin
Alvaro'yla yalnz kalana kadar beklemek zere oturdu. Birden ifadesiz yzlerle
evrelendiini hissetti.

"Engel olmuyorum ya?" dedi.

Olmadn sylediler. lerinden biri ona doru eildi. Duyulur


duyulmaz bir sesle konutu:

"Agustin'den mektup var."

Albay ssz caddeye bakt.

"Ne sylyor?"

"Her zamanki eyleri."

Albaya gizli kad verdiler. Onu pantolonunun cebine koydu. Sonra,


paketin stnde parmaklaryla tempo tutarak suskun kald. Birinin dikkatini
ektiini fark edince umutla korku arasnda bocalayarak duralad.

"Orada ne var albay?"

Albay gzlerini Hernan'n ie ileyen yeil gzlerinden kard.

"Hi," diye yalan syledi. "Saatimi onarmas iin Alman'a gtryorum."

"Budalalk etmeyin albay," dedi Hernan, paketi almaya alarak.


"Bekleyin de ben bir bakaym."
Albay duralad. Bir ey sylemedi ama gzkapaklar morard. brleri
steledi.

"Brak baksn albay, mekanik eylerden anlar o."

"Sadece ona zahmet vermek istemiyorum."

"Zahmet mi, ne zahmeti?" dedi Hernan. Saati ekip ald. "Alman senin
on pesonu alr, saat de imdikinden farkl olmaz."

Hernan saatle birlikte atlyeye girdi. Alvaro bir makinede diki


dikiyordu. Arka tarafta, bir iviye asl duran gitarn altnda bir kz dme
dikiyordu. Gitarn yukarsnda raptiyeyle tutturulmu bir yaz vard: "SYASET
KONUMAK YASAKTIR." Darda, albay gvdesini gereksiz bir fazlalkm gibi
hissediyordu. Ayaklarn taburenin ubuuna dayad.

"Allah kahretsin albay."

Albay irkilmiti. "Svmeye gerek yok," dedi.

Alfonso albayn ayakkablarn incelemek iin burnunun stndeki


gzlklerini dzeltti.

"Ayakkablarnz iindi," dedi. "Kahrolas yeni ayakkablar bunlar."

"Ama bunu svmeden de syleyebilirsin," dedi albay. Sonra


ayakkablarnn tabanlarn gsterdi. "Bu ucubeler tam krk yllk ve ilk kez
birinin svdn duyuyorlar."

"Tamam," diye bard Hernan ierden, tam saatin, zili alarken.


Yandaki evde bir kadn blmeye vurarak seslendi:

"Brak u gitar! Agustin'in senesi olmad daha."

Biri kabaca gld.

"Bir saat bu."

Hernan paketle dar kt.

"Bir ey deilmi," dedi. "stersen seninle birlikte eve gidip yerletiririm."

Albay Hernan'n nerisini reddetti.

"Borcum ne kadar?"
"Onu dert etme albay," diye yantlad Hernan, grubun iindeki yerini
alarak. "Ocakta horoz deyecek onu."

Albay arad frsat yakalamt.

"Seninle bir anlama yapalm," dedi.

"Ne gibi?

"Horozu sana vereyim." Kendisini evreleyen yzleri inceledi. "Horozu


hepinize vereyim."

Hernan ona akn akn bakt.

"Artk bu i iin yok yalym," diye srdrd albay. Sesine inandrc


bir sertlik verdi. "Bana ok fazla sorumluluk yklyor. Gnlerdir hayvan
lyormu gibi bir duygu iindeyim."

"Kayglanma albay," dedi Alfonso. "Horoz ty dkyor imdi. Tylerinde


ate var onun."

"Gelecek ay daha iyi olur," dedi Hernan.

"Yine de istemiyorum onu," dedi albay.

Hernan'n gzbebekleri albaynkileri deldi.

"Durumu anlaana albay," diye srar etti. "nemli olan

Agustin'in horozunu ringe senin koyman."

Albay dnd. "Anlyorum," dedi. "Zaten onu bu yzden alkoydum


imdiye kadar." Dilerini skt ve devam edebileceini hissetti:

"Sorun u ki daha iki ay var." Anlayan Hernan oldu.

"Eer neden yalnzca buysa, sorun yok," dedi.

Sonra formln nerdi. br onaylad. Alacakaranlkta kolunun


altndaki paketle eve girdiinde karsnn can skld.

"Olmad m?" diye sordu.

"Olmad," diye yantlad albay. "Ama artk nemi yok. Horozun


beslenmesini olanlar stlenecek."
"Bekleyin de size bir emsiye vereyim dostum."

Sabas yazhanenin duvarndaki bir dolab at. erisi karmakarkt:


st ste ylm binici izmeleri, zengiler, dizginler ve binici mahmuzlaryla
dolu alminyum bir kova. st blmden yarm dzine emsiye sallanyordu.
Albay bir ykmdan artakalan dkntleri dnd.

"Sa olun dostum," dedi sonra, pencereye dayanarak. "Havann


amasn beklesem daha iyi olacak." Sabas dolab kapatmad. Yaz masasna,
vantilatrn etki alam iine yerleti. Sonra ekmeceden pamuklara sarlm
kk bir derialt rngas kard. Albay yamurun arasndan grimsi badem
aalarna dikkatle bakt. Bombo bir le sonrasyd.

"Yamur bu pencereden farkl grnyor," dedi. "Sanki baka bir


kasabada yayormu gibi."

"Nereden bakarsan bak, yamur yamurdur," diye yantlad Sabas.


rngay kaynatmak iin masann camna koydu. " Kokumu bu kasaba."

Albay omuzlarn silkti. Yazhanenin ortasna doru yrd. Parlak


renkli kumalarla kapl mobilyalarla denmi, yeil inili bir odayd bu. Arka
tarafta karmakark bir yn halinde, tuz uvallar, bal petekleri ve eyerler
vard. Sabas bombo bir bakla albay izliyordu.

"Sizin yerinizde olsam yle dnmezdim," dedi albay.

Oturup bacak bacak stne att. Sakin bak, masasnn zerine doru
eilen adama taklp kalmt. Ufak tefek, iman ama etleri gevemi bir
adamd bu. Gzlerinde bir kurbaann hzn vard.

"Bir doktora grnn dostum," dedi Sabas. "Cenazeden beri biraz


mahzun grnyorsunuz."

Albay bam kaldrd.

"Gayet iyiyim," dedi.

Sabas rngann kaynamasn bekliyordu. "Keke ben de ayn eyi


syleyebilsem," diye szland. "Siz anslsnz nk dkme demirden bir
mideniz var." Koyu lekelerle beneklenmi kll ellerine bakt. Nikah yznn
yanma siyah tal bir yzk takmt.

"yle," dedi albay.

Sabas, yazhaneyle evin geri kalan arasndaki kapdan karma


seslendi. Sonra perhizinin i karartc bir aklamasna giriti. Gmlek cebinden
ufak bir ie kard ve bezelye byklnde beyaz bir hap masann stne
koydu.

"Her yere bununla gitmek ikenceden farksz," dedi. "Cebinde lm


tamak gibi bir ey."

Albay masaya yaklat. Sabas tadna bakmasn syleyene kadar hap


avucunda inceledi.

"Kahveyi tatlandrmak iin," diye aklad Sabas. "eker ama ekersiz."

"Anlyorum," dedi albay, tkr hznl bir tatllkla dolarak.


"anlar olmadan an sesi gibi bir ey."

Kars inesini yaptktan sonra Sabas yzn elleri arasna alp


dirseklerini masaya dayad. Albay gvdesini ne yapacan bilemiyordu. Kadn
vantilatrn fiini ekti, onu kasann stne koydu, sonra dolaba doru
yrd.

"emsiyelerin lmle bir ilgisi var," dedi.

Albay kadnla ilgilenmedi. Postay beklemek iin drtte evden kmt


ama yamur onu Sabas'n yazhanesine snmak zorunda brakmt.
Teknelerin ddkleri duyulduunda yamur hala yayordu.

"Herkes lmn bir kadn olduunu syler," diye srdrd kadn.


imand, kocasndan uzundu ve stdudanda tyl bir et beni vard.
Konumas vantilatrn uultusunu anmsatyordu. "Ama ben bir kadn
olduunu sanmyorum," dedi. Dolab kapad ve yine albayn gzlerinin iine
bakt.

"Bence o peneli bir hayvan."

"Mmkndr," dedi albay. "Bazen ok tuhaf eyler oluyor."

Posta efinin muamba bir yamurlukla tekneye atlayn dnd.


Avukatn deitirmesinin stnden bir ay gemiti. Bir yant beklemeye hakk
vard. Sabas'n kars lm hakknda konuup duruyordu. Sonunda albayn
yzndeki dalgn ifadeyi fark etti.

"Dostum," dedi. "Kaygl grnyorsunuz."

Albay yerinde doruldu.

"yle dostum," diye yalan syledi. "Saat be olduu halde daha horoza
ine yaplmadm dnyordum."

Kadn armt.

"Bir horoza ine yapmak ha, sanki bir insanm gibi!" diye bard.
"Gnah bu."

Sabas artk dayanamad. Kzarm yzn kaldrd.

"u azm bir dakika kapasana," diye buyurdu karsna. Kadn


gerekten de ellerini azna gtrd. "Yarm saattir dostumu budalalklarnla
rahatsz ediyorsun."

"Hi de deil," diye itiraz etti albay.

Kadn kapy arpt. Sabas lavantayla slatlm bir mendille boynunu


sildi Albay pencereye yaklat. Yamur durmadan yayordu. Issz meydandan
uzun bacakl bir tavuk geiyordu.

"Horoza ine yapld doru mu?"

"Doru," dedi albay. "Eitimi haftaya balyor."

"Delilik bu," dedi Sabas. "Bu iler size gre deil."

"Ayn fikirdeyim," dedi albay. "Ama boynunu burup koparma nedeni de


deil."

"Bu yalnzca budalaca bir inat," dedi Sabas, pencereye doru dnerek.
Albay onun krk gibi soluduunu duydu. Arkadann gzleri onda acma
uyandryordu.

"Hibir ey iin ok ge saylmaz," dedi albay.

"Makul olsanza," dedi Sabas srarla. "ki tarafl bir pazarlk bu. Bir
taraftan u dertten kurtulursunuz, br taraftan cebinize dokuz yz peso girer.

"Dokuz yz peso!" diye haykrd albay.

"Dokuz yz peso."

Albay rakam gznde canlandrd.

"Horoz iin byle bir servet vereceklerini mi sanyorsunuz?"

"Sanmyorum," diye yantlad Sabas. "Kesinlikle eminim."


Devrimin paralarm geri verdiinden beri albayn kafasnda hi bu
kadar byk bir miktar olmamt. Sabas'n yazhanesinden ayrldnda
barsaklarnda iddetli bir burulma hissetti ama bu kez bunun hava yznden
olmadnn farkndayd. Postanede doruca posta efine gitti:

"Acil bir mektup bekliyorum," dedi. "Uakla."

Posta efi kk blmelere bakt. Okumay bitirince mektuplar ait


olduklar kutuya koydu ama bir ey sylemedi. Elindeki tozu silkti ve albaya
anlaml bir bak frlatt.

"Bugn kesinlikle gelmesi gerekiyordu," dedi albay.

Posta efi omuzlarm silkti.

"Kesinlikle gelen tek ey lmdr albay."

Kars onu bir tabak msr lapasyla karlad. Albay lapasn sessizce,
lokmalar arasnda uzun uzun durup dnerek yedi. Karsnda oturan kadn
onun yznde bir eylerin deimi olduunu fark etti.

"Neyin var?" diye sordu.

"u emeldi ayl iini bekleten memuru dnyorum," diye yalan att
albay. "Elli yl sonra biz yerin iki metre altnda huzur iinde yatarken o zavall
her cuma emekli aylnn balanmasn bekleyerek lp lp dirilecek."

"Bu ktye iaret," dedi kadn. "Demek ki durumu kabullenmeye


baladn bile." Lapasn yemeye devam etti. Ama biraz sonra kocasnn hala
uzaklarda olduunu fark etti.

"Ama imdi lapann tadn karmalsn."

"ok gzel," dedi albay. "Nereden kt bu?"

"Horozdan," diye yantlad kadn. "Olanlar ona o kadar ok msr


getirdiler ki o da bizimle paylamaya karar verdi. Hayat byle ite."

"Doru," diye iini ekti albay. "Hayat imdiye dek icat edilen en gzel
ey."

Ocan ayana bal duran horoza bakt. Bu kez farkl bir hayvan gibi
grnyordu. Kadn da bakt ona.

"leden sonra ocuklar sopayla kovalamak zorunda kaldm," dedi.


"Horozla iftletirmek iin yal bir tavuk getirmilerdi."

"lk kez deil bu," dedi albay. "O kasabalarda Albay Aureliano
Buendia'ya da ayn eyi yapyorlard. Onunla iftletirmek iin kk kzlar
getiriyorlard."

Espri kadnn houna gitti. Horoz, holde insanlarn sakin sakin


konumasna benzer bir ses kard grtlandan. "Bazen u hayvann
konuuvereceini sanyorum," dedi kadn. Albay yine horoza bakt.

"Arlnca altn eder," dedi. Bir kak lapay yerken baz hesaplar
yapt. "Bizi yl besleyecek."

"Umut karn doyurmaz," dedi kadn.

"Karn doyurmaz ama insan ayakta tutar," diye yantlad albay.


"Dostum Sabas'n mucizevi haplar gibi bir ey;"

Albay o gece kafasndaki rakamlar silmeye alarak huzursuz bir uyku


uyudu. Ertesi gn le yemeinde kadn iki tabak lapa kard ve kendininkini,
ba nne eik, tek kelime sylemeden yedi. Albay onun karamsarlnn
kendisine de bulatm hissetti.

"Neyin var?"

"Hi," dedi kadn.

Albay bu kez yalan syleme srasnn ona gelmi olduu duygusuna


kapld. Onu rahatlatmaya alt. Ama kadn inat etti.

"Olaand bir ey yok," dedi. "Dnyordum da, adam leli iki ay


oldu ve ben ailesini yoklamaya gitmedim daha."

O gece onlar yoklamaya gitti. Albay len adamn evine kadar ona elik
etti, sonra hoparlrlerden taan mzie kaplarak sinemaya doru yneldi.
Peder Angel odasnn kapsnda oturmu, kendisinin on iki uyar vuruuna
karn kimlerin filme gittiini grmek iin sinemann giriini gzlyordu. Bir
k seli, tiz bir mzik ve ocuklarn lklar, evrede somut bir direni havas
yaratyordu. ocuklardan biri albay tahta bir tfekle tehdit etti.

"Horozdan ne haber albay?" dedi amirane bir sesle.

Albay ellerini yukar kaldrd.

"Hala yayor."
Drt renkli bir afi sinemann nn tamamen rtyordu: Gece Yars
Bakiresi. Bir baca uyluuna kadar alm, tuvaletli bir kadnd. Albay
uzaklarda imek ve gk grltleri balayana kadar mahallede dolat durdu.
Sonra karm almaya gitti.

len adamn evinde deildi kars. Evde de deildi. Albay sokaa kma
yasana az kaldn tahmin ediyordu, ama saat durmutu. Frtnann
kasabann zerinde ilerlediini hissederek bekledi. Tekrar dar kmaya
hazrlanyordu ki kars geldi.

Albay horozu yatak odasna gtrd. Kadn stn deitirip bir


bardak su imek iin oturma odasna gittiinde saati kurmay bitirmi,
ayarlamak iin sokaa kma yasa borusunu bekliyordu.

"Neredeydin?" diye sordu albay.

"urada burada," diye yantlad kadn. Kocasna bakmadan barda


musluk tama koyup yatak odasna dnd. "Yamurun bu kadar abuk
balayaca kimin aklna gelirdi?" Albay bir yorumda bulunmad. Yasa
bildiren boru duyulduunda saati on bire ayarlad, kapa kapad ve sandalyeyi
yerine koydu. Karsn tespih ekerken buldu.

"Sorumu yantlamadn,' dedi albay.

"Ne sorusu?"

"Neredeydin?"

"Orada oturup konutum," dedi kadn. "Evden kmayal yle ok


olmutu ki."

"Albay haman kurdu. Evi kilitleyip oday ilalad. Sonra lambay yere
koyup hamaa uzand.

"Anlyorum," dedi hznle. "Kt bir durumun en kt yam bize yalan


syletmesidir."

Kadn uzun uzun iini ekti.

"Peder Angel ile birlikteydim," dedi. "Nikah yzklerimiz karlnda


bor istemeye gittim."

"Peki ne syledi sana?"

"Kutsal eyleri takas etmenin gnah olduunu."


Kadn cibinliinin altnda konumasn srdrd. "ki gn nce saati
satmaya altm," dedi. "Kimse ilgilenmiyor, nk kl rakamlar olan
modern saatler satyorlar taksitle. Zaman karanlkta da grebiliyorsun." Albay
krk yldr paylalan yaamn, paylalan aln ve acnn karsn tanmasna
yetmemi olduunu teslim etti. Sevgilerinde de bir eylerin eskidiini hissetti.

"Resmi de istemiyorlar," dedi kadn. "Hemen herkeste aynsndan var.


Trk'n dkkanna bile gittim."

Albay aclatn hissetti.

"Demek imdi herkes alktan lecek halde olduumuzu biliyor.

"Yoruldum artk," dedi kadn. "Erkekler evin sorunlarn bilmez. Ka


kez, bazan gnlerce yemek piirmediimizi komular anlamasn diye, tencereye
ta koyup kaynatmak zorunda kaldm."

Albay incinmiti.

"Bu gerekten alaltc," dedi.

Kadn cibinliin altndan kp hamaa gitti. "Ben bu evde gsteri ve


yapmacktan vazgemeye hazrm," dedi. Sesi fkeden kararmaya balamt.
"Her eye boyun eip soylu davranmaktan bktm."

Albay kln kprdatmad.

"Yirmi yldr her seimden sonra sana vaat ettikleri renkli kk kular
bekliyoruz ve tek elimize geen l bir oul," diye srdrd kadn. "l bir oul
dnda hibir ey."

Albay bu tr sulamalara alkt.

"Biz grevimizi yaptk," dedi.

"Onlar da yirmi yldr senatoda ayda bin peso kazanarak kendi


grevlerini yaptlar," diye yantlad kadn. "te dostum Sabas, bu kasabaya
boynuna dolad bir ylanla ila satmaya gelen bir adam, parasn iki katl
evine sdramyor."

"Ama ekerden lyor," dedi albay.

"Sen de alktan lyorsun," dedi kadn. "Gururun karn doyurmadn


biliyorsun herhalde."

imek kadnn szn kesti. Gk grlts sokakta patlad, yatak


odasna girdi ve bir ta yn gibi yatan altna yuvarland. Kadn tespihini
almak iin cibinlie doru atld.

Albay glmsedi.

"Dilini tutmayann bana bu gelir ite," dedi. "Tanrnn benden yana


olduunu sylerdim hep."

Ama gerekte aclatn hissediyordu. Biraz sonra sndrd ve


imekle yrtlan karanlkta dnceye dald. Macondo'yu anmsad. Albay
Neerlandia'da verilen szlerin yerine getirilmesini beklemiti. Uyku sersemlii
iinde, scaktan bunalan erkeklerin, kadnlarn ve hayvanlarn, vagonlarn
tepelerine kadar yld sar, tozlu bir trenin geldiini grr gibi oldu. Muz
telayd bu.

Yirmi drt saat iinde kasabann ehresini deitirmilerdi. "Ben


gidiyorum," demiti albay o zaman. "Muz kokusu iimi kemiriyor." Ve 27
Haziran 1906 aramba gn saat 14.18'de, dn treniyle Macondo'dan
ayrlmt. Neerlandia'da teslim olduktan sonra bir an bile huzur bulamadm
anlamas nerdeyse yarm yzylm almt.

Gzlerini at.

"yleyse onu dnmeye gerek yok artk," dedi.

"Neyi?"

"Horoz sorununu," dedi albay. "Yarn onu dokuz yz pesoya dostum


Sabas'a satacam."

di edilmi hayvanlarn ulumalar Sabas'n barlarna karp


yazhanenin penceresinden ieri doluyordu. On dakika iinde gelmezse ekip
giderim diye kendi kendine sz verdi albay, iki saatlik bir bekleyiten sonra.
Ama yirmi dakika daha bekledi. Tam gitmeye hazrlanyordu ki, ardnda bir
grup ii ile Sabas yazhaneye girdi. Albaya hi bakmadan bir aa bir yukar
yryp geti nnden.

"Beni mi bekliyorsunuz dostum?"

"Evet dostum," dedi albay. "Ama eer ok megulseniz daha sonra


gelebilirim."

Sabas kapnn br yanndan duymad onu.

"Hemen geliyorum," dedi.


le sca boucuydu. Yazhane caddeden yars yanan titrek kla
parlyordu. Albay scan verdii uyuuklukla elinde olmadan gzlerini kapad
ve ryasnda hemen karsn grmeye balad. Sabas'n kars ayaklarnn
ucuna basarak ieri girdi.

"Uyumanza bakn dostum," dedi. "Ben panjurlar indireceim, nk


bu yazhane bir cehennem."

Albay onu bo baklarla izledi. Kadn pencereyi kapatm, glgede


konuuyordu.

"Sk sk rya grr msnz?"

"Ara sra," diye yantlad albay. Uyuyakald iin utanmt. "Hemen


her zaman rmcek alarna dolandm grrm ryamda."'

"Ben her gece kabus grrm," dedi kadn. "imdi de, u ryalarda
karlatmz mehul insanlarn kimler olduunu bulmay koydum kafama."

Vantilatr prize takt. "Geen hafta yatamn baucunda bir kadn


belirdi," dedi. "Ona kim olduunu sormay becerebildiimde, "Ben on iki yl
nce bu odada len kadnm," diye yantlad.

"Ama bu ev daha iki yl nce ina edildi."

"Doru," dedi kadn. "Demek ki ller bile yanlabiliyor."

Vantilatrn uultusu glgeyi pekitirmiti. Albay hem uykusuzluktan,


hem de ryalardan doruca yeniden douun gizlerine giden kadnn
gevezeliklerinden bunalarak sabrnn tkendiini hissetti. Veda etmek iin
kadnn szne ara vermesine beklerken Sabas ustabayla yazhaneye girdi.

"orbam drt kez sttm," dedi kadn.

"stersen on kez st," dedi Sabas. "Ama bamn etini yeme imdi."

Kasay at ve ustabana bir tomar parayla bir talimat listesi verdi.


Ustaba paray saymak iin panjurlar at. Sabas yazhanenin gerisinde albay
grd ama hibir tepki gstermedi. Ustabayla konumasn srdrd. ki
adam yazhaneden yeniden kmaya hazrlanrken albay yerinden doruldu.
Sabas kapy amadan nce duraklad.

"Sizin iin ne yapabilirim dostum?"

Albay ustabann kendisine baktn grd.


"Hibir ey dostum," dedi. "Yalnzca konumak istemitim sizinle."

"Ne syleyecekseniz abuk syleyin," dedi Sabas. "Ayracak tek dakikam


yok."

Eli kapnn tokmanda, bir an duraksad. Albay yaamnn en uzun


be saniyesinin gemekte olduunu hissetti. Dilerim skt.

"u horoz hakknda," diye mrldand.

O zaman Sabas kapy ama iini tamamlad. "u horoz meselesi," diye
yineledi glmseyerek ve ustaban hole doru itti. "Dnya tepemize yklyor
ve benim dostum hala u horozu dnyor." Sonra albaya dnd:

"Pekala dostum. imdi geliyorum."

Albay iki adamn ayak sesleri holn ucunda duyulmaz olana kadar
odann ortasnda kmldamadan durdu. Sonra bir pazar le uykusuyla
uyumu kasabada dolamak zere dar kt. Terzi dkkannda kimse yoktu.
Doktorun muayenehanesi kapalyd. Suriyelinin tezgahndaki mallara kimse
bakmyordu. Nehir elikten bir levhayd. Kyda bir adam drt petrol bidonunun
stnde, yz bir apka ile gneten korunmu, uyuyordu. Albay kasabada
kmldayan tek eyin kendisi olduundan emin, evine gitti.

Kars eksiksiz bir le yemei ile onu bekliyordu.

"Veresiye aldm; yarn ilk i deyeceime sz verdim," diye aklad.

Yemek srasnda albay son saatin olaylarn anlatt. Kadn onu


sabrszlanarak dinledi.

"Btn sorun zayf karakterli oluun," dedi sonunda. "Oraya ban


dimdik gidip arkadam bir yana ekmen ve 'Arkada, horozu sana satmaya
karar verdim,' demen gerekirken sen sadaka istiyormu gibi davranyorsun."

"Senin anlatmana baklrsa hayat kolay," dedi albay.

Kadnn enerjik bir hali vard. O sabah eve ekidzen vermiti.


Kocasnn eski ayakkablar, muamba bir nlk ve kulak hizasnda iki dm
atarak bana balad bez parasyla garip bir kl vard. "Sende eh ufak bir
ticaret kavram yok," dedi. "Bir ey satmaya giderken de, bir ey almaya
giderken takndn yz taknman gerek."

Albay onun grnnde elenceli bir eyler bulmutu.

"Tam olduun gibi kal," diye glmseyerek szn kesti karsnn.


"Tpk o yulaf ezmesi kutularndaki kk adama benziyorsun."

Kadn paavray bandan ekip kard.

"Ciddi sylyorum," dedi sonra. "Horozu hemen imdi dostumuza


gtreceim ve yarm saat iinde dokuz yz pesoyla dneceime nesine istersen
bahse girerim."

"Kafan sfrlarla dolu," dedi albay. "Daha imdiden horozdan


kazanacan parayla bahse tutuuyorsun."

Karm caydrmas kolay olmad. Kadn btn sabah, her cuma


ektikleri ikenceden uzak, gelecek yln btesini kafasnda dzenleyerek
geirmiti. En temel gereksinimlerinin listesini yapm, albay iin bir ift yeni
ayakkaby da unutmamt. Yatak odalarnda ayna iin bir yer ayrmt.
Planlarnn bir anda altst olmas onu utan ve ksknlk karm bir duygu
iinde brakmt.

Ksa bir ekerleme yapt. Kalktnda albay i avluda oturuyordu.

"imdi ne yapyorsun?" diye sordu kadn.

"Dnyorum," dedi albay.

"yleyse sorun zlm saylr. O paray elli yl sonra alabileceiz


demektir."

Ama gerekte albay horozu hemen o gn leden sonra satmaya karar


vermiti. Sabas' yazhanesinde yalnz bana, vantilatrn nnde enjeksiyonu
iin hazrlanrken dnd. Yant hazrd.

"Horozu da al," diye tledi kars, albay dar karken. "Onu etten
kemikten karsnda grmesi bir mucize yaratabilir."

Albay kar kt. Kadn onu n kapya kadar aresiz bir kayg ile izledi.

"Btn ordu yazhanesinde de olsa nemi yok," dedi. "Onu kolundan


tut ve dokuz yz pesoyu sana verene kadar brakma."

"Bir soygun planladmz sanacaklar."

Kadn dinlemedi.

"Unutma ki horozun sahibi sensin," diye steledi. "Unutma ki ona


ltufta bulunacak olan sensin."
"Pekala."

Sabas doktorla birlikte yatak odasndayd. Kars albaya, "ansnz


imdi deneyin dostum," dedi. "Doktor onu iftlige gitmesi iin hazrlyor,
perembeye kadar da dnmeyecek." Albay iki zt gle arpyordu: Horozu
satma konusundaki kararllna karn bir saat ge gelip Sabas' karm
olmay isterdi.

"Bekleyebilirim," dedi.

Ama kadn steledi. Albay, kocasnn bir taht anmsatan yatann


zerinde, renksiz gzleri doktora dikili, i amarlaryla oturduu yatak
odasna gtrd. Doktor, hastann idrarnn bulunduu cam tp stp
Sabas'a olumlu bir iaret verene kadar bekledi albay.

"Onu vurmamz gerekecek," dedi doktor, albaya dnerek. "eker


hastal zenginlerin iini bitirmek iin fazla yava."

"u kahrolas enslin inelerinizle elinizden geleni yaptnz zaten," dedi


Sabas ve gevek kaba etlerinin stnde srad. "Ama ben etin cevizim." Sonra
albaya dnd.

"eri gelin dostum. Bugn leden sonra kp size baktmda


apkanz bile gremedim."

"apka giymiyorum ki onu kimse iin karmam gerekmesin."

Sabas giyinmeye balamt. Doktor cam bir tp iindeki kan


numunesini ceket cebine koydu. Albay onun gitmeye hazrlandn dnd.

"Sizin yerinizde olsam dostuma yz bin pesoluk bir fatura gnderirdim


doktor," dedi albay. "O zaman bu kadar kayglanmazd."

"Ben bunu oktan syledim ona, ama bir milyon iin," dedi doktor.
"Yoksulluk ekerin en iyi ilacdr."

"Reete iin teekkrler," dedi Sabas, kocaman gbeini binici


pantolonuna sokuturmaya alrken. "Ama seni zenginlik felaketinden
korumak iin kabul etmeyeceim." Doktor kendi dilerinin, antasnn kk,
nikelajl kilidinde yansdn grd. Sabrszlk gstermeden saate bakt. Sabas,
izmelerini giyerken birden albaya dnd:

"Ee dostum, horozdan ne haber?"


Albay yantm doktorun da beklediini sezdi. Dilerini skt.

"Hi dostum," diye mrldand. "Onu size satmaya geldim."


Sabas izmelerini giymiti.

"Gzel, dostum," dedi heyecanszca. "Aklnza gelebilecek en makul


eydi bu."

"Artk aprak ilerle uraamayacak kadar yalandm," dedi albay.


Doktorun yzndeki geit vermez ifade karsnda kendini hakl karmaya
alr gibiydi. "Yirmi ya daha gen olsaydm farkl olurdu."

"Her zaman yirmi ya daha gen olacaksnz," dedi doktor.

Albayn solumas normale dnmt. Sabas'n bir ey daha sylemesini


bekledi ama Sabas hibir ey sylemedi. Fermuarl bir deri ceket giyip yatak
odasndan kmaya hazrland.

"sterseniz bu konuyu gelecek hafta konualm dostum," dedi albay.

"Ben de onu diyecektim," dedi Sabas. "Size belki drt yz peso


verebilecek bir mterim var. Ama perembeye kadar beklememiz gerek."

"Ne kadar?" diye sordu doktor.

"Drt yz peso."

"Onun ok daha fazla edeceini duymutum birinden," dedi doktor.

"Dokuz yz pesodan sz ediyordunuz," dedi albay, doktorun


aknlndan destek alarak. "Tm yrenin en iyi horozu o."

Sabas doktoru yantlad.

"Baka zaman olsa bin peso da verirlerdi," diye aklad. "Ama imdi
kimse iyi bir horozu dvtrmeye cesaret edemiyor. Her an iin dv
meydanndan vurulup ldrlm olarak kma tehlikesi var." Yapmack bir
d krklyla albaya dnd:

"Size sylemek istediim buydu dostum," dedi.

Albay bayla onaylad.

"Pekala," dedi.

Hol boyunca Sabas' izledi. Doktor, Sabas'n kars tarafndan oturma


odasnda alkonulmutu. Kadn ona "insana birdenbire gelen ve insann ne
olduklarm bilmedii eyler" iin bir ila soruyordu. Albay yazhanede bekledi.
Sabas kasay at, btn ceplerine para tktrd ve albaya drt banknot uzatt.

"Burada altm peso var dostum," dedi. "Horoz satlnca stn


hallederiz."

Albay, doktorla birlikte nehir kysnda akam serinliiyle canlanmaya


balayan sergilerin nnden yryp geti. ekerkam ykl bir mavna
aknt boyunca ilerliyordu. Albay doktoru tuhaf bir biimde anlalmaz
buluyordu.

"Ya siz? Siz naslsnz doktor?"

Doktor omuzlarm silkti.

"Her zamanki gibi," dedi. "Sanrm bir doktor gerek bana."

"K yznden," dedi albay. "imi kemirip bitiriyor bu mevsim."

Doktor onu mesleki ilgiden kesinlikle yoksun bir bakla inceledi.


Dkkanlarnn nnde oturan Suriyelileri srayla selamlad. Doktorun
muayenehanesinin kapsna geldiklerinde, albay horozun satna ilikin
grn belirtti.

"Baka bir ey yapamazdm," diye aklad. "O hayvan insan etiyle


besleniyor."

"nsan etiyle beslenen tek hayvan Sabas," dedi doktor. "Horozu dokuz
yz pesoya yeniden satacandan eminim."

"yle mi dnyorsunuz?"

"yle olduundan eminim," dedi doktor. "Belediye bakanyla yapt u


nl, yurtseverce antlama kadar tatl bir pazarlk bu."

Albay buna inanmak istemedi. "Dostum o antlamay postunu


kurtarmak iin yapt," dedi. "Ancak ylelikle kalabildi kasabada."

"Ve belediye bakannn sepetledii partizan yoldalarnn mlklerim de


ylelikle alabildi yan fiyata," diye yantlad doktor. Anahtarlarm ceplerinde
bulamad iin kapya vurdu. Sonra, kendisine inanmazlkla bakan albaya
dnd.

"Bu kadar saf olmayn," dedi. "Sabas paraya kendi postundan ok daha
fazla nem verir."

O gece albayn kars alverie kt. Albay ona Suriyelilerin


dkkanlarna kadar elik ederken bir yandan da doktorun aklamalarn
dnyordu.

"Hemen olanlar bul ve horozun satldn syle," dedi kadn. "Bouna


umut balamasnlar ona."

"Dostum Sabas dnene kadar satlmayacak horoz," diye yantlad albay.

Alvaro'yu bilardo salonunda rulet oynarken buldu. Pazar gecesi boucu


bir scak vard burada. Sonuna kadar alm radyonun titreimleri sy daha
da younlatryordu sanki. Albay, kocaman siyah bir muamba zerine
yazlm ve masann ortasndaki bir kutunun stnde duran gaz lambasyla
aydnlatlm olan parlak renkli saylara bakarak oyalanyordu. Alvaro srarla
yirmi e oynayp srekli kaybediyordu. Oyunu onun omzunun stnden
izleyen albay dokuz dnte drt kez on birin ktn gzledi.

"On bire oyna," diye fsldad Alvaro'nun kulana. "En ok o geliyor."

Alvaro masay inceledi. Bir sonraki dndrte oynamad. Pantolon


cebinden biraz parayla bir de kat kard. Kad masann altndan albaya
verdi.

"Agustin'den," dedi.

Albay gizli notu cebine koydu. Alvaro epey bir miktar on bire oynad.

"Ufak bir miktarla bala," dedi albay.

"yi bir tahmin olabilir," diye yantlad Alvaro. Yakndaki oyunculardan


bir blm, kocaman renkli tekerlek dnmeye baladktan sonra br
saylardan vazgeip on bire oynadlar. Albay kendini ezici bir bask altnda
hissetti. lk kez kumarn bysn, heyecanm ve aclm yayordu.

Be kazand.

"Affedersiniz," dedi albay utanarak. Sonra, dayanlmaz bir sululuk


duygusuyla, Alvaro'nun parasn ekip gtren kk tahta trm izledi. "Beni
ilgilendirmeyen eylere burnumu sokarsam byle olur ite."

Alvaro ona bakmadan glmsedi.

"Aldrma albay. Sevgiye gven."

Bir mambo alan trompetler birden sustu. Kumarclar ellerini havaya


kaldrp katlar. Albay, arkasnda bir tfein, horozu tetie alnrken kard
souk, kuru, ksack atrty hissetti. Bir polis basknnda cebindeki gizli
bildiriyle kanlmaz bir biimde yakalanm olduunu kavrad. Ellerini
kaldrmadan yarm bir dn yapt. O zaman, hayatnda ilk kez, olunu vuran
adam yakndan grd. Adam tfeinin namlusunu albayn karnna
dorultmu, tam nnde duruyordu. Ufak tefek, Hintliye benzer, yank yzl
bir adamd ve soluu bir ocuunki gibi kokuyordu. Albay dilerini gcrdatt ve
tfein namlusunu parmaklarnn ucuyla hafife itti.

"zninizle," dedi.

Bir ift kk, yuvarlak yarasa gzyle karlat. Bir anda bu gzler
tarafndan yutulduunu, ezilip ufalandm, sindirilip hemen dar atldn
hissetti.

"Gidebilirsiniz albay."

Albay araln geldiini anlamak iin pencereyi amaya gerek duymad.


Mutfakta horozun kahvalts iin meyveleri dorarken kemiklerinde
hissediyordu bunu. Sonra kapy at ve avlunun grnm bu duygusunu
dorulad. imenleri ve aalaryla, helann bulunduu kabinin yerden bir
milimetre yukarda, berrak havada durduu, olaanst bir avluydu bu.

Kars dokuza kadar yataktan kmad. Mutfaa geldiinde albay eve


oktan ekidzen vermi, horozun evresini saran ocuklarla konuuyordu.
Kadn ocaa ulamak iin evrelerinden dolamak zorunda kald.

"ekilin yolumdan!" diye bard. Hayvana doru fkeyle bakt. "u


uursuz kutan ne zaman kurtulacam bilmem!"

Albay karsnn horoza fkeleniini gzledi. Horozun gcenilmeyi hak


eder bir hali yoktu. Eitime hazrd. Boynu ve tyl mor bacaklar, testere dili
ibiiyle ince, savunmasz bir havaya brnmt.

"Pencereden dar eil ve horozu unut," dedi albay, ocuklar gidince.


"Byle sabahlarda insann cam resim ektirmek istiyor."

Kadn pencereden dar eildi ama yz hibir duyguyu ele


vermiyordu. "Glleri dikmek isterdim," dedi yine ocaa dnerek. Albay tra
olmak iin aynay engele ast.

"Glleri dikmek istiyorsan ne duruyorsun, diksene," dedi.

Hareketlerim aynadakilere uydurmaya alr gibiydi.

"Domuzlar yiyip bitiriyor," dedi kadn.

"Daha iyi ya," dedi albay. "Glle semirmi domuzlar ok lezzetli olur
herhalde."

Aynada karsn arad ve yznde hala ayn ifadenin olduunu grd.


Atein aydnlnda yz ocakla ayn maddeden yaplm gibi duruyordu.
Farkna bile varmadan, gzleri karsna dikili, yllardr yapt gibi el yordamyla
tra olmay srdrd albay. Kadn uzun bir sessizlik iinde dnd.

"Ama onlar dikmek istemiyorum," dedi sonra.

"Gzel," dedi albay. "yleyse dikme."

Kendini iyi hissediyordu. Aralk barsaklarndaki bitki rtsn


bztrmt. O saban yeni ayakkablarn giymeye altnda d
krklna urad. Birka kez denedikten sonra abasnn boa gittiini fark
edip rugan ayakkablarm giydi. Bu deiiklik karsnn gznden kamad.

"Eer yenilerini giymezsen hi almazlar," dedi.

"Bir sakata gre o ayakkablar," diye kar kt albay. "Bir ay giyilmi


ayakkablar satmallar."

Mektubun o gn leden soma geleceine ilikin bir nsezinin


uyarmasyla sokaa kt. Teknelerin saati henz gelmediinden Sabas'n
yazhanesine gidip onu bekledi. Ama Sabas'n pazartesiye kadar dnmeyeceini
sylediler. Bu aksilii nceden sezmemi olduu halde sabrszlanmad. "Er ge
dnmek zorunda," dedi kendi kendine ve limana doru yneldi. Olaanst bir
and bu, henz lekelenmemi bir berraklk an.

Suriyeli Musa'nn dkkannda otururken, "Btn yl aralk olmal," diye


mrldand. "nsan kendini camdan yaplm gibi hissediyor."

Suriyeli Musa, bu fikri hemen hemen unutulmu Arapasna evirmek


iin aba harcamak zorunda kald. Gergin, dzgn bir deriyle kulaklarna dek
kaplanm halim selim bir Asyalyd. Hareketleri, boulan bir adamn beceriksiz
hareketlerine benziyordu. Hatta boulmaktan henz kurtarlm gibi bir hali
vard.

"Eskiden byle olurdu," dedi, "imdi de yle olsa ben sekiz yz doksan
yedi yanda olurdum. Ya sen?"

"Yetmi be," dedi albay, gzleriyle posta efini izleyerek. Ancak o


zaman fark etti sirki. Posta teknesinin stnde, bir yn renkli nesnenin
ortasnda duran yamal adr tand. br teknelerin stne yl sandklarn
arasnda yabani hayvanlar ararken bir an posta efini gzden yitirdi. Ama
yabani hayvanlar bulamad.
"Bir sirk bu," dedi. "On yldr ilk kez geliyor." Suriyeli Musa albayn
haberini dorulad. Karsna Arapa ve spanyolca karm bir dille seslendi.
Kadn dkkann arkalarndan yantlad onu. Musa kendi kendine bir ey
syleyip sonra kaygsn albayn diline evirdi.

"Kedini sakla albay. Olanlar onu alp sirke satarlar." Albay posta
efinin ardndan gitmeye hazrlanyordu. "Yabani hayvan gsterisi deil ki bu,"
dedi.

"Fark etmez," diye yantlad Suriyeli. "p cambazlar kemiklerini


krmamak iin kedi yerler."

Albay posta efini nehir kysndaki sergiler arasndan meydana kadar


izledi. Orada horoz dvnden ykselen yaygara artt onu. Geenlerden biri
ona horozu hakknda bireyler syledi. Albay, ancak o zaman, o gnn
denemeler iin belirlenen gn olduunu anmsad.

Postaneyi geip yrd. Bir an sonra dvn alkantl atmosferine


gmlmt. Dv alannn ortasnda, ayaklarnn titreyiinde korkuya benzer
bir eyle, yalnz ve savunmasz duran horozunu grd. Mahmuzlar
paavralarla sarlmt. Rakibi mahzun, klrengi bir horozdu.

Albay hi heyecan duymad. Bir dizi birbirinden farksz hamle oldu.


Cokulu bir alkn ortasnda tyler, ayaklar ve boyunlar bir anlna birbirine
girip sonra zlyordu. itin tahtalarna arpan rakip, bir takla atp yeniden
saldrd. Albayn horozu saldrmyordu. Tm saldrlar geri pskrtyor ve tam
tamna ayn noktaya dnyordu yine. Ama artk ayaklar titremiyordu.

Hernan itin stnden atlad, horozu iki eliyle kavrayp kaldrarak


tribnlerdeki halka gsterdi. lgnca bir alk ve lk patlamas oldu. Albay
alklarn cokusuyla dvn iddeti arasndaki uyumsuzluu gzledi.
Horozlarn da bilerek ve isteyerek kendilerini kaptrdklar gln bir oyun gibi
grnyordu her ey.

Biraz kmseyen bir merakn kiiyle yuvarlak dv alann inceledi.


Heyecanl bir kalabalk, sralardan aaya, dv alanna doru iti kak
ilerliyordu. Albay, hararetli, hevesli, alabildiine canl yzlerin akn karmm
gzledi. Yeni insanlard bunlar. Kasabadaki tm yeni insanlar. Belleinin
kenarndan silinip gitmi olan bir an bir felaket nsezisiyle yeniden yaad.
Sonra itin stnden atlad, dv alanndaki youn kalabal yarp Hernan'n
sakin gzleriyle kar karya geldi. Gzlerini krpmadan baktlar birbirlerine.

"yi gnler albay."

Albay horozu ondan ald. "yi gnler," diye mrldand. Daha fazla bir
ey sylemedi, nk hayvann scak, derin zonklamas rpertmiti onu. Bu
kadar canl bir eyi daha nce hi eline almam olduunu dnd.

"Evde yoktunuz," dedi Hernan, akn akn.

Yeni bir alk dalgas szn kesti. Albay rkmt. Kimseye


bakmadan, alk ve lklardan sersemlemi durumda yine yol at kendine ve
kolunun altnda horozuyla sokaa kt.

Btn kasaba alt tabakadan halk onun, ardnda okul ocuklaryla


gidiini seyretmek iin dar uramt. Boynuna bir ylan dolam dev bir
zenci, meydann bir kesindeki masann stne km, ruhsatsz ila
satyordu. Limandan dnmekte olan byk bir grup, adamn palavralarn
dinlemek iin durmutu. Ama albay horozla geerken dikkatleri ona kayd. Eve
giden yol hi bu kadar uzamamt.

Piman deildi. Uzun bir sre kasaba, on yllk tarihle harap olmu
durumda, bir eit sersemlik iinde uyuup kalmt. O le sonras yine
mektupsuz bir cuma insanlar uyanmt. Albay baka bir dnemi anmsad.
Kendini, kars ve oluyla birlikte bir emsiyenin altnda, yamura karn
kesilmeyen bir gsteriyi izlerken grr gibi oldu. Evinin avlusunda, partinin
titizlikle giyinip kuanm liderlerinin mziin ritmine uyararak
yelpazelenilerini anmsad. Davulun ac veren titreimlerini nerdeyse yeniden
hissetti barsaklarnda.

Limana paralel cadde boyunca yrd ve orada da ok ncesinin


grltl seim pazar kalabaln buldu. Sirkin boaltlmasn izliyorlard. Bir
adrn iinden bir kadn bararak horozla ilgili bireyler syledi. Albay, iine
kapanm, dv alanndaki alklarn kalntlar onu hala izliyormuasna
dank sesler duyarak eve doru yrmeye devam etti.

Kapda ocuklara dnp konutu.

"Herkes evine," dedi. "eri giren iyi bir sopa yer."

Kapy srgleyip doruca mutfaa gitti. Kars boulur gibi yatak


odasndan kt.

"Onu zorla aldlar," dedi hkrarak. "Ben sa olduum srece horozun


bu evden kmayacan syledim onlara." Albay horozu ocan ayana balad.
Tenekedeki suyu deitirirken sarsnn ileden km sesi geliyordu ardndan.

"lmz ineyip yine de onu alacaklarm sylediler," diyordu.


"Horozun bize deil btn kasabaya ait olduunu sylediler."

Albay ancak horozla iini bitirdikten sonra dnp karsnn kaslm


yzne bakt. Bu yzn, iinde ne acuna, ne de pimanlk uyandrdn hi
armadan fark etti.

"Doru olan yaptlar," dedi usulca. Sonra ceplerini kartrarak bir tr


usuz bucaksz tatllkla ekledi:

"Bu horoz satlk deil."

Kadn onu yatak odasna kadar izledi. Onun tam anlamyla bir insan
olduunu ama bir sinema perdesindeymi gibi dokunulmaz olduunu hissetti.
Albay dolaptan bir tomar kat para ald, ceplerindekini de ekleyip tmn
sayd ve yine dolaba koydu.

"Dostum Sabas'a geri verilecek yirmi dokuz peso var," dedi. "Kalann
emekli aylm geldiinde alr."

"Ya gelmezse?" diye sordu kadn.

"Gelecek."

"Ama ya gelmezse?"

"O zaman parasn alamaz."

Yeni ayakkablarn yatan altnda buldu. Kutuyu almak iin dolaba


dnd, tabanlar bir bez parasyla temizleyip ayakkablar tpk karsnn pazar
gecesi getirdii gibi kutuya koydu. Kadn kprdamad.

"Ayakkablar geri gidecek," dedi albay. "Dostum iin on peso daha."

"Geri almazlar," dedi kadn.

"Geri almak zorundalar, diye yantlad albay. "Yalnzca iki kez giydim
onlar."

"Trkler byle eyleri anlamaz," dedi kadn.

"Anlamak zorundalar."

"Ya anlamazlarsa?"

"Arlamazlarsa anlamazlar."

Yemek yemeden yattlar. Albay lambay sndrmek iin karsnn tespih


ekmeyi bitirmesini bekledi. Ama uyuyamad. Filmleri snflandrmak iin alan
anlar ve hemen ardndan saat sonra sokaa kma yasa borusunu
duydu. Karsnn hrtl soluu gecenin souk havasnda acl bir hal almt.
Kadn, sakin, uzlatrc bir sesle konutuunda albayn gzleri hala akt:

"Uyanksn sen."

"Evet."

"Mantkl olmaya al," dedi kadn. "Yarn dostun Sabas'la konu."

"Pazartesiye kadar dnmeyecek."

"Daha iyi ya," dedi kadn. "Senin de ne syleyeceini dnmek iin


gnn olur."

"Dnecek hibir ey yok," dedi albay.

Ekimin yapkan havas yerini ho bir serinlie brakmt. Albay


yamurkularnn tarifesinde bir kez daha tand aralk ayn. Saat ikiyi
vurduunda hala uyuyamamt. Ama karsnn da uyank olduunu biliyordu.
Hamakta yat eklini deitirmeye alt.

"Uyuyamyorsun," dedi kadn.

"Evet."

Kadn bir an dnd.

"Bunu yapacak durumda deiliz," dedi. "Toptan denen drt yz


pesonun ne kadar olduunu bir dn."

"Emekli aylmn gelmesine pek bir ey kalmad artk."

"On be yldr ayn eyi sylyorsun."

"te onun iin," dedi albay. "Artk daha fazla gecikemez."

Kadn sustu. Ama yeniden konutuunda albaya aradan zaman gemi


gibi gelmedi hi.

"Bana yle geliyor ki bu para hi gelmeyecek," dedi kadn.

"Gelecek."

"Ya gelmezse?"

Albay yant vermek iin sesini bulamad. Horozun ilk tnde gerek
kafasna dank etti ama sonra bir kez daha deliksiz, rahat, amansz bir uykuya
dald. Uyandnda gne gkte oktan ykselmiti. Kars uyuyordu. Albay her
zamankinden iki saat ge de olsa sabah ilerini dzenli bir biimde yineledi ve
kahvalt etmek iin karsn bekledi.

Kadn uyandnda pek konumad. Birbirlerine gnaydn deyip


sessizlik iinde kahvaltya oturdular. Albay bir fincan sade kahveyle bir para
peynir ve tatl rek yedi. Btn sabah terzi dkkannda geirdi. Saat birde eve
dndnde karsn begonyalarn arasnda oturmu giyecekleri onarrken
buldu.

"Yemek zaman," dedi albay.

"Yemek yok."

Albay omuzlarn silkti. ocuklarn mutfaa girmesini nlemek iin


avlunun duvarndaki delikleri tkamaya alt. Hole dndnde yemek
masann stndeydi.

Yemek srasnda albay karsnn alamamak iin aba harcadn fark


etti. Bu kesinlik onu telalandrd. Karsn tanyordu. Doutan sert ve krk
yln aclyla daha da sertlemi bir karakteri vard. Olu ldnde tek damla
gzya dkmemiti.

Albay sitemli baklarn kadnn gzlerine dikti. Kadn dudaklarn


srd, bluzunun koluyla gzlerini sildi ve yemeini yemeye devam etti.

"Hi dnceli deilsin," dedi birden.

Albay konumad.

"Sz dinlemez, inat ve dncesizsin," diye yineledi kadn. Bayla


ataln tabann stne aprazlama brakt, ama sonra bo inanlarnn
drtmesiyle hemen dzeltti durularn. "Bir mr boyu pislik yedikten sonra
imdi bir horoza gsterilenden daha az ilgiyi hak ediyorum ha?"

"O baka," dedi albay.

"Ayn ey," dedi kadn. "lmekte olduumu grmyor musun, bendeki


bu ey bir hastalk deil yava bir lm."

Albay yemeini bitirene kadar konumad.

"Eer doktor horozu satmakla senin astmndan kurtulacan garanti


ederse onu derhal satarm," dedi sonra. "Ama etmezse satmam."

O gn leden sonra horozu dv yerine gtrd. Dndnde


karm bir nbetin eiinde buldu. Srtna dklen salaryla, kollarm iki yana
am, holde bir aa bir yukar yryor, cierlerindeki sl ap soluk almaya
abalyordu. Akamn erken saatlerine kadar orada kald. Sonra kocasyla
konumadan yatmaya gitti.

Yasak borusundan az sonraya kadar aznda dualar geveledi. Sonra


albay lambay sndrmeye hazrland. Ama kadn kar kt.

"Karanlkta lmek istemiyorum," dedi.

Albay lambay yerde brakt. Gcnn tkenmeye baladn


hissediyordu. Her eyi unutabilmek, aralksz krk drt gn uyuyabilmek ve
Ocan 20'sinde, leden soma saat te, tam horozun serbest braklaca
anda dv yerinde uyanmak istiyordu. Ama karsnn uykusuzluunun onu
tehdit ettiini hissediyordu.

"Hep ayn hikaye," diye balad kadn bir an sonra. "Biz ala
katlanyoruz ki bakalar yiyebilsin. Krk yldr hep ayn hikaye."

Kars uyank olup olmadm sormak iin duralayana kadar sustu


albay. Uyank olduunu syledi. Kadn dzgn, akc, amansz bir tonda
srdrd konumasn.

"Bizim dmzda herkes kazanacak o horozdan. Bahse girecek tek


kuruu olmayan yalnz biziz."

"Horozun sahibinin yzde yirmi hakk var."

"Seimlerde onlar iin kendini helak ettiinde de sana verilecek bir


greve hakkn vard," dedi kadn. " savata cann tehlikeye attktan sonra da
emekli asker aylna hakkn vard. imdi herkes geleceim gvence altna
alm ve sen yapayalnz, alktan lyorsun."

"Yalnz deilim," dedi albay.

Aklamaya alrken uykuya yenik dt. Kadn kocasnn


uyuduunu fark edene kadar skc bir tonda konutu durdu. Soma cibinlikten
kp oturma odasnn karanlnda bir aa bir yukar kp yrmeye balad.
Orada konumay srdrd. Gn aarrken albay ona seslendi.

Kadn, hemen hemen snm olan lambayla aadan aydnlanarak,


hayalet gibi belirdi kapda. Cibinlie girmeden lambay sndrd. Ama hala
konuuyordu.

"Bir tek ey yapacaz," diyerek onun szn kesti albay.


"Yapabileceimiz tek ey horozu satmak," dedi kadn.

"Saati de satabiliriz."

"Onu almyorlar."

"Yarn Alvaro'nun bana krk pesoyu verip vermeyeceini renmeye


alrm."

"Sana vermez onu."

"yleyse resmi satarz."

Kadn yeniden konutuunda cibinliin dndayd yine. Albay onun


soluuna sinmi ifal otlarn kokusunu duydu.

"Onu da almyorlar."

Albay, sesinde en ufak bir deime olmadan, "Bakarz," dedi usulca.


"Uyu artk. Yarn hibir ey satamazsak baka bir ey dnrz."

Gzlerini ak tutmaya alt ama uyku, kararn bozdu. Zamann ve


mekann olmad, karsnn szlerinin farkl bir anlama brnd bir
maddenin dibine doru dyordu. Ama bir an sonra birinin omzundan tutup
sarstn hissetti.

"Cevap ver bana."

Albay bu kelimeleri uyuduktan nce mi, yoksa sonra m duymu


olduunu bilemedi. Gn aaryordu. Pencere, Pazar gnnn yeil
duruluunda belirginleiyordu. Albay ateinin ykseldiini sand. Gzleri
yanyordu ve kafasn toplamak iin byk bir aba harcamas gerekti.

"Hibir ey satamazsak ne yapacaz?" diye yineledi kadn.

"O zamana kadar Ocan 20'si olur," dedi albay iyice uyanarak. "Yzde
yirmiyi o gn leden sonra derler."

"Horoz kazanrsa," dedi kadn. "Ya kaybederse? Horozun


kaybedebilecei hi aklna gelmiyor."

"O horoz kaybedemez."

"Ama diyelim ki kaybetti."

"Bunu dnmeye balamamza daha krk drt gn var," dedi albay.


Kadnn sabr tamt.

"Peki o zamana kadar ne yiyeceiz?" diye sordu. Albay flanel gecelik


entarisinin yakasndan kavram iddetle sarsyordu.

Albayn bu ana ulamas yetmi be ylm dakika dakika, yaamnn


yetmi be yln almt. Yantlarken yaln, ak ve yenilmez hissetti kendini:

"Elinin krn."

SALI UYKUSU

Tren kumlu kayalarn titrek tnelinden kp usuz bucaksz, bakml


muz iftliklerinden gemeye balaynca hava nemle arlat ve denizden gelen
esinti hissedilmez oldu. Boucu bir duman vagonun penceresinden ieri
savruldu. Tren yoluna paralel dar yolda yeil muz hevenkleriyle ykl kanlar
vard. Yolun tesinde tek tk gze arpan ekilmemi alanlarda vantilatrl
brolar, krmz tuladan yaplar ve tozlu palmiyelerle gl fidanlar arasndaki
teraslarnda kk beyaz masalar ve sandalyeler olan evler vard. Saat sabahn
on biriydi ve scak henz bastrmamt.

"Pencereyi kapatsan iyi olur," dedi kadn. "Sana kurum dolacak."

Kz urat ama pasl ereveyi yerinden oynatamad.

Tenha nc mevki vagonunda ikisinden baka yolcu yoktu.


Lokomotifin duman pencereden girip durduu iin kz yerinden kalkt ve
yanlarnda ne var ne yoksa yere brakt: inde yiyecek bireyler bulunan bir
naylon torba ve gazeteye sarlm bir demet iek. Pencereden uzaa, annesinin
karsndaki sraya oturdu. kisi de kasvetli ve yoksul yas giysileri iindeydiler.

Kz on iki yandayd ve mrnde ilk kez trene biniyordu. Kadn,


gzkapaklarndaki mavi damarlar, kk, yumuak ve biimsiz bedeni ve bir
papaz cppesi gibi biilmi giysisi nedeniyle kzn annesi olmak iin fazlaca
yal grnyordu. Belkemiini oturduu srann arkasna smsk
yaptrmt. Kucandaki yer yer syrlm rugan antay iki eliyle birden
tutuyordu. Yoksullua alkn bir insann drst ve huzurlu hali vard
zerinde.

Saat on ikiye geldiinde scak bastrmaya balamt.

Tren su almak iin bir istasyonda on dakikalna durmutu. Kasaba


yoktu burada. Darda geni iftliklerin gizemli sessizliinde glgeler temiz
grnyordu. Ama vagonun iindeki durgun hava tabaklanmam deri gibi
kokuyordu. Tren hzlanmad. Parlak renklere boyanm tahta evleri olan,
birbirinden farksz iki kasabada durdu. Kadnn ba nne dt ve
uyuyakald. Kz ayakkablarn kard. Sonra iek demetini biraz suya koymak
iin helaya gitti.

Yerine dndnde annesi yemek iin onu bekliyordu. Kza bir para
peynir, msr unundan yaplma yarm gzleme ve bir kurabiye verdi. Naylon
torbadan kendisi iin de ayn miktar ald. Yemeklerini yerken tren demir bir
kprden ar ar geip tpk daha ncekilere benzeyen ama farkl olarak
meydannda bir kalabalk bulunan bir kasabaya ulat. Bir bando bunaltc
gnein altnda canl bir mzik alyordu. Kasabann br ucunda, ekili
topraklar kuraklktan atlam bir ovada son buluyordu.

Kadn yemek yemeyi kesti.

"Ayakkablarn giy," dedi.

Kz dar bakt. Trenin yeniden hzlanmaya balad ssz ovadan


baka bir ey gremedi ama kurabiyesinin son parasn torbaya koydu ve
ayakkablarm giydi. Kadn ona bir tarak verdi.

"San tara," dedi.

Kz san tararken trenin dd almaya balad. Kadn boynundaki


teri ve yzndeki ya parmaklaryla sildi. Kz san taramay braktnda tren
ncekilerden daha byk ama daha hznl bir kasabann kysndaki evlerin
nnden geiyordu.

"Yapmak istediin bir ey varsa imdi yap," dedi kadn. "Daha sonra
susuzluktan lsen bile hibir yerde bir ey ime. Hepsinden nemlisi, alamak
yok."

Kz ban sallad. Pencereden ieri lokomotifin dd ve eski


vagonlarn takrtsyla birlikte kuru, yakc bir rzgar girdi. Kadn kalan
yiyeceklerin bulunduu naylon torbay katlayp antaya koydu. Bir an iin,
austosun o parlak sal gnnde, kasabann eksiksiz bir grnts pencerede
ldad. Kz iekleri srlsklam gazetelere sard, pencereden biraz uzaklat ve
annesine bakt. Karlnda tatl bir bak ald. Tren ddk almaya balad ve
yavalad. Bir an sonra da durdu.

stasyonda hi kimse yoktu. Caddenin br yannda, badem aalaryla


glgelenmi kaldrmda yalnzca bilardo salonu akt. Kasaba scakta
dalgalanr gibiydi. Kadnla kz trenden inip terk edilmi istasyon boyunca,
aralarndan fkran otlarla birbirlerinden ayrlm karolardan yryp
caddenin glgeli tarafna getiler.

Saat ikiye geliyordu. O saatte uyuup arlaan kasaba le uykusuna


yatmt. Dkkanlar, kasaba brolar ve okul on birde kapanmt. Drtten
biraz nceye, trenin geri dnd saate kadar da almayacakt. Yalnzca
istasyonun karsndaki otel, otelin bar ve bilardo salonu, bir de meydann bir
kenarndaki telgraf brosu akt. Pek ou muz irketinin tarznda yaplm
evlerin kaplar ieriden kilitlenmi, panjurlar indirilmiti. Kiminin ii o kadar
scakt ki evin sakinleri avluda yemek yiyorlard. brleri duvara bir sandalye
dayam, caddedeki badem aalarnn glgesinde uyuyorlard.

Kadnla kz badem aalarnn glgesine sna sna, le uykusunu


tedirgin etmeden kasabaya girdiler. Doruca papazn evine gittiler. Kadn
kapnn stndeki demir parmakla trnayla hafife vurdu, bir an bekledi,
sonra yine trmalar gibi yapt. eride bir vantilatr uulduyordu. Ayak seslerini
duymadlar. Bir kap duyulur duyulmaz gcrdad ve hemen ardndan, demir
parmakln yanndan gelen sakngan bir ses, "Kim o?" dedi. Kadn parmakln
aralklarndan grmeye alt.

"Papaz grmek istiyorum."

"imdi uyuyor."

"Acil bir durum," diye steledi kadn.

Sesinde sakin bir kararllk vard.

Kap grltszce araland ve ok soluk bir teni, demir renginde salar


olan tombul, yalca bir kadn grnd. Kaln gzlk camlarnn ardnda gzleri
ok kk grnyordu.

"eri gelin," dedi kapy ardna kadar aarak.

Bayat iek kokusu sinmi bir odaya girdiler. Evin kadn onlar tahta
bir sraya gtrp oturmalarn iaret etti. Kz oturdu ama annesi antasn iki
eliyle smsk tutarak dalgn bir tavrla ayakta kald. Vantilatrn
uultusundan baka bir ses duyulmuyordu.

Evin kadm odann uzak ucundaki kapda yine grnd. "ten sonra
gelmenizi sylyor," dedi ok alak bir sesle. "Daha be dakika nce uzand."

"Tren buukta kalkyor," dedi kadn.

Ksa ve kendinden emin bir yantt bu, ama kadnn sesi tatlln,
yumuak tonlamasn koruyordu. Evin kadn ilk kez glmsedi.

"Pekala," dedi.

Uzaktaki kap yine kapandnda kadn kznn yanna oturdu. Darack


bekleme odas yoksul, derli toplu ve temizdi. Oday blen tahta parmakln
br tarafnda bir alma masas vard. stnde ilkel bir daktilo makinesiyle
bir vazoya konmu ieklerin durduu, muamba rtl sade bir masayd bu.
Daha tede kilise kaytlar duruyordu. Evde kalm bir kzn derli toplu tuttuu
bir alma odas olduu grlebiliyordu.

Uzaktaki kap ald ve bu kez papaz grnd. Bir mendille gzlklerini


siliyordu. Kapy aan kadnn kardei olduu ancak gzlklerini takt zaman
belli oldu.

"Size nasl yardm edebilirim?" diye sordu.

"Mezarln anahtarlar," dedi kadn.

Kz, kucanda ieklerle, ayaklarm srann altnda aprazlam


oturuyordu. Papaz ona bakt, sonra kadna, sonra da penceredeki telin
aralklarndan parlak, bulutsuz gkyzne.

"Bu scakta," dedi. "Gne batana kadar bekleyebilirdiniz."

Kadn ban sessizce kmldatt. Papaz parmakln br tarafna geti,


caml dolaptan muambayla kaplanm bir defter, tahta bir kalemlik ve bir
mrekkep hokkas karp masann basma oturdu. Ellerinin stnde,
bandaki eksiklerin nedeniymi gibi, gereinden fazla kl vard.

"Hangi mezar ziyaret edeceksiniz?" diye sordu.

"Carlos Centeno'nunkini," dedi kadn.

"Kim?"

"Carlos Centeno," diye yineledi kadn.

Papaz hala anlamamt.

"Geen hafta burada ldrlen hrsz," dedi kadn ayn ses tonuyla.
"Ben annesiyim."

Papaz ona dikkatle bakt. Kadn da sessiz bir zdenetimle bakt ona.
Peder kzard. Bam eip yazmaya balad. Sayfay doldururken kadndan
kendini tantmasn istedi. Kadn sanki okuyormuasna hi duraksamadan,
kesin ayrntlarla yantlad onu. Peder terlemeye balamt. Kz sol ayandaki
ayakkabnn tokasn at, topuunu dar kaydrp tahta srann alt ubuuna
dayad. Sa ayayla da ayn eyi yapt.

Her ey bir nceki haftann pazartesi gn sabaha kar te, oradan


birka sokak tede balamt. Ivr zvrla dolu bir evde yaayan yalnz bir dul
olan Rebecca, iseleyen yamurun arasnda birinin n kapy dardan
zorladn duymutu. Kalkm ve dolabm kartrp Albay Aureliano Buendia
dneminden beri kimsenin atelemedii eski bir tabancay aramt. Soma
klan yakmadan oturma odasna girmiti. Kendim, kilitteki grltden ok
yirmi sekiz yllk yalnzln iinde bytt dehet duygusuyla ynlendirerek
hayalinde yalnz kapnn olduu yeri deil kilidin tam tamna yksekliini de
saptamt. Silah iki eliyle kavrayp gzlerim kapam ve tetii ekmiti.
mrnde ilk kez bir tabancayla ate ediyordu. Patlamann hemen ardndan,
iseleyen yamurun inko damn stndeki ptrtsndan baka bir ey
duyamamt. Sonra, beton sundurmann stnde kk, metalik bir arpma
sesiyle ok alak, tatl, ama iyice tkenmi su sesi duymutu: "Ah, anam!"
Adamn lsn sabah evin nnde bulmulard. Burnu paramparayd.
stnde renkli izgili bir fanila, kemer yerine iple balanm gnlk bir
pantolon vard ve ayaklar plakt. Kasabada onu tanyan yoktu.

"Dernek ad Carlos Centeno'ydu," diye mrldand Peder, yazmay


bitirince.

"Centeno Ayala," dedi kadn. "Tek olumdu."

Papaz yine caml dolaba dnd. Kapan i tarafnda iki byk pasl
anahtar aslyd; kz, ocukken annesinin dnd ve bir zamanlar papazn
kendisinin de mutlaka dnm olduu gibi, onlarn Aziz Peter'in anahtarlar
olduunu dnd. Papaz onlar indirip parmakln stnde ak duran
defterin stne koydu ve henz yazm olduu sayfann bir yerini
iaretparmayla gstererek kadna bakt. ' "uray imzalayn."

Kadn antasn kolunun altna sktrp adm iziktirdi. Kz iekleri


ald, ayaklarn sryerek parmakla geldi ve annesini dikkatle izledi.

Papaz iim ekti.

"Onu hi doru yola sokmaya uramadnz m?"

Kadn imzalamay bitirince yantlad.

"ok iyi bir insand."

Papaz nce kadna sonra kza bakt ve bir tr sofuca hayretle onlarn
alamak zere olmadn fark etti. Kadn ayn ses tonuyla devam etti:

"Ona birinin karnm doyurmak iin gereksinme duyduu bir eyi hibir
zaman almamasn sylerdim, o da beni dinlerdi. te yandan, nceleri, boks
yapt sralarda, yumruk yemekten bitkin der, gn yataktan kalkamazd."
"Btn dilerinin ekilmesi gerekmiti," diye araya girdi kz.

"Doru," diye onaylad kadn. "O gnlerde yediim her lokmada


olumun cumartesi geceleri yedii dayaklarn tad vard."

"Tanrnn hikmetinden sual olunmaz," dedi Peder.

Ama ksmen deneyimlerinin onu biraz kukucu klm olmasnn,


ksmen de scan etkisiyle, pek inanarak sylememiti bunu. Gne
arpmasndan korunmak iin balarn rtmelerini syledi onlara. Esneyerek ve
nerdeyse uyuyarak, Carlos Centeno'nun mezarm nasl bulacaklarm anlatt.
Dndklerinde kapy almalarna gerek yoktu. Anahtar kapnn altna
brakabilirlerdi ve eer gleri yetiyorsa ayn yere kilise iin bir ba
brakmalydlar. Kadn papazn sylediklerini byk bir dikkatle dinledi ama
ona glmsemeden teekkr etti.

Peder daha sokak kapm amadan, burnunu demir parmakla


dayam ieri bakan biri olduunu fark etmiti. Darda ocuklar vard. Kap
ardna kadar alnca saa sola katlar. Genellikle o saatte caddede hi kimse
olmazd. imdi ise yalnz ocuklar deil badem aalarnn altnda kme kme
bykler de vard. Peder scakta yzer gibi olan caddeyi gzleriyle tarad ve o
zaman anlad. Kapy usulca kapatt yine.

"Bir dakika bekleyin," dedi kadna bakmadan.

Uzaktaki kapda kz kardei, geceliinin stnde siyah bir ceket, salar


omuzlarna dklm bir halde belirdi. Pedere sessizce bakt.

"Neymi?" diye sordu Peder.

"Halk sezinlemi," diye mrldand kz kardei,

"Avlu kapsndan ksanz daha iyi olur," dedi Peder.

"Oras da ayn," dedi kz kardei. "Herkes pencerelerde."

Kadn o ana kadar anlamam gibi grnyordu. Demir parmakln


aralklarndan caddeye bakmaya alt. Sonra iek demetini kzdan alp
kapya doru yrmeye balad. Kz da onu izledi.

"Gne alalana kadar bekleyin," dedi Peder.

GNLERDEN BR GN

Pazartesi sabah scak ve yamursuz aard gn. Diplomasz bir dii ve


ok erken kalkan biri olan Aurelio Escovar muayenehanesini saat altda at.
Hala al kalb iinde duran takma dileri ald ve masann stne bir avu alet
koyup onlar sergileniyorlarm gibi byklk srasna gre dizdi. stnde,
boyundan altn bir dmeyle iliklenen yakasz, izgili bir gmlek ve askl bir
pantolon vard. Dimdik ve sskayd. Sau insanlarda olduu gibi, iinde
bulunduu duruma pek seyrek uyan bir grnm vard.

Her eyi masann stne dizdikten sonra delgiyi dii koltuuna doru
ekti ve oturup takma dileri cilalamaya giriti. Yapt ii dnmyor gibi
grnyordu ama srekli alyor, gerek olmad zaman bile aleti ayayla
pompalyordu.

Saat sekizden sonra bir sre durup pencereden gkyzne bakt ve


yandaki evin at direinin stne yerleip gnete kuruyan bir ift dnceli
ahin grd. le yemeinden nce yine yamur yaaca fikrini kafasnda
evirip evirmeyi srdrrken on bir yandaki olunun tiz sesi dikkatini datt.

"Baba!"

"Ne var?"

"Belediye bakam diini ekip ekmeyeceini soruyor."

"Burada olmadm syle ona."

Bir altn dii cilalyordu. Onu bir kol boyu uzaklkta tutup yar kapal
gzlerle inceledi. Olu kk bekleme odasndan seslendi yine.

"Diyor ki buradaymsn nk seni duyabiliyormu."

Dii dii incelemeye devam etti. Ancak onu bitmi ilerle birlikte
masann stne koyduktan sonra konutu:

"Daha iyi ya.";

Delgiyi yeniden altrd. Yapmas gereken ileri koyduu karton bir


kutudan bir kprnn birka parasn kard ve altm cilalamaya balad.

"Baba."

"Ne var?"

Yzndeki ifadeyi hala deitirmemiti.

"Diyor ki eer diini ekmezsen seni vuracakm."


Acele etmeden, son derece sakin bir hareketle delginin pedalm
evirmeyi brakt, onu itip koltuktan uzaklatrd ve masann alt ekmecesini
sonuna kadar at. Orada bir tabanca vard. "Pekala," dedi. "Syle ona gelsin
vursun beni."

Eli ekmecenin kenarnda, koltuu kapnn karsna srd. Belediye


bakan kapda grnd. Yznn sol yanm tra etmiti, ama arl ve i
olan br yan be gnlk bir sakalla rtlyd. Dii onun donuk gzlerinde
gecelerce srm aresizlii grd. ekmeceyi parmaklarnn ucuyla kapatp
yumuak bir sesle konutu:

"Otur bakalm."

"Gnaydn," dedi belediye bakam.

"Gnaydn," dedi dii.

Aletler kaynarken belediye bakam kafasn koltuun st ksmna


yaslad ve kendini daha iyi hissetti. Soluu buz gibiydi. Yoksul bir
muayenehaneydi buras: eski bir tahta koltuk, pedall delgi, iinde seramik
ieler bulunan caml bir dolap. Sandalyenin karsnda, omuz hizasnda bez
perdeleri olan bir pencere vard. Diinin yaklatm hissedince bakan
topuklarn gerip azn at.

Aurelio Escovar adamn ban a doru dndrd. ltihapl dii


inceledikten sonra parmaklarn dikkatlice bastrarak bakann enesini
kapatt.

"Uyuturmadan ekilmesi gerek," dedi.

"Neden?"

"nk apse var."

Belediye bakam diinin gznn iine bakt. "Pekala," dedi ve


glmsemeye alt. Dii onun glmsemesine karlk vermedi. Steril
aletlerin durduu leeni alma masasna getirdi ve aletleri yine telaszca,
souk bir cmbzla sudan kard. Soma tkrk kabn ayakkabsnn ucuyla
itip lavaboda ellerini ykamaya gitti. Btn bunlar belediye bakanna
bakmadan yapyordu. Ama bakan gzlerini ondan ayrmyordu.

Alttaki yirmi ya dilerinden biriydi. Dii bacaklarn at ve scak


kerpetenle dii kavrad. Bakan koltuun kollarna yapt, ayaklarn btn
gcyle gerdi ve bbreklerinde buz gibi bir boluk hissetti, ama hi ses
karmad. Dii yalnzca bileini oynatyordu. Konutuu zaman sesinde
kinden ok ac bir yumuaklk vard:
"imdi yirmi lmzn hesabn vereceksin."

Bakan enesindeki kemiklerin atrdadn hissetti ve gzleri yala


doldu. Ama diin yerinden skldn hissetmeden soluk almad. Soma onu
gzyalarnn arasndan grd. Arsna o denli yabanc grnyordu ki be
gecedir ektii ikenceyi anlamakta glk ekti.

Tkrk kabna eilip kan ter iinde, soluk solua ceketinin


dmelerim at ve pantolon cebindeki mendili aratrd. Dii ona temiz bir bez
verdi.

"Gzlerini sil."

Bakan syleneni yapt. Titriyordu. Dii ellerim ykarken, dklen


tavan ve stnde rmcek yumurtalaryla l bcekler bulunan tozlu bir
rmcek a grd. Dii ellerini kurulayarak dnd. "Git yat," dedi. "Tuzlu
suyla da gargara yap." Bakan ayaa kalkt, teklifsiz bir asker selamyla veda
etti ve ceketini iliklemeden, bacaklarn gere gere kapya doru yrd.

"Faturay gnder," dedi giderken.

"Sana m yoksa kasabaya m?"

Bakan ona bakmad. Dii kapy kapatt ve telin arkasndan sylendi:

"kisi de ayn lanet olas ey."

BU KASABADA HIRSIZ YOK

Damaso gn aarrken odaya dnd. Alt aylk gebe olan kars Ana,
giyinik durumda, ayakkablar ayanda, yatan stne oturmu onu
bekliyordu. Gaz lambas snmeye yz tutmutu. Damaso karrm onu btn
bir gece her dakika beklediini ve onu karsnda grebildii u anda bile hala
beklemekte olduunu fark etti. Eliyle yattrc bir hareket yapt ama kadn
yantlamad bunu. Korku dolu gzlerini erkein elinde tad krmz bez
kna dikti, dudaklarn skt ve titremeye balad. Damaso sessiz bir iddetle
onu entarisinden kavrad. Soluunda ac bir koku vard.

Ana onun kendisini nerdeyse havaya kaldrmasna kar koymad.


Sonra bedeninin tm arln ne doru savurup kocasnn fanila gmleine
yaslanarak alamaya balad ve sakinleene kadar onun beline smsk sarl
kald.

"Oturduum yerde uyuyakalmm," dedi. "Birden kap ald ve seni


kanlar iinde odann ortasna ittiler."
Damaso hibir ey sylemeden kol boyu uzaklkta tuttu karsn. Sonra
onu yine yatan stne oturttu, km kucana koydu ve iemek iin avluya
kt. Kadn ipi znce knn iinde iki beyaz bir de krmz olmak zere
tane donuk ve anm bilardo topu grd. Damaso odaya dndnde karm
dnceye dalm buldu.

"Peki neye yarar bunlar?" diye sordu Ana.

Damaso omuzlarm silkti.

"Bilardo oynamaya."

km yeniden balad ve onu ev yaps maymuncuk, el feneri ve bakla


birlikte sandn dibine koydu. Ana soyunmadan yzn duvara dnp yatt.
Damaso yalnz pantolonunu kard. Yataa uzanp sigara ierek, aaran gnn
dank hrtlar arasnda macerasna ilikin bir iz yakalamaya alrken
karsnn uyank olduunu fark etti.

"Ne dnyorsun?"

"Hi," dedi kadn.

Her zaman pes bir kontralto olan sesi hncndan kalnlam gibiydi.
Damaso sigarasndan son bir nefes ektikten sonra izmariti toprak zeminde
ezip sndrd.

"Baka bir ey yoktu." ini ekti. "erde bir saat kadar kaldm."

"Seni vurabilirlerdi," dedi kadn.

Damaso rperdi. "Allah korusun," dedi parmaklarm bkp karyolann


tahtasna vurarak. Yerleri eliyle yoklayarak sigara ve kibritini arad.

"Bir eek kadar duygusuzsun," dedi Ana. "Benim burada olduumu,


caddedeki her grltde eve senin ln getirdiklerini sanp uyuyamadm
dnmeliydin." ini ekerek ekledi:

"Ve btn bunlar yalnzca bilardo topu iin."

"ekmecede yirmi be sentten baka bir ey yoktu."

"yleyse hibir ey almasaydn."

"En zoru ieri girmekti," dedi Damaso. "Eli bo kamazdm."


"Baka bir ey alabilirdin."

"Baka bir ey yoktu," dedi Damaso.

"Hibir yerde bilardo salonundaki kadar ok ey yoktur."

"Grnte yle," dedi Damaso "Ama ieri girdiin zaman her eye
bakmaya, her yeri aramaya balyorsun ve die dokunur hibir ey olmadm
fark ediyorsun."

Kadn uzun sre suskun kald. Damaso onu gzleri ak, belleinin
karanlklarnda sylemeye deer bir ey bulmaya alrken hayal etti.

"Belki," dedi Ana.

Damaso yine bir sigara yakt. Alkol onu tek merkezden yaydan dalgalar
halinde terk ettike bir kez daha uzuvlarnn arln, hacmim ve
sorumluluunu stleniyordu. "Orada bir kedi vard," dedi. "Kocaman, beyaz bir
kedi." Ana dnd, ikin karnn kocasnnkine bastrp bacam onun dizleri
arama soktu. Soan kokuyordu.

"ok mu korktun?"

"Ben mi?"

"Sen," dedi Ana. "Erkekler de korkar derler."

Damaso onun glmsediini hissetti. O da glmsedi. "Biraz," dedi.


"yle iim geldi ki zor dayandm." Karsnn onu pmesine engel olmad ama
karlk vermedi. Sonra, tehlikeleri bilerek ama piman olmadan, bir
yolculuun anlarn uyandrr gibi, ona serveninin ayrntlarm anlatt.

Kadn uzun bir sessizlikten soma konutu.

"lgnlk bu."

"Btn sorun balamakta," dedi Damaso, gzlerini kapayarak. "stelik


ilk giriim iin pek de kt saylmazd."

Gnein scakl ge geldi. Damaso uyandnda kars bir sredir


ayaktayd. Damaso ban avludaki musluun altna sokup iyice uyanana
kadar onu birka dakika orada tuttu. Oda, amar ipleriyle aprazlanm ortak
bir avluya bakan, birbirine benzer mstakil odalardan biriydi. Ana, avludan
teneke bir blmeyle ayrlan arka duvarn nne yemek piirmek ve tlerini
stmak iin portatif bir ocakla yemek yemek ve t yapmak iin kk bir
masa koymutu. Kocasnn yaklatm grnce tlenmi amarlar bir yana
koydu ve kahveyi stabilmek iin tleri ocaktan kaldrd. Kocasndan yaa
bykt. ok soluk tenliydi ve hareketlerinde gereklere alkn insanlarn
yumuak yeterlii vard.

Damaso ba arsnn sisleri arasndan karsnn kendisine baklaryla


bir ey anlatmak istediini sezdi.

O ana kadar avludaki seslere hi dikkat etmemiti.

"Sabahtan beri baka hibir eyden konumadlar," diye mrldand


Ana, kocasna kahvesini verirken. "Az nce erkekler oraya gitti."

Damaso da avluya bakp erkeklerin ve ocuklarn gitmi olduunu


grd. Kahvesini ierken gnete amar asan kadnlarn konumalarm
sessizce dinledi. Sonunda bir sigara yakp mutfaktan kt.

"Teresa," diye seslendi.

Islak giysileri bedenine yapm bir kz ocuu arm yantlad.


"Dikkatli ol," diye mrldand Ana. Kz Damaso'nun yanma geldi.

"Neler oluyor?" diye sordu Damaso.

"Biri bilardo salonuna girmi ve her eyi alp gitmi," dedi kz.

Tm ayrntlar biliyor gibi grnyordu. Bilardo salonunu nasl didik


didik ettiklerini, bilardo masasn bile yklenip gtrdklerini anlatt. yle
inanarak konuuyordu ki, sylediklerinin doru olmadna inanamad
Damaso.

"Lanet olsun," dedi mutfaa dnnce.

Ana sklm dilerinin arasndan ark sylemeye balad. Damaso


tedirginliini bastrmaya alarak avlu duvarna bir sandalye dayad. ay
nce yirmi yama bastnda, yalnzca gizli bir zveri duygusuyla deil belli bir
sevecenlikle de bakt ince by, iekbozuu yzne hafif bir olgunluk
katmt. O zamandan beri kendini bir yetikin gibi hissetmiti. Oysa bu sabah,
bir gece ncesinin anlar ba arsnn bataklnda yzerken, yaamaya
nereden balayacan bilemiyordu.

Ana tsn bitirince temiz amarlar iki eit yna bld ve dar
kmaya hazrland.

"Darda ok kalma," dedi Damaso.

"Her zamanki kadar."


Damaso karsnn ardndan odaya girdi. "Ekose gmleini oraya
braktm," dedi Ana. "izgiliyi bir daha giymesen iyi olur." Kocasnn duru, kedi
gzleriyle karlat.

"Birinin seni grp grmediim bilmiyoruz."

Damaso avularnn terini pantolonuna sildi.

"Hi kimse grmedi beni."

"Bilmiyoruz," diye yineledi Ana. ki kolunda da birer amar km


tayordu. "Hem dar kmasan senin iin daha iyi olur. Ben ortalkta hi
ilgilenmiyormuum gibi yle bir dolaana kadar bekle."

Kasabada insanlar baka hibir eyden sz etmiyorlard. Ana ayn


olayn ayrntlarn deiik ve elikili uyarlamalara gre birka kez dinlemek
zorunda kald. amarlar datmay bitirince her cumartesi yapt gibi pazara
gitmek yerine doruca kasaba meydanna gitti.

Bilardo salonunun nnde umduundan daha az insan buldu. Birka


adam badem aalarnn glgesinde konuuyordu. Suriyeliler le yemei iin
yaydklar renkli rty kaldrmlard. Dkkanlar adr bezinden tentelerinin
altnda uyukluyor gibiydi. Otelin lobisinde bir adam, dudaklar ve bacaklar
iyice alm, yayld salncakl sandalyede uyuyordu. le scanda her ey
felce uram gibiydi.

Ana bilardo salonunun yanndan yrmeye devam etti ve rhtmn


karsndaki bo arsay getii anda kalabal grd. O zaman Damaso'nun
ona anlatm olduu, herkesin bilip de yalnzca mterilerin anmsayabilecei
bir eyi anmsad: Bilardo salonunun arka kaps bo arsaya bakyordu. Biraz
sonra kollarn karnnn stnde kavuturup gzlerini zorlanm kapya dikerek
kalabala kart. Kilit yerli yerindeydi ama srg kprlerinden biri bir di
gibi ekilmiti. Ana bir an, o bir tek insann alakgnll abasnn neden
olduu zarara bakt ve bir acma duygusuyla kocasn dnd.

"Kimmi?" diye sordu.

evresine bakmaya cesaret edemiyordu.

"Kimse bilmiyor," diye yantladlar. "Bir yabanc olduunu sylyorlar."

"yle olmal," dedi arkasnda duran bir kadn. "Bu kasabada hrsz yok
ki. Herkes herkesi tanyor."

Ana ban evirdi. "Doru," dedi glmseyerek. Ter iinde kalmt.


Yannda ensesi kr kr olan ok yal bir adam vard.

"Her eyi almlar m?" diye sordu.

"ki yz pesoyla bilardo toplarm," dedi yal adam.

Ana'ya olaanst bir ilgiyle bakyordu. "Yaknda gzlerimiz ak


uyumak zorunda kalacaz."

Ana baklarm teye evirdi. "Doru," dedi yine. Ban rtp oradan
uzaklarken yal adamn hala kendisine bakt duygusundan
kurtulamyordu.

eyrek saat boyunca bo arsaya doluan kalabalk krk kapnn


ardnda bir l varm gibi saygl davrand. Sonra bir kprtdr balad,
insanlar geri dnp meydana doru yayldlar.

Bilardo salonunun sahibi, belediye bakam ve iki polisle birlikte n


kapdayd. Ksa ve toparlak gvdesi, yalnzca gbeinin basksyla yerinde
duran pantolonu ve ocuklarn yaptklarna benzeyen gzlkleriyle, salon
sahibi ezici bir vakara sahip grnyordu.

Kalabalk, adamn evresini sarmt. Ana duvara yaslanp kalabalk


dalmaya balayana kadar onun verdii ifadeyi dinledi. Sonra scaktan kan ter
iinde, komularn grltl gsterileri arasnda odasna dnd.

Damaso yataa uzanm, Ana'nn onu bir gece nce nasl sigara
imeden bekleyebilmi olduunu kendi kendine defalarca sormutu. Karsnn
glmseyerek, terden slanm bartsn kararak ieri girdiini grnce
hemen hemen hi iilmemi sigarasn toprak zeminde, bir dizi izmaritin
ortasnda ezdi ve oalan bir kaygyla bekledi.

"Ee?"

Ana yatan yanna diz kt.

"Ne olsun, sen yalnz hrsz deil yalancsn da."

"Nedenmi o?"

"nk bana ekmecede hibir ey olmadm sylemitin."

Damaso kalarn att.

"Hibir ey yoktu."
"ki yz peso varm," dedi Ana.

"Yalan," dedi Damaso, sesini ykselterek. Yatakta dorulup yine su


verir gibi konutu. "Yalnzca yirmi be sent vard."

Ana'y ikna etti. "htiyar dzenbazn biri o," dedi yumruklarm skarak.
"Suratm datmam iin kasmyor." Ana yksek sesle gld.

"Aptallk etme."

Sonunda Damaso da glmeye balad. O tra olurken kars da


renebildiklerini anlatt ona. Polisler bir yabancy aryorlard. "Perembe gn
geldiini ve dn gece rhtmn orada dolarken grldn sylyorlar," dedi
Ana. "Onu hibir yerde bulamadklarn sylyorlar." Damaso hi grmedii
yabancy dnd ve bir an iin gerekten inanp adamdan kukuland.

"Gitmi olabilir," dedi Ana.

Her zamanki gibi Damaso ancak saatte giyinebildi. nce byklarm


zenle krpp ksaltt. Sonra avludaki musluun altnda ykand. Ana,
Damaso'yu ilk grd geceden beri hibir eyin azaltamad bir ilgiyle, onun
zahmetli sa tarama srecini adm adm izledi. Dar kmadan nce krmz
ekose gmleiyle aynada kendine baktm grd zaman, Ana kendim yal
ve pasakl hissetti. Damaso profesyonel bir boksr evikliiyle karma hafife
vurdu. Ana onu bileklerinden yakalad.

"Paran var m?"

"Zenginim ben," diye yantlad Damaso keyifle. "ki yz pesom var ya!"

Ana duvara dnp gsnden bir miktar kat para kard ve kocasna
bir peso verdi.

"Al unu Valentino."

O gece Damaso bir arkada grubuyla birlikte kasaba meydanndayd.


Kylerden pazar gn kurulacak pazarda satlacak eyler getiren insanlar
kzarm patates ve piyango bileti satan bfelerin arasnda tentelerini
kuruyorlar, daha akamn erken saatlerinde horultular duyuluyordu. Damaso'
nun arkadalar bilardo salonundaki hrszlktan ok, radyodan yaynlanan ve o
gece bilardo salonu kapal olduu iin dinleyemedikleri beysbol ampiyonasyla
ilgili grnyorlard. Beysbol hakknda konua konua, nceden karar
vermeden ya da ne oynadm renmeden sinemaya gittiler.

Cantinflas'n bir filmi oynuyordu. Damaso balkonun birinci srasnda


utanmazca glyordu. Geirdii heyecandan toparlanyormu gibi hissediyordu
kendini. Gzel bir haziran akamyd ve bo alanlarda yalnzca gstericinin
puslu nn grlebildii zaman yldzlarn sessizlii damsz sinemann
zerine kyordu.

Birdenbire perdedeki grnt karard ve parterin gerisinde bir patrt


oldu. Iklar anszn yannca Damaso kendini yakalanm ve sulanm
hissederek kamaya alt. Ama hemen ardndan parterdeki seyircilerin ta
kesildiini ve bir polisin, yumruuna dolad kemerinin iri bakr tokasyla bir
adam vahice dvdn grd. Adam dev yapl bir zenciydi. Kadnlar lk
atmaya balaynca zenciyi dven polis onlar bastran bir sesle, "Hrsz! Hrsz!"
diye bard. Zenci sralarn arasnda yuvarlanyor, ardndaki iki polis de
adamn bbreklerine vuruyorlard. Sonunda onu arkadan yakalamay
baardlar. Zenciyi dven polis dirseklerim bir kayla arkadan balad ve
birden adam kapya doru iteklediler. Her ey o kadar abuk olup bitmiti ki
Damaso ne olduunu ancak zenci, gmlei yrtlm, yz bir toz, ter ve kan
karmyla lekelenmi, "Katiller, katiller," diye hkrarak yanndan geerken
anlad. Sonra gstericiyi yeniden altrdlar ve film devam etti.

Damaso bir daha glmedi. Art arda sigara ierek kopuk kopuk bir
yknn paralarm grd yalnzca. Sonunda klar yand ve seyirciler
gerekle yz yze gelmekten rkm gibi birbirlerine baktlar, "iyiydi dorusu!"
diye haykrd yanndan biri. Damaso ona bakmad.

"Cantinflas ok iyidir," dedi.

Bir insan seli onu kapya srkledi. Yiyecek satclar sepetlerle


yklenmi, evlerine gidiyorlard. Saat on biri geiyordu ama caddede zencinin
yakalan hakknda bireyler renmek iin sinemadan kanlar bekleyen bir
sr insan vard.

O gece Damaso odaya o kadar saknarak girdi ki, uyur uyank bir halde
olan Ana onu fark ettii zaman oktan yataa uzanm ikinci sigarasn
iiyordu.

"Yemek ocan stnde," dedi Ana.

"A deilim," dedi Damaso.

Ana iini ekti. "Ryamda Nora'nn tereyandan kuklalar yaptm


gryordum," dedi hala tam uyanamadan. Birden hi niyeti yokken uyumu
olduunu fark edip akn akn gzlerini ovuturarak Damaso'ya dnd.

"Yabancy yakalamlar," dedi.

Damaso konumadan nce biraz bekledi.


"Kim syledi?"

"Sinemada yakalamlar," dedi Ana. "Herkes orada imdi."

Tutuklamann arptlm bir yksn anlatt. Damaso onu


dzeltmedi.

"Zavall adam." Ana iini ekti.

"Neden zavall olsun?" diye hiddetle kar kt Damaso. "Kapana kslan


ben mi olaym isterdin?"

Ana yant vermeyecek kadar iyi tanyordu onu. Gnn ilk klarna dek
bir astml gibi soluyarak sigara itiini hissetti. Sonra yataktan ktm, sanki
grmekten ok dokunmaya dayanan, ne olduu belirsiz bir aray iinde oday
altst ettiini sezdi. Soma da on be dakikay akn bir sre yatan altnda bir
yeri kazdn ve grlt etmemeye alarak, Ana'nn uyuyormu gibi yapp
ona yardm etmekten bir an bile geri durmadm fark etmeden, karanlkta
soyunduunu hissetti. Ana'nn en ilkel igdlerinde bireyler kprdad. O
zaman Damaso'nun sinemaya gitmi olduunu ve neden bilardo toplarm
yatan altna gmdn anlad.

Bilardo salonu pazartesi gn ald ve fkeli mterilerin istilasna


urad. Bilardo masas salona bir yas havas veren mor bir kumala
rtlmt. Duvara bir tabela aslmt: "TOP YOK, BLARDO YOK." nsanlar
sanki bir habermiesine bu tabeladaki yazy okumak iin ieri giriyorlard.
Bazlar onun nnde uzun bir sre dikilip akl ermez bir ilgiyle tekrar tekrar
okuyorlard.

Damaso ilk mteriler arasndayd. Yaamnn bir blmn seyircilere


ayrlm banklarn stnde geirmiti ve kaplar ald andan beri oradayd.
Bir basal ziyareti kadar zor ama o kadar da doal bir eydi bu. Tezgahn
br yarmdan salon sahibinin srtna hafife vurdu.

"Ne ac Roque."

Salon sahibi acl kk bir glmsemeyle iini ekerek ban sallad,


"yle," dedi. Sonra mterilerle ilgilenmeyi srdrd. Damaso tezgahn
nndeki taburelerden birine yerleip mor kefeniyle bir hayaleti andran
masaya bakarak, "Ne garip," dedi.

"yle," diye onaylad yan taburedeki adam. "Kutsal Hafta'daymz gibi."

Mterilerin ou yemee gidince Damaso otomatik pikaba bir ufak


para koyup seicinin stndeki yerini ezbere bildii bir Meksika arks
almaya balad. Roque masalar ve sandalyeleri salonun arka tarafna
tayordu.

"Ne yapyorsun?" diye sordu Damaso.

"skambil iin dzenliyorum," diye yantlad Roque. "Toplar gelene


kadar bireyler yapmam gerek."

ki elinde birer sandalyeyle duraksayarak yrrken yeni dul kalm


birine benziyordu.

"Ne zaman geliyorlar?" diye sordu Damaso.

"Bir ay iinde inallah."

"O zamana kadar brleri de ortaya km olur," dedi Damaso.

Roque sralad kk masalara honutlukla bakt. Gmleinin


koluyla ahum silerek, "kmazlar," dedi. "Zenciye cumartesiden beri tek lokma
vermiyorlar yine de nerede olduklarn sylemiyor." Damaso'yu terden
bulanklam gzlklerinin ardndan lp biti.

"Onlar nehre attndan eminim."

Damaso dudaklarn srd.

"Ya o iki yz peso?"

"Onu da," dedi Roque. "stnde yalnz otuz buldular."

Gz gze geldiler. Damaso o bakmann kendisiyle Roque arasnda bir


su ortakl kurduu izlenimine kapld. Aklayamad bir duyguydu bu. O
gn leden sonra Ana lavabodan onun bir boksr gibi dans ederek eve
geldiini grd. Onun ardndan odaya girdi.

"Her ey yolunda," dedi Damaso. "htiyar durumu iyice kabullenip yeni


toplar smarlam. imdi yaplacak tek ey herkes unutana kadar beklemek."

"Ya o zenci?"

"O nemli deil," dedi Damaso omuzlarm silkerek. "Toplar


bulamazlarsa onu brakmak zorunda kalacaklar."

Yemekten sonra n kapnn dnda oturup sinemann hoparlr


kapanana kadar komularla konutular. Yatmaya gittiklerinde Damaso
heyecanlyd.
"Aklma mthi bir fikir geldi," dedi.

Ana onun akamstnden beri kafasnda bu fikri evirip evirmekte


olduunu sezdi.

"Kasaba kasaba dolaacam," diye srdrd Damaso. "Birinden


aldm bilardo toplarm bir sonrakinde satacam. Her kasabann bir bilardo
salonu vardr."

"Vurulana kadar."

"Vurulmak m, ne vurulmas?" dedi Damaso. "O yalnz filmlerde olur."


Odann ortasnda dikilmi, kendi cokusundan tkanr gibiydi. Ana ilgisiz
grnerek soyunmaya balad ama aslnda sevecen bir ilgiyle dinliyordu onu.

"Bir sr takm elbise alacam," diyordu Damaso, iaretparmayla


duvar boyunca uzanan hayali bir dolab gstererek. "uradan uraya kadar.
Elli ift de ayakkab."

"nallah," dedi Ana.

Damaso dik dik bakt ona.

"Benim ilerime ilgi duymuyorsun," dedi.

"Benden ok uzak onlar," dedi Ana. Lambay sndrd, duvarn yanma


uzand ve kesin bir aclkla ekledi: "Sen otuzuna geldiinde ben krk yedi
yanda olacam."

"Samalama," dedi Damaso.

Ceplerini yoklayp kibrit arad. "Sen de amarlarla boumaktan


kurtulacaksn," dedi, biraz akn. Ana bir kibrit yakp verdi ona. Kibrit snene
kadar aleve bakt, sonra onu yere att. Damaso yataa uzanm konuup
duruyordu.

"Bilardo toplarnn neden yapldn biliyor musun?"

Ana yant vermedi.

"Fildiinden," diye srdrd Damaso. "yle g bulunuyor ki buraya


gelmeleri bir ay alr. Dnebiliyor musun?"

"Uyu artk," diye kesti Ana. "Benim bete kalkmam gerek."

Damaso normal yaantsna dnmt. Sabah yatakta sigara ierek


geiriyor, le uykusundan sonra dar kmak iin hazrlanmaya balyordu.
Geceleri bilardo salonunda beysbol ampiyonasnn radyodan naklen yaynn
dinliyordu. Projelerini dnmek iin gereksinme duyduu kadar byk bir
cokuyla onlar unutabiliyordu da.

Cumartesi gn karsna, "Hi paran var m?" diye sordu.

"On bir peso," diye yantlad kadn. Sonra alak sesle ekledi: "Kira iin."

"Seninle bir anlama yapalm."

"Ne gibi?"

"Onu bana dn ver."

"Kiray dememiz gerek."

"Sonra deriz."

Ana ban olumsuz anlamda sallad. Damaso onu bileinden kavrayp


henz kahvalt etmi olduklar masadan kalkmasn engelledi.

"Yalnz birka gn iin," dedi kadnn kolunu dalgn bir sevecenlikle


okayarak. "Toplar satnca her eye yetecek paramz olacak."

Ana boyun emedi. O gece Damaso onu sinemaya gtrd ve perde


arasnda arkadalaryla konuurken bile elini omzundan ekmedi. Filmi blk
prk izlediler. Bittii zaman Damaso'nun sabr da tkenmiti.

"yleyse paray almak zorunda kalacam," dedi.

Ana omuzlarn silkti. Damaso onu sinemadan kan kalabaln


arasndan iterek, "Karma ilk kana bir sopa ekeceim," dedi. "O zaman beni
cinayetten hapse atacaklar." Ana iinden glmsedi. Ama yumuamad. Ertesi
sabah, frtnal bir geceden sonra, Damaso gzle grlr ve tehditkar bir
aceleyle giyindi. Karsnn yamadan geerken homurdand:

"Hi dnmeyeceim."

Ana hafife rpermekten kendim alamad.

"yi yolculuklar!" diye bard.

Kapy arpp ktktan sonra Damaso iin bo ve sonsuz bir pazar gn


balad. Halk pazarndaki parlak kap kaak ve ocuklaryla birlikte sekiz
ayininden kan, canl renklere brnm kadnlar meydana neeli bir
grnm veriyordu, ama hava scaktan younlamaya balamt artk.

Damaso, gn bilardo salonunda geirdi. Sabah bir grup erkek kat


oynad. le yemeinden nce de ksa bir mteri akn oldu. Ama salonun
ekiciliini yitirdii besbelliydi. Yalnz akam saatlerinde, beysbol program
yaynlanrken eski canlln biraz kazanr gibi oluyordu.

Salon kapandktan sonra Damaso artk boalm grnen meydanda


gidecek bir yeri olmadan kalakald. Limana paralel uzanan cadde boyunca
uzak, keyifli bir mziin ardna taklp yrd. Caddenin sonunda, soluk
kattan elenklerle sslenmi kocaman, bo bir dans salonu, salonun
gerisindeki ahap platformun stnde de bir orkestra vard. erde boucu bir
kozmetik kokusu dalgalanyordu.

Damaso tezgahn nne oturdu. Para bittiinde orkestrada zilleri alan


gen dans edenler arasnda dolap para toplad. Gen bir kz kavalyesini pistin
ortasnda brakp Damaso'ya yaklat.

"Ne haber Valentino?"

Damaso, oturmas iin yanndaki yeri gsterdi kza. Yz pudral,


kula karanfilli barmen tiz bir sesle sordu:

"Ne iersiniz?"

Kz Damaso'ya dnd.

"Ne iiyoruz?"

"Hibir ey."

"Ben smarlyorum."

"Ondan deil," dedi Damaso. "Karnm a benim."

"Yazk," diye iini ekti barmen. "O gzlerle."

Salonun gerisindeki yemek odasna getiler. Kzn bedeni ok gen


grnyordu ama yzndeki pudra ve allk kabuuyla dudaklarndaki ruj
gerek yam kestirmeyi gletiriyordu. Yemekten soma Damaso kzn
ardndan, uyuyan hayvanlarn solumalarnn duyulduu, karanlk bir avlunun
dibindeki odaya gitti. Yatakta renkli paavralarla rtlm kk bir ocuk
vard. Kz paavralar tahta bir kutuya yerletirip ocuu kutunun iine yatrd,
sonra kutuyu yere koydu.

"Fareler yer onu," dedi Damaso.


"Yemezler," dedi kz.

Krmz giysisini karp iri sar iekli, daha ak bir ey geirdi stne.

"Babas kim?" diye sordu Damaso.

"En ufak bir fikrim yok," dedi kz. Soma kapnn azndan, "imdi
geliyorum," diye seslendi.

Damaso onun kapy kilitlediini duydu. Soyunmadan yataa slst


uzanp birka sigara iti. Yatan yaylar byk davula uygun tempoda
titreiyordu. Damaso hangi noktada uyuyakaldm fark etmedi. Uyandnda,
mziin yokluunda oda daha geni grnd.

Kz yatan yannda soyunuyordu.

"Saat ka?"

"Drt sulan," dedi kz. "ocuk alad m?"

"Sanmam," dedi Damaso.

Kz onun ok yaknna uzand. Bir yandan gmleinin dmelerini


zerken bir yandan da, gzleri hafife teye dnk, onu inceliyordu. Damaso
onun ok imi olduunu sezdi. I sndrmeye alt.

"Ak kalsn," dedi kz. "Gzlerinin iine bakmak houma gidiyor."

Gnn ilk yla oda krsal seslerle doldu. ocuk alad. Kz onu
yataa alp notal bir ark mrldanarak emzirdi. Sonunda de
uyuyakald. Damaso kzn yedi sularnda uyanp odadan ktn ve ocuksuz
dndn fark etmedi.

"Herkes Umana gidiyor," dedi kz.

Damaso btn gece bir saatten fazla uyumam gibi hissetti kendini.

"Niin?"

"Toplar alan zenciyi grmek iin," dedi kz. "Onu bugn gtryorlar."

Damaso bir sigara yakt.

"Zavall adam." Kz iini ekti.


"Neden zavall olsun?" dedi Damaso. "Kimse hrszlk yap demedi ki
ona."

Kz bam Damaso'nun gsne yaslayp bir an dnd. Sonra ok


alak bir sesle konutu:

"O deildi."

"Kim syledi?"

"Ben biliyorum," dedi kz. "Bilardo salonunu soyduklar gece zenci


Gloria ile birlikteydi ve ertesi gnn tmn de gece yarsna kadar onun
odasnda geirdi. Soma da gelip onu sinemada tutukladklarm sylediler."

"Gloria polise anlatabilir bunlar."

"Zenci sylemi onlara," dedi kz. "Belediye bakam Gloria'nn evine


gelip odasn altst etmi ve onu da su orta olarak tutuklayacam sylemi.
Sonunda i yirmi pesoya halledilmi."

* Damaso sekizden nce kalkt.

"Kal burada," dedi kz. "le yemei iin bir tavuk keseceim."

Damaso tara arka cebine koymadan nce avucuna silkti. "Kalamam,"


dedi kz bileklerinden tutup kendine ekerek. Kz yzn ykamt ve
kendisine aresiz bir grnm veren iri siyah gzleriyle gerekten ok genti.
Damaso'nun beline sarld.

"Kal burada," diye steledi.

"Hep mi?"

Kz hafife kzarp geri ekildi.

"ok akacsn," dedi.

Ana o sabah bitkindi. Ama kasabann heyecan bulacyd. O hafta


ykanacak amarlar her zamankinden abuk toplad ve zencinin gidiini
grmek iin limana gitti. Sabrsz bir kalabalk, almaya hazr teknelerin
yannda bekliyordu. Damaso oradayd.

Ana iaretparmaklaryla arkadan belini drtt. Damaso irkilmiti. "Sen


ne aryorsun burada?"

"Seni geirmeye geldim," dedi Ana.


Damaso parmaklarm bkp bir lamba direine vurdu.

"Allah belan versin."

Bir sigara yaktktan sonra bo paketi nehre frlatt. Ana


kombinezonundan baka bir paket karp onun gmleinin cebine koydu.
Damaso ilk kez glmsedi: "Hi renmiyorsun."

Ana, "Ha ha," dedi yalnzca.

Biraz sonra zenciyi tekneye bindirdiler. Ucundan bir polisin tuttuu bir
iple bilekleri arkasnda balanm olarak meydann ortasndan geirdiler onu.
ki yannda tfekli birer polis yryordu. Zenci gmleksizdi, alt duda yarlm
ve Dukas imiti. Bu haliyle bir boksre benziyordu. Tepkisiz bir vakarla
kalabaln baklarndan kamyordu. Kalabaln daha byk blm,
gsterinin her iki ucuna da tank olabilmek iin bilardo salonunun kapsnda
toplanmt. Aralarnda salonun sahibi kafasn sessizce sallayarak zencinin
geiini seyrediyordu. brleri bir eit hevesle gzlyordu onu.

Tekne hemen ald. Zenci, elleri ve ayaklar bir ya bidonuna


balanm olarak gvertede duruyordu. Tekne nehrin ortasnda dnp son kez
ddk aldnda zencinin srt parldad.

"Zavall adam," diye fsldad Ana.

"Caniler," dedi yanndakilerden biri. "Bir insan bu kadar gnee


dayanamaz."

Damaso sesin olaanst iman bir kadndan geldiini belirledikten


sonra meydana doru yrmeye balad. "ok konuuyorsun," diye tslad
Ana'nn kulana. "Nerdeyse btn hikayeyi bara bara anlatacaksn." Ana
bilardo salonunun kapsna kadar onunla yrd.

Ayrlrken, "Hi deilse eve git de stn deitir," dedi Damaso'ya.


"Dilenciye benziyorsun."

Olay heyecanl bir grubu bilardo salonuna toplamt. Roque herkese


hizmet etme abasyla ayn anda birka masaya birden bakyordu. Damaso, o
yanndan geene kadar bekledi.

"Yardm ister miydin?"

Roque, tepelerine bardaklar geirilmi yarm dzine bira iesi koydu


nne.
"Sa ol olum."

Damaso ieleri masalara gtrd. Birka sipari ald ve mteriler le


yemeine gidene kadar ieleri getirip gtrmeyi srdrd. Sabahn erken
saatlerinde odaya dnd zaman Ana onun ikili olduunu fark etti. Elini alp
karnnn stne koydu.

"Burada," dedi. "Hissetmiyor musun?"

Damaso hibir coku belirtisi gstermedi.

"imdi tekmeliyor," dedi Ana. "Btn gece ierden bana ufak ufak
tekmeler atp duruyor."

Ama Damaso hibir tepki gstermedi. Yalnz kendisiyle ilgilenerek ertesi


gn erkenden dar kt ve gece yarsna kadar da dnmedi. Bir hafta yle
geti. Evde bulunduu ksack sreleri yatakta sigara ierek geiriyor,
konumaktan kanmyordu. Ana ok dikkatli davranyordu. Bir defasnda,
birlikte yaamaya henz baladklarnda da tpk byle davranmt Damaso.
Ama o zaman onu rahatsz etmemesi gerektiini bilecek kadar iyi tanmyordu
Ana. Damaso yatakta stne kp onu yumruklam, kan revan iinde
brakmt.

Bu kez bekledi Ana. Onun ala ve susuzlua dayanabildiim ama


sigaraszla dayanamadn bildii iin geceleri lambann yanna bir paket
sigara koyuyordu. Sonunda, temmuz ortalarnda bir gn, Damaso hava
kararrken odaya dnd. Ana, o saatte gelip kendisini aramas iin baya
akn bir halde olmas gerektiini dnp kaygland. Sessizlik iinde yemek
yediler. Yatmadan nce Damaso akn ve yumuakt. Derken damdan der
gibi konutu:

"Gitmek istiyorum."

"Nereye?"

"Nereye olursa."

Ana baklarm odada dolatrd. Kendi elleriyle kesip duvarlar tmyle


film yldzlarnn resimleriyle kaplanana dek her yere yaptrd dergi
kapaklar soluk ve renksizdi. Yatakta kendilerine ok fazla baklmas sonucu
yava yava ortadan kaybolan ve giderken o renkleri de yanlarnda gtren
erkeklerin saym anmsamyordu Ana.

"Benden bktn," dedi.

"Ondan deil," dedi Damaso. "Bu kasaba yznden."


"br kasabalardan fark yok ki."

"Toplar satamam burada," dedi Damaso.

"Brak u toplar," dedi Ana. "Tam bana u amarlarla bouacak


gc verdii srece ortalkta dolanp kendini tehlikeye atmak zorunda
kalmayacaksn." Ksa bir duraklamadan sonra alak sesle ekledi: "u i
nereden de aklna geldi bilmem."

Damaso konumadan nce sigarasn bitirdi.

"yle kolayd ki nasl benden baka kimsenin aklna gelmediini


anlayamyorum."

"Para iin belki," dedi Ana. "Ama kimse toplan alacak kadar aptal
olamazd."

"Dnmeden yaptm," dedi Damaso. "Tam karken tezgahn


arkasndaki kk kutunun iinde grdm onlar ve o kadar abadan sonra eli
bo dnmek istemedim."

"Hatan buydu ite," dedi Ana.

Damaso rahatladm hissetti. "Bu arada yeni toplar da gelmedi," dedi.


"imdi daha pahal olduklar haberi gelince Roque siparii iptal ettiini syledi."
Bir sigara daha yakt. Konutuka yreinin karanlk bir ykten kurtulduunu
hissediyordu.

Ana'ya salon sahibinin bilardo masasn satmaya karar verdiim


syledi. Fazla bir deeri yoktu. Acemilerin beceriksizce numaralaryla yrtlan
kuma farkl renklerde yamalarla onarlmt ve btnnn deitirilmesi
gerekiyordu. Bu arada salonun bilardoyla yalanan mterileri iin imdi
beysbol ampiyonas yaynlarndan baka elence kalmamt.

"Bylece," dedi Damaso szn bitirirken, "istemeden btn kasabaya


zarar verdik."

"Bir hi uruna," dedi Ana.

"Haftaya ampiyona bitiyor," dedi Damaso.

"En beteri o deil," dedi Ana. "En beteri o zenci."

lk gnlerdeki gibi kocasnn omzuna yaslanm dururken onun neler


dndn biliyordu. Sigarasn bitirene kadar bekledi. Soma sakngan bir
sesle konutu:

"Damaso." "Ne var?"

"Onlar geri ver."

Damaso bir sigara daha yakt.

"Ben de gnlerdir onu dnyorum," dedi. "Ama iin berbat taraf u


ki, nasl yapacam bilemiyorum."

Sonunda toplan herkesin grebilecei bir yere brakmaya karar verdiler.


Ama Ana bunun bilardo salonunun sorununu zse de zencinin sorununu
zmeyeceim dnd. Polis bulguyu pek ok biimde yorumlayabilir ve
zenciyi serbest brakmayabilirdi. Toplar bulan kiinin onlar geri vermektense
satmak zere saklayabilecei olaslm da unutmuyordu.

"Bu i yaplacaksa," diye balad Ana, "doru yaplsn bari."

Yeri kazp toplar kardlar. Ana, onlar ne olduklar belli olmayacak


biimde gazete katlarna sarp sanda koydu.

"Uygun bir durum beklememiz gerek," dedi.

Ama uygun bir durum bekleyerek haftalar geirdiler. 20 Austos gecesi


soygundan iki ay sonra Damaso Roque'yi tezgahn arkasnda oturmu bir
yelpazeyle sivrisinekleri kovalar buldu. Radyo kapalyken yalnzl daha da
youn grnyordu.

"Sana sylemitim," diye haykrd Roque, kehanetinin doru


kmasndan bir eit haz duyarak. "ler tepetaklak oldu."

Damaso otomatik pikaba biraz bozuk para koydu. Mziin kuvveti ve


makinenin oynaan renkleri sadakatinin grltl bir kant gibi geliyordu ona.
Ama Roque'nin buna dikkat etmedii duygusuna kapld. Sonra bir sandalye
ekip karmakark tartmalarla onu avutmaya alt, ama salon sahibi
bunlarn tmn yelpazesinin geliigzel ritmine uyarak duygusuzca yerle bir
etti.

"Yaplacak hibir ey yok," diyordu. "Beysbol ampiyonas sonsuza dek


sremezdi."

"Ama toplar ortaya kabilir."

"kmaz."
"Zenci onlar yemedi ya."

"Polis her yeri arad," dedi Roque, inam ileden karan bir kesinlikle.
"Nehre atmtr."

"Bir mucize olabilir."

"Unut bu hayalleri olum," dedi Roque. "Talihsizlik salyangoz gibidir.


Mucizelere inanr msn?"

"Bazen," dedi Damaso.

Oradan ayrldnda film henz bitmemiti. Hoparlrden gelen uzun,


krk dkk konumalar kararan kasabada yanklanyordu. Hala ak olan
birka yerde bir eretilik vard. Damaso bir an sinemaya doru yneldi. Sonra
dans salonuna gitti.

Orkestra, iki kadnla birden dans eden yalnz bir mteri iin alyordu.
brleri tedbirlice duvara yaslanp oturmu, postay bekler gibiydiler. Damaso
bir masaya oturup barmenden iaretle bir bira istedi ve onu soluk almak iin
ksa molalar vererek ieden iti. ki kadnla dans eden adam sanki bir camn
ardndaym gibi gzlyordu. Adamn boyu kadnlardan daha ksayd.

Gece yars, sinemaya gitmi olan kadnlar pelerinde bir grup erkekle
geldiler. Damaso'nun arkada da aralarndayd. brlerinden ayrlp onun
masasna oturdu.

Damaso ona bakmad. Yarm dzine bira imiti ve imdi kadnla


dans eden ama dikkatini onlara deil kendi ayaklarnn karmak hareketlerine
veren adama bakp duruyordu. Adam mutlu grnyordu ve belliydi ki
kollaryla bacaklarnn yan sra bir de kuyruu olsa daha da mutlu olacakt.

"u adamdan holanmadm," dedi Damaso.

"yleyse bakma ona," dedi kz. Sonra barmenden bir iki istedi. Pist
iftlerle dolmaya balamt ama kadnla dans eden adam salonda yalnzm
gibi srdryordu dansn. Bir dnnde Damaso'yla gz gze gelince dansna
daha da byk bir aba katt ve tavan dileriyle Damaso'ya glmsedi.
Damaso gzn krpmadan dik dik bakt ona. Sonunda adam ciddileip
arkasn dnd.

"ok mutlu olduunu sanyor," dedi Damaso.

"Gerekten ok mutlu," dedi kz. "Ne zaman kasabaya gelse, seyahat


eden btn satclar gibi hemen mzik programn alr."
Damaso baklarm adamdan ayrp kza evirdi.

"yleyse ona takl," dedi. " kiiye yeten drde de yeter."

Kz yant vermeden ikisini ar ar yudumlayarak yzn dans pistine


doru evirdi. Soluk sar giysisi ekingenliini vurguluyordu.

Bir sonraki blmde dans ettiler. Dans bittiinde Damaso iin iin
yanar gibiydi. Kz onu kolundan tutup tezgaha doru yneltirken, "Alktan
lyorum," dedi. "Senin de yemen gerek." Mutlu adam kar ynden kadnla
birlikte geliyordu.

"Dinle," dedi Damaso adama.

Adam durmayp geerken ona glmsedi. Damaso einin kolunu


brakp adamn yolunu kesti.

"Dilerini beenmiyorum," dedi.

Adam sarard ama glmsemeye devam etti.

"Ben de," dedi.

Kz engel olana kadar Damaso adamn suratna bir yumruk indirmiti.


Adam pistin ortasna oturuverdi. Mterilerden hibiri karmad. kadn
Damaso'nun beline sarlp barrken kz da onu salonun gerisine doru
itiyordu. Adam, yz yedii darbeden arplm, ayaa kalkt. Bir maymun gibi
srayarak pistin ortasna yryp bard:

"Mzie devam!"

kiye doru salon hemen hemen boalm, mterileri olmayan kadnlar


yemek yemeye balamlard. erisi scakt. Kz masaya bir tabak fasulyeyle
pilav ve kzarm et getirip hepsini kakla yedi. Damaso sersemlemi bir halde
izliyordu onu. Kz ona bir kak pilav uzatt.

"A azn."

Damaso enesini gsne indirip bam hayr anlamnda sallad.

"Bu kadnlar iin," dedi'. "Biz erkekler yemeyiz."

Ayaa kalkmak iin masaya tutunmak zorunda kald.

Dengesini yeniden bulduunda barmen kollarn kavuturmu


karsnda duruyordu.
"Dokuz seksen ediyor," dedi. "Bu parti messese hesabna deil.

Damaso onu yana itti.

"bnelerden holanmam," dedi.

Barmen onu gmleinin kolundan yakalad. Ama sonra, kzn bir


iaretiyle, sylenerek brakt:

"Neler kardn bilmiyorsun."

Damaso tkezleyerek dar kt. Ay nda nehrin gizemli prltsyla


beyninde berrak bir yol ald. Ama hemen kapand. Kasabann br
tarafndaki odasnn kapm grdnde Damaso uykuda yrm
olduundan emindi. Ban sallad. Kafas bulankt ama o andan balayarak
her hareketine dikkat etmesi gerektiini nemle sezinledi. Menteeleri
gcrdatmamak iin kapy dikkatle itti.

Ana, onun sandn iinde bir eyler aratrdm hissetti. Lambadan


gelen ktan kanmak iin duvara doru dnd ama sonra kocasnn
soyunmadn fark etti. imek gibi bir sezgiyle dorulup oturdu yatakta.
Damaso, elinde top paketi ve el feneriyle sandn yannda duruyordu.

Ana'nn dorulduunu grnce iaretparman dudaklarna koydu.

Ana yataktan frlad. Kapya doru koarken, "Delisin sen," diye


mrldand. Kapy abucak srgledi. Damaso birka bilenmi trpy ve
kk ban el feneriyle birlikte pantolon cebine koydu ve kolunun altndaki
paketi smsk tutarak ona doru ilerledi. Ana srtn kapya dayamt.

"Ben sa olduka buradan kmayacaksn," dedi usulca.

Damaso onu kenara itmeye alarak, "ekil nmden," dedi. Ana kap
pervazn iki eliyle birden kavrad. Gzlerini krpmadan birbirlerine baktlar.
"Sen bir eeksin," diye fsldad Ana. "Tanr senin grnne verdiklerini
beyninden eksiltmi." Damaso onu sandan yakalayp bileini bkerek ban
edirdi; sklm dilerinin arasndan, "Sana ekil dedim nmden," diye
sylendi. Ana boyunduruk altnda bir kz gibi gznn ucuyla bakt ona. Bir
an iin kendim acya duyarsz ve kocasndan gl hissetti. Ama Damaso,
kadn gzyalarndan tkanana dek sam bkt, bkt. "Karnmdaki bebei
ldreceksin," dedi Ana. Damaso onu srkleyerek, nerdeyse tayarak yataa
gtrd. Ama brakr brakmaz kadn onun srtna srayp kollarm ve
bacaklarm bedenine dolad, ikisi birden yataa dtler. Soluklar kesilmeye
balamt. "Barrm," diye fsldad Ana kocasnn kulana. "Kmldarsan
barrm." Damaso fkeli fkeli burnundan soluyor, top paketiyle kadnn
dizlerine vuruyordu. Ana bir lk atarak bacaklarm gevetti ama Damaso'nun
kapya ulamasn engellemek iin kendini onun beline kenetledi. Sonra
yalvarmaya balad. "Sana sz veriyorum, yarn onlar kendim gtreceim,"
diyordu. "Kimse fark etmeden onlar yerlerine koyacam." Giderek kapya
yaklarlarken Damaso toplarla onun ellerine vuruyordu. Kadn acsn
geirmek iin bir an onu brakyor sonra yeniden yakalayp yalvarmaya devam
ediyordu.

"Ben yaptm derim," diyordu. "Bu halimle beni hapse atamazlar."

Damaso onu silkip att. "Btn kasaba grecek seni," dedi Ana. "yle
aptalsn ki dolunay olduunun farknda deilsin." Srgy amadan nce bir
kez daha yakalad Damaso'yu. Sonra, gzleri kapal, "Hayvan, hayvan!" diye
nerdeyse haykrarak yzne, boynuna yumruklaryla vurdu, vurdu. Damaso
darbeleri savuturmaya alrken Ana srgy yakalayp onun elinden ald ve
kafasna doru savurdu. Gen adam eilip kannca srg omuz kemiinde,
bir cam panoya arpm gibi tnlad.

"Orospu!" diye haykrd Damaso.

O anda grlt etmemek gibi bir kaygs yoktu. Ana'nn kulana


yumruunun tersiyle vurdu ve onun derin ln, bedeninin duvara iddetle
arpm hissetti ama bakmad. Kapy kapamadan kp gitti.

Ana, yerde acdan sersemlemi bir halde kalakald ve karnnda bir


eylerin olmasn bekledi. Duvarn br yarmdan, mezarn tesinden gibi gelen
bir sesle onu aryorlard. Ana alamamak iin dudaklarm srd. Soma ayaa
kalkp giyindi. Bu kez de ilkinde olduu gibi Damaso'nun hala odann dnda
olabilecei, kendi kendine plannn baarsz olduunu syleyip Ana'nn
bararak dar kmasn bekleyebilecei hi aklna gelmedi. kinci kez ayn
yanlgya dt; kocasnn ardndan gideceine ayakkablarn giydi, kapy
kapatt ve yatan stne oturup beklemeye balad.

Damaso ancak kap kapandnda anlad geri dnemeyeceini.


Kpeklerin amatas onu sokan ucuna dek izledi ama sonra bir lm
sessizlii oldu. Gen adam kaldrmlardan kamyor, uyuyan kasabada kendi
admlarnn yabanc sesinden kurtulmaya alyordu. Bilardo salonunun arka
kapsnn bulunduu bo arsaya gelinceye kadar hibir nlem almad.

Bu kez el fenerini kullanmak gerekmedi. Kap yalnzca srgnn krk


kprsnn bulunduu yerden tutturulmutu. Tula biiminde ve
byklnde bir tahta parasn karp yerine yeni bir tahta koymu ve ayn
srg kprsn oraya takmlard. Gerisi hi deimemiti. Damaso sol eliyle
kilide asld, trpnn ucunu kprnn pekitirilmemi ayaklar arasna sokup
bir vites kolu gibi, kuvvetle ama usulca, ileri geri oynatt. Sonunda rm
paralarn iniltili bir patlamasyla tahta kendini koyuverdi. Damaso kapy
itmeden nce onun yerdeki tulalara srtnerek kard sesi azaltmak iin
biraz kaldrd. Kapy yalnzca yarya kadar at. En sonunda ayakkablarm
karp top paketiyle birlikte ieri kaydrd ve ha kararak ay yla ykanan
odaya girdi.

Hemen nnde ieler ve bo kutularla dolu karanlk bir koridor vard.


Daha ilerde, tavandaki pencerenin camndan dklen k selinin altnda
bilardo masas, sonra dolaplarn arkas ve nihayet n kapnn arkasna ylm
kk masalar ve sandalyeler grnyordu. Ayn sel gibi ile sessizliin
gevreklii dnda her ey ilk kez olduu gibiydi. O ana dek sinir sistemini bask
altnda tutmak zorunda kalm olan Damaso tuhaf bir byye kapldn
hissetti.

Bu kez gevek tulalara dikkat etmedi. Kapnn aralna ayakkablarm


koydu ve k selini getikten sonra tezgahn arkasnda toplarn durduu kk
kutuyu aramak iin el fenerini yakt. Saknmadan hareket ediyordu. Feneri
soldan saa doru kaydrarak bir yn tozlu kavanozu, bir ift mahmuzlu
zengiyi, motor yayla lekelenip dertop edilmi bir gmlei ve soma kendisinin
brakm olduu yerde duran kk kutuyu grd. Ama tezgahn sonuna
dek kesmedi. Kedi oradayd.

Hayvan a kar durup gizlisi sakls olmadan bakt ona. Damaso onu
gn boyunca orada hi grmemi olduunu hafif bir rpertiyle anmsayana dek
feneri kedinin stnde tuttu. Bir ara ileri doru srp, "Pist," dedi ama
hayvan kmldamad. Soma kafasnda bir eit sessiz patlama oldu ve kedi
tmyle belleinden silindi. Ne olduunu fark ettiinde el fenerini oktan
drm, top paketini smsk gsne bastryordu. Oda aydnlanmt.

"Vay vay vay!"

Roque'nin sesini tanmt. Bbreklerinde mthi bir bitkinlik


hissederek ar ar ayaa kalkt. Roque odann gerisinden, stnde i
amarlar ve elinde demir bir ubukla, ktan hala gzleri kamaarak
yaklayordu. ielerin ve bo kutularn arkasnda, Damaso'nun ieri girdii
zaman gemi olduu yerin ok yaknnda asl bir hamak vard. Bu da ilk kez
olduundan farkl bir durumdu.

Aralarnda on metreden az bir uzaklk kalnca Roque hafife srayp


tetikte durdu. Damaso paketli elini arkasna saklad. Roque burnunu krtrp
ban ne doru uzatarak onu gzlksz tanmaya abalyordu.

"Sen ha!" diye haykrd.

Damaso, sanki sonsuz bir ey sonunda bitmi gibi bir duyguya kapld.
Roque ubuu indirdi ve aa ak, yaklat.
Gzlkleri ve takma dileri olmaynca bir kadna benziyordu. "Burada
ne yapyorsun?" "Hi," dedi Damaso.

Bedeninin belli belirsiz bir hareketiyle duruunu deitirdi.

"Elinde ne var?" diye sordu Roque. Damaso geriledi. "Hibir ey," dedi.
Roque kpkrmz kesildi ve titremeye balad. "Ne var elinde?" diye bard,
ubuu kaldrp ilerleyerek. Damaso paketi ona verdi. Roque, hala tetikte, onu
sol eliyle ald ve parmaklaryla yoklad. Ancak o zaman anlayabildi. "Olamaz,"
dedi.

yle armt ki ubuu tezgahn stne koyup paketi aarken


Damaso'yu unutmu gibiydi. Toplara sessizce bakt. "Onlar geri getirmek iin
geldim," dedi Damaso. "phesiz," dedi Roque.

Damaso kendini pelte gibi hissediyordu. Alkol onu tmyle terk edip
gitmi, yalnzca dilinin stnde przl bir tortuyla akn bir yalnzlk
duygusu brakmt. "Demek mucize buydu," dedi Roque, paketi yeniden
sararak. "Bu kadar aptal olabileceine inanamyorum." Kafasn kaldrdnda
yzndeki ifade deimiti. "Ya o iki yz peso?"

"ekmecede hibir ey yoktu," dedi Damaso. Roque bo bo ineyerek


dnceli bir tavrla ona bakt, sonra glmsedi. "Hibir ey yoktu," diye
yineledi birka kez. "Hibir ey yoktu ha?" ubuu yeniden kavrad.

"Pekala, bu hikayeyi hemen imdi belediye bakanna anlatacaz."

Damaso avularnn terini pantolonuna sildi. "Hibir ey olmadn


biliyorsun." Roque glmseyip duruyordu.

"ki yz peso vard orada," dedi. "Ve imdi onu senin postundan
karacaklar. Hrszlndan ok aptalln iin."

BALTHAZAR'IN OLAANST LE SONRASI

Kafes bitmiti. Balthazar onu alkanlkla saan altna ast. le


yemeini bitirdiinde herkes onun dnyann en gzel kafesi olduunu
sylemeye balamt bile. yle ok insan geldi ki onu grmeye, evin nnde bir
kalabalk oluuverdi. Balthazar kafesi indirip dkkan kapatmak zorunda .
kald.

"Tra olman gerek," dedi kars Ursula. "Fransisken rahiplerine


benziyorsun."

"le yemeinden sonra tra olmak iyi deildir," dedi Balthazar.


Katr yelesi gibi ksa, sert, diken diken bir sakal vard.

Yzndeki anlatm korkmu bir olannkini anmsatyordu. Ama aslsz


bir ifadeydi bu. Balthazar ubatta otuzuna basmt. Drt yldr, evlenmeden ve
ocuk sahibi olmadan Ursula'yla yayordu ve yaam ona tetikte olmas iin
pek ok neden verdiyse de korkmas iin hibir neden vermemiti. Henz yapp
bitirmi olduu kafesin baz insanlara gre dnyann en gzel kafesi olduunu
bile bilmiyordu. ocukluundan beri kafes yapmaya alkn biri olduundan
brlerinden pek de zor olmamt bu kafesi yapmak.

"yleyse biraz dinlen bari," dedi kadn. "Bu sakalla insan iine
kamazsn."

Dinlenirken komulara kafesi gstermek iin birka kez hamandan


kalkmak zorunda kald. Ursula o ana kadar pek dikkat etmemiti kafese.
fkeliydi de, nk kocas kendini tmyle kafese verebilmek iin marangoz
atlyesinin ilerini savsaklam, iki hafta boyunca uykular kaarak, yatanda
abuk sabuk sylenerek dnp durmu, tra olmay bile dnmemiti. Ama
bitmi kafesi grnce Ursula' nn fkesi zlp gitti. Balthazar le
uykusundan kalktnda kars pantolonunu ve bir gmleini tleyip haman
yanndaki sandalyenin stne koymu ve kafesi alp yemek odasna
gtrmt. Sessizlik iinde bakyordu ona.

"Ne kadar isteyeceksin?" diye sordu.

"Bilmiyorum," dedi Balthazar. "Yirmi peso verip vermeyeceklerini


anlamak iin otuz isterim herhalde."

"Elli iste," dedi Ursula. "u iki hafta ok uykusuz kaldn. stelik
olduka byk. Sanrm hayatmda grdm en byk kafes bu."

Balthazar tra olmaya balad.

"Elli peso verirler mi dersin?"

"Mr. Chepe Montiel iin hibir ey deil ki bu. Kafes de deer buna,"
dedi Ursula. "Altm istemelisin."

Ev boucu bir glge iindeydi. Nisann ilk haftasyd ve


austosbceklerinin crlts sca daha da ekilmezletiriyordu sanki.
Balthazar giyindikten sonra evi serinletmek iin avluya bakan kapy anca bir
sr ocuk yemek odasna dolutu.

Haber yaylmt. Yaamay seven ama mesleinden bkm olan yal


doktor Octavio Giraldo hasta karsyla yemek yerken Balthazar'n kafesini
dnyordu. Scak gnlerde masay koyduklar i terasta birok saksyla
iinde kanaryalar olan iki kafes vard. Kars kular severdi, o kadar ok
severdi ki, onlar yiyebilecekleri iin kedilerden nefret ederdi. Dr. Giraldo
leden soma karsn dne dne bir hastay grmeye gitti ve dnte
kafesi incelemek iin Balthazar'n evinin yanndan geti.

Yemek odasnda pek ok insan vard. Kafes masann stnde


sergileniyordu; kocaman tel kubbesi, yemek ve uyumak iin yaplm zel
blmeleri, geitleri, kularn elenmesi iin ayrlm alandaki salncaklaryla dev
bir buz fabrikasnn kk maketine benzeyen katl bir kafesti bu. Doktor
hi dokunmadan dikkatle inceledi onu. Kafesin gerekte hretinden de iyi
olduunu ve kars iin dlemi olduu tm kafeslerden ok daha gzel
olduunu dnd.

"D gcnn kanatlan bu," dedi. Kalabaln arasnda Balthazar'


arayp buldu ve ana gzlerini ona dikerek, "Olaanst bir mimar olurdun
sen," diye ekledi.

Balthazar kzard.

"Teekkr ederim," dedi.

"Doru sylyorum," dedi doktor. Genliinde gzel olan bir kadn gibi
przsz, zarif bir tombulluu ve narin elleri vard. Sesi, Latince konuan bir
rahibi anmsatyordu. "ine ku koymana bile gerek yok," dedi. Kafesi ak
artrmayla satyormu gibi izleyicilerin gzleri nnde dndrd. "Kendi
kendine ark syleyebilmesi iin onu aalara asman yeterli olurdu." Kafesi
yine masann stne koydu, ona bakarak bir an dnd ve sonra konutu:

"Gzel, yleyse alyorum onu."

"Satld," dedi Ursula.

"Mr. Chepe Montiel'in oluna ait," dedi Balthazar. "zel olarak


smarlad."

Doktor saygl bir tavr taknd.

"Modelini verdi mi sana?"

"Hayr," dedi Balthazar. "Bir ift sarasma kuu iin bunun gibi byk
bir kafes istediini syledi."

Doktor kafese bakt.

"Ama bu sarasma kular iin deil ki."


"Elbette yle Doktor," dedi Balthazar masaya yaklaarak. ocuklar
evresini sardlar. "ller dikkatle hesapland," dedi iaretparmayla deiik
blmeleri gstererek. Sonra parmak boumlaryla kubbeye vurdu ve kafes
uyumlu notalarla tnlad.

"Bulabilecein en salam tel bu," dedi. "Her bir ek yeri de dardan ve


ierden lehimlendi."

"Bir papaan iin bile yeterince byk," diye sze kart ocuklardan
biri.

"Evet yle," dedi Balthazar.

Doktor ban evirdi.

"Gzel, ama modelini o vermedi," dedi. "Sarasmalar iin yeterli


byklkte olmas dnda belli ayrntlar vermedi. yle deil mi?"

"yle," dedi Balthazar.

"yleyse sorun yok," dedi doktor. "Sarasmalar iin yeterli byklkte


bir kafes istemek baka, u yaptn kafesi istemek baka. Yapman istenen
kafesin bu olduuna ilikin bir kant yok."

"O kafes bu ite," dedi Balthazar, kafas kararak. "Onun iin yaptm
bunu."

Doktor sabrsz bir el hareketi yapt.

"Bir tane daha yapabilirsin," dedi Ursula, kocasna bakarak. Sonra da


doktora dnd: "Aceleniz yok herhalde."

"Kanma bugn leden sonra iin sz verdim," dedi doktor.

"ok zldm Doktor," dedi Balthazar. "Ama satlm bir eyi satamam
size."

Doktor omuzlarn silkti. Mendiliyle ensesinin terini kurulayarak,


uzaklaan bir gemiye bakan birinin dalgn, sabit bakyla sessizce kafese
bakyordu.

"Sana bunun iin ka para verdiler?"

Balthazar yant vermeden Ursula'nn gzlerini aratrd.

"Altm peso," dedi Ursula.


Doktor hala kafese bakp duruyordu. "ok gzel," dedi. ini ekti. "Son
derece gzel." Sonra, kapya doru yrrken enerjik bir tavrla yelpazelenmeye
balad ve olayn izi sonsuza dek belleinden silindi.

"Montiel ok zengin," dedi giderken.

Aslnda Jose Montiel grnd kadar zengin deildi ama yle olmak
iin her eyi yapabilecek yapdayd. Oradan birka sokak tede, akla gelen
gelmeyen her eyin satlabilir olduu, her trl gerele tka basa doldurulmu
bir evde, kafese ilikin habere kaytsz kald. lm saplantsyla yaayan kars,
le yemeinden sonra kaplar ve pencereleri kapatr, Jose Montiel uyurken o
da gzleri odann loluuna dikili, iki saat ylece yatard. Duyduu
karmakark sesler onu artt. Oturma odasnn kapm atnda evin
nnde bir kalabalk buldu. Kalabaln orta yerinde Balthazar, yeni tra
olmu, beyazlar iinde ve elinde kafesle, yznde yoksullarn zenginlerin
evlerine yaklarken taknd terbiyeli tokszllk ifadesiyle duruyordu.

"Ne harika bir ey!" diye haykrd Jose Montiel'in kars. Yz


ldayarak Balthazar' karlad. "Hayatmda hi buna benzer bir ey
grmedim," dedi. Sonra kapya ylan kalabala sinirlenerek ekledi:

"Ama unlar oturma odasn tribne evirmeden getir onu ieri."

Balthazar Jose Montiel'in evine yabanc deildi. Ustal ve dolambasz


davranlar nedeniyle, ufak tefek marangozluk ileri yapmak iin birka kez
oraya arlmt. Ama zenginlerin yannda hi rahat hissetmezdi kendini.
Onlar, o irkin ve mnakaac karlarn, geirdikleri muazzam ameliyatlar
dndnde hep bir acma duygusu uyanrd iinde. Evlerine girdii zaman
ayaklarm srmeden yryemezdi.

"Pepe evde mi?" diye sordu.

Kafesi yemek masasnn stne koymutu.

"Okulda," dedi Jose Montiel'in kars. "Ama nerdeyse gelir." Sonra,


"Montiel banyo yapyor," diye ekledi.

Gerekte Jose Montiel banyo yapmaya zaman bulamamt. Dar kp


olan biteni grebilmek iin alkolle acele acele siliniyordu. yle tedbirli bir
adamd ki uykusunda evdeki sesleri duyabilmek iin vantilatr kapatp
uyurdu.

"Adelaide!" diye bard. "Ne oluyor orada?"

"Gel de gr ne harika bir ey olduunu," diye bard


kars.

Jose Montiel, havlusu boynuna sarlm bir halde, iman ve kll, yatak
odasnn penceresinde grnd.

"Neymi o?"

"Pepe'nin kafesi," dedi Balthazar.

Montiel'in kars akn akn bakt ona.

"Kimin?"

"Pepe'nin," diye yantlad Balthazar. Sonra Jose Montiel'e dnerek


ekledi: "Pepe smarlad onu."

O anda hibir ey olmad ama, Balthazar sanki o ierdeyken biri banyo


kapsn am gibi bir duyguya kapld. Jose Montiel amarlaryla yatak
odasndan kt.

"Pepe!" diye haykrd.

"Daha gelmedi," diye fsldad kars, kprtszca.

Pepe kapda grnd. On iki yalarndayd, annesinin kvrk kirpiklerini


almt ve onun gibi sessizce dokunakl bir grnm vard.

"Buraya gel," dedi Jose Montiel. "Bunu sen mi smarladn?"

ocuk bam nne edi. Jose Montiel onu salarndan kavrayp


gzlerine bakmaya zorlad.

"Cevap ver bana."

ocuk bir ey sylemeden dudan srd.

"Montiel," diye fsldad kars.

Jose Montiel ocuu brakt ve fkeyle Balthazar'a dnd. "ok


zgnm Balthazar," dedi. "Ama ie girimeden nce bana danmalydn.
Ergin olmayan biriyle szleme yapmak ancak senin aklna gelirdi."
Konuurken yz eski huzuruna kavutu. Bakmadan tutup kaldrd kafesi
Balthazar'a verdi.

"Hemen al gtr unu ve satabildiine satmaya al," dedi. "Her eyden


nce, rica ederim benimle tartma." Balthazar'n srtn okayarak aklad,
"Doktor bana fkelenmeyi yasaklad."

Balthazar elinde kafesle kararsz bir tavrla kendisine bakana kadar


ocuk gzlerini bile krpmadan kprtsz kalmt. Sonra, grtlandan kpek
hrltsna benzer bir ses kard ve haykrarak kendini yere att.

Annesi olunu yattrmaya alrken Jose Montiel umursamadan


bakt ona. "Kaldrma onu," dedi. "Brak kafasn yere vurup krsn, sonra da
stne tuzla limon bas ki doya doya kplere binebilsin." Annesi bileklerinden
tutarken ocuk gzya dkmeden haykrp duruyordu.

"Kendi haline brak onu," diye steledi Jose Montiel.

Balthazar kuduz bir hayvann can ekimesini izler gibi izliyordu


ocuu. Saat nerdeyse drt olmutu. O saatte Balthazarn evinde Ursula ok
eski bir ark syleyerek soan doruyordu.

"Pepe," dedi Balthazar.

Glmseyerek ocua yaklat ve kafesi ona uzatt. ocuk ayaa


srad, nerdeyse kendi boyundaki kafesi kucaklad ve ne syleyeceim
bilemeden tellerin arasndan Balthazar'a bakt. Tek damla ya dkmem iti.

"Balthazar," dedi Jose Montiel tatllkla. "Sana onu alp gtrmeni


sylemitim."

"Geri ver onu," diye buyurdu kadn ocua.

"Sende kalsn," dedi Balthazar. Sonra Jose Montiel'e dnd, "Ne de olsa
onun iin yaptm bunu."

Jose Montiel onun ardndan oturma odasna yrd.

"Aptallk etme Balthazar," diyordu yolunu keserek. "Al kafesini evine


gtr ve aptallk etme. Sana tek kuru demeye niyetim yok."

"nemi yok," dedi Balthazar. "Onu zellikle Pepe iin bir armaan
olarak yaptm. Para istemeyi dnmemitim."

Balthazar kapy tkayan seyirciler arasndan kendine yol amaya


alrken Jose Montiel oturma odasnn ortasnda baryordu. Rengi umu,
gzleri kzarmaya balamt.

"Sersem!" diye baryordu. "Oyuncam al gtr buradan. Bana en son


gereken, cieri be para etmez birinin evimde emirler vermesi. Orospu ocuu!"
Bilardo salonunda Balthazar alklarla karland. O ana kadar, her
zamankinden daha iyi bir kafes yapm olduunu, onu alayp durmasn diye
Jose Montiel'in oluna vermek zorunda kaldm ve bunlarn hibirinin zellikle
nemli olmadm dnmt. Ama sonra, btn bunlarn pek ok kimse iin
belli bir nem tadn fark ederek biraz heyecanland.

"Sana elli peso verdiler ha?"

"Altm," dedi Balthazar.

"Sana bir say," dedi birisi. "Mr. Chepe Montiel'den byle bir para yn
koparmay beceren tek kii sensin. Bunu kutlamamz gerek."

Ona bir bira smarladlar ve Balthazar da herkese smarlayarak karlk


verdi. mrnde ilk kez darda itii iin karanlk basarken adamakll sarho
olmutu ve her biri altm pesodan bin kafeslik mthi bir projeden sz
ediyordu, sonra da bir milyon kafeslik bir projeden sz etmeye balad, ta ki
altm milyon pesosu olana dek. "Zenginler lp gitmeden onlara satmak iin
bir sr ey yapmamz gerek," diyordu krktk sarho bir halde. "Hepsi
hasta, hepsi lp gidecek. yle berbat bir durumdalar ki artk fkelenemiyorlar
bile." ki saat boyunca aralksz alan otomatik pikaba para koyup durdu.
Herkes Balthazarn salna, ansna, servetine ve zenginlerin lmne iti,
ama yemek zaman gelince onu bilardo salonunda yalnz brakp gittiler.

Ursula onu sekize kadar, st soan dilimleriyle rtl bir tabak


kzarm etle beklemiti. Biri ona kocasnn bilardo salonunda, mutluluktan
ldrm bir halde herkese bira smarladn sylediyse de Ursula buna
inanmad, nk Balthazar o gne dek hi sarho olmamt. Nerdeyse gece
yars olup yatmaya gittiinde, Balthazar her biri drt sandalyeli kk
masalar ve evresinde yamurkularnn dolat bir ak hava dans pisti olan
aydnlk bir odadayd. Yz ruj lekeleriyle kaplyd ve bir adm daha atacak hali
kalmad iin ayn yatakta iki kadnla birden yatmak istediini dnyordu.
O kadar ok para harcamt ki saatini rehin brakp ertesi gn demek
vaadiyle bor almt. Bir dakika sonra sokan ortasnda boylu boyunca
uzanm yatarken ayakkablarnn karlmakta olduunu fark etti ama
yaamnn en mutlu dn terk etmek istemedi. Sabah saat beteki ayine
giderken oradan geen kadnlar, l olduunu sanarak ona bakma cesaretini
bulamadlar.

MONTIEL'IN DUL KARISI

Jose Montiel ldnde dul kars dnda herkes cnn alndn


hissetti, ama onun gerekten ldne herkesin inanmas iin birka saat
gemesi gerekti. Pek ok kii bunaltc odada kenarlar kavun gibi
yuvarlaklatrlm sar bir tabuta yastklar ve keten araflarla birlikte
tktrlm cesedi grdkten sonra bile kukulanmaya devam etti. Sinekkayd
tra, beyaz giysileri ve rugan ayakkablaryla yle iyi grnyordu ki o andaki
kadar canl grnmemiti hi. Her pazar saat sekizdeki ayinde hazr bulunan
Mr. Chepe Montiel'in ta kendisiydi bu, yalnzca elinde binici krbac yerine bir
ha vard. Tm kasabann onun l rol yapmadna ikna olabilmesi iin
tabutun kapann vidalanp gsterili aile mezarna defnedilmesi gerekti.

Definden sonra dul kars dnda herkese inanlmaz grnen tek ey


Jose MontieFin doal bir lmle lm olmasyd. Herkes onun bir pusuya
drlp srtmdan vurulmasn beklerken, dul kars onun ada bir aziz
gibi, ac ekmeden ve gnah karm yal bir adam olarak yatanda ln
greceinden emindi. Yalnzca birka ayrntda yanlmt. Jose Montiel 1951
ylnn 2 Austos'unda, leden sonra saat ikide, hamanda, doktorun
yasaklam olduu bir fke nbeti sonucunda ld. Ama kars ayn zamanda
btn kasabann cenazeye geleceini ve ieklerin eve smayacan da
ummutu. Oysa yalnzca kendi partisinin ve dini cemiyetinin yeleri geldi
cenazeye; elenkler de yalnz belediyeden gnderilenlerdi. Olu, Almanya'da
grevli bulunduu konsolosluktan, iki kz da Paris'ten er sayfalk telgraflar
gnderdiler. Bu telgraflar, telgrafhanenin mrekkebim bolca harcayarak
ayakta yazdklar ve yirmi dolar tutacak kelimeleri bulana kadar pek ok telgraf
formunu yrtp attklar anlalabiliyordu. Hibiri dnmeyi vaat etmiyordu. O
gece, altm iki yanda, onu mutlu eden adamn bann yaslanm olduu
yastn zerinde alarken, Montiel'in dul kars ilk kez ksknl tatt. Artk
hep eve kapanacam, diye dnyordu. Sanki beni de Jose MontiePle ayn
tabuta koymular gibi. Bu dnya hakknda daha fazla bir ey bilmek
istemiyorum.

tendi bu krlgan kadn; bo inanlarla yaralanm, yirmi yandayken


anne ve babasnn isteiyle, on metreden daha yakndan grmesine izin
verdikleri tek taliple evlenmi olduundan, gerekle hibir zaman dorudan
ilikisi olmamt. Kocasnn bedenini evden karmalarndan gn sonra
gzyalar arasnda kendini toparlamas gerektiini anlad, ama yeni yaamnn
ynn kestiremedi. En batan balamak zorundayd.

Jose Montiel'in kendisiyle birlikte mezara gtrd saysz gizden biri


de kasann ifresiydi. Belediye bakan soruna el koydu. Kasann avluya,
duvarn dibine konmasn emretti ve iki polis tfeklerini kilide dorultup ate
ettiler. Dul kadn btn sabah belediye bakannn bararak art arda verdii
emirlerle bouk patlamalar duydu yatak odasndan.

Barda taran son damla bu, diye dnd. Be yl silahlarn


patlamasna son versin diye Tanr'ya yalvaraym, sonra da evimde silah
patlattklar iin onlara teekkr etmek zorunda kalaym.

O gn lm armak iin youn bir aba harcad ama arm


yantlayan olmad. Tam uykuya dalarken mthi bir patlama evi temelinden
sarst. Kasay dinamitlemek zorunda kalmlard.
Montiel'in dul kars derin derin iini ekti. Batak yamurlaryla ekim
ay bitmek bilmiyordu ve kadn Jose Montiel'in karmakark, grkemli
iftliinde ynn kestiremeden srklenirken kendini kaybolmu
hissediyordu. Ailenin eski ve gayretli bir dostu olan Mr. Carmichael iftliin
ynetimini stlenmiti. Montiel'in dul kars sonunda kocasnn ldne
ilikin somut gerekle yz yze kalnca evi ekip evirmek iin yatak odasndan
kt. Evin btn sslerini kaldrd, mobilyalar yas renkleriyle rttrd ve
merhumun duvarlarda asl portrelerinin zerine cenaze kurdeleleri takt.
Cenazeden sonraki iki ay iinde trnaklarn yeme alkanln edinmiti. Bir
gn gzleri ok fazla alamaktan kzarm ve imi bir halde Mr. Carmichael'in
eve ak bir emsiyeyle girdiini fark etti.

"O emsiyeyi kapatn Mr. Carmichael," dedi ona. "Bamza gelen btn
belalardan sonra bir tek sizin eve emsiyeniz akken girmeniz kalmt zaten."

Mr. Carmichael emsiyeyi keye brakt. Parlak derili yal bir zenciydi;
beyazlar giymi, ayaklarndaki arl ileri skmasn diye bir bakla
ayakkablarna yarklar amt.

"Yalnzca kururken," dedi.

Dul kadn kocasnn lmnden beri ilk kez pencereyi at.

"Bunca felaket yetmezmi gibi bir de bu k," diye mrldand


trnaklarn kemirerek. "Hava sanki bir daha hi amayacakm gibi."

"Bugn ya da yarn amaz," dedi Mr. Carmichael. "Dn gece


ayaklarmdaki iler uyutmad beni."

Kadn Mr. Carmichael'in ayaklarnn hava tahminlerine gvenirdi. Issz


kk meydana, Jose Montiel'in cenaze trenine tank olmamak iin kaplarm
amam olan suskun evlere bakt ve kendini alabildiine aresiz hissetti.
Trnaklarnn, usuz bucaksz topraklarnn, kocasndan ona kalan ve hibir
zaman kavrayamayaca sonsuz sayda ykmlln verdii bir aresizlikti
bu.

"Bu dnyada her ey ters," dedi hkrarak.

Onu o gnlerde yoklamaya gelenlerin kadnn ldrm olduuna


hkmetmeleri iin pek ok neden vard. Oysa akl hi o zamankinden berrak
olmamt. Siyasi katliamn balamasndan nceki gnlerden beri hznl
ekim sabahlarn odasndaki pencerenin nnde, lenlere acyarak ve Tanr' nn
pazar gn dinlenmemi olsayd dnyay doru drst tamamlamaya zaman
bulabilmi olacam dnerek geirmiti. "O gn havada kalan eylerden
birkam toparlamak iin kullanabilirdi," derdi hep. "Ne de olsa sonsuza dek
dinlenecek zaman vard." Kocasnn lmnden sonra beliren tek fark, o
zaman byle karardk dnceler beslemek iin somut bir nedeni olmasyd.

Bylece, Montiel'in dul kars umutsuzluk iinde kendini yiyip bitirirken


Mr. Carmichael de geminin batmasn engellemeye alyordu. ler iyi
gitmiyordu. Yldrma yoluyla yerel ticareti tekeline alan Jose Montiel'in verdii
gzda ortadan kalknca kasaba almaya balamt. Hi gelmeyen
mterileri bekleye bekleye avluda dizili testilerdeki st ekiyor, ballar
peteklerinde bozuluyor ve peynirhanenin karanlk dolaplarndaki peynir
yalnzca kurtlar semirtiyordu. Jose Montiel elektrik lambalar ve yapay
mermerden meleklerle sslenmi mezarnda alt yllk cinayet ve basknn
cezasn ekiyordu. lkenin tarihinde hi kimse o kadar ksa bir srede bu
kadar zengin olmamt. Diktatrl ilk belediye bakam kasabaya geldiinde
Jose Montiel yaamnn yarm pirin deirmeninin nnde i amarlaryla
oturarak geirmi ketum bir partizand. Bir ara ansl ve dindar bir adam
olarak belli bir n yapmt, nk piyangoyu kazanrsa kiliseye Aziz Joseph'in
gerek boyda bir tasvirini armaan etmeye sz vermi ve iki hafta sonra dolgun
bir ikramiye kazannca szn tutmutu. lk kez ayakkab giydiini, zorba bir
polis avuu olan yeni belediye bakam muhalefeti yok etme yolunda zel bir
talimatla geldiinde grmlerdi. Jose Montiel onun gizli ihbarcs olarak
balamt ie. imanlara zg sakin yaps hibir zaman en ufak bir
tedirginlik uyandrmam olan o alakgnll iadam, dmanlarm zenginler
ve .yoksullar olarak ikiye ayrmt. Polis yoksullar kasaba meydannda vurup
ldrmt. Zenginlere ise kasabay terk etmeleri iin yirmi drt saatlik bir
sre tannmt. Jose Montiel belediye bakanyla birlikte gnlerce boucu
yazhanesine kapanp katliam planlarken kars da lenlere acyp durmutu.
Belediye bakam yazhaneden kp gidince kocasnn yolunu kesip, "O adam
bir katil," diyordu. "Hkmetteki nfuzunu kullanp u hayvan uzaklatr
buradan, yoksa kasabada tek canl brakmayacak." O gnlerde ok megul olan
Jose Montiel de yzne bile bakmadan, "Bu kadar aptal olma," diye
geitiriyordu onu. Gerekte Montiel'in ii yoksullar ldrmek deil zenginleri
uzaklatrmakt. Belediye bakam kaplarm kurunlarla kalbura evirip onlara
kasabay terk etmeleri iin yirmi drt saat verdikten soma Jose Montiel
hepsinin topraklarm ve srlarn kendi koyduu bir fiyattan satn alyordu.
"Budalalk etme," diyordu kars. "Baka bir yerde alktan lp gitmesinler diye
onlara yardm edeyim derken kendini mahvedeceksin, onlar da sana hibir
zaman teekkr etmeyecek." Ve artk glmsemeye bile zaman olmayan Jose
Montiel onu bir yana itip, "Bamn etini yiyip durma da mutfana git,"
diyordu. Bu hzla, bir yldan az zamanda muhalefet yok edilmi ve Jose Montiel
kasabann en gl ve varlkl adam olmutu. Kzlarm Paris'e gndermi,
oluna Almanya'da konsoloslukta bir i bulmu ve kendini imparatorluunu
salamlatrmaya adamt. Ama bu irkin zenginliin keyfini alt yl bile
karacak kadar yaamamt.

lmnn birinci yldnmnden soma dul kars merdivenlerin


gcrdadn yalnz kt haber geldiinde duyar oldu. Karanlk basarken biri
gelirdi hep. "Yine haydutlar," derdi. "Dn elli ineklik bir sry gtrdler."
Salncakl sandalyesinde trnaklarm kemirerek kprtsz otururken, Montiel'in
dul kars yalnzca ksknlkle besleniyordu.

"Sana sylemitim Jose MontieL" diyordu kendi kendine konuarak.


"Kadirbilmez bir kasaba bu. Sen daha mezarnda soumadan herkes srt evirdi
bile bizden."

Artk eve kimse gelmiyordu. Yamurun hi dinmedii o bitmek


tkenmek bilmeyen aylar boyunca grd tek insan, eve hi emsiyesi kapal
girmeyen inat Mr. Carmichael'di. ler iyiye gitmiyordu. Mr. Carmichael Jose
Montiel'in oluna birka mektup yazmt. Buraya gelip ileri devralmasnn
uygun olacam belirtmi, hatta dul kadnn salna ilikin birka kiisel
yorumda bulunmaktan da geri durmamt. Hep kaamak yantlar alyordu.
Sonunda Jose Montiel'in olu vurulmaktan korktuu iin dnmeye cesaret
edemediini aka yazd. O zaman Mr. Carmichael dul kadnn yatak odasna
kp ona iflas ettiini sylemek zorunda kald.

"Bylesi daha iyi," dedi kadn. "Peynirler ve sinekler burama gelmiti


artk. sterseniz size gerekli her eyi aln ve brakn huzur iinde leyim."

O andan sonra dnyayla balants yalnzca her ayn sonunda kzlarna


yazd mektuplar oldu. "Mahvolmu bir kasaba bu," diyordu onlara. "Hep
orada kaln ve benim iin tasalanmayn. Sizin mutlu olduunuzu bildiim
srece ben de mutluyum." Kzlar ona srayla yazyorlard. Mektuplar her
zaman keyifliydi ve insan onlarn iyi aydnlatlm scak yerlerde yazlm
olduklarm ve kzlarn dnmek iin durmadklarnda birok aynada kendi
yansmalarn seyrettiklerini grr gibi oluyordu. Onlar da dnmek istemiyordu.
"Uygarlk bu ite," diyorlard. "Orann havas ise bizim iin iyi deil. nsanlarn
politik nedenlerle ldrld vahi bir lkede yaamamza olanak yok."
Montiel'in dul kars mektuplar okurken kendini daha iyi hissediyor ve her
cmleyi bam sallayarak onaylyordu.

Bir defasnda kzlar ona Paris'in kasap dkkanlarn yazmlard.


Oralarda ldrlen pembe domuzlarn btn olarak ieklerle sslenip kap
azlarna asldn anlatyorlard. Mektubun sonuna kzlarnnkinden farkl bir
yazyla unlar eklenmiti: "Dnn bir kere! En iri ve en gzel karanfili
domuzun kna koyarlar."

Bunu okurken Montiel'in dul kars iki yldr ilk kez glmsedi. Evin
klarm sndrmeden yatak odasna kt ve yataa uzanmadan nce
vantilatr duvara doru evirdi. Sonra komodinin ekmecesinden bir makas,
bir kutu yara band, bir de tespih kard ve sa baparmann kemirilmekten
yara olan trnan sard. Ardndan dua etmeye balad, ama ikinci muammada
tespihi sol eline aktard nk yara band boncuklar hissetmesine engel
oluyordu. Bir an uzaklardan gk grltsnn titreimlerini duydu. Sonra ba
gsne dt ve uyuyakald. Tespihli eh yanna sarkmt. Sonra avluda,
kucanda beyaz bir araf ve tarakla, baparmaklarnn arasnda bit kran
Koca Ana'y grd. Ona sordu:

"Ne zaman leceim?"

Koca Ana ban kaldrd.

"Kolunda yorgunluk balaynca."

Sknt temmuzda balad. ki galerili, dokuz odal kocaman bir evde


yaayan aclam bir dul olan Rebecca, pencere tellerinin sanki sokaktan
talanm gibi yrtlm olduklarn kefettii zaman. lk kefi yatak odasnda
yapm ve kocasnn lmnden beri hizmetisi ve srda olan Argenida'yla
konumas gerektiini dnmt. Daha sonra eyalarn yerlerini
deitirirken (uzun bir sredir Rebecca eyalarn yerlerim deitirmek dnda
bir ey yapmamt), yalnz yatak odasndakilerin deil evin geri kalan her
yerindeki tellerin de yrtlm olduunu grd. Dul kadnn belki de babasnn
dedesinden alm olduu kuramsal bir yetki anlay vard. Babasnn dedesi
Gney Amerika'ya yerlemi beyazlarn soyundand; Bamszlk Sava'nda
Kralclar safnda arpm ve sonralar yalnzca Sandefonso'da III. Charles'in
yaptrd saray ziyaret etmek amacyla zahmetli bir spanya yolculuu
yapmt. Bu tr bir anlayla Rebecca br tellerin durumunu da kefedince
artk Argenida ile konumay dnmedi ve minik kadife iekli hasr apkasn
giyip saldry belediye bakanna bildirmek zere belediye sarayna gitti. Ama
oraya vardnda belediye bakannn da, gmleksiz, kll gvdesi ve kadna
hayvans gelen salamlyla, belediye saraynn kendisininkiler gibi yrtlm
olan pencere tellerini onarmakla megul olduunu grd.

Rebecca kirli ve dank odaya hzla daldnda grd ilk ey masann


stndeki bir yn ku ls oldu. Ama biraz scaktan, biraz da tellerindeki
hasarn iinde uyandrd fkeden, cam ylesine skknd ki masann stnde
ei grlmemi bir manzara oluturan l kular karsnda irkilecek zaman
bulamad. Ne de yetkili makamn, bir merdivenin tepesinde, bir tomar pencere
teli ve bir tornavidayla pencerenin kopuk tellerini onarmakla alalna tank
olmaktan utan duydu. O anda kendi pencere telleri tarafndan alaya alnm
olan kendi gururundan bakasn dnmyordu ve kafas yalnzca bununla
megul olduu iin kendi evinin pencereleriyle belediye saraynn pencereleri
arasndaki balanty bile kuramyordu. Sakngan bir ciddiyetle kapnn iki
adm ierisine dikilip emsiyesinin uzun, ssl sapna dayanarak konutu:

"Bir ikayetim var."

Belediye bakan, merdivenin tepesinden, scaktan kzarm yzn o


yne evirdi. Dul kadnn alma odasndaki beklenmedik varl karsnda
hibir heyecan belirtisi gstermedi. Kasvetli bir kaytszlkla, paralanm teli
skmeyi srdrd ve yukardan sordu:

"Sorun nedir?"

"Mahallenin ocuklar tellerimi paraladlar."

Belediye bakan bir kez daha bakt kadna. Onu, kk zarif kadife
ieklerinden mat gm rengi ayakkablarna kadar, sanki mrnde ilk kez
gryormu gibi dikkatle inceledi. Sonra, gzlerini ondan ayrmadan, ok
ll hareketlerle aaya indi ve yere ulatnda bir elini kemerine dayayp
tornavidayla masay iaret etti:

"ocuklar deil Sinyora. Kular."

te o zaman kadn masann stndeki ku lleriyle merdivenin


tepesindeki adam ve kendi yatak odalarnn paralanm telleri arasndaki
balanty kurabildi. Evinin tm yatak odalarnn ku lleriyle dolduunu
hayal ederek rperdi.

"Kular ha!" diye haykrd.

"Kular ya," diye onaylad belediye bakan. "Dikkat etmemi olmanz


tuhaf dorusu, nk kularn telleri paralayp evlerin iinde lmeleri sorunu
gndr bamzda."

Belediye sarayndan ayrldnda Rebecca utan iindeydi. Biraz da,


tm kasabann dedikodusunu evine tad halde ona kulardan sz etmemi
olan Argenida'ya bozulmutu. Eli kulanda bir austosun parlaklndan
gzleri kamaarak emsiyesini at ve boucu, ssz caddede yrrken btn
evlerin yatak odalarndan l kularn gl, keskin kokusunun yayld
duygusuna kapld.

Temmuz sonlaryd ve kasabann tarihinde hi bu kadar scak


grlmemiti. Ama kularn lmnden dehete kaplan kasaballar bunun
farkna varmamlard. Bu garip olay kasabann faaliyetlerini ciddi biimde
etkilemediyse de, austos balarnda halkn ounluu gergin bir merak
iindeydi. Bu ounluun arasnda Castaneda Montero Suna'ndaki Kutsal
Ayin'in Muhterem Peder'i Anthony Isabel yoktu. Doksan drt yandaki bu
yumuak mahalle papaz, eytan kez grm olmasna karn imdiye dek
yalnzca iki tane ku ls grdn ve onlara hi nem vermediini
syleyerek insanlara teminat veriyordu. Birinciyi, bir sah gn ayinden sonra
kilisenin kutsal eyalarnn sakland odada bulmu ve onun mahalledeki
kedilerden biri tarafndan oraya srklenmi olduunu dnmt.
brn, aramba gn papaz evinin verandasnda bulmu ve "u kediler
olmasa iyi olur," diye dnerek botunun ucuyla sokaa itmiti.
Ama cuma gn tren istasyonuna vardnda oturmak iin setii
bankn stnde nc bir ku ls buldu. Kuu kck ayaklarndan
yakalad zaman iinde bir imek akm gibi oldu; onu gzlerinin hizasna
kaldrd, evirip evirdi, inceledi ve hayretle, "Allah allah, bu hafta bulduum
nc ku bu," diye dnd.

O andan balayarak kasabada neler olup bittiine dikkat etmeye


balad ama ok arpk bir biimde, nk Peder Anthony Isabel, biraz ya
nedeniyle, biraz da eytan kez grm olduuna (kasaballara azck
mnasebetsiz grnyordu bu) yemin ettii iin cemaati tarafndan iyi,
barsever ve nazik, ama akl srekli bulutlarn arasnda gezen bir adam olarak
kabul ediliyordu. Kularla ilgili bireyler olduunu sezinledii zaman bile
bunun bir vaaz hak edecek kadar nemli olduuna inanmamt. Kokuyu ilk
duyan o oldu. Cuma gecesi hafif uykusu i bulandrc bir kokuyla blnnce
dehet iinde uyand, ama bunu bir karabasana m yoksa eytann uykusunu
altst etmek iin kulland yeni ve zgn bir numaraya m hamledeceini
bilemedi. Btn evresini koklad ve bu olayn bir vaaza konu olabileceini
dnerek yatanda dnp durdu. eytann be duyudan herhangi biri
araclyla insan kalbine szma yetenei hakknda arpc bir vaaz olabilir bu,
diye dnyordu.

Ertesi gn ayinden nce verandada dolarken ilk kez birinin ku


llerinden sz ettiini duydu. Vaaz, eytan ve koku alma duyusu araclyla
ilenebilecek gnahlar zerinde dnrken, birinin geceleyin duyulan o kt
kokunun hafta boyunca toplanan kulardan geldiini sylediini duydu ve
kafasnda ncil'e zg nlemler, gnahkar kokular ve l kulardan oluan
akn bir karmaa belirdi. yle ki pazar gn yardmseverlik stne
kendisinin de pek iyi anlayamad uzun bir vaaz nceden tasarlamadan
orackta uydurmak zorunda kald ve eytanla be duyu arasndaki ilikileri
tmyle unuttu gitti.

Yine de dncesinin ok uzak bir noktasnda o deneyimler sinsice


gizlenip kalm olmalyd. Bu ona hep olurdu zaten, yalnzca yetmi yl akn
bir sre nce lahiyat Fakltesinde olmakla kalmam, doksann getikten
sonra da ok zel bir biimde srp gitmiti. lahiyat Fakltesi'nde, gk
grltsz iddetli bir saanan boand ok aydnlk bir le sonras,
Sophocles'in aslndan semeler okuyordu. Yamur dindiinde pencereden
yorgun tarlaya, yeni ykanm le sonrasna bakm ve birbirinden ayrt
edemedii, yalnzca genel bir yaklamla "eski zamanlarn kk ihtiyarlar"
diye adlandrd Yunan tiyatrosunu ve klasikleri tmyle unutmutu. Belki
otuz ya da krk yl sonra, yamursuz bir le sonras, ziyaret ettii bir
kasabann parke deli meydanndan geerken, hi nedensiz, Sophocles'ten
ilahiyat fakltesinde okumu olduu drtl ezbere syleyivermiti. Ayn
hafta, Papa'nn bir vekiliyle "eski zamanlarn kk ihtiyarlan" hakknda uzun
bir sohbete girimiti. Vekil kendi icad olduklarn iddia ettii ve yollar sonra
apraz bulmaca adyla popler olan birtakm karmak bulmacalardan
holanan, konukan, kolay etkilenen, yal bir adamd.

Bu grme onun Yunan klasiklerine duyduu eski, iten sevginin bir


anda yeniden canlanmasna olanak vermiti. O yln Noel'inde bir mektup
almt. Ve eer o ana dek, abartl d gc, cretkar yorumlar ve safa
vaazlarndan kaynaklanan salam bir ne kavumu olmasayd, bu defa onu
piskopos yapacaklard.

Ama o, 1885 Sava'ndan ok nce kendini kasabaya kapatmt ve


kularn yatak odalarnda lmeye baladklar srada, zellikle eytan
grdn iddia ettii zaman, yerine daha gen bir papazn atanmas oktan
istenmi bulunuyordu. O andan beri onunla ilgilenmemeye balamlard ki bu
da, dua kitabndaki harfleri hala gzlksz seebilmesine karn, onun pek
berrak bir biimde alglayamad bir eydi.

Her zaman dzenli alkanlklarn adam olmutu. Ufak tefek ve silikti;


belirgin, salam kemikleri, sakin hareketleri ve sohbet iin yeterince, minber
iin ise fazlaca yattrc busesi vard. le yemeine kadar yatak odasnda
kalp, stnde apraz dokuma kumatan, paalar bileklerinde balanm uzun
pantolonundan baka bir ey olmadan, adr bezinden bir sandalyeye
geliigzel yerleerek hayal kurard.

Ayinler dnda hibir ey yapmyordu. Haftada iki kez gnah kartma


hcresinde oturuyordu ama yllardr hi kimse gnah kartmaya gelmiyordu.
Cemaatinin modern adetler yznden inancm yitirdiini dnyordu
yalnzca, bu yzden de insanlarn onun sylediklerine pek az inandm
bilmesine ve grdkleri hakknda konutuunda pek de inandrc olmadnn
kendisinin de farknda olmasna karn, eytan kez grmesinin ok
uygun.bir zamana rastladm dnyordu. Yalnz son be yldr deil, ilk iki
kuu bulduu o olaanst anlarda da, eytann lm olduunu kefetmek
onun iin bir srpriz olacakt. Ancak, bulduu nc ku biraz canlanr gibi
olmutu, bu yzden son birka gndr istasyondaki bankn stndeki ku
lsn fark edilir derecede sk dnyordu.

Kiliseden on adm tede, sokaa uzanan bir verandas ile alma ve


yatak odalar olarak kullanlan iki odas olan, pencereleri telsiz, kk bir evde
yayordu. Belki de kafasnn pek berrak olmad anlarda, hava ok scak
deilken yeryznde mutlulua ulamann mmkn olduunu dnr ve bu
fikir kafasn biraz kartrrd. Engelli metafizik yollarnda dolamaktan
holanrd. Her sabah odasnda, kaps aralk, gzleri kapal ve kaslar gerilmi
olarak otururken yapt buydu. Ancak, dnmekte ne derin bir incelie
ulatnn ve en az yldr, dnceye dald anlarda artk hibir ey
dnmediinin kendisi bile farknda deildi.

Saat tam on ikide bir olan, iinde her gn ayn eylerin bulunduu
blmeli bir tepsiyle koridordan geip odaya girerdi. Tepside bir para yukkayla
kemik suyu, beyaz pilav, soansz piirilmi et, kzarm muz ya da msr
unundan bir kekle, Sunan Kutsal Ayini'nin Peder Anthony hi tadna
bakmam olduu birka mercimek olurdu.

Olan tepsiyi papazn oturduu sandalyenin yanna koyard, ama papaz


ayak sesleri koridorda duyulmaz oluncaya dek gzlerini amazd. Bu nedenle
kasabada papazn le uykusunu le yemeinden nce yapt (ki bu son
derece sama grnen bir eydi) sanlrd, oysa gerekte geceleri bile normal
uyuyamazd o.

O sralarda alkanlklar daha az karmak, nerdeyse ilkel bir hale


gelmiti. adr bezi sandalyesinden kmldamadan, yiyecekleri tepsiden
almadan, tabaklar ya da atal ba kullanmadan, yalnzca orbasn itii
kakla yiyordu le yemeini. Daha sonra kalkyor, bana biraz su arpp kare
eklinde iri yamalarla beneklenmi beyaz papaz cppesini giyerek tam
kasaballarn le uykusuna yattklar saatte istasyona gidiyordu. Birka aydr
bu yoldan yryor ve yrrken eytann kendisine son grnd zaman
uydurmu olduu duay mrldanyordu.

Bir cumartesi gn l kularn dmeye balamasndan dokuz gn


sonra Sunan Kutsal Ayini'nin Peder Anthony Isabel'i istasyona giderken, tam
Rebecca'nn evinin nnde ayaklarnn dibine bir ku ls dt. Kafasnda
patlayan bir sezgi parltsyla, brlerinin tersine bu kuun kurtarlabileceini
fark etti. Onu avularna alp Rebecca'nn kapsn ald anda, kadn da le
uykusuna yatmak zere korsesini zmekteydi.

Yatak odasnda olan dul kadn kapya vurulduunu duyunca


baklarn igdsel olarak penceredeki tellere evirdi. ki gndr bu odaya hi
ku girmemiti. Ama tel hala yrtkt. Kularn, sinirlerini ayaa kaldran istilas
srdke teli onartmann gereksiz bir masraf olacam dnyordu. Kapda
vantilatrn uultusunu bastran vuruu duyunca, Argenida'nn koridorun
ucundaki yatak odasnda le uykusuna yatm olduunu sabrszlanarak
anmsad. O saatte kimin onu rahatsz edebileceini merak etmek bile gelmedi
aklna. Korsesini yeniden kopalad, tel kapy at, koridor boyunca dmdz ve
dimdik yrd, sonra mobilya ve ss eyalaryla tklm tklm dolu olan oturma
odasndan geti ve kapy amadan nce tellerin arasndan Peder Anthony
Isabel'in, avularnda bir kula, gzleri kapal, sessizce durduunu grd.
Kadn kapy amadan nce, "Ona biraz su verip bir taban altna koyarsak
eminim iyileir," dedi peder. Ve kapy atnda Rebecca korkudan ylp
kalacan sand.

Papaz orada be dakikadan fazla kalmad. Rebecca grmeyi ksa


kesenin kendisi olduunu dnyordu. Ama gerekte papazd bunu yapan.
Dul kadn o anda dnm olsayd papazn kasabada yaad otuz yl
boyunca onun evinde hibir zaman be dakikadan fazla kalmam olduunu
anmsard. Oturma odasndaki ss bolluu arasnda, herkesin bildii gibi
uzaktan da olsa piskoposla akrabal olan ev sahibesinin ehvetli ruhu kendini
aka belli ediyormu gibi geliyordu papaza. Dahas, Peder'in piskoposluk
sarayna kesinlikle ulamam olduunu dnd bir efsane (ya da hikaye)
vard Rebecca'nn ailesi hakknda. Oysa dul kadnn, aile sevgisinden yoksun
olduuna inand bir kuzeni olan Albay Aureliano Buendia, bir defasnda
piskoposun bu kasabadaki bir akrabasn ziyaret etmekten kand iin bu
yzylda buraya gelmemi olduuna yemin etmiti. Her neyse, ister tarih olsun
ister efsane, gerek uydu ki Peder Anthony Isabel bu evde kendini rahat
hissetmiyordu, nk evin tek sakini olan bu kadn hibir zaman dindarlk
belirtileri gstermemi ve ylda yalnzca bir kez gnah karp Peder onu
kocasnn artc lmne ilikin sorularla sktrmaya altnda her
zaman kaamak yantlar vermiti. Eer Peder imdi buradaysa ve can ekien
bir kuu ykamak iin kadnn ona bir bardak su getirmesini bekliyorsa, bu
kendisinin sorumlu olmad rastlantsal bir durumdu.

Oymal tahtadan ok rahat bir salncakl sandalyeye oturup dul kadnn


dnmesini beklerken, papaz yirmi yl akn bir sre nce bir tabancann
patlayp da albayn ve kendi karsnn kuzeni olan Jose Arcadio Buendia'nn,
tokalarn ve mahmuzlarn akrts arasnda, henz karm olduu ve hala
scakln tayan tozluklarn stne yzst yld andan beri huzura
kavuamam olan bu evin garip rutubetini hissetti.

Rebecca yine hzla oturma odasna girdii zaman Peder Anthony


Isabel'in, onu dehete dren bir dalgnlk iinde salncakl sandalyede
oturduunu grd.

"Bir hayvann yaam," dedi Peder, "Tanr'nn gznde bir insannki


kadar deerlidir."

Bunu sylerken Jose Arcadio Buendia'y anmsamad. Dul kadn da


anmsamad onu. Ama Rebecca, Peder minbere kp da eytann kendisine
kez grnmesi hakknda konutuundan beri onun szlerine inanmamaya
almt. Papazla ilgilenmeden kuu ald, bardaktaki suya sokup kard ve
sonra silkeledi. Peder onun hareketlerinde dine saygszlk, dikkatsizlik ve
hayvann yaamna ilikin mutlak bir ilgisizlik gzledi.

"Kular sevmiyorsunuz," dedi yumuak fakat kesin bir tavrla.

Dul kadn gzkapaklarn bir sabrszlk ve dmanlk havasyla


kaldrd. "Bir zamanlar severdim onlar," dedi. "Ama evlerimizde lmeye
baladklarndan beri nefret ediyorum onlardan."

"Pek ou ld," dedi Peder avunmaz bir tavrla. Sesinin deimeyen


tonunda epey ustalk olduunu dnebilirdi insan.

"Hepsi," dedi dul kadn. Sonra hayvan tiksintiyle skp taban altna
koyarken ekledi: "Eer tellerimi yrtmasalard bu bile skmazd canm."

Papaz byle bir kat yreklilie hi rastlamam olduunu dnd. Bir


an sonra, minik, savunmasz bedeni avularnda tutarken onun artk soluk
almadm fark etti. O zaman her eyi unuttu evin rutubetini, ehveti, Jose
Arcadio Buendia'nn bedenindeki dayanlmaz barut kokusunu ve onu hafta
bandan beri kuatan mthi gerein bilincine vard. Orackta, dul kadn
onun tehditkar bir tavrla ve elinde l bir kula evden gidiini izlerken, papaz
kasabann stne bir l ku yamurunun inmekte olduu ve mutluluu hava
scak deilken tatm biri olan kendisinin, yani Tanr'nn seilmi elisinin,
ncil'in son fasln tmyle unutmu bulunduu yolunda olaanst bir vahiyle
sarsld.

O gn her zamanki gibi istasyona gitti ama hareketlerinin tam olarak


bilincinde deildi. Dnyada bireylerin olup bittiini hayal meyal seziyordu ama
kafasnn kartm, sersemlediini, yaad ana gcnn yetmediini de
hissediyordu, istasyondaki banka oturup ncil'in son faslnda bir l ku
yamuru olup olmadm anmsamaya alt ama bunu tmyle unutmutu.
Birden Rebecca'nn evinde oyalanmasnn ona treni karttn dnd ve
bam tozlu, krk camn stnden uzatp baktnda bilet giesindeki saatin
daha bire yirmi kalay gsterdiini grd. Banka dndnde boulacak gibi
hissediyordu kendini. O anda o gnn cumartesi olduunu anmsad. Bir sre,
kendi iindeki karanlk siste , kaybolmu gibi, rlm palmiyeden yelpazesini
sallad durdu. Sonra cppesinin dmelerini, botlarnn dmelerini ve uzun,
scack papaz pantolonunu dnp skld ve mrnde scaktan hi bu kadar
bunalmam olduunu fark ederek dehete kapld.

Oturduu banktan kalkmadan cppesinin yaka dmesini at,


kolundan mendilini karp kzarm yzn sildi. Bu arada dokunakl bir
uyanla belki de bir yersarsnts srecine tank olduunu dnd. Bir yerde
okumutu bunu. Ama gkyz berrakt; tm kularn gizemli bir biimde yok
olup gittii saydam, masmavi bir gkyzyd. Peder, rengi ve saydaml fark
etmiti ama l kular bir an iin unutmutu. imdi baka bir eyi, bir
frtnann patlama olasln dnyordu. Oysa gkyz hala saydam ve
sakindi, sanki sca hi hissetmemi olan uzak, baka bir kasabann
stndeydi ve gkyzne bakan gzler sanki kendi gzleri deil baka gzlerdi.
Sonra kuzeye doru, palmiyeden ve pasl inkodan damlarn yukarsna bakt
ve pln zerinde akbabalarn ar, sessiz, ritmik lekesini grd.

O anda anlalmaz bir nedenle, lahiyat Fakltesi'ndeyken bir pazar


gn ikinci dereceden emirlerini almadan az nce yaam olduu duygular
yeniden yaad. Rektr ona zel ktphanesini kullanma izni vermiti ve o da
sk sk zellikle pazar gnleri orada saatlerce oturup rektrn kk, keli el
yazsyla Latince notlar dt, eski aa kokulu sararm kitaplar okumaya
dalard. Bir pazar gn, btn gn okuduktan sonra, rektr odaya girmi ve
dehet iinde koup besbelli Peder'in okumakta olduu kitabn sayfalar
arasndan dm olan kart yerden almt. O zaman amirinin aknlm
sakngan bir ilgisizlikle gzlemi ama kart okumay baarmt. Mor
mrekkeple, temiz, okunakl bir el yazsyla yazlm bir tek cmle vard kartn
stnde: "Madam Ivette bu gece ld." Yarm yzyl akn bir sre sonra,
unutulmu bir kasabann stnde akbabalarn glgesini grd zaman,
karsnda oturan rektrn alacakaranlkta morumsu grnen yzndeki
kasvetli ifadeyi anmsad ve soluk alp verii belli belirsiz hzland.

Bu armla sarsldnda artk sca deil tam kartn, kasklarnda


ve tabanlarnda buzlu bir inelenmeyi hissetmeye balad. Nedenini tam
kestiremedii bir dehete kaplm, eytann amura saplanm toynandan,
dnyann zerine dklen bir l ku srsne kadar ki o bu olaya kaytsz
kalmt i bulandrc bir duyguya kaplmadan birbirinden ayramad
karmakark bir fikirler ana dolanmt. Sonra doruldu, bolukta kaybolan
bir selam balatmak ister gibi elini huu iinde kaldrd ve dehetle haykrd:
"Gezgin Yahudi!"1

O anda tren ddn ald. Yllardr ilk kez, Peder onu duymad.
Trenin youn bir duman bulutu iinde istasyona girdiini grd ve pasl inko
levhalara arpan kl yamurunu duydu. Ama leden sonra, drd biraz gee,
pazar gn verecei grkemli vaazn son rtularm yapt ana dek tam
anlamyla uyanamad uzak ve anlalmaz bir d gibiydi bu. Sekiz saat sonra,
lmek zere olan bir kadna kutsal ya srmeye arld.

Bunun sonucu olarak da Peder o gn leden sonra trenle kimin


geldiini renemedi. Uzun bir sre khne ve renksiz drt vagonun geiini
izlemi ve en azndan son yllarda, kimsenin kasabada kalmak zere trenden
indiini anmsayamamt. Eskiden farklyd her ey, btn bir le sonrasn
muz ykl bir trenin geiini izleyerek geirebilirdi; meyve ykl yz krk
vagonun sonu gelmez geiini, gece bastrrken zerinde yeil bir fener sallayan
bir adamla geen son

Calvary'ye gitmekte olan sa ile alay ettii iin mahere dek yeryznde
dolamaya mahkm edilen Yahudi vagona dek izlerdi. O zaman klar yanard
artk tren yolunun br ucundaki kasabay grrd ve yalnzca trenin geiini
izleyerek bir baka kasabaya gitmi gibi olurdu. Belki de bu yzden her gn
istasyonda hazr bulunmak alkanln edinmiti; iiler vurulup
ldrldkten ve muz iftlikleri ve onlarla birlikte yz krk vagonlu trenleri
ekip gittikten ve yalnzca, ne kimseyi getiren ne de kimseyi gtren o sar,
tozlu tren kaldktan sonra bile.

Oysa o cumartesi biri gelmiti. Sunan Kutsal Ayini' nin Peder Anthony
Isabeli istasyondan ayrlrken, alndan baka hibir zellii olmayan sessiz
bir gen tam bir gn ncesinden beri bir ey yememi olduunu anmsad
anda son vagonun penceresinden papaz grd. Dnd ki, eer bir papaz
varsa bir otel de olmal. Ve trenden inip metalik austos gneinden
kabarcklanm caddeyi geerek istasyonun karsnda, anm bir gramofon
plandan gelen sesin duyulduu evin serin glgesine girdi. ki gnlk alnn
biledii koku alma duyusu ona burasnn otel olduunu sylyordu. Ve "OTEL
MACONDO" tabelasn grmeden ieri dald, mrnde hi okumayaca bir
tabelayd bu.

Otelin sahibesi be aylktan fazla gebeydi. Cildi hardal rengindeydi ve


tpk annesinin kendisine gebe olduu zamanki haline benziyordu. "Yemek.
Olabildiince abuk," diye buyurdu gen ve kadn acele etmeye almadan ona
iinde plak bir kemikle birka para yeil muz olan bir orba getirdi. O anda
tren ddn ald. Olan, orbann scak ve salkl buusuna dalp gitmi
bir halde, kendisiyle istasyon arasndaki uzakl hesaplad ve birden iini bir
tren karmann yaratt akn panik duygusunun kapladm hissetti.

Komaya alt. Kapya ulat, mthi bir ac iindeydi, ama eikten


dar bir adm bile atmamken trene yetiecek zaman olmadm fark etti.
Masaya dndnde alm unutmutu; gramofonun yannda ona acnacak
bir tavrla bakan bir kz grd, yznde kuyruunu sallayan bir kpeinkine
benzer korkun bir ifade vard. Olan, gn boyu ilk kez, annesinin ona iki ay
nce vermi olduu apkay kard ve onu dizlerinin arama sktrp yemeim
bitirdi. Masadan kalktnda, treni kardna ya da adn bile renmeye
zahmet etmeyecei bir kasabada bir hafta sonu geireceine can sklm
grnmyordu. Odann bir kesine gidip srtnn kemiklerini sert ve dik bir
sandalyeye yaslayarak oturdu ve uzun bir sre plaklar dinlemeden kald
orada. Sonunda plaktan seen kz konutu: "Veranda daha serin."

Olan kendim hasta hissetti. Yabanclarla konumaya balamak bir


aba gerektiriyordu. nsanlarn yzne bakmaktan korkard ve konumaktan
baka aresi kalmaynca da kelimeler dndnden farkl bir biimde
kard azndan. "Evet," diye yantlad. Ve hafife rperdi. Bir salncakl
sandalyede olmadn unutarak sallanmaya alt.

"Buraya gelenler, daha serin olduu iin verandaya bir sandalye ekip
otururlar," dedi kz. Kz dinlerken onun konumaya ne kadar can attm
hissetti olan. Gramofonu kurarken ona yle bir bakmay gze ald. Kz orada
aylardr, belki de yllardr oturuyormu gibiydi ve o noktadan ayrlmak
konusunda en ufak bir istek belirtisi gstermiyordu. Gramofonu kuruyordu
ama tm yaam olann stnde younlamt. Glmsyordu.

"Teekkr ederim," dedi olan, kalkmaya, hareketlerine biraz rahatlk


ve doallk katmaya yeltenerek. Kz gzlerini ondan ayrmyordu. "apkalarn
da engele asarlar," dedi.

Olan bu kez kulaklarnda bir yanma hissetti. Kzn bireyler ima etme
yntemini dnerek rperdi. Bir yere kapatlmln tedirginliini ve kard
trenin yaratt panii yaad yine. O anda otel sahibesi ieri girdi.
"Ne yapyorsunuz?" diye sordu.

"Herkesin yapt gibi verandaya bir sandalye karyor," dedi kz.

Olan onun szlerinde alayc bir ton sezer gibi oldu.

"Zahmet etmeyin," dedi otel sahibesi. "Ben size bir tabure getiririm."

Kz gld, olan bozularak kt. Hava scakt. Kesintisiz, kuru bir


scakt bu. Olan terliyordu. Otel sahibesi verandaya deri minderli tahta bir
tabure kard. Olan tam onun ardndan gidecekken kz yine konutu:

"in kts, kular onu korkutacak."

Otel sahibesi gzlerini kza evirdiinde olan onun baklarndaki


sertlii grd. abuk fakat youn bir bakt bu. "Sen sussan iyi olur," dedi ve
glmseyerek olana dnd. Olan o zaman kendini daha az yalnz hissedip
konuma istei duydu.

"Syledii neydi?" diye sordu.

"Gnn bu saatinde verandaya l kularn dt,"dedi kz.

"Bunlar yalnzca onun baz fikirleri," dedi otel sahibesi. Odann


ortasndaki kk masann stnde duran bir demet yapma iei dzeltmek
iin eildi. Parmaklarnda asabi bir seirme vard.

"Benim fikirlerim deil," dedi kz. "Evvelki gn iki tanesini sen kendin
sprdn."

Otel sahibesi sabr tkenmiesine bakt ona. Kzn acnacak bir ifadesi
ve her eyi en ufak bir kuku kalmayana dek aklamak iin apak bir istei
vard.

"Olay u ki efendim, nceki gn baz ocuklar onu kzdrmak iin hole


iki ku ls brakp sonra da ona gkten l kularn yadn sylediler.
nsanlarn her sylediine inanr o."

Olan glmsedi. Aklama ok gln gelmiti ona; ellerini ovuturdu


ve onu keder iinde izleyen kza bakmak iin dnd. Gramofon durmutu. Otel
sahibesi br odaya ekildi. Olan hole doru giderken kz alak sesle steledi:

"Onlar derken grdm. nan bana. Herkes grd onlar."

O zaman olan onun gramofona balln ve otel sahibesinin sabrnn


tamasn anlar gibi oldu. "Evet," dedi halden anlar bir tavrla. Sonra hole doru
ilerlerken ekledi: "Ben de grdm onlar."

Darda badem aalarnn glgesi daha az scakt. Olan tabureyi


kapnn pervazna dayad, ban arkaya att ve annesini dnd: annesini,
bitkin, salncakl sandalyesinde, uzun bir sprge sopasyla tavuklar
klarken, olunun evde olmadm ilk kez kavrarken...

Bir hafta nce, yaamnn, son i sava srasnda bir tara okulunun
amur ve sazdan rlme drt duvar arasnda yamurlu bir afakta dnyaya
geliinden annesinin hamana yaklap ona yirmi ikinci ya gn iin stnde
"Sevgili oluma, onun gnnde," yazl bir kartla bir apka verdii haziran
sabahna dek uzanan dz ve przsz bir sicime benzediini dnebilirdi.
Zaman zaman hareketsizliinin pasm silkip okulu, karatahtay ve sinek
pislikleriyle dolmu bir lke haritasn ve duvarda, ocuklarn adlar altnda
uzun bir dizi halinde asl duran fincanlar zlyordu. Oras scak deildi.
Tavuklarn klrengi uzun bacaklaryla snfa girip lavabonun altna
yumurtladklar, sakin, yeil bir kasabayd. Annesi o zamanlar mahzun, az
konuan bir kadnd. Karanlk basarken oturup kahve iftliklerinden szlen
havay iine eker ve "Manaure dnyann en gzel kasabas," derdi. Sonra ona
dner, onun hamanda sessizce bymesini gzleyerek, "Bydn zaman
anlayacaksn," diye eklerdi. Ama o hibir ey anlamamt. Yama gre fazlaca
uzun olduu, aylakln getirdii o kstah ve pervasz salkla dolup tat on
be yanda anlamamt. Aslnda yirminci ya gnne dek yaam hamanda
yat eklini birka kez deitirmenin dna tamamt. Ama o uralarda
annesi, on sekiz yl boyunca hizmet etmi olduu okuldan romatizmas
nedeniyle ayrlmak zorunda kalmt. Bunun sonucu olarak da snfa girenlere
benzer klrengi bacakl tavuklar besledikleri kocaman bir avlusu olan iki odal
bir eve tanmlard.

Tavuklara bakmak onun gerekle ilk ilikisi olmutu. Ve annesinin,


emekliliini dnp olunun bu konuda dileke verecek kadar akll olduuna
inand temmuz ayma dek de tek ilikisi bu olarak kalmt. Belgelerin
hazrlanmasnda etkin bir biimde yardmc olmakla kalmayp, annesinin
henz emekliye ayrlacak kadar yal olmay nedeniyle onun vaftiz belgesinde
alt aylk bir kaydrma yaplmas konusunda papaz ikna etmek iin gereken
incelie bile sahip olduunu gstermiti. Perembe gn, annesinin
retmenlik deneyiminin titizce ayrntlarm veren son talimat alm ve yannda
on iki peso, bir kat elbise, belgelerin dosyas ve kabaca, hkmetin ona bir
domuz iftlii kurabilmesi iin vermesi gereken belli bir miktar para olarak
yorumlad "emeklilik" kelimesi hakknda adamakll ilkel bir sanyla, kente
gitmek zere yola kmt.

Bunaltc scaktan sersemlemi bir halde otelin verandasnda


uyuklarken durumunun ciddiliim dnmeye kalkmamt. Aksiliin bir gn
sonra tren dndnde giderileceini sanyordu; bu durumda tek kaygs
yolculuunu srdrmek iin pazar gnne kadar beklemek, soma da
dayanlmaz derecede scak olan bu kasabay sonsuza dek unutup gitmekti.
Saat drtten az nce, uyuuk, rahatsz bir uykuya dald ve uyurken haman
getirmemekle hata etmi olduunu dnd. te o anda kafasna dank etti her
ey; elbise knn ve emeklilik belgelerim trende unuttuunun farkna vard.
Srayarak uyand, dehet iinde annesini dnd ve bir kez daha panie
kapld.

Taburesini yine yemek odasna srklediinde kasabann klar


yanmt. mrnde hi elektrik grmemi olduundan otelin clz, lekeli
ampullerini grnce ok etkilendi. Soma annesinin onlardan sz etmi
olduunu anmsad ve aynalara kurun gibi arpp duran atsineklerinden
kanmaya alarak taburesini yemek odasna doru srklemeye devam etti.
Yemeim itahszca yedi. Durumunun akl, youn scak ve mrnde ilk kez
ektii yalnzln acl karsnda aknd. Saat dokuzdan soma evin arka
tarafnda, gazete ve dergilerle katlanm ahap bir oda gsterdiler ona.

Olan gece yars zehirli, hummal bir uykuya daldnda, be sokak


tede Sunan Kutsal Ayini'nin Peder Anthony Isabel'i bez karyolasna yzst
uzanm, o akam bandan geenlerin sabah yedide vermek zere hazrlam
olduu vaaz pekitirdiini dnyordu. On ikiden az nce kasabann br
ucundaki bir kadna lmeden nce kutsal ya srmeye gitmiti. Dnte
kendim heyecanl ve sinirli hissediyordu, sonu olarak kutsal ayinle ilgili
nesneleri yatann yanna koyup vaazm bir kez daha gzden geirmek zere
uzanmt. Birka saat boyunca, gn aarrken bir yamurkuunun uzaktan
sesleniini duyana dek yle yzst yatar durumda kald. Soma kalkmaya
alt, glkle dorulup oturdu, kk ann stne bast ve odasnn souk,
kat zeminine paldr kldr yuvarland.

Bedeninin yan tarafndan ykselen rpertiyi hissettiinde henz doru


drst aylmamt. O anda tm arlnn , bilincindeydi: bedeninin,
gnahlarnn ve yann arl, tm bir arada. Vaazlarm hazrlarken
cehenneme giden yolu kafasnda iyice canlandrmasna sk sk yardmc olan
ta zeminin katln yananda hissediyordu. "Tamm," diye mrldand
korkuyla ve artk hi ayaa kalkamayacam dnd.

Ne kadar bir sre yerde, hibir ey dnmeden, iyi bir lm iin dua
etmeyi bile akl edemeden, kprtsz yattn bilemiyordu. Gerekte sanki bir
dakika kadar lm gibiydi. Ama yeniden ayldnda artk ac ya da korku
duymuyordu. Kapnn altndan szan parlak grd; uzaklardan horozlarn
hznl, bouk seslerini duydu, hayatta olduunu ve vaaznn kelimelerim
eksiksiz anmsadm fark etti.

Kapnn srgsn ektiinde gn aaryordu. Artk ac duymuyordu,


hatta bu darbeyle ihtiyarln silkip atm gibiydi. Azna ilk dolan havay,
horozlarla dolu o nemli mavilii yuttuunda kasabann tm iyilii, ktl ve
aclar yreine szd. Soma, yalnzlkla uzlamak ister gibi evresine baknd ve
aaran gnn sakin glgesinde, bir, iki, tane ku ls grd verandada.

Dokuz dakika sreyle o gvdeyi seyretti; hazrlad vaaza gre


kularn toplu lmnn bir kefaret gerektirdiini dnyordu. Sonra
koridorun br ucuna doru yrd, l kuu yerden ald, srahiye dnd
ve hareketinin amacn tam kestiremeden kular birbiri ardndan durgun yeil
suya att. Bir haftada art yarm dzine eder diye dnd ve mucizevi
bir saduyu parlts ona hayatnn en byk gnn yaamaya balam
olduunu syledi.

Yedide scak balad. Oteldeki tek mteri kahvaltsn bekliyordu.


Gramofoncu kz henz kalkmamt. Otel sahibesi olana yaklat ve o anda
saatin yedi kez vuruu kadnn ikin karnnn iinden geliyormu gibi oldu.

"Demek treni kardnz," dedi kadn, sesinde gecikmi bir acmayla.


Sonra kahvalty getirdi: stl kahve, sahanda yumurta ve yeil muz dilimleri.

Olan yemeye alt, ama a deildi. Scan balam olmas onu


dehete drmt. Kovalar dolusu terliyordu. Bouluyordu. Soyunmadan
yatm, iyi uyuyamamt, imdi de biraz atei vard. O panik duygusunu yine
hissetti ve tam otel sahibesi iri yeil iekli yeni giysisi iinde ldayarak
tabaklar toplamak zere masaya geldii anda annesini anmsad. Otel
sahibesinin giysisi ona o gnn pazar olduunu da anmsatmt.

"Ayin var m?" diye sordu.

"Evet var," dedi kadn. "Ama yok gibi bir ey, nk hemen hi kimse
gitmez. Sorun u ki bize yeni bir papaz gndermek istemiyorlar."

"Peki imdikinin nesi var?"

"Nerdeyse yz yanda ve yar deli," dedi kadn. Btn tabaklar bir


elinde, kprtsz ve dnceli duruyordu. Sonra, "Geen gn," dedi, "eytan
grdne yemin etti minberden, o zamandan beri kimse ayine gitmiyor."

Bylece olan biraz aresizliinden, biraz da yz yanda bir adamla


karlama merakndan kiliseye gitti. Sonu gelmez tozlu sokaklar, bo grnen
inko daml karanlk ahap evlerle burasnn l bir kasaba olduunu gzledi.
Pazar gnleri byle olurdu kasaba: imensiz sokaklar, pencereleri telli evler ve
boucu bir scan zerinde derin, artc bir gkyz. Olan burada pazar
gnn baka bir gnden ayrt etmeye olanak verecek bir iaret olmadm
dnd ve ssz caddede yrrken annesini anmsad: "Her kasabada btn
yollar mutlaka kiliseye ya da mezarla kar." O anda parke deli kk bir
meydana geliverdi. Burada, kulesinin tepesinde tahta bir frldakla drd on
gee durmu bir saat olan beyaz badanal bir yap vard.
Olan acele etmeden meydan geti, avlunun basamam kar
kmaz burnuna tts kokusuyla karm bayat insan teri kokusu geldi. Sonra
hemen hemen bo olan kilisenin dik loluuna girdi.

Sunan Kutsal Ayini'nin Peder Anthony Isabel'i minbere henz


kmt. Vaazna balamak zereyken banda ap kasyla bir gencin ieri
girdiini grd. Onun iri, durgun ve berrak gzleriyle nerdeyse bo olan
tapna incelediini grd. Ba bir yana eik, elleri dizlerinin stnde, en arka
sraya oturduunu grd. Otuz yldr bu kasabadayd ve kasaballarn her
birini kokusundan tanyabilirdi. Bu yzden ieri henz girmi olan gencin bir
yabanc olduunu biliyordu. Bir ek youn, ksa bakla onun sakin ve biraz
hznl biri olduunu, giysilerinin kirli ve buruuk olduunu gzledi. Tiksinti
ve acma karm bir duyguyla onun bu giysilerle uzun bir sre uyumu gibi
grndn dnd. Ama sonra, onu srada otururken grnce yrei
kranla dolup tat ve hayatm kendince en iyi vaazn vermeye hazrland.
Tanrm, diye dnd o anda, ltfen ona apkasn anmsat da onu kiliseden
atmak zorunda kalmayaym. Ve vaazna balad.

Balangta neler sylediinin farknda olmadan konuuyordu. Kendi


kendisini dinlemiyordu bile. Dnyann balangcndan bu yana ruhunda
uyuyan bir kaynaktan fkran berrak ve akc ezgiyi duymuyor gibiydi.
Kelimelerinin tam zamanma, amaz bir biimde, beklenen dzene ve yere gre
akp gittii yolunda aknca bir kesinlik duygusu iindeydi. inde scak bir
buharn basncn duyuyordu. Ama ayn zamanda ruhunun kibirden uzak
olduunu ve duyularm felce uratan hazzn gurur ya da meydan okuma ya da
kibir deil, ruhunun Tanr'nn varlnda bulduu saf coku olduunu
biliyordu.
Rebecca yatak odasnda, birka dakika iinde scan dayanlmaz
olacam bildiinden, kendini baylacakm gibi hissetti. Yenilik karsnda
duyduu karanlk korkuyla kendini kasabaya korku salm gibi hissetmese
plsn prtsn naftalinleyip bir sanda koyar ve anlattklarna gre dedesinin
babasnn yapm olduu gibi ekip giderdi buradan. Ama bu kasabada, bu
sonsuz koridorlarn ve scaklar geer gemez tellerinin yerine saydam cam
taktrmay dnd dokuz yatak odasnn ortasnda lmeye yazgl olduunu
iin iin biliyordu. Bylelikle burada kalmaya karar vermiti hep dolabndaki
giysileri dzenlerken ald bir karard bu ve ayn zamanda "Mmtaz Kuzenin"e
bir mektup yazp buraya gen bir papaz gndermesini istemeye de karar
vermiti. Bylelikle yine minik kadife iekli apkasyla kiliseye gidebilecek ve
tutarl bir ayinle akla yakn ve aydnlatc vaazlar dinleyebilecekti. Yarn
pazartesi, diye dnd ve piskoposa yazaca mektubun giriini Albay
Buendia'nn sama ve saygszca bulaca bir girii ilk ve son olarak
tasarlamaya balad. Birden Argenida telli kapy ap bard:I "Sinyora,
Peder'in minberde aklm oynattm sylyorlar!"

Dul kadn her zamankinden farkl bir biimde buruturduu ac bir yz


evirdi kapya doru. "En az be yldr deli zaten," dedi. Sonra giysilerini
dzeltmeyi srdrerek ekledi: "Yine eytan grm
olmal."

"Bu kez eytan deil grd," dedi Argenida. "Ya kim?" diye sordu
Rebecca, resmi ve kaytsz,i "imdi de Gezgin Yahudi'yi grdn sylyor."
Dul kadn derisinin karncalandm hissetti. Kzlnn uzak le sonralarndan
beri anmsamam olduu bu kelimeleri duyunca, aralarnda yrtk tellerini,
sca, ku llerini ve balarndaki belay seemedii karmakark eyler
t kafasna. Sonra, buz gibi ve fkeli, Argenida'nn az ak onu seyrettii
yere doru yneldi.

"Gerek bu," dedi Rebecca, varlnn derinliklerinden ykselen bir


sesle. "Kularn neden ldn imdi anlyorum."

Dehetle drtlmesine, siyah ilemeli bir ala brnd. Uzun


koridoru, ss eyalaryla tklm tklm dolu oturma odasn ve sokak kapsn
imek gibi geip iki sokak tedeki kiliseye yrd. Orada, ycelmi
grnmyle Sunan Kutsal Ayini'nin Peder Antony Isabel'i, "Size yemin
ederim ki onu grdm," diyordu. "Size yemin ederim ki bu sabah, marangoz
Jonas'in karma kutsal ya srmekten dnerken karma kt. Size yemin
ederim ki yz sa'nn lanetiyle kararmt ve ardnda korlardan oluan bir iz
brakyordu."

Vaaz kesildi, szleri havada dalgalanp kald. Ellerinin titremesine


engel olamadn, tm bedeninin sarsldm ve belkemiinden aa buz gibi
bir terin ar ar szldn fark etti. Titreme, susuzluk ve midesinde
iddetli bir burulma ile karnnda bir orgun bas notas gibi yanklanan
grlty duyuyor, kendini hasta hissediyordu. Sonra gerei kavrad.

Kilisede insanlarn olduunu ve Rebecca'nn dokunakl, gsterili bir


tavrla kollarm am, ac, souk yzn gkyzne evirmi, orta yoldan
ilerlediini grd. aknlk iinde neler olup bittiini anlad, hatta bir mucizeye
tank olduuna inanmann kibirlenmek olacan anlayacak kadar berrakt akl.
Titreyen ellerini alakgnlllkle minberin tahta kenarna dayayp yeniden
konumasna dnd.

"Sonra bana doru yrd," dedi. Ve bu kez inandrc, cokulu bir


sesi, kendi sesini duydu. "Bana doru yrd, zmrt gzleri ve al gibi
salar vard ve bir teke gibi kokuyordu. Ve ben onu sa adna azarlamak iin
elimi kaldrdm ve dedim ki, 'Dur, pazar gn bir kuzuyu kurban etmek iin
hibir zaman iyi bir gn olmamtr.'"

Vaaz bittiinde scak iyice bastrmt. O unutulmaz austosun youn,


kesintisiz, yakc sca. Oysa Peder Anthony Isabel artk scan farknda
deildi. Orada, arkasnda kasabann bir kez daha kibrinin krldn, vaaz
karsnda herkesin dilinin tutulduunu biliyordu, ama bu bile honut
etmiyordu onu. arabn hrpalanm boazn hemen rahatlatmas umudu bile
yetmiyordu onu honut etmeye. Kendini tedirgin ve bulunduu yere yabanc
hissediyordu. Dikkati dalmt ve kurbann en nemli an zerinde
younlatramyordu onu. Bir sredir hep ayn ey oluyordu ama imdi farkl
bir dalgnlk yayordu, nk dnceleri kesin bir tedirginlikle doluydu.
Sonra, mrnde ilk kez, gururu tand. Ve tpk hayal ettii ve vaazlarnda
tanmlad gibi gururun da susuzluk gibi itici bir g olduunu hissetti. Kutsal
kab enerjik bir hareketle kapatp konutu:

"Pythagoras."

Peder Anthony Isabel'in, ad kendisince konmu vaftiz olu ve


yardmcs, tral parlak kafasyla sunaa yaklat.

"Balar topla," dedi papaz.

ocuk gzlerini krptrd, tam bir dn yapt ve duyulur duyulmaz


bir sesle, "Taban nerede olduunu bilmiyorum," dedi.

Doruydu bu. Ba toplanmayan aylar olmutu.

"yleyse eya odasna gidip byk bir torba bul ve toplayabildiin


kadar topla," dedi Peder.

"Peki ne syleyeyim?" dedi ocuk.

Peder, olann ek yerleri belirgin, tral mavi kafatasna dnceli


dnceli bakt. Bu kez gzlerini krptran oydu.

"Gezgin Yahudi'yi kovmak iin olduunu syle," dedi. Bunu sylerken


yreinde ar bir yk tamakta olduunu hissetti. Bir an sessiz tapmakta,
mumlarn eriyip aklar ve kendi heyecanl, zahmetli soluyuu dnda bir ey
duymad.

Sonra elini yardmcsnn omzuna koydu ve olan yuvarlak gzleriyle


dehet iinde ona bakarken yine konutu:

"Sonra paray alp onu balangta tek basma olan gence ver ve bunu
papazn gnderdiini, bununla kendine yeni bir apka almasn syle."

YAPMA GLLER

Aaran gnn alacakaranlnda, Mina bir gece nce yatan yanna


asm olduu elbiseyi el yordamyla bulup stne geirdi ve elbisenin taklp
karlabilen kollarn bulabilmek iin sand altst etti. Soma, ayn odada
uyuyan kr ninesini uyandrmamak iin sessiz olmaya alarak duvarlardaki
ivilerde ve kaplarn arkalarnda arad onlar. Ama gzleri karanla alnca
ninenin kalkm olduunu fark edip elbisenin kollarm ona sormak iin
mutfaa girdi.

"Banyodalar," dedi kr kadn. "Dn leden sonra ykadm onlar."

Oradaydlar, iki tahta mandalla tutturulduktan telden sarkyorlard.


Hala slaktlar. Mina mutfaa dnp onlar minenin talar zerine yayd.
nnde kr kadn, l gzbebeklerini verandann ifal otlar ekili sakslarnn
dizildii ta kenarna dikmi, kahveyi karmyordu.

"Benim giyeceklerimi bir daha alma," dedi Mina. "Bu gnlerde gnee
gven olmuyor."

Kr kadn yzn sese doru evirdi.

"Bugnn ilk cuma olduunu unutmuum," dedi.

Derin bir soluk ekerek kahvenin hazr olup olmadna baktktan


sonra kab ateten ald.

"Altna bir kat koy, bu talar kirli," dedi.

Mina iaretparman minenin talarna srd. Kirliydiler, ama


elbisenin kollarn talara srtmedike bulamayacak olan sertlemi bir
kurum kabuuydu bu.

"Kirlenirlerse sorumlu sensin," dedi.

Kr kadn kendine bir fincan kahve koymutu. "fkelisin," dedi


verandaya doru bir sandalye ekerek. "fkeliyken ayine katlmak gnahtr."
Kahvesini imek zere avludaki gllerin karsna oturdu. anlar ayin iin
nc kez aldnda Mina kollar mineden ald. Hala slaktlar. Ama
kollarna geirdi onlar. Peder Angel onu omuzlar akta brakan bir elbiseyle
kabul etmezdi. Yzn ykamad. Ruj kalntlarm bir havluyla sildi, odasndan
dua kitabn ve aln alp sokaa kt. Bir eyrek sonra geri geldi.

Avludaki gllerin karsnda oturan kr kadn, "Sen oraya varana kadar


ncil okunmu olacak," dedi.

Mina doruca helaya gitti. "Ayine gidemem," dedi. "Kollar slak ve


elbisem bumburuuk." okbilmi bir bakn kendisini izlediini hissetti.

"ilk cuma ve sen ayine gitmiyorsun," diye haykrd kr kadn. Heladan


dnen Mina kendine bir fincan kahve koyup beyaz badanal kap azna, kr
kadnn yanma oturdu. Ama kahveyi iemedi.

"Kabahat sende," diye mrldand donuk bir hnla. Gzyalar iinde


boulduunu hissediyordu.

"Alyorsun sen," diye bard kr kadn.

Sulama tenekesini mercankk sakslarnn yanna brakp, "Alyorsun


sen," diye yineleyerek avluya kt. Mina dorulup oturmadan nce fincanm
yere koydu.

"Hrsmdan alyorum," dedi. Sonra ninesinin yanndan geerken


ekledi, "Bana ilk cuma ayinini karttn iin gnah kartmaya gitmen gerek."

Kr kadn kprtszca durup Mina'nn yatak odasnn kapsn


kapatmasn bekledi. Sonra verandann ucuna doru yrd. Yerde tek para
halinde duran dokunulmam fincan bulana dek duraksaya duraksaya eildi.
Kahveyi toprak kaba boaltrken konumasn srdrd:

"Tanr bilir ya, vicdanm rahat."

Mina'nn annesi yatak odasndan kt.

"Kiminle konuuyorsun?" diye sordu.

"Hi kimseyle," dedi kr kadn. "Sana sylemitim ya, deliriyorum ben."

Odasna sman Mina korsesini zp bir engelliineye takl kk


anahtar kard. Anahtarlarn biriyle gardrobun alt ekmecesini at ve
kck bir tahta sandk kard. Onu baka bir anahtarla at. Sandn
iinde renkli katlara yazlm ve bir lastikle tutturulmu bir deste mektup
vard. Onlar korsesinin iine saklad, kk sand yerine koydu ve ekmeceyi
kilitledi. Sonra helaya gidip mektuplar delie att.

"Kilisede olduunu sanyordum," dedi annesi, Mina mutfaa girince.

"Gidemedi," diye araya girdi kr kadn. "Bugnn ilk cuma olduunu


unutup dn leden soma elbisesinin kollarm ykadm."

"Hala slak," diye mrldand Mina.

"Bugnlerde ok almam gerekti," dedi kr kadn.

"Paskalya iin yz elli dzine gl teslim etmem gerek," dedi Mina.


Gne erken snd. Mina yediden nce oturma odasnda yapma gl
atlyesini kurdu: tayapraklar ve tellerle dolu bir sepet, bir kutu ipek kad,
iki tane makas, bir makara iplik ve bir kavanoz tutkal. Bir dakika sonra
kolunun altnda karton bir kutuyla Trinidad geldi ve ona ayine neden
gitmediini sordu.

"Elbisemin kollar yoktu," dedi Mina.

"Kim olsa dn verebilirdi sana," dedi Trinidad.

Bir sandalye ekip yaprak sepetinin yanna oturdu.

"ok ge olmutu," dedi Mina.

Bir gl bitirdi. Sonra sepeti daha yakna ekip tayapraklarn


makasla bzmeye balad. Trinidad da karton kutuyu yere koyup ie giriti.

Mina kutuya bakt.

"Ayakkab m aldn?" diye sordu.

"Fare ls onlar," dedi Trinidad.

Trinidad tayapraklarn bzmekte usta olduundan Mina zamann


yeil katla sarlm telden saplar yapmakla geiriyordu. Gnein, kr
manzaralar ve aile fotoraflaryla sslenmi oturma odasnda ilerleyiine
dikkat etmeden, sessizce alyorlard. Mina saplar bitirdii zaman soyut bir
eyin uzants gibi grnen bir yzle Trinidad'a dnd. Trinidad, bacaklarm
bititirmi, parmaklar arasndaki ta yapraklarn hemen hi kmldatmadan,
hayranlk uyandran bir titizlikle alyordu. Mina onun erkeksi ayakkablarna
dikkatle bakt. Trinidad ban kaldrmadan, ayaklarm belli belirsiz geriye
ekerek bu baktan kand ve almay brakt.

"Neyin var senin?"

Mina ona doru eildi.

"Gitti," dedi.

Trinidad makas kucana drd.

"Olamaz."

"Gitti," diye yineledi Mina.

Trinidad gzlerini krpmadan bakt ona. Dikey bir izgi atlm


kalarm blyordu.

"Peki imdi?" diye sordu.

Mina sakin bir sesle yantlad.

"imdi hibir ey."

Trinidad saat ondan nce gitmeye kalkt.

lidlln yknden kurtulan Mina onu biraz bekletip fare llerini


helaya atmaya gitti. Kr kadn gl fidanm buduyordu.

"Bu kutuda ne olduunu bilemeyeceine bahse girerim," dedi Mina


onun yanndan geerken.

Kutuyu sallad.

Kr kadn dikkat kesildi. "Bir daha salla," dedi. Mina hareketi yineledi,
ama kr kadn iaretparmam kulakmemesine bastrp nc kez dinledikten
sonra da kutudakilerin ne olduunu karamad.

"Dn gece kilise kapanlarnda yakalanan fareler bunlar," dedi Mina.

Dndnde kr kadnn yanndan konumadan geti. Ama kadn


onun ardndan geldi. Oturma odasna vardnda Mina kapal pencerenin
yannda yapma glleri tek basma tamamlyordu.

"Mina," dedi kr kadn. "Mutlu olmak istiyorsan yabanclarn yannda


gnah kartma."

Mina konumadan bakt ona. Kr kadn onun nndeki sandalyeye


oturup iine yardm etmeye alt. Ama Mina onu durdurdu.

"Sinirlisin," dedi kr kadn.

Sonra, "Neden ayine gitmedin?" diye sordu.

"Sen herkesten iyi biliyorsun."

"Eer kollar yznden olsayd evden kmaya zahmet etmezdin," dedi


kr kadn. "Yolda bekleyen biri vard ve seni d krklna uratt."

Mina grnmez bir cam siler gibi, ellerini ninesinin gzlerinin nnden
geirdi.
"Sen bir cadsn," dedi.

"Bu sabah iki defa helaya gittin," dedi kr kadn. "Bir defadan fazla
gitmezsin hi."

Mina gl yapmay srdryordu.

"Gardrobun ekmecesinde ne sakladm bana gsterecek cesaretin var


m?" diye sordu kr kadn.

Mina acele etmeden gl pencerenin erevesine soktu, korsesinden


kk anahtar kard ve onlar kr kadnn avucuna koydu. Parmaklarn
kendi eliyle kapatt.

"Git kendi gzlerinle gr," dedi.

Kr kadn kk anahtarlar parmak ularyla inceledi.

"Gzlerim hela deliinin iini gremez."

Mina bam kaldrd ve sonra deiik bir duyguya kapld: Kr kadnn,


Mina'nn kendisine baktm bildiini hissediyordu.

"Benim ne yaptm seni o kadar ilgilendiriyorsa kendini helann


deliine at," dedi.

Kr kadn sznn kesilmesine aldrmad.

"Sabahn erken saatlerine kadar yatakta oturup yazyorsun hep," dedi.

"I kendin kapatyorsun," dedi Mina.

"Sen de hemen el fenerini yakyorsun," dedi kr kadn. "Soluk alp


veriinden anlyorum yazdn."

Mina sakin olmaya alt. "Gzel," dedi bam kaldrmadan. "Diyelim ki


yle. Peki ne var bunda?" "Hibir ey," diye yantlad kr kadn. "Yalnzca sana
ilk cuma ayinini kartt."

Mina iki eliyle birden makaray, makas ve bir avu bitmemi sapla gl
toparlad. Tmn sepete koyup kr kadnn yzne bakt. "Peki yleyse helaya
ne yapmaya gittiimi syleyeyim mi sana?" diye sordu. Mina kendi sorusunu
yantlayana kadar ikisi de gerilip bekledi.

"Smaya gittim."
Kr kadn kk anahtar sepetin iine att. "yi bir bahane
olabilirdi," diye mrldand mutfaa girerken. "mrnde ilk kez azn
bozduunu duymasam inandrabilirdin beni." Mina'nn annesi, kollar dikenli
iek demetleriyle dolu, koridorun br ucundan geliyordu.

"Neler oluyor?" diye sordu.

"Ben deliyim," dedi kr kadn. "Ama saa sola ta atmaya balamadm


srece belli ki beni tmarhaneye gndermeyi dnmyorsun."

KOCA ANA'NIN CENAZES

Bu yk dnyann tm imanszlar iin, Macondo Krall'nn mutlak


hkmdar olup doksan iki yl yaadktan sonra geen eyll bir sah gn
kutsal kokular iinde len ve Papann hazr bulunduu bir cenaze treniyle
gmlen Koca Anann yksdr.

Can damarlarna dek sarslan millet yeniden dengesini bulduuna; San


Jacinto'nun gaydaclar, Guajira'nn kaaklar, Sinu'nun pirin ekicileri,
Caucamayal'n fahieleri, Sierpe'nin bycleri ve Arataca'nn muz iileri o
yorucu gece nbetinin ardndan kendilerine gelebilmek iin adrlarn kaldrp
eski huzurlarna kavutuklarna; ve cumhurbakanyla bakanlar ve tarihin
kaydettii en grkemli cenaze treninde halk ve doast gleri temsil eden
kiilerin tm, mlklerinin denetimim yeniden ele geirdiine; Papa hazretleri
ruh ve beden olarak cennete ykseldiine; cenazeye gelen kalabaln geride
brakt bo ieler, sigara izmaritleri, kemirilmi kemikler, konserve kutular,
paavralar ve pislikler yznden Macondo'da gezinmek olana kalmadna
gre; imdi, n kapya bir tabure dayayp henz tarihiler el atma frsatm
bulamadan bu ulusal amatann ayrntlarn en bandan balayarak
anlatmann zamandr.

On drt hafta nce, lapalar, hardal yaklar ve slklerle dolu sonu


gelmez gecelerden sonra ve can ekiirken sayklamaktan bitkin dm
durumda, Koca Ana son dileklerini aklayabilmek iin kendisini eski hezaran
salncakl sandalyesine oturtmalarm buyurdu. O sabah Peder Anthony
Isabel'in araclyla ruhuna ilikin ileri yoluna koymutu ve imdi yalnzca
dnya ilerini, miraslar olan ve yatann evresinde ayakta bekleyen dokuz
yeeniyle birlikte yoluna koymas gerekiyordu. Yznc ya gnnn eiinde
bulunan ve kendi kendine konuup duran papaz, odada kalmt. Onu Koca
Ana'nn yatak odasna karmak iin on adam gerekmiti ve onu aa indirip
sonra, son dakikada yine yukar karmalar gerekmesin diye orada kalmasna
karar verilmiti.

En byk yeen olan Nicanor, haki urbas, mahmuzlu izmeleri ve


gmleinin altnda mein klf iindeki .38 kalibrelik uzun namlulu
altpatlaryla, dev gibi ve yrtc, noteri aramaya gitmiti. Artk toprak olmu
drt kuan sandklar ve dkntleriyle tklm tklm dolu karanlk odalaryla,
pekmez ve mercankk kokan iki katl muazzam konak, bu ann beklentisi
iinde bir hafta ncesinden beri felce uram durumdayd. Bir baka dnemde,
kesilmi domuzlarn duvarlardaki engellere asld ve uykulu austos
pazarlarnda geyiklerin boazland uzun ana holde, gndelikiler iftlik
aletleri ve tuz uvallar zerinde uyuyor ve kt haberi koca iftliin drt bir
yanna yaymak zere katrlar eyerlemek iin emir bekliyorlard. Ailenin geri
kalan oturma odasndayd. Kadnlar miras muamelelerinden ve uykusuzluktan
bitkin, gevek bir haldeydiler; birikmi saysz yaam doruu olan koyu bir yas
tutuyorlard. Koca Ana'nn anaerkil katl, servetini ve adm nerdeyse kutsal
bir itle evirmiti. Bu itin iinde amcalar yeenlerinin kzlaryla, kuzenler
teyzeleriyle ve erkek kardeler baldzlaryla evlenerek karmak bir kan
akrabal a oluturmular, bu da reme olaym bir ksrdngye evirmiti.
Yalnz yeenlerin en genci olan Magdalena bundan kurtulmay baarmt.
Sanrlarndan dehete kaplarak Peder Anthony Isabel'e cinlerini kovdurmu,
ban kaztm ve Misyon Blgesi'nin mritlerine katlarak dnyadan elini
eteini ekmiti.

Koca Ana'nn vaftiz ocuklan, iileri, gzdeleri ve himayesindeki kiiler


namyla hizmetiler arasnda soyadsz dolaan bir piler silsilesi yaratmlard.

Koca Ana'nn lmnn artk bir an meselesi olmas, evresindeki


yorucu bekleyii kprdatmt. Can ekien kadnn sadakat ve itaat grmeye
alkn sesi kapal odada bir bas org borusundan daha gl deildi ama
iftliin en uzak kelerinde yanklanyordu. Kimse bu lme kaytsz
kalamazd. Koca Ana bu yzyl boyunca Macondo'nun arlk merkezini
oluturmutu. Tpk gemite aabeylerinin, ana babasnn ve onlarn ana
babalarnn iki yzyl kapsayan egemenlikleri boyunca olduu gibi. Kasaba
onun soyad zerine kurulmutu. Kimse onun mal ve mlknn kaynan,
snrlarn ya da gerek deerini bilmiyordu ama herkes, akan ve durgun
sularn, yamurun ve kurakln ve blgenin yollarnn, telgraf direklerinin,
artkyllarnn ve scak dalgalarnn Koca Ana'ya ait olduuna ve dahas, onun
yaamlar ve mlkleri zerinde kaltsal bir hakka sahip olduuna inanmaya
almt. Serin le sonralarnda, gbeinin ve yetkisinin tm arl eski
hezaran salncakl sandalyesine skm, balkonunda otururken gerekten de
son derece zengin ve gl bir kadn gibi, hatta dnyann en zengin ve gl
kadn gibi grnyordu.

Koca Ana'nn lml olduu, kendi soyunun yeleri ve Peder Anthony


Isabel'in bunaka nsezileriyle drtlen Koca Ana'nn kendisi dnda kimsenin
aklna gelmemiti. Ama Koca Ana, Albay Aureliano Buendia'nn 1885
Savalarnda iftliin mutfanda barikat kuran bir devriyesine kar duran
byk anneannesi gibi yz yldan fazla yaayacana inanyordu. Ancak bu
yln nisannda, Tanr'nn kendisine, aleni bir ekimede bir Federalist
Masonlar gruhunu ahsen tasfiye etme ayrcalm bahetmeyeceim
anlamt.
Arnn ilk haftasnda aile doktoru onu hardal yaklar ve uzun yn
oraplarla iyiletirmeye almt. Doktorluu soydan gelmeydi, Montpellier
mezunuydu ve felsefi inanc gerei ilminin ilerlemesine muhalifti. Koca Ana ona
Macondo'da baka doktorlarn yerlemesini nleme yolunda yaam boyu
srecek bir ayrcalk tanmt. Bir zamanlar kasabay at srtnda gezer,
karanlk basarken mahzun ve hasta insanlar yoklard. Doa ona
bakalarndan doma birok ocuun babas olma ayrcaln vermiti. Ama
artritle katlaan mafsallar onu yataa balaynca, hastalarm ziyaret etmeden,
faraziyeler, haberciler ve kk koturmalar araclyla tedavi etmeye
balamt. Koca Ana tarafndan arlnca, stnde pijamalaryla, iki bastona
dayanarak meydan gemi ve hasta kadnn odasna yerlemiti. Ancak Koca
Anann lmek zere olduunu anlaynca stleri Latince yazd porselen
kavanozlarla dolu bir sandk getirtmi ve hafta boyunca kadnn iini dn
her eit bilgince merhemle svam, grkemli uyarclar ve gl fitillerle
doldurmutu. Sonra aryan yere imi kurbaalar, bbreklerine ise slkler
yerletirmi ve nihayet o gn sabahn erken saatlerinde berbere ondan kan
almam sylemek ya da Peder Anthony Isabel'den onun cinlerini kovmasn
istemek ikilemiyle yzlemek zorunda kalmt.

Nicanor papaz artt. En iyi on adam, onu st aacndan gcrtl


bir salncakl sandalyeye, nemli vesileler iin saklanan kflenmi glgeliin
altna oturtulmu olarak, papaz evinden Koca Anann yatak odasna tadlar.
Scak eyll afanda Viaticum'un kk am Macondolulara ilk duyuruyu
yapt. Gne doduunda Koca Anann evi nndeki kk meydan bir tara
panayrna benziyordu.

Bir baka dnemi anmsatyordu bu. Koca Ana, yetmi yama gelinceye
dek doum gnlerini anmsanabilen en uzun ve amatal karnavallarla kutlama
alkanlndayd. Kasaballara damacanalarla rom sunulur, halk meydannda
srlar kurban edilir ve bir masann zerine yerletirilen bando gn hi
durmadan alard. Tozlu badem aalarnn altnda, yzyln ilk haftasnda
Albay Aureliano Buendiann blklerinin kamp kurmu olduu yerde tezgahlar
kurulup muz likr, rek, sucuk, kzarm et, kymal brek, sosis, avizeaac
ekmei, tatl halka, sandvi, msr ekmei, pufbrei, ikembe, hindistancevizli
kozhelva ve scak, ekerli romun yan sra her eit vr zvr, cicili bicili ssler,
oyuncaklar ve biblolarla horoz dv ve piyango biletleri satlrd. alkantl
kalabaln kargaas iinde, stnde Koca Anann resmi olan basma kumalar
ve kei gmlekleri de satlrd.

Bu enlikler doum gnnden iki gn nce balar, doum gnnde


havai fieklerin gmbrts ve Koca Anann evinde dansl bir aile toplantsyla
sona ererdi. zenle seilmi konuklar ve ailenin meru fertleri, piler
grubundan bol bol hizmet grr, son moda arklarn notalaryla donatlm
eski piyanolarn temposuna ayak uydurarak dans ederlerdi. Koca Ana salonun
gerisinde keten yastkl bir koltua kurulur, tm parmaklan yzklerle ssl
sa eliyle sagrl emirler vererek partiye bakanlk ederdi. O gece, kimi
zaman su ortakl yaparak, ama hemen her zaman kendi ilhamna dayanarak
gelecek yln evliliklerini planlard. enlii noktalamak iin Koca Ana talar ve
Japon fenerleriyle sslenmi balkona kar ve kalabala madeni paralar atard.

Bu gelenek, biraz ailede art arda gelen yaslar, biraz da son birka yln
siyasi istikrarszl nedeniyle kesintiye uramt. Yeni kuaklar o grkemli
kutlamalarn yalnzca yklerini dinlemilerdi. Koca Ana'y Byk Ayin'de
devletin bir memuru tarafndan yelpazelenirken ve Hollanda ii volanl eteiyle
kolal patiska jponunu berbat etmemek iin ayinin ykseli annda bile diz
kmeme ayrcalm kullanrken hi grememilerdi. Yallar, Maria del
Rosario Castaneda y Montero'nun, babasnn cenazesine gidip henz yirmi iki
yanda Koca Ana'ya dnm olarak yeni ve ltl bir vakarla dnd le
somas malikane konandan kiliseye kadar caddeye denmi olan iki yz
metrelik haly, getiklerinin bir sanrs gibi anmsyorlard. O ortaa hayali
yalnzca ailenin deil milletin de gemiine aitti. Giderek uzaklap belirsizleen
ve scak le sonralar sardunyalar arasnda bunald balkonunda artk
gbela seilebilen Koca Ana, usulca eriyerek kendi efsanesine dnyordu.
Yetkisini Nicanor araclyla kullanyordu artk. Gelenekle belirlenmi,
kelimelere dklmemi bir vaade gre Koca Ana'nn vasiyetini mhrledii gn,
miraslar gece srecek genel enlik ilan edeceklerdi. te yandan onun son
dileklerini lmeden birka saat ncesine kadar aklamama yolunda karar
vermi olduu da biliniyordu ve zaten hi kimse Koca Ana'nn lml olmas
olasl zerinde ciddi bir biimde dnmemiti. Ancak bu sabah Viaticum'un
an sesleriyle uyannca, Macondolular Koca Ana'nn yalnzca lml olduunu
deil lmekte olduunu da anladlar.

Son saati gelmiti. Onu keten araflar arasnda, ark krepinden


yaplma toz ykl sayvann altnda, kulaklarna dek sarsabr srlm olarak
yatarken grenler, anaerkil memelerinin clz solumasnda bir yaam belirtisi
bulmakta glk ekerdi. Elli yama dek en ateli taliplerini bile reddeden ve
doa tarafndan tm ocuklarn tek bana emzirecek kadar iyi donatlm olan
Koca Ana, ocuksuz ve bakire olarak lyordu. Kutsal ya srme an
geldiinde Peder Anthony Isabel onun avularn yalayabilmek iin yardm
istemek zorunda kald, nk can ekimeye baladndan beri Koca Ana'nn
yumruklar sklyd. Yeenlerinin abas sonusuz kald. Mcadele srasnda,
can ekien kadn bir haftadr ilk kez, deerli talarla donanm elini gsne
bastrd ve renksiz baklarm yeenlerine dikerek, "Soyguncular," dedi. Sonra
ayin cppesi iindeki Peder Anthony Isabel'i ve kutsal gereleri tayan
yardmcsn grd ve sakin bir inanla mrldand: "lyorum." Ardndan iri
elmasl yzn karp rahibe aday Magdalena'ya verdi; en gen miras
olduundan yzk ona aitti. Bu da bir gelenein sonu oldu: Magdalena
mirastan feragat edip onu kiliseye devretmiti. Gn aarrken Koca Ana son
talimatm vermek zere

Nicanor'la yalnz kalmak istedi. Yarm saat boyunca, akl tamamen


banda olarak, ilerinin ynetimi hakknda sorular sordu. Bedeninin
durumuna ilikin zel emirler verdi ve son olarak da gmlme ncesindeki gece
nbetiyle ilgilendi. "Gzn iyice aman gerek," dedi. "Btn deerli eyleri kilit
altnda tut, nk pek ok kii bu nbetlere yalnzca hrszlk etmek iin gelir."
Az sonra papazla yalnz kalnca iten ve ayrntl bir biimde, savurganca gnah
kard ve daha soma da yeenlerinin huzurunda kutsal ekmekle arab tatt.
te o zaman, son dileklerini aklayabilmek iin kendisim hezaran salncakl
sandalyesine oturtmalarn istedi.

Nicanor, ikiye katlanm yirmi drt tabaka kat zerine gayet temiz bir
el yazsyla, Koca Ana'nn servetinin titiz bir dkmn yapmt. Koca Ana
sakin soluklar arasnda, doktorun ve Peder Anthony Isabelin tanklnda,
byklnn ve yetkisinin esiz ve yce kayna olan mlknn listesini
notere yazdrd. Gerek boyutlarna indirgendiinde tm mlk, smrgenin
kuruluunda kral buyruuyla balanm blgeden ibaretti; zaman iinde
karmak kar evlilikleri araclyla tm Koca Ana'nn denetimi altnda
toplanmt. Be kasabay kapsayan ve tek bir tohumun bile toprak sahiplerinin
zararna ekilmedii o uurlar belirsiz, ilenmemi arazide yz elli iki aile,
kirac ifti olarak yayordu. Her yl isim gnnn arifesinde, Koca Ana
topraklarn devlete intikal etmesini engelleyen tek denetim mekanizmasn
kullanr, yani kiralar toplard. Evinin arka verandasnda oturup, topraklan
zerinde yaama hakk iin yaplan demeyi ahsen kabul ederdi, tpk yz ym
akn bir sre boyunca atalarnn, kiraclarnn atalarndan kabul etmi olduu
gibi. gnlk toplama ilemi sona erdiinde, avlu armaan olarak getirilip
braklan domuzlar, hindiler, tavuklar, topran ilk rnleri ve aar vergileri ile
tklm tklm dolmu olurdu. Aslnda bandan beri l olan ve ilk incelemede
yz bin hektar olarak hesaplanan bir topraktan ailenin toplad tm rn
bunlardan ibaretti. Ama tarihsel gelimeler bu uurlar iinde Macondo
blgesinin alt kasabasnn, hatta ile merkezinin byyp refaha ermesine yol
amt, bu durumda hi kimse, iinde yaad eve ilikin olanlar dnda
herhangi bir mlkiyet hakkna sahip deildi, nk toprak Koca Ana'ya aitti ve
kira ona deniyordu, tpk hkmetin de caddelerin vatandalar tarafndan
kullanm iin ona deme yapmak zorunda olduu gibi.

Yerleme alanlarnn d mahallelerinde, saym ve bakm hibir zaman


yaplmayan birka hayvan, sarlarnda asma kilit biiminde birer damgayla
babo dolard. Bu srlarn yazn susuzluktan lmek zere srlerinden
ayrlp gittikleri ve saylarnn fazlalndan ok danklklar nedeniyle
yayldklar uzak blgelerde de tannan bu kaltsal damga, efsanenin en somut
dayanaklarndan biriydi. Kimsenin aklama zahmetine girmedii nedenlerden
tr evin geni ahrlar son i savatan bu yana giderek boalm ve yakn
gemite de buralara ekerkam presleri, st sama odalar ve bir pirin
deirmeni kurulmutu.

Kalem kalem saylan mal varl dnda Koca Ana vasiyetinde,


Bamszlk Sava srasnda evin bir yerine gmlm ve belli aralklarla
yaplan zahmetli kazlar sonucu bulunamam olan sandk altndan da sz
ediyordu. Kiralanm topran iletilmesi hakkyla aar vergisini, ilk rnleri ve
her eit olaanst ba kabul etme hakknn yan sra miraslar, gml
hazinenin bulunmasn kolaylatrmak amacyla yaplp kuaktan kuaa
aktarlan ve her bir kuak tarafndan biraz daha mkemmelletirilen bir
haritaya da sahip oluyorlard.

Koca Ana'nn maddi servetini birer birer sayp dkmesi saat srd.
Bunaltc yatak odasnda lmn eiindeki kadnn sesi, adlandrd her eyi
yceltiyor gibiydi. Titrek imzasn attnda ve tanklar da kendi imzalarn
eklediklerinde, evin nndeki meydanda tozlu badem aalarnn glgesinde
toplanmaya balayan kalabaln yrei gizli bir rpertiyle sarsld.
imdi eksik kalan tek ey manevi servetinin ayrntl bir listesiydi. Koca
Ana olaanst bir abayla atalarnn da lmeden nce soylarnn egemenliini
gvenceye almak iin harcadklar trden bir abayla kendini heybetli
kalalarnn stnde ykseltip anlara dalarak, otoriter ve iten bir sesle,
grnmez mal varlnn listesini notere yazdrd:

Toprakaltnn zenginlikleri, blgenin sular, bayran renkleri, milli


egemenlik, geleneksel partiler, insan haklar, yurttalk haklan, milletin
nderlii, temyiz hakk, meclis oturumlar, tavsiye mektuplar, tarihsel kaytlar,
serbest seimler, gzellik kralieleri, ulu sylevler, byk gsteriler, sekin
gen hanmlar, gerek beyefendiler, titiz askeri zevat, anl Kardinal Hazretleri,
Yargtay, ithali yasak olan mallar, liberal hammlar, et sorunu, dilin arl, iyi
rnek olmak, zgr fakat sorumlu basn, Gney Amerika'nn Atina's,
kamuoyu, demokrasi dersleri, Hristiyan ahlak, dviz darl, snma hakk,
komnizm tehdidi, devletin gemileri, hayat pahall, cumhuriyeti gelenekler,
sekin olmayan snflar, siyasi destek demeleri.

Bitiremedi. Zahmetli sayp dkme ilemi son soluunu kesiverdi. ki yz


yl boyunca ailenin gcnn ahlaki gerekesini oluturmu olan soyut
formller kargaas iinde boulan Koca Ana yksek perdeden bir geirti
salverip ld.

O gn leden sonra uzak ve karanlk bakentin insanlar, gazetelerin


ek basklarnn ilk sayfasnda yirmi yalarnda bir kadnn resmini grnce
onun yeni bir gzellik kraliesi olduunu sandlar. Koca Ana, gerekli rtular
yapldktan sonra bytlp drt stuna baslm bu fotorafnda yansyan bir
anlk genlii bir kez daha yayor gibiydi. Gr salar fildii bir tarakla bann
tepesine toplanm, dantel yakasna elmas bir bro ilitirilmiti. Yzyln
balarnda Macondo'dan geen bir sokak fotorafsnca yakalanm ve yllarca
gazetenin morgunda, kimlii belirlenemeyen kiiler blmnde saklanm olan
bu imge, gelecek kuaklarn belleinde uzun sre kalacakt. Klstr
otobslerde, bakanlklardaki asansrlerde ve duvarlarna soluk ssler aslm
kasvetli ay salonlarnda, bunaltc, rutubetli, stmal bir blgede len ve
lkenin br yrelerinde ad birka saat ncesine basl kelimelerle kutsanana
kadar duyulmam olan bu nemli kiiden yceltici bir sayg ile sz ediliyordu.
nceden iseleyen yamur, gelip geenleri sis ve kukuyla rtyordu. Tm kilise
anlar len iin alyordu. Harp Okulu rencilerinin diploma trenine
giderken haberi alp aran cumhurbakan, telgrafn arkasna kendi eliyle
yazd bir notla, Harp Bakan'na konumasn Koca Ana iin bir dakikalk
sayg duruuyla bitirmesini neriyordu.

Toplumsal dzene lm dokunup gemiti. Kentin duygularndan,


sanki artc bir filtreden geerek kendisine ulamlar gibi etkilenen
cumhurbakan bile, arabasndan yakalad bir anlk ama bir lde vahi
grntyle kentin suskun aknlm alglayabilmiti. Yalnzca birka ufak
kahve ak kalmt; Bakent Katedrali dokuz gnlk cenaze treni iin
hazrlanyordu. Hkmet binasnda, gazetelere sarnm dilencilerin, Dorik
stunlar ve lm cumhurbakanlarnn suskun heykelleri altnda uyuduklar
yerde, meclisin klar yaklmt. Cumhurbakan, yasl bakentin
grnmnden etkilenmi bir halde alma odasna girerken, bakanlar
kasvetli kyafetleriyle ayakta ve her zamankinden daha solgun ve ciddi, onu
bekliyorlard.

O gecenin ve onu izleyen gecelerin olaylar, sonralar tarihi bir ders


olarak nitelendirilecekti. Yalnzca kamu gcne sahip azametli kiilere esin
kayna olan Hristiyan ruhu nedeniyle deil, ayn zamanda farkl karlarn ve
elikili yarglarn o anl anl gvdeyi defnetmek gibi ortak bir ama evresinde
uzlamalarndaki feragat nedeniyle de byleydi bu. Koca Ana, yllar yl
imparatorluunun toplumsal barm ve siyasi uyumunu, gizli mallarnn bir
parasn oluturan sandk dolusu sahte semen belgesi araclyla gvence
altna almt. Hizmetindeki adamlar, himayesindekiler, kiraclar, genciyle
yalsyla, yalnzca kendi oy haklarn deil, yz yldr l olan semenlerinkileri
de kullanrlard. Koca Ana, geleneksel gcn geici yetkiye, st tabakann
sradan halka, Tanrsal bilgeliin insani doalamaya stnl ilkesini
uyguluyordu. Bar zamanlarnda katedral heyeti yeliklerini, aidath
papazlklar, arpalklar hakim iradesiyle onaylar ya da onaylamaz, gizli
manevralara ya da seim sahtekarlklarna bavurarak da olsa dostlarnn
refahm gzetirdi. alkantl dnemlerde Koca Ana partizanlarna silah
salanmasna gizlice katkda bulunur ama herkesin nnde kurbanlarnn
yardmna koard. Bu yurtsever abalar ona en yksek payeleri salamt.

Cumhurbakan, sorumluluunun arlm tartmak iin


danmanlarna bavurma gereini duymamt. Sarayn kabul salonu ile genel
valilerin arabalar iin kullanlan kk, ta deli avlu arasnda, smrgenin
son gnlerinde Portekizli bir keiin ak uruna kendini asm olduu karanlk
servili bir i bahe vard. Bakan, madalyal memurlardan oluan grltc
grubuna karn, karanlk bastktan soma oradan geerken hafif bir kararszlk
rpertisini bastramazd. Ama o gece, titreyii bir nsezi gc tayordu. O
zaman tarihi yazgsnn tam bilincine vararak dokuz gn sreyle millete yas
tutulmasn ve Koca Ana'ya, sava meydannda vatan iin can vermi bir
kahramana yakr ehitlik rtbesinin verilmesini buyurdu. O sabah milli radyo
ve televizyon istasyonlarndan vatandalarna yapt etkileyici konumada da
dile getirdii gibi, Milletin nderi, Koca Ana iin dzenlenen cenaze treninin
dnyaya yeni bir rnek olacana inanyordu.

Bylesine soylu bir ama yine de birtakm ciddi glklerle arpmak


durumunda kalacakt. lkenin, Koca Ana' nn uzak atalar tarafndan
kurulmu olan hukuki yaps, ortaya kmaya balayan trden olaylara hazr
deildi. Yasalarn diplomal simyaclar olan bilge hukuk doktorlar,
cumhurbakannn cenaze trenine katlmasna olanak verecek bir forml
aray iinde, tefsir ve kyaslamalara daldlar. Politikann st katmanlar, din
adamlar ve maliyeciler, dehet dolu gnler yaad. Macondo'nun sert eyllnde
gvdesi kabarcklarla dolarken, Koca Ana'nn hizmetleri, meclisin yz yllk
soyut yasalarla seyreltilmi engin yarm dairesinde, milli kahramanlarn
yalboya tablolar ve Yunan dnrlerinin bstleri arasnda, hi iitilmemi
boyutlara ulat. nsanlar onu ilk kez hezaran sandalyesinden, le sonras
uyuukluklarndan ve hardal yaklarndan bamsz olarak dnp
konutular ve onun efsaneyle damtlm, yasz ve saf kiiliini grdler.

Bitmek tkenmek bilmeyen saatler, lkenin her kesinde yanklanan


ve basn szclerince saygnlk kazandrlan kelimeler, kelimeler, kelimelerle
doluyordu. Sonunda o aseptik yasa koyucular meclisindeki gereki biri bu
tarihi laf kalabalm kesip Koca Ana'nn cesedinin glgede 40 derecede onlarn
kararm beklediini anmsatt. Yazl yasann katksz atmosferinde
saduyunun bu patlay karsnda kimse bir aknlk belirtisi gstermedi. Bir
yandan cumhurbakannn defin trenine katlmasna olanak verecek emsal
araylar, gr uzlatrmalar ya da anayasal dzeltmeler srdrlrken; bir
yandan da kadavrann mumyalanmas yolunda emirler verildi.

yle ok ey sylenmiti ki tartmalar snrlar geip okyanuslar at


ve Papa'nn Castel Gandolfo'daki evinde bir kehanet gibi esti. Durgun austos
gnlerinin uyuukluundan toparlanan Papa hazretleri pencerede durmu,
dalglarn bir gen kzn kesilen kafasn aradklar gl seyrediyordu. Son
birka haftadr akam gazeteleri baka bir eyden sz etmiyordu ve Papa
hazretleri yazlk evinin bu kadar yaknndaki esrarengiz olaya kaytsz
kalamyordu. Ama o akam umulmadk bir deiiklikle, gazeteler olas
kurbanlarn fotoraflar yerine yirmi yalarnda bir tek kadnn siyah ereveli
bir resmini basmlard. "Koca Ana," diye haykrd Papa hazretleri. Yllar nce
Aziz Peter'in tahtna k vesilesiyle kendisine sunulan soluk fotoraf hemen
tanmt. "Koca Ana," diye koro halinde haykrd Kardinaller Heyeti'nin yeleri,
zel dairelerinde. Ve Hristiyanln usuz bucaksz imparatorluunda yirmi
yzyl iinde nc kez, bir saatlik bir aknlk, znt ve tela yaand.
Sonunda Papa hazretleri uzun, siyah, lks arabasna yerleip Koca Ana'nn
uzak ve grkemli cenazesine gitmek zere yola koyuldu.

Iltl eftali baheleri geride kalmt, ardndan henz patrtdan


habersiz taze film yldzlarnn teraslarda gnelendikleri Via Appia Antica ve
sonra da Tiber kysndaki Castel Sant'Angelo'nun kasvetli dalk burnu.
Karanlk basarken St. Peter Bazilikasnn yankl an sesleri Macondo'nun
atlak ngrtlarna kart. Roma mparatorluu ile Koca Ana'nn iftlikleri
arasndaki snr belirleyen dolak sazlar ve sessiz bataklklar zerindeki
boucu adrnda, Papa hazretleri btn gece insan kalabalklarnn geiinden
tedirgin olan maymunlarn amatasn dinledi. Gece yolculuu srasnda bindii
kano, yukka uvallar, yeil muz saplar, sandklar dolusu tavuk ve anslarm
Koca Ana'nn cenazesinde bireyler satmada denemek iin olaan ilerini
brakm erkekler ve kadnlarla dolmutu. Kutsal Peder o gece, kilisenin
tarihinde ilk kez, uykusuzluk hummas ve sivrisinek eziyeti ekti. Ama Byk
htiyar Kadn'n topraklar zerinde tm grkemiyle aaran gn, kudret nar ve
iguanann ilkel gzellii, yolculuun skntlarn belleinden silip zverisini
dllendirdi.

Nicanor, kapya kez vurulmasyla uyanmt. Papa hazretlerinin


terifinin yakn olduunu bildiriyordu bu vurular. lm eve sahip km
gibiydi. Cumhurbakannn birbirini izleyen acil sylevlerinden ve susturulmu
olmalarna karn beylik simgeler araclyla duyulmaya devam eden ateli
tartmalardan esinlenen insanlar her ii brakm, karanlk koridorlar,
kalabalk geitleri, boucu tavan aralarn doldurmulard. Daha sonra gelenler
de kiliseyi evreleyen alak duvarlara, parmaklklara, gzleme noktalarna,
aalara ve korkuluk duvarlarna trmanp ellerinden geldiince yerlemilerdi.
Orta salonda Koca Ana'nn kadavras, titrek bir telgraf kmesinden kacak
nemli kararlar bekleyerek mumyalayordu. Alamaktan bitkin den dokuz
yeen, lnn baucunda, karlkl gzetimin cokusu iinde son gecenin
nbetini tutuyorlard.

Oysa kainat, bekleyii daha gnlerce uzatacakt. Drt deri tabure, bir
testi temiz su ve dulavratotundan bir hamakla donatlm il genel meclisi
salonunda geirdii uzun, bunaltc geceler boyunca uykusu kaan Papa
hazretleri, ter iinde, dilekeler ve idari emirler okuyarak oyalanyordu. Gn
boyunca onu pencereden grmeye gelen ocuklara talyan ekeri datyor ve
amberaacnn altnda Peder Anthony Isabel ile, ara sra da Nicanor'la le
yemei yiyordu. Bekleyiin ve scan uzatt sonu gelmez haftalar ve aylar
byle geirdi. Sonunda bir gn Peder Pastrana davulcusuyla meydann ortasna
kp karar bildirisini okudu. Kamu dzeninin bozulduu, gmbedegm ve
cumhurbakannn elinde, gmbedegm, Koca Ana'nn cenazesine katlmasna
olanak veren, gmbedegm, olaanst yetkiler bulunduu duyuruluyordu,
gmbedegm, gmbede, gmgm, gmgm.

Byk gn gelmiti. El arabalar, kzarm yiyecek satclar ve piyango


bfeleriyle ve boyunlarna ylanlar dolayp ylanck illetim kesinlikle iyiletiren
ve sonsuz yaam garanti eden bir merhem satan adamlarla dolu caddelerde;
insanlarn kurduklar adrlarla ve yaydklar uyku tulumlaryla beneklenmi
kk meydanda, ufak tefek evik okular yetkililere yol ayorlard. te orada,
o yce an bekliyordu hepsi: bu yknn banda saylanlara ek olarak, San
Jorge'nin amarc kadnlar, Cabo de la Vela'nn inci avclar, Cienaga'dan
balklar, Tasajera'dan karides avclar, Mojajana' dan bycler, Manaure'den
kayatuzu iileri, Valledupar' dan akordeoncular, AyapePin usta binicileri, San
Pelayo'dan yoksul mzisyenler, La Cueva'dan horoz yetitiricileri, Sabanas de
Bolivar'in tuluatlar, Rebolo'nun zppeleri, Magdalena'nn krekileri,
Monpotftan sahtekarlar ve daha niceleri. Albay Aureliano Buendia'nn
kampndan kalma asker emeklileri bile balarnda krknn, kaplan
penelerinin ve dilerinin debdebesi iindeki Marlborough Dk ile birlikte
Koca Ana'ya ve onun soyundan olanlara besledikleri yz yllk nefreti
bastrarak, altm yldr bekledikleri emekli aylklarnn denmesini
cumhurbakanndan istemek iin cenazeye gelmilerdi.

Saat on birden az nce, ssl psl ceketlerle telkari miferler giymi


soukkanl, sekin bir savalar ktasnn zapt etmeye alt, gneten
bunalm lgn kalabalktan gl bir sevin uultusu ykseldi. Jaketataylar
ve silindir apkalaryla vakur ve ciddi, cumhurbakan ve bakanlar; meclis,
Yargtay, Dantay, kilise ve geleneksel partilerden delegeler; bankaclk, ticaret
ve sanayi sektrlerinin temsilcileri, telgrafhanenin kesinden dnp ortaya
ktlar. Dazlak ve tombul, yal ve illetli cumhurbakan, onun daha kim
olduunu bilmeden greve geldiini grm olan ve ancak imdi varlnn asl
gerekesini anlayabilen kalabaln akn gzleri nnde yryordu.
Makamlarnn arlyla zayf dm ba piskoposlar ve gl gsleri
madalyadan zrhlarla kapl askeri zevat arasnda ilerlerken, Milletin nderi o
kuku gtrmez iktidar havasn salglyordu.

kinci srada, sakin yas krepleri iinde, var olmu ya da olabilecek her
ey iin seilmi milli kralieler yryordu. lk kez dnyevi grkemlerinden
syrlm olarak, nlerindeki kainat kraliesini izliyordu hepsi: soya fasulyesi
kraliesi, sakzkaba kraliesi, muz kraliesi, yukka kraliesi, guava kraliesi,
hindistancevizi kraliesi, brlce kraliesi 225 mil uzunluunda iguana
yumurtalar kraliesi ve bu yknn sona ermesini engellememek iin sz
edilmeyen tm brleri.

Morlara brnm tabutunda, yaamdan sekiz bakr germe somunu ile


ayrlm olan Koca Ana o anda formaldehit sonsuzluuna ylesine dalmt ki
kendi byklnn boyutlarm kavrayamyordu. Scan verdii uyuuklukla
evinin balkonunda dlemi olduu tm grkem, ann tm simgelerinin
kendi ans nnde eildii o krk sekiz aaal saat boyunca gereklemiti.
Sayklad anlarda Vatikan baheleri zerinde debdebeli bir araba iinde
uarken dledii Papa hazretleri bile, palmiye yaprandan rlm bir
yelpazeyle sca alt edip dnyann en nemli cenaze trenini yce varlyla
onurlandrmt.

Bu g gsterisinden gzleri kamaan halk, kasaba byklerinin


ekimelerine bir anlama ile son verilip katafalk, ilerinden en byklerinin
omuzlarnda caddeye indirildii srada evin at kiriinde kopan agzl telan
farkna varmad. Hi kimse, korteji Macondo'nun bunaltc sokaklar boyunca
izleyen lekargalarnn tetikteki glgesini grmedi. Ne de bykler getikten
sonra sokakta braktklar mikrop yuvas p ynlarn fark ettiler. Koca
Ana'nn yeenlerinin, vaftiz ocuklarnn, hizmetilerinin ve himayesindeki tm
kiilerin, cenaze karlr karlmaz evi kapatp kaplar sktklerini, kalaslarn
ivilerini kartp evi blmek iin temellerine kadar kazdklarm da sezmediler.
Cenazenin patrts arasnda hi kimsenin karmad tek ey, on drt gn
sren yakarlar, vgler ve tumturakl sylevler sona erip de mezar kurun bir
kaideyle mhrlendii zaman kalabaln koyuverdii, gk grltsne benzer
bir rahatlama soluuydu. Hazr bulunanlardan kimileri yeni bir dnemin
douuna tank olduklarnn farkndaydlar. imdi Papa hazretleri
yeryzndeki grevini tamamlam olarak ruhen ve bedenen gkyzne
ykselebilir, cumhurbakan makamna kurulup kendi saduyusuyla lkeyi
ynetebilir ve var olup olabilecek her eyin kralieleri de evlenip mutlu olabilir
ve bir sr olan dourabilir ve sradan insanlar da adrlarn Koca Ana'nn
usuz bucaksz topraklan zerinde keyiflerinin istedii yere kurabilirlerdi,
nk onlara kar kabilen ve bunu yapmaya yeterli gc olan tek kii,
kurundan bir kaidenin altnda rmeye balamt bile. Geriye kalan tek ey
birinin kap azna bir tabure yaslayp bu yky, gelecek kuaklara bir ders ve
rnek olsun diye anlatmasyd, yle ki dnyann imanszlar arasnda Koca
Ana'nn yksn bilmeyen hi kimse kalmasn, nk yarn, aramba gn,
pler gelecek ve onun cenazesinden kalan pleri bir daha hi geri
gelmemek zere sprp gtrecek.

165

You might also like