You are on page 1of 293

TEORiNiN AYNASINDAN GORUNEN PRATiK:

SOSYAL BiLiMLER
Teorinin Aynas1ndan
Goriinen Pratik:
Sosyal Bilimler

omo
Yap1 Kredi Kiiltiir Merkezi Etkinlikleri 93-94
Dizi no: 94/ E
ISBN 975-363-383-1

TEORiNiN AYNASINDAN GiiRUNEN PRATiK:


SosYAL BiLiMLER

l. bash 1000 adet, Istanbul, Agustos 1995

Yayrna Haz1rlayan: Zeynep Oge!


Tasanm: Mehmet Ulusel
Ofset Hazirhk: Nahide Dike!
Diizelti: Omer c;:endeoglu
Yavrn Ko ordinatorii: Aslihan Din<;
Basia: Altan Matbaac1hk Ltd. ti.

Yap1 Kredi Yay1nlan Ltd. ti., 199,1


Tum yayrn haklan sak11d1r.
Tamhm i<;in yap1lacak k1sa alrnttlar d1111da
yaymcmm yaztl1 izni olmaksizin
hi<;bir yolla <;ogalt1lamaz.

Yap1 Kredi Yaymlan Ltd. ti.


Yap1 Kredi Kiiltiir Merkezi
lstiklal Caddesi No: 285 Beyoglu 80050 Istanbul
Telefon: (0-212) 293 08 24 Faks (0-212) 293 07 23
i9indekiler

7 Yiizy1l Biterken Sosyal Bilimlerde Biiyiik Teoriler


Kiirat B11mi11, Nail Sat/1ga11, Seyfettin Giirsel
Yoneten: Aydm UgurC"l

51 iktisat Bilimi ve Adil Topi um


Eser Karaka, Hasan Erse/

87 Modemiteyle Birlemenin Birden c;ok Yalu Olabilir mi?


Mete T1111fay, R11e11 <;akrr

119 Sosyal. Bilimlerin Gerc;ekligi Kurma iddias1 Ne Noktada?


Fatmagiil Berktay, llhan Tekeli, Orhan Kofak

149 Sosyal Bilimler ile Etigin ilikisi Ne Noktada?


Ferhat Kentel, Levent Koker

181 Sosyal Bilimler Doga Bilimleriyle Ne Yap1yor?


Edip Biiyiikkoca, Kemal lnan, Yaman Ors

229 Bilimin Evrenselligi Kiiltiiriin Yerelligine Kar1 m1?


(Rolativizm ile Oniversalizm Tartlmalan)
Fiis1m Ustel, 011ay Sozer, Tiili11 B11mi11

255 Siyasetc;i ile Sosyal Bilimci c;apraz Nazarlar


Ert11gr11l Giinay, liter T11ra11, $ahi11 A/pay

('!Bu kitaptaki liim ot1m1111/nr1 Aydm Ug11r yiinct1nitir


yiizyzl biterken sosyal
bilimlerde biiyiik teoriler
26 Ekim 1993
KoNUMACILAR: KORAT Bu MiN, NAiL SATLIGAN
SEYFETTiN GURSEL
Kiirat Bum_in- Toplanhmn konusu b ildiginiz gibi, "Yiizy1l Biter
ken Sosyal Bilimlerde Biiyiik Teoriler" "Sosyal bilimler" olarak adlan
dmlan bilimler i.izerine Bah'da u zun zamandir bir tarhma si.iri.i
yor. Kimi yazarlar ABD'deki i.iniversitelerde sosyal bilimlerin de
gerlendirilmesini eletiriyorlar. Kimi Avrupah yazarlar da -Todo
rov gibi- "sosyal bilimler" eklinde bir adlandirmaya bile kar1 c;ik1-
yorlar. Todorov, bu adlandirmanm gec;en yi.izyilm bilim anlay11-
nm izini ta1d1gm1 soyli.iyor ve bu sm1fa sokulan bilimlerden, eski
den oldugu gibi "moral ve politik bilimler" olarak soz etmenin da
ha uygun olacagm1 savunuyor. \:i.inki.i: Gec;en yi.izyilm sonlarmda
h1zla yi.ikselen doga bilimleri, kendilerine ki.ilti.iri.i konu edinen bi
limleri de c;ok etkilemi ve bu bilimler de doga bilimleri gibi kendi
lerini degerlerden (ideolojilerden) s1yirarak olgulara yonelmitir.
Tabii ki, burada sorulmas1 gereken soru, "moral ve politik bilimler"
olarak adlandmlan bilimlerin kendilerini nereye kadar digerlerin
den uzaklahrabilecekleri ile ilgilidir. Todorov bunu imkans1z gor
mektedir ve ben de bu gori.ii.i p ayla1yorum. Bu tesbitten hareket
ederek, tarih, ekonomi, politika, antropoloji gibi bilim alanlarmda
oluturulan "bi.iyi.ik ogretiler"in de ne derece "bilimsel", ne derece
"deger yargilarmdan uzak" olabilecegi de gi.indeme gelmitir. Yine
bu c;erc;evede gelitirilen ki.ilti.ir ve ki.ilti.irler aynm1, bu yeni yakla
1m i.izerine oturan uygarhk anlay1lan, ve tabii "bi.iyi.ik ogretiler"
de i.izerinde epeydir konuulan konular olmutur.
Bu ti.ir tarhmalarm Ti.irkiye'de yogun yaand1g1 soylenemez.
"Sosyal Bilimler"in bu tarhmalar 11gmda i.ilkemizde de kendini
gozden gec;irmesi genelde gerc;eklememitir. Aynca i.ilkemizde,
"sosyal bilimler" kendini ne ka dar "doga b ilimleri"nin y anma
-hala!- yerletirmeye kalksa da bu anlay1 bilim c;evrelerinde bile
taraftar bulmam1hr. Buna en iyi orneklerden birisi TUBiTAK' a ha
kim gori.iti.ir. brnegin TUBiTAK kurumu bir b ilimsel arahrma
kurumu. imdiye kadar vermi oldugu burslar, destekleme bursla
n tamamcn biyoloji, fizik gibi exact bilim dedigimiz bilimlere veri
liyordu, fakat bu son donemde SHP'nin koalisyona girmesiyle bir
10 SAL! ToPLANTILARI

de sosyal b ilimler boli.imi.i ac;ahm di ye bir gayret oldu. Fakat bana


soylendigine gore, 0 donem koalisyonun ortag1 olan fizikc;i profe
sor, sosyal bilimlerden bahsedcrken, her zaman oldugu gibi yine
gi.ili.imsi.iyormu, bilmiyorum arhk ne derece dogru. Sosyal bilim
ler, Ti.irkiye'de birc;ok bak1mdan iyi bir durumda degil. isterseniz
bunun nedenini biraz ac;1klamaya c;ahay1m. Bir kere Avrupa'da
anlaIld1g1 bic;imde sosyal bilimler sm1flamasma girebilecek bilim
sel c;ahmalar bence Ti.irkiye'de -tabii istisnalan saym1yoruz- ge
nelde tutturulamadi. Bi.iyi.ik olc;i.ide sagduyunun bize zaten vermi
oldugu veya sagduyu sahibi bir insanm zaten anlamakta oldugu
birtak1m eyleri, sosyal bilimler, bilimsel birtak1m iddialar olarak
veya hakikatler olarak bize sunmaya c;ahmaktalar. Bugi.in bakhg1-
m1z zaman Ti.irkiye'de birc;ok i.iniversitede sosyoloji bohimii var,
-herhalde Ti.irkiye' deki sosyologlann say1s1 koyli.ilerin say1sma
yaklam1 durumda!- ama yapilan c;ahmalar, ne derece doyuru
cu? Mesela oyle bir c;ahma: Gecekonduya gelindigi zaman, gece
konduya gelen ailelerin aile dayammas1 acaba zay1flar m1, zay1fla
maz m1? imdi, sagduyu sahibi b ir insan bir bilime, yani sosyal bi
limlere bavurmadan hemen bunun altmdan kalkabilir ve bunun
pekala boyle olduguna zaten sagduyuyla cevap verir! Fakat Ti.irki
ye'de sosyal bilimler, bi.iyi.ik olc;i.ide sagduyunun bize zaten apac;ik
olarak belirtmi oldugu noktalan, bu "hakikatleri" birtak1m alan
arahrmalanyla bize sunan bilimler haline geldiler. Bu b ak1mdan,
bana sorarsamz sosyal bilimler Ti.irkiye'de, genelinde soyli.iyorum
hep, bi.iyi.ik bir felaket ic;indedir. Gerc;ekten, kendisi de yaphgma
inanmamaktadir ve dolay1s1yla toplum da onlarm ne yaphgm1 pek
iyi anlam1 durumda degildir. \:i.inki.i, en b ata sosyal bilimin bir
toplumu o topluma anlatmak gibi bir kayg1s1 olmas1 laz1mdir. Oysa
bu kayg1 yoktur. Bugi.in Ti.irkiye'de bir de u felaketle kar1 kar1-
yadir sosyal bilimler: Sosyal bilimlerin ic;inde yer alan onemli bir
bilim de ekonomidir. Ancak Ti.irkiye'nin gelmi oldugu durumda
ekonomi de giderek "iletme" ile ozdeletirilmitir ve bunun da bi
limle ilgisi yoktur. Bu gelime tabii yalmzca Ti.irkiye'ye has bir ey
degil. Bu konuda Amerikah bir yazar, Alan Bloom'un c;ok iyi belirt
tigi gibi, soylendigine gore Amerikan i.iniversitelerinde de boyle ol
maktadir. Ekonominin yerini iletme denen ve bilim olmayan bir
teknik alm1hr. Bunun da en iyi delili imdiki koalisyonun bamda
olan hammefendinin ne kadar bilim adam1 oldugu i.izerindeki yar
g1m1zdir.
Nail Satllgan- Zaten kadm.
K.B.- Ona ben kahlm1yorum. Ne demek "zaten kadm"? Ben
YuzY1L BiTERKEN SosYAL B iLi MLERDE BuYuK TEoRiLER 11

boyle bir ey soylemedim. Biz imdi bilim adamhgmdan bahsedi


yoruz, seksini soz konusu etmedim.
N.S.- Ben anti-feminist bir v urgu yapmak istemedim, tam ter-
sine siz bilim adam1 diye bahsettiniz Tansu \:iller'den.
K.B.- Bilim kadm1 m1 demek laz1md1?
N.S.- Tamm geregi bilim adam1 olamaz.
K.B.- Benim bir tiirlii dilim ahamadi. Bilim kadm1 diyemiyo-
rum.
N.S.- Yetersiz bilim kadm1 olabilir ama kadmhgm1 inkar etme.
K.B.- Avrupahlar da bilim kadm1 demiyorlar.
N.S.- "Scientist" diyorlar.
K.B.- Evet, ben kald1g1m yerden devam ediyorum. Soyledigim
gibi, bugiinkii durum c;ok kotii, fakat imdi, Tiirkiye'nin durumu
nu bir kenara birak1yorum, c;iinkii Tiirkiye genelde her eyin kari
katiiriiniin yaanm1 oldugu bir iilke. Gerc;ekten, Alan Bloom bu
giin Amerikan iiniversitelerinde sosyal bilimin nasil geriledigini bi
ze c;ok giizel anlahyor. Fakat bundan kalkarak Tiirkiye'de de aym
eylerin yaand1gm1 soylemek de o kadar hakh degil. Hep soyledi
gim gibi, bizde yaanan, biiyiik olc;iide, her eyde oldugu gibi, kari
katiird iir. imdi, sosyal bilimlerden, hangi soruya cevap vermesi
beklenmelidir? Sosyal bilimler, bana sorarsamz, " iyi yaam ne
dir?"e, yani Socrates'ten b eri var olan bir soruya cevap vermek du
rumundadir. Fakat b u soru hemen degerler planma kac;maktadir
ve degerlerden uzak durarak, genel olarak da ideolojiden uzak du
rarak bu soruya cevap vermek miimkiin degildir. Oysa biraz once
soyledigim gibi sosyal bilimlerin de diinyadaki genel gidii tama
men kendisini doga bilimlerine benzetmek yolunda olmutur, bu
da onun ic;in biiyiik bir talihsizlik olmutur. Bana sorarsamz, b u
konuda ben, tarahm ya da taraf olan insanlan, di.iiiniirleri tutuyo
rum. Historisizm-tarihc;ilik, rolativizm-gorecilik, biitiin bunlar sos
yal bilimlerin ic;ine girdigi zaman biitiin bunlar bizi degerler pla
nmdan uzaklatmp, insam bir madde gibi, d1 di.inyada inceledigi
miz bir olgu gibi incelemeye bizi davet etrnitir. Bundan da bence
sosyal bilimler c;ok karh c;ikmam1hr. Evet, isterseniz ben imdi bu
rada soziimii kapatay1m. Arkadalar nasil devam edecek? Onlara
vereyim sozii.
N.S.- Alfabetik ma ya gore mi, Topolojik siraya gore mi?
K.B.- Ben alfabetik balad1g1ma gore . . .
Seyfettin Giirsel- Sanmm, Nail e n son konumac1 olmay1 1srarla
tercih etti. <;eitli taktiklerle, belki de benim ne soyleyecegimi dii
iiniiyor, ona gore kar1 c;ikmak i.izere boy le bir hazirhk ic;ine girdi.
12 SAL! TOPLANTILARI

Kiirat genel bir giri yaph sosyal bilimlerin daha ok metodololoji


si, daha dogrusu iddialan ve Ti.irkiye'deki durumuyla ilgili. Ben
konuyu daha ok politikaya ekme pahasma, ki amac1m burada
politikayla ilgili konuma yapmak degil ama, belki sizlerin de bu
raya gelirken ok merak ettigi iki tane temel soruya cevap aramak
iizere konumay1 siirdiirmek istiyorum. Aslmda panelin konusu
ok iyi saptanm1 bir konu. Bu konu neden ok iyi saptanm1 bir
konu? 19. yiizyilda oluan ve 20. y iizyilm da gerek diiiince gerek
se siyasal tarihine damgasm1 vuran ve biiyiik i::>l iide belki de 20.
yiizyilm tarihsel olarak da ekillendirmesine katk1da bulunmu bii
yiik sosyal teoriler bu yeni yiizyilm eiginde ne durumdalar? Hala
a1klama giilerini ve toplumlarda siyasi dinamizmi etkileme g ii
lerini koruyorlar m1? Yoksa bu teoriler biitiiniiyle omiirlerini tiiket
tiler ve 21. yiizyila belki de biiyiik sosyal teoriler olmaks1zm m1 gi
recegiz? Bu iyi bir ey midir, kotii bir ey midir? Yani bugiine ka
dar biiyiik pusulalarumz vard1, sadece bunu sol veya sag olarak
soylemiyorum ama genelde, hakikaten biiyiik sosyal teoriler aym
zamanda birtakrm siyasal doktrinlerin de temelini tekil ediyorlar
d1. Adeta bir pusula oluturuyorlard1. 21. yiizyila pusulas1z m1 gi
recegiz? Bu soruya kesin yamtlar vermek m iimkiin degil, ben an
cak kendi ad1ma bu sorulara nasil yamt veriyorum, bunu sizlere
aktarmaya ahacagrm. Bana sorarsamz, bu biiyiik konuyu, Mark
sizm ve liberalizme, yani bu iki b iiyiik sosyal teoriye indirgeyebili
riz gibime geliyor. Elbette daha da uzun bir liste sunmak miimkiin
olabilir, ama son tahlilde bana oyle geliyor ki esas biiyiik ahma
bu iki genel ak1m arasmda olutu . Bu biiyiik teoriler hepimizin bil
digi gibi 19. yiizyilda tarih sahnesine 1khlar, o yiizyilda olgunlah
nldilar, kuruculan o yiizyilda yaad1 ve oldii ve 20. yiizyilda da bu
teorilerin siirdiiriiciileri, ya da teorileri eletirel bir gozle yeniden
kurmaya ahan omezleri 1kh. imdi ben hemen belki de sonun
da soylemem gerekeni bamda soyleyeyim: ahsen ben bu biiyiik
seriivende, sosyal bilim ve siyasal doktrin seriiveninde ie Mark
sizm tarafmdan balad1m. <:;:ok uzun y1llar hem Marksizmi anlama
ya, sindirmeye, hazmetmeye ahhm, hem de aym biiyiik bir
inanla Marksizmin hakikaten t oplumu a1klayabildigini, tarihi
a1klayabildigini diiiindiim ve liberalizmle de dogrusu ok fazla
ilgilenmedim. Yani batan bilimsel bir tercihle yaklamad1k konu
ya. Genligimizde sizlerde de oldugu gibi, once siyasi tercihle ola
ya balad1k, siyasal tercih bizi Marksizme gotiirdii dogal olarak.
Sonra bu tercihin iinde bir onyarg1yla, liberalizmin nasil olsa yan
h oldugunu daha batan kabullenerek en azmdan bir 15 y1h tarh-
YUZYIL BiTERKEN SOSYAL BiLiMLEROE BUYUK TEDRiLER 13

mas1z, kendi kendimize i.iphe sorularuu hie; sormaks1zm gec;irdik.


Arna bugi.in tekrar geriye doni.ip bu konulara bakhg1mda, ac;ikc;as1
ben, yamld1g1m1z kanaatindeyim. Tabii bu Marksizmin objektif bir
degerlendirmesini yapmam1za en gel tekil etmemeli. Marksizm ne
olc;i.ide ti.imi.iyle yanhh, b una oyle c;ok kolay evet cevab1 verilme
sinden yana degilim, keza liberalizm Marksizmden c;ok mu i.isti.in
di.i sorusuna da kolay bir evet b ana u anda mi.imki.in gozi.ikmi.i
yor. Arna, her eye ragmen terazinin b irer kefesine bu iki teoriyi
koydugumuz zaman ben liberalizmin daha agir bashg1 kanaatinde
yim. Marksizmle tamah ve bu ilere kafa yormaya balayah oyle
bir 25 yil herhalde gec;ti. Bu 25 yilm sonunda benim vard1g1m nokta
bu. Arna bana oyle geliyor ki liberalizm 21. yi.izyila girerken, Mark
sizmin toplumu ac;iklama Ve tarihi geliimi ongorme iddiaSinl taI
maktan yoksundur. Kald1 ki belki de liberalizmin i.isti.inli.igi.i (bunu
tarhmaya ac;mak laz1m) belki Marksizm kadar bu iki konuda iddi
ah olmamasmdan kaynaklamyordu. Bunu samyorum burada siz
lerle tarhmakta yarar var. Marksizm neden 21. yi.izyila gec;emeye
cek? Nedenini bize biraz da tarih gosterdi. imdi Marksizmi bura
da uzun uzun anlatacak ne vaktimiz var ne de zaten boy le bir ders
vermek ic;in b uraya geldik; burada herkesin asgari olc;i.ide bu iki
bi.iyi.ik sosyal kuram1 bildigi varsayrmmdan hareketle ben sonuca
gitmeye c;ahacagrm. Marksizm b ildiginiz gibi kapitalizmin ileyii
ile ilgili bir kuramdi. Kapitalizm nasil iliyor? Bunun dinamigi ne
dir? Hangi di.irti.iler kapitalizmi b ir si.irec; eklinde gelitiriyor ve bu
si.irec; nereye varabilir? Bu sorulara cevap veren bir teoriydi. Daha
dogrusu teorinin bir k1sm1 bu sorularla ilgiliydi. Bir kere Marksiz
min kapitalizmin ileyiiyle ilgili ongori.ilerinin dogruland1gm1
soylemek mi.imki.in degil. Birakahm mutlak yoksullama olgusunu,
sermayenin temerki.izi.i bir yanda, obi.ir yanda proleteryanm gide
rek gelimesi, yani i.icretli ic;i kesiminin gelimesi, bu ic;i kesimi
nin de mutlak olarak degil ama goreceli olarak yoksullamas1, yani
zenginleen kesime gore daha yava bir bic;imde refahmm artmas1,
bunun da aslmda uc;urumu kapatmaya yetmemesi, (goreceli yok
sullamadan samyorum bu kastediliyordu) sonucunda kapitaliz
min aslmda hkanacag1, bi.iyi.ik bir bunahm sonucunda kendi omri.i
ne, tarihi omri.ine son vermek durumunda kalacag1 ongori.isi.ini.in
gerc;eklemedigini bugi.in hepimiz gorebiliyoruz. Daha farkh bir te
melde daha bi.iyi.ik bir sorunun ortaya c;ikhgm1 soylemek mi.imki.in.
Di.inyadaki kit kaynaklarla ni.ifusun c;ogalmas1 ve ihtiyac;larm c;eli
ki, samyorum 2 1 . yi.izyila daha c;ok damgasm1 vuracakhr. Mark
sizm hie; kukusuz 19. yi.izyildaki kapitalizmin ozelliklerini ana
SAU To rLANTILARI

hatlanyla kavrayabilmiti, yakalayabilmiti ve o donemdeki kapi


talist gelimeyi a1klayabilen en iyi kuramlardan bir tanesiydi.
Arna bugiin 1 990'h y1llara geldigimizde toplumu ve tarihi etkileye
cek sorunun bu soyledigim eliki olmaktan ok, diinyadaki kit
kaynaklarla, artan niifusun artan ihtiyac1 ve bir yanda gelimi iil
kelerdeki refah diizeyiyle buna oykiinen, gelimeye ahan tilkeler
deki milyarlarca insanm talep ettigi kaynaklar arasmdaki eliki
olacagm1 soylemek miimkiindiir. Gelimi iilkeler ve o gelimi iil
kelerde iicretli ahan iilerin veya baka ilerde ahan kiilerin
refah diizeyinin siiratle yiikseldigini goriiyoruz, ama buna kar1hk,
ok tipik bir u ornek vermek amac1yla soyhiyorum, Afrika'da tari
hi olarak bir geriye gidi, muazzam bir yoksullama ve yoksulla
manm otesinde en asgari hayah idame ettiremeyecek kadar biiyiik
bir sosyal, evresel, ekonomik sorunla kar1 kar1yay1z. Bir biiyiik
k1tada, Asya'da da benzeri iilkeleri bulabiliriz. Peki, aslmda Bat1
kiilhiriiniin, Bah uygarhgmm gelitirdigi, oluturdugu maddi diin
ya genileyebilecek midir? Yani diinyadaki biihin insanlar en ileri
bah uygarhgma, gelime diizeyine sahip iilkeler kadar olmasa bile
o uygarhgm en alt diizeyindeki iilkeler kadar bir maddi refah dti
zeyine sahip olabilecek mi? Bence 21. yiizyilm temel sorunu bu ola
caktu. <;:tinkii dtiiiniin Hindistan bir milyar, <;:in bir milyar ikiyiiz
milyon; bu iki milyar ikiyiiz milyon insan 30 yil soma, Amerika de
meyelim ama en azmdan Yunanistan'daki adam bama dtien ara
ba say1sma sahip olabilir mi, olmah m1? Bence bu sorulara u anda
ne Marksizmle bir yamt bulmam1z miimkiindiir, ne de liberalizm
le. Gerek Marksizm gerek liberalizm, 19. yiizyilda, doganm ve kay
naklarm makineleme ve teknolojik gelime sonucu sonsuz biim
de kullamlabilecegi ve dolay1s1yla insanlara maddi refahm hi ke
sintiye ugramaks1zm ve diizenli bir biimde arttmlarak sunulabile
cegi temelinde gelimi kuramlardu. Marksizm de aslmda o diin
yanm bir paras1du.
K. B . - 0 zaman istersen ben burada araya gireyim. Benim bura
da balarken soylediklerimle ilgili olarak, bu uygarhk anlay1mm
-Marksizm de bunun iinde diyorsun herhalde- toplumsal bilim
lerle -biz Aydm Ugur'un koydugu bahg1 arada bir hatulayahm
da- ilikisi nedir? Toplumsal bilimlerin gelimesinde bu uygarhk
anlay1mm bir reddi var diyebiliriz herhalde. Ozellikle burada bir
tarih konacak olursa, Strau:=js'un UNESCO'da uk ve tarih iizerine
yapm1 oldugu iinhi konumas1, yani kiilhirlerin (Bah'yd1, Afri
ka'yd1, Asya'yd1) hibir zaman bir hiyerariye tabi tutulamayacag1-
m a1klamas1, biihin kiilhirlerin kendi iinde, degerli oldugu yo-
YDZYIL BiTERKEN SOSYAL B iLi MLERDE BDYUK TEORiLER 15

lund a bir anlay1. Biraz once sen, 3. diinyac1hk kayboldu dedin.


Arna bence kaybolmadi. <:;:iinkii b ug iin tartiilan, Bati uygarhgmrn
emperyalizmine veya despotluguna kar1 savunulan -sosyal bilim
leri de fevkalade etkilemi olan- bu goriiler, b ir bak1ma 3. diinya
c1hgm bu alandaki izleri olarak degerlendirilebilir. Yani tek bir kiil
hirden degil de kiilhirlerden soz etmek miimkiin. Bu anlay1 once
tarihiler ve etnologlar arasmda taraftar buldu. Arna bugiin b ir
kavga var ki, o da meru bir kavga bence. Biitiin bu ktilhirlerden
bahsederken acaba bir rolativizmin iine diiiip, bir biiyiik kiilhirii
ok mu ihmal ediyoruz? ilerlemeci ve insanlan selamete ta1y1c1 bir
ogreti olarak kendini sunan bu kiilhiriin eletirilmesi ve dedigim
gibi kiilhir yerine kiilhirlerin 1kmas1 b ugiin sosyal bilimlerde ok
tarti1hyor. Ancak bu ok kiilhirden bahsedilirken, bu gorelilik ha
kimken acaba tek kiilhiriin ok mu hakk1 yeniyor? Yani biihin kiil
hirlerin bu biimde hakkm1 vermek gerekir mi? istersen oraya da
b aglayabilirsin konumarn, yani b iihin kiilhirler ayrn derecede bir
degeri hak ediyorlar m1 yoksa onlarm iinde Bati'nm yapm1 oldu
gu gibi bir hiyerari kurmadan, yani somiirgecilikten kalma, etno
sentrizmden kalma bir hiyerari degil ama "bir kiilhir" diye bir ey
den biiyiik harfle bahsetmek miimkiin mii, degil mi? <:;:iinkii rolati
vizmin de getirdigi biiyiik tehlikeler var, yani her kiilhiriin kendi
iinde anlailmas1 gerektigi ve o kiilhiriin degerlerinin baka b ir
kiilhirden kalkarak degerlendirilemeyecegi hiriinden biiyiik tehli
keler var. Mesela insan haklan konusu. Sarnyorum, biraz soma ge
lecegiz, insan haklan konusunda Marksizmden soz edecegiz. Bana
sorarsan Marksizmin tikanmas1 bir b ak1m a bu alanda oldu.
Marx'm, liberalizmin insarn tamamen soyut bir insan olarak nitele
mesine karm b izi somut insandan -iilerden- soz etmeye agu
masm1 insan haklan a1smdan eletiren yorumlara katihyorum.
Hindistan' daki gelimeyi incelerken, "Hindistan'da somiirgecilik
var, ok kohi, ama sonu olarak gene de Hindistan'da olan ey ha
yuh bir eydir" diyordu. <:;:iinkii, sonu olarak tarihin dogru izgisi
ne dogru bir giditir eklinde yakla1yordu.
S.G.- imdi Marksizmin diger bir onemli boyutu siyasal boyu
tuydu ki bu, iktisadi kuramm temel elikileriyle, gene! olarak ka
pitalizmle yakmdan ilgiliydi; tabii sm1f savam1 kastediyorum. S1-
rnf sava1 da hi kukusuz Marksizmin a1klama giiciiyle ilgili ha
nesine pozitif olarak yazilmas1 gereken b ir olay. Kapitalizmin geli
tirdigi, 19. yiizy1l diinyas1 ve 20. yiizy1l sm1f atlmalarmm ve sm1f
elikilerinin ekillendirdigi bir tarihi donem oldu. Bunu hi kimse
yads1yamaz. Burada da Marksizmin liberalizme oranla bir iishinhi-
SAL! TOPLANTILARI

gii vard1, bunu da kabul etmek durumunday1z. Arna kapitalizmin


Bati'daki, klasik toplumlardaki gelimesi, bu s1rnf savamm iistiin
de yiikseldigi sosyal temelleri de olduka y1pratt1, belirsiz bir hale
getirdi. 19. yiizyildaki gibi, omegin Marx'm "Fransa'da Sm1f Sava
lan" adh kitabmda b iiyiik bir ye tkinlikle analiz ettigi tiirden top
lumsal yapilar, o netlikte bir sm1fsal yap1 ve sm1f at1mas1, sm1f e
likisi, 2 1 . yiizyilda en azmdan bu soziinii ettigim toplumlarda yer
almayacaktu. Bu toplumlarda b u giin sm1f atimasmm ya da sos
yal, ekonomik elikilerin yerine ok farkh elikilerin olutugunu
goriiyoruz. brnegin kiiltiirel elikilerin, ok aut1c1 bir biimde
sm1f at1masmm oniine getigini gozlemliyoruz. Bir Yugoslav
ya'da 30 yil sosyalizmle giderken, paraland1g1 gun sadece Katolik
veya Ortadoks veya Miishiman oldugu iin birbirini bogazlayan ve
katleden iileri, daha dogrusu halklarm birbirlerini bogazlar hale
getirilebildigini gorebiliyoruz. Bu basit b ir ornek, daha sofistike
pek ok iilkeden soz ederek bu ornekleri ogaltabiliriz. Sonu ola
rak 2 1 . yiizyilda, art1k 19. yiizyilda, hatta 20. yiizyilm ok b iiyiik
bir kesiminde kendini gostermi olan, toplumun devinmesinde ba
at rol oynam1 olan sm1f elikileri, sm1f at1malan o kadar onem
li olmayacak ve giderek etkilerini kaybedecekler.
K. B.- Saatime bak1yorum, istersen soyleyeceklerini ikinci tura
sakla, Nail Sangan'a soz verelim.
S.G.- Marksizmle ilgili bir konuya daha deginmek istiyorum.
Sosyalist sistem Dogu Avrupa'da ve Sovyetler Birligi'nde oktii.
<;:in de ok farkh siirelerden geerek bir yerlere dogru gidiyor. Ne
reye gidecegi ayn bir tart1ma konusu ama, bu sistem oktii. imdi
okiiiiniin nedenlerini tart1acak degilim. Arna unu soylemekle
yetinmek istiyorum. Marx zaten hibir zaman boyle b ir sistemin
dogacagm1 diiiinmemiti ve ongormemiti. Marx'm kafasmda, ok
ilerlemeci bir ereve iinde, en gelimi kapitalist iilkelerde, belli
bir olgunluktan soma sosyalist sistemin kurulacag1 diiiincesi var
d1, teorisi tiimiiyle bunun iistiine dayarnyordu. Sonradan Sovyetler
Birligi'ndeki, daha dogrusu Rusya'daki z1mni bir durum, de facto
bir durum Marksist teoriyi Leninist bir tezgahtan geirerek, aslmda
bir oliide arp1tt1. Yani oradaki durumu a1klay1c1, neden daha az
gelimi bir iilkede de olabilir'i a 1klay1c1 bir kuram ilave edilmek
istendi. Bir de, ortaya bir rejim 1ktigma gore, onun da sistematize
edilmesi laz1md1, sistemin tarif edilmesi laz1md1, iistiinhigiiniin te
orik olarak anlatilmas1 laz1md1.
Bununla ilgili birok kuram gelitirildi, bunlar tiimiiyle oktii.
Bunun yiiriimedigi ok a1k seik ortaya 1kt1 ve dolayh olarak bel-
YuzY1L BiTERKEN SosYAL B i LiMLERDE BuYuK TEoRiLER i7

ki dcnebilir ki aslmda Marx hakhydi. Boyle bir eyi ongormemesi,


yani az gelimi b irtak1m yerlerde sosyalizmin kurulacagm1 hi dii
tmmemi olmas1 da onun bu a1dan hakhhgm1 gosteriyordu. Libe
ralizm (burada bitiriyorum, nasilsa bir tur daha atanz.) neden u
,mda daha iistiin gozi.ikiiyor? Oyle ok a1klay1Cl bir teori oldugu
i<in degil, belki de sirf b u nedenle daha iistiin kaldi. Liberalizm, bir
ycrde kapitalizmin ileyi kurallanrn Marksizmden daha dogru bir
ekilde kurmu olmah ki bugiin kapitalist sistem hiila ayakta ve ka
pi talizmin, en azmdan liberalizmin ongordiigii oliide, yani piya
saya dayah b ag1ms1z firmalann yant1g1 ve sadece bu dinamik sa
ycsinde teknolojinin de gelitigi, kalitenin artt1g1 bir ekonomik dii
J:enin daha fazla maddi refah saglayacagma dair iddias1, en azm
dan, birinci (soyledigim diinyadaki kit kaynaklarla ilgiliydi) soyle
digimi hari tutmak kayd1yla, Bat1 uygarhgmdaki ulkelerde haki
katen bu ekilde cereyan etti ve bugiine gelindi. Bu a1dan, daha
i 1stiin gibi goziikiiyor. Burada hi sag sol demedim, Marksizm-li
beralizm dedim, orada b itiriyorum. <;:iinkii biz.Tiirkiye solunda bir
yarnlg1y1 daha yaad1k, ok uzun y1llar haberimiz b ile olmadi. Biz
zannettik ki liberalizm hep sagdir, sol ise hep Marksizmdir. Oysa
piyasa ekonomisinin en biiyiik k uramc1s1, 19. yiizyilda bu iin te
melini atan, genel denge kuramm1 gelitiren iinlii isvireli iktisat1
Wallras'm sosyalist parti mensubu oldugunu ararnzda ka kii bili
yor? Keza lib,eral ekonomi iinde yer alan Wicksel'in sosyalist, yani
Marksist olmayan sosyalizmin mensubu oldugunu neden sonra
ogrendik. Aynca sosyalist olmasa da kapitalizmin dinamigi iizeri
ne kafa yormu pek ok farkh diiiiniir oldugunu biliyoruz bugiin.
Weber'in kapitalizmin dinamizmiyle ilgili gelitirdigi etik protes
tan kuram1 da bu b aglamda arnlmaya degerdir. Keza Schum peter
20. yiizyilm b alarmda Marx'la liberalizm arasmda kalm1hr, biraz
farkh b ir kiiliktir. Bugiin Schumpeter'e dogru bir doni.i vardir.
Bah diinyasmda da sosyal bilimler diinyasmda da. <;:iinkii Schum
peter'in; kapitalist giriimcinin y1k1c1 giicii yatmmm hem y1k1c1,
hem yarahc1 giici.iyle ilgili gelitirdigi kuramm, kapitalizmin dina
migini ozgiin bir b iimde a1klam1 'lldugunu gorebiliyoruz ve bu
g\ in Schumpeter Bat1'da yeniden okunmaya balanan, yeniden iize
rinde yazilmaya balanan onemli bir iktisat1 sosyal kuramc1 olarak
kar1m1za 1k1yor. Sbzi.imii burada bitiriyorum, epey konutum,
ikinci turda tamamlanz.
K. B . - Ben konumanm b amda soylemitim, -Todorov'dan
naklederken- yani sosyal b ilimleri yine eskiden oldugu gibi moral
ve politik bilimler olarak adlandirmak. Bu bilimleri doga b ilimleri-
SAU ToPLANTILARI

ne yaklatirmamak. Marx'm yorumlannda b u h.ir bir yan var. Kapi


tal'i Darwin'e ithaf etmek istemesinden, Rusya'da yaymland1g1 za
man yazm1 oldugu birtaknn yazilara kadar bunu gorebiliyoruz.
Marx'da bir de moralin altm1 c;izen yan var. Marx'1 iyi anlamda bir
moralist olarak goren diiiiniirler de var. Marx'm bu yonii birc;ok
diiiiniirii fevkalade heyecanland1rm1tlf. Ben de kendimi onlara
daha yakm goriiyorum. Dolay1s1yla sosyalizmin bilimsel olarak ad
landmlmasmda, doga bilimlerindeki o kesinlige, bu bilimlerin in
sanlan hayran b1rakan yontemine bir yaklama c;abas1 var. Mark
sizmin senin ic;in hangi yoni.i daha agir bas1yor? Bunu da cevapla
rm arasma ahrsan iyi olur. Yani Marksizm bir bilim mi sosyal bilim
olarak, yoksa moral ve politika olarak baka bir disiplin mi?
N.S.- Bence Marksizm hem b ir toplumsal bilimdir, giiniimiize
dek oluturulmu tek birleik toplumsal bilim c;abas1dir, hem de
ahlaki bir hareke ttir, toplumsal bir harekettir. Ha tta toplumsal bi
lim olmadan once b ir ahlaktir, bir etik ilkesidir. Marx'm biitiin bi
limsel seriivenine ve c;abasma yol gosteren ve ona balang1c; noktas1
olan temel kabul udur gibi geliyor bana: Ezilenlerin ve somiirii
lenlerin yanmda olmak. Bir ayrmt1, (onu unu tabilirim kendi konu
mam ic;inde): Kapital'in Marx tarafmdan Darwin'e ithaf edilmek is
tenmesi diye bir ey dogru degil. Burada ben Ahmet Tonak'i gorii
yorum, o bu konunun uzmarndir . Yaz1s1 da var, belki tart1malar
Sirasmda soz ahr ve konuya ac;1khk ge tirir.
K.B.- Kapital'in Rusya'da yaymlanmas1 ile ilgili olarak yazm1
oldugu mektuplamay1 biliyorsun. Diiiincesini doga bilimlerine
ne kadar yaklatird1gm1, kendi ac;1klamasmm aslmda doga bilimle
rindekine benzer bir ac;1klama oldugu iizerindeki 1sran ...
N.5.- 0 ununla ilgili diye diiiiniiyorum b e n : Marx, bir top
lumsal bilimci olarak bilimlerin gene! standartlarma uyma konu
sunda azami c;aba gos termitir.
K.B.- ite felaket burada ! Yani bir sosyal bilimi doga bilimleri
nin arkasma takmak, bunun sosyal bilimler ic;in hie; de hayirh ol
mad1g1 soyleniyor. Benim tart1mak istedigim bu, daha dogrusu,
sana sormak istedigim bu. Tabii ki o zamanm yi.ikselen bilimleri
doga bilimleri, dolay1s1yla da sosyal bilimler de kafasm1 o tarafa c;e
viriyor ve b iz de keke onlar gibi olsak ne kadar giizel c;ah1yor fi
zikc;iler, bizim de keke hakikatlerimiz onlar gibi tart1Ilmaz olsa
gibi bir dilek var. Bu dilegi anlamamak miimkiin degil.
N. S.- Marx'ta boyle bir dilek oldugunu sanm1yorum. Bu fizige
benzetme vs., bu daha ziyade toplumun doganmkilerden farkh ha
reke t yasalarm1 kefetme ve formi.ile etme c;abasm1 temsil eder.
YuzYrL BiTERKEN SosYAL BiLiMLERDE BuYuK TEoRiLER i9

Arna toplurnun hareket yasalannm, doganm hareket yasalarmdan


nitelike farkh oldugu, yine Marksizrnin on kabullerinden birisidir.
Dolay1s1yla toplurnsal bilirnleri doga bilirnleri iinde rnassetrne a
bas1, gi.idi.isi.i hibir ekilde Marksizrne atfedilrnez. Marksizrn iin
de ortaya 1kan birtak1rn deforrnasyonlara atfedilebilir. Stalinizrne,
Lissenkoculuga vs. Arna bunlar bence, Marksizrni uygulayarak de
gil, Marksizrnin ilkelerini igneyerek ortaya 1krn1 kurarnlardu.
Oraya fusat bulursak geliriz. Bugi.inki.i toplantmm konusuna ili
kin en ayrmt1h a9klarna bugi.inki.i ilanda 1kt1 -o ilarn okurnak isti
yorurn, birka sahrdan ibaret, bi.iyi.ik bahk oyle: "20. yiizyll1111akro
kuramlar apklayabilir mi?" Altmda unlar yer ahyor: "Makro-teoriler
gen;ekligi apklama gii<;lerini ne ol<;iide siirdiiriiyorlar? Sosyal sistemi an
lamak i<;in tek bir makro-k11ra111 yeterli mi, yoksa birbirini tamamlayan bir
dizi mikro-kuram mz olma/1?" Bu hafta sah toplanhsmda konu: "Yiiz
yll Biterke11 Sosyal Bilimlerde Biiyiik Teoriler." irndi buradan bir kere
unu 1kanyorurn; Makro-teori, rnakro-kurarn sozi.iyle bi.iyi.ik teori
sozi.i e anlarnh kullarnlrn1. irndi, bu iki kavrarn1 birbirinin yerine
ben de kullanacag1rn ve bi.iyi.ik bir sakmca gorrni.iyorum. Arna top
lurnsal bilirnler tarhrnalarma ingiliz dili ernperyalist bir biirnde
hakirn oluyor esas olarak. Biliyorsunuz, iki terirn soz konusu; bir
tanesi bi.iyi.ik teori yani grand theory, bir de bi.iyi.ik anlah var (ingi
lizce telaffuzuyla grand narrative) vs. Bir de akadernik iktisat iin
de bir rnikro-iktisat/rnakro-iktisat aynrn1 vardu, ternel tahlil birirn
lerinin olegi ile ilgili bir aynrndu bu, burada kastedilen 0 degil.
Yani toplurnsal gerekligin olabildigince geni bir alanm1 kucakla
rnaya ve teoriletirrneye yonelik abalar, soz konusu tarih yaz1c1h
g1ysa, tarihi bir bi.iti.in olarak a1klarnaya ahan kurarnsal abalar,
yoksa tarihin ve cografyanm belli bir noktasmdaki, belli bir olay1
a1klarnakla, kendini batan sm1rlayan kurarnlar degil, kastedilen
bu. irndi bu sorulara ben, k1sa k1sa kendi cevaplanrn1 aktaray1rn,
ondan soma da bu cevaplanrn1 gerekelerneye ahacag1rn. Makro
teoriler gerekligi a1klarnadaki gi.ilerini ne oli.ide si.irdi.iri.iyorlar?
Ben unu soyleyecegirn: Bi.iyi.ik teori adma lay1k tek teorik aba, tek
teorik perspektif olan Marksizrn, gerekligi a1klarna gi.ici.ini.i artan
oli.ide si.irdi.iri.iyor. 19. yi.izyilda Marksizrnin, kapitalizrnin gelirne
egilirnlerine ilikin olarak forrni.ile ettigi bi.iti.in ongori.iler bugi.in
dogrulanrn1 dururndadH. 0 anlarnda Seyfettin'den aynld1g1rn bir
noktanm altuu izeyirn. Marksizrn 19. yi.izyilda kurulrnu olrnakla
birlikte esas olarak bir 19. yi.izyil teorisi degildir, bir 20. yi.izyil teo
risidir. Bugi.inki.i di.in ya Kapital'de resrnedilen rnanzaraya ok daha
fazla uyrnaktadu ve Kapital'de forrnule edilen gelirne egilirnleri
20 SAL! TOPLANT ILARI

asil bugiin hiikiimlerini ge<irmektedir. Demek oluyor ki, makro-te


orinin hangisi olduguna, b iiyiik teorinin hangisi olduguna bagh
ai;1klama giicii sorunu. Marksizmse ai;1klama giiciinii artan oli;iide
siirduriiyor, Marksizm degilse hayu. \:iinkli i;ok daha miitevazi ol
<;iilerde birtak1m biiyiik teori form iile etme i;abalan ortaya i;1km1
tu. ite biliyorsunuz Rostow denen iktisati;mm, iktisat tarihi;isinin
bir antikomunist, komiinist olmayan bir manifestosu vard1: iktisadi
biiyiimenin aamalan. Gene i;ok teorik bir iktisati;1 olan Hicks'in bir
iktisadi tarih, bir iktisat tarihi kurma i;abas1 v ardu. Nihayet birka<;
giin once Nobel iktisat Odiihi denen sahtekarhga mazhar goriilen
( sahtekarhk diyorum, <;iinkii N obel'in v asiyetinde boyle b ir ey
yok, onu soma ihdas ettiler, adamm adm1 verdiler) Douglass
North. 0 da yine biiyiik teori kurma i;abasma girmi. Bunlar ai;1k
layam1yor bence. Bugiiniin geri;ekligini Marksizm ai;1khyor. Sosyal
sistemi anlamak ii;in tek bir makro-kuram yeterli mi? Elbette degil,
<;iinkii biiyiik teoriden kas1t zaten bireysel teorileri yonlendiren, bi
reysel teorilerin bulgulanrn sistematize eden, genelletiren bir i;aba
demektir. Yani makro-teori, bu lafi kullanacak olursak, mikro-teo
rilerin varhgm1; biiyiik teori, isterseniz bireysel teorilerin, bireysel
alan teorilerinin, tunak ii;inde "kui;iik teorilerin" varhgm1 ongerek
tirir. Ancak bunlann varhgmda anlam kazanan ve bunlara tekabiil
eden teorik i;abalardu bunlar. "Yoksa birbirini tamamlayan bir dizi
mikro-kuram m1 olmah?" - yine ilandan okuyorum. Elbette oyle ol
mah. Demin bu sorunun da cevabm1 vermi oldum. Bir dizi mikro
kuram m utlaka kendi ozerkligini korumah, ama bir b iiyiik kura
mm disip lini, yonlendiriciligi altmda sentezletirilmelidir. ii;inde
bulundugumuz yiizyilda ve gei;en yuzyilda bu dogrultuda tek an
lamh, sistema tik giriim, Marksizmin, tarihi maddeciligin temsil et
tigi giriimdir diye diiiiniiyorum. imdi, bu soylediklerimi gerek
i;elemem gerekiyor. Bu arada unu soyleyeyim: Yiizyil bi terken, fin
de siecle, post-modernizm ve post-modernizmin sosyal bilimlere
yonelttigi gene! eletiri, yani sosyal geri;ekligin bilinemeyecegi ele
tirisi, boyle bir eyi bekleyenler olabilir. Ben ahsen post-moder
nizmden nefret ediyorum, bunu bir yiizyil sonu yozlamas1 olarak
goriiyorum. 0 bak1mdan post-modernizmden soz etmek bana dii
mez. Muhtemelen bu dizinin baka oturumlannda bu konu aguhk
h olarak yer alacaktu. 0 zaman dinleyici olarak belki miidahale
ederim. Dedim ki bir 19. yiizyil teorisi degildir Mar ksizm, asil 20.
yiizy1h ai;1klamaktadu. Yiizyil biterken oyle bir soru akla gelebilir,
nitekim Seyfettin oraya temas etti. Marksizm 2 1 . yiizy1h ai;1klayabi
lir mi? Belki de 20. yiizyil formiilasyonu yalrn, 2 1 . yiizyil demek
YDZY IL BiTERKEN SosYAL B iLil\ I LERDE BDYDK TEoRiLER 21

istenmi olabilir. Ona cevab1m u: 21. yi.izy1h da a<;1klamaya devam


ederse Marksizm, bu, diinyanm felakcti olur, yani 2 1 . vlizy1l i<;inde
Marksizmin alam olan kapitalizm kendi varhgm1 devam ettirecek
olursa, kit kaynaklann yaratt1g1 eliki, bir ni.ikleer sava ihtimali,
irrasyonel milliye t<;iliklerin <;arp1mas1 vs. - bu uygarhk kendi i<;in
de <;oker. Biliyorsunuz, klasik Marksizmin onermesi kapitalizmin
yerini ka<;m1lmaz olarak sosyalizmin alacag1 degildir. Rosa Luxem
burg ve baka Marksistler kapitalizmin sonunu oyle ongormi.iler
dir: ya sosyalizm ya barbarhk. Demek ki barbarhk da bir ihtimal
dir, bir olas1hktu. imdi, 2 1 . yi.izy1lm onemli bir boli.imi.inde kapita
lizm devam edecek olursa, ni.ikleer <;agda muhtemelen barbarhk
insanhgm ak1beti olacaktu. Onun i<;in Marksizmin 21. yuzy1h a<;1k
lamaya devam etmemesini hep b eraber ummak gerekir.
imdi, bir toplumsal bilim olarak Markizm neler soyledi, ne
ler dogru <;1kt1? Bu arada unu soyleyeyim: Ben Marksizmi ongori.i
leri ve ger<;ekligin gelimesi a<;1smdan ele alacag1m, Marksizmin
ongori.ilerini ger<;ekligin gelimesi ile kar1latuacag1m. Seyfettin
farkh bir kar1latuma yapt1, Marksizmle liberalizmi kar1lat1rd1
ve Marksizmin 19. yi.izy1lda, liberalizmin 20. yi.izy1lda agu bast1g1-
m soyledi. Buna kat1lmamakla b irlikte aynca bu kar1latumanm
terimlerine de kat1lm1yorum. \:i.inki.i Marksizmin bir toplumsal bi
lim olma, hatta toplumsal bilimleri birletirme, sentezletirme iddi
as1 vard1r, yani bir list toplumsal bilimdir, toplumsal bilim olma id
dias1 vardu ama liberalizm bana gore toplumsal bilimler konulu
bir a<;1k oturumda Marksizmin kar1sma <;1kanlabilecek bir kavram
degildir. \:i.inki.i liberalizm b ir toplumsal bilim degildir. Liberalizm
bir politik ideolojidir, b ir toplumsal harekettir, bu niteligiyle birta
k1m toplumsal b ilimsel <;abalan etkilemitir kukusuz. Yani, Wall
rash'm genel denge teorisinin arkasmda liberal ideoloji ya tar. Bu,
ideolojilerin bi.i ti.in toplumsal bilimler i.izerindeki ka<;m1lmaz etkisi
ne dair bir ornektir ama liberalizmin, kapitalizmin veya toplumun
veya ekonominin veya toplumsal ger<;ekligin baka gelime egilim
lerini saptamak diye bir iddias1 yoktur ki bir toplumsal bilim olsun.
imdi, bu hareket yasalarm1 olduk<;a ti.iketici bir ekilde sualamaya
<;ahacag1m, eger iime gelmeyenlerini d1anda buakt1g1m1 iddia
edecek olursamz li.itfen bana hatirla tm, sozi.imi.i bile kesebilirsiniz.
Mant1ki bir sua izleyecegim.
Bir, sermaye birikiminin bir zorunluluk olmasi. Sermaye tarnm
geregi i.iretim ara<;lan i.izerinde ozel mi.ilkiyet demektir. Ozel mi.il
kiyet par<;ah mi.ilkiyet demektir, yani i.iretim ara<;lan i.izerinde ko
lektif b ir mi.ilkiyet, o mi.ilkiyetin ta1y1c1s1 velev ki devlet olsa bile
22 SAu ToPLANTILARI

ozel olmaktan 1kar, kolektif olur vs. Bu rekabeti gerektirir. Serma


yeler aras1 rekabet, daha bi.iyi.ik ve daha ok sermaye ki.itleleriyle i
gorme zorunlulugunu dayatu. Dolay1s1yla sermaye b irikimi, tek
tek sermayeciler iin kendini dayatan nesnel bir zorunluluktur.
Onlann kaamayacag1 bir zorunluluktur, sermaye birikiminin ka1-
rnlmazhg1 ve si.irekliligi, birinci ongori.i, fazlas1yla dogrulanm1tlf.
Schumpeter'den ok once, bir yi.izyil once kapitalizmin dina
mizminin -rekabetten kaynaklanan dinamizminin- si.irekli tekno
lojik yenilikleri, si.irekli teknolojik devrimleri beraberinde getirece
gini, bunun arkasmdaki gi.idi.ini.in rekabet iinde i.iretim maliyetle
rini k1sma di.irti.isi.i olacagm1 Marx saptam1hr. "Yarahc1 y1k1c1hk"
denen Schumpetergil kavram Marx'ta vardu.
Ui.inci.i egilim, gelime egilimi, sermayecilerin arhk deger s1z
duma gi.idi.isi.ini.in smu tarnmazhgi. Bu da fazlas1yla dogrulanm1
tu. Fabrika, rasyonel i orgi.itlenmesi ad1 altmda, ahanlarm her
saniyesinin izlendigi, oli.ildi.igi.i, saptand1g1 ve b oa giden emek
zamanmm asgariye indirilmeye ahIld1g1 bir disiplin mekarn, me
cazi anlamda bir hapishane haline gelmitir: fabrika cehennemi. Bu
konuda Braverman'in balathg1 geni bir sosyal bilim literati.iri.i de
vardu.
Dordi.inci.i egilim, sermayenin yogunlamas1 ve merkezileme
si. ite bu, aslmda serbest piyasanm fazileti konusunda liberalizmle
Marksizmin ongori.isi.ini.i, aralarmdaki nitelik farkm1 bir an iin bir
kenara koyacak olursak, liberalizmin ne kadar yarnld1gm1 ve Mark
sizmin ne kadar dogruland1gm1 ortaya koyan bir ornektir. <;:i.inki.i
bugi.in ekonominin hangi kesimini ele alacak olursarnz olun, bir
yi.izyil oncesine gore -diyelim 1 9. yi.iyila gore- piyasaya hakim
olan firma say1smm ok azald1gm1 ve bu egilimin devam ettigini
gozlemliyoruz. <;:i.inki.i rekabet daha b i.iyi.ik sermaye ki.itleleri ile i
gorme zorunlulugunu dayat1yor, buna Marksist jargonda konsant
rasyon, yani yogunlama denir. Bu arada, bu rekabet mi.icadelesin
de kaybedenler oluyor, iflas ediyorlar vs. Onlarm sermayelerine de
galipler cl koyuyor, buna da santralizasyon, yani merkezileme de
niyor. imdi bu beraberinde neyi getiriyor? Rekabet eden iktisadi
birim say1smm giderek azalmas1, yani piyasada rekabetin tam ol
mas1 halinde ortaya 1kt1g1 iddia edilen ve teorik olarak da karntla
nan birtak1m ozelliklerin arhk piyasaya atfedilememesi gibi b ir du
rum ortaya 1k1yor, yani serbest piyasa kendi olagan ileyiiyle,
kendi dinamizmiyle serbestligi b altahyor. Bugi.in art1k tam rekabet
piyasalarmdan degil, Marksistlerin tekel demeyi tercih ettigi oligo
pollerin hakim oldugu, serbest olmayan, aksak, eksik rekabet piya-
YuzY1L BiTERKE N SosYAL B iLi MLERDE BuYuK TEoRiLER 23

salarmdan bahsediyoruz, akademik iktisat da bundan bahsediyor.


Bir baka egilim, sermayenin organik birlemesinin yiikselme
si egilimi. Yani, rekabetin berabcrinde getirdigi teknoloj ik yenilik,
iiretim maliyetlerini k1sma zorunlulugu, sermayecileri iiretim siire
ci i;inde ohi emegi, yani makineleri giderek canh emek, yani i;iler
yerine ikame etmeye zorlar. Bu teorik tart1malara da yol a;tl, ;iin
kii bunun ardmdan bir bunahm teorisi geliyor. Bu da ;ok parlak
bir bi;imde dogrulanm1tlr, yani iki olgudan bahsetmek yeterlidir
bunun i;in: otomasyon ve robotik.
Altmc1 nokta, kar haddinin azalma egilimi yasasi. imdi bu te
orik tart1maya girmemek i;in unu soyleyeyim: 1 825'ten beri en
iyi kar haddindeki oynamalarla a;1klanabilecek ;evrimsel bunahm
larm, bugiin yirmiikincisini ya1yoruz. Marx yedi ila on yilda bir
;evrimsel bunahm yaamr demiti; bunun periyodisitesi toplumsal
bilimler i;in bile miimkiin oldugu ol;iide dogrulamyor.
Yedi, sm1f miicadelesinin kam1lmazhgi. Bu da pek parlak bir
ekilde dogruland1 diye diiiiniiyorum. Bugiin diinyada 19. yiizy1-
la oranla ;ok daha fazla sendika, ;ok daha fazla sendika iiyesi var,
;ok daha fazla grev yap1hyor ve c;ok daha farkh bi;imlerde, iiretim
mekanizmasma kar1 ;eitli direnme bi;imleri gosteriliyor. Sm1f
miicadelesinin ka;milmazhg1 demek, toplumsal m iicadelelerin
hepsinin sm1f miicadeleleri oldugu veya sm1f miicadelelerine indir
genebilecegi anlamma gelmez elbette.
Toplumsal kutuplamanm artmas1, bu da ;ok parlak bir bi;im
de dogrulanan bir ey. Marx, Kapital'i yazd1gmda Bat1 Avrupa'nm
belli bohimleriyle sm1rhyd1 proletaryanm, yani iktisadi zorunluluk
altmda emek gii;lerini satmak zorunda olan insanlar kiimesinin
kaplad1g1 alan. Proletarya yiiz binlerle ifade ediliyordu, bugiin
diinya ;apmda yiiz milyonlarla ifade ediliyor, belki de milyarlarla.
Emegin nesnel toplumsallamas1 egilimi. Bu u anlama geliyor
mant1ki ve tarihi olarak: Rekabet, piyasada ;ok say1da firmanm,
;ok say1da karar biriminin rekabet etmesi ;er;evesinde balar, ama
geliim, demin soziinii ettigim gelime egilimlerinden ;1karsanabi
lecegi gibi yogunlama, merkezileme, bu birimlerin say1smm gi
derek azalmas1, dolay1s1yla birimlerin ;apmm giderek biiyiimesi
yoniindedir. Birimlerin ;apmm bi.iyiimesi, o birimler i;inde piyasa
nm da ilga edilmesi, ammas1 anlamma gelir. Yani eskiden piyasa
arac1hg1 ile miibadele edilen birtak1m iiretim ara;lan, yani filanca
fabrika, mesela otomobil fabrikas1, otomobilin filanca par;asm1
baka bir bireysel sermayeciden ah yor -piyasa arac1hg1yla satm ah
yor-, iiretim birimleri biiyiidiik;e bu siire; tersine doniiyor. Bu, ay-
SAU ToPLANTILARI

rn iktisadi birimin i;inde -ayrn fiziksel fabrika binas1 i;inde olmas1


art degil- yap1hr hale geliyor. Bu emek surecinin, uretim surecinin
onemli kesimlerinin piyasanm etki alarn d1ma ;1kmas1 ve firma i;i
planlama konusu olmas1 anlamma gelmektedir. Nitekim piyasanm
etki ,darn bu gun eskisine oranla ;ok daha daralm1tu. Piyasa d11
ahverilerin, mubadele diyemeyecegimiz ilemlerin, ahverilerin
alarn bu gun ;ok daha gelimitir.
Onuncu ve son gelime egilimi: iktisadi bunahmlarm ka;mil
mazhgi. Bu teleolojik bir onerme degildir. Yani Marx 'ta, kapi ta
lizmde iktisadi bunahmlar ;1kar, ;unku kapitalizmin y1kilmas1 la
z1mdu, iktisadi bunahmlar da kapi talizmin y1kilmasm1 haz1rlayan
bir faktordur eklinde bir muhakemeye rastlayamazsm1z. Dogru
dan dogruya sermayenin gene! egilimlerinden ortaya ;1kilarak ge
litirilmi bir argumantasyon konusudur. Bu argumantasyon yan
h olabilir, bilimsel olarak yanhlanabilir, bu argumantasyonun ;e
itli yorumlan olabilir. Nitekim Marksizm bir dogma ya da bir din
degil, bir bilim alarn oldugu i;in, iktisadi bunahmlann nedensellik
leri uzerine Marksistler arasmda say1s1z tart1ma olmutur, ama
pratik ger;ek diye bakt1g1m1zda iktisadi bunahmm altmda ya tan
asil nedensellik ister am uretim olsun, ister eksik tuketim olsun
veya bu ikisinin veya baka faktorlerin bir bileimi olsun fark et
mez. iktisadi bunahmlarm ka;milmaz olarak tekrar ettigi yolunda,
demin rakamm1 soyledim, 182S'ten beri yirmiiki tane am uretim
bunahm1 yaanm1 durumda. imdi herhalde toparlamam gereki
yor. Toplarken, son Nobel iktisat odulunu kazanm1 olan Douglass
North'a at1f yapmak istiyorum. Bir ikincil kaynaktan ogrendigime
gore North, bir "bu yuk teori" kurma ;abas1 i;ine girmi, bu teorinin
i;ine Marksizmin i;gorulerinin ;ogunu alm1, ama temel tahlil biri
mi, neoklasik bir iktisat tarih;isinden beklenebilecegi gibi bireyler
mi. Bu, elbe tte, "buyuk teori" kurma ;abasma girmi Gerschenk
ron, Hicka, Rostow vb. meslektalan dahil olmak uzere, anlailu
bir ey. Esas yap1t1 "Structure an d Change in Economic History",
yani "iktisat Tarihinde Yap1 ve Degime." Kitabmda unu soylemi:
"The Marxian framework is the most powerful of the existing state
ments of secular change. . . Uzun vadeli gelime konusunda mev
cut a;1klamalar i;inde Marks;1 ;er;eve en gu;lusiidur. Devam edi
yor: " precisely because it includes all of the elements left out of
the neoclassical framework: " Tam da neoklasik ;er;evenin d1m
da buakilm1 olan ogelerin hepsini kapsad1g1 i;in. Bu ogeler unlar:
.. .ins titutions, property rights, the state and ideology. " Kurumlar,
mulkiyet haklan, devlet ve ideoloji. Marksizmin, "buyuk teori" kur-
Yi.izY I L BiTERKEN SosYAL BiLi M LERDE Bi.iYUK TEoRiLER 25

m a <;abasma yon veren, tarihl maddeciliktir. Tarihl maddecilik, bi


zatihi, siyaset biliminin, antropolojinin, sosyolojinin vb., birbirin
den kopuk ele almamayacag1 kabuhinden yola <;1kar. Marksizmin,
<;agda gelimeleri yorumlamakta bir baans1 varsa, ki vardu ben
ce, bu b aan, tam da, baka " b iiyiik teori" kurma <; abalarmm,
North'un da soyledigi gibi, ihmal ettigi, ama her sagduyulu zihnin
ihmal etmeye gelmedigini teslim edecegi, devle t gibi, ideoloji gibi,
miilkiyet ilikileri gibi, kurumlar gibi faktorleri bu metodolojik ilke
sayesinde ihmal etmemesine b aglanabilir. imdilik teekkiir ede
rim.
S.G.- Ben devam edeyim mi, yoksa ... ?
K. B . - <:;:ok is tekliysen, devam et.
S.G.- S1cag1 s1cagma biz iktisat<;1lar
K.B.- Ben buna pek taraftar degilim, neden oldugunu soyleye
yim; <;iinkii . . .
N.5.- <:;:iinkii sen iktisat<;1 degilsin.
K. B.- Evet, iktisat<;i degilim, fakat -herhalde Seyfi de sana kar1
<;1kacak, b azilan da kar1 <;1k1yor, bu konuda yazanlar da var
Marx'm kuram1 iktisattan olumu degil, Marksizm sadece iktisat
olsayd1, herhalde imdiye kadar bu kadar konuulmazdi. imdi
ben Nail'in soylediklerine biraz degineyim: iktisat tarafm1 giizel
anlattm, Nobel odiihinden de aynca almtilar yaparak, fakat obiir
taraflan bence biraz h1zh ge<;tin! Sarnyorum, sm1fsal savam ka<;1-
rnlmazhg1 bir kere bilimsel bir onerme degildir. Marx fabrikalarm
bir hapisane oldugunu yazar. Kapital'de Manchester'i anlatmas1
hepimizi duygulandnr. Bu, bilim degildir. Fabrikanm hapishane
olmasi. Bir bilim adam1 fabrika udur, boyu u kadardu, eni u ka
dardu, i<;inde de u kadar desibel giiriilhi vardu diye anlatu. Arna
Marx oyle soylememitir. Marx, <;ocuklarm nasil madenlerde ve
fabrikalarda <;ahtmld1gm1 soylemitir. Bence bu bak1mdan, iyi an
lam1yla biiyiik bir moralisttir. Marksizme bu anlamda bilim demek
ve onun bilimselliginin altm1 <;izmeye benim gonliim el vermiyor.
Marx'1 ozellikle bilim alanma davet etmek ve biitiin anlatm1 oldu
gunu bilimsel olarak nitelendirmek ve ozellikle "bakm bu yiizyilda
da bunlar karntland1" demek bence, Marx' a biraz haks1zhktu. Bura
da "olmas1 gereken"le ilgili yazan Marx'1 unutmak var. Ben de en
b ata onu soylemek istedim. Yani bir bak1ma teleolojik yorumdan
ka<;mak ve tamamen o olgularla smulamak. Eski Yunan "en iyi re
jim nedir?"i konuuyordu. Bence bu soruya donmek iyidir. <:;:iinkii
hakh bir sorudur. Bu soru biitiin toplumsal bilimlerin, ozellikle 19.
yiizyildan soma ka<;hklan bir soru. Tamamen bilimsel ya da bilim-
SALI TorLANTILARI

ci bir anlay1la ka;t1klan bir soru. Deger yarg1smda bulunmamak.


Hangisi iyi, hangi rej im iyidir, hangi rej im koti.idiir sorusundan
ka;mak. Bu yakla1m tabii ki tarih;ilerde de var. Marc Bloch, "Ro
bespierreciler, anti-Robespierreciler, aramzda anlam, Robespierre
kim, onu bize anlatm" diyordu. Boyle tarih olabilir mi? Biz Robes
pierre'in i.izerinde bir deger yarg1s1 ileri si.irmeden bir Robespierre
anlatamay1z.
N. S.- Dogru, ideal bir toplum ozleminden yola ;1kmak bence
yalm bir ey degil. 0 anlamda Marx, bi.itiin i.itopik komi.inizmlerin
miras;1s1du, yani anarizmle Marksizmin devletsiz, smifs1z, somii
ri.isi.iz bir toplum idealini paylau. Ben de konumama balarken
zaten Marksizmin biitiin bilimsel ;abasmm b amda bir ahlaki etik
tercih bulundugunu
K. B.- imdi, ben bilmem dogru mu anlad1m? Bi.iti.in bu bilim
selligin yanm da bu da var gibi, yani belirleyici bir etken degil, ama
bu da var gibi.
N.S.- Aradaki fark u: Marx'm d1mdaki, komi.inizm, sosya
lizm, smifs1z toplum ozlemcilerinin, ii topik sosyalistlerin, sosya
lizm tasanmlan insanlan ikna ederek ger;ekletirilmesi di.ii.ini.ilen
bir projeden ibaretken, Marx bunun bilimsel dayanaklanm da gos
termeye ;ahm1tu.
N.S.- Bu, onun i.isti.inli.igiidi.ir.
K. B . - Smif miicadelesinin ka;m1lmazhgmm neresi bilimseldir
toplumsal bilimlere gore? Ben bunun cevabm1 isterim. Neresi bu
nun olgulardan hareket ederek v anlm1 bir kanaattir, bir onerme
dir veya bir ongori.idi.ir? Bilmsellikle hi;bir ilgisi yoktur, smif sava
mm ka;m1lmazhgmm.
N. S.- Smif savamm ka;m1lmazhg1 onermesine bilimlerin bi.i
ti.in ilkelerine ve kurallarma uyularak vanlm1tu.
K . B . - Burada soylenen olan degiL olgu degil, olmas1 gereken
dir. Marx bundan ka;mam1, bu onun biiyiikli.igi.i bence. Ben
Marksizmin bilimsel olarak tamamen toplumsal bilimlerin i;ine so
kulmasmm gerektigini, aynca 19. yi.izy1lm toplumsal bilim anlay1-
mm, yani fizik bilimleri taklit eden bir bilim anlay1mm i;ine so
kulmasmm da, yanh oldugunu d iii.iniiyorum.
N.S.- Arna boyle bir ey yok.
K.B.- Soma bir konu; Marx ' m hakh oldugu konuuldu. Ancak
Marx mesela, insan haklan konusunda yamlm1tu. C:: iinkii Frans1z
devriminden gelen insan haklanm yalm anlam1tu.
N.S . - Nas1l mesela?
K. B.- u ekilde anlam1tu: Bi.iti.in bu insan haklan soziinde
YuzYIL BiTERKEN SosYAL BiLiMLERDE BDYUK TEoRiLER 27

hahscdilen insanm tamamen soyut bir insan oldugunu, ayaklannm


ycrc basmad1gm1, dolay1s1yla boyle bir insan hakkmda bahsedile
m cyccegini soylemitir. Marx'm bu yorumu Frans1z Devrimi'nde

kar1 devrimcilerin, Maistre'm, Burke'iin analizleriylc de epeyce a


k1m1tu. Maalesef, Burke de Maistre de benzer eyler soyliiyordu.
"Ben gezdim" diyordu Maistre, "ingiliz'e rastlad1m, italyan'a rastla
d1m, Alman'a rastlad1m, hi insana rastlamad1m" Marx da bu soz
lcri hatulatiyordu: " Ben gezdim, koylii gordiim, ii gordtim, kapi
talist gordiim, burjuva gordiim, ama insana rastlamad1m" Bakm
nc kadar benzerlik var.
N.5.- Marx hibir yerde boy le bir ey soylemi olamaz.
K.B.- Nerede soylemi olamaz?
N.5.- Yani, "Ben bir yere gittim, orada hi insan gormedim,
koylii gordiim
K .B.- Hayu, ben onu Maistre soylemitir diyorum.
N.5.- Marx da boy le soylemitir demedin mi?
K.B.- Marx' m insan haklarma y akla1m1 da bunu hatulatiyor
diyorum. insanm yerine soyut bir insandan bahsetmenin anlams1z
oldugunu, onun yerine ayaklan yere b asan ii sm1fmdan bahset
mek gerektigini soylemez mi? Bunu da m1 soylemedi?
N.5.- Hayu, soylemez, iinkii. ...
K .B. - Ne soyler? insan haklarm1 kabul eder mi peki Marx?
N.5.- Neyse, gelecek sua oraya. imdi ben unu soyleyeyim:
insan haklarmm Frans1z Devrimi'yle bir b iihin olarak, Aydmlanma
ak1m1 iinde soyut olarak ele almd1g1 dogrudur. Marx'm bu yonde
yonelttigi eletiri de dogrudur. Arna insan haklarmm soyut olarak
ele almd1gmda ister istemez ozgiirhiklerin smus1zhg1 idealine gol
ge diiiiriilmii olacag1 yolunda bir sap tamas1 vardu Marx'm ve bu
da dogrudur.
5.G. - Ben devam edebilir miyim?
K.B.- Olur, tabii.
5.G.- Nail izin verirse, u listesi olduka sistematik ve ok iyi
hazulanm1 bir liste, oradan suayla gitmenin biiyiik pedagojik ya
ran var, ben not almad1m, ama nasil olsa Nail bana verir diye dii
iindiim.
K.B.- iktisattan gidiyoruz yani ...
5.G.- Nail diyor ki: "Marksizmin ongoriileri bugiin de, en azm
dan imdilik gereklemitir, gereklemektedir. Demek ki hala
a1klay1c1 giicii olan, biiyiik teori olarak yegane teoridir." imdi bu
sisteme girmeden once genelde birka ey soylemek istiyorum. Bir
kere Nail u konuda hakh: "Biiyiik teori olarak Marksizmle libera-
SAU ToPLANTILARI

lizmi ayrn kefeye koymamak gerekir," diyor, ki buna hak veriyo


rum. Ben de zaten belki yeterince a1klay1c1 olamad1m. Liberaliz
min iistiinhigii varsa, bu iishinhigii b iiyiik teori olmamasmdan
kaynaklarnyor demek istedim. Yani liberalizm, Marksizm kadar
toplumu ve tarihi bir biihin olarak a1klama iddiasmda olmayan
bir teoriydi, belki bugiin onun iin ok daha az eletiriye ta bi bir te
ori olabilir ve yarnlmalan -Marksizm kadar iddiac1 olmad1g1 iin
daha az say1da olabilecektir. Bu b ak1mdan dogru, belki de tek bii
yiik teori hakikaten Marksizm ve bugiin de onun ic;in en ok Mark
sizmden soz ediyoruz kam1lmaz olarak, iinkii konu boyle kon
mu vaziyette.
N.5.- Ben bir de, liberalizm teori degildir dedim.
S.G.- Onu imdi tart1mayahm; ideolojidir ve ideoloji olarak te
orileri etkilemitir, kuramlan etkilemitir. Bu biraz fazla akademik
bir tart1ma olacak, bunu buakahm bir yana, Marksizmin a1klama
giicii iddialarma gelmek istiyorum. Buradaki ongoriilerin bir k1sm1
dogrudur, ama bu genel bir teoriyi hakh 1kartu m1? Birtak1m on
goriiler ise bana gore gereklememitir. Dolay1s1yla, zaten birka
tane ongoriisii gereklememi bir teoriye hala geerliligi olan bir
biiyiik teori, yani toplumun him devinimini, a1klama g iiciine sa
hip bir teori olarak adlanduabilir miyiz?
K.B.- Fakat b urada ben bir ciimle soyleyeyim istersen; ben ikti
sat1 degilim, ama Marx'm biihin bunlan anlatuken derdi, sadece o
mekanizmay1 anlatmak degil. Amacmm biihin bunlan sm1f sava1-
na ve devrime baglamak oldugunu unutmadan konumak laz1m.
S.G.- Arna Nail bunu reddediyor.
K.B.- Eger dogru 1kt1ysa veya dogrularnyorsa, o zaman sm1f
savamm ve devrimin de dogru 1kmas1 lazrm. Kat1hr m1sm bilmi
yorum, ama Marx'm sadece mevcut iktisadi yap1y1 analiz edip b1-
rakmak gibi bir derdi yoktu ve b unu tamamen politik bir projeye
b aglamak istiyordu. 0 halde b iihin bu hakhhk yanmda politik
plandaki hakhhg1 da getirmi olmas1 laz1m, en azmdan ben oyle
d iiiiniiyorum, yani bu boyle hakhysa politik sonularmm da orta
da olmas1 laz1m. Var m1 oyle bir ey? Yok herhalde.
N.5.- Var, var.
K.B.- Ben gormedim.
S.G.- Peki, ona Nail cevap verecek herhalde. Sermaye birikimi
zorunlulugu, ongoriisii dogru 1km1tu, dedi. Dogrudur, iinkii
hala rekabet vardu. Sermaye birikimi bu nedenle zorunludur. Libe
ralizmin soyledigi bundan farkh degildir. Dolay1s1yla, bu ongorii
ok genelgeer bir ongoriidiir. ikincisi, s iirekli teknolojik devrimler
YuzYIL BiTERKEN SosYAL BiLiM LERDE BuYuK TEoRiLER 29

l'gilimi, i.iretim maliyetlerini k1sma, bu da piyasa rekabetinin yarat


L 1 g1 bir egilimdir. Bu da b ana gore dogrudur, genelgec;er bir egilim
dir . Liberalizmde de bu ongori.i v ardu. Oc;i.inci.isi.i, sermayecilerin
,utik deger s1zduma husmm smu tammazhgi. imdi bu artik deger
meselesi bizi c;ok uzun teorik tartimalara goh iri.ir diye korkuyo
rum, c;i.inki.i biliyorsunuz Marx 'm temelinde bir emek deger kuram1
vardu.
N. S.- Marx'm inkan de, bover.
S.G.- Peki o zaman, Nail bu tavizi verdigine gore, bu da keza
,1ym ekilde, rekabetin getirdigi b ir zorunluluktur. Aym zamanda
da sermayedarm kazanc; ic;gi.idi.isi.i vardu, ama kanm maksimize
l'demeyen bir sermaye, bir firma rekabette giderek geri diiecegi ve
sonunda da yok olacagm1 bildigi ic;in, hie; kukusuz bu egilim de
gene c;ok ortak bir egilimdir. Bu ongori.ini.in de dogrulanm1 olmas1
ille de Marx'm c;ok bi.iyi.ik bir ongori.ide bulunmu oldugunu bize
kamtlamaz. [)ordi.inci.isi.i, sermayenin yogunlamas1 ve merkezile
mesi. Zaten buradan itibaren Ma rksizmin ozgi.in ongori.ileri b ah
yor ve buradan itibaren de bence tartima b ahyor. imdi sermaye
nin yogunlamas1 ve merkezilemesi meselesinde, mi.ilksi.izletirme
meselesinde, ben bir y1gm ornek verebilirim. Gi.ini.imi.izde, biliyo
ruz ki, orta ve ki.ic;i.ik olc;ekli firmalarda bi.iyi.ik bir patlama var, bir
c;ok kuramcmm; iktisatc;mm, bir i.ilkenin ekonomisinin gi.ici.ini.i ve
dinamizmini de bu orta ve ki.ic;i.ik olc;ekli firmalarm oluturduguna
dair b ulgulan var, iddialan var, ac;1klamalan var, istatistikler var,
vs. Bir yanda b az1 sanayi dallarmda c;ok ciddi bir yogunlama ve
merkezileme yaamyorken, baka sanayi dallarmda, hatta yeni sa
nayi dallarmda, c;i.inki.i unutmayahm
N.S.- Hatta degil, yeni oldugu ic;in zaten orada daha az var.
S.G.- Neyse, polemik yapmayahm. Nail, ileride ister istemez
bunlar da yogunlaacak ve merkezileecek, diyor. Arna bugi.ini.in
gerc;egi, yani 150 y1ldu, 200 y1ld1r baz1 i.ilkelerde kapitalizm var ve
si.irekli yeni mal i.iretimi soz konusu, yeni hizmetler soz konusu ve
bunlar ille de bi.iyi.ik olc;ekli firmalarda giderek sermayenin yogun
latig1, temerki.iz ettigi firmalarda yap1lacak diye de bir kural yok,
bunun aksini kamtlayan da bir gelime var. Birtak1m daha klasik
dallarda bu yaamrken, obi.ir dallarda, Nail, "SO y1l soma gorecek
sin, aym ey olacak, diyor. Belki, ama bugi.inkii gerc;ek bu. Beinci
si, sermayenin organik bileiminin yi.ikselmesi. Tabii Nail iine ge
len ornekleri verdi, otomotiv sanayiindeki robotlama dedi. Ben de
bilgisayar, ozellikle bilgisayar programmda soft-ware sanayiini or
nek vereyim; 'Ya80-90 egitilmi insan emegidir. Giderek ekonomiler-
30 SAL! TOPLANTILARI

de hizmet sektorii daha biiyiik pay ahyor. Hizmet sektorii insan


emegine dayarnr. Reklamc1hk; ite giderek pay1 biiyiiyen bir sek
tor. Kulland1g1 nedir? Bir bilgisayar, bir masa, bir sandalye
N.5.- Sen, bankac1hkta bilgisayarlamanm ne kadar insarn isiz
buakt1gm1 biliyor musun?
S.G.- Biliyorum, hi<; merak etme, biliyorum, art1 ben birtak1m
sanayi ornekleri veriyorum, o kar1 ornekleri veriyor, yani unu de
mek istiyor.
N. S.- Seyfettin, hitfen! Hizmetlerden bahsetmeye balayan sen-
sin.
S.G.- Ben, baz1 istisnalan d1mda dedim.
N.5.- Dedin ki "Hizmetler diye bir alan var. Burada canh eme
gin katk1s1 <;ok biiyiik. Ben de diyorum ki bir hizmet alarn olan
bankac1hkta bile
S.G.- Ben hizmet alanlannda derken, baz1 istisnalar hari<; de
dim.
N.5.- Bankac1hk istisna m1?
S.G.- istisnalardan bir tanesi, turizm keza gittik<;e
jzLEYjCj- ite liberalizm demek bu, demagoji demek, kusura
bakmaym ama ...
S.G.- imdi sonu<; olarak bu sermayenin organik bileimi haki
katen yogunla1yor mu, yogunlam1yor mu meselesi <;ok tart1ma
ya a<;1k bir mesele. Aynca yine Nail'iil dikkatini una <;ekmek gere
kir; sermayenin yogunlamas1 derken nasil ol<;ecegiz? imdi b ura
da biraz belki saf bir iktisadi konuya giriyorum, eger bir sermaye
nin yogunlamasm1 baka ol<;ii birimlerimiz olmad1gma gore, para
birimiyle, ol<;eceksek hi<; kukusuz, iicretlerin reel olarak yiiksel
mesinin sermayenin organik b ileiminin deger olarak onun iiste
sinden gelebilecegi, yani iicretin reel olarak daha h1zh artacag1 pek
<;ok sanayi dah ve gelimeyi de soyleyebiliriz. Dolay1s1yla, organik
bileim ...
N.5.- Reel iicretlerin yiikselmesi, organik bileimin gelime yo
nii konusunda hi<;bir fikir vermez.
S. G.- KarIlatumah olarak verir.
N.S.- Vermez, <;iinkii reel iicret, bir iicret mallan tomanna gore
tarnmlanacak bir eydir. insanlarm refah1 artabilir, fakat teknolojik
gelime sayesinde o refah1 oluturan hiketim mallarmm degeri
diihigii i<;in...
S.G.- Sen b ana unu soyleyebilir misin? Organik bileimi nasil
ol<;ecegiz?
N.5.- Makine bama diien ic;i mesela, toplam iiretim maliyet-
YUZYIL BiTERKEN SOSYAL B iLiMLERDE Bi.iYUK TEORiLER 31
leri iinde iilige odenen pay
S.G.- Tamam, o a1dan bakhg1m1z zaman ille de bir sanayi da
lmda organik bileiminin yi.ikseldigini iddia edemezsin, i.inki.i reel
iicretler daha h1zh arhyorsa, organik b ileiminde senin soyledigin
gibi makine bama insan say1s1 azalsa dahi pekala o makine fark1-
nm degeriyle i.icretlere odenen deger arasmda ikincinin lehine bir
gelime olabilir, bu gelime de b i rtak1m sanayi dallannda olabil
mektedir.
N. S.- Gene! egilim, reel i.icretlerin yi.ikselmesine ragmen orga
n ik bileimin yi.ikselmesi yoni.inde.
S.G. - Peki, kar haddinin azalma egilimi? Buna da hi ka tilm1-
yorum, i.inki.i kar haddinin dalgalanmalara bagh olarak azald1g1,
yi.ikseldigi donemler vardir. Kar h addini ekonomide bir bi.iti.in ola
rak olmenin zorlugu bir yana, ok gene! trendier olarak ele ahr
sak, elbette kar haddinin azald1g1 donemler, bunahma girdigi si.i
reler vardu. Bu si.irelerden 1k1ta kar haddinin yeniden yi.iksel
me trendleri vardu. imdi bir bi.iti.in olarak 1 850'lerden bu gi.ine ba
karsak, o zamanlar kar haddi ortalama %10'du, bugi.in %5 'e di.i
mi.iti.ir, yarm % l ' e di.iecektir, boyle bir trendin varhgm1 ben gor
mi.iyorum. Burada istedigimiz kadar tart1ahm, rakamlarla konu
mak laz1m, ama hibir kabul edilebilir aratumada, tarihi bir ista
tistik aratumasmda gormedim b oy le bir iddianm kamtm1, ama ya
mlm1 olabilirim. Bir gosteren olursa yamld1g1m1 kabul etmeye ha
zmm. Kar haddi si.irekli di.ii.iyor, b u da bence dogru degil. Sm1f
mi.icadelesinin kamilmazhg1 bu, iktisadi bir konu degil. Ben za ten
sm1f mi.icadelesiyle ilgili olarak Marx'm kurammda 19. yi.izy1h ve
20. yi.izy1h onemli oli.ide a1klad1g1 konusunda Ki.irat'a katilm1yo
rum, ama sm1f mi.icadelesinin kamilmazhg1 u a1dan dogrudur:
Sm1flar varsa, Marx ' m tammlad1g1 anlamda, klasik anlamda sm1f
lar varsa, sm1f mi.icadelesi de kamilmazdu. Dogrudur, bunu da
teslim ettik. Benim soylemeye ahtig1m, 2 1 . yi.izyila girerken geli
mi Bah toplumlarmda, o klasik anlam1yla sm1flar yava yava yok
oluyorlar. Biz; sadece i.icretliler ogald1, onun iin Marx'm ongoru
si.i de dogruland1, deme hakkma da sahip degiliz. 19. V? 20. yi.izyil
da i.icretli dedigimiz insanla 2 1 . yi.izyila girerken i.icretli dedigimiz
insanlar arasmda ok ciddi farkhlamalar olmutur; kald1 ki bu i.ic
retli dedigimiz insanlarda bir baka gelime soz konusu, Nail onu
es geti, giderek daha fazla sermaye pay1 sahibi olmaktadular. Bu
gi.in Amerika'da ahanlarm herhalde yansma yakm1 az veya ok
sermaye, hisse senedi sahibidir. Bu gelime tabii ok ilgintir. Nasil
bir manzarayla karilaacag1z on yil, yirmi yil soma bilmiyorum,
32 SAU TOPLANTILARI

ama biraz da paradoksal olarak u anda eski sosyalist ekonomiler


de, yani geni devlet miilkiyetinden liberal ekonomiye gemeye a
han iilkelerde bu hisse sahibi olma oram ok daha yiiksek ve yiik
sek olma egilimi gosteriyor, iinkii ozelletirmenin bir yolu olarak
biitiin halka veya oncelikli olarak ahanlara ok diiiik fiyatla dev
let miilkiyetindeki sermayeyi dag1t1yorlar. imdi bu a1dan da
Marx'm ongoriisiinii biraz yumuatabiliriz diye di:iiiniiyorum.
N.5.- Ben, bunlar bir avu elde temerkiiz edecek diyorum, ne
dersin sen?
S.G.- u anda oyle degil. Bir donem boyleydi, Ford olay1 ya da
daha biiyiik konglomeralar. Arna bugiin en gelimi iilkelerde; Ja
ponya, Amerika, ama b ata Amerika olmak iizere, bir baka trend
olumaya balad1 aksine. brnegin diinyanm ikinci biiyiik havayolu
irketi United Airlines'm ogunluk hissesi ahanlara geti. Bu son
giinlerin en biiyiik hisse devri oldugu iin soyliiyorum. Bu am
merkezilemi ve her eyi kendi iinde yapmaya ahan, bu yap1-
nm dag1tilmas1 ve sanayi anlammdaki i boliimiiniin daha ilk ba
larda oldugu gibi yaygmlatmlmas1 egilimiyle de kar1 kar1yay1z.
Bence bugiin aslmda biiyiik, mega firma tutkusu veya utkusu nere
deyse iflas etmek iizeredir, iflas e tmeye balam1tir. Gene burada
tersine bir trendden soz etmek miimkiindiir. Piyasanm giderek yok
olmas1 degil, aksine kar1 yonde de egilimler ve giiler vardu. ikti
sadi bunahmlarm kamilmazhg1, evet, dogrudur. iktisadi bunahm
lar periyodik olarak gelmektedir. Nail teleolojik degildir Marksizm
dedi. Bence temel tart1ma burada; Marksizm hakikaten teleolojik
degilse, o zaman k1smen Nail hakhdu. Bu ongoriilerin b ir k1sm1
gereklememi olsa bile Marksizme belki de daha farkh bir gozle
bakmak zorunday1z, ama ben teleolojik olduguna inamyorum ve
teleolojik olmas1 da bana gore iktisadi bunahmlarm kamilmazh
g1yla ilgiliydi, iinkii Marx bu bunahmlarm giderek iddetlenecegi
konusunda bir ongoriiye sahipti. Ben Nail kadar Marksizmin uz
manr degilim, ama yamhyorsam soylesin. Marx bu bunahmlarm
giderek iddetlenecegini soyliiyordu; bu iddetlenme sonucunda
du ki zaten yeni b ir diizenin, kapitalizmin bitecegini iddia ediyor
du. Belki Komiinist Manifesto'yu yazan Marx'la, 1 848 yilmdaki
Marx'la, 1 860'larda Kapital'in art1k son boliimlerini yazmakta olan
Marx arasmda bir diiiince farkhhg1 olmu olabilir. 1 848 yilmdaki
Komiinist Manifesto'nun o teleolojik boyutunu Marx belki terk et
mi olabilir, ama Komiinist Manifesto'nun Marx'm teleolojik oldu
,
gunu hi kimse yads1yamaz. Birbirini kamilmaz olarak takip eden
iiretim tarzlan teorisini ve dolay1s1yla da kapitalizmden soma ka1-
Yu zYrL BiTERKEN SosY AL BiLiMLERDE BuYuK TEoRiLER 33

n dmaz olarak komiinizmin gelecegini ben okudugumu <;ok iyi ha


l 1 rhyorum, yamld1g1m1 da sanm1yorum. Keke Komiinist Manifes
lo'yu da yarnm1zda getirseydik.
N. S.- Birinin vardu, veya kiihiphanedeyiz, ama bu Yap1 Kre
di'nin kiitiiphanesinde olmaz y a . Bir atifta bulundun, Marksizm
konusunda uzmanhg1 iizerime almak istemiyorum, ama yani,
Marksizme sahip <;1kan, en azmdan bu masada ben oldugum i<;in,
liakalan var galiba salonda, bilmiyorum.
K.B.- Marksizme sahip <;1krnak degil, yanh anlama, ben Mark
. ist degilim dedim. Marx'm . . .
N. S.- Aym ey olmuyor mu?
K. B . - Ben Marx 'a deger verirken seninle benim aym yerden
bakmad1g1m1z1 soylemek istedim. Sen bir bilimadam1 olarak bak
maya <;ah1yorsun, ben bir moralist olarak. Sen soyledin, "Fabrika
hapisanedir," diyen bir adam bilim adam1 olamaz.
N. S.- Olur.
K. B . - Olamaz.
N. S.- Ni ye olmasm?
K.B.- "Fabrika hapisanedir," diyen bir bilimadam1 olamaz, da
ha dogrusu, bilim adam1 "Fabrika hapisanedir," demez; oyle diizel
teyim.
S .G.- Manifesto'yu merak ediyorum Nail, hakikaten soyleme
mi mi Marx?
N. S.- Komiinizmin ka<;milmaz olarak gelmesi filan di ye bir ey
yok. imdi Kiirat . . .
K.B.- N e var? Yani barbarhk var, biraz once soyledigim gibi ,
yani barbarhkla komiinizm, siz se<;in ikisinden birini diyorlar.
N. S.- Hayu, barbarhkla komiinizm degil.
K.B.- Barbarhk ya da komiinizm, ben dogru anhyorum.
N.S.- Demek ki ka<;milmaz degilmi komiinizm.
K.B.- Barbarhk se<;enegi var, en azmdan barbarizm
N. S.- Oyle bir se<;enek varm1 demek ki. Fabrika hapisanedir,
demekten ibaret kalsayd1, bu bir gazetecilik olurdu, bir betimleme
olurdu, ama fabrikanm hapisane olmasma yol a<;an gelime egilim
lerini nedensellikleri i<;inde saptam1sa, o bir bilim adam1du.
K.B.- Fakat bir <;ocugu 13 yamda, 1 1 yamda maden ocagmda
t;ahtirmanm hi<;bir iktisadi gerekliligi yoktur bilimsel olarak, an
cak moralist olarak bak1p hiikiim verebilirsiniz. ingiltere'de Manc
hester'da bir fabrikada <;ahan <;ocuklan, iktisadi bir gereklilik ola
rak a<;1klayamazsm1z, miimkiin degil.
N. S.- A<;1klarsm1z, nasil a<;1klayamazsm1z?
34 SAU TOPLANTILARI

K. B . - Aym ekilde Naziler'in konsantrasyon kampma gidin,


oray1 nas1l anlatir bir bilim adam1 ?
N. S . - <;:ocuklann madenlerde c;ahtmlmasma isyan etmeniz
i<;in sizin birtak1m moral ilkelerden hareket etmeniz gerekir, amen
na, ama bunun bilimsel birtak1m dayanaklan da vardir. Daha dog
rusu bilim arac1hg1yla ortaya konabilecek dayanaklan vardir, o da
miimkiin oldugu kadar diiiik iicretle insan <;ahtirmak. Bu da ka
pitalizmin dinamiginin aynlmaz bir par<;as1du. Bunu saptam1 ol
mak, ahlaki bir yarg1y1 bilimsel d ayanaklarla takviye etmektir; bu
da iyi bir eydir.
K. B.- Hayu, ben oyle b akm1y orum. Fransa'da 2. Cumhuriyet'te
anayasa tartImalan yap1hrken liberaller insanlara
N. S.- imdi Kiirat ben diyorum ki, bir bu<;uk saat konutuk,
dinleyicilere
K. B . - Arna ben az konutum. Liberaller i<;ilere genel oy hakk1-
nm verilmesini istemiyorlard1, hatta bunlarm it;inde Tocqueville gi
bi gayet
N. S.- 0 liberallerin sorunu.
K. B . - Yani unu demek istiyorum, bu hakk1 istemek hi<;bir b i
limsel temele dayanmaz. it;ilere oy hakk1 istemenin -ki 2. Cumhu
riyet'te istenmi ve almm1tir- hi<;bir bilimsel a<;1klamas1 olamaz.
N. S . - Marksizm'de vardu.
K. B . - Yani ben unu soylemek istiyorum; insan hayat1 bu ekil
de sadece bilimsel bak1 a<;lSlyla, bilimsel hakikatlerle <;er<;evelene
meyecek kadar zengin, benim soylemek istedigim bu. Marx'm zen
ginligi de bence oradan geliyor.
N. S . - Tabii ki oyle, insan hay a ti bilim arac1hg1yla tiimiiyle kav
ranamayacak kadar zengin, ama insan
K. B . - Fabrikadaki <;ocuk i<;in bilime gerek yok bence, genel oy
hakk1 tammayan adama kar1 da bilime gerek yok.
N. S.- Fabrikada yasalara ragmen <;ocuklarm <;ahtmlmayacag1
bir diizenin kurulmas1 . . .
iZLEYiCi- Liitfen susar m1sm1z biraz, dinleyelim!
K. B.- Kime soyliiyorsunuz, bana m1 soyliiyorsunuz?
iZLEYiCi- Evet, liitfen susar m1sm1z, dinleyelim!
K. B . - Ben konumac1y1m efendim burada, misafir degilim, yal
m anladm1z herhalde.
iZLEYiCi- Liitfen, onu da din leyelim, kar1hkh konuahm.
K. B . - Konuuyoruz biz burada. Ben konumac1y1m, siz yalm
anladm1z herhalde. Ben kimsenin konumasm1 bozmak istemiyo
rum. imdi Tiirkiye'de bir adet var, biz biraz once bunu konutuk,
Yu zYrL BiTERKEN SosYAL B iLi MLERDE BuYuK TEoRiLER 35
1 1 L'pimiz hemfikiriz; suas1yla herkes onar dakika geiyor, birinci
l ur, ikinci tur filan. Ben buna panel demiyorum, bu herkesin kuiik
hir konferans vermesi. Ben italyan usuhinii tercih ediyorum! Bu bir
kabahk degil.
N . 5 . - Oyle mi? Bir kakofoni oluyor. Ben kesmeye, laf atmaya,
latife yapmaya kar1 degilim.
K. B.- Bu gaye t adaph bir durum, kurals1z bir durum degil. Bii
tiin diinyada boy le tarh1yorlar, Tiirkiye hari her yerde boy le tar
t11yorlar, buna tart1ma deniyor. Tamam, istiyorsarnz obiir tiirhi
tarhahm, ama bence asil tart1ma bu. Bu bir kabahk degil. Bu kim
seye hakaret degil benim gordiigiim kadanyla. Ben u sozu ok se
\'erim: "Diiiinmek h1rmhktu," derler. Bu dogru bir sozdiir, kaba
l1k degildir, ama diiiinmek humhkt1r.
iZLEYiCi- Bakalarmm diiunmelerine hrsa t buakm1yorsu-
nuz, hep kendiniz diiiinmek istiyorsunuz.
K. B.- Biz diiiiniip konuacag1z tabii, bizi dinlemeye geldiniz.
N.5.- Peki Kiirat, oyle yapahm m1?
iZLEYiCi- Kusura bakmaym, ama bakalan diiiinmiiyor, bil
dikleri eyleri anla t1yor. Kiirat Bey ise diiiinmeye ah1yor gor
diigiim kadanyla.
K.B.- Yani bunun neresi garip, ben anlayamadun. Ben hep boy-
le yap1yorum.
S.G.- is terseniz Nail Bey devam etsin.
K.B.- Hayu. Aynca Nail ok konutu.
N. S.- Seyfettin yonetsin.
K.B.- Seyfettin uzun uzun anlatt1. Benim araya girmelerim sa
dece konuyu amak iin. Yeteri kadar konumadilar diyemezsiniz,
epey de konutular. Diyalog boy le bir ey. N ail Bey'i dinlemek isti
yorsarnz, buyrun Nail Bey'i dinleyin. Konu Nail.
iZLEYiCi- Sizden fHSat kalm1yor ki!
K.B.- C:: o k hrsat buldunuz. Yanm saat konutu, yani iyi de ko
nutu. Ben de zevkle dinledim. Ben susuyorum gene! istek iizerine.
Buyrun konuun.
S.G.- isterseniz gerekten, biz ok konutuk.
N. 5.- Arna dur, once iki ii ciimle edelim, ondan soma verelim.
Aynca sen yonet, daha az tepki olur. imdi kamilmazhk konusu;
benim listemde kamilmazhk meselesi teleolojik agn1mlar uyan
dmyor. imdi Marx, kapitalizmin yerini sosyalizmin ya da komii
nizmin almasmdan bir kamilmazhk olarak hibir yerde soz etme
mitir. iktisadi bunahmlann kamilmazhgmdan soz etmitir, ama
bunun ardmda, dogru veya yanh, bilimsel olarak cerh edilebilir,
SAL! TOPLANTILARI

ampirik gerc;eklikle karIlatmlabilir,ampirik gerc;ekligin farkh bir


ekilde tezahi.ir etmesi halinde y anhland1g1 (Poppeci anlamda)
sbylenebilecek bir argi.imantasyon yatmaktadH. imdi; bilimsel, te
orik bir argi.imantasyonla vanlan bir kac;milmazhk sonucuna siz te
leolojik diyemezsiniz. Ben imdi "Geceyi ya1yoruz, geceyi sabahm
izlemesi kac;milmazdH" dersem, astronomik anlamda ya da meteo
rolojik anlamda teleolojik bir bnerme sunmu olmam. <:;:i.inki.i bu
nun ardmda bir astronomik teori vardH, ampirik gerc;eklikle de s1-
nanm1tlf bu, dogrulanm1hr. Dolay1s1yla astronomik sistem degi
medigi si.irece, biz geceyi kac;milmaz olarak sabahm izleyecegine
gi.ivenle bakabiliriz ve hic;bir ekilde teleolojiye sapm1 olmay1z.
imdi bu ongori.iler katalogunu; Seyfettin bi.iti.in ongori.ileri dogru
lad1, bir iki k1smi itiraz ileri si.irdi.i; bir tanesi hizmetlerle ilgili ola
rak. . .
S . G . - Ben balang1c;ta c;ok genelgec;er dedim, kalan k1smma,
bnemli bir k1smma itiraz ettim.
N.S.- Zaten Marksizm bir bi.iyi.ik teori alam olarak baka hic;bir
teorininkiyle brti.imez demedim ki. Yani elbette Marx ingiliz eko
nomi politigini, biliyorsunuz, Alman klasik felsefesini si.irdi.irmi.i
ti.ir. Dolay1s1yla orada c;ok bnemli brti.ime alanlarmm bulunmas1
kac;milmazdH, ama brti.ime olmayan birtak1m alanlar var ki, orada
birtak1m bilimsel yenilikler vardH. Yani ingiliz klasik ekonomi po
litigiyle brti.ise bile, bir tanesi de arhk deger kavram1 olmad1g1 ic;in
bu bir bilimsel devrimdir di.ii.ince tarihinde ve bu alanda da tektir,
biriciktir. imdi hizmet toplumu, Marx ' m ongori.ilerini yanhlayan
bir ey degil, c;i.inki.i hizmetler bizatihi smaileiyor, dolay1s1yla hiz
metlere bir bi.iti.in olarak baktig1m1zda, brnegin hizmetler kesimi
ic;inde hie; de istisnai bir alt kesim sayilamayacak olan b ankac1hga
baktigrm1zda, imalat sanayii ic;in tespit edilmi olan gelime trend
lerinin orada da dogruland1gm1 gori.iyoruz. Yani ben sonuc; udur
diye di.ii.ini.iyorum; sosyal bilimlerin hepsi degil, ama bir tanesi 20.
yuzy1h c;ok parlak bir ekilde ac;1klam1hr, 20. yi.izy1h c;ok parlak bir
ekilde ac;1klam1 olmas1 elbette bizi sevindirmesi gereken bir eY.
degildir, sevindirmemesi gereken bir eydir, c;i.inki.i bizim burada
soyut gelime trendleri di.izleminde ele ahrken, dogrulama dedigi
miz eyler; di.inya savalan, kanh mi.icadeleler, milyonlarca insanm
ac;hktan blmesi pahasma gerc;ekleen eylerdir. Nitekim o yi.izden
dir ki, ben Marksizmin 2 1 . yi.izy1h ac;1klamaya devam etmesini te
menni etmiyorum. Bir buc;uk saati buluyor, arkadalanm1za da sbz
verelim ve mi.imki.in oldugu kadar mi.idahale etmeyelim.
jzLEYiCi- Sorumu Nail Bey'le Ki.irat Bey'e aym anda yonelti-
YuzYIL BiTERKEN SosYAL BiLi M LERDE BuYuK TEoRiLER 37

y o rum; ilk olarak Kiirat Bey'in cevaplamasm1 istiyorum. Marx


I 844 Elyazmalan'nda doga bilimleri ile insan bilimlerinin bir nok-
1 .l lia birleecegini soyliiyor, sozii aynen u ekildedir: "Doga, insan
1k ugraan bilimlerin ilk oznesidir; dogal b ilimlerin ilk oznesi ise
insan dogas1du. Bu nedenden dolay1, bir noktada bir yere gelindi
g inde insan bilimleri dogal bilimleri kapsayacag1 gibi, dogal bilim
kr de insan bilimlerini kapsayacaktu. Boylece ortaya tek bir bilim
l;1kacaktu." Dogal bilimlerin kendisine temel olarak degil, dil ola
rak ald1g1 bilim ma tematiktir. Yani kendisini matematikle ifade
l'der. Buna ragmen sosyal bilimlerin kendisine dil olarak ald1g1, bi
I 1m denirse tabii, tarihtir. Marx aym zamanda teorisini temellendi
rirken matematiksel elyazmalarmdan gordiigiimiiz gibi matema
tikten yola <;1kar. Yalmz Marx'm temel kayg1s1 doganm tarihi degil,
ki.i ltiir ve ekonomi tarihidir daha <;ok. Bu baglamda panelin b am
da, toplumbilimlerin dogal bilimler gibi kesinlik ta1ma iddiasmda
olduklan zaman, veya buna <;ahtiklan zaman <;eitli zararlan ola
caktu dediniz. Bu zararlan ogrenmek istiyorum b en. ikinci Nail
Bey'e; boy le bir ey miimkiin miidiir, yani dogal bilimler ve sosyal
hilimlerin ortak bir bilim ad1 altmda toplanmas1 miimkiin miidiir?
KB.- Evet, b en Marx'ta bu yoniin oldugunu kimi diiiiniirleri
hatirlayarak soyledim, Nail buna katilmadi. "Marx'ta boyle bir yon
yoktur," dedi, dogru hatuhyorsam. Ben yine benim tamd1g1m bu
yorumlara biiyiik ol<;iide hak veriyorum. Marx 'ta iki yon oldugu
soylenir; bu hem bilimci yan, bilimci demek b elki pek dogru degil
ama bilimi one <;1karan bir yan, daha dogrusu kuramm1 bilimsel te
mele oturtmaya <;ahan yan, ote tarafta dedigim gibi moralin on
plana <;1km1 oldugu yan. Bu bilimler boyle birleirse iyi midir?
Toplumsal bilimlerin de, sadece fizik bilimlerde oldugu gibi olgu
lardan hareket etmesini takip eden bir anlay1 bugiin <;ok eletiril
mektedir. Onun i<;in bu bilimlere "politik ve moral bilimler" den
mesinin daha dogru oldugunu baz1 yazarlar soyliiyorlar, b en de
soyledim. Benim de gonliim onlardan yanadu, <;iinkii ideolojiden
ka<;mak pahasma sosyal bilimler denmitir, aman ideolojiden uzak
durahm, biitiin deger yargilarmdan s1ynlm1 olarak, diger bilimler
gibi. Bu sosyal bilimler i<;in miimkiin degildir bence. Yoksa sonu<;
olarak, alan arahrmasma s1k11p kalm1r. Bugiin maalesef, bir bilim
olan iktisat gerilemi, onun yerine iletme gibi bir disiplin on plana
<;1km1tu. Mesela siyaset biliminde de oyledir; siyaset bilimi uzun
zaman -halen de oyle- kendisini felsefeden miimkiin oldugu kadar
uzak tutmaya <;ahm1 ve kendiinin aym doga bilimlerinde oldu
gu gibi bir objektiflik, nesnellik peinde oldugunu iddia etmitir.
SAL! TOPLANTILARI

Marx ' m kurammm bilimsel bir yam var -arkadalanm anlattilar


ozellikle iktisat bahsinde- fakat toplumsal projesi gozoniine almd1-
g1 zaman, bilimsel degil, hatta ok dinsel ogeler var. <;:iinkii sonu
olarak bir Kurtulu'u vaaz etmektedir. Kurtulu'u vaaz edenlerin
dinsel -din demiyorum- bir yam her zaman vardu. Marksizmde
de bu vardu, ben o yorumlara katihyorum. Aynca, bunlar benim
yak1tirmam degil. Mesela Kolakowski'nin bu yondeki yorumlan
na katilmm. Milenalizmin mesihi beklemesi gibi -tabii ki bu sefer
gokten degil, ama yerden, proleterya- Marksizm'de de benzer bir
ekilde kurtuluu bir yan vardu. Bunlan ok iyi diiiinmek laz1m.
Liberalizm -tarihini unutmadan soyliiyorum- imdiki durumda
daha iyi idare ediyorsa, en azmdan kurtuluu d1lad1g1 iindir, a
tlmay1 hibir zaman inkar etmedigi iindir; atimay1 d1layanlar
Kurtulua koarlar, ama d1lamayanlar hep sag kahrlar hayatta.
Toplumsal olsun, iktisadi olsun, siyasi hayat atimanm d1lanma
d1g1 mekanlar anyor. <;:at1manm ortadan kalkacagm1 Marx soyle
mitir. <;:iinkii sonu olarak devrim atimanm ortadan kalkmas1-
du. Otopist sosyalistler eletirmitir, ama sonu olarak
N.S.- Hadi, bitir de bana da sua gelsin.
K. B . - Dinleyicilerin tahammiihi iyi, ama senin tahammiihiniin
olmamasm1 anlayam1yorum!
N.S.- Demin k1zduacag1m dedin de, k1zgmhktan.
K. B.- Kurtulu'u vaaz edenler atimay1 d1larlar. Oysa atima
d1lanarak da toplumu anlamak miimkiin degildir. Onun iin din
sel bir yan da var. Evet buyrun, bu kadar.
N.S.- Toplumsal bilimlerle doga bilimlerinin tek bir bilim iin
de massedilmesi, kaynatmlmas1 miimkiin degildir, bu iyi bir ey
degildir. Marksizmin tarihinde maalesef boy le bir evre vardu. Lis
senko'nun ad1yla amlan, ama Stalin'in himayesi ve giidiimii altmda
oluan Marksizmin utamlacak bir sayfas1du. Marksizm uygulana
rak ortaya 1kan bir yozlama degil, Marksizm ignenerek ortaya
1km1 bir gorungiidiir bu. Utamlacak bir evre dememin anlam1 u
dur: Marksistler kendi doktrinlerinin bu ekilde tahrif edilmesini
onleyememilerdir. Bir de Allaha iikiir ben dindar degilim, ama
Marksizm de b ir din degildir. Marksizm, bir kurtulutan, bir eman
sipasyondan, bir ozgiirlemeden soz eder, ama ne der? ii sm1fi
nm kurtuluu, emansipasyonu, ozgi irlemesi kendi eseri olacaktu,
eger kurtulu, selamet, ozgiirleme insanlarm bilinli abalanyla
gerekleecekse bu din degil, anti-dindir. Din selameti ve kurtulu
u gayri insani, diinya otesi, metafizik giilerden bekler. 0 bak1m
dan din degil . . .
YuzYIL BiTERKEN SosYAL BiLiMLERDE Bu Yi.iK TEoRiLER 39
K. B.- Ben din demedim, dinsel bir yan vardu dedim; mesih
p roletaryadu dedim, dinsel kurtuluu hahrlatan bir yon vardu de
d im.
N. 5.- Proletarya somut, canh bir varhktu, yani ne Muham
mcd' dir, ne Mesih' tir, ne isa' du, ne de b aka bir eydir. imdi ben
unu oneriyorum Seyfettin, istersen sorulan oyle bir toparlayahm,
toplu olarak cevap verelim.
iZLEYiCi- Ki.irat Bey'in, Marksizmin bir d in oldugu ya da
dinsel bir ey oldugu iddiasm1, Nail Bey sozle yalanlamasma rag
mcn, batan beri tavulanyla dogrulamaktadu. Buakm da 2 1 . yi.iz
v1lda bir de Marksizm mi.iridi kalsm memlekette.
iZLEYiCi- Seyfettin Bey'e bir soru yoneltmek istiyorum. Bu
tart1ma ok derin bir konuda yogunlat1, Marksizm ve liberalizm
konulannda. Daha genel olmas1 laz1m, ister istemez politik bir ala
na geldi \'e ister istemez ben de Seyfettin Bey'e politik bir soru yo
neltmek istiyorum. Kendisi liberalizmin daha i.isti.in oldugunun ka
mtland1gm1 di.inyadaki olgularla ispatlamaya aht1, ama ben olay1
gcnelletirerek almak istiyorum. Bah bloku i.ilkelerinde, yahut Do
gu'yu da ahrsak ileri endi.istrilemi i.ilkelerde proletaryamn orta
dan kalkt1g1 savunuluyor. Ancak bu gibi i.ilkelerde, mesela Alman
ya'da Ti.irklerin, yahut Amerika'da diger insanlann alt i.icret konu
munda ve zor koullarda ahtmld1gm1, daha ileri goti.iri.irsek, o
i.ilkelerin insanlarmm oraya getirilmedigini gori.iyoruz. Dahas1 fab
rikalar arhk ucuz igi.ici.ini.in oldugu i.ilkelere kay1yor, oralarda ya
tmm yap1yor ve ok di.ii.ik i.icretlerle insanlar ahtmhyor. Yani
art1k olay1 sade o i.ilkenin ozelinde olmay1p, di.inya genelinde ahr
sak aym somi.iri.ini.in belki daha keskin ve iddetle siirmekte oldu
gunu gormekteyiz. Yani mesela bir Amerikah klimas1 ahsm di ye
Orta Dogu'ya asker gonderiyor. Burada spesifik bir ornek vereyim;
ben turizmciyim. Beylerbeyi Saray1 sultanlarm yazhk saray1 olarak
aynlm1hr. Oysa Amerikahlar Saray1 gezerken klima yok diye fe
nahk geirmekte. Adam klimaya o kadar ahkm ki bizim sul tanm
yazhk diye geldigi yer ona ok s1cak geliyor. Tabii bu yi.izden baz1
savalar olmakta, yani elikileri art1k eski zamandaki gibi maden
lerde 13 yamda insanlann ahtmlmas1 olarak almay1p, gi.incel ko
ullarda da bu elikilerin devam ettigini gormek laz1m. Sade,
Amerika'da i<;iler tatil yapabiliyor diye degil, yani bunu gi.incelle
tirirsek herhalde bu da liberalizmin o kadar parlak bir cevab1 ol
maz gibi geliyor bana. Teekki.ir ederim.
iZLEYiCi- ok k1sa bir eletiri olacak belki ama dogrusu Nail
Bey de iaret etti konuurken, gazete ilanmda ben de bir belden
SAL! TOPLANTILARI

aag1 vurma sezdim. c;:unki.i gen;ekten bir yandan yi.izy1l b iterken


sosyal b ilimlerde bi.iyi.ik yonde hi.iki.imler tart11lacagm1 yaz1yor,
bir yandan da makro teoriler bu yi.izy1h a1klayabilir mi diye soru
yor. Burada b irazc1k konuyla ilgili herkes tartiIlacak konunun
Marksizm oldugunu anlayabilir. Geri ben bu panelde yer alan in
sanlarm akademik kiiliklerine duydugum sayg1yla bunun olma
yacagm1 di.ii.inerek geldim, girer girmez de dogruland1gm1 di.ii.in
di.im. c;:unki.i Ki.irat Bumin diyordu ki, sosyal bilimlerde durum i
ler acis, common sense varabilecegimiz sonulara biz saha aratir
mas1yla bakma noktasma geliyoruz, sosyologlar iin iler ac1s1 ger
ekten. Ben bu diizlemde devam edecegini di.ii.ini.iyordum, ama
konu tamamen degiti; Marksizm b u yi.izy1h yeterincc a1klayama
d1 ya da yanh a1klad1, gelecegi de hi a1klamayacak, oldu . Bu
ekle b iraz belden aag1 vurmak oldu, i.inki.i boy le bir tartimaya
kimsenin ihtiyac1 yok, bu tartImada taraf da yok. Nail Bey de ora
da hak etmedigi bir ekilde bu tartImanm tarafi oluyor. Biz de
hasbelkader sosyal bilimlerdeki gelimeler nasil olacak, ne yonde
olacak, Ki.irat Bumin'in iaret ettigi zavalh yanm1 amak iin sos
yal bilimciler ne yapmay1 di.ii.ini.iyorlar, neler oneriyorlar, bunlan
dinlemeye gelmiken; bir ekilde aag1 yukan 14 yamdan beri din
ledigimiz Marksizm, ve yanhlan ile kar1 kar1ya kahyoruz. Basit
lik ve ilkellik urada, bunu hem Seyfettin Gi.irsel, hem de Ki.irat
Bumin yapti. Marksizm iin simsiyah bir tammlama yap1hyor, on
dan soma hayatm bi.iti.in gerekleri gri tonlarda. Bunun boyle ol
mad1gm1 biliyoruz, bu konu tart1Ilacaksa, belli noktalara takilma
dan tartImak laz1m. Bu tartImay1 tahrifata girmeden yapmanm
onemi urad a bence, Marksizmin o en geni ele alm1mdaki ortak
degerler insani degerler, ekonomik degerler; ok onemli bugi.in in
sanhk iin. 0 nedenle de Nail Bey'in boyle bir tartimaya b u ekil
de taraf olmak istemedigini samyorum. Umanm 21. yi.izy1h a1kla
maya devam etmez Marksizmin gi.ici.i, i.inki.i gerekten di.inyanm
ve insanlann birbirlerine kar1 tutumlanndan pek honut olmak
mi.imki.in degil boyle bir durumda. Ben u sonuca vard1m: Dogru
su bi.iti.in kitaplanm bi.iyi.ik sayg1yla, en azmdan ciddi biimde oku
masam da, goz attig1m1 soyleyebilirim, Ki.irat Bumin de Seyfettin
Gi.irsel de bir yandan saha aratirmas1, bo vakitlerinde de Mark
sizm eletirisi yap1yorlar. Neden bu kadar zavalh hale di.imi.i, bu
nu di.ii.inmekte yarar var diye di.ii.ini.iyorum. Kusura b akmaym
bu eletirim iin, i.inki.i buraya farkh duygularla geldim ve burada
tamamen hayal kmkhgma ugrad1m. Onun iin eletirimi mazur
gori.in.
YuznL BiTERKEN SosYAL B i Li M LERDE BuYuK TEoRiLER 41

S . G . - Ben cevap vereyim. Haya! kmkhgma ugrathg1m1z ic;in


1 ince oziir diliyorum, soma da kendisinin c;ok haks1z bir eletiri
yaphgm1 soylemek istiyorum.
iZLEYiCi- Arna ben tarhmalara girmedim, siz etnik c;ahma-
1 .ula ilgili olarak, bunlarm sadece bir ki.ilti.ir sorunu oldugunu soy
ll'diniz, yani Alman sermayesi Yugoslavya'da onemini kaybetti . . .
S.G.- Yok, kaybediyor tabii. Kusura bakmaym ama, Alman ser
mayesi ile Bonaklarla Sirplann b irbirini bogazlamasm1 nasil izah
l'dersiniz?
iZLEYiCi- Belden aag1 vurmak istemiyorum.
S.G.- Eger izah etmeye kalk1Irsarnz, oradaki sorunlara da c;o
zum bulamazsm1z. <:;:i.inki.i tehisleriniz yalrn olur. imdi b ir kere
lll'n ne soyledigimi iyi biliyorum, burada b aka dinleyenler de her
halde buna ahitlik ederler. B ir; Marksizm 19. ve 20. yi.izy1llan
iinemli olc;i.ide ac;1klayabilmitir. iki; Liberalizmden daha m1 iyi
ac;1klam1hr, son derece kukuluyum. Uc;; 21. yi.izy1h da ac;1klamaya
devam m1 edecektir? Hayir, etmeyecektir. imdi bunun ne Yugos
lavya'daki katliam1 hakh gostermekle bir ilgisi vardir, ne Marksiz
mi kapkara gostermekle bir ilgisi vardir. Di.inyadaki ozgi.irli.ik, eit
lik, demokrasi vs. gibi ideallerin tapusu Marksizmde degildir. Ba
ka pek c;ok Marksist olmayan insan vardir ki, liberal alanda da yer
a labilirler, bu i.ilki.ileri paylam1lardir. Bunun ic;in de boy le bir te
kel yoktur. Ti.irkiye'de maalesef boy le bir tekel oldugunu uzun yil
lar di.ii.indi.ik, bu tekelin bugi.in y1kilm1. olmas1 da c;ok yerindedir.
Nail'i bunun d1mda tutuyorum, hie; belden aag1 vurmuyor. Bura
da belden aag1 vurulacak c;ok ey var, ama Nail zaten bata kendi
ni onlarm d1mda tuttu ve c;ok da iyi yaph. Yoksa, Marksizm adma
neler yapild1 bu di.inyada gec;mi yi.izyilda, onlara hie; girmiyoruz,
belden aag1 vurmak budur. Soylenmeye c;ahIlan u ki, elbette kla
sik Marx, Marx'm adma ondan soma yapilan pek c;ok ci.iri.imden ve
kuramsal cinayetten azade tutulmahdir. Marx'1 onun ic;in burada
ciddiye ahp tarh1yoruz.
K.B.- Ben bir ey soylemek istiyorum; bu "belden aag1 vurma
y1" hie; an1amad1m. iyi bir ey mi bu, koti.i bir ey mi onu da anla
mad1m. Gerc;ekten, samimi olarak anlamadim!
iZLEYiCi- Belden aag1 vurmak bir boks deyimidir, c;ok yay
gm kullarnhr. Siz ne yaphrnz, ornegin kac;milmazhk konusuna ta
k1ldm1z, boy le bir mevzu yok.
S.G.- Bana gore var, peki tamam, var yok.
K.B.- Efendim, benim di.ii.incemi isterseniz
S.G.- Ki.irat bir dakika, ben b itirmedim, izin verir misin?
42 SAu ToPLANTILARI

K.B.- Bu konu ic;in ben b aka eyler diiiinerek geldim. Fakat


hemen konumamm bamda da belirttim ki bu toplantida siz poli
tika ve Marksizm dinleyeceksiniz! Bu bak1mdan sizin hakkm1z var,
yani sosyal b ilimlerdeki krizi konumak -c;ok baka alanlarda ve
Marksizmdeki haliyle- daha yerinde olurdu. Fakat toplantmm ko
nusu aag1 yukan Marksizm iizerine oldu, gerc;ekten ben de bunu
dilemiyordum. insa nlar konu Ma rksizm ilan edilmedigi ic;in, baka
eyler dinlemek ic;in gelmi olabilirler, ama boy le oldu. Yoksa mut
laka o alanda da konuulacak c;ok ey var. Batan ben de b irkac;
problemi ac;maya c;ahtim, ama sonuc; olarak boy le oldu. Onda hak
hsm1z, ben size hak veriyorum.
S.G.- izin verirseniz bitirmeye c;ahay1m. Ahmet Tonak'm soy
lediklerine k1saca deginecegim, c;iinkii bu bizi c;ok teknik tarhma
lara gohirecek. 1960'la 1 982 arasmda birtak1m hesaplamalar sonucu
Amerika'da kar haddinin %2. l ' e diimesi, kapitalizm boyunca bu
ongoriiniin gec;erli oldugunu gostermez. 1 960'la 1 982 arasmda 22
yildir ne oldu, ondan onceki 20 y ilda ne oldu, ondan onceki 20 yil
da ne oldu. Bundan sonraki 20 yilda l.5'e diimeyeceginin ispatm1
hic;bir Marksist veya iktisadi kuramda goremiyorum. Kusura b ak
maym ama, bu baka b ir teorik tarhma, zaten i geliyor orada dii
giimleniyor. Burada her kes okuma yazma biliyor, belki okumular
dir, okumayanlar eger vakit ayirmak istiyorlarsa Marx'a donerler,
kimin iddiasmm dogru olduguna kendileri karar verirler. Burad a
elbette bir sonuca varmay1 diiiinmiiyoruz, yani hakikaten Marx
teorisinde bir kac;milmazhk ongormii miidiir, gormemi midir?
Bunu arkdalarm degerlendirmesi laz1m ve bence iin pi.if noktas1
buradadir. Nail, " Hayir, boyle bir ey yoktur," diyor. Ben oldugu
kanaatindeyim. Boyle bir kac;milmazhk iddias1 vardir Marx' ta.
N.S.- Bunahmlar konusunda var da, sosyalizmin kapitalizmi
izleyecegi konusunda yok.
S.G.- 0 konuda da var, c;iinkii bunahmlar konusundaki iddias1
oraya gotiiriiyor onu. Benim kanaatim bu, ama yoruma ac;1ktir. Ben
son olarak unu soylemek istiyorum: 2 1 . yiizyila girerken biiyiik
teorisiz giriyoruz. Bunu da iyi b i r ey olarak goriiyorum. Nail bir
ey soyledi, "Mikro teorilere elbette ihtiyac; vardir, b iiyiik teori bun
lan yads1maz," dedi. Bence 21. yiizyil mikro teorilerin yiizy1h ola
caktlf, b iiyiik teoriler 20. yiizy1lla birlikte son bulacaktlf. Kiirat'a
bir yerde katihyorum, 21. yiizyilm sosyal bilimlerde mikro teorile
rin yiizy1h olurken, siyasette de moral bir yiizyil olmasm1 umut
ediyorum ve bekliyorum, yani h e r eyi ac;1klayan, siyasi degerleri
de moral degerleri de oniine alan bir bilimsel biiyiik teori yerine,
Yu zYrL BiTERKEN SosYAL BiLi MLERDE BuYuK TEoRiLER 43

moralizmin 21. yiizyila damgas1m vurmasm1 tercih ediyorum.


N.S.- imdi bir arkada b an a yonelik olarak, 2 1 . yiizyilda bir
tane de Marksizm miiridi kalsm dedi, dinozor filan deseydiniz <;ok
memnun olurdum, ama miirit l afmdan holanm1yorum. \:iinkii
dinlerin miiritlere ihtiyac1 vardir; miirit bir inan<; sistemini, bir ima
m sorgulamadan kabul eden ve onun emirlerini yerine getiren in

sana denir. Ben Marksizmi sorguluyorum, ben Marksizmin oner


melerini ortaya koyuyorum ve diyorum ki; ampirik somut ger<;ek
lik bunlan yanhlamam1tir. Bu arada b ir metodoloj ik paran tez
i<;inde unu soyleyeyim: Mesela Popper'in Marx'a yonelttigi meto
dolojik eletiri, Mrks'm yanhlanabilir onermeler ileri siirmedigi
yolundadir. Ben diyorum ki; benim one siirdiigiim, formiile etti
gim b iitiin onermeler yanhlanabilir onermelerdir. Pekala kapita
lizmin gelimesi sermayenin merkezilemesi ve yogunlamas1, do
lay1s1yla rekabetin k1s1tlanmas1, dar bir alana hapsolmas1 egilimi
nakzedebilirdi, yanhlanabilirdi. Arna ne yapahm ki yanhlanama
m1tir.
S.G.- Dogru, yanhlanamam1tir. Buna kar1hk liberalizm reka
beti ayakta tutmak i<;in bir dizi kurum gelitirmitir.
N.S.- Bu teori mi yoksa kurum kuruculugu mu?
S . G.- Yani unu demek istiyorum: Kapitalizm ille de Marx'm
ongordiigii ekilde son bulacak anlamma gelmemeli.
N.S.- Liberal ilkelerden esinlenen hiikiimetlerin, sermayenin
merkezilemesi ve yogunlamas1 yoniindeki reel egilimleri frenle
mek i<;in birtak1m kurumlar ihdas etmek zorunda kalmalan, anti
trost yasalan gibi, somutta pratik yarar getirmedigi gibi gene! ge
lime egilimleri a<;1smdan bizatihi piyasanm kendi dinamizminin
kendini inkar yoniinde gelitiginin tescili ve itirafmdan ibarettir.
Miirit meselesine gelince: Ben miirit olmak istemem, yani dinozor
olmay1 seve seve kabullenirim, ama Marksizmin miiritlere ihtiyac1
yoktur. K1zlan Marx'a bir anket yapm1lar, sormular en sevdigin
renk nedir, en sevdigin yemek nedir? Renk, tahmin edeceginiz gibi,
klZll, yemek (dish), bahk (fish). "Peki en sevdigin maksim, yani slo
gan yahut motto nedir?" "De omnibus dubitantum est," -yani her
eyden iiphe et-, Marx'm kendisine yol gostermcsini istedigi ilke
bu. Marksizm i<;in de farkh degil, her eyden, o arada elbette ki
Marksizmden de iiphe etmek miirit kavram1yla bagda tmlamaz.
imdi bir ey daha var ki, Marksizm tarhmalannda gene! olarak,
bilin<;li olarak veya bilin<;siz olarak oyle bir yontem izleniyordu.
Bu arada eskiden Marksist olmu arkadalar buna daha s1k bavu
ruyorlar onu da soyleyeyim. imdi Marksizmin bir karikatiirii <;izi-
44 SAL! TOPLANTILARI

liyor, buna ingilizler korkuluk filan derler ve bu karikati.ire hi.icum


ediliyor. imdi Marksizme hi.icum edilmesi ;ok iyi b ir ey, <;i.inki.i
Marksistlerin teorik konumlanm pekitiriyor, eletirilere cevap ve
riyorlar. Yalmz karikati.irlere hi.icum etmemek ve b az1 ince aynmla
ra dikkat etmek laz1m. Bu ka;1mlmazhk konusunda ben b iraz kav
ramsal temizlik yapmaya i;ahhm. imdi ;ahma konusunda . . .
K. B . - imdi b i r ornek verirsen, b ilimsel olur bu konuma.
N. S.- Hemen vereyim b ir ornek. Dedin ki; Marksizm bir kurtu
luu, ozgi.irlemeyi vaaz ettigi oli;i.ide, <;ahmamn ortadan kalkaca
gm1 ongormi.ihir.
K. B.- Bu karikati.ir degil, bu ;ok ciddi filozoflarm, toplum bi-
limcilerin i.izerinde ciltler yazm1 oldugu bir konu!
N.S.- Bu bir karikati.ir, ;i.inki.i
K. B . - Degil, karikati.ir olur mu?
N.S.- <;i.inki.i Marx sadece sm1fsal ;ahmamn ortadan kalkaca
gm1 ongormi.iti.ir, o da ne zaman? Eger kapitalizmin yerini sosya
lizm ahrsa. Almazsa o ;ahma da ortadan kalkmayacaktu. Peki, bi
zim hayahm1z1 bazen renkli, b azen aCikh kilan ;ahmalar smifsal
ve toplumsal ;ahmalardan ibaret midir? Yani insamn yeryi.izi.in
deki bi.iyi.ik drammm onemli bir par;as1, mesela kar1hks1z aklar
du. imdi kar1hks1z ak sorununa Marksizmin getirdigi, Marksist
sosyalizmin getirecegi hi;bir <;are yoktur.
K. B . - Bu karikati.ir ite!
N.S.- Daha bir si.iri.i moral, ki.ilti.ir, ideoloji, ahlak alanmda, bi
reysel zevkler, tercihler anlammda
K. B . - Politikadan b ahsediyoruz.
N. S . - Bir si.iri.i ;ahma olacaktu ve hayatm yaanmaya deger
olmasm1 saglayacak olan da bu ;ahmalardu. Yalrnz toplumsal i;a
hmalar . . .
K. B . - Marx'm kurammda e n onemli noktalardan birisi politika
y1 tammamas1du. Yani politikanm ortadan kalkacagm1 ongormesi
dir. Bu karikati.ir degil, y1llardu herkesin i.izerinde hemfikir oldugu
bir konu.
N. S.- Ben karikati.ir oldugu kan1smday1m.
K. B . - Hukuku da tammamaktadu, politikay1 da tammamakta-
du.
N.S.- Sen naturalist bir resim ;izqigini iddia ediyorsun, halbu
ki karikati.ir ;iziyorsun.
K. B . - Bu, benim uydurdugum bir ey degil, y1llardu i.izerinde
konuulan gayet ciddi bir konu.
N. S.- Sen gene yamhyorsun. Sm1fh bir toplumda politika elbet-
Yu zYrL BiTERKEN SosYAL BiLiMLERDE BuYuK TEoRiLER 45

te ki bir sm1f c;atirnas1 alamdu. Arna snuflann ortadan kalktig1 bir


diinyada politika
K. B . - Oyle bir toplurn olrnaz, o zarnan politika olrnaz.
N.5.- Farkh toplurnsal alternatifler arasmdaki tarhrna ve ter
cih sorunu haline gelecektir; buna politika adm1 ister ver ister ver
rne, ben verrnekten yanay1rn.
K. B.- Politikanm ortadan kalkacagm1 ongoren bir politik teori
olrnaz, ben onu soylernek istiyorurn.
N.5.- irndi kar1hks1z aklara gelelirn; kar1hks1z ak sorunu
na M arksizrnin onerdigi bir rec;ete, bir c;oziirn yoktur. Fakat oyle
bir ey vardu: Bu gun kar1hks1z aklarm onernli bir b oliirnii rnaa
lesef insanlar arasmdaki toplurnsal statii farkhhklarmdan kaynak
lanrnaktadu, arna onernli bir k1srn1, hepsi degil, rnesela ben bir ka
dm1 begenirirn, o kadm beni itici b u lur.
S.G.- Benirn ba1rndan gec;en kar1hks1z ak tecriibeleri bunu
dogrularn1yor, kusura bakrna.
N. 5.- irndi, toplurnsal statii farkhhklan ortadan kalktig1 olc;ii-
de
1ZLEY1Ci- Ya fark1 balar.
N. 5.- insanlar arasmdaki toplurnsal eitsizlikler, ezrne ezilrne
ilikisi ortadan kalktig1 zarnan, kar1hks1z aklarm hepsine birden
c;oziirn bulunrnayacak tabii, arna kar1hks1z aklarm bazilarmm hie;
9lrnazsa ardmdaki bir neden ortadan kalknu olacaktu. Bu da ben
ce az ey degildir.
S.G.- Buraya kadar c;ok iyi savundun, arna sonunda karikat(i.ri
ze ettin.
N. 5.- "Neden bu zavalh hale diitiik?" dedi Urnur Cokun. Bu
nun nedeni gayet ac;1k, c;iinkii Marksizrn d1mdaki sosyal b ilirnler
alam kornparhrnanlarn1 bir alandu, birbirinden bag1rns1zlarn1
bir alandu, yani siyaset bilirni su gec;irrnez bir kornparhrnandu, ik
tisada kar1, sosyolojiye kar1, antropolojiye vs. kar1. Sosyal bilirn
lerin biitiin arahrrna prograrn1 ve pratigi, bu kornparhrnanlarna
nm daha da derinlernesine doniiktiir. C::i inkii akadernik toplurnsal
bilirnlerin, Marksist olrnayan toplurnsal bilirnlerin, zaten toplurnsal
bilirnlerin sen tezletirilrnesi diye bir hedefi ve arnac1 yoktur, hedef
ve arnac; tarn tersine var olan boliinrneyi arhrrnaktu. Dolay1s1yla '
birtak1rn sac;rna eyler olabilir, arna ben bu biiyiik teoriyi ve bir bii
yiik teori yaprna geregini savunurken ve bunu Marksizrnde1'ulur
ken, rnikro teorilerden veya kiic;iik teorilerden vazgec;rne yanhs1
degilirn. Ben kendi p ay1rna, ornegin saha arahrrnalanm yads1ya
. cak ve kiic;iirnseyecek de degilim. Bu, Kiirat'm soyledigi kadar
SAu ToPLANTILARI

otornatik bir iliki olrnayabilir. Yani Ki.irat dedi ki "Koyden ehre


gelrni aile dayamrnas1 artar rn1, artrnaz rn1, alan arahrrnasma ne
gerek var? Bunun cevabm1 biz sagduyurnuzla bulabiliriz. Bularna
yabiliriz. Bir Milli Selarnet Partisi olay1 filan vard1 1 973'te, Mark
sistler de dahil olrnak i.izere, arna yalmz Marksistler degil, toplurn
sal bilirnciler. . .
K. B.- B u bir latifedir, ben d e saha arat1rrnasma . . .
N.S.- Toplurnsal bilirnciler
K. B.- Arna hie; beni konuturrnuyorsun, arkadalar da hie; sus
derniyor san a!
N.S.- Arna ben konuuyorurn zaten, ben senin sozi.ini.i kesrne
dirn ki!
K. B.- Ben saha aratirrnasma hayir diyen birisi rniyirn? Ben
boyle bir ey soylernedirn ki! Benirn yaprnaya c;aht1g1rn -biraz ka
rikati.irize ederek- Ti.irkiye'de sosyal bilirnlerin ne hale di.iti.igi.ini.i
hat1rlatrnakt1.
S.G.- Son bir iki ey soyleyeyirn ve isterseniz hie; soz verrnedi
girniz arkadalara soz verelirn. Bugi.in bir ekonorniden digerine, bir
i.ilkeden digerine serrnaye harckctlerinin /r,70'i, 80'i gelirni i.ilkeler
arasmdadir. Dolay1s1yla serrnaye, gelirni i.ilkelerden azgelirni,
di.ii.ik i.icretli i.ilkelere akrnarnaktadir. Azgelirni i.ilkelerin sorun
larmdan bir tanesi de budur. Kald1 ki Marx' ta Hindistan'1 hat1rlatt1
Ki.irat. C:: ok dogrudur; Marx da bunun c;ok iyi bir ey olacagm1 di.i
i.ini.iyordu. Keke oyle olsayd1, arna bu dogru degildir, farkh ne
denleri vard1r. Arnpirik olarak dogru degildir, bu c;ok ac;ikt1r. Arne
rika'dan Avrupa ' ya ve Avrupa'dan Arnerika'ya giden serrnaye,
Arneri_k a'dan i.ic;i.inci.i di.inya i.ilkelerine giden serrnaye ile karIlah
nlarnayacak kadar fazlad1r. Bunun nedenleri vard1r, kendine ozgi.i
bir konudur.
N.S.- Arna ite bu Lenin'in ernperyalizrn teorisinin ongorrni.i
oldugu, onu dogrulayan bir gelirnedir.
S .G.- Neyse, onu birakahrn irndi. Bir de Lenin'e balarsak hie;
c;ikarnay1z ic;inden. irndi son iki sozi.i veriyorurn.
jzLEYjO- Ben Marksizrn konusunun tartiIlrnasmdan c;ok
rnernnun kald1rn. Seyfettin Gi.irs el'in ozellikle bu konuda fikrini
rnerak ediyorurn, c;i.inki.i Nail Sathgan'm konurnu belli, o bi.iyi.ik te
orinin var oldugunu zaten Marksizrni savunarak ortaya koyrnu
oldu. Fakat Seyfettin Gi.i.rsel, Marksizrnin bir bi.iyi.ik teori oldugunu
kabul ettikten soma dogrulanrnad1gm1 da soyleyerek bi.iyi.ik teori
lere gerek kalrnad1gm1, bunun da aslmda iyi bir ey oldugunu soy
ledi. Aslmda hakikaten bu konurnanm esas konusu buydu. Yalmz
YDzYIL BiTERKEN SosYAL BiLi MLERDE BDYDK TEoRiLER 47

u var; bu bi.iyi.ik teori bir kere kurulmu, 19. yi.izy1hn, 20. yi.izy1hn
ortaya 1kard1g1 bi.iti.in bu b i.iyi.ik teori birikimini mikrolaarak ya
atmak nasil mi.imki.in olacak, -yani bir geriye doni.i nasil mi.im
ki.in olacak- ve bunu moral ideallerle, -<;i.inki.i moralden de bahsetti
Seyfettin Gi.irsel- nasil bagdatmyor? G ordi.igi.im kadanyla, art1k
mikro teoriler zamam geldi diyenler var, mesela ekoloji di.ii.ince
sinde ok belirgin olarak gori.iyorum bunu. Amerika'da ozellikle
baz1 ak1mlar var, bunlann da 1k1 noktas1 ashnda tamamen liberal.
Ashnda bunlar, bi.iti.in bi.iyi.ik teorilerin zamamnm getigini ve bu
nun iyi bir ey oldugunu, sadece ki.ii.ik issue'lara dayanarak yarg1-
larda bulunmanm en insancil yontem oldugunu falan savunarak
ortaya 1ktilar aag1 yukan 20 sene once. Fakat bugi.in geldikleri
noktaya b ak1yorum da sonuta k1smen biraz Marksizmin baz1
anahtarlanm, yontemlerini, sonulanm da alarak kendileri pekala
bi.iyi.ik teori yapmaktalar. unu demek istiyorum: Bi.iyi.ik teoriden
vazgemek ne kadar mi.imki.in, ve vazgeildigi zaman bunun mo
ral sonulan da dahil olmak i.izere politik sonulan gerekten iyi
mi? Bunu tart1makta yarar var. Bizen, mesela ki.ii.ik teorilerin ye
rini, bi.iyi.ik teorinin biraktig1 yeni bir din doldurabiliyor, bu din ne
kadar iyi bir ey olabilir, onu tart1makta yarar var.
jzLEYjCj- Nail Sathgan'a unu sormak istiyorum, Marksizmin
politik yonlerinden az b ahsedildi burada, iktisat1 oldugunuzdan
m1, yoksa politik yonlerde Marx'm b aans1z oldugunun kabulun
den mi kaynaklamyor bu? Marx, kendi zamanma kadar olan felse
fecilerin di.inyay1 tammlamakla, y orumlamakla ugratiklarm1, ken
disinin di.inyay1 degitirecegini soyli.iyordu. Arna Nail Bey'in anla
tim1 Marx'm di.inyay1 tammlama di.izeyindeki kamtlandir, yani po
litik di.izeyine girilmeden. Aynca diger konumac1 on tane madde
nin i.i dort tanesi iin "liberaller de zaten bunu kabul ediyor" dedi.
Demek ki Marx'm kamtland1 dedigimiz yonleri, sadece Marx' a dair
degil. Hayatm kendisi, b aka di.ii.incelerde de bunlan ortaya koy
mu. unu sormak istiyorum; Marx uygarhgm mah m1dir? Bundan
sonra Marksizmin savunuculan yanhzca komi.inist partiler mi ola
caktir? Liberal hareketler de Marx' tan yararlanabilir mi?
S. G.- Tabii yararlanabilir.
jzLEYjCj- Sosyal demokrat p arti de Marksizmi savunabilir
mi? Marksizm ha.Ia tekel midir?
S. G.- Di.igi.im teleoloji meselesinde. Bence bi.iyi.ik teoriler esas
olarak, ongori.ileri dogruland1-dogrulanmad1 bir tarafa, toplumun
ti.imi.ini.i a1klama iddiasmda olan teorilerdir ki, bunu hepimiz ka
bul ediyoruz tamm olarak. Toplumun dinamiginin bi.iti.ini.ini.i a1k-
SAL! TOPLANTILARI

lamaya kalk1mak demek, o dinamige mi.idahale etmek demek, ya


ni o toplumu degitirme iddiasmda olmak demek ve o toplumun
yerine gec;ecek toplumu da bir olc;t.ide ongormek demektir. Bilimsel
olarak da kamtlanabilir mi bilmiyorum, ama bu iddialarm 20. yl.iz
yilda yaanan toplumsal facialarda, insanhk trajedilerinde bir pay1
oldugunu dl.il.ini.iyorum. Dolay1s1yla, insiyaki olarak bt.iyl.ik teori
lerden l.irki.iyorum ve 2 1 . yl.izy1la bt.iyl.ik teorilerin bitmi olacag1
umuduyla girilmesinden yanay1m. Yerine ne konacak derken mo
ralizmden bahsettim, arkada1m1z bu din mi olacak acaba, dedi.
imdi ben laik bir kii olarak ve a teist birisi olarak bt.iyi.ik teori bitti
dedigime ve moralden bahsettigime gore, ister istemez dine gidi
yor insanm akh. Bunun yeri ne dinin d1mda, dl.inyevi bir moral
koymakta bi.iyl.ik yarar gori.iyorum. Ben konumamm en bamda
dedim ki: Biz c;eitli teorileri inceledikten soma Marx'a karar ver
medik, once moral olarak Marx'a karar verdik. Yaad1g1m1z top
lumdaki adaletsizliklere, c;elikilere vs. kar1 duydugumuz duygu
sal tepkilerle, moral tepkilerle boyle bir tercihte bulunduk. Arna
aym tepkilerle baka insanlar baka tercihlerde de bulunmu olabi
lirler, bu da gayet saygmdir. imdi 2 1 . yl.izy1lda adaletsizlik devam
ettigine gore, insanhgm trajedisi devam ettigine gore buradan kay
naklanacak tepkileri bir baka moralde, politik bir moralde bulma
m1z ml.imkl.indl.ir gibime geliyor. Dolay1s1yla, Marx'1 ben hic;bir za
man kt.ic;l.imsemedim, tam aksine omri.iml.izl.in onemli bir boli.iml.i
onu okumak, savunmak ve yorumlamakla gec;ti. Bugi.in ne kald1
elimizde diye bak1yoruz ve ben Mila Marx'ta ac;iklay1c1 pek c;ok yon
buluyorum gec;mile ilgili. Arna 2 1 . yl.izy1lla ilgili ac;iklama gi.icl.ini.i
giderek kaybettigi inancm1 ta1yorum. Bugl.in dl.inyada insanhgm
kar1 kar1ya oldugu sorunlara "en adaletc;i, en ozgi.irli.ikc;l.i c;ozl.im
nedir" tart1mas1 daha onemlidir. Kar1hks1z aklan c;ozl.imleyecek
bir teori olduguna inanm1yorum, ama en azmdan obl.ir sorunlan
m1z1 c;ozmeye yonelik pek c;ok teori gelimektedir. Bu mikro teori
lerden ve ampirik gozlemlerden, politika dl.izeyinde de birtak1m
c;ozl.imler l.iretmeye c;ah1yoruz. Demokrasinin kurallan bu. Top
lumlar bazen yanh kararlar vcriyorlar, yanh sec;imler yap1yorlar,
yanh1 anlad1klan zaman belki yarm dogru sec;imler yaparlar.
Dlinya boyle ilerliyor, soyleyecegim bundan ibaret.
K. B.- Ben, Nail konumadan once aynlmak durumunday1m,
uc;aga yetimem gerekiyor. Teekkl.irler, arkamdan konumaym!
N. 5.- Ben Seyfettin'i dinledikten soma, onun liberal oldugunu
zannediyordum, megerse sosyal demokratm1, bir etkileim olabi
lir mi?
YDZYI L BiTERKEN SOSYAL BiLiMLERDE BDYUK TEORiLER 49
S.G.- <;eliki var m1 Nail?
N.S.- Var, c;iinkii sosyal demokrasi ic;i hareketinin bir kolu,
ama liberalizm "birakm1z yapsmlar, bHakm1z gec;sinler" dedigi ol
<;tide . . .
S.G.- imdi sen polemik yapma d a cevap ver.
N.S.- Liberalizmin temel maksimi "Birakm1z yapsmlar, bHak1-
mz gec;sinler" degil midir? imdi on onermeli bir katalogda c;iiriite
cek pek az ey buldugu ic;in kendince baz1 ortiimelerden bahsetti.
Ben unu dedim: Marksizmin b aka teorilerle ortiihigii alanlar
vardH. Dolay1s1yla, baka teorilerin soyledigi eyleri Marksizm de
soylemi olabilir. Bu gene! olarak, ilke olarak dogrudur, ama benim
sHalad1g1m maddeler ac;ismdan, aslmda liberalizmle Marksizm ay
m eyleri soylemiyorlar, yani ben o ayrmtiya girmedim Seyfettin
konuurken. Rekabet ornegin, liberalizmin ve liberalizmin etkisin
deki neoklasik iktisat teorisinin ongordiigii, kavramlatHd1g1 reka
betle, Marksizmin rekabeti bambaka bir ey. Neoklasik iktisatta,
firmalar fiyat1 kabullenirler. Marksizmde oyle degildir; rekabet be
raberinde, firmalarm b iiyiimesi, kiic;iiklerin iflas1, piyasay1 ve reka
beti terk etmesi sonucunu dogurdugu ic;in rekabet, bir fiyat sapta
ma rekabetidir, fiyat1 kabullenme degil. Liberalizmin kavramlahr
d1g1, bize m iimkiin olan diinyalarm en iyisini getiren rekabet ile
Marksizmdeki y1k1c1, vahi ve sonuc;lan ac;1smdan yalmz rekabetin
ta1y1Cllan olan sermayeciler ic;in degil, geni halk kitleleri ic;in de
isizlik, bunahm vs. getiren rekabet bambaka eyler. imdi Seyfet
tin'in soyledigi bir eye kat1hyorum; biz hepimiz ahlaki bir tercih
yap t1k once, sonra Marksist olduk, c;iinkii Marksizm sosyalizm
ic;indir, sosyalizm Marksizm ic;in degildir. Yani biz once sosyalist
olduk, sonra bizim sosyalist pratik faaliyetimize daha iyi 11k tuta
cagm1 diiiindiigiimiiz ic;in Marksist olduk. imdi Marksizmden
vazgec;ebiliriz, ornegin anarist olabiliriz. 0 zaman bizim balan
g1c;taki ahlaki tercihimiz, etik tercihimiz degimemi olur; biz gene
sm1fs1z, somiiriisiiz, devletsiz, bask1s1z bir toplum ozhiyoruz de
mektir, ama Marksistlerden farkh olarak devleti hemen ortadan
kaldHmay1 oneriyoruzdur. Marksistler ise bildiginiz gibi, devletin
bir toplumsal kurum olarak y1kilamayacagm1, korelmesini bekle
mek gerektigini, ancak korelebilecegini soylerler ve oniinde sonun
da nihai olarak devletten kurtulmanm yolunun da bu oldugunu
soylerler. imdi ahlaki tercih aym, fakat devletten kurtulmaya go
hirecek yol ic;in farkh oneriler. Arna biz liberalizmi benimsersek,
balang1c;ta bizi Marksizme gohiren ahlaki tercihimizi degitirmi
oluruz. Bunu da iyice saptamak gerekir, c;iinkii liberalizm, "birak1-
SAL! TOPLANTILARI

mz yapsmlar, buakm1z gec;sinler," degilse nedir? "Olen ohir, kalan


saglar bizirndir," degilse nedir?
S.G.- Eee, tabii bunlar degildir. Adam Srnith'e, 18. yiizyila git
tin, kusura b akrna. 2 1 . yiizyila girrnekten bahsediyoruz, sen 18.
yiizyil diisturuyla bana cevap verrneye c;ah1yorsun.
N.S.- Bence bugiin de bu diistur gec;erlidir, yani "buakm1z yap
smlar, buakm1z gec;sinler." bzel rniilkiyet nedir? Private; etirnolojik
olarak zaten yoksun buakrnaktan gelir. 0 bak1rndan ben Marksiz
rnin liberalizrnden alacag1 bir ey gorrniiyorurn ac;ikc;asi. Teekkiir
ederirn.
S.G.- Arna bu diinyay1 degitirrne var rn1du?
M.S.- Oyle bir tekel yok.
S . G. - Marx'ta var.
N. S.- Vardu tabii, ahlaki bir tercih vardu en bata.
S.G.- Arna bu diinyay1 degitirrne rneselesi, ahlaktan rn1 ibaret,
yoksa bilirnsel kaynakh rn1?
N. S.- Buna bir bilirnsel ternel oluturrnu adarn, iyi yaprn1
be nee.
S.G.- Ben kotii yaprn1 derniyorurn. Diinyay1 bilirnsel teorilerle
degitirrneye kalkrnanrn bilirnsel trajedileri de var. Peki, c;ok teek
kiir ederiz. Sizleri uzun siire burada tuttuk. Teekkiirler.
iktisat bilimi ve adil toplum
23 Kaszm 1 993
YCiNETEN: AYD IN UGUR
KoNUMACILAR: HASAN ERSEL, EsER KARAKA
Aydin Ugur- Bu yil, Yapi Kredi Sah Toplantilan gelenegi de
vam ediyor. Bu sene "Yiizyzl Biterken Sosyal Bilimler' konulu bir dizi
konferans var. Ayda bir kere oluyor. Onlann ikincisini bugiin bir
likte yaayacagiz. Konumuz jktisat Bili mi ve A dil Toplum. Ben bir c;e
it ciiretkar cahil roliinii iistlenecegim. Konumalar suasmda yone
tici olmaktan c;ok, merakh miidahil olmaya c;ahacagim. Balangic;
ta iki konumacimizm kisa kisa sunulan olacak. Ondan soma su
nularmm uyandudigi diiii nceleri birlikte paylaacagiz. Saym Ha
san Erse!, Siyasal Bilgilerde hocaydi, daha soma Merkez Bankasi
Bakan Yardimcihgi gorevini iistlendi. imdi Yapi Kredi Bankasi
Gene! Miidiir Yardimcilarmdan. Eger Oniversite'de kalmi olsaydi
adalet kurami iizerine profesorliik tezini yapmayi diiiiniiyor ol
dugunu da istihbar etmi bulunuyoruz. Saym Doc;. Dr. Eser Kara
ka, istanbul Oniversitesi iktisat Fakiiltesi Maliye Boliimii'nde og
retim iiyesi. Bendeniz de Marmara Oniversitesi Fransizca Kamu
Yonetimi Boliimii ogretim iiyesiyim. Eser, esasen vergici oldugunu
soyliiyor, ama adalet kurami ve iktisat, adil toplum ve iktisat, gali
ba teknik iktisat otesinde hepimizi ilgilendiren bir ey. Hem Tiirki
ye'de oldugumuz ic;in, hem de dii.nyanm belli bir doniiiimler nok
tasma vardigi bir suada yaadigumz ic;in. Tiirkiye'de hepimiz far
kmdayiz: Aslmda zor bir donem gec;iriyoruz, ama oldukc;a zor an
lar dayatmasma ragmen yepyeni fikirlerin de ortaya atildigi bir do
nem yaiyoruz. Sert ve ters riizgarlarm ortasmda da olsak, toplum
ca ahkanhklarumzi gozden gec;iriyor gibiyiz. 0 ahkanhklan goz
den gec;irirken, galiba iki kategori siirekli giindeme geliyor: Ozgiir
liikler ve adalet. Arna bu toplumsal tartimaya katilan kimilerinin,
adalet tarafmi c;ok vurgularken ozgiirliik tarafi hakkmda veya eko
nomik eitlik konusunda pek de fazla bir ey soylemedigini veya
bunun tersi oldugunu sik sik goriiyoruz. 0 bakimdan bugiinkii
tarhmanm, miitevazi de olsa; Turkiye yeni bir toplum diilerken,
yeni bir toplum iizerine proje iiretirken, eitlik, ozgiirliik ve adalet
kategorilerinin nasil birarada diiiiniilmesi gerektigine dair birta-
54 SAL! TOPLANTILARI

k1m yakla1mlan da gozden geirmemize imkan tamyacagm1 diiii


niiyorum. Kald1 ki bu yalmz bize ozgii degil; toplumlann bu kate
gorilerle yeniden kar1 kar1ya gelmeleri soz konusu. isizlik mese
lesi Avrupa'da da giderek ciddi b ir sosyal rahats1zhk noktasma
y akla1yor. brnegin Fransa'da oturuldu, hep b irlikte dendi ki:
"Teknolojinin getirdigi verimlilik art1ma paralel olarak istihdam
noktas1 say1s1 artrmyor, o yiizden toplum olarak hep b irlikte bir o
ziim arayahm, mesela insanlarm iten atilmalan yerine iicretleri
diiiirerek buna kar1hk birtak1m insanlarm isiz kalmasma set ek
meyi deneyelim . " Bu yonde birtak1m politika aray1lan oldu. Yani
adalet, eitlik, ozgiirliik kategorileri yeni kavramsal analitik ere
velerle Bat1'da tekrar giindeme geldi. Samyorum hem diinyadaki
kaygilan anlamam1z bak1mmdan, hem de b izim kendi iilkemizle il
gili b ir aray1 halinde oldugumuz bu sirada diiiinmemize yard1m
edecek aralann ipulanm vermesi bak1mmdan, bu tarhma ok
onemli. Bu akamki tartimada ilk sozii Hasan'a veriyorum. Buy
run.
Hasan Erse/- Ben, Aydm'dan, bu toplant1da konuma teklifini
ald1g1m zaman ilk tepkim, otomatik olarak; "Birok baka ile ugra
1yorum, kafam1 toplay1p bu konuya giremem" oldu. Arna sonun
da Aydin beni ikna etti. Sanmm bu konu bir siiredir tekrar dikkati
mi ekmeye balad1g1 iin zaten ikna olmaya hazirm11m . . .
Tiirkiye'de siyasi tart1malarda iktisadi adaletten ba hsediliyor.
Ancak adalet goriiii konusunda a1khk yok. Baka b ir deyile, ne
yin niin "adil" olarak tammland1g1 belli degil. Sanki tek bir adalet
kavram1 varm1, onu herkes kabul etmi gibi konuuluyor. insanla
rm bu kavram1 niin kabul ettikleri de belli degil. Bundan 10 kiisur
sene once ugratig1m bir konu idi b u . Tez y apmay1 diiiiniiyor
dum. Konuya ilgimin kaynag1, hocam Prof. Dr. Tuncer Bulutay'a
gidiyor. 0 bu konulara ok ilgi duyan b ir insandir, b izi de bu yon
de ok tevik etti. Tarhmalanm1zda s1k s1k u soru giindeme gelir
di: iktisat kuram1 belli oziimlemeler yap1yor, sonular 1kanyor ve
degerlendirmeler yap1yor. Arna b urada iktisadi adalet kavram1 rol
oynam1yor. Acaba dogru mu diii.iniiyoruz, yoksa yanh m1?
Burada iktisat kuram1 diye neoklasik iktisat kurammdan, de
gerlendirme olarak da modern Pareto'cu gonen (refah) iktisadm
dan soz ediyorum. Dolay1s1yla, iktisadm adalet sorunu kar1smda
ki duyars1zhgmm etik temellerine bu ereve iinde kalarak b ak
maga ahacag1m. Eger bir ikinci tur olursa, o zaman da diiiince
nin etik temelleri iinde kalmarak da bir adalet kuramma ulailabi
lecegini gostermeye ahacag1m. Burada etik temelden kastettigim,
iKTiSAT BiLiMi VE AniL ToPLUM SS
faydaci di.iiincedir. Kukusuz, onu reddederseniz baka bir adalet
kuramufa da ge;ebiliriz. Ancak gostermek istedigim u: Bu konu
yu, en az bu kurami oluturan insanlar kadar kuramsal bir biitiin
li.ik i;inde ciddiye almayi ve gayret gostermeyi gerektirir.
imdi gi.inli.ik yaamdan b irka; ornek vermek istiyorum. Bun
lardan ilki katma deger vergisi . . . Ger;i benim alamm degil ama,
deniliyor ki katma deger vergisi adil degil. Ni;in degil? <;unki.i bir
yasayla boyle bir vergi koyarsamz, az gelirliden de ;ok gelirliden
de aym miktarda vergi ahrsmiz. Arna az gelirlinin cebinden ;ikan
bir liranm ona faydasi, ;ok gelirlinin cebinden ;ikan bir liradan da
ha fazladir. Dolayisiyla, toplumsal faydayi mi.imki.in oldugunda
ayirmak i;in; ;ok gelirliden, az gelirliye oranla, daha yi.iksek oran
da vergi almamiz gerekir. Katma deger vergisi boyle olmadigi i;in
pek de adil bir vergi degildir deniliyor. Bir baka ornekge ;ahti
gim yerlerde sik sik rasthyorum. Deniliyor ki, "Ben ve arkadaim
aym ii yapiyoruz, ama o benden fazla i.icret ahyor. Bu adil degil."
Son bir ornek daha: "Ben ve arkadaim aym firmada ;ahiyoruz.
ikimiz de aym ii yapiyoruz, aym i.icreti de ahyoruz. Arna ben is
tanbul'da yaiyorum. 0 ise Denizli'de. istanbul'da yaamanm ge
rektirdigi en az harcama di.izeyi, Denizli'den fazladir. 0 halde be
nim gereksinmelerimi karilayabilmem i;in daha <;Ok i.icret oden
mesi gerekir. Bu durum adil degildir."
Bu i.i; ornekte de adalet isteniyor, ama adalet anlayilan ara
smda fark var. ilkinde "faydaci" ( utilitarian) adalet anlayii, ikincisi
"haketme" (deserve) ilkesine dayah adalet anlayii, sonuncusunda
ise "gereksinim" (needs) ilkesine d ayah adalet anlayii soz konusu.
Bunlann hepsinin etik temelleri farkh.
imdi yeniden iktisat kuramma donelim. iktisadm iki temeli
vardir: Etik ve m iihendislik. Her felsefi d iii.inceyi Aristo'ya kadar
taimak olanakhdir, derler. Bu konuda da oyle. Aristotoles,. "Nic
homacos'a Etik" ve "Politika"da etik ile iktisat arasmdaki yakm ili
kiyi vurgulamiti. Daha yakm ;aglarda ise iktisat kurammm babasi
sayilan Adam Smith'in, Glasgow Universitesi'nde Ahlak Felsefesi
profesorii oldugunu gori.iyoruz. bte yandan modern iktisadm en
;ok i.izerinde durdugu kit kaynaklann en iyi kullammi sorunu, bir
mi.ihendislik mantigi i;inde ele almmaktadir. Bu yaklaimi geliti
renlerden biri, modern genel denge kurammm babasi sayilan Fran
siz iktisat;i Leon Walras ise mi.ihendisti. iktisadm sorunu bu bag
lamda oyle ortaya konulabilir: Kit kaynaklarmlZl en iyi nasil dagi
tirsmiz? Burada "en iyi" matematiksel anlamda kullamhyor. Bir
amacmiz var, o amaca ulamanm en iyi yolunu, kaynaklarm kit ol-
SAL! TOPLANTILARI

dugunu gozoni.ine alarak bulmak istediginizde, bu bir matematik


sel sorundur. Bu sorunun mi.ihendislik alamna giren ve ihmal edil
memesi gereken bir yoni.i vardH.
Benim <;ok sayg1 duydugum Hintli bir iktisat<;1 var. Adi
Amartya Kumar sen . <:;:ok yonli.i bir iktisat<;i. iktisadm <;eitli dalla
rma; toplumsal tercih kuramma, gonen<; iktisadma, felsefeye katk1
yapm1tlf. Onun dikkat <;ektigi bir nokta var. 19. yi.izyilda neokla
sik iktisadm hakim olmasmdan bu yana iktisadm temellerinde eti
gin agHhg1 azalmaya balad1, mi.ihendislik tarafi daha hakim oldu.
Neoklasik iktisatta ne vard1 ki bu sonu<; ortaya <;1kti? imdi bu ko
nu i.izerinde biraz durmak istiyorum. Ancak hemen ifade etmek is
terim ki, son yirmi yila baktig1m1z zaman bir degiiklik gori.iyoruz,
iktisat kurammda etik sorunlar i.izerinde duran <;ahmalar artti.
Yalmz, gonen<; iktisadmm, daha dogrusu ak1lc1 davramm gene!
kuram1 <;er<;evesinde yapilan bu <;ahmalann <;ogunun teknik bir
dili var: izlemesi zor. Ben biraz yumuatmaya <;ahacag1m . . .
A . U.- Bu arada b i r ey hatHlatmakta yarar var. Bu son yirmi yil
i<;inde etikle sosyal bilimler arasmda, ge<;tigimiz yi.izyilm sonundan
beri a<;ilm1 olan aranm tekrar kapanmaya b alamas1 gozleminden
yola <;1kilarak: (Reklam yapmama izin verirsen) 15 ubat'taki Sah
Toplanhs1 da, "sosyal bilimlerle etigin ilikisi ne noktada?" sorusu
i.izerine olacak. Biraz da demin soyledigin bu gozlemden yola <;1k1-
larak di.ii.ini.ilmi.i bir toplanh oldugu i<;in belirtiyorum.
H.E.- Gi.izel. Hakikaten burada ortaya <;1kan kuramsal sorunun
sadece iktisad1 etki!emi olmas1 di.ii.ini.ilemez. Bu noktada sunuu
mun smHlarm1 <;izerken bir baka noktaya daha deginmem gereki
yor. Bu iktisadi adalet sorununu ak1lcihk (rationality) i<;inde ele
alacag1z, akild11 (irrational) davr amlan d1anda bHakacag1z. Bu
nu akild11 davramlan ki.i<;i.imsemek i<;in soylemiyorum. insan ya
ammda akild11 davramlar, heyecanlar, duygular, 0 kadar onem
siz degildir. Bilebildigim kadanyla ak1lcihgm <;ozi.imll'l1 nwsi daha
kolaydH. Akild11hk i.izerine toplumsal bilimlerde yogun <;ahma
lar yapild1gm1 biliyorum. Ancak, bana oyle geliyor ki akild11 dav
ramlarm <;ozi.imlenmesi, sanki kesikli hareketlerin ev rensd kura
mm1 gelitiren Rene Thom'unkine benzer yeni bir kuranun geliti
rilmesini bekliyor.
Ak1lcihg1 iki di.izeyde ele alabiliriz: Birincisi bdirlilik ( kesinlik)
altmda ak1lcihk, ikincisi belirsizlik altmda ak1lc1hk. l klirlilik, yaph
g1m1z eylemin sonu<;larm1 kesinlikle bildigimiz d urum dur. Belirli
lik d1ma <;1kild1gmda iki durumu ayHdetmek gerd.. i r Bunlardan
ilki riskli durumdur. Bu durumda, yaphg1m eylemin kesin sonucu-
iKTiSAT BiLiMi VE A oiL ToPLUM 57

nu bilmemekle birlikte, bir sonucun gerc;eklemesine nesnel bir


olas1hk atfedebiliyorum. Belirsizlik durumunda ise sonuc;lann ger
c;ekleebilirligine nesnel olas1hk atfetmek olanakh degildir. Kuku
suz oznel olas1hklar atfedebilirim. Bu aynm1 Amerikah iktisatc;1
Frank Knight ve i.inli.i ingiliz iktisatc;1 John Maynard Keynes getir
mitir. Bu aynma dayanan kuramsal c;ahmalan da bi.iyi.ik onem
tarmaktadH. izin verirseniz ben de bir bankac1 olarak yaam1m1z
da, hele u sHalarda ic;inde bulu ndugumuz ortamda, belirsizligin
c;ok bi.iyi.ik onem ta1d1gmm altm1 c;izeyim.
Belirlilik durumunda bireyin ak1lc1 davramlanm inceleyen
yakla1ma fayda kuram1 denir. iktisat okuyan herkes, mikroiktisat
dersine girer girmez bununla karIlaH. Risk ve belirsizlik duru
munda karar almak sorunu ise karar kurammm ilgi alanma girer.
Bu kuramsal c;erc;evelerde, bireyin tek b ama, bir etkileim ic;inde
olmad1g1 koullarda karar alma s orununu inceliyoruz. Ancak etki
leim ic;indeyse baka ti.irli.i bir kuramsal yap1ya gerek var. Baka
bir deyile toplumsal koullarda ak1lc1hk nasil tammlamr? Bu soru
yu ilk soran sanmm Marquis de Condorcet. Onun 1 78S'de yaymla
nan bir denemesi var. 1940'lann sonunda -1948 ya da 1949 y1llan
olacak- Evsei Domar, (Mehur Rus asilh Amerikah iktisatc;i, bi.iyi.i
me kuramma Harold-Damar modeli olarak bilinen onemli katk1y1
yapm1hr) o zaman gene; bir doktora ogrencisi olan Kenneth Ar
row'un dikkatini c;ekiyor. Bunu ben Arrow'dan ogrenmitim. Dog
rusu Domar'm iktisatta bi.iyi.ime sorunlan d1mda baka eylerle
ugramad1gm1 samyordum.
0, bu konuyu doktora tezi olarak ele ahyor ve toplumsal ter
cihlerin ak1lc1 olmayabilecegine ilikin mehur sonucunu yaymh
yor. Sonradan Nobel iktisat Odi.ili.ini.i alm1 olan Arrow'un goster
digi u: Bir toplumda herkes ak1lc1 tercihler yaphg1 halde bu kii
lerden oluan toplumun tercihleri ak1lc1, tutarh olmayabilir. De
mek ki bireysel ak1lc1hktan, toplumsal ak1lc1hga dogrudan gec;ile
miyor. Peki o zaman toplumsal koullarda, yani farkh insanlarm
oldugu ortamlarda, ak1lc1hg1 nasil tammlarsm1z? Bununla ugraan
iki kuram var. Bunlardan ilki m atematiksel oyun kuram1, otekisi
ise etiktir. Boylece etike gelmi oluyoruz. Etigin oyun kuram1yla
ilikisinden zaman olursa soz etmek isterim. Son 20-30 yil ic;erisin
de gelitirilmi olan iktisadi a dalet kuramlarmm hemen hepsi
oyun kurammm tekniklerini ve sonuc;larm1 kullamr. Hatta konu
mamda soz edecegim John Harsanyi, etik alanmda modeller geli
tirmi olan bir insandH. Arna, iktisatc;Ilar arasmda en c;ok bilinen
tarafi, oyun kuramma yap hg1 bi.iyi.ik katkilardH.
r,H SAL! ToPLANTILARI

Bu n oktada etik ile oyun kuram1 arasmdaki sorun farkhhgma


deginmek istiyorum. Oyun kuram1 ak1lci bireylerin, bencil olsunlar
ya da olmasmlar, kiisel c;ikarlanm enc;oklamaya c;ahtiklan duru
mun c;ozi.i.mi.i.ni.i. arar. Tipik omek satranc;tir. Ben kendim ic;in en iyi
durumu bulmaya c;ah1yorum. Arna b iliyorum ki, kar1mdaki de
en az benim kadar ak1lh ve o da kendine gore en uygun davram1
(buna strateji denir) sec;ecek. Bu durumda ben ne yapmahy1m ki en
iyi duruma gelebileyim? Etikte ise sorun, farkh c;ikarlan olan kiile
rin ak1lci bir bic;imde b ir araya gelerek, hepsinin bir arada c;ikarlan
m enc;oklayacak c;ozi.i.mi.i. bulmalan sorunudur. Yani etik, ortak c;1-
karlan enc;oklamak sorunuyla ilgilidir.
A . U.- Etigi de belki u ekilde ozetlemek mi.i.mki.i.n. iyi ile dog
ru arasmda dengeyi kurmaya c;ahmak. Galiba iyiyi enc;oklatir
mak dogrudur demenin ad1 da, faydac1hk kuram1 degil mi?
H.E.- Evet, onu biz c;ok seviyoruz iktisatta
A. U.- Size en saglam gibi gozi.i.ken o oldugu ic;in herhalde, de
gil mi?
H.E.- Evet. Tabii, c;ok iyi tammlanm1 bir kuram. Ufak tefek so
runlan var gerc;i. bmegin "iyi Nedir?" diyorsunuz. Yamt "Enc;okla
d1g1m eydir"oluyor. "Neyi enc;okluyorsunuz?" diyorsunuz. Yamt
"iyiyi." Boyle ufak tefek sorunlan var ama yine de seviyoruz.
Peki imdi modem iktisat kuramma geldigimiz zaman ne go
riiyoruz? Ben, modem iktisat kuramm1 -baz1larma haks1zhk ede
rek- neoklasik gene! denge kuram1 ve onun i.i.zerine oturtulmu
olan gonenc; kuram1 olarak tarnmhyorum. Bu tamm1 benimsemeye
cek olanlar olabilecegini de kabul ediyorum. Arna ben oyle tammh
yorum. Bu kuram beni c;ok etkiledigi ic;in soyluyorum. Yoksa baka
kuram yok ya da olamaz demiyorum . . . Bu kuram, temelini 19. yi.i.z
y1lm ortalarmda demin sozi.i.ni.i. e ttigim Leon Walras'm kitabmda
bulur. Bu soyut bir kitaptir. Birc;ok denklemi bir araya getirir. An
cak, Leon Walras'm programm1 gozden kac;irmamak gerekir. Ken
disi b ir sosyal demokratt1 ve sosyal demokrat bir iktidarm iktisat
politikalanm c;ozi.i.mleyebilmek ic;in, bir kuramsal c;erc;eve olarak bu
kitab1 yazm1ti. 1 930'larda bu kuram Viyana c;evres i denilen b ir
grup iktisatc;i tarafmdan ele almd1. Onci.i.li.igi.i.ni.i. Abraham Wald'm
yapt1g1 bu grupta bir tane de b ankac1 vard1: Schlessinger. Yaam
boyu imrenmiimdir o adama. Naziler Viyana'ya girdiginde intihar
etmiti.
A. U.- imrenme konusunun bu olmad1gm1 sarnyorum.
H.E.- Ha yir o degildi. Bu grupta onemli olan Abraham
Wald'dir. Soma bu gruba o iinlii matematikc;i Johann von Neu-
iKTiSAT BiLiMi VE A o iL TorLUM 59
mann girer. Von Neumann'm ele alman sorunun <;ozi.imi.iniin ol
duguna dair c;ok ilgin<; bir makalesi var. Dort sayfadH biitiin maka
le ve iktisadm bak1 a<;1sm1 degitirmitir. Bu kuram daha soma
Kenneth Arrow ve yine bir Frans1z iktisat<;1s1 olan Gerard Debreu
(ve b akalan) tarafmdan gelitirildi. 1 9,50'lerin bamdan itibaren de
iktisatta hakimiyet kurdu, hala d a yaamm1 siirdiiriiyor ..
Bu kuramm sordugu temel soruyu basite indirgeyelim: iki kii
var, bunlann birinin elinde A mah otekisinin elinde B mah var.
Bunlar mallan degitiklerinde herkes ihtiyac1 olan mah ahyor. Bu
yap1 n kiiye ya da sonsuz kiiye genelletirilebiliyor. Peki bu mal
larm her birinin piyasasmda aym anda dengeye gelinebilir mi? Na
sil? Burada esas iizerinde durulan, rekabet<;i piyasalardH. Arna ku
ram1 genelletirmek de olanakhdH. Yamt evet, gostermesi olduk<;a
zordur, karma1k matematiksel <; ozi.imlemeler gerektirir, ama yamt
evettir. imdi ikinci soru: Piyasalar yoluyla vanlan bu durum iyi
bir durum mudur? Bunun i<;in, iktisatla da ilgilenen italyan sosyo
,
log Vilfredo Pareto'nun bir ol<;iitiine bavuruluyor. 0 diyor ki, eger
hi<; kimsenin durumunu kotiiye goti.irmeden bir kiinin durumunu
daha iyiye gotiiremiyorsamz, bu durum iyidir. Buna "Pareto Etkin"
durum denir ve iktisadm belli bir durumu degerlendirmek i<;in
kulland1g1 ol<;iit budur.
Rekabet<;i piyasa mekanizmas1 ile Pareto Etkin duruma vanla
bilecegi gosterilmitir. Ancak, Pareto Etkin duruma varmanm tek
yolu rekabet<;i piyasa degildir. Bu sorunun yamtm1 arama gayreti
19. yiizyilda yaam1 bir b aka iktisat<;1ya, Fran<;ois Y. Edgeworth'a
gider. Onun <;ahmasmm 20. yiizyildaki uzantis1 ise, oyun kuram1-
nm ibirlikli oyunlan ve bunlarm <;oziimiinii veren <;ekirdek kavra
mma vanr. Modern iktisat kurammm bir baka bulgusu da bu iki
<;ozi.imiin, hele ekonomide <;ok s ay1da insan varsa, be aag1 be
yukan aym ey oldugudur. Yani rekabet<;i piyasa mekanizmasmm
c;oziimi.i Pareto Etkin'dir, ama baka yollarla da Pareto Etkin duru
ma vanlabilir. Ekonomideki insan say1s1 <;oksa bu iki <; oziim aym
dH.
Ancak bir sorun var. . . Varsayahm ki toplum bu salondakiler
olsun. C:: o zi.im de toplumdaki biiti.in mallann % 99'unun benim, ka
lanmm da sizlerin oldugu bi<;imind,.e <;1ksm. Sonu<; Pareto Etkin.
C::i.inkii sizlerin durumunu diizeltmek istersek benimki bozuluyor.
Kriter <;ok a<;1k . . . Kimsenin durumunu bozulmayacak ... Dolay1s1yla
bu ol<;iit gelir, servet boli.ii.imiindeki farkhhklara kar1 son derece
duyars1z. Bunun vahim sonu<;lar dogurabilecegine ilikin bir ornek
var: 1 942'deki Bengal k1thg1 ve iki milyon kiinin olmesi. Amartya
60 SAL! TOPLANTILARI

Kumar Sen'in son derece gi.izel b ir yaz1s1 ve kitab1 vardir bu konu


da. Konunun ozi.inde rnilliyet<;ilik, ingiliz ernperyalizrni filan gibi
bir ey yok. Sadece iktisaf ilkelerini uygularn1lar ve iki rnilyon kii
olrni.i. Sorun u: K1thk oldugu yilda -1942'de- aslmda hububat
i.iretirni filan di.irni.i degil. Mal var ve depoda arna insanlann ge
lirleri di.irni.i, alarn1yorlar. Mallarm piyasa yoluyla satilacag1 ilkesi
konuldugu i<;in de, rnal i<;erde duruyor, d1anda insanlar oli.iyor.
Sonu<; Pareto Etkin. Kukusuz bu konunun baka yonleri de var,
hem ingilizler hem Hindistan Hi.iki.irneti sonradan soruturrna a<;
rn1. Arnartya Kumar Sen de kurarnsal bir kitap yazdt. Belki biraz
istisnai bir olay, arna yine de <;arp1c1 bir ornek.
A . U. - Siz gene! bir dengeye b ak1yorsunuz, o gene! denge dedi
giniz de tek tek insanlardan bag1rns1z olarak o toplurnun sonu<;ta
verdigi sinyal. Belki bizlerin, tek tek hissetrnedigi, hakikatte olrna
yan bir durum. Hani bir zarnanlar bir laf vard1, irndi daha az kul
lamh yor: "Ti.irkiye'nin dururnu iyi, Ti.irklerin dururnu koti.i" gibi.
H.E.- Evet.
A. U.- Sanki oyle bir geornetrisi var gibi. c;:i.inki.i sizin arad1g1-
mz denge, tek tek insanlara bakilarak kararlatmhp, oldu denilen
ey degil. Adalet de, o anlarnda insanlan tek tek ilgilendiren bir ey
degil de, o toplurnsal dengenin etrafmda konuulacak bir ey . . .
H. E.- Evet. Onun d a b i r nedeni var. Pareto ol<;i.iti.i, tirnak i<;in
de, son derece ozgi.irli.ik<;ti bir oli;i.itti.ir. 0 kadar ozgi.irli.ik<;i.i ki, ba
na veto hakk1 veriyor. Elkoydugurn rnallarm % 99'unun benden
a hnrnasm1 engelleyecek veto hakkm1 veriyor. 0 zarnan u soruyu
sorrnak gerekiyor: Boyle bir insan nasil bir insandir? Bu insanm
davramrnrn etik terneli nedir? Bir toplurnda bir insan davram1
forrnule ediyorsunuz, bu davramm etikte bir kar1hg1 olrnas1 gere
kir.
Bidigirn.kadanyla etikte insan davramlanm <;ok farkh bi<;irn
lerde sm1flandirrnak olanakh. Sozgelirni bir kiiye bireyci deyip ge
<;ernezsiniz. c;:ok farkh bireycilik kategorileri var. Bunlardan birisini
se<;rneniz gerekir. Degerlendirrneyi oznel yap1yor diyernezsiniz;
<;i.inki.i oznelcilik de gcni bir kategoridir, alt boli.irnleri vardir. Boy
le bakild1gmda bu kurarna gore insan davramlannm arkasmda
ger<;ekten bireycilik vardir. Burada bireyciligi, kururnlann varhk
nedeninin ve arna<;lannm bireylerin yararlanna hizrnet etrnek ol
dugu bi<;irnindeki gori.i olarak ahyorurn. Arna bu tamrndan biraz
once belirttigirn davram <;1krnaz. Yani bireycilik <;ok daha geni bir
gori.i. Oznelcilik ise ahlaki yargilara oznel tercihlerden vanlacag1-
m soyleyen gori.iti.ir. Arna bu da <;ok geni bir tamrn.
iKTiSAT BiLiMi VE A oiL ToPLUM

Biraz daha detaya girelim. Soyut bireycilik diye bir gori.i var.
Oznelciligin de bireysel oznellik diye bir alt kategorisi var. Bu ikisi
ni bir araya getirdiginizde benim biraz once anlathg1m gene! den
ge kurammdaki insan davramlan c;1kar. Soyut bireycilik, insanla
rm temel niteliklerinin toplumsal giriim ve deneyimden bag1ms1z
olarak belirlendigini ileri si.irer. Onun ic;in insanlar toplumlardan
bag1ms1z olarak kendi temel niteliklerini olutururlar, dolay1s1yla
insanlarm davramlannm kaynaklan toplumsal olmaktan c;ok psi
kolojiktir. Farkh toplumsal koullar ve ki.ilti.irlerde benzer insan
davramlan olmas1, bu nedenle dogaldH ve beklenir. Bu yakla1m
da bireyler ak1lc1 bencillerdir. Bireyci oznellik ise, bireylerin ahlak
sal tercihlerinin kendilerine ozgi.i oldugu ve kendi bireysel tercihle
ri ile c;ak1hgm1 ileri si.irer. Benim ahlaksal gori.ii.imi.i yalmz benim
tercihim belirler. Ben sizden etkilenmem. Bi.iti.in bunlar bir araya
gelince biraz etkisel egoizme benziyor. Boyle olunca da egoist in
sanlardan oluan b ir toplumda Pareto olc;i.iti.ine bavurulmas1 do
gal. Bunun otesine gec;mek de olanaks1z. Dolay1s1yla iktisadi adalet
sorunu da devre d11 kahr.
Arna yine de matematikle u gramay1 goze ahyorsamz, Pareto
olc;i.iti.i i.izerinde durmaga deger. \:i.inki.i ac;ik, berrak bir ey soyli.i
yor. Dolay1s1yla bir durumun Pareto Etkin olup olmad1gm1 soyle
mek olanakh. Arna iki Pareto durumundan hangisinin daha iyi ol
dugunu soylemek olanakh degil. Boyle olunca iki milyon kiinin
oldi.igi.i Bengal k1thgmdaki Pareto etkin durum ile Pareto Etkin bir
sosyal refah devleti arasmda tarafs1z kalmm1 olunuyor. Bunun te
mel nedeni de, soz konusu etik anlay1mm bir toplumdaki ti.im bi
reylere, kendi degerlendirmelerine gore uygun bulmad1klan ti.im
toplumsal durumlan veto edebilme yetkisi veren b ir ozgi.irli.ikc;i.i
(libertarian) gori.ii.in i.izerine kurulmu olmas1dH.
Buraya kadar soylediklerimden "iktisatc;Ilar manas1z eylerle
ugram1lar" sonucuna varabilirsiniz. Bilemiyorum. Arna ben bir
konuya daha deginip susmak istiyorum. iki tane etik gori.ii.i var
ki, kammca bunlar Paretocu di.ii.inceden c;1kanlabilir. Bunlardan
ilki Friedrich van Hayek'in gori.ii.i, otekisi ise Robert Nozick'inki
dir. Bence Hayek c;ok ilginc; bir adamdH. Bu iki di.ii.ini.iri.in yakla1-
mma ozgi.irli.ikc;i.i (libertarian) deniliyor. Bu di.ii.ini.irler ozgi.irli.ik
kavramma o kadar agHhk veriyorlar ki, sonuc;ta ozgi.irli.ik ugruna
her eyi feda edebiliyorlar. Arna bence o zaman ozgi.irli.igi.in de ka
hp kalmad1g1 kukulu.
imdi Hayek'e bakahm. Hayek piyasay1 b ir dogal durum ola
rak gori.ir. Dogal durumun adil olup olmad1g1 ise tarhIlmaz. Size
SAU TOPLANT ILARI

az di.ih.iyse, talihinize ki.isi.in. Eger devlet gibi bir kurum kiiler


arasmda yeniden dag1hm yapmaya kalkarsa bu, ozgi.irli.ikleri zede
leyecegi ic;in koti.i bir eydir. Zorla yapmasm1 gerektirecegi ic;in, ki
isel ozgi.irli.iklerle c;eliir ve kabul edilemez. Hayek, piyasa meka
nizmasm1 dogal di.izen, yani bireylerin kendi iradeleriyle sec;tikleri
kaynak dag1t1m mekanizmas1 olarak gordi.igi.i ic;in, bu mekanizma
nm c;ozi.imlerine "adil" ya da "gayri adil" denilemeyecegi; bu ti.irli.i
kiilerin kendi tercihlerinde yer almayan gerc;eklerle ulaIlan dag1-
hmm degitirilmesinin de ozgi.irli.ikleri k1s1tlayacag1 gori.ii.indedir.
Bu nedenle de i.inli.i kitabmm ikinci cildinde, toplumsal adaletin bir
toplumsal felaket oldugu gori.ii.ini.i iler ve toplumsal adalet gori.i
i.ini.i reddeder. Reddediinin arkasmda yatan temel nokta; hic;bir
gi.ici.in kiiyi oldugu konumdan daha koti.iye goti.irmemesidir. Yani
iktisadi c;ozi.imi.i Pareto Etkinlik'tir, ama onu yargilamamaktadH,
Hayek toplumsal adalet kavramma kar1dH.
Nozick'te ise b ir terslik var. \:i.inki.i Nozick bir adalet kuram1
ileri si.iri.iyor. Nozick'e gore herhangi bir kurumun adalet adma
mi.ilkiyeti yeniden dag1tmas1 c;ok koti.i b ir eydir. Ona gore adil ol
manm iki tane olc;i.iti.i vardH. Birincisi, balang1c;taki edinim adil
olacak, yani hakkm1z olacak. Sozgelimi, hie; kimsenin olmayan b ir
eyi bulmak gibi. ikinci olarak da sonraki el degitirmeler goni.illi.i
olacak. Yani ben size mahm1 verdimse kendi nzamla verecegim.
Kar1hgmda bir ey alm1 olacag1m. Bu balang1c;taki edinimin adil
olmas1 fikri Locke'dan gelir. Nozick bunu benimsiyor. Vard1g1 so
nuc; u. Balang1c; edinimi adil, sonraki degiimler goni.illi.iyse, so
nuc;ta ortaya c;1kan dag1hm adildir. Bu da Pareto Etkin durumun ta
mam1dH zaten. Dolay1s1yla sadece iktisat kurammm ic;inde degil,
iktisat ile siyasetin kesitigi alan d a Pareto Etkin duruma adil diyen
adalet gori.ileri var. Arna Pareto Etkin duruma adil demeyen ku
ramlar da var. Bundan sonra onlardan soz edecegim.
A . U.- Evet.
H.E.- Degil mi?
A . U.- Samyorum Eser, Hasan'm soylediklerinden biraz farkh
bir gori.ite.
Eser Karaka- \:ok da degil.
A. U.- Buyrun.
E . K.- Teekki.ir ederim. Saym Erse! beni c;ok mahc;up etti. Nihai
eklini almad1gm1 soyledigi bayag1 ciddi bir c;ahmayla geldi bura
ya. Bense uyduruk ki.ic;i.ik kartc1klarla geldim. Bunu yaparken ad1-
nm sohbet toplantilan olmasmdan cesaret ald1m. Arna gerc;ekten
biraz mahc;up oldum. Saym Ersel'in bu ozeni yanmda
iKTiSAT BiLiMi VE AoiL ToPLUM

H. E.- Estagfurullah.
E . K.- imdi konunun bahg1: iktisat ve Adil Toplum. Saym Er
sel gayet yetkin bir ekilde bu adil toplum kavramm1 refah kura
mma indirgedi, bu ;ok onemli bir ey. Ben daha basit bir ekilde
ele alacag1m. Adil toplum kavramm1 bir bohiiim sorunu diye ele
ahyorum. Tabii burada, mutlaka refah kuramma bir siirii referans
verilecek, ama adil toplum bohiiim sorununu ;agnhnyor bende.
0 yiizden iktisat ve bohiiim sorununa b akacag1m. Saym Hasan
Ersel'in yaphg1 belki daha dogru, yani iktisat ve refah kuram1 ili
kileri. Ben iktisat ve boliiiim sorunu diye ald1g1m i;in en sonunda
soyleyecegimi, batan soyleyeyim. Bohiiim sorununun halen ikti
sat d11 bir olay oldugunu diiiiniiyorum. iktisah ilgilendirmedigi
ni diiiiniiyorum.
A. U.- Herhalde, iktisadi hayat degil de iktisat kuramm1 demek
istiyorsun.
E . K. - iktisat kuramm1, tabii. Hatta iktisat politikalarm1 da. Ya
ni sadece kuram1 da degil, d1mda bir yerde bu olaym kotanld1gm1
diiiiniiyorum. Kotanlmak kelimesini burada kohi bir anlamda
kullanm1yorum, pejoratif anlamda, ama bohiiim sorunu iktisat d1-
mda ;oziihiyor gibi geliyor. Boyle bir konumaya balarken aslm
da herkesin kafasmda oldugu gibi benim kafamda da bir toplum
sal iitopya var. Yani nasil bir toplumda yaamak istiyorum, ;ocuk
lanm nasil yaasm gibi b ir iitopya var. Bu iitopya beni biraz buna
gohiriiyor. Yani bohiiim sorunu iktisat kurammm d1mda bir yer
lerde ;oziilsiin. Bunun neresi oldugunu ben de ;ok iyi bilmiyorum.
Tammlayam1yorum bu alam. Arna iktisat d1mda bunu ;ozmek
galiba daha ho geliyor bana. Ho ne demekse. imdi, bohiiim so
runu iktisat kurammda agHhkh b ir yer tutuyor, ama u anda dort
ba1 mamur bir ekilde ayakta duran bir bohiiim kuram1 yok. <:;:e
itli iktisat kuramlarmm boliiiim kuramlan var ama, en genel ;er
;evesiyle bildigim kadanyla bu kuramlarm hepsine ;ok onemli hii
cumlar yapilm1 ve hiicumlara da ;ok iyi cevaplar verilememi.
Yani bunlan ;ok kabataslak ahrsak, iktisadm emek deger kuram1-
nm beraberinde getirdigi bir bohiiim kuram1 var. Bu bohiiim ku
ram1 bir maim degeri olutugu anda, eanh olarak bunun bohiii
miinii esas ahr, ama bunun detaylanna girmek istemiyorum. Bun
dan epey bir soru ;1kar. 1 9. yiizyilm sonunda, emek-deger kuram1-
na ;ok z1tm1 gib i ortaya ;1kan, ideolojik ;1karsamalan ;ok farkh
olan fayda-deger kurammda ;ok benzer bir bohiiim kavram1 var.
Bir iiretim fonksiyonu yaz1hyor. 19. yiizyilm sonunda yazilmam1
belki boyle bir iiretim fonksiyonu, ama bir Cobb-Douglas iiretim
SAL! TOPLANTILARI

fonksiyonu yazd1gm1z zaman, bu Cobb-Douglas i.iretim fonksiyo


nu size i.irettiginiz bir maim degerini veriyor. Eanh olarak bu i.ire
tim fonksiyonundan kalk1p, bi::i l i.ii.im sorununu, yani emegin, ser
mayenin paym1 buluyorsunuz. Euler teoremi, matematiksel yi::i n te
mi, vs. var. Burada ;ok ciddi eletiriler getirilmi. Ve bugi.in her e
ye ragmen biliyoruz ki, gerek emek-deger kurammm beraberinde
eanh getirdigi bi::ili.ii.im kuram1, gerek fayda-deger kurammm yi
ne beraberinde eanh getirdigi b i::i li.ii.im kuram1, u anda kimseyi
tatmin etmiyor. Hem yapilan hem ideolojik ;1karsamalan birbirin
den ;ok farkh gibi duran emek-deger ve fayda-deger kuramlan, as
lmda bence aym yere oturuyorlar. Bunlar birer deger teorisi ve de
ger teorilerinin galiba ka;milmaz bir magduriyeti var. Bi::ili.ii.im so
rununu eanh ;i::iz mek mi.imki.in degil. Yani ben en azmdan bunun
teorik olarak da imkans1z oldugunu di.ii.ini.iyorum. Bu, i.i; aag1
be yukan ispatlanm1 bir ey. Onemli bir iktisat;1 var, italyan ki::i
kenli bir iktisat;1, Pierro Sraffa. Nobel alamad1 bildigim kadanyla,
degil mi?
H.E.- Almad1, zaten Cambridge Oniversitesi'nde ki.iti.iphaneci
olarak ;ahh.
E .K.- Fakat olaya bak11 i.iniversite y1llarmdan beri beni ;ok et
kilemitir. <;ok b asit bir matematiksel denklem sistemi kuruyor
Sraffa. Burada bilinmeyen say1s1 denklem say1smdan iki tane fazla.
Dolay1s1yla, b i::iy le bir sistemi ;i::i z emiyorsunuz. Matematiksel ola
rak ;i::iz emiyorsunuz. Eger bilinmeyen say1s1 bir tane fazla olsayd1
matematik;ilerin kulland1g1 ni.imerer teknigini kullanarak nispi fi
yatlan bulabilirdiniz. Arna iki tane bilinmeyen var, orad a Sraffa
;ok ho bir ey si::iy li.iyor; diyor ki: Burada, bir de kar haddi var, bu
kar haddini d1andan verelim sisteme diyor. Emek, kar, i.icret, kar
bi::ili.ii.imi.ini.i sisteme d1andan bir yerden enjekte edelim. Bu, bi::i li.i
i.im kuramlarmm galiba tek ;1k1 yolu. Bi::i li.ii.im sorununun yani
i.icret, kar sorununun sistem d1mda bir yerde ;i::i z i.ilmesi nerede
olabilir? Sm1f ;ahmas1 olabilir, sendikal pazarhklar olabilir, her
ey olabilir. i hukukunda bir yerlerde ;i::iz i.ilebilir, bu sorun siyase
ten ;i::iz i.ilebilir, si.ingi.iyle ;i::iz i.ilebilir. Bunlarm hepsi ;i::iz i.imlerdir,
ama hepsi iktisat d11 ;i::i z i.imlerdir bence. Yani iktisat teorisinin
i;inde yapilm1 ;i::iz i.imler degildir. Arna bi::i li.ii.im sorunuyla iktisat
kuramm1 ;ok fazla i;i;e gi::i r mek bizim toplumumuzda ;ok yaygm,
bunun bizi bir yere gi::it i.irmedigini di.ii.ini.iyorum.
A . U.- Arna bi::i li.ii.im kategorisi etikle alakah degil mi? <;i.inki.i
hemen akla ite iyiyi, iyi olam, falan getiriyor.
E . K.- Normatif olarak evet.
iKTiSAT BiLi M i VE AoiL ToPLU M

A . U. - A rna bunun iktisat i<;inde hi<; yeri olmad1g1 dogru mu?


c;:t.inki.i. Hasan soylerken
E.K.- Saym Ersel'in soyledigi bir ey var. Yani iki l ' c1rL'LP opti
mal eyi kar1latuam1yoruz diyor. Arna bu iki Pareto optimal :;L'\',
farkh gelir doni.i.i.imlerde tekabi.i.l ediyor. Yani baka ti.irli.i. de gali
ba olumuyor degil mi? iki farkh Pareto optimal <;ozi.i.m, ikisi de
Pareto optimal, fakat iki farkh gelir boli.i.i.i.mi.ine, iki farkh Pareto
optimal denge tekabi.i.l ediyor. Dolay1s1yla, iktisattan gelir boli.i.mi.i
ne gidi yoktur. Arna tersi tabii ki varit, yani belli bir gelir boli.i.i.i.
mi.i size belli b ir Pareto optimal denge veriyor, bunu reddetmek
mi.imki.in degil, ama beni esas ilgilendiren ve i.izerinde <;ok durulan
iktisattan gelir boli.i.timi.i.ne gitmek, bunun i.izerinde b irazc1k dur
mak istiyorum. Faydac1 kuram, Saym Ersel'in <;ahmasmda temel
tekil ediyor, toplumsal refahm maksimizasyonuna nasil yakla1-
yor? Teknik zorluklar var, <;i.inki.i. faydac1 kuram toplumsal refahm
maksimizasyonunu b ireylerin gelirlerinin marjinal faydalannm
eitlendigi yerde gori.i.yor. Bunun dayand1g1 baz1 varsay1mlar var,
fayda fonksiyonlan varsay1mlan var; bunlarm ordinal ve kardinal
alma, yani sayilabilir ya da sualanabilir alma zorluluklan var. Eger
fayda fonksiyonlan sayilabilir ya da sualanabilir nitelikte degilse,
yani kardinal ya da ordinal degilse ya da diger bir ifade ile bireyler
aras1 fayda fonksiyonlarm1 karilatiram1yorsamz bu faydac1 ku
ram ti.imi.i.yle <;oki.iyor ki, imdi <;agda refah kurammm da benim
sedigi, benim de ahsen sonuna kadar ka tild1g1m ilke bu, yani iki
bireyin fayda fonksiyonlarm1 hi<;bir ekilde ortak bir paydaya geti
remiyorsunuz, bunun <;ok ciddi sonu<;lan var iktisat politikas1 uy
gularken. c;: unki.i. bugi.i.n uygulanan iktisat politikalarmm <;ok ogeli
bir boli.i.mi.i, hep bireyler aras1 fayda fonksiyonlarmm karilatirma
ilkesine dayamyor. Mesela, artl oranh vergileme herkesin kabul et
tigi bir eydir. Herkes odeme gi.ici.ine gore, yani <;ok kazanan <;ok
vergi versin, az kazanan az vergi versin, imdi ben a<;1k a<;1k soyli.i.
yorum, <;ekinilecek bir ey yok, ben tamamen kar1y1m boyle bir
eye, <;i.inki.i. ben politikac1 degilim. iktisatta bunun bir temeli yok
tur. Siyaset<;i olursam gi.ini.in birinde bunu soylerim; c;ok kazanan
<;ok vergi versin, az kazanan az vergi versin diye, ama bunun hi<;
bir ekonomik temeli yoktur. c;: unki.i. arti oranh vergilemenin koke
ninde yatan ilke, <;ok kazananm verdigi c;ok verginin negatif marji
nal faydas1yla i<;inin verdigi az verginin negatif marjinal faydala
rm1 eitleme i.izerine dayamr. Burada siz o i<;i ile patronun fayda
fonksiyonlanm mukayese ediyorsunuz, ka<;milmaz olarak. Eger
bunu yapam1yorsamz iktisadi teorik temeli yok oluyor. ite bu <;ok
66 SAL! TOPLANTILARI

ciddi reperkiisyonlan olan bir ey iktisat polikalannda. Mesela ben


doktora tezimde en adil verginin K.D.V. (Katma Deger Vergisi) ol
dugunu, herhangi bir dolayh vergi oldugunu savunmutum. <:;i.in
ki.i etkinlik kriterini en az zedeleyen vergidir. Belirli bir saptama
m1z var: Etkinlik daima adalet ilkesiyle <;eliir. Bu, i.iniversiteye
balarken ilk ald1g1m iktisada giri dersinden beri bana sa<;ma gel
mitir. Etkinlik gibi <;ok onemli, olumlu bir kavramla niye <;elisin
adalet gibi, yine ulvi baka bir ilke. Uygulad1g1m1z iktisat politika
smm <;ogu buna dayamr. Yani siz <;ok etkin yapmaya kalkarsamz
mutlaka gelir bohii.imi.ini.i bozarsm1z derler. Boyle bir ey pek
yoktur, bunun ornekleri de var. Etkinlik neye goti.iri.iyor sizi? Zen
ginlige goti.iri.iyor. Elimde bir tablo vard1, ge<;enlerde elime ge<;ti.
Saym Kirmanoglu'nun bana verdigi bir eydi bu, orada Atkinson
eitsizlik ol<;i.iti.i diye bir ey var. Bu Atkinson eitsizlik ol<;i.iti.i gelir
bohii.imi.indeki adalet ya da adaletsizligi olc;i.iyor. Bu oran yi.iksel
dik<;e koti.i. Bak1yorsunuz, zengin i.ilkelerde, bunlar <;ok di.ii.ik, ya
ni Atkinson ol<;i.iti.i <;ok di.ii.ik, ama bu i.ilkelerin herhalde etkinlik
kalitelerinden <;ok fazla saptiklanm soylemek mi.imki.in degil. Aca
ba boyle bir ge<;i mi yapmak laz1m, benim hala kafamda <;ozeme
digim bir ey. Bunlar ekonomilerini <;ok etkin <;ahtird1klan i<;in mi
acaba, bu Atkinson ol<;i.iti.ini.i <;ok aag1 <;ekebilmiler. Yani daha
adil bir gelir boli.ii.imi.i saglam1lar. Ne demekse adil gelir boli.ii.i
mi.i? Yoksa ozgi.ir toplumlar oldugu i<;in mi buraya gelmiler. Yani
ozgi.ir toplum demekle unu kastediyorum, insanlarm gelir ak1mla
rma ulaabilmesindeki fHsat eitligi. Bu herhalde Bah toplumlarm
da bize oranla <;ok daha fazla. <:;i.inki.i Ti.irkiye ekonomisi tipik bir
rant ekonomisi niteliginde ve bu rantlar kamu kesiminde yaratih
yor. Ve bunlara ulamada hi<; ama hi<;bir fHsat eitligi soz konusu
degil. Yani Ti.irkiye'nin u anda en bi.iyi.ik rantlan herhalde, mesela
korunan sektorlerde var. Benim ahsen boyle bir gelire ulamak
i<;in fmat eitligim yok. Burada, Amerikah bir di.ii.ini.ir Rawls, bu
fayda fonksiyonlarmm karIlatmlamamasmdan kaynaklanan zor
lugu iktisat<;1 olmamasma ragmen onemli bir sezgiyle yakalam1 ve
u anda c;ok reva<;ta olan baka b ir sosyal fayda fonksiyonu oner
mitir. Detaylarma <;ok girmek istemiyorum, fakat hi<;bir zaman
eitlik ile ilgili degil bu. Rawls, "bir toplumda en di.ii.ik, en koti.i
durumdaki kimsenin durumunu iyiletirici politikalar sosyal refah1
maksimize eden politikalardH," diyor. Burada bir eitlik<;ilik aray11
yok, ama yine de akhma takilan sorular yok degil, yani bireyin top
lumsal gelir skalasmda en aag1da oldugunu soylemek i<;in yine de
fayda fonksiyonlarm1 u ya da bu ekilde karIlahrmak gerekiyor
lKTisAT Bi L i M i VE A o i L ToPLUM

galiba, c;ok emin degilim. Belki de Rawls, kap1dan kovdugu baka


bir eyi, sonra tekrar belki pencereden ic;eri ahyor. Bundan c;ok
emin degilim ben de, heni.iz.
H.E.- Nasil yapild1gma bir ornek vereyim mi?
E.K. - Buyrun, buyrun.
H. E.- Hindistan planlama orgi.iti.i, Rawls'm olc;i.iti.ini.i Hindis
tan'daki politikalannm iyi olup olmad1gm1 degerlendirmek ic;in
kullanahm diyorlar. Bu benim bahsettigim olay 1 970'lerin sonun
daki planda. Konu oyle: En koti.i durumda olam nasil belirleyece
giz sorusu var. Meseleyi oyle c;ozi.iyorlar. Her koye gidip ihtiyar
heyetine soruyorlar. Koydeki en koti.i durumda olan kim diye.
E.K.- Evet. Bunlar gerc;ekten c;ozi.imi.i kolay olmayan sorunlar.
Kafamda c;ozemedigim b ir soru bu. Bati'da Atkinson kriterinin ger
c;ekten c;ok di.ii.ik olmas1, bu toplumlarda gelir ak1mlanna ulama
da firsat eitliginin, ornegin bize oranla c;ok daha fazla olmasmdan
m1? Gelir boli.ii.imi.i daha adil, bunun c;ozi.imi.i benim kafamda da
c;ok fazla yok. Ben maliyeciyim. Dolay1s1yla, iktisat politikasmm
maliyeye yonelik eyleri onemli. Mesela devlet ne yap1yor? Gelir
boli.ii.imi.ini.i daha di.izeltmek ic;in, t1rnak ic;inde, kamu mah i.ireti
yor. Ne yap1yor? Sizden vergi ahyor. Neyi ahyor? Aslmda sizden
ozel ti.iketim yapma olanagm1z1 ahyor ve o paray1 size saghk, egi
tim gibi kamu mallanyla geri dondi.iri.iyor. Acaba demokratik ola
rak devletin boy le bir ey yapma hakk1 var m1? Bu ti.ir mallara ikti
sat teorisinde Merit Goods diyoruz. Ti.irkc;e'de degerlendirilmi ih
tiyac;lar deniliyor. lte bunu kimin degerlendirdigi sorusu var. Bir
kere bu kararlar mutlaka c;ogunluk kurah ile ahmyor. Yani eger ya
ndan bir fazlas1 boy le karar veriyorsa, boy le bir vergi kanunu c;1k1-
yor. Ve sizden ozel tiiketiminizi ahyor. Ozel hiketiminizi zorla klSl
yor ve onun yerine size egitim ve saghk gibi t1rnak ic;inde deger
lendirilmi ihtiyac;lar sunuyor. Bunun ne kadar demokratik oldugu
mutlaka tartiIlmah. Ta 19. yiizyilm sonunda c;ok i.inli.i bir iktisatc;1
Vicksell "boyle bir ey yapilabilmesi ic;in mutlaka ve mutlaka oy
birligi ilkesi gerekiyor" diyor. Tabii, bunu pratige gec;irmek adeta
imkans1z. Yani bir kii bile boyle bir verginin almmasm1 istemezse
etkinlik kriterinden bakt1gm1z zaman boyle bir vergi kanununun
c;1kanlmamas1 gerekiyor. Bu c;ok zor, ama yansmdan bir fazlas1 is
tedi diye benim ozel ti.iketimimi k1smaya, bana egitim ve saghk
vermeye devletin ne kadar hakk1 var, onu da c;ok fazla bilmiyo
rum.
A . U. - Aslmda Rawls'm galiba konuyu c;ogunluk sistemiyle
c;ozmeye yatkmhg1 var.
68 SAL! TOPLANTILARI

E. K.- Zor tabii.


A. U.- Her iki taraf da Rawls'tan b ahsetti. C:: o zi.im yokmu gibi
gozi.iken bir yerde bir ;ozi.im getirdigi iddias1 olan Rawls'a da gire
lim mi, ne dersiniz? Yoksa sonraya m1 b1rakahm?
H. E.- Sonraya b1raksak iyi olur. \:i.inki.i Rawls'm teorik ;er;e
vesinin en onemli tarafi faydac1hg1 reddetmi olmas1. Ben daha
reddetmedim, ben daha savunacag1m.
A. U.- Peki. 0 zaman istersen tekrar devam edelim.
E.K.- Devletin ki.i;i.ilmesi kavram1 var. u anda da ;ok moda
bu kavram. Devletin ki.i;i.ilmesini ben oyle anhyorum: Ekonomide
kamunun fiyatlara mi.idahale yoluyla oluturdugu rantlan minimi
ze etmck. Yani bu rantlar ger;ekten minimize edilebiliyorsa, ger
;ekten daha ozgi.ir ve daha eitlik;i bir topluma dogru gidebiliyor
sunuz. Ti.irkiye'de bu rakamlan size vermeyeyim ;ok acikh Ti.irki
ye'nin durumu. Atkinson'm eitsizlik ol;i.iti.i <;Ok yi.iksek bir deger
de ;1k1yor Ti.irkiye i;in. Bunun temel nedeni nedir? Bir si.iri.i Afrika
i.ilkesinden bile daha koti.i durumda gozi.iki.iyoruz burada. Ben bu
nu Ti.irkiye'deki bu devlet gelirinde buluyorum. Yani devletin, bi
reylerin ;ok bi.iyi.ik bir boli.imi.ini.in ulama imkanmm olamad1g1
baz1 gelir kalemleri yarat1yor devlet. Ve bunlar ;ok onemli. Benim
ogrencilik y1llanmda Milliyet'te ;1kan, kimsenin dikkatini ;ekme
yen, C:: a glar Keyder ve Nuri Yildmm'm yaymlam1 olduklan bir
makale vard1. Devlet tarafmdan y arahlan rantlarm Ti.irkiye ekono
misinin milli gelirin yansma yaklahg1 iddias1 vard1, yani kit i.iri.in
leriyle para piyasasmda yaratilan rantlarm. Bunlara ulama olana
g1m asla yok. Gelir durumunda Afrika'dan da geri kalmam1z1 ben
boyle a;1khyorum. Burada tabii olumlu baz1 eyler de var, onlar
dan bir tanesi de u: Bu ki.ireselleme egilimleri denen ey, Ece
vit'de bu lafa "Yeryuvarlama" dedi. ilgin; bir laf. Ki.ireselleme
yerine "yeryuvarlama" tabirini kulland1. Uzerinde herkesin bir ey
soyledigi bir laf. Ben ki.iresellemeyi oyle anhyorum: Sermaye ha
reketleri, emek, mal ve hizmet dola1mmda i.ilkeler arasmda hi;bir
engelin olmamas1. imdi eger, sermaye hareketlerindeki her ti.irli.i
dola1m tahdidi kaldmhrsa mal ve hizmet dola1mmda herhangi
bir engel kalmazsa ulus devletlerin iktisat politikas1 uygulama ola
naklan yakla1k s1fira iniyor.
iZLEYiCi- Bir de i gi.ici.i .
E.K.- Kas1th bir ekilde saymad1m i gi.ici.ini.i. Benim i;in ;ok
onemli degil. \:i.inki.i igi.ici.ini.in serbest dola1m1 bu anlamda bir
rant yaratm1yor gibi geliyor bana. Arna sermaye dola1mmm i.izeri
ne koydugunuz tahditler mal ve hizmet piyasasmdaki tahditler,
iKTiSAT BiLiMi VE AniL ToPLUM

uluslararas1 finansal tahditler <;ok onemli rantlar yarahyor.


1ZLEY1C1- Mesela Almanya yabanc1 i<;ileri sokmuyor i.ilkeye.
0 zaman Alman sendikalan bastmyor ve Alman i<;ilerin i.icretleri
ni yi.ikseltiyor. Halbuki buaksa Alman hi.iki.imeti, <;ahma izni arh
koymasa, Hintliler gelecek, <:;:inliler gelecek, daha fazla Ti.irk gide
cek ve orada iicretler di.iecek.
E . K.- Pek olmuyor ama. Oluyor mu? Yani Alman sendikalan
buna izin vermiyorlar <;ok fazla. Boyle bir di.ial yap1 oluuyor. Ya
ni, isizler, i arayan binlerce Hintlisi, Ti.irki.i, ama yine de i.icretler
duruyor galiba orada. Boyle bir ey <;ok <;ekiyor mu i.icretleri aag1-
ya, emin degilim. Bu alanda bu ki.ireselleme <;ok onemli. Eger siz
sermaye serbest dola1mma herhangi bir tahdit getiremez iseniz,
faiz politikas1 uygulayam1yorsunuz, para a rzm1zla istediginiz gibi
oynayam1yorsunuz: Bunlar <;ok onemli rant kaynaklan <;i.inki.i.
Bunlan s1fuhyorsunuz. Mal ve hizmet dola1mma bir engel getire
miyorsamz, <;ok onemli korumac1 rantlanm ortadan kaldmyorsu
nuz. Ve bunlar bence Ti.irkiye'de ve bizim gibi i.ilkelerde gelir boli.i
i.imi.ini.i en koti.i etkileyen faktOrler. Burada zorunlu olarak devlet
kavramma geliniyor. Burada da i;ok metafizik bir soru var. Devlet
niye boyle bir ie kansm? Devlet nasil adil olur, ben bunu hi<; an
lamam11mdu. Antropologratif, yani insani nitelikler ta1mayan bir
orgi.ite boyle adi, koti.i, b asklCl, gibi s1fatlar yak1hrmak. Bu <;ok
yaygm Ti.irkiye'de. Sevimsiz bir ey soyleyeyim: Salondaki iktisat
<;Ilan tenzih ediyorum, hep unu di.ii.inmi.ii.imdi.ir. Rastgele on ta
ne iktisat<;1 <;1karm buraya ve deyin ki; "yanm saat konuun, ama
li.itfen boli.ii.im ve boli.ii.ime ilikin konulara deginmeyin. Valla
yanm saat bir ey konuabilene <;ok aanm. Konu cloner, dolau,
mutlaka boli.ii.im sorununa gelir. Bu, Ti.irkiye'nin bir ozelligi mi
onu fazla bilmiyorum. Oretim yapmayan bir i.ilkeyiz. <:;:ok di.ii.ik
i.iretimimiz var.
A. U.- Samyorum, Eser Karaka Hasan Ersel'e devam etmesi
i<;in gerekli baglanhlan vermi oldu. Onun i<;in Hasan'm buradan
ahp goti.irmesini rica edecegim.
H.E.- Birisi espri olmak i.izere Eser'in konumas1 i.izerinde i.i<;
noktaya deginebilir miyim?
A. U.- Li.itfen.
H.E.- Eser iktisat<;Ilan <;ok ki.i<;i.imsedi, halbuki bir fikra var: Bir
iktisat<;1, bir fizik<;i, bir de astronom en eski bilimin ne oldugunu
konuuyorlar. Fizik<;i "fiziktir" diyor, <;i.inki.i fiziksel ortam vard1,
astronom "ondan evvel evren vard1" diyor. Dolay1s1yla, astronomi
daha eskiye gider <;i.inki.i en evvel Kaos vard1, diyor. 0 zaman ikti-
SAL! TOPLANTILARI

satc;i diyor ki; "onu kirn yarath zannediyorsun" Sraffa'mn ne dedi


gi hakikaten onernli, yani o c;ok b asit bir rnaternatik sistern gibi go
zi.iki.iyor, arna c;ok onernli bir ey soyli.iyor. Arna nasil kapahlabile
cegi konusunda bir ey soylerniyor. Sraffa c;ok garip bir insandH.
Hie; konurnarn1hr hayatmda, kitab1 i.izerine yazilan yazilarda da
bir tek li.itfedip Harrod'a cevap verrnitir. Arna insan a baka bir ey
hahrlahyor. Carnbridge'dedir ve o c;erc;eveyi iyi bilir. Orada bir de
hahrlarsamz, Russel ve Whitehead'in Principia Mathernatic a'da,
rnaternatigin rnanhksal ternellerini bulrna gayretleri vardH. Godel
b unun olarnayacagm1 ispat e trnitir. Sisternin tutarhhgm1 veya
tarnhgm1 saglayarnazsm1z, d1andan b ir ey verrnediginiz takdir
de. Aym rnanhg1 bu tarafa uygularsamz, o rnaternatik sisternde
tarnhgm1 saglayabilrnek ic;in, d1andan bir ey verrneniz laznn. 0
ac;idan filozofik olarak da son derece onernli bir konu ve bir eyin
ac;ikta kalrnas1, yani d1andan belli olrnas1 onernli. Bu eitsizlik ko
nusunda bir ey soylernek istiyorurn. Ti.irkiye'deki ilk kiisel gelir
dag1hrn c;ahrnasm1 Tuncay Bulutay hocarn1z yaph. Ben o gruptay
d1rn, bizirn c;ahrna 1968 ic;indi. 0 dag1hrn olc;i.itleriyle falan ugra
hrn. iki ey soylernek istiyorurn: Bir tanesi bu Atkinson eitsizlik ol
c;i.iti.i, ilginc; bir eydir. Atkinson eitsizlik olc;i.iti.ini.i ahrsamz ve uy
gun bir ekilde rnaternatigi ile ugraHsamz ondan bir toplurnsal
gonenc; fonksiyonu c;1kar. Dolay1s1yla, Atkinson'un sosyal refaha
nasil b akild1gma dair, b akilrnas1 gerektigine dair bir anlay11 var
dH, onun bir yans1rnas1 vardH, o ac;idan onernli bir olc;i.itti.ir ve yo
rurnu da ona gore yaprnak gerekir. Mesela Ginie katsay1sma teka
bi.il eden hic;bir sosyal refah fonksiyonu yoktur. Bir de gelir dag1h
rnmm eit olrnas1 her zarnan iyi b ir ey degildir, yani toplurnun iyi
oldugunu gosterrnez, onun ic;in de oyle bir ornek vereyirn, o c;ah
rnay1 yaparken Tuncer Bey'le beraber 1971 de Hacettepe Oniversi
tesi'nin yaphg1 anketleri okuyorduk, 5000 tane anketi teker teker
ikirniz okuduk. Anket de kalm bir ey, c;i.inki.i dogurn kontroli.iyle
ilgili bir anket. Onun bir b oli.irni.i, altrn1 kadar soru da sosyal ve ik
tisadi dururna ilikindi. Son derece ilginc; bir eydi. Orada bir eye
rastlad1k. Gi.ineydogu Anadolu 'da yanc1 (ortakc;1) bir adarn ve di
yor ki; ben, aganm topragmda c;ahmrn, iirn odur diyor. Ald1gm
pay nedir sorusuna "ben onda dokuzu almrn" diyor. Bunun i.izeri
ne anketc;i olan ogretrnen herhalde ac;ik fikirli bir insan bu nasil bir
ey diyor. Adarnm verdigi cevap u: Onda dokuzu almrn, c;i.inki.i
bu topraklar ondan daha aag1 verirse ac; oli.iri.irn diyor, toprak ko
ti.i toprakhr diyor, onun ic;in diyor, sernbolik bir ey alH, yani agah
gm1 gosterrnek ic;in alH, aslmda alrnasa da olurdu. irndi gelir di.i-
lKTiSAT BiLiMi VE AoiL ToPLUM 71

zeyinin c;ok di.iti.igi.i yerlerde, yani yaama di.izeyi gec;imlik di.ize


ye dogru di.iti.igi.i zaman gelir d ag1hm1 bozulmaz, c;i.inki.i bozulur
sa oli.irler, baka c;are yak. Onun ic;in gelirin di.ii.ik oldugu yerlerde
insanlann yakm gelirlerde olmas 1 olas1hg1 vardH, ama bu, duru
mun iyi oldugunu gostermez. Ti.irkiye'nin gelir dag1hm1 olc;i.itleri
koti.i c;ik1yor.
Gerc;ekten oyle, mesela beni hep rahats1z eden Brezilya'nm
bizden daha iyi c;ikmas1dH. Onu hie; anlam1 degilim. Brezilya'da
gori.ildi.igi.i kadanyla c;ok daha b i.iyi.ik sefalet var, ama gelir dag1h
m1 daha iyi c;ik1yor.
E.K.- Burada koti.i c;ikm1.
H.E.- Efendim !?
E.K.- Burada koti.i c;ikm1.
H.E.- Ha, iyi memnun old um. Demek ki dogru di.iri.ist yapm1-
lar.
E.K.- Buna baktim ozellikle, yani Brezilya'da daha koti.i.
H.E.- Peki ben, faydac1hkla ilgili olarak daha baka eyler c;ika
bilecegi kamsmday1m yalmz yanh anlama olmamas1 ic;in b atan
soyleyeyim; bu karIlatmlabilir fayda varsay1m1 zor bir itir. Yap1-
lamaz degil, yap1hyor ve zaten benim anlatacag1m teori de onun
yapild1gma dayanan bir kuram, fakat zordur ve oradaki bilgi ge
reksinimi son derece fazladH zaten, anlathg1m zaman da gorecek
siniz. Oyle bir toplum di.izenini kurarsamz, belki olur, ama o kadar
bilgiyi kafasmdan gec;irip onlara gore karar alabilecek adam1 da bi
raz zor bulursunuz, son derece karma1k bir ey. imdi bu faydac1-
hk i.ic; ilke i.izerine kurulmutur. Bir tanesi, gonenc;c;ilik denilen ey.
Herhangi bir toplumsal durumun iyiligi sadece faydaya ilikin bil
giyle ac;iklamr. Fayda arthysa durum iyidir, fayda artmad1ysa du
rum iyi degildir. Vakit olsa bunun ne kadar sac;ma bir sonuca goti.i
recegine dair bir omek de verebilirim. ikincisi, sonuc;c;uluktur. Yani
her tercih ister eylemler, kurumlar, motivasyonlar, kurallar bic;i
minde olsun, sonuc;ta ne oldugu onemlidir. 0 si.irec; degil. Sonuc;ta
durum daha iyi oldu mu, olmad1 m1 bu da ikinci noktadH. Oc;i.in
ci.isi.i de, toplama yolu ile degerlendirmedir, yani toplumsal du
rumlar topluma saglad1klan faydalarm toplam1 ile derecelendirilir
ler. Bu durum obi.ir durumdan daha iyiyse, bu durumda daha faz
la fayda vardH. Bu klasik faydac1hk, Bentham, Mill, onlardan gelen
faydac1 gori.ii.in temel noktas1dH. Paretoculuk sonuncu koulu
reddeder, yani toplam derecelendirmeyi faydalarm toplamma bag
lamay1 reddeder, o yi.izden de ilk ikisiyle smHh kald1gmdan bir ne
vi gi.idi.ik faydac1hktir. Bunu samyorum geniletebiliriz. Yontemsel
72 SAL! TOPLANTILARI

b ireycilik diye bir kategori var. Yontemsel bireycilik (bu da benim


yorumum) toplumsal fenomenin yap1s1 ve degimesinin ilke olarak
ancak bireylerin ozellikleri, ama<;lan, inan<;lan ve eylemleri gozo
m:.i. n e ahnarak a<;1klanabilecegi di.ii.i.nen bir gori.i.ti.i. r. Bireylerin bu
nitelikleri ise toplumsal yaam i<;inde belirlenir. Dolay1s1yla bu bi
reycilik anlay11, bireyin birey olma si.i. r ecine toplumsal etkileim
i<;erisinde goruluyor. Bu otekinden degiik. bznellikte de toplum
sal oznelci gori.i. var. Burada bireylerin ahlaksal tercih sualamalan
b ireysel <;1karlannm bi.i.ti.i. n ci.i. l letirilmesiyle elde edilir. Fakat bu
nun bireysel tercihlere uymas1 gerekmez, yani insanlar ahlaki ter
cih yaphklannda kendi menfaatleri d1mda da davranabilirler diye
bir bireyci oznellik anlay11. Bu ikisini biraraya getirdiginiz zaman,
klasik faydac1hga donebilirsiniz. Harsanyi'y1 detayh olarak anlat
mak eyiliminde degilim. Kulland1g1 <;ok fazla teknik alet var. Von
Neumann-M.1rgenstern fayda fonksiyonlan var. Oyun teorisindeki
ibirlik<;i, ibirlik<;i olmayan oyunlar var vesaire. Kendisi 1 950'lile
rin bamdan beri bu ilerle ugrau ve Kaliforniya'da Berkeley Uni
versitesi'nde prefesordi.i. r . Ve oyun teorisinedir bi.i.ti.i.n katkilan.
imdi onun ilk ugrat1g1 konu, bu faydalan karIlahrmak geregi
dir. Klasik faydac1hkta bu karIlahrma yap1hyordu. Taa 1 930'lara
kadar iktisat bu karIlahrmay1 yaparak geliyordu. Lord Robbins
bu olmaz dedi. 0 dedi diye ondan soma karIlatumalarm yapila
mad1g1 teori balad1, o da burada t1kand1 kald1. 0 halde karIlah
rabilir miyiz ve von Neumann'm buldugu risk davramlan altmda
tercih nasil yaparsm1z? diye bir p roblemi var. Yani kumar oynaya
caksm1z, mesela u kadar para verirsem %10 olas1hkla u kadar ka
zanmm. Vereyim mi, vermeyeyim mi? Ya da b ir portfoy olmjtura
caksm1z. Bankac1 olduguma gore, biraz onu da soyleyeyim. Portfoy
oluturacaksm1z, o portfoy i<;erisinde ald1gm1z kag1tlarm fiyatlan
nm dtimesi olas1hg1 var. Bu olas1hklan hesap layabilirseniz onlarla
aguhklandmp sonu<;ta sizin i<;in en iyi sonu<; veren portfoyi.i. bulu
yorsunuz. Bunun sonucunda bir say1sal deger <;1kar. 0 say1sal de
gerlerin i.i. z erinde di.i.i.i. n di.i.gi.i.mi.i.z zaman da, bu fonksiyonlan ge
litirebilirsiniz. Buradan da ol<;ebilir, fayda degerlerine varabilirsi
niz, teori bu. H arsanyi aag1 yukan SO' lilerin bamdan beri bu ko
nuda yazm1 <;izmi ve boyle bir ol<;i.im yapilabilecegini gostermi
tir. Za ten von Neumann-Morgenstern fayda fonksiyonunda, karar
teorisinde <;ok yaygm olarak kullamhr. 0 da bunu bu tarafa gctiri
yor. Ondan soma oyle hareet ediyor: imdi, insanlann madem ki
ahlaki yargilan kendi <;1karlanndan farkhla1r onu nasil y apacak?
imdi, onu nasil yapacak dediginiz zaman bu insnnm, kendi men-
lKTisAT BiLiMi vE AoiL ToPLUM 71

faatlerinden bir h.i. r li.i. soyutland1g1 bir durum olmas1 lazrm. R.i w J :-,
bag1ti;1 gorl.ie doni.i. y or: insanlar o toplumda hangi pozisyond.i ol
duklanm bilmedikleri durumda karar veriyorlar. Dolay1s1yl.1 l i1 1 1
bahi;1van olma olas1hg1m1 bilmiyorum. Bahi;1vana para verclim d 1
diginiz zaman, ben de orada bahi;1van olabilirim her an, diye d 1 1 i 1 1
niiyorum. Harsanyi d a buna benzer bir ey yap1yor. Onun y.1 1 1 1 1)',I
da u; toplumun refahm1 hesaplarken her kiinin kendi fayd.i f p1 1 k
siyonunu ahp onlan birbirine ekleyerek, toplumsal fayda fon b 1 y 1 1
nunu kurdu. Fayda fonksiyonu olarak kulland1g1m ey birl'y l 1 11 1 1
kendi fayda fonksiyonlarmm toplam1dir. Ben de ahlaken bunu J.-. 1 1 1
lanacag1m dediginiz zaman herkes aym fonksiyonu kullan m1 1 d 1 1
yor. Herkes aym fonksiyonu kulland1klan zaman da, b u topl1 1 1 1 1 . . d
fayda tek bir noktaya dogru gidiyor. Harsanyi'nin sorunu bi!y l 1 h 1 1
fayda fonksiyonunu kullanmarnn ak1lc1 olup olmad1g1d1r. ( > 1 1 1 1 1 1
biiti.i.n teori i;ahmas1 bunun ak1lc1 oldugunu gostermeyl' y 1 1 1 l l ' l i i-.
tir. Onun d a temel dayanag1 nasil bir durumda yer alacag111111 1 1 1 1
memenizdir. Arna soyleyeyim ki b u varsayrm hemen hemm .id . d 1 1
teoriyle ugraan her iktisadi teoride vardir.
A. U.- Hasan, belki yanh anla1lmaya engel olmak ic;in i 1t n d1
yer alacagm1z1 bilmiyorsunuzu ai;mak laz1m, yani bunl.1 r .i:-,hn1 l a
galiba b i r adil toplum nasrl olur diye diii.i.nmeye baland1gm d .i ,
s1firdan di.i.i.i. n meye balayanlar. Hani tutun ki bi.i.ti.i.n di.i.ny.i 1 1 .1 1 1
d a mevcut halleriyle bir kenarda duruyor. Siz yeni bir di.iny.i J.-. 1 1 1 .1
caksm1z, oyle ilkeler bulahm ki b u adil toplum olsun, yani :-, i /. () i i
kelere oyle bir ekilde bakm ki sonradan kaz1gm1 siz yenwyin.
H.E.- Evet. Onun ii;in menfaatin olacak.
A. U.- Yani demin, mesela pasta ornegi mesela, oyle b i r top I um
kuracaksm1z ki, pastay1 o kessin, siz aim.
H.E.- Evet.
A. U.- 0 da bilsin ki kendisi de o pastadan alacak. Y,mi :-, 11 l-.1
sip birinciyi almaym, o kessin siz sonuncuyu aim, yani b i rl i i 1 1 1 1 1
bagh olun v e o kuracagm1z toplumsal dengede sizin d 1 y 1 r .i l ,1 1 -.1
gm1z1 ve o ilkelerle b ag1mh olacagm1z1 bilerek di.i.nyay1 !-. m u n d i
yen bir yakla1m tipi. 0 yi.i. z den, demin verilen ornekler ii;in . uyl11
yorum, nas1I bir yerde olacagm1z1 bilmiyorsunuz derken, o il kd1n
hep o gozle bakan adamlar bunlar.
H.E.- Evet.
A. U.- Hep, herkesin kabul etme noktas1m arayan
H. E.- c;:unki.i. menfaat baglantismm yi.i.ksek olm<1 111as1 l.lZlm,
menfaat baglan yi.i. k sek ise benim adalet ol<;i.i.ti.i.m gayl't a1;1k yani
hep bana; adil bir oli; C1 t olmayacak. Onun olmamas1 i1;in o ili: J.-.inin
74 SAL! TOPLANTILARI

koprnas1 laz1rn, onun ic;in de hie; olrnazsa kavrarnsal olarak ya ben


onun dururnunda olsayd1rn dernesi laz1rn. Yalmz orada o kiinin
kendi fayda fonksiyonunu kullanrnas1 c;ok onernli. \:i.inki.i ben ken
di fayda fonksiyonurnu kullansarn, kasaphkla ilgili c;ok degiik bir
sonuca varabilirirn, o et kokusundan nefret ettigirn ic;in, ya oraya
fazla para verilrnesini soylerirn, yahutta bu ii kaldHahrn diyebili
rirn. Dikkat ederseniz burada faydamn olc;i.ilrnesi olaymdan daha
bi.iyi.ik bir enforrnasyon sorunu var. Kim bilebilecek bu kadar terci
hi ve bildiginizi nasil hesap yapacaksm1z? Uzun lafi k1saltrnak ic;in
Harsanyi'nin bu olaya nasil bakt1gm1 anlatrnak istiyorurn. Harsan
yi'nin oradaki c;ozi.irni.i u, diyor ki; faydac1hgm da ti.irleri var: Ku
ra! faydac1hk var, eylern faydac1hk var. Kura! faydac1hkta bir kura
lm toplurnsal fayday1 rnaksirnize etrnesidir esas olan, herhangi b ir
anda toplurnsal fayday1 rnaksirnize etrneyebilir. Mesela, ozel rni.il
kiyet kutsaldH, c;ok iyidir, hi.irrnet edilrnesi gerekir. \:i.inki.i ozel
rni.ilkiyetin varolrnas1 ozendirirn etkisiyle unu yarahr, bunu yara
tlf vs. Bunu kabul ettigirnizi di.ii.inelirn bir an ic;in, dogrulugunu
bir tarafa bHakahrn, kabul ettigirnizi d i.ii.inelirn. Arna bir anda da
oyle bir olay1 di.ii.ini.in; birisi.nin acele bir yere gitrnesi laz1rn, yeti
irse bir eyleri c;ozecek, gelip benirn arabarnm kap1sm1 kmyor ve
gidiyor. Soma, vallahi, diyor, hakikaten senin araban bo duruyor
du, bir ie yararn1yordu. Senin arabam ben goti.irdi.irn toplurnsal
olarak iyi oldu. \:i.inki.i o ii c;ozdi.ik, diyor. 0 an ic;in bakarsamz ey
lernci, faydac1 gori.i ac;ismdan tabii dogrudur. Toplurnsal fayda
artt1, adarn gitti. Arna kural faydac1hk ac;ismdan onun ileride her
kesin birbirinden mah ahp goti.irrne ihtirnaline kar1 yasaklanrnas1
laz1rn. Onun ic;in Harsanyi 1srarla ta batan beri kural faydac1hkta
1srar eder. insanlar o kurallar ic;inde hareket ederler. Onun teorisin
de iki tane ayn oyun var. Birinci aarnada bi.ihin bireyler geliyorlar
bir oyun oynuyorlar, ibirlikli bir oyun. Beraber anla1yorlar, sonu
cu sapt1yorlar. Oyunun sonucunda toplurn ic;in hangi kurallarm
toplurnsal fayday1 rnaksirnize edecegini sapt1yorlar. 0 kurallar bu
lunduktan soma bireysel tercihler geliyor. Ondan soma o kurallara
bagh olrnak kayd1yla, bireyler stratejilerini art1k daha dar bir setten
sec;iyorlar. 0 zarnan ne oluyor; bu toplurnda iki ayn oyun var. ikici
oyun ibirliksiz oyun. Ben kendirne bak1yorurn, benirn ic;in en uy
gun davram budur diyorurn. Siz de kendiniz ic;in en uygun davra
m budur diyorsunuz. Arna her ikirniz de balang1c;ta oynand1gm1
di.ii.indi.igi.irni.iz oyunun kurallan ic;inden stratejilerirnizi sec;tigi
rniz ic;in, sonuc;ta vanlan nokta: Bir, Pareto etkindir, bir de Harsan
yi anlarnmda etkin dururndur. \: i.inki.i sosyal fayday1 rnaksirnize
1KTiSAT BiLiMi VE AoiL To P L UM 75

eder. Bi.iti.in bunlan anla tI1m bu teoriyi c;ok sevdigim ic;in degil.
Arna bu teorinin sordugu sorulara herhangi bir adalet teorisiyle
ugraan birinin cevap vermesi laz1m. Vermedigi takdirde ortahkta
bir kuram degil, bir soylem vardH. Soylemde bu istediginiz gibi
olur. Arna tutarhhk saglanmad1g1, bu sorulara cevap verilmedigi
takdirde adalet sorunu kuramsal di.izeyde ele almm1 olmaz. Be
nim de rastlad1g1m ey daha c;ok boy le bir di.izeyde ele almmad1g1-
dH. Yani Ti.irkiye'de tartI malarda adil deniyor, ahlaki deniyor,
ama hangi adalet, hangi ahlak ve niye onlarm kuram1 tutarhdH ve
niye toplumda benimsenmelidir, sorulan sorulmuyor. Sormaymca
da gayet ac;ik olarak sizin adalet anlay11mz benimkini, benimki de
sizinkini ilgilendirmez ve ters di.iebilir, mesela demin dedim, yani
benim adalet anlay11m bu toplumdaki bi.iti.in nemalarm bana ve
rilmesidir. Bu kimseyi mutlu etmiyor. imdi bir iki tane soruna de
ginip lafim1 bitirecegim. Bir tanesi u: Diyelim ki ben sadistim. Be
nim tercihlerim hesaba katilacak m1? Harsanyi'nin cevab1: HayH.
Arna hayH deyince bir sorun daha c;ik1yor. Demek ki Harsanyi'nin
teorisinin arkasmda bir teori daha var. 0 teori de hangi tercihleri
toplumsal olarak hesaba katacag1m1zla ilgili. Burada bir sorun var.
C::i.inki.i bir ekilde sansi.ir etmeye balad1g1mz zaman, kim gi.ic;li.iy
se onun tercihleri esas almm1 olur. Bu faydac1 teori ile ilgili bir
eletiri noktas1 ve onemli bir nokta gibi geliyor ban a. Bir de sadece
fayda bilgisini kullanmamn getirdigi smHhhk var. 0 konuda bir
ornek verecegim. bmek benim degil, Amartya Sen'indir. 1970'ler
de yazd1g1 bir yaz1dan. imdi bu vergileme meselesini hatirlaym
ve benim soyledigimin dogru oldugunu diii.ini.in, her ne kadar
dogru degilse de, farzedin ki zenginden vergi almak onun faydas1-
m azaltacag1, zenginden ahnan o paray1 da fakirlere vermek, onun
faydas1m daha c;ok artiracag1 ic;in toplumda fayda artar. Oyle mi?
Oyle. Faydac1 gori.i oyle diyor. Ben size aym ornegi baka ti.irli.i
vereyim. Dedigim gibi Amartya Sen'in ornegi. Verdigi ornek u: i
lili ikenceci, ikence ettigi adama, ben, diyor, sefih bir adam1m.
Hayatta baka bir zevkim yok, sadece ikence yapmay1 severim ve
bundan bi.iyi.ik mutluluk duyanm. Senin, diyor, ideallerin var. De
mokrasi bilmem ne falan filan diyorsun. Tabii, diyor, ben ikence
yapmca sen zarara ugruyorsun, mutsuz oluyorsun. Arna benim
mutlu oldugum kadar, mutsuz olmuyorsun. 0 halde sosyal ac;1dan
benim sana ikence yapmam gayet adil bir c;ozi.imdi.ir, diyor. imdi
burada ciddi bir sorun var. Burada sadece fayda bilgisini kullamr
samz bu dediginiz dogru olabilir. Yani farzedileni de utility cinsin
den olc;i.iyoruz. Hakikaten adamm hayatta b aka ze\'ki yok. Tek
SAL! TorLANTILARI

zevki o ve sonuc; dedigi gibi c;1kti. iki kiilik b ir toplum di.i.i.i. n i.in,
b iri otekisine ikence yapacak m1? 0 zaman diyorsunuz ki haylf
yapamaz. Niye? <:;:i.inki.i. ite ikence yapmak, baka bir eye aykm
du, ozgi.i.rli.i.klere aykmdu. Demek ki sadece fayda b ilgisini kullan
mamn getirdigi bir sorun var. Obi.i.r taraftan da adil toplumda, her
kesi kendi yoni.i. n e, kendisinin nasil degerlendirdigine bak1p onlan
hesaba katmak gibi muazzam b ir fayda boyutu var iin, yani b ilgi
boyutu var. Bu ikisini biraraya getirdiginiz zaman, bu teorinin bizi
nereye kadar goti.i.rdi.i.gi.i. i.i. p heli. imdi buradan sonraki bak1 ac;1s1
ic;erisinde yapilabilecek eylerden bir tanesi faydac1 gori.i.i.i. n d1ma
c;1kmaktu. Tabii o zaman bu geceyi de c;ok oteye goti.i. r ecegi ic;in
ben mahsus buna girmiyorum. Rawls bunun b ir ornegi, Rawls tek
degildir bu ac;1dan. Dworkin var. Amerikah siyaset b ilimci, sosyal
bilimci, onun da edinimlerin eitligi i.i. z erine bir teorisi var. Dwor
kin'in yaptiklanm Marx' tan gelen di.i.i.i. n ceyle birletiren John Roe
mer var. Brock diye bir baka Amerikah oyun teoricisinin faydaya
dayanmayan teorisi var. Dolay1s1yla, bunlarm hepsi de aag1 yuka
n 1 970'lerin ikinci yansmda ortaya c;1kan teoriler. Aslmda bu ii
sosyal b ilimler alanma getiren Rawls' tu, diyebiliriz. Ondan sonra
birc;ok boyle aray1lar var. Fakat bu aray1larda karilailan c;eitli
sorunlar devam ediyor. Bu bilgi sorunlan nasil c;ozi.i.li.i. r ? Ben bir ke
re adalet i.i. z erine b ir yaz1 yazm1tlm, o da Prof. Sadun Aren'e arma
ganda yaymlanm1h, Mi.i. l kiyeliler Birligi tarafmdan. Orada mesele
yi oyle di.i.i.i.n di.i. m . Bu bilgi sorununu c;ozmek zor. Acaba ben c;ev
remi di.i.i.i. n sem, c;evremdekiler de c;evresindekileri di.ii.i. n seler, bu
nun sonucunda bu di.i.i.i. n ce b ic;imi toplumu kapsayabilir mi? Bura
da tabii, iletiimin roli.i.ne gelmek istiyorum. Yani benim c;evremi
di.i.i.i. n ebilmem ic;in bir eyler almam laz1m. <:;:evremi di.i. i.i.nmem
normal, burada c;evre diye kastettigim annem, babam, kanm, k1z1m
degil. Onun otesinde bir ey duunmeye b alarsam ve bu ekildeki
alt ki.i.melerinden bi.i.ti.i.n toplumu kapatusak, acaba benim o c;evreyi
di.i.i.i.nmekle alacag1m ahlaki kararlarla, herkes tarafmdan almacak
ahlaki kararlarla toplumda daha adil bir duruma gidebilir mi? Onu
da faydac1 olmayan bir teoride denemeye c;ahtim. Arna yine b ir
sorun var. Yine, o ilginin nasil edilinecegi sorunu var. Bir de tabii
benim soyledigim bu kriterin niye herkes tarafmdan kabul edilece
gi konusunda dogrusu ben kendimi de ikna edemedigim ic;in o da
orada kaldi. Benim soyleyecegim bu.
A . U.- Eser, senin ekleyecegin bir ey var m1?
E.K.- Sadizm konusunda saym Ersel'in soyledigi c;ok guzeldi.
Yani orada t1kamyorlar. Dolay1s1yla, bence sorun faydac1 gori.i.i.i.n
iKTiSAT B iLiMi VE A o i L ToPLUM 77

d1mda bir yerde ilerliyor olmasi. Tam da ikna olam1yorum. Yani


biitiin toplumsal enerjimizi belki etkinlik kavram1 iizerine, Tiirki
ye'de pek sevilmiyor bu da, yogunlatirmak, etkinligin adalette <;e
limedigi konusunda kendi kendimizi ikna etmek, ve demin dedi
gim gibi boli.iiimi.i ise d1anda b ir yerde <;ozmek. Burada kendim
den ornek vermek istiyorum. 0 b ak1mdan nasil <;ozebiliriz bolii
iim sorununu? Ben iiniversitede ogretim iiyesiyim. C::o p<;iilerin
bazen b izden fazla maa ald1klan oluyor. Buna miithi bir itiraz
var. Nasil olur da <;op<;ii bir do<;entten daha fazla ala. Kendi kendi
me biraz haks1zhk yapmay1 da goze alarak unu soyliiyorum: Bu
rada bir boliiiim teorisi gelitirmek gerekiyor. Niye ben <;op<;iiden
daha fazla para alacag1m sorusuna. Mesela ozellikle Tiirkiye'de
oyle bir ey diiiiniiyorum: Universiteleri bir iki yil kapatsak, top
lumsal gelir iiretimi ne kadar aksar? Ne kadar aksar ise o kadar pa
ra ahyoruz bizde. Ne kadar aksayacagmm takdirini size buak1yo
rum. C:: o p<;iiler iini yapmad1klan zaman toplumsal gelir i.iretimi
ne kadar aks1yor? Aksad1g1 ol<;iide onlar p ara ahyorlar. Teekkiir
ederim.
A. U.- Efendim, samyorum hepimizin aklm1 kurcalayan, ileriye
yonelik i<;inden ne <;1kar diye diiiindiigiimiiz kavramlar <;1kti orta
ya. isterseniz hep b irlikte tartimaya devam edelim. Buyurun efen
dim.
iZLEYiCi- Efendim, once saym Eser Bey sordular. Bir cevap
vermeye <;ahay1m.
E.K.- Evet.
A. U.- Anlailan mikrofona konumak gerekiyor. Kay1t i<;in ga
liba.
iZLEYiCi- bnce Saym Eser Karaka'm sorusuna bir cevap ver
meyi deneyeyim. Biiti.in iiniversiteleri iki y1l i<;in kapatsak toplum
sal iiretim herhalde pek aksamaz, ama bi.i tiin aileler <;ocuklanm
i.iniversitede okutmak istedigi i<;in politikacilarm bi.iyi.ik oy kayb1
olur. Saym Hasan Erse! Bey' in Pareto ile ilgili olarak soylediklerin
de anlayamad1g1m b az1 noktalar var, onlan giindeme getirmek isti
yorum. Pareto diyor ki; Eger toplumda birinin durumunu kotiile
tirmeden b aka birinin durumunu iyiletirmiyorsak o iyi durum
dur, diyor. Daha soma da ekliyor, ama diyor, birka<; tane Pareto et
kin durum v arsa bunlardan hangisinin iyi oldugunu da soyleye
mem diyor. Oyle ise Pareto, iyi durumu tammlam1yor. 0 sadece
Pareto etkin durumu tammhyor. Bu durumda ahlak disiplinine
herhangi bir katk1da bulunmu olmuyor. Aynca Pareto, samyorum
durumu biraz statik goriiyor, dinamik gormi.iyor. Mesela Pareto et-
SAL! TOPLANTILARI

kin bir durumu ele alahm. Bu durumda biz birini oldi.irsek ve bi.i
ti.in mahm mi.ilki.ini.i bir bakasma versek, eriecegimiz yeni durum
da Pareto etkin durumdur. 0 zaman Pareto herhalde, onemi yok
camm nasil olsa bir baka Pareto etkin duruma eritik derdi. Yalmz
o durumdan obi.iri.ine gec;i suasmda yapilan bi.iyi.ik ahlaks1zhg1
gormezlikten gelmi olurduk. Ben bir de baka bir ey sormak isti
yorum. Ben bir kitapta b ir ey okudum. iktisat biliminin aksiyom
lan varm1, cebirin, geometrinin aksiyomlan oldugu gibi. Kitab1 da
soyleyeyim. Fikret Bakaya'nm "Paradigman'm iflas1" isimli kitab1.
Orada bu aksiyomlardan iki tanesini soyli.iyor. Birincisi uymu:
"Homo economicus aksiyomu" Yani iktisat bilimi her ti.irli.i akil yi.i
ri.itme suasmda ti.im insanlar homo economicus 'tur. Yani maksi
mum kar etmeyi di.ii.ini.ir, en kaliteli mah en ucuza almaya c;ahu
gibi bir varsay1mla hareket ediyormu. imdi ben once unu sor
mak istiyorum. Sizce bi.iti.in insanlar homo economicus mu, homo
economicus olmah m1? Gene aym kitapta iktisat biliminin dayand1-
g1 ikinci bir aksiyomdan soz ediyor. iktisat bilimi varsay1yor ki do
gal kaynaklar ti.ikenmez, ama dogal kaynaklar bugi.in ti.ikenme s1-
mrma dayanm1, diyor. Burada oyle bir soruna deginiyor. Bugi.in
Oc;i.inci.i Di.inya i.ilkelerinin kalkmma c;abas1 var. Oc;i.inci.i Di.inya i.il
kelerinin ni.ifusuna bir goz atahm. Mesela Hindistan I milyara ya
km, <;:in I milyan gec;iyor. ikisinin toplam1 2 milyar. Endonezya,
Malezya, Filipinler, Pakistan, B anglade bunlan da ekleyelim. 3
milyar. Hic;bir Orta ve Gi.iney Amerika i.ilkelerini Afrika'y1 falan
saymasak bile 3 milyar tane oldukc;a koti.i artlarla hayat si.irdi.iren
insan var. imdi bunlarm Amerika Birleik Devletleri hayat stan
dardm1 yakalad1gm1 varsayahm. Amerika Birleik Devletleri'nde
1. 7 kiiye bir otomobil di.ii.iyor. Bu 3 milyar kiinin de her 1. 7 tane
sine bir otomobil versek, 2 milyar tane yeni otomobil piyasaya c;ik
sa, buna bu di.inyanm madenleri mi yeter? Petrol mi.i yeter? Yoksa
bunlarm yaratacag1 hava kirliligine atmosfer mi yeter? Tabii bu sa
dece otomobil ornegi ic;in sozkonusu degil. Her ti.irli.i modern ti.ike
tim olanaklan ic;in soz konusu. Demek ki u anda geri kalm1 i.ilke
lerin hepsinin geliimi fiilen imkans1z. Dogal kaynaklar buna elver
miyor. Oyle ise ne yapacag1z? Bana iki c;ozi.im gori.ini.iyor. Birincisi
ya bir sava c;ikacak insanlarm onemli bir k1sm1 olecek ki geriye ka
lanlara dogal kaynaklar yetsin. ikinci bir c;ozi.im de, bu boyle de
vam edecek. <;:in, Hindistan, Uzak Dogu i.ilkeleri, Gi.iney Amerika
i.ilkeleri imdiki refah di.izeylerine raz1 olacaklar. Sizce bu iki 1ktan
birini tercih mi etmek laz1m, yoksa i.ic;i.inci.i bir 1k gori.ini.iyor mu?
A.U.- Aslmda sizce derken belki en azmdan bizim iimizi ko-
1KTiSAT BiLiMi vE A o iL ToPLUM 79

laylatirmak ic;in kime sordugunuzu soylerseniz, kolayhk olur. As


lmda isteyen de cevap verebilir gerc;i, ama en azmdan b izim ara
m1zda tarh1p sen mi, ben mi, demememiz bakrmmdan ... imdi is
terseniz b iz homo economicus ile ilgili bir dag1t1m yapahm m1? Bi
rinci soruyu Saym Karakaa, ikinci soruyu Saym Hasan Ersel'e.
E. K.- Eger tum insanlan homo economicus kabul edersem ak
siyom olmaktan c;ikar. Biitiin insanlar homo economicussa bu aksi
yom degildir. Dolay1s1yla bu boyle bir aksiyom yani. Bunu bu an
lamda test edemezsiniz.
A . U.- Arna soruda dogruluk pay1 yiiksek: iktisat kuram1 dii
iinmeye balarken kendisine boy le bir insam tasavvur ederek dii
iinmeye bahyor.
E . K.- Zorunlu olarak yani. Bu bir aksiyom. Bunsuz teori kura-
m1yoruz.
A. U.- Evet.
E . K. - Zorunluluk.
H.E.- Genelde de dogru bir ey b u . <;unkii her insan ak1lci
davramr diye bir ey var m1? Ben batan soyledim. Mesela iir c;ok
ak1lci b ir hitap tarz1 degildir. Arna c;ok giizel b ir hitap tarz1dir. Ve
iirle birc;ok eyi anla tabilirsiniz. Ak1lci bir iir ararsamz c;ok can s1-
k1c1 bir ey olurdu herhalde. 0 yiizden ak1lcihk insan davramlan
m ac;iklayan bir teori degildir. Ak1lcihk normatif b ir teoridir. Ben
homo economicusu da oyle ahyorum. Tabii o homo economicusla
ne dendigi aslmda biraz daha da kan1k. Bencil bir homo economi
cus olabilir. Bireyci b ir homo economicus olabilir. Digerkam b ir
homo economicus olabilir. Yani ben sizin refahm1zm artmasmdan
mutluluk duyuyorum. Bu benim fayda fonksiyonumda bir d1sal
hk yarat1yorsa ve b en yine homo economicusum, yani ak11c1y1m
ama garip bir adam olabilirim. Dolay1s1yla bu kavramm ic;eriginin
de belirlenmesi laz1m ikinci aksiyomu ben bilmiyorum.
E.K.- Ben de bilmiyorum.
H.E.- <;unkii dogal kaynak smm diye bir olay ta eskiden beri
var. Ve son 20-30 yilda gelien en onemli gelien iktisat dallarmdan
bir tanesi dogal kaynaklar iktisad1dir. Yalmz Pareto etkin durumla
ilgili bir ey soylemek istiyorum. imdi Pareto etkin durumun iyi
bir ey olmad1g1 ac;1k. Pareto'nun oyle bir ey demedigi ac;ik. Fakat
iktisatta bir durumu ahyorsunuz, degerlendiriyorsunuz. Pareto et
kin deyince oyle b ir anlam c;ik1yor ki, sanki bu iyi bir ey. Bir kere
onu gostermeye c;ahhm ki, o iyi b ir ey olmayabilir. Bunda Pare
to'nun b ir giinah1 yok, <;unkii Pareto boyle b ir ey soylememi.
Yalmz bir olay daha var. Buna kar1hk Hayek'le Nozick'in oyle bir
So SALI ToPLANTILARI

durumun iyi bir durum oldugunu ima eden bir teorileri var diyi
rum. Bunu da a;1k;a soylemem gerekir. Hayek de, Nozick de fay
dac1 degillerdir, Paretocu kavramlan kullanmazlar. Arna gene!
denge ortammda Hayek'in ya da Nozick'in teorisi, Pareto etkin du
rumu iyi durum olarak ilan eder, demek istiyorum. Hayek i.izerin
de 1srarla duruyorum. <:;: i.inki.i o da ozgi.irli.igi.in ;ok iyi bir ey oldu
gunu soyli.iyor. Arna onun i.izerinde durdugu ozgi.ir toplumun in
sanlan ;ok mutsuz etmesi olas1g1 da vardH. Onun korkularm1 anh
yorum. Yani Nazileri gormi.i, hakh korkmakta . . . Planlama kavra
mma kar1 piyasadan yana. Onu da anhyorum, ozgi.irli.igi.in ;ok de
ger verilmesi gereken yonleri oldugunu da kabul ediyorum. Arna
ozgi.irli.ik;i.i (libertarian) baglamda Pareto anlammda etkin, fakat
mi.ithi bir gelir dag1hmmm bozuk oldugu bir noktay1 Nozick veya
Hayek' te, ozgi.irli.ik var diye iyi bir durum diye tammlayabilirsiniz,
o da yalm olur diye di.itini.iyorum.
A. U. - Baka soru varsa, buyrun.
iZLEYiCi- Eser Bey, Bah ekonomilerinde, etkinlikle adaletin
birarada sagland1gm1, bunu anlamaya ;ahhgm1z1 soylediniz yan
h anlamad1ysam.
E.K.- Ters gelmedigini en azmdan.
iZLEYiC!- Evet. Yani ikisinin birarada sagland1gm1 soylediniz.
Aym konuyu ben de di.ii.indi.im ama ben sonu; olarak oraya var
m1yorum. Bence Bah ekonomileri kapah ekonomiler degil. Kendi
i;lerinde etkinligi ve adaleti sagla rken baka i.ilkelerdeki gelir dag1-
hmm1 bozmular. Yani onun i;in etkinlik, art1 adaleti birarada sag
lad1klanm di.ii.inmi.iyorum. Yani o Almanya'y1 Almanya, ingilte
re'yi ingiltere olarak di.ii.inemeyiz bence.
E.K.- Hakhsm1z tabii, ama Almanya refahm1 arttmrken baka
i.ilkelerin gelir boli.ii.imi.ini.i bozuyor demek, kolay kolay soyleyebi
lecegim bir ey degil benim. Dstelik tamamen de etkinlige bagla
mad1m, yani orada gelir boli.ii.imi.ini.in politik olarak daha kabul
edilebilir yerlere gelmi olmasm1 etkinlikten ;ok o toplumlann de
mokratik di.izeyleriyle a;1klama egilimindeyim; insanlarm gelir
ak1mlanna ulaabilmede firsat eitlikleriyle. Ozgi.irli.ik daha ;ok be
lirliyor yani.
H.E.- Ben de Eser Bey gibi di.ii.ini.iyorum.
iZLEYiCi- 0 ozgi.irli.igi.in saglanmasmda da mevcut bir refah
di.izeyinin etkisinin oldugunu . . .
H.E.- Yalmz bu toplumlann tabiri caiz ise vahi kapitalizm do
nemlerinde kendi toplumlarmda gelir dag1hm1 ;ok b ozuktu r.
Charles Dickens'in yazd1g1 ingiltere felaket bir yer. Arna 20. yi.izy1-
iKTiSAT B iLiMi VE AniL ToPLU M

la geldigimiz zaman ite o toplumda demokratik kurumlar oluu


yor. ingiltere'nin d1andan aktanm oranmm di.iti.ig1:-i ortamlarda
bile o i.ilke gelir dag1hmm1 di.izeltmeyi b aardi. Onun ic;in ic; ku
rumlann onemli olmas1 laz1m. Aynca, kapah bir ekonomi ic;in de
bunu di.ii.inebiliriz. brnek verebiliriz: Amerika Birleik Devletleri
gorece, (ingiltere'ye gore) kapah bir toplumdur. 01 ticareti, d1tan
aktanmlan, milli gelirin c;ok ki.ic;uk bir oramdu. Hele II. Di.inya Sa
va1 oncesini ahrsamz, ama c;ok k1sa zamanda hem gclirini arttua
bilmi hem de gelir dag1hmm1 epeyce di.izeltebilmitir. Onu yara
tan bir ic; mi.iesseseler dizisi olmas1 laz1m. Onun ic;in ben de Eser
Bey gibi di.ii.ini.iyorum. Orada demokrasi c;ok onemli bir unsur.
E.K. - iyi di.ii.ini.in, yani farkh gelir gruplannm toplam gelirde
ald1klan payla arasmdaki farkhhklar o sektorlerin orgi.itlenme di.i
zeylerinde birebir orantih gibi geliyor bana. Hangi sektorde orgi.it
lenme di.izeyi yiiksek ise, toplu sozleme ve pazarhk sistemi daha
olgunlam1sa daha c;ok pay ahyorlar. Oretkenliklerine c;ok bag1mh
degil gibi Ti.irkiye'de memurlarm i.iretkenlikleri c;ok di.ii.ik, onun
farkmday1m, ama bizim gelir boli.ii.imi.inden ald1g1m1z paym bu
kadar nac;iz di.izeylerde kalmasmm altmda herhalde pazarhk gi.ici.i
mi.izi.in olmamas1 yatiyor. Pazarhk gi.ici.imi.iz olsa da fazla bir ey
almayacag1z belki ama, daha belirleyici olan bence pazarhk gi.icii
mi.izi.in olmay11.
A . U. - "Hie; olmazsa denedik" diyecegiz, degil mi?
E.K. - Evet. Yani hie; olmazsa denedik diyecegiz. Onu soylemek
istiyorum ben de, Evet.
iZLEYiCi- Ki.ireselleme, dolay1s1yla sermayenin h1zh hareketi
c;ok onem kazanm1 durumda. Bu artlar altmda, bir milli kalkm
ma olabilir mi? Bir milli devletin kalkmmas1 mi.imki.in mi.i?
E.K.- Bana m1 soruyorsunuz?
iZLEYiCi- ikinize de, Hasan Bey'e de.
E.K.- Milli kalkmma kavramm1 pek anlayamad1g1m1 itiraf ede
yim. Tammlayam1yorum boyle bir eyi ben. Ne demek milli kal
kmma? Yani sermaye hareketlerindeki her ti.irlii k1s1tlamanm kal
dmld1g1 yerlerde ona degindim, neden olumlu gordi.igi.imi.i, c;i.inki.i
o zaman iktisat politikasmm uygulama olanaklan azahyor. iktisat
politikas1 uygulama olanaklan azald1g1 olc;iide rantlar azahyor.
Rantlar azald1g1 iJlc;i.ide de insanlarm bu gelir ak1mlanna ulama
daki fusat eitlikleri artiyor.
iZLEYiCi- Yalmz iki ti.irli.i insan c;1k1yor boyle toplumlarda.
Bir, bu eylere ulaabilen insanlar. Yani d1 finans merkezlerine w
teknoloji merkezlerine ulaabilcn insanlar. Bir de yerli halk, yani
SAU TOPLANTILARI

iki ahali tipi ve bilgi devri c;atlam1 bir goriinh.i. veriyor. Mesela Hil
ton'da resepsiyon memuru bile b ir ogretmenden c;ok fazla kazarn
yor. <:;i.inki.i yabancilarla ilikisi oldugu ic;in bi.iyi.ik gelir hakk1 v ar
du.
E.K.- Cevap veremiyorum bu sorunuza, bilemiyorum. Yani Sa
ym Erse! ne der?
H.E.- imdi bir iki konu var. Bir tanesi insarn, ben bilerek bir
tek faydaya indirgeyip bitirdim. Faydac1 gori.ii.i anlat1yorum diye,
ama insan tabii b oyle bir ey degil. insanm en basitinden bir dona
rnm1 var. insanm donanum fiziksel gi.ici.idi.ir, insanm donarnm1 sa
hip oldugu eylerdir. Kendisinden ayut edilebilir eyler var. Mi.il
kiyeti var, arazisi var. Arna bir de ayut edilmeyenleri var. Becerisi
v ar, vs. Onlann da bir degerlendirilmesi var. Dolay1s1yla insarn
b oyle bir tek bir ey olarak almay1p bir vektor olarak aim ve c;ok
uzun bir vektor olarak aim. ite y ab anc1 dil biliyor, matematik bili
yor, fizikten anhyor gibi. Onlarm hepsinin bir piyasas1 var. 0 piya
sa oluunca onlara bir fiyat bic;iliyor. Ondan sonra da Eser Bey'in
ikayet ettigi doc;entin maa1 c;1k1yor. Ve toplum yanh fiyatlar d a
verebiliyor.
E . K.- ikayet etmiyorum, gerc;ekc;i buluyorum.
H.E.- Tabii, boy le bir fiyatlama c;1k1yor. 0 piyasanm vard1g1 c;o
zi.im noktas1, bu faydac1 olmayan adalet teorileri ac;ismdan onemli
bir ey; c;i.inki.i faydac1 olmayan adalet teorilerinden bir tanesi b u
b alang1c; donarnmlarma yahut edinimlerine dayan1yor. Onlan ve
onlardaki firsat eitligini arttuan b ir ey. 0 zaman da sorun, degii
yor. Eger toplumda daha iyi bir iktisadi c;ozi.im b ulmak istiyorsa
rnz, kiiler arasmdaki gelir farkhhklanrn, firsat eitliklerini gider
mek istiyorsarnz ugramarnz gereken ey basit dag1hmlan degil,
ondaki o temel yetenekleri arttumak b ic;imini ahyor. Tabii once egi
tim geliyor akla. Nitekim ite faydac1 olmayan gori.ilerden Amart
ya Sen'in gori.ii.i bu. Zaten insanlarm emeginin niteligi itibariyle
farkh oldugunu bunlarm ancak belli ekillerde kazarnld1gm1 gos
termeye kalktigm1z zaman, o zaman klasik birc;ok teoride c;ok b i.i
yiik s1kmtiya di.iersiniz. Mesela Marx' tan gelemezsiniz. Orada
emegin homojenligi c;ok onemlidir. Veya belli bir ekilde o emegin
ilenmesi c;ok onemli. Onu degitirirseniz ic;ilerin kapitalistleri so
mi.irdi.igi.i modeller bulursunuz. Her eyi b ulabilirsiniz. Arna konu
ac;ismdan bakt1g1m1z zaman, diinya ortamma girmek demek, basit
letirerek soyli.iyorum, Ti.irkiye'deki fiyat oluumunu etkileyen fak
torlerin degimesi demektir. Ti.irkiye'de benim becerime olan talep
d1ardaki taleple birleiyor. Benim o beceriyi arz ederken, Ti.irkiye
1KTiSAT BiLiMi vE AoiL ToPLUM

ic;inde tekelci olabilecek bir giiciim olsa bile diinya ortammda degi
lim. 0 yiizden benim durumum zay1fhyor, benim kazanc1m diiii
yor veya tersi oluyor. Ancak, beklenenin aksine, emek hareketli de
gil diinyada. Tabii hareketlilik var, bizim bu kadar insamnuz Al
manya'da c;ah1yor. Onlan kiic;umsemek ic;in soylemiyorum. Gayet
ciddi bir miktardH. Arna bu sermayeye gore hareketli degil. Diin
yadaki sermaye hareketlerine b akm, onlann miktarm1 diinyadaki
sermayeye kabaca boliin, b ir giinde bir yerden bir yere trilyonlar
gidiyor. Dolarla mark arasmdaki biitiin bu dalgalanma nasil olu
yor? Bu ekilde hareketlerle oluyor. Arna insanlar yetitikleri yer
ler, aileler, hrnak ic;inde kiic;iimsenen o irrasyonel nedenlerle, sev
giyle ve sayg1yla c;ok fazla hareket etmiyorlar. Tabii c;ok kotii olay
lan d1anda bHak1yorum. Yani sava, Yugoslavya'da olup bitenler.
Onlan bir tarafa bHakahm. Kendi goniillii gidileri c;ok daha smHh
oluyor. 0 zaman her iilkenin u sorunu var: Nasil ben iilkemin ic;e
risinde istihdam problemini c;ozecegim. Dolay1s1yla uluslararas1
ortamda dahi bir ulusal politika alam var. Bir kere istiham sorunu
var. Tabii ondan soma iilke ic;inde olanlarm yerel ihtiyac;larm1 gi
derdiklerini unutmamak gerek. D1andan Tiirkiye'ye kimse gelip
ekmek yapmaz. 0 gene kendi p iyasam1z. Yani b az1 yerel mallar
var. Onlardan oluan bir piyasa var. Ve yerel olarak bu piyasalar
daki hareketi koordine eden mali piyasalar var. Bankac1y1m ya . . .
Onun ic;in oraya getirdim lafi. Onlar da oldugu ic;in oralarda da b ir
istikrar saglanmas1 sorunu var. Bu, kapah ekonomiye oranla c;ok
daha zor b ir sorun. Onun ic;in gec;mi on, onbe yilm Amerika ile
Avrupa arasm1 c;ok etkileyen siyasi tarhmalarda iktisat politikala
rmm koordinasyonu sorunu c;ik1yor. Acaba iilkeler kendi b alarma
hareket edeceklerine iktisat politikalarm1 koordine edebilir lerse da
ha iyi bir duruma gec;ebilirler mi? Bu konuda da iktisatc;Ilar c;ok c;o
ziim iiretmeye c;ahhlar. Arna zor. ic;inde sadece lie; tane iilke olan
bir model yapm1h Frankel. Avrupa, Amerika ve geri kalanlar. Sa
dece ikisine b ak1yor: Avrupa ile Amerika. 0 ikisi oynuyor. Otekile
rin davram1 veri diye bak1hyor. c;:oziim bir diferansiyel oyun ek
linde formiile ediliyor. Fakat c;oziimii 550 tane. 550'lik bir seti bir
siyasilerin oniine gohirdiigiiniizde Alman babakamyla, Amerikan
devlet b akaninm bunlann arasmdan bir ey sec;meye kalkhgm1
diiiiniin, herhalde hic;bir zaman c;ikmayacakhr. Zor bir olay ama
koordinasyon sorunu, belki Avrupa toplulugu eklinde biraraya
gelmeyi de on plana c;1karan bu olayd1. Arna gorece baans1zhgm
nedeni de zor olmas1. Herkesin yerel menfaatleri var. Bir de global
birligin menfaati var. Orada aym sorunlan ya1yoruz. Arna samyo-
SAL! TOPLANTILARI

rum ki di.inya pek oyle kapah d i.izene donecek dururnda degil.


Bundan soma kolay kolay donrnez. Hi<; olrnazsa gori.ilebilir gele
cekte d1 ticaretin serbestlernesi, d1 ak1rnlann serbestlernesi he
rnen hernen herkesi di.inya i<;inde yer alrnaya itiyor. Bana da orta
<;aglann italya yanrnadasm1 hahrlahyor. Orada boyle ki.i<;i.ik ki.i<;i.ik
devletler vard1. Ticaretle ge<;iniyorlard1. Soma biiyi.ik devletler ku
ruldu. irndi bak1yorsunuz, rnesela eski Sovyetler Birligi'nde ner
deyse her rnahalle bag1rns1zhgm1 ilan edecek. C:: i.i nki.i di.inya ticare
tinde olabilecegini di.ii.ini.iyor. C:: e koslovakya'nm boli.inrnesi rnese
la, benirn hep kafarn1 kurcalarn1hr. Cevabm1 da bularnad1rn. Gel
diler, efendi efendi, oyle Yugoslavya'daki gibi katliarnlar olrnadan
biz aynlacag1z dediler. iki tane ufac1k devlet <;1kt1. Halbuki bize
hep aksini ogretrnilerdi. Yani bi.iyi.ik olunca iyi olur. Ol<;ek etkisin
den bahsedilirdi. ite ol<;ek etkisi yok, aynldilar. Bir rnutluluk var,
eger d1 ticaret olrnasayd1 bu olrnazd1. Benirn yorurnurn oyle.
E.K. - Benirn de kafarnda cevap verernedigirn bir soru var. Vek
tOr tamrnlad1 beceriyi ve egitirni. Egitirn sektOriinde <;ahhg1rn i<;in
bana da sernpatik geliyor egitirn arna. Burada benirn <;ok sevdigirn
bir bi.iyi.igi.irni.in soyledigi bir ey vard1. Egitirn <;ok onernli. Egitirne
yatmrn yapahrn, unu yapahrn, bunu yapahrn. Arnerika'y1 Avru
pa'nm en rnatjinal kesirnleri kuruyorlar. Yani hi<;bir aristokrat, iyi
egitirn gorrni.i Avrupah Arneri ka'ya gitrniyor. 18. yi.izyilda, 19.
yi.izyilda hi<;bir iyi egitirn gorrni.i italyan gitrniyor. Bu toplurnlarm
en alt katrnanlan, ayaktak1rn1 gidiyor, Arnerika''y1 kuruyor. Yani
Arnerika buraya egitirnle gelrniyor. Bugi.in tabii b aka bir yolu var.
Bu kalkmrna ve egitirn ilikisi, ben de bu sektorde <;ahhg1rn i<;in
gayet sernpatik geliyor. Boyle bir direk iliki kurrnak, arna Arnerika
ornegi <;ok di.iiindi.iri.ici.i. Yani Arnerika'y1 iyi egitirn gorrni.i ingi
liz aristokratlan ve <;ok iyi egitim gorrni.i italyanlar kurrnadilar.
Egitirnle buraya gelrnedi Arnerika. Ben burada bir eye kar1 <;1k
rnak i<;in soylerniyorurn. Arna b oyle de cevaplayarnad1g1rn ilgin<;
bir ornek var.
iZLEYiCi- Onlarm kaynaklan <;ok bi.iyi.ik, <;ok zengin.
iZLEYiCi- Kar1lahrrnarn1z italya ile Alrnanya'yla on rnisli,
yirrni rnisli, yani kusura bakmaym soz alrnadan kanhrn arna
E.K.- Estagfurullah.
iZLEYiCi- Bunu gozard1 ederseniz, tabii oyle diyebilirsiniz.
E.K.- Arna egitirn tamrn1 o yuzden. Dogal kaynaklan i.iretirne
sokrnak, egitirnin tamrn1 bu.
iZLEYiCi- Fakat on rnisli dogal kaynag1 olursa o zarnan her
halde <;ok avantajhdu.
lKTiSAT BiLiMi VE A niL ToPLUM

E.K.- Bilemiyorum. Yani bu i.isti.inde di.iiiniilmesi gereken bir


mevzu gibi geliyor bana. Amerikan tarihi egitimden gorece kopuk
bir kalkmma.
A. U.- Saat sekiz buc;uk oldu. Son bir soru ahp kapatahm. Beye
fendi daha once soz istemiti.
iZLEYiCi- Eser Bey'e sorabilir miyim, boliiiim ic;inde adalet
girdisinin pay1 olc;iilebilir mi veya olc;i.ildi.i mi.i?
Bugi.ine kadar literature girdi mi bu konu? Adaletin maliyeti
dedim ?
E . K.- Adaletsizligin bedeli mi?
iZLEYiCi- Adaletin bedeli. Adalet saglamanm bedeli. Adalet
dag1tmanm bedeli, maliyeti, girdi olarak olc;i.ilebilir mi?
E.K.- Cevap veremeyecegim. Yani boli.ii.imi.i ite kantitatif ha
le getiren ciddi katsayilar ve biraz once benim referans verdigim
Atkinson gibi eyler var, ama sizin soylediginiz eye cevap veremi
yorum.
H.E.- Ben yorumlamak istiyorum. Yani cevap degil de, yorum
lamak istiyorum. Eser Bey tamamen katild1g1m bir goriii.i soyledi.
0 ac;idan bakarsamz bir fiyat olmamas1 gerekir. Eser Bey'in vurgu
lad1g1 nokta u idi. Adil topluma ulamak mutlaka etkinlikten ka
y1pla olur diye bir ey yok. imdi bir eyin fiyah olmas1 ic;in, daha
adil bir duruma gec;tiginiz zaman toplumun bir ey kaybetmesi la
z1m. Ben de bunun boyle olmas1 gerektigini di.ii.inmiiyorum. Yani
olabilir de, olmayabilir de. Nas1l adalet arad1gm1za bagh. bu fayda
c1 teori ic;erisinde pozitif ve negatif etkiler var. Bir karar ald1gm1z
zaman, ozendirim etkisi var mesela. Diyelim ki herkese eit iicret
veriyorsunuz. <;ahana ya da c;ahmayana. Bunun i.izerine c;ahan
lar da "eee", diyorlar, "bover camm aym i.icreti ahyoruz" ve c;ah
m1yorlar. 0 taktirde bir fiyah var. Yalmz burada bence Eser Bey'in
vurgulad1g1 nokta: Boyle yapmak zorunda degiliz ki. Ciddi yapa
nz bunu dolay1s1yla mutlaka adil bir noktaya gidiyorsak boyle bir
kay1p diye bir ey soz konusu degil. Akilhca da adil bir c;ozi.ime gi
debiliriz. Fiyatlan ona gore degitiririz. Ona gore bir adalet tamm1
yapabiliriz. Onun ic;in mutlaka bir fiyati yok. Arna oyle bir karar
ald1ysamz, yani ozendirimi kird1ysamz adamlar () durumu gori.in
ce "hadi camm sen de, niye yatmm yapay1m, gidip param1 bankere
veririm" diyorsa, adam "niye c;ahmm" diyorsa, tabii o zaman eko
nomi bi.iyi.ime h1zmdan kay1p diye bir ey var. Arna Bah toplumla
n gosterdi ki hem gelir dag1hmlannm daha iyi oldugu bir duruma
gec;mek mi.imki.in, hem de h1zh gelir saglamak mi.imki.in.
A. U.- Teekki.ir ederim. Efendim, umanm en azmdan kafam1z-
86 SAL! TOPLANTILARI

daki birtak1m sorulann yarn sua, yeni sorular dogurmutur bu top


lanh. Dolay1s1yla hepinizin kahhm1 i<;in i;ok teekkiir ederim. bzel
likle de iki konumac1ya i;ok degerli katkilan i<;in.
moderniteyle birle?menin
birden ok yolu olabilir mi ?
2 1 Aralzk 1 993
YbNETEN: AYDIN UGUR
KoNUMACILAR: METE TUNC,:AY, RuEN \:AKIR
Aydin Ugur- Yap1 Kredi Ki.ilti.ir Merkezi bi.inyesinde bu sene
de sosyal bilimler konusunda bir dizi toplanti di.ii.ini.ilmi.i. "Sasyal
bilimler yiizy1l biterken ne naktada ?" diye ozetlenebilecek bir b ahk
altmda, bu toplantilan di.izenlemeye c;ah1yoruz. Daha oncekileri
hatulayacaksm1z, bu akamki ise "Madern iteyle Biitiinlemenin B ir
den <:;ak Yalu Var 111 1?" gibi oldukc;a karma1k bir bahk c;erc;evesin
de bizleri biraraya getiren bir toplanti. Bu akam i.ic; konumac1 ol
mas1 bekleniyordu; Mera! Ozbek i.ic;i.inci.i konumac1m1zd1, fakat
ciddi bir saghk problemi nedeniyle o katilamad1, ama Saym Mete
Tunc;ay burada, Saym Ruen c;:aku burada, ben de yonetici olarak
Aydm Ugur, ne kadar yonetmek soz konusu olursa onu yapmaya
c;ahacag1m. Once ben konunun koe b alanrn anlad1g1m ekliyle
koymaya c;ahacag1m. Ondan soma her iki konumac1 da bir 15 da
kika civarmda bir iki ana di.ii.inme govdesini ortaya koyduktan
soma, ikinci turda daha serbest konuabiliriz, birbirimize sorular
yoneltebiliriz. Ondan soma hep birlikte yi.iksek sesle di.ii.inmeye
c;ahahm diye di.ii.ini.iyorum. Konu, "Maderniteyle Biitiinlemenin
B irden <:;ak Yalu Olabilir mi?" Bu ti.ir toplantilarda hep yapild1g1 gibi
ilk once, bir kavram temizligi yapmak, ama ondan once bu soruyu
sorduran ortam1 hatulamak laz1m. ic;inde yaad1g1m1z zaman geri
limli bir zaman. Ahtig1m1z bilumum birlikler, birarada yaama
formlan gozi.imi.izi.in oni.inde tek tek havaya uc;uyor. Bakm1z, c;ok
yakm1m1zdaki tek bir i.ilke diye belledigimiz Yugoslavya parc;alan
m1 durumda. italya diye, bi.iti.indi.ir diye belledigimiz bir i.ilkenin
kuzeyinde ciddi ciddi aynlma egilimleri var. Kendi i.ilkemiz geri
lim ic;inde. iskoc;larm aynlma iini ciddiyc ald1klanrn biliyorsunuz.
Boyle bir ortamda, aht1g1m1z siyasi cografyada hep bir isim altm
da gormeye ahtig1m1z birimler sarsmti gec;iriyor, bazilan pan;ala
rnyor. So\'yetler Birligi herhalde bunlann en c;arp1c1 olarn. Dolay1-
s1yla, eskiden oldugu gibi birarada yaamak meselesi, pan;alaylCl
yeni birtak1m gelimelere direnebilecek mi, gibi baz1 soru zincirle
rinin getirip dayattig1 bir konu gibi geliyor bana. Dolay1s1yla kav
ram temizligi denen eyi de bir ekilde yapmak laz1m. Niye mo-
SAL! TOPLANTILARI

dernite? Ben koydum ac;ikc;as1 o bahgL 0 zaman gerekc;eyi de


ac;iklamak bana diiiiyor, c;iinkii Tiirkc;ede galiba bir kavram kay
mas1 oluyor. <;agdalama diye bir kategori kullamyoruz biz hep.
Ashnda o, ic;i c;ok da iyi tarif edilmemi olan bir kavram. En iyi has
tanesi olan, belki de en iyi karayollan olan, insanlann en fazla pro
tein ald1g1 iilkelere gonderme yap1yor gibi; o bak1mdan o kategori
Tiirkc;ede c;agdalama kategorisi ic;erigini pek dile getirmiyor gibi
geliyor. Bunun yabanc1 dillerdeki sosyal bilim tartimalanndaki
kar1hklanna baktig1m1z zaman iki tane kavramla kar1la1yoruz.
Bir tanesi modernite, bir tanesi de modernizasyon. Bunlann, benim
kafamda en azmdan, bir farkhhklan var. 0 farkhhklarla, ilk once
moderniteyle b alarsak: Modernite bir fikir, bir diinyaya b akma
tarZL Dort tane ad1m1 var: Diiiinme ad1m1 var -bu tabii aym za
manda yeri, mekam, ne zaman c;1ktig1 c;ok belli olan bir fikir- Ba
ti'da c;ikm1 olan bir fikir. 1 9 . yiizyilda tam bir formulasyona erii
yor. Arna kokeni 1 7. yiizyil sonlarma uzanan bir fikir. Kabaca soy
ledigi u: Diinyadaki en iist deger bireydir. Dolay1s1yla toplumun
da siyasetin de temellendigi zemin birey adh yaratiktir, varhktir.
En iist deger, odur. Onun yeryiiziiyle iliki kurma arac1 akildir, La
tince "ratio"dur. Rasyonalite, ekonomik rasyonellik deyimlerinde
kulland1g1m1z ak1ldir. Akim en sistematize olarak kendini ortaya
koydugu etkinlik bilimdir. Siz bu bilim arac1hg1yla diinya ile iliki
nizi gohiriirseniz, insanhgm durmadan ileriye dogru giden yolunu
ac;arsm1z. 0 da ilerlemedir. Dolay1s1yla modernite, diinyay1 dort
ad1mh bir anlamlandirma projesi. Birey, bireyin akh, aklm en siste
matik, gelikin, sonuc; allCl bic;imi bilim. Onun da ac;tig1 yol olarak
ilerleme. imdi bu dordiiniin c;erc;evesinde yeryiiziine bak1yorsa
mz, modernite fikrinden yanasm1z bir anlamda . Modernizasyon
denilen ne? Modernizasyon ise c;ok daha belki fiziki denilebilecek
bir ey. Bu fikrin ete kemige b iiriiniip yeryiiziine inmesi, yani de
miryollan, belirli bir ekonomik ileyi, elektrifikasyon gibi, ak11, bi
lim, ilerleme fikrinin yeryiiziine inen ekilleri. Baktigm1z zaman bu
modernite ve modernizasyon meselesine, bir c;ak1ma var. insanhk
tarihinde c;ok yakm bir tarihe kadar, belirli bir toplumla bu fikir or
hiiiyor. Yalmz Bati'yla orhimekle kalm1yor, aslmda Bati'nm bur
juvazisiyle orhimekte devam ediyor. Bir de erkek oldugu belli bu
fikrin gerisinde. Bu fikri ilk one s iiren Batih, burjuva, erkek ve yt1z
y1llan da belli, biz bunu boyle gormiiiiz Tiirkler olarak da bunun
la bir iliki kurmuuz, demiiz ki; -ozellikle Cumhuriyet donemin
den itibaren- adam olmanm yolu budur. Dolay1s1yla, bu ekilde
biz de aym fikrin ic;ine girersek biz de adam oluruz diye yeni bir
MooERNiTEYLE BiRLEM ENiN YOLu 0LABiLiR Mi? 91

oluum iine girmiiz son 50-60 yildH, hatta daha da gerilere gide
rek bir gene! dogrultu iine, tabii butt.in Tiirkiye olarak girmiiz. 0,
daha sok siyasal elitlerin, yonetim kesiminin benimsedigi bir fikir
ama, egitim muesseseleriyle toplumun buyuk kesimine bu moder
nite fikrinin buti.in unsurlan aIlanm1. Bu aIlanma iinde hepi
miz, geleneksel olan ey boyle bir sure iinde -ilerlemeye dogru
giden bir sure iinde- akla ters dutugunde de bir ayak bag1dH
diye duunmuuz. Arna imdi bak1yorsunuz, en azmdan bir 1 50
yildH, iki turlu bu fikre kar1 direnme, kmlma var. Bir tanesi Bah
d1mdaki ulkelerde, bir tanesi de bizim gibi Bah iindeki baz1 ulke
lerde. Bir, yeni ulkeler 1k1yor, bu modernite meselesinde ahhg1-
m1z kahplan kullanarak degil de baka turlu bir varolma biimi
gosteriyor. Bir de bizim gibi ulkelerin iinde b az1 gruplar var. Adh
admca soylemek gerekirse, mesela bir Japonya ornegi var. Hem
deniyor ki geleneksel kulturune ok bagh, hem de biliniyor ki eko
nomik rasyonaliteye uyuyor ve Amerikahlara kan kusturacak ka
dar baanh. Arna bunlar ne Bahh, ne de bizim klasik analizlerden
bildigimiz Bahh burjuva. Bir bak1yorsunuz, bizim toplumumuza,
baz1 gruplar var ki, mesela islami hareketler, mesela kente yeni ge
lenler, ahhg1m1z turden, bir guzergah izlemiyorlar. bambaka,
hatta modernite fikrinin o ilk formuna b agh kalanlan ok tedirgin
edecek birtak1m farkhhklar, farkh guzergahlar, fakh stratejiler izle
"
me yoluna gidiyorlar. Bu arada Avrupa da aslmda eski baansm1
gosteremiyor. Bana sorarsamz o da devrini kapatm1 durumda, in
sanhk tarihi itibanyla eskidi. Bir donemdeki yarat1Clhgm1 gostere
mez halde. Bundan da ok gocunmamak laz1m, unku hepimiz
kendi donemimiz iinde bak1p, varolanm hep ezeli ve ebedi oldu
gunu duunuyoruz. Geriye bakhgm1z zaman, 19. yuzyildaki bir in
giltere'nin ihtiam1 ve buhin yuzyila neredeyse damgasm1 vurmu
lugunu bir duunun, bir de imdiki halini duunun. Bu yuzyila,
ozellikle ikinci yansma yaklaIlHken, damgasm1 vurmu olan
Amerika'y1, yava yava ufukta avkmm, 11gmm dumeye bala
d1gm1 hatHlaym. Dolay1s1yla bu, aslmda tarih kursusunden, yuka
ndan b akild1gmda pek de aHhc1 bir ey degil. Arna biz herbiri
miz bunlarm iinde yer ald1g1m1z ve etimiz camm1zla bu kahplarm
urunu oldugumuz iin bizim camm1z1 epey yak1yor; tek tek her bi
rimizi kamrhyor. Arna buna ragmen belki kendimize kar1, kendi
mize ragmen duunmeye ahmak gerek. Bu akam bunu yapma
ya ahabiliriz. "AhIlm1 Bah kahplarmm modernitenin ahIlm1
ete kemige burunme tarzlarmm d1mdakilere nasil bakmah?" soru
su, yani ok kabaca soylenecekse, "Bahh olmadan ekonomik baan
92 SAL! TOPLANTILARI

veya medeni baan olabilir mi?" ikincisi, "islami hareket, bir mo


dern toplumun ic;inde di.ii.ini.ilebilir mi?" Tabii bi.iti.in ni.ianslan da
kafam1zda tutmam1z laz1m. islami hareket derken -sanmm onu
Ruen yapacak- tonlamalar yapmak laz1m, Bahh dediginiz zaman
kolayhk olsun diye b ir tane Bahh gori.iyoruz, ama oyle belli bir Ba
hh yak. Seksen farkh sosyal kategoriden, seksen farkh gelenekten
Bahh var. Yani o bak1mdan belki bu akam o ana kavramlann ic;ine
girmeye c;ah1p, daha inceltilmi analiz arac;lanyla, balta ile degil
de belki bisturiyle c;ahmaya en azmdan gayret edecegiz samyo
rum. Sizlerin de b ize yard1mc1 olacag1 umuduyla ilk sozi.i Mete ho
caya veriyorum.
Mete Tun(:ay- C::o k teekki.ir ederim. Aydm'm moderniteyle bi.i
ti.inlemek ve modernizasyon aymmm1 dinledim. Anlad1g1m1 da
samyorum, ama bana hala bu, George Orwell'in 1 984' teki "Double
speak"ini di.ii.indi.iruyor. Hani orada farkh stipi.ilasyonlar yap1hyor
kelimeler i.izerine, mesela bugi.inlerde de aapmaya "birlikte ol
mak" deniyor. Bu, modernlemek yerine moderniteyle bi.iti.inle
mek de bana oyle geldi. imdi di.inya tarihinde c;eitli uygarhklarm
dogdugunu, yi.ikseldigini, bathgiru, bir k1smmm si.iregeldigini b ili
yoruz. Bah uygarhg1 (c;eitli hesaplara gore, kimi 12 diyor, kimi 20
diyor, kimi say1y1 daha da arttmyor) di.inyada olumu uygarhk
lardan b iri, ama ozelligi, galiba bi.iti.in di.inyada standart uygarhk
haline gelmi olmay1 becermesi. Bir kere bunu teslim etmek zorun
day1z. Bugi.ine kadar c;ikan bi.iti.in oteki uygarhklar belirli cografya
larda egemen olmulardu. Bah ise alem-umul olarak bir standart
uygarhk haline geliyor. imdi, Aydm'm, "Moderniteyle bi.iti.inle
menin birden c;ok yolu olabilir mi?" sorusuna benim hem evet, hem
hayu anlamma gelen b ir cevab1m var. Aslmda hayu, modemiteyle
bi.iti.inlemenin tek yolu vardu, c;i.inki.i modemite, c;agdahk, c;eitli
ligi kabul etmeyi gerektirir. Yani hem evet, hem hayu. C:: o k yolu
yoktur, o yol da c;eitliligi ic;erir. C:: agda yaam ic;inde -Ti.ir kiye ko
ullanm di.ii.inecek olursak- s1kma bah, kafas1 sankh, koktendinci
de olacak, blue jean ve deri ceket giyen de olacak ve bunlar birara
da yaayacak. Modernite bunu gerektiriyor. imdi tabii, c;agdahk
deyin, modernlik deyin, modernite deyin, gorel i bir kavram; bu,
yeni olan demek, yeni de her c;agda degiiyor. Biz bugi.in modern
dedigimiz zaman, Bah uygarhg1 c;erc;evesinde anlad1g1m1z, Ay
dm'm soyledigi gibi akil ve aydmlanma c;aglan ertesinde ortaya c;1-
kan bir durum. Ben bunun siyasal boyutu i.izerinde biraz durmak
istiyorum -Ti.irkiye tarihi tecri.ibesini hesaba katarak-. Oyle anla1-
hyor ki, aydmlanma ertesinde ortaya c;ikan Bahh anlamda c;agda-
MooERNiTEYLE BiRLEMENiN YoLu 0LABiLiR Mi? 93

hk, gene! trend olarak demokrasiye iaret ediyor. Gec;tigimiz hazi


ran aymda Viyana'da Birlemi Milletler brgi.iti.i'ni.in bir yan etkin
ligi olarak Di.inya insan Haklan Konferans1 topland1 ve burada bi.i
ti.in di.inyada insan haklarmm olmas1 savunuldu ve hukuk devleti
i.i zerinde, insanlann yonetime k ahlmas1 ve sivil toplum yaay11
-bunun bir b aka ad1 da burjuva toplumudur-, bu toplum bic;imi
nin yaygmlamas1 i.izerinde vurgular yapildi. Arna aym zamanda
biliyoruz ki, son 200 yilhk tarihe b akilmca, (herhalde modemitenin
Aydm'm hissettiginden biraz daha geni zaman arahg1 budur) an
ti-demokratik hareket ve egilimler yaandi. Sovyet imparatorlugu
daha birkac; yil once c;okti.i. Bundan elli yil once Nazizm, totaliter
lik, Avrupa'nm onemli bir k1smm1 igal etti. Diktatorli.ikler ha.Ia
var. Neredeyse onlar kurald1, demokratik yonetimler istisna idi. Bi
zimki de dahil olmak i.izere otokrasiler vardi. Tabii bu kavramlar
i.izerinde tek tek durabiliriz. Otokrat ne demek, otokrasi ne demek?
Otokrat, iktidan kendisinden olan demektir. Otokrat, Rus c;armm
resmi lakab1 arasmdaydi. Yani Rus c;an otokrath, iktidarm1 belki
Tann'dan baka hie; kimseden alm1yordu. Arna anti-demokratik
hareket ve egilimler modemitenin -ben de Aydm'a uyup Frans1zca
bir ey soyleyeyim- anomalileri olarak gori.ilmek gerekir. Bunlar
c;agdahgm dogal sonuc;lan degildir, c;agdahgm dogal sonucu de
mokrasidir ve demokratik olmayan c;eitli yaam ve yonetim bi
c;imleri buna girmez. Bu arada onemli bir faktor, milliyetc;ilik; mil
liyetc;iligin b ir ki.ilti.irel anlam1 v ar, bir de siyasal anlam1 var. Ben
milliyetc;iligin siyasal anlamm1 -ulus devletlerin ortaya c;ikmas1yla
kendisini ifade eden siyasal anlamm1-:- insanhk degerleri ac;1smdan
son derece sakmcah, y1k1c1 bir etki olarak di.ii.ini.iyorum. imdi va
adimi yerine getirip, size biraz Ti.irkiye tarihinden bahsedeyim. Bu
ac;idan, Ti.irkiye'de merkezi devlet, sizin okudugunuz tarih kitapla
n ne derse desin, aslmda Osmanh imparatorlugu'nun 19. yi.izyilda

ki reformlanyla b alam1hr. Ondan once bizimki, ad1 i.izerinde, bir


imparatorluktu. Bir imparatorluk da pek oyle merkeziyetc;i bir yo
netim kaldHmaz. imparatorluk kavrammda bu yoktur. Bi.iyi.ik is
kender imparatorlugu'ndan, Roma imparatorlugu'ndan, bizden
sonrakilere kadar, imparatorluk esnek davranan bir eydir. Bunun
la Osmanh sisteminin klasik donemde yerinden yonetim ilkelerine
gore yi.iri.iti.ildi.igi.ini.i soylemek istemiyorum, ama bir imparatorluk
esnek davramr. 1 960'larda bizde c;ok tarhIld1: Osmanh sistemi feo
dalite miydi, yoksa ATUT mi.iydi.i? Yani Asya Tipi Uretim Tarz1'na
dayah, dolay1s1yla feodaliteden kapitalizme gec;emeyen bir yap1da
m1yd1? Bu c;ok tarhIld1, ama bizim ic;in onemli olan u saptamay1
94 SAU TOPLANTILARI

yapmak, Turkiye'ye modernite adma merkezi yonetim, standart


yonetim 19. yuzyilda girdi. Oysa bir kutupta feodalizmi duunebi
lirsiniz. Baka bir ucunda da demokratik, hatta federalist denebile
cek yerel demokrasilerin biraradahg1yla tammlayabilecegimiz bir
yaam bi<;imi var. Merkeziyet<;i yonetim ortada yer ahyor. Oysa biz
<;agdalamaya b alad1g1m1z zaman bu merkeziyet<;i yonetimi kur
duk. Bana sorarsamz, bugun hala s1kmtilan <;ekilen Kurt sorunu da
o zaman balad1. \:unkii klasik Osmanh yonetiminde o cografya,
itibari olarak imparatorluga bagh idi. Ekrad beyleri dogru durust
vergi vermezlerdi, asker vermezlerdi, saraya sembolik bir hediye
gonderirlerdi. Eger Osmanh ordusu oradan ge<;erse, ki uzun sure
iran'a sefer yapilmad1g1 i<;in ge<;memiti, ona yard1mc1 olurlard1.
Tanzimat doneminde art1k Turkiye'nin her tarafmda yurttalardan
aym gorevler istenecektir denildiginde, Kurdistan' a da bir standart
yonetim uygulanmaya balanmas1, birtak1m s1kmtilar yaratt1. Bana
oyle geliyor ki devam eden aym s1kmtilardir. Bu s1kmtilan ama
nm yolu merkeziyet<;ilikten vazge<;mektir. Bugiin bizim dilimize o
kadar yabanc1 ki, hala adem-i merkeziyet gibi bir terimin rahat kul
lamlacak b ir kar1hgm1 bulam1yoruz. \:unku Turkiye'de adem-i
merkeziyet savunusu neredeyse v atan hainligi say1lm1tir. Hem de
en ozgurluk<;u donemlerde, en ozgurluk<;u ak1mlarm i<;inde, adem
i merkeziyet fikri, hepimizin hat1rlayacag1 gibi, Jon Ttirkler Paris'te
iken onlarm bir kanadmda, Prens Sabahattin kanadmda ortaya <;1k
t1. Prens Sabahattin Bey 1 902 yilmda "Teebbus-i ahsi ve Adem-i
Merkeziyet Cemiyeti" diye bir cemiyet kurdu. Oysa bu Jon Turkle
rin ana ak1m1yla, yani Ahmet R1za'nm temsil ettigi ve ittihat Terak
ki'nin kuruluuna varacak ana ak1mla ters duuyordu. 0, merkezi
devletin surdurulmesi konusunda Abdulhamid yonetiminden hi<;
farkh degildi. Onlar pozitivist b ir sosyolojiye dayamyorlard1; "tev
si-i mezuniyet" ve "tefrik-i veza if" dedikleri ilkelerle Turkiye'de
merkezi yonetimin <;agdalaabilecegini ve bunun boyle gitmesi
gerektigini duunuyorlard1. Oys a Prens Sabahattin Bey'in izleyici
leri, -bana Frans1z gozhikleriyle ingiliz sistemini savunma gibi go
runen bir bi<;imde- Tiirkiye'de Osmanh yap1smm ancak kiisel gi
rikenlik ve yerinden yonetim ilkeleriyle surdiirebilecegini savunu
yorlard1, ittihat<;Ilar daha iktidara ge<;meden. Bu ana ak1mla yan
akmti arasmdaki <;atIma ittihat<;Ilar iktidara ge<;tikten soma de
vam etti ve bu tur yerinden yonetim fikirlerini savunanlar, b iraz
once soyledigim gibi vatana ihanet etmekle su<;landilar. Mesela
Huseyin Cahit Yal<;m 31 Mart oncesinde yazd1g1 bir yaz1da "Adem
i merkeziyet, Midilli, -o zaman bizim olan- Sak1z'm vs. adalannm
MooERNiTEYLE BiRLEM ENiN YoLu 0LABiLiR Mi? 95

hep birer Girit olmas1, hep Yunan aguuna atilmas1 i;in hazHhk
demektir" di ye yaz1yor. Yani bunu bugi.ine getirecek olursamz, bu
gi.in yerel yonetimlerin gi.i;lendirilmesi, yerel yonetimlerin, beledi
yelerin veya b aka birimlerin, bi.iyi.ik ehir birliklerinin gelitiril
mesi, o zamamn diliyle "anasH"m dagilmasma ;ahan hainlerin ii
olarak gosterildi. imdi, toplayacak olursam; bana oyle geliyor ki
modernite ;eitliligi gerektiriyor, bunu demokratik bir ;er;eve
i ;inde si.irdi.irmeyi gerektiriyor. Biraz once degindigim Viyana
Konferans1'nda bir bildiri ;1kartild1 ve orada ilk kez "bireylerin ge
lime hakk1" vazge;ilemez bir insan hakk1 olarak tescil edildi. Bu
nu altim ;izmek istiyorum, bireyin gelime hakk1 devletin bamda
ki egemen sm1fm uygun gordi.igi.i yolda gelime hakk1 degil, o bi
reyin kendi bildigi, kendi istedigi gibi kendisini ve ;evresini geli
tirme hakk1; yani insan haklannm korunmas1 ;ogunluk yontemiyle
birlikte gidiyor. Siyasal a;1dan onemli olan, bu iktidarm se;imle
degitirilebilme olanag1, se;imle iktidara gelmek onemli degil, ama
iktidardan se;irnle gitmek demokrasilerin turnusol kag1d1. Bir yer
de iktidarlar se;imle uzakla1yorsa orada demokrasinin varhgm
dan soz edebiliyoruz. Samyorum bu aamada bu kadar konumam
yeter. Teekki.ir ediyorum.
A. U.- Ben teekki.ir ediyorum. Ruen?
Ru?en (:akzr- Ben sosyal bilimci degilim, once onu belirtmem
gerekiyor. Universiteyi terk etmi biriyim.
A. U.- Bak ben bunu bilmiyordum.
M. T.- <;:agHmazdm, degil mi?
A. U.- <;:agHmasma ;agmrd1m da . . .
M. T.- "Ogretmenler cep kitab1 bi.iyi.ikli.igi.inde diktatorlerdir"
diye bir soz vardH.
R.(:.- Bunu bir hatirlatay1m. Once ben gazeteciyim, meslegim
bu. imdi tabii benden esas olarak ilgi alamm olan islam, daha
dogrusu din olarak islamdan ziyade islamm politik, sosyal, ekono
mik, ki.ilti.irel, vs. yans1malarmdan hareketle bu soruya bir cevap
vermem isteniyor. "Moderniteyle biiti.inlemenin baka yolu var
m1?" sorusunu, beni ilgilendiren k1sm1 ile, yani Mi.isli.imanlar, din
darlar -terminolojiyi geniletebilirsiniz, islami duyarhhg1 yogun
olanlar- ve hatta islamcilar moderniteyle birleebilir mi perspekti
finden tarhmaya ;ahacag1m. Once bunun cevabm1 vereyim; tabii
ki baka yolu var ve zaten yaanan o, en azmdan Ti.irkiye'de yaa
nan o, di.inyanm degiik Mi.isli.iman toplumlarmda da yaanmaya
;ahIlan o.
Ti.irkiye'de dindarlarm sorunu, moderniteye kar1 ;1k1p ;1kma-
SAL! TOPLANTI LARI

maktan ziyade moderniteye adapte olup olamama sorunudur. Ya


ni bir baan/baans1zhk sorunu, bir ge kalm1hk sorunu var. Din
darlann moderniteyle ilikisinin gfaiiniiiine bakild1gmda, ikili, bi
raz izofrenik bir hal yaamyor. Yani moderniteye kar1 olup, mo
dernlemeye kar1 olmamak. Bunun nedenlerini uzun uzun anlat
maya gerek yak, biliniyor, ok tekrarlanan eyler. Moderniteye kar
1 olmak gibi bir tavrm islami oldugu diii.incesi, ama bir de ak1p
giden hayata, yaanan topluma yabanc1 kalmamak, giderek top
lumda etkili konuma gelmek ve hatta en bi.iyiik iktidan olmaya
ulamak gibi niyetlerle yaanan modernitenin gerisinde kalmamak
abas1 var. Burada hemen size yakmlarda 1kan Yeni Diinya adh is
lami dergideki bir dosyadan soz etmek istiyorum. Tartima konu
su, ozel radyo ve televizyonlar. Burada bir roportaj var; televizyon
larla ok ilgili islami bir kiiyle y apilm1. 0 bence yeteri kadar me
seleyi aydmlat1yor. Tiirkiye'de dindarlarm televizyonla olan ilikisi
aslmda Tiirkiye'de Miisliimanlarm genel anlamda moderniteyle
ilikisini ozetleyebilir herhalde, ki zaten bu Abdurrahman en adh
ah1s da buna benzer eyler soyliiyor. oyle bir metafor yapm1;
tavla. "Biz tavla oynayacag1z arkada diyoruz, ondan soma da ba
hyoruz. Arna biz Miisliimamz. Onun iin de tavlay1 islami oyna
yacag1z, bu islami tavla olacak. Peki nasil olacak? Bunu Yahudi
ler icad etmitir, vardir iinde bir hile. Bunu biz kendimize gore oy
nayacag1z diyoruz. Tavlay1 a1yoruz, pullan elimize ahyoruz, zar
lan tahtaya diziyoruz, pullan atarak tavla oynuyoruz." Goriildiigii
gibi bu kiinin esas ikayeti u: "Ya televizyonumuz olur, adam gi
bi olur, ya da televizyonumuz olmaz" Tiirkiye'deki Miisliimanla
rm, dindarlarm yahut islamcilarm temel paradoksu, temel ikilemi
moderniteyle olan vicdani bir sorunu ozememektir. Nedir bu so
run? Biz bu oyunu oynayacak m1y1z? Genellikle izlenen yontem,
Abdurrahman en'in de belirttigi gibi, bu oyunu kaamak oyna
mak, kurallanm bilerek ihmal etmek. Gereke olarak da kendisinin
bu oyunu yaratanlarla aym paradigmadan gelmedigini, Batih ol
mad1gm1, Yahudi, Hiristiyan kiil tiiriinden gelmedigini vs. vs. soy
liiyor. 0 zaman oynamam durumu ortaya c;1k1yor; ancak oymama
mak da ok biiyiik bir handikap. Bunu da tercih edemiyorlar. San
da soyleyeceklerimi bata soyleyerek balad1m, imdi bata soyle
yeceklerimi soyleyeyim. Tiirkiye 'de dindarlarm moderniteyle ili
kisini tartimay1, fazla dindar olmayan, kendilerini laik olarak nite
leyen insanlar c;ok seviyorlar. Yani bir dindcirm moderniteyle iliki
si, ondan c;ok, onun kadar dindar olmayan, hatta ona kar1t olan ki
ilere dert oluyor. Bu ok garip bir paradoks. Yani bugiin Ti.irki-
MODERNiTEYLEl3iRLEMENiN YOLU 0LABi L iR i\l i ? 97

ye'de modern toplumda bir islamcmm ;ektigi acilar rnr, dindann


c;ektigi acilar var. Bunlar hakikaten bireysel acilar; bir dindnr ola
rak modern toplumda yaamanm acilanrn, ;ekiyorlar Oteki tnraf
tan, bununla hi<; ilikisi olmayan kiiler bu acilardan garip bir e
kilde politik malzeme iiretmeye ;ah1yorlar. Bunu belirtmek istiyo
rum ve soru eklinde kendini gos teren iki klie saptamay1 hatirlat
mak istiyorum. Bir, "islam demokrasiyle bagdaIr m1?" soru su. As
lmda bu soruyu sormak, islam demokrasiyle bagdamaz, demenin
a;1hm1, ama kibarhk yap1yor. "islam demokrasiyle bagda1r m1?"
diye sorarak. "islam laiklikle bagdaIr m1?" sorusu d,1 bi::i y le. De
mokrasi tecriibesi olan Hiristiyan toplumlarda insanlarm, dinimiz
demokrasiyle, dinimiz laiklikle bagdaIr 1111, di ye i::i m iirlcrini bu ka
dar heder ettiklerini sanm1yorum. Arna maalesef, bizim gibi iilke
lerde, Miisliiman toplumlarda, h alkm biiyiik ;ogunlugunun Miis
liiman oldugu yerlerde bu soru s iirekli 1Slt1hyor. Bu soru bir kere
;ok teorik bir soru. Yani bu sorunun cevabmm normal artlarda ol
mas1 laz1m. "Kur'an'da oyle der", "hadis oyle der", "Hz. Muham
med'in hayatmda u orneklcr vardir", "daha soma Gazali oyle de
mitir" gibi tekstler iizerinde yapilan ve ;ok iyi tarih bilmek gerek
tiren ;ok geni bir son1, ama bu soruyu soranlar ve bu soruyu tar
t1maya ;ahanlar, hi<; bunlara gitmeden yahut, kaba bir deyimle
uyduruk, k1ytmk bir ekilde yaklaarak hemen cevap veriyorlar.
C:: ok ilgin;tir ki iki ku tup, bu sorulann cevabmda anla1yor; islamc1
"hayir" diyor, anti-islamc1, islam kar1h "hayir" diyor. Yani "islam
demokrasiyle bagdamaz" diyorlar. Ancak topluma bak t1g1m1z za
man bu ku tuplarm, marjinal olduklarm1 goriiyoruz. Halbuki orta
da ;ok daha geni bir ;ogunluk var ve bu geni ;ogunluk bu soru
lan tarhm1yor pek, ama ilgiyle izliyor. Giindemi bu u;lar belirli
yor. Sonu;ta "islam demokrasiyle bagdamaz, islam laiklikle bag
damaz" kestirimiyle toplum garip bir gerilime siiri.iklenmeye ;ah
1hyor. Madem boyle, "islam demokrasiyle bagdamazsa, islam la
iklikle bagdamazsa ne yapmak gerekir?" dem.ek gerekiyor. islam
c1ya gore bunun cevab1 a;1k: Tabii ki eriat diizeni olacakt1r. Bumm
ne oldugu da belli degil. Oteki taraftaki insanlara gbre bu soru bi
raz a;1k, tam a;1k degil, ;iinkii a;1k bir ateizm propagandas1 yap
mak cesaret istedigi i;in islamm modernletirilmesi \'S. gibi bir ey
ler soyli.iyorlar. imdi ben bu sorulan gereksiz buluvor \'e diyorum
ki bu sorulann ;ok cevab1 var. Hem islam dini za ten boy le bir ey,
ozellikle Siinnilik; her Miisliiman hayatta kar1sma ;1kan her soru
ya istedigi gibi yorum getirmekte ozgiirdiir. Sunni islamda ozellik
le bir hiyerari, bir ruhban sm1h yoktur, diinyevi otorite yoktur. Bu
SAL! TOPLANTILARI

hir sorulara herkes istedigi gibi cevap verebilir. Dolay1s1yla soru


muz oyle olmahd1r: Mi.isli.imanlar demokrasiyle bagda1r m1? Ti.ir
kiye Mi.isli.imanlan demokrasi istiyor mu? Yahut Sirkeci'deki filan
esnaf demokrasi konusunda ne di.ii.ini.iyor? eklinde bir soru sor
mam1z ve olay1 bireylere, ki.ic;i.ik cemaatlere indirgememiz gerekir
ken, sonuc;suz, cevaps1z bir tarhmaya itilip heder ediliyoruz. "H1-
ristiyanhkta Sezar'm hakk1 Sezar'a, Tann'nm hakk1 Tann'y ad1r;
ama islamda oyle degildir. islam devleti emreder di ye" bir klie var
ve buradan da "islam toplumlannda modernite mi.imki.in degildir"
sonucuna vanliyor. Bu yargilar genellikle oryantalizmin i.iri.ini.i
olan kestirme yargilar. Emperyalizmin islam topluluklanm hallac;
pamugu gibi athg1, inim inim inlettigi, ezdigi, yak ettigi donemler
de "Biz bu adamlan eziyoruz. <;:i.inki.i onlar buna mi.istehakhr, c;i.in
ki.i bunlarm dinine gore din-devlet birdir, bunlar boyle geridir,"
eklinde som i.irgeciliklerini merulahrmak ic;in i.irettikleri ideolo
jik tezler bugi.in daha rafine olarak c;ok gereksiz bir ekilde Mi.isli.i
manlarm gi.indemine sokulmu durumda.
Ben "islam demokrasiyle bagda1r, islam laiklikle bagda1r" gj
bi bir eyi iddia etmiyorum, c;i.inki.i bu benim meselem degil ve za
ten bu, bu i.ilkenin meselesi degil. <;:i.inki.i ne kadar Mi.isli.iman var
sa o kadar islam var. Mete Bey'in b ahsettigi demokrasi bir c;ogul
luksa, islamm kendisi, ozellikle Si.inni islamm kendisi teorik olarak
bu c;ogullugu bize saghyor, isla m m c;ogullugunu saghyor. Ancak
islam dinini politik bir ideolojiye c;evirmek isteyen islamcilarla an
ti-islamcilar dedigimiz kesimler islam1, islam dinini birtak1m in
sanlarm tekeline vermek istiyorlar. <;:ok garip bir ekilde, birbirine
di.iman iki ucun tekeline vermek ve oradan bi.iti.in meseleleri hal
letmek istiyorlar. Bir yerde devlet de, ozellikle Ti.irkiye Cumhuriye
ti'nin laik devleti de buna giriyor, "Diyanet ileri" kuruyor. En son
Din uras1 toplamyor ve devlet yorum tekelini kendi eline almak
istiyor. imdi bunlar abestir, c;i.in ki.i -abarhyorum belki- ne kadar
Mi.isli.iman varsa, o kadar islam v ard1r. Dolay1s1yla bizim derdimiz
Ti.irkiye vatandalan. "Dindar Ti.irkiye vatandalarmm demokrasi
ye bak1larmda dinsel pratikleri, dinsel inanc;larmm etkisi nedir?"
diye bir soru anlamh olabilir. Bu noktada bata soyledigim sonuca
tekrar donmek istiyorum. imdi yaanan olay nedir? Arhk dindar
insanlar bir ekilde a priori olarak "demokrasi beeri ideolojidir, la
iklik de oyledir" gibi yargilara gerek !slamcilarm, gerekse islamc1
kar1tlannm tazyikiyle ister istemez vardilar. Ancak akan hayat
bambaka bir ey gosteriyor. "Ti.irkiye dindarlan en has demokrat
lard1r" gibi bir ey iddia etmiyorum, zaten Ti.irkiye'de has demok-
MonERNiTEYLE BiRLEM ENiN YoLu 0LABiLiR Mi? 99

rat bulabilmenin zor oldugunu di.ii.ini.iyorum. Ancak birtak1m


gozlemlerim var: Ti.irkiye'de dindarlar ozellikle 80'li y1llarda ti.ike
tim toplumuna muazzam bir ekilde eklemlendiler. Ti.irkiye'de
modernite son y1llarda galiba biraz fazla ti.ikettirici yoni.iyle seyre
der oldu. Birtak1m metalara islami anlamlar yi.iklenmeye c;ah1h
yor. Tavlay1 islami oynamak metaforu bouna degil? Bunun omek
lerini c;ok gordi.ik. islami mayo var, yani, mayo fikrini reddetmek
degil de mayo fikrini islamiletirmek, namaz vakitlerini gorteren
saatler var. Eskiden Mi.isli.imanlar zamam namaza gore saptarlar
m1, arhk saatleri var. Bu, tam anlam1yla modernlemenin bir gos
tergesi. Bu ti.iketim toplumuna eklemlenme c;ok cazip bir ey, in
sanlann gozlerini kamahnyor ve belki c;ok radikal islami tavHlar
ahyorlar, belki 1hmh islamc1 tav1rlar ahyorlar. Arna bu toplumun
c;arklan bu insanlan ister istemez modernletiriyor. Bir zamanlar
gec;erli olan bir yakla1m vard1; moderniteyi reddetmek bir islamc1
i<;in bile zor oldugu ic;in ana onerme uydu: "Biz bu modemiteyi is
lamiletirelim mi?" Burada demin bahsettigim kiinin de soyledigi"
o televizyonu yapacaksak en iyi ekilde yapahm, en son teknolojiy
le yapalun, ama mesajlarumz islami olsun" yakla1m1 karumza c;1-
k1yor. Halbuki arhk biliniyor ki ister orada ezan okunsun, ister
"Tutti Frutti" program1 gosterilsin, televizyon televizyondur. Yani
televizyonun islamisi, ateisti, komi.inisti olmaz. Televizyon her ey
den once televizyonun kendisidir. Yani modemiteye s1fat takmak,
ozellikle modernitenin c;ok daha h1zh akhg1, "bilgi toplumu" filan
diye adlandmlan donemde moderniteye s1fat takmak pek mi.im
ki.in olam1yor kamsmday1m. Modernitenin islamiletirilmesi, H1-
ristiyanlahnlmas1 filan olmuyor, sadece u oluyor: Birtakun Mi.is
li.imanlar birtakun dini kaygilarla modemiteyi kullanmaya c;ah1-
yorlar, kulland1klanm samyorlar, ama sonuc;ta olan modernite. Bir
ekilde eger birinin digerini kullanmas1 soz konusuysa, modernite
onlan kullamyor. Sonuc;ta islam modemleiyor, televizyon arac1h
g1yla modernleiyor, video kasetler arac1hg1 ile modernleiyor. Re
fah Partisi'nin sec;im kampanyalarmda son model arabalar, en son
ses teknikleriyle vs. modernleiliyor. Modernligin kar1sma konu
lan ey gelenekse, gelenegin dinde oldugu varsay1hyorsa, gelenek
sel olarak ne varsa bunlarm yava yava terk edildigini gori.iyoruz
ve gelenek, gelenek adma terk ediliyor. brnegin i.inli.i bir Naki
eyhi oyle diyor: "Arhk gi.ini.imi.izi.in dervii kot pantalon giymek
zorunda." Neden? Halkla kaynaabilmek ic;in. Kot pantalon giydigi
zaman o dervi, arhk o dervi m idir? sorusunu sordugunuz za
man, "tabii ki o dervitir" diyor, ama galiba dervi degil. Siz ti.ike-
1 00 SAL! TOPLANTILARI

tim toplumuna eklemlenerek dervi olarak kalamazsm1z. <:;:aglar


boyunca tasavvuf ideal ekilleriyle ilendigi zaman, tarikatlarm en
b tiytik ozelliklerinden birisi, -bu benim kamm, b unu dtitintiyo
rum- en c;ekici yam ana akunm d1mda birtak1m degerleri koruma
alanlan olmas1du. Bugtin tilkemizde veya diger Mtishiman top
lumlarda gerc;ekten moderniteye kar1 bir eyler olabilecekse, isla
mi bir kar1 c;ik1 olabilecekse, b unlarm yerleri olsa olsa tarikatler
olabilir, ama Ttirkiye'de imdiki tarikatlerin "in" olanlanndan, en
modern olanlarmdan bunlan b eklemek abes olur. En modernden
kashm ne? 1- Mtizikle bu ii yapanlar var mesela, 2- Aczimendi di
ye b ildigimiz Nurcu, ellerinde asa ile dolaan insanlar var ki bu ki
iler bence Ttirkiye'nin en modernist cemaatlerinden birini olutu
ruyorlar. Neden modernist? <:;:tinkti adamlar, -Aydin Ugur'un soy
ledigi gibi- akilh adamlar, modernitenin geregi akilh adamlar, "Biz
b oyle k1hk k1yafet giyer de Ankara'nm gobegine gidersek biitiin
Tiirkiye bizden b ahseder" diyorlar; medyay1 anlam1lar. Hakikaten
oyle yap1yorlar. Y1llardu Tiirkiye'de binlerce Nurcu Nur risaleleri
okur, kimse bunlan dogru dtirtist ciddiye almaz. De; tane adam
abay1 gec;irip asay1 ald1g1 zaman btihin televizyonlarda onlarla ro
portaj yap1hr, b tihin gazetelere c;1karlar, stirekli poptilerdirler, sti
rekli kameralarm oldugu yerlere gider, kamera yoksa kameray1 c;a
gmrlar. imdi bunlar poptiler, b unlar "in", ama oteki tarafta, mese
la konfeksiyon tirtinti c;amau giymeyi reddedecek kadar gelenek
sel olan cemaatler ise folklorik b ir ekilde yakla1yor. MahaUenin
delisi muamelesi goriiyorlar. Bu muameleyi gosteren benim gibi is
lami kesim d1mdan insanlar degil, bizzat islamcilann tutumu bu.
imdi size bir ey okuyacag1m, televizyondan b ahsediyor. TGRT'yi
b iliyorsamz, izlemiseniz, orada ''.veli" hayatlan v ar, televizyon
filmleri var. Adam k1z1yor, oyle diyor: "Gtintimtiztin insanlarmm
onemli bir bohimti haa Allah'm v arhgmdan tiphe ediyor. Siz boy
le bir insana denizlerin tishinde yiirtiyen insanlan gosteriyorsunuz
bol bol. Buna kimse inanmaz. imdi b en televizyonunda keramet
gosteren veli gostermeyen televizyonun neresini islami b ulay1m?
Zaman gazetesinin Samanyolu a dh televizyonunda "Robin Hood"
c;izgi filmi var. TGRT arhk evliya filmlerini azalhp westernlere
aguhk verdi. imdi ha Show TV'de western izlemiim, ha Saman
yolu TV'de, ha TGRT'de. Ha TRT'de Robin Hood c;izgi filmi izlemi
im, ha bilmem hangi kanalda. Hakikaten islami ise -o da ayn bir
tarhma, velilerin hayatlan ucuz, kohi c;ekilmi televizyon filmleri
ne konu olmah m1, o ayn bir tarhma ama- b en TGRT'de vs. veli
hayah, evliya hayah, keramet gosteren Naki eyhinin hayatm1 go-
MooERNiTEYLE BiRLEM ENiN YoLu 0LABiLiR Mi? 101

remeyeceksem, neyi gorecegim? Western seyretmek istiyorsam, gi


derim baka yerde westemimi seyrederim. Arna dedigim gibi, veli
lerin, kera:r;net gosteren eyhlerin hayah gosterildigi zaman ilk iti
raz diger islamcilardan geliyor: "Ne y ap1yorsunuz? Bu adamlan
kazanmam1z lazun. islamc1 dediysek, o kadar am olmayalun," gi
bi bir tavu izleniyor. Ortada bir Japan miti var: "Geleneklerine de
baghlar, aym zamanda da acayip gelimiler. Biz niye Japonya ol
mayahm?" Bu goru bir ara buh.i.n Turklerin kalbinden gemitir
herhalde. Bir ara merkez sagda ok dile getirilen bir eydi, islami
kesimde de ok yaygm bir etkisi vardu. G arip bir ekilde milliyet
iler tarafmdan da benimsenir. -Milliyetiler dedigim, Turke ve
evresinin de ilgi gosterdigi bir olgudur. Gene! egilim u: "Biz tek
nolojiyi almaya ahhg1m1z zaman gelenekleri kaybediyoruz, gele
neklerimizi tuttugumuz zaman teknolojiyi ucundan kamyoruz.
Dolay1s1yla beceremiyoruz. Ne yapahm? Japonya olahm" Nasil Ja
ponya olunacag1 ayrr bir konu, ama ben oyle duunuyorum: Tur
kiye zaten bir Japonya, ama fark var. Japonlar becerikli, biz bece
riksiziz. Gelenek deseniz gelenek var, teknoloji deseniz var, ozel
likle bzal'la beraber, ama Japonlarda aynca n e varsa, o bizde yak.
A. U. - Peki efendim. Sarnyorum hem Mete hoca hem Ruen ye
teri kadar uzerinde duracag1m1z unsurlan bize verdi. Ben, Mete
hocanm ilk soylediklerine ilave edecek bir eyleri oldugunu diiii
nuyorum, unku siz, tam Rus devletinin b amda kestiniz, nasil is
terseniz. Boyle bir eye ihtiyacm1z var m1, yoksa sorulara m1 cevap
vermek istersiniz?
M . T. - Ben sadece Ruen'in soylediklerine bir iki duundugi.i
mu ekleyeyim. Soma ilk boliimde soylediklerimi sorularla gelitir
meyi tercih ederim. Sen bir ey soyleyecek misin?
A . U. - Ben de Ruen'inkine ilikin bir eyler soyleyecegim. Son
ra sizinkinin aIlun1 olacagm1 varsayarak, sizin soylediklerinizle il
gili devam edebilirim.
M.T.- imdi, bu tuketim toplumuyla ba etmeye ahan islam
cilar konusunda Ruen arkada1m1zm anlathklan, hepimizin dik
katini ekmitir. Bana en arplCl gelen olay, "tesettur defilesi. "Te
settur defilesi"nin Turkesi "gostermeme gosterisi." Tesettur ortun
me demektir, defile de tehir ve bunlar sahiden profesyonel man
kenler tutup, "Hicap Modaevi" miydi neydi, boy le bir ey yaphlar.
Yani, bir Miisliiman duyarhhg1yla bunu nasil bagdahrmak gere
kir, bilmiyorum. Ruen C:: a ku'm Ayet ve Slogan kitabmda ok guzel
gosterdigi gibi, "islamc1 vardu, is lamc1 vardu." Bir zamanlar solda
herkesi komunist say1p onlara toptan cephe almak gibi bir tavu,
102 SAL! TOPLANTILARI

Tiirkiye'de hiila laik kesimde islamcilara kar1 geerli. Onlarm ara


smdaki farkhhklan ve eitliligi goremiyorlar. Bunun b iiyiik yanh
oldugunu diiiiniiyorum. Bu eitlilik Tiirkiye'de demokrasi a1sm
dan sevinilecek bir ey. Yani islamcilarm hepsi ayrn ekilde diiiin
seler, ayrn ekilde hareket etseler ok daha farkh olurdu. Benim,
adada ahbabhk ettigim gen bir islamc1 bakkal var. Geen giin ya
km1yordu Refah Partisi'nin bu halinden. "Refah Partisi biiyiidiike
o kadar sularnyor ki, ben arhk bu p artinin iinde yer almakta bir
mana goremiyorum," diyordu. Sahiden, agda toplumla ba etme
ye kalkmca tesethir defilesinden Refah Partisi'nin salan san boyah
harnmlan hem de b alan a1k olarak kendi aguuna almasma ka
dar durumlar ortaya 1k1yor. Asil soylemek istedigim u: Ruen'in
de dedigi gibi "islamiyet demokrasiyle bagdaIr m1, islamiyet laik
likle bagdaIr m1?" gibi sorular soruluyor. Bizier bunu soruyoruz,
oysa bizim sormam1z gereken as1l soru u: "Demokrasiye kar1 ola
caklan gerekesiyle Tiirkiye'deki niifusun onemli bir k1smm1 d1la
maya, smirlamaya kalkarsak, biz demokrat olmaya devam edebilir
miyiz? islamcilarm demokrat olma yiikiimhihikleri yok, bu gayet
a1k. Kendi inanlanyla onlarm demokrat olmalan gerekmiyor,
ama biz kendimiz demokrat olma iddiasmdaysak, hpk1 bir zaman
lar solcular iin ileri siiriildiigi.i gibi, b unlar iktidara geldiklerinde
demokrasiyi kaldiracaklar, biz bunlarm haklarm1 smirlayahm, bun
larm orgiitlenme haklanm smirlayahm" dersek, bizimki demokrasi
olabilir mi?" Asil sorulmas1 gereken soru budur, sarnyorum. izin
verirseniz sorularla devam edelim.
R .<;.- Bir eyi ihmal ettigimi Mete hocanm soylediklerinden an
hyorum. Burada bu kadar ok konuup Refah ' tan hi bahsetme
dim. Mete hoca hatirlath, bir ey soylemek istiyorum. Yaymlanaca
gmdan emin olmad1g1m iki yaz1 yazd1m, "Refah'm Baansmm Sir
lan" diye; bir avantajlan, bir de dezavantajlan. Refah bence, degi
medigi iin kazarnyor, degitike de kaybedecek.
Hoca'nm demin soz ettigi adadaki gen dostunu hahrhyorum,
oyle bir ey var; Refah Tiirkiye'de hala eski tip politika yapma
yontemlerini siirdiiren ve bunu b aanyla siirdiiren tek parti belki
de. Bundan kashm ne? Yiizyiize goriime, herkesle goriime, her
kese gitme, b iihin cemaatlere gitme, b iihin cemaat dayarnmalann
dan istifade etme, potansiyel semene birtak1m hizmetler sunma
Eskiden biihin partiler bunu yapard1. Arhk diger partiler iin kola
ym1 buldular; yak11kh ya da giizel olduklanrn iddia ettikleri, -ki
ben bu karnlara katilm1yorum- star politikacilar arac1hg1yla, koe
yazarlan arac1hg1yla, TV arac1hg1yla reklam irketlerine ha vale etti-
MonERNiTEYLE BiRLEMENiN YOLu 0LABiLiR M i? 103

ler politikay1, boyle b ir tarzda politika yap1hyor. Refah ise muaz


zam bir taban <;ahmas1yla, iiyelerinin inisiyatifi ile bu ii siirdiirii
yor. imdi bunun modernlik mi degil mi oldugunu tarhmayahm,
ama en azmdan eski tip politika yapma oldugunu soyleyebiliriz.
Refah eski tip politika yaphg1 i<;in kazarnyor. Yeni tip politika ya
panlar bundan rahats1z oluyor ve son Refah kongresinde herkes,
b ata medya, "Hadi Refah, sen de degi," diye b ask1 yaphlar. "De
giim riizgarlan Refah'1 da saracak m1? diye sordular. "Sarmahdu"
dediler. Pek b ir ey degimedi ve herkes "bu parti degimez, bu
parti adam olmaz" dedi. Ancak Ref ah'm i<;inde bir degime egrisi
de var. 0 oksijen sans1 sa<;h di<;i harnmlar, mankenler, unlar bun
lar da var ve bunlar prim yap1yor gibi goziikiiyor. Yap1yor da bel
ki, ama b ence Refah'm b iiyiisii b oylece yak oluyor. Zaten him
Miishimanlarm, him di nsel cemaatlerin, ozellikle him tarikatlerin
bir b iiyiisii var. Eskiden de, insanlar tarikata girermi, ama moder
nite ortaya bir heyula gibi <;okhigii zaman, ortahg1 kas1p kavurdu
gu zaman, tarikatler bir cazibe merkezi olarak kalm1. Kimin i<;in
kalm1? Moderniteye h akikaten kar1 olanlar i<;in kalm1. Bir de
moderniteye ayak uyduramayanlar i<;in kalm1, yani beceriksizler
de tarikat<;i olmular, becermek istemeyenler de tarika't <;i olmular.
Refah da buna benzer bir ey. Yani "Diizen partilerinden nefret
ediyorum," diyen insan Refah'a gidebiliyor, ama Refah da bir yan
dan kendisinin diizen partisi oldugunu karntlamaya <;ah1yor. Som
u: Bu b iiyiiyii nastl bozuyorlar? Bu b iiyiiniin kendisinin b ir cazi
besi varken, oteki taraftan modernitenin de b ir cazibesi var. Yani
modemitenin i<;inde aci <;eken, c;ile <;eken insanlar tarikatlerin b ii
yiisiine kap1hrken, tarikatlerin de herhalde kendi birtak1m sorunla
n olsa gerek ki, tarikatlerin i<;erisinde -zaten tarikatlerin i<;inde <;ile
diye bir ey var- aci <;eken, <;ile <;eken insanlar da modemitenin b ii
yiisiine kap1hyorlar. Bu kar1hkh ak hikayesinin sonunda ortaya,
Japonya b ile olamayan b ir Tiirkiye <;1k1yor.
A . U. - 0 zaman ben ilk yorumlarla b alayay1m. Senin soyledik
lerini ben kendi ilk soruma cevap eklinde formiile ettigim zaman,
o zaman galiba u neredeyse 200 yilhk hikaye, hiikmiinii devam
ettiriyor. Modernite dedigin eze eze herkesi kendine benzetiyor.
Bu sonucu <;1karhyorum. 0 zaman da sorunun cevab1 He? Birden
fazla yolu olabilir mi? Sanki cevab1, "Hayu, olamaz. Farkh olanlar
b ir kere daha bu farkhhklanrn moderne yaklaa yaklaa eritip,
onun ic;inde erimek zorundalar," gibi bir cevaba <;ekiyorum. Soyle
diklerin daha <;ok bu cevaba yakm gibi duruyor.
R.<;.- Yahut da benim demin soyledigim noktaya getirebilirsin:
SAU TOPLANTILARI

islami bir modernite. Farkh yol olarak bir islami modernite soz ko
nusu olamaz. Arna modernite islam1 da kendine uydurur, uydura
biliyor, yahut islam1 demeyelim, Mi.ishimanlan diyeyim. Ben, din
olarak islamm boyle diinyevi eylere fazla bulatmlmasm1 istemi
yorum, ama Miisliimanlan da katabilir, Huistiyanlan da katabilir.
0 anlamda birden fazla yol yok, ama c;ok kestirme bir ekilde bak
tigurnz zaman, yabanc1 birisi Tiirkiye'ye gelip "Miisliiman, ama
modern bir iilke," diyebilir. Bu da anlailu bir eydir, ama c;ok so
yu tlamaya gittigimiz takdirde bir yol var.
A. U.- Siz boyle bir sonuc; c;1karmak ic;in diinya tarihi olarak er
ken bir noktada oldugumuzu mu diiiiniiyorsunuz? \:iinkii Ru
en'in soylediklerini basite indirgedigimde boyle bir cevap ahyo
rum ben. Bu sorunun cevabm1 ben biliyor degilim, onun ic;in zaten
iinlemli.
M.T.- imdi ben unu eklemek istiyorum: sadece bugiiniin me
selesi degil. Kimi islamolar da gec;mie dogru efsaneler uyduru
yorlar. Osmanh imparatorlugu -siz bakmaym baz1 tarihc;ilerin kli
elerine- bir teokrasi filan degildi. Osmanh imparatorlugu'nda e
riat uyguland1g1 dogru degildir. Miishimanlar her zaman c;aglarma
gore hareket etmilerdir. Gec;mi oyle iyi idi, boyle iyi idi bak1la
n, bugiiniin uydurmalandu. Size ac;1k bir ornek vereyim: Mesela
islamc1larm "Ulu Hakan" diye yere goge s1gduamad1klan Padiah
II. Abdiilhamid, Tanzimat doneminde baz1 er'i hiikiimlerin yerine
kabul edilen yabanc1 yasalarm bir tekini bile kaldumam1t1. Miislii
manlc1r Tanzimat'ta ilerin bozuldugunu hep soylerler, ama Tanzi
mat'tan once de kesinlikle islama aykm koca bir orf hukuku vardu.
Orf kavram1 kendi bama, Osmanhnm bir teokrasi olmad1gm1 gos
terir. Dolay1s1yla islamcilarm bu elastikiyeti giiniimiize ozgii degil
dir, gec;mite de vard1. Bunu eklemek istedim.
A.U.- Efendim, o zaman isterseniz, birlikte tartimaya devam
edelim.
iZLEYiO- Bu bcnim soracaklanm tam soru degil, biraz once
Aydm Bey, toplantmm bamda yiiksek sesle diiiinmek dedi. Biraz
belki oyle olacak.
A. LI.- Arna bu konuda diiiinmek, degil mi?
iZLEYiCi- Tabii, imdi Aydm Bey, b ata erc;eveyi c;izerken,
c;agdalamayla moderniteyi ne kadar ayumaya da c;ahsamz, gel
dik galiba yine moderniteden daha c;ok c;agdalamaya, yani mo
dcrnizasyona, modernizasyonla modernite kantl ve oyle bir hal
ald1 ki, ben i\inden c;1kamad1m . Konumacilann en azmdan benim
problemimi halletmesini istiyorum.
ManERNiTEYLE BiRLEM ENiN YaLu 0LABiLiR Mi? 10 5

A. U.- isterseniz oyle yapahm: Benim saracag1m saruyu siz


sarmu aldunuz. Siz mikrofonu b uakmay1.n, bu sarumuza iki ka
numac1m1z kar1hk versinler, sanra siz devam edin.
iZLEYiCi- Nasil isterseniz, c;iinkii i c;agdalamaya kaydi.
Madernlik fikrinin tartiIlmasmdan ziyade c;agdalama tartI1hyar
u a nda.
M . T.- imdi Aydm'm yapt1g1 tammlan kabul etmekten baka
c;aremiz yak. Aydin ne dedi? Madernizasyan daha c;ak elektrikle
me, yallarm almas1, vaktinde kalkan trenler, akan su, televizyan,
teknalajik alarak artaya kanulmu . icatlarm, bulularm yayild1g1
bir taplum. Boyle bir taplumda (belki biraz tearik, ama) mademite
yaamayabilir, bu sanucu c;1kartabiliriz. Yani, biihin bu maddi re
faha kavuan ve benim ekledigim siyasi bayutuyla, demakratik al
mayan bir taplum, mesela belki Savyetler Birligi'nin baz1 kesimleri
boyleydi. Ben gordiigiim ic;in soyleyebilirim: Diyelim, biiyiik ehir
lerde, Maskava'da, Leningrad'da -imdi Petersburg aldu- biiyiik
yallar vard1, en azmdan yabancilarm ahtiklan kanforu yaayabile
cekleri lakantalan, vb. vard1, fakat iilkede bir hukuk devleti yaktu.
Arna b aka birc;ak yerde eski Savyetler Birligi'nin bu madernizas
yan unsurlan da geri idi. bte yandan oyle bir taplum diiiiniilebi
lir ki, -Aydm'm tammlamalarmdan hareket ederek- manevi un
surlarm one c;1ktig1 mademiteyi yaamakta alabilir, ama maderni
zasyanu geri alabilir, bunlar hep goreli eylerdir. Ben evimize buz
dalab1 girdigini hatuhyarum, herhalde benden sanraki kuaklar
buzdalab1 alan evlerde dagdu. Ben oyle bir evde dagmad1m, 13-14
yamdayd1m buzdalab1 eve ilk girdiginde. Sizler bula1k makinesi
nin eve girdigini hatuhyarsunuz, ama bundan sanraki kuak -en
azmdan biiyiik ehirlerde- hep bula1k makinas1 alan evlerde da
gup biiyiiyecek. Biihin bunlar goreli eyler. Oyle bir taplum alabi
lir ki, c;agm teknalajisinin eritigi mademizasyan ogelerini ic;erme
yebilir, ama maderniteyi benim soyledigim ma nevi ve siyasi bayu
tuyla ya1yar alabilir. Orada farkh insanlar ayunun kurallanm ka
bul ederek bir yaam siirdiiriiyar alabilirler, ozgiir alabilirler, ele
tiriler yapabilirler, iktidan kendi aylanyla belirleyebilirler ve de
gitirebilirler. Sanmm fark biraz daha ac;Ilm1 aldu boyle.
A. U.- Oyun kurallan dediniz, ben daha ilerde bu kanuyla ilgili
saru sarmak iizere randevu ahyarum sizden. Ruen, sen aym saru
ya cevap vermek ister misin?
R . <;. - <;ak k1sa vereyim. Herhalde ben diiiincelerimi anlat
makta baans1z kald1m, ben bu sarunun cevabm1 kanumamda
verdim samyardum. oyle ozetleyecegim gene! alarak: Bir din ala-
106 SAL! TOPLANTILARI

rak islanun moderniteyle ilikisini tarhmay1 istemedigimi belirt


tim, ancak Tiirkiye'deki dindarlarm moderniteyle ashnda i;ok fazla
sorunu olmad1gm1 soyledim. Ancak unu hatirlatmak istiyorum:
\:ok kaba bir tipleme yaparsak, i.i<; tip dindar var Tiirkiye'de. Bir,
benim "suadan Mi.ishiman" diye adlandud1g1m, moderniteyle hii;
bir sorunu olmayan ve ai;1k ai;1k l aikligi de savunan, sosyal demok
rat vs. olabilen insanlar, ki bunlar i;ogunluk. ikincisi, dindarlar, ya
ni eski Cumhuriyet gazetesi deyimiyle, "softalar" filan diye adland1-
nlan kesim. Bu insanlarm modemiteyle teknik bir sorunu var. Bir
de islamcilar var. islamcilar daha ai;1ki;a islam dinini politik bir
ideolojiye i;evirmek istiyorlar. Bunlarm moderniteyle alenen soru
nu var. Ancak konumamda bunu anlathg1m1 samyordum. Teorik
olarak varolan sorun pratikte yak, u ya da bu nedenle yak; en
azmdan di.imana kar1 geri kalmamak kayg1s1yla yak, ama sonui;
ta herkesin zihninde -bu bir zihniyetse, modernite bir zihniyet me
selesi ise- iyi kohi bir modernite v ar. Yalmz Ti.irkiye'deki herkesin
oldugu gibi dindarlarm da oyle bir sorunu var: Hangi saikle mo
demite fikrine ve modernleme pratigine eklemlendiklerini, hangi
saikle, bilerek ya da bilmeyerek geldikleri tarhmasm1 bir kenara
buakusak, bir beceriklilik meselesi var. Birtak1m beceriksizlikler,
onlarm modemiteye kar1 oldugu, uyum saglayamad1klan gibi bir
gori.inhi yarahyor olabilir, ama benim gozlemledigim, genellikle
bir irnrenme hali var ve Ozal donemi bize b unu acayip bir ekilde
gosterdi. Ozal doneminde dindarlarm oni.indeki, zaten aralanm1
olan b araj kapag1 ai;Ild1, ortahk dindar kesti. Dindar kesti derken
sayi arth anlammda demiyorum, arhk dindarlar bugi.in Tiirkiye'de
ikinci sm1f v atanda olmaktan kurtuldular, her hirhi meruiyeti
edindiler ve her yerde varlar. Kaymakam, v ali vs. de oluyorlar. Bir
i;ok insanm da ikayeti bu degil mi? Dindarlarm eskiden bir fikir
olarak moderniteyi benimsemek ve b unu pratige gei;irmek konu
sunda, az dindar ya da dindar olmayan kesimlere gore dezavantaj
lan vard1, 80'li y1llarla beraber bir eitlenme oldugunu di.ii.ini.iyo
rum. Tiirkiye'de bugi.in arhk hi<; kimse namaz kilm1yor diye oto
matik olarak modernlik payesine ulam1yor. Namaz kilanlar onlar
dan daha modern olabiliyor. N aki modernler sosyal demokrat
modernleri sollayabiliyorlar. Bir fikir olarak moderniteyi ai;1ki;a te
orik olarak savunmak, hala biri;ok i;evrede bir gi.inah, bir zi.il olarak
gori.ildi.igti ii;in, o sorunlar olsa bile, pratikte ister istemez -bilini;li
ya da bilini;siz- modemiteye tabi alma var ve bunun pratikteki
yans1masmda da pekala, i;agdalama dedigirniz eye
A. U.- Uymak var.
MonERNiTEYLE BiRLEMENiN YoLu 0LABiLiR Mi? 10 7

R .<;.- Ba1 c;ekmeye kadar varabilen.


iZLEYiCi- 0 zaman oyle bir noktaya getireyim, benim iize
rimde uyandmlan intiba hala degimi degil, oyle: Bu sefer de
westernisation ve modernisation kavramlan kanh gibime geliyor.
Ashnda Tiirkiye'de Bat1hlamayla c;agdalama eit tutuldu, mo
demite Tiirkiye'de ortadan kalkti gibime geliyor. Olaya boy le bak
mak laz1m. Bir iki hata yapild1 bence. u anda sadece islami kesi
min modernlemesi olarak Ruen Bey daha c;ok konutu. Moderni
te eger toplumda 60 milyonu ilgilendiriyorsa 60 milyon insanda ta
rihiyle, bugiiniiyle, yanruyla modemleme fikri yerleti mi? Bence
boyle bakmak laz1m. Soma sadece Refah Partisi ile k1yaslarsarnz,
DYP'nin oylanmn, ANAP'm oylarmm ic;inde belki Refah'tan c;ok
daha fazla onlara oy veren kesim var. Olay1 boyle c;ok basit siyasi
bir noktaya getirmemek gerek diye diiiiniiyorum.
A. U.- Zaten Japonya ornegini vermeye c;aharak batililama,
c;agdalama ve modemiteyi ben kendi kafamd aynhrmaya c;a
htun, ama benim de size verecek baka kesinlemi cevab1m ol
mad1g1 ic;in, isterseniz salondan belki cevapla kan1k sorular alabi
liriz.
iZLEYiCi- Ben unu ozellikle ac;iklamak istiyorum: Aydin Ho
ca konumasma b alarken hakh olarak moderniteyle modemle
meyi ayudi. Aktl, bilim, ilerleme ve rasyonalite denilen kavramlar
la bunun fizksel yans1ms1 olarak modernlemeyi ortaya koydu.
Bence imdi bu aymm1 u noktada da ozellikle belirtmek gereki
yor: Bu ikisi birbirinin ayrn zamanda yans1mas1, fakat baz1 nokta
larda da birbirine zit duruma da diiebiliyor. Omegin, 19. yiizyil
ingiltere'sinde Victoria c;ag1 ve buna kar1 gelimi olan empresyo
nizm ya da Victor Hugo'nu n eserlerindeki gibi, modemleme so
nucu intihar eden ic;ilere yonelik eserler ya da Baudelaire'in iirle
ri ya da 20. yiizyilda modernlemeyi eletirmek amac1yla yapilm1
birtak1m ekspresyonist eserler vardu. Bunun sonucunda kac;m1
olan, iilke degitirmi olan sanatc;Ilarm durumunu ortaya koydu
gumuz zaman, moderniteyle modernlemeyi birbirinin yans1mas1
degil, ayrn zamanda c;elikisi olarak da ortaya koymak gerekiyor.
Bunu bir ek olarak soylemitim. Bir de Ruen Bey'e bir soru sor
mak istiyorum. Refah Partisi Tiirkiye giindeminde ozellikle tartiIl
mas1 gereken bir konu; fakat ozellikle laiklik ac;ismdan olaya bakh
g1m1z zaman, Miisliimanlar her donemde Huistiyanlardan daha
laik olmulardu. oyle bir gerc;ek var: Bugiin Refah Partisi'nin en
onemli niteligi biihin Miisliimanhgm tarihindeki orgiitlenme anla
y1m1 y1k1p ozellikle 80 sonrasmda Avrupa'daki Huistiyan Demok-
108 S AL i TOPLANTILARI

rat orgi.i. t lenme anlay1m1 ortaya koymas1du, yerel yonetimler, slo


ganlann arkasmdaki sm1fsal kesimler, hepsi Huistiyan Demokrat
orgi.i.tlenme anlay1m1 kahp olarak alm1lardu ve boy le korkun bir
degiim gostermilerdir. Modernite ile modernlemeyi birbirinden
aymrken, o toplum i.i. z erinde birtak1m modern aletlerin kullarnlma
sm1 gereke olarak gostermek son derece yetersizdir. Toplumu bi.i.
tiin olarak ele almak gerekiyor. Yani birtak1m aletlerin, ewalan.n ya
da gelimi teknqlojilerin kullamlmasm1 moderniteyle smulamak
son derece yetersiz kahyor. Bu noktada boy le bir eletirim soz ko
nusu. Teekkiir ederim.
R.<;:.- Alet kullanma meselesine, gelecek olursak Atasozi.i.
"Alet iler, el ovi.i. n iir," diyor. Orada metaforik olarak "el"le dalga
geiliyor bence. Ben bu atasozi.i.n i.i. boyle yorumluyorum. Tabii ki,
sadece alet kullarnm1yla insanlann moderniteyle ilikisi a1klana
maz, ama aletler, ozellikle guni.i.m i.i.z i.i.n aletleri, sand1g1m1zdan da
ha fazla, bu Korfez Sava1'ndaki akilh bombalar gibi, adam1 kendi
sine benzetiyorlar. 80 oncesinde vaizimiz vard1 Paabahe tarafm
da, mehur, Timurta Hoca. Vaizimiz acayip popi.i. l erdi. Camiye
geliyordu insanlar. Ayrn vaizimizin kasetleri satilmaya baland1. 0
da art1k camiye itibar etmez oldu, nasil olsa kaset var. Bununla o
ayrn m1? Degil. Bu vaiz art1k geleneksel kimliginden s1ynlm1tu.
Mesela Naki eyhleri dergilerde b awazar oldular, art1k haftahk
toplantilanrn daha az yapmaya b a ladilar, yahut da miiritler, "Na
sil olsa eyhimizin vaaz1 dergide yaymlarnyor, gitmesek de olur.
Bugi.i.n bilmem kimim siinnet diigi.i.ni.i. var," hatta belki "ma var,"
filan da diyorlardu. Dergi kullanmak tek b ama belki bir ey degil
dir, ama dergi kullanmak ya da kaset kullanmakla arkasmdan zin
cirleme gelen reaksiyona dikkat <;ekmek gerekiyor ve bunu kulla
nan insanlar da bir ekilde bunlarm kendi ideolojisine kap1hyorlar.
ister istemez gerekleiyor bu. Ozellikle kitle iletiimle beraber
mehur "ara, mesajm kendisidir" onermesi gerekleiyor. Huisti
yan Demokratlar konusuna gelince; son zamanlarda ok popi.i. l er
oldu Refah'1 Huistiyan Demokratlar'a benzetmek. Siz de benzeti
yorsunuz. Bence boy le degil, kendi i.i.lkemizdeki insanlan bu kadar
ki.i.i.i.msemeyelim. Vardu belki bir yerden etkilenmeleri, ama yarm
obi.i.r gun Huistiyan Demokratlar, Refah'tan kopya ekerlerse de
hi amayahm. \:i.i.nki.i., art1k di.i.nyarnn globalletigi vs. bir kenara
buak1hrsa, bizim toplumumuzun da, Mi.i.sli.i.manlann da kendileri
ne ozgi.i. birtak1m deneyimleri olabilir, kendi bulduklan birtak1m
orgiitlenme biimleri, ahma tarz1 anlay1lan olabilir. Mesela FIS.
Cezayir'de FIS mi Huistiyan Demokratlara benziyordu? Onlar ne-
MooER N iTEYLE B iRLE M ENiN YoLu 0LABiLiR Mi? 10 9

ye benziyordu? Pek bir eye benzemiyordu. FIS daha balan birc;:ok


fraksiyonun biraraya gelmesinden oluan bir koalisyon. Boyle koa
lisyonlar -yakinc;:agda en azmdan- benim bildigim yak. Refah'm
Hiristiyan Demokratlara benzeyen yi:inleri olabilir, ama Refah'1 H1-
ristiyan Demokratlar'la i:izdeletirme c;:abalan son zamanlarda c;:ok
yap1hyor ve bence c;:ok ilevsel degil.
A. U. - Galiba, i:irgiitlenme formiihi ile ilgili degil de politik top
lumla eklemlenme tarz1 olarak, yani siyasal hayata dahil olmadaki
tutumuyla ilgili.
R.<;.- 0 konuda i:iyle bir i:irnek verecegim: Mesela Gilles Ke
pel'in, Tann '11111 h1tikanz1 adh kitab1 c;:1kt1 -ki:ihi bir c;:eviriydi ama,
belki gi:irenlcr ya da okuyanlar v ardir. imdiye kadar dinlerdeki
yeniden uyam hareketleri "fundamentalizm", "entegrizm" gibi H1-
ristiyani kavramlarla ac;:1klanmaya c;:ah1ld1, dogru ya da yanh.
Gilles Kepel ilk defa degiik bir ey yap1yor, kendisi islam toplum
larm1 i:izellikle M1sir'1 c;:ok daha iyi bildigi ic;:in, M1sir'daki birtak1m
modelleri ahp Hiristiyan ve Yahudi toplumlarma uyarlad1 ve dedi
ki: "M1sir'da aag1dan yukanya i slamileme ve yukandan aag1ya
islamileme diye iki ayn c;:izgi var," dedi ve M1sir ic;:in kendi olu
turdugu modeli israil'deki birtak1m Yahudi eriatc;:ilarma, Ameri
ka'daki birtak1m Protestan eriat<;ilanna filan uyguladi. Bir bakt1k,
diinyada k1yamet koptu: "Olur mu i:iyle ey? Aslmda bu M1sir'daki
hareketler de Bah'nm uzant1s1dir" vs. unu si:iylemeye c;:ah1yorum:
illa ki her eyin Bat1'da bir citinin, benzerinin olmas1 gerekmeye
b ilir . Ozellikle bildigimi sand1g1m bir konu olarak, Refah Parti
si'nin, Hiristiyan Demokratlar'a <;ok fazla benzetilmesini yanh bu
luyorum. Demin si:iyledigim gibi, biraz da beni rencide ediyor, ya
ni bizim Refah partimiz, Milli Gi:irii hareketi diye bir ey var, 1972
yilmda ortaya c;:1kh, iyi ki:ihi gidiyor ve bu hareket 72'de ortaya c;:1k
hgmda Hiristiyan Demokratlar neydi diinyada, ben bilmiyorum.
Eminim ki Erbakan da bilmiyord u. Arna sonuc;:ta, Aydm Bey'in de
digi gibi, gi:iriinii olarak politika ile dinin eklemlenmesi anlamm
da benzer eyler var m1? 0 kadar benzerlik her yerde olabilir.
iZLEYiCi- Ben Mete Bey'e bir soru sormak istiyorum. Konu
mamzda 1i1 odemiteyi sadece siyasal kahhm ac;:1smdan, yani sec;:im
le gelip Limle gitme ac;:1smdan smirladm1z gibi geldi. Herhalde
gene! bir ac;:1klama ac;:1smdan buna ekleyeceginiz baka eyler ola
cak.
M. T.- Ben o boyutu vurgulamak istedim. Elbette ki modernite
nin, bu zihniyetin pek c;:ok alanda pek c;:ok yans1malan vardir. Ben
kendim siyaset bilimiyle ilgili oldugum ic;:in, modernitenin siyasal
1 10 SAL! TOPLANTILARI

alandaki gori.ini.ii.i bana, insan h aklarmm gelitirilmesi ve korun


mas1, siyasal ozgi.irli.ikler, demokratik b ir yap1 ileyii olarak geli
yor, ama elbette ki baka alanlarda, ki.ilti.ir alanlarmda, sanat alan
larmda bununla eklemlenen ozellikler bulunmaktadu. Yani siyasal
ozgi.irli.ikler siyasal alanlarda var, ama ozgi.irli.iklerin, c;eitliligin ol
mas1, farkhhklarm birarada tutulmas1 bi.iti.in alanlarda da gec;erli.
A. U.- izin verirseniz sizin sorunuzdan ben devam edip demin
ki randevuma icabet ediyorum. Oyunun kurallan dediniz, ilk mo
dernite fikrinden yola c;1karak devam edersem, orada bir kategori
var. Bireyin en i.isti.in varhk oldugu fikri, ama her bir bireyin de oy
le oldugu, dolay1s1yla orada bir eitlik fikri var. Bu eitlik ekono
mik anlamda degil belki modernitede, ama herkesin deger olarak,
yani herkesin gori.ii.ini.in degerlilik, k1ymet itibariyle otekinin ayrn
oldugu fikri var. imdi burada oyunun kurallan meselesine geri
gelince; Ruen'in soyledigi bir ni.ianslanduma var, bir tonlara ayn
hrmas1 var. Suadan Mi.isli.imanlar dedin, dindarlar ve islamcilar
diye bir i.ic;li.i yapild1gmda, galiba i.ic;i.inci.isi.iyle ilgili oyunun kura
lmda bir problem var. Eitlik ve ozgi.irli.ik olaymda, siyasal hayah
birarada yaayabilrnek ic;in mehur bir laf var, Voltaire'in laf1: "Soy
lediklerinize kahlm1yorum, ama soyleyemediklerinizi soyleyebil
meniz i<;in carnm1 vermeye hazmm," gibi bir ci.imle. Oraya o lah
oturttugunuz zaman, ki o zeminde yer alanlarm asgari ortak yaa
ma, -siyasal a nlamda ortak yaama- eitlik ve ozgi.irli.ik kurallarma
uymas1 ile mi.imki.in. Bu olmad1g:t zaman, orada bir gerilim bah
yor ciddi ciddi. En kaba ekilde soylediginiz zaman, demokrasinin
di.imanlarma demokraside hak vermek laz1m m1? Arna i o kadar
kaba degil, daha ni.ianslanduma bekleyen bir ey, onu yapmay1 da
size buak1yorum. Daha ni.ianslandmlabilir mi?
M.T.- Aydm'1 tatmin edecek bir cevab1m oldugundan emin de
gilim, yain1z unu soylemek istiyorum: Modernitenin b ir parc;as1
olarak, ozellikle son zamanlarda, Ti.irkiye'de baz1 kesimler ozgi.ir
li.iklerin ekonomik alandaki yans1mas1 diye, bize serbest ticaret, la
issez faire iktisadm1, liberal ekonomiyi gosteriyorlar ve diyorlar ki,
"Ozgi.ir bir toplum, ancak ekonomisinde liberalizmin hi.iki.im si.ir
di.igi.i bir yerde olur" Biliyorsunuz, bunlar son derece "in" eyler
Ruen'in tabiriyle. "KiT'leri satahm, unu yapahm, bunu yapahm,
liberal kapitalizme teslim olahm. Eger siyasal ozgi.irli.iklerimize sa
hip olmak ve bunlan si.irdi.irmek istiyorsak baka c;aresi yoktur."
Ben bunun modernitenin b ir parc;as1 oldugundan emin degilim.
Aydm'm temas ettigi eitlik ve ozgi.irli.ik ilkeleri arasmda elbette bir
gerilim var. Ben Bah uygarhgmm koklerini anlamakta c;ok yarnlm1-
MooERNiTEYLE BiRLEMENiN YoL u 0LABiLiR Mi? 111

yorsam, burada eitlik, eit dag1hm, nimetlerin ve hrsatlann eit ol


mas1 agu bas1yor. Yoksa b urada birtak1m insanlann u ya da bu
rastlanhlarla, zengin bir ailenin c;ocugu olarak dogmu olmas1, si
yasi tarnd1klan vas1tas1yla bir voli vurmas1 sayesinde one c;1kmala
nna, bu modernite denilen zihniyetin nzas1 yoktur. Oysa bugiin
lerde yogun bir propaganda var. Bu, Aydin'in is tedigi cevap degil
di, ama bunu da eklemenin faydas1 olacagin1 diiiindiim.
iZLEYiCi- Ben ozellikle konuma lisarnm1zda baz1 kavramla
rin gerc;ekten eksik oldugunu diiiiniiyorum. Konumanin konu
sunu gazeteden ogrendigimde dogru olup olmad1gindan emin de
gildim. Toplanh boyunca baz1 degiik vurgulamalar bekledim. On
lar da gelmedi. Ozellikle Aydin Bey'in ve Ruen Bey'in kitaplarin1
biliyorum ve bu kitaplardan da goriilerini bir parc;a bildigimi soy
leyebilirim. Buna kar1hk, modernizasyon ve modernite kavramla
nrn tarhuken, iletiim toplumuna ge<;tigimiz, yani sanayi toplu
mundan iletiim c;agina ge<;tigimiz de vurgularnrken, modern son
ras1 toplumuna hi<; deginilmedi, ki bence modern sonras1 toplu
mun ana sorumuzun cevab1 olabilecegini diiiiniiyorum. C:: iinkii
"Modemiteye ulamanin baka bir yolu var m1?" deyince, ozellikle
islamcilarla ilgili soruda ben, Ruen C:: a ku'in cevabina kahlm1yo
rum. islamcilar ne kadar modemleiyor goriinseler de, modemle
mek onlarin ban noktas1 degil. Benziyor olabilirler, fakat amac;lan
modern olmak degil, o insanlar kot giymek istiyor olabilirler, ama
laik olmak istiyorlar m1 acaba? Ben u nedenle modem sonras1 top
lumu vurgulad1m; <;iinkii modernleen islamcilar, bence modern
sonras1 toplumw1 bir iiriinii ve modern sonras1 toplumun parc;ala
rindan biri. Benirn Aydin Bey'e sorum: Modem sonras1 toplumdan
neden bahsetrnedi? ikincisi de, Ruen Bey, bu insanlarin arhk kasa
balarda tepki gosteren i nsanlar olmad1klarin1 biliyoruz. Bunlar e
hirli ve farkh yap1daki insanlar; modemleiyorlar, video kaset kul
larnyorlar, televizyon da ac;1yorlar, ama bu insanlarin ban noktas1
modernite degil. Ayrn bir integral gibi, yani c;arpilmalan ne kadar
biiyiirse b iiyiisiin, sonuc;ta, o noktaya ulamak istemiyorlar.
iZLEYiCi- Ben k1saca bir ey soylemek istiyorum. Bu moderni
te kavraminin ic;erdigi en onemli eylerden biri, kutsalhgin giderek
azalmas1, ikinci plana c;ekilmesi, insanlarin kendi kaderini kendi
nin belirledigi, yani bireyin one c;1ktig1 bir diinya goriiiiniin, bir
diiiince bi<;iminin agu basmas1du. Ben oyle diiiiniiyorum. ;iimdi
islamc1hgin iki bic;imi var (Ruen Bey'in kitaplarindan da gordiik
ve bizim de gozlemlerimiz var): Birisi kiilhirel boyutu, birisi siya
sal boyutu. Ben olabildigince demokrat olmaya c;ahan bir insarnm.
1 12 SAL! TOPLANTILARI

Ben istiyorum ki, kimse duuncesinden, inancmdan dolay1 ba1


egik gezmesin bu ulkede. Ger;ekten ba1m m1 i:irtmek istiyor, iba
det mi etmek istiyor, varsm en i:izgur bir ekilde ve gi:inul rahathg1
i;inde etsin, ama aym kii ya da aym ;izgide olan diger insanlar,
bunu bir maske, bir k1hf olarak kullamyorlar, bir paravan olarak
kullamyorlar. Toplumun tum bireylerini kendi istedikleri, kendi
belirledikleri bir yaam bi;imine zorluyorlar. Ben 33 yamday1m ve
Sunni bir ailenin ;ocuguyum. 13 yama kadar Kur'an kursuna git
tim, 4-5 defa hatim indirdim ondan som a duuncelerim, inan;la
nm farkhlat1 ve inanm, 20 senedir ailemle buyuk bir ;atlma i;in
deyim. 33 yama geldim, evlendim, 2 tane ;ocugum oldu. Eskie
hir'deyim, arasua istanbul'a geliyorum ve mutlaka bi:iyle 3-4 gun
surekli ;atlma i;inde ge;iyor. Kirmadan, gucendirmeden bu ii
tathya baglanz diye ugra1yoruz. Ahyor kar1sma 75 yamdaki ba
bam1z, "Oglum, sen benden sorulursun, yann seni benden soracak
lar, ben gi:irevimi yapm1 olay1m," diyor. imdi ben Mete Bey'e
adem-i merkeziyetle ilgili bir soru soray1m. imdi dendi ki, "Her
kes dui.incesini i:izgurce yaayabilsin, dile getirebilsin, ama etnik
ki:ikeni, dinsel ki:ikeni ne olursa olsun." Ben modernite kavrammm
ge;erli oldugu bir toplumda esas olarak insanlan birbirine bagla
yan bagm da yurttahk bag1 olmas1 gerektigini duunuyorum. Yani
bi:iyle etnik bag, dinsel baglar degil, ama bunlar unu da getirebilir
ler: "Sultanbeyli yi:iresinde ;ogunlugu biz ald1k, belediye bakam
biziz, meclis uyesi biziz, buras1 bizden sorulur, tekkesiyle, zaviye
siyle, her eyiyle biz hakimiz. Burada yaam bi;imini biz belirleriz.
Burada bizim belirledigimiz, istedigimiz yaam tarzmdan farkh bir
tarz yaanamaz, duunulemez," derler ise ve bizim adem-i merke
ziyet;i duuncemiz, i:izgurluk duuncesinden yola ;1karak, o nokta
lara vanrsa ne olacak? Siz bu ulkenin insanlarmm i:izgurluk ve ba
n i;inde, etnik ve dinsel kavgalara ii vardumadan yaayabilecek
lerine inamyor musunuz? Bunun yolu nedir?
A. U.- Galiba tam vanlmas1 gereken sorulardan bir tanesiydi.
Cevap k1smma ge;tigimizde bu p ostmodernite veya modern son
ras1 ile ilgili bir ey si:iylemeye ;ahay1m. iki nedenle gundeme ge
tirmedigimi samyorum; birincisi, zaten yeterince karma1k bir ey,
ustelik aym oturumda ele almak kolay degil. Bu, diyelim ki, iin
mekanik tarafi, ama bir ikinci neden de u: Bu modern sonras1 top
lum analizlerinde -onun i;in detayma girecek vaktimiz yok, o bah
bama bir analiz gerektirecek bir konu- modern sonras1 toplum de
diginiz, aslmda modernin ;ocugu, bir ;eit onu reddeden, ama on
dan mayalanm1 bir ;ocuk. Dolay1s1yla, kulland1g1 kategorilerde
MooERNiTEYLE BiRLEM ENiN YoLu 0LABiLiR M i ? 1 13

her ne kadar biiyi.ik fikirlere, ilerlemeye, tarihi batan sona kateden


inarn;lara, ideolojilere gi.iveni kalmam1sa bile gene de esasmda
rasyonalitenin kurdugu bir refah di.inyasmm <;ocugu ve o anlamda
da bireyin onceligi fikrinden hi<; uzaklamam1 olan bir fikir. Bana
oyle geliyor ki, Ruen'in yapt1g1 i.ii;li.i sualamada, eger islami olay1
par<;alad1ktan soma modern, postmoderne dogru bir ayntuma,
ay1klama yapacaksak, belki muhtemelen bir ve ikinci kategorinin
yansm1 postmodern olan ii;inde gormek mi.imki.in, ama i.ii;i.inci.i ka
tegori, yani islamcilar kesin olarak bunun d1mda bir ey, i;ok ayn
bir kategori. Once bir Ruen'in b oli.imlemesi laz1md1 ki, ondan son
ra bir ey soyleyeyim. Di;i.inci.i k ategorisine kesin olarak bir post
modern oluumdur demek mi.imki.in degil. Arna ikincisinin de ne
resinden i;izgi i;ekeceksiniz, gibi sorular var. Zaten oras1 bir mag
ma ortam1 oldugu ii;in, o bazen ii;inde, bazen d1mda, oras1 bir be
lirsizlik deposu. Boyle bir k1sa cevap vermek istedim sizin sorunu
za.
R.<;.- Ben once ilk soz alan arkadaa unu hatulatmak istiyo
rum: islamcilardan, di ndarlardan bahsederken, "bu insanlar" teri
mini kulland1. Bu tanim bile --i;ok abartacag1m- "uzayhlar" demek
gibi bir ey. Bu insanlarm ad1 var. Bunun bilini;li olarak yapild1g1-
nm iddia etmiyorum, ama bu toplumda, tart1malanm1zda i;ok
yaygm olan bir ey. Zaten bu i nsanlar "oteki" adlandumasma ba
tan geldigi zaman, biri;ok ey batan i;ozi.imsi.iz kahyor. Ben mi.im
ki.in oldugu kadar kendi siyasi diii.insel vs. konumumu i;izerek,
ama herkesle biz olarak konumaya <;aht1m imdiye kadar. Hata
yapm1 olabilirim, ama "biz" diye bir ey soz konusu. Ti.irkiye top
raklan i.izerinde yaayan biz, Mi.isli.imani, Mi.isli.iman olmayani,
komi.inisti vs. Ben ne zaman Mi.isli.imanlarm, dindarlarm, hatta is
lamcilarm, ki ozellikle islamcilarm, aslmda modernizme kar1 i;1k
makla beraber, sonui;ta geldikleri noktanm o oldugunu soylesem,
hemen itirazlar geliyor. Bunlara i;ok aht1m, itirazlar 1srarh, ben de
1srarhy1m. Sonu<;ta kendimden b ir ornek vererek meseleyi i;ok ba
sitletirecegim. Ben komi.inist bir adam1m. Ti.irkiye'de ozgi.irli.ikle
rin olmamasmdan i;ok i;ektim, i;ok i;eken arkada1m1 da gordi.im ve
bugi.in Ti.irkiye'de liberal veya u veya bu, ama iyi koti.i bir demok
ratik diizenin gelmesini istiyorum ve bu konuda birtak1m bildirile
re imza at1yorum, birtak1m aktivitelere kat1hyorum. Bunlara katil
mayan, imza atmayan arkadalanm diyorlar ki, "sen liberal oldun.
"Yak canim," diyorum. Arna o bildirilere imza atarken, liberal ol
mu olabilirim. Bu yakla1m1m1 bazen teoriletirdigim de oluyor:
"Sosyalist di.izene gei;mek ii;in, once ileri kapitalist di.izen olumas1
1 14 SAL! TOPLANTILARI

laz1mdu, liberal demokratik ortam olacak ki sosyalizmin koullan


olgunlasm . . . "
M.T.- Vay Menevik v ay !
R.<:;.- Ancak y o l arkadalanmm bana atfettigi liberal tarnm1 da
dogru olabilir, ama ben kabul etmiyorum. B e n islamcilara "Siz b al
gibi modernistsiniz," dedigimde " Yok, olur mu? Modernitede birey
ondedir, halbuki biz kuluz. Allah'm i;izdigi smulara tabiyiz, diyor
lar. Tamam, gi.izel ve hatta amai;lan eriat di.izeni de olabilir. Mese
la Refah Partisi yoneticileri size ai;1k ai;1k "Biz demokrasiyi bir amai;
degil, arai; olarak kabul ediyoruz," derler. Tamam, bunlan da soy
leyebilirler, ama benim altm1 i;izmeye i;ahhgrm ey u: Arai; insarn
belirliyor. Demin alette soyledigim gibi, bir insan kendine 1srarla
bir eyi yak1hrabilir. Dogru da olabilir. Benim komi.inist olmam
gibi, ama d1andan b akan insanlar onun pratigine bakarak, "Bu
boyle oldugunu iddia ediyor, ama aslmda oyledir," deme hakkma
sahiptir. Genellikle d1andan bakilan eylerin i;ok fazla dogru ol
dugunu tahmin ediyorum. Bir de arkadam soyledigi: "Ben dindar
bir aileden geldim. Din egitimi ald1m ve soma da g6ri.ilerim degi
ti, gerilim yaand1," diyor. Ben arkadaa unu soyleyecegim: Eska
za i;ocuklan ileride Adnan Hocad. olursa, ayrn gerilim yine yaana
cak. Modemite biraz da boyle bir ey. Hereyi p ari;alayan bir ey.
Dindar ailenin i;ocugunu dinsiz de yapabiliyor, dinsiz ailenin i;ocu
gunu dindar da yapabiliyor. Alman Yeillerinin krelerinde bi.iyi.i
yen i;ok say1da i;ocugun neo-nazi oldugu biliniyor ve Yeiller, Al
ternatifler neye ugrad1klarm1 amyorlar. Bu boyle bir ey. Olaym
sadece bu yoni.ini.i gormeyin. Bu i.ilkede dindarlar da var. Az din
dar olan, dinsiz olan vs.ler de v ar ve oni.inde sonunda farkh farkh
gerilimler yaarnyor, ama sonui;ta hepimiz benzer acilar ya1yoruz.
jzLEYjCj- Arna ban ii;inde yaama duyarhhg1 gosterenler ge
nellikle bizler oluyoruz.
R.<:;.- 0 konuda ben i.ipheliyim. Birlikte ban ii;inde yaama
duyarhhg1 gostermek, bunu telaffuz etmek ise dogru, birlikte ban
ii;inde yaayahm diyen i;ok say1da solcu vs. insan var. Ayrn solcu
larm biri;ok yerden, toplanhdan adam kovdugu, adamm gozi.ini.i
oydugu, adam oldi.irdi.igi.i de vaki. Ben hep unu anlatmaya i;ah1-
yorum: Niyetlerin, ideallerin konuldugu bir di.inyada ya1yoruz.
Bir de geri;eklik v ar. Modernite bir yerde idealleri di.izhiyor ve
merkezi bir potaya sokuyor. Son bir ey daha soyleyecegim; mo
dern sonras1 durumdan bahsetmemek dedi arkada. Ben aslmda
adm1 koymamakla bundan bahsettigimi sarnyorum. Mesela tasav
vuf vurgusunu ozel olarak bunun ii;in yaphm. Bugi.in ti.iketim top-
MooERNiTEYLE BiRLE!?MENiN Y oL u 0LABiLiR Mi? 1 15

lumundan ikayetiysek, ki ben ikayetiyim, bunun eletirilmesi


gerektigini diiiiniiyorsak ve b ir tak1m p ostmodern ay1klamalan,
mesela hiketim toplumu eletirisinden de ay1klayacaksak, bence
C:: aramb a'daki Mahmut Hoca'nm dergfiluyla, birazc1k folklorik de
gil de ciddiye alan bir iliki kurmam1z laz1m. C:: iinkii primitif gibi
goriiniiyor premodern. Modern oncesi goriihiyor; belki oyledir,
ayn, ama orada en azmdan saygm bir ey var. Yani akan eye,
akmhya kapilmamak, "Bizim b ir onurumuz, bizim b ir goriiiimiiz
var, b iz bir insamz, bireyiz, Allah'm kuluyuz" diye soyhiyor belki
bunu, ama "biz bu akan eyin d1mda farkh birey yapmak istiyo
ruz" diyorlar. Y1llardir insanlarm hakaretine, aagilamalarma ma
ruz kalarak bunu yap1yorlar.
A. U.- Buradan 1karak, "Onurlu olan postmodemdir," diye bir
1karsama yapilmaz.
R.<;.- Hayir, degil. Ben oyle olmasm1 isterdim, ama sadece
onurlu olmasmdan dolay1 degil. Arna bugiin modemizmin en b ii
yiik ettigi bela, ahlak1, onuru ortadan kaldirmak, yiikselen deger
ler, serbest p azar filan ise, arhk b ir yerde direni unsurlarm1, en
azmdan ahlakm1 koruyan yerlerde aramak gerekiyor. Onun iin
unu soylemeye c;ah1yorum: Ortahkta ok fazla dolaan, ok po
piiler olan islami cemaatlerin genellikle ahlakla olan kaygilanm bi
raz azalthklanna tamk olursunuz. C:: ok d ah a fazla i bitirici, koe
doniicii, ikb,al avc1s1 insanlardir. Sesi sedas1 pkmayan; koede, ha
ni derler ya, namazmda, niyazmda, zikrinde olan insanlar, daha
onurlu hakikaten. Bu baki a1s1 iinde birlikte yaama potansiyeli
ni -adm1 boy le koymasalar b ile- ta1maktad1rlar.
A . U.- Mete hoca, samyorum sizin hem sorulara hem Ruen'in
soylediklerine ilikin soyleyeceginiz bir eyler var.
M. T.- Televizyondaki haber b iiltenlerinden once bazen kiiiik
kamuoyu yoklamalan ema olarak veriliyor. Geenlerde bir tanesi
bana ok ilgin geldi: -Ornekler nedir, yapilan genelleme ne kadar
gerekidir, b ilrniyorum ama- Tiirkiye'de i nsanlarm %36's1 masa
da yemek yiyor.
Tiirkiye'de ehirli niifus %50'yi geti, ama %36 masada yemek
yiyorsa, bu demektir ki, ehirlerde yer sofras1 gelenegini siirdiiren
onemli bir kesim var. Yani biz kendimize benzer insanlara b ak1p
d a, acaba bu toplumda modernizasyona yans1yan moderniteyi,
fazla abartm1yor muyuz? Tek laik, ileri, Miisliiman iilke demokra
siyle ne kadar gelikindir? Samanyolu televizyonuna ve TGRT'ye
b akarak, "Tamam, arhk bu i bitti. Biz de Suudi Arabistan'm yaph
g1 gibi altyap1 sorunlanm1z1 hallettik. Ostelik b izim iistyap1da d a
116 SAL! TOPLANTILARI

ileriligimiz var," dememiz, biraz kendimizi aldatmak olmuyor mu?


Arkadam sordugu soru; yerinden yonetim, adem-i merkeziyet di
yorsunuz. Bunun agcil oldugunu, demokrasinin bir zorunlu bir
sonucu oldugunu soyhiyorsunuz, ama b irtak1m b irimlerde insan
lar belirli yaam tarzlanrn seer ve orada bu gene! hogoriihi b ira
rada yaama havasma aykm, dogmatik yontemler ilan ederlerse,
bir demokrat olarak buna kar1hk ...
A. U.- Dogmatikten ote, d1lay1c1.
M. T.- Azmhk haklarm1 tarnmayan, bize benzemeyen, burada
oturmasm di yen gibi. Senin sarnyorum, bu oyunun kurallan konu
sundaki vurgun da, o noktayla ilgili. Demokrasi sadece ogunluk
yonetimi degil, herkesin, azmhkta kalanlarm, kadmlarm, ocukla
rm, sakatlarm, ozel korumaya muhta olanlarm, giderek ecinselle
rin, baka marjinal gruplarm da y aama haklanrn giivenceleyen bir
sistem ve bunun mutlaka iyi ileyen bir yarg1 boyutu olmas1 gere
kiyor. T1kanmam1 adalet, abuk sonu alan mahkemeler, bu kural
larm uygulanmasm1 saglamak . . .
A . U . - Arna bunlarm herbirini d e eit k1ymette telakki etmek.
M. T.- Eit k1ymette telakki etmek, iinkii herkesin bir oy hakk1
var. Burada da soylendigi gibi, her bireyi eit aguhkta saymak, et
nik grubuna, dinsel inancma, fizik ozelliklerine bakilmaks1zm.
Arna bunun otesinde soylemek istedigim bir ey var: Biz gerekten
demokrat olmaya heves ediyorsak ve kar1m1zda b izim begenme
digimiz birtakrm i nsanlarm iktidar olma ihtimali varsa, bizim bun
lan onlemeye kalkmaya nasil bir hakk1m1z olabilir? Nasil bir mane
vi hakk1m1z olabilir? i sonunda geliyor, bu noktaya vanyor. Ta
mam, b iz onlarm azmhk haklarm1 kollayan ve gelitiren ve yarg1
denetimi giivencesine baglayan b ir sistemi, bir inanc1 propaganda
etmeye ahacag1z, ama kabul etmezlerse, "oyle ise, ben seni hi ta
rnm1yorum," demek demokrathkla bagdau m1? Yani oniinde so
nunda azmhk haklan, oyun kurallan falan, ama demokrasi ogun
lugun istediginin olmas1du. Bunu da bizim ta1mam1z laz1m. Biz
ogunluk olmaya ahahm, ama b akalarmm da ogunluk olmak
iin kendi goriilerini, inanlanrn yaymalanrn engellersek, kendi
bindigimiz dah kesmi oluruz. B ugiine kadar yaphg1m1z gib i de
mokrasi, ilerilik, uygarhk, modernitc adma, moderniteyle bagda
mayan, ozgiirhikle bagdamayan ve kendi kafam1zm izin verdigi
yelpaze ile smuh kalan acayip bir sistemi yiiriitmii oluruz. Sarn
yorum, bunun soylenmesi gerekiyordu.
iZLEYiCl- Arna, " Ben seimle i bama geleyim, mevcut oyun
kurallan iinde biraz da ben oynayay1m, demiyor bu adamlar. Ya-
MonERNiTEYLE BiRLEMENiN YoL u OLABiLiR Mi? 117

n i oyle diyor, arna "Geldigirn zarnan diinyay1 sizin ba1rnza gec;ire


cegirn, diyor. Arnaci o. Bu da apac;1k ortada. Ben islarniyeti degil,
-o c;ok iddiah olur- arna islarniyetin bugiin yaanan boyutunun si

yasallarn1 rnodernite kavrarn1yla kesinlikle bagdaabilecegine


inanrn1yorurn ve o yakla1rnm dernokrasi rniicadelesinde bir rniit
tefik olabilecegini, onlarla ibirligi yapilabilecegini de -yani de
rnokrasiyi arnac; edindiklerini soyliiyorlar, soyleyenler ic;in- kabul
etrniyorurn.
iZLEYlCi- Ben unu soylernek istiyorurn. Dlinya okiiziin boy
nuzundadu. Buna kac; kii inarnyor? Eger ben dogdugurn zarnan
okiiziin boynuzundadu diyenlere oy hakk1 verilseydi, okiiziin
b oynuzu kazarnrdi. Ben oradan geldirn. 72 yamday1rn. Dogdu
gurn zarnan -istiklal Sava1'nda- hie; kirnsenin bir eyden haberi
yoktu. 0 insanlar, biiyiiklerirn, biz okuyahrn da, onlan aahrn di ye
bizi sutlannda ta1dilar. Kendilerine inanrn1yorlard1, arna oy den
digi zarnan, Adnan Menderes "Siz isterseniz eriah getirirsiniz," di
yordu. St. Bartelrni'den de haberi yak arkadalarumzm. Solcu arka
da1rn1za da iiziilerek kat1hyorurn. Kafalarda iaret var, eriat gel
rneyecek bence. Yalrnz diiiiniin, aralarmda bile anlaarn1yor, ileri
irnarnlan oldiirdiiler. Hasan Onal diye c;ok k1yrnetli bir din adarn1,
Oskiidar rniiftiisiinii oldiirttiiler. Mahrnut Hoca denilen adarn da
fetva verdi. Biitlin degerleri yak etrnek ve her eyi rnahvetrnek ic;in
pusuda bekliyorlar.
A. U.- Son bir soz verrnek istiyorurn.
iZLEYiCi- Ben burada bir haks1zhk yapild1gm1 soylernek isti
yorurn. Ben kendirni bir islarnc1 olarak kabul ediyorurn. Ruen
Bey'in dedigi iic;iincii kategoride yer ald1g1rn1 diiiiniiyorurn, yani
eriatc;1 olarak. Aydin Bey, sizin ic;in soylerniyorurn, arna arkada
lar suc;larken once a nlasmlar. Burada bence Miishirnanlara haks1z
hk yapildi. Miishirnanlar rnoderniteyi sizin kadar, sizden belki da
ha dernokratik bir platforrnda tarhrnaya hazudular ve bu konuya
da gerc;ekten ilgi duyrnaktadular. insanoglu bir siirec; ic;inde ya1-
yor, buna Miishirnanlar da dahildirler. Eger rnodernitenin sonuc;la
rmdan rnernnunsarnz, zaten Miishirnanlar Ruen Bey'in dedigi gi
bi, arhk bu ak1m ic;ine girrnilerdir. Sonuc;lar eger sizi tedirgin edi
yorsa, o zarnan biitiin insanlarm kaderini islarncilarla birlikte yeni
den diiiinrnek zorunday1z ve yalrnz islarnm cevab1 vardu. Size
belki c;ok a priori bir cevap gibi gelebilir, arna sadece buna dinlerin
cevab1 vardu ve bu da islarndu.
lZLEYiCi- Moderniteyle Miishirnanhgm bagda1p bagdarna
yacag1 tartiIld1 topla nh boyunca, yalrnz once, Miishirnanhk nedir?
1 18 SALi TOPLANTILAR

Modernite nedir? Bunu dogru anlamak laz1m. Miish.imanhk kon


feksiyon c;amaIr giymeyi reddetmektir, Miisliimanhkta boyle bir
ey yoktur. Miish.imanhk, diinyanm okiiziin boynuzlan iizerinde
durduguna inanmaktir. Hayir, boy le bir ey yok. Bahhlar buna ina
rnrken, Miish.iman din adamlan diinyanm yuvarlak oldugunu bili
yorlardi. bne Miisliimanhkla hurafeyi b irbirinden ayirmam1z la
z1m. ikinci olarak b az1 yanhlara deginmek istiyorum. Mete Bey
dedi ki, Avrupa uygarhgmm kaynagmm eitlige, gelirin eit dag1h
mma dayand1gm1 soyledi. Yiizy1llardan beri ii<;iincii diinya iilkele
rini ac1mas1zca somiiren Avrupa iilkelerinin mi kiiltiiriine inarn
yor? Bunu diiiinmek laz1m. Aynca bugiin diinyada insani ve ahla
ki deger yargilan siiratle bir c;okiie gidiyor. Bunu da diiiinmek la
z1m.
A. U.- Peki, efendim. \:ok teekkiir ederim. Gordiigiiniiz gibi
yarnt arad1kc;a, yeni sorular doguran bir zemini birlikte kurcalad1k
bu akam. Sarnyorum, b alang1i;taki vaadimize, incelmi analiz
arac;lan kullanma vaadimize sad1k kald1k. Bu dikkatinizden dolay1,
bu c;okgerilimli konuda bu kadar ozenli, ama anlama c;abasmda bir
o kadar da ciddi katkilarm1zdan dolay1 size, hepinize teekkiir ede
rim. iyi geceler, efendim.
sosyal bilimlerin
gerekligi kurma iddiasz
ne noktada ?
1 8 Ocak 1 994
yONETEN: AYDIN u GUR
KONUMACILAR: FATMAGUL BERKT A y' iLHAN TEKELi,
0RHAN Ko<;AK
Aydin Ugur- iyi akamlar efendim. Yap1 Kredi Kiilhir Merke
zi'nin salonlannda diizenlenmekte olan "Sosyal Bilimler 2 1 . yiizy1-
lm eiginde ne noktada?" sorusuna cevap aramaya ahan toplanh
lar dizisinin Ocak oturumuna u anda bahyoruz. Bugiinkii toplan
tmm cevap arayacag1 soru u: "Sosyal Bilimlerin Ger(:ekligi Kurma id
dias1 Ne Noktada?"
D konumac1m1z var bu akam. Birincisi Saym ilhan Tekeli.
Kendisi, herhalde, en verimli olan sosyal bilimcilerden. Kaliteyi ve
verimi birletirmi olanlardan, ODTU'de hocahk yapmakta. ikinci
olarak Orhan Koak bulunuyor. Kendisini tarnhrken, her ne kadar
reklamc1, izgi-yazar denilmesini istiyorsa da, ben kendisini, Tiirk
enin diiiinmeye elverdigini, son be yil iinde, en iyi karntlam1
bir metnin iireticisi olarak bilirim. "Maelstrom Ush1bu" bahg1yla
Defter dergisinde yay1mlam1 oldugu makalesi benim gi:iziimde,
Tiirkenin iirettigi en muhteem metinlerden biridir. Tiirkeyle dii
iiniilebilecegini --en azmdan bana- karntlayan metinlerden bir ta
nesidir. Uiincii konumac1m1z da Fatmagiil Berktay. Fatmagiil
Berktay benimle okuldan da arkada, u anda istanbul Universite
si'nde kendisini arahrmac1 yazar olarak kendisini tarnmhyor. Ka
dm konusunda ahmalan var. ogu, erkek ulema meclislerinde,
tek tarafh diiiinmenin sakmcalan iizerine, daha once yapm1 ol
dugu can ac1tmalara benim ahitligim var. Bugiinkii toplanhm1zm,
bir de, sevimsiz tarafi var, ilhan Hoca sekize dogru bizi terketmek
zorunda. Konunun bahg1, iine ok ey koymaya miisait, bu, tabii,
tarifsizlik anlamma da geliyor. Benim si:iyleyeceklerim, dogrudan,
konunun erevesini izme giriimi degil. Arna bi:iyle bir bahgm
altma girerken birtak1m i:iykiileri, birtak1m izgilerin gelime i:iykii
lerini, hatirlamakta galiba yarar var, ben k1saca onu yapmaya ah
acag1m. Bu, bilim, gereklik meseleleri ortaya 1khgmda, galiba,
tarihe di:inmek, Aydmlanma Felsefesi'ne di:inmek gerekiyor. Oraya
di:indiigiimiiz zaman bir ey gi:iriiyoruz. Gi:irdiigiimiiz de, aslmda,
bir bilgiyle ilikili temel bir hareket. Aydmlanma diiiincesine ka-
122 SAL! TOPLANTILARI

dar olan donemde, insanoglunun, kafasmda kurmu oldugu, her


toplumda oldugu gibi, birtak1m tasanmlar, soyut eyler var. Bun
lar, insanoglunun, etrafmda, bir aga<;, bir nehir, bir ta olarak gor
di.igi.i eylere, bir ad tak1p, buna evren, kainat demesi. Soma etrah
na b akt1gmda, tek tek Ali, Veli, Hasan'lardan oteye, aslmda olma
yan, ama, onun, kafasmda kurgulay1p varm1 gibi di.ii.inmeye b a
lad1g1, toplum gibi, bir baka kategori var. Baktiguuz zaman, aga<;
vardu, gidip elleyebilirsiniz, ama toplum yoktur, yahut kainat yok
tur. Arna insanoglu, b i.iti.in bunlan toplum i<;inde yaarken, soyut
lamalar olarak kar1sma koymu ve bunlan anlamlanduma <;abas1-
na da hakikat aray11 demi. Bu hakikat aray11, Aydmlanma once
sinde, bir yolla, si.iri.iyor. Nakli hakikat aray11 var, yani, atalarmm,
kutsal kitaplarm, kilise veya din b abalarmm, o hakikatle ilikili ola
rak soylediklerini naklede naklede, insanoglu, kendisine, <;evresine,
kainata, evrene anlam veriyor. Anlam oradan ti.iri.iyor. Arna Ay
dmlanma ile b irlikte bir yeni tarz, bir yeni yol devreye giriyor. 0
d a, akli hakikat b ilgisi. Ak1l, "ratio" denilen b ir kavram. Her eyi
b alatan gi.ici.i di.ii.inmeye bahyor o donemin ilk di.ii.ini.irleri. Ak1l
dediginizin temel ilevi, daha once "nakil"in yaptigmdan <;ok farkl1
degil. Yani, insanm b ilgeligini, mutlulugunu, -kendisiyle ve i<;inde
oldugu her eyle olan uyumunu, arttlrmak. <;:i.i nki.i, hakikat, esasen
o. Hakikatle siz, bitiik oldugunuz, onun yolunda gittiginiz si.irece,
zaten, o uyum saglanm1 oluyor. Di.ii.ini.ini.iz ki, bi.iti.in o nakli bil
giler, mesela, kiliseden devralmacak din b ilgileri veya baka dinle
rin size naklettigi hakikate ilikin bilgiler, esasen o amaca yonelik.
0 hakikati bilmelisiniz ki onunla uyum i<;inde olup huzur, mutlu
luk ve bilgelik i<;inde olasm1z. Ak1l da, esasen, buna yonelik, yani,
sizin bilgeliginizi arttirmaya yonelik olarak b alam1. Arna ilk <;1kti
gmda Aydmlanmada, iki yi.izi.i var, madalyonun iki yi.izi.i gibi. Ma
dalyonun bir yi.izi.inde, eletirecek olan ak1l, yani teknik deyimiyle
"eletirel ak1l" var. Madalyonun oteki yi.izi.inde ise bir b aka taraf
var. Akim birinci fonksiyonunun veya b irinci yi.izi.ini.in, kendisinin
oni.ine si.iri.ilen eyleri si.izge<;ten smamalardan ge<;irip, oradan bir
tak1m kurallar, dogruluklar ti.irettikten soma onlan hayata koma
s1, onlan ie yarar hale getirmesi, insanm fiili kullarnmma yonelt
mesi hikayesi. 0 da "Ara<;sal Ak1l" diye ge<;er. Akim ikinci yiizi.i.
Yani balang1<;ta Ak1l (ratio), denilen hikaye boy le iki yi.izli.i <;ahan
bir ey. Tabii, oyki.ini.in yalrnz kavramlar di.izeyindeki degil, ayrn
zamanda, sosyal ortam di.izeyindeki <;izgisini de hatirlamak Iaz1m.
Bu da burjuvaziyle birlikte gelen b ir ey. Burjuvazi de daha onceki
sm1flarm hakimiyetlerini kumak i.izere kullanm1 bunu. Kullarnr-
SosYAL BiLiMLERiN GER<;:EKLici KURMA looiAsI 1 23

ken de "Eletirel Akh" bolca devreye sok mu. Yani feodaliteden ge


len, topluma, iishinhiklere ilikin dogrulan giizelce kmm. Ve oyle
devam ederken, zaman i<;inde, tabii hepimizin bildigi gibi, burjuva
zi, bu sefer kendi hakimiyet yapilanm oluturmaya balam1. Tabii,
bu arada da, o Eletirel Akil bir evlat meydana getirmi. 0 da, b i
lim dedigimiz evlat. \:iinkii Eletirel Aklm <;ahmasmm, en metodi
ze edilmi, en yontemselletirilmi tezahiirii, iiriinii, bilim dedigi
miz etkinlik. Bilimin getirdigi bulgulan da, Arasal Akil, teknoloji
olarak bizim hayahm1za sokmu. Sokmu ama, zaman i<;inde, haki
miyetini kurduktan soma, burjuvazi eletirel aklm <;ok fazla v1zil
damasmdan hazzetmez hale gelmi. 0 arada da, one <;1kan miihen
dislik boyutu, yani Ara<;sal Aklm ileyii, epey bir sonu<; da alm1.
Hepimize belli bir refa h diizeyi saglar oldugu i<;in o arada oteki
eletirel boyutu susturulmu. Arna zaman i<;inde ozellikle teknolo
jinin (miihendis aklmm ya da Ara<;sal Aklm) gelip dayand1g1 nok
tanm, balang1<;ta "Akil" denilirken, arzulanan, bilgeligi ve uyumu
arthrma ilkesine, niyetine ters diier hale geldigi ortaya <;1km1, <;1k
h. Arhk hepimiz, b ilimin, teknolojinin, ger<;ekten en iistiin ve -ne
yaparsa yapsm- hayuh oldugundan kuku eder durumday1z. Tam
bu kukunun balad1g1 suada, yeni birtakun, ciddi, kapsamh eleti
riler devreye girmeye balad1. Bunlardan bir tanesi de, "postmoder-,
nizm" denilebilecek bir magma. Par<;a par<;a, yan yana, biraz ben
zerligi varm1 gibi goziiken, diiiince obekleri. Bu toplanhda, dog
rudan, postmodemizme girecegimizi sanm1yorum. Arna postmo
demizme de ahfta bulunmamak miimkiin degil boy le bir tarhma
da. Ben isterseniz oykiiyii buraya kadar tarihiyle getirmi olay1m.
ilk sozii Orhan Ko<;ak'a vermek daha dogru olacak.
Orhan Korak- Ben sosyal bilimci degilim. Arna, zaman zaman,
<;ok inanmad1g1m diiiincelerim oluyor. Sosyal bilimler denince,
sosyoloji, siyaset bilimi, antropoloji ve disiplinler arasmda dolaan
baz1 disiplinler kastediliyor. Bunlardan soz etmek istemiyorum ol
duk<;a uzak ba na. Ben, en yakm1mdaki eyle, oniimde duranla, ba
lamak istiyorum, bu panelin ad1yla "Ger<;ekligi Kurmada Sosyal Bi
limler Hangi Aamada?" Bu sozii, belki, biraz problem haline ge
tirmemiz gerekiyor. \:iinkii, eskiden ger<;eklik kurulmazd1, gerc;ek
kurulmazd1. Ger<;ege inamhrd1, ger<;ek anlailudi. Ger<;ek, olsa ol
sa, a<;1klanud1 ya da reddedilirdi akil d1ma <;1kmak pahasma. Ger
<;ek de; goriiniirdeki dostu, gizli diimam, hakikat de, nesnellik dii
zeyine ait kavramlardi. Oysa, ger<;egin kurulmasmdan, yapilma
smdan soz etmekle, onu oznenin; benin; egonun marifetlerinden
biri haline getirmi oluyoruz. Onu, oznel aklm -Aydm'm ara<;sal
SAL! TOPLANTILARI

akil olarak tammlad1g1 aklm- etkinliklerinden biri haline getirmi


oluyoruz. Boylece, bir keyfilik de giriyor iin i<;ine.
A . U.- Evet, bundan 20 sene once ger<;ekligin kurulmas1 diye
bir laf pek meru bir laf degildi.
O.K.- Bu, b iraz, reality show'larm, "s1cak takip"lerin donemiyle
de ilgili, ama imdi biz sosyolojiye girmeyelim. Ancak, burada bir
oznelleme, keyfileme varsa, bunun kendisi, oznel, keyfi ve rast
lanhsal bir ad1m degil, bir kaza degil. Bu oznellemenin kendisinin
de, nesnel siire<;lerle belirlendigini one siiren yazarlar, eletirmen
ler olmutur, Karl Marx, Max Weber gibi. Bunu imdilik bir yana
buakahm, belki oznellemenin nesnel temellerinden ileride soz
edilecektir. Oznellemenin, bir tarihi vardi. Kimileri, mesela Alman
felsefecilerinden Jurgen Habermas, oznellemenin tarihini Nietzs
che'ye gotiiri.ir. Bazilan, ingiliz ampirizmine, David Hume ve Loc
ke'ye gotiiriir. Bazilan, daha oncesine, modern <;agm balang1cm
daki realizm-nominalizm tarhmasma gotiiriir. Bu kavramlan, da
ha sonra, konuma i<;inde, biraz daha berraklahrmaya <;ahaca
g1m. Bazilan da, Horkheimer ve Adorno, (Frankfurt okulunun ku
ruculan) felsefenin de gerisine gidip, oznellemeyi, mitolojiyle, mi
tik diiiinmeyle balahrlar. irndi, oznel ve nesnel terimleriyle, oz
nel ak11, nesnel ak11, oznel ger<;eklik, nesnel ger<;eklik terimleriyle,
neyin kastedildigini anlatmak i<;in, bir pasaj okumak istiyorum.
Max Horkheimer "uzunca bir siire akil konusunda oznelci yakla1-
mm tam tersi b ir gorii ge<;erliydi" diyor. Yani, oznelci yaklaun,
ger<;egi kuran, ger<;egi kendi i<;inden yaratan, icat eden bir yakla
1m. Eski gorii, akh, yalmz b ireyin zihninde degil, nesnel diinyada
da, dogada da, yani toplumsal kurumlarda, insanlar ve sm1flar ara
s1 ilikilerde, doganm goriilerinde de var olan bir kuvvet olarak
goriiyordu. Platon, Aristo, Alman idealizmi gibi, biiyiik felsefi sis
temler, nesnel bir akil diiiincesi iizerine kurulmutu. Bu gorii, in
san ve ama<;lan da i<;ine almak iizere, biitiin varhklan kapsayan bir
sistem, bir hiyerari diiiincesini ongoriiyordu. Boyle bir hiyerari
oluturmay1 ama<;hyordu. Bir insanm hayatmm akla uygunluk de
recesini, yani, bizim akhm1zm, akla uygunluk derecesini bclirleycn
de, bu biitiinliikle arasmdaki, yakmhk ya da uzakhkh. Bireysel dii
iince ve davramlarm ol<;iitii de, sadece, di.iiinen insanm ama<;lan
degil, (ara<;larla ama<;lar arasmdaki uygunluk degil) bu b ii tiiniin
nesnel yap1s1 olacakti. Aklm, ger<;ekligin yap1smda bulunan bir ilke
oldugunu one siiren bu teori ile aklm, sadece insana ait, sadece dii
iinceye ait, oznel bir yeti oldugunu belirten doktrin arasmda, <;ok
temel bir fark var. 0 da u: Bana, size hepimize, "Bu ta, bu aga<;,
SosYAL BiLiMLERiN GER<;EKLici KuRMA looiASI 1 25

bu nehir -Aydm'm verdigi ornekler- akilh m1du?" diye soruldu


gunda, hie; kimse bunlann akilh oldugunu soyleyemez. Akh bam
da insan, bunlarm akilh oldugunu soyleyemez. c;:t.inki.i, 0 insanm
akh bamdadu, o akh bamdaki nesnel gerc;eklikleri tamyam1yor
dur. 0 zaman nesnel gerc;ekligin akilhg1, akla uygunlugu, sadece,
insan amac;lanna hizmet etme noktalannda belirir. Belirli bir plan
dahilinde, bir arac; haline getirmekle, arac;sallamakla, belirlenir.
Eger fazlaysa, bu planm ic;inde yer alm1yorsa, aklm da d1ma di.i
mi.i demektir. Aydin "bu oyki.i" dedi. Evet, bu, bir anlah, mega an
lah, grand narrative. Nesnel aklm, oznel akla doni.imesini, tarih
ic;inde her eyi ac;1klayan b ir ema olarak; bir ark; bir temel olarak
ortaya koyuyor. Ancak, buradan baka bir noktaya gidilebilir. Ta
rihte, hic;bir zaman, son; yekpare; nesnel bir akil yoktu. Akil, her
zaman, insanm di.iiinme yetileri ile ilgiliydi. Yunancada, akh ad
landuan sozci.ik, logos (konuma) fiilini anlatan sozci.ikten hiremi
ti. Yani, ak11, aym zamanda, bir oznel yetiydi. Ancak Yunan felsefe
si -ilk felsefe denebilir- kendisine kar1 bir alternatif olarak c;1kan
mitolojiyi, sahte bir nesnelcilik, oznenin icatlanndan biri, olarak
suc;ladi. Bunu yaparken de birtak1m himel kavramlara bavurdu.
Yani u: Akh, hem oznel bir yeti, insana ait b ir ey olarak; hem de,
sadece insanla ac;1klanmayan, insan hayah ile belirlenmeyen, onun
da otesinde, onu dogrulayan ve anlamlanduan, onun yerini belirle
yen bir kuvvet olarak tammhyordu. Bunun bir ornegi Platon'un
"idealar" kuram1du. idealar, ilk fikirler, her eyin ilk saf fikri, ancak
di.ii.inme yetisiyle eriilebilecek eyler. Arna kendileri, bu idealarm
di.ii.inme yetisinin, yani insanm, berisinde olan eyler. Burada, oz
nel ak1lla nesnel akil arasmda kurulmu ve her zaman y1kilmaya
mahkum bir denge gori.iyoruz. imdi, bu hikayeyi, baka bir isim
le, baka bir bahkla adlandumak istiyorum: Nominalizim si.ireci.
Bu, aslmda, felsefe tarihinin, bir bak1ma, fazlas1yla spcsifik, bir am
du. Modern zamanm balang1cmda, ronesans onccsinde, felsefede
realizm ve nominalizm kavgas1 oldu. Realizm, oz, toz, ozgurli.ik,
ruh gibi, himel ya da evrensel, kavramlarm bir gerc;ekligi oldugu
nu one si.iruyordu. Buna kar1hk nominalizm, "bunlann kendi ger
c;eklikleri yoktur, bunlar ancak tikellikleri birarada tutmaya yara
yan isimlerdir" dui.incesiyle kar1 c;1kt1. Bu, o s1rada spesifik, an
lamh olmayan bir tarhma gibi gori.inuyordu. Sadece kilisenin ya
da akademinin kendi ic;inde gec;en bir tarhma. Oysa, bu, c;oktan
balam1, si.iregiden ve daha da devam edecek olan bir si.irecin, bir
noktada kristallemesi idi. Nominalizmle birlikte, duygulanm1z1
c;ok ciddiye alamamam1z; buyiik, iri iri sozlerden kac;m1yor olma-
126 SAL! TOPLANTILARI

m 1z; genel bir ey soyledigimiz vakit, hafif bir mahc;ubiyet duyma


m1z ve bunu hemen bir tikel, bir bireysel, bir oznel eye giderek
dogrulamaya c;ahmam1z; yani, genelliklere inanmamam1z, bala
di. Ve bu durum hala siiriiyor. Bu hikaye ic;inde, realizmden, yani
biitiin bu tiimel eylerin, gerc;eklikleri oldugu inancmdan, (Tann
da buna dahil) bunlarm, ancak c;ok ozel, c;ok k1smi, c;ok tikel varhk
lan oldugu ya da bunlarm hie; olmad1g1, diii.incesine gelen siirec;te,
belli ad1mlar oldu. Bir iki tane ornek verilebilir. Bir tanesi hukuk
alanmda: Eskiden dogal hukuk vardi. insanlann dogal diizenden
kaynaklanan haklan, insanm kendisine, bireyin kendisine onceydi.
insan bununla beraber doguyordu. Dogal hukuk, tarihin belli bir
noktasmda, ozellikle 18., 19. yiizyilda amd1, yok oldu. Bunun yeri
ni pozitif hukuk aldi. Bir baka ornek Estetik'ten verilebilir. Mo
dern c;agm b alang1cma kadar Felsefe'nin ic;inde Estetik diye ayn
bir a lan yoktu. 18. yiizyilda, duyular; zevk, haz gibi eyler, Felse
fe'nin yani aklm d1mda bir yere kac;h, oraya siirgiin edildi. Tikelli
gin alam haline geldi ve burada da durmadi. Bu, Nominal Este
tik'in konularmdan biri idi. Nominallemenin ilerlemesiyle, doga,
nesnel olarak, Estetik'in alanmdan siiriildii, siirgiin edildi. Estetik,
sadece, yap1tla, sanat yap1t1yla ilgilenmeye baladi. Yani, hakikat,
siirekli olarak, insan d11 di.inyadan almd1 ve i nsanm yarathg1, ken
di yap1h olan di.inyaya ait kilmdi. Nesnel ve oznel arasmdaki bu
kopu ve hakikatin oznele ait kilmmas1, ozne tarafmdan gasp edil
mesi, 19. yiizyilda, modem, pozitif, deneysel bilimlerle de belli bir
noktaya ulah. C:: o k genel konuuyorum. Pozitif bilimler, veri ile
arahrmac1 arasma bir anlamazhk duvannm c;ekilmesiyle ortaya
c;1kti. Veri, aratmlan ey ve arahran ozne iki ayn diizene aittir. Bi
rincisi, anlams1zhgm alam, obiirii anlamm, anlam koymanm ala
mydi. Arahrmac1 ne yapacakh kendi b ama? Anlam1 olmayan,
kendi bama sebebi ya da amac1 olmayan, belli davramlar, gozle
nebilir olgular arasmda, baz1 korelasyonlar kuracakti. Arna, bu, sa
dece, arahrmac1ya baghydi. Arahrmac1 olmasayd1, bu korelas
yon, yani bu bagmtihhk, bu akil parc;as1, ununla u arasmdaki se
bep sonuc; ilikisi kurulamayacakti. Boylece hikayeyi, ampirizme,
1 950'lere kadar, ozellikle Anglosakson diinyasmda, gec;erli olan
sosyal bilim pratigine, biraz h1zhca getirmi olduk.
A. U.- Hem ikinci turd a deebiliriz, hem de sorularla kurcala
yabiliriz samyorum. Aslmda gelinen yer, veri ile arahrmac1 iliki
si, tam da, Fatmagiil'i.in iistiine c;1k1p ilerleyebilecegi bir ey olur.
Fatmagiil Berktay- Evet gerc;ekten oyle oldu. imdi, oncelikle
Aydin, bugiin bilime duyulan inancm epey sarsilm1 oldugunu
SosYAL BiLiMLERiN GER <;EKLici KuRMA looiASI 1 27

s9yledi. Bilime duyulan inancm kokleri, biliyorsunuz 1 7. yiizyila


dek gidiyor. Bu yiizyilda, aym zamanda, doganm reddini, insanm
doga iizerindeki zaferinin yiiceltilmesini goriiyoruz. Aslmda, do
ga-kiiltiir farkhhg1, c;elimesi, uygarhgm b amdan beri mevcut. Ay
m zamanda, birtak1m baka sonuc;lan var. Kadmm doga ile erkegin
ise kiiltiirle ilikilendirilmesi gibi. Bunun, beden-ruh kar1thg1 ile,
diializmle tamamlanmas1 olaym1 eski Yunan'dan beri goriiyoruz.
Arna 17 yiizyila kadar doga, gene de, belli olc;iilerde besleyici, can
verici ve kendine ozgii bir kimligi olan bir ey, bir anlamda "toprak
ana" 17. yiizyildan itibaren bunun degitigini goriiyoruz.
Bacon'm deyiiyle, "Bilim adamlan doganm gizlerini ortaya c;1-
karmah ve onu insamn amac; ve arzularmm esiri haline getirmeliy
diler", yani, arhk doga, "bilgili" insanlar tarafmdan denetlenebilen
bir nesne. Bilim de, bu nesnenin arahnlmasma, onun gizlerinin or
taya c;1kanlmasma hizmet eder. Hatta bir baka 17 yiizyil diiiinii
rii, "bagusaklarmm parc;alanmas1" gibi bir metafora bile b avurur.
Arhk doga, salt maddedir. Dolay1s1yla, ozne ile nesne arasmda bir
iliki var, ama bu, aym zamanda mesafeli bir tarafs1zhk ilikisi. Fa
kat Orhan'm dedigi gibi, araya b ir duvarm c;ekildigi bir iliki. Ve
aym zamanda, hiyerarik bir iliki. Gene Orhan'm deyiiyle, ozne,
yani bilim adam1, anlam koymanm alanmda ilevini siirdiiriiyor.
Nesne ise anlams1zhgm alam. imdi burada c;ok onemli bir noktaya
geliyoruz benim konum ac;1smdan. bzellikle bugun, bilimin, sozu
mona, tarafs1zhg1 ve bilgi iiretimi siirecinin tarafs1zhg1 derin bir
sorgulamaya tabi tutuluyor. Sadece kadmlar tarafmdan degil, c;ok
c;eitli ak1mlar tarafmdan. <;unkii bilgi iiretimi siireci, gerc;ekten, bir
tammlayan-tammlanan ilikisi. Anlams1z olan ile anlam veren ara
smdaki iliki. Dolay1s1yla, aym zamanda, bir iktidar ilikisi, giic;
ilikisi. Tabii ki, egemen toplumsal giic;lerle, egemen kiiltiirle c;ok
yakmdan ilikili. imdi, kendi konumuza donecek olursak, sosyal
bilimler, bu, diinyay1 tammlama, ad koyma, anlamlanduma girii
minin c;ok onemli bir parc;asi. bzetleyici bir ekilde gitmek istiyo
rum. Diinyay1 ve toplumu oluturanlarm biiyiik c;ogunlugunun de
neyimleri, ya bu anlamlanduma giriiminin tiimiiyle d1mda bua
k1hyor, ya da marjinal k1hmyor. Bunu 19. yiizyildan bir ornekle
ac;1mlayabiliriz. 19. yiizyil Marksizmi, bu anlamlandumaya, marji
nal kesimlerden birini, proleteryay1, ezilen kitleleri, diinyay1 tarnm
lama eylemine dahil etmek yoniinde bir c;aba. Boylece toplumsal
bilimler, diinyay1 tammlarken, diinyay1 kurgularken, boylece daha
eksiksiz bir tablo oluturma olanagma kavumu oluyor. Ne olu
yor? Sm1f diye bir kategori giriyor olaym ic;ine. Bu, tabii, ilk bak1ta
1 28 SAL! ToPLANTILARI

c;ok biiyiik bir direnrne ile karila1yor. Arna arhk, b ugiin, "s1rnf"1
bir analiz arac1 olarak kullanrnayan herhangi bir toplurnsal bilirn
arahrrnas1 rniirnkiin degildir. Arna tabii, boyle bir analiz aracmm,
sosyal bilirnlere girebilrnesinin, 1 9 . ve 20. yiizyilm toplurnsal hare
ketleriy le, onl rm sars1c1 etkilerinin, toplurnsal bilirnlere yans1rnas1
ile, c;ok ilikili oldugunu da unutrnarnak gerekir .
Toplurnsal hareket, genel olarak, toplurnsal bir degirne sagla
rnak arnac1yla giriilen bilinc;li ve kolektif bir etkinlik diye tarif edi
lir. Aym zarnanda da, yerleik iktidar yap1sma, yerleik norrnlara,
degerlere kar1 yoneltilen bir protestoyu da ic;erir. Dolay1s1yla, bu
ekilde tamrnlanan etkili top lurnsal hareketlerin, toplurnun hirnii
iizerinde oldugu gibi, toplurnsal bilirnler alanmda da etki yaratrna
rnas1 diiiiniilernez. irndi ben, buradan tahrnin edebileceginiz gibi,
1 960'larm ortalarmdan itibaren Arnerika'da, 70'lerin balarmdan
itibaren de, biihin Bah Avrupa'da gelien, kadm hareketinin, top
lurnsal bilirnler iizerindeki benzeri etkilerine deginrnek istiyorurn.
Bu kadm hareketinin protestosu, gene bildiginiz gibi, c;ok degiik
alanlara yoneldi. Bu arada da, b ilirnlerin yerleik norrnlanna, ta
mrnlarma, aletlerine, yani rnetodlarma ve yakla1rnlarma da ciddi
eletiriler getirdi, onernli sorular sordu. Bilirnler alanmdaki eletiri
nin en onernli sonucu kadmlarm, -yani toplurnun neredeyse yans1-
m, bazen yansmdan c;ogunu oluturan bir kesirninin- bilginin iire
tirni siirecinden d1land1klarma ve diinyay1 tamrnlarna, ad koyrna
olanagmdan yoksun b1rakilarak kendi deneyirnlerinin goriinrnez
kilmd1gma dikkat c;ekrnek oldu. Kadmlarm boylesine d1anda b1ra
kilrnas1, kadmlar toplurnsal gerc;ekligin ortak kurgularnasma er
kekler ile aym diizeyde kahlrn1yorlarrn1 gibi bir sonuca gohirii
yordu. Gerc;eklik ile gerc;ekligin kurgulanrnas1 ve tamrnlanrnas1
arasmdaki belli bir uc;ururna, farkhhga ya da boluga dikkat c;eki
yorlardi. Dolay1s1yla, boyle bir varsay1rndan hareket eden toplurn
sal bilirnlerin, sonuc;ta ortaya c;1kard1klan toplurnsal gerc;eklik tab
losu, hem c;arp1k hem de c;ok eksik oluyordu. Dolay1s1yla feminist
arahrrnalarm ilk yoneldigi alan, bilginin iiretilrne siirecindeki cin
siyetc;iligi ve tek yanhhg1 ortaya c;1karrnak oldu. Yani, normal bili
rnin, kadmlara ilikin olarak, bilirn degil, ideoloji olarak iledigini
one siirdiiler ve tabii bunun dogal bir sonucu da c;eitli bilirnsel
alanlarda, kadmlan goriiniir kilrnak old u. Ozellikle tarih \'e sosyo
loji alanmda bunun birc;ok ornegini gorrnek rniirnkiin. Birtak1rn ki
tap adlan bile, bu dururnu hernen ortaya koyar. brnegin Kndllllnrw
Tnrihini Ozgiirll.'tirml.'k ya da Tnrihi11 Arkn Yiizii, (:o,1111/11k Kl.'11di Gt.'(-
111ii11i Gai istiyor gibi adlarla ozellikle tarih alanmda yap1lan ara-
SosYAL BiLiMLERiN GER<;EKLici KuRMA looiAsI 1 29

tumalar. .. iktisatta, tip alanmda, sosyolojide, ozellikle sosyal taba


kalama teorisinde ve yap1sal ilevselci goriilerin eletirisinde, c;ok
etkili oldu. Bunlan atlamak istiyorum. Fakat, bu kadmlan goriini.ir
kilmak yontemi, bir yerde, var olan disiplinlere, var olan bilimsel
alanlara, kadmlan "ekleyip kanhrmak" gibi bir durum ortaya c;1-
kard1. Yani, var olan disiplinlere, onlan sorgulamaks1zm, unutul
mu olan kadmlan "eklemek" ya kla1m1. .. Peki o zman, gerc;egin
daha eksiksiz bir gori.ini.imi.inii elde ediyor muyduk? Sonuc;ta etmi
yorduk. Bir ornek vardu, gene bildiginiz gibi, di.inyanm di.iz oldu
gu savma kar1hk, di.inyanm yuvarlak oldugunu, bu goriiiin he
men arkasma ekleyi p savunamazsm1z; olaym kendisinin temelden
degitirilmesi gerekir. Burada da buna benzer bir ey cereyan etti.
Dolay1s1yla eski paradigmalann sars1lmas1, alt edilmesi ya da en
azmdan doni.itiiriilmesi gerektigi konuulmaya b alandi. Bunun
ic;in birtak1m yeni aletler, analiz arac;lan gerekiyordu. Nas1l 19. yiiz
y1l b irtak1m analiz arac;lan ortaya c;1kard1ysa, feminist hareket de
toplum bilimlere b oyle bir analiz arac1 sundu. Bunun da adma,
toplumsal cinsiyet diyoruz. Bu toplumsal cinsiyet kavram1, bence,
konumuzla baglantih bir kurgu. Nedir bu toplumsal cinsiyet dedi
gimiz ey? Biyolojik cinsiyetten farkh bir ey. Bizler biyolojik ola
rak, kadmlar ve erkekler olarak farkh cinslere mensubuz. Arna, ka
dmhk ve erkeklik dedigimiz ey, var olan ki.ilti.irel koullar, norm
lar ve degerler tarafmdan belirleniyor. Dolay1s1yla, si.irekli olarak
degimeye tabi, ve aym zamanda, her tarihsel donemin, her top
lumsal donemin kendi koullan tarafmdan kurgulamyor. Elbette,
bunun degimez birtak1m ozellikleri de var; ama aym zamanda sii
rekli degitigini, ki.ilti.irden ki.iltiire fark ettigini, aym ki.ilti.irde de
zaman ic;inde fark ettigini gorebiliyoruz. Dolay1s1yla gerc;ekligin
kurgulanmas1 olayma da aslmda c;ok gi.izel bir ornek oluturuyor
benee.
ilginc; ola n noktalardan biri, bana c;ok c;arpIC1 geliyor, yakm za
manlara kadar tarih aratumalannda, tarihc;iler, hep, tarihin ozne
sini, erkekler olarak di.ii.indi.iler ve aratumalarm1 ona gore yapt1-
lar. Ostelik b oyle olunca ne oluyor? Tarihc;ilik, devlet yoneticileri
nin, savalann, diplomasinin tarihi oluyor. 0 zaman gi.inli.ik hayat
ve b aka eyler, yani aslmda gi.inli.ik hay ci tm si.irdi.iriilebilmesi ve
insanhgm var olabilmesi ac;1smdan c;ok onemli eyler, si.irekli d1a
nda buak1hyordu. Az once dedigim gibi Marx'la birlikte sm1flar,
kitleler girdi bu alana. Ve "Annales" okuluyla, gi.indelik yaam ve
oznellikler de girdigi halde, kadmlann girmesi, bunun farkma va
nlmas1 c;ok uzun zaman aldi. Bunun, gene, toplumsal hareket ile
130 SAU TO PLA NTILARI

baglanhs1 var. Mesela i.inli.i orta<;ag tarih<;isi George Duby, Nor


mandiya bolgesi hakkmda di.inya kadar veri topluyor, ancak 80'ler
le birlikte, feminist arahrmalarm, feminist hareketin etkisi ve baz1
kadm ogrencilerinin de bu alana ilgi duymas1yla, toplad1g1 verile
rin kadmlar a<;1smdan ne kadar onemli oldugunu, ne anlama geldi
gini farkedebiliyor. Boyle bir d1 etkenin varhg1 gerekiyor o zama
na kadar gori.ilmeyenlerin gori.ilebilmesi i<;in. imdi, boy le yeni bir
analiz kategorisiyle ie balad1g1m1z zaman, ger<;eklik baka bir go
ri.ini.im alabiliyor. Bunu ikinci turda biraz a<;mak isterim. Ornegin,
Eski Yunan'la ilgili genel ge<;er fikirlere veya Ronesans'la, Frans1z
Devrimi ile ilgili, ger<;ekler diyebilecegimiz eylere, baka bir a<;1-
dan bakild1g1 zaman, bunlar <;ok farkh bir gori.ini.im sunabiliyorlar.
Bu, hem ger<;ekligin kurgulanmas1 olaym1 tarhmak a<;1smdan
onemli, hem de ger<;eklige yaklamak i<;in, nasil <;ok <;eitli etkenleri
birlikte kullanmak gerektigini ortaya koyuyor. Bir kere, feminist
arahrmalar, bilimlerin metodolojisinin, daha bamdan itibaren, er
keksi ozellikler ta1d1gm1 ve pozitivizmin temelleri olarak gosteri
len, nesnellik, kesinlik, deger yargilarmdan uzakhk, tarafs1zhk gibi
normlan, hem eksik buluyorlar hem de sadece bunlarm, erkeklerin
gelitirdigi bi<;imiyle, zaten ge<;erli olmad1gm1 savunuyorlar. Bu,
bence, rasyonalist pozitivizme, postmodernist di.ii.incenin yoneltti
gi eletiriyle de birleiyor. Bir diger onemli kesime noktas1 -ya da
orti.ime noktas1 diyeyim- feminist eletiriyle, postmodernist eleti
ri arasmda var. Bir kere, postmodernist di.ii.ini.irler de, cinsiyeti,
degimeyen toplumsal ya da psikolojik nedenlere baglayan kuram
larm, smuhhgm1 ortaya koyuyorlar ve modernist yakla1mlardan
farkh olarak, cinsiyeti ve diger ozellikleri, farkhhklan, hiyerarik
bir degerlendirmeye tabi tutmadan; yani, birini digerine i.isti.in kil
madan kabul ediyorlar. Farkhhga onem veriyorlar. Ve yine, mo
dernist gori.ie bir anlamda kar1 <;1karak, toplumlarm ve bireylerin,
b az1 degimez belirleyici ozelliklere gore tammlanmasm1 da, red
dediyorlar; yani, gene, toplumsal, tarihsel bir kurgu fikri ortaya ge
liyor. Dolay1s1yla, "hem toplumlar, hem bireyler si.irekli bir degi
me i<;indedir ve belli bir anda toplumun ya da bireylerin tammlan
mas1 yalmzca tammlayanm o suadaki bak1 a<;1sm1 ve normlanm
yans1hr" diyorlar. ite bu noktada belli bir orti.ime soz konusu,
ama tabii, una deginmeden ge<;emeyecegim: Kimligin reddi nok
tasmda, postmodernist di.ii.ince ile feminist di.ii.incenin orti.imesi
mi.imki.in degil. <;unki.i, kadmlar, heni.iz, kendilerini tammlama si.i
reci i<;indeler. Kendi kendilerine kendilerinin ad koymas1 gerekti
ginden soz ederken, birdenbire o kimligin yok olmasmm ancak bi-
SosYAL BiLiMLERiN GER<;EKLiGi KURMA looiAsI 13 1

linmeyen bir eyin, ad1 konmam1 bir eyin yok olmas1 anlamma
gelecegini de diiiiniiyorlar. Bunun birtak1m politik <;1karsamalan
var.
A. U.- Onlara da sanmm hem ikinci turda, hem de sorularda
girmek imkam olacak. Burada, ilhan Hoca'ya sozii vermeden once,
bir eyin altm1 <;izmek isterim. Sakin sakin anlath iki konumac1 da
olup biteni. Oysa ben, bu meselelerle iliki kurmaya balad1g1m
son alh-yedi senedir dehet i<;indeyim. (iinkii, benim epey b ir za
mandH, zahmetlerle kendi kendirne ogretmeye <;ahhg1m dogrular,
bir zenaat bi<;imi. Ben iiniversitede <;ah1yorum. Bilgi; ilk diiiirune
ye b alarken vardH ve tektir, onu bulacag1z diye diiiiniirek yola
<;1khg1m bir eydi. Bakmaym bu s akinliklerine. Son y1llarda, bilgi
nin tek oldugu ve b ulunabilirliligi konusunda, <;ok ciddi kukular
var. Ustiinde durdugum zemin, yani iiniversite, ki iiniversellik
iizerine kuruludur, sars1hyor. Boyle bir evrensel, iiniversel bilginin
olamayacagma dair, gerek kadmlardan, gerek farkh toplumsal gu
ruplardan, gerek farkh epistemolojik konumlardan gelenlerin bii
yiik bir eletiri bombardunam var. Dolay1s1yla, aslmda bilgiyle bir
likte iiniversite de elden gidiyor. Bu, benim ahsi problemirn olabi
lir, ama samyorum iiniversite hepimizin problemi. (iinkii; <;ah1-
yor, bilgi iiretiyor ve ger<;eklige tekabiil ediyor, diyerek geceleri ra
hat rahat uyumam1z1 saglayan, makina o. 0 makina gittigi zaman,
"herkes kendi bilgisini tek bama m1 iiretecek? gibi ciddi bir sorun
var. Dolay1s1yla, makina elden gidiyorsa, bunu erken bilelim diye,
sozii ilhan Hoca'ya vermek istiyorum.
ilhan Tekeli- Son zamanlarda bir bildiri yazdun, o bildiriyi niye
yazd1g1m1 anlatarak konuya girecegirn. 0 bildiriyi ozetleyecegim.
Bildiri, temelde u soruya yamt anyor. "Acaba eletirel kuram de
mokratikleen bir toplumun bilgi iiretme yolu ya da yakla1m1 ola
bilir mi?" Boyle bir soruya, neden yamt aramak hizumunu hissedi
yoruz? Benim ya1mda olan kuak bak1mmdan onemli bir konu.
B i z 1 960'larda Tiirkiye'de sosyal bilimlerin canlamp gelitigi Sirada
sosyal bilim formasyonunu elde etmi kiileriz. Aym y1llarm bize
benirnsettigi bir baka deger yarglSl var. Demokratikleme, demok
ratiklik, ozgiirhik. Bunlara da <;ok onem veriyoruz. Son y1llarda,
birden, sosyal bilimlerle, ozgiirhige ilikin degerlerimizi nasil bag
dahracag1m1z sorunuyla karilahk. Aydm'm dedigi hiinerlerimi
zi, Orhan'm iizerinde durdugu tiirden bir sosyal bilim; yani, veriye
dayanan, ger<;ekleri, toplanan veriler i<;inde bulabilecegini ve b u
ger<;eklige ulailabilecegini kabul eden b i r sosyal bilim anlay1mda
gelitirerek belirli bir noktaya ulaacag1m1z1 diiiiniirken, birden
132 SAL! TOPLANTILARI

b ire, b ir allak b ullak olmayla karilatik. Bizim sosyal bilim anlay1-


1m1zm, oteki degerlerimizle -demokrasi, ozgurluk ve benzeri de
gerlerimizle- c;atit1gm1, b irileri, yazarak, c;izerek b ize fark ettirdi
ler. 0 zaman kar1m1za ciddi olarak b ir sorun c;1kti. Biz, b undan
soma, sosyal b ilimlerimizi nasil yapmahy1z?
A. U.- Ya da ac;ilabilir mi?
t T.- Benim yamt arad1g1m soru bu. Bu sorunun olC).nakh yamt
lardan c;ekici geleni, eletirel kuramm, bu yolda gelitirilmesidir.
B unun nasil gelitirilebilecegi konusunda b elirli bir ac;1klama yap
maya c;ahacag1m. Arna buna girimeden, daha temeldeki b ir krize
deginmek gerekir. Bilim alanmda, temsil krizi denen bir kriz ya1-
yoruz. Yani gerc;ekligin -kavramlar kullanarak v.b.- c;eitli yollarla
temsil edilmesinin, olanakh ya da olanaks1z oldugu ushine b ir tar
tlma var. Eger d1 dunyanm temsili b aanlam1yorsa, d1 dunya
ustunde dogru durust dtiunmek de olanakh degildir. Bu nedenle,
temel sorun, b oyle b ir temsil bunahm1yla kar1 kar1ya kalmd1gm
da, giivenilir ya da yararlamlabilir bir b ilgi geliimini saglamak
ic;in alternatif yollarm neler olabilecegidir. Yol aray1lanndan b iri,
postmodernist yakla1m olabilir. 01 diinyanm nesnel temsilinin
olanakhhgm1 reddedersiniz, yalmz oznele s1gmusm1z. Arna bu du
rumda, b ilginin olanaks1zhgm1 kabul etme noktasma gelmi olur
sunuz. Bu durumda, postmodernist yakla1mla, kendisini yeniden
iiretebilen b ir toplumun kurulmas1, yonetilmesi, iletilmesi de ola
naks1zdu. 0 zaman kar1m1zda iki sec;enek kahyor gibi geliyor b a
na. Birincisi u: "Oznel"e dayanmadan, yani, postmodernizm gibi,
temele "oznel"i almadan; temele " oznellikleraras1"m, "intersubjekti
vite"yi alan b ir b ilgi kurulabilir mi? diye bir b ak1 ac;1s1 gelitirilebi
lir. Ben de b ugun b oy le bir yakla1m uzerinde duracag1m. Eletirel
kuramm boyle b ir olanak sundugunu duunuyorum. ikinci c;ok
ciddi b ir sec;enek daha vardu samyorum. Uluslararas1 yazmda bu
sec;enek iizerinde pek durulmuyor. Oysa, "distorsiyonsuz" temsil
olanakh degilse, "nesnel" temsil aray1mdan vazgec;mek yerine
"distorsiyonlu" temsille duunmenin yontemlerini aratuma, ciddi
bir sec;enek olarak gundeme gelebilir.
A. U.- Hocam, u temsil meselesini, soma b ize sorarlar korku
su yla, imdi biraz ac;abilir misiniz?
tT imdi biz ne yap1yoruz, bir d1 gerc;eklik var, b ununla du
unebilmek ic;in -c;ok b asitletirerek anlatiyorum- zihnimizde ol
sun, kag1t uzerinde olsun bir modelini oluturuyoruz. Bu modele
dayanarak b ilimsel onermelerimizi gelitiriyoruz. Bu modeli olu
tururken, Aydm'm bata dedigi gibi, kavramlar uyduruyoruz, ol-
SosYAL BiLiMLERiN GER<;:EKLici KuRMA inniASI 133

mayan gen;ekliklere gen;eklikler atfediyoruz vs. Tamam. Bu bizim


d i.i i.i.nebilmemizin arac1, bu bir distorsiyona sahip. Bu distorsiyona
sahip olmas1 bizim temsilden vazgec;memiz ic;in yeterli bir gerekc;e
midir? Yoksa, temsilin distorsiyonlanm bilerek o temsili kullanmak
zorunda m1y1z? Bu ciddi bir sec;enektir. Bunun i.i.sti.i. n de durmaya
cag1m, ama bu alanm da imdi s avunacag1m eletirel kuram alarn
gibi olanakh oldugunu di.i.i.i.ni.i. y orum ve bu iki olanak da Aydm'm
korkusunu biraz azaltabilir diye di.i.i.ini.i. y orum. Dniversiteyi kurta
nr, bir anlamda, bilimi, olanakh k1lar her ikisi de. Ak1lcihk bizi, iki

i. i<; yi.izyil once aydmlanma ile ozgurletirmiti. Pozitivizmin arac;


sal ak1lcihg1, gelimesi ic;inde, bizi tekrar, bir baka anlamda, hapse
aldi. Biz imdi, yani postmodernist eletiriden soma, pozitivizmin
ak1lcihgma raz1 olam1yoruz. Biz, ak1lcihgm bir ikinci aamasm1 ge
litirerek, bizi arac;sal ak1lcihgm da esaretinden kurtaracak yeni bir
ak1lc1hk bic;imini devreye sokmak durumunday1z. Bu da eletirel
kuramla olanakh gori.i.ni.i. y or. Eletirel kuram, biliyorsunuz, 1 920'ler
somasmda Frankfurt Okulu'nun gelitirdigi bir yakla1m ve ilk
temsilcileri Horkheimer, Adorno, Marcuse vd. Bunun uzant1s1 ola
rak 1 960'lar somasmda Habermas var, bunlarm hepsi Alman eko
li.i. . Son y1llarda da ingiltere'de bir uc;unci.i. kuagm gelitigini gori.i.
yoruz. Bunlar arasmda Baskhar, Sayer, Marie Kaldor vb. daha bir
c;ok kii sayilabilir. Acaba eletirel yakla1m1 benimsemi degiik
di.i.i.i. ni.i. r lerin kuramlanrn, bir list kuram etrafmda toplayabilir mi
yiz? \:i.i. n ki.i bunlarm hepsi, toplumbilimin ilgi alanmdaki sorulan
yarntlamak istedikleri ic;in epistemolojilerini kurarken, farkmda ol
madan ya da olarak, c;eitli di.i. z eylerde toplumsal yap1ya ve onun
degimesine ilikin metafizik varsay1mlar yapmak durumunda kal
maktadular. Burada bir parantez ac;ay1m. Metafizigi, bizim 70'lerde
kulland1g1m1z gibi, olumsuz anlamlar yi.i.k leyerek kullanm1yorum.
Burada metafizigi bir stri.i.kti.i.r varsay1m1 anlammda kullarnyorum.
imdi ben unu yapmaya c;ahacag1m: Acaba biz gec;miimizdeki
bu eletirel kuramlara bakarak, bunlarm ic;indeki toplumsal yap1ya
ilikin varsay1mlan mi.i.ki.i.n oldugunca ay1klayarak, bir c;eit meta
eletirel kuram onermeleri ortaya koyabilir miyiz? Bu meta eletirel
kuramm onermelerine dayanarak da, bir toplumbilimi gclitirebilir
miyiz? diye soracag1m. Burada iki kademeli bir egzersiz soz konu
sudur. Bu meta kuram di.i.zeyini kurduktan soma buna dayanarak
degiik di.i.zeylcrdc toplumbilim kuramlan ikri si.i.ri.i.lebilir. Ashnda
birc;ok sosyal bilim kur<rnum1z var. Ortaya konulan meta kuramm
metafizigiyle uyuabilL'CL'k diger sosyal bilim kuramlan buna ko
layhkla eklemleneb i l i r \ L' degiik di.i.zeylerde birer eletirel sosyal
1 34 SAL! TOPLANTILARI

bilim kuram1 halinde gelitirilebilir. Boyle bir kurgu oneriyorum.


Bu, sadece bir oneri. Bu oneriyi netletirmek ii;in de, sekiz alanda
baz1 temel onermeler gelitirmeye i;ahacag1m. Boyle bir kuram,
balang1i;ta, kai;1rnlmaz olarak, topluma ilikin bir seri ontolojik ka
bul yapmahdu. Bu ai;1dan ben Baskhar'm ontolojik kabullerinin,
eletirel kuramm b iitiin alarn ii;in gei;erli olabilecegini diiiiniiyo
rum. Nedir bunlar? Birincisi, "toplumun", bilimsel bilginin nesnesi
olabilecegini kabul etmektir. Toplum dogrudan gozlenebilen bir
geri;eklik olmasa da, bilgiden ba g1ms1z olarak var olan, ilerligini
siirdiiren ve ilerligi onun ogelerinin davrarnlarma indirgeneme
yen, bir bilgi nesnesidir. 0 zaman, bu diizeydeki ontolojik kabuller
ii<; ogeyi ii;erir: Toplum yapilanm1hr, farkhlam1hr ve degiken
dir. Bu ontolojik kabuller daha sonraki toplumsal bilimin episto
molojisinin kurulurken kullanabilecegimiz temel i;1k1 noktasm1 ve
riyor. Toplumsal yap1 var dedigim zaman, atomistik bireycilige
kar1 bir tutum alm1 oluyorum. iradecilige kar1, ayrn zamanda
farkhlamam1 kollektivizme kar1, yani, eyletirmeye kar1 bir tu
tumla yola i;1k1yorum demektir. Bir yap1 vardu. Boyle yapilam1
ve farkhlam1 toplumda yaayan insan, iliki ii;indedir. Toplumsal
olma, iliki ii;inde olmahdu. Toplum, f.arkhlam1 ve pozisyonlan
olan pratiklerin ve iliki aglarmm birlikteliginden dogar. Bu, bire
yin yarathg1 degil, pratigi ii;inde, siirekli hesaba kathg1 bir eydir.
insanlar, daha onceden varolan, yapilan, giinhik faaliyetleriyle sii
rekli olarak yeniden iiretir ve doniitiiriirler. Toplum siirekli degi
me ii;indedir, donuk olarak algilanamaz. Tabii bu siirekli degime
bunun epistomolojik kabullerinde de, bilginin siirekli degiimini
-hem zamanda, hem mekanda- evrensel olarak gei;erli olmayan bir
bilgi kabuhinii de beraberinde getirmektedir. Zaman dolay1s1yla
sunuumda telegrafik gitmek zorunda kahyorum. ikincisi, eletiri
nin yoneldigidir. Eletirel kuram diyoruz. Neyi eletiriyoruz? Bu
yakla1mda toplumun sadece var olan yap1y1 iiretir halde tutulmas1
eletiriliyor. Degiebilenin, degiemez olarak gosterilmesi eletirili
yor. Bundan once gei;erli olan ampirisist bilgiye dayanan genelle
meler yapan toplum bilimleri aslmda degiebilecek olanm degi
mez oldugunu gostermeye doniiktiir. Oysa eletirel kuramlarda,
toplum ai;1k bir sistem olarak kabul edildigi ii;in, onermeleri de ta
rihsel ve mekansal olarak gorelilik ta1mak durumundadu. Bu ko
nuyu daha fazla uzatmadan, eletirinin neye yoneldigini gordiik
ten soma, neye gore yapild1gm1 ele alahm. Eletiri d1tan konulmu
bir amaca gore yapilamaz. Eletiri d1tan konulan bir hedefe gore
yapild1g1 zaman arai;sal bir ak1lc1hk kabul edilmi olur. Eletiri,
SosYAL BiLiMLERiN GER<;:EKLici KuRMA l o oiAs I 1 35

pratik bir meseleyi c;ozmek ic;in de degildir. <;iinkii pratik bir mese
leyi c;ozmek, pragmatik i gormeyle ilgili bir eletiri, soz konusu
degildir. Neden soz konusu degildir? <;unkii getirilecek c;oziim,
mevcut yapmm arac;lanyla yapilacaktu. Yap1sal degime giindeme
gelmemitir. Oysa, eletirel kuram, toplumun degimesine doniik
bir eletiri getirecektir. Bu, bir anlamda, toplumsal yap1daki alda
hlan ortaya c;1karacak, kendi iistiinde diiiinen insan diiiincesi
nin, ozgiirletirici spiralini balatacak bir eletiridir. Tabii, burada
kar1m1za oy le bir konu c;1k1yor: B u eletiri iki eyi reddediyor. Bir;
bu ilemeye, yani eletiriye ac;ilan ve devamh degien toplum nere
ye gidecek sorusunun yamh bunun ic;inde yoktur. Yani, ne moder
nizasyon kurammdaki gibi evrimsel olarak izlenecek bir c;izgi, ne
de tarihsel materyalizmde oldugu gibi ulailacak bir durak yoktur.
Bu oluum ic;inde vanlacak noktaya bir raz1 olu vardu. Bu raz1
olu ic;inde ne vardu? insanm dogas1 iizerinde iyimser bir bekleyi
bulunmaktadu. Bu iyimserlik, sistem ilerliligine buakild1g1 za
man, insanlarm sec;melerinin, toplumu eitlikc;i ve hakc;a bir diize
ne gotiirecegi varsay1mm1 tau.
Bundan sonra bir eletirel kuramm epistemolojik yakla1m1 iis
tiinde durmak gerekir. Boyle bir bilgi nasil iiretilebilir? Boyle bir
bilgi bir kii tarafmdan iiretilemez, ancak, toplum tarafmdan iireti
lebilir, yani intersubjective olarak iiretilebilir ve bundan dolay1 bilgi
iirctimi kamu alanma ilikin bir faaliyet alam olur. Toplumda iire
tilen bilgi, gorelidir, zaman ve mekan d1mda bir dogruluk degeri
iddias1 ta1maz. Eger boyle bir yakla1m ic;ine girerseniz, siyasal
giic;le ilgili diiiinceniz de degiir. Ancak, hemfikir olmaya daya
nan bir siyasal giic; soz konusu olabilir. Bask1ya dayanan bir siyasal
giic;, boyle bir diiiince sistemi ic;inde yer alamaz. Aym ekilde,
arac;sal rasyonellik de anlamm1 yitirir, ancak iletiimsel bir rasyo
nellik tammlanmas1 kar1m1za gelebilir. Burada arhk, gorgiilcii
(apirisist) yakla1mda oldugu gibi, olaylarm tekrarma ve bu tekra
rm gozlenmesine dayanan bir nedensellik anlay11 degil, dogurucu,
jeneratif bir nedensellik anlay11 ortaya c;1kabilir. Dogurucu bir ne
densellik anlay1mda, yapilar ve mekanizmalar gibi, iki farkh dii
zeyde nedenler ortaya konulabilir.
A . U.- Hocam, daha ileri gitmeden, unu biraz ac;abilir misiniz
bize: Onemli bir ey dediniz. Boyle bir yakla1m ic;inde toplumda
iiretilen bilgi gorelidir, zaman ve mekan otesinde gec;erlilik iddias1
ta1yamaz. Bu, samyorum sizden sonraki tarhmalan devam ettire
bilmek ic;in gec;erli.
t T.- Bu noktay1 ac;ay1m biraz. <;unkii c;ok ilginc; bir no kt a. Eger
SAU TOPLANTILARI

siz, epistemolojik olarak boyle bir c;1k1 noktasm1 kabul ediyorsa


mz, yerel ve zamansal gec;erliligi olan bilgiler, kurallar, kaideler ne
ler olacaksa olacak. Arna bu teorinin kurucularma bakarsamz, me
sela Baskhar, "bu eletirel kuram ve bilgi, di.inyay1 yeni bir sosya
lizme goti.irecektir" diyor. Di.inya ic;in gec;erliligi olan bir iddiada
bulunuyor. Eletirel kuramm bilgi anlay11 yerel ve belli bir zaman
ic;inde gec;erli bir bilgi olmasma karm boy le bir evrensel iddiada
nasil bulunabiliyor? Bu, epistemolojik bir iddia degil, pratik bir id
diad1r. Bu kuramda, eletiri, toplumun yapilarma ve mekanizmala
rma yonelecektir. Gi.ini.imi.iz di.inyasmda en tepede olan ve alt di.i
zeydeki mekanizmalan belirleyen yap1 kapitalizmdir. En tepedeki
yap1 olan kapitalizm, bi.iti.in di.inyay1 sard1g1 ic;in ve ona kar1 geti
rilen eletiri de ti.im di.inya ic;in gec;erli bir onem ya da iddia getire
cektir. Baskhar'm, di.inya ic;in gec;erli sosyalizm onerisi, epistomolo
jik temele dayanm1yor, kapitalizmin temel yap1 olmas1 gibi pratik
bir nedene dayamyor. Zaten bilgiyi oznellikler arasma (intersubjec
tive) dayandmyorsa baka ti.irli.i olamaz.
Samyorum, meta eletirel kuramm ana noktalarm1 soyledim,
tabii oznellikler arasma dayanmanm getirdigi, baz1 pratik sorunlar
var. Bunlardan, ozellikle, bir noktanm daha i.izerinde duracag1m.
Bence, bu nokta, boyle bir eletirel kuramm kurulmasmda ve bu
nun demokratiklikle bagdahnlmasmda onemlidir. Bizim, evrensel
iddias1 bulunan sosyal bilim teorilerimiz, aslmda, bize degiebile
cek olam, degimez gibi gosterirken unu yap1yor: "Baglam Bag1m
h" yani Context Dependent olan olgulan, Baglam Bag1ms1z, yani, ev
rensel gibi gosteriyor. Aslmda bizim temel sorunumuz, baglam ba
g1mhy1 ac;1ga c;1karmakhr. Once "Baglam Bag1mh" olmaya ac;1khk
getirelim. Bir olgu, c;evre koullarmdan etkilenme kapasitesine sa
hipse, buna, "Baglam Bag1mh" diyoruz. C:: e vre koullarmdan etki
lenme kapasitesine sahip olmak ne demek? Benim demokratik ter
cihlerimle bic;imlendirilebilir, bana, bilimsel bir gerc;ek olarak daya
hlamaz, demektir. imdi, esas sorun baglam bag1mhhg1 yani degi
ebilecek olam ac;1ga c;1karmak ise, bu konu i.izerinde durmak gere
kiyor. Eletirel kuramm, hangi toplumsal olgularm, baglam bag1m
h; hangilerinin baglam bag1mh olmad1gm1 tarhabilmesi laz1m. Bu
soruya benim gelitirebildigim yamt, toplumda b i.i ti.in olaylarm
baglam bag1mh oldugudur. Arna b i.thin olaylarm, baglam bag1mh
oldugu bir toplulukta, bir toplum di.izeyinin varhgmdan soz edile
mez. Onun ic;in toplumlar, toplumun di.izeyinin varhgm1, kurum
sal di.izenlemelerle; baglam bag1mh olan olaylarm bir k1smmm,
baglam bag1mh olmaktan c;1karhlmas1yla kurarlar. Topluma boyle
SosYAL BiLiMLERiN GER<;EKLici KuRMA i o o iAS I 137

yaklaild1gmda, bilgi ile demokrasi arasmdaki kar1thk da yok


olur.
A. U.- Bu, "Kirk ki.ip, k1rkmm da kulpu kmk ki.ip" sozi.ine ben
ziyor. Hakhsm1z ama, siz gitmeden, dogrulamamz i<;in oyle bir
ey soylesem. Degerin, degimezmi, evrenselmi gibi gosterilmesi
ve eletirel kuramm da bunlann zaman ve mekanla ilgili oldugu
nun altm1 i;izme becerisi hakkmda. Bunun i<;in benim akhma bir
ey geliyor. iktisat kuramma bak1yoruz. Bildigimiz biiti.in irket te
orilerinin ve iktisadi hayatm analizi i<;in gelitirilmi ne kadar ana
liz arac1 varsa, hepsinin temelinde bir laf vard1r. Der ki: insanoglu,
karm1 en-i;oklatlrmak, zararm1 en-azlatlrmak i.izere i;ah1r. Yani,
bu, evrensel bir dogru olarak verilir. imdi, eger bu eletirel ku
ramla, yani, bu hir "d1r"lar, dogrular, baglam bag1mhdir diye bak1-
yorsamz; diyeceginiz laf, "Yahu b u, toplumlarm belli bir tarihinde
ki ilikileri, kapitalizmden sonraki insam tammlar. Oysa bakm1z,
daha onceki toplumlardaki ilikiler hi<; de boy le degil" olmaz m1?
j, T.- Tabii, eletirel kuram b unu saghyor. Yalmz buradaki or
nege, sozi.ini.i ettigim i.i<;i.inci.i kanaldan, yani, temsilin distorsiyonlu
olacagm1 kabul ederek de ilgin<; bir yamt verebilirim gibime geli
yor. Ui;i.inci.i kanalda oyle bir s oruyla kar1 kar1ya kalabiliriz.
Toplumda, bizim i;eitli bilim alanlanm1z var, pedagoji, ekonomi,
siyasalbilim vb. Bu bilimlerin her b irinin, insan modeli altmda
farkh bir insan temsili bulunmaktad1r. Ekonominin insan modeliy
le, pedagojinin insan modeli, sosyolojinin insan modeli, psikoloji
nin insan modeli farkh. Ve biz bilgilerimizi bu farkh temsiller i.ize
rine kurmuuz. Nesnel temsili ve degimezligi saglayanm, bu, dis
torsiyona ugram1 modeller oldugu da soylenebilir. Bunun bilinci
ne vanlmas1 halinde, evrensellik savmda bulunan kuramlar, birden
savlarm1 degitirip, kendilerini yeniden formi.ile etmek durumun
dad1r.
A. U.- Peki Hocam, siz gitmek zorundasm1z i;ok teekki.ir ede
riz. Biz devam edelim. Once Orhan Bey . . .
O.K.- ilhan Hoca'nm son soylediklerine ve Aydm'm erhine,
samyorum, b iiti.in konumacilar k atilacaklard1r. Arna, bu tart1ma
i<;inde, 19. yi.izyildan beri si.iregelen, bir metodoloji tartlmasrnm
farkh farkh evreleri i.ish.iste bindi. Hakikatin tarihselligi meselesine
hepimiz katilmz, en kuvvetli ifadesini Fatmagi.il'de bulduk hakh
olarak.
A. U.- Mekansalhgm1 ne yapacag1z? Tarihe bagh, zamana bagh
da, mekana bagh lafmda ak1llar kan1yor.
O.K.- Orada farkh. Mekansalhk deyince farkhhklar behriyor.
SAL! TOPLANTILARI

Hoca, her eye ragmen, protesto edilen, eletirilen eyin bir b i.i ti.in
olmas1 sebebiyle, kendisi her ne kadar baka vaatler, baka h.irh.i
sozler verdiyse de bir h.imelligi, evrenselligi iistlendi. Kapitalizm
veya kar1 olunan ey neyse, otoriter diizen, u ya da bu. Eger yek
pare bir "A", son bir "A" varsa, buna kar1 <;1kan B, C, D, E, F, G de,
sonu<; olarak, bu yekpare "A" tarafmdan belirlenmi olacaktu sonu
cunu <;1kanyorum ben. Her eye ragmen, kar1 <;1k1 i<;in, kar1 <;1k1-
lan eyle, kendisinin soyledigi gibi intersiibjektif, ozneler aras1 bir
konuma alarn, bir konuma diinyas1 yaratmak zorunday1z. Konu
abilmek i<;in de, herkesin anlad1g1, fazla oznel olmayan; nesnel, ti.i
mel kavramlar kullanmak zorunday1z. Ben hala buna kahhyorum.
Arna bir ol<;iide, tiimiiyle degil.
A. U.- Aslmda senden de unu rica etsek Orhan. Baz1 kavram
lan, netletirme <;abasmda bulunsan. Bu "oznellikler aras1" katego
risindeki her siibjetiviteyi bize k1saca soyleyebilir misin?
O.K.- u, siibjektif kavram1; bir yarnyla, sadece ahsi olan; ya
ni, anlamm, sadece, solibsist tek, benzersiz, ego tarafmdan konul
dugu bir ey. Yani, "siyah" dedigim zaman, "siyah"m anlam1 sadece
benim konuluyor. Bu "siyah"la ben, ayrn zamanda, "1slak" ya da
"hiiziinhiyii" de anhyor olabilirim. Obiirii siyah dedigi zaman, sa
dece, "isyan"1 ve "koti.ih.igi.i" anhyor olabilir. Arna inter-siibjektif bir
alanm kurulabilmesi i<;in, "siyah"m hepimiz i<;in ortak olan bir an
lam1 kurulmas1 laz1m. (agn1mlan kiiler i<;in ne kadar degiik
olursa olsun. En basitinden, imdi, Hoca burada ey yaph. Bu tiir
den, evrensel, ti.imel, herkesin bir ol<;iide kahlabilecegi ve birbirine
ayrn terimleri kullanarak itiraz edebilecegi; birbirinin tezlerini <;i.i
rii tebilecegini vurguladi. Dolay1s1yla, biitiin tez ve kar1 tez sahip
lerinin iizerinde, yarg1<; merciinde bulunabilecek bir evrensel soz
diizenini, bir hakikat diizenini varsayd1 her eye ragmen. Oysa Fat
magiil burada, biitiin referanslar Marksizm gibi daha evrenselci bir
diiiinceden gelse de, hakikatlerin, ancak, kendileri de k1smi olan
ozneler tarafmdan kurulabilecegini, hikayelerin, manhklarm, dog
rularm, hep ozneye; yere, zamana ve <;1kara (<;1kardan kashm men
fa;:it degil, bu <;1kar son derece imtiyazs1z b ir <;1kar da olabilir, kad1-
nm <;1kan, i<;inin <;1kan vb.) bag1mh oldugunu soyledi. imdi bura
da bir kar1thk var. Demek ki, metodolojik gelimenin -benim no
minalizm dedigim- d iiiincenin tarihsellemesinin i<;inde bile bir
tiir kar1thk var.
A. U.- Affedersin bir ey soylemek istiyorum. Bir film var belki
gormiisiiniizdiir. Kurosawa'nm; bir Japon filmi "Raamon" adm
da. Once bir cinayet anlahhyor, onu goriiyoruz biz. Ondan sonra,
SosYAL BiLiMLERiN GERc;EKLici KURMA 1ooiAs1 1 39

yedi kii, o cinayetin, kendi yaarun1hklan ic;inden, oykiisiinii an


lahyor. imdi gerc;ek, bu cinayetin gerc;egi nerede, diye bir ey c;1k1-
yor ortaya. Acaba gerc;ek, bu yedi tane oykiiniin biitiinii mii? Sam
yorum Fatmagiil'iin epistemolojisi boyle bir gerc;ege dogru gotiirii
lebilir. Frans1z Devrimi diyelim, bunun sekiz-dokuz tane oykiisii
olabilir, bir tane oykiisii olmaz. Bu sekiz-dokuz oykiiyii yan yana
koydugumuz zaman gerc;eklige miimkiin oldugu kadar yaklaus1-
n1z.
F.B.- Evet, bazilan buna, eklektisizm adm1 verebilir. Arna ben
bunu, kotii, pejoratif bir ey olarak kabul etmiyorum. Bu tamm be
nim houma gider.
A. U.- imdi tabii, oykiicii say1sm1 c;ogaltmaya balad1g1mz za
man, toplum adh bir ey c;1k1yor ortaya. (iinkii Ali'nin o gun ne
hissettigini anlatm1yorsunuz, sosyal bilimcisiniz. Diyeceksiniz ki;
falanca tarihte oyle bir ey oldu bu toplumda ve bunu anlatacaks1-
mz. Bunu bu metodolojiyle nasil yaparsm1z? Boyle bir sorun bah
yor. Beyaz: Avrupah; erkek; iistelikte burjuva olan adamm goziiyle
c;ekilen film. Temel eletiri bu. Biihin tarihe, sosyal olgulara bak1
ta, bir tane kamera bak11 var, bir tane de rejisor zihni var. 0 da te
melde, Bah'hdu, beyazdu iiphesiz, erkektir, tercihan da burjuva
du. "Biitiin gordiikleriniz, bildikleriniz, gerc;eklige ilikin biitiin
varsay1mlarm1z (kadmlar oyledir erkekler boyledir, iktisadi hayat
ta u yap1J.ir bu yap1hr gibi) bu karnerayla c;ekilmi filmlerden kay
naklamyor" deniyor. imdi galiba, "degiik kameralar koyahm" di
ye bir yol olabilir. BW1lardan bir tanesi seninki mi acaba?
F.B.- Sozii bana venneden once, acaba Orhan soziinii bitirebilir
mi? imdi sen, "iki farkh yakla1m" dedin, peki sen ne diiiiniiyo
sun? Mesela, ilhan Hoca'nm koydugu yakla1m yeni bir grand nar
rative gibi gelebilir.
A . U- Ya da inter-siibjektivitenin kameras1 var m1?
O.K.- unu soyleyecegim: Baz1 kar1tlan biraz daha belirginle
tirmek gerekiyor belki. Fatmagiil bir yandan proletarya, bir yandan
kadmlar dedi ki bW1lar iki imtiyazs1z kesim. Fakat Marksizm (pro
letaryanm ilk sistematik teorisi diyelim buna) proletaryanm haki
katini ortaya koyarken, bu hakikatin, bu gerc;egin, sadece proletar
ya tarafmdan ortaya koyulmad1gm1; proletaryanm kendisine gec;
miten kalan baz1 evrensel degerleri (sedimantasyonlar diyelim
bunlar) iistlendigini; yani, burjuvazinin verdigi, ozgiirliik, eitlik,
adalet gibi evrensel sozleri, -kendisi de evrensel bir sm1f oldugu
ic;in- proletaryanm yerine getirebilecegini soyliiyordu. Bu, kendisi
.
tarhilabilir, ama M arksizmin ic;inde bu evrensellik iddias1 vardi.
SAL! TOPLANTILARI

Verilmi ama yerine getirilmeyen evrensellik soziinii, toplum ic;in


de, k1smi ama, srn1fsal ilikilerden; sosyo ekonomik ilikilerden; ya
ni, birtak1m nesnel artlardan otiirii, evrensellik roliinii, yiikselen
srn1f iistlenecekti. Feministlerin eyi o degil. Feministler, zaten, ba
mdan beri bir boliinme oldugunu; yani, bir tarafrn hakikatinin
-bunu sana kar1 soylemiyorum- mutlak olarak bakasmm yanh1
olacagm1; yani, bunlarrn arasmda, ikisinin de bavurabilecegi, m ii
racaat edebilecegi bir ortak hakhhk zemini olmad1grn1 soyliiyorlar.
Dolay1s1yla, bu bir, toplam s1fu oyununa indirgeniyor. Oysa obiir
tarafta Marksizmin hikayesinde, ya da oyununda; ic;} sm1h kazan
d1g1 vakit, toplumun, ic;i olmayan diger kesimleri de uzun vadede
kazanacakt1. Feminizmin bak1rnda, eletirisinde, bu kadar kuvvet
li bir evrenselci yakla1m goremiyoruz.
F. B.- Bu, feminizmden neyi ald1gma da b agh. C:: iinkii farkh
yakla1mlar var. Ozellikle epistemolojik yakla1mlarda farkhhklar
var. Ben, onlardan bir tanesini iistlenecek ve "hakikat budur" diye
cek degilim. Hakikaten, ne kadar c;ok kamera olursa o tablo hak
krnda, o gerc;eklik hakkmda, gerc;ege gorece, daha yakm bir gorii
niim elde edilebilecegini diiiinuyorum. Bu da, ilk konumamda
soziinii ettigim gibi. brnegin, insanlar nasil ya1yorlar? insanlar so
yut varhklar degiller, insanlar, belli milliyetlere ait olarak; belli et
nik gruplara, uklara, farkh cinsiyetlere mensup olarak ya1yorlar;
yani, somut bir varolu bic;imleri var. Dolay1s1yla, bu somut varo
lu bic;imlerinin c;eitliligini ne kadar c;ok dikkate ahrsamz, o varo
lu bic;iminin gerc;ekligine o kadar yaklausm1z. Dolay1s1yla, yal
mzca toplumsal cinsiyet ac;1smdan ya da cinsiyet arahrmalan ac;1-
srndan, bir gerc;eklige bakarsamz, bir kesitin resmini elde edebilir
siniz. Arna, bunlarm hepsini birarada kullamrsamz, o zaman, elde
ettiginiz tablo hem daha geni olur, hem kavray1m1z daha derin
lemi olur, gibi c;ok basit bir ey var b urada. Bu basit, ama, bir
yandan da c;ok az yapilan bir ey, yeni yeni yapilmaya b alamyor.
Bu, sonuc;ta burada tarhhg1m1z problemi c;ozen, olay1 kurtaran bir
ey degil. Bu noktada, hakikaten, evrensellikle, yerellik-gorelilik
arasrndaki gerilim, c;eliki gibi sorunlar var. Bu kar1thgm nasil c;o
ziilecegi sorunu var. Bunun nasil c;oziilecegi derken, yeni bir grand
narrative, yeni bir biiyiik harfle "Teori"ye gitme, tuzagma kapilma
ihtimaliniz var. Bu sefer -belki Orhan oyle bir eyi kastetmi olabi
lir ya da aklmdan gec;mi olabilir- ite "beyaz, burjuva, crkek ozne"
yerine "beyaz, burjuva kadrn ozne" gec;ebilir. Bu ozneleri <;eitlendi
rip farkhlahrabilirsiniz.
O.K.- Ya da siyah.
SosYAL BiLiMLERiN GER<;:EKLiGi K uRMA iooiASI 14 1

F. B . - Onun arkasmdan siyah vs., vs. olabilir, onun arkasmdan


da baka eyler olabilir. Burada sorun "Evrensel degerler var m1
yak mu? Ya da global bir alan var m1?" meselesine geliyor. Ben, o
noktada, ilhan Hoca'nm sundugu projeyi, c;ok fazla genel ve bir an
lamda hakikaten grand buluyor ve rahats1z oluyorum. Tam ifade
edemiyorum, yani oyle bir ey: "ite sizi kurtaracak olan "hakikat
aray11" veya "hakikat aray11 projesi" gibi b ir ey sunuyor. imdi
orada tabii, Foucault'nun uyans1 akla geliyor: Her hakikat aray11,
iktidar ilikisi bannduan bir eydir: Onun kokusunu, artik, biz ah
yoruz 20. yiizyilm sonunda. Bu konuda c;ok hassaslam1 durum
day1z. Belki de, bizler oyleyiz, k admlar oyle, ezilen marjinal grup
lar oyle. iyi ki de oyle! Arna bu, eyi ortadan kaldirm1yor: "Peki o
zaman ne yapacag1z, birbirimizle nasil iletiim kuracag1z ve nereye
gidecegiz?" Politik c;1karsamalar ac;1smdan, postmodernist tavrm,
ozellikle feminizm ic;in, bayag1 can s1k1c1 sonuc;lan var. Bunun iiste
sinden gelmek nasil miimkiin? Yalrnzca feminizm ac;1smdan degil,
biitiin ezilenler ac;1smdan. Yani; eger ezilenler, kendi aralarmda bir
bag oluturamazlarsa, ortak bir dil oluturamazlarsa, o zaman, bir
biriyle ilintisi olan bir miicadeleyi nasil verecekler, diye bir sorun
var.
A. U.- "Herkesin dogrusu kendine" noktasma geldiginizde, bir
dogruluk etrafmda, kuku iiretmek bile miimkiin degil artik.
F. B.- Evet, ve oradan da "herkes ne yaparsa yapsm merudur"a
vanyor ki, ozellikle, 60'larm sonlarmda yetimi olan bizler ic;in -ne
kadar postmodernizme yaklamaya c;ahsak da- pek kabul edilebi
lir bir ey degil bu. Benim de gonhim raz1 olmuyor ve Habermas'm
tutumu d aha yakm geliyor. En azmdan, bir orta yol, bir ortak ko
numa ve iletiim ala rn bulunacagm1 iimit ediyorum. oyle bir ey:
Biiyiik harfle "Teori", biiyiik h arfle "Tarih" yapmadan da, kiic;iik
harfli "teori"lerin, deneyimlerin biraraya getirilebilecegi alanlann
yaratilabildigini de, kiic;iik olc;eklerde gormek miimkiin. Az once
soziinii ettigim umut, o yiizden, c;ok da temelsiz bir umut degil.
Boyle bir eyi oradan yola c;1karak soyhiyorum. Arna gene de, te
mel problemi (ozmiiyor diye d iiiiniiyorum. Boyle bir problem or
tada duruyor.
A. U.- isterseniz sorulara gec;elim.
lZLEYjCj_ Ben sorumun arka planm1 oluturup uzatmayaca
g1m, sorum u: Fatmagiil Harnm'm son soziinii, ben ironik bir bi
c;imde algilay1p sorumu da temel olarak koyuyorum. Temel proble
mi c;ozmiiyor dedi. Ben de diyorum ki: Biitiin bu soylenenlerden
sonra, acaba bu soylenenler temelini mi bulam1yor? Marx, diyalek-
SAL! TOPLANTILARI

tigin, eletirel ve kendini de aan yarnna iaret etti bence ve bunu


ekonomiyle temellendirdi. Bunu belirttikten sonra sorum u: Diya
lektigin, bu tarhilanlar i<;erisinde, yeterliligi veya yetersizligi ko
nusunda ne diyorsunuz, diyalektigin kendi kendini aan eletirel
yarn yok muydu?
A . U.- Dikkat ederseniz, galiba diyalektik hepimizin diiiinme
tarzma sindi. 0 bak1mdan, sarnyorum hkanma kar1smdaki i;upm
malanm1z dahi diyalektik i;upm1lar gibi geliyor.
F.B.- Yontem olarak evet.
O.K.- 0 bak1mdan Fatmagiil bir zorluk ortaya koydu. Arna bu
rada, konunun diyalektik terimlerle tarhilmas1 bile bize bir tiir ev
rensellik, bir ortak dil ai;1yor. Bu bir eydir, Yap1 Kredi Kiilhir Mer
kezi'nde i;ok onemlidir. Ben bunu onemli buluyorum. Arna yine de
ben zorlugun daha da pekitirilmesinden yanay1m. imdi, Ay
dm'm a<;hg1 "Raamon" metaforu. Filmi gor1niihik, "ayn ayn haki
katler var, bu hakikatler arasmdaki ortakhk nasil bulunacak" dedi.
Benim gorebildigim iki ihtimal vardu. Birisi teknoloji, hepsini ayrn
makina i;ekiyordur, ayrn kamera, ayrn ek ip, ayrn 11k<;1 i;ekiyordur.
Bu, bunlar arasmdaki nesnellik zeminidir.
A . U.- Ayrn anda m1 i;ekiyordur?
O.K.- Ayrn anda degil, ama, ayrn teknolojiyle; ayrn birikmi
bilgiyle; ayrn kuvvetle; sahnesine bagh olarak degien s1kmhyla.
Teknoloji dedik, teknoloji nedir? Kuvvetin alarn, zorun alam. ikin
cisi, daha farkh bir yontem, bir terciime faaliyeti, yani, Raa
mon'daki cinayete tarnk olanlann konumalan arasmda, farkh dil
ler arasmda; feminist dille, i<;i dili ya da proleter dili arasmda ya
da estetigin diliyle ahlakm dili arasmda bir terciime faaliyeti. Bu
arada, heniiz i;ok konumad1g1m1z, hlpimizin iishinden atlad1g1 fe
nomolojinin, hermenotigin, bize miras buakhg1 bir ey bu terciime
faaliyeti. Bu ikisi farkh birbirinden. Bir tanesi teknoloji dedik, zo
run alarn. C:: iinkii, sahneyi kurmak zorunda, o 11k belli bir zaman
i<;inde kullarnlmak zorunda. Obiirii ise terciime; bitmez, yava ya
va, b an<;1 bir bii;imde yiiriir. Hep yanh anlamalara, hep yanh
yorumlara ai;1khr. Bir yorum faaliyetidir sonu<; olarak. Bir dilden
baka bir dile terciime yap1yorsunuz ve burada hata yapmarnz, o
dildeki anlam1 ele ge<;irememeniz miimkiin, hatta, hi<;bir zaman,
belki de tam olarak ele ge<;iremiyeceksiniz. Arna orada, anlamlarm
gidip gelebilecegi koridorlar ai;arsm1z.
A U.- Buras1 da oznellikler aras1 zemin iizerinde ileyen bir ey
degil mi?
O.K.- Evet evet.
SosYAL BiLiMLERiN GERc;:EKLiGi KuRMA 1ooiAs1 1 43

F. B.- Aym zamanda da bir yakla1m meselesi. Ben onu c;ok


vurguluyorum.
O.K.- Arna ikisini de reddetmemek laz1m. \:iinkii terciime za
man iidir, oysa zamana gerek kalmayabilir. l1kc;mm, kamerama
nm zamam k1s1thdir belli bir anda, kavga, c;ahma anmda, bu c;ah
ma mutlaka toplumsal tarhma olmayabilir. Buradaki c;ok daha
k1zgm olabilirdi, burada en iyi konuan insan zorla kendi dilinin
terimlerini herkese empoze edebilirdi. Biz bunu yapmad1k.
F. B.- Bu c;ok onemli.
O.K.- Arna bunun yap1labilecegi anlar oluyor. Zordan kac;ma
m1yoruz, ikisi de gerekli, belki de gerekli degil. Terciime gerekli,
ama otekisi de var.
A. U.- Bu terciimeyi belki baka tiirlii de devam ettirmek miim
kiin. Bir donemde, galiba, egemenlik, hakimiyet oldukc;a belirgin
mi. Birilerinin digerlerine dogru diye neyi diiiiniiyorsa onu dikte
etmesi nispeten kolaym1. Arna son y1llarda egitimin c;ok genile
mesiyle, kitle iletiim arac;larmm devreye girmesiyle, toplumun d1-
ma itilmi kiic;iik gruplarm hepsi, yava yava soz alma imkanma
kavuur hale geldiler. Bir de, herkes demokrasi adh genel oyunun
kurallarmdan pek de fazla d1an c;1kmamak istedigi ic;in, yava ya
va, diinyanm heryerinde, itilmi olanlar ortaya dogru geliyor. Bu
nun c;ok onemli bir baka sonucu var. "Aydm" adh kategorinin ile
viy le ilgili bir sonucu var gibi geliyor bana. (ok yakm zamana ka
dar, "aydm" denen adam, dogrulan soyleyen adamdi. Yani, soyut
lamalar arasmda c;ah1r, bir hakikat iiretip, u dogrudur, bu yanh
dir diye ilk telaffuz eden, olgulan kodifiye edip, kurallara baglayan
adamdi. Ornek olarak Tiirkiye'yi diiiiniin, c;ok yakm zamana ka
dar islami hareket bu kadar belirgin degildi. Etnik hareket, Kurt
hareketi bu kadar belirgin degildi. Farkh yorelerin, farkh sosyal
gruplarm talepleri bu kadar ortahk yerde israrla dile gelmiyordu.
Belki bir baka ilev doniiiimii de, bu durumdan itibaren bahyor.
Her bir grup, digeri ic;in "oteki''. Her bir grup da, kendi kimligi ic;in
de kendini tamtnhyor, yani, kendine, kimlik parc;ac1klanyla b ir
grup kimligi oluturuyor. Oteki ile de gerilim ic;inde. Yani, Laikler
Miishimanlardan korkuyor, c;iinkii tamm1yor. Tiirkler Kiirtlerden,
Kiirtler TiirklerdeLl., iveren ic;iden. Bunlar gibi birtak1m gerilimler
var. ( iinkii herkes oteki hakkmda c;ok az bilgiye sahip, onun kim
lik haritasm1 bilmiyor, onu diiman go;iiyor. Hani, az bildigimiz
zaman, yatagm altm1 karanhk gordiigiiniiz zaman aslan c;1kar sa
mrsm1z, onun gibi bir ey. Boyle bir durumda, aydm diye adland1-
nlan, yarahga diien i, bu terciime iini yapmak; otekilerinin dille-
1 44 SAL! TOPLANTILARI

rini, bak1lanm, beriki i<;in, anla1hr hale getirrnek gibi geliyor ba


na. Belki, inter-siibjektivite; yani oznellikler aras1 gidi-gelite de i
lerin terciirnanhk ilevine doniimesi, galiba, gerekiyor.
F.B.- Hayu, aydmlann boyle bir ilev yiiklenrnesi. . .
A. U.- Hayu, bu aydm degil arhk, bu terciirnan, yani o eski ikti
dar sahibi degil, belki hani o dragornanlann, efendilerinin cebin
den duen 3-5 paray1 alrnas1 gibi, bir iktidar par<;as1 alabilir aydm
da bundan o kadar
F. B.- Yine sonu<; olarak . . .
A.U.- Bu yarahk hala ortahkta
F.B.- Evet hala ortahkta, bu beni rahats1z ediyor, arna galiba,
biraz daha ortahkta olacag1 anla1hyor, rnecburen. Arna bunun da
farkmda olrnak gerekir diye diiiiniiyorurn. Bu da o kadar iyi bir
ey degil. ilevi degise de, apoletleri <;ok fazla dokiiliip-sokiilse de
aydm hala ortahkta. irndi gerek Aydm'm, gerek Orhan'm burada
soyledigi, ortaya koydugu yakla1rn <;ok onernli oluyor. Bu, farkh
farkh "oteki"ler var ya ortahkta, herkes birbirine yabanc1, herkes
birbirine "oteki" Bu noktada, bu anlarna hevesi, arzusu, buna yone
lik yakla1rn
A. U.- Zorunluluk.
F.B.- Ben irndilik arzu diyorurn, daha sonra zorunluluga do
niiebilir, bilrniyorurn. Bu tabii empati olaym1, yani kendisini ba
kasmm yerine koyrna yetisini akla getirir. Kendisini "oteki"nin yeri
ne koyarak diiiinrnek. Dolay1s1yla, bu, aym zarnanda, benirn i<;in
<;Ok onernli olan bir baka noktay1 giindeme getiriyor. Farkhhklan
yok sayarak, onlan silerek diiiinrnek yerine, farkhhklann i<;inden
diiiinrneyi, acaba ogrenebilecek rniyiz? gibi bir soru. ilhan Ho
ca'nm da boyle bir sorusu vard1, distorsiyonu kabul ederek diiiin
rnek gibi, bununla da birleiyor samyorurn. Bu tabii <;ok zor. Farkh
hg1 kabul etrnek ve farkhhgm i<;inden bir eyler soylernek ve ortak
bir noktaya gelrnek hi<; yaprnad1g1rn1z bir ey. Zaten bugiine kadar
"oteki"leri hep d1lad1k, rniicadele ettik. irndi bunun yerine farkh
bir yakla1rn gerekiyor. irndi size belki kornik gelebilir, arna Niirn
berg'de bir kadm orgiitlenrnesi var, bu orgiitlenmenin ad1 "Tek Bir
Diinyanm Kadmlan" Bu ornek benirn <;ok hourna gidiyor. Boyle
bir anlay1m, ilk defa olarak, belli bir yap1hhga kavuturuldugu bir
ornek. Ben ilk olarak, bunu biliyorurn. Kendilerine de "3. diinya
dan kadmlar", "2. diinyadan kadmlar" filan degil (bu tip adlandu
rnalarm da belli iktidar, gii<; ifade ettigini diiiinerek) "Tek Bir Diin
yanm Kadmlan" adm1 koyuyorlar. Tabii, bunun i<;inde neler olu
yor-bitiyor, bu <;eviri, anlarna ilerni, ger<;ekten, ideal koullarda ce-
SosYAL BiLiMLERiN GER<;:EKLici KuRMA looiAsI 1 45

reyan ediyor mu, etmiyor mu <;ok tarhmah. Onu onceden kabul


ediyorum, ama gene de; boy le bir yakla1m, boy le bir heves, bunun
dile getirilmi olmas1 ve belli bir yap1hhga kavuturulmas1 demin
den beri soziinii ettigimiz umuda biraz katk1da bulunuyor ve or
nek oluyor diye diiiiniiyorum. Dolay1s1yla bu diyalogun, iletii
min -ona ilhan Hoca da degindi- sonu<;ta vard1g1 nokta, belki de
aym. Dolay1s1yla ona biraz haks1zhk da ediyor olabiliriz bu grand
narrative su<;lamasmda. Biraz daha diiiiniirsek onunla da birlei
yor ve hakikaten iletiirnden ve birbirimizi anlama <;abasmdan ba
ka bir <;1k1 yolu goriinmiiyor gibi sanki.
A. U.- Orada ihsan Bilgin'in soylemek istedigi bir ey vard1,
imdi onu dinleyelim.
jzLEYjCj jhsan Bi/gin- imdi son gelinen nokta, aslmda iyi ol
du bir bak1ma. C::iinkii iki ey arasmda <;ok b iiyiik bir fark yok gibi
geliyor. Tekeli'nin yaphg1 u: 200 yilhk bir bilim tarihi var, gozii
niin oniine bunu koyuyor. Onbe, yirmi senedir yazanlar bunun
sadece iyi bir ey degil, aym zamanda kotii bir ey oldugunu da
ogrettiler, diyor. Ve oniine koydugu b iitiin bunlarla, oyle bir teori
tamm1 yapacag1m ki, ya da oyle bir anlah kuracag1m ki bunlarm
hepsini b irden i<;erecek, diyor. irndi bu granddu, grand oldugu an
da da yeniden iistiimiize gelir, diye korkmaya, bence, gerek yok.
Sadece, Tekeli'yi tamd1gumzdan ve diktatOr olmad1gm1 bildigimiz
den degil; bir aydmm boyle bir davram i<;ine girmesi, sadece za
rars1z degil, aym zamanda yararhdu. Bence oradaki problem, bun
dan daha <;ok, bir gerginlik taunamas1yla ilgili. C::i inkii bildigimiz
gibi her eletiren eyi veya her b aka yerden ses vereni yanumza
alarak ilerleyemiyoruz, orada enerjiler var, gerginlikler var.
A. U.- Gerginlik ta1mamas1 dedigin kuramm i<;eriginde mi?
jzLEYjcj 1. B.- Evet.
A. U.- Arna i<; gerilim, <;ok geride var, kuram1 harekete ge<;iren
yer pathyor, toplum saptamasi.
jzLEYjcj 1. B.- Oyle diiiinmiiyorum, toplumlar degiir demek
yeterince ey degil. 0 da, o zaman, gerginligi almm1 bir ey haline
geliyor bence. Mesela feminist soylem a9smdan bakild1gmda da,
bunlar, kutup ibi durmasma ragmen, paralel eyler gibi geliyor.
Bunlar, o enerj ilerden, gerilimlerden bag1ms1z di.iiinii lemez. Prob
lemi oradan kaynaklamyor gibi geliyor bana, yoksa biiyiik anlah
olmasmdan degil. Aynca, aydm da, bugiin u diinyada en <;ok kor
kulmas1 gereken ey degil. Biraz daha yumuak bakilabilir.
A. U.- Tekrar bir soru alahm.
jzLEYjCj- Benimki soru degil, daha <;ok bir a9klama. Bence
SAL! TOPLANTILARI

zaten, yeteri kadar farkhhklar var toplurnda ya da toplurn u giin


kii koullar i<;erisinde yeterli say1da farkh b ireyin yaarnasma izin
veriyor. Bu diizene tehdit oluturuyor anlarnmda bir eletiri degil.
<;ok sesli ve dernokratik bir toplurnun bi<;irnsel goriiniirnii anla
rnmda, bu i<; huzuru, herkese veriyor. Benirn, kendirni, "Raarnon"
filrnindeki sekiz kiiden her birinin yerine koyabilrnern ya da ern
pati yetenegirnin <;ok gelirni olrnas1 benirn i<;in <;ok anlarnh degil.
unun i<;in anlarnh degil: Benirn arad1g1rn ortakhkta Orhan Bey 'in
soyledigi gibi 11k filan da olurnuyor. Oradaki farkhhk, bir kirnse
bir bakasmm hayatm1 yaayarnayacagma gore, sekiz farkh yaarn
dan kaynaklamyor. Bu da, yaarnm bohinrnii ve farkh olrnasmdan
kaynaklamyor.
A . U.- Bunu siz biraradahgm boyle bir forrniile de go hirebilir
diye diiiiniiyorsunuz.
jzLEYjcj_ Bence burada ortadan kaldmlrnas1 gereken eyler,
bu farkhhklan iireten, ekonornik yaarnm rnaddi iiretirni bence. il
han Hoca'nm buradan gitrnesinde de en biiyiik faktor oydu. <;iin
kii biiyiik bir olas1hkla yann yapacag1 ileri diiiiniiyordu.
A . U.- Yok yok biraz soma, yanrn saat soma, baka bir ii var-
di.
jzLEYjcj_ <;iinkii ekonornik yaarnm yeniden iiretirni aslmda
<;ok daha girift bir kavrarn. Yani, insam sand1g1rn1zdan biraz daha
fazla belirliyor. Ernest Mandel'in ge<;enlerde okudugurn bir yaz1s1
vard1, unu diyor: "Bizirn sosyalizrnden bekledigirniz <;ok ternel
eyler, <;ok az a<;hk, isizlik, unlar bunlar gibi. "Ben sosyalizrnden,
sald1rganhk diirhisiiniin, insanda ternel diirhi olup olrnad1gm1 be
lirlernesini beklerniyorurn" Bence buradaki konurnac1lann ta1d1-
g1 belirsizlikte de bu var. Yani, "Raarnon" filrnindeki farkh yakla
1rnlar a1larnayacak bir belirsizlik. Arna, neden farkh yaklahklan,
en azmdan rnadde olarak, biraz a9klanabilir. Bence sorun buydu.
I1k, sure, karnera degildi.
A. U.- Dogrulann, herkes i<;in ortak olrnas1 rneselesi ile baglan
hh olarak benirn de kafarn1 kurcalayan, bir soru soray1rn size. He
pirnizin, ahhg1 ve i<;inde yaarnay1 diiiindiigii bir kategori var .
insanlar eit dogar, baz1 haklar insanlann ternel hakland1r, diye gi
den bir insan haklan beyannarnesi var. Biz bunu, evrensellerni,
hepirniz ic;in genel, ge<;erli diye kabul ettigirniz bir s1rada, bundan,
aag1 yukan sekiz ay once, Viyana Konferans1 dolay1s1yla, bu i nsan
haklan rneselesini tekrar ele alma noktasmda, Uzak Dogu'dan bir
bildirge <;ikti. Japonya dogrudan irnzac1 degildi. Arna dedikodulara
gore, bu bildiri farkhhklar adma iyidir, boy le diiiinrnek de laz1rn.
SosYAL BiLiMLERiN GER<;:EKLici KuRMA iooiAsI 1 47

i nsan haklan bildirgesi, Bah'nm kategorilerini ii;ermektedir, Biz


Dogulular olarak, farkh bir ki.ilh.ire sahibiz, dolay1s1yla bu kategori
lerin bize de uzahlmas1, bizi de
O.K.- Bankok degil mi?
A. U.- Bankok deklarasyonu. " Bu i;ok dogru degildir. Bu, yine,
Bah'nm, o evrenselligi, bize de, yi.ikleme i;abasmm bir baka i.iri.i
ni.idi.ir" diyordu. imdi bunu ne y apacaksm1z? diye bir soru.
jzLEYjCJ- Bence bu, bir yerde tepkiselligi ii;eriyor, yani, en
azmdan, saf bir ey degil. Yani, bugi.inki.i islamiyet, modernizmi
-d1lasa da- ii;eriyor, <;i.inki.i, ona kar1 koymu kendini. Bizim an
lad1g1m1z saf hayat, ilkel kabilenin hayah, yani hii;bir d1 etkiye
maruz kalmadan olumu bir hayat. Biz, imdi her ekilde d1 etki
ye maruzuz. Bu, bence daha i;ok, di.izenden kopmak ii;in. Amin'in
dedigi bir ey var, Yapabilecegimiz tek bir ey var, Emperyalist,
Kapitalist sistemden kopup, kendi ii;imize donelim" diyor. Yani
boyle bir ey var, bu bence evrensel haklarm
A. U. - Sudanhy1 diyorsunuz degil mi?
jzLEYjCj- Bah ideolojisi anlammda da, boy le bir i<;e kapanma
anlammda da bir tepkisel hareket yoksa, evrensel degerler i;ok di.i
iini.ili.ip tam1hp felsefi anlamda s orgulanm1 bir karar degil.
O.K.- Problem halledilmi mi oluyor? Yani, kendini hakikat
olarak kabul eden bir hayat alam, kendi ii;ine kapamyor ve oteki ta
rafla ya da oteki taraflarla konumay1 reddediyor, boylece problem
halledilmi olmuyor, <;i.inki.i <;ahmalar dolay1s1yla konumanm de
vam ettigini gori.iyoruz. Bu <;ahma, herkesin yok olmas1yla sonui;
lanmayacaksa, ortak bir dil bulunmak zorunda. Ya da u olabilir:
Bu taraftan biri, kendi dilini b i.iti.ini.iyle kabul ettirebilir, ama bu bi
le, bir kabuli.i, yani, <;ahmadan soma, bir konumay1 gerektiriyor.
Konuma da, her zaman, ortak bir dille oluyor. Yani siz sorundan
kai;m1 oldunuz.
A. U. - u anda hii;birimiz bir tanelik rei;ete cevabm1 ta1yor de
giliz. Arna, en azmdan, i;ok ciddi olarak, boyle sorunlarm gi.inde
m imizde oldugunu hahrlamak laz1m, deyip -aslmda bu ne gi.izel
son laf olurdu- kapahrd1k. Eger sorunuzdan feragat ederseniz.
jzLEYjCj- Evet edebilirim.
A. U.- Tamam, i;ok teekki.ir ederiz efendim. iyi akamlar .
sosyal bilimler ile
etigin ili?kisi ne noktada ?
1 5 ubat 1994
y ONE TEN: AYDIN u GUR
KoNUMACILAR: FERHAT KENTEL, LEVENT K6KER
Aydin Ugur- iyi akamlar efendim. Bu akam iki konumac1-
m1z var, aram1zda. ilki Orn;. Dr. Levent Koker, Gazi Oniversitesi
ogretim iiyesi. 0, Ankara'dan gelebildi. Diger konumac1m1z ise,
Dr. Ferhat Kentel, Marmara Oniversitesi ogretim i.iyesi. Bu akam
i.izerine gidecegimiz sorun ise "yiizyzl biterken sosyal bilimler ile etigin
ilikisi ne noktada?" bii;iminde formi.ile edilmi durumda.
Sosyal bilimlerle etigin ilikisinin gei;mii 19. yi.izy1lm ortalan
na kadar gidiyor. Arna, bu iliki 20. yi.izyilm balarmda belli bir ta
rnma oturtulmu ve 60-70 yil pek tarhIlmam1ken, son 10-15 yildu
bu etik problemi ad1m ad1m gi.indemin i.ist sualarma yi.ikseliyor.
Sosyal bilimler trafiginin tam ortasmda kendini hissettiriyor. Sos
yal bilimler egitiminden gei;mi olanlanm1z hahrlayacaklar. Ta
Max Weber oncesine uzanan bir etik ve sosyal bilimler aynm1hg1
soz konusu. Son y1llarda bu aynmanm ne oli;i.ide hakiki oldugu
sorgulanmakta. Etiksiz sosyal bilirnler olamayacagma ilikin gori.i
ler i;ogalmakta. Doni.ip, Pozitivizm gelenegine bakhg1m1zda, oyle
bir ad1mlamayla karIla1yoruz: Orta ya, bir bilimsel arahrma aa
mas1 koyahm. Bunun bir oncesi, bir de sonras1 var. Pozitivizmin
gozli.igi.iyle bakacaksak, arahrma oncesi aamada etik kayg1sma,
etigin yonlendiriciligine cevap vard1. Arahrma oncesi aamada
etige nasil yer olabilirdi? Sizin herhangi bir arahrmaya girerken
hangi d iirti.ilerle, hangi ahlaki egilimlerle o konuyu sei;tiginiz me
selesi problem yaratmazd1, iyidir diye bu konuyu sei;mi olursarnz,
bu bilime aykm degildi. Kotiidi.ir diye sei;mi de olsaydm1z bilime
aykm degildi. Bilimin alarn d1mdayd1 ama orada bilimle tam biti
me, aag1dan gelen bilimle bitime noktasmda ahlaka yer vard1. Bir
de arahrmaya girdiginiz andan itibaren, kapilanrnz1 ahlak denen,
etik denen di.inyaya kapahrsm1z. Ondan sonra ii;erde, tipten tipe
ya da kavramdan kavrama gei;en arahrmarnz1 yapardm1z. Sonui;
lar, bulgular elinize gelirdi, ondan sonra o bulgulan hayatm belirli
yorelerine zerk ederdiniz. Orada da, nereye zerk ettiginiz meselesi
sizin ahlaki tercihinize kalabilirdi. Buna cevaz vard1. Oi; aama var
d1. Arahrmanm oncesi, kendisi ve sonras1. bncesi ve sonrasmda
SALi TOPLANTILARI

ahlaki kaygilar one ge<;ebilirdi. Bilim adam1 ahlakla alakas1m kes


mi adamdu, denmezdi. 0 kadar da kaba degildi. Arna ahlaki kay
gilar arahrma aamasmda d1arlamr denirdi. Bak1yorsunuz imdi,
birtak1m baka kamusal etkinliklerin i<;ine de yava yava ahlak
girmi. Ti.irkiye'de bir iki ornegi oldu, ama d1anda <;ok daha bariz
bir gelime gozleniyor: Hi<; beklenmedik bir alemde, i aleminde.
Bir <;ogumuz bilir hani Ti.irk<;ede "i itir" diye bir laf vardu, ingiliz
cesiyle "Business is business" Bir i adam1, "Sen o irkete verdigin
borcu imdi ahrsan be <;ocuklu o adam sokakta kahr, o <;ocuklar
perian olur" dendiginde, gozi.ini.izi.in i<;ine b akard1 ve "Kusura
bakmaym i itir" derdi. \:i.inki.i ahlaki, vicdani problemler i di.in
yasmm i<; problemi degildi. \:i.inku vicdan meselesi, iyi, kohi ter
cihleri mahremiyet alamm1zm problemleri idi. Pozitivizmden de
etkilenmi olan ve 19. yi.izyil sonunda ortaya <;1kan di.inya gori.ii.in
de, iyi ve kohiyi.i kamusal alandaki faliyetinizin i<;ine sokmazdm1z.
Aym ekilde i di.inyas1, ki mahremiyet alam d1mda, aleniyet ala
nmm, kamusal alanm faliyetiydi, orada vicdana yer yoktu. Oysa
bak1yorsunuz, son be alh yildu ozellikle Amerika'da balayan bir
egilim var. Bi.ihin iletme faki.iltelerine daha once hi<; di.ii.ini.ilme
yen bir ders konulmaya baland1: "i Ahlaki" dersi, "Business Et
hics" Bu ders bi.ihin iletme faki.iltelerine girmeye baladi. Orda u
ogretiliyor: "i i degildir. i aym zamanda, toplumsal bir sorumlu
lugun da devreye sokuldugu bir insani aktivitedir" Bizde de, hatu
layacaksm1z bundan alh ay kadar once, TUSiAD j Ahlakz diye bir
kitap yaymladi. irketler, yava y ava bir irket anayasas1, vicdani
problemlerini ele alan, ite uyulmas1 gereken, yani salt ekonomi i<;i
degil ekonomi d11 kaygilarm1 yans1tan birtak1m amenhiler, anaya
salar yaymlamaya baladilar. izliyorsunuzdur. Bunu, asulardu vic
dani meseleden ayndu diye telakki edilip oyle yaanm1 olan bir
alana ahlaki boyutun girmesinin ornegi diye soyhiyorum. Benzer
bir eyi galiba sosyal bilimlerde de gormeye b alad1k, diyen bir
saptamadan bugi.inki.i konumam1z1 a<;hk. ite bu birka<; sozden
sonra, sozi.i arkadalara buak1yorum. Fer hat istersen seninle bala
yahm.
Ferhat Kentel- Olabilir.
A. U.- Herkesin eve ulama zorunlulugunu da goz oni.inde bu
lundurarak, sekiz bu<;ukta bitirmeyi planlad1k.
F.K.- irndi Aydm Ugur'un <;izdigi ema -arahrma, pre, post
arahrma emas1-, benim kafamda kurdugum emaya olduk<;a
uyuyor. Hatta, <;ok kabaca, galiba ikiye de aynlabilir bu ema. Sos
yologlar, ya da sosyal bilimlerle ugraan insanlar, bir sosyal ger-
SosYAL BiLiMLER iLE ETiGiN lLiKisi NE NoKTADA? 1 53

i;eklikle itigal ediyor. Sosyal geri;ekligin oniinii, arkas1m, sag1m,


solunu inceliyorlar: insanlar nas1l davramyorlar, nii;in boy le davra
myorlar, hangi diirtiilere gore hareket ediyorlar vs. gibi sorulara
cevap aramyor sosyal bilimler arac1hg1yla. Yani birinci alan olarak
bilimsel alan diye tabir edilen alam ve ii;indeki operasyonlar zinci
rini anhyorum. ikinci alanda ise oncesini ve sonrasuu bir kalem al
tmda topluyorum. Once bir arahrma nii;in yap1hyor, gibi kafam1z
da birtakun sorular var. Arkadan bu arahrmanm, iiretilen bilginin
nas1l ve nerede kullamlacagma dair bir alan var. Bu ikisi de galiba
aslmda i;ok fazla birbirinden aynlmasa da olur gibi geliyor bana.
Etigin daha i;ok soz konusu oldugu ya da etigin hareket ettigi b ir
alan olarak buak1lan bu alam ikinci boliime buak1p, imdi daha
i;ok birinci alanm ii;inde dolamaya i;ahacag1m. Daha once, yani
arahrma yap1lan, tarh1lan sosyal geri;ekligi bir yiiziiyle yakala
maya i;ahan arahrma baglammda bakhg1m1z zaman, oyle bir
i;eri;eveden bakmak benim iime geliyor ai;1ki;as1. Bu aym zamanda
una da denk geliyor: ii;inde bulundugumuz modemitenin i;ok faz
la tarh1ld1g1, modernite krize mi giriyor, yoksa doniiiiyor mu, hi
permodernite mi oluyor falan gibi bol tarhmanm oldugu bir do
nemde, etik tarhmasmm da giindeme geliyor olmas1 aslmda mo
demitenin de bir tiir sorgulama ii;inde oldugunu gosteriyor, ya da
ikisi de paralel siirei;ler gibi goriiniiyor. Yani modernite, ozellikle
kapitalist toplumlar baglammda, i;ok net birtakun sonui;lar ortaya
i;1kard1. Modernitede temel olan iiretimdir. Endiistri toplumunda
iiretim temel oldugu ii;in, iiretimi engelleyecek ya da iiretimin ras
yonelligini bozucu baka birtakun deger yiiklii diiiincelerin, kim
liklerin bu siirei;te etkin olmamas1 ya da bu siirece dahil olmamas1
gerekiyordu. Modemite de aslmda kendiliginden bu siireci becerdi
galiba. Yani moderniteyi iiretimin hakim olmas1, insanlarm kamu
sal alanda ortaya i;1kmalan, birtak1m taleplerde bulunabilmeleri,
fabrikalar, fabrikalarda iiretimin orgiitlenmesi, bu tiir bir toplum
sal ve ekonomik altyap1 iizerine gereken siyasal kurumlarm olutu
rulmas1, demokrasinin oluturulmas1, partiler sistemin ortaya i;1k
mas1 gibi bir siirei;ler biitiinii olarak ozetlersek, konumuz ai;1smdan
modemitenin en onemli k1sm1 da galiba bugiin etikle bir arada dii
iindiigiimiiz, moderniteye bagh olarak gelien bilimdir. Modemi
te ile bilimin evrilmesi i<;i<;e gei;mi siirei;lerdir. Bilimsel i;ahma,
modernite ii;inde somut iiretimi, rasyonelligi bozucu etki yapacak
her tiirlii baka deger yiiklii tarhmay1 ya da boyutu kenarda b1-
rakh.
imdi ben daha yakm oldugum ya da daha fazla ugrahg1m
154 SAL! TOPLANTILARI

bir alan olarak din sosyolojisi b aglammda buna b akhg1m zaman


<;ok daha net gorebildigim bir diigiim noktas1 var. Etik ve bilim,
sosyal bilimler ve etik tarhmas1 i<;inde belki de merkezi noktay1 ya
da diigiim noktasm1 da din vesilesiyle anlamak miimkiin gibi geli
yor. Burada kendi gozhiklerimle bakhg1m i<;in sadece kendi a<;1m
dan bakhg1m1 da gozden ka<;um1yorum. Dolay1s1yla, ikinci alan
olarak adlandud1g1m alan ile baglanh kurulmu oluyor. Sosyal bi
limlerin etikle ya da bir ekilde modern iiretim siire<;leri dedigimiz
alana girmemesi gereken dinle karilamas1 nasil bir ortamda ger
<;ekleti? ite sosyolojinin, sosyal b ilimlerin Marx Spencer, Durkhe
im gibi babalarma bakhg1m1z zaman, bu karilamanm sorguland1-
gm1 goriiriiz. Genel tarihsel kurallar ortaya <;ikarmaya <;ahmasalar
bile, ornegin Weber'de, etik ve ekonomi ilikisindeki "diizenlilik"
olarak adlandmlabilecek tammlamalar gorebiliriz. Ancak <;ok genel
olarak, sosyal bilimler, insanlarm birarada yaay1larmm kurallan
m <;izme'ye <;ahhlar yani sosyal faktorlerden tutun, kurumlar, ku
rumsallaan devletin ortaya <;1kmas1, i<;i veya iveren sendikalan
ve bunlarm aralarmdaki ilikilerin ortaya <;1kanlmas1 anlammda da
genel bir harita <;1kanlmaya <;ahildi. Boyle olunca en azmdan din
sosyolojisi gibi bir noktaya geldigimiz zaman, karm1zda zaten sos
yal bilimlerden once, sosyolojiden once bu alanm iki diizeyde ta
mmlanmaya <;ahild1gm1 goriiriiz. Birinci diizeyde bir anlam vere
rek, yani i nsanlarm referans noktalanm oluturan din vesilesiyle.
ikinci diizeyde ise yaanan sosyalligi, a<;1klamakta olan din vesile
siyle. Yani orneklendirirsek, bir y andan dini bir yap1 i<;inde, dinsel
bir <;er<;eve i<;inde, duygular ve kavramlar <;er<;evesinde hareket
ederken, ornegin namaza giderken, pazar giinleri kiliseye giderken
vs., haftam1z1 bu pratiklere gore ayarlarken, dinselligin bize getir
mi oldugu yaam bi<;imindeyiz, biz referanslanm1z1 dinde bulu
yoruz, demektir. Veya aym ekilde dini ogretilerden, kitaplardan,
kutsal metinlerden <;ikarak baz1 bilgiler ogreniyoruz. Biiyiige sayg1
gosterilmesinden tutun, hayatta nasil davramlmas1 gerektigine ya
da su<; ilenmesinden ne sonu<; <;1kacagmdan toplumun nasil bozu
lacagmdan, toplumda diizenin b ir arada tutulmas1 i<;in ahlaki de
gerlerin nasil korunmas1 gerektigine kadar akhmza gelebilecek her
eyde sosyal a<;1klamalan eskiden bize sadece din getirirken, bu
giin kar1smda sosyal bilimler ve sosyoloji var. Yani bir biihinhik
kar1smda baka bir biihinhik bulunuyor. ite bu karilamada bi
rinci biihinhik eger dinin getirdigi biihii;ihik -totalite- ise, obiir ta
rafta sosyolojinin ya da genel olarak sosyal bilimlerin getirmeye <;a
hhg1 bir totalite var; yani kar1 kar1ya gelen iki total bak1m getir-
SosYAL BiLiMLER iLE ETiGiN lLiKisi NE NoKTADA? 155

mi oldugu bir <;ahma s o z konusu. Ancak i<;inde bulunulan ortam,


yani bu kaqilamamn ger<;ekletigi ortam, modernitenin zaten ha
kim olmaya balad1g1, hayatm her alanma girmeye balad1g1 ve
modern dinamiklerin belirledigi bir ortam olduguna gore, ozel ola
nm, metafizik olanm, irrasyonel olanm kenarda kalmas1 ka<;mil
mazdi. Haya ti anlama konusunda hakim olan ise sosyoloji gibi ha
yata rasyonel bakan, "bilimsel" bir b ak1 a<;1s1 getirebilen bir zihni
yet oldu. Bu <;er<;evede din, genel olarak ancak bir ucundan felsefe
cilerin, teologlarm, din adamlannm alanma buak1hrken, kamusal
alan i<;inde onu anlama, aktorlerini anlama, toplumsal ilikilerdeki
yerini anlama <;ahmas1 sosyolojinin hakimiyeti i<;ine girdi.
Zaman i<;inde inceledigimiz zaman, dini modernite i<;inde an
lamak ya da dinin insanlarm hareketlerinde ne h.ir etkiler yarathg1-
m, ne h.ir dinamikler eliginde bu insanlarm yaamm1 belirledigine
bakhg1m1z zaman, ilk ciddi <;abalan az once ornegini verdigim We
ber' de gorebiliriz. Kapitalizmin doguunda insanlarm kafalarmda
olumu olan, bilin<;lerinde v ar olmu olan birtak1m etik degerle
rin, ekonomide bireysel giriimi beslemi oldugu gori.ii.i, ayncahk
h bir kalk1 noktas1 olarak kabul edilebilir. bte yandan, din i.izerine
"modern" sosyal bilimler <;er<;evesinde ilk dini arahrmalarm yapil
d1g1 donemlere -bu <;ok kabaca 1950'li y1llara denk geliyor- bakh
g1m1z zaman diinya konjonkh.iri.i u ozellikleri sunuyor: Bi.iyi.ik bir
savatan <;1kilm1, bir yandan bir si.iri.i i.ilkede laiklik tarhmalan
var, dini cepheyle laik cephe giderek aynmaya, politik partilerin
olumas1 bu iki referans noktasma gore olumaya balam1 vs.
1950"li y1llarda din sosyolojisi diye bir alanm geliimine bakhg1m1z
zaman oyle bir manzara <;1k1yor kaq1m1za: Bir yoredeki din adam
lannm say1s1, bir koyde dini ibadet h.ir ve bi<;imleri, hangi h.ir dini
<;ahmalar yap1hyor, hangi h.ir kitaplar okunuyor, hangi h.ir insan
larm soylemi oldugu dini sozler izleniyor, cami, kilise say1s1 vs. gi
bi daha <;ok betimleme ve tammlamaya ve manzaray1 kabaca <;iz
meye yonelik <;ahmalar yap1hyor. Ancak, gozden ka<;mlmamas1
gereken bir nokta v ar burada: Bu <;ahmalar, adeta dinin sosyoloji
sini yapmaya balayan insanlarm -aym zamanda dindar olduklan
i<;in- temel noktanm, "inan<;" k1smmm, yani en derindeki, tann ile
b aglanh kurulan noktanm adeta sorgulanmasm1 saglayacak bir
aamaya kadar getirip buakhklan bir <;ahmalar zinciri gori.inti.isi.i
sunuyor. "Ben dinle ugra1yorum ama benim dini inanc1m var, bu
dini inanc1mm sorgulanmamas1 i<;in ben oraya girmemek zorunda
y1m, oray1 deifre etmemek zorunday1m. Bu ol<;i.ilebilir alanm ve
derindeki boyutun ayn tutulmas1 sonu<; olarak modernitenin kendi
SAL! TOPLANTILARI

i<;inde gelitirmi oldugu sosyolojinin veyahut modernitenin genel


olarak gelitirrni oldugu manhga da uygun diiiiyor. Bu hayatm
anlamdmlmas1 veya sadece anlailmas1 siireci i<;ersinde duygu,
inan<;, kendini verme, kendini vakfetme gibi dogrudan dogruya
deger i<;eren veya ancak degerleri kavramsallahrarak anlailabile
cek birtak1m olaylar din sosyolojisi i<;ine giremez hale geldi. ;>imdi
burada u manzara ortaya <;1k1yor: Ortada <;ok boyutlu yaanan bir
olgu olarak din var. Buna bir taraftan -tabiri caizse- "din d1ilarm"
bak1 tarz1 var. Bu bak1 tarzmda temel nokta, dinin bir fonksiyona
liteye, yani ilevsel bireye indirilmesi. Din, ornegin Marx'a bakarsa
mz, afyondur veya diizenin saglanmas1, korunmas1 i<;in gerekli bir
hir degerler manzumesidir di ye ozetlenip buakilabilir. bteki tarafa
ge<;tiginiz, "dindarlar" cephesine bakhgm1z zaman din gene incele
nen, bir hir betimleme <;ahmalan yapilan, arna iin oz\ine, insanla
rm inan<; k1smma girmeyen bir olay olarak, iki farkh u<;ta anlail
madan kalm1 bulunuyor.
Ancak zaman i<;inde, din sosyolojisinde yeni aray1lar b aladi.
Bu aray1lar, dogal olarak, toplumsal yaamm i<;indeki gelimeler
den bag1ms1z degil. Yani aslmda din hi<; kaybolmad1, ama bugiine
gelindiginde bizim hayahm1zda daha fazla yer tutmaya bahyor.
En azmdan Tiirkiye'de olup bitenlere bakhg1m1z zaman Refah Par
tisi gibi bir parti dola1mmda din <;ok fazla soz konusu oluyor. is
tanbul'a bak1yoruz; camii say1s1, minare say1s1 arth diyoruz. brne
gin, kuran kurslan say1s1 arth diyoruz, oru<; tutanlarm, namaz k1-
lanlarm say1s1 arth vs. Birtak1m gozlemlerden <;1karak, dinin bizim
hayahm1zda giderek daha fazla hakim oldugunu diiiiniiyoruz.
;>imdi boy le bir manzara kar1smda galiba sosyal bilimlerin i<;e do
niik olarak goz oniinde tutmas1 gereken iki ey var: Biri sosyal bi
limlerin, sosyolojinin izlemesi gereken yol, bir de "olmakta olan"
bir ey var. Olmakta olan u ki, modernitenin i<;inde hareket eden
bir bilim alam olarak sosyolojinin kavramlarmm yetmedigi bir ala
na geldik.
A. U.- Affedersin. Belki bizim aram1zda <;ok a9k ama moderni
te dedigimiz zaman kastettigimiz bir d iiiinceler biitiinliigii var de
gil mi? Yani <;ok kabaca bireyin iishinhigiine, bireyin iishinhigii
niin devam1 olan akla inan<;, aklm en iist bi<;imi olan bilimin evren
selligine olan inan<; ve bu bilim sayesinde siirekli ilerleme i<;inde
olunacagma olan inan<;. Bireye, akla, bilime ve ilerlemeye olan
inancm biraradahgi. Bu dort tane inan<; arac1hg1yla d\inyaya bak
ma bi<;imine, diinyay1 anlamlanduma projesine modernite denir,
oyle degil mi? Dolay1s1yla modernite denilen olgu, aslmda aydm-
SosYAL BiLiMLER iLE ETiGiN 1LiKisi NE NoKTADA? 157

lanma felsefesinin ilk ad1mlannrn koydugu, yeryi.izi.ine bakma ikli


mi kabaca.
F. K.- Bu tamma belki oyle bir ey eklemek de mi.imki.in. Yani
bunun, boyle bir iklimin insanlarrn i.izerinde dogrudan etkilerin
den bir tanesi, belki en onemlisi, insanlarrn hareket etme kabiliyet
lerindeki arh, yani birey dedigimiz insanrn ya da bir toplumda var
olan bir tek insanrn aktor olmas1 olarak adlandmlabilecek bir aa
maya gec;mesi, yani olc;i.ilebilir, hakim olunabilir, kurulabilir bir
iliki kapasitesine ulamasi.
A . U.- Yani kendi hayahm tayin eden, etrafrn1 bic;imlendiren
noktaya gelmesi.
F. K.- Ve sonuc; olarak, buradan c;1karak toplumun kendi kendi
ne sahip c;1kmas1 olarak adlandmlabilecek bir kapasite durumu.
Toplumun metafizik ya da sosyal otesi birtak1m garantorlerin etki
sinden c;1k1p kendini oluturmasi. Buralardan sivil toplum gibi kav
ramlara gec;mek de mi.imki.in. Yani manzaray1, c;ok kabaca, moder
nitenin i.irettigi birey c;erc;evesinde daha fazla geniletmek miim
ki.in.
ikinci aamada, yani arahrmacrnrn etikle dogrudan dogruya
ilgili oldugu alana girildigi zaman ise farkh bir boyutu da dahil et
mek gerekiyor. oyle ki, arahrma ic;in bi.iti.in sosyal b ilimcilerin
soyledigi gibi objektif olmak durumunday1z. Objektif olurken de
sahip oldugumuz degerlerin d1rnda hareket edebilmemiz gerekir.
Yani bizim sahip oldugumuz degerler arahrmaya yans1mamah.
Ancak, omegin din sosyolojisiyle ugra1yorsamz, karilahguuz ilk
sorulardan biri "peki siz inamyor musunuz?" ya da "Mi.isli.iman m1-
srn1z, Huistiyan m1srn1z, Katolik misiniz?" gibi sorular. Gerc;ekten
dinle ugraan bir sosyolog inanc;h biri olabilir, olmayabilir de. Arna
her hali.ikarda zaten birtak1m degerlere sahip olacaktu, yani mo
dernitenin ic;inde yer alan bir bilim dab olarak sosyolojinin objek
tifligi de aslrnda birtakim degerleri ic;inde tau. Biraz ac;ahm; ome
gin dini, bir ekilde fonksiyonlara indirdik diyelim; bu "objektif"
ac;1klamam1zla biz, dinin bir ti.ir fonksiyonlar i.istlendigini soylemi
olduk. Bunu soyledigimiz andan itibaren dini zaten bir yere c;ekmi
oluyoruz. tlk temel kalk1 noktam1zda, sahip oldugumuz kavram
sal c;erc;eve ic;inde dini zaten olc;i.ilebilir bir diinyaya getirmi oluyo
ruz. Bizim sahip oldugumuz, olc;me kapasitesine sahip oldugumuz
alana getirmi oluyoruz. Yani sosyolojinin, din sosyolojisinin zaten
sahip oldugu arac;lar, demin tarif etmeye c;ahhg1m descriptive diye
adlandmlacak arac;lar vas1tas1yla -ve bu arac;lar ne kadar ilerlemi
olursa olsun, yani daha analitik bir di.izeye gec;mi olursa olsun-
SAL! TOPLANTILARI

dini modernitenin i<;inden <;1karm1 oldugumuz degerlerin i<;ine


sokmu olduk.
imdi biraz daha somutlamaya <;ahahm ve havada kalan bu
degerlendirmeyi Tiirkiye ornegiyle somutlayahm. Sosyolog olarak
benim ugrahg1m alan ve sordugum sorular bir yanda islami hare
ketler, bir yanda Kiirt hareketi gibi kimlik hareketlerinin demokra
silerde nasil varolabilecekleri, entegre olup olmayacaklan, ya da
demokrasinin bu kimliklerle nasil varolabilecegi, iddet manhg1rnn
nasil ortaya <;1khg1 gibi konulan i<;eriyor. Bu konulann en onemli
ozelligi, sosyologun b1<;ak suh gibi bir yerde yiiriimek zorunda
oluudur. S1k s1k yapilan, mikroplanna a1k olan biyologlar benzet
mesi gibi, sosyologun da konusundan b aka arhk hi<;bir ey gore
mez duruma girme tehlikesi vardu. Hayatm1 arhk onlar belirleme
ye ve incelenen konu ile sosyolog i<;i<;e ge<;meye balayabilir. Ancak
burdaki 0 b1<;ak sirh tehlikesine karl modernitenin ogrettigi bir ey
var: Bir yandan, ben kendimi modernitenin i<;inden gelmi bir bi
rey olarak goriiyorum, ote yandan sosyoloji denen bilim alarn da
zaten bu modernitenin i<;inden <;1knu bir dal olduguna gore zaten
dine bakarken batan sahip oldugum noktalar var ve bunlann far
kmday1m. Bourdieu, Giddens gibi sosyal bilimcilerin habitus veya
"bilgi sermayesi" teorileriyle a<;1klad1klan sermayelerden bagims1z
olarak zaten giremiyorum iin iine. Kalk1 noktamda zaten deger
lerle yiikhi bir adam1m. Bu iin birinci yonii; yarn arahrmay1
miimkiin oldugu kadar objektiflik smulan i<;inde tamamlad1m di
yelim. ikinci bir soru ise etik boyutu ilgilendiriyor; sosyolog ne za
mandan itibaren arahrmada "bilimsellikten" <;1k1p "rontgencilik"
yapmaya bahyor? Bu konuda <;arp1c1 bir ornek vereyim; bir za
manlar Metin Ka<;an'm, hahrlars1mz, istanbul'un <;eitli semtlerinde
kullarnlan argo dile dayanarak yazd1g1 Agzr Roman kitab1 olduk<;a
giiriilhi koparm1h. Metin Ka<;an daha sonraki a<;1klamalannda, o
kitab1 yazd1gma piman oldugunu, <;iinkii o insanlarm dillerini de
ifre ettigini, hayatlarma miidahale ettigini soylemiti. Belki Metin
Ka<;an'm yakla1m1 <;ok uca itilmi, her zaman i<;in ge<;erli olmaya
cak bir yakla1m, ama sorunu <;ok iyi koyan bir yakla1m: "Ne za
mandan i tibaren ben insanlarm h ayatma miidahil olmaya bahyo
rum?" C::i inkii o insanlarm yaad1klan bir tarz var. Ben o tarz1 irde
ledik<;e, halla<; pamugu gibi atmaya balad1k<;a baka bir dili onlara
ben getirmi oluyorum. Acaba kamuya, akademik ha ya ta, medya
ya ulaan bu dil ile o insanlar yeniden hayata dahil olurken baglan
hlarm1 kurabiliyorlar m1, eski ilikilerini kurabiliyorlar m1? Etkisi
<;ok az bile olsa sosyolog bir hir miidahale etmi oluyor. Bu duru-
SosYAL BiLiMLER iLE E TiGi N iLi Ki s i NE NoKTADA? 159

m u ben i y i mi, kohi mii gibi bir yere getirmek istemiyorum. Sadece
sorulmas1 gereken bir soru olarak, aratumacmm etigi anlammda
bir alan oldugunu belirterek, dolay1s1yla miidahalenin hi<; olmazsa
zararh olmamas1 ii;in "dogru" sorular sorulmas1 gerektigini belirte
rek oyle bir sonuca baglamaya i;ahay1m. Belki de en onemli nok
talardan biri, bu etigin sosyal bilimlere dahil olma aamasmda or
taya i;1kan "dogru" soruyla birlikte "dogru" etige sahip i;1kmak ve
oyle bir hipotez ileri siirmek miimkiin. Eger modernite ve sosyo
loji bana degerlerden soyutlanm1 bir bii;imde aratuma yapmam1
emrettiyse ve aksi takdirde aforoz edilmekle tehdit edildiysem bu
giin gelinen durumda ben dini, dinsel birtak1m hareketleri ya da
kendilerine dindar bir kimlik vermi olan insanlan anlamak ii;in
sadece somut olarak modernitenin bana saglam1 oldugu kavram
sal arai;larla yetinmedigimi fark ediyorum. Eger bugiin Modernite
nin kendisi de yetmiy-0rsa hatta yetmedigi ii;in, bazen rontgencilik
yaptig1m, bazen yargilad1g1m konulanm1 "dogru bir etikle" anlaya
bilmem ii;in imdiye kadar sahip olmad1g1m baka birtak1m alanla
n da sosyolojinin ii;ine i;ekmeye i;ahmam laz1m. Yani "inani;" de
nen olay1, bir b ireyin kendi kafasmm ii;inde, duygulanyla, baglan
malarla vs. geri;eklemi olan bir yerde anlamak zorunday1m.
imdi sakmcalarmm farkmda olsan da sosyal bilimlerdeki ti
kamkhklarm ailabilmesi ii;in " radikal" de olsa oyle bir hipotezi
sonui; olarak ileri siirmek istiyorum. Eger ben inamyorsam, bu
inani;, inanan insanlarla ve duygulanyla iliki kurmama imkan ya
ratabilir. Ya da eger inanm1yorsam, inanan bir insanm falan ekilde
davran masma neden olan ii;sel diirhileri hakl<mda en ufak bir ipu
cu bile yakalayabilmeme imkan yok. Farkmday1m; bu i;ok iddiah
bir hipotez; yani sonui; olarak nerdeyse "dinle ugra1yorsamz,
inanmak zorundasm1z" demeye yakm bir ey. Bu hipotezin bol so
ru iaretleriyle dolu oldugunun farkmday1m. Fakat, az once belirt
tigim gibi bir dini veya dinsel bir hareketi anlamak iizere yapilacak
bir i;ahma da deger yiiksiiz olamayacagma gore, her hahikarda
batan bunu kabul ettigimize gore, din gibi tam bir problem yuma
g1 olan konularda hipotezleriniz c;ok i;eitli ve zengin olmak zorun
da. <;iinkli dini incelemekle sadece sosyolojik i;ahma yapm1yor,
hem sosyolojiyi, hem de moderniteyi sorguuyorsunuz demektir.
Ve bu yumag1 i;ozmek ii;in birtak1m yeni kavramlara ihtiyac1m1z
var. Yani din sosyolojisi vesilesiyle benim oniimiizde gordiigiim
ciddi sorun ve ulailmas1 gereken hedef, inani; olan, sadece deger
olan dinsellik ile sosyal olan birlikteligini anlamak. Ya da her iki
alandan gelen duygu ve kavramlan bir potada eritebilmek. Ya da
160 SAL! TOPLANTILARI

bunlar arasmdaki gidi gelileri hangi diizeyde biraraya oturtabili


riz? Bu tarhmanm sorusuna cevap vermek i<;in tek ciimle gerekir
se arhk etikten b ag1ms1z bir sosyal bilim -ya da sosyoloji- m iim
kiin degil. Bu iki alanm bag1ms1z kalmalan, bunlarm ikisinin kendi
balarma yiiriiyecegini iddia etmek <;ok biiyiik bir iddia olur. Dola
y1s1yla ikisinin bir kanalda yiiriiyebilecegi birtak1m alanlan ve kav
ramlan bulmak gerekir gibi geliyor bana.
Son olarak bu iddiah hipotezi gerekli kilan gerek<;eleri a<;1kla
mak i<;in faydah olabilecek bir ornek, Marx'm din iizerindeki soyle
dikleri olabilir. Ya da dine fonksiyonel bir anlam yiikleyen <;eitli
arahrmalan biliriz. Amerikan sosyolojisinde, ornegin "entegras
yon" yani b iitiinleme ve entegrasyonu bozucu "exclusion" d1lama
anlammdaki teorik yakla1mlarm niye Amerika'da <;1khgm1 d iiiin
diigiimiiz zaman kar1m1za u <;1k1yor. Amerikan toplumsal yap1s1-
m ortaya <;1karan tarihsel koullar ve zaman i<;inde insanlarm kafa
larmda, bu siire<;lere bagh olarak ortaya <;1kan "habitus"lar, bilgi ve
diiiince sermayeleri, sosyologlarm da bir ekilde o yap1 i<;inde
olumalanm sagladi. Amerikan toplumunda din, kamusal alanda
fonksiyonellik arzettigi i<;in, entegrasyona katk1 saglad1 ve anlaila
bilir oldu. Entegrasyon teorilerine bagh olarak, entegre olamayan
toplumsal gii<;ler ise, sistemden ka<;ak olarak yani marjinallik, "exc
lusion" (d1lanm1hk) olarak anlailabilir oldu. Benzer ekilde, di
nin iran'daki durum ve hareketine bakhgm1z zaman, ornegin ii<;
be tane mollanm ii olarak gorebilirsiniz ya da Afganistan'a bakh
gm1z zaman ilk once em peryalizme kar1 sa vaan m iicahitlerin ii
olarak gorebilirsiniz. Sonu<; olarak biitiin bunlan goriiyorsunuz
ama, din hakkmda, dinin yeri hakkmda pek bir ey anlam1 olmu
yorsunuz. Alakas1z gibi goziikse de, ornegin spor, futbol karila
malan, futbol seyircileri iizerine bir arahrma yapmaya kalkhgm1z
zaman da <;ok benzer bir sorunla karila1yorsunuz. Yani futbol, in
sanlara sloganlanyla kendilerinden ge<;irecek, karda k1ta 22 tane
adamm top koturmalarm1 seyrettirecek hatta b irbirlerini oldiirte
cek kadar bir baglanma saghyorsa, boyle bir olguyu da aym hipo
tez <;er<;evesinde alabilirim. Burada tehlikeli de olsa din ve futbolun
yarathg1 baglanmalan aym diizlemde ele ahyorum ve adeta futbol
seyircisi olmadan, futbola baglanmay1 anlamanm imkam yok diyo
rum. Fonksiyonellik a<;1smdan bakhg1m1z zaman da, bir zamanlar
ispanya'da Franko rejiminin devam1 i<;in varhg1 art oldugu soyle
nen ii<; unsur ornek verilirdi. Fado, fiesta ve futbol, totaliter, otori
ter bir rejimin kendi meruiyetinin devamm1 saglamak i<;in olutur
mu ve kullanm1 oldugu malzemeler vs. olarak anlahhr ve ge<;ilir-
SosYAL BiLiMLER iLE ETiGiN iLiKisi NE NOKTADA? 161

di. B u a<;1klama "bilimsel" bir <;ahmaydi. Yani gozlemlenmi, test


edilmi olgulardan <;1k1yordu. Buna gore baz1 insanlar vard1 ki, fut
bolla ilgilendikleri i<;in politika ile ilgilenmiyorlard1, bu da rejimin
iine geliyordu. Bu bir anlamda dogru bir a<;1klamayd1, ama "bag
lanmay1" a<;1klam1yordu. ite bilimselligin tammrnm genileyebil
mesi i<;in insanlarrn, duygusalhg1, dinselligi, kutsalhg1 vs. gibi bii
hin bu deger yiikhi olan diinyay1 ve etigi sosyal bilimlere dogru
<;ekmek ya da sosyal bilimleri o taraflara dogru ta1mak gerekir.
A . U.- Levent'de oradan girecek ya da orada bir eyler soyleye
cek. Sosyal bilimlerde, ge<;tigimiz 70-80 sene boyunca degerden
arrnm1 b ir i yaphg1m1z iddias1 da aynca tarhmaya deger. <;:iinkii
onlarrn da, aslrnda deger se<;imleri, tercihleri i<;inde zaten biihin
kavramlarrn1 iirettikleri son y1llardaki birtak1m ak1mlarca one sii
riihiyor. Mesela bilimsel bulgularrn yahut bilimsel davramrn, ba
k1rn arkasrnda belli bir tip insan oldugunu feminist hareket vur
guluyor; Amerika'da baka b az1 etnik gruplarrn goziiyle tarihi an
lamaya <;ahanlar vurguluyor; dedikleri k1saca u: Sizin gordiigii
niiz ger<;eklik esasen belli bir oznenin -beyaz butjuva erkeginin
gozhikleriyle goziiken ger<;ektir diyorlar. Dolay1s1yla, bilimsel akti
viteyi sorgulama niyetiyle yola <;1khg1m1zda, "etigi kap1da buak
hm, ondan soma <;ahhm" hikayesinin hi<; de oyle olmad1grn1 iddia
eden birtak1m ak1mlarrn bu sualar kendilerini <;ok fazla hissettirdi
gini soyleyerek sozii Levent'e buak1yorum.
Leven t Koker- Evet ben de sozii buradan alabilirim herhalde.
Benim <;ok deger verdigim bir ingiliz diiiiniir var: John Pelemeno
dos. Bir yaz1srnda oyle bir argiiman ortaya ahyor. Diyor ki, "Bilim
insanrn kendi d1rnda alanlarla ilikisinin kurulmasrnda ortaya <;1-
kan sorunlara cevap verebilir ama insanrn kendisi hakkrndaki ve
kendi iirettigi eylerle ilgili sorunlara cevap veremez." Yani oyle
demek istiyor: Ornegin, "havada buakhg1m1z bir cismin neden ye
re diihigiinii, bilimsel metodu veya teknigi kullanarak a<;1klayabi
lirsiniz; a<;1klad1grn1z anda da bu olayla ilgili sorunlarrn1z1 da <;oz
me yolunda onemli bir ad1m atm1 olursunuz. Bir cismin havada
durmasrn1 istiyorsamz, neden diihigiinii bilirseniz o nedeni orta
dan kaldmrsa'ruz o cisim yere diimez; veya yere diiiirmek istiyor
samz da ne yapacagrn1z1 ona gore tayin edersiniz vs. Yani pratik
bir sorunu da aym zamanda <;ozmii olursunuz. Buna kar1hk, bir
cismi diiiirmek mi daha iyidir, yoksa havada buakmak m1, hangi
koullarda bir cismin havada kalmas1 gerekir, hangi koullarda bir
cismin yere diimesi gerekir, eklinde bir soru sorarsamz bu iyi ile,
ya da iyi, kohi gibi degerlerle ilgili bir soru oldugundan, dogrudan
SAL! TOPLANTILARI

dogruya insanm kendisiyle ilgili bir soru oldugundan, bilimsel ola


rak bu soruya cevap vermemiz miimkiin degildir" diyor. John Pele
menodos, ozetle bilimin etikten farkh bir alana tekabiil ettigini,
etikten farkh bir alanda i yaphgm1 etigin ise baka bir teorik me
kanizma gerektirdigini veya baka teorik aletlerimizin olmas1 ge
rektigini soyhiyor etik alanda.
imdi boyle bir aynmm yapilmas1 gerektiginin farkmda olan
insanlarm say1s1 Tiirkiye'de ne yaz1k ki c;ok fazla degil. Ozellikle
akademik camia ic;in konuuyorum. Arna tabii ki bilimle, bilimsel
likle gazeteciligin birleme egiliminde oldugu iilkemde, bunun
akademik diinyay1 da aan bir yaygmhgmm da oldugunu soyleme
den gec;emeyecegim. Yani ne kadar fazla kamuoyu arahrmas1 ya
p1p, onun bilimsel onemlerini ne kadar s1k tekrarlarsarnz gerc;egi o
kadar iyi dile getirdiginiz yolunda genel kamuoyunda da bir intiba
olutugunu belirtmem laz1m bu arada. Dolay1s1yla, Ferhat Kentel
" Bilimsel arahrmaya arahrmacmm deger yarg1lannm veya her
hangi bir diizeyde deger yarg1lannm, arahrma yiiriitiiliirken gir
mesi gerektigini soylemek, bugiin c;ok biiyiik bir iddia olur" dedi.
" Boyle bir eyi en azmdan ben so syoloji ic;in soyleyemem" dedi,
eger ben yanh anlamad1ysam. Ne yaz1k ki, Fer hat Ken tel gibi dii
iinenler pek fazla degil. Tiirkiye'de bilimle ugraanlar, ozellikle
sosyal bilimle ugraanlar ha.la bu iddiadalar, yani ha.la diyorlar ki,
"bilimsel arahrmaya deger yargtlan kar1lahrmamahd1r" Sosyal
bilimler alanmda bunun ozel bir ad1 var: Boyle bir etik ve sosyal bi
lim aynmmm ad1 pozitivizim ve bu yakla1ma bel baglayanlann
etiketi de pozitivist. 0 yiizden ben birazdan pozitivist ak1mm sos
yal bilimler.le etik ilikisini nasil gordiigiinii, bu konuda ne gibi so
runlarla kar1lahgm1, bu sorunlan c;ozmek ic;in bize ne gibi oneri
lerde bulundugunu anlatmaya c;ahacag1m. Ondan soma da poziti
vizimin hangi noktalarda hkand1gm1 ve hkand1g1 noktalarm a1l
mas1 ic;in bizim bilimsellik-etik ilikisi iizerinde diiiinmemiz ge
rektigini vurgulamaya c;ahacag1m; onun ilkelerini ve ana hatlarm1
belki bu konuma ic;inde verebilirim; zaten ikinci turdan itibaren
herhalde birlikte tarhacag1z. imdi gene Ferhat Kentel'in degindi
gi bir konuyu alay1m, o c;ok c;arp1c1 bir ornek u ' n, mekan da c;ok
uygun istanbul'day1z. Ferhat Kentel dinden bahsetti, dinsel inane;
giidiileriyle, diyelim, davranan, siyasi, ekonomik, ailevi hayatmda
ki davrarnlarm1 dinsel olduguna inand1g1 birtak1m ogelerle y iirii
ten veya yiiriitmeye c;ahan insanlarm say1smda, bunlarm biraraya
geliinde, orgiitlenmesinde bir arhm oldugu soyleniyor. Tiirki
ye'de, ozellikle istanbul'da "acaba nedcn" deniyor arkasmdan. im-
SosYAL BiLiMLER iLE ETiciN iLiKisi NE NoKTADA? 1 63

di bu "neden" sorusu hakkmda tabii ki -bu Ferhat'm aratirmalan


na giriyor, ama- ben c;ok s1k karilat1g1m ve ozellikle akademik
c;evreden insanlarm yap t1g1 baz1 degerlendirmeleri soyleyeyim si
ze, mesela neden Refah Partisi is tanbul'a giderek daha fazla hitap
etmeye balam1 gibi goriiniiyor! Bilmiyoruz, yeni kamu oyu ara
tirmalan sadece boy le bir eyin oldugunu soyliiyor. Veya cami sa
y1smdaki art1, bize boy le bir neticeyi c;1karmanuza imkan veriyor.
Neden giderek daha fazla say1da insan, hayatm1 dine dayandirarak
yiiriitmeyi tercih eder hale gelmitir. Bu akademik camiadan c;ok
s1k gelen cevap: <;iinkii istanbul goc; alam, c;ok fazla say1da goc;
olan bir yerdir. istanbul'a goc; edenler kirsal kesimden gelmektedir
ler. Kirsal kesimden kente gelen ve istanbul'un b iiyiikliigii, azame
ti kar1smda dehete diien insanlar, kendi yaad1klan gec;milerin
deki, o kirsal kesimdeki cemaat s1cakhgm1 da kaybettiklerinden
herkesin kendi bamm c;aresine bakmak zorunda kald1g1 bir durum
ic;ine diitiigiinden, birdenbire, hayat1 anlamlandirmak ic;in koyde
kinden c;ok daha fazla muhafazakar, c;ok daha taassup ic;eren b ir bi
c;imde dine sanlmaktadH. imdi bu nas1l bir ac;1klama tarz1; bu in
sanm yapt1g1 eylemi, yani bir dinsel inanc;la hareket etme eklinde
ki bir eylemi, mesela gidip Refah Partisi'ne oy verme eylemini, o
insanm d1mdaki nedenlerle ac;1klamaya c;aharak o insanm d1m
daki nedene bak1yorsunuz. Yani o davramm nedenini, o insanm
d1mdaki birtak1m faktorlerde anyorsunuz. <;unkii zorunlu olarak
goc; etmitir. Aslmda istanbul'a gelmek istemiyordur ama koyiinde
ac;hk vardH, daha iyi bir hayat i<;in, daha rahat yaamak ic;in, bir
umut peinde is tanbul'a gelmitir ve kendi d1mdaki o istanbul'un
varhg1 o kiiyi oylesine bir hale sokmutur ki, dindar oluvermitir
birdenbire, hayatm1 anlamlandirmak ic;in. <;iinkii geldigi yerde
baka bir anlam c;erc;evesi bulamam1tlf, eski anlam sistemini de
kaybetmitir. Bu t1pk1, yontem demiyeyim, izlenen yol olarak una
benziyor: Fizik gibi bir doga bilimi insanm d1mdaki bir olay1 nasil
ac;1khyorsa, sizde bir sosyal olay1, insan d1mdaki faktorlerle veya
insanm d1mdaki nedenlerle ac;1klama egilimi ic;inde hissediyorsu
nuz; en azmdan boyle bir zorunluluktan hareket ettiginizi diiiinii
yorsunuz. <;iinkii insanm kendi ic;indeki nedenleri aratirmaya kal
karsamz, bu sefcr onun ahlaki tercihlerini anlamlandirmak zorun
da kalacaksm1z. 0 ahlaki tercihler, yani din ile tammlanan, din ile
de tammlanabilen ahlaki tercihler, baka bir eyle de tammlanabi
lir. Arna bu ornekle din ile tammlanan bir ahlaki tercihi siz anlam
landirmaya, ic;erden anlamaya c;ahHsamz, bu ic;erden anlama siire
cinde mutlaka deger yargilanyla hesaplamak zorunda kal acaks1-
SAL! TOPLANTILARI

mz. (iinkii sosyal bilimci olarak siz, kendinizle o anlam diinyas1-


nm, o simgeler biihiniiniin, konuulan dilin filan d1mda degilsi
niz. Dolay1s1yla, bir b akasmm deger yargilanm anlamak, sizin
kendi deger yargilarm1zla ve o kiinin deger yargilanyla, anlamaya
<;ahhgm1z sosyal olaym aktorlerinin deger yargilanyla hesapla
mamz1 gerektirecek. Dolay1s1yla etikle bir iliki kurmaya <;ahacak
sm1z. Arna siz, iyi ve kohi temelinde yapilan bir tercihi ilgilendirdi
gi i<;in, aslmda etigin, bilimin iizerinde fazla soz soyleme yetkisinin
olmad1g1, hatta bilim d11, metafizik bir alana tekabiil eden, tarh
mamas1 gereken, bilimin iizerinde objektif argiiman yiiriitemeyece
gi bir alan oldugunu diiiiniiyorsunuz. Dolay1s1yla d1ardan objek
tif a<;iklamalar getirdiginizde, bu konuda bilimsel bir soylem geli
tirdiginizi diiiiniiyorsunuz. Obiir taraftan dindar ve bilim adam1
olanlar da var akademik camiada; Siz insanlarm inan<;lanm ekono
mik, sosyal, yani insanm kendi iradi tercihinin d1mdaki birtak1m
faktorlere indirgeyerek a<;1klad1g1m1z i<;in, onlar da size tepki du
yuyorlar; dolay1s1yla Ferhat'm soziinii ettigi eyle kar1 kar1ya ge
liyorsunuz. Din ile ilgili bir arahrma yap1yorsan dindar olman ge
rekir. (iinkii dindar olmadan din ile ilgili bir arahrma yaparsan,
yapacagm i, pozitivist bir gozhikle din olaym1, din olgusunu ara
hrma olacagmdan, mutlaka dine kar1 bir eletirellik, diimanhk
degilse bile bir eletirellik ta1yacakhr. Dolay1s1yla bugiin burada
konutugumuz konu, sosyal bilimlerle etik ilikisindeki bu poziti
vist tavrm, ozellikle Tiirkiye'deki yaygmhgmm, meselenin aslmda
ne kadar giindelik hayahm1zm i<;ine de girmi oldugunun bir gos
tergesi. Boylece pozitivizmin birinci ozelligi ortaya <;1km1 oluyor.
Bilim deger yargilarmdan armm1 objektif nesnel ger<;ekligi bulup,
ortaya <;1kanp insanlarm oniine koymaya <;ahan bir faliyetin ad1-
du. Boyle bir faliyet olan bilim, insanm tarihsel olarak iiretmi ol
dugu diger biihin diiiince bi<;imlerinden farkhdu. Auguste Com
te'un 19. yiizyil da, 1 9 . yiizyilm b amda ortaya <;1k1mdan onceki
donemlere bakarsamz, insanhk tarihinde insanlar, kendilerini ve
diinyay1 anlamak ve a<;1klamak i<;in baka diiiince bi<;imleri iiret
miler. Ne iiretmiler? Din iiretmiler, mitoloji iiretmiler, metafi
zik diiiince iiretmiler; dogrudan dogruya belli bir dine hitap et
meyen, belli bir dinden olmayan, ama fizikotesi unsurlara dayanan
diiiince bi<;imleri iiretmiler. Bilim de insanm iirettigi diiiince bi
<;imlerinden biri ama farkh, peki farkh olmas1 sadece bilimin din ve
diger metafizik diiiince bi<;imleriyle edeger veya aym stahide ol
dugunu mu gosteriyor? Hayu. Bilim, kendisinden once, tarihsel
olarak, iiretilmi olan biitiin diger diiiince bi<;imlerinin iishinde
SosYAL BiLiMLER iLE ETi/'.';iN lLiKisi NE NoKTADA? 1 65

yer ahr. Yani dinden ve metafizik d iiiincelerden, iis tiin bunu da


Auguste Comte oyle soyhiyor: Toplumlann tarihinde dinsel, me
tafizik ve bilimsel olmak iizere ii<; aama vardu. Bilimsel aama;
toplumsal tarihin evrimi sonucunda gelinen ve digerlerinden daha
i.ishin olan, yetkin olan, miikemmel olan bir ama b i<;imidir. Bunu
biz de biliyoruz. Cumhuriyet'le beraber Tiirkiye'de arhk hayatta en
hakiki miirit, Tiirkiye Cumhuriyeti insam i<;in en ger<;ek yol goste
rici bilimdir. Tabii bilim, burada Mustafa Kemal'in soyledigi ilim, o
zaman ki deyimiyle "ilim ilim bilmektir, ilim kendin b ilmektir," an
lammdaki Yunus Emre'nin veya islamcilarm veya islami kesimle
rin dilindeki, Kur'an ilmi anlammdaki ilim degil, veya ite "C:: i n'de
de olsa gidin bulun" denilen ilim degil. Oradaki, hayatta en hakiki
murit olan ilim pozitif ilim. Bilim yani. Akla dayanan, rasyonel
olan, ger<;ek gen;egi bulup ortaya <;1karmaya <;ahan ve insanlara
bu anlamda akla uygunu gosteren bilim. Dolay1s1yla pozitivizm bi
lime, bilimsel olmayan diiiince bi<;imlerinden daha iishin bir yer
veriyor. Bu Auguste Comte 'da da boyle, Mustafa Kemal'in sozii ile
simgelemek istedigim. Tiirkiye'ye Jon Tiirkler'le, Ahmet R1za ile
girmi olan pozitivizm akimmda ve algilay1 bi<;iminde bilimin bi
lim olmayana iistiinhigu de pozitivizmin ikinci ilkesi. U<;iincii ilke
bilimin, bu ekilde pozitivizt anlamda anlailan bilimin iishinhigii
nii pekitirmek i<;in bilimsel olmayan diger diiiince bi<;imlerin.den
ayut edilmesi meselesi yani bilimsel bir argiimam, b ilimsel olma
yan bir argiimandan nasil ayuacaksm1z bu mesele giindeme geli
yor. Burada da pozitivizmin bize sundugu iki ana ilke var. Ben bir
anlamda pozitivizmi zaten bu iki ak1mm bir hir sentezi gibi gorii
yorum. Birisi ampirizm digeri rasyonalizm. Yani deneysel olarak
ispatlanmas1 veya yanhlanmas1 m iimkiin olmayan her laf bilim
d11du. Bu pozitivizmin ampirizmi, ampirizm i<;eren ayagi. Digeri
rasyonalizm dedigimiz ey, akla uygun olmayan her argiiman, ev
rensel aklm kurallarma uygun olmayan her argiiman gene bilim
d11du. Pozitivizm bir ekilde ampirizmle rasyonalizmi sentezle
meye <;ah1yor. Tabii bunlar <;ok kolayhkla biraraya gelebilen eyler
degil. Ozellikle felsefe ve diiiince tarihine genel olarak bakhg1m1z
da, ampirizm ile rasyonalizm, birbirleriyle kavga etmi olan iki
ak1m aslmda, pozitivizmin geliinden onceki 16.-17. -18. yiizyil Bah
diiiincesinin evriminde bunu goriiyoruz ozellikle, ama benim bu
rada asil soylemek istedigim, ampirizm, rasyonalizm nasil hirleir,
onun tarhmasma girmekten <;ok, bilimsel olanm tammlanmasmda
ve bilimsel olin ayan diiiince bi<;imlerinden ayut edilmesinde buna
aguhk verilmesi, yani deneyle, gozlemle veya aklm ilkeleriyle dog-
1 66 SAU ToPL ANTILARI

rulanmas1 veya yanhlanmas1 m iimkiin olmayan her.hangi bir


onermenin bilimsel onerme olmad1gmm ileri siiriilerek d1lanmasi.
Bu d1lama, aym zamanda demin soziinii ettigim iistiinliik bak1-
mmdan da aagilanma oluyor tabii ki. Yani siz bir eye bilimsel de
gil dediginiz zaman, pozitivizmin bu kahplan i<;inde aym zamanda
onun kotii bir ey oldugunu da soylemi oluyorsunuz. Peki bilim
sel diiiince statik bir ey mi, yani bir kere bilimsel di.ii.inceyi kav
rad1gm1z zaman bir din kitabm1 okumu gibi arhk hakikati edin
mi mi olursunuz? Hakikat sizin mahmz haline gelir, ondan sonra
o size hakikaten en hakiki m iirit olur. Yani bilimin bir kitab1 var
dir, hpk1 dinlerin oldugu gibi, siz bilimin kitabm1 okursunuz, ogre
nirsiniz bilimin ne oldugunu ve hayatm1z1 bilime gore diizenlersi
niz. Bu i biter, boy le bir ey midir? Boyle statik bir kahp m1dir bi
lim? Degil. Bilimin, bu anlamda pozitivist b ilimin, birtak1m metato
lojik prensipleri, iist ilkelerdalan vard1r ama bilim aslmda oyle bir
iddia i<;ermektedir: Si.irekli bir evrimleme ve ilerlemedir bilim. Bu
bilimsel pratigin yiiriitiilmesinde <;ok onemli bir ilkedir. Bilim nasil
ilerler? Bilim, tuglalarm iist iiste konulmas1yla oluan bir duvar gi
b idir. Yani sizden once birileri tuglalar koymulardir, siz onlarm
temeli iizerine baka arahrmalar yaparsm1z, yeni ger<;ekleri ortaya
koyarsm1z bu giderek geliir geliir ve sonunda oyle bir noktaya
varacakhr ki -inan<; odur-, giiniin birinde bilim bi.itiin ger<;egi a9k,
net, se<;ik ve hi<; tarhmaya yer bi rakmayacak ekilde ortaya koya
cakhr. Bu tip birikimci bilimsel e vrim, ilerleme anlay11 Tiirkiye'de
de <;ok yaygm olan bir anlay1hr. Bu ekilde tammlanan iishinli.igii
kabul edilen, kabul ettirilmek istenen ve ilerlemeci bir formiilas
yonla sunulan bilim, aym zamanda bu pozitivist espri i<;inde <;ogu
zaman a<;1k<;a soylenmese bile, en azmdan Auguste Comte'tan bu
yana pek vurgulanmasa bile, toplumsal ilkenin de temel ilkesi hali
ne gelmek durumundad1r. Yani toplumdaki kurumlan da bilimin
soziini.i ettigim ilkeleri 11gmda yeniden gozden ge<;irip diizeltme
ye tabii tutmamz gerek. Onlan reforme etmeniz gerekir. Bu da po
zitivizmin kendi i<;inden <;1k1p geldigi aydmlanma felsefesinden al
m1 oldugu bir miras olarak d iiiiniilebilir. Toplumsal kurumlan
bilimsel esaslara gore diizenlemeniz laz1m. 0 . zaman ne yapm1
olursunuz? Toplumda sorunlarm objektif, ger<;ege uygun ve en
ak1lc1 bir bi<;imde c;oziilmesi ic;in de zemin haz1rlam1 olursunuz.
Aksi takdirde bir tarafta insan yaanhsm1 din diizenliyorsa, obi.ir
tarafta birtak1m baka ahlak, metafizik kurallan diizenliyorsa, dev
let ona gore yapilanm1sa, o zaman toplumsal sorunlarm <;ozii
miinde bilimsel yontemleri izlememiz olanaks1zla1r. Dolay1s1yla
SosYAL BiLiMLER iLE ETiGiN lLiKisi NE NoKTAoA? 1 67

akla aykm olan, b ilime aykm olan, bilimin ilkelerine aykm olan
kurumlan tasviye etmemiz, yerlerine bilimsellige uygun, bilimin il
kelerine uygun yeni kurumlar koymam1z gerekir. Bu aydmlanma
diiiincesinin aleyhtarhgmda da, kralhk aleyhtarhgmda da kendisi
ni ortaya koymu olan ilkedir.
A . U.- Modernizasyon denilebilir.
L.K.- Modernizasyon da denilebilir. Toplumu rasyonel ilkelere
dayanan bir ekilde yeniden ina etmek gibi bir gorevi vard1r. Bu
tip pozitivist bilim anlayimdan hareket edenler ac;1smdan bilimin
boyle bir ilevi vardu. Bu, hem bizim tarihimizde hem Bah toplum
larmm tarihlerinde c;ok yaygm olan bir anlay1hr. Buray1 toparla
maya c;ahay1m. imdi boyle bir bilim anlay11 toplumsal ilikileri
ve kurumlan da diizenlemeye kalkt1g1 zaman ve boyle bir bilim
anlay11 temelinde siz toplumu diizenlemeye kalkhg1m1z zaman
ortaya oyle bir manzara c;1k1yor benim kanimca. Tlirkiye'nin de
ic;inde yer ald1g1 Avrupa tarihine bakt1g1mda ortaya c;1kan boy le bir
goriiniim oldugunu zannediyorum. Biraz ekonomik gelimenin te
rimleriyle soyleyecek olursak, bir tarafta kapitalist gelimeye erken
bir donemde girmi olan toplumlar var, diger tarafta kapitalist sii
rece kapitalizmin gelimesinin belli bir noktasmdan sonra entegre
olmak durumunda kalm1 olan, yani bir ekilde kapitalizme maruz
kalm1 olan toplumlar var. imdi bu birinci grupta olabilecek top
lumlar arasmda mesela ingiltere'yi saymak c;ok onemli. ingiltere'de
ampirizm ve rasyonalizm bir ekilde siyasi ideolojilerle yogrularak
siyasi ideolojiler ic;inde bir yer edinerek, tarihin diger toplumlara
gore eski denebilecek, 16.yiizyil'dan itibaren ki donemlerinde boy le
kendi kendine bir gelime gosteriyor. Dolay1s1yla orada ekonomi
nin, biirokrasinin, toplumsal ilikilerin, bir ekilde geleneklerin ras
yonalizasyonuy la sonuc;lanmas1 daha kendiliginden oluyormu gi
bi goriini.iyor. Buna kaq1hk toplumsal gelime siirecinde kapitaliz
me gee; entegre olmak durumunda kalm1, kapitalizme maruz kal
m1 olan toplumlarda tepeden toplumu aydmlatma misyonunu
iistlenmi otoriter liderliklerin ve otoriter liderlikler etrafmda bi
c;imlenen, orgi.itlenen biirokrasilerin ortaya c;1ktigm1 goriiyoruz. Al
manya'da, Rusya'da ortaya c;1km1 olan, aydmlanm1 despotizm
adm1 verdigimiz kurumlamalarm, yapilamalarm ortaya c;1k11
boy le. Tlirkiye de bunun ic;inde, yani Osmanlmm 2. Mahmud'dan
bu yanaki Cumhuriyet de dahil, reform siireci, aslmda bu aydm
lanm1 despotizme benzeyen bir yapilamanm ve bir biirokratizas
yonun geregi bir gosterge goriiniimiinde. imdi burada ne oluyor?
Almanya gibi, Tiirkiye gibi, Rusya gibi toplumlarda, -Rusya biraz
I b8 SAL! TOPLANTILARI

daha farkh diiuniilebilir- ama A lmanya ile Tiirkiye ac;1smdan ben


c;ok buyiik bir benzerlik goriiyorum burada. Pozitivizm biirokrasi
nin ideolojisi haline geliyor, devlet biirokrasisinin ideolojisi haline
geliyor, merkezin ideolojisi haline geliyor. Dev let btirokrasisinin ve
merkezin ideolojisi haline gelen bu ak1m kendisini bilim olarak, ya
ni tek hakikat olarak ve iistiin hakikat olarak ortaya koydugu ic;in,
aym zamanda bu merkezin ve biirokrasinin kontrol ettigi devletin
de temel ilkelerini belirliyor. Dolay1s1yla da bilim olmaktan c;1k1yor.
Yani kendi iddia ettigi anlamda gerc;ekligi, objektif realiteyi gozle
rimizin oniine sermekle yiikiimlu bir yiice misyon ve onun faliyeti
olmaktan c;1k1yor bir emir ve komuta ilikisinin, yani toplumdaki
insanlara emir veren ve onlardan itaat etmelerini isteyen bir ku
rumlamanm da merulatmc1 ilevini tistlenmi oluyor aym za
manda. Dolay1s1yla pozitivist espri ic;inde tammlanan bilim, tekno
loji ile eanlamh hale gelerek bir burokratik yonetim modelinin
merulatmc1 prensibi haline geliyor. imdi pozitivizmin t1kamk
hklanm, sosyal bilimler ve etik ilikisinde pozitivist yakla1mm
ic;erdigi t1kamkhklan ve c;elikileri c;ozumledigimiz andan itibaren,
biz dogrudan dogruya kendimizi zaten siyasetin ic;inde buluyoruz.
Siyasal olgunun veya siyasal fenomenin veya politik toplum dedi
gimiz toplumsal birliktelik bic;iminin ana ilkelerinin nercden c;1ka
bilecegi sorusuyla kar1 kar1ya geliyoruz. Benim ilgilendigim alan
daha ziyade siyaset teorisi oldugu ic;in, oyle bir manzara var kar1-
m1zda bunu soyleyip bitirmek istiyorum. Siyaset yapmak, yani
devlet yonetimiyle ilgili bir ey yapmak dogrudan dogruya unu
yapmak demek: Ya mevcut bir durumu korumak demek ya da
mevcut bir durumu degitirmek demek. Siyaset yaparken, ya da
devleti yonetirken, amac1m1z ister mevcut durumu korumak olsun,
ister degitirmek olsun, hareket e ttiginiz prensip kafamzda olan bir
"iyi" tamm1du. Mevcut durumu korumak istiyorsunuzdur, c;iinku
mevcut durum size gore "iyi"dir ya da durumu degitirmek istiyor
sunuzdur. <;:iinku mevcut durum kotiidiir size gore. Peki mevcut
durumun kotii oldugunu nasil soyleyebiliyorsunuz. <;:iinku kafa
mzdaki iyiye o mevcut durum uymuyor. Dolay1s1yla onu kendi ka
famzdaki iyiye dogru degitirmek istiyorsunuz. Peki pozitivist bir
bilim adam1 bunu yapabilir mi? Ya da bu anlamda bilimin yiice
diiiincesiyle donanm1 olan bir aydm bunu kendisine bir misyon
edinebilir mi? Aydmlanm1 despotizmin yapt1g1 budur aslmda ya
da btirokratik pozitivizmin yapt1g1 budur: Toplum anlamaz, top
lum iyi ve kotiiyii birbirinden ayut edemez, onun ic;in, mesela, ona
oy hakk1 vermemek gerekir. Ona soz hakk1 vermemek gerekir.
SosYAL BiLiMLER iLE ETiC';iN kiKisi NE NoKTADA? 1 69

Boyle bir antidernokratik diiiincenin de ternel rnerulahnc1 k1hfi


olrnaktadu, bu pozitivist espri! Dolay1s1yla burada biz bunun ele
tirisinden b alarsak irndi, saatler surer ve ...
A .U.- A rn a rnuhternelen irndi sorular da gelecek, saatler siir
rneyen bir eletirisine de girrnek zorunda kalacag1z.
L.K.- Daha dernokratik bir toplurnsal orgiitlenrnenin etik ilke
lerini pozitivist olrnayan bir diiiince bi<;irni i<;inde nasil tamrnlaya
biliriz, diye bir soruyla bitireyirn, yani bundan soma soyleyecekle
rirn belki onunla ilgiliydi arna. Tarnarn.
A. U.- Arna onu ikinci turda da yapabiliriz. Sorularda da yapa
nz. isterseniz <;ok k 1sa bir ikinci tur ihtiyacuuz varsa, dernin soyle
diklerinize ekleyecek ozellikle, tabii sen daha yeni bitirdigin i<;in.
L.K.- Yok.
A. U.- Ferhat'm varsa?
F.K.- Ben de Levent'in dediklerinden <;1karak, boylece devarnh
hk saglayarak baglarnaya <;ahay1rn. Levent'in buakhg1 yer benirn
<;ok iirne gelen ve <;ok hourna giden bir nokta. Ternel soru da ora
larda bir yerde diigiirnleniyor. Sosyal bilirnler a9smdan pozitivist
rnanhgm -Levent'in kelirneleriyle konuuyorurn- hakirn oldugu
bir diizen i<;inde, aym rnanhktan ge<;erek, o diizenin sorgulanrnas1-
na irnkan yoktur. Her diizende bir egernenlik ilikisi vardu ve her
hirhi egernenlik ilikisinin sorgulanabilrnesi i<;in sosyal b ilirncilere
ciddi bir bi<;irnde ihtiya<; vardu. Bunu batan bir kabul noktas1 ola
rak koyuyorurn. Yani "Halk<;1" tabirler kullanrnak riskini goze ala
rak, birtak1rn insanlar ac1 <;ekiyorsa, eziliyorsa ben de insan olarak
b iihin bu ac1 gibi birtak1rn degerleri ta1yorsarn, bunu sorgularnak
zorunday1rn. Sosyal bilirnci olarak, fakat daha da once insan ola
rak, kendi <;ektigirn acilardan <;1karak birtak1rn konulara dahyorurn.
Dolay1s1yla bu halirnle degerlerirni kenara itrni degilirn, tersine
degerlerle itigal ediyorurn. Bu b irinci nokta. 1kinci nokta, bir dii
zen varsa, bir egernenlik ilikisi de vardu. Biihin diizenler aym za
rnanda kendilerini yeniden iiretrnek iizere birtak1rn ideolojiler iire
tirler. Levent'in getirmi oldugu pozitivizrn tamrn1 da benirn <;er<;e
vernin i<;ine giriyor. Sosyal b ilirncinin eger bir ilevi, bir <;ahrna
alam varsa, her hahi karda ge<;rnesi gereken sorgularna aarnalarm
dan bir tanesi de pozitivizrnin kendisidir, ya da "objektif bilirn" dir.
Devarn ederek, akhrna Tiirkiye geliyor, Tiirkiye'de dernokrasinin
ileyii geliyor, darbeler geliyor, Kiirt sorunu geliyor, c;:ingene so
runu geliyor, Errneni sorunu geliyor, Miishirnanhk sorunu geliyor,
inan<; sorunu geliyor vs. Yani insanlarm bir arada yaarnas1 veya
SAL! TOPLANTILARI

nasil yaanabilecegine ilikin sorulan buralardan gec;meden c;oz


mek mi.imki.in degil gibi geliyor.
A . U.- isterseniz salona ac;ilahm. Ondan sonra da mesela bende
daha sonra kendi sorumu sormu olay1m. Daha sonras1 ic;in rande
vu alayim yani bir demokrasiyi mi.imkiin kilabilmek ic;in bu yeni
birlikteligi, etik ile sosyal bilimi nasil di.ii.inmek laz1m sorusuna
yeni bir formi.il aray11 ne yonde gitmeli sorusunu bir si.ire sonras1
ic;in sormu olaylffi.
L. K.- Tamam.
A. U.- Tamam.
jzLEYjO- Ben iki konumac1ya da suayla bir ey sormak isti
yorum. ilk once Levent'e soracag1m. $imdi modernizm eittir pozi
tivizm gibi bir ey geldiginiz noktada.
jzLEYjO- Aslmda modernizmin ic;inde var olan bir irrasyonel
tarah pek fazla ele almadm1z. Benim sormak istedigim u poziti
vizmde oldugu gibi elimizdeki gozlem aletleriyle yapilan arasmda
bir nedensellik ilikisi kurmamak yapmm kendi ic;indeki kurumla
rm, maddi pratiklerle birlikte bir alet gibi algilanmasm1 getirebilir.
Yani aslmda ite hep tarhmalarda varolan bic;im ve ilevin si.irekli
yer degitirebilecegi gibi bir sonuc; bizi tarafs1zhga yoneltiyor. ite
otomobil keyif ic;in kullamlan bir alettir ama ula1m aletidir. Arna
eye gore degiir di.igi.ine mi, cenazeye mi, ite hafta sonu gezintiye
mi? Cami ite din ic;in gerekli bir arac;hr. Arna caminin kendi bama
bir mimari formu vardu. Bic;im d egitirmek, si.irekli bulundugu
muz yere gore yer degitirir. Bu d a demek ki aletin bir ti.ir ey yara
tarak temsil ettigiyle kendisi arasmda kurdugu ilikinin bilim ada
m1 pozisyonuna gore ya da incelemecinin pozisyonuna gore si.irek
li bir degikenligi var biz bu aleti hesaba katmazsak.
A. U.- Alet dediginiz bilimsellik degil mi?
lZLEYjCJ- istatistikler olsun eyler olsun imdi boyle bir aletle
biz ugramadan konusuyla ugramaya balad1g1m1z anda si.irekli
kar1m1zda benzerlikler buluyoruz. Bu benzerlikler kar1smda da
ite sonunda ite bu degiebilir boy le olabilir, bic;imle ilev yer de
gitirebilir, ki zaten kendi sorgulanan sosyal bilimler bununla ba
hyor. Boyle bir durumda kar1 kar1ya kahyoruz, oysa ki bu aletin
kendisinin konmas1 ve bu aletin gozlemlenmeye balamas1 bize
nesnesiyle ilgili degiik durumlardan c;ok elimizdeki aletin bir kere
goz oni.ine c;1kmasm1 ve tarhilmasm1 getiriyor. $imdi ben aslmda
obi.ir konuma ile de baglanhsm1 kurmak istiyorum; obi.ir tarafa da
bu sormak istedigim sorunun cevabm1 almadan devam etmek ar
zusunday1m.
SosYAL BiLiMLER iLE ETiGiN i LiKisi NE NoKTADA? 1 71

A. U.- Obiir taraf dediginiz hangisi?


L.K.- Ferhat.
jzLEYjCj- 0 zamanda Ferhat Kentel'in boliimiine ge<;iyorum.
Mesela kiiltiir bakarnna sorsarnz. "Miizeler, sergiler, tiyatrolar, si
nemalar sizi <;ok ilgilendiriyor. Peki mesela sanayinin iiriin tasan
m1 konusu sizi ilgilendiriyor mu?" deseniz, "Valla ben bakasmm
iine burnumu sokmam, o sanayi bakanmm ii, diyebilir ya da
"Konut tasanm1 sizi ilgilendiriyor mu?" ya da "Kentsel tasanm" fa
lan deseniz. "O, efendim baymduhk bakanmm iidir benim iim
degil" diyebilir. Yani kiiltiir konusu da din girdi olarak kabul edi
lirse bir ey olarak alam smulandmlm1hr. Yani kuramsal davra
rnlar ornegin ilk b ata a<;arken konumay1, verdiniz ben aslmda
onla <;ok ilikili goriiyorum. Yap1 Kredi'den ornek verirsek: Kaz1m
Takent zamanmda halk oyunlannm derlenmesi gibiydi. Yani ban
kanm asli ilemlerinden degil de, k1y1smda kalan ama onem veri
len milli kiiltiir olarak kabul ediliyordu, oyle bir politikayd1 ama
bankanm ash ilevlerinden degildi. Banka ne zaman ki hizmet iire
timinde farkhhk getirerek kurumsal davrarn olarak bunu ortaya
koymaya balad1, bu sefer kiiltiir asli alanma girmeye baladI. Ku
rumun Olivetti hikayesi bu a<;1dan ilgin<;tir. Renzozoldi diye, halkla
ilikileri diizenleyen bir adam vard1, ona "sizin bu kuramsal kiiltiir
diye sathgm1z ey size ka<; para kazandmyor sonunda?" diyorlar.
0 da gazeteciye oyle cevap veriyor: Yok, diyor, bunun parayla fa
lan ilgisi yok; biz, diyor, yalrnzca ekonomik faliyette bulunmuyo
ruz. Faliyette bulunurken toplumlann kiiltiir hayatm1 degitiriyo
ruz. Bu hpk1 Moliere'in Kibarlzk Biidalasz ite; nasil konutugunu bil
meyen ona soylenince bilen insanm davrarnl gibi, "zaten biitiin
irketler yalrnz ekonomik faliyette bulunmaz, aym zamanda kiiltii
rel bir etkide bulunurlar" diyor. imdi oradan da una gelmek isti
yorum. Kiiltiir aslmda total bir politikanm bir girdisiydi. imdi ku
rumsal davramlarm tiiketim dedigimiz medyatik zanaat tarafm
dan ya da medyatik iireticiler tarafmdan eklenmeye balad1gm1 ya
ni iiretimiyle tiiketimin yer degitirmeye balad1gm1 goriiyoruz ki,
bu aslmda yani o total siyasetlerin sona ermesini, siyasetin baka
eylere eklemlenir oldugunu gormemize yol a<;1yor. Dolay1s1yla
boyle bir doniiiimden soz edilebilir mi? Boyle bir ey, yani ku
rumsal davrarnlarda ortaya <;1kan, dinin siyasete olan ilikisinde,
mesela laiklik dini aslmda kabul eden ama eklemleyen bir eydi.
Oysa ki laiklik sonrasmda din siyaseti kendine artikiile etmeye ba
hyor ve pozisyonlan degiiyor gibi geliyor bana.
A . U.- Ne diyorsunuz?
SALi TOPLANTILARI

L.K.- imdi ben sizin sordugunuz sorudan "aslmda burada bir


rolavitizm imas1 m1 var acaba?" diye anlad1m bir. Bir de "imdi bu
pozitivizmi eletirdigimizde, yani sosyal bilimlerin elindeki goz
lem aleti -ite istatistik vs. dedigimiz- onu bir tarafa buakip amac;
lara yoneldigimiz, eletirimizi bilimin nesnesi iizerine yogunlahr
d1g1m1zda ortaya oyle bir tablo mu c;1kiyor?" Yani sormak istedigi
niz bu mu diye diiiiniiyorum. Rolativizme vanyoruz bu eletiri
nin sonucunda, dolay1s1yla alet aymdu. Yani alet iizerinde konu
muyoruz, ite istatistik istatistiktir. Arna her h.rlii ilev ic;in, her
hirlii amac; ic;in kullamlabilir, bunu mu soylemek istiyorsunuz?
jzLEYjCj- Bir ekil dondurma sonucunda bir sonuca ula1yo
ruz; onun degiebilir bir ey oldugunu bilim siirekli iliyor ve sos
yal bilimler de izliyor belki ama, bu izlemenin aslmda bir aletin bir
tiir fonksiyonu oldugunu diiiini.iyorum. Yani sosyal bilimin, ken
di ic;indeki gerc;ekligin fonksiyonunu kavramak yerine kendi fonk
siyonunu one c;1karmak ya da onunla birlikte ele almak zorunda gi
bi geliyor b ana.
L.K.- Bir ornek vereyim: Mesela diyelim k i ben tarihc;iyim ben
den baka da birc;ok tarihc;i olabilir. Diyelim ki benim arahrma ko
num T.C. 'nin tek parti donemi ve o tek parti doneminin ideolojisi,
yani Kemalizm. imdi ben bir tarihc;i olarak Kemalizmi nasil arah
racag1m? Kemalizmin kendisini ifade ettigi belgeleri nasil bulaca
g1m, onlar okuyacag1m. Yani gozlemleme dedigimiz ey tarihsel
olarak boyle yap1hyor. imdi ben bunu gozlemleyip bir sonuc; orta
ya c;1karacag1m. Bir degerlendirmede bulunacag1m, bir b akas1 da
aym belgelerden hareketle bir baka degerlendirmede bulunacak.
imdi hangimizinki dogru ya da hangimizinki bilimsel? ikisi de iz
ledigi yontem ve kulland1g1 alet o larak belli bir bilimsellik c;erc;eve
sinde oturtulabilir ama c;1kanlan sonuc;lar farkhysa burada havada
buakhg1m1z bir cisim diiiiyor gibi bir sonuc; c;1karam1yoruz. Ne
den diiiiyor? Burda eyi tarhm1yoruz arhk her ey topraktan ge
lir dolay1s1yla her ey aslma riicu eder, o yiizden diiiiyor dedigi
miz zaman biraz komik bir ey oluyor hie; kimse bunun dogru ac;1k
lama tarz1 olup olmad1g1 konusunda herhangi bir tarhmay1 gerek
li bile gormiiyor. Neden diitiigiinii yer c;ekimi yasas1yla anlatma
ya c;ah1yoruz. Buna kar1hk Kemalizmin diyelim Tiirkiye'yi de
mokratikletirici bir ideoloji olup olmad1g1 sorusuna mesela bir ta
rihc;i evet tabii ki oyledir diyebilir. Bir baka tarihc;i ise hic;bir ekil
de demokratikleme ile bir alakas1 yoktur diyebilir. 0 zaman bu iki
ac;1klama bic;iminin ikisi de mi gec;erli, yani boyle bir sorun mu var
bilim ac;1smdan, diyoruz. Bilimi eletiri ac;1smdan.
SosYAL BiL iMLER iLE ETiGiN iLiKisi NE NoKTADA? 1 73

jzLEYjCj- Sizin soylediginizle nesneyle ilgili problemi ahk.


L.K.- Ahk, yani imdi. . .
jzLEYjCj- Gozlem aleti ile birlikte olumu bir eyi yani daha
<;ok bir maddi pratik gibi ele alabilir miyiz acaba? di ye soruyorum.
Yani pozitivizmi sadece bir diiiince olarak ele ahrsak o zaman bu
soruya cevap veremeyiz. Arna pozitivizmi bir alet gibi ya da maddi
bir pratik olarak ele ahrsak, yani bir diiiince ya da bir yakla1m bi
<;iminden <;ok modernizm her zaman benim gordiigiim kadanyla
mesela mimarhkta falan bir yakla1m bi<;imi gibi ele ahmyor ki bu
<;ok yanh oysa bir maddi pratik. Yani uzatm1 gibi oluyor ama . . .
L. K.- Yok. Estagfurullah.
jzLEYjCj- Mesela "anlahmsal bilgi" dedigimiz bilgiden rasyo
nel bilgiye ge<;ite bir kavak noktas1 var. 0 kavak noktasmda bi
zim deskriptif pratiklerimiz mekan i<;inde aynhp, belli bir hiyerari
i<;inde yeniden mekandan etkilenmemeye bahyorlar; yani ne olu
yor? Mesela resim olmaktan <;1k1yor bir tip soylem i<;in ara<; haline
geliyor ya da efendim ewa tasarlamak i<;in bulular yapmak i<;in
bir yarahc1, kreatif <;abanm konusu haline geliyor. 0 zaman bu eli
mizdeki betimleyici aracm mekan iizerinde, toplum iizerinde bir
sorumluluk iistlendigi haline bilim diyoruz, iistlenmedigi haline de
sanat diyoruz. Yani mecazi olarak eyin yerine ge<;mesine sanat di
yoruz, bir iist dil olarak, metadiskur olarak iizerine konulmasma
da bilim diyoruz. Boyle bir kavak noktas1 var. <;:ok kaba anlahm
belki ama bilim tarihinde soyagacma bakhg1 m1zda, bilginin tari
hinde bir kavak noktas1 var. 0 kavak noktasmda anlahmsal bilgi
den bilimsel ve sanatsal bilgiye giden modernizmin hem bilimsel
hem sanatsal bir bilgi hirii olarak diiiiniin, sadece pozitivizm ola
rak degil. iki kutuplu bir bilgi sistemi olarak goriiyorum. Bunda da
elimdeki temsil aletinin <;ok basit<;e zaman zaman metadiskursif bir
ozellik ta1mas1 zaman zaman da yerine ge<;mesiyle bir mecazi ili
kiyle toplum adma bir sanat formu haline ge<;mesi gibi bir ikililik
ta1d1gm1 diiiiniiyorum. 0 bilgilen memizde bir ge<;i degil aslmda
iizerinde maddi pratigin iizerinde durulmas1 gereken bir siireklilik
ta1yan ama farkh bilme bi<;i mlerini ortaya koyan yani benzerlikle
rin kondugu noktada belki benzemezliklerine dikkatimizi <;ektigi
miz bir ey var. Acaba <;ok basit<;e "Pozitivizm bir zihniyet midir,
yoksa bir kurumlam1 pratik midir?" gibi bir soru.
A . U.- Arna ikisi bag1ms1z degil ki, etin kemige biiriinmesi, yani
pozitivizm dedigimiz, ikisi birarada.
jzLEYjcj- Evet.
A . U.- ikisi birarada, bir yandan bir bak1 ve o bak1m ete kemi-
SALi TOPLANTILARI

gc biiriinerek tekrar tekrar bu bak11 iiretmesi, bak1m daha sonraki


aamalara yon vermesi.
L.K.- imdi. . .
A. U.- iki ey gibi geliyor. Yani oyle bir . . .
jzLEYjCj- Yani oyle bir ey d e var tabii ki.
A . U.- Yani oyle bir aynm yapmamak laz1m.
jzLEYjCj- Tabii ki, ama sadece zihniyet olarak algilanmasm1
da yetersiz buluyorum.
L.K.- imdi pozitivizmin aslmda boy le bir genel zihniyet olma
ozelligi var bana sorarsamz.
jzLEYjCj- Bunu kabul ediyorum.
L.K.- Yani pozitivizmin bah bama bir diinyaya bak1 bi\imi,
hatta bir mantalite haline geldigi durumlar da var; aynca poziti
vizm derken neden hareket edecegiz; yani kendisine pozitivist di
yen veya kendisine pozitivist etiketi yak1t1rm1 olmasmdan rahat
s1zhk duyduklanm veya oyle olmad1klarm1 herhangi bir ekilde
bey an etmemi olan insanlann bundan ne anlad1klarma ve ne yap
t1klarma bakacag1z? Arna mesela 20. yiizyil pozitivizminin belki
kuruculan demek laz1m olan Viyana Okulu'nun mensuplan ara
smda, sanatm, diyelim, iirsel ifadelerin veya edebi ifadelerin ora
da, yani sanat eserlerinde yerald1gm1 soyleyebilecegimiz onermele
rin bilimsel alana giren onermeler olmad1g1 yolunda bir kabul var.
'
Dolay1s1yla pozitivizmin boy le sizin sundugunuz anlamda bir tek-
nik pratik ve bir alet ad1 olmas1 gibi bir ey sbz konusu degil aslm
da. C::iinkli pozitivistler boy le bir aynm yap1yorlar.
A. U.- istersen Ferhat da diiiindiiklerini soylesin.
FK.- Dogrudan cevap gibi degil de konuulanlann \agnhr
d1klarma dayanarak devam edersem, genel olarak bilimin nasil ge
litigine, nasil bilim adm1 verdigimiz kocaman bir alan olduguna
bakt1g1m zaman gelime ilgin\ ozellikler sunuyor. Ornegin Koper
nik, Pascal gibi bilimadamlarmm ugra1 alanlannm, insanm alabil
digine d1mdan bir yerlerden balayan bir sure\ balatt1gm1 ve ge
linen son noktalarda insanm alabildigine i\inde donmeye balayan
bir siirece gelindigini goriiyoruz. Yani bilimin olumasmda en d1
tan en i\e dogru ilerleyen bir \izgi var. Toplumlar, insanlar, din ve
ya modernite i\inde \alkalanmalar gibi bugiin gelinen noktada, ya
ni demi n rolavitizm olarak adm1 koydugumuz bir yerde diigiim
lenmeye bahyor. 0 zaman da yeniden ortaya \lkanlmas1 gereken,
tart1ilmas1 gereken kavramlar da bizatihi sosyolojinin ya da sosyal
bilimlerin ara\lan iizerine diiiinmeyi gerektiriyor. Yani nasil, ne
relerden ge\erek sosyoloji di ye bir disiplinin ortaya \lkt1gma bakt1-
SosYAL BiL iMLER iLE ETiGiN 1LiKisi NE NoKTADA? 1 75

g1m1z zaman kabaca oyle bir soru goriiniiyor: Hareket nerede?


Diizen nerede? Yani bir yandan siirekliligi saglayan, insanlarm
kendi aralarmdaki ilikileri diizenleyen, birarada olmalanrn sagla
yan bir diizen var, diger yandan da bir gelime var. Biitiin sistem,
evrim vs. teorilerinin temel kalk1 noktalan da buralarda yahyor.
Arna imdiye kadar gelitirilmi yakla1mlar daha makro veya me
ta anlahlar olarak ortaya c;1karken, bugiin insan tekine, mikroya ge
c;i var. Postmodernist ya da postmodernite tarhmalarmm ortaya
c;1kmas1 bile zaten bunu gosteriyor. Aray1 giderek alabildigine bi
reyler diizeyinde, kiic;iik birey guruplan arasmda dolamaya bah
yor. Ostelik bu bireyler bugiin bir apka tak1yor yarm baka apka
tak1yor, bugiinkii kimligimiz hem u ozelligi hem bu ozelligi ta1-
yor. Bugiin arhk insan teki diizeyinde ele almmas1 gereken bir tiir
"inanmalar zincirinden" bahsetmek miimkiin. "!nanc1m" dedigim
olaym ic;inde aslmda c;ok fazla eleman var: Ornegin biraz dinsellik,
biraz sanat, biraz bilimsellik gibi. Tiirkiye'de kimliklere bakhg1m1z
zaman laik kimlige, ya da ic;inde ideoloji olan "laikc;i" kimlige bakh
g1m1z zaman c;ok c;eitli pratigi gormemiz miimkiin. Daha dindar
lara dogru gec;tigimiz zaman b aka kimlikler kombinasyonunu
gormemiz miimkiin. Bunun otesinde bu kimlikler ve inanmalar sii
rekli hareket halinde. Yani ben bir kimlik ta1yorum; bu kimligimin
bir parc;as1 aslmda bakasmm, o tekinin kimliginin ic;inde de var.
Dolay1s1yla boyle bir hareketi yakalayacak ve bunu anlayacak bir
tak1m kavramlara ihtiyac1m1z var.
Din sosyolojisi iizerine c;ahan bir sosyolog, Patrick Michel'e
gore, bugiin arhk siipermarkette gibi hareket ediyoruz. Yani siiper
markete giriyorsunuz ve adeta kasadan c;1kmcaya kadar kimliginizi
oluturacaksm1z. Raflardan biraz uk, biraz milliyet, biraz dinsellik
vs. toplayarak sepetinizi dolduruyor c;1k1yorsunuz. Olumu olan
bu kimlik de aslmda hareket halinde bir kimlik. \:iinkii bunun bir
k1smm1 tiiketiyoruz bir k1smm1 bir yerde sahyoruz, bir baka k1s
mm1 baka yerde sahyoruz. Kesinlikle postmodernite ac;1klamalan
na girmek istemiyorum. Gelinen noktada dinsellik ve laiklik tarh
malanrn, bu hareket halindeki, inanmaya dayah kimlikler tarhma
sma oturtmaya c;ah1yorum. Sosyolojinin kalk1 noktas1 ile bugiin
gelinen nokta arasmda c;ok ciddi bir fark var; bir yerden baka bir
yere gelindi. Yani hareket ve diizen gibi ikili bir eksen iizerinde an
lamaya c;ahuken, bugiin adeta giinliik diizenleri, giindelik hare
ketleri takip etmek iizere birtak1m kavramlara ihtiyac1m1z var.
Onun ic;in, ornegin "rolatif" kavram1 "gorelilik" kavram1 ya da
"inanma" diye bir kavram c;ok daha fazla iimizi kolaylahracak ve
SAL! TOPLANTILARI

yolumuzu ac;abilecek kavramlar gibi geliyor bana. Az once soyle


diklerimle baglanhs1m kurmaya, arahrma ve arahrmanm objek
tifligi, etik degerleri olup olmamas1 gibi bir yere baglarsam oyle
b ir sonuc; c;1k1yor kar1ma: Bugiine kadar modernitenin disiplini
biitiinliik ic;eren sosyolojinin, kar1sma alm1 oldugu gene bi.ihin
liik ic;eren baka bir alan olan din ile ilikisinde degerlerin soz ko
nusu olmas1 mi.imkiin degildi. Burada bilimsel arahrma di.izeyin
den bahsediyorum. \:i.inkii zaten bilimsel sosyolojinin meruiyeti
sosyolojinin dinin d1mda kalmas1 ya da sosyolojinin dini, moder
nitenin refakatinde kenara itmesiyle saglanm1hr. Pozitivizm tarh
malarma, yani nerede bir ideolojidir, nerede bir arac;tu tarhmalan
na, dolay1s1yla bugiine gelirsek arhk modern aynhrmalarm gide
rek imkans1z hale geld1gini goriiyoruz. Yani, evet, sosyolojiyle ug
ra1yorum, bunun birtak1m kendi arac;lan var. Ornegin "entegras
yon", "di.izen", "toplumsal hareket" gibi birtak1m kavramlara ihtiya
c1m var. Yeni durumlan anlamak ic;in ben bu kavramlan, daha on
celeri sosyolojinin gayrimeru ilan ettigi alanlardan devriecegim
kavramlara entegre etmek durumunday1m. Yani, bir zamanlar sos
yolojinin d1layarak kendi merutiyetini saglad1g1 "oteki"ni de ken
di ic;ine almanm ve insanlarm nasil inand1gm1 anlamanm, en azm
dan bunu tarhmanm zamam geldi.
A. U.- isterseniz bir soru daha alahm ondan sonra o sorulan so-
ruya Levent'in bir cevap aramasma bakahm.
L.K.- Olur!
A . U.- Ne dersiniz? Bir tane daha soru varsa.
jzLEYjCj- imdi dini arahrmak ic;in dindar olmak gereklidir
gibi bir yorumda bulundunuz. Ben bunu c;ok iyi anlayamad1m.
F.K.- Zaten bunu soylerken ozellikle vurgulad1g1m konu, bu
nun tarhilmas1 gereken, iddiah bir hipotez oluu. Oniimi.izdeki
kap1lan ac;mak ic;in sosyologun bilimselliginde ac;mas1 gereken bo
yutlan bir hipotez ic;ine yerletirdim. 0 hipotezi baka bir hipotezle
bir arada bulunduruyorum ben. Biz hic;bir zaman gerc;ekligin ken
disini anlayamayacag1z. \:i.inkii biz kendimiz gerc;eklik olamayaca
g1z. Bu iki hipotezi kar1 kar1ya ve aym anda bulunduruyorum
ben. Yani biz arahrmac1 olarak, gerc;eklerin, baktig1m1z tarafmdan,
ancak bir kismm1 gorebiliriz. Yani tarihc;i miyiz? Sosyolog muyuz?
Felsefeci miyiz? Kendi sahip oldugumuz arac;larla magma gibi olan
gerc;ekligin ancak b ir tarafm1 yakalayabilecegiz. Birinci hipotezim
"dindarhk" ya da "inanma" gibi bir eye vakif olmak. E zamanh
ikinci hipotezim: Gerc;ekc;ilige hic;bir zaman ulaam1yacaksm1z.
Arna bilimsel arahrmalarm dinamigini saglayan ve u andan iti-
SOSYAL BiLiMLER iLE ETiGiN lLiKiSi NE NOKTADA? 1 77

baren ivmesini daha da arthracak olan olay da boy le birtak1m fark


h hipotezleri aym anda bulundurmaktan gec;iyor gibi bir iddiam
var. Yoksa her incelenen konunun ve kahramanlannm k1hgma ve
ruhuna gireceksiniz diye bir kural ileri siirmiiyorum.
L.K.- "Levent Bey'de o zaman yanh bir ey yap1yor" dedi. "Ke
malizmi inceliyor ama Kemalist olmadan inceliyor." dedi. 0 arada
da Kemalizmi de din yapm1 oldunuz. Ya da en azmdan oyle bir
tebih yapilmasma zemin hazuladuuz diyeyim.
A. U.- Peki, buyrun.
L.K.- imdi benim dedigim oyle qegildi. Benim dedigim Tiirki
ye'de genellikle boyle iki kutuptan bahsetmenin miimkiin oldugu
nu ortaya koymak istiyordum. Bir tarafta dinsellikte veya dinselli
ge yonelen insanlardaki bir arhtan hareketle, bunu kendilerine so
run edinen insanlann, bunu dine yonelen insanlarm d1mdaki ne
denlerden ohirii ortaya c;1kan bir zorunluluk oldugunu soyledikle
rimi dile getirmek istemitim. Bir ornek vermek gerekirse, Sina Ak
in boy le bir degerlendirme yapm1h. insanlarm dine yonelmeleri
nin nedenleri vardu. 0 zaman bu nedenler ve manhken ortaya c;1-
kan sonuc; pozitivizmin ma nhgma son derece uygundur. Dinsellik
teki arh eger toplumsal siyasal bir sorunsa bu sorunu c;ozmeye yo
nelik olarak yapilmas1 gereken ey insanlan dine yonelten nedeni
ortadan kaldumak. Yani onlara ite refahta n daha fazla pay verir
seniz, onlan kent hayatma daha fazla entegre ederseniz vs., bunlar
bir miiddet sonra dindarhklanrn, islamhklanrn falan buakular, bi
zimle birarada yaarlar. Belki baz1 hammlar balarm1 da ac;abilir.
Obiir taraftan buna tepki olarak veya bununla belki e zamanh ola
rak -onu tam bilemiyorum- dinle ilgili herhengi bir arahrmada
bulunan kiiye birtak1m insanlar iipheyle bak1yor. Bu adam Miis
liiman m1? Degil mi? Yani islama m1 hizmet ediyor, hayu ic;in mi
bu arahrmay1 yap1yor, yoksa er ic;in mi yap1yor? Ve genellikle siz
Miisliiman olmayan birisi olarak bunu yap1yorsamz, ajan oluyor
sunuz bir miiddet sonra, bugiinlerde din ile ilgili kitab1yla c;ok iin
lenmi bir gazeteci arkada1m1za yoneltilen boyle bir suc;lama ile
kar1 kar1ya kald1m. Yani benim derdim degil onu savunmak ama
boyle bir ey oluyor. \:iinkii Miisliiman degil ama dinle ugra1yor,
demek ki MiT ajam; ya da Miisltiman degil ama din ile ugra1yor.
Oniversitede bugiinkii kurumlam1 vaziyetiyle laiklikten yana bi
risi, demek ki diimanhk olsun diye yap1yor, sonuc;ta kotii eyler
yazacak yani. 0 zaman onu engellemek gerek. Dini arahracaksa
dindarlar arahnr. imdi beyefendinin eletirilerine gelince; ben
Aydm'm dedigi gibi hani onlan b ir ornek olarak soyledim ama bir
SAL! TOPLANTILARI

ekilde benim pozitivizmin eletirisinden yola <;1karak varmak iste


digim. Daha demokratik bir toplumsal birlikteligin temelini, poziti
vist olmayan bir bilim ve etik birlikteliginde bulabilir miyiz? "soru
suna belki cevap olmas1 a9smdan bir ey soyleyebilirim. imdi ben
olmu olanm baka ti.irli.i nasil olabilecegi sorusu gibi bir speki.ilas
yonla ilgili degilim. Yani 23 devrimi dediginiz devrim ve onun be
raberinde gelen Ti.irkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmas1 yerine
o tarihlerde ne konabilirdi? byle olmasayd1 nasil olurdu? Veya bu
yakmlarda Mete Tun<;ay'm yeni <;1kartmaya balad1g1 Toplumsal Ta
rih dergisinin ilk say1smda Ahmet Taner K1lah'nm Atatiirk'e Sald1r
ma11111 Oayamlmaz Hafifligi kitab1 i.izerine yazd1g1 eletiri yaz1smm
bahgma koydugu gibi "Oyle olmas1 m1 gerekiyordu?" sorusuyla il
gili degilim. Belki oyle olmas1 gerekiyordu, belki oyle olmamas1 ge
rekiyordu. Siz oyle olmas1 gerektigini di.ii.inebilirsiniz, ben de oyle
olmas1 gerektigini di.ii.inebilirim veya oyle olmamas1 gerektigini
di.ii.inebilirim. Bunlan baka bir di.izeyde belki farkh bir boyutta
tarhabiliriz. Arna benim soylemek istedigim; Cumhuriyet yoneti
minde, Cumhuriyet diizeninde, i<;inden <;1km1 oldugu Osmanh
devlet geleneginin, ozellikle de 19. yiizyildan sonraki yapilam bi
<;iminin Bah'daki Almanya omegine olduk<;a yakm bir benzerlik ta
1yan, di.iiini.irler aras1, ideologlar aras1 etkileim buna <;ok bi.iyiik
bir kamthr. Yani aym anlam di.inyasm1 paylaan insanlar gibi gori.i
yorum onlan. Burada yapilan ey, aslmda Bah di.inyasmda aydm
lanm1 despotizm denilen ey. Burada despotizmi kotiileyici veya
yiiceltici manada kullarumyorum. Aydmlanm1 despotizm denilen
bir tarihsel olgu vardu. Yani II. Katharina veya Fredrik hatta II.
Mahmud ve hatta Abdiilhamid b i le bu kategorilerin i<;ine sokulabi
lir, b i.iti.in Ulu Hakanhg1'na veya K1zil Sultanhg1'na ragmen. Yani
toplumu, toplum i<;in neyin iyi oldugunu kendilerinin bildigini di.i
i.inen birtak1m insanlar tarafmdan giidi.ilecek, yonetilecek bir tota
lite olarak gorme ve onu hep daha iyiye dogru yonlendirme iddia
s1, bunu baka ti.irli.i nasil anlatabilirim? oyle bir omek vereyim
yeri gelmiken. Jakobenizm diyelim, bu pozitivizmi etik olarak
eletirimizin, sosyal bilimler, etik baglammda eletirimizin anlail
mas1 bak1mmdan bu son derece onemli bir nokta. Yani toplumla
devlet birbiriyle ozdese, toplumu meydana getiren bireyler 0 bi
reyleri i<;ine alan bir totalitenin aynlmaz par<;as1ysa ve o bireyleri
meydana getiren totalite, onun soyut varhgmm, yani devletin ay
nen ifadesiyse o zaman zaten soylenecek bir ey yok. Yani ben i<;in
de yaad1g1m toplumla aym isem ve i<;inde yaad1g1m toplum da
bu toplumu yonetme durumunda olan kurumlar ve onun soyut
SosYAL BiLiMLER iLE ETiC';iN lLiKisi NE NoKTAoA? 179

varhg1 olan devletle, sizin soylediginiz manada aym ey ise.


A . U.- Levent'in, "Etik ve bilim aras1 ilikiyi yeniden diiiinerek
nasil daha demokratik bir eye v anlabilir?"e ilikin ipm;lan vardi.
Arna her eyi de aym akam i<;inde de soylemek zorunda degiliz.
Buyrun efendim.
iZLEYlCl- Sagolun . Toplantmm konusunu ogrendigim zaman
biraz aud1m dogrusu. \:iinkii Tiirkiye'de sosyal bilimler alanmda
pek konuulmayan ve tarhilmayan bir konu idi bu. \:iinkii ben
Tiirkiye'de uzun y1llardan beri iiniversitelerde, gerek lisans gerek
yiiksek lisans gerekse doktora programlannda mutlak bi<;imde bi
lim derslerinin olmasmdan yanayd1m. O<; ogretim uyesi de, ii<; ayn
iiniversiteden olduklanna gore ben iiniversite programlannda bu
meselenin tarhilabilecegi bilim yap1h derslerinin
A. U.- Bizim bohimde vardu efendim. Siz izleyicilere sabrm1z
ve dikkatiniz i<;in, konumacilara boylesi bir havada gorev bilinciy
le toplanhm1z1 miimkiin kild1klan i<;in teekkiir ederim.
sosyal bilimler
doga bilimleriyle
ne yapzyor ?
22 Mart 1 994
yONETEN: AYDIN u GUR
KoNuMACILAR: Eoir BuYuKKOCA, KEMAL iNAN, YAMAN 0Rs,
Aydzn Ugur- Bu akam tic; tane konumacimiz var. Saym Edip
Biiyiikkoca, Yildiz Oniversitesi Kimya-Metalurji Fakiiltesi Kimya
Miihendisligi Bohimii ogretim iiyesi. Kendisinin birazdan zaten
daha ayrmhlanyla ac;acagi gibi, Bulamk Mantik diye adlandmlan
yeni bir yaklaimla dogrudan ilikisi var. Slaytlar eliginde de ilk
konumacrmiz olacak. Profesor Kemal inan, Ortadogu Teknik Oni
versitesi Miihendislik Bilimleri Fakiiltesi Elektrik Miihendisligi Bo
liimii Bakam. Profesor Yaman Ors, Ankara Oniversitesi Tip Fa
kiiltesi Deontoloji ve Tip Tarihi a na bilim dalmda ogretim iiyesi.
Toplanhya izninizle benim kendi kendime sordugum bir soru ile
balamak istiyorum. 0 da genellikle bilinen, bir asudu omegini
gordiigiimiiz bir egilim. Acaba kendini ortaya koyuyor mu sorusu.
0 da yaklaik c;ogumuzun bildigi gil;ii bir asu kadar once doga bi
limleri ahp, kendisini bir adim oteye gotiiriiyor. Arna onun yankisi
c;ok biiyiik oluyor; o yankidan sosyal bilimler etkilenip kendi ba
kilarmi, yeryiiziinii, nesnelerini, arahrma konularmi, tarif edile
rini, bu esinlemenin etkisi altmda yapiyorlar genellikle. Gerc;i 19.
yiizyil oncesi doga bilimleri, o suada oncelik kazanmi sosyal dii
iinceden yola c;ikarak, o suadaki hakim sosyal diiiinceden esinle
nerek kendilerini tarif etmiler. Arna son bir asudu orneklerine ta
mk oldugumuz c;izgi, daha c;ok sosyal bilimlerin, mahc;up mahc;up,
doga bilimlerini, goz ucu ile izlemesi ve oradan gelecek olan yeni
likleri, yeni kavramlan, yeni diiiinme c;erc;evelerini, nasil ithal
ederiz kendi c;ahmalanmiza diye, gizli gizli akil yormasi iizerine
dayah, bir iliki bic;imi. 0 zaman en azmdan benzer bir c;izginin de
vam edecegini varsayarsak, oniimiizdeki giinlerde, sosyal bilimler
de bir degiikligin b a gostermekte oldugunu soylemek miimkiin.
0 da imdi, benden konularma daha hakim konumacilarm da, de
ginecegini umdugum ekilde ve benim de yanhhk yapmak sure
tiyle, size imdi soylemeye c; ahacagim ekliyle, bir ey var doga
bilimlerinda. Ozellikle fizikte bir ey var; o da galiba hepimizin dii
iince tarzma damgasmi vurmu olan pozitivizm. Ahhgimiz tiir
diiiinme bic;imi, pozitivizm; galiba ciddi bir tehdit altmda. Ciddi
A l . I To l'LA NTI LARI

: k i l d o y 1 h 1 suJ i k k rinJen bahsedilir halde. 19. yiizyil fiziginde bi-


1 1 111 so,y.il b i li m le r i de yakmdan etkilemi olan bir denge var; o da
b i r mes ele, sorun, bir olgu var ise, bunun sonucu oldugunu kabul
ediyorsak, bunun bir tane sebebi olmas1 laz1m deyip, sebep sonw;
ilikisi iizerine ve bunun da genellikle <;izgisel olmasma ozen gos
tererek, yani sebebi ortaya <;1kartabilmek i<;in <;izgisel bir aray1
i<;inde olan yakla1m idi diye diiiiniirsek, 19. yiizy1h, ondan sonra
da sosyal bilimlerin de buna benzer bir yolda gittigini, onun da ay
m usa vurma tarzm1 benimsedigini diiiiniirsek, ite burada galiba
bir donuiim var. Arhk yava yava gene daha sonraki konuma
larda ortaya <;1kacagm1 varsayd1g1m, boy le bir birebirlik bir sebep
sonu<;la diiiiniilmeye <;ah1hyor.
Yapilm1 olan <;ahmalar galiba ilk metodolojide balam1 olan
<;ahmalar. Bir tane nedenden, <;ok bir siirii baka hir dinamikleri
goz oniinde bulundurarak, diiiinmek zorunlulugu ileriye doniik
bir tahmin yapilacaksa, bunu yaparken oyle bir tane sunu <;er<;eve
sinde degil de, daha bir olas1hklar diizeyi iizerinden diiiinerek ni
yetimize ulamay1 zorunlu k1hyor ve bizim ahmad1g1m1z hir yeni
diiiinme tarzlarmm ortaya 9k1ma da b akhg1m1z zaman, daha
sonra tarhmalarda ortaya <;1kacak gibi geliyor. Daha once tahmin
ettiginiz gibi biz kendi aram1zda birazc1k ne yapacag1m1z1 konu
tuk. 0 yiizden sizden bir parmak daha fazla ne konuulacagm1 tah
min edebiliyorum. Ortaya <;1kabilecegi gibi bu yeni diiiinceler de,
<;ok ilgin<;, doga bilimlerinde Bah'dan gelmeye bahyor. Yani baka
hirlii diiiinme galiba baka kiilhirlerle yogrulmu olanlardan da
gelmeye baladi. Genellikle imdiye kadar daha <;ok odakland1g1
yer 19. yiizyil pozitivizminin dogdugu Bah diinyasmdan pozitiviz
min yeni ad1mlan <;1karken, imdi bunun temellerine giden ve onu
birazc1k sollayarak baka bir yere dogru gitmeye <;ahan <;ahmala
rm, baka cografyalardad da ortaya <;1khgm1 gormeye balad1k. Bu
nun da aslmda biiyiik sorgulamada bir <;eit diinya dengeleri a<;1-
smdan da ilgin<; sonu<;lan olabilir gibi geliyor. Onlara da deginece
gimizi samyorum. ilk once Biiyiikkoca'ya soz verelim. Buyrun.
Edip Biiyiikkoca- ilk once <;ok teekkiir etmek isterim, boyle
onemli bir konuda, yani biihin diinyada birtak1m yeni doniiiim
lerden, mega stratejilerden bahsedilirken Tiirkiye'de de bunlann
tarhilabilir hale gelmesi, bunlarla ilgilenilebilmesi <;ok onemli bir
olay ve aynca bir konumac1 olarak bu imkam verdikleri i<;in de
Yap1 Kredi camiasma teekkiir ederim. imdi konunun bahg1 <;ok
enteresan; doga bilimleri baz1 i hmallerden dolay1, yani yiizyil biter
ken biz tamamen fizik olarak obje ile ugrahk, cisimlerle ugrahk,
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 185

boyutlarla ugraamad1k. Giiniin birinde boyutlarla ugramam1z la


z1mdu. Bunun zamam geliyor gibi. Mesela Einstein'm kitaplarmda
var bu, hatta benim yammda var, Sidelights On Relativity diye bir
kitap. ilk defa 1 934'te yay1mlanm1 ve burada diyor ki; nasil fizik
cisimlerle ugrauken, fizik konularm1 uygularken, incelerken bo
yutlarla ilgilenilmesi de c;ok onemlidir, konu buraya gelmitir. Da
ha sonra daha yakm zamanlarda yaayan Fermi gibi bilimadamlan
bunlardan bahsediyorlar. Ve tabii, sosyal bilimlerdeki degimeler,
Aydm Bey'in de bahsettigi gibi, doga bilimleri tamamen kendine
olc;iileri ic;erisinde her eyi degerlendirip ve ona gore birtak1m ge
limeleri takip edebilmekte, kendi ii iyi gitmedigi zaman, c;ok dik
katlice o iin iizerine egilmektedir . Bunu tarihi gelime ic;erisinde
oyle sualayabiliriz; mesela rolativite ortaya c;1ktig1 zaman kartez
yen diiiincenin yetersizligi ortaya c;1kt1. Fakat bu yetersizlik ortaya
c;1kt1ktan sonra, bizim atomu parc;alayabilmemiz ic;in gerekli olan
doniiiimleri ve hesaplan yapabilmemiz ic;in bjr zaman boyu tuna
ihtiyac; vard1 ve zaman boyutu Lorentz doniiiimleri ile kartezyen
uzaya dayatildi. Halbuki o zamanlar, her eyde esas olan zaman
boyutu esas almsayd1 belki giiniimiizde hem doga bilimleri hem
de sosyal bilimler, c;ok daha fazla ilerlemi halde olacakh ve bu ge
limeler devam etti. Giiniimiizde b ioteknoloji var. Bioteknolojide,
biliyorsunuz, mesela bu interferonlar var. interferonlarm iiretimle
ri c;ok zor ve bunlar birtakrm kiic;i.ik hayvanlara, bakterilere yaptm
hyor. Belirli bir miktar iiretim yaphktan sonra, kontrol altmda tu
tamad1gmdan dolay1, tamamen iiretim degiiyor ve o, heba oluyor.
A. U.- interferon nedir, efendim?
E.B.- interferon bir proteindir. Viicut tarafmdan iiretilen ve
viicudun immun sistemini saglayan, ite alfa, beta, gama var. G a
ma interferon ticariletirilememitir, alfa interferon ticariletiril
mitir ve burada bilim t1kanm1tu. Biz nasil kontrol altma alabili
riz? Sonra biliyorsunuz, DNA'nm yap1s1 bulundu 1 951 yilmda c;ifte
helis olarak ve bulundugu zaman ite biihin genleri biz inceleyece
giz, milyar tane, trilyon tane bilgisayanm1z da gayet h1zh iler ya
p1yor ve biz bunlan inceleyecegiz, sonunda biihin hastahklan, im
mun sistemine kar1 koyan her eyi halledecegiz, denildi. Halbuki
o zaman, 1 951 yilmda yani, en azmdan c;ift helis olarak DNA yap1-
smm boyle oldugunu ogrendikten sonra, bizim bunda biiyiik gizli
bilgilerin oldugunu diiiinmemiz gerekirdi. Demek ki biz hesapla
nm1z1 c;ifte helisle temsil edilen ki buna holotransformasyon ya da
holo uzay diyecegiz, slaytlarla gosterecegiz. Bunun iizerinde yapil
d1gmda biz birbiriyle siiperpoze olmayan olaylan gozlemi olabili-
S A L i TOl' L A NTILARI

y o 11 1 1 N it, i n l u li s yap1smda, neden oyle? Bu nedir? Birbirine ben


z1111111u, y a n i lwrbirinin kend1 ozelligini ta1yabilmesi i<;in bunu ne
kiirl' uzaymda ne de oklit uzaymda olmamas1 gerekir, ancak helis
uzaymda olmas1 gerekir. Boyle bir gm yap hktan soma -bir de
transformasyonlardan ve bioteknolojideki bu problemden dolay1
helis uzaylar incelenmeye baland1- ite alfa helis ile polimerlerin,
proteinlerin yap1s1 incelenmeye baland1, yam doga b1limleri bir
<;1kmaza girdi ve ondan soma bunlarla ilgilenmeye baland1. Hal
buki helis uzay veya helisle ilgili olan bilgiler 1 950 yilmdan beri
mevcuttu. Arkasmdan doniii1mlerki en fazla bugimlerde bahsedi
lir olmutur bi1hm diinyada ve i1lkemizde. Bu, aslmda <;ok tehlikeli
bir ey; doni1i1m denildigi zaman ya doniiiimii hi<; yapmamak la
z1m, veya dogru doni1i1m yapmak laz1m. Dogru doni1i1m dedigi
miz zaman, biz holotransformasyon diyoruz, yani tam doni1i1m,
eger biz tam doniiiimii yapam1y orsak, bir ornek verelim, "petrol"
ilk <;aglardaki gibi, o zaman petrohi yalmz yakacak madde olarak
biz gori1yoruz. Halbuki o zamanki toplum fikirsel gehmeyle bunu
ogrenebilirdi. Bunun <;eitli petrokimya balang1<; i1rimleri veya <;e
itli kimyasal maddelerin balang1<; i1rimleri eklinde, h im doniiii
miinii yapabilecek hale gelmi olsayd1, boylece <;ok k1sa si1rede me
deniyette ilerleme olabilirdi. Aynca nedir medeniyette ilerleme, bir
takip var ve takip bugimlerde <;ok degimitir. Zaten ondekini ta
kip ediyorsunuz, o transformasyonu tam yapmad1g1 i<;in, onun ha
talanm alarak siz onu takip etmeye bahyorsunuz ve onun onime
ge<;meniz mi1mkiin deg1l ve o sizin onimi1zde olan bu hatalanrn
devam ettirdik<;e hkamyor. Ancak yild1zlar parlad1g1 zaman, denk
di1i1yor zamanla, denk di1h1gi1 zaman baz1 ampirik yakla1mlar
meydana geliyor. imdi onlardan ozellikle bilgiler verecegim. Me
sela Amerika dimyada bilimsel olarak <;ok geliti, <;ok bi1yi1k potan
siyeller meydana getirdi ve halihazirda potansiyeller elinde, fakat
Fuzy Logic denilen bulamk lojik, Amerika'da ogrenilemedi, d1lan
d1. Dolay1s1yla, d1land1g1 i<;m Amerika bundan fazla fayda temin
edemedi ve en fazla Japonlar temin etti. Hatta bir ornek vermek is
tiyorum; mesafe ve 11k ayarh otomatik fotograf makinalan var, ilk
uygulama burada oldu ve Kodak 5 yil bunun bu iten oldugunu
bulamad1. Yani bu dimyada aynlma noktalan olan olaylar bunlar.
Ard1 arkas1 devam eden olaylan inceleyecek olursak, daha once ke
sin olan bilgilerin zit ilemleri yapilmaya baland1. Mesela Har
vard, dimyada hakim gozi1ki1yor. Yoneticilikle ilgili <;eitli video
kasetler Profesor Onno'nun bir case s t 1 1 dy si olarak <;eitli yerlerde
'

gosteriyorlar, fakat onun bamdan ge<;en olay1 biz inceledigimizde


SOSYAL BiLiMLER OOGA B iLiMLERiYLE NE y APIYOR? 1 87

<;ok enteresan gelimelerle kari kariyayiz. Bu, bir Japondur. Ja


ponlar'm Nagayama Teknik Oniversitesi'nin hocasiydi. ilk <;ahma
si Suny arabalarmda kahp degitirme olayi; yani Japonya'da o za
man kahp degitirme alh saatte y apihyordu. Amerika'da ise yanm
saatte yapihyordu. Onno bir buluu ile bunu dakikalar seviyesine
indirdi. imdi Harvard bunu inceliyor, sanki bundan bir eyler bu
lacak. Tabii zaman ge<;ti, bir ey b ulamaz. Arkasmdan bu kii daha
onemli bir olay gelitirdi. Kanban sistem denilen bir olay. Bu kan
ban sistem mevcut diiiincelere <;ok zit bir olay, yani once sat, son
ra yap metodu ve bunu iilkesine gene anlatamadi. Hatta Toyo
ta'nm sahibi ile arkada oldugu, Toyota'da inandigi halde, yonetim
kurulundan bunu ge<;iremedi. Ve sonra Amerika'ya gitti, fast food
larda bunu uyguladi ve sonunda da biraz daha gelitirdikten sonra
geldi. Toyota'da uyguladi ve Toyota Nissan'dan <;ok gerilerdeydi
ve hemen one ge<;ti ve imdi de diinyada <;ok onemli b ir payi mev
cuttur. Buradan ne <;ikiyor? Biz imdi birtakim problemlere yakla
uken, alternatif fikirlere daima a<;ik olmamiz lazim. Yani Kanban
sisteminin ozelligi ne oluyor? Bundan, diyelim ki u durumda da
bunun miinakaasmi yapan kiiler de <;ikar der ki, iki bakkal v ar.
Birinin stoklan <;ok, birinin az; stoklan <;ok ise digerinden daha iyi
bir b akkaldu. Halbuki ilk once satacaksmiz, sonra i.ireteceksiniz;
boylece biz bu ileri, yani arahrmalan siirdiirebilmemiz i<;in ilk
once alternatif fikirlere a<;ik olmamiz lazun. Arkasmdan bir eyi
kararlahrdigimiz zaman, yani b ir gaye, bir hedef kurmak istiyo
ruz devamh. Diyelim ki <;ok para kazanahm diyoruz. C::o k para ka
zanahm veya zarar etmeyelim. Halbuki bizim hedefimiz kazana
hm ve az zarar edelim. Yani bu iki tane birbirine zit olan iki diiiin
ceyi birletirerek ancak dogru <;oziime gidebiliriz. ite Fuzy Logic
te, bulamk lojikte sistem budur ve halihazuda, mesela Amerika'da
otomatik kontrolde ogrenim yapmi kiiler b ile bilmezler bunu.
C:: o k onemli yerlerde, batan dilanmihr. Arna nedir? Mentalite,
diiiince farkhhgi var. Yani bugiin kartezyen diii.ince ziddma ey
vallah etmiyor. Karan nedir? Ben u hedefe ulaacagim ve hep
onun i<;in <;ahacagim. Halbuki ziddmi da diiiinerek hesaplanmizi
yapmamiz lazim ve giiniimiizde ite bir diinya nizami; bu yeni
diinya nizammda gelimekte olan iilkelere biiyiik imkanlar dog
makta. 0 nasil eskiden, diyelim ki 5 km sana yakmhkla kontrol
edecegim diyor, imdi 10 cm kontrol edecegim diyor. C:: a han ve
diiiinen beyinlerin en ileri laboratuvarlar benim hakkimdu, onlan
ben kullanacagim, diye ortaya <;ikmasi lazimdu ve kullanabilmek
tedir. Bunun ornegi olarak da alh kaplanlar, Giineydogu Asya'daki
1 88 SAL! TOPLANTILARI

kaplanlar olay1 budur. Burada ne Japonya, ne Tayvan, ne Singapur


daha once mevcut olan bir sistemi, aynen takip ederek o durumlan
yakalam1lardu. Bazen ampirik olarak bu yakalamyor. Ampirik ya
kalanma nedir? Ona da bir ornek vermek istiyorum. Mesela Japon
ya'da Fujitsu firmas1 var; bilgisayar i.ireticisi ve radyolinkleri yapa
rak ie balad1 ve burada harpten sonra hedefler belirlendi. Hedef
ler unlar ve sene 1945: Biz bi.ihin elektronik aletlere transist6ri.i so
kacag1z, deniliyor. 0 a nda bu tarh1hr ve bunun tersi de olur ve ol
mutur. Kore'ye giden yakm akrabalanmz varsa, aman Japonlar
kii<;i.ik radyolar <;1karm1lar, efendim transist6rhiymi.i , <;abuk bo
zuluyormu, ite teypler varm1, lambah teyplerden alm, gelin diye
soylenirdi. Bu, ampirik olarak ya kalanm1 zamam yakalama olay1;
tabii bu ampirik olarak zamam yakalama olay1 oldugu i<;in, zama
na uygun di.imi.iyor. Ne oluyor? ilk bilgisayar otuzikibin tane diot
lambas1 ta1yordu. Bu asu uzay <;ahmalanm yapacaksa, ki yapma
ya balad1 1945'ten sonra 100 kg'hk bir uzay aracm1 gonderirken ar
kasmda bu oda hacminde bilgisayarla bu kontrol iini yapacak, bu
da mi.imki.in degildi. Onun i<;in buradaki gelimeler daha oncekin
den aynen kopya olay1 degildi ve biz, yapm1 oldugumuz arahr
malarda transformasyolan tam yapmam1z laz1m. Biz bir degiiklik
yaphg1m1z zaman him noktalarm1 da aksettirmemiz gerekir. Bugi.i
ne kadar yapilan bu transformasyonlar bu ekilde yaptlmam1, hat
ta medeniyet bile tehlikeye di.imi.ihir. imdi bu transformasyon
lardan basit ornek vermek istiyorum. Mesela biz ceketimizin i<;in
deki kazag1 hi<; <;1karrnadan u a d 1mlan takip ederek <;1karabiliyo
ruz. Bu transformasyonun bir ekli oluyor. Buna benzer ekilde ta
kip edilebilir. Mesela diyelim ki, di.izlemde oyle dairelerden bun
lar <;1karhlabiliyor, degiiklikler yapilabiliyor. ite ki.ireden bir ki.ip
bir kesik par<;as1 bu ekilde devam ediyor.
A. U.- Bunlan slaytlarda gorecek miyiz, efendim?
E.B.- Slaytlarda yok bunlar. Bu ekilde transformasyonlar olu
yor. Biz bu transformasyonlan eger zaman boyutuna gore yapmaz
sak si.iperpoze olan noktalar var. Mesela en basitinden di.ii.inelim;
ki.ipte belli bir bak1 a<;1s1 i<;erisinde baktig1m1zda si.iperpoze olan
<;ok noktalar var. Biz onu zaten ol<;emiyoruz, ol<;emedigimiz i<;in bi
limin gelimesi de bu, yani pozitivizm de <;ok inat<;1 bir ak1m. Hem
yaphg1 iler kendinde kay1plar meydana getiriyor, mesela gelime
ler yapm1. Cebirsel sayilar dururken trigonometriyi koymu. Niye
koymu? Gozlenen farkh noktalar i.ishiste di.imesin, ben ayuay1m
diye. Arkasmdan herhangi bir olay1 ol<;ecek diyelim ki zamam piko
saniye cinsinden ol<;i.iyoruz, piko saniye boyunda olan olaylan an-
SOSYAL BiLIMLER OOGA B i L iMLERiYLE NE YAPIYOR? 18 9

cak tayin edebiliyoruz. Ve piko saniye i<;erisinde yi.iz tane olay pe


pee meydana geldiyse, biz olay1 tek olarak gori.iyoruz. 19. yi.izyil
ortalanndan beri pozitivizm bu hastahgmdan haberdar ve bu tip
<;ahmalar yap1yor. Fourier transformasyonlan yap1yor, zaman
transformasyonlan yap1yor, ama bunu hi<;bir ekilde hi<;bir yerde
ifade etmiyor. Fakat bioteknoloji gelince bu hkanmalar iyice ortaya
<;1kh ve boyutlar <;ok etkilidir. Ben bir omek vermek istiyorum. Di
yelim ki iki arkadala ben bir anlama yap1yorum, diyorum ki 5
cm veya 5 m boyunda bir arac1m var. Siz iki arkadasm1z, 3 ve 4
cm olaraktan ben size sizin sahip oldugunuz varhk, toplam olarak
benden daha bi.iyiik diyorum. Yani bu, tek boyutta boyle. Bundan
sonraki yapacagumz ileri de bunun iizerine yapahm, diyorum. iki
boyuta 9k1yoruz. Neydi? ikisinin toplam1 benimkinden biiyi.ik go-
SAL! TOPLANTILARI

riiniiyordu. Bu oli;iilere gore -kare kur diyoruz- yani iki boyuta <;1-
k1yoruz. Boylelikle bunlar eit oldu ve ayni oli;iilere gore biz kiip
kuracag1z diyoruz. Bunlar azalmaya baladi. Demek ki bizim en
basit hayahm1zda bile boyutlar ok onemli. Fakat bilim adamlan
boyutlarla ugramaya zaman bulamad1k diyorlar. Bakm i;ok basit
bir olay da var, yani bu boyutlara yedi boyutta denir. Kendi ara
m1zda da soylenir, yedi boyuttan sonra ilerin nasil oldugunu an
cak holotransformasyonla anlayabiliyoruz, bu kadar basit. Aynca
ben imdi slaytlan seri olarak gosterecegim. Bizim daha once soy
ledigimiz gibi, oklit uzay1 dedik; oklit uzay1 yakm uzay, onu da ih
mal edemeyiz. Ve ite holotransformasyon bir problemi super uza
yma, yani tamamen zamanla ifade edilen, yani Minkowski uzaym
da oldugu gibi kartezyen uzaya zaman ilave ederek Lorentz donii
iimleri ile bir uzay degil, tamamen her eyin zamanla oli;iildiigii
ki, bu helistir, en azmdan i;ifte sarmal helisle ifade edilir. Bunla
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 191

yaphg1m1zda biz bu problemleri <;:ok kolay <;:6zdiigiimi.izi.i gori.iyo


ruz. Biz bu ii tespit ettikten sonra ilk once fiziksel olaylara uygula
d1k. Mesela Boeing'den, NASA'dan projeler ald1k, deneme projeleri
diye, onlann <;:6zemedigi mevcuttan tekniklerle ki, bilgisayarlan
<;:ok ileri. Paralel operationlar yap1yorlar, fakat <;:6zemiyorlar. Verin,
biz deneyelim dedik ve <;:ok baanh sonu<;:lar ald1k. Yani fizikte de
onlann <;:6zemedigi problemler, <;:i.inkii Boeing bak1m1 zamans1z
yapmak istemez, iten kaybedecek. Bak1mm gecikmesiyle de kanat
ya da kapmm kopmas1 onun i<;:in <;:ok koti.i bir ey. Boylece mevcut
olan kartezyen ve oklit uzay1yla, tensorlerle yapilan hesaplamalar
da birtak1m aksakhklar oldugunu gordiik ve her ti.irli.i hesaplama
lan batan itibaren biz en basit hesaplama da olsa, super uzaya
gonderiyoruz. Kendi si.iper uzayma <;:6ziimi.i klasik yollarla orada
yap1yoruz ve tekrar geri doni.iyoruz ve <;:ok degiik neticeler bulu
yoruz. A ynca bunla ilgili <;:ok daha verimli, <;:ok degiik neticeler
buluyoruz. Aynca bununla ilgili cihazlar ti.ire ttik biz. Yani biz bun
lan yaparken, efendim gelin bize inanm yolunu se<;:medik. Cihaz
lar tiirettik, cihaz1m1z budur dedik. Bu cihazlann tarh1ld1g1 yerle
re koyduk ve bu gelimeler bu noktaya kadar geldi. imdi slaytlara
h1zla bir bakahm. Burada balang1<;:ta verdigimiz resimlerde insa
nm gormede birtak1m handikaplarmm oldugu goriiyoruz. insan
boyutlan <;:ok kolayhkla algilayam1yor. ilk<;:agdaki resimlere baka-
SAL! TOPLANTILARI

cak olursak, -bundan soma gorecegiz- kabartmalar yapilm1, ka


bartmada bile ii<;iincii boyutu kavrayamam1. Yani ii<;iincii boyutu
kavrama hakikaten zor oluyor. Bu ilk<;aglara ait bir resim; bakm ne
yap1yor: kabartma yaphg1 halde tek diizlem iizerinde gosteriyor
her eyi. Bunu da ge<;elim ve burada da Asur zamanma ait, bunda
ayni ey sbz konusu. imdi burada biz dordiincii boyut denildigin
de maddenin h1zh hali diyoruz. C::o k fazla h1z yapan bir cisim, ar
kasmdan boy le bir iz buakmakta. lte bu iz buakmay1 biz eger ken
dimiz tahayyyiil edemiyorsak, -yani biz dordiincii boyutu <;ogu bi
lim adamlan bile liitfen kabul etmekte- resimde tespit edilen bu h1-
z1 halihazuda hayal edemiyoruz. Burada bir DNA molekiiliiniin
renkli resmi ve birbirine benzememesi i<;in, -yani siiperpoze olma
olaymm minimum oldugu uzay helis uzaydu.- imdi burada hare
ket halindeki, mesela ortadaki bir viriisiin ekli ve nezle viriisiiniin
ekli ve nezle viriisiine kar1 koyamamanm sebebi, u yiizeylerin

A + B > C
A2 + B 2 = C 2
3
A + B 3< C 3
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 1 93

devamh degiir olmas1 ve bu yiizeyler degitigi i<;in de ila<;lar ora


ya kadar girememekte. u, hiperkiip olarak adlandmlmakta, yani
ne oluyor? Dordiincii boyutu biz hayal ediyoruz. Bunun ozelligi
nedir? Biz hangi yonden bakarsak bakahm, kiip goriiyoruz. Yani
ozelligi bu. Buna hiperkiip, siiperkiip denildiginde ne tarafa bakar
sak bakahm, kiip gorecegiz her eyi: Yukanda da bir sarkacm hare-
1 94 SALi TOPLANTILARI

..

. \

'I J
r "
.(' 4 , t !

t, . 'J !.- h
.,..

' 10"' ... ,;,


''' ' "' ... '

7 II)\ - l}
SosYAL BiLIMLER DocA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 1 95

Fl
SAL! TOPLANTILARI

keti ile rneydana gelen bir ekil. B u da o sarkac;taki zarnan gecikrne


sinden dolayr olan ekil olrnu, gec;elirn. irndi holotransforrnasyon
dedik. Burada bir rnodelirniz var ve dogrusal denklern tak1rn1 hali
ne getirilrni. Buna gore biz, kartezyen uzayda bunu kesien iki
dogru olarak buluyoruz. P noktasmm koordinatmr (3.2, 2.4) olarak

I
I
- ---+ - --
l
i I
--- --- --- .
---1
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 1 97

buluyoruz ve bir defa bu holotransformasyonu uygulad1g1m1zda


urada goriildiigii gibi, ikinci kronik uzay1 buluyoruz. Bu uzay
temsili bir uzay aslmda. Bu egri uzay aslmda, bakacak olursak, hi
poteniisii ile dik kenarlan birbirine eit olan bir uzay oluyor, boy
lece egri uztiy olmu oluyor. Burada P noktasmm yeri degimedigi
halde koordinah (0.2, 0.8) olmu oluyor. Bir defa daha uygulad1g1-
m1z P noktasmm yeri - 0.4 ile 0.2 ve boylece biz bir olaym eksi de
gerlerini elde etmi oluyoruz. Eksi degerlerini elde ettigimiz koul
lan eger giinhik hayatta da uygulayabilirsek, bu olaylan tekrarla
yabiliriz. Devam edelim. irndi biz orada holotransformasyon yeri
ne karteztenle siiper uzay1 aym kabul ettigimizde bakm, Xl= x 1 til
da dedik. Birinci siiper uzay eit kabul ettigimizde P noktas1 hare
ket ediyormu gibi goziikiiyor. Zaten bu 11gm yiiksek kiitlelerde
k1vnlmas1, kaymas1 bu olaym ispah olmu oluyor. Ve neden buna
holotransformasyon dedik? Holo grafik ozellik var, yani lazer im
lan ile yapilan fotograflar hologram olarak adlandmhr ve bunlarm
nasil c;ekildigi burada gosterilmekte ve ne yap1hyor? Lazer 1m1 iki
parc;aya aynhyor; bir referans aynas1du, bir de cisim iizerine gon
deriliyor. Boylece bizim lazerle c;ekilmi olan hologramlann iki
ozelligi var. Birinci ozelligi, negatiflere bakhg1m1zda ash hakkmda
bilgi sahibi olrnuyoruz. Birtaklffi ic;ic;e c;izgiler oluyor. ikinci ozelli
gi de bu hologram1 biz kud1g1m1zda, parc;alad1glffi1zda en kiic;iik
parc;as1 aym lazerle bakild1gmda, biiyiigiine c;ok benzer ekil ver
.:nekte. Bunu anlam1 kisaca nedir? En kiic;iik parc;as1 diger parc;alar
hakkmda bilgi sahibi daha once vermi oldugumuz holotransfor
masyon uygulamasmda da budur. Siiper uzaylardaki bir nokta, bir
alt uzay. Noktalar hakkmda bilgi sahibi. Boylece ne oluyor? Eger
siz hesaplamalan siiper uzayda yap1yorsamz, kartezyen uzaydaki
hesaplamalar adeta l abirente girmi bir fare gibi oluyor. Yani kont
rol etmek istediginizde, her noktaya hareket etmeniz laz1m. Halbu
ki iist uzaydaki bir nokta, onun hakkmda bilgi sahibiyiz, boyle bir
kontrol yaphglffi1zda ne olacak? Herhangi bir t anmda gec;mi ve
gelecek olan bilgilere sahip oluyoruz. Yani bunu fiziksel olaylara
uygulad1g1m1zda c;ok iyi neticeler ald1glffi1z gibi, birtak1m yeni te
rimler de tiiretebiliriz. Burada tamamen bir model kurma, yani
regrasyon olayi. imdi burada bilinen yontemlerle ki bu bakalan
nm yapm1 oldugu bir c;ahmadu, uygunluk derecesi % 65, % 68 ci
varmda. Halbuki model tipini degitirmiyoruz, verileri degitirmi
yoruz. Ve holotransformasyonlan uygulad1g1m1zda, uygunluk de
recesi c;ok yiiksek olan, %99 olan bir model bulmu oluyoruz.
Slaytlan bitirelirn. Ben sizin iki d akikamz1 daha rica edecegim. Bo-
SAL! TOPLANTILARI

yutlan algilamada insanm zorlugu vardu, dedik. oyle ki; biz me


sela bir kag1t iizerine <;ok giizel eyler yazahm. Biz bunu, diyelim ki
iki boyutlu kag1t iizerindedir bu ilemler, bu resimler. oyle bakh
g1m1zda o giizel eylerin birbirinden fark1 yoktur. Bir arh uzaydan
bakmam1z laz1m. ite biz holotransformasyonda da bakm, oyle bir
ii<;gen diyelim , bu ii<;geni helis uzaya yans1thg1m1z zaman ne olu
yor? Herbir kenan birbirine aykm diizlemlere ge<;mi oluyor. Boy
lece biz bunu yedi defa tekrarlad1g1m1zda hayal etme giiciinii zor
lamadan hesaplarda bunu yapabilmekteyiz. Ben imdilik bu kadar
la buakay1m. Teekkiir ederim.
A. U.- Sanmm sorularla biz sizin sunuunuza yaklama imkam
bulacag1z. Yaman Bey ikinci olarak konuacaklar.
Yaman Ors- Yap1 Kredi Bankas1'nm bir ozhi sozii var: "Hizmet
te smu yoktur," diyor. Bu da bir felsefe toplanhs1 gibi diiiiniihirse,
bir anlamda bilim ya da bilimlerin <;ag1m1zda d1andan sorgulan
mas1du; bu demektir ki, hizmetin smm olduk<;a genitir Yap1 Kre
di'de. Sunuumun bir bahg1 olsayd1, "Bilim ve Tip" adm1 verirdim,
neopozitivist a<;1dan. Bir anlamda Saym Ugur'un, Saym Biiyiikko
ca'nm kulland1g1 pozitivizm terimine ben sahip <;1kacag1m ve onu
savunacag1m, ama kukusuz kendi yakla1m1mm <;er<;evesi i<;inde
ve terime kendi yiikledigim anlamlarla. Daha dogrusu, terimin va
rolup da yeterince one <;1kanlmam1 oldugunu diiiindiigiim an
lam <;er<;evesi i<;inde ve bunu yaparken de bir felsefi yakla1mm 11-
gmda ondan soz etrnek durumu nda oldugumu diiiinerek. <"; iinkii
yeni felsefede pozitivizm 20. yiizyilm ilk <;eyreginden balayan ve
bilim felsefesine de biiyiik ol<;iide yans1m1, hpta da sozii edilen bir
terim ya da kavram. Buna gore ben, arada geiler olmakla birlikte,
kabaca bir 20 dakika i<;inde "pozitivizm" ya da yeni olguculuk
(neo-pozitivizm) terimini a<;maya <;ahacag1m. Kendi alamm olan
hpta da bir miktar ya da zamamm kald1g1 ol<;iide bunu yapmaya
<;ahacag1m. "Bir miktar" diyorum, <;iinkii hp karma1k bir disiplin;
amac1 i<;inde olup bitenler, toplumla ilikisi, temel bilimlerle olan
ilikisi epeyce farkh oteki alanlardan. Dolay1s1yla bir anlamda da
doga bilimleri denen alanlarla, toplum bilimleri ya da insan bilim
lerinin bir bi<;imde birletigi bir alan, belki bir model diye a9klaya
bilirsem, kendi soylediklerimin savunulmasm1 bir alanda ger<;ek
letirmi olacag1m, ya da o, bunlara bir ornek oluturacak.
Ben Edip Bey'in bizlere sundugu o <;ok degerli veriler, ama
teknik yonii olan eyler soylemeyecegim; bilim felsefesinin smulan
i<;inde, buraya gelenlerin <;ogunlugunun biiyiik ol<;iide tam1k ol
dugunu diiiindiigiim kavramlan a<;maya <;ahacag1m.
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 199

"Pozitivizm" terimi <;ag1m1za ozgi.i degil. August Comte ile


balam1, ama Viyana <;evresi ile birlikte yeni olguculuk ya da neo
pozitivizm gi.indeme gelmi. Yani Comte'un gelenegi <;ag1m1za uy
gulanm1 ve birtak1m sonu<;lar <;1kanlm1. Viyana <;evresinin filo
zoflanmn ve felsefeye merakh bilim adamlanmn, yirmili y1llarda
ve otuzlann balang1cmda (Hitler'in baa geldigi 33 yilma kadar
diyelim) sorduklan bir soru var. Bilimin o zamana kadar, yakla1k
200 yil i<;indeki baanlarma kar1, yani dogay1 anlama ve a<;1klama
baanlan kar1smda felsefenin yaphg1 nedir, ne olmutur? Onlarm
gori.ilerine gore, felsefenin yaphg1 pek bir i yak. i.inki.i felsefe,
antik <;agdan beri diyelim, bilimle ortak bir amac1 payla1yor. Bu
da en geni anlamda, di.inyay1, evreni, dogay1 anlamak ve a<;1kla
mak. Arna bu konuda felsefenin yaphg1 ne var? Yeniden dogula
(Ronesansla) birlikte, yakm<;aglarda da degiik belirleyicilerin etki
si altmda, iki i.i<; yi.iz yildu bilim felsefenin oni.ine ge<;erek dogay1,
di.inyaya a<;1klama, bize anlatma olanagma sahip oldu. 0 zaman
felsefenin konumu nedir? 0 zaman diyorlar ki, "Felsefenin arhk
dogrudan dogruya evreni ve di.inyay1 a<;1klama ve anlama becerisi
kalmam1hr, soz konusu olamaz. Onceden de yoktu, ama bu imdi
a<;1k<;a ortaya <;1kh. Bunu ancak bilim yapabilir. " Peki, felsefeye ne
i di.ii.iyor o zaman? Bata bilim olmak i.izere, oteki insan etkinlik
leri i.izerinde di.ii.inmek, kavramsal di.izlemde konumak, tarh
mak ve eletirel bir yorum yapmak. Ve bilim nasil uygulamah ma
tematigi kullamyorsa, felsefe de bu amaca ulamak i<;in simgesel
(sembolik) manhktan yararlanmah, ozellikle de bilimsel ogelerin
dogrulugunun aratmlmas1 konusunda.
Konuyu kukusuz basite indirgedim, ama bu <;er<;evemizde,
takdir edersiniz, onu daha <;ok ac;mama olanak yak, tarhma sua
smda ortaya <;1kabilir. Bilimde ya da bilim etkinliginde, ki burada
bilim deyince li.itfen temel bilimleri anlamamz1 istiyorum sizden,
mi.ihendislik, hp gibi uygulamah alanlan degil. Demek oluyor ki
mi.ihendislik, hp gibi di.inyay1 dogrudan dogruya di.inyay1 anla
mak, a<;1klamak soz konusudur. Her ne kadar bugi.in bunlar, temel
bilimler ve bilime dayanan uygulamah alanlar <;ok birbirinin i<;in
deyse de, felsefe di.izeyinde biz bunlan ayumak durumunday1z gi
bi geliyor bana. Bilimde neopozitivizm, ilk bata bilimin bir bi.iti.in
oldugu savmdadu. Yani bir anlamda tek bir bilim etkinligi vardu.
Arnao, temel yakla1m1 a<;1smdan ve yontemlerinin bi.iti.in <;eitlili
gine kari. Yani dogadaki degiik orgi.itlenme di.izeylerinde fizik
ve kimyadan balayarak, fizigin, kimyanm konu birimleri olan
atomlardan, moleki.illerden balayarak, biyolojik sistemlere birey-
200 SAL! TOPLANTILARI

lerin ruhsal ve zihinsel olgulanna, toplumsal orgiitlenmelerden


kar1m1za c;1kan kurumlara, toplumun biitiinii olmak iizere degiik
orgiitlenme diizeylerindeki olg ulann ac;1klanmasma yonelmitir bi
lim etkinligi. 0, bir biitiin olarak, iist ve alt orgiitlenme diizeyleri
arasmdaki baglanhy1 gozden uzak tutmadan yiiriitiilmektedir.
\:iinkii bir anlamda bize ne olc;iide karma1k goriiniirse goriinsiin,
evren, doga, diinya c;ok karma1k bir sistem olarak diiiiniilebilir.
Aralanndaki baglantilardan dolay1 biz iist orgiitlenme diizeylerini,
aradaki olgulan, alt orgiitlenme di.izeyindeki olgularla bir olc;iide,
ya da k1smen de olsa ac;1klayabiliyoruz. Buna bilim felsefesinde bir
baka terimle "indirgeyicilik" adm1 veriyoruz.
imdi de, uygulamah bir alan olan hpta ya da hp etkinlikligin
de "pozitivizm"den ne anhyoruz? Son y1llarda ozellikle gi.indeme
geldi; hpta pozitivizm deyince, ozellikle klinik uygulamada, tedavi
edici hekimlikte kiilerin hirer psikobiyososyal varhk olmalarmdan
c;ok, birtakun verilerin toplam1, birtak1m degikenlerin toplam1, la
boratuvarlarda olc;iilebilecek birtak1m degerler biitiinii olarak go
riilmesi egilimi ve olumsuz diyebilecegimiz bir yakla1mla ele alm
makta. Bireyin sorununun, psikosomatik bir kiinin sorunlarmm
c;oziimiinde laboratuvar bulgulan bata olmak iizere, onlan nere
deyse yain1z bir degikenler biiti.nii olarak ele almak, biitiin ola
rak, degitirebilecegimiz sistem olarak gormek.
imdi ben bunlan soyledikten soma, en azmdan kendi yakla
1m1m ac;1smdan pozitivizme u b aglamda yaphgun, yapmaya c;a
hhg1m tammlamalar baglammda nasil baktig1m1 soylemek istiyo
rum. Birinci omek olarak verdigim felsefede pozitivist yakla1mm
tiimiine katihyorum. Yani bilim ve felsefe birbirinden farkh, ama
birbirini bii runleyen etkinliklerdir. Yalmz konuma dilleri, diiiin
me diizeyleri birbirinden farkhdu; ama birbirlerinin de rakibi de
gil, biitiinleyicisidirler. ikinci olarak, bilimde poziti vizme koullu
olarak evet, diyorum. 0 koul nedir? Ost diizey olgulanm ac;1klar
ken, alt diizey olgularmdan, ornegin insanm zihinsel siirec;lerini,
diyelim ki bellek, diyelim ki manhk ya da duygusal diizeydeki sev
gi, korku gibi olgularm ac;1klanmasmda biyokimya, biyofizik, gide
rek kimya, belki de fizik onemli olc;iide ac;1klaym olabilirler. Arna
onlar ancak o olguyu bildiren terimleri diiiindiigiimiiz an bizim
ic;in bir anlam ta1rlar, anlatirlar. Yani sevgi ya da korku iizerine iic;
sayfa okusamz, biiti.in alt diizey olgularmm ac;1klanmalanm size o
arada aktaracak olsak, ilk okuduktan soma "sevgi" ve "korku" te
rimlerini kalduacak olursamz, geriye kalan biyomolekiiler, biyolo
jik, doku diizeydeki, hiicre diizeyindeki anlatilanlar, size bir ey
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiM LERiYLE NE YAPIYOR? 20 1

anlatmaz. Ancak a a<;1dan, iist d iizey a<;1smdan baktigm1z zaman,


siz anlara bir anlam verebilirsiniz. Demek ki bilimde pazitivizm,
a!jm almayan bir indirgeyicilik, iist diizey terimlerini a<;1khga ka
vu!jhrdugumuz bir indirgeyicilikse, bir pazitivizm ise buna katih
yarum. Tipta ise pazitivizmin himiine kar!jl <;1k1yarum. Ogretim
iiyesi alarak bunu boyle dl.i!jl.inmem gerekir diye dl.i!jl.iniiyarum ve
yetersiz almas1 anlammda kar!jl <;1k1yarum. Ku!jkusuz hpta tedavi
edici hekimlikteki labaratuvar bulgulanm, geli!jtirilen teknikleri,
bunlarm insan saghgmdaki hastahk algusunun anla!jilmasmdaki
yerini yads1mak alanak d1!j1, ama bunlar gerekli ka!jullar, yeterli
ka!jullar degil.
Demin temel bilimler iizerinde durdum, anu yeniden vurgula
mak istiyarum. Gene burada hp ile kar!jila!jhnrsak, belki sizlere
daha bir dl.i!jl.ince a<;1khg1 saglayabilecegimi dl.i!jl.iniiyarum. Temel
bilimden, yeniden vurguluyarum, !junu anhyarum ben: Degi!jik
orgiitlenme diizeyindeki algulan anlamak ve a<;1klama etkinligi.
Bunu yaparken boyle bir tamma, pazitivist yakla!jimla bilimi bii
hin alarak goriilmesine kar!j1 <;1kihyar ve deniliyar ki, "Tek bir bi
lim yak, bilimlerde artak bir yon yak, her bilimsel alan kendi ba!j1-
na bir biihin alu!jturur. Dalay1s1yla, bilim yak, bilimler vardu." Bir
ol<;iide, evet. C::iinkii orgiitlenme diizeylerinin degi!jik algu bi<;imle
ri var. Malekiiler diizeyde alup bitenlerle sasyalajinin, taplum bi
limlerinin genelde inceledigi algular arasmda <;ak biiyiik fark var.
Herhalde labaratuvar yontemleri ile tutum ara!jhrmas1 yapamazs1-
mz. Sasyalajide ya da psikalaji ile fizik arasmda <;ak biiyiik algu
fark1, <;ak biiyiik algusal uzakhk var. Dalay1s1yla, birindeki deney
yontemlerini otekine uygulayamazsm1z. Kar!jihkhdu bu; ama bu
ancak alt yontemler ya da teknikler soz kanusu aldugu zaman
boyledir. Ancak bir biihin alarak yakla!jhgm1z zaman, ozellikle ar
tak ama<;larm1 dl.i!jl.indiigiiniiz zaman, hence biihin bu bilimler ge
nel bir bilim kiimesi i<;inde dl.i!jl.iniilebilir; bir etkinlik b iitiinii ala
rak birbirlerinden ne kadar farkh alurlarsa alsunlar.
Burada insa n bilimlerine bir gonderme yaparak, ilgili bir nak
taya deginmek istiyarum. Deniliyar ki, siz pazitivistler alarak boy
le dl.i!jiiniiyarsunuz, ama insanm oznelligi vardu. Hatta ben ileri
gidecegim; insanm degil, evren b asamaklarmda belli bir diizeyin
iishindeki tum canh sistemlerinin oznelligi vard1r. Eger bir canh
karkuyarsa, ya!jad1g1 artama belli bir dikkat gosteriyarsa, bir av1
izliyar ise hep bir oznellikten yala <;1k1hr. Buna sistemin kendisini
siirdiirmesi kayg1s1 diyelim isterseniz. Ku!jkusuz insana gelindi
ginde, bu oznellik <;ak daha bayut kazamyar, derinle!jiyar; hi<; al-
202 SAL! TOPLANTILARI

mazsa biz kendi a<;umzdan oyle di:.iiiniiyoruz insan olarak. 0 za


man deniliyor ki toplum bilimlerinde, <;ok biiyiik bi<;imde oznellik
soz konusudur. Dolay1s1yla, fizik ve kimyada giindeme gelen yak
la1m bi<;imini burada kullanamazs1mz. Ben gene bir miktar hak
veriyorum buna; ama daha biiyiik ol<;iide bunun hakh olmad1g1
kamsmday1m. Bu arada, insanla ugraan tarih, antropoloji, psikolo
ji, sosyoloji, hatta edebiyat etkinliklerinin konusu insan oldugu
i<;in, onlan birarada gorme egilimi var. Bence bu, yanh. izin verir
seniz, hmak i<;inde "nesne" adm1 vereyim. Etkinlik alanlarmm ug
rahg1 konu birimi, edebiyatta d a, tarihte de, biiyiik ol<;iide ya da
tiimiiyle, insandu. Bu sosyoloji i<;in de, psikoloji i<;in de ge<;erlidir.
Arna biitiin bunlarda ama<;lar farkh. Bir edebiyat<;1 bir iiriin ortaya
koyarken, onu sanat kiimesinin i<;inde diiiinmek durumunday1z.
Tarih, benim kamma gore, temel bilim anlammda bir bilim degil
dir, <;iinkii olgular degil olaylan inceliyor, farkh bir akademik di
siplin. Konusu insan, insan toplumlan, ama amac1 farkh. Anlama
ve a<;1klama baanlan daha alt diizeyde, d aha karma1k sistemleri
daha karma1k bir bi<;imde inceledigi i<;in. Dolay1s1yla, unu dii
iinmek gerekiyor: Toplum bilimlerinin ya da insan bilimlerinin
konusunun insan olmas1, onlan oteki bilimlerden, doga bilimlerin
den temel yakla1m, temel yontem kayg1s1, temel ama<; a<;1smdan
ayn diiiindiirtmemelidir bize. Bu b ak1mdan doga bilimlerini ve
toplum bilimlerini bir arada diiiinmek istiyorum ve oyle diiiinii
yorum. Arna yine de vurgulayay1m; konusu insan olan baka et
kinliklerle birlikte de diiiinebilirsiniz. Hepinizin diiiindiigiinii
diiiindiigiim gibi; biz farkh kiimeler oluturabiliriz, amac1m1za
bagh olarak. Mutlak, degimez bir kiime yak; yerine gore san ci
simler, yerine gore cansizlar kiimesi, yerine gore de ayakh nesneler
gibi. Degiik insan etkinlikleri arasmda da boyle. Sanat kiimesi ile
bilim kiimesinin kesitigi noktalar var konulan insan oldugu ol<;ii
de. insam belli bir yonden konu edinen, hastahk-saghk baglammda
ele alan ve uygulamah bir alan olan hpta bilimselligin, olmazsa ol
maz koul oldugunu biliyoruz. Arna daha temel ya da felsefi a<;1-
dan daha temeldeki yontem bilgisi ile baktigm1zda, oz olarak "ne?
neden? nasil?" sorulanm sordugunuz zaman; demek oluyor ki et
kinligin "konusu nedir? i<;erigi nedir? bu amaca gitmek i<;in ne gibi
yollara bavuruluyor?" bu a<;ilardan baktigm1z zaman, ben yine bi
limin biitiinliigii oldugu kamsmday1m.
Arna bugiin, ozellikle <;ag1m1zda, <;ok biiyiik bir <;eitlenme
var. Hala. tek bir bilimden soz edilebilir mi? Ornegin, arhk "biyolo
ji" terimi de daha az kullamlmaya b alandL Canhhk bilimlerinden
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 203

sbz ediliyor. Dolay1s1yla, "Acaba pozitivistler hakh m1yd1?" sorusu


yeniden ve bir baka a\1dan gi.indeme geliyor. Bence olup bitenler,
yine onlarm \Ok hakh oldugunu gosteriyor. <;:unki.i birtak1m or
nekler var ki, hp bunlann hepsini kendi i\inde barmdmyor. Degi
ik alanlarda, brnegin bir yanda fiziko-kimya, moleki.iler genetik,
bte yanda psikobiyoloji, sosyal ps ikoloji gibi alanlar birbirleriyle
\Ok bi.iyi.ik bl\i.ide, i\ i\e olarak \ahmaya b aladilar. Yontem ah
veriindeler, ortak kesien alanlarmdaki olgulan a\1klamak i\in;
bunlar, b elki ho bir terim degil, ama "melez" alanlar, karma1k
alanlar. Daha ileri bir ornek olarak moleki.iler psikobiyoloji, psiko
somatik bi.iti.inli.ik ilkesi ile bu \er\evede biraraya gelmektedir. in
sanda olup b iten ruhsal si.ire\lerin moleki.iler di.izeyde incelenmesi
var. Bu alam nereye koyacaksm1z? insan bilime mi? Evet. Biyoloji
bilimine mi? Evet. Aym zamanda kimya m1 var burada? Evet. Bili
min, daha dogrusu b ilimlerin ortaya \Ikard1g1, daha kesin sua ile
aynlabilecek fizik, kimya, biyoloji, psikoloji, hbbm bu aama Sira
smdaki (hiyeraride) ortak noktalann bulunmas1 bize, bence bili
min bi.iti.inli.igi.ini.i gosteriyor. Tip konusunda da bir eyler daha
soyleyebilirim, ama sanmm zaman b ir miktar zorluyor; onu belki
daha soma konuabiliriz.
A. U.- Teekki.ir ederim. Soz Kemal inan'm. Buyrun.
Kemal !nan- imdi ben, ilk bata konumuzun b ahgma baktun:
"Sosyal Bilimler Doga Bilimleriyle Ne Yap1yor?" diye bir b ahk, ne
olabilir, diye. oyle ii\ tane boyut var, aslmda buraya oturdugum
zaman bir konuma haz1rlad1rn. imdi, degitirme ihtiyac1 duyu
yorum ki bir uyum saglansm di ye. Olaya i.i\ boyutta bakabilirsiniz.
Bir, ikisi arasmdaki bilgi kuram1 a\1smdan farklar. Boyle bir kar1-
lahrma, bu daha \Ok felsefeye girer. ikinci yakla1m, bu iki etkinli
gin si.irdi.iri.ildi.igi.i kurumsal yapilar arasmdaki farklar; yalmzca bu
etkinligin si.irdi.iri.ildi.igi.i kurumlar degil, bu etkinliklerin kullaml
d1g1 kurumlarla ilikileri, bir bu yoni.iyle meseleye bakabilirsiniz.
U\iinci.isi.i de, b i.itiin bu etkinliklerin toplumla, toplumun bi.iti.ini.iy
le ne ekilde bir etkileim i\inde olduguna bakabilirsiniz. Bu i.i\i.i
de birbiriyle ilgili konu, ama konuyu hangi di.izeyde ele almak la
z1m? Birincisi bizi, felsefenin birtak1m hi\bir zaman bitmeyen so
runlaruna dogru iter. ikincisi biraz i\inde oldugumuz ortam1 anla
mam1za yard1mc1 olur. <;:unki.i bu kurumlarm i\inde u ya da bu
\i\imde \ah1yoruz veyahut etkileniyoruz. Bunlardan i.i\i.inci.isi.i,
tabii tamamen siyaset i\ine giren, \Ok daha geni bl\i.ide etkileyen
bir ey. Ben i.i\i.inci.i konuda daha \Ok konumak istiyorum, ama
biraz digerlerinden de sbz etmek ihtiyacm1 duydurn. imdi olaya
204 SAL! TOPLANTILARI

oyle b alayahrn. ilk b ata, bu tarhrnalann % 99'u Bah diinyasm1


ternsil eder. Yani bize sonradan gelir, nasil ki hiirriyet fikri gelrni,
\eitli fikirler 19. yiizyilda gelrni, bu tarhrnalar bize urnurniyetle,
bir gecikrneyle, bir rotarla gelir. Bu tart1rnalarm nedenlerine b akh
g1rnz vakit; hi\bir zarnan o kadar rnasurn, sadece bilgi kurarn1 iize
rine tarhrnalar degil, \Ok geni alanda birtak1rn kavgalarm oluu
rnu i\indedir. Bu da tarih i\inde anlailrnas1 gereken bir olaydir.
irndi ben ilk bata, bugiinden b alay1p geriye gitrnek istiyorurn.
Bugiiniin en onernli ozelligi nedir? Tiirkiye'ye b akrn1yorurn, biitiin
d iinyaya b ak1yorurn. 0 b aglarnda rneseleyi koyrnaya \ahacag1rn.
Bugiiniin \Ok onernli bir yonii var: Son ikiyiiz yilhk tarihte \Ok
onernli bir olay oldu ve biz de bu olay1 yaad1k. Olay u: Yeltsin
b ayrag1 \ekti, \Ok onernli bir olay. Yeltsin bir Rus bayragm1 \ekti
tepeye, direkt politikadan. Bu, ne dernektir? Sovyetler Birligi'nin
bitrnesi dernek. Neden onernli bir olay? Bunu yaprn1 olrnas1, 18.
yiizyilm ikinci yansmdan itibaren alabilirsiniz arna, kesinlikle 19.
yiizyildan itibaren hi\ olrnayan b i r ortarn bu diinyada olutu. Kapi
talizrn rakipsiz kaldi. Yani kapitalizrn, gelirnesinden beri bilin\li
olrnayan ingiltere'deki gelirnesini alahrn, daha sonraki Fransa'daki
tepkiler, Frans1z ihtilali, 1 848 ihtilali, vs. siirekli olarak bir gerilirn
altmda, her zarnan bir alternatif, beraber ya1yordu. Ve bu alterna
tif 1 9 1 7'de gii\ haline geldi; yalmzca bir ideolojik alternatif degil,
ger\ekletirilecek bir iitopya eklindeki bir alternatif olarak olutu
ve bu gerilirn son ikiyiiz yilhk diinya tarihininin belirleyici bir ola
y1ydi. Yeltsin bayrag1 \ekti arhk, baka bir diinyaday1z. Biitiin b ah
settigirniz bu olaylar bu diinya i\inde, bu tarih i\inde oluuyor, oy
le bir olay. irndi bunun i\inde \Ok k1sa bugiiniin statiisiine bakar
sak, ben a\1k a\1k soyleyeyirn, ondan soma geriye dogru gidece
girn; bugiin sosyal b ilirnlerin konurnu, benirn gordiigiirn kadanyla,
tarnarn1yla iflas etrni dururnda. Hi\bir eyi ongorernedi. Biraz lite
ratiire bakrn; yani CIA raporlarmdan tutun da bu konudaki en bii
yiik bilirler de hi\bir ekilde kirnse bir tek silah atilrnadan ve burun
kanarnadan, bir sistern in boy lesine ter kedilecegini gorernedi. <;:iin
kii, -ben ondan daha bir iki yil once- Bati'daki iktisat\ilarla, Sovyet
iktisat\ilarm konurnasmda, "iki tane biiyiik giiciin ternsilcisi halin
de konuuyorlar" en ufak bir gosterge yok. Bir tarafm \Oktiigiine
dair ufak gostergeler var, arna bu ol\iide b ulundugurnuz ortarn1
anlarnarn1za yard1rnc1 olrnuyor. <;: iinkii b unun \Okecegi yok. Belki
de objektif bir ger\ek degil. Gorba\ov'un politikalan sonucunda ol
du. Olurnlu olurnsuz en ufak bir ey soylerniyorurn, sadece olay1
ortaya koyrnaya \ah1yorurn. Bu onernli tarihsel olay bir gosterge,
S05YAL BiLiMLER OOGA B iLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 205

505yal bilirnlerin pre5tijirnin en diii.ik oldugu bir zarnam ya1yo


ruz. Doga bilirnlerine gelince; bugiinki.i Bati'daki kururnlara bak.Jn,
doga bilirnleri ile ilgili, hep5i birden, tek bir dinarnige kurgulu du
rurnda. ;>u andaki boyutuyla yeni bir teknolojik atihrnla rni.ithi bir
ticarilerne aarna5ma girrnitir. Yani bilirn denilen olay boyle do
ganm 5irnm c;ozrnek ic;in gidiyor gibi gori.ini.iyor5a da, 5iz bu konu
ya yatmlan paralara, verilen fonlara bakar5amz, olay i.ilkelerin bu
gi.inki.i ortarnda, raki p5iz bir ka pi tali5t ortarnda, kendi i.i5ti.inli.ikle
rini korurnaktadir. Hatta b u rada at1hrn yap1p obi.irlerini arnak
ic;in, bir arac; olarak gori.ilrnekte ve bu arac; doganm 5irlarm1 c;oz
rnekten c;ok, bu kapitalizrnin dinarnigi ic;indeki teknolojiyi, ticari
bir i.i5ti.inli.ik arac1 olarak kullanrnaya yoneliktir. Bi.ihin bunlarm
yanmda bilirn5el bulular, hep5i bunlarm yan i.iri.ini.idi.ir. Ana i.iri.in
degil, yan i.iri.indiir. ;lirndi biraz geriye gidelirn. Baz1 eylerin tari
hine bakrnak laz1rn. ;lirndi 19. yi.izy1lm ikinci yan5ma gider5ek, 50-
runun ortaya c;1ktig1 yerde ilginc; bir ekilde, Alrnanya, bir yandan
Fran5a. Fran5a, devrminin pre5tijiyle Avrupa'y1 ka51p kavuruyor,
Napolyon ve ondan 5onra51, ingiltere irnparatorlugu tarn bir
hakirniyet kurrnu, di.inya hakirniyeti, bi.iti.in 5orni.irgelere hakirn.
Ote yandan, o zarnanm olc;eklerine gore, kendi 5orunlanm c;ozerne
rni bir Alrnanya var. Yani ne 5orniirge rne5ele5ini c;ozebilrni, ne
ulu5al birligini kurabilrni, bir Alrnanya v ar kar1da. De; b iiyi.ik en
telekti.iel gelenek bunlar. <;:i.inki.i bi.iti.in bu 5oyledigirniz fikirlerin,
hep5i ya birinden, ya ikinci5inden, ya i.ic;i.inci.i5i.inden c;1k1yor. ingil
tere'deki di.ii.ince ak1rnlarma ba kar5amz, hep5inin ardmda yatan
direkt di.ii.inceyi, kurulrnu bir 5i5terni yi.iriitrnek; tarnirat politika-
51 diyclirn veya kurulrnu bir irnparatorlugu yi.iri.itrnek. Her ey,
bi.iti.in diiiince ak1rnlan bu yone dogru gidiyor. Fran5a'ya bakar5a
mz, biraz farkh, pozitivizrnin a51l c;1ktig1 yer. Fran5a, bir atihrnla
Avrupa'da ingiltere'ye kar1 bir hakirniyet kurrnak ve burada da
ideolojik giici.ini.i yeni fikirleri, teolojik ve rnonarik yap1ya kadar
yepyeni bir gori.i ortaya koyar. Onlan aan bir model anlay1la, di
yelirn ilk once ideolojik olarak yerleri igal etrnek, arka5mdan, alt
tan igal edip hakirniyetini kurrnak, hem 5orni.irgelerdc, hem Av
rupa ic;inde. Alrnanya'ya bakar5amz, bi.iti.in Alrnanlar'm o 5irada
Wagner'den tutun da, di.ii.incede bata Hegel tabii, c;ok onernli bir
kii fel5efede, daha once Kant, Hurne'a kar1 c;1k1yor. Bu iki gi.ici.in,
ingiltere'nin ve Fran5a'nm altmda ezilrnernek ve ki.ilhirel kiiligini
korurnak ic;in, bi.i ti.in bu olaylarm altma bir el bornba51 koyacak di.i
i.ince bic;irnlerini i.iretrneye c;ah1yorlar. <;:ok onernli bu, politik bir
kavga var ortada. Ulu5al birlik 5orunu ile beraber giden bir olay,
206 SAL! TOPLANTILARI

bunun ic;inde pozitivist gori.ii.in c;ok bzelligi var. Auguste Cornte'la


c;1kan, ben bunu biraz daha genileteyirn; c;iinki.i bu pozitivizrnin
bir babas1 var, babas1 da Hurne'dur, ingilizler'in David Hurne'udur.
Yani gozlernledigirnizden bte bir nedensellik yoktur. Ben bu kale
rni birak1yorsarn, elirni ac;1yorsarn, kalern de di.ii.iyorsa, elirni ac;rna
olay1yla bunun di.irne olayirasthyor, diyor adarn. Baka bir ey de
bilrniyoruz. Nedensellikte soyleyerneyiz, diyor. Buna ilk karI c;1-
kan, Alrnanlardan Kant. Hayir, diyor. Buradaki nedenselligin ne
deni dogadan degil, i nsandan kaynaklamyor, diyor. \:i.inki.i insan
di.ii.incesi olgulan ancak boyle algilayabilir. Onun ic;in boyle yo
rurnlarnak zorunda kahyor, diyor ve bi.iti.in bilginin birtak1rn smir
lanm koyuyor. Bu da bir kavga. Kant'm Saf Aklm Eletirisi kitabmm
giriini okuyun; Hurne'a kar1 rni.ithi bir kornpleks, Hurne'a kar1
yazilrn1 bir onsozdi.ir. Ve ona kar1 bi.iti.in tezleri savunrnu bir ki
tap. Bir kavga var. irndi bu ekilde giderseniz, asrm sonunda tarih
rneselesi c;1k1yor; tarih ve insan bilirnleri, doga bilirnlerinden farkh
rn1dir? Sadece arnpirik bilgi yeterli mi? Yoksa tarih ve insan bilirn
lerinin kendine ozgi.i birtak1rn yontern ve bzellikleri var rn1dir?
irndi bakm, burada kendinizi oyle bir konurna koyun; pozitiviz
rne kar1, ondan soma 1960'lara kadar gelen bir olay c;eitli bic;irnler
ahyor, tabii bunun ic;inde Marksizrnin c;ok c;ok bnernli bir roli.i var.
Yine Alrnanya'dan c;1krn1, o da bir rastlanh degil. Pozitivizrne ve
arnpirizrne baktigm1z v akit ve bunu insan bilirnlerine uygulad1g1-
mz vakit oyle bir c;1krnazla kar1 kar1ya kahyorsunuz: Toplurnun
verilerini koyuyorsunuz ve toplurnun egitirn di.izeyi udur, deyip
nedenselligi harekete gec;iriyorsunuz. 0 to plum be yil soma ancak
buraya vanr. Arna siz o toplurnda politik olarak bir hareket balat
rnak istiyorsamz, insanm en bi.iyi.ik bzelligini kullanrnak zorunda
sm1z. Bir obje degil insan. Onun ic;inde bir bilinc; uyandmp, bir he
yecan uyandmp onu harekete gec;irrnek var. Dogadaki insan d11
nesneler ise, bizirn di.iiincernizin farkmda olrnayan nesneler. Aym
zarnanda sizi, yani kendini inceleyeni incelerne gi.ici.ine sahip; bunu
iyi bilrnek laz1rn. Nesne akilh oldugu ic;in, bu nedenle, siz onu ince
lediginiz vakit, onun hakkmda bir ey soylediginiz vakit c;ok ciddi
bir etkileirn olrnaya balar. Bu etkileirn asirne trik degil, insanm
denizi ya da havay1 incelernesi gibi degil, bir insan inceliyor, obi.iri.i
de ona tepki gosteriyor, aynen sec;irn anketleri gibi. Ben sec;irn an
ketlerini yaymlad1g1rn vakit, herkes oylanm ona gore degitirecek,
c;ok basit bir oyun. irndi bu ekilde, pozitivizrne en kar1 c;1kan He
gel'ci di.ii.ince ve Alrnanlar ve Hegel de bu iin babalarmdan bir ta
nesi pozitivizrne kar1 c;1kan di.ii.incenin; diyorlar ki, "hayir" "Bu
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiL iMLERiYLE NE YAPIYOR? 207

oyunun kurallan boyle degil, insan \Ok farkh bir mahluktur. Bu


nedenle siz insan bilimlerine aynen dogay1 incelediginiz yontem
lerle giremezsiniz." Biraz once Yaman Bey'in de dedigi gibi, insa
nm diger canh varhklar konusunda hi\ oyle bir eyi yok, ama ba
zen genelletirmeler var. insanm bir bzelligi vardir. insan onun
i.izerinde inceleme ya pan kiiyle hemen hemen aym iisti.inli.ige sa
hiptir. 0 halde kimsenin bir ayncahg1 yok. Burada incelenenle in
celeyeni ayiran bir duvar yok. 0 halde bu olay1 obi.ir yontemlerle,
salt bu ti.ir bir nedensellikle a\1klamak \Ok zor. Olaym baka bir
boyutuna gelelim; bunu tabii Anglosaksonlar da fark ediyor, onl,
baka ekilde formi.ile ediyor bundan \Ok soma, o da u : <;:ok temel
bir gerilim var, bu da Frans1z d evriminden soma \Ikan bir olay,
"serbest irade", yani "Ben u anda bir ey istiyorum, yap1yorum."
Bu "liberterian felsefe" gori.ii.i olarak bilinir. Bu, bizim sezgimize o
kadar yakm ki, "Ya ben u anda unu i\iyorum, u suyu i\iyorum.
Bunun nedenseligi nerede? "Ben istiyorum, irademi kulland1m, bu
suyu i\tim ." Bu, i nsan sezgisine \Ok yakm. Ote yandan doga bilim
lerine ve aydmlanmamn bzi.ine gittigimiz vakit mi.ithi bir neden
sellik var. Her eyi nedensellikle a\1klayamad1gm1z vakit hi\bir e
yi de a\1klayam1yorsunuz. Bir p aradoks \Ikh kar1m1za. insan do
ganm bir par\as1 bir nedenselligi olmas1 laz1m. Bu doganm bir par
\as1, ondan \Ok farkh da gozi.ikmi.iyor, \i.inki.i \Ok farkh gozi.ikebil
mesi, ancak aydmlanma oncesi teolojik, dinsel ak1mlar temelinde
oluyor. 0 zaman baka bir konumu var i nsanm. Arna ne zaman ki
aydmlanma geldi, insan doganm bir par\as1 oluyor. Hemen sorun
lar \Ik1yor, iki tane sezgi birbiriyle \ah1yor. Hangi sezgiler? Ne
densel miyim b'en bu suyu i\erken, yoksa doganm bir par\as1 ola
rak insan oldugum i\in serbest iradem mi var? Bu, demin ki soyle
digim sorunun b aka, \Ok daha b asite indirilmi bir bi\imi. imdi
bu kavga tabii 60'larda bir ara ayyuka \Ik1yor. imdi \Ok degiti.
imdi boyle bir olay yok. imdi pozitivizm bir konu bile degil,
kimse ugram1yor. imdi baka bir sorun var sosyal bilimlerde.
60'lara baktigm1z vakit, Marksist gelenekte olan, gene Alman gele
neginden \Ikan Frankfurt okulu vs. gayet akilh bir ekilde poziti
vizmdeki bi.iti.in olumlu yonlerin arkasma ge\iyor. Ancak, burada
sorunlar var, diyor. Fakat bak1hyor ki iki taraf arasmda bir iletiim
yok; yani o onun dedigini obi.ir tarafm da en bi.iyiik kahramanla
rmdan biri, kendine pozitivist demeyen bir adam, -Popper diye bir
adamdir- bir yam \evresine kar1 \Ikm1hr. Fakat bi.iti.in pozitivist
gelenegin sbzci.isi.i olarak bilinen bir adamdir. Popper'in gori.ii.i ile
kar1da Almanlarm yeni Hegelciler denen, veyahut Marx gelenegi-
208 SALi TOPLANTILARI

nin devarn1 olan Frankfurt okulu vs., bunlar da buna kar1 c;1k1yor
lar ve ikisi arasmda sagirlar, ki::i r ler diyalogu var. Ondan soma ya
pilan olay; ancak o sirada Anglosakson Avusturya diyebilecegirniz,
karnp dui.incesi ic;ine baka adarnlar girrni. Pozitivizrne ters du
en, b ata Wittegenstein c;ok bnernli. Yava yava o tarafta Hegel'i
barnbaka bir ekilde ogrenrneye balarn1, arna burada bi.iyuk kav
ga var. Kavganm yine politik nedeni var. 1 960'larda bildiginiz gibi
tekrar bir sol dalga geldi. Sol dalga geldigi anda, hic;bir bic;irnde po
zitivizrn k1skac;lan ic;inde, onun gordugi.i gayet basit, yahn, arnpirik
olc;i.iler ic;inde toplurnlarm ne olacagm1 kestirrnenin, olurnsuzuna
c;ok kar1 c;1kan bir ak1rnd1 sol 1 960'larda, c;ok prestijliydi, biihin
di.inyay1 etkiliyordu. Geldik 1990'lara, bir kere olay degiti. irndi
herhalde gazeteleri okuyorsunuz. Bu sefer ortadan aymhrn. Elma
gibi ikiye aymhrn, rnodernite, postrnodernite olarak apayn bir ey
c;1kt1. Kahrarnanlan da degiti. Pozitivizrn orkadan kalkti. Bu kere
aym Marksist gelenek, barnbaka bir eyle ugrarnak zorunda kal
d1, ki bunun kahrarnam olarak ben yine Haberrnas'1 gori.iyorurn.
Bir olc;ude Anglosaksonlar'1 da olurnlu bir karnpta gori.iyorurn.
Frans1zlardan c;1kan bir olay. Biraz once yine sbzi.i edildi; yorurnbi
lirn, relativizrn geldi. Yani tek bir, rnutlak bir dogru yoktur, birden
fazla dogru vardir ve bunlar birbirleriyle kar1latmlarnaz ve insan
bilirnleri ic;in yorurnbilirn diye bir laf Ti.irkc;eye o ekilde uygulam
yor. Bu da Alrnanlardan c;1kan bir olay. Gadarner bunun bnernli
sbzci.ilerinden bir tanesi. Bu kere barnbaka bir ey oldu, dondi.ik.
Ashnda bugi.ini.in sbzcusu gibi irndi bakarsamz, pozitivizrn ile He
gelci di.ii.ince, i\ .rksist dui.ince arasmdaki kavgalar olurken, iki
karnp vard1 dunyada; yani dedigirn gibi, kapitalizrn rakipsizdi. Ya
va yava bunun kar1h olan bir toplurnsal sistern kaybolrnaya ve
ya c;okrneye balaymca, en son oyle bir olay oldu: Bir tane global
ideoloji var. Tek kutuplu bir di.inya, kapitalizrn rakipsiz. Tek ku
tuplu olunca o kutuptan sbz edilrnez. Bugi.in gazeteleri ac;arsamz,
kirnse kapitalizrnden sbz etrniyor. 0 sbz gitrni kaybolrnu. Niye
kaybolrnu? C::u nku onun kar1h ortadan kalktig1 ic;in sbzci.ik kay
boldu gitti. Ne kald1 onunu yerine? Ufak tefek yerel ideolojiler;
orada biri bayragm1 c;ekiyor, orada biri rnilliyetc;i, ufak yerel kavga

larla, bir kocarnan adarna kuc;uk birtak1rn adarnlar kiieden yurn
ruklar at1yor. Bu kuc;i.ik yurnruklan atanlar da, postrnodernizrnin
kuc;uk adalan. Bugunku toplumsal olaylar t.;:1gunki.i ortarnm otur
rnas1, bu tabii c;ok tehlikeli. Bunu da ortaya, bir olc;i.ide balatan ki
i, aslmda gi.inahma girrnernek laz1rn, c;ok bnernli bir di.ii.ini.ir ola
rak gordugurn bir kii: Michel Faucault. Faucault'un yap1tlanm
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 209

okursamz, okurnas1 c;ok zordur, bir sayfa bir ci.irnledir, arna onun
yap1tlanna bakarsamz, bir Nietzsche'ye doni.i vard1r. Reason, yani
c;ok bnernli eye kar1 her iki taraf da pozitivist karnpta, Hegel
karnpta; akla c;ok bi.iyi.ik onern verirler, arna ikisinin de ak1l yorurn
lan farkhdlf. Akhn bir gi.ic; oldugunu, gi.ici.in ahlakhs1 ve ahlakslZI
olrnadagm1, gi.ic; gi.ic;ti.ir, diyen ahlak konurnunu kurarndan c;1karan
bir yap1 koydu ortaya. Bunun arkasmdan rnutlak bir iyiyi ve koti.i
yi.i aylft edernediginiz bir ortarnda, ister isternez c;ok bnernli baka
bir felsefe bunu kapti: Rolativizrn. Yani her ey rni.ibahtir, senin
dogrun b aka kardeirn, benirn dogrurn baka ve bunlar da birbir
leriyle k1yaslanarnaz dogrular eklinde bir ortarn c;1kt1. Bugi.in eger
felsefe di.inyasmda bir kavga varsa, daha c;ok bu akla kar1 gobek
ten taarruza gec;en, yorurnbilirn boyutu olan, c;eitli boyutlan olan,
burada aynnhsma girerneyecegirn ak1rnlar akh ve aydmlanrnay1
koruyan ak1rnlar arasmda donen bir baka bir felsefi tartirna var.
Ve ben bugi.in b aktig1rn v akit bu tarhrnalarm ic;ine, pozitivizrn
kaybolrnutur. Yani pozitivizrn yok, hatta pozitivizrn daha c;ok akh
koruyan bir ey oldugu ic;in, obi.irleriyle birleip tekrar aklm gi.ici.i
ni.i ortaya koyar. -Reason diye bir ey vard!f.- Bu olaylar sand1g1-
mz kadar rolatif, gorece olarak degerlendirilernez diye bir durum.
C:: ok k1sa bir ey daha soyleyecegirn. Ti.irkiye'den hie; bahsetrnedirn
dikkat ederseniz. Yalmz unu soyleyeyirn: Ti.irkiye'de, benirn gor
di.igi.irn kadanyla ikinciye geliyoruz, kururnsal yapilar ac;1smdan
belki bu soylediklerirnle iliki kurabilirsiniz, kurarnazsm1z, sizin
degerlendirrneniz, i.izi.ilerek soyli.iyorurn, Ti.irkiye'de baz1 yonleri
ile gelikin bir i.ilke; ticari alt yap1s1 birc;ok Dogu Avrupa i.ilkesin
den, benirn u s!fa yakmdan tamd1g1rn Rusya ve oralardar, daha
gelikin, kapitalist model i.izerine kurulrnu bir i.ilke, arna c;ok zay1f
b ir yam v ar: Egitirn kururnlan inamlrnaz derecede zay1f. Size
abartrnadan soyleyeyirn. iran'da gordi.igi.irn i.iniversiteler bazen bi
zirnkilerden iyi ve ciddi. Kururnsal yap1smda rni.ithi bir hale geldi
Ti.irkiye, terci.irne etkinliklerini de alsamz, bugi.in c;olde susuz kal
rnarnak ic;in, bir insanm kesinlikle bir yabanc1 dil bilrnesi zorunlu
luk haline geldi. Bu karanhktan kurtulrnak ic;in baka yol rni.irnki.in
degil, yok. Aksi takdirde bi.iyi.ici.ilerin elinde kahyor insanlar. Be
nirn diyecegirn bu kadar, ben burada bitiriyorurn.
A . U.- Teekki.ir ederirn, Kernal inan. irndi efendirn, bir ikinci
tur konurnac1lanrn1zm hakk1 var, arna ne dersiniz, ikinci tur hak
k1rn1Z1 birbirirnizin soyledikleri i le ternash ekilde kurarsak, yani
dernin b alad1g1rn1z p arc;alarm eksik kalrn1 tarnarnlarnalarmdan
c;ok, birbirirnizle diyaloga girersek ne dersiniz? Yarnan Bey,isterse-
210 SAL! TOPLANTILARI

niz birbirinizle bir \apraz diyalog kurahm. Soma, izin verirseniz,


hep birlikte di.iiinrneye \ahahm.
Y. 0.- Evet, \Ok ilgin\ noktalar var kukusuz. Saym inan'm soy
lediklerinde, bana yoneltilen eylerin de 11gmda on tane nokta
saptad1rn kendirn soyleyebilecegirn. Kukusuz bunlardan bazilan
m da atlayabilirirn; her dururnda bu, zarnam iyi kullanrnarna bagh
olacak. Kukusuz her terirnden ne anlad1g1rn1z1 anlatrnak duru
rnunday1z. "Pozitivizrnin" ilk tamrnm1 yaparken de kendi a\1rndan
ve Edip Bey'in soylediklerinden soma b unu uygulad1rn. Ternel
yakla1rn1rn1z ve kulland1g1rn1z terirnlere ne anlarn yiikledigirniz
\Ok onernli herhangi bir sunuta. irndi, ornegin Sovyetler Birli
gi'nin y1k1h1m ya da sisternin \Okiiiinii, daha once hi\bir sosyal
bilirn gorernedi kamrnca, \Ok hakh olarak; \tinkii sosyal bilirn zaten
bunu gorernezdi. Hi\bir sosyal bilirn tek bama, bir sisternin belli
bir zarnan b aglarnmda hirniiyle \Okiiiiniin a\1klanrnasmdan so
rurnlu olarnaz. Bunu "kestirrnek" tarih\inin ii. Neden? <;:iinkii \Ok
karrna1k bir olay, \Ok karrna1k olgular b iihinii. Burada sosyolog
soz soyleyebilir, iktisat\1 soz soyleyebilir, psikolog soz soyleyebilir.
Psikiyatrist Sovyet yoneticilerinin ruhsal dururnlanm ya da iliki
bi\irnlerini . . . Bir\ok a\1dan tarih\i bir eyler soyleyebilirdi. Bir ey
ler soylerneye \ahanlar da oldu, bunu k1srnen soyleyenler de oldu.
Ancak tarihin de kestirirn giicii zay1f. 0, karrna1k yap1h sisternleri
ve olaylan bir siire\ i\inde inceliyor. Olgular diinyasmdaki koul
lan c;hiiinsel a\1dan onernli bir bi\irnde belirleyebilirsiniz. Belirle
yicilik (deterrninizrn) ilkesine gore, belli koullar altmda belli ne
denler belli sonu\lar dogurur. Arna Sovyetlerin, diinyanm him ilgi
li koullanm daha onceden nedenleriyle birlikte kestirrneye \ah
rnak, kukusuz tannsal giice sahip olrnay1 gerektirecektir; ister tek
tek ve birey olarak isterse de toplu olarak, onun i\in kestirilernedi.
Yan iiriin, dedi Kernal Bey. Bir anlarnda, evet; ancak nereden,
hangi a\1dan b aktigm1za bagh. Her etkinligin bir i\ dinarnigi var.
Ornegin bakm, felsefeden ornek verildigi zarnan, Kant, Hurne'la
hesaplarna geregi duyrnu. Bir\ok omek verdi. Degiik iilkelerden
degiik filozoflar, kendilerinden once gelen filozoflarla hesaplarna
geregi duyrnular. Bu, tipta da var, sanatta da var, baka alanlarda
da var, arna bunlann, e tkinliklerin bir de d1, belki \Ogunlugu top
lurnsal olan belirleyicileri var. Bunlan birbirinden ayirrnak pratikte
olanaks1z, arna diiiinsel olarak ayirrnak dururnunday1z. <;:iinkii o
zarnan etkinliklerin ne olduklan hakkmda yontern bilgisel (rneto
dolojik) bir yamt vererneyiz. Bunun iizerinde durrnak gerekiyor.
Kukusuz bu belirleyiciler yan iiriin olarak goriilebilir, arna benirn
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 211

ha.la bir rnerak1rn varsa, belli ey leri algilarnak, ac;1klarnak istiyor


sarn, bmegin laboratuanrna girdigirn zarnan bir eyler yaprnaya
c;ahmrn. Arna daha uyamk ya da daha toplurnsal sorurnlulugu
olan bir bilirn adarn1ysarn, beni hie; farkmda olrnadan bu bilirnsel
sorunsah incelerneye yonelten, bilirn etkinligi d1mda ne gibi guc;
ler vardir? iktisadi, ideolojik, siyasal, vb. bunlan di.i.1i.iniiriirn. Buna
tarnarnen hak veriyorurn. Arna hangi ac;1dan baktigm1za bagh bu
nun yorurnu. 01 belirleyiciler v e ic; dinarnikler birlikte ve etkile
irn ic;inde.
Bir de kanan, kantmlan bir ey daha var, izin verirseniz onu
soyleyeyirn kendi ac;1rndan. Biliyorurn, irndi "pozitivizrn kalkti"
denebilir, arna bence pozitivizrn hie; kalkrnayacak. unu soylernek
istiyorurn: Arnpirisizrnle, pozitivizrn genelde kantinhyor kamsm
day1rn. Diiiinebildigirn ya da tar h abildigirn kadanyla, felsefedeki
iki ternel ak1rn olarak. Ta ilk c;aglardan beri arnpirisizrn ve rasyona
lizrn vardir. Bunlardan birincisi, arnpirisizrn, bilginin kaynagmm
d1 diinyada oldugunu (ki Saym inan bunun i.izerinde durdu) var
sayar. ikincisi, rasyonalizrn, ise bilginin kaynagm1 insan usuna da
yandmr, dolay1s1yla da insan rn erkezli bir ak1rndir. Ornegin iyon
ya filozoflan Heraklit, Dernokrit bunlar biiyiik olc;i.ide arnpirist;
arnprisizrn gelenegini balattilar. Arna hepirnizin bildigi Plato,
Descartes, Kant rasyonalizrnin en biiyiik ternsilcileri olarak gi)ri.i
li.ir. Pozitivizrn ise arnprisizrnin Auguste Comte ile balayan bir alt
dahdir. ite bu yiizden Hurne' a pozitivist dernekten c;ok, arnpirisist
dernek gerekiyor. Pozitivizrnin ternel sorunu felsefenin kendisinin
sorgulanrnas1, bilirnle karilatinlrnas1 ve bunun sonucuna gore
davranrnarn1z. Tabii Edip Bey de kulland1 pozitivist terirnini, yone
ticirniz de kulland1. Hangi anlarn1 yiiklediginize bagh. Arna bu an
larnda bence pozitivizrn sorguland1g1 zarnan da butt.in bunlar orta
dan kalkrnayacaktir.
irndi belki d aha c;ok d1 belirleyicilerin etkisi altmda Saym
inan'm bir tarihc;i gibi ve gerc;ekten c;ok guzel ortaya koydugu bi
c;irnde, d1 belirleyicilerin etkisi altmda bu arka plana itildi. Rasyo
nalizrnle rasyonelligi kanh rmarnak gerekiyor. u anda pozitiviz
rne baka bir rol yiikleniyor. Hayir, bu yanh. Rasyonellik zaten
pozitivizrnin ic;indedir. Balang1c;tan beri vardir insan usuna gu
venrnek. Arna insan usuna guvenerek bilginin kaynagm1 onda bul
rnak; bunu yanh buluyor pozitivizrn. \:i.inkii arnprisizrnin bir par
c;as1 . . . Rasyonellik baka, rasyonalizrn baka; bu aymrn1 yaprnak
gerekiyor. Dolay1s1yla bugiin felsefenin ic;inde, biiyiik bir kavrarn
karrnaas1 yaamyor. Onun ic;in her zarnankinden daha c;ok diiiin-
212 SAU TOPLANTILARI

ce a9khg1, kavrarnlann a9k se<;ik ortaya konrnas1 ve felsefenin bi


lirndeki gibi kendi kendini di.izeltebilen, yanhlanm goren bir et
kinlik olarak si.irdi.iri.ilebilrnesi a<;1smdan pozitivizrne, samyorurn
her zarnankinden daha <;ok gereksinrnerniz var. Pozitivizrne, neo
pozitivizrne bu kar1 <;1k1 bir rnoda bence bi.iti.in di.inyada, arna za
rnanla ne olur, gelecegi irndiden kestirrnek anlarnmda bir ey soy
lerniyorurn. Buna kar1hk Marksizrnin ise rnateryalizrn arac1hg1 ile
arnprisizrn i<;ine baka bir yeri v ar. Arna burada ondan daha <;ok
soz etrneye gerek yok.
Nedensellik ilkesi bire bir ilikiyrni gibi algilamyor, di.ii.ini.i
li.iyor. Oysa ite tibba belki bu noktada gelebilirirn. <;:oklu neden
selligi di.ii.inrnerniz gerekiyor. Ozellikle karrna1k sisternlerin bu
lundugu toplurnsal di.izeyde, ya da biyolojik di.izeyde canh :. istern
lere geldigirniz zarnan <;ok boyutlu bir varhk olarak bireyin ya da
toplurnun, o zarnan her olgunun ya da tek bir olaym arkasmda,
birden <;ok nedenin bulundugunu gori.iyoruz. Hastahklardan or
nek verrnek gerekiyorsa, bu arada enfeksiyonlardan ornek verrnek
gerekirse, biliyorsunuz hepirniz ti.iberki.iloz rnikrobunu ta1yoruz
dogal bag11klanrna ya da a1 yoluyla, arna ti.iberki.iloz bir boli.irni.i
rni.izde gori.ili.ir koullara gore degirnek i.izere. Neden? <;:i.inki.i has
tahgm baka belirleyicileri de v ar; genetik yap1, beslenrne, stres,
psikolojik etkenler, o suada toplurnda olup bitenler, soguga rnaruz
kalrnak vb. Ti.iberki.iloz rnikrobu ti.iberki.iloz hastahgmm rnerkez
deki nedenidir, arna tek nedeni degil. Dolay1s1yla tlpta zaten aynca
sosyal bilirnlerde, psikolojide bunun boy le olrnas1 gerekli. <;:ok yon
li.i nedensellik soz konusu. Boyle bir di.ii.ini.i bi<;irni pozitivizrne
kar1 degil, tarn tersine pozitivizrnle birleiyor. Dogal olarak, pozi
tivizrn dediginiz zarnan bu <;ok karrna1k bir alan, tek bama terirn
olarak ya da Viyana <;evresine, di.ii.ini.irlerine, kitaplanna baksamz,
ortak noktanm yanmda kukusuz degiik noktalar da ortaya 9ka
caktu.
Saym yonetici, izin verirseniz, bir noktaya daha deginrnek isti
yorurn. Gene felsefede yaanan bu kavrarn, kargaahgmm etkisi ile
Popper'e pozitivist diyoruz. Popper pozitivist degil, pozitivizrne
kar1 <;1krn1 bir insan. Bir kez dogrulanrna kavrarnma kar1 9krn1
bir kii, yanhlanrnay1 onun yerine getirrni. Endi.iksiyon olarnaz,
diyor. Endi.iksiyon olarnaz dernek, pozitivist, neo-pozitivist yakla
1rna k9'fI olrnak dernektir. <;:i.inki.i pozitivistler bilginin kaynagm1
d1 di.inyada gordi.ikleri i<;in, duyu verilerine onern veriyorlar. On
lar, arnpirisist ki.irnenin i<;inde yer ald1klan i<;in, d1 di.inyay1 ara
tirrnakta ancak endi.iksiyon yonterni ile yol alabiliriz diyorlar. Ku-
SOSYAL BiLiMLER OOGA B i LiMLERiYLE NE YAPIYOR? 213

kusuz endiiksiyon yonterninin, karrna1k b i r yap1s1 var. Tarih bo


yunca rasyonalistler, ediiksiyonu on plana <;1karrn1lardir. Dernek
ki birisi, insan beyninin iiriinii olan bir diiiince bi<;irni ile sonu<; <;1-
karrna, bteki ise d1 diinyadaki olgulara, agirhk vererek bu ii yap
rnak iini siirdiirrniilerdir. Konuyla ilgili ilgin<; eyler var. Omegin
Wittgenstein, kendisinin etkiledigi Viyana <;evresinin i<;ine girrne
rnitir. Hatta 1srar etrniler, arna girrnernitir. <;:iinkii kendisi dilsel
felsefenin gelitiricisi; onu felsefe evrirninde tarn bir yere koyrnak
ger<;ekten gii<;, rasyonalizrn arnpirisizrn aymrnmda. Arna neo-pozi
tivistlere 11k tutrnutur. Neden? Felsefede dilsel arahrrnaya agir
hk verdigi i<;in. Neden? <;:iinkii dil-kavrarn, dil-diiiince baglanhs1-
m <;ok yakmdan incelernitir.
Son bir ey soyleyeyirn; buna benzer bir durum, biyoloji ve
hpta yaanrn1hr ge<;en yiizy1lda. Zarnanm pozitivizrnini, Auguste
Comte gelenegini siirdiiren, belki sizlere soyledigirn, belki daha
dar bi<;irndeki pozitivizrne Claude Bernard kar1 <;1krn1hr; modern
hbbm bizirn buradaki a<;1rn1zdan tek bir kurucusu varsa, o da Ber
nard'dir. Kukusuz tek bir kurucusu olarnaz bir alanm, arna o, hp
ta yonterni gelitirrnesi a<;1smdan, hepirniz biliyoruz, pozitivizrne
kar1 <;1krn1hr arna, zarnanm p ozitivizrnini de gii<;lendirrnitir.
<;:iinkii fizikteki, kirnyadaki belirleyicilik ilkesinin, biyolojik sistern
lerin tiirniinde ge<;erli oldugunu gosterrnitir. Nedir o? Yukarda
belirttigirn gibi, b elli nedenler belli koullar altmda hep belli so
nu<;lan dogurur. Dolay1s1yla, siz bir deneyi laboratuarda olabildi
gince hep benzer koullarda yaparsamz, hep aym sonu<;lan ahrs1-
mz. Kukusuz, <;ok idealletirilrni bir konurn belki. Sosyal bilirn
lerde ne denli ge<;erli olabilir, ayn bir sorun. Burada unu oyle
rnek istiyorurn: Bunlar bir rniktar tarihin cilvesi. Baka alanlarda
da yaayabiliyoruz. Bir diiiiniir, bir kurarnc1, ya da yontern geliti
rici, yakla1rn gelitirici, kar1sma <;1khg1 birtak1rn alanlan gii<;len
direcek, birtak1rn bulularda ya da gelitirrnelerde bulunuyor. An
cak bunu tarhrnak epey zarnamrn1z1 alacagmdan, burada biraka
hrn. Hakk1rn1 galiba tepe tepe kulland1rn.
A. U.- irndi efendirn, isterseniz salondan da sorular gelecegini
diiiinerek konuahrn yirrni dakikahk bir siire i<;erisinde.
E.B.- irndi efendirn, ben diger konurnacilarm felsefi yone
kayd1g1, giiniirniizde de kapitalizrnin varoldugu ve arhk kapita
lizrnden bahsedilrnedigi soylendi veya vurguland1. irndi kapita
lizrn kendi i<;erisinde sorgulanrnakta. Yarnan Bey'in dedigi gibi, bu
odaklar gene Fransa, ingiltere, Alrnanya'da kendiliginden hareket
etrneye balad1. Mesela irndi, Fransa'da 90 yilmda <;1kan bir kitap
2 14 SAL! TOPLANTILARI

v ar Capitalism versus Capitalism (Kapitalizme kar1 Kapitalizm) di


ye, adeta kapitalizmi yeniden sorguluyor. Yani, ki Kemal Bey'in
soyledigi gibi Fransa ingiltere farkhhg1, o mi.icadeleler gori.ilmeye
b aland1 ve arkasmdan Strategic Capitalism (Stratejik Kapitalizm)
di ye bir kitap bugi.inlerde c;1kt1. Son i.ic;, dort ydda c;1kan kitaplar ka
pitalizmi sorguluyorlar, Beyond Capitalism (Kapitalizmin Otesinde),
The Seven Cultures of Capitalism (Kapitalizmin Yedi Ki.ilti.iri.i) kapita
lizmin hangi yone kayacagm1 veya bu kitaplar incelendiginde kapi
talizmi yenileme di.ii.incesi diye bir ey yak. Yani kapitalizm bir
teknige doni.imi.iti.ir. Bu kitaplar incelendiginde, felsefi yonden
bunlara cevap verebilecek yeni bir felsefi ak1m, nasd Rusya da Yelt
sin bayrag1 c;ektiginden haberimiz olmadan c;ekiverdi, ki belki bu
nu bilenler vard1 c;ok y1llar bnce si. Bu ekilde yepyeni bir felsefi
ak1m c;1kabilir. Burada rekabetler v ar. Bu da biz olc;i.ilerimizi, yani
tamamen zaman boyutuna gore yaparsak ve di.ii.incelerimizde,
gozlemlerirnizde si.iperpoze olan olaylardan kurtulursak, az enerji
harcayaraktan belki ulamak istedigimiz noktaya ulaabiliriz, diyo
rum ben.
A. U.- Teekki.ir ederirn. Kemal, senin ekleyecegin bir ey v ar
m1yd1?
K.i.- Aslmda Yaman Bey'in soyledigi birc;ok eye katihyorum.
Aslmda t1pla verdigi brnek ilginc;. Yani pozitivizmin sorunlu ola
rak gori.ildi.igi.i alanlardan bir tanesi, sosyal bilimlerden biraz daha
teknik gozi.ikebilen, c;i.inki.i bni.inde sonunda bir dokto rbirini teda
vi edip bir sonuc; ahyorsa, sosyal bilimlerde ne sonuc; almd1g1 pek
belli degildir. Bal bol yaz1hr, c;izilir, ama sonucun ne oldugunu bi
lemezsiniz. Bunlan kabul ediyorum, ancak burada birkac; ey soy
lemek istiyorurn. imdi sosyal bilimlere gelince, burada baka bir
adamm gori.ilerini getireyim. Sosyal bilimcilerin hic;biri, yani bu
meslekte olanlar psikoloj i olsun, s osyoloji olsun, bu isme zaman za
man kar1 c;1k1hr. C::i.inki.i hie; sevmedikleri bir adamdir, nedeni de
birazdan ortaya c;1kacak. 20. yiizydm en bi.iyi.ik dil felsefecisi Noam
Chomsky'dir. Chomsky u siralarda M.I.T. 'de profesordi.ir. ilginc;
bir adamdir, yap1 tlanm okuduysamz. ilginc;ligi birazdan ortaya c;1-
kar. Bilgisayar kullammmda c;ok c;ok bnemli bir adamdir. Bic;imsel
dillerde hiyerariyi c;1karan kiidir ve dil felsefesinin hie; tarhfnas1z
en bi.iyi.ik adamlarmdan biridir. Chomsky son yirmi yddir politik
di.inyada da bir c;ok yazdar yaz1yor. Politik gori.ileri ile dil felsefe
si, yani felsefi gori.ileri arasmda da b ayag1 organik bir iliki vardir.
C::o k b asit Chomsky'nin gori.ii.i, unu diyor: insan denilen varhg1
smirlay1c1 ey, dogal dilin bzi.inde yatar, insanm dil yetenegini ka-
SOSYAL BiLiMLER OOGA B i LiMLERiYLE NE YAPIYOR? 215

zanrnas1 inamlrnaz bir olaydu. Bunu ogrenrneyle ac;1klayarnazs1-


mz. Yani organik bir ozellik vardu ki insanda, dili bir c;ocuk bu ka
dar kolay, karrna1k bir yap1y1 ogreniyor. Bir, o gori.ii.inden bah
yor, ondan soma da diyor ki: insanlann, insanlar yahut doga hak
kmda soyleyebilecekleri eylerde, onlerindeki en onernli engel do
gal dildir. c;unkii insanlann tek iletiirnleri dogal dil. Dogal dili
aarn1yorsunuz. iletiirn dogal dille oluyor. Dogal dilin de birtak1rn
smulan vardu, diyor. Bu nedenle belki de bu dil, insanm kendi
nesnelligini anlayacak ozellige sahip degil diyor. Toplurn bilirnleri
ne gelince. Bunu asil birirnleri olan kiilerin nedensel ozelliklerini
anlayacak elirnizde bir ey yoksa, toplurn bilirnleri, hic;bir bic;irnde
basit akil yi.iri.itrnekten b aka bir ey yaparnaz. Arna bu kadar c;ok
toplurn bilirn alanmm, disiplinin varhgmm baka nedeni vard1r,
diyor. Onun b aka politik nedenleri vardu. Bu disiplinler oyle bir
dil olutururlar ki, diyor, toplurndaki sec;kinlerin diger kesirnleri
yonetebilrnesi ic;in gerekli b i.i ti.in sozci.ikler vs. bu c;evrelerde i.ireti
lir, diyor. Artik ayrmtisma girrneyecegirn, Arnerikan toplurnu ile
ugra1yor. Bir arac;tan b aka bir ey degildir bu kurulular, diyor
toplurn bilirni ile ilgili ve hepsini bir kalernde siliyor. Yani am bir
gori.i olarak, tabii bunu hic;bir toplurn bilirnci sevrniyor. Arna dik
katli okursamz Chornsky'yi bir, b asit bir adarn degil; ikincisi ise
soyledikleri bo degil. Katilrnayabilirsiniz, arna okurnakta ve bil
rnekte yarar var.
A . U.- Bu adarnm yaptig1 eyler de sosyal bilirn alamnda yapil
rn1 oluyor.
K. i.- Yap1yor, arna bak adarn ne diyor? "Ben, sokaktaki adarn
dan daha rni.i thi bir akil yi.iri.itrni.iyorurn", c;ok basit akil yiiriiterek
bu ii yap1yorurn, diyor. Boyle tekrnil terrninoloji b unlarm hepsi,
ii dekore e trnek ic;in yapilrn1 eyler, diyor. Zaman zarnan insan
b az1 sosyal bilirn kitaplanm okuyunca, Chornsky'ye sernpati duyu
yor, her zarnan degil arna. irndi Yarnan Bey'in soyledigi poziti
vizrn ile ilgili bir eyler soyleyeyirn. irndi Popper pozitivist rnidir,
degil rnidir? Biliyorsunuz, bu bi.iyi.ik bir tart1rna konusu. Yani
Popper kendine, "Ben pozitivist degilirn yahu ! " diyor. Bi.iti.in bilgi
ancak deneylerden gelebilir. Oyle bir dil oluturahrn ki, teori ile
deneysel olaylar arasmdaki duvan c;izelirn ve bu dille iin ic;indeki
fasarya ci.irnleler ay1klansm. Nasil bir dil bu? Monologic; tek yonli.i
rnantik dili, iki insan konurnas1 degil, insanm doga hakkmda ko
nurnas1 i.izerine olan bir dili saflatirrnaya c;ah1yorlar. Bu proje
c;oki.iyor, kendileri de kabul ediyorlar. Boyle bir dili oluturarn1yor
lar. Yani orada b aans1zhk var. Popper ise tabii c;ok b asit bir ey
216 SAU TOPLANTILARI

soyli.iyor. "Hi\bir eyi endi.iksiyon ile gosterernezsiniz," diyor. \:i.in


ki.i bir rnilyon ornek de sozli.i oldugu i\in yetrnez. Bi.iti.in dururnlar
da, her zarnan bu dogru oldugu vakit, sonsuz say1da deney yapa
caksuuz; sonsuz say1da deney yaparnazsm1z, \i.inki.i belki bir tanesi
tutrnayacak. \:ok b asit bir ey aslmda. Mi.ithi bir ey, Popper hak
kmda gi.izel laflar ediliyor, arna diyor ki, "Sizin tek yapabileceginiz
ey, yanh bulrnaktu." \:ok k1z1yorlar, buna Viyana \evresi \Ok k1-
z1yor. Bunun i.izerine diyorlar ki brnegin, "Tibet'te bir karadarn1
var," ci.irnlesini alahrn. Bu, hi\bir zarnan yanhlanarnaz. Yanhlana
rnaz, \i.inki.i ci.irnle evrensel bir ci.irnle degil, tekil bir ci.irnle. Hemen
rnantik oyununu oynuyorlar. Nasil yanhlayacaksm1z bunu? Kara
darnm1 bularnad1gm1z si.irece, her zarnan oyle bir karadarn1 olabi
lir. Hi\bir zarnan da bunun yanh1m ortaya \Ikararnazsm1z. Aslm
da Popper'in yaptig1 bnernli bir taraf var ; falsification l a olaym bir s1-
nmm \iziyor, arna onun da yaparnad1g1 u, niye pozitivist derni
yor, ona gelecegirn. Yan pozitivist diyenler de Hegelciler ve dedik
leri u: "Teori ile arnpirik di.inyay1 birbirinden ayurn a!" Dernarkati
on rneselesi var Popper'i \Ok zor dururna di.ii.iren, yani teoriden
anndmlrn1 bir b aka dil, bir evren bularnazsm1z. \:ok zor durum.
Popper ikiye ay1rrnaya \ah1yor. Sadece arnpirik olan birtak1rn
bnerrneler ve ondan sonra b unun i.izerinde kurulrnu teorik, her
zarnan yanhlanrnaya a\1k olabilrne bzelligine sahip birtak1rn ey
ler. Daha soma Popper'in i.izerine gidildiginde b unu geniletiyor
lar. Oyle bir hal ahyor ki, sonunda yava yava bi.iti.in bzelligini de
kaybetrneye b ahyor. Arna bu ikisinin, birbirinden aynlabilecegi
tezi nedeni ile ona da pozitivist okulun bir devarn1 olarak b ak1yor.
Popper kendine rasyonalist diyor, arna ona o darngay1 diger taraf
veriyor. Ondan soma bi.iyi.ik kavgalar oluyor falan. Yani Popper
rneselesi boyle. Bir onernli adarn daha var, rnadern bu konuya gir
dik, onu da soyleyeyirn: Kuhn. Kuhn'u ilk defa olarak bu olaym yi
ne pozitivistlere ve Popper'a ters olabilecek bir eyle gidiyor. Bilirn
sel devrirnlerin rnantigma girdiginde di.iz b ir gelirne olrnad1gm1
ve pozitivizrnin samld1gmdan \Ok bte bir kavrarnsal paradigrnalan
var. Paradigrna, diyor, bir kavrarnsal oluurna b ak1yor. Yani yanh
larna da kolay degil, diyor. \:i.inki.i bir eyi yanhlayabilrnek i\in ilk
b ata bir kavrarnsal ternel i.izerinde hareket etrnelisiniz. 0 kavrarn
sal terneli degitirrnenin kendi, a slmda \Ok bnernli devrirn zaten,
diyor. K1sacas1, gori.indiigii kad a nyla bilirn felsefesi unu kabul
ediyor: Bilirnde ger\ekten bir ilerlerne var. Arna niye bu ilerlerne
nin oldugu i.izerine rni.inakaalar, ki bilirn felsefesinde olsa hi\bir
gori.i birligi u ana kadar yok. Bu gi.in i\in de pozitivizrni akla kar1
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE y APIYOR? 217

olan ak1mlara silah olarak ald1g1m1zda, buradaki metodolojik bir


s1ir1i dtitince olmuyor. Her felsefi dtitincede oldugu gibi, bunu
kabul etmek laz1m. Bunlar son derece olumlu. Bugiin ii;in akla kar
1 i;1kan birtak1m ak1mlarm oldugu bir zamanda pozitivizm, zaman
zaman be elle sanlacagm1z, bir can simidi durum alabilir. Benim
u anda ekleyeceklerim bu kadar.
A. U.- Aslmda ai;1ki;as1, Kemal inan'm soyledikleri ve asil u
anda tarhma konusu pozitivizm olmaktan bteye bu gorecelik ve
evrensellik meselesi. Yani bilgi, acaba bir tane midir? Geri;ek dedi
giniz, bilim yoluyla ortaya i;1kanld1gmda, sadece bir tane midir?
Tek yi.izhi mi.idtir? Yok, acaba aym olgunun baka hirhi okumalan
var m1dir? Geri;ek, samld1g1 gibi yahut bilim di ye yaptig1m1z faali
yetin hep onerdigi gibi, bir tepki midir? konusu etrafmda doniiyor.
Arna arhk az kalm1 zamamm1z i;eri;evesinde, soru var ise salon
dan, onlara cevap vermeye i;ahahm diye dtitiniiyorum.
iZLEYiCi- Kemal Bey, sosyal bilimlerin i;okmesinden, i;ok1in
his1inden bahsetti. Popper, Kuhn i;izgisinde bakt1g1m1z zaman, do
gal bilimlerle ilgili verdikleri bmekler ve bu gorecelikle, Popper,
Kuhn sonras1 bir geliimin ii;ine b akm1 olduguna gore, benzer bir
durum doga bilimleri ii;in de gei;erli mi?
K.i.- imdi, bilim felsefesinde Popper'1 alm, Feyerabend'i alm,
hangisini ahrsamz alm, en am ak1mlan alm, hii;biri model olarak
sosyal bilimleri i;ok alm1yorlar. 0 konuya fazla girmek istemiyor
lar. Kuhn bile girmek istemiyor. Sosyal bilimciler i;ekiyorlar onu,
"Aman, bizi de kurtar. Arada bizde bir yere oturahm," diye. Onla
rm oyle bir derdi var. Ancak bir kii buna fena halde giriyor, o da
Popper. Arna Popper tam anlam1yla bir soguk savai;i. Yani bilmek
laz1m, amac1 Marksizme vurmak. Bir de iki ey var Popper'in kar1
oldugu; bir, marksizm, onun ii;in Apk Top/um ve Onun Oiimanlan
adh kitapta soguk sava1 oynayan bir tarafi var. Onun ii;in "Sir" \inc
vamm alm1hr ingiltere'de. ikinci vurdugu da, bildiginiz gibi, Fre
ud'dur; ki bu ikisi de sosyal bilimlerin bnemli adam1 Marx da, Fre
ud da. Arna onun d1mda bu tarhmalar bilim felsefesinde doga bi
limler 1izerine, i;ogunlukla ve alman ana model de fizik, yani be
nim en son bahsettigim gorecelik egilimlerinin bilim felsefesi tarh
malanyla ilgisi yok. Yani orada oyle bir egilim yok. Benim dedigim
bu egilim insan bilimlerinde daha i;ok olmaya bahyor. Bu iin
olumlu tarafi da var, olumsuz tarafi da var. Mesela olumlu bir ta
rafm1 soyleyeyim, i;ok onemli bir olay. Amerika'da, biliyorsunuz
Amerika i;ok etnik yap1da bir toplum, 500 yil soma Christof Co
lomb bir kahramanhk di.izeyinden bir hain diizeyine geldi. Bakm
218 SAL! TOPLANTILARI

bu i;ok ilgini;, tarih degiiyor. Birdenbire dediler ki Arnerika'da bir


ey kefetrnerni, ne kadar adarn v arsa taku taku kesrni. Yani bir
katliarnm b alang1cnu oluturan adarn dediler. Ondan sonra Arne
rika'da k1yarnet koptu. Biz Bah uygarhgmm veya beyaz dunyanm
ii;inde kalrnak isterniyoruz. Bizirn de kendirnize gore bir kulturii
rnuz, bir tarihirniz var ve bu rolativizrni daha bir kendini korurna
eyi olarak, onun ii;in Faucault'ya sanld1 bu Arnerikah ekip. Yani
politik olarak nedeni v ar bu olay1 besleyen. Arna i;ogu politik ola
rak, neden olan ve insan bilirnlerinde, doga bilirnlerinde boyle bir
tartlrna yok. Bir tek en buyuk doga bilirnlerinde bu tur bir eyin
avukat1 Feyerabend'dir. 0 hii;bir tezine katilrnad1g1rn bir adarndu.
Arna her ey, her i;eit i;ii;ek olsun, hepsi de dogru olabilir. Sand1g1-
mz kadar rnutlak degildir doga bilirnleri. Zaman zarnan da i;ok
akilh argurnan lirnanlan v ar. Bilirn tarihini de i;ok iyi b ilen bir
adarndu. Ozellikle Newton zarnam arivlere girrni bir adarndu.
Onun ii;in yap1tlan ciddiye almu, arna genel fikirlerine ben katilrn1-
yorurn, orada relativizrnin sozcusu olarak Feyerabend vardu bilirn
felsefesi tarhrnasmda.
1ZLEY1C1- Biraz da felsefeye girilince . . . biraz bir iki noktaya
deginrnek istiyorurn. irndi uzerinde tarhilan konular, veya ko
nutugunuz konular zaten bilrnedigirniz eyler. Mesela diyelirn ki
"oradaki surahide su vardu," konusunda tarhrn1yoruz biz burada.
Yani u ana kadar bir ekilde bilg isine vararnad1g1rn1z, ai;1klayarna
d1g1rn1z konular. Fakat ben buradaki zorluk urada diye duunu
yorurn; Ataturk'un bir sozu var: "Benirn nai;iz vucudurn bir gun
toprak olacaktu. "Ornegin irndi, bu soz soylendigi zarnanki dog
ruluk derecesi nedir? Yani soylendigi anda gelecege yonelik ne gibi
bir dogruluk, kesinlik arzetrnektedir? irndi konurnaclardan bir
k1srn1 "u bitti", "bu bitrnedi", u iflas etti", "bundan soma tek ba1-
na yolunu alacaktu," falan gibi, eyler soylediler, devarnh itiraz go
rebilecek eyler bunlar. Bunlara kesin gozuyle b akrnarn1z rnurnkun
degil, arna bunlan da belirtrnek laz1rn, yani u ana kadar olan bilgi
lerirniz bizi buraya kadar getirdi. Benirn soyleyeceklerirn ileriye
donuk olan eyler, gelecege yonelik olan eyler. Hepsi kukuludur;
kuku duyrnarn1z da gerekir dernek gerekrniyor mu?
A. U.- izin verirseniz burada bir ey eklernek istiyorurn. Mese
le, aslmda ozellikle sosyal bilirnlerde hissedilen bir daralrna duy
gusu. Bu duygudan oturu bu soruya geldik. Bir s1kmtidan ben bu
gunku konurnanm bahgma gelrni idirn. 0 da biraz once Kernal
inan'm vurgulad1g1 nedenden. Arna ondan once balarn1 olan bir
sure<; vardi. Birtak1rn eyleri sosyal bilirnler ai;1klarnakta zorluk i;e-
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE N E YA P I YOR ? 2 19

kiyorlardi. Nasil ai;1klarnakta zorluk i;ekiyordu? Oni.ini.izde herke


sin ortaklaa olarak, i;ok bnernlidir dedigi bir olgu oluyor. Tutun ki
rnesela nasil oluyor bu kadar rnodernite, bu kadar rnodernizasyon
gei;tikten soma, bu kadar rnesafe almd1ktan soma? Aslmda geride
kalrn1 denilrni olan b irtak1rn ideolojiler, b irtak1rn di.inya gori.ile
ri, tekrar gi.inderne geliyorlar. Ornekse; 1 . 5 asuhk devlet, ulus-dev
let uygularnasmdan soma, 1.5 asuhk millet yaratrna i;abalanndan
soma nasil oluyor da, yani Yugoslavya gibi bir i.ilke bellerniiz, na
sil oldu da bu be pari;aya aynld1 veya ital ya diye belledigirniz b ir
yer, nasil oluyor da kuzeyi aynlrnaya kalk1yor bu saatten soma?
Bu gibi sorularla ve b unu da ai;1klarna arai;lanm bularnarna nedeni
ile sosyal bilirnler kendisinden yava yava kukuya di.irneye ba
ladi. Bir de, b ir ey ortaya i;1kt1; b irazc1k doga bilirnlerine, oyki.in
rneleri yi.izi.inden, habire ak1llan fikirleri doga bilirnlerinden esin
lendigi ii;in, daha i;ok kendi ii; gelitirrne yollanna gittiler. Kendi
arai;lan bir sure soma b ir i;eit, rnaternatiksel arai;lar olrnaya bala
di. Asil soruya gelip, herkesin "Ya, unu b ize ai;1klasamza, dedigi
suada i;ok daha yan rneseleler i.izerinde ve ii;ine kapah bir ekilde
b aktigm1z zarnan, rnesela di.inyada i;1krnakta olan sosyal bilirn der
gilerinde, u anda diyelirn son s ayilan yaymlanrnakta olan, tutun
ki ikibin dergi varsa, bunun ii;inde suadan insamn derdine, dogru
dan cevap verebilecek, bir ti.ir aray1m ele gelir oldugu rnakale sa
y1s1 olduki;a az. c;:: u nki.i kendisiyle konuur hale geldi o literati.ir.
ii;ine kapamr hale geldi ve bir i;eit oli;i.irn sap1khgma di.irneye
balad1. Bundan kast1rn u: Herhangi bir ey ki gelitirrni oldugu
rnuz sosyal b ilirn arai;lanyla ele almabilir, ancak onu inceleriz.
Herhangi bir b aka olgu ki, siz ne kadar onernli gori.irseniz gori.in,
onu ele alabilecek, ayntuabilecek, pari;alanm ortaya i;1kartabile
cek, arai;lanrn1z, kavrarnlanrn1z gelirnediyse onu buakm1z derne
ye giden bir hale geldi. Yani bir i;eit Nasrettin Hoca hikayesine
dondi.i. H ani anahtanm kaybeder Nasre ttin Hoca. Sarho, gece
vakti larnbanm altmda donerken beki;i gei;er, ne yaptigm1 sorar.
Anahtanm kaybettigini ve ararnakta oldugunu soyleyince, beki;i,
anahtan b urada rn1 kaybettin? der. Hoca, hayu, diye yamt verir.
Burada kaybetrnedirn. Peki niye burada anyorsun? Hoca, b uras1
aydmhk da ondan, der. Buna benzer hale geldi. Sosyal bilirnler ve
o suadaki bu b i.iyi.ik doni.ii.irnler de, sosyal bilirnlerden i bekler
haldeydi. i beklerne artik i;ok ayan beyan ortaya i;1kmca, sosyal bi
lirnler de -rnahi;up rnahi;up- b iz bu ii galiba biraz becererniyoruz,
derneye b alad1. 0 zarnan da bir geriye doni.i oldu. Dernin Edip
Bey'in soylediklerinden benirn sezdigirn bir ey var. Galiba bazen
220 SAU TOPLANTILARI

de belirli bir a<;1klarna <;er<;evesi ile <;1k1yorsunuz, belirli bir noktaya


kadar vanyorsunuz, ondan sonra oniiniizde bir duvar. Uzakta za
ten sezdiginiz, arna ilerledik<;e size <;ok yaklaan bir duvar <;1k1yor.
0 zarnan siz yine elinizdeki, rnevcut z1plarna hoplarna ara<;lanmz1
birazc1k d ah a gelitirrneye <;ah1yorsunuz. Galiba problem orada
degil. 0 duvan elinizdeki ara<;larla iistiinden arnamz pek rniirn
kiin degil. 0 zarnan galiba geriye doniip duvarm yanmdan ge<;en,
baka bir yoldan gitrneniz gerekiyor. Sosyal bilirnler bunu hisset
rneye balad1 ve ana kavrarnlarm1, ana diiiince bi<;irnlerini, galiba
biraz zorlarna ihtiyac1 duyrnaya b aladilar. Sarnyorurn biz biraz ev
vel konuurken, Edip Bey'le ortaya <;1kan bir ey var. Mesela bu
rnanhk hikayesi, bulamk rnanhk hikayesi. Kartezyen rnanhk, kaba
ca soylendigi zarnan, bir ornek verilecekse, rnesela kel konusunda
aynrn yaprn1yorurn. Yani rnesela bir insanm kel oldugunu nereden
itibaren anlarnaya balayacaksmmz? Ka<;mo kildan sonra bu adarn
keldir ve diiiindi.igii zarnan da bilgisayarlarm da i<;inde olan rnan
hk gibi, kel olanlar diye diiiiniiyor. Oysa galiba bir b aka rnanhk
bunu goreceletirebiliyor. Arna bu yeni bir rnanhk bi<;irni. isterse
niz bir par<;a bulamk rnanhgm, b oyle bir rnanhk iizerinden diiii
niilebilir mi bilrniyorurn, arna gocunacak, en fazla gocunrnas1 gere
kenler bu oneriyi getirdiklerine gore, isterseniz bu omek iizerinden
geriye gidip, biraz yandan donrne ihtiyacmm ornegini verebilirsi
niz.
E.B.- Saym bakan, <;ok teekkiir ederirn. Bulamk rnanhk orne
gi de verebiliriz. Onun yerine rnesela bu odanm sogutulrnas1 ya da
1S1hlrnasuu alahrn biz. Eger optirnizasyon kavrarn1 yoksa kafarn1z
da, yani bizirn minimum rnaliyetle bu ii yaprna diiiincerniz yoksa
ne yapacag1z? ON-OFF ve benzeri kontrol sisternleri fazla enerji
harcayarak istenilen konforu saglarnaya <;ahir, yine de tarn sagla
yarnaz. Bizirn iST-ANK hattmdaki rnavi trenlerde oldugu gibi k1
seyahatlerinde ya iiiiriiz ya da terleten s1caktan <;ok rahats1z olu
ruz. Bir odanm s1cakhgm1 devarnh 23 C olrnasuu istedigirnizde bu
set edilen degerdir, 231 .5 C'yi kontrol etrnek istedigirnizde d1
ortarnm s1cakhgma gore 1S1hlrnak istenen ortarnm lSl kayb1 farkhla
ir. izafi olarak lSinlf veya sogur. Diger bir anlarnda ortarna lSl ver
rne veya uzaklahrrna h1z1 farkhlair. Klasik kontrollerde set edilen
s1cakhg1, h1zh olarak saglayabilrnek i<;in, gerektiginden fazla lSl or
tarna verilir. Fazlas1 by-pass olarak d1anya a hhr, bu da kay1p ener
jidir. Kay1p enetjiyi azaltrnak istedigirniz zarnan konfor degerlerine
uzun siirede ulaabiliriz. Bu dururnda istenilen konfor saglanarnaz.
Faz1 kontrolda hava ak1rn1 ve 1S1trna h1z1 degikendir. K1saca kont-
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE yAPIYOR? 221

rol edilecek pararnetreler set noktas1 alt ve list lirnitleri arasmda


degien iki konurnluluk arz etrnez. Bilakis zarnana gore devarnh
degien degerler olarak c;ahir. Is1trnanm max oldugu yerde fazm
h1z1 Max'dir. Faz hic;bir zarnan s abit h1zh duran ve c;ahan olrnak
i.izere iki konurna sahip degildir. Boylece c;ok az by-pass ile istenilen
konfor ternin edilebilrnektedir. Ekonornik bir 1s1trna saglanrn1
olur. Bulamk rnantikta ilk ad1rn global kontrol ile nokta kontroli.ini.i
yakalarnaktir. Is1trna veya zit ilerni sogutrna yalmz set noktas1 li
rnitine ulaIld1gmda yapilrnarnakta, her an hem 1s1trna hem de so
gutrna yapilrnaktadir. K1saca 1s1trna sogutrna beraberce yapilrnak
tadir. Holotransforrnasyon (Tarn Doni.ii.irn) kontrol ilernini ince
lenen sisternin rnodelinin super uzaymda y aprnaktadir. Super
uzaydaki bir nokta kartezyen uzaydaki turn noktalar hakkmda bil
gi sahibidir. Milyarlarca nokta, bir nokta ile kontrol edilebilrnekte
dir. Tarn doni.ii.irnle kontrol insan beyni ile aym ozellikleri arz et
rnektedir. Bulamk rnantik Global kontroli.i saglarken, Tarn doni.i
i.irn Global -si.irekli- kontroli.i saglar. Hemen hernen sisternde du
yars1z hic;bir nokta kalrnaz. Yani hem 1s1tan, hem sogutan pararnet
relerle beraber di.i i.irunerniz gerekir. Bu takdirde ancak biz anmda,
yani pararnetre, on-off'a gore bu pararnetreleri daha kolay kontrol
edebiliriz. Saym bakanm verdigi ornege gelecek olursak biz her
an, yani kel olrna-olrnarnay1, ikisini beraber di.ii.inrnerniz gerekir.
Yalmz hangi say1dan soma sac; ne kadar v arsa keldir veya sac; ne
kadar yoksa kel kabul etrneyiz diye birtak1rn kriterler koydugu
rnuzda ne oluyor? Tek yonli.i bir lojikle hareket etrni oluyoruz. Bu
c;ok enteresan, rnesela Flatland di y e bir kitap var. 1884'te ilk defa pi
yasaya c;1krn1. 1990'dan beri Arnerika'da en c;ok satan kitap bu. Bo
yutlarla ilgili bilgi var. 0 diyor ki, rnesela burada ozet olarak bir
saniye ic;inde ac;1klayayun. Eger, diyor, arnipsiler, yani iki boyuta
sahip olan bir zi.irnre, bir grup uc;i.inci.i boyutu, daha bi.iyi.ik boyut
lan algilayarnaz diyor. oyle ki, rnesela bir goli.in ic;inde bunlar
otursun, bir de iki boyutlular olsun. Bir kl.ire gelsin, ilk once ki.ireyi
uzaktan nokta olarak gori.irler ve yaklat1kc;a bu c;ernberler artar di
yor. Tarn kendi toplurnundan gec;erken en bi.iyi.ik bir c;ernber rney
dana gelir, diyor. Aym ekilde bu c;ernberler ki.ic;i.ilerek nokta olur,
kaybolup giderler, diyor ve bu boyutlarla ilgili 1884'te yazilrn1, bir
tarafa atilrn1. Ne zarnan bu boyutlar onern kazanrn1, tekrar buna
doni.ildi.i. Bunun ic;in, yani bilirnde yapilan c;ahrnalarm hepsinin
birbirine faydas1 var, katkilan var. Bugi.in rnarksizrnle kapitalizrnin
birbirine katk1s1 var. Arna onernli olan, az enerji harcayaraktan za
rnanmda ileri yapabilrnektir. Teekki.ir ederirn.
222 SALi TOPLANTlLAR

A. ll- Ben teekkiir ederirn. Efendirn, bu divandan sbz isteyen


oldu. isteseniz t;ok k1sa olarak, Kernal Bey'e sbz verelirn.
KL Bulamk rnantik rneselesi biraz daha yakm oldugurn bir
alan oldugu it;in, bulamk rnantik kavrarnm1 ortaya atan Bakii do
gurnlu Liitfi Askerzade'dir. Arnerika'da Zadeh olarak bilinir, as1l
ad1 Li.itfi Askerzade'dir. 1967'de Ortadogu'ya gelip bir konurna
yaprn1tl. Arabay1 parkederken biraz arkaya, biraz one, arna tarn
kesin degil, yani 30 derece mi, 35 derece mi farketrnez, bu rnantig1
rni.ithi konurna diye gidip dinledik. Ondan bir yil soma, onun
bakam oldugu boliirnde doktorarn1 yaptirn, Berkley'.de. Orada og
rencisi dahil herkesi tamyordurn, yani Zadeh'le t;ahanlar dahil. il
gin<; bir ey, arna hit; kirnse ciddiye alrn1yordu. Bir deli bir ta at
rn1, yiiz akilh <;1kararnarn1. Arna sonu<; olarak ne oldu, ben size
soyleyeyirn. Japonlar bu ii Arnerikahlardan daha iyi oyle ogren
diler. Bu iin ticaretini t;ok iyi ogrendiler Japonlar. Buzdolabmm
it;ine fuzzy logic (bulamk rnantik) koyduk dediler ve satrnaya ba
ladilar. irndi rnesela u t;ok basit; teknik olarak girecegirn, t;iinkii
yakm oldugurn bir konu; bunu iki ekilde yapalabilirsiniz." "Fuzzy
logic"i Zadeh'in yaptig1 ekilde, rnantikta kiirneler artik ilkokula
kadar girdigi it;in bunu bilinir; bir kiirnenin bir elernam varsa, ya o
kiirnenin it;indedir ya d1rndad1r, ya vard1r ya yoktur. Yani o kii
rneye ait olrna endeksi ya l'dir ya O'dir. Buna O'la 1 arasma bir en
deks verelirn, diyor.Yani uzun bo ylu insalar kiirnesinde ben 09 in
deksinde vanrn, Aydm 06 indeksinde var. Millet dedi ki ya bunu
boyle yapacagma, bu ekilde bir belirsizlik yapacagma bildigirniz
olas1hk hesaplanyla bunu yap. Bir kargaad1r gitti. Oyle mi yapa
hrn, boyle mi yapahrn? Daha sonra rnikroelektronikte ilerlerneler
olduktan som a, kontrol sisternlerinin aritrnetik ilernlerden t;ok
rn antiksal ilernler yaptig1 dururnda, ni.antiksal ilernlerle b u
"fuzzy logic"in birtak1rn rnekanizrnalan daha iyi oluyor. Yani ii <;a
buk ve ekonornik yapabilrne olanag1 dogdu. Ancak, belli kontrol
sisternleri it;in, t;ok karrna1k olrnayan kontrol sisternleri it;in. Aya
atilan fiizelerde "fuzzy logic" yok, arna buzdolab1 gibi daha b asit
kontrol sisternleri oldu ve bunu gayet giizel karnera dediler, pazar
ladilar. "Fuzzy logic"ten hareket edip, toplurn bilirnlerinin sirnm
bulrnak oyle bir derinligi olan bir ey degil. Benirn soyleyecegirn
bu kadar.
A. U.- Teekkiir ederirn.
jzLEYjCj- Sorurnu, Saym Biiyiikkoca'ya sorrnak istiyorurn.
Bulamk rnantik at;1smdan fizik, klasik fizik degil, kuanturn rnekani
ginin Haiserberg belirsizlik ikilerninin yeri nedir, aydmlatabilir mi-
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE y APIYOR? 22 3

siniz?
E.B.- Biliyorsunuz, bu belirsizlik teorisinde, diyelim ki bir
enerji, seviyesinin hangi belirsizlik oranmda o enerjiyi ta1yabilir?
Biz moleki.ille ilgili veya bir sistemle ilgili bunu verebiliriz. Tabii,
saym inan'm soyledigi gibi, herhangi bir: ekilde ifade ederken, me
sela h.en ne kadar kelim? %95 kelim, burada Saym Bakan c;ok daha
hakh. Saym inan almmasm, bu strateji ile ne oluyor? Biz z1ttm1za
da ey vermi oluyoruz, yani ona bir pay vermi oluyoruz, onunla
ifade etmi oluyoruz. Tabii bu olas1hkta da, biliyorsunuz c;eitli uy
gulamalarda gene birtak1m sapmalar var. Bizim kabullendigimiz
den dolay1 birtak1m sapmalar var. Bunun tamamen boyle iist iiste
diiecegini ben kabul etmiyorum. Yani bulamk lojikle belirsizlik te
orisinin, belirlemi oldugu birtak1m olas1hk kuramlan ile iist iiste
c;ak1maz, ama her ikisi de birbirleri ic;in kullamlabilir.
jzLEYjCj- Saym Kemal inan ' a sormak istiyorum. Otomatik
kontrol sisteminden sbz ettiniz. Burada egemen olan negatif geri
besleme dedigimiz ilkenin anlad1g1m kadanyla pozitif geri besle
meden mi soyutlanmas1? Toplumsal uyarlamasmda hangisi ag1r
hkh olarak diiiiniilmesi icap eder?
KJ.- imdi bu sbzciikler negatif geri besleme ve pozitif geri
besleme, yani olay1 daha genel bir yere eye koyahm. Otomasyo
nun benim kavramsallatird1g1m bic;imde bir aamas1d1r, o da u
dur: Enformasyonla enerji arasmda iliki kurrnak. Bir sistemin iste
diginiz ekilde davranmasm1 istiyorsunuz. Siirekli olarak, onun
nasil davrand1gm1 gozleyip o bilgiyi, sizin istediginiz bilgiyle kar
Ilatmp buradaki fark1 alarak, bu farka gore harekete gec;irirsiniz.
Fark oldugu ic;in negatif lafi oradan gelir. Eger pozitif geri besleme
yaparsamz, bir sistem istenmeyen bir yone gidiyorsa, onu daha da
istenmeyen bir yone gotiiren olayd1r. Negatifle pozitifin arasmda,
teknik faz fark1 diyecegim olaylar vard1r. Sistemlerin kararhhg1
meselesi ve bnemlisi bu otomasyon c;agmm sistemlerinin konula
nndan b ir tanesidir. Bu tiir yakla1mlann, toplum bilimlere uygu
lanmas1 konusunda ki -yine boy le ortaya c;1km1 bir laf vard1r.- Al
t! botur, fakat Viyana'dan c;ok onemli oldugu ic;in siirekli boyle
popiiler dergilerde goriirsiiniiz, adam c;ok bnemlidir: Norbert Wie
ner. Fakat oyle bir laf uydurmutur ki kibernetik vs. Tiirkiye'de bu
nun b irtak1m sbzciileri vs. c;1km1tlr, yazilar yazm1tlr, alt! tama
men botur. Bunu genelletirerek insan beyni vb. gibi bir siirii laf
yan yana gelir. Fakat bunun arkasmda, bildigimiz otomatik kont
rol kurammm belirledigi, matematiksel modeller d1mda, toplum
bilimlere uygulanmas1yla ilgili fazla bir veri, fazla bir anlam yok-
224 SAU TorLANTILARI

tur. <;:i.inki.i bi.iti.in mesele udur : Toplum bilimlerinde toplumu,


toplum davramalanm, matematiksel modeller ic;inde en fazla be
lirleyebileceginiz, toplum bilim alarn belki iktisathr. <;:i.inki.i iktisat
ta say1 vardir. Bugi.in de doviz kurlanna giderseniz 14 nokta 8, 9, 5
noktaya kadar gider. 0 sayilann varhg1 insanlarda, ister istemez
bir pozitif bilime yakmhk gosrerir. Bir si.iri.i boyle iktisat modelleri
vardir. Bir eyleri tahmin etmek, ongorebilmek ic;in, ama bu da ba
na kahrsa bir olc;i.ide yararh olmakla beraber, genelletirildigi vakit
bir aldatmacadir. <;:i.inki.i iktisat bilimi de bir i nsan bilimidir ve bi.i
ti.in modellerin en baans1z oldugu yerse iktisattaki yatmmc1 ve
genelde insan davramlanm ongormemeleridir. En zor taraf da,
bunun istedigi kadar say1 ile fiya t mekanizmas1 olsun, sorun u
dur: Toplum bilimlerin, ma tematiksel modeller ic;inde olabilmesi
ic;in, matematiksel modellere uyan eyler niye dogaya uyuyor?
<;:i.inki.i dogada degimeyen eyler var; denizin dalgas1 her zaman
aym, belki son birkac; asirdir aymydi. insan tarih ic;inde degitigi
ic;in, kavramlan, yani gazeteyi okuduktan soma aym adam degil.
Ben o partiye degil, bu partiye verecegim, diyor adam. Tarih ic;inde
aym regilenteyi, aym degimezligi gormi.iyorsunuz. Dogada onem
li fark bu. Onun ic;in gec;miteki bilgileri, gelecege yans1ttigm1z va
kit, ancak dar zaman arahklan ic;inde gec;erli oluyor. Herhangi bir
kritik anlarmda, mesela Sovyetler Birligi'nin bi.iyi.ik degiimini gor
mek mi.imki.in degil. Matematiksel modeller imdiye kadar gore
memi. Bundan soma goremeyecegine inananlardan biriyim.
A. U.- Efendim, son bir soru ile bitirelirn.
jzLEYjCj- Saym konumacilar c;ok di.izeyli bir felsef; tarhma
y1 gelitirdiler. Ancak Kemal Bey'e unu sormak istiyorurn. imdi
beni rahats1z eden bir ey oldu. Yani boyle anlamamak laz1m, boy
le yaklamamak lazrm. Bilim inkar edilmez. Eger belli bir donemde
bilim inkar edilirse, o zaman bilimin kendisinin c;arp1tig1 bir once
ki ideolojilerin, sistemlerin, di.ii.inlerin aklanmas1 sonucunu getirir.
A. U.- Aman efendim, yanh anlama olmu galiba, bzi.ir dile
rim . ic;imizde en c;ok sahip c;1kanlarm b amda Kemal Bey gelir.
Haks1z yere suc;layacaksm1z.
jzLEYjCj- Yanh soylem var.
A. U.- Soyledigimin ic;erigi anlaIlmam1 olabilir, korkanrn.
jzLEYjCj- Li.itfen b eni engellemeyin. unu soylemek istiyo-
rurn. Ashnda biz, Aristo'yu bile inkar edemeyiz. Bugi.ine kadar bi.i
ti.in bilimler tarihsel elenme si.ireci ic;erisinden gec;milerdir. Hic;bir
bilim, hic;bir di.ii.ince inkar edilmiyor. Ancak bunlara eklemleme
yap1hyor. Yanhhk burada. imdi biz, bugi.inki.i bilgi di.izeyimizle
SOSYAL BiLiMLER OOGA BiLiMLERiYLE NE YAPIYOR? 22 5

tarh1yoruz bi.iti.in olaylan. Ancak antrparantez, Aristo'yu inkar


ederneyiz. Yani unu dernek istiyorurn, siz bir c;elikiye diiti.ini.iz;
bir yandan dediniz ki, Ti.irkiye'deki egitirn kururnlan biiyi.ici.ileri
aratacak diizeye di.iti.i. Bir yandan da pozitivizrni inkar ediyorsu
nuz. Burada yarnan bir c;elikiye d iiti.ini.iz. irndi postrnodernizrni,
yani bir yandan b iiti.in bilirnleri inkar ediyor, bir yandan onlan ah
yorsunuz.
A . U.- Atiyorsunuz dediginiz kii elektrik rniihendisligi boli.irn
bakam. inkar etrniyor o anlarn da. Bilirnsel di:ii.inrne ic;erisinde
arahrrna yap1yor. isterseniz, c;ok gee; bir saate dogru gidiyoruz . . .
jzLEYjCj- Hay1r efendirn. Bi.itiin aydmlann yaptig1 b u . Beye
fendi, inanrnak isterniyorsunuz. Ti.irkiye'de bugiin pozitivizrn mi
inkar edilrnek isteniyor, Kernalizrn mi? Yani Kernalizrn inkar edil
rnek ic;in pozitivizrne vuruluyor. Ya da tarn tersi.
A. U.- Ben boyle bir ey oldugunu zannetrniyorurn bu akarn.
Bundan sonras1 apayn bir tarhrna konusudur.
jzLEYjCj- Beyefendi bunu izah etsin.
KI- irndi, pozitivizrni bilirnle ozdeletirrnernek laz1rn. Bi
lirnsel felsefi d iiiinceler ic;inde ak1rnlardan bir tanesidir poziti
vizrn. Kesinlikle de inkar etrnedirn, arna felsefe, hangi felsefi ak1rn1
ahrsamz aim hepsi de eletiriye ac;1khr. Hic;birinde rnutlakhk yok
tur. Yani zaten felsefe eletiriyle gelien bir olayd1r. Bakm, felsefe
de rni.ithi daireler vard1r. Fikirlerin say1sma baktigm1z vakit, ol
dukc;a sonludur, fazla degildir. Arna belli tarihsel donernlerde belli
fikirler i.iste c;1kar, bellileri bnernini kaybeder. Biraz soma baka bi
c;irnde obiirleri de c;1kar. Felsefenin, hatta bir olc;i.ide sosyal bilirnle
rin kavrarn dagamg1, c;ok geni degildir. Doga bilirnlerinden farkh
olarak, arna belli zarnanlarda bu fikirlerin bazilan birdenbire bnce
lik kazanrnaya balar. Bu nedenle pozitivizrne bncelik kazand1ran
bir donern vardi. 0 donern gec;ti. c:;:unki.i o donern belli bir politk
konjonkti.ire sahip bir donerndi. irndi c;ok farkh bir konjonkti.ire
sahip oldugu ic;in baktig1rn ey u: Bati'daki tarhrnalara bak1yoruz
uu konudaki, b iiyiik k1s1rn dinarnik de buradan gelir. Bu konu tar
hrna alanmda degil. Halbuki 60'larda rni.ithi bir tarhrna alanm
da, hatta ondan once gittiginiz zarnan, Viyana c;evresine, rni.ithi
bir gerilim v ard1; pozitivizrn, onun kar1smdaki ak1rnlar. Bir ey
soylediniz, o c;ok onernli tabii daha ideolojik; tabii Kernalizrn ile
pozitivizrni birletirdiniz. Bu, apayn bir ey, tabii Ti.irkiye'ye hie;
gelrnedik. Kernalizrnin bir pozitif yoni.i olabilir, arna pozitivizrn ile
ozde bir ey degil. Kernalizrn bir siyasal diii.ince bic;irni, belli bir
sisternatigi var. Ti.irkiye ic;in belli bir siyasal bnerni var. c:;:ok daha
226 SAL! TOPLANTILARI

siyasal bir i;en;eve i;izdikten soma, tabii her ey gibi o da tartiIlabi


lir i:izgi.ir bir ortarnda. Baz1 taraflan eletirilebilir, olurnlu taraflan
gi:iri.ilebilir, arna bir pozitivist yi:ini.i vardir -o da dogrudur Kerna
lizrnin- arna ikisi birbirine i:izde degildir. Barnbaka b oyutlan
olan, bir tanesi siyasal bir ak1rn, digeri felsefi boyutlan olan, bilirn
felsefesine giren bir baka ak1rn. ikisi arasmda baz1 paralellikler ol
rnakla beraber, bir tanesini eletirrnek, i:ibi.iri.ini.i eletirrnek anlarn1-
na gelrnez.
jzLEYjCj- Bi.iyi.ici.ili.ikten kurtulrnas1 ii;in ne i:ineriyorsunuz?
KJ.- Onerirn? Bir anda i;i:izi.ilecek bir i:ineri degil egitirn. irndi
pozitivizrn galiba kelirneler, si:izci.ikler i.izerinde dikkatli durrnak
yaprnak laz1rn. Pozitif di.ii.ince bii;irni diye urnurniyetle i;ok iyi
gi.indelik dile girrni bir ey vardir. Pozitif di.ii.ince bii;irni, hurafe
lerden veya uzak, sadece bilirnsel, arnpirik geri;eklere dayanan "po
zitif di.ii.ince" bii;irnidir. Genelde bu zaten bi.iti.in bilirn felsefesiyle
ugraanlann ortak gi:iri.ii.idi.ir. Arna pozitivizrn bundan i;ok daha
fazla incelenerek baka eyler si:iyli.iyor. Yani bunun kar1t1 bi.iyi.i
ci.ili.ik degil. Arna biraz once si:iyledirn, bugi.inki.i ri:ilativizrn gibi ba
z1 ak1rnlara kar1 pozitivizrne bazen di:irt elle sanlrnak laz1rn gelir.
Felsefi olarak diye si:iyledirn. Arna bir eye di:irt elle sanlrnak o iin
eletirilecek yi:inlerini eletirrnernek olacak ey degil. Tabii ki eleti
receksiniz. Aynca hangi pozitivizrn? Auguste Comte barnbaka bir
pozitivizrn, bir tarih teorisi ile i;1k1yor. Mantiksal pozitivizrn barn
baka. -Popper, bazilan pozitivist diyor- kendisi kritik rasyonalist
diyor. Yani bir si.iri.i tonu var bu rengin. Bu alana, bilirn felsefesine
girdiginiz vakit, bunu eletirilecek yi:ini.i var. Felsefenin u i:izelligi
ni her zarnan bilrneniz laz1rn; felsefe her eyi, orulu, sorunlu gi:i
zi.ikrneyeni sorunlu yaprna sanatidir. Bakm, bu i;ok i:inernli, yani
felsefenin irndiye kadarki birikirnini ahrsamz; en sorunsuz gi:izi.i
ken ey, burada bir bardak var, ben bu suyu ii;iyorurn lafim sorun
lu hale getirebilirsiniz. Felsefenin bu i:izelligi var, ve bir eyi sorun
lu hale getirrnekle felsefe birdenbire gi:iklere i;1kanlrnarnah. Bunu
neden sorunlu hale getiriyor di ye bu adarn dikkatli di.ii.inrneli. Bu
nun arkasmda baka siyasal nedenler olabilir, arna felsefenin bu
i:izelligini i;ok iyi bilrnek laz1rn.
Y.0.- Affedersiniz. Saym izleyicilerin sabn kald1ysa iki ey
si:iylernek istiyorurn. Saym inan'm son si:iyledigi; Beyefendiye yamt
verirken, bu yamtta da kukusuz pozitif di.ii.inrne bii;irni var. Arna
geri;ekte pozitivizrnin i;1k1 noktas1 da o. Dolay1s1yla, pozitif di.ii.in
rne bii;irnine en yakm ak1rn, pozi tivizrn. Yani terirn yakmhg1 rast
lanh degil. Bir de unu si:iylernek istiyorurn; fizikte, kirnyada, biyo-
SosYAL BiLiMLER DocA BiL iMLERiYLE NE YAPIYOR? 22 7

lojide oldugundan, c;ok daha fazla toplurn bilirnlerinde ideoloji iin


ic;ine giriyor. Arna bu bilirnler yine yadsmarnaz, c;i.inki.i bizirn bura
da yapt1g1rn1z da bir bak1rna onernli olc;i.ide sosyoloji. Biz toplurn
bilirn yap1yoruz, uygularnah bic;irnde bilirni sorguluyoruz. Bilirni
etkileyen d1 etkenleri sorguluyoruz. Bu dernektir ki, bir grubu et
kileyen toplurnsal etkinlikleri sorguluyoruz. Bu, herhalde fizik de
gil, tip degil, rni.ihendislik degil. Bu, arnatbrce de olsa, ben kendi
ad1rna soyleyeyirn; sosyoloji ya da toplurnbilirn. Ornegin Kuhn'dan
sbz ettik, Feyerabend'den sbz ettik, onlar bilirnde toplurnsal etken
lerin bnernini vurguluyorlar. Bilirn sosyolojisi diye bir alan var.
Sosyoloji olrnadan da herhalde bilirn sosyolojisi 6lrnaz. Arna top
lurnlar c;ok daha karrnr1k sisternler. Psikoloji ve psikolojinin konu
su, konu birirni olan yonler de ve olgular di.inyas1 da oyle. Dedi
girn gibi, karrna1k sisternler ve insanm bznelligi var. Aynca insam
inceleyen, insanm bznelligi de iin ic;ine giriyor. Kukusuz bu ba
k1rndan Saym inan ti.irni.iyle hakh. Arna yine de genel bir c;erc;eve
ic;inde, bence bunlar da, bu alanlar da birer bilim. Teekki.ir ede
rirn.
A. U.- Ben teekki.ir ederirn. Sizlere de efendirn, sabnmz ic;in,
tartirnalara katihrnm1z ic;in teekki.ir ederirn.
bilimin evrenselligi
kiiltiiriin yerelligine
kar?l mi ?
( rolativizm ile iiniversnlizm tnrtzmnlarz)
19 Nisan 1 994
YbNETEN: AYDI N UcuR
KoN\JMAcrLAR: Fus\JN DsTEL, 0NAY SozER, TuLiN BuMiN
Aydm Ugur- iyi Akarnlar efendirn. Bu senenin bamdan beri
daha dogrusu ge<;en Ekirn aymdan beri si.iren Sah Toplanhla
n'ndan bir tanesindeyiz. Biliyorsunuz genel bahg1, 20. Yiizyzlm
Eiginde Sosyal Bilimler. Bu akarnki konurnuzun bir i.ist bahg1 var.
Onay Bey'in deyirni ile birazc1k provakatif olsun diye konulrnu
bir bahk. Arna esas o bahga giden yolda son y1llarda oldukt;a ha
raretli bir tarhrna 9k1 noktas1 oldu. 0 da evrenselcilik ve ri::ilati
vizrn, gi::ir ecililik veya gi::ir elilik tarhrnalan. Bu ikisi arasmda son
y1llarda gittikt;e artan bir gerilirn. Hern di.ii.ince di.izlerninde hem
de toplurnsal yapilar di.izlerninde bir gerilirn, bir itirne oldugu
saptarnas1 v ar. 0 saptarnadan yola t;ikarak. Acaba bilirnin evrensel
ligi, ki.iltiiri.in yerelligine kar1 rn1, gibi bir soru i.irerni oldu. 0 so
ruyu da i::in i.irni.ize koyup bu akarn bu son onbe yirrni yilm i::inern
li olan tarhrnalarrndan birini, ri::i l ativizrn ve evrensellik (i.iniversa
lizrn) tarhrnas1 etrafmda si.irdi.irecegiz. Bu akarnki konuklanrn1z
Dot;. Dr. Fi.isun Ostel, Marmara Oniversitesi iktisadi ve idari Bi::i
li.irnler Faki.iltesi Frans1zca karnu yi::inetirni b i::ili.irni.i i::ig retirn i.iyesi,
siyaset bilirncisi kendisi. Saym Tiilin Burnin, Dot;. Dr. Ege Oniver
sitesi Edebiyat Faki.iltesi felsefe bi::il i.irni.i i::ig retirn i.iyesi. Saym, Prof.
Dr. Onay Si::izer, istanbul Oniversitesi Edebiyet Faki.iltesi felsefe bi::i
li.irni.i i::igretirn i.iyesi. Saym konuklardan tepki gelrnedi dernek ki
hata yaprnad1rn. Yaphrnsa bile terbiyeli konuklar olduklan it;in da
ha soma yi.izi.irne vuracaklar. Efendirn, bildiginiz gibi bu toplanh
larm nizarn1 i::i y le: Once konurnacilar onbeer dakikahk bir ilk
haklanm kullamyorlar, soma ikinci tururnuz oluyor. Daha soma
da hep birlikte di.ii.inrneye devarn ediyoruz. Bir de iin usullerni
bir tarafi var. Otururna b akanhk eden kiinin be-on dakika bu
konuda h e r zarnan t;ok da seviyeli olrnayan gi::iri.ilerini dinlernek
zorunda kahyorsunuz. Bu yi.izden bendeniz bi::iy le bir sorunun ne
gibi bir ihtiya<;tan dogdugunu oldugunu a9klarnak isterirn. u son
on yilm, daha da belirgin olarak be yilm tarihine, batt1g1rn1z za
rnan yetrni seksen yildu ah1k olrnad1g1rn1z bir si.ire<; ile kar1 kar
1ya geliyoruz. 0 si.irece once bir toplurnsal siyasal di.inyada, bakh-
232 SAL! TOPLANTILARI

gnmz zarnan gorrnerniz rni.irnki.in. Ahtig1rn1z b iitiinliikli.i bir yap1-


dir. Kendi ic;inde entegrasyonunu tarnarnlarn1tlr diye di.ii.indi.igi.i
rni.iz bir tak1rn kururnlar, birirnler parc;alanrna egilirninde. italya or
negin, c;ogurnuz ic;in bi.itiinli.ikli.i bir yer iken son gelirnelere bak1-
yorsunuz, italya'nm ic;inde bir tak1rn sosyal giic;ler, siyasal ak1rnlar
i talya'nm iki taraf olarak Kuzey ve Gi.iney olarak aynlmas1 gerekti
gini, Kuzey'in de kendi bama b irlik kurrnas1 gerektigini savunu
yor. Bak1yorsunuz, epeydir, bir bi.ihin yap1dir, blogun ta kendisidir
dedigirniz Sovyetler Birligi hepirnizin izledigi bir parc;alanrna si.ire
cine giriyor. Balkanlarda, ahtig1rn1z, Yugoslavya diye belledigirniz
bir yer var b arnbaka bir noktada. Bu arada ingiltere'deki egilirnler
belirgin. Her tarafta boyle ahtig1rn1z, b iiti.inlerni yekparelerni
diye d iii.irdi.igiirni.iz siyasal yap1larda zorlanrna var. Bizirn i.ilke
rnizde bile. Hern aynlrnak isteyen birtak1rn siyasal politikalar tav1r
lar var hem "camrn aynlsm da kurtulahrn" diyen bir tak1rn insanlar
var. Dolay1s1yla bundan otuz kirk y1l once asla di.ii.iniilerneyecek
olan -en azmdan siyasal yapilar di.izlerninde- boyle bir egilirn, ye
ni durum veya zorlarna var. Benzer b aka bir dururnu di.ii.ince
di.izlerninde gori.iyoruz. Mesela sosyal bilirnlere baktig1rn1z, daha
c;ok tek tek b iitiin disiplinleri ald1g11mz zarnan, 1970'lere kadar ge
lindiginde bir ana govdeden soz etrnek rni.irnkiin . Bilirnin ic;inde
esas go\'deyi oluturan yakla1rnlardan soz etrnek rni.irnki.inken son
be on yilda birden fazla govdenin aym bilirn dah ic;inde yer ald1g1-
m gori.iyoruz. Bu ister orgi.it sosyolojisi ister siyaset sosyolojisi ol
sun. Bunlar bir iki paradigrnadan ibaretken, irndi ic;inde kmlrnala
n, c;eit c;eit paradigrnalan, birbirinden oldukc;a, dil b ak1rnmdan,
uyuurn bak1rnmdan, farkh noktalarda yer alan yakla1rnlan b arm
dmyor. Benzer b ir parc;alanrna egilirnini b iiti.in bilirnleri ortaklaa
bolen c;izgide gori.iyoruz. Ozellikle sosyal bilirnlerde b iitiin disip
linlerin ortak boleni olan pozitiv ist b ak1 diyebilecegirniz b ak1m
kar1smda, o bak1la kurulrnu olan bilgi anlay1mm tarn da kar1-
smda olan, egilirnleri goriiyoruz. Bir tane bilirnsel dogru yoktur di
yen, her toplurnsal kesirn kendi bak11yla b aka dogrular gori.ir di
yen b irtak1rn goriiler var . Dolay1s1yla samyorurn sosyal di.ii.inrne
\"C sosyal yapilar yakasmda galiba ciddi bir yeni durum ,ar. Bu ak

arn bu yeni dururnun ic;indc onernli bir ver tutan bu ri.ilativizrn ve


i.i ni versi1lizrn, c vrcnselcilik vc gi.irecilik egilirnlerinc girrnek i.izere
bir araday1z. Di.i!-ii.indi.igiirni.iz soz kullanrna di.izenindc ilk olarak
Ti.ilin yer ahyor. Buyrun.
Tiilin B11111i11- Ben de bahktan balarnak istiyorum. Bahg1 pro
vakator bulan Onay Sozer'e oyle kat1hyorurn: Ben b,1hgm rnasurn
BiLiMiN EVRENSELLiGi Ki.TL TUR UN YERELLiGiNE KAR! M i ? 2 33

olrnad1gm1 di.ii.inrni.iti.irn. Masurn degil. Paradigrnatik ac;1dan,


rnasurn degil. Ostelik de sadece b elli bir paradigrnanrn ic;inden ko
nutugu ic;in degil. Bence tarn da paradigrnaya kar1 konutugu
ic;in rnasurn degil. Bu kar1 c;1kt1g1 paradigrna da aydmlanrna para
digrnas1, evrenselci bir paradigrna . Ona kar1 bu bahk. c:;:i.inki.i her
halde kar1rn1zda bir Vol taire, Diderot olsayd1 ki.ilti.iri.in yerelligi,
kiilti.irler c;ogullugu sbzi.ini.in kendisini son derece skandal dolu
bulurdu. c:;:i.inki.i aydmlanrna ic;in ki.ilti.ir, akil, evrensellik, hi.irna
nizrn ve hernen peinden egitirn sbz konusuydu. irndi aydmlan
rna ideolojisi dedigirniz eyi, aslmda aydmlanrna felsefesi iken ay
dmlanrna ideolojisi olan eyi yakmdan tamyoruz. c:;:i.inki.i biz bi.i
yiik olc;iide bu paradigrnanm hala ic;indeyiz.
Tarn da bu p aradigrnanm ic;inde iken, bunun d1mdaki birta
k1rn toplurnsal, kiilti.irel, politik olaylar kar1smday1z ve kendirnizi
bi.iyi.ik olc;i.ide hakh ve c;aresiz hissediyoruz. Daha soma, konurna
larm sonunda b iraz daha sornu t olarak b unlara donecegiz. Ay
dm'm gonderrne yaparak ihsas ettigi konular bunlar. Ben yine b a
lang1ca doneyirn. Mesela tipik aydmlanrnac1 Condorcet'nin zarna
m, insanlan ikiye aymr: inanan i nsanlar vard1r, bir de di.ii.inen in
sanlar vard1r. Bunu boylece ald1g1rn1zda bu sbzler bize de c;ok ya
km gelecektir samyorurn, eger sbz konusu paradigrnanm biraz d1-
ma c;1kabildiysek. Biz irndi herkesin di.ii.indi.igi.ini.i diiiini.iyoruz
ve koti.i inane; v arsa, onun da b akalarmm di.ii.inrnedigine inan
rnak oldugunu di.ii.ini.iyoruz. 0 halde b ir yerden bir yere, en azm
dan BatJ, bir yolculuk yapt1. Bu iki uc;, farkh iki paradigrna, hatta
kar1thk ilikisi ic;indeki paradigrna. Peki biz bu paradigrnalar ara
smdaki yolculugun neresindeyiz? Ona yava yava ilerlernek isti
yorurn. Bat1 bugi.in kendi evrenselligini gorni.iyor ve hatta yasrn1 da
tutrnadan gorniiyor. Ve kendi evrenselcilik ideolijisini gornerken
bir ti.ir vicdan azabmdan da kurtuluyor. Boyle bir duyarhk ic;inde
oldugunu di.ii.ini.iyorurn. Tabii biitiin Bat1, bi.iti.in Avrupa degil
arna bi.iyi.ik olc;i.ide baskm olan d uyarhhgm bu oldugunu diiiinii
yorurn. Yeni duyarhhk artik, biiyi.ik harfli bir aklm yerine kiiltiir
lerden bahsediyor. Ki.iltiirler yerel eyler oldu, c;ogul oldular ve bu
da rolativist bir crcdoyu, inanc1 sosyal bilirnlerin rnerkezine koydu.
Yani evrenselci paradigrna yerine Husserl'in, 1 935 konferansmda
dile getirdigi teleolojik paradigrna, credo, inane; yerine bir rolativist
inane; gec;ti. Bunu biraz ac;rnak istersek oyle bir ey soylemek is ti
yorurn: Bati Husserl'in bu rnetninde kendini dile getirdigi tarzda
unu dernek istiyordu: "Ben insanhgm uygarhk ve ki.iltiir bahg1
altmda kendisine, kendiliginden, isteyerek yonelrnek istedigi nok-
23 4 SAL! TOPLANTILARI

ta, bende, benirn ki.ilti.iri.irnde -karikati.irletiriyorurn arna bzi.ini.in


boyle olduguna inamyorurn- bu benirn ki.ilti.iri.irni.in bzi.inde do
gutan olan bir ey. A vrupa ite buna olan inanc;ti. Bu evrenselcilik
rnisyonuna olan inarn;ti ve bu inancm \Ok koti.i oldugunu da di.i
i.inrni.iyorurn, bunu da dernek isterniyorurn. Arkasmda son derece
iyi niyetli bir hi.irnanizrn yatt1gm1 da biliyoruz. Arna ondan som a
da, hi.irnanizrnin, BatJ'nm yine kendi a\1smdan yaad1g1 sorunlar
bugi.in Bat1'y1 -daha som a biraz daha orneklendirrneye, sornutla
rnaya \ahacag1rn- b aka bir credoya goti.irdi.i. Bu da rolativist bir
credo . Rolativist paradigrna diyebiliriz belki. Bu baka olana sayg1-
y1, farkh olam anlarnaya, arna kendi i\inde kendine dogru \ekrneye
\ahrnadan, farkm1 indirgerneden, onu aymhk diline indirgerneden
anlarnaya \ahrnanm bir yonterniydi. Bunun yonternlerinin aram
1ydi.
Fiisun Ustel- Ti.ilin Hamm da dile getirdi: Bu tartJrnanm bah
gm1 oluturan "Bilirnin Evrenselligi Ki.ilti.iri.in Yerelligine Kar1 rn1?"
sorusu bana oyle geliyor ki, bizi ilk andan itibaren belirli bir senar
yo i\inde di.ii.inrneye zorlayan bir soru. Ustelik bu senaryo sadece
bu tart1rna konusu ile de sm1rh degil. Genelde sosyal bilirnlerin
hernen her alanm1 kuatrn1 bir senaryo. Yani biz sosyal bilirnciler
olarak belirli bir olguyu incelerken, dahas1 degerlendirirken, genel
de kavrarn \iftleri i\inde di.ii.inii yoruz. Bu kavrarn \iftleri, her
hali.ikarda deger yi.ikli.i olan kavrarnlar. Bu kavrarn \iftleri aralarm
da iddetli yap1sal ge\irnsizlikler olan arna yine de birlikteliklerini
si.irdiiren kiiler veya evlilikler gibi, sosyal bilirncilerin kolektif bel
leklerinin bir tarafmda her zarnan i\in duruyor. ileri-geri, gelirni
gelirnerni, uygar-ilkel gibi kavrarn \iftlerinden sbz ediyorurn. Bu
kavrarn \iftleri, belirli bir sm1flandirrnadan hareketle sosyal bilirn
cilerin sosyal olgulan tamrnlarnasma yol a\1yor ve bunun ardmda
da sosyal bilirncinin -bunu bilin\li yapsm ya da yaprnasm- her za
rnan i\in bir deger yarg1s1 var. Yani sosyal bilirnciler bu kavrarn
\iftlerini kullamrken aym zarnanda iyiyi-koti.iyi.i, olurnluyu-olurn
suzu, rnakbul olam-olrnayam da farkmda olrnadan birbirinden ay1-
nyorlar. Dolay1s1yla bu kavrarn \iftlerinin her biri deger yi.ikli.i kav
rarnlar. Biraz once Ti.ilin Hamm da iaret etti. Baudrilland'm bir sb
zi.i var. "Hi\bir sm1flarna bi.iti.ini.iyle rnasurn degildir" diyor. Dolay1-
s1yla ben de Ti.ilin Hamm gibi buradaki tart1rna konurnuzun bi.iti.i
ni.iyle rnasurn olrnad1gm1 di.ii.ini.iyorurn. Evrensellik-yerellik tart1
rnasmm ya da Universalizrn-Rolativizrn tart1rnasmm altmda bir
dizi deger yarg1smm yatt1gm1 di.ii.iniiyorurn. ;lirndi evrensellik de
digirnizde bizirn gonderrnede bulundugurnuz bir cografi alan var.
BiLiMiN EvRENSELLiGi K0L TUR UN YERELLiGiNE KARI MI? 23 5

Bu Bah. Bah'nm yi.ikselme <;agmda kabul ettigi ilkeleri, degerleri,


idealleri kastediyoruz evrensellik dedigimizde. Ostelik sadece bu
nu da kastetmiyoruz, yi.ikselen Bah'nm yi.ikselen kent soylu smrfi
nm deger ve kavramlanm kastediyoruz. Bu deger ve kavramlarm
mi.imki.in oldugunca geni bir cografi mekana ve mi.imki.in oldu
gunca ileriye yonelik, ileriye doni.ik bir bi<;imde yaygmlatmlmas1,
boylece b ir cografi mekanm aym zamanda da bir sm1fm <;1karlan
nm gi.ivence altma almmasm1 kastediyoruz. Yani evrensellik kav
ram1, i.iniversalizm kavram1 daha bamdan itibaren deger y i.ikli.i
bir kavram, bu yi.izden de ideolojik. Aym ekilde evrensellik kav
ram1 evrimci ve determinist. Yani evrensellik dedigimizde ilk akh
m1za gelen ey farkhhklan inkar eden, farkhhklan bir bi.i ti.in i<;inde
eritmeye <;ahan, soz konusu farkhhklan normalize etmeye <;ahan
ve boylece bu normalizasyon si.ireci sonunda optimal bir istikrar
ve gi.iven noktasma varan bir anlay11 kast ediyoruz b iz. Yani i lk
andan itibaren evrensellik dedigimizde partikularizmlerin, ozgi.ir
hiklerin inkar edilmesini anhyoruz. Evrimci dedim. Determinist ve
evrimci. Yani evrenselci /i.ini versalist b ak1 a<;1sma gore ki.ilti.irler
tek bir modelden hareketle tammlamyor. Bah modelinden hareket
le tammlamyor, bu modelden hareketle degerlendiriliyor, sm1flan
dmhyor ve dahas1 yargilamyor sosyal bilimci tarafmdan. Yani
farkh toplumlan adeta Bah'nm temsil ettigi degerlere ulamaya <;a
han bir yi.ik katan gibi, ti.ineli n ucundaki 11g1 gormeye <;aba gos
teren toplumlar olarak alg1hyoruz biz evrensellik dedigimizde <;ev
remizdeki di.inyay1. iin daha da garip yam toplumlar bu evrensel
ilkelere, ideallere, kurumlara uyum saglad1klan ol<;i.ide iyi hal ka
g1d1 alabiliyorlar. Boylece bizler de sosyal b ilimciler olarak iyi hal
kag1tlan elimizde, toplumlan, ilkel-uygar, gelimi-gelimemi, de
mokratik-antidemokratik gibi sm1flamalara tabi tutuyoruz ve yar
g1hyoruz dahas1. Burada akhma gelen Levi-Strauss'un Irk ve Ta
rih'te one si.irdi.igi.i bir gori.i var. Diyor ki "iki ilkel topluluk arasm
daki, iki ilkel ki.ilti.ir arasmdaki farkhhk ABO ve ingiltere arasmda
ki farkhhktan daha bi.iyi.ik ve daha kayda degerdir" Oysa biz bu
ger<;ekleri gozden ka<;1rarak toplumlan ikili, c;ifte kavramlar i<;inde
yarg1hyoruz ve degerlendiriyoruz. Yani, fazla abartmak istemiyo
rum ama, sosyal b ilimcilerin b i.iyi.ik bir boli.imi.i bir simetroma
ni'nin kurbam ve evrensellik yerellik tarhmasmda da samyorum
ki boyle bir simetri anlay11 var. Sosyal bilimcinin olaylan deger
lendirirken kurdugu bir simetri bu. Bir tarafmda uygarhk bir tara
fmda da ki.ilti.ir yer ahyor. Yani aslmda bizim yi.izy1ldan bu yana
bir ti.irli.i <;ozemedigimiz bir hars medeniyet problematiginin kar1-
SAL! TOPLANTILARI

smda u anda Bati. Ve rolativist yakla1rn ki -ben ona ki.iltiiralist


yakla1rn da diyecegirn- c;i.inki.i k i.ilti.iralist tavir oziinde yonterni
ac;1smdan rolativist. Ki.ilti.iralist yakla1rn, her ki.ilti.iri.in kendi agir
hk rnerkezine sahip oldugu inancmdan hareket ediyor. Dolay1s1yla
da, ki.iltiiralist yakla1rn rolativist. Yani i.iniversalist yakla1rnm
rnutlak tek gerc;ek anlay1ma kar1hk ki.ilti.iralist yakla1rn, farkh
gerc;eklerin eit ve aym oranda rneru oldugu anlay1mdan hareket
ediyor. Bu anlarnda ki.iltiiralist-rolativist yakla1rn i.iniversalist yak
la1rna kar1 b ir tepkinin bir bakaldmnm ifadesi. Ancak, ki.ilti.ira
list yakla1rn i.iniversalist yakla1rna kar1 bir tepkinin ifadesi ol
rnakla birlikte bizzat Bah di.ii.ince geleneginin ic;inde yer alan b ir
di.ii.incenin, gelenegin sonucu. Yeni ki.ilti.iralist rolativist yakla1rn
dedigirnizde Bahh toplurnlara tepki duyan Bahh olrnayan toplurn
larm tepkisini anlarn1yoruz b iz. unu anhyonlz: Ki.ilti.iralist yakla
1rn, her toplurnu kendi ki.ilti.irel paradigrnalan ile, her ki.ilti.irel ikli
rni kendi paradigrnalan ile ac;1khyor ve bu yakla1rn aslmda tarn da
i.iniversalist yakla1rnm ana vatam olan Fransa'nm sm1rda1 Alrnan
ya'da ortaya c;1k1yor. 1 8 . yy'da Alrnanya'da, orta sm1f aydmlann
adeta bir savunrna ideolojisi eklinde ortaya c;1k1yor rolativist yak
laun. Bu konu Norbert Elias tarafmdan son derece aynnhh ve so
fistike b ir b ic;irnde ele almrn1. Norbert Elia s'm anlat1rn1yla "18.
yy'da Alman orta sm1f aydmlarmm saray c;evrelerine kar1 tepkisi
sonucu ki.ilti.iralist yakla1rn ortaya c;1k1yor. Norbert Elias b unu
boyle ifade etrniyor arna "gerc;ek anlarnda Alman olan nedir? in pe
ine di.irni.ilerdir, Alman orta sm1f aydmlan" diyor. Bunun da ne
deni 18. yy'da Alrnanya'nm gec;irdigi bir dizi degiiklikle, sm1fsal
yap1s1yla dogrudan ilikili. C:: i.i nki.i 18. yy' daki Alman toplurnuna
bakt1g1rn1zda bir tarafta saray c;evresi var. Saray c;evresi bu b iiyi.ik
harfli Frans1z uygarhgma bi.iyi.ik olc;i.ide bag1rnh. Frans1zca konuu
yor. Alman yoneticileri servetleri oranmda 14. Lui'nin hayatma iz
lerneye, taklit etrneye c;ah1yorlar ve 18. yy'daki bteki Avrupah Ba
hh toplurnlarla kar1latmld1gmda oldukc;a geri, az gelirni bir ko
nurnda olan Alman burjuvazisi saray c;evrelerine duydugu tepkiyle
"gerc;ek Alman nedir?" in peine di.ii.iyor. Yani ozgi.in b ir ki.ilti.ir
aray1ma yoneliyor. Bu donernde c;eitli di.ii.ini.irler var bu aray1m
ternsilcisi olan. Arna samyorurn ki bunlarm arasmda Herder c;ok
rafine b ir sirna olarak ortaya c;1k1yor. Herder gon:.ilerini dile geti
rirken bzellikle her ki.ilti.iri.in kendi agirhk rnerkezine sahip oldugu
inancmdan hareket ediyor. Yani hpk1 Rousseau gibi aydmlanrna
nm sahte e v renselligine kar1 9k1yor. Aydmlanrnanm evrensel
yakla1rnm ardmda nasil bir proje yathgm1, nasil bir egernenlik
BiLiMiN EVRENSELLiGi KDLTURUN YERELLiGiNE KAR! M I ? 2 37

projesi yattigm1 ve evrensel idealler adma, ozgi.irletirici bir ideal


adma aslmda, Aydmlanrnanm evrensellik ideallerinin, i.ilki.isi.ini.in
tek bi<;irnletirici ve bir ideal adIDa bask1c1, hegornonya kurucu bir
gori.i, bir ideal oldugunu one si.iri.iyor. Dahas1 -ki, Herder'in bence
bizirn tartJrnarn1z a9smdan en bnernli bzelligi o- Herder bir ki.il
ti.ire, bir toplurna ait olrna ihtiyacmm bireyin ternel ihtiyac1 oldu
gunu ileri, si.iri.iyor. ;iirndi boyle ki.ilti.iralist, rolativist bir gori.i son
tahlilde bir etnosantrizrne kendi ki.ilti.iri.ini.i yi.icelhneye, diger ki.il
ti.irlere kar1 anlay1s1z, dahas1 saldirgan olrnaya varabilecek bir
gori.i. Fakat Herder Aydmlanrna geleneginden yetien bir di.ii.i
ni.ir oldugu i<;in Aydmlanrnanm aym zarnanda hogori.i, uzlarna
gibi ilkelerinden de etkilenrni. 0 yi.izden bu evrensellik-rolati
vizrn-ki.ilti.iralizrn-evrensellik tartJrnalarmda Herder son y1llarda
sosyal bilirnciler tarafmdan bir kez daha gi.in 11gma 9kanldi. Fel
sefecilerin bilgi dagarc1g1 i<;indeydi, arna siyaset bilirnciler Herder'i
<;ok fazla kullanrn1yorlardi. Arna rnilliyet<;i hareketlerin, Sovyet
blogunun y1kilrnas1 ile ortaya <;1kan etnik rnilliyet<;iliklerin, kirnlik
politikalarmm gelirnesi donerninde siyaset bilirnciler tekrar Her
der'e b avurrnak zorunda kaldilar. ;iirndi vaktirn darald1 samyo
rurn. Bir iki soru ile tarnarnlarnak istiyorurn. Bir tarafta rolativist
yakla1rn diger tarafta evrenselci/ i.iniversalist yakla1rn. Pekiyi sos
yal bilirnler ile ilgilenen, arahrma yapan kiinin ya da <;evresinde
doni.ip dolaan olaylara kar1 ilgi duyan ve bunlan degerlendir
rnek isteyen kiinin tavn ne olrnahdir bu ikili yap1 arasmda. Sam
yorurn bu sorunun iki boyutu v ar: Birincisi bilirnin kendisini ilgi
lendiren boyutu ki bu, i.iniversalizrn-ki.ilti.iralizrn ikilerni arasmda
ortaya <;1kan bznellik-nesnellik ekseni yani bilirnin kendisini ilgi
lendiren bir boyut. ikinci boyut ise ahlaki bir boyut. Yani biz bir
sosyal olaya b akarken ahlaki olarak nerede yer alacag1z. Birinci bo
yuta b aktig1rn1zda yani evrensellik-rolativizrn ilikisini oznellik
nesnellik ekseninde ele ald1g1rn1zda unu gori.iyoruz. Yakm za
rnanlara kadar sosyal bilirnlerde evrensel bak1 a<;1s1 nesnelligin bir
bl<;i.iti.i olarak gori.ili.iyor. Yani siz evrensel degerler, paradigrnalar,
idealler i<;inden baktigm1z bl<;i.ide bir sosyal bilirnci olarak nesnelsi
niz. Yani, evrensellik adeta T.S.E. belgesi veriyor bir sosyal bilirnci
ye. Bu yakm zarnanlara kadar boyle. Fakat son be on yildir ki.ilti.i
ralizrnin bu tartJrna i<;inde bir hak talebinde bulunrnas1 ve dahas1
gori.ilerini sisternli bir bi.iti.in i<;inde ele alrnas1 ile bu gori.i bayag1
bir sarsmtiya ugradi. Yani, ge<;rnite sosyal bilirnciler i<;in belirli l:.ir
eik oluturuyordu evrensellik. Evrensel degerler, kavrarnlar i<;in
den b akrnarnak ki.ilti.iralizrnin, p artikularizrnin ya da rolativizrnin
SAU TOPLANTILARI

bir belirtisi olarak degil bznelligin bir belirtisi olarak anla1hyordu.


Bu nedenle de sosyal bilirnciler uluslararas1 alanda adeta bir resrni
ideoloji haline gelen bu evrensel ilkelerle iyi gei;inrnek zorunda his
sediyorlard1 kendilerini. Bunun en tipik brnekleri kiiltiir tarihine
ilikin yap1tlarda gori.ih.iyor. Ki.ilti.ir tarihi;ileri kendi ki.ilti.ir iklirnle
rini, ii;inde bulunduklan toplurnun ki.ilti.irel iklirnini, tamrnlarken
bzellikle Bah ile kendi toplurnlan arasmdaki rnesafeyi gozbni.ine
ahyorlar ve bu rnesafeyi arnak ii;in kendi toplurnlannm yap tig1 bi
lini;li ya da bilini;siz i;abalara bi.iyi.ik bir bnern veriyorlard1. Yani
ki.ilti.ir tarihleri, i;agdalarna batilarna tarihleri olarak algilamyor
du. Tabii bunun ardmda bir dizi neden v ar. Bunlardan birincisi
sosyal bilirnlerin dogurn yerinin B ah olrnas1; bu nedenle de sosyal
bilirnciler ii;inde bulunduklan kaynaktan hareketle ii;inde bulun
duklan rnekam tarif ediyorlard1. Boylece Batmm sosyal bilirn i;ev
relerinde belli bir saygmhk kazamyorlard1. Saygmhgm btesinde,
kirni zarnan da, i;ahrnalan ii;in iyi bir fon elde edebiliyorlard1 ans
lan yaver gitrnise. Yani i tibar ve kabul edilirlik oli;iiti.i oluturu
yordu evrensellik. Bir baka brnek daha verrnek istiyorurn, o da,
1960'h y1llarda Afrika'daki ulusal bag1rns1zhk rni.i cadeleleri kar1-
smda, Bahh sosyal bilirncilerin tavrmda ortaya i;1k1yor. 1960'h 70'li
y1llarda sbz konusu rni.icadeleler Batih sosyal bilirnciler tarafmdan
bi.iyi.ik bir heyecanla karIlamyor. Dahas1 Bah'daki arahrrna kuru
lulan biiyi.ik fonlar yatmyorlar. Bunun ardmda da zannedildigi
gibi toplurnlarm ozgi.irlerne si.irecine duyulan sayg1 ve bir de kay
g1 yatiyordu. 0 da uydu, Bat1h sosyal bilirnciler Afrika'daki ulusal
bag1rns1zhk hareketlerini genelde Bahh olrnayan toplurnlann B ati
"gibi" olrna i;abas1 olarak degerlendiriyorlar ve bunu bi.iyi.ik bir
honutlukla kar1hyorlard1. Yani sbz konusu toplurnlar kendileri
"gibi" olacak, ulus olacak ve evrenselci di.inyanm degerlerini be
nirnseyeceklerdi. Bu donernde B ahdaki arahrrna kurululannda
nation building yani ulus-ina teorilerinin bi.iyi.ik bir h1z ka:z:and1gm1
gori.iyoruz. Bu kururnlara, bu arahrrnalara bi.iyi.ik fonlar yatmh
yor. Bu konularda bir dizi yaymla kar1la1yoruz. Arna ne zarnan ki
bu ulus-devletler geri;ekleiyor, Afrika'daki kabileler iyi kotii birle
ip ulus haline geliyor ve Birlerni Milletler'de yer ahyorlar o za
rnan iin biiti.in bi.iyiisii bozuluyor. Yani Bahh olrnayan toplumla
rm Birlerni Milletler'e girrnesi ile birlikte denge Batih olrnayanla
rm lehine degiince bir dizi sorun ortaya i;1kt1. Bunlarm en bnernlisi
insan haklan tartJrnalan baglarnmda ortaya i;1kt1. "insan haklan
nm tamrnlanrna oli;ii ti.i nedir?" sorusu Bahh olrnayan i.iyeler tara
fmdan dile getirildi. Bunlar arasmda bzellikle Afrikah ulus devlet-
BiLiMiN EvRENSELLiGi KiJ.LTURUN YERELLiGiNE KARr M r ? 23 9

!er vardi. Kendi toplumlarmm ki.ilti.irel ikliminin farkh oldugunu,


insan haklannm ozi.inde bir ki.ilti.irel iklimden beslenerek ortaya
c;1kt1gm1, Birlemi Milletler'in insan haklan anlay1mm Bat1h H1-
ristiyan di.inyanm anlay11 oldugunu, bireyi one i;1kard1gm1, oysa
kendi toplumlannm cemaat ozelliginin ag1r bastigm1 ileri si.irdi.iler.
Aym ekilde sosyalist i.ilkeler de kar1 i;1kt1lar. Pazar ekonomisine
dayah i.ilkelerin insan haklan anlay11 ile kendi i.ilkelerinin ve ken
di sistemlerinin anlay1mm b agdamayacagm1, insan haklarm1
uluslararas1 platformda gi.ivence altma almmasmm mi.imki.in ola
mayacagm1 soylediler ve belgelere imza atmakta ayak dirediler.
iran islam Cumhuriyeti, Birlemi Milletler toplant1lannda kendi
sine yoneltilen insan haklan ihlali sui;lamasma kar1 masonlugun
ve emperyalizmin insan haklan ile kendilerinin degerlendirilemi
yecegini ileri si.irdi.i ve boylelikle bu bi.iyi.i bozuldu . Bu arada Bat1h
sosyal bilimcilerin heyecam da bir anda dag1ldi. ;!imdi son olarak
birkai; ci.imle daha soyleyecegim ve bitirecegim. Sakmcalan neler
dir? "Her iki yakla1mm sakmcalan var m1d1r, varsa nelerdir?" so
rusunu sordugumuz zaman evrenselci di.inya gori.ii.ini.in sakmca
lanm hepimiz biliyoruz. Evrenselci di.inya gori.ii.i farkh olma hak
km1, farkhhklan i;ok zor kabul eden bir anlay1, Ti.ilin Hamm biraz
once evrenselci yakla1mm bir degiim gei;irdiginden soz etti, bana
oyle geliyor ki oni.imi.izdeki on y1llarda ki.ilti.irler entegre edilirken
i.iniversalist bi.iti.in ii;ine, ancak belirli bir sei;meden gei;irilen, yani
belirli bir olgunluk di.izeyine erimi, belirli di.izeyde onay goren
ki.ilti.irler kabul gorecek. Ve i;ok ki.ilti.irci.ili.ik dedigimiz ey elektif
bir si.irei;ten gei;erek evrenselciligin ii;ine yerleecek. Pekiyi ki.ilti.i
rel rolativizmin sakmcalan nelerdir? Ki.ilti.irel/ relativist yakla1m
her ki.ilti.iri.in kendi ii;ine kapanmasm1 doguran bir yakla1m. Dola
y1s1yla da insanlar, halklar ve toplumlar arasmdaki ui;urumlan do
lay1s1yla da i;at1may1 arttmc1 bir ozellige sahip. Yani rolativist
yakla1m her ki.ilti.iri.in kendi merutiyetini kendi paradigmalanyla
tarif ettigi noktasmda kahrsa -ki rolavitistler arasmda mutlak rola
tivistler var- o zaman her sava hakh sava olabilir, her insan hak
lan ih!ali, vatan, devlet, millet gereki;eleri ile ai;1klanabilir ve boyle
likle hem i;1karlann uyumlatmlmas1 ortam1 ortadan kalkar, hem
de sosyal bilimci ai;1smdan bir zorluk ortaya i;1kar. K1sacas1 sosyal
bilimlerde bir bilinemezcilik ortam1 hakim olabilir. Burada herhal
de rolativist yakla1mm kendisini nasil tammlad1g1 da onem ta1-
yor. Samyorum ki rolativist yakla1m dedigimizde kabaca i.ii; tavir
dan soz etmemiz mi.imkiin. Birinci tavir diger ki.ilti.irler yokmuca
sma hareket etmek; ikinci tav1r "olumsuzlamak" yani, ozellikle
SAL! TOPLANTILARI

kendini tehdit altmda hisseden ki.ilh.irtin, egernen ki.ilh.iri.in soyle


rnini i\selletirrnesi ve dolay1s1yla da bir anlarnda ona benzernesi.
Yani "siyah koti.idi.ir"i.i n kar1srna "beyaz koti.idi.ir"i.i \1karrnas1. Bu
irk, din, dil her di.izeyde ge\erli olabilecek bir yakla1rn. U\i.inci.i ta
v1r da kendi ki.ilh.iri.ini.i am "olurnlarna", yani kendi ki.ilh.iri.ine di
ger ki.ilti.irler arasmdan bzel bir yer se\rne. Bunu da, rnesela "siyah
gi.izeldir" slogarn, altmda gori.iyoruz. K1sacas1 am olurnlarna iki alt
tavra aynlabilir. Birincisi bir savunrna kirnligi bi\irninde ortaya \I
kar. ikincisi de daha sald1rgan bir tavra doni.iebilir. Dahas1 ki.ilh.i
rel rolativist yaklaIffi bir etnosantrizrnler \Ogulluguna doni.iebilir.
Biz bunu ABD'de gori.iyoruz. Wasp ideolojisine kar1 \Ikan Afrika
rnerkezcilik, balang1\taki savunrna ternas1 ne olursa olsun, sonun
da ilkiyle aym noktaya di.ih.i. Yani kendi ki.ilh.iri.ine am bir bnern
atfetrne, kendi ki.ilh.iri.ini.i kutsallahrrna ve kutsallahrrnadan hare
ketle de sald1rganhk noktasma di.ih.i. Son olarak soylernek istedi
girn, bu iki tav1r arasmdan biz hangisini se\ecegiz sorusuna a\1k
bir cevab1rn yok. Sadece olas1hklan biliyorurn, arna \bzi.irni.i ben de
bilrni yo rum.
A . U.- Fi.isun provakatif oldugu iddia edilen b ahk altmda as
lrnda en provakatif laflan etti terbiyeli terbiyeli. Ben tarn da kahl
rn1yorurn Fi.isun'a. Boyle bir olgu var tabii. Bilirnin belli bir di.izey
de yap 1ld1grn1h standard1 Bahdan konrnu arna giderek galiba en
azmdan san a t dallarrndakine benzer bir oluurn da var. Bundan
kastrm u. Benirn kabaca, bir inanc1rn vard1r ki, Batmm kurrnu ol
dugu uygarhk bir zarnan Bah cografyasmdan \Ikarken arhk Bah
nm elinden \Ik1p globallerne, ki.iresellerne ile birlikte \Ogurnuzun
ortak mah haline geldi. Bi.ih.in di.inyanm ortak mah haline geldi.
Fakat o ortak rnal birtak1rn standart norrnlarla b irlikte degerler de
ta1yor. 0 degerlerin arkasmda Bah cografyas1 fek durarn1yor. Or
negin, sanata bakhg1rn1z zarnan B a h resrninde bir hkamkhk gorii
yorsunuz, kendini tekrar etrnekte ve nerdeyse resirn denilen uygu
larnanm, faaliyetin eigini zorlarnakta. Yani kendini yok etrnek
noktasmda orada gelinen yer. Bana oyle geliyor ki bir b aka kuak
var yeryi.iziinde, bu, cografi kuak gibi bir ey. Bu kuak, her eye
ragrnen, di.inya i.izerinde cografi bir bolge olarak, bu iin en uzun
si.iredir yap1ld1g1 yer olrna iddiasmda. 0 iddianm art1k gerektirdigi
di.izeyde kendi ortaya koyarnad1g1 inancmday1rn. Bosna-Hersek
olay1 ortada, b ir baka yerlerde pa tlayan olaylara kar1 rni.idahale
lerinde ki tav1r da ortada, dolay1s1yla Bah, aslmda Bah degerleri di
ye bildigirniz rnanzurnenin bi.ih.inli.igi.in hakiki, dogru sahibi ol
rnaktan \Ikrnak i.izere, arna aym zarnanda bu Bah degerleri de, hem
BiLiMiN EVRENSELLiGi KDLT URUN YERELLiGiNE KAR! MI? 24 1

standartlan hem ic;erikleri itibari ile bi.itiin di.inyanm mah oldu. 0


zaman bunu biraz daha ileriye goti.irme gibi bir durum var ise bu
nu yapacak olan Bah cografyasmdaki i.ilkeler ve toplumlar degil
galiba, b oyle bizim gibi bir ayag1 hala c;elikilerde olan, bu yi.izden
de yarahc1 olmaya mecbur olan toplumlara i di.ii.iyor; c;i.inki.i Bah
da bi.iyi.ik sm1fsal c;elikiler torpi.ilenmi bi.iyi.ik gerilimler azalm1
durumda. Oysa bizim gibi toplumlarda, bir yanda bu bi.iyi.ik c;eli
kilerin, bi.iyi.ik gerginliklerin ic;indeyiz, beri yanda, Bah dedigimiz
deger yargilannm genellemiligi bi.iyi.ik olc;i.ide hepimize mal ol
mu durumda. Onlara yeni formlar kazand!fmak kendilerini a
malanm saglamak ic;in o c;elikilere ihtiyac; var. C::i.inki.i o c;elikiler
den, o si.irhimelerden b ir yarat1c1hk doguyor. Bana, o yarahc1hk
arhk Bah cografyasmdan c;1k1p b aka i.ilkelere gec;me eiginde gibi
geliyor. Ti.irkiye gibi. Sanata b akt1g1m1z zaman boyle bir ac;1hm ol
dugu inancm1 ta1may1 c;ok istiyorum.
F. 11.- Ben b ir ey soylemek istiyorum T.S.E. damgasmdan soz
ederken olumlu soylemedim tabii. Aynca bunun genel bir egilim
oldugunu da soylemedim. G iderek degien b ir egilim. Mesela;
ABD'den bir omek vermek istiyorurn. Orada yaayan yerel ki.ilhir
lerin, etnik gruplarm, ozellikle 70'li y1llardan bu yana gelen, yurt
tahk haklan mi.icadelelerinin sonucu olarak, birtak1m kiilerin,
kimliklerin, topluluklarm tammlanmasmda genel-gec;er kavramla
rm arhk kullamlmamas1 ya da dikkatli kullamlmas1 yoni.inde bir
ak1m balad1. Political correctness dedigimiz anlay1. Yani "siyasal
olarak dogru" bmegin; zenci denilmiyor "siyah Amerikah" denili
yor. Bunu her di.izeyde gormek mi.imki.in, "ruh hastasi" denilmiyor
da "ruhen farkh" deniliyor. Bunlar aslmda birtak1m kazammlar.
Yani, sadece Batih olmayan toplumlardan c;1km1yor. Bah toplumu
ic;indeki birtak1m kimlik odaklarmdan c;1karak sosyal b ilimleri etki
lemeye bah yor. Aym ekilde b aka konularda da bunu gori.iyo
ruz. Mesela, soz konusu yurttahk haklan c;erc;evesinde, belirli et
nik gruplar ayncahkh, ozellikli kotalar elde ettiler. Yani, bu bi.iyi.ik
toplumlarm ic;indeki ki.ic;i.ik muhalefetler, sonuc;ta sosyal bilimleri
de degitiriyor. 1970'li y1llardan soma b alayan Amerika'da yaa
yan siyahlarm, Portorikolu'larm, ispanyol'lann hareketleri sonucu
u noktaya gelindi: Amerikah egitimciler, artik orta ogretimde Be
yaz-Anglosakson-Protestan di.inyamn tarihi okutulamaz, Amerika
eger bir mozaik ise, her grubun bu mozaik ic;indeki katk1sm1, pay1-
m ortaya koyan yeni b ir tarih anlay1ma varmam1z gerekir diye
di.ii.indi.iler. Bu yonde, tarih kitaplan haz1rlatild1. imdi Amerikah
c;ocuklar bu tarih kitaplanm Amerika'nm uygarlahnc1 misyonu
SAL! TOPLANTILARI

soylerninden uzaklaarak, farkh k i.ilti.irlerin oluturdugu bir Arne


rika anlay11 i<;inde okuyorlar. Bunlar ki.i<;i.ik kazamrnlar arna
onernli de bence. Sosyal bilirnleri de etkileyen eyler.
A. U.- irndi sizin gori.ilerinizi alahrn Onay Bey.
Onay Sozer- Her iki konurnac1 da evrenselcilik, i.iniversalizrn
ve gorecelik rolativizrn kar1tkavrarn <;iftinden yola <;1ktilar. B u
kavrarnlann tarihsel kokenlerini gosterdiler. Bugi.inki.i dururnlanna
degiik noktalardan degiik orneklerle de olsa iaret ettiler. Benirn
burada saptad1g1rn u: Herhalde bugi.in bu kavrarn kar1thgmdan
yola <;1kacak, onunla i gorecek dururnda degiliz. Evrenselcilik-go
recilik tarhrnas1 -son konurnacmm da iaret ettigirn gibi- bu a d
lar altmda 1 8 . yi.izyildan balayarak Avrupa'da gi.inderne gelrnitir.
Bugi.in ise, bana oyle geliyor ki, buradaki kar1thg1 arnak duru
rnunda ve zorunday1z. Arna derken, burada hernen bir <;er<;eve
<;izrneye <;ahacag1rn, <;i.inki.i bu konuyu <;ok uzun tarhabiliriz.
Kendi g6ri.ii.irni.i ilkin en kolay anlaIlabilir bir bi<;irnde ozetlerneye
<;ahacag1rn. Bu <;er<;evenin i<;ini soma da doldurabilirirn. Benirn
g6ri.ii.irn u: Burada evrenselcilik kavrarnma kar1 baz1 noktalarda
hakh olarak bir alerji gelitiriliyor. Fakat beri yanda da goreceligin
getirdigi urnutsuzluklar, <;aresizlikler dile getiriliyor. Bana gore in
sanm biricik olan varhgmdan vazge<;erneyiz. Bundan vazgecerne
digirniz gibi insanm evrenseli ve geneli aray11 da ge<;erlidir, rne
rudur. Arna biz bunu aydmlanrnac1 <;izgide bir kozrnopolitizrn/ro
lativizrn kar1thg1 olarak tekrar etrnek zorunda degiliz. ilkin ben bu
noktay1 getirrnek istiyorurn. Bunun d1mda, buna kar1 <;1kan go
ri.iler varsa onlan W1Utun. En batan size tavsiye edecegirn budur.
insan her eyden once bireysel bir varhktir. Birey sozci.igi.ini.i rna
surn olrnayan bir sozci.ik olarak g ori.irseniz ondan vazge<;erirn; bu
nun bireycilik olarak anlaIlrnasm1 isterniyorurn. unu soylernek is
tiyorurn size: insan bir kezlik bir varhktir. Bir kezciktir insanm var
hgi. insan bu varhgma sayg1 duyrnak zorundadir. Kendisindeki bir
kezlige ve bakasmdaki bir kezlige sayg1 duyrnak zorundadir. Bu
sayg1 da ancak belli bir evrensellerne i<;inde olabilir. Bu evrensel
lerne -dedigirn gibi yanh anlaIlrnasm- Kant'm anlad1g1 anlarnda
bir kozrnopolitizrn, d1ta biraklCl bir evrensellik degildir, goreceli
gin kar1h hi<; degildir. Evren vatanda1 olrnak anlarnmda kozrno
politizrn degil, isterseniz buna d i.inyalarna diyelirn. Di.inya gibi
hem biricik, hem de di.inyalardan biri olrna. Benirn size <;izebilece
girn <;er<;eve budur. Bunu bir par<;a daha sornutlahray1rn. Fi.isun
Hamrn'm \erdigi ipucuyla. Nedir buradaki bir kezlik olrna? insan
nasil hem bir kez olabilir hem de kendini genelletirebilir. Hern de
BiLiMiN EvRENSELLiGi KDLTDRDN YERELLiGiNE KARI MI? 2 43

evrensellik gorecilik kar1thgm1 m1 \bzebilir? Burada \Ok somut bir


yol tutmak istiyorum. Fi.isun Hamm insan haklarmdan bahsetti.
1948 insan Haklan Evrensel Bildirisi'.nin ilgili maddesi, -19'dur sa
myorum- dikkatle okunursa orada iki hirli.i insan hakkmdan sbze
dildigi gori.ihir. Birinci anlamda insan hakk1, insan ozgi.irliigiidi.ir.
Bunu biliyoruz. Fakat aym zamanda insan Haklan Evrensel Bildir
gesi dikkatle okunursa (ne yaz1k ki metin yammda degil) ikinci bir
anlamda insan hakk1 ortaya \Ikmaktadir. Bu da insanm bilgilenme
hakk1dir. Bu ozgi.irli.ik hakkm1 tamamlar, fakat ondan ayn bir ey
dir. Demek insanm bilgilenme hakk1 vardir, bunun yorumunu u
anda a\1k b irak1yorum. Sosyal bilimciyi ilgilendiren pek \Ok yam
var i.iphesiz. Arna ben bunu son derece k1sa tutuyorum ve diyo
rum ki insanm her eyden once kendi iizerinde birey olarak bilgi
lenme hakk1 vardir. Bilgi daima genel olan bir eydir. ite burada
ben genel olanla bir kezcigin karIlamasm1 gormek istiyorum. Oy
le bir karIlama ki burada birey genele boyun egecegine onu i\ine
ahyor, kaps1yor, hak oluyor. <.;:izecegim \er\eve bu. Bundan soma
soyleyeceklerim bu \er\eveyi doldurmak yolunda olacak. Ger\ek
ten en bata bana gondermede bulunuldu. "Bilimin evrenselligi
ki.ilti.iriin yerelligine kar1 m1?" b ahgrnm k1kirt1Cl ti.ir nitelik ta1-
y1p ta1mad1g1 sbz konusu oldu. Aydm Ugur bu hir k1kirtmalar
dan holamr. Zaten kendisi bu konuyu bana a\hgmda k1kirhc1 ol
mam1 istedi. Bunu soyleyebilir miyim?
A. U.- Tabii.
0.5.- Sizi bataki \er\eve \izmemle yeterince k1kirthm m1 bil
miyorum. Bu bahgm bendeki k1kirtmalanm isterseniz k1saca dile
getireyim. Madem ki bilgilenmeden sbz ettik, u ki.ilhir kavram1
i.izerinde k1saca d urahm.
Burada soylenmek istendigi gibi ki.ilhirle bilim arasmda bir
kar1thk olup olmad1g1 noktasrn1 isterseniz k1saca irdeleyeyim. Size
\izdigim geni \er\eveyi dolduruyorum yava yava. Ki.ilhir kav
ramma baktig1m1zda, ilkin ki.ilhir sbzciigiini.in \Ok anlamhhg1yla
karIla1yoruz. Ben en azmdan burada i.i\ anlamm1 saptam1 bulu
nuyorum ve bunlara b aktig1m zaman da, bilimin evrenselligi ile
hi\ de zorunlu bir kar1thk goremiyorum. Dolay1s1yla k1kirtmaya
kar1 k1kirtmam bu benim. Ni\in goremiyorum? Hemen anlata
y1m. Birinci anlammda ki.ilhir folklorla bir tutulur. Ki.ilti.ir folklor
dur. Yemek ki.il ti.iri.i vardir. Japonya'nm yemek kiilti.iri.i ayndir, La
tin Amerika'nm yemek ki.il ti.iri.i ayndir. Evlenmeler, gelenekler,
oturma kalkma vs . . . Anadolu'da daha fakhdir. Ki.ilti.iri.in bir anlam1
budur. Bunlarm yeryuzi.inde birbirinden \Ok ayn bi\imlerde orta-
SAL! TOPLANTILARI

ya c;1ktiklanm goriiyoruz. Ayn bic;irnlerde ortaya c;1krnakla birlikte


striikh.iralist, yap1salc1 yakla1rn, b iitiin bu farkhhklann diinya kiil
tiirlerinin ve diinya dillerinin degirnezleri oldugunu, invariantlan
oldugunu ortaya koyrnutur. ilkin, bu ac;1dan c;ok da fazla urnuda
kapilrnaym! Bu ac;1dan baktig1rn1zda folklorla bilirn arasmda c;ok
biiyiik bir uyurnazhk gorrniiyorurn. Beri yandan insanlar folklor
lanna sahip c;1k1yorlar yeryiiziinde, adetlerini siirdiiriiyorlar, tbren
lerini yap1yorlar yine de bu diizenleri ic;ersinden bilirnadarnlan da
c;1kanyorlar ortaya. Hintli bilirn adarn1 var. Anadolu'nun bilrnern
hangi koyiinden gelrni, degiik toreler ic;inde biiyiirnii, bir adarn
bilirnadarn1 olarnaz rn1? Pekala olur. \:1ktigm1 omeklerle goriiyo
ruz; dil degilse bile belli bir dil-rnant1g1 b iitiin toplurnlarda ortak,
"akil" ortak. Ben burada dogrudan dogruya bir kar1thk gorrniiyo
rurn. Kar1thklan gosterirseniz iizerinde konuuruz. ikinci anla
rnmda kiil hir, "kiiltiirlii insan" dedigirniz ortarnlarda oluur. Bura
da kiiltiir, bir habitusu gosterir, bir ahkanhg1 gosterir. "Kiiltiirlii in
san"dan biz neyi anlanz? Kiiltiirlii insan ac;1ktir. Diinyaya. ogren
rneye ac;1k ve eletirel insandir kiiltiirlii insan, degil mi? Kendi ken
disini eletiren insandir. Diiiinrneyi kendisinde gerc;ekletirrnitir
insandir. Kiiltiirii bu anlarnda ele ald1g1rn1zda, bununla, bilirnin ev
renselligi arasmda bir kar1thk gorrniiyorurn. Goriiyorurn derseniz
anlatirsm1z. irndi iic;iincii anlarnmda daha c;ok aydmlanrnadan be
ri ve tarihc;ilik anlay11 ic;inde vurgulanagelen anlarnmda kiiltiire
gec;iyorurn. Burada kiiltiir denince sanat, dil, din ve edebiyatm bii
tiinii anlaIlabilir. Burada kiilhir Alrnancadaki Geist (Tin) sbzciigii
ile brtiiiir. Kiiltiir sbzciigiiniin Alrnancadaki kar1hg1 " Bild1111gtur.
Bildzmg iki anlarnhdir. Bir yandan kiiltiir, obiir yandan egitirn de
rnektir. Dernek k.i, bu sbzciik kiiltiiriin egitirn konusu oldugunu or
taya koyrnaktadir ve burada bu anlarnda kiiltiir kendi ic;inden bi
lirnleri tiiretrni olan kiiltiirdiir. Burada acaba bir kar1thk goriiyor
rnusunuz? Bir c;ogunuz "rnadern ic;inden bilirnleri c;1karrn1hr, o za
rnan bu anlarnda kiilhirle bir kar1thk olrnarnas1 gerekir" diye dii
iinebilirsiniz. Arna oyle samyorurn ki olay tarn tersi yonde cere
yan etrnitir. Ronesans'1 degilse de en azmdan. Yenic;ag1 belirleyen
olgu budur. Dikkat ediniz: Ronesans'ta bu anlarnda kiiltiirle bilirn
ic;ic;edir, uyurnlanrn1hr. Fakat yenic;agla birlikte tiirn modern c;ag,
bugiine kadar uza tabilecegirniz donern, tarn tersine, kiiltiirle bili
rnin tarihsel ve olurnsal c;elikisini getirrnitir. ite bunu evrenselci
likle goreciligin kar1thg1 olarak derninden beri rneslektalanrn
zcngin bir bic;irnde ornekleriyle size gosterrneye c;ahtilar. unu
vurgularnarna izin verin: Burada Tiilin Burnin, Husserl'in 1935'teki
BiLiMiN EvRENSELLici KDLTURUN YERELLiGiNE KARI MI? 24 5

Viyana konferansmdan oradaki evrensellik anlay1mdan soz etti.


Yalrnz ben size unu hahrlatayun. Husserl'in 1935 Viyana konu
rnas1 aslmda iinhi Krisis yap1tmm c;ekirdegidir. Husserl 1930'lu yil
lardan oliimiine kadar Avrupa'nm kiiltiir bunahrn1 iizerine kalm,
bitrnerni bir kitap yazrn1hr. Bu kitap dikkatle okunursa, onun,
once "rolativizrne" kar1 bir sava1rn verdigi, fakat aym zarnanda
ah1lrn1 anlarnmda kozrnopolitizrni, Kant anlarnmda bir evrensel
ciligi de, -samyorurn ki oldukc;a etkili bir bic;irnde- arna denerne
sine giritigi goriilebilir. Benirn b urada "biriciklik" diye adlandird1-
g1rn ozhi bireysellik Husserl tarafmdan, oyle samyorurn ki, Nietsz
che'nin goriilerine c;ok yakm bir bic;irnde dile getirilrnitir ve H us
serl bu goriiiiyle bence, Nietszche'nin goriilerine Heideger'in
benzer goriilerinden c;ok daha yakmdir. ilginiz ic;in teekkiirler
ederirn.
A . U.- Ben teekkiir ederirn. isterseniz ikinci turda sunu yap
rnak yerine birbirirnize sorular sorarak ve salondan gelen sorulan
cevaplayarak devarn edelirn.
T. B.- Biraz once Onay Sozer kiiltiiriin iic; tanun1 oldugunu soy
ledi, ben onu, konurnarnda aslmda ikiye ayirrnaya c;ahtun. Daha
onceleri, aydmlanrnanm kiiltiirden anlad1g1 ey, insanhgm en yiik
sek entellektiiel, tinsel iiriinleri ve o iiriinleri verrne giriirni iken,
dolay1s1yla da bu bireyin bu kiiltiire dogru egitirni diiiincesini be
raberinde getirirken, bugiin kiiltiirden tarn da senin birinci dururn
dan kastettigini a nlarnaya dogru bir yonelirn var. Sosyal bilirnlerde
arhk kiiltiirden bahsederken b unu kastediyorlar.
A. U.- Antropolojik anlarnda kiil tiir.
T.B.- Antropolojik anlarndaki kiiltiirden bahsediyorlar. Kiiltiir
burada artik kendisini egitrne ile bireyin gidebilecegi bir erek degil.
Bir ori jin, bir koken; onu belirleyen, onu neyse o kilan, insan iiriin
leri ve pratikleri olarak anlail1yor. Bu noktadan itibaren, bireyi ko
rniinotelere gorniilii gorrne anlay11 ic;inde, yarnah bohc;a eklinde
bir toplurn irnaj1 kar1smday1z b ence. bte yandan, bence obiirii de
ilginc;, bir birey anlay11 cephesi, post-modern birey diyebilecegi
rniz bir birey a nlay11 var ortahkta, o da, bu kiiltiirler yelpazesi, ka
leydoskopu ic;inde zapping yapan bir birey, kendine kiiltiirel bir
kirnlik sec;en birey. Ozellikle yeni gene; kuakta bunu goriiyoruz.
Bah iilkelerinde daha da belirgin bic;irnde gorebiliriz. Bir yandan
Budist obiir yandan savaa kar1, bir yandan da lrard-rockc;1, sanki
ic;inde yaad1g1 toplurnun kiiltiirleri bir self-service ve post modern
birey oradan kendine bir kirnlik sec;iyor. Bu da son derece fenorne
nal bir kirnlik, gec;ici bir kirnlik. Bu da bir kiiltiir. Kiiltiiriin boyle
SAL! TOPLANTILARI

bir fenomeni kar1smday1z ayrn zamanda. Bu durumda bunlan bi


raz daha somutlahrmak, yaad1g1m1z eyler ilc : ikilendirmek ge
rekiyor. Bundan, aydmlanmao zihniyetle yetimi ogretmen son
derece ikayetc;i. Turkiye'de de oyledir. Arna Fransa'da, ilginc; bir
ey okumutum, bir felsefe hocas1 oyle diyordu: "Arhk ogrenciler
le felsefe dersi yapam1yorum. C:: i.inki.i hakikat, adalet gibi bir kav
ramlardan bahsedecek, Platon diyecek oluyorum. bgrenci b ana
doni.ip "o Platon'un gori.ii.i benim gorui.im de oyledir" diyor. Go
ri.ilere son derece sayg1h, demokratik, farkh olana sayg1h bir tavir.
Arna tabii burada evrensel bilimin, hakikati arayan ve belki de bu
lan, bulma umudunda olan bilimin kar1smda, ki.ilti.iri.in, ki.ilti.irle
rin doksa, inarn, gori.i planma, bir opinion a indirgendigini gori.i
yoru z . Bu da o zaman egitim ac;1smdan bir sorun. Evrenselcilige
inarnyorsak bir sorun. Hayatta bir eyi bir parc;a bile degitirmeyi
di.ii.inuyorsak bir sorun. Ve bir de sosyal bilimci isek, yine sorun.
Biz de bunun tamamen d1mda degiliz. Her ne kadar o c;ocuk gibi
her ne kadar di.ii.inmuyorsak d a, ona yakm bir ekilde eski evren
selcilik ve hakikat paradigmasmm c;ok ic;inde de hissetmiyoruz
kendimizi. Dolay1s1yla bu ortak bir sorun gibi geliyor bana. Sosyal
bilimcinin egitimcinin, anne babanm belki bir sorunu. Bu u an ak
hma gelen bir eydi.
A. U.- bnay ki.ilti.iri.i i.ic; gondermesi ile tarnmlam1h. ilk tarifi
u aralarda sorun yaratan antropolojik anlamda kulti.ir. Bu sorun
yaratiyor mu? Di.ii.insel anlamda sorun yaratm1yor. izin verirseniz
ben bu kar1hkh gerilimin gerc;cklik ic;indc nasil ac;ild1gma dair bir
iki soz soylemek istiyorum daha soma. Arna once bir soru:
Yarnlm1yorsam 80'lerin ortalarmda Di.inya Saghk Tekilat1'nm
bama bir ey geldi. Di.inya Saghk Tekilah aslmda evrensel anlam
daki hp biliminin koydugu zihniyet ve uygulamalar c;erc;evesinde
harekct eden bir kurulu. Afrika'da c;evre saghg1, aile saghg1 mese
leleri i.izerine giderken kadm si.inneti diye adlandmlabilecek bir
uygulama ile kar1 kar1ya geldi. Bundan 30 sene once olsayd1, Bir
lemi Milletler'in bir alt kuruluu olan Di.inya Saghk Tekilah du
unmeden boyle insanhkd11 b ir uygulamanm i.izerine giderdi.
Ama oturdu. Geri c;ekildi. Di.ii.inmeye, tarhmaya baladi. Bu ka
dm si.inneti dedigimiz hikaye, sakatlanma olas1hg1 bulunan c;ocuk
cag1z daha erikinlige gelmeden rahim agzmm dikilmesi bic;iminde
bir uygulama. Dolay1s1yla, bekaretin bozulmas1, o dikilmi bolge
nin de i.izerine gidilmesi anlamma geliyor. Bizlerin anlay1ma gore
fclaket. Hem ac1hc1 hem de sakatlay1c1 tarafi olan bir ey. Boyle bir
uygulama gordi.igi.ini.iz zaman ne di.ii.ini.irdi.ini.iz? Boyle uygulama
BiLiMiN EvRENsELLici KuL TUR UN YERELLiciNE KAR1 MI? 247

olur mu? Elleri kmlsm bunu yapanm deyip hemen iistiine giderdi
niz. Oysa bu olmadi. <;:iinkii oyle bir tepki geldi. "Evet ama, o ka
dm yahut miistakbel kadm, o toplumdaki kadm-erkek ilikileri,
boyle bir folklorik orf adet ilikisinin ic;inde ki buna engel oldugu
nuz zaman oradaki dengeyi bozuyorsunuz. Buna benzer bir ey
Fiisun'un da daha once degindigi gibi sanmm gec;en mart Viya
na'da ki insan Haklan Konferans1'nda yaandi. Fakat o konferans
oncesi her bolge degilse bile <;:in Hindi bolgesi Uzakdogu bolgesi
biraraya geldi. Japonya katilmad1 buna ama alttan alta destekledi.
Bir Bangkok Bildirgesi c;1kti. 0 bildirgede demin Fiisun'un soyledi
gi ekilde bir eyleri ortaya koyuyordu. insanm Temel Hak ve Oz
gi.irhikleri dedigimiz eyler Bah diinyasmm, kiiltiiriiniin tarif ettigi
kahplar ic;indedir. Bizim burada farkh beer dengelerimiz, ki.iltiir
dengelerimiz var ve bizim ic;in, tam da boyle bakmak fazla mi.isait
degildir demeye gelen ve ilk defa kendini bu kadar ac;1kc;a ortaya
koyan bir ey oldu. Bunu soylerlerken, biri dogru yap1yor, biri
yanh yap1yor eklinde degil. Bizim ic;in evrensel olan bir eye kar
1 kategori getirebiliyor. Bir de bu iki kar1thg1 bir baka diizlemde
arad1g1m1z zaman cevaps1 bir eyler bulmak miimkiin. 0 da u: Bi
limin evrenselligi dedigimiz zaman, bilimi, sadece bir teoriler diiz
leminde degil de, onun uygulamaya doniiti.igii ana, yani teknolo
j isine bakt1g1m1z zaman hakikaten evrensellemeyi goriiyoruz.
Herkes aym saati, Greenwich'e gore olan saati, herkes aym demir
yolu ve trafik sinyalizasyonunu herkes aym ticaret, iktisat terimle
rini aym standartlan, normlan ve uygulamalan kullamyor. 0 an
lamda bir evrenselleme bir globalleme, kiireselleme var. Tam bu
globalizasyonun oldugu sirada, bu "yerellemeler"in (bu particula
rizmlerin) veya "kiilti.iralist", "yerel olanlar"m govermesine, su yii
ziine c;1kmasma tamk oluyoruz. Pekiyi burada oyle bir denge de
yok mu acaba diye diiiini.iyorum. Tam da, berikinin arhk saltana
tm1 kurdugu sirada paradoksal olarak otekine imkan var. Ne an
lamda imkan var? imdi buradan b iraz metasosyolojiye gec;erek
bir yerlerde sistemin sanki bir m anhg1 var diye d Jiinmek miim
kiin. Diinya sistemi, bir yerlerde asgarisini hallettigini diiiindiigii
noktada bu yerelliklerin demiryollarma, ticarete ve kar ak1ma ma
ni olmad1g1 siirece kendi tonlanm ortaya koymasma imkan tam
yor. Yani yerellik mi? Siz pantolonunuzu oyle, baortiiniizii oyle
kullanm tamam. Arna, hitfen bankac1hk sisteminde bildigimiz e
kilde. Bu ikisi bu noktada buluuyor.
Paradoksal bir birliktelik var m1 diye kendi kendime soru so
ruyorum. Bir de buradan c;1karak galiba diinyanm ilk kez kar1 kar-
SALI TorLANTILARI

1ya kald1g1 bir rnesele var: \:ogulluk rneselesi. Tek tek kirnlikler or
taya i;1k1p i;ogullukla dokunrnu bir zernin ortaya i;1kard1g1 zarnan,
ilk defa, dernokrasilerin irndiye kadar gei;rni olrnas1 gereken bir
irntihan ortaya i;1k1yor. Baktigm1z zarnan dernokrasi diye bildigi
rniz siyasi sistern daha i;ok bu evrenselciligin rnakinalaruun i;ahh
g1 sisternde, zerninde i gorrnii. Dernokrasileri iyi iliyor dedigi
rniz iilkeler farkhhklan rnerkeze dogru i;ekrne uygularnalarm1 ya
pan iilkeler olrnu. 0 iilkelerde i;ok bncelerden beri ya rnevcut
farkhhklar b astmlrn1 veya i;oktan yok edilrni. Bireylerin zihniye
tinde agari bir benzerlik saglanrn1; kirnliklerin i;ok da belli olrna
d1g1 zernin iizerinde, dernokrasi oyunu oynanrn1, oyle gotiiriil
rnii. 0 anlarnda da, belki, dernokrasi i;ogullukla "pluralite" ile irn
tihan verrnerni. irndi ilk defa Bah ii;in olsun, bizirn ii;in olsun
boyle bir irntihandan gei;rnek zorunlugu var. Avrupa Birligi diye
bir eyi bu insanlar ciddi bir ekilde ya1yorlar. Oraya gidenlerirniz
biliyorlardir, her s1mrda her binanm iistiinde Avrupa bayrag1 var.
Kirnse de pasoport filan sorrnuyor. Tarn da bir Avrupa Birligi sbz
konusu degil arna ona dogru ciddi bir aray1 var. Geri;ek anlarnda
kiiltiirel i;ogullukla kar1 kar1ya: Frans1z'm i;ok oviindiigii bir kop
riisii var. 0 ingiliz'e kar1 kazand1g1 zaferin isrnini ta1yor. Deniz'in
obiir tarafma gei;iyoruz, en onernsedigi koprii, Frans1z'a kar1 zafer
kazand1g1 Waterloo'nun adm1 ta1yor. Halbuki kendi ii;lerinde bu
kadar -gei;rnileri itibari ile- farkh toplurn birirnleri degilken, irn
di yeni kurduklan birirn ii;inde, bogazlarma kadar farkhhk ii;ine
gorniilii bir yerden b ahyorlar. Orada bile, i;ogulluk dururnunu i;o
gulculuga doniitiirebilrnekle dernokrasi ilk defa kar1 kar1ya kah
yor. Ayms1 bizirn i i;in de galiba sbz konusu. Yakm zarnana kadar
rnerkezden uzaklaanlarm i;ok fazla kendilerini dile getirrnedikleri
bir ortarndan, rnerkezkai; giii;lerin de ciddi bir noktada devreye gir
dikleri, siyasi ve sosyal sahnede belirgin hale geldikleri bir donerne
girdik. Galiba oniirniizdeki rnesele hepirnizin rneselesi: ilk defa de
rnokrasi bu geri;ek i;ogullugu i;ogulculuga i;evirebilrne smavmdan
gei;iyor gibirne geliyor deyip, bu soylediklerirni soru diye telakki
etrnek rniirnkiinse, cevaplanrnas1 ii;in ortaya birak1yorurn.
0.5.- ilkin Aydm'a kendi goriiiirnii bir kez daha -irndi dene
yecegirn gibi- derleyip toplay1p anlatrna fusah verdigi ii;in, bu ay
nca verdigi brnek ii;inde teekkiir ediyorurn. Diinya Saghk
Tekilah ne yap1yor? ilkin birinci anlarndaki kiiltiirle karila1yor.
Kadm siinneti ilkin klitorisin kesilrnesi b ii;irnirde geri;ekletirilen
olaydir. Afrika'da i;ok yaygm bir olay. is tanbul Oniversitesi'nin
film arivine bavurursamz size bu konuyla ilgili belgeseli gosterir-
BiLiMiN EvRENsELLici KuL TuRuN YERELLiciNE KARI M 1 ? 249

ler. Burada ilgirn; olan ey Diinya Saghk Tekilati'nm insan haklan


konusunda birinci anlarn1 ternel alrnas1, yani ozgiirliigii. Kar1rnz
da bir kabile v ar. Eger insan haklanna sayg1 duyacaksarnz onlarm
isteklerine de, torelerine de sayg1 duyacaksm1z. Allah1srnarlad1k
deyip \ekilebilirsiniz. Arna ikinci a nlarnda insan hakk1'rn gozoniin
de bulundurursarnz, yani bilgilendirrne hakkm1, insanm bilgilendi
rilrnesinin bir gorev oldugunu goz oniinde bulundurursarnz, 0 za
rnan o kabilenin kadmlanrn kendi kaderlerine birakarnazsm1z. Ba
ka bir ey yaparsm1z. Dolay1s1yla bu ikinci anlarndaki insan hakk1
barnbaka bir ufuk getiriyor oni.irniize. Bilgilenrne hakk1 insanm
bir vicdan olarak bireyselligini degil, bilgilenen kirnse olarak, bilen
kirnligiyle "biricik" oldugunu dile getiriyor. insanm, ne oldugunu
bilrnesi hakk1dir. Yaad1g1 hayatm ne oldugu, nereden geldigini,
nereye gidecegini bilrnesi hakk1dir. Bu hakk1yla tarnrnlanan insan
biriciktir. Bu son derece onernli bir nokta. irndi arna bu bilgilenrne
nasil olacak? Dernin Aydm'm degindigi giizel bir noktayd1. Diinya
pazar ekonornisi aslmda burada her eye hakirn. Kitle iletiirn ara\
lannda da teknolojinin gelirnesinde de en son soze o sahip oluyor.
Kitle iletiirn ara\lan ise bizirn bilgilenrne olanag1rn1z dernek. Bir
yandan kitle iletiirn ara\lan ile aptallahnhyoruz, uyuturuluyo
ruz, bir kenara atihyoruz. Arna obiir yandan bunun bir bilgilenrne
yolu oldugunu da hi\bir zarnan gozard1 etrnernek gerek. Yani oyle
bir durum i\ersindeyiz ki teknolojik her gelirne ilkin bir rnelek
olarak goziikiiyor. Arna eytanm1 da birlikte getiriyor. Yahut ey
tan olarak geliyor, arkasmda bir rnelek saklarnyor. Bu, iki anlarnh
hklan gozoniinde bulundurrnadan bugiin hi\bir sonuca vararna
y1z. Oyle sarnyorurn ki burada bi.iyiik bir sava verrnek gerekiyor.
Kitle iletiirn ara\lan her eyden once bilgilenrne arac1dir. Diinya
pazar ekonornisinin biz burada kolesi olrnarnahy1z. Bunlar u anda
\Ok rornantik goziikebilen goriiler, fakat burada yapilrnas1 gere
ken rniicadelenin \ekirdegi de yatrnaktadir. Ne televizyondan vaz
ge\ebilirsiniz, ne de televizyonu yanh kullanrnarnz yerinde olur.
F. LI.- insan haklarmm rolativist yakla1rnla yeniden yorurnlan
rnas1 iizerine bir ey soylernek istiyorurn. insan haklarmda rolati
vizrn tart1rnas1 aslmda son yirrni yilm tarhrnas1. Uluslararas1 or
giitlerde, \eitli Batih olrnayan orgiitlerin agirhk kazanrnas1 ile bir
likte, insan haklarmm ne oldugu sorusu giinderne geldi ve burada,
bir tak1rn arahrrnacilar oyle bir soru ortaya athlar. Bence burada
ki anlarnazhg1rn1z1 bir noktada ortadan kaldirabilecek bir soruy
du. Her toplurnda insan onuru anlay11 vardir, arna insan haklan
dedigirnizde Bahh Hiristiyan toplurnun kabul ettigi haklar anla1-
SAL! TOPLANTILARI

hr. Yani Onay Bey'in soziinii a tt1g1 ozgi.irli.ik ve bilgilenme hakk1,


mi.ilkiyet hakk1 ve bir dizi hak anla1hr. 0 nedenle her toplumda
insan onuru anlay11 vard1r. Her toplumda adale t vard1r, ama ada
le t farkh bir ekilde dag1tihr. Once "Toplumun dayand1g1 ana birim
nedir?" sorusunun cevabm1 bulmak gerekir bu adaletin nasil dag1-
tild1gm1 bulmak i<;in. insan haklan deyince, bilgilenme hakk1, oz
gi.irli.ik gibi bir dizi temel ilkenin yams1ra baka eyleri de anlama
hy1z. Yani insan haklarmm i<;inden <;1ktig1 ki.ilti.irel ortam1 anlamah
y1z, ki zaten bu ki.ilti.irel ortam diger Batih olmayan i.ilkelerle, farkh
dinlerden olan iilkelerle bir dizi sorun yarat1yor. Bir b aka eyden
daha soz etmek istiyorum. Bu karilatirma konusundan soz ettik.
Hiyerariletirme baglammda Ti.ilin Hamm konutu. Bir sosyal bi
limci olarak belli kaygilar duyuyorum zaman zaman. Bunun ardm
da pedagojik kayg1lar da yer ahyor. Mesela Kamu Yonetimi veya
Siyaset Bilimi Boliimlerinde bir tak1m dersler vardir "karilatirma
h" sozciigi.i ile b alayan. "Karilatirmah Devlet Sistemleri" dersi
okuturuz. Orada kar1m1za bir dizi sorun <;1k1yor. Neyi ne ile kar1-
latird1g1m1z <;ok a<;1k. Orada iilkeleri, yapilan nasil bir hiyerari
i<;inde verdigimiz ve bunun, ne gibi degerler yi.iklii hiyerariler ol
dugu sorusu beni rahats1z eden bir ey. Bir de, herhalde, bu yerel
lik kavrammm giderek yap1 degi tirdigini gozoni.ine almam1z gere
kiyor. Ozellikle bu globalleme si.ireci i<;inde "Ne, ne kadar yerel
dir?'' "Hangi ki.ilti.ir, ne kadar yerel olma ozelligini koruyor?" soru
su asil burada gi.indeme getirmemiz gereken soru. C:: iinkii yerel
ki.ilti.irler, yerel ozelliklerini korumaya <;ah1rken, diger taraftan da
globalleme si.ireci i<;inde, -uluslararas1 sermaye nasil uluslararas1-
la1yorsa kiiltiiri.in de uluslararasilama si.ireci var- kendi payma
e tkileniyor. Bunun kar1smda savunma mekanizmalan gelitirili
yor. A 1 . i a o savunma mekanizmalanm gelitirmenin bile e tkiye
a<;1k oldugu son derece bilinen bir eydir. Bu nedenle belki bir b a
ka platforma da ki.ilti.irler, yerelligini ne oranda koyuyor? Ya da ev
rensellik/iiniversalizme yeni tammlar m1 kazand1rmam1z gereki
yor? Yani aydmlanma di.iiincesinin evrenselligi ile giini.imi.izde
globalleen ama ki.ilti.irlerin kendilerine ilikin hak taleplerinde bu
lundugu bir di.inyada ki.ilti.irler aras1 ortak zemin nasil saglanacak?
A. LT.- Sen bunu soylerken akhma geldi. Asteriks isimli <;izgi ro
mam okur musunuz bilmiyorum. Onda, Roma doneminin ve ora
daki yerel kiiltiirlerin ekli emali var. Mesela Galyahlar Romahla
rm hi<; olmad1g1 ekilde pos b1y1klara sahip ve onlan aag1 dogru
sark1tm1lar. sa<;lan uzun, fakat aym zamanda aym bir Romah gibi
entari giyiyor ve balanna da Romahvari bir b an t tak1yorlar. 0 ka-
BiLiM i N EvRENSELLiGi KiJLTURUN YERELLiGiNE KARI M I ? 25 1

rikatiir olarak yapilnu arna samyorurn c;ogurnuzun yerelligi de


bundan ibaret. Almrn1zda Rornahy1 and1ran bir bant arna b1y1klan
rn1z kendirnize ozgi.i. Arna butt.in bak1 yerirniz kendi yerirnizden
c;ok bir baka yerin ilerisine bakrnak eklinde, iyidir kohidi.ir ayn;
arna, en azmdan bunu saglarnak gerekiyor, dedikten soma saate
bak1yorurn; sekizi c;eyrek gec;iyor. Li.itfen sorulara gec;elirn.
lZLEY!C!- Ben hukukc;uyurn arna verdigirn brnek t1pla ilgili
olacak. Bu panelin bahgm1 Onay Sozer k1k1rtic1hk olarak nitelen
dirdi. Bir duraksarnaya, tereddi.ite di.ihirn. Yani, bilirnin evrensel
ligi kiiltiiri.in yoreselligine kar1 rn1d1r? Bu bahk boyle bir c;agn1rn
yap1yor. Bilirn degirnezdir. Sebep sonuc; b agm1 ahr. Dogrulan
gosterir. Dogru olan bilirndir obi.iri.i ise gelip gec;icidir arna yamlg1-
lar da olabilir gibi bir ey c;agntmyor insanda ister isternez. Tabii
konurnacilar bunu ac;1kladilar. Size tip tan bir brnek verrnek istiyo
rurn. Bir doktor yoresel bir rnaddenin bzel bir ekstresini yaptI ve
bunun toksit tesiri olrnad1gm1 c;ok tehlikeli bir hastahga kar1 ya
rarh oldugunu iddia etti. K1yarnetler koptu. Oyle gereksiz eyler
one siiriildi.i ki. Bilrniyorurn bu arat1rrna Batidaki dergilerde yer
ald1 rn1? Patent ald1 rn1? Nerdeyse doktorlugu elinden almacakti.
Oysa gerc;egi anyorsamz test edersiniz. 0 rnaddeyi ahr laboratuar
da incelersiniz, hastalan incelersiniz, yani objektif davramrsm1z.
Bu rnadde olur mu? "Bu adarn da kirn" derseniz, c;ok geni yiizlerce
yilhk bir halk ki.ilhiriini.i, bir halk t1bbm1 reddetrni olursunuz. Bu
nu birden d1layarnazsm1z. Kocakan ilac1 bu, yanh, dernerneli.
Yanh. dogru. Bunu anlarnak ic;in objektif siizgec;lerden gec;irrne
den yanh oldugu darngasm1 vurarnay1z. Teekki.ir ederirn. Bunun
i.izerine gori.irnek isterirn.
0.5.- Dogru da, yanh da denetlenebilir. Bu sorudan c;ok bir
saptarna.
!ZLEY!Cl- Ad1rn Murat I1k. M iihendislik Boliirnii ogrencisi
yirn. Benirn anlad1g1rn kadanyla evrenselcilikte belirli arnac;lar gos
teriliyor ve bu arnac;lara dogru ilerlernerniz gerektigi soyleniyor.
Bu yonde gidilirse insanhk daha c;ok ilerleyecektir, bu yolun d1ma
c;1kanlar da yanh sonuc;lara ulaacaklard1r hiri.inden bir sm1flan
d1rrna yap1hyor. Buna kar1t olarak ortaya koydugurnuz ki.ilh.ira
lizrnde ise aym ey yap1hyor mu? Belli bir ki.ilhiri.in savunuculan
biz bu ki.ilhirde ilerleyerneyiz. Bu yolda gitrnezsek yanh sonuc;lara
varmz hiri.inden eyler soyhiyor mu? Yani ki.ilti.iralist bak1 ac;1s1-
nm bir parc;as1 rn1 bu? Eger boyle soyhiyorsak bu yine evrenselcilik
olrnuyor mu? Bu yolun d1mda giden her ey yanh tira varrn1yor
mu sonuc; olarak? Bence bu evrenselciligin ta kendisi oluyor.
SAL! TOPLANTlLARl

A. U.- Sakmcalar, uzrnam Fi.isun Hamrn'a sorulursa.


F. 11.- Gerek ki.ilti.iralizrn gerek i.iniversalizrn \Ok kaba bir ba
k1la kapah devreler olabilir. Yani evrenselligi daha kapah bir dev
re olarak gori.iyorurn ben. Oysa ki.ilti.iralizrnde a\1k olrnaya rniisait
bir yap1 var. Bu konu ozellikle Arnerika' h sosyal bilirnciler tarafm
dan tarh1hyor. Sonu\ta u noktaya vardilar; \Ok ki.ilti.irli.i toplurn
lar konustmda: "Pluralistlik Multi Ki.iltiiralizrn" ve "Partiki.ilaristik
Multi Ki.ilti.iralizrn" Bu iki anlay1 dogrultusunda sosyal bilirnciler
bir kez daha birbirlerine di.iti.iler. Yani kendi ozgi.inli.iklerini yaar
ken diger toplurnlarm da ozgi.in niteliklerine de hak tamy1p onlarla
eit zerninde olrnaya a\1k rn1y1z? Yoksa bu kapah bir devre rnidir?
Yoksa "Her ki.ilti.irel toplurn, kendi ki.ilti.irel kodlanyla yaar ve bu
nedenle de kendi rneruiyet zerninini oluturur rn u ?" sorustmda bi
ribirlerine di.itiiler. Dedigin sakmca tabii ki var. Yani, bu rnakine
eger bir kapah devre halinde ilerse ki.ilti.iralizrn de aym evrensel
lik gibi bir hegernonya bi\irnine doni.iebilir gibi geliyor bana.
A. U.- Aslmda aym sosyal olgu, bi.inyesinde iki tane kar1t egi
lirni de ta1yabiliyor. Bu ki.ilti.iralizrnin i\inde sakh potansiyel "ote
ki" kategorisine olan ilikisi. Mesela bir ornek: Alrnanya'da yeni
irk\1 hareketin soyledigi bir laf var: Herkesin ki.ilti.iri.i kendine.
Ti.irklerin kendilerine ozgii \Ok k1yrnetli bir ki.ilti.irleri olduguna
inamyoruz arna onlar bu ki.ilti.irlerini kendi i.ilkelerinde yaasmlar.
Buradan gitsinler onu kendi i\lerinde kendi yerlerinde yaasmlar
diyorlar. Bir de evrenselcilige baktig1rn1z zarnan, didirnek i\in bile
olsa otekine bir ilgi var. Merkeze \ekrnek i.izere. Ya da b astirrnak,
ya i.iniforrnize etrnek. Yine de oteki ile, kar1h ile, bir ilikisi var.
Oysa boyle bir ki.ilti.iralizrn anlay1mm bir versiyonu i\ine d iii.ip
ben kendirnle rneguli.irn digerleri de kendileri ile rnegul olsunlar
derneye balad1gm1z zarnan, bir si.ire som a, politik bir toplurn ya
ratrnanm on arh ve "oteki" ile bir diyalog bi\irni olan didirne bile
ortadan kalk1yor. Biraz da bunun etkisi ile olsa gerek, 1 960'larda,
1 970'lerde olduk\a geni yank1 b ulan, az gelirni i.ilkelere yard1rn
rneselesi vardi. Danirnarkah yurtta vergisinin belirli bir oranmm,
rnesela % l'inin, U\i.inci.i Di.inya i.ilkelerine gittigini bilirdi. 1 980'lere
gelirken vergilerin boyle kullamlrnasma, once iskandinav i.ilkele
ri'nden, bi.iyi.ik diren\ geldi. "Tarnarn onlar siyahidir, onlarm da
kendi ki.ilti.irleri vardir, arna o zarnan, onlar kendi kendilerini kur
tarsmlar" anlarnma gelen bir duyarhk agir bash. Yani, bu ti.ir bir
ki.ilti.iralizrnin boyle yorurnlam1yla, sizin d11mzdakine arhk ilgi
niz kalrn1yor. Bir ortak kader veya ge\rni tasarlarnaktan vazge\ip
siz kendinize benzeyenlerle bir diinya tasarlarnaya devarn ediyor-
BiLi MiN EvRENSELLici Ki.JLTURUN YERELLiGiNE KARI M I ? 2 5 3

sunuz. Bunun da bir yandan sizi otekinden kopartic1, diger yandan


da evrenselcilik iddiasmda bulunan, somi.irgeci, istilac1 bir taraf1
da bulunabilir.
iZLEYiCi- Konferansm admda bir eksiklik oldugu kamsmda
y1m. Bi.iyi.ik Atahirk'i.in bilim ve fen diye ayirmad1gm1 biliyoruz.
Eger biz bilimi fenden aymrsak bir yere varamay1z kamsmday1m.
Ki.ilti.iri.in sonu vardir. Ki.ilhirler c;atiir, birleir, eski ki.ilhirlerin ye
rine yeni ki.ilhirler gelir. Bu, dinamik ic;erisindedir. Fakat bilimin
sonu yok. Sadece bilim dersek bir yere varamay1z. Bunun teknikle
olan ilikisini di.ii.inmek zorunday1z. Burada teknige pek deginil
miyor.
A. U.- Ben gec;irmeye c;ahtim efendim. Bi.ihin di.inyay1 tek par
c;a haline getiren fendir.
iZLEY!Ci- Bilimin, i nsanhg1 yok etme gi.icii var, bilhassa fenin.
Atom bombalan, AIDS'in yayilmas1 vb. KlZllderililerin yok edilme
si, Avusturya yerlilerinin yok edilmesi gibi. Bilim ve fen ki.ilhirleri
yok ediyor: Bunlar normal etkileirnler degil. C:: a nakkale savala
rmda, hepimiz biliriz, bir ingiliz -sanmm Churchill- "Ti.irklerin
i.izerine zehirli gaz atilabilir mi?" sorusuna, "atilabilir, c;i.inki.i onlar
insan degil, Mi.isli.imandir" diye cevap verebiliyor. Bilim ki.ilti.irden
olumu. Bu konularda ac;iklamalanmz1 rica edecegim.
A. U.- Ac;iklamadan c;ok bunu bir saptama kabul edelim ve da
ha soru nitelikli sorulara gec;elim.
IZLEY!Ci- Saym bnay Sozer, "genel" ve "bir kezlik" diye bah
settiginiz konular arasmda iliki kurabilir mi?
0 .5.- Bunun ilikisini kurmak ic;in "bilgilenme hakki"m belli
bir bic;irnde yorumlad1m. "Tekil"e varmak degil amac1rn. Katiyyen
degil.
iZLEYiCi- Yani genelin d1mda bilgi olamaz ama . . .
0.5.- "Biricik"i yakalayamazsarnz, n e geneli n e ozeli hic;bir za
man yakalayamazsm1z.
iZLEYiCi- Peki bu "biricikligi" c;agntmyor mu?
0.5.- Biriciklik baka bir ey ama. Biricik kavram1 evren
sel/ gorece kar1thgm1, nesne/ ozne kar1thgm1 sars1yor bence. Bu
kar1thgm d1mda da varola bilecegimizi gosteriyor ...
A . U . - Korkanm siz, c;1k1ta Onay Bey'i yakalay1p sozi.ini.ize
orada devam etmek zorunda kalacaksm1z. Saat c;ok ilerledi \'e ben
oturumu kapatmak durumunday1m.
Hepinize teekki.ir ederiz, sagolun efendirn.
siyaseti ile sosyal bilimci
apraz nazarlar
1 7 Mayzs 1 994
y ONE TEN: AYDIN u GUR
KoNUMACILAR: ERTUGRUL Gi..i N AY, 1LTER TuRAN
$AHiN ALPAY
Aydm Ugur- iyi akarnlar efendirn. Bildiginiz gibi, bu toplantl
gec;tigirniz ekirn aymdan bu yana gelen bir dizi toplantmm sonun
cusu. "Yiizyil Biterken Sosyal Bilirnler" ana bahg1 altmda yi.iriirnii
olan bir diziydi bu. ic;inde, ozellikle, son on y1lm siyaset diinyasma,
sosyal diinyaya getirdigi yeni boyutlar, yeni oluurnlar iizerine de
giik tartirnalar olrnasma c;ahildi. Bu sonuncu olacak. Daha once
ki yedi toplantl boyunca, sosyal bilirnlerin kendi sorunlan iizerinde
konuulurken, soz gelip hep siyasete dayanrnaya baladi. Siyasal
oluurnlara, siyasal gerilirnlere dayanrnaya balandi. En sonunda,
bitirirken siyaset denilen diinyanm ic;inde yer alan bahca iki akto
riin birbirlerine bak11 nasil? Siyaset bilirnci ile siyasetc;inin birbirle
rine bak11 nasil? Onun iizerinde durahrn dedik. Bu akarn iic; tane
konugurnuz var: Prof. Dr. ilter Turan, kendisi istanbul Oniversite
si'ndeydi, arna galiba, alt1 ayd1r Koc; Oniversitesi'nde, siyaset bilim
ci kendisi. Siyaset bilirni, Tiirk siyaset yaarn1 iizerine c;ok c;eitli c;a
hrnalan var. Hepinizin de bildigi bir isirn. ahin Al pay, kendisi si
yaset bilirni doktoru, benirn bildigirn kadanyla; arna gazetelerden
de tamyorsunuz, bir siire gazetecilik yapt1, aratirrnac1-yazarhg1
var. En son da Sabah gazetesindeki "Entelektiiel Bak1f sayfasm1 yo
netiyordu arna, c;ok k1sa bir siire once o sayfa, son kriz nedeniyle,
sayfa azaltrna ilernleri s1rasmda, anlad1g1rn kadanyla, devreden
c;1krn1 dururnda. Arna ahin, siyaset bilirni ve siyasal di iiince dii
zeyiyle o sayfa ile birlikte Tiirkiye'ye yeni bir soluk getirrneye c;ah
rn1tl. Dilerirn, yine o niyete benzer bir eyler rniirnkiin olabilir. Er
tugrul Giinay, herhalde "piyasadaki en eski siyasetc;ilerden" denile
bilir kendisi ic;in. <;:iinkii c;ogu c;ekildi. Ertugrul Giinay ' 1 ben epey
dir bilirirn, neredeyse 20 senedir siyasetin ic;indedir, arna en gene;,
en uzun tecriibelere sahip olanlardan. u anda CHP genel sekrete
ri. Burada bir ey soylernek isterirn: Biz istedik ki sadece tek siya
setc;i olrnasm, konurnac1lar arasmda b irden fazla olsunlar. Fakat
ternas ettigirniz ve belli bir tart1rnada verirnli olacagm1 diiiindii
giirniiz insanlann ne yaz1k ki, zarnam denk gelrnedi. 0 seviyedeki
insanlardan bir tek Ertugrul, sag olsun, bizi k1rrnad1, geldi. 0 yiiz
den, siyasetc;iler hakkmda akhrn1zda oluabilecek biitiin olurnsuz-
SAU TOPLANTILARI

luklan gogi.islernekle yi.ikiirnlii tek hi o burada. Haks1zhk etrne


rnek niyetiyle b alarnarn1z laz1rn. Bir de samyorurn, bizirn ararn1z
da bulunrnas1 bile, siyaset<;ide gordi.igi.irni.iz olurnlu boyutlan i<;er
digindendir diye di.ii.ini.iri.irn. Olurnsuzluklar i.izerine zaten bir si.i
ri.i lafirn1z vard1r, degil mi, ho cam?
jJter Tura n - Estagfurullah, siz daha iyi bilirsiniz.
A . ll.- Efendirn, ben aslmda b u akarnki toplantida, diger top
lantilar gibi 15'er dakikahk sunular olsun diye di.ii.ini.iri.irn. On
dan soma, konurnacilann soylediklerine ilikin ekleyecekleri olur.
Soma da, gene her zarnan yapild1g1 gibi, salonun katkilanna a<;1la
cak. Bu ikisi, "<;apraz nazarlar" sozciigi.i, farkh bak1rnlardan ele ah
nabilir arna, ilk once ikisinin birbiriyle orhien taraflan nelerdir,
farkhlaan taraflan nelerdir? Samyorurn, ilter Hoca onun i.izerinde
duracak. Soma ahin de Ti.irkiye'de, ozellikle aydm gozi.iyle, "Siya
set<;i nasil goriihiyor, nasil algilamyor?" konusu i.izerinde, Ertugrul
Gi.inay ise, siyaset<;i gozi.iyle ayd1m vurgulayan bir <;izgi etrafmda
tartirnaya devarn edecekler. Ben sozii daha fazla uzatrnayay1rn.
Sozii saym Prof. Dr. ilter Turan'a verrnek istiyorurn.
t T.- Teekki.ir ediyorurn. Aydm arkada1rn1z sizde belki onern
li bekleyiler yarattL Hemen ihtiyatla soyleyeyirn ki bu bekleyile
rin hepsine cevap verilrneyebilir. <;:i.inki.i oni.irni.ize si.iri.ilen konu ilk
b ata <;ok rnasurnane gozi.ikrnekle birlikte, ele ahmp ilenrnesi pek
de samld1g1 kadar kolay olan bir konu degil. Ben yabanc1 dostla
nrnla sohbet ederken, onlara oyle bir ey soyhiyorurn: "Ti.irkiye'de
siyasal bilirnci olrnak ger<;ekten bir ayncahktir, b iiyi.ik bir zevktir"
"Neden?" diye soracak olursamz, Ti.irk toplurnu tarn bir denerne
tahtas1dir. Mesela Ti.irkiye'de 1980'de di.inyada ei gori.ilrneyen bir
parti sisterni yaratrna deneyi yaandL "Siyasal bilirnde laboratuvar
deneyleri yapilrnaz," denir. Dogrudur arna, Ti.irk toplurnu i.izerinde
deneyler yapilrnaktad1r. Yine 1980'den b ahsedecek olursak, Ti.irk
toplurnunda yepyeni bir siyasal ki.ilhir yaratrna deneyleri de yap1l
dL Bunlar incelerneye deger, her siyasal bilirnciyi b iiyi.ileyen de
neyler. Biz her se<;irnden once bir "Yeni Se<;irn Sisternleri Deneyi"
de ya1yoruz. Diinyada akla gelen her hirhi sisterni siz b iiyi.ikleri
rnize anlatir, biraz da bunlardan kendilerinin kazan<;h <;ikabilecegi
ni ifade ederseniz, onu da deneyebilirler. Siz de bu surette bir siya
sal bilirnci olarak toplurn iizerinde deneyler yaprna firsatm1 elde et
rni olursunuz. Yalmz, tabii siyasal bilirnci olrnak yanmda, bir ba
ka roli.irni.iz daha var; vatanda olrnak. Bu deneylerin inceleyicisi
olrnak her zarnan keyifli bir olaysa da, vatanda olarak bunlann
rnuhatab1 olrnak her defasmda o kadar keyifli olrnuyor. Siyasal bi-
SiYASET<;:i iLE SosYAL BiLiMci C:: A PRAZ NAZARLAR 25 9

limci olmak Tiirkiye'de bir ayncahk ise, vatanda olmak da zaman


zaman sorun olabiliyor. Bunlan anlatirken daha genel bir hususa
iaret etmek istiyorum. Hepimiz toplumsal yaamda degiik roller
iistleniyoruz. Bunlan eanh olarak yerine getirmeye \ah1yoruz. Bir
siyasal bilimci aym zamanda bir vatanda olabiliyor. Aym zaman
da bir siyaset\i de olabiliyor. Zaten b u giin benim daha \Ok iizerin
de durmak istedigim konu da siyasal bilimci ve siyasal hayatta faal
olan veya siyaset adam1 dedigimiz roller, ve bunlar arasmdaki ili
ki.
Once u soruyu sormak laz1m: Bu iki rolii birarada almak as
lmda anlamh bir i mi? 0 baka bu baka. Biri inceliyor, biri yap1-
yor. "ikisini niye birarada ele alahm?" diye sorabilirsiniz. Fakat bir
tak1m baglanhlar oldugunu da teslim etmek laz1m. Bir kere siyaset
adamlan olmadan, siyasal bilimci inceleyecek bir ey bulamaz. Bi
hm adam1 siyasal siireci inceliyor, i\inde aktor olarak da insanlan
goriiyor. Soma si yasal bilimci, si yaset adammm \eitli nedenlerle
belirli konularda bavurabilecegi bir kaynag1 da oluturabiliyor.
Tabii, bazen de siyasal bilimci siyaset adam1 oluyor. Bazen de siya
set adam1 somadan siyasal bilimci olabiliyor. Bunun brneklerini
benim iilkemde yaygm olarak gormek miimkiin degil ama, bu,
baka iilkelerde daha da yaygm olarak goriilebiliyor. Bak1yorsunuz
uzun siireler siyasette olmu bir kii, sonunda kendisine a\Ilan bir
kiirsiiye gidiyor ve deneyimlerini anlatiyor. Mesela unu soyleye
yim: ingiliz siyaset hayatmm \Ok klasiklemi baz1 kitaplanm, par
lamentoda uzun siire hizmet etmi, fakat akademik diinyadan ken
disini hi\ koparmam1 kiiler yazm1lard1r. Keza, asnn ilk donem
lerinde Amerika'nm siyasetini en iyi anlatan kitaplarmdan biri,
Amerikan Cumhurbakam Wilson'un Princeton'da profesorken
yazd1g1 bir yap1thr.
Dolay1s1yla ikisini birada almak i\in bir zemin de var. Belki
de bir ka\ soru ortaya ahp bunlara yamt arayacak olursak, iimiz
daha da kolay olacak. Ben u sorulara k1saca deginmek istiyorum.
Bir siyasal bilimci siyasete girmeden, yani siyasal bir aktor olma
dan siyaseti inceleyebilir mi? Siyasetin tamamen d1mda kahp, si
yaseti incelemek miimkiin mii, degil mi? Siyaset bilimcisi hem si
yaset yap1p hem siyaseti inceleyebilir mi? Bu da madalyonun diger
yiizii gibi, siyasetin i\inde oldugunuz zaman, aym zamanda bilim
yapmak imkanma sahip olabiliyor musunuz? Boyle bir imkan eli
nizde kalabiliyor mu? Soma siyaset adam1 siyaset\iden ne bekler?
En son olarak da siyasal 1'ilimci olmak siyaset adam1 olmak i\in
uygun bir haz1rhk m1d1r? Bu dort soruya k1saca bakmak istiyorum.
260 SAL! TOPLANTILARI

Bundan once, "Bu iki ayn ti.ir yaratigm birbirinden fark1 ne?'' diye
soracak olursamz; bir kere, siyaset bilirnci ve siyaset adarn1 farkh
degerleri rnaksirnize etrnege c;ah1yorlar. "Siyaset olsun olrnasm, bir
bilirn adarn1 hangi degeri rnaksirnize etrnege c;ah1yor?" derseniz;
gerc;egi bulrnak, gerc;egi yakalarnak eklinde bir yamt verrnerniz
rni.irnki.in. Buna kar1hk, "siyasetc;i hangi degeri rnaksirnize etrnege
c;ah1yor?" derseniz, c;eitli yamtlar bulunabilir. Belki arkasmdaki
destegi gorevde kalrnak ve istediklerini uygularnak ic;in gereken
destegi rnaksirnize etrnege c;ah1yor diger eylerden once. Tabii bu
ikisi farkh davramlara yol ac;1yor. Gerc;egi rnaksirnize etrnek isti
yorsamz, baz1 eyler yapabilirsiniz. Siyasal destegi rnaksirnize et
rnek ic;in ise baka eyler yapabilirsiniz. i kinci olarak, siyasal bilirn
cinin bir rneslegi var. Siyasetc;inin rneslegi ise bazen var, b azen si
yaset bir rneslegin yanmda da y apilabiliyor. Siyaset, rnutlaka bir
rneslege doni.irneden de yapilabilen bir faaliyet. Bu c;ok onernli de
gil belki de. Fakat ilerine yaklarnalan ac;1smdan onernli bir fark
var; bilirnci genellikle gec;rnii ac;1klarnaya c;ahu, siyasetc;i ise gele
cegi kestirrneye ve ekillendirrneye c;ahu. Bu c;ok onernli bir fark
samyorurn. Yani bilirnciyi son derece rahatlatan, genellikle gec;rni
le ugrarnas1du. Siyasetc;i gec;rnile ugrau L,e bir yere vararnaz. ii,
gelecegi kestirrnek ve kestirerek de ekillendirrnek.
Bu gozlernleri yaptiktan soma, gelelirn sorulanrn1za: Siyasal
bilirnci siyasete girrneden siyaseti inceleyebilir mi? Aslmda bu soru
c;ok rnasurnane bir soru da degil. C::: i.i nki.i rnetodologlann da i.izerin
de c;ok tartirna yaptiklan bir soru. irndi, rnetodoloji okullan ara
smda onernli fark var. Mesela gorgi.il yakla1rnlan, yani arnpirik
yakla1rnlan benirnseyen ve savunanlar, genellikle gozlerni yapan
kiinin gozledigi nesne kar1smda yans1z olrnas1 gerektigini ileri
si.irerler. Tabii, bunun dogal sonucu olarak da ileri si.irdi.ikleri go
ri.i; bilirnci, inceledigi olguyu, onun d1mda kalarak gozlernek
rnecburiyetindedir. Gozlenen olgunun bir parc;as1 olacak olursamz,
gerc;egi gorrnenin uzagma diiersiniz. Neden uzagma diiersiniz?
Birincisi, kii olaym ic;inde oldugu zarnan ancak bulundugu yerden
k1srni olarak gerc;egi gorebilir, hirniinii gorrne irnkanma sahip de
gildir. Soma, kii, gozledigi dururnun bir parc;as1 olursa, kendisini
dururnla ilgili duygulardan ve c;1karlardan annduarnaz, dolay1s1y
la dururndan etkilenir. Bu da, gerc;ege varrnak konusundaki gay
retlerine bir darbe indirir. Tabii, bunun tersi de ileri siiriiliiyor. Ya
ni, psikolojide Alrnanca'dan kaynaklanan ve "Uerstelzen (anlarnak)
denilen bir yakla1rna gore de, insan, bir dururnu ancak ic;ine gir
dikten soma anlayabilecegi ic;in, d1andan seyircilikle bir siireci an-
SiYASET<;i iLE SosYAL BiLiMci \:APRAZ NAZARLAR 26 1

layamaz ve anlamlanduamaz. "Bir durumun part;as1 olmadan onu


anlayamazsm1z" dedigimiz zaman, her durumun part;as1 olmamz,
onu anlamamn art1 oluyor. Bu pratik olarak miimkiin olmayabili
yor. Oldugu zaman da, demin dile getirdigim sorunlarm bir k1sm1-
nm ortaya 9kabilecegi akla geliyor. Fakat, " Hangisi dogru?" diye
soracak olursamz, belki her ikisi de dogru. Onun it;in soruyu bir
ad1m ileri gotiirerek demin sordugum ikinci soruya ge<;mek istiyo
rum.
Siyasal bilimci hem siyaset yap1p hem bilimci olabilir mi? Yani
siz, "siyasal bilimciyim," diyorsamz, siyaset yaparsamz, o hiiviyeti
nizi korumamz miimkiin olur mu? imdi, daha once unu da soy
lemitim: Bir siyasal bilimci ile siyaset<;i farkh degerleri maksimize
ediyorlar. Eanh olarak farkh degerleri maksimize e tmek miimkiin
degil. Eanh olarak hem ger<;egi hem des tegi maksimize ederken
zorlamrsm1z. "Neden?" diyecek olursamz, ger<;egi dile getirmek ba
zen destegi azaltabilir. Destegi <;ogaltmak, ger<;ege olan baghhgm1-
z1 zaman zaman zay1flatabilir.
Acaba, ben sahte bir ikilem mi ortaya a tryorum? iyi bir siyaset
<;i, destegi maksimize e tmeye t;ahuken ger<;egi unutursa, zaten iyi
bir siyaset<;i olmaktan da uzaklamaz mr? Gert;ekt;i degerlendirme
ler, destegi arttumanm belki de bir onkoulu degil midir? unu da
soyleyeyim: ikisi aslmda zamamm1zda, bir olt;iide, birarada miim
kiin oluyor.
Sn y1llarda giderek onemi artan ve siyasa aratirmalan dedi
girniz, (Tiirkiye'de t;ok yaygm kullamlm1yor, policy research diye in
gilizcesini zaman zaman kullamyorlar) bir alan var. Yani, sizin be
lirli siyasal tercihleriniz var, o tercihleri uygulanabilir politikalara
doniitiirmek de bilimin bulgulanndan, daha once yapilan gozlem
lerden yararlanma imkanma da sahipsiniz.
Peki siyaset<;i ne bekliyor siyasal bilimciden? Bekledigi eyler
den bir tanesini tespit etmek oldukt;a kolay. Gozlem yoluyla elde
edilen, sistematik olarak toplanan bilgiler var. Bunlara sahip oldu
gunuz zaman, aslmda daha iyi kararlar verebilirsiniz. Yapacagm1z
ilerin sonucunu kes tirmekte daha baanh olabilirsiniz. Bu onemli
bir fonksiyon. Tabii, siyaset<;i bilgi bekliyor. Baka ne bekliyor?
Merulatuma. Yani, genellikle siyaset<;i, eger bilim adam1 nitelikli
kiilerin kendi dediklerini onaylamasm1 saglayabilirse, kendi de
diklerinin inandmc1hgmm d ah a da yiikseldigini diiiinebiliyor.
Hatta bu dogru olmasa bile, kendi dedikleri hakkmda iiphesi olsa
bile, bir bilim kadrosunun veya heyetinin des tegi genellikle aranan
bir des tek. Bir de, belki zaman zaman siyaset<;i, bilim adam1yla
SAU TorLANTILARI

kurdugu ilikiden itibar bekliyor olabilir. Tersi de soz konusu. Si


yaset\i ile kurdugu iliki dolay1s1yla bilirn adarn1 da, itibar bekliyor
olabilir. Fakat oyle bir ornekle bu itibann degerini a\1klarnaya \a
hay1rn. Bugiin b ir b abakamrn1z var. Kendisi profesor ve doktor
olrnasayd1, ii\ yil i\erisinde once iktisadi sorunlardan sorurnlu dev
let b akanhgma, soma da babakanhga, tahrnin ediyorurn, yiiksel
rni olrnayacakt1. Bilirn adarnhguun getirdigi, akadernik bir arahr
rnac1 olrnamn getirdigi bir nitelik, b ir ihbar var zannediyorurn. Ben
kendirn de akadernisyen olrnakla birlikte, bunun pek hakh olrnad1-
g1 diiiincesinde olan b ir insamrn . undan dolay1: Siyasetin yapila
rak ogrenildini diiiiniiyorurn. Burada yatay ge\iler olrnuyor. 01-
dugu zarnan da, iyi olrnad1gmm ilk ornegi Saym C:: i ller degil zan
nediyorurn.
Pekiyi, siyasal bilirn rneslegi, siyaset adarn1 olrnak i\in iyi bir
hazirhk rn1? Belli degil. Ben, b undan \Ok y1llar once, kabinede b a
kanhk yaprn1 kiilere, rnektup yoluyla anket yollarn1hrn ve onla
ra, uzrnanhgm iyi bir b akan olrnak i\in vazge\ilrnez bir koul olup
olrnad1gm1 sorrnuturn. Siyaset yoluyla gelen b akanlarm hernen
hepsi, b akanhk yapilacak konuda uzrnan olrnanm onernli olrnad1-
gm1, iyi bir yonetici olrnanm onernli oldugunu dile getirdiler. Bu
diii.inceye katilrnay1p uzrnanhga onern verenler, askeri yonetirnler
tarafmdan b akan yapilrn1, aslmda siyaset d11 kiiler.
Oyle anlaIl1yor ki, siyasal bilirn rneslegi de bir kiiyi iyi bir d1-
ileri b akam olrnaya, iyi bir i\ileri b akam olrnaya haz1rlarn1yor.
Kirnine gore, bu hiiviyete sahipseniz zaten siyaseti iyi yaparnazs1-
mz. Dernin de dile getirdigirn gibi, onernli olan, bilirn adarnhg1 d1-
mda bir birikirn. Bu b irikirne sahipseniz, belki bilirnden edindikle
rinizi daha iyi degerlendirrne irnkanma sahipsiniz, arna "bilirn ada
rn1y1rn" di ye siyasette oncelikli bir yere gelrnek, pek hakedilrni bir
ey gibi goziikrniiyor b ana.
irndi sozlerirni toparlayacag1rn, siirerniz de dar zaten. "Pekiyi,
toplurn ikisine nasil b ak1yor?" Bir siyasal bilirnci olarak oyle b ir
gozlernirn var benirn: Siz siyasal bilirnci oldugunuzu soyleyince, si
zin siyasetle ilgili her eyi bildiginizi samyorlar. Bilrnediginizi itiraf
edecek kadar cesur degilseniz, atrnaya b alayabilirsiniz. Siyaset\iye
gelince, aym ekilde bir b aka bekleyi var onlardan. Siyasetin ilgi
konusu i\inde olup olrnad1g1 tartiIlabilecek dertlere de deva olun
rnas1 isteniyor. Eger bana itirnat etrniyorsamz, TBMM Dilek\e Ko
rnisyonu'na gelen dilek\elri inceleyin. TBMM Dilek\e Kornisyo
nu'na gelen dilek\eler, aslmda, toplurnun siyase tten neler bekledi
gini en geni ekliyle tamrnhyor. Bunlarm bir k1srnm1 belki insanla-
SiYASET<;:i iLE SosYAL BiLiMci c;:ArRAZ NAZARLAR 26 3

rm bilgisizlikten ve i.imitsizlikten dolay1 yazd1klan dilekc;eler oldu


guna iaret edeceksiniz, hakhsm1z. Fakat, insanlarm, siyasetin do
gal gorevi olarak kabul ettikleri eyleri de hayretle karilayacaks1-
mz. Her ey bekleniyor.
Siyasal bilimci, siyasetle ilgili baz1 konulan bilen, siyasetc;i de,
baz1 dertlere, bir olc;i.ide c;are bulabilen insanlar. Fakat toplumda bu
bekleyi yeterince yerlemi degil. ikisi de toplum ic;in vazgec;ilmez
kiiler. Siyasal bilimci, siyasetc;iye muhtac;, yoksa, yapacak ii kal
maz zaten. Aslmda, siyaset, siyasal bilimci olmadan da var olmu
bir olgu olarak, belki bir bncelik ta1yor. Yinede zannediyorum ki,
ikisi de birbirine muhtac;lar. Bilimci bir gerc;egi yakalamak arzusuy
la davransa da siyaset adamma yard1mc1 olabiliyor. Siyaset adam1
ise, siyaset bilimci ic;in incelenecek b ir nesne oluturuyor. Teek
ki.irler.
A . U.- Samyorum soylediklerinizin altmda baz1 gizli varsay1m
lar var. Daha sonraki tartimalarda onlan da deme imkam olabilir.
ahin, li.itfen.
$ahin A/pay- Efendim, Saym Aydm Ugur beni bu panele c;agir
d1g1 zaman, konunun ne olacagm1 sordum. Dedi ki: "Bu c;:apraz
Nazar. Burada sosyal bilimciler gozi.iyle siyasetc;ilere bakacag1z, si
yasetc;iler gozi.iyle de sosyal bilimcilere" Ben bu tamma oldukc;a sa
d1k kald1m ve di.ii.indi.im; "Acaba sosyal bilimciler olarak biz siya
setc;ileri nasil gori.iyoruz?" diye. imdi, benim c;eitli apkalanm
var. Belki en az bilinen tarafim, aslmda bir siyaset bilimci oldu
gum. Gazeteci olarak belki biraz daha fazla tanm1yorum. Cumhuri
yet'te 10 y1l kadar c;ahtim. Son alh ayda da Sabah gazetesinde c;ah
tim. Bunlarm yanmda, benim bir apkam daha var. Cumhuriyet ile
Sabah arasmda gec;en donemde, siyaset ile bilim arasmda kopri.i
olabilecek kurumlarda ve rollerde c;ahtim. Eminim birc;oklanmz
biliyorsunuz, 7-8 ay TUSES'in (Ti.irkiye Sosyal Ekonomik Siyasal
Aratirmalar Vakfi) mi.idi.irli.igi.ini.i yaptim. Ondan soma Cumhuri
yet Halk Partisi'nin Aratirma Merkezi mi.idi.iri.i ve Saym Deniz
Baykal'm dammam olarak da bir 6-7 ay Ankara'da gec;irdirn. Dola
y1s1yla, siyaset bilimi ile siyaset ilikisine biraz yakmdan bakmak
ic;in bir b irikimim oldugu soylenebilir. imdi ben, bize vazedilen
soruyu cevaplamak ic;in di.ii.ini.irken, konuya daha genel bir ac;1-
dan, aydmlar ve siyasetc;iler olarak baksam dedim. "Acaba biz Ti.ir
kiye'de aydmlar olarak siyasetc;ileri nasil goriiyoruz?" diye sordum
ve oturup, hem kendi gozlemlerimi hem de c;evremde duydugum
nitelemelerle siyasetc;ilerin nasil gori.ildi.igi.ini.i not ettirn. Bu goz
lemleri b iraz ac;1klayarak sizlerle tartimak istiyorum. Bunlarm
SAL! TOPLANTILARI

hcpsi, tabii, birer hipotez; onu soylernern laznn. Belki bir arat1rrna
yapilarak, bunlar smanabilir aydmlar arasmda. Gen;ekten, siyaset<;i
irnaj1 boy le rnidir aydmlar arasmda? Belki tart1arak biraz gelitire
biliriz. ikinci olarak be lirtrnern gereken husus da, elbette ki, siya
sett;ilerirniz arasmda bu genellernelerin d1mda olan pek t;ok insan
oldugu. Oncelikle u gozlerni yaprnak yalrn ve abartrna olrnaz di
ye diii.ini.iyorurn. Ti.irk aydm1 siyaset s1rnfma gi.iven duyrnuyor.
Siyasett;ilerin toplurnun gerisinde kald1gm1 di.ii.ini.iyor genellikle.
Ben, i.iniversitedeki ogrencilerirn arasmda da, gazeteci arkadala
nrn, sosyal bilirnci arkadalanrn arasmda da t;ok yaygm oldugunu,
rnaalesef, gori.iyorurn. Zannediyorurn, set;kinlerin, elitlerin baz1 ke
sirnlerinin toplurna gore ileride oldugu di.ii.ini.ili.iyor. Ne bileyirn,
Ti.irkiye'de rnesela yoneticiler sm1fmm, giriirnciler sm1fmm, hak
kmda genellikle olurnlu kamlar var. Bunlann toplurnu s1rtlay1p go
ti.irdi.iklerine dair bir kam var; arna siyasett;ilerin, toplurnun s1rtm
da bir yi ik, bir tutuculuk unsuru olduguna dair bir yaygm kam ol
dugunu kesinlikle soyleyebilirirn. Siyesett;iler genelde tutucu bir Sl
mf olarak gori.ili.iyor. Mesela, hernen hepsinin kar1 oldugu 1 982
Anayasas1 degirneden kalrn1hr. Oysa aydmlanrn1z arasmda top
lurnun t;ok kokli.i reforrnlara ihtiyac1 olduguna dair bir inan<; oldu
gunu varsayarsak veyahut kabul edersek, o zarnan, siyaset sm1h,
aydmlann beklentilerinin t;ok t;ok gerisinde kahyor diyebiliriz.
Ut;i.inci.i bir nokta, aydmlarm, siyaset sm1firn1z1 "populist" olarak
gori.iyor olrnalan. Yani, yapilrnas1 gerekenleri degil de oy getirecek
olan, bugi.ini.i kurtaracak politikalan tercih e trneleri, uzun vadeli,
toplurnun yolunu at;acak politikalann takipt;isi olrnarnalan; popu
list politikalar izledikleri gibi bir kam var. Baka bir yaygm kam, si
yasett;ilerirnizin, belirli ilkeler ve fikirler it;in degil de, ne pahasma
olursa olsun, koltuk, iktidar it;in siyase t yapt1klan. \:i.inkii tutarh
olrnad1klanm t;ok s1k gori.iyoruz siyasett;ilerirnizin. iktidarken ba
ka, rnuhalefetken b aka gori.ileri savunuyorlar. Bunun brnekleri
t;oktur. Mesela "\:eki<; Gi.it;"e rnuhalefetteyken kar1 9k1hr, iktidara
gelindigi zarnan sahip 9k1hr. Zaman it;erisinde tuturnlar t;ok degi
ir. Bu <;ok veciz bir ekilde "Di.in di.indi.ir, bugi.in bugi.indi.ir" felse
fesiyle ifade edilrnitir.
Siyasett;ilerirnizin bilgili olrnad1klanna dair de t;ok yaygm bir
kam var. Yani, siyaset sm1hrn1zm, hele siyaset bilirnciler at;1smdan
bakilmca, hayli cahil oldugu di.ii.incesi var. Bu b ak1rndan, siyaset
t;ilere yukan dogru degil de, aag1 dogru bakild1g1 soylenebilir. Si
yasett;ilerirnizin pek bilgi sahibi olrnad1klan gibi, bilgiyi ki.it;i.irnse
dikleri de di.ii.ini.ili.iyor. Ti.irkiye'de sosyal bilirnlerin bugi.i nki.i du-
SiYASET<;:t ILE SOSYAL BtLiMCI \:APRAZ NAZARLAR 265

rumuna b akacak olursak, siyasetc;ilerin bilimi kiic;iimsedigi gerc;e


gini gorebiliriz. Bir defa sosyal bilimler pek bilim sayilmaz. Ortala
ma bir siyasetc;iye sorun; o, bilim dendigi zaman, fen bilimlerini,
teknolojiyi anlayacaktir. Ortalama siyasetc;i ic;in sosyal bilimler spe
kiilasyondan ibarettir. Sosyal bilimlerin i.ilkemizde gelimemi ol
masmm c;ok onemli bir nedeninin de siyaset sm1fmm sosyal bilim
leri kiic;iimsemesidir. Bu konuda benim ahsen hic;bir tereddiitiim
yok.
Yine aydmlar arasmda bir baka yaygm gorii, Tiirkiye'deki si
yasetc;ilerin genellikle toplumun m enfaatlerini degil de kendi c;1kar
lanm diiiindiikleri. Yani birc;ok aydm, siyasetc;ilerin, siyaseti bir
yatmm olarak gordiiklerini, yatmmlanm gorev siiresi zarfmda bir
kac; kata katlayarak geri alma amacmda olduklanm diiiiniiyor.
Bu, yalrnz maddi c;1kar ac;1smdan boyle goriilmiiyor, iktidara bak1
ac;1smdan da boyle goriiliiyor. Mesela deniyor ki; "Biitiin koullar
emrediyor ki, sagdaki ve soldaki p artiler birlemelidir, yoksa bir is
tikrar olmayacaktir toplumda." Buna ragmen her parti lideri kendi
koltugunu, kendi yonetim kurulunu, kendi kiic;iik iktidanm muha
fazay1, memleketin menfaatinin i.istiinde goriiyor. "Kiic;iik olsun,
benim olsun," zihniyeti ile devam ediyor. Bunun yanmda, aydmla
nm1z siyaset sm1fim1z1 bir hayli eskimi bir sm1f olarak goriiyor.
\:ok dramatik olaylar olmad1g1 si.irece, bizim siyaset sahnesindeki
i nsanlanm1z degimiyorlar; b1km1yorlar, birakm1yorlar. Askeri
miidahaleler de, onlara siyasi omiirlerini uzatmak ic;in vesileler
saghyor. Onun ic;in siyasette genc;leme ihtiyac1, toplumda c;ok du
yuldu ve c;ok dile getirildi. Maalesef, o da, bir "siikut-u hayal" ya
ratm1 vaziyette; c;iinkii iic; b iiyiik partimizin liderleri degiti, yerle
rine gene; insanlar geldi. Fakat zannediyorum, meselenin, yac;a
genc;lemekten ibaret olmad1g1 anlaild1. imdi, hem gene; hem ehil
insanlara ihtiyac; olduguna dair bir fikir yaygmlah. Dolay1s1yla ay
dmlar siyaset sm1firmz1 genelde hayli giivenilmez, cahil, kolay ya
lan soyleyen, menfaatc;i, fazla bilgili olmayan, ehliyetsiz ve basiret
siz goriiyorlar. Maalesef, durum budur. Peki, bunun sonuc;lan ne
dir Ti.irk toplumu ac;1smdan? Bir defa, bunun demokrasimiz ac;1sm
dan fevkalade vahim bir durum oldugunu diiiiniiyorurn. \:iinkii,
demokratik diizenin temellerinden bir tanesi siyaset sm1fidir. 0 si
yaset sm1fidir ki, halk1 temsil gorevini iistlenmektedir. Demokrasi
yi biz onlarm eliyle kullamyoruz. Dolay1s1yla bu durum, demokra
simize bir golge diiiiriiyor. Demokrasi d11 yollardan iilkenin daha
iyi yonetilecegine dair fikirlerin yaamasma ve belki de giic;lenme
sine yard1mc1 oluyor. Bu, ozellikle Ti.irkiye bak1mmdan bir talihsiz-
266 SAL! TOPLANTILARI

lik. Baka herhangi bir i.ilkede de boyle bir durum olsa, belki aym
derecede v ahirn olrnayabilir. Bizde rn aalesef, siyasi kururnlar ve
gelenekler yerlernerni oldugu i<;in kiilerin <;ok bnerni var. Siyaset
yapan insanlarm yeteneklerinin ve kiiliklerinin <;ok onerni var.
Mesela bir italya olsayd1 farkh olabilirdi. Gori.iyoruz, italya'da hi.i
ki.irnetler degiiyor, yolsuzluklar, kirli toplurn, terniz toplurn, bir
y1gm hrtma kopuyor arna, italya, di.inyanm en gelirni sanayi i.il
kelerinden ve dernokrasilerinden biri olrnaya devarn ediyor. \:iin
ki.i kururnlan ve gelenekleri saglarn. Siyaset sm1h i<;erisinde kopan
hrtmalar, toplurnu pek etkilerniyor. Biz neden bu dururna geldik?
Bu konuda da birka<; ey soyleyeyirn. Bir defa, zannediyorurn, Ti.ir
kiye'de yoneticiler dairna siyasi k atihrndan korkrnular. Bakm ana
yasalanrrnza, yasalanrn1za; ozellikle 1970'lerden soma, siyaseti top
lurna yasaklarnak i<;in, insanlarm siyasete girrnerneleri i<;in; siyase
ti, p artilerin tekeline verrnek i<;in her eyi yaprn1lar. Ulkernizde,
yasalar, siyaseti toplurna yasaklarn1hr. Gen<;ler yaparnaz, kadmlar
yaparnaz, dernekler, sendikalar siyasetle ugraarnaz, vs. vs. Tabii,
askeri rni.idaheleler, ikide bir gelip, butt.in toplurnu alti.ist edip, si
yasi kururnlan, gelenekleri baltalad1klan i<;in de siyaset sm1fmm
yetiip, belirli degerleri, belirli tecri.ibeleri birbirine aktaracak si.i
rekliligi saglarnasma irnkan birakrnadi.
Toplurnurnuzun orgi.itsi.iz yap1s1 da populist politikalara fev
kalade elverili bir ortarn saghyor. Maalesef, bir<;ok Akdeniz toplu
rnu gibi biz de, <;ok orgutsuz bir toplurnuz. brgutler olrnaymca in
sanlar siyaset i<;in yetirne hrsah bularn1yor. Birka<; yil once, Boga
zi<;i'nden bir grup arkadam yaphg1 bir arahrrna ortaya koydu ki
Ti.irkiye'de herhangi bir dernekten, sendikadan siyasi partiye kadar
uzanan herhangi bir orgi.ite i.iye olanlann oram %6'y1 ge<;rniyor.
Fevkalade orgi.itsi.iz bir toplurn oldugurnuz i<;in, siyaset populist
nitelige bi.iri.ini.iyor. Bir karizrnatik lider, onun populist ideolojisi ve
soylerni ve kitleler. Onun i<;in, siyaset ve toplurn arasmda bi.iyi.ik
bir kopukluk var. Siyaset<;iler ile toplurn arasmda kopri.iyi.i kuran
toplurnsal orgi.itlenrneler yok. Ben, siyaset sm1hrn1zm bugi.inki.i du
rurnunu a<;1klarnada az1rnsanrnayacak bir faktori.in de, Ti.irkiye'de
1960' l ardan bu yana se<;irnlerde uygulanrnakta olan nispi ternsil
sisterni oldugunu di.ii.ini.iyorurn. Ti.irkiye'deki nispi ternsil esasma
dayanan se<;irn sisternleri sultasm1 getirdigi gibi, siyaset<;ileri, hi.i
ki.irnetleri toplurna kar1 sorurnsuz kilan bir uygularna olrnutur.
;lirndi onerilere ge<;iyorurn. Yani ne yapabiliriz? Ti.irkiye'de si
yaset sm1fm1 daha nitelikli, ehliyetli, saygm, onlardan bekledigirniz
gorevleri yapabilir hale getirrnek i<;in ne yapabiliriz? Bence, siyaset-
SiYASET<;:i iLE SOSYAL BiLiMCi \:APRAZ NAZARLAR 267

le toplum arasmda bir kopri.i kurulmas1 gerekiyor. Bu kopri.iyi.i iyi


kurmak i\in ahnabilecek baz1 tedbirler var. Bu b aglamda se\im sis
teminin derhal degitirilmesi gerektigini, Ti.irkiye'de bir siyasi re
forma acilen ihtiya\ oldugunu diii.ini.iyorurn. Bunun yamnda, da
ha uzun v adede, toplumun orgi.itlenmesini, siyasete katilmasm1
saglayacak, Anayasa'dan b alayarak, siyasete katilmay1 kolaylah
racak onlemlerin ahnmasm1 savunuyorum. Vaktim varsa, nasil bir
se\irn sistemi di.ii.indi.igi.imi.i de anlatabilirim.
A. U. - Ashnda, onu belki ikinci tura birakmak daha dogru olur.
$.A.- Evet, o konuyu ikinci tura b irakay1m. Son b aglamda,
ikinci olarak, politika ile bilim arasmda bir kopri.i kurulmas1 gerek
tigini di.ii.iniiyorum. Ti.irkiye'de hakikaten bu kopri.i hi\ yok. Diin
yaya b akahm, gelimi i.ilkelere, bzellikle Amerika'ya. Anglo-Ame
rikan di.inyasma b akt1g1m1z zaman, hep adlanm duydugumuz
think-tankler var. Yani politikaya 11k tutmak amac1yla kurulan ba
grms1z arahrma kurululan var. Biliyorsunuz, i.iniversiteler genel
likle ogretim ve temel aratirmalar yaparlar. Uygulamaya yonelik
aratmna yapmazlar. Bu kurulular ise, uygulamaya yonelik, yani,
politikacilara politika belirlemede yardrmc1 olacak aratmnalar ya
p1yorlar. Bizde bunlar emekleme aamasmda ve heni.iz die doku
nur bir katk1 yapmadilar. \:iinki.i toplum, heniiz bunlarm bnemini
anlam1yor. Ancak son y1llarda, yeni yeni bu konuda baz1 k1pirdan
malar var. Oysa ingiltere ve Amerika'da think-tankler \Ok onemli.
Kara Avrupas1'na b aktigrm1z zaman da hem partilerin think-tankle
ri, arahrma kurululan var, hem de partilerden bag1ms1z arahr
ma kurululan v ar. Kuzey Avrupa'da da think-tank gelenegi, b a
grms1z arahrma vak1flan gelenegi yok, fakat buna mukabil, hi.iki.i
metlerle iiniversite arasmda muazzam bir ibirligi oldugunu gori.i
yoruz. isve\'te on yil ge\irdirn. iyi tamd1g1m toplumlar. Parlamen
todan \Ikan bir karar, bir kanun yoktur ki bncelikle olas1 sonu\lan
i.iniversiteler tarafmdan aratmhp ortaya konulmu olmasm. Ben
ilk turda bunlan soyleyeyim. Belki hem sorularla, hem de tarhma
larla gori.ilerimi biraz daha a\abilirirn.
A. U.- \:ok teekki.irler, ahin. Li.itfen!
Ertugrul Giinay- Aydm, dogrusu bana bu kadar a\1k bir konu
b ahg1 vermedi. Yani "siyaset\i gozi.iyle siyasal bi limciye bak ve
anlat" demedi daha once beni arad1gmda. Bugi.in "Aram1zda oyle
bir i bohimi.i olabilir mi?" diye konutuk.
A. U.- art da degil oyle bir i boli.imi.i.
E.G.- Ben, siyaset\i gozi.iyle sosyal bilimciyi anlatmaya \ah
mayacag1m. Bu, ak ve kara gibi b ir aymm1 zorluyor. Bu hir zorla-
SAL! TOP LANTlLARI

rnalan y ararh bulrnuyorurn, arna kai;milrnaz olarak ahin Bey'in


anlatt1klarmdan yola i;1karak, benirn de bir kai; gozlernirni ifade et
rnek zorunlulugurn olacak. Ben b u rada, bu rnasa i;evresinde, siya
set ve sosyal bilirn ilikisi ii;inde konuanlar arasmda genel tabirle,
alayh say1lmrn. Yani, siyasetin kendi ii;inden yetirni, 68'den bu
yana toplurnsal ve siyasal olaylan ii;inden ogrenrneye i;ahrnl biri
olarak, daha bir alayh say1hnrn. Bizirn bilirn kururnlanrn1zda, ha
yatm kendi ii;inden, bu alanm kendi ii;inden yetienlere bir onursal
bilirn payesi verrnek gibi bir ahkanhk yok. Bizirn sayg1deger bilirn
kururnlanrn1z, genellikle dernokrasiyi ask1ya alan generallere onur
sal payeler veriyorlar.
A. U.- Hukuk doktoru.
E.G.- Evet, "hukuk doktoru" i.invam veriyorlar veya bir do
nernde, rnesela ciddi ekonornik kriz yaratilrnasma yol ai;an, banka,
b anker olaylarma yol ai;an iad arn1 ve iktisati;ilara iiniversitede
ders verdiriyorlar. Arna, hayatm kendi ii;inden o alam ogrenrneye
i;ahan insanlara bir onursal bilirn payesi verrnek gibi bir ahkanhk
yok.
Sadece sosyal bilirn ai;1smdan siyaseti d1layan bir rnantik ii;in
de bakmca, insan dogal bir yamt olarak, hernen kar1 argiirnanlan
da diiiiniiyor. Ben, u anda hepirnizin siyaseti;iler, sosyal bilirnci
ler, geni;ler, aydmlar olarak ikayet ettigirniz 82 Anayasas1'nm, uz
rnanhgm one i;1kanld1g1 hatta b ilirn adarn1 s1fatlannm, anh anh
"Prof." iinvanlannm one i;1ktig1 insanlar tarafmdan yapild1gm1
amrns1yorurn. 0 yiizden bunlan niye soyliiyorurn? Konuyu, ak ve
kara, siyaseti;i oyle algilamyor, s osyal bilirnci boyle algilamyor gi
bi ernalar ii;ine koyrnadan, iyi v e kotii aynrnlan ii;ine koyrnadan
incelersek, daha bir dogruyu, gerc;egi bulabilir rniyiz rnantigm1 siir
diirrnek ii;in soyliiyorurn.
Bence, sosyal bilirnler, ozellikle siyasal bilirn ve siyaset, i<;i<;e
nitelikleri kaps1yor. Fakat siyaseti;inin iislubu, bunlann her ikisi
birbirlerini ne kadar bilseler ve tamsalar da, bir farkhhk ta1yor. Si
yaseti;inin iislubuyla sosyal bilirncinin iislubu mu farkhhk ta1yor,
yoksa siyaset dedigirniz kavrarnla, "siyaset bilirni" genelde, "bilirn"
dedigirniz kavrarn rn1 oziinde bir farkhhk ta1yor? Galiba, siyaseti;i
ile sosyal bilirnci ifade farkhhklannm altmda, ternelinde siyaset de
digirniz, daha geri;eklik ii;inde var olan olayla, bilirn dedigirniz, da
ha kurarnsal diinya ii;inde var olan olaym birbirinden aynhklan
yatiyor. Ben oyle bir ernaland1rrnaya i;ahtirn. Bilirn daha i;ok ne
yi anyor ve hangi ozellikleri ta1yor? Bir oli;iide ilter hocanm soyle
dikleriyle yer yer orti.iiiyor, yer yer baz1 farkhhklar ta1yor.
SiYASET<;:i iLE SOSYAL BiLiMCi \:APRAZ NAZARLAR 269

S iyaset ve B ilim

Bu iki alan birbirlerini konu e tmekte ve b irbirlerinin varhklanndan


etkilenmekte olmalanna ragmen, neden bunu farkh bic;imde yap
maktadular?

Bilim Siyaset

*ideal-Teori *Realite-Pratik
*Bireysellik *Kitlesellik, ortak bilinc;
*ivediligi yok *Realitenin dayattig1
zamanlamalar, rutin gerekler
*Uzmanlama *Yaamm ve bilimin her alani

Bilimsel bilginin Toplumsal amac;lar ic;in


ideoloji ve uygulama
diizleminde kullanilmas1

Bilim daha c;ok ideali anyor, yani olmas1 gerekeni anyor. En


miikemmel olani aramasmda ve soylemesinde hic;bir sakmca yok,
zaten temel gorevi o bilimin. Bu yiizden zaman zaman kuramsal
kalabiliyor. Zaman zaman degil, z a ten oziinde teori var, teorik kal
mak v ar. Gerc;ekten de ozellikle sosyal bilimler alanma ta1maya
c;aht1gm1z zaman gerc;ekle b agda1p b agdamad1g1, c;ak11p c;ak1
mad1g1 tart11hyor, ama kendi ac;1smdan baktigm1z zaman miikem
mel olani anyor, ideal olani anyor ve kuramsal kalmakta hic;bir sa
kmcas1 yok.
Siyaset oyle degil. Siyaset, gerc;egi cevaplandumaya c;ah1yor,
gerc;egin ic;inde ya1yor. Anhk gerc;egin ic;inde ya1yor ve giinliik
ihtiyaca cevap vermeye c;ah1yor.
Bilim ne kadar teorikse, siyaset o kadar pratik. iin ozii boyle,
kac;milmaz bir bic;imde iin ozii b oy le. Bu, ideal olani aramak, teo
rik davranmakla gerc;ege cevap verni.ekte pratik davranmak arasm
da bir iislup fark1, bir soylem fark1, kac;milmaz olarak, oluyor. Bu,
siyasetc;i ile sosyal bilimcinin kiilik fark1 degil, siyasetle bilimin
kendi farki.
ikinci b ir ozellik: Bilim, daha c;ok, kiisel yapilan bir c;ahma.
Bilim, kendi di.inyam1z ic;inde bir konuda derinlemeye, uzmanla
maya c;ah1yor. Siyase tin, kendi diinyaniz ic;inde kendinizi doyur
mak gibi c;ok insani, c;ok giizel, keyifli olan yam yok. Siyase tin, ken
dini her zaman ikinci insanlarla p aylailmay1 zorunlu kilan bir ta-
SALi TOPLANTILARI

rafi var. Siyasa kitlesel yap1hyor, ortak bir bilinci gerektiriyor. Siz
bilirnde, kendi bilinciniz ii;erisinde bir dogruyu anyorsunuz, siya
sette, kendi bilinciniz ii;inde dogruyu bulrnak yetrniyor. Siyaseti;i
nin sanc1s1 da, s1kmtis1 da, eger bir rniktar d uunuyorsa, zaten bu
noktadir. Kendi ii;inizde bir nokta yakahyorsunuz, arna onu ortak
bilince, toplurnsal bilince di::in uturerniyorsamz, o sizin yureginizin
sanc1s1 olarak kahyor. Kitleselletirdiginiz i::i l i;ude bir anlarn1 oluyor
siyasette arad1gm1z unsurun.
Oi;uncusu, b ilirnin acelesi yok. Yani rnukernrnel bir sei;irn siste
rni, rnukernrnel bir anayasa, rnukernrnel bir vergi yasas1 aratmp
gelebilirsiniz. Benirn Hukuk Fakultesi'ni bitirdigirn yildan bu yana,
samyorurn ki yirrni yildir, hep i;ah1hyor. Her zarnan yenisi bulu
nuyor. Arna siyasetin, zarnam bu kadar rahat kullanrnak gibi bir
luksu yok. Siyaset ite o anda, o di::i n ernde, o sei;irn di::inerninde, he
rnen bumurnuzun dibindeki sei;irn di::in erninde, tavir alrnay1 gerek
tiriyor, bir ey si::i y lerneyi gerektiriyor, bir ey yaprnay1 gerektiriyor.
Dogru di ye si::i y lerniyorurn bunlan, yani bir ya da i::iteki dogru degil.
Arna siyaset, anhk davranrnay1, hernen davranrnay1, zarnam k1s1th
sureler ii;inde kullanrnay1, hatta b azen rutin gelirneleri cevaplarna
y1 gerektiriyor. Bilirnin hii;bir ivediligi yok. Bilirn zarnan ii;inde,
uzun bir zarnan ii;inde arad1klanna dogru cevab1 bulursa kendisiy
le yetinebiliyor. Tabii, bilirnde uzlarna var. G aliba dernin konu
rnacilar degindiler, bilirnde uzlarna var kai;milrnaz olarak. Siyaset
te de urnanrn bir gun olacak, arna u anda yok. Yani dunyada da
pek yok, bizde de yok.
Siyaset, hayatm kar1 kar1ya kald1gm1z b utun sorunlanna ce
va p verrneye i;ah1yor. Siyaseti;i, hayatm, kar1 kar1ya kald1gm1z
her sorununa cevap verrneye i;ah1yor. Siz -Turkiye geri;egi uzerin
den bak1yorurn- herhangi bir siyaset adarnrnm, " Ben anayasadan
anlanrn, ekonorniden anlarnarn," diye cevap verdigini, verecegini
duunernezsiniz samyorurn. Ozellikle elit duzeyindeyse, liderlik
duzeyindeyse. Boyle olsa ki::it u mu olur? Belki daha iyi olur, arna si
yasetin u anda ahtig1rn1z geri;egi ii;inde, yaarnm ve bilirnin her
alamm karilarna, her ad1rnma cevap verrne var. Oysa bilirnde uz
larna var. Ne yap1yor siyaset? Bilirnsel bilgiyi ahyor, toplurnsal
arnai;lan ii;in ideolojik ve uygularna duzeyinde degerlendirrneye ve
kullanrnaya i;ah1yor. Bilirnle siyaset arasmda, iin i::i z unden kay
naklanan, bi::i y le bir farkhhk gi::ir uyorurn, saptiyorurn ve o yuzden
siyaseti;i ile siyaset bilirnci, sosyal bilirnci ile bilirn adarn1 arasmda
bir uslup farkm1 kai;milrnaz buluyorurn.
irndi tabii, bir baka geri;egi gi::ir rnerniz laz1rn. Mukernrnel bir
SiYASET<;i iLE SosYAL BiLiMci APRAZ NAZARLAR 271

toplum di.izeni yapahm, bulahm. Anayasas1yla, hukuk sistemiyle,


vergi sistemiyle bilimsel veriler \er\evesi i\erisinde akhm1z1 kulla
narak, bu aydmlanma \agmm "ak1lc1hk" dedigi anlay1 i\inde, onu
topluma uygulayahm. Dogrusu bu da yok. Yani bilimsel bilginin,
sosyal bilimler alanmda bilimsel bilginin en mi.ikemmeli ifade etti
gi konusunda, b ilimsel bilginin bu sosyal b ilimler arasmda, kitabi
bilginin en dogru oldugu konusunda bir kesinlik de yok. Zaten ge
nel olarak, b ilimle ilgili bir gorecelik artik di.inyada kabul ediliyor.
Sosyal bilimler alanmda gorecelik \Ok daha fazla kabul ediliyor.
Demin iki konumac1 da soyledi, siyaset\iler bir gi.inden oteki gi.ine
farkh bir eyler soyli.iyorlar, ama kendi soylediklerine saygmhk ka
zand1rmak, soylediklerini desteklemek i\in, b ilim adamlanm . da
buluyorlar. Farkh kutuplarda farkh eyler soyli.iyorlar. Bugi.inden
yarma degitirerek soyli.iyorlar, ama hep destek olan ve soyledikle
rine bir itibar kazand1ran, admm b amda akademik i.invanlan bu-
1W1an bilim adamlanm da buluyorlar. Ben Ankara'da, planlamayla
ilgili, akademik, hatta teknik, bir <;ahmay1 izledirn. 6-8 kadar teblig
vard1. Bilimadam1yd1 \Ogu, ya da ite bilimci say1hrlard1 daha \Ok
teknik ozellikleriyle, siyaset\i degillerdi. ok az siyaset\i vard1. 0
kadar benzer konularda 0 kadar farkh eyleri soyleyen bilim adam
lan vard1 ki bu gorecelik anlay11m kamtlayan omekler oluturdu
lar. Tabii teori dedim demin bilimle ilgili. Kimin sozi.idi.ir bilemiyo
rum, ahin Bey bilebilir, bir soz var ben \Ok severim: "Biitiin teori
ler, hayat agacmm yeil rengi kar1smda gri kahyor." Sosyal bilim
ler, i\inde yaad1g1m1z toplumsal ger\egin, uygulamanm kar1sm
da biraz ki.il rengi, biraz gri kahyor.
Siyaset, bilimden yararlamyor mu? Yararlamyor bence. Ozel
likle sosyal bilimler alanmm en devamh mi.iterileri siyaset adam
lan. Ha, kendilerine gore egip bi.iki.iyorlar, kendilerine uygun kay
naklan anyorlar, kendilerine uygun referanslar anyorlar, buluyor
lar. 0 da siyaset\iden \Ok sosyal bilimcinin eksik tarafi. Eger siya
set\i kendi ne gore bir ey anyor ve buluyorsa sosyal bilimde, o bi
raz sosyal bilimcinin sorunu, fazlaca siyaset\inin sorunu degil. 0
anyor kendine gore, buluyor.
imdi, bir kere biliyor mu siyaset\i? Her alam aslmda bilmiyor
tabii. Her alam bilmiyor, b ilmedigi alanda sussa daha iyi olur, ama
b izde susma gelenegi yoktur. Bir ey soruldugu zaman genelde
soylenir, yanh da olsa soylenir. Somut ornegi bilimci babakam
m1zd1r. Bilimle siyasetin b irletigi zaman ne kadar kohi sonu\lar
vereceginin ampirik bir ornegi var u anda i.ilkemizde. Soylemese
daha iyi olur, ama soyli.iyor. Bazen soylemiyor, o andaki ger\egi
SAL! TOPLANTILARI

uygun bulrnuyor ve soylerniyor. Soma soylernedigini yaprnaya kal


k1yor. Bu soylernedigini yaprnaya kalkrnak etik duygusuyla ne ka
dar b agda1yor? Bildigini soylernernek veya soylernedigini soma
yaprnaya kalkrnak, eger sadece kendi c;1kanyla ilgili bir eyse, o etik
duygusuyla bagdarn1yor. Arna onu o anda soylernernek, i.ilke c;1ka
n ic;in gerekli ise, bence etikle c;elirniyor. Yani siz, etnik sorunla il
gili, ya da hukuk sorunuyla ilgili, ya da vergi sorunuyla ilgili bir e
yi bir i.islupla soyleyebilirsiniz. 0 soylediginiz, bilirnsel olarak veya
kendi vicdammza gore dogrudur, arna o andaki siyasal gerc;eklikte
bir anlarn ta1rn1yordur, veya c;ok fazla karrnaaya neden olacaktir.
Onu soylerniyorsamz, orada ahlaka c;ok aykm bir davram yaptig1-
mz1 pek sanrn1yorurn. Arna bir gerc;egi biliyor ve sadece kendi kol
tugunuzu sakmrnak ic;in (siyasetc;ilerle ilgili boyle bir varsay1rn hep
vard1r) onu soylerniyorsamz, bu elbette ki etik duygusuyla bagda
rn1yor. Ornegin, bir vergi di.izenlernesiyle ilgili, belki bir sec;irn
karnpanyasmm eiginde fazla ayrmti soylerneyebilirsiniz. Fazla
tepki alabilirsiniz, birtak1rn rnedyatik unsurlan kar1mzda b ulabi
lirsiniz. Bir vergi di.izenlernesinin ayrmtisma inrneyebilirsiniz. Bu
aynntiya inrnernenin etikle c;atit1gm1 sanrn1yorurn. Arna rnesela,
sec;irn karnpanyasmdan once bir vergi affmdan soz etrnerni ve son
ra vergi aff1 uygularn1samz, bu biraz etik kavrarn1yla c;eliiyor. Ya
ni toplurn yaranna toplurn zararma gibi degerlendirrnenin, boyle
bir k1stasm burada uygulanrnasmm yararh olacagm1 di.ii.ini.iyo
rurn. Dernin ilter hoca sordu, "Siyaset ic;inde bilirn yapilabilir mi?"
veya "Bilirnci siyaset yapabilir mi?" diye. Bana kahrsa, bunlar zaten
ic;ic;e. Ben kendirni, ukalahk etrni olrnayay1rn arna, hep arnator bir
siyaset bilirncisi gibi hissetrniirndir. Bir dolu olay yaamyor, gori.i
yorurn. Siz de, eger bu i.ilkede siyaset yapan ve bir rniktar vicdan
ve sorurnluluk ta1yan bir insansamz, ortak birtak1rn degerler, so
nuc;lar, etkiler, vicdani sancilar yakahyorsunuz. Onun bir bilirnsel,
akadernik soyutlarnaya ii gohiren tarafi oldugunu hep di.ii.inrni.i
i.irndi.ir. Arna tabii, bir bilirnadarn1 gibi, hissettiginiz her eyi, her
zarnan siyasette soylernek rni.irnki.in degil, onu da yi.iregirnde his
setrniirndir. Bilirnadarn1 siyaset yap1yorsa, o da galiba aym eyi
hissediyor . Dernin ararn1zda konutuk. Ben siyasette bilirn adarnla
rmm c;ok koti.i ve c;ok guzel orneklerini gordi.irn. Generallerin c;ok
kohi orneklerini gordi.irn. Yani, i nsanm kendi alanmda en i.iste c;1k
rn1 olrnas1, bir baka yaarn alam ic;inde en rni.ikernrnel olrnas1 so
nucunu dogurrnuyor. Her ayn alanm kendine uygun davram tarz
lan var, ozellikleri var. Ben, bilirnden gelip, c;ok b uyuk s1fatlanna
karm, egilip biiki.ilenleri gordi.irn. Bilirnden gelip, hem kendilerini
SiYASEn;i iLE SosYAL BiLiMci c:;:APRAZ NAZARLAR 2 73

hem siyaseti kii<;iilten bilim adamlan gordiim. Yani, "Siyaset galiba


bu demektir" diyen, hatta siyaset yaparken karalayan, "Ben bildigi
niz siyaset<;iler gibi degilim" diyenler gordiim. D1andan gelmi,
heniiz kendini uzman say1yor, baka bir alanda deger say1yor. Si
yaseti de zaten <;amur bir i, ama "buna katlanmak laz1m toplum
i<;in," diye diiiiniiyor. Boyle insanlar da gordiirn. Bunlar siyasete
kotii katkilar. Bence siyaset, uzun vadeli olarak toplumun bugiinii
nii ve gelecegini ekillendirme <;abas1. c:;:ok sayg1deger bir ey. Siya
set, uzun vadede kendinize kar1, topluma kar1, mutlaka, dogru
olmay1 gerektiriyor. Eger, siyasete girerken "siyaset birilerini aldat
ma ii" derseniz, hem kendinize hem de topluma kar1 olaganiistii
sayg1s1zhk ve olumsuzluk yaratacaks1mz demektir. Ben boyle alg1-
hyorum. Kusura b akmaym, sanki cevaplama gibi oldu, ama degil.
Buna ragmen siyaset<;inin eksik taraf1, bilimden yararlamyor, ger
<;egi anyor demitim ben, <;ok miikemmel bir siyaset<;i tipi <;izmek
de istemiyorum. Tiirkiye ger<;egi i<;inden baktig1m zaman ne gorii
yorum? Bir siyaset<;i goziiyle, s1g bir siyaset anlay11m goriiyorum.
Diiiinsel temelleri yok, ciddi diiiinsel tarhmalar yok, anhk tarh
malar var, giinliik aray1lara fazla teslim olan bir siyaset anlay11
var. Hemen yakim diiiiniiyoruz. Halbuki, o demin dedigirn bilirn
den yararlanmak, biraz kar1hkh gelmi olsak, her iki taraf i<;in de
galiba iyi olacak. Siyaset<;i ile to plum arasma, b ilimle toplum aras1-
na koprii kurmak gerekir. Siyaset<;i ne kadar toplumdan kopuk gi
bi goziikiiyorsa, bilim de toplumdan o kadar uzak goziikiiyor. Kar
1hkh bir k()pukluk var, kar1hkh bir duyars1zhk var, kar1hkh bir
yahtilm1hk var, kar1hkh bir kolaya teslim olmuluk var. Bizim si
yaset diinyam1z <;ok s1g. Bunu itiraf ediyorum. Bizim siyaset diin
yam1zda bir felsefe tarhmas1, bir derinligine diiiinme tarhmas1
yok. c:;:ok "tarafh" b ak1hyor. Bir olay geldiginde, o anda "ben bu
olaydan ne <;1karmm" anlay11yla bak1hyor. Bir tarih perspektifi
yok bizim siyasetimizde, sag sol aymnadan soyliiyorum. Tarihsel
bir bak1 a<;1s1 yok. Yani, doniip 60 y1hm1za, 70 y1hm1za, 100 y1hm1-
za bakmak gibi bir ihtiya<;, hi<;bir partinin i<;inde, hi<;bir zaman his
sedilmiyor. Aydm beni "eski bir poli tikac1" di ye tam th. Ben kendi
mi ha.Ia yeni politikac1 hissediyorum. c:;:ok delikanh ya1mda girdi
gim i<;in biraz eskimi gibi goziikiiyorum, ama ben o heyecamm1
hep ta1maya <;ah1yorum. Geriye doniip "Nerede yanh yaptik?
Nerede yanh yapild1? Benim <;izgim nerede yanh yaptI?" di ye ba
kabiliyorum. Benim bir tarih bag1m var, o benim <;izgirn. Kar1mda
kilerin yanhm1 biliyor ve soyliiyorum. Bilimsel kayg1 da, orada
gerekli. Benim <;izgim nerede yanh yaph? Bir kutuplama var, bir
2 74 SAL! TOPLANTILARI

aynrna v ar. Hep kar1dakiler mi yanh yapt1? Sosyal b ilirnlerde


kesin ger\eklik yoksa, nasil bir taraf hep hakh olabilir ve nasil bir
taraf hep haks1z olabilir? Mesela bugiin bir curnhurbakan1rn1z v ar.
"Ben u kadar y1hrnm her gi.ini.ini.in hesabm1 veririrn. diyor. "Hesa
bm1 veririrn" dernek eger "yaptig1rn her ey dogru" dernekse, \Ok
yanh bir ey. Ben ondan \Ok daha az k1derne sahibirn. Yap tig1rn
her eyin dogru oldugunu sanrn1yorurn, yaptig1rn1z her eyin dog
ru oldugunu sanrn1yorurn.
Bunu, siyasetirnize ta1rnak laz1rn. Bir felsefi tart1rna, bir di.i
i.insel derinlik, bir tarihsel b ak1. Burada siyaset\inin hakkm1 hafif
\e koruyay1rn. Bilirncilerirnizde bu \Ok var rn1? Bizirn bilirn di.inya
rn1zda, anhk beklentiler, anhk prim alrnalar-verrneler d1mda de
rinligine bir aratirrna, derinligine bir bilirnsel kayg1yla Ti.irkiye'nin
ve Di.inya'nm sorunlarma bakan var rn1? Galiba yok, galiba o sbz
\Ok dogru: "Her toplurn hakettigi yonetirn tarafmdan yonetiliyor ."
Bilirn adarn1 bunun i\inde, siyaset\i bunun i\inde, yahs1 bunun
i\inde. Gen\lere yaz1k oluyor tabii. u anda geldigirniz nokta b ir
tortu. Hi\ ayirrnadan soyli.iyorurn; adalet bunun i\inde, i.iniversite
ler bunun i\inde. Siyasette dinozor var, dinozorlarn1 siyaset, di
yorlar. Ben de oyle gori.iyorurn ger\ekten. Son bir ey soyli.iyorurn,
zarnamrn var rn1? Lise son sm1fta bugi.inki.i Curnhurbakanm1 bir
rneydanda, agz1rnm i\inden hornurdanarak dinlerken siyasete gir
rnitirn. ilk siyasal eylernirn oydu. Lise son sm1ftayd1rn. Cu.rn hur
b akamrn1z da o zarnan babakan yard1rnc1s1yd1. Ben irndi, Ay
dm'm "\ok eski siyaset\i" diyecegi yaa ve k1derne geldirn. Curn
hurbakamrn1z hala duruyor orada. Di.inyanm hi\bir yerinde bun
larm kuagmdan kirnse kalrnad1. Yani, ingiltere ka\ kiiyi degitir
di? Alrnanya ka\ kiiyi degitirdi? Arnerika ka\ kiiyi degitirdi?
Arna i.iniversitelerirnizin b amda da duruyorlar. Ben ogrenciyken,
yaptig1rn1z siyasal eylernlerle ilgili aleyhte bilirkii raporu veren
profesorler, hala bilirkii raporu verrneye devarn ediyor. Teekki.ir
ederirn.
A. U.- Efendirn \Ok teekki.irler. Once, ilk turda b irbirirnizin
soylediklerinden, kafalanrn1za dogan sorulan bir tarhahrn isterse
niz konurnacilar arasmda. Ondan soma da konurnay1 hep birlikte
paylaahrn. Buyrun Hocarn.
i. T c;:ok uzun olrnarnak kayd1yla bir eyler soyleyebiliriz.
Zannediyorurn siyaset\i ve siyasal bilirnci zernininden balayan ko
nu, yava yava bilirnci, siyaset\i, hatta aydm ve siyaset\i eklinde,
belki daha isabe tli, bir zernine oturdu. Ben de o konuda birka\ ey
soylernek istiyorurn. irndi, boyle bir ikilerni \izerken, Saym Gi.inay
SiYASET<;i iLE SOSYAL BiLiMCi C:: A PRAZ NAZARLAR 2 75

tarihi perspektifin yoklugundan da ikayet ettiler. Gerc;ekten biraz


tarihi bir perspektifle bakrnak laz1rn. ahin dedi ki: "Aydm, siyaset
c;iye gi.iven duyrnuyor." Dogru, neden duyrnuyor? Bunu bir tarihi
perspektif ic;erisinde anlarnland1rrnak laz1rn. irndi kendi c;agda
larna tarihirnize baktig1rn1z zarnan unu hatirlarnak laz1rn: Ti.irkiye
nasil c;agdalah? Ti.irkiye, birtak1rn Bah egitirn kururnlarmm irnpa
ratorluk ic;erisinde kurulrnas1 ve bunlarm rnezunlarmm toplurnu
c;agda bulduklan yonde degitirrne c;abalanyla bugi.ine geldi. Bu
c;erc;eve ic;erisinde to plum nasil d egitirilecekti? Once c;agda deni
len bilgiler edinilecek, soma devletin yaptmrn gi.ici.i dahil, c;eitli
arac;lar kullamlarak toplurn degitirilecekti. Bu degiirn rnodeli ic;e
risinde, toplurna, rasyonel diyebilecegirniz bir siyaset anlay11
hakirn oldu. Bundan kastettigirn de u: Birtak1rn insanlar kafalarm
da iyi, gi.izel, ideal toplurnun ne oldugunu biliyorlar. KarIlarmda
ki insana baktiklan zarnan, bunlar genellikle iyiyi gi.izeli bilrneyen
"Cehele-i Etrak" yani cahil Tiirkler. Toplurn her eyi iyi bilenler ta
rafmdan degitirilecek. irndi b u toplurnsal degirne rnodeli, sec;
kinciligi getirdi. Birtak1rn insanlar dogruyu biliyor, digerleri bilrni
yor. Dogruyu bilirirn diyenler, toplurnu degitirecegiz diyorlar. Bu,
Osrnanh'da da ortaya c;ikan bir dururndu. Curnhuriyetin ilk y1llan
da boyledir.
u anda ele ald1g1rn1z "aydm" kelirnesi bugi.in c;ok fazla kulla
mlan bir kelirne degil. Kokenine indigirniz zarnan dogru bilginin
var oldugunu v arsayan, bunu edinen kiilerin tenevvi.ir ettigini,
rni.inevver oldugunu, aydmland1gm1 kabul eden ve bu aydmhg1
bakalarma nur sac;rnak yoluyla ileten kii kastediliyor. Aydmlarm
tavn, isterneseler bile, toplurnu zorla degitirrneyi de ic;eriyor.
irndi, "Siyasetc;inin buradaki fonksiyonu ne ?" dediginiz za
rnan, dernokrasiye gec;tikten soma siyasetc;inin fonksiyonu, esas iti
bariyle, bu gi.ic;li.i ve dogruyu bildigi eklinde bir varsay1rndan yola
c;1krn1, kitle tarafmdan denetlenmesine irnkan olrnayan bir devle
tin vatanda i.izerindeki bask1sm1 gogi.islernek ic;in arac1hk. Bunu
iyi tehis etrnerniz laz1rn. Siyasetc;ileri begenrnernesek de, ne yap
tiklanm anlayahrn. Zannediyorurn vazgec;ilrnez bir hizrnet gorii
yorlar. Dernokrasiye gec;ildigi ilk donernin tarihini hatirlayacak
olursarnz, oyle bir zihniyet hakirndi: "Siyaset, siyasetc;iye ernanet
edilerneyecek kadar kutsal bir eydir."
1 960 askeri rni.idah,1lesi, esas itibariyle, siyasetc;ilere ernanet
edilerneyecek kadar onernli olan siyasetin, asil sahipleri olan, i.ini
versite hocas1yd1, askeriydi, rnernuruydu, bi.irokratiyd1, bunlara ge
ri getirilrne c;abas1dir. inanrn1yorsamz, anayasaya bakacaks1mz, 6 1
SAL! TOPLANTILARI

Anayasas1'nm \Ok iyi taraflan vardu. Bence Ti.irkiye'nin sahip ol


dugu en iyi anayasadu bugi.ine kadar. Fakat, unu da hatirlarnarn1z
lazun ki bir\ok konuyu siyasetc;ilere ernanet edilerneyecek kadar
onernli gordi.igi.i i\in, siyasetin d1ma \Ikarrnaya \ahrnItJr. iktisat
da bunlar arasmdadu. Devlet Planlarna TekilatJ, esas itibariyle, ik
tisadi hayatirn1z1 siyaset\ilere buakrnarnak i\in kuruldu. Onun i\in
dir ki, "bize plan degil, pilav laz1rn" eklindeki itirazlarla, se\irnle
gelen iktidarlarm belirledigi bir sisternin bi.irokratik bir kururnu ha
line getirilrneye \ahIld1. 0 zarnanlar biz, dernagojik oldugu kesin
olan "bize plan degil, pilav laz1rn" lafmm arkasmda yatan iktidar
rni.icadelesini belki yeterince sezernernitik.
irndi ger\ekten siyasete kar1 bir gi.ivensizlik ortarn1 devarn
ediyor. Fakat bunu iyi anlarnak laz1rn. Nedir gi.ivenilrneyen? irndi
bakm, ben 1974 ' te ve bilahare 1 978'de iki bi.iyi.ik anket yi.iri.itti.irn.
Bunlardan bir tanesinde oyle bir soru vard1: C:: o cugunuzun siyase
te girrnesini ister rnisiniz? insanlanrn1zm \Ogu bu soruya evet veya
hayu diye cevap verrniyor, "Allah korusun" filan gibi cevaplar veri
yorlard1. "Girsin" diyenler de genellikle \Ok cahil ve fakir insanlar
d1. Onlar da soruyu "Milli Piyango \Iksm rn1 \Ikrnasm rn1?" gibi an
hyorlard1. Ger\ek yaarnlanyla, \Ocuklannm siyasete girrnesi ara
smda herhangi bir baglantJ kurrnalan olanaks1zd1.
Fakat aym deneklere ankette iki soru daha sorrnuturn. Bir ta
nesi: Bugi.inki.i parlarnentodan rnernnun rnusunuz? Hayu, koti.i.
C:: o gunluk olurnsuz degerlendiriyor. Kapatilsm rn1? Hayu. Bu sefer
gayet kesin kategorik bir ekilde parlarnentonun kapatilrnasm1 iste
rniyorlar. Dernek ki rnoda olan siyaset\iyi begenrnernek yamnda
onsuz olarnayacagmm, onsuz olrnanm bi.iyi.ik bir felaket oldugu
nun da algilanrnas1 var. Dolay1s1yla, kendi degirne rnodelirniz i\e
risinde toplurnu, toplurn istesin ya da isternesin, bir idari rnekaniz
rnanm degitirrne arzusu, bunun i\in de devletin her ti.irli.i yaptmrn
gi.ici.ini.i kullanrnas1 kar1smda, p arlarnentonun, siyaset\inin oyna
d1g1 vazge\ilrnez bir fonksiyon var. Bunu gozden ka\urnarnak la
z1rn. Ve aydm siyaset\iye gi.iven duyrnasa da, kitlede bir yandan
rnoda olarak begenrnerne ifadeleri telafuz edilirken, bir yandan on
dan vazge\ernernenin bilinci de yerlerni vaziyette.
Yalmz bugi.inki.i siyasi kadroJarla ilgili oyle baka bir gozlern
de bulunrnak da rni.irnki.in. Yine tarihi bir perspektif kullanacak
olursak; Curnhuriyet Halk Partisi'ne tek parti donerninde baktig1-
mz zarnan oyle bir koalisyon goreceksiniz: Bir yanda asker ve bi.i
rokrattan oluan ve "rnerkezi" diyebilecegirniz bir siyasal se\kin
grubu, diger yanda o donern i\in "yerel se\kin" diyebilecegirniz, \e-
SiYASETc;:i iLE SosYAL BiLiMci \:APRAZ NAZARLAR 2 77

itli kasabalarda h.iccar, <;:ift<;:i gibi s1fatlan olan bir baka se<;:kin
grubu. Bunlar arasmda bir ittifak var. Kitlelerin bi.iyi.ik bir katilrna
gi.ici.i yok siyasal si.irece. 0 donernlerde rnerkezin belirledigi rno
dernletirrne politikalarm itaatin saglanrnas1 i<;:in, bu rnahalli ileri
gelenlere birtak1rn ayncahklar tanm1yor. Daha tarn incelenrnedi.
Mesela, "Curnhuriyet Halk Partsi'nin yerel orgi.itlenrnelerinde kirn
ler onernli gorevlerde?" diyecek olursamz, goreceksiniz ki bi.irok
ratlarla bi.iyi.ik toprak sahipleri, ticarette roli.i olan insanlar birarada
bulunuyorlar. Bunlar arasmda sernbiyo tik dedigirniz, yani ikisinin
de <;:1karma hizrnet eden bir iliki var. irndi buradan ortaya oyle
bir anlay1 da <;:1k1yor: Siyaset bir rnenfaat dag1trna arac1dir. Bu do
gal zaten. Bugi.in de her yerde boyle. Fakat kirne dag1tilacak soru
suna cevap verdigirniz zarnan, d evletin, kendisini destekleyen ve
toplurnun destegini saglarnakta arac1hk eden kiilere <;:1kar sagla
rnas1 soz konusu. Dernokrat Parti goreve geldigi zarnan, bu <;:1kar
dag1tum kar1smda alternatif bir <;:1kar dag1tirn rnekanizrnas1 oluu
yor. 0 gi.ine kadar ileyen rnekanizrnanm d1mda kalanlar i<;:eriye
giriyorlar, i<;:inde olanlar d1ma <;:1kanlrn1 oluyorlar. 0 gi.in bu gi.in
di.ir, siyaset anlay11rn1zda bir degiiklik olrnad1. Bugi.in geldigirniz
tikamkhk noktas1 da, bu h.ir dag1tirnm yapilacag1 denizin bitrni ol
rnas1. Bu dag1tirn aglan o kadar geniledi ve o kadar <;:ok kii iin
i<;:ine girdi ki yetrniyor arhk, ve s1kmhrn1z biraz da orada. una dik
katinizi <;:ekeyirn, Ti.irkiye Curnhuriyeti'nin bir bakamm, aym parti
nin rnilletvekili onbe kiilik kadro i<;:in tokatlad1 ve hi<;:bir ey de
olrnad1. Yani kirnse yadirgarnad1, <;:i.inki.i hepsi aym iin i<;:indeler:
Bir patronaj ve hirnaye ilikileri ve <;:1kar dag1tirn1 var. Bugi.inki.i h
kamkhk burada ve eger siyaset<;:iler bugi.in begenilrniyorsa, <;:ogun
luk itibariyle bu agm i<;:inde olrnalan dolay1s1yla artik begenilrni
yorlar.
irndi gelelirn sosyal bilirncilerle ilgili olarak gozlernlere. Ben
Saym Gi.inay'a <;:ogu zarnan katihyorurn bu gozlernlerle ilgili ola
rak. Yalmz bakm irndi, Ti.irkiye'de sosyal bilirn hangi kururnlar
arac1hyla geliti? Mi.ilkiye Mektebi. Nedir bu kururn? \:agdala
rnanm sivil alandaki rnisyoneri bir kururn. Niye kurulrnu, ne ya
pacak? Devlete <;:agda bi.irokrat yetitirecek. Balang1<;:ta arnac1 ger
<;:ekleri ararnak degil. Bu, sonradan kendisine yak1tmlan bir gorev.
Hatta, siyasetle baglanh o kadar gi.i<;:li.i ki, ne zarnan iktidar degise
Mi.ilkiye'deki hocalar hazirhk yaparlarrn1, acaba nerenin rni.istean
olacagrm ben diye. Yine bu <;:er<;:eve i<;:erisinde, bak1yorsunuz baka
hangi faki.ilte? Oil, Tarih ve Cografya Faki.iltesi. Ne yaprn1? Hatir
laym1z, istanbul'daki Edebiyat Faki.iltesi'ni begenrnerniler, Anka-
SAU TOPLANTILARI

ra'y1 ac;n11lar. Ankara'daki ne yaprm? Gi.ine dil teorisine kadar


uzanan ileri i.iretmi, desteklemi. ideolojik fonksiyonlar yerine
getiren bir akademik kurum olmu. Bu kurumlara, bir yandan top
lumu modemletirme misyonu, diger yandan ideolojik merulahr
ma ilevi verilmi. Ondan soma biz bunlardan b ag1ms1z, bilimsel
arahrma bekliyoruz. Bu ahkanhklar belki zaman ic;erisinde degi
ecek.
Bir de demin bahsettigim, yani siyasetle aydm di.inyas1 arasm
da c;ok s1k gidi geliler var. Birc;ok aydm, siyasete k1sa yoldan,
merkez kontenjanlarmdan girme arzusunda, buna oldukc;a yatkm.
Boyle bir durumda biz, akademisyenlerin nasil bag1ms1z olmasm1
istiyoruz?
imdi b aka bir ey daha si::i y lendi: "Siyasal katihmdan Ti.irk
toplumu korkuyor." ahin, sen mi dedin onu? Siyasetc;iler mi toplu
mun katilmasmdan korkuyorlar? Engellemek istiyorlar?
.A.- Evet, siyasetc;iler toplumun katilmasm1 engelliyor, engel
lemek istiyor.
t T.- Bu herhalde dogru da, toplum da oldukc;a belec;i ve katil
maya istekli degil gibime geliyor benim. Devletin her eyi yapmas1-
m bekleyen, kendisi fazla bir ey yapmaya yatkm olmayan da bir
toplumsal ki.ilti.iri.imi.iz var. Dolay1s1yla, unu demeye getiriyorum:
Siyasetc;ilerin insanlann katilmasmdan korkmas1 son derece anla1-
labilir bir endie de, insanlanm1z da pek u ana kadar katilmaya ar
zulu bir egilim serpilememiler.
Si.irekli ve di.izenli katilma yok. Herkes devletten, kamudan
kendine bir ey ler koparmak ya da iini halletmek ic;in arada s1rada
siyasete bula1yor.
A. U.- Ben yi.iksek sesle de si::i y leyebilirim samyorurn. ahin'in
bir eyi oldu, yi.iksek sesle di.ii.ini.irken. Habire sopay1 yiyen ada
mm katilmaya c;ok fazla eyi olmayabilir.
t T.- Efendim, affedersiniz, "Dayamma Sendikasi"nm adamla
n bir hayli sopa yediler gibime geliyor.
jzLEYjCj- Oras1 da i::iyle.
t T.- Oras1 da i::iy le. imdi, zannediyorum, politika-bilim ki::ipri.i
si.ini.in de kurulmasmdan b ahsettiler. Aslmda devletten i::i z erk bir
toplumsal yap1 olumadan, bu ki::i p ri.i kurulamazdi. Bugi.inlerde
birtak1m vak1flar kurulmaya c;ah1hyor, ite bu di.ii.ince tanklan
kurulmaya c;ah1hyorsa, bu, aslmda toplumdaki i::i z erklemenin
saglad1g1 bir imkand1r. \:i.inki.i bunlarm ag1rhk ta1mas1 ic;in varhk
lanm sadece ve sadece devlete ve siyasete borc;lu olmamalan laz1m.
Oldugu zaman ne oluyor? Bakm size si::iy leyeyim; mesela Devlet
SiYASETC;:i iLE SosYAL BiLiMci APRAZ NAZARLAR 279

Planlama Tekilah bir sl.in:.i arahrma yaptmr. Bunu kime yaptmr?


Kim iktidardaysa o partinin yanda1 olan akademisyenlere yaptmr.
Parti iine bulamayanlar hi\bir arahrma alamazlar. Muhalif par
tiden olan zaten dl.il.iniilmez. Yapilan arahrma bnemli degildir,
onemli olan fonun yandaa aktanlmas1dir. Bu, ge\mite de boyley
di.
Zannediyorum, gl.inl.imiizde Turk toplumunda onemli bir de
gime meydana geldi. Toplumda degiimin itici gl.icii devlet ol
maktan \tkti. Toplum, bzellikle iktisadi alan, devletin yenilik getir
mesi yerine arhk kendisi yenilik getiriyor. Dev let, bl.iyl.ik bl\l.ide bu
yeniliklerle, dinamizmle ba etmeye \ahan ve giderek etkisizleen
bir kurum gorl.inl.iml.i kazandi. Bence bu, olduk\a saghkh bir geli
me. Sonunda zannediyorum daha rasyonel bir toplum yap1s1 ve bu
toplum yap1s1 i\erisinde de toplumsal ihtiyaca cevap veren bilgile
rin l.iretildigi kurumlar da ortaya \tkacak. Olaya tarihi perspektifle
bakhg1m1z zaman, bugiinkli ikayetlerimiz yanmda, yaad1g1m1z
degime, sonunda muhtemelen, daha iyiye dogru bir gidi i\erisin
de oldugumuzu, gl.iniiml.izde hakim olan kohimserlige ragmen,
gormezlikten de gelmemeliyiz.
A. U.- Rica ederiz. Pek sagolasm1z. ahin, senin diyecegin bir
eyler varsa
$.A.- imdi, ben bata da soyledigim gibi, konuya bir zaviye
den bakma goreviyle geldim buraya ve sosyal bilimlerle ugraan
lar, genel olarak aydmlar, siyaset\iye nasil bak1yorlar, bunu gordii
gl.im kadanyla anlatrnaya \ahhm. Tabii ki, eger benden masanm
obl.ir tarafma ge\mem is tenseydi, tecrl.ibem olmad1g1 halde, bir\Ok
noktada Saym Giinay'm soyledigi eyleri soylerdim. Yalmz burada,
yine vurgulamak isterim ki, l.iniversitelerimizin, sosyal bilimlerimi
zin bugiin bu halde olmalarmda siyaset\ilerimizin \Ok sorumlulu
gu vardir.
Siyaset\iler iiniversiteyi, bzellikle sosyal bilimlerde, yalmzca
ders verilen bir kurum olarak gorml.ilerdir. Hi\bir zaman arahr
ma yapan kurum olarak gormemiler, arahrma fonksiyonuna
bnem vermemilerdir. Denebilir ki, sosyal bilimler arahrmas1 yap
mak siyaset\ilerimiz tarafmdan genellikle toplumu kanhrmak,
toplumda huzursuzluk yaratmak i\in bir tl.ir ajitasyon olarak go
rl.ilml.itlir. Askerler siyaset\i rolline girdikleri zaman, yani darbe
yaphklan zaman da, derhal zapturapt altma alm1lardir l.iniversite
leri. iktidan sivillere devrettikleri zaman, siviller de kurulan dii
zenden pek ikayet\i olmam1lar; kii\iik, bze dokunmayan degiik
liklerle, o dl.izeni devam ettirmilerdir. Bunlarm ayrmhsma girme-
280 SAL! TOPLANTILARI

rnize hizurn yok. Tabii ki l.iniversitelerirnizin, sosyal bilirn carnias1-


nm, sosyal bilirncilerirnizin gelirneye i;ok ihtiyac1 var. Kesinlikle
dogru, tarnarnen katihyorurn Gunay'a bu konuda. Bugt.in oyle bir
noktaday1z ki "profesor" s1fatm1 ta1rnak sosyal bilirnlerde acaba ne
ifade ediyor? Ai;1ki;a, "profesorler" var, bir de "profesorct.ikler" var.
Bu apai;1k. Ancak ben, siyaset sm1firn1zm daha nitelikli bir hale gel
rnesini, sosyal bilirncilerirnizin d aha ehliyetli bir hale gelrnesinden,
Tlirkiye ii;in i;ok daha acil bir rnesde oldugunu dul.inuyorurn; i;un
kt.i kaderirnizi -kabul edelirn etrneyelirn- onlar tayin ediyorlar. Si
yaseti;ilerin ald1klan kararlar toplurnurnuzu ekillendiriyor ve yon
lendiriyor. Sosyal bilirncilerin kaderini de onlar tayin ediyorlar.
Onun ii;in irndi Saym Gunay'm b ana sordugu soruya ve ilk turda
zarnan olrnad1gmdan l.izerinde durarnad1g1rn konuya geliyorurn.
Bence toplurn ve siyaset kopuklugunu giderrnek ii;in, tabii, ozgt.ir
hik ve katihrn getirrnek laz1rn. Toplurnun, yani, geni;lerin, kadmla
rm, sendikalarm vesaire, siyasete katihrnm1 geniletecek dt.izenle
rnelere i;ok ihtiyac1rn1z var. Anayasadan b alayarak, bir st.irl.i yasa
da yapilrnas1 gereken degiiklikler var. Ben, sei;irn sisterninin de,
yani 1960'lardan bu yana uygulad1g1rn1z sei;irn sisterninin de bugt.in
aag1 yukan, tefesst.ih etrni bir siyaset sm1fmm ortaya i;1krnasmda
etkili oldugunu dt.il.inuyorurn. <;:ok l.inlu bir siyaset felsefecisi var,
dernokrasi teorisinin belki de en onernli iki t.ii; isrninden bir tanesi:
Karl Popper adh filozof. Karl Popper 1988 yilmda bir rnakale yaz1p,
"nispi ternsil sisterni"nin aslmda dernokrasinin prensipleriyle i;eli
tigini ve dernokratik olrnad1gm1 iddia etti. Popper'e atifta bulunrna
rnm sebebi u: Bunu ben kalk1p s oylerniyorurn, dt.inyanm yaayan
belki en bt.iyt.ik filozofuna en bt.iyt.ik dernokrasi teorisyenine at1fta
bulunuyorurn, biraz otoriteye s1gm1yorurn. Otoriteye s1g1myorurn,
i;t.inkt.i ben, bilgiye, bilirne inamyorurn. Saym Gt.inay "Bilgi izafidir"
diye dt.it.int.iyorsa, ben oyle dt.it.inrnuyorurn. Ben, herkes ii;in ge
i;erli bilirnsel dogrularm, bilirnsel geri;eklerin oldugunu, fakat bun
larm gei;ici geri;ekler, gei;ici dogrular, gei;ici teoriler oldugunu, arna
gei;erli olduklan st.irece bize yolu gosterebilecek bilgiler oldugunu
duunt.iyorurn.
irndi, Popper diyor ki: "Nispi ternsil sisterni dernokrasiye ay
kmdir. <;:unku bu sisternde bir defa bu tun ternsilciler, rnilletvekille
ri partilerin adaylan olarak ve partilerin ii;erisinde de o partinin li
derinin aday1 olarak sei;irne girerler ve halka degil, kendini sei;enle
re degil, partiye kar1 sorurnlu olurlar." Bence Turkiye'deki durum,
Popper'in teorilerini fevkalade dogrulayan, belki de en ai;1k ekilde
dogrulayan bir ornektir. Popper diyor ki: "Nispi ternsil sisterni, ya-
SiYASET<;i iLE SoSYAL BiLiMci \:APRAZ NAZARLAR 281

ni partilerin tayin ettigi adaylar arasmdan se\me sistemi oyle bir


durum yaratiyor ki milletvekilleri milletin temsilcileri degil, parti
yonetiminin, parti liderinin oy makineleri, kuklalan haline geliyor.
Se\ilenler toplumu degil, partiyi temsil ediyorlar. Bag1ms1z di.ii.i
nen, her konuda farkh davranabilen temsilciler degil, yes-manler \I
k1yor ortaya. ikincisi," diyor Popper, "nispi temsil, istikrarh hi.iki.i
metler kurmay1 gi.i\letiriyor. <;i.inki.i nispi temsil sistemi uygulan
d1g1 zaman, partiler \Ogahyor." Partiler \Ogald1g1 zaman da hi.iki.i
met kurmak gi.i\leiyor, istikrarh hi.iki.imet kurrnak, daha da \Ok
gi.i\leiyor ve sorumluluk zay1fhyor. iktidarlarm sorumlulugu za
y1fhyor, \i.inki.i iki i.i\ ortag1 olan bir hi.iki.imette, herkes hatalan bir
birinin i.isrune y1kmaya \ah1yor. Dogrulan kendine mal etmeye
\ah1yor. "U\i.inci.i bir mahzuru" diyor Popper, "nispi temsil siste
mi, baans1z kalan, yanh politikalar uygulayan hi.ikiimetleri de
gitirme, gorevden alma imkarnrn da ortadan kaldmyor." <;unki.i
ayrn begenilmeyen iktidar partisi pekala bir ortak degitirip iktida
nrn devam ettirebiliyor. Diyelim ki, Dogru Yol'dan memnun degi

liz. SHP iktidardan \ekildi. 0 zaman DYP, yamna ANAP'1 alarak


iktidar olmaya devam edebilecektir. Ben Popper'in soyledigi bi.iti.in
bu sakmcalarm Ti.irkiye deneyiminde dogruland1gm1, acilen bir si
yasi reform yapilmas1 gerektigini ve bu siyasi reform ile yeni bir se
\im sistemi benimsenmesi gerektigini di.ii.ini.iyorum. Bu se\im sis
temi de (yalrnz dedigim bu konuda) bir\ok siyaset bilimcimizin ve
bu konular i.izerinde di.ii.inen aydmrm1zm da savundugu gibi dar
bolgeli, tek adayh, iki turlu \Ogunluk sistemidir. Boyle bir sistemle
biz, bir defa, se\menlerle se\ilenler arasmdaki kopuklugu gideririz.
<;unki.i dar bolgede, insanlar adaylan tarnma firsatm1 bulacaklar
dir. Partilere tabi olmadan aday olunamayacag1, siyasete girileme
yecegini di.ii.inerek siyasetin d1mda kalan insanlar, eit artlarda
rekabet edebilecekleri i\in, siyasete girme cesaretini gosterecekler
dir. Boyle bir sistem uygulad1g1m1z takdirde, istikrarh hi.iki.imetler
kurma imkarn ortaya \Ikacaktir. Sistemin ayrmtilan i.izerinde de
durulabilir. Mesela, italya'nm yapm1 oldugu gibi yapilabilir. Dar
bolgeden \Ikacak 450 milletvekili yanmda, i.ilke \apmda nispi tem
sile gore dag1tilacak kontenjan milletvekillikleri aynlabilir. 50, 100
veya 150 kiilik bir Ti.irkiye kontenjarn aynlabilir. Boylelikle bi.iti.in
partilerin, b i.iti.in siyasi ak1mlann parlamentoda temsil edilmesi
saglanacak, ama hi\bir ekilde, 1970'lerde en ac1 ekilde gordi.igi.i
mi.iz ve imdi de 90'larda eiginde oldugumuz durumla karIla
mayacag1z. Ki.i\i.ik bir parti, mesela Refah Partisi, \Ok ki.i\i.ik bir
azmhg1 temsil ettigi halde, iradesini bi.iyi.ik \Ogunluga kabul ettir-
SAL! TOPLANTILARI

me firsatm1, yani anahtar parti olrna firsatm1 ele ge\irerneyecek. Be


nim bu turda soyleyeceklerirn de bu kadar. Eger sorular olursa, tar
tiabilirirn.
E.G.- Ben bu konuya deginrnek istiyorurn, arna bu toplanti sa:
dece bir se\irn sisterni tartirnasma donerse onu bir talihsizlik saya
nrn. 0 sm1r i\erisinde k1saca deginrnek istiyorurn. Arna ondan on
ce, dernin Saym Turan'm biraz gelitirdigi, benirn de deginip ge\ti
girn, tarih perspektifi rneselesine tekrar donrnek istiyorurn.
irndi genel bir tespit var: A ydm1rn1z siyaset\iyi biraz az1rns1-
yor. Siyaset\i de aydmrm1zdan \Ok rnutlu degil. Halk ikisinden de
\Ok rnutlu degil. Yani halk, ne aydm1 kendisine \Ok yakm buluyor,
nc siyaset\iyi \Ok yakrn buluyor. Bu iki taraf da birbirini \Ok yakm
bulrnuyor. Boyle bir kopukluk v ar. Bunun arkasmda ne yatiyor?
Halk bunlardan rnutlu olrnarnakla birlikte, agirhgm1 da koyarn1yor.
Katilrn1yor; katilsa da \Ok sm1rh katihyor, katilrnak i\in zorlarn1yor.
Polonya da \Ok bask1 gordi.i, arna katild1. Ti.irkiye'de boy le bir yurt
ta inisiyatifi, yurtta kavrarn1 yok. Arkasmda ne yatiyor? Arkasm
da, galiba yine, bir rniktar bizirn anh tarihirniz yatiyor. Bizirn bir
donernde \Ok ovi.inegeldigirniz, bir donernde, ger\ekten \Ok baan
h bir devlet rnodeli olan rnerkeziyet\i yaprm1z, bugi.in bir ti.irli.i de
rnokratik bir toplurn yap1s1 haline gelerneyiimizin gerek\elerini de
i\inde b armdmyor. "Dernokrasinin oni.indeki engel ne?'' diye hep
di.ii.inrni.ii.irndi.ir. Anayasa engeldir, degitirilebilir. Eger degitir
rne iradesi aag1dan yukanya kendini hissettiriyorsa, anayasay1 de
gitirrnekten daha kolay ne var? Yasalar var, degitirilebilir bi.iti.in
bunlar. Baka bir ey var. Bizirn yi.iregirnizde, bilincirnizde baka
bir eksiklik var. Fazlaca dernokrasi isteyen, fazlaca yurtta olrnak
konusunda sesirnizi duyurrnay1 isteyen ortak iraderniz yeterince
yok. Baka toplurnlara bak1yorsunuz, b aka toplurnda hi.iki.irnetleri
y1kabilecegi gori.ilen bir dolu olay, ekonornik, siyasal skandal, en
gi.incelini soyleyeyirn, ge\en gi.in bir gazeternize yans1yan, baba
kanla iki bakan arasmdaki telefon konferans1, bir baka i.ilkede hi.i
ki.irnetin istifasrna neden olabilirdi. Yani "Genelkurrnay Bakam'yla
ben ozel bir dernokratiklen:ie paketi konusunda anlatirn. Kalrnas1
bizirn i\in yararhdir, tarzmda, yalanlanrnayan bir telefon gori.i
rnesi b aka bir i.ilkede gazete rnaneti olsayd1, samyorurn ki kendi
sine sayg1s1 gelirni bir parlarnento ve kendisine sayg1s1 gelirni
bir yurtta kitlesi, artik o babakam, o hi.iki.irneti ta1rnazd1. Boyle
bir dolu ornegi birlikte sayabiliriz.
Biz son derece rnerkeziyet\i bir gelenekten geliyoruz. Yetrni
y1lhk bir Curnhuriyet var. Yetrni yilhk bir Curnhuriyet bir\ok ozel-
Siv ASETc;i iLE SosYAL BiLiMci <:;:APRAZ NAZARLAR 283

ligiyle aslmda kendisinden onceki yonetirni bir bl <;iide devarn etti


riyor. Arkasmdaki Osrnanh gelenegini bir bl<;iide deram e ttiriyor.
Osrnanhya bak1yorsunuz, Osrnanh biraz Sel<;ukluyu, daha <;ok Bi
zans'1 devarn ettiriyor. Bin yildan beri Anadolu topragmda rnerkezi
devlet var. Anadolu toprag1 bin yildan beri rnerkezi hiikiirnetin et
kisi, bask1s1 altmda. Bir donern Avrupa'da feodalite yarken, biz de
"bin ath akmlarda <;ocuklar gibi enken, giizelrni. O zarnan giizel
rni, arna burada bizirn insamrn1z yurtta olarnarn1. Orada, o ehir
devletlerinin kavgalan i<;inde insanlar yurtta olrnular, feodalite
den ehir devletlerine ge<;erek, orada yurtta olrna siireci yaarn1
lar ekonornik baglanhs1yla birlikte. Biz "teba" olrnus uz, yani "tabi
olan"; reaya olrnuuz, yani " riayet" eden, arna yurtta olrnarn11z.
Hala bu var hafif<;e, ben bunu hissediyorurn. Yani, partilere kar1
tepkiden, partilerin i<;inde en anh anh birtak1rn insan larm liderle
rine kar1 "lidere bakaldmlrnaz" egilirninden, iiniversi telerirnizin
teslirniyetinden, anayasa rnahkernesinin etkinligini ortadan kald1-
ran bir tak1rn cunta liderlerinin bniinde yarg1<;lanrn1zm ciippe ka
vuturup el oprnelerinden. Buralarda bir yerde giice boyun egen,
riayet etrne bilin<;altm1 ta1yan bir yap1y1 hep gozlem lerniirndir.
Bizirn yeteri kadar dernokratik, ye teri kadar kahhrno, yeteri kadar
<;ogulcu, yeteri kadar saydarn olarnay11rn1zm ve olmay1 zorlaya
rnay11rn1zm altmda, samyorurn ki, boy le bir bin y1lhk , byle elli ya
da altrn1 yilda degitirilerneyen, 46'dan bu yana hernen degitiril
rnesi rniirnkiin olrnayan bir tarih ge<;rnii, bir tarih gelenegi de ya h
yor.
irndi, bizirn yurtta1rn1z agir agir, katilrnak is tiyor, paylarnak
istiyor. Katilrnak ve paylarnak i<;in de, siyaset, yurttam bniindeki
tek <;1kar yol. Bakm bugiin Tlirkiye 'nin 60 rnilyon niifusu var. Oku
rna yazrna <;agmdaki niifusurnuzun bi.iyiik <;ogunlugu, aag1 yuka
n, ilkokul rnezunu diizeyinde, yani, ya ilkokul alh egi tirn gorrnii;

ya evde bzel surette ogrenrni, soma ilkokulu bitirrni; ya da on un


iistiindeki egitirn kururnunu terketrni. Oralarda bir y erde. Gene,
ortalarna olarak -yanh rn1 soyliiyorurn Hocarn- ortalama olarak i l
kokul rnezunu diizeyinde bir toplurnuz biz.
j, T.- Aag1 yukan.
E . G . - Boyle bir toplurn. Siyasette baz1 kastlar da olurnu, parti
ic;lerinde oligariler var. Yonetirne kahlrnak isterse ne yap1yor?
Ozellikle son 15-20 y1ldir yaad1 g1rn1z go<; siireci i<;in de, siyasete
girrnek istiyor. Aag1dan gelen kitleler i<;in yonetirne ka hlrnanm en
rneru ve en kolay yolu siyasete girrnek. Hep yadirg1y oruz, ite fi
lancilar daha ge<;en sene istanbul'a geldiler, arna filan parti bunla-
SAL! TOPL ANTILARI

rm hegamonyas1 altmda. <;:i.inki.i onlar bu ehre tutunmak istiyor


lar. Onlar burada bir pay sahibi, b ir erk sahibi, bir gi.ic; sahibi olmak
istiyorlar. Bi.iyi.ikelc;i olamazlar, v ali olamazlar, i.iniversitede de ko
lay kolay bir yer tutturamazlar. Yi.izde i.ic;i.i i.iniversite mezunu olan
bir toplumuz biz aynca, bu rakam da, sanmm, dogru.
( T.- Bir rant kapmak istiyorlar.
E.G.- Rant kapmak da, tabii, bu durumun dogal sonucu. Her
kes bir olc;i.ide ic;inde yaad1g1 toplumdan biraz daha fazla bir ey
almak istiyor. Ostelik brnekler de gori.iyorlar en yukanlarda, oraya
tutunmak istiyorlar. 0 yi.izden, siyasetin bugi.in hepimizin yadirga
d1g1 yap1s1 c;1k1yor ortaya, hepimizin bir miktar yaka silktigi yap1s1
c;1k1yor. Buna kar1hk, aydmlanm1z bilimsel gerc;eklik ic;inde c;ok br
nek davramlar m1 temsil ediyorlar? 0 da aym tarih koki.inden geli
yor. Onlarm da bir dayanag1 yok. Arkasmda bir korumas1 yok. Hie;
unutmad1g1m bir olayd1r benim: Ankara Oniversitesi'nin Siyasal
Bilgiler'inin c;ok sayg1deger hocalarmdan birisi dehet ic;indeydi
1402 ile kap1ya atild1g1 zaman. 1402 ile c;1kanlm1 olmaktan degil,
hayatmda bir tek gun bile kendi okuttugu konularla hic;bir ilikisi
olmad1g1 belli olan, i.isti.inli.igi.i, pantolonunun kenarmdaki kirm1z1
erit olan bir adamm kendisine yazd1g1 yaz1dan dehet ic;indeydi.
Bu Ti.irkiye'de olageldi. Aydm1m1zm da gi.ivencesi yok. Yani, genel
olarak gi.ivensizlik, genel olarak b akald1rma duygusu olmayan,
genel olarak kendi ic;inde b ir ozgi.irli.ik fikirmas1 olmayan bir gele
nekten geliyoruz. 0 yap1 ic;inde aydmm ikayetiyle, siyasetc;inin
ikayeti ic;ic;e, ama deminki tespit c;ok dogru: Halk hem siyasetc;iden
ikayetc;i, hem onun si.irmesini istiyor. <;:i.inki.i, yonetime tutunabile
cegi, meru si.irec;te yer alabilecegi tek kanal, siyaset kanah. Baka
lanyla hesaplaabilecegi, ona sesini duyurabilecegi, birilerine afra
tafra satabilecegi, rant alabilecegi tek kanal siyaset kanah. Siyasetin
bir bzelligi daha var bizim toplumumuzda; siyaset yatitmo, para
toner niteligi ta1yor, toplumun ofkesini siyaset adamlarma yonelti
yorsunuz. Siyaset adamlan o ofkeyi topraga gec;iriyorlar. Sec;ilmi
siyaset adamlan olmasa, c;ok bakald1rma, c;ok tepki olabilir. Di.izen
belki de imdiye kadar birkac; kez alti.ist olabilirdi. Bakm, c;ok gi.in
cel bir brnek vereyim: Lojmanlarm satilmas1 konuuluyor u an, ya
da gazetelerimizde yer alan meclis lokantasmm ucuzlugu . Ben,
yanh anlailmasm, u anda milletvekili degilim, c;ocukken millet
vekiliydirn. 0 gerc;eklik ic;inde degerlendirmenizi rica ediyorum.
Mesela, askeri lojmanlar hie; konuulmaz Ti.irkiye'de. Efendim, as
keri lojmanlar, bana kahrsa, bzel b ir c;ahma alam ihtiyacm1 di.izen
liyor, satilsm demiyorum, ama katiyen konuulmaz, gazetelerde
SiYASET<;:i iLE SOSYAL BiLiMCi \:APRAZ NAZARLAR 285

yazilrnaz. Veya birtak1rn askeri tesislerinin ne kadar ucuz oldugu


katiyen yazilrnaz. Bunlar tabudur. Arna ne yaz1hr? Milletvekili rna
a1 yaz1hr, rnilletvekili lokantas1 yaz1hr, lojrnanlan yaz1hr, arac1 ya
z1hr. Hep bunlar yaz1hr. Oteki alanlarda yok mu? Biitiin bu kotii
yapilanrnalar baka yerde yok mu? Var. Oralar olrnaz, oraya k1zar
toplurn, siyaset<;iye sorar. Siyaset<;i de o elektrigi ahr, top raga verir.
0 yiizden halk hep eletirir siyaseti, arna.hep siirsiin isterler. \:iin
kii, halkm genel olarak yonetirn erkini paylaabilecegi tek alan her
eye ragrnen yine siyaset alamdir.
Bir ey daha soylernek istiyorurn bu set;irn sisterni ile ilgili. Ta
bii ki bugiinkii set;irn sisterni, toplurnun siyasal iradesinin parla
rnentoya, siyasal siirece yans1rnasma izin verrniyor. Bu t;ok <;1plak
bir gert;ek. u andaki yap1 bu. Siyaset adarnlan t;ok giizel bmekler
veriyorlar zarnan zarnan. 300.000 oy rnilletvekili <;1kararn1yor, arna
30.000 oy ii<; rnilletvekili 9kanyor bu sisternin it;inde. Bunlar dog
ru, arna b ugiinkii sistern b u, yani nispi sistern degil. Bu, oldukt;a
t;arp1hlrn1; oldukt;a egilip biikiilrnii; birbirine benzer siyasi parti
lerin, her set;irn eiginde "oyurnuz diise bile nas1l t;ok rnilletvekili
9karmz" hesab1 it;inde oldukt;a diizelttikleri bir nispi sistern. Bir si
yasal parti ne kadar oy alrn1sa, rniirnkiin oldugu kadar onu parla
rnentoya yans1trnak arnacma yonelrni b ulunan nispi sistern, 65'te
uyguland1 Tiirkiye'de. Samyorurn ki bu rakarnlar bellegirnde yanh
kalrnarn1hr. Adalet Partisi o sisternde %53 oy ald1, 239 rnilletvekili
9kard1. Yani, yandan biraz fazla oy ald1, yandan biraz fazla rnillet
vekili 9kard1. Tiirkiye it;i Partisi ilk defa o set;irne girrniti. %4 oy
ald1, 14 rnilletvekili <;1kard1. Curnhuriyet Halk Partisi, Curnhuriyet
<;i Koylii Partisi, hepsi kendi ald1klan orana t;ok yakm rnilletvekili
soktular parlarnentoya ve t;ok giit;lii bir hiikiirnet kuruldu 1965 y1-
lmda. 69'a kadar dogru diiriist hit;bir sarsmh ge<;irrneyen t;ok giit;lii
bir hiikiirnet kuruldu.
jzLEYjCj- Bugiin uygulansa?
E.G.- irndi bakm1z, b ugiin uygulansa, %53 oy alan bir parti
olrnad1g1 it;in, %21, %25 ne alrn1samz o oranda bir yans1rna olur.
Bunu niye soyliiyorurn? irndi iki arna<; var set;irn sisternlerinde.
Bir, istikrarh bir hiikiirnet oluturrnak; iki, halk iradesinin dogru
yans1rnas1. Daha dogrusu, bence birincisi halk iradesinin yans1rna
s1dir, ikincisi, onunla kout olarak, giit;lii bir iktidar yap1s1 olutur
rnak. "Halk iradesini dogru yans1tahrn, arna parlarnentoda da, iki
haftada bir hiikiirnet degisin" t;ok saghkh bir ey degil, arna halk
iradesini dogru yans1trnak arnacmdan vazge<;rnernerniz gerekiyor.
Bu dar b o lge sisternini redde trniyorurn, kaygilanrn var. Yani he-
286 SAL! TOPLANT ILARI

men bir kalernde \izip atrn1yorurn, arna, tart1i}rnaya \Ok \Ok rnuh
ta\ buluyorurn. Derninki soyledigirne, ta b ata soyledigirne doni.i
yorurn: Teoriyle pratik arasmdaki, soyutla bugi.inki.i ger\ek arasm
d aki aynrndan, bilirnciyle siyaset\i arasmdaki b ak1 farkhhgmdan
b akarak soyli.iyorurn. Ben bugi.in dar bolge sisterninin, Ti.irkiye'de
ornegin ingiltere'de verdigi sonu\lan verecegini sanrn1yorurn. Bi
raz siyasetin i\inde, siyasetin ger\egini bilen bir insan olarak, hal
km ger\ekten tercih ettigi en iyinin degil; rnedyay1, paray1 en fazla
kullanabilenin; airet, rnezhep, a gahk, beylik baglan, en gi.i\li.i ola
nm se\ilebilecegi kaygilan ta1yorurn. Hatta istanbul'un istanbul
olrnaktan \1k1p, bolgelere, iyice ki.i\i.ici.ik yapilara doni.iecegi ve is
tanbul rnilletvekilinin, Ankara rnilletvekilinin, izrnir rnilletvekilinin
kalrnayacag1 kayg1sm1 ta1yorurn. Tabii %3 i.iniversitelisi olrnayan,
%80 civarmda ilkokul rnezunu di.izeyinin altmda olrnayan bir i.ilke
olsak, dar bolge tek aday sisterninin, daha iyiyi, gi.izeli se\tirebilece
gi, se\rnen ve se\ilen arasmda bag kurabilecegi v arsayilabilir, arna
bugi.inki.i Ti.irkiye ger\ek\iligi i\inden bak1yornrn ve sonucu oyle
gorrni.iyorurn. Ben bugi.inki.i se\irn sisterninin ti.irni.iyle kar1smda
y1rn ve se\rnenin iradesini dogru yans1tabilecek olan bir sisternin
savunucusuyurn. Dar bolge sisterninin bir de u tarafi v ar: Bir bol
gede bir oy fazlas1yla se\iliyorsunuz, yani sizden bir oy eksik alan
olan oylar ziyan oluyor. Yani, iki tur bile olsa, 49 oy ziyan oluyor,
51 oy se\iliyor. Bunu i.ilke \apmda toplad1gm1z zarnan, olagani.isti.i
bir oy ziyan oluyor. Milli bakiyeyi onerrniyorurn, arna "di.iz ayna
sisterni" denilen, yani, ne oy alrn1samz, aag1 yukan, onun aynen
kar1hgm1 veren bir sisternin, Ti.irkiye'yi bugi.in sancilarmdan \Ikar
rnak konusunda daha kolay olacagm1 di.ii.ini.iyorurn, tabii bu tar
hrnanm se\irn sisterni tarhrnasma donrnernesini diledigirni de ifa
de ederek. Teekki.ir ediyorurn.
A . U- Ben teekki.ir ediyorurn. Efendirn, aslmda saati yine sekiz
bu\uga yaklatird1k. isterseniz, 10 d akikahk, sorular boli.irni.ine ge
\elirn. Haks1zhk olacak, arna \Ok uzarsa da sanmrn, ilgi ve verirnli
lik di.iecek. 0 bak1rndan, sorulanrn1z1 gori.i bildirrnekten \Ok, soru
smmnda tutarsak hepirniz bu toplanhdan, bezgin olarak degil de
daha verirnli fikirlerle aynlmz. Buyurunuz efendirn.
iZLEYiCi- Say1n Gi.inay, aslmda genellerne yaparsarn, i.i\ ko
nurnacmm da konurnalan bir nevi vaaz niteliginde, yani bilirn
a\1smdan \ak1acak noktalar gorrnedirn. Galiba di.ii.ince sisternirni
zi birlikte sorgularnarn1z laz1rn. Yani, benirn sisternirn \Ok farkh,
farkh yakla1yorsunuz. Sosyal bilirnler, sosyal, toplurnsal analizler
boyle olrnaz. Bunlar \Ok yanh. Tarnarn1yla vaaz. Saym Gi.inay, bir
SiYASET<;i iLE SosYAL BiLiMci \:APRAZ NAZARLAR 28 7

kere toplurnsal c;elikileri koyarn1yorsunuz, yan c;elikileri koyarn1-


yorsunuz. Size gore biiti.in engel rnerkezi yap1larna, b iitiin ertgel
Curnhuriyet Donerni, Curnhuriyet Devrirni...
l. T.- Tarn tersi.
jzLEYjCj- 0 zarnan, Curnhuriyet Donerni'nde bi.iti.in bu tarti
rnalar yapild1, bitti. Liberalizrn, Osrnanhc1hk, Turanc1hk, Kiirtc;ii
liik, islarnc1hk, biiti.in bunlar bitti. Bu tartIrnalan bugiinden son ra
yaprnak dernek, o giin okudugurnuz yurttahk bilgisinden bir ey
ogrenrnernek dernektir. Onun ic;in burada liberalizrnin rnethiyesini
yaprnaym ya da o anlarnda rnesajlar verrneyin. Evvela, liberalizrni
sorgulaym ernperyalizrne bag1rnh rn1? Ondan sonra Cu znhuriyet
donerni'nin getirdigi zaaflan, eksiklikleri biz tartimz, a ma Curn
huriyet'in ternel ideolojilerini boyle c;ok hafifc;e sorgulayarnazsm1z.
A. U.- Peki efendirn, teekkiir ederiz. isterseniz sorulan ardar
da alahrn, topluca cevap verrneye c;ahahrn.
jzLEYjCj- Ben bu konurnay1 zevkle dinledirn. irn di ahin
Bey, gerc;i Ertugrul Bey doniirnernesini istedi arna, ben unu soyle
rnek istiyorurn: Dar bolge sec;irn sisterninin esas adm1 koyarsak,
bakanhk rejirnidir. Ben buna taraftanrn. Arna siz bakanhk diize
yinde tutup da, "dar bolge iki tur sec;im sisterni" derseniz, onu ka
bul etrniyorurn. Bir bmek vereyirn. Eger siz iki turlu sec;irn sisterni
ne giderseniz %8'lik MHP -ki oyu %8 degil daha fazlad1r, Tiirki
ye'de oylar dalgah- parlarnentoda %8'lik degil, en az %20'lik bir
pay ahr. Refah Partisi daha fazla pay ahr. Merkez partileri ve sos
yal dernokrat partiler ic; Anadolu'da, Dogu Anadolu'da b ir tane
rnilletvekili c;1kartarnazlar. Bunu belirtmek istiyorurn. ikincisi, halk,
aydmlan nasil goriiyor? Ben, kendi hesab1rna, kaypak bir c;1 kar e
bekesi olarak goriiyorurn aydmlan. Bunun Tiirkiye Cumhuriye
ti'nde bmekleri var. Aydmlar niye siyasetc;iye koti.i bak1yori ar? Ben
bunu da oyle yorurnluyorurn: Aydmlar siyasetc;iyi k1skan 1yorlar,
c;iinkii, gi.iciin gen;ek kaynag1 olan siyaseti, parlarnentoyu , p artileri
halkm kullanrnasm1 isterniyorlar. Dernokraside bunu da eng elleye
rniyorsunuz. Oldugu soylenen bir eyde buna dayanam1 y orlar,
kriz gec;iriyorlar. Ben bunu soylernek istiyorurn.
A . U. - Teekkiir ederirn. Bir soru daha alahrn. Sonra, ko nurna
c1lanrn1z topluca cevap verrneye c;ahir.
jzLEYjCj- Efendirn, konurnamz arasmda, bir askeri rej irn gel
digi zarnan iiniversite d1ma c;1kan, 1 402'lik olan profesorun, sudan
c;1krn1 bahga dondiigi.inii, ne yapacagm1 a1rd1gm1, c;iinkii art1k
arkasmm olrnad1gm1 veya buna buna benzer olarak, savcmm veya
hakirnin oniinii ilikledigini, <;iinkii arkasmm olrnad1gm1 soyl ediniz.
S AL! TOPLANTILARI

Bunlarm arkas1 ne olabilir? Bunu ogrenrnek istiyorurn, yani destegi


nedir bunun? Yani bunlar acaba iiniversal bl<;iilerde rnesleki kari
yere yahut da degerlere sahip olrnad1klan i<;in mi o olduklan yer
den aynld1klan zarnan hi<;bir ey haline geliyorlar?
i.T.- Evet, anlad1rn, peki.
A . U. - Son soruyu arkada1rn1z kullanacak galiba. c:;:iinkii saat
sekizbu<;ugu da ge<;irdik.
iZLEYiCi- Daha once bunun dizisel bir toplantJ oldugunu soy
lernitiniz. Ben ilk defa katihyorurn. Biitiin katihrncilan da, gerek
ten rnernnuniyetle, ger<;ekten dinledirn. Bir<;ok a<;idan yakalayarna
d1g1rn1z, goziirniizden ka<;an eyler dile geldi. Ben bir eyin daha
a<;ilrnasm1 rica edecegirn, bzellikle burada akadernik boliirnii ternsil
eden katihrncilardan. Burada hakhsm1z, bir se<;irnde, sisternde hata
olabilir, fakat sistern ne kadar diizeltilirse diizeltilsin, yiiriiyen, izi
bilrnezse, nasil gidecegini bilrnezse, gene bozulacaktir. Dolay1s1yla,
bncelikle gidilecek yolu bilrnek laz1rn, tamrnak laz1rn. Vatanda1 ol
dugurn iilkedeki sorunun da bu oldugunu zannediyorurn. 0 za
rnan, burada u sorun ortaya 9k1yor: Ulkenin bireylerinin, siyaseti,
idareyi ve yaarn1 oldugu yonetirni bilrnesi gerekir. Bunu da siya
set<;ilerden beklernek insanm dogasma aykm olsa gerek, <;iinkii in
samn dogas1 sahiplenicidir ve bulundugu yeri kaybetrnek isternez.
0 zarnan burada, bilirnadarnlanna ve konuyu bilen kiilere biiyiik
fonksiyon diiiiyor. ilter Bey'in goriilerine katihyorurn, ben gele
cekten, iilkernden kararnsar degilirn. Giizel gelirneler olm o r en
azmdan. Boylesine bzel bir konu tartlilabiliyor. Bunlar da ,..; uzel
eyler, fakat bu dururnda hep b akalanndan bir eyler bekleniyor.
Akaderniler bu dururnda ne yapacak? Bunlan hi<; konurnad1k,
bunlann da biraz a<;ilrnasm1 rica edecegirn.
A . U.- Peki, teekkiir ederirn.
iZLEYiCi- Bunun i<;in zarnan gerekiyor, arna siz de sbz verrni
yorsunuz herhalde.
A. U.- Arna, saat sekizbu<;ugu ge<;iyor.
iZLEYiCi- Son derece bnernli, ben oturdugurn yerden, bir da
kika konuabilir rniyirn, rniisade ederseniz?
A. U.- Yani k1sa olacagm1 varsay1yoruz, degil mi efendirn?
iZLEYiCi- ahin Bey'in, ilter Bey'in tarif ettigi bilirn yonterni;
Francis Bacon'm ternsil ettigi, naif tiirnevanrnc1hk c;er<;evesini ko
yan, deger yargilanm yads1yan, d1layan, pozitivizrn <;er<;evesinde
ki bir bilirn yonternidir. Popper b oyle amhr, boyle bilinir. Oysa, on
lan aan, irnre Lakatos'un Thomas Kuhn'un bilirn yonternleri var
ve bunlarda en bnernli olan da deger yargilanm i<;errneleridir. Do-
SiYASET<;:i iLE SOSYAL BiLiMCi \:APRAZ NAZARLAR 28 9

lay1s1yla, bilirni; sadece gei;rnii degil, "hal"i ve "istikbal"i, bugi.imj


ve gelecegi tamrnlayan bir etkinlik olarak tamrnlarsak ve bilirn
yonternini de deger yargilarmdan bag1rns1z, kurarn1 d1layan bir
yonternin uygulanrnad1g1 bir alan olarak tamrnlarsak, bilirnadarn1
ile si yaseti;i, kendiliginden birbirlerine yakla1rlar. Bana sorarsamz,
i.iniversitelerde i.iretilen her teorinin arkasmda rnutlak bir bii;irnde
bir deger yargilan yurnag1 vard1r. Bunun d1lanrnas1, bilirn adarn
lanm bir fildii kuleye hapsetrnek gibi bir sonui; veriyor ki zanne
diyorurn toplantmm ulahg1 nokta itibariyle pek iyi sonui;lar dog
rnuyor ne yaz1k ki.
A . U.- Peki efendirn, teekki.ir ederiz. Sagolasuuz. isterseniz,
konurnacilar, gelen sorulardan kendilerine yonelik old uklannm,
di.ii.indi.iklerine cevap versinler. Hocarn sizinle balayahrn.
1. T.- Bendenize yonelik, soru niteliginde bir ey algilayabilrni
degilirn. Baz1 gori.iler dinledirn. Mi.istefit oldugurnu itiraf etrnek
rnecburiyetindeyirn veya zevkindeyirn. Yalrnz bir noktay1 di.izelt
rnek isterirn. "Dar bolge sisterni, b akanhk sisterni" denildi. ingilte
re dar bolge sisterni ile yonetilir. Bakanhk sisterni filan degildir.
1ZLEY!C1- Acayip bir bakanhk var orada da, yani ii; kabine,
babakan...
1.T.- 0 zarnan, bakanhk sis terninin yanmda "acayip bakan
hk" sisterni gibi bir yeni sisternin varhgm1 rn1 savunuyorsunuz?
1ZLEY!C1- Hay1r, ii; kabine var. Babakan, dar bir bolge olarak
rnilletvekillerini tespit eder. ..
1.T.- ;lirndi efendirn, rni.isade ederseniz rnukayeseli siyaset tar
hrnalanna girrneyelirn. Kabul edin ki, bir boluk anmda bir beyan
da bulundunuz, " ingiltere'de b a kanhk sis terni var" denilrnesi
rni.irnki.in degil.
1ZLEY1C1- Yalmz yan bakanhk var.
A . U. - Neyse.
1.T.- Efendirn, teekki.ir ederirn. Mi.istefit olrnaya devam edece-
girn anlaIl1yor. En iyisi ben susay1rn efendirn. Teekki.ir ederirn.
A . U.- Peki.
$.A.- S1ra bende mi?
A . U. - Li.i tfen.
$.A.- ;lirndi, "Aydmlar siyaseti;iyi k1skamyor, dediniz. Buna
ben bir ey soyleyernern. Boyle di.ii.ini.iyor olabilirsiniz. Ben, bu ko
nunun burada bir tarhrna konusu olabilecegini zannetrniyorum.
Her toplurnun siyaseti;ileri vard1r. Her toplurnun, aydmlan vard1r.
Siyaseti;ilerin gorevi bakad1r, aydmlann gorevi bakad1r. Aydmla
rm siyaseti;ilerin yerini alrnas1 da pek beklenernez. Ben Ti.irkiye'de
SAL! TOPLANTILARI

aydmlar ve siyaset\iler arasmda, dogrusu, bir rekabet oldugu goz


lernini paylarn1yorurn. Bu konuda soyleyebilecegirn baka bir ey
yok.
ikinci olarak; tabii ki, biz, bir se\irn sisterninden iki ey bekli
yoruz. Bir, halk iradesinin rneclisc yans1rnas1, ikincisi, is tikrarh ve
sorurnlu bir hi.iki.irnet kurulrnasi. "Sen yanh yap1yorsun ve biz oy
lanrn1zla degitiriyoruz seni" diyebilecegirniz sorurnlu bir hi.iki.irnet
olrnasi. irndi, bence nispi ternsil sisterni halk iradesini yans1trna
ad1 altmda oyle sonu\lar doguruyor. Biz toplurn olarak bunu gor
di.ik. iki tane ki.i\i.ik parti \Ik1yor. Fevkalade smirh bir toplurn kesi
rnini ternsil ettikleri halde, sirf pazarhk gi.ici.i oldugu i\in, halk i\in
deki gi.i\lerinin \Ok otesinde bir etki kazamyorlar. Korkanrn ki, nis
pi ternsilin bugi.inki.i \arp1tilrn1 eklinde 1srar etsek yahut eski bi\i
rnine donrnek yolunu tutsak, pa rlarnentoya, bugi.in oldugundan
\Ok daha fazla say1da parti girecek ve her biri de koalisyon hi.iki.i
rnetlerinin kurulrnasmda anahtar roli.i oynayabilecek. 0 zarnan bir
azmhk, iradesini, \Ogunluga ernpoze etrne irnkanm1 ele ge\iriyor.
Ben o bak1rndan, ozellikle Ti.irkiye'nin tecri.ibeleri ve artlan altm
da, dar bolgeli; iki turlu; arna i.ilke kontenj anma da yer veren ve
boylelikle bi.iti.in siyasi egil.irnlerin de parlarnentoda yans1rnasma el
veren; arna sorurnlu, \Ogunluga dayah hi.iki.irnetleri doguracak bir
\Ogunluk sisternini savunuyorurn ve aksinin dogrulugu gosterilene
kadar da bunu savunacag1rn. irndi siz benirn argi.irnamrna kar1
diyorsunuz ki, "Efendirn sizin hesabm1z udur: Boyle bir se\irn sis
terni uygulamrsa Refah ve MHP gibi pek arzu etrnediginiz partiler
girrnezler parlarnentoya. Oysa yamhyorsunuz, aksi olacaktir." Sizin
tahrnininizin aksine, ben hesabum oylarm dagilrnasma gore yaprn1-
yorurn. Yann partilerin gi.i\ oranlannm ne ekilde degiebilecegi
bilerneyiz; ilerleyebilirler de, gerileyebilirler de. Tabii ki ben Re
fah 'm ve MHP'nin iktidar olrnasm1, asla isterneyen bir insamrn, be
nirn siyasi degerlerirn bellidir. Arna benirn kayg1rn, Saym Gi.inay'm
altm1 \izdigi iki kayg1ya cevap verecek bir se\irn sisternine ihtiyac1-
rn1z oldugunu vurgularnak. irndi, tabii ki burada daha once bilirn
felsefesi tartIrnalan olrnutur. <;:ok derin konular, kusura bakrna
ym, burada o konulara girrnek, b izi iyice konurnuzun d1ma \Ika
nr. Ben sadece unu soyledirn: Bilgilerirniz, dogrulanrn1z, izafi de
gildir. Ben bunu reddediyorurn. Ben, bir objektif, herkes i\in ge\erli
bir dogru, bir ger\ek vardir diye di.ii.ini.iyorurn. Arna bu ger\ek ge
\icidir, aksi gosterilene kadar d ogrudur. Bu bak1rndan ben Pop
per' in "eletirel rasyonalizrn"inin aIlabildigini di.ii.inrni.iyorurn.
Lakatos'tan soz ettiniz. 0 da Popperci gelenekte yer ahr. Feyera-
SiYASET<;:i iLE SOSYAL BiLiMCi \:APRAZ NAZARLAR 291

bend'e gidiyorsaniz, ben onlan anarist buluyorurn. Zaten kendile


ri de, anarizan bir bilirn felsefesini savunduklanm soyli.iyorlar.
A. U.- Teekklir ederiz.
E.G.- Bu sec;irn sisterni ile ilgili bir ey soylerniyorurn, sadece
bir talepte bulunrnak istiyorurn. Sec;irn sisterni ile ilgili bu tiir c;ah
rnalar yap1yorsunuz. Ne zarnan olur, iiniversitede mi olur, bilerni
yorurn, arna li.itfen, talep ediyorurn burada bulunan herkesten.
Tiirkiye'nin sec;irn sisterniyle ilgili, c;ok ciddi c;ahrnalara ihtiyac1
var. Ben bunu televizyonda da soyli.iyorurn. <;:ok ciddi bir c;ahrna
yapahrn. Arkada1rn1z soyledi, " Tiirkiye'de, baka iilkelerde sec;irn
sisternine c;ok kolay dokunulrnuyor. " <;:iinkii, anayasay1 da sec;irn
sisterni belirliyor. iktidarm kirn olacagm1 da sec;irn sisterni belirli
yor. Bizde iktidan eline gec;iren, her sec;irnin eiginde, sec;irn siste
rnini istedigi gibi egip biikiiyor. SO'den soma, 10 yilda 15 kereye
yakm, sec;irn sisternirnize dokunuldu. Bu olarnaz bir eydir. Tiirki
ye'nin, gerc;ekten rnakul, dogru, o iki ihtiyaca cevap veren bir sec;irn
sisternine ihtiyac1 var ve o sec;irn sisterninin geni bir tartirnayla,
uzlarnayla yazilarnas1 gerekiyor.
jzLEYjCj- SHP'nin "dernokratiklerne paketi"nde boyle bir ey
var rn1?
E.G.- "Oyle bir paket var rn1?" di ye sorarsaniz, belki daha dog
ru cevap veririrn. Yok, sanrn1yorurn. Bu sec;irn sisternine gore ayn

bir tartirna konusunda bir talebirn var, bunu buradaki biitiin ilgili
lere soyli.iyorurn. Hala itirazlanrn siiriiyor. Bilgi konusuna gelince:
Ben, sosyal bilirnlerin goreceli oldugu konusunda hala kayg1 ve bi
lirnsel kuku ta1yorurn. Onu da soylerni olay1rn. Bir de, bu top
lantilardan ard1rn1zda soylernedigirniz eyler vehrnedilrnerneli ve
yanh algilarnalar kalrnarnah diye diiiiniiyorurn. Bir arkada1rn
Curnhuriyet Donerni'ni eletirdigirni soyledi. Tarn tersine, Curnhu
riyetin 70 yilhk geleneginin gerideki 700 yilhk gelenegi aarnad1g1-
ni soyledirn ben. Yani Curnhuriyet, "yurttaf kavrarnm1 ortaya c;1-
kardi. "Curnhuriyet'in ternel vasfi nedir?" derseniz; bizirn insanirn1-
z1 kul olrnaktan, tebaa olrnaktan, reaya olrnaktan yurtta olrnaya c;1-
karrnaya c;ahrnaktir. Curnhuriyet'in 70 yildir yaprnay1 arnac;lad1g1,
o gerideki 700 y1h heniiz aarnadi. Gerideki 700 yilda insanirn1z
kul, reaya, tebaa olrnu, onu soylerneye c;ahtirn. Yanh!? alg1larna ol
rnasm.
jzLEYjCj- Curnhuriyet'e kar!?1 olanlarm kabahati mi?
E . G . - Yok galiba, o tartirnaya girrniyorurn.
A. U.- 0 ayn bir tartirna.
jzLEYjCj- Dernokrat Parti'yi siz bd tarafta goriiyorsunuz.
5ALI TOPLANTILARI

A.U.- 0 b aglantiya pek girrnek isterniyorurn.


E.G.- Neyse, ben soyledigirni net soyledirn.
jzLEYjCj_ 46 dernokrasisi diyorsunuz arna.
E.G.- Son bir ey soyleyeyirn. Tabii 46 dernokrasisi. 0 ayn b ir
ey.
jzLEYjO- Menderes dernokrat rn1yd1?
E.G.- Dernokrattir, dernokrattir. Neyse, arna bilirnsel tartirna
yap1yoruz.
jzLE YjCj_ Yani arna hep ortaya \1k1yor eyi. Sivil toplurndan
\Ikrn1yor mu?
A . U.- Samyorurn birbirirnizi ikna etrnerniz bu k1sa si.ire i\inde
rni.irnki.in olrnad1g1 i\in . . .
E . G . - Peki, birbirirnizi ikna etrneyecegiz, sadece kendi di.ii.in
d i.iklerirnizi, inand1klanrn1Zl soyleyecegiz.
A . U- C::ok k1sa zarnanda inand1klanrn1z1 soyleyecegiz.
E . G . - Beyefendinin soyledigi son bir ey var. Dniversiteden \I
kanlan bilirnadarnmm \aresizligi onun bilirnsel bilgisinin yetersizli
gi, onun kariyerinin yetersizligi, b izirn gelenegirnizdeki dayamrna
duygusunun eksikligi, sivil toplurnun devlet kar1smdaki gi.i\si.iz
li.igi.i. Erki eline ge\iren, toplurnun kururnlanm -ekonornik kururn
lar dahil- diledigince kullamyor. iveren \evresi de Ti.irkiye'de dev
letin boyundurugu altmda. 0 da direnerniyor, i.iniversite de direne
rniyor. Sivil toplurn olurnarn1 Ti.irkiye'de.
jzLEYjCi- Hayu, devlet soyut bir kavrarndu.
A. U.- Efendirn, rni.isade ederseniz, konurnac1rn1z konuarna
yacak.
E . G . - Sivil toplurn olurnarn1. Orada benirn vurgularnak iste
digirn bu. Dernokrasi, insan haklan, anayasa. Bu \er\evede yeniden
di.ii.inrnek gerekiyor.
jzLEYjCj_ Bilirn d11 zarnamrn1z var, \Ok bilirn d11.
A. U.- Beyefendi rni.isade eder rnisiniz? Konurnacilara haks1z
hk oluyor, li.itfen.
E.G.- Sadece bunu soylernek istedirn. Yani, sivil gelenegirnizin
olurnay11, sivil toplurn geleneginin olurnarnas1, olurnarn1 olrna
s1, orgi.itlenrne geleneginin olurnarn1 olrnas1 ve insarnrn1zm kendi
sini zarnan zarnan dar bogazlarda \Ok yalmz hissetrnesi. Bir arka
dam ve hocarnm soyledigine katihyorurn. Her eye ragrnen gele
cekten kararnsar degilirn ben de. Teekki.ir ederirn.
A. U- C::o k teekkiir ederiz. C::o k teekki.ir ederiz efendirn. iyi ak
arnlar.

You might also like