You are on page 1of 456

jostein Gaarder

Sofi'nin Dnyas

Norvecceden eviren: Glav Kutal

SOF'NlN DNYASI JOSTEN GAARDER

Gri Yayn Dizisi

Pan Yaynclk

Barbaros Bulvan 74/4

80700 Beikta - istanbul

Tel: (0212) 261 80 72 Faks: (0212) 227 56 74

Birinci Basm: Ekim 1995

Jostein Gaarder ve H. Aschehoug & Co. Oslo 1991 Bu kitap ilk kez Sofies verden adyla
Oslo'da H. Aschehoug & Co. tarafndan 1991 ylnda yaynlanmtr.

Pan Yaynclk 1994

Kitabn Trke yayn haklar Pan Yaynclk'a aittir.

Kitabn Norveeden evirisi NORLA tarafndan desteklenmitir.

ISBN 975-7652-41-5

Kapak Grafii: Firuz Kutal Bask: Mart Matbaas

Jostein Gaarder

Sofi'nin

DNYASI

Felsefe tarihi zerine bir roman

Norveeden eviren: Glay Kutal

eviriyi okuyup Trke felsefe terimleri asndan gzden geiren Oru Aruoba'ya teekkr
ederiz.

Pan Yaynclk
Bu kitap Siri Dannevig'in destei olmakszn varolamazd. Ayrca Maiken Ims'e metni okuyup
deerli yorumlarda bulunduu ve Trond Berg Eriksen'in yllar boyu srmekte olan yorumlar
ve profesyonel destei iin teekkr ederim. J. G.

indekiler

CENNET BAHES........................................ 9

...sonu olarak, u ya da bu, bir zamanlar yoktan varolmu olmalyd...

SLNDR APKA.............................................18

...iyi bir filozof olmak iin gereken tek ey, hayret etme yetiidir...

MTLER....................................,.......................30

...iyi ve kt gler arasnda nazik bir denge...

DOA FLOZOFLARI..................................... 37

...hibir ey yoktan varolamaz...

DEMOKRlTOS.................................................52

...dnyann en mthi oyunca...

KADER.............................................................58

...falc aslnda ngrlemeyecek eyleri ngrmeye alr...

SOKRATES...................................................... 68

...en bilge kii bilmediini bilen kiidir...

ATNA.............................................................. 85

...harabeden bir sr yksek yap ykseldi...

PLATON...........................................................92

...ruhun gerek yuvasna zlem...

BNBAININ EV.......".................................. 109

...aynadaki kz iki gzn birden krpt...

ARSTOTELES...............................................120

...insanlarn kavramlarnda temizlik yapmak isteyen titiz ve dzenli bir adam...


HELENZM.....................................................139

...ateten bir kvlcm...

KARTPOSTALLAR........................................159

...kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum...

K KLTR..................................................168

...yalnzca bylelikle bolukta dolanmaktan kurtulabilirsin...

ORTAA.,.....................................................185

...yolun birazn katetmi olmak yolunu arm olmak demek deildir...

RNESANS....................................................212

...ey, insan klndaki kutsal soy...

BAROK DNEM..........................................246

...ryalarn yapld maddeden...

DESCARTES..................................................265

...eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu...

SPNOZA........................................................280

...Tanr bir kukla oynatcs deildir...

LOCKE............................................................291

...retmen snfa girmeden nce yazsz ve bombo duran bir karatahta gibi...

HUME..............................................................303

...o zaman yakn gitsin...

BERKELEY...................................................320

...alev alev yanan bir gnein etrafnda dnmekten sersemlemi bir gezegen gibi...

BJERKELY.....................................................326

...byk bykninesinin ingene bir kadndan ald sihirli bir ayna...

6
AYDINLANMA AI.................................... 345

...ine yapmndan top dkmne kadar...

KANT..............................................................366

...zerimdeki gkyz ve iimdeki ahlak yasas...

ROMANTZM DNEM................................388

...o gizemli yol iimize alan yoldur...

HEGEL...........................................................408

...doru olan tarihe direnebilen eydir...

KERKEGAARD.............:..............................421

...iflasn eiinde bir Avrupa...

MARX.............................................................436

...Avrupa'da bir hayalet dolayor...

DARWN........................................................ 456

...yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemi...

FREUD...........................................................484

...kadnn iinde beliren kt ve bencil dnceler...

KEND AIMIZ.......................................... 504

...insan zgrle mahkm edilmitir...

BAHE PARTS.......................................... 531

...beyaz bir karga...

KONTRPUAN............................................... 547

... ayn anda ses veren birden ok ezgi...

BYK PATLAMA...................................... 569

...bizler de yldz tozuyuz...


bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik yaayan insandr.

"Goethe"

CENNET BAHES

.sonu olarak, u ya da bu, bir zamanlar yoktan varolmu olmalyd...

Sofi Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le yrrken,
robotlardan bahsetmilerdi. Jorn'e gre insan beyni gelimi bir bilgisayar gibiydi. Sofi ise
pek emin deildi bundan. nsann bir makineden, daha te bir ey olmas gerekmez miydi?

Byk spermarketin orada ayrlmlard. Sofi geni bir alana uzanan tek katl evlerden
birinde oturuyordu. Evleri, Jo-rn'lerin evinden iki misli daha uzakt okula. Ardnda baka ev
olmayp derin bir orman baladndan, Sofi'ye evleri dnyaln ta en ucundaym gibi
geliyordu.

Sofi Yonca Soka'na sapt. Sokan en dibinde "Kaptan Viraj" denen bir dneme vard. Bu
yoldan cumartesi pazar gnleri dnda pek geen olmazd.

Mays'm ilk gnlerinden biriydi. Baz bahelerde meyve aalarnn dibinde bek bek
nergisler amt. Aalar yeil, ince bir rtye brnmlerdi.

Her eyin yln bu vaktinde byyp gelimeye balamas ne ilginti! Karlar eriyip havalar
snmaya balar balamaz onca yeil bitki znn cansz topraktan fkrmasn salayan ey
neydi?

Sofi bahe kapsn aarken posta kutusuna bir gzatt. Postada bir sr reklam bror ve
annesine gelmi birka byk zarftan baka bir ey olmazd pek. Sofi yukar kp ders
almaya balamadan nce bunlardan mutfak masasnn zerinde koca bir yn yapard.

SOFNN DNYASI

Babasna arada bir bankadan birka mektup gelirdi, o kadar. Babas baka babalara
benzemezdi ama! Koca bir petrol tankerinin kaptan olan babas, yln byk bir ksmn
darda geirirdi. Birka haftalna eve geldii zamanlar ptr ptr ortalkta dolar, Sofi ile
annesine ho vakit geirtirdi. Ama gemide olduu zamanlar epey uzaklat olurdu onlardan.

Bugnse posta kutusunda tek bir mektup vard ve o da So-

fi'ye idi.

Kk zarfn zerinde "Sofi Amundsen" yazyordu. "Yonca Soka No. 3". Zarfta baka da
bir ey, mektubun kimden olduu filan yazmyordu. Hatt pul bile yaptrlmamt zarfa.

Sofi bahe kapsn ardndan ekip kapad gibi, mektubu a. Kck zarfn iinden
kendisi kadar kk bir kt kt sadece. Ktta yle yazyordu: Kimsini
Bundan baka bir ey yazmyordu ktta. Ne bir selam, ne kimin gnderdii... Soru iaretiyle
son bulan bu tek szck, o kadar.

Sofi zarfa tekrar bakt. Evet, mektup kendisineydi ite. Ama kim koymutu bu mektubu posta
kutusuna?

Sofi aceleyle krmz evlerinin kapsn at. Kedisi ere-kan her zamanki atakhyla allarn
arasndan frlayp giriteki merdivenleri trmanarak Sofi tam kapy ekecekken ieriye dald.

- Gel pisi pisi pisi!

Sofi'nin annesinin kafas bir eylere bozuk olduunda evlerini hayvanat bahesine benzettii
olurdu. Sofi'nin de pek vnd kk bir hayvanat bahesi yok deildi dorusu: nce
krmz balklar olmutu - Kelolan, Krmz Balkl Kz ve Kara Korsan. Sonra muhabbet
kular Edi ile Bd, kaplumbaas Govinda ve de sar-kahverengi renkli tekir kedisi erekan.
Tm bu hayvanlar annesi iten eve ge geliyor, babas da evden

10

CENNET BAHES

uzakta denizlerde alyor diye onun olmutu.

Sofi antasn omuzundan kardktan sonra erekan'm yemeini bir kaba koydu. Elinde
gizemli mektubunu tutarak mutfaktaki taburelerden birine oturdu.

Kimsin?

Ah, bir bilseydi! Tabii ki Sofi Amundsen idi ama, ya o kimdi? Henz bunu kefedebilmi
deildi.

Ya ad Sofi deil, baka bir ey olsayd? Mesela Anna Knut-sen. O zaman baka biri mi
olurdul

O anda aklna babasnn ona aslnda Synnve adn vermek istedii geldi. Sofi kendini
Synnve Amundsen olarak tantrken gznn nne getirmeye alt. Hayr, olmuyordu.
Kendini byle tantran o deil, baka bir kz oluyordu.

Yere atlayp elindeki garip mektupla banyoya gitti. Aynann nnde dikilip gzlerinin iine
bakt.

- Ben Sofi Amundsen'im, dedi.

Aynadaki kz ise yzn buruturarak olsun cevap vermedi. Sofi ne yaparsa onun aynsn
yapyordu. Jet gibi hareketlerle aynadaki aksini yanltmaya alt ama o da onun kadar
hzlyd. Sofi:

- Sen kimsin? diye sordu.


Sorusu yine cevapsz kald ama Sofi bir an iin soruyu kendinin mi, aynadaki grntsnn
m sorduu konusunda kukuya dt.

aret parman aynadaki burnuna dayayp:

- Sen bensin, dedi.

Cevap alamaynca cmleyi tersine evirip:

- Ben senim, dedi.

D grnn pek beenmezdi Sofi Amundsen. Gzel badem gzleri olduunu sylerlerdi;
ama o bunu burnu ok kk, az da ok byk olduundan sylediklerini dnrd.
stelik kulaklar da gzlerine ok bitiikti. Hele o prasa sala-

11

SOPfNN DNYASI

r! Babas Claude Debussy'nin bir eserinden esinlenerek "Lepiska sal kz" diyerek salarn
okard arasra. Kolayd elbet sylemesi; btn yaam boyunca bu dmdz kara salar onun
deil Sofi'nin omuzuna dklecekti. Ne sprey fayda ediyordu ne de jle!

Bazen doumu srasnda bir terslik olmu olabileceini dnrd. Annesi doumunun zor
olduunu anlatmt zaten ona. Peki ama insann d grnn belirleyen ey doum annn
kendisi miydi?

Kim olduunu bilmemesi garip deil miydi? D grnn kendinin belirleyememesi de


akl alr ey deildi. Kendi oluvermiti ite. Arkadalarn semek elindeydi ama kendi
kendisini sememiti. nsan olmak bile onun fikri deildi!

nsan neydi?

Sofi tekrar aynadaki kza bakt. Gidip Fen devimi yapaym, dedi zr dilercesine ve bir
rpda koridora frlad.

Yok, en iyisi baheye kaym, dedi sonra da.

- Gel pisi pisi pisi!

Kediyi merdivenlere iteleyip ardndan kapy ekti.

Elinde gizemli mektubuyla dururken iini garip bir duygu kaplad. Sanki aslnda bir
kuklaym da birisi bir by yapm, bylelikle yaayan bir canl olmu gibi hissetti kendini.

u an dnyadayd ite ve garip deil miydi, byle mthi bir masalda yayor olmas?
erekan itten atlayp allara dald. Yaam dolu bir kediydi erekan; beyaz byklarndan
balayp dmdz vcudunun en gerisinde sallanan kuyruuna dek capcanl. Kedi de
bahedeydi, ama o, Sofi gibi bunun farknda deildi herhalde.

Sofi varolduunu dnrken aklna hep de byle varolmayaca geldi.

imdi varm, diye dnd, ama birgn yokolacam.

12

CENNET BAHES

lmden sonra hayat var myd? Kedinin bundan da haberi yoktu herhalde.

Sofi'nin ksa bir sre nce babaannesi lmt. Yarm seneden fazla bir sredir hep
babaannesini dnp zlemiti. Yaamn bir an gelip son bulmas hakszlk deil miydi?

Sofi akl tal yolda durup dnmeye dald. Hep varolmayaca dncesini unutmak iin
varolduunu dnmeye abalyordu, ancak yapamyordu. Varolduu dncesine
younlaabildiinde hemen aklna hayatn sonu geliyordu. Ve tersi: bir gn gelip
yokolacam dndnde, yaamn ne kadar deerli olduunu anlyordu. Madeni bir
parann bir n bir arka yzn dndrp duruyordu sanki. Bir taraf ne kadar byk ve
belirginse, br taraf da o kadar byk ve belirgin oluyordu. Yaam ve lm madalyonun iki
yzyd.

lmn farknda olmadan yaadn anlamak olanaksz, diye dnd. Yaamann ne


muhteem ve garip bir ey olduunu dnmeden lm dnmek de olanaksz.

Sofi, babaannesinin doktordan hasta olduunu iittii zaman syledii szleri hatrlad:
"Yaamann ne harika bir ey olduunu ancak imdi anlyorum".

Yaamann ne gzel bir ey olduunu anlamak iin hasta olmann gerekmesi ne zc bir
eydi! Bak ite kimine gizemli bir mektup kveriyordu posta kutusundan!

Gidip baka bir ey var m diye baksa myd posta kutusuna? Hemen kapya koup posta
kutusunun yeil kapan kaldrd. Kutuda aynen bir nceki gibi bir zarfm durduunu
grdnde akl kt. lk zarf aldktan sonra kutuyu iyice kontrol etmemi miydi acaba?

Bu zarfta da Sofi'nin ad yazlyd. Zarf atnda iinden aynen br gibi beyaz bir kt
kt.

Ktta, Dnya nasl meydana geldf! diye yazyordu.

Hibir fikrim yok, diye dnd Sofi. Kim bilebilir ki byle

13

SOF'NN DNYASI
bir eyi? Ama yine de yerinde bir soruydu bu. Hayatnda ilk kez, byle bir soruyu hi deilse
sormu olmak gerektiini dnd.

Bu sr dolu mektuplar Sofi'nin ban yle dndrmt ki

biraz Geit'de oturmaya karar verdi.

Geit, Sofi'nin herkesten gizli yeriydi. Buraya ok kzgn, ok zgn ya da ok mutlu olduu
zamanlar gelirdi. Bugnse yalnzca aknd.

Krmz evleri byk bir bahenin iindeydi. Bahede pek ok iek yata, brtlen allar,
meyve aalar, ortasnda salncak olan koca bir imenlik alan ve bykbabasnn, kars ilk
ocuunu doar domaz kaybettii zaman ona teselli olsun diye yaptrd kk bir kulbe
vard. Zavall kzcazn ad Marie idi. Mezar tanda: "Geldi kk Marie'miz bize, yle bir
grnp hemen dnd geriye", yazlyd.

Bahenin alt kesinde, brtlen allarnn ardnda, zerinde ne iek ne de brtlen


yetien sk bir allk vard. Aslnda baheyi byk ormandan ayrmak iin oluturulmu bu
it, sonradan ilgilenip budanmad iin ok sk bir allk haline gelmiti. Babaannesi, bu
allk sayesinde sava srasnda tilkilerin gelip bahede gezinen tavuklara sataamadn
anlatrd.

Tpk bahenin yukansmdaki tavan kmesi gibi, bu allk da Sofi dnda herkese gereksiz
bir ey olarak grnrd. nk kimse Sofi'nin gizli yerinden haberdar deildi.

Eskiden beri allkta dar bir geit olagelmiti. Srnerek buradan girilince, allarn ortasnda
geni bir alana klrd. Kk bir kulbe gibiydi buras. Sofi, burada onu kimsenin
bulamayacandan emin olabiliyordu.

Sofi elindeki iki mektupla koarak baheyi geti, eilip emekleyerek allarn arasna girdi.
Geit ayakta durabilecei

14

CENNET BAHES

kadar yksekti ancak o bu kez birka kaln al kknn zerinde oturmay tercih etti.
Buradan dallarn ve yapraklarn arasndaki kk deliklerden dary gzetleyebiliyordu.
Boluklarn hibirisi madeni para byklnden daha iri deildi ama, aralarndan baklnca
tm bahe grlyordu. Kkken burada oturup annesiyle babasnn onu araylann
seyretmek houna giderdi.

Sofi hep bu bahenin bal bana bir dnya olduunu dnrd. Yaradl yksndeki
Cennet Bahesi'ni her duyuunda, burada Geit'de oturup kendi kk cennetini seyredii
gznn nne gelirdi.

"Dnya nasl meydana geldi?"

Ah, bir bilseydi! Dnya'nn koca evrende kk bir gezegen olduunu biliyordu. Ama ya
evrenin kendisi nasl meydana gelmiti?
Tabii ki evrenin her zaman varolduu dnlebilir, o zaman da bu soruya cevap aramak
gerekmezdi. Ama bir ey her zaman varolabilir miydi? inden bir ses buna inanmadn
sylyordu. Varolan her eyin bir balangc olmalyd, deil mi? Evren de bir zamanlar baka
bir eyden meydana gelmi olsa gerekti.

Peki evren baka bir eyden meydana gelmise o eyin de yine baka bir eyden meydana
gelmi olmas gerekmez miydi? Sofi bu ekilde sorunu sadece ertelemekte olduunu anlad.
Sonu olarak u ya da bu bir zamanlar yoktan varolmu olmalyd. Ya bu mmkn myd?
Bu da dnyann hep varolageldiini dnmek kadar olanaksz bir ey deil miydi?

Okulda Dnyay Tann'nm yarattn renmilerdi. Tm soruna en iyi yant bu olduuna


gre, Sofi biraz sakinlemeye alt. Ama birazdan yine dnmeye balad. Evreni Tann'nm
yarattn pekl dnebilirdi, ama ya Tanr'nn kendisi? O kendini yoktan m yaratmt?
Yine iinden bir ses buna

15

SOF'NN DNYASI

kar kt. Tann her eyi yaratm olabilirdi kukusuz, ancak kendisini, kendisini yaratacak
"kendisi" olmadan yaratm olamazd. O zaman geriye tek bir yant kalyordu: Tanrinn her
zaman varolmu olduu. Ama bu olasl da daha biraz nce elemiti ya! Her eyin bir
balangc olmas gerekiyordu.

- Hay Allah!

ki mektubu da at yeniden.

"Kimsin?"

"Dnya nasl meydana geldi?"

Amma da soruydu yani bunlar! Ya mektuplar gnderen kimdi? Bu da sorularn kendisi kadar
esrarengiz bir konuydu.

Sofi'yi gndelik hayatndan ekip alarak onu bir anda evrenin byk srlaryla babaa brakan
bu kii kimdi?

Sofi nc kez posta kutusuna gitti.

Gnlk mektuplar postac daha yeni getirmiti. Sofi elini atp reklam brorlerini, gazeteleri
ve annesine gelmi birka mektubu kard. Kutudan bir de zerinde kumsal resmi olan bir
kartpostal kt. Kattan arkasn evirdi. Kart Norve puluy-la gnderilmi; pul, "BM taburu"
diye damgalanmt. Kart babasndan olabilir miydi? Ama babas dnyann bir baka
kesinde deil miydi u an? Yaz da onun yazs deildi stelik.

Adresi okuyunca nefesi kesiliyor gibi oldu Sofi'nin. "Hilde Mller Knag, Sofi Amundsen
eliyle, Yonca Soka 3..." Adresin gerisi de Sofilerin adresine uyuyordu. Kartta unlar
yazlyd:.
Sevgili Hilde. 15. yan candan kutlarm. Senin de grecein gibi sana, seni gelitirecek bir
hediye vermek istedim. Kart Sofi'ye gnderdiim iin beni affet. En kolay buydu. Sevgiler.
Baban.

Sofi tekrar eve, mutfaa kotu. inde frtnalar kopu-

16

CENNET BAHES

yordu.

Kendi 15. yagnnden bir aydan daha ksa bir sre nce 15 yama giren bu "Hilde" de
kimdi?

Sofi koridorda duran telefon rehberini ald. Soyad Mller, ad Knag olan ok kii vard. Ama
u koca rehberde ad soyad Mller Knag olan tek kimse yoktu.

Tekrar esrarengiz kartpostala bakt. Evet, gerekti ite, pullu ve damgal gerek bir kart!

Niye bir baba, baka bir adrese gidecei gn gibi ortada olan bir kart gndersindi Sofi'ye?
Hangi baba bir yagn kartn byle dolambal yollardan gndererek artmaya kalkard
kzn? Bylesi nasl "en kolay" olabilirdi? Her eyden nemlisi: Sofi nasl bulabilecekti
Hilde'nin izini?

Bylece Sofi'nin sorularna bir yenisi daha eklendi. Yeniden dncelerini toparlamaya
alt:

leden sonraki birka saat iinde sr kmt karsna. Birincisi, o iki beyaz zarf posta
kutusuna kimin koyduuydu. kincisi, bu zarflarda yazl olan o zor sorulard. nc sr da,
Hilde Mller Knag'n kim olduu ve tanmad bu kza gnderilmi olan yagn kartnn
neden Sofi'ye geldiiydi.

Bu sorunun birbiriyle ilikisi olduuna kesinlikle emindi, nk tam bugne kadar gayet
normal bir hayat geirmiti.

17

SLNDR APKA

....iyi bir filozof olmak iin gereken tek ey, hayret etme yetiidir...

Sofi mektuplar yazan kiinin onunla tekrar ilikiye geeceinden emindi. imdilik
mektuplardan kimseye sz etmemeye karar verdi.

Okulda dikkatini retmenin sylediklerine vermekte glk ekiyor, retmenin


anlattklarnn ok nemsiz eyler olduunu dnyordu. Niye insann ne olduundan ya da
dnyann nasl olutuundan szetmiyordu sanki?
imdiye kadar hi duymad bir duyguya kaplmt; okulda ve okulun dnda herkes
rastgele eylerle ilgileniyordu hep. Oysa okuldaki normal derslerden te cevaplandrlmas
gereken daha byk ve zor sorular vard.

Bu tip sorularn cevaplarn bilen insanlar var myd? Sofi, fiil ekimlerini hafzlamaktansa bu
sorular dnmenin daha nemli olduunu dnyordu enkazndan.

Zil alnca dar yle bir frlad ki, arkada Jorn ona yetimek iin ardndan komak
zorunda kald.

Bir sre sonra Jorn,

- Akam iskambil oynayalm m? diye sordu. Sofi omuzlarn silkti.

- Artk iskambil oynamakla ilgilendiimi sanmyorum. Jorn'n aknlktan az bir kar


ak kald.

- Peki, ya tenis oynamaya ne dersin?

Sofi nce yerdeki asfalta sonra arkadana bakt.

- Tenisle de pek ilgilendiimi sanmyorum.

- Ya? Peki yle olsun!

18

SLNDR APKA

Sofi, Jorn'n sesindeki krgnl sezdi.

- O zaman anlat bakalm, neymi birdenbire bunlardan ok daha nemli olan ey?

Sofi hafife ban sallad. N

- Bu... bu bir sr.

- Hah! Herhalde ak oldun!

Bir sre bir ey sylemeksizin yrdler. Futbol sahasna gelince Jorn:

- Ben sahadan gidiyorum, dedi.

"Sahadan gitmek". Jorn'lere en'kestirme yol buydu, ama Jorn ancak eve misafir gelecei ya
da diiye gidecei zamanlar buradan geerdi.

Sofi, Jorn'n kalbini krd iin zgnd. Birdenbire kim olduu ve dnyann nasl
olutuuna yle dalmt ki, tenis oynamaya vakti yoktu. Arkada bunu anlayabilir miydi?
Sorularn en nemlisi, te yandan belki de en doalyla ilgilenmek niye byle g bir i
olsundu?

Posta kutusunu aarken kalbinin hzla arpn duydu, lk rpda bankadan bir mektup ve
annesine gelmi bir ka byk san zarf buldu kutuda. f, oysa Sofi kendisine yine o mehul
kiiden mektup gelmi olacan umuyordu.

Bahe kapsn kaparken birden byk zarflardan birinin zerinde kendi adnn yazl
olduunu farketti. Zarfn arkasnda, "Felsefe kursu. ok dikkatle davranrmz," diye
yazyordu.

Sofi akl tal yolu bir rpda geip antasn merdivenlere brakt. teki mektuplar paspasn
altna sktrp, Ge-t'ine kotu. Byk mektubun orada almas gerekiyordu.

Sofi, erekan'n da ardndan komasna izin verdi. Naslsa kedi bakalarna anlatmazd.

Zarfta birbirine bir atala bal daktilo sayfas duruyordu. Sofi okumaya balad.

19

SOFNN DNYASI

Felsefe nedir?

Sevgili Sofi. nsanlarn trl trl hobileri vardr. Bazlar eski para veya pul biriktirir, kimisi
el sanatlaryla ilgilenir, kimisi de bir spor dalyla urar.

ou insan da okumaktan holanr. Ancak okuduumuz eyler farkl farkldr. Kimisi


yalnzca gazete ve izgi roman okur, kimisi roman okumay sever, bazs da astronomi,
hayvanlar veya teknik bulular gibi konularda yazlm kitaplar okumaktan holanr.

Atlarla veya deerli talarla ilgilenen biri, bakalarnn da bunlarla ayn derecede
ilgilenmesini bekleyemez. Televizyonda hibir spor karlamasn karmayan biri, baz
insanlarn spordan skldklarn kabul etmek zorundadr.

Acaba tm insanlar ilgilendirmesi gereken eyler var mdr? Kim olurlarsa ve nerede yayor
olurlarsa olsunlar, tm insanlar ilgilendiren bir ey var mdr? Evet, sevgili Sofi, tm
insanlarn sormas gereken baz sorular vardr. Bu kurs da ite bu sorular hakknda. Hayatta en
nemli ey nedir? Aln snrnda bir insana bunu sorarsak, yiyecek der. Souktan donan
birine sorsak, scaklk der. Kendini yalnz hisseden birine sorsak, baka insanlarla beraber
olmak, diye cevap verir.

Ancak bu tr ihtiyalar karlandnda tm insanlarn hl ihtiya duyduu baka eyler var


mdr? Filozoflara gre, evet, vardr. Filozoflar, insanlarn yalnzca yemek yiyerek
yaayamayacan sylerler. Elbette tm insanlar yemek yemek zorundadr. Herkesin sevgi ve
ilgiye de ihtiyac vardr. Ama bunlarn tesinde, insanlarn gereksindii bir baka ey vardr.
nsanlar, kim olduklarn ve neden yaadklarn bilmek isterler.
Neden yaadmz konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar "rastlantsal" bir ilgi deildir.
Bu gibi sorularla ilgilenen kiiler, insanlarn dnya varolduundan beri tarttklar bir eyle
ilgilenmektedirler. Evrenin, dnyann ve yaamn nasl ortaya kt, geen yl

20

SLNDR APKA

olimpiyatlarda en ok altn madalyay kimin aldndan daha byk ve nemli sorulardr.

Felsefeyle tanmann yolu baz felsefi sorular sormaktan geer:

Dnya nasl yaratld? Olan bitenin ardnda bir g ve bir anlam var m? lmden sonra bir
hayat var m? Niye byle sorular sormalyz aslnda? Hepsinden nemlisi: nasl yaamalyz?

Bu trden sorular alar boyunca insanlar megul etti. nsann ne olduunu, dnyann nasl
olutuunu sorgulamam hibir uygarlk bilmiyoruz.

Aslnda sorabileceimiz ok da fazla felsefi soru yok. Bu sorulardan en nemlilerini sorduk


bile. Ancak tarih, sorduumuz her soruya pek ok deiik cevap verildiini gsteriyor.

Yani felsefi soru sormak, bu sorular cevaplamaktan daha ko-

'ay-

Gnmzde de herkes bu bildik sorulara kendi cevaplarn bulmak zorunda. Tanr'nn varolup
olmadn, ya da lmden sonra bir hayat olup olmadn bir ansiklopediye bakp
renemeyiz. Ansiklopedi bize nasl yaamamz gerektiini de anlatmaz. te yandan bugne
dek yaam bakalarnn neler dndn bilmek, kendi dnya grmz oluturmamza
yardm edebilir.

Filozoflarn gerei bulma abalarn bir dedektif romanna benzetebiliriz. Kimine gre katil
Andersen, kimine gre Nielsen ya da Jepsen'dir. Gerek bir polisiye ykde bir gn gelir polis
meseleyi zverir. Veya hibir zaman zemez. Ancak ne olursa olsun meselenin bir
zm vardr.

Bir soruyu cevaplamak g de olsa, sorunun tek ama bir tek cevab olduu dnlebilir.
lmden sonra bir tr varolu ya vardr ya da yoktur.

Eskiden sorulan sorularn bir ksmn bugn bilim yantlamtr. Bir zamanlar ayn arka
yznn nasl olduu mthi bir srd insanlar iin. Bu gibi konular tartmaya bile gelmez
eylerdi; herkes

21

SOFfNN DNYASI

hayal gcne gre diledii cevab verebilirdi. Oysa bugn biz Ay'n arka yznn nasl
olduunu tam tamna biliyoruz. Artk Ay'da bir adamn yaadna veya Ay'n aslnda
peynirden olutuuna inana-mayz.
Bundan ikibin yl nce yaam Yunanl bir filozofa gre, felsefe insanlarn hayretinden
domutur. Ona gre, insanlar kendi varolularna aarlar; felsefi sorularn ou da
bylelikle kendiliinden ortaya kar.

Bir sihirbazlk seyreder gibidir insanlar: sihirbazn numarasn nasl yaptn anlayamayz.
Sihirbazn bir ift beyaz ipek mendili nasl tavana dntrdn bilmek isteriz.

Birok insan iin dnya, sihirbazn be dakika nce bombo olan bir silindir apkadan tavan
karmas kadar akl almaz bir eydir.

Tavan meselesinde sihirbazn bizi kandrdn biliriz. Merak ettiimiz ey bunu nasl
becerdiidir. Dnyadan szederken ise durum biraz farkldr. Dnyann hokus pokus bir ey
olmadn biliriz, nk biz de Dnya'da yaamakta olup onun bir parasyzdr. Aslnda
sihirbazn silindir apkasndan karlan bizizdir. Tavanla aramzdaki tek fark, tavann bir
sihirbazlk oyununa dahil olduunun farknda olmaydr. Biz ise gizemli bir eylerin bir
paras olduumuza inanr, eylerin arasndaki ilikiyi bulmaya alrz.

Not: Beyaz tavandan szettik ya, tavan tm evrenle karlatrmak daha yerinde olur belki.
Burada yaayan bizler, tavann tylerinin dibinde yaayan minicik bcekler gibiyiz.
Filozoflar ise tavann ince tylerine trmanarak tepeye kp koca sihirbazn gzlerinin ta
iine bakmaya alrlar.

Sylediklerimi izleyebiliyor musun Sofi? Devam gelecek.

Sofi altst olmutu. zleyebilmek mi? Okurken nefes alp verip vermediini bile
hatrlamyordu.

22

SLNDR APKA

Mektubu kim getirmiti? Kim, kim?

Bu, Hilde Mller Knag'a doum gn kart gnderenle ayn kii olamazd, nk kart hem
pullu hem de damgalyd. Bu sar zarf ise dier iki mektup gibi dorudan posta kutusuna
konulmutu.

Sofi saatine bakt. Yalnzca e eyrek vard. Annesinin iten gelmesine daha iki saat vard.

Sofi srnerek baheye kp tekrar posta kutusuna kotu. Yine mektup var myd acaba?

Kutuda yine ona gelmi sar bir zarf duruyordu. Sofi etrafna baknd ama kimseyi gremedi'.
Ormann kenarna doru koup patikaya bakt. Orada da kimse yoktu.

Bir an iin ormann derinliklerinde bir trt duyar gibi oldu. Sesi duyup duymadndan emin
deildi, stelik biri kaarak uzaklamaya alyorsa nasl olsa yetiip yakalayamazd.
Sofi eve girip antasn kard Ve annesinin mektuplarn yerine koydu. Odasna koup iine
gzel talarn koyduu biskvi kutusundaki talan boaltt ve iki byk zarf kutuya koydu.
Sonra kutuyu alp baheye kotu. kmadan nce de e-rekan'a yemeini verdi.

- Gel pisi pisi pisi!

Geit'e dner dnmez zarf at. Zarfn iinden yine daktiloyla yazlm ktlar kt.
Okumaya balad:

lgin bir yaratk

te yine beraberiz. Grdn gibi bu kk felsefe kursu, tam karar porsiyonlarda geliyor.
Burada da giri niteliinde baz deinmeler yapacaz.

yi bir filozof olabilmek iin gereken tek eyin hayret etme yetenei olduunu sylemitim,
deil mi? Daha nce sylemedimse ite

23

SOFi'NN DNYASI

imdi sylyorum: Y BR FLOZOF OLABLMEK N GEREKEN TEK EY HAYRET


ETME YETENEDR.

Kk ocuklarn hepsinde bu yetenek vardr. Yok bir de olmasayd! nk ocuklar


doduktan birka ay sonra yepyeni bir gereklikle kar karya geliverirler. Bydke
hayret etme yetenekleri kaybolur gibi olur. Neden byle olur acaba? Sofi Amundsen biliyor
mu bu sorunun cevabn?

Yani, kk bir bebek konuabilseydi, bize, ne ilgin bir dnyaya gelmi olduunu anlatrd.
nk grrz ki bebekler konuama-salar da, parmaklaryla etraflarndaki eyleri gsterir,
odadaki nesneleri merakla tutmaya alrlar.

Birka kelime konuabilecek yaa geldiinde, ocuk, her kpek grnde durup, "hav hav"
der. Bebek arabasndaki bebein bir kpek grdnde ellerini kollarn oynatp yerinde zp
zp zplayarak nasl "Hav hav! Hav hav!" dediini grdmzde, srtnda yaanm epeyce
yl tayan bizler, bebein bu cokusunu biraz abartl buluruz. "Tabii, tabii" deriz ok alkn
bir tavrla, "hav hav ite! Ama sen imdi gzel otur arabanda bakaym." Biz bebek gibi
heyecanlanmayz, nk ok kpek grmzdr o gne dek.

Bebek, kpek grdnde akl bandan gitmeyecek bir hale gelene kadar, belki yz kez daha
tekrarlar bu lgnlk gsterisini. Ya da bir fil, veya bir su aygr... Ancak ocuk konumay -
ve de felsefi dnceyi- bile daha tam renmemiken dnya bir alkanlk haline gelir.

Ne yazk, bana soracak olursan!

Senden beklentim, dnyay hazr, verildii gibi kabul edenlerden biri olmamandr, sevgili
Sofi. Bundan emin olmak iin, felsefe kursuna balamadan nce kafamz biraz daha
yoracaz.
Bir gn ormanda yrye km olduunu dn. Birden nndeki patikada minicik bir
uzay gemisi gryorsun. Uzay gemisinden bir Marsl yaratk km, durmu yukar sana
bakyor...

Ne dnrdn o zaman? Neyse, bu ok nemli deil. Ama se-

24

SLNDR APKA

nin byle bir Mars yarat olabilecein geldi mi aklna hi?

Tabii ki gnn birinde baka bir gezegenden gelmi bir yarata rastlama ansn ok dk.
Baka gezegenlerde hayat olup olmadn bile bilmiyoruz. Ama kendine rastlama ansn
yksek. Kimbilir belki bir gn durup dururken kendini yepyeni bir gzle grrsn. Belki de
bu an, ormanda gezintiye ktn bir an olur.

lgin bir yaratm ben, diye dnrsn. Gizemli bir hayvanm ben...

Yz yllk gzellik uykusundan uyanm gibi olursun o an. Ben kimim? diye sorarsn.
Evrende bir yerlerde dolanp durduunu bilirsin. Ama ya evren nedirt

Bir gn kendinle byle buluursan, balangta bahsettiimiz Marsl kadar gizemli bir ey
kefetmisin demektir. Bir uzay yarat grmekten te, ta iinden kendinin de byle ilgin bir
yaratk olduunu duyarsn.

Sylediklerimi izleyebiliyor musun Sofi? Bir baka ey daha dnelim:

Bir sabah anne, baba ve 2-3 yandaki kk Tomas mutfakta oturmu kahvalt etmektedirler.
Anne ayaa kalkp arkasn masaya dnerek tezgha ynelir. te tam o srada olanlar olur ve
baba tavana ykselip fldr fldr dnmeye balar. Tomas durup babasn seyreder.

Sence Tomas ne der o zaman? Belki elini babasna doru uzatp, - Bak, baba uuyor! der.

Tomas aracaktr kukusuz, ama o hep armaktadr zaten! Babas hep yle acayip eyler
yapyordur ki, masann zerinde bir uu fazla bir ey farkettirmez Tomas iin. Her sabah
komik bir makineyle tra olan, bazen atya kp televizyon antenini dndren ya da arabann
motoruna bakmak iin eilip zenci gibi kan zaten hep babas deil midir?

imdi sra annede. Tomas'n ne dediini duyup hzla arkasn dner. Sence babann tepede
dnp durmasna onun tepkisi ne

25

SOFNN DNYASI

olur?
Derhal elindeki reel kavanozunu drr ve aknlkla haykrmaya balar. Baba tekrar
sandalyesine dnebilse de, annenin bu olaydan sonra tedavi grmesi bile gerekebilir. (Masada
nasl oturulacan hl renemedi gitti u adaml)

Sence Tomas ve annesinin gsterdii tepkiler neden bylesine

farkl?

Bunun alkanlkla ilgisi var. (Bunu not et!) Anne, insanlarn uamayacan renmitir.
Tomas ise renmemitir. Dnyada neyin mmkn olup neyin olmadndan hl emin
deildir.

Ya dnya Sofi? Sence o mmkn m? O da dnp duran bir ey

ne de olsa!

in ackl yan, bydke sadece yerekimi yasasyla kalmaz altklarmz. Ayn ekilde
tm dnyaya alrz.

Bydke, dnyaya hayret etme yeteneimizi yitiriyoruz, anlalan. Ancak bu arada ok


nemli bir eyimizi yitirmi oluruz ki, filozoflarn bizde yeniden canlandrmaya alt ey
de budur. nk her eye ramen iimizde bir ses, yaamn byk bir sr olduunu syler. Bu
bizim, bir zamanlar, daha dnmeyi renmeden nce yaadmz bir duygudur.

Altn iziyorum: Felsefi sorular herkesi ilgilendirmekle beraber, herkes filozof olmaz. Pek
ok deiik sebepten, insanlarn ou gndelik hayatn yle bir esiri olur ki, hayat
sorgulamak onlar iin gerilerde bir yerde kalr. (Tavann tylerinin dibinde bklp
istedikleri ortam bulurlar ve hayatlarnn sonuna kadar da orada kalrlar.)

ocuklar iin dnya ve dnyadaki her ey yenidir, ilgintir. Bykler iinse durum hi de
byle deildir: byklerin ou iin dnya sradan bir eydir.

Filozof larsa dier byklerden farkldr. Bir filozof dnyaya almay bir trl beceremez.
Dnya onun iin hl akl almaz bir ey, evet, hl srlarla dolu, gizemli bir eydir.
Filozoflarla kk ocukla-

26

SLNDR APKA

rn en nemli ortak yanlar budur; bir filozof mr boyunca duyarl bir ocuk olarak kalr da
diyebilirsin sen buna.

imdi seme sras sende Sofi: hl "dnyaya almam" bir ocuk musun, yoksa bunu asla
yapmayacana sz vermi bir filozof mu?

Bu soruya omuzlarn silkip cevap veriyor, kendini ne bir ocuk ne de bir filozof gibi
gryorsan, bunun nedeni alkanlktan dolay dnyann artk seni artmyor olmasdr.
Byleyse durum tehlikeli demektir. Ve ite bu felsefe kursunu tam da bu yzden alyorsun, ne
olur ne olmaz diye. Senin uyuuk ve umursamaz insanlardan biri olman deil, uyank bir
yaam srmeni istiyorum.

Kurs parasz. Dolaysyla kursu srdremezsen paran geri alacaksn diye bir art da yok.
Kursu yarda kesmek istersen de, bu senin bilecein bir ey. Eer kursu brakmak istersen
bana posta kutusu yoluyla bir haber ver. Mesela kutuya bir kurbaa koy. Ama mutlaka posta
kutusu renginde bir ey olsurCyoksa postac korkudan ba-ylabilir.

Ksaca zetlersek: Bo bir silindir apkadan bir tavan kar. Tavan ok byk olduu iin bu
sihirbazlk numaras milyarlarca yl alr. Tavann ince tylerinin en tepesinde ocuklar
dnyaya gelir. Bu yzden ocuklar bu mthi sihirbazln nasl yapldna aabilecek bir
konuma sahiptirler. Ancak bydke tavan krknn diplerine doru sokulurlar. Ve orada
kalrlar. Buras yle rahattr ki bir daha asla krkn ince kllarna trmanmaya cesaret
edemezler. Yalnzca filozoflar dilin ve varoluun en u snrlarna giden bu tehli-' keli yola
kmaya cesaret ederler. Bazlar dierlerine yetiemeyip geri kalsa da, bir ou tavann ince
tylerine skca tutunup, aada tavann yumuak derisine yaylm yiyip ierek yan gelip
yatanlara seslenirler:

- Baylar bayanlar, derler. Bo bir evrende dnp duruyoruz!

Ama krkn dibindekiler filozoflarn dedikleriyle ilgilenmezler.

27

SOF'NN DNYASI

- Aman, ne grlt edip duruyorlar bunlar byle! derler. Sonra da konumalarna devam
ederler: Ya uzatr msn ltfen? Hisse senetleri ne kadar ykselmi bugn? Domatesin
kilosu kaa? Lady Di'nin bir ocuu daha olacakm, duydunuz mu?

Annesi eve geldiinde Sofi ok arm bir haldeydi. Gizemli filozoftan gelen mektuplar
Geit'te sakl duruyordu. Sofi devlerini yapmaya alm, ama okuduklarm dnmekten
baka hibir ey yapamamt.

Ne ok ey vard imdiye kadar hi dnmedii! Artk ocuk deildi ama henz byk de
saylmazd. Evrenin siyah silindir apkasndan kanlan tavann sk tylerinin dibine gitmeye
balam olduunu anlyordu imdi. Bu filozof onun dn durdurmutu. Filozof (kadn
m yoksa erkek miydi acaba?), onu ensesinden yakalayp krkn yzeyine, bir zamanlar
ocukken oynad yerlere karmt. Sofi burada, ince tylerin ta en tepesinde dnyay sanki
ilk kez gryormu gibi olmutu.

Filozof Sofi'yi kurtarmt hi kukusuz. Mektuplarn sahibi bu mehul ahs, onu gndelik
hayatn sradanlndan kurtarmt.

Annesi saat be ralarnda eve geldiinde, Sofi onu elinden ekip salonda bir sandalyeye
oturttu ve:

- Anne, diye sze balad. Yaamak ne garip bir ey, deil mi?
Annesinin akl yle bir kart ki, ne cevap vereceini bilemedi. Genellikle eve geldiinde
Sofi oturmu devlerini yapyor olurdu nk.

- eyy... evet, dedi annesi, bazen yle gerekten.

- Bazen mi? Benim demek istediim baka bir ey: yani bu dnyann varolmas ok garip bir
ey deil mi?

- Aman Sofi, ne biim konuma bu byle!

28

SLNDR APKA

- Niye? Sence dnya ok normal bir ey mi yani?

- E, tabii. Hi deilse ou zaman.

Sofi, filozofa hak verdi. Bykler dnyay olaan gryorlard. oktan gndelik hayatn yz
yllk gzellik uykusuna dalmlard bile.

- Hah! Dnyaya yle almsn ki artk dnya seni artmyor.

- Neler sylyorsun sen!

- Diyorum ki, dnyaya almsn. Hibir eyden anladn yok!

- Hayr Sofi, benimle byle konuamazsn!

- yleyse sana baka trl anlataym: tam u anda evrenin siyah silindir apkasndan karlan
beyaz bir tavann krknn en dibinde yayorsun sen. Birazdan patatesleri ocaa
koyacaksn. Sonra gazete okuyup yarm saat kestirdikten sonra haberleri izleyeceksin.

Annesinin yznde kaygl bir ifade belirdi. Kalkp, tam da Sofi'nin dedii gibi mutfaa
giderek patatesleri ocaa koydu. Birazdan salona geri gelip bu kez de o Sofi'yi iteleyerek bir
sandalyeye oturttu:

- Seninle konumak istediim bir konu var, diye balad. Sofi, annesinin sesinden bunun ciddi
bir ey olduunu anlad.

- Uyuturucularla filan ilgin olmad hi, deil mi canm? Sofi, glmeye balad, ancak
annesinin niin u anda bu soruyu sorduunu anlyordu.

- Deli misin anne? dedi. O zaman insan daha da uyuuk olur!

O leden sonra, bir daha ne uyuturuculardan ne de beyaz tavanlardan szedildi.

29

MTLER
...iyi ve kt gler arasnda nazik bir denge...

Ertesi sabah posta kutusunda Sofi'ye mektup yoktu. Okulda uzun ve skc bir gn geirdi.
Teneffslerde Jorn'le ilgilenmeye zen gsterdi. Eve dnerlerken orman kurur kurumaz
adrla kamp yapmay kararlatrdlar.

te yine posta kutusunun bandayd Sofi. nce Meksika damgal kk bir zarf buldu. Kart
babasndand. Babas evlerini zlediini ve kaptan ilk kez satranta yenebildiini yazyordu.
Bunun dnda, smestir tatilinde eve geldikten sonra gemiye beraberinde gtrd yirmi
kilo arlndaki kitaplarn hepsini okuyup bitirmiti.

Ve evet, posta kutusunda zerinde kendi ad yazl bir san zarf da vard! Sofi antasyla dier
mektuplar eve brakp, Ge-it'e kotu. Zarftan daktilo kadyla yazlm sayfalan kartp
okumaya koyuldu:

Mitsel dnya gr

Merhaba, Sofi! Anlatlacak ok ey var, en iyisi bir an nce balamak.

Felsefe deyince, Yunanistan'da .. 600 yllarnda domu yeni bir dn biimini


kastediyoruz. Bundan nce, insanlarn tm sorularna eitli dinler yant getiriyordu. Bu tr
dini aklamalar, mit-/er yoluyla kuaktan kuaa aktarlrd. Mit, yaam aklamaya! ynelik
tanrsal anlatdr.

Binlerce yl boyunca felsefi sorulara dinsel aklamalar geti-

30

MTLER

rilmitir. Yunanl filozoflarsa insanlara bu yantlara gvenilemeyeceini gstermek


istemilerdi.

lk filozoflarn dncelerini anlayabilmek iin nce mitsel dnya grnn ne olduunu


bilmek zorundayz. Bunu skandinavya'dan baz mitsel kavraylarla rnekleyelim. Hemen
yanbamz-dadr aradmz ey ou zaman!

Mutlaka elinde ekiciyle Tor' dan szedildiini duymusundur. Norve'de Hristiyanlk


yaylmadan nce, insanlar Tor'un, iki keinin ektii bir araba ile gkyznde dolatna
inanrlard. Tor ekicini yle bir salladnda imek akar, frtnalar kopard. "Frtna"
szc de buradan gelir: "Tordnn" ya da Tor'un patlamas. svee'de frtna "aaska "dr -
asl "aas-aka" - ve gkyznde "tanr gezintisi" anlamna gelir.

imek ve frtnalarn ardndan yamur gelir. Vikingler zamannda toprakla uraanlar iin
yamur son derece hayati bir neme sahipti kukusuz. Tor'a bu yzden, bereket tanrs olarak
taparlard.

Yani, niye yamur yaar? sorusuna verilen mitsel yant, Tor'un ekicini sallamasyd. Yamur
olunca da tarlalar yeerir, ekinler boy atard.
Toprakta yetien bitkiler, bunlarn nasl byyp meyve verdii de, anlamas g eylerdi.
Ancak insanlar bunun yamurla bir ilikisi olduunu arlayabiliyorlard. Ve de yamurun
Tor'la bir ilikisi vard. Bu durum, Tor'un en nemli tanrlardan biri oluunun balca
nedeniydi. Tor'un nemli bir tanr oluunun bir baka nedeni de tm dnya dzenine ilikindi.

Vikingler dnyann insanlarn yaad ksmnn srekli d tehlikelerin tehditi altnda olan bir
ada olduuna inanyorlard. Dnyann bu ksmna Midgard diyorlard. Bu szck, en ortadaki
krallk anlamna geliyor. Midgard'da tanrlarn evi Aasgard da bulunuyordu. Midgard'n
dnda Utgard, yani dtaki krallk yeralyordu. Burada, dnyay her frsatta mahvetmeye
alan, korkun devler yayordu. Bu tr ktlk dolu yaratklara "kaos gleri" de diyoruz.
s-

31

SOFNN DNYASI

kandinav dininde ve hemen tm dier kltrlerde, insanlar, iyi ve kt gler arasnda nazik
bir denge buluyorlard.

Devlerin dnyaya yapabilecekleri ktlklerden birisi, bereket tanras Frya'y karmakt.


Bunu baarabilirlerse toprakta artk hibir ey yetiemez, kadnlar ocuk douramazlard. Bu
yzden iyi tanrlarn bunlara kar durmalar ok nemliydi.

Tor burada da nemli bir rol oynuyordu. ekici yalnzca yamur yadrmakla kalmyor,
gerektiinde tehlikeli glere kar kulland bir silah oluyor ve ona neredeyse snrsz bir
g salyordu. Mesela ekicini devlerin arkasndan att gibi onlar ldrebiliyordu. '
ekicini kaybetmek diye bir korkusu da yoktu, nk eki bir bumerang gibi her seferinde
ona geri dnyordu.

Bu, doann dzeninin nasl korunduunun ve iyiyle kt arasnda neden srekli bir sava
olduunun mitsel aklamasyd. Filozoflar da tam bu trden aklamalardan kurtulmak
istiyorlard. yalnzca aklamalarla da bitmiyordu. nsanlar elleri kollar bal oturup
kuraklk, bulac hastalk gibi felaketlerin balarna gelmesini bekleyemezlerdi. Ktlklere
kar savaa geen onlar olmalyd. Bunu da eitli dinsel eylemler ya da ayinler yoluyla
gerekletirirlerdi.

Vikingler dnemindeki en nemli dinsel eylemlerden biri kur-ban adamakt. Bir tanrya
kurban vermek, o tanrnn gcn artrmaya yarard. nsanlar, tanrlarn kaos gleriyle
mcadele etme gleri artsn diye kurban verirlerdi rnein. Bu ounlukla bir hayvan kurban
etmek eklinde olurdu. Tor'a genellikle kei kurban edilirdi. Tanr Odin'e insan kurban
edildii de olurdu.

Norve'te en ok bilinen mitlerden biri, Trymskvida destannda anlatlr. Destana gre bir
keresinde Tor uykuya dalar; uyandnda ekicinin yokolduunu grr. Tor bu duruma
korkun sinirlenir, elleri sinirden titrer, sakal hrstan yerinden oynar. Arkada Lke ile
Frya'ya gidip, ondan kanatlarn dn ister. Lke bu kanatlarla Jo-tunheimen'a uup, Tor'un
ekicini devlerin alp almadn anla-

32
MTLER

yacaktr. Lke burada devlerin kral Trym 'le karlar. Trym, ekici yerin yedi kat dibine
sakladn syleyerek bbrlenir. Ve, Frya ile evlenmezse ekici geri vermeyeceini syler.

Anlyor musun Sofi? yi tanrlar korkun bir rehin alla kar karyalar. Devler tanrlarn en
nemli savunma silahlarn ele geirmiler ki bu akl almaz bir durum. Devler Tor'un ekicini
ellerinde bulundurduklar srece, tanrlarn ve insanlarn dnyas zerinde mutlak bir gce
sahip olurlar. ekice karlk olarak da Frya'y istemekteler. Ancak byle bir dei toku da
olanaksz bir eydir: Tanrlar tm yaam balayan bereket tanrasn verecek olurlarsa,
otlar sararr, tanrlar ve insanlar lr. Sonu olarak iler mthi bir ekilde sarpa sarm
durumdadr. Korkun tehlikeler douracak talepleri karlanmadka, Paris ya da Londra'nn
orta yerinde bir atom bombas patlatacaklarn syleyen bir terrist grubu dnrsen, ne
demek istediimi anlarsn.

Mite gre Lke Aasgard'a geri dner. Frya'dan gelinlik elbiselerini giymesini, nk devlere
gelin gitmesi gerektiini anlatr. (Ya, maalesef! Maalesef!) Frya ok sinirlenir, gidip
devlerden birisiyle evlenecek olursa herkesin ona erkek delisi diyeceini syler.

Bu arada tanr Heimdatm aklna parlak bir fikir gelir. Frya'nn yerine Tor'un gelin klna
girmesini nerir. Tor'un salarn balayp, gs yerine ta koyarlarsa Tor kadna
benzeyecektir. Tor elbette bu neriden ok holanmaz ama, Frya'y devlerin elinden
kurtarmann tek yolunun Heimdal'n nerisine uymak olduunu anlar.

Sonu olarak Tor gelin klna girer ve Loke'yi nedime olarak yanna alr. Lke, "hadi kadn
kadna Jotunheimen'a gidelim" der.

Modern bir deyile, Tor ve Loke'nin tanrlarn "terrle mcadele polisi" olduklarn
syleyebiliriz. Kadn klna girerek devlerin kalesini kuatacak, Tor'un ekicini
kurtaracaklardr.

Jotunheimen'a varr varmaz devler dn leni hazrlklarna balarlar. Gel gr ki len


srasnda gelin - yani Tor - koskoca bir kz ve sekiz koca bal mideye indirir. f da
bira ier. Trym bu

33

SOFNN DNYASI

durumdan phelenir. "Komando erlerinin" foyasnn ortaya kmasna ramak kalmtr.


Ancak Lke, Frya'nn Jotunheimen'a gelme heyecan iinde sekiz gndr azna tek bir
lokma koymadn syleyerek bu tehlikeli durumun altndan kalkmay becerir.

Trym bu kez de getini pmek zere duva kaldrr, ancak Tor'un keskin baklaryla
karlanca korkuyla geri ekilir. Lke, gelinin dn sevincinden sekiz gecedir gzne bir
damla uyku girmediini syleyerek, yine durumu kurtarr. Trym bunu zerine ekicin
getirilmesini ve nikah srasnda gelinin kucana konmasn emreder.
eki kucana konunca Tor'un ok elendii anlatlr destanda. ekiciyle nce Trym'i sonra
da btn devleri ldrr. Bylece terr dramas mutlu bir sona kavuur. Tanrlarn "Batman"
ya da "James Bond"u Tor, kt gleri bir kez daha alteder.

Mitin kendisi ite byle Sofi. Peki ne anlatyor bu mit aslnda? Sadece komiklik olsun diye
kmad bir gerek. Bu mitin de ak-lamakistedii bir ey var. Bir yorum yle olabilir:

Kuraklk olduu zaman insanlar niye yamur yamadn aklamak zorunda kaldlar. Devler
Tor'un ekicini ald diye olmasn sakn? diye dndler.

Ya da bu mit, mevsimleri aklamak zere yaratlm olabilir: kn doa lr nk Tor'un


ekicini devler almtr. Bahar geldiinde ise Tor ekicini tekrar ele geirir. Mitler bu ekilde
insanlara anlamadklar eylerin cevabn vermeye alr.

Mitler yalnzca aklamaya almakla kalmaz demitik. nsanlar ou zaman mitlerle ilikili
dinsel trenler de yaparlard. Kurak ya da kt geen bir mevsimle ilgili insanlarn
yapabilecei,, bu miti canlandrmak olabilirdi rnein. Belki de kyllerden biri ekici
devlerin elinden almak zere gsne taslar koyarak gelin gibi giyinirdi. nsanlar bylece
yamur yap tarlada baaklar bysn diye aktif olarak bir ey yapm olurlard.

Doa olaylarn hzlandrmak iin dnyann pek ok farkl yerinde insanlarn bu ekilde
"mevsim mitlerini" canlandrdklarn biliyoruz.

34

MTLER

skandinav mitolojisine yle bir deinmi olduk. Tor ve Odin, Fry ve Frya, Hodve
Balderve daha ok, pek ok tanr hakknda saysz baka mitler vardr. Filozoflar iin iine
girmeden nce bu tr mitolojik aklamalar pek oktu. Felsefenin douu srasnda
Yunanllarn da mitsel bir dnya anlay vard. Asrlar boyunca kuaktan kuaa tanrlarn
yklerini anlatmlard. Eski Yunan'da tanrlarn adlar Zeus ve Apollo, Hera ve Athene,
Diyonisos ve Asklepios, Herakles ve Hefaistos idi. Bunlar tanrlardan sadece birkayd.

sadan nce 700 yllarnda Yunan mitlerinin ou Homeros ve Hesiodos tarafndan yazya
geirildi. Bu yeni bir durumun ortaya kmasna neden oldu, nk mitler yazlr yazlmaz
onlar tartmak da mmkn hale geldi.

ilk Yunanl filozoflar Homeros'un tanr retisini eletirdiler, nk tanrlar fazlasyla insan
gibiydiler ve bizim kadar bencil ve gvenilmez idiler, ilk kez mitlerin belki de yalnzca
insanlarn uydurmas olduu sylendi.

Mitlerin eletirisini yapan filozoflardan biri, .. 570 yllarnda yaam Ksenofanes'dir.


"nsanlar kendilerine bakarak tanrlar yaratmlardr," der Ksenofanes. Tanrlarn biz insanlar
gibi doduklarna, bizim gibi vcutlar olup bizim gibi giyindiklerine ve konutuklarna
inanmlardr. Siyah derililere gre tanrlar siyah derili ve bask burunludur; Trakyallara gre
ise mavi gzl ve sarn. Ve evet, eer kzler, atlar ve aslanlar resim yapabilselerdi, tanrlar
kz, at ve aslan gibi izerlerdi kukusuz!"
Tam bu alarda Yunanllar Yunanistan, Gney talya ve Kk Asya'da pek ok ehir
devleti kurdular. Bedensel aba gerektiren tm ileri kleler grrken, zgr yurttalara
politika ve kltrle uraacak bol zaman kalyordu.

Bu kent ortamlarnda insanlarn dnce biimlerinde mthi ilerlemeler oldu. Birey artk tek
bana toplumun nasl rgtlenmesi gerektiini sorgulayabiliyordu. Ayn ekilde birey, hazr
mitlerin aklamasna inanmak zorunda kalmadan felsefi sorular sora-

35

SOFfNN DNYASI

biliyordu.

Bylelikle, mitsel dnce tarzndan deneyim ve saduyuya dayal bir dn biimine


geildi diyoruz. lk Yunan filozoflarnn amac, doal srelere doal aklamalar getirmekti.

Sofi byk bahede dolanp duruyordu. Okulda rendii her eyi unutmaya alt. En
nemlisi Doa Bilgisi dersinde rendiklerim unutmakt.

Baka hibir ey bilmeden bu bahede doup bym olsayd, bahan nasl alglard kim
bilir?

Niye durup dururken yamur yadna dair bir ey uydurmaya m alrd? Niye karn
yokolup gnein gkyznde ykseldiine de bir aklama kurar myd acaba?

Evet, mutlaka byle olurdu. Bylece balad uydurmaya:

Souk k sarmt yeryzn, nk kt kalpli Muriat gzel prenses Sikita'y souk bir
mahzene hapsetmiti. Ancak bir gn cesur prens Bravato gelip prensesi kurtard. Sikita o
zaman mutluluktan dansetmeye balayarak, zindanda yazd bir arky sylemeye balad.
Toprak ve aalar yle duygulandlar ki, hemen o an karlar gzyana dnt. Ama o zaman
da gne gkyznde yerini alp tm gzyalarn kuruttu. Kular Sikita'nn arksn
sylemeye baladlar ve gzel prenses sar salarn zp lleleri topraa dtnde yerde
nilferler at...

Sofi hikyesini pek beendi. Mevsimlerin nasl deitiini hi renmemi olsa, uydurduu
bu hikyeye inanmaktan baka bir ey yapmayacana emindi.

insanlarn her zaman doada olup bitenleri aklama ihtiyacn duymu olduklarn anlyordu,
insanlarn bu tr aklamalar getirmeden yaamalar olanakszd belki de. Bu yzden bilimin
olmad o alarda btn bu mitleri uydurmulard.

36

DOA FLOZOFLARI

...hibir ey yoktan varolamaz...


Annesi o akam zeri iten geldiinde Sofi bahede oturmu, bu felsefe kursu ile babasnn
yollad yagn kartn alamayacak olan Hilde Mller Knag arasnda nasl bir ba
olabileceini dnyordu.

Annesi uzaktan "Sofi!" diye sesleniyordu. "Sana bir mektup var!"

Kalbi yerinden hoplad. Posta kutusuna daha nce baktna gre bu mektup filozoftan geliyor
olmalyd. Annesine ne diyecekti imdi?

Salncaktan yavaa kalkp annesine doru gitti.

- Mektupta pul yok. Ak mektubu bu, bak gr. Sofi mektubu ald.

- Amayacak msn? Ne demeliydi?

- Annesi omuzunun zerinden bakp dururken ak mektubu aan birini grdn m hi?

Annesi byle bir ey olduuna inansn daha iyiydi. Aslnda mthi utanyordu bunu sylerken
nk ya daha ak mektuplar iin pek kkt. Ama yabanc bir filozoftan, hem de
kendisiyle kedi-fare gibi oyun oynayan bir filozoftan gelen bir mektupla kursa baladnn
ortaya kmas bir bakma daha utan verici bir ey olurdu.

Bu sefer gelen kk beyaz zarflardan biriydi. Sofi yukar, odasna kt ve zarfn iindeki
kt parasnda yazl olan yeni soruyu okudu:

37

SOF'NN DNYASI

Her eyin temelini oluturan bir z madde var mdr?

Su araba dnebilir mi?

Toprak ve su nasl yaayan bir kurbaaya dnebilir?

Sofi sorularn epey uuk olduunu dnse de btn gece bunlar dnmeden edemedi.
Ertesi gn okulda da sorularn birini brakp brne kafa yordu.

Her eyin temelini oluturan bir "z madde" var myd? Dnyadaki her eyin ondan meydana
geldii bir "madde" olduu varsaylsa bile, bu ey nasl olup da birdenbire bir d-nieine
ya da diyelim ki bir file dnebilirdi?

Suyun araba dnebilmesine de yine ayn ekilde kar kmak mmknd. Sofi sa'nm
suyu araba dntrme hikyesini duymu ama bunu hibir zaman kelimenin gerek
anlamyla ele almamt, tsa bunu baarm olsa bile bu bir mucize demek olurdu ki, mucize
de aslnda gerekte olamayacak bir ey demekti. Sofi arapta ve doadaki dier hemen her
eyde ok fazla su olduunun bilincindeydi. Ancak salataln yzde 95'i su bile olsa,
salatal su deil salatalk yapan baka bir eyin de olmas gerekti.
Bir de u kurbaa meselesi... Felsefe retmeni kafay kurbaalarla bozmutu anlalan. Sofi,
kurbaann toprak ve sudan meydana gelmi olduunu kabul edebilirdi, ancak topran tek bir
maddeden olumam olmas artyla. Toprak bir ok maddeden oluuyorsa, toprak ve suyun
birlikte kurbaay oluturduu dnlebilirdi elbette. Tabii toprak ve sudan, nce kurbaa
yumurtas sonra da tetari oluursa. N% kadar iyi sularsak sulayalm, kurbaann bir bitki gibi
bahede boy atmas beklenemezdi kukusuz.

O akamst okuldan eve .geldiinde posta kutusunda kaln bir zarf onu bekliyordu. Sofi
imdiye kadar hep yapt gibi yine Geit'e gitti.

38

DOA FLOZOFLARI

Filozoflarn projesi

Tekrar merhaba! Beyaz tavanlardan filan zetmeden doruca bu gnk dersimize


balayalm.

Sana kabaca Yunanllardan gnmze dek insanlarn felsefi sorular konusunda neler
dndklerini anlatacam. Tabii her eyi yeri ve zaman geldike.

Filozoflar baka bir zamanda -ve de bizim kltrmzden tamamen apayr bir kltrde-
yaadklar iin, her bir filozofun projesinin ne olduunu sormak akllca olabilir. Bununla,
her bir filozofu zellikle ilgilendiren sorunun ne olduunu bulmay kastediyorum. Bir filozof
bitkiler ve hayvanlarn nasl olutuuyla ilgileniyor olabilir. Bir bakas tanrnn varolup
olmad veya insanlarda lmsz bir ruhun olup olmadyla ilgileniyordur.

Bir filozofun "projesinin" ne olduunu ortaya koyabilirsek, onun dnce biimini takip
etmek de kolaylar. nk tek bir filozof tm felsefi sorularla uramaz.

Burada "o" derken filozoflarn genelde erkek olduuna deinmek istiyorum. nk felsefe
tarihini belirleyenler erkek dnrler olmutur. Bunun nedeni kadnn hem cinsel hem de
dnen bir varlk olarak ezilmi oluudur. Bu byk bir kayptr, nk bu ekilde pek ok
nemli deneyimden yoksun kalnmtr. Kadnlarn felsefenin tarihine girii ilk kez bu
yzylda olmutur.

Sana dev vermeyeceim; en azndan zor matematik problemleri olmayacak verdiklerim.


ngilizce fiil ekimiyle de hi ilgilenmem zaten. Ancak arada bir sana kk altrmalar
verece im.

Bu koullar kabul ediyorsan, haydi balayalm.

39

SOF'NN DNYASI

Doa filozoflar
Doa ve doal srelerle ilgilendikleri iin Yunanistan'daki ilk filozoflara "doa filozoflar"
diyoruz.

Her eyin bann ne olduunu sormutuk. Bugn pek ok insan, eylerin bir zamanlar yoktan
varolmu olmas gerektiine inanyor. Eski Yunanllarda ise bu dnce byle yaygn bir
dnce deildi. Onlar "bir eylerin" hep varolmu olduundan hi phe etmiyorlard
nedense.

Dolaysyla eylerin yoktan varolmu olmas onlar iin nemli bir sorun deildi. Buna karlk
Yunanllar suyun nasl yaayan bir bala, cansz topran nasl rengrenk bir iee
dntn merak ediyorlard. Ve tabii bir ocuun annesinin karnnda nasl meydana
geldiini de!

Filozoflar doada her eyin nasl deitiini gzleriyle gryorlard. Ancak bu deiimler
nasl mmkn oluyordu? Bir ey bir maddeden dierine -mesela yaayan bir canlya- nasl
dnebiliyordu?

Tm filozoflarn zerinde anlat nokta, btn bu deiimlerin arkasnda belli bir zn


olmas gerektiiydi. Bu dnceye nasl vardklarn bilemiyoruz. Bilebildiimiz tek ey,
doadaki tm deiimlerin ardnda neredeyse pusuya yatm bir ey olduu dncesinin
gelimi olduu, her eyin ondan gelip ona dnd "bir ey" olmalyd.

Bizim iin en ilgin ey bu ilk filozoflarn bulduklar yantlar deil. lgin olan hangi sorular
sorduklar ve bu sorulara ne tr yantlar aradklar. Ne dndklerinden ok nasl
dndkleri nemli bizim iin.

Doadaki grnr deiimlerle ilgili sorular sorduklarn kesinlikle syleyebiliriz. Genel-


geer doa yasalar bulmaya altlar. Kendilerine sunulan mitlere bavurmakszn, doada
olup bitenleri anlamak istiyorlard. Her eyden nce, doann kendisini

40

DOA FLOZOFLARI

inceleyerek doal sreleri anlamaya alyorlard. Bu, imek ve gk grltsn, yaz ve


k tanrlarn dnyasnda olup bitenlerle aklamaktan ok farkl bir eydi!

Felsefe bu ekilde kendini dinden bamsz kld. Doa filozoflarnn bilimsel dnce
dorultusunda ilk adm attklarn syleyebiliriz. Bylece sonraki doal bilimlere nclk
ettiler.

Doa filozoflarnn yazp sylediklerinin byk ounluu bugn yitik. lk filozoflardan


birka yz yl sonra yaam Aristoteles'in yazdklarnda bireyler buluyoruz. ounlukla,
bunlarda Aristoteles kendinden nceki filozoflarn vard sonulara deinir. Bu, bizim
onlarn bu sonulara nasl vardklarn her zaman bilemeyeceimiz anlamna geliyor. Yine de
ilk Yunan filozoflarnn "projelerinin" doann z ve doadaki deiimlere dair olduunu
ne srebileceimize eminiz.

Miletos'lu filozof
Bildiimiz ilk filozof, Anadolu'da bir Yunan kenti olan Miletos'ta yaam Thales'tir. Thales
dnyay ok gezip dolamt. Msr'daki bir piramidin boyunu, kendi glgesi tam kendi
boyuna eit uzunluktayken piramidin yerdeki glgesini lerek bulduu anlatlr. .. 585
ylnda bir gne tutulmasn nceden saptad da sylenir.

Thales her eyin znn su olduunu ne srmtr. Bununla tam olarak neyi kastettiini
bilmiyoruz. Belki de her trl yaamn suda olutuunu ve her eyin sonunda yine suya
dntn sylemek istiyordu.

Msr'dayken Nil'in sular ekilir ekilmez deltadaki tarlalarda nasl bitkiler yeerdiini
gzlemlemi olmalyd. Yamurdan sonra solucan ve kurbaalarn nasl ortaya ktn da
grmt belki de.

41

SOF'NIN DNYASI

Thales'in suyun nasl buz ve buhara ve sonra yine tekrar suya dntn dnm olmas
da beklenir.

Thales "her ey tanrlarla doludur" da demitir. Bununla ne demek istediini yine ancak
tahmin edebiliriz. Belki de topran ieklerden msrlara, bceklerden karafatmalara kadar
her eyin kayna olduunu anlamt. Buradan da topran gzle grlemeyecek kadar kk
"yaam zleri" ile dolu olduunu dnm olabilir. Ne olursa olsun, Thales'in bu szyle
Homeros'un tanrlarn kastetmedii kesin.

Bundan sonra bildiimiz bir baka filozof, yine Miletos'ta yaam olan Anaksimandros'\ur.
Anaksimandros, dnyamzn, "belirsizden" ortaya km ve burada varolan pek ok
dnyadan yalnzca bir tanesi olduunu ne srer. Burada "belirsiz" ile neyi kastettiini
anlamak kolay deilse de, onun Thales gibi bildik bir maddeden szetmediini syleyebiliriz.
Belki de her eyin zn oluturan eyin, tam da bu nedenle oluturduu her eyden farkl
olmak zorunda oJduunu kastediyordu. Byle ise, z madde sradan bir su deil "belirsiz bir
ey" olmalyd.

Miletos'lu bir nc filozof Anakaimenes'M (..570-526). Anaksimenes'e gre her eyin


z havaya da uucu maddeydi. Anaksimenes, Thales'in su hakkndaki retisinden elbette
haberdard. Ancak ya su nereden geliyordu? Anaksimenes, suyun skm hava olmas
gerektiini ne sryordu. Yamur yadnda suyun havadan fkrdn gryoruz. Suyu
da biraz daha s-ktrrsak toprak olur, diyordu. Belki de buz eriyince nasl kumun ortaya
ktn gzlemlemiti. Ayn ekilde atein de incelmi hava olduunu sylyordu. Ksacas
Anaksimenes'e gre toprak, su ve atein z, havayd.

Toprak ve sudan sonra toprakta yetien eylere varmak g deil. Belki de Anaksimenes
hayatn ortaya kabilmesi iin toprak, hava, ate ve suyun birarada olmas gerektiini
dnyordu. Ancak k noktas "hava"yd. Yine o da Thales'in doadaki

42

DOA FLOZOFLARI
tm deiimin arkasnda bir z madde olduu grn paylayordu.

Hibir ey yoktan varolamaz

Miletos'lu filozof da dnyadaki her eyi oluturan bir, tek bir z madde olmas gerektiini
dnyorlard. Ancak bir madde nasl birdenbire bir baka madde haline dnebilirdi? Bu
problemi dnm problemi diye adlandrabiliriz.

.. 500 yllarnda talya'nn gneyindeki Yunan kenti Elea'da yaayan bir ksm filozoflar ya
da "Elea'llar" bu tr sorularla urayorlard. lerinde en tannmlar Parmenides'M (..
540-480).

Parmenides'e gre varolan her ey ezelden beri varolagel-miti. Bu, Yunanllar arasnda
yaygn bir dnceydi. Dnyadaki her eyin ebedi olduunu neredeyse verili olarak kabul
ediyorlard. Parmenides, hibir eyin yoktan varolamayacan ne sryordu. Varolan bir ey
de yokolamazd.

Ancak Parmenides dierlerinden ileri giderek hibir gerek deiimin mmkn olmadn da
sylyordu. Hibir ey kendinden baka bir ey olamazd.

Parmenides doann srekli deiimlere tank olduunu grmyor deildi elbette. eylerin
nasl deitiini duyularyla alglyordu. Ancak algladklar mantnn sylediklerine
uymuyordu. kisi arasnda bir seim yapmak zorunda kaldnda mantnn sesine kulak
veriyordu.

"Gzmle grmeden inanmam" dendiini duymuuzdur. Ancak Parmenides, grdnde de


inanmyordu. Duyularmzn bizi yanltp dnyay yanl, mantmza uymayan bir ekilde
alglattn dnyordu. Filozof olarak grevinin de "duyunun aldatmacalarn" bulup ortaya
karmak olduuna inanyordu.

43

SOFfNN DNYASI

nsan mantna bylesine gvenmeye aklclk denir. Aklc dnya bilgisinin kaynanda
insan mant olduuna inanr.

Her ey akar

Parmenides'le ayn zamanlarda Anadolu'da Ephesos'ta Herakleitos (.. 540-480) yayordu.


Herakleitos doann en belirgin zelliinin deiim olduunu dnyordu. Duyularn sesine
Parme-nides'ten daha ok gvendiini de syleyebiliriz belki.

"Her ey akar," diyordu Herakleitos. Her ey hareket etmektedir ve hibir ey kalc deildir.
Bu yzden "ayn dereye iki kez girmek mmkn deildir". nk dereye bir kez daha
girdiimde hem dere hem de ben deimiizdir.

Herakleitos dnyann srekli ztlklar barndrdna da iaret ediyordu. Hi hasta olmamsak,


salkl olmann ne anlama geldiini bilemezdik. Hi a kalmamsak, tok olmann nasl bir
mutluluk verdiini bilemezdik. Hi sava olmam olsa, barn deerini kavrayamaz, hi k
olmasa bahar geldiini anlayamazdk.

Hem iyi hem de ktnn btn ierisinde gerekli bir yeri vard Herakleitos'a gre. Ztlklar
arasnda srekli bir oyun olmasayd, dnyann sonu gelirdi.

"Tanr gndz ve gece, yaz ve k, sava ve bar, alk ve tokluktur," diyordu Herakleitos.
Burada "Tanr" szcn kullanmasna ramen, kastetii Tann'nn mitolojide geen Tanr
olmad aktr. Herakleitos iin Tanr -ya da tanrsal olan ey- tm evreni kapsayan bir
eydir. Tanr kendini tam da srekli deien ve ztlklarla dolu olan doada ortaya koyar.

Herakleitos, "Tanr" yerine ou kez Yunanca "logos" szcn kullanr. "Logos" mantk
anlamna gelir. Biz insanlar hep ayn ekilde diinmesek ya da ayn manta sahip olmasak
da, He-raklitos'a gre doada olup biten her eyi denetleyen bir eit

44

DOA FLOZOFLARI

"evrensel mantk" olmas gerekir. Bu "evrensel mantk" -ya da "doa yasas"- herkes iin
geerli, herkesin uymak zorunda olduu bir eydir. Yine de pek ok kii kendi mantna gre
yaar, der Herakleitos. Herakleitos'un insan kardeleri hakknda pek de yksek fikirler
besledii sylenemez. "nsanlarn ounun fikirleri ocuk oyunca kadardr," der.

Ksacas Herakleitos, doadaki tm deiim ve ztlklarn ortasnda bir birlik ya da btnlk


gryordu. Her eyin ardndaki bu "ey"e de Tanr" ya da "logos" diyordu.

Drt ana madde

Parmenides ve Herakleitos bir anlamda birbirinin tam zttyd. Par-menides'e gre mantk bize
hibir eyin deiemeyeceini sylyordu. Oysa Herakleitos'un duyusal deneyimleri doada
srekli bir deiim olduunu ortaya karyordu. Hangisi haklyd? Mantn sesini mi
dinleyeceiz yoksa duyularmza m gveneceiz?

Parmenides de Herakleitos da iki ey sylyor. Parmenides:

a) hibir ey deiemez ve b) bu yzden duyusal alglaya gvenemeyiz, diyor.

Herakleitos ise:

a) her ey deiiyor ("her ey akar") ve b) duyusal alglay gvenilirdir, diyor.

Filozoflar arasnda ne byk bir dnce farkll! Ya hangisine hak vermeli? Felsefeyi
girdii bu kmazdan kurtaran Sicil-ya'h Empedokles (.. 494-434) oldu. Empedokles,
Parmenides'in de Herakleitos'un da iddialarnn birinde hakl olduklarn ve dier

45

SOFfNN DNYASI
noktada ikisinin de yanldklarn ne srd.

Empedokles, bu fikir ayrlnn temelinde, her iki filozofun da eylerin znde tek bir ana
madde olduuna inanmalar olduunu sylyordu. Bu byle olsayd, mantn syledii ile
"gzmzle grdmz" ey arasndaki uurum kapanamaz bir ey olurdu.

Su elbette bir bala veya bir kelebee dnemez. Su aslnda deiemez. Saf su sonsuza dek
saf su olarak kalr. Yani Par-menides "hibir ey deimez" derken hakldr.

Empedokles te yandan Herakleitos'la duyularmza gvenmek konusunda hemfikirdir.


Grdklerimize inanmalyz ve grdmz ey tam da doadaki deiimlerdir.

Empedokles, tek bir z madde bulunduu yolundaki grn braklmas gerektii sonucuna
varmt. Ne su ne de hava tek bana bir gle ya da kelebee dnemez. Doada tek bir "ana
madde" bulunduu dnlemez.

Empedokles'e gre doada byle drt temel madde ya da kendi deyiiyle "kk" bulunuyordu.
Bu drt kk, toprak, hava, ate ve suydu.

Doadaki tm deiimler bu drt maddenin karmlarndan ve sonra da zlmelerinden ileri


geliyordu. nk her ey toprak, hava, ate ve suyun deiik oranlarda karmndan
oluuyordu. Bir iek ya da hayvan ldnde bu drt madde tekrar birbirinden ayryordu.
Bu deiimi plak gzle grebilmek mmknd. Ancak toprak, hava, ate ve su
oluturduklar maddelerin iinde deimeden ya da "dokunulmadan" olduklar gibi
duruyorlard. Yani "her" eyin deitii doru deildi. Aslnda hibir ey deimiyordu. Ne
oluyorsa bu drt deiik maddenin karmasndan, zlmesinden ve sonra tekrar yine
karmasndan oluyordu.

Bunu bir ressamn resim yapyla karlatrabiliriz. Ressam tek bir renk, rnein sadece
krmz renk kullanrsa, yeil aalar

46

DOA FLOZOFLARI

izemez. Oysa sar, krmz, mavi ve siyah renkleri kullandnda, renkleri farkl oranlarda
kartrabilecei iin yzlerce deiik renk elde edebilir.

Yemek yapmak konusunda da ayn eyi syleyebiliriz. Elimde tek bir unla, pasta yapabilmem
iin sihirbaz olmam gerekir. Ama yumurta, un, st ve ekerle, bu drt ana maddeyle bir sr
deiik pasta yapabilirim.

Empedokles'in doann "kkleri" olarak toprak, hava, ate ve suyu semesi bir tesadf deildi.
Ondan nceki filozoflar da ana maddenin neden su, hava ya da ate olmas gerektiini
kantlamaya almlard. Suyun ve havann doada ok nemli yeri olduuna Thales de
Anaksimenes de iaret etmilerdi. Eski Yunanllar atein de nemli olduuna inanyorlard.
rnein gnein doadaki her ey iin ne byk yeri olduunu gryor, insanlarn ve
hayvanlarn vcutlarnn scakln biliyorlard.
Empedoktes belki de bir aa parasnn yann gzlemlemiti. nk burada olan ey tam
da bir eyin zlmesidir. Aacn trdayp czrdadn duyarz. Bu "su"dur. Buradan
duman kar. Bu "hava"dr. "Ate"i grmekteyizdir zaten. Ate snnce geriye bir ey kalr.
Bu da kl ya da "toprak"dr.

Empedokles doadaki deiimlerin bu drt kkn birleip ayrmasndan dolay meydana


geldiini sylerken geriye yine bir soru kalyordu. eylerin biraraya gelip yeni bir hayat
oluturmalarnn nedeni nedir? Ve bir "karmn", rnein bir iein sonra tekrar ayrmas
niyedir?

Empedokles bunu doada iki farkl g olmasna balyordu. Bu gleri "sevgi" ve "atma"
diye adlandryordu. eyleri birbirine balayan ey "sevgi", sonra onlar birbirinden ayran ey
ise "atma"yd.

Empedokles burada "madde" ile "g" arasnda bir fark gzetiyor. Bu nemli bir nokta.
Gnmzde de bilim "ana maddeler" ile "doal gler" arasnda bir ayrm yapar. Modern
bilim de

47

SOF'NN DNYASI

tm doal sreleri, baz ana maddeler ile bir ka doal gcn bi-rarada olularyla aklar.

Empedokles bir eyi algladmzda neler olduu sorusunu da ele ald. rnein bir iei
nasl grebiliriz? Grme annda neler olur? Hi dndn m bunu Sofi? Dnmedinse ite
imdi tam sras 1

Empedokles, doadaki dier her ey gibi gzlerimizin de toprak, hava, ate ve sudan
olutuunu dnyordu. Gzmzdeki "toprak" grd ey iindeki topra, "hava" havay,
"ate" grd ey iindeki atei ve "su" da suyu alglar. Gzmzde bu maddelerden biri
olmasayd, doay da gremezdik.

Her eyden bir ey

Her eyin kaynann tek bir ey, rnein su olduu dncesini pek benimseyemeyen bir
dier filozof da Anaxogaras (.. 500-428) idi. Anaksagoras, toprak, su, hava ve atein
yaayan eylere dnebildii fikrini de kabul etmiyordu.

Ona gre doa, gzle grlemeyecek kadar kk paracklardan meydana geliyordu. Her ey
kk, daha kk paracklara blnebilir ancak en kk parada bile her eyden bir ey
vardr. Deri ve sa, deri ve satan baka bir eyden oluamyorsa, itiimiz st yediimiz
yemekte de deri ve sa varolmak zorundadr, diyordu Anaksagoras.

Onun bununla ne demek istediini modern bir rnekle aklayabiliriz. Gnmzde laser
tekniiyle "hologram" denen bir ey yaratmak mmkn. Bir hologram rnein bir araba
eklindeyse, bu hologram paraladmzda elimizde geriye yalnzca tamponu gsteren para
kalm olsa da hl tm arabay grebiliriz. nk paralarn her biri tm ekli iinde
barndrmaktadr.
Vcudumuz da bir anlamda ayn ekilde olumutur. Parma-

48

DOA FLOZOFLARI

rndan bir deri hcresi karp alacak olursam, bu hcre ekirdei yalnzca derimin zelliine
dair bilgiler barndrmaz. Ayn hcrede, gzlerimin ekline, salarmn rengine, ka tane ve
hangi zellikte parmam olduuna dair bilgiler de vardr. Vcuttaki her hcre, btn teki
hcrelerin nasl olduunu da tm ayrntlaryla ierir. Yani her bir hcrede "her eyden bir
ey" bulmak mmkndr. Tm, her bir parada kendini gsterir.

Anaksagoras iinde "her eyden bir ey" barndran bu "en kk paralan" "tohum" veya
"z" diye adlandryordu.

Empedokles'in eyleri bir btn haline getiren gce "sevgi" dediini anmsayalm.
Anaksagoras da eyleri "dzenleyen" ve hayvanlar, insanlar, bitkileri ve aalar yaratan bir
eit g olduuna inanyordu. O, bu gce "ruh" ya da "akl" (nous) diyordu.

Anaksagoras bildiimiz ilk Atinal filozof olmas bakmndan da ilgintir. Aslnda Anadolulu
olup Atina'ya 40 yandayken gelmiti. Ancak burada tanr-tanmaz olmakla sulanm ve bu
nedenle Atina'y terketmek zorunda kalmt. ne srd fikirlerden bir dieri de Gne'in
bir tanr olmayp Mora Yarmadasndan irice, kor halinde bir ktle olduuydu.

Anaksagoras genelde astronomiyle ilgileniyordu. Gkyzndeki tm cisimlerin Yer ile ayn


maddeden meydana gelmi olduunu ne sryordu. Bu fikre bir meteoru inceledikten sonra
varmt. Bu nedenle baka gezegenlerde de hayat olduu dnlebilir, diyordu. Ayrca Ay'n
kendiliinden madna, n Yer'den aldna dikkat ekiyordu. Gne tutulmasnn
nedenini de aklyordu.

NOT: Gsterdiin ilgi iin teekkrler Sofi. Bu blmde yazlanlarn tmn anlamak iin bir
ka kez okuman gerekebilir. Anlamann da bir bedeli olmal. Hibir bedel demeksizin her bir
eyi anlayan bir arkadan olmu olsa, ona pek zenmezdin sanrm.

Ana madde ve deiimler konusundaki sorunun en gzel zmne yarn geleceiz. Burada
Demokritos ile tanacaksn.

49

SOFNN DNYASI

Baka bir ey sylemiyorum imdilik!

Sofi Geit'te oturup allarn arasndaki bir delikten baheyi seyre dald. Tm okuduklarndan
sonra yle bir durup dnmesi gerekiyordu.

u bildiimiz suyun, buz ve buhardan baka bir eye d-nemeyecei gn gibi ortadayd
elbette. Su karpuza bile d-nemezdi, nk ounluu su olsa da karpuzda sudan baka
eyler de vard. Yine de Sofi'nin byle emin olmasnn nedeni bunlar okuyup renmi
olmasyd. Buzun sudan ba. ka bir ey olmadn bilebilir miydi rnein, eer bunu bir
yerden renmemi olsayd? Bunu bilebilmek iin en azndan suyun donup nasl buz
olduunu ve sonra tekrar nasl eridiini dikkatle incelemi olmas gerekirdi.

Sofi yine, bakalarndan rendiklerini unutarak kendi dnceleriyle dnmeye alt.

Parmenides deiimi tmden reddediyordu. Sofi dndke bu konuda ona hak veriyordu.
Parmenides'in saduyusu, "bir eyin" birdenbire "bambaka bir eye" dnebileceini kabul
edemiyordu. Cesur bir adamd demek ki Parmenides; nk doadaki deiimleri grebilmek
herkes iin ok kolayken, o kp eylerin deimediini syleyebilmiti. Bu yzden onunla
ok dalga geen olmutu herhalde.

Empedokles de, Dnya'nn birden ok maddeden meydana gelmi olduunu sylerken aklyla
ustaln ortaya koyuyordu. Bylece, aslnda hibir ey deimiyor olsa da, doadaki
deiimleri aklamak mmkn oluyordu.

Bu Eski Yunan filozofu, bu sonuca yalnzca akln kullanarak varmt. Doay iyice
gzlemiti kukusuz, ancak elinde bugnk bilimin yapt gibi kimyasal analizler yapma
olana yoktu.

Sofi, Yer'i oluturan eyin bu drt madde, yani toprak,

50

DOA FLOZOFLARI

hava, ate ve su olup olmadndan emin deildi. Ama ne nemi vard zaten bunun?
Empedokles prensip olarak haklyd. Aklmz karmadan gzlerimizin grd deiimleri
aklayabilmenin tek yolu, eylerin znde birden fazla madde olduu fikrini ortaya
koymakt.

Felsefenin ok heyecanl bir ey olduunu dnyordu Sofi. nk tm bu fikirleri, okulda


rendiklerini hatrlamasna hi gerek olmadan, sadece kendi akln kullanarak
izleyebiliyordu. Felsefenin aslnda renilecek bir ey olmad, olsa olsa felsefi dnme
tarznn renilebilecei kansna vard.

51

DEMOKRTOS

...dnyann en mthi oyunca...

Sofi, tanmad felsefe retmeninden gelen btn daktilo sayfalarn koyduu biskvi
kutusunun kapan kapad. Ge-it'ten dar szlerek, bir sre durup baheyi seyretti. Birden
aklna dn olanlar geldi. Annesi onunla "ak mektubu" diyerek kahvaltda da dalga gemiti.
Yine byle bir ey olmasn engellemek iin koarak posta kutusuna gitti. Ardarda iki gn ak
mektubu almak, bir kez almaktan tam iki kat daha dalga geilecek bir ey olurdu!

Posta kutusunda yine kk, beyaz bir zarf duruyordu! Sofi mektuplarn geliinde bir sistem
olduunu anlamt artk: her leden sonra byk, san bir zarf geliyordu. Sofi, bu zarfta
gelenleri okurken, filozof posta kutusuna beyaz, kk bir zarf brakyordu.
Demek ki, Sofi istese filozofun kim olduunu ortaya karabilirdi. Kadn m, erkek miydi
acaba? Odasnda oturup camdan baksa, posta kutusunu devaml gzaltnda tutabilirdi. O
zaman da gizemli filozofu grebilirdi. Beyaz zarflar posta kutusunda kendiliinden ortaya
kmyordu ya!

Sofi, ertesi gn posta kutusunu gzetlemeye karar verdi. Hem gnlerden cuma olaca iin,
nnde btn bir hafta sonu da olacakt.

Bu kez odasna kp zarf orada ata. Bugn ktta yalnzca tek bir soru vard. Ama bu soru,
teki "ak mektuplaryla" gelen sorudan daha da lgn bir soruydu:

Lego niin dnyann en mthi oyuncadr?

52

DEMOKRTOS

Bir kere Sofi, legonun dnyann en mthi oyunca olup olmadndan pek emin deildi.
Zaten legolarla oynamay oktan brakmt. stelik legoyla felsefenin ne ilgisi olabilirdi?

Ama Sofi sz dinleyen bir renciydi. Dolabnn en st rafn alt st ettikten sonra bir naylon
torba iinde, eitli byklk ve ekillerdeki legolarn buldu.

Bylece uzun zamandr ilk kez legolanyla oynamaya, onlar stste koyup bireyler kurmaya
giriti. Oynadka da, aklna legolarla ilgili dnceler gelmeye balad.

Lego paralaryla bireyler kurmak kolay i, diye dnd. Legolann byklkleri ve


biimleri farkl olsa da, her bir para dierinin stne taklabiliyor. Ayrca legolar asla
ypranmyor. Sofi hibir legosunun krlmadn hatrlad. Hatt legolar ilk alndklar gnk
kadar yeni duruyorlard. Her eyden te, legolarla istedii her eyi yapabilirdi. Sonra legolar
birbirinden ayrp, yeniden baka bir ey yapmaya balayabilirdi.

insan ne isterdi baka? Sofi, legolann gerekten dnyann en mthi oyunca olduu kansna
vard. Ama legonun felsefeyle ne ilgisi olduunu hl anlayabilmi deildi.

ok gemeden Sofi bir bebek evi yapvermiti. Uzun zamandr bu kadar ho vakit
geirmediini itiraf edecekti neredeyse kendi kendine. nsan neden oyuncakla oynamay
brakyordu sanki?

Annesi iten geldiinde Sofi'nin yaptn grnce:

- Senin hl ocuk gibi oyuncakla oynadn grmek ne ho! dedi. *

Sofi:

- Hah! Ben aslnda karmak bir takm felsefi aratrmalar yapyorum, diye yant verdi.

Annesi derin bir i ekti. Aklna yine byk tavanlar ve silindir apkalar gelmiti.
Sofi ertesi gn okuldan geldiinde posta kutusunda iinde

53

"Vf.s

SOFt'NN DNYASI

pek ok sayfa olan san, byk bir zarf buldu. Zarf alp odasna kt. Hemen okumaya
balayacakt ama bu kez bir yandan da posta kutusunu gzetleyecekti.

Atom teorisi

te yine karndaym Sofi! Bugn sana doa filozoflarnn sonuncusundan, Demokritoddan


szedeceim. Demokritos (j.. 460-370) Ege Denizi'nin kuzeyindeki sahil kentlerinden biri
olan Abdera'da yayordu, (.egolarla ilgili sorumu yantlamay baardysan, bu filozofun
projesini anlamakta glk ekmeyeceksindir.

Demokritos, doadaki deiimlerin bir eyin gerekten "deimesine" balanamayaca


konusunda kendinden nceki filozoflarla ayn fikirdeydi. Bundan tr doadaki her eyin,
gzle grlemeyecek kadar kk ve mutlak, hibir zaman deimeyen yap talarndan
olutuunu varsayyordu. Demokritos bu en kk paracklara atom adn veriyordu.

"Atom" szc "blnemeyen ey" anlamna gelir. Demokritos iin, her eyin temelini
oluturan bir eyin daha kk paralara blnemeyeceini vurgulamak son derece
nemliydi. Eer bu yap talar daha kk paralara blnebilseydi, yap ta olma
zelliklerini kaybederlerdi. Evet, atomlar devaml paralanp dursayd, doa gittike
sulandrlan bir orba gibi zlmeye balard.

Doann yap talar mutlak olmak da zorundayd, nk hibir ey yoktan varolamazd.


Demokritos bu konuda Parmenides ve Elea'llarla ayn grteydi. Ayrca atomlarn pek ve
youn olduunu ne sryordu. Ancak atomlar birbirinin ayn olamazd. Eer atomlar
birbirinin ayn olsayd, bunlarn nasl bir araya gelerek hem gelincii, hem zeytin aacn,
hem kei derisini ve hem de insan san meydana getirebildiini aklayamazdk.

Demokritos'a gre doada sonsuz sayda ve farkllkta atom bu-

54

DEMOKRTOS

lunmaktayd. Baz atomlar yuvarlak ve kaygan, bazlar dzensiz ve yamuktu. Tam da bu


yzden birletiklerinde birbirinden ok farkl varlklar meydana getirebiliyorlard. Saylar ve
eitlilikleri ne olursa olsun, her biri mutlak, deimez ve blnemezdi.

Bir varlk, rnein bir aa ya da bir hayvan lp paralara ayrldnda, atomlar yeniden
yaylp baka varlklar olutururlar. nk atomlar aslnda bolukta dolanrlar, ancak eitli
"girinti" ve "-knt'lar olduu iin grdmz eylere taklp dururlar.
Herhalde imdi legolarla ne anlatmak istediimi anlyorsundur! Legolar da Demokrrtos'un
atomlara atfettii hemen hemen tm zelliklere sahiptirler ve tam da bu yzden bir eyler
kurmaya ok elverilidirler. ncelikle blnmezdirler. Biimleri ve byklkleri farkl
farkldr. Youn ve sk dokuludurlar. Lego paralarnn "girinti" ya da "kntlar" da vardr
ve bu sayede birbirine taklp akl almaz biimler meydana getirebilirler. Bu yap sonradan
datlabilir ve ayn paralardan bu sefer farkl nesneler yaplabilir.

Legolar popler yapan ey tam da bunlarn tekrar tekrar kullanlabiliyor olmasdr. Bir lego
paras bir gn bir arabann, ertesi gn bir atonun paras olabilir. Ayrca legolarn "mutlak"
olduunu da syleyebiliriz. Bir ocuk bugn, bir zamanlar anne veya babasnn olan legolarla
oynayabilir.

Bugn artk Demokritos'un atom retisinin doru olduunu syleyebiliriz. Doa gerekten
birbiriyle birleip sonra birbirinden ayrlan atomlardan olumaktadr. Burnumun en ucundaki
bir hcrede yer alan bir hidrojen atomu, bir zamanlar bir filin hortumunda bulunmu olabilir.
Kalp kasmdaki bir karbon atomu, bir zamanlar bir dinozorun kuyruunda yer alm olabilir.

Gnmzde bilim atomlarn daha da kk "temel taneciklere" ayrtrlabileceini


bulmutur. Bu temel taneciklere proton, ntron ve elektron diyoruz. Belki bunlar da
kendinden kk paracklara ayntrlabilir. Ancak fizikiler bunun bir yerde durmak
zorunda olduu konusunda birleiyorlar. Doay oluturan bir takm en kk

55

SOF'NN DNYASI

paralar olmak zorunda.

Demokritos'un elinde gnmzde varolan elektronik aletler yoktu. Onun tek aleti mantyd.
Ve mant ona baka bir seenek brakmyordu. Hibir eyin deiemeyeceini ve yoktan
varolup sonra yokolamayacan bir kez varsayyorsak, o zaman doa nce biraraya gelen ve
sonra birbirinden ayrlan kck yap talarndan olumak zorundadr.

Demokritos, doal srelere bir takm "glerin" ya da "ruhlarn" mdahale ettiine


inanmyordu. Varolan tek ey atomlar ve boluktur, diyordu. "zdeksel" olandan baka bir
eye inanmad iin, Demokritos'un zdeki olduunu sylyoruz.

Demokritos'a gre atomlarn devinimlerinin ardnda hibir bilinli "ama" yoktur. Doa
tamamen mekaniktir eydir. Bu her eyin "rastlantsal" bir biimde olutuu anlamna gelmez,
nk her ey doann deimez yasalarn izler. Demokritos olup biten her eyin ardnda
doal, eylerin kendinde yatan bir neden olduunu ne sryordu. Bir keresinde de, Pers
lkesine kral olmaktansa byle bir doal neden kefetmi olmay yelediini sylemiti.

Demokritos'a gre atom teorisi alglarmz da aklayabiliyordu. Ona gre, alglaymzn


nedeni atomlarn bolukta hareket edileriydi. Ay' grmemizin nedeni "Ay atomlarnn"
gzmze girmesiydi.

Peki ya bilin? Bilin de atomlardan, yani maddi "eyler"den oluamaz ya! Oluabilir elbette,
diyordu Demokritos. Ona gre ruh, bir takm zel yuvarlak ve Kaygan "ruh atomlarndan"
oluuyordu. nsan lnce bu atomlar etrafa savruluyor, sonra da oluan yeni bir ruha
katlabiliyorlard.

Bu, insann ebedi bir ruha sahip olmad anlamna geliyor. Gnmzde de pek ok kii bu
fikirdedir. Onlar da Demokritos gibi "ruhun" beyne bal olduuna, beyin yokolduunda
herhangi bir tr bilincin varolamayacana inanrlar.

Demokritos atom retisiyle, Yunan doa felsefesine bir sre

56

DEMOKRTOS

iin bir nokta koymu oldu. Demokritos, doadaki her eyin "akt" konusunda Herakleitos'la
ayn fikirdeydi. nk nesneler bir varoluyor bir yokoluyorlard. Ancak "akan" her eyin
ardnda "akmayan" bir takm mutlak ve deimez eyler vard. Demokritos bunlara atom adn
veriyordu.

Sofi okurken birka kez esrarengiz mektupunun gelip gelmediini grmek iin posta
kutusuna gz atmt. imdi de oturmu caddeye bakarken, okuduklarn dnmeye
koyulmutu.

Demokritos, ok basit ama ayn zamanda ok akllca dnmt. "z madde" ve "deiim"
sorusunun cevabn bulmutu. Bu soru yle kapsaml bir hal almt ki, pek ok filozof yllar
boyunca bunu dnp durmutu. Demokritos ise sonunda mantn kullanarak sorunun
yantn bulmutu.

Sofi glmesini zor tutuyordu. Tabii ki doa hibir zaman deimeyen kk paralardan
olumu olmak zorundayd. Herakleitos da haklyd te yandan, nk doadaki her ey
"akyordu". Tm insanlar ve hayvanlar bir gn gelip lyor, bir srada be yava yava
dalyordu. Ancak btn mesele, bu sradan da kk ve blnemez paralardan olutuu
ve bu paralarn hibir zaman yokolmadyd.

Demokritos ayn zamanda ortaya yeni sorular da koymutu. rnein her eyin mekanik bir
ekilde varolduunu sylemiti. Empedokles ya da Anaksagoras'n tersine, varoluumuzda
ruhsal glere yer vermiyordu. stelik insan ruhunun ebedi olmadn da ne srmt.

Sofi emin miydi byle olduundan?

Tam emin deildi. Nasl olabilirdi ki zaten; felsefe kursuna daha yeni balamt! .

57

KADER

...falc aslnda ngrlemeyecek eyleri ngrmeye alr...

Sofi, Demokritos'u okurken bir yandan da posta kutusunu gzlemiti. Ama yine de gidip bir
kontrol etmeye karar verdi.
Sokak kapsn anca merdivenlerde kk bir zarf grd. Ve tabii ki zarfn zerinde "Sofi
Amundsen" yazlyd.

Filozof kandrmt ite onu! Sofi posta kutusunu gzetlerken, o eve baka bir taraftan
yanap, mektubu merdivenlere brakarak tekrar ormana koup ortadan kaybolmutu. Hay
Allah!

Peki ya Sofi'nin tam da bu gn posta kutusunu gzetlediini nerden anlamt? Pencereden mi


grmt acaba? Ne olursa olsun, Sofi mektubu annesi gelmeden bulduu iin seviniyordu.

Odasna kp mektubu ata. Beyaz zarfn keleri biraz slakt, stelik orasnda burasnda
derin ukurlar vard. Yamur filan yamamt son gnlerde. Niye slakt zarf?

Kk kt parasnda unlar yazlyd:

Kadere inanyor musun?

Hastalklar Tanrnn bir cezas mdr?

Tarihin seyrini hangi gler ynlendirir?

Kadere inanyor muydu? Pek emin deildi bundan. Ama kadere inanan pek ok kii
tanyordu. rnein snfnda gazetedeki yldz faln okuyan arkadalar vard. Astrolojiye
inanyorlarsa, kadere de inanyor olmalydlar. nk astrologlara gre,

58

KADER

gkyzndeki yldzlarn sralannn dnyadaki insanlarn kaderi zerinde bir etkisi vard.

insan yoldan geen kara kedinin uursuzluk getirdiine inanyorsa, kadere de inanyor mu
demekti? Dndke aklna kadere dair inanlara pek ok rnek geliyordu. Niye "eytan
kulana kurun" deniyordu rnein? Niin ayn 13'ne rastlayan cuma gnne uursuz gn
deniyordu? Sofi, pek ok otelde 13 numaral oda olmadn duymutu. Herhalde btl
inanlar olan insan ok olduu iin.

"Btl inan". Garip bir szck deil miydi bu da? tnsan Hristiyanla ya da Mslmanla
inanyorsa bunun adna sadece "inan" deniyordu da, astrolojiye ya da ayn 13'ne rastlayan
cuma gnnn uursuzluuna inanyorsa bu birdenbire "btl inan" oluveriyordu!

tnsan ne hakla bakalarnn inancna "btl inan" diyebiliyordu?

Sofi bir tek eyden emindi en azndan: Demokritos kadere inanmyordu. O zdekiydi.
Yalnzca atomlara ve bolua inanyordu.

Sofi ktta yazl olan dier sorulan dnmeye alt.


"Hastalklar Tanr'nn bir cezas myd?" Gnmzde kimse inanmyordu canm artk byle
eylere! Ama insanlar hastalandklarnda bir an nce iyilemek iin Tanrya dua ettiklerine
gre, Tanr'nn hastalk ve salk konusunda insanlar zerinde bir gc olduuna inanyor
olmalydlar.

Sonuncu soru biraz daha etrefildi. Sofi tarihin gidiini neyin belirlediini hi dnmemiti
imdiye kadar. Ancak sorunun cevab insanlar olmalyd herhalde! Tarihi belirleyen Tanr ya
da kader olsayd, insanlarn zgr iradesi diye bir ey sz konusu olamazd.

Bu zgr irade laf Sofi'nin aklna baka bir ey getirdi. Niin esrarengiz filozofun kendisiyle
kedinin fareyle oynamas

59

SOF'NN DNYASI

gibi oynamasna izin versin? Neden o filozofa bir mektup yaz-masmd? Filozof ya bu gece ya
da ertesi sabah posta kutusuna mutlaka san bir zarf koymayacak myd? te Sofi de felsefe
retmenine yazaca mektubu o zaman posta kutusuna koyabilirdi.

Sofi mektubu yazmaya balad. Hi grmedii birine mektup yazmann olduka g bir i
olduunu dnyordu. Kadn m erkek mi olduunu bile bilmiyordu. Yal m, gen mi
olduu konusunda da hibir fikri yoktu. Hatt tandk biri bile olabilirdi.

Bir sre sonra ksa bir mektupla dndklerini dile getirmiti:

ok sayn filozof! Felsefe konusundaki cmertane yazma kursunuzu takdirle


karlamaktayz. Ancak kim olduunuzu bilememek bizi mteessir etmektedir. Bu yzden
gerek adnzla kendinizi takdim etmenizi rica ederiz. Bunun karlnda evimizi terif edip
bir fincan kahve imeye bu-yurabilirsiniz, ancak annem evde yokken! Annem pazartesi cuma
gnleri, saat 7:30 ile 17:00 arasnda almaktadr. Ben de ayn srelerde rencilik
yapmaktaym, ancak perembe gnleri dnda saat ikiyi eyrek gee evde oluyorum. Ayrca
olduka gzel kahve yapabilirim. imdiden teekkrler. Sayglar. Dikkatli renciniz, Sofi
Amundsen, ya 14.

Kdn en altna da "Acele cevap." diye yazd.

Mektup biraz fazla adal olmutu ama yzn grmedii birine kar kullanlabilecek
szckleri bulmak hi de kolay bir i deildi!

Kd pembe bir zarfa koyup zarfn arkasn yaptrd. zerine "Filozofa" diye yazd.

60

KADER

Btn mesele zarf annesine gstermeden kutuya koyabilmekti. Annesi eve gelmeden
koymamalyd. Ertesi sabah da daha gazete gelmeden posta kutusuna bakmay
unutmamalyd. Eer akam veya geceleyin kendisine bir ey gelmemise, pembe zarfm geri
almalyd.
Her ey bu kadar karmak olmak zorunda myd?

Gnlerden cuma olmasna ramen Sofi o gece erkenden odasna kt. Annesi pizza ve
televizyondaki dizi filmi nererek onu oturma odasnda tutmaya altysa da, Sofi yorgun
olduunu, yatp biraz kitap okuyacan sylemiti. Annesinin televizyon ekranna gmld
bir srada darya szlp mektubu posta kutusuna brakt.

Annesi olduka endieli grnyordu. Byk tavanla silindir apkadan bu yana, Sofiyle biraz
baka bir ekilde konumaya balamt. Sofi annesini zmek istemiyordu ama, imdi odasna
kp posta kutusunu gzetlemek zorundayd.

Annesi saat onbir sralarnda odasna geldiinde Sofi'yi camdan darya bakar halde buldu.

- Oturmu posta kutusunu gzetlemiyorsun, deil mi? diye sordu.

- stediim eyi gzetlerim.

- Bence sen iyice ak olmusun Sofi. Biri mektup getirecekse de bunu gece yars yapacak
deil herhalde!

f! Sofi bu ak olma tantanasna dayanamyordu artk! Ama yine de annesinin byle bir eye
inanmas daha iyiydi. Annesi konumasna devam etti:

- Tavanla silindir apkadan bahseden o muydu? Sofi evet anlamnda ban sallad.

- ey... uyuturucu filan kullanmyor, deil mi?

imdi gerekten zlmeye balyordu annesine. Onun bu tr eylere kafa yormasna izin
veremezdi. te yandan, b-

61

SOFI'NN DNYASI

KADER

yklerin elenceli dncelerin uyuturucuyla bir ilikisi olduunu dnmeleri dehet verici
bir eydi. Bykler gerekten iyice samalyorlard ara sra. Annesine doru dnp:

- Anne, bu tip eyleri asla kullanmayacama sz veriyorum... "O" da uyuturucu


kullanmyor. Biraz felsefeyle ilgileniyor o kadar.

- Senden byk m?

Sofi ban iki yana sallad.

- Seninle ayn yata m?

Evet anlamnda ban ne edi.


- Felsefeyle ilgileniyor, yle mi? Sofi yine bayla onaylad.

- ok tatl bir ocuk olduuna eminim, canm! Hadi artk biraz uyumaya al.

Ama Sofi daha saatlerce uyank kalp yolu seyretti. Saat bir sralarnda gzkapaklar
arlamaya balamt. Tam kalkp yatana gidecekti ki bir anda gz ormandan kmakta
olan bir glgeye takld.

Dars kapkaranlkt ama bir insan silueti grmeye yetecek kadar k vard. Bir erkekti bu,
olduka yal grnyordu. En azndan Sofi'yle yat deildi! Banda bere gibi bir ey vard.

Bir ara, Sofi'ye, adam eve doru bakyormu gibi geldi ama Sofi tm klan sndrmt.
Adam doruca posja kutusuna gidip, kutuya byk bir zarf brakt. Tam zarf brakrken gz
Sofi'nin mektubuna takld. Elini posta kutusuna sokup zarf kard. Gz ap kapayncaya
kadar ormana doru yola koyuldu ve patikada koar adm yryp gzden kayboldu.

Sofi'nin kalbi kt kt arpyordu. Aslnda stndeki gecelikle adamn arkasndan komak


geiyordu aklndan. Ama hayr, geceyars tanmad bir adamm arkasndan gitmeye cesa-

62

ret edemezdi. Yine de inip mektubu alabilirdi en azndan.

Aradan bir sre getikten sonra yavaa merdivenlerden inip sokak kapsn dikkatle at. ok
gemeden elinde zarfla yine odasndayd. Yatana oturup nefesini tuttu. Birka dakika
bekledi. Evde hl hibir ses olmadndan emin olduktan sonra mektubu ap okumaya
balad.

Tabii kendi mektubunun cevab yarndan nce gelemezdi.

Kader

Tekrar merhaba Sofi! Her ihtimale kar nceden syleyeyim: sakn beni gzetlemeye
alma! Elbette bir zaman greceiz ama bunun yerini ve zamann ben saptayacam. te
diyeceimi dedim; szme uymamazlk etmezsin, deil mi? .

Yine filozoflara dnelim. Filozoflarn doadaki deiimlere nasl aklamalar getirmeye


altklarn grdk. Daha nceleri bu tr eyler mitler yoluyla aklanyordu.

Ancak hayatn baka alanlarnda da btl inanlarn almas gerekiyordu. Bu inanlar


hastalk, salk ve politik olaylar konularnda karmza kyor. Bu iki alanda Yunanllar
kadere ok inanyorlard.

Kadere inanmak ile olaylarn nasl gelieceinin nceden belirlenmi olduuna inanmay
kastediyoruz. Bu anlaya hem tarih boyunca hem de gnmzde rastlyoruz. Kuzey'de bunun
rneklerini eski zlanda destanlarnda grebiliriz.
Gerek Yunanllarda, gerek dnyann baka blgelerinde varolan bir baka inan da, insanlarn
kaderlerini kehanet yoluyla renebilecekleri idi. Bu, bir insann ya da bir lkenin kaderinin
eitli yollarla nceden bilinebilecei anlamna geliyor.

Hl pek ok insan "kt fal", "el fal" ve "yldz falna" inanmaktadr.

63

SOFfNN DNYASI

Bizim Norve'ten bildiimiz bir baka fal tr de kahve faldr. Kahveyi itikten sonra ou
zaman fincann dibinde biraz telve kalr. nsan biraz da hayal gcn kullanarak burada belli
resimler ya da ekiller grebilir. Telve bir araba eklini almsa, kahveyi imi olan kiinin bir
araba yolculuuna kacana inanlr!

Gryoruz ki "falc" aslnda ngrlemeyecek eyleri n grmeye alr. Bu her trl falclk
iin geerlidir. "ngrlmeye" allan ey aslnda bilinemeyecei iin ve tam da bu nedenle,
falclarn sylediklerinin tersini iddia etmek hi de kolay bir i deildir.

Gece gkyzne baktmzda karmakark bir halde biraraya gelmi parldayan eyler
grrz. Tarih boyunca pek ok insan yldzlarn hayatmz zerinde etkisi olduuna
inanmtr. Bugn hl nemli kararlar ncesinde astrologlara danan devlet adamlar vardr.

Delphoi'deki khin

Yunanllar kaderlerini Delphoi'deki mehur khin araclyla renebileceklerine


inanyorlard. Delphoi'deki kehnet tanrs Apollon'un ta kendisiydi. Apollon, insanlarla kadn
rahibe Pythia araclyla konuurdu. Pythia toprakta alm bir deliin banda otururdu. Bu
delikten insan bayltp kendinden geiren gazlar kard. Bu kokularla trans haline geen
Pythia, bylelikle Apollon'un szcs haline gelirdi.

nsanlar Delphoi'ye gelince sorularn nce oradaki rahiplere iletiyorlard. Bunlar da Pythia'ya.
Pythia sorulara yle anlalmas g ve her anlama gelebilecek yantlar veriyordu ki,
rahiplerin bu yantlar soruyu soran kiilere aklamas gerekiyordu. Bu ekilde Yunanllar
Apollon'un bilgeliinden yararlanyorlard. nk Apollon her eyi, hem gemii hem de
gelecei, ok iyi biliyordu.

Pek ok devlet yneticisi Delphoi'deki khine danmadan sa-

v 64

KADER

vaa gitmeye veya baka nemli kararlar almaya cesaret edemezdi. Bylelikle Apollon
rahipleri, halkn ve lkesini ok iyi tanyan bir tr diplomat ya da danman rol
gryorlard.
Delphoi'deki tapnan zerinde mehur bir zdeyi yer alyordu: KENDN BL! Bununla
anlatlmak istenen, insann insan olmaktan te bir ey olduuna inanmamas gerektii ve
hibir insann kaderinden kaamayaca idi.

Yunanllar arasnda insann nasl sonunda kaderine yakaland-yla ilgili ykler


anlatlyordu. Zamanla bu "trajik" kiiler hakknda oyunlar (trajediler) yazld. Bunlarn en
bilineni Kral Oedipus hakknda olandr.

Tarih bilimi ve tp bilimi

Kader yalnzca sradan insanlarn yaamn belirlemiyordu. Yunanllar tarihin gidiinin de


kadere bal olduuna inanyorlard. Savaa tanrlarn karar verdiini dnyorlard.
Gnmzde de tarihte olan bitenleri Tanr'nn ya da baka gizemli glerin belirlediine
inananlar vardr.

Ancak Yunanl filozoflarn' doal srelere doal bir takm aklamalar getirmeye alt
sralarda, tarihsel gidii de doal nedenlerle aklamaya alan bir tarih bilimi ortaya
kyordu. Bir devletin savata yenilmesi artk tanrlarn almasyla aklanmyordu. En
tannm Yunanl tarihiler Herodotos(.. 484-424) ve Thukydides (.. 460-400) idi.

Yunanllar hastalklarn da tanrlarn ii olduuna inanyorlard. Bulac hastalklar


ounlukla tanrlarn insanlara vetdii bir ceza olarak grlyordu. te yandan tanrlar
kendilerine doru bir biimde kurbanlar verildiinde insanlar yeniden salna
kavuturabili-yordu.

Bu dnce tarz kesinlikle sadece Yunanllara zg deildir.

65

SOF'NN DNYASI

Yakn alarda tp bilimi ortaya kana dek, hastalklarn doast glerin ii olarak
grlmesi en yaygn anlayt. rnein "nezle" szcnn kkeninde insann yldzlarn kt
"etkisi altnda kal. mas" yatar.

Bugn bile deiik hastalklarn, rnein AiDS'in, Tanr'mn in. sanlara verdii bir ceza
olduuna inanan pek ok kii vardr. Pek ol insan da hastalklarn doast bir biimde
"iyiletirilebileceine" inanmaktadr.

Yunanl filozoflarn yepyeni bir dnce biimiyle ortaya kt sralarda, hastalk ve sala
da doal aklamalar getirmeye alan bir Yunan tp bilimi douyordu. Yunan tp biliminin
kurucusu, Ko adasnda .. 460 yllarnda domu olan HippokratesMr.

Hippokratesi tp geleneine gre, hastalklara kar koymann en nemli yolu arya


kamayan, salkl bir hayat srmekti. nsan iin doal olan ey salkl olmakt. Hastalklar,
fiziksel ya da ruhsal bir dengesizlik sonucu doann "yolundan kmas"ndan kaynakta nrd.
nsann salkl bir yaam srmesinin yolu, dengeli ve uyumlu olmaktan ve "salam bir
vcutta salam bir kafa"dan geerdi.
Gnmzde "tp ahlak"ndan szedilmektedir. Bununla, dok' torlarn belli baz ahlaksal
kurallar erevesinde hareket etmesi g& rektii kastedilir. rnein bir doktorun salam bir
kiiye uyuturucu ieren ila yazmas yasaktr. Ayrca bir doktor, hastasnn hastalf yla ilgili
olarak kendisine anlattklarn bir bakasna anlatmama szn tutmak zorundadr. Bunlar
kkleri Hippokrates'e uzanan d-ncelerdir. Hippokrates rencilerinden u yemini
etmelerini isterdi:

Yeteneklerim ve deerlendirmelerim dorultusunda tedavimi hastalara yardm etmek ve


onlara asla zarar ve ac vermeme* kaygsyla kullanacam. Ne isteyene zehirli ila
vereceim, nf de kimseyi buna tevik edeceim. Ne de bir kadna dourmasn nlemek iin
diyafram vereceim. Hayatm ve sanatm temizi

66

KADER

kutsal tutacam.

Bak kullanmayacam, en derin aclar iinde kvrananlara kar bile. Ama bu alanda uzman
olanlara alan aacam.

Hangi ev olursa olsun gittiim her eve hastalara yardm et-. mek iin gideceim. Bilerek
hakszlk etmeyecek ve bilerek zarar vermeyeceim. zellikle, kle olsun zgr olsun, ne bir
erkek ne de bir kadn vcuduna zarar vereceim. nsanlarla girdiim ilikide grp
duyduklarm bakalarna anlatlmayacak bir eyse, bunu asla ak etmeyeceim. nk bu
benim iin kutsaf bir srdr.

Bu yemini tutar ve bozmazsam, insanlar hayatma ve sanatma sayg duysunlar. Yok eer
yeminimi bozarsam, bama bunun tam tersi gelsin.

Sofi Cumartesi sabah yatanda srayarak uyand. Rya myd yoksa filozofu gerekten
grm myd?

Eliyle yatan altn yoklad. Tabii, gece gelen zarf oradayd ite. Sofi Yunanllarn kadere
inanlanyla ilgili tm okuduklarn hatrlad. 0 zaman bu bir rya olamazd.

Filozofu grmt tabii! Yalnz bu olsa iyi. Filozofun kendi mektubunu aldn da grmt!

Sofi kalkp yere meldi ve yatan altna uzand. Btn daktilo sayfalarn alp kard. Bu da
neydi? Ta duvarn dibinde krmz bir ey duruyordu. Bir earp myd ne?

Srnerek uzanp krmz ipek earb ald. Emin olduu tek ey, earbn kendine ait
olmadyd.

Dikkatle earb incelemeye koyulmutu ki earbn kenarnda siyah yazyla yazlan grnce
kk bir lk att: "HL-DE".

Hilde! Peki ama kimdi bu Hilde? Nasl oluyordu da Hil-de'yle yollar byle kesiiyordu?

67
SOKRATES

...en bilge kii bilmediini bilen kiidir...

Sofi zerine yazlk bir elbise geirip mutfaa indi. Annesi mutfakta tezghn zerine eilmi
duruyordu. Annesine ipek earptan szetmemeye karar verdi.

- Gazeteyi aldn m? szleri dklverdi azndan. Annesi ona dnerek:

- Hadi bir iyilik yap da sen alver gazeteyi bugn, dedi. Sofi akl tal yolu koarak geip
yeil posta kutusuna vard.

Gazeteden baka bir ey yoktu. Mektubuna daha cevap gelemezdi zaten. Gazetenin ilk
sayfasnda Lbnan'daki Norveli BM taburu ile ilgili bir haber okudu.

BM taburu... Hilde'nin babasndan gelen zarfn damgasnda da bu yazmyor muydu? Ama pul
Norve puluydu. Belki de Norveli BM askerleri zel bir Norve postanesi de gtrmlerdi
yanlarnda...

Mutfaa geri dndnde annesi alayc bir ses tonuyla:

- Gazeteyle de pek ilgilenir oldun son gnlerde! dedi.

Neyse ki annesi kahvaltda da daha sonra da posta kutusundan filan szetmedi. Annesi
alverie gitmek zere evden knca, Sofi kaderle ilgili mektubu alp Geit'e gitti.

Mektuplar koyduu biskvi kutusunun yannda beyaz bir zarf olduunu grnce akl
bandan gidecekti neredeyse. Sofi mektubu buraya koyann kendisi olmadndan emindi.

Bu zarfn da kenarlar slakt. nceki gn ald mektup gibi bunun da zerinde bir takm
derin izler vard.

68

SOKRATES

Filozof buraya m gelmiti? Gizli yerini biliyor muydu yani? Ya zarflar niye slakt?

Tm bu sorulardan ba dnmeye balamt. Zarf ap ktta yazlanlar okumaya koyuldu.

Sevgili Sofi. Mektubunu byk bir ilgiyle ve biraz da kalbim burkularak okudum. Kahve
imeye gelmek konusunda ne yazk ki seni hayal krklna uratmak zorundaym. Bir gn
mutlaka greceiz, ancak uzunca bir sre daha Kaptan Virajnda kendimi
gsteremeyeceim sanrm.

Bundan sonra mektuplar da kendim getiremeyeceim. Uzun vadede sakncal olabilir bu.
Mektuplar kk ulam getirecek. Ancak iin gzel yan bundan sonra mektuplarn
dorudan senin gizli yerine braklacak olmas.
stersen yine benimle haberleebilirsin. Bu durumda mektubunu ve de bir biskvi ya da kesme
eker parasn pembe bir zarfn iine koymalsn. Ulak byle bir zarf grrse, alp bana
getirecektir.

NOT. Bir bayann kahve davetini reddetmek hi ho bir ey deil. Ancak bazen byle
gerekiyor.

NOT. NOT. Krmz bir ipek earp bulacak olursan ltfen ona iyi bak. Bazen insanlarn
eyalar birbirine karr byle. Okullarda da ok olur bu. Ee, bizim ki de bir felsefe okulu ne
de olsa!

Selamlar, Alberto Knox.

Sofi on drt yllk yaam boyunca ylbalarnda, yagnlerinde filan epey mektup almt.
Ama bu mektup hepsinden daha garipti.

Birincisi, mektup pulsuzdu. Posta kutusuna bile konma-mt. Bu mektup dorudan Sofi'nin
sper gizli yerine brakl-

69

SOFt'NN DNYASI

mt. in tuhaf kuru bahar havasma ramen bu zarfn da kenarlar slakt.

En garip ey kukusuz ipek earpt. Demek felsefe retmeninin baka bir rencisi daha.
vard. Olsundu bakalm! Bu br renci, krmz ipek earbn yitirmiti. Yitirsindi bakahm!
yi ama ya earbn Sofi'nin yatann altnda yitirmeyi nasl becermiti?

Sonra, Alb'erto Knox... Ne tuhaf bir add bu!

Ama en azndan bu mektupla, Hilde Mller Knag ile felsefe retmeni arasnda bir iliki
olduu ortaya kmt. Ama Hilde1 nin babasnn da durup dururken adresleri kartrmaya
balamas anlalacak ey deildi!

Sofi, uzunca bir sre oturup Hilde ile kendisi arasnda ne tr bir iliki olabileceini dnd.
Ama sonuta iin iinden kamad. Felsefe retmeni bir gn karlaacaklarn yazyordu.
Hilde ile de karlaacak myd acaba bir gn?

Kdn arkasn evirdiinde, bu yzde de bireyler yazl olduunu grd:

Doal bir arlanma duygusundan szedilebilir mi? En bilge kii bilmediini bilen kiidir.
Gerek bilgi iimizde mevcuttur. Doru bilgi, doru eylemi gerekletirir.

Sofi, beyaz zarfla gelen ksa cmlelerin daha sonra gelen byk zarfa bir hazrlk
oluturduunu anlyordu artk. Birden aklna bir ey geldi: eer "ulak" san zarf buraya,
Geit'e getirecekse Sofi bekleyip onun kim olduunu grebilirdi. Kadn m, erkek miydi?
Grnce onu hi brakmayacak, felsefe hakknda bildii her eyi anlattracakt! Mektupta
ulan kk olduu yazyordu. ocuk muydu acaba?
"Doal bir arlanma duygusundan szedilebilir mi?"

70

SOKRATES

Sofi, "arlanma" szcnn "utanma" anlamna gelen bir szck olduunu biliyordu. rnein
plak olmaktan utanmak gibi. Ama plaklktan utanmak doal bir duygu muydu gerekten?
Bir eyin doal olmas demek, tm insanlar iin geerli olmas demekti. Ancak dnyann pek
ok yerinde plaklkt tam da doal olan! O zaman neyin uygun olup neyin uygun olmad-
ma karar veren toplum olsa gerekti. rnein babaannesi genken mayonun stn kararak
gnelenmek diye bir ey olamazd. Oysa bugn pek ok kii bunu "doal" bir ey olarak
gryordu. te yandan pek ok lkede de bu kesinlikle yasakt. Sofi ban kad. Felsefe
dedikleri bu muydu?

Ya sonraki cmle: "En bilge kii, bilmediini bilen kiidir".

Kimden daha bilge? Filozof bu cmleyle, dnyada olup biten her eyi bilmediinin farknda
olan kiinin, ayn miktarda ey bilmesine ramen her eyi bildiini sanan kiiden daha akll
olduunu sylemek istiyorsa, Sofi de ayn fikirdeydi. Bunu hi dnmemiti daha nce. Ama
imdi dndke, bilmediini bilmenin de bir eit bilgi olduunu anlamaya balyordu.
nsann hi bilmedii konularda bilgilik taslamas aptallkt en azndan!

Sonra, u, "gerek bilginin iimizde olduu" meselesi. Ama bilgiler u ya da bu zaman


kafamza dardan dolmaz myd? te yandan Sofi, annesinin ve okulda retmenlerinin
kendisine bir eyler retmek isteyip, onun bu bilgileri almaya hi de istekli olmad anlar
hatrlad. Gerekten rendii eyleri, kendisinin de katksyla renmiti. Bir eyi birdenbire
anlay-verdii ok olurdu. Gerek "bilgi" tam da bu olsa gerekti herhalde.

Evet, evet! Sofi tam da sorular baaryla cevaplandrabil-diini dnyordu ki, mektuptaki
son nermeyi okuyunca . kendini glmekten alamad: "Doru bilgi, doru eylemi
gerekletirir."

71

SOF'NN DNYASI

SOKRATES

Ne demekti bu? Banka soygucusu, banka soymann kt bir ey olduunu bilmedii iin mi
banka soyuyordu yani? Tam tersine. Sofi byklerin ou zaman neyin doru olduunu ok
iyi bilmelerine ramen aptalca davrandklarn, hatt sonra da bundan pimanlk duyduklarn
dnyordu.

Sofi byle oturup dururken birden alln ormana bakan tarafnda kuru dal trtlar Tluydu.
Ulak olabilir miydi gelen? Kalbi hzl hzl arpmaya balad. Birinin, bir hayvan gibi nefes
alp vererek gelmekte olduunu anladnda korkusu iyice artt. -
Birka saniye sonra, Geit'in ormana bakan giriinden ieriye kocaman bir kpek girdi.
Labrador tr bir kpekti bu. Aznda tad byk san zarf Sofi'nin dizlerinin dibine
brakt. Her ey yle hzl olup bitmiti ki, Sofi hibir ey dnmeye vakit bulamamt.
Kpek hemen yine ormana doru kaybolmu, Sofi kendini elinde sar zarfla otururken
buluvermiti. Her ey olup bittikten sonra ok kendini gsterdi. Sofi ellerini kucana brakp
alamaya koyuldu.

yle ne kadar kaldn bilmeden, bir sre sonra kendine gelip ban kaldrd.

Demek ulak buydu! Sofi derin bir soluk alp verdi. Demek bunun iin beyaz zarflarn
kenarlar slak oluyordu. Ve tabii yine bu yzden zarflarda derin izler oluyordu. Nasl da
dnememiti bunu? Filozofa mektup yollarken mektubun iine bir kesme eker ya da
biskvi koymas meselesi de bir anda bir anlama kavumu oluyordu.

Yeterince hzl dnemiyordu ite bazen. Ancak "ulan" yetitirilmi bir kpek olabileceini
tahmin etmek de g iti dorusu. Ulaa Alberto Knox'un nerede yaadn sorma meselesini
de unutmas gerekiyordu bylece.

Sofi byk zarf ap okumaya balad:

72

Atina'da felsefe

Sevgili Sofi! Bu satrlar okurken Hermes 'le tanm olacaksn belki de. Her ihtimale kar
ben yine de Hermes'in bir kpek olduunu syleyeyim. Sakn bunu kt bir ey gibi grme!
Hermes, ok uslu ve pek ok insandan daha akll bir kpektir. En azndan, olduundan daha
bilgiliymi gibi davranmaz!

smi de rastgele seilmi bir isim deildir. Hermes, Yunan tanrlarnn ulann adyd. Ayn
zamanda denizcilerin tanrsnn ad da Hermes'ti ama imdilik bunun zerinde pek
durmayacaz. Ancak en nemlisi, Hermes'in "hermetik" szcnn kkenini oluturuyor
olmasdr. Bu szck gizli ya da ulalmaz anlamna gelir. Hermes'in bizi birbirimizden nasl
gizli tuttuunu hatrlarsak, isminin ne kadar isabetli olduunu grebiliriz.

Bylece ulamz tantm oldum. Kendi adn tanr ve ok iyi yetimi bir kpektir.

Tekrar felsefeye dnelim. Felsefenin ilk blmn ardmzda brakm bulunuyoruz. Bununla,
mitsel dnya grnn yklmas anlamna gelen doa felsefesini kastediyorum. imdi ise
eski zamanlarn en byk filozofu olan Sokrates, Platon ve Aristoteles ile tanacaz. Bu
filozoflarn her biri Avrupa uygarlna kendince katkda bulunmutur.

Sokrates'ten nce yaadklar iin, doa filozoflarna "Sokrates ncesi filozoflar " da denir.
Sokrates'ten daha sonra lm olmasna karn, Demokritos'un tm dnce biimi "Sokrates
ncesi" doa felsefesine aittir. Sokrates'le beraber felsefeye sadece za-rnansal bir ayrm
koymuyoruz. Ayn zamanda corafi olarak da yer deitirmi bulunuyoruz. nk Sokrates
Atina'da domu ilk Yunan filozofudur ve onun iki yakn takipisi de Atina'da yaamlardr.
Anaksagoras'n da bir sre Atina'da yaam olduunu hatrlyorsun belki. Ama o, gnein
ateten bir kre olduunu iddia ettii in Atina'dan kovulmutu. (Sokrates'in bana gelenler
de daha az
73

SOF'NN DNYASI

kt saylmaz!)

Sokrates'ten itibaren Yunan kltrel hayat Atina'da toplanmaya balar. Bundan da nemlisi
Sokrates'ten itibaren felsefe projesinin kendisinin de biim deitirmeye balam olmasdr.

Sokrates'ten nce biraz o zamanki Atina ehir grntsne damgasn vurmu olan
Sofistlerden szedeceiz.

Baalyorrr, Sofi! Dnce tarihi, ok perdeli bir tiyatro oyunu gibidir.

Her eyin ba insan

.. 450 yllarnda Atina Yunan dnyasnn kltr merkezi olmutu. Felsefe de bu dnemde
yeni bir yne girmiti.

Doa filozoflar ncelikle doay incelemekle meguldler. Bu yzden bilim tarihinde de


nemli bir yer aldlar. Atina'da ise daha ok insanla ve nsann toplumdaki yeriyle
ilgileniliyordu.

Atina'da giderek meclisler ve mahkemeleriyle bir demokrasi olumaya balad. Demokrasinin


n koullarndan biri, demokratik srelere katlacak kiilerin gerekli eitimden gemeleriydi.
Gen bir demokrasinin ncelikle halk eitmesi gerektiini gnmzden rneklerle de
biliyoruz. Bu yzden Atinallar iin her eyden nemlisi retorikten, yani konuma sanatndan
anlamakt.

ok gemeden Atina'ya Yunan kolonilerinden pek ok retmen ve filozof geldi. Bunlar


kendilerine Sofist diyorlard. "Sofist" szc eitim grm, uzman kii anlamna gelir.
Atina'da Sofistler kentin yurttalarna ders vererek geimlerini salyorlard.

Sofistlerle doa filozoflarnn ortak bir yanlar vard. Her ikisi de varolan mitlere eletirel
yaklayorlard. Ancak Sofistler buna ek olarak, gereksiz felsefi speklasyon olarak
grdkleri eyleri de reddediyorlard. Felsefi sorulara belki yantlar bulunabilir, ancak
doann ve evrenin gizleri kesin olarak zlemez, grnde idiler. Fel-

74

SOKRATES

sefede bu gre phecilik denir.

Biz insanlar doadaki tm sorular yamtlayamasak da bir arada yaamamz gerektiini biliriz.
Sofistler de insanlar ve insann toplumdaki yeri ile ilgilenmeyi setiler.

Sofist Protagoras (.. 487-420) "insan her eyin lsdr," diyordu. Bununla anlatmak
istedii ey, neyin doru neyin yanl, neyin iyi neyin kt olduunun hep insann
ihtiyalarndan yola karak deerlendirilebilecei idi. Yunan tanrlarna inanp inanmadn
sorduklarnda, "Tanrlar konusunda bir ey syleyemem nk bu konuda bilgiyi engelleyen
eyler var: konunun zorluu ve insan yaamnn ksal." diye yant vermiti. Bu ekilde
tanrnn varolup olmad konusunda kesin bir yant veremeyenlere Bilinemezci denir.

Sofistler ounlukla pek ok yer gezmi, deiik pek ok ynetim tarz grm kiilerdi. Hem
gelenelcve grenekler, hem de ehir devletlerinde geerli olan yasalar birbirinden ok farkl
idi. Sofistler tm grp bildikleri eyler erevesinde Atina'da neyin doa tarafndan, neyin
toplum tarafndan belirlendiine dair bir tartma balattlar. Bylelikle Atina ehir devletinde
bir toplum eletirisinin temelini oluturdular.

rnein "doal arlanma duygusu" trnden tanmlamalarn her zaman geerli olamayacan
ne srdler. Utanmann "doal" bir ey olmas iin, doutan gelme bir ey olmas gerekirdi.
Utanmak doal bir ey midir Sofi, yoksa toplumun yaratt bir ey mi? ok gezip grm
birisi iin bu sorunun yant basittir: plak grnmekten utanmak "doal" ya da doutan
gelme bir ey deildir. Arlanma -ya da arlanmama- ncelikle toplumun gelenek ve
greneklerine bal bir eydir.

Senin de tahmin edebilecein gibi, ortalkta gezinip neyin doru neyin yanl olduu
konusunda mutlak normlar olamayacana iaret eden Sofistler, Atina ehir toplumunda
hararetli tartmalara yol atlar. Sokrates ise baz normlarn gerekten mutlak ve her zaman
geerli olduunu gstermeye alt.

75

SOFI'NN DNYASI

Sokrates kimdi?

Sokrates (.. 470-399) felsefe tarihinin belki de en gizemli ahsdr. Tek bir kelime olsun
yazmamtr. Buna ramen Avrupa dncesine ok byk etkisi olmu kiilerden biridir.
Bunda kukusuz ackl lmnn de bir rol olmutur.

Sokrates'in Atina'da domu olduunu ve zamannn ounu sokaklarda ve meydanlarda


karlat insanlarla konuarak geirdiini biliyoruz. Krlardaki aalar bana bir ey
retemez, demiti. Saatlerce kprdamadan durup derin dncelere dald da olurdu.

Daha hayatta iken bile sr dolu bir insan olarak grlen Sokrates ldkten sonra pek ok
felsefi akmn kurucusu sayld. Tam da bylesine sr dolu ve bilinmez olduu iin birbirinden
ok farkl pek ok gr onun dncelerine sahip kt.

Kesin olan tek ey, Sokrates'in mthi irkin olduu idi. iman, ksa boylu, patlak gzl, hap
burunlu idi. ininse "mkemmel bir gzellikte" olduu sylenir. Ayrca, "ne imdi ne
gemite Sokrates gibi birisi bulunamaz" da denir. Tm bunlara karlk Sokrates felsefi
uralar yznden lme mahkm edildi.

Sokrates'in yaam, rencisi ve sonradan tarihin en byk filozoflarndan biri olacak olan
Platon tarafndan gn na kavumutur. Platon, Sokrates'i konumac olarak kulland pek
ok diyalog -felsefi konumalar- yazmtr.
Platon'un Sokrates'in azndan yazd bu yazlara bakarak bunlar gerekten Sokrates'in
syleyip sylemediinden emin olamyoruz. Neyin Sokrates'in retisi, neyin Platon'un kendi
szleri olduunu ayrdedemiyoruz. Ayn sorun, ardnda yazl eser brakmam olan pek ok
baka tarihsel ahsiyette de karmza kar. Elbette buna en bildik rnek sa'dr. "Tarihteki
sa'nn" gerekten Mat-ta'nm ya da Luka'nn yazdklarn syleyip sylemediinden emin
olamayz. Ayn ekilde "tarihteki Sokrates'in" dedikleri de bir sr olarak kalacaktr.

76

SOKRATES

te yandan Sokrates'in "gerekten" kim olduu o kadar nemli deildir. Bat dncesini
2500 yldr ynlendiren, Platon'un bize tantt Sokrates'tir.

Konuma sanat

Sokrates'in urandaki temel e, onun kimseye bir ey retmek peinde olmaydr. O,


tersine, konutuu insandan bir eyler renmek istediini dile getirmitir. Yani dier okul
retmenleri gibi ders vermek deildi derdi. Onun derdi, konumakt.

Ama sadece bakalarn dinleyerek mehur bir filozof olunmazd elbette. Yalnzca bakalarn
dinledi diye lme mahkm de etmezlerdi insan! O genellikle konumann banda soru
sorard. Bylece hibir ey bilmiyormu gibi yapard. Konuma srasnda genellikle
karsndaki kiinin kendi dnce biimindeki zayflklar grmesini salard. Sonunda
konutuu kiinin bir keye skt ve neyin doru neyin yanl olduunu kendine itiraf
etmek zorunda kald olurdu.

Sokrates'in annesinin ebe olduu ve Sokrates'in konuma sanatn ebelerin "dourma


sanatna" benzettii sylenir. ocuu douran kii ebe deildir. Ebe yalnzca doum srasnda
hazr bulunup douma yardmc olur. Sokrates de kendine den eyin insanlarn doruyu
"dourmasna" yardmc olmak olduuna inanyordu. nk gerek kavray insann iinden
gelir. Bakalar tarafndan retilemez. nsann iinde kavrad eydir gerek "bilgi".

Altn iziyorum: ocuk dourmak doal bir zelliktir. Ayn ekilde insan sadece mantn
kullanarak felsefi dorular kavrayabilir. nsan "mantn kullanarak" kendinden bir ey
renebilir.

Sokrates hibir ey bilmiyormu gibi yaparak, insanlar tam da buna, mantn kullanmaya
zorlard. Cahili "oynard" - ya da olduundan daha aptalm gibi grnrd. Buna "Sokratesi
roni"

77

SOFfNlN DNYASI

diyoruz. Bu ekilde Sokrates srekli olarak Atinallarn dnce biimlerindeki boluklar


ortaya karyordu. Bu meydann ta ortasnda, yani herkesin iinde olabilirdi. Sokrates'le bir
karlama, alaya alnp herkesin iinde gln duruma drlme anlamna gelebilirdi.
Byle bir kiinin giderek dierlerini, zellikle toplumda gc elinde bulunduranlar rahatsz
etmeye balayacan anlamak g deil. "Atina uyuuk bir at. Ben de onu uyandrp
canlandrmaya alan bir at sineiyim," diyordu Sokrates. (At sineine ne yapar insan Sofi?
Cevap verebilir misin buna?)

Tanrsal bir ses

Sokrates'in dier insanlar devaml mat etmekteki amac onlar rahatsz etmek deildi. inde
yle bir ey vard ki ona baka bir ans tanmyordu. Sokrates hep iinde "tanrsal bir ses"
olduunu sylyordu. nsanlara lm cezas vermeye karyd rnein. Politik muhalifleri ele
vermeyi de reddediyordu. Bu da sonunda hayatna ma-loldu.

.. 399 ylnda "devletin tanrlarn tanmad" ve "genlerin dncelerini bozduu" iin


lme mahkm edildi. 500 kiilik jrinin yardan biraz fazlasnca sulu bulundu.

Af dilenebilirdi kukusuz. En azndan Atina'y terketmek suretiyle paay kurtarabilirdi. Ama


byle yapm olsayd Sokrates olmazd. Gerek u ki o, kendi vicdann -ve doruyu- kendi
hayatnn nne koydu. Devletin kar iin uratn belirtti. Ama yine de lme mahkm
edildi. En yakn arkadalarnn yannda bir kupa baldran zehiri iti. Ve ylp ld.

Niin Sofi? Sokrates neden lmek zorundayd? Bu soruyu insanlar 2400 yldr soruyorlar.
Ancak o, tarihte sonuna dek mcadele etmekten vazgemeyip dncelerinden tr len tek
kii deildir.

78

SOKRATES

sa'dan szettim daha nce. sa ile Sokrates arasnda gerekten bir takm benzerlikler var.
Burada birkandan szedeceim.

sa da Sokrates de adalar tarafndan sr dolu insanlar olarak grldler. kisi de ardnda


yazl bir ey brakmad. Onlar hakkndaki bilgiler konusunda rencilerine bal kalmak
durumundayz. Ancak ikisi de kukusuz iyi birer konumac idiler. Ayrca kendilerinden
ylesine emin bir tarzda konuuyorlard ki bu dinleyeni hem ok etkileyebiliyor hem de
rahatsz edebiliyordu. stelik ikisi de kendilerinden daha byk grdkleri bir ey adna
konuuyorlard. Her trl hakszlk ve otoriteyi eletirerek toplumda gc elinde
bulunduranlar savunmaya itiyorlard. Ve en nemlisi, bu ikisinin de hayatna maloldu.

sa ve Sokrates'in davalarnda da benzerlikler var. kisi de af dileyebilir, bylelikle hayatlarn


kurtarabilirlerdi. Ancak sonuna kadar direnmezlerse davalarna ihanet etmi olacaklarna
inanyorlard. lme onurla giderek, lmlerinden sonra binlerce yanda edinmi oldular.

sa ile Sokrates arasndaki benzerlikleri gstererek ikisinin ayn olduklarn sylemek deil
amacm. Esas olarak, ikisinin de insanlara vermek istedikleri ve kendi kiisel cesaretlerinden
ayrdedileme-yecek mesajlar olduunu sylyorum.

Atina'da birjoker
Sokrates, Sofi! Henz Sokrates'i bitirmedik. Yntemini anlattk. Ama onun projesi neydi?

Sokrates Sofistlerle ayn dnemde yaad. O da Sofistler gibi, doa filozoflarnn


sorunlarndan ok insan ve insan yaam ile ilgiliydi. Sokrates'ten birka yz yl sonra
yaam Romal filozof Cice-ro yle diyordu: "(O) felsefeyi gkyznden Dnya'ya indirip
ehirlerde barndrd. Felsefeyi evlere sokup insanlar hayat ve treler,

79

SOF'NlN DNYASI

iyilik ve ktlk zerine dnmeye zorlad."

Ancak Sokrates Sofistlerden nemli bir noktada ayrlyordu. O kendini bir "Sofist", yani
eitimli ve bilge bir kii olarak adlandrmyordu. Sofistlerin aksine rettikleri iin para
almyordu. Hayr, Sokrates kendine kelimenin tam anlam ile "filozof diyordu. "Philo-
sophos"un kelime anlam "bilgelie ulamaya alan kii"dir.

Burada msn Sofi? Bu kursta daha sonra anlatlacaklar iin, "Sofist" ile "filozof" arasndaki
ayrm anlam olman nemli. Sofistler anlattklar iirme eyler iin para alyorlard. Tarih
bu tr "Sofistlerle" doludur. Bildikleri azck eylerle yetinen ya da bilmedikleri eyleri ok
iyi biliyormu gibi yapp vnen retmenlerden ve bilgilerden szediyorum. Bu tr
"Sofistlerle" ksa hayatnda sen bile karlamndr. Gerek filozof Sofi, bunun tam tersidir.
Bir filozof aslnda ok az ey bildiinin farkndadr. Tam da bu yzden hep, her zaman gerek
bilgiye ulamaya alr. Sokrates bu trden ender bir kiiydi. Hayat ve dnya hakknda hibir
ey bilmediinin farkndayd. Ve en nemlisi: bu kadar az ey bilmekten mthi rahatszlk
duyuyordu.

Yani filozof, anlamad pek ok ey olduunu kabul eden kiidir. Ve bu da onu huzursuz
eder. Ama tam da bu bakmdan, bilmedii eyleri biliyormu gibi yapp vnen insanlardan
ok daha aklldr. "En bilge kii bilmediini bilen kiidir," demitim. Sokrates de tek bir ey
bildiini sylyordu ve bu da hibir ey bilmediiydi! Bu aklamay not almalsn Sofi,
nk filozoflar arasnda bile bunu byle rahatlkla syleyebilene ok az rastlanr. stelik
bunu ak ak sylemek insann hayatna malolacak kadar tehlikeli olabilir. Her zaman en
korkulan kiiler soru soran kiilerdir. Sorulara cevap vermek o kadar sakncal deildir. Tek
bir soru bin cevaptan daha gl olabilir.

"Kraln Yeni Giysileri" masaln biliyor musun? Bu masalda kraln zerinde aslnda giysi
filan yoktur, ama maiyetindekilerin hibiri bunu ona sylemeye cesaret edemez. Birdenbire
bir ocuk kraln

80

SOKRATES

plak olduunu haykrr. Cesur bir ocuktur bu, Sofi. Sokrates de hjZ insanlarn ne kadar az
ey bildiini syleyebilecek kadar cesurdu ocuklarla filozoflar arasndaki benzerliklerden
szetmitik zaten daha nce.
Tekrar ediyorum: insanlk kolayca cevaplanamayacak nemli sorularla kar karyadr. Bu
durumda insann karsna iki seenek kar: ya bilmeye deer eyleri biliyormu gibi yaparak
kendimizi ve dnyadaki herkesi kandrabiliriz, ya da gzlerimizi bu sorulara kapayp cevap
aramaktan tmyle vazgeebiliriz. te insanlar bu bakmdan ikiye ayrlr. Ya kendinden son
derece emin ya da iyice vurdumduymaz olurlar. (nsanlarn bu iki tr de tavann krknn
diplerinde debelenir durur.) Bir deste iskambil kdn ikiye ayrmaya benzer bu, Sofi. Siyah
ktlar bir tarafa, krmz ktlar br tarafa.. Ama arada bir karmza bir joker kar. Joker
ne kupa, ne sinek, ne karo ne de maadr. Sokrates de Atina'da byle bir joker idi. Ne
kendinden ok emin, ne de vurdumduymazd. Tek bir ey biliyordu yalnzca, bu da hibir ey
bilmediiydi. Ve bundan huzursuzluk duyuyordu. Bylece bir filozof, yani vazgemek
bilmeyen, durmadan gerek bilgiyi arayan biri oldu.

Atinal birinin Delphoi'deki khine, Atina'nn en bilge kiisinin kim olduunu sorduu
anlatlr. Khin, Sokrates, diye yant verir. Sokrates bunu duyduunda arr. (Bence ok
elenmitir, Sofi!) Doru ehre gidip, hem kendince hem de bakalarnca ok akll biri diye
bilinen bir adam bulur. Ancak adam Sokrates'in sorularna hi de kesin yantlar veremeyince,
Sokrates khinin aslnda hakl olduunu anlar.

Sokrates bilgimizin temelini bulmann nemli bir ey olduunu dnyordu. Ve o, bu


temelin insann mant olduuna inanyordu. nsan mantna bu denli gvenii asndan
kesin bir Aklc idi.

81

SOF'NN DNYASI

Doru bilgi, doru eylemi gerekletirir

Sokrates'in iinden gelen "tanrsal sese" ve bu "vicdann" ona neyin doru olduunu
gsterdiine inandn sylemitik. O , "doruyu bilen, doru davranr," diyor, doru bilginin
doru eylemi gerekle, tireceine inanyordu. Ve yalnzca doru davranan kii "doru kii"
olabilirdi. Kiiler bilmedikleri iin ktdrler, bilseler kt olmazlar. Aklmzn iyiye ermesi
bir bilgi iidir, bunun iin bilgimizi artrmak ok nemlidir. Sokrates bu yzden neyin doru,
neyin yanl olduuna dair kesin ve her zaman geerli olan yantlar bulmak peindeydi.
Sofistlerin tersine o, doru ile yanl birbirinden ayrma yeteneinin toplumda deil insan
mantnda yer aldna inanyordu.

Bu son cmleyi anlamak belki sana g geliyordur Sofi. yle diyeyim: Sokrates, insann
inandklarnn tersini yaparak mutlu olamayacana inanyordu. Ve nasl mutlu olacan bilen
insan, mutlu olmaya da alr. Dolaysyla neyin doru olduunu bilen insan, doru
davranmak zorundadr. nk hi kimse mutsuz olmay istemez, deil mi?

Sen ne diyorsun, Sofi? Devaml doru olmadn bildiin eyleri yaparak mutlu olabilir
misin? Srekli yalan syleyen, hrszlk yapan, insanlarn arkasndan konuan kiiler vardr.
Hakl -ya da adil diyelim istersen- olmadklarn kendileri de bilirler kukusuz. Ya bu onlar
mutlu eder mi?

Sokrates'e gre, hayr.


Sofi, Sokrates hakkndaki bu mektubu okuduktan sonra mektubu aceleyle kutuya koyup
emekleyerek baheye kt. Nerede olduuna dair pek ok sorudan kurtulmak iin annesi
alveri' ten dnmeden eve girmi olsa iyi ederdi. Hem de bula ykayacana sz vermiti.

Daha suyu yeni doldurmutu ki annesi elinde iki koca torbayla ieri girdi. Belki de bu yzden
annesi:

82

SOKRATES

- Kafan biraz fazla megul galiba son zamanlarda! dedi. Nasl olduunu anlamadan Sofi'nin
azndan birden u

szler dklverdi:

. Sokrates'in de yleydi.

. Sokrates mi? Annesinin gzleri kocaman almt.

- Ne yazk ki bunu hayatyla demek zorunda kald, diye devam etti Sofi dalgn dalgn.

- Ama Sofi! Ne diyeceimi bilemiyorum artk!

- Sokrates de bilmiyordu. Bildii tek ey hibir ey bilmediiydi. Yine de o Atina'daki en


bilge kiiydi.

Annesi iyice akna dnmt. Sonunda:

- Bunlar okulda m rendin? diye sordu. Sofi hemen ban iki yne sallad.

- Orada hibir ey rendiimiz yok... Okuldaki bir retmenle bir filozof arasndaki en
byk fark, retmenin her eyi bildiini sanarak bunlar rencilere zorla retmeye
almasdr. Bir filozof ise rencileriyle beraber anlamaya alr.

- Yine beyaz tavanlardan bahsediyoruz, yle mi? Artk u erkek arkadann kim olduunu
bilmeyi istiyorum. Yoksa onun biraz tk biri olduunu dnmeye balayacam.

Sofi annesine dnd. Elindeki bulak frasn annesine doru sallad.

- tm olan o deil. Tersine bakalarn biraz olsun tmeye alan biri. Bunu onlar
eskimi dncelerinden uyandrmak iin yapyor.

- Artk yeter ama! Pek de bilmi birine benziyor bu ocuk! Sofi yine bulak kpklerinin
zerine eildi.

- O ne bilmi ne de bilge! Ama gerek bilgeliin peinde. Gerek bir jokerle dier iskambil
ktlar arasndaki fark bu.

- Joker mi dedin? Sofi ban sallad.


83

SOFfNlN DNYASI

- Bir destede ne ok kupa, ne ok karo olduunu hi dt^, dn m? Bir sr de maa ve


sinek. Ama bir destede yalnz^ tekbir joker var.

- Ne biim cevap bu, kzm.

- Ne biim soru asl!

Annesi aldklarn yerine yerletirdikten sonra gazetesini alp oturma odasna gitti. Sofiye
annesi kapy her zamankin, den daha hzl ekmi gibi geldi.

Bula bitirdikten sonra odasna k. Krmz ipek eat. b, legolaryla birlikte dolabn en
stndeki rafa koymutu, Earb tekrar eline alp incelemeye koyuldu.

Hilde...

84

A T N A-

... harabeden bir sr yksek yap ykseldi...

Akam Sofi'nin annesi erkenden komu ziyaretine gitti. O gider gitmez Sofi baheye kt ve
Geit'ine girdi. Byk biskvi kutusunun yannda kaln bir paket duruyordu. Sofi aceleyle
paketi at. Bir video kasetiydi bu!

Hemen eve kotu. Bir video kaseti! Bu yepyeni bir eydi ite. Peki ama felsefe retmeni
onlarda video olduunu nereden bilmiti? Kasette ne vard acaba?

Sofi kaseti videoya koydu. Ekranda byk bir ehir resmi belirdi. Sofi ok gemeden
burasnn Atina olduunu anlad, nk kamera yakn ekim Akropolis'i gsteriyordu. Sofi
buradaki harabelerin resimlerini daha nce ok grmt.

Bu ise hareket eden bir resim, bir filmdi. Tapnak harabelerinin arasnda ortlu, boyunlarnda
fotoraf makinesi asl turistler dolayordu. lerinden birisi bir pankart m tutuyordu ne?
te, pankart bir kez daha grnyordu! "Hilde" mi yazyordu zerinde?

Bir sre sonra ekranda orta yal bir adam belirdi. Olduka ufak tefek, siyah, bakml bir
sakal olan, mavi bere giymi bir adamd bu. Adam yzn kameraya dnerek konumaya
balad:

- Atina'ya ho geldin, Sofi. oktan tahmin etmi olabilecein gibi, Albert Knox benim.
Tahmin etmemi idiysen, beyaz tavann halen evrenin siyah silindir apkasndan kmaya
devam ettiini ksaca hatrlatmak isterim. u an Akropolis'teyiz. "i szck, "ehir kalesi" veya
esas olarak "yksekteki ehir" lamna gelir. nsanlar ta devrinden beri burada yaayagel-

85

SOFI'NN DNYASI

diler. Bunun ana nedeni ehrin yerleimi. Bu yksek platoda kurulmu ehri dmanlara kar
savunmak kolayd. Ayrca Akropolis'ten Akdeniz'in en gzel limanlarndan birini gz al-tnda
tutmak da mmknd... Atina platonun eteklerindeki dzlkte byyp geliirken, Akropolis
kale ve tapnak alam olarak kullanlyordu. sadan nce beinci yzyln ilk yansnda
Yunanllarla Persler arasnda byk bir sava oldu. 480 y\. lnda Pers imparatoru Kserkes
Atina'y talan edip Akropo-lis'teki tm eski tahta yaplar atee verdi. Ertesi yl ise, Yunanllar
Persleri yendi ve bundan sonra Atina'nn altn a balad. Akropolis eskisinden ok daha
onurlu ve gzel bir biimde yeniden ina edildi ve artk sadece tapnak alan olarak
kullanlmaya baland. Sokrates de bu yllarda sokaklarda meydanlarda dolaarak Atinallarla
konuuyordu. Bu arada Akropolis'in yeniden douuna, imdi etrafta grdmz grkemli
yaplarn olumasna tanklk ediyordu. Mthi bir inaat alanyd bu! Arkamda grdn
Akropolis'in en byk tapna. Bu tapnan ad "Bakire'nin evi" anlamna gelen Parthe-non
ve Atina'nn koruyucu tanrs tanraAthena onuruna yaplm. Bu byk mermer binada tek
bir dz hat grlmez; drt kenin her biri hafife bklr. Bylelikle binaya daha byk bir
canllk verilmeye allmtr. Yap aslnda ok byk olmakla beraber gze hantal
grnmez. Bunun nedeni bir tr gz yanlmasdr. Stunlar ieriye doru yle hafif bir eimle
b klmlerdir ki birbirleriyle tapman tepesinde buluabilme-leri iin 1500 metre
ykseklikte olmalar gerekir. Bu mthi byk binann iinde yalnzca Athena'nn 12 metre
yksekli indeki heykeli bulunuyordu. Yaplarda pek ok canl renge boyanarak kullanlan
beyaz mermerin 16 kilometre uzaktaki bit dadan getirildiini de ekleyeyim...

Sofi yrei aznda oturmu seyrediyordu. Videoda konuan felsefe retmeninin ta kendisi
miydi gerekten? Onun yal

86

ATNA

zca karanlkta siluetini grmt nceden. Evet, o zaman grd kii imdi Atina'da
Akropolis'te duran bu adam olabilirdi.

Birazdan adam tapnan uzun kenar boyunca yrmeye balad. Kamera da onu takip
ediyordu. Tepenin en ucuna dek giderek eliyle aay gsterdi. Kamera, Akropolis
platosunun eteindeki bir tiyatroya odakland.

- Buras eski Dionysos tiyatrosu, diyerek konumasna devam etti bereli adam.

- Avrupa'nn en eski tiyatrosu olduu sanlyor. Tam Sok-rates'in yaad dnemde burada
byk trajedi airleri Aeskhylos, Sofokles ve Euripides'in eserleri sahnelendi. Daha nce
bahtsz Kral Oedipus hakkndaki trajediden bahsetmitim. Bu oyun ilk kez burada sergilendi.
Sadece trajediler deil, komediler de oynand bu tiyatroda. En tannm komedi yazar
Aristofanes idi. Aristofanes dier eslerlerinin yansra ehrin garip kiisi Sokrates hakknda
acmasz bir komedi de yazmt. En arkada, oyuncularn nnde oynadklar tatan duvar
gryoruz. Buna skene deniyordu. Dilimizdeki "sahne" szc de buradan gelmektedir.
Tiyatro szc de eski Yunanca-daki "seyretme" kelimesinden gelir. Ama biz yine
filozoflara dneceiz Sofi. Parthenon'un etrafn dolap giriten aaya inelim...

Ufak tefek adam koca tapnan evresini dolap daha kk birka tapna sana ald. Bir
takm yksek stunlarn arasnda yer alan merdivenlerden aa inmeye balad. Akropolis
platosunun eteine geldiinde, ykseke bir tepeye kp eliyle tm Atina'y gstererek
szlerine devam etti:

- zerinde durduumuz bu tepenin ad Areopagos. Atina mahkemesi lm davalarn burada


ele alrd. Yzlerce yl sonra sa'nn havarilerinden Paulus burada durup Atinallara isa'y ve
Hristiyanl anlatt. Bu konumadan daha sonra

87

SOFI'NN DNYASI

tekrar bahsedeceiz. Aada solda Atina'daki eski meydann kalntlarn gryoruz. Geriye
demir tanrs Hephaistos'un tapnandan ve birka mermer bloktan baka bir ey kalmam.
Aaya iniyoruz...

Ve bir anda tekrar harabelerin arasnda belirdi. Ta yukarda gkyznn altnda - ve Sofi'nin
televizyon ekrannn en tepesinde - tm heybetiyle Akropolis'teki Athena tapma
ykseliyordu. Felsefe retmeni mermer bir tan zerine oturmutu. Kameraya bakp
konumaya balad:

- Atina'daki eski meydann kenarndayz. imdi ackl bir grn var burann, deil mi?
Oysa bir zamanlar etrafla heybetli tapmaklar, mahkemeler ve teki devlet binalar, dkkanlar,
konser salonu ve de bir spor binas yer alyordu. Hepsi, drt ke bir alan olan bu meydann
evresindeydi.... Bu meydanda Avrupa uygarlnn temeli yatyor. "Politika", "demokrasi",
"ekonomi", "tarih", "biyoloji", "fizik", "matematik", "mantk", "teoloji", "felsefe", "ahlak",
"psikoloji", "teori", "metod", "idea", "sistem" ve daha ok, pek ok szck bu meydanda
gnlk hayatn srdren bir grup insandan kaynaklanmaktadr. Sokra-tes bu meydanda
dolap karlat insanlarla konuuyordu. Belki de bir kap iinde zeytinya tayan bir
kleye yaklap zavall adama felsefi bir soru soruyordu. nk Sokrates bir klenin de bir
soylu kadar mant olduuna inanyordu. Belki yurttalardan biriyle hararetli bir az
mnakaas yapyor, belki de gen rencisi Platon'la sakin sakin konuuyordu. Bunlar
dnmek insana garip bir duygu veriyor. Hl "Sok-ratesi" veya "Platoncu" felsefeden
szediyoruz ama Sokrates ya da Platon olmak daha baka bir ey...

Sofi de bunu garip buluyordu elbette. Ama u an oturmu, felsefe retmeninin kendisiyle,
gizemli bir kpein bahedeki gizli kesine getirip brakt bir videodan konuuyor olmas
da Sofi'ye en az bunun kadar garip geliyordu.

88

ATNA

Filozof oturduu mermer tatan kalkt. Alak bir sesle konumasn srdrd:
- Aslnda bu konulara girmek deildi amacm. Sana Akro-polis'i ve Atina'daki eski
meydandan kalan harabeleri gstermek niyetindeydim. Ancak sana buralarn eski zamanlarda
ne kadar gsterili olduunu anlatp anlatamadmdan emin deilim... Kendimi
alkoyamyorum imdi... biraz daha ileriye gitmekten... Tabii bu btn kurallara aykr... ama
bunun aramzda kalacana dair bir gven var iimde... Ne olursa olsun, yle biraz olsun
baksan yeter...

Daha baka bir ey sylemeden uzunca bir sre durup kamerann iine bakt. Sonra aniden
ekranda baka bir resim belirdi. Birdenbire harabelerden bir sr yksek yap ykseldi. Sanki
by yaplm gibi harabeler eski hallerine kavumulard. Ufukta hl Akropolis
grnyordu, ama imdi Akropo-lis de, meydandaki binalar da yepyeni idiler. Binalar altnla
kaplanm, canl renklere boyanmlard. Drt ke meydanda renkli uzun giysileri iinde
insanlar dolanyorlard. Kimisi elinde bir kl, kimisi bann zerinde bir testi, kimisi
kolunun altnda bir papirs tornan tayordu.

Sofi ancak imdi felsefe retmenini tanyabilmiti. Banda hl mavi beresi vard, ancak
zerine dier insanlar gibi san uzun bir giysi giymiti. Sofi'ye doru yaklap kamerann ta
iine bakarak konutu:

- Hah, ite yle! u an eski Atina'dayz, Sofi. Kendi gzlerinle grmeni istedim, anlyor
musun? Yl sa'dan nce 402, Sokrates'in lmnden ise yalnzca yl ncesi. Bu imtiyazl
ziyaretin nemini takdir ediyorsundur umarm, nk bir video kameras kiralamak pek kolay
olmad...

Sofi bann dndn hissetti. Bu gizemli insan nasl olup da 2400 yl ncesinin Atina'snda
olabiliyordu? Sofi nasl lup da bambaka bir zamanda ekilmi bir canl yayn izle-

89

SOF'NN DNYASI

yebiliyordu? Sofi o zamanlar video olmadn biliyordu elbette. Grd sonradan ekilmi
bir televizyon filmi olabilir miydi? Ama btn mermer binalar ok sahici grnyordu.
Atina'daki tm eski meydan ve de Akropolis'i yalnzca bir film iin yeniden ina edecek
deillerdi ya! ok tuzluya malolurdu bu tabii! Hele bu sadece Sofi Atina hakknda bilgi
edinsin diye yaplm olursa!

Bereli adam yine Sofi'ye bakp konutu:

- u stunlu giriin nnde duran iki adam gryor musun?

Sofi zerinde biraz eskimi giysiler olan yal bir adam grd nce. Uzun, karmakark
sakall, kt burunlu, patlak mavi gzl, tombul yanakl biriydi bu. Yannda gen ve yakkl
birisi duruyordu.

- Sokrates ile gen rencisi Platon. Anlyor musun Sofi? Onlarla kiisel olarak
tanabileceksin imdi.
Felsefe retmeni yksek bir atnn altnda duran bu iki adamn yanna yaklat. Yanlarna
vardnda beresini karp onlara Sofi'nin anlamad bireyler syledi. Yunancayd herhalde.
Bir sre sonra tekrar kameraya dnerek konutu:

Onlara senin, onlarla karlamaya can atan Norveli bir kz olduunu syledim. Platon sana
zerinde dnmeni istedii birka soru sormak istiyor. Ancak gzclerin bizi farket-memesi
iin abuk hareket etmek zorundayz.

Sofi akaklarnda bir zonklama hissetti, nk imdi bu gen adam kameraya yaklamt.

- Atina'ya hogeldin, Sofi! dedi yumuak bir sesle. Olduka bozuk bir aksanla konuuyordu.

- Benim adm Platon. Sana drt dev vereceim: ncelikle, bir frncnn nasl birbirinin
tpatp ayn 50 rek yapabildiini dnmeni istiyorum. Sonra, neden tm atlarn ayn
olduunu sorabilirsin kendine. Ve de insann lmsz bir ruha sahip olup

90

ATINA

olmad zerinde dnebilirsin. Son olarak da kadnlar ve erkeklerin ayn derecede akl
sahibi olup olmad sorusunu ce-vaplamalsm. yi anslar!

Bir anda televizyon ekranndaki resim yokoldu. Sofi kaseti ileri geri ald ama videoda olan ne
varsa hepsini grmt.

Dncelerini toparlamaya alt. Ama neyi dnmeye alyorsa, aklna hemen baka bir
ey geliyor, bir trl ilk dnd eyi bitiremiyordu.

Felsefe retmeninin olduka deiik bir retmen olduunu oktan kefetmiti. Ancak tm
doa kurallanna aykr retim yntemleri kullanmaya balamas her trl snr ayordu
Sofi'ye gre.

Televizyon ekrannda grd gerekten Sokrates ile Platon muydu? Elbette hayr, mmkn
deildi bu! Ama te yandan grd bir izgi film de deildi yani!

Sofi kaseti video makinesinden karp alarak odasna kotu. Kaseti legolann olduu en st
rafa koydu. ok gemeden yatana gmlp uykuya dald.

Birka saat sonra annesi odasna geldi. Sofi'yi drtkleyip,

- Neler oluyor sana Sofi? dedi.

- Mmm...

- Elbisenle mi yattn?

Sofi gzlerini azck aralayp:

- Atina'daydm, dedi. ^
Baka bir ey sylemeden arkasn dnp uyumaya devam

etti.

91

PLATON

...ruhun gerek yuvasna zlem...

Sofi ertesi sabah bir anda uyand. Saatine bakt. Daha saat bei biraz geiyordu, ama kendini
cin gibi uyank hissetti.

Elbisesi niye zerindeydi? Bir anda her eyi hatrlad. Bir tabureye kp dolabn en st
gzne bakt. te video kaseti oradayd. Demek rya filan deildi grdkleri!

Platon ve Sokrates'i grm olamazd ama! Of, bu konuyu daha fazla dnecek hali
kalmamt. Belki de annesi haklyd u sralar biraz fazla dnceli olduunu sylerken.

Tekrar uyuyamad. Geit'e gidip kpek yeni bir mektup getirmi mi diye baksa myd acaba?

Merdivenlerden yavaa inip spor ayakkablarn giydi ve dar kt.

Bahe prl prl ve son derece sessizdi. Kk kularn canla bala tne glesi geldi
Sofi'nin. Otlarn zerindeki i tanecikleri birer kristal gibi parlyordu.

Bir kez daha dnyann ne mthi bir mucize olduunu dnd.

alln oras da biraz nemliydi. Yeni bir mektup grmemekle beraber, Sofi kaln bir aa
kkn kurulayp zerine oturdu.

Videodaki Platon'un kendisine verdii devler aklna geldi. lk soru, bir frncnn nasl
birbirinin tamamen ei 50 rek yapabildiiydi.

Sofi'nin biraz dnmesi gerekiyordu. Byk bir iletme anlamna geliyordu nk bu.
Annesinin ok ender yapt ay reklerinin hibiri birbirine benzemezdi. Annesi a deildi

92

PLATON

tabii; arasra iyice garip eyler yapt da olurdu. Ama pastaneden alnan rekler de hibir
zaman birbirinin tpatp ayn olmazd ki! Her bir rek frncnn elinde ayr ayr ekillenirdi.

Sofi'nin yznde birden kurnaz bir glmseme belirdi* Bir keresinde o babasyla arya
gittiinde, annesinin evde yapt Noel reklerini hatrlad. Eve geldiklerinde masann
zerinde insan biiminde bir sr rek bulmulard. Hepsi ok baarl olmamsa da, bir
bakma birbirlerinin ayns idiler. Neden? Annesi kalp kullanmt da ondan.
Sofi rek-adamlan hatrlayp ilk sorunun cevabn kolayca verebildii iin mutlu olmutu. 50
tane ayn rek yapabilmenin yolu kalp kullanmaktan geer. te bu kadar!

Platon daha sonra kamerann iine bakp neden tm atlarn ayn olduunu sormutu. Ama
doru deildi ki bu! Nasl iki insan birbirinin tpatp ayn olamazsa, atlar da birbirinin ayn
olamazd.

Bu soruyu cevaplamaktan vazgeecekti ki aklna reklerle ilgili yant geldi. reklerin de


hibiri dierinin tamamen ayn deildi. Kimisi kaln kimisi inceydi. Hatt kimisi
paralanmt. Ama yine de aka grlen bir ey vard ki hepsi bir bakma "tamamen ayn"
idi.

Belki de Platon neden bir atn hep at olduunu, rnein neden atla domuz aras bir ey
olmadn sormak istiyordu. nk kimisi ay gibi boz, kimisi kuzu gibi beyaz olsa da tm
atlarda ortak olan bir ey vard. Sofi tutup da alt veya sekiz bacakl bir at grmeyi
bekleyemezdi.

Ama Platon atlarn ayn olduunu sylerken atlarn da ayn kalptan ktn kastetmi
olamazd!

Sonra da byk ve zor bir soru sormutu Platon. nsanlar lmsz bir ruha sahip midir? Sofi
bu soruya cevap veremeyeceini hissetti. llerin ya yakldn ya da topraa gmldn
ve vcudun ondan sonra artk varolmadn biliyordu.

93

SOF'NIN DNYASI

nsann lmsz bir ruhu olduunu varsaymak, insann iki ayr paradan olutuunu sylemek
anlamna geliyordu: ldkten sonra birka yl iinde yokolup giden bir vcut ve vcuttan
olduka bamsz hareket eden bir ruh. Babaannesi bir keresinde sadece vcudunun
yalandn, yoksa kendini hep ayn kk kz gibi hissettiini sylemiti.

Bu "kkkz" laf Sofiye son soruyu anmsatt: erkeklerle kadnlar ayn derecede akl sahibi
midir? Emin deildi Sofi bundan. Bu, Platon'un "akl sahibi" ile ne demek istediine balyd.

O an aklna felsefe retmeninin Sokrates hakknda syledikleri geldi. Sokrates, herkesin


mantn kullanarak felsefi gereklikleri grebileceini sylyordu. Bir klenin de bir soylu
kadar felsefi sorular cevaplayabileceini de ekliyordu. Sofi Sokrates'in, kadnlarla erkeklerin
ayn lde akl sahibi olduklarn da syleyecei kansna vard.

O byle oturmu dnrken birden allklarda hrtlar duydu. Buharl makina gibi bir
soluma sesi... Ve hemen ardndan bizim san kpek Geitte belirdi. Aznda byk bir zarf
tayordu.

- Hermes! diye haykrd, Sofi.

- Saol, ok saol!

Kpek sar zarf Sofi'nin kucana brakt. Sofi de elini uzatp kpein ban okad.
- Aferin sana Hermes!

Kpek Sofi'nin kendisini sevmesinden honut yere uzand. Ancak birka dakika sonra kalkp
allklarda belirdii yerden yine dar kmaya yneldi. Sofi elinde san zarfla kpei
izlemeye balad. Dar allktan geerek bahenin dna ktlar.

Hermes ormana doru usul usul ilerliyor, Sofi onu birka metre geriden izliyordu. Kpek
birka kez dnp havladiysa da Sofi aldrmad. Atina'ya kadar gitmesi gerekse bile bu kez fi-

94

PLATON

lozofu bulacakt!

Kpek hzlanp dar bir patikaya girdi. Sofi de komaya ba-lanut ki kpek dnp bir beki
kpei gibi havlad. Sofi vaz-geneyip koarak kpee daha da yaklat.

Hermes patikada yeniden hzla komaya balad. Sofi sonunda onu yakalayamayacan
anlad. Bir sre ylece durup kpein uzaklamasn dinledi. Birazdan her ey tam bir
sessizlie brnd.

Sofi ormanda, ufak bir ak alanda bulduu bir ktn zerine oturdu. Byk zarf hl
elinde tutuyordu. Zarf ap, iinden kan daktilo yazl sayfalar okumaya balad:

Platon'un Akademisi

Son grmemizden bu yana naslsn Sofi? Atina'daki grmemizi kastediyorum elbette.


Bylece tanm olduk ite. Platon ile de tantmza gre, dorudan konumuza
balayabiliriz.

Sokrates baldran kupasn kafasna dikmek zorunda kaldnda Platon (.. 427-347) 29
yandayd. Uzun bir sredir Sokrates'in rencisi olmu ve onun davasn yakndan izlemiti.
Atina'nn, kentin en soylu kiisini byle lme mahkm etmesi onda ok derin bir iz
brakmakla kalmam, tm felsefesini de belirlemiti.

Sokrates'in lm Platon'a, toplumda geer//olan deerler ile doru ya da ideal olan deerler
arasnda ne byk elikiler olabileceini gsterdi. Platon'un ilk felsefi etkinlii, Sokrates'in
savunma konumasn yaynlamak oldu. Burada Platon, Sokrates'in savunmas srasnda
byk jriye sylediklerini aktarr.

Sokrates'in hibir ey yazmadn hatrlyorsundur. Sokrates ncesi filozoflarn birou


fikirlerini yazdlarsa da, bu eserlerin ou gnmze dek ulaamamtr. Platon'un ise tm
eserlerinin zamana direnebildiini sanyoruz. (Platon, Sokrates'in savunmasnn d-

95

f
SOF'NN DNYASI

?:,

nda bir mektup derlemesi ve 35 felsefi diyalog yazmtr.) Bu eser-lerin iyi korunmu
olmasnn nde gelen nedenlerinden biri, Pla-ton'un Atina yaknlarnda kendi okulunu kurmu
olmasdr. Okulun bulunduu koruluun ad bir Yunan destan kahraman olan Akade-mos'tan
geliyordu. Platon1 un felsefe okuluna da Akademia ad veril, di. (O gnden bu gne dnyann
drt bir tarafnda binlerce "akademi" kuruldu. Ayrca "akademisyen" ve "akademik konu" gibi
szckler de kullanyoruz!)

Platon'un Akademisi'nde felsefe, matematik ve beden eitimi dersleri veriliyordu. "Ders"


szcn kullanmak belki de yanl olur. nk Platon'un Akademisi'nde de en nemli ey
konuma idi. Platon'un yaz tarznn diyalog olmas da bu yzdendir.

Mutlak doru, mutlak gzel ve mutlak iyi

Bu felsefe kursuna balarken, bir filozofun projesinin ne olduunu sormann genellikle ok


yerinde bir ey olduunu sylemitim. imdi yine soruyorum: Platon'un zellikle aratrd
konu neydi?

Ksaca, Platon'un mutlak ve deimez olan ile "deien" arasndaki ilikiyle ilgilendiini
syleyebiliriz. (Tpk Sokrates ncesi filozoflar gibi!)

Sofistler ile Sokrates'in, doal bilim konularndan ok insana ve topluma yneldiklerini


sylemitik. Ama yine de onlar da mutlak ve deimez olan ile, "deien" arasndaki ilikiyle
ilgileniyorlard. nsan ahlak ile toplumun idealleri ya da deerleri arasndaki ilikiye
bakyorlard. Sofistler, genel hatlaryla, neyin doru neyin yanl olduunun siteden siteye ve
kuaktan kuaa deitiini sylyorlard. Yani, doru ve yanl "deien" bir ey idi onlara
gre. Sokrates ise bunu kabul edemiyordu. Neyin doru neyin yanl olduunu gsteren,
tmyle mutlak ve zamandan bamsz kurallar olduuna inanyordu. Mantmz kullanarak
hepimiz bu tr normlara ulaabi-

96

PLATON

liriz, nk tam da mantmzdr mutlak ve deimez olan, diyordu Dediklerimi izleyebiliyor


musun, Sofi? te bu noktada Platon devreye giriyor. Platon hem doada mutlak ve deimez
olanla, hem de ahlak ve toplum yaam konusunda mutlak ve deimez olanla ilgileniyor.
nk Platon iin bu ikisi ayn ey. O, mutlak ve deimez olan bir "gereklik" aryor.
Filozoflara tam da bu yzden ihtiyacmz var. Onlarn derdi yln en gzel kzn ya da
perembe pazarnn en ucuz domatesini bulup karmak deil. (Bu yzden de pek sevilmezler
zaten!) Filozoflar bu tr bo ve "gndelik" konularn dna kmaya alrlar. Mutlak
"doru", mutlak "gzel" ve mutlak "iyi" olan bulup karmaya alrlar.

Bylece Platon'un felsefi projesinin genel hatlarn grm olduk. Bundan sonra konular
teker teker ele alacaz. Avrupa felsefesine byk etkisi olmu bu ilgin dnce tarzn
anlamaya alacaz.
dealar dnyas

Empedokles ve Demokritos, doadaki her ey "akar" demekle beraber, hibir zaman


deimeyen "bir eyler" de ("drt ana madde" ya da "atomlar") olmas gerektiini
sylyorlard. Platon da bu konuda dnyordu, ama dierlerinden olduka farkl bir
biimde!

Platon, doada grp dokunabildiimiz her eyin "deiken" olduunu sylyordu. Sonsuza
dek kalan, yokolup gitmeyen "ana maddeler" yoktur. "Duyular dnyasna" ait olan her ey,
zamann yokedecei maddelerden olumutur. Ama ayn zamanda, her ey, mutlak ve
deimez bir "biim"den doar.

Anlyor musun? Hayr, yle mi...

Niin btn atlar ayndr Sofi? Belki de hi de ayn olmadklarn dnyorsundur. Ama yine
de btn atlarda ortak olan bir ey var-dr, bir at dier eylerden ayrmakta glk
ekmememizi sala-

97

SOF'NN DNYASI

yacak bir ortaklk vardr. Bir tek at "deiir" elbette. Yalanr, topal, lamaya balar, zamanla
hastalanr ve lr. Ancak "at biiminin" kendisi mutlak ve deimezdir.

Dolaysyla Platon'a gre mutlak ve deimez olan ey fiziksel bir "hammadde" deildir.
Mutlak ve deimez olan ey, tm eylerin ona benzeyerek olutuu bir takm tinsel ya da
soyut, rnek resim.

lerdir.

Altn iziyorum: Sokrates ncesi filozoflar bireylerin gerekten "deitiini" varsaymak


zorunda kalmadan doadaki deiimlere olduka kabul edilebilir bir aklama
getirebilmilerdi. Doa srelerinde mutlak olan ve devaml zlmeden kalan en kk
paracklar vardr, demilerdi. Pekl Sofi! Buna diyeceim tek ey bu: pekl! Ama bu
filozoflar bir zamanlar bir at oluturan "en kk paracklarn" nasl olup da drt ya da be
yz yl sonra yeni bir "at" oluturabildiklerini aklayamyorlard! Ya da rnein bir fili, ya da
bir timsah... Platon'un sylemek istedii, Demokritos'un atomlarnn hibir zaman bir "til" ya
da bir "fimsah" olamayacayd. Tam da bu nokta oluturuyordu Platon'un k noktasn.

Ne demek istediimi arlyorsan bu paragraf atlayabilirsin. Ben yine de vurgulayaym: Elinde


bir takm legolar var ve bunlardan bir at yapyorsun. Sonra legolar birbirinden ayrp bir
torbaya koyuyorsun. Torbay yle bir sallamakla ortaya yeniden bir at kmasn
bekleyemezsin. Lego paralar kendi balarna yeniden bir at oluturabilirler mi? Hayr, at
tekrar sen yapmak zorunda kalrsn Sofi. Ve at yeniden yapabilmeni salayan ey, katandaki,
bir atn nasl olduunu gsteren resimdir. Legolarla yaptn ilk at, daha sonra yapacan
atlara bir rnek oluturmutur.

50 rekle ilgili soruyu cevaplayabilmi miydin? Senin uzaydan gelmi olduunu ve o


zamana dek tek bir frn grmemi olduunu varsayalm. Bir anda iinden gzel kokular gelen
bir frn ve frnn vitrininde birbirinin tpatp ayn 50 rek gryorsun. Herhalde kafan
kayp bu reklerin nasl byle birbirinin ayn olduunu kendine

98

PLATON

cardn. Tabii rek-adamlarn bir tanesinin bir kolu eksik olabilir, bir bakas bann bir
parasn yitirmi olabilir ya da bir bakas-

n karnnda tepecik olumu olabilir. Ancak bir sre dndkten sonra tm rek-adamlarn
ortak bir bile eni olduunu anlardn. Hibiri tamamen mkemmel olmasa da hepsinin ortak
bir kkenden geldiini tahmin ederdin. Tm reklerin tek ve ayn bir biimden olutuunu
anlardn. Daha da tesi Sofi, bu biimi grmeki'm iinde gl bir istek duyardn. nk
kalbn kendisi, tm bu yarm yamalak kopyalardan ok daha mkemmel ve bir bakma ok
daha gzel olmal, diye dnrdn.

Bu sorunun cevabn kimseye danmadan, kendi bana vere-bildiysen sen de felsefi bir
problemi tam da Platon gibi zmsn demektir. Filozoflarn ou gibi o da "uzaydan
dnyaya dmt". (Tavann tylerinin en dndaki, en ince kllarda yayordu.) Doadaki
tm eylerin nasl byle birbirine benzediini merak ediyor, etrafmzda grdmz her
eyin "stnde" ya da "arkasnda", says snrl bir takm biimler olmas gerektiini
dnyordu. Platon bu biimlere idealar adn veriyordu. Ona gre tm atlarn, domuzlarn
ve insanlarn gerisinde "at ideas", "domuz ideas" ve "insan ide-as" vardr. (Aynen szn
ettiimiz frncnn rek insanlar, rek domuzlar veya rek atlar yapabilmesi gibi. nk
bir frncnn mutlaka birden ok kalb vardr. Ancak her tr rek iin tek bir kalp
yeterlidir.)

Sonu: Platon "duyular dnyasnn" arkasnda bir baka gereklik olmas gerektiine
inanyordu. Bu gereklie idealar dnyas adn veriyordu. Bu dnyada, doada grdmz
olaylarn arkasndaki mutlak ve deimez "rnek resimler" bulunur. Bu ilgin anfay-a,
Platon'un idea retisidiyoruz.

99

SOF'NN DNYAS

Kesin bilgi

Buraya kadar konuyu takip edebildin sanrm, sevgili Sofi! Ancak Platon'un btn bunlar
sahiden, szck anlamnda demek isteyin istemediini merak ediyorsundur belki. Platon bu
tr biimlerin apayr bir gereklik olarak varolduuna sahiden inanyor muydu?

Tm yaam boyunca, bunun harfi harfine byle olduunu sy. lemek istemedi kukusuz.
Ancak Platon'un bir takm diyaloglarnda bu byle anlalmal. imdi onun gerekesini
anlamaya alacaz,

Bir filozof mutlak ya da deimez olan eyi anlamaya alr. r. nein bir sabun kpnn
varoluuyla ilgili bir felsefe tezi yazm nn pek anlam yoktur. ncelikle bir sabun kpn
inceleyene k% dar sabun kp yokolur. kincisi, hi kimsenin grmedii ve st lik
yalnzca be saniye sresince varolmu olan bir ey hakknda yazlm bir felsefe tezini
satmak pek de kolay bir i olmaz!

Platon etrafmzda grdmz her eyin, evet, dokunup hisse debildiimiz her eyin bir
sabun kpyle karlatrlabileceini sylyordu. nk duyular dnyasnda varolan hibir
ey kalc de? ildir. nsanlarn ve hayvanlarn bir zaman gelip yokolduunu ve t dn
biliyorsun tabii. Hatt bir mermer ta bile deiir ve yava] yava yokolur. (Akropolis
mahvolmu bir halde, Sofi! Bana sorarsan mthi bir skandal bu. Ama ne yapalm ki durum
byle!) imdi, Pla* ton'un sylemek istedii, srekli deien eyler hakknda kesin bir]
bilgiye sahip olamayacamz. Duyular dnyasna ait olan eyler hakknda, yani dokunup
hissedebildiimiz eyler hakknda sadect kesin olmayan bir takm dncelerimiz veya
kanlarmz olabilir. Sadece aklmzla bildiimiz eyler konusunda kesin bilgiye sahip
olabiliriz.

Evet, Sofi! Biraz daha aklayaym: Tm piirme, kabarma ve kzartma sreci sonunda yle
baarsz bir rek-adam ortaya ktt? olabilir ki, srf ona bakarak onun hangi biimden
olduunu anlayamayz. Ancak iyi ya da kt, 20-30 rek-adam grdkten sonra

100

PLATON

-rek kalbnn nasl olduunu olduka byk bir kesinlikle syleyebiliriz. Kalbn kendisini
grmemi olsak bile syleyebiliriz. stelik kalbn kendisini grmenin bir ie yarayp
yaramayaca da tartlr. nk gzmzle grdmze gvenemeyiz her zaman. Grme
vetenei bile insandan insana deiir. Buna karlk akln bize sylediklerine gvenebiliriz,
nk akl tm insanlarda ayndr.

Bir snfta 30 renciyle bir aradayken retmen gkkuanda-ki en gzel rengin ne


olduunu sorarsa pek ok deiik cevap alabilir. Ancak 3 kere 8'in ka olduunu sorarsa tm
snf ayn cevab vermek zorundadr. nk imdi cevap veren akln ta kendisidir. Ve akl bir
anlamda grdmz ve duyduumuzun tam tersidir. Akln mutlak ve evrensel olduunu
syleyebiliriz. nk akl yalnzca evrensel ve mutlak olan ilikilerden szeder.

Platon matematikle ok ilgilenirdi. nk matematiksel ilikiler hibir zaman deimezler.


Dolaysyla matematik, hakknda kesin bir bilgiye varabileceimiz bir eydir. imdi bir rnek
vermenin tam sras: Ormanda yuvarlak bir kozalak bulduunu varsayalm. Belki sen bunun
tam anlamyla yuvarlak olduunu "dnrken", arkadan Jorn kozalan bir tarafnn biraz
dzce olduunu iddia edebilir. (Ve balarsnz tartmaya!) Ancak gznzle grdnz ey
hakknda kesin bir bilgiye sahip olamazsnz. Buna karlk bir dairedeki alarn toplamnn
360 derece olduunu tam bir kesinlikle syleyebilirsiniz. Bu noktada ideal bir daireden
szediyorsunuzdur. Belki bu ideal daireye doada rastlamak olanakszdr ancak ideal daireyi,
onun nasl olduunu kavraynzla bulabilirsiniz. (Bu noktada, mutfakta grdnz herhangi
bir rek-adamdan deil, grnmeyen rek kalbndan szetmektesinizdir.)

Ksaca zetlersek: duyularmzla algladmz eyler hakknda sadece kesin olmayan


kavraylara varabiliriz. Ancak aklmzla Aradmz eyler hakknda kesin bir bilgiye
ulaabiliriz. Bir genin i alarnn toplam daima 180 derecedir. Ayn biimde, duyular
dnyasndaki tm atlar tkezlese de at "ideas" her zaman drt ann zerinde duracaktr.
101

SOFI'NIN DNYASI

lmsz bir ruh Platon'un gereklii nasl ikiye ayrdn grdk.

Birinci blm, duyular dnyasdr. Bu dnya hakkndaki yakla. k ve mkemmel olmayan


bilgilerimizi, (yine bu kadar yaklap ve mkemmel olmayan) be duyumuzu kullanarak
edinebilir^ Duyular dnyasndaki her ey iin "her eyin deitii" ve hi. bir eyin sonsuza
dek varolmad gerei geerlidir. Duyular dnyasnda hibir ey var deildir, burada bir
eyler ortaya . kar ve sonra ortadan kaybolur.

kinci blm, idealar dnyasdr. Aklmz kullanarak bu dnya hakknda kesin bilgiye
ulaabiliriz. dealar dnyas duyularla alglanamaz. Buna karlk idealar (ya da biimler)
mutlak ve deimezdir.

Platon'a gre insanlar da ikiye ayrlm yaratklardr. "Deien" bit vcudumuz vardr.
Vcudumuz duyular dnyasna bamldr ve bu dnyadaki dier eylerin (rnein bir sabun
kpnn) kaderini paylar. Tm duyularmz vcudumuza baldr ve dolaysyla
gvenilmezdir. Ancak bizim bir de lmsz bir ruhumuz vardr ki bu ruh akln yuvasdr. Ruh
maddesel olmad iin idealar dnyasna girebilir.

Neredeyse her eyi syledim. Ancak dahas var, Sofi. te sylyorum: DAHASI VAR!

Platon daha da ileriye giderek, ruhun bir vcuda yerlemeden ncede varolduunu
sylyordu. Ruh nce idealar dnyasnda varolur. (Dolapta dier tm pasta kalplaryla
beraber en st gzde durur.) Ruh bir insan vcuduna girer girmez mkemmel idealar unutul'
Bylelikle bir sre balar, evet, muhteem bir sre! nsan doad ki biimleri algladka
ruhunda ufak kprdanmalar olur. nsan bira1

102

PLATON

rr - mkemmel olmayan bir at yani. (Evet, attan bir rek!) Bu, inann ruhunda, ruhun bir
zamanlar idealar dnyasnda grd mkemmel "at" konusunda ufak bir kprdanma
olmasna yeter. Bylece insann iinde, ruhun gerek yuvasna bir zlem uyanr. Platon bu
zlemi Eros diye adlandrr. Eros, sevgi demektir. Yani ruh, gerek yuvasna "sevgi dolu bir
zlem" duyar. Bu andan itibaren hem vcut hem de duyularla alglanan her ey
mkemmelliini yitirir ve nem-sizleir. Ruh sevginin kanatlarnda "yuvasna", idealar
dnyasna doru yola kar. Ruh, "vcudun zindanndan" kurtulur.

Burada hemen Platon'un ideal bir yaamdan szettiinin altn izmeliyiz. nk insanlarn
tm hi de ruhunu zgr brakp idealar dnyasna seyahat etmeye karmaz. nsanlarn ou
idealarn duyular dnyasndaki "grntlerine" saplanr kalr. Bir at grr, bir at daha grr.
Ancak tm atlarn yalnzca kt birer kopyas olduu gerek at grmez. (Mutfaa girip
reklerin zerine atlr, ancak reklerin nereden geldiini sormay akl etmez.) Platon'un
szn ettii ey, felsefenin yoludur. Onun felsefesi, felsefi abann tanmlamas olarak
okunabilir.
Bir glge grnce Sofi, bu glgenin bir de sahibi olduunu dnrsn. Bir hayvan glgesi
grrsn. Bu belki de bir at glgesi diye dnrsn, ama bundan tam da emin olamazsn.
Dnp gerek ata bakarsn ki, bu gerek at elbette srekli deien "at glgesinden" ok daha
gzel, hatlar ok daha belirgindir. Platon, ayn ekilde, DOADAK HER EYN,
MUTLAK BMLERN YA DA DEALARIN BRER GLGES OLDUUNU
SYLYORDU. Ancak insanlarn ou glgeler arasndaki yaamndan honuttur. Bu
glgelerin birer sahibi olduunu dnmezler. Glgelerin asl olduunu sanrlar, yani glgeyi
glge olarak alglamazlar. Bylece kendi ruhlarnn lmszln de unuturlar.

103

SOFI'NN DNYASI

Maarann karanlndan yukarya giden bir yol

Platon tam da bunu anlatan bir benzetme yapar. Bu benzetmeye ma. gara benzetmesi '^otuz.
imdi sana bunu kendi szcklerimle anlatacam.

Yeraltndaki bir maarada yaayan bir takm insanlar olduunu dn. Bu insanlar srtlar
maarann giriine dnk oturmaktadr-lar. Elleri ve ayaklar baldr ve yalnzca maarann
duvarn grebilmektedirler. Arkalarnda yksek bir duvar vardr. Yine bu duvarn arkasnda
insana benzer bir takm grntler, duvarn zerinde bir takm deiik cisimler tutmaktadrlar.
Bu cisimlerin arkasnda bir ate yand iin cisimlerin glgesi maarann duvarlarna yansr.
Maarada yaayanlarn grd tek ey de bu "glge tiyatrocudur". Doduklarndan beri bu
ekilde oturduklar iin, varolan tek eyin glgeler olduunu sanrlar.

imdi maaradakilerden bir tanesinin bu esaretten kurtulduunu varsayalm. Bunu ncelikle


duvardaki glgelerin nereden geldiini kendi kendine sormaya balayarak, sonunda da
zincirlerini kopararak baarr. Arkasn dnp duvarn zerinde tutulan cisimleri grnce ne
dnr sence? lkin, bu ok gl ktan gzleri kamar. Grd keskin hatl cisimlerden
de gzleri kamar, nk o ana dek yalnzca cisimlerin glgelerini grmtr. Duvarn
stnden atlayp atein yanndan trmanmaya balar ve maarann dndaki doaya knca
gzleri daha da kamar. Ancak gzlerini biraz ovuturduktan sonra her eyin ne kadar gzel
olduunu grp aknla urar. Hayatnda ilk kez renkleri ve keskin hatlar grmektedir.
Gerek hayvanlar ve iekleri de grr. Maaradaki cisimlerin bunlarn kt birer
kopyasndan baka bir ey olmadn anlar. Ancak imdi kendisine tm bu hayvanlarn ve
ieklerin nereden geldiini soracaktr. O zaman gkyzndeki Gne'e bakp, maarada
glgeleri grmesini salayan eyin yanan ate olmas gibi, doadaki tm ieklere, hayvanlara
hayat veren eyin de Gne olduunu anla-

104

PLATON

yacaktr.

imdi, halinden son derece memnun olan maara adam doaya koup yeni kazand
zgrlnn tadn karabilir. Ancak o, hl maarada olanlar dnp geriye dner.
Dner dnmez dier maara adamlarn, duvarlarda grdkleri glgelerin gerek eylerin
yalnzca birer benzetmesi olduuna ikna etmeye alr. Ama ona kimse inanmaz. Duvar
gsterip, grdkleri eylerin varolan eyler olduunu sylerler. Sonunda onu bir gzel
dverler.

Maara benzetmesiyle Platon, bulank dncelerden doadaki eylerin gerisinde yatan


gerek idealara uzanan felsefe yolunu anlatr. Sokrates'i de dnr kukusuz. Bildiklerinin
yanl olduunu ve onlara gerek bilgiye giden yolu gstermek isteyen Sokrates'i ldren
"maara adamlarn" da. Bu ekilde maara benzetmesi filozofun cesareti ve pedagojik
sorumluluunu anlatan bir benzetme olur.

Platon burada maarann karanl ile yeryzndeki doa arasndaki ilikinin doadaki
biimler ile idealar dnyas arasndaki ilikiye karlk geleceini anlatmak istiyor. Doann
karanlk ve hznl olduunu kastetmiyor, ancak doa idealarn aklyla
karlatrldnda karanlk ve hznldr, diyor. Gzel bir kzn fotoraf da karanlk ve
hznl deildir, hatt tam tersi. Ancak bu yine de yalnzca bir resimdir.

Filozoflarn devleti

Platon'un maara benzetmesi, "Devlet" adl diyalogda yer alr. Platon burada "ideal devleti"
de anlatr. Bu, dncelerde yer alan rnek bir devlet ya da "topik" bir devlet anlamna gelir.
Ksaca, Platon burada devletin filozoflar tarafndan ynetilmesi gerektiini syler. Bunun
niye byle olduunu sorarsak bize insann nasl olutuunu atlatmakla sze balar.

105

SOF'NtN DNYASI

Platon'a gre insan vcudu e ayrlr: ba, gs ve karn. Bu blmlerin herbiri ruhsal bir
erdeme karlk gelir. Baak/a, g-s isteme, karn da haz ya da arzuya karlk gelir. Bu
ruhsal yeti bir ideale ya da bir "deere" de balanabilir. Akl bilgelie ulamaya alr, istek
cesaret gsterir, arzu da insann ll olmas iin denetlenir. nsann bu blm bir btn
ierisinde hareket etmeye balad zaman uyumlu ya da "btnlkl" bir insan ortaya kar.
Okulda ocuklara nce arzunun nasl denetlenecei retilir, sonra cesaretleri gelitirilir. En
sonunda da, akllar ile bilgelie ulaan yolu bulacaklardr.

Platon tpk bir insan vcudu gibi yaratlm bir devlet dnr. Bu devlet ayn ekilde e
blnmtr. Vcudun "ba", "gs" ve "karn" olduu gibi devletin de yneticileri,
bekileri (veya askerleri) ve ticaretle uraanlar (bunlara, el iileri ve kyller de dahildir)
vardr. Burada Platon'un Yunan tp bilimini rnek ald aktr. Salkl ve uyumlu bir insan
nasl dengeli ve lml ise, "adil" bir devlet de herkesin btn iindeki yerini bilmesiyle ortaya
kar.

Platon'un felsefesinde genel olarak geerli olduu gibi onun devlet felsefesi de
rasyonalizmden etkilenir. yi bir devlet yaratmann yolu, bu devletin mantkla
ynetilmesinden geer. Ban vcudu ynetmesi gibi toplumu ynetenler de filozoflar
olmaldr.

nsan ile devletin blm arasndaki ilikiyi kabaca gstermeye alalm:

Vcut Ruh Erdem Devlet


ba mantk bilgelik yneticiler

gs istem cesaret bekiler

karn arzu lllk tccarlar

Platon'un ideal devleti eski Hint kast sistemini hatrlatr. Bu sistemde de toplumun iyilii iin
her birey zel bir ileve sahiptir. Platon'un yaad zamandan itibaren, hatt bundan daha
ncesinden beri,

106

PLATON

H kast sistemi yine bu l blnmeye dayanmtr: ynetici kast (veya "din adamlar kast"),
savalar kast ve ticaretle uraan kast.

Gnmzde Platon'un devleti totaliter bir devlet olarak grlebilir. Ancak belirtmek gerekir ki
Platon, kadnlarn da erkekler gibi ynetici olabileceklerini sylyordu. Bunun da nedeni,
yneticilerin siteyi ynetmesinin tam da aklla mmkn olmasyd. Kadnlar da erkekler gibi
ayn manta sahipti - yeter ki onlar da ayn eitimi alsnlar ve ev ileriyle ok fazla
uramasnlard. Platon, aile ve zel mlkiyeti de reddediyor, bunlarn devleti ynetenler ve
koruyanlar tarafndan idare edilmesini savunuyordu. ocuklarn eitimi yle nemli bir eydi
ki bu, teker teker kiilerin eline braklamazd. ocuklar yetitirmek devletin grevi
olmalyd. (Platon, devlet idaresindeki ocuk yuvalarndan ve tam-gn okullarndan szeden
ilk filozoftur.)

Platon politikada bir takm hayal krklklarna uradktan sonra, "Yasalar" adl diyalogunu
yazd. Burada "yasa devletini" ikinci en iyi devlet biimi olarak tanmlar. zel mlkiyeti ve
aile ilikilerini bireye brakr. Bylelikle kadnn zgrl de kstlanm olur. Ama burada
yine de, kadnlarn yetitirmeyen bir devletin yalnzca sa kolunu altrp glendiren bir
insana benzediini syler.

Genel olarak Platon'un, hele yaad dneme baklacak olursa, kadnlar konusunda olumlu
bir gre sahip olduunu syleyebiliriz. "Symposion" adl diyalogunda Sokrates'e felsefi
grlerini kazandran kii de Diotima adl bir kadndr.

te Platon'u anlattk, Sofi! ki bin yldan fazladr insanlar onun bu ilgin idea retisini
tartmlar ve eletirmilerdir. Bunlardan ilki, akademideki rencilerinden biri olan
Aristoteles''dir. Aristoteles, Atinal nc byk filozoftur. imdilik diyeceklerim bu kadar!

Sofi, bir ktkte byle oturmu, Platon hakknda yazanlar okurken gne douda, ormanla
kapl dzlklerin zerinden domutu. O tam Sokrates'in maaradan kp dardaki gl

107

SOFt'NN DNYASI

a bakarkenki halini okurken, gne de ufku amt.


Sanki o da yerin altndaki bir maaradan km gibiydi. En azndan Platon'u okuduktan sonra
doadaki eyleri bambaka bir gzle grmeye balamt. Sanki renk kryd daha nce. Bir
takm glgeler grm, ama en belirgin idealar grmemiti.

Platon'un mutlak, rnek resimler konusunda syledii her eyin doru olup olmadndan
emin deildi. Ancak yaayan her eyin, idealar dnyasndaki mutlak biimlerin mkemmel
olmayan kopyalan olduunu dnmek, gzel bir eydi. Tm ieklerle aalarn, insanlarla
hayvanlarn "mkemmel olmad" doruydu nk!

Etraftaki her ey yle gzel, yle canlyd ki, Sofi oturduu yerde gzlerini ovuturmak
ihtiyacn hissetti. Tabii grdklerinin hibiri sonsuza dek varolmayacakt. Ama yz yl sonra
da burada ayn iekler, ayn hayvanlar olacakt. Her bir iek veya her bir hayvan yokolup
unutulsa da her eyin aslnda nasl olduunu "hatrlayan" bir ey hep varolacakt.

Sofi etrafndaki yaratlm eyleri seyretti. Bir sincap bir anda bir am aacna trmand.
Aacn gvdesinin etrafnda birka kez dolanp dallarn arasnda kayboldu.

Ben bunu daha nce de grdm, diye dnd Sofi. Daha nce grd bu sincap deildi
elbette. Ayn "biimi" daha nce grmt. Bir zamanlar, ruhu daha vcuduna yerlemeden
nce, mutlak "sincab" idealar dnyasnda grm olduunu sylerken de haklyd Platon
belki de...

Daha nce yaam olabilir miydi? ine yerleecek bir vcut bulmadan nce ruhu varolmu
olabilir miydi? inde altn bir top -evet, zamann bozamad bir hazine, vcudu bir gn gelip
yalanp lse de yaamaya devam edecek olan bir ruh!- tayor olabilir miydi?

108

B INB AININ E VI ...aynadaki kz iki gzn birden krpt...

Saat daha yediyi eyrek geiyordu. Eve gitmek iin acele etmesine gerek yoktu. Annesi birka
saat daha uyurdu kukusuz. Pazar gnleri byle tembellik etmeyi severdi.

Alberto Knox'u bulmak iin ormanda biraz daha gitse miydi? Ya kpek niin yle kt kt
havlamt ona?

Sofi ktkten kalkp, Hermes'in koup kaybolduu patikada yrmeye koyuldu. Elinde Platon
hakkndaki ktlarn olduu san zarf tutuyordu. Birka kez patika ikiye ayrld. Bu durumda
Sofi hep daha geni patikay seti.

Her yerde kular cvldyordu - aalarda, havada, otlarda ve allklarda... Kular, sabah
temizlikleriyle urayorlard. Burada hafta ii gnleriyle hafta sonu gnleri arasnda bir fark
yoktu. Btn bu yaptklann kulara kim retmiti? Hepsinin iinde bir bilgisayar, ne
yapacaklann anlatan bir program m vard?

Birazdan patika kk bir tepeyi dnp am aalarnn ardndan dik bir ekilde inmeye
balad. Orman aalarla yle sk kaplyd ki, aalann arasndan birka metre ilerisinden
tesi gzkmyordu.
Bir anda am aalannm gvdeleri arasnda parlayan bir ey grd. Bir gl olmalyd bu.
Burada patika sola kvrld, ancak Sofi patikay brakp aalarn arasna dald. Niye
bilmiyordu ama iinden bir ses buradan gitmesini sylyordu.

Gl bir stadyum byklndeydi. Gln teki tarafndaki dzlkte krmz renkli kk bir
kulbe grd. Kulbenin etraf beyaz hu aalaryla evriliydi. Bacasndan ince bir

109

SOFi'NN DNYASI

duman kyordu.

Sofi gln kenarna kadar gitti. Gln etraf olduka amurluydu. Sonra glde bir kayk
grd. Kayn yars karada, yars sudayd. Kaykta bir ift krek de vard.

Sofi etrafna baknd. Ne yaparsa yapsn, gln etrafnda dolaarak krmz kulbeye
slanmadan gitmek ok zor olacakt. Kararl admlarla kaya doru gidip, kay suya indirdi.
Sonra iine oturdu, krekleri yerlerine takp ekmeye koyuldu. ok gemeden gln teki
kysna ulat. ndikten sonra kay karaya ekmeye alt. Gln bu kys br kydan
daha dikti.

Ardna bir kez bakp kulbeye gitti. Kendine hayret ediyordu. Nasl cesaret edebiliyordu tm
bunlara? Bilmiyordu. Sanki "baka bir eyin" idaresi altma girmiti.

Sofi gidip kapy ald. Bir sre durup bekledi ama kapy aan olmad. Yavaa kapnn
tokman evirince kap ald. - Merhaba! diye bard. Evde kimse yok mu? Kap byk bir
oturma odasna alyordu. Kapy ardndan kapamaya cesaret edemeyip ak brakt.

Burada birisinin yaad kesindi. Eski odun sobasndan trtlar geliyordu. Demek ki ok
olmamt burada yaayan kii dar kal.

Byk bir yemek masasnn zerinde bir daktilo, birka kitap, kalem ve pek ok kt
duruyordu. Gle bakan pencerenin nnde bir masa ve iki sandalye vard. Bunlarn dnda
odada pek mobilya yoktu. Ama duvarlardan biri, iinde pek ok kitap olan raflarla kaplyd.
Beyaz bir komodinin zerinde etraf pirin kaplamal, byk, yuvarlak bir ayna aslyd. Ayna
mthi eski grnyordu.

Duvarlardan birinde iki tane resim aslyd. Bunlardan biri, krmz fenerli kk bir koydan
birka adm tedeki beyaz

110

BNBAININ EV

ujr evin yalboya resmiydi. Evle fener arasnda, iinde bir elma aac, sk allar ve kayalar
olan eimli bir bahe yer alyordu. Bahenin etraf kaln hu aalaryla sslyd. Resmin ad
"Bjerkely" idi.
Bu resmin yannda elinde kitabyla bir pencere nnde oturan yal bir adamn resmi aslyd.
Bu resmin arka plannda aalar ve kayalarla kapl kk bir koy vard. Resim yzlerce yl
nce yaplm olmalyd. Bu resmin ad ise "Berkeley" idi. Ressamn ad Smibert idi.

Berkeley ve Bjerkely. Ne ilgin bir eydi bu!

Sofi kulbenin iinde gezinmeye devam etti. Oturma odasndan bir kap kk bir mutfaa
alyordu. Bulak yeni ykanmt. Tabaklar ve bardaklar bir havlunun zerine ters
evrilmiti. Tabaklarn bir ksmnda hl kk sabun kpkleri grlyordu. Yerde, iinde
yemek attklar olan teneke bir kap duruyordu. Demek ki burada bir kedi ya da bir kpek de
yayordu.

Sofi tekrar oturma odasna dnd. Buradan bir baka kap kk bir yatak odasna alyordu.
Yatan nnde birka hal stste ylmt. Sofi hallarn zerinde sar kllar grd. te bu
kllar, burada Alberto Knox ile Hermes'in yaadnn kesin kant idi.

Oturma odasna geri dndkten sonra Sofi komodinin zerindeki aynada kendine bakt.
Aynann cam mat ve buuluydu. Bu yzden aynadaki grnts de bulankt. Sofi aynadaki
grntsne acayip hareketler yapt - tpk evde, banyodaki aynaya bakp yapt gibi.
Aynadaki grnts de ona, tahmin edilecei gibi, yaptklarnn aynn yaparak karlk verdi.

Ancak bir an korkun bir ey oldu: bir keresinde, kck bir tek saniye sresince, aynadaki
kzn her iki gzn de krptn grd. Sofi korkuyla geri ekildi. Eer kendisi iki gzn
krpm olsayd, aynadaki grntsnn de iki gzn ka-

ili

SOFt'NN DNYASI

pam olduunu nasl grebilird Daha da tesi, sanki aynadaki kz gzlerini Sofiye krpm
gibiydi. Seni gryorum, Sofi! demek ister gibiydi. Ben aynann br tarafndaym.

Sofi kalbinin korkun bir hzla arptn hissetti. Ayn anda uzakta havlayan bir kpek sesi
duydu. Bu Hermes olmalyd. Bir an nce evden ksa iyi ederdi.

O anda aynann altndaki komodinin zerinde yeil bir czdan grd. Czdan kaldrp
dikkatle a. inde bir yz, bir elli kron ve de bir renci kart vard. Karun zerinde san
sal bir kzn fotoraf yapkt. Resmin altnda "Hilde Mller Knag" ve "Lillesand Lisesi"
yazlyd.

Sofi yznn buz gibi olduunu hissetti. Sonra tekrar kpek havlamas duydu. Bir an nce
dar kmak zorundayd.

Masann yanndan geerken ktlarla kalemlerin arasnda beyaz bir zarf gzne arpt. Zarfta
"SOF" yazlyd.

Dnmeksizin zarf alp elindeki, Platon'la ilgili ktlarn olduu sar zarfn iine att. Sonra
kulbeden kp kapy ardndan kapad.
Dar knca kpein havlamasn daha da iyi duymaya balad. En kts, kayk ortadan
yokolmutu. Hemen ardndan kayn suda yzdn grd. Kayn yannda kreklerden
biri de yzyordu.

nk biraz nce kay iyice karaya ekmeyi baaramamt. Tekrar kpein sesini duydu.
Bu sefer gln kar kenarndaki aalarn arasnda bir eyin hareket ettiini de duymutu.

Sofi dnmeyi bir yana brakt. Elinde koca zarf, kulbenin ardndaki aalarn arasndan
komaya balad. Birazdan karsna amurlu bir alan kt. Sofi dizlerine kadar amura bata
ka komaya devam etti. Komak zorundayd. Bir an nce eve varmalyd, eve varmalyd...

Bir sre sonra karsna bir patika kt. Bu ilk yola kt

112

zaman getii patika myd? Sofi durup eteklerini toplayarak suyunu skt. Patikaya sular
akmaya baladnda Sofinin de gznden yalar akmaya balad.

Nasl baarmt bu kadar aptal olmay? En korkuncu da kaykt. Suda yzen bir kayk ve bir
krek grnts gznn nnden gitmiyordu hi. Her ey ne fena, ne kadar utan veri-

ciydi!

imdiye dek felsefe retmeni gln kysna varm olsa gerekti. Evine gelebilmek iin
kayn aramt mutlaka. Sofi kendini sefil bir yaratk gibi gryordu imdi. Ama o hi
byle olsun istememiti ki!

Zarf! Asl felaket buydu belki de1. Niye zarf almt sanki? Almt, nk zarfn zerinde
ad yazyordu ve dolaysyla zarf kendine aitti de ondan. Yine de kendini bir hrsz gibi
hissetmekten alkoyamyordu. Bylece eve girenin kendisi olduunu ak ak anlatm da
oluyordu.

Sofi zarf at, iindeki kk kd kard. Ktta unlar yazyordu:

Hangisi daha ncedir -tavuk mu "tavuk" fikri mi? nsann doutan sahip olduu fikirleri var
mdr? Bitki, hayvan ve insan arasnda ne fark vardr? Yamur niin yaar? nsan, iyi bir
hayat yaamak iin ne gerekser?

Sofi'nin u anda bu sorular zerine dnecek hi hali yoktu, ancak sorularn bundan sonraki
filozofla bir ilgisi olduunu tahmin edebiliyordu. Filozofun ad Aristoteles miydi?

Ormanda epey kotuktan sonra evin etrafndaki iti grdek, gemi battktan sonra yze yze
nihayet karaya kmak gibi bir eydi. iti bu taraftan grmek insana garip bir duygu
veriyordu. Geit'e girdikten sonra saatine bakt. Saat on buuk

113

olmutu. Elindeki byk zarf, dier ktlann olduu biskvi kutusuna koydu. Yeni sorularn
olduu kd ise klotlu orabnn iine sokuturdu.
teri girdiinde annesi telefondayd. Sofi'yi grr grmez telefonu kapatt.

- Nerelerdeydin Sofi?

- Ben... ormanda... gezintiye kmtm, diye kekeledi.

- Ah, evet, anlalyor!

Sofi cevap vermedi. Eteinden hl yere su damlyordu.

- Jorn' aramak zorunda kaldm...

- Jorn' m?

Annesi slak elbiseleriyle deitirsin diye yeni giyecekler getirdi. Sofi az daha kd belli
ediyordu. Sonra mutfaa gittiler, annesi scak ikolata yapmaya koyuldu.

- Onunla m beraberdin? diye sordu annesi bir sre sonra.

- Onunla m?

Sofi'nin aklndaki kii felsefe retmeniydi.

- Evet, onunlal Hani u "tavannla"... Sofi ban iki yana sallad.

- Birlikte neler yapyorsunuz Sofi? Niye byle srlsklamsn? Sofi gzlerini masaya dikmi
ciddi ciddi oturuyordu. Bir

yandan da iinden glmek geliyordu. Zavall annesi, kafasn neyle bozmutu imdi de!

Yine ban iki yana sallad. Birden annesi soru yamuruna balad:

- Artk doruyu duymak istiyorum. Geceyi darda m geirdin? Niye elbisenle uyudun? Ben
yatar yatmaz usulca aa m indin? Henz on drt yandasn, Sofi! Hemen u an, kiminle
beraber olduunu sylemeni istiyorum!

Sofi alamaya koyuldu ve balad anlatmaya. Hl korkuyordu ve bilindii gibi insan


korkunca doruyu syler. Sabah erken kalkp ormanda dolamaya ktn, orman-

114

ki kulbeyi, kay ve garip aynay anlatt. Ancak gizli mek-kursunu ve onunla ilgili olan
eyleri anlatmamay baard. V sil czdandan da szetmedi. Niye olduunu bilmemekle be-
uer Hde'yi bir sr olarak tutmas gerektiine inanyordu. Annesi Sofi'yi kollarna ald. Sofi,
artk kendisine inand-nJ seziyordu.

- Sevgilim filan yok, diye burnunu ekti Sofi. - Bir kez yle demek zorunda kaldm, nk u
beyaz tavan konusunda gerekten endieleniyordun.

- Demek ta Binbann Evi'ne kadar gittin ha... dedi annesi dnceli dnceli.
- Binbann Evi mi? diye sordu Sofi gzlerini aarak.

- Ormanda grdn kk evde ok, ok eskiden bir binba yaad iin "Binbann Evi"
diye bilinir. Biraz garip, acayip bir kiiymi bu binba. Ama imdi bunlar dnmek yersiz.
O zamandanberi bu kulbede kimse yaamyor.

- Sen yle san! imdi kulbede bir filozof yayor.

- Ah, yine hayal kurmaya balama ltfen!

Sofi odasnda oturup bandan geenleri dnmeye koyuldu. Kafasnn ii koca fillerin,
komik palyaolarn, cesur trapezcilerin ve elbiseli maymunlarn cirit att uultulu bir sirk
gibiydi. Bunlarn arasndan bir grnt tekrar tekrar aklna geliyordu: ormann en derinlerinde
bir glde yzen bir kaykla bir krek ve evine gelmek iin bunlara ihtiyac olan biri...

Sofi'nin, felsefe retmeninin kendisini zmek istemeyeceinden ve kulbeye girenin o


olduunu anlarsa onu yava yava affedeceinden phesi yoktu. Ama ne de olsa bir
anlamay ihlal etmiti. Kendisinin felsefi geliimini stlenmi bir yabancya byle mi
teekkr edilirdi? Hatasn nasl tamir edebilirdi?

115

Pembe mektup kdn karp yazmaya balad:

Sevgili filozof. Pazar sabah kulbenize giren bendir^ Bir takm felsefi meseleleri sizinle
yakndan tartmak ar, zusundaydm. imdilik favorim Platon, ancak fikirlerin ya da
biimlerin bir baka dnyada varolduklar konu. sunda onunla ayn fikirde olup olmadmdan
emin dei. Hm. Bunlar ruhumuzdadr elbette, ama bu baka bir konu. Ayn zamanda zlerek
belirtmeliyim ki, ruhumuzun lmsz olduu konusunda da henz ikna olmu deilim. En
azndan ben kiisel olarak daha nceki hayatlarmdan hibir ey hatrlamyorum. Beni,
babaannemin ruhunun idealar dnyasnda mutlu bir hayat srdne ikna edebilirseniz, size
mteekkir kalrm.

Bir kk eker parasyla beraber pembe bir zarfa koyacam bu mektuba felsefeden
szetmek iin balamamtm aslnda. Yalnzca, szmde durmadm iin sizden zr
dilemek istemitim. Aslnda kay karaya ekmek iin btn gcm kullandm ama
anlalan pek gl de-ilmiim. Tabii, kay gle geri eken eyin kuvvetli bir dalga olduu
da dnlebilir.

Eve slanmadan varabilmisinizdir umarm. Yoksa, benim de srlsklam ve muhtemelen ok


fena hasta olacak oluumla teselli bulabilirsiniz. Ama tabii su benim.

Kulbede hibir eye dokunmadm ancak zerinde kendi admn yazl olduu bir zarf
almaktan ne yazk ki kendimi alkoyamadm. Bir ey almak deildi amacm, sadece zarfn
zerinde adm yazlyd ve ben tereddt iinde kaldm bir ka saniye iinde bunun bana ait
olduunu dndm. Bunun iin tm kalbimle zr diler ve sizi bir daha asla hayal krklna
uratmayacama sz veririm. NOT. Kttaki sorular zerine hemen dnmeye
balayacam.
116

BNBAININ EV

NOT. NOT. Beyaz komodinin zerindeki etraf pirin kaplamal ayna normal mi yoksa sihirli
bir ayna m? Bu soruyu, aynadaki grntmn iki gzn birden krpmasna alk olmadm
iin soruyorum.

Sayglar. Son derece ilgili renciniz, SOF.

Mektubu zarfa koymadan iki kez okudu. Bu mektup nceki kadar adal olmamt hi
deilse. Mutfaa gidip bir kesme eker almadan nce bu gnn dnce devlerinin olduu
kd kard.

"Hangisi daha ncedir -tavuk mu 'tavuk' fikri mi?" Bu soru da, en az u "tavuk mu
yumurtadan kar, yoksa yumurta m tavuktan?" sorusu kadar zor bir soruydu. Yumurta
olmadan tavuk olmaz, tavuk olmadan da yumurta olmazd. Tavuun mu yoksa tavuk
"fikrinin" mi dierinden nce varolduunu bulmak da bu kadar zor muydu? Sofi, bu konuda
Platon'un ne dneceinden olduka emindi. Platon, kukusuz, "tavuk" fikrinin idealar
dnyasnda tavuun duyular dnyasnda varoluundan ok daha nce varolmu olduunu
sylerdi. Platona gre ruh bedene yerlemeden nce "tavuk" fikrini "grmt". Ancak Sofi
onun tam da bu noktada yanldn dnmyor muydu? Hi gerek bir tavuk ya da bir tavuk
resmi grmemi blr kii, tavuk "fikri"ne sahip olamazd ki! Bylelikle bir sonraki soruya
gemi oldu:

"nsann doutan sahip olduu fikirleri var mdr?" Hi

sanmam, diye dnd Sofi. Yeni domu bir bebein zengin

ir fikir daarc olduuna pek inanamyordu. Tabii insan

undan hibir zaman emin olamazd, nk bir bebein ko-

"uamyor oluuna baklarak onun hibir ey dnmedii

sylenemezdi. Ancak bir eylerin fikirlerine sahip olmadan n-

Ce Onlan grmemiz gerekirdi, deil mi ya?

117

SOFfNtN DNYASI

"Bitki, hayvan ve insan arasnda ne fark vardr?" Sofi ^

men bunlarn arasnda nemli farkllklar olduunu dnd

rnein bitkilerin pek gelimi duygusal bir dnyalar olduu

sylenemezdi. anieinin umutsuz akndan szedildijjj


duyan olmu muydu hi? Bir bitki byr, beslenir ve yeniden

olumasn salayacak kk tohumlar retir. Bylece bir biftj

hakknda sylenebilecek eylerin ounu sylemi oluruz. So{

bitkiler hakknda bu sylediklerinin hayvanlar ve insanlar ijj

de geerli olduunu dnd. Ancak hayvanlarn bunun dn.

da bir takm zellikleri daha vard. rnein hareket edebilme.

leri... (Bir gln 60 metre kousuna katld grlm mj

d?) Hayvanla insan arasndaki farkllklar bulmak biraz da

ha aba isteyen bir eydi. nsanlar dnebilir, ya hayvanlar

dnemez mi? Sofi kedisi erekan'n dnebildiinden

emindi. En azndan zaman zaman olduka karc bir biimdi

davranabiliyordu. Ama felsefe konularnda dnebilir miydi!

Bir kedi bitki, hayvan ve insan arasndaki farklar konusund

kafa yorabilir miydi? Muhtemelen hayr! Bir kedi mutlu yad

mutsuz olabilirdi kukusuz, ama kendi kendine Tanr'nnvaj

rolup olmadn ya da ruhun lmsz olup olmadn sora

myd? Sofi ok pheliydi byle olduundan. Ama tabii bu di

yeni domu bebeklerin fikirleri olup olamayaca konusu p

biydi. Bu konularda bir kediyle konumak da bir bebekle W

numak kadar olanaksz bir eydi!

" Yamur niin yaar?" Sofi omuzlarn silkti. Yamur, buharlap bulutlarda younlat
iin yaard tabii. DaW nc snfta renmemiler miydi bunu? Tabii yamuruj bitkilerle
hayvanlarn gelimesi iin yad da iddia edilebi' di. Ama doru muydu bu? Bir yamur
bulutunun amac olabil* miydi gerekten?

En azndan sonuncu sorunun amala bir ilgisi vard: san, iyi bir hayat yaamak iin ne
gerekser?" Felsefe retm1 bu konuda kursun en banda bir eyler sylemiti. Her insaI

118
BNBAININ EV

yemeye, snmaya, sevgi ve efkate gereksinimi vardr. Bu tr eyler iyi bir yaamn en nde
gelen koullardr kukusuz. Sonra da herkesin bir takm felsefi sorulara cevap bulmaya
ihtiyac olduunu sylemiti. nsann sevdii bir ii olmas da nemli bir eydi herhalde.
rnein trafikten nefret eden biri, taksi ofr olmazd. dev yapmaktan nefret eden bir
insann tutup retmen olmas pek akllca bir ey olmazd. Sofi hayvanlar ok seviyordu, bu
yzden veteriner olmay dnebilirdi. Mutlu olmak iin totodan milyonlar kazanmann
gerekli olmadn dnyordu en azndan. Hatt tam tersi! "leyen demir ldar!" denen bir
ey vard.

Annesi akam yemeine arana kadar Sofi odasnda oturdu. Annesi biftekle patates
yapmt. Harika! Masann zerinde mum da yakmt. Tatl olarak da kremal brtlen
vard.

Yemekte surdan burdan konutular. Annesi Sofi'ye 15. yagnn nasl kutlamak istediini
sordu. Yagnne yalnzca birka hafta kalmt.

Sofi omuzlarn silkti.

- Arkadalarm davet etmeyecek misin? Parti yapmak istemiyor musun yani?

- Belki...

- Marte'yi, Anna Marie'yi... Hege'yi arabilirdik. Tabii Jorn' de. Belki Jrgen'i de...
Elbette bu en iyi senin bilecein i. Biliyor musun, kendi 15. yagnm sanki dnm gibi
hatrlyorum. Sanki o gnden bu yana ok az zaman gemi gibi geliyor bana. Daha o zaman
da kendimi bir byk gibi hissediyordum. Ne garip deil mi? Hi deimemi gibi geliyorum
kendime.

- Deimedin de ondan! "Deien" hibir ey yoktur. Sen de sadece gelitin, bydn...

- Hmmm... bir byk gibi konutun imdi. Yalnzca bana zaman mthi bir hzla gelip gemi
gibi geliyor.

119

ARSTOTELES

...insanlarn kavramlarnda temizlik yapmak isteyen titiz ve dzenli bir adam...

Annesi len uykusunu uyurken Sofi Geit'e gitti. Pembe zarfn iine bir eker koymu,
zerine de "Alberto'ya" diye yazmt. Kendisine yeni mektup gelmemiti, ancak birazdan
kpein geldiini duydu.

- Hermes! diye barmasyla kpein aznda tad san, byk zarf yere brakmas bir
oldu.

- Aferin sana akll kpek!


Sofi bir eliyle ona sarld. Gk grlts gibi ses kararak soluyordu kpek. Sofi iinde eker
olan pembe zarf alp azna verdi. Kpek Geit'ten kp yine ormana doru yola koyuldu.

Sofi zarf aarken biraz heyecanlyd. Acaba mektupta kulbe ya da kayktan szediliyor
muydu?

Zarfta yine birbirine atala bal ayn tr ktlar duruyordu. Bir de onlardan ayr bir kt
vard. Ktta unlar yazyordu:

Sevgili bayan detektif! Daha dorusu sevgili bayan hrsz! Durumu oktan polise bildirmi
bulunuyorum...

Yok, yok! yle ok kzm filan deilim. Hele senin bu merakn felsefi sorulara yant bulmak
konusunda da geerli olacaksa hi ikyeti deilim. in belki en kt yan, bu durumdan
sonra tanmak zorunda kalyor olmam. Eh, ne de olsa hata benim. Senin her eyi
kurcalayacak biri olduunu bilmem gerekirdi.

Sevgiler, Alberto.

120

ARSTOTELES

gofi derin bir nefes ald. Demek ona kzgn deildi. Ama neden tanmak zorunda kalyordu?

Ktlar alp odasna kt. Annesi uyandnda evde olsa iyi ederdi. Yatana oturup
Aristoteles ile ilgili yazanlar okumaya balad.

Filozof ve bilim adam

Sevgili Sofi! Platon'un idea retisi zerine epey dnmsndr sanyorum. Bunu senin
gibi pek ok kii daha dnd. Okuduklarn ylece kabul mu ettin, yoksa baz noktalarda
bunlar eletirdin mi bilemiyorum. Eer eletirilerin olduysa, bil ki bu eletiriler Platon'un
akademisinde 20 yl rencilik yapm olan Aristoteles (.. 384-322) tarafndan da daha o
zamanlar dile getirilmiti.

Aristoteles Atina'l deil, Makedonyalyd. Platon'un akademisine Platon 61 yanda iken


gelmiti. Babas mehur bir doktor ve bilim adamyd. Salt buna bakarak bile onun felsefi
projesinin ne olduunu tahmin edebiliriz. Onu en ok ilgilendiren konu, yaayan doa idi.
Yalnzca byk Yunan filozoflarnn en sonuncusu deil, Avrupa'nn byk biyologlarnn da
ilkiydi.

Biraz da abartarak diyebiliriz ki, Platon mutlak biimler ya da "fikirler" ile ylesine meguld
ki doadaki deiimlere pek ilgi gstermiyordu. Aristoteles ise tam da bu deiimlerle ya da
bugn adlandrd biimiyle doal srelerle ilgileniyordu.

Biraz daha abartacak olursak, Platon'un tm duyular dnyasna ve etrafmzda grdmz


eylere srt evirdiini syleyebiliriz. (Niyeti Maara'dan kmakt Platon'un. Mutlak idealar
dnyasna girmekti.) Aristoteles ise bunun tam tersini yapt: gereki bir ekilde balklar,
kurbaalar, anemon ieklerini ve gelincikleri inceledi.

Platon mantn, Aristoteles ise bunun yannda duyularn kul-land da diyebiliriz.

121

SOF'NN DNYASI

Platon ile Aristoteles'in yaz tarzlar arasnda da belirgin farkla, grlr. Platon bir air ve
destan yazar iken, Aristoteles'in yazlar, ansiklopedi maddeleri gibi kuru ve detayldr. Buna
karlk yazlan, nn temelini o gne kadar hi yaplmam doa aratrmalar olutu, rur.

Aristoteles'in yazlarnn saysnn 170'i bulduu sylenir. Bun-lardan ancak 47'si gnmze
dek gelebilmitir. Bu yazlar birer kitap gibi dnmek yanl olur. Aristoteles'in yazlarnn
ou ders notlar eklindedir. O dnemde de felsefe ncelikle azdan aza aktarlan bir
eydi.

Aristoteles'in Avrupa uygarlna bir baka katks da pek ok bilimin bugn dahi kulland
bilimsel dilin kurucusu, pek ok bilimi kurup dzenleyen bir filozof oluundadr.

Tm bilimler hakknda yazm olan Aristoteles'in en nemli birka alanda yazdklarna


deinmekle yetineceim. Platon'dan o bahsettiim iin, ncelikle Aristoteles'in Platon'un
idea retisi nasl baktndan szedeceim. Sonra da kendinden nceki doafl lozoflarnn
sylediklerini derleyip toparlayan Aristoteles'in ke doa felsefesini nasl oluturduunu
anlatacam. Kulland kavramlara nasl eki dzen verdiini ve mant nasl bilim olarak
ortaya koyduunu gstereceim. Son olarak da Aristoteles'in insan ve toplum konusundaki
grlerinden szedeceim biraz.

Bu koullar kabul ediyorsan, kollar svayp ie koyulabiliriz.

Doutan varolan fikirler yoktur

Platon da kendinden nceki filozoflar gibi tm deiimlerden te, mutlak ve deimez olan
bulmak peindeydi. Sonunda duyular dnyasnn zerindeki mkemmel fikirleri buldu.
stelik bu fikirlerin doadaki tm olan bitenlerden daha gerek olduunu ne srd. nce
"at" fikri vard ona gre, duyular dnyasnn tm atlar ise maa'3

122

ARSTOTELES

duvarlarndaki glgeler gibi sonradan ortaya kmt. Yani tavuk da yumurta da "tavuk"
fikrinden kyordu.

Aristoteles ise, Platon'un byle diyerek her eyi baaa ettiini sylyordu. Tek atn
"deitii" ve hibir tek atn ilelebet varolmad konusunda retmeniyle ayn fikirdeydi. At
biiminin kendisinin ise mutlak ve deimez olduu konusunda da onunla ayn gr
paylayordu. Ancak at "fikri"nin insanlarn pek ok at grdkten sonra oluturduklar bir
kavram olduunu ne sryordu. Yani ona gre at "fikri" ya da "biimi" kendiliinden
varolamazd. Aristoteles'in at "biimi" deyince anlad atn ya da bugn dediimiz biimiyle
at trnn zelliklerinin toplamdr.

Altn iziyorum: At "biimi" Aristoteles'e gre tm atlarda ortak olan zelliklerdir. Bu


noktada rek kalplar ile ilgili benzetmenin geerli olmadn gryoruz, nk'rek
kalplar reklerden bamsz olarak vardr. Aristoteles ise doann dnda bir yerlerde,
raflarn zerinde, bu tr biimler durduuna inanmyordu. nk "biimler" eylerin
iindedir, eylerin ayrdedici zellikleri olarak onlarda mevcuttur.

Bir baka deyile Aristoteles Platon'la "tavuk" fikrinin tavuktan nce varolduu konusunda
ayn fikirde deildi. Aristoteles'in tavuk "biimi" ile kastettii ey, tavuun zgn zellikleri
olarak her tavukta varolan eyler rnein tavuun yumurtlayan bir hayvan olmasyd. Bu
yzden tavuun kendisi le tavuk "biimi", ruhla beden gibi, birbirinden ayrdedilemeyecek
eylerdi.

Bylece Aristoteles'in Platon'un idea retisi hakkndaki eletirisinden szetmi olduk. Bu


noktada nemle altn izmek isterim ki, bu, dnce ynteminde ok nemli bir deiim
anlamna gelir. nk Platon iin gereklik aklmzla dndmz bir ey iken, Aristoteles
iin gereklik duyularmzla algladmz bir eydi. Platon doada, etrafmzda
grdklerimizin gerekte idealar dnyasnda ya da insann ruhunda varolan eylerin yalnzca
birer yansmas olduunu sylerken, Aristoteles bunun tam tersini ileri srer: nsan

123

SOF'NNDNVASI

ruhunda varolan eyler, d ;jdaki eylerin bir yansmasdr. Yani gerek dnya doadr.
Aristoteles'e gre Platon gerek dnya ile insanlarn alglaylarnn birbirine kartrld
Gizemci bir dnya-grne taklp kalmtr.

Aristoteles, nce duyularda varolmayan bir eyin bilinte de varolmayacan iddia eder.
Platon ise nce fikirler dnyasnda varolmayan hibir eyin doada varolamayacan ne
srer buna karlk. Aristoteles, Platon'un bu tutumuyla "eylerin saysn iftletir-diini"
sylyordu. Platon tek at at "fikrinden" yola karak aklyordu. Ama Sofi, bu aklama
yeterli mi sence? O zaman "at fikri" nereden geliyor? Yoksa at fikrinin de onun yalnzca bir
yansmas olduu bir nc at daha m var?

Aristoteles iimizdeki her trl dnce ve fikrin, bilincimize grp iittiklerimiz yoluyla
yerlemi eyler olduunu sylyordu. Bir de doutan gelme aklmz vard. Duyularmzla
algladmz eyleri gruplara, snflara ayrmak gibi doal bir yeteneimiz var. "Ta", "bitki",
"hayvan" ve "insan" kavramlar byle ortaya kyordu. "At", "dam" ve "saksaan" kavramlar
byle ortaya kyordu.

Aristoteles insanlarn doutan akl sahibi olduklarn yadsmyordu. Tersine, insanlarn en


nemli ayrdedici zellii akln ta kendisiydi. Ancak duyularmz olmadan akl "bo" kalrd.
Yani insanlarn doutan gelme "fikirleri" yoktu.

Biimler eylerin zellikleridir


Aristoteles Platon'un idea retisine kar olan tavrn bylece ortaya koyduktan sonra,
gerekliin biim ve zdein birlii olan deiik pek ok eyden olutuunu syler. "zdek"
bir eyi oluturan madde, "biim" ise eylerin kendine zg zellikleridir.

Kanatlarn rparak dolaan bir tavuk dn Sofi! te tam da kanat rpmaktr tavuun
"biimi" - ve de gdaklamak ve yumurtla-

124

mattr! Tavuk "biimi" ile tavuun zgn trsel zellikleri ya da tavu-5un yaptklar
kastedilmektedir. Tavuk ld yani kanat rpmay brakt zaman, tavuun "biimi" de
yokolur. Geriye kalan ey tavuun "zdei"dir (ackl eyler bunlar, deil mi Sofi?) ki buna
da artk tavuk" diyemeyiz.

Daha nce de sylediim gibi, Aristoteles doadaki deiimlerle ok ilgiliydi. "zdek"te her
zaman bir "biim" olabilme olana yatar. "zdek" bu ikin olana gerekletirebilmek iin
urar. Aristoteles'e gre doadaki her trl deiim, zdein "olanakllk"tan "gereklie"
dnmesidir.

Tamam, tamam... Biraz daha amaya alacam Sofi. u komik hikyeyle sze balamay
deneyeyim: Bir zamanlar koca bir granit parasnn zerine eilip alan bir heykeltra
varm. O biim-siz kayay gnlerce oymu, kazm durmu. Bir gn yanna bir ocuk
yaklam ve: "O kayann iinde ne arayp duruyorsun?" diye sormu. Heykeltran bu soruya
yant: "bekle ve gr!" olmu. Birka gn geip ocuk tekrar heykeltran yanna geldiinde,
artk heykeltra o koca granit parasndan ok gzel bir at heykeli ortaya karm. ocuk
hayranlkla ata bakp heykeltraa dnerek demi ki: "Peki ama kayann iinde at olduunu
nereden biliyordun?"

Evet, nereden biliyordu? Heykeltra bir bakma granitin ierisinde atrt biimini grmt.
nk bu granit blounda bir ata dnme olana vard. Aristoteles, aynen bu ekilde,
doadaki tm eylerin belli bir "biimi" gerekletirme ya da oluturma olanana sahip
olduklarn sylyordu.

Tekrar yumurta ile tavua dnelim. Bir tavuk yumurtas bir tavua dnme olanan iinde
tar. Ancak bu tm yumurtalarn bir gn tavuk olaca anlamna gelmez. nk bir takm
yumurtalar, ikin "biim"lerini gerekletiremeden kahvalt sofrasnda rafadan yumurta ya da
omlet olup giderler. Ancak bir tavuk yumurtasndan bir kaz olamayaca da ortadadr. nk
tavuk yumurtasnda bu olanak yoktur. Dolaysyla bir eyin "biimi" hem ondaki olanaklar

125

hem de snrlamalar belirler.

Aristoteles eylerin "biim" ve "zdek'Merinden sz ederken sadece canllar ele almaz.


Tavuun "biim" i nasl kanat rpp yumurta yumurtlamaksa, bir tan biimi de yere
dmektir. Nasl tavuk kanat rpmadan duramazsa, ta da yere dmeden duramaz. Ta alp
ok ykseklere atabilirsin, ancak yere dmek onun doasnda olduu iin ta ta Ay'a kadar
atmay baaramazsn. (Bu deneyi yapmaya kalkarsan aman dikkat et! nk ta almaya
kalkacak olursa altnda kalann vay haline!)
Ereksel neden

Tm canl ve cansz eylerin "olanaklarn belirleyen bir "biim"e sahip olduklar bahsini
kapamadan nce, Aristoteles'in doadaki nedensellik ilikileri konusunda olduka ilgin bir
gr olduunu da eklemeliyim.

Gnmzde, unun ya da bunun "nedeni" derken bir eyin nasl meydana geldiini kastederiz.
Camn krlma nedeni Petter'in cama bir ta atm olmasdr veya bir ayakkabnn
varolmasnn nedeni ayakkabcnn deri paralarn birbirine dikmi olmasdr. Ancak
Aristoteles'e gre doada eit eit neden vardr. O toplam drt tr nedenden szeder.
Bunlarn iinde onun "ereksel neden" dedii nedeni anlamak en nemlisidir.

Cam krma rneinde Petter'in cama niin ta attn sormak doaldr. Burada Petter'in cama
ta atmaktaki amacn sorarz. Ama ya da "erek" ayakkab yapmnda da nemli bir rol oynar
kukusuz. Ancak Aristoteles doadaki cansz srelerde de bu tr bir "ereksel neden"
aryordu. Bir rnek verelim:

Yamur neden yaar, Sofi? Yamurun bulutlardaki su buharnn souyup damla eklinde
younlaarak yerekiminden tr yere dmesiyle olutuunu okulda renmisindir.
Aristoteles bunu

126

sini eerek onaylard. "zdeksel neden", sz konusu su buhar-

(bulutlarn) tam da hava souduunda orada varoluyor olmas-. Etken neden" su buharnn
soumasdr ve "biimsel neden" de yamurun "biim"inin ya da doasnn damla damla yere
dmek olmasdr. Sen susup baka bir ey sylemezsen, Aristoteles buna ek 0|arak, yamur
yadn nk bitkilerle hayvanlarn bymek jin yamura gereksinimi olduunu sylerdi.
"Ereksel neden" ile kastettii de buydu. Grdn gibi Aristoteles bir anda yamur
damlalarna bir grev ya da bir "ama" veriyordu.

Bizse bunu baaa edip bitkilerin byme nedeninin yamur olduunu sylyoruz. Fark
gryor musun Sofi? Aristoteles doadaki her eyde bir amallk olduunu sylyordu.
Yamur bitkiler bysn diye yaar. Portakallar ve zmler insanlar onlar yesin diye yetiir.

Bu gn bilim byle dnmyor. Hayvan ve insanlarn varolmas iin yiyecek ve suyun


gerekli bir koul olduunu sylyoruz. Bu koullar olmasyd biz de varolamazdk. Ama
suyun ya da portakaln amac deildir bizi beslemek.

Nedenler hakkndaki grleri konusunda Aristoteles'in yanldn sylemek hevesine


kaplabiliriz. Ancak acele etmemekte yarar var. Pek ok insan, Tanr'mn dnyay zerinde
insanlarla hayvanlar yaasn diye yarattna inanr. Buna bal olarak, insanlarla hayvanlarn
yaamak iin suya ihtiyac var diye rmaklarda su akt iddia edilebilir. Ama burada Tanrimn
erek ya da amacndan szedi-yor oluruz, bize iyilik etmek isteyen yamur damlalarndan ya
da rmak suyundan deil!

Mantk
"Biim" ve "zdek" kavramlar arasndaki fark, Aristoteles'in insanlarn dnyadaki eyleri
tanma srecini anlatnda da nemli bir rol

127

oynar.

Bir eyleri tanmak, onlar bir takm gruplara ya da snflara ay. rarak olur. Bir at grrm,
bir at daha ve sonra bir at daha... Atlarn hepsi birbirinin ayn olmasa da atlarn hepsinde ortak
olan bir ey. /ervardr. te atlarn hepsinde ayn olan bu ey, atlarn "biimi'dir. Dierlerinden
ayr ya da bireysel olan ey atn "zdei"ne girer.

Biz insanlar byle dner durur, grdmz her eyi farkl farkl blmelere yerletiririz.
nekleri bir tr ahra, atlar bir bakasna, do-muzlar domuz alna, tavuklar kmese
koyarz. Sofi Amundsen de odasn dzeltirken ayn eyi yapar. "Kitaplar" rafa, "okul
kitaplar, m" antasna, "dergileri" komodinin gzne koyar. Elbiseler zenle katlanp
dolaptaki yerlerine konur: pantolonlar bir gze, kazaklar bir baka gze, oraplar bir
bakasna... Ayn eyi kafamzn iinde de yaptmza dikkatini ekerim: tatan, ynden ve
plastikten yaplm eyleri birbirinden ayrrz. Canl ve cansz varlklar, "bitkiler",
"hayvanlar" ve "insanlar" arasnda fark gzetiriz.

zliyor musun Sofi? Aristoteles, doann "odas"n ciddi bir ekilde dzenlemek istiyordu.
Doadaki her eyin deiik gruplar ve alt-gruplarda bir araya geldiini gstermeye
alyordu. (Hermes yaayan bir varlktr, daha tesi memeli bir hayvandr, daha tesi bir
kpektir, daha tesi bir labrador'dur, daha tesi erkek bir labra-dor'dur.)

Odana gidip yerdeki herhangi bir eyi al. Eline aldn ey ne olursa olsun, bunun kendisinden
daha yksek bir dzenin paras olduunu greceksin. Herhangi bir snfa koyamadn bir
eyle karlarsan arrsn. Kk bir yumak gibi bir ey grp bunun bitkiler snfna m,
hayvanlar snfna m yoksa madenler snfna m ait olduunu syleyemeyeceksen, o eyi
eline alacandan phe ederim.

Bitkiler snf, hayvanlar snf ve madenler snf deyince aklma bir oyun geldi. Hani
salondakiler arasndan bir zavall ebe seilir ve dar yollanr. O dardayken dierleri bir
eyde karar klarlar. Ebe

128

ARSTOTELES

ri giHnce bu eyin ne olduunu tahmin etmeye alr.

Odadakiler o an komunun bahesinde oynamakta olan "Mons" adl kediyi tutarlar. Ebe ieri
girip tahmin etmeye balar. Yal-

a <<evet" ya da "hayr" eklinde cevap vermeye izin vardr. Zaval-l ebe iyi bir Aristocu ise (ki
o zaman ona zavall denemez!) aralarnda u konumalar geer: Somut bir ey mi? (Evet!)
Madenler snfndan m? (Hayr!) Canl m? (Evet!) Bitkiler snfndan m? (Hayr!) hayvan
m? (Evet!) Ku mu? (Hayr!) Memeli bir hayvan m? (Evet!) Hayvann tm m? (Evet!)
Kedi mi? (Evet!) Mons mu? (Eveeeet! Kahkahalar...)
te bu oyunu bulan kii Aristoteles'dir. Platon'u da "karanlkta saklamba" oyununun mucidi
ilan edebiliriz. Demokritos'un da lego oyununun yaratcs olma erefine sahip olduundan
daha nce s-zetmitik.

Aristoteles insanlarn kavramlarna bit dzen getirmek isteyen, titiz ve dzenli biriydi. Bu
yanyla mantbh bilim olarak kuran kii de o oldu. Hangi karmlarn ya da kantlarn
mantksal olarak geerli olduuna ilikin kesin kurallar ne srd. Bir rnek bunu aklamaya
yeter: nce "tm yaayan varlklar lmldr" (1. nerme), sonra da "Hermes yaayan bir
varlktr" (2. nerme) dersem, bundan pek gzel bir ekilde "Hermes lmldr" sonucunu
karabilirim.

Aristoteles mant kavramlar arasndaki ilikilere dairdir. Bu rnek de "yaayan varlk" ile
"lml" kavramlar arasndaki ilikiyi gsterir. Aristoteles'in bu karm yzde yz doru
olsa da bize pek yeni bir ey retmediini kabul etmek durumundayz. Hermes'in "lml"
olduunu zaten biliyorduk. (Hermes bir "kpek" ve btn kpekler "yaayan varlklardr.
Bunlar da Eve rest Da'nn tepesindeki talarn tersine "lml"drler.) Evet Sofi, bu kadar
m biliyorduk kukusuz. Ancak teker teker eylerle gruplar arasndaki iliki her zaman bu
kadar ak deildir. Arada bir kavramlarmz yle bir dzenlemek yerinde olabilir.

Bir rnek vermekle yetineyim: Minicik fare yavrularnn da tpk

129

SOF'NIN DNYASI

koyun ve domuz yavrular gibi annelerinin memesinden st mmkn mdr gerekten? Buna
pek ihtimal veremesekde bir 43, snelim: Fare en azndan yumurtlamaz. (En son ne zaman bir
fare yy. murtas grdm acaba?!) Tpk domuzlar ve koyunlar gibi canl y^. rular dourur.
Canl yavru douran hayvanlara memeli hayvan der ve de memeli hayvan tam da annesinden
meme emen hayvandr. Do. laysyla cevab buluruz. Grdn gibi yant bilmemize ramen
yle bir dnmemiz gerekti. Bir tela iinde farelerin gerekten annelerinin memesini
emdiini unutabildik. Belki de hi meme emen fare grmediimiz iin. Tabii, fareler insanlara
yavrularn beslerken grnmekten biraz utanrlar da ondan!

Doann merdiveni

Aristoteles varoluumuza bir "dzen getirirken" ncelikle doadaki her eyin iki ana gruba
ayrlabileceine iaret eder. Bir tarafta ta, yamur damlas ve toprak paras gibi cansz
eyler vardr. Bunlar ilerinde bir deime olana tamazlar. Bu tr yaamayan eyler ancak
dardan etkilerle deiebilirler. Dier tarafta ilerinde dei-ebilme olana tayan canl
eyler vardr.

Aristoteles, "canl eyier"in de iki ana gruba ayrlmas gerektiini syler. Yaayan bitkiler ve
yaayan varlklar. Son olarak "yaayan varlklar" da hayvanlar ve insanlar olarak ikiye
ayrlabilir.

Bu snflamann ak seik ve dzenli olduu konusunda Aristoteles'e hak veriyorsundur.


Canl ve cansz eyler, rnein bir gl ile bir ta arasnda nemli bir fark vardr. Ayn ekilde
bitkilerle hayvanlar, rnein bir gl ile bir at arasnda da nemli bir fark vardr. Atla insan
arasnda da byle bir fark olduunu ileri srmek isterim. Ancak bu farklar tam olarak
nelerdir? Bana bu sorunun yantn verebilir misin?

Ne yazk ki cevabn yazp bir kesmeekerle beraber pembe bir

130

ARSTOTELES

rfa koyman bekleyecek zamanm yok, o yzden kendi sorumu ndim yantlyorum: Aristoteles
doa olaylarn snflarken eyleri zelliklerinden, daha dorusu onlarn yapabildikleri ya da
yaptklar eylerden yola kyordu.

Tm "canl eylerde" (bitki, hayvan ve insanlarda) gda zmseme, byme ve reme


yetenei vardr. Tm "yaayan varlklarda" (hayvan ve insanlarda) ise buna ek olarak
evresindekileri hissede-bilme ve hareket edebilme yetenei vardr. Tm insanlarda ise
bunlara ek olarak dnebilme ya da duyusal izlenimlerini farkl gruplara ve snflara
koyabilme yetenei vard.r.

Doada keskin snrlar yoktur. Basit bitkilerden daha karmak bitkilere, basit hayvanlardan
karmak hayvanlara yumuak bir gei vardr. Bu "merdiven"in en stnde insan yer alr ki,
insan Aristoteles'e gre doann tm yaamn yaamaktadr. nsanlar, bitkiler gibi byr ve
zmser, hayvanlar gibi duygu tar ve hareket eder ve bunlara ek olarak sadece insanlara
mahsus olan mantkl dnme yeteneini tar.

Bylelikle insan tanrsal akldan bir nebze tar Sofi. Evet, tanrsal dedim. Bir takm yerlerde
Aristoteles, doadaki tm devinimleri balatan bir Tanr olmas gerektiinden szeder.
Bylece Tanr doa merdiveninin mutlak tepesini oluturur.

Aristoteles Dnya'daki devinimleri yldz ve gezegenlerin ynettiini dnyordu. Ancak


gkyz cisimlerini de hareket ettiren bir ey olmalyd. Bu gce Aristoteles "ilk devindirici"
ya da "Tanr" diyordu. "lk devindirici"nin kendisi hareket etmez ve o gkyzndeki
cisimlerin ve dolaysyla doadaki her eyin hareketlerinin "ilk nedenidir.

131

SOF'NN DNYASI

Etik

Tekrar insana dnelim Sofi! Aristoteles'e gre insan "biimi" tQr ruh barndrr: "bitki
ruhu", "hayvan ruhu" ve "insan ruhu". Sonra sorar: nsan nasl yaamal? nsann iyi bir hayat
srmesi iin neler gerekir? Bu soruyu ksaca yle yantlayabilirim: nsan ancak trn yetenek
ve olanaklarn kulland lde mutlu olur.

Aristoteles tr mutluluk olduunu syler: lk tr mutluluk, ar-zu ve isteklerin olduu bir


hayattr. kincisi, zgr ve sorumlu bir vatanda olarak varolunan hayattr. nc tr
mutluluk ise aratrmac ve filozof olunan hayattr.
Aristoteles, insann mutluluu iin bu koulun da bir arada varolmas gerektiini srarla
belirtir. Tek ynll reddeder. Ve bu-gn yaasayd yalnzca bedeni ya da yalnzca akl
kullanmann tek ynllk olduunu sylerdi kukusuz. Bu iki u, dengesiz bir yaam
biiminin ifadesiydi ona gre.

nsanlarla ilikilerimizde de "altn orta"y tutmaktan szeder Aristoteles: ne korkak ne


lgnca atlgan, sadece cesur olacaz. (Cesaretin az korkaklk, ou lgnlktr.) Ne cimri
ne savurgan, sadece bonkr olacaz. (Ar bonkrlk savurganlk, az bonkrlk cimriliktir.)

Yemek konusunda da ayn ey geerlidir. Az yemek gibi ok yemek de sakncaldr. Platoncu


ve Aristotelesi ahlak, Yunan tp bilimini hatrlatr: yalnzca dengeli ve ll olarak mutlu ya
da "uyumlu" insan olunur.

Politika

Aristoteles'in bu tutumu politik grlerinde de kendini gsterir. nsan bir "politik varlktr"
diyen Aristoteles'e gre, insan evreleyen toplum olmadan gerek anlamda insan olunmaz.
nsann ailesi ve

132

ARSTOTELES

k"v alk, scaklk, evlilik ve ocuk yetitirme gibi temel yaamsal eksilmelerini karlasa da,
insanlarn birlikteliinin en gelimi biimi devlette ifadesini bulur.

Sonra da devletin nasl organize edilmesi gerektii sorusu geliyor. (Platon'un "felsefe
devleti"ni hatrlyorsun, deil mi?) Aristoteles iyi devlet trnden szeder. Bunlarn ilki,
devletin banda tek bir kiinin bulunduu monaridir. Bu devlet biiminin iyi olabilmesi iin
bataki kiinin kendi karlar uruna devleti ktye kullanmamas gerekir. Bir dier iyi
devlet biimi aristokrasidir. Aristokraside devleti yneten bir grup lider vardr. Bu,devlet
biiminin de -be ki-iDn kasp kavurduu, bugn cunta denilen idare biimine dn-
memeye zen gstermesi gerekir. nc iyi devlet biimi de Aristoteles'in politeia demekle
kastettii demokrasidir. Ancak bu ynetim biiminde de varolan tehlike, bir demokrasinin
kolayca bir ayaktakm egemenliine dnebilmesidir. (Zalim Hitler Almanya devlet bakan
olmasayd da, kk Naziler, korkun bir "ayaktakm egemenlii" oluturabilirdi!)

Kadnlar konusundaki grleri

Son olarak Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerinden ksaca bahsedelim. Ne yazk ki


onun bu konudaki grleri Platon'unki-ler gibi i ac deil. Aristoteles'e gre kadnda bir
ey eksiktir. Hatt kadn "eksik bir erkek"tir. reme olaynda erkek etkin ve verici iken kadn
edilgen ve alcdr. nk ocuk erkein zelliklerini alr, diyordu Aristoteles. ocuun
zelliklerinin erkein tohumunda hazr beklediini sanyordu. Kadn msr tohumunu alan ve
byten toprak idiyse, erkek "tohum"un ta kendisiydi. Veya "Aristotelese" sy-eyecek
olursak, "biim"i veren erkek, "zdek"le katkda bulunan kadnd.

Aristoteles gibi akll bir kiinin cinsiyetler arasndaki iliki

133
SOF'NN DNYASI

konusunda bylesine yanlabilmesi hem artc hem de zc e|. bette. Ama bu bize iki ey
gsteriyor: birincisi, Aristoteles'in kadit), lar ve ocuklar konusunda fazlaca bir pratik
deneyiminin olmad kincisi, felsefe ve bilimde yalnz erkeklerin at koturmasnn ne ka. dar
sakncal bir ey olabilecei.

stelik iyice zc olan, Platon'un deil, Aristoteles'in cinsiyet, ler zerine bu grlerinin
Ortaada da geerli olmu olmas. Aym ekilde Kilise de aslnda ncil'de yazl olmayan bu
kadn grn devrald. Yoksa sa hi de kadn dman deildi!

imdilik bu kadar! Benden haber almaya devam edeceksin.

Sofi Aristoteles hakkndaki bu blm bir buuk kez okuduktan sonra ktlar sar zarfn
iine koyup odasnda etrafna baknmaya balad. Bir anda odasnn darmadank olduunun
farkna vard. Yerde kitaplarla dosyalar saa sola yaylmt. Elbise dolabndan bir takm
oraplar, bluzlar, klotlu orap ve pantolonlar dar frlyordu. Btn kirli amarlar masann
nndeki sandalyenin zerine koca bir yn halinde ylmt.

Sofi'nin iinden iddetli bir dzeltme istei ykseldi. nce dolabndaki btn raflar yere
boaltt. e en temelden balamak gerekiyordu. Sonra giysilerini teker teker katlayp raflara
yerletirmeye balad. Dolapta yedi tane raf vard. Raflardan birini i amarlarna, bir
dierini ksa ve klotlu oraplanna, bir bakasn pantolonlarna ayrd. Bylece tm
giysilerini, neyi nereye koyaca konusunda en ufak bir kuku duymadan srayla yerlerine
yerletirdi. Kirli giysilerini de en alt rafta bulduu siyah bir torbaya doldurdu.

Yalmzca tek bir paray ne yapacan bilemiyordu. Bu, dize kadar gelen beyaz bir orapt.
Nereye koyacan bilmiyordu, nk hem orabn bir teki eksikti, hem de bu orap zaten hi
Sofi'nin olmamt!

Durup birka dakika beyaz orab inceledi. zerinde

134

ARSTOTELES

A yazmasa da, Sofi bunun kime ait olduunu tahmin edebili-rdu. orab dolabn en st
rafnda legolann, video kasetinin krmz ipek earbn durduu torbaya koydu.

Sra yeri toplamaya gelmiti. Yerdeki btn kitaplar, dostlar, dergi ve afileri, tpk felsefe
retmeninin Aristoteles konusunda yazd blmde anlatt gibi birbirinden ayrarak
snflad. Yerdeki eyleri topladktan sonra yatan yapt, sonra da masasn toplamaya giriti.

En son yapt i, Aristoteles hakkndaki ktlar gzelce bir araya getirip ktlara delik
atktan sonra bunlar bir dosyaya yerletirmek oldu. Dosyay da daha nce beyaz orab
koyduu en st gze yerletirdi. Sonra bir ara Geitteki biskvi kutusunu da alp odasna
getirecekti.
Bundan byle bir dzeni olacakt. Bununla yalnzca odasndaki eylerin dzenli olmasn
kastetmiyordu. Aristoteles'i okuduktan sonra kavramlarnn ve grlerinin de belli bir dzeni
olmas gerektiini anlyordu. Dolabn en st gzn bu tr sorulara ayrmt. Odasnda
zerinde tmyle sz sahibi olmad tek ey de, bu gzd.

Annesinin birka saattir sesi kmyordu. Sofi aaya inip annesini uyandrmadan nce
hayvanlarna yiyecek vermeye karar verdi.

Mutfakta balk kavanozunun zerine eildi. Balklarn biri siyah, ikincisi portakal rengi,
ncs de mavi-krmzyd. Adlarn bu yzden Kara Korsan, Kelolan ve Krmz Balkl
Kz koymutu. Bir yandan kavanoza yemlerini boaltrken bir yandan onlarla konumaya
balad:

- Siz doann canllar blmne aitsiniz. Yani gda zmseyebilir, byyebilir ve


reyebilirsiniz. Daha tesi siz hayvanlar alemine aitsiniz. Yani hareket edebilir, evrenize
bakabilirsiniz- Tam olarak sylemek gerekirse siz balksnz, yani so-

135

SOFNN DNYASI

lungalarnzla nefes alr, yaam sularnda ileri geri yzersi.

nz.

Sofi yem kutusunun kapan kapatt. Havuz balklarn^ doann dzeni ierisindeki
yerlerinden, zellikle de "yaan sular" teriminden honuttu. imdi sra muhabbet kularn,
dayd. Sofi kularn yemek kabna biraz ku yemi koyduktan sonra onlara:

- Sevgili Edi ile Bd, dedi. Siz byle eker muhabbet ku. lan olduhuzsa bu sizin kk,
eker muhabbet kuu yumurta-larndan km olmanzdandr. Ve bu yumurtalarda muhab-bet
kuu olma biimi varolduu iin tutup birer geveze papaan deil, muhabbet kuu oldunuz.

Sofi sonra banyoya gitti. Tembel kaplumbaas burada, byk bir kutuda duruyordu. Annesi
her , drt banyo yapnda bir, bir gn u kaplumbaay ldrvereceinden szetse de,
imdiye kadar bu bo bir tehdit olmann tesine gememiti. Sofi byk bir kavanozun
ierisinden bir salata yapra alp kutunun iine koydu.

- Sevgili Govinda, dedi. En hzl hareket eden hayvanlardan biri olmasan da, iinde
yaadmz u dnyann kck bir parasn grp yaama ansna sahipsin. Dnyada
kendini aamayan senin gibi pek ok baka ey olduunu dnerek teselli bulabilirsin.

erekan darda farelerin peinde koup oynuyor olmalyd. nk bu onun doasnda vard.
Sofi misafir odasndan geip annesinin yatak odasna yneldi. Ortadaki sehpann zerindeki
vazoda fulyalar duruyordu. Sanki Sofi geerken saygyla sar ieklerini eiyor gibiydiler.
Sofi bir an durup eliyle fulyalarn kaygan balarn okad:

- Siz de doann canllar blmne aitsiniz. Bu adan iinde durduunuz vazodan daha stn
saylrsnz. Ama ne yazk ki siz bunun farknda olamazsnz.
136

ARSTOTELES

Sofi annesinin yatak odasna varmt. Elini derin derin uyumakta olan annesinin bana
koyup:

. Sense buradaki en ansl canllardan birisin anne, dedi. erekan ya da Govinda gibi yalnzca
yaayan bir varlk deil, bir insansm. Yani ender bir yetenek olan dnme yeteneine
sahipsin.

- Neler diyorsun sen Sofi?

Annesi bu kez her seferkinden daha hzl uyanmt.

- Bu halinle miskin bir kaplumbaaya benzediini sylyordum. Ayrca gururla odam


dzenlemi olduumu belirtmek isterim. Elbette bunu felsefi bir dikkatlilikle gerekletirdim.

Annesi yatakta biraz doruldu ve:

- imdi kalkyorum, dedi. Kahveyi atee koyar msn?

Sofi annesinin dediini yapt. ok gemeden mutfakta ellerinde kahve, meyve suyu ve
ikolata oturuyorlard. Bir sre sonra Sofi:

- Hi niye yaadmz dndn m anne? diye sordu.

- Ah, hl bunu mu dnyorsun?

- Evet, ama artk sorunun cevabn biliyorum. nsanlar dolanp dursunlar, bu gezegendeki
eylerin adlarn koysunlar diye varlar.

- yle mi? Bunu hi dnmemitim.

- O zaman ciddi bir problemle kar karyasn. nk insan dnen bir varlktr ve
dnmyorsan insan deilsin demektir.

- Sofi!

- Ya dnyada sadece bitkilerle hayvanlar olsayd! O zaman "kediler" ile "kpekler"i,


"fulyalar"la "bektai zm"n ayrabilecek kimse olmayacakt. Bitkilerle hayvanlar da
canldr ama doadaki eyleri deiik gruplara ve snflara sadece biz

137

SOFfNN DNYASI

ayrabiliriz.
- Sen benim en acayip kzmsn gerekten!

- Eh, herhalde! dedi Sofi. Tm insanlar biraz gariptir. Ben de bir insan olduuma gre benim
de garip olmam doal. Aynca senin tek bir kzn olduuna gre, benim senin en garip kzn
olmam da doal.

- Demek istediim... bazen beni bu konumalarnla korkutuyorsun.

- O zaman seni korkutmak ok kolay demektir. leden sonra Sofi Geit'e gidip annesi
grmeden byk

biskvi kutusunu eve getirdi.

Ktlar srasna koyup delik at ve bunlar dosyada Aristoteles'in ncesine koydu. Sonra da
sayfalarn sa st kesine sayfa numaras koydu. Ktlarn toplam 50 sayfay gemiti. Sofi
kendi felsefe kitabn yapmaya balamt bylece. Kitab kendi yazmam olsa da, kitap
kendisi iin yazlmt.

Pazartesi gnne devlerini yapmaya vakti olmamt. Belki din dersinden snav olacaklard
ama retmenleri onlara hep onlarn ilgi derecelerine ve kiisel deerlendirmelerine arlk
verdiini sylerdi. Sofi de bu her iki zellie de sahip olmaya baladn dnyordu.

138

HELENZM

..ateten bir kvlcm...

Felsefe retmeni mektuplar artk dorudan itjn oraya yolluyordu ama Sofi pazartesi sabah
alkanlkla yine posta kutusuna bakt.

Kutu botu. O da baka bir ey beklememiti ki zaten! Yonca Soka'ndan aa yrmeye


koyuldu.

Tam o srada yerde bir fotoraf durduunu farketti. Mavi bayrakl beyaz bir jipin resmiydi bu.
Bayran zerinde "UN" harfleri vard. Birlemi Milletler bayra deil miydi bu?

Sofi resmin arkasn evirince bunun fotorafl bir kartpostal olduunu anlad. Kartn
arkasnda "Sofi Amundsen eliyle Hilde Mller Knag..." diye yazlyd. zerinde Norve pulu
vard ve 15 Haziran 1990 tarihli, "BM taburu" damgalyd.

15 Haziran! Sofi'nin yagnyd bu!

Kartta unlar yazlyd:

Sevgili Hilde! Hl yagnn m kutlamaktasn, yoksa artk ertesi gn m oldu? Hediyenin


ne kadar sre dayanaca o kadar nemli deildir. Bir anlamda tm yaam boyu srer. Ama
ben yagnn bir kez daha kutlamak istiyorum. Belki artk kartlar neden Sofi'ye yolladm
anlyor-sundur. Onun kartlar sana ulatracandan hi kukum yok. NOT. Annen czdann
kaybettiini anlatt. indeki 150 kronu ben sana veririm. Yeni renci kartn da okul
kapanmadan alabilirsin, deil mi? Sevgiler, baban.

Sofi asfalta mhlanm gibi kalakald. Bir nceki kart ne zaman

139

SOFI'NN DNYASI

damgalanmt? inden bir ses zerinde kumsal resmi olan o kartn da haziran damgal
olduunu sylyordu. O zaman dik-kat etmemiti demek ki daha gelmesine bir ay olan bu
tarihe...

Saatine bakp geri dnerek eve yneldi. Okula bir gn de ge kalsa ne kard yani!

Kapy ap koarak odasna kt. Hilde'ye gelen ilk kart krmz earbn altnda buldu. Evet,
bu kart da 15 Haziran tarihliydi! Sof'nin yagn ve yaz tatilinin bir gn ncesi.

Jorn ile bulumak zere spermarkete doru koarken tm gcyle dnyordu.

Hilde kimdi? Babas nasl olup da Sofi'nin onu bulacandan bu kadar emin olabiliyordu? Ne
olursa olsun kartlar dorudan kzna deil de Sofi'ye yollamas ok anlamsz bir eydi. Sofi,
kartlar dorudan kzna gndermemesinin kznn adresini bilmemesinden
kaynaklanamayacan varsayyordu. Bir aka olmasnd bu? Yoksa bu adam yabanc bir kz
dedektif ve postac olarak kullanarak kzna yagnnde srpriz mi yapmak istiyordu? Bu
yzden mi bir aylk sre veriyordu ona? So-fi'yi bir arac olarak kullanmasnn nedeni kzna
yagnnde yeni bir arkada hediye etmek olabilir miydi? "Tm yaam boyunca srecek"
hediye Sofi'nin ta kendisi miydi yoksa?

Eer bu garip kii Lbnan'da ise Sofi'nin izini nasl bulabilmiti her eyden nce? Bundan da
tesi: Sofi ile Hilde'nin iki eyi aynyd. Birincisi, eer Hilde'nin doum tarihi doruysa, ikisi
de 15 Haziran'da domutu. kincisi, ikisinin de babas dnyann baka kelerindeydi.

Sofi gizemli bir dnyaya ekilmekte olduunu hissetti. Belki de kadere inanmak hi de yle
aptalca bir ey deildi! Aman, yava... byle sonular karmakta acele etmemesi gerekti, her
eyin doal bir aklamas olabilirdi. Ama Hilde Lille-sand'da oturuyorsa, Alberto Knox nasl
olup da Hilde'nin czdann ele geirmiti? nk Lillesand buradan kilometrelerce

140

HELENZM

zaktayd. Ya Sofi kartpostal nasl olup da yerde bulmutu? Postac kart tam Sofi'lerin posta
kutusuna gelmeden yere mi drmt? Niye tam da bu kart drecei tutmutu peki?
Sofi'yi grnce:

. Akln m kardn sen? diye bard marketin kesinde onu beklemekte olan Jorn.

- zr dilerim.
Jorn retmen gibi sert sert bakarak:

- Umarm gecikmen iin iyi bir nedenin vardr, dedi.

- Birlemi Milletler ile ilgili bir mesele bu. Lbnan'da bir dman birlii yolumu kesti...

- Hah! Ak olmusun sen, hepsi bu! Sonra da tm hzlaryla okula kotular.

almaya frsat bulamad din dersi snav nc derste yapld. Snav kdnda u sorular
yazlyd:

Dnyagr ve hogr

1. nce bir insann bilebilecei eylerin, sonra da bir insann yalnzca inanabilecei eylerin
birer listesini yapn.

2. Bir insann dnyagrn oluturmada rol oynayan etmenlerden birkan belirtin.

3. Vicdan ne demektir? Tm insanlar ayn derecede mi vicdanldrlar?

4. "Deer ncelii" ile kastedilen nedir?

Sofi yazmaya balamadan nce uzun sre oturup dnd. Alberto Knox'dan rendiklerinin
bir ksmn kullanabilir miydi acaba? Uzun sredir din dersi kitabnn kapan amad iin
tek aresi de buydu galiba. Ve bir kez yazmaya balaynca cm-'eleri birbirini kovalamaya
balad.

141

SOF'NN DNYASI

Sofi bilebildiimiz eyler listesine, Ay'n kocaman bir pey. nir kalb olmadn, Ay'n
arkasnda ukurlar olduunu, hem Sokrates'in hem de sa'nn lme mahkm edilmi
olduklarn tm insanlann er veya ge leceklerini, Akropolis'teki byk tapnaklarn ..
beinci yzylda yaplan Pers Savalarndan sonra ina edilmi olduklarn ve Yunanllarn en
nemli khinlerinin Delphoi'deki khin olduunu yazd. nanla ilgili konular olarak da dier
gezegenlerde hayat olup olmamas, Tanr'nn varolup olmad, lmden sonra bir hayat olup
olmad ve sa'nn gerekten Tanr'nn olu mu yoksa yalnzca akll bir insan m olduu
konularndan bahsetti. Son olarak da, "bilemediimiz kesin olan bir konu evrenin nasl
olutuudur," dye yazd. "Evreni byk bir silindir apkadan karlan koca bir- tavan olarak
dnebiliriz. Filozoflar Byk Sihir-baz'n gzlerinin ta iine bakabilmek iin tavann ince
tylerine trmanmaya alrlar. Bunu baarp baaramayacaklar bir soru iaretidir. Ancak
aralarndan en azndan bir kii tavann tylerinin zerine kmay baarabilirse, dierlerinin
de onu takip edeceklerine ve bir gn hepsinin baarya erieceklerine ben kiisel olarak
inanyorum. NOT. ncil'de de bize tavann ince tylerini hatrlatan bir ey var: Babil Kulesi.
Sihirbaz, henz yaratt beyaz tavann srtna trmanmaya alan insanlardan holanmad
iin kuleyi yerle bir etmiti.

Sonra sra ikinci soruya geldi: "Bir insann dnyagrn oluturmada rol oynayan
etmenlerden birkan belirtin." Bunda elbette yetitirmenin ve evrenin rol* ok bykt.
Platon dneminde yaayan insanlarla bugnklerin dnya grleri birbirinden farklyd,
nk iinde yaadklar zaman ve evre ayn deildi. Bundan baka insanlarn yapmay
setikleri eyler de nemliydi. Ve dnyagrn belirleyen bir baka nemli etmen de
insann aklyd. Akl evrenin belirledii bir ey deil, her insanda ortak olan bir zellikti.
Belki, evre ve sosyal

142

HELENZM

koullar Platon'un maarasnda hkm sren eyler olarak grlebilirdi. te yandan her insan
akln kullanarak maarann karanlndan kurtulabilirdi. Ancak bu, olduka cesaret
gerektiren bir eylemdi. Akimi kullanarak kendi anda geerli olan inanlarn tesine
geebilen Sokrates buna iyi bir rnekti. Sofi son olarak unlar yazd: "Gnmzde ayr
lkelerden ve kltrlerden insanlar hzla bir araya gelmekte. rnein ayn apartmanda
Hristiyan, Mslman ve Budist aileler bir arada yaamakta. Bu durumda neden herkesin ayn
eye inanmadn sorgulamaktansa birbirlerinin inancna hogryle bakmak daha da nem
kazanyor."

Evet, evet... Felsefe retmeninden rendikleriyle hi deilse bir para yol katettiini
hissediyordu Sofi. Buna biraz doutan sahip olduu akln, biraz da baka balamda duyup
okuduklarn ekleyebiliyordu.

nc soruya geti "Vicdan ne demektir? Tm insanlar ayn derecede vicdan sahibi


midirler?" Bu konuda snfta epeyce konumulard. Sofi unlar yazd: "Vicdan, insanlann
neyin doru ve neyin yanl olduunu ayrdedebilme yeteneidir. Benim kiisel grme
gre tm insanlar bu yetenee sahiptir. Yani vicdan doutan gelme bir eydir. Sokrates de
ayn eyi syleyecektir. Ancak vicdann syledii ey insandan insana epeyce deiebilir. Bu
noktada Sofistlerin hakl grleri olduunu belirtmek gerek. Sofistlere gre neyin doru
neyin yanl olduu insann iinde yaad evre tarafndan belirlenen bir \ eydi. te yandan
Sokrates ise vicdann tm insanlarda ayn olduunu sylyordu. Belki ikisi de haklyd.
Kendilerini plak gstermenin yanl bir ey olduunu dnmeyen pek ok insan vardr. te
yandan hemen hemen her insan bakalanna kt davranmay vicdanna yediremez. Altn
izmek gereken bir baka konu, vicdana sahip olmann onu kullanmak anlamna gelmediidir.
Baz durumlarda bir insan tamamen vicdan-

143

SOF'NN DNYASI

szca davranyormu gibi grnebilir, ancak iyice gizlenmi de olsa bu kiilerde de bir tr
vicdan vardr benim kiisel gr, me gre. Ayn ekilde baz insanlar tamamen aklsz
grnseler de bu akllarn kullanmadklar iindir. NOT. Akl ve vicdan kasa benzetilebilir.
Kas da altmlmazsa giderek zayflar."

Geriye tek bir soru kalmt: "'Deer ncelii' ile kastedilen nedir?" Bu konuyu da ok
konumulard snfta son zamanlarda. rnein araba kullanmak, bir yerden bir yere abucak
gidebilmeyi salad iin deerli bir ey olarak grlebilirdi. Ancak araba kullanmak
ormanlara zarar veriyor, doay kirletiyorsa insan bir "deer seimi" yapmak zorunda kalrd.
Bu konuyu olduka derinlemesine dndkten sonra Sofi, salkl ormanlarn ve temiz
doann ie abuk gidip gelmekten daha nemli olduu sonucuna varmt. Buna daha baka
rnekler de veren Sofi son olarak, "Kiisel olarak felsefenin ngilizce dilbilgisin-den daha
nemli bir ders olduuna, bu yzden ingilizce saatlerini biraz azaltp ders planna felsefeyi de
almann akllca bir deer ncelii olduuna inanyorum."

En son teneffste retmen Sofi'yi kenara ekti:

- En stlerde olduu iin senin kdn okudum bile, dedi.

- Umarm sizi biraz dndrmtr.

- Benim de seninle konumak istediim konu buydu. Cevaplarn pek ok bakmdan son
derece olgun, hem de insan artacak kadar olgun Sofi! Ve de kendine zg. Peki ama ya
dersi alm miydin?

Sofi konuyu evirdi:

- Siz hep kiisel yorumlara arlk verdiinizi sylerdiniz.

- Evet, ama... Her eyin de bir snr var!

Sofi doruca retmeninin gzlerinin iine bakt. Son gnlerde bana gelenlerden sonra bunu
yapmaya hakk olduunu hissediyordu:

- Ben felsefe okumaya baladm, dedi. Bu da insann kendi

144

HELENZM

dnceleri iin iyi bir temel oluturuyor.

. Ama snav kdn deerlendirmek benim iin kolay olmayacak. Bir yanyla Zayf, bir
baka yanyla Pekiyi verilecek bir kt!

Sofi o leden sonra okuldan eve gelir gelmez antasn bir keye atp doru Geit'e kotu.
Kaln aa kklerinin zerinde sar bir zarf duruyordu. Zarfn kenarlar kuru olduuna gre
flernes zarf getireli epeyce olmu demekti.

Zarf alp eve girdi. Hayvanlarn doyurduktan sonra odasna kt. Yatana oturup
Alberto'nun mektubunu at ve okumaya balad:

Helenizm

Son haberlememizden bu yana umarm iyisindir Sofi! Artk Sokra-tes, Platon ve


Aristoteles'i, dolaysyla Avrupa felsefesinin temel talarn biliyorsun. Bu yzden bundan
sonra beyaz zarfn iinde yolladm dnme devlerine son. Okulda yeterince dev ve
snavla urayorsun zaten sanrm.
imdi, Aristoteles'in yaad .. drdnc yzyldan, Ortaan balad .S. 400 ylna
kadarki uzun dnemden szedeceim. "sa'dan nce" ve "sa'dan Sonra" terimlerini
kullandma dikkatini ekmek isterim. nk bu dnemin en nemli ve ilgin olay tam da
Hristiyanln kendisidir.

Aristoteles .. 322 ylnda ld. Bu dnemde Atina da nclk roln kaybetti. Bunda hi
kukusuz Byk skender'in (356-323) fetihlerinin yaratt byk politik deiimlerin nemli
rol olmutu.

Byk skender Makedonya kralyd. Aristoteles de Makedon-

ya'lydt, hatt bir ara gen skender'in retmenliini de yapmt.

perslere kar kesin galibiyetin sahibi Byk skender'dir. Bundan

a tesi Sofi, saysz seferleriyle o Msr'dan Hindistan'a kadar tm

145

SOF'NN DNYASI

HELENZM

Dou'yu Yunan uygarlyla kaynatrmtr.

Burada insanlk tarihinde yeni bir a balar. Yunan kltr v6 Yunan dilinin egemen olduu
yeni bir dnya oluur. Yaklak olar^ 300 yl sren bu dneme Helenizm diyoruz. "Helenizm"
ile hem bu an kendisi, hem de byk Helenistik uygarlk olan Makedonya Suriye ve
Msr'da egemen olan Yunan arlkl kltr kastedilmeli dir.

.. 50 yllarnda askeri ve politik g Roma'nn eline geti. Bu yeni sper g srayla tm


Helenistik kentleri zaptetti ve bylece Ba-t'da spanya'dan Asya'nn ilerine kadar Roma
kltr ve Latince geerli oldu. Bu dneme de Roma dnemi ya da Ge Antik a diyoruz.
Ancak u noktann altn izmelisin: Romallar Helen dnyasn ellerine geirene dek, Roma
bir Yunan kltr eyaleti olarak varo-lagelmiti. Dolaysyla Yunan kltr ve Yunan felsefesi,
Yunan politik gc ortadan kalktktan ok sonra da nemli rolne devam etmiti.

Din, felsefe ve bilim

Helenizmin belirgin zellii, bu ada deiik lkeler ve bunlarn kltrleri arasndaki


farklarn ortadan kalkm olmasdr. Bu dnemden nce Yunanllar, Romallar, Msrllar,
Babilliler, Suriyeliler ve Pers-ler bugn "ulusal din" dediimiz ereve iinde kendi
tanrlarna tapyorlard. Helenistik dnemde tm kltrler bir dinsel, felsefi ve bilimsel
grler yuma iinde birbirine kart.

Bir baka deyile ehir meydannn yerini dnya arenas ald. Eskiden de ehir meydannda
pek ok mal, pek ok gr ve fikir bi' araya gelirdi. imdi yeni olan ey bu mallarn ve
fikirlerin tm dnyadan bir araya gelmesiydi. Bylece pek ok dil bir arada ses vermeye
balad.
Yunan fikirlerinin Yunan kltr snrlarnn ok tesine tat1**

146

gzettik. Bunun yannda bu kez, Dou tanrlarnn Akdeniz lke-)erj inancna katldn
gryoruz. Tanrlarn ve dinsel grlerini ski medeniyetlerin pek oundan alan yeni dinler
olutu. Buna Uz-larvclkya da dinlerin karm diyoruz.

Bu dnemden nce insanlar kendi toplumlarna, kendi ehir devletlerine sk skya


balydlar. Yava yava snrlar ve ayrmlar ortadan kalktka, pek oklar yaam
grlerinden pheye kapldlar, elikiye dtler. Ge Antik aa genel olarak dinsel
pheler, kltrel zller ve karamsarlk damgasn vurdu. "Dnya eskidir," dendi. . '

Helenizmdeki dinlerde ortak olan ey, insann nasl lmsz olabilecei zerine birer
retilerinin bulunmasyd. Bu reti ounlukla bir srd. Bu gizli retiyi edinerek ve belli
bir takm trenlerden geerek insan lmszle ve sonsuz bir yaama kavuabilirdi. te
yandan evrenin gerek doasna dair bir sezgi, ruhun kurtuluunda dinsel bir tren kadar
nemli bir rol oynayabilirdi.

Yeni dinlerden szettik imdiye dek Sofi. Bunun yannda felsefede giderek "kurtulu" ve
yaam tesellisi yolunda ilerledi. Felsefi sezgi yalnzca kendi bana bir deer oluturmuyor,
insann lm korkusu ve karamsarlktan kurtuluuna hizmet ederek bir nem kazanyordu.
Bylelikle din ile felsefe arasndaki snrlar da yava yava silindi.

Genel olarak Helenizm felsefesinin zgn bir felsefe olmadn sylemek mmkn. Yine de
bahsettiimiz Atinal filozof pek ok felsefi akm iin nemli bir esin kayna oluturdu.
Bu akmlara birazdan ksaca deineceim.

Helenizmde bilimde bir ok kltrn bir araya gelmesinden etkilendi. Bu alanda Msr'daki
skenderiye kenti Dou ile Bat'nn bulutuu bir nokta olarak nem kazand. Atina Platon ve
Aristoteles sonras okullarla felsefi bakent olmaya devam ederken, skenderiye bilimin
merkezi oldu. Byk ktphanesiyle bu kent matematik, astronomi, biyoloji ve tp
bilimlerinin merkezi haline geldi.

147

SOF'NN DNYASI

Helenistik kltr gnmz dnyasyla karlatrlabilir. 20 yzyla da giderek birbirine daha


da alan bir dnya toplumu dan> gasn vuruyor. Yine amzda din ve yaam gr
konularnda nemli devrimler gerekleti. Zamann balangc olarak aldm; yllarda
Roma'da nasl Yunan, Msr ve Dou tanr kavramlar bir ara-da karmza kyorsa, bugn
de byk Avrupa kentlerinde dnya, nn deiik kelerinden pek ok farkl dinsel gr bir
arada bulmak mmkn.

Gnmzde de eski ve yeni dinlerin, felsefe ve bilim karmlarnn "yaam gr pazarnda"


yeni seenekler sunmak zere nasl bir araya gelebildiini gryoruz. Bu "yeni bilgi" aslnda
eski dnce paralarndan olumakta ve kk Helenizme dek uzanmaktadr.
Daha nce de belirttiimiz gibi, Helenistik felsefe Sokrates, Platon ve Aristoteles tarafndan
ne srlen konularla urat. Bunlarda ortak olan ey, insanlarn nasl iyi bir hayat srp
lebilecekleri-ne bir cevap aramalaryd. Yani gndemdeki konu etikti. Bu yeni dnya
toplumunda da en nemli felsefi proje etik oldu. Soru, gerek mutluluun ne olduu ve bunun
nasl elde edilecei sorusuydu. imdi bu soruya cevap arayan drt deiik akmdan
szedeceiz.

Kinikler

Sokrates'in bir gn pazarda bir tezghn nnde durup yle dedii anlatlr: "Ne kadar ok
ey var hi mi hi iime yaramayan!"

Bu szler Atina'da .. 400 yllarnda Anthisthenes tarafndan kurulan kinik felsefeyi ok


gzel zetler. Anthisthenes Sokrates'in rencisi olup onun en ok kanaatkrlk retisinden
etkilenmitir-

Kinikler gerek mutluluun maddi olanaklar, politik g ya da salkllk gibi d


zelliklerden olumadn vurgularlar. Onlara gre gerek mutluluk bu tip rastlantsal ve
geici eylere bamllktan kurtulmakla edinilir. Mutluluk tam da bunlara dayanmad iin
her-

148

HELENZM

; tarafndan elde edilebilir. Bir kez ele geirilince de elden gitmez, inikler arasnda en ok
tannm olan Anthisthenes'in rencisi Diogenes'dir. Diogenes'in kilden bir f iinde
yaad ve bir aba bir baston ve bir ekmek torbasndan baka hibir eyi olmad sylenir-
(Bu durumda elinden mutluluunu almak pek de kolay bir i olamazd elbette!) Bir keresinde
Diogenes fsnn nnde yatm gnelenirken Byk skender onu grmeye gelir.
Diogenes'in nnde durup bu bilge kiinin kendisinden istedii ne varsa onu dilemesini, her
trl isteini hemen yerine getireceini syler. Diogenes'in buna cevab: "Glge etme, baka
jhsan istemem!" olur. nk Diogenes kendisinin o byk komutandan hem daha zengin,
hem daha mutlu olduunu biliyordu. stedii her eye sahip deil miydi zaten!

Kinikler insann salkl olmaya kafa yormalarnn gerekmediini sylyorlard. Ac ve lm


dert etmeye de gerek yoktu. Ayn ekilde bakalarnn alaryla da ilgilenmiyorlard.

Gnmzde de "kinik" ve "kinizm" szckleri bakalarnn dertlerini umursamamak


anlamnda kullanlr.

Stoaclar

Kinikler Atina'da .. 300 yllarnda ortaya kan Stoac felsefeyi etkilediler. Stoacln
kurucusu aslen Kbrsl olup bir deniz kazasndan sonra Atina'daki Kiniklere katlan
Zenon'dur. Zenon derslerini stunlu bir yolda verirdi. "Stoac" terimi Yunanca stunlu yol
anlamna gelen stoa szcnden tremitir. Stoaclk daha sonra Roma kltrnde ok
nemli bir yer kazanmtr.
Herakleitos gibi Stoaclar da tm insanlarn ortak bir dnya mantnn ya da "logos"un bir
paras olduunu savunuyorlard. Her bir insan minyatr bir dnya; "makro kosmos"un
"mikro kosmos", "byk evren"in "kk evren" olarak yansmasyd.

149

SOFfNN DNYASI

Bu dnce, genel geer bir l, "doal bir hak" olduu dn, cesini dourdu. Doal hak
insann ve evrenin zamandan bams aklna dayand iin, zamana ve mekna bal olarak
deimeye bir eydi. Yani Stoaclar bu noktada Sofistlere kar Sokrates'in gg. rlerini
paylayorlard.

Doal hak tm insanlar, dolaysyla kleleri de kapsar. Deii devletlerin hukuk kitaplarn
Stoaclar doann kendisinde buluna bir "hak"kn eksik kopyalar olarak grdler.

Stoaclara gre tek insanla evren arasnda bir fark olmad gibi, "ruh" ile "madde" arasnda
da bir fark yoktu. Yalnzca tek bir doa vard. Bu anlaya "Bircilik" (Monizm) diyoruz.
(Bircilik, rnein Pla-ton'da karmza aka kan " kicilik'in (Dualizm) ya da gereklii
ikiye ayran grn kartdr.)

Zamannn tipik rnekleri olan Stoaclar gerek anlamda birer "kozmopolif'tiler. ada
kltre "f filozoflarndan" (Kiniklerden) ok daha aktlar. nsann toplum iindeki
yaamna nem verip politikayla urayorlard. Pek oklar, rnein Roma imparatoru
Marcus Aurelius (121-180), devlet grevlerinde yer alyorlard. Cice-ro (.l 104-43) bata
olmak zere bir ok Stoac, Roma'da Yunan kltr ve felsefesinin yaylmasna katkda
bulundular. "Hmanizm" yani deer ls olarak insan' koyma kavramnn kurucusu da Ci-
cero'dur. Stoac Seneca (..4 - .S. 65) da bundan birka yl sonra "insan, insan iin
kutsaldr" demitir. Bu deyi o gnden bu yana Hmanizmin slogan olagelmitir.

Stoaclar ayrca tm doal srelerin -rnein hastalk ve lmn- doann mdahale


edilemeyen yasalarn izlediini sylerler. nsan bu yzden kaderine boyun emeyi
renmelidir. Hibir ey rastlantya dayanmaz. Her ey zorunluluktan doar, kaderden ikyet
etmek hibir ie yaramaz, derler. Haytn gzel yanlar da sakin olarak karlanmaldr. Bu
noktada Stoaclar, d zelliklere itibar etmeyen Kiniklerle benzeirler. Gnmzde de hl
duygularna kaplp gitmeyen birinden bahsederken "Stoac dinginlik" deyim1 kullanlr.

150

HELENZM

Epikurosular

nce grdmz gibi, Sokrates insann nasl mutlu bir hayat uyabileceini sorguluyordu.
Kinikler ve Stoaclar Sokrates'in bu oruya cevabn maddi deerlerden uzak durmak eklinde
yorumladlar. Ancak Sokrates'in Aristippos adnda bir baka rencisi daha vard ki o,
yaamn amacnn mmkn olduunca ok haz almak olmas gerektiine inanyordu. "En
stn iyilik nazdr" ve "en byk ktlk acdr" diyordu. Bylece her trl acdan uzak
durmaya ynelik bir yaama sanat gelitirmek istiyordu. (Kiniklerin ve Stoaclarn amac
aclara dayanmakt. Bu da acfardan uzak durmak gibi bir amatan olduka farkldr.)
.. 300 yllarnda Epikuros (341-270) Atina'da bir felsefe okulu kurdu (Epikurosuluk).
Epikuros Aristippos'un hazc ahlakn gelitirip bunu Demokritos'un atom retisiyle
birletirdi.

Epikurosularn bir bahede bir araya"geldii sylenir. Bu yzden bunlara "bahe filozoflar"
da denir. Bahenin giriinde u szlerin yazl olduu bir tabela olduu da sylenir: "Ey
yabanc! Burada mutlu olacaksn. Burada haz en stn iyiliktir."

Epikuros bir eylemin mutlu sonunun baka birtakm yan etkilere yol ap amadn daima
deerlendirmek gerektiini nemle vurgulard. Tka basa ikolata yediin olmusa, ne demek
istediimi anlyorsundur. Yoksa sana yle bir dev vereyim: Biriktirdiin paralar karp
ikiyz kronluk ikolata al. (Bu rnei ikolata sevdiini varsayarak veriyorum.) devi iyice
anlaman iin ikolatalarn hepsini bir anda yemen art. O mthi ikolatalar yedikten yarm
saat sonra "yan etki"yle ne demek istediimi anlarsn sanyorum.

Epikuros, ksa vadeli bazlarn daha byk, daha srekli ve daha youn nazlarla kyaslanarak
deerlendirilmesi gerektiini de sylerdi. (rnein bir yl her gn ikolata yemek yerine,
haftalk harln biriktirip sonunda bir bisiklet alabilir ya da yurt dnda pahal bir tatil
yapabilirsin.) nk hayvanlarn tersine insanlarn geleceklerini

151

SOF'NN DNYASI

planlama yetenei vardr. "Haz izelgesi" tutma yetenekleri vardr Lezzetli ikolata bir
deerdir ama bisiklet ya da ngiltere turu da y^

Epikuros "haz" ile yalnzca bedensel hazz, rnein ikolatay kastetmez. Dostluk, sanat gibi
deerleri de kasteder. Ayrca yaan> dan haz almann n koullar, Eski Yunan idealleri olan
kendini denetleme, kanaatkrlk ve ruh dinginliidir. nk arzular denetlen, melidir. Ruh
dinginlii de aclara gs germemizi kolaylatrr.

Genellikle dinsel pheleri olan kiiler Epikuros'un bahesine geliyorlard. Bu balamda


Demokritos'un atom retisi dine ve btl inanlara kar gl bir ara oluturuyordu. yi bir
hayat srmek iin lm korkusunu yenmi olmak da ok nemliydi. Bu konuda Epikuros
Demokritos'un "ruh atomlar" retisine bavuruyordu. Demokritos'un "lmden sonra bir
hayat yoktur, nk insan lnce 'ruh atomlar' drt bir yana dalr" dediini hatrlyorsundur
belki.

Epikuros, gayet basit bir ekilde, "lm bizi ilgilendirmez," diyordu. "Biz varolduumuz
srece, lm yoktur; lm olunca da, biz artk yokuz." (Bu anlamda kimse kendi lmnden
ac ekemez.)

Epikuros kendi kurtuluu felsefesini "drt ila" adn verdii u drt noktada zetledi:

Tanrlardan korkmamz gerekmez. lmden kayg duymamz gerekmez. yiyi elde etmek
kolaydr. Korkun olana katlanmak kolaydr.
Bu, Yunan felsefesinde felsefenin grevini tbbn greviyle karla-trsn ilk rnei deil. Ve
yine burada da ama, insan drt nemli ila barndran "felsefi bir seyyar eczane" ile
donatmak.

Epikurosular Stoaclarn tersine politika ve toplumsal yaamla fazla ilgilenmediler.


Epikuros'un d, "gizli yaa!" idi. Onun "bahe"sini de gnmzn kolektif yaama
biimiyle karlatrabiliriz belki. Gnmzde de kocaman toplum iinde snacak bir ada,
bir "liman" arayan ok kimse var.

152

HELENZM

Epikuros'dan sonra pek ok Epikurosu kendilerini tek yanl bir zevk dknl ynnde
gelitirdiler. Ama giderek "bu an ya--aj"ya dnt. Gnmzde de "Epikurosu"
szcnn "gnn gn eden insan" anlamnda kullanld olur.

Yeni Platonculuk

Kinikler, Stoaclar ve Epikurosularm kklerinin nasl Sokrates'e ulatn grdk. Bunlar


ayn zamanda Herakleitos ve Demokritos gibi Sokrates ncesi filozoflara da yneldiler. Ge
Antik an en nemli felsefi akmlarndan biri de, zellikle Platon'un idea retisinden
esinlenmitir. Bu yzden bu akma Yeni Platonculuk diyoruz. En nemli Yeni Platoncu
filozof, skenderiye'de eitim grdkten sonra Roma'ya yerleen Plotinos'dur (yaklak olarak
205-270). Plotinos'un yzyllardr Yunan felsefesiyle Dou Gizemciliinin buluma noktas
olmu olan skenderiye kentinden oluunun altn izmek gerekir. Plotinos'un Roma'ya
beraberinde getirdii kurtulu retisi, bundan daha sonra geerli olmaya balayan
Hristiyanla ciddi bir rakip olmutur. Ancak Yeni Platonculuun Hristiyan tanr-bilimine
nemli etkileri de olmutur.

Platon'un idea retisini, onun duyular dnyas ile idealar dnyasn nasl birbirinden
ayrdn hatrlyorsundur. Bylelikle insan ruhu ile insan bedenini de birbirinden ayrm
oluyordu. nsan bylece iki ynl bir yaratk haline geliyordu: bedenimiz duyular
dnyasndaki dier eyler gibi toprak ve tozdan oluuyor, ancak bunun yannda lmsz de
bir ruh tayorduk. Bu fikir Yunanllar arasnda Platon'dan ok nce de yaygnd. Plotinos da
Asya'da bulunan benzer grleri biliyordu.

Plotinos'a gre dnya iki kutup arasnda gerilidir. Bir uta "Bir" diye adlandrd tanrsal k
yer alr. Plotinos bazen buna "Tanr" da diyordu. Dier uta ise, "Bir"in nn hi mi hi
ulamad mut-

153

SOF'NN DNYASI

lak karanlk vardr. Plotinos'un burada anlatmak istedii karanla aslnda varolmaddr.
Karanlk yalnzca n yokluudur - evet, varolmaytr. Varolan tek ey "Tanr" ya da
"Bir"dir. Ancak k ya-va yava nasl karanla doru yokolursa, tanrsal nlar da ancak
belli bir yere dek ulaabilirler.
Plotinos'a gre ruh "Bir"den gelen kla aydnlanm, kendine zg bir varoluu olmayan
zdek ise karanlkta kalmtr. Doadaki biimlerde de "Bir"den solgun izler bulunur.

Geceleyin yanmakta olan byk bir ate dn Sofi! Ateten etrafa yzlerce kvlcm
dalmaktadr. Atein etraf aydnlktr. Kilometreler tesinden de zayf bir k grmek
mmkn olabilir. Daha da uzaklarsak ate karanlk gecede bir fener kadar clz bir k
halinde grnr. Ateten uzaklamaya devam edersek k bir sre sonra bize ulaamaz.
Inlar bir noktada geceye karr. Ve her yer karanlk olunca hibir ey gremeyiz. Artk ne
glgeler, ne izgiler vardr.

Gerekliin byle bir ate olduunu dn. Yanan ey Tanr, dardaki karanlk da insan ve
hayvanlarn olutuu maddedir. Tan-r'nn en yaknnda tm yaradlanlarn ana biimleri olan
mutlak fikirler yer alr. Her eyin tesinde insan ruhu "ateten bir kvlcm"dr. Ama doadaki
her eyde de tanrsal ktan bir yansma vardr. Yaayan her eyde, evet bir glde ya da bir
anieinde de Tanr parlts mevcuttur. Yaayan Tanr'nn en uzanda da toprak, su ve ta
yer alr.

Varolan her eyde tanrsal bir gizem olduunu sylemek istiyorum. Ayieinin, gelinciin
byle parldadn grebiliriz. Bir kelebein daldan havalan nda, bir baln akvaryumda
yznde, bu snrsz gizemi biraz daha ok yakalarz. Ancak Tanr'ya en yaknlatmz yer
kendi ruhumuzdur. Bu byk yaam srryla ancak ruhumuzda birleiriz. Evet, ender de olsa,
kimi zaman bu tanrsal gizemin kendimiz olduunu hissederiz.

Plotinos'un kulland imgeler Platon'un maara benzetmesini

154

HELENZM

ndrr: Maarann giriine yaklatka varolan her eyin kkenine daha da yaklarz. Ancak
Platon'un gereklii ak bir ekilde ikiye blnn tersine, Plotinos'un dncesinde bir
birlik anlay egemendir. Her ey birdir, nk her ey Tanr'dr. Platon'un maarasnn en
derinindeki glgelerde bile "Bir"in clz yansmasn grmek mmkndr.

Plotinos yaam boyunca birka kez ruhunun Tann'yla bir olduunu hissetti. Buna gizemli
yaant diyoruz. Bu tr bir yaanty yaayan tek kii Plotinos deildir. alar ve kltrler
boyunca pek ok insann szettii bir eydir bu. Bu ann tasvirinde byk farklar gr-lebilse
de, ounda ortak yanlar grebiliriz. Bu ortak noktalarn kimine burada deineceiz.

Gizemcilik

Gizemli yaant ile insann Tanr'yla ya da "evrensel ruh"la birlemesini anlyoruz. Pek ok
din Tanr'yla Tanr'nn yarattklar arasnda bir uurum olduunu vurgular. Ancak Gizemciye
gre byle bir uurum mevcut deildir. Gizemci "Tanr'ya ulam" ve "Tanr'yla birlemi"
kiidir.

Buradaki ana dnce, gndelik "ben"in gerek ben olmaddr. ok ksa sren anlarda daha
byk bir ben ile ayn olduumuzu duyarz. Baz Gizemciler buna Tanr derken, bazlar bunu
"evrensel ruh", "Doa" ya da "evren" diye adlandrr. Tpk bir su damlasnn denizle
bulutuu an "kendini kaybetmesi" gibi, Gizemci de bu birlemenin gerekletii an "kendini
kaybeder", Tanr'da yokolur ya da Tanr'da kaybolur. Hintli bir Gizemci bunu yle dile
getiriyor: "Ben varken Tanr yoktu. imdi Tanr var, ben artk yokum." Hristiyan Gizemci
Angelus Silensius (1624-1677) da bu an yle anlatyor: "Ulanca denize, damla, deniz;
ykselince Tanr'ya, ruh, Tanr olur." x

155

SOFfNlN DNYASI

Belki de "kendini kaybetme"nin pek de ho bir ey olmadm dnyorsundur. Evet Sofi, ne


demek istediini anlyorum. Ancak kaybettiin ey kazandklarnn yannda yle nemsizdir
ki! O an o|. duun grntn kaybedersin ama gerekte bundan ok daha bu. yk bir ey
olduunu anlarsn. Tm Evren olursun Sofi! Evet, evrensel ruh denen ey sensindir sevgili
Sofi! Tanr sensindir. Sofi Amundsen'i feda etmek zorunda kalsan da, bu "gndelik ben "in
zaten bir gn yokolacam dnerek teselli bulabilirsin. Gizemcilere gre senin gerek
Ben'in (ki buna ancak kendini bir yana brakarak ulaabilirsin), sonsuza dek yanan mthi bir
atetir.

Ancak bu gizemsel deneyim ou zaman kendiliinden gereklemez. Gizemci Tanr'yla


bulumasna "temizliin ve aydnlanmann yolundan" gitmelidir. Bu yol mtevaz bir yaam
tarzndan ve deiik meditasyon yntemlerinden oluur. Amacna ulaan Gizemci haykrr:
"Ben Tanr'ym" ya da "Ben Sen'im".

Gizemci elere tm byk dnya dinlerinde rastlanr. Ve Gizemcilerin gizemsel yaant


hakkndaki tasvirleri, kltrel farklar aarak byk benzerlikler gsterir. Ancak Gizemci
yaadklarnn dinsel ya da felsefi yorumunu yapmaya baladnda kiinin kltrel temeli
kendini gsterir.

Bat Mistisizminde -yani Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanlkta- Gizemci, karlat


Tanr'nn kiisel bir Tanr olduunu vurgular. Tanr doada ve insann ruhunda bulunmakla
beraber, dnyann ok stndedir de. Dou Mistisizminde -yani Hinduizm, Budizm ve in
dininde- ise Gizemcinin Tanr'yla ya da "evrensel ruh"la tam bir birleme gerekletirdiini
vurgulamak yaygndr. "Ben evrensel ruhum," der Gizemci ya da "ben Tanr'ym". nk
Tanr dnyadadr ve baka bir yerde deildir.

zellikle Hindistan'da Platon dneminin ok daha ncelerinde de Gizemcilik varolmutur.


Hinduizm fikirlerini Bat'ya getirenlerden biri olan Svam; Vivekananda bir keresinde yle
demitir:

156

HELENZM

"Dnyadaki baz dinlerin, kendinin dnda kiisel bir Tanr'ya inanmayanlara ateist demesi
gibi, biz de kendine inanmayana ateist diyoruz. Ateist diye biz, kendi ruhunun yceliine
inanmayana diyoruz."

Gizemsel bir deneyimin etik zerinde de etkisi olur. Hindistan'n eski devlet bakanlarndan
Radhakrishnan bir keresinde yle sylyor: "Yanndakini kendin gibi seveceksin, nk sen
o'sun. Seni ya-nndakinin senden baka biri olduuna inandran ey, bir yanlsamadan baka
bir ey deildir."

amzda hibir dine ait olmayan insanlardan da gizemsel deneyimlerden bahsedenleri


kmaktadr. Bunlar kendi deyimleriyle aniden "kozmik bilin" ya da "okyanus hissi"
yaamlardr. Zamann dna kp dnyay "sonsuzluun bak asndan" grdklerini
hissetmilerdir.

Sofi yatanda doruldu. Hl bir vcudu olup olmadn kontrol etmeliydi...

Plotinos ve Gizemcileri okuduka yava yava odada dnmeye balam, pencereden kp


ehrin zerinde umutu. ehrin meydanndaki insanlar seyretmi, sonra yaad yeryznn
zerinde dolanp Kuzey Denizi ile Avrupa'dan, aada Sahra ile Afrika'nn geni steplerinden
gemiti.

Tm yeryz tek bir yaayan canl, bu tek canl da Sof'nin kendisi olmutu. Dnya benim,
diye dnd Sofi. Ona ou zaman snrsz gelen ve korku veren koca evren onun kendi
beninden baka bir ey deildi. Evren yine byk, yine hametliydi ama bu kadar byk olan
ta kendisiydi.

Bu ilgin duygu abucak yokoldu ama Sofi bu duyguyu asla unutmayacandan emindi. Tpk
bir damla renkli boyann tm bir srahi dolusu suya renk vermesi gibi, iindeki bir ey
a'nndan dar frlayp dier her eyle birlemiti sanki.

157

SOF'NN DNYASI

imdi her ey olup bittikten sonras, tuhaf bir ryadan ba arsyla uyanmak gibi bir eydi.
Sofi biraz hayal krkl duyarak vcudunun yataktan kalkn izledi. Alberto Knox'dau
gelen bu ktlar yzst yatp okumaktan beli agnm ama hi unutmayaca eyler
yaamt.

Sonunda yerde durmay baard. Burada ktlan delip dosyasndaki dier konularn yanna
koydu. Sonra baheye kt.

Kular dnya o an yaratlm gibi cvldayorlard. Eski tavan kmeslerinin ardndaki hu


aalan ak yeil renkleriyle yle parlaktlar ki, sanki yaratan henz bunlan boyamay
bitirmemiti.

Her eyin tannsal bir ben olduuna inanabilir miydi gerekten? "Ateten bir kvlcm" olan bir
ruh tadna inanabilir miydi? Eer byleyse, kendisi de tannsal bir yaratk olmu oluyordu.

158

KARTPOSTALLAR

.kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum...


Felsefe retmeninden birka gndr mektup gelmiyordu, perembe gn 17 Mays,
bayramd ve okul 18!inde de tatildi. 16 Mays aramba gn okuldan eve dnerlerken Sofi
aniden:

- admmzla ksa bir tatil yapalm m? diye Jorn'e sordu. Jorn teklifi kabul etti.

- Olur.

Birka saat sonra, Jorn srtnda koca srt antasyla Sofilere gelmiti bile. Sofi de antasn
hazrlamt. Sofi'nin adm-n alacaklard. Bundan baka yanlarna uyku tulumu, kaln
giysiler, altlarna koymak iin mat, cep feneri, termos dolusu ay ve bir sr nefis yiyecek ey
alyorlard.

Annesi saat 5 sralarnda eve geldiinde, onlara ne yapp ne yapmamalan gerektiine dair bir
sr talimat verdi. Nerede kamp kuracaklann da bilmek istiyordu.

alhorozu Tepesi'nde kamp kuracaklann sylediler. Belki sabaha al horozlarnn iftleme


seslerini duyarlard.

Sofi'nin kamp burada kurmak istemesinin ardnda yatan baka bir neden daha vard.
Hatrladna gre alhorozu Tepesi Binbann Evi'ne olduka yaknd. Sofi'yi yine buraya
eken bir eyler vard, ancak bir daha buraya tek bana gidemeyeceinin de farknda olduu
iin Jorn'le beraber olmak iine geliyordu.

Sofilerin evinin hemen nndeki kk patikadan aa doru yrmeye koyuldular. Bir


yandan da ordan burdan soh-

159

SOFfNN DNYASI

bet ediyorlard. Felsefeden byle biraz uzaklamak Sofi'nin houna gitmiti.

Saat sekiz sralarnda alhorozu Tepesi'ndeki ak bir dzlkte adrlarm kurmulard bile.
Gece iin hazrlklarn yapm, uyku tulumlarn sermilerdi. Koca sandvilerini yer-lerken
Sofi sordu:

- Hi Binbann Evi diye bir yer duydun mu?

- Binbann Evi mi?

- Ormanda bir yerlerde, kk bir gln yannda bir kulu-be var. Bir zamanlar tuhaf bir
binba yaad iin buraya Binbann Evi deniyor.

- Peki imdi iinde kimse yayor mu?

- Gidip bakalm m?

- Peki ama nerede bu kulbe?


Sofi eliyle aalarn arasn gsterdi.

Jorn biraz isteksiz olsa da sonunda yola dtler. Gne gkyznde iyice alalmt.

nce am aalarnn, sonra allarn arasndan getiler ve sonunda bir patikaya ulatlar.
Pazar sabah Sofi'nin izledii patika bu muydu acaba?

Evet, evet... yolun sanda parlayan bir ey grebiliyordu

yine.

- Buradan, dedi Sofi.

ok gemeden kk gln kysna vardlar. Sofi kulbenin olduu yere bir gz att.
Pencerelerin panjurlar rtlyd. Krmz kulbe imdiye kadar grd en terkedilmi ev
grntsn veriyordu.

Jorn etrafna baknp:

- Gln zerinden yryerek mi geeceiz? diye sordu.

- Hayr, krek ekerek... diye yaritlad Sofi ve eliyle aay, gln kysnda durmakta olan
sandal gsterdi.

- Sen daha nce gelmi olmalsn buraya!

160

KARTPOSTALLAR

Sofi hayr anlamnda ban sallad. Arkadana daha n-ki ziyaretinden szedemezdi. nk
o zaman Alberto Knox felsefe kursundan da bahsetmesi gerekirdi.

Gln zerinde akalap glerek krek ektiler. Kyya

ardklarnda sandal iyice ekmeye zen gsterdi Sofi. ok

meden kulbenin kapsnn nndeydiler. Evde kimsenin

olmad belliydi. Jorn kapnn tokman dndrp amaya

alt- Almaynca:

- Kapal... Ak olacan ummuyordun herhalde, dedi.

- Belki anahtar buralarda bir yerdedir, diye yantlad Sofi ve kulbenin temelindeki talarn
arasnda anahtar aramaya koyuldu.

Birka dakika sonra Jorn:


- ff... dedi, hadi artk adra dnelim.

Ama Sofi sevinle barmaya balamt o an:

- Buldum, buldum!

Zaferle elindeki anahtar gsteriyordu. Anahtar kilide sokunca kap ald.

Sofi ile arkada yasad insanlarn yapt gibi gizlice ieriye szldler. Kulbe souk ve
karanlkt.

- Hibir ey grlmyor ki! dedi Jorn.

Ama Sofi her eyi dnmt. Cebinden kibrit kutusunu karp bir kibrit yakt. Kibritin
alevi ancak odann tamamen bo olduunu grmelerine yetti. kinci kibritin alevi minenin
zerindeki dvme demirden amdan ve amdann zerindeki kk mumu aydnlatt. nc
kibritle mumu yaknca oda aydnland.

- Bu kadar kk bir n byle byk bir karanl aydn-'atmas ne kadar ilgin deil mi,
dedi Sofi.

Arkada ban sallad.

- Ama k bir yerde yokolur, diye devam etti Sofi. Aslnda aranhk diye bir ey yoktur. Sadece
n yokluu diye bir ey

161

SOF'NN DNYASI

vardr.

- ff... ne acayip eyler sylyorsun. Gel hadi, gidelim!

- nce bir aynaya bakalm.

Sofi hl komodinin zerinde asl durmakta olan pirim aynay gsterdi.

- Ne kadar gzel!

- Evet ama sihirli bir ayna bu!

- "Ayna ayna syle bana! Dnyann en gzeli kim?"

- Dalga gemiyorum Jorn. Bu aynann iinden bakp ay. nann te yanndaki eyleri grmek
mmkn.

- Daha nce buraya hi gelmediini sylememi miydin? Hem niye beni korkutmaktan byle
ok zevk alyorsun?
Sofi'nin bu soruya verecek cevab yoktu.

- zr dilerim!

Bu kez de bir anda yerde kede bir ey gren Jorn oldu, Kk bir kutuydu bu. Jorn
kutuyu yerden kaldrd.

- Kartpostallar, dedi. Sofi iini ekti.

- Dokunma onlara! Duyuyor musun, brak onlar! Jorn korkuyla, yanan bir eyi tutamayan
biri gibi elindeki

kutuyu yere att. Kartlar yere dald. Birka saniye sonra glmeye balad.

- Yalnzca kartpostal bunlar!

Jorn yere oturup kartlara bakmaya balad. Birazdan Sofi de yanna oturdu.

- Lbnan... Lbnan... Lbnan... Btn kartlar Lbnan'dan yollanm, diye tespitte bulundu
Jorn.

- Biliyorum, dedi Sofi alamakl bir sesle.

- O zaman sen buraya geldin daha nceden!

- Tamam, geldim ite. Geldim!

Sofi bir anda buraya daha nce gelmi olduunu kab* ederse her eyin ok daha
kolaylaacan anlad. Hem ^

162

KARTPOSTALLAR

anlerde yaadklarndan birazn en yakn arkadana anlat-maktan ne kard ki!

- Buraya gelmeden nce sylemek istememitim. Jorn kartlar okumaya balamt.

- Hepsi Hilde Mller Knag diye birine yollanm. Sofi hl kartlar eline almamt.

- Tm adres bu mu? Jorn okudu:

- Hilde Mller Knag. Alberto Knox eliyle. Kk Gl, Norve.

Sofi rahat bir nefes ald. Bu kartlarda da "Sofi Amundsen eliyle" diye yazmasndan
korkmutu. Kartlar incelemeye koyuldu.

- 28 Nisan... 4 Mays... 6 Mays... 9 Mays... Yalnzca birka gn ncesinin tarihleri bunlar.


- Bir ey daha var... Tm kartlar Norve damgal. Bak, "BM taburu" diye Norvee yazyor.
Hepsinde de Norve pulu var...

- Galiba byle oluyor. Tarafsz olduklarn gstermek iin orada ayr bir Norve postanesi
kuruyorlar.

- Peki posta buraya nasl ulayor?

- Askeri uakla, sanrm.

Sofi mumu yere koydu. ki arkada kartlar okumaya baladlar. Jorn kartlar sraya
koymutu. lk kart o okudu:

Sevgili Hilde. Llesand'a, evimize gelmeyi nasl iple ektiimi bilemezsin. 24 Haziran
akamst uakla Kjevik'e varm olmay umuyorum. Elbette en ok 15. yagnnde seninle
beraber olmay isterdim ama ne yapalm ki askeri emir altndaym. Bunu biraz olsun telafi
etmek iin tm sevgimi sana byk bir yagn hediyesiyle sunuyorum. Kznn geleceini
srekli dnen bir babadan sevgiyle...

163

SOF'NN DNYASI

NOT. Bu kartn bir kopyasn da ortak bir tandmz^ gnderiyorum. Yaknda anlayacaksn
Hilde'ciim. u an-da daha fazlasn syleyemem ama yaknda anlayacaksn.

Sofi bir sonraki kart ald.

Sevgili Hilde. Burada yalnzca iinde olduumuz gn dnerek yayoruz. Lbnan'daki bu


gnlerden ileride hatrlayacam en nemli ey bir uzun bekleyi olacak. Ama sana ok gzel
bir 15. ya hediyesi verebilmek iin elimden ne gelirse yapyorum. Hediyenin ne olduunu u
an syleyemem. Kendi kendime gl bir sansr uyguluyorum. Sevgiler... Baban.

ki arkada heyecandan nefes bile atamyorlard. Tek kelime konumadan kartlar okumaya
devam ettiler.

Sevgili kzm. Sana duygularm beyaz bir gvercinin kanadnda yollamak isterdim. Ama
sava hkm sren bu lkede olmayan bir ey varsa o da beyaz gvercin! Belki Birlemi
Milletler bir gn dnyada bar kurmay baarr. NOT. Belki 15. ya hediyeni bakalaryla da
paylaabilirsin? Ben gelince bunu konuuruz. Hl neden bahsettiimi bilmiyorsun, deil mi?
kimizi de dnmeye bol bol vakti olan babandan sevgiyle...

Alt tane kart okumular, geriye tek bir kart kalmt. Kartta unlar yazyordu:

Sevgili Hilde. Yagnnle ilgili tm srlardan bazen yle patlayacak gibi oluyorum ki,
telefonu ap sana her eyi anlatmak istiyor, sonra kendimi durduruyorum. Bu ey

164

KARTPOSTALLAR
bydke byyor. Ve sen de bilirsin ki bir ey byyp durduka insann onu srf kendine
saklamas zorlar. Sevgiyle... Baban. NOT. Bir gn Soft adnda bir kzla karlaacaksn.
Karlamadan nce birbirinizi biraz olsun tanm olasnz diye sana yolladm tm kartlarn
bir kopyasn ona da yolluyorum. Yaknda bireyleri anlamaya balar m, ne dersin
Hilde'ciim? imdilik o da senin bildiinden fazlasn bilmiyor. Sofi'nin Jorn diye bir
arkada var. Belki o yardmc olabilir...

Joriin'le Sofi son kart okuduktal sonra ylece kalakalp birbirlerine baktlar. Jorn, Sofi'nin
bileini kavrad sk skya ve:

- Korkuyorum, dedi.

- Ben de.

- Son kartpostal ne zaman postalanm? Sofi tekrar karta bakt.

-16 Mays, dedi. Bugn!

- Olamaz! diye haykrd Jorn. Sinirlenmeye balyordu neredeyse.

Damgay dikkatle incelediler. Tarih ak seik grnyordu ite: "16-05-90"

- Olamaz! diye steledi Jorn. - stelik bu kartlar kim gndermi olabilir? ikimizi de tanyan
biri olmal. Ya tam da bugn bizim buraya geleceimizi nereden biliyor?

Jorn daha ok korkuyordu, nk ne de olsa Sofi Hilde ve babasnn kim olduunu ismen de
olsa biliyordu.

- Bence bu iin pirin kaplamal aynayla bir ilgisi var! Jorn'n yine d koptu.

- Lbnan'daki postaneden postalanan kartlarn ayn anda aynann iinden buraya frladn
dnmyorsun herhalde!

- Ya sen baka bir aklama getirebiliyor musun?

- Hayr.

165

SOFfNN DNYASI

KARTPOSTALLAR

- Ama burada baka bir sr daha var.

Sofi ayaa kalkp mumu duvarda asl iki resmin nne tuttu. Jorn de resimlere yanat.

- "Berkeley" ve "Bjerkely". Ne demek bu?


- Hibir fikrim yok. Mumun bitmesine az kalmt.

- Hadi, dedi Jorn. Kalk gidelim!

Sofi bunun zerine ayaa kalkp beyaz komodinin zerinde asl aynay yerinden kard.
Jorn'n itirazlarna ramen Sofi aynay brakmad.

Dars tam bir mays gecesinin olabilecei kadar karanlkt. Gkyznden gelen k ancak
allarn ve aalarn d hatlarn aydnlatacak kadard. Ufak gl gkyznn kk bir
yansmas gibiydi. ki arkada gln te yakasna doru ar ar krek ektiler.

adra varana dek pek fazla konumadlar. kisi de dierinin olan biteni dndn
dnyordu. Arasra bir kuu korkutarak, arada bir bir bayku duyarak yrdler.

adra varr varmaz uyku tulumlarnn iine girdiler. Jorn aynann adrda durmasna kar
kt. Uyumadan nce aynann adrn dnda durmasnn da ayn lde korkutucu
olduunda birletiler. stelik Sofi kartpostallar da alm, srt antasnn yan gzne
koymutu.

Ertesi sabah erkenden uyandlar. Uyku tulumundan ilk kan Sofi oldu. izmelerini giyip
adrdan kt. Byk pirin ayna imenlerin zerinde duruyordu. zeri iyle kaplanmt.
Sofi kazayla iyleri kurulayp yerde duran aynadaki grntsne bak. Kendi kendini
tepeden trnaa aratryor gibiydi. Neyse ki zerinden Lbnan'dan o gn gelme kart filan
kmad.

adrn arkasndaki geni dzln zeri kk pamuktan yastklar gibi para para olmu-
sabah sisiyle rtlyd.

166

C "ck kular mthi bir enerjiyle tyorlard. Byk kular-dansa eser yoktu.

ki arkada zerlerine birer kazak daha giyip kahvaltlan-

adrn dnda yaptlar. Binbann Evi'nden ve gizemli kartlardan sz etmeye baladlar.

Kahvaltdan sonra cadn toplayp eve doru yola koyuldular Sofi aynay kolunun altnda
tayordu. oka mola veriyorlard, nk Jorn Sofiye tamada yardm etmiyor, aynaya
dokunmak istemiyordu.

lk evler grnmeye balad srada bir patlama sesi duydular. Sofi, Hilde'nin babasnn sava
iinde olan Lbnan'la ilgili sylediklerini hatrlad. Birden bar iinde olan bir lkede
yaad iin ne kadar ansl olduunu anlad. Bu patlama sesleri yalnzca havai fieklerden
geliyordu.

Sofi Jorn' scak ikolata imeye davet etti. Annesi bu byk aynay nerden ve nasl
bulduklarn* sordu durdu. Sofi Binbann Evi'nin dnda bulduklarn syledi. Annesi tekrar
bu evde ok uzun yllardr hi kimsenin yaamadn anlatt.
Jorn evine gittikten sonra Sofi krmz elbisesini giydi. Bayramn gerisi normal bir ekilde
geti. Akam televizyonda haberlerde Lbnan'daki Norveli Birlemi Milletler glerinin
milli bayram nasl kutladklar gsterildi. Sofi merakla ekrana bakyordu, nk bu
adamlardan birisi Hilde'nin babas olabilirdi.

17 Mays'ta Sofi'nin yapt son ey pirin aynay odasna asmak oldu. Ertesi sabah Geit'te
yeni bir sar zarf buldu. Hemen ap beyaz ktlarda yazl olanlar okumaya koyuldu.

167

IK KLTR

...yalnzca bylelikle bolukta dolanmaktan kurtulabilirsin...

Artk karlamamza pek bir ey kalmad, sevgili Sofi! Binbam,, Evi'ne bir kez daha
geleceini tahmin ederek Hilde'nin babasndan gelen btn kartlar orada brakmtm. Kartlar
Hilde'ye yalnzca bu ekilde ulaabilir. Sen imdilik Hilde'nin kartlar nasl alacan d.
nme. Hazirann 15'ine kadar kprnn altndan ne sular akar!

Helenizm filozoflarnn Eski Yunan filozoflarnn dncelerini nasl tekrar tekrar ele
aldklarn grdk. Ayn zamanda Yunan filo. zoflarn din kurucular olarak grmek gibi bir
aba da vard. Ploti-nos'un Platon'u insanln kurtarcs olarak grmesine ramak kalmt.

Ama bildiimiz gibi szn ettiimiz bu dnemin tam ortasnda, Yunan-Roma dnyasnn
dnda bir baka kurtarc dnyaya geliyordu. Bu kii Nasra'l Isa idi. Bu blmde
Hristiyanln nasl Yunan-Roma dnyasna yava yava yayldn greceiz. Bu, Hilde'nin
bizim dnyamza yava yava giriine benziyor.

sa Yahudi'ydi. Yahudiler Sam kltrne aittiler. Yunanllar ve Romallar ise Hint-Avrupa


kltrnn bir parasydlar. Dolaysyla Avrupa uygarlnn iki temeli olduunu ne
srebiliriz. Hristiyanln Yunan-Roma kltryle yava yava nasl kartn anlatmaya
balamadan nce bu iki temelden bahsedeceiz.

168

iKi KLTR

Hint-Avrupal

Hint-Avrupal szcyle, Hint-Avrupa dillerinden biri konuulan lkeleri ve kltrleri


kastediyoruz. Bu diller Fin-Macar dillerinin (La-ponca, Fince, Estonca ve Macarca) ve
Baska'nn dndaki tm Avrupa dilleridir. Hint ve ran dillerinin ou da Hint-Avrupa dilleri
aile-sindendir.

Bundan 4000 yl kadar nce ilk Hint-Avrupallar Karadeniz'le Hazar Denizi etrafndaki
blgelerde yayorlard. Sonralar bu Hint-Avrupal kavimler byk dalgalar halinde gneyde
ran ve Hindistan'a, gney-batda Yunanistan, talya ve spanya'ya, batda Orta-Avru-pa'dan
ngiltere ve Fransa'ya, kuzey-batda skandinavya ve kuzeydouda Dou Avrupa ve Rusya'ya
gettiler. Hint-Avrupallar gittikleri her yerde Hint-Avrupa ncesi kltrlerle kaynatlar ve
Hint-Avrupa dini ve dili buralarda baskn bir rol oynamaya balad.
Dolaysyla eski Hint Veda yaztlar, Yunan felsefesi ve de Snor-re'nin Tanr retisi ayn
aileden olan dillerde yazlmtr. stelik yalnz dil deildir bunlarda yakn olan. Yakn diller
yakn dnceler dourur. Bu yzden Hint-Avrupa "kltr" deyimini kullanyoruz.

Hint-Avrupa kltr farkl pek ok tanrya inann izlerini tayordu. Buna oktannclk
diyoruz. Tanrlarn adlar ve pek ok dini szck ve deyim deiik Hint-Avrupa blgelerinde
birbirine benzer szckler olarak karmza kar. Birka rnek vereyim:

Eski Hintliler gkyz tanrs Dyaus'a taparlard. Bu tanrnn Yunancadaki ad Zeus,


Latincedeki ad luppiter (asl lov-peder, yani "Baba lov") olup Norn mitolojisinde de Tyr
olarak karmza kar. Yani Dyaus, Zeus, lov ve Tyr ayn szcn deiik "lehe"lerde
syleniidir.

Kuzey'de Vikingler'in aese dedikleri birtakm tanrlara taptklarn hatrlyorsundur. Hint-


Avrupa dnyasnda pek ok yerde bu szcn "Tanrlar" anlamnda kullanldn
gryoruz. Tanrlara es-ki-Hintede (Sanskrite) as ura, Farsada ise ahum denir. "Tanr"

169

SOF'NN DNYASI

anlamna gelen bir baka szck Sanskritede deva, Farsada da-eva, Latincede deus ve
Nron mitolojisinde tivurr olarak geer.

Kuzey'de baz bereket tanrlarna inanlrd (rnein Njord, Fry ve Frya). Bu tanrlarn ortak
ad vane idi. Bu szck bereket tanrasnn Latincedeki ad Vens ile akrabadr. Sanskritede
de "is-tek" ya da "arzu" anlamna gelen vani szc bulunur.

Hint-Avrupa dnyasnda mitler de benzerlik gsterir. Snor-re'nin Norn tanrlarn anlatt


mitler, bundan 2000-3000 yl nce Hindistan'da anlatlan mitleri anmsatr. Elbette Snorre'nin
mitleri Kuzey doasndan, Hint mitleri ise Hint doasndan etkilenmitir ama bu mitlerin
ounun kklerinde, belli ki ok daha ncelere dayanan bir benzerlik grlr. Bu kklerden
en nemlilerini lmszlk iksiri ve tanrlarn kt glere kar savalarn anlatan mitlerde
bulabiliriz.

Hint-Avrupa kltrlerinde dn biiminin kendisinde de byk benzerlikler grlr. Bu


benzerliklere en iyi rnek, bu kltrlerde evrenin iyi ve kt gler arasnda sonu gelmez bir
sava olarak al-glanmasdr. Bu tehlikeden tr Hint-Avrupallar dnyann geleceini
"ngrmeye" almlardr.

Yunan felsefesinin tam da Hint-Avrupa dnyasnda ortaya knn bir rastlant olmadn
syleyebiliriz. Hint, Yunan ve Norn mitolojilerinin hepsinde felsefi ya da "speklatif"
dnceye ynelik bir aba vardr.

Hint-Avrupallar dnyann gidiat konusunda bir "sezgi"ye varmaya altlar. "Sezgi" ya da


"bilme" anlamna gelen bir szck tm Hint-Avrupa dillerinde karmza kar: Sanskritede
vidya olan bu szck Platon felsefesinde ok nemli bir rol oynadn hatrlayacan
Yunanca'daki ide szcnn ayndr. Latince video szc esasen "grmek" anlamna gelir.
(Grmenin televizyon ekranna bakmakla eanlama gelmesi yalnzca gnmze zg bir
olaydr!) ngilizce wise ve vv/sdom (bilgelik), Almanca W/ssen (bilgi), Norvee viten
szckleri hep ayn anlama gelir. Yani Norvee

170

K KLTR

viten" kelimesinin kk, Hinte "vidya", Yunanca "ide" ve Latince video" kelimelerinin
kk ile ayndr.

Genel olarak Hint-Avrupallar iin grmenin en nemli duyu olduunu syleyebiliriz. Hint,
Yunan, ran ve Alman edebiyat byk kozmik vizyonlarla doludur. (te yine bu szck:
"vizyon" szc de Latince "video" fiilinden tremitir.) Hint-Avrupa kltrlerinde
karmza kan bir baka ortak zellik de tanrlarn ve mitlerin anlattklarnn resim ve
heykellerini yapmak olmutur.

Hint-Avrupallar dairesel bir tarih grne sahiptirler. Bu gre gre tarih, tpk
mevsimlerin yazdan ka, ktan yaza deimesi gibi halkalar ya da "daireler" halinde ilerler.
Tarihin bir ba ve bir sonu yoktur. Doum ve lm arasnda sonsuza dek gidip gelen, doan
ve yokolan deiik dnyalar vardr o kadar.

ki byk Dou dini olan Hinduizm ve Budizm de Hint-Avrupa kkenlidir. Yunan felsefesi
de bu temele dayand iin Hinduizm ve Budizm ile ortaklklar gsterir. Gnmzde dahi bu
dinler derin felsefi yansmalar barndrr.

Hinduizm ve Budizm'de sk sk Tanr'nn her eyde varolduu (Tmtanrclk) ve insann


dinsel sezgi yoluyla Tanr'yla bir olabilecei dncesine rastlanr. (Plotinos'u hatrlyorsun,
deil mi Sofi?) Bunun gerekleebilmesi iin insann kendi derinine inmesi ya da meditasyon
gerekir. Bu yzden Dou'da edilginlik ve iednklk en byk dinsel erdemler olarak
grlmtr. Yunan dncesinde de ruhun kurtuluu iin insann ile ekmesi ya da dinsel
bir ie dnklk iinde olmas gerektii fikrine rastlanr. Ortaa manastr ileyiinin
temelinde de Yunan-Roma dnyasnn bu inanlar yatmaktadr.

Hint-Avrupa kltrlerinin ounda ruhun bedenden bedene getii inan ok nemli bir yer
tutar. 2500 yldr her bir Hintlinin amac, ruhunu bu dngden kurtarabilmek olmutur. Ruhun
beden deitirdiine inananlardan biri de Platon'du.

171

SOF'NN DNYASI

Samler

Tekrar Samlere dnelim Sofi. Samler bambaka bir kltre ve batt. baka bir dile
sahiptirler. Aslen Arap Yarmadas'ndan gelseler de bunlarn da kltrleri dnyann pek ok
deiik blgesine yaylm, tr. Yahudiler 2000 yldan fazla bir sre anavatanlarndan uzakta
ya. amlardr. Samtarihi ve dini gerek corafi kklerinden en uzak. lara Hristiyanlk
yoluyla yaylmtr. Sam kltrnn yaylmasnda Mslmanln da nemli bir pay
olmutur.
Bat dini de (Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanlk) Sam kkenlidir. Mslmanlarn
kutsal kitab Kuran da, Eski Ahit de Sam dil grubuna ait dillerde yazlmtr. Eski Ahit'te
"Tanr" anlamnda kullanlan bir szck, Mslmanlarn Allah'y\a ayn dilsel kkten
gelmektedir. ("Allah" szc Tanr anlamna gelir.)

Hristiyanlk'ta iler biraz karmaklasn Hristiyanlk da Sam kkenlidir ancak Yeni Ahit
Yunanca yazlmtr. Ve Hristiyan tanr-bilimi ya da inan biimlenirken Yunan ve Latin
dillerinin dolaysyla Helenistik felsefenin etkisinde kalmtr.

Hint-Avrupallarn birden ok tanrya inandklarn grmtk. Samler'deki en belirleyici


zellikse ok eski zamanlardan itibaren tek birTanr'ya inanmalardr. Buna
Tektanrclkdenir. Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanln de Tann'nn bir olduu
temel dncesini paylar.

Samler ayrca genel olarak tarihe izgisel bir bak asndan bakarlar. Yani tarihi srp
giden bir doru olarak grrler. Tanr Dn-ya'y yaratmtr ve tarih o andan itibaren
balamtr. Ancak bir gn tarih sona erecektir. Bu gn "kyamet gn"dr ve bu gnde Tanr
tm diri ve lleri yarglayacaktr.

Bu Bat dininde nemli bir zellik tam da tarihin oynad bu roldr. Tanr tarihe mdahale
eder - evet, hatt tarih, Tanr dnyay istedii ekle getirebilsin diye vardr. Tanr brahim'i bir
zamanlar nasl "vaat edilen lkeye" ulatrdysa, insanln admlarn da tari-

172

K KLTR

hjn jjnden "kyamet gn"ne ulatracaktr. Ve ite o zaman dnyadaki tm ktler yok
edilecektir.

Tarihin gidiatnda Tann'nn byk rol olduuna inanan Samler binlerce yl tarihi yazmakla
uramlardr. Kutsal yaztlarnn temelini de bu tarihsel kkler oluturur.

Kuds kenti bugn bile Yahudi, Hristiyan ve Mslmanlar iin kutsal bir kent olmaya devam
etmektedir. Bu da bu dinin ortak kklerine iaret etmektedir. Kuds'te nemli (Yahudi)
sinagoglar, (Hristiyan) kiliseler ve (Mslman) camiler bir arada yer almaktadr. Bu yzden
tam da bu kutsal ehrin ekimelerin merkezi haline gelmesi son derece ackl bir olaydr.
Evet, binlerce kiinin lmesinin nedeni bu "ebed kentin" sahipliinin paylalamyor
olmasdr. Umarz ki Birlemi Milletler bir gn buray dinin bulutuu bir kutsal merkez
haline getirebiliri (imdilik felsefe kursumuzun bu pratik ksmna deinmeyeceiz. Bu
konuyu tmyle Hilde'nin babasna brakacaz. Hilde'nin babasnn bir Birlemi Milletler
gzlemcisi olduunu artk anlam olduunu sanyorum. Daha da tesi sana rtbesinin binba
olduunu da syleyebilirim. Aradaki ilikiyi anlyorsundur belki de! Neyse, olaylar nceden
tahmin etmeye a-lmasak daha iyi olur!)

Hint-Avrupallarda en nemli duyunun grme olduunu sylemitik. Sam kltrler iinse


duymak ok nemlidir. Yahudi inan bildiriminin "Duy, ey srail!" szleriyle balyor olmas
bir raslant deildir rnein. Eski Ahit'te insanlarn Tann'nn szlerini nasl "iittiklerini"
okuruz; Yahudi peygamberler de vaazlarna "Yehova(Tanr) dedi ki" szleriyle balarlard.
Tann'nn dediklerini "duymak" Hristiyanlkta da nem verilen bir konudur. Her eyden
nemlisi Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanlk'ta dini trenlerde yksek sesle okumaya ya
da ezberden okumaya byk bir yer verilmesidir.

Hint-Avrupallarn tanrlarn resim ve heykellerini yaptklarn-dan szetmitik. Samler iinse


ayn lde tipik olan ey "resmi ya-8aklamalan"dr. Tann'nn ya da "kutsal olan"n resmini
ya da hey-

173

SOFi'NN DNYASI

kelini yapmak yasakt. Eski Ahit'te de insanlarn Tanr'nn herhangi bir ekilde resmini
yapmamalar emredilir. Bu yasak gnmzde s. lam ve Yahudilikte hl geerlidir. slam'da
bu genel olarak fotora. fa ve resimli sanatlara da kar olmak eklinde gelimitir. Buradaki
dnce, insanlarn "yaratmak" konusunda Tanr'yla boy lme-ye girimemeleri
gerektiidir.

Peki ama nasl oluyor da Hristiyan kiliseleri Tanr'nn ve sa'nn resimleriyle dolu oluyor,
diye sorabilirsin. nk ite bu Hristiyanln Yunan-Roma kltrnden etkileniine bir
rnek. (Ortodoks kili-sesinde, yani Yunanistan ve Rusya'da, ncil'de anlatlan yklerden yola
karak "oyma" putlar ya da heykeller veya sa'nn ha stnde resmini yapmak hl yasaktr.)

Byk Dou dinlerinin tersine bu Bat dini Tanr ile yarattklar arasnda bir mesafe
olduunu vurgular. Ama ruhun bedenden bedene gemesi deil gnah ve sulardan
arnmaktr. Dini yaama da insann kendine dnmesi ve meditasyondan ok dua, vaaz ve eski
yazlarn aratrlmas damgasn vurur.

srail

Din dersi retmeninle ak atmak niyetinde deilim ama, Hristiyanln Yahudi gemiine
burada ksaca bir gz atalm.

Her ey Tanr'nn dnyay yaratmasyla balad. Dnyann nasl yaratldn ncil'in ilk
sayfalarnda bulabilirsin. Sonra insan Tan-n'ya kar geldi. Bu sadece Adem'le Havva'nn
Cennet Bahesi'nden atlmalarna deil, yeryzne lm'n gelmesine de neden oldu.

nsanlarn Tanr'ya kar gelileri ncil'in bandan sonuna dek tekrarlanan bir temadr.
Musa'nn Birinci Kitab ile devam edecek olursak karmza Tufan yks ve Nuh'un Gemisi
kar. Sonra Tanr'nn brahim ve onun soyundan olanlarla bir akit yaptn okuruz. Bu
anlamaya gre brahim ve soyundan olanlar Tanr'nn emirle-

174

K KLTR

rine uyacaklardr. Buna karlk Tanr da brahim'in soyunu koruyacakt''- Bu anlama daha
sonra Musa'nn Tur Da'na kp Tanr ile konumas ve ondan "On Emir"i almasyla
yenilenir. Bunlar .. 1200 yllarnda olmaktadr. Bu zamana dek braniler uzun yllar
Msr'da kle olarak yaamlar, ancak bu yllarda Tanr'nn yardmyla srail'e
dnebilmilerdir.
sa'dan nce 1000 yllarnda, henz Yunan felsefesi ortaya kmadan nce, srail'de byk
kral yaamt. Bunlarn ilki Saul, ikincisi olu Davudve ncs de Kral Solomon'du. Tm
srailliler tek bir krallk altnda bir araya gelince ve zellikle Kral Solomon dneminde
politik, askeri ve kltrel bakmdan parlak bir dnem yaadlar.

Krallar baa gemeden nce halk onlar yalard. Bu yzden de onlara "yalanm" anlamnda
Mesih denirdi. Dinsel adan krallar Tanr ile insanlar arasnda bir arac olarak grlrd. Bu
yzden krallara "Tanr'nn Olu", lkeye de "Tanr'nn Krall" denirdi.

Ancak srail ok gemeden gcn kaybetti. Krallk Kuzey (srail) ve Gney (Judea) olarak
ikiye ayrld. .. 722 ylnda Asurlular tarafndan ele geirilen Kuzey brani Krall tm
politik ve dinsel gcn yitirdi. Gney Krall'nn akbeti de pek farkl olmad. Buras da ..
586 ylnda Babillilerin eline geti. Babilliler kentin tapnan yktlar ve halkn ounu
Babil'e kle olarak gtrdler. Bu "Babil esareti" .. 539 ylna dek srd. braniler ancak o
zaman Kuds'e geri dnp byk tapna yeniden ina edebildiler. Ama sa'nn doumuna
kadar olan dnemde Yahudiler srekli baka uluslarn idaresi altnda yaadlar.

Yahudilerin kendilerine sorduklar en nemli soru Davud'un Krall'nn neden dald,


srail halknn bana neden bir felaketin ardndan bir bakasnn geldiiydi. Tanr daima
srail'i gzeteceine sz vermemi miydi? Ama halk da Tann'nn emirlerine uyacana sz
vermiti. Demek ki Tanr emirlerine uymad iin srail'i cezalandryordu.

175

SOFfNN DNYASI

sa'dan nce 750 yllarndan itibaren bir takm khinler ortaya karak srail'in Tanr'nm
emirlerine uymad iin Tanr tarafndan cezalandrlacan sylediler. Tanr bir gn srail'i
yarglayacak, dediler. Bu tr kehanetlere "Kyamet kehanetleri" diyoruz.

te yandan ok gemeden baka khinler kp Tanr'nm setii bir takm kullarn


kurtaracan, onlara Davud'un soyundan bir "Bar Prensi" gndereceini sylemeye
baladlar. Bu kii Davud'un Krall'n yeniden kuracak, insanlara mutlu bir gelecek
getirecekti.

Khin Isaiah "Karanlkta dolanp duranlar byk bir k grecekler," diyordu. "Glgeler
lkesinin zerinde k parldar." Bu tr kehanetlere de "Kurtulu kehanetleri" diyoruz.

zetleyecek olursak: srail halk Kral Davud'un idaresinde mesut bir ekilde yayordu.
Ancak zamanla braniler gten dmeye balaynca, bir takm khinler kp Davud'un
soyundan yeni bir kral gelecei kehanetinde bulundular. Bu "Mesih" ya da "Tanr'nn Olu"
insanlar "kurtaracak", srail'i eski gcne kavuturup "Tanr'nn Krall"n kuracakt.

Isa

Evet Sofi, sylediklerimi takip ediyorsundur umarm! Anahtar szckler "Mesih", "Tanr'nn
Olu", "kurtulu" ve "Tanr'nn Krall". Balangta bu politik bir konuydu. sa'nn
dneminde de baa Kral Davud gibi yeni bir politik, askeri ve dini nder geleceine inananlar
oktu. Bu "kurtarc" Yahudilerin Roma idaresi altndaki zdraplar-na bir son verecek, ulusal
bir lider olarak grlyordu.

Ancak bunlarn yannda ufkunu biraz daha geniletmi olanlar da vard. sa'dan birka yz yl
ncesinden itibaren bir takm khinler "Mesih"in tm dnyann kurtarcs olacan
sylyorlard. Bu kii sadece branileri yabanc boyunduruundan kurtarmakla

176

K KLTR

um msan'an gnah ve sularndan, en nemlisi de lm-kurtaracakt. Bu anlamyla "kurtulu"


tm Helenistik dnyada

da yayg|n olan bir zlemdi-

Ve sonra sa ortaya kt. Kendini beklenen Mesih olarak gste-

tek kii olmamakla beraber, O da "Tanr'nn Olu", "Tanr'nn Krall". "Mesih" ve


"kurtulu" szcklerini kullanarak eski kehanetlerle bir balant kuruyordu. Atn zerinde
Kuds'e girerek halkn kendisine kurtarc olarak tezahrat yapmasna izin veriyor, bylelikle
bir anlamda eski krallarn "ta devir trenine" dorudan gndermede bulunuyordu. Halkn
kendisini yalamasna izin veriyordu. "Artk zaman geldi," diyordu "Tanr'nn Krall
yakndr."

Tm bunlar nemli, ancak en nemlisi u: sa'y dier "Mesih-|er"den ayran ey, kendisinin
askeri ya da politik bir isyanc olmadn zellikle ortaya koymasdr. Onun ok daha byk
bir grevi vard. O insanlara kurtulu ve Tanr'nn affn bildiriyordu. nsanlarn arasnda
dolap onlara "gnahlarnn balandm" sylyordu.

Byle "gnah ba" datmak o zamana dek duyulmu bir ey deildi. Bu yetmiyormu gibi
Tanr'ya da "baba" (abba) diyordu. Bu da Yahudi evrelerinde daha nce asla grlmemi bir
eydi. Bu yzden ok gemeden fakihler arasndan gl protestolar ykselmeye, sa'nn
idam istenmeye balad.

Yani durum uydu: sa'nn yaad dnemde pek ok insan gsterili bir biimde (yani
mzrakla ve klla) gelerek "Tanr'nn Krall"n kuracak bir Mesih bekliyordu. "Tanr'nn
Krall" deyiinin kendisi de, iyice geniletilmi anlamyla, sa'nn vaazlarnda srekli
tekrarlanr. sa "Tanr'nn Krall"nn insanlar sevmek, gszlerle yoksullara yardm etmek
ve hata yapanlar balamak olduunu sylyordu.

Bu, ok eski ve askeri balamda kullanlagelmi bir szcn ilamn yz seksen derece
deitirmek anlamna geliyor. nsanla-rn "Tanr'nn Krallfn kuracak bir ordu kumandan
bekledii bir

177

SOF'NN DNYASI
zamanda, araf ve sandalet giyinmi sa kp, Tanr'nn Kra||K 'nn ya da "Yeni Ahif'in
"komunu kendin gibi sevi" demek oldu. unu sylyor. Ve dahas Sofi, sa dmanlarmz
sevmemiz gerelc. tiini sylyor! Birisi sana vurursa sen de ona aynen karlk verme,
yeceksin; sana vurana "br yanan dneceksin"! Ve affedecek, sin - yedi defa deil, yedi
kere yetmi defa affedeceksin!

sa kendi hayatnda da fahielerle, rvet yiyen tefecilerle ve halkn dman politikaclarla


konuarak kendinin onlardan daha stn olmadn gsteriyordu. Daha da ileri giderek,
babasnn tn) mirasn arur eden ie yaramaz bir oulun ya da devletin parasn i eden bir
tefecinin bile Tanr'ya dnp af diledii takdirde Tanr'nn onu affedeceini sylyordu.

Sk dur Sofi, nk sa daha da ileri giderek, Tann'nn gznde bu tr gnahkrlarn kusursuz


Ferislerden ya da kusursuzluklary-la bbrlenen "ipeksi yurttalardan" ok daha drst
olduunu, dolaysyla Tanr'nn affna daha ok layk olduklarn sylyordu.

sa'ya gre insanlar Tanr'nn merhametini kazanamazlar. nsanlar kendi kendilerini


kurtaramazlar. (Yunanllarn ou ise byle dnyorlard!) sa'nn Da Vaaz'nda en kat
ahlaksal kurallardan bahsetmesindeki tek ama bunlar insanlara anlatmak deil, hibir
insann Tanr'nn gznde yeterince kusursuz olamayacan gstermekti. Tanr balaycdr,
ancak insan bunun iin ona dnp dua etmeli, af dilemelidir.

sa'nn hayat ve retisine dair dier bilgilerden szetmeyi din retmenine brakyorum.
ok nemli bir grev bu. Umarm sizlere sa'nn ne kadar olaanst bir insan olduunu
anlatmay baarabilir. O, hem ann diliyle konuan, hem de eski deyilere yepyeni ve daha
geni bir ierik kazandran bir insand. armha gerilerek ldrlmesinin nedenini anlamak
ise g deil: onun gsterdii kurtulu yolu pek ok kar ve g sahibinin karlarna
ylesine ters dyordu ki, bir an nce ortadan kaldrlmas bir zorunluluk olmuta

Sokrates'ten szederken insanlarn mantna seslenmenin ne

178

KI KLTR

kadar tehlikeli olabileceini grmtk. imdi sa'dan szederken koulsuz insan sevgisi ve
koulsuz merhamet ilkelerini ne karmann da bir o kadar tehlikeli olabileceini gryoruz.
Gnmzde bUe koskoca devletlerin bar, sevgi, yoksullara yiyecek ve devlet dmanlarna
af gibi son derece basit istekleri karlayamadn gryoruz.

Platon'un, Atina'nn en drst insan olan Sokrates'in bu drstln hayatyla demek


zorunda kalndan nasl dehete dtn hatrhyorsundur. Hristiyanla gre de yaam
tek drst insan sa'dr. O da buna ramen lme mahkum edilmitir. Hristiyan inanna
gre o insanlk uruna lmtr. sa'nn "zdrab" deyiiyle kastedilen de budur. sa, insanlar
Tanr'yla "desinler" ve Tanr'nn gazabndan kurtulsunlar diye tm insanlarn suunu
stlenmi "mazlum hizmetkr"dr.

Pavlus
armha gerilerek ldrlp mezara gmlmesinin ardndan birka gn getikten sonra
sa'nn mezarnda dirildii sylentileri duyulmaya balad. Bylelikle onun sradan biri
olmad, gerekten "Tanr'nn olu" olduu dorulanm oluyordu.

Hristiyan Kilisesi, sa'nn dirildii sylentilerinin yayld bu Paskalya Sabah kurulmutur


bir anlamda. Bunu daha o zamanlar, Pavlus'un sarfettii u szlerde grmek mmkn: "sa
dirilmediyse bizim szlerimiz bo, inancmz anlamszdr."

O zaman artk tm insanlar "yeniden douu" bekleyebilirlerdi. Isa tam da bizim


kurtuluumuz iin armha gerilmemi miydi! Ancak Sofi, bu, Yahudi bak asndan "ruhun
lmszl" ya da bir 'ur "ruhun beden deitirmesi" anlamna gelmez. Bunlar Yunan ya da
Hint-Avrupa dncesinde vard. Hristiyanla gre ise insanda kendiliinden lmsz olan
bir ey, rnein lmsz bir "ruh" yok-

179

SOFfNN DNYASI

tur. Kilise "bedenin yeniden douuna ve snrsz yaama" inanr bizler ancak Tanr'nn
mucizesiyle lmden ve "cehennem aza. b"ndan kurtulabiliriz. Bu ne bizim faziletimize ne
de doutan gelme bir takm zelliklerimize baldr.

lk Hristiyanlar insan kurtulua gtrecek yolun sa Mesih'e inanmaktan getii yolundaki


"sevinli haber"! yaymaya baladlar. Onun arabuluculuu sayesinde "Tann'nn Krall"nn
kurulmas yaknd. Artk tm dnya sa adna kazanlabilirdi.

sa'nn lmnden hemen birka yl sonra Feris Pavlus Hristi-yanla dnd. Tm Yunan-
Roma dnyasna yapt misyonerlik yolculuklar sonunda Hristiyanl bir dnya dini haline
getirdi. Bu konu "Apostellerin leri"nde gemektedir. Bu konudaki bilgileri ayrca Pavlus'un
ilk Hristiyan cemaatlere yazd mektuplardan da elde ediyoruz.

Ve Pavlus Atina'ya da gelir. Doruca felsefenin bakentinin meydanna varr. "Kentin putlarla
dolu oluundan znt duyduu" sylenir. Yahudi Sinagogu'nu ziyaret ederek Epikurosu ve
Stoac filozoflarla konuur. Bunlar onu alp Areopagos Tepesi'ne karrlar ve sorarlar:
"Anlattklarn ilgin eyler. Nasl bir yeni reti bu? Danasn da bilmek isteriz!"

Gznn nne getirebiliyor musun, Sofi? Atina meydannda birden bir Yahudi ortaya kp
armha gerilmi bir kurtarcdan ve sonra onun nasl ldkten sonra dirildiinden szetmeye
balyor. Pavlus'un Atina'y bu ziyareti srasnda Yunan felsefesiyle Hristiyan kurtulu
retisinin birbirleriyle nasl elitiini gryoruz. Ama Pavlus Atinallara kendini dinletmeyi
baaryor. Areopagos'da, yani Akropol'daki heybetli tapnaklarn aasnda dururken u
konumay yapyor:

"Ey Atina erleri! Gryorum ki her bakmdan epey dindarsnz-nk kutsal yerlerinizi
gezerken u kitabenin yazl olduu bir mihrap grdm: 'Mehul Tanr'ya!' Tanmadan
taptnz bu

180

K KLTR
Tanr'y ite imdi size ilan ediyorum. Dnyay ve dnyadaki her eyi yaratan Tanr,
yeryznn ve gkyznn Rabbi olduundan insan elleriyle yaratlm tapnaklarda
yaamaz. nsan eliyle yaratlm hibir eye ihtiyac da yoktur. Her eye can ve nefes veren
O'dur. Tm milletleri btn dnyaya datarak vare-den, onlara belli zamanlar ve yerler
tanyan, onlar bir kandan vareden O'dur. Bunu Tanr'y arasnlar, mmkn ise O'nu el
yordam ile bulabilsinler diye yapmtr. Aslnda hibirimizden uzak deildir O. O'nda yaar,
hareket eder, O'nda varoluruz. nk airlerinizden birinin dedii gibi, 'Biz de O'nun
soyunda-nz'. Tann'nn soyundan olduumuz iin Tanr'y insan sanat ya da dncesiyle
oyulmu altna veya gme yahut taa benzer sanmamalyz. Tanr bu cehalet zamanlarna
sabr gstermitir ama artk nerede olurlarsa olsun tm insanlarn tvbe etmelerini t
veriyor. nk dnyay adaletle yarglayaca gn ve bu i iin uygun olan seti."O'nu
lmden dirilterek btn insanlara teminat verdi."

Pavlus Atina'da Sofi! Burada Hristiyanln Yunan-Roma dnyasna girmeye balayn


gryoruz. Hristiyanlk Epikurosu, Stoac ya da Yeni Platoncu felsefelerden apayr bir
eydi. Pavlus yine de Yunan kltrnde Hristiyanlk ile ortak bir yan bulur. Tanr'y
aramann tm insanlarn iinde varolan bir istek olduuna iaret eder. Bu, Yunanllar iin de
yeni bir ey deildir. Pavlus'un sylediklerinde yeni olan ey Tann'nn artk insanlara kendini
gsterdii, onlarla gerekten temasa getiidir. Yani Tanr, yalnzca insanlarn dnceleriyle
ulaabilecei "felsefi bir Tanr" deildir. Ne de "altn veya gm yahut tatan yaplma bir
esere" benzer - ki Akropolis ve byk meydanda bunlardan yzlercesi mevcuttu! Hayr, Tanr
"insan elleriyle yaratlm tapnaklarda da yaamyordu". Bu, tarihe katlp kendini insanlar
uruna feda ederek armha gerilen, kiisel bir Tanr idi. Resullerin leri'nde anlatlr ki,
Pavlus Areopagos'da bu ko-

181

SOFfNN DNYASI

numay yapp sa'nn ldkten sonra dirildiini anlatnca dinleyen, lerin bazs onunla alay
etmeye giriir. Ancak bazlar da "Bunm, hakknda seni yine dinlemek isteriz," derler. Ve
bazlar da oracj9 Pavlus'a katlp Hristiyanl kabul ederler. Bunlardan birisi Dama. ris
isimli bir kadndr. Bu, kadnlarn da Hristiyanl kabul edijne bir rnek olduu iin nemli
bir noktadr.

Pavlus bu ekilde misyonerliini srdrd. sa'dan birka on yt| sonra Atina, Roma,
skenderiye, Ephesus ve Korintos gibi en nemli Yunan ve Roma illerinde Hristiyan
cemaatler olumutu.

nan Bildirimi

Pavlus'un Hristiyanlk'taki rol sadece misyonerliiyle snrl deildir. Ruhani yol


gstericilie byk ihtiya duyan Hristiyan cemaatler zerinde de byk etkisi olmutur.

sa'dan sonraki ilk yllarda tartlan nemli sorulardan biri halen Yahudi olmayanlarn
Hristiyan olmadan nce Yahudi olmalarnn gerekip gerekmediiydi. rnein bir Yunanl On
Emir'e uymak zorunda m, deil miydi? Pavlus'a gre deildi. Hristiyanlk bir Yahudilik
mezhebi olmaktan daha te bir eydi. Hristiyanlk tm insanlara evrensel bir kurtulu
vaadiyle geliyordu. Tanr ile srail arasndaki "Eski Ahif'in yerini, Tanr ile tm insanlar
arasndaki "Yeni Ahit" alyordu.

O sralar ortaya kan tek yeni din de deildi Hristiyanlk. Hele-nizmde pek ok dinin
varolduunu grmtk. Hristiyanl dier dinlerden ayrabilmek ve dalmay nlemek iin
Kilisenin Hristiyan retisinin ne olduunu ksaca zetlemesi gerekiyordu. Bylece ilk

inan bildirimleri ortaya kt. nan bildirimleri, nemli Hristiyan*

lk "dogmalarn" ya da retilerini zetler.

nan bildirimlerinin en nemlilerinden biri sa'nn hem Tanr

hem insan olduuydu. Yani sa yalnzca "Tanr'nn Olu" deil, Tan-

182

K KLTR

'nin kendisiydi. Ancak o, insanca yaay paylam ve armhta rekten ac ekmi "gerek
bir insan"d ayn zamanda.

Bu bir elikiymi gibi grnebilir. Ancak Kilisenin verdii meal tam da, Tanr'nn insan
haline geldii idi. sa ksmen insan ksmen Tanr, yani bir "yar-Tann" deildi. Byle "yar-
Tanr"lar Yunan dinleri ve Helenistik dinlerde ska rastlanlan bir eydi. Oysa Kilise sa'nn
"tam bir Tanr ve tam bir insan" olduunu anlatyordu.

Hami

Sana her eyin nasl birbirine bal olduunu anlatmaya alyorum, sevgili Sofi!
Hristiyanln Yunan-Roma dnyasna girii yalnzca bu iki kltrn dramatik bir biimde
karlamas anlamna gelmekle kalmyor, ayn zamanda tarihin en byk kltr
devrimlerinden biri anlamna da geliyor.

Bylece Antik a geride brakyoruz. Bu noktada ilk Yunanl filozoflardan bu yana yaklak
bin yl gemi oluyor. imdi nmzde uzanan Hristiyan Ortaa da yaklak bin yl
srmtr.

Alman airi Goethe, "bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik yaayan
insandr," demitir. Ben de senin bu kiilerden biri olmaman, tarihini tanman iin elimden
geleni yapyorum. Ancak bylelikle insan olunur. nsan ancak bylece plak bir maymun
olmaktan kurtulabilir. nsan ancak bylece bolukta dnp durmaktan kurtulabilir.

"Ancak bylelikle insan olunur. nsan ancak bylece plak bir maymun olmaktan
kurtulabilir..."

Sofi bir sre ylece durup itteki kk deliklerden baheyi seyretti. Yava yava insann
tarihsel kkenlerini bilmesinin ae kadar nemli bir ey olduunu anlamaya balyordu. Bu, hi
deilse srail halk iin son derece byk bir anlam tamt.
183

SOF'NN DNYASI

Kendisi sradan bir insand o kadar. Ama tarihini bilen k insan, daha az sradan bir insan
olurdu.

Kendisi bu gezegende henz birka yl yaamt. Ama in. sanln tarihinin onun kendi tarihi
anlamna da gelecei d. nlrse, aslnda binlerce yl yandayd.

Ktlarn toparlayp Geitten kt. Nee iinde hoplaya zplaya baheden geip odasna
kt.

184

ORTAA

...yolun birazn katetmi olmak yolunu arm olmak demek deildir...

Bir haftadr Alberto Knox'dan haber kmamt. Ne de Lbnan'dan kart gelmiti. Ama bu
arada Sofi srekli Jorn'le Binbann Evi'nde bulduklar kartlar konumutu. Aslnda olup
bitenlerden akl km olan Jorn, ortalk imdi biraz yatnca tekrar derslerine dnm,
eskisi gibi badminton oynamaya balamt.

Sofi, Hilde'yle ilgili ipucu bulabilmek iin Alberto'dan gelen mektuplar tekrar tekrar okumu,
bu arada da Antik a felsefesini iyice sindirerek renmiti. Artk Demokritos ile Sokrates'i,
Platon ile Aristoteles'i birbirine kartrmak gibi bir problemi kalmamt.

Sofi 25 Mays Cuma gn evde ocan banda durmu yemek yapyordu. Annesiyle
anlamalar byleydi; cuma gnleri akam yemeini hazrlamak Sofi'nin iiydi. Bugn
hazrlad yemek ise sulu balk kftesi ve halanm havutu. Basit bir yemek yani.

Darda iddetli bir frtna balamt. Sofi orbay kartrrken camdan darya bakt. Koca
hu aalar rzgrda msr baaklar gibi sallanyordu.

Birden cama bir ey arpt. Bu bir kt parasyd.

Kdn ne olduunu anlamak iin cama yaklaan Sofi, bunun bir kartpostal olduunu grd.
zerinde yazlanlar camdan okumaya balad: "Sofi Amundsen eliyle Hilde Mller Knag..."

Tabii ki tahmin etmiti bunu! Cam ap kart ieri ald.

185

SOFfNN DNYASI

Kart ta Lbnan'dan buraya uarak m gelmiti yoksa!

Kartn zerindeki tarih, 15 Haziran Cumayd.


Sofi tencereyi ocan zerinden kaldrp mutfak masasnn zerine koydu. Kartta unlar
yazlyd:

Sevgili Hilde! Bu kart okurken hl yagnn m bilmiyorum. Deilse de umarm zerinden


pek fazla gn gememitir. Sofi'nin bir-iki haftas bizim iin bir-iki hafta anlamna
gelmeyebilir. Bense eve 24 Haziranda dnyorum. Dndmde bahedeki salncaa oturup
beraber denizi seyrederiz Hildeciim! Konuacak ok eyimiz var. Sevgiler. mza: Bazen
Yahudiler, Hristiyanlar ve Mslmanlar arasndaki yzyllk anlamazlklardan umutsuzlua
kaplan baban! Srekli kendime bu dinin de kklerinin brahim'e uzandn hatrlatmaya
alyorum. O zaman hepimizin ayn Tanr'ya inanmamz gerekmez mi? Buralarda ise Hbil
ile Kabil hl birbirine dman! NOT. Benden Sofi'ye selm sylemeni istesem, olur mu?
Zavall Sofi, hl olan biteni tam olarak anladn sanmyorum. Ya sen, sen anlayabildin mi?

Sofi, kendini iyice yorgun hissederek masann zerine yasland. Olan biteni anlamad
doruydu. Ya Hilde, o anlayabiliyor muydu acaba?

Hilde'nin babasnn Hilde'den kendisine selm sylemesini istemesi, Hilde'nin Sofi'den daha
ok ey bildii anlamna geliyordu. Tm bunlar yle karmakt ki, Sofi her eyi unutmaya
alp yemei hazrlamaya devam etti.

Mutfak camna yapan bir kartpostal! Kelimenin tam anlamyla hava postas!

Tencereyi yeniden ocaa koymutu ki telefon ald.

Ah, keke babas olsayd arayan! Babas eve bir dnse, ona

186

ORTAA

on haftalarda olan bitenlerin hepsini bir anlatabilseydi! Ama arayan herhalde ya annesi ya da
Jorn'd... Sofi ahizeyi kaldrd-

. Sofi Amundsen.

. Benim, dedi telefondaki ses.

Sofi eyden emindi: Bir, arayan babas deildi. ki, bu bir erkek sesiydi. , bu sesi bir
yerden hatrladna emindi.

- Siz kimsiniz? diye sordu.

- Ben, Alberto. -Ha?

Sofi ne cevap vereceini armt. Sesi de Atina'daki videodan hatrlyordu anlalan.

- Naslsn, iyi misin?

- ey... iyiyim.
- Bundan sonra mektuplamayacaz artk. Yz yze konumalyz, Sofi. Hem de bir an nce!

- Neden?

- nk Hilde'nin babas bizi kuatmaya balyor.

- Nasl kuatmaya?

- Drt bir yandan, Sofi! Artk ibirlii yapmamz gerekiyor.

- Nasl yani?

- Ama Ortaa bilmeden bana yardm edemezsin. Rnesans ve 16. yzyl da renmelisin.
Berkeley'in nemli bir katks olacak bu konuda...

- Binbann Evi'nde resmi asl olan Berkeley deil miydi?

- Evet. Sanyorum mcadelemiz onun felsefesi zerinde ykselecek!

- Sanki bir savatan bahsediyor gibisiniz...

- Buna ruhsal bir sava demek daha doru olur. Hilde'nin ilgisini uyandrp, babas Lillesand'a
dnmeden nce onu bizim tarafmza ekmeye almalyz.

- Pek bir ey anladm syleyemem.

187

SOF'NN DNYASI

- Yeni reneceimiz filozoflar sana yardmc olacaktr sa. nyorum. imdi... Yarn sabaha
kar saat 4'te Maria Kilisesi'n-de bulumalyz. Ve buraya yalnz gelmelisin ocuum.

- Gece yars m geleyim yani? -... tk!

- Alo? Alo?

Olacak i mi yani! Telefon kapanmt bile. Sofi tekrar ocan bana gitti. orba neredeyse
taacakt. Kftelerle havular tencereye atp, ocan altn kst.

Maria Kilisesinde ha? Bu, Ortaadan kalma ta bir kili-eydi. Sofi, burasnn artk yalnzca
konserlerde ve ok zel ayinlerde kullanldn sanyordu. Yazn da bazen turistlerin
ziyaretine alyordu. Gece yans nasl ak olacakt ki?

Annesi geldiinde Sofi Lbnan'dan gelen yeni kart da Al-berto ve Hilde ile ilgili dier
eylerin yanna koymutu. Akam yemeinden sonra Jornlere gitti.

- zel bir anlama yapmamz gerekiyor, dedi Jorn kapy

aar amaz.
Sonra da Jorn'n odasna kp arkalarndan kapy kapayana kadar bir ey sylemedi.

- Bu biraz zor bir mesele, dedi Sofi daha sonra.

- Hadi anlat artk!

- Anneme bu akam sizde kalacam sylemek zorundaym.

- Bizde mi kalacaksn? Aman ne gzel!

- Evet ama bu tam da doru deil. Gecenin bir ksmnda baka yerde olmam gerekiyor.

- Eyvah, desene! Biri filan m var yoksa?

- Hayr, biri filan yok. Hilde filan var!

Jorn alak sesle bir slk ttrd. Sofi Jorn'n ta gzlerine bakarak:

- Akam size geliyorum, dedi. Sonra saat sralarnda

188

ORTAA

gerekiyor. Dnene kadar da durumu idare etmelisin. . peki ama nereye gideceksin? Ne
yapacaksn Sofi?

- zgnm, syleyemem. Kesin emir aldm bu konuda.

Annesi Sofi'nin arkadanda kalmasna bir ey demezdi. Hatt g0U( onun arada bir evin
tmyle kendisine kalmasndan holandn dnrd.

- Yarn sabah kahvaltsna geliyorsun, deil mi? dedi annesi yalnzca Sofi giderken.

- Gelmesem de nerede olduumu biliyorsun.

Niye byle demiti sanki? En hassas noktaya deinmiti byle diyerek.

, Arkadan ziyareti tam bir arkada ziyareti olarak balad. Ge saatlere kadar oturup sohbet
ettiler. En sonunda saat bire doru yatarlarken Sofi alar saati e eyrek kalaya kurdu.

ki saat kadar sonra Sofi alar saati susturduunda Jorn gzlerini zorlukla aarak:

- Ltfen dikkatli ol, Sofi! dedi.

Ve Sofi yola koyuldu. Maria Kilisesine birka kilometrelik bir yol vard. ok az uyumasna
ramen, Sofi kendini cin gibi uyank hissediyordu. Gkyznde, doudaki dzlklerin
zerinde krmz bir erit uzanyordu.
Eski ta kilisenin kapsna vardnda saat drde geliyordu. Ar kapy yoklad. Kap akt!

Kilisenin ii eski olduu kadar bo ve sessizdi. Vitraylardan ieri szlen mavimsi k


havadaki binlerce toz parasn ortaya.karyordu. Tozlar kilisenin bir kesinden dier
kesine giden nlar halindeydi sanki! Kilisenin orta ksmnda bir banka oturdu. Mihrab ve
donuk renklerle boyanm eski bir Isa heykelini seyretmeye koyuldu.

Birka dakika sonra aniden org almaya balad. Sofi arka-

189

SOFl'NtN DNYASI

sn dnp bakmaya cesaret edemiyordu. alan eski bir ilhiydi. Ortaadan olmalyd bu da.

Bir sre sonra ses kesildi. Ve hemen ardndan arkasnda ayak sesleri duydu. Dnp baksa
myd? Onun yerine gzlerini armha gerilmi sa'ya dikti.

Admlar yanndan geip gitti ve Sofi, kilisede ilerleyen gl. geyi grd. zerinde kahverengi
bir kei giysisi vard. Sofi bu kiinin Ortaadan kp gelmi bir kei olduuna yemin
edebilirdi neredeyse.

Korkuyordu ama akl bandan gitmi filan deildi. Kei mihrabn nnde bir dn yapp,
krsye kt. Krsnn zerine eildi, Sofi'ye bakp Latince:

- Gloria patri et filio et spirito sancto. Sicut erat in principio et nunc et semper in saecula
saeculorum, dedi.

- Hey, Nonfee konu be adam! Szleri kilisede yankland.

Keiin Alberto Knox olduunu anlamt. Yine de eski bir kilisede azndan saygszca
dklen bu szlerden utan duydu. Ama ok korkmutu ite ne yapsn! nsan korkunca
kurallar inemekte bir tr teselli bulur.

- Hi!

Alberto, rahiplerin cemaatn oturmasn istediklerinde yaptklar gibi bir elini yukarya
kaldrmt.

- Saat ka ocuum? diye sordu.

- Drde be var, dedi Sofi. Korkusu gemiti artk.

- O zaman vakit gelmi. imdi Ortaa balyor. Sofi aptallam bir halde,

- Ortaa saat drtte mi balyor? diye sordu.

- Yaklak olarak drtte, evet. Sonra saat be ve alt ve yedi oldu. Ama sanki zaman gemiyor
gibiydi. Sonra sekiz ve dokuz ve on oldu. Ama vakit hl Ortaad. Artk yeni bir gne
balamann zaman gelmedi mi? diye dnyorsundur belki. Evet,
190

ORTAA

ne demek istediini anlyorum. Ama bu bir pazar gnyd, anlyor musun, uzun upuzun bir
pazar... Saat on bir ve on iki ve on oldu. Bu zaman parasna Ge Ortaa diyoruz.
Avrupa'nn byk katedralleri bu dnemde ykseldi. Ancak on drdnc yzylda bir horoz
tebildi. Ve ancak o zaman bu uzun Ortaa silinip gitmeye balad.

. O zaman Ortaa on saat mi srm oluyor? diye sordu Sofi.

Alberto kahverengi kei elbisesinin balndan ban karp, baklaryla tek bir kk
kzdan ibaret cemaatini szerek:

- Bir saati bir yzyl olarak dnrsek evet, dedi. sa'nn tam gece yars doduunu
varsayalm. O zaman Pavlus misyonerlik yolculuklanna saat yarmda balyor; bir eyrek saat
sonra Roma'da lyor. Saat e kadar kilisenin faaliyetleri yasaklanm durumda. Ancak 313
ylnda Hristiyanlk Roma mparatorluunda kabul edilir bir din haline geliyor. Bu dnemde
mparatorluun banda Konstantinus bulunuyor. Ama bu nl imparator bile ancak lm
deindeyken vaftiz oluyor. 380 ylndan itibaren Hristiyanlk tm Roma mparatorluunun
resmi dini oluyor.

- Bu srada Roma mparatorluu dalyor, deil mi?

- Evet, bu dnemde mparatorluk paralanmaya balyor. 300 yllarnda Roma hem kuzeyden
gelen aknlara, hem de i zlmelere maruz kalyor. 330 ylnda Konstantinus
mparatorluun bakentini, daha nce Karadeniz'e yapt deniz seferi srasnda kurmu
olduu Konstantinopolis ehrine tayor. Bu yeni kenti pek oklar "ikinci Roma" olarak
gryor. 395'de Roma mparatorluu ikiye ayrlyor: Roma'nm hl bakenti olduu Bat
Roma mparatorluu ve bakenti Konstantinopolis olan Dou Roma mparatorluu. Roma
410 ylnda barbarlar tarafndan yama ediliyor ve 476 ylnda Bat Roma mpa-

191

SOF'NN DNYASI

ratorluu tmyle yklyor. Dou Roma mparatorluu ise Trklerin Konstantinopolis'i al


tarihi olan 1453 ylma dek devlet olarak varln srdryor.

- Ve o zaman bu kentin ad stanbul oluyor, deil mi?

- Doru! Bilmemiz gereken bir baka nemli tarih de 529. Bu tarihte kilise Platon'un
Atina'daki Akademisi'ni kapatyor ve ayn yl Benediktin tarikat kuruluyor. Bu, ilk manastr
dzeni olarak tarihe geiyor. Bylece 529 yl, Hristiyanln Yunan felsefesinin zerine
byk bir rt ekiinin sembol olmakta. Bu tarihten itibaren eitim, dnce ve meditasyon
manastrlarn tekeline geiyor. Bu srada saat be buua gelmekte...
Sofi Albelto'nun bu saat benzetmesiyle ne demek istediini anlamt artk. Geceyars 0
ylna, saat bir .S. 100 ylma, saat 6, . S. 600 ylma ve saat 14, . S. 1400 ylna karlk
geliyordu...

Alberto szlerini srdrd:

- Rnesans dneminde ortaya km olan "Ortaa" szc, "iki dnem ortasnda kalm
a" anlamna gelir aslnda. Ortaa, Antik an sonunda balayp Rnesansla sona eren,
Avrupa'nn zerine serilmi "bin yllk karanlk" olarak grlmtr. Gnmzde de
"Ortaa" szc otoriter olan, esnek olmayan anlamlarnda kullanlr. Ancak kimilerine
gre de Ortaa "bin yllk gelime" dnemidir. rnein okul sistemi bu dnemde
biimlenmeye balamtr. Manastr okullar Ortaan en balarnda ortaya kmtr.
Yaklak olarak 1100 ylnda katedral okullar, 1200'lerden itibaren de niversiteler
grlmeye balanmtr. Bu gn de hl eitli konular, aynen Ortaadaki gibi belli balklar
ya da "faklte"ler altnda grup-

lanr.

- Bin yl ok uzun bir sre...

- Evet, Hristiyanln kitlelere ulamas uzun zaman ald

192

ORTAA

ondan. stelik kendi kentleri ve kaleleriyle, kendi halk m-kleri ve halk anlatlanyla ulusal
devletlerin pek ou Orta-ada ortaya kmaya balad. Masallarn, halk mziinin hali d
Ortaa olm? Y A' hl

ada ortay aya balad. Masallarn, halk mziinin hali olurdu Ortaa olmasa? Ya
Avrupa'nn hali ne olurdu Orta-sz Sofi? Avrupa, bir Roma eyaletinden baka bir ey olmaz-
ikj de. Ortaa denen dipsiz deniz Norve, ngiltere ve Al dlarndaki td t d Gl

jjg p eniz Norve, ngiltere ve Al-

manya adlarndaki tndr tam da. Gzle grnmese de bu derin denizde pek ok balk yzer.
Snorri Ortaada yaamtr, rnein. Aziz Olav da yle. Charlemagne da. Romeo ve Juliet,
Benediktus ve Arolilja, Olav Asteson, Heddal ormannn cinleri de yle. Ve bunlara ek olarak
byk prensler, grkemli krallar, kahraman valyeler ve gzel bakireler, adlar bilinmeyen
vitray ustalan ve yetenekli org ustalar... stelik henz szn etmeme sra gelmeyen irerler,
Hal askerleri ve bycler...

- Rahiplerden de sz etmedin daha.

- Haklsn. Bu arada Norve'in de 1000'li yllarda Stikles-tad savann hemen ardndan


Hristiyan olduunu iddia etmek doru olmaz. Uzun bir dnem Hristiyanlk rts altnda
pek ok putperest inan srd gibi, bir ok eski din esi Hristiyanlk geleriyle kararak
devam etti. rnein Norve'teki Noel kutlama biimi, eski Norn gelenekleriyle Hristiyan
geleneklerin evliliinden olumutur. Bir atasznn dedii gibi de, evli iftler zamanla
birbirine benzer. Norve'in Noel pastas, Noel domuzu ve Noel biras da Dounun Bilge
Adam ile Betlehem'de sa'nn doduu ahra benzemeye balamtr. Yine de Hristiyanlk
hayat grnn zamanla tm Avru-Pa da yaygm tek gr haline geldiini belirtmemiz
gerek. Yani Ortaa deyince birletirici bir kltr olarak Hristiyanlk ak-'"nza geliyor.

- Ortaa sadece karanlk ve i kapayc bir dnem deildi o

halde?

400 ylndan sonraki ilk yzyllar gerekten bir kltrel

193

SOFNN DNYASI

gerileme dnemiydi. nk bundan nce kanalizasyonla ^ maml ve ktphaneli ehirleriyle,


hele hele grkemli mimar-siyle Roma dnemi "yksek bir kltr"d. Tm bu kltr, or
taan ilk yzyllarnda yokolmaya balad. Bu, ticaret vepat ekonomisi iin de geerliydi.
Ortaada parann yerini teW mal dei tokuu, takas ald. Ekonomide feodalizm egemen ol
maya balad. Feodalizmde zengin derebeyleri topran sahibi-dir. Yoksul serfler bu topraklan
iletip hayatn kazanmaya &. hr. Ortaan ilk yzyllarnda Avrupa'nn nfusu da gerile.
misti. Antik ada nfusu milyonu aan Roma'nn nfusu 600 ylnda 40.000'e inmiti!
Kentin grkemli zamanlarndan kalma harabelerde dolaan bir avu insan kalmt kala kala.
n-saat malzemesi gerektiinde eski harabelerden malzeme almak yetip de artyordu bile.
Tabii arkeologlar zlyorlar Ortaada antik eserlerin tahrip olmu olmasna...

- Sonradan demesi kolay tabii!

- Roma'nn politik gcn yitirmesi daha da ncesine, 3O01 l yllarn sonlarna rastlar.
Ancak hemen sonra Roma piskoposu tm Rona-Katolik Kilisesi'nin basma geer. "Papa",
yani "baba" unvann alan piskopos, sa'nn Dnya zerindeki vekili olarak grlmeye
balanr. Bylece Roma, hemen hemen tm Ortaa boyunca Hristiyanln bakenti olarak
hkm srer. "Roma'ya kar gelmeye" cesaret eden de kmaz pek. Ama yine de zamanla
ulusal devletlerin kral ve prensleri yle glenirler ki, aralannda bu mthi kilise gcne kar
kmaya balayanlar olur. Hatt bunlardan biri de Norve kral Sverre'dir...

Sofi bu bilgili keie bakt:

- Kilisenin Platon'un Atina'daki Akademisi'ni kapattm sylemitin. Bu arada btn Yunan


filozoflar da unutuldu

mu?

- Ksmen yle oldu. Yine de surda burda Aristoteles'in "e Platon'un baz yazlarn bilenler
kyordu. Ancak eski R"18

194
ORTAA

j Daratorluu zamanla ayr kltre ayrld: Bat Avrupa'da Roma merkezli, dili Latince
olan bir Hristiyan kltr. Dou Avrupa'da bakenti Konstantinopolis, dili Yunanca olan bir
Hristiyan kltr. Konstantinopolis'in ad sonradan Yunanca hjr szck olan Bizans'a evrildi.
Bu yzden Roma-Katolik Ortaadan ayn olmak zere "Bizans Ortaandan da szediyo-
nz. Bunlardan baka Kuzey Afrika ve Ortadou da Roma m-paratorluu'na dahildi.
Buralarda da Ortaada dili Arapa olan Mslman bir kltr geliti. Muhammed'in 632
ylnda lmnden sonra, slam tm Ortadou ve Kuzey Afrika'ya yaylmt. Ardndan
spanya da Mslman alemine katld. slam dininin en nemli kentleri Mekke, Medine,
Kuds ve Badat oldu. Kltr tarihi bakmndan baka bir nemli nokta, eski Helenistik kent
skenderiye'nin de Araplann idaresi altna girmi olmasdr. Bylelikle Araplar Yunan
bilimini miras alm oldular. Tm Ortaa boyunca matematik, kimya, astronomi ve tp gibi
bilimlerde en ileri ulus Araplard. Gnmzde hl "Arap rakamlar"n kullanyoruz. Bir ok
baka alanda da Arap kltr Hristiyan kltrden daha ileri bir durumdayd.

- Yunan felsefesine ne olduunu sormutum...

- Gznn nne nce e ayrlan, sonra bu kolun birlemesiyle yeniden tek bir hale gelen
bir nehir getirmeye al...

- Evet?

- O zaman Yunan-Roma kltrnn e, batda Roma-Katolik kltr, douda Dou Roma


kltr ve gneyde Arap kltrne ayrlmakla beraber nasl ayakta kaldn anlayabilir? sin.
yice basitletirecek olursak, Yeni Platonculuun batda, Platon'un douda ve Aristoteles'in
Araplarda yaamaya devam ettiini syleyebiliriz. Ancak elbette bu kol da iinde dier
kollardan bir eyler tayordu. Sonu olarak bu kol, Ortaa biterken Kuzey talya'da
bulutu. Arap etkisi spanya'daki Araplardan, Yunan etkisi de Yunanistan ve Bizans'dan geli-

195

SOF'NN DNYASI

yordu. Bylelikle "Rnesans" ya da baka bir deyile antik kl. trn "yeniden douu"
balad. Dolaysyla antik kltr de uzun bir Ortaadan hayatta kalarak km oluyordu.

- Anlyorum.

- Ama her eyi sras gelince ele almak en iyisi! ncelik)e Ortaa felsefesinden szedeceiz
ocuum. Artk sana krs-den hitap etmeyeceim. Aaya iniyorum.

Sofi birka saatcik uyku uyumu olmann yorgunluunu duy. du birden. Bu garip keiin
Maria Kilisesi'nin krssnden indii u an bir ryayd sanki.

Alberto mihrabn nnde durup yukarya, sa'nn armhtaki heykeline bakt. Sonra Sofi'ye
dnerek ona doru yrmeye balad ve gelip yanna oturdu.
Alberto'nun bu kadar yaknnda olmak Sofi'yi heyecanlandrd. Baln altndaki bir ift
kahverengi gz kendisine bakyordu. Bu gzler koyu renk sal, top sakall, ortayab bir
adamn gzleriydi.

Kimsin sen? diye dnd Sofi. Niin hayatma girdin?

Alberto Sofi'nin dncelerini okumu gibi:

- Zamanla birbirimizi daha iyi tanyacaz, dedi.

Onlar byle otururlar ve vitraylardan ieri szlen k giderek daha parlak bir hal alrken,
Alberto Ortaa felsefesini anlatmaya balad.

- Ortaa filozoflar Hristiyanln doru olduunu verili aldlar. En nemli soru ise
Hristiyanln yalnzca inanlmas gereken bir ey mi olduu yoksa Hristiyanlktaki
dorulara akl kullanarak varlabilecei miydi? Yunan filozoflaryla ncil'de yazlanlar
arasnda nasl bir iliki vard? ncil ve akl birbirleriyle elien eyler miydi, yoksa inanla
bilgi bir arada varolabilir miydi? Tm Ortaa felsefesi byk lde bu tek soruyla urat.

196

ORTAA

Sofi ban "dinliyorum" anlamnda sallad sabrszlkla. Din snavnda inan ve bilgi
konusundaki soruyu cevaplarken dnmt zaten bu konuyu.

. Bu sorunsaln Ortaan iki byk filozofunca nasl ele alndn greceiz. Bunlardan ilki,
354 ile 430 yllan arasnda yaam olan Augustinus'dur. Bu tek insann yaamnda Ge Antik
adan Ortaan balangcna geii inceleyebiliriz. Augustinus Kuzey Afrika'da kk bir
kent olan Tagaste'de dodu. Henz 16 yandayken okumak zere Kartaca kentine gitti. Daha
sonra Roma ve Milano'da bulunan Augustinus, hayatnn son yllannda Kartaca'nn birka
kilometre batsndaki Hippo kentinde piskoposluk yapt. Hristiyan olmadan nce pek ok
deiik din ve felsefi akm benimsedi.

- rnein?

- rnein bir dnem boyunca Mani idi. Maniler Ge Antik ada olduka yaygn olan dinsel
mezheplerden birini olutururlar. Manicilik yan dinsel, yan felsefi bir kurtulu retiiydi. Bu
retiye gre dnya iyi ve kt, aydnlk ve karanlk, ruh ve zdek olarak ikiye aynlr. nsan,
ruhuyla zdekler dnyasn, ap ruhun kurtuluuna bir temel hazrlayabilir. Ancak iyi ile kt
arasndaki bu keskin aynm gen Augustinus'u tatmin etmiyordu. Onu daha ok "ktlk
problemi" ilgilendiriyordu ki bununla kastedilen, ktln nereden geldiini aratrmaktr.
Bir dnem Stoac felsefenin etkisi altnda kalm olan Augustinus, Stoac felsefenin
ngrd gibi iyi ile kt arasnda byle keskin bir aynm olmadna inanyordu. Ancak
Augustinus her eyden ok, Ge Antik an ikinci nemli felsefi akm olan Yeni
Platonculuktan etkilenmi, burada tm varoluun tanrsal bir doas olduu dncesiyle
karlamt.

- Yani Augustinus'un Yeni Platoncu bir piskopos olduunu syleyebilir miyiz?


- Evet, yle denebilir. ncelikle Hristiyan olan Augusti-

197

SOF'NN DNYASI

nus'un Hristiyanl byk lde Platoncu dnce biin^. den etkilenmitir. Bu yzden, ite
tam bu yzden Sofi, Hristj. yan Ortaaa geer gemez Yunan felsefesinden tmyle k0.
pulmadn anlamalsn. Augustinus gibi kilise pederleri a. yesinde Yunan felsefesi bu yeni
zamana aktarlmtr.

- Augustinus'un yzde elli Hristiyan, yzde elli Yeni Platoncu olduunu mu kastediyorsun?

- Augustinus kendisini yzde yz Hristiyan olarak gr. yordu. Ancak Hristiyanlkla


Platon'un felsefesi arasnda keskin bir kartlk olmadna inanyordu. Platon'un felsefesiyle
Hristiyan reti arasnda yle ak bir benzerlik gryordu ki Platon'un Eski Ahit'i bildiini
bile dnebiliyordu. Bu elbette pek mmkn deil. En iyisi biz Platon'u
"Hristiyanlatrann" Augustinus olduunu syleyelim.

- Hristiyanla inanmaya balaynca felsefeye veda etmemi hi deilse!

- Hayr, ama yine de dini konularda akim her soruya cevap bulmaya yetmeyeceini
sylyordu. Ona gre Hristiyanlk yalnzca inan yoluyla ulaabileceimiz tanrsal bir
gizemdi. Ancak Hristiyanla inanrsak Tanr ruhumuzu "aydnlatr" ve biz de bylece
Tanrya dair doast bir tr bilgiye varabilirdik. Augustinus kiisel olarak da felsefenin
snrlarn iinde duyuyordu. Ancak Hristiyan olduktan sonra ruhu huzura kavumutu.
"Sen'de dinlenene dek yreimiz huzur bulmaz," diyordu.

- Platon'un idea retisinin Hristiyanlkla nasl badatrlabileceini pek anlayamyorum. Ya


mutlak idealara ne oldu?

- Augustinus Tann'nn dnyay yoktan var ettiini savunur ki bu da incil'de yer alan bir
dncedir. Yunanllar ise dnyann her zaman varolmu olduuna inanyorlard. Ama Tanr
dnyay yaratmadan "fikirler" Tann'nn dncelerinde varolmutur, der Augustinus. Yani
Platoncu fikirleri Tanr'y3

198

ORTAA

^etirerek, Platon'un mutlak idealar grne sahip kar. ye .yifikir!

. Ama bu bize Augustinus ve dier kilise pederlerinin Yunan ve Yahudi dnce biimlerini
badatrmak iin ii nerelere kadar gtrebildiklerini gsteriyor. Bir anlamda onlar her jjii
kltre de aittiler. Augustinus ktlk konusunda da Yeni platonculua sarlr. Plotinos gibi o
da ktln "Tann'nn yokluu"ndan baka bir ey olmadn savunur. Kt diye jcendi
bana bir ey yoktur, kt yokolan eydir. nk Tann sadece iyi olan yaratmtr. Ktlk
insanlar Tann'nn szlerine uymadklar iin vardr. Kendi deyiiyle: "yilik Tann'nn iidir;
ktlk Tann'nn iinden gerilemektir."
- nsan ruhunun tarinsal olduunu da sylyor muydu Augustinus?

- Hem evet, hem hayr. Augustinus Tanr ile insan arasnda alamaz bir engel olduunu ne
sryordu. Bu noktada ncil'de yazlanlara inanyor, Platon'un her eyin bir olduu eklindeki
retisini reddediyordu. Ancak insann ruhsal bir yaratk olduunu da belirtiyordu. nsan
bedeni maddeseldir ki bu yanyla insan "gvenin ve pasn zld" fiziksel dnyaya aittir,
ama insann ayn zamanda Tann'y tanyabilmesine yarayan bir ruhu da vardr.

- lnce insann ruhuna ne olur?

- Augustinus'a gre Adem'in elma hrszl yani ilk gnah insan soyunu lme mahkm
etmitir. Ne var ki Tann bunlarn iinden kimilerini semekte ve kurtarmaktadr.

- Bence Tann bunun yerine herkesi kurtarmaya karar vermi olsa daha iyi olurdu, diye kar
kt Sofi.

- Augustinus'a gre insann Tanr'yi eletirmeye hakk

yoktur. Bu noktada Pavlus'un Romallara mektubuna bavurur:

Ey adam, sen kim oluyorsun ki Tann'yla hesaplamak istiyorsun? Kendine ekil veren ey,
ekil verene: Niin beni

199

SOF'NN DNYASI

byle yaptn der mi? Yahut ayn yndan bir kab hrm iin ve bir bakasn hrmetsizlik iin
yapmaya mlek nin balk zerinde kudreti yok mudur?

- Yani Tanr cennette oturup insanlarla diledii gibi oynar yle mi? Yaratan kendisi olmasna
ramen honut kalmadk lann kaldrp atar m?

- Augustinus'un sylemek istedii ey, hibir insann Tann tarafndan kurtarlmay hak
edemeyeceidir. Tann kurtaraca- kullarn seer. Augustinus'a gre kimin kurtarlaca
kimin lme mahkm edildii nceden aka bellidir. Biz bunu bilip deitirenleyiz. Evet,
bizler Tanr'nn elindeki balktan baka bir ey deilizdir. Hepimiz Onun insafna
kalmzdr.

- yleyse Augustinus bir anlamda yeniden Kadercilie dnm oluyor, deil mi?

- Belki de. Ancak Augustinus insann kendi yaamndan sorumlu olduu gereini reddetmez.
Bize, seilmiler arasnda olduumuzu hissedecek bir ekilde yaamamz tler. nk
zgr bir irademiz vardr. Ancak Tanr her birimizin nasl bir hayat sreceini "nceden
grmtr".

- Biraz hakszlk olmuyor mu bu? diye sordu Sofi. Sokrates tm insanlarn ayn anslara sahip
olduunu, nk tm insanlarn ayn saduyuya sahip olduklarn sylemiti. Oysa
Augustinus insanlar ikiye blerek, baz insanlarn kurtulacan, dierlerininse lme
mahkm edildiini sylyor.

- Evet, Augustinusla beraber Atina'daki Hmanizmden bir para uzaklam oluyoruz. te


yandan insanlar bu ekilde ikiye blen Augustinus deildir. O bu konuda yalnzca ncil'de
yazlanlara bavurur. "Tanr Devleti Hakknda" adl eserinde bu konuyu iyice aar.

- Anlat anlat!

- "Tanr devleti" ya da "Tann'nn krall" deyii ncil'den

200

ORTAA

ve sa'nn retilerinden kaynaklanr. Augustinus, tm insanim tarihinin "Tann devleti" ile


"yeryz devleti" arasndaki mcadeleden ibaret olduuna inanr. Bu iki "devlet" birbirinden
tamamen ayn iki politik devlet deildir. kisi de her bir insann iinde gc ele geirmek iin
savar. Yine de "Tann dev-leti"nin kilisede, "yeryz devleti"nin de politik devlet aygtnda
(rnein Augustinus'un yaad dnemde dalan Roma mparatorluunda) vcut bulduu
sylenebilir. Tm Ortaa boyunca kilise ve devlet, gc ele geirmek iin savatka bu
anlay daha da yaygnlat. "Kilisenin dnda kurtulu yoktur," dendi. Sonunda
Augustinus'un 'Tanr devleti" kilise kurumuyla zdeletirildi. Ancak 1500'l yllardaki
Reformasyon hareketi srasnda, Tanr tarafndan kurtarlmann yolunun Kiliseden gemek
zorunda oluu eletirilmeye baland.

- Eh, srasym hani!

- Bu arada Augustinus'un tarihi felsefeye dahil eden ilk filozof olduunu da belirtmek gerek.
yi ile kt arasndaki mcadele felsefede oka ele alnm olmasna ramen, bu
mcadelenin tarihsel bir sre iinde gelitii dncesi yeni bir dnceydi. Ve bu noktada
Augustinus'da Platoncu dnceden hibir ize rastlanmyordu. Augustinus'un bu konudaki
grleri tamamen Eski Ahit'te varolan izgisel tarih anlayna dayanyordu. Burada egemen
olan dnce, "Tann devletfni kurabilmek iin Tanr'nn tm bir tarihe ihtiyac olduu idi.
nsanlar aydnlatmak ve ktl yok etmek iin gereklidir tarih. Ya da Augustinus'un dedii
gibi: "Tanrsal ngr, ocukluktan yalla dek yava yava gelien tek bir insann yaam
gibi Adem'den balayp tarihin sonuna dek ilerleyen insanlk tarihine yol gsterir."

Sofi saatine bakt:

- Saat sekize geliyor. Birazdan gitmem gerek.

- Ama gitmeden nce sana teki byk Ortaa filozofunu

201

SOF'NN DNYASI

da anlatmalym. kp biraz darda oturalm m?


Alberto ayaa kalkt. Avularn gs hizasnda birletirip kilisenin ortasndaki koridordan
yrmeye balad. Tanry ya da baka bir takm ruhani konulan dnr gibi bir hali vard.
Sofi de onun arkasndan yrmeye balad. Baka bir ey de yapamazm gibi hissediyordu
kendini zaten!

Darda, tepenin zeri ince bir iy tabakasyla rtlyd. Doal ok olmasna ramen gne
henz sabah sisini aralayp yzn gsterebilmi deildi. Maria Kilisesi ehrin eski
semtlerinin dndaki bir blgeydi.

Alberto kilisenin dndaki banklardan birine oturdu. Sofi, u an birisi kendisim grse neler
olacan dnmeden edemedi. Sabahn sekizinde bir bankta, hele hele yannda bir keile
oturmak pek sk rastlanlan bir manzara deildi dorusu!

- Saat sekiz, diye sze balad Alberto. Augustinus'dan bu yana drt yz yl geti ve imdi
uzun bir okul gn balyor. Saat 10'a dek eitimde varolan tek kurum manastr okullaryd.
Saat 10 ile 11 arasnda ilk katedral okullar ve 12 sralarnda da ilk niversiteler kurulmaya
baland. Bu yllarda byk gotik katedrallerin ykseldiini de grrz. Bu kilise de 1200
yllarnda ya da bir baka deyile ge Ortaada ina edilmitir. Oslo'da daha byk bir
katedral yapmaya gleri yetmemiti.

- Yapmalarna da gerek yokmu bence, diye sze atlad Sofi. Houma gitmeyen bir ey varsa
o da bo katedrallerdir!

- O byk katedraller ilerine ok kii ssn diye yaplmyordu ki sevgili Sofi! Bunlar
Tanr'nn onuruna yaplyor, varlklaryla bal bana bir ibadet oluturuyorlard. Ancak
bunlarla beraber ge Ortaada bizim gibi filozoflar yakndan ilgilendiren baka bir ey daha
oluyordu.

- Anlat, anlat ltfen! Alberto devam etti:

202

ORTAA

- Bu dnemde spanya'daki Araplarn etkileri hissedilmeye baland. Araplar tm Ortaa


boyunca Aristoteles geleneini diri tutmular, eitim grm Araplarn bir ou llOO'l
yllarn sonlarndan itibaren Kuzey ttalya'daki prenslerin davetlisi olarak talya'ya gelmeye
balamlard. Bylelikle Aristoteles'in yazlar tannmaya, bunlar zamanla Yunanca ve
Arapadan Latinceye evrilmeye baland. Bu durum doabi-lin konularna kar ilgi
uyanmasna yol at. Ayrca Hristiyan retinin Yunan felsefesiyle ilikisi zerine yeni
grlerin domasna da hizmet etti.- Doabilim konularnda Aristoteles'in dediklerinin
ilerisine geilmedi. Ancak insann ne zaman "felsefe"nin, ne zaman incil'in sesine kulak
verecei sorusuna hl bir cevap aranyordu. Anlyorsun, deil mi?

Sofi ban sallad. Kei szlerini srdrd:

- Ge Ortaan ilk ve en nemli filozofu, 1225 ile 1274 yllar arasnda yaam olan
Aquino'lu Thomas'dr. Roma ile Napoli arasnda kk bir kent olan Aquino'da yaayp Paris
ni-versitesi'nde retmenlik yapmaktayd. Thomas'a "filozof diyorum, ancak o filozof
olduu kadar teologdu da ayn zamanda. Zaten bu dnemde "felsefe" ile "teoloji" arasnda bir
fark da yoktu. Ksaca, Augustinus'un Ortaan banda Platon'u "Hristi-yanlatr" gibi
Aquino'lu Thomas'n da Aristoteles'i Hristi-yanlatrdn syleyebiliriz.

- sa'dan yzlerce yl nce yaam filozoflar Hristiyanla-trmak biraz acayip deil mi?

- Byle diyebilirsin belki, ama bu iki byk filozofun "Hris-tiyanlatrlmas" ile


kastettiimiz ey, bunlarn artk Hristiyan retiye tehdit oluturmayacak bir ekilde
yorumlanp aklanmasdr. Aquino'lu Thomas iin de "meselenin kkne indi" denir.

- Felsefenin kkler ve bitkilerle bir ilikisi olduunu bilmiyordum dorusu!

203

SOFfNtN DNYASI

- Aquino'lu Thomas Hristiyanlkla Aristoteles felsefesini badatrmaya alm


filozoflardan biridir. Onun inanla bilgi arasnda bir byk sentez yarattn sylyoruz ki
bunu da Aristoteles'in szlerini kelimesi kelimesine ele alarak gerekletirdi.

- Ya da demin dediin gibi "kkne inerek"! ok az uyuduumdan olacak, kafam pek iyi
almyor korkarm. Tm bu deyimlerle ne demek istediini aklar msn ltfen?

- Aquino'lu Thomas'a gre, felsefenin ya da akln bize sylediiyle Hristiyan retinin ya da


inancn syledii arasnda bir kartlk olmas gerekmez. ou zaman Hristiyanlkla felsefe
ayn eyleri syler. Bu yzden biz aklmzn yardmyla ncil'de yazan dorulara ulaabiliriz.

- Nasl olur? Aklmz bize Tanr'nn dnyay alt gnde yarattn nasl syleyebilir? sa'nn
Tann'nn olu olduunu aklmzla nasl bilebiliriz?

- Doru, bilemeyiz. Bu tr "inan gerekleri"ne ancak inanla ye Hristiyanln verdii


ilhamla varlabilir. Ancak Thomas'a gre bunun yansra bir dizi "doal tannbilimsel
gereklik" de vardr. Bu gerekliklere hem Hristiyanln verdii ilhamla, hem de bizde
doutan ya da "doal olarak" varolan aklmzla ulaabiliriz. Bu trden gereklie
verilebilecek rneklerden biri, Tanrinm varldr. Thomas'a gre Tann'ya iki yoldan
varlabilir. Birincisi, inanla ve Hristiyanln verdii ilhamla. kincisi, aklla ve
duyularmzla. Elbette bunlardan en gvenilir olan inancn yoludur; insan sadece aklna
gvenecek olursa kolayca yolundan aabilir. Yine de Thomas'a gre Aristoteles ile Hristiyan
reti arasnda bir kartlk bulunmas gerekmez.

- ncil'i ya da Aristoteles'i semek bize kalm yleyse?

- Hayr, hayr! Hristiyanl bilmeyen Aristoteles yolun pek azn katetmi saylr. te yandan
yolun birazn katetn

204

ORTAA
olmak yolunu arm olmak demek deildir! Atina'nn Avrupa'da yer alan bir kent olduunu
sylersek yanl bir ey sylemi olmayz. Ama kesin olmam oluruz. Bir kitapta Atina'nn
bir Avrupa kenti olduu yazyorsa, bir baka kitaba daha bakmak akllca olabilir. nk bir
baka kitapta Atina'nn, Avrupa'nn gneydousunda yer alan kk bir lke olan
Yunanistan'n bakenti olduunu bulabilirsin. Hatt ansn rast giderse kitapta Akropolis ve
hatt Sokrates, Platon ve Aristoteles hakknda bir eyler yazyor da olabilir!

- Ama Atina hakkndaki ilk bilgi de doruydu, deil mi?

- Kesinlikle evet! Thomas'm gstermek istedii ey, tek ve yalnzca tek bir doru olduu idi.
Aristoteles'in bize gsterdii, bizim de aklmz kullanarak doruluunu kavrayabileceimiz
eyler Hristiyan retiyle elimek zorunda deildir. Dorunun bir yanma aklmz ve
duyularmz kullanarak varabiliriz. Aristoteles dorularn bu tr yanlarna rnein bitkiler ve
hayvanlar aleminden szederken deinir. Dorunun bir baka yan daha vardr ki buna ancak
Tann'nn bize ncil yoluyla verdii ilhamla ulaabiliriz. Ama dorunun bu iki yz pek ok
nemli noktada birbiriyle kesiir. Pek ok soruya ncil ve akl ayn yant verir.

- Tanr'nn varolup olmadna da m rnein?

- Evet. Aristoteles'in felsefesi de tm doal sreleri harekete geiren bir Tanr ya da bir "ilk
neden" olduunu varsayar. Ama Tann'nm daha ayrntl bir tanmna girmez. Bu noktada
ncil'e ve sa'nn retilerine kulak vermemiz gerekir.

- Tanr'nn varl bu kadar kesin mi yani?

- Bu tartlabilir kukusuz! Ancak gnmzde pek ok insana gre de insan aklnn Tann'nn
varolmadn ispat etmeye gc yetmez. Thomas daha da ileri giderek Aristoteles'in,
felsefesinin nda Tann'nm varolduunu ispatlayabilecei-fli ne sryordu.

205

SOF'NIN DNYASI

- Vay canna!

- Aklmzla da her eyin bir "ilk nedeni" olmas gerektiini bulabiliriz, diyordu Thoms. Tanr
kendini insanlara hem ncil, hem de akl yoluyla ilan etmitir. Dolaysyla hem bir "inan
teolojisinden, hem de "doal bir teoloji"den sz etmek mmkndr. Ahlk sz konusu
olduunda da ayn ey sylenebilir. ncil bize nasl yaamamz gerektiini retir. Ama Tann
bize, doru ile yanl "doal" bir temelde ayrabilmemizi salayacak bir vicdan da vermitir.
Dolaysyla ahlaksal yaama da "iki yol" gider. ncil'de yazan: "Bakasna da kendine
yaplmasn istediin gibi davran!" szlerini okumadan da insanlara zarar vermenin kt bir
ey olduunu bilebiliriz. Ama burada en gvenli rehberimiz ncil'in salk verdikleridir.

- Anladm sanyorum, dedi Sofi. Havann frtnal olduunu hem imekleri grerek, hem gk
grltsn duyarak anlamamz gibi...
- Doru! Kr olsak gk grltsn duyar, sar olsak imekleri grebiliriz. En iyisi hem
grp hem iitmek tabii! Ama grdmz eyle duyduumuz eyin birbiriyle elimesi
gerekmiyor. Bu iki izlenim birbirini tamamlyor.

- Anlyorum.

- Baka bir rnek daha vereyim. Bir roman, rnein Knut Hamsun'un "Victoria" adl romann
okursan...

- Okudum da gerekten ben bu roman...

- Yalnzca roman okumak da sana romann yazan hakknda bir fikir verdi, deil mi?

- Roman yazan biri var, diyebilirim en azndan.

- Yalnzca bu kadar m?

- Aka baknn olduka romantik olduunu da syleyebilirim.

- Hamsun'un yaratt bir ey olan bu roman, sana Ham-sun hakknda da bir bilgi verir. Ama
yazarn kiisel zellikleri-

206

ORTAA

ni anlatmaz. "Victoria"ya bakarak yazarn bu roman yazarken ka yanda olduunu, nerede


yaadn ya da ka ocuu olduunu syleyebilir misin rnein?

- Tabii ki hayr.

- Ama bu tr bilgileri, Knut Hamsun hakknda yazlm bir biyografide bulabilirsin. Ancak bu
tr bir biyografi ya da otobiyografi sayesinde yazarn kiiliine dair daha ayrntl bilgin olur.

- Doru!

- Tann'nn yarattklar ile.ncil arasnda da buna benzer bir iliki vardr. Yalnzca doaya
bakarak da Tann'nn varln duyabiliriz. ieklere ve hayvanlara bakarak Tanr1 nn tm
bunlan sevdiini syleyebilir, sevmese yaratmazd diyebiliriz. Ama Tann'nn ahsna dair
bilgilere yalnzca ncil'de ya da Tann'nn bu "otobiyografi"sinde rastlayabiliriz. -

- yi bir rnekti bu dorusu!

- Hmmm...

Alberto ilk kez cevap vermiyor, yalnzca dnyordu.

- Hilde'yle bir ilgisi var m bunun? diye azndan kard Sofi.


- "Hilde" diye birinin varolup olmadndan emin deiliz.

- Ama ondan bir takm izlerin orda burda nmze koyulduundan eminiz: kartpostal, ipek
earp, yeil bir czdan, bir orap...

Alberto ban sallayarak:

- stelik ne kadar iz bulacamza Hilde'nin babas karar veriyormu gibi grnyor. Ama
bildiimiz kesin olan ey, bize tm bu kartpostallar gnderen biri olduu. Keke kendi
hakknda bir eyler de yazsa! Neyse, nasl olsa yeniden dneceiz bu konuya.

- Saat on iki. Ortaa bitmeden yemee yetisem iyi olur!

- Aquino'lu Thomas'm kilisenin teolojisine ters dmeyen

207

SOF'NN DNYASI

her konuda Aristoteles'in felsefesini nasl sahiplendiine dair birka sz daha edip bu konuyu
kapatacam. Buna Aristoteles'in mantk, bilgi teorisi ve doa felsefesi konularndaki
grleri dahildir. Aristoteles'in bitkiden hayvanlara, oradan insanlara ykselen doa
basamaklarn hatrlyor musun?

Sofi ban sallad.

- Aristoteles'in kendisi de bu lein en ucunun, varln bir eit doruk noktas olan Tann'ya
uzandn sylyordu. Bu emay Hristiyanla uyarlamak hi de zor deildi. Thomas'a gre
bitki ve hayvanlardan insanlara, insanlardan meleklere ve meleklerden Tann'ya kadar
varoluun eitli dzeyleri vardr. nsanlarn da hayvanlar gibi duyu organlar vardr, ama
insanlar hayvanlardan ayr olarak bu duyulardan yola karak muhakeme de edebilirler.
Meleklerin vcutlarnda byle duyu organlar yoktur, bu yzden de onlarn kendiliinden ve
hemen olan bir zeklar vardr. nsanlar gibi "yle bir dnmeleri", zihinlerinde yle bir
tartmalar gerekmez. nsanlarn yava yava kefettii her eyi onlar nceden bilirler.
Vcutlar olmad iin lmezler de. Tann gibi mutlak deildirler, nk onla-n da Tanr
yaratmtr. Ama sonunda aynlacaklan bir vcutlar olmad iin lmezler de.

- Ne gzel!

- Ama Tann her eyin, meleklerin de zerindedir Sofi. Birbirleriyle balants iinde, bir
btn olarak her eyi grr ve bilir.

- O zaman imdi bizi de gryordur.

- Evet, belki de. Ama "imdi" deil. nk Tann'nn zaman bizimkiyle ayn deildir. Bizim
"imdi"miz Tann'nn "im-di"siyle ayn ey deildir. Bizim hayatmzda birka hafta,
Tann'nn birka haftas anlamna gelmeyebilir.

- Vay anasn! diye kard azndan Sofi.


Eliyle azm kaparken Alberto ona bakyordu. Sofi konu-

208

ORTAA

y devam etti:

- Hilde'nin babasndan yeni bir kart geldi. Kartta "Sofi'nin bir-iki haftas bizim iin bir-iki
hafta anlamna gelmeyebilir" diye yazyordu. Senin Tann'yla ilgili sylediklerine ne kadar ok
benziyor!

Sofi kahverengi baln altndaki yzn kalannm atl-dn grd.

- Utanmas lzm aslnda!

Sofi Alberto'nun ne demek istediini anlamamt. ylece sylenmi szlerdi bunlar belki de!
Alberto szlerini srdrd:

- Aquino'lu Thomas, Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerini de devrald ne yazk ki.


Aristoteles'in kadnlarn eksik erkek olduklarn sylediini hatrlyorsundur. Ona gre
ocuklar da zelliklerini babadan alyorlard. nk kadn edilgen ve alc, erkek ise etken ve
vericiydi. Thomas'a gre bu szler ncil'in szleriyle mkemmel bir uyum iindeydi. ncil de
kadnn erkein kaburga kemiinden yaratldn sylemiyor jnuydu zaten!

- Samalk!

- Bu noktada memelilerde dii yumurtann varlnn ilk kez 1827 ylnda ortaya karldn
hatrlamakta yarar var. Bundan nce insanlann, dllenmede erkein veren ve yaratan cins
olduunu dnmeleri pek de anlalmayacak bir ey deil belki de. Aynca belirtmek gerekir
ki, Thomas'a gre kadnlar yalnzca doal ynleriyle erkeklerden aaydlar. Yoksa kadn
ruhuyla erkek ruhu eit deerdeydi. Cennette cinsler tamamen eittir, nk o zaman tm
vcut farkllklan ortadan kalkar;

- Hah, zrt tesellisi bu! Ortaada hibir kadn filozof yok muydu?

- Ortaada kilise yaantsna byk lde erkekler hakimdi. Ama bu, kadn dnrler
olmad anlamna gelmiyor. Bunlardan biri Bingen'li Hildegard idi...

209

SOFNN DNYASI

ORTAA

Sofi gzlerini kocaman ap:

- Bizim Hilde'yle bir ilgisi var m bunun? diye sordu.


- Sen de sordun mu soruyorsun hani! Hildegard 1098-1179 yllar arasnda, Ren Vadisi'nde
yaad. Kadn olmasna ra. men vaiz, yazar, doktor, botaniki ve doabilimci olarak alt.
O, Ortaada ayaklan en ok yere basan ve en bilimsel olanlarn kadnlar olduunun bir
simgesidir adeta!

- Hildegard'n Hilde'yle bir ilgisi olup olmadn sormutum...

- Tanr'nm yalnzca erkek olmad eski bir Yahudi ve Hristiyan inandr. Bu inana gre
Tanr'nm bir de dii yan ya da "doa anal" vardr. nk kadnlar da Tann'mn suretidir.
Yunanca'da Tanr'nm dii yanna Sophia denir. "Sophia" ya da "Sofi" "bilgelik" anlamna
gelir.

Sofi iini ekti. Niye kimse anlatmamt imdiye dek bunu kendisine? Ya o niye kimseye
sormamt? Alberto konumaya devam etti:

- Ortaada "Sophia" ya da Tann'mn doa anal inanc hem Yahudiler arasnda, hem de
Yunan Ortodoks Kilisesi'nde varln srdrd. Bat'da ise bu unutuldu. Ama sonra
Hildegard ortaya kp, deerli mcevherler, san elbiseler giyinmi haliyle Sophia'nn
kendisine grndn iddia etti...

Sofi banktan kalkt. Sophia Hildegard'a grnmt...

- Belki ben de Hilde'ye grnrm.

Tekrar oturdu. Alberto nc kez elini Sofi'nin omzuna

koydu.

- Evet, bu konuyla ilgilenmemiz gerek. Ama imdi saat bire geliyor neredeyse. Sen yemek
yemelisin, bu a da deimeli artk. Rnesans konusunda greceimiz zaman Hermes
gelip seni alr.

Ve ardndan bu garip kei ayaa kalkt ve kiliseye doru yrmeye balad. Sofi olduu
yerde Hildegard'la Sophia'y.

210

fjilde'yle Sofi'yi dnmeye dald. Aniden aklna bir ey geldi. Koup keii yakalad ve:

- Ortaada Alberto diye biri de yaad m? diye sordu. Keiin admlar yavalad, ban
Sofi'ye dndrd:

- Aquino'lu Thomas'n ok mehur bir felsefe retmeni vard. Ad Albertus Magnus, yani
Byk Alberto'ydu...

Sonra ban eip Maria Kilisesi'nin kapsndan ieri girerek kayboldu.

Bu cevapla yetinmeyen Sofi onun arkasndan kiliseye girdi. Ama kilise bombotu. Alberto
yerin dibine girmitr sanki!
Kiliseden kmak zereyken Sofi'nin gz duvardaki bir Meryem resmine takld. Yaklap
resmi yakndan incelemeye koyuldu. Meryem'in gznde bir damla ya vard. Alyor muydu
yoksa?

Sonra kiliseden hzla kp Jornlere komaya balad.

2.11

RNESANS

RNESANS

.ey, insan klndaki kutsal soy.

Sofi saat bir buuk civarnda nefes nefese Jornlere vardnda Jorn sar evlerinin dnda
durmu onu bekliyordu.

- Gideli on saatten ok oldu, neredeydin? diye patlad Jorn.

Sofi ban sallad:

- Hayr, ben gideli bin yldan ok oldu!

- Peki ama neredeydin?

- Ortaal bir keile randevum vard. Fena tip de deildi dorusu!

- Delisin vallahi sen! Yarm saat nce de annen arad.

- Ne dedin?

- Bakkala kadar gittiini syledim.

- O ne dedi?

- Gelince onu araman istedi. Ya annem ve babamla olana ne demeli? Saat on sralarnda
ellerinde kakao ve sandvilerle bizim odaya geldiler. Tabii ki yataklardan biri botu!

- Ne dedin onlara?

- ok utan verici ama kavga ettiimizi, sonra da senin

ekip eve gittiini syledim.

- O zaman elimizi abuk tutup hemen barmamz gerek. Annenlerle annemi de birka gn
grtrmemeliyiz, oldu

mu?
Jorn omuzlarn silkti. Ayn anda elinde tekerlekli p arabas, zerinde i tulumuyla
Jorn'n babas belirdi. Bahedeki yapraklan toplamakla urat belliydi.

- Sizi gidi yaramazlar, demek yine bartnz ha! dedi-

212

Bakn bakalm, merdivenlerde tek bir yaprak bulabilecek misiniz?

misiniz?

- Evet, tek bir yaprak bile yok, dedi Sofi. Yatakta 'apca-mza merdivenlerde oturup isek
daha iyi olurdu kakaomuzu!

zu!

Jorn'n bandan aa kaynar sular dklr gibi oldu; babas sinirli sinirli gld. Ne de olsa
bay ve bayan ekonomi danman ngebritsenlerin evinde konuulan dil Sofilerde-kinden
olduka farklyd!

- zr dilerim Jorn! u gizleme operasyonunda benim de paym olsun istedim.

- Artk anlatacak msn neler olduunu?

- Benimle eve kadar yrrsen, evet. Zaten anlatacaklarm ekonomi danmanlaryla onlarn
ok gelimi Barbi bebei karlar duymasa da olur!

- Ne fenasn Sofi! Elerden birini denizlere alp evden uzaklamak isteten evlilikler daha m
iyi sanki!

- Haklsn herhalde. Ama btn gece hi uyumadm neredeyse. stelik Hilde her yaptmz
gryormu gibi geliyor bana.

Yonca Soka'na doru yrmeye balamlard.

- Yani Hilde'nin telepatik gleri mi var sence?

- Bilmem. Belki var, belki de yok.

Jorn'n tm bu gizli sakllklardan pek holanmad gn gibi ortadayd.

- Ama yine de bu, babasnn ormandaki bir kulbeye neden o deli samas kartpostallar
yolladn aklamaya yetmiyor.

- Bence de aklamas zor bir ey bu.

- Nereye gittiini anlatmayacak msn artk?

Bunun zerine Sofi nereye gittiini anlatt. Gizemli felsefe kursundan da bahsetti. Ama nce
tm bunlann Jorn'le
213

SOFfNN DNYASI

kendisi arasnda kalacana dair yemin ettirdi Jorn'e. Sonra uzun bir sre konumadan
yrdler. Yonca Soka numara 3'e yaklarlarken:

- Houma gitmiyor tm bunlar, dedi Jorn.

Sofi'lerin kapsnn nnde durmu, geri dnmeye yelte-niyordu bunu sylerken.

- Houna gitmesi de gerekmiyor zaten, dedi Sofi. Felsefe zararsz ve yalnzca elence iin
yaplan bir ura deil. Felsefenin konusu kim olduumuz ve nereden geldiimiz. Sence
okulda bu konuda yeterli bilgi edinebiliyor muyuz?

- Ama kimse bu sorulara bir yant veremez ki zaten!

- Evet ama, bize daha bu sorular sormay bile retmiyorlar!

Sofi mutfak kapsndan ieri girdiinde len yemei masada hazr bekliyordu. Annesi
Jorn'lerden neden telefon etmediini sormad.

Sofi yemekten sonra biraz kestirmek istediini syledi. Jornlerde pek uyumadn itiraf etti.
Geceyi bir arkadanda geirdiinde hep byle olurdu zaten.

Yatmadan nce duvarda asl olan byk pirin aynann nnde durup kendine bakt. nce
aynada kendi soluk ve yorgun yzn grd. Ama sonra... sonra kendi yznn arkasnda
soluk hatlaryla bir baka yz belirdi.

Sofi birka kez nefesini tuttu. Hayal grmenin lemi yoktu durup dururken!

Keskin hatlaryla kendi yz ve kendinden bakasna ait olamayacak kara, "prasa" salar
grlyordu aynada. Ama bu yzn arkasnda bir baka kzn yz daha saklyd.

Aniden aynadaki kz iki gzn birden krpt. Sanki "ben gerekten burada, aynann teki
yzndeyim," demek ister gibiydi. Birka saniye sonra ise yok oldu.

214

RNESANS

Sofi yatana oturdu. Grd yzn Hilde'nin yz olduundan hibir phesi yoktu.
Binbann Evi'ndeki kimlik kartnda birka saniye sreyle grd yz olmalyd bu.

Bu gizemli durumlar hep ok yorgunken yaamas da ilgin deil miydi? Dolaysyla


sonradan hep, olan bitenin yalnzca yorgunlukta yaratlm hayal rn eyler olduunu
dnmek zorunda kalyordu.
Sofi elbiselerini bir sandalyenin zerine atp yorgannn altna girdi ve hemen uykuya dald.
Uykusunda son derece ak seik bir rya grmeye koyuldu.

Ryasnda krmz bir kaykhaneye inen byk bir bahede duruyordu. Kaykhanenin
yanndaki iskelede san sal bir kz oturmu denizi seyrediyordu. Sofi kza doru gidip yanma
oturdu. Kz ise sanki onun varln farketmemi gibi davranyordu. "Merhaba, benim a.dm
Sofi," diye kendini tantt Sofi. Ama kz onu ne gryor, ne de duyabiliyordu. "Kr ve
sarsn galiba!" dedi Sofi. Kz gerkten de Sofi'nin szlerine sard. Bir anda "Hilde!" diye
bard biri. Kz o zaman hemen ayaa frlayp eve doru komaya balad. Demek ki ne kr,
ne de sard! Orta yal bir adam evden km kza doru kouyordu. zerinde niforma ve
mavi bir bere vard. Kz adamn boynuna sarld, adam da kz etrafnda birka kez dndrd.
Sofi'nin gz kzn biraz nce oturduu yerde durmakta olan, ucunda kk bir ha takl altn
bir kolyeye iliti. Uzanp kolyeyi eline ald. O srada da uyand.

Sofi saate bakt. Birka saatir uyuyordu anlalan. Yatakta oturup ryasn dnmeye balad.
Ryas yle berrak, yle ak seikti ki, sanki rya deil gerekten yaad bir eydi. Bu ev
ve iskelenin gerekten bir yerlerde varolduuna emindi. Buras Binbann Evi'nde asl olan
resimdeki eve ve baheye benzemiyor muydu sahiden? Ryasndaki kzn Hilde Mller Knag
ve ona doru koan adamn da Lb-

215

SOFl'NtN DNYASI

nan'dan eve dnm olan babas olduundan emindi en azn-dan. Adam biraz Alberto Knox'u
andryordu stelik...

Sofi yatan dzeltmeye balad srada yastnn altnda, ucunda bir ha olan altn bir
kolye buldu. Han arkasnda harf kazlyd: "HMK".

Daha nce de ryasnda kymetli eyler bulduu olmutu. Ama byle bir eyi ryasnn dna
karmay ilk kez ba-anyordu.

- Vay canna! diye bard yksek sesle.

yle kzgnd ki, dolabn kapan ap bu deerli kolyeyi ipek earbn, beyaz orabn ve
Lbnan'dan gelen kartpostallarn durduu rafa frlatp att.

Pazar sabah Sofi'yi tost, portakal suyu, yumurta ve talyan salatah bir kahvalt bekliyordu.
Annesi pazar sabahlan So-fi'den daha ge kalkard genellikle. Byle erken kalkt zamanlar
da, bunun erefine, Sofi'yi uyandrmadan nce mkellef bir pazar kahvalts hazrlam
olurdu. Annesi kahvaltda:

- Bahede yabanc bir kpek var, dedi. Sabahtan beri eski itin oralarda dolanp duruyor. Ne
ii var bu kpein burada biliyor musun?

- A, evet! diye bard Sofi. Ama byle der demez de dediine piman oldu.

- Daha nce grdn m bu kpei buralarda?


Bu arada Sofi kalkm, oturma odasnn byk baheye bakan penceresine gitmiti bile. Tam
tahmin ettii gibi, Her-mes Geit'in gizli giriinin nne yatmt.

Ne deseydi? Daha ne diyeceine karar vermeden annesi yannda belirdi.

- Daha nce grdn m bu kpei buralarda? diye sordum.

216

RNESANS

- Ah, bahede bir yere bir kemik paras gmm olsa gerek. imdi de gelmi hazinesini
aryor herhalde. Kpeklerin de bir hafzas vardr...

- Belki de! Aramzda hayvan psikologu olan biri varsa, o da sensin. '

Sofi hemen kararn verdi.

- Hemen alp evine gtreyim hayvanc!

- Evini biliyor musun ki? Sofi omuzlarn silkti.

- Bilmiyorum ama, tasmasnn arkasnda bir adres yazldr herhalde.

Birka dakika sonra Sofi baheye kt. Hermes onu grnce koarak gelip, kuyruunu
lgnca sallayarak zerine atlad.

- Hermes, akll kpekcik! dedi Sofi.

Annesinin pencerede durup onlar seyrettiini biliyordu. nallah Hermes'in Geit'e atlayaca
tutmazd! Yok, hayr, Hermes bahedeki patikada koup bahe kapsnn zerinden atlad.

Bahe kapsn kapayp dar ktktan sonra da Hermes Sofi'nin birka metre nnden
yrmeye devam etti. Bylece tek katl evlerin arasndan uzun bir yry balad. Pazar
yryne km pek ok kii vard onlardan baka. Pek ok aile vard gezinen. Sofi bu
ailelere imrendi.

Hermes arada bir gidip baka kpeklerle ya da yol kenarndaki nesnelerle ilgileniyor, ama
Sofi "buraya gel!" der demez yine onun yanma geliyordu.

ok gemeden eski bir mera, byk bir stadyum ve bir ocuk bahesini arkalarnda brakp,
trafiin daha youn olduu bir blgeye geldiler'. Kaldrm talar ve troleybs raylarnn
olduu byk bir caddeden ehrin merkezine doru yrmeye baladlar.

217

SOFfNtN DNYASI
Merkeze vardklarnda Hermes Byk Meydan'dan ayrlp Kilise Caddesi'ne girdi. Yzyl
banda yaplm eski apartmanlarn olduu blgelere geldiklerinde saat bir buua
yaklayordu.

Artk ehrin teki uundaydlar. Sofi'nin geldii pek olmazd buralara. Bir keresinde
kkken yal bir teyzeyi ziyarete gelmilerdi o kadar.

Birazdan eski apartmanlarn evreledii kk bir meydana vardlar. Her ey ok eski


olmasna ramen meydann ad "Yeni Meydan"d. Aslnda ehrin kendisi de olduka eskiydi.
Ortaada bir zamanlar kurulmutu.

Hermes 14 numaral kapya gidip Sofi'nin kapy amasn beklemeye balad. Sofi kalbinin
hzla arptn hissediyordu.

Apartmann giriinde bir dizi yeil posta kutusu aslyd. Sofi en st sradaki posta
kutularndan birinin zerine bir kartpostal yaptrlm olduunu farketti. Kartn zerinde
postacdan gelen, kartn yolland kiinin adna bu adreste rastlanmadna dair bir not da
vard. Kartta: "Hilde Mller Knag, Yeni Meydan 14..." yazlyd. Kart, 15 Haziran tarihliydi.
15 Hazirana daha iki hafta vard ama postac buna dikkat etmemiti anlalan.

Sofi kart alp okumaya balad:

Sevgili Hilde. Sofi imdi felsefe retmeninin evine geliyor. Yaknda 15 yana girecek, sense
dn 15 yana girdin. Yoksa bugn m Hildeciim? Bugnse saat epey ge olmu olmal.
Ama saatlerimiz de hep ayn gitmiyor. Bir nesil yok olurken bir baka nesil douyor. Bu arada
tarih ban alm gidiyor. Avrupa tarihinin bir insan yaamyla karlatrlabileceini
dndn m hi? O zaman Antik a Avrupa'nn ocukluu olarak grlebilir.

RNESANS

Uzun Ortaa Avrupa'nn okul yllardr. Bu uzun yllardan sonra gen Avrupa coku ve
sabrszlkla hayatn iine atlr. Rnesansn Avrupa 'nn 15. yagn olduunu syleyebiliriz
belki de. Hazirann tam ortasndayz ocuum ve yaamak harika bir ey! NOT: Altn kolyeni
yitirdiine zldm. Sahip olduun eylere daha ok zen gstermelisin!. ok yaknda
yannda olacak olan baban...

Hermes merdivenleri kmaya balamt bile. Sofi kartpostal alp Hermes'i izlemeye balad.
Hermes lgnca kuyruunu sallayarak merdivenleri kyor, Sofi de onunla beraber komak
zorunda kalyordu. kinci, nc, drdnc ve beinci katlar getiler. Buradan sonra yukar
kk bir merdiven kyordu. Ta atya m; kacaklard yoksa? Evet, Hermes bu
merdivenleri de kt. Merdivenlerin ucundaki dar kapya varnca kapy trnaklaryla
kazmaya balad.

ok gemeden ieriden ayak sesleri geldiini duydu Sofi. Kap ald. Alberto Knox kapda
duruyordu ite. zerinde baka elbiseler vard ve bugn de zel bir biimde giyinmiti.
Dizlerine kadar gelen beyaz oraplar, bol, krmz bir panta-lon ve omuzlar vatkah san bir
ceket giyiyordu. Bu haliyle iskambil ktlar iindeki bir jokeri andryordu. Yanlm-yorsa
tipik bir Rnesans giysi siydi bu.

- Seni hokkabaz! diyerek yorumda bulundu Sofi ve Al-berto'yu hafife yana iterek ieri girdi.
Yine korku ve utancnn acsn zavall felsefe retmeninden karmt. Sofi'nin telann bir
nedeni de merdivenlerin giriinde bulduu kartpostald.

- Sakin ol ocuum! dedi Alberto kapy kapatrken. Sofi:

- Buyrun ite bugnk postanz! diyerek ve sanki olan

219

SOFl'NtN DNYASI

bitenden Alberto'yu sorumlu tutarak kartpostal Alberto'ya

uzatt.

Alberto kartta yazanlar okuduktan sonra ban iki yana sallad ve:

- Bu adam git gide daha cretkarlayor, dedi. Bizi kzna yagn elencesi olarak kullanmak
niyetinde, grrsn!

Byle dedikten sonra kart alp para para etti. Paralar kttan bir kutuya att.

- Kartta Hilde'nin altn kolyesini kaybettii yazyor, dedi

Sofi.

- Grdm.

- Ya benim bu kolyeyi yatamda bulmama ne demeli? Aklayabilir misin nasl olabilir byle
bir ey?

Alberto ciddiyetle Sofi'nin gzlerinin ta iine bakarak:

- Olmayacak bir eymi gibi geliyor insana, dedi. Ama inan o bunu hibir zahmete girmeden
yapabilir. Gel biz en iyisi, evrenin siyah silindir apkasndan karlan tavana dnelim.

Oturma odasna getiler. Buras Sofi'nin imdiye dek grd en tuhaf odalardan biriydi.

Alberto'nun yaad bu daire eik duvarl, byk bir at katyd. Tavandaki pencereden
ieriye keskin gn giriyordu. Odann bir de ehre bakan bir penceresi vard. Sofi bu
pencereden etraftaki tm eski apartmanlarn atlarn

grebiliyordu.

Sof'yi en ok artan ey ise odadaki tm vr zvrd. Oda, tarihin pek ok farkl dneminden
kalma mobilyalar ve nesnelerle doluydu. Bir koltuk otuzlu yllardan, eski bir masa yzyl
balarndan kalma, sandalyelerden biri ise yzlerce yllk olmalyd. Mobilyalar iin bir
parasyd yalnzca. Raflarda ve dolaplarda, birbirine karm bir ekilde pek ok ss ve
kullanm eyas da duruyordu. Raflarda neler yoktu
220

RNESANS

ki! Eski saatler, vazolar, havanlar, imbikler, baklar, bebekler, ucu tyl kalemler, kitap
arkalklar, sekizgenler, altgenler, pusula ve barometreler... Duvarlardan biri bir utan bir uca
kitapla kaplyd. Ama yle kitaplardan alman trden kitaplarla deil! Buradaki kitaplar da
yzlerce yllk kitap retiminden bir kesit sunuyordu insana. Duvarlarda eitli izimler ve
resimler aslyd. Bir ksm son on yllarda yaplm olsa da resimlerin ou olduka eskiydi.
Duvarlarda eski haritalar da aslyd. Haritalardan birinde Sogn fiyordu Trndelag'a
yerletirilmi, Trondheim fiyordu da Nordland'da bir yerlere izilmiti.

Sofi bir ey sylemeksizin durarak oday tm alardan seyretti birka dakika. Sonra:

- Bakyorum vr zvr toplamaya epey meraklsn, dedi.

- Olur mu ya? Bu odada bulunan yzlerce yllk tarihe vr zvr denir mi hi!

- Antikaclkla filan m urayorsun yoksa? Alberto'nun yznde neredeyse ac dolu bir ifade
belirdi:

- Herkes kendini tarihin akna brakamaz Sofi! Kimilerinin durup, nehrin kenarnda kalm
olanlar toplamas gerekir.

- Garip bir ey bu sylediin!

- Garip ama doru! nsan yalnzca kendi anda yaamaz. Tarihini de beraberinde tar. Bu
odada grdklerinin bir zamanlar gcr gcr yeni eyler olduklarn unutma. 1500'lerden
kalma bu kk tahta bebek kk bir kzn beinci yagnne bir armaan olarak yaplmt
belki. Dede-siydi yapan belki de, kim bilir... Sonra bu kz on yama geldi. Sonra evlendi ve
belki de bir kz oldu. Bu bebek de kendi kzma geti. Sonra yaland ve ld. Uzun bir hayat
yaad, ama sonunda yok oldu. Bir daha da geri gelmeyecek. Kendisi ksa bir ziyarette
bulundu ama bebei... evet, bebei ite bu-

221

SOFI'NN DNYASI

rada, rafta duruyor hl.

- Her ey ok ackl ve ciddi oluyor sen byle anlatnca.

- Evet nk hayatn kendisi de ackl ve ciddi de ondan. Muhteem bir dnyaya geliyoruz,
insanlarla karlayor, onlarla tanyor ve bir sre beraber yolculuk ediyoruz. Sonra da aynen
dnyaya birdenbire geliimiz gibi yine birdenbire dnyadan yok oluyoruz.

- Bir ey sorabilir miyim?

- Tabii, artk aramzdaki bilmecelere son!


- Neden Binbann Evi'ne tanmtn?

- Mektupla haberletiimiz srada birbirimize yakn olalm diye. O eski kulbenin de bo


durduunu biliyordum.

- Sonra da kulbeye ylece yerleiverdin, yle mi?

- Evet, ylece yerleiverdim.

- O zaman Hilde'nin babasnn bundan nasl haberi olduunu da biliyorsundur herhalde?

- Sanrm onun pek ok eyden haberi var.

- stelik postacnn ormann derinlerindeki bir kulbeye nasl mektup brakabildiini de


anlamyorum!

Alberto kurnazca glmsedi.

- ^unlar Hilde'nin babas iin ocuk oyunca! Ucuz numaralar bunlar, basit sihirbazlklar!
Dnyann en sk gzetlenen insanlar senle beniz belki de!

Sofi bir anda scak bastn hissetti.

- Bir elime geirsem, gzlerini oyacam bu adamn! Alberto gidip l koltua oturdu. Sofi
de rahat bir koltua kuruldu.

- Yalnzca felsefe bizi Hilde'nin babasna yaklatrabilir, dedi Alberto. Bugn sana Rnesans
anlatacam.

- Haydi bala!

- Aquino'lu Thomas'dan hemen birka yl sonra Hristiyan birlik kltrnde atlaklar


olumaya balad. Felsefe ve

222

RNESANS

bilim, kilisenin teolojisinden giderek daha bamsz bir hal alrken, bu durum inan
dnyasnn akl karsnda daha zgr bir tutum edinmesine yardmc oldu. Giderek daha ok
insan Tanr'ya aklmzla ulaamayacamz, nk zaten dncenin Tanr'y
kavrayamadn dnmeye balad, nsan iin en nemli ey Hristiyanln gizemini
anlamak deil, kendini Tann'nn ellerine brakmakt.

- Anlyorum.

- nan dnyasyla bilimin daha zgr bir ilikiye girmesi yeni bir bilimsel yntemin ve dinsel
alanda yeni bir evkin domasna yol at. Bylelikle 15 ve 16. yzyln iki nemli
hareketinin, Rnesans ve Reformasyon'un temeli atlm oldu.
- Hareketleri birer birer ele alalm ltfen!

- Rnesansla, 14. yzyl sonlarnda balayan kapsaml bir kltrel patlamay kastediyoruz.
Kuzey talya'da balayan bu olay, 15 ve 16. yzyllarda kuzeye yayld.

- "Rnesans" szcnn "yeniden dou" anlamna geldiini sylemitin, deil mi?

- Evet, yeniden doacak olan ey ise, Antik an sanat ve kltryd. Bir de "Rnesans
Hmanizmi"nden sz edilir, nk tm yaam tanrsal bir k altnda gren uzun Ortaan
tersine, imdi yine k noktas olarak insan almyordu. "Kaynaa" ynelmek, yani ncelikle
Antik a Hmanizmine dnmek ana slogan oldu. Antik adan kalma heykeller, yaztlar
bulup karmak neredeyse bir halk sporu haline geldi. Yunanca renmek de moda oldu bu
dnemde. Dolaysyla Yunan kltr yeniden aratrlmaya baland. Yunan Hmanizmini
renmenin hi deilse bir nemli pedagojik amac vard: Hmanist konular renmek
insana "klasik bir yaplanma", dolaysyla "insancl nitelikler" kazandryordu. "Atlar, at
olarak doar," deniyordu, "ama insanlar, insan ola-

223

SOF'NN DNYASI

rak domaz, oluturulur!"

- Yani insan olmak renilecek bir eydir, yle mi?

- Evet, ana fikir buydu. Ama imdi Rnesans Hmanizmi dncelerine daha fazla girmeden,
Rnesansn arkasndaki politik ve kltrel yaplanmadan szedeceiz.

Alberto sandalyesinden kalkp odada dolamaya balad. Bir sre sonra durup raflardan
birinde duran eski bir aleti iaret etti ve:

- Bu nedir, biliyor musun? diye sordu.

- Eski bir pusulaya benziyor.

- Doru.

Sonra koltuun zerinde, duvarda asl olan eski bir tfei gstererek:

- Ya bu? diye sordu.

- Eskilerden kalma bir silah.

- Evet, ya bu?

Alberto raftan ekip ald kaln bir kitab gsteriyordu.

- Eski bir kitap.


- Daha dorusu bir "incunabulum".

- Ne demek?

- Szck olarak "ocukluk" anlamna geliyor, ama "incunabulum" kitap basma sanatnn ilk
gelitii yllarda, yani 15. yzylda baslan kitaplar anlatmak iin kullanlan bir szck.

-, Bu kitap gerekten o kadar eski mi?

- Evet, o kadar eski. Ve imdi grdmz bu ey, pusula, barut ve kitap basma sanat,
Rnesans dediimiz bu yeni an nemli unsurlar.

- Bir para daha aklayabilir misin bunu?

- Pusulann varl gemiyle yolculuk yapmay kolaylatrd. Bir baka deyile pusula, byk
keif yolculuklarna bir temel oluturdu. Barut da yle, bir anlamda. Yeni silah-

224

RNESANS

lar Avrupallarn Amerika ve Asya kltrleri zerinde askeri stnlk kazanmalarn salad.
Avrupa'da da barut nemli bir yer kazand. Kitap basma sanat da Rnesans Hmanistlerinin
fikirlerini yaymak asndan nemliydi. Kitap basma sanatnn yaygnlamas, kilisenin bilgi
zerindeki tekelinin ortadan kalkmasna katkda bulundu en azndan. Bundan sonra baka
baka yeni ara ve gereler birbirini izledi. nemli aralardan biri de rnein teleskoptu.
Teleskopun bulunmas astronomide yeni ufuklar almasna neden oldu.

- Sonra da fzeler ve aya giden uzay aralar bulundu.

- Yok, o kadar da abuk deil! Ama diyebiliriz ki, Rne-sansda sonunda insanlarn aya kadar
gidebilmesini salayan bir sre balad. Hiroima ve ernobil'e vard da sylenebilir bu
srecin. Her ey kltrel ve ekonomik alanlarda bir dizi deiikliin ortaya kmasyla
balad. Ortaan sonlarna doru para ekonomisine ve banka sistemine dayal, yepyeni
mallar ieren el sanatlar ve ticaretin canl bir biimde varolduu kentler domutu. Bylece
doal koullar karsnda belli bir zgrlk kazanm olan bir burjuvazi ortaya kt. Yaamsal
ihtiyalar parayla alnabilen eyler haline geldi. Bu gelime bireylerin gayretlerini, hayal gc
ve yaratclklarn destekleyen bir gelimeydi. Bu ekilde insandan yepyeni eyler
beklenmeye baland.

- ki bin yl nce ortaya kan Yunan kentleri geliyor insann aklna.

- Tabii. Yunan felsefesinin, kyl kltrnde yaayan mistik dnya grnden kendini nasl
syrdn anlatmtm. Rnesans dnemi insan da benzer ekilde kendini feodal beylerden
ve kilisenin gcnden kurtarmaya balad. Bu, ispanya'da Araplarla ve Dou'da Bizans
kltryle daha yakn bir ilikiye girilmesi sonucu Yunan kltrnn yeniden

225

SOFI'NIN DNYASI
kefedilmesiyle ayn zamana rastlad.

- Antik an kolu birleerek yeniden koca bir nehir

oldu.

- Dikkatli bir rencisin gerekten! Evet, bu anlattkla-rm Rnesansm arka plann anlatmaya
yetsin. imdi yeni dncelerden sz edeceim.

- Hemen bala. Akam yemeine yetimem lazm.

u ana dek ayakta durmakta olan Alberto yeniden koltua oturdu. Sofi'nin gzlerinin iine
bakarak:

- Rnesans her eyden nce yeni bir insan gr yaratt, dedi. - Rnesans Hmanistleri
insana ve insann deerine inandlar. Bu, insann gnaha yatkn yannn tek tarafl bir biimde
vurguland Ortaa insan gryle taban tabana zt bir grt. nsan sonsuz byk ve
sonsuz deerli bir varlk olarak grld. Rnesansm en nemli kiiliklerinden biri olan
Ficinius: "Kendini tan, ey insan klndaki kutsal soy!" diyordu. Pico Della Mirandola
"nsann Deeri zerine Nutuk"u yazd. Bu Ortaada dnlemeyecek bir eydi. Tm
Ortaa boyunca hep Tanr'dan yola klmt. Rnesans Hmanistleriyse insandan yola
ktlar.

- Ama Yunanl filozoflar da ayn eyi yapmt.

- Evet, tam da bu yzden Antik a Hmanizminin "yeniden douu"ndan sz ediyoruz. Ama


Rnesans Hmanizmi bireycilie Antik a Hmanizminden ok daha fazla nem veriyordu.
Yalnz insan olmakla kalmayp, zgn birer bireydik de ayn zamanda. Bu dnce insan
dehasna snrsz bir tapnmaya yol ayordu. deal bir tip olarak grlyordu "Rnesans
insan". Bu insan yaamn, sanatn ve bilimin her alannda yer alan bir insand. Bu yeni insan
gr insan vcudunun anatomisine de ilgi duyuyordu. Yine Antik ag-daki gibi ller
kesip biilerek insan vcudunun yaps kav' ranmaya allyordu. Hem tp, hem de sanat iin
nemliyi

226

RNESANS

bu. Sanatta insan plak gstermek yeniden yaygnlat. Bu noktaya bin yllk bir utangalk
dneminden sonra yeniden gelindi de denebilir. nsan yine kendisi olmaya cesaret etti.
Utanacak bir eyi yoktu artk.

- Mutluluktan sarho olmu gibiler, dedi. Sofi retmeniyle kendisi arasndaki kk bir
sehpann zerine yaslanarak.

- Kesinlikle! Yeni insan gr yepyeni bir yaam duygusu dourdu. Artk insanlar yalnzca
Tanr'dan dolay var deildiler. Tanr insan, insann kendisi yznden de yaratmt ayn
zamanda. nsan yaarken mutlu olabilirdi yaamaktan. Yaamdan zgrce zevk alabilirse,
insann nne sonsuz olanaklar kabilirdi. Ama tm snrlar amakt. Bu da Antik a
Hmanizmine gre yeni bir eydi. Antik a Hmanistleri insan ruhunun dinginlii,
kanaatkrlk ve insann kendini denetlemesi gibi deerleri n plana karyorlard.

- Ama Rnesans Hmanistleri kendilerini denetlemeyi brakyorlard yle mi?

- Pek kanaatkar olduklar sylenemezdi en azndan! Tm dnyann yeniden uyandn


dnyorlard. Bylelikle gl bir a bilinci kendini gstermeye balad. "Ortaa"
szc de, Antik ala Rnesans ortasndaki yzlerce yllk dnemi anlatan bir szck
olarak bu dnemde ortaya kt. Sanattan mimariye, edebiyattan mzie, felsefeden bilime her
alanda pek ok gelime oldu. Buna somut bir rnek vereceim. Antik a Roma'sndan, bu
kentin "kentlerin kenti", "dnyann merkezi" gibi sfatlarla tanmlandndan szet-mitik.
Ortaa'da Roma zayfladka zayflad ve 1417'de eski milyonluk kentten geriye yalnzca
17.000 nfusluk kk bir kent kalmt.

- Neredeyse Lillesand'n nfusu kadar bir ey!

227

SOFI'NN DNYASI

- Rnesans Hmanistleri iin Roma'y yeniden kurmak kltrel-politik bir ama oldu. Her
eyden nce havari Pet-rus'un mezar zerinde byk Aziz Peter Kilisesi ina edilmeye
baland. Aziz Peter Kilisesi sz konusu olduunda ne kanaatkrlktan sz edebiliriz, ne de
insann kendini denetlemesinden! Rnesansn nemli kiilikleri dnyann bu en byk inaat
projesinde grev aldlar. 1506'da balanan inaat tam 120 yl srd. Kilisenin nndeki
meydann ta-mamlanmasysa bir 50 yl daha ald.

- Epey byk bir kilise olmu olmal sonunda!

- Eni 200 metreden fazla, 130 metre yksekliinde ve a-lan 16.000 metrekareyi aan bir
kilise oldu bu. Bu Rnesans insannn cesaretini anlatmaya yetsin imdilik. Rnesansn yeni
bir doa gr getirmesinin de byk bir anlam oldu. nsann kendini bulunduu ortama ait
hissetmesi ve dnyadaki yaamn yalnzca cennetteki yaamna bir hazrlk olarak grmemesi
fiziksel dnyaya kar tutumunun deimesine neden oldu. Doa pozitif bir ey olarak
algland. Pek ouna gre Tanr da yaradln iinde yer alyordu. Tanr sonsuz olduuna
gre, her yerde de varolmalyd. Bu gre Tmtanrclk (Panteizm) diyoruz. Ortaa
filozoflar Tanr ile yarattklar arasnda alamaz bir mesafe olduunu vurguluyorlard.
imdiyse doann tanrsal bir ey olduu, doann Tanr'nn al" olduu sylenebiliyordu.
Bu tip dnceler Kilise tarafndan her zaman ho karlanmyordu elbette. Buna rnek olarak
Giordano Bruno'nun bana gelenleri verebiliriz. Bruno yalnzca Tanr'nn doada
varolduunu sylemekle kalmayp, evrenin sonsuz olduunu da ne srd. Bundan tr de
mthi bir biimde cezalandrld.

- Nasl?

- 1600'de Roma'daki iek Meydan'nda yaklarak...

- Korkun bir ey bu! Ne kadar da aptalca! Bu mu senin

228
RNESANS

Hmanizm dediin?

- Hayr, bu deil elbette. Hmanist olan Bruno'ydu, onu yakanlar deil! Ama Rnesans
srasnda "Antihmanizm" dediimiz tutum da glendi. Bununla otoriter Kilise gcn ve
devlet gcn kastediyorum. Rnesansta cad av, kiliseye kar gelenleri yakma, by, batl
inan, kanl din savalar ve de Amerika'nn vahi bir biimde ele geirilmesi gibi olaylar da
yaand. Hmanizmin hep byle bir karanlk arka plan oldu. Tarihin hibir dnemi yalnzca
iyi ya da yalnzca kt olarak grlemez. yi ve kt tm insanlk tarihi boyunca bir arada
varolagelmitir. ounlukla da i ie gemi bir haldedirler. Bu, imdi bahsedeceimiz
anahtar szck iin de geerli. Rnesans yeni bir bilimsel yntem de gelitirdi.

- tik fabrikalar da bu srada m yapld?

- Yok, hemen deil. Ancak Rnesanstan sonra gelen tm teknik gelimelerin temelini bu yeni
bilimsel yntem oluturur. Bununla, bilimin ne olduuna dair yepyeni bir anlayn ortaya
ktn anlatmak istiyorum. Bu anlay zamanla meyvelerini vermeye balad.

- Bu yeni yntem neydi?

- ncelikle doann duyular araclyla aratrlmasn ieriyordu. Daha 14. yzyldan


balayarak eski otoritelerin sylediklerine kr krne inanmamak gerektiini syleyenler
vard. Bu otoritelerin iinde Kilise retileri ve Aristoteles'in doa felsefesi de bulunuyordu.
Bir sorunun zmnn yalnzca dnerek bulunamayaca yolunda ikazlar da ykseliyordu.
Mantn gcne abartl bir ekilde inanmak tm Ortaada yaygn olan bir grt. Oysa
imdi, doayla ilgili her trl aratrmann gzlem, deneyim ve deneye dayal olmas gerektii
savunuluyordu. te bu ynteme deneysel yntem diyoruz.

229

SOFt'NN DNYASI

- Yani?

- Yani, eyler hakkndaki bilgilerimizi yalnzca kendi deneyimlerimizden yola karak


edinebiliriz. Tozlu kitaplardan ya da tekrar tekrar dnlen dncelerden deil! Antik
ada da deneysel bilime rastlyoruz. rnein Aristoteles'in doaya dair pek ok gzlemi
vard. Ama sistemli deneyler ancak Rnesansla birlikte ortaya kmtr.

- Gnmzdeki gibi gelimi teknik aralar yoktu herhalde o zamanlar...

- Tabii, ellerinde ne bilgisayarlar, ne de elektrikli tartm aralar vard. Buna karlk


matematie ve mekanik tart aletlerine sahiptiler. Bilimsel gzlemlerin kesin bir matematiksel
dilde dile getirilmesinin ne kadar nemli olduunu vurguladlar. 17. yzyln en nemli bilim
adam Galileo Ga-lilei, "llebileni l, llemeyeni llebilir yap!" ve "Doann kitab
matematiksel bir dilde yazlmtr." diyordu.

- Ve sonra tm bu deneyler ve lmler sayesinde yeni bulularn yolu ald...


- lk adm bilimsel yntemin kendisiydi. Bu, teknolojik devrime, teknolojik devrim de yeni
bululara yol at. nsanlarn artk doann artlarndan kendilerini syrmaya baladklarn
syleyebiliriz. Doa artk insann yalnzca bir paras olduu bir ey deil, insann
kullanabilecei, faydalanabilecei bir eydi, ingiliz filozofu Francis Bacon "Bilgi gtr!"
diyordu. Bacon bylece bilginin pratik bir faydas olduunu dile getiriyordu ki bu dnce de
insanlk iin yeni bir dnceydi. nsanlk bundan sonra gerekten doaya mdahale edip onu
kontrol etmeye balad.

- Ama bu gelime yalnzca olumlu ynde olmad, deil

mi?

- Evet, olumsuz yanlar da oldu. Demin de dediimiz gibi, insann yapt her eyde iyi ve
kt i ie gemi bir hal-

230

RNESANS

dedir. Rnesansta balayan teknolojik gelime, krk maki-nalaryla beraber isizlie,


ilalarla beraber yeni hastalklara, tarmn modernletirilmesi yannda topran fakirlemesine,
amar makinas ve buzdolab gibi yeni pratik aralarla beraber evre kirlilii ve endstriyel
atklarn olumasna da yol at. Bugn karlatmz evre sorunlarna bakarak, bu teknik
gelimelerin doann koullarndan tehlikeli bir biimde uzaklam olmak anlamna geldiini
syleyenler var. nsanlk, artk kontrol altna alamad bir srece girmi bulunuyor bu grte
olanlara gre. te yandan, gelimelere ok daha olumlu bakanlara gre insanlk henz
teknolojinin ocukluk dnemini yayor. Teknolojiye dayal uygarlk ocukluk hastalklarn
geiriyor, ama insanlk zamanla doay tehdit etmeksizin onu kontrol etmeyi renecek, diyor
bu gr.

- Peki bu konuda senin grn ne?

- Her iki grn de hakl bulduum yanlar var. Baz alanlarda insan doaya mdahale
etmeyi brakmal, baz alanlarda ise doaya mdahale etmek o kadar kt sonu vermeyebilir.
Ama emin olabileceimiz bir ey varsa o da artk Ortaaa dnmenin mmkn olmad.
Rnesanstan itibaren insan yalnzca yaradln bir paras olmakla kalmayp doaya
mdahale etmi ve onu kendi kafasna gre biimlendirmitir. Bu da bize insann ne mthi
bir yaratk olduunu gsteriyor.

- Ay'a bile gittik. Ortaada kimsenin aklnn ucundan bile gemezdi herhalde bu!

- Tabii, hi kukun olmasn bundan! Bu da bizi yeni dnya gr konusuna getiriyor. Tm


Ortaada insanlar gkyzne bakp Gne'i, Ay', yldzlar ve gezegenleri grdler. Ancak
Yer'in evrenin merkezi olduundan kimse phe bile etmiyordu. Tm gzlemler Yer'in
hareket etmeksizin

231

SOFt'NN DNYASI
durduunu ve Yer'in etrafnda dnenlerin dier "gk cisimle, ri" olduunu gsteriyordu. Bu
gre, yani her eyin merkezinde Yer'in olduu grne, geosentrik dnya gr diyo-ruz.
Tanr'nn tm gk cisimlerine hkmettii yolundaki Hristiyan inan da bu tr bir dnya
grn destekliyordu.

- Keke her ey bu kadar basit olsayd!

- Ama 1543'de "Gk Cisimlerinin Dnleri" adl bir kitap yaynland. Kitabn yazar,
kitabnn kt gn len Polonyal astronom Copernikus'du. Copernikus, Gne'in Yer'in
etrafnda deil, Yer'in Gne'in etrafnda dndn ne sryordu. Bunun gk cisimlerinin
hareketine baklarak anlalabileceini sylyordu. nsanlarn Gne'in Yer'in etrafnda
dndn sanmalarnn nedeninin de Yer'in kendi ekseni etrafnda dnyor olmas olduunu
sylyordu. Yer'in ve dier gk cisimlerinin Gne'in etrafnda dairesel yrngelerde hareket
ettiinden yola kldnda, gk cisimlerine dair gzlemlerin ok daha rahat
anlalabileceini iddia ediyordu. Bu gre, yani her eyin merkezinde Gne'in olduu
grne de heliosentrik dnya gr diyoruz.

- Ve doru olan gr de buydu, deil mi?

- Tam da deil! Buradaki ana nokta, Yer'in Gne'in etrafnda dnd noktas elbette doru.
Ancak Copernikus Gne'in evrenin merkezi olduunu da iddia ediyordu. Oysa bugn
biliyoruz ki Gne saysz pek ok yldzdan yalnzca biridir ve etrafmzdaki tm yldzlar da
milyarlarca yldz kmesinden yalnzca bir tanesidir. Ayrca Copernikus Yer'in ve dier
gezegenlerin Gne'in etrafnda dairesel bir biimde dndklerini sylyordu.

- Doru deil miydi bu?

- Hayr, deildi. Bu dairesel hareket varsaymnn ardnda gk cisimlerinin yusyuvarlak


olduklar ve "ilahi" olduklar iin dairesel hareketlerde bulunduklar inanndan baka

232

RNESANS

bir ey yatmyordu. Platon'dan beri kre ve daire geometrik biimlerin en mkemmeli


saylyordu. Ancak 17. yzyln balarnda Alman astronomu Johannes Kepler, gzlemlerinin
sonucunda gezegenlerin, merkezlerinden birinde Gnein olduu eliptik ya da yumurta
biiminde yrngeler boyunca dndklerini syleyebiliyordu. Aynca gezegenlerin Gne'e en
yakn olduklar noktalarda en hzl hareket ettiklerine, Gne'ten uzaklatka hzlarnn
azaldna da iaret ediyordu. Yer'in de dier gezegenler gibi bir gezegen olduunu da ilk kez
Kepler dile getirdi. Kepler ayrca fiziksel yasalarn tm evrende geerli olduklarnn da altn
izdi.

- Bundan nasl bu kadar emin olabiliyordu?

- nk Ortaadan kalma grlere kr krne inanmadan .gezegenlerin hareketlerini


kendi alglayyla zm-lyordu. Kepler'le ayn zamanlarda yaam bir baka bilim adam
da, nl talyan limi Galileo Galilei idi. Galilei de gk cisimlerini teleskop kullanarak
gzledi. Ay'n kraterlerini grerek, Ay'da da tpk Yer'deki gibi dalar ve vadiler olduunu
syledi. Jpiter gezegeninin drt uydusu olduunu da kefetti. Bylece Yer'den baka
gezegenlerin de Ay' olduu anlalm oldu. Ancak Galilei en ok, Atalet Yasas olarak
bilinen yasasyla tannr.

- Ne diyor bu yasa?

- Galilei bunu yle dile getiriyordu: "Bir cismin edindii hz, hzlanma ve yavalamaya
neden olan d etkenler ortadan kaldrld srece, sabit kalr."

- Vallahi, bana gre hepsi bir!

- Ama ok nemli bir gzlem bu! Antik adan beri, Yer'in kendi ekseni etrafnda dnmesine
kar klrken ileri srlen en nemli neden udur: eer byleyse, Yer ok hzl dnmek
zorunda kalacandan, havaya diklemesine atlacak bir ta atld yerden metrelerce ileriye
dmek zorunda ka-

f-233

SOFNN DNYASI

lacaktr.

- Niye byle olmuyor gerekten?

- Trende giderken elinde tuttuun elmay drrsen, elma, tren hareket ediyor diye arkana
dmez. Dmdz aaya der. Bunun nedeni atalet yasasdr. Elma, sen drmeden nceki
hzm aynen korur.

- Anlyorum sanrm.

- Galilei'nin zamannda trenler yoktu tabii. Ama bir kreyi yerde elinle biraz yuvarladktan
sonra brakrsan...

-... kre hareketine devam eder...

-... nk kre, sen elinden braktktan sonra da ilk elde ettii hz korur.

- Ama oda yeterince bykse, sonunda durur.

- nk dier kuvvetler krenin hzn frenler. ncelikle yer frenler, hele ilenmemi tahtadan
oluan bir yerse. Sonra da yerekimi eninde sonunda kreyi durduracaktr. Bekle biraz, sana
bir ey gstereceim.

Alberto Knox byle dedikten sonra kalkp eski masaya gitti. Masann ekmecelerinden ald
bir eyi getirip sehpann zerine koydu. Bu, bir ucu birka milimetre kalnlnda, dier ucu
ipince olan bir tahtayd. Neredeyse tm sehpay kaplayan tahtann yanma bir de yeil
mermerden bir kre

koydu.
- Buna eik dzlem denir, dedi sonra. Mermer kreyi, bu yzeyin kaln tarafna koyup
brakrsam ne olur sence?

Sofi, "bundan kolay ne var?" dercesine omuz silkti:

- On kronuna bahse girerim ki yuvarlanarak sehpaya varr ve sonra da yere der.

- Bakalm!

Alberto kreyi brakt. Kre de Sofi'nin dedii gibi yuvarlanp sehpann yzeyine vard,
sehpann zerinde yuvarlanmaya devam edip hafif bir ses kararak yere arpt ve

234

RNESANS

sonra da kapnn eiine arpana dek yerde yuvarland.

- Aman, ne ilgin! dedi Sofi.

- Evet ya, deil mi? Galilei ite bu tr deneyler yapyordu.

- Bu kadar aptal myd gerekten?

- Ar ol biraz. Galilei her eyi kendi duyulanyla alglamak istiyordu. stelik biz ie henz
baladk! Anlat bakalm, kre neden eik dzlemde yuvarland?

- Ar olduu iin yuvarlanmaya balad.

- Peki, ya arlk dediin ey nedir ocuum?

- Bu aptalca bir soru oldu ite!

- Cevap veremiyorsan sorduum soru aptalca saylmaz. Kre neden yere yuvarland?

- Yerekiminden dolay.

- Evet, doru. Demek ki arlk yerekimiyle ilgili bir ey. Mermer kreyi harekete geiren
ey de ite bu kuvvetti.

Alberto bu arada mermer kreyi yerden kaldrmt. Elinde mermer kreyle yine eik
dzlemin yannda durdu.

- imdi kreyi eik dzlem boyunca yuvarlamaya alacam, dedi. Krenin hareketini
dikkatle izle.

Eilip kreyi eik dzlemi enlemesine geecek ekilde hareket ettirdi. Sofi krenin eri bir
hareket yaptktan sonra yzeyin aasna doru ekildiim gzledi.

Alberto:
- Ne oldu? diye sordu.

- Kre eri bir hareketle yuvarland, nk bu eri bir yzey.

- imdi kreyi ispirtolu kalemle boyayalm ve senin "eri" demekle ne kastettiini grelim.

Siyah bir ispirtolu kalem bulup krenin tmn boyad daha sonra. imdi deneyi
tekrarladklarnda Sofi krenin eik dzlem zerinde tan olarak nasl hareket ettiini daha

235

SOFfNlN DNYASI

RNESANS

kolay grebiliyordu, nk kre getii yerde siyah bir iz brakyordu. Alberto:

- Krenin hareketini nasl tanmlayabilirsin? diye sordu.

- Yay biiminde... Bir dairenin paras gibi sanki.

- te doru cevap! dedi Alberto.

Sonra Sofi'ye bakp kalann kaldrarak:

- Ama tam da daire denemez! Bu ekle parabol diyoruz.

- Valla, bana gre hepsi bir!

- Ama kre neden tam da bu ekilde yuvarlanyor? Sofi iyice dndkten sonra cevap verdi:

- Yzey eimli olduu iin, kre de yerekimine bal olarak yere ekildi.

- Evet ya! u ie bak! yle rastgele bulup tavan arasna kardm bir kz, tek bir deneyden
sonra Galilei'nin bulduu sonucun tpatp aynsn buluyor!

Ve Alberto Knox neeyle ellerini rpmaya balad. Sofi bir an Alberto'nun delirmi
olmasndan kaygland. Alberto szlerini srdrd:

- Ayn cisme nasl iki kuvvetin birden etki yaptn gryoruz burada. Galilei ayn eyin
rnein bir top mermisi iin de geerli olduunu kefetti. Mermi de havaya atldktan sonra
bir sre uar ve sonra belli bir eimle yere doru ekilir. Mermi de mermer krenin eik
dzlem zerinde izledii yrngeye benzer bir yrnge izler. Galilei'nin yaad dnemde
yeni bir keifti bu. Aristoteles havaya atlan bir top gllesinin nce hafif bir eimle hareket
edeceini, ama sonra dimdik bir ekilde yere deceini sylyordu. Doru deildi bu tabii
ama Aristoteles'in doru dnmediini Galilei'nin yapt gibi gstererek kantlamak
gerekiyordu.

- Bana gre hava ho! Ama sahiden ok nemli bir keif


mi bu?

- Hem de nasl! Bunun kozmik bir nemi var, ocuum-

236

Bu, insanlk tarihindeki bilimsel keiflerin en nemlilerinden biri.

- O zaman niye byle olduunu da anlatacana bahse girerim!

- Galilei'den sonraki nemli bilim adamlarndan biri de 1642-1727 yllar arasnda yaam
olan Isaac Nevton'du. Newton gne sistemi ve gezegenlerin hareketine son ve doru
aklamay getiren bilim adam olmutu. Yalnzca gezegenlerin Gne etrafnda nasl
dndklerini aklamakla kalmayp tam olarak neden byle hareket ettiklerini de
aklayabilmiti. Bunu yaparken de Galilei'nin dinamii dedii- ' miz eyi esas alyordu.

- Gezegenler eik dzlem zerindeki kreler gibi mi grlebilir?

- yle bir ey, ama biraz sabrl ol Sofi...

- Baka seeneim yok ki zaten!

- Kepler de gk cisimlerini birbirine eken bir kuvvet olmas gerektiine iaret etmiti.
rnein gezegenleri yrngesinde tutan ey Gne kuvveti olmalyd. Byle bir kuvvet
gezegenlerin neden Gne'ten uzaklatka hzlarnn azaldn da aklar. Kepler ayrca gel
gitin, yani deniz suyunun ykselip alalmasnn da Ay'n kuvvetine bal olmas gerektiini
sylyordu.

- Ve de doruydu bu, deil mi?

- Evet. Ama Galilei bu gr reddetmiti. "Ay'n denize hakim olduu fikrini onaylyor"
diyerek Kepler'i alaya bile almt. nk Galilei, yerekimi kuvvetlerinin byle uzak
mesafelerde ve deiik gk cisimleri arasnda varolabilecei dncesini reddediyordu.

- Ve de yanlyordu!

- Evet, bu noktada yanlyordu. ok ilgin, nk aslnda Galilei Yer'in ekim kuvveti ve


cisimlerin yere dleriyle

237

SOF'NN DNYASI

ok ilgileniyordu. Birden fazla kuvvetin bir cismin hareketini nasl belirleyebildiine de


dikkat ekiyordu.

- Aslnda Newton'dan sz etmeye balamtn...


- Evet, sonra Newton geldi ve evrensel yerekimi dediimiz yasay buldu. Bu yasaya gre, iki
cisim birbirini byk-lkleriyle orantl, aralarndaki mesafeyle ters orantl olarak eker.

- Sanrm anlyorum. rnein iki fil arasnda iki fare arasndakinden daha byk bir ekim
vardr. Ayn hayvanat bahesindeki iki fil arasnda da, Hindistan'daki bir fille Afri-ka'daki bir
fil arasndakinden daha byk bir ekim vardr.

- Demek ki anlamsn. imdi en nemli nokta geliyor. Newton bu ekimin evrensel olduuna
iaret etti. Yani bu ekim her ey iin ve dolaysyla uzaydaki deiik gk cisimleri arasnda
da geerliydi. Nevvton'un bunu, bir elma aacnn altnda otururken kefettii sylenir.
Newton bir elmay yere derken grnce, Ay' Yer'e eken ve dolaysyla Ay'n durmakszn
Yer'in etrafnda dnmesini salayan kuvvetin, elmay yere eken kuvvetle ayn ey olup
olmadn sormutur kendisine.

- yi dnm, ama ok da iyi dnememi bence.

- Neden Sofi?

- Ay' Yer'e, elmay yere eken kuvvet gibi bir kuvvet ekseydi, Ay da Yer'in etrafnda
kedinin yemek kabnn etrafnda dnp duruu gibi srekli dnemez, sonunda Yer'in zerine
derdi!

- yleyse Newton'un gezegenlerin hareketiyle ilgili yasalarndan sz etmenin tam sras.


Yer'in Ay zerindeki ekim kuvveti konusunda sylediklerinin yarsnda hakl, yarsnda
haksz saylrsn. Ay niin Yer'e dmez Sofi? nk Yer'in Ay zerindeki ekim kuvveti
gerekten ok byktr. Gel git srasnda denizin birka metre ykselmesi iin gereken kuv-

238

RNESANS

veti bir dnsene!

- Pek anladm syleyemem.

- Galilei'nin eik dzlemini hatrla. Kreyi eik dzlem zerinde hareket ettirdiimde ne
olmutu?

- Ay'n da iki farkl kuvvetin ekimi altnda olduunu mu sylemek istiyorsun?

- Evet. ok eskiden, gne sisteminin olumas srasnda, Ay mthi bir kuvvetle ileriye,
Yer'den daha ileriye frlatlmt. Bu kuvvet Ay'n zerinde sonsuza dek varolacak, nk Ay
havasz bir meknda, herhangi bir direnile kar-lamakszm hareket etmekte...

- Ama te yandan onu Yer'e eken, Yer'in ekim kuvveti de var, yle mi?

- Evet. Bu iki kuvvet sabit ve Ay' ikisi de ayn anda etkilemekte. Ay, bu yzden Yer'in
etrafnda hareket etmeyi srdryor.

- Bu kadar basit mi gerekten?


- Evet, bu kadar basit. Newton'un sylemek istedii de bu "basitlik"ti zaten! Tm evrende
geerli olan birka fizik yasas vard, o kadar. Gezegenlerin hareketini de, Galilei'nin
kendisinden nce kefettii iki doa yasasna dayanarak aklayabiliyordu. Bunlardan ilki
Atalet Yasas idi ki New-ton bunu kendi szleriyle yle dile getiriyordu: "Bir cisim d bir
kuvvetin etkisi olmad takdirde durmasn ya da sabit hzla hareket etmesini srdrr."
kinci yasay ise Galilei eri bir yzey zerindeki krelerle gstermiti: Bir cismin zerine iki
kuvvet ayn anda etki ettii taktirde, cisim elips biiminde bir yrnge izerek hareket eder. /

- Bylelikle Newton tm gezegenlerin neden Gne'in etrafnda bir yrnge zerinde hareket
ettiklerini aklayabiliyordu.

- Evet. Gezegenler Gne'in etrafnda, elips eklindeki

239

SOF'NN DNYASI

yrngeler zerinde iki deiik trde hareket ederler: Gne sisteminin olumas srasnda
edindikleri dorusal hareket ve yerekimi dolaysyla Gne'e doru ekilme hareketi.

- Bravo dorusu!

- Newton cisimlerin hareketleriyle ilgili yasalarn tm evrende geerli olduunu biliyordu.


Bylelikle, gkyznde yeryzndekinden baka bir takim yasalarn geerli olduu yolundaki
Ortaa inanlarna bir son vermi oluyordu. He-liosentrik dnya gr bylelikle
olumlanm ve son aklamasna kavumu oluyordu.

Alberto kalkp eik dzlemi yerine, ekmecenin iine koydu. Sonra eilip yerden ald
mermer kreyi yerine kal-drmayp Sofi'yle aralarndaki masann zerine koymakla

yetindi.

Sofi, eri bir tahta yzeyle mermer bir kreden ne ok bilgiye ulalm olduunu
dnyordu. zerinde hl siyah boya izleri tayan yeil mermer kreye bakarken yer
kreyi dnmeden edemedi.

- Ve insanlar koca bir evrenin iindeki sradan bir gezegende yaadklarn kabul etmek
zorunda kalyorlard, deil mi? dedi.

- Evet. Yeni dnya gr insanlk dncesinde byk deiiklikler ngryordu. Tpk


Darwin'in daha sonra insann hayvandan geldiini gsterdii zaman da olduu gibi. Her iki
durumda da insan, yaradl ierisindeki zel sand konumundan birazn yitirmi oldu. Ve
Kilise her iki durumda da bu yeni grlere iddetle kar koydu.

- Bunu anlamak pek g deil. nk Tanr yok olmutu deil mi tm bunlarn arasnda?
Yer'in merkezde, Tanr ve tm gk cisimlerinin bundan bir kat yukarda olduu bir dzen
daha kolay anlalabilir bir dzendi onlar iin.
- Yine de en nemli deiiklik bu saylmaz. Ayn fizik ya-

240

RNESANS

ga]arnn tm evrende geerli olduunu ne sren New-ton'un, Tanr'nm gcne inancnn


sarslm olacan dnebilir insan. Ama Newton'un Tann'ya olan inanc sarslmad. O, doa
yasalarn byk ve her eye kadir Tanr'nn bir kant olarak grd, insann kendini
alglayna gelince, durum biraz daha zorlat... ' - Nasl yani?

- Rnesanstan itibaren insan, kocaman bir evrenin sradan bir gezegeninde varolduu
dncesine kendini altrmaya balamt. Bu dnceye tam anlamyla alp
almadmzdan hl emin deilim. Ama daha Rnesans dneminde bile insann imdi
eskisinden ok daha merkezi bir rol oynadn ileri srenler oldu.

-Anlayamadm.

- Eskiden evrenin merkezinde Yer vard. Ama imdi gkbilimciler evrenin mutlak bir merkezi
olmadn syleyince, bu, evrende ne kadar insan varsa o kadar merkez olduu anlamna
geliyordu.

- Anlyorum.

- Rnesans yeni bir Tanr grne de yol at* Felsefe ve teknoloji zamanla teolojiden
ayrldka, yeni bir Hristiyan dindarlk tr gelimeye balamt. Sonra Rnesansla birlikte
bireyci bir insan gr ortaya kt. Bu gr inan dnyasn etkiledi. nsann Tanr ile
bireysel ilikisi, kurum olarak kiliseyle ilikisinden ok daha nemli grlmeye baland.

- Akam yatmadan nce dua etmek gibi eyler mi rnein?

- Evet. Ortaa Katolik Kilisesi'nde, Latince ayinler ve dualar Tanr'ya ibadetin temelini
oluturuyordu. Latince olduu iin ncil'i yalnzca rahipler ve papazlar okuyabiliyordu.
Rnesanstan itibaren ncil branice ve Yunancadan eit-

241

SOFfNN DNYASI

RNESANS

li dillere evrilmeye baland. Bu, Reformasyon iin son derece nemli bir admd.

- Martin Luther...

- Evet, Luther nemli bir kiiydi ancak Reformasyonu tek bana o gerekletirmedi elbette.
Roma-Katolik Kilisesi' nin iinde varolmay srdrerek Reformasyona dahil olanlar da vard.
Bunlardan biri Rotterdam'l Erasmus idi.
- Luther gnahlarnn balanmas iin para demek istemedii iin Katolik Kilisesi'nden
ayrld, deil mi?

- Bu da bir neden saylabilir ama esas olarak Luther, Tanr'nn affn kazanabilmek iin
kilisenin ya da kilise rahiplerinin arac olmas gerekmediini sylyordu. Gnahlarn
balanmas iin kiliseye para demek bunun yannda daha az nemli bir konuydu. Zaten bu
uygulama Katoliklikte de 16. yzyln ikinci yansndan itibaren ortadan kalkt.

- Herhalde bu ie Tanr da sevinmitir!

- Luther, Kiliseye Ortaada dahil olan pek ok dinsel tre ve inan reddediyordu. Yeni
Ahit'te karmza kan, gerek Hristiyanla dnmek istiyordu. "Yalnzca kutsal kitap!"
diyerek, Rnesans Hmanistlerinin sanat ve kltrn antik kkenlerine dnmeyi isteyii gibi
Hristiyanln "kklerine" geri dnmek gerektiini dile getiriyordu. Luther ayrca ncil'i
Almancaya evirerek, yazl Alman dilinin temelini atm oldu. Bylece herkes ncil'i
okuyabilecek, herkes kendi kendisinin rahibi olabilecekti.

- Kendi kendisinin rahibi olmak m? Biraz abartl olmuyor mu bu?

- Luther'e gre rahipler Tanr karsnda dier insanlardan daha ayrcalkl bir konuma sahip
deildiler. Protestan cemaatlerde de ayinleri ynetmek, kilisenin gnlk ilerine bakmak
amacyla rahipler bulunurdu, ancak Luther'e gre insann Tanr'nn affn elde edip
gnahlarndan kurtulmas

242

iin kilise trenlerine ihtiyac yoktu. nsan Tanr'ya inanmak suretiyle Tanr'nn affn
"bedavadan" elde ederdi. Luther bu sonuca ncil'i okuyarak varyordu.

- Luther tipik bir Rnesans insanyd yleyse...

- Hem yle, hem deil. Tipik Rnesans eilimi saylabilecek yan, bireye ve bireyin Tanryla
kiisel ilikisine verdii nemdi. Rnesansc yanma bir baka rnek 35 yandayken Yunanca
renmesi ve ncil'i Almancaya evirmek gibi zorlu bir ie girimesiydi. Halk dilinin
Latincenin yerini almas da Rnesansa zg bir olguydu. Ancak Luther bir Ficino ya da bir
Leonardo da Vinci gibi Hmanist saylmazd. Rotter-dam'l Erasmus gibi bir takm
Hmanistler, Luther'i insana yeterince deer vermemekle eletirdiler. nk Luther insann
gnahkr olduu iin mahvolmaya mahkm olduunu sylyordu. nsan ancak Tanr'nn
affyla "merulaabilirdi". nk gnahn sonu lmd.

- Amma da ackl!

Alberto Knox yerinden doruldu. Masann zerindeki yeil ve siyah topu alp cebine koydu.

- Saat drd geiyor! diye haykrd Sofi.

- nsanlk tarihinde bundan sonraki byk dnem Barok dnemi. Ama bunu bir sonraki sefere
brakalm sevgili Hilde!

-Ne?
Sofi sandalyesinden zplamt.

- "Sevgili Hilde" dedin!

- Anlamsz bir dil srmesi ite.

- Ama insann dili hi yoktan srmez ki!

- Belki de haklisin. Gryor musun, Hilde'nin babas artk kelimeleri azmza tkmaya
kalkyor. Sanrm bunun iin yorgun dtmz anlar kolluyor. Kendimizi savunmamz
gleiyor nk o zaman.

- Hilde'nin babas sen deilsin, deil mi? Yemin et dei-

243

SOFt'NN DNYASI

lim diye.

Alberto ban "hayr, deilim" anlamnda sallad.

- Yoksa Hilde ben miyim?

- ok yoruldum Sofi. Anlaman gerek. ki saattir konuuyoruz, stelik devaml konuan da


benim. Akam yemeine eve yetimen gerekmiyordu muydu senin?

Sofi'ye Alberto onu bandan savmak istiyormu gibi geldi. Hole doru yrrken niye
Alberto'nun azndan byle szler kardn dnd. Alberto da arkasndan geliyordu.

Hermes, tiyatro kostmlerini hatrlatan garip giysilerin asl olduu gardrobun iinde
uyukluyordu. Alberto Her-mes'e eilip:

- Hermes yine gelip seni alr, dedi. Sofi:

- Grmek zere, deyip parmaklarnn ucunda ykseldi ve Alberto'yu kucaklad.

- Sen tandm en bilgili ve en iyi kalpli felsefe retmenisin.

Byle dedikten sonra merdivenlere alan kapy at. Ardndan kapy ekmiti ki
Alberto'nun:

- Yaknda yine greceiz Hilde! dediini duydu. Sofi bu szlerle bir bana kalakald.

Alberto yine azndan karmt ite! Sofi kapy yeniden almak istedi ama iinden bir ey
onu durdurdu.
Sokaa ktnda yanna para almay unutmu olduunu farketti. Btn yolu yrmek
zorunda kalacakt. Hay Allah! Saat altya kadar evde olamazsa annesi hem kzar hem de
meraklanrd.

Birka metre kadar ya gitmi ya gitmemiti ki kaldrmda bir on kron durduunu grd. Tam
bir otobs bileti parasyd bu.

Sofi en yakn duraa yryp Byk Meydan'a giden bir

244

RNESANS

otobse bindi. Oradan da ta evlerine kadar giden bir baka otobs yakalad.

Byk Meydan'a gelene kadar aklna gelmeyen ey orada aklna geldi. Tam da ihtiyac olduu
anda bir on kron bulmas ne byk bir ans olmutu.

Paray kaldrma brakan Hilde'nin babas olabilir miydi? imdiye dek en beklenmedik eyleri
en beklenmedik yerlere brakmakta byk ustalk gstermemi miydi zaten?

Ama Lbnan'daysa nasl burada da olabilirdi?

Ya Alberto'nun azndan, kazayla kardklar? Bir kez olsa neyse, tam iki kere!

Sofi omuzlarndan aa hafif bir rpermenin yayldn hissetti.

245

barok dnemi

...ryalarn yapld maddeden.

Alberto'dan birka gn ses kmad. Bu sre boyunca Sofi defalarca baheye kp Hermes'in
gelip gelmediini kontrol etti. Annesine Hermes'in yolunu arp bahelerine geldiini, sonra
kpein ona yol gstererek sahibine gtrdn, sahibinin ise emekli bir fizik retmeni
olduunu sylemiti. retmen ona gne sisteminden ve 16. yzylda gelien yeni bilimden
sz etmiti.

Jorn'e ise bundan daha fazlasn anlatmt. Ona Alber-to'ya ziyaretinden, apartmann
giriinde bulduu kartpostaldan ve eve dnerken yerde karsna kan on krondan
bahsetmiti. Hilde'yle ilgili ryasn ve altn kolyeyiyse kendine saklamt.

29 Mays Sal gn Sofi mutfakta bulaklar kurularken annesi ieride haberleri


seyrediyordu. Giri mziinin hemen ardndan, Norve BM taburundan bir binbann bir
patlama sonucu ld haberi geldi.

Sofi elindeki bezi mutfak tezghna atp odaya kotu. Televizyonda birka saniye sreyle BM
askerinin resmi grnd. Sonra spiker dier haberlere geti.
- Olamaz! diye haykrd Sofi. Annesi kzna dnp:

- Evet, dedi. Sava ok korkun bir ey! Bu laf zerine Sofi alamaya balad.

- Ama Soficiim, bu kadar da deil yani!

- Binbann adn verdiler mi?

- Evet, ama neydi hatrlamyorum. Grimstad'lym gali'

ba...

246

barok dnemi

- Grimstad'la Lillesand ayn yer saylmaz m?

- Yok canm.

- Grimstad'l biri Lillesand'da okula gidiyor olamaz m? Artk alamay kesmiti. imdi sra
annesindeydi. Yerinden hzla kalkp televizyonu kapad ve:

- Nedir bu samalk Sofi? dedi.

- Hibir ey...

- Hayr efendim! Bir sevgilin olduu ve onun senden epeyce byk olduuna inanmaya
balyorum artk. Cevap ver bana: Tandn biri mi var Lbnan'da?

- Hayr, tam olarak deil..."

- Lbnan'daki birinin oluyla m tantn?

- Hayr! Kzyla bile tanmadm stelik...

- Kimin?

- Seni ilgilendirmez.

- lgilendirmez olur mu hi? -

- Belki de ben sana sorular sormaya balamalym. Babam niin hep evden uzakta?
Ayrlamayacak kadar korkak olduunuz iin mi? Belki de ne babamn ne benim bildiim bir
sevgilin var? Vesaire, vesaire... ikimizin de soracak sorulan var grdn gibi!

- En azndan birlikte konumaya ihtiyacmz var sanrm.

- Olabilir. Ama imdi yle yorgunum ki gidip yatmak istiyorum. stelik ayba oldum.
Byle dedikten sonra, boaznda dmlenen gzyalar iinde odasna kotu.

Banyoda iini bitirip yorgannn altna sokulmutu ki annesi geldi.

Annesinin inanmayacan bilmesine ramen uyuyormu gibi yap. Oysa annesinin hem
bunu, hem de kendisinin bu numaray yutmayacan Sofi'nin bildiini ok iyi biliyordu.
Annesi yatan kenarna oturup Sofi'nin bam okamaya balad.

247

SOF'NN DNYASI

barok dnemi

Sofi iki hayat ayn anda yaamann ne g bir hal alda dnd. Felsefe kursunun bitmesini
drt gzle beklemeye balyordu. Belki de yagnne ya da hi deilse 24 Hazirana kadar
bitmi olurdu. Hilde'nin babas da Lbnan'dan o tarihte dnyordu...

- Yagnmde bir parti vermek istiyorum, dedi.

- Ne gzel! Kimleri davet edeceksin?

- Pek ok kiiyi. Tabii eer izin verirsen...

- Elbette. Kocaman bir bahemiz var zaten... Umanm havalar da byle gzel gider.

- Ama ben yagnm 24 Haziranda kutlamak istiyorum.

- Olur yleyse.

* - nemli bir gn bu, dedi Sofi. -Yani?

- Son gnlerde kendimi olduka bym hissediyorum.

- yi bir ey bu, deil mi?

- Bilmem.

Sofi konuurlarken yatmay srdryordu. Annesi:

- Soficiim. Bana anlatmalsn niye byle... biraz dengesiz olduunu son gnlerde.

- Sen dengesiz deil miydin on be yandayken?

- Dengesizdim herhalde. Ama sen neden bahsettiimi ok iyi biliyorsun.

Sofi annesine dnd:

- Kpein ad Hermes. -Ya?


- Alberto denen bir adamn kpei.

- Devam et.

',_;- ehrin eski blgesinde yayor.

- Kpei oraya dek takip mi ettin?

- Evet. Bunda sakncal bir yan yok sanrm.

- Kpein daha nce birka kez buraya geldiim mi sy-

248

lemistin?

- Sylemi miydim?

Sofi'nin biraz dnmesi gerekiyordu. Annesine anlatabileceklerinin tmn anlatmak


istiyordu ama her eyi de anlatamazd.

- Hi evde olmuyorsun anne, dedi.

- Haklsn. Hep ok megul oluyorum.

- Alberto ve Hermes buraya pek ok kez geldiler.

- Ama neden? Eve de girdiler mi yoksa?

- Sorularn teker teker sormaya alabilir misin ltfen? Hayr, eve girmediler. Ama sk sk
ormanda gezintiye kyorlar. Yoksa bu da ok acayip bir ey mi sence?

- Hayr, hi de deil.

- Herkes gibi onlar da gezintiye karken bizim evin nnden geiyorlar. Bir kez okuldan eve
dndmde Hermes'i grdm. Alberto ile de Hermes araclyla tantm.

- Ya beyaz tavanlar filan?

- Beyaz tavanlardan Alberto sz etti. nk o tam bir filozof. Bana tm dier filozoflar da o
anlatt.

- yle, bahe itinin arkasnda durduu yerden mi?

- Karlkl oturduk herhalde! Ama en ok mektupla haberletik. Mektuplar bazen postac


getiriyor, bazen o gezintiye karken posta kutusuna brakyordu.

- Bir de u "ak mektubu" meselesi vard...

- Vard da, ak mektubunun kendisi yoktu!


- Yalnzca filozoflardan m bahsetti gerekten?

- Ya, ne inanlmaz deil mi! Sanrm ondan, sekiz yldr okulda rendiklerimden ok daha
fazla ey rendim. 1600 ylnda atete yaklarak ldrlen Giordano Bruno diye biri
olduunu biliyor muydun rnein? Ya Nevvton'un evrensel ekim kanununu?

- Hayr, bilmediim ok ey var ne yazk ki...

249

SOFNN DNYASI

- Seni bildiim kadaryla, Dnya'nn neden Gne etrafndaki bir yrngede hareket ettiini
de bilmezsin... stelik bu senin kendi gezegenin olmasna ramen!

- Ka yalarnda bu adam?

- Bilmem. Ama en azndan elli olmal.

- Lbnan'la ilgisi ne?

te bu zor bir soruydu. Sofi'nin aklndan yzlerce deiik

cevap geti. En sonunda:

- Alberto'nun BM taburunda binba olan bir kardei var. Lillesand'h. Bir zamanlar Binbann
Evi'nde yaayan da oydu.

- Alberto biraz garip bir ad deil mi?

- Olabilir.

- ttalyancaya benziyor...

- Biliyorum. Zaten kayda deer her ey ya Yunanistan ya da talya'dan geliyor!

- Ama Norvee biliyor, deil mi?

- Hem de grl grl!

- Ne diyorum biliyor musun Sofi? Bu Alberto'yu bir gn bize davet etsek... Hi gerek bir
filozofla tanmadm ben.

- Bakalm!

- Yagn partine arabiliriz belki? Birka kuan bir arada olmas ok ho bir ey bence.
Ben de davetliyim deil mi? En azndan yiyecekleri getirip gtrrm, iyi fikir deil mi, ne

dersin?
- Tabii eer o gelmek isterse! Snfmdaki olan ocuklarndan ok daha ilgin en azndan!
Ama...

- Evet?

- Ya herkes Alberto'nun senin yeni sevgilin olduunu sanrsa?

- Sen de yle olmadm sylersin.

- Bakalm!

- Bakalm ya! Sofi, babanla ok iyi anlaamadmz doru.

250

barok dnemi

Ama hibir zaman babandan bakas olmad...

- Uyumak istiyorum artk. Karnm da ok aryor.

- Bir paracetamol ister misin?

- Olur.

Annesi suyla hap getirdiinde Sofi oktan uykuya dalmt.

31 Mays bir perembe gnne rastlyordu. Sofi bugn son derslerin gemesine g
dayanmt. Felsefe kursuna baladndan beri baz dersleri daha iyi gitmeye balamt.
Derslerinin ounda nceden de fena notlar almyordu zaten ama imdi sosyal bilgiler ve
benzeri derslerden hep pekiyi alyordu. Matematikte ise durumu o kadar iyi saylmazd.

Son derste yine kompozisyon yazmlard. Sofi "nsan ve Teknik" adl konuyu semiti.
Kompozisyonunda Rnesans ve bilimsel devrimden, yeni doa anlayndan, "bilgi gtr!"
diyen Francis Bacon'dan ve yeni bilimsel yntemden sz etti. Deneysel yntemin yeni
bilimsel bululara temel oluturduu zerinde nemle durdu. Sonra da teknolojinin olumsuz
bir takm sonularna deindi. Ama sonu olarak insann yapt her eyin hem kt hem de
iyi amalarla kullanlabileceini yazd. yi ve kt, birbirine geerek erilen siyah ve beyaz
iplik gibidir, dedi. Bu iki ip bazen birbirine ylesine dolanrd ki, birini dierinden ayrdetmek
mmkn olmazd.

retmen kompozisyon defterlerini geri verirken Sofi'ye eilerek gz krpt.

Sofi bu kompozisyonundan "Pekiyi" alm, retmen ayrca defterine "Tm bunlar nereden
bilebiliyorsun?" diye yazmt.

Sofi tkenmez kalemle defterine "Felsefe okuyorum" diye yazd.

Defterini katlayp kaldracakken defterin arasndan bir


251

SOF'NN DNYASI

barok dnemi

ey yere dt. Bu, Lbnan'dan gelen bir kartpostald. Sofi srasnn zerine eilip kart
okumaya balad:

Sevgili Hilde. Sen bu satrlar okurken, burada olan trajik lm olayn telefonda konumu
olacaz. nsanlar biraz daha fazla dnmeyi baarabilseler, belki de bu savalar, bu lmler
hi olmazd diye dndm ok oluyor. Sava ve iddete kar en iyi zm, kk bir
felsefe kursu olabilirdi belki de! Ya, dnyaya her yeni gelen insann kendi anadilinde elde
edebilecei "Birlemi Milletler Felsefe Kitap" fikrine ne demeli! Bu fikri BM Genel
Sekreterine aacam.

Telefonda eyalarn kaybetmeme konusunda daha dikkatli davrandn syledin. yi olur,


nk sen gerekten tandm en savruk kiilerden birisin. Son konumamzdan beri
kaybettiin tek eyin bir on kron olduunu syledin. Paran bulman iin elimden geleni
yapacam. Kendim uzak olsam da, orada bana yardm etmeye hazr dost eli hep var. (On
kronunu bulursam bunu yagn hediyene katacam.) Sevgiler... Evine dn yoluna
koyulmaya hazrlanan baban!

Sofi tam kart bitirmiti ki son dersten kma zili ald. Yine aklndan yzlerce dnce ayn
anda geiyordu.

Her zaman olduu gibi okul bahesinde Jorn'le bulutu. Eve doru giderlerken Sofi antasn
ap arkadana kartpostal gsterdi. Jorn:

- Pul hangi tarihte damgalanm? diye sordu.

- 15 Hazirandr mutlaka...

- Hayr, bak... 30/5/1990 yazyor.

- Dnn tarihi... Yani Lbnan'daki olayn ertesi gn. Jorn:

252

- Lbnan'dan Norve'e mektubun bir gnde gelebileceine inanmyorum, diye szlerini


srdrd.

- Hele u zel adrese bakacak olursan: "Sofi Amundsen eliyle Hilde Mller Knag, Furulia
Lisesi"...

- Normal postayla m gelmitir sence? Ya kart retmen mi bulup kompozisyon defterinin


iine koydu acaba?

- Bilmem. Bilmeye cesaret edip edemediimden de emin deilim dorusu!


Kartpostal bahsi bylece kapanm oldu.

- 24 Haziranda, bahemizde byk bir yagn partisi vereceim.

- Snftaki ocuklar da aracak msn? Sofi omuzlarn silkti:

- En gerzeklerini armasak da olur!

- Ama Jrgen'i aracaksn, deil mi?

- Sen istiyorsan arrm. Partiye bir sincap iyi gider. Ha, bu arada Alberto Knox'u da davet
ederim bakarsn.

- Delisin sen!

- Biliyorum.

Alveri merkezinin kesinde bu szlerle ayrldlar.

Sofi eve gelince ilk i olarak bahede Hermes'e baknd. te Hermes orada, elma aalarnn
arasndayd.

- Hermes!

Kpek ksa bir saniye sresince hareketsiz durdu. Sofi bu ksa srede neler olduunu tam
tamna kestirebiliyordu: Kpek Sofi'nin sesini duymu, bu sesi tanm ve tand ses olup
olmadn anlamak iin sesin geldii yne bakmaya karar vermiti. Baknca hakl olduunu
anlam, Sofiye doru komaya karar vermiti. En sonunda da drt bacann zerinde tram-
Pet ubuu gibi ses kararak komaya balamt.

Bir saniyede ne ok ey olabiliyordu aslnda!

253

SOFNN DNYASI

Hermes Sofi'nin yanna geldi. Kuyruunu lgnca sallayarak Sofi'nin zerine atlad.

- Hermes, akll kpektik! Evet, evet... dur, hayr brak beni yalamay. Hah, otur bakalm...
Hah, yle!

Sofi kendini eve at. Bahedeki yabanc hayvana kar biraz kukulu davranan erekan da bu
arada allarn arasndan kp Sofi'yle birlikte eve girmiti. Sofi ona yemeini verip kularn
da yem kabna yiyecek koydu. Kaplumbaann nne bir salata yapra braktktan sonra
annesine ksa bir not yazd. Notta Hermes'i evine gtrdn, akam saat yediye kadar eve
gelmemise telefon edeceini syledi.
Sonra ehri bir utan bir uca katettiler. Sofi bu kez yanma para almay unutmamt. Bir ara
Hermes'le birlikte otobse binmeyi dnd ama sonra bu konuda nce Alberto'nun fikrini
almaya karar verdi.

Hermes nde o arkada yryp dururken hayvanlar dnd.

Bir insanla bir kpek arasnda ne fark vard? Aristoteles'in bu konudaki fikirlerini hatrlad.
Ona gre insanlarla hayvanlar arasnda pek ok bakmdan benzerlikler vard. Ancak yine
aralarnda ok byk bir fark vard ki bu da yalnzca insana zg olan akld.

Bu fark konusunda nasl byle kesin konuabiliyordu? Demokritos ise atomlardan olumalar
bakmndan hayvanlarla insanlarn birbirine ok benzediklerini sylyordu. Ne hayvanlar ne
de insanlarn lmsz bir ruhu vard. Ona gre insann ruhu da atomlardan oluuyordu ve
insan lnce bu ruh atomlar drt bir yana dalyordu. Ayrca insan ruhu, insan beyninin
ayrlamaz bir parasyd.

Ama ruh nasl olup da atomlardan oluabilirdi? Ruh, vcudun dier organlar gibi elle tutulur
bir ey deildi ki. Ad stnde ruh, "ruhsal" bir eydi.

254

BAROK DNEM

Byk Meydan' gemi, ehrin eski semtlerine gelmeye balamlard. Geen gn on kron
bulduu kaldrma geldiklerinde Sofi tekrar srarla yere bakt. Ve ite orada, birka gn nce
on kronu bulduu tam o noktada, bu kez de resimli taraf ste gelen bir kartpostal duruyordu.
Resimde palmiyeler ve portakal aalar grnyordu.

Eilip karta ald. Ayn anda Hermes hrlamaya balad. Sofi'nin kart almasndan
holanmam gibiydi sanki.

Kartta unlar yazlyd:

Sevgili Hilde! Yaam uzun bir rastlantlar zinciridir. Kaybettiin on kronun tam burada
karna kabilir. nk belki de onu Lillesand'dan Kristiansand'a giden otobs beklemekte
olan yal bir kadn bulmutur. Bu kadn sonra Kristiansand'dan trene binip torunlarn
grmeye gelmi, on kronu da burada, Yeni Meydanda drmtr. Sonra bu paray eve
gidebilmek iin iddetle on krona ihtiyac olan bir kz bulmutur belki de. Bilinmez tabii,
byle olmu olabilir. Ama eer tm bunlar olabiliyorsa insann da tm bunlarn arkasnda bir
Tanrnn varolduuna inanas geliyor. mza: u an ruhuyla Lillesand'da iskelenin ucunda
oturmakta olan baban.

NOT. On kronunu bulmana yardm edeceim demitim ya!

Adres hanesinde "Yoldan geen birinin eliyle Hilde Mller Knag..." diye yazyordu. Kart 15
Haziran damgalyd.

Sofi Hermes'in ardndan koar admlarla merdivenleri kt. Alberto kapy aar amaz Sofi:

- Postacya yol a bakalm babalk! dedi.


Biraz lanetlik etmeye hakk olduunu dnyordu.

Alberto Sofi'yi ieriye davet etti. Hermes geen seferki gibi

255

SOF'NN DNYASI

gardrobun iine kvrlp yatt.

- Binba sana yeni bir iaret mi gnderdi ocuum? Sofi ban kaldrp Alberto'ya bakt.
Ancak o zaman bu kez

Alberto'nun zerinde bambaka bir kostm olduunu farketti. Gzne ilk arpan eyler bana
takt lle lle perukla, dantellerle sslenmi, bol giysisi oldu. Boynuna gsterili ipek bir
boyunba takm, giysilerinin zerine krmz bir pelerin geirmiti. Beyaz oraplarnn altna
zeri kurdeleli rugan ayakkablar giymiti. Tm bu giysileriyle Alberto, Sofiye 14. Lou-is'nin
dnemiyle ilgili grd resimleri hatrlatyordu. Sofi:

- Palyao seni! diyerek kartpostal uzatt.

- Hmm... ve sen de kartpostal koyduu bu noktada bir on kron bulmutun, yle mi?

- stne bastn!

- Gitgide daha utanmazlayor bu adam. Ama belki bylesi daha iyi.

- Neden?

- nk o zaman foyasn ortaya karmamz daha da kolaylar. Ama bu numaras gerekten


insan kk duruma dren, kt bir numara. Ucuz bir parfm kokusu yaylyor insann
burnuna...

- Parfm m?

- Kibar grnnn altnda sahtekrca bir tutum yatyor. Bizi gzaltnda tutuuyla Tanrnn
insanlar gzetiini bir tutmaya nasl da cret ediyor!

Sonra Alberto kart alp yrtt. Kafas daha fazla bozulmasn diye Sofi kompozisyon defterinin
arasnda bulduu karttan sz etmedi.

- Odaya geelim sevgili rencim! Bu arada saat ka oldu?

- Drt.

- Ve biz de bugn 1600'l yllardan sz edeceiz.

256
BAROK DNEM

Eri tavanl, tavan pencereli odaya getiler. Sofi odadaki nesnelerin deimi olduunu
farketti.

Sehpann zerinde iinde pek ok deiik gzlk camlan o-lan bir kutu duruyordu. Kutunun
yannda ak bir kitap vard. Olduka eski bir kitaba benziyordu.

- Bu ne? diye sordu Sofi.

- Bu, Descartes'in nl kitab "Yntem zerine"nin ilk basks. 1637 ylnda baslm bu kitap
sahip olduum en deerli eylerden biri.

-Yakutu?

- Bu kutuda deerli mercekler, optik camlar var. Bunlar 1600lerin ortasnda Hollandal
filozof Spinozayontmutu. Bu da en deer verdiim eylerden biri.

- u Spinoza ile Descartes'in kim olduunu bilsem bu kutuyla kitabn deerini ben de
dahakiyi anlardm herhalde!

- Elbette. Ama nce onlarn yaad a anlamaya alalm. yle bir oturalm...

Yine geen seferki gibi oturdular: Sofi koltua gmlrken Alberto da karsndaki uzun
koltua yerleti. kisinin arasnda kitabn ve kutunun durduu sehpa yer alyordu. Alberto
peruunu karp sehpann zerine koydu.

- imdi 17. yzyldan ya da bir baka deyile "Barok dne-mi"nden bahsedeceiz.

- Barok dnemi mi? Ne garip bir ad bu!

- "Barok" szc aslnda "dzgn olmayan inci" anlamna gelir. Basit ve uyumlu Rnesans
sanatnn tersine Barok dneminin sanatna egemen olan ey de birbirite uymayan biimlerdi.
Genel olarak 17. yzyla damgasn vuran' ey uzlamaz kartlklar arasndaki gerilimdi. Bir
yandan Rnesattsn sonsuz yaam sevinci srp giderken te yandan dnyasal zevkleri
reddeden dinsel iednklk gncellik kazanyordu. Bir yandan insan sanatta ve yaamn
kendisinde kendini debdebeli ve

257

SOF'NN DNYASI

BAROK DNEM

aaal bir biimde ifade ederken, bir yandan da dnyaya srt. n dnen inzivac. eilimler
ortaya kyordu.

- Grkemli saraylarla cra manastrlar bir arada, yle mi?


- Evet, byle diyebilirsin. Barok dneminin en nl deyile, rinden biri "carpe diem", yani
"gn yakala"dr. Sonralar ok kullanlan bir baka Latince deyi de "memento mori", yani
"leceini hatrla"dr. Resim sanatnda da, lks bir yaam tarzn anlatan resmin ayr bir
kesine izilmi bir iskelet insana lm hatrlatabilirdi. Barok dnemine pek ok bakmdan
gsteri ya da yapmacklk hakimdi. Ancak bu arada bazlann madalyonun dier yz, yani
varolan her eyin geicilii ilgi-lendiriyordu. Geicilikle kastedilen ey etrafmzda
grdmz her eyin bir gn gelip yokolaca idi.

- Gerekten de yle. Hibir eyin sonsuza dek varolmayacan dnmek zyor beni.

- yleyse sen de tpk 17. yzylda pek ok kiinin dnd gibi dnyorsun. Barok
dnemi politik adan da pek ok kartlk barndran bir dnemdi. Birincisi, Avrupa'da
savalar oluyordu. Bunlardan en kts 1618'den 1648'e dek sren "otuz yl savalar" idi ki
bundan en ok etkilenen Almanya oldu. Bu savalarn da etkisiyle Fransa zamanla tm
Avrupa'ya hakim bir g haline geldi.

- Neden savayorlard?

- ncelikle Protestanlk ve Katoliklikti savaan. Ama politik gc ele geirmek de savalarn


nemli bir nedenini oluturuyordu.

- Lbnan'daki gibi yani...

-17. yzyla damgasn vuran bir baka ey de snf farkllklaryd. Fransz soylular ve
Versailles Saray'ndan bahsedildiini duymusundur. Buna karlk halkn sefaletinin ne
boyutlara varm olduunu da biliyor musun bilmem. Her trl ihtiam gsterisi g
gsterisinin bir yansmasdr. Barok d-

258

neminin sanat ve mimarisinin de politik ortam yanstt sylenir. Barok binalar girintili
kntl keler, yarklarla doludur. Barok dneminin politik hayat da ayn ekilde hile,
suikast ve entrikalarla doluydu.

- Bir sve kral da bir tiyatroda vurulmam myd?

I - 3. Gustav' kastediyorsun ve bunda da haklsn. 3. Gustav

Barok dneminden sonra, 1792'de ldrld, ama byk bir maskeli baloda gerekletirilen
bu katliamn yapl ekli olduka Baroktu.

- Ben tiyatrodayken ldrld diye hatrlyorum.

- Byk maskeli balo bir operada dzenlenmiti. sve Barok dneminin 3. Gustav'm
lmnden sonra sona erdiini syleyebiliriz. Gustav dneminde, ondan nerdeyse 100 yl
nce yaam 14. Louis dnemindeki gibi "aydn despot" bir hava hkm sryordu. 3.
Gustav da Fransz trenleri ve saray adetlerini pek seven, gsterie dkn biriydi. Tiyatroyu
da ok sevdiini eklemeliyim...

- Ve lm de orada olmu ite!


- Ancak Barok dneminde tiyatro yalnzca bir sanat dal deil, ayn zamanda nemli bir
simgeydi.

- Neyin simgesi?

- Yaamn simgesi Sofi. 17. yzylda kim bilir ka kez "yaam bir tiyatrodur" denmitir!
Kulisleri ve dekorlaryla modern tiyatronun douu da tam bu dneme rastlar. Bir
yanlsamayd yaratlan sahnede ve amac tam da sahnedeki piyesin yalnzca bir yanlsama
olduunu gstermekti. Bylece tiyatro tm yanlaryla yaam yanstan bir ey haline geldi.
Tiyatro kendisiyle bbrlenen insann akibetini anlatyor, insann zaaflarn acmaszca gzler
nne serebiliyordu.

- Shakespeare de Barok dneminde mi yaad?

- Shakespeare en nemli tiyatro eserlerini 1600 yllarnda yazd. Bu yanyla biraz Rnesans,
biraz da Barok dnemine

259

SOF'NN DNYASI

aitti. Onun eserlerinde dahi yaamn tiyatroya benzetildiini grebiliriz. Birka rnek duymak
ister misin?

- Seve seve.

- "As you like it" adl eserinde yle diyor:

Tm dnya bir sahnedir

yalnzca birer oyuncu olan kadnlarla erkeklerin sahneye girip kt. Ve tek bir insann mr
boyunca pek ok rol oynad.

"Macbeth"de de yle der:

Gezinen bir glgedir hayat, gariban bir aktr sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur ve
sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldr grltc bir salan anlatt ki yoktur hibir anlam.

- ok da karamsarm!

- Ama yaamn ksalyd onu ilgilendiren. Shakespeare' in en bilinen szn duymusundur


belki...

- "To be or not to be - that is the question."

- Evet, Hamlet'di byle syleyen. Bugn buradayz, yarn yokuz.

- Saol, daha fazla sylemesen de olur!


- Yaam tiyatroya benzetmedii zaman ryaya benzetiyordu Barok dnemi airi.
Shakespeare'de de karmza kar bu: "Ryalarn yapld maddeden yaplmayz biz ve
uykuyla evrilidir kck hayatmz..."

- Ne iirsel!

- 1600 ylnda domu, spanyol airi Calderon, "Yaam Bir Ryadr" adl bir tiyatro eseri
yazmtr. Burada yle der: "Ha-

260

BAROK DNEM

yat nedir? Bir delilik. Hayat nedir? Bir yanlsama, bir glge, bir masal... Ve en nemli eyin
bile bir deeri yoktur, nk tm yaam bir ryadr ve ryalar da yalnzca, rya..."

- Hakl olabilir. Okulda bir piyes okumutuk. Ad "Dadaki Jeppe" idi.

- Evet, Ludvig Holberg'in bir eseri. Ludvig Holberg, skandinavya'da Barok dneminden
Aydnlanma ama geii temsil eden nemli bir kiilikti.

- Jeppe bir hendekte uyuya kalr... uyandnda kendini baronun yatanda bulur. O zaman
yoksul bir kyl olduunu ryasnda grdn sanr. Sonra yeniden uykuya daldnda onu
yine hendee tarlar. Bu sefer de uyandnda ryasnda baron olduunu grdn sanr.

- Holberg bu motifi Calderon'dan ald, Calderon ise "1001 Gece Masallarndan. Ancak yaam
ve rya benzetmesine tarihte ok daha nce, rnein Hindistan ve in'de rastlarz. inli bilge
Chuangtze yle der: Bir kere ryamda kelebek olduumu grdm. imdi artk ryasnda
kelebek olduunu gren Chuangtze miyim, yoksa ryasnda Chuangtze olduunu grmekte
olan bir kelebek miyim bilmiyorum.

- Neyin doru olduunu bilmek kolay deil.

- Norve'de de tam anlamyla Barok bir air olan Petter Dass' rnek verebiliriz. 1647-1707
yllarnda yaam olan -Dass, bir yandan u an iinde olunan hayat anlatrken, dier yandan
yalnzca Tanr'nm sonsuz ve mutlak olduunu vurgulard.

- 'Tm lkeler yokolsa yine Tanr Tanr'dr, insanlarn tm lse yine Tanr Tann'dr..."

- te yandan ayn ilahide morinalar ve eit eit balklaryla Kuzey Norve'i anlatan yine
odur. Bu, Barok'un en tipik zelliklerinden biridir. Ayn metinde hem dnyevi ve buraya ait
olan, hem ilahi ye te dnyaya ait olan ayn anda ele alnr.

261

SOF'NN DNYASI

Tm bunlar bize somut duyular dnyasyla idealann deimez dnyas arasnda bir fark
gzeten Platon'u hatrlatr.
- Felsefe ne durumdayd sahi?

- Felsefede de birbirinin tamamen kart dnce ekille-rinin mcadelesi egemendi. Daha


nce de sylediimiz gibi, kimine gre varoluumuz tamamen ruhsal bir temele sahipti. Bu
gre Dncecilik (dealizm) diyoruz. Bunun tam kart gre de zdekilik
(Materyalizm) diyoruz. zdekilie gre, etrafmzdaki her ey somut ve elle tutulur bir
zden kaynaklanr. 17. yzylda bu grn de pek ok temsilcisi vard. Bunlarn iinde en
etkin olan, ngiliz filozof Thomas Hobbes idi belki de. Hobbes'a gre insan ve hayvanlar da
dahil olmak zere her ey yalnz ve yalnz maddesel paracklardan olumaktayd. nsan akl
ya da ruhu da beyindeki kck paracklarn hareketi sayesinde vard.

- yleyse o da, Demokritos'un tam iki bin yl nce syledii eyin aynn sylyordu.

- "dealizm" ve "zdekilik" felsefe tarihinin eitli aamalarnda tekrar tekrar karmza


kar. Ancak bu iki dncenin ayn anda ve yanyana bulunmas Barok dnemine zgdr.
zdekilik yeni doa bilimleri sayesinde gleniyordu. Newton ayn hareket yasalarnn tm
evren iin geerli olduunu ne sryordu. Dnya ve gkyzn de iermek zere doadaki
hertrl deiim yerekimi ve cisimlerin hareketi ile ilgili yasalara uyuyordu. Yani her ey
ayn deimez yasalar ya da ayn mekanik tarafndan ynetiliyordu. Dolaysyla doadaki her
trl deiimi matematiksel bir kesinlikle tahmin etmek mmknd. Bu ekilde Newton
mekanik dnya grne son biimini kazandryordu.

- Dnyay byk bir makine gibi mi gryordu?

- Evet. "Mekanik" szc, Yunanca makine anlamna gelen "mechane" szcnden


gelmedir. Ancak belirtmek gerekir

262

BAROK DNEM

] Hobbes da Newton da mekanik dnya gryle Tanr inanc arasnda bir kartlk
grmemitir. Bunun tm 18 ve 19. yzyl zdekileri iin geerli olduuysa sylenemez.
Fransz doktor ve filozofu La Mettrie, 18. yzyl ortalarnda "L'homme machine" adl bir
kitap yazmtr. Kitabn ad "makine-insan" anlamna gelmektedir. Nasl ayaklar kaslarla
hareket ederse, diyordu La Mettrie, beyin de "kaslarla" dnr. Sonralar Fransz
matematiki Laplace da u dncelerle ar derecede mekanik bir gr dile getiriyordu:
Bir zek belli bir anda tm maddesel paracklarn konumunu bilebilse "hibir ey belirsiz
olmayacaktr ve gelecek de gemi gibi gzlerinin nnde bulunacaktr". Buradaki ana fikir,
gelecekte olacak her eyin nceden belirlenmi olduudur. Her ey "kartlarda bellidir". Bu
gre Gerekircilik denir.

- O zaman insann zgr iradesinden sz edilemez...

- Aynen yle. nk bu gre gre dnce ve ryalarmz da dahil olmak zere her ey
mekanik srelerin bir sonucudur. 19. yzyln baz Alman zdekilerine gre dnceyle
beynin ilikisi, idrarla bbrein, safrayla safra kesesinin ilikisi gibidir.

- Ama safra da idrar da elle tutulabilir eyler. Oysa dnce byle deil.
- nemli bir noktaya deindin. Sana bununla ilgili bir fkra anlataym: Rus bir beyin
cerrahyla yine Rus bir astronot din konusunda tartyorlard. Beyin cerrah dindar, astronotsa
dindar bir kii deildi. "Uzayda ok dolatm," diye vnerek konutu astronot, "ama ne
Tann'y grdm ne de meleklerini!" Cerrah cevap verdi: "Ben de ok zeki beyinler ameliyat
ettim, ama tek bir dnce grmedim!"

- Bu da dncenin varolmad anlamna gelmiyor, deil mi?

- Hayr gelmiyor ve ayn zamanda dncenin ne ameliyat

263

SOF'NlN DNYASI

edilecek, ne daha kk paralara blnebilecek bir ey olma-dn vurguluyor. Delilik


ameliyatla geirilecek bir ey deil, dir rnein. Bu ok derinlerde yatan bir eydir. 17.
yzylm nemli filozoflarndan biri olan Leibniz'e gre, maddesel olanla ruhsal olan ey
arasndaki fark, maddesel olann kendinden kk paralara ayrlabilir oluudur. Ruhsa ikiye,
e blnemez.

- Evet, hangi bak bunu baarabilir?

Alberto ban sallamakla yetindi. Biraz sonra aralarndaki sehpay gstererek:

- 17. yzyln en nemli filozoflar Descartes ve Spinoza idi. Bunlar da "ruh" ile "beden"
arasndaki iliki gibi konularla ilgilendiler. imdi onlardan bahsetmeye balayabiliriz.

- Hemen balayalm. Saat yediye kadar eve gidemezsem, buradan eve bir telefon etmem
gerekecek.

264

DESCARTES

.eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu...

Alberto ayaa kalkp zerindeki pelerini kard. Pelerini bir sandalyenin zerine atp tekrar
yerine oturdu.

-1596 ylnda doan Rene Descartes hayatnn deiik yllarn deiik Avrupa lkelerinde
geirdi. Gen yandan itibaren en byk emeli insan ve evrenin doasn iyice anlamak oldu.
Ancak felsefeyle uramaya baladktan sonra, kendinin aslnda hibir ey bilmediine
inand.

- Sokrates gibi mi yani?

- Evet, Sokrates gibi. Ayrca o da Sokrates gibi geree ancak aklmzla ulaabileceimize
inanyordu. Kitaplarda yazlanlara kr krne inanamayz. Duyularmza bile tam olarak
gvenemeyiz, diyordu.
- Platon da byle diyordu. Ona gre de gerek bilgiye ancak aklmzla varabilirdik.

- ok doru! Descartes'a, Sokrates ve Platon'la balayan ve Augustinus'la devam eden bir


yoldan varlr. Bunlarn hepsi tipik birer Usuydular. Descartes uzun almalardan sonra
Ortaadan gelme bilgilere yzde yz gvenilemeyecei sonucuna vard. Bu adan
Descartes, Atina'daki meydanlarda hkm sren grlere inanmayan Sokrates'e
benzetilebilir. Ve byle bir insan ne yapar Sofi? Cevap verebilir misin bu soruya?

- O zaman insan kendi felsefesini oluturmaya balar.

- Tamam, aynen yle! Sokrates'in hayatn Atina halkyla yapt tartmalara adamas gibi,
Descartes de mrn Avrupa'nn pek ok yerine seyahat ederek geirmeye karar verir.

265

SOFNN DNYASI

DESCARTES

Kendi deyiiyle bu andan sonra ya kendi iinde ya da "evrenin byk kitabnda" bulacana
inand bilimi arayacaktr. Bu amala orduya katlan Descartes, bylelikle Orta Avrupa'nn
pek ok kentinde bulunma ans elde eder. Son olarak birka yl Paris'te yaadktan sonra
1629'da Hollanda'ya gider ve mrnn son yirmi yln burada felsefi almalar yaparak
geirir. Kralie Kristina'nn 1649'daki daveti zerine sve'e gelen Descartes, bu "aylar,
buzlar ve kayalar lkesinde" zatrree olarak 1650 ylnda lr.

- Demek ldnde yalnzca 54 yandaym!

- Ama Descartes'in felsefe zerindeki etkisi lmnden sonra da srmtr. Gerekte


Descartes'in modern a felsefesinin kurucusu olduunu sylemek abart saylmaz.
Rnesans'n insan ve doay cokuyla yeniden kefediinden sonra, dnceleri bir felsefi
sistem ierisinde toplamak ihtiyac ba-gsterdi. lk byk sistem yaratcs Descartes
olurken, sonra onu Spinoza ve Leibniz, Locke ve Berkeley, Hume ve Kant gibi dnrler
izledi.

- "Felsefi sistem"le ne demek istiyorsun?

- Bununla, en batan balayarak yaratlan ve felsefi sorularn tmne bir tr aklk getirmeye
alan bir felsefeyi kastediyorum. Antik an Platon ve Aristoteles gibi sistem yaratclar
vard. Ortaada Aristoteles felsefesiyle Hristiyan teoloji arasnda bir kpr kurmaya alan
Aquino'lu Thomas vard. Sonra doayla bilim, Tanr ile insan konusunda eski ve yeni
grlerin i ie getii Rnesans dnemi yaand. Felsefe ancak 17. yzylda bu yeni
dnceleri ak bir felsefi sistem ierisinde toplamaya giriti ve bunu ilk gerekletiren kii
de Descartes oldu. Felsefeyi sonraki yllarda en ok uratracak projeyi o ne srd. Her
eyden nce, neyi bilip neyi bilemeyeceimiz yani kesin bilgi konusunda grleri vard.
zerinde dnd ikinci nemli konu da ruh ve beden arasndaki ilikiydi.

266

Bu iki soru kendinden sonraki 150 yln felsefi tartmalarn byk lde etkiledi.
- Zamanndan daha ndeymi demek ki!

- Ah, evet ama urat sorular zamannn tipik sorularyd. Gerek bilgiye ulamak
konusunda phecilik hakimdi. Bu gre gre insan hibir ey bilmediini anlayp bununla
yetinmeliydi. Ama Descartes bununla yetinmedi. Byle yapsayd gerek bir filozof olmazd
zaten. Bu konuda Descartes' yine Sofistlerin pheciliiyle yetinmeyen Sokrates'e
benzetebiliriz. stelik tam Descartes'in yaad dnemde bilim, doal srelere kesin ve tam
bir aklk getirecek bir yntem gelitirmi bulunuyordu. Descartes'in felsefi konularda da
byle kesin ve tam bir yntem bulunup bulunamayacan kendi kendine sormas bu adan
son derece normaldi.

- Anlyorum.

- Ama bu iin yalnzca bir yan. Yeni fizik maddenin doas, yani doadaki fiziksel sreleri
neyin belirledii konusunu ortaya atmt. Giderek pek ok kii doay mekanik bir ekilde
alglayan bir gr benimsedi. Fiziksel dnya byle mekanik bir biimde alglandka ruh ve
beden arasnda nasl bir iliki olduu sorusu kendini daha ok duyurmaya balad. 17.
yzyldan nce ruh, tm canllarda varolan bir tr "yaam soluu" olarak grlyordu. "Ruh"
szcnn asl anlam "soluk" ya da "nefes"tir. Bu hemen hemen tm Avrupa dillerinde
byledir. Aristoteles'e gre ruh tm organizmada varolan ve bu organizmann "yaam
ilkesi"ni oluturan, bedenden ayr tutulamayacak bir eydi. Bu yzden "bitki ruhu" ya da
"hayvan ruhu"ndan sz edebiliyordu. lk kez 17. yzylda felsefe "ruh" ve "beden" arasna
kktenci bir ayrm koydu. nk hayvan ve insan bedeni de dahil olmak zere tm fiziksel
nesneler mekanik sreler olarak aklanyordu. Oysa insan ruhu bu "bedensel alef'in bir
paras olamazd. O zaman neydi ruh? stelik nasl oluyor

267

SOFI'NN DNYASI

DESCARTES

da "ruhsal" bir ey mekanik bir sreci balatabiliyordu?

- Evet, dnnce gerekten ok ilgin!

- Nedir ilgin olan?

- Elimi kaldrmay dnyorum ve ite, hoop, elim kalkyor. Ya da otobse komaya karar
veriyorum, hoop, ayaklarm komaya balyor. zntl bir ey dnmeye balarsam, hoop,
gzyalarn akmaya balyor. O zaman bedenle bilin arasnda gizemli bir iliki var demektir!

- Descartes'm dncelerini harekete geiren de buydu. Platon gibi o da "ruh" ve "zdek"


arasnda kesin bir ayrm olduuna inanyordu. Ama Platon bedenin ruhu ya da ruhun bedeni
nasl etkiledii konusuna bir yant getirmiyordu.

- Benim de buna bir yantm yok. Descartes'n yantnysa ok merak ediyorum.


- O zaman onun dnce izgisinden gidelim... Alberto sehpann zerindeki kitab iaret
ederek szlerini

srdrd:

- "Yntem zerine" adl bu kitabnda Descartes, felsefi bir soruya yant getirilirken nasl bir
yntem izlenmesi gerektii konusunu ele alr. Doalbilim yeni yntemini oktan bulmutu...

- Bunu daha nce de sylemitin.

- Descartes ncelikle, ak ve seik alglamadan bir eyin doru olduunu


syleyemeyeceimizi vurgular. Bunu baarabilmek iinse, bileik bir problemi olas en kk
bileenlerine ayrmak gerekebilir. Sonra bu sorularn en basitinden yola karak ie
koyulabiliriz. "llebilen her eyin llmesi, l-lemeyenin de llebilir klnmas
gerekir" diyen Galilei gibi, her bir dncenin iyice "tartlp biilmesi" gerektiini
syleyebilirsin. Descartes ise filozofun basitten karmaa gitmesi gerektiini ne srer.
Ancak o zaman yeni bir sezgiye varlabilir. En sonunda, ince deerlendirme ve kontroller
sonucunda hi-

268

bir eyin unutulmad grlmelidir. te o zaman felsefi bir karma ulalabilir.

- Kulaa bir matematik ilemi gibi geliyor!

- Evet, Descartes da felsefi konularda "matematiksel yntemi" kullanmak istiyordu. Felsefi


dorular matematiksel bir kesinlikle kantlamak istiyordu. Felsefi konularda da saylarla
urarken bavurduumuz alete, yani aklmza bavurmak istiyordu. nk kesin bilgiyi
yalnzca aklmz bize verebilirdi. Duyulara gvenilemeyecei ortadayd. Bu konuda
Descartes'n, matematik ve saysal ilikilerin duyulardan daha kesin bir bilgi saladm
dnen Platon'la ayn kanda olduunu sylemitik.

- Ama felsefi sorular bu ekilde yantlamak mmkn m gerekten?

- Yine Descartes'n kendi muhakemesine dnelim. Dediimiz gibi, Descartes'n bir amac var,
o da varoluun doas konusunda kesin bilgiye ulamak. Ve de insann buna ulaabilmek iin
ilk nce her eyden phe etmesi gerektiini sylyor. Yani yapsnn temelini salam tutmak
istiyor.

- nk temel kerse, tm yap ker.

- Saol, ocuum. Ama Descartes bununla her eyden phe etmenin mantkl bir ey
olduunu sylemekten ok, her eyden phe etmenin mmkn olduunu sylemek istiyor.
Her eyden nce, yalnzca Platon ya da Aristoteles okuyarak felsefi araymzda ok ileri
gidebileceimizi sanarsak yanlrz. Bununla tarihsel bilgilerimizi artrabiliriz belki ama
dnyaya dair bilgilerimizi artramayz. nk Descartes iin kendi felsefi aratrmalarna
balamadan nce tm eski dncelerden syrlmak nemli bir eydi.

- Yeni binaya balamadan nce eski malzemelerin tmnden kurtulmak istiyordu yani...
- Evet. Yeni binann ayakta durabileceinden kesinlikle

269

SOFfNN DNYASI

emin olabilmek iin yepyeni malzemelerle ie koyulmak istiyordu. Ancak Descartes'm


phecilii bunun daha da derinine gidiyordu. Duyularmza bile gvenemeyiz, diyordu,
nk duyularmz bizi yanltabilir.

- Nasl mmkn olabilir bu?

- Rya grrken de gerek bir ey yaadmz sanrz. Gerek duygularmz ryadaki


duygularmzdan ayrt edebilir miyiz gerekten? "Bunu iyice dndkten sonra, uyank
durumumuzda ryadan ayrt edebilecek tek bir zellik gremiyorum," der Descartes. Ve
devam eder: "Tm yaamnn bir rya olmadndan nasl emin olabilir insan?"

- Dadaki Jeppe de baronun yatanda yattn ryasnda grdn sanmt.

- Baronun yatanda yatarken de ryasnda fakir bir kyl olduunu grdn! te


Descartes da bu yzden her eyden phe ediyordu. Ondan nceki pek ok filozof ise felsefi
karmlarn bu noktada bitiriyorlard.

- Pek de ileri gitmi saylmazlar o zaman!

- Descartes ise bu sfr noktasndan balayarak daha ileri gitmeye alyordu. Her eyden
phe ettii ve emin olabilecei tek eyin bu olduu sonucuna varmt. te bu noktada bir
eyi kavryordu: Her eye ramen emin olduu bir ey vard, bu da phe ettiiydi. phe
etmesi dnyor olduu, dnyor olmas da dnen bir canl olduu anlamna gelirdi. Ya
da kendi deyiiyle: "Cogito, ergo sum."

-Yani?

- "Dnyorum, yleyse varm."

- Aman ne nemli bulu!

- yle ama Descartes'n kendini dnen bir varlk olarak kavrayndaki bu sezgisel kesinlik
ok nemlidir. Platon'un aklmzla kavradmz eyin duyularmzla algladklarmzdan daha
gerek olduunu syleyiini hatrlyor musun?

270

DESCARTES

Descartes da ayn eyi dnr. Yalmzca dnen bir varlk olduunu kavramakla kalmayp
bu dnen benin duyularmzla kavradmz her eyden ok daha gerek olduunu anlar.
Sonra baka karmlara varr. Yani felsefi aratrmas burada bitmez.

- Sen de devam et yleyse.


- Descartes, dnen bir varlk olduunu kavrayndaki sezgisellikle kavrayabilecei baka
eyler olup olmadn sorar kendisine. O zaman, mkemmel bir varln mevcudiyetine dair
ak seik bir tasarm olduunu grr. Bu tasarm daima iinde tadna gre bunun
kendisinden kaynaklanamayaca-n dnr. Mkemmel bir varlk dncesi, mkemmel
olmayan bir varlktan kaynaklanamaz der. O halde mkemmel varlk dncesi ancak kendisi
de mkemmel olan bir varlktan, yani Tanr'dan kabilir. Dolaysyla Descartes iin Tan-n'nm
varl, insann kendisinin dnen bir varlk olduu dncesi kadar doal bir ekilde kendini
duyurur.

- Bence sonulan karrken biraz fazla hzl gitmeye balyor! Balarda daha dikkatliydi
sanki.

- Haklsn. Pek oklarna gre bu, Descartes'm en zayf noktasdr. Ama "sonu" szcn
kullanyorsun ki bu aslnda pek doru deil. nk bir eyleri kantlamak deildi sz konusu
olan. Descartes'm sylemek istedii tek ey, iimizde kendiliinden mkemmel bir varlk
dncesi varsa byle bir mkemmel varln da varolmas gerektiiydi. nk mkemmel
bir varln mkemmel olabilmesi iin nce varolmas gerekirdi. stelik byle bir varlk
olmasa dncesi de olmazd. Biz mkemmel olmadmza gre, mkemmel dncesi
bizden kaynaklanamazd. Descartes'a gre Tanr dncesi, doutan sahip olduumuz,
"sanatnn eserine koyduu imza" gibi doduumuz andan itibaren iimizde olan bir
dncedir.

- Ama benim "fimsah" diye bir eyin varolduuna inan-

271

SOF'NN DNYASI

mam, byle bir eyin varolduu anlamna gelmez ki!

- Buna Descartes'n cevab, bunun zaten "fmsah" kavram iinde yer almad olurdu. Oysa
"mkemmel bir varlk" kavramnn kendisinde vardr byle bir varln mevcut olduu. Des-
cartes'a gre bu, dairenin her noktasnn merkezden eit uzaklkta oluunun daire fikrinin
kendinde varoluuna benzer. nk bu kural yerine getirmezse daire, daire olmaz. Ayn
ekilde "mkemmel bir varln" da en nemli zellikten, 'Varolmaktan" yoksun olaca
dnlemez.

- lgin bir dnce tarz!

- Bu son derece tipik bir "Usu" dnce tarz. Descartes da Sokrates ve Platon gibi
dnceyle varolu arasnda bir iliki olduunu dnyordu. Bir ey akla ne kadar yatknsa,
o eyin varl da o kadar kesindi.

- Descartes'n imdiye kadar syledii, insann dnen bir varlk olduu ve mkemmel bir
varln varolduu.

- Evet ve buradan hareket ederek daha ileriye gidiyor. Dmzdaki gereklikte bulunan her
eyin, rnein Gne ve Ay'n yalnzca hayal rn eyler olduu ne srlebilir. Ancak bu
dmzdaki eylerin de aklmzla kavrayabileceimiz bir takm zellikleri vardr. Bunlar
nesnelerin uzunluk, genilik ve derinlik gibi llebilir, matematiksel zellikleridir. Bu tr
"niceliksel" zellikler, insann dnen bir varlk olduu kadar akla yakn zelliklerdir. te
yandan renk, koku ve tat gibi "niteliksel" zellikler duyu mekanizmamzn bir parasdrlar ve
aslnda d dnyay tanmlamazlar.

- Yani doa bir hayal deildir aslnda!

- Hayr, deildir. Bu noktada Descartes yine mkemmel varlk konusunu ele alr. Aklmz bir
eyi, rnein d gerekliin matematiksel zelliklerini ak seik alglyorsa, bu gereklikler
varolmak zorundadr. nk mkemmel bir Tanr bizi aldatmayacaktr. Descartes, aklmzla
algladmz eylerin

272

DESCARTES

bir geree karlk geldii konusunda bir 'Tanr garantisinden sz etmektedir.

- Pekl! Demek Descartes insann dnen bir varlk olduunu, Tann'nn varolduunu ve
kendi dmzda bir gereklik olduunu sylyor.

- Evet, ancak d gereklik dncelerin gerekliinden ok farkldr. Descartes bu aamada


iki tr gereklik ya da iki tr "tz" olduunu ne srebilecek noktaya gelmitir. Tzlerden biri
dnce ya da "ruh", dieriyse uzam ya da "mad-de"dir. Akl tmyle bilinli bir eydir;
uzamda yer kaplamaz ve bu yzden kendinden kk paralara blnemez. Madde ise
yalnzca uzamsaldr; uzamda yer kaplar ve her zaman kendinden kk paralara blnebilir
ancak bilinli deildir. Descartes'a gre her iki tz de Tanr'dan kaynaklanr, nk baka bir
eyin varlna ihtiya duymadan varolan tek ey Tann'dr. Ama her ikisi de Tanr'dan
kaynaklansa da bu iki tz, yani "dnce" ve "uzam" birbirinden tamamen ayrdr. Dnce
maddeden tamamen bamszdr; maddesel sreler de dnceden tmyle bamsz bir
ekilde varolurlar.

- Ve dolaysyla Tann'nn yaratt evren ikiye blnmtr...

- Evet! Descartes'n kici olduunu sylyoruz, nk o ruhsal gereklikle d gereklik


arasnda ok kesin bir ayrm gzetmitir. rnein ruhu olan tek varlk insandr. Hayvanlar
tmyle uzamsal gerekliin bir parasdrlar. Yaamlar ve devinimleri tmyle mekaniktir.
Descartes hayvanlar bir tr karmak makine olarak gryordu. D gereklik sz konusu
olduunda Descartes dier zdekiler gibi tmyle mekanik bir gereklik anlayna sahiptir.

- Hermes'in karmak bir makine olduundan pek emin deilim dorusu! Descartes hayvanlar
pek sevmiyor olsa gerek. Ya biz? Birer makine miyiz bizler de?

273

SOF'NN DNYASI

- Hem evet, hem hayr. Descartes insann hem dnen, hem de uzamda yer kaplayan bir
"ifte" yaratk olduunu sylyordu. nsann hem bir ruhu, hem de dsal bir bedeni vard.
Buna benzer dnceleri Augustinus ve Aquino'lu Thomas da dile getirmilerdi. nsann tpk
bir hayvan gibi bir bedeni ve tpk bir melek gibi ruhu olduunu sylemilerdi. Descartes'a
gre insan bedeni nefis bir mekanik rneiydi. Ama insann bir de bedeninden bamsz bir
ruhu vard. Bedensel srelerde ise bu tr bir bamszlk sz konusu deildir; onlar kendi
yasalarn izlerler. Ve aklmzla dndklerimiz bedenimizde gereklemez. D gereklikten
tamamen bamsz olan ruhumuzda gerekleir. Bu arada Descartes'n hayvanlarn da
dnebileceini reddetmediini eklemeliyim. Eer bu doruysa, "dnce" ile "uzam"
arasndaki bu ayrlk onlar iin de geerli demektir.

- Bu konudan daha nce de bahsetmitik. Otobse komaya karar verince tm "makinem"


harekete geer ve eer otobs karrsam gzyalarn akmaya balar.

- Descartes bile ruh ile beden arasnda bu tr bir srekli gidi geli olduunu reddedemiyordu.
Ona gre ruh bedende varolup bedene "beyin epifizi" diye adlandrlan zel bir bezle balyd.
Burada "ruh" ile "beden" arasnda srekli bir gidi geli oluyordu. Bu yzden ruh devaml
bedenin isteklerine bal istek ve arzular tarafndan etkileniyordu. Ama ruh yine de bu tr
"dk dzeyli" etkilerden synlabiliyor, bedenden bamsz hareket edebiliyordu. Ama,
akln idareyi ele geirmesiydi. nk insann karn ne kadar arrsa arsn, bir genin i
alarnn toplam yine 180 derece idi. Akl bu ekilde kendini

. bedensel ihtiyalarn zerine geirebilir, "akll" bir biimde davranabilirdi. Bu adan akl
bedenden stnd. Bacaklarmz zamanla yalanp arpklasa, srtmz zamanla bklse,
dilerimiz dklse de aklmz yerinde olduu srece 2+2= 4 et-

274

DESCARTES

meye devam edecektir. nk akl yalanp kmez. Yalanan bedenimizdir. nk


Descartes'a gre "ruh" dediimiz ey akln ta kendisidir. stek ve nefret gibi dk dzeyli
arzu ve duygular bedensel ilevlere yakndan baml, dolaysyla d gerekliin birer
parasdrlar.

- Yine de Descartes'n insan bedenini bir makine ya da bir otomat olarak grmesini
anlayamyorum.

- Bu benzetmenin arkasnda, Descartes'n yaad dnemde makinelere ve saat gibi kendi


kendine ileyen eylere duyulan hayranlk yatar. "Otomat" szc tam da kendi kendine
ileyen ey anlamna gelir. Ne var ki bunlarn "kendi kendine" alt fikri elbette bir
yanlsamadr. rnein astronomik bir saati yapan da aslnda insann kendisidir. Descartes pek
ok kk parann olduka basit bir biimde birletirilmesiyle oluan bu tr aletlerle, pek
ok kemik, kas, klcal damar ve dier damarlardan oluan insan bedenini karlatrrken unu
demek ister: Mekanik yasalarla ileyen insan ve hayvan bedenini de neden Tanr yaratm
olmasn?

- Gnmzde de "yapay zek"dan ok sz ediliyor...

- Evet, bu da bizim zamanmzn otomat. yle aletler yarattk ki bizi kendilerinin gerekten
akll olduuna inandra-biliyorlar. Descartes'n d kopard bunlar grse! Belki de insan
aklnn zannettii kadar zgr olduundan phe etmeye balard. nk insann duygusal
yaamnn bedensel sreler kadar az zgr olduunu ne sren filozoflar da vardr. nsan
ruhu elbette bir bilgisayar programndan ok daha zgrdr ama prensip olarak biz de ancak
bilgisayar programlan kadar zgrzdr, derler bu dnrler. Gel bak, sana ne gstereceim
Sofi!

Alberto odann teki ucundaki byk bir yaz masasnn zerinde duran bir bilgisayar
gsteriyordu. Kalkp ona doru ilerlerken Sofi de onu izledi.

275

DESCARTES

SOF'NN DNYASI

Alberto bilgisayar at. ok gemeden ekranda C: yazs grnd. Alberto "Laila" diye yazd
ve:

- Bu olduka gelimi bir sohbet program, dedi. Sonra ekranda bir yaz belirdi:

"Merhaba! Benim adm Laila. Nasl, rahat oturuyor musun bari?"

Sofi henz oturmam olmasna ramen "Evet" diye yazd. Alberto da hemen oturmas iin bir
sandalye uzatt.

"Adn ne?" diye bir cmle belirdi ekranda.

"Sofi Amundsen" diye yazd Sofi ve bilgisayar karlk verdi:

"Yonca Soka, no 3. Tantmza memnun oldum Sofi! 15. yagnn yaklayor diye
heyecanlanyor musun?"

Sofi dehete kapld. Alberto ise Sofi'nin omuzunu svazlayarak:

- Ona yalnzca adn, adresini ve doum tarihini iledim, dedi. Tpk seni birine tantrr gibi.
Senin hakknda nceden ksa bir bilgisi olsa iyi olur diye dndm.

"Fena deil" diye yazd Sofi.

"Fena m? Fena olmuyorsun ya Sofi? Ltfen bana tm cmleler gir."

"Fena deilim. Tersine, ok iyiyim. Sana bir ey sorabilir miyim?"

"ok iyi olmana sevindim. Ltfen bana bir ey sor."

"Ka yandasn?" diye yazd Sofi.

"8 Austos 1988 tarihinde Atlanta'da yapldm. 28 Mart 1990'da ise Norve Teknik Yksek
Okulu'nda Norveeye evrildim."

"Vay be!"
"Bana tm cmleler girmeni sylemitim."

"Vay be, dedim."

"Argo szckleri tanmam. 100.000'in zerinde szck bili-

276

yorum ama 'vay be'ye en yakn bulabildiim szck Veya'! Hristiyan msn Sofi?"
"Bilmiyorum."

"Bilmemek ou zaman yeni bir kavrayn eiinde olmak demektir."

"Sokrates de byle derdi herhalde. Hatt Descartes da." "Sokrates .. 470-399 yllan arasnda
yaam bir Yunan filozofudur. Daha fazla bilgi iin F7'ye bas. Descartes 1596-1650 yllan
arasnda yaam bir Fransz filozofudur. Daha fazla bilgi iin F8'e bas."

"Saol, bu kadar yeter. Saha baka bir ey sorabilir miyim?"

"Bu kadarnn yettiine sevindim. Ltfen bana baka bir ey sor."

Alberto sessizce glyordu. Sofi:

"Hilde Mller Knag kimdir?"-diye yazd.

"Hilde Mller Knag Lillesand'da yaayan, Sofi Amund-sen'le ayn yata olan bir kzdr."

"Nereden biliyorsun?"

"Nereden bildiimi bilmiyorum ama bu bilgiyi hard-dis-kimde buluyorum."

Sofi omuzunda yine Alberto'nun elini hissetti:

- Ona Hilde ile ilgili bildiklerimizi ben ykledim Sofi.

Sofi:

"Hilde hakknda baka bir ey biliyor musun?" "Hilde'nin babas Lbnan'da bir Birlemi
Milletler gzcs. Rtbesi binba ve kzna devaml kartpostallar gnderiyor."

"Onu bulman istiyorum."

"Bulamam. Dosyalanmda yok ve ne yazk ki bir baka bilgi tabanna da bal deilim." "Bul
dedim!!!!!"

277

SOF'NN DNYASI

"Kzgn msn Sofi? Bunca nlem iareti genellikle youn duygularn gstergesidir."
"Hilde'nin babasyla konumak istiyorum!"

"Kendini denetlemekte glk ekiyorsun. ocukluunla ilgili konumak istiyorsan F9'a bas."

Alberto yine elini Sofi'nin omzuna koydu:

- Hakl! O yalnzca bir bilgisayar program. Gelecei gsteren kristal bir kre deil.

"Kes sesini!" diye yazd Sofi.

"Nasl istersen, Sofi. Tanklmz tam 13 dakika ve 52 saniye srd. Tm konutuklarmz


saklyorum. imdi program bitiriyorum."

Ekranda yine C: harfi belirdi.

- Tekrar yerimize geelim, dedi Alberto. Ama Sofi bundan nce ekrana "Knag" diye yazmt
ve hemen ardndan ekranda unlar belirmiti:

"Buradaym."

imdi korkma sras Alberto'ya gelmiti. "Sen kimsin?" diye yazd Sofi.

"Binba Albert Knag emrinizde! Lbnan'dan gelmi bulunuyorum. Emriniz nedir?"

- Byle ey ne grdm, ne iittim! diye haykrd Alberto. Bir fare gibi imdi de hard-diskime
szyor!

Sofi'yi kenara ekip ekrann bana kendisi geti ve: "PC'me girmeyi nasl basardn be adam!"
"Benim iin bebek ii bunlar, sevgili meslektam! stediim yerde olurum ben."

"Seni musallat virs, seni!"

"Sakin ol! an zel bir yagn virs olarak grev yapmaktaym. ok zel bir selam
iletmeme izin verir misin?" "Selamlarn buramza kadar geldi zaten!" "Szlerimi ksa
tutacam: Her ey senin iin, sevgili Hilde!

278

DESCARTES

15. yagnn tekrar tm kalbimle kutlarm. u koullardan dolay senden zr dilerim, ama
ne yapaym ki sana byle seninle her yerde varolacak bir hediye vermek istedim. Sevgiler.
Seni kollarna almay sabrszlkla bekleyen baban."

Alberto'nun baka bir ey yazmasna frsat brakmadan ekranda yine C: harfi belirdi.

Alberto "dir knag*.*" diye yaznca ekranda unlar belirdi:

knag.lib knag.lil
147.643 326.439

15/06/90 23/06/90

12.47 22.34

Alberto "erase knag*.*" diye yazd ve sonra bilgisayar kapad.

- te sildim onu. Ama bir daha yine nerede, nasl karmza kar kimbilir!

Oturup gzlerini ekrana dikmi bakarken:

- En inanlmaz ey de ad: Albert Knag! dedi.

Sofi ilk o zaman isim benzerliinin farkna vard: Albert Knag ve Alberto Knox! Ancak
Alberto yle dnceliydi ki bir ey sylemeye cesaret edemedi. Tekrar yerlerine, sehpann
bana getiler.

279

SPNOZA

.Tanr bir kukla oynatcs deildir.,

Bir sre ylece oturdular. Neden sonra Sofi, srf Alberto'nun dncelerini datm olmak
iin:

- Descartes ilgin bir kii olmal. Mehur oldu mu bari? Alberto birka kez derin nefes alp
verdikten sonra yant

verdi:

- Dier filozoflarn zerinde derin etkisi oldu. Bunlarn banda, 1632-1677 yllar arasnda
yaam byk Hollandal filozof Spinoza gelir.

- Ondan da bahsedecek miyiz?

- Planmz byleydi aslnda. Evet, Binbann kkrtmalarna pabu brakacak deiliz ya,
planmza uyalm.

- Haydi bala, can kulayla dinliyorum.

- Spinoza Amsterdam'daki Yahudi cemaatinin bir yesiydi. Ancak ok gemeden


dncelerinden tr afaroz edildi. Yakn dnemde pek az filozof dncelerinden tr
bylesine dlanm ve bylesine cezalandrlmtr. Hatt ona suikast dzenleyip ldrmek
isteyenler bile olmutur. Nedeniyse onun resmi dini eletirmi olmasdr. Hristiyanlk ve
Yahudiliin ancak kata dogmalar ve ekilci trenler sayesinde ayakta kaldn sylemitir.
ncil'e "tarihsel eletirel" dediimiz bakn ilk sahibi de odur.
- Bunu biraz aar msn!

- Spinoza ncil'in her ayrntsnn Tann'dan esinlenmi olduunu kabul etmiyordu. ncil'i
okurken daima bunun yazlm olduu dnemi aklmzda tutmalydk. Byle bir "eletirel"

280

SPNOZA

bak, ncil'deki blmler arasnda bir takm tutarszlklar bulacaktr. Ancak Yeni Ahit'teki
yzeysel kutsal yazlarn gerisinde sa vardr ki ona Tanr'nn szcs denebilir. nk sa'nn
retileri, kaskat bir hale gelmi olan Yahudilii z-grletirmitir. sa sevgiyi en yce
noktaya koyan bir "akl di-ni"nin retisini yapmtr. Spinoza bu sevgiyi hem Tanrya hem
de insanlara duyulan sevgi olarak yorumlamtr. Ancak Spinoza'ya gre Hristiyanlk da ok
gemeden kendi dogmalarn ve ekilci trenlerini yaratmtr.

- Kilise ve sinagogun bu tr dncelerden pek holanmayacan tahmin edebiliyorum.

- ler iyice zorlatnda Spinoza'ya kendi ailesi bile ihanet etmitir. Dine kar gelen
dncelerinden tr onu aile mirasndan alkoymaya almlardr. in en paradoksal yan
ise, Spinoza'nn dnce zgrl ve dinde hogrnn en ateli savunucusu oluudur. te
yandan karlat tm bu glkler onu, kendini tmyle felsefeye verdii sakin ve mtevaz
bir hayat yaamaya itmitir. Mercek yontarak para kazand da olmutur ki grdn gibi
imdi bu merceklerin bazsna ben sahibim.

- ok etkileyici!

- Mercek yontarak para kazanmasnda da neredeyse sembolik bir anlam vardr. Filozoflar
insanlarn yaamlarna yeni bir adan bakmalarna yardmc olurlar. Spinoza'nn felsefe-
sindeki ana noktalardan birisi de eyleri "sonsuzluk asndan" grmektir.

- Sonsuzluk asndan m?

- Evet, Sofi. Yaamn kozmik bir balamda grmeyi baarabilir misin dersin? Bunun iin u
an ve buradaki kendini dnmelisin ilkin...

- Hmm... Pek kolay olacaa benzemiyor bu.

- Kendine kendinin tm bir doa yaamnn yalnzca k-

281

SOF'NN DNYASI

ck bir parasn yaadn anmsat. Yani sen koskocaman biri btnn bir parassn.

- Ne demek istediini anlyorum sanrm.

- Bunu hissetmeyi de baarabilir misin dersin? Tm doay! bir seferde, evet tm evreni tek
bir bakta alglayabilir misin?
- Bilmem, belki bana da mercek gerekebilirdi.

- Yalnzca bu sonsuz uzay kastetmiyorum. Sonsuz bir zaman da dnyorum. Bundan otuz
bin yl nce Ren Vadisi'n-de yaayan bir ocuk dn. Bu ocuk doann kck bir
parasyd; koca denizde minik bir dalgayd. Sen de Sofi, sen de doann yaamnn bir kk
parasn yayorsun. Seninle o ocuk arasnda hibir fark yok.

- Aramzdaki fark benim hl yayor olmam.

- Evet ama benim de dnmeni istediim ey tam buydu. Otuz bin yl sonra kim olacaksn?

- Din kart dnceler bunlar m oluyordu?

- Tam olarak deil. Spinoza varolan her eyin doann kendisi olduunu sylemekle kalmayp
Tanr ile doa arasnda benzerlik gzetti. Tanrnn her ey olduunu ve her eyin Tan-r'da
varolduunu syledi.

- Spinoza bir Tmtanrcyd yleyse?

- Evet. nk Spinoza iin Tanr dnyay yaratan ve dolaysyla dnyann dnda olan bir
varlk deildi. Onun iin Tanr dnyann ta kendisiydi. Bazen bunu baka trl dile getirdii
de olur. Dnya Tanrdadr da der. Bu noktada, Pavlus'un Areopagos tepesinde Atinallara
yapt konumaya bavurur. Pavlus, "O'nda yaar, O'nda hareket eder ve O'nda varoluruz,"

; demitir. Ama gel biz Spinoza'nn kendi dncelerini izleyelim. En nemli kitaplarndan
biri, "Geometrik Yntemle Gelitirilmi Etik" adn tar.

- Etik... ve geometrik yntem, yle mi?

- Evet, kulaa biraz acayip geliyor deil mi? Filozoflarn

282

SPNOZA

etik dedikleri ey, insann iyi bir hayat yaamak iin yapmas gereken eylerdir. rnein
Sokrates ya da Aristoteles etiki deyince de bunu anlamak gerekir. Ahlakn, bakalarnn
damarna basmadan nasl yaanacana dair bir takm kurallara indirgenmesi ise u ana, bizim
amza zgdr.

- nk kendi mutluluunu dnen insana egoist deyip kyorlar!

- yle gibi bir ey. Spinoza'nn ahlakla kastettii ey ise yaama sanatdr daha ok.

- Ama yine de... "Geometrik Yntemle Gelitirilmi Yaama Sanat"..?

- Geometrik yntem Spinoza'nn diline ya da ifade tarzna uygulanabilir bir eydir. Felsefi
yansmada matematiksel yntem kullanmay dnen Descartes'i hatrlyorsundur. O bununla,
tmyle mantksal karmlara dayal bir felsefi yansmay kasteder. Spinoza da ayn Usu
gelenee aittir. Ahlak kuramyla insan yaamnn nasl doa yasalarnca belirlendiini
gstermek ister. Bu yzden kendimizi duygu ve arzularmzdan antmalyz, der. Ancak bu
ekilde huzura kavuup mutluluu elde edebileceimizi syler.

- Bizi belirleyen tek eyin doa yasalar olduunu sylemiyordu herhalde?

- Belki de... Ama Spinoza pek kolay anlalr bir filozof saylmaz. imdi srayla gitmeye
alalm... Descartes'n gereklii birbirinden tmyle bamsz iki tze, "dnce" ve
"uzam"a ayrdn hatrlyorsun, deil mi?

- Henz unutmaya frsatm olmad!

- "Tz" szc ile bir eyi oluturan, esas olarak iinde bulunan ya da ona indirgenebilen
eyi kastediyoruz. Descartes iin byle iki tr tz vard. Bir ey ya "dnce" ya da "uzam"
idi.

- Teekkrler, tekrara gerek yok!

- Ama Spinoza bu ayrm kabul etmiyordu. Ona gre here-

283

SOFI'NN DNYASI

yin zn oluturan tek bir tz vard. Varolan her ey tek bir eye vanr, diyor ve bu eye de
Tz diyordu. Bazen de buna Tanr ya da doa diyordu. Yani Spinoza Descartes gibi "kici" bir
gereklik anlayna sahip deildi. O, "Birci" idi. Yani tm doay ve varolan her eyin tm
koulunu bir ve tek bir tze indirgiyordu.

- Birbirinin tam ztt bir ekilde dnyorlarm demek

ki!

- Aslnda Descartes ile Spinoza arasndaki fark sanld kadar byk deildir. Descartes da
Tann'nm dier her eyden bamsz olarak varolduuna iaret ediyordu. Spinoza'nn Descartes
ile Yahudi ya da Hristiyan dncesinden ayrlan yan, Tann ile doay veya bir baka
deyile Tann ile yarattklann e tutuundadr.

- yleyse doa Tanr'dr ve bu i de burada biter!

- Ancak Spinoza "doa" derken yalnzca maddesel doay kastetmez. Onun tz, Tanr ya da
doa kavram ruhsal olan eyleri de kapsar.

- Yani hem "dnce" hem de "madde", yle mi?

- Evet, stne bastn! Spinoza'ya gre biz insanlar Tan-n'nn iki zelliini ya da iki yann
biliriz. Bu iki zellii Spinoza Tann'nn yklemleri diye adlandnr ve ona gre bu iki yklem
Descartes'n "dnce" ve "uzam"nn ta kendisidir. Yani Tann -ya da doa- ya dnce ya da
maddi bir ey olarak kendini gsterir. Tamnn "dnce" ve "uzam"dan baka zellikleri de
olabilir elbette ancak insanlar onun yalnz bu iki yklemini bilirler.
- Olabilir, ama ok karmak!

- Evet yledir. Spinoza'nn dilini ancak eki ve testereyle ap arkasndakilere ulaabilir


insan! Ama sonunda da elmas kadar ak seik yle fikirlere ulalr ki bu her eye deer.

- Heyecanla bekliyorum.

284

SPNOZA

- Yani Spinoza'ya gre doadaki her ey ya dnce ya da jnaddedir. Gnlk yaantmzda


karlatmz bir takm olgular, rnein bir iek ya da Henrik Wergeland'n bir iiri,
dnce ya da maddenin deiik ^feridirler. Kip, Tz, Tann ya da doann belli bir andaki
durumudur. Bir iek madde ykleminin bir kipidir ve iekle ilgili bir iir dnce
ykleminin bir kipidir. Ancak bunlann her ikisi de esas olarak Tz, Tann ya da doann bir
ifadesidir.

- Aman Tannm, laflara bak!

- yle ama bu karmak laflarn arkasnda gnlk konuma dilinin bile aklamakta yetersiz
kalaca muhteem sadelikte bir kavray gizlidir.

- Sanrm ben yine de konuma dilini tercih ederim!

- Pekl. Seninle balayaym yleyse. Karnn anynca kimin can yanar?

- Kimin olacak, benim!

- Doru. Peki, sonradan karnnn ardn dndnde, bunu dnen kimdir?

- O da ben.

- Evet nk bir an karn anyan, bir an dnen kii hep o tek insan, sensindir. Spinoza
etrafmzdaki her eyin ayn ekilde Tann ya da doann bir ifadesi olduunu dnyordu.
Dndmz her ey de Tann'nm ya da doann dnceleriydi. nk her ey birdi. Tek
bir Tann, tek bir doa ya da tek bir tz vard.

- Ama bir ey dnrken, dnen benimdir. Hareket ederken ben hareket ederim. Niye
durup durup iin iine Tan-n'y kantnyorsun?

- Kendini konuya kaptmn houma gidiyor! Peki ama sen kimsin? Sen Sofi Amundsen'sin
ama ayn zamanda kendinden fok daha byk bir eyin ifadesisin. Dnen ya da hareket
edenin sen olduunu syleyebilirsin elbette, ama senin d-

285

SOF'NN DNYASI
SPNOZA

ncelerini doann dndn ya da sende hareket edenin doa olduunu da syleyemez


misin ayn zamanda? Her ey hangi gzlkle baktna baldr aslnda.

- Kendi kendim zerinde sz hakkm olmadn m sylemek istiyorsun?

- Hem evet, hem hayr. Ba parman istediin gibi hareket ettirebilme zgrlne sahipsin
belki ama parman ancak doasna uygun olarak hareket edebilir. Elinden kopup odada
dnp durmaya balayamaz rnein! te senin de btnn iinde bir yerin var ocuum. Sen
Sofi'sin ancak ayn zamanda Tanr'nn vcudunda bir parmaksn.

- O zaman her yaptm Tanr belirliyor, yle mi?

- Ya da doa veya doa yasalar! Spinoza'ya gre Tanr -ya da doa yasalar- olan biten her
eyin isel nedenidir. Tanr dsal bir neden deildir, nk ifadesini yalnz ve yalnz doa
yasalar araclyla bulur.

- Fark grebildiimi pek sanmyorum.

- Tanr ipleri ekerek olan biteni belirleyen bir kukla oynatcs deildir. Kukla oynatcs
kuklalar dardan ynetir, dolaysyla kuklalarn hareket etmesinin "dsal nedeni"dir. Ama
Tanr dnyay byle ynetmez. Tanr dnyay doa yasalar araclyla ynetir. Bu yzden
Tanr -ya da doa- olan biten her eyin "isel nedeni"dir. Bu, doadaki her eyin
zorunluluklar sonucu byle olduunu sylemek anlamna gelir. Spino-za'nn doaya bak
Gerekirci bir bakt.

- Bu sz daha nce de kullanmtn galiba...

- Stoaclar anmsyorsundur belki de. Evet, onlar da her eyin zorunluluk sonucu varolduunu
sylemilerdi. Bu yzden baa gelen her eyi "Stoac dinginlik"le karlamak son derece
nemliydi. nsanlar kendilerini,duygularna esir etmemeliydi. Bu ana hatlaryla Spinoza
ahlak iin de geerliydi.

- Ne demek istediini anlyorum sanrm. Ama yine de

286

kendi kendim hakknda sz sahibi olmamay kabul edemiyorum.

- Tekrar, bundan otuz bin yl nce yaam Ta Devri olanna dnelim. Bu ocuk zamanla
byd, okuyla vahi hayvanlar avlad, bir kadna ak oldu, ondan ocuklar oldu ve
muhtemelen kabilesinin tanrlarna tapt. Bunlardan hangisini o belirledi sence?

- Bilmem.

- Ya da Afrika'daki bir aslan dn. Vahi bir hayvan olmay o mu semitir sence? Bu
yzden mi antiloplara saldrr? Yoksa vejeteryan olmay m semeliydi?

- Olur mu! Aslan kendi doas gereince yaar.


- Ya da doa yasalar gereince! Sen de yle Sofi, nk sen de doasn. Tabii bu noktada -
Descartes'dan da destek alarak-itiraz edebilirsin ve hayvanlarla insanlarn farkl olduunu,
hayvanlarn zgr iradeden yoksun olduunu syleyebilirsin. Ama yeni domu bir bebei
dn. Barp aran bebek st bulamazsa parman emer. Bu bebein zgr iradesinden
sz edilebir mi?

- Hayr.

- Bu kk bebein ne zaman zgr iradesi olur? ki yana gelince sa solu gstererek


kouturur durur. yana geldiinde drdryla annesinin ban iirir. Drt yanda aniden
karanlktan korkmaya balar. zgrlk bunun neresindedir Sofi?

- Bilmiyorum.

- On be yanda aynann nne geip makyaj denemelerine balar. Kiisel kararlar alp
istedii gibi davranmaya balad ya bu ya mdr?

- Ne demek istediini anlyorum.

- O, Sofi Amundsen'dir. Elbette! Ancak o ayn zamanda doann kurallarna gre yaar.
nemli olan da udur ki o bunun

287

SOFfNlN DNYASI

SPINOZA

farknda deildir, nk her yaptnn ardnda son derece karmak nedenler yatar.

- Artk yeter sanrm!

- Son bir soru soracam: Byk bir bahede iki aa dn. Bir tanesi bahenin gne alan
kesinde, verimli bir toprak parasnda, dieriyse glgelik ve verimsiz bir alanda yetiiyor
olsa, hangisi daha ok byr? Hangisi daha ok meyve verir?

- Tabii ki yetime koullar daha iyi olan daha ok byr.

- Spinoza'ya gre bu zgr bir aatr. indeki olanaklar gelitirme zgrlne sahiptir.
Ama bu bir elma aacysa dallarnda armut ya da erik tayamaz. Biz insanlar iin de bu
byledir. rnein politik bir takm koullar sonucu kiisel gelimemiz engellenebilir. Bu
ekilde d bir g bizi gelimekten alko-yar. Ancak iimizde varolan olanaklar "zgrce"
gelitirebildiimiz srece zgr bir insan olarak yaayabiliriz. Ama bizler de tpk Ren
Vadisi'ndeki Ta Devri genci, Afrika'daki aslan ya da bahedeki elma aac kadar iimizde
bulunan olanaklar ve dmzdaki koullarca belirleniriz.

- Tmyle pes etmeme az kald.


- Spinoza tmyle "kendi kendinin nedeni" olan ve snrsz bir zgrlkle hareket edebilen tek
bir varlk olduunu syler. Byle zgr ve "rastlantsal olmayan" bir srecin ifadesi olan tek
varlk Tann ya da doadr. nsan d bir gcn etkisinde kalmadan zgr olabilmek iin ne
kadar urarsa urasn, bylesi bir "zgr irade"yi hibir zaman elde edemez. Bedenimizde
olan biten her eyi -ki bedenimiz maddenin bir yklemidir- denetleyemeyiz. Dncelerimizi
de kendimiz "semeyiz". Dolaysyla insan "zgr bir ruh"a sahip deildir; ruhumuz mekanik
bir bedene hapsolmu gibidir adeta.

- Bunu pek anlayamadm.

- Spinoza, bizi gerek mutlulua ve uyuma varabilmekten alkoyann ihtiras ve iddetli arzular
olduunu syler. Oysa her

288

gevin zorunluluklardan kaynaklandn kabul edersek, doay sezgisel bir ekilde ve bir
btn olarak kavrayabiliriz. O zaman her eyin birbirine baml olduu, evet her eyin
aslnda tek bir ey olduu bir kristal parlaklnda kendini duyurur. Ama, varolan her eyi
tek bir btn halinde alglayabilmektir. gn yce mutlulua ve huzura ancak bylelikle
varabiliriz. Spi-noza'nm her eyi "sub specie aeternitatis" grmek diyerek kastettii de buydu.

- Yani?

- Yani, her eyi "sonsuzluun bak asndan" grmek. Biz de konumuza bu cmleyle
balamam mydk zaten?

Alberto bunlar syledikten sonra kalkp kitaplkta duran koca bir meyve taban ald. Taba
sehpaya koydu.

- Gitmeden bir meyve almak istemez misin?

Bunun zerine Sofi tabaktan bir muz, Alberto da yeil bir elma ald.

Sofi muzu soyarken birden haykrd:

- Bu da ne? Burada bir ey yazyor!

- Nerede?

- te, muz kabuunun i yznde. Siyah ispirtolu kalemle yazlma benziyor...

Sofi Alberto'ya doru eilmi, ona muzu gsteriyordu. Alberto yazy yksek sesle okudu:

"te yine ben, Hilde! Grdn gibi ben her yerdeyim sevgili kzm. Yagnn kutlu olsunl"

- Aman ne komik! dedi Sofi.

- Gitgide daha kt oluyor bu adam!

- Ama... ama bu olanaksz! Lbnan'da muz yetitiriliyor mu sence?


Alberto ban sallad.

- Bu muzu yiyecek filan deilim en azndan!

- Yeme, kalsn. Soyulmam bir muz kabuunun iine yaz

289

SOF'NN DNYASI

yazarak kznn yagnn kutlayan bir adamn akl pek salam saylmaz. Ama olduka zeki
olduunu da kabul etmek lazm...

- Hem kak, hem zeki...

- yleyse Hilde'nin zeki bir babas olduunu ite u an ilan etmi oluyoruz, yle mi?

- Evet, demin ben de dedim ya! O zaman son grmemizde sana beni Hilde diye arttran,
azmza szckleri tktran da o olabilir.

- Evet, hibir olasl dlamamalyz. Ama her eyden de

phe etmeliyiz.

- Ne biliyoruz, tm hayatmz aslnda bir ryadr belki de!

- Ama hemen sonular karmaya balamayalm. Her eyin ok daha basit bir aklamas
olabilir.

- yle veya byle, artk eve gitmeliyim. Annem bekler. Alberto Sofi'yi kapya kadar geirdi.
Tam giderken:

- Tekrar grmek zere Hilde! dedi. Ve kapy kapad.

LOCKE

.retmen snfa girmeden nce yazsz ve bombo duran bir karatahta gibi...

Sofi eve geldiinde saat sekiz buuktu. Bu annesiyle anlamasn bir buuk saat geciktirmi
o.lduu anlamna geliyordu. Aslnda anlama da denemezdi ya! Tek yapt bir not brakp
yemee gelmeyeceini, saat yedide evde olacan sylemek olmutu.

- Bu i burada biter, Sofi! Santral arayp, ehrin eski semtlerinde oturan Alberto diye birinin
telefonunu renip renemeyeceimi sormak zorunda kaldm. Telefon memurelerinin
maskaras oldum!

- Daha nce gelmem mmkn olmad. Tam byk bir bilmeceyi zme aamasndayz
sanyorum!
- Samalk!

- Hayr, gerekten yle.

- Onu bahede yapacamz partiye davet ettin mi?

- Hay Allah, unuttum!

- Artk sahiden onunla karlamay talep ediyorum! En ge yarn! Gen bir kzn yal bir
adamla bu ekilde bulumas doru deil.

- Aslnda Alberto'dan ekinmen ok yersiz. Hilde'nin babasndan korksan neyse!

- Hilde de kim?

- Lbnan'daki adamn kz. Gerekten kt bir adam o. Tm dnyay kontrol ediyor bile
olabilir...

- Beni bir an nce u Alberto ile tantrmazsan, seni onunla

290

291

SOF'NN DNYASI

grmekten men ederim. Hi olmazsa neye benzediini grmedike iim rahat etmeyecek.

Birden Sofi'nin aklna bir fikir geldi. Koarak odasna gitti.

- Nereye gidiyorsun? diye seslendi annesi arkasndan. ok gemeden Sofi oturma odasna
geri gelmiti.

- Hemen, u an onun neye benzediini grebileceksin. Ama umarm ondan sonra artk beni
rahat brakrsn!

Bu arada elindeki video kasetini sallyordu. Sonra kaseti videoya koydu.

- Sana kaset de mi verdi?

- Karnzda Atina...

ok gemeden Akropolis'den grntler ekranda birbirini izlemeye koyuldu. Alberto ekranda


dorudan Sofiyle konumaya baladnda annesi nefesi kesilmi bir halde olanlar izliyordu.

Birden Sofi oktan unutmu olduu bir eyi farketti. Akro-polis, farkl farkl turlardan
insanlarla kaynyordu. Bunlardan birinin arasnda kk bir pankart gze arpyordu.
Pankartta "HLDE" yazlyd.
Alberto Akropolis'de gezintisini srdryordu. imdi de giri kapsndaki merdivenlerden
aa inerek, Pavlus'un Atinallara seslendii Areopagos tepesinde yerini alyordu. Sonra eski
meydanda durup Sofi'yle konumasn srdrd.

Annesi videonun karsnda oturmu, yarm yamalak cmlelerle yorumlar yapyordu:

- Olamaz... bu mu Alberto? te yine u tavan meselesi... Ama... gerekten seninle konuuyor


bu adam! Pavlus'un Atina'ya gitmi olduunu bilmiyordum...

Kasette eski Atina'nn harabelerin iinden yeniden douunun olduu blm yaklayordu.
Sofi o arada hemen band durdurdu. Annesine Alberto'yu gstereceini sylemiti ve ite
gstermiti. Platon'u grmese de olurdu!

292

LOCKE

Odada t kmyordu.

- Tipi pek fena saylmaz, ne dersin? dedi Sofi alayc bir tavrla.

- Onu bilmem ama, daha henz tam anlamyla tanmad bir kz iin Atina'da film eken bir
insan olduka ilgin bir kii olmal. Ne zaman Atina'daym acaba?

- Hibir fikrim yok.

- Bir ey daha aklm kurcalyor... -Ne?

- Bir zamanlar ormandaki kk kulbede yaam Binbay andryor bu adam.

- O zaman belki de odur anne...

- Ama onu on be yl kadardr kimsenin grd yok!

- Belki de baka lkelere gitmitir, Atina'ya filan rnein... Annesi 'olamaz' anlamnda ban
sallad:

- Ben onu 70'li yllarda grdmde ancak bu imdi grdm Alberto'nun yalanndayd.
Yabanc bir soyad vard galiba...

- Knox mu?

- Belki de... Evet, Knox olabilir soyad.

- Yoksa Knag'myd?

- imdi kafam iyice kart... Knox kim, Knag kim?

- Biri Alberto, biri HiJde'nin babas.


- Kafam iyice allak bullak oldu!

- Karnm ackt. Yemek var m evde?

- Kfteyi stabilirsin.

Sofi bundan sonraki iki hafta Alberto'dan hibir haber almad. Hilde'ye yollanm bir yagn
kart daha geti eline, ama kendi yagn iyice yaklam olmasna ramen ona tek bir kart
bile yollayan olmamt.

Bir gn leden sonra Alberto'nun evine gitti. Kapy al-

293

SOFfNN DNYASI

LOCKE

m, aan olmamt. Demek ki evde deildi, ancak kapda bir not aslyd:

Yagnn kutlu olsun Hilde! u an yepyeni bir dnemin eiinde duruyoruz. Gereklik an
geldi att kzn. Her aklma geldiinde glmekten altma ediyorum neredeyse. Tabii her
eyin aklamas Berkeley'de. yi izlemeye devan et.

Sofi kapdan kad karp giderken Alberto'nun posta kutusuna att.

Hay Allah! Alberto tutup yine Atina'ya gitmemiti inallah! Bunu nasl yapar, nasl onu
cevaplanmam bunca soruyla babaa brakrd!

14 Haziran gn okuldan geldiinde Hermes'i bahede buldu. Sofi ona kotu, Hermes de ona.
Tm sorularn cevab on-daym gibi Hermes'e sk sk sarld.

Yine annesine bir not yazd. Ama bu kez Alberto'nun adresini de eklemeyi ihmal etmedi.

Yrrlerken ertesi gn dnmeye balad. Kendi yag-n deildi dnd. Zaten


yagnn 24 Hazirandan nce kutlamayacaklard. Yarn asl Hilde'nin de yagnyd. Sofi
bu gnn ok zel bir gn olacana yzde yz emindi. En azndan Lbnan'dan gelen
kartlarn sonu demek olacakt bu gn.

Byk Meydandan gemi, ehrin o eski semtine yaklarlarken bir ocuk parknn yanndan
geiyorlard. Hermes parktaki bir bankn yanna gidip orada durdu. Sanki Sof'nin banka
oturmasn ister gibiydi.

Sofi banka oturdu. Gzlerini Hermes'inkilere dikerek, boynunu usul usul okamaya koyuldu.
Kpek birden titremeye balad. imdi garanti havlayacak, diye dnd Sofi.

eneleri titredi ama Hermes ne hrlad, ne de havlad. A-

294
zn ap: <

- Yagnn kutlu olsun Hilde! dedi.

Sofi donakald. Kpek konumu muydu?

Olamazd. Aklnda Hilde olduu iin kpein konuup ona Hilde dediini hayal etmiti. Ama
ta iinden, Hermes'in kendisine bu drt szckle konumu olduunu biliyordu. Bouk ve
yankl sesini duymutu Hermes'in.

Hemen ardndan her ey eski haline dnmt. Hermes sanki biraz nce olanlar rtbas etmek
istercesine birka kez yksek sesle havladktan sonra.yoluna devam etti. Alberto'nun evine
gelip apartmandan ieri girerlerken Sofi ban kaldrp gkyzne bakt. Btn gn gzel
geen hava imdi ktlemi, gkyzn gri bulutlar kaplamaya balamt.

Alberto kapy aar amaz Sofi:

- Nezaketin hi gerei yok! Kpca bir aptalsn ve sen de ok iyi farkndasn bunun!

- Yine ne oldu ocuum?

- Ne olacak, imdi de Hermes'e konumay retmi bizim Binba!

- Vay canna, bu kadar ileri gidebiliyor demek!

- Yaa, demek gidebiliyor!

- Hermes ne dedi peki?

- Tahmin et!

- "Yagnn kutlu olsun" gibisinden bir ey demitir herhalde.

- Tam isabet!

Alberto Sofiyi ieriye buyur etti. Bugn de deiik bir kyafete brnmt. Bir nceki
giysilerine benziyordu bunlar da, ama bu kez pek yle kurdeleler, eritler, dantellerle ssl
deillerdi.

- Bir ey daha var stelik! -Ne?

295

03

en O-<x> as

I
za

Cfl

" " ar1 _

p3

SOFi'NN DNYASI

olarak kar.

- Ve altn da gerek deneyimlerdir, yle mi?

- En azndan insanlarn deneyimlerine dayandrlabilen dncelerdir. Britanya Empiristleri,


insanlarn yaratt tm kavramlarn gerek deneyimlere dayandrlp dayandrlamayacan
aratrmaya byk nem veriyorlard. imdi bunlar srayla grelim...

- Haydi yleyse!

- Bunlarn ilki, 1632-1704 yllarnda yaam olan John Locke idi. "An Essay Concerning
Human Understanding" adl en nemli kitab 1690'da yaynland. Locke bu kitabnda iki
sorunun yantn bulmaya alr: insanlarn dnce ve kavramlarnn nasl olutuunu ve
duyularmza gvenip gvene-meyeceimizi.

- Projeye bak, projeye!

- Bu sorular teker teker ele alalm. Locke tm dnce ve kavramlarmzn grp


duyduklarmzdan olutuuna inanr. Bir eyi duyumsamadan nce bilincimiz bir "tabula
rasa",.yani "bo bir levha"dr.

- Latince karlklar atlasak da olur yani!

- Bir eyi duyumsamadan nceki bilincimiz, retmen snfa girmeden nce yazsz ve
bombo duran bir karatahtaya benzetilebilir. Locke bilinci denmemi bir odaya da benzetir.
Ancak sonra duyumsamaya balarz. evremizdeki dnyay grr, koklar, tadar, dokunur ve
iitiriz. Ve bunu en iyi yapanlar kk ocuklardr. Bylelikle Locke'un temel duyumlar
dedii eyler oluur. Ancak bilin bu d izlenimleri yalnzca, edilgen bir biimde almakla
yetinmez. Bilin bu temel duyumlar dnme, yarglama, inan ve phenin szgecinden
geirir ve bylelikle yansma fikirler oluur. Dolaysyla Locke "duyumsama" ve "yansma"y
birbirinden ayrr. nk bilincimiz yalnzca pasif bir alc deildir; zerine akn eden
duyumsal izle-

298

LOCKE

nimlerini snflar ve zerinde dnr. te tam bu noktada uyank olmak gerekir.


- Uyank olmak m?

- Locke duyularmz araclyla edindiimiz yegne eyin temel izlenimler olduunu


vurgular. rnein bir elma yerken, "elna"mn tmn tek bir izlenimle duyumsamam.
Gerekte bunun gibi pek ok temel izlenim edinirim: elmann yeil olduu, gzel koktuu,
sulu ve eki olduu gibi. Ancak bir sr elma yedikten sonra "bir elma" yediimi
dnebilirim. Locke'a gre ancak o zaman "bir elma"nm ne olduuna dair bileik bir
kavraya ulammdr. ocukken ilk kez elma yediimizde henz byle bir kavraymz
yoktur. Yeil olduunu grm, tad ne gzel, hmm... ama biraz da ekiymi demiizdir.
Zamanla bu tip duyumsamalar bir araya getirip "elma", "armut", "portakal" kavramlarn
olutururuz. Ancak etrafmzdaki maddi dnyayla ilgili tm bilgilerimiz esas olarak
duyularmzdan kaynaklanr. Temel izlenimlere indirgenemeyen her trl bilgi yanl bilgidir
ve kaldrp atlmas gerekir.

- Grp iittiklerimizin, koklayp tattklarmzn duyum-sadnz ekliyle varolduklarn


syleyebiliriz en azndan...

- Hem evet, hem hayr. Locke'un cevap arad ikinci soru da budur. Fikir ve kavramlarmzn
nasl olutuunu yantladktan sonra, dnyann gerekten bizim duyumsadmz gibi olup
olmadn sorgular. nk bu ok aka yantlanabilecek bir soru deildir, Sofi! Yant
verirken aceleci olmamalyz. Bir filozofun yapmaya hakk olmad tek eydir bu.

- Azm bile amyorum.

- Locke "birincil" ve "ikincil" nitelikler arasnda bir ayrm gzetiyordu. Ve bu noktada


Descartes gibi kendinden nceki baz filozoflara bavuruyordu.

-Nasl?

-Birincil nitelikler eylerin maddesi, arl, biimi, hare-

299

i^j

SOF'NIN DNYASI

LOCKE

keti ve says gibi niteliklerdir. Bu nitelikler sz konusu oldu-unda duyulanmza


gvenebiliriz. Ancak eylerin tatl-eki yeil-krmz, scak-souk gibi ikincil nitelikleri vardr
ki bun-lan da duyulannzla alglanz. Renk, koku, tad ya da ses gibi bu tr niteliklere ait
duyumsamalarmz, eylerin iinde olan, gerek nitelikleri yanstmaz. Yalnzca d
gerekliin duyulannz zerindeki etkisini yeniden retir.

- Zevkler ve renkler tartlmaz!

- Evet, tam da yle! Byklk ya da arlk gibi birincil nitelikler konusunda herkes hemfikir
olabilir, nk bunlar eylere ikin niteliklerdir. Oysa renk ye tad gibi ikincil nitelikler,
canlnn alglama doasndaki farklara paralel olarak hayvandan hayvana, insandan insana
eitlilik gsterir.

- Jorn'n portakal yiyiine baksa limon yiyor sanr insan. Portakal ancak dilim dilim yer.
Yedike de "ok eki!" der. Halbuki bence ayn portakal olduka tatl ve gzeldir.

- Ve bunda ne biriniz hakldr ne dieriniz. Sadece portakaln sizde uyandrd duyguyu dile
getiriyorsunuzdur o kadar. Renkleri alglaymz da byledir. Krmznn belli bir tonunu
sevmiyor olabilirsin. Jorn de gidip kendisine bu renkte bir elbise almsa, elbise konusundaki
fikrini kendine saklasan iyi edersin! kinizin bu rengi alglay farkldr ve elbise bu yzden
ne gzel saylabilir ne de irkin.

- Ama herkes portakaln yuvarlak olduunda hemfikirdir.

- Evet. Hi kimse yuvarlak bir portakaln kp eklinde olduunu syleyemez. Tatl ya da eki
olduunu "dnebilir" insan ama 200 gram geliyorsa sekiz kilo olduunu "dnemez".
Portakaln birka kilo olduunu "sanabilirsin" elbette, ama o zaman tahmin gcn pek salam
deil demektir. Bir eyin ka kilo olduu tahmin edilecek olsa, birinin tahmini hep geree
dierlerinden daha yakn olacaktr. eylerin says sz konusu olduunda da durum byledir.
Kavanozda ya 986 nohut vardr

300

ya da yoktur. Hareket de byledir. Araba ya hareket ediyordur ya da duruyordur.

- Anlyorum.

- "Uzantsal" gereklik konusunda Locke da Descartes gibi insann bir takm nitelikleri ancak
aklyla kavrayabileceine inanr.

- Zaten zerinde pek anlalamayacak trden bir ey de deil bu!

- Locke baka bir takm alanlarda da sezgisel ya da "tant-sal" bilginin varln kabul
ediyordu. rnein bir takm ahlak kurallarnn herkes iin geerli olduunu sylyordu. Bir
baka deyile doal hak diye bir eyin varolduunu savunuyordu ki bu da onun dncesinde
Usu bir eydi. Bir baka Usu ge de Tanr'nn varlnn insan aklna uygun olduunu
dnmesiydi.

- Belki de haklyd.

- Hangi konuda?

- Tann'nn varl konusunda.

- Hakl olduu dnlebilir elbette. Ancak o bunu bir inan meselesi olarak grmyordu.
Tann fikrinin insan aklndan doduunu ne sryordu. Ve ite buydu onun Usu yan.
Ayrca fikir zgrl ve hogrden yana olduunu da eklemeliyim. Savunduu bir baka
konu da cinslerin eit olduuydu. Erkein kadndan stn olduu dncesini yaratan insann
kendisidir, dolaysyla bu fikri deitirebilecek olan da yine insandr, diyordu.
- Ayn fikirdeyim.

- Locke yakn dnemin cinslerin eitlii konusuyla ilgilenen ilk filozoflarndan biridir. Kadn-
erkek eitlii konusunda nemli bir rol oynayan, ada John Stuart Mili zerinde byk etkisi
olmutur. Locke, genel olarak, 18. yzyl Fransz Aydnlanma a'nda serpilip gelien pek
ok dncenin babas ol-

301

SOF'NN DNYASI

mutur. rnein glerin ayrm ilkesinden ilk sz eden o olmutur...

- Bu, devletin gcnn farkl kurumlar arasnda bllmesi anlamna geliyor, deil mi?

- Bunlarn hangi kurumlar olduunu hatrlyor musun?

- "Yasama gc" veya bir baka deyile Millet Meclisi. "Yarg gc" ya da mahkemeler. Ve
"yrtme gc" ya da hkmet.

- Gcn bu ekilde e ayrl Fransz aydnlanma filozofu Montesquieu'den kaynaklanr.


Locke, her eyden nce, diktatrle varmamak iin yasama ve yrtme organlarnn
birbirinden ayn olmas gerektiini dile getirmitir. Locke tm gc kendinde toplayan ve
"Devlet benim!" diyen 14. Louis dneminde yaamtr. Bu gre de Mutlakiyetilik
diyoruz. amzda varolsa 14. Louis'nin ynetimini belli yasalara bal olmayan, rastgele bir
ynetim olarak adlandrrdk. Locke'a gre de yasal devleti salamann ana yolu yasalar
halkn temsilcilerinin koymalar, bunlar uygulayann ise kral ya da hkmet olmasyd.

302

HUME

...o zaman yakn gitsin...

Alberto bir sre ylece oturup sehpay seyretti. Sonra dnp camdan darya bakt.

- Hava bulutlanyor, dedi Sofi.

- Evet, skntl bir hava,

- imdi mi anlatacaksn Berkeley'i?

- Britanya Empiristinden sras gelen o, ama o bir ok bakmdan bal bana bir grup
oluturduu iin onu sona brakp imdi David Hume dan bahsedeceiz. 1711-1776 yllarnda
yaam olan Hume'un felsefesi, en nemli Empirisizm felsefesi olarak grlr. Byle nemli
grlmesinin bir baka nedeni de byk filozof Immanuel Kant' kendi felsefesini oluturmak
konusunda esinlendiren bir filozof olmasdr.

- Aslnda Berkeley'i anlatman isterdim demem, bir eyi deitirmez deil mi?
- Hayr, deitirmez. Hume skoya'da, Edinburgh yaknlarnda byd. Ailesi onun avukat
olmasn istiyordu, ama o "felsefe ve bilginin dndaki her eyi inanlmaz derecede itici
buluyordu". Aydnlanma a'nn tam ortasnda, Voltaire ve Rousseau gibi byk Fransz
dnrleriyle ayn zamanda yaad. Hayatnn son yllarn geirdii Edinburgh'a dnmeden
nce Avrupa'nn pek ok kentini gezdi. En nemli eseri olan "nsann Doas zerine Bir
nceleme"yi yazdnda 28 yandayd. Bu kitab daha 15 yandayken dnm olduunu
syler kendisi.

- Elimi abuk tutmam gerekiyor demek ki!

- Sen artk ie balam saylrsn.

303

SOFNN DNYAS

HUME

- Ama bir gn kendi felsefemi kuracak olursam, bu imdiye dek duyduklarmn tmnden
farkl olacak.

- imdiye kadar duyduklarnda eksikliini hissettiin eyler mi var?

- Birincisi, imdiye kadarki tm filozoflar erkek. Ve anlalan erkekler kendi dnyalarnda


yayor. Ben gerek hayatla ilgilenirdim daha ok: ieklerle, hayvanlarla ve doup byyen
ocuklarla... u senin filozoflarn srekli "insan"dari bahsediyor. Bak ite yine "insann
doas"na dair bir inceleme yazm Hume. Ama bu "insan" hep orta yal bir insan sanki.
Yaam hamilelikle ve doumla balyor ne de olsa, ama ocuk bezleriyle ocuk
alamalarndan sz eden olmad imdiye kadar! Sevgi ve dostluktan da bahsedilmedi pek.

- ok haklsn elbette. Ama tam da Hume olabilir biraz farkl dnen. Herkesten ok o,
gnlk yaamdan alr k noktasn. stelik kanmca Hume ocuklarn ya da yeni dnya
yurttalarnn dnyaya nasl baktklarn ok iyi bilir.

- Dinleyelim bakalm yleyse!

- Hume bir Empirist olarak grevinin, u senin erkek filozoflarn yaratt tm karmak
kavramlar ve dnce yaplarnda yle bir temizlik yapmak olduuna inanyordu. Yazlp
izilenlerde hl Ortaa dncesinden ve 17. yzyl Usu dncesinden hurdalara
rastlandn sylyordu. Kendisi ise insann dnyay dolaysz alglayna dnmek istiyordu.
Hibir felsefe "bizi gnlk deneyimlerimizin tesine gtremez veya bize gnlk
yaantmzdan edindiimiz izlenimler zerine dnerek ulatmz davran kurallarndan
baka kurallar salayamaz" diyordu.

- imdiye kadar anlattklarna baklrsa pek fenaya benzemiyor bu Hume! Biraz rnek
verebilir misin peki?

- Hume'un yaad zamanlarda meleklere inananlar oktu. Melek kanatl bir insan
grnmndedir. Sen hi byle bir
304

yaratk grdn m Sofi?

- Hayr.

- Ama bir insan grdn, deil mi?

- te imdi samaladn!

- Kanat da grdn, deil mi?

- Tabii, ama kanatl bir insan grmedim.

- Hume'a gre "melek" "bileik bir kavram"dr.. Gerekte deil, insann hayalgcnde bir
araya gelmi iki farkl deneyimden olumaktadr. Bir baka deyile derhal braklp atlmas
gereken, yanl bir inantr. Bu ekilde tm dnce ve inanlarmz bir bir gzden
geirmemiz gerekir. Kitaplarmz da byle gzden geirmeliyiz. nk yle der Hume:
"Elimizde tuttuumuz kitaba bakp kendimize soralm: Bu kitap byklk ya da sayya dair
soyut bir uslamlama ieriyor mu? Hayr. Olgu veya varolua dair deneysel bir uslamlama
ieriyor mu? Hayr. O zaman yakn gitsin, nk bo inan ve yanlsamadan baka bir ey
ieriyor olamaz byle bir kitap!"

- Olduka keskin bir tutum!

- Ama tm bunlarn gerisinde dnya olduu gibi duruyor-dur, Sofi. Her zaman olduundan
daha canl, daha ak seik. Hume dncelerin bilinte henz olumad dnemlere,
ocuklarn dnyay alglay biimine geri dnmek ister. imdiye dek ele aldmz
filozoflarn kendi dnyalarna kapanm yaadklarn, seni ise en ok gerek dnyann
ilgilendirdiini sylememi miydin?

- Evet, buna benzer bir eydi sylediim.

- Hume da ayn eyi sylerdi. Ama gel, onun dncelerini biraz daha derinlemesine
inceleyelim.

- Bekliyorum.

- Hume, insann iki tr alglay biimine sahip olduunu syleyerek ie balar. Bunlar
izlenim ve fikirlerdir. "zlenim" d gerekliin anlk alglandr. "Fikir" ise bu tr bir
izlenimi

305

SOF'NN DNYASI

HUME

yeniden anmsamaktr.
- Birka rnek veriniz ltfen!

- Sobaya deip elini yakarsan, o an bir "izlenim" edinirsin. Bir zaman sonra elini yaktn
hatrlarsn. Hume'un "fikir" dedii de budur. Bu ikisi arasndaki fark, izlenimin, izlenimi
anmsayan fikirden ok daha gl, ok daha canl olmasndadr. Duyumsal izlenimin zgn
rnek, "fikir" ya da izlenimin ansnn bunun soluk bir kopyas olduunu da syleyebiliriz.
"zlenim", bilinte muhafaza edilen "fikir"in dorudan nedenidir de ondan!

- imdiye kadar sylediklerini izleyebildim.

- Hume bundan sonra, "izlenim" ve "fikir"in basit ya da bileik olabileceini sylyor.


Locke'dan bahsederken verdiimiz elma rneini hatrlyorsundur. Elmann dorudan, anlk
kavran byle "bileik bir izlenim"dir. Bilinteki elma kavram da "bileik bir fikir"dir.

- Szn kesiyorum, ama gerekten nemli mi bu?

- nemli mi? Tabii nemli. Filozoflar zaman zaman bir takm yapay problemlerle uram
olabilirler ama, bu bizim bir muhakemenin oluma srecini izleme abamz hibir zaman
engellememeli. Hume da, Descartes'la bir fikri temelinden oluturmak gerektii konusunda
hemfikirdi kukusuz.

- Pekl, sorumu geri alyorum.

- Hume'un altn izdii konu, bazen gerekte byle olmad halde "fikirleri" aklmzda
birletirebildiimizdir; yanl fikirler, doada bulunmayan kavramlarn da byle doduudur.
Buna bir rnek olarak meleklerden szetmitik. Daha nce "fimsah"dan da bahsetmitik
hatrlyorsan. Yine bir baka rnek mitolojideki kanatl at, Pegasos'dur. Tm bu rneklerde
bilincimizin onu alp bununla, bunu alp sununla, kanatlar bir izlenimden, at bir bakasndan
alp bu ikisini birbiriyle diledii gibi kesip birletirmi olduunu kabul etmeliyiz. Tm bu

306

paralar bir zamanlar gerek birer "izlenim" olarak bellein tiyatrosunda oynamlardr.
Bilinse bunlar istedii gibi alp birletirmi, bu ekilde sahte "fikirler" ya da kavramlar
yaratmtr.

- Anlyorum. stelik bunun nemli olduunu da grebiliyorum sanrm.

- Gzel! Yani Hume her bir kavram ele alp, bunun gerek hayatta karlnn bulunup
bulunmadn aratryordu. "Bu fikir hangi izlenimden kaynaklanyor?" diye soruyordu.
Bunu yaparken her eyden nce bileik bir kavramn hangi "basit fikirlerin" bir bileimi'
olduunu bulmas gerekiyordu. Bu ekilde insan kavrayn zmlemek iin bir yntem
gelitirmi oluyordu. Amac fikirlerimize, kavramlarmza bir ekidzen getirmekti.

- Yine biraz rnek verir misin?

- Hume'un yaad ada "dennet"in ya da "Yeni Kuds"n ne olduunu iyi bildiini


sananlar oktu. Descartes'n, bir ey insan akl iin ne denli "ak-seik"se, o eyin gerekten
varolmas o denli olasdr, dediini hatrlyor musun, bilmem.
- Daha nce de sylediim gibi, pek unutkan saylmam!

- Biraz dnnce "cennet"in son derece bileik bir kavram olduunu kolayca grebiliriz. Bu
elere yle birka rnek verebiliriz: "Cennet" "incilerle ssl kaplar", "altndan yollar",
saysz "melekler" vesaire ile doludur. Aslnda "incili kaplar", "altn yollar" ve "melekler" de
bileik kavramlardr ve kendi bileenlerine ayrlabilir. Cennet kavrammz, "inci", "kap",
"altn", "beyaz giyinmi bir biim" ve "kanat" gibi basit kavramlara ayrdktan sonra, ite
ancak o zaman gerekten bu "basit izlenimleri" yaayp yaamadmz kendimize sorabiliriz.

- Ve buna cevabmz "evet" olur. Ama biz tm bu "basit izlenimleri" alp hayali bir ey
oluturacak biimde biraraya getirmiizdir.

307

SOFfNN DNYASI

- Evet, ite sen de grebiliyorsun bunu. Biz insanlarn en iyi yapt eylerden biridir hayal
grrken kesip yaptrmak! Ancak Hume'un zerinde durduu nokta, sonuta hayali eyleri
olutursalar da bu elerin u ya da bu biimde bilincimize "basit izlenimler" olarak
girdikleridir. Hayatnda hi "altn" grmemi bir insan altndan bir yol hayal de edemez.

- Dorusu olduka akll biriymi bu Hume! Peki, Tanrnn varolduuna dair iinde ak-seik
bir duygu olduunu syleyen Descartes'a ne demeli?

- Hume'un buna da bir yant var. Tanr'y sonsuz "zeki, akll ve iyi" bir varlk olarak
dndmz esas alrsak, Tann'nn sonsuz zeki, sonsuz akll ve sonsuz iyi bir eyden
oluan, "bileik bir dnce" olduunu syleyebiliriz. Zek, akl ve iyilii hi yaamam
olsaydk, byle bir Tanr kavrammz da olamazd. Tanry "sert ama adil bir baba" olarak
grme eilimimiz de vardr. Bu da "sert", "adil" ve "baba"dan oluan bileik bir kavramdr.
Hume'dan sonra yaam pek ok tarih eletirmenine gre, bu tam da ocukken kendi
babamz alglaymza benzer. Olaan baba kavram, "cennetteki baba" kavramn
hazrlamtr, da denir.

- Bu doru olabilir, ama Tann'nn mutlaka bir adam olmas gerektii grn ben hi kabul
edemiyorum. Annemin de eitlik salamak iin bazen Tanr'ya Tanra dedii olur!

- Sonu olarak Hume, duyusal izlenimlerde karln bulmayan her trl dnce ve kavram
elden geirmek istiyordu. Amac "alardr metafizik dnceye hakim olmu ve onun
itibarn sarsm olan tm bu anlamsz gevezelii ortadan sil-mek"di. Oysa gnlk
yaantmzda geerli olup olmadn dnmeden pek ok kavram kullanyoruz. rnein,
"ben" ya da "kiiyi kii yapan ey" kavramlar... Bu kavram Descartes'n felsefesinin temelini
oluturuyordu. Tm felsefesi varln ak-seik duyuran bu kavramn etrafnda
ykseliyordu.

308

HUME

- Umarm Hume benim ben olduumu reddetmeye filan kalkmyordur. Yoksa o da benim iin
bir baka geveze olmaktan teye gidemez!
- Sofi, bu felsefe kursundan renmeni umduum tek bir ey varsa, o da hemen ve acele
sonulara varmamandr.

- Pekl, devam et.

- Hayr, ben devam etmeyeceim. Senin "ben" olarak algladn eyi Hume'un zmleme
yntemini kullanarak sen aratrmalsn.

- O halde ncelikle kendime "ben" kavramnn basit mi yoksa bileik bir kavram m olduunu
sormalym.

- Ve buna cevabn ne olur?

- tiraf etmeliyim ki kendimi olduka bileik bir ey olarak gryorum. Karamsar bir kiiliim
vardr rnein. Ayrca olduka kararsz biriyimdir. stelik ayn kiiden hem holanyor, hem
holanmyor olabilirim.

- yleyse "ben" kavramnn "bileik bir dnce" olduunu syleyebiliriz.

- Tamam. imdi de kendi "ben"ime dair "bileik bir izle-nim"im olup olmadn sormalym.
Sanrm var. Sanrm hep olagelmi bir ey bu...

- Emin olamadn eyler mi var?

- Srekli deiiyorum. Bugn, drt yamdaki kendimden bambaka biriyim. Duygularm ve


kendimi alglaym andan ana deiiyor. Bazen de durup dururken kendimi "yepyeni bir
insan" olarak grdm oluyor.

- Demek ki insann deimez bir kiilii olduu dncesi yanl bir dnce. "Ben" kavram
gerekte, hibir zaman hepsi birarada yaanmam, pek ok basit izlenimin oluturduu bir
zincirdir. Ben, "birbirini sonsuz bir hzla izleyen, her an deiim ve hareket halinde olan bir
alglar demetinden baka bir ey deildir," der Hume. Bilin "pek ok grn birbiri ardnca

309

SOPfNN DNYASI

HUME

kendini gsterdii, geip gittii, tekrar geri dnd ve saysz konum ve durumda i ie
getii bir tiyatrodur," der. Hume, gelip giden bu grler ve duygularn altnda ya da
arkasnda bir baka "kiiliin" varolmadn anlatmak ister. Sinema perdesindeki grntlere
benzetilebilir bu durum: Film kareleri perdede birbirini son derece hzl bir biimde izler.
yle ki filmin aslnda bu karelerin bir "bileimi" olduunu alglayanlayz. Kareler aslnda
birbirinden bamszdr. Film aslnda bu ksa anlarn bir toplamdr.

- Sanrm, pes etmek durumundaym.

- Kiiliin deimez bir ey olduu dncesinden vazgetiin anlamna m geliyor bu?


- Galiba.

- Ve daha birka dakika nce bunun tam tersine inanyordun! Bu arada unu da eklemeliyim
ki, Hume'un insan akln zmleyi biimini ve insan kiiliinin deimez bir ey olduu
grn reddediini, bundan 2500 yl nce, dnyann bam baka bir kesinde bir kii daha
paylayor.

- Kim bu kii?

- Buddha. Hume ile Buddha'nn grlerindeki benzerlik neredeyse rahatszlk verici


boyutlardadr. Buddha'ya gre yaam, insan srekli dntren bir zihinsel ve fiziksel
sreler dizisidir. ocuklukla byklk ayn ey deildir; dnk benle bugnk ben ayn ey
deildir. "Hibir eye bu 'benimdir' diyemem," der Buddha ve devam eder: "hibir eye bu
'benim diyemem." Yani "ben" diye bir eyden, deimeyen ve hep ayn kalan bir kiilikten
sz edilemez.

- Evet, tam da Hume'un dediklerine benziyor.

- Deimeyen bir kiiliin varolduunu iddia eden.Usula-rn ou, lmsz bir "ruh"
olduuna da inanyorlard.

- Ve bu da yanl bir dnceydi, yle mi?

- Hume'a da, Buddha'ya da gre yanl bir dnceydi. Bu-

310

mritlerine lmeden nce syledii SQn sz ne oldu biliyor musun?

- Hayr, nereden bileyim.

- "Bileik her ey yokolmaya mahkmdur," demitir. Hume da ayn eyi sylerdi belki. Hatt
Demokritos da. Hume'un ruhun lmszln ve Tann'nm varlm ispatlamaya dair her
trl abaya kar ktn syleyebiliriz en azndan. Ama bu, onun ruhun lmszln ve
Tann'nn varln reddettii anlamna gelmez. O dinsel inanlarn kantlanabileceine dair
inann Usu samalktan ibaret olduunu syler yalnzca. Hume Hristiyan olmamasna
ramen tanrtanmaz deildi. O, olsa olsa bir Bilinemezci idi.

- Ne demek "Bilinemezci"?

- "Bilinemezci" Tann'nn varolup olmadn bilmeyen kii demektir. lm deinde


kendisini ziyaret eden bir arkada Hume'a lmden sonra bir hayat olduuna inanp
inanmadn sorar. Hume'un buna, "atee atlan bir kmr paras yan-mayabilir de!" diye
cevap verdii sylenir.

- Ya, demek yle?

- Bu yant onun sonsuz nyargszlna tipik bir rnektir. Hume, yalnzca varln kesin bir
ekilde duyumsad eylerin gerek olduuna inanrd. Bunun dndaki eyler konusunda ise
her eye akt. Ne Hristiyanl, ne de mucizeleri reddediyordu. Ancak ona gre bu iki ey
tam da inanla ilgili, bilimle ya da aklla ilgisi olmayan eylerdi. nanla bilim arasndaki son
ban Hume'un felsefesiyle sona erdiini de syleyebiliriz.

- Mucizelerin varln balangtan reddetmiyordu dedin...

- Evet ama bu, mucizelere inand anlamna gelmez. Hatt tam tersi! Ancak o insanlarn,
bugn bizim "doast" dediimiz eylere inanmaya byk ihtiya duyduklarn vurgulamak
istiyordu. Ve bu tr inanlarda ortak olan ey, anlat-

311

SOF'NN DNYASI

HUME

lan bu mucizelerin hep eskiden, ok eskiden gereklemi olduudur. Hume bunlar reddeder,
nk kendisi bunlar bizzat yaamamtr. te yandan yaamam olmas, bunlarn hi
olmam ya da hi olmayaca anlamna gelmez.

- Bunu biraz daha aabilir misin?

- Hume'a gre mucize, doa yasalarnn ihlali anlamna gelir. Ancak doa yasalarn bizzat
duyumsadmz sylemek de anlamszlk olur. Elimizden braktmz bir tan yere
dtn duyumsarz; yok eer dmeseydi, dmediini du-yumsam olurduk.

- Bana gre bu bir mucize ya da doast bir ey olmu olurdu.

- Demek "doa" ve "doast" diye iki tr doa olduuna inanyorsun. Usu gevezeliklere
yaklam olmuyor musun byle dnerek?

- Olabilir, ama ben elden braklan tan her zaman yere deceine inanyorum.

- Neden?

- Bence biraz gcklk ediyorsun imdi.

- Gcklk etmiyorum. Bir filozof gckbk olsun diye sormaz, ama daima soru sorar. u an
belki de Hume'un felsefesinin en nemli noktasndan bahsediyoruz. imdi yant ver: tan her
zaman yere deceinden nasl emin olabiliyorsun?

- Bunu yle ok grdum ki, artk emin olabiliyorum.

- Hume bu konuda, tan yere dn pek ok kere du-yumsam olduunu, ancak hep
deceini duyumsamam olduunu sylerdi. Tan "yerekimi yasas"ndan tr yere
dt sylenir. Oysa biz byle bir yasay hibir zaman duyumsa-mamzdr. Biz yalnzca
eylerin yere dtn duyumsarz.

- Bu ikisi ayn ey deil mi?


- Hayr, pek deil. Tan yere deceine inandn, nk bunu pek ok kez grdn
syledin. Hume'un altn izmek

312

istedii nokta da tam bu noktadr. Bir eyin bir baka eyin sonucu olduuna yle
almsndr ki, artk elinden ne zaman bir ta braksan tan hep yere dmesini beklersin.
"Kar konulmaz doa yasalar" dediimiz kavram da byle olumutur.

- Hume yere atlan bir tan yere dmeyebileceine inanyor muydu gerekten?

- Tan her seferinde yere deceinden en az senin kadar emindi kukusuz! Ancak o hibir
zaman tan niin yere dtn duyumsayamayacamz anlatmak istiyordu.

- Yine ocuklarla ieklerden iyice uzaklamyor muyuz?

- Hayr, tam tersi! Hume'a gre gerekliin esas tanklar ocuklardr. Bir ta bir-iki saat
havada usa buna en ok kim arrd sence: sen mi yoksa bir yandaki bebek mi?

- Ben daha ok arrdm.

- Neden Sofi?

- Herhalde bunun doaya aykr bir ey olduunu bir bebekten daha ok anlayabildiim iin.

- Peki bunun doaya aykr bir ey olduunu bir bebek niin anlayamaz?

- nk bebek henz doay bilmiyordur.

- Ya da doa onun iin henz bir alkanlk olmamtr.

- Nereye gelmek istediini anlyorum: Hume insanlarn , duygularn bilmelerini istiyordu.

- yleyse u devi yantla: Sen ve bir bebek bir sihirbazn yapt numaralan, rnein ar bir
eyi hi desteksiz havada tutuunu izleseniz, hanginiz bunu daha ilgin bulurdu?

- Ben daha ilgin bulurdum herhalde.

- Neden?

- Bunun ne acayip bir ey olduunu ben anlayabilirdim de ondan.

- Pekl. Demek ki doa yasalann henz renmemi bir bebek, bu yasalann ihlal edilmesini
de ilgin bulamaz.

313

SOF'NN DNYASI

- Byle de diyebilirsin.
- Hl Hume'un felsefesinin en can alc noktasnda bulunuyoruz. Hume, buna ek olarak
bebein henz alkanlktan doan beklentilerin bir klesi olmadn, yani bebein senden
ok daha nyargsz olduunu da sylerdi. En byk filozoflar ocuklardr belki de. ocuklar
her konuya tarafsz yaklarlar. Ve bu, sevgili Sofi, bir filozofun en nemli zelliidir.
ocuklar dnyay ne eksik ne de fazla, tam olduu gibi alglarlar.

- nyargl olduumu anladm zaman bundan znt duyuyorum.

- Hume alkanlklarn gcnden bahsederken "nedensellik yasas" zerinde younlar. Bu


yasaya gre her eyin bir nedeni vardr. Hume iki bilardo topunu rnek olarak kullanr. Siyah
bir bilardo topunu, hareketsiz durmakta olan beyaz bir bilardo topuna arptrrsan ne olur?

- Beyaz top hareket etmeye balar.

- yle mi? Peki neden?

- Siyah top ona arpt iin.

- Bu durumda siyah toptan gelen arpmann, beyaz topun hareketinin nedeni olduu sylenir.
Ama yine ancak duyumsa-dmz bir eyin kesin olarak yle olduunu syleyebileceimizi
anmsayalm.

- Ben bunu gerekten pek ok kere duyumsadm. Jorn'le-rin bodrumunda bir bilardo masas
var.

- Hume duyumsadm yegne eyin, siyah topun beyaz topa arpt ve beyaz topun masada
hareket etmeye balad olduunu syler. Beyaz topun hareket etme nedenini ise duyum-
samazsn. Bir olayn bir sre sonra bir baka olay izlediini du-yumsarsn, ancak ikinci
olayn birinci olaydan tr olutuunu duyumsamazsn.

- Bu biraz fazlaya kamak olmuyor mu?

- Hayr, nemli bir nokta bu. Hume, bir olayn bir dierini

314

HUME

izleyecei beklentisinin eylerin znde deil, bizim bilincimizde yer aldn sylyor. Ve
grdmz gibi, beklenti alkanlklarn sonucunda oluan bir ey. Yine kk bir bebek
olsa ve beyaz top siyahn arpmasndan sonra tmyle hareketsiz durmaya devam etse, bebek
buna hi armazd. "Doa yasalar" ya da "neden ve etki" dediimiz eyler "mantkla deil,
alkanlkla ilgili eylerdir. Doa yasalar yalnzca vardrlar; onlarn mantkl ya da mantksz
olduu sylenemez. Siyah top arpnca beyaz topun hareket edecei beklentisi doutan
gelme bir beklenti deildir. Dnyann nasl olduu ya da dnyadaki nesnelerin nasl
varolduuna dair hibir beklentimiz yoktur doduumuzda. Dnya olduu gibidir; zamanla
duyumsad-mz bir eydir.

- Bana bu yine ok nemli gelmiyor.


- Bu beklentiler abuk ve hatal sonulara varmamza yol ayorsa nemli bir eydir. Hume
kar koyulamayacak "doa yasalar" olduunu reddetmiyor, ancak doa yasalarnn kendisini
duyumsayamadmz iin abuk ve hatal sonulara varabileceimizi sylyor.

- rnek verebilir misin?

- Benim yalnzca siyah atlardan oluan bir at srmn olmas, tm atlarn siyah olduu
anlamna gelmez.

- Tabii ki!

- Ve benim tm yaamm boyunca yalnzca siyah karga grm olmam, dnyada beyaz karga
olmad anlamna gelmez. Hem bir filozof, hem de bir bilim adam iin beyaz bir kargann
varolabilecei olasln reddetmemek son derece nemlidir. "Beyaz karga"nn peinden
komak bilimin en nemli grevidir de diyebiliriz.

- Anlyorum.

- Neden ile etki ilikisine gelince, her zaman gk grltsnden nce geldii iin imein
gk grltsnn nedeni ol-

315

SOFI'NN DNYASI

duunu dnenler olabilir. Bu rnek de bilardo topu rneine benzer. Oysa imek gk
grltsnn nedeni midir gerekteni

- Pek saylmaz. Aslnda ayn anda hem imek akar, hem gk grler.

- imek de gk grlemesi de elektrik yklerinin boalmasndan ileri gelir. Gk grlemesinin


her zaman imek akmasndan sonra geldiini grmemiz, imein gk grlemesinin nedeni
olduu anlamna gelmez. Aslnda bu ikisinin de nedeni bir baka nc etmendir.

- Anlyorum.

- Bizim yzylmzda yaam bir Empirist, Bertrand Rus-seli buna ok daha grotesk bir rnek
verir: Her gn kmese gelen iftinin karsnn kendisine yemek verdiini gren tavuk,
sonunda kadnn kmese gelmesiyle tabana yem konmas arasnda bir nedensellik ba
olduu sonucunu karr.

- Oysa iftinin kars bir gn kabna yem koymaz...

- Oysa bir gn iftinin kars gelip tavuun boynunu koparr!

- Of, ne iren!
- Zaman iinde bir eyin bir baka eyi izlemesi, bunlarn arasnda mutlaka bir "nedensellik
ilikisi" olduu anlamna gelmez. nsanlar abuk sonulara varmaya kar uyarmak bir
filozofun en nemli grevlerinden biridir. Aslnda bunlar pek ok bo inann da nedenidir.

-Nasl?

- Yoldan geen bir kara kedi grrsn. Ayn gn bir sre sonra der kolunu krarsn. Bu, bu
iki olay arasnda bir nedensellik ilikisi olduu anlamna gelmez. Ayn ekilde bilimde de
hzl sonulara varmamak son derece nemlidir. Pek ok kiinin belli bir ilac aldktan sonra
iyilemesi, onlar bu ilacn iyiletirdii anlamna gelmez. Bu yzden, gerek ilac alanlarn

316

HUME

yamsra, bu ilac aldn sanan oysa gerekte suyla kartrlm undan oluan haplar verilen
byk bir kontrol grubu oluturulmaldr. Gerek ilac almayan kiiler de iyileiyorsa, bir
nc etmen, rnein "ilacn iyi geleceine olan inanlar" onlar iyiletirmi demektir.

- Empirisizmin ne olduunu anlamaya balyorum sanrm.

- Hume ahlak alannda da Usu dnceye cephe ald. Us-ular doru ile yanl birbirinden
ayrt etmenin insan usuna has bir ey olduunu ne sryorlard. Bu "doal doru" denen
eye Sokrates'den Locke'a kadar pek ok filozofta rastlyoruz. Ancak Hume'a gre neyin
doru neyin yanl olduunu bize syleyen ey aklmz deildir.

- Ya nedir o zaman?

- Duygulanmzdr. Birine yardm etmeye karar verdiinde, yardm etmeni salayan ey akim
deil, duygularndr.

- Ya yardm etmeyi istemezsem?

- Buna karar veren de yine duygularndr. Yardma ihtiyac olan birine yardm etmemek ne
mantkl, ne de mantksz bir eydir. Buna olsa olsa iyilik ya da ktlk denebilir.

- Ama her eyin bir snn var. nsan ldrmenin doru bir ey olmadn herkes bilir.

- Hume'a gre herkes dier insanlarn iyiliini ister. Yani insann dier insanlar dnmek
gibi bir yetenei vardr. Ancak bunun mantkla bir ilgisi yoktur.

- Bundan ok emin deilim sanrm.

- Bir baka insan ortadan kaldrmak pek akl d saylmaz bazen Sofi. stediini elde etmeye
alan biri iin son derece etkili bir yntem bile olabilir stelik!

- Yok artk, itiraz ediyorum buna!

- Sen anlat bana yleyse insann niin bana dert olan birini ldrmeyeceini.
317

SOFl'NtN DNYASI

- nk o insan da yaamaktan memnundur. Bu yzden

ldrlmemelidir.

- u an senin yaptn eye, betimleyici bir cmleden ("nk o insan da yaamaktan


memnundur.") kural belirten bir cmleye ("Bu yzden ldrlmemelidir.") varmak denir. Akl
asndan tmyle mantksz bir eydir bu. O zaman insan "Vergi karan bir sr insan var.
Bu yzden ben de vergi kar-malym." diyebilir. Hume hibir zaman "-dir"li cmlelerden "-
meli"li cmlelere varmamak gerektiini ileri srer. Oysa gazete makalelerinde, parti
programlarnda, meclis konumalarnda tam da buna yle ok rastlanr ki... Birka rnek
vermemi ister misin?

- Memnuniyetle.

- "Giderek ok daha fazla sayda insan uakla yolculuk etmeyi seiyor. Bu yzden daha fazla
hava alan yaplmal." Sence bu mantkl bir karm m?

- Hayr, bence olduka sama. evreyi de dnmemiz gerek. Bana kalrsa daha ok tren yolu
yaplmal.

- Ya da: "Yeni petrol platformlarnn yapmyla yaam standardmz yzde 10 ykselecek. Bu


yzden mmkn olan en ksa zamanda yeni petrol platformlar ina etmeliyiz."

- Sama! Burada da evrenin korunmas nemli. stelik Norve'te yaam standard yeterince
yksek zaten!

- Bazen yle eyler dendii de olur: "Bu yasa Millet Meclisi tarafndan karlmtr. Bu
yzden tm vatandalarn bu yasaya uymas gerekir." Ancak bu "karlm yasalar" da
insann iten ie kabul edemedii durumlara da rastlanr.

- Anlyorum.

- Neyi nasl yapacamz akl yoluyla kantlayamayaca-mz konusunu ele alm olduk.
Sorumlu bir biimde davranmak aklla deil, dier insanlarn iyiliini isteyen duygularla
mmkn olur. 'Tm dnyann mahvolmasn parmann bi-

318

HUME

razck acmasna tercih etmek akl d bir ey deildir," der Hume.

- Pek ho olmayan bir iddia bu!


- Kuyunun dibini biraz kazrsak ho olmayan daha neler kar. Nazilerin milyonlarca
Yahudiyi ldrdn biliyorsun-dur. Sence bu insanlarn akllarnda m bir hata vard, yoksa
duygularnda m?

- Duygularnda yanl olan bir eyler olduu ak!

- ounun akl son derece yerindeydi! En duygusuz kararlarn ardnda ta kalpli hesaplar
yatabilir ou zaman. Savatan sonra Nazilerin ou yargland; "aklszca" davrandklar iin
deil, barbarca davrandklar iin. Aslnda akl pek yerinde olmayanlarn, bir konuda sulu da
olsalar susuz sayldklar olur. Bu tr kiilere "akli dengesi bozuk" ya da "suun ilendii an
akli dengesi yerinde olmayan" kiiler de denir. Hi kimsenin duygular bozuk olduu iin
susuz sayld grlmemitir.

- Yok bir de saylsayd!

- Aslnda rneklerin en korkunlarn sralamamza gerek yok. rnein bir sel afeti olsa,
zarara urayanlara yardm etmemizi duygularmz syler. Tamamen duygusuz olup karan
"souk aklmza" braksaydk, aklmz bize, dnyann nfusunun tehlike verici oranda
arttn, bu yzden bu sel afetinde birka milyon kiinin lmesinin iyi olacan bile
syleyebilirdi.

- Byle dnmenin mmkn olmas bile beni sinirlendiriyor!

- Ve sinirlenen yann akln deil!

- Teekkrler, bu kadar yeter.

319

BERKELEY

BERKELEY

...alev alev yanan bir gnein etrafnda dnmekten sersemlemi bir gezeen gibi...

Alberto ayaa kalkp ehre bakan pencerenin yanma gitti. Sofi de onun yannda durdu.

Tam onlar byle dururlarken, eski evlerin damlarnn zerinde kk bir uak belirdi. Uan
arkasnda bir pankart aslyd. Sofi nce bunun bir konser ilan filan olabileceini dnrken,
uak yaklatka bambaka bir ey olduunu grd. Pankartta:

"15. YAGNN KUTLU OLSUN HLDE!" yazlyd.

Alberto'nun buna tek yorumu:

- Davetsiz misafir! oldu.

Gneydeki tepelerden ykselen kara bulutlar imdi t ehri kaplamt. Kk uak kara
bulutlardan birinin ardnd gzden kayboldu.
- Korkarm hava iyice bozabilir, dedi Alberto.

- O zaman ben de eve otobsle giderim.

- Allah vere bu kt hava da Binbann eseri olmasn!

- Ne diyorsun sen. Tanr deil ya bu adam!

Alberto buna yant vermedi. Tekrar gidip koltuuna oturdu. Bir sre sonra:

- Biraz da Berkeley'den sz etsek iyi olur.

Sofi oktan oturmutu yerine. Birden trnan yediinin farkna vard.

- George Berkeley 1685 - 1753 yllar arasnda yaam olan, rlandal bir piskopostu, diye
sze balad Alberto, ancak bundan sonra bir sre sessiz kald.

320

- Berkeley rlandal bir piskopostu, diye sze kald yerden devam etmeye alt Sofi.

- Ama ayn zamanda bir filozoftu da... -Ya?

- Berkeley, dnemin felsefesinin ve biliminin Hristiyanlk dnya grn tehdit ettiini


hissediyordu. En azndan, srekli daha tutarl bir hal alan zdekiliin, doay yaratan ve
gzetenin Tanr olduu yolundaki Hristiyanlk inanna tehdit oluturduunu farkediyordu...

-Ya?

- te yandan Empiristlerin ei tutarls saylabilecek kii de yine Berkeley idi.

- Dnyada duyumsadklanmzm tesinde bir ey bilemeyeceimize inanyordu yleyse, deil


mi?

. - Evet ve hatt bunun da tesine giderek, dnyadaki eylerin tam da bizim duyumsadmz
gibi olduunu, ancak bunlara "ey" denemeyeceini sylyordu.

- Bunu biraz daha aman gerekecek...

- Locke'un eylerin "ikincil nitelikleri" zerine bir fikir ne srmemizin mmkn olmadn
syleyiini hatrlyorsundur. Elma yeildir veya ekidir diyemeyiz. Elmay byle alglayan
bizizdir yalnzca. te yandan Locke younluk, arlk ve hacim gibi "birincil niteliklerin" bizi
evreleyen gerekliin gerekten bir paras olduunu sylyordu. Yani d gerekliin
fiziksel bir "tz" sahiden vard.

- Hatrlyorum elbette. Ayrca Locke'un yapt bu ayrmn ( nemli olduunu dnyorum.

- yi de Sofi, keke her ey bu kadarla kalm olsa!

- Nasl yani?
- Yani Locke, kendinden nceki Descartes ve Spinoza gibi, fiziksel dnyann gerek
olduunu sylyordu.

- Evet?

321

SOFI'NN DNYASI

BERKELEY

- Berkeley tam bu noktada ie phe kartrr ve stelik bunu da Empirisizmin mant iinde
gerekletirir. Varolan tek eyin duyumsadklarmz olduunu syler. Ancak biz "madde"yi
ya da "tz" duyumsamayz. eylerin elle tutulur "eyler" olduunu duyumsamayz.
Duyumsadmz eylerin ardnda bir "tz"n varolduunu varsaymak hzl sonuca varmaktr.
Byle bir iddiann hibir duyumsal temeli yoktur.

- Samalk. Bak imdi!

Byle diyen Sofi elini hzla masann zerine indirdi ve:

- Ah! dedi acyla. - Bu, masann maddesel ve tzsel gerekliinin bir kant deil de nedir?

- Nasl bir ey hissettin?

- Sert bir ey hissettim.

- Sende sert bir ey duygusu olutu, ama tahtann "tz"n hissetmedin. Ayn ekilde ryanda
da sert bir eye arptn hissedebilirsin, ama ryada sert bir ey olamaz deil mi?

- Ryada olamaz, hayr.

- stelik insan hipnotize ederek onun gerek olmad halde scak ya da souu, okama ya
da yumruu hissetmesini salayabilirsin.

- Peki ama bana sertlik duygusu veren masa deilse neydi?

- Berkeley'e gre bu "ruh"tu. Ona gre tm fikirlerimizin kendi aklmzn tesinde bir nedeni
vard, ancak bu neden maddi bir neden deil, ruhsal bir nedendi.

Sofi yine trnan yemeye balamt. Alberto devam etti:

- Berkeley'e gre kendi ruhum, tpk rya grrken olduu gibi, kendi fikirlerimin nedeni
olabilir; ancak "maddi" dnyamz oluturan fikirlerin nedeni bir baka ruh olmaldr. " 'Her
eyin kendinde' ve Ter eyi ieren' nedeni o ruhtur" der Berkeley.

- Nasl bir "ruh"mu peki bu?

- Berkeley bununla Tanr'y kastetmektedir kukusuz.


322

"Tann'nm varl, insann varlndan daha kolay anlalr bir eydir" der Berkeley.

- Varlmzdan bile emin olamyacak myz yani?

- Hem evet, hem hayr... Grdmz ve duyduumuz her ey Tann'nri gcnn bir
etkisidir" diyordu Berkeley. nk Tann "srekli kar karya bulunduumuz fikirler ye
duyumlarn bizde yeniden varolmasn salayarak her an bilincimiz-dedir". Yani tm doa ve
tm varlmz Tanr'da mevcuttur. Varolan her eyin tek nedeni O'dur.

- En basitinden syleyecek olursam, ardm.

- Yani tm soru "olmak ya da olmamak" deildir. Soru ayn zamanda ne olduumuzdur.


Gerekten et ve kemikten olumu insanlar myz? Dnyamz gerek eylerden mi oluuyor,
yoksa bilin mi bizi evreleyen?

Sofi bir kez daha trnaklarn yemeye koyulmutu. Alberto devam etti:

- Berkeley'in sorgulad tek ey zdeksel gereklik de deildi. O ayn zamanda "zaman" ve


"uzam"m mutlak ve bamsz bir varl olup olmad konusunda da pheliydi. Zaman ve
uzam alglaymz da yalnzca kendi bilincimizin bir rn olabilir. Bizim bir-iki haftamz
Tann'nn bir-iki haftasyla ayn ey anlamna gelmek zorunda deildir...

- Her eyin onda varolduu bu ruhun "Berkeley iin" Hristiyanlk Tanns olduunu
syledin...

- Evet, yle dedim. Bizim iinse...

- Evet?

- Bizim iinse "her eyin kendinde nedeni" olan bu "ruh" Hilde'nin babas olabilir.

Sofi donakalmt. Yz adeta tek bir soru iareti eklini almt. Ayn zamanda sanki birden
her ey akla kavumutu.

- Gerekten inanyor musun buna?

323

SOF'NN DNYASI

- Baka bir aklama bulamyorum. Yaadklarmzn tek aklamas bu olabilir. Orada burada
karmza kan kartpostallar ve baka bir takm izler... Hermes'in birden konumaya
balamas, benim azmdan kaan szler...

-Ben...

- Ya sana hep Hilde yerine Sofi deyiim! Adnn Sofi olmadn hep bildiim halde!
- Neler sylyorsun? Akln karm senin!

- Evet sersemlemi bir haldeyim ocuum. Tpk alev alev yanan bir gnein etrafnda
dnmekten sersemlemi bir gezegen gibi...

- Ve bu gne Hilde'nin babas, yle mi?

- Byle de diyebilirsin.

- Demek o bizim iin bir tr Tanr, yle mi?

- Drst olmam gerekirse, evet. Ama bundan tr utanmas gerek o ahlakszn!

-Ya Hilde?

- O bir melek, Sofi.

- Melek mi?

- Hilde bu "ruh"un grnd kimse.

- Albert Knag'n bizi Hilde'ye anlattn m sylemek istiyorsun?

- Ya da bizim hakkmzda eyler yazdn! Gereklii oluturan tz


duyumsayamayacamz rendik. Dmzdaki gerekliin ses dalgalarndan m yoksa kt
ve yazdan m olutuunu bilemeyiz. Berkeley'e gre yalnzca bir ruh olduumuzu bilebiliriz.

- Ve Hilde de bir melek...

- O bir melek, evet. Gel burada bir nokta koyalm. Yag-nn kutlu olsun Hilde!

Bir anda odaya mavimsi bir k yayld. Birka saniye son-

324

BERKELEY

ra iddetli bir gk grlts... ve tm ev bu grltyle sarsld. Alberto dalgn baklarla


oturuyordu.

- Eve gitmem gerek, dedi Sofi. Ayaa kalkp girie yolland. Dolabn altnda uyuyan Hermes
onun kapy asyla uyand. Giderken arkasndan:

- Grmek zere Hilde! der gibiydi.

Merdivenleri hzla inip kendini sokaa dar att. Etrafta hi kimseler yoktu. Yamur iyice iri
damlalar halinde yamaya balyordu.
Yamur birikintileriyle dolu asfalt yoldan birka araba geti, ama grnrde otobs filan
yoktu. Byk Meydan'a dek ve oradan ehrin sokaklan boyunca kotu. Koarken aklndan tek
bir dnce geiyordu.

Yarn yagnm, diye dnyordu. Tam on beinci yana basarken hayatn yalnzca bir rya
olduunu anlamak ne kadar acklyd! Sanki bir milyon kazanm, tam dl alacakken bunun
aslnda bir rya olduunu anlam gibiydi.

Sofi slak stadyumu da koarak geti. ok gemeden kendisine doru birinin kotuunu
farketti. Annesiydi bu. Bu arada gkyznde art arda imekler akyordu.

Nefes nefese sarlmt imdi annesi Sofi'ye.

- Neler oluyor bize yavrum? diyordu annesi.

- Bilmiyorum, derken alyordu Sofi. - Sanki her ey kt bir rya gibi!

325

BJERKELY

..byk bykninesinin ingene bir kadndan ald sihirli bir ayna...

Hilde Mller Knag, Lillesand dndaki eski kaptan kknn at katndaki odasnda uyand.
Saate bakt. Saat daha alt olmasna ramen gkyz tmyle aydnlkt. Geni bir gne
huzmesi odann bir duvarn nerdeyse tmyle aydnlatyordu.

Yataktan kalkp pencereye gitti. Giderken yaz masasnn zerine eilip, masa takviminden bir
sayfa kopard. 14 Haziran 1990, Sal. Kd buruturup p sepetine att.

Takvimde imdi duran tarih 15 Haziran 1990'd ve bu tarih glmsyordu sanki kendisine.
Daha Ocak ayndayken "ya 15!" diye yazmt bu takvim yaprana. 15. yann ayn 15'ine
gelmesi zel bir durumdu. Bir daha asla yaamayaca bir eydi bu.

Ya 15! Bu onun "yetikin hayat"nn ilk gn deil miydi? Gidip tekrar uyuyacak deildi ya
byle nemli bir gnde! stelik bu okulun son gnyd. Yalnzca saat birde kilisede tren
olacakt o kadar. stelik bir ey daha vard: babas bir haftaya kadar Lbnan'dan dnyordu.
24 Haziranda evde olacana sz vermiti.

Hilde pencerede durup baheyi, bahenin ucundaki iskeleyi ve krmz kaykhaneyi seyretti.
Henz motoru kaykhaneden karmamlard, ama eski kayk suda, iskeleye bal duruyordu.
Onca yamurdan sonra kaya birikmi olan sulan boaltmay unutmamalyd.

326

BJERKLEY

Bu kk koylarn seyrederken aklna, 6-7 yalarndayken bir seferinde tek bana kaya
binip fiyorda ald gn geldi. Aldktan sonra kayktan dm, yze yze kyya kmay
glkle baarmt. Srlsklam bir halde sk allarn arasndan srnerek baheye gelmi,
onu gren annesi ona doru komutu. Kayk ve krekler fiyortta sahipsiz, ylece duruyordu.
Hl ryasnda bu kimsesiz, kendi bana ylece duran kay grd olurdu. Utan verici
bir olay olarak hatrlard bunu her seferinde.

Baheleri ne ok verimli bir baheydi, ne de ok bakml. Ama yine de Hilde'nin bahesiydi.


Rzgarlardan ypranm bir elma aac ve pek az brtlen barndran birka al, k
atlatmay baarmt.

Kk dzlkte, kayalarla allarn arasnda eski salncak duruyordu. Parlak sabah rfn
altnda iyice ypranm bir grnts vard. inde minderleri olmad iin iyice terkedilmi
gibiydi. Annesi gece baheye inip minderleri yamurdan kurtarm olmalyd.

Bu koca bahenin etraf hu aalaryla evriliydi. Bahe bunlar sayesinde iddetli


rzgarlardan biraz olsun korunmu oluyordu. Burasna yz yl kadar nce "Bjerkely* "
denmi olmasnn nedeni de yine bu aalard.

Bu evi, bu yzyln banda Hilde'nin byk bykdedesi yaptrmt. Son koca balk
filolarnn birinde kaptanlk yapan dedesinden tr "Kaptan Kk" diye biliniyordu evleri.

Bu sabah bahede dn geceki dehetli yamurun izleri de vard. Hilde gece gk


grltlerinden defalarca uyanmt. imdiyse gkte tek bir bulut bile yoktu.

Bu yaz yamurlarnn ardndan hava tertemiz olurdu. Son haftalar scak ve kurak gemi, hu
aalarnn tepesindeki yapraklar sararmaya yz tutmutu. Ama imdi tm dnya y-

*Hu aalaryla evrili alan (.N.)

327

SOF'NIN DNYASI

kanp tertemiz olmutu sanki. Bu sabah tm ocukluu da yamurlarla srklenip gitmi


gibiydi.

"Acr, acmaz m tohumlarn patlamas..." sveli bir airin dizeleri deil miydi bunlar? Yoksa
air Finlandiyal myd?

Hilde, babaannesinden kalma komodinin zerinde ash duran pirin kaplamal aynann
karsna geti.

Gzel miydi? Pek irkin saylmazd herhalde? Gzelle irkin aras bir eydi ite...

Kumral, uzun salyd. Salar ya biraz daha san, ya da biraz daha esmer olsun isterdi hep.
Salarnda beendii yan ise lleleriydi. Arkadalar salarn biraz olsun dalgalandrabil-mek
iin urar dururlarken, onun salar hep kendiliinden dalgalyd. Beendii bir baka yan
da yeil gzleriydi. Yemyeildi gzleri. Teyzeleri, amcalar gzlerine bakmak iin yzne
eilir, "Gerekten yemyeil, yle deil mi?" diye birbirlerine sorarlard.

Hilde durup seyrettii bu kzn kk bir kza m yoksa gen bir kadna m daha ok
benzediini sordu kendi kendine. Ne yle, ne de byleydi. Vcudu bir kadnnkine benzemeye
balamt belki ama yz hl ham bir elmay andryordu. Bu eski aynada Hilde'ye hep
babasn anmsatan bir eyler vard. Bir zamanlar bu ayna aada, "atlye"de asl duruyor
du. Kaykhanenin stndeki atlye babasnn kitapl, kafa dinleme yeri ve yaz odasyd.
Albert - evde olduu zamanlar Hilde babasna adyla hitap ederdi - hep byk bir eser
yazmay hayal ederdi. Bir keresinde bir roman yazmaya kalkm, ancak bu abas pek bir
sonu vermemiti. Arasra, Vatann Dostu gazetesinde yaadklar takm ada blgesini anlatan
iir ve yazlarnn yaynland olurdu. Adn gazetede her grnde babasyla gurur duyard
Hilde. ALBERT KNAG. En azndan Lil-lesand'da tannm bir add bu. Byk
bykdedesinin ad da Albert'di.

BJERKLEY

Evet, ayna. Yllarca nce babas bir kez aynaya insann hi bir zaman iki gzn birden
krparak bakamayacan, ancak bu pirin aynann bu kurala uymadn syleyerek dalga
gemiti kendisiyle. nk bu ayna sihirli bir ayna demiti. Gya byk bykannesi bu
sihirli aynay evlendikten ksa bir sre sonra bir ingene kadndan satm almt.

Hilde defalarca aynaya iki gzn birden krparak bakmaya alm, ama hibir zaman
baaramamt. nsann kendi glgesinden kamas kadar olanaksz bir eydi bu. Sonunda bu
aile yadigr Hilde'nin olmutu. Hilde de tm ocukluu boyunca bu olanaksz sanat bir kez
olsun gerekletirebilmek iin uram durmutu.

Bugn biraz dnceli olmas normaldi. Kendi kendiyle ok megul olmas da yle. Ya^
15...

O an birden gz gece masasnn zerine iliti. Masada bir paket duruyordu! Muhteem bir
camgbei renginde ktla kaplanm, etraf krmz ipek bir kurdeleyle sarmalanm bir
paket. Bir yagn hediyesinden baka ne olabilirdi bu!

Yoksa o mehur "hediye" bu muydu? Babasnn o etraf byk bir sr rgsyle evrili
HEDYES bu olabilir miydi? Lbnan'dan gnderdii kartpostallarda bir sr ipucu verdii,
ama "kendi kendine ok gl bir sansr uygulad" iin bir trl ne olduunu syleyemedii
hediye miydi bu?

"Bydke byyen" bir hediye diye yazmt babas. Bir yandan da yaknda bir kzla
tanacan, sonra ona yollad kartpostallarn bir kopyasn da bu kza gnderdiini de ima
etmiti. Hilde annesinin azn aramt babasnn tm bunlarla ne demek istedii konusunda,
ama annesinin de hibir ey bilmediini anlamt.

Babasnn ima ettii eyler arasnda en tuhaf da bu hediyenin belki "baka insanlarla da
paylalabilecek" bir hediye ol-

329

SOF'NtN DNYASI

BJERKLEY

duuydu. Babas bu yzden Birlemi Milletlerde alyordu zaten. Babasnn sabit


fikirlerinden biri de - pek ok sabit fikri vard zaten babasnn!- BM'in tm dnyann
ynetimini stlenecek bir kurum olmas gerektiiydi. "Umarm bir gn gelir, BM dnyann
tm insanlarn birletirmeyi baarr" diye yazmt yollad kartlardan birinde.

Annesi "yi ki dodun Hilde!" diye ark syleyerek elinde . rekler, gazoz ve Norve
bayrayla gelmeden paketi asa olur muydu acaba? Neden olmasnd, yoksa niye oraya
konmu olsundu ki paket!

Hilde yavaa masaya yaklap paketi eline ald. Epeyce ard da! Paketin zerindeki kart
okudu: "Hilde'ye babasndan 15. yagn iin..."

Yatana oturup yavaa krmz kurdeleyi amaya balad. ok gemeden kd amaya


geldi sra.

Byk bir dosyayd bu!

Hediye bu muydu? Bu kadar sz edilen 15. ya hediyesi bu muydu? "Bydke byyen" ve


stelik bakalaryla paylalabilecek olan hediye bu muydu?

yle bir baknca dosyann daktilo sayfal ktlarla dolu olduunu grd. Yaz karakterinden
bunlarn babasnn Lbnan'a gtrd daktiloyla yazlm olduunu anlad.

Babas koca bir kitap m yazmt kendisine?

lk sayfada, kocaman el yazs harflerle SOF'NN DNYASI diye yazlyd.

Sayfann biraz altnda daktiloyla yazlm u cmleler yer

alyordu:

NEYSE GNE KARA TOPRAA GEREK AYDINLANMA ODUR NSANA

N.F.S. Grundtvig

330

Hilde sayfalan kartrmaya balad. kinci sayfada ilk blm balyordu. Blmn bal
"Cennet Bahesi" idi. Yataa iyice kurulup dosyay kucana yerletirdi ve okumaya balad:

Sofi Amundsen okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le yrrken,
robotlardan bahsetmilerdi. Jorn'e gre insan beyni gelimi bir bilgisayar gibiydi. Sofi ise
pek emin deildi bundan. nsann bir makineden daha te bir ey olmas gerekmez miydi?

Hilde okumaya devam ettike her eyi, hatt yagnn unuttu. Ama arada srada okuduu
satrlarn arasnda aklna u dnceler geliyordu:

Babas bir roman m yazmt? En sonunda yarm kalan romann tamamlamaya karar vermi,
bunu da Lbnan'da m gerekletirmiti? Dnyann bu kesinde zamann pek ar geiinden
yaknmyor muydu zaten hep?

Sofi'nin babas da evden uzaktayd. Bir gn karlaaca kz bu olmalyd herhalde...


Bir gn gelip yokolacan dndnde, yaamn ne kadar deerli olduunu anlyordu....
Dnya nasl meydana geldi? ... Sonu olarak u ya da bu bir zamanlar yoktan varolmu
olmalyd. Ya bu mmkn myd? Bu da dnyann hep varolageldiini dnmek kadar
olanaksz bir ey deil miydi?

Hilde okudu da okudu. Sofi Amundsen'in Lbnan'dan bir kartpostal ald yere geldiinde
yatanda heyecandan yerinde hoplad. "Hilde Mller Knag, Sofi Amundsen eliyle, Yonca
Soka 3..."

Sevgili Hilde. 15. yan candan kutlarm. Senin de grecein gibi sana, seni gelitirecek bir
hediye vermek istedim. Kart

331

SOF'NN DNYASI

Sofi'ye gnderdiim iin beni affet. En kolay buydu. Sevgiler. Baban.

Bak u utanmaza! Hilde babasnn insan kandrmay seven biri olduunu biliyordu ama bu
kadarn da beklemiyordu dorusu. Bu kart da hediye paketinin yanna koymaktansa
hediyenin iine koymutu!

Ya Sofi! Zavallcn kafas iyice karmt:

Niye bir baba, baka bir adrese gidecei gn gibi ortada olan bir kart gndersindi Sofi'ye?
Hangi baba bir yagn kartn byle dolambal yollardan gndererek artmaya kalkard
kzn? Bylesi nasl "en kolay" olabilirdi? Her eyden nemlisi: Sofi nasl bulabilecekti
Hilde'nin izini?

Evet, nasl bulabilecekti?

Hilde ikinci blm okumaya balad. Bu blmn ad "Silindir apka" idi. ok gemeden
gizemli kiinin Sofi'ye yollad mektuba gelmiti sra. Hilde nefesini tuttu.

Neden yaadmz konusuyla ilgilenmek, pul toplamak kadar "rastlantsal" bir ilgi deildir.
Bu gibi sorularla ilgilenen kiiler, insanlarn dnya varolduundan beri tarttklar bir eyle
ilgilenmektedirler...

"Sofi altst olmutu." Hilde de. Babas 15. yagn iin sradan deil, ok ilgin ve heyecanl
bir kitap yazmt.

Ksaca zetlersek: Bo bir silindir apkadan bir tavan kar. Tavan ok byk olduu iin bu
sihirbazlk numaras milyarlarca yl alr. Tavann ince tylerinin en tepesinde ocuklar
dnyaya gelir. Bu yzden ocuklar bu mthi sihirbazln nasl yapldna aabilecek bir
konuma sahiptirler. Ancak bydke tavan krknn

332

BJERKLEY
diplerine doru sokulurlar. Ve orada kalrlar...

Tavann tylerinin dibine doru inmekte olduunu hisseden tek kii Sofi deildi. Hilde de
bugn 15 yana basyordu ve kendisinin de hayatnn bundan sonraki yolunu izme
zamannn geldiini hissediyordu.

Yunanl doa filozoflar hakkndaki blm okudu. Babasnn felsefeyle ilgilendiini


biliyordu. Hatt babas felsefenin ders planna girmesi gerektii konusunda bir makale de
yazmt gazetede. "Niin Felsefe Mfredatn Bir Paras Olmal?" baln tayordu makale.
Bir seferinde de konuyu veli toplantsnda amt. Hilde utanmt o zaman babasndan.

Saatine bakt. Yedi buuk olmutu. Allahtan annesinin gelmesine daha bir saat kadar vard.
yle heyecanlyd ki So-fi'nin bana gelenler ve tm bu felsefi sorular! "Demokritos" balkl
blme gelmiti. nce zerinde dnlecek bir soruyla karlat: "Lego niin dnyann en
mthi oyuncadr?" Sonra da posta kutusunda "byk, san bir zarf' buldu:

Demokritos, doadaki deiimlerin bir eyin gerekten "deimesine" balanamayaca


konusunda kendinden nceki filozoflarla ayn fikirdeydi. Bundan tr doadaki her eyin,
gzle grlemeyecek kadar kk ve mutlak, hibir zaman deimeyen yap talarndan
olutuunu varsayyordu. Demokritos bu en kk paracklara atom adn veriyordu.

Hilde, Sof'nin kendisinin krmz ipek earbn yatann altnda bulduu sayfaya geldiinde
ok heyecanland. Demek buraya gitmiti earb! yi ama bir earp bir yknn iine
giremezdi ya! Bir baka yerde daha olmalyd...

Sokrates hakkndaki blm Sofi'nin gazetede "Lbnan'daki Norveli BM taburu ile ilgili bir
haber okumasyla" balad.

333

SOFNN DNYASI

BJERKLEY

te tipik babas! Norve'te insanlarn BM'in bar iin yaptklaryla ilgilenmediinden


yaknrd hep. Demek kimse ilgj. lenmese bile en azndan Sofi ilgilensin istemiti. Bylece
medyann ilgisini kazanm oluyordu.

Felsefe retmeninden gelen mektubun sonundaki "NOT"u grnce glmsemeden edemedi:

Krmz bir ipek earp bulacak olursan ltfen ona iyi bak. Bazen insanlarn eyalar birbirine
karr byle. Okullarda da ok olur bu. Ee, bizim ki de bir felsefe okulu ne de olsa!

Hilde merdivenlerde bir ses duydu. Gelen annesi olmalyd. Annesi kapy aldnda, o,
Sofi'nin bahedeki gizli yerinde Atina'dan gelme bir video kaseti bulduunu okumaya
balamt

bile.
- yi ki dodun Hildeee... yi ki dodun Hildeee... yi ki dodun...

Annesi merdivenleri karken sylemeye balamt arky-

-... iyi ki dodun, iyi ki dodun Hilde...

- Gir, dedi Hilde felsefe retmeninin Sofi'ye Akropolis'ten konumaya balamasn okurken.
"Siyah, bakml sakal" ve mavi beresiyle tpk babasna benziyordu bu adam.

- Doum gnn kutlu olsun Hilde'iim!

- Hmm...

- Ama Hilde!

- Buyur, otur yle.

- Ama ey yapmyacak msn...

- Grdn gibi biraz megulm.

- Demek sen de 15 yana geldin ha...

- Hi Atina'ya gittin mi anne?

- Hayr... Neden?

334

- O eski harabelerin hl yerinde olmas ne ilgin deil mi? 2500 yldan beri! Harabelerin en
bynn ad "Bakire'nin evi"...

- Babandan gelen hediyeyi atn m?

- Hangi hediyeyi?

- Bana bak bakaym Hilde! Dalm gitmisin sen... Hilde dosyay elinden brakt.

Annesi yatana doru eildi. Elindeki tepside yanan bir mum, yal rekler ve gazoz vard.
Bir de kk bir hediye paketi. Daha fazlasn tayamad iin bayra da koltuunun altna
sktrmt.

- Teekkrler anneciim! ok tatlsn ama gerekten zamanm ok az.

- Kiliseye gitmene daha ok var.

Hilde ancak o zaman nerede olduunu hatrlad ve annesi tepsiyi gece masasnn zerine
koydu.

- zr dilerim anneciim. ok fena dalmm buna. Dosyay gsterip szlerine devam etti:
- Babamdan...

- Ne yazm Hilde? Ben de en az senin kadar heyecanlym. Aylardr azndan doru drst
tek bir laf kmyordu.

Nedense utanmt Hilde.

- Yok canm, yalnzca bir anlat.

- Bir anlat m?

- Evet, bir anlat. Biraz da felsefe kitab. te yle bir ey.

- Benim hediyemi de amayacak msn?

Aralarnda fark gzetemeyecei iin Hilde annesinin paketini de at. Altn bir bilezikti bu.

- Ne kadar gzel! ok teekkrler! Sofi kalkp annesine sarld.

Bir sre oturup ordan burdan sohbet ettiler.

- Artk gidebilirsin anne, dedi Hilde biraz sonra. - Tam u

335

SOFfNN DNYASI

BJERKLEY

anda Akropolis'in tepesinde duruyor da...

- Kim?

- Bilmem. Sofi de bilmiyor. Btn mesele de bu ya zaten!

- Peki. e gitmem lazm zaten. Sen de biraz yesen iyi edersin. Elbisen aada hazr.

Sonunda annesi merdivenlerden indi ve gitti. Sofi'nin felsefe retmeni gibi. O da


Akropolis'in merdivenlerinden inerek nce Areopagos tepesinde bir sre durmu, sonra da
Atina'nn eski meydannda tekrar ortaya kmt.

Hilde eski harabelerden birdenbire bir sr yksek yap ykseliini okurken hayretten
donakald. Babasnn bir dier sabit fikri de, BM'e dahil tm lkelerin birleerek Atina'daki bu
eski meydann gerek bir kopyasn yapmalaryd. Burada felsefi konular tartlmal, ayrca
silahszlanma grmeleri ele alnmalyd. Byle byk bir projenin insanlarn birlemesine
hizmet edeceine inanyordu. "Petrol platformlar ve Ay'a inen uzay aralar yapyoruz ya,
bunu neden yapamayalm!" diyordu.
Sonra Platon'la ilgili blme geldi. "Ruh sevginin kanatlarnda "evine", idealar dnyasna
doru yola kar. Ruh, "vcudun hapishanesinden" kurtulur..."

Sofi iti ap Hermes'i izlemeye kalkm, ama bir sre sonra Hermes gzden kaybolmutu.
Platon'u okuduktan sonra ormanda yrmeye balam, sonra da kk bir gln kenarndaki
krmz bir kulbeye gelmiti. Kulbede Bjerkely'i gsteren bir resim aslyd. Tarifine
baklrsa Hilde'nin Bjerkely'si olmalyd bu. Bunun yannda da Berkeley diye bir adamn
resmi aslyd. "Ne ilgin bir eydi bu!"

Hilde elindeki koca dosyay bir kenara brakp kitaplna gitti ve 14. yagnnde hediye
gelen Kitap Kulb'nn ciltlik ansiklopedisini at. Berkeley... ite!

336

Berkeley, George, 1685-1753, tng. filozof ve Cloyne piskoposu. nsan bilincinin dnda
maddi bir gereklik olduu fikrini reddeder. Ona gre duyumsal alglamalarmzn kayna
Tanrdr. B. ayn zamanda soyut kavramlar eletirisiyle tannr. En nemli eseri: A Treatise
Concer-ning the Principles ofHuman Knovuledge (1710). -.

Evet, ok ilginti! Tekrar yatana dnp dosyay eline almadan nce bir sre ylece durdu
odann ortasnda.

Bu iki resmi yanyana koymu olan kii babasyd bir bakma. sim benzerliinden baka bir
benzerlik sz konusu muydu acaba?

Demek Berkeley insan aklnn dnda maddi bir gereklik olduunu reddeden bir filozoftu.
Ne acayip eylere inanabiliyordu insanlar! te yandan bu tr iddialarn tersini kantlamak son
derece zor bir iti. Bu fddia Sofi'nin dnyasna uyuyordu rnein. Sofi'nin "duyumsal
alglarnn" kayna ise Hilde'nin babasyd.

Okumaya devam ederse bu konuda daha ok ey renecekti herhalde. Sofi'nin kendisine


aynada iki gzn krparak karlk veren kz grd yere geldiinde dosyann zerinden
etrafa bakp kendi kendine glmsedi. "Sanki aynadaki kz gzlerini Sofi'ye krpm gibiydi.
Seni gryorum, Sofi! demek ister gibiydi. Ben aynann br tarafndaym."

Bir de Sofi burada Hilde'nin yeil czdanm buluyordu -iindeki paralar ve dier eylerle.
Nasl olmu da oraya gitmiti czdan?

Sama! Hilde bir an iin Sofi'nin czdann gerekten bulduunu sanmt. Ama sonra bir an
tm bu olanlar Sofi'nin cephesinden grmeye alt. Zavallck iin her ey son derece
karmak ve esrarengizdi.

lk kez o an Sofiyle yz yze karlam olmay istedi. Bir

337

SOFfNtN DNYASI

BJERKLEY
zaman gelip onunla tm bu olup bitenlerin birbiriyle ilikisini konumay arzulad.

Ama imdi Sof'nin ba dertteydi. Bir an nce kulbeden kmas gerekiyordu. Ve kayk da
gln ortasnda yzyordu elbette! Kaykla ilgili hikyesini kendisine byle anmsatyordu
babas.

Hilde gazozundan bir yudum, karides salatal ekmek dili-minden de bir srk ald ve Platon'un
idealar retisini eletiren "dzen adam" Aristoteles ile ilgili blm okumaya balad.

Aristoteles, nce duyularda varolmayan bir eyin bilinte de varolmayacan iddia eder.
Platon ise nce fikirler dnyasnda varolmayan hibir eyin doada varolamayacam ne
srer buna karlk. Aristoteles, Platon'un bu tutumuyla "eylerin saysn iftletirdij-ni"
sylyordu.

Hilde "bitki, hayvan, maden" oyununu bulann Aristoteles olduunu hi bilmiyordu dorusu!

Aristoteles, doann "odas"n ciddi bir ekilde dzenlemek istiyordu. Doadaki her eyin
deiik gruplar ve alt-gruplarda biraraya geldiini gstermeye alyordu.

Aristoteles'in kadnlar konusundaki grlerini okuyunca hem hayal krklna urad, hem
de kzd. Demek insan ok akll bir filozof olmasna ramen bu kadar aptal olabiliyordu!

Sofi, Aristoteles'ten esinlenip kendi "oda"sn dzenlemeye koyulmutu. Ve orada tm dier


vr-zvrn arasnda, Hil-de'nin dolabndan bir ay kadar nce yokolmu olan beyaz orabn
tekini bulmutu! Sofi Alberto'dan gelen ktlar bir dosyann iine koymutu. "Ktlarn
toplam 50 sayfay gemiti."

338

Hilde ise dosyasnm 124. sayfasna gelmiti ki bunun iine hem Sof'nin hikyesi, hem de
Alberto Knox'dan gelen "kurs mektuplar" dahildi.

Bir sonraki blmn bal "Helenizm" idi. Bu blm Sof'nin, zerinde BM jipi bulunan bir
kartpostal alyla balyordu. Kart 15/6 tarihli ve "BM taburu" damgalyd. te yine,
babasnn hediyenin yannda vermek yerine hediyenin iine koymay tercih ettii bir baka
"kartpostal"d bu da:

Sevgili Hilde! Hl yagnn m kutlamaktasn, yoksa artk ertesi gn m oldu? Hediyenin


ne kadar sre dayanaca o kadar nemli deildir. Bir anlamda tm yaam boyu srer. Ama
ben yagnn bir kez daha kutlamak istiyorum. Belki artk kartlar neden Sofi'ye yolladm
anlyorsundur. Onun kartlar sana ulatracandan hi kukum yok. NOT. Annen czdann
kaybettiini anlatt. indeki 150 kronu ben sana veririm. Yeni renci kartn da okul
kapanmadan alabilirsin, deil mi? Sevgiler, baban.

yi vallahi! Hi yoktan 150 kronu olmutu bylece. Babas ya-gn iin yalnzca el yapmas
bir hediyenin yetmeyeceini dnmt demek ki.

15/6 Sof'nin de yagnyd. Ama Sof'nin takvimi henz maysn balarn gsteriyordu. Bu
tarih babasmn bu blm yazd tarih olmalyd; Hilde'ye yollad "yagn kartpostalna"
ise ok daha sonraki bir tarihi koymutu.
Zavall Sofi. te imdi de Jorn'le bulumak zere sper-markete doru koarken
dnyordu:

Hilde kimdi? Babas nasl olup da Sofi'nin onu bulacandan bu kadar emin olabiliyordu? Ne
olursa olsun kartlar dorudan kzna deil de Sofi'ye yollamas ok anlamsz bir eydi.

339

SOF'NN DNYASI

Hilde de Plotinos'u okurken odasnda umaya baladn hissetmiti.

Varolan her eyde tanrsal bir gizem olduunu sylemek istiyorum. Ayieinin, gelinciin
byle parldadn grebiliriz. Bir kelebein daldan havalanmda, bir baln akvaryumda
yznde bu snrsz gizemi biraz daha ok yakalarz. Ancak Tann'ya en yaknlat, mz
yer kendi ruhumuzdur. Bu byk yaam srryla ancak ruhumuzda birleiriz. Evet, ender de
olsa, kimi zaman bu tanrsal gizemin kendimiz olduunu hissederiz.

Hilde'nin imdiye dek okuduu en ba dndrc blnuolnu-tu bu. Ayn zamanda en kolay
anlalr blmd de bu: Her ey birdir ve bu "bir" de herkesin bir paras olduu tanrsal bir
gizemdir.

Bu inanlmas gereken bir ey deildi Hilde'ye gre. Zaten byleydi. Sonra isteyen verseydi
istedii anlam "tanrsal" szcne.

Hzla bir sonraki blme geti. Sofi ile Hilde 17 Maystan nceki akam adrlarn alp kamp
kurmaya gidiyorlard. Sonra da Binbann Evi'ne...

Hilde ancak bir iki sayfa okumutu ki hiddetle yerinden kalkp kolunun altnda dosyayla oday
arnlamaya balad.

Bu kadar da olmazd yani! Babas Hilde'ye maysn ilk yarsnda gnderdii kartlarn bir eini
ormandaki bu kulbeye koymu, sonra da kzlarn bunlar bulmasn salamt. Gerekten de
kendine gelen kartlarn tpatp eiydi bu kartlar. Babasndan gelen kartlar iki- kez okur,
hepsini satr satrna hatrlard nk.

Sevgili Hilde. Yagnnle ilgili tm srlardan bazen yle patlayacak gibi oluyorum ki,
telefonu ap sana her eyi anlatmak is-

340

BJERKLEY

tiyor, sonra kendimi durduruyorum. Bu ey bydke byyor. Ve sen de bilirsin ki bir ey


byyp durduka insann onu srf kendine saklamas zorlar...

Sonra Sofiye Alberto'dan bir mektup daha geliyordu. Bu mektup Yahudilerle Yunanllar ve
bu iki byk kltr hakkndayd. Tarihe byle geni bir adan bakmak Hilde'nin houna
gitmiti. Okulda hi byle eyler renmiyorlard. Varsa yoksa ayrntlar, ayrntlar... Bu
mektubu okuyup bitirdiinde sa ve Hristiyanla dair yeni bir bak edinmi olduunu
hissediyordu. '

Goethe'nin, "bin yllk gemiinin hesabn yapamayan insan gnbirlik yaayan insandr,"
eklindeki szlerinden de holand.

Bundan sonraki blm, Sofi'nin penceresine arpan bir kartpostalla balyordu. Bu da yeni bir
yagn kartndan baka bir ey deildi elbette!

Sevgili Hilde! Bu kart okurken hl yagnn m bilmiyorum. Deilse de umarm zerinden


pek fazla gn gememitir. Sofi'nin bir-iki haftas bizim iin bir-iki hafta anlamna
gelmeyebilir. Bense eve 24 Haziranda dnyorum. Dndmde bahedeki salncaa oturup
beraber denizi seyrederiz Hildeciim! Konuacak ok eyimiz var...

Sonra Alberto Sofi'yi telefonla aryor, Sofi bylece Alberto'nun sesini duyuyordu ilk kez.

- Sanki bir savatan bahsediyor gibisiniz...

- Buna ruhsal bir sava demek daha doru olur. Hilde'nin ilgisini uyandrp, babas Lillesand'a
dnmeden nce onu bizim tarafmza ekmeye almalyz.

341

SOFNN DNYASI

BJERKLEY

Bunun zerine Sofi, bir Ortaa rahibi klna girmi olan Alberto Knox'la 12. yzyldan
kalma bir kilisede yz yze geliyordu.

Aman, kilise! Hilde saatine bakt. Saat biri eyrek geiyordu. Kitaba dalm, zaman
unutmutu!

Kendi yagnnde kiliseyi krmak deildi pek onu dndren. Onu asl huzursuz eden u
yagn meselesinin kendisiydi. Kiliseye gitmemekle epeyce bir kutlamay da karm
oluyordu. Aman olsun, kutlamadan ok ne vard u dnyada!

Nasl olsa kitapta uzun bir vaaz geliyordu birazdan. Alberto da papaz rol iin tam biilmi
kaftand.

Sophia1 nn Hildegard'a grnn okuduunda yeniden ansiklopediye bavurdu. Ama


ansiklopedide ne Sophia'dan, ne de Hildegard'dan sz ediliyordu. Ne kadar da tipikti bu! Ne
zaman kadnlar ya da kadnlarla ilgili bir ey sz konusu olsa, ansiklopedi bir Ay krateri kadar
sessizleiyordu. Ansiklopedileri sansrden geiren bir "Erkekleri Koruma Birlii" filan m
vard

yoksa!

Bingen'li Hildegard hem vaiz, hem yazar, hem doktor, hem botaniki ve hem de
doalbilimciydi demek! stelik o, "Ortaada ayaklar en ok yere basan ve en ok bilimsel
olanlarn kadnlar olduunun bir simgesiydi.adeta". Ve bu kadn hakknda Kitap Kulb'nn
koskoca ansiklopedisinde tek bir satr

yoktu ha! Rezalet!

Hilde, Tann'nn bir de "dii yan" ya da "doa anal" olduuna inanldn hi duymamt
daha nce. Yunancada Tan-r'nn dii yanna Sophia deniyordu demek! Sophia'y da kayda
deer bulmam olacaklard sayn ansiklopediciler!

Ansiklopedide konuyla ilgili saylabilecek tek bilgi, stanbul'da, ad "kutsal bilgi" anlamna
gelen "Aya Sofya" isimli bir kilisenin bulunduuydu. Bir bakent ve saysz kralienin
isminin kayna olacak kadar nemli olmasna ramen, bu kii-

342

nin kadn olduundan hibir yerde sz edilmiyordu. Sansr deilse neydi bu?

te yandan Sofi'nin Hilde'ye "grnd" doruydu bir bakma. Hilde kitab okumaya
baladndan beri siyah salaryla Sofi'yi gznn nne getirebiliyordu.

Sofi neredeyse tm bir geceyi Maria Kilisesi'nde geirip eve geldikten sonra, ormandaki
kulbeden alp eve getirdii pirin aynann nne gemiti.

Keskin hatlaryla kendi yz ve kendinden bakasna ait olamayacak kara, "prasa" salar
grlyordu aynada. Ama bu yzn arkasnda bir baka kzn yz daha saklyd.

Aniden aynadaki kz iki gzn birden krpt. Sanki "ben gerekten burada, aynann teki
yzndeyim," demek ister gibiydi. Birka saniye sonra ise yokoldu.

Hilde de kimbilir ka kez aynada byle kendisine bakm, aynann arkasnda bir bakasn
aramt. Ama babas nereden biliyordu bunu? Hilde de aynann arkasnda siyah sal bir
kadn dlememi miydi ou kez? Hani byk bykninesi aynay ingene bir kadndan
ald iin...

Hilde dosyay tutan ellerinin titrediini hissetti. Sofi'nin gerekten "teki yzde" bir yerde
varolduuna inanyordu.

Sofi, Hilde ve Bjerkely'i ryasnda gryordu imdi de. Hilde Sofi'yi ne grebiliyor, ne de
iitebiliyordu. Ve ite Sofi iskelenin kenarnda altn bir kolye buluyordu. Sonra da
uyandnda yatanda buluyordu zerinde Hilde'nin adnn ba harfleri de olan bu kolyeyi!

Hilde'nin yle bir dnmesi gerekiyordu. Kolyesini de kaybetmemiti ya! Komodinindeki


tak kutusunu ap bakt. Altn ha, babaannesinin Hilde'nin doumunda takt altn ha
yerinde yoktu!

343-

SOFI'NIN DNYASI
Demek kolyesini de kaybetmiti. yi ama daha kendisinin haberi yokken babas nereden
renmiti bunu?

Dahas, Sofi Hilde'nin babasnn Lbnan'dan geliini de grmt ryasnda. Oysa babasnn
gelmesine daha bir hafta vard. Sofi ryasnda gelecei gryor olabilir miydi? Babas eve
dndnde, Sofi'nin de bir bakma orada olacan m anlatmak istiyordu? Hilde'nin yeni bir
de arkada edineceini yazmyor muydu zaten...

Hilde iinde uyanan bir anlk, ama ok net bir dncede Sofi'nin kt kalemden te bir ey
olduunu hissetti. Sofi vard.

344

AYDINLANMA AI .ine yapmndan top dkmne kadar.,

Hilde tam Rnesansla ilgili blm okumaya balamken aada, kapnn giriinde
annesinin ayak seslerini duydu. Saatine bakt. Drt olmutu.

Annesi koarak merdivenleri kp Hilde'nin odasnn kapsn at.

- Kiliseye gitmedin mi yoksa sen?

- Tabii ki gittim.

- Ama... ne giydin giderken?

- imdi ne giyiyorsam, o zaman da onu giydim.

- Gecelik mi giydin yani?

- Hmmm... Maria Kilisesi'ne gittim.

- Maria Kilisesi mi?

- Evet, Ortaadan kalma ta bir kilise.

- Hilde!

Hilde dosyay kucana brakp annesine bakt.

- Dalm gitmiim anne. ok zgnm. Ama yle heyecanl ki okuduklarm!

Annesi buna glmsemeden edemedi.

- Sihirli bir kitap bu! diye ekledi Hilde.

- Tamam, tamam. Haydi bir kez daha yleyse: Yagnn kutlu olsun Hilde!

- Aman, yagn tebriklerinden gna geldi artk!


- Ama ben... Neyse, biraz dinleneyim de bize yle gzel bir akam yemei hazrlayaym.
Hem ilek de aldm.

- yi. Ben de okumaya devam edeyim.

345

SOFf NtN DNYASI

Bunun zerine annesi kt, Hilde de okumaya devam etti.

Sofi ehirde Hermes'in ardndan yryordu. Alberto'nun evinin giriinde Lbnan'dan gelen bir
kart daha kmta karsna. Bu kart da 15 Haziran tarihliydi.

Hilde kartlarn tarihindeki sistemi imdi anlyordu. 15 Hazirandan nceki kartlarn bir
"kopya"s Hilde'ye de gelmiti. 15 Haziran tarihli kartlar ise kendisine bu dosya araclyla
geliyordu.

Sevgili Hilde. Sofi imdi felsefe retmeninin evine geliyor. Ya-knda 15 yana girecek,
sense dn 15 yana girdin. Yoksa bugn m Hildeciim? Bugnse saat epey ge olmu
olmal. Ama saatlerimiz de hep ayn gitmiyor...

Hilde, Alberto'nun Sofiye Rnesans, yeni bilimi, 17. yzyl Us-ularn ve Britanya
Empiristlerini anlatt blmleri okudu. Babasnn anlatnn arasna serpitirdii
kartpostallar ve yagn tebriklerini her okuyuunda ok heyecanlanyordu. Babas bunlar
kimi zaman bir kompozisyon defterinin iine, kimi zaman bir muz kabuunun arasna, kimi
zaman bir bilgisayara koyuyordu. Hi umursamadan Alberto'nun azndan "laf kartyor",
Sofi'ye Hilde dedirtiyordu. Hepsinden tesi Hermes'i de konuturup, "Yagnn kutlu olsun
Hilde!" dedirtiyordu.

Babasnn kendini Tanr yerine koyarak fazla ileriye gittii konusunda Alberto'yla ayn
fikirdeydi. Aa kiminle ayn fikirde oluyordu gerekte. Alberto'yabu eletiri -ya da zeletiri-
dolu szleri syleten kii de babas deil miydi? Sonunda babasnn kendini Tanr'yla bir
tutmasnn pek de o kadar sama olmad kansna vard. Babas, Sofi'nin dnyasnda hereye
kadir bir Tanr gibiydi ite.

Alberto Berkeley'i anlatmaya baladnda Hilde de Sofi

346

AYDINLANMA AI

kadar heyecanlyd. Ne olacakt imdi? Babas hep, insan aklnn dnda maddesel bir dnya
olduunu reddeden bu filozofa gelindiinde nemli bir eyler olacan sezdirmiti. Hilde
ansiklopediye bakt i in nceden bir eyler renmiti, Berkeley hakknda.

Blm, Sofi ile Alberto'nun pencere kenarnda dururlarken, ardnda yagn tebrii mesaj
tayan ua grmeleriyle balyordu. O srada da "kara bulutlar tm ehri kaplyordu".
Yani tm soru "olmak ya da olmamak" deildir. Soru ayn zamanda ne olduumuzdur.
Gerekten et ve kemikten olumu insanlar myz? Dnyamz gerek eylerden mi oluuyor,
yoksa akl m bizi evreleyen?

Sofi'nin trnak yemeye balamasnda aacak bir ey yoktu. Kendisinin byle bir huyu olmasa
da, onun da kendini pek iyi hissettii sylenemezdi.

Ve sonra bir gn gelir anlard insan:"... bizim iinse "here-yin kendinde nedeni" olan bu
"ruh" Hilde'nin babas olabilir."

- Demek o bizim iin bir tr Tanr, yle mi?

- Drst olmam gerekirse, evet. Ama bundan tr utanmas gerek o ahlakszn!

-Ya Hilde?

- O bir melek, Sofi.

- Melek mi?

- Hilde bu "ruh"un grnd kimse.

Bundan sonra Sofi Alberto'dan ayrlyor, kendini sokakta, yamur frtnann ortasnda
buluyordu. Sofi'nin ehri koarak gemesinden birka saat sonra Bjerkeley'i de etkisi altna
alan ayn kt hava olmasnd bu?

347

SOF'NN DNYASI

AYDINLANMA AI

Yarn yagnm, diye dnyordu. Tam on beinci yana basarken hayatn yalnzca bir rya
olduunu anlamak ne kadar acklyd! Sanki bir milyon kazanm, tam dl alacakken bunun
aslnda bir rya olduunu anlam gibiydi.

Sofi slak stadyumu da koarak geti. ok gemeden kendisine doru birinin kotuunu
farketti. Annesiydi bu. Bu arada gkyzn-de art arda imekler akyordu.

Nefes nefese sarlmt imdi annnesi Sofi'ye.

- Neler oluyor bize yavrum? diyordu annesi.

- Bilmiyorum, derken alyordu Sofi. - Sanki herey kt bir rya gibi!

Hilde de gzlerinin dolduunu hissediyordu. "Olmak ya da olmamak - ite btn mesele bu."

Dosyay elinden yataa atp ayaa kalkt. Bir ileri bir geri oday arnlamaya koyuldu.
Sonunda annesi gelip onu yemee arana dek pirin aynann karsnda kendini seyretti.
Annesi kapy aldnda aynann karsnda ne kadar zamandr durduunu bilmiyordu. Ama
bildii bir ey varsa, o da aynadaki grntsnn kendisine iki gzn birden krpm
olduuydu.

Yemek boyunca yagn iin kendisine yaplanlara teekkr borlu, iyi bir aile kz gibi
davranmaya alt. Aslnda kafas srekli Alberto ve Sofi'yle meguld.

Hereyin ardnda Hilde'nin babasnn olduunu anlamlard artk. Peki imdi neler olacakt?
Aslnda anlamlard demek de ne demekti? Herey kurmacayd nasl olsa. Onlarn bir ey
anlamasn salayan babas deil miydi? Ne olursa olsun ortada bir sorun vard: Sof'yle
Alberto hereyi "anladklarna" gre yolun sonuna gelinmi demekti.

Ayn durumun belki kendi dnyas iin de geerli olduu aklna geldiinde, bir patates cipsi
neredeyse boaznda kah-

348

yordu. nsanlar doann kurallarn birbiri ardna kefedip duruyorlard. Tarih byle, felsefe
ve bilimde tm bilinemeyenler zlp dururken sonsuza dek srecek miydi? Yoksa insanlk,
tarihinin sonuna m yaklamt? nk bir yandan gittike ilerleyen dnce ve bilim ile
incelen ozon tabakas ve yaklarak yokedilen tropik ormanlar arasnda bir iliki yok muydu?
Belki de insanlarn bilgiye susuzluuydu "ilk gnahlar"?

Bu konu yle byk ve yle rktcyd ki, Hilde hemen baka eyler dnmeye alt.
stelik babasnn yagn hediyesini okumaya devam ederse, bir sr eyi daha anlard
kukusuz.

- "Dile benden ne dilersen..." diye bir baka yagn arks sylyordu annesi italyan
ilekleriyle dondurmalarn yerlerken. - imdi sen ne istersen onu yapacaz.

- Biraz garip gelecek ama u an tm istediim babamn armaann okumaya devam etmek.

- Pekl, ama dikkat et de kendini fazla kaptrma!

- Yok canm.

- Belki sonra pizzalanmz alp televizyondaki u dedektif dizisini seyrederiz...

- Belki.

Hilde'nin aklna Sofi'nin annesiyle konumalar geldi. Babas Sofi'nin annesini kendi
annesinden esinlenerek mi yaratmt acaba? Ne olur ne olmaz diye annesine hi deilse
bugn evrenin silindir apkasndan karlan tavanlardan sz etmemeye karar verdi.

- Aklma gelmiken, dedi ayaa kalkarken. -Evet?

- Altn hal kolyemi bulamyorum. Annesi anlaml anlaml bakt.

- Kolyeni haftalarca nce iskelenin ucunda buldum. Orada drmsn, seni dank seni!

349
SOF'NN DNYASI

- Bunu babama anlattn m?

- Bilmem. Ha evet, galiba anlattm...

- Peki imdi nerede?

Annesi kalkp kendi tak kutusuna bakmaya gitti. Sonra yatak odasndan hayret dolu bir ses
geldi. Oturma odasna geri gelen annesi:

- Hay Allah! u an iin ben de bulamyorum, dedi.

- Biliyordum zaten.

Annesine bir sarlp, yukar kendi odasna kotu. Nihayet tekrar Sofi ve Alberto'nun bana
gelenleri okuyabilecekti. Yine yatana oturup, koca dosyay kucana at.

Sofi ertesi sabah annesinin odasna girmesiyle uyand. Elinde ii hediye paketi dolu bir tepsi
tayordu. Bo bir gazoz iesine bayra koymutu.

- Yagnn kutlu olsun Sofi!

Sofi gzlerini ovuturarak kendine gelmeye alt. Dn olanlar hatrlamaya alt. Ama
herey bir bulmacann paralarn andryordu. Bulmacann bir karesinde Alberto, bir
dierinde Hilde ve Binba vard. Bir baka karede Berkeley, dierinde Bjerkely yer alyordu.
Karelerin en siyah o korkun havayd. Sofi bir sinir krizi geirmiti neredeyse bu havada.
Sonra annesi onu havluyla kurulam, ball scak st iirip "yatrmt". Sofi yatar yatmaz
uyumutu.

- Hl hayattaym galiba, dedi Sofi ksk bir sesle. -Tabii hayattasn! stelik bugn 15 yana
giriyorsun.

- Emin misin?

- Ne demek emin miyim? Bir anne bir tanecik kznn ne zaman doduundan emin olmaz
m? 15 Haziran 1975... saat bir buuk. Hi kukusuz hayatmn en mutlu gn.

- Hereyin yalnzca bir rya olmadndan emin misin?

- yle de olsa, gzn ap karnda rekler, gazoz ve yag-n hediyeleri bulduun bir rya
fena bir rya saylmaz herhalde!

350

AYDINLANMA AI
Annesi elindeki tepsiyi bir sandalyeye brakp ksa bir sre iin yokoldu. Tekrar odaya
geldiinde elinde bir baka tepsi vard. inde rekler ve gazoz olan bu tepsiyi Sofi'nin
yatann dibine brakt.

Bundan sonras her zamanki yagn sabahlar gibi geti. Sofi hediyelerini at; annesi ta on
be yl ncesine, doum sanclarna varana dek anlarndan bahsetti. Annesinin hediyesi bir
tenis raketiydi. imdiye dek hi tenis oynamamt ama Yonca Soka'ndan be dakika
tede isterse oynayabilecei bir tenis sahas vard. Babas FM-radyolu bir mini televizyon
gndermiti. Televizyonun ekran bir fotoraf yzeyi kadar ya vard, ya yoktu. Sonra ailenin
baka fertlerinden ve aile dostlarndan hediyeler vard.

Bir sre sonra annesi:

- Bugn iten izin alaym m sence? diye sordu.

- Hayr. Neden?

- Dn gerekten kendinde deildin. Byle devam ederse seni bir psikologa gstersek
diyordum. "

- Gerekmez.

- Dnk hava myd seni byle etkileyen yoksa u mehur Alberto mu?

- Ya sana ne demeli? Dn "Neler oluyor bize yavrum?" diyen sen deil miydin?

- Bir takm acayip insanlarla bulumak iin ehirde oraya buraya gitmeni dnerek syledim.
Bunda belki benim de suum var diye...

- Bo zamanlarmda birazck felsefe dersi almamda kimsenin "suu" yok. ine gidebilirsin.
Zaten 10'da okulda olacaz. Ders yok. Karne alp biraz eleneceiz o kadar.

- Karnen nasl dersin?

- Bilmem ama birinci dnemden daha ok pekiyi olaca kesin. Annesi gideli pek az olmutu
ki telefon ald.

- Alo, ben Sofi Amundsen.

- Merhaba. Benim, Alberto.

351

SOF'NN DNYASI

-Aa?

- Binba yapacan yapt yine.

- Ne demek istiyorsun?
- Dnk havay kastediyorum Sofi.

- Neye inanacam bilemiyorum.

- te bir filozofu filozof yapan da budur. Bu kadar ksa zamanda byle ok ey renmenden
gurur duymuyorum desem yalan olur.

- Hibir eyin gerek olmamasndan korkuyorum.

- Buna varolusal endie denir ki bu ou zaman yeni bir hayatn eiinde olduunu gsterir.

- Derslere biraz ara versek iyi olacak galiba.

- Bahende ok kurbaa var u sralar anlalan! Sofi glmeye balad. Alberto szlerini
srdrd:

- Bence devam etmeliyiz. Ha sahi yagnn kutlu olsun! Dersleri 24 Hazirandan nce
bitirmeye almalyz. Zaten son midimiz de

bu.

- Ne iin son midimiz?

- yle bir oturup arkana yaslan. Bugnk dersimiz biraz zaman

alabilir.

- Rahatm yerinde.

- Descartes' hatrlyor musun?

- "Dnyorum, yleyse varm."

- u an kendi yntemsel kukumuz iinde zor bir durumdayz. Dnp dnmediimizden


bile emin deiliz. Belki de biz bir dnceden baka bir ey deiliz ki bu da insann kendinin
dnmesinden olduka farkl bir ey. Lillesand'daki kznn yagn elencesi olalm diye
Hilde'nin babas tarafndan yaratlm karakterler olduumuza inanacak yeterli kant var
elimizde. yle deil mi?

- Evet...

- Ama bu durum da iinde bir eliki barndryor. Eer yaratlm karakterlersek, kendi
bamza hibir eye "inanmaya" hakkmz olamazd. rnein tm bu telefon konumas bir
hayalden ba-

352

AYDINLANMA AI
ka bir ey olmazd.

- O zaman bizim zgr bir irademiz olmazd. Tm syleyip yaptklarmza Binba karar
veriyor olurdu. O zaman en iyisi bu telefon Konumasna hemen u an son vermek olurdu.

- Hayr, hayr. Konuyu basite indirgiyorsun!

- Niyeymi anlat o zaman!

- nsann ryalarn planlad sylenebilir mi? Hilde'nin babas her yaptmzn farknda
olabilir. Bundan kanmak insann kendi glgesinden kamas kadar olanaksz olabilir. Ama
Binbann bundan sonra olacaklar her trl ayrntsna kadar planlam olduu -ki ben de
tam bu noktada bir plan kurmaya baladm- pek yle kesin olmayabilir. Belki de olacaklara
tam son anda yani yaratclk annda karar veriyordur. te tam byle anlarda inisiyatifi ele
alp kendi syleyip yapacaklarmza kendimiz karar verebiliriz belki. Tabii bizim bu zayf
klarmz Binbannkilerle karlatrlamayacak kadar gsz olacaktr. Onun konuan
kpekleri, uan arkasna takt pankartlar, muzla yollad haberler ve frtnal havalar
karsnda yapacak pek bir eyimiz yok. Ama ne olursa olsun bizim de bir irademiz olduunu
unutmamak gerek.

- Nasl baaracaz bu dediini?

- Binba bizim dnyamzda olup biten hereyin farknda, ama bu onun hereye kadir olduu
anlamna gelmiyor. En azndan bizim hayatmz onun hereye kadir olmadn varsayarak
yaamamz gerekiyor.

- Anlyorum sanrm.

- Mesele, onun haberi olmadan araya szp srf kendi bamza bir ey yapabilmekte. Bu
Binbann asla farkedemeyecei bir ey olmal.

- Biz aslnda var deilsek nasl mmkn olacak bu?

- Varolmadmz kim syledi? Mesele varolup olmadmz deil) ne olduumuz ve kim


olduumuz. Binbann blk prk usunda varolan kvlcmlar olsak da bu bizim kendi
apmzdaki varl-

353

SOFI'NN DNYASI

AYDINLANMA AI

mz engellemez.

- zgr irademizi de mi engellemez?

- Buna da bir are bulacam elbet Sofi.

- Ama Hilde'nin babas "buna bir are bulacan" da biliyor.


- Olabilir. Ama planmn ayrntlarn bilmiyor. Ve ben de bir Ark-himedes noktas bulmaya
alyorum.

- Arkhimedes noktas m?

- Arkhimedes Helenistik an mehur bir bilginiydi. "Bana sabit bir nokta verin, dnyay
yerinden oynataym" diyordu. Bizim de Binbann i evreninden darya srayabilmek iin
byle sabit bir noktaya ihtiyacmz var.

- Epey uratracaa benzer bizi bu.

- Ama bunun iin ilk nce felsefe kursumuzu tamamlamamz gerek. O zamana dek Binbann
zerimizdeki hakimiyeti srmek durumunda. Seni yzyllarn iinden geirip amza dek
getirmeme karar vermi anlalan. te yandan Ortadou'da bir yerlerden bir uaa binip
buraya gelmesine de sadece birka gn kald. Bjerkely'e varmadan kendimizi onun yap
yap hayal gcnden kurtaramazsak bu i bitti demektir.

- Beni korkutuyorsun...

- ncelikle sana Fransz Aydnlanma ayla ilgili en nemli bilgileri vermeliyim. Sonra
Kant' ele alp Romantik aa geebiliriz. Sonra Hegel en azndan bizim iin nemli bir adm
oluturacak. On-

. dan bahsedince Kierkegaard'n Hegel felsefesiyle ateli hesaplamasndan sz etmemek


olmaz. Sonra Marx, Darvvin ve Freud'dan da bahsetmeliyiz. Elimizi abuk tutup Sartre ve
Varoluuluu de ele alabilirsek, bundan sonra planmz uygulayabiliriz.

- Bir hafta iin olduka ykl bir program.

- O yzden hemen balamalyz. imdi gelebilir misin?

- Okula gitmem gerek. Karne alp biraz eleneceiz bugn.

- Bover! Eer yalnzca bir bilinte varolduumuz doruysa, elence saatinde iilen
gazozlarla yenen vr zvrn tad da yalnzca

354

hayalimizde olan bir eydir naslsa!

- Ama karne...

- Sofi! Ya yz milyarlarca galaksiden birindeki bir gezegenin ufack bir parasndak akl
almaz bir evrende yaamaktasn, ya da bir Binbann usundaki elektromanyetik drtlerde.
Sense tutmu "karne"den bahsediyorsun. Utan, utan!

- zr dilerim.
- Ama yine de okula bir urasan iyi edersin. Son gn okulu krman Hilde'nin zerinde
olumsuz etki yapabilir. Yagn olmasna ramen o okula gidiyordur mutlaka. Ne de olsa bir
melek o!

- Tamam yleyse. Okuldan sonra hemen geliyorum.

- Binbann Evinde buluabiliriz.

- Binbann Evinde mi?

- Klikk...

Hilde dosyay brakt. te babas son gn okulu krd iin vicdan azab duymasn da
salamt. Ne adamd yahu!

Bir sre oturup Alberto'nun ne tr bir kurtulma plan-yaptn dnd. Dosyann son
sayfasna baksa myd acaba? Yok, ayp etmi olurdu o zaman. En iyisi kitab bir an nce
bitirmeye almakt.

nemli bir noktada Alberto'ya katlyordu. Babas Sofi'yle Alberto'nun bana gelecekleri
biliyordu ama oturup yazarken her trl ayrnty da nceden dnemezdi. Kimi zaman
iinden gelenleri bir hzla yazyor, ne yazdnn ise ancak sonradan farkna varyor olmalyd.
te tam bu noktalarda Sofi'yle Alberto'nun bir tr zgrl olabilirdi.

Hilde tekrar Sofi'yle Alberto'nun gerekten varolduklar duygusuna kapld. Denizin yz


kprtsz olsa da bu, denizin derinlerinde bir hareket olmad anlamna gelmez, diye
dnd.

imdi niye dnmt bunu?

355

SOFl'NlN DNYASI

Niye dndyse dnsn hi de denizin yznde saylmayacak bir dnceydi bu!

Sofi okulda tam anlamyla bir yagn yaad. Herkes okulun son gn olduu iin zaten tam
bir elence havas iinde olduundan kendi yagn de fazladan grltl bir biimde
kutlanm oldu.

retmen son olarak iyi tatiller dileyip serbest olduklarn syler sylemez Sofi dar frlad.
Jorn'n kendisini beklemesi arsna da hemen yapmas gereken bir ey olduunu
syleyerek karlk verdi.

Posta kutusunda Lbnan'dan gelen iki kartpostal duruyordu. Her ikisinde de "HAPPY
BIRTHDAY -15 YEARS" diye yazlyd. Hazr yagn kartlarndand bunlar.

Kartn birisi "Hilde Mller Knag, Sofi Amundsen eliyle..." adresli, dieriyse Sofi'nin
kendineydi. Her iki kart da "BM taburu" damgalyd.
Sofi nce kendisine yollanm olan kart okudu:

Sevgili Sofi Amundsen! Bugn senin yagnn olduu iin pek ok kutlanmaya layksn. Ve
ben de senin yagnn candan kutlarm. imdiye dek Hilde iin yapm olduklarn iin
saol! ten selamlar. Binba Al bert Knag.

Sofi Hilde'nin babasnn sonunda kendisine de bir kart gndermi olmasna ne tepki
duyacan bilemiyordu. Bir bakma olduka dokunakl bir eydi bu.

Hilde'ye gelen kartta ise unlar yazlyd:

Sevgili Hildeciim! u an Lillesand'da gnlerden ne, saat ka bilmiyorum. Ama zaten pek de
nemli deil bu. Seni yanl tan-1 mamsam, bu sana gnderdiim son ya da sondan bir
nceki yagn tebrii olacak. Ama kitab bitireceim diye uykusuz

356

AYDINLANMA AI

kalman da istemem! Alberto birazdan Fransz Aydnlanma dncelerini anlatacak ve


zellikle yedi nemli nokta zerinde duracak. Bunlar:

1. Otoriteye kar k

2. Usuluk

3. Aydnlanma dncesi

4. Kltr iyimserlii

5. Doaya dn

6. nsancllatrlm Hristiyanlk

7. nsan haklar

Binbann gznn hl zerlerinde olduu belli oluyordu.

Sofi eve girip pekiyilerle dolu karnesini mutfak masasnn zerine brakt. Sonra iti geip
ormana dald.

Gl yine kaykla geti. Alberto kapnn eiinde oturuyordu. Eliyle Sofi'nin yanna
oturmasn iaret etti.

Hava olduka gzeldi ama kk gln zerinden etrafa serin bir hava dalgas yaylyordu.
Frtnal havann etkisi henz gememi gibiydi.

- Hemen konumuza geelim, diye sze balad Alberto. - Hu-me'dan sonra gelen en nemli
sistem yaratcs Kant idi. Ancak 18. yzylda Fransa'da da mehur filozoflar yaad. 18.
yzyln ilk yarsnda felsefenin arlkl olarak ngiltere'de, 18. yzyln ortalarnda Fransa'da,
yzyln sonundaysa Almanya'da hissedildiini sylemek yanl olmaz.

- Batdan douya bir gei yani...

- Evet. Pek ok Fransz Aydnlanmac dnrn ortak bir takm fikirlerine ksaca deinmek
istiyorum. Bunlar arasnda Montes-quieu, Voltaire, Rousseau ve daha biroklar gelir. Bu
fikirleri yedi ana balkta toplayacam.

- Teekkrler, ne yazk ki bundan haberim var!

Sofi Hilde'nin babasndan gelen kart gsterdi. Alberto derin bir

357

SOFfNtN DNYASI

i ekti.

- Buna hi gerek yoktu bence... Evet, ilk nokta otoriteye kar ;-k. Fransz Aydnlanma
filzoflarndan bir ou, o sralar Fransa'dan daha ak bir lke olan ngiltere'de bulunmulard.
Burada ngiliz doa biliminden, zellikle Nevvton ve onun evrensel fiziinden ok
etkilenmilerdi. Ancak bunun yannda ngiliz felsefesi, zellikle Locke ve onun politik
felsefesi de onlara bir esin kayna oluturmutu. Daha sonra bu filozoflar Fransa'da varolan
otoritelere kar mcadeleye giritiler. Bizden ncekilerden devraldmz tm dorulara kar
eletirel bir tutum taknmalyz, dediler. Tm sorulara bireyin kendisi bir cevap bulmalyd.
Bu noktada Descartes gelenei onlara k tutuyordu.

- nk Descartes hereyi temelden kurmaktan yanayd deil

mi?

- Evet. Otoriteye kar k kilisenin, kraln ve soylularn gcne kar koymay da


ieriyordu. Bu kurumlar 18. yzylda Fransa'da ngiltere'dekinden ok daha glydler.

- Ve sonra devrim oldu.

- Evet, 1789'da. Ancak yeni fikirler bundan daha nce ortaya kmt. kinci nokta Usuluk.

Usuluun Hume'la birlikte ortadan yokolduunu sanmtm.

- Hume 1776'da ld. Bu Montesquieu'nn lmnden yirmi yl sonras, 1778'de len


Voltaire ve Rousseau'nun lmnden yalnzca iki yl ncesiydi. Ve bu filozof da
ngiltere'de bulunmu, Locke'un felsefesiyle iyice tanmlard. Locke'un yzde yz bir
Empirist olmadn hatrlyorsundur belki. Locke Tanr'ya inancn ve belli baz ahlaki
normlarn insan aklnda varolduuna inanyordu. Aydnlanma felsefesinin temelini de bu
dnce oluturur.

- Franszlarn ngilizlerden hep biraz daha fazla Usu olduklarn


da sylemitin.

- Evet ve bu farkn kkleri ta Ortaaa uzanr. ngilizlerin "com-mon sense" dedikleri eye
Franszlar "evidence" der. ngilizce bu

358

AYDINLANMA AI

terim "herkesin bildii ey" diye evrilebilirken, Franszca bu szck "(usun) ak seik
grd ey" eklinde tercme edilebilir.

- Anlyorum.

- Aydnlanma filozoflarnn ou, Sokrates ve Stoaclar gibi Antik a Hmanistleriyle ayn


dorultuda olarak insan usuna sonsuz lde gveniyorlard. Bu yle nemli bir noktayd ki,
bu yzden Fransz Aydnlanma ana "Usuluk a" dendii de olur. Yeni doa bilimi
doann akla uygun bir biimde varolduunu gstermiti. Aydnlanma a filozoflar da
kendi stlerine den grevin ahlak ve dinde insan aklna uygun sarslmaz bir temel
oluturmak olduuna inanyorlard. Bu da Aydnlanma dncesine yol amtr.

- Ve bu da nc noktayd.

- Artk geni halk tabakalar "aydnlatlmalyd". Daha iyi bir toplumun n koulu buydu.
Zorluk ve basklarn nedeni bigisizlik ve bo-inand. Bu yzden ocuklarn ve halkn
eitimine byk nem verilmeliydi. Eitimin bir bilim olarak gelimeye balamasnn
Aydnlanma ana rastlamas da bir rastlant deildir bu yzden.

- Okul Ortaaa, eitbilim de Aydnlanma ana uzanyor demek ki...

- Evet, byle denebilir. Aydnlanma dncesinin ant da dev bir ansiklopedi oldu.
Encyclopedie adyla bilinen ve 1751 -1772 yllar arasnda 28 cilt halinde hazrlanan bu esere
en byk Aydnlanma filozoflar katkda bulundu. "Burada herey var," denildi, "ine
yapmndan top dkmne kadar hereyi bulmak mmkn."

- Bundan sonra kltr iyimserliigeliyor.

- Ben konuurken u kart bir kenara brakabilir misin ltfen!

- zr dilerim.

- Akl ve bilgi bir yaylmaya grsn, o zaman insanlk byk hamleler gerekletirebilir,
diyordu Aydnlanma filozoflar. Aklszlk ve bilgisizliin "aydnlanm" insanln yolundan
yokolmas bir an meselesiydi. Bu dnce Bat Avrupa'da bundan birka on yl ncesine
kadar tmyle geerli olan bir dnceydi. Bugnse her trl

359

SOFNN DNYASI
AYDINLANMA AI

"gelime"nin gerekten iyiye ynelik olup olmadndan o kadar emin deiliz. Ancak Fransz
Aydnlanma filozoflar bu tr bir "uygar, la" kar eletirilerini daha o zamanlar dile
getirmilerdi.

- Onlar dinlemeliymiiz demek ki.

- Bazlar iin ana slogan doaya dnmek olmutu. Aydnlanma filozoflarnn "doa" ile
kastettikleri "us"la hemen hemen ayn ey. di. nk insan usu, kilise ve "uygarln" tersine,
doa tarafndan verilmi bir eydi. "Doa insanlarnn Avrupallardan daha salkl ve daha
mutlu olduuna iaret edilirdi ou zaman, nk onlar "uygar" deillerdi. "Doaya
dnmeliyiz" sznn sahibi ise Rousseau idi. nk doa iyiydi, insan da "doas gerei" iyi
bir varlkt. Ktln kaynaysa toplumdu. Rousseau ocuklarn ocukluklarn "doal"
saflklar iinde mmkn olduunca uzun bir sre yaamalarn ngryordu. ocukluun
deerinin kavranmasnn Aydnlanma anda baladn syleyebiliriz. Bundan nceyse
ocukluk yetikinlie bir hazrlk olarak grlrd. Oysa Dnya zerinde yaayan birer
insanz hepimiz -ocukken ocuk olarak, yetikinken de yetikin.

- Bence de.

- Ve tabii dinin de "doallatrlmas" gerekiyordu.

- Bununla ne demek istiyorlard?

- Din de insann "doal" saduyusuyla uyumlu bir hale getirilmeliydi. Bu ada pek oklar
insancllatrlm bir Hristiyanlk anlay iin mcadele ettiler ki listemizdeki altnc nokta
da bu. z-deki ve Tanr'ya inanmayan dolaysyla tanrtanmaz bir tutum taknanlar vard
ama Aydnlanma filozoflarnn ou Tanr'sz bir dnyann insan aklna uygun olmadn
savunuyorlard. Dnya fazlasyla rasyoneldi bunun iin. rnein Nevvton da bu grteydi.
Ayn ekilde ruhun lmszlne inanmann da akla uygun olduu dnlyordu. rnein
Descartes iin ruhun lmszl bir inan meselesinden ok bir akl meselesiydi.

- Bu nokta biraz tuhaf geldi bana. Bence bu akldan ok bir inan

360

meselesidir tam da.

- Ama 18. yzylda yaamyorsun sen. O dnemin Aydnlanma filozoflarna gre


Hristiyanlk, kilise tarihi boyunca sa'nn basit retilerine eklendike eklenen dogma ve
retilerden temizlenip zne dndrlmeliydi.

- Ha o zaman baka!

- Pek oklar da Deizmi benimsiyordu.

- O da ne?
- "DeiznV'e gre Tanr dnyay ok, ok eskiden yaratm ancak ondan sonra kendini vahiy
yoluyla insanlara bilinir klmamtr. Bylelikle Tanr, kendini insanlara bir takm "doast"
yollarla deil, doa ve onun yasalar araclyla duyuran "en yce varlk" konumuna
indirgenmitir. Byle bir "felsefi Tanr"ya Aristoteles'te de rastlarz. Onun iin de Tanr
evrenin "ilk nedeni" ya da "ilk devindiri-cisi" idi.

- yleyse geldik insan haklar konusuna...

- Ve belki de bunlarn en nemlisine! Fransz Aydnlanma felsefesinin genel olarak ngiliz


felsefesinden ok daha fazla uygulamaya ynelik olduunu syleyebiliriz.

- Bu felsefelerinin sonularn alp hayata geirdikleri anlamna m geliyor?

- Evet. Fransz Aydnlanma filozoflar yalnzca insann toplumdaki yeri zerine birtakm
kuramsal grler retmekle yetinmediler, ayn zamanda yurttalarn "doal haklar" iin de
aktif olarak mcadele ettiler. Bu ncelikle sansre kar ve basn zgrl iin verilen bir
mcadeleydi. Hem din, hem ahlak ve hem de politika konularnda birey istediini dnmekte
ve dncesini dile getirmekte tmyle zgr olmalyd. Ayrca zencilerin kle edilmesine
kar ve sulularn daha insanca bir muamele grmesi iin de savald.

- Bunlarn ounun altna ben de imzam atabilirim sanrm.

- En sonunda "bireyin dokunulmazl" ilkesi, 1789'da Fransz Millet Meclisi tarafndan ilan
edilen "nsan Haklar Evrensel Bildir-

361

SOFfNN DNYASI

AYDINLANMA AI

gesi"nde yer ald. Bu "nsan Haklar Bildirgesi" bizim 1814'de ilan edilen Anayasamzn da
temelini oluturur.

- Ama dnyada pek ok insan ne yazk ki hl bu haklar elde edebilmek iin savamak
zorunda!

- Evet, ne yazk ki! Oysa Aydnlanma filozoflarna gre tm insanlar srf insan olduklar iin
bir takm zgrlklere sahipti. Bu onlarn "doal" hakkyd. Gnmzde de hl lkelerin
yasalaryla uyumayabilen "doal haklar"dan sz etmekteyiz. Hl grmekteyiz ki bireyler ya
da halk topluluklar adaletsizlie, zgrlksuzlge ve baskya kar "doal haklar"n
savunmak adna mcadele ediyorlar.

- Ya kadn haklar?

- 1789'daki devrim bu haklarn tm "yurttalar" iin geerli olduunu ne sryordu. Ancak


yurttala kastedilen daha ok erkeklerdi. Ama tam da Fransz Devrimi srasnda kadn haklar
mcadelesinin ilk rnekleri grlmeye balanr.

- Eh, sras da gelmi artk yani!


- Aydnlanma filozofu Condorcetdaba 1787'de kadn haklaryla ilgili bir yaz yaymlamt.
Bu yazda kadnlarn da erkeklerle ayn "doal haklar"a sahip olduunu belirtiyordu.
1789'daki devrim srasnda da kadnlar eski feodal dzene kar savata olduka aktif roller
aldlar. rnein sonunda kraln Versaille Sarayndan kamasn salayan byk gsterileri
balatan kadnlard. Paris'te bir ok kadn grubu oluturulmutu. Erkeklerin sahip olduu
haklarn aynna sahip olmann yansra, evlilik yasalar ve kadnlarn toplumsal konumlar
konularnda da deiiklikler istiyorlard.

- Peki kazanabildiler mi bu haklar?

- Hayr. Daha sonra da rnekleri pek ok kez grld gibi, kadn haklar konusu bu kez de
devrimin scakl iersinde gndeme gelip devrimden sonra durum sakinletiinde
gndemden silindi.

-Tipik ite!

- Fransz Devrimi srasnda kadn haklar iin savaanlardan

362

biri de Olympe de Gouges idi. Olympe de Gouges 1791'de yani devrimden iki yl sonra
kadnlarn haklar konusunda bir bildiri yaynlad. Ona gre "vatandalk haklar" bildirgesi,
kadnlarn "doal haklan" konusuna deinmiyordu, bu yzden o kadnlarn da erkeklerin sahip
olduu tm haklara sahip olmas gerektiini dile getirdi bu bildirisinde.

- Ne oldu bunun sonucu?

- Olympe de Gouges 1793'te idam edildi. stelik bundan sonra kadnlarn politik faaliyetlerde
bulunmas yasakland.

- Allah kahretsin!

- Kadn haklar mcadelesi bundan sonra gerek Fransa'da gerek tm Avrupa'da 19. yzylda
yeniden tam anlamyla gndeme geldi. Ve yava yava bu mcadelenin meyveleri alnmaya
baland. Ancak rnein Norve'te kadnlar oy hakkn ancak 1913'te elde ettiler. Hl da
dnyann pek ok lkesinde kadnlar haklarn elde etmek iin savayorlar.

- Benim de tm kalbimle yanlarnda olduumu bilsinler!

Alberto susup gl seyretmeye koyuldu. Bir sre sonra:

- Aydnlanma felsefesiyle ilgili olarak syleyeceklerim bunlarm herhalde, dedi.

- Ne demek "bunlarm herhalde"?

-Daha fazla syleyecek bir eyim yokmu gibi geliyor.

O bunlar sylerken birden glde bireyler oldu. Gln ortasndaki sular kaynamaya balad
ve sularn iinden korkun bir dev yaratk ykseldi.
- Bir deniz ylan! diye haykrd Sofi.

Kara yaratk ileri geri birka kez salndktan sonra yeniden suyun diplerine dald ve sonra
herey eski sessizliine brnd. Alberto arkasn dnmt.

- eri girelim, dedi.

Bunun zerine kalkp kk kulbeye girdiler.

363

SOF'NN DNYASI

AYDINLANMA AI

Sofi Berkeley ve Bjerkely'i gsteren resimlerin yanna gitti. Bjer-kely'nin olduu resmi
gstererek:

- Bence Hilde burda bir yerde yayor, dedi.

Resimlerin arasna ilemeli bir levha aslmt. Levhada "ZGRLK, ETLK VE


KARDELK" yazyordu. Sofi Alberto'ya dnp:

- Bunu sen mi astn? diye sordu.

Alberto buna aresizlik dolu bir ifadeyle omuz silkerek karlk verdi.

O srada Sofi minenin zerinde bir zarf durduunu farketti. Zarfn zerinde "Hilde ve
Sofi'ye" diye yazlyd. Sofi zarfn kimden olduunu hemen tahmin etti elbette, ama artk yeni
olan bir ey Binbann kendine de haber yollamaya balam olmasyd.

Zarf ap yksek sesle okumaya balad:

Sevgili Hilde ve Sofi! Felsefe retmeniniz anlattklarna ek olarak Fransz Aydnlanma


felsefesinin BM'in bal olduu ama ve ilkelere ne byk bir temel tekil etmi olduundan
da sz etmeliydi. ki yzyl nce "zgrlk, eitlik ve kardelik" slogan Fransz yurttalarn
biraraya getiren nemli bir slogand. Bugn ayn szler tm insanl birbirine balamal.
nsanln byk bir aile gibi olmas bugn her zamankinden daha nemli. Bizi bizim
ocuklarmz, torunlarmz izleyecek. Nasl bir dnya brakyoruz onlara?

Hilde'nin annesi aadan seslenip pizzay fnna koyduunu ve dizi filmin on dakikaya kadar
balayacan haber verdi. Hilde tm okuduklarndan sersemlemi bir durumda hissediyordu
kendini. Ne de olsa sabah altdan beri aralksz okuyordu.

Akamn geri kalann annesiyle 15. yagnn kutlayarak geirmeye karar verdi. Ama nce
ansiklopedide bir eye bakmalyd.

364
Gouges... yok. Peki De Gouges? O da yok. Ya Olympe De Gouges? Hayr, yok. Kitap Kulb
Ansiklopedisinde, politik faaliyetleri yznden idam edilen bu kadn hakknda tek bir sz bile
yoktu ite! Byk bir rezalet deil miydi bu? Babasnn byle bir kiiyi kafasndan uyduracak
hali yoktu herhalde.

Hilde daha byk bir ansiklopediye bakmak iin koarak merdivenlerden aaya indi.
aknlkla kendisine bakan annesine:

- Bir eye bakacam da, dedi.

- Aschehoug Ansiklopedisinin FOR V ile GP arasndaki szckleri ieren cildini kapt gibi
tekrar odasna dnd.

Gouges . . . ite!

Gouges, Marie Olympe (1748- 93) Fr. yazar. Sosyal konularda yaymlad brorler ve
yazd piyeslerle Fransz Devrimi'nde aktif rol ald. Devrim srasnda tartlan insan
haklarnn kadnlar da kapsamas iin uraan ender kiilerden biridir. 1791'de "Kadn
Haklar Bildirgesi"ni yaymlamtr. 16. Ludvvig'i savunup Robes-pierre'e saldrmak
cretinde bulunduu iin 1793'de idam edildi. (Kaynaka: L.Lacour, "Les Origines du
feminisme contemporain", 1900)

365

KANT

KANT

...zerimdeki gkyz ve iimdeki ahlak yasas...

Albert Knag'dan geceyarsna doru telefon geldi. Telefonu Hil-de'nin annesi amt.

- Telefon sana Hilde. -Alo?

- Merhaba, ben baban.

- Delisin sen baba, saat on ikide aranr m?

- Yagnn kutlayayrh demitim...

- Btn gn kutladn ya zaten!

-... ve aramak iin gnn gemesini bekledim.

- Neden?

- Hediyeni almadn m yoksa?

- Aldm tabii. ok, ok teekkr ederim.


- Utandrma beni. Ne dnyorsun peki?

- Harika. Btn gn okumaktan yemek bile yemedim neredeyse.

- Yemek yemeyi ihmal etmemelisin.

- N'apaym, ok heyecanl!

- Kitabn neresine geldin?

- Sen onlara bir deniz canavar gstererek dalga getiin iin Binbann Evine girdiler...

- Aydnlanma a.

- Ve Olympe de Gouges.

- Tahminimde pek yanlmamm yleyse.

- Ne demek "yanlmamm"?

- Sanrm geriye tek bir yagn kutlamas kald ve bu da

366

imdiye kadarkilerin iinde en etkileyicisi.

- Uyumadan nce biraz daha okuyaym yleyse.

- Okuduklarndan bir eyler anlyor musun peki?

- Bu bir gnde... imdiye kadar okulda rendiklerimden daha ok ey rendim. Sofi'nin


okuldan eve gelip posta kutusunda ilk zarf buluundan bu yana sadece bir gn gemi
olmasna inanamyorum.

- Ne kadar az zaman alabiliyor bazen her ey!

- Ama biraz acyorum ona. v

- Annene mi?

- Hayr, Sofi'ye tabii ki. -Ya...

- Kafas iyice karyor zavallnn.

- Ama o... o yalnzca bir...

- O yalnzca uydurulmu bir kitap kahraman diyeceksin, deil mi?

- Evet, yle bir ey.


- Bence Alberto ve Sofi varlar.

- Bunlar eve gelince konuuruz. -Olur.

- Sana iyi gnler yleyse.

- Ne dedin?

- Pardon, iyi geceler diyecektim.

- Sana da iyi geceler.

Hilde yarm saat kadar sonra yatana uzandnda dars hl yle aydnlkt ki bahe ve
koy olduu gibi grnyordu. Yln bu mevsiminde hava hi kararmazd.

Ormandaki kk bir kulbenin duvarnda asl olan bir resmin iinde olmann nasl olacan
dnd bir sre. Bu resmin iinden bakp dandakileri grmek mmkn olur muydu?

Uyumadan nce byk dosyadan birka sayfa daha okudu.

367

SOF'NN DNYASI

Sofi, Hilde'nin babasndan gelen mektubu tekrar minenin zerine

koydu.

- u BM meselesi gerekten ok nemli olabilir, dedi Alberto, -ama anlattklarma byle


mdahale etmesinden holanmyorum.

- Bence bu kadar nemseme.

- u andan itibaren deniz ylan ve bu gibi olaanst olaylar grmemezlikten geleceim. u


camn kenarna oturalm ve sana Kant' anlatmaya balayaym.

Sofi iki koltuun arasndaki kk sehpada bir gzlk durduunu farketti. Gzln camlar
krmzyd. Gne gzl myd acaba?

- Saat ikiye geliyor, dedi Sofi. - Saat beten nce evde olmalym. Annemin yagnm iin
birtakm planlar vardr mutlaka.

- saatimiz var yleyse.

- Hemen balayalm.

- Immanuel Kant 1724'de Dou Prusya'daki Knigsberg kentinde bir saracn olu olarak
dnyaya geldi. 80 yanda lene dek hemen hemen tm mrn burada geirdi. Ailesi koyu
Hristiyand. Onun da felsefesinin nemli temellerinden birini kendi dinsel inanc oluturur.
Berkeley gibi o da Hristiyanlk inancnn temellerini korumak gerektiine inanyordu.
- Berkeley'den yeterince bahsettik, saol!

- Kant ayrca imdiye kadar bahsettiimiz filozoflar iinde niversitede felsefe profesr
olarak alan ilk filozoftu.

- Felsefe profesr m?

- Gnmzde "filozof" szc iki anlamda kullanlmaktadr: "Filozof" diye ncelikle kendi
felsefi sorularna yant arayan kiiye denir. te yandan, kendi felsefesini kurmam olmakla
beraber felsefe tarihinde uzmanlam kiiye de "filozof" denir.

- Kant bu ikinci trden bir filozof muydu?

- Kant her ikisi de idi. Yalnzca baka filozoflarn dnceleri konusunda uzmanlam bir
profesr olsayd, felsefe tarihinde bugn

368

KANT

sahip olduu yeri almam olurdu. Oysa Kant'n kendinden nceki felsefi gelenei ok iyi
tanmas son derece nemlidir. Kant hem pescartes ve Spinoza gibi Usular, hem de Locke,
Berkeley ve Hume gibi Empiristleri gayet iyi biliyordu.

- Berkeley'den sz etmemeni rica etmitim.

- Hatrlayabileceimiz gibi usular, tm insan bilgisinin temelinde usun olduunu ne


sryorlard. Empiristler ise dnya hakkndaki tm bilgileri duyular araclyla edindiimizi
sylyorlard. Hume, ayrca, salt duyumsal izlenimlerle ulaabileceimiz sonularn snrl
olduunu dile getiriyordu.

- Kant bunlarn hangisiyle ayn grteydi?

Kant'a gre bunlarn ikisinde de doru ve yanl yanlar vard. Herkesin yant arad soru,
dnya hakknda ne bilebileceimizdi. Bu felsefi proje Descartes'tan sonraki tm filozoflarn
ortak projesi olmutu. Ortaya iki olaslk konuyordu: Dnya duyularmzla algladmz
gibidir, ve dnya usumuza grnd gibidir.

- Kant ne diyordu?

- Kant, dnyay alglamamzda hem "duyu"lann hem de "us"un rol oynadn sylyordu.
Usularn usun roln, Empiristlerinse duyumsal izlenimlerin roln fazla abarttn
dnyordu.

- Bir rnek vermezsen her ey szden ibaret kalacak.

- Kant, esas olarak dnya hakkndaki bilgilerimizin duyumsal izlenimlerimiz yoluyla olutuu
konusunda Hume ve Empiristlerle ayn fikirdedir. Ancak -ki bu noktada elini Usulara uzatr-
usumuzun da etrafmzdaki eyleri nasl algladmz byk lde belirlediini syler. Yani
insan akl dnyay alglayta nemli bir rol oynar.

- rnek miydi bu?

- Peki, kk bir deney yapalm. u masadaki gzl getirebilir niin? Hah, ite orada.
imdi gzl tak bakalm!

Sofi gzl takt. Bir anda etrafndaki her ey krmzya brnd. Ak renkler ak krmz,
koyu renkler koyu krmz oldu.

- Ne gryorsun?

369

SOFt'NtN DNYASI

- Demin grdklerimi aynen gryorum, ama imdi her ey kr-

mz.

- nk bu gzlk senin gereklii alglayn belirliyor. Grd, n her ey senin dndaki


dnyadan kaynaklanyor, ancak bunlar nasl grdn gzlk belirliyor. Sen imdi dnyay
krmz olarak alglasan da, dnyann krmz olduu sylenemez.

-Tabii ki...

- imdi ormanda dolasan veya Kaptan Viraj'na bir uzan san, imdiye dek grdn her eyi
yine grrsn ama bir farkla: imdi her ey krmzdr.

- Gzl karmadm srece...

- te Sofi, Kant da tam bu ekilde aklmzn ileyiini belirleyen birtakm koullarn olduunu
ve bu koullarn tm deneyimlerimizi belirlediini sylyordu.

- Ne tr koullarm bunlar?

- Grdmz her eyi ncelikle zaman ve uzamdaki olgular olarak alglarz. O "zaman" ve
"uzam" insann iki tr "gr biimi" olarak gryordu. Ve aklmzdaki bu iki "biim"in her
trl deneyimden nce geldiinin altn iziyordu. 8u, u anlama geliyor: eyleri zaman ve
uzamdaki olgular olarak alglayacamz o eyleri alglamadan nce bilebiliriz. nk akln
"gzlkleri"n karmamz mmkn deildir.

- Yani Kant zaman ve uzamdaki eyleri alglamann doutan gelme bir zellik olduunu mu
sylyordu?

Bir bakma yle. Aslnda neyi grdmz Hindistan'da ya da Grnland'da doup bym
olmamza gre deiir. Ama dnyann neresinde olursak olalm dnyay zaman ve uzamdaki
sreler olarak alglarz. ncelikle bunu syleyebiliriz.
- Peki ama zaman ve uzam bizim dmzdakieyler deil mi?

- Hayr. Kant'a gre zaman ve uzam, insann bir parasdr. Zaman ve uzam dnyaya deil,
bizim kavraymza ait zelliklerdir.

- Bu ok deiik bir dnce.

370

KANT

- Yani insan bilinci edilgin bir biimde dardan izlenimler almakla yetinen bir "levha"
deildir. Bilin dnyay alglaymz belirler ve bunda etkin bir rol oynar. Suyu cam bir kaba
koyduumuzda, suyun kabn biimini alna benzer bu. Alglarmz da "gr biim-|erimiz"in
eklini alrlar.

- Anlyorum sanrm.

- Kant yalnzca bilincin eylere gre deil, eylerin de bilince gre biimlendiini ne
sryordu. Kant bu grn, insann bilgisi konusunda "Copernikusu bir dnm noktas"
diye adlandryordu. nk onun bu gr, o zamana dek inanld gibi Gne'in Yer'in
etrafnda deil, Yer'in Gne'in etrafnda dndn ileri sren Copernikus'unki kadar kkten
bir deiiklik barndran bir grt.

- imdi Kant'm neden hem Usulara hem de Empiristlere biraz hak verdiini anlyorum.
Usular deneyimlerin anlamn unutuyor, Empiristler de usun dnyay alglaymzdaki
roln grmyorlard.

- Hatt Hume'un insanlarn deneyerek kavrayamayacaklarm ne srd nedensellik


yasasnn kendisi de Kant'a gre insan aklnn bir parasyd.

- Nasl yani?

- Hatrlayacan gibi Hume doadaki her olayn ardnda hep bir nedensellik ilikisi
buluumuzun alkanlklarmzdan kaynaklandn sylyordu. nk biz beyaz topun
hareket nedeninin siyah topun arpmas olduunu duyumsayamazdk. Bu yzden de siyah
topun beyaz topu her zaman harekete geireceini kantlamamzn olana yoktu.

- Hatrlyorum, evet.

- Oysa Kant, Hume'a gre asla kantlayamayacamz bu eyin insan aklnn bir zellii
olduunu syler. nsan akl her eyi bir neden etki ilikisi iinde alglad iindir ki
nedensellik yasas her zaman geerlidir.

371

SOFt'NN DNYASI

KANT
- Yine de bence nedensellik yasas biz insanlarda deil doada bulunur.

- Kant'a greyse insanlardadr. te yandan Kant, dnyann "kendinde" nasl bir ey olduunu
bilemeyeceimiz konusunda Hu-me'la ayn fikirdedir. Dnyann "benim iin" -yani tm
insanlar iin-nasl olduunu bilebiliriz. Kant'in felsefeye en nemli katksnn "das Ding an
sich" ile "das Ding fr mich" arasnda koyduu bu ayrm olduu sylenebilir.

- Almancam pek iyi saylmaz!

- Kant "eyin kendisi" ile "eyin grneni" arasnda nemli bir ayrm koyar. "eyin
kendisi"ne dair kesin bir bilgimiz olamaz. Yalnzca "eyin grneni"ni bilebiliriz. Buna
karlk insan aklnn eyleri nasl kavradn deneyime dayanmakszn syleyebiliriz.

- Gerekten syleyebilir miyiz?

- Sabah evden kmadan nce o gn neler greceini, bana neler geleceini bilemezsin.
Ama grp yaayacaklarn zaman ve uzamdaki olaylar olarak alglayacan bilebilirsin.
Ayrca bilincinin bir paras olarak her zaman beraberinde tadn nedensellik yasasnn
daima geerli olacandan emin olabilirsin.

- Ve byle deil baka trl de yaratlm olabilirdik, yle mi?

- Evet, bambaka bir alg mekanizmamz olabilirdi. Bambaka bir zaman ve uzam duygumuz
olabilirdi. stelik etrafmzdaki eylerin nedenini aratrmak gibi bir zelliimiz de
olmayabilirdi.

- Bir rnek verebilir misin?

- Odann ortasnda bir kedi dn. Odann iine bir top yuvarla-sak kedi ne yapar?

- Hep yaptm eydir bu. Ne yapacak, topun arkasndan koar.

- Pekl, ya sen olsan odadaki. nnden birden bir top yuvar-lansa sen ne yapardn?
Arkasndan m koardn?

- Her eyden nce dnp topun nerden geldiine bakardm.

- Evet, nk sen bir insansn. nsan olduun iin de her olayn nedenini bulmak istersin.
Nedensellik yasas senin bir parandr.

372

- Gerekten mi?

- Hume doa yasalarn ne duyumsayabileceimizi, ne de kantlayabileceimizi sylyordu.


Bu gr Kant' huzursuz ediyordu. Ama o bu yasalarn mutlak geerliliinin
gsterilebileceini, nk sonuta bu yasalarn insan aklnn alglay iin geerli olduunu
ne sryordu.

- Kk bir bebek de topun nereden geldiini merak eder mi?


- Belki etmez. Ama Kant'a gre henz duyularyla algladklarnn says snrl olan ocukta
akl da tam anlamyla gelimemitir. Bo bir akldan da sz edilemez, deil mi?

- lgin bir ey olurdu bo bir akl!

- yleyse imdi bir zet yapalm. Kant'a gre insann dnyay alglayn belirleyen iki tr
koul vardr. Birincisi duyularmzla alglamadan nce hakknda bir ey bilemeyeceimiz d
koullar ki buna bilginin maddesi diyebiliriz. kincisi de rnein her eyi zaman ve uzamdaki
olaylar ve kesin nedensellik yasalar ierisindeki sreler olarak alglaymzdaki gibi insann
iinde olan koullar ki buna da bilginin biimi diyebiliriz.

Alberto ile Sofi bir sre ylece oturup camdan darsn seyrettiler. Sofi birden gln kar
tarafnda, aalarn arasnda yryen bir kz grd.

- Bak! dedi Sofi. - Kim ki bu kz?

- Hibir fikrim yok.

Kz birka saniye sonra gzden kayboldu. Kzn banda krmz bir ey olduu Sofi'nin
dikkatini ekmiti.

- Ne olursa olsun bu tr eylerin konumuzu datmasna izin vermemeliyiz.

- Devam et yleyse.

- Kant'a gre insann bilebilecekleri snrldr. Bu snrlar koyann akln "gzlkleri" olduu
da dnlebilir.

- Nasl yani?

373

SOPI'NIN DNYASI

KANT

- Kant'tan nceki filozoflarn gerekten "byk" felsefi problemlerle uratn


hatrlyorsundur - insann lmsz bir ruhu olup olmad gibi, Tanr'nn varolup olmad
gibi, doann kendinden kk paralara blnemeyen paracklardan oluup olumad gibi
ya da evrenin sonlu mu yoksa sonsuz mu olduu gibi...

-Evet.

- Kant'a gre insan bu tr sorulara kesin bir yant getiremez. Tabii bu onun bu tr sorular
grmezden geldii anlamna gelmiyor. Tam tersine, nk byle sorular reddedip grmezden
gelseydi gerek bir filozof saylmazd.

- O ne yapt peki?
- Biraz sabrl ol bakalm. Kant byle sorular karsnda akln bilinebilenin snrlarnn
tesinde dnmek durumunda kaldna inanyordu. te yandan tam da bu tr sorulara yant
aramaktr insann doasnda -ya da aklnda- olan. Ama rnein evrenin snrl m yoksa
snrsz m olduuna yant ararken, aslnda bizim de kk bir paras olduumuz bir btne
yant aramaktayz. Dolaysyla bu btn hibir zaman tam anlamyla bilemeyiz.

- Neden bilemeyiz?

- Krmz gzlkleri taktnda evren hakkndaki bilgimizi iki eyin belirlediini sylemitik.

- Evet, duyular ve us.

- Doru. Bilgimizin maddesi duyular yoluyla gelir ve bu madde usun zelliklerine gre
biimlenir. rnein bir olayn nedenini sormak usun bir zelliidir.

-Topun neden yuvarlandn sormak gibi...

- Evet. Ama evrenin nereden geldiini merak edip buna olas yantlar getirdiimizde usumuz
bir anlamda bota almaya balar. nk usun o zaman "ileyecei" hibir duyu maddesi,
yararlanabilecei hibir deneyim yoktur. nk kendimizin de kk bir parasn
oluturduu bu byk gereklii hibir zaman duyumsamam-zdr.

374

- Yani yuvarlanan topun bir parasyzdr. O yzden de nereden geldiimizi bilemeyiz.

- Ancak topun nereden geldiini sormak her zaman insann vazgeilmez bir zellii olacaktr.
Bu yzden sorar da sorarz, en u sorulara yant getirebilmek iin urarda urarz. Ama bu
sorulara hibir zaman kesin yant getiremeyiz, nk bir nokta gelir ve usumuz bu noktada
bota almaya balar.

- Saol, bu duyguyu ok iyi biliyorum!

- Kant'a gre, bu tr byk sorulara yant olarak her zaman birbirinin Kart grler ortaya
kabilir ve insan usu bu grlerin ikisini de doru, ikisini de yanl bulabilir.

- rnek ltfen!

- Evrenin bir balangc olduunu ne srmek, evrenin bir balangc olmadn ne srmek
kadar anlamldr. Ama usun bu iki olasl da deerlendirmesi olanakszdr. Evrenin her
zaman varolduunu iddia edebiliriz, ama bir ey balangsz varolabilir mi? Olamaz dersek,
bir ncekj grn tam karsnda yer alm oluruz. Evrenin bir balangc olmal dersek, bir
durumdan bir baka duruma deiimi kastetmediimiz srece bu balangcn yokluk olduunu
ne srmek durumunda kalrz. Ama bir ey yoktan varolabilir mi hi Sofi?

- Haklsn. Her iki olasl da kavramak olanaksz grnyor. Ama yine de bunlardan biri
doru, dieri yanl olmal.

- Demokritos ve dier zdekilerin, doann ok kk yap talarndan olutuunu ne


srdklerini hatrlyorsundur. te yandan dierleri, rnein Descartes, uzantsal gerekliin
her zaman kendinden kk paralara blnebileceini sylyordu. Peki hangisi haklyd
sence?

- kisi de haklyd... veya ikisi de hakszd.

- Pek ok filozof zgrln insann en nemli zelliklerinden biri olduunu ne srmt.


te yandan Stoac filozoflar ve Spinoza gibi dierleri, her eyin doann zorunlu yasalarnca
ynetildiini

375

SOF'NIN DNYASI

sylyorlard. Kant'a gre bu soru da insan usunun kesin yant getiremeyecei sorulardan
biriydi.

- Her iki yant da eit lde akla uygun ve eit lde akla aykh r.

- Ve Tanr'nn varln usumuzla kantlamaya kalktmzda da yetersiz kalmaya


mahkumduk. Bu noktada Usular, rnein Descar-tes, iimizde "mkemmel bir varlk" fikri
varsa Tanr'nn da varolmak zorunda olduunu sylyorlard. Aristoteles ve Aquino'lu
Thomas gibi dierleriyse Tanr'nn varlk nedenini her eyin bir ilk nedeni olmas gerektiine
balayarak kantlamaya alyordu.

- Kant'n gr neydi?

- O her iki kant da reddediyordu. Ne us ne de deneyim Tanr'nn varolduunu kantlamaya


yetmezdi. nk us iin Tanr'nn varl eit derecede akla uygun ve akla aykr..

- Ama sen szlerine Kant'n Hristiyanlk inancnn temellerini korumak gibi bir amac
olduunu syleyerek balamtn...

- Evet, Kant dine yeni bir boyut kazandrd. Deneyimin ve usun yetersiz kald noktada
oluan boluu ancak dinsel inan doldurabilirdi.

- Hristiyanl byle diyerek mi kurtard?

- stersen byle de diyebilirsin. Bu arada Kant'n Protestan olduunu belirtmekte yarar var.
Reformasyondan itibaren Protestan kilisesinin en bata gelen z^liii inanca dayal olmas
olmutur. Katolik kilisesi ise ta Ortaan balarndan beri, mantn inanc destekleyeceine
inanmtr.

- Anlyorum.

- Ancak Kant bu tip sorularn insann inancna braklmas gerektiini sylemekten daha da
ileriye giderek, insann lmsz bir ruhu olduunu, Tanr'nn varolduunu ve insann zgr
bir iradesi olduunu varsaymann insan ahlak iin gerekli olduunu ne srmtr.

- O zaman o da Descartes gibi yapm oluyor. nce neyi anlayp


376

KANT

neyi anlayamayacamz konusunda son derece eletirel davranp, sonra iin iine Tann'y
filan sokup kaytaryor.

- Ama Descartes'la aralarnda nemli bir fark var. Descartes' bu noktaya usu getirirken, Kant'
inanc getiriyor. Kant ruhun lmszlne, Tanr'nn varlna ve insanlarn zgr bir iradesi
olduuna inanmay pratik sayltlar olarak adlandrr.

- Ne demek bu?

- "yle saymak" kantlanamayacak bir eyi ne srmek anlamna gelir. "Pratik saytt" ile
Kant, insan "pratii" yani insan ahlak iin yle saylmas gereken eyleri kasteder. "Tanr'nn
olduunu varsaymak insan ahlak iin gereklidir," der.

O anda kap alnd. Sofi hemen ayaa kalkt, ama Alberto'nun duruma kaytsz davrandn
grnce duralad ve sordu:

- Kapy amalyz, deil mi?

Alberto omuzlarn silkti ama sonra o da ayaa kalkt. Kapy atklarnda, zerinde beyaz
yazlk elbiseler ve banda krmz bir balkla bir kzn durduunu grdler. Az nce gln
teki tarafnda grdkleri bu kz olmalyd. Kz bir elinde ii yiyecek dolu bir sepet tayordu.

- Merhaba! dedi Sofi. - Kimsin sen?

- Krmz Balkl Kz olduumu grmyor musun? Sofi dnp Alberto'ya bakt. Alberto
ban sallad ve:

- Ne dediini duydun, dedi.

- Ninemin ormandaki kulbesini aryorum, dedi kz. - Ninem yal ve hasta. Ben de ona biraz
yemek gtryorum.

- Ninen burda deil, dedi Alberto. - Haydi yoluna bakalm! Alberto'nun bunu sylerken eliyle
yapt hareket Sofi'ye tipik

sinek kovma hareketini hatrlatt.

- Ama ben bir mektup getirmitim, diye szlerini srdrd Krmz Balkl Kz.

Byle deyip sepetinden bir zarf kard ve zarf Sofi'ye uzatt. Ar-

377

SOF'NN DNYASI

dndan hoplaya zplaya uzaklat.


- Kurda dikkat et! diye bard ardndan Sofi.

Alberto oktan ieri girmiti. Sofi de ieriye girdi ve yine eskisi

gibi oturdular.

- Vay canna! dedi Sofi. - Dnsene, Krmz Baltkl Kz'dt gelen!

- Ve de onu uyarmann hibir faydas yok. Yine her zamanki gibi ninesinin evine gidecek ve
yine kurt onu yiyecek. Hibir zaman renecei yok; bu sonsuza dek byte srecek!

- Ama ben ninesine gelmeden nce baka bir kulbenin kapsn aldn hi duymamtm
imdiye dek.

- Bu yalnzca bir ayrnt, Sofi.

Sofi zarfa bakt. zerinde "Hilde'ye" diye yazyordu. Zarf ap yksek sesle okudu:

Sevgili Hilde! nsan beyni bizim anlayabileceimiz kadar basit olsayd, onu anlayamayacak
kadar aptal olmamz gerekirdi. Sevgiler, baban.

Alberto ban sallad.

- Doru. Kant da buna benzer bir ey sylerdi herhalde. Ne olduumuzu anlamay


bekleyemeyiz. Bir bitki ya da bir bcei tam anlamyla anlayabiliriz belki ama kendimizi asla
anlayamayz. Tm evreni anlayabileceimizi ise hi umamayz.

Sofi kartta yazl ilgin cmleyi bir ka kez daha okumak ihtiyacn hissederken Alberto
szlerini srdrd:

- Deniz ylanlarnn filan konumuzu datmasna izin vermeyecektik. imdi de bugnlk


dersimize son vermeden nce Kant'n ahlak konusundaki grlerinden szedeceim.

- Acele et, birazdan eve gitmem gerek!

- Hume'un usumuz ve duyularmzn bize salayabilecekleri konusundaki phecilii, Kant'


yaamn en nemli sorularn en ba-

378

KANT

tan ele almaya zorlad. Ahlak da bu konulardan biriydi.

- Hume neyin doru neyin yanl olduunu kantlamann olanaksz olduunu sylyordu.
nk "-dir"li cmlelerden "-meli"li cmlelere varamazdk.
- Hume'a gre doru ile yanl arasndaki fark belirleyen ey ne aklmz ne de
deneyimlerimizdi. Buna yalnz ve yalnz duygularmzla karar verebilirdik. Bu temel Kant'a
yeterli grnmyordu.

- Tahmin edebiliyorum.

- Kant doru ile yanl arasnda gerekten bir fark olduuna inanyordu. Doru ile yanl
ayrdedebilmenin insan aklna has olduu konusunda Usularla ayn fikirdeydi. Herkes doru
ile yanln ne olduunu bilirdi; bunu yalnzca rendiimiz iin deil, bu bilgiyle
doduumuz iin bilebilirdik. Kant'a gre her insan "pratik bir us "a, yani ahlak asndan
neyin doru neyin yanl olduunu belirleyen ussal bir yetenee sahipti.

- Ve bu da doutan gelme bir zellikti yle mi?

- Usun tm dier yetenekleri gibi doruyu yanltan ayrt edebilme yetenei de doutan
gelmedir. Tm insanlar rnein her eyin bir nedeni olduunu dnmek gibi ayn zihinsel
zelliklere sahip olmakla beraber, ayn evrensel ahlak yasasna tabidirler. Bu ahlak yasas
tpk fiziksel doa yasalar gibi her ey ve herkes iin geerlidir. 7 art 5'in 12 ettii ya da her
eyin bir nedeni olduu nasl usumuz iin genel geer bir doruysa, bu yasa da ahlak
anlaymz iin yle geerlidir.

- Ne diyor peki bu ahlak yasas?

- Bu yasa her trl deneyimden nce geldii iin "biimsel"dir. Yani belli birtakm ahlaki
seeneklere baml deildir. Tm toplumlar ve tm zamanlardaki herkes iin geerlidir. Yani
u veya bu durumla karlatnda ne yapman gerektiini deil, her trl durumda nasl
davranman gerektiini anlatr.

- Peki ama belli durumlarda nasl davranman gerektiini syle-meyen evrensel bir ahlak
yasas ne ie yarar ki?

379

SOF'NN DNYASI

- Kant ahlak yasasn kesin bir buyruk (kategorik imperatif) olarak tanmlar. Ahlak yasas
"kesin"dir demekle, bunun her trl durumda geerli olduunu kasteder. Yasa ayn zamanda
"zorunludur" yani "buyurgandr" ya da kanlmazdr.

- Demek yle...

- Kant bu "kesin buyruu" farkl biimlerde tanmlar. ncelikle bakalarna yle


davranmalsn ki bu davrannn genel geer bir yasa olmasn isteyebilesin, der.

- Yani bir ey yaparken bakalarnn da ayn durumda benim gibi yapmalarn istediimden
emin olmalym.

Evet. Ancak o zaman iindeki ahlak yasasna uygun davranyorsun demektir. Kant bu "kesin
buyruu" bir insan hibir zaman bir ara olarak grmeyip her zaman kendi bana bir ama
olarak grmek gerektii eklinde de dile getirir.
- Yani insanlar birtakm karlar uruna "kullanmamalyz".

- Evet, nk dier insanlar da kendi bana birer amatrlar. Ayrca bu yalnzca bakalar iin
deil, insann kendisi iin de geerlidir. nsan kendisini de bir amaca ulamak iin bir ara
olarak kullanmamaldr.

- Bu biraz da "bakalarna sana davranlmasn istediin gibi davran" diye bildiimiz "altn
kural" hatrlatyor.

- Evet, bu da tm ahlaksal seim noktalarnda geerli olan "biimsel" bir kuraldr. Bu altn
kuraln Kant'n evrensel ahlak yasas olarak dile getirdii eyle ayn ey olduunu da
syleyebilirsin.

- Ama bunlarn hepsi iddiadan teye gitmiyor. Bence Hume usumuzla neyin doru neyin
yanl olduunu kamtlayamayacamz sylerken haklyd.

- Kant'a gre bu ahlak yasas evrensel nedensellik yasas kadar mutlak ve geerliydi. Bu da
usla kantlanamaz olmasna ramen kanlmazd. Hibir insan bu yasaya kar koyamazd.

- Bana vicdandan bahsediyormuuz gibi geliyor. nk her insann vicdan vardr, deil mi?

380

KANT

- Evet, Kant ahlak yasasndan sz ederken insann vicdanndan sz etmektedir. Vicdanmzn


bize syledii eyi kantlayanlayz ama biliriz.

- Bazen bakalarna iime yle geldii iin iyi davrandm olur. Daha ok sevileyim diye
mesela...

te o zaman sen ahlak yasasna sayg duyduun iin iyilik yapmyorsun demektir. Ahlak
yasasna uygun davranyorsundur belki ama bir davrann ahlaksal bir davran olabilmesi
iin nce kendinin buna inanyor olman gerekir. Ancak belli bir biimde davranmann devin
olduunu dndn zaman ahlaksal bir davrantan sz etmek mmkn olur. Bu yzden
Kant'n ahlak dev ahlak diye bilinir.

- Unicef iin para toplamay dev sayabilirim.

- Evet ve burada nemli olan bunu kendin doru bildiin iin yapmandr. Topladn paralar
sonuta yerine ulasa da ulamasa da sen ahlak yasasna uymu olursun. Sen iyi niyetle
davranmsn-dr ki Kant'a gre ahlaksal olarak doru bir davran belirleyen ey niyettir,
eylemin sonucu deildir. Bu yzden Kant'n ahlakna niyet ahlak da denir.

- Ne zaman ahlak yasasna uygun davranldn bilmek niin bu kadar nemliydi Kant iin?
nemli olan davranmzn insanlara faydal bir sonu vermesi deil midir?

- Tabii, Kant bunun da nemli olduunu sylerdi herhalde. Ama ancak ahlak yasasna
saygdan dolay davranyorsak zgrdayra-nyoruz demektir.
- Yasaya uyarak zgr olmak... Biraz tuhaf deil mi bu?

- Kant'a gre deil. nsann zgr bir iradesi olduunu "saymak" gerektii eklindeki
grn hatrlyorsun, deil mi? Bu nemli bir nokta, nk Kant da her eyin nedensellik
yasasn izlediini sylyordu. zgr bir iradeden sz edilebilir mi o zaman?

- Bana sorma, ben bilmem.

- Bu noktada Descartes'n beden ve dnceden olutuu iin

381

SOFfNN DNYASI

insan "ikili bir varlk" olarak gr gibi Kant da insan ikiye bler. Duyusallk sahibi
varlklar olarak nedensellik kurallarna boyun e. mek durumundayz, der Kant.
Duyumsadmz eylere biz karar veremeyiz; istesek de istemesek de d nedenler
duyusallmz yoluyla bize ular, bizi etkiler. Ancak insan yalnzca duyan bir varlk deil,
dnen bir varlktr da ayn zamanda.

- Bunu akla biraz!

- Duyan varlklar olarak doann dzenine tmyle aitiz. Dolaysyla nedensellik yasasnn
boyunduruundayzdr. Bu anlamda zgr bir irademiz yoktur. Ancak dnen insanlar olarak
Kant'in "das Ding an sich" dedii eyin, yani duyularmzdan bamsz olarak kendinde
varolan dnyann bir parasyzdr. Yalnz ahlaksal seimler yapabilmemizi salayan "pratik
us"umuzu izlediimiz srece zgr bir iradeyle davranyor oluruz. nk ahlak yasasna
uymak, yasay koyan kendimize uymak demektir.

- Evet, bir bakma doru. Bakalarna kar kt davranmamay ben ya da iimdeki bir ey -
sylyor bana.

- O zaman kendi karlarna her zaman uymasa da kt olmamay seerek zgr bir ekilde
davranyorsun demektir.

- Yalnzca arzularn sesini dinleyerek davranmaya zgrlk denemez en azndan!

- nsan u ya da bunun "klesi" olabilir. Hatt insan kendi bencilliinin bile klesi olabilir.
nsann arzularn aabilmesi bamszlk ve zgrlk gerektirir.

- Ya hayvanlar? Hayvanlar yalnzca istekleri dorultusunda hareket ederler. O zaman onlarn


bir ahlak yasasna uymak gibi bir zgrlkleri olamaz, deil mi?

- Hayr olamaz. Bizi insan yapan ey tam da bu zgrlmz-

dr.

- imdi anlyorum bunu.


- Kant'n Usularla Empiristler arasndaki ksr ekimeye son vermeyi baardn belirterek
szlerimi sonlayaym. Dolaysyla

382

KANT

Kant'la birlikte felsefe tarihnin bir dnemi son bulmu olur. Kant 1804'de, Romantizm
dediimiz dnemin tomurcuklanmaya balad srada ld. Knigsberg'deki mezanndaki
mezar tanda en nl szleri yer alr. ki eyin ruhunu hayranlk ve saygyla kaplad
yazldr burada. Bunlar "zerimdeki gkyz ve iimdeki ahlak yasa-s"dr. te, Kant' ve
felsefesini yola karan byk gizem.

Albeto sandalyesinin arkasna yasland.

- Hepsi bu, dedi. - Sanrm Kant'la ilgili en nemli eylerden bahsettik.

- Saat de drd eyrek geiyor zaten.

- Bir dakika, bir ey daha var. Biraz bekle ltfen.

- retmen ders bitti demeden gitmek adetim deildir.

- Kant'n yalnzca duyan bir varlk olduumuz srece zgr olmadmz sylediinden
bahsettim mi?

- Evet, buna benzer bir ey syledin.

- Ya evrensel akl izlediimiz srece zgr ve bamsz olduumuzu? Bunu da syledim mi?

- Evet, ama neden imdi sylediklerini tekrarlyorsun? Albeto oturduu yerden Sofi'ye doru
eilip dorudan gzlerinin iine bakt ve fsldad:

- Her grdne inanma Sofi! Ne demek istiyorsun?

- Grdklerine bazen arkan dn ocuum.

- Hibir ey anlamyorum dediklerinden.

- "Gzmle grmeden inanmam," der insan, ama bazen grdklerine de inanmamaldr.

- Buna benzer bir eyler sylemitin daha nce de.

- Evet, Parmenides'den sz ederken.

- Ama hl ne demek istediini anlamyorum.

- Orda, merdivenlerde oturmu konuuyorduk. Birden suda bir "deniz ylan" belirdi

383
SOFt'NN DNYASI

KANT

- ok korkun bir eydi, deil mi?

- Yo, hi de deil! Sonra kapdaki "Krmz Balkl Kz". "Ninemin ormandaki kulbesini
aryorum," filan... Ayp eyler bunlar Sofi. Hepsi de Binbann uydurmalar! Tpk muzlu
mektup ve frtnal o gece gibi.

- Sence...

- Ama bir planm olduunu syledim. Usumuzu kullandmz srece bizi kandramaz. nk
o zaman biz zgrz. unu ya da bunu "duymamz" salayabilir; hibir ey artmaz beni.
Gkyzn uan fillerle doldurabilir. Gler geerim tm bunlara. Ama yedi art be on ikidir.
Bu deimez. Bu tm izgi roman tekniklerini yenmeyi baaran bir bilgidir. Masaln tersidir
felsefe.

Sofi bir sre oturup aknlkla Alberto'yu seyretti.

- Artk gidebilirsin, dedi Aiberto sonunda. - Romantik a hakknda grmeye arrm


seni. Bu dnemde Hegel ve Kierkega-ard'dan sz edeceiz. Bu arada Binbann Kjevik
Havaalan'na inmesine sadece bir hafta kald. Bu sre zarfnda onun yap yap hayal
gcnden kendimizi kurtarmay baarmalyz. Bu konuda baka bir ey sylemek
istemiyorum. Ama bil ki her ikimizi de kurtaracak muhteem bir plan yapmaktaym.

- yleyse ben artk gideyim.

- Bir dakika! Belki de en nemli eyi unuttuk.

- Neyi?

Yagn arksn, Sofi. Bugn Hilde 15 yana bast. Ben de.

- Evet, sen de. Haydi arky syleyelim.

Bunun zerine ikisi de ayaa kalkp sylemeye baladlar:

Happy birthday to you! Happy birthday to you! Happy birthday to Hilde! Happy birthday to
you!

Saat drt buuk olmutu. Sofi gle inip krek ekerek kar kyya

384

geti. Kay karaya ektikten sonra ormanda komaya balad.


Patikaya vardnda aa glgelerinin arasnda bir eyin hareket ettiini fark etti. Aklna,
ormanda yalnz bana ninesini grmeye giden Krmz Balkl Kz geldi, ama aalarn
arasndaki bu ey ok daha kk bir eydi.

Sofi bunun oyuncak bir ay olduunu anladnda aknlktan az bir kar ak kald.

Birinin ormanda oyuncak aysn kaybetmesinde aacak bir ey yoktu belki ama bu ay
canlyd. Bir ey yapmaya urayordu.

- Merhaba, dedi Sofi.

Kk yaratk "hop" diye Sofi'ye dnd.

- Benim adm Sevimli Ayck, dedi. - Ne yazk ki byle gzel bir havada ormanda yolumu
kaybettim. Seni daha nce grdm hatrlamyorum.

- Belki de yolunu kaybetmi olan benim, dedi Sofi. - O zaman sen de hl evinde, Cinler
Orman'nd'a saylrsn.

- Ay, ok zor bir ey oldu bu dediin. Unutma ki ben olduka kt akll bir aycm.

- Ben seni masallardan biliyorum.

- Sanrm sen de Alice olmalsn. Tavan Christopher senden sz etti bize bir kez. Demek
byle tanyormuuz. Sen bir ieden bir ey imi ve bundan sonra kldke
klmsn, deil mi? Ama sonra baka bir ieden bir ey iip yeniden bymeye
balamsn. nsan azna ne koyduunu iyi bilmeli. Ben de bir kez yle ok yedim ki bir
tavan deliinde skp kaldm.

- Ben Alice deilim.

- nemli olan kim olduumuz deil, varolduumuzdur. Bay Bayku byle der ve o ok akll
biridir. Sradan bir gnde, yedi art drt on ikidir demiti. O zaman biz de kendimizi ok aptal
hissetmitik, nk saylar g itir. Havann nasl olacan tahmin etmek ise buna gre ok
daha kolaydr.

- Benim adm Sofi.

385

SOFI'NN DNYASI

- Tantmza memnun oldum Sofi. Demin de dediim gibi sen buralarda yeni olmalsn.
Ama imdi bu kk aycn gitmesi gerekiyor nk Piglet'i bulmam gerek. Bay Tavan ve
arkadalar ijn koskocaman bir elence dzenlenecek de...

Sonra ayck patisini sallad ve ite bu srada farketti Sofi ayc, n br patisinde bir kt
tuttuunu.

- Nedir o elindeki? diye sordu Sofi. Ayck elindeki kad gsterip:


- Yolumu kaybetmeme bu neden oldu, dedi.

- Yalnzca bir kt paras o! dedi Sofi.

- Hayr efendim, "yalnzca bir kt paras" deil, Aynadaki Hil-de'ye bir mektup bu.

- A, o zaman onu bana verebilirsin.

- Ama aynadaki kz sen misin ki?

- Deilim ama...

- Bir mektup hibir zaman sahibinden bakasna verilmemeli. Daha dn retti Tavan
Christopher bunu bana.

- Evet ama ben Hilde'yi tanyorum.

- Farketmez! Ne kadar iyi tanrsa tansn hibir zaman bakasnn mektubunu okumamal
insan.

- Yani mektubu Hilde'ye ben verebilirim demek istemitim.

- Ha, o zaman baka! Al yleyse Sofi. u mektuptan kurtulursam Piglet'i bulmam da


kolaylar belki. nk Aynadaki Hilde'yi bulabilmek iin nce aynay bulmak gerek.
Buralarda ayna bulmak ise hi de kolay bir i deil.

Byle diyen ayck kd Sofi'ye verdi ve minik admlaryla ormanda uzaklat. Sofi kd
ald ve okumaya balad:

Sevgili Hilde. Alberto'nun Kant'n "Halklar Birlii" kurma projesinden bahsetmeden gemesi
ok ayp dorusu! Kant "Sonsuz Bar" adl incelemesinde, tm lkelerin bir "Halklar Birlii"
ierisinde biraraya gelmelerini, bunun milletler arasnda s-

386

KANT

rekli bir barn gvencesi olduunu yazar. Onun 1795'deki bu tezinden yaklak 125 yl
sonra, Birinci Dnya Sava'nn hemen ardndan "Halklar Birlii" kurulmutur. kinci Dnya
Sava-'ndan sonra da bunun yerini Birlemi Milletler almtr. Yani Kant'n BM fikrinin
babas olduu sylenebilir. Kant'a gre insanlardaki "pratik us" sayesinde devletler devaml
sava mala-ryla sonulanan "doal durum"larndan kurtulabilir, sava nleyen uluslararas
bir adalet dzenine ulaabilirlerdi. Halklar birliini kurmak iin uzun bir yol katetmek gerekse
de "genel ve srekli bir bar teminat" iin almak hepimizin grevi olmalyd. Kant iin
byle bir birlik kurulmas ok uzaklardaki bir he- ~ def, hatt felsefenin nihai hedefiydi.
Bense u an Lbnan'daym. Sevgiler, baban.
Sofi kd cebine koyup eve doru yrmesini srdrd. Alberto tam da bu tr numaralara
kar uyarmt onu. Ama ne yapsn, sonsuza dek Aynadaki Hilde'yi aramak zorunda kalacak
kk ayca yardm etmeden yapamazd ki!

387

ROMANTZM DNEM

...o gizemli yol iimize alan yoldur...

Hilde elindeki byk dosyann nce kucana sonra yere kaymasn engellemedi.

Hava aydnlanmaya balamt. Saate bakt. e geliyordu. Arkasn dnp uyumaya alt.
Uykuya dalarken babasnn neden Krmz Balkl Kz'dan ve minik aycklardan bahsetmeye
baladn dnd...

Ertesi gn saat ll'e dek uyudu. ok youn bir biimde rya grm olduunu bilse de
ryalarn kendisini hatrlamyordu. Sanki bambaka bir dnyaya gidip gelmi gibiydi.

Aaya inip kahvalt hazrlad. Annesiyse zerine mavi i tulumunu giymi kaykhaneye
gitmeye hazrlanyordu. Hil-de'nin babas dnmeden deniz motorunu suya inmeye hazr hale
getirmek istiyordu.

- Sen de gelip bana yardm etmek ister misin?

- nce biraz okumak istiyorum. stersen sonra gelip sana le yemei ncesi yemei
getiririm...

- le yemei ncesi yemei mi?

Hilde kahvaltsn ettikten sonra tekrar odasna kt. Yatan yapt ve koca dosyay kucana
alp okumaya balad.

ok gemeden Sofi ite varm ve bir zamanlar Cennet Bahesi'ne benzettii bahelerine
girmiti.

nceki geceki frtnann ardndan bahenin kk dal paralar ve yapraklarla kaplanm


olduunu farketti. Nedense iindeki bir ses o frtna ve imdi yerlere salm yapraklarla
Krmz Balkl Kz ve minik ayck arasnda bir balant olduunu sylyordu.

388

ROMANTZM DNEM

Bahe salncana gidip salncan zerindeki am inelerini ve dal krklarn temizledi. yi


ki salncan naylon kapl yastklar vard da her yamurda minderleri ieri tamak zorunda
kalmyorlard.

Eve girdi. Annesi yeni gelmi, buzdolabna gazoz ieleri yerletiriyordu. Mutfak masasnn
zerinde bir ya pastayla bir de kek duruyordu.
- Misafir mi gelecek? diye sordu Sofi. Bugn yagn olduunu unutmutu.

- Yagn partini gelecek cumartesi yapacaz ama gerek ya-gnn olan bugn de kk
bir kutlama yapalm diye dndm.

- Nasl bir kutlama?

- Jorn'leri davet ettim. Sofi omuzlarn silkip:

- Bana gre hava ho! dedi.

Misafirler yedi buua doru^geldiler. Aileler pek sk grmedii iin ortada olduka resmi
bir hava esiyordu.

Sofi ile Jorn ksa bir sre sonra annelerinin yanndan kalkp Sofi'nin odasna ktlar ve
Sofi'nin yagn davetiyesini hazrlamaya baladlar. Alberto Knox'u da davet edecekleri iin
Sofi partiyi "felsefi bir bahe partisi" eklinde adlandrmay nerdi. Jorn de bu fikre kar
kmad. Zaten parti Sofi'nin partisiydi, hem de u sralar "konulu geceler" pek modayd.

. ki saat boyunca glmekten krlarak sonunda davetiyeyi yazmay baardlar.

Sevgili........

23 Haziran Cumartesi gn saat yedide, Yonca Soka 3 numarada vereceimiz felsefi bahe
partisine davetlimizsiniz. Bu gecede yaamn srrn zmeyi umuyoruz. Yannzda kaln bir
kazak ve felsefenin srlarn bir an nce zmemizi salayacak parlak fikirler getirmeyi
unutmayn. Orman yangn tehlikesinden tr byk bir ate yakmak ne yazk ki mmkn
olma-

389

SOFfNlN DNYASI

ROMANTZM DNEM

yacak olsa da, fikirlerimizin kvlcmlarn dilediimiz gibi sa-, vurmakta zgr olacaz.
Partiye davetliler arasnda en az bir gerek filozof olduundan, partimiz kapal bir
organizasyon olmak durumundadr. (Basn giremez!)

mza:

Jorn Ingebrigtsen (organizasyon komitesi)

ve Sofi Amundsen (organizasyon sahibi).

Aaya indiklerinde ailelerin arasndaki resmi hava biraz olsun yumuamt. Sofi kaligrafik
ulu bir kalemle yazdklar davetiyeyi annesine verdi ve:
-18 kopya ltfen! dedi. Daha nce de annesinden iteki fotokopi makinasn kullanmasn
istedii olmutu.

Annesi davetiyeyi yle bir okuyup ekonomi danmanna uzatt:

- Bakn size demedim mi? Akl gerekten bir tuhaf iliyor bu gnlerde!

- Ama bu ok ilgin bir eye benziyor, dedi ekonomi danman. -Ben de bu partiye davetli
olmak isterdim dorusu!

Barbi de okudu davetiyeyi ve o da:

- Ay ok ilgin! Keke biz de gelebilseydik! dedi.

- yleyse davetiye says 20 olsun, dedi Sofi onlarn bu sahte iltifatlarn ciddiye alarak.

- Delisin sen! diye fsldad Jorn Sofi'nin kulana.

O gece yatmadan nce uzun sre durup baheyi seyretti Sofi. Nasl bir gece Alberto'nun
siluetini ilk kez grdn hatrlad. Bunun zerinden tam bir ay gemiti. te imdi de o
zamanki gibi bir geceydi ama bu kez aydnlk bir yaz gecesi!

Alberto'dan sal gnne dek ses seda kmad. Sal gn annesi ie gittikten sonra telefonu
geldi.

390

- Alo, ben Sofi Amundsen.

- Ben de Alberto Knox.

- Tahmin etmitim.

- Daha nce arayamadm iin zr dilerim, ancak planmzla fazlaca meguldm. Rahatsz
edilmeden alabildiim tek anlar Binbann seninle urat anlar oluyor.

- lgin!

- nk ancak o zaman kendimi gizli tutabiliyorum, anlyor musun? Dnyann en iyi gizli
haber alma servisi bile tek adama kaldnda baz eyleri gzden karr....Ha, kartn aldm bu
arada.

- Davetiye demek istiyorsun herhalde?

- Buna cesaret ettiinden emin misin?

- Niye etmeyeyim?

- Byle bir partide herey olabilir.


- Gelecek misin?

- Tabii geleceim. Ama bir ey daha var... Hilde'nin babasnn tam o gn Lbnan'dan dnyor
olacann farknda msn?

- Yoo, deildim aslnda.

- Tam kendisinin Bjerkely'e dnecei gnde sana yagn partisi yaptrmas tesadf
saylamaz bence.

- Dediim gibi, ben hi dnmemitim bunu.

- Ama o dnmt! Neyse, daha konuuruz. Bugn Binbann Evi'ne gelebilir misin?

- ieklikteki otlar temizlemem lazm nce.

- yleyse saat iki diyelim. Gelebilir misin o zaman?

- Gelirim.

Sofi geldiinde Alberto Knox yine kapnn eiinde oturuyordu.

- Buyur, yle otur, dedi ve yine hemen konuya girdi. - imdiye dek Rnesans, Barok ve
Aydnlanma alarndan sz ettik. Bugnse Avrupa'nn sonuncu byk kltr dnemi saylan
Romantizm Dneminden bahsedeceiz. Bylelikle uzun bir yknn sonuna yaka-

391

SOFl'NlN DNYASI

romantizm dnemi

yoruz ocuum.

- Romantizm bu kadar uzun mu srd?

-18. yzyln sonlarnda balayp 19. yzyln ortalarna dek sr. d. Bundan sonraysa tmyle
edebiyat, felsefeyi, sanat, bilimi ve mzii kapsayan byle byk "dnem"lerden sz etmek
olanaksz-lar.

- Ama Romantizm byle bir dnemdi, yle mi?

- Romantizmin Avrupa'nn varolua son "ortak yaklam" olduu sylenir. Romantizm


Almanya'da, Aydnlanma ann tek yanl Usuluuna tepki olarak kmtr. Kant'n buz
gibi Usuluundan sonra Alman genlii bu dnemle rahat bir nefes alm gibidir.

- Peki Romantikler ne koydu bunun yerine?

- Yeni moda olan szckler "duygu", "hayal gc", "yaamak" ve "arzu" gibi szcklerdi.
Rousseau da aralarnda olmak zere pek ok Aydnlanma a dnr de duygularn
nemini belirtmiti ancak onlar bunu, usa gereinden ok nem vermeye bir eletiri olarak
getirmilerdi. Romantizmde ise bu alt akm ana akm halini ald.

- Kant'n poplerlii pek uzun srmemi yleyse?

- Hem evet, hem hayr. Romantiklerin pek ou kendilerini Kant'n mirass olarak grdler
aslnda. nk Kant "das Ding an sich"i tmyle bilemeyeceimizi sylemiti. Ayrca
bilginin oluumunda "ben"in nemli katksnn da altn izmiti. yleyse varoluun yorumu
tmyle bireye kalmt. Romantikler bu "bencilii" sonuna dek kullandlar. Bu, sanat
dehaya tapnmaya da yol at.

- ok muydu byle dehalar?

- Buna rneklerin banda Beethoven gelir. Onun mziinde kendi duygularn ve arzularn
dile getiren bir insana rastlarz. Beethoven bu anlamda Bach ve Hndel gibi mziini kat
kurallar erevesinde yapan ve bunu Tanr'ya adayan Barok Dnemi ustalarndan ok daha
"zgr" bir sanatdr.

- Beethoven'in eserlerinden yalnzca "Ay I Sonat"n ve "Kader Senfonisi"ni biliyorum.

392

- yleyse "Ay I Sonatfnn ne kadar romantik olduunu, "Kader Senfonisi"nde


Beethoven'in kendini ne denli duygusal bir biimde dile getirdiini duymusun demektir.

- Rnesans Hmanistlerinden de Bireyciler diye bahsetmitin...

- Evet, Rnesans ile Romantizm arasnda pek ok ortak nokta vardr. Bunlardan biri de
insann bilgiye ulamasnda sanata verdikleri nemdir. Bu noktada da Kant'n etkisi gz ard
edilemez. Estetii aratrrken gzel bir eyle, rnein bir sanat eseriyle karlatmzda
neler olduunu dnmtr. Kendimizi sanatsal deneyimin tesinde herhangi bir ama
.gtmeden bir sanat eserine verdiimizde "das Ding an sich"e iyice yaklatmz sylemitir.

- Yani sanatlar filozoflarn baaramadn baarrlar, yle mi?

- Evet, Romantikler buna inanyorlard. Kant'a gre sanat bilme yeteneiyle zgrce oynar,
Alman airi Schiller Kant'n bu grn daha da ileri gtrr ve sanatnn etkinliini bir
oyun olarak grr. Ve insan yalnzca oyun oynarken zgrdr nk ancak o zaman kendi
kurallarn kendi koyar. Romantiklere gre yalnzca sanat bizi "dile gelmeyen"e
yaklatrabilirdi. Bazlar daha da ileri gidip sanaty Tanr'ya benzettiler.

- nk sanat da tpk Tanr'nn evreni yaratmas gibi kendi gereini yaratr.

- Sanatnn "dnya kurucu bir hayal gc" olduu sylendi. Esinlendii anlarda hayal ile
gerek arasnda bir fark kalmazd sanat iin. Gen dehalardan biri olan Novalis "dnya
hayal olur, hayal gerek" diyordu. Novalis'in 1801'de ldnde hl bitmemi olan
"Heinrich von Ofterdingen" adl Ortaa romannn Romantikler zerinde byk etkisi
olmutur. Burada, bir kez ryasnda grdkten sonra hayat boyunca "mavi iei" arayan
Heinrich'i anlatr. ngiliz Romantii Coleridge de ayn dnceyi yle dile getirmitir:
393

SOFfNlN DNYASI

What if you slept? And what if, in your sleep, you dreamed? And what if, in your dream, you
went to heaven and there plucked a strange and beautiful flower? And v/hat if, when you
avvoke, you had the flower in your hand? Ah, what then? *

- ok gzel!

- Uzak ve ulalmaz olan zlemek tam da Romantiklere zg bir eydi. Bu gemiteki bir
eyi, rnein Aydnlanma Dneminde son derece olumsuz bir a olarak grlen Ortaa
zlemek olduu kadar, "gizemli Dou" gibi uzak kltrleri zlemek de olabilirdi.
Romantikleri ayrca gece, alacakaranlk, eski harabeler ve de doa st eyler de ekiyordu.
Genel olarak varoluun "karanlk yzyle" yani kasvetli, kt ve esrarengiz olanla ilgiliydiler.

- Bu ok ilgin bir dneme benziyor. Peki kimdibu "Romantikler"?

- Romantizm hereyden nce kente zg bir olguydu. 19. yzyln ilk yarsnda Almanya'da
ve Avrupa'nn dier lkelerinde kent kltr gl bir ekilde boy atmaya balad. Derslerini
pek ciddiye almasalar da ounlukla renci olan gen adamlard "Romantikler". "Kk
burjuva" yaam biiminin karsnda olan Romantikler, bir polis ya da bir ev sahibinden
"kk burjuva" ya da ksaca "dman" diye sz edebilirlerdi rnein.

- yleyse br Romantiin ev sahibi olmak istemezdim dorusul

- lk kuak Romantikler 1800'l yllarn genliiydiler. Bu yzden Romantizm akmn


Avrupa'nn ilk genlik ayaklanmas olarak adlandrabiliriz. Romantiklerle bunlardan 150 yl
sonra ortaya kan Hippi hareketi arasnda byk benzerlikler vardr.

- ieklerle uzun sa, gitar tngrdatarak imlere uzanmak gibi

eyler mi?

- Evet. "sizlik dahinin ideali, tembellik Romantizmin zdr"

* Ya uyusan? Ve ya uyurken rya grsen? Ve ya ryanda cennete gidip orada ok garip ve


ok gzel bir iek buban? Ve ya uyandnda iei hla elinde tutuyor olsan? Ah, ya sonra?
(.N.)

394

ROMANTZM DNEM

denildi. Bir Romantiin grevi yaam yaamak ya da hayallerle ondan uzaklamakt.


Gndelik ilerle kk burjuvalar urasnd.

- Henrik Wergeland da Romantik miydi?


- VVergeland da Welhaven da birer Romantiktiler. Wergeland Aydnlanma ann
idealleriyle yaayan bir air olmakla birlikte, cokulu ancak dzensiz bir muhalifliin ar
bast yaam biimiyle tipik bir Romantikti ayn zamanda. Ayrca Romantiklere zg
aklaryla da mehurdu. Ak iirlerini onun iin yazd "Stella"s, Nova-lis'in "mavi iei"
kadar uzak ve eriilmezdi. Novalis de henz on drt yanda olan bir kzla nianlanmt. On
be yana bastktan drt gn sonra len bu kz Novalis tm hayat boyunca unutmad.

- On be yana bastktan drt gn sonra m ld dedin? Evet...

- Ben de bugn on be yamdan drt gn aldm!

- Haklsn... ,,

- Kzn ad neydi?

- Sophie idi.

- Ne dedin?

- Evet, gerekten de...

- Beni korkutuyorsun! Yalnzca bir rastlant m bu?

- Bilmem, ama kzn ad Sophie idi.

- Devam et!

- Novalis de yalnzca 29 yandayd ldnde. O da "gen yanda lenler"den biriydi.


Romantiklerin ou gen yata, genellikle vereme yakalanarak ldler. Kimisi de intihar etti...

- Ne ac!

- Genken lmeyenlerin ou da 30'unu getikten sonra Romantik olmaktan vazgeti. Kimisi


de olduka burjuva ve muhafazakr bir yaama yneldi.

- Dmann saflarna getiler yani...

- Belki... Romantik aklardan sz ettik. Eriilmez ak temas ilk kez 1774'de Goethe'n'n
mektuplardan oluan roman "Gen Wert-

SOFfNN DNYASI

romantizm dnemi

her'in Aclar'nda ilendi. Bu ksa roman VVerther'in sevgilisine kavuamad iin kendini
vurmasyla sona erer...

- Biraz fazla ileriye gitmek olmuyor mu bu?


- Bu romann yaynlanmasndan sonra intiharlarda bir art gzlendi. Bu yzden bir dnem
boyunca kitap Danimarka ve Norve'de yasakland. Yani Romantik olmak pek tehlikesiz bir
i deildi. Olduka gl duygulard sz konusu olan.

- Romatizm deyince benim aklma doa tablolar geliyor. Esrarengiz ormanlar, vahi bir
doa... ve genellikle sisli resimler...

- Romantizmin en nemli zelliklerinden biri tam da doa tutkusu ve doa gizemciliiydi. Ve


daha nce de sylediim gibi bu tr tutkular krlarda kmaz ortaya. "Doaya dnmek"
szleriyle mehur Rousseau'yu hatrlyorsundur. Bu szler ancak Romantizmle gerek bir
anlama brnd. Romantizm Aydnlanma ann mekanik evrenine bir kar kt
hereyden nce. Romantizmin eski kozmik bilin anlaynn yeniden douu olduu da
sylenir.

- Nasl yani?

- Bu, doay bir btn olarak grmek anlamna gelir. Bu noktada Romantikler Spinoza'ya ve
hatt Plotinos'a ve Jacob Bhme ile Giordano Bruno gibi Rnesans filozoflarnn
dncelerine bavurdular. Bunlarn hepsinde ortak olan ey, doada bir tanrsal "ben"
yakalam olmalaryd.

- Tmtanrcydlar yleyse...

Descartes da Hume da "ben" ile"uzantsal" gereklik arasnda kesin bir ayrm gzetmilerdi.
Kant da bilen "ben" ile "kendinde" doa arasna kesin bir ayrm koymutu. imdiyse doann
koskocaman bir "ben" olduu syleniyordu. Romantikler "evrensel ruh" deyimini de
kullanyorlard.

- Anlyorum.

- En nemli Romantik filozof 1775 -1854 yllar arasnda yaam olan Schelling idi.
Schelling "ruh" ile "madde" arasndaki ayrm kaldrmaya alt. Ona gre tm doa, yani
hem insan ruhu hem

396

de fiziksel gereklik, tek bir Tanr'nn ya da "evrensel ruh"un ifadesiydi.

- Evet, bu Spinoza'y hatrlatyor.

- Schelling "doa grnr ruh, ruhsa grnmez doadr" diyordu. nk doann her
kesinde "yapc bir ruh"un varln sezebiliriz. Schelling ayrca maddenin "uyuklayan
zek" olduunu sylyordu.

- Bunu biraz daha amalsn...

- Schelling doada "evrensel bir ruh" gryor ve ayn "evrensel ruh "la insan bilincinde de
karlayordu. Bu bakmdan doa da insan bilinci de ayn eyin ifadesiydi.

- Evet, neden olmasn?


- Yani insan "evrensel ruh"u hem doada, hem de kendi iinde arayp bulabilirdi. Novalis bu
yzden "o gizemli yol iimize alan yoldur", diyordu. Ona gre insan tm evreni iinde
tayor, byle olunca da evrenin srlarn zmek iin insann nce kendi kendini tanmas
gerekiyordu.

- Gzel bir dnce bu!

- Romantiklerin ou iin felsefe, doa bilimleri ve edebiyat daha yce bir btnn
paralaryd. Bir odaya kapanp iir yazmak ya da iekleri, talar incelemek bir madalyonun
iki yz gibiydi. nk doa l bir mekanizma deil, yaayan bir "evrensel ruh"tu.

- Biraz daha devam edecek olursan ben de bir Romantik oldum gitti!

Anavatan olan Norve'te deil Almanya'da yaad iin Wer-geland'n "Norve'in rzgarla
srklenmi yapra" dedii doabi-limci Henrik Steffens, Alman Romantizmi konusunda
ders vermek zere 1801'de Kopenhag'a geldi. O, Romantizm hareketini u szlerle
zetliyordu: "evrenin srrn hammaddeden yola karak aramaktan yorgun dm bizler,
sonsuzu bulmak iin yeni bir yol setik. Kendimize dnerek yeni bir dnya yarattk..."

- Tm bunlar nasl hatrlayabildiine ayorum...

397

SOFl'NtN DNYASI

- Kolay i bu, ocuum.

- Haydi, devam edelim!

- Schelling doada, ta ile topraktan insan aklna uzanan bir "gelime" gryordu. Cansz
doadan karmak yaam biimlerine derece derece bir gei olduunun altn iziyordu.
Romantizmde doa bir organizma olarak grlr. Organizma da iindeki olanaklar srekli
gelitiren bir eydir. Doa, durmadan aan bir iek ya da iir reten bir air gibidir.

- Bu biraz Aristoteles'i hatrlatmyor mu?

- Evet. Romantik doa felsefesi Aristoteles ve Yeni Platonculuk-tan izler tar. Aristoteles de
doay Mekanik zdekilerden ok daha organik bir biimde alglyordu.

- Anlyorum.

- Ayn ekilde tarihe de yeni bir bak getirildiini gryoruz. Romantizmde bir baka nemli
isim, 1744 -1803 yllar arasnda yaam olan tarih filozofu Herder'd\r. Herder'e gre tarih
sreklilik, gelime ve ama barndran bir eydi. Tarihi bir sre olarak alglad iin,
Herder'in tarihe "dinamik" bir bak getirdiini sylyoruz. Aydnlanma filozoflarnn tarihe
bakysa ounlukla "statik"ti. Onlara gre tek bir evrensel doru vard ve bu doru da
tarihin her dnemi iin yle ya da byle geerliydi. Herder ise tarihin her dneminin kendine
has bir deeri olduunu sylyordu. Ayn ekilde her halk da kendine has zelliklere, zgn
bir "halk ruhu"na sahipti. nemli olan kendimizi baka kltrlerin yerine koyabilmemizdi.
- Baka bir insan anlayabilmek iin kendimizi onun yerine koymamz gerektii gibi, baka
bir kltr anlayabilmek iin de kendimizi o kltrn yerine koymalyz.

- Bugn herkesin doruluunu elbette kabul ettii bu dnce, Romantizm dneminde ok


yeni bir dnceydi. Romantizm ayrca her ulusun kendi kimliini bulup, bu kimliini
glendirme abalarna da katkda bulundu. Bizim ulusal bamszlk savamzn da 1814'e
rastlamas bir tesadf deildir.

398

ROMANTZM DNEM

- Anlyorum.

- Romantizm pek ok yeni dnceyi barndrr ve bu yzden Romantizm genellikle iki


boyutta dnlr. Romantizm denince ncelikle Evrensel Romantiznt\ anlarz. Bunu deyince
de doayla, evrensel ruhla ve sanat gle ilgilenen Romantikleri dnrz. Bu Romantizm
dierinden daha nce, 1800 yllarnda ve zellikle Je-na kentinden doar ve yaylr.

- Ya dier Romantizm tr?

- Buna da Ulusal Romantizm diyoruz. Bu tr dierinden bir sre sonra ve zellikle Heidelberg
kentinde domutur. Ulusal Romantikler "halkn" tarihi, "halkn" dili ve de genel olarak
"halk" kltryle ilgiliydiler. nk "halk" da, tpk doa ve tarih gibi, iinde varolan
olanaklar ortaya koyup gelitiren bir organizma olarak grlyordu.

- Bana nerede yaadn syle, sana kim olduunu syleyeyim.

- "Evrensel Romatizm" ile "Ulusal Romantizm"i birbirine balayan ey "organizma"


kavramyd. Romantiklere gre bir bitki de, bir halk da yaayan organizmalard. Bir iir de
yaayan bir organizmayd. Dil de, hatt tm doa da birer organizmayd. Bu yzden "Ulusal
Romantizm"le "Evrensel Romantizm" arasnda bir fark yoktu gerekte. Evrensel ruh halkta ve
halk kltrnde olduu kadar doada ve sanatta da yansyordu.

- Anlyorum.

- Herder pek ok lkeden halk sylenceleri toplayp bunlar "Stimmen der Vlker in Liedern"
adn verdii bir kitapta yaynlamt. Evet, Herder bu balkta halk sylencelerini "halkn ana
dili" diye tanmlyordu. Heidelberg'de de halk sylenceleri ve halk masallar derlenmeye
baland. Grimm Masallarn duymusundur herhalde?

- A, evet. "Pamuk Prenses", "Krmz Balkl Kz", "Kl Kedisi" ve "Hansel ile Gretel"...

- Ve daha pek oklar... Norve'te de Asbj'rnsen ve Moe ky ky dolap "halkn kendisinin


yaratt eserleri" derledi. Sanki yepyeni

399

SOF'NN DNYASI
ve son derece tatl ve besleyici bir meyve kefedilmi gibiydi. Ve de bu meyve yokolmaya
yz tuttuu iin bir an nce toplanmas gerekiyordu. Landstad halk sylencelerini, Ivar Aasen
da Norveedeki farkl leheleri derlediler. Eski mitler ve putperestlik dneminden kalma
destanlar 19. yzyln ortasndan itibaren yeniden deer kazand. Avrupa'daki besteciler
yaptklar mziklerde halk mziinden temalara yer verdiler. Bylelikle halk mziiyle sanat
mzii arasnda bir kpr oluturmaya altlar.

- Sanat mzii mi?

- Sanat mziiyle, bir kii rnein Beethoven tarafndan yaplm mzik kastedilir. Halk
mziiyse belli bir kii tarafndan deil, bir halk tarafndan yaratlan mziktir. Bu yzden halk
mziindeki bir ezginin ne zaman ortaya ktn da tam bir kesinlikle syleyemeyiz. Ayn
ekilde halk masalyla yaznsal masal arasnda da bir ayrm gzetilir.

- Yaznsal masal da ne demek?

- Bu, bir yazar, rnein H.C. Andersen tarafndan yazlm bir masaldr. Masal tr
Romantiklerin zellikle nemsedikleri bir yazn trdr. Bu alandaki uzman yazarlardan birisi
de Hoffmarfd\r.

- "Hoffman Masallarndan sz edildiini duydum sanyorum.

- Tiyatro nasl Barok Dneminin gzde sanatysa, masal da Romantizmin en nde gelen sanat
tryd. Masal yazara, yaratc gcn snrsz bir biimde kullanma olana veriyordu.

- Yaratt dnyada Tanr roln stlenebilirdi rnein...

- Evet. imdi konumuzu yle bir toparlayalm istersen.

- Tamam.

- Romantizm filozof lan, "evrensel ruh"u, dnyada varolan eyleri ryams bir ekilde yaratan
bir "ben" olarak alglyorlard. Filozof Fichte'ye gre doa, daha yce ve bilin tesi bir
kavrayn sonucuydu. Schelling dnyann "Tanr'da varolduunu" sylyordu. Ona gre
Tanr bir takm eylerin farkndayd, ancak doann baz yanlar Tanr'nn bilin tesi
varlnn bir yansmasyd. nk Tan-

400

ROMANTZM DNEM

n'nn da vard "karanlk" bir yz.

- Bu ok ilgin ama ok da rktc bir dnce. Bana Berke-ley'i hatrlatyor.

- Yazarla eseri arasnda da benzer bir iliki gzetiliyordu. Masal, yazara "dnya kurucu hayal
gc"n zgrce kullanma olana salyordu. Ve bu yaratma eylemi her zaman bilinle
gerekletirilen bir eylem deildi. Yazar, kendisine eseri yazdrann iindeki bir g olduunu
duyumsayabilirdi. Yazarken kendisini adeta hipnotize olmu gibi hissedebilirdi.
-Ya?

- Ama hemen sonra bu yanlsamay ykabilir, anlatsnn arasna kk yorumlar koyarak


okuyucuya masaln masaldan baka bir ey olmadn duyurmaya giriebilirdi.

- Anlyorum.

- Bunu yaparak yazar okuyucuya onun dnyasnda da masals bir yan olduunu hatrlatm
oluyordu. Bir yanlsamay bu ekilde ykmaya "Romantik roni" diyoruz. bsen de "Peer
Gynt" adl tiyatro eserinde, oyunculardan birine "beinci perdenin ortasnda da lnmez ki!"
dedirtir.

- Bu bana da komik geliyor. Bu laflar sylemekle oyuncu kendisinin yalnzca hayal rn bir
ey olduunu anlatm oluyor.

- Bu yle elikili bir ifade ki, bunun altn izmek iin yeni bir sa-trba yapmal.

- Ne demek istedin imdi?

- Ha, hibir ey! Ama sonra da dedik ki Novalis'in sevgilisinin ad da Sophie'ydi ve yalnzca
15 ya ve drt gn yaadktan sonra lmt...

- Ve bu da beni korkutuyor tahmin edebilecein gibi! Alberto bir sre dalgn baklarla bakp
sonra szlerini srdrd:

- Ama senin, Novalis'in sevgilisiyle ayn kaderi paylamaktan

401

SOF'NN DNYASI

korkman yersiz.

- Neden?

- nk kitabn bitmesine daha ok var.

- Neler sylyorsun?

- Diyorum ki Sofi ile Alberto'nun yksn okuyanlar biliyorlar ki romann bitmesine daha
var. Daha ancak Romantizme geldik.

- Kafam kartryorsun!

- Aslnda Binba kartrmaya alyor Hilde'nin kafasn! Basit, deil mi Sofi? Satrba!

Alberto henz daha szlerini tamamlamadan ormann iinden koarak bir ocuk kageldi.
zerinde Araplarn giydii giysiler, banda da trban vard. Elinde fitilli bir lamba tutuyordu.
Sofi Alberto'nun koluna sk sk sarlp:
- Kim bu? diye sordu.

Soruya ocuun kendisi cevap verdi:

- Benim adm Alaaddin ve ta Lbnan'dan geliyorum. Alberto ocua sert sert bakp:

- Ya elindeki lambada ne var ocuk? diye sordu.

Bunu demesiyle ocuun elindeki lambay yle bir svazlayp lambann zerinden youn bir
duman bulutu ykselmesi bir oldu. Dumanlarn iinden de bir cin ortaya kt. Cinin
Alberto'nunki gibi kara bir sakal ve banda mavi bir beresi vard. Dumanlarn zerinde bir o
yana bir bu yana dalgalanan cin:

- Beni iitiyor musun Hilde? Yagn kutlamalarnn zaman geti artk sanrm. Yalnzca
unu demek istiyorum ki Bjerkeley ile Norve'in gneyi de benim iin bir masal! Birka gn
sonra orada grmek zere! dedi.

Sonra koca cin bir anda klp ardndaki duman bulutuyla tekrar lambann iine girdi.
ocuk da lambay koltuunun altna sktrp tekrar ormanda gzden kayboldu.

- Bu... bu ok olanaksz bir ey! diye kekeledi Sofi.

402

ROMANTZM DNEM

- Bana sorarsan ocuk oyunca!

- Ruh tpk Hilde'nin babasym gibi konuuyordu.

- nk o, Hilde'nin babasnn ruhuydu da ondan!

- Ama...

- Sen de, ben de, etrafmzdaki herey de Binbann aklnn ta en dibindeki eyleriz. Bugn,
28 Nisan Cumartesi gn, saat ge olmu. Binbann etrafndaki dier BM askerleri uyuyor,
o da uyumaya yakn. Ama Hilde'ye 15. yagnnde hediye olarak verecei kitab bitirmesi
gerek. Bu yzden, zavall adam, uyuyamyor, uyumaya vakti yok.

- Benden pes artk.

- Satrba!

Sofi ile Alberto ylece oturup kk gl seyre daldlar. Alberto ta kesmi gibiydi. Bir sre
sonra Sofi onu omuzundan sarsmaya cesaret edip:

- Hey, ne oldu?
- Binba u son blmlerde sylediklerime dorudan mdahale edip durdu. Bundan utanmas
gerek! Ama bu arada kendini de ele vermi oldu. Demek ki bizler, Hilde'nin babasnn
Hilde'ye yagn hediyesi olarak yazd bir kitapta yayoruz. Sen de duydun deil mi
sylediklerimi? Yani, ben deilsem de bunlar syleyen...

- Eer bu doruysa, kitabn dna kp kendi yoluma gitmek istiyorum ben.

- te benim gizli planm da bunu amalyor. Ama bundan nce Hilde'yle konumay
baarmalyz. O imdi bizim her sylediimizi okuyor. Bu kitaptan kamay baardktan sonra
onunla artk konuamayacamza gre bu frsat karmamalyz.

- Ona ne diyeceiz?

- Geri byk bir hzla bu satrlar yazmaya devam ediyor ama sanrm Binba uyumak
zere...

- Acayip bir ey bunu dnmek.

403

SOFt'NN DNYASI

- Sonradan piman olaca bir takm eyleri tam imdi sylemeli. stelik yazdklarn
dzeltmek iin kullanaca beyaz boyas da yok. Bu benim planmn ok nemli bir paras.
Binba Albert Knag'a beyaz boya verecek olann vay halinel

- Benden silgi bile alamaz!

- te tam u an Hilde'yi babasna kar ayaklanmaya aryorum. Babasnn bu hayalci


oyununa alet olduu iin utanmas gerek! Burada olsayd biz babasna yapacamz bilirdik!

- Ama burada deil.

- Ruhu burada ama kendisi gvenli bir ekilde Lbnan'da. Etrafmzdaki herey Binbann
"ben"i.

- Ama o, bu etrafmzda grdklerimizden daha baka bir ey de . ayn zamanda.

- Evet, nk biz Binbann ruhundaki glgeleriz yalnzca. Ve glgelerin sahiplerini ele


geirmeleri pek kolay bir i deildir. Ama biz Hilde'yi etkileyebiliriz. Ve ancak bir melek
Tanr'ya ba kaldrabilir.

- Hilde'den babas eve gelir gelmez zerine atlamasn, onun bir aklaban olduunu
sylemesini isteyebiliriz. Sonra onun motorunu bozabilir ya da fenerini krabilir.

Alberto ban sallad. Sonra:

- Ve sonra babasn terkedebilir. O bunu bizden ok daha kolay yapabilir. Evden ayrlp bir
daha asla dnmeyebilir. Bizi "dnya kurucu bir hayal gc" uruna harcayan bir babaya layk
bir ceza deil midir bu?
- Gzmn nne getirebiliyorum: Binba tm dnyay dolap Hilde'yi arar, durur. Ama
Hilde, Sofi ve Alberto'yla dalga geen bu babay asla geri dnmemek zere terketmitir.

- Dalga gemek ya! Bizi yagn elencesi olarak kullanyor, derken benim de sylemek
istediim buydu. Ama ayan denk alsn, Sofi! Hilde de yle!

- Ne demek istiyorsun?

404

romantizm dnemi

- Sk dur!

- Aman, baka cin filan kmasn da!

- Tm yaadklarmzn bir bakasnn aklnda varolduunu dnmeye al. Biz bu aklz.


Yani kendi ruhumuz yok, bir bakasnn ruhuyuz. Buraya kadar felsefen in anlayabilecei bir
zeminde saylrz. Berkeiey ile Schelling olsa bizi can kulayla dinliyor olurlard.

- Evet?

- Sonra bu ruhun gerek sahibinin Hilde Mller Knag'n babas olduunu dnebiliriz. O,
Lbnan'da oturmu, kznn 15. yagn iin bir kitap yazmakta. Hilde 15 Haziran sabah
uyandnda masann zerinde bu kitab buluyor ve o andan itibaren herkes bizim hakkmzda
yazlm olan bu kitab okumaya balayabiliyor. Zaten bu "hediye"nin bakalaryla
paylalabilecek bir hediye olduu sylenmiti daha nce de.

- Evet, hatrlyorum.

- Yani Hilde imdi sana bu sylediklerimi, babas bir zaman Lbnan'da oturup sana bunlar
syleyeceimi ve onun bir zaman Lbnan'da oturup sana bunlar syleyeceimi dndn
syleyeceimi dnd iin okuyabiliyor.

Sofi'nin akl karmt. Berkeiey ve Romantikler hakknda rendiklerini dnmeye alt.


Alberto Knox szlerine devam etti:

- Ama bu yzden bbrlenmelerine gerek yok! Hele buna glmeleri hi gerekmez, nk son
glen iyi gler!

- Kimin?

- Hilde'yle babasnn tabii. Onlardan bahsediyoruz ya.

- Peki neden bbrlenmeyeceklermi?

- nk onlarnda yalnzca bir hayal rn olmalar ayn derecede olas!

-Nasl yani?
- Berkeiey ve Romantiklere gre byleyse, onlara gre de byle olmas gerekir. Belki
Binbayla Hilde ve dolaysyla onlarn hayatn-

405

SOF'NN DNYASI

da kk bir para oluturan bizler de bir baka kitabn konuuyuz-dur!

- Bu, daha da beter bir ey. O zaman biz glgelerin de glgesiyiz

. demektir.

- Ama bu pekl mmkn olabilir. Bir yerlerde bir baka yazarn, BM'de binba olan ve kz
Hilde'ye bir kitap yazan Albert Knag hakknda bir kitap yazmad ne malum? Ve bu kitapta
"Alberto Knox" adl bir ahrs birdenbire Yonca Soka No. 3'de oturan Sofi Amund-sen'e
mektupla felsefe dersleri yollamaya balyor olabilir.

- Sence byle mi gerekten?

- Ben yalnzca bunun mmkn olduunu sylyorum. O zaman bu yazar bizim iin "gizli bir
Tanr" olurdu Sofi. Varlmz ve tm yaptklarmz bu Tanr'dan kaynaklanyorsa, nk bu
Tanr bizsek, onun hakknda hibir ey bilemezdik. nk biz merdivenlerin en dibinde yer
alyor olurduk.

Bunun zerine Sofi ile Alberto bir sre konumadan durdular. Sessizlii bozan Sofi oldu:

- Eer bizim hakkmzda kitap yazan adam hakknda kitap yazan bir bakas gerekten varsa...

- Evet?

-... onun da pek fazla bbrlenmemesi gerekir.

- Neden?

- Onun kafasnn derinlerinde Hilde ve ben varz. Ama onun da daha stn bir akln rn
olduu dnlemez mi?

Alberto ban sallad.

- Tabii, Sofi. Bu da mmkn elbette. Eer yleyse, yazar bize bu felsefi konumalar tam da
bunun mmkn olduunu gstermek iin yaptryor demektir. Kendisinin de savunmasz bir
glge olduunu, Hilde ile Sofi'nin iinde kendi hayatlarn yaadklar bu kitabn da aslnda
bir felsefe ders kitab olduunu vurgulamak istiyor demektir.

- Ders kitab m?

- Yaptmz tm konumalar, diyaloglar dn Sofi...


406

ROMANTZM DNEM

- Evet?

- Aslnda bunlar bir monologdan ibaret.

- Herey akla ve ruha geldi, takld. nmzde daha baka filozoflar olduuna seviniyorum.
Thaies, Empedokles ve Demokritos gibi filozoflarla, gururla yola koyulan felsefe burada
taklp kalm olamaz herhalde?

- Hayr. Bundan sonra Hegel'den sz edeceim. Romantizm'in hereyi ruha balamasndan


sonra, felsefeyi bu durumdan kurtaran jlk filozof Hegel olmutur.

- Merakla bekliyorum.

- Cinler ve glgelerle szmz daha fazla kesilmesin diye ieri girelim istersen.

- Zaten hava da biraz serinledi.

- Satrba!

407

HEGEL

...doru olan tarihe direnebilen eydir...

Hilde elindeki dosyay grltyle yere brakt. Bir sre yatt yerden tavan seyretti.
Dnceleri dans ediyordu tavanda sanki.

Kafas karyordu tabii, karmaz olur muydu? Ah u babas! Nasl yapabilirdi bunu?

Sofi dorudan kendisiyle konumaya almta. Ondan babasna kar gelmesini istemiti ve
iinde bir takm duygulann uyanmasn da baarmt dorusu. Bir plan...

Sofi ile Alberto babasnn klma bile dokunamazlard. Ama Hilde yapabilirdi bunu. Sofi,
kendisi araclyla babasna ulaabilirdi.

Hilde de, babasnn ok ileriye gittii konusunda onlarla ayn fikirdeydi. Alberto ile Sofi onun
yaratt karakterler olsa da, bu denli g gsterisi yapmasna hi de gerek yoktu.

Hilde biliyordu ona yapacan. Kafas bir tilki gibi almaya balamt bile.

Pencereye gidip koya doru bakt. Saat ikiye geliyordu. Cam ap kaykhaneye doru
seslendi:

- Anne!
Annesi kaykhaneden kt.

- Yiyeceklerimizi bir saat kadar sonra getirsem olur mu?

- Tamam...

- nce Hegel'i okumak istiyorum da...

408

HEGEL

Alberto ile Sofi, gle bakan pencerenin nnde oturmulard. Alberto:

- Georg Wilhelm Friedrich Hegel, tam anlamyla bir Romantizm ocuuydu, diye szlerine
balad. - Kendi kiisel gelimesinin, Almanya'da Alman ruhunun doup gelitii dneme
rastlad sylenebilir. Stuttgart'ta 1770 ylnda doan Hegel, 18 yandayken Tbin-gen'de
teoloji renimine balar. Romantizmin en parlak dneminde, 1799'dan itibaren almalarn
Jena'da Schelling ile birlikte srdrr. Jena'da doent olduktan sonra, Alman Ulusal
Romantizminin merkezi saylan Heidelberg'de profesr olur. 1818'den itibaren de, o sralar
Almanya'nn kltrel merkezi olmaya balayan Berlin'de profesrlk yapmaya balar. 1831'de
koleradan ldnde "Hegelcilik" Almanya'nn hemen hemen her niversitesine yaylmt.

- Demek pek ok konuyla ilgilenmi.

- Evet ve kendi gibi felsefesi de yle! Hegel, Romantiklerce ele alnan hemen tm dnceleri
birletirdi ve gelitirdi. Ancak rnein Schelling'in felsefesini de ayn lde eletirdi.

- Neydi eletirdii?

- Schelling ve dier Romantikler varoluun temelini "dnya tini" diye adlandrdklar eyde
gryorlard. Hegel de "dnya tini" terimini kullanmakla beraber, bu sze yeni bir anlam
yklyordu. Hegel, "dnya tini" ya da "dnya usu" ile insans ifadelerin tmn dnr,
nk "tin"i olan tek varlk insandr. Bu anlamda "dnya tini"nin tarih iindeki geliiminden
sz edilebilir. Ama burada da insanlarn yaamndan, insanlarn dncelerinden ve insanlarn
kltrnden sz ettiini unutmamalyz.

- O zaman da bu tin, hayaletimsi grnmnden biranda uzaklam oluyor. Bu tin, talar ve


aalarn iinde pusuya yatm "uyuklayan bir zek" olmaktan kyor.

- Kant'n "das Ding an sich" dedii eyi hatrlyorsundur. Kant, insanlarn doann en gizli
srlar hakknda kesin bir bilgiye ulaamayacan sylemekle birlikte, eriilemez bir
"doru"nun varoldu-

409

SOF'NN DNYASI
una iaret ediyordu. Hegel "dorunun znel bir ey" olduunu soy-lyordu. Byle diyerek de
insan usunun zerinde ya da tesinde bir "doru"nun varolduunu reddetmi oluyordu. Her
trl bilgi insana

aittir, diyordu.

Felsefeyi tekrar gklerden yere indirmeye alyordu anlalan...

- Evet, byle de denebilir. Hegel'in felsefesi yle kapsaml ve yle detayl bir felsefedir ki
bunu burada tmyle ele almamza olanak yok. .Bu yzden en nemli birka noktaya
deinmekle yetineceiz. Aslnda Hegel'in kendi "felsefesi" olup olmad tartma konusudur.
Hegel'in felsefesi ile kastettiimiz ey, tarihin gidiini anlamaya ynelik bir yntemdir
hereyden nce. Bu nedenle ne zaman Hegel felsefesinden sz etsek, kendimizi insanlk
tarihinden sz ediyor buluruz. Hegel felsefesi bize "varoluun esas doas"n retmez belki
ama, doru bir biimde dnmeyi retebilir.

- Bu da yeterince nemli bir eydir zaten.

- Hegel'den nceki felsefi sistemlerde ortak olan ey, insann dnya hakknda ne bilip ne
bilemeyeceine dair tespitlerde bulunmak olmutur. Bu Descartes, Spinoza, Hume ve Kant
iin de geerlidir. Bunlarn her biri, insan bilgisinin kaynan aratrmlard. Hepsi de
insann dnya hakkndaki bilgileri zerinde zaman-d bir takm etmenlerin varln dile
getirmilerdi.

- Bir filozofun grevi deil midir zaten bu?

- Hegel'e gre bu mmkn deildi. nsan bilgisinin temelini oluturan eyler, kuaktan kuaa
deiim gsterirdi. Bu yzden de "mutlak doru" diye bir ey olamazd. Sonsuz bir us
olamazd. Felsefenin ele alabilecei tek deimez ey tarihin kendisiydi.

- Ama bu nasl olabilir? Tarihin kendisi devaml deitiine gre, nasl felsefenin ele
alabilecei tek deimez ey olabilir?

- Bir nehir de srekli deien bir eydir. Bu, ondan sz edilemeyecei anlamna gelmez. Ama
bir nehrin vadinin neresinde daha "doru" bir nehir olduu sorulamaz.

410

HEGEL

- Sorulamaz. nk bir nehir, her noktasnda ayn derecede nehirdir.

- Hegel'e gre tarih byle bir nehrin akna benzetilebilirdi. Nehrin herhangi bir noktasndaki
hareketi suyun balangcndaki elaleler, anaforlarca belirlenir. Ama bu hareket ayn zamanda
o an, o noktada bulunan talar ve eimlerce de belirlenir.

- Anlyorum sanrm.

- Dnce - ya da us - tarihi de byle bir nehir gibidir. Senden nce yaam insanlardan
gelenek yoluyla "dalga dalga" sana ulaan dnceler ve kendi yaadn adaki yaam
koullar, senin dnce biimini etkiler. Bu yzden herhangi bir dncenin sonsuza dek ve
daima doru olaca sylenemez. Ancak dnce durduun bir noktada doru ya da yanl
olabilir.

- Bu hereyin hem doru, hem yanl olabilecei anlamna gelmez, deil mi?

- Hayr, ama bir dnce tarihsel balamna gre doru ya da yanl olabilir. 1990 ylnda kle
ticaretini savunan grler ileri sr-sen, buna herkes glp geer. Oysa kle ticareti 2500 yl
nce her yanyla gerek bir olayd. O zamanlar da bunun kalkmasn isteyen bir takm ilerici
gler yok deildi tabii. Yakn zamandan bir baka rnek verecek olursak, bundan yz yl
kadar nce byk ormanlk arazileri yok ederek ekili alan oluturmak o kadar da "akl d"
bir ey deildi. Ama ayn olay bize son derece "akl d" geliyor. Bugn ayn olay bambaka
- ve ok daha iyi - ltlerle deerlendirebiliyoruz.

- Anlyorum.

- Felsefi dnce konusunda da Hegel usun deiken bir ey, bir sre olduunu ne
sryordu. Ve "doru" da bu srecin kendisiydi. Neyin "en doru" ya da "en mantkl"
olduunu tarihsel sreten baka hibir ey ortaya koyamazd.

- rnek ltfen!

- Antik a, Ortaa, Rnesans ya da Aydnlanma andan bir takm dnceleri karp


bunlarn doru ya da yanl olduunu sy-

411

SOF'NN DNYASI

leyemeyiz. Platon'un dncesi yanl, Aristoteles'inki doruydu diyemeyiz. Hume hatalyd,


Kant ve Scheiiing ise haklyd diyemeyiz. Bu, tarihsel olmayan, yanl bir dnce tarzdr.

- Evet, bana da pek doru gelmiyor.

- Bir filozofu - ya da herhangi bir dnceyi - tarihsel balamm dan karp deerlendirmek
olmaz. Ama - imdi yeni bir noktaya geliyorum - srekli yeni eylerle karlat iin, us
"ilerici"dir. Yani insan bilgisi srekli gelimekte ve "ilerlemekte"dir.

- yleyse yine de Kant'n felsefesi Platon'unkinden daha dorudur diyebilir miyiz?

- Evet, nk "dnya tini" Platon'dan Kant'a dek bir gelime - ve byme - gstermitir.
Gayet mantkldr bu. Nehir benzetmesine dnecek olursak, nehre daha ok su gelmitir.
nk Platon'dan Kant'a dek iki bin yldan fazla zaman gemitir. Kant da kendi "do-
rular"nm nehrin kenarnda sarslmaz kayalar gibi kalmasn bekleyemez. Kant'n dnceleri
de gelecek kuaklarca ele alnr ve onun "us"u gelecek kuaklarn eletirisine maruz kalr.
Zaten de byle olmutur.

- Ama u nehir var ya...

- Evet?
- O nehir nereye gidiyor?

- Hegel'e gre "dnya tini" giderek kendi kendisi hakknda daha fazla bilgilendii bir yolda
ilerliyor. Nehirler de denize yaklatka byr. Hegel'e gre tarih, "dnya tini"nin kendi
bilgisine ulama srecidir. Dnya hep varolagelmitir ancak insanln kltr ve insanln
gelimesiyle bu "dnya tini" kendi kendisinin daha fazla bilincinde olmaktadr.

- Bundan nasl emin olabiliyordu?

- Hegel'e gre bu tahmin edip varsayd bir ey deil, tarihsel bir gerekliktir. Tarihi
inceleyen herkes, insanln giderek "kendisini daha iyi tanmakta" ve "kendisini
gelitirmekte" olduunu grebilir. Hegel'e gre tarihi incelediimizde insanln daha fazla

412

HEGEL

aklclk ve zgrlk yolunda ilerlediini grebiliriz. Arada bir t-kezlenmesine ramen


tarihsel geliim daima "ileriye doru" gitmektedir. Tarihin bir "erei" vardr.

Yani bir ilerleme sz konusu. Tamam.

- Evet, tarih bir zincirleme reaksiyonlar dizisi gibidir. Hegel bu dizide bir takm kurallar
olduunu ileri srer. Tarihi inceleyen biri, yeni bir dncenin kendinden nceki dnceler
temelinde ortaya ktn grr: Ve yeni bir dnce ortaya kar kmaz, bunun kart
dnce de ortaya kar. O zaman bu kart iki g arasnda bir gerilim doar. Ancak ortaya
bg iki dnceden de bir takm yanlar alan bir nc dnce ktnda bu gerilim yokolur.
Buna diyalektik gelime diyoruz.

- Bir rnek verebilir misin?

- Sokrates ncesi filozoflarn ana madde ve deiim konularndaki tartmalarn hatrlyor


muun?

- yle byle...

- Sonra Elea'llar kp hibir deiimin aslnda mmkn olmadn ne srdler. Duyularyla


alglasalar da her trl deiimi reddetmek durumunda kaldlar. Elea'llar bir iddia ne
srmlerdi. Hegel buna tez adn veriyordu.

-Evet?

- Ve ne zaman byle bir tez ne srlse, bunun kart bir tez ortaya kyordu. Hegel buna da
anti-tezdiyordu. Elea'llarn tezinin anti-tezini, "herey akar" diyen Herakleitos'un bu gr
oluturuyordu. Byle olunca birbirinin tamamen kart iki gr arasnda bir gerilim ortaya
km oluyordu. Ancak sonra Empedokles kp her iki grte de doru ve yanl yanlar
olduunu ortaya koyduunda bu gerilim "ortadan kalkm" oluyordu.

- Evet, imdi daha iyi hatrlyorum.


- Elea'llar hibir eyin aslnda deimediini sylerken hakl, duyularmza
gvenemeyeceimizi sylerkense hakszdlar. Herak-leitos ise duyularmza
gvenebileceimizi sylerken hakl, here-

413

SOF'NN DNYASI

yin aktn sylerkense hakszd.

- nk yalnzca tek bir ana madde vard ve deien bu deil, bunun bileimleriydi.

- Evet. Hegel, bu iki zt gr birletiren Empedokles'in tezine da olumsuzlamann


olumsuzlanmas diyordu.

- Laflara bak!

- Hegel, bilginin bu aamasn "tez", "anti-tez" ve "sentez" diye de adlandrr. rnein


Descartes'n Usuluunu bir tez olarak ele alrsak, Hume'un Empiristlii bunun anti-
tezinioluturur. Bu iki kartlk Kant'n sentezinde alr, nk Kant baz noktalarda Usulara,
baz noktalarda da Empiristlere hak verir. Ayrca haksz olduklar yanlan da gsterir. Ancak
tarih Kant'la son bulmaz. Bu kez de Kant'n "sentez"i, yeni bir l dnce dizisinin ya da
"triad"n balangc olur. nk her "sentez" de yeni bir "anti-tez" tarafndan olumsuzla-nr.

- Tm bunlar ok teorik!

- Evet, teorik ama Hegel tarihe bir takm "kalplar"la baklamayacan sylyordu. Tarihin
kendisine bakarak diyalektik bir gelime gzlenebileceini ne sryordu. Bylelikle usun
geliimine ya da "dnya tini"nin tarihsel gelimesine dair bir takm kurallar ortaya
karlabileceini sylyordu.

- Anlyorum.

- Hegel'in diyalektii yalnzca tarih iin geerli deildir. Bir ey tarttmzda, bir konuyu
ele aldmzda da diyalektik bir biimde dnrz. Karmzdaki grte eksik olan yanlar
bulup ortaya karmaya alrz. Hegel bunu "olumsuzlamal dnme" diye adlandrr. Eksik
yanlar ararken, aslnda bir dncenin en iyi yanlarn da ortaya koymu oluruz.

- rnek ltfen!

- Sac bir politikacyla, solcu bir politikac toplumsal bir sorunu zmek zere bir araya
geldiklerinde, bunlarn dnceleri arasnda ok gemeden bir kartlk doar. Bu, ikisinden
birinin grlerinin

414

HEGEL
doru, dierinin yanl olduu anlamna gelmez. Gerekte her ikisinin de doru ve yanl
olduu noktalar vardr. Tartma ilerledike, yanl noktalar elenir ve geriye bunlarn
grlerinde en doru olan yanlar kalr.

- Umarm byle olur.

- Ancak neyin doru neyin yanl olduunu tam da byle bir tartmann ortasndayken
bulabilmek her zaman pek kolay olmayabilir. Neyin doru neyin yanl olduuna bir bakma
tarih karar verir. "Doru" olan, "tarihe direnebilen" eydir.

- Yani bir dnce ne kadar uzun sre yaayabilirse, o kadar dorudur.

- Ya da tersi: bir dnce ne kadar doruysa, o kadar uzun yaar.

- yle kk bir rnek verebilir misin buna?

-150 yl nce kadn haklar iin mcadele eden pek ok insan vard. Bunun karsnda
olanlarn says da epey oktu. Bugn, bu iki grn ileri srd kantlara baktmzda
kimin daha "doru" kantlar ileri srdn anlamak pek zor deil. Ama unutmamalyz ki
biz olaylara "sonradan bakyoruz". Kadn haklar iin mcadele edenlerin hakl olduu ortaya
km durumda. nsann kendi byk bykannesinin, bykbabasnn bu konudaki
grlerini dnnce utanas geliyor.

- Bence de. Peki Hegel ne diyordu?

- Kadn haklar konusunda m?

- Bundan bahsediyoruz ya!

- Bu konuda Hegel'den bir alnt duymak ister misin?

- Memnuniyetle.

- "Erkekle kadn arasnda, hayvanla bitki arasndaki gibi bir fark vardr," diyor Hegel.
"Hayvan erkee, bitki de kadna karlk gelir. nk kadnlar, belirlenmemi bir duygunun
btnlne dayanan sakin bir gelime gsterirler. Kadnlar hkmete gelseler devlet
tehlikeye der, nk onlar kararlarn evrensel dorulara deil, rast-

415

SOFI'NN DNYASI

gele eilimler ve grlere dayanarak verirler. Kadnlar da - her naslsa! - eitilebilir, ancak
onlar bilgiyi kendilerinden nce edinilmi bilgiyi devralarak deil, hayat yaayarak edinirler.
Erkekse konumunu, pek ok dnceyle mcadele ederek, byk teknik skntlardan geerek
edinir."

- Saol, baka alnt duymasam da olur!


- Ama bu alnt, "doru"nun zamanla nasl deiebileceinin ok gzel bir rneidir. Bu
rnek, Hegel'in de ne de olsa kendi ann insan olduunu gsteriyor. Biz de yleyiz. Bizim
de "tabii ki" doru olan bir takm grlerimizi tarih yanl bulabilir.

- rnek verebilir misin?

- Hayr, veremem.

- Neden?

- nk o zaman, oktan deimekte olan bir eye k tutmu olurum ki bunu zaten pek ok
insan sylyor olur. rnein, doann kirlenmesine yol at iin araba kullanmak yanltr,
dersem halen pek ok kiinin syledii bir eyi sylemi olurum. Dolaysyla bu iyi bir rnek
olmaz. u an bizim doru bulduumuz bir takm eylerin byle olmadn ancak tarih
gsterebilir.

- Anlyorum.

- Bu arada bir eyi daha belirtmek yerinde olur: Hegel dneminde kadnlarn erkeklerden daha
deersiz varlklar olduunu ileri srenler sayesindedir ki kadn eitlii hareketi bu dnemde
byk bir ivme kazanmtr.

- Byle bir ey nasl mmkn olabilir?

- Bu kiiler bir "tez" ne srm oluyorlard. Bunu yapmalarnn sebebi, kadnlarn haklarn
savunmak iin ayaklanmaya balamalar olmutu. Herkesin savunduu bir gr
tekrarlamakta bir yarar yoktur. Onlar da kadn haklarna kar o zaman dek olmad kadar
fazla seslerini ykselttike, "anti-tez" de o kadar glenmi oldu.

- Anlyorum sanrm.

- Enerjik bir muhalefet kadar iyi bir ey yoktur. Muhalefet ne ka-

416

HEGEL

dar glyse, karlat tepki de o kadar gl olur. "Yangna krkle gitmek" diye bir sz
vardr.

- Ben de yangnma krkle gidilmi gibi hissediyorum u an kendimi.

- Salt mantksal ya da felsefi olarak da iki kavram arasnda diyalektik bir gerilim oluur.

- rnek ltfen!

- "Varlk" kavram zerinde dnecek olursam, "yokluk" kavram zerinde dnmem


gerei de doar. nsann varolmasn, bir gn gelip varolunmayacam dnmeden anlamak
mmkn olmaz. "Varlk"la "yokluk" arasndaki gerilim, "olu" kavramnda ortadan kalkar.
nk "olu" bir anlamda hem olmay hem de olmamay ierir.
Anlyorum.

- Hegel'in mant dinamik bir mantktr. Gereklik kartlklar ierdii iin, gerekliin
tanmnn da kartlklar iermesi beklenir. Bir rnek verelim: Danimarkal atom fizikisi
Niels Boh'un kapsnda bir at nal asl olduu anlatlr.

- At nal uur getirir.

- Ancak bu bir bo inandan ibarettir ve Niels Bohr bo inanlara inanacak en son kiilerden
biridir. Bir arkada bir gn onu ziyarete geldiinde bu konuya deinir. "Byle eylere
inanmyorsun ya!" der arkada. "Hayr," diye cevap verir Niels Bohr, "ama duydum ki ie
yarad oluyormu."

- Pes dorusu!

- Ama bu olduka diyalektik ya da kendi kartn barndran bir yanttr. Norveli yazar Vinje
gibi "farkl" grleriyle tannan Niels Bohr, bir yerde yle der: ki tr doru vardr. Tersinin
yanl olduu 9n gibi ortada olan yzeysel dorular ve tersi de doru olan daha deri,
dorular.

- Nasl bir doru olabilir bu ikinci tr doru?

- Sana hayat ksadr dersem...

417

SOF'NN DNYASI

- Ben de buna katlrm.

- Ama sonra bir baka balamda kollarm iki yana ap "hayat ook uzundur" dersem...

- Buna da katlabilirim, nk bu da dorudur bir anlamda.

- Son olarak sana, diyalektik bir gerilimin nasl ani bir harekete yol ap, ani bir deiime
neden olabileceine bir rnek vermek istiyorum.

Ver hadi!

- Annesine devaml "evet anneciim", "peki anneciim", "sen nasl istersen anneciim",
"hemen yaparm anneciim" diyen bir kz dn...

- Dncesi bile tylerimi rpertiyor.

- Bir sre sonra annesi kznn bu kadar uysal oluuna sinirlenmeye balayabilir. Sonunda
hiddetle: "Bu kadar uysal olmasana yahu!" diye patlar. Kz da buna "Olur, anneciim!" diye
yant verir.

- yi bir ktei hak eder bu kz bana gre.


- Ya, deil mi? Kz bunun yerine, "Hayr, uysal olacam ite!" dese ne yapardn?

- Bu da tuhaf bir yant olurdu. Belki yine bir ktek atardm.

- Bir baka deyile durum kilitlenmi olurdu. Diyalektik gerilim yle ykselmi olurdu ki,
bunu ani bir deiimin izlemesi gerekirdi.

Ktek gibi mi?

- Hegel'in felsefesinde son bir noktaya deinmeliyim.

- Dinliyorum.

- Romantiklerin bireyci olduklarndan sz ettiimizi hatrlyor

musun?

- "O gizemli yol iimize alan yoldur."

- Bu bireycilik "anti-tez"i ya da olumsuzuyla Hegel'in felsefesinde karlat. Hegel bireysel


glere kar "nesnel" glerin neminin altn izdi. Bu nesnel gler aile ve devletti.
Hegel'in bireye pheyle baktn da syleyebiliriz. Ona gre birey, topluluun organik bir
parasyd. Us ya da "dnya tini", ncelikle toplumdaki bireyle

418

HEGEL

arasndaki alverite ortaya kan bir eydi. -Nasl yani?

- Us hereyden nce dilde kendini gsterir. Ve dil doduumuzda karmzda bulduumuz bir
eydir. Bay Hansen olmasa da Nor-vee dili varolur, ama Norvee dili olmadan Bay
Hansen varola-naz. Yani dili oluturan birey deil, bireyi oluturan dildir.

- Evet, byle denebilir.

- nsan dounca nasl bir dille karlayorsa, ayn ekilde belli bir tarihsel koullar yumayla
da karlar. Ve hi kimse bu koullar karsnda "zgr" deildir. Devlet iinde yerini
bulmayan insan, tarih d bir insandr. Bu dnce Atina'nn byk filozoflar arasnda da
yaygnd hatrlyorsan. Devlet vatandasz dnlemeyecei gibi, vatanda da devletsiz
dnlemezdi.

- Anlyorum.

- Hegel'e gre devlet tek bir vatandatan daha "fazla" bir eydi. Vatandalarn toplamndan da
daha te bir eydi. Hegel'e gre insan "kendini toplumdan ekip karamazd". Bu yzden
iinde yaad toplumdan uzaklap "kendini bulacan" syleyen insan, komik duruma
derdi.
- Ayn kanda olup olmadmdan emin deilim, ama peki yle olsun.

- HegePe gre "kendini bulan" insan deil, "dnya tini"dir.

- Dnya tini mi kendini bulur?

- Hegel, "dnya tini'nin kendine admda dndn syler. Yani "dnya tini" kendini
aamada tanr.

- Ve bu aamalar unlardr...

- Birinci aamada "dnya tini" bireyde kendini tanr. Hegel buna "znel us" der. "Dnya tini"
daha yksek bir bilin dzeyine aile, toplum ve devlette ular. Hegel bunu "nesnel us" diye
adlandrr, n-k'i bu insanlararas ilikilerde ortaya kan bir bilin dzeyidir. Ve nc
aama da...

- ok heyecanlym.

419

SOFI'NN DNYASI

- "Dnya tini" sonunda kendi kendisinin en yksek bilincine "mutlak us"ta ular. Ve bu
"mutlak us" sanat, din ve felsefedir. Bunlarn iinde en yksek bilin dzeyi felsefedir, nk
felsefe "dnya tini"nin kendisinin tarihteki geliimi zerine kafa yorar. Yani "dnya tini"
ncelikle felsefede kendi kendisiyle karlar. Felsefe "dnya tini"nin aynasdr da denebilir.

- yle gizemli ki bu sylediklerin, zerinde biraz dnmem gerek. Ama en son sylediini
sevdim.

- Felsefe dnya tininin aynasdr, demitim.

- Bu ok gzel bir laf! Sence bunun bizim pirin kaplamal aynayla bir ilikisi var mdr?

- Madem ki sordun, evet.

- Nasl peki?

- Srekli gndeme geldii iin bu "pirin kaplamal ayna"da bir ey olmal.

- Peki ne bu sence?

- Benim bu konuda br fikrim yok, ama devaml gndeme geldiine gre Hilde'yle babas iin
zel bir anlam olmal diye tahmin ediyorum. Bu anlamn ne olduunu ancak Hilde
syleyebilir.

- "Romantik ironi" mi bu yaptn?

- Yersiz bir soru bu, Sofi.


- Nedenmi?

- Romantik ironi yapacak olan bizler deiliz. Biz bu tr bir ironinin savunmasz kurbanlaryz
olsak olsak! Bir ocuk kada bir eyler izdiinde, kada sormaz insan izimin ne anlama
geldiini!

- Beni korkutuyorsun.

420

KERKEGAARD

... iflasn eiinde bir Avrupa...

Hilde saatine bakt. Saat drd eyrek geiyordu. Dosyay masann zerine brakp koararak
mutfaa indi. Annesinin sabrn tarmak istemiyorsa bir an nce yiyecek bireyler
hazrlamalyd. Odasndan karken pirin kaplamal aynaya bir gz atmay ihmal etmemiti.

aydanl atee koyup hzla sandvi hazrlamaya giriti.

Gnn gsterecekti tabii ki babasna! Kendisini gitgide daha ok Sofi ve Alberto'nun


saflarnda hissediyordu. Babasna oynayaca oyun Kopenhag'da balayacakt...

Ksa bir sre sonra elinde tepsiyle kaykhanedeydi:

- te le yemeimiz hazr, dedi.

Annesinin elinde zmpara kdna sanl bir tula vard. nne den salarn arkaya att.
Zmpara kdnn tozlan salanna da bulamt birazck.

- Akam yemeimiz desek daha doru olur! skeleye oturup yemek yemeye koyuldular. Bir
sre sonra Hilde:

- Babam ne zaman geliyordu? diye sordu.

- Cumartesi gn geliyor ya, unuttun mu?

- Tamam ama ne zaman? Kopenhag'da aktarma yapacak demitin, deil mi?

- Evet...

Annesi cier ezmeli ve salatalk turulu sandviinden bir lokma srd.

-... Kopenhag'a saat be sralannda geliyor. Buradan Kris-tiansand'a ua sekizi eyrek gee
kalkyor. Dokuz buua

421

I
SOF'NN DNYASI

doru da Kjevik'e varm olur herhalde.

- yleyse Kristiansand Havaalan Kastrup'da birka saat geirmesi gerekecek...

- Neden sordun?

- Hi... Yalnzca merak ettim.

Yemeklerini yemeye devam ettiler. Hilde ksa bir srenin gemesini bekledikten sonra:

- Anne ile Ole'den bir haber var m? diye sordu.

- Ara sra telefon ediyorlar. Temmuzda bir zaman tatile gelecekler.

- Daha nce deil yani, yle mi?

- Hayr, sanmyorum.

- yleyse bu hafta hl Kopenhag'dalar demektir...

- Nedir tm bu sorular Hilde?

- Hiii... Laf olsun, beri gelsin diye konuuyorum ite.

- yi de iki kez Kopenhag'dan sz ettin.

- A, sahi mi?

- Babann Kopenhag'da aktarma yapacan sylemitik...

- Ah, o halde Anne ile le oradan aklma gelmi olmal. Yemeklerini bitirir bitirmez Hilde
tabaklar ve atal ba tepsiye toplayp:

- Okumaya devam etmem gerek anne, dedi.

- Eh, hadi bakalm...

Bu szlerde hafif bir hayal krkl m gizliydi ne? Daha nce, babas gelmeden motoru
beraberce tamir edeceklerini konumulard nk.

- Babama kitab o gelmeden bitireceime dair sz vermi

gibiyim bir bakma.

- Bak ite buna kzdm. Evden uzakta olduu yetmiyormu gibi, bir de kalkm bizi oralardan
idare etmeye kalkyor!
- Ah, onun daha neleri idare ettiini bir bilsen! dedi Hilde esrarengiz bir tavrla. - stelik
bundan mthi zevk de alyor!

422

KERKEGAARD

Sonra odasna kt ve okumay srdrd.

Sofi bir anda kapnn alndn duydu. Bunun zerine Alberto sert bir bakla:

- Kimsenin konumamz blmesine izin vermemeliyiz, dedi. Kap daha hzl alnmaya
balad. Alberto:

- Hegel'in felsefesine son derece kzan Danimarkal bir filozoftan sz edeceim imdi, dedi.

Kap yerinde sarslacak kadar hzl alnmaya balamt.

- Bu da Binbann bizi tongaya drp dremeyeceini anlamak iin gnderdii uydurma


ahslardan biri elbette, diye devam etti Alberto. - Bu numaralarla hibir ey kaybettii yok
naslsa!

- Ama kapy amazsak evi bamza ykar ve bununla da hibir ey kaybetmez!

- Haklsn galiba. Aalm bakalm.

Kapya gittiler. Kapnn almndan Sofi karsnda gl kuvvetli birini bulacan


sanyordu. Oysa kapda duran, uzun sar sal, iekli bir elbise giymi kk bir kzd. Elinde
de iki kk ie tutuyordu. ielerden biri krmz, dieriyse maviydi.

- Buyrun, dedi Sofi. - Siz kimsiniz? Kz reverans yaparak:

- Benim adm Alice, dedi.

- Tam tahmin ettiim gibi, dedi Alberto. - Alice Harikalar Diyarnda!

- Peki ama buray nereden bulmu olabilir? Bu soruya Alice'in kendisi karlk verdi:

- Harikalar Diyar tam anlamyla snrsz bir lkedir. Yani Harikalar Diyar her yerdedir. Tpk
Birlemi Milletler gibi! Bu yzden lkemizin BM'in eref yesi olmas gerekir aslnda.
Ayrca her komisyonda da elilerimiz olmal. Ne de olsa BM de insanlarn hayallerinin bir
rn.

Alberto:

423

SOFfNlN DNYASI
- h, bu Binba! diye homurdanrken Sofi:

- Peki burada iin ne? diye sordu.

- Sofi'ye bu felsefe ielerini vermeye geldim.

ieleri Sofi'ye uzatt. Aslnda beyaz camdan yaplm olan bu kk ielerden birinin iinde
krmz, dierinin iindeyse mavi bir sv olduu iin gze renkli grnyorlard. Krmz
ienin zerinde "BEN !", mavi ienin zerinde "BEN DE !" yazlyd.

Ayn anda kulbenin yannda koar adm yryen beyaz bir tavan belirdi. ki ayann
zerinde yryen tavan yelek ve ceket de giyinmiti stelik. Cebinden kstekli saatini
karm:

- Ge kaldm, ge kaldm... diye syleniyor, bir yandan da son hzla yryordu. Alice tavann
ardndan komaya koyulmadan nce yine bir reverans yaparak: '

- Gitmek zorundayz ne yazk ki! dedi. Sofi Alice'in ardndan:

- Dina ile Kralie'ye benden ok selam syle! diye seslendi. Alice gzden kaybolduktan sonra
Alberto ile Sofi merdivenlere oturup ieleri incelediler bir sre.

- BEN ve BEN DE , diye okudu Sofi.

- sem mi acaba? Ya zehirliyse? Alberto omzunu silkti.

- Bu Binbadan gelen bir ey. Binbadan gelen herey gerekte deil yalnzca aklda varolan
eyler olduuna gre, bu da aslnda varolmayan bir su.

Sofi krmz ienin tpasn ap dikkatle azna gtrd. Biraz tatl, tuhaf bir suydu bu. Ama
bundan da nemlisi, suyu ier imez etrafnda tuhaf eyler olmaya balad.

Gl, orman ve kulbe birbirine karmaya balamt sanki. ok gemeden her ey sanki tek
bir kii haline gelmi, bu kii de Sofi'nin ta kendisi olmutu. Alberto'ya bir bakt, ama sanki o
da Sofi'nin ruhunun bir paras olmutu.

- ok garip, diye sylendi Sofi. - Herey eskisi gibi, ama sanki

424

KERKEGAARD

her eyin birbiriyle ilikisi var. Her ey tek bir dncenin paras.

Alberto ban sallad. Ama sanki ban sallayan Sofi'nin kendisiydi.

- Bu Tmtanrclk veya bir baka deyile Teklik felsefesi, dedi Alberto. - Bu Romantiklerin
evrensel ruhu. Romantikler hereyi bir byk "ben"in paras olarak alglyorlard. Hegel de
yle. O da tek bana bireye eletirel bakyor, hereyi tek bir evrensel akln dilege-lii olarak
gryordu.
- br iedeki suyu da ieyim mi?

- iesinde yazdna gre imek gerek.

Sofi mavi ienin de tpasn at ve sudan koca bir yudum ald. Bunun tad dierine gre daha
ekiydi. Ama bunu iince de etrafndaki eyler hzla deimeye balad.

Bir iki saniye ierisinde krmz suyun etkisi yokoldu. eyler yeniden eski hallerini aldlar.
Alberto yine Alberto, ormandaki aalar yine kendileri, gl yine kendisi olmutu.

Ama bu durum yalnzca bir saniye srd. ok gemeden eyler birbirinden ayrlmaya
baladlar. Orman ormanln kaybetmiti; her bir aa kendi bana bir dnya gibi
ykseliyordu ortada. Her bir dal, hakknda binlerce yk yazlacak bir masald sanki.

Kk gl sonsuz bir okyanusa dnm gibiydi - byklk ya da derinlik bakmndan deil


de ierdii binlerce ayrnt, oya gibi ilenmi rpntlar bakmndan. Sofi, bu gl en ince
ayrntsna kadar anlayabilmek iin bir mrn bile yetmeyeceini, insann bu esiz srr hibir
zaman tmyle kavrayamayacan anlad.

Gz bir aacn tepesine iliti. kk sere aacn tepesinde oynayordu. Sofi krmz
iedeki suyu itii srada da kularn burada olduunun farkndayd bir bakma ama o zaman
onlar tam olarak grememiti. Krmz su eylerin arasndaki tm ztlklar ve farkllklar yok
etmiti.

zerinde durduklar byk tatan inip imene eildi. O an karsna yepyeni bir dnya kt.
Hani insan deniz dibine ilk kez dalp gz-

425 '

SOFI'NN DNYASI

lerini denizin altnda ilk kez at zaman karsna kan o yeni dnya gibi. imenlerin
arasndaki ince otlarla yapraklar arasnda yaayan binlerce ayrnt vard. Bir yosun parasnn
zerinde kararl ve dikkatli admlarla ilerleyen bir rmcei, bir otun zerinde bir aa bir
yukar yryen bir ot bitini ve elbirliiyle alan koca bir karnca ordusunu seyretti. Koca bir
ordu olsalar da her bir karncann ayak at biimi dierinkinden bakayd.

Ban kaldrp Alberto'ya baktnda ise onun yerini alm bambaka biriydi grd. Bu kii
sanki baka bir gezegenden gelmi veya bir masal kitabndan frlamt. te yandan kendisini
de bambaka ve hibir benzeri olmayan bir kii olarak grmeye balamt. O, Sofi
Amundsen'di ve ondan baka bir Sofi Amundsen yoktu.

- Neler gryorsun? diye sordu Alberto.

- Seni ok acayip biri gibi gryorum.

- Deme!
- Bir bakas olmann ne demek olduunu hibir zaman anlayamayacam sanrm. nsanlar
biribirinden yle farkllar ki!

- Ya orman nasl gryorsun?

- Orman btnln kaybetmi durumda. Binlerce masaldan

oluan bir evren sanki.

- Tahmin etmitim. Mavi ie bireycilik. Bunun iine Sren Kierkegaard'in Romantizmin


Teklik felsefesinin eletirisi girmekte rnein. Bu ie ayn zamanda Kierkegaard'la ayn
dnemde yaayan bir baka Danimarkaly, mehur masal yazar H.C. Andersen'i de temsil
ediyor. Andersen doadaki saysz ayrnty grebilen bir baka sahipti. Ondan yz yl kadar
nce yaam, Alman filozof Leibniz de byleydi. Sren Kierkegaard'in Hegel'i eletirisi gibi
o da Spino-za'nn Teklik felsefesini eletirmiti.

- Sylediklerini iitiyorum ama sesin yle komik ki iimden glmek geliyor.

- Anlyorum. Krmz ieden bir yudum daha al. Sonra da u

426

KERKEGAARD

merdivenlere oturup Kierkegaard'dan bahsedelim.

Sofi merdivenlere, Alberto'nun yanna oturdu. Krmz ieden bir yudum almasyla eyler
yine bir araya gelmeye baladlar. Ama biraz fazla imi olmalyd ki bu sefer yine eylerin
arasndaki farklar ortadan kaybolmaya, her ey ayn gibi olmaya balad. Bu yzden tekrar
mavi ieden ok kk bir yudum almak zorunda kald. Sonunda her ey Alice'in elinde iki
kk ieyle ortaya kmasndan nceki haline geldi.

- Peki ama hangisi doru ? diye sordu Sofi. - Gerei olduu gibi yanstan krmz m yoksa
mavi ie mi?

- Her ikisi de Sofi. Romantiklerin yanldn syleyemeyiz, nk gerekten tek bir gereklik
var. Ama biraz tek yanl olduklarn syleyebiliriz belki.

- Ya mavi ie?

- Kierkegaard'n bu ieden fazlasyla imi olduunu syleyebiliriz. Bunu bireye verdii


nemden anlamak mmkn. Ona gre bizler yalnzca "amzn insan" olmakla kalmayp,
dnyaya yalnzca bir kez gelen zgn bireylerdik.

- Oysa Hegel iin bu yanyla pek ilgilenmiyordu, deil mi?

- Hayr. Hegel iin tarihin byk izgileriydi nemli olan. Kierkegaard da tam da buna kar
kyordu. Kierkegaard'a gre Romantiklerin teklik felsefesi de, Hegel'in "tarihilii" de
bireylerin kendi hayatlarna kar sorumluluk duymalar gerektiini gzard eden felsefelerdi.
Bu yzden Kierkegaard Hegel ile Romantikleri ayn kefeye koyuyordu.
- Anlyorum.

- Sren Kierkegaard 1813 ylnda dodu ve babasnn sert disiplini altnda byd. Dindar ve
melankolik yann da babasndan ald.

- Yazk olmu!

- Tam da bu melankolik yan yznden niann bozmak durumunda hissetti kendini.


Kopenhag burjuvazisi bu olaya pek scak

427

SOF'NN DNYASI

bakmad ve onu dna itti. Zamanla o da buna yant vermeyi rendi ve bsen'in "halk
dman" dedii trden birisi haline geldi.

- Tm bunlar bir nian bozmak yznden mi oldu?

- Hayr, yalnzca bu yzden deil. zellikle yaamnn son yllarna doru toplumu
acmaszca eletiriyordu. "Tm Avrupa iflasn eiinde," diyordu. Gl istekler ve azmin
olmad bir toplumda yayor olmaktan ikayetiydi. Kilisenin mlayimliini de
eletiriyordu. "Pazar gn Hristiyanl" konusunda Kiliseyi eletiri yamuruna tutuyordu.

-Gnmzde de "Kiliseye ye olma merasimi Hristiyanl-f'ndan sz etmek mmkn. Bir


oklar bu merasimi yalnzca alacaklar hediyeleri dndkleri iin yapyor.

- Evet, konuyu anladn belli oluyor. Kierkegaard'a gre Hristiyanlk yle gl ve yle akl
d bir eydi ki insan ya dindar olmak ya da olmamak durumundayd. "Birazck" ya da "bir
dereceye kadar" Hristiyan olmak diye bir ey sz konusu olamazd. sa Paskal-ya'da ya
gkyzne ykselmi ya da ykselmemiti. Ve eer gerekten ldkten sonra dirilmise ve
gerekten bizim gnahlarmz uruna lmse, bu ylesine nemli bir eydi ki tm hayatmz
belirlemesi gerekirdi.

- Anlyorum.

- Ancak Kierkegaard hem kilisenin hem de insanlarn bu tip dinsel konulara aklc birtakm
yorumlarla yaklatklarn gryordu. Oysa Kierkegaard'a gre din ile akl atele su gibiydi.
Hristiyanln "doru" olduuna inanmak yeterli deildi. Gerek Hristiyanlk sa'nn
yolundan gitmekti.

- Bunlarn Hegel'le ne ilgisi var?

- Haklsn, yok. Konuya yanl tarafndan girdik galiba.

- yleyse arabay geri vitese takalm ve konuya doru tarafndan girelim.

- Henz 17 yandayken teoloji okumaya balayan Kierkegaard, giderek daha ok felsefi


konularla ilgilenmeye balad. 27 yan-
428

KERKEGAARD

dayken "roni Kavram Hakknda" adl teziyle master derecesini ald. Kierkegaard tezinde
Romantik ironi ve Romantiklerin yanlsamayla diledikleri gibi oynaylarn eletirir. roninin
bu trne kar "Sok-ratesi roni"yi savunur. Sokrates de yntem olarak ironiyi kullanyor,
ama bunu yaparken en ciddi konulara bir aydnlk getirmeyi planlyordu. Romantiklerin
tersine Sokrates Kierkegaard iin "Varoluu bir dnr"d. Bu deyimle, tm varln
felsefi dncelerine katan bir dnr kastediyordu.

- Sonra?

-1841'de niann bozduktan sonra Berlin'e giden Kierkegaard, burada Schelling'in verdii
dersleri izledi.

- Hegel'le de tant m?

- Hayr, Hegel bundan on yl nce lmt ama Berlin'de ve Avrupa'nn pek ok yerinde
geerli olan hl Hegel'in felsefesiydi. He-gel'in "yntem"i her trl soruya genel bir yant
bulmada kullanlyordu. Kierkegaard ise, Hegelciielsefenin ele ald tm bu "nesnel
dorular"n, tek bir bireyin varoluunda hibir nemi olmadn vurguluyordu.

- Ne tr dorular nemliydi ona gre?

- Kierkegaard'a gre byk harf D ile yazlan "Ooru"lardan ok, insanlarn yaamlar iin
nemli olan dorulara ulamakt nemli olan. "Benim iin doru" olan bulmakt. Kierkegaard
bylece bireyi ya da tek olan insan "sistem"in karsna koymu oluyordu. Ona gre Hegel
kendisinin de bir insan olduunu unutmutu. Kierkegaard Hegelci profesr tipi zerine unlar
yazyordu: "Kafasnda binlerce kurguyla Sayn Bay Profesr yaamn tm srlarn ifa

'eder ama bu arada kendi adn unutmutur; bir paragrafn olaanst 3/8' i deil, insan, evet
yalnzca bir insan olduunu unutmutur."

- Peki Kierkegaard'a gre kimdir bir insan?

- Bunu bir rpda, genel olarak yantlamak mmkn deil. Zaten insan doasnn ya da insan
denen "varlk"n genel bir tanm son derece gereksiz bir eydi Kierkegaard'a gre. nemli
olan tek bir in-

429

SOF'NN DNYASI

sann varoluu idi. Ve insan varoluunu bir masann ardnda ger-ekletirmez. Eyleme
getiimizde ve zellikle bir seim yaptmzda varoluumuzla ilikiye girebiliriz.
Kierkegaard'n burada ne demek istediini Buddha hakknda anlatlan bir ykyle
aklayabiliriz.
- Buddha hakknda m?

- Evet, nk Buddha'nn felsefesi de k noktas olarak insann varoluunu alr. Bir gn bir
rahip Buddha'dan kendisine dnyann ve insann ne olduunu en ak biimiyle anlatmasn
ister. Buddha da zehirli bir okla yaralanan bir adam rnek gsterir. Yaralanan adam salt
kuramsal bir yaklamla okun ne tr bir maddeden yapldn, zerindeki zehirin ne tr bir
zehir olduunu veya okun ka derecelik bir a yaparak kendisine saplandn m sorar?

- ncelikle birinin kendisine yardm edip oku karmasn ister

herhalde.

-Tabii ya! Onun iin varolusal nemi olan konu budur. Buddha gibi Kierkegaard da dnya
zerinde ok ksa bir sre iin varolduunu duyumsuyordu. Bu ksa mr de bir yaz
masasnn arkasna geip dnya tininin doas hakknda fikir yrterek geirecek deildi ya
insan!

- Anlyorum.

- Kierkegaard dorunun "znel" olduunu da iddia ediyordu. Bu, doru yanl demeden her
istediimizi yapabileceimiz anlamna gelmiyordu elbette. Bununla demek istedii, insan iin
gerekten bir nemi olan dorularn kiisel dorular olduuydu. Yalnzca bu tr dorulard
"benim iin doru olan" dorular!

- Byle bir znel doruya bir rnek verebilir misin?

- Hristiyanln doru olup olmad byle bir sorudur rnein. Bu, insann kuramsal ya da
akademik bir biimde yaklaabilecei bir konu deildir. "Varoluunun bilincinde olan" birisi
iin bu bir lm kalm konusudur. Yani bu oturup srf tartm olmak iin tartlacak bir
konu deildir. nsann ancak byk bir istek ve itenlikle yak-

430

KERKEGAARD

laabilecei bir konudur.

- Anlyorum.

- Suya decek olsan boulup boulmamakla kuramsal bir iliki halinde olmazsn. Ne de suda
timsah olup olmad "ilgin" ya da "ilgin olmayan" bir durum oluturur senin iin o anda.
Bu senin iin bir lm kalm meselesidir.

- Evet, tabii ki de.

- Yani felsefi sorunun kendisiyle bireyin ayn soruya yaklam iki ayr eydir. Bu tr sorular
karsnda birey tek basnadr. stelik bu tr nemli sorulara ancak inania yaklaabiliriz.
Aklmzla yantn bulabildiimiz sorular hibir nem tamaz Kierkegaard iin.

- Bunu biraz aklaman gerekecek.


-8 + 4=12, Sofi. Bunu kesin olarak bilebiliriz. Bu, Descartes'dan beri tm filozoflarn
bahsettii "mantksal dorular'a bir rnektir. Peki akam duasnda bir iimize yarar m bu?
lm annda aklmzn megul olaca konu bu mudur? Hayr. Tm bu dorular istedikleri
kadar "nesnel" ve "genel" olsun, tek bir bireyin varoluu iin fazla anlam tamazlar.

- Ya inan?

- Kt bir davranta bulunduun bir insann seni affedip affetmediini bilemezsin. Tam da bu
yzden bu konu senin iin yaamsal bir neme sahip olur. Bu senin etinde kemiinde
duyduun bir olaydr. Bir insann seni sevip sevmediini de bilemezsin. Tek yapabilecein
byle olduuna inanmak ve bunu ummaktr. Ve de bu, senin iin, geninin i alarnn
toplamnn daima 180 derece etmesinden ok daha nemli bir eydir. Ne de "nedensellik
yasas" veya "sezi biimleri"dir ilk pcn verirken gelen aklna!

- Bylesi ok komik olurdu dorusu!

- nan ncelikle dini konularda nemli bir yer tutar. Kierkegaard bu konuda unlar yazyor:
"Tanr'y nesnel bir biimde kavrayabilir miyim, bilmiyorum ve ite tam bu nedenle buna
inanmak durumundaym. Ve bu inancm korumak iin nesnel bilinemezlie sk

431

SOF'NN DNYASI

sk sarlmak zorundaym; 70.000 fersah derinininde de olsam denizin, inancm


korumalym."

- Olduka zor anlalr bir ifade bu.

- Kierkegaard'dan nce pek oklar Tanr'nn varln kantlamaya ya da en azndan Tanr'y


akl yoluyla kavramaya altlar. Oysa insan bu tr kantlara ya da mantksal tezlere ulatn
sandnda inancn ve inanla birlikte dinsel itenliini yitirir. nk nemli olan
Hristiyanln doru olup olmad deil, benim iin doru olup olmaddr. Ortaada ayn
dnce, "credo quia absrdm" szleriyle dile getiriliyordu.

- Yapma ya, demek yle!

- Bu szler, "sama olduu iin inanyorum" anlamna geliyor. Hristiyanlk baka


ynlerimize deil de aklmza hitap etseydi, bir inan konusu olmaktan kard.

- Artk bunu anlam bulunuyorum.

- Dolaysyla Kierkegaard'n "varolu", "znel doru" ve "i-nan"la ne demek istediini


grm bulunuyoruz. Bu kavram, Kierkegaard'n kendinden nceki felsefe geleneini ve
zel olarak da Hegel'i eletirisinden kaynaklanyordu. Bunun iine tm bir "uygarlk
eletirisi" de giriyordu. Ona gre modern toplumda insan "topluluk" ya da "kamu" haline
dnm durumdayd ve bu topluluun en belirleyici zellii, hibir balayc yan olmayan
"laf yapma" iiydi. Kierkegaard bugn yaasayd belki bu durum iin "uzlamaclk" deyimini
kullanrd. Bununla da iten bir istekle bal olmadan herkesin ayn eyi "demesini" ve ayn
eyi "savunmasn" kastederdi.

- Kierkegaard Jorn'n anne ve babas hakknda ne derdi acaba?

- Kierkegaard'n olduka keskin ve alayc bir dili vard. rnein "topluluk yalandr" ya da
"doru her zaman aznlktadr" gibi deyiler kullanrd. Bir ok insann yaam bir oyun gibi
grmesini de eletirirdi.

- Barbi bebeklerini toplamak neyse de, insann kendisinin bir

432

KERKEGAARD

garbi bebei olup kmas iyice felaket bir ey...

- Bu bizi Kierkegaard'n "yaamn aamas" dedii eye getiriyor.

- Efendim?

- Kierkegaard'a gre tr yaam biimi mevcuttur. Kendisi bunlar iin aama deyimini
kullanr. Bunlar, "estetik aama", "etik aama" ve "dinsel aama"dr. Burada "aama"
szcn, insann ilk iki durumda bulunduktan sonra ani bir sramayla daha yksek bir
duruma geebileceini vurgulamak iin kullanr. Ancak pek ok kii tm yaam boyunca
ayn aamada kalr.

- Tm bunlar biraz daha aarak anlatacaksn umarm. Hem de kendimin hangi aamada
olduunu merak ediyorum dorusu.

-Estetik a amada bulunan biri gn gnne yaar ve her anndan zevk almaya alr. Gzel
olan ve keyif veren her ey iyidir bu kiilere gre. Bu aamadaki bir insan duyularnn
dnyasna hapsol-mu bir ekilde yaar. Can skan her eyde olumsuz ve ktdr.

- Bu davran iyi biliyorum sanrm.

- Bu adan baklnca tipik bir Romantik, tipik bir Estetikidir. nk estetik yalnzca duyular
yoluyla zevk almakla olmaz. Gereklii ya da sanat, felsefeyi veya yapt ii ciddiye
almamak da estetik aamada kalmak anlamna gelir. nsan acya ve zdraba bile estetik ya da
"yorumlayc" biracdan bakabilir nk. Dizginleri gsteri ele almtr. bsen, Peer Gynt ile
byle bir Estetikinin portresini izmitir.

- Ne demek istediini anlyorum sanrm.

- Sen de bu aamada msn sence?

- Sanmyorum. Ama bu sylediklerin bana Binbay hatrlatyor.

- Kimbilir, belki de Sofi... Ama senin bu szlerin yine yap yap Romantik bir ironiye alet
oldu. Azna ac biber srmeli senin.
- Neler sylyorsun?

- Neyse, bover! Ne de olsa senin suun deil!

433

SOF'NN DNYASI

- Devam edelim ltfen.

- Estetik aamada yaamakta olan biri ok gemeden bunaltya ve bir boluk duygusuna
kaplabilir. Ama insan bu duygular ya-yorsa, yine de mit var demektir. Kierkegaard'a gre
bunalt neredeyse olumlu bir eydir. Bunalt duymak "varolusal bir durunV'a gelmi olmann
bir ifadesidir. Estetiki bu aamada daha yksek bir aamaya "sramay" seebilir. Ama bu
ya gerekleir ya da gerekleemez. Tm anlamyla "sramadktan" sonra bunun hibir
anlam yoktur. Ya olur ya da olmaz; ikisinin aras olamaz. Ve bu sramay senin iin bakas
yapamaz. Seimi senin yapman gerekir.

- Bu bana sigaray ya da uyuturucuyu brakmay hatrlatt.

- Evet, belki. Kierkegaard'n bu "karar kategorisi", Sokrates'in en gerek sezgilerin insann


iinden geldiini syleyiini hatrlatr. nsann estetik bir yaam biiminden etik ya da dinsel
yaam biimine geme karar da iten gelmelidir. bsen bu konuyu "Peer Gynf'de ele alr. Bu
varolusal seimin iddetli aresizlik ve kararszlk duygularnn sonucunda nasl patlayarak
ortaya ktn usta yazar Dostoyevskide, Raskolnikof'u anlatt Su ve Ceza romannda
anlatr.

- Demek ki insann yapabilecei en iyi i, baka bir yaam biimi

semek.

- Bylece insan etik aamada yaamaya balayabilir. Bu aamaya damgasn vuran, ciddiyet
ve etik llerin nda alnan tutarl kararlardr. Bu aama bir para Kant'in grev ahlakn
hatrlatr. nsan ahlak yasasnn nda yaamaya alr. Kant gibi Kierke-gaard da ncelikle
insann duygularn n plana kartr. nemli olan insann doru ya da yanl olarak neyi
setii deildir. nemli olan insann iinde bunu semek yolunda bir istek olmasdr.
Estetikiler iinse neyin "grgr" ve neyin "can skc" olduudur nemli olan.

- Byle yaayan insan biraz fazla ciddi olmaz m?

- Olabilir. Kierkegaard'a gre "etik aama" da tam olarak tatmin edici bir aama deildir.
Yalnzca grev akyla yanp tutuan biri de

434

KERKEGAARD

sonunda bundan yorgun der. Pek ok insan hayatlarnn sonuna yaklatklarnda byle bir
yorgunluk duyarlar. Kimisi bunun sonucunda tekrar estetik aamaya dnebilir. Ancak kimisi
de dinsel aamaya srar. Bunu yapmak inancn "70.000 fersah derinlikteki sularna atlamaya
cesaret etmek demektir. Bu kiiler inanc, estetik hazza ve akln grev emrine tercih
etmilerdir. Ve Kierkegaard'n deyiiyle "yaayan Tanr'nn ellerine dmek korkun bir ey"
olsa da, insan ancak bu aamada kendisiyle deir.

- Yani Hristiyanlkla.

- Evet, Kierkegaard iin "dinsel aama" Hristiyanlkt. Ancak onun Hristiyan olmayan
dnrler zerinde de etkisi byk oldu. 20. yzylda bu Danimarkal dnrden
esinlenerek geni apl bir "Varoluuluk felsefesi" olutu.

Sofi saatine bakt.

- Saat neredeyse yedi. Eve gitmeliyim yoksa annem meraktan lr. Sonra felsefe retmenine
el sallayarak koarak uzaklat. Gln kenarna indi ve kaya bindi.

435

MARX

...Avrupa'da bir hayalet dolayor.,

Hilde yatandan kalkp koya bakan pencereye gitti. Cumartesi gnn Sofi'nin 15.
yagnn okuyarak geirmiti. Bunun bir gn ncesi de kendi yagnyd.

Babas, dn Sofi'nin yagnne dek okumu olacan san-msa yanlmt. Hem de dn


btn gn okumasna ramen! Ama babas, geriye tek bir yagn kutlamas kaldn
sylemekle hakl olduunu gstermiti. Alberto ile Sofi'nin "Happy birthday to you!" diye
ark syledikleri an kastetmi olmalyd. Hilde utanmt biraz bu durumdan.

Ve de Sofi tam da babasnn Lbnan'dan gelecei gn dzenliyordu "felsefe partisini". Hilde


bu gnde, ne babasnn ne de kendisinin tahmin bile edemeyecei, ok nemli bir ey
olacan ok iyi biliyordu.

Ama en azndan uras belliydi ki babas Bjerkely'e gelmeden nce hayatnn okunu
yaayacakt. Hilde hi deilse bu kadarn borluydu Alberto ile Sofiye. Yardm istemilerdi
stelik kendisinden...

Annesi hl kaykhanedeydi. Hilde aaya inip telefonun yanna geldi ve Kopenhag'daki


Anne ile Ole'nun telefon numarasn evirdi.

- Anne Kvamsdal.

- Merhaba Anne! Ben Hilde.

- A, merhaba! Ne iyi ettin de aradn. Lillesand'da ne var ne yok?

- yilik, salk. Yaz tatili filan ite... Babamn Lbnan'dan dnmesine de bir hafta kald.

436
MARX

- Kimbilir ne seviniyorsundur.

- Tabii, ok seviniyorum. Ha, bu arada, seni aramamn nedeni...

- Evet?

- Babam ayn 23', Cumartesi gn saat 5 sralarnda Kas-trup Havaalan'na iniyor. Siz o
gnlerde Kopenhag'dasnz, deil mi?

- Evet?

- Sizden bir ey rica edecektim de...

- Tabii, ne olsa yaparz.

- Ama ... ey... bu biraz zel bir durum aslnda...

- Anlatsana yahu, meraktan atlayacam.

Hilde bunun zerine hereyi, dosyay, Alberto ve Sofiyi anlatmaya koyuldu. Glmekten
birbirlerinin lafn kese kese konutular ve telefon kapandnda Hilde'nin plan uygulanmaya
konmutu bile.

Bu arada kendisinin de yapmas gereken birka ey vard. Neyse henz pek acelesi yoktu nasl
olsa...

O leden sonras ve akamn annesiyle birlikte geirdi. Akam arabayla Kristiansand'a gidip
film seyrettiler. Dn doru drst geiremedikleri yagnnn acsn karm oldular
bylece. Kjevik Havaalan'na ayrlan kavaktan geerlerken, Hilde'nin kafasnda plannn son
paralar da yerini alm bulunuyordu.

Gece yatmadan nce, dosyasndan birka sayfa daha okudu. Sofi srnerek Geit'e girdiinde
saat neredeyse sekizdi. Annesi giriteki ieklerle urayordu.

- Nereden geldin sen? diye sordu annesi.

- itten geerek.

- itten geerek mi?

- itin br tarafnda bir patika var, bilmiyor musun?

437

SOFNN DNYASI
- Peki ama nerdeydin sen Sofi? Ka oldu bu bir haber bile vermeden akam yemeinden nce
eve gelmeyisin!

Annesi ayaa kalkm Sofi'ye bakyordu.

- Yoksa yine u filozofla m beraberdin?

- Ha, evet. Onun da ormanda yry yapmaktan holandn sylemitim ya.

- Partiye geliyor ama, deil mi?

- Evet, hem de memnuniyetle.

- Ah, ben de memnuniyetle gnleri sayyorum Sofi.

Annesi ineli bir ekilde mi sylemiti bunlar? Garanti olsun diye Sofi:

- yi ki Jorn'n annesiyle babasn da armm. Biraz acayip

kaard yoksa.

- Hmmm... ama ne olursa olsun u Alberto'yla babaa bir ift laf

edeceim.

- stersen benim odamda konuun. Hem ben ondan holanacandan eminim.

- Ha, bir ey daha. Sana yine mektup var...

- yle mi?

- Mektup "BM Taburu" damgal.

- Ha, o zaman Alberto'nun kardeinden olmal.

- Yeter artk ama Sofi!

Sofi'nin akl son hzla almaya balad. Birden aklna ahane bir yalan geldi. Grnmeyen
bir kuvvet ona yardm ediyordu sanki.

- Alberto'ya ender rastlanan pullar topladm sylemitim. 0 da bundan kardeine bahsetmi


olmal. Hem kardeler ne gne duruyor zaten, deil mi ya!

Bu cevap annesini rahatlatmt. Sesinin tonunda birazck bir

yumuamayla:

- Yemein buzdolabnda duruyor, dedi.

- Mektup nerede?
- Buzdolabnn zerinde.

438

MARX

Sofi ieriye girdi. Pul 15.6.1990 tarihinde damgalanmt. Zarf at ve iinde kk bir not
yazl olduunu grd:

Neden ki bu amasz yaratl Yokolacaksa bir gn her yaratlm ?

Bu soruya Sofi'nin verecek cevab ne yazk ki yoktu. Yemek yemek iin aaya inmeden
nce bu notu da son haftalarda edindii dier vr zvrn durduu dolaba koydu. Nasl olsa
zaman gelince bu sorunun anlamn da renecekti. Ertesi gn sabah Jorn geldi. Biraz
badminton oynadktan sonra partinin ayrntlarn planlamaya de-, vam ettiler. Partinin
temposunun dmesi ihtimalini gze alp yedekte birka srpriz bulundurmalydlar.

Annesi eve geldiinde hl partiden bahsediyorlard. Annesi ikide bir "merak etmeyin,
paradan saknmanza hi gerek yok!" diyordu. Bunu dalga gemek iin de sylemiyordu
stelik! Son haftalarda olup bitenden sonra Sofi'nin ayaklarnn tekrar yere basmas iin ok
ey bekliyor gibiydi bu partiden.

O akam, parti iin ne tr pasta yaplacandan Japon fenerlerine, felsefe yarmasnda


kazanana dl olarak verecekleri felsefe kitabna dek hereyi planladlar. Aslnda byle bir
kitap bulunup bulunmadndan pek emin deildi Sofi.

21 Haziran Perembe gn yani 24 Hazirana gn kala Alber-to arad.

- Buyrun, ben Sofi.

- Ben de Alberto.

- Ne var ne yok?

- yilik, hem de ok iyilik! Sanrm bir k yolu buldum.

- Neden k yolu bu?

- Biliyorsun ya canm! inde fazlasyla yaamak durumunda kaldmz bu duygusal


hapislikten.

- Ha, o mu...

439

SOPt'NtN DNYASI

- Ama uygulamaya gemeden nce bunun hakknda hibir ey


syleyemem.

- Ama ge kalm olmaz myz o zaman? Ne tr bir planda rol oy. nayacam benim de
bilmem gerekmez mi?

- Saf olma. Konutuklarmzn tm dinleniyor. Bu yzden en akllcas bir ey sylememek.

- Bu kadar ciddi mi gerekten?

- Elbette ocuum. En nemli eyler biz konumazken olmak zorunda.

- Ya...

- Biz uzun bir anlatdaki szcklerin arkasndaki yapay bir gereklikte yayoruz. Bu
szcklerin her bir harfi Binbann ucuz seyahat daktilosundan kmakta. Bu yzden basl
hibir ey Binbann gznden kaamaz.

- Tamam bunu anlyorum ama ondan gizlenmeyi nasl baaracaz?

-Hi! -Ne oldu?

- Bu iin satr aralar da var. te ben tm gcm kullanp bu satr aralarndan


yararlanacam.

- Anlyorum.

- Ancak bugn ve yarn birlikte olmamz gerek. Cumartesi g-nyse olan olacak! imdi
hemen gelebilir misin?

- Hemen geliyorum.

Sofi kularla balklarn yemini verdi, Govinda'nn nne koca bir salata yapra koydu ve
erekan'a bir kutu kedi mamas at. Giderken yemek kabn dar, merdivenlerin zerine
koydu.

Sonra itten geip, itin br tarafndaki patikaya girdi. Bir sre gittikten sonra, karsna bir
sprgeotu allnn tam ortasnda kocaman bir masa kt. Masann gerisinde yal bir adam
oturuyordu. Adam bir takm hesaplar yapyor gibiydi. Sofi adamn yanna

440

MARX

gidip ismini sordu.

Adam ltfeder gibi bir bak frlattktan sonra:

- Benim adm Scrooge, dedi ve sonra yine ktlarnn zerine eildi.

- Benim adm da Sofi. adamsnz galiba? Adam ban sallad.


- Ve de korkun zenginim. Tek bir kuru bile havaya gitmemeli. Bu yzden hesaplarm iyice
kontrol etmeliyim.

- Aman ne skc i!

Byle dedikten sonra Sofi adama elini sallad ve yoluna devam etti. Ancak birka metre ya
gitmi ya gitmemiti ki yksek aalarn birinin dibinde tek bana oturan bir kz kt
karsna. Yrtk prtk elbiseleri iindeki kzn yz solgun ve hastalkl grnyordu. Sofi
yanna geldiinde kz elindeki torbadan bir kibrit kutusu karp So-fi'ye uzatt ve:

- Kibrit satn almak ister misiniz? diye sordu.

Sofi ceplerini kartrd ve ansna cebinde bir kron buldu.

- Kaa?

- Bir kron.

Sofi kza bir kron verdi ve kibriti ald.

- Yz yldr benden kibrit alan olmamt. Bazen alktan ldm, bazen souktan donarak.
Sofi kzn ormann ta iinde kibritlerine elbette alc bulamayacan dnd. Ama sonra
aklna biraz tedeki i adam geldi. Adamn o kadar ok paras vard ki nasl olsa birazn kza
verir, o da artk alktan lmezdi.

- Gel benimle, dedi Sofi.

Sofi kzn elinden tutup zengin adamn yanna gitti.

- Bu kza yardm etmelisin, dedi Sofi adama. Adam ktlardan ban kaldrp:

- Bu tip iler para ister ve de demin de sylediim gibi benim havaya atacak tek kuruum yok,
dedi.

- Ama bu kz ne kadar yoksul! O byle yoksulken senin bu' kadar

441

SOFfNtN DNYASI

zengin olman ok byk bir eitsizlik! diye steledi Sofi.

- Samalk! Eitlik yalnzca birbirinin dengi insanlar arasnda geerli olan bir eydir.

- Ne demek bu?

- Ben bu halime ok alarak geldim. nsan almasnn karln mutlaka alr. Buna da
ilerleme denir.
- Ama bu kadar da fazla dorusu!

- Bana yardm etmezseniz lrm, dedi yoksul kz.

adam ban tekrar hesaplarndan kaldrd. Sonra da kalemini masann zerine iddetle
arparak:

- Sen benim hesaplarmn iinde yoksun! Hadi, hadi ek git bakalm fakirhaneye!

- Eer sen bana yardm etmiyorsan ben de orman yakarm, dedi bu kez yoksul kz.

Bunu deyince adam masann arkasndaki yerinden ayaa frlad, ama kz oktan kibriti
akmt bile. Kibriti kuru otlara uzatmasy-la otlarn ate almas bir oldu.

Zengin i adam ellerini uzatm:

- Yardm, yardm edin bana! diye baryordu. - Kzl horoz azd! Kzn yznde alayc bir
glmseme belirdi ve:

- Komnist olacam hi tahmin etmemitin, deil mi? dedi. Hemen ardndan kz, i adam ve
yaz masas bir anda yokoldu.

Sofi giderek daha hzla yanan otlarn arasnda kalakaimt. Atein zerinde epeyce bir sre
tepindikten sonra, nihayet sndrmeyi baard.

ok kr! Sofi kararm otlara bakt. Elinde hl bir kibrit kutusu tutuyordu.

Yoksa atei yakan kendisi mi olmutu?

Kulbenin nnde Alberto'yu grdnde, tm olup bitenleri ona anlatt.

- Scrooge, Charles Dickens'\n "Bir Ylba yks" adl

442

MARX

eserinde yer alan pinti bir kapitalisttir. Kibriti kz ise H.C. Ander-sen'in masalndan
hatrlamsndr herhalde.

- Her ikisinin de burada, ormanda karma kmas ok acayip deil mi sence?

- Hi de deil. Bu baka ormanlara benzemeyen bir orman, bugn sz edeceimiz kii ise
Kari Man. Bu adan senin de nceki yzylda, snflar arasndaki korkun uurumu anlatan
bir rnek grmen iyi olmu. Ama gel imdi ieri girelim. Ne de olsa ieride Binbann
mdahalelerinden biraz daha iyi korunabiliyoruz.

Yine gle bakan pencerenin kenarndaki masaya oturdular. Bu kk gln mavi ieyi
itikten sonra ne hale geldii Sofi'nin aklndan hl gitmiyordu.
Krmz ve mavi ieler minenin zerinde duruyordu. Masann zerinde bir Yunan
tapnann kk bir kopyas vard. Sofi:

- Bu ne? diye sordu.

- Her eyin bir sras var ocuum. Sonra Alberto Marx' anlatmaya balad:

- Kierkegaard 1841'de Berlin'e geldiinde, belki de Kari Marx'la beraber oturup Schelling'in
derslerini dinlemiti. Kierkegaard, Sok-rates hakknda bir master tezi yazmt. te yandan
Manc'n doktora tezinin konusu da Demokritos ve Epikuros, yani Antik a Materyalizmiydi.
Buradan yola karak sonra her ikisi de kendi felsefesini oluturdu.

- Kierkegaard Varoluu, Marx da Materyalist oldu, deil mi? -

- Marx'a Tarihsel Materyalist diyoruz. Bunun ne anlama geldiine az sonra deineceiz.

- Devam edelim yleyse.

- Hem Kierkegaard hem de Marx'n felsefesinin k noktasnda Hegel vardr. Her ikisi de
Hegelci dnce yntemini benimsemekle beraber, Hegel'in "dnya tini"ne ya da bir baka
deyile onun dealizmine katlmazlar.

- Hegel onlara biraz fazla uuk geliyordu belki de.

443

SOFfNtN DNYASI

- Herhalde. Genel olarak Hegel'den sonra byk felsefe sistemlerinin sona erdiini sylemek
mmkn. Hegel'den sonra felsefe yepyeni bir yola girmitir ve byk kurgusal sistemlerin
yerini "Varoluu" ya da "Eylemci" felsefeler almtr. "Ama dnyay anlamak deil, onu
deitirmektir" derken Manc'n kastettii de budur. te onun bu szleri felsefe tarihinde ok
nemli bir deiimi simgelemektedir.

- Scrooge'la Kibriti Kz' grdkten sonra onun bu szlerininin ne anlama geldiini anlamak
hi de g deil!

- Demek oluyor ki Marx'n dncesinin pratik ve politik bir yan vardr. Ayrca onun
yalnzca bir filozof deil, ayn zamanda bir tarihi, bir sosyolog ve bir ekonomist olduunu da
belirtmek gerek.

- Ve tm bu alanlarda da byk yenilikler getirdi, yle mi?

- Byle diyebiliriz belki de. En azndan, uygulamal politika alannda ondan daha etkili bir
baka filozofun varolmadn syleyebiliriz. te yandan "Marksizm" deyince akla gelen
hereyi Manc'n kendi dnceleriyle e tutmak doru olmaz. Marx'n 1840 yllarnda
"Marksist" olduu, ama bundan sonra kendisinin "Marksist" olmadn syleme ihtiyac
hissettii sylenir.
- Marx dindar myd?

- Bu da tartlabilir kukusuz.

- Yani?

- Marx'n arkada ve meslekda Friedrich Engels bandan beri sonradan "Marksizm" diye
adlandrlan bu harekete katkda bulunmu bir kiidir. Bu yzylda da Lenin, Stalin ve Mao
Marksizm ya da "Marksizm-LeninizrTe katkda bulunmulardr.

- Bence Marx'n kendisiyle yetinsek olur. Manc'a "Tarihsel Materyalist" mi demitin biraz
nce?

- Evet, o, Antik a Atomcular gibi "Felsefi Materyalist" ya da 17. ve 18. yzyln Mekanik
Materyalistleri gibi deildi. Ona gre insanlarn dnce biimlerini belirleyen, toplumda
geerli olan maddi ilikilerdi. Bu tr maddi ilikiler tarihin gidiini de belirlemekteydi

444

MARX

ayn zamanda.

Bu, Hegel'in "dnya tinf'nden farkl bir ey...

- Hegel'e gre tarihsel geliimi kart kutuplar arasnda oluan ve sonra ani bir deiimle
zlen gerilimler belirliyordu. Marx bu dnceyi daha da ileri gtrmtr ama Hegel'in
tepetaklak durduunu da bilerek.

- Umarm Hegel tm hayat boyunca byle durmamtr.

- Hegel, tarihi ilerleten eyin "dnya tini" ya da "dnya akl" olduunu ne sryordu.
Marx'n tepetaklak bulduu ey de buydu. Ona gre esas.belirleyici olan ey maddi
deiimlerdi. Yani maddi deiimleri yaratan ey "tinsel deiimler" deil, gerek bunun tam
tersiydi. Maddi deiimlerdi dnsel deiimleri yaratan. Marx zel olarak da toplumda
deiim yaratp tarihi ilerleten eyin ekonomik gler olduunu sylyordu.

- Bir rnek veremez misin?

- Antik a felsefesinin ve biliminin salt kuramsal bir amac vard. Bilgiyi uygulamaya
geirip faydal bir ey yapmak gibi bir derdi yoktu.

- Evet?

- Bu dnce biimi gndelik ekonomik hayatn dzenlenme biimiyle yakndan ilgiliydi.


retim byk lde kle iiliine dayand iin zengin vatandalarn yeni pratik bulular
yapp retimi iyiletirme gibi bir dertleri yoktu. Bu, maddi ilikilerin felsefi dnceyi nasl
etkilediine bir rnektir.

- Anlyorum.
- Marx, toplumda geerli olan bu tr maddi, ekonomik ve sosyal ilikileri altyap diye
adlandryordu. Bir toplumda insanlarn nasl dndklerine, ne tr politik kurumlar, hangi
yasalar olduuna, hangi dine inanp ne tr bir ahlak, sanat, felsefe ve bilime sahip olduklarna
da Marx o toplumun styaps diyordu.

- Altyap ve styap ha...

- te imdi u Yunan tapnan uzatabilirsin bana belki.

445

SOFl'NlN DNYASI

- Buyur.

- Bu, Akropolis'deki eski Parthenon tapnann kk bir kopyas. Gereini de grmtn


ya hani.

- Videosunu demek istiyorsun herhalde.

- Grdn gibi binann ats son derece gzel ve gsterili. Binann en nce gze arpan
yan da bu belki. te buna "styap" diyebiliriz. Ama bu at tek bana ayakta duramaz, deil
mi?

- Hayr, onu ayakta tutan ey stunlar.

- Binann hereyden nce salam bir temeli ya da bir "altyaps" var. Marx da ayn ekilde,
toplumda geerli olan tm dnce ve fikirlerin maddi temeller zerinde olutuunu
sylyordu. Toplumun styaps, altyapsnn bir yansmasyd.

- Platon'un idea retisi, saks retimiyle zm yetitiriciliinin bir yansmas myd yan!?

- Hayr, bu kadar basit deil. Byle olmadn Manc'n kendisi de syler zaten. Ona gre
toplumun altyapsyla styaps arasnda karlkl bir iliki vardr. Marx bu tr bir karlkl
reddetmi olsayd, "Mekanik Materyalist" olmu olurdu. Oysa o alt ve styap arasnda
karlkl ya da diyalektik bir iliki olduunu savunduu iin, onun Diyalektik Materyalist
olduunu sylyoruz. Ayrca belirtmek isterim ki Platon ne saks yapmyla ne de baclkla
uramtr.

- Anlyorum. Tapnak hakknda baka eyler de syleyecek misin?

- Evet. Tapnan temelini biraz incelersen bana bu konuda neler

syleyebilirsin?

- Stunlar, seviye ya da basamaktan olumu bir temelin

zerinde duruyor.
- Ayn ekilde toplumun temelinde de aama grlebilir. Bunlarn iinde en "temel" olan
"retim koullar" diyebileceimiz eydir. Bu, iklim koullar ya da hammaddeler gibi
toplumun elinde bulunan doal koullar ya da doal kaynaklardr. Bu koullar bir toplumun
betondan temelini oluturur ve toplumda nasl bir retimin

446

MARX

varolabileceini belirler. Dolaysyla da nasl bir toplum ve nasl bir kltrn mmkn
olabileceini belirler.

- Ne Sahra'da balklk yaplabilir, ne de Norve'in kuzeyinde hurma yetitirilebilir...

- Evet, demek ki anlamsn. Ayrca gebe bir toplumun dnce biimiyle, rnein bir
Kuzey-Norve balk kyndeki insanlarn dnce biimleri arasnda da nemli farkllklar
vardr. Bundan sonraki aama, toplumda ne tr "retim gleri" olduu aamasdr. Manc'n
bununla kastettii, insanlarn sahip olduu ara, gere ve makinelerdir.

- Eskiden balk tekneleriyle bala klrd, gnmzde ise bu i iin koca alarla balk
avlanan byk gemiler kullanlyor.

- te bylelikle nc aamaya temas etmi oluyorsun ki bu da retim aralarn kimin


elinde bulundurduudur. in dzenleniini, yani toplumdaki i blm ve sahiplik ilikilerini
de Marx "retim ilikisi" diye adlandryordu.

- Anlyorum.

- Buraya kadar sylediklerinden yle bir sonuca varabiliriz ki bir toplumda geerli olan
politik ve ideolojik ilikileri belirleyen ey retim biimidir. Eskinin feodal toplumlarndan
daha farkl dnmemizin, daha farkl ahlaki deerlere sahip olmamzn nedeni budur.

- O zaman Marx tarihin her zamannda geerli olan bir takm doal dorular olduuna
inanmyordu...

- Hayr. Manc'a gre ahlaksal dorular toplumun altyapsnn bir rnyd. Eskiden kyl
toplumlarda insann evlenecei kiiyi ailesinin belirlemesi tesadfen byle olmu bir ey
deildir. Bunun, topran mirasnn kime kalacayla yakn bir ilikisi vard. Gnmzn
modern ehirlerindeyse bambaka sosyal ilikiler geerli. Burada insan beraber olaca kiiyi
bir elencede ya da bir diskotekte bulup, o kiiyi yeterince sevdiine inand andan itibaren
onunla birlikte yaamaya balyor.

- Evleneceim kiiyi ailemin semesine hi gelemem dorusu!

447

SOF'NN DNYASI

- Tabii nk sen de kendi zamannn ocuusun. Marx ayrca neyin doru neyin yanl
olduunu toplumu yneten snflarn belirlediini syler. nk tm tarih, snf
mcadelelerinin tarihidir. Yani, tarih hereyden nce retim aralarna kimin sahip olaca
meselesidir.

- nsanlarn dnce ve fikirleri de tarihin deimesinde bir rol

oynamaz m?

- Hem evet, hem hayr. Marx toplumun styapsnn da altyapsn etkileyeceini gzard
etmemekle beraber, styapnn bamsz bir tarihi olduu grn reddediyordu. Tarihi,
Antik an kle toplumundan bugnn endstri toplumuna getiren ey, hereyden nce
toplumun altyapsndaki deiimlerdi. '

- Evet, bunu daha nce de sylemitin.

- Tarihin her dneminde, diyordu Marx, toplumun iki egemen snf arasnda bir kartlk
olagelmitir. Bu kartlk Antik an kle toplumunda zgr yurttalarla kleler arasnda,
Ortaan feodal toplumunda feodal beylerle seriler ve daha sonra da aristokrasiyle yurttalar
arasndaki kartlk olarak kendini gstermitir. Marx'n iinde yaad ada ve burjuva ya
da kapitalist toplum diye adlandrd toplumda ise bu kartlk ncelikle kapitalistle ii ya da
proleter arasndadr. Yani bu, retim aralarna sahip olanlarla olmayanlar arasndaki bir
kartlktr. Ve de "st snflar" bu glerinden hibir zaman kendiliinden vazgemeyecei
iin deiim ancak bir devrimle gerekleebilir.

- Ya komnist toplum?

- Marx kapitalist toplumdan komnist topluma gei konusunun zellikle zerinde duruyordu.
Bu balamda kapitalist retim biiminin ayrntl bir analizini de yapmt. Ama imdi bu
konuya gemeden nce Manc'n insan emeiyle ilgili grlerinden bahsedelim.

- Haydi anlat.

- Komnist olmadan nceki dneminde gen Marx, insann alrken ki durumuyla


ilgileniyordu. Bu konuyu Hegel de incelemiti.

448

MARX

Hege''e Sore insanla doa arasnda karlkl ya da "diyalektik" bir iliki vard. nsan doay
iledike kendisi de ilenirdi. Veya baka bir deyile, insan alrken doay deitirir, onda
kendinden izler brakrd. Ancak bu srete doa da insan deitirir, insan bilincinde bir
takm izler brakrd.

- Bana iini syle, sana kim olduunu syleyeyim.

- Marx'n da demek istedii ksaca budur. alma biimimiz dncelerimizi, dncelerimiz


de alma biimimizi belirler. nsann "eli'yle "akl" arasnda karlkl bir iliki vardr da
diyebiliriz buna. nsan bilgisi de ayn ekilde insann emeiyle yakndan ilgilidir.

- siz olmak da epey korkun bir ey olsa gerek.


- Evet, isiz insan bir anlamda bo kalm bir insan demektir. Hegel de bu konuyu ele almtr.
Hegel de Marx da ii olumlu bir ey olarak gryor, almann insan olmayla ilgili olduunu
sylyorlard.

- O zaman ii olmak da olumlu bir ey olmal...

- Evet, aslnda yle. Ancak Marx tam bu noktada kapitalist retim biimini dehetli bir
ekilde eletirir.

- Neden?

- Kapitalist dzende ii bir bakas iin alr. Bylelikle i kendisinin dnda, ona ait
olmayan bir ey olur. i kendi iine yabanc kalr, dolaysyla kendine de yabanc kalm
olur. Kendi insani gerekliini yitirir. Hegel'in deyimiyle ii yabanclatrlm olur.

- Bir fabrikada yirmi yl alp, bu yirmi yl boyunca devaml ekerleme paketlemi bir
teyzem var. Bu yzden ne demek istediini anlyorum. Teyzem her sabah iten nefret ettiini
syleye syleye i?e gider.

- Ve iinden nefret eden insan Sofi, bir anlamda kendinden de nefret ediyor demektir.

- Teyzem de en azndan ekerlemeden nefret ediyor.

- Kapitalist toplumda iin dzenlenme ekli yledir ki iiler gerekte bir baka toplum snf
iin kle gibi alrlar. Bylelikle

449

SOF'NN DNYASI

emeki kendi i gcn, dolaysyla da kendini burjuvaziye satm

olur.

- Bu kadar kt m gerekten?

- u anda Manc'tan szediyoruz ve bu yzden onun yaad a olan geen yzyldaki


toplum ilikilerini esas almak zorundayz. ve o zaman senin bu soruna verilecek cevap "evet,
bu kadar ktyd gerekten" olur. Bu dnemde iilerin buz gibi retim alanlarnda 12 saat
almas normaldi. cretler yle dkt ki ocuklarla lohusa kadnlar da almak
durumunda kalrd. Tm bunlar tarifi g sosyal ilikilerin domasna yol at. Pek ok yerde
cret yerine iki veriliyor, kadnlar kendilerini satmak zorunda kalyorlard. Bu kadnlarn
mterileri "kentli baylar"d. Ksaca syleyecek olursak, tam da insann en soylu yan olmas
gereken emek konusunda insan bir hayvandan farksz hale gelmiti.

- Kafam atyor yani!

- Manc'n da kafas atyordu. nk ayn anda burjuva snfnn ocuklar scak bir banyodan
sonra evlerinin byk ve scak salonlarnda keman alyordu. Veya mkellef bir akam
yemeini beklerken piyano alyordu. Kemanla piyano akam zeri gidilen uzun bir at
yolculuundan sonra da ho kaard hani!

A, hakszlk ama bu!

- Marx da byle dnyordu. 1848'de Engels'le birlikte Komnist Manifesto'yu yaymlad.


Manifesto'nun ilk cmlesi yledir: "Avrupa'da bir hayalet dolayor - komnizmin hayaleti!"

- Korktum dorusu.

- Burjuvazi de korkuyordu. nk artk proletarya ayaklanyordu. "Manifesto"nun nasl


bittiini de renmek ister misin?

- Evet.

- "Komnistler dncelerini ve amalarn gizli tutacaklardr. Komnistler burada aka


belirtirler ki amalarna ulamann tek yolu, imdiye dek geerli olmu olan toplum dzenini
g yoluyla alaa etmektir. Ynetici snflar komnist devrimin korkusuyla tit-

450

MARX

resinler! Emekilerin zincirlerinden baka kaybedecek eyleri yoktur. Btn lkelerin


emekileri birlein.

- Koullar dediin gibi o kadar kt idiyse, ben de bu manifestonun altna imzam atardm
sanrm. Ama bugn koullar bu kadar kt deil, deil mi?

- Norve'te belki deil ama dnyann pek ok yerinde hl byle. Hl pek ok kii insanca
olmayan koullar altnda alyor. Ayn zamanda rettikleri mallarla zenginleri daha da
zengin bir hale getiriyorlar. Marx buna smr diyordu.

- Bu laf biraz daha aar msn?

- i bir mal rettiinde bu maln belli bir sat deeri olur.

- Evet?

- inin cretini ve dier retim giderlerini maln sat deerinden dersen geriye bir deer
kalr. Marx buna art-deer ya da kr diyordu. Yani kapitalist aslnda iinin rettii bir deeri
zaptediyor-du. Bunun ad da "smr"dr. -

- Anlyorum.

- O zaman kapitalist krnn bir ksmn yeni bir kapitale dntrebiliyor, bu kr rnein
retim aralarnn modernletirilmesine harcayabiliyordu. Bunu yaparkenki amac retimin
maliyetini daha da drmek, dolaysyla bir dahaki sefere daha fazla kr yapabilmekti.

- Mantkl.
- Evet, mantkl gelebilir. Ancak ne bu konuda ne de baka konularda iler kapitalistin
umduu gibi gitmeyebilir.

- Nasl yani?

- Marx'a gre kapitalist retim biiminin znde pek ok eliki yatmaktayd. Kapitalizm
aklc bir ynetim barndrmad iin zamanla kendi kendini yok etmeye mahkmdur.

- Bu, ezilen snflar adna sevindirici bir haber.

- Evet, yokolmak kapitalizmin kaderidir. Byle olunca da kapitalizmi "ilerlemeci" ya da


ileriye dnk bir dzen olarak grmek mm-

451

SOF'NN DNYASI

kn, nk kapitalizm komnizme giden yolda bir aamadr.

- Kapitalizmin kendi kendisini yok etmesine bir rnek verebilir misin?

- Ykl miktarlarda kr edinen kapitalistin bu parann bir ksmn retimi iyiletirmeye


harcayabileceini syledik. Parann biraz da keman derslerine gidecektir tabii. Bu arada
karsnn da pahal zevkler edinmeye balad da tahmin edilebilir.

- Evet?

- Kapitalist yeni makineler alr ve artk eskisi kadar iiye ihtiyac kalmaz. Makinelemesinin
amac piyasadaki rakipleriyle mcadele edebilmektir.

- Anlyorum.

- Ama byle dnen yalnzca o deildir ki! Tm retim koullar giderek etkinlemektedir.
Fabrikalar giderek bymekte ve giderek daha az kiinin elinde bulunmaktadr. O zaman ne
olur Sofi?

- ey -

- O zaman git gide daha az i gcne ihtiya duyulur. Giderek daha ok insan isiz kalr.
Sosyal problemler arttka artar ve bu tr krizler kapitalizmin kendi sonuna yaklatnn
habercisidir. Kapitalizmin kendi kendini yok etme eilimine baka pek ok rnek vermek
mmkn. rnein kapitalist gitgide krnn daha ok bir ksmn retim aralarn
modernletirmeye yatrmak durumunda kaldka, ancak yine de fiyatlarn, piyasadaki dier
kapitalistlere gre ve onlardan daha az bir dzeye getirmeyi baaramadka...

-Evet?

- Ne yapar o zaman Sofi? Cevap verebilir misin buna?


- Bilmem.

- Bir fabrikann sahibi olduunu dn. lerin iyiye gitmiyor. flas etmek zeresin. Tekrar
soruyorum: Ne yaparsn o zaman?

- cretleri drrm herhalde...

- Pek doru! Yapabilecein en doru ey bu olur gerekten de. Ama tm kapitalistler senin
kadar uyanklarsa - ki yledirler - iiler

452

MARX

yle yoksullarlar ki artk hibir ey alamaz duruma gelirler. Alm gleri der. Bylece tam
bir ksr dngye girilmi olur. "Kapitalist zel mlkiyetin zaman dolmutur," der Marx.
Devrimci bir dneme girilmitir.

- Anlyorum.

- Sonra da, ksaca syleyecek olursak, proletarya ayaklanp retim aralarn ele geirir.

- Peki o zaman ne olur?

- Bir sre, proletaryann burjuvaziyi g kullanarak bastrd yeni bir "snfl toplum" dzeni
yaanr. Marx bunu proleterya diktatrl olarak adlandrr. Ancak byle bir gei
srecinden sonra proleterya diktatrl yerini "snfsz bir toplum"a ya da komnizme
brakr. Bu, retim aralarna "herkes"in yani halkn kendisinin sahip olduu bir dzendir.
Byle bir toplumda herkesten "rettii kadar"! beklenir ve herkes "ihtiyac kadar" alr. Bu
dzende halk kendi iinin sahibi olaca iin de "yabanclama" son bulacaktr.

- Tm bunlar ok gzel ama iler uygulamada nasl gitti? Devrim oldu mu?

- Hem evet, hem hayr. Bugn ekonomistler Manc'n bir takm noktalarda yanldn
sylyorlar. Bunlarn arasnda onun kapitalizmin krizlerini inceleyi biimi de var. Marx
bugn ok ciddi bir problem olarak ortaya kan doann smrlmesi konusuna da pek el
atmam rnein. Ama - ve de bu kocaman bir ama...

- Evet?

- Marksizm yine de ok byk deiimlere yol amtr. Sosyalizmin daha insanca bir toplum
yaratma yolunda baarya ulatna kuku yoktur. Bugn en azndan Avrupa'da daha adil ve
daha dayanma iinde bir toplumda yayoruz. Avrupa bunu Manc'n kendisine ve tm
sosyalist harekete borludur.

- Neler oldu peki?

- Manc'tan sonra sosyalist hareket Sosyal Demokrasi ve Leninizm olarak ikiye blnd.
Sozyalizme aamal olarak ve barl
453

SOF'NN DNYASI

yollarla ulamay hedefleyen Sosyal Demokrasi Bat Avrupa'nn setii yol oldu. Buna "yava
devrim" diyoruz. Marx'n snfl toplumu amann yolunun devrimden getiini savunan
inancn benimseyen Leninizm de Dou Avrupa, Asya ve Afrika'da etkili oldu. Her iki
hareket de kendi yntemleriyle yoksulluk ve baskyla mcadele etti.

- Ama bu yeni tr bir basknn domasna yol amad m? rnein Sovyetler Birlii ve Dou
Avrupa'da?

- Evet, kukusuz byle oldu. Tarihte bir kez daha insanlarn el att hereyin iyiyle ktnn
bir karm eklinde ortaya ktn grm olduk. te yandan, sosyalist olarak adlandrlan
lkelerdeki olumsuz yanlardan lmnden elli, yz yl sonra Marx' sorumlu tutmak doru
olmaz. Ancak belki de onun komnizmi de insanlarn yneteceini pek fazla dnmemi
olduunu syleyebiliriz. Bir "mutluluk lkesi" hibir zaman varolamaz. nsanlar her zaman
yeni problemler yaratacaklardr.

- Mutlaka.

Ve bylece Manc' bitiriyoruz Sofi.

- Bir dakika! Eitlik yalnzca birbirinin dengi insanlar arasnda geerli olan bir eydir,
dememi miydin?

- Hayr, bunu diyen Scrooge'du.

- Bunu onun sylediini sen nerden biliyorsun?

- Unutma ki senle benim yazarmz ayn. Bu adan baklnca senle ben aslnda pek ok eyi
sk skya paylayoruz.

- Seni ironici seni!

- ifte ironi, Sofi, ifte ironi!

- Neyse... u eitlik meselesine dnecek olursak, Marx kapitalizmin eitsiz bir toplum
olduunu sylemiti. Eitliki bir toplumun tanm nedir?

- Marksizmden esinlenmi bir filozof olan Jon Rawls bunu u dnce deneyiyle anlatmak
ister: Gelecekteki bir toplumda geerli olacak yasalar hazrlamak zere kurulmu bir yce
kurulun yesi olduunu dn.

454

MARX

- Byle bir kurulda olmak isterdim dorusu.


- Bu kurul kesinlikle tm konular ele almak durumundadr, nk fikir birliine varlr
varmaz, yani yasalar karlr karlmaz, kuruldaki herkes lecektir.

- Yapma!

- Ancak bu insanlar hemen ardndan dirilecek, yasalarn kendi ^oyduklar toplumda


yaamaya balayacaklardr. Burada nemli olan bu insanlarn toplumdaki yerlerininceden
bilmiyor olmalardr.

- Anlyorum.

- Byle bir toplum eitliki bir toplum olurdu. nk bu "eit adamlar" arasnda kurulmu bir
toplum olurdu.

- Ve eit kadnlar!

- Elbette, nk varsaymlardan biri de bu. nsan ldkten sonra kadn m yoksa erkek mi
olarak dirileceini bilmeyecek. Bu iin ans da yzde elli olduu iin, planlanan toplumun
hem kadnlar hem de erkekler iin iyi ve eitliki olmasna allacak.

- ok akllca bir i olurdu bu.

- Syle bana: Avrupa Marx'n yaad dnemde byle bir toplum muydu?

- Hayr.

- Peki bugn dnyada byle bir toplum var m sence?

- ey... belki de.

- Bu konuyu dn. u anda Marx' bitirmi bulunuyoruz.

- Ne dedin

- Satrba!

455

DARWN

...yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemi...

Pazar sabah Hilde bir grltyle uyand. Dosyann yere derken kard grltyd bu.
Manc'dan sz eden Alberto ile Sof'yi okurken elinde dosyayla uyuya kalm olmalyd.
Baucundaki lamba tm gece yank kalmt.

Komodinin zerindeki elektronik saat yeil rakamlaryla 8.59'u gsteriyordu.


Ryasnda koca fabrikalar, pis ehirler grmt. Bir caddenin kenarnda kk bir kz kibrit
satyordu. Uzun paltolu ve iyi giyimli giysileriyle insanlar kzn yanndan geip gidiyordu.

Yataktan kalkarken, kendi hazrlad yasalarn uyguland topluma gzlerini aan yasa
koyucular anmsad. Hilde gzlerini Bjerkely'de ayor olmaktan memnundu hi deilse.

Nerede uyanacan bilmeden Norve'in herhangi bir yerinde gzlerini amaya cesaret
edebilir miydi?

Yalnzca nerede deil, ne zaman gzlerini at da nemliydi. rnein Ortaada ya da on-


yirmi bin yl ncesinin Ta Devrinde de gzlerini ayor olabilirdi. Hilde kendisini bir
maarann giriinde otururken gznn nne getirmeye alt. Oturmu, bir hayvan tuza
hazrlyor olabilirdi rnein.

Kltr denebilecek bir eyin olmad bir toplumda on be yanda bir kz olmak nasl bir ey
olurdu? Neler dnrd byle bir kz acaba?

Hilde zerine bir kazak giyip dosyay yerden ald ve babasndan gelen bu uzun mektubu
okumaya devam etti.

456

DARVVtN

Alberto "Satrba!" der demez Binbann Evi'nin kaps tekrar alnd.

- Amaktan baka bir aremiz yok, deil mi? dedi Sofi.

- Yok herhalde, diye homurdand Alberto.

Kapda uzun beyaz sal ve sakall ok yal bir adam duruyordu. Sa elinde bir denek, sol
elinde zerine bir gemi resmi yaplm bir levha tutuyordu. Geminin zerinde her cinsten bir
sr hayvan vard.

- Kimmi bakalm bu yal bay? diye sordu Alberto.

- Benim adm Nuh.

- Tahmin etmitim.

- Ben senin byk bykbaban oluyorum ocuum. Ama belki de artk insanlar kklerine pek
nem vermiyorlardr...

- Elindeki ne? diye sordu Sofi.

- Bu, byk tufandan kurtulan tm hayvanlarn resmi. Al ocuum, bunu sana getirdim.

Sofi levhay aldktan sonra yal adam:

- Ben artk gidip zm balarm sulayaym, dedi.


Sonra da yalnzca yal adamlara zg sevimli bir edayla hoplayp topuklarn havada
birbirine arpt ve kk admlarla ormanda uzaklat.

Sofi'yle Alberto yeniden ieri girip oturdular. Sofi elindeki byk levhay tam olarak
incelemeye frsat bulamadan Alberto bunu otoriter bir tavrla Sofi'nin elinden ald.

- ncelikle ana hatlar zerinde younlaacaz.

- Bala yleyse.

- Manc'n hayatnn son 34 yln Londra'da geirdiini sylemeyi unuttuk. Marx Londra'ya
1849'da geldi ve 1883 ylnda ld. Bu dnem zarfnda Charles Darvvin de Londra
yaknlarnda yayordu. Darvvin de 1882 ylnda ld ve ngiltere'nin yetitirdii en byk
evlatlarndan biri olarak, byk bir trenle VVestminster Abbey'de topraa verildi. Marx'la
Oarvvin'in yollar yalnzca zaman ve mekn ola-

457

SOP'NN DNYASI

rak kesimemitir. Manc en byk eseri olan "KapKal"in ngilizce basmn Darvvin'e
adamak istemi, ancak Darvvin bunu reddetmitir. Manc Darvvin'den bir yl sonra ldnde
arkada Friedrich Engels, "Darvvin nasl organik doada geerli olan yasalar kefetmise,
Marx da insanln tarihsel geliiminde geerli olan yasalar kefetmitir," demitir.

- Anlyorum.

- Kendi almalarn Darvvin'inkilerle badatrmak isteyen bir baka nemli dnr de


psikolog Sigmund Freud 'dur. Freud da hayatnn son yllarn Londra'da geirmitir. Freud
hem Darvvin'in evrim teorisinin hem de kendisinin psikanalizinin insanlarda varolan "safa
bir egoizm" duygusunu yok etmeye ynelik olduunu syler.

- Biraz fazla isim oldu bir anda. Yani imdi Manc, Darvvin ve Freud'dan bahsediyoruz, deil
mi?

- Daha geni bir balamda 19. yzyln ortalarnda balayp gnmze dek sren Natralist
bir akmdan sz ediyoruz. "Natra-lizm" doadan ve duyularla alglanan dnyadan baka bir
gereklik tanmayan bir gereklik anlayn dile getirir. Natralist bu yzden insan da
doann bir paras olarak grr. Her eyden nemlisi, Natralist bir aratrmac
aratrmalarn yalnzca doadan ald verilere dayandrr; aklyla yaratt bir takm
kurgulara ya da herhangi bir ekilde kendini gsteren ilahi birtakm vahiylere deil.

- Ve bu hem Manc, hem Darvvin, hem de Freud iin geerli, yle

mi?

- Evet, kesinlikle. 19. yzyldan bu yana zerinde en ok dnlen kavramlar "doa",


"evre", "tarih", "evrim" ve "byme" olmutur. Manc, insanln ideolojisinin toplumun
maddi altyapsnn bir rn olduunun altn izdi. Darvvin insanln uzun bir biyolojik
evrimin sonucu olduunu gsterdi. Freud'un bilinaltn incelemeleri de insanlarn
hareketlerinin ou zaman "hayvansal" bir takm drtler ya da sezgilerden kaynaklandn
ortaya kard.

- Sanrm Natralizmle ne demek istediini anladm, ama bunlar

458

DARVVN

birer birer ele almak daha iyi olmaz m?

- imdi Darvvin'den bahsedeceiz Sofi. Sokrates ncesi filozoflarn doal srelere doal bir
takm aklamalar getirme abalarn anmsyorsundur belki. Onlarn eski mitolojik
aklamalardan uzaklamaya almalar gibi Darvvin de hayvan ve insanlarn kkeni
konusunda Kilisenin aklamalarndan uzaklamaya alyordu.

- Peki Darvvin filozof muydu aslnda?

- Darvvin biyolog ve doabilimciydi. Ancak o, yakn an, yaradl konusunda Kilisenin


grlerini en fazla lde tehdit eden bilim adam olmutur.

- yleyse Darvvin'in geliim konusundaki retisinden sz edeceksin demektir.

- nce Darvvin'in kendisinden balayalm. Darvvin 1809'da, kk bir kent olan


Shrevvsbury'de dnyaya geldi. Babas Dr. Robert Darvvin tannm bir doktordu ve oluna
olduka kat bir eitim vermiti. Charles Shrevvsbury'deki yksek okula devam ederken okul
mdr onu ortalkta ylece dolanp bo bo konuan, kendiyle bbrlenip ie yarar tek bir
eyle uramayan bir renci olarak tanmlyordu. Mdrn "ie yaramak"tan kastettii,
Yunanca ve Latince fiillerin ekimlerini ezberlemek gibi eylerdi. "Ortalkta ylece dolanp
duruyor" dedii de Charles'n etrafta dolap binbir eit bcek toplamasyd.

- Sonradan bu szlerinden piman olmutur herhalde.

- Teoloji okurken de Darvvin derslerinden ok ku avlamak ve bcek toplamakla


ilgileniyordu. Bu yzden teoloji eitimini iyi bir dereceyle bitiremedi. Ancak henz renci
olmasna ramen doa aratrmacs olarak hatr saylr bir n sahibi oldu. Bu arada dnemin
en hzla yaylan bilimi olan jeolojiye de merak sarmt. 1831'de Cambridge'de teoloji snavn
verdikten sonra, da oluumlarn incelemek ve fosil aramak zere Kuzey Galler'e gitti. Ayn
yln Austos aynda, henz daha 22 yandayken, tm hayatn deitirecek bir mektup ald...

459

SOFNN DNYASI

- Neydi bu mektup?

- Mektup, arkada ve retmeni Steven Henslovv'dan geliyordu. Mektupta unlar yazlyd:


"Hkmetin Amerika'nn gney ucunun haritasn karmak zere grevlendirdii Kaptan
Fitzroy'a elik edecek bir doabilim aratrmacs nermem istendi. Byle bir grev iin en
uygun kii olarak seni grdm belirttim. cret meselesi hakknda hibir ey bilmiyorum.
Yolculuk iki yl srecek..."

Nasl aklnda tutabiliyorsum tm bunlar?

- Bu yalnzca bir ayrnt Sofi.

- Ve o da teklifi kabul etti herhalde...

- Bunu gerekten ok istiyordu, ama o zamanlar gen ocuklar ailesinin izni olmakszin bir
ey yapamazlard. Uzun sren ikna etme abalar sonunda babas bunu kabul etti, stelik
yolculua gereken paray salayan da oldu. "cret meselesi" denen eyden ise hibir ses
kmad.

-Ya?

- Gemi, deniz kuvvetlerine ait bir gemi olup ad H.M.S. "Beagle" idi. 27 Aralk 1831'de
Plymouth'dan Gney Amerika'ya doru yola koyulan Beagle'n ngiltere'ye geri dnmesi
1836'nn Ekim ayn buldu. Yani iki yl olarak dnlen yolculuk tam be yl srd. nk
Gney Amerika'ya yolculuk tm bir dnya gezisine dnmt. Bu yolculuun yakn
zamann en byk keif gezisi olduunu sylyoruz.

- Gerekten tm dnyay dolatlar m?

- Evet, hem de kelimenin tam anlamyla. Gney Amerika'dan Byk Okyanus'a aldlar ve
Yeni Zelanda, Avustralya ve Gney Afrika'ya gittiler. Buradan tekrar Gney Amerika'ya
dndler ve nihayet ngiltere'ye geri gelebildiler. Darvvin bu yolculuk hakknda, "Beag-le"la
yolculuk hi kukusuz hayatmn en nemli olaydr," diye yazmtr.

Okyanusta aratrma yapmak pek kolay olmam olsa gerek...

- Evet ama yolculuun ilk yllarnda "Beagle" Gney Amerika

460

DARWN

sahillerinde bir ileri bir geri dolap durmutu. Bu da Darvvin'in ktay karadan da tanmasna
imkn salamt. Gney Amerika'nn batsndaki Galapagos Adalar kumsallarnda yapt
aratrmalarn da zel bir nemi olmutu. Bylelikle elinde para para ngiltere'ye yollad
byk bir koleksiyon olumutu. Ancak bu sre zarfnda doa ve yaayan canllarn tarihi
konusundaki grlerini kendine saklamt. ngiltere'ye dndnde henz 27 yanda
olmasna ramen oktan tannm bir doabilimci olmutu. Bu arada sonradan evrim teorisi
haline gelecek olan grlerini de oluturmutu. Ancak dnnden hayatnn eseri olacak
eserini yaynlayncaya dek yllar geti. nk Darvvin temkinli bir insand Sofi. Bir
doabilimci de byle olmal zaten.

- Bu byk eserin ad neydi?


- Tabii Darvvin pek ok byk eser yazd, ancak bunlarn arasnda ngiltere'de en ok
tartmaya yol aan, 1859 ylnda yaynlanan "Trlerin Kkeni zerine" adl eserfydi.
Kitabn tam ad "On the Ori-gin of Species by Means of Natural Selection or the Preservation
of the Favoured Races in the Struggle for Life" idi. Bu uzun balk Darvin'in teorisinin bir
zetidir aslnda.

- O zaman bu bal evirmelisin.

- "Hayatta Kalma Mcadelesinde Doal Seci ve Seilmi Irklarn Korunmas Yoluyla


Trlerin Kkeni zerine."

- Evet, olduka kapsaml bir balk bu.

- Gel biz bunu teker teker ele alalm. "Trlerin Kkeni zeri-ne"de Darvvin iki teori ya da iki
ana tez ne sryordu: Birincisi, u an varolan tm bitki ve hayvanlarn daha nce varolmu
daha ilkel bilimlerden tredii idi. Yani biyolojik bir evrim olduunu ne sryordu. kinci
olarak da evrimin nedeni olarak "doal sei"yi gsteriyordu.

- En gl olan hayatta kalr da ondan, deil mi?

- Ama biz ilk olarak evrim dncesinin kendisini ele alacaz. Bu aslnda tek bana
bakldnda o kadar ilgin bir dnce deil-

461

SOF'NN DNYASI

di. Biyolojik bir evrimin varolduu dncesi Darvvin'den nce, daha 1800 yllarnda da
olduka yaygn bir dnceydi. Bu dnrler arasnda en belirleyici olan, Fransz zoolog
Lamarck idi. Darvvin'in kendi bykbabas Erasmus Darvvinde bitkilerle hayvanlarn daha
ilkel bir takm trlerden geldiini sylemiti. Ancak her ikisi de byle bir evrimin nasl
gerekletiini aklayamamlard. Bu yzden Kiliseye ciddi bir rakip olamamlard.

- Ama Darvvin oldu, yle mi?

- Evet, hakl olarak. Kilisenin ve pek ok bilimsel evrenin gr, ncil'in retisine kout
olarak, eitli bitki ve hayvan trlerinin deimez olduuydu. Her bir tr, sonsuza dek
varolmak zere zamannda zel bir ekilde yaratlmt. Bu Hristiyan gr, Platon ve
Aristoteles ile de uyum iindeydi.

- Nasl?

- Platon'un idea retisine gre de tura hayvan trleri, mutlak idealar ya da biimlerden
tremiti ve deimezdi. Hayvan trlerinin deimez olduu Aristoteles'in felsefesinde de
nemli bir esas oluturuyordu. Ancak Darvvin'in dneminde bu geleneksel grlerin kart
yolunda pek ok gzlemler yapld ve keiflerde bulunuldu.

- Ne tr gzlemler ve bululard bunlar?


- ncelikle pek ok fosil bulundu. Tr tkenmi hayvanlardan kalma byk kemikler
kefedildi. Darvvin de karada bulduu deniz hayvan fosilleri zerine olduka fazla dnd.
Gney Amerika'da bu tr fosilleri And Dalar tepelerinde buldu. Deniz hayvanlarnn Ant
Dalarnn tepelerinde ne ii var Sofi? Cevap verebilir misin buna?

- Hayr.

- Kimilerine gre bu deniz yaratklarn insanlar oraya karm olmalyd. Kimilerine gre bu,
kudretini insanlara gstermek isteyen Tanr'nn iiydi.

- Bunu bilim nasl aklyordu?

- Jeologlarn ou, Yeryz'nn pek ok kereler sular altnda

462

DARWN

kaldn, depremler ve baka felaketler geirdiini ne sren bir felaket teorisini


savunuyordu. Bylesi bir felaketten ncil'de de szedi-lir. Byk tufan ve Nuh'dan bahsedilen
blmdr bu. Ve her felaketten sonra Tanr yeni ve ncekilerden daha mkemmel bitki ve
hayvanlar yaratmak suretiyle Yeryz'n yeniliyordu.

- Bu aklamaya gre fosiller felaketler sonunda yokolan eski bir takm yaam biimlerinden
kalma artklar oluyordu herhalde...

- Evet. Bu fosillerin Nuh'un Gemisi'nde yer bulamayan hayvanlara ait olduu syleniyordu
rnein. Ancak Darvvin "Beagle"la yolculua karken yanna ngiliz jeolog Charles Lyell 'in
"Jeolojinin Esaslar" adl kitabn almt. Lyell'e gre Yeryz yksek dalar ve derin
vadilerden oluan u anki haline yava yava ve uzun bir gelime sonucu gelmiti. Bu
teorideki ana fikir, kck deiimlerin zamanla byk corafi deiimlere yol aabilecei
fikriydi.

- Ne gibi deiimlerdi Lyell'in ne srd deiimler?

- Gnmzde de hl geerli olan glerdi bunlar: Hava ve rzgr, buzlarn erimesi, deprem
ve toprak kaymalar. Su ta deler, derler, anlk bir gle deil ama damlaya damlaya. Lyell'e
gre bu kk, yava yava oluan deiimler ok uzun bir zaman sreci iinde tm bir
doay deitirebilirdi. Bu fikir tek bana Darvvin'in Ant Dalarnn tepesinde bulduu
fosilleri aklamaya yetmez, ama kk ve yava yava oluan deiimlerin belli bir sre
sonra dramatik deiimlere yol aaca dncesi Darvvin'in bir an bile gzard etmedii bir
dnce olmutur.

- Hayvanlarn evrimi konusunda da benzer eyler dnyordu herhalde...

*- Evet, o da kendine bunu soruyordu. Ama daha nce de sylediimiz gibi, Darvvin temkinli
bir insand. Cevabn bilmedii pek ok soru soruyordu kendine. Bu anlamda o da kendinden
nceki gerek filozoflarn uygulad yntemi kullanyordu: Soru sormak nemlidir, cevaplar
ise aceleye gelmez.
- Anlyorum.

463

SOFfNN DNYASI

- Lyell'in teorisindeki nemli bir etmen Yeryz'nn yayd. Darvvin'in zamannda bir ok
evrede, Tanr'nn Yeryz'n yaratmasndan bu yana 6000 yl getiine inanlyordu. Bu
rakama, Adem ve Havva'dan bu yana yaam olan kuaklar sayarak varlyordu.

- Ne saflk!

- Sonradan demesi kolay tabii! Darvvin ise Yeryz'nn yan 300 milyon olarak tahmin
ediyordu. nk hem Lyell'in aamal jeolojik evrim teorisi hem de Darvvin'in kendi evrim
teorisinin bir anlam ifade edebilmesi iin dnyann yaradlndan bu yana ok uzun zaman
gemi olmas artt.

- Yeryz'nn gerek ya ne peki?

- Bugn Yeryz'nn 4,6 milyar yanda olduunu biliyoruz.

- Yeter de artar bile...

- u ana dek Darvvin'in biyolojik bir evrim olutuuna dair ne srd kantlardan biri
zerine konutuk. Bu kant, deiik kaya katmanlarnda rastlanan, katmanlar boyunca
olumu fosillerdi. Darvvin'in ne srd bir baka kant da yaayan trlerin corafi
dalmyd. Bu noktada Darvvin'in kendi toplad zengin malzemenin byk faydas
olmutu. Deiik hayvan trlerinin bir blgeden dierine ok kk farkllklar gsterdiini
kendi gzleriyle grmt. Ekvador'un batsndaki Galapagos Adalan'nda ilgin gzlemlerde
bulunmutu.

- Anlat anlat!

- Bunlar birbirine ok yakn sralanan volkanik bir adalar topluluuydu. Bu yzden


zerlerindeki bitki ve hayvan dnyas bakmndan birbirlerinden pek farkl deildiler. Ancak
Darvvin'i ilgilendiren tam da bu pek byk olmayan farklard. Adalarn hepsinde kocaman
kaplumbaalar yayordu, ancak bunlar bir adadan dierine kk farkllklar gsteriyordu.
Tanr bu adalarn her biri iin baka tr bir kaplumbaa m yaratmt gerekten?

,- Bu pek mmkn deil bence.

- Bundan daha da nemlisi, Darvvin'in Galapagos Adalan'ndaki

464

DARWN

kulara dair gzlemleriydi. Bu adalarda ispinozlar, hi deilse gagalar bakmndan farkllk


gsteriyorlard. Darvvin bu farkllklarn kularn deiik adalarda yediklerinden
kaynaklandn ne sryordu. Sivri gagal yer ispinozlar am kozala, yass gagal tleen
ispinozlar bcek, aa ispinozlarysa aalarla dallardaki bcekleri yiyerek besleniyordu...
Her bir ispinoz tr, kendi yiyecek koullarna en uygun olan gagaya sahipti. Tm bu
ispinozlar tek bir ispinoz trnden tremi olabilirler miydi? Yllar getike bu kularn
deiik adalardaki yaama uyum salamasyla bunlardan yeni trler domu olabilir miydi?

- Darvvin'in ulat sonu da bu olsa gerek...

- Evet, Darvvin'in "Darvvinci" olmas Galapagos Adalan'nda gereklemitir de denebilir


belki... Bu kk adalar topluluunda rastlad hayvan trlerini daha nce Gney Amerika'da
da grmt Darvvin. Tanr tm bu hayvanlar birbirinden birazck farkl olarak m yaratmt
gerekten, yoksa bu trler zaman iinde bir evrime mi uramlard? Darvvin gitgide trlerin
deimez olduundan kuku duymaya balyordu. Ancak evrimin nasl gereklemi ya da
evreye uyumun nasl salanm olabileceine hl bir aklama getiremiyordu.
Yeryzndeki tm trlerin birbiriyle akraba olduuna bir kant daha vard Darvvin'in?

-Ya?

- Bu da memeli hayvanlarda embriyonun gelimesiydi. En bataki aamasnda bir kpek, bir


yarasa, bir tavan ya da bir insan embriyosunda neredeyse hibir fark grlmez. Ancak iyice
ileri aamalarnda insan embriyosuyla tavan embriyosunu birbirinden ayrmak mmkn olur.
Bu da hepimizin uzaktan akraba olduunun bir kant deil midir?

- Ama hl evrimin nasl gerekletiini aklayamyordu, deil mi?

- Srekli olarak Lyell'in, kck deiimlerin uzun vadede byk deiiklikler yarataca
teorisi zerinde dnyordu. Ancak

465

SOFfNN DNYASI

bunun evrensel bir kural olarak nasl geerli olabileceini aklaya-myordu. Fransz zoolog
Lamarck'n teorisinden de haberdard. La-marck, deiik trlerin, ihtiya duyduklar
organlarnn gelimi olduunu ne sryordu. rnein zrafalarn uzun boyunlu olmalarnn
nedeni, birok kuak boyunca aalardaki yapraklara uzanmak zorunda kalmalaryd. Yani
Lamarck, tek bir canlnn kendi abalaryla kazand bir zelliin, kaltm yoluyla kendinden
sonraki nesillere aktarlacan savunuyordu. Ancak Darvvin, bu "edinilmi zel-likler"in
kaltmsal olduu teorisini bir kenara atyordu, nk Lamarck bu tezine bilimsel bir kant
getiremiyordu. Ancak Darvvin'i srekli megul eden bir baka dnce vard. Trlerin
evriminin gerisinde yatan dzen, elini uzatsa yakalayabilecei mesafedeydi artk...

- Sabrszlkla bekliyorum.

- Ama ben bu dzeni senin bulman istiyorum. Bu yzden soruyorum: inein ve bunlardan
yalnzca ikisine yetecek kadar yemin olsa ne yapardn?

- neklerden birini keserdim herhalde...

- Gzel... Peki hangisini keserdin?


- En az st verenini, sanrm.

- Demek yle?

- Sence de en mantkls bu olmaz myd?

- Evet ve ite insanlar binlerce yldr bunu yapmaktadrlar. Ama bu iki inekten yle kolayca
kurtulmak yok! Buza yapmak iin bu iki inekten hangisini dllerdin?

- Daha ok st verenini. Bylece buza da byynce ok st veren bir inek olur.

- Demek iyi st veren inei tercih edersin... Peki, iki tane av kpein olsa ve bunlardan
birinden vazgemek zorunda kalsan, hangisinden vazgeerdin?

- Tabii ki burnu daha iyi koku alann tutar, dierinden vazgeerdim.

- Bylece daha iyi olan av kpeini semi olursun. te Sofi, in*

466

DARWIN

sanlar on bin yldan fazladr hayvanlar byle elemelerden geirmilerdir. Tavuklar hep byle
haftada be yumurta vermemi, koyunlar hep bu kadar ok tyl olmam, atlar hep bu kadar
kuvvetli ve hzl olmamtr. nsanlar bu konuda hep bir yapay secide bulunmulardr. Bu,
bitkiler dnyas iin de geerlidir. Patatesin iyisini eker insan; bundan daha da iyi patatesler
ksn diye. Tane vermeyen msr koanlarn kesip saklamaz. Darvvin'in altn izdii nokta,
hibir iki inein, iki msr sapnn, iki kpek ya da iki ispinozun birbirinin ayn olmaddr.
Doada inanlmaz bir eitlilik olduudur. Ayn trden olan bireyler bile birbirinin
ayn,deildir. Mavi ieden itiinde grdn de buydu herhalde...

- Evet, kesinlikle.

- Ve Darvvin soruyordu kendisine: Doada da buna benzer bir ileyi olabilir mi? Doann da
hangi bireylerin hayatta kalacana dair doal bir seci uygulad dnlebilir mi? Ve de bu
tr bir ileyi, ok uzun bir dnemde yepyeni bitki ve hayvan trleri yaratabilir mi?

- Cevabn evet olduuna bahse girerim.

- Ama Darvvin hl bu tr bir "doal sei"nin nasl gerekleebileceini kestiremiyordu.


Ancak 1838 ylnn Ekim aynda, "Beagle"la seyahatinden dnnden tam bir yl sonra,
nfus konusunda uzman bir kii olan Thomas Malthus'un kk bir kitab geti eline. Kitabn
ad "An Essay on the Principles of Population" idi. Yazar kitabn ana fikrini, paratonerin de
kifi olan Amerikal Benjamin Frank-lin'den almt. Franklin'e gre, doada bir takm
snrlayc gler olmasayd, tek bir bitki ya da hayvan trn tm Yeryz'nde bulabilirdik.
Ancak doada farkl pek ok tr olduu iin bu trler birbirlerini denetlerler.

- Anlyorum.
- Malthus bu dnceyi alp Yeryz'nn nfus durumuna uyarlar. Malthus'a gre insanlar,
hayatn srdrmesi mmkn olamayacak kadar ok ocuk dourma yeteneine sahiptir.
Dnyadaki yiyecek retimi bu kadar insana yetmeyecei iin, bu insanlarn ou ya-

467

SOFt'NN DNYASI

am mcadelesinde yenik dmeye mahkmdur. Hayatta kalp trn srdrebilenler,


dierlerinden daha gl olanlardr.

- Bence de mantkl.

- te Darvvin'in arad evrensel ileyi de buydu. Gelimenin nasl olduunun cevabn bir
anda buluvermiti. Gelimenin nedeni hayatta kalma mcadelesindeki doal seciydi. Bu seci
srasnda etrafndaki koullara en iyi uyabilen hayatta kalyor ve trn srdre-biliyordu. Bu
teori, "Trlerin Kkeni zerine" adl eserinde ne srd ikinci teoridir. Burada yle
yazyordu: "Fil tm hayvanlar iinde en yava reyenidir. Ancak bir filin dourduu tm filler
hayatta kalabilseydi, 750 yl sonra tek bir ift filden ondokuz milyon fil remi olurdu."

- Ya tek bir morina balndan kan binlerce morina yumurtasna ne demeli?

- Darvvin ayrca yaam kavgasnn birbirlerine en yakn trler arasnda en zorlu biimi
aldna iaret etmitir. Bunlar ayn tr yiyecek iin savamak durumundadrlar. te o zaman
aralarndaki kk farklar, ortalamadan kk apta sapmalar, byk nem kazanr. Yaam
kavgas ne kadar glyse, yeni trlerin ortaya kmas o kadar abuk olur. Bu kavgada ancak
en gller hayatta kalacak, dierleri elenip gidecektir.

- Ne kadar az yiyecek varsa ve yeni doanlar ne kadar oksa, gelime de o kadar hzl olur,
yle mi?

- Tabii yalnzca yiyecek deildir nemli olan. Dier hayvanlara yem olup olmamak da en az
bu kadar nemlidir. Bu adan baklnca, saklanmaya msait bir rengi olmak, hzl
koabilmek, dmanlar kolayca tanyabilmek ya da ok kt kokmak gibi zellikler ok ie
yarayabilir. Yrtc hayvanlara kar kullanlan zehir de byledir. Kaktslerin ounun zehirli
olmas da tesadf deildir Sofi. lde yalnzca kakts yetiir. Ve kakts ldeki otobur
hayvanlarn yegne yiyecei olduu iin onlarn saldrlarna tamamyla aktr.

- Kaktslerin ineleri de vardr.

468

DARWN

- Varolma savanda bir baka nemli konu da oalma yeteneidir. Darvvin ieklerin o
muhteem reme mekanizmalarn tm ayrntlaryla gzlemitir. iekler o gzel renklerini
ve ahane kokularn, bcekleri kendine ekmekte kullanrlar. nk bceklerdir ieklerin
dJlenmelerini salayan. Kular ayn nedenle gzel sesleriyle terler. neklerle hi
ilgilenmeyen melankolik bir kzn soy aacnda yeri olmaz. Ortalamadan bu tr bir sapma
gsteren bireyler derhal yokolurlar. nk bireyin yegne grevi olgunlancaya kadar
bymek ve bundan sonra trn srdrmek zere oalmaktr. Uzun bir bayrak yar gibidir
bu. u veya bu nedenle reyerek genlerini bir sonraki kuaa aktaramayanlar srekli
elenecektir. Bu ekilde tr giderek daha glenecektir. Hastalklara kar diren de trlerde
toplanan ve trlerin hayatta kalanlarnda korunan bir baka zelliktir.

- Yani her ey daha iyiye doru gitmekte, yle mi?

- Srekli varolan bu doal'se i, belli bir evreye ya da belli bir ekolojik ortama en iyi uyan
trlerin, yine bu ortamda kendini en iyi retebilecek trler olmalarn getirir. Ve belli bir
evrede avantaj olan bir zellik bir baka evrede avantajl bir zellik olmak durumunda
deildir. Galapagos Adalar'ndaki birtakm ispinozlar iin uma yetenei olduka nemli bir
zellikti. Ama yrtc hayvanlarn olmad ve yiyecein yeri gagalayarak karlmak zorunda
olduu bir baka adada, umak o kadar da gerekli bir zellik deildi. te doada bu kadar ok
deiik ortam olduu iin bu kadar da ok deiik hayvan tr vardr.

- Ama dnyada tek bir insan tr var.

- Evet, nk insanlarn deiik yaam koullarna uyabilmek gibi byk bir yetenekleri
vardr. Darvvin de Kzlderililerin Tierra Del Fuego'daki ok souk iklimde nasl
yaayabildiklerine hayret etmiti. Ama bu tm insanlarn ayn olduklar anlamna gelmez.
Ekvatorda yaayanlarn Yeryz'nn kuzeyinde yaayanlardan daha kara derili olmalarnn
nedeni siyah derinin vcudu gne nlarndan daha

469

SOFt'NlN DNYASI

iyi koruyor olmasdr. Gnete ok fazla kalan beyaz insanlar deri kanserine daha ok
yatkndrlar rnein.

- Kuzey'de yaayanlarn beyaz derili olmas da bir avantaj mdr?

- Tabii, yoksa tm insanlar kara derili olurlard. Beyaz derinin gne vitaminleri oluturmas
daha kolaydr ve bu da gne nlarnn az olduu yerlerde yaayanlar iin nemli bir
avantajdr. Gnmzde bunun da kolay var nk ekstra vitamin haplar almak mmkn.
Ama doadaki hibir ey rastlant sonucu olmaz. Her eyin nedeni, kuaklar boyunca ortaya
km, kck deiimlerdir.

- Aslnda bu ok harika bir ey.

- Evet ya, deil mi? imdi Darvvin'in evrim teorisini yle bir zetleyelim...

- Buyur.

- Yeryz'nde hayatn gelimesinin ardnda yatan "hammadde", ancak dierlerinden daha


gl olanlar hayatta kalabildii iin, tek bir tr iinde srekli olarak meydana gelen
deiimlerdir. Evrimin "ileyii" ya da itici gc, hayatta kalabilmek iin verilen mcadelede
ortaya kan doal secidir. Bu secinin sonucunda yalnzca daha gl olanlar ya da "ortama
en iyi uyanlar" hayatta kalr.
- Bu bana da mantkl geliyor. Peki "Trlerin Kkeni zerine" nasl bir tepki toplad?

- Kitap tam bir tantana yaratt. Kilise buna iddetle kar kt, ngiltere'deki bilimsel evreler
ikiye blnd. Bunda pek yadrganacak bir ey de yoktu. Darvvin Tanr'y iyice
uzaklatrmt yaradl hikyesinden. Ama bazlar da, kendi iinde gelime olana tayan
bir ey yaratmann, kk farkllklar ieren pek ok ey yaratmaktan daha byk bir yaratma
gc gerektirdiini sylediler.

Sofi birden oturduu yerde hoplad.

- uraya bak! dedi.

Eliyle camdan darsn gsteriyordu. Gln kysnda erkekle bir kadn elele yryorlard.
kisi de rlplakt.

470

DARWN

- Adem ile Havva bunlar, dedi Alberto. - Onlarn da Krmz apkal Kz ve Harikalar
Diyarndaki Alice'le ayn kaderi paylamas kanlmazd tabii. Bu yzden buradalar.

Sofi pencerenin yanna gidip Adem ile Havva'nn aalarn ardnda gzden yokolularn
seyretti.

- Danvin insanlarn da hayvandan geldiini sylyordu, deil mi?

- Darvvin'in 1871 ylnda "Descent of Man", yani "nsann k" adl kitab yaymland. Bu
kitapta insanlarla hayvanlar arasndaki byk benzerliklere deinen Darvvin, insanlarla
maymunlarn ortak bir kkeni olduunu ne srer. Bu arada, nce Cebelitark'ta, birka yl
sonra da Almanya'da Neanderthal'da ilk insan trlerine ait kafa-taslar bulunmutu. in ilginci
1871'de bu kitabn yaynlanmas, 1859'da "Trlerin Kkeni zerine"nin yaynlanmasndan
ok daha az tepki yaratt. nsanlarn hayvandan geldii, bu ilk kitapta da st kapal olarak
anlatlyordu zaten. Ve de daha nce de sylediimiz gibi, 1882'de ldnde, Darvvin,
bilimde mthi bir nc olarak, bir kahraman gibi topraa verildi.

- Demek sonunda kymeti anlald.

- Evet, sonunda anlald. Oysa ilk zamanlar ona "ngiltere'nin en tehlikeli adam" deniyordu.

- Daha neler!

- ''nallah syledikleri doru deildir," diyordu sosyetik bir bayan, "doruysa da inallah
fazla duyan olmaz!". Mehur bir bilim adam da benzer eyler sylyordu: "nsan kk
drc bir keif bu. Ne kadar az bilinse o kadar iyi!"

- Bunlar da olsa olsa insann devekuuyla akrabalna iyi bir rnek bana kalrsa!
- Haklsn ama sonradan demesi kolay tabii! nsanlar birdenbire ncil'de anlatlan yaradl
hikyesini yeniden bir gzden geirmek durumunda kalmt. Gen yazar John Ruskin yle
diyordu: "u jeologlar peimi bir braksa! ncil'deki her ayetten sonra eki sesle-

471

SOF'NN DNYASI

ri geliyor kulama."

- eki sesleri Tanr'nn szne duyulan pheyi simgeliyordu herhalde...

- Evet, byle demek istiyordu herhalde. stelik yalnzca ncil'de anlatlan yaradl hikyesi
deildi rtlen. Darvvin'in teorisinin zn, insann yaradlnn rastlantsal deiimlere
bal olduu tezi oluturuyordu. Bundan da tesi, Darvvin insan, "yaam kavgas" gibi
duygusallktan son derece uzak bir eyin rn olarak gsteriyordu.

- Darvvin bu "rastlantsal deiimler"in neler olduundan sz ediyor muydu?

- te bu nokta, Darvvin'in teorisindeki en zayf noktayd. Darvvin kaltm zerine ok genel


szler edebiliyordu ancak. Dllenme srasnda bireyler oluyordu. Bir anneyle babann iki
ocuu hibir zaman tpatp ayn olmuyordu. Daha o anda bir deiim oluyordu. Ancak
yepyeni bir eyin ortaya kmas aklanamazd bu ekilde. te yandan bir takm bitkiler ve
hayvanlar srgn vermek suretiyle ya da basit bir hcre blnmesiyle oalabilmekteydi.
Deiimlerin nasl olutuu konusunda, Yeni Danvinizm denen akm Darvvin'in teorisini
tamamlad.

- Ya? Nasl?

- Tm yaam ve tm oluumlar hcre blnmesi sonucunda ortaya kar. Bir hcre ikiye
blnnce ortaya her ikisi de ayn kaltmsal zellikleri tayan iki hcre kar. Hcre
blnmesi dediimiz ey bir hcrenin kendi kopyasn yaratmasdr.

- Demek yle?

- Ancak bazen bu srete kk bir hata olur. Ortaya kan yeni hcre ana hcrenin tpatp
ayns olmaz. Modern biyolojide buna mutasyon ad verilmektedir. Bu tr mutasyonlar ok
nemsiz olabildii gibi, bireyin zelliklerinde son derece byk farkllklar olumasna da yol
aabilir. Dorudan doruya tehlikeli sonular da dou-rabilen bu mutasyon larda, kimi
"mutanf'lar elenerek yok da olabilir.

472

DARWN

Pek ok hastaln nedeni de mutasyonla aklanabilir. Ancak bazen bir mutasyon bireye
hayatta kalma mcadelesinde iine ok fazla yarayacak bir zellik de katabilir.

- Uzun boyun gibi mi?


- Lamarck zrafalarn uzun boyunlu olularn, onlarn yaamak iin hep yksek dallardaki
yiyeceklere uzanmak zorunda kalna balyordu. Ancak Darvvinizme gre bu tr zellikler
kaltsal olarak aktarlabilecek zelliklerden deildi. Zrafalarn uzun boyunlu olmasnn
nedeni, doal bir deiimdi. Yeni Darvvinizmde byle deiimlerin oluma
necten/n/'aklayarak bu konuyu tamamlyordu.

- Ve bu neden de mutas'yondu, deil mi?

- Evet. Kaltmdaki bir takm rastlantsal deiimler sonucu zrafalarn bir ksm dierlerinden
daha uzun boyunlu olmutu. Yiyecek bulma konusunda bu ok nemli bir zellikti tabii. En
yksek dallara uzanabilenlerin hayatta kalma ans dierlerine gre daha yksekti. Bir takm
ilkel zrafalarn'da toprak altnda yem bulmak gibi bir zellik kazanm olabileceini de
dnebiliriz. Yani uzun bir zaman sreci iinde bir tr ortadan kalkabilir ve bunun yerini iki
farkl tr alabilir.

- Anlyorum.

- stersen doal secinin oluma biimine yakn zamandan birka rnek verelim imdi de. Bu
aslnda ok basit bir ilke.

- Nasl bir rnek bu?

- ngiltere'de hu gvesi denen bir kelebek tr yaar. Adndan da anlalabilecei gibi bu


hayvanlar beyaz hu aac gvdelerinde yaarlar. 1700 yllarnda hu gvelerinin ou ak
gri renkteydi. Neden sence Sofi? '

- A kularn onlar grmesi zor olsun diye!

Ancak arada bir koyu renkli hu gveleri de doar. Bunun nedeni tamamen rastlantsal
mutasyonlardr. Bu koyu renkli eitlerin hali ne olmutur sence?

- Daha kolay grldkleri iin a kulara yem olmulardr her-

473

SOF'NIN DNYASI

halde.

- Evet, nk ak renkli aalarn olduu bu ortamda, koyu renkli olmak iyi bir zellik
saylamazd. Bu yzden says srekli artan, beyaz renkli hu gveleri oluyordu. Ancak sonra
ortamda nemli bir deiiklik oldu. Sanayilemeyle birlikte beyaz hu aalarnn
rengi.kurumdan kararmaya balad. Peki o zaman hu gvelerine ne oldu dersin?

- O zaman da koyu renklilerin yaama ans artm olmal.

- Evet, bu kez de ksa zamanda koyu renkli hu gvelerinin says artt. 1848'den 1948'e dek
koyu renkli gvelerin saysnda yzde 1'den yzde 99'a dek varan bir art gzlendi. Ortam
deimi, ak renkli olmak yaam mcadelesinde avantajl bir zellik olmaktan kmt.
Tam tersine! Hayatn beyaz "maluplar", kara aa gvdelerinde kendilerini bir gstermeye
grsnler, hemen kulara yem oluveriyorlard. Ama sonra ortamda tekrar bir deiiklik oldu.
Fabrikalarda daha az kmr yaklp, dumanlarn daha iyi artlmas sonucu evre son yllarda
nemli lde temizlendi.

- Ve aa gvdeleri yine eski ak renklerine dnd...

- Byle olunca da hu gvelerinin rengi almaya balad. Uyum dediimiz ey ite bu. Uyum
bir doa yasasdr.

- Anlyorum.

- nsanlarn evreye mdahalelerine baka rnekler de verebiliriz.

- Ne gibi?

- rnein insanlar zararl hayvanlarla mcadelede zehirli maddeler kullanrlar. Balangta bu


istenen sonucu verebilir. Ama bir tarla ya da bir meyve bahesini bcek ilacyla ilalamak
kk bir evre faciasna yol amak demektir aslnda. Srekli mutasyonlar sonucunda ilaca
dayanma gc fazla ya da bakl artm bcekler olumaya balar. Hayatn bu "galipleri"
giderek daha fazla reme olana bulurlar ve bylece aslnda ortadan kaldrlmaya allan bu
bcekleri yok etmek gitgide daha ok gleir. nk yalnzca en

474

DARNVtN

gl olanlar hayatta kalabilmektedir. -Zor i!

- En azndan bu konularda dnmemiz gerek. stelik insan kendi vcudundaki zararl


organizmalarla, bakterilerle de mcadele etmeye alr.

- Evet, penisilin ya da antibiyotik kullanarak.

- Penisilin kr de bu kk canavarlar iin bir tr "evre facia-s"dr ilkin. Ama biz


vcudumuza penisilin vermeyi srdrdke belli bir takm bakterilerin bakl artmaya
balar. Bylelikle vcudumuzda mcadele etmesi giderek gleen bir grup bakteri retmi
oluruz. Zamanla aldmz antibiyotik etki etmemeye balar, hep bir ncekinden daha gl
antibiyotik almamz gerekir ve sonunda...

- Sonunda bakteriler yle oalrlar ki artk azmzdan kmaya balarlar belki de. Belki de
artk onlar silahla vurmamz bile.gerekebilir...

- Yok canm, biraz abarttn sen de! Ama gerek olan bir ey varsa, o da modern tbbn iinden
klmas g bir ikilem yarattdr. Bu, yalnzca bakterilerin glenmesi konusunda byle
deildir. Eskiden ocuklar bir takm hastalklara boyun emek zorunda kalrlard. Evet, doan
ocuklarn iinde ancak en glleri hayatta kalrd. Ama modern tp bu doal seciyi ortadan
kaldrd. Tek bir bireyin ufak bir "problem"i amasn salamakla, insan soyunun deiik
hastalklara olan direncini azaltyor olabiliriz. "Kaltm salkll" denen eyi gz nne
almamak, insan soyunun "dejenerasyon"una yol aabilir. Yani insan soyunun ciddi
hastalklara kar, kaltm yoluyla aktarlan direnme gc giderek azalabilir.
- Pek i ac konular deilmi bunlar.

- Evet, ama gerek bir filozof "i ac" olsa da olmasa da inand bir eyin zerine gitmeli.
Konumuzu yine yle bir toparlayalm...

- Buyur.

- Diyebiliriz ki yaam, yalnzca kazanan kuponlarn gzle grnr olduu bir totodur.

475

SOFl'NtN DNYASI

- Ne demek bu?

- Yaam kavgasnda yenik denler yokolup giderler. Yeryij. z'nde milyonlarca yldr pek
ok bitki ve hayvan trleri arasnda "kazanan kuponlar" ilan edilmektedir. "Kaybeden
kuponlar" ise yalnzca tek bir kez ortaya karlar. Yani u an Yeryz'nde varolan tm bitki
ve hayvanlar "kazanan kuponlar"dr.

- nk hep en iyi olan hayatta kalr.

- Evet. imdi bana u obann getirdii levhay uzatabilirsen biraz...

Sofi levhay uzatt. Levhann bir yznde Nuh'un Gemisi'nin resmi vard. br yznde ise
tm hayvanlarn yer ald bir soy aac iziliydi. Alberto'nun imdi gstermek istedii de
buydu.

- Burada eitli bitki ve hayvan soylar gsterilmekte. Her bir trn hangi gruba, hangi snfa
ait olduu grlebiliyor.

- Evet.

- nsanlarla maymunlar primat denen gruba dahildir. Primatlar memeli hayvanlara, memeli
hayvanlar omurgal hayvanlara, omurgal hayvanlar da ok hcreli hayvanlar snfna aitir.

- Bu bana Aristoteles'i hatrlatyor.

- Doru. Bu soy aac bize sadece bugn hangi hayvanlarn hangi snfa ait olduunu
gstermekle kalmyor, ayn zamanda bize hayatn geliimini de gsteriyor. rnein burada
gryoruz ki kular bir zamanlar srngenlerden, srngenler hem karada hem suda
yaayabilen hayvanlardan, bunlar da balklardan ayrlmak suretiyle meydana gelmilerdir.

- Evet, grebiliyorum.

- Bir alt-grup ikiye ayrld zaman, yeni trlere yol aan bir mu-tasyon olmu demektir.
Yllar iinde yeni hayvan snflarnn ve yeni hayvan gruplarnn olumas da byle olmutur.
Ancak unutmamal ki bu olduka basitletirilmi bir izimdir. Gerekte bugn Yeryz'nde
bir milyondan fazla hayvan tr bulunmaktadr ve bu da bugne dek yeryz zerinde
varolmu hayvan trlerinin yalnzca ok

476

DARWIN

kk bir yzdesidir. rnein urada grdn trilobit denen hayvan tr artk mevcut
deildir.

- En aada da tek hcreli hayvanlar var.

- Bunlardan bazlar milyarlarca yldr deimeden bugne gelmilerdir. Grdn gibi tek
hcreli hayvanlardan bitkiler dnyasna bir izgi ekilmi. nk muhtemelen bitkiler de
hayvanlar da ayn ilk hcreden meydana gelmilerdir.

- Gryorum, ama merak ettiim bir ey var.

- Evet?

- Bu ilk hcre nasl meydana geldi? Darvvin buna yant verebiliyor muydu?

- Oarvvin'in temkinli bir insan olduunu sylemitim. Ama bu noktada salt bir varsaymdan
hareket etme hakkn gryordu kendinde. yle yazyordu:

"... eer (eer ya! Ama ne eer!) iinde her trl amonyakl ve fosforlu tuzlarn, n, snn,
elektrik vs. nin mevcut olduu kk, scak bir su birikintisi olduunu ve burada daha
karmak deiimler geirmeye msait bir proteinin kimyasal olarak teekkl ettiini
dnecek olursak..."

- Ne olur o zaman?

- Oarvvin'in burada yapt, ilk hcrenin organik olmayan maddelerden nasl olumu
olabilecei zerine varsaymlarda bulunmakt. Ve yine tahminleri son derece isabetliydi.
nk gnmzde de bilim, en ilkel yaam biiminin Darvvin'in tarif ettii byle bir "scak
su birikintisi"nde ortaya km olabileceini sylyor.

- Devam et.

- Bu konuya olduka yzeysel bir ekilde deinmekle yetinelim. Ama unutma ki burada
Darvvin'i brakp, Yeryz'nde hayatn balangc zerine gnmzde getirilen en son
aklamalara gemi oluyoruz.

477

SOFNN DNYASI

- Olduka heyecanlym imdi. Yeryz'nde hayatn nasl baladn bilen hi kimse yok mu,
yoksa var m?
- Belki bu kesinlikle bilinmiyor ama giderek bu byk bulmaca-nn cevabn vermede nemli
yollar katediliyor.

- Devam et.

- Her eyden nce unu belirtelim ki Yeryz zerindeki her trl canl, hem bitkiler ve hem
de hayvanlar, ayn maddelerden oluur. Bir canlnn en basit tanm udur: canl, besinli bir
ortamda kendini iki tane birbirinin ayn paraya blebilen maddedir. Bu sre, DNA
dediimiz bir madde tarafndan ynetilir. DNA diye, yaayan her trl hcrede varolan
kromozomlara ya da kaltmla geen maddeye denir. DNA aslnda bir molekl ve olduka
karmak bir makro-mo-lekldr. Esas soru, ilk DNA moleklnn nasl ortaya kt
sorusudur.

- Evet?

- Yeryz, bundan 4,6 milyar yl nce, gne sisteminin ortaya kmasyla birlikte
olumutur. Yeryz nceleri ate halinde bir kreydi ve sonra zamanla yer kabuu soudu.
Modern bilime gre ilk hayat da gnmzden 3-4 milyar yl kadar nce ortaya kt.

- nanlr gibi deil!

- Dur hele, devamn dinle de yle karar ver. ncelikle, Yeryz'-nn o zaman imdikinden
tamamen farkl olduunu unutmamalsn. Yeryz'nde hayat olmad iin atmosfer de
oksijen iermiyordu. nk oksijen ancak bitkilerin fotosentezi yoluyla aa kan bir
maddedir. te o zamanlar dnyada oksijen olmamas son derece nemli bir nokta. nk
DNA'y oluturan yap talarnn oksijen ieren bir atmosferde ortaya km olmas
olamayacak bir ey.

- Nedenmi o?

- nk oksijen son derece reaktif bir maddedir. DNA gibi karmak bir molekl de oksijenli
bir ortamda oluma frsat bulamaz, hemen "okside" olurdu.

- Pekl.

478

DARWIN

- Bu yzden de bugn hibir yeni canl trnn, evet hatt bir bakteri ya da bir virsn bile,
ortaya kamayacan ayn kesinlikle syleyebiliyoruz. Dnyadaki tm hayat tam tamna
ayn yata olmak zorunda. Bir fille bir bakterinin soy aac tam tamna ayn uzunlukta olmak
durumunda. Bir fil ya da bir insan gerekte bir tek hcreli yaratklar toplamdr. nk
vcudumuzdaki her bir hcre vcudumuzun dier hcreleriyle tamamen ayn kaltmsal
maddeleri ierir. Yani kim olduumuz, vcudumuzun her bir kk hcresinde tanmlanm
durumdadr.

- Dnnce insana olduka ilgin geliyor.


- Hayatn en byk bilmecelerinden biri de, ok hcreli bir hayvanda her bir hcrenin yine de
ayr bir ilevi olmasdr. nk kaltsal zellikler her hcrede ayn lde etkin deildir. Bu
zelliklerin ya da genlerin bir ksm etkin bir ksm ise etkin deildir. Bir cier hcresi, bir
sinir hcresinden ya da bir deri hcresinden farkl proteinler retir. Ama cier hcresi de, sinir
ve deri hcreleri de ayn DNA molekln, yani tm bir organizmann tanmn ierir.

- Devam et.

- Atmosferde oksijen olmad zamanlarda Yeryz'nn etrafnda dnyay uzaydan gelen


nlardan koruyan bir ozon tabakas da yoktu. Bu da nemli bir nokta. nk bu nlar ilk
molekllerin oluumunda nemli bir rol oynam olmallar. Pek ok farkl kimyasal maddenin
karmak makro-molekller oluturmasnn nedeni byle bir kozmik n olmal.

- Pekl.

- Tekrar belirteyim: Karmak molekllerin oluabilmesi iin en azndan iki koul salanm
olmal: Atmosferde oksijen olmamal ve uzaydan gelen nlar olmal.

- Anlyorum.

- Bu kk su birikintisinde, ya da bilimin bugn kulland tbirle bu ilk "kk, scak


havuz"da, karmak bir molekl olutu. Bu molekln birbirinin ayn iki paraya blnmek
gibi ilgin bir

479

SOFfNN DNYASI

zellii vard. Bylece uzun bir evrimin balangc olumu oluyordu Sofi. Biraz
basitletirecek olursak, bunun Yeryz'ndeki ilk kaltmsal madde, ilk DNA ya da yaayan ilk
canl olduunu syleyebiliriz. Bu hcre blndke blnd ve her bir blnmede mutasyon-
lar olutu. ok, ok uzun zaman sonra byle tek hcreli organizmalar birleerek ok hcreli,
karmak organizmalar meydana getirdi. Bylelikle bitkilerin fotosenteziyle birlikte atmosfer
oksijen iermeye balad. Oksijenin iki nemli anlam oldu: Birincisi, cierleriyle soluyan
hayvanlar ortaya kabildi. kincisi de atmosfer Yeryz'n uzaydan gelen zararl nlara
kar koruyabildi. nk Yeryz'nde ilk canlnn oluabilmesini salayan bu nlar, yaayan
canllar iin en byk tehlikeydi de ayn zamanda.

- Ama atmosfer bir rpda olumad ya! lk canllar atmosfersiz bir ortamda nasl
varolabildiler?

- Yaam nce denizlerde, "kk, scak havuz"da olutu. Canllar burada zararl nlardan
korunabiliyordu. Hem suda, hem de karada yaayabilen ilk canllarn ortaya kmas, ancak
denizdeki bu canllarn bir atmosfer oluturmasndan sonra mmkn oldu. Gerisini biliyoruz.
Biz de imdi burada, ormanda bir kulbede oturmu, -drt milyar yl srm bir sreten
bahsediyoruz. Ve bu uzun sre kendi bilincine bizde varyor. \

- Ve sen yine de hereyin birtakm rastlantlar sonunda byle olduuna inanyorsun, yle mi?
- Hayr, ben byle demedim. Bu levha, evrimin bir yn olduunu da gsteriyor ayn
zamanda. Milyonlarca yl boyunca insanlarda giderek daha karmak bir sinir sistemi ve daha
byk bir beyin olutu. Ben bunun yalnzca bir rastlantyla aklanabileceine inanmyorum.
Ya sen?

- nsann bir gz var ve bu bir rastlant sonucu olumu olamaz. evremizdeki eyleri
grebilmemizin bir anlam olmal. Sence de doru deil mi bu?

- nsandaki gz de Darvvin'i artan hususlardan biriydi. Gz

480

DARWN

kadar gzel bir eyin salt bir rastlant sonucu olumu olacan o da kabul edemiyordu.

Sofi Alberto'ya baka kald. Bir kez daha, u anda yayor olmasnn, yalnzca bir kez
yaayacak olmasnn, bir daha hayata gelmeyecek olmasnn ne kadar ilgin bir ey olduunu
dnd. Aniden dudaklarndan u szler dkld:

- "Neden ki bu amasz yaradl, Yokolacaksa bir gn her yaratlm?"

Alberto Sofi'ye sert sert bakt:

- Byle konumamalsn.ocuum. Bunlar eytann szleri.

- eytann m?

- Ya da Goethe'nin "Faust" adl eserindeki Mef istofeles'in. "Was soll uns denn das ew'ge
Schaffen! Geschaffens zu nichts hinvvegzuraffenl"

- Ama ne anlama geliyor ki bu szler?

- Faust lrken tm yaam gzlerinin nnden geer ve bir zafer edasyla unlar syler:

Dur gzel an, kal biraz!

Bin yl silemez

yaantmda braktm izleri.

nceden gryorum her eyi byk bir saadetle

ve tadna varyorum imdi bu byk ann. -

- Ne gzel sylemi.

- Ama sonra sra eytana gelir. Faust szlerini bitirir bitirmez o


balar:

Neden gemi? Gemi! ne sama bir laf. Neden ki bu amasz yaradl, yokolacaksa bir gn
her yaratlm?

481

SOFt'NN DNYASI

Gemile hi olmam ayn ey! "Gemi, gitmi!" Yani neymi? Hi yaamam da sanki
yaayp sonuna gelmi. yleyse en iyisi bence sonsuz boluk.

- Ne karamsar szler bunlar! Ben Faust'un szlerini daha ok sevdim. Hayat son bulsa da,
Faust ardnda brakt izlerde bir anlam buluyor.

- nk Darvvin'in evrim teorisinin bir baka sonucu deil midir her bir kk canlnn bu
byk balamda bir anlam tad? Yaayan bu gezegen biziz, Sofi! Evrende yanan bir
gnein etrafnda gezinen bu byk gemi biziz. Her birimiz de ayn zamanda yaamn iinde
yzen, genlerle ykl bir gemiyiz. Ykmz bir sonraki limana braktmzda boa
yaamamz demektir. Bjrnstjerne Bjrn-son da "lahi II" adl iirinde ayn dnceleri dile
getirir:

Selam olsun sana

her eyin ba mrn ilkbahar! Yaradl sabah her ey ordadr,

yalnzca biimdir yokolan.

Yoksa soy doar soydan, daima ycelerek;

tr doar trden milyonlarca yldr. Dnyalar gelir, dnyalar geer.

Hayatn neesine kar, sen - bu baharda iek olabilen,

sonsuzluk erefine tadna var bugnn insanlk adna; kendi payna denin tadna var

482

DARVVIN

bu sonsuzluk denizinde, kk ve gsz ek her bir nefeste, bu sonsuz gnn havasn iine!

- Ne kadar gzel!

- Artk baka bir ey sylemiyorum. "Satrba!"

- Artk u ironiye bir son versen iyi olur.

- "Satrba!" dedim. Szm dinlemek zorundasn.


483

FREUD

...kadnn iinde beliren kt ve bencil dnceler..

Hilde elindeki koca dosyayla birlikte yerinden frlad. Dosyay yaz masasnn zerine brakp
zerindekileri kartt ve banyoya kotu. ki dakika kadar duta kaldktan sonra aceleyle
giyindi ve koarak aaya indi.

- Kahvaltya geliyorsun, deil mi Hilde?

- nce biraz kp kaya binmeliyim.

- Ama Hilde!

Evden koarak kp aaya doru eimli baheyi geti. Kay iskeleden zp iine atlad
ve krek ekmeye koyuldu. Krfezde krek ekti de ekti, nce hzl hzl, sonra gitgide sa-
kinleerek.

"Yaayan bu gezegen biziz, Sofi! Evrende yanan bir gnein etrafnda gezinen bu byk gemi
biziz. Her birimiz de ayn zamanda yaamn iinde yzen, genlerle ykl bir gemiyiz.
Ykmz bir sonraki limana braktmzda boa yaamamz demektir..."

Hepsini ezbere hatrlyordu. Zaten kendisine yazlmt tm bunlar. Sofi'ye deil, kendisine.
Dosyadaki her ey Hil-de'ye babasndan mektuptu.

Krekleri kayn iine ald. Kayk bylece bir sre suda salnarak durdu. Kk su
rpntlar kay okuyordu.

Bu kk kayn Lillesand'daki bir krfezin yzeyinde yzmesi gibi o da Yeryz'nn


zerindeki kck bir fndk kabuu gibiydi.

Burada Sofi ile Alberto'nun yeri neydi peki? Evet, nerdeydi

484

FREUD

Alberto ile Sofi?

Onlarn yalnzca babasnn aklndaki bir takm "elektromanyetik etkileimler" olduuna


inanamyordu. Onlarn yalnzca babasnn seyahat daktilosundan kma, kt zerindeki
yazlar olduunu kabul edemiyordu. Byle olduuna inanmak demek, kendisinin de bir
zamanlar "kk, scak bir ha-vuz"da olumu protein alveriinden baka bir ey olmadna
inanmak demekti. Oysa o bunun tesinde bir eydi. Hilde Mller Knag'd o.
Bu byk dosya harika bir, yagn armaanyd kukusuz. Ve kukusuz babas Hilde'de
mutlak olan bir ze dokunmay baarmt. Ama yine de babasnn Sofi ile Alberto'dan
bahsederken kulland ok bilmi tonlamadan holanmyordu. '

Daha eve varmadan ufak bir ders verecekti babasna. Bunu o ikisine borluydu. Hilde
babasnn Kastrup Havaala-n'ndaki halini, deli gibi oradan oraya koturmasn gznn
nne getirebiliyordu.

Bir sre sonra Hilde iyice sakinlemiti. Gerisin geriye krek ekerek kay tekrar iskeleye
balad. Sonra gidip annesiyle beraber kahvalt etti. "Yumurta nefisti, ama biraz daha kat olsa
daha iyi olurdu" demek gibi sradan konulardan bahsetmek houna gitti.

Dosyay tekrar eline aldnda akam olmutu. Pek fazla sayfa kalmamt artk geriye.

Tekrar kap alnd.

- Kulaklarmz tkasak olmaz m? diye sordu Alberto. - Belki o zaman ses de kaybolur gider.

- Olmaz. Kimin geldiini bilmek istiyorum. Alberto da Sofi'nin arkasndan gitti.

Kapda plak bir adam duruyordu. Son derece hametli birta-

485

SOF'NN DNYASI

vrla duruyordu ama zerinde bandaki tatan baka hibir ey

yoktu.

- Evet? diye kkredi adam. - Kraln Yeni Giysileri hakknda ne

dnyorsunuz bakalm?

Al bert o ile Sofi aakalmlard. Onlarn bu haliyse adam endielendirdi.

- O da ne? Siz reverans da yapmyorsunuz karmda! diye bard adam.

Alberto tm cesaretini toplayp:

- Doru ama siz de niye byle rlplak geziyorsunuz? dedi. plak adam ksa bir sre daha
o muzaffer tavrn bozmadan

durdu. Alberto Sofi'nin kulana fsldad:

- Kendinin saygdeer biri olduunu sanyor!

Burada bir tr sansr m uygulanmakta? diye sordu adam.


- Hayr efendim. Tmyle uyanz ve aklmz tmyle yerinde. Bu yzden siz bay Kral' bu
klkta bu kapdan ieriye sokmamz mmkn deil.

Sofi'ye bu kendini beenmi ama rlplak adamn hali yle komik grnd ki birden
glmeye balad. Adama bu gl bir ok etkisi yaratm olacak ki o da o anda zerinde
bandaki tatan baka bir ey olmadn farketti. ki eliyle nn kapayp doru ormana
kotu. Orada Adem ve Havva, Nuh, Krmz Balkl Kz ve Sevimli Ayck'la karlard
belki kimbilir!

Alberto ile Sofi eikte durmu glyorlard. Alberto sonunda:

- stersen gel yine ierde oturalm. Sana imdi de Freud'dan ve onun bilinaltyla ilgili
retisinden bahsedeceim.

Yine pencerenin yanna oturdular. Sofi saatine bakp:

- Saat iki buuk olmu bile. Daha partiyle ilgili bir sr hazrlk yapmam gerek, dedi.

- Benim de. Ama nce Sigmund Freud 'la ilgili bir ift sz etmemiz gerek.

486

FREUD

- Freud filozof muydu?

Ona kltr dnr diyebiliriz en azndan. Freud 1856'da dodu ve Viyana niversitesi'nde
tp eitimi grd. O zamanlar kltrel hayatn son derece canl olduu bir kentti Viyana ve
Freud hayatnn byk bir ksmn bu kentte geirdi. nceleri tbbn nroloji dediimiz
dalnda ihtisas yapt. 19. yzyln sonlarndan bu yzyln balarna dek ise kendisinin "ruh
zmlemesi" ya da "psikanaliz" diye bilinen yntemini gelitirdi.

- Sanrm bunun ne anlama geldiini aklayacaksn.

- "Psikanaliz" deyimi hem insann genel ruhsal durumunu anlatan bir szck olarak, hem de
sinirsel ve ruhsal hastalklarn tedavisinde kullanlan bir yntem anlamnda kullanlr. Ben
burada ne Freud'un kii olarak kendisinin ne de ynteminin ayrntlarna gireceim. Ancak bir
insan anlayabilmek iin onun bilinaltyla ilgili grlerini mutlaka bilmek zorundayz.

- lgimi ekmeyi basardn ble. Anlat bakalm!

- Freud bir insann kendisiyle o insann evresi arasnda srekli bir gerilim olduu
kansndadr. Bir insann kendi istek ve ihtiyalaryla, evresinin istek ve ihtiyalar devaml
olarak eliir. Freud'un nsan davrannn kkenindeki nedenleri bulduunu sylemek yanl
olmaz. Bu da onu, 19. yzylda son derece popler olan Nat-ralist akmlarn bir sembol
haline getirmitir.

- nsanlarn "davranlarnn kkenindeki nedenler"le ne demek istiyorsun?


- Davranlarmz belirleyen ey yalnzca aklmz deildir. nsanlar, 18. yzyl Usularnn
inanp inandrmak istedikleri kadar aklc yaratklar deillerdir. Dncelerimizi, ryalarmz
ve davranlarmz ou zaman hi de mantkl olmayan bir takm drtler belirler. Bu tr
akl d drtler, iimizde duyduumuz daha derin bir takm istek ya da gereksinimlerin
iaretisi olabilirler. rnein yetikin bir insann cinsel ihtiyac, ocuklardaki meme emme
ihtiyac kadar temel bir ihtiyatr.

487

SOF'NN DNYASI

- Anlyorum.

- Bu kendi iinde ok mthi bir bulu olmayabilir. Ama Freud bu tr temel ihtiyalarn
"klk" ya da "biim deitirerek", davranlarmz bizim kontrolmz dnda belirlediini de
syler. Ayrca kk ocuklarn da cinsel ihtiyalar olduunu syler ki "ocuk cin-sellii"ne
dair bu iddia, Viyana'daki yksek kltrl zmrelerin iddetli tepkisini toplam, Freud'u
sevilmeyen adam yapmtr.

- Hi armadm dorusu.

- Sz konusu dnem, her trl cinselliin tabu sayld "Victoria DnemP'ydi. Freud
ocuklarda cinsellik konusundaki grlerini kendisinin terapisttik yapt dnemlerdeki
deneyimlerine dayandryordu. Yani ne srd tezlerin deneysel bir taban vard. Nevroz ya
da dier baz sinirsel hastalklarn nedeninin ocuklukta yaanm bir takm atmalar
olduunu da gzlemlemiti. Freud zamanla "ruhsal arkeoloji" diyebileceimiz bir tedavi
yntemi gelitirdi.

- Ne anlama geliyor bu?

- Bir arkeologun ii, deiik kltr aamalarn inceleyerek uzak bir gemiten izler bulmaktr.
18. yzyldan bir bak bulur rnein. Sonra topran biraz daha derininde 14. yzyldan
kalma bir tarak bulur. Daha da derine indiinde de 5. yzyldan kalma bir vazo...

Evet?

- Ayn ekilde psikanalist de hastasnn da yardmyla, sonunda sinirsel hastala yol am


olan, hastann gemite yaad ve bilinaltnda yatan deneyimleri gn na karmaya
alr. nk Freud'a gre her trl anmz aslnda bilinaltmzda yatmaktadr.

- imdi daha iyi anlyorum.

- Bu ekilde psikanalist hastann yllarca unutmaya alt ama gerekte hep varolan ve o
insan hep engellemi olan kt bir deneyimi bulup karr. Byle bir "dramatik olay" bilin
dzeyine karp hastay bununla yzletirdiinde hasta bu meseleyi artk "halletmi olur" ve
iyileir.

- ok mantkl.

488
FREUD

- Tabii ben ok hzl gittim. nce Freud'un insan ruhunu nasl tanmladn grelim. Hibir
kk ocuu yakndan grdn m?

- Drt yanda bir kuzenim var.

- Dnyaya geldiimizde, dorudan doruya fiziksel ve ruhsal ihtiyalarmzn belirlemesine


gre yaarz. St verilmezse alarz. Altmz slattmzda da. Fiziksel yaknlk ve vcut
scakl aradmz hareketlerimizle belirtiriz. imizde tadmz bu "arzu ilke-si"ne Freud
O adn veriyordu. ocukken salt bir "O"yuzdur.

- Evet?

- "O" ya da bu arzu ilkesini byynceye kadar ve tm hayatmz boyunca iimizde tarz.


Ancak zamanla isteklerimizi evremize uyarlamay reniriz. Zamanla arzu ilkesi yerini
"gereklik ilkesF'ne brakmaya balar. Freud bylelikle dzenleyici bir ilevi olan bir ben
yarattmz syler. Bir eyi ne kadar ok istersek isteyelim artk bu isteimiz olana kadar
oturup alamayz.

- Tabii ki yle.

- te bydmzde bir eyi ok gl bir biimde istediimiz ve bu isteklerin toplumca


kabul edilmedii anlar olabilir. Bu durumda isteklerimizi bastrmak, yani bu istekleri
unutmaya almak durumunda kalabiliriz.

Anlyorum.

- Freud insan ruhunda nc bir "basamak" daha olduunu sylyordu. Daha ok kk


yalardan itibaren anne-babamzn ve evremizin ahlak kurallaryla kar karya kalrz.
Yanl bir ey yaptmzda, anne-babamz "A, byle yaplmaz!" ya da "A, ne ayp ey!"
derler. Bydkten sonra da ahlak kurallar ve yarglar devam eder. evremizin ahlaksal
beklentileri sanki iimize girmi, benliimizin bir paras olmutur. Freud bunu stben diye
adlandrr.

- Bununla vicdan m kastediyordu?

- "stben" dedii eye vicdan da dahildir. Freud'a gre stben "kt" ya da "olmayacak"
eyler istediimizde harekete geer. Erotik ya da cinsel arzular konusunda da bu byledir. Ve
daha nce de

489

SOFfNN DNYASI

sylediimiz gibi Freud bu tr "olmayacak" ya da "ayp" isteklerin iimizde daha ocukluktan


itibaren varolduunu syler.

- Nasl yani?
- Bugn kk ocuklarn cinsel organlaryla oynadklarn bili-yor ve gryoruz. Deniz
kylarnda hep grdmz bir eydir bu. Freud'un yaad zamanlarda byle bir ey
olduunda iki- yandaki ocukcazn eline bir aplak indirilir, "Ne ayp!", "Byle ey
yaplr m hi?" ya da "ek ellerini bakaym orandan!" denirdi.

- Ne sama!

- Bylelikle insanda cinsel organ ve cinsellik konusunda bir sululuk duygusu gelimeye
balar. Bu sululuk duygusu "st-ben"e yerletii iin, Freud'a gre pek ok insan, gerekte
insanlarn hemen hemen hepsi, hayat boyunca cinsellik konusunda bir sululuk duygusu tar.
te yandan Freud'a gre cinsel istekler insann doal ve nemli bir yann oluturur. Ve ne
yazk ki Sofi'ciim, isteklerle sululuk arasnda tm bir hayat boyunca byk bir eliki
yaanr.

- Bu eliki gnmzde Freud'un yaad dnemden daha az

herhalde...

- Byk bir olaslkla yle. Ancak Freud'un hastalarndan bazs bu elikiyi yle iddetli bir
ekilde yayorlard ki Freud'un nevroz dedii ruh haline giriyorlard. rnein Freud'un kadn
hastalarndan biri, kaynbiraderine gizliden gizliye akt. Kzkardei bir hastalk sonucu
lnce, "Artk onunla ben evlenebilirim," diye dnd. Bu dnce ise onun "stben"iyle
ok fazla elien bir dnceydi. Bu eliki ylesine dayanlmaz bir hal almt ki kadn bu
dncesini iddetle bastrmaya almt. Yani bu dncelerini bilinaltna itmiti. Freud
unlar yazar: "Bu gen kz histerik nbetler iinde hasta dp ben tedaviye baladmda,
kzn, kzkardeinin lm deinde dnd kt, bencil dnceleri hi mi hi
hatrlamadn grdm. Ama tedavi srasnda kz bunlar tekrar hatrlad, o duygularn
patojenjk bir anda tm iddetiyle yeniden yaad ve

490

FREUD

bundan sonra tekrar shhatine kavutu."

- imdi "ruhsal arkeoloji" demekle ne demek istediini daha iyi anlyorum.

- imdi insan psikolojisinin daha genel bir tarifini yapabiliriz. Pek ok hastayla yaad
deneyimlerden sonra Freud bilincin insan ruhunun yalnzca ok kk bir blmn
oluturduunu sylyordu. Bilin, buzdann suyun zerindeki ksmdr yalnzca. Suyun
altnda ya da bilincin denetiminin altnda bir "bilinalt" ya da bilinsizlik vard\r.

- Bilinalt denen ey hep iimizde olan ama unutup hatrlamadmz eylerdir, yle mi?

- Yaadmz her trl deneyimi srekli bilincimizde tutmamz mmkn deildir. Daha nce
dndmz ya da yaadmz ve "yle bir dnsek aklmza gelecek" eylere Freud
"bilinncesi" eyler diyordu. "Bilinalt" szcn ise "bastrdmz" duygular anlamnda
kullanyordu. Bunlar bizim "ho olmad", "ayp olduu" ya da "irkin olduu" iin bir
zamanlar unutmaya altmz eylerdir. Bilincimiz ya da "stben"imiz iin baa kamad
istek ve arzularmz bir alt kata iteriz anlayacan. Brakrz orada kalsnlar!

- Anlyorum.

- Bu, tm salkl insanlarda varolan bir ileyitir. Ancak baz insanlar iin yasak dnceleri
bilinten uzaklatrmak yle byk bir abaya mal olabilir ki insanda sonunda sinir
bozukluklarna yol aabilir. nk bu ekilde bastrlan duygular tekrar bilin dzeyine
kmaya almaktadrlar. Ve baz kiiler bu tip duygular bastrmak iin dier insanlardan
daha ok enerji kullanmak zorunda kalabilir. Freud 1909'da, psikanaliz zerine ders vermek
zere Amerika'ya gittiinde bu bastrma mekanizmasnn nasl ilediine dair bir rnek verir.

- Hemen anlat.

- Freud yle demitir: "Varsayalm ki bu salonda... insanlar ra-

491

SOF'NN DNYASI

hatsz eder mahiyette hareketler yapan ve srekli glerek, konuarak, ayaklarn takrdatarak
benim dikkatimi datan bir kii olsun. O zaman ben bu koullar altnda devam
edemeyeceimi syleyince salondan bir iki gl gen ayaa kalkar ve bu huzur bozan kiiyi
salondan atarlar. te o insan 'bastrlmtr' ve ben bylece dersime devam edebilirim. Bu
kiinin tekrar huzur bozmasn engellemek iin, aslnda benim arzumu yerine getirmi bu
beyler sandalyelerini kapnn nne eker ve bastrlann tekrar ortaya kmasna kar bir
'direni' kurarlar. te bu iki konumu 'bilin' ve 'bilinalt' diye ad-landrrsanz, bastrma
sreci diyerek neyi anlatmak istediimi daha kolay anlarsnz,"

- Bence de ok yerinde bir rnek bu.

- Ama "huzur bozucu" yine ieri girmek isteyecektir Sofi. Bastrlan dnce ve drtlerin
yapt da budur. Bilinaltndan kmak isteyen bastrlm dncelerin srekli "basks"
altnda yaarz. Bu yzden de "istemeden" bir eyler sylediimiz ya da yaptmz olur.

- Buna bir rnek verebilir misin?

- Freud byle pek ok mekanizmadan sz eder. Buna verdii rneklerden biri yanl
tepkilerdir. Bu, bir zamanlar bastrmaya altmz eyleri kendiliimizden sylemek ya da
yapmaktr. Freud'un bununla ilgili yle bir rnei vardr: Bir ustaba patronunun erefine
kadeh kaldracaktr. Ama bu patron aslnda hi kimsenin sevmedii, kt bir patrondur. "ine
edilecek" bir adamdr yani.

-Evet?

- Ustaba ayaa kalkp adal bir tavrla kadehini kaldrr ve: "imdi patronun iine edelim!"
der.

- nanmyorum!
- Ustaba da bunlar dediine inanamamtr. Aslnda sadece dndklerini sylemek
olmutur yapt, ama hi istemeden. Baka bir rnek daha ister misin?

-Evet.

492

FREUD

- Babann rahip, kzlarnn da son derece akll uslu kzlar olduu bir aileyi bir gn piskopos
ziyarete gelecektir. Bu piskoposun da ok byk ve ok irkin bir burnu olduunu herkes
bilmektedir. Bu yzden kzlara piskoposun burnuyla ilgili tek bir sz etmemeleri tembih
edilir. nk ocuklarda bastrma mekanizmas ok gl olmad iin nerede, ne
diyecekleri pek belli olmaz.

-Evet?

- Nihayet piskopos aileyi ziyarete gelir ve rahibin cici kzlar piskoposun burnundan
bahsetmemek iin ellerinden geleni yaparlar. Daha da tesi, piskoposun,burnunu hi
grmemi gibi yapmaya, unutmaya alrlar. Ama aslnda burun srekli akllarndadr. Sonra
kzlardan biri piskoposa kahvenin yannda eker ikram ederken, adamn yannda kibar bir
edayla durur ve: "Burnunuza eker alr mydnz?" der.

- Ah, ne utan verici!

- Bazen de eyleri rasyonalize ederiz. Yani hem kendimizi, hem de bakalarn yaptmz
eyin gerek nedeninden bir baka nedeni olduuna inandrmaya alrz. nk gerek
nedenden utanrz.

- rnek verir misin?

- Seni hipnotize ederek cam aman salayabilirim. Hipnoz srasnda sana, ellerimle masaya
vurunca senin gidip cam aacan sylerim. Masaya vururum ve sen de gidip cam aarsn.
Sonra sana cam niin atn sorarm. Sen de hava scak olduu iin atn sylersin belki.
Ama bu, gerek neden deildir. Benim hipnotik szlerimin sana cam atran gerek neden
olduunu kabul etmez, olay "rasyonalize" edersin.

- Anlyorum.

- te bizler her an byle "ifte iletiim" iinde bulunuruz.

- Drt yandaki kuzenimden bahsetmitim. Pek arkada yok sanrm. En azndan beni
grnce oynayacak biri geldii iin ok sevinir. Bir seferinde hemen kalkp eve dnmem
gerekiyordu. O zaman ne dedi, biliyor musun?

493

SOFNN DNYASI
- Ne dedi?

- "Annen aptal!" dedi.

- Evet, bu rasyonalize etmeye iyi bir rnek. ocukcaz aslnda bunu demek istemiyordu
herhalde. Ama senin gitmenden znt duyduunu kendine itiraf edemedii iin, azndan bu
szler dkld. Bazen de yansttmz olur.

- Ne demek bu?

- Yanstma dediimiz ey, kendimizde beenmeyip bastrmaya altmz zellikleri


bakasna maletmektir. ok cimri biri, bakalarn en nce cimri diye yarglayan kiidir ou
zaman. Seksle ok ilgilendiini kendi kendisine itiraf edemeyen kii, hemen bakalarn seks
taknts olan kiiler olarak yarglar.

- Anlyorum.

- Freud hayatmzn byle pek ok bilinalt davranlarla dolu olduunu sylyordu. Bir
kiinin ismini ne kadar istesek aklmzda tutamayz; konuurken elbiselerimizi ekitirip
dururuz ya da bir odadaki nesneleri bir amacmz yokmu gibi oradan oraya tarz.
Azmzdan istemeden laf kardmz ok olur. Freud'a gre tm bunlar ok masum
davranlar gibi grnseler de aslnda hi de byle olmayabilirler. Ona gre bunlar birer
"belirti" olarak grlmelidir. Bu "yanl davranlar" ya da "sradan davranlar" aslnda ok
derin srlar dile getiriyor olabilirler.

- Bundan sonra sylediim her lafa ok dikkat edeceim...

- Ama ne yapsan bilinaltndaki drtlerden kurtulamazsn. Yaplmas gereken, ho olmayan


eyleri bilinaltna itmek iin ok fazla enerji kullanmamaktr. Bu, tarla faresinin deliini
kapamaya almaya benzer. Delii ne kadar kaparsan kapa, tarla faresi naslsa bir baka
delikten yine kacaktr. Bilinle bilinalt arasnda hep ak bir kap brakmaldr insan.

- Ve insan bu kapy kaparsa ruhsal hastalklara yakalanabilir,

yle mi?

- Evet, nevrozlu bir kimse "ho olmayan eyleri" bilincinden si-

494

FREUD

lip atmak iin ok fazla enerji harcayan kimsedir. ounlukla bu kii belli bir takm olaylar
bastrmaya alr. Freud bu belli olaylar travma diye adlandrr. "Travma" Yunanca bir
szck olup "yara" anlamna gelmektedir.

- Anlyorum.

- Hastann tedavisinde Freud iin nemli olan bu kapal kapy aralamak ya da yepyeni bir
kap amaktr. Hastayla ibirlii yaparak bastrlm duygular bilin dzeyine karmaya
almaktr. Hasta neyi bastrdnn farknda deildir. Yine de doktorun bu sakl travmalar
ortaya karmada kendjsine yardm etmesini isteyebilir.

- Doktor hastasna nasl davranr?

- Freud serbest arm dedii yntemi gelitirmitir. Bu yntemde Freud hastann rahat bir
pozisyonda yatmasn salar ve ondan ne kadar nemsiz, ne kadar sradan, ne kadar kt ya
da ne kadar ayp olursa olsun aklna gelen her eyi anlatmasn ister. Ama, travmalarn
stn rtm olan "kapa" ya da "kontrol" kaldrmaktr. nk hastay skan tam da bu
travmalardr. Bir bakma devaml oradadrlar ama bilinte deildirler.

- Demek ki bir insan bir eyi ne kadar unutmaya alrsa, bilinaltnda onunla o kadar ok
urar?

- Evet, tam byle. Bu yzden bilinaltndan gelen iaretleri dikkate almak nemlidir. Freud'a
gre bilinaltnn "altn anahtar" r-yalarmzd. Freud'un en nemli kitab da 1900 ylnda
yaynlanan "Rya Yorumu" adl kitabyd. Burada ryalarmzn rastgele olmadna
deiniyordu. Bilinaltndaki dncelerimiz ryalar yoluyla kendilerini bilin dzeyine
karmaya alr.

- Devam et!

- Hastalaryla ilgili bir ok deneyimlerine ve kendi ryalarna dayanarak Freud ryalarn


isteklerin gerekletii yer olduunu saptar. Bunu en ak olarak ocuklarda grmek
mmkndr, der. ocuklar ryalarnda dondurma, kiraz grrler. Ama yetikinlerde ryann
gerekletirdii istekler klk deitirmi durumda varolurlar.

495

SOFNN DNYASI

nk uyurken de kendimize kuvvetli bir sansr uygulamaya devam ederiz. Uykuda bu


sansr gerek hayattakinden daha az gldr ama yine de isteklerimizin tannmamak iin
klk deitirmesine yeter.

- Ve bu yzden ryalarn yorumlanmas gerekir...

- Freud, sabah uyandmzda hatrladmz ryayla ryann gerek anlamn birbirinden


ayrmamz gerektiini syler. Ryalar-daki grntler, bir baka deyile ryann "filmi" ya da
"videosu", ryann aa km ieriidir. Ryann bu "ak" ierii malzemesini o gn ya da
daha nce yaananlardan alr. Ancak ryann bilincin tanyamad daha derin baka bir
anlam daha vardr. Freud buna da ryann grnmeyen ierii diyordu. Bu ierik, yani
ryann gerek anlam ok eskilere, hatt ilk ocukluk yllarna kadar uzanabilir.

- Yani gerek anlamna ulaabilmek iin ryann yorumlanmas

gerekir...

- Evet. Hasta insanlar sz konusu olduunda, bunun terapistle birlikte yaplmas gerekir.
Ancak ryay yorumlayan doktor deildir. O bunu ancak hastann yardmyla birlikte
yapabilir. Byle bir durumda doktor, yalnzca orada olup yorumun olumasna yardm eden
Sokratesi bir "ebe" gibidir.

- Anlyorum.

- "Grnmeyen rya dnceleri"nden "aa km rya ieriine" geie Freud rya iilii
der. Burada ryann gerek anlamnn "kodlanmas'dr esas olan. Ryann yorumlanmas
srasnda bunun tersi bir yol izlenmesi gerekir. Ryann gerek anlamna ryann "motifi"nin
"tersinden kodlanmas"yla ulalr.

- Bir rnek verebilir misin?

- Freud'un kitab pek ok rnekle doludur. Ama istersen Freud-cu bir rnei kendimiz
oluturalm. Gen bir adam ryasnda kuzeninin kendisine iki balon verdiini grrse...

-Evet?

496

FREUD

- Ryann yorumunu sen yapmaya almalsn.

- Hmm... yleyse ryann "aa km ierii" senin de dediin gibi adamn kuzeninden iki
balon almasdr.

- Devam eti

- Ryann malzemesini daha nce yaanm olaylarn oluturduunu sylemitin. yleyse


adam nceki gn lunaparka gitmi ya da o gn gazetede balon resmi grm olabilir.

- Evet, olabilir. Ama unutma ki adamn yalnzca "balon" szc ya da balona benzeyen bir
eyler grm olmas da buna yetebilir.

- Peki ama ryann "grnmeyen ierii" yani gerek anlam ne olabilir ki?

- Rya yorumcusu ben deil, sensin.

- Belki de adamn can balon istemitir.

- Yok, bence bu gerek neden olamaz. Bu da isteklerin gerekletii bir ryaya rnek olabilir
ama yetikin bir adamn balon isteyecei dnlemez pek. stese de bunu ryasnda
grmesine gerek olmaz.

- O zaman buldum galiba: Adam aslnda kuzenini istemektedir. Balonlar da kuzeninin


gslerini temsil ediyor.

- Evet, bu daha akla yakn bir aklama. Tabii adamn bunu ayp bir dnce olarak alglamas
da art.
- nk ryalarmz da balon filan olup klk deitiriyor, deil mi? -

- Evet, Freud'a gre ryalar, "bastrlm isteklerin klk deitirerek gerekletii" yerlerdir.
Ancak neleri bastrp neleri bastrmadmz, Freud'un Viyana'daki doktorluk yllarndan bu
yana olduka deimi olabilir. Ancak ryann ieriinin klk deitirerek karmza kt
gereinin deitii pek sylenemez.

- Anlyorum.

- Freud'un psikanaliz yntemi, 1920'Ii yllarda zellikle psikiyatrik hastalarn tedavisinde


byk bir nem kazand. Bilinaltna dair dnceleri bunun yannda sanat ve edebiyatta da
etkili oldu.

497

SOF'NN DNYASI

- Sanatlar insann bilinaltndaki duygularyla daha fazla ilgi-lenmeye mi baladlar?

- Evet, tam da byle oldu. Aslnda bu dnceler edebiyatta nceki yzyln son on ylnda
boy gstermeye balamt bile. Freud'un psikanalizinin tam da 1890'larda ortaya kmas bu
bakmdan bir tesadf saylamaz.

- Yani bu zaman iinde ortaya kmas gereken bir ey miydi?

- Zaten Freud da duygular bastrma, yanl tepkiler ya da rasyo-nalize etmek gibi olgular ilk
kez kendisinin "bulup kardm" iddia etmiyordu. Ayrca o, teorisine dair rnekleri
edebiyattan almakta son derece ustayd. Ama demin de sylediimiz gibi, Freud'un
psikanalizinin 1920'I i yllarda sanat ve edebiyat zerinde daha dorudan bir etkisi olmutur.

- Nasl?

- airler ve ressamlar yaratc faaliyetlerinde bilinaltndaki glerini kullanmaya altlar.


Bu zellikle srrealist akmda etkili oldu.

- Ne demek bu?

- "Srrealizm" Franszca'da "Gerekstclk" anlamna gelir. 1924'de Andre Breton


"Gerekstc bir manifesto" yaynlamtr. Breton burada, sanatn bilinaltmdan retilmesi
gerektiini vurgulamtr. Sanat bu ekilde ryalarndan esin bularak, ryayla gerek
arasndaki farkn ortadan kalkt bir "gerekst"ne ulaabilecektir. nk bilincin
sansrnden kurtulup szckleri ve resimleri zgrce kullanabilmek bir sanat iin de son
derece nemli bir eydir.

. - Anlyorum.

- Freud bir bakma tm insanlarn aslnda birer sanat olduklarn kantlyordu. Her rya
kk bir sanat eseridir ve her gece hepimiz rya grrz. Hastalarnn ryalarn
yorumlarken de Freud ok fazla sayda sembole bavuruyordu; tpk edebi bir eseri ya da bir
resmi yorumlarken yaptmz gibi. t
- Ve her gece rya grmekteyiz, deil mi?

498

PREUD

- Son yaplan aratrmalara gre uykudaki zamanmzn yaklak olarak yzde 2,0'sinde, yani
her gece 2-3 saat boyunca rya gryoruz. Uykumuz blnnce genellikle sinirli ve huzursuz
oluruz. Bu da her insann kendi varolusal durumunu sanatsal bir ekilde ifade etme
ihtiyacnda olduunun bir kantdr. Ryamzn konusu biziz-dir. Ynetmeni, senaristi, tm
oyuncular da biz. Sanattan anlamadn syleyen insan aslnda kendini hi tanmayan insan
demektir.

- Anlyorum.

- Freud ayrca insann bilincinin ne kadar muhteem bir ey olduunu da kantlyordu.


Hastalaryla almalarndan vard sonu, grp yaadmz her eyi bilincimizin bir
kesinde saklyor olduumuzdu. Ve tm bu izlenimleri tekrar ortaya karabiliyorduk. nce
"beynimizin durup" sonra "dilimizin ucuna gelmesi" ve en nihayet "birden aklmza gelmesi",
bilinaltmzdaki eylerin ak bir kap bulup bilin dzeyine kmasndan baka bir ey
deildir.

- Ama bazen aklmz gerekten de durur hani...

- Evet, tm sanatlar da bilir bunun nasl olduunu. Ama sonra bir an gelir, tm kaplar, tm
dolaplar alverir. Kendiliinden gelir dilimizin, elimizin ucuna szler, resimler... Bu,
"bilinaltnn kap-s"n biraz aralamakla olur. Buna da esinlenmek diyoruz, sevgili Sofi.
Esinlenince kendiliinden ortaya kar yazmz, resmimiz...

- Bu harika bir duygu olmal.

- Sen de yaamsndr mutlaka bu duyguyu. Bylesi bir esinlenme haline ok yorgun


ocuklarda da rastlanr. Bazen yle yorgundurlar ki cin gibi uyank grnrler. Ama sonra
birden konumaya balarlar, hem de henz renmedikleri szckler kullanarak. Szckler
oradadr oysa; stlerindeki tm dikkat ve sansr kalktnda ortaya kverirler. Bir sanat
iin de, mantn ve dikkatin bilinaltndaki duygu ve dnceleri sonuna dek kontrol
etmemesi ok nemlidir. Sana bunu anlatan kk bir masal anlataym m?

- Tabii.

- Olduka ciddi ve olduka ackl bir masal bu.

- Olsun, anlat.

499

SOF'NN DNYASI
- Bir zamanlar, ayaklarnn krkn da mthi bir hnerle kullanarak ok gzel danseden bir
krkayak varm. Ormandaki tm hayvanlar bu krkayan dansn izlemeye gelirler ve her
seferinde onun dansediine hayran kalrlarm. Ama onun bu dansediini beenmeyenler de
varm. Bunlardan biri de bir kurbaaym...

Krkaya kskamyordur da ondan.

- Ne yapsam da krkayan byle gzel dansetmesini engelle-sem? diye dnp duruyormu.


Gzel dansetmiyorsun, dese olmazm. Ben senden daha gzel dansediyorum dese, hi
olmazm. Dnm, tanm, sonunda mkemmel bir plan hazrlam.

- Nasl?

- Oturup krkayaa bir mektup denmi. "Ei benzeri olmayan saygdeer krkayak
kardeim!" diye balam mektubuna. "Sizin benzersiz danslarnzn naiz bir hayranym.
Msaadenizle sizden unu renmek isterim: Nasl byle gzel dansedebiliyorsunuz? Acaba
nce 13. sol ayanz, sonra da 27. sa ayanz atarak m dansa balyorsunuz? Sonra da 11.
sa ayanz kaldrp, 35. sa ayanz m indiriyorsunuz? Cevabnz bekliyorum. mza:
naiz hayrannz, kurbaa."

- Grdn m unun yaptn!

- Krkayak mektubu alr almaz nasl dans ettiini dnmeye balam. nce hangi ayan
attn? Ondan sonra hangi ayan kaldrdn? Ve sonunda ne olmu sence?

- Herhalde krkayak artk dansetmeyi brakmtr.

- Evet, tam da yle olmu. te bu bize akln yaratcl nasl engelleyebileceini gsteren
gzel bir rnek.

- Gerekten de ackl bir ykym...

- Yani sanatnn zaman zaman "kendini brakabilmesi" gerekir. Srrealistler de her eyin
byle kendiliinden ortaya kt anlar kullanmaya alyorlard. nlerine bo bir sayfa
alyor, ne yazdklarn hi dnmeden, o an ilerinden gelenleri yazyorlard. Buna otomatik
yaz diyorlard. Bu aslnda, bir "medyum"un nndeki ma-

500

FREUD

sadaki kalemi lmlerden birinin ruhunun oynattna inand is-piritizmadan gelme bir
deyimdir. Ama bunlardan yarn bahsetmeyi dnyorum.

Nasl istersen!

Srrealist sanat da bir anlamda bir "medyum" ya da bir ara veya bir aracdr. O kendi
bilialtnn bir medyumudur. Belki de her trl yaratc srete rol vardr bilinaltnn. Hem
zaten nedir ki "yaratclk" dediimiz ey?
- Bilmem. Yeni bir ey yaratmak deil midir?

- yle diyelim. Ve bu srete hayalgcyle akl arasnda gzel bir ibirlii gerekleir. ou
zaman akl hayalgcn yok eder ve bu da olduka ciddi bir eydir. Bence hayalgc
Darvvinist bir sistemdir.

- Ne? te bunu hi anlamadm.

- Darvvinizme gre doada birbiri ardnca mutantlar ortaya kar. Ama doa bu mutantlardan
ancak bir ksmn kullanabilir. Bunlarn ancak bir ksm yaama hakkna sahiptir.

Evet?

- Dndmzde, esinlenip pek ok yeni fikir bulduumuzda da bu byledir. Bilincimizde


"dnce mutantlarnn" biri bir dierini izler. Tabii eer kendimize ok gl bir sansr
uygulamazsak. Ama bu dncelerin sadece bir ksm kullanlabilir. te akl burada nem
kazanr. nk akln da nemli bir ilevi vardr. Ortaya kan fikirleri bir dzene sokmak
akln ya da mantn iidir.

- lgin bir benzetme oldu bu.

- "Aklmza gelen" her eyin dudamzdan olduu gibi dkldn bir dnsene! Ya da
tuttuumuz notlarn, ekmecemizdeki ktlarn ortaya dklverdiini! O zaman dnya
rastlantsal bir takm vr zvrla dolard. "Seci" denen ey ortadan kalkm olurdu, Sofi.

- Bu fikirler arasnda seim yapan da akl, yle mi?

- Evet ya, sence de yle deil mi? Yeni bir ey yaratan, hayalg-

501

SOFi'NN DNYASI

cdr, ama seimi yapan hayalgc deildir. "Birletiren" hayalg. c deildir. Bir
kompozisyon, - ki her sanat eseri bir kompozisyon, dur- hayalgcyle mantn ya da ruhla
akln inanlmaz bir ibirlii sonucu ortaya kar. nk her trl yaratc srete hayalgc
nemli bir rol oynar, ancak bir aamada sradan esinlenmeleri de denetlemek gerekir.
Koyunlar nce ayra salar, sonra gdersin.

Bunlar syledikten sonra Al bert o oturup pencereden darsn seyretmeye koyuldu. O


srada Sofi de gln kenarnda bir sr rengarenk Disney yaratnn durduunu grd.

- Bak, urada duran Guffy deil mi? dedi Sofi. - te orada da Do-nald'la yeenleri duruyor...
A, bu da Dolly... Varyemez Amca'ya bak... itiyor musun Alberto? Miki Fare'yle Bilgin de
ordalar...

Alberto Sof i'ye dnerek:

- Evet, ne yazk ki yle ocuum, dedi.


- Niye byle diyorsun Alberto?

- Burada biz, Binbann koyunlaryla babaayz. inden gelenden bahsetmeye balayan da


bendim ne yazk ki!

- Bu yzden kendini sulamamalsn.

- Hayalgcnn biz filozoflar iin de nemli olduunu syleyecektim. Yeni dnceler


retebilmek iin bizler de hayalgcmz serbest brakmalyz. Ama bu kadar biraz fazla!

- Bover, aldrma!

- Bu srete akln da nemini vurgulayacaktm. Ama baksana ne biim bir samalkla kar
karya kalyoruz. Utanmas gerek bu adamn!

- imdi de ironi mi yapyorsun?

- ronik olan o, ben deilim. Ama bunun bir kar yolu var. Planmn can alc noktas da bu.

- Hibir ey anlamyorum.

- Ryalardan bahsettik. Bunda da ironik bir yan var. Biz de Binbann ryalar deil de neyiz
sanki?

502

FREUD

-Ya?

- Ama dnemedii bir ey var.

- Neymi o?

- Belki de o da kendi ryasnn farknda. Syleyip yaptmz her eyi biliyor, tpk ryay
grenin ryasnn ak ieriini hatrlamas gibi. Kalemi elinde tutan o. Ama birbirimize
sylediimiz her eyi ha-trlasa da tmyle uyanm saylmaz.

- Ne demek istiyorsun?

- Ryasnn grnmeyen ieriinden habersiz, Sofi. Bunun klk deitirmi bir rya olduunu
unutuyor.

- Ne tuhaf eyler sylyorsun!

- Binba da byle dnyor olmal. nk o da kendi ryasnn dilinden anlayamyor.


Bizim de buna sevinmemiz gerek. nk bu bize kk de olsa bir zgrlk salyor. te biz
bu zgrlkle, scak bir yaz gn ileklerin topraktan fkrmas gibi Binbann bilincinden
kp kurtulacaz.
- Baarabilebilecek miyiz sence?

- Baarmak zorundayz. Sana birka gn iinde yepyeni bir gkyz vaat ediyorum. O zaman
Binba tarla farelerinin nerde olduunu, bir daha nerden kacaklarn hi bilemeyecek.

- Ryadan baka bir ey olsak da olmasak da, ben annesi bekleyen bir kz ocuuyum ne de
olsa! Saat bee geliyor. Kaptan Viraj'na dnp parti hazrlklarna balamalym.

- Hmm... Eve dnerken bana bir iyilik yapar msn? -Ne gibi?

- Dikkat uyandrmaya al. Binbann tm yol boyunca seni izlemesini salamaya al. Eve
geldiinde de onu dn, o zaman o da seni dnmek zorunda kalr.

- Ne ie yarayacak ki bu?

- nk o zaman ben de rahatsz edilmeden gizli planm zerinde alabilirim. Binbann


bilinaltna dalabilirim, Sofi. Yeniden grnceye dek de orada kalabilirim.

503

KEND AIMIZ

...insan zgrle mahkm edilmitir.

alar saat 23.55'i gsteriyordu. Hilde yatt yerden tavana bakyordu. Aklna gelen tm
fikirlerin zgrce varolmasn salamaya alyordu. Bir dnceyi dnmeyi braktnda,
neden artk o dncenin zerine gitmediini soruyordu kendi kendisine.

Bir eyleri bastryor olmasnd sakn?

Kendisine uygulad tm sansrleri kaldrabilse, belki de uyankken rya grmeye balard...


Dncesi bile tuhaft bunun.

Gitgide kendisini daha rahat hissetmeye balad ve bir an, iinde, kendisinin Binbann
Evi'nin orada, ormann iinde, gln kenarnda olduunu duydu.

Alberto ne yapacakt acaba? Tabii aslnda babasyd bu eyi yapacak olan. Acaba o biliyor
muydu Alberto'nun plann? Yoksa o da dncelerini zgr brakp, Alberto'nun kendisini de
artacak bir eyler yapmasn m bekliyordu?

Dosyann bitmesine bir ey kalmamt artk. Son sayfay ap baksa myd acaba? Olmaz, bu
oyunbozanlk olurdu. stelik Hilde kitabn sonunun imdiden belli olduundan pek de emin
deildi dorusu.

Ne garip bir dnceydi bu! Dosya nndeydi ite. Babasnn bu saatten sonra dosyaya yeni
bir ey eklemesi mmkn deildi. Ama bunu Alberto baarabilirdi belki de. Bir srpriz
yaparak filan...

En azndan kendisi biliyordu yapaca srprizi! nk ba-


504

KEND AIMIZ

bas onu denetleyemiyordu. Ya kendisi... Kendisi denetleyebiliyor muydu tm yaptklarn?

Bilin neydi gerekten? Evrenin en byk srlarndan biri deil miydi? Bellek neydi? Nasl
oluyordu da tm grp yaadklarmz "hatrlayabiliyorduk"?

Nasl oluyordu da her gece birbirinden ilgin, masal gibi ryalar yaratabiliyorduk?

Byle yatm dnrken gzlerini bir ap bir kapyordu. Sonra bir an gzlerini amay
unuttu. Uyumutu.

Bir martnn lyla uyandnda saat 6.66'y gsteriyordu. ok tuhaf bir ey deil miydi
bu? Ayaa kalkt. Her zaman yapt gibi yine pencereye gidip koyu seyretmeye koyuldu. Yaz
olsun, k olsun bir alkanlk olmutu bu.

Orada yle dururken, birden kafasnda rengarenk imekler akt. Ryasn hatrlyordu.
Sradan bir rya deildi bu. Renkleri, ekilleriyle capcanl bir ryayd...

Babasnn Lbnan'dan dnn grmt ryasnda. Tm ryas, Sofi'nin iskelede altn hal
kolyesini bulduu ryann bir devamyd sanki.

Ryasnda, tpk Sofi'nin ryasmdaki gibi, iskelede oturuyordu. Kulana birisi ok yava bir
sesle, " Merhaba, benim adm Sofi" diye fsldyordu. Sesin nerden geldiini anlamaya
alyordu Hilde. Sesse fsldamaya devam ediyordu: "Kr ve sarsn galiba!" O anda babas
BM askeri giysileri iersinde baheye girmi, "Hilde!" diye kendisine sesleniyordu. Hilde
koup kendisini babasnn kollarna att. Ve rya da burada bitiyordu.

Aklna Arnulf verland'n bir iirinden u msralar geldi:

Tuhaf bir ryadan uyandm bir gece, Bir ses benimle konuuyor gibiydi,

505

SOF'NN DNYASI

Yeraltndan akan bir su gibi uzakt ses, Kalktm, dedim: Nedir benden istediin?

Pencerenin nnde dururken annesi geldi.

- Aa... Sen uyank msn?

- Bilmem...

- Akam her zamanki gibi, drt sralarnda geleceim.

- Oldu.
- yi gnler Hildeciim.

- Sana da!

Annesinin kapy arpp ktn duyar duymaz, tekrar yatana girdi ve dosyay at.

"... Binbann bilinaltna dalabilirim, Sofi. Yeniden grnceye dek de orada kalabilirim."

Evet, burada kalmt. Kald yerden okumaya devam etti. Eliyle birka sayfa kaldn
hissedebiliyordu artk.

Sofi Binbann Evi'nden ktnda gln kenarndaki Disney yaratklarn grebiliyordu


hl. Ama sanki o yaklatka yaratklarn hatlar kayboluyor gibiydi. Sonunda iyice yok
oldular.

Kaykta krek ekerken de, kay kyya ekerken de ellerini kollarn sallayp durdu. Amac
Binbann dikkatini zerine ekip, Alberto'nun rahat rahat plann dnmesini salamakt.

Patikada koarken hoplayp zplad. Yryen bebek taklidi yaparak yrd. Binbann can
sklp dikkati baka yne evrilmesin diye ark sylemeye de koyuldu.

Bir ara oturup Alberto'nun plann dnmeye dald. Sonra bunu dndnn farkna varp
ok utand ve tuttu, nne kan bir aaca trmand.

Trmanabildii kadar trmand aaca. Aacn neredeyse en tepesine ulatnda, tekrar aa


inmesinin olanaksz olduunu anlamt. Bir sre durup sonra aa inmeyi denemeyi
dnd, ama bu

506

KEND AIMIZ

sre iinde de hareketsiz kalmamas gerekiyordu. Yoksa Binbann dikkati dalr, Alberto'yu
gzetlemeye balard.

Sofi kollarn sallad, birka kez horoz gibi tt, sonunda da yank bir trk tutturdu. 15 yllk
hayatnda ilk kez bir trk sylyordu. Bu adan bakldnda hi de fena sylemiyordu hani!

Tekrar aa inmeyi denedi, ama olduu yerden kmldamas olanaksz grnyordu. Tam o
srada kocaman bir kaz kageldi ve dallardan birine kondu. Grd onca Disney
yaratndan sonra, Sofi kazn konumaya balamasna zerrece armad.

- Benim adm Morten, dedi kaz. - Aslnda evcil bir kazm ama hikayemize uysun diye buraya
Lbnan'dan gelen bir yaban kaz srsne taklp geldiim sylenebilir. Aatan yere
inebilmek iin yardma ihtiyacn varm gibi grnyor.

- Bana yardm edemeyecek kadar kksn, dedi Sofi.

- abuk karar verme kk bayan! Belki de sensin fazla byk olan.


-Nefarkederki!

- Evet ama benim senin yandaki bir ocuu tm sve zerinden tayarak geirdiimi
bilmeni isterim. ocuun ad Nils Holgers-son'du.

- Ben on be yandaym.

- Nils de on drt yandayd. Tamaclkta yan fazla nemi yoktur.

- Onu nasl tayabildin?

- Kk bir kanat darbesiyle kendinden geirdim onu. Uyandnda bir baparmak kadard.

- Bana da kk bir kanat darbesi dokundurur musun ltfen? Yoksa sonsuza kadar burada
kaldm gitti demektir. stelik cumartesi gn, felsefi bir bahe banisinde ev sahiplii
yapmam gerekiyor.

- lgin! yleyse bu bir felsefe kitab olmal. Nils'le sve zerinden uarken Varmland'da
Maarbacka diye bir yerde konaklamtk. Nils burada, okul ocuklarna sve'i anlatan bir
kitap yazmay d-

507

SOF'NN DNYASI

nen bir kadnla karlat. Kadn kitabnn hem eitici, hem de sonuna kadar gerekleri anlatan
bir kitap olmasn istiyordu. Nils ona kaz srtnda grdklerini anlatnca, kadn da kitabnda
bunlar anlatmaya karar verdi.

- ok ilgin!

- Evet, bir adan son derece ironikti de. nk ayn zamanda biz de kitabn iindeydik.

Bundan hemen sonra Sofi yananda kk bir aplak hissetti. Ve ardndan kck oldu.
zerinde olduu aa koca bir orman, kazsa dev bir at gibi olmutu.

- Hadi gel bakalm, dedi kaz.

Sofi daln zerinde yryp kazn srtna trmand. Tyleri yumuakt ama Sofi imdi ok
kk olduu iin tyler onu gdklamaktan ok, ona batyordu.

Nihayet yerini aldnda kaz umaya balad. Kaz aalarn ta tepelerinden uuyordu. Sofi
aasnda gl ve Binba'nn Evi'ni grd. Alberto orada oturmu planyla urayor
olmalyd.

- Bu seferlik bu ksa gezinti yetsin, dedi kaz kanatlarn kuvvetle rparken.

Bylelikle Sofi'nin daha ok ksa bir sre nce tepesine trmand aacn dibine ini balad.
Kaz yere konunca Sofi kazn srtndan yere yuvarland. Bir iki takla attktan sonra dorulmay
baard. in garibi yine birden bym, eski boyuna kavumutu.
Kaz Sofi'nin etrafnda paytak paytak bir iki tur att.

- ok teekkrler! dedi Sofi.

- Bu nemsiz bir ayrnt. Sahi felsefe kitab m demitin?

- Ben deil, sen demitin bunu.

- Ha sen, ha ben, ikisi de ayn kapya kar. Bana kalsa, seni de tpk Nils'i sve zerinden
uurduum gibi felsefe tarihinin zerinden uururdum. Miletos, Atina, Kuds, skenderiye,
Roma, Floransa, Londra, Paris, Jena, Heidelberg, Berlin, Kopenhag...

- Saol, yeter.

508

KEND AIMIZ

Ama yzyllarn iinden byle uarak gemeyi benim gibi iro-nik bir kaz da olsa baaramaz.
sve kylerini amak buna gre ok daha kolay...

Bunlar syledikten sonra hzlanan kaz kanatlarn rparak havaland.

Sofi'ye bu kadar heyecan yetmiti ama sonunda Ge it'ten ieri girebildii an, Alberto'nun
yapt bu kk manevradan honut kalm olabileceini dnd. Binba u son bir saat
iinde Alber-to'y'a uraacak vakit bulamam olmalyd. Yoksa ciddi bir kiilik blnmesi
iinde olmu olmas gerekirdi.

Sofi annesi gelmeden biraz nce eve girmeyi baarm, bylece annesine kendisini yksek bir
aatan evcil bir kazn nasl indirdiini anlatmak gibi bir durumda kalmaktan kurtulmutu.

Akam yemeinden sonra baheyi parti gn iin hazrlamaya giritiler. Tavanarasndan -


drt metre uzunluundaki masa stn alp baheye indirdiler. Sonra tekrar yukar kp
masann bacaklarn da indirdiler.

Masay meyve aalarnn altna koyup ssleyeceklerdi. Bu uzun masa en son annesiyle
babasnn onuncu evlilik yldnmle-rindeki partide kullanlmt. Sofi o zaman daha sekiz
yandayd ama bunun etrafn akrabalarla aile dostlarndan geilmedii bir parti olduunu iyi
hatrlyordu.

Hava durumu havann iyi olacan mjdeliyordu. Sofi'nin ya-gnnden bir nceki gn
kopan frtnadan bu yana tek bir damla yamur dmemiti. Ama yine de masay kurma ve
ssleme iini cumartesine brakacaklard. yle de olsa annesi masay bugnden baheye
yerletirmenin yerinde olacan dnmt.

O akam poaalar ve pandispanyay piirdiler. Yemekteyse tavukla salata olacakt. Ve


gazoz. Sofi snftaki ocuklarn yanlarnda bira filan getirmesinden korkuyordu. Hi
sevmedii bir ey varsa bu da ortalkta tatszlk kmasyd.
509

SOF'NN DNYASI

Sofi yatmaya hazrlanrken annesi bir kez daha Alberto'nun partiye gelip gelmeyeceinden
emin olmak istedi.

- Geliyor tabii ki. Hatt felsefi bir numara bile yapmaya sz verdi.

- Felsefi bir numara m? Ne gibi yani?

- te... Hani imdi o bir sihirbaz olsayd, bir sihirbazlk numara-s yapard, deil mi? Silindir
bir apkadan beyaz bir tavan kartmak gibi rnein...

- Yine mi balyoruz bunlara?

- Ama o bir sihirbaz deil de bir filozof olduu iin bunun yerine felsefi bir numara yapacak.
Zaten bu da felsefi bir parti deil mi ya!

- Seni laf ebesi, seni!

- Ya sen... Sen de bir ey yapacak msn?

- Evet, benim de bir srprizim olacak.

- Konuma filan m yapacaksn?

- Sylemem, srpriz. yi geceler Sofi! /

Ertesi sabah Sofi hoakal demek iin odasna gelen annesinin sesiyle uyand ve annesi ona
ehre gidip almas gereken eylerin bir listesini verdi.

Annesi kar kmaz telefon ald. Arayan Alberto'ydu. Annesinin evde olmad anlar
kestirmekte stne yoktu.

- Planlarn nasl gidiyor?

- it... Tek sz etmek yok! Onun tahmin etmesine bile izin vermemeliyiz.

- Dn onun dikkatini baka yne ekmekte ok baarl oldum

sanrm.

- ok iyi.

- Felsefe kursunda konuacamz bir ey kald m?

- Ben de bu yzden aryorum. inde yaadmz aa balam bulunuyoruz. Bu yzden


bundan gerisini sen tek bana halledebilirsin artk. nemli olan bir temel edinmendi. Ama
yine de iinde bulunduumuz adan ksa da olsa biraz bahsetmemiz yerinde olur.

510

KEND AIMIZ

- Ama ehre gitmem gerekiyor...

- Bu daha da iyi. Kendi amzdan bahsedeceimizi sylemitim ya...

- Evet?

- te ben de bu yzden demek istiyorum.

- Senin evine mi gelmemi neriyorsun?

- Aman hayr... Evin alt stne gelmi durumda. Gizli dinleme aleti olup olmadn anlamak
iin btn evi didik didik aramtm da.

-Ya?

- Byk Meydan'n orada yeni alan "Cafe Pierre" adl cafe'yi biliyor musun?

- Evet. Ne zaman geleyim? -On iki olur mu?

- Tamam, saat on ikide, cafe'de.

- yleyse imdilik hoakal!

- Hoakal!

Saat on ikiyi birka dakika gee Sofi "Cafe Pierre"den ieri girdi. Bu, yuvarlak masalar ve
siyah sandalyeleri, baaa asl duran vermut ieleri, baguette ve salata tabaklaryla son
zamanlarda pek moda olan trden bir cafe'ydi.

Pek byk saylmayacak bu meknda Sofi'nin gzne arpan ey, Aiberto'nun orada
olmadyd. Aslnda bunun gzne arpan tek ey olduunu sylemek de yanl olmazd.
Masalarda oturan insanlarn yzlerinde grd tek ey, bunlardan hibirinin Alberto'nun
yz olmadyd.

Cafelere tek bana gitmeye alk deildi. kp biraz dolatktan sonra tekrar m gelseydi
acaba?

Bunun yerine mermer tezgha gidip limonlu bir ay istedi. ayn aldktan sonra da bo duran
masalardan birine oturdu ve cafe'nin giriini izlemeye koyuldu. nsanlar girip kyor, Sofi'yse
yalnzca

511
SOFI'NN DNYASI

bunlardan hibirinin Alberto olmadn alglyordu. Keke bir gazetesi olsayd!

Bir sre sonra etrafndaki eyleri incelemekten kendini alamad. Baklarna bakalarnn yant
verdii de oluyordu stelik. Bir an iin Sofi kendisini gen bir hanm gibi grd. Onbe
yandayd ama, on yedi ya da en azndan on alt buuunda filan gsteriyordu. Cafedeki bu
insanlar varolmalar hakknda ne dnyorlard acaba? Hepsinin sanki buraya ylesine
gelmi oturmu gibi bir hali vard. Srekli konuup ellerini kollarn hareket ettiriyorlard ama
sanki pek de nemli bir ey konumuyor gibiydiler.

Sofi'nin aklna, kitlelerin ayrt edici zelliinin "gevezelik" olduunu syleyen Kierkegaard
geldi. Bu insanlarn tm estetik aamada mydlar acaba? Yoksa varolusal neme sahip
eyler de var myd hayatlarnda?

Yollad ilk mektuplardan birinde Alberto, ocuklarla filozoflar arasndaki benzerlikten


szetmiti. Sofi bir kez daha bymekten korktuunu dnd. Ya evrenin siyah silindir
apkasndan karlan beyaz tavann tylerinin dibine taklp kalrsa?

Oturup dnrken bir yandan da devaml kapy gzlyordu. Ve sonunda Alberto ieri girdi.
Yaz olmasna ramen bana siyah beresini takmt. zerine de gri, krll, orta ksalkta bir
ceket giymiti. Sofi'yi hemen grp ona doru gelmeye balad. Sofi onunla byle herkesin
arasnda bulumann yeni bir ey olduunu dnd.

- Saat on ikiyi eyrek geiyor beyefendi!

- Buna akademik eyrek denir. Gen hanm yiyecek bir ey almay dnrler miydi acaba?

Alberto oturup Sofi'nin gzlerinin iine bakarak sormutu bunu. Sofi omuzlarn silkip:

- Farketmez, dedi. - Bir sandvi olabilir mesela.

Alberto cafe'nin tezghna gitti ve ksa bir sre sonra elinde bir fincan kahve ve peynirli,
salaml iki baguette ile geri geldi.

512

KEND AIMIZ

- Pahal m?

- Bu yalnzca bir ayrnt, Sofi!

- Ge geldiin iin bir bahane olsun uydurmayacak msn?

- Hayr, nk bunu isteyerek byle yaptm. Nedenini ise birazdan aklayacam.

Baguette'inden birka srk aldktan sonra:

- Bugn iinde bulunduumuz adan bahsedeceiz, dedi.


- Bu ada felsefe alannda kayda deer bir ey oldu mu?

- ok, hem de pek ok yne dalm bir halde! lk olarak nemli bir akm olan
Varoluuluktan sz edeceiz. Bu terim, k noktasn insann varolusal durumundan alan
pek ok felsefi akm iinde barndrr. 20. yzyln Varoluu felsefesinden sz ederiz
rnein. Varolu filozoflarnn ya da bir baka deyile Varoluularn ou, Kierkegaard'a ve
bunun yannda Hegel ve Marx'a dayanr.

- Anlyorum.

- 20. yzyln nemli filozoflarndan biri, 1844 -1900 yllar arasnda yaam olan Friedrich
Nietzschefdlr. Nietzsche de Hegel'in felsefesine ve Alman "tarihilii"ne tepki duymutur.
Tarihe kar duyulan ruhsuz ilginin ve Hristiyan "kle ahlak" dedii eyin yerine hayatn
kendisini koymutur. Nietzsche, gl olann yaam gcnn gszlerce engellenmesine son
vermek, "tm deerleri yeniden deerlendirmek" istiyordu. Nietzsche'ye gre Hristiyanlk ve
felsefe bugne kadar gerek dnyaya srtn dnm, "cennet"e ve "fikirler dnyas"na
ynelmiti. Oysa "gerek" diye gsterilen bu fikirler dnyas, glge bir dnyadan baka bir
ey deildi. "Yeryzne sadk kaln" diyordu, "ve size te dnya umutlarndan sz edenlere
kanmayn."

- Eh...

- Kierkegaard ve Nietzsche'den etkilenen bir baka filozof ise Al-"ttn Varoluu Martin
Heideggefd\t. Ama biz 1905 -1980 yllar arasnda yaam olan Fransz Varoluu Jean Paul
Sartre zerinde buracaz. Varoluular arasnda sesini en ok duyurmu, en etkili

513

SOFfNN DNYASI

olmu olan odur. Onun Varoluuluu zellikle sava sonras, krkl yllarda gelimitir.
Daha sonra Fransa'daki Marksist harekete katlm ancak hibir zaman herhangi bir partinin
yesi olmamtr.

- Bu yzden mi bir Fransz cafe'sinde bulutuk?

- Evet, yle saylr. Sartre'm hayatnda cafe'lerin nemli bir yeri vard. Hayat boyu dostu olan
Simone de Beauvoir ile de byle bir cafe'de karlamt. Beauvoir da Varoluuydu.

- Kadn bir filozof ha?

- Evet.

- nsanln nihayet uygarlk seviyesine ulam olmasndan

mutluluk duyuyorum.

- Evet ama bu uygarlk da pek ok eye maloluyor.


- imdi konumuz bu deil, Varoluuluk.

- Sartre'a gre "Varoluuluk Hmanizmdir". Bununla, Varoluuluun tek k noktasnn


insan olduunu anlatmak ister. Ancak buna eklemeliyiz ki, buradaki Hmanizmin insann
durumuna bak Rnesans Hmanizminden ok daha kasvetli bir baktr.

- Neden?

- Kierkegaard ve bu yzylda yaam Varoluulardan bazlar Hristiyandlar. Oysa Sartre


Tanrtanmaz Varoluuluk dediimiz akma dahildir. Onun felsefesi, insann "Tanr ld"
zamanki durumunun acmasz bir zmlemesidir. "Tanr ld" deyiiyse Nietzsche'ye aittir.

- Sonra?

- Kierkegaard1 daki gibi Sartre'n da felsefesindeki ana dnce "varolu"tur. Varolula


kastedilen yalnzca varolmak deildir. Bitkilerle hayvanlar da vardr ama onlar bunun ne
anlama geldiini sorgulamak durumunda deildirler. Varoluunun bilincinde olan tek yaratk
insandr. Sartre fiziksel eylerin "kendinde", oysa insann ayn zamanda "kendi iin" olduunu
syler. Yani insan olmak bir ey olmaktan baka bir eydir.

- Bence de.

514

KEND AIMIZ

- Sartre bundan sonra, insann varoluunun buna dair her trl fikirden nce geldiini syler.
Yani varoluum, ne olduumdan nce gelir. "Varolu zden nce gelir," der Sartre.

- Bu olduka zor bir cmle.

- "z" bir eyi oluturan ey, bir eyin "doasfdr. Sartre'a greyse insann doutan byle bir
"doas" yoktur. nsan bu yzden bu doay kendisi oluturmak zorundadr. nceden
varolmad iin kendi doasn ya da kendi "z"n kendisi yaratmaldr.

- Ne demek istediini anlyorum sanrm.

- Tm felsefe tarihi boyunca filozoflar insann ne olduu ya da insann doasnn ne olduu


sorlsuna yant bulmaya almlardr. Oysa Sartre insanlarn byle mutlak bir "doas"
olmadn syler. Bu yzden genel olarak hayatn "anlam"n sormann da bir anlam olamaz.
Bir baka deyile hepimiz doalama yaparak yaamak zorundayz. Bizler ne nceden
belirlenmi bir rol, ne elinde oyun metni, ne de bize ne yapacamz fsldayan suflrleri
olmadan sahneye braklveren oyuncular gibiyiz. Nasl yaayacamz kendimiz semek
zorundayz.

- Bu bir bakma doru. ncil'i ya da bir felsefe kitabn ap nasl yaayacamz renebilsek
her ey ne kolay olurdu!

- Evet, konuyu anladn. nsann varolduunu ama elle tutabilecei bir anlam olmakszn bir
gn gelip leceini anlad an bu, insanda kayg yaratr, der Sartre. Varolusal bir durumda
olan insan anlatrken Kierkegaard'n da kaygy tipik bir zellik olarak ortaya koyduunu
hatrlyorsundur belki.

- Evet.

- Sartre ayrca insann kendisini anlamsz bir evrende bir yabanc gibi hissettiini de syler.
nsann "yabanclamasn" anlatrken Hegel ve Marx'n dncelerinden yararlanr. nsann
kendini dnyada yabanc olarak hissetmesi onda umutsuzluk, sknt, tiksinti ve samalk gibi
duygular yaratr.

- nsann kendisini "depresif" hissetmesi ya da her eyin "an-

515

SOFI'NN DNYASI

lamsz" olduunu dnmesi gnmzde de yaygn bir olay...

- Evet, Sartre burda 20. yzyln kentli kiisini anlatmaktadr. Rnesans Hmanistlerinin
insann zgrl ve bamszl konusunda zafer lklar attklarn hatrlyorsundur.
Sartre ise bunun aslnda lanetli bir zgrlk olduu kansndadr. "nsan zgrle mahkm
edilmitir" der. "Kendini kendisi yaratmad halde zgr olduu iin. Kendisi semeden
dnyaya getirilip sonra yapt her eyden sorumlu olduu iin."

- Bizi zgr bir birey olarak yaratmasn biz istemedik ki kimseden!

te Sartre'in en nemli noktas da budur. zgr bireyler olarak varoluruz ve bu zgrlk


bizi tm hayatmz boyunca seim yapmaya mahkm eder. Uymamz gereken evrensel hibir
deer ya da norm yoktur. Ne seim yaptmz ise ok daha nemlidir. nk yaptmz her
eyden sorumluyuz. Sartre bununla insann yaptklarndan sorumlu olmay hibir zaman
brakmamas gerektiini anlatmaktadr. Bu yzden ie gitmemiz "gerektii" ya da nasl
yaayacamz gsteren bir takm burjuva yasalarna uymamz "gerektii"ni ileri srerek
yaptmz seimlerde zerimize den sorumluluu bir kenara atamayz. Kitlelere gizlenen
byle bir insan hibir zellii olmayan bir kitle insandr. Bu insan kendinden kap hayatn
bir yalan olarak yaayan insandr. Oysa insann zgrl, insann kendisini
gerekletirmesini, "zgn" ya da gerek bir hayat srmesini zorunlu klar.

- Anlyorum.

- Bu, ahlaksal seimlerimiz iin de geerlidir kukusuz. Suu "insann doasna", "insann
zaaflarna" filan atamayz. Zaman zaman kocaman adamlarn elerini aldatp sonra da suu
"Adem"e, onun yaad ilk gnaha attklar olur. Oysa byle bir "Adem" yoktur. Onu
yalnzca yaptmz eyin sorumluluundan kamak iin bir figr olarak kullanrz.

- Bu kadar da olmaz tabii!

516

KEND AIMIZ
- Hayatn anlamdan yoksun olduunu sylese de bu aslnda Sartre'n bunun byle olmasn
istedii anlamna gelmez. nk Sartre bir "Nihilist" deildir.

- Nihilist ne demek?

- Nihilist hibir eyin bir anlam olmadna ve insann istedii her eyi yapmaya izni
olduuna inanan kimsedir. Sartre ise hayatn bir anlam olmas gerektiine inanyordu. Bu bir
zorunluluktu. Ancak kendi hayatmzdan bir anlam yaratacak olan, yine kendimizdik.
Varolmak kendini varlatrmakt.

- Bunu biraz aabilir misin?

- Sartre bilincin etrafndaki eyleri alglamadan nce hibir deeri olmadn gstermeye
alr. nk bilin hep bir eyin bilincidir. Ve bu "ey" kendimizce olduu kadar evremiz
tarafndan da belirlenir. Neyi alglayacamza, bizim iin bir anlam oluturan eyleri
dierlerinin arasndan seerek Etiz karar veririz.

- Bir rnek veremez misin?

- Ayn meknda olan iki insan bu mekn ok farkl biimde alglayabilirler. nk evremizi
alglarken buna kendimiz de kendi fikirlerimiz ya da kendi karlarmzla katkda bulunuruz.
Hamile bir kadn etrafnda hep hamile kadnlar grebilir rnein. Kukusuz daha nce de
hamile kadnlar oluyordur etrafnda ama, imdi kendi hamilelii onun iin ayr bir nem
kazanmtr. Hasta bir insan belki de etrafnda srekli ambulanslar grr...

- Anlyorum.

- Yani kendi varlmz mekndaki eyleri nasl algladmz belirler. Benim iin nemi
olmayan bir eyi hi grmeyebilirim bile. te imdi de cafe'ye neden ge geldiimi
anlatmann tam sras...

- Bilerek ge geldim demitin...

- nce bana cafe'ye geldiinde neler grdn anlat.

- Grdm ilk ey senin burda olmadnd.

- Grdn ilk eyin aslnda burada olmayan bir ey olmas garip deil mi sence de?

517

SOF'NN DNYASI

- Evet ama herhalde seni burada bulmay beklediim iin.

- Sartre da bizim iin nemli olmayan eyleri nasl "yok sayd, mz" gstermek iin bu cafe
rneini kullanr.

- Yalnzca bu rnei gstermek iin mi ge geldin?


- Sartre'n felsefesindeki bu nemli noktay gresin diye, evet. Bir ev devi de diyebilirsin
buna.

- Yok ya, sahi mi!

- Aksan ve ak olduun ocuun telefonla seni aramasn mit ediyorsan, btn gece
"duyduun" tek ses almayan telefonun sesidir. Tm gece algladn tek ey tam da onun
seni aramaddr. Onunla trene binmek zere garda buluacaksan ve yzlerce insana ramen
sevdiin orada yoksa, tm bu insanlar grmezsin bile. Yolunda engeldir bu insanlar olsa olsa,
senin iin hibir nemleri yoktur. Hatt gzne irkin ya da iren bile grnebilirler.
Boubouna ortalkta yer tutuyorlardr. Senin algladn tek ey ise onun orada olmaddr.

- Anlyorum.

- Simone de Beauvoir Varoluuluu kadn-erkek konusuna da uygulamaya alt. Sartre


insann mutlak bir "doas" olmadn sylyordu. Kendimizi yaratan kendimizdik.

Evet?

- Bu, cinsiyetlere kar tutumumuz iin de geerlidir. Simone de Beauvoir'a gre mutlak bir
"kadn doas" ya da mutlak bir "erkek doas"ndan da sz edilemezdi. Oysa eskiden beri
inanlan tam da buydu. Erkeklerin "akn" bir doas olduu ne srlrd. Erkek bu yzden
evin dnda da bir anlam yaratmaya ynelirdi. Kadnnsa hayata kar bunun tersi bir tutumu
vard. Kadn "ikirT'di yani olduu yerde olmak isterdi. Ailesini, doay ve yaknndaki dier
eyleri korumak isterdi. Bugnse kadnlarn erkeklerden daha "yumuak deerler'^ sahip
olduklarn sylyoruz.

- Simone de Beauvoir da byle mi dnyordu yani?

- Hayr, hayr. yi dinlememisin beni. Simone de Beauvoir byle

518

KEND AIMIZ

bir "erkek doas" ya da "kadn doas" olmadna inanyordu. Tam tersine, ona gre
erkekler ve kadnlar kendilerini bu yerlemi nyarglardan ya da ideallerden kurtarmalyd.

- Ben de onunla ayn fikirdeyim sanrm.

- Simone de Beauvoir'n en nemli kitab olan "teki Cins" 1949'da yaynland.

- Kimdi bu "teki cins"?

- Kadnd. Kadn bizim kltrmzde "teki cins" yapland. zne olarak grlen yalnzca
erkekti. Kadnsa erkein nesnesi haline getirilmiti. Bu ekilde kendi hayatnn sorumluluu
da elinden alnmt.

- Sonra?
- Kadn bu sorumluluu tekrar eline geirmeliydi. Kendine tekrar sahip olmal, kendi
kimliini yalnzca erkeinkine baml olarak var etmemeliydi. nk yalnzca erkek deildi
kadn ezen. Kadn kendi hayatndan sorumlu olmaktan vazgeerek kendi kendini de eziyordu.

- Ancak istediimiz oranda zgr ve bamsz olabiliriz.

- Evet, byle de diyebilirsin. Varoluuluk krkl yllardaki ve ta gnmze kadarki edebiyat


da etkilemitir. Tiyatro iin de geerlidir bu. Sartre'n kendisi de roman ve oyunlar yazd.
Dier baz nemli isimler Fransz Camus, rlandal Beckett, Romanyal lonesco ve Polonyal
Gomfarovv/cz'dir. Bunlar ve bunlardan baka bir takm modern yazarlarda ortak olan ey
samaclktr. Bu szck zellikle "sama tiyatro" balamnda kullanlr.

- Demek yle...

- "Sama"nn ne anlama geldiini biliyorsun, deil mi?

- Anlamsz ya da akla uymayan anlamna gelmez mi bu?

- Evet. "Sama tiyatro", "gereki tiyatro"nun kart olarak ortaya kt. Ama, sahnede
varoluun anlamszln gstererek seyircinin buna tepki duymasn salamakt. Yani ama
anlamsz yceltmek deil, tam tersine, rnein her gn yaadmz olaylardaki

519

SOFI'NN DNYASI

samal sergileyerek seyircilerin kendi yaamlarn daha gerek klmalarn salamakt.

- Baka?

- Sama tiyatro genellikle sradan olaylar ele alr. Bu yzden bu tiyatroya "ar gereki" de
denebilir. Burada insanlar tam olduklar gibi gsterilir. Sradan bir sabahta sradan bir evin
banyosunda neler olup bittiini olduu gibi gsterirsen seyirci gler. Bu kahkaha, sahnede
gsterilenin kendisi olma tehlikesine kar bir savunmadr aslnda.

- Anlyorum.

- Sama tiyatroda gerekst yanlar da bulunabilir. Sahnedeki kiiler genellikle en akl almaz,
en ryams durumlara srklenir. Bu kiiler bunu hibir aknlk gstermeden
benimsediinden, izleyiciler onlarn bu aknlk duymama haline aknlk duyarak tepki
gsterirler. Bu, Chaplin'in sessiz filmleri iin de geerlidir. Bu filmlerde ounlukla komik
olan ey, Chaplin'in bana gelen bin trl samala bir tepki duymamasdr. Bu ekilde
izleyici, grdklerinden daha gerek, daha doru eyleri kendisi bulmaya zorlanr.

- nsanlar bazen hi tepki duymadan neler neler yaarlar gerekten...

- Bazen insann bir eyden kamak istemeyi dnmesi de yeterince doru olabilir - nereye
gideceini tam bilemese de...

- nsan evi yanarken, baka bir ev bulup bulamayacan dnmeden evden kamaya alr.
- Evet ya, deil mi? Bir ay daha imek ister misin? Ya da bir Coca-Cola?

- Olur. Ama ge kaldn iin hl sana kzgnm.

- Birazdan geer.

Alberto biraz sonra elinde bir espresso kahve ve bir Coca-Co-la'yla geri geldi. Bu arada Sofi
cafe hayatn sevmeye baladn dnyordu. Dier masalardaki konumalarn nemsiz
eyler olduundan da pek emin deildi artk.

520

KEND AIMIZ

Alberto Coca-Cola iesini grltyle masaya brakt. Cafe'dekilerden grltye dnp


bakanlar oldu.

- Bylece yolun sonuna gelmi bulunuyoruz, dedi Alberto.

- Felsefe tarihi art re ve Varoluulukla son mu buluyor yani?

- Hayr, bu fazla abartmak olur. Varolu felsefesi dnyada pek ok insan iin byk bir anlam
kazand. Grdmz gibi Varoluuluun kkleri Kierkegaard'dan Sokrates'e dek
uzanyordu. 20. yzylda baka bir takm felsefi akmlar da baz eski felsefi akmlarn
yeniletirilmesi eklinde ortaya kt.

- rnek verebilir misin?

- rnein bunlardan biri, Aquino'lu Thomas geleneine dayanan Yenltomaslk'dr. Bir


bakas, kkleri hem Hume ve Britanya Em-pirisizmine, hem de Aristoteles mantna
dayanan zmlemeci felsefe ya da Mantk Emprisizm denen felsefedir. Ayrca 20. yzyl,
pek ok kollarda yaylp genileyen yeni Marksizme tank olmutur. Yeni Danvinizmden daha
nce bahsettik. Psikanalizin nemine de deindik.

- Anlyorum.

- Bahsedilmesi gereken son bir akm da, kkleri yine tarihe dayanan Materyalizmdir. Modern
bilimin urat problemler Sokra-tes ncesi filozoflarn uratklaryla benzerlikler gsterir.
rnein bugn bilim hl her eyin ondan olutuu "ana madde"yi bulmak peindedir. Bu
"Madde"nin ne olduuna kimse hl bir cevap verememektedir. Yeni doa bilimleri, rnein
nkleer fizik ve biokimya bu konuyla ylesine ilgilidir ki bu bir ok insann dnya grnde
nemli bir yer tutar.

- Yeniyle eski iice yani...

- Byle de denebilir. Bu kursa balarken sorduumuz sorulara hl kesin yantlar


getirilebilmi deil. Sartre bu konuda, tm varo-lusal sorularn herkes iin geerli tek bir
yant olamayacan sylyordu. Felsefi sorular, tanm gerei, her kuan ve aslnda her bir
insann kendisine tekrar tekrar sormas gereken sorulard.
521

SOFNN DNYASI

- Bu dnce insan biraz rahatsz ediyor.

- Ayn fikirde olduumu zannetmiyorum. Tam da kendimize bu tr sorular sorduumuzda


hissetmez miyiz yaadmz? te yandan insanlar bir takm u sorulara yant ararken, baka
bir takm sorulara ak seik yantlar bulur. Bilim, aratrma ve teknolojinin kkeninde hep
felsefi dnceler vardr. nsann varoluuna duyduu merak deil midir sonunda insan Ay'a
kadar gtren?

- Evet, doru.

- Armstrong ayan Ay'a bastnda: "Bu tek bir insan iin kk, ancak tm bir insanlk iin
koca bir adm," demiti. Byle diyerek kendi duygularnn ifadesine kendinden nce yaam
tm insanlar katmt. Onun tek bana baard bir ey deildi bu elbette.

- Elbette.

- inde yaadmz bu a yeni sorunlarla kar karya kald. Bunlarn banda evre
sorunlar gelmekte. Bu yzden 20. yzyln nemli akmlarndan birisi Eko-felsefesi olmutur.
Batl Eko-filo-zoflarnn ou Bat uygarlnn tmyle yanl bir yolda olduuna, bu
gezegenin bu gelimeyi kaldramayacana iaret etmilerdir. Yalnzca kirlilik ve dier somut
evre problemleri ile ilgilenmekle kalmayp esas olarak Bat'nn dnce tarznda byk bir
hata olduunu ileri srmlerdir.

- Sanrm ok da hakllar.

- Eko-filozoflar rnein gelime dncesinin kendisini ele alrlar. Bu dnceye gre insan
baka her eyin "zerinde"dir. Doaya hkmeden odur. Bu dncenin kendisi bu yaayan
gezegenin tm iin son derece tehlikeli bir dnce olabilir.

- Dncesine bile sinir oluyorum!

- Eko-filozoflarnn ou bu dnceyi eletirirken baka kltrlerdeki, rnein Hint


kltrndeki dnce ve fikirlere bavurdular. Ayrca "doa halklar" ya da kzlderililer gibi
"yerli halklar"n dnce ve adetlerini aratrarak, kaybettiimiz eyleri yeniden bul-

522

KEND AIMIZ

maya altlar.

- Anlyorum.

- Son yllarda bilimsel evrelerde de bir "dizi deiimi"nin eiinde olmaktan sz ediliyor.
Bu, bilimsel dnte kkten bir deiim anlamna geliyor. Baz alanlarda bunun meyveleri
grlmekte bile. "Alternatif hareketler" diye adlandrdmz bir takm hareketlerin btnlk
dncesine nem verdiklerini, yeni bir yaam tarz yaratmak iin uratklarn gryoruz.

- yi ediyorlar.

- Ama tabii her eyin iyisi var, kts var. Kimilerine gre yepyeni bir aa, "New Age"e
girmek zereyiz. Ancak yeni olan her ey iyi demek deildir; eski olan her eyi de srf eski
diye atmak gerekmez. Bu felsefe kursunun bir amac da bu. Artk senin de kendini buradan
teye gtrmene yarayacak bir tarih temelin var.

- Saol!

- "New Age" ad altnda ortaya kan pek ok eyin martavaldan baka bir ey olmadn da
greceksin. "Yeni Dincilik", "Yeni Gizemcilik" ya da "Modern Bo nan" denen akmlar son
yllarda Ba-t'y etkisi altna alan akmlardan birka. Tm bunlar byk bir sanayi haline
gelmi durumda. Hristiyanlk etkisini kaybettike, pazar bu yeni dnya grleri kaplyor.

- rnek verebilir misin?

- Bu yle uzun bir liste ki nereden balayacam bilemiyorum. stelik insann iinde
bulunduu dnemi anlatmas pek kolay bir ey deil. Benimse sana baka bir nerim var.
yle biraz dolaalm, nk sana gstermek istediim bir ey var.

Sofi omzunu silkti.

- Olur ama aslnda ok az vaktim var. Yarnki partiyi unutmadn ya?

- Hi unutur muyum, olaanst eyler olacak orada! O zamana kadar biz Hilde'nin felsefe
kursunu bitirsek yeter. nk gerisini Binba da bilmiyor. O zaman zerimizdeki denetimi
de kalkacak.

523

SOF'NN DNYASI

Boalm Coca-Cola iesini kaldrp yine grltyle masaya indirdi.

Caddede yryorlard. nsanlar enerjik karncalar gibi bir o yana, bir bu yana koturup
duruyorlard. Sofi Alberto'nun kendisine ne gstereceini merak ediyordu.

Bir sre sonra elektrikli aletler satan byk bir dkkann yanndan getiler. Dkknda
televizyondan videoya, anak antenden mo-bil telefona, bilgisayardan faksa kadar her ey
vard.

Alberto vitrini gsterip:

- te 20. yzyl Sofi! dedi. Rnesanstan bu yana dnyann bir patlamaya uradn sylemek
yanl olmaz. Byk keiflerle Avrupallar tm dnyaya yayldlar. Bugnse bunun tersi
oluyor. Buna da kart patlama demek mmkn.
- Ne demek istiyorsun?

- Tm dnyann tek bir iletiim ana sdmldn sylemek istiyorum. Filozoflarn dnya
iindeki varolularn kavrayabilmek ya da baka filozoflarla karlaabilmek iin atl
arabalarla gnlerce se-yehat etmelerinden bu yana unun urasnda ne kadar geti ki! Bugnse
dnyann neresinde olursak olalm bir bilgisayarla dnyann her yanndan bilgiye
ulaabiliyoruz.

- Harika ama biraz da korkutucu bir ey bu...

-Tarihin sonuna m geliyoruz, yoksa nmzde yepyeni bir zaman m uzanyor? Artk tek bir
ehrin ya da tek bir devletin vatanda deiliz. Gezegensel uygarln bir parasyz.

- Doru.

- zellikle iletiimi kapsayan teknolojik gelime son 30-40 ylda en byk hzna ulat. Hl
da iin banda saylrz...

- Bana gsterecein ey bu muydu?

- Hayr, u kilisenin br yannda.

Tam yrmeye devam edeceklerken televizyon ekranlarndan birinde bir BM askerinin yz


belirdi.

- Bak! dedi Sofi.

524

KKNDI AIMIZ

Kamera BM askerinin yzne yaklamt. Askerin tpk Alberto1 nur. ki gibi siyah bir sakal
vard. Birden elinde tuttuu bir kt parasn kaldrd. Ktta: "Yaknda greceiz
Hilde!" diye yazyordu. br elini salladktan sonra ekranda yok oldu.

- Ne utanmaz adam! diye kkredi Alberto.

- Binba myd o?

- Cevap vermeye tenezzl etmem bile.

Kilisenin nndeki parktan geip bir baka byk caddeye ktlar. Biraz heyecanl grnen
Alberto eliyle byk bir kitapy gsteriyordu. ehrin en byk kitaps "LBRS
KTABEV "ydi bu.

- Bana gsterecein ey burada m?

- eri girelim.
Alberto kitapdaki en byk blm gsterdi. Buras NEW AGE, ALTERNATF YAAM
ve GZEMCLK adl ayr blmden oluuyordu.

Duvardaki kitaplarn ad birbirinden ilginti: "lmden Sonra Bir Hayat Var m?",
"Spiritizmin Srlar", "Tarot", "UFO Olgusu", "yiletirme", "Tanrlarn Dn", "Bundan
nce de Buradaydn", "Astroloji Nedir?" vs. Yzlerce deiik balkl kitap vard. Raflarn
altnda kitaplar ayrca stste yl duruyorlard.

- te bu da 20. yzyl Sofi. Bu, amzn tapna.

- Sen bu tr eylere pek inanmyorsun galiba.

- Bunlarn ou martaval ama porno kitaplar kadar ok satyorlar. Bunlarn ouna bir tr
pornografi demek de mmkn zaten. Gen insanlarn ou buraya gelip kendilerini en ok
heyecanland-ranJconulardaki kitaplar alyorlar. Oysa gerek felsefeyle bu tr kitaplarn
ilikisi olsa olsa ancak gerek akla pornografinin ilikisi kadardr.

- Kt kalpli davranyorsun bence.

- Gel, biraz parkta oturalm.

Kitapdan ktlar. Kilisenin nnde bo bir bank duruyordu. Aalarn altnda gvercinler
dolanyordu. lerinde bir de heyecanl

525

SOFt'NN DNYASI

kk bir sere vard. Alberto:

- Buna ESP ya da parapsikoloji deniyor, diye sze balad. - Buna telepati, durugr,
psikokinezi deniyor. Buna spiritizm, astroloji, ufoloji deniyor. Bir sr ad var bunun.

- Ama cevap ver bana. Sence bunlarn hepsi bir martavaldan m

ibaret?

- Her eyi tek bir klfa sokup deerlendirmek gerek bir filozofa yakmaz elbette. Ancak
szn ettiim bu szcklerin varolmayan bir arazinin haritas olduunu gz ard etmek
istemiyorum. En azndan bence bunlarn ou, Hume'un atee atp yakmak isteyecei trden
"fantezi icatlar" eyler. Bu kitaplarn ounda tek bir gerek deneyime rastlanamaz.

- Bu konularda nasl bu kadar ok ey yazlabiliyor?

- Bu dnyann en krl piyasalarndan biri. Pek ok insann istedii ey tam da bu tr eyler.

- Peki sence insanlar neden bu tr eylerle ilgileniyorlar?

- Bu, kukusuz, "gizemli" olana, gndelik hayatn skc tekdzeliini ykp "deiik" olan
bulmaya dair bir zlemden kaynaklanyor. Oysa bu grnen kye klavuz aramak gibi bir ey.
- Ne demek istiyorsun?

- Mthi bir masaln iersindeyiz. Burnumuzun ucunda muhteem bir eser ykselmekte.
stelik tm bunlar prl prl bir gn nda oluyor Sofi! Harika bir ey deil mi bu?

-Tabii.

- yleyse neden "heyecanl" ya da "akn" bir eyler yaayabilmek iin falclara veya szde
bilimlere ihtiya duyalm?

- Bu kitaplar yazanlar yazdklarn uyduruyorlar m sence, yalan m sylyorlar?

- Hayr, ben bunu sylemedim. Ben yalnzca burada da bir "Dar-win sistemi" ile kar karya
olduumuzu sylemek istiyorum.

- Nasl yani?

- Bir gn iinde ne kadar ok ey yaadn bir dn!

526

KEND AIMIZ

- Evet?

- Bazen ilgin rastlantlar gelir bana. Dkkna gidip 28 kronluk bir ey alrsn rnein. Biraz
sonra Jorn gelip sana olan 28 kron borcunu der. Sonra sinemaya gidersiniz ve biletinde 28
numaral koltuk yazar.

- Evet, gizemli bir rastlant olurdu bu.

- En azndan bir rastlant olduu kesin. te insanlar bu tr rastlantlar biriktiriyorlar. Gizemli


ya da aklanamaz deneyimlerini topluyorlar. Bu tr deneyimler milyonlarca insann
yaamndan toplanp bir araya getirilince, inandrclk kazanmaya balyor. Ve de bunlarn
says giderek artyor. Oysa burada da yalnzca kazanan kuponlar gze grnmekte.

- Ama bu tr eyleri devaml yaayan, gelecei grebilen bir takm insanlar ya da


"medyum"lar gerekten de var, deil mi?

- Tabii. Birtakm ktlar saymazsak, bu tr "gizemli olaylara yerinde bir aklama


getirtnek mmkn.

- Nasl yani?

- Freud'un bilinaltyla ilgili sylediklerini hatrlyorsun, deil' mi?

- Pek unutkan olmadm daha ka kez sylemem gerekecek!


- Freud bizlerin kendi bilinaltmzn "medyunV'lar olduumuzu sylyordu. Bazen
kendimizi bir ey dnrken ya da yaparken bulur, neden byle yaptmz anlayamayz.
nk aslnda iimizde, farknda olduumuzdan ok daha fazla deneyim ve dnce
tamaktayz.

- Evet?

- Uykusunda yryenler ya da konuanlar da vardr. Buna bir tr "ruhsal otomatik"


diyebiliriz. Hipnoz srasnda da insanlar "kendiliinden" bir eyler yaparlar. Srrealistlerin
"otomatik yaz"yla yazmaya altklarn da hatrlyorsundur. Onlar bylelikle kendi bilin-
altlarna "medyunV'luk yapmaya alyorlard.

- Bunu da hatrlyorum.

527

SOFNN DNYASI

- Bu yzylda, ara ara bir "spirrtalizm uyan" yaanmtr. Buradaki ana dnce, bir
"medyum"un lm bir kiiyle konuabil-mesidir. "Medyum" lnn sesiyle konuarak ya da
otomatik yaz yardmyla yzlerce yl nce yaam birinden mesaj alr. Bu da lmden sonra
bir hayat olduunun ya da insann birden ok kere yaadnn kant olarak grlr.

- Anlyorum.

- Btn bu medyumlarn kt olduklarn sylemiyorum. Kimisinin yapt ie gerekten


inandna eminim. Ancak bunlarn "medyum"luu olsa olsa kendi bilinaltlarna kar bir
medyumluktur. Trans halindeki medyumlar zerine yaplan aratrmalarda, bu haldeki bir
medyumun kendinin bile nerden geldiini anlayamad bir takm yetenekler ortaya koyduu
grlmtr. rnein tek kelime branice bilmeyen bir kadn "medyum", trans halindeyken
bu dilde konumaya balamtr. O halde bu kadn ya daha nce de yaam ya da l birinin
ruhuyla temasa gemi olmaldr.

- Sence hangisi?

- Sonradan bu kadnn kkken Yahudi bir dads olduu ortaya kmtr...

- Ah...

- Hayal krklna mr uradn yoksa? nsanlarn bilinaltnda neler barndrabildiini


gstermesi asndan son derece ilgin bir rnek bu aslnda.

- Anlyorum.

- Gnlk hayattaki bir takm tuhaf rastlantlar da Freud'un bilinalt retisiyle aklanabilir.
Tam yllardr grmediim bir arkadam aramay dndm anda telefon alar, karma o
arkadam karsa...

- nanlmaz bir ey!


- Evet ama bunun aklamas rnein son kez bir aradayken dinlediimiz arknn radyoda
almaya balamas olabilir. nemli olan nokta, bu st kapal ilikinin bilinaltnda yatyor
olmasdr.

528

KEND AIMIZ

- Ya martaval... ya kazanan kupon meselesi... ya da "bilinalt"...

- En nemlisi bu tr raflara pheyle yaklamak. Bu en azndan bir filozof iin nemli Uir
ey. ngiltere'de phecilerin kurduu bir dernek bile var. Bu dernek yllar nce, kck de
olsa doast herhangi bir ey yaadn kantlayabilenlere ykl bir para dl vermeyi vaat
etmiti. Byk bir ey olmasna gerek yoktu bunun; bir insandan dierine telepatinin ufak bir
rnei olsa da yeterdi. Ancak imdiye dek bu dle hi kimse bavurmad.

- Anlyorum.

- Ayrca biz insanlarn henz anlayamad pek ok ey olabilir. Tm doa yasalarn bilmiyor
olabiliriz. rnein geen yzylda manyetizma ya da elektrik gibi olgular bir tr sihir gibi
alglanyordu. Byk bykbabama televizyondan ya da bilgisayardan bahset se-ler gzleri
falta gibi alrd her halde.

- Ama doast eylere inanmyorsun, yle mi?

- Bundan daha nce de bahsetmitik. "Doast" szc de baka baka anlamlarda


kullanlr oldu. Her neyse, evet, sanrm tek bir doann varolduuna inanyorum. Bu ise tek
bana yeterince heyecan verici bir ey.

- yi ama bu kitaplarda yazan gizemli olaylara ne demeli?

- Gerek filozoflarn gzleri ak olmal. imdiye dek hi beyaz bir karga grmemi olsak da,
bu o kargay aramaktan vazgememiz gerektii anlamna gelmez. Bir gn gelir, ne kadar
pheci olursam olaym, daha nce kabul etmediim bir eyi kabul etmek durumunda
kalabilirim. Bu kapy ak brakmazsam dogmatik biri olurdum. O zaman da gerek bir
filozof olmazdm.

Alberto ile Sofi bir sre bankta konumadan oturdular. Gvercinler ortalkta gerdan krarak
dolayor, ara sra bir bisikletten ya da ai bir hareketten rkyorlard. Sofi sonunda:

- Artk eve gidip parti hazrlklarna balamam gerek, dedi.

- Gitmeden nce sana byle bir beyaz karga gstereceim. Ara-dn ey bazen tam burnunun
ucunda olabilir.

529

SOFlNtN DNYASI
Bu kez doast olaylar anlatan kitaplarn yanndan geip gitti, ler. Alberto kitapnn en
dibindeki ince raflardan birinin nnde durdu. Rafn zerindeki kck levhada "FELSEFE"
yazyordu.

Alberto'nun eliyle gsterdii kitabn adn grnce Sofi'nin kalbi yerinden oynad: "SOF'NN
DNYASI".

- Sana bunu almam ister misin?

- Buna cesaret edip etmeyeceimden emin deilim.

Ve Sofi biraz sonra bir elinde kitap br elinde bahe partisi iin aldklarnn olduu naylon
torbayla evine doru yrmekteydi.

530

BAHE PARTS

...beyaz bir karga...

Hilde yatana mhlanm kalmt. Kollar arlam, dosyay tutan elleriyse titriyordu.

Saat on bire geliyordu. Demek iki saattir okumaktayd. Bu sre boyunca hem ban dosyadan
kaldrp yksek sesle gld, hem de ban evirip alamakl olduu olmutu. yi ki evde
tek banayd.

Bu iki saatte neler neler okumamt ki! Her ey Sofi'nin Binbann dikkatini zerine
ekmeye almasyla balamt. En sonunda bir aaca trmanm, buradan onu yere indiren
de ta Lbnan'dan gelen kaz Morten olmutu.

imdi zerinden ok zaman gemi olmasna ramen babasnn kendisine "Uan Kaz"
masaln okuduunu unutmamt. Yllar nce, bu kitaptan esinlenerek ifreli bir dil de
yaratmlard kendilerine. Demek babas bu eski hikyeyi yeniden canlandryordu.

Sonra Sofi'nin yalnz bana ilk kez bir cafe'ye gidii... Hilde zellikle Alberto'nun Sartre ve
Varoluuluk zerine anlattklarn onaylamt iinden. Neredeyse Varoluu yapacakt u
Alberto onu. Ama te yandan Alberto'nun daha nce anlatt eylerden kendine yakn
bulduu daha baka pek ok ey de olmutu.

Hilde bir sene kadar nce astroloji hakknda bir kitap almt. Bir baka seferinde de eve
elinde TAROT kartlaryla gelmiti. Bir baka seferinde de spiritizm hakknda kk bir
kitap... Babas her keresinde insann bu tip eylere kar "eletirel bir bak" olmas gerektii
ve "bo inan" konularnda kendi-

531

SOFNN DNYASI

sine sylev ekmeyi zaten ihmal etmemiti ama ilk kez imdi bunun nedenlerinden enine
boyuna bahsediyordu. Kznn bu tr eylere kar uyarlmadan yetimesine gnl gerekten
el-vermiyordu anlalan. Garanti olsun diye kendisine bir televizyon ekranndan el sallamay
da unutmamt. Bu kadar da biraz fazlayd yani...

Ama Hilde'yi en ok meraklandran ey u kara sal kzd.

Sofi, Sofi... kimsin sen? Nereden geliyorsun? Niin benim hayatma girdin?

tte sonunda kendi hakknda yazlm bir kitab olmutu. Bu, imdi Hilde'nin elinde tuttuu
kitabn ayns myd? Onun elindeki bir kitap deil, bir dosyayd aslnda. Ama ne olursa olsun,
insann kendisi hakknda yazlm bir kitap bulmas nasl bir eydi acaba? Sofi bu kitab
okumaya baladnda neler olurdu kim bilir?

imdi ne olacakt? imdi ne olabilirdi1?

Hilde elleriyle yoklaynca dosyada geriye sadece birka sayfa kaldn fark etti.

Sofi otobste annesiyle karlat. Hay Allah! Elindeki kitab grme-seydi bari I

Kitab, parti iin ald serpantinlerle balonlarn durduu torbaya sktrmaya alrken
annesi kitab grd.

- Merhaba Sofil Ayn otobse binmiiz, ne gzeli

- Merhaba...

- Kitap m aldn?

- Yoo, pek saylmaz...

- "Sofi'nin Dnyas". A, ne ilgin!

Sofi yalan sylemenin fayda etmeyeceini dnd.

- Alberto verdi bu kitab bana.

- Vermitir ya! u adamla karlamay iple ekiyorum artk. Bakabilir miyim?

532

BAHE PARTS

- Eve gelene kadar beklesek olmaz m? Hem bu benim kitabm anne!

- Tabii senin kitabn. yle bir bakp geri vereceim, merak etme! Aa... "Sofi Amundsen
okuldan eve geliyordu. Yolun bir ksmn kz arkada Jorn'le yrrken, robotlardan
bahsetmilerdi...

- Gerekten byle mi yazyor?


- Evet, gerekten byle yazyor. Yazarn ad Albert Knag. Hi duymamtm, yeni bir yazar
olmal. Senin Alberto'nun soyad neydi sahi?

- Knox.

- A, o zaman u Alberto takma ad kullanarak senin hakknda koca bir kitap yazm Sofi!

- Hayr, yazar o deil. En iyisi sen bover. Nasl olsa anlamana olanak yok.

- Pekl yleyse. Yarn bahe partimiz var. Her ey o zaman yoluna girecek grrsn.

- Albert Knag bambaka bir gereklikte yayor. Bu yzden de bu kitap beyaz bir karga.

- Aa, yeter artk! Beyaz tavandan sonra imdi de beyaz karga m kt bamza?

- Burada kessek iyi olacak!

Yonca Soka duranda inene dek daha fazla bir ey konumadlar. Burada karlarna gsteri
yapan bir grup kt.

- Off! diye sylendi annesi. - Ben de bizim muhitimizde byle sokak demokrasisi gsterileri
olmuyor diye seviniyordum.

Gstericiler ancak 10-12 kii kadard. Ellerinde tuttuklar pankartlarda "BNBAI


GELYOR!", "GZEL 24 HAZRAN YEMEKLERNE EVET!" ve "BRLEM
MLLETLER'E DAHA FAZLA G!" gibi eyler yazyordu.

Sofi neredeyse acyordu annesine.

- Sen onlara aldrma anne, dedi.

- Ama ok acayip bir gsteri bu Sofi. Hatt biraz sama.

533

SOF'NN DNYASI

- Bu yalnzca bir ayrnt.

- Dnya gittike daha hzl deiiyor. Aslnda bu tip eylere hi de armyorum.

- Senin aslnda armamana arman gerek.

- Hi de deil. Bir iddet gsterisi deil ki yaptklar. Ama Allah vere de gllerimizi
inememi olsunlar. Hem bahede gsteri yaplmaz ki. Hadi gel, abucak yryp bakalm.

- Bu felsefi bir gsteriydi anne! Ve gerek filozoflar gllere basmazlar.

- Biliyor musun Sofi, ben gerek filozof diye bir ey olduuna inanmyorum. Gnmzde her
ey yle yapay ki!
O leden sonras ve akam hazrlklara devam ederek geti. Ertesi gn de sofray kurup
baheyi sslediler. ok gemeden Jorn de

geldi.

- Aman Tanrm! dedi Jorn. - te annem babam da gelecek. Hep

senin yznden Sofi!

Misafirlerin gelmesine yarm saat kala her ey hazrd. Aalar serpantinler ve Japon
fenerleriyie sslemilerdi. Darya bodrumun penceresinden uzun elektrik kablolar
uzatmlard. Bahe kaps, bahenin giriindeki aalar ve evin yz balonlarla sslenmiti.
Sofi ile Jorn btn leden sonra balon iirip durmulard. Masada tavuk ve salata tabaklar,
sandviler ve pandispanya duruyordu. Kuru zml reklerle ya pasta, 8 eklinde byk bir
rekle ikolatal pasta henz mutfaktayd. st ste tam 24 halkadan olumu kocaman
pastay da masann tam ortasna yerletirmilerdi bile. Annesi bu pastann zerine kiliseye
kabul treni giysileri iersinde bir kz bebek yerletirmiti. Annesi bunun ille bu anlama
gelmesi gerekmediini sylemiti, ama Sofi onun bunu, kendisinin kiliseye girip girmemek
konusunda henz bir karar vermediini syledii iin yaptna emindi. Annesi bu pastaya
baktnda kiliseye kabul treninin kendisini gryordu sanki.

534

BAHE PARTS

- Evet, hibir masraftan saknlmad burada, szlerini misafirler gelmeden defalarca syledi
annesi.

Sonunda misafirler gelmeye balad. nce Sofi'nin snf arkadalar olan kz geldi. Yazlk
bluzlar, ince pamuklu hrkalar, uzun etekler giyinmilerdi. Gzlerine de hafif bir makyaj
yapmlard. Biraz sonra da bahe kapsnda utangalkla kark olanlara has bir kendini
beenmilik iersinde Jrgen ile Lasse grndler.

- Yagnn kutlu olsun!

- Demek sen de artk koca kz oldun ha!

Sofi, Jorn'le Jrgen'in imdiden flrte baladklarn anlad. Mevsim bu ilerin mevsimiydi.
24 Hazirand bugn.

Herkes bir hediyeyle gelmiti. Bunun felsefi bir parti olduunu bildikleri iin ou da
gelmeden nce felsefenin ne olduunu aratrmt birazck. Felsefi bir hediye
bulamadklarndan hi deilse hediye kartna felsefi bir eyler yazmak iin epey uratklar
belliydi. Ancak bir felsefe szlyle zerinde "KSEL FELSEFE NOTLARIM" yazl,
kilitli bir hatra defteri de vard hediyelerin arasnda.

Misafirler geldike onlara beyaz arap bardaklar iersinde elma suyu ikram ediliyordu.
Servisi yapan Sofi'nin annesiydi.
- Hogeldiniz... Bu gen adamn ismi ne bakalm?... Seni daha nce hi grmemitim
sanrm... Ne iyi ettin de geldin, Cecilie.

Herkes bahedeki yerini alm ellerinde arap bardaklaryla aalarn altnda geziniyordu ki
bahe kapsnn nnde beyaz Mercedes'leri iersinde Jorn'n annesiyle babas belirdi. Bay
ekonomi danman dzgn kesimli, gri takm elbiseler giyinmiti. Hanme-fendiyse koyu
krmz payetlerle sslenmi krmz bir tunik pantolon takm iersindeydi. Sofi kadnn bir
oyuncak dkkanna girip bu giysiler iersinde bir Barbi bebei aldna, sonra da bebei alp
terzisinden bu giysilerin aynsn yapmasn istediinden yzde yz emindi. Ya da bir baka
olaslkla bebei ekonomi danman alm, bunu bir bycye verip bundan canl bir kadn
yaratmasn istemi de olabilirdi. Pek gereki bulmad iin Sofi bu olasl hemen

535

SOFrNN DNYASI

eledi.

ift, genlerin hayran baklar arasnda Mercedes'lerinden inip baheye girdi. ngebritsen
ailesinin ince, uzun bir paket ierisindeki hediyesini Sofi'ye bizzat verense ekonomi
danman oldu. Sofi hediyeyi grnce kendini zorlukla tutabildi; evet, bir Barbi bebeiydi
bul Jorn atld:

- Delirdiniz mi siz? Sofi bebeklerle oynamaz kil Giysisindeki payetleri l l parlayan Bayan
ngebritsen yanaarak:

- Evet ama canm, bu sadece bir ss olarak da kullanlabilir, dedi.

- Teekkr ederim, dedi Sofi havay yumuatmaya alarak. -Artk ben de Barbi
koleksiyonuna balayabilirim.

Herkes artk masann etrafnda toplanmaya balamt. Sesindeki endieli havay gizlemeye
alarak:

- Geriye yalnzca Alberto kald, dedi Sofi'nin annesi. Bu zel misafirin n misafirler arasnda
oktan yaylmt.

- Geleceim dediyse gelir, dedi Sofi.

- Ama o gelmeden masaya oturamayz ki...

- Tabii ki oturabiliriz. Buyrunl

Helene Amundsen misafirleri teker teker masadaki yerlerine yerletirmeye koyuldu. Bo


sandalyenin Sofi'yle kendisinin arasnda kalmasna zen gsterdi. Yemek hakknda, gzel
hava hakknda ve Sofi'nin artk gen bir kadn olduu hakknda bir eyler syledi.

Masada yarm saat kadar oturmulard ki Yonca Soka'ndan kp bahe kapsndan ieri,
siyah top sakall ve banda beresi olan, orta yal bir adam girdi. Elinde on be krmz glden
oluan bir buket tutuyordu.
- Alberto!

Sofi masadan kalkp Alberto'yu karlamaya kotu. Boynuna sarlp buketi ald. O da bu
karlama trenine cevap vermek istercesine ceplerini kartryordu. Sonunda cebinden birka
tane havai fi-

536

BAHE PARTS

ek karp evresine att. Masaya geldiinde de 24 katl pastann zerine yldz gibi ltlar
saan kk bir fiek yerletirdi ve Sofi'yle annesinin arasndaki bo sandalyeye oturdu.

- Burada bulunmaktan byk mutluluk duyuyorum, dedi.

Misafirler akna dnmt. Bayan ngebrigsten kocasna anlaml bir bak frlatt. Sofi'nin
annesiyse Alberto'nun sonunda ortaya kmasndan yle rahatlamt ki Alberto'nun her trl
kusurunu kabul edebilirdi. Yagnnn sahibiyse iinden ykselen kahkahay glkle
zaptediyordu.

Helene Amundsen kadehini nlatp konumasna balad:

Sayn Alberto Knox, hogeldiniz! Sevgili misafirler, belirtmek isterim ki bu bay benim
sevgilim deildir. Kocam ou zaman yurt dnda olsa da u sralar baka bir sevgilim yok.
Bu bay Sofi'nin felsefe retmenidir. Yani havai fiek frlatmaktan te meziyetlere sahip bir
kiidir. rnein siyah bir ilindir apkann iersinden canl bir tavan kartabilir. Yoksa
karga myd Sofi?

- Saolun, saolun! diyerek yerine oturdu Alberto. Sofi'nin:

erefe! demesiyle herkes imdi iinde Coca-Cola olan kadehlerini kaldrd.

Byle uzun bir sre oturup tavuk ve salatalarn yediler. Sonra Jorn aniden yerinden kalkp
kararl admlarla Jrgen'e yaklat ve tutup onu dudaklarndan iddetle pt. Jrgen de buna
daha iyi karlk verebilmek iin Jorn' dndrp masann zerine yatrd.

Aman Allah im, bana bireyler oluyor! diye haykrd Bayan n-gebrigtsen.

Bayan Amundsen'in syledii tek eyse:

- Ama masann zerinde olmaz ki ocuklar! oldu. Alberto ona dnerek:

- Neden olmasn? diye sordu.

- Ne tuhaf bir soru bu.

Gerek bir filozofun soru sormas hibir zaman tuhaf deildir.

537
SOF'NIN DNYASI

Bu arada plmekten nasibini alamayan ocuklardan bazlar tavuk kemiklerini havaya


frlatmaya baladlar. Sofi'nin annesi bu kez de bu ocuklara seslendi:

- Ltfen ocuklar, yapmayn! Tavuk kemiklerinin evin atsna yapmas hi ho bir ey


olmaz.

- zr dileriz, dedi ocuklardan biri. Bunun zerine kemikleri ite frlatmaya baladlar.

Bayan Amundsen sonunda:

- Sanrm tabaklar toplayp pasta servisi yapmann zaman geldi, dedi. - Kimler kahve istiyor?

Bay ve Bayan Ingebrigtsen, Al bert o ve misafirlerden birka ellerini kaldrlar,

- Sofi'yle Jorn bana yardm edebilirler belki de... Mutfaa giderlerken iki arkada aralarnda
konutular:

- Niye ptn Jrgen'i?

- Dudaklarna bakarken bir anda iimden onlar pmek geldi. yle kar konulmazlard ki...

- Tad gzel miydi bari?

- Dndmden biraz farklyd ama...

- Yani biriyle ilk kez pyorsun, yle mi?

- Evet ama inan ki sonuncu kez deil!

ok gemeden kahveler ve pastalar masaya gelmiti. Alberto ocuklara havai fiek


datyordu ki Sofi'nin annesi bu kez de kahve

fincann nlatt:

- Uzun bir konuma yapmak niyetinde deilim, dedi. - Ama bugn hayattaki tek kzmn
yagn ve domasnn zerinden on be yl, bir hafta ve bir gn getii bir baka gn bir
daha hi olmayacak. Pastann zerinde 24 tane halka var, yani adam bana en az bir halka
dyor. Bu bakmdan acele edip nce davrananlar iki halka da alabilirler. Tepeden
baland iin halkalar giderek byyecekler. Tpk hayatlarmz gibi. Sofi de nceleri kk
halkalar halinde yryordu. Yllar getike halkalar bymeye balad. imdiyse ta ehrin

538

BAHE PARTS

gbeine uzanp geri geliyorlar. Babas hep yurt dnda olan bir kz olduu iin halkalar
aslnda tm dnyay dolayor. On beinci ya-gnn kutlu olsun Sofi!
- Harika! diye bard Bayan ngebrigtsen.

Sofi onun bununla annesini mi, konumay m, 24 katl pastay m yoksa kendisini mi
kastettiini anlayamamt.

Misafirler bu szlere alkla karlk verdiler. Olanlardan biriyse armut aacna bir havai
fiek frlatt. Jorn de ayaa kalkp Jrgen'i sandalyesinden ekitirmeye balad. O da buna
izin verdi ve ok gemeden imenlerin zerinde pmeye baladlar. Sonra imlerin zerinde
yuvarlana yuvarlana brtlen allklarna daldlar.

Ekonomi danman:

- Gnmzde inisiyatifi kadnlar ele alyor, dedi ve ayaa kalkp allklarn oraya giderek
durumu yakndan izlemeye koyuldu. Bunun zerine herkes ayaa kalkp onun yaptn yapt.
Yalnzca Alberto ile Sofi masada oturmay srdrdler. ok gemeden tm misafirler Jorn'le
Jrgen'in etrafnda yarm ay eklinde toplanmlar, onlar da bu arada masum pmeleri
brakp birbirlerinin vcutla-ryla oynamaya balamlard.

Pek gururlu saylamayacak bir sesle Bayan ngebrigtsen:

- Yaplacak bir ey yok sanrm, dedi. Kocas da buna:

- Soy soyu izler, diyerek eklemede bulundu. Kendince bu ok isabetli szlere bir tepki
alamaynca:

- Buna yaplacak bir ey yoktur, diye ekledi.

Sofi oturduu yerden Jrgen'in Jorn'n zerine otlar bulam bluzunun dmelerini amaya
altn grd. Jorn'n eli de Jrgen'in pantalonunun kemerindeydi.

- Dikkat edin ocuklar, teceksiniz! dedi Bayan ngebrigtsen. Sofi pes etmi bir halde
Alberto'ya bakt.

- Her ey sandmdan hzl cereyan ediyor, dedi Alberto. - Bir an nce buradan ayrlmaya
bakmalyz. Ksa bir konuma yaparak sra-

539

1!

SOF'NN DNYASI

m savaym.

Bunu zerine Sofi ellerini rpt:

- Gelip yerlerinize oturur musunuz ltfen? Alberto konuma yapacak.

Jorn'le Jrgen'in dnda herkes gelip masaya oturdu.


- Gerekten bir konuma m yapacaksnz? Ne byk bir incelik! dedi Helene Amundsen.

lginize teekkr ederim.

- Yry yapmaktan holamyormusunuz, yle mi? nsann formda kalmas iin son derece
nemli bir ey bu. Hele kpeinizle yry yapmanz ok ho. Kpeinizin ad Hermes'di,
deil mi?

Alberto ayaa kalkp kahve fincann nlatt:

- Sevgili Sofi! diye balad szlerine. - Bu felsefi bir parti olduu iin ben de felsefi bir
konuma yapmay dndm.

Daha ancak bu szleri sylemiti ki misafirlerden kuvvetli bir alk ykseldi.

- Bu vidalar gevemi partide bir para mantkl olmann zaman geldi sanrm. Ama yine de
Sofi'nin yagnn kutlamak istiyorum tabii.

Alberto szlerini henz tamamlamt ki grltyle yaklaan bir uak sesi duyuldu. Uak
alaldka alca di ve bahenin iyice zerine geldi. Uan arkasnda zerinde "15. yagnn
kutlu olsun!" yazl bir pankart aslyd.

Bu daha da iddetli bir alka neden oldu.

- Gryorsunuz, dedi Bayan Amundsen, bu adam havai fiek frlatmann ok tesinde eyler
de yapabiliyor.

- Teekkrler, dedi Alberto, bu yalnzca bir ayrnt. Sofi ile ben son haftalarda felsefi bir
aratrma yrttk. imdi sizlere bu aratrmann sonucunu bildireceiz. Size varoluumuzun
en derin srrn aacaz.

Ortalk sessizlemi, yalnzca kularn sesleri duyulur olmutu. Bir de allardan gelen
hrtlar... Sofi:

540

BAHE PARTS

- Devam et, dedi.

- lk Yunan filozoflarndan gnmze dek gelen bu derin aratrmann sonucunda, bizlerin


Lbnan'da grev yapan bir Binbann aklnda varolduunu anladk. Bu adam u anda
Lbnan'da Birlemi Milletler gzlemcisi olarak grev yapmakta ve ayn zamanda Lil-
lesand'daki kzna bizi anlatan bir kitap yazm durumda. Kznn Ad Hilde Mller Knag ve
15. yagnn Sofi'yle ayn gnde kutlad. Bizim hakkmzdaki bu kitab, 15 Haziran sabah
uyandnda masasnn zerinde buldu. Aslnda bu bir kitap deil de byk bir dosyayd. u
anda da elleriyle yokladnda dosyann sonuna yaklamakta olduunu anlyor.

Masann etrafnda sinirli bir hareketlilik balamt.


- Yani bizler Hilde Mller Knag'a elence olsun diye varz. Babas bizi kzna verdii felsefe
dersleri iin bir tr arka plan olarak kullanyor. Yani rnein u kapda duran Mercedes'in
aslnda be kuruluk deeri yok. Bu yalnzca bir ayrnt. Byle beyaz Mercedes'ler, u an
gneten korunmak iin bir palmiye aacnn altna oturmu olan Binbann kafasnda
turlamakta aslnda. Bu arada Lbnan'da havalarn u sra olduka scak olduunu belirtmek
gerek.

- Samalk! diye parlad ekonomi danman. - Hayatmda byle samalk duymadm!

- Herkes istediini syleyebilir tabii, dedi Alberto ve szlerine devam etti:

- Ama esas samalk bu partinin ta kendisi. Bu partideki tek mantkl ey de bu konuma.

Ekonomi danman bu kez ayaa kalkp konumaya balad:

- Burada bir adam ilerini elinden geldiince baarl bir ekilde yrtmeye, ayrca geleceini
sigortalamaya alyor. Sonra ok bilmi biri kp onun tm bu abalarn bir takm "felsefi"
iddialarla yok etmeye kalkyor. Olacak ey deil dorusu!

Alberto ban "evet" anlamnda sallayarak:

- Bylesi felsefi karmlara kar hibir sigorta ilemez elbette.

541

SOFfNN DNYASI

Bunlar doal felaketlerden de beterdir sayn Bay ekonomi danman! Ve de bildiiniz gibi
sigortalar doal felaketlerden uranan zararlar karlamaz.

- Ama bunun doal bir felaket olduunu da nerden karyorsunuz?

- Haklsnz. Bu doal deil varolusal bir felaket. allarn oraya bir baksanz ne demek
istediimi anlarsnz. nsan tm varolu temelinin bir anda ortadan yokolmayacam garanti
altna alamaz. Tpk gnein bir an gelip snmeyeceinin de garantisi olmad gibi.

- Buna daha ne kadar dayanmak zorundayz sence? diye karsna sordu Jorn'n babas.

Kars ve Sofi'nin annesi bu soruya balarn sallayarak karlk

verdiler:

- Yazk! dedi Sofi'nin annesi. - stelik hibir masraftan da kanmamtk.

Genlerse Alberto'yu ilgiyle dinlemeye devam ediyorlard. Zaten her zaman genlerdir yeni
fikirlere ak olan. Sar, kvrck sal, gzlkl bir olan:

- Biz devam etmenizi istiyoruz baym, dedi.


- Saolun ama syleyecek pek fazla ey yok aslnda. nsan bir bakasnn bilincinde
yaadn, yalnzca bir hayal rn olduunu anlamsa yapacak tek eyi vardr: susmak.
Ancak yine de siz genlere felsefe tarihi zerine bir kurs almanz hararetle neririm. Bylece
iinde yaadnz dnyay eletirel bir tutum iinde alglayabil-me ansnz olur. Bu, sizden
nceki kuaklarn deerlerine kar eletirel olabilmeyi de ierir. Sof i'ye retmeye altm
en nemli ey de buydu. Hegel'e gre eletirel olmak olumsuz olmakla ayn

eydi.

Ekonomi danman hl ayaktayd. Parmaklarn sinirli sinirli

oynatyordu masann zerinde:

- Bu kkrtc, okulun, kilisenin ve bizlerin ocuklarmz zerinde kurmaya alt tm


salkl deerleri yok etmeye alyor. Oy-

542

BAHE PARTS

sa gelecek ocuklarmzndr. Bir gn gelip bizim mallarmza onlar sahip olacaklar. Bu adam
bu partiden derhal ayrlmad takdirde aile avukatmz arayacam. O ne yapacan bilir.

- Ne yaparsanz yapn, hibir nemi yok. nk siz de bir hayal rn olmaktan te bir ey
deilsiniz. Ayrca Sofi ile ben zaten birazdan buradan ayrlacaz. nk felsefe kursu
yalnzca kuramsal deil, ayn zamanda somut olarak iimize yarayacak bir projeydi. Zaman
gelince ortadan yokolacaz. Bu ekilde Binbann bilincinden de kaybolacaz.

Helene Amundsen Sofi'.yi kolundan tutup:

- Beni brakmay dnmyorsun, deil mi Sofi? diye sordu. Sofi annesine sarlp Alberto'ya:

- Annem ok zlecek... dedi.

- Hayr, hayr! Tm rendiklerini hatrlasana. Annen, Krmz Balkl Kz'm bykannesine


gtrd sepet dolusu yiyecek kadar tatl ve iyi bir kadn. Ve olsa olsa biraz nce kutlama
numaralar yapmak iin benzine ihtiyac olan uak kadar zgn olabilir bu durumdan.

- Sanrm ne demek istediini anlyorum, dedi Sofi ve annesine dnd:

- Alberto'nun dedii gibi yapmalym anne. Hem zaten bir gn gelip evden ayrlacaktm nasl
olsa.

- Seni zleyeceim, dedi annesi. - Ama bu gkyznden te bir gkyz varsa u


uabildiince! Govinda'ya iyi bakacama sz veriyorum. Gnde bir tane mi yoksa iki salata
yapra m veriliyordu sahi?

Alberto elini Sofi'nin annesinin omzuna koydu.


- Bizi ne siz ne de bakas zleyecek. Nedeni de ok basit. nk aslnda sizler yoksunuz.
Byle olunca da bizi zleyebilmeniz mmkn olamaz.

- Bu imdiye dek bana yaplm en byk hakaret! diye parlad Bayan ngebrigtsen.

543

SOF'NN DNYASI

Ekonomi danman ban sallad:

- En azndan hakaret suundan ieri attrabiliriz bunu. Bence bu adam ayn zamanda bir
komnist. Elimizde ne varsa almak istiyor. Alak!.. Dzenbaz!..

Alberto da ekonomi danman da yerlerine oturdular. Ekonomi danmannn yz hiddetten


kpkrmz olmutu. Bu arada Jorn'le Jrgen de gelip oturdular. stleri balar krm ve
tozlanmt. Jorn'n sar salar toz toprak iindeydi.

- Anne, bir ocuum olacak! dedi Jorn.

- Olabilir, ama eve gidene dek beklesen iyi olur. Ekonomi danman karsn destekledi:

- Beklesin ya! Bu akam vaftiz filan yapmaya kalkarsa kendisi halleder!

Alberto ciddi baklarla Sof i'ye bakt ve:

- Zaman geldil dedi.

- Gitmeden kahveleri olsun servis yapamaz msn? diye sordu Sofi'nin annesi.

- Tabii anne, hemen.

Sofi masada duran termosu alp mutfaa gitti. Kahve makinesinde kahvenin szlmesini
beklerken kulara ve balklara yemeklerini verdi. Banyoya gidip Govinda'nn nne bir salata
yapra brakt. Kedisi ortalkta yoktu. Yine de koca bir konserve kutusu kedi mamas ap
derin bir kaba koydu. Gzlerinin dolmaya baladn hissediyordu.

Baheye dndnde ortaln bir 15. yagn partisinden ok bir ilkokul bahesini
andrdn grd. Gazoz ielerinin ou masann zerinde devrilmi, masa rtsnn
zerine ikolatal pasta bulam, zml reklerin olduu kap yere yuvarlanmt. Tam Sofi
geldii srada, ocuklardan birinin ya pastann iine koyduu havai fiek grltyle patlad
ve pasta paralar havalarda uuup masann ve misafirlerin zerine kondu. Olan en ok da
Bayan ngeb-rigtsen'in krmz pantolonuna oldu.

544

BAHE PARTS
in en ilgin yan hi kimsenin olan bitene aldrmamasyd. Jorn nce elindeki kocaman
ikolatal pasta dilimini Jrgen'in yzne srm, hemen ardndan da yzn yalamaya
balamt.

Sofi'nin annesiyle Alberto dierlerinden biraz uzakta salncaa oturmulard. Sofi'ye el


salladlar.

- Demek sonunda Alberto ile babaa kalp konuabildiniz anne, dedi Sofi.

ok haklymsn, dedi annesi. - Alberto harika bir insan. Seni onun koruyucu kollarna
brakyorum.

Sofi ikisinin arasna oturdu.

ocuklardan ikisi atya kmay baarmlard. Kzlardan biri ortalkta dolap elindeki sa
tokasyla balonlar patlatyordu. Bu arada mopediyle davetsiz bir misafir de gelmiti.
Mopedinin arkasnda koca bir kasa birayla bir viski iesi vard. Bir takm heveslilerin
yardmyla kasa baheye getirildi.

Bu arada ekonomi danman ayaa kalkp ellerini rpt ve:

- Oyun oynamaya ne dersiniz, ocuklar? diye sordu.

Bira ielerinden birini ald, iindekini boaltt ve bo ieyi yere, imenlerin ortasna koydu.
Sonra masaya gidip pastann en altndaki be halkay ald ve ocuklara halkalarn ieye nasl
geirileceini gsterdi.

- Son rpnlar, dedi Alberto. - Binba son noktasn koymadan ve Hilde dosyasn
kapatmadan, hemen imdi buradan kurtulmalyz.

- Tm bunlar yalnz bana toplamak zorunda kalacaksn anneciim, dedi Sofi.

- Hi nemli deil yavrum. Hem bu sana gre bir hayat deil zaten. Alberto sana daha iyi bir
hayat verebilirse, bu beni her eyden ok mutlu edecektir. Sahi, beyaz bir at m var demitin?

Sofi baheye bir bakt. Tannmayacak hale gelmiti gerekten. imenlerin st ieler, tavuk
kemikleri, rek ve balonlarla doluydu.

545

SOF'NN DNYASI

- Bir zamanlar buras benim kk cennetimdi, dedi Sofi.

- Ve imdi cennetten ayrlma zaman geldi, diye yantlad Alber-

to.

ocuklardan biri beyaz Mercedes'e oturmutu. Bir anda gaza basmasyla arabann bahe
kapsn yere ykarak son srat baheye girmesi bir oldu.
Sofi kuvvetle kolundan Geit'e doru ekildiini hissetti. Ve Alberto'nun sesini duydu:

- imdi!

O anda beyaz Mercedes bir elma aacna arparak durdu. Aataki ham elmalar sapr sapr
yerlere dkldler.

- Bu kadar da ok fazla! diye bard ekonomi danman. - Hemen zararmn karlanmasn


talep ediyorum.

Bu kez de kars onu destekliyordu:

- Hepsi bu ahlaksz adam yznden! Nerede o?

- Sanki yer yarlp yerin dibine girdiler, derken Helene Amund-sen'in sesi olduka gururlu
kyordu.

Ayaa kalkt, st darmadan olmu uzun masaya gidip felsefi bahe partisinden arta
kalanlar toparlamaya balad ve:

- Bir kahve daha isteyen var m? diye sordu.

546

KONTRPUAN

... ayn anda ses veren birden ok ezgi...

Hilde yatanda doruldu. Sofi ile Alberto'nun yks burda bitiyordu. yi de neler olmutu
sahiden?

Babas neden bu son blm yazmt? Yalnzca Sofi'nin dnyasndaki gcn gstermek iin
mi?

Dnceli dnceli banyoya gidip giyindi. Kahvaltsn abucak ettikten sonra baheye kp
salncaa oturdu.

Tm partideki tek mantkl eyin Alberto'nun konumas olduu konusunda Alberto'ya


katlyordu. Babas Hilde'nin dnyasnn da Sofi'nin bahe partisi kadar karmakark
olduunu mu sylemek istiyordu yoksa? Yoksa onun da dnyas sonunda darmadan m
olacakt?

Ya Sofi ile Alberto? Onlarn gizli planlarna ne olmutu? Bundan gerisini Hilde mi yazacakt?
Yoksa onlar ykden kurtulmay sonunda baarmlar myd? Ya imdi neredeydiler?

Birden bir eyi anlad: Sofi ile Alberto ykden kurtulmay baarmlarsa onlara ne olduunu
bu dosyada bulamayaca gn gibi ortadayd. nk burada yazl olan her ey babasnn ok
iyi bilerek yksne koyduu eylerdi.
Acaba her ey satr aralarnda m gizliydi? Bir ara bundan szediliyordu kitapta. Burada,
salncakta oturmu dururken Hilde kitab bir iki kez daha okumas gerektiini anlad.

Beyaz Mercedes'in baheye dald an Alberto Sofi'yi kolundan kapp Geit'e srkledi.
Buradan ormana dalp Binbann Evi'ne

547

SOF'NN DNYASI

kotular.

- Daha hzl! diye bard Alberto. - Binba bizi aramay akl etmeden nce olmal her ey.

- Artk Binbann gr asnn dnda myz? -Hayr, ama tam snrdayz.

Gl kaykla geip Binbann Evi'ne geldiler. Alberto bodruma giden merdivenlerin kapsn
at. Sofi'yi merdivenlere doru teledi ve sonra her ey kapkaranlk oldu.

Bunu izleyen gnlerde Hilde kendi plan zerinde alt. Kopenhag'daki Anne Kvamsdal'a
birka mektup daha yazd, birka kez de telefon etti. Lillesand'daki arkadalarndan da yardm
istedi. Neredeyse snfnn yans planna katlm bulunuyordu.

Ara sra "Sofi'nin Dnyasndan blmler okudu. Bu, bir kere okumakla bitirilecek bir yk
deildi. Okuduka Sofi ile Alberto'nun bahe partisinden yokolduktan sonra balarna neler
gelmi olabileceine dair yeni fikirler geliyordu aklna.

23 Haziran Cumartesi gn dokuz sralarnda uyand. Babas Lbnan'daki kamplarndan


ayrlm olmalyd. Artk beklemekten baka yapacak bir ey yoktu. Babasnn bu son gn
dakikas dakikasna planlanmt.

lene dek annesiyle birlikte ertesi gne hazrlk yaptlar. Hilde, Sofiyle annesinin bu gne
nasl hazrlk yaptklarn dnmeden edemiyordu. Ama onlar bunu yapm bitirmiti, deil
mi? Yoksa bu ilerle onlar da u anda m urayorlard?

Sofi ile Alberto, cephesi kt grnl havalandrma borularyla kapl iki byk binann
nndeki imenlerde oturuyorlard. Binalardan birinden elinde kahverengi anta tutan bir
olanla, krmz askl anta tayan bir kz ktlar. Arkadaki kk yoldan bir

548

KONTRPUAN

araba geti.

- Neler oldu? diye sordu Sofi.

- Baardk!

- imdi neredeyiz peki?


- Burasnn ad Binbann Evi.

- Binbann Evi mi? Ama...

- Oslo'da bir semt buras.

- Emin misin?

- Kesinlikle. Bu binann ad "Chateau Neuf" ve "yeni saray" anlamna geliyor. Burada mzik
retimi yaplyor. teki bina da "lahiyat Fakltesi". Burada da din eitimi veriliyor. Daha
arkadaki u yksek binalarda da doal bilimler, edebiyat ve felsefe retimi yapllyor.

- imdi biz Hilde'nin kitabnn ve Binbann denetiminin tamamen dnda myz?

- Evet. Bizi burada asla bulamaz.

- Peki ormanda koarken neredeydik?

- Binba ekonomi danmannn arabasn elma aacna arptrrken biz Geit'e saklandk. O
srada henz embriyo aama-sndaydk. Hem yeni hem de eski dnyaya aittik. Binba bizim o
srada oraya saklanacamz asla akl edemezdi.

- Neden?

- Akl edebilseydi bizi o kadar rahat brakmazd. Her ey bir rya gibi olup bitti. Ya da belki
de o da oyunun iersindeydi.

- Ne demek istiyorsun?

- Beyaz Mercedes'i altran oydu. Belki de olup bitenlerden yle yorgun dmt ki bizi
gzden kaybetmek iin aslnda kendisi abalad...

Olanla kz imdi iyice yanlarna gelmiti. Sofi, orada kendinden olduka yal bir adamla
oturmaktan biraz utanmt. Ayrca Alberto'nu sylediklerini bir ekilde dorulamak istiyordu.

Ayaa kalkp onlara kotu ve:

549

SOFl'NN DNYASI

- Affedersiniz. Bu semtin ad ne acaba? dedi.

Onlarsa onu ne grm ne de sylediklerini duymu gibi davrandlar.

Sofi kzp tekrar arkalarndan kotu ve:

- Bir soruya cevap vermek o kadar g bir ey olmasa gerek! dedi.


Gen adam kza hararetle bir eyler anlatmakla meguld:

- Kontrpuantik kompozisyonlarda iki boyut vardr: yatay ya da ezgisel, ve dey ya da


armonik. Burada birden ok ezginin ayn anda ses vermesi sz konusudur...

- Sznz kestiim iin zr dilerim ama...

- Bu ezgiler bir arada kardklar sesten bamsz olarak birbirlerini en iyi tamamlayacak
biimde bir araya getirilirler. Tabii burada uyum da ok nemlidir. te buna kontrpuan
diyoruz. Bu szck aslnda "notaya karlk nota" anlamna gelmektedir.

Olacak i deildi! Ne sar ne de krdler oysa. nc kez deneyip tam karlarna dikildi.
Ama onu kenara itip getiler.

- Rzgar kt galiba, dedi kz. Sofi Alberto'ya dnp:

- Beni duymuyorlar! dedi ve bunu der demez Hilde ve kolyesini grd ryasn hatrlad.

- Evet, dedi Alberto. - Bu da bizim dememiz gereken bedel. Bir kitaptan kurtulmu olan
bizler kitabn yazaryla tamamen ayn konumda olmay bekleyemeyiz. Ama ite buradayz.
Ve u andan sonra felsefi bahe partisinde olduumuzdan bir gn daha yalanmayacaz.

- evremizdeki insanlarla hibir zaman iliki kuramayacak myz yani?

- Gerek bir filozof hibir zaman "hibir zaman" demez. Saatin var m?

- Saat sekiz.

550

KONTRPUAN

- Evet, bu Kaptan Viraj'ndan ayrldmz saat.

- Hilde'nin babas Lbnan'dan bugn dnyor.

- Evet, bu yzden acele etmemiz gerek.

- Ne demek istiyorsun?

- Binbann Bjerkely'e geliini grmek istemiyor musun?

- Tabii, ama...

- Hadi gel yleyse!

ehir merkezine doru yrmeye baladlar. nsanlarla karlatlar, ama herkes onlara hava
cva muamelesi yapyordu.
Yolun kenarnda arabalar parketmiti. Alberto birden st ak krmz bir arabann yannda
durup:

- Sanrm bunu kullanabiliriz, dedi. Ama nce bunun bizim arabamz olduundan emin
olmamz gerek.

- Hibir ey anlamyorum.

- Anlataym: Herhangi bir insana ait bir arabay alamayz, deil mi? stelik sence frsz bir
araba grdklerinde ne der insanlar? Zaten bizim de byle bir arabay srebileceimizi hi
sanmam.

- Bu spor arabann zellii ne peki?

- Bu arabay eski bir filmde grdm sanyorum.

- Kusura bakma ama bu esrarengiz laflardan hibir ey anlamyorum.

- Bu, hayal rn bir araba Sofi. Tpk bizim gibi. Dier insanlarsa bu arabann yerinde
yalnzca bir boluk gryorlar. Ama ite ncelikle bundan emin olmalyz.

Durup beklediler. Bir sre sonra kaldrmdan bisikletle bir olan gelip arabann olduu yerden
yola indi ve yoluna devam etti.

- Grdn m? te bu bizim arabamz! Alberto sa kapy at ve:

- Buyurunuz! diyerek Sofi'yi arabaya davet etti.

Kendisi de direksiyona oturdu. Kontak anahtarn dndrd ve araba almaya balad.

551

SOFNN DNYASI

nce Kilise Caddesi'nden geip sonra Drammen Yolu'na k-tlar. Lysaker ve Sandvika'dan
getiler. zellikle Drammen'den sonra 24 Haziran vesilesiyle yaklm pek ok ate grdler.

- Yazn tam ortas, Sofi. Ne harika, deil mi?

- Arabada da ne gzel esiyor. Bizi imdi kimse gremiyor mu gerekten?

- Yalnzca bizim gibi olanlar grebiliyor. Belki bunlardan baz-syla karlarz, kim bilir?
Saat ka?

- Sekiz buuk.

- yleyse biraz hzlanmamz gerekiyor. u koca kamyonun arkasndan kurtulmalyz en


azndan.
Byle deyip koca bir msr tarlasna daldlar. Sofi arkasna dnp baktnda zerinden
getikleri msrlarn yana yatm olduunu grd. Alberto:

- Yarn baktklarnda, "dn kuvvetli bir rzgar esmi olmal" diyecekler... dedi.

Binba Albert Knag, 23 Haziran gn saat drt buukta Kastrup Havaliman'na indi. ok
uzun bir gn olmutu bu. Yolun son ksmm Roma'dan uakla gelmiti.

Pasaport kontroln, zerinde tamaktan hep gurur duyduu BM niformas iinde geti. Bu
haliyle yalnzca kendini ya da yalnzca kendi lkesini deil, uluslararas bir dzeni, tm
dnyay kapsayan yz yllk bir gelenei temsil ediyordu.

Yalnzca kk bir anta tayordu omuzunda. Bagajlarnn geri kalann Roma'da uaa
teslim etmiti. Krmz pasaportunu yle bir sallamas yetmiti.

"Nothing to declare" yazl kapdan geti.

Kristiansand'a giden uan kalkmasna daha saat vard. nce havaalanndaki


dkknlardan ailesine birka kk hediye ald. Hilde'ye hayatnn asl en byk hediye-

552

KONTRPUAN

sini iki hafta kadar nce gndermiti. Marit bu hediyeyi sabah uyannca bulsun diye Hilde'nin
baucundaki masaya koyacakt. Hilde'yle yagnndeki o ge telefon konumasndan bu yana
bir daha konumamt.

Albert Norvee birka gazete alp bara oturdu ve bir kahve smarlad. Ancak gazetenin
balklarna bakmt ki hoparlrden gelen sesi duydu:

"Dikkat, dikkat! Sayn Albert Knag. Sayn Albert Knag. Ltfen SAS enformasyon giesine
geliniz."

Bu da neydi ki? Srtndan aa souk terler indiini hissetti. Tekrar Lbnan'da greve mi
arlyordu acaba? Yoksa evde bir terslik mi vard?

Hemen enformasyon giesine kotu:

- Ben Albert Knag.

- Buyrun. Size acele bir haber var.

Albert Knag kendisine uzatlan zarf hemen at. Zarfn iinde yine bir zarf vard. zerinde:
"Binba Albert Knag, Kastrup Havaliman SAS enformasyon giesi eliyle, Kopenhag."
yazyordu.

Heyecanlanm bir halde kk zarf da at. inde kk bir kt vard:


Sevgili babacm. Lbnan'dan hogeldin. Grdn gibi eve gelmeni dahi bekleyemiyorum.
Sana hoparlrden seslenmek zorunda kaldm iin zr dilerim. En kolay buydu. NOT. Ne
yazk ki ekonomi danman in-gebrigtsen alnm bir Mercedes iin tazminat davas am
bulunuyor. NOT. NOT. Geldiinde beni muhtemelen bahede oturuyor bulacaksn. Ama belki
bundan nce de yine haberleebiliriz. NOT. NOT. NOT. Bahede uzun sre kalmak artk beni
korkutuyor. Bu tip yerlerde yer yarlp yerin dibine gemek ok kolay nk. Sev-

553

SOF'NIN DNYASI

giler... Geliini planlamak iin bir sr vakti olmu olan Hilde.

Binba Albert Knag nce bir glmsedi. Ama sonra bu ekilde ynetilmekten rahatszlk
duydu. O her zaman kendi varoluunu kendi denetleyebilen bir kii olmutu. Lillesand'da-ki
kck kz tutmu onun Kastrup Havaliman'ndaki hareketlerini denetliyordu ha! Peki nasl
yapabiliyordu bunu?

Zarf i ceplerinden birine koyup havaalanndaki iki yan dkkanl koridorlarda yrmeye
koyuldu. Danimarka yiyecekleri satan bir dkkna girmek zereydi ki dkknn camna
yaptrlm bir baka zarf grd. Zarfn zerinde kaln ispirtolu kalemle BNBAI KNAG
diye yazlyd. Albert zarf alp at:

Kastrup Havaliman'ndaki Danimarka Dkkn eliyle Binba Albert Knag'a mesaj. Sevgili
babacm. Ltfen benim iin byk, tercihan iki kiloluk bir Danimarka salam alr msn?
Annemin de konyak sosisi houna gider sanrm. NOT. Limfjord havyarna da hayr demem
dorusu. Sevgiler... Hilde.

Albert etrafna baknd. Hilde buralarda olmasnd sakn? Marit babasn karlamas iin onu
buraya yollam olabilir miydi? nk bu Hilde'nin el yazsyd...

Birlemi Milletler gzlemcisi bir anda gzlenildii duygusuna kapld. Sanki birisi tm
yaptklarm uzaktan denetliyordu. Kendini kk bir ocuun elindeki oyuncak bir bebek gibi
hissediyordu.

Dkkna girip iki kiloluk bir salam, bir konyak sosisi ve kutu Limfjord havyan ald. Sonra
yrmeye devam etti. Hilde'ye bir de doru drst bir yagn hediyesi vermek

554

KONTRPUAN

istiyordu. Bir hesap makinas m alsayd acaba? Yoksa kk bir seyahat radyosu mu? Evet,
evet. Radyo ok iyi fikirdi.

Elektrikli aletler satan dkkna geldiinde burada da cama bir zarf yaptrlm olduunu
grd. Zarfn zerinde "Kastrup Havaliman'ndaki en ilgin dkkn eliyle Binba Albert
Knag" diye yazyordu. Zarfn iindeki beyaz ktta unlar yazlyd:
Sevgili babacm. Soft babasndan ald o cmert yagn hediyesi, FM radyolu mini
televizyon iin sana teekkr etmemi istedi. ok harika bir eydi ama te yandan bu yalnzca
bir ayrntyd. Ancak belirtmeliyim ki ayrntlara ben de Sofi kadar dknm. NOT. Henz
gitmemi olabilirsin diye sylyorum; yiyecek eyler satan dkknda ve ikiyle sigara satan
dkknda da notlar bulacaksn. NOT. NOT. Yagnmde gelen paralar 350 kronu buldu.
Mini televizyonun bir ksmn da ben bu paralarla karlayabilirim. Sevgiler... oktan hindiyi
doldurup Waldorf salatasn hazrlam olan Hilde.

Mini televizyonun fiyat 985 Danimarka kronuydu. Kznn direktifleriyle oradan oraya
yneltilen Albert Knag'n duygularyla karlatrldnda bu gerekten yalnzca bir
ayrntyd. Kz burda myd, deil miydi?

O andan sonra gittii her yere dikkatle bakmaya balad. Kendini ayn anda hem bir casus
hem de bir kukla gibi hissediyordu. nsani zgrl elinden mi alnyordu yoksa?

ki ve sigara satlan duty-free dkkna da gitmesi gerekiyordu artk. Burada da ismi yazl
olan bir zarf vard. Tm havaliman kendisinin imle olduu bir bilgisayar oyunuydu sanki.
Ktta unlar yazlyd:

555

SOF'NN DNYASI

Kastrup'daki byk duty-free dkkn eliyle Biba Knag. Benim buradan tm istediim, bir
paket sakzl eker ve birka kutu Anthon Berg badem ezmeli ikolata. Unutma ki bunlar
Norve'te ok daha pahal! Hatrlayabildiim kadaryla annem de Campari sever. NOT. Eve
gelene dek tm antenlerin ak durmal. Bu nemli mesajlar karmak istemezsin, deil mi?
Sevgiler... Senden ok ey renmi kzn Hilde.

Albert pes etmi bir tavrla iini ekti ve dkkndan kendisine smarlananlar ald. Elinde
torba ve omzunda antasyla uan kalkaca 28 numaral k kapsna yneldi. Baka
mesaj da varsn olsundu. Bunlarn hepsini arayacak hali

yoktu ya!

Ama 28 numaral kapnn hemen yanndaki bir stunda da beyaz bir zarf aslyd: "Binba
Knag. Kastrup Havaliman, kap 28". Bu da Hilde'nin yazsyd ama sanki kap numarasn bir
bakas yazmt. Yine de bunu kesin olarak sylemek olanakszd, nk ne de olsa
insanlarn yazsn saylardan tanmak pek kolay deildi.

Arkas geni bir duvara sabitlenmi olan koltuklardan birine oturdu. Torbalar hl elindeydi.
Saa sola kukuyla bakan bu haliyle gururlu bir binbadan ok ilk kez tek bana yolculua
km kk bir ocuu andryordu. Hilde buradaysa kendisini nce onun grmesi zevkini
tattrmak istemiyordu ona.

Yolcular kukuyla bir bir izlemeye balad. Kendisini devletin emniyetine gz dikmi bir
vatan haini gibi hissediyordu. Yolcular ieri almaya baladklar an derin bir nefes ald.
Uaa son binen de o oldu.

Bini kartn verecei srada, giri giesine yaptrlm bir zarf daha buldu.
556

KONTRPUAN

Sofi ile Aiberto Brevik kprsn ve Krager giriini arkalarnda brakmlard.

- 180'le gidiyorsun, dedi Sofi.

- Saat 9'a geliyor. Binbann Kjevik Havalimam'na inmesine bir ey kalmad. Hem naslsa
bizi ar sratten filan durduramazlar.

- Ya arpacak olursak?

- Sradan bir arabayla arprsak hibir ey olmaz. Ama bizimki gibi bir arabayla arpma
konuunda...

- Evet?

- te o zaman dikkatli olmamz gerek. Biraz nce Uan Oto-mobil'i getiimizi grdn m?

- Hayr.

- Vestfold'da bir yerde park etmi duruyordu.

- u nmzdeki turist otobsn gemek pek kolay olmayacak. stelik samz solumuz da
orman.

- Hi sorun deil Sofi. Artk bunu senin de bilmen gerek. Byle dedikten sonra arabayla
ormana dalp sk aalarn

arasndan srmeye devam ettiler. Sofi derin bir nefes ald.

- Beni korkuttun.

- Korkma, biz elik bir duvarn iinden bile geebiliriz.

- Yani biz evremizdeki eylerle karlatrldnda ii bo ruhlardan baka bir ey deiliz,


yle mi?

- Hayr, hayr. Her eyi ters yz etmi oluyorsun byle diyerek. Asl evremizdeki her ey
bizim iin ii bo bir masaldan ibaret.

- Bununla ne demek istediini biraz aman gerek.

- yleyse iyi dinle. Ruhun su buharndan bile daha "bo" bir ey olduuna inanlr. Oysa
gerek bunun tam tersidir. Ruh, buzdan bile antta youndur

557
SOFfNN DNYASI

- Bunu hi dnmemitim.

- O halde sana bir yk anlataym. Bir zamanlar meleklere inanmayan bir adam varm. Bir
gn ormanda aa keserken yanna bir melek gelivermi.

- Sonra?

- Bir sre beraber yrmler. Sonunda adam melee dnp: "Pekl. Meleklerin
varolduunu kabul ediyorum. Ama siz bizim gibi gerek deilsiniz," der. Melek, "Bununla ne
demek istiyorsun?" diye sorar. Adam cevap verir: "Biraz nce bir kayaya geldiimizde ben
kayann yanndan dolamak zorunda kaldm. Sense kayann iinden getin, gittin. Yolu
ktkler kapatmt. Ben ktklerin zerinden trmanp amak zorunda kaldm. Sense ktk
ynnn iinden geip gittin." Melek bu cevaba arr ve: "Nasl byle dersin?" der. "Demin
bir bataklktan geerken ikimiz de sisin iinden yryp getik. nk her ikimiz de sisten
daha younuz."

- Gerekten de yle...

- te biz de byleyiz Sofi. Ruhlar elik kaplardan geebilirler. Ruhtan oluan bir eyi ne
tanklar ne de bombardman uaklar tahrip edebilir.

- Bu ok ilgin bir dnce.

- Birazdan Risr'e geleceiz ve Binbann Evi'nden yola kal daha bir saat bile olmad!
Ama canm da ok fena kahve ekiyor.

Sndeled'den hemen nce Fiane'ye geldiklerinde yolun sol kenarnda bir kafeterya grdler.
Ad "Sinderella" idi. Alberto buraya sapp arabay yeilliklere park etti.

Kafeteryada Sofi ieceklerin durduu dolabn kapsn amak istedi ama kap sanki yerine
mhlanm gibi kprdamyordu. Alberto da ilerde, arabada bulduu bir kt bardaa kahve
doldurmaya alyordu. Tek yapaca ey kahve makinesinin dmesine basmakt ama tm
gcn kullanmakla beraber bunu baa-

558

KONTRPUAN

ramyordu.

Yardm isteyen gzlerle kafeteryadaki mterilere bakt. Kimse aldr etmeyince yle yksek
bir sesle bard ki Sofi kulaklarn tkamak zorunda kald:

- Kahve istiyorum!

Hemen ardndan da ne olduunu anjayp bir kahkaha patlatt:


- Bizi duyamyorlar ki! Onlarn kafeteryalarnda bir ey yiyip imemiz olanaksz.

Tam dar kmaya hazrlanyorlard ki yal bir kadnn yerinden kalkp kendilerine dor.u
geldiini grdler. Kadnn zerinde kpkmz bir etek, buz mavisi bir hrka ve beyaz bir
barts vard. Kadnn zerindeki renkler de, hatlar da kafeteryadaki dier kiilerden ok
daha parlakt.

Alberto'ya gelip:

- O ne biim bar yle ojum?

- zr dilerim efendim.

- Kahve istediini sylemitin, deil mi?

- Evet ama...

- urada bizim de kk bir yerimiz var.

Kadnn ardndan kafeteryadan kp arkadaki bir patikaya girdiler. Yrrlerken:

- Buralarda yenisiniz galiba? diye sordu kadn.

- Dorusunu sylemek gerekirse yle, dedi Alberto.

- yleyse sonsuzlua hogeldiniz ocuklar!

- Ya siz?

- Ben Grimm kardelerin masallarndan birindenim. ki yz yl oluyor aa yukar. Ya siz


neredensiniz?

- Biz bir felsefe kitabndanz. Ben felsefe retmeniyim, Sofi de benim rencim.

- Kih kih. te bu yeni bir ey.

ok gemeden aalarn arasnda bir meydana ktlar. Etrafta ho, kahverengi kulbeler
vard. Kulbelerin arasndaki bir

559

SOFI'NN DNYASI

bahede kocaman bir ate yaklmt ve atein etraf pek ok renkli kiilikle doluydu. Sofi
bunlardan ounu bir bakta tand: Pamuk Prenses ve Yedi Cceler, Kelolan, Sherlock
Holmes, Pe-ter Pan ve Pippi Uzunorap... Krmz Balkl Kz'la Kl Kedisi de oradayd.
Atein etrafnda ad olmayan ama tandk pek ok baka karakter de vard: cceler, cinler,
devler, cadlar, melekler ve kk eytanlar... Sofi'nin gzne gerek bir Tirol de iliti.

- Ne tantana! diye yorumda bulundu Alberto.


- Bugn 24 Haziran da ondan. Valborg Gecesinden bu yana byle bir araya gelmemitik. O
zaman da Almanya'daydk. Bense u an yalnzca ziyaret amacyla burdaym. Kahve mi
demitiniz?

- Evet, ltfen.

Sofi ancak o zaman evlerin zencefilli rekler ve ekerden yaplma olduunu farketti.
Etraftakiler evlere yaklap istedikleri paralar yiyorlard. Frnc bir kadn da onlarn
arkasndan evleri tekrar tamir ediyordu. Sofi de bir evden bir para ald. Bu imdiye dek
yedii en tatl, en gzel eydi.

Bu arada kadn elinde kahveyle geldi.

- ok teekkrler, dedi Alberto.

- Misafirlerimiz bunu nasl deyecekler bakalm?

- demek mi?

- Burada borcumuzu para yerine bir yk anlatarak deriz/Sizinki sadece bir kahve olduu
iin ksack bir yk anlatsanz da olur.

- Size insanln o inanlmaz yksn anlatmak isterdik, dedi Alberto. - Ama ne yazk ki ok
acelemiz var. Borcumuzu bir baka zaman gelip deyebilir miyiz?

- Elbette. Ama neden ok aceleniz var?

Alberto ksaca nereye yetimeye altklarn anlatt. Kadn dinledikten sonra:

Evet, gerekten de buralarda yeni olduunuz anlalyor. Size tavsiyem bir an nce etten
kemikten olan bu dnyayla ilikiyi

560

KONTRPUAN

kesmenizdir. Bizler artk buna baml deiliz. Biz "grnmeyen insanlar" grubuna dahiliz.

Biraz sonra Alberto ile Sofi "Sinderella" kafeteryasna geri dnmler ve tekrar krmz spor
arabaya binmilerdi. Arabann hemen yanbanda bir anne ocuunu ietiyordu.

Kestirmeden, talar kayalar zerinden geerek ok gemeden Lillesand'a vardlar.

Kopenhag'dan kalkan SK 876 uu numaral uak 21.35'de Kjevik Havaliman'na indi..Uak


Kopenhag'dan kalkmaya hazrlanrken Binba giri giesinde bulduu zarf am,
iindekileri okumaya balamt:

24 Haziran 1990, Kastrup'da uu kartn gieye vermekte olan Binba Knag'a,.


Sevgili babacm. Beni Kopenhag'da greceini sanm olabilirsin. Oysa benim senin
hareketlerin zerindeki denetimim bundan ok daha derinlere uzanyor. Seni nerede olursan
ol, grebilirim ben. nk ben yllar, yllar nce byk bykanneme sihirli bir ayna satm
olan ingene ailesini buldum. Onlardan bir de kristal bir kre aldm. Ve ite rnein u an
uakta yerine oturmu olduunu grebiliyorum. Unutma ki "fasten seat-belt" yazs snene
dek kemerlerin bal ve koltuunun arkas dik bir ekilde oturmalsn. Uak havalandktan
sonra koltuunu arkaya yatrp yle bir gzel dinlenmelisin. Eve geldiinde iyice dinlenmi
olmanda yarar var. Lillesand'da hava olduka gzel olmakla beraber, sanrm scaklk
Lbnan'dakinin olduka altndadr. yi yolculuklar! Sevgiler... Bycler bycs, Aynalar
Kraliesi ve en byk ironi koruyucusu, kzn Hilde. , Albert kzgn m yoksa yalnzca yorgun
ve pes etmi bir hal-

561

SOF'NN DNYASI

de mi olduuna karar veremiyordu. Ama birden bire glmeye balad. yle yksek sesle
glyordu ki yolcular dnp baktlar. Sonra uak havaland.

Kendi etmi, kendi bulmutu! Ama onunla Hilde arasnda sanki nemli bir fark da vard. O,
yalnzca Alberto ve So-fi'ye yapmt yapacan. Ve onlar... onlar yalnzca bir hayal
rnydler. Oysa kz kendisini kullanyordu.

Hilde'nin dedii gibi yapt. Koltuunu yatrp arkasna iyice yasland. Sonra da kendine tekrar
ancak pasaport kontroln geip Kjevik Havaliman yolcu salonuna girdiinde geldi. Burada
kendisini gsteri yapan bir grup karlad.

Grup, ou Hilde'nin yalarnda 8-10 kiiden oluuyordu. Ellerindeki pankartlarda


"HOGELDN BABA!", "HLDE SEN BAHEDE BEKLYOR" ve "RON SRYOR"
yazyordu.

in kts bavullarnn kmasn beklemek zorunda olup hemen bir taksiye atlayp
gidememesiydi. Beklerken Hilde'nin okul arkadalar etrafnda dolap durduundan
pankartlar tekrar tekrar okumak durumunda kald. Kzlardan biri yanma yaklap bir gl
demeti uzatnca yelkenleri suya indi. Elini torbalardan birine daldrp gstericilerden her
birine badem ezmeli birer ikolata verdi. Hilde'ye yalnzca iki tane kalmt. Bavullar nihayet
tama bandnda grndnde, yanna gen bir adam yaklap kendisinin Aynalar
Kraliesi'nin emrinde olup onu Bjerkely'e gtrmekle grevlendirildiini syledi. Bu arada
gstericiler de gzden kaybolmulard.

E18 karayoluna ktlar. Btn kprlerin ve tnel girilerinin zerinde pankartlar aslyd:
"Hogeldin baba!", "Hilde seni bekliyor", "Seni gryorum baba".

Albert Knag taksi nihayet Bjerkely'deki evlerinin kapsnda durduunda derin bir nefes ekip,
ofre taksi creti

562

KONTRPUAN
olan 100 kronla beraber kutu Carlsberg Elephant biras verdi.

Evin nnde kars Marit karlad onu. Uzun uzun kucaklatktan sonra Albert sordu:

- O nerede?

- skelede oturuyor.

Alberto ile Sofi krmz spor arabayla Lillesand'daki Norve Otel'in nndeki meydanda
durdular. Saat ona eyrek vard. Sahile yakn kk adalardan birinde byk bir ate yaklm
olduunu grdler. Sofi:

- Bjerkely'i nasl bulacaz? diye sordu.

- Aramaktan baka are yok. Binbann Evi'ndeki resmi hatrlyorsun, deil mi?

- Evet, ama acele edelim. O gelmeden orada olmak istiyorum. Arabayla hem kk ara
sokaklardan hem kayalk yollardan

getiler. Bildikleri en nemli ey Bjerkely'nin deniz kenarnda olduuydu.

Sofi birden bard:

- te! te, bulduk!

- Sanrm yle. Ama ne olursa olsun byle barmamalsn.

- yi ama nasl olsa bizi kimse duymuyor ki...

- Sevgili Sofi. Byle uzun bir felsefe kursundan sonra hl byle abuk sonulara varabilmen
beni artyor dorusu.

- Ama...

- Etrafta tek bir Tirol, peri ya da orman cini olmadndan nasl byle emin olabiliyorsun?

- Ah, haklsn. zr dilerim.

Arabayla bahe kapsndan geip evin nndeki yokuu ktlar. Alberto arabay bahedeki
salncan yanna park etti. Biraz aada bir masann zerine kiilik servis almt.

- Onu gryorum, diye fsldad Sofi. Tam ryamdaki gibi is-

563

SOF'NtN DNYASI

kelenin ucunda oturuyor.


- Bu bahenin sizin Yonca Soka'ndaki evinizin bahesine ne kadar ok benzediini gryor
musun?

- Evet. Salncak filan... Yanna gidebilir miyim?

- Elbette. Ben burada oturuyorum...

Sofi koarak iskeleye gitti. Hilde'ye sarlacakt ki bunun yerine gzel gzel onun yanna
oturmay tercih etti.

Hilde iskeleye bal bir kayn ipiyle oynuyordu. Sol elinde de bir kt vard. Sk sk saatine
bakmasndan birini bekledii

belliydi.

Sofi onun ok gzel olduunu dnd. Kvrck sapsar sal, yemyeil gzlyd. Sar bir
yazlk elbise giymiti. Sofi onu biraz Jorn'e benzetti.

Hibir ie yaramayacan bilmesine ramen Hilde'nin kulana fsldad:

- Hilde! Benim, Sofi!

Hilde hibir tepki gstermedi.

Sofi dizlerinin zerinde dorulup Hilde'nin kulann ta iine bard: "Beni iitiyor musun
Hilde? Hem kr, hem sar msn

yoksa?"

Hilde gzlerini mi amt ne? Yoksa yava da olsa bir ses

duymu muydu?

Sonra yana dnd. Ban aniden saa evirip Sofi'nin gzlerinin ta iine bakt. Ama baklar
Sofi'yi grmyor, onu delip geiyordu sanki.

- O kadar hzl barma Sofi! diye seslendi krmz arabann iinden Alberto. - Tm baheye
periler dolsun istemem dorusu.

Birazdan derinden bir erkek sesi duydular: - Hilde!

Bu niformas ve mavi beresiyle Binbayd. Bahenin yukar-snda duruyordu.

Hilde ayaa frlayp ona kotu. Salncakla krmz arabann arasnda buluup kucaklatlar.
Binba Hilde'yi kucana alp ha-

564

KONTRPUAN
vada defalarca dndrd.

Hilde iskelede oturmu babasn bekliyordu. Kastrup'a vard andan itibaren srekli
babasnn nerde olduunu, ne yaptn, bana gelenleri nasl karladn dnmt. Tm
saatleri elindeki kada not etmiti.

Kzm myd acaba? Ama kzna esrarengiz bir kitap yazp sonra da her eyin eskisi gibi
olmasn bekleyemezdi ya!

Tekrar saatine bakt. Ona eyrek vard. Nerdeyse burda olmas gerekiyordu.

Ama o da ne? Sofi'yi grd ryasmdaki gibi bir ses mi duymutu ne?

Aniden yanna dnd. Orada bir ey vard. Emindi bundan. Ama neydi?

Yoksa bu yaz gecesinin bir cilvesi miydi?

Bir ka saniye sresince kendisinin medyum filan olmasndan korktu.

- Hilde!

br yanna dnp sesin geldii yne bakt.Babasyd bu! Bahenin yukarsnda duruyordu.

Kalkp babasna doru kotu. Salncan yannda bulutular. Babas Hilde'yi kucana alp
havada defalarca dndrd.

Hilde alamaya balam, Binbann da gzleri dolmutu.

- Gen bir kz olmusun, Hildeciim!

- Sen de gerek bir yazar! /

Hilde sar elbisesinin kollaryla gzyalarn sildi.

- detik mi? diye sordu Hilde.

- Evet, detik.

Gidip masaya oturdular. Hilde her eyden nce babasnn Kastrup'tan bu yana bandan
geenleri merak ediyordu,

565

SOFNN DNYASI

Babas anlattka glmekten krldlar.

- Kafeteryadaki notumu bulmadn m yani?

- Oturup bir ey yiyecek halim mi vard, seni cad? Bu yzden imdi karnm zil alyor.
- Zavall babacm!

- Yoksa hindi de uydurma myd?

- Hayr, hayr. Her ey hazr. Annem imdi getirir.

Sonra kitaptan, Alberto ile Sof'den bahsettiler. ok gemeden annesi hindi ve VValdorf
salatasyla bir ie pembe arap ve Hilde'nin kendi elleriyle yapt ekmei getirdi.

Babas Platon'la ilgili bir eyler sylerken Hilde birden onun szn kesti: -Hi...

- Ne var?

- Duymadn m? Bir gcrt gibi bir ey...

- Yoo.

- Ama ben bir ey duyduuma eminim. Neyse, bir tarla

faresiydi belki de...

Binbann yemee balamadan syledii son ey:

- Ama felsefe kursu henz tamamen bitmi deil, oldu.

- Nasl yani?

- Bu gece sana evrenden bahsedeceim. Yemee balarlarken:

- Hilde kucaa oturacak ya geti. Ama sen deil... diyerek Albert karsn ekip kucana
oturttu. Bir sre byle oturdular.

- Dnsene, neredeyse krk yandasn artk... dedi Albert.

566

KONTRPUAN

Hilde babasna koarken Sofi gzlerinin dolduunu hissetti.

Hilde'ye hibir zaman ulaamayacakt!

Etten kemikten bir insan olan Hilde'nin yerinde olmak istedi.

Hilde'yle Binba masaya oturduklarnda Alberto arabann kornasn ald.

Sofi yukarya bakt. Hilde de byle yapmam myd? Alberto'ya koup arabada tekrar yanna
oturdu.
- Biraz daha durup neler olduuna bakalm, dedi Alberto. Sofi "evet" anlamnda ban edi.

- Aladn m yoksa? Sofi yine ban sallad.

- Ama niye?

- Hilde gerek bir insan olduu iin ne kadar ansl... Byyp gerek bir kadn olacak.
Mutlaka gerek ocuklar da olacak...

- Ve de torunlar... Ama hereyin iki yz var Sofi. Felsefe kursuna balarken de sana bunu
anlatmaya almtm.

-Ne gibi?

- Ben de senin gibi onun ansl olduunu dnyorum. Ama kurada yaam eken, lm de
eker.

- Gerekten yaayp lmek, doru drst yaamayp hi lmemekten daha iyi deil mi?

- Bizim Hilde gibi bir hayatmz olmayacak. Ne de Binba gibi... Ama biz de hi
lmeyeceiz. Ormandaki kadnn ne dediini hatrlyor musun? Biz "grnmeyen insanlar"
grubuna dahiliz. Kadn kendisinin iki yz yanda olduunu da sylemiti. Orada bin yandan
fazla olan tipler de grdm...

- Belki de Hilde'nin sahip olduu bu eye... bu aile hayatna zeniyorum en ok.

- Senin de bir ailen var. Kedin, kularn, kaplumbaan var...

- Ama ben o gereklii terkettim.

- Hi de deil. Bu gereklii terkeden yalnzca Binba. O noktasn koydu ve bizi artk asla
bulamayacak.

567

SOFI'NN DNYASI

- Geri dnebileceimizi mi sylyorsun?

- Hem de istediimiz kadar. Ama nce Fiane'deki "Sinderella" kafeteryasnn arkasndaki yeni
dostlarmz ziyaret edeceiz.

Mller Knag ailesi imdi yemeklerine balamt. Sofi bir an iin bu yemein de Yonca
Soka'ndaki felsefi bahe partisine dnmesinden korktu. Binba Marit'i drr gibi
birtakm hareketler yapyordu. Ama hayr, tek yapt karsn kucana oturtmak olmutu.

Arabalar onlarn yemek yedii masann epeyce tesinde duruyordu. Konutuklarndan sadece
bir ksm geliyordu ara sra kulaklarna. Sofi ile Alberto bir sre oturup onlar ve baheyi
seyrettiler. Oturup uzun uzun felsefi bahe partisinden ve onun dramatik sonundan bahsettiler.
Gece yarsna doru masadan kalktlar. Hilde'yle babas salncaa doru geliyorlard. Beyaz
eve girmekte olan annesine el sallayarak:

- Sen git yat anne! diyordu Hilde. - Bizim babamla konuacaklarmz var.

568

BYK PATLAMA ...bizler de yldz tozuyuz...

Hilde salncakta babasnn yanma iyice yerleti. Saat on ikiye geliyordu. Oturup koyu
seyrederlerken gkyznde yldzlar bir grnp bir kayboluyorlard. Dalgalar iskelenin
altndaki kayalara arparken yumuak sesler karyordu. Sessizlii bozan babas oldu:

- Evrende kck bir gezegende yaadmz dnmek ne tuhaf...

- Evet...

- Yer Gne sistemindektgezegenlerden biri yalnzca. Ama bunlarn iinde hayat olan tek
gezegen.

- Ya da evrendeki tek gezegen?

- Evet, olabilir. Ama te yandan evren yle snrsz bir ey [ ki evrenin baka kelerinde de
pekl hayat olabilir. Uzayda

mesafeler yle byktr ki bunlar "k dakikas" ya da "k y-l"yla leriz.

- Ne anlama geliyor bunlar?

- Bir k dakikas, n bir dakikada ald yoldur. Ve bu da olduka uzun bir mesafedir,
nk k bir saniyede uzayda 300.000 kilometre yol alr. Bir baka deyile bir k dakikas
300.000 kere 60, yani 18 milyon kilometre eder. Bir k yl da neredeyse on trilyon
kilometre demektir.

- Yer'in Gne'e uzakl ne kadar?

- Sekiz k dakikasndan biraz fazla. Yani scak bir haziran gn yzmz okayan Gne
nlar bize gelmeden nce uzayda sekiz dakika kadar yol alrlar...

- Devam et!

569

SOF'NN DNYASI

i'

- Gne sistemimizdeki en uzak gezegen olan Plton'un Yer'e uzakl yaklak olarak be k
saatidir. Bir gkbilimci teleskopuyla Plton'u seyrederken gerekte o andan be saat gerisini
grmektedir. Veya bir baka deyile Pluton'nun grntsnn bize ulamas iin be saat
gemektedir.

- Hayal etmesi biraz zor ama sanrm ne demek istediini

anlyorum.

- ok iyi Hilde. Ama daha iin bandayz, biliyor musun? Bizim Gne'imiz, Samanyolu diye
bilinen bir "galaksi"deki 400 milyar yldzdan yalnzca birisidir. Bu galaksi bizim
Gne'imizin de spiral kollarndan birinde yer ald byk bir diski andrr. Havann ak
olduu bir k gecesi bamz kaldrp gkyzne baktmzda yldzlardan bir kuak
grrz. nk biz aslnda Samanyolu'nun merkezine doru bakmak-

tayzdr.

- Demek bu yzden sveede Samanyolu'na "K Soka"

deniyor.

- Samanyolu'ndaki en yakn komumuza uzaklmz drt k yldr. u ilerde, adann


zerinde grnen yldz odur belki de. O yldzda bize, Bjerkely'e ynelmi bir teleskop
olduunu dnecek olursan, o teleskop burann drt yl nceki halini grmektedir. Belki de
bu salncakta oturup ayaklarn sallayan on bir yanda bir kz ocuudur grd.

- nanamyorum!

- Ve bu, bize en yakn yldz konusunda geerliydi. Tm galaksi ise 90.000 k yl


geniliindedir. Bu, n galaksinin bir ucundan dier ucuna seyahat etmek iin 90.000 yl
kullanmas gerektii anlamna gelir. Samanyolu'nda bizim Gne'imizden 50.000 k yl
tede bir yldza baktmzda, zamanda 50.000 yl ncesine bakmaktayz demektir.

- Dncesi bile benim kck kafam iin fazla byk!

- Yani uzayda bir ey grmemizin tek yolu baklarmz za-

570

BYK PATLAMA

manda geriye evirmektir. Evrenin u anda nasl olduunu hibir zaman bilemeyiz. Yalnzca
daha nce nasl olduunu bilebiliriz. Binlerce k yl tedeki bir yldza baktmzda, uzay
tarihinde binlerce yl geriye gidiyoruz demektir.

- Korkun bir ey!

- Ve tm grdklerimiz gzmze k dalgalar halinde ular. Bu dalgalar uzayda hareket


ederken belli bir zaman geer. Bunu gk grltsne benzetebiliriz. ou zaman gk
grlts imek aktktan bir sre sonra duyulur. Bunun nedeni ses dalgalarnn k
dalgalarndan daha yava hareket etmesidir. Duyduum gk grlts, bundan bir sre nce
olmu bir eyin sesidir. Yldzlarda da bu byledir. Bizden binlerce k yl tedeki bir yldza
baktmda, bundan binlerce yl nce "akm bir imei" grmekteyimdir bir bakma.

- Anlyorum.

- Ama u ana dek yalnzca kendi galaksimizden sz ettik. Gkbilimcilere gre evrende bunun
gibi yaklak olarak yz milyar galaksi bulunmaktadr ve bu galaksilerin her birinde yaklak
olarak yz milyar tane yldz vardr. Samanyolu'nun en yakn komu galaksisine Andromeda
takmyldz diyoruz. Bu galaksi bizim galaksimize iki milyon k yl uzaklktadr. Yani
n buradan bize ulamas iki milyon yl alr. Yine bu da demektir ki gkyznde
Andromeda takmyldzna baktmzda iki milyon yl ncesine bakmakta oluruz. Bu
takmyldzdaki ok gelikin bir teleskop (afacan bir ufakln byle bir te-leskobun bana
oturmu olduunu gzmn nne getirebili-yorum!) u an buraya bakyorsa bizi gremez.
Grse grse dz alnl ilk insanlar grebilir. *

- akna dnm durumdaym...

- Bugn bilebildiimiz galaksilerin ou bizden yaklak olarak on milyar k yl


uzaklktadr. Yani bu galaksilerden sinyaller alabildiimizde, uzay tarihinde on milyar yl
geriye

571

SOFNN DNYASI

gidiyoruz demektir. Bu bizim gne sistemimizin uzayda varoluundan bu yana geen srenin
aa yukar iki ka bir sredir.

- Bam dndryorsun.

- Zamanda bylesi bir geriye dnn ne anlama geldiini kavramak zaten ok g bir i.
Ama gkbilimciler evreni alglaymz etkileyecek bundan da nemli bir ey kefettiler.

- Anlat, anlat!

- Uzayda hibir galaksinin sabit bir ekilde durmad anlalm bulunuyor. Uzaydaki btn
galaksiler korkun bir hzla birbirinden uzaklayor. Bizden uzaklatka bu hz daha da
artyor. Yani galaksiler arasndaki mesafe giderek artyor.

- Gzmn nne getirmeye alyorum.

- Bir balonun zerine siyah noktalar izdiinde, balonu iirdike bu noktalar birbirinden
uzaklar. Bu uzaydaki galaksiler iin de geerlidir. Bu yzden evrenin genilemekte
olduunu sylyoruz.

- Evren neden geniliyor acaba?

- Gkbilimcilerin ou bu konuda ortak bir fikre sahip: Bundan aa yukar 15 milyar yl


nce evreni oluturan tm madde kk bir alanda toplanm bulunuyordu. Bu madde
ylesine skm bir durumdayd ki ekim gcnden tr bu ktle ar scak bir haldeydi.
Zamanla bu ktle yle skt, yle snd ki sonunda patlad. Bunabyk patlama ya da
ngilizce-deki adyla "the big bang" diyoruz.

- Dncesi bile rktyor beni.

- Bu "byk patlama"dan sonra bu ktle paralar halinde uzaya yayld ve zamanla souyan
bu paralar yldzlar, galaksileri, aylar ve gezegenleri oluturdu...

- Ama bir de evrenin genilediini sylemitin?

- tte bunun da nedeninin milyarca yl nce meydana gelmi bu patlama olduu dnlyor.
nk evrenin deimez

572

BYK PATLAMA

bir corafyas yoktur. Evren bir harekettir. Evren bir patlamadr. Galaksiler hl byk bir
hzla birbirinden ayrlmaya devam etmektedir.

- Sonsuza kadar da byle mi gidecek?

- Olabilir. Ama baka bir ey de olabilir. Alberto'nun So-fi'ye, gezegenlerin Gne'in etrafnda
kalmasn salayan iki kuvvetten bahsediini hatrlyor musun?

- Yerekimiyle atalet deil miydi bunlar?

- Bu yasalar galaksilerin arasnda da geerlidir. Evren genilemekte olsa da yerekimi bunun


tersi ynde etki yapmaktadr. Bir gn, belki bundan milyarlarca yl sonra, byk patlamann
etkisi azaldka gk cisimleri yerekiminin etkisiyle yeniden bir araya gelecektir. O zaman
patlamann tersi, bir "toplanma" yaanacaktr. Ancak mesafeler ok uzun olduu iin bu ar
ekim bir film gibi gerekleecektir. Balonun azn anca havann boalna benzetebilirsin
bunu.

- Tm gezegenler yeniden bir ktle mi oluturacaklar yani?

- Evet, anlamsn. Peki o zaman ne olacaktr, syleyebilir misin bana?

- Yeniden bir "patlama" olup evren yeniden genilemeye balayacaktr. nk hl ayn doa
yasalar geerli olacaktr. Bu ekilde ortaya yeni yldzlar, yeni galaksiler kacaktr.

- Yerinde bir dnce. Gkbilimciler evrenin gelecei zerine iki gr ortaya koyuyorlar: ya
evren giderek byyecek ve galaksiler arasndaki mesafeler artacak ya da evren yeniden
klp skacak. Bunu belirleyecek olan evrenin ne kadar ar veya ne kadar ktlesel
olduu. Ve gkbilimciler henz bunu bilemiyorlar.

- Evren ok arsa ve klmeye balayacaksa, o zaman belki de bu evrenin imdiye dek bir
ok kereler skp bir ok kereler patlad anlamna gelir...

- Evet, buradan bu sonuca varmak mmkn. Ancak teki


573

SOF'NN DNYASI

olasla gre evren yalnzca bu kez genilemekte. Ve evrenin sonsuza dek genilemeye
devam edecei dnlecek olursa o zaman hereyin nasl balad sorusu daha da nemli bir
soru haline geliyor.

- Evet. Aniden patlayan bu ktle nasl meydana geldi?

- Bir Hristiyana gre bu "byk patlama" yaradl annn kendisidir. ncil'de Tanr'nm "Ve
k olsun!" dedii yazar. Al-berto'nun Hristiyanln "izgiseF bir tarih anlayna sahip
olduunu sylediini hatrlyorsundur belki de. Evrenin bymeye devam edecei fikri bu
bakmdan Hristiyanlk grne uygun bir grtr.

- yle mi?

- Douda ise "dairesel" bir tarih gr egemendir. Bu gre gre tarih her zaman tekrardan
ibarettir. rnein Hindistan'daki eski bir reti evrenin srekli genileyip kldn syler.
Hintlilerin deyiiyle "Brahma gn" ile "Brahma gecesi" arasnda gidip gidip gelinir. Bu
dnce de kukusuz evrenin sonsuza dek srecek "dairesel" bir hareket iinde olduu fikrine
uyar. Bu, bana atp duran byk bir kozmik kalbi hatrlatyor...

- Bence bu teorilerin ikisi de kavramas g ama son derece

ilgin teoriler.

- Ve bu Sofi'nin bahesinde oturup dnd sonsuzluk ikilemine benziyor: Evren ya her


zaman varolmu ya da bir zamanlar undan veya bundan meydana gelmi olmalyd...

-Ah!

Hilde alnn tutuyordu.

-Ne oldu? .

- Alnm at sinei soktu galiba.

- Belki de Sokrates seni ryalardan geree dndrmeye

alyordur...

574

BYK PATLAMA

Sofi ile Alberto krmz spor arabada oturmu, Binbann Hilde'ye evrenle ilgili anlattklarn
dinliyorlard.
- Rolleri deitik, farknda msn? diye sordu Alberto.

- Nasl yani?

-nceden onlar bizi dinliyor ama biz onlar gremiyorduk. Oysa imdi biz onlar dinliyoruz
ve onlar bizi gremiyor.

- Bir ey daha var.

- Neymi o?

- Balangta biz, Hilde ile Binbann iinde yaad bir gereklik olduunu bilmiyorduk.
imdiyse bizim gerekliimizden haberi olmayan onlar.

- Evet, intikammz aldk.

- Ama Binba bizim hayatmza mdahale edebiliyordu...

- Bizim hayatmz onun mdahalesinden baka bir ey deildi ki zaten.

- Ben de onlarn hayatna mdahale edebileceimize dair umudumu yitirmemeye alyorum.

- Ama bu olanaksz, biliyorsun. "Sinderella" kafeteryasnda ilerin nasl gittiini unuttun mu?
Oturup Coca-Cola iesini ekmeye alman hl gzlerimin nnde.

Sofi, Binba "byk patlama"dan bahsederken baheyi seyredip dnmt. Bu szcn


kendisi ona bir fikir veriyordu. Arabada bir eyler aranmaya balad.

- Ne var? diye sordu Alberto. -Hi.

Torpido gzn ap orada bir ngiliz anahtar buldu. Arabadan kt, gidip Hilde ile babasnn
tam karsnda durdu. nce Hilde'nin baklarn yakalamaya alt ama bu tmyle
olanakszd. Sonunda elindeki ngiliz anahtarn kaldrp tm gcyle Hilde'nin alnna vurdu.
Hilde:

-Ah! dedi.

Sofi sonra ngiliz anahtarn kaldrp bu kez de Binbann al-

575

SOF'NIN DNYASI

nna vurdu ama o hibir ey farketmedi.

- Ne oldu? diye sordu Hilde'ye.

- Alnm at sinei soktu galiba.


- Belki de Sokrates seni ryalardan geree dndrmeye al-

yordur...

Sofi yere yatp salnca itmeye alt. Ama salncak mhlanm gibi yerinde duruyordu. Ama
galiba sonunda bir milimetrecik olsun oynatmay baard.

- Bir esinti kt galiba.

- Yok canm, hava olduka scak.

- Sadece bu deil. Burada baka bir ey var.

- Burada olan yalnzca biziz, bir de lk yaz gecesi.

- Hayr, havada baka bir ey var.

- Ne olabilir ki?

- Alberto'nun gizli plann hatrlyor musun?

- Hatrlamaz olur muyum hi?

- Sonra birden partiden yokoldular. Sanki yer yarlp yerin dibine

girdiler...

- Ama...

- "Sanki yer yarlp yerin dibine girdiler..."

- yknn bir yerde bitmesi lazmd. Ben de yle bir ey uydurdum ite.

- Evet, sen yky yle bitirdin. Sonrasn yazmadn. Peki sonra ne oldu? Dnsene, ya
buradalarsa...

- nanyor musun buna gerekten?

- Bunu hissediyorum baba. Sofi koarak arabaya gitti.

- nanlr gibi deil! dedi Alberto Sofi elinde ngiliz anahtaryla arabaya otururken. - Bu kzn
inanlmaz yetenekleri var dorusu.

Binba kolunu Hilde'nin omzuna atmt. - Dalgalarn sesini duyuyor musun?

576

BYK PATLAMA

- Evet.
- Yarn motoru suya indirmeliyiz.

- Ya sen rzgarn sesini duyuyor musun? Kavak yapraklarnn nasl titrediini gryor
musun?

< Bu yaayan bir gezegen, biliyorsun...

- "Satr aralarnda" baka bir eyler olabileceini yazmtn bir seferinde, yle deil mi?

- Yazm mydm?

- Belki bu bahede de "satr aralarnda" baka bir eyler vardr?

- Doa srlarla doludur elbette. Ama biz imdi yldzlardan bahsediyoruz.

- Birazdan suda da yldzlar olur.

- Kkken fosfora byle derdin. Bir bakma haklydn da. nk fosfor da dier tm btn
maddeler de bir zamanlar tek bir yldzn parasyd.

- Bizler de mi?

- Evet, bizler de yldz tozuyuz.

- Gzel bir laf bu.

- Radyoteleskoplar milyarlarca k yl tedeki uzak galaksilerden gelen nlar


yakalayabildiklerinde evrenin "byk patlama"dan hemen sonraki halini grmektedirler
aslnda, insann uzayda grp grebilecei tek ey binlerce milyonlarca yl tesinden kalma
fosillerdir. Yldz falcsnn yapabilecei tek ey gemii bulup karmaktr olsa olsa.

- nk yldzlardan gelen m daha bize ulamadan gezegenler birbirinden ayrlmtr bile.

- Bundan birka bin yl ncesine kadar yldzlarn konumu bugnknden bambakayd.

- Bunu bilmiyordum.

- Bulutsuz bir gecede uzay tarihinde milyonlar, evet hatt milyarlarca yl geriye gidebiliriz.
Bir anlamda yzmz yuva-

577 .

SOF'NN DNYASI

ya dnmek anlamna gelmektedir bu.

- Bununla ne demek istiyorsun?


- Sen de ben de "byk patlama" ile meydana geldik. nk evrendeki her ey organik bir
btndr. Bundan milyarlarca yl nce tm madde yle youn bir ktle halinde bir araya
gelmiti ki bir toplu ine ba kadar bir alan milyarca ton arlm-dayd. Bu "ilk atom" ok
byk bu ekim gcnden tr patlad. Bir eyler yokoldu o zaman sanki. Biz de bamz
gkyzne kaldrp baktmzda sanki o kaybolan eyi, kendimize giden yolu bulmak ister
gibiyizdir.

- lgin bir ifade bu.

( - Uzaydaki tm yldzlar ve tm galaksiler ayn maddeden oluuyor: Biraz burda, biraz orda.
Galaksiler arasnda milyarlarca k yllk mesafe olabilir ama sonuta hepsi ayn maddeden
oluuyor...

- Anlyorum.

- Peki bu madde nedir? Milyarlarca yl nce patlayan ney-

dP. Nerden geliyordu?

- te asl byk bilmece bu.

- Ve bu soru bizi ok yakndan ilgilendiriyor. nk biz de bu maddeden yaplmayz. Biz


milyarlarca yl nce yaklm o byk ateten etrafa yaylm kvlcmlarz.

- Bu da gzel bir laf.

- Ayrca bu konuda bu byk saylara bakmamza hi gerek yok. nsann elinde bir ta tutmas
yeter. Evren yalnzca bir portakal byklndeki bu tatan da olumu olsayd bu soruyu
soracaktk: Bu ta nerden geliyor?

Sofi aniden krmz spor arabada ayaa kalkp eliyle koyu gstererek:

- N'olur kaya binelim! diye haykrd.

- Kayk bal. stelik krekleri kaldrmaya gcmz yetmez.

578

BYK PATLAMA

- Bir deneyelim n'olur?

- En azndan gidip bir bakabiliriz.

Arabadan inip koa koa deniz kenarna indiler.

skelede kayn ipini zmeye altlar ama olana yoktu.

- Sanki iviyle aklm gibi, dedi Alberto.


- Naslsa zamanmz bol.

- Gerek bir filozof asla pes etmez. u ipi... bir jzebiFsek...

- Gkyznde yldzlar iyice artt, dedi Hilde.

- Evet, tam bir yaz gecesi.

- Ama kn yldzlar daha ok parhyorlar. Lbnan'a gitmeden nceki geceyi hatrlyor


musun? Yeni yln ilk gnyd.

- Sana bir felsefe kitab yazmaya o zaman karar vermitim. nk Kristiansand'daki


ktphaneye gitmi, orada genler iin yazlm tek bir felsefe kitab bulamamtm.

- imdiyse beyaz tavann tylerinin en tepesindeyiz bence.

- Bu k yl gecesinde etrafta kimse var m?

- Kayk yzmeye balad!

- Aa, evet...

- Olamaz. Sen gelmeden nce kendim gidip kontrol etmitim.

- Sahi mi?

- Alberto'nun kayn alan Sofiyi hatrladm. Kayk nasl glde ylece kalmt hatrlyor
musun?

- Belki bu da onun iidir.

- Sen dalga ge bakalm. Bense btn gece bir tuhaflk olduunu hissettim.

- Birimizin suya girmesi gerek.

- kimiz birden girelim baba.

579

DZN

Aasen, Ivar (1813-1896), 400

Aasgard, 31

ac, 151

Adem ile Havva, 464, 471,516

Aeskhylos ( 525-456), 87
arlk kuvveti, arlk yasas,

235,239,312 ahlak, 96, 206, 378-384 ahlak yasas, 379-384, 434 Akademi, 95, 192, 194
Aklc, Aklclk, 44, 81 akit, 174,182 Akropolis, 85-87,181 Alaaddin, 402

Alice Harikalar Diyarnda, 423 alkanlk, 27, 313 Allah, 172

alternatif yaam, 523 altn orta, 132 altyap, 445, 446, 448 ama, 127 ana madde, 13, 46, 48,
97, 414,

521 Anaksagoras ( 500-428), 49,

73 Anaksimandros ( ykl. 610- -

547), 42 Anaksimenes ( ykl. 570-526),

42

anatomi, 226 Andersen, H.C. (1805-1875),

400, 426, 443 Andromeda takmyldz, 571

anti-tez, 414

antibiyotik, 475

Antisthenes ( ykl. 455-360),

148

Appollon, 35, 65 Aquino'lu Thomas (1225-1274),

203-209

Arap, Arapa, 195, 203, 225 Areopagos, 87, 181 Aristiposs (ykl. 439-366), 151 Aristofanes
( ykl. 450-385), 87 aristokrasi, 133 Aristoteles ( 384-322), 41,

120-133,135,185,194,236,

283, 398, 462, 476 Arkhimedes ( 287-212), 354 Armstrong, Neil (1930), 522 Arnulf
verland, 505 art-deer, 451

Asbjrnsen (1812-1885), 399 Asklepios, 35

astrolog, astroloji, 58, 64, 526 astronomi, 49, 147,195, 233,

571,572 aama, 433 akn, 518 atalet, atalet yasas, 233, 239,

573
Ateist, bkz. tanrtanmama Athene, 35, 86 Atina, 73, 75, 81,85-91,147,

180 atmosfer, 480

580

atom, atom retisi, atom teorisi,

54-57,97,152

Augustinus (354-430), 197-203 Aydnlanma a, 303, 354, 359 Aydnlanma dncesi, 359
Aydnlanma filozofu, felsefesi,

354-360 ayin, 32 Aziz Peter Kilisesi, 228

Babil Esareti, 175

Bach, J.S. (1685-1750), 392

Bacon, Francis (1561-1626),

230

baklk, 474 bakteri, 475, 479 Balder, 35 bar prensi, 176 Barok, Barok Dnemi, 257-260
bastrmak, 489-491 Beauvoir, Simone de (1908-

1985)514,518-519 Beckett (1906-1989), 519 beden eitimi, 96 bedensel; alet, ilev, sre,
267,

274, 275 , Beethoven, Lvan (1770-1827),

392

ben kavram, 308 Benediktin tarikat, 192 bereket tanrs-tanras, 31, 33,

170 Berkeley, George (1685-1753),

320-324, 336 Berlin, 409, 429, 443

beyaz karga, 315, 529 ; beyin epifizi, 274

beyin, 56, 263, 274, 378

big-bang, 572

bileik fikir, 306

bileik kavray, 299


bilgelik, 106,210

bilgi, 100, 170,196

bilgi teorisi, 208

bilginin maddesi, 373

bilim, 74, 121, 147,195,223, 229, 478

bilimsel, 41,210, 523

bilimsel yntem, 229

bilin, 56, 298, 306, 371, 397,

488-501

"bilinalt, 489-497, 528 Bilinemezci, 75, 311 Birci, Bircilik, 150,285 birey, 35, 361,418, 426
bireyci, bireycilik, 226, 241, 418,

426

bireyin varoluu, 429 Birlemi Milletler (BM), 364,

387 birletirici Hristiyan kltr, 193,

222

Bizans, 195,225 Bjrnson, Bjrstjerne (1832-

1910), 482

Bohr, Niels (1885-1962), 417 Bhme, Jacob (1575-1624), 396 Brahma, 574

Breton, Andre (1896-1600), 498 Bruno, Giordano (1548-1600), 228, 396

581

Buddha, Gotama ( ykl. 565-

485), 310, 430 Budizm, 156, 171 bunalt, 434 Byk iskender ( 356-323),

145,149 byk patlama, 572

cad av, 229

Calderon, Pedro (1600-1681), 260

Camus (1913-1960), 519


carpe diem, 261

cennet, 513

cesaret, 105, 132

Chaplin, Charles (1889-1977),

520

Chuangtze ( 365-290), 261 Cicero, ( 106-43), 80, 150 cinsel, cinsellik, 488 cinsiyet,133,
209, 301,518 cogito ergo sum, 270 Coleridge (1772-1834), 394 Condorcet (1743-1794), 362
Copemikus (1473-1543), 232,

371

credo quia absrdm, 432 cunta, 133

atma, 47 evre, 469 evre facias, 474 evre sorunlar, 231, 522 ifte iletiim, 493 ilecilik,
171

izgisel (dorusal), 172, 574 ocuk, ocukluk, 26, 304,359,

360, 488, 495 ocuk cinsellii, 488 oktanrclk, 169

Da vaaz, 178

dairesel, 171, 574

Damaris, 182

Darvvin, Charles (1809-1882),

240, 456-472 Darwin, Erasmus (1731-1802),

462

Dass, Peter (1647-1707), 261 Davud(ykl. 1000), 175 deer, 96,106 deer ncelii, 144
deha, dahi, 226, 392, 394 Deizm, 361 dejenerasyon, 475 Delphoi, 64 Demokrasi, 74,133
Demokritos ( ykl. 460-370),

54-57,97,151,311,375,

443

deney, 229 deneysel yntem, 229 Descartes, Rene (1596-1650),

265-277, 283, 375 deus, 170


devlet, 78, 106, 107, 133, 419 devrim, 362 Dickens, Charles (1812-1870)

442

582

din, dinsel, 30, 41, 146, 156, 168,169, 223, 263, 376, 431-434

dinlerin karm, 147 dinamik mantk, 417 dinamik, 237, 398 Ding an sich, 372 Diogenes (
ykl. 400-325), 149 Diotima, 107 Diyalektik, Diyalektizm, 413,

414,446,448 diyalog (konuma), 76, 96 Diyonisos, 35 DNA molekl, 478 dogma, 182, 280,
361 doa, doa gr, 228, 397,

398

doa ana, 210 doa filozofu, doa felsefesi, 40,

73,74, 122,208 doa merdiveni, 130 doa tarafndan (belirlenen), 75 doa st, 66, 311, 529
doa yasas, 40, 45, 239, 241,

283,286,312,315,373,474 doal bilim, 41,358, 521 doal doru, 317, 447 doal gler, 47
doal haklar, 361,362 doal zellik, 77 doal seci, 461-481 doal sre, 36, 40, 41, 65, 121,

150

doal teoloji, 206 doaya dnmek, 360

dourma sanat, 77 doutan gelen, 75, 180 Dostoyevski, Fiodor (1821 -

1881), 434

dnm problemi, 43 duygular, 283, 317, 392, 396 duyu dnyas, 97-101, 122, 153, duyular,
duyumsama, 43, 45,

102, 121, 123,204,229,298,

299, 306, 369 duyularla alglay, 43 duyunun aldatmacalar, 43 dnya dini, 156, 180 dnya
dzeni, 31 dnya gr, 232 dnya tini, 409, 412, 414, 419,

420, 443, 445 drt, 458, 487 Dyaus, 169

edinilmi zellikler, 466 Eko-felsefesi, 522 ekolojik, 469

ekonomi, ekonomik, 443, 453 Elea'ilar, 43, 413 embriyonun gelimesi, 465 emek, emeki,
448, 449 Empedokles ( ykl. 494-434),

45,97,413

Empirist, Empirisizm 296, 369 Engels, Friedrich (1820-1895),


444, 458

Epikuros ( 341-270), 151, 443 Epikurosu, 151, 180 Erasmus (ykl. 1466-1536), 242

583

ereksel neden, 126

Eros, 103

esinlenmek, 499

Eski Ahit, 172, 173,198

estetik, 433, 512

etik,132, 148,157,282,434

Euripides ( ykl. 480-406), 87

evren, 232, 482, 569-578

evrensel, 238, 465

Evrensel Romantizm, 399

evrensel ruh, 155,156 , 397,

400 evrensel us, 45

faklte, 192

falclk, 63, 64

Faust, 481

felsefe profesr, 368

felsefi dnce, 411

felsefi sistem, 266, 410, 444

felsefi soru, 21

felsefi tanr, 361

Feodalizm, feodal toplum, 194,

447, 448 Ferisi, 178


Fichte, J.G. (1762-1814), 400 Ficinius, Marsilio (1433-1494),

226

filozof, 80, 103, 368 filozoflarn projesi,39, 96 fosil, 459, 462, 463, 577 Franklin, Benjamin
(1706-1790),

467 Freud, Sigmund (1856-1939),

458, 487-499

Fry, 35, 170 Frya, 32, 170

galaksi, 570-572

Galilei, Galileo (1564-1642), 230,

233

Ge Antika, 146,197 Ge Ortaa, 191,202 geliim, 398, 457-483, 522 genlik


ayaklanmas, 394 genler, 479, 482 geosentrik, 232

Gerekirci, Gerekircilik, 263, 286 gezegen, yrnge, 231, 232, 233,

237

gizem, 154, 198,223 Gizemci, gizemli, mistik, 155-158,

394

gizemsel deneyim, 155, 158 Goethe, J.W. (1749-1832), 183,

395, 481 Gombrovvicz, VVitold (1904-1969),

519

Gotik, 202 Gouges, Olympe de (1748-1793),

363, 365

gk cisimleri, 232, 233, 573 gkbilimci, 49, 147, 195, 233,

571, 572 glge, 104, 123 glge dnya, 513 gr biimleri, 370 gsteri, 258, 433 Grimm
kardeler, 399

584

Grundtvig, N.F.S. (1783-1872),


330

Gustav, 3. (1746-1792), 258 glerin ayrm ilkesi, 302 gnah, 174

gnahn balanmas, 177 gnahlarn parayla

balanmas, 242 gne sistemi, 240, 478, 569

halk, halka ait, 193,359,399

halk masal, 399, 400

halk mzii, 193, 400

halk ruhu, 398

halk sylencesi (anlats), 193, 399

halk eitmek, 74

halklar birlii, 387

Hamlet, 260

Hamsun, Knut (1854-1952), 207

Hndel, G.F. (1685-1759), 392

havuz, kk ve scak, 480

hayal gc, 401, 404

hayatn geliimi, 476

hayatta kalma mcadelesi, 468,

470

haz, 151 Hegel, G.VV.F, (1770-1831), 409-

419,427,443 Heidegger, Martin (1889-1976),

513

Heidelberg, 399, 409 Heimdal, 33 Helenizm, 145, 183 heliosentrik, 232

Hephaistos, 35, 88

Hera, 35
Herakleitos, 44, 4T3

Herakles, 35

Herder, J.G. (1744-1803), 398

Hermes, 73

Herodot ( 484-424), 65

Hesiodos, 35

Hristiyanlk, 156, 168,172-183,

191,192,376,428,513 Hildegard (1098-1179), 210 Hinduizm, 156, 171 Hint-Avrupa, 168-171


Hippokrates ( ykl. 460-377),

66 Hobbes, Thomas (1588-1679),

262

Hod, 35 Hoffmann, E.T.A. (1776-1822),

400 Holberg, Ludvig (1684-1754)

261

hologram, 48

Homeros ( 700 yllar), 35 hogr, 301 Hume, David (1711-1776), 303,

317 hcre, hcre blnmesi, 49, 472,

479

Hmanizm, 150, 223, 242, 359, 514

lonesco, Eugene (1912-1994),

519 Isaiah, 176

585

k, 569 luppiter, 169 zdrab (isa'nn), 179

brahim, 172, 174

ibsen, Henrik (1828-1906), 401

ikin, 518
isel neden, 286

idea retisi, 99, 121, 153, 462

ideal, 95, 96

ideal devlet, 105, 106

idealar dnyas, 99,102, 121,

123,153,

idealizm, 262, 443 kicilik, ikici, 150,273, 284 ilerici, 412 ilerlemeci, 451 ilk gnah, 199 ilk
hcre, 477 ilk neden, 131 inan bildirimi, 182 inan dnyas, 223 inan gerekleri, 204 inan,
198,204,206,311,376,

431,432

incil, 198,206,242,515 incunabulum, 224 insan, insanlk, 81, 150, 200,

458,514

insan gr, 226 insan haklar, 361 ' insann k, 471 insann doas, 515 ironi, ironik, 78,
401, 429, 502, 508, 509

Isa, 76, 79,168,176-180 iskenderiye, 147,153,195 israil, 174-176 istek, 149,170,490

Jena, 409, 499

Jeppe, dadaki, 261, 270

joker, 81

kader, 56, 63, 200

kadn, 39,107, 133, 209, 363,

416,518,519 kadn doas, 518 kadn-erkek eitlii, 209, 301,

415

kadn gr, 107,133, kadn haklar, 362, 363, 416 khin (Delphoi'deki khin), 64,"

65,81 kalp-biim, 99, 100, 125-128,

373

kaltm salkll, 475 kaltmla geen madde, 473,


478-480

kaltmsal zellik, 479 kanaatkrlk, 148 Kant, Immanuel (1724-1804),

368-383 kaos gleri, 32 kapitalist, Kapitalizm, 448-453 kr, 451

Kast sistemi, 107 Kepler, Johannes, 233 kesin buyruk, 380 Krmz Balkl Kz, 377

586

KibritiKz, 441,442

Kierkegaard, Sren (1813-1855), 426-435, 513, 515

Kinikler, 148

kip, 285

kitap basma sanat, 224

kitle insan, 516

komedi, 87

Komnist Manifesto, 450

Komnizm, komnist, 448, 450, 453

Konstantinopolis (stanbul), 191, 195

Konstantinus, Roma imparatoru (285-337), 191

kontrpuan, 550

konuma, konuma sanat, 76,

77

kozmik,171,281,574 kozmik bilin, 157 kozmik n, 479 kozmopolit, 150 kle ahlak, 513
kle toplumu, 448 ktlk problemi, 197 Kraln Yeni Giysileri, 81 kromozom, 478
Ksenofanes (ykl. 570-480),

35

Kserkes( 519-465), 86 Kuds, 173,177 Kur'an, 172 kurgu, kurgusal, 170 kurtulu, 53,
168,176-180 kurtulu kehanetleri, 176

kltr, 168

kltr iyimserlii, 359


La Mettrie (1709-1751), 263 Lamarck, Jean-B. (1744-1829),

462, 466 Landstad, M.B. (1802-1880),

400 Laplace, Pierre S. (1749-1827),

263

Latin, 195, 241 Leibniz. G.W. (1646-1716), 264,

426

Leninizm, 453 Leonardo da Vinci (1452-1519),

243 "Locke, John (1632-1704), 296-

302, 358 logos, 44 Lke, 32 Londra, 457 Louis, 14., 256

Luther, Martin (1483-1546), 242 Lyell, Charles (1797-1875), 463

madde, Maddeci, Maddecilik, 56, 262, 263, 375, 443, 521

maara benzetmesi, 104, 154

makro kosmos (byk evren), 149

Malthus, Thomas, (1766-1834), 467

manastr, 171, 192,202,258

Mani, Manicilik, 197

mantk, 129,208

587

mantksal doru, 431 Marcus Aurelius, (121-180), 150 Marksizm, Marksist, 444 Marksizm-
Leninizm, 444 Marx, Kari (1818-1883), 443-

455, 457 masal, 399, 400 matematik, matematiksel, 96,

147, 195,230,262,269,283 meditasyon, 171 medyum, 501, 528 Mefistoteles, 481 Mekanik
Dnya Gr, 262 mekanik, 56, 262, 267, 273 melekler, 208, 305 memento mori, 258
Mesih, 175-177 mevsim mitleri, 34 Midgard, 31 mikro kosmos (kk evren),

149

Miletos, 41 Mili, John Stuart (1806-1873),


301 Mirandola, Pico Della (1463-

1494), 226 mit, mitoloji, mitsel dnya

gr, 30-36, 170, 171,400 Moe, Jorgen (1813-1882), 399 molekl, 478 Monari, 133
Montesquieu (1689-1755),302,

357

Muhammed (570-632), 195 Musa ( ykl. 1400), 174

mutasyon, mutant, 472-473, 501

mutlak dorular, 410

mutlu, mutluluk, 82, 132,148,

283, 288

mkemmel varlk, 271 Mslmanlk, 156, 172

Naturalist, Naturalizm, 456, 487 neden, nedensellik yasas, 126,

314,316,371 nesnel doru, 429 nevroz, 488, 490 New Ae, 525 Nevvton, Isaac (1642-1727),
237,

358 Nietzsche, Friedrich (1844-

1900), 513, 514 Nihilist, 517 Nils Holgersson, 507 niyet ahlak, 381 Njord, 170 Noel
kutlamas, 193 norm, 75, 96,

Novalis (1772-1801), 393, 395 nroloji, 487 Nuh, Nuh'un Gemisi, 174, 453,

476

Odin, 32 Oedipus, 65 oksijen, 478 okyanus hissi, 157 olumsuzlama, 414 organizma, 267, 399
Ortaa, 190-210,228

588

otomat, 275 otomatik yaz, 500, 528 otuz yl savalar, 258 ozon tabakas, 479

dev ahlak, 381

lmsz ruh, 56,102, 153, 360,

374,376

lmszlk iksiri, 170 rnek resim, 98, 99 te dnya, 513 z, 40, 42, 46, 515 zdek,
zdekilik, bkz. Madde,
Maddecilik

zgr irade, 287, 288, 376, 382 zgrlk, 413, 516 znel doru, 432

papa, 194 parapsikoloji, 525 Parmenides ( ykl. 540-480),

43

Parthenon, 86 Pavlus (. S ykl. 67), 87, 179-

182,282

PeerGynt, 401,433, 434 penisilin, 475 Platon ( 427-347), 76, 95-108,

121,153, 155, 195,462 Plotinos (ykl. 205-270), 153-155 pratik sayltlar,377 pratik us, 382
primat, 476

proleterya diktatrl, 453 Protagoras ( ykl. 487-420), 75

psikanaliz, 458, 487-489 Pythia, 64

Radhakrishnan (1888-1975), 157

Raskolnikov, 434

Rasyonalist, Rasyonalizm, 106

rasyonalize etmek, 494

Ravvls, Jon, 454

Reformasyon, 223, 242 resim yasa, 173

retorik, 74

Roma, 146, 153,191, 194,228

Roma dnemi, Roma

mparatorluu, 146, 191, 201 Romantik ironi, 401, 420, 429 Romantik, 392-400, 433
Rousseau, Jean-J. (1712-1778),

357

Rnesans insan, 226 Rnesans, 192, 196, 223-243 ruh, 56, 103, 123, 179, 199, 267 ruh
zmlemesi, 487 ruh dinginlii, 227 ruh ve beden, 266, 274

ruhsal hastalk, 487


Ruskin, John (1819-1900), 471

Russel, Bertrand (1872-1970),

316 rya (ve gereklik), 261, 270,

322, 393 rya iilii, 496 ryalar, rya yorumu, 495-498 ryann aa km ierii, 496

589

ryann grnmeyen ierii, 495

sama, Samaclk, 519 sahne (grme), 87 Samanyolu, 570 Sami, Samiler, 172-174 sanat;
sanat eseri, sanat, 226,

392, 393, 399, 433, 497-499 sanat mzii, 400 sansr, 486, 496, 498, 499, 501 Sartre, Jean
Paul (1905-1980),

514-517 sat deeri, 451 Saul, 175 Schelling.F.VV.J. (1775-1854),

396, 409

Schiiler, Fr. (1759-1805), 393 Scrooge, 441, 442 seim, 434, 516 seks, 494

Seneca ( 4-S 65), 150 sentez, 204, 414 sevgi, 47, 103, 178,281 sezgi (bilgi), 77,170, 434
sezgisel, 289, 301 Shakespeare, W. (1564-1616),

260 Silensius, Angeius (1624-1677),

155

snf farklar, 258 snf mcadelesi, 448 snflar aras ztlklar, 443 snfl toplum, 453 snfsz
toplum,453 Snorre Sturlason (1178-1241),

170

Sofist, 74, 79, 96 Sofokles ( 496-406), 87 Sokrates ( 470-399), 76-84,

96, 265, 429, 443 Sokrates ncesi filozoflar, 73,

413

Solomon (. ykl. 936), 175 Sophia, 210 sorumluluk, 516 Sosyal Demokrasi, 453 sosyalist,
453, 454 smr, 451

speklasyon, speklatif, 74, 170 Spinoza, Baruch (1632-1677),

280-289, 426 Spiritalizm, 501, 527 statik, 398 Steffens, Henrik (1773-1845),

397 Stoac, Stoaclk, 149, 180, 197,


286

su, sululuk duygusu, 174, 490 Su ve Ceza, 434 Srrealist, Srrealizm, 498, 500

ehir devleti, 35, 75

phe, phecilik, 75, 267, 529

tabula rasa, 298

Tanr, 44, 127, 131,155, 172-

184, 209, 228, 281, 308, 400,

463

Tanr gr, 241 Tanr retisi, 169

590

Tanr ld, 514

Tanr'nn krall, 175-176, 200 Tanr'nn olu, 175-179 Tanr'nn varl, 205, 376, 432
tanrsal, 44, 78, 131,154-158,

197, tanrtanmaz, tanrtanmama,

157,311 tarih, tarihsel, 65, 172, 201, 410-

419

Tarihilik, 427 tarihsel eletirel, 280 teklik, teklik felsefesi, 48, 155,

171,340,425-427,578 teknoloji, 231, 522 Tektanrclk, 172 telepati, 529 teleskop, 225, 233
temel duyumlar, 298 temel tanecik, 55 teoloji, tanrbilim, 153, 203, 223 tez, 413

Thales ( ykl. 625-545), 41 Thukydides ( ykl. 460-400), 65 tp ahlak, 66 tp bilimi, 66,


226 tiyatro, 87, 259, 260, 520 toplanma, 573 toplum eletirisi, 75 toplum snf, 448 Tor, 3-1
totaliter, 107

tz, 273, 283, 284, 297, 321 trajedi, 65, 87 travma, 495

Trym, Trymskvida, 33 Tmtanrclk, 171, 228, 282,

425

tr, trlerin kkeni, 123, 461-477 Tyr, 169

ulus, ulusal, 398 ulusal din, 146 Ulusal Romantizm, 399 Usu, 265, 296, 359 , Utgard, 31 , '
uyum, 474 uzay, 569-578 uzaydan gelen nlar, 479 Uzlamclk, 147

"retim biimi, 448 st ben, 491 st yap, 445, 446 topik, 105

varolu felsefesi, 435, 444, 513-

521 varolu, varolusal, 429-432,

513-515

Varoluuluk, 513-519 Veda yaztlar, 169 Vens, 170 vicdan, 78, 82, 143, 380, 381,

489

video, 171 Vinje, AasmundO. (1818-1870),

417

virs, 479 Vivekananda, Svvami (1862-

591

1902), 156 vizyon, 171 Voltaire (1694-1778), 357'

Welhaven, Joh. S. (1807-1873),

395 Wergeland, Henrik (519-465),

395

yabanclama, yabanclam,

449,515

Yahudi, Yahudilik, 156,168, 174 yanlsama (fantezi icatlar), 305 yanlsamay ykmak, 401
yanl fikirler, 306 yanl tepki, 492 yansma fikirler, 298 yanstma, 494 yapay seci, 467
yaradl an, 574

yaam duygusu, 227 yaznsal masal, 400 Yeni Ahit, 172, 281 Yeni Darvvinizm, 472, 473
Yeni Dincilik, 523 - Yeni Platonculuk, 153,198, 398 yeniden dou, 179 yerekimi, 235, 237,
240 yldz falcs, 577 yldz tozu, 577 yntem, 229, 269, 283, 410 yklem, 284 yksek kltr,
194

zaman ve uzam, 370 Zenon ( ykl. 336-264), 149 Zeus, 35, 169 zorunluluk, 150, 289

SON

You might also like