Professional Documents
Culture Documents
2
cilt
Editr
MuhaMMet Sava KaFKaSYaLI
Trkistandan Balkanlara
From Turkestan to the Balkans
2
cilt
TRKSTANDAN BALKANLARA
FROM TURKESTAN TO THE BALKANS
EDTR
Muhammet Sava Kafkasyali
TRKSTANDAN BALKANLARA
FROM TURKESTAN TO THE BALKANS
EDTR
Muhammet Sava Kafkasyali
Trkler ve Balkanlar
The Turks and the Balkans
Halil nalck9
X - XIV. Yzyllarda Orta ve Dou Avrupada slm Varl
The Presence of Islam in Central and Eastern Europe in the X XIVth Centuries
Tasin Gemil 41
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
A Precursour in the Extension of Islam and Turkishness into the Balkans: Sar Saltuk
kr Halk Akaln 51
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltukla lgili Efsaneler ve Rivayetlerin
nemi
The Importance of Legends and Myths for Sari Saltuk in the Spread of Islam in the
Balkan
Fadl Hoca73
Trkistandan Balkanlara Sema/h: Kken, Figr ve Ritel Ortakl
Sema/h from Turkestan to the Balkans: Origin, Figures and Ritual Partnership
Ali Kafkasyal101
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
An Overview of Sufi Literature in the Balkans
Mustafa Kara135
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
Importance of Tekke, Lodges and Pilgrimage for the Spread of Islam in the Balkans
Mensur Nuredin155
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas ve Osmanl Dneminden
Gnmze rfan Ocaklar: Tekkeler ve Tarikatlar
The Constructive and Global Paradigm of Islam in the Balkans and the Wisdom
Societies from the Ottoman Era to Date: Lodges and Religious Orders
Metin zeti187
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan
Kltrel Miras
Ottoman Turks as a Bridge from Arabian Penisula Carried the Cultural
Heritage to the Balkan Nations
rfan Morina239
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans: Particular Conditions and Ottoman
Structures (1354 - 1800)
slamn Balkanlarda Yaylmasnn Boyutlar: zel artlar ve Osmanl Yaplar
(1354 -1800)
George Tsoutsos255
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
ehirlerin Oluturulmasnda Cami ve Tekkelerin Rol
Hasan Cilo271
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven: berya ve Balkan Yarmadalarnda
slm Varl
Two Peninsulas Unfinished Adventure: Presence of Islam in the Iberian and Balkan
Peninsula
Nizamettin Parlak293
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
The Impact of Turkish Islamic Culture and Art on the Culture and Art of Poland
ztrk Emirolu 321
Erken Dnem Macarlar Arasnda slam
Islam among Early Era Hungarans
Osman Karatay369
Balkanlarn slamlamasnda Osmanl Devletinin Siyasi ve dari Anlay - Yaps
The Political and Administrative Understanding-Structure of the Ottoman
State in the Islamization of the Balkans
Raif Vrmia379
Tarih Boyunca Kosovada slam
Islam in Kosovo Throughout History
Nexhat brahimi389
Muslims in the Republic of Poland the History and the Present
Polonya Cumhuriyetinde Mslmanlar - Tarih ve Bugn
Tomasz Mikiewicz399
Muslims in Poland: Their Origin, History and Organization of Religious Life
Polonyadaki Mslmanlar: Kkenleri, Tarihleri Ve Dini Yaamin Dzenlenmesi
Agata S. Nalborczyk427
Importance of Isa Beg and His Family on Islamization of the Balkans
Balkanlarn slamlamasnda sa Bey ve Ailesinin nemi
Sulejman Baki449
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
Islamc Terms Passed to Balkan Languages from Turksh
Serkan en459
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
The Changes Which Gave the Albanians their National Name
Milazim Krasniqi481
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya (Kuzeydou Bulgaristan) Yaplan
Gler ve Kurulan Mslman Trk Yerlemeleri
Migrations from Anatolia to Shumen (North-East Bulgaria) and Established
Muslim Turk Settlements between XVth-XVII th Centuries
Osman Gm - Hasan Hseyin Ylmaz501
Trkler ve Balkanlar*1
Halil NALCIK
Prof. Dr., Bilent niversitesi
zet
B
alkanlarn tarihi phesiz ki Trk tarihinin ayrlmaz bir par-
asdr. Nitekim Balkan kelimesi de Trke kkenli olup
srada veya dalk anlamna gelmektedir. Balkanlardaki
Trk varl Osmanldan daha nce balamtr; Trkler, olduka
erken saylabilecek tarihten (VI. yzyl) itibaren Balkan Yarmada-
sna gelmeye balamlar, bata Deli-Orman olmak zere Varnadan
Tunaya kadar olan blgede eitli yerleim alanlar oluturmular
ve Osmanldan nce bu yerleim alanlarnda (Kuzeydou Bal-
kanlarda) gl devletler kurmulardr. Bu devletler arasnda VII.
yzylda kurulan Bulgar Hanl zellikle anmsanmaldr. On iki
Hayvanl Trk Takvimini kullanan, hkmdarlar Han unvan
ile anlan Bulgarlarn Balkanlarda Bizans mparatorluunun yerini
aldklar bilinmektedir. Yine Osmanl Trklerinin Balkanlara gir-
mesinden evvel bir Trk kavm olan Kpaklarn/Kumanlarn XII.
yzyldan itibaren blgedeki varlklar sz konusudur. Dobrucadan
*1 Bu yaz ayn adla, Halil nalck, Osmanl ve Modern Trkiye - Aratrmalar, Tima
Yaynlar, stanbul, 2013 iinde yaymlanmtr.
9
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
10
Trkler ve Balkanlar
11
The Turks and the Balkans
Summary
T
here is no doubt that the history of the Balkans is an integral
part of Turkish history. Indeed the word Balkan is of Turk-
ish origin and means mountain range or mountainous. The
Turkish presence started in the Balkans before the Ottomans; the
Turks started to migrate to the Balkan peninsula at a rather early
date (VIth century) and established settlement areas starting with
Ludogorie on an area extending from Varna to the Danube and
established powerful states on these settlement areas (Northeast Bal-
kans) before the Ottomans. Special attention among these states
should be given to Great Bulgaria established in the VIIth century.
It is a known fact that the Bulgarians whose rulers used the Turk-
ish Calendar with Twelve Animals and whose rulers were addressed
with the title Khan replaced the Byzantine Empire in the Balkans.
Again before the Ottoman Turks entered the Balkans the Kipchaks/
Cumans which were Turkish tribes had been present in the area
since the XIIth century. It is known that the Cumans had settled
12
Trkler ve Balkanlar
13
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
14
Trkler ve Balkanlar
15
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
bn Battuta, Baba kasabasn Trklerin oturduu bir ehir olarak anar. Nogay
lnce (1300) yerine geen putperest Mool hanlar zamannda Trkmenlerin
bir ksm Anadoluya geri dnmek iin g etmiler (1301); kalanlar ise yerli
Kumanlar arasnda Hristiyanl kabul etmilerdir. Bunlar, Keykvusun halk
anlamna gelen Gagavuz adyla gnmze kadar gelmilerdir ve bugn kendi si-
yasi varlklarn tantmaya almaktadrlar. Dil aratrmalar Gagavuzlarn Ana-
dolu lehesini konutuklarn ortaya koymutur. Anadoludan Balkanlara gelip
yerlemi ilk Mslman velisi olarak Baba Saltukun kiilii etrafnda menkbeler
tremi ve sonra bu rivayetler, Cem Sultan emriyle, Rumeli Trklerinin byk
destan Saltuknme adyla Ebul-Hayr Rum tarafndan toplanmtr.1 Bu byk
destanda Sar Saltuk, Balkanlar slmiyete ve Trklere aan byk bir veli-gazi
olarak kutlanmaktadr. 1484te Osmanl Sultan II. Bayezid, Bodan seferinde
Dobrucaya geldiinde onun kabri zerinde bir trbe yaptrm, vakflar adam,
bylece Rumeli gazilerinin gnln almak istemitir. Baba-Da kasabas, kuzeye
kar yzyllarca gazi, yrk ve aknclarn hareket ss olmutur. Bugn ykk
trbesi, ken imparatorluun hazin bir simgesi gibi metrk durmaktadr.
Bu giri yazsnda, Osmanl Trklerinin Balkan ftuhatn anlatmak, ksa
bir biimde de olsa mmkn deildir. Ancak, bu ftuhatn sebep ve koullarn
objektif bir yaklamla incelemek tarihinin devidir; biz burada ariv belgeleri
nda bu koullar inceleyen yeni aratrmalarn sonularn zetleyeceiz.
Sar Saltuk Trkmenlerinden sonra, Balkanlara Anadoludan yaplan Trk
aknlar Karesi Beylii kurulduktan sonra balar. Bu aknlar sonucu yerleme ol-
mamtr. anakkale Boaz yerleimi zorlatran balca engeldi; geen kk
kuvvetler, yerli gler tarafndan sarlma ve yok edilme tehlikesiyle kar kar-
ya kalyordu. Bu akn nderlerinden Ece Halil ve shak burada anlmaya deer.
Onlar, Bizans imparatoruna isyan eden Katalan-Almugavar cretli asker kum-
panyasyla i birlii yaparak, Franklarn Atina Dukalna kadar gitmi (1311),
Atinada Katalan egemenliini salayan meydan savanda nemli rol oynam-
lardr. Osmanllar, 1352de Cinbide (Tsympe) bir kprba kuruncaya kadar,
te yakaya byle birok Trk aknc birlii gemi; bunlardan bir ksm Balkanl
devletlerin hizmetine cretli asker olarak girmi, bir ksm da yamadan sonra
Anadoluya dnmtr. O zamanlar Rumelide gvenilir bir mttefik bulmadan
akn yapmak tehlikeli bir macera idi. Bu yeni taktii en baarl bir biimde kulla-
nan Aydnolu Umur Bey olmutur.2 O, Bizans taht iin Trakyada arpan Yani
Cantacuzenusun ittifakn salayarak, 1340larda 300 gemiyi bulan donanmasy-
la zmirden Balkanlarn her tarafna aknlar dzenlemeyi baard. Bu aknlarda
Dobruca ve Arnavutluka kadar gitti. Bizans, onu durdurmak iin Bat Hristiyan
P. Wittek, Yazdjioghlu on ChristianTurks, Bulletin of the School of Oriental and African Studies,
Londra; Saltuknme, Fahir z (Ed.), Saltuknme I-VII, ABD, Harvard University Printed Office, 1976,
2 Umur Gazinin aknlar iin bkz. P. Lemerle, LemiratdAydn, Byzance et lOccident, recherches sur
le gested Umur Pacha, Paris 1957; The Rise of the Turcoman Maritime Principalities Byzance and
Crusades, Byz. Forschungen, IX, s. 179-217.
16
Trkler ve Balkanlar
lemini harekete geirmekten baka are bulamad. Nihayet 1344te Bat Hallar
zmir Kalesini alp onun denize kmasn nlediler. O zaman Bat Anadoludan
gelen gaziler, Balkanlara gemek iin anakkale Boazna yneldiler. O tarihte
Osmanllar Kareside yerlemi bulunuyorlard. Osmanl lkesi bylece, Anadolu
gazilerini Balkanlara sevk eden balca hareket ss hlini ald. Orhann bu ucta
yerleen olu Sleyman Paa (lm 1357), Cantacuzenusun mttefiki olarak
defalarca Trakyaya geti ve sonunda 1352de Cantacuzenusun klamak iin ona
teslim ettii Cinbi Kalesinde yerleip kald. Gelibolu Yarmadasnda en nemli
stratejik noktay, Bolayr zapt etti ve Anadoludan sratle geirdii Trkmenleri,
gneye ve batya doru akn yapmak zere orada rgtledi. ki yl sonra, 1354 yl
Mart aynda iddetli bir yer sarsntsnda surlar yklan nemli Gelibolu Kalesini
ele geirdi. Bylece Balkan ftuhat balam oldu.3
Balkanlardaki ilk Osmanl harekt sleri Bolayr ve Geliboludur. Hallar ve
Bizans, Geliboluyu 1366-1376 arasnda Osmanllardan geri aldlar. Bununla be-
raber Osmanllar, bu dnemde de Balkanlarda Bulgaristan ve Makedonya ilerine
doru egemenliklerini geniletmeyi baardlar. Bu faaliyetlerde, zellikle asker s-
nr merkezleri, uclarda yerleen Evrenuz Gazi, Hac lbeyi, Mihalolu gibi aknc
beylerinin rol byk olmutur.
17
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
18
Trkler ve Balkanlar
19
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
4 Bu noktalar zerinde bkz. H. nalck, The Ottoman Turksand the Crusades 1329-1522, K. Setton (Ed.),
A History of theCrusades, VI: H. Hazardand P. Zacour (Ed.), Madison 1989.
20
Trkler ve Balkanlar
21
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
5 H. nalck, Hicr 835 Tarihl Sret-i Defter-i Sancak-i Arvanid, ndeks: Metropolitan, Ankara 1954.
22
Trkler ve Balkanlar
6 Genel olarak bkz. H. nalck, Lempire Ottoman, Actes du Premier Congres International des tudes
Sud-EstEuropeennes, III, Sofia 1969, s. 75-104; ikinci bask: H. nalck, Studies in Ottoman Social and
Economic History, No. II, Variorum Reprints, Londra 1985.
23
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
son krk yl iinde Osmanl arivlerine gelerek alan yeni nesil Balkan tarihileri
arasnda artk pragmatik-doktriner yaklam brakarak, Osmanl imparatorluk
rejiminin objektif temellerini incelemeye ynelenler vardr. Bunlar arasnda H.
abanovi, H. Hadjibegic, A. Suceska, D. Bojanic, N. Todorov, M. Maxim, M.
Gubolu, E. Zachariadou ve A. Baltay anmak gerekir.
24
Trkler ve Balkanlar
mer Ltfi Barkan, 1520-1535 arasna den Osmanl nfus ve vergi def-
terlerine gre bu dnemde Balkanlarda nfus saysn hane/aile olarak hesaplam
ve bir haritada Mslman ve Hristiyan nfusu bir arada gstermitir.8 Bu ha-
ritaya baklnca, Balkanlarn dousunda Mslmanlar kesinlikle ounluktadr.
Buna kar Bat Balkanlarda, yani Makedonya, Srbistan, Arnavutluk ve Bosnada
Mslmanlar o zaman kk aznlklar hlindedir. Bu durum, XVIII. yzylda-
kinden ok farkldr ve slmlamann XVII.-XVIII. yzyllarda, yani Osmanl
Devletinin k dneminde meydana geldiini kesinlikle ortaya koymaktadr.
XVI. yzyl balarnda Dou Balkanlardaki Mslman ounluu, Anadoludan
XIV. ve XV. yzyllarda kitle hlinde gelen srekli bir gn sonucudur. Osmanl
Devletinin zellikle gebe gruplar zorla Anadoludan Rumeliye geirip stratejik
yollar boyunca belli blgelere yerletirdiini kaynaklarmz sylyor. Bu g ettir-
me ve yerletirmenin bir nedeni, fethedilen blgeleri ve anayollar gvenlik alt-
na almak ve uclarda aknc kuvvetleri salamaktr. Baka bir nedeni, Anadoluda
karklk karan ve kyly zarara sokan hayvan yetitirici gebeleri Rumeli
hudut boylarna gnderme siyasetidir. Sebep ne olursa olsun, devletin Rumeliyi
Trkletirmede nc bir rol oynadna kuku yoktur. Fakat bunun yannda,
zellikle XIV. yzylda, Rumelinin zengin topraklarnda yerlemek amacyla
Anadoludan kendiliinden byk bir g hareketi olmu grnmektedir. Bu
ge katlanlar, ounlukla, Bat Anadoluya Dou ve Orta Anadoludan Mool
basks altnda gelip ylan Trkmen boylardr. yle grnyor ki, bizzat Bat
Anadoluda Bizans topraklarnn igali ve Trkmen beyliklerinin ortaya kmas,
bu Trkmen g hareketinin bir sonucudur. XVI. yzyl ariv kaytlarna gre,
1520lerde bile Bat Anadoluda nfusun dokuzda birini yrkler oluturmakta
idi. Biteviye doudan Bat Anadoluya g eden Trkmen gebeleri bir nfus
basksna sebep olmakta idi. Yeni otlaklar aramak zorunda olan gebeler iin ise
Balkanlar ekici bir aland.
Ky nfusunu ayrntl veren mufassal tahrir defterlerinde, Dou Balkanlar-
da, Varnadan Tunaya kadar uzanan blgede, yrk kylerini yerli Hristiyan Bul-
gar kylerinden ayrt etmek g deildir. Her eyden nce asl Anadolulu Trk
kylerinde ky adlar, baba-oul adlar, Mslman-Trk adlardr ve bu kyler
yerli Hristiyan-Bulgar kylerine gre genellikle daha ufak ve fakir kylerdir. Bul-
gar kylerinde de tek tk Mslmana rastlyoruz. Bunlarn yeni slmiyeti kabul
eden yerli Bulgarlar olduu baba adlarnn Abdullah yazlmas sebebiyle anlal-
yor. Genel olarak, Mslman olan Bulgar yine kendi kynde yayor.
Istranca dalar, Balkan da silsilesi, Deli-Orman ve Dobruca-Krna XIV.
yzyl sonlarna doru, zellikle Timurun Anadolu seferlerinden sonra, yrk
gruplarnn gelip yayldna tank olmaktayz. Vizeden Tunaya, Trakyadan
8 Essai sur les donnes statistiques des registres de recensement dans lEmpire Ottomanau XVe et XVIe
siecles, Journal of Economic and Social History of the Orient, I (1957); . L. Barkan, Osmanl
mparatorluunda bir iskn ve kolonizasyon metodu olarak Srgnler, stanbul niversitesi ktisat
Fakltesi Mecmuas, C. Xl/l-4, 1949-50, s. 524-569; C. XIII, 1951-52, s. 56-58 ve C. XV, 1953-54, s.
209-237.
25
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Selnik blgesine kadar bu youn yrk gruplarn Tayyib Gkbilgin ariv ka-
ytlarna gre saptam bulunmaktadr.9Osmanl Devleti bu yrklerin nemli
bir ksmn asker hizmetler iin rgtlemitir. 1530a doru Rumelide btn
yrkler 50 bin aile olarak saylmtr. Bunun 35 bini asker ocaklar hlinde dev-
lete rgtlenmi bulunuyordu. Barkann haritasna baklrsa, bu tarihe kadar bu
saynn ok stnde yrn kylerde yerletii, Bat Anadoludaki gibi yerleik
hayat setii anlalyor.
slmlamann ilk iki yzylda ok kstl olduu cizye defteri kaytlaryla da
ortaya kan bir gerektir. 1489da bir ylda Mslman olmu 94 hane ve onu
izleyen yl iinde yalnz 255 hane hesaplanmtr.10 lk slmlamalar, Osmanl
ordusunda hizmet edenler, zellikle Hristiyan tmar sipahileri arasnda olmutur.
Osmanl Devletinin zel baz hizmetler ykledii gruplar, genellikle Mslman-
lar arasnda yaayan veya onlarla sk temas olanlar arasnda slmlamalar daha
sktr. Bu dnemde slmlama, kesinlikle sosyal bir olaydr, sosyal faktrler etki-
siyle olmutur.
Hristiyan aileler arasndan Yenieri Oca veya sarayda hizmet iin toplanan
devirme olanlara gelince, bunlar XVII. yzyl balarna kadar ylda ortalama
3000 saysnda idi. Baz tarihiler, XVII. yzyldan sonra Balkanlarda vuku bulan
kitle hlinde slmlamalar, cizye miktarnn artrlm olmasna yormaktadrlar.
Bu nokta henz yeterince aratrlmamtr. slm, ihtidada zoru kabul etmez.
ocuk masumdur, yani dinini tayinde bilin sahibi saylmaz. Osmanllar, dn-
yevi bir amala Mslman olanlar ahriyan ad altnda gerek Mslmanlardan
ayr tutmulardr.
ehir ve kylerde, Trklerle uzun yzyllar beraber yaama, Osmanl
Devletinin kanun ve altyap kurumlarnn etkisi ve nihayet Osmanl yksek kl-
trnn bir prestij-kltr olarak taklidi, Balkan yerli halk arasnda kltrleme-
nin balca yollarn oluturmutur. W. Hasluck, Hristiyan ve slm halk inan-
lar ve detlerinin her iki toplum yelerince ne kadar geni lde paylaldn
gstermitir. Bunda, Bektalik gibi halk din tarikatlarnn eklektizmi nemli rol
oynamtr. br yandan Rumeli Trkleri, Balkan yerli halklarndan tarm, gn-
lk hayat ve sanatta birok kltr unsurunu alm, bylece zamanla Rumelili ile
Anadolulu arasnda bir kerte kltr farkll ortaya kmtr.
Fakat Balkanlarda ve Avrupada bilinmezlikten gelinen baka bir gerek, XIX.
ve XX. yzylda Rus istilalar ve yeni mill Balkan devletlerinin bask ve hatta
etnik arndrma hareketleriyle Mslmanlarn ortadan kaldrlmas giriimleri-
dir. Bunun sonucu yzbinlerce Mslman, ya soykrma kurban gitmi, yahut
Trkiyeye muhacir olarak kamak zorunda kalmtr. Yaklak ikiyz yldr sre-
gelen ve son korkun tekrarna Bulgaristan ve Bosnada tank olduumuz dramn
26
Trkler ve Balkanlar
11 Bill imir, Rumeliden Trk Gleri, Belgeler, 1-3 Cilt, Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara 1989.
12 Encyclopedia Britannicann 1911 tarihli 11. basksnda aynen unlar yazldr: The five centuries of
Turkishrule (1396-1878) form a darkepoch in Bulgarianhistory. The Invaders Carried fire and sword
through the lands, towns, villages and monasteries were sacked and destroyed and who redistricts were
converted into desolate was tes (bkz. Bulgaria, s. 78).
13 Bak. N. Todorov, The Balkan City, 1400-1900, Seattle 1983; Mslman nfus iin bkz. Aadaki Tablo I.
27
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
14 M. Berindei, Lempire Ottoman et la route Moldave avant la Gonquete de Chilia et de Catatea Alba
(1484), Journal of Turkish Studies, X, Harvard 1986.
28
Trkler ve Balkanlar
Tablo I.
1520-1530da Balkanlarda balca ehirlerin nfusu (. L. Barkana gre)15
(Hane olarak)
29
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
deki Dubrovnik ticaret kolonileri en elverili koullarla, (bu arada yzde 2 gibi
aa bir gmrk deyerek), Venedikle rekabet eder bir duruma geldiler. Dub-
rovnikliler, Osmanl hkmetine dedikleri 12.500 altn hara karlnda mu-
azzam kazanlar elde ettiler. Dubrovnik Limannn gmrk geliri 1535te 17.000
altndan 1569da 26.000e ve 1570te Osmanl-Venedik Sava srasnda 106.000
altna ykselmitir.16Saraybosna, XVI. yzyl ikinci yarsnda Bat Balkanlarn ti-
cari merkezi durumuna ykselmi, Dubrovnik yerine Venedikin Split (Spalato)
Limannn gelimesine yardm etmitir. Dubrovnik ve Bosnann gelimeleri, b-
tn Balkan Yarmadas iin bir gsterge saylabilir.
Dubrovnikin refah, 1460-1520 dneminde Balkan Yarmadasn doudan
batya kesen byk bir kervan yolunun olumas ile ilikilidir. Bu yol, Bursaya
randan gelen ipei Floransaya ulatrmakta kullanlyordu ve sk devlet kont-
rol altnda idi. Ayn zamanda Balkanlardan yn ve deri bu yolla talyaya sevk
ediliyordu. Denizde Venedik tekeline kar Osmanllar bu yolu gelitirmilerdi.
Osmanl dnemi iin imdiye dek herhangi olumlu bir hkm vermekten ka-
nan Balkanl mill tarihiler, son zamanlarda dikkatlerini ticari-iktisadi geli-
melere evirmilerdir. Marksist gelime teorisine gre sosyalist dnem ncesinde
bir burjuva-kapitalist snf bulma gerei bunda yararl bir etki yapm grn-
mektedir. Yugoslavyada J. Tadic, I. Bojic, V. Vinaver; Bulgaristanda L. Berov, S.
Panova; Arnavutlukta St. Nai, Z. Shkodra; Yunanistanda N. Svoronos Osmanl
dneminde ekonomik gelime ile ilgili nemli aratrmalar yapan tarihilerdir.
Osmanl dneminde, Balkan ticaretinin geliiminde rol oynayan ana do-
rultudan biri, dou-bat arasnda Edirne-Dubrovnik ve Edirne-Avlona yolu idi.
teki iki anayol, Erdele giden Edirne-Nibolu-Braov yolu, ncs deniz
zerinden stanbul-Akkerman-Lwow (Lehistanda dou ticaret merkezi) yolu idi.
Edirne, Balkanlarn stanbul ve Bursa ile balantsnda odak noktasn oluturan
byk asker, idari ve ticari bir merkezdi. Dou mallar, yani Bursa ipeklileri,
ran ipei, Hindistan baharat ve boyalar, Anadoludan Hamid-elinin pamuklu
bogasileri, Safranbolunun safran, Erganinin ve Krenin bakr ve Ktahyann
ap, Edirne ve stanbuldan Balkanlara ve kuzeye buradan dalrd. Burada
vurgulanmas gereken bir husus udur: Osmanllar, am-Halep-Bursa-stanbul-
Akkerman zerinden Avrupaya dou mallar ihracat iin milletleraras bir ticaret
yolu meydana getirmilerdi. Lehistandan Moskovaya kadar tm Dou Avrupa,
dou mallarn bu yoldan almakta idi. Bu yol, Beyrut veya skenderiye-Venedik
arasnda horizental Akdeniz ticaret yolu ile rekabet ediyordu. XVI. yzylda za-
man zaman bu yolla gelen baharat, Lizbona gelen baharat miktarn buluyordu.
Osmanl mparatorluunun, dolaysyla Balkanlarn dnya ticaretinin nemli bir
blm iin bir koridor oluturmas, blgenin XVI. yzylda zenginlik ve refah-
n aklayan ve nemle belirtilmesi gereken bir husustur.
30
Trkler ve Balkanlar
17 The Ottoman Declineandits Effectsuponthe Reaya, Aspects of the Balkans, Continuity and Change,
H. Bimbaum ve S. Vryonis (yayn.), Lahey 1972, s. 338-354; Militaryand Fiscal Transformation in the
Ottoman Empire, 1600-1700, Archivum Ottomanicum, VI (1980), s. 283- 338.
18 Bkz. B. McGovvan, Economic Life in Ottoman Empire, Cambridge University Press, USA, 1982.
19 F. Adanr, Tradition and Rural Change in Southeastern Europe During Ottoman Rule, University
of California Press, 1989, s. 131-176; Chirot (Ed.), Origins of Backwardness in Eastern Europe; H.
nalck, Tanzimat ve Bulgar Meselesi, stanbul, Eren Yaynevi, 1992; Nikolay Todorov, The Balkan, bkz.
not 12.
31
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
32
Trkler ve Balkanlar
33
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ile yayn durdu. Bu dergi, Trkiyede Balkan aratrmalar zerinde ilk ve son bi-
limsel periyodik olmutur. Associationn bakanlk sras 1971-1974te Trkiyeye
geldi. Orhonlunun lm ve benim Chicago niversitesine gitmemden sonra,
bu nemli kurulu ile ilgilenen olmad, o kadar ki Belgradda toplanan kongrede
bir tek Trk delege dahi yoktu.
unu memnuniyetle belirtmek isterim ki, Trkiyede bu boluu bugn
1985ten beri Trk-Arap ilikileri aratrmalarn yapan ve 1992 banda Balkan
aratrmalarn da stlenen Ortadou ve Balkan ncelemeleri Vakf doldurmak-
tadr. Vakf, Balkanlar konusunda 26 Eyll 1992de ilk sempozyumunustanbulda
dzenlemitir. imdi de Balkanlar referans kitabn yaymlamaktadr. Daha sonra
ngilizce yllk dergiler de karacaktr.
Bugn tarih gnler yayoruz. Balkanlarda, yzyllarca kader birlii yapt-
mz insanlar kendi talihlerine brakamayacamz sonunda anlam bulunu-
yoruz. Bugn btn vatandalar ve Trk hkmetleri bu ortak bilin iindedir-
ler. XX. yzylda artk Balkan milletlerinin, Trkiye Cumhuriyetini Osmanl
mparatorluunun devam gibi grmemeleri zorunludur. Osmanl Devleti, belli
bir an gereklerine yant vermi bir tarihtir, geip gitmitir. Trkiye Cumhu-
riyeti, imparatorluktan sonra kurulmu bir mill devlettir, bir Balkan mill devle-
tidir. Kurulduundan beri Trkiye Cumhuriyeti hkmetleri teki Balkan dev-
letleriyle i birlii yapmak ve ahenk iinde yaamak iin aba gstermilerdir.
Osmanl dmanl, Trk dmanl biimine dntrlmemelidir. Tarih
olgularn saptrlmasyla bir husumet ve atma dnyas yaratmaktan kanmak
herkesin yararnadr. Anlay ve i birlii ruhunu, be yzyllk ortak tarihimizin
objektif bir ekilde bilimsel aratrlmas ve ortaya kan gerekler getirecektir.
Ortak tarihimiz, stanbulda milyonlarca belgeyi ieren Osmanl Arivlerinde
yatmaktadr. lk defa bu arivlerden onbinlerce belgeyi mikrofilm olarak alan
Bosnal ve Srp tarihiler, imdiye kadar ok deerli incelemeler yaynlamlar-
dr. Bugn arivde belgeler hzla tasnif edilip aratrclarn yararlanmasna su-
nulmakta, aratrma formaliteleri basitletirilmekte, her trl fotokopi olanaklar
salanmaktadr. Bunlara ek olarak yaplmas gereken, ariv binasnda veya ya-
knnda Osmanl ariv belgelerini hakkyla okumak ve deerlendirmek iin bir
uzman grubun belli saatlerde retim yapt bir ariv semineri rgtlemektir.
Ayrca aratrclar iin elverili koullarla kalacaklar ve birlikte alacaklar bir
misafirhane kurulmas, daha ok sayda Balkanl gencin stanbul arivlerine gelip
almalarn tevik edecektir. Bir kelime ile Balkanlarn her kesinden gelecek
aratrclar, stanbulda kendilerini kendi evlerinde hissetmelidir.
34
Trkler ve Balkanlar
EKLER
zetle, bu blgede 4,5 milyona yakn bir Mslman nfusu olup bunun 2
milyonu etnik Trk, 1.300.000i Arnavut, 600.000i Bonak, 400.000i erkez
idi.
1831 Osmanl tahririne gre Rumelide nfusun yzde % 37.5i Mslmand.
K. Karpata gre yzyln ikinci yarsnda, 1877ye doru Mslmanlar btn
nfusun %30u il %43 arasndadr.
35
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
2.797
kodra 330.728 5.913 - -
(Katolik)
37.206
Selnik 463.000 277.000 1.257 223.000
(2.311 Katolik)
1.706
Kosova 419.390 29.393 - 274.826
(5.588 Latin)
20 Kemal H. Karpat, Ottoman Population, Demographic and Social Characteristics, 1830-1914, Madison,
University of Wisconsin Press, 1985.
36
Trkler ve Balkanlar
Selnik 80.000
Edirne 62.000
Prizrin 38.000
kodra 36.000
Manastr 35.000
Belgrad 35.000
Yanya 33.000
umnu 32.000
Saraybosna 30.000
Rusuk 26.000
skp 25.000
Yeniehir 21.000
Sofya 20.000
37
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
21 Profesr Justin McCarthy, Bosna nfusu zerinde Harvard niversitesinde 8 ubat 1993 tarihinde
toplanm olan sempozyumda sunduu 4 ve 5 numaral tablolar.
38
Trkler ve Balkanlar
Kaynaka
Essai sur les donnes statistiques des registres de recensement dans lEmpire Ottomanau
XVe et XVIe siecles, Journal of Economic and Social History of the Orient, I (1957).
Militaryand Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600-1700, Archivum Ot-
tomanicum, VI, 1980.
The Ottoman Declineandits Effectsuponthe Reaya, Aspects of the Balkans, Continuity
and Change, H. Bimbaum ve S. Vryonis (yayn.), Lahey, 1972.
ADANIR, F., Tradition and Rural Change in Southeastern Europe During Ottoman
Rule, University of California Press, 1989.
BARKAN, . L., Osmanl mparatorluunda Bir skn ve Kolonizasyon Metodu Ola-
rak Srgnler, stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Mecmuas, C. Xl/l-4, 1949-50;
C. XIII, 1951-52 ve C. XV, 1953-54.
BERNDE, M., Lempire Ottoman et la route Moldave avant la Gonquete de Chilia et
de Catatea Alba (1484), Journal of Turkish Studies, X, Harvard, 1986.
CHROT, Daniel (Ed.), Origins of Backwardness in Eastern Europe.
NALCIK, H., Gelibolu, Encyclopedia of Islam, 2. Edisyon, II.
NALCIK, H., Hicr 835 Tarihl Sret-i Defter-i Sancak-i Arvanid, ndeks: Metropo-
litan, Ankara, 1954.
NALCIK, H., Tanzimat ve Bulgar Meselesi, stanbul, Eren Yaynevi, 1992.
KARPAT, Kemal H., Ottoman Population, Demographic and Social Characteristics,
1830-1914, Madison, University of Wisconsin Press, 1985.
Rumelide Yrkler, Tatarlar ve Evld- Ftihn, stanbul, 1957.
Saltuknme, Fahir z (Ed.), Saltuknme I-VII, ABD, Harvard University Printed Office,
1976.
MR, Bill, Rumeliden Trk Gleri, Belgeler, 1-3 Cilt, Trk Tarih Kurumu Yayn-
lar, Ankara, 1989.
TODOROV, Nikolay, The Balkan.
WTTEK, P., Yazdjioghlu on ChristianTurks, Bulletin of the School of Oriental and
African Studies, Londra.
39
X - XIV. Yzyllarda Orta ve Dou
Avrupada slm Varl
Tasin GEML
Prof. Dr., Direktr, Trkoloji ve Orta Asya almalar Enstits
Babe-Bolyai niversitesi, Romanya
zet
A
vrupaya slamn geii zellikle Osmanl Devletine balansa
da Osmanllardan evvel de Avrupada slamn varl ele geen
son bulgularla kantlanmtr. Osmanllardan nce Avrupaya
ulaan Mslman Trk topluluklar zellikle Balkanlardaki baz kit-
lelerin slam dairesine girmesinde mhim rol oynamtr. Ancak ge-
rek Hristiyan devletlerin politikalar gerekse slam devam ettirecek
kadar geni kitleye sahip olmamalar sebebiyle bu topluluklar zaman
ierisinde asimile olmular ve bu topluluklardan geriye olduka k-
k gruplar kalmtr. Osmanlnn Balkanlardaki hzl ilerleyiini
bu gelimelerin sonucu olarak grmek sanrz yanl olmayacaktr.
41
The Presence of Islam in Central and
Eastern Europe in the X XIVth
Centuries
Summary
A
lthough the transition of Islam into Europe is particularly as-
sociated with the Ottoman State recent findings prove that
Islam was present in Europe before the Ottomans. Muslim
Turkish communities reaching Europe before the Ottomans and
especially some groups in the Balkans had a significant role in the
inception of the Islam circle. However, due to the fact that the poli-
cies of Christian states as well as insufficient number of followers to
sustain Islam these communities were assimilated in time and very
small groups remained from these communities. We believe that
it will not be erroneous to presume that the rapid progress of the
Ottomans in the Balkans was generated as a result of these develop-
ments.
42
X - XIV. Yzyllarda Orta ve Dou Avrupada slm Varl
Giri
Genel olarak, slmn Balkanlara ve sonra da Orta Avrupaya doru yaylnn
Osmanl ile balad iddia edilmektedir. Fakat Dou ve merkezi Avrupada Ms-
lmanlarn, zellikle Trk asll Mslmanlarn mevcudiyetinin daha erken za-
manlarda olduu ispatlanabilir.
1222 ylnda, Macar Kral II. Andrei (Andras) tarafndan verilen ve Altn
Bula (Altn Mhr/Damga) adn tayan ok nemli bir belgede, Hysmahelite
et Judei szleri kaydedilmitir. Muhakkak, burada Mslmanlardan ve Yahudiler-
den bahsedilmitir. Ayn kaynaktan anlaldna gre, bu Mslman ve Yahudi-
ler Macar Krallnda ok nemli pozisyonlara sahip imiler. Kralln maliyesi,
yani vergilerin toplanmas (comites camere), darbhanesi (monetari), tuz ticareti
(salinari) ve gmr (tributari) bunlarn ellerinde bulunuyormu1. Bu sebepten
de, bu toplumlar Arap kkenli khalis terimi ile tannmlar, yani temiz (halis),
stn insanlar gibi Hristiyan ortamnda n kazanmlar. XII-XIII. yzyl kay-
naklarndan anlaldna gre, halk arasnda khalis terimi kaliz, kaluz, kulus, klus
ekillerini alm. Zamanla, bu terim tuzcular, yani Orta an ok kymetli mal-
larndan birisi olan tuzun alm-satm ile megul olanlar iin kullanlm. Hatta
yeni bir varsayma gre, Transilvania blgesinin en byk ehri olan Clujun ismi
bile bu corafyaya erken yerleen Mslman cemiyetin adndan geldii de ileri
srlmtr. Romen diline uygun Clus ekli 1173 ylna ait vesikalarda bulun-
maktadr. En nihayet, Macarca Culustan Koloszvar ve Romence Clustan da Cluj
meydana km2.
XIII. yzylda yaayan Arap corafyacs Yakut bn Rumi ok kymetli ve il-
gin bir bilgi nakletmitir. 1220 ylnda, Yakut bn-i Rumi Halepte yabanc gen
bir Mslman ile tanm. Bu gen, lkesinin baka genleri ile birlikte, Halepte
slam ilahiyat okumaya gelmi. Yani, gnmzn tabiriyle, bu gen Halep s-
lam lahiyat Fakltesinde yabanc uyruklu talebeymi. lkesi hakkndaki soru-
yu yantlarken, bu gen yle konumu: lkemiz Konstantiniyyenin tesinde
bulunmaktadr. Bu lke Hnkr adnda bir Frenk kavmine aittir. Biz Mslman
olarak o kraln tebaasyz. O kralln serhaddinde, kasaba byklnde 30 ka-
dar kymz vardr3. Khalis szcnden tremi ve Transilvanyada bulunan
yer adlar bu Erdelli Mslman talebenin dediklerini teyit etmektedir. Buradan
ok ak anlaldna gre, XIII. asrn balangcnda, Macar (Hungar) krallnda
yerleik, olduka kalabalk ve zengin bir Mslman toplumu varm.
Tabii ki, bu Mslmanlarn Macar krallnda varl o zamanda balama-
m. Baz varsaymlara gre, Transilvanya ve Pannoniaya Mslman unsurlar ve
gruplar Macar boylarndan nce gelmiler ve IX. asrn sonunda da, Arpad bal-
1 Hansgerd Gckenjan, Hiilfsvlker und Grenzvachter in mittelalterlichen Ungarn, Wiesbaden, 1972, s. 61.
2 Virgil Ciocltan, Cluj i Galai: sugestii etimologice, The Steppe Lands and the World Beyond Them.
Studies in Honor of Victor Spinei on His 70th Birthday, ed. Fl.Cuta, B.-P.Maleon, Iai, 2013, pp. 523-541.
3 Jacuts geographisches wrtenbuch, ed. Ferdinand Wstenfeld, Leipzig, 1866, s. 470.
43
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
4 Victor Spinei, Realiti etnice i politice n Moldova meridional n secolele X-XIII. Romni i turanici,
Editura Junimea, Iai, 1985, s. 144.
5 Ioan-Aurel Pop, Din minile valahilor schismatici. Romnii i puterea n Regatul Ungariei medievale (secolele
XIII-XIV), Editura Litera, Chiinu, 2011, s. 52.
6 Virgil Ciocltan, Cluj i Galai: sugestii etimologice, s. 523-528.
7 Bkz. Bulgarica. Vremja I proctranstvo Bolgarskoi tzivilizatzii. Atlas, Institut istorii im. . Mardjani AN
Respubliki Tatarstan, Moskva Kazan, 2012, s. 280 328.
8 Tatar History and Civilisation, IRCICA, Istanbul, 2010, s. 53-56; 60-74.
44
X - XIV. Yzyllarda Orta ve Dou Avrupada slm Varl
tedir. Hatta o zamann ve amzn tannm tarihileri Altn Orday bir Kpak
Hanl veya Kpak Sultanl olarak adlandrmlardr.9 Batu Hann kardei
Berke (Bereke) Han (1257-1256) bu dev devletin ilk Mslman hkmdar ol-
makla birlikte yrtlen slmlama ve Trkleme eylemlerini kuvvetlendirmi ve
hzlandrmtr. Asya ve Avrupa ktalarn geni blgelerini kapsayan Altn Orda,
XIII. asrn ikinci yarsndan itibaren, ounlukta Trk soyu Mslmanlardan
oluan ve Trk-slam nitelii ar basan bir devlete dnmtr. Bu derin ve
geni srelerin en nemli neticesi imdiki Tatarlarn bir Trk ve Mslman hal-
k olarak tarih sahnesine kmas olmutur. Altn Orda kudretinde bir Avrasya
Devletinin slm lemine dhil olmas, devrin siyasi dengesini etkilemitir. Altn
Orda ve Memluk Devleti arasndaki uzun sreli ittifak, Ak Deniz ve Kara De-
niz havzalarn yaknlatrm ve nemli derecede etkilemitir. Yani, Altn Orda
medeniyeti ve kltr o devirlerde yksek seviyelere ulaan slm medeniyeti ve
kltr tesiri ile gelimitir.
Altn Ordann hudutlar Dou ve Gney-Dou Avrupann geni bir ksmn
da kapsamakta idi. 1370 yllarna kadar, imdiki Romanyann dou blgesi de
Altn Orta hkimiyetinde bulunuyordu. 1424 ylnda tamamlad Tarih-i al-i
Selk adl eserinde, Osmanl mellifi Ali Yazczade, Berke Han zamann (1257-
1266) gz nnde tutarak, unlar da yazmtr: ok mddet Krmdan Kara
Bodan (tarihi Moldova T.G.) iline dein Mslmanlkt. Kara Bodanda dahi
adna (Berke Han adna T.G.) mescidi durur. Kfirler iine domuz koyarlarm,
fil-cmle.10 Bu bilgi arkeolojik aratrmalar ile de kantlanmaktadr. imdiki
Moldova Cumhuriyeti arazisinde, Altn Orda zamannda kurulmu iki byk
ehir kalntlar meydana karlmtr. Gnmzdeki Kosteti (Costeti) ky
yaknlarnda izleri kalan byk bir Tatar ehrinin ad henz tespit edilmemi
ise de, Orhei kasabas yaknlarnda bulunan dier Tatar ehrinin adnn, ehrin
kurulduu yerde bulunan madeni paralardan, Yang eher/ehr-i Cedid olduu
bilinmektedir. Kalntlardan anlaldna gre, bu ehirler tam manasyla byk
Mslman ehirleri gibi gelimi altyapya sahip imiler. Yang eherde 3 000
m2, yani 57,7x51,5 m (baka bir lye gre: 58,8x52,8) ebadnda bir ulu cami
temeli hl mevcuttur. Ayn yerde, tatan yaplm umum hamam, kervansa-
ray, tuladan iki trbe ve bir 352 m2 (52x26 m) alannda kapal ar kalntlarn
da yalnz temelleri gnmze kadar ulamtr11. Romen ve Moldoval limler
bu ehirlerin kurucusunu Abdullah Han (1362 1369) olduunu ileri srm
9 Tasin Gemil, Osmanl ncesi Romanya Topraklarnda Trk Varl, Motenirea Istoric a Ttarilor, vol.
II, ed. Tasin Gemil, Nagy Pienaru, Editura Academiei, Bucureti, 2012, s. 45-46.
10 Topkap Saray Mzesi Ktphanesi stanbul, Revan - 1392, s. 235 v.; Yazyjy Ogly Aly, Seljuk
Trkmenlernn Taryhy, II, ed. Rahmaberdi Godarow, Agabat Miras, 2004, s. 316: Krymdan
Garabogdan iline enli ilatyn kpsi musulmandy. Garabogdanda hem z adyna metjidi bardy. Kapyrlar iine
donuz goyarlardy.
11 P. P. Brnea, Kamennoe sooruszenie I v Starom Orhee, Arheologicheskie issledovanija srednevekovyh
pamjatnikov Dnestrovsko Prutskogo meszdurechja, Chiinu, 1985, s. 25; Tamara Nesterov, Situl Orheiul
Vechi. Monumente de arhitectur, Chiinu, 2003, s. 47- 48.
45
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
iseler de12, bence bu ehirler zbek Han (1313 - 1342) devrinde ina edildii
de olaslk dhilindedir. Maalesef, Sovyet ve Moldoval arkeologlar burada ta
zerinde bulunan slm yaztlarnn bazlarn, bilerek veya bilmeyerek, tahrip
etmilerdir.13
1330 yllarnda Altn Ordada bulunan Arap seyyah bn Battuta, zbek
Hann zevcelerinden Bizans prensesi olan Konstantiniyenin seyahatine itirak
ederek, Dobrucadaki Babada kasabasn Mslman Trklerin son ehri oldu-
unu kaydetmitir.14 Mkemmel kaynaklara dayanarak yazd eserinde, Ali Yaz-
czade, XIII-XIV. yzyllara ait, unu da kaydetmitir: okluk zaman Dobruca
ilinde iki pare Mslman ehri ve otuz-krk blk Trk obalar vard.15
Mslman Berke Han (brahim Cemaleddin) zamannda, Altn Orda en
azndan imdiki Dobrucann kuzey blgesine de sahip idi. 1263 ylnda, yani
Mslman Berke Han devrinde, Sar Saltk nderliinde, 1012.000 Anadolu
Trkmeninin Kuzey Dobrucaya, imdiki Babada kasabasnn civarlarna yerle-
tikleri tarih kaynaklarda kaydedilmitir16. Bu hadise zerine epey aratrma yapl-
mtr, fakat Mslman Trkmenlerin banda Sar Saltuk Babann Dobrucaya
gelii ve sonra da Krma gidiinin bir slmi misyonerlik hareketi olabileceine
dikkat ekilmemitir.17 Yukarda da vurguladmz gibi, zellikle Berke Han za-
mannda, Altn Orda Mslman erenlerin ok serbest dolatklar geni bir alan
olmutu; bunlar Altn Ordann garp taraflarna da, yani gnmzde Ukrayna,
Moldova Cumhuriyeti ve Romanya topraklar olan blgelere de ulatklarn
kabul etmemiz mantkldr. Zaten bu yerlerde eskiden de Mslmanlar eksik
deildi. Hatta XII. yzyla ait Hoca Ahmet Yesevinin mehur Divan-i Hikmet
(Hikmetler)inde de bu meyanda baz ipular bulunabilir. Ahmed Yesevinin ha-
lifeleri arasnda Baba Main de vard.18 Baba Main Horasan erenlerinden olup
mehur bir veli gibi tannm ve vefat ettikten sonra Ferket kasabasna gmlm-
tr. Hoca Ahmed Yesevinin yaknlarndan baka birisi de Baba shak idi.19 Bu
12 Bkz. Eugen Nicolae, Quelques considration sur les monnaies tatares de la Ville Neuve, Studiii
Cercetri de Numismatic, ner.11/1995, Bucureti 1997, s. 197-200.
13 Bu meyanda, birka sene nce de uyarma yapmtm (Tasin Gemil, Osmanl ncesi Romanya
Topraklarnda Trk Varl s. 49, n.104.). 2013 ylnda, bu kalntlar Birleik Arap Emirliklerinden
gelen bir heyet ziyaret etmitir. Neticeden haberdar deilim.
14 Altn Orda halk olan Tatarlar, Ibn Battuta devaml Trk adlandrmaktadr (Ibn Battutta Seyahatnamesi,
ev. A.Sait Aykut, stanbul, YKY, 2005, s. 331: Nihayet Baba Saltuk adyla bilinen ve Trklerin yaadklar
topraklarn sonu olan kasabaya geldik).
15 Bkz. Topkap Saray Mzesi Ktphanesi, Revan 1392, s. 234.
16 Bkz. Topkap Saray Mzesi Ktphanesi, s. 264-265.
17 Bkz. Aurel Decei, Problema colonizrii turcilor selgiucizi n Dobrogea secolului al XIII-lea, Aurel Dcei,
Relaii romno-orientale,Editura tiinific i Enciclopedic, Bucureti, 1978, s. 169 192 (ilk defa
Trke yaynlanmtr: Ankara niversitesi D.T.C. Fakltesi Tarih Aratrmalar Dergisi, VI (1968), nr.10-
11, p.85-111).
18 Hoja Akhmet Yasav, Hikmetler, ed. Anna vezov, Lexica, Moskva, 1992, s.123 (kiril alfabesiyle
transkripsiyon) ve bab 100 (arab harfleriyle fotokopi): Baba Main (traskripsyonda Makhin) ol sultan
murid bold bi-guman.
19 Hoja Akhmet Yasav, Hikmetler, s. 122, bab 100: Iskhak babnn buyru, eyih Ibrahim kullu.
46
X - XIV. Yzyllarda Orta ve Dou Avrupada slm Varl
20 Bkz. V. V. Barthold, Mool stilasna Kadar Trkistan, ed. Hakk Dursun Yldz, Ankara, Trk Tarih
Kurumu Basmevi, 1990, s. 391, 426-427, 520; Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, ed.
Orhan F. Kprl, 3. Basm, Ankara, Trk Tarih Kurumu Basmevi, 1976, s. 34 35, 74-75, 88.
21 V. V. Barthold, Mool stilasna Kadar Trkistan, 1990, s.181.
22 Mahmud el-Kagari, Divan Lugatit Trk, ed. Serap Tuba Yurteser ve Sekin Erdi, stanbul, Kabalc
Yaynevi, 2007, s. 22, 542, 543.
23 Bkz. Ernest Oberlander Trnoveanu, Inceputurile prezenei ttarilor n zona gurilor Dunrii n lumina
documentelor numismatice, Ttarii n istorie i n lume, ed.Tahsin Gemil, Editura Kriterion, Bucureti,
2003, s. 67, 102.
47
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
24 Ernest Oberlander Trnoveanu, Inceputurile prezenei ttarilor n zona gurilor Dunrii n lumina
documentelor numismatice s. 99-102.
48
X - XIV. Yzyllarda Orta ve Dou Avrupada slm Varl
Kaynaka
ALY, Yazyjy Ogly, Seljuk Trkmenlernn Taryhy, II, ed. Rahmaberdi Godarow, Agabat
Miras, 2004.
BRNEA, P. P., Kamennoe sooruszenie I v Starom Orhee, Arheologicheskie issledovanija
srednevekovyh pamjatnikov Dnestrovsko Prutskogo meszdurechja, Chiinu, 1985.
BARTHOLD, V. V., Mool stilasna Kadar Trkistan, ed. Hakk Dursun Yldz, Ankara,
Trk Tarih Kurumu Basmevi, 1990.
Bulgarica. Vremja I proctranstvo Bolgarskoi tzivilizatzii. Atlas, Institut istorii im. .
Mardjani AN Respubliki Tatarstan, Moskva Kazan, 2012.
COCLTAN, Virgil, Cluj i Galai: sugestii etimologice, The Steppe Lands and the
World Beyond Them. Studies in Honor of Victor Spinei on His 70th Birthday, ed.
Fl.Cuta, B.-P.Maleon, Iai, 2013.
DECE, Aurel, Problema colonizrii turcilor selgiucizi n Dobrogea secolului al XIII-
lea, Aurel Dcei, Relaii romno-orientale,Editura tiinific i Enciclopedic,
Bucureti, 1978.
EL-KAGAR, Mahmud, Divan Lugatit Trk, ed. Serap Tuba Yurteser ve Sekin Erdi,
stanbul, Kabalc Yaynevi, 2007.
GEML, Tasin, Osmanl ncesi Romanya Topraklarnda Trk Varl, Motenirea
Istoric a Ttarilor, vol.II, ed. Tasin Gemil, Nagy Pienaru, Editura Academiei,
Bucureti, 2012.
GCKENJAN, Hansgerd, Hiilfsvlker und Grenzvachter in mittelalterlichen Ungarn,
Wiesbaden, 1972.
Jacuts geographisches wrtenbuch, ed. Ferdinand Wstenfeld, Leipzig, 1866.
KPRL, Fuad, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, ed. Orhan F. Kprl, 3. Basm,
Ankara, Trk Tarih Kurumu Basmevi, 1976.
NESTEROV, Tamara, Situl Orheiul Vechi. Monumente de arhitectur, Chiinu, 2003, s.
47- 48.
NCOLAE, Eugen, Quelques considration sur les monnaies tatares de la Ville Neuve,
Studiii Cercetri de Numismatic, ner.11/1995, Bucureti 1997.
OBERLANDER TRNOVEANU, Ernest, Inceputurile prezenei ttarilor n zona
gurilor Dunrii n lumina documentelor numismatice, Ttarii n istorie i n lume,
ed.Tahsin Gemil, Editura Kriterion, Bucureti, 2003.
POP, Ioan-Aurel, Din minile valahilor schismatici. Romnii i puterea n Regatul Ungariei
medievale (secolele XIII-XIV), Editura Litera, Chiinu, 2011, s. 52.
SPNE, Victor, Realiti etnice i politice n Moldova meridional n secolele X-XIII.
Romni i turanici, Editura Junimea, Iai, 1985.
Tatar History and Civilisation, IRCICA, Istanbul, 2010.
Topkap Saray Mzesi Ktphanesi stanbul, Revan 1392.
YASAVI, Hoja Akhmet, Hikmetler, ed. Anna vezov, Lexica, Moskva, 1992.
49
Balkanlarda slamn ve Trkln
Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
kr Halk Akaln
Prof. Dr., Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Trk Dili ve Eddebiyat Blm Bakan
zet
B
alkanlara slamn gelii ve yaylmasnda en byk etken
Ouz-Trkmen boylarnn batya doru olan yolculuu-
dur. VII-VIII. yzylda Orhon ve Yenisey blgesinde varlk
gsteren Ouzlar, X. yzylda Trkistan corafyasnda Ouz Yab-
gu devleti ile siyasi bir g hline gelmilerdi. Seluklu Devletinin
kuruluu ve glenmesi, nihayet Malazgirt Zaferi ile Anadolu ka-
plarnn almas; Trklerin slamn klc diye adlandrlmasn
salamt. Kgarl Mahmudun nl eseri Divan Lugatit-Trk
yazmasnn sebeplerinden biri de slam dnyasnda yeni bir g
olarak ortaya kan Trklerin dilini renme ihtiyacna cevap ver-
mekti. Anadolu Seluklular ve ardndan Beylikler Dneminde de
Ouz-Trkmen boylarnn batya doru hareketlilii srmtr.
Bunlardan tarihte iz brakan, 1263 ylnda Sar Saltuk ncln-
deki otuz krk Trkmen obasnn skdardan Dobrucaya geiidir.
Sar Saltukun bu blgedeki faaliyetleri, Balkanlarn slamlamas ve
51
bu corafyada Trk nfusun yaylmasnn en nemli admlarndan
biri olmutur. Ouzlarn Kay boyundan gelen ve en batda yurt
tutmu olan Osmanoullar Beyliinin glenerek egemenlik ala-
nn geniletmesi ve Avrupa ilerine kadar yaylmas bu yolculuun
kalc hle gelmesini salamtr. Makalede Balkanlara geen ve bu
topraklarda slamn yaylmasnn ilk admlarn atan Sar Saltukun
tarih ve menkbevi hayat ile faaliyetleri zerinde durulmutur.
52
A Precursour in the Extension of Islam
and Turkishness into the Balkans:
Sar Saltuk
Summary
T
he main factor in the arrival and extension of Islam into the
Balkans were the westward journeys of the Oguz-Turkmen
tribes. During the VII-VIIIth centuries the Oguz existed in
the Orhon and Yenisey regions and became a political power with
the Oguz Yabgu state in the Xth century in the Turkistan terri-
tory. The establishment and strengthening of the Seljuk state and
finally the Victory of Malazgirt opened the gates to Anatolia caused
the Turks to be called the sword of Islam. One of the reasons that
prompted Mahmut from Kashgar to write his renown work Divan
Lugatit-Trk was the need to respond to the necessity to learn the
language of the Turks which had emerged as a new power in the
world of Islam. The movement of Anatolian Seljuks followed by the
Oguz-Turkmen tribes during the Beylikler Era westward continued.
One of these movements that left its trace in history is the transit
of thirty-forty nomad groups migrating from Scutari to Dobruca
53
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
54
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
Giri
Balkanlarda slamiyetin yaylmasnda en byk etken Ouz-Trkmen boylarnn
VII-VIII. yzylda tarih sahnesinde grldkleri Orhon ve Yenisey blgesinden
batya doru olan hareketlilikleridir. Daha sonra X. yzylda Seyhun Irmann
batsndaki blgede grlen Ouzlar, Trkistan corafyasnda kurduklar Ouz
Yabgu devleti ile siyasi bir g hline gelmilerdi. Seluklu Devletinin kuruluu
ve glenmesinin ardndan Malazgirt Zaferi ile Anadolu kaplar Ouz-Trkmen
boylarna almt. Daha nce farkl zamanlardaki eitli glerle Anadolu
topraklarna dank bir biimde yerlemi bulunan Ouz boylar bu defa geni
kitleler hlinde Anadoluya yerleiyorlard. Malazgirt Zaferi, Trklerin slamn
klc diye adlandrlmasn salamt. Badatta Trkeye kar byk bir ilgi
balamt. Kgarl Mahmudun nl eseri Divan Lugatit-Trk yazmasnn
sebeplerinden biri de slam dnyasnda yeni bir g olarak ortaya kan Trklerin
dilini renme ihtiyacna cevap vermekti. Anadolu Seluklular ve ardndan Bey-
likler Dneminde de Ouz-Trkmen boylarnn batya doru hareketlilii sr-
mtr. Bu yolculuun tarihte en ok iz brakan, 1263 ylnda Sar Saltuk1 nc-
lndeki Trkmen topluluklarndan bir blmnn skdardan Dobrucaya
geiidir. Sar Saltukun bu blgedeki faaliyetleri, Balkanlarn slamlamas ve bu
corafyada Trk nfusun yaylmasnn en nemli admlarndan biri olmutur.
Ouzlarn Kay boyundan gelen ve en batda yurt tutmu olan Osmanoullar
Beyliinin glenerek egemenlik alann geniletmesi ve Avrupa ilerine kadar
yaylmas bu yolculuun kalc hle gelmesini salamtr. Ancak Balkanlardaki
ilk Mslman-Trk yerleimi Sar Saltukun 1263 ylndaki yolculuu ile bala-
mtr.
Balkanlarn ve Balkan lkelerinin tarihi, kltrel altyaps aratrlrken ba-
vurulmas gereken kaynaklardan biri de Saltuknamedir. nk Saltukname, yal-
nzca esere adn veren kahraman Sar Saltukun hayatn deil XIII. yzyldan
balayp XV. yzyla kadar uzanan bir dnemde Anadolu ile birlikte Balkanlarda
yaanan olaylarn, savalarn, bu corafyada yaayan halklarn, inanlarn, kl-
trel ilikilerin de gemiinden kesitler sunan nemli bir kaynaktr. Saltukname
elbette bir tarih eseri deildir. XV. yzyl sonlarnda szl rivayetlerden derlenerek
oluturulan Saltukname, XIII. yzyln tarih bir ahsiyeti olan Sar Saltukun
halk muhayyilesinde canl bir biimde yaayan menkbelerinden olumutur.
Sar Saltuk, Anadolu ve Balkanlarda gazalara katlan, cengaverlii ve velaye-
ti ile efsanev bir ahsiyet haline gelen bir Trk kahramandr.Hayat etrafnda
oluan menkbelere dier gazi ve velilerin menkbeleri de karmtr. Bu sebeple
Sar Saltukun gerek hayat ile ilgili bilgileri elde etmek son derece glemitir.
1 Sar Saltukun tarih ve menkbevi hayatnn yan sra Balkanlarda slamn yaylmasndaki nc roln
ele alan nemli bir alma Ahmet Yaar Ocak tarafndan yaplmtr: bk. A. Y. Ocak, Sar Saltk, Popler
slmn Balkanlardaki Destan ncs, Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara, 2002. Ayrca bk. F.
Babinger, Sar Saltk Dede, slm Ansiklopedisi, c. X, stanbul, 1966, s. 220-221; Keml Yce, Saltuk-
nmedeTarih, DinveEfsanevUnsurlar,Kltr ve Turizm Bakanl yayn, Ankara, 1987.
55
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Tarih kaynaklarda yer alan Sar Saltuk ile ilgili bilgiler Sar Saltukun gerek ha-
yatn ortaya koyacak nitelikte deildir. Gerek hayat ile menkbevi hayat i ie
gemitir. stelik tarih kaynaklarn Sar Saltuk hakknda verdikleri bu bilgilerin
bazen birbiriyle elitii de grlmektedir.
56
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
yzyl sonra Baba Saltuk adl bir yerleim merkezine gelmitir. Burada bni
Batutaya, Saltuk un mkaefe sahibi (Allahn srlarn gren hakikat ehli) olduu
anlatlmtr. Ancak, bni Batuta bu anlatlanlarn slm inanlarna aykr oldu-
unu belirtir10.
Yazczade Ali Efendinin Tevrih-i Al-i Seluk adl eserinde, II. zzeddin
Keykvusun maiyetindeki Sar Saltukun Anadoludaki Trk aileleri ile birlikte
nce znike oradan skdara giderek Dobrucaya geii anlatlmaktadr. Sar
Saltukun Dobrucadaki Baba Da kasabasna yerlemesi ve Krm seferinin
yan sra zzeddin Keykvusun Bizans saraynda bulunan olunu kurtarmas da
Tevrih-i Ali-i Seluktayer almaktadr11.
Keml Paazadenin Tevrih-i Al-i Osmannda ve Seyyid Lokmann
Yazczadenin eserini zetleyerek yeniden kaleme ald Ouz-nmede de bu
olaylar benzer ekillerde anlatlmaktadr12. Hatta Seyyid Lokmann eserinde yer
alan bir drtlkte Sar Saltukun Rumeliye gei yl (662 Hicri) da verilmektedir.
Bu bilgiye gre Sar Saltuk, maiyetindekilerle beraber 1263 ylnda Rumeliye
gemitir13:
Sar Saltuk ubur Rmeline
Alt yz altm iki idi hemn
Hep Oguz-nmeyi tetebbu idp
Yazd icml ile Seyyid Lokman
Sar Saltukun Balkanlara yerlemesinin bir baka anlatcs ise Evliya
elebidir. Seyahatnamesinin ikinci cildinde Sar Saltukun asl ad Muhammed
Buhari olduunu, Balkanlara geliini ve Dobruca blgesinde slam dinini yayma
almalarn anlatmaktadr. Sar Saltuk, Dobruca kralnn iki kzn ejderin elin-
den kurtarmas ve kraln slam dinini semesi olayn Evliya elebi eserinin ikinci
cildinin Der-sityii Tekyei KeliraSultn yan SarSaltkSultn baln tayan
blmde yle anlatr:
kendlerinde al-sreti asfaru'l-levn olmala eyh Ahmed Yesev hazretleri
kendlere Saltk Bay nmyla knye demiler idi. Amm ismi erfleri Muhammed
Buhr'dir. Badeh seyht ile Pir Er Vard yan Pravadi kalasna gelp skin
olmala Bir er varddan galat Pravadi kalas derler, anda def ve kudmn alarak
Dobruca kralna buludukda kral dlli bed-fil eydr: Ey Sar Saltk! Eer sende
kermet varsa benim diyrmda bir ejdeh peyd olup Karadeniz shilinde bir yaln
kaya iinde iyn edinp cmle reya v berym yidi. Ve hl dr dnyda iki
10 bni Batuta Seyahat-nmesi, (Haz. smet Parmakszolu), 1000 Temel Eser Dizisi, stanbul, 1971, s.102
11 Yazcolu Ali, Tevrih-i Al-i Seluk, Topkap Saray Mzesi Ktphanesi, Revan Kk Blm no.1391,
233a
12 Ocak, age s. 2.
13 Ahmed Tevhid, Rum Seluk Devletinin nkraz ile Teekkl Eden Tavaif-i Mlktan Karahisar Sahibde
Sahib Ataoullar, Tarih-i Osmani Encmeni Mecmuas, cz 9, Austos, 1327, s.5.
57
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
58
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
hsl oldu. Badeh kazann azn aup grdler kim Saltk Bay Sultn arak-ld
olup Y Hayy ismine megl, ruhbn meln herse olup ancak sthnlar ve siyh
ruklesi kalm. Bu hli Dobruca Kral grp hki pyi eyhe dp ehdet parman
kaldrup dern dilden bendei Sbhn olup taalluktndan ol sat yedi bin dem
ile slm'a geldiler. slm'a gelmeyenlere gazlar edp feth fthtlar etdiler. Dobruca
Kral Orhn Gz'ye eliler gnderp mutmnkd oldu. Orhn'dan Dobruca Krala
kad ve tu u alem gelp ismi Al Muhtr oldu14.
14 Evliya elebi Seyahatnamesi, 2. Kitap, Haz. Z. Kurun, S. A. Kahraman, 2. Bask, Y. Dal, Yap Kredi
Yaynlar, stanbul, 2006, s.72-72.
15 Saltuknamenin yazar Eblhayr- Rumi hakknda ayrntl bilgi iin bk. . H. Akaln,Eblhayr Rumi,
TDV slm Ansiklopedisi, c.10, s. 360, stanbul, 1994
16 Eblhayr- Rumi, age I/3
17 Eblhayr- Rumi, age I/10
18 Eblhayr- Rumi, age I/3
19 Eblhayr- Rumi, age I/3
20 Eblhayr- Rumi, age I/8
21 Doan Aksan, Her Ynyle Dil, TDK yayn, Ankara, 1982, s.121
59
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
itirir22. Bu ad verme olay dnda eserde geen dier ad verme olaylar Saltuka
yenilerek Mslman olan kiilere Saltuk tarafndan bir Trk ad verilmesi ile il-
gilidir23.
Sar Saltuk, bir destan kahramannda bulunmas gereken btn zelliklere
sahiptir. Son derece gldr, yreinde korkunun zerresi bile yoktur. Tek bana
dman iine yanar od gibi girmekte, dman kalelerini fethetmektedir. Aman
dileyen dmanna kar ise merhametlidir. Saltuknamede, yiitte bulunmas ge-
reken zellikler ok atmak, yaz yazmak, suda yzmek ve yiit iken gezmek olarak
sralanrken, Sar Saltukun bu drt hnerde mahir olduu zellikle belirtilir24.
Bu zellikler dnda Sar Saltukun olaan st gleri de olduunu
Saltuknamede mbalaal bir ekilde anlatlmaktadr. ok uzaklarda aleyhinde
sylenenleri iitebilmekte, oturduu yerden bir kl darbesiyle bir baka diyardaki
dmann ldrebilmekte, gz ap kapayncaya kadar bir diyardan bir baka
diyara gidebilmektedir. Serracn eserinde de Saltuk et-Trknin gsterdii ke-
rametler arasnda uzak diyardaki Mslmanlarn yardmna kotuu anlatlmak-
tadr:
eyh Saltuk et-Trknin (Allah rahmet eylesin) bulunduu beldeden saylar
binin altnda bir grup Mslman kffara kar sefere kt. Aradan birka gn
geince eyh yerinden kalkt, zerindekileri kartt ve ayakta plak olarak
rahatsz edici bir ekilde sanki dmanla savayor gibi hareket etmeye balad.
Vcudundan kanlar akyor, derviler onu ard ardna siliyorlard. Bu hl gndz,
yaklak saat boyunca srd. Sonra oturdu, sakinleti. lerinde ad geen Sey-
yid Behramahn da bulunduu dervileri ona bunun sebebini sordular. yle cevap
verdi: Sefere kan Mslman askerin karsna otuz bin kiilik byk bir dman
topluluu kt -bu topraklarda bu say iin tmen denilir, bir tmen on bin kii-
den oluur- Onlarn dmandan ok zayf olduklarn grnce Allahn verdii gle
kendilerine katlarak dmanlaryla savatm ve onlar kendileri iin setiim yola
sevk ettim. Bylece ok az hari helak olmaktan kurtuldular. Helak olanlar ise
setiim yoldan bakasna ynelenlerdi, saylar kadard. Kurtulan topluluun
ncleri yedi gn sonra geri kalan ise on gn sonra buraya ulaacaktr. eyhin
mritleri eyhin daha nceki hllerinde olduu gibi bunu da tarihledik dediler.
Onlarn ncleri yedi gn sonra evlerine gitmeden nce zaviyeye gelerek, ocuu len
kadnlar gibi alaarak kendilerini eyhin nne attlar: Ey Allahn velisi! Senin
kymetini bilemedik, emrini tutamadk diye pimanlklarn dile getirdiler. Durum
kendilerine sorulunca yle anlattlar: Biz bin kiiden azdk, zerimize otuz bin
kfir geldi. Helak olacamz kesinleince bu eyh Saltuk gelip onlarla savat, biz
60
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
onu dman savp bizi kurtarrken grdk. On gn sonra arkada kalanlar da gel-
diler. Bunlar da ayn eyi haber verdiler25.
Dmanlar bir trl Saltuku ldrememektedir; ok atarlar batmaz, kl
vururlar kesmez, by yaparlar tesir etmez, suya atarlar boulmaz, atee atarlar
yanmaz. Btn cinler ve melekler Sar Saltukun yardmcsdr. Hatta bu cinler-
den birisi ile ahiret kardei bile olmutur. Dmanlar ise kfirler, zalimler, cadlar,
devler, canavarlar ve kt cinlerdir.
Btn bu zellikler gz nnde bulundurulduunda, Sar Saltukun alperen
kiiliinin yan sra, baz menkbelerde bir masal kahraman kimliiyle karmza
kt da grlmektedir.
Saltuknameye gre Sar Saltuk doksan dokuz yl yaam, sonunda dmanlar
tarafndan zehirlendikten sonra hanerlenerek ehit edilmitir. Ancak, son nefesini
vermeden nce kendisini zehirleyen ve hanerleyen dmann ldrmtr.
Gerek Saltuknamede, gerek yukarda anlan eserlerde, Sar Saltukun Bal-
kanlara gittii aka anlatlmaktadr. Sar Saltukun Balkanlardaki almalar,
gazalar, kerametleri Anadoludan daha oktur.Bu sebeple, Balkanlarda slamn
ve Trklnn tarihi ile ilgili almalarda Sar Saltukun tarih kiilii ve men-
kbevi hayat zerinde nemle durulmaldr. Sar Saltuk, tabir yerindeyse, Rumeli
Trklnn atasdr.
Sar Saltukun Balkanlardaki faaliyetlerine bir rnek oluturmak zere
Saltuknamede skp ile ilgili anlatlara dikkat ekmek istiyoruz.
Saltuknamenin birinci cildinin daha ilk sayfalarnda Sar Saltukun Rume-
lideki, gazalar, savalar anlatlmaktadr. Anadoludan nce stanbula geen, ora-
dan Edirneye giden Sar Saltuk bylece Rumeliye ulamtr. Rumelide Srp,
Frenk, Macar krallaryla, ordularyla mcadeleleri bu blmde anlatlr. Sar Sal-
tuk, adamlarn yanna alarak ngrus kral zerine sefere kar. Kralla yapt
savata bir darbede kraln ban uurur. Oradan krk adamyla Leh kral zerine
gider. Onu da sancann altnda ldrr, eh kraln ortadan kaldrr. Rus kra-
ln esir eder, Eflk kraln ldrr. Bunlarn ardndan Kariban olarak adlandr-
lan Rm askerlerin savalarndan sz edilmektedir. Saltuknameye gre Kariban,
Rumdaki birdiyarn Arapa addr. Bu askerin beyi Taynostur, ehirlerinin ad
ise Skb (skp)dr:
Kariban lekeri, kim Rmlere dirler Arab dilince, anlar kaldlar. Gir gayret ge-
trdiler, ceng ittiler. Faris, Aceh ol Kariban Rm birle ceng ittiler. Meger bu Kariban
lekerinn bei adna Taynos dirlerdi, te Rm yakasnda bir ehr diyr vard, asl
Rm iinde Kariban anlar idi ve ol ehre Skb dirlerdi. Ol ehrn pdih katnda
61
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
62
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
29 Eblhayr- Rumi, Saltuk-nme III, Haz. . H. Akaln, Kltr ve Turizm Bakanl, stanbul 1990, s. 298
30 Eblhayr- Rumi, age III/301
31 Eblhayr- Rumi, age III/302
32 Eblhayr- Rumi, age III/299
33 Eblhayr- Rumi, age III/300
63
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
dir dey vasiyyeti erfi zre cmle fukarlar cem olup yedi tbt hzr edp azz
hazretleri dahi sene trhinde dr bkiye irthal edp cmle huleflar tevhd
tezkr ile azzi gasl edp bir tbt ire kodular. Hemn yedi kral tarafndan askerler
gelp ibtid Maskov kral bir tbtu alup aup grdler kim cesedi erfi tbt ire
durur. Bre meded bizim tbtda imi dey tbt ile cesedi Saltk Bay' alup diyr
Moskov'da ehrinde defn edp hl bir sitnei azmi vardr. Andan Leh Kral
bir tbt alup anda dahi na erfi bulunup Leh diyrnda Danska iskelesi ehrinde
defn edp anda dahi azim sitnesi vardr. nc eh kral askeri bir tbt alup
gitdiler. eh diyrnda Pzovnie nm ehirde bir sitnei azmi vardr. Drdnc
fet kral bir tbt alup diyr sfee'de Yivane nm ehirde sitnesi vardr. Be-
inci drivne kral bir tbt alp Edirne kurbunda Baturye nm ehrin manastrnda
defn etdiler kim hl Babaeskisi nm kasaba ehri azm idi. Anda medfndur kim
bir deyri kadmdir. l yevmin-hz eralar snmemidir. slmbol'dan Edirne'ye
gidenlerin ziyretghlardr kim Babaeskisi nmyla hret bulmudur. Altncs
Bodan Kral Yirvan nm kral kendi gelp bir tbt alup Bozav kalas kurbunda
bir engelistn u hybn yerde bir deyr-i kadimleri var idi. Anda defn etdiler kim
hl ol deyr yerinde Byezdi Vel, Akkirmn fethinden sonra bir cmi ve bir imret
ve medrese ve hn ve hammm ve imret ve Saltk Bay Muhammedi Buhr zre bir
kubbei pr-envr in edp der-i sadeti zre trhi budur Geliniz, bb mually
ziyret klnz sene [1008]. Hl ol ehre Babada derler bir ehri rndir. Cmle
Muhammed Buhr Sar Saltk evkfdr. Yigirmi bir sene Saltk ruhbn nmyla mil-
leti Meshyye'den grnp cmle kefereleri dne davet edp mchid f-seblillah
idi. Yedinci tbtu Dobruca krallndan slm ile merref etd Al Muhtr bir
tbt alup bu maksad mermmz olan Kelira kayalarnda Ejderha maarasnda
defn edp Kelira kayas nmyla itihr bulmu kaya olmala Kelira Sultn derler.
Lisn Latnde Kelira ejder-i heft-sere derler. Fesahat- lisn- Latin'dir. Annn
yedi kralda medfn olup sitnei sadetleri vardr. li Osmn hkmnde ulu
sitnelerdir. Ve her diyrda birer ismiyle msemmdr. Amm Rm'da Baba Sultn
ve Sar Saltk Sultn ve Kelira Sultn derler. Amm kfiristn Hristiynistnda
sveti Nikola derler Bu Kelira kayasnn t burnunda Kelira Saltk Sultn bir
maara iinde medfndur kim ejderhnn gr karr idi. Ve yine bu mahalde tekyesi
sitnei azmdir kim ibtid bnsi Dobruca Al Muhtar bin etmidir. Azzin aa
klc ve sapan ve def ve kudm ve alemi ve sanca u bayraklar durur34.
Bu bilgiler, lmnn zerinden yaklak yzyl gemi olan Sar Saltukun
hatrasnn XVII. yzylda canl bir biimde yaadn gstermektedir.
Hacim Sultan Velayetnmesinde ise Sar Saltukun vasiyeti zerine krk ta-
but hazrland ve btn bu tabutlarda bedeninin grld anlatlmaktadr.
Dobruca kral krk tabutu da kontrol etmitir. Bunlardan yalnz birindeki ce-
sedin elinin kmldadn grnce Sar Saltukun gerek bedeninin bu tabutta
34 Evliya elebi Seyahatnamesi, 2. Kitap, Haz. Z. Kurun, S. A. Kahraman, 2. Bask, Y. Dal, Yap Kredi
Yaynlar, stanbul, 2006, s.73-74.
64
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
olduuna inanmtr. Otuz dokuz tabutu bir daire meydana getirecek ekilde,
gerek bedenin olduu tabutu da bu dairenin ortasna gmmtr35. Hac Bekta
Velayet-nmesinde geen bir rivayette de Sar Saltukun yerinde (Dobrucada) l-
mnden sonra yedi tabut yaptrld ve bunlarn Saltukun mritlerince muhtelif
ehirlere gtrld u ekilde anlatlmaktadr: lrken, bana muhip olanlarnz
birer tabut yaptrsn, koyup gitsin; birbirinizle ekimeyin, ben hepinizin tabutunda
bulunurum, diye vasiyet etti. Gerekten de hepsi birer tabut alp gitti ve Sar Saltuk
her tabutta grnd, hepsi de sevindi, neelendi. Fakat kale sahibi beye, ben asl senin
tabutundaym, demiti de bey, nereden bileyim deyince, tabut iinden sana elimi
sunarm, buyurmutu, ona da bu kerameti gsterdi36.
Anadolu Alevilerinde hl yaamakta bulunan ve pirlerin mezarlarndan bah-
seden bir nefeste ise
sakada Sar Saltuk yatar
Varup ziyaret ettin mi turnam
dizeleri gemektedir37. Ancak, bu nefesten baka, sakada Sar Saltuka ait
bir mezar veya makam bulunduundan sz eden bir baka kaynak mevcut deil-
dir. saka (saccea), bugn Romanyann Ukrayna snrnda Tuna nehri kysn-
da bir iledir. Babadan kuzey batsna den bu ilede Osmanl dneminden
kalma cami, han, trbe gibi eitli slam eserler bulunmaktadr. 1995 ylnda
blgeye yaptmz gezide burada Sar Saltuktan bir iz bulmaya altk. Ancak,
ne bir mezar, ne bir trbe, ne de bir makam vard sakada Az sayda Trkn
yaad bu ilede Sar Saltuka ait bir mezar ya da makam yoktu amailede ya-
ayan Trkler Sar Saltukun bir Trk alpereni olduunu ve mezarnn sakann
gney dousundaki Babadada bulunduunu biliyorlar ve ondan saygyla sz
ediyorlard.
Btn bunlar, Sar Saltukun lmnden hemen sonra eitli yerlerde ona
atfedilen mezar ve makamlarn ortaya ktn gstermektedir. Bu makamlarn
varl da Saltuknamede ve Seyahatnamede geen menkbe ile aklanmaktadr.
Gerek Saltuknamede, gerek Seyahatnamede bu lke ve ehir adlar ierisinde
bugn Sar Saltukun makamlarnn bulunduu baz yerlerin adlarnn gememe-
si dikkat ekicidir. te yandan Saltukname ve Seyahatnamede ad geen lkele-
rin bazlarnda da Sar Saltuka ait olduu belirtilen trbe ve makamlar gnmze
ulamamtr.
Balkanlardaki Sar Saltuk trbe ve makamlar zerine yaplm baz almalar
bulunmaktadr. F.W. Hasluck Kaliakra (Varna/Bulgaristan), Babada (Romanya),
35 Aktaran N. Sevgen, Sar Saltuk ve Aiyos Spiridon (3), Tarih Konuuyor dergisi, S. 35, Aralk, 1966,
s.2922
36 Menakb- Hac Bekt- Vel Vilyet-nme, Haz. A. Glpnarl, nklp Kitabevi, stanbul, 1990, s.47
37 Aktaran Y. Z. Yrkn, Bir Fetva Mnasebetiyle Fetva Messesesi, Ebussuud Efendi ve Sar Saltuk,
Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, C.I, S.2-3, Ankara, 1952, s.156
65
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
38 F.W.Hasluck, Christianity and Islam Under the Sultans, c.II, Oxford, 1929, s. 429-439
39 Sevgen, age
40 M. Kiel, The Trbe of Sar Saltk at Babadag-Dobrudja, Gneydou Avrupa Aratrmalar Dergisi, S. 6-7,
stanbul, 1977-1978, s. 205-225
41 G. M. Smith, Some Trbes/Maqams of Sar Saltuq an Early Anatolian Turkish Gazi-Saint, Turcica, XIV,
1982, s. 216-225
42 N. Hafz, Yugoslavyada Sar Saltuk, Renkler, Kriterion yaynevi, Bkre, 1995, s. 212-217
43 T. Hafz, Blagayda Sar Saltuk Trbesi, Renkler, Kriterion yaynevi, Bkre, 1995, s. 218-220
44 Bu trbe ve Babadadaki Trkler hakknda daha fazla bilgi iin bk. . H. Akaln, Romanya Trkleri ve
Sar Saltuk, Yesev dergisi, yl 2, S.24, stanbul, Aralk 1995, s. 32-35
45 Kaynak kii: Arif Reyip, Babada kasabas, Romanya.
46 Hasluckun ift tarafl perestighlar olarak adlandrd hem Mslmanlarn hem de Hristiyanlarn ziyaret
ettikleri bu yerlerle ilgili bilgi ve sebepleri iin bk. A. Yaar Ocak, Trk Halk nanlarnda ve Edebiyatnda
Evliya Menkabeleri, Kltr ve Turizm Bakanl yayn, Ankara, 1984, s.12 vd.
47 Kaynak kii: Sdka Emriye, Babada kasabas, Romanya. Bu yzyln balarnda Hasluck da, Sar Saltuk
trbesinin hem Mslmanlar hem de Hristiyanlar tarafndan ziyaret edildiini yazmt. bk. Hasluck, age,
s.432
66
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
67
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
bulunuyordu50. Sveti Naum eskiden Sar Saltuk dergh idi. Trkler bu dergh
sk sk ziyaret ederlerdi51. Mezarn yaknlarndaki pnar da bu ziyarette nemli
bir yere sahipti. Merhum Abdlkadir eyh, mezar Kptilerin de ziyaret ettiini
belirtmiti. Eski Yugoslavyadan Kptiler bu mezar ziyarete geliyorlarm.
Hasluck, 1914te blgeye yapt gezide bu manastr da ziyaret etmiti. Ma-
nastrda grevli Yunan barahip, Koritzadaki Bektailerin manastrdaki mezarla
ilgilendiklerini, hatta sk sk ziyaret ettiklerini belirtmitir. Hatta bu ziyareti-
lerden biri, rahibe mezarda yatan kiinin Sar Saltuk olduunu sylemi ve Sar
Saltukun bir rahiple birlikte Ohri gln hasr zerinde getiini anlatmtr52.
Aba, seccade veya hasr zerinde nehir, deniz, gl geme motifi evliya menkbe-
lerinde sk grlmektedir. Saltuknamede de Sar Saltukun seccade zerinde Ka-
radeniz kylarn dolat da anlatlmaktadr. Bu bilgi, seksen yl ncesine kadar
manastrdaki mezar Trklerin ziyaret ettiini gsterdii gibi, Bektailerin mezar-
da yatan kiinin Sar Saltuk olduuna olan kesin inanlarn da gstermektedir.
Hasluckun yazdna gre, bu mezar Bektailerin kutsal ziyaret yeridir. emsettin
Sami de, Kmsul-almda Bektai dervilerinin Ohri gl kenarnda bir manas-
trda bulunan Sent Naumun mezarna Sar Saltukun mezar gzyle bakarak
ziyaret ettiklerini yazmaktadr53.
Smith, Yugoslavya-Arnavutluk snr gerginliinin henz yaanmad yllarda
Arnavutluktaki Mslmanlarn Ohriye gelerek manastrdaki mezar Sar Saltuk
diye ziyaret edip dualar okuduklarn yazmaktadr. Bu durum 1947-1948 yllar-
na kadar devam etmitir. Smith, Makedonyadaki Trklerin mezarda yatan kiinin
Sar Saltuk olduuna inandklarn ve Saltukun Sveti Naum ile arkada oldukla-
rn sylediini de kaydetmektedir54.
Koritzadaki Bektai merkezinden sk sk ziyaretiler gelmesi binann ksmen
slm unsurlar tad dncesini uyandrmaktadr. Snrlarn kapanmas ve
blgedeki Trk varlnn azalmasyla ziyaretiler de doal olarak azalmtr. By-
lece binadaki slm unsurlar hzla kaybolmutur. Daha sonra yaplan onarmlarla
da bina tamamen bir Hristiyan mabedi haline gelmitir.
Sonu
slamn Balkanlarda yaylmasnn ncs Sar Saltuktur. Otuz krk kadar Trk-
men obasyla 1263 ylnda skdardan sallarla Dobruca blgesine getii tarih
kaynaklarca da kaydedilen Sar Saltuk, Balkanlarda slamn yaylmas, Trk boy-
larnn bu corafyada iskn iin faaliyetler yrtmtr. Gazi-dervi, bir baka
68
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
syleyile alperen tipinin en karakteristik rnei olan Sar Saltuk kimi zaman kah-
ramanlklaryla kimi zaman gsterdii kerametlerle Balkanlarn slamlamasnda
nemli bir rol oynamtr. Sar Saltukun hatrasnn Balkanlarda hlen yaad-
nn gstergesi Balkan lkelerindeki Sar Saltuk trbe ve makamlardr. Bu kutsal
meknlarda hl Sar Saltukun ad ve hatras yaatlmaktadr. En doumuzda
Tunceliden balayp Diyarbakr, Bor, Alaehir, znik, Rumelifenerindeki ve Bal-
kanlarda Romanya, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Bosna-Hersek
vb. lkelerdeki Sar Saltuk trbe ve makamlarnn saygyla ziyaret edilmesi, Sar
Saltuk hatrasnn birletirici bir deerimiz olduunu da ortaya koymaktadr.
Osmanl Devletinin Balkanlarda kaybettii topraklardan sonra buradaki
ynetimler Sar Saltuka ait trbe ve makamlarla birlikte Trk ve slam eserleri-
nin yok edilmesi, niteliinin deitirilmesi gibi birtakm giriimlerde bulunsalar
da bunda tam anlamyla baar salayamamlardr. Baz meknlarda bugn Sar
Saltuktan bir iz kalmasa bile kaynaklarda ve anlatlarda bu meknlarn gemite
Sar Saltuktan izler tad bilinmektedir. Bugn yalnzca trbe ve makamlarda
deil Balkanlardaki camilerde, Bektai tekkelerinde, derghlarda, mescitlerde ve
halkn hafzasnda Sar Saltuk canl bir biimde yaamaktadr.
69
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
AKALIN, Dr. . H., Saltuk-nmedeki Ad Verme Hadiseleri, III. Milli Trk Folkloru Kong-
resi, Konya, 1989.
AKALIN, . H., zerlik, Karacaolan-ukurova Halk Kltr Sempozyumu Bildiriler
II, Adana, 1993.
AKSAN, Doan, Her Ynyle Dil, TDK yayn, Ankara, 1982.
ES-SERRAC, Muhammed b. Ali b., Tuffhul-Ervh ve Mifthul-rbh: Ruhlarn Meyvesi
ve Kazancn Anahtar, Haz. N. Grkan, M. N. Bardak, M. S. Sarkaya, Kitap yay-
nevi, stanbul, 2015.
Evliya elebi Seyahatnamesi, 2. Kitap, Haz. Z. Kurun, S. A. Kahraman, 2. Bask, Y. Da-
l, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2006.
Evliya elebi Seyahatnamesi, 2. Kitap, Haz. Z. Kurun, S. A. Kahraman, 2. Bask, Y. Da-
l, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2006.
HAFIZ, N., Yugoslavyada Sar Saltuk, Renkler, Kriterion yaynevi, Bkre, 1995.
HAFIZ, T., Blagayda Sar Saltuk Trbesi, Renkler, Kriterion yaynevi, Bkre, 1995.
HASLUCK, F.W., Christianity and Islam Under the Sultans, c.II, Oxford, 1929.
KEL, M., The Trbe of Sar Saltk at Babadag-Dobrudja, Gneydou Avrupa Aratr-
malar Dergisi, S. 6-7, stanbul, 1977-1978.
Menakb- Hac Bekt- Vel Vilyet-nme, Haz. A. Glpnarl, nklp Kitabevi, stan-
bul, 1990.
OCAK, A. Y., Sar Saltk, Popler slmn Balkanlardaki Destan ncs, Trk Tarih
Kurumu Yaynlar, Ankara, 2002.
RUM, Eblhayr-, Saltuk-nme I, Haz. . H. Akaln, Kltr ve Turizm Bakanl, stan-
bul 1987.
RUM, Eblhayr-, Saltuk-nme II, Haz. . H. Akaln, Kltr ve Turizm Bakanl, s-
tanbul, 1988.
RUM, Eblhayr-, Saltuk-nme III, Haz. . H. Akaln, Kltr ve Turizm Bakanl, s-
tanbul, 1990.
SAM, ., Kmsul-alm, C. IV, stanbul, 1311.
SEVGEN, N., Sar Saltuk ve Aiyos Spiridon (3), Tarih Konuuyor dergisi, S. 35, Aralk,
1966.
SMTH, G. M., Some Trbes/Maqams of Sar Saltuq an Early Anatolian Turkish Gazi-
Saint, Turcica, XIV, 1982.
TEVHD, Ahmed, Rum Seluk Devletinin nkraz ile Teekkl Eden Tavaif-i
Mlktan Karahisar Sahibde Sahib Ataoullar, Tarih-i Osmani Encmeni Mecmu-
as, cz 9, Austos, 1327.
70
Balkanlarda slamn ve Trkln Yaylmasnda Bir nc: Sar Saltuk
YAZICIOLU, Ali, Tevrih-i Al-i Seluk, Topkap Saray Mzesi Ktphanesi, Revan
Kk Blm no.1391, 233a .
YRKN, Y. Z., Bir Fetva Mnasebetiyle Fetva Messesesi, Ebussuud Efendi ve Sar
Saltuk, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, C.I, S.2-3, Ankara, 1952.
71
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda
Sar Saltukla lgili
Efsaneler ve Rivayetlerin nemi
Fadl HOCA
Prof. Dr., Uluslararas Vizyon niversitesi Rektr, Makedonya
zet
A
vrupa ve Balkan lkelerinde trbelerin olumas Osmanl
Devletinin bu blgeye gelmesiyle balarsa da, Osmanl Trk-
leri bu blgeye gelmeden nce, XIII. yzylda bir slam misyo-
neri gibi buralara gelen Sar Saltukun buralarda birok trbesi oldu-
unu grmekteyiz. Arnavutluk, Kosova, Bosna ve Makedonyann
trbe, tekke ve camilerine ait dervilerle ilgili bilinen en eski efsa-
neler ve rivayetler, btn ayrntlaryla birlikte yaadmz yzyln
ilk yarsnda kaydedilmitir. Bu trbelerin her biri eitli efsanelere
bal olup bu efsaneler halk arasnda Trk ve dier Balkan dillerin-
de anlatlan yeni ilavelerle genilemitir. Bu efsaneler ve rivayetler-
de fantezi unsurlar n plandadr. Bu unsurlar, onlarn olaanst
kiiliklerini ortaya koyan motiflerdir. Bunlar arasnda en enteresan
olanlar, slamiyet uruna ehit olan gazilerin bazlarnn kesik ba-
larn koltuklarnn altna alarak baka yerlere gidip orada dtk-
lerini anlatan efsanelerdir. Baz hastalklarn iyilemesi, buna bal
73
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
74
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
75
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
76
The Importance of Legends and Myths
for Sar Saltuk in the Spread of
Islam in the Balkan
Summary
T he appearance of the mausoleums in the states of Europe and
Balkans begins with the Ottomans, but the mausoleums of Sar
Saltuk - the Muslim missionary- in this area prove that in early
XIII century there were already mausoleums before the Ottoman
Turks.
All details of the most ancient known legends relating to dervishes
about mausoleums, convents, and mosques are registered in the first
half of the XX century.
Any of these mausoleums has relations with different legends, which
are expand with many additions being narrated by the people speak-
ing the Turkish and by others speaking the Balkan languages.
These motifs are the motifs which emphasis the extraordinary charac-
ters of the above mentioned legends. Among these legends, the most
interesting ones are those, which narrate about the martyrs - people
who died while serving for Islam- and ghazi warriors who hold their
own heads underarm going other places and dying. Getting better
77
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
from some diseases, related some magic, sorceries, are among the
things narrated with the legends. Some of these legends, are the leg-
ends about Sar Saltuk.
In some regions of Turkey, in the Near East and Middle East coun-
tries, and especially there are considerably lot of legends about Haji
Bektash Veli - the missionary of Islam and the founder of Bektashi
sect in Anatolia - who came from Horasan with Sar Saltuk. There
are many different legends about Sar Saltuk in Djakova, (Kosovo)
St. Naum in Ohrid Macedonia, Blagaj, (Bosna Herzegovina), Alba-
nia (Luma, Kruja, Leja), Dobrudja, Corfu (Romania) and in other
places.
Travel of Sari Saltik Baba to the Balkans at first glance doesnt mean
a conquest or preparation for occupation, but an effort to maintain
the existence of their own tribe with encouragement of Seljuk Sultan
who was in difficult situation and was saved by Byzantine Emperor.
There is no any historical evidence of existence of previously prepa-
ration of Turkification and Islamization. However, if we look to the
activities of Ahmet Yesevi and see that the proces of Turkiziation-
Islamization is natural rather than enforced process, we will better
understand the situation.
With the entrence of Ottoman Empire to Balkan lands here Islam re-
ligion and Islam culture and language was entered, settled and lasted
until the present day. Likewise sects as Naqshbandi, Mevlevi, Kadiri,
Sadi, Rifai and especially Bektashi spreaded among the entire nation
so in these cities and villages were built lodges and shrines through-
out the history in number which we precisely dont know.
Lifes of Ahmet Yesevi, Haci Bektas Veli, Sari Saltik Baba, Otman
Baba, Kizil Deli, Gul Baba from Budapest are full of legends. This is
the magnitude of the consequences of their works and is equipped
with extraordinary forces because of the sanctity of human events by
later generations of the extraordinary work done. The extraordinary
events that took place around, are related to the creation of a moral
climate rather than being related to material life. The tangible assets
on the basis of a culture firmly established in this case finally helped
and rivetted the continuity.
Sari Saltik Baba which is believed to own superhuman character-
istics, runs from continent to continent, overcomes evil, punishes
infidel activities in fact provided the durability of Turkization and
Islamization in the region of Anatolia, and the planted lasting plane
trees in Balkans. Referring to seal that he stamped here, spiritual as-
pects are more important rather than the material aspects. Turkiza-
tion in the Balkans, as in Anatolia started with building of mosques,
lodges and small dervis lodges. In the frame of sociological sense of
urbanization, cities in different religions and ethnic people together
78
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
79
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
Giri Tarihe
Sar Saltuk Baba isminin Balkan Trkleri ve Mslmanl arasnda bugne ka-
dar yaamasnn asl sebebi, Balkanlarn deiik corafyalarnda Sar Saltuk Baba
ile ilgili mevcudiyetini hl korumu olan bir sr efsane ve rivayetlerin nemi
byktr. Sar Saltuk Babann hakka yrmesinden en az 250 yl sonra kaleme
alnan Otman Baba Velayetnamesinde bile, Otman Baba, Sar Saltuk Babann
kendisinde hull ettii iddiasndadr.1 Seluklu Sultan zzeddin Keykavus ken-
disine tabi olan gebe Trkmenlerden Sar Saltuk Dede ile Balkanlara ger.
Bu ekilde, Tatarlarn akmlarndan korunacan dnr. Bu Trkmen grubu,
Balkanlarda Baba-Saltuk kasabas yansra baka yerleimler de kurmulardr. lk
Mslman velisi olarak Baba Saltukun kiilii zerine eitli menkbeler retil-
mitir. Bu tretilen efsane, rivayet ve menkbeler Cem Sultann icazeti ile Rumeli
Trklerinin byk destan olarak Saltukname adyla Ebu-l Hayr Rumi tarafndan
derlenmitir.2
Sar Saltuk Dedenin Anadoluyu terk edip Balkanlara ynelmesi tesadf de-
ildir. Aslnda Sar Saltukun blgeye yerlemesiyle, Balkanlarda mevcut olan ve
yaygn bir vaziyette olan Bogomolizmin eski yaylma sreci yavalama ve du-
raksama dnemine denk gelmi ve bu nedenle bu corafya onun nfus ettii
bir mekn haline gelmitir. Saltuk Dede ve mridlerinin hogr ve insan sever
faaliyetleri sayesinde Bogomolizmi idrak eden yerel halkn slamn hogr ve
dayanmas neticesinde slamiyeti tanyp sevmelerine ve kitlesel bir ekilde din
deitirmelerine vesile olmutur. Nitekim bu esnada Sar Saltuk Dede ve Bektai
erenlerinin Bogomolizm sonras Balkanlardaki yerel Pomaklar da slamiyete da-
vet edip slam dinini semelerinde byk katklar olmutur.
Sar Saltuk, Anadolu ve Rumelinin fethi esnasnda gazalara katlan,
cengverlii ve velayeti ile daha yaarken efsanev bir ahsiyet hline gelen bir
Trk kahramandr.3 Hayat etrafnda oluan menkbelere dier gazi ve velilerin
menkbeleri de karmtr. Bu sebeple Sar Saltukun gerek hayat ile ilgili bil-
gileri elde etmek son derece glemitir. Tarih kaynaklarda yer alan Sar Saltuk
ile ilgili bilgiler Sar Saltukun gerek hayatn ortaya koyacak nitelikte olmad
tespit edilmitir.4 Nitekim, Sar Saltuk 13. y.y.da Osmanl askerlerinden nce,
1 Otman Baba Velayetnamesi, s. 23; Bu era yakan Sar Saltuk ve server-i cihan benem.....
2 Ercan okbankir, Balkan Trklerinin Kkleri (Anavutlar, Bonaklar ve Pomaklar), zmir, Gaziemir
Belediyesi Yaynlar, 2010, s. 78.
3 Sar Saltuk hakknda ayrntl bilgi iin bkz. Franz Babinger, Sar Saltk Dede maddesi, slm
Ansiklopedisi, c. X, stanbul, 1966, ss. 220-221; Keml Yce,Saltuk-nmede Tarih, Din ve Efsanev
Unsurlar, Ankara, Kltr ve Turizm Bakanl yayn, 1987, s. 20-100; kr Halk Akaln, Eblhayr
Rumi maddesi, TDV slm Ansiklopedisi, c.10, s. 360, stanbul, 1994.
4 kr Halk Akaln, Saltuk-nme I (nceleme-Metin), Doktora Tezi, stanbul niversitesi Sosyal Bi
limler Enstits, stanbul, 1987, s. VII-XX. Tezin metin blm Kltr Bakanl tarafndan yaym
lanmtr.Ebl-Hayr- Rm, Saltuk-nme I, Hazrlayan Dr. kr Halk Akaln, Ankara, 1987. Daha
sonra da ikinci ve nc cilt yaymlanmtr:Ebl-Hayr- Rm, Saltuk-nme II, Hazrlayan Dr. kr
Halk Akaln, stanbul, 1988;Ebl-Hayr- Rm, Saltuk-nme III, Hazrlayan Do.Dr. kr Halk
Akaln, Ankara,1990
81
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
5 Muzaffer Tufan, Yunus Emre ve Balkanlardaki Sar Saltuk, Pritine, evren, Bilim Kltr Dergisi, say
87, 1992, s. 77.
6 Nedim Filipovi, Princ Musa i eyh Bedreddin, Svjetlost Sarajevo, 1971, s. 768.
7 kr Haluk Akaln, agt, s. XIII.
8 Nimetullah Hafz, Yugoslavyada Sar Saltuk, Renkler, Bkre/Romanya, Kriterion yayn evi, 1995, ss. 212-
217.
9 Tacida Hafz, Blagayda Sar Saltuk Trbesi, Renkler, Kriterion yayn evi, Bkre/Romanya, 1995, ss. 218-
220
10 kr Haluk Akaln, Rumelide Sar Saltukun zleri ve Ohrideki Sveti Naum/Sar Saltuk Ziyaretgah,
ukurova niversitesi Trkoloji Aratrmalar Merkezi, s. 13.
11 Yaar Kalafat, a.g.e., s. 57.
12 kr Haluk Akaln, a.g.e., s. 13.
82
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
13 Ricard Kevendis, Legend of The World, Orbis Publishins Ltd, London, 1983 - Legende sveta, priredio, Rad,
Beograd, 1984.
14 F.W.Hasluck, Christianity and Islam Under the Sultans, c.II, Oxford, 1929, ss. 429-439.
15 brahim Bahadr, Balkanlara Aleviliin Girii ve Sar Saltuk, Yol Dergisi, Ankara 2001, s. 11, s. 39-62.
16 Evliya elebi Seyahatnamesi, s. 448, Nazmi Sevgen-Sar Saltuk ve Aiyos Spiridon-Tarih Konuuyor, c. 6,
say 33, Ekim 1966.
17 Fanz Babinger, slam Ansiklopedisi, s. 221.
83
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Sar Saltuk Baba, (Dede, Gazi) Trk-slam leminde derin izler brakm, zel-
likle Balkanlardaki Mslmanlar zerinde ve Bektai inanc evresinde hrmet
gsterilen, sayg ile anlan bir manevi yol gstericisi olmutur. Saltuk Babann
manevi ahsiyeti, o kadar derindir ki skntl zamanlarda imdadna arlanlardan
olmutur. Bu efsanevi inan erevesinde, Balkanlar slamlatran ve her zaman
tarihi menkbelerde anlan bir Alperen olarak tarihe gemitir.18
Son zamanlarda bu konular zerinde alan eitli uluslara ait bilim adamla-
rnn arasna, Trk folkloru zerinde alan bilim adamlarnn da, bu zengin ve
tr bakmndan olduka geni olan Trk halkna zg efsaneler zerinde derle-
meler ve incelemeler yapanlar da grlmeye balamtr19.
Bu efsaneler ve rivayetler zerinde farkl dnce ve yorumlar ne srerek,
almalar yrten bilim adamlar, efsanelerde eitli inan unsurlarnn oluma-
sna, hususi olarak paganlk, ok tanrl ve tek tanrl inan dnemlerine ait zel-
likleri ele almlardr. zellikle, efsanelerde anlatlan olaylar gerek olmasa bile,
olaylar yaayan kiiler ve yaand yer gerektir. Olaylarn yaand bu yerlerde
Trkler de kendilerine zg efsaneler ortaya koymulardr.
Btn bu trbelerde, Osmanl mparatorluunun snrlarn geniletmesi s-
rasnda ve dini savalarda len ehit ve gazilerle, eitli tarikatlara mensup eyhler,
vezirler ve padiahlar, ayrca baz velilerle dier nemli din bykleri de gm-
ldr. Byle trbeler bugn Avrupann birok lkelerinde hl korunmaktadr.
Bunlar arasnda Budindeki Gl Baba Trbesi, Hrvatistanda Slavonya blge-
sindeki Stara Gradika yaknlarndaki Ali Gayibnin Trbesi, Belgradta Mus-
tafa Paa Trbesi vb. trbeleri sayabiliriz20. Bu ekildeki trbeler eskiden en ok
Bosna-Hersekte, Sancakta, Ulinde, Gney Srbistanda, Makedonya ve bilhassa
Kosovadadr21. Eski kaynaklarda yedi veya oniki olarak geen Sar Saltuk Baba
trbe ve makamlarnn says, Prof. Dr. Necati Demirin yapt aratrmalarna
dayanan ifadesine gre krk bulmaktadr. Keza, bu konuyla ilgili yakndan ilgile-
nen bilimadanlarndan Prof. Dr. Alemdar Yalna gre bu trbe ve makamlarn
bir ksm Sar Saltuk Baba adna ina edilmekle beraber, bir blm onun soyun-
dan gelen sonraki nesillere mensup kiilerin trbe ve makamlar olduunu iddia
etmektedir. Her ne olursa olsun Trk-slam toplumunun bu nemli efsanevi ismi
yaatmak iin sekiz asra yaklaan dnemde nemli bir gayret gsterdii aikrdr.22
18 Aydn Aydan, Rumeli ve Akdeniz Adalarnda Trk Varl, stanbul, UKD Yaynlar, 2013, s. 585.
19 Dr. Saim Sakaolu, Anadolu Trk Efsanelerinde Ta Kesilme Motifi ve Bu Efsanelerin Tip Katalou, Ankara,
1980, s. 82-86.
20 A. Hangi, Zivot i obicaji Muslimana u Bosni i Hercegovini, Sarajevo, 1906; (ia) Elezovi, Derviki redovi
Muslimanski, Tekije u Skoplju, Skoplje, 1926; F. W. Hasluck, Christianity and Islam under the Sultans,
vol. I-III, Oxford, 1929; Tihomir R. Djordjevic, Nekoliko turbeta I legend o njima, Nas narodni zivot, V,
Beograd, 1932, s. 8 (8-35).
21 Prof. Dr. Nimetullah Hafz, Arnavutlukta Bektailik, EVREN-Toplum, Bilim, Yazn ve Sanat Dergisi,
Pritine, Say 81, 1991, s. 29.
22 efik Kantar, Gnmz Diliyle Sar Saltuk Baba, stanbul, UDK Yaynlar, 2014, s. 105.
84
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
23 evket Plana, Kosova ve Makedonya Trbeleriyle lgili nemli Efsaneler, EVREN-Toplum, Bilim,
Yazn ve Sanat Dergisi, Pritine, Say 59, 1987, s. 21.
24 efik Kantar, Gnmz, Diliyle Sar Saltuk Baba, stanbul, UKD Yaynlar, 2014, s. 65.
25 efik Kantar, a.g.e., s. 66.
85
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
genel erevesi ierisinde sonularna ve gnn artlarna gre daha iyi anlalp
deerlendirilmesi daha doru bir hususiyettir.
Yesevi hareketinin en dikkat eken zellii, tarihi olarak basit grnen hadi-
selere ykledii derin anlamlarla onlar insanlar ve toplumlar iin azami lde
rnek, ders ve yararllk seviyesine karmasdr. Basit hayat tarzlarna ve sradan
grntlerine ramen, kendi zerlerinde ilahi bir grev, stn insanlardan oluan
bir toplum oluturma misyonunu gren insan ve topluluklar, aradan belirli bir
zaman getikten sonra daha belirgin bir ekilde anlalmakta, tannmakta, tarif
edilebilmekte, gerekletirdikleri ilerin nemi, deeri ve bykl sebebiyle de
yaptklar faaliyetleri efsaneletirilmektedir.
Hoca Ahmet Yeseviden, Hac Bekta Veliye, Sar Saltuk Babaya, onun de-
vam niteliindeki Otman Baba ve Kzl Deliye hatta daha sonra Budapetedeki
Gl Babaya kadar uzanan silsilede yer alan herkesin hayat efsanelerle ve riva-
yetlerle rldr. Aslnda, bu efsaneler onlarn yaptklar ilerin neticelerini b-
yklnden ve kutsallndan dolay, sonraki nesiller tarafndan olaanst ve
insanst glerle donatlp mblaalatrlm iler yaptrlmas hadisesidir. Bu
olaanst hadiseler etrafnda cereyan eden efsane ve rivayetler ise, maddi hayatla
ilgili olmaktan ziyade, manevi bir anlam oluturulmasyla alakaldr. Ancak, bu
hadiselerin nihayetinde, salam manevi temellere oturmu bir kltrn temelleri
zerinde maddi kltrn ve varln da devamlln perinlemeye yardmc ol-
mutur.
Efsane ve rivayetlere dayanarak, sahip olduuna inanlan insanst glerle,
ktadan ktaya koan, yenmedik ktlk, cezalandrlmadk kfir brakmamak
iin gayret eden Sar Saltuk Baba, aslnda at koturduu geni corafya iinde
Anadoluda slamiyetin ve Trln kalcln temin ederken, Balkanlarda fi-
lizlenecek, yeerecek ve kalc narlara dnecek tohumlarn ektii aikrdr.
Balkanlarda vurduu mhre bakldnda, maddi yanndan ziyade manevi y-
nnn ncelii ve gll bast daha belirgin bir hadisedir. Zira, bilindii
gibi airet mensuplarnn bir ksm kendisinden sonra Anadoluya dnm bir
ksm ise Balkanlarda kalmtr. Balkanlarda kalp hayatlarn srdrmeye devam
ettiren mridlerinin byk bir blm, ekin eker gibi blgeye sat trbeleri,
tekke ve zaviyeleri, makamlar ve bunlar etrafnda ekillenen manevi hadiseleri
bir mddet sonra bu topraklarn slamlamasnn ve Trklemesinin anahtar ol-
mutur. Balkanlarn da slamlamas ve Trklemesi, Anadoluda olduu gibi bir
tekke, bir zaviye veya bir cami kurmakla balamtr.
Sosyolojik anlamda ehirlemeyi, ehirde deiik dinlerden ve kkten insan-
larn birlikte bar ve huzur ierisinde, karlkl sayg, sevgi ve hogr esaslar
erevesinde gvenlik endiesini yok etmeyi ve nihayetinde stn meziyetli in-
sanlar ve medeni topluluklar haline gelmeyi, iteki uyum kadar dars ile m-
nasebetlerde de sevgi, bar ve hogr yolunu hedeflemi ve bunu byk lde
gerekletirmitir. Nitekim, Sar Saltuk Baba vefat ettikten sonra, yaad coraf-
86
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
yann uzak ve yakn komu krallar tarafndan cenazesinin istenecek oluuna dair
kerameti ve efsaneleri bunun en bariz ifadesi olsa gerek. Yaln gzle bakldnda,
her gn bir toplulukla savaan bir tasavvuf nderinin cenazesinin neredeyse tm
komu krallar tarafndan istenmesinin ardnda yatan gerek hadise, onun tebli
ve insanlarn kardelii felsefesini hayata geirmedeki baarsndan baka bir ey
deildir. Nitekim, Sar Saltuk Babann ahsi kiiliiyle, deiik maddi ve manevi
kltre sahip olan toplumlar ne denli etkilediini onun hakkndaki Evliya elebi
Seyahatnamesinde anlatlanlara yakndan baknca daha iyi anlamak mmkndr.
26 Nimetullah Hafz, Arnavutlukta Bektailik, evren Bilim/Kltr Dergisi, say 81, Pritine, 1991, s. 29.
87
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
27 Hasan Kaleshi, Albanische Legenden um Sari Saltuk, Actes du Premier Congres nternational des Etudes
Balkaniques et Sud-Est Europeennes, VIII, Sofia, 1971, s. 817.
28 Saim Sakaolu, Anadolu Trk Efsanelerinde Ta Kesilme Motifi ve bu Efsanelerin Tip Katalou, Ankara,
1980, s. 82-86.
29 M. Tayyib Oki, Sari Saltuka Ait Bir Fetva, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt I, say 1, s.
48-58, Ankara.
88
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
ndan dolay Sar Saltukun Korfu adasndaki Aya Spiridon ve Ohrideki Aya
Naum Manastrndaki mezarlarda bulunduu iddia edilmektedir. Hasan Kalei
Sar Saltuk Dedenin kabirleri ile yerli halk arasnda eitli sylentilerin bulundu-
unu da zikretmektedir.30
89
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
fi yollarn merkezi olarak hizmet veren tekkede deimeyen tek ey, Sar Saltuk
Babann ilhamn verdii insanlara hizmet, insanlarn kardelii ve birlikte yaa-
ma arzusunun canl tutulmas efsaneleri ve rivayetleri olmutur.
Gnmzde Sar Saltuk Baba denince ilk akla gelen sfatlardan olan Alpe-
renler tekkesi olarak varln srdrmekte ve giderek daha ok bilinen, tannan
ve ziyaret edilen bir manevi havay yanstan merkez hline dntne ahit
oluyoruz.
Sar Saltuk Babann Balkanlardaki hayatn kuatan destanvari ve efsanevi
srlarla dolu tarih, Blagay Tekkesi iin de sz konusudur. Bu tekke, tarih ve tasav-
vuf tarihi aratrmaclarndan, birok tekke, trbe ve zaviye gibi efsane ve rivayet-
lerin yan sra, gerek hikyelerin ortaya karlmasn beklemektedir.
90
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
gitmiler. Denize geldiklerinde eyh, postekisini suya atm stne oturup onlar
da arm. Onlar oturur oturmaz posteki suya batm. Bunun zerine boul-
maktan korkarak imdat istemiler. Fakat eyh onlara stnzdeki ylanlar (pa-
ralar) atnz, onlar kemerlerinizde tayorsunuz. demi. Bunun zerine altnlar
atmlar ve postekinin zerine batmadan oturmular. Yola koyulmular ve mrit
olmular.
eyh brahim bir gn onlar yanna arm. Abdsselama stanbulda bir
tekke amasn sylemi. Sleyman Acize Babaya ise Yakovaya gelip orada tekke
amasn emretmi. Acize Baba da onu dinleyerek Yakovaya gelmi, tekkeyi kur-
mu. Bugn Arnavutlar oraya Teqja e Madhe (Byk Tekke) derler.32
zellikle, Kosova Cumhuriyeti ve Makedonya Cumhuriyeti ile bugnk
Arnavutlukta yaayan Arnavut ulusunun dini, siyasi ve kltr hayatnda Bektai-
liin nemli rol vardr. Hemen hemen her ehirde en az birer Bektai tekkesi bu-
lunmakta idi. Fakat ne yazk ki XVIII. ve XIX. yzylda bu tekkelerin mevcut tam
saysn belli etmek iin, bu tekkeler hakknda malesef bilgimiz ok azdr. Arna-
vutluktaki Bektailik ayr bir zellik tamaktadr. Nitekim bugne dek Bektailik
Arnavut halk arasnda en ok sevilen ve en ok yaylan bir tarikattr.33 Arnavut
ulusunun mill ve manevi folklorunda Bektai tarikatnn Arnavutlar arasnda ya-
ylmas konusunda Sar Saltuk efsaneleri ve rivayetleri ile menkbelerinin nemli
bir rol oynadklarna inanmaktadrlar. Sar Saltuk Dede ile ilgili Arnavutlukta
anlatlan iki efsane ve menkbe dikkat ekmektedir. Gney Arnavutlukta yaklak
iki bin metre yksekliindeki Tomor dandaki bir trbede yattna inanlan Ali
Abbas ile ilgili, inana gre Ali Abbas, Hz. Alinin ok yakn akrabasdr. Kerbela va-
kas srasnda Tomor dana gelerek krbasna su doldurur. Kerbelada susuzluk eken
Hz. Hseyin ve arkadalarna su gtrr. Sonra da buraya gelir ve orada vefat eder.
imdi her sene austos aynda dnyann her yerinden Bektailer oraya gider. Kurban
niyetiyle kuzu keserler sonra evirip yerler.
kinci efsane ve rivayet ise yledir: Akahisarda (bugnk Kruya ehri) Sar
Saltuk trbesi vardr. Bu zat ehir halkn rahatsz eden, ekinlerini ve hayvanlarn
yiyen bir ejderhay ldrerek halk byk bir beladan kurtarr. Sonra halk bu kiiye
layk olduu hrmeti gstermez. Hazret de kzar ve bir admda mezkr Tomor da-
ndaki Ali Abbas trbesine gelir, soluklanr ve ikinci admda Korfu adasna giderek
lr. Sar Saltuk Dedenin bu iki admlk yolu uumu be yz kilometre tutar.34
Bu iki efsane ve menkbenin aslnda Arnavutluk blgesinin, Bektailerin Bal-
kanlardaki merkez ss olumasnda nemli bir rol oynadn gstermesinden
dolaydr. Dier bir neden ise, Arnavutlarn mehur airlerinden Naim Fraerinin,
91
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Arnavutlarn mill kahraman olarak kabul ettikleri skender Bey adna bir iir
yazarak bu iirden hareketle Bektailiin Arnavutlarn aslnda tabii dini olarak
grme temayldr.35
92
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
39 Tihomir R. Corcevi, Yo nekoliko turbeta i legende o nyima, Na narodni jivot, V, Beograd, 1932,s. 8
40 Hasan Kaleshi, Ayn eser, Sar Saltuk zerine unlar da sz etmitir. Evliya elebi, Seyahat-name, I, s. 659-
660; III, s. 133-139.
41 Mensur Nureddini, Makedonyadaki Belli Bal Ziyaret Yerleri (Dinler Tarihi Asndan Bir Deerlendirme),
Gostivar, 2003, s. 14.
42 Yaar Kalafat, Makedonya Trkleri Arasnda Yaayan Halk nanlar, stanbul, 1994, s. 56.
93
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
43 evket Plana, Arnavutluk ve Kosova Trbeleriyle lgili Efsaneler, evren, Toplum, Bilim, Yazn ve Sanat
Dergisi, say 49, Pritine, 1985, s. 18.
44 Hasan Kaleshi, a.g.e; A. Degrand, Souvenir de la Haute-Abanie, Paris, 1901, s. 236; Th. A. Ippen, Skutari
und die Nordalbanische Kstenebene, s. 71; F. W. Hasluck, Annual of the Btirish School of Athen, XXX, 123,
Nr. 3.
45 Mustafa Kara, Balkanlarda Trk Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak (Balkanlardaki Trk Kltrnn
Dn-Bugn-Yarn), Uluslararas Sempozyum Bildiri Kitab, Bursa, 2002, s. 86.
46 Akaln, Saltuk-nme I, s. 90.
94
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
evre il kfirleri gelp oaldlar. Mslmanlar zaif idi, hem azd. Ol gaziler
durup hisara girdiler. Tekur- lain grd, ceng birle hisar alnmaz evre Tekurlar ve
banlar cem idp Firiban ilinde Skp ehrine geldiler. Ali Begi gafil buldlar, ehid
ittiler, hisar aldlar. Mslmanlardan kurtulanlar kaup Babaya gittiler.47
Makedonyada Ohri Gl kysnda kurulmu olan Sv. Naum manastrnda-
ki apelde bulunan bir mezar tarihin karanlkta kalm olan eserlerinden biridir.
Gnmzde Hristiyanlarn Sv. Nauma ait olduunu dnerek ziyaret ettikleri
ve sesler geldiine inananarak dilek tutup kulaklarn dayadklar bu mezar ge-
mite Trkler tarafndan da Sar Saltukun mezar olarak kabul edilmi ve saygyla
ziyaret edilmitir. Tarihte bu mezarn hem Hristiyanlar hem de Mslman Trk-
ler tarafndan ziyaret edildii, Hristiyanlarn ise mezarda Sv. Naumun yattna
inandklar ancak Mslman Trklerin ise mezarda Sar Saltukun yattna dair
inanlar aratrmaclarn yapm olduklar almalar sayesinde ortaya atlmtr.
Daha sonra Ohri Trklerinin pek ounun blgeden ge zorlanmalar neticesi
olarak, mezar ziyaret eden Trk ziyaretilerinin says gittike azalm.
Makedonyadaki Trklerin bir blm bu mezarn hl Sar Saltukun maka-
m olduuna inanarak ziyaret etmeye devam ediyorlar. Hatta Ohrideki Halveti
Tekkesinin mridleri arasnda Sar Saltukun hatralarnn ve efsanelerinin hl
yaadn ve o mezarda yatann Sar Saltuk olduuna yrekten inandklar bilin-
mektedir. Bu Halveti Tekkesinde hl Sar Saltukun menkbeleri anlatlarak, Sar
Saltukun son derece gl olmasnn yan sra keramet gsteren bir veli olduu
da belirtilmektedir. Buradaki mritler tarafndan Sar Saltukun bir rahiple iddi-
aya tutumas menkbesi de anlatlmaktadr. Nitekim bu menkbe aynen Saltuk-
namede de yer almaktadr.48 Bu konuda aratrmalar yapan deerli aratrmac
kr Haluk Akalnn belirttiine gre Sv. Naum eskiden Sar Saltuk dergh
olarak Trkler tarafndan sk sk ziyaret edilirmi. Mezarn yaknlarndaki pnar
da bu ziyarette nemli bir yere sahipmi. Sar Saltukun Babadandaki Trbesin-
de olduu gibi, burada da akarsu bulunmas aslnda Saltuk-namede Baba Pnar
adyla anlan bir pnardan sz edilmesi, kaynaklardaki bilgilerle szl bilgileri
birletirmektedir.
emsettin Sami de, mehur eseriKmsul-almda Bektai dervilerinin
Ohri Gl kenarnda bir manastrda bulunan Sent Naumun mezarna Sar
Saltukun mezar gzyle bakarak ziyaret ettiklerini yazmaktadr.49
Evliya elebi, Seyahatname adl eserinde ise, Sar Saltuku kastederek Mu-
hammed Buhariyi Ruma gnderen Ahmed Yesevinin u szlerini naklederken,
Makedonya konusuna deinerek, yle bir ifade kulland tespit edilmitir: Bek-
95
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
tam seni Ruma gndersin, Leh diyarnda delalet-ayin olan Sar Saltuk suretine
girip, ol melunu tahta bir klla katleyle! Makedonya ve Dobrucada, yedi krallk
yerde nam ve an sahibi ol.50 diyor.
Sonu
Sar Saltukun yar tarih, yar efsanevi ve rivayetvari vaziyeti ciddi bir aratr-
may gerektirecek kadar son derece nemli bir konudur. Doru olan cihet, Sar
Saltukun byk bir saygya mazhar olduu Balkanlardaki slamlama ve Trk-
lemenin yan sra, Bektailik ve Bektailik tarikatnn yaylmasyla ilgili sk skya
alakal olmasdr.
Gnmzde bu tr efsaneler ve rivayetler malesef gncelliini kaybettikleri
iin bylece halk arasnda da deerlerini kaybetmektedir. Yalnzca deiik tarikat-
lara mensup derviler arasnda yaayan bu tr efsane ve rivayetler, ancak, Arna-
vutluk, Bosna, Makedonya ve Kosova folklorunda kalabilmitir ve farkl mahi-
yette deerlendirilip tetkik edilmitir. Bu efsane ve rivayetlerin en ilgin yan ise
trl sanatlarda motifleri ve kiileri ile olaylarn yaatabilmeleridir. Bu efsane ve
rivayetler edebiyatla ilgili iir, roman ve yk gibi trlerde; drama gibi sahne sa-
natlarnn yan sra, sinema ve resim sanatlarnda da kaynak olarak kullanlrlarsa
sonsuza dek kltr tarihine iz brakp kalabilirler. Dolaysyla, mill ve manevi
kltrmzn eserleri olan bu efsane ve rivayetlerin korunmas ve yaatlmas,
Balkanlardaki slam ve Trk tarihi ile Trk Halk edebiyat asndan olduu gibi,
Balkan milletlerinin tarihleri ve edebiyat tarihleri asndan da hem sanat hem de
estetik bakmdan byk deerleri olduunu gstermi olacaktr.
Balkanlarda Saltuk Dede ile ilgili sylenen ve ona ile mritlerine atfedilen
efsane, menkbe ve rivayetlerden hareket ederek Saltuk Dedenin Balkanlarda y-
rtm ve icra etmi olduu insani ve slami faaliyetlerin neticesinde, Balkanlarda
yerel halklardan Bonaklar bata olmak zere, Hristiyan-Katolik kilisesinin tem-
silcileri ve papazlar ile youn bir anlamazlk ve mcadele ierisinde bulunan
ve Bogomolizme inanan Bogomillerin Sar Saltuk Dede ve mridlerinin hog-
rleri, ahlaki davranlar ve sayg ile hrmetle Bogomillere baklar sayesinde
slamla ereflenmelerine vesile olmu, Hristiyan-Katolik tebann Balkanlardaki
saysnn azalmasna byk lde yardmc olmulardr.
Sar Saltuk ve mridlerinin Balkanlarda yllarca yrtm olduklar misyon-
lar sayesinde slam yayma misyonlar sayesinde, Bosnadaki Bogomiller yan sra,
Makedonya ve Bulgaristan Pomaklar arasnda faaliyet gsterip onlarn slamiyeti
semelerinde son derece nemli rol oynadklarn rahatlkla syleyebiliriz.
50 Machiel Kiel, The Turbe of Sar Saltuk at Babadag Dobrudja, Gney-Dou Avrupa Aratrmalar Dergisi,
1978, stanbul, s.214; Evliya elebi Saltuknamesi, C. III, s. 366.
96
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
97
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
AKALIN, kr Haluk, Rumelide Sar Saltukun zleri ve Ohrideki Sveti Naum/Sar Sal-
tuk Ziyaretgah, ukurova niversitesi Trkoloji Aratrmalar Merkezi, Adana - Tr-
kiye, 1987.
AYDIN, Aydan, Rumeli ve Akdeniz Adalarnda Trk Varl, stanbul, UKD Yaynlar,
2013.
BABNGER, Franz, slam Ansiklopedisi, c. X, s. 220-221, stanbul, 1978.
BABNGER, Franz, Sar Saltq Dede, Encyclopedie delslam, t. IV, Leyden-Paris 1934.
BABNGER, Franz, Quelques problemes detude islamiques dans le sud-est europeen,
LEurope Orientale Paris 1940. (Aufsaetze und Abhandlungen II. Munchen 1962)
BAHADIR, brahim, Balkanlara Aleviliin Girii ve Sar Saltuk, Yol Dergisi, say 11,
Ankara, 2001.
BARKAN, mer Ltfi, Kolonizatr Trk Dervileri, stanbul, Hamle Yaynlar, 1975.
BARTHOLD, Wilhelm, Orta Asya Trk Tarihi Hakknda Dersler, Ankara, Kltr Bakan-
l Yaynlar, 1975.
OKBANKIR, Ercan, Balkan Trklerinin Kkleri (Arnavutlar, Bonaklar ve Pomaklar),
zmir, Gaziemir Belediyesi Kltr Yaynlar, 2010.
DECEI, Aurel, Le Probleme de la colonization des Turcs Seldjoukides dans la Dobrogea
au XIII sicle, Tarih Aratrmalar Dergisi, 1964, c. VI. say 10-11, Ankara, 1972.
DEMIR, Necati, Mehmet Erdem DURSUN, Saltukname I-II-III-IV, stanbul, UKD
Yaynlar, 2013.
DENNY, Jean; Sar Saltiq et le nom de la ville de Babadaghi, in Melanges Emile Picot,
Paris, 1913.
DJORDJEVIC, Tihomir R., Nekoliko turbeta I legend o njima, Nas narodni zivot, V,
Beograd, 1932.
ELEZOVI, Glia, Derviki redovi Muslimanski, Tekije u Skoplju, Skoplje, 1926.
Evliya elebi Seyahatnamesi, Nazmi Sevgen-Sar Saltuk ve Aiyos Spiridon-Tarih Konu-
uyor, c.6, say 33, Ekim 1966.
FILIPOVI, Nedim, Princ Musa i eyh Bedreddin, Svjetlost Sarajevo, 1971.
GKALP, Ziya, Trk Medeniyeti Tarihi, c. I-II, stanbul, Trk Kltr Yayn, 1974.
GUBOLU, Mihail, Certains problemes Turcolojiques dans le sud-est de l Europe et
leur importance IV. Uluslararas Gney-Dou Aratrmalar Kongresi, Ankara, Aus-
tos, 1979.
GRKAN, Ahmet, slam Kltrnn Garb Medeniletirmesi, stanbul, Aka Kitabevi,
1976.
98
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Sar Saltuk
99
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
OK, M. Tayyib, Sari Saltuka Ait Bir Fetva, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Der-
gisi, Cilt I, say 1, Ankara.
CALAN, Hasan Basri, Balkanlardaki Trk Kltrnn Dn-Bugn-Yarn, Ulus-
lararas Sempozyum Bildiri Kitab (Ekim 2001), Bursa, 2002.
PLANA, evket, Kosova ve Makedonya Trbeleriyle lgili nemli Efsaneler, EVREN-
Toplum, Bilim, Yazn ve Sanat Dergisi, Pritine, Say: 59, 1987.
RECEPOLU, Altay Suroy, Kosovada Trk Kltr veya Trke Dnmek, Ankara, Kl-
tr Bakanl Trk Dnyas Edebiyat, 2001.
SAKAOLU, Saim, Anadolu Trk Efsanelerinde Ta Kesilme Motifi ve bu Efsanelerin Tip
Katalou, Ankara, 1980.
TUFAN, Muzaffer, Yunus Emre ve Balkanlardaki Sar Saltuk, EVREN- Bilim Kltr
Dergisi, Pritine, say: 87, 1992.
YCE, Kemal, Saltuknamede Tarihi, Dini ve Efsanevi Unsurlar, Ankara, Kltr Bakan-
l Yaynlar, 1987.
ZEYDAN, Corci, slam Medeniyeti Tarihi, c. V, stanbul, Dal Neriyat, 1971.
100
Trkistandan Balkanlara Sema/h:
Kken, Figr ve Ritel Ortakl *
Ali KAFKASYALI
Prof. Dr. Giresun niversitesi, Fen Edebiyat Fakltesi, Trk Dili ve Edebiyat Blm
zet
T
rk kltrnn nemli unsurlarndan biri olan sema/h,
kk ve baz renkleri slmiyet ncesi Trk inan ve kltr
unsurlarna dayanan, slm deerlerle bezenmekle birlik-
te pek ok kltrden de etkilenip, ktalar aras yaygnla ulaan,
din, felsef, edeb, ahlk ve sanatsal zellikleri olan din folklorik
bir ayindir. Gemii ile balantl olan, yzyllarn tesinden nesil-
den nesle aktarlarak gelen semann, lkeler ar, hatta ktalar aras
milyonlarca insann, byk ekseriyetle Trk soylu insanlarn din,
felsef, ahlk, dnyalarn etkileyen eitli din, felsef gruplar tara-
fndan farkl adlarla da olsa kullanlan ortak deer olma zellii
vardr. Ne var ki, Trk dnyasnn ok nemli mterek bir figr
olan sema, bir btnlk iinde ele alnp btn ynleriyle deerlen-
dirilememitir. Bunun iin din zellii, folklor zelliine, ayin yan
oyun yanna kartrlm, ileri srlen grler yaplan yorumlar
noksan olmu, istismara msait kalmtr.
*
Bu makale, Kazakistanda yaplan V. Trkoloji Kongresinde ayn adla sunulan bildirinin
gzden geirilmi eklidir.
101
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
102
Trkistandan Balkanlara Sema/h
103
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
104
Sema/h from Turkestan to the Balkans:
Origin, Figures and Ritual Partnership
Summary
S
emah is an important element in Turkish culture the origin
and some colors of which are based on elements of pre-Islam
Turkish faith and culture and adorned with Islamic values as
well as been influenced by many cultures before Islam and which
has expanded over continents and which is a religious folkloric rite
with religious, philosophical, ethical and artistic characteristics. Se-
mah is affiliated with its past and has been passed from generation
to generation from beyond centuries and although it named differ-
ently by various religious, philosophical groups it is distinguished
for comprising the common values of millions of people beyond
borders and even continents affecting the religious, philosophical,
ethical worlds of mainly people of Turkish origin. However, semah
which is a very significant common figure of the Turkic world has
not been assessed in all its aspects as a whole. Therefore the religious
aspects has been confused with the folkloric aspect, in other words
105
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
the rite has been confused with dancing, the asserted views and the
interpretations have been incomplete and semah has been vulner-
able to exploitation.
The basis of Semah is comprised of the outlook of Turkish people
on life and God including the spiritual world. Semah is an attitude
of the spirit and body orientating towards Allah. It is a product of
the former faith of the Turks in the Sky God/Tengrism which subse-
quently adopted an Islamic outlook and gained a religious folkloric
value. Before the Turks became Muslims they were mainly involved
in the religious circle of the Sky God / Tengrism. In fact the Sky
God faith was spread by the Turks to the tribes in Asia. All ancient
tribes considered celestial bodies sacred although they were not in-
terested in the sky itself yet the Turks were involved in both celestial
bodies as well as the sky and reached a belief in an abstract God.
According to ancient Turkish philosophy heaven and the universe
were owned by Almighty God. For the Turks the Sky (Semah) is
sacred. Sky is both Gods venue as well as title. Yer-Sub is sa-
cred. If it were not a coincidence that the tents, pavilions, domes of
mosques of the Turks resembled the dome of the sky this must have
also been influenced by the faith in the Sky God. The faith in Sky
God was very prominent in the Turkish communities of Turkestan
which is why its influence has continued also after Islam.
Before Islam it was a very common practice among Turks to get
together for feasts which were religious ceremonies in which kumis
was consumed and only married couples could participate and very
strict rules were applied. This ceremony which was held as a rite to
the faith in the Sky God was put into an Islamic image through the
nomadic Turkmen of Transoxiana they became Muslims and in-
cluded in the Yesevi faith. Subsequently it is apparent that it spread
to Khorasan and to Anatolia over Azerbaijan and further west. This
rite of the ancient Turks is reminisced by many Turkish communi-
ties today from East Turkestan to Eastern Europe under different
names: In East Turkestan it is called sama, dolan, sanam; in
Kazakhstan is it known as Yesev Zikri; in Harezm as Kutepdi;
in Horasan Trkmensahra it is known as Haner Zikri / Zikr-i
Haner; in Anatolian and the Balkans it is called Sema, Semah
or Zamah; non-Muslim Yakut, Altay, Tuva Turks know it as Osy-
ohay, nk. Today when Yakut / Saha or, Altay, Tuva Turks of
the Tengrism or Sky Tengri faith perform the dance Osyohay and
the when married couples perform the nk dance at specific
106
Trkistandan Balkanlara Sema/h
times it is evident that they share similarities with semah and its
variations. Ayin-i Cem which is a fundamental rite of the Muslim
Alawite Bektashi sects is one the religious ceremonies of ancient
Turks which has been polished with Islam.
Horasan became a significant center of Sufism together with Islam.
In the 9th century Herat, Niabur, Merv started to fill with mystics
and in the 10th century sheikhs were observed in Bukhara and Fer-
gana. Sheikhs of Turkish origin start to lead the dervish convents.
Dervishes titled ata or bab/baba (father) travels with former poets
to nomad camping sites and spread the word of Sufism. The master
of poets Korkut Ata and Yesevs mentor Arslan Bab (d. 1166) are
just a few of them.
While those living in cities and towns managed to fulfill the re-
quirements of the new religion the Turks living as nomads in the ru-
ral areas perceive Islam superficially. They can/will/do not eliminate
the ceremonies, rites, feast rituals of their former faiths completely
from their lives. Some of them continue their former habits by dis-
guising them in Islam.
Ahmet Yesevi and his caliphs who convert to Yesi realize that they
can perforce make Islam acceptable to the Turks who mostly lead
a nomadic life and who have a religious culture with mystic heal-
ing qualities and interwoven with Sky God, Buddhist, Manichaean
mythological elements with mystic qualities and value provisions.
Out of necessity the men and women of the nomadic Turks who
became Muslim were together like in their former religion and per-
formed their rites with ecstasy and excitement, music and dance
(semah).
The lifetime of Ahmed Yesev coincides with era of the Seljuk State
in Anatolia. The Seljuk Turks established a large state from Kashgar
to Western Anatolia and from Caucasus to Yemen. Hundreds of
thousands of Turkish soldiers and the married Turkish troops who
followed them settled in Iran, Caucasus, Anatolia, Iraq and Syria.
Naturally Yesevizm penetrated these areas with them.
These Yesev dervishes established lodges and hermitages in many
centers from the Kagr ydgh Lodge, from Niyazabad Avar Baba
lodge in Caucasus, Sar Saltuk in the Balkans, and Varna Akyazl
Baba lodge in Bulgaria. Yesevzm is not active only under its own
name but was also active under various sects such as Haydarye,
Baba and Bekta.
107
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Another fact is that sema or semah did not emerge with Mevln or
Hac Bekta Veli. ems from Tabriz introduced Mevlan to sema.
Mevlan continued with the previous mystic tradition.
All semahs have religious characteristics. All their languages and
literature is Turkish. Classical poems have been used mainly as lyr-
ics. Minstrels have usually been used in semahs performed in rural
areas.
Music and dance is included in all types of sema/semah. The main
instrument is the dap (tambourine), the lute and its derivatives
dombra, dutar, gcak, saz, balama.
With the exception of Mevlev sema and Alawite Bektashi semah all
the semahs have a character of mysticism; there is an atmosphere of
combat, preparation for combat or the enthusiasm of victory.
All the semahs have similitudes with the rotation of the universe,
interrupted or continuous rotating and meteors in the sky.
All the semahs include messages of spiritual unity and solidarity.
Each mystic acts alone, while he rotates by himself at the same time
he rotates around the sheikh. These rites manifest around uniting in
one. They are one yet they are together.
Semahs performed by various Turkish people and troops from East
Turkestan to Eastern Europe have similarities in terms of intention,
function, appearance and music. In content semah is not only the
religious folklore of a few Turkish troops settled in Anatolia but the
common religious folklore product of the whole Turkic world.
108
Trkistandan Balkanlara Sema/h
Giri
Trk kltrnn nemli unsurlarndan biri olan sema/h, kk ve baz renkleri
slmiyet ncesi Trk inan ve kltr unsurlarna dayanan, slm deerlerle be-
zenmekle birlikte pek ok kltrden de etkilenip, ktalar aras yaygnla ulaan,
din, felsef, edeb, ahlk ve sanatsal zellikleri olan din folklorik bir ayindir.
Gemii ile balantl olan, yzyllarn tesinden nesilden nesle aktarlarak gelen
semann, lkeler ar, hatta ktalar aras milyonlarca insann, byk ekseriyetle
Trk soylu insanlarn din, felsef, ahlk, dnyalarn etkileyen eitli din, felsef,
mezheb gruplar tarafndan farkl adlarla da olsa kullanlan ortak deer olma
zellii vardr.
Rufalik, Kadirlik, Halvetlik, Mevlevlik, Kbrevlik ve Naklik gibi b-
yk tarikatlar, semann insan Allaha yaklatran ve ykselten bir zellie sahip
olduunu kabul etmilerdir. Ancak ilk zamanlar Melmetlik, daha sonralar ise
Naklik semaha kendi seyr slk sistemleri iinde yer vermemitir.1 Ne var ki,
Trk dnyasnn ok nemli mterek bir figr olan sema, bir btnlk iinde
ele alnp btn ynleriyle deerlendirilememitir. Bunun iin din zellii, folk-
lor zelliine, ayin yan oyun yanna kartrlm, ileri srlen grler yaplan
yorumlar noksan olmu, istismara msait kalmtr. Semann varl ve zellikleri
sadece bir blge ile bir Trk devlet veya topluluu ile snrl tutulmamaldr. Trk
kltrnn nemli bir deeri olan semann slm ncesi varl, Gk Tanr ve
dier Trk din ve inanlar ierisindeki yeri, anlam, zellikleri, slm dnemdeki
seyri, btn Trk devlet ve topluluklar nezdindeki durumu ve varyantlar bir
btnlk ierisinde incelenmeli, bu din ve folklorik zellikli Trk kltr hazi-
nesi maksatl mihraklarn istismarndan kurtarlmaldr.zamanla Budizm2, Manih
1 Sleyman Uluda, slm Asndan Msik ve Sem, Bursa, Uluda Yay., 1992, s. 358.
2 Hindistandan Asyaya geen Budizm, 2. ve 3. asrlarda Dou Hunlar arasnda yaylr. Daha sonra Dou
Trkistana geer. ou kervan yollar zerinde olmak zere lkenin pek ok yerinde Budist mabetler
yaplr. 6. yzyldan itibaren Gktrkler arasnda da yaylr. Muhan Kaan ve Topo Kaann Budist olduklar
bilinir. Buhara ve Belh ehirleri Budizmin nemli merkezleri olur. Fakat Gktrk Kitabelerinde Budizmle
ilgili herhangi bir ifadeye rastlanmaz. Bu durum da Budizmin Trkler arasnda etkinliini kaybettiini
gsterir. Bu arada Budizmin Uygur Trkleri arasnda 9. ve 10. yzyllarda ok gl durumda olduu
gzlenir. slmiyet Uygurlar arasnda ok yayld hlde Budizm etkisini varln devam ettirir. Sarayda
hem Mslman hem de Budist din adamlar yan yana grev yaparlar. Dou Trkistan ve dier Trk
yurtlarnda bulunan ve gnmze kadar gelen Budist tapnaklar bunlarn kalntlardr.
109
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
110
Trkistandan Balkanlara Sema/h
ile yz yze gelirken, bir taraftan da eitli halklarn kltr deerleri ile tan-
mtr. Ksa srede ok geni corafyada, eitli kltr ve medeniyet unsurlaryla
bir araya gelen, hatta slm inanc potasna alnmaya allan bu farkl kltr,
medeniyet ve inan unsurlar tamamen kotarlamamtr. slm dinine dahil olan
muhtelif kltrden insanlarn medeniyet ve kavmiyet asabiyeti eitli mezhep,
tarikat, tasavvuf hareketlerine kaynak tekil ederek ayrmalara ve farkllamalara
sebep olmutur.
Yeni Mslman olmu Trkler, nce Araplar daha sonra Moollar tarafn-
dan halifenin hassa veya devlet ordularnda grev alarak ya da ger evli obalar
hlinde Batya ynlendirilmitir. Trkistanda kalan Trk tayfalar olsun, Hora-
san, ran, Kafkasya zerinden Orta Dou, Anadolu ve Dou Avrupaya giden
Trkler olsun, eski dinlerine ait sosyal normlar, ayin, tren, bayram ritellerini
hayatlarndan tamamen kar(a)mamlardr.9 Onlarn bir ksmna slm gr-
nm kazandrarak devam ettirmilerdir.
Bu almamzda, Dou Trkistandan Dou Avrupaya uzanan geni bir alan-
da ve ok eitli Trk halklarndaki, eski dinlerinde olduu gibi kadnl erkekli bir
arada veya ayr olarak ayinlerini byk bir vecd ve heyecan iinde, mzik ve raks
eliinde yaptklar ve gnmzde sema, semah, dolan, ku tepti, zikri haner ve
daha baka adlarla adlandrlan ayinler incelenmitir. Alan aratrmas ile yapt-
mz bu almann neticesinde bu kadar geni bir alanda benzerlik hatta aynilik
gsteren semann btn Trk dnyasnn ortak din folklor rn olduu tespit
edilmitir. Amacmz, gnmzde genellikle sema veya semah olarak adlandrlan
oysa daha baka adlar da bulunan ve Trk topluluklarnn muhtelif inan ve
folklor gruplar arasnda ayin eklinde icra edilen bu kadim gelenein, Trklerin
eski Gk Tanr / Tengricilik inancnn bir rn olduunu, daha sonra slm
grnm alarak bir din folklor deeri kazandn ve Trk halklarnn nemli
bir ortak deeri ekline geldiini belirtmektir. unu da ilave etmek gerekir ki
slmiyet ncesinde Trk topluluklarnda yaygn olarak bilinen ve muhtelif Trk
topluluklarnda farkl adlarla anlan semaya kaynaklk eden din folklorik ayin
gnmzde Mslman olmayan Yakut, Altay, Tuva Trkleri arasnda Osyohay,
nk adlar altnda varln devam ettirmektedir. Ancak gemi Rus hk-
9 Jean Poul Roux Trklerin bu zelliini yle deerlendirmektedir: Ellerinde bilinen byk bir reti
metni bulunmayan, srekli olarak tarihin deiimleriyle hrpalanm, kkrtlm tm byk uygarlklar
tarafndan kuatlm bu barbar insanlar, tarih ncesinden hemen hemen tmyle dinsel olarak belirli bir
birikimle kyorlar ve zamanla yozlamasna karn dinlerinin temel niteliklerini modern alara kadar
tayorlar: Yollarnda rastladklar btn dinlere kukuyla merak saran, hi ekinmeden bu dinlerden,
kendi zihinlerindeki betimlemeye girebilen her eyi alan bu insanlar Hristiyanla, Budizme, Maniheizme,
Yahudilie, Mazdeizme, slma geiyorlar ve bu dinleri kabul ederken grnr dnmlerine karn ilk
bataki grlerine sadk kalmay biliyorlar. Aralarnda her yerde rastlanabilen kukucu, aklc kimselerin
bulunmasna karn mrleri tamamen sava eylemleriyle geen bu kalpleri inan dolu insanlar, en kk
dinsel bir saldrganlk gstermeden, tarihte hi bir rnei bulunmayan bir hogr sergiliyorlar ve en
kart ve birbirine en dman dinsel retilerin taraftarlarn uyum iinde bir arada yaatmak iin srekli
olarak aba gsteriyorlar. Herhlde bu insanlarn kalplerinin derinliklerinde, uurlarnn yapsnda,
inandklar retinin tesinde, evrensellikle ilikili bir eyin var olmas gerekir. Jean-Paul Roux, Trklerin
ve Moollarn Eski Dini, stanbul, Kabalc Yay., 2011, s. 298 vd.
111
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
10 Gktrkler dneminin yazl abideleri olan Gktrk Kitabelerinde Gk Tanr dinine birok yerde iaret
edilmitir: Kl Tigin Beng Tanda Tengri teg tengride bolmu Trk Bilge Kaan bu dke oturdum.
Sabmn tketi eidgil. (Tanr gibi gkte olmu Trk Bilge Kaan bu devirde tahta oturdum. Szm
sonuna kadar dinle.) diyerek Tanr gibi gkte olduunu ve Tanrdan olduunu ifade etmektedir. Nesimler,
Hallac- Mansurlar da ayn sz tekrar etmilerdir. Hak olduklarn, Haktan olduklarn vurgulamlardr.
Ayn abidenin dou cephesinin ilk cmlesinde ze Kk Tengri asra yaz yir klndukda ikin ara kii ol
klnm. Kii olnda ze em apam Bumn Kaan stemi Kaan olurmu. Olurupan Trk budunung
ilin trsin tuta birmi, iti birmi. (stte mavi gk, altta kara yer yaratldnda ikisi arasnda insanolu
yaratlm. nsanoullar stne atalarm Bumin Kaan, stemi Kaan hkmdar olmu. Hkmdar olup
Trk milletinin ilini, tresini tutmu, dzenlemi.) A. Bican Ercilasun, Balangcndan XIII. Yzyla Kadar
Trk Nazm ve Nesri, Byk Trk Klsikleri, stanbul, tken-St Yay., 1985, 69 vd.
11 Ahmet Gner, Tarikatlar Ansiklopedisi, s. 21; brahim, Kafesolu, Trk Mill Kltr, s. 308.
12 Dosay Kenjetay, Hoca Ahmet Yesevnin Dnce Sistemi, Ankara, Hoca Ahmet Yesev Oca Yay., 2003, s.
36.
13 Emel, Esin, Trk Kltr Tarihi, Asyadaki Erken Safhalar, Ankara, Atatrk Kltr Merkezi Bakanl
Yay., 1997, s. 5.
112
Trkistandan Balkanlara Sema/h
14 Giri blmnde iaret edildii gibi bu folklorik ayin gnmzde Mslman olmayan Yakut, Altay, Tuva
Trkleri arasnda Osyohay, nk adlar altnda -Rus hkmetlerinin uygulad ok ar yasaklar ve
sansr yznden pek ok din ve mill zelliklerini kaybederek- varln devam ettirmektedir.
15 Ahmet Yaar Ocak, Ahmed-i Yesev ve Trk Halk Mslmanl, Ahmed-i Yesev Hayat, Eserleri, Fikirleri,
Tesirleri, stanbul, Seha Neriyat, 1996, s. 376.
16 Ahmet Yaar Ocak, Alev ve Bekta nanlarnn slm ncesi Temelleri, s. 175; Mehmet Erz, Trkiyede
Alevlik Bektalik, Ankara, Kltr Bakanl Yay., 1990, s. 283, 304.
17 Leysen ahin, , Sibirya Trk Topluluklar Tarihi, Trkler 20, Ankara, Yeni Trkiye Yay., 2002, s. 734.
18 Saha Trklerinden olan Trkolog Vasilyev Nikolay vanoviin verdii bilgilere gre Yakutlarn / Sahalarn
% 80-85 kadar Gk Tengri dinindedir. % 15-20 kadar ise Hristiyan olmutur. Halk Trk olduunu
bilmektedir. Halk Gk Tengrinin gkte olduuna inanr. Bununla birlikte gn dokuz kat olduuna
ve her bir katnda yeryzn ve insanlar idare eden glerin bulunduuna inanrlar. Atei de kutsal bilip
azizlerler. Atein zerine kmz serperek, ona kurban keserek dilekte bulunurlar. Kinattaki eitli kltlere
de tazimde bulunur onlar vastasyla Gk Tanrdan istekte bulunurlar. Ancak atee ve tabiat varlklarna
tapnmazlar. Baz Mslman evrelerde yatrlara, pirlere ve makamlara kurban kesip dua edilerek dileklerde
bulunmas bununla ilgili olsa gerek.
19 Osman Turan, Seluklular Tarihi ve Trk-slm Medeniyeti, s. 64.
113
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
slmn yaylmas20 ile Tengricilik dini nfuzunu yitirir. Ancak baz Ouz tayfa-
larnn 10. asrn ilk eyreine kadar Mslman olmadklar21 da bilinmektedir.
Seluklu Devletine adn veren Seluk Bey daha 960larda Mslman olmutur.22
Halifelerin, zellikle Halife Memunun, balatt ve Halife Mutasmla devam
eden Trkleri hassa ordusuna alma faaliyeti, nemli bir krlma noktas olmutur.
Bu halifeler, Sod, Fergana, Usruana, a (Takent) bata olmak zere muhtelif
yerleim yerlerinden ve konar ger obalardan orduya aldklar Trkleri Iraka
yerletirecek, hatta burada Trklerin iskn iin Samarra gibi ehir ve garnizonlar
kuracaklardr.
Kadim kltr muhitlerinden biri olan ve eitli kadim inanlarn merkezi
durumunda olan Horasan, slmiyetle birlikte tasavvuf hareketinin nemli bir
merkezi olur. 9. asrda Herat, Niabur, Merv mutasavvflarla dolmaya, 10. asr-
da ise Buhara ve Ferganada eyhler grlmeye balar. Ferganada Trkler eyh-
lerine bab yani baba derler. Trk asll eyhler de derghlarn bana geer.
Muhammed Muk Ts ile Emir Ali Eb Halis Trk eyhlerdir. Eski ozanlarn
yannda ata veya bab/baba unvanl derviler, el ve obalar dolaarak tasavvuf
fikrini yayarlar. Ozanlarn pri Korkut Ata ve Yesevnin hocas Arslan Bab (l.
1166) bunlardandr. Halkn yannda devlet erkn da mutasavvflara kar sayg
duymaya balar. Karahanllar ve ilk Seluklular, limlere ve eyhlere kar byk
hrmet gsterirler. Bu durum da eyhlere byk nfuz kazandrr. lk tahsilini,
Trk menkbelerinde Ouz Hann bakenti olarak gsterilen23 Yesi/Trkistanda
geirdikten sonra Mvernnehrin byk slm merkezi olan Buharaya giden
Ahmet Yesev, Buhara ve Semerkantta eyh Hemedannin24 derghnda tahsilini
tamamlayp Trkistana dnmeden blge halk tasavvuf fikri ile tanr.
Trk ehir ve kasabalarnda yeni dinin icaplar yerine getirilirken, krsal ke-
simlerde ve gebe hlde yaayan Trkler, Mslmanl sath olarak idrak eder-
ler. Eski dinlerine ait ayin, tren, bayram ritellerini hayatlarndan tamamen
karp at/a/mazlar. Onlarn bir ksmn slm grnme sokarak devam ettirir-
ler. Konumuzla ilgili rnekleme yaparsak eski din ve geleneklerinde olan kadnl
erkekli ayinlerini byk bir vecd ve heyecan iinde, mzik ve raks/sema eliinde
devam ettirirler.25
20 M. Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, Ankara, Aka Yay., 2007, s. 46.
21 bni Fazlan, Seyatnmesi Tercmesi, stanbul, 1975. Hazrlayan: Ramazan een, s. 31.
22 Osman Turan, Seluklular Tarihi ve Trk-slm Medeniyeti, s. 66.
23 M. Fuad Kprl, Ahmed Yesev, slm Ansiklopedi I, stanbul, MEB Yay., 1978, s. 210.
24 Yusuf Hemedan (Hemedan 1048 - Merv 1140), Irak, Horasan, Mvernnehr, Buhara ve Semerkantta
bulunmutur. Hoca Ahmet Yesev ondan Buhara ve Semerkantta seyr-i slk grmtr. Mervde
medfundur.
25 M. Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 46.
114
Trkistandan Balkanlara Sema/h
yi bir medrese tahsili ve tasavvuf eitimi alp Yesiye dnen Ahmed Yesev26,
irada balad sralarda Hrizmahlar kuvvetli bir slm devleti hline gelmekte-
dir. Trkistanda, Yedi-Su havalisinde kuvvetli bir slmlamann yannda yaygn
bir tasavvuf hareketi vardr. Medreselerin yannda kurulan tekkeler tasavvuf ha-
reketinin merkezleri durumundadrlar. Bu uygun artlar altnda Ahmed Yesev,
Takent ve Siriderya yresinde, Seyhunun tesinde bozkrlarda yaayan gebe
Trkler arasnda kuvvetli nfuz sahibi olur. Bir mrid ve ahlk hviyetiyle
onlara slm dinini ve tasavvuf esaslarn, tarikatnn dab ve erknn retmeye
alr. Yesev ve halifeleri, Gk Tanrc, Budist, Maniheist mitolojik unsurlarla
rl mistik nitelikli ifah bir din kltrne sahip olan ve byk ekseriyeti ko-
nar-ger bir hayat tarz srmekte olan Trklere slm ister istemez yine bir sf
nitelikle ve deer hkmleriyle kabul ettirebileceini grr. Jandarbekin27 ifadesi
ile Hoca Ahmet Yesev, halkn arasna sflik yolunu yaymak iin Mslman-
ln be farznnn dnda, zikir ibadetini, ak zikri de getirmitir.28 Horasan
Melametiliinin cezbeci karakteri, Gk Tanrc, Maniheist ve Budist cezbeye
alk Trklere hi de yabanc gelmez.29 Yesev, Arapa ve Farsa bildii hlde,
etrafnda toplanan bu yerli, kyl ve gebe halka onlarn diliyle hitap eder ve
yazd sade Trke hikmetleri sunar.30 Mslman olan gebe Trkler, Trk
gebe hayatnn bir zarureti olarak, eski dinlerinde olduu gibi, imdi de kadn
erkek bir arada bulunuyor ve ayinlerini byk bir vecd ve heyecan iinde, mzik
ve raks (sema) ile yaparlar.31
Trkler Mslman olurken yukarda iaret ettiimiz gibi baz ayin ve folk-
lor deerlerini slm ciladan geirerek din hayata sokarlar. Bir nevi karlkl
26 Yedi yanda Yeside Arslan Babadan talim terbiye alr. Onun lmnden bir sre sonra Buharaya giderek
eyh Yusuf Hemednye (l. 1140) intisap ederek onun irad halkasna girer. Yusuf El Hemednnin
lm zerine ird mevkiine nce Abdullah- Berk, onun vefatyla eyh Hasan- Endak geer. 1160
ylnda Hasan- Endaknin de vefat zerine Ahmet Yesev irad postuna oturur. Bir mddet sonra,
vaktiyle eyhi Yusuf Hemednnin vermi olduu bir iaret zerine irad makamn eyh Abdlhlik-i
Gcdvanye brakarak Yesiye dner. Vefatna kadar burada irada devam eder. Kemal Eraslan, Ahmed
Yesev, slm Ansiklopedisi 2, stanbul, Diyanet Vakf Yaynlar,. 1989, 161, s. 160.
27 Zikiriya Jandarbek, Yasavi Jolu jene Qazaq Qoam, Almat, El-ejire,. 2006, s. 38.
28 Bu konuda geni bilgi iin baknz: Zikiriya Jandarbek, (2006), Yasavi Jolu jene Qazaq Qoam, El-ejire,
2006, Almat.
29 Ahmet Yaar Ocak, Ahmed-i Yesev ve Trk Halk Mslmanl, s. 586.
30 Kemal Eraslan, Ahmed Yesev, slm Ansiklopedisi 2, 1989, s. 161.
31 M. Fuad Kprl, Ahmed Yesev, slm Ansiklopedi I, 210; Mehmet Erz, Eski Trk Dini (Gk Tanr
nanc) ve Alevlik Bektalik, stanbul, Trk Dnyas Aratrmalar Vakf Yay., 1992, 10. Ayrca bu konuda
Ocak u tespiti yapar: uras muhakkaktr ki, dnya zerinde mevcut olmu dinlerin inan sistemlerinin,
ideolojilerin hi biri, fark kltr corafyalarnda yayldka aradan geen zamana ve deiken kltr
ortamna paralel olarak bir yandan insanlar belirli lde bir deiim iine sokarken, dier yandan da ister
istemez onlarn bir takm niteliklerini uygun bir yapya brnmek zorunda kalmlardr. Baka bir ifadeyle,
orijinal biimlerini tam manasyla koruyamamlar, yaan biimi itibariyle belli bir deiime maruz
kalmlardr. Bu evrensel sosyolojik bir gerektir. zellikle kitab dinler sz konusu olduu zaman, bu
deiim sreci daha da belirgin olarak ortaya kar. te ayn sre slm dini iin de sz konusudur. slm
dini daha Peygamberin vefatn mteakip Araplar iinde dahi deiik biimlerde alglanm, Arabistan
yarmadasndan dar karak fetihlerle etrafa yaylp buralardaki kltrlerle temasa geldikten sonra da bu
kltrlerin iinden gelen eitli toplumlarn sosyo-ekonomik ve sosyo-kltrel yaplarna uygun yorum ve
uygulamalara konu olmutur. Ahmet Yaar Ocak, Ahmed-i Yesev ve Trk Halk Mslmanl, s. 585 vd.
115
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
116
Trkistandan Balkanlara Sema/h
37 Bedri Noyan Dedebaba, Btn Ynleriyle Bektlik ve Alevlik I-II, Ankara, Ard Yay., 1998, s. I/247.
38 Mikil Bayram, Anadolunun Trklemesi ve slmlamasnda Hce Ahmed-i Yesevnin Rol, Ahmed-i Yesev
Hayat, Eserleri, Fikirleri, Tesirleri, stanbul, Seha Neriyat, 1996, s. 533 vd.
39 Henz ikinci nesil Mslman olan Turul Bey, btn Orta Douyu lkesine katp, halifenin lkesini
hkimiyeti altna alp halifelii kendisine balar. Ayrca halifenin kzn alp akraba olur. Byk toy
dn yaplr. Bu dnde batl gzlemcilerin anlattna gre Turul Bey ilerlemi yana ramen Trk
sazlarnn eliinde oynar. Oyunun tasvirine bakldnda insann gznn nnde Bursa kl kalkan
oyunu, Karsta oynanan haner bar ve Dou Trkistann sama/dolan canlanmaktadr.
40 M. Fuad Kprl, Ahmed Yesev, slm Ansiklopedi I, s. 213.
117
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
118
Trkistandan Balkanlara Sema/h
48), Sf adn alan ve Suriyede ilk zaviyeyi kuran Kfeli Ebu Haimden sonra
Sfyan- Serv (l. 784), Msrl Znnun (l. 859), Horasanl Beyazid-i Bestam
(l. 875), Hallac- Mansur (l. 921), Cneyd Badad (l. 909), Kueyr (1072),
Shreverd (l.1234), Geylan (l.1166), Gazal (l. 1111) ve Tabakt- sfiyye
kitaplarn dolduran onlarca mutasavvf, binlerce mrit ile halk arasnda nfuz
kazanmaya devam eder.46
nce, Kafkasya, ran, Irak ve Suriyeye daha sonra ise Anadoluya gelen, ekse-
riyeti krsal kesimin insanlar olan ve gebe insanlarn ar hayat artlar altnda
Mslmanl benimsemi bulunan Trkler, eski inan ve geleneklerine ait baz
unsurlar slm perdesi altnda devam ettirirler.47 Anadoluda hallara kar sa-
varken len askerlerin, silahlar ile gmlmesi, Seluklu sultan ve vezirlerinin
cesetlerinin 13. asrda bile, mumyal olarak topraa verilmesi, Barak Baba, Sar
Saltuk gibi Trkmen babalarnn Mslman eyhlerinden ziyade eski Kamlarn
hviyetinde grlmeleri bunun gstergesidir.48 Anadoluda Mevlev ve Ahi zaviye-
lerinde, eskisinden daha fazla msik ve sema (raks) bir vecd unsuru olarak ayin-
lere girer.49 15. yzyln son eyreine kadar Dou Trkistandan Dou Avrupaya
kadar faaliyette bulunan Trk tarikatlar arasnda fazla farkllk ve mesafe yok-
tur. 15. yzyln son eyreinde, Hurfliin ve Safevlerin gayreti ile Bektalie
nispeten farkl bir grnm kazandrlr. 1501de Sultan II. Bayezidin Dimeto-
ka Kzldeli Derghnn eyhi Balm Sultan Anadolu Hac Bekta Derghnn
bana getirmesi ile de Bektalik Hak-Muhammed-Ali tarznda ifade edilen
ulhiyyet mefhumunu ve on iki mam kltn tarikatlarnn esaslar arasna ala-
rak bugnk grnmn kazanr.50
Kafkasya, Orta Dou, Anadolu ve telerini Trk vatan yapp halkn Msl-
manlatran Trkler, halkndan hakanna kadar mzikle, raksla, sema ile i iedir-
ler. Henz ikinci nesil Mslman olan Turul Bey, btn Orta Douyu lkesine
katp, halifelii de hkimiyeti altna alr. Ayrca Halife Kaim Biemrillahn kzn
alr. 18 ubat 1063te balayan dn bir hafta srer. Yaplan byk toyda Turul
Bey yabanc gzlemcilerin anlattna gre ilerlemi yana ramen Seluk Beyleri
ile birlikte sarayn salonunda Trk sazlarnn ahengine uyarak ve Trke arklar
syleyerek, dizlerini yere vurup kalkarak raks ederler. 51 Bu ksa tasvir bile insann
46 Bu tasavvuf, tarikat veya hizipler arasnda eski inanlarnn asabiyetini gdenler de olmutur. Trklerin
ar ypratmasndan sonra Araplarn ykt Sasanler, Hz. Hseyin evldn kendilerinin varis ve takipisi
sayarak Ehl-i Beytin hukukunu mdfaa perdesi altnda Zerdtlii yaatabilmilerdir. M. Fuad
Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 47.
47 Gustav Mcnschingden naklen Ocak yle yazar: Yzyllar boyu belli bir kltre sahip olmu ve onun
iinde yorulmu, sonra birtakm sebeplerle baka bir kltre gemi insan topluluklarnn, bu gei
srasnda ve hatta ok uzun zaman sonra bile, eski kltrle ilgilerini tamamen kesmedikleri, ona ait
baz unsurlar olduu gibi, bazlarn da yeni kltrn kalplarna uydurarak muhafaza ettikleri bilinen
sosyolojik bir vkadr. (Ocak 2010: 25)
48 Osman Turan, Seluklular Tarihi ve Trk-slm Medeniyeti, s. 353.
49 Osman Turan, Seluklular Tarihi ve Trk-slm Medeniyeti, s. 395.
50 Ahmet Yaar Ocak, Alev ve Bekta nanlarnn slm ncesi Temelleri, s. 374, 378.
51 Osman Turan, Seluklular Tarihi ve Trk-slm Medeniyeti, s. 140 vd.
119
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
120
Trkistandan Balkanlara Sema/h
121
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
122
Trkistandan Balkanlara Sema/h
sonra sa elleri semaya, sol elleri yere bakar ekilde mihverleri etrafnda dnerler.
Hakk selamlarlar. Halk adna Haktan talep ettiklerini alp halka sunduklarn
ifade ederler. Sonra sa ellerini yreklerinin zerine koyarak ve balarn ne ee-
rek nce mrid veya mrid tayfas ile erkek dolanlar selamlarlar. Daha sonra
g, yeri ve btn varlklar selamlar. Btn dolanlar mziin ritmine uygun
benzer ve ortak hareket ederler. Mziin ritmine gre hareketler gittike hzlanr.
Devaml ykselen bir heyecan ve coku grlr. Coku, heyecan ve hareketler son
hzlarna ulatnda sonlandrlr.
Kadnlar ve erkekler iki kat elbise giyinirler. elbiseleri beyaz, dtaki siyah-
tr. Bayanlarn etekleri yere dokunacak uzunluktadr. Kaftanlar, biri nden, iki-
si yandan yrtmaldr. Balarnda silindir eklinde ykseke kalpaklar vardr.
Bayanlar kalpan stnden yarsn rtecek ekilde ve boyunlarna dolanacak
biimde krmz bir yazma balarlar. Dolan erkekler samah erkekler gibi giyi-
nirler ancak beyaz sfi elbisesinin zerine bir de siyah kaftan giyerler. Mrid tay-
fas beyaz giyimlidirler. Bellerine altn renkli kuak balarlar. Kalpaklar siyahtr.
Sadece eyhin kalpa beyazdr.
Son yllarda Uygur bilim adamlar tarafndan yaplan aratrmalara gre On
ki Makam msik toplusu, adlarn M.S. 480li yllarda tahta oturan Ccen han
Dolonun adndan alan Dolan Trk tayfas tarafndan tasnif edilmitir. Dolan
Trk tayfas, bugnk Yeken nehri boyunca gneyden kuzeye doru Mekit ve
Maralvei ilesi, sonra Tarm nehri boyunca batdan douya doru Aksuya bal
Avat, Karatal, ayar, hatta Kuarn gney blgelerinde yaamlardr. in kay-
naklar da Dolanlarn eski Uygur kabilelerinden biri olduunu gstermektedir.58
12 Makamn iinde yer alan Dolan makam 5. yzylda adn bu Trk tay-
fasndan ald ve bu tayfa tarafndan dzenlendiine gre bu makamla yaplan
dolann (sema) da en azndan bu tarihte var olduuna hkmedilebilir. Baka bir
ifade ile Uygur Trklerinde sema gelenei msiksi ve raks ile slmiyet ncesi
dneme aittir.
58 Alimcan nayet, Uygur On ki Makam ve Edebiyat, Turkish Studies, Valume 2, S. 2. 2007, s. 371.
123
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
rinde veya Trk kltrndeki yer-su-gk kutsallarna ihtiram ifadesi olarak ten-
ha deniz, gl kylarnda toplanp bu ayini kadn erkek birlikte de yaparlar. Bir
gazelhann ynetiminde yaplr. Sadece gazelhann okuduu, din ierikli trk
veya ilahlerle yapld gibi muhtelif alglar eliinde ve bir veya birden ok k/
bahinin alp okuduu mzik eliinde de yaplr. Trkmensahrada genellikle
biri gcak dieri dutar alan iki bahinin alp okuduu din ierikli Mahdum
Kulu komalar ile yaplr.
124
Trkistandan Balkanlara Sema/h
59 Ana Biritannica, Sema, C. 19, stanbul, Ana Yay., 1993a, s. 240 vd.
125
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
60 Ana Biritannica, Samah, C. 19, stanbul, Ana Yay., 1993, s. 37; Ahmet Gner, Tarikatlar Ansiklopedisi, s.
33; S. Nuri zcan, Bekta Msiksi, slm Ansiklopedisi 5, stanbul, Diyanet Vakf Yay., 2009, s. 371.
126
Trkistandan Balkanlara Sema/h
127
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
dyek, devr-i hind, devr-i turan, yrk sem, Trk aksa, sofyan ve nmsofyan
gibi klasik Trk msikisinde kullanlan usullere de ska rastlanmaktadr.63
Mevlev ve Uygur msiksinde uzun kompleks makamlar byk yer tutar.
Dier tarikat msiklerinde genellikle birleik makamlar yok denecek kadar azdr.
Genellikle hseyn, hicaz, karcar, rast ve uak gibi basit makamlar kullanl-
mtr. Birleik makamlardan, ok az olarak, sab, nihvend, segah, hzzam gibi
makamlar kullanlmtr.64
Mevlev semas ile Alev Bektai semahnn dnda btn semalarda mri-
dizm karakteri, cenk havas, cenge hazrlan veya zafer cokusu havas vardr. Se-
malarda sergilenen hareketlerde de byk benzerlikler vardr. Tamamnda, ge,
yer altna ve yer st varlklara mracaat vardr. Eski Trkler gkyzne, ay, g-
ne ve yldzlara byk deer verir ve onlar kutlu sayarlard. Buna Trklerde
Gk Klt demekteyiz. Gk ve gk cisimleri Trklerin kutsal saydklar klt-
lerdendir. Ouz Kaann ocuklarna Gn Han, Ay Han, Yldz Han; Gk Han,
Da, Deniz Han adlarn vermesi tesadfi olmasa gerek. bni Fadlann yazd
gibi, Trkler bir hakszla uradklarnda, skntya dtklerinde balarn ge
kaldrarak Bir Tanr derlerdi.65 Ellerini gkyzne doru ap, yz ve gzleri
ge evirerek dua etmek, yakarta bulunmak, eski Trk inancnn izlerindendir.
Eski Trklerin inancna gre insan iki zt kuvvetin, k ile karanln tesiri altn-
dadr. Bunlardan birincisi gkte bulunur ve k saar, iyilik saar. Gndzleri g-
ne geceleri ay ve yldzlar. Bunlar karanl azaltrlar. Cennet (Umak) gktedir.
kincisi karanlktr. Ktln ve lmn kayna kabul edilir. Dnyay soutan,
karanla boan karanlk. Cehennem (Tamu) yer altndadr. Kt ruhlar yerin
derinliklerindedir. Bu ikisinin arasnda Yer-Su Klt vardr. nsann btn madd
ihtiyalarn karlayan nesneleri veren yer, su. Da, deniz, nehir, orman hepsi
Yer-Su klt iine girer.66
Sa kolun ge uzatlp elin ayasnn semaya almas, gkten iyiliklerin bek-
lenmesi ve talep edilmesi; sol elin yere uzatlp elin ayasnn yere yneltilmesi,
canllara ve yere iyiliklerin sunulmas; sa elin sol gsn yani kalbin zerine
bastrlp ba eilerek mridin ve onun ahsnda insanln selamlanmas, ku
tepti oyununda ok ak olarak grld ekilde ellerle ve ayaklarla yeryzn-
de ve yer altnda bulunduuna inanlan kt ruhlarn, ktlklerin, kt nefsin
uzaklatrlmas iin kelenmesi, kovulmas, tepilmesi btn bunlarn ifadesidir.
Kamlarn byk bir vecd ile Tanrdan alp insanlara verme ritelini sema, se-
mah, dolan, ku tepti gibi gnmz ayinlerinde de grmekteyiz. Dervi, semazen
veya dolanclarn sa elleri yukarya, sol elleri aaya dnk olur. Bu, Haktan
63 S. Nuri zcan, Bekta Msiksi, slm Ansiklopedisi 5, stanbul, Diyanet Vakf Yay., 2009, s. 372.
64 S. Nuri zcan, Bekta Msiksi, slm Ansiklopedisi 5, s. 372.
65 bni Fazlan Trklerin Tek Tanrya inanlarn yle anlatr: lerinden biri zulme urar veya sevmedii
bir ey grrse ban semaya kaldrp Bir Tengri der. Bu Trke Bir Allah demektir. Zira Trkede
bir vahid ve Tengri ise Allah demektir. bni Fazlan, Seyatnmesi Tercmesi, stanbul, 1975. Hazrlayan:
Ramazan een, s. 31.
66 Mehmet Erz, Eski Trk Dini (Gk Tanr nanc) ve Alevlik Bektalik, s. 98.
128
Trkistandan Balkanlara Sema/h
alr, halka saarz; hi bir eyi kendimize mal etmeyiz. Grnte var olan araclk
eden bir suretten baka bir ey deiliz anlamndadr. Bu duruun baka bir anlam
ise; ge aarz, yere yaarz demektir.
Semalarn tamamnda evrenin dnne tebih, kesintili veya srekli dnme
vardr. Sema67 ve sinonimlerinin anlamlar da sema, sama, semah, dolan (do-
lanmaktan), devran (devretmek/dnmekten), tamam dnmekle, ge amakla
ilgilidir.
Semalarn tamamnda birlik ruhu ve birlik mesaj vardr. Yine burada evrene
tebih vardr. Btn dnenceler gnein etrafnda dndkleri ve bir uyum ahenk
iinde bulunduklar gibi sfiler de eyhin etrafnda dnerler. El ele tutuarak dn-
me yoktur. Her sfi mnferid hareket eder, tek bana dnerken ayn zamanda
eyhin etrafnda dnerler. Bu ayinlerde birde birleme vardr. Birdirler ancak bir-
liktedirler.
Eski Trklerin danslarnda halka olarak dnme ve Kamlarn yapt gibi fer-
din kendi ekseni etrafnda dnmesi eklinde yaplmaktadr. Sema, semah, devran,
dolan, sanam ayinlerinde de hem halka hlinde hem de ferdin kendi etrafnda
dnmesi vardr. Kullanlan ifadeler de tamamen gk ile ilgilidir. Bu dnler-
de, gnein ve yldzlarn yani evrenin dn simgelenmektedir. Burada evrenle
bir zdeleme, btnleme sz konusudur.68 Btn bu din folklorik ayinlerde
madde evreninden ruh evrenine ynelme vardr.
Semalar izlendiinde zellikle Sama, Dolan, Sanam, Yesev Zikri,
Kudebdi, Zikr-i Haner semalar izlendiinde eenlerin Zikir Megini,
amilin mridizmini, Bursa kl kalkan oyununu, Ankara Seymenlerini, zmir
Zeybeini, Aydnn efelerini grrsnz.
Sonu ve neriler
Kk ve baz zellikleri eski Trk inan ve kltr unsurlarna dayanan Sema,
Trklerin Mslman olmas ile birlikte, slm renge brnerek devam eden,
din, felsef, edeb, ahlk ve sanatsal zellikleri olan, farkl adlarla da olsa pek ok
halk tarafndan, byk ekseriyetle Trk halklar tarafndan idrak edilen, ortak
deer olma zelliine sahip din folklorik bir ayindir.
Btn byk tarikatlar, istisnasz olarak semann, insan Allaha yaklatran
ve ykselten bir zellie sahip olduunu kabul etmilerdir. Tarikat literatrnde
sema, ritim ve msik eliinde yaplan, sadan sola, kalbin etrafnda ark atp
67 Sema hakknda Mslman bilim adamlar ve birok kimseler pek ok eser yazmlardr. Semann
meruluunu veya tersini savunmulardr. Semann kelime anlam dinleme/iitme olmakla birlikte
slm tarihi boyunca farkl anlamlar da yklenmitir. Bunlardan biri sfilerin ayinlerinde yer alan zikir
muhitindeki vokal veya enstrmantal mzik eliinde yaplan oyunun addr. Lois Lamya Faruk, slma
Gre Mzik ve Mzisyenler, ev. . Taha Yardm, stanbul, Akabe Yay., 1985, s. 13, 43.
68 Glnur Ycekal Ermetin, Mevlevlikte amanizmin zleri, stanbul, Tre Yaynevi,. 1997, s. 95.
129
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
dnerek icra edilen bir nevi ibadet olan sema, bir gk dansdr. Btn bu din
folklorik ayinler, gkle ilgilidir. Bu ayinler sadece bir inan veya etnik grubun;
yalnz bir Trk topluluunun veya belirli bir corafyann deeri deildir. Dou
Trkistandan Dou Avrupaya kadar btn Trk topluluklarnn ortak kltrel
deeridir. Bu din folklorik deerin yaatlmas Mslmanla zarar vermesi bir
yana Mslmanlktan uzaklamak isteyenleri Mslmanlarn iine ekecektir.
Aksi durum ise milyonlarca Trk insann slmdan uzaklatracaktr.
Trk kltrnn nemli bir mterek figr olan sema, slm ncesi varl,
Gk Tanr ve dier Trk din ve inanlar ierisindeki yeri, anlam, zellikleri,
slm dnemdeki seyri, btn Trk devlet ve topluluklar nezdindeki durumu
ve varyantlar bir btn hlinde incelenmelidir. Aksi hlde bu din ve folklorik
zellikli Trk kltr hazinesi istenildii zaman maksatl mihraklarn istismarn-
dan hli kalamayacaktr.
Sema, Trk dnyasnn byk blmnde ayn adla; baz yerlerde ise nispeten
farkl isimle ifadelendirilmektedir. Dou Trkistanda sama, dolan, sanam;
Kazakistanda Yesev Zikri; Harezmde Kudebdi; Horasan Trkmensahrada
Haner Zikri / Zikr-i Haner; Anadoluda ve Balkanlarda Sema, Semah
veya Zamah diye anlmaktadr.
Sema/semahlarda tabiat kltlerinden Gk Tanr inancna, amanist, Budist
ve Maniheist unsurlardan Anadolu kltr kalntlarna kadar ok eitli motifleri
grmekteyiz. Bunlarn her biri slm ciladan geerek ve bir anlam kazanarak
yaamaya imkn bulmutur. Bunlarn gnmze kadar canl olarak gelmesinin
elbette ki din, tarih ve sosyolojik sebepleri vardr. Bu kltr deerini gnmze
tayan byk bir sosyal kitlenin oluu; grmezden gelinmesi mmkn olmayan
bir din ve kltrel senkretizmin olmas ve Trk milletinde kltrel deerlerini
her hlkrda koruma hassasiyetinin yksek olmas gibi sebepler vardr.
Trk dnyasnda yaplan samadan semaha kadar btn semalarn pek ok
ortak zellii vardr. Balca zellikleri unlardr: Din karakterlidirler. Tamamn-
da dil ve edebiyat Trkedir. iirler Yesev, Nev, Fuzl, Mahdum Kulu, Yunus
Emre, Mevlan, Hac Bekta Veli, Hatay, Pir Sultan Abdal gibi airlerden seilir.
Msik ve raks semann vazgeilmezleridir. Ana alg dap (def ), kopuz ve
onun trevleri olan dombra, dutar, gcak, saz, balamadr. Bunlarla birlikte
neyden, surnaya kadar muhtelif Trk alglar hatta baka halklara ait alglar
da yer almaktadr. Semalarda yaplan hareketlerde de byk benzerlikler vardr.
Tamamnda, ge, yer altna ve yer st varlklara mracaat vardr. Semalarn
tamamnda bire ynelme ve birlik olma gayreti vardr.
Dou Trkistandan Dou Avrupaya kadar muhtelif Trk halk ve tayfalar
tarafndan yaplan semalar, maksat, ilev, grnm ve mzik ynnden aynlk
arz etmektedir. Hlasa olarak semah sadece Anadolu corafyas ve Anadoluda
yerleik bir veya birka Trk tayfasnn deil, btn Trk dnyasnn ortak din
folklor rndr.
130
Trkistandan Balkanlara Sema/h
Kaynaka
a) Yazl Kaynaklar
ABYOV, Aydar, Qoja Axmet Yassavidin Filosofiyalg Kzqaras, Trkistan Tarixi men Me-
denieti, Trkistan, H. A. Yassavi Atnda Xalqaralk Qazaq Trik niversiteti Yay.,
2000.
Ana Biritannica, Alevlik, C. 1, stanbul, Ana Yay., 1992.
Ana Biritannica, Samah, C. 19, stanbul, Ana Yay., 1993.
Ana Biritannica, Sema, C. 19, stanbul, Ana Yay., 1993a.
ARAT, Reid Rahmeti, Eski Trk iiri, Ankara, Trk Tarih Kurumu Yay., 1991.
BARKAN, mer Ltfi, Osmanl mparatorluunda Kolonizatr Trk Dervileri, Trkler
9, Ankara, Yeni Trkiye Yay., 2002.
BAYRAM, Mikil, Anadolunun Trklemesi ve slmlamasnda Hce Ahmed-i Yesevnin
Rol, Ahmed-i Yesev Hayat, Eserleri, Fikirleri, Tesirleri, stanbul, Seha Neriyat,
1996.
BEE, Ahmet - TOZLU, Selahattin, ngiliz Kaytlarnda Alevler ve Bektaler, Ankara,
Trk Kltr ve Hac Bekta Veli Aratrma Dergisi, S. 59, s. 195-220, 2011.
BULU, Sdettin, aman-amanizm, slm Ansiklopedisi 11, stanbul, Mill Eitim Ba-
kanl Yay., 1997.
CEYHAN, Semih, Sem, slm Ansiklopedisi 36, stanbul, Diyanet Vakf Yay., 2009.
EBUERP, Sayran, Trkistann Kne Atavlar, Trkistan Tarihi men Medenieti, Trkis-
tan, Kazakistan, H. A. Yassavi Atnda Halkaralk Kazak Trik niversiteti Yay.,
2000.
ERASLAN, Kemal, Ahmed Yesev, slm Ansiklopedisi 2, stanbul, Diyanet Vakf Yayn-
lar,. 1989.
ERCLASUN, A. Bican, Balangcndan XIII. Yzyla Kadar Trk Nazm ve Nesri, Byk
Trk Klsikleri, stanbul, tken-St Yay., 1985.
ERMETN, Glnur Ycekal, Mevlevlikte amanizmin zleri, stanbul, Tre Yaynevi,.
1997.
ERZ, Mehmet, Trkiyede Alevlik Bektalik, Ankara, Kltr Bakanl Yay., 1990.
ERZ, Mehmet, Eski Trk Dini (Gk Tanr nanc) ve Alevlik Bektalik, stanbul, Trk
Dnyas Aratrmalar Vakf Yay., 1992.
ESN, Emel, Trk Kltr Tarihi, Asyadaki Erken Safhalar, Ankara, Atatrk Kltr Mer-
kezi Bakanl Yay., 1997.
FARUK, Lois Lamya, slma Gre Mzik ve Mzisyenler, ev. . Taha Yardm, stanbul,
Akabe Yay., 1985.
GLPINARLI, Abdulbaki, Mevlev Adab ve Erkn, stanbul, nklp Kitabevi, 2006.
GNER, Ahmet, Tarikatlar Ansiklopedisi, stanbul, Milliyet Yaynlar, 1991.
131
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
HASLUCK, F. W., Bektalik Tetkikleri, eviri: Rgb Hulus, stanbul Devlet Matbaas,
1928.
HUART, Clment, La Perse Antique et La Civilisatoon Iranienne, Paris, La Renaissance
du Livre, 1925.
NAN, Abdlkadir, Tarihte ve Bugn amanizm, Materyaller ve Aratrmalar, Ankara,
Trk Tarih Kurumu Yay., 1978.
NAYET, Alimcan, Uygur On ki Makam ve Edebiyat, Turkish Studies, Valume 2, S. 2.
2007.
JANDARBEK, Zikiriya, Trkistan Tarihi, Trkistan Tarihi men Medenieti, Trkistan, Ka-
zakistan, H. A. Yassavi Atnda Halkaralk Kazak Trik niversiteti Yay., 2000.
JANDARBEK, Zikiriya, Yasavi Jolu jene Qazaq Qoam, Almat, El-ejire,. 2006.
KAFESOLU, brahim, Trk Mill Kltr, stanbul, tken Yaynlar, 1998.
KENJETAEV, Dosay Tursunbayul, Hoca Ahmet Yesev Dnie Tanmnn, tark slm Fi-
losofiyas Tarihnda Orn, Trkistan, Kazakistan, 2012.
KENJETAY, Dosay, Hoca Ahmet Yesevnin Dnce Sistemi, Ankara, Hoca Ahmet Yesev
Oca Yay., 2003
KENJETAY, Dosay, Hoca Ahmet Yesevnin Ahlk Felsefesi, Ankara, Hoca Ahmet Yesev
Oca Yay., 2003a.
KPRL, M. Fuad, Ahmed Yesev, slm Ansiklopedi I, stanbul, MEB Yay., 1978.
KPRL, M. Fuad, Bektailik, slm Ansiklopedi 2, stanbul, MEB Yay., 1979.
KPRL, M. Fuad, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, Ankara, Aka Yay., 2007
MAKSUM, smetulla, Kuran Srlarnn Elippesi, Almat, Ala, 2004.
MAKSUM, smetulla, Jariya Zikirdin Deleli, Almat, Ala,. 2006.
NISANBAEV, E., Goja Ahmet Yassavi Dnietanmnda Adam Problemas, Trkistan Ta-
rihi men Medenieti, H. A. Yassavi Atnda Halkaralk Trkistan, Kazakistan, Kazak
Trik niversiteti Yay,. 2000.
NOYAN, Bedri Dedebaba, Btn Ynleriyle Bektlik ve Alevlik I-II, Ankara, Ard Yay.,
1998.
OCAK, Ahmet Yaar, Alev, slm Ansiklopedisi 2, stanbul, Diyanet Vakf Yay. 1989.
OCAK, Ahmet Yaar, Bektalik, slm Ansiklopedisi 5, stanbul, Diyanet Vakf Yay. 1992.
OCAK, Ahmet Yaar, Ahmed-i Yesev ve Trk Halk Mslmanl, Ahmed-i Yesev Hayat,
Eserleri, Fikirleri, Tesirleri, stanbul, Seha Neriyat,. 1996.
OCAK, Ahmet Yaar, Trkiyede Tarihin Saptrlmas Srecinde Trk Sfliine Baklar,
stanbul letiim Yay., 2005.
OCAK, Ahmet Yaar, Alev ve Bekta nanlarnn slm ncesi Temelleri, Bekta Menk-
belerinde slm ncesi nan Motifleri, stanbul, letiim Yay., 2010.
132
Trkistandan Balkanlara Sema/h
ZCAN, S. Nuri, Bekta Msiksi, slm Ansiklopedisi 5, stanbul, Diyanet Vakf Yay.,
2009.
ZTRK, Yaar Nuri, Yugoslavyada Tasavvuf Hayat ve Tekkeler, Ankara, Trkiye Yazar-
lar Birlii Yll, 1986.
ZTRK, Yaar Nuri, Tarih Boyunca Bektailik, stanbul, Yeni Boyut Yay., 1990.
ROUX, Jean-Paul, Trklerin ve Moollarn Eski Dini, stanbul, Kabalc Yay., 2011.
SEFERL, E. - YUSFOV, H., edim ve Orta Esrler Azerbaycan Edebiyyat, Bak, Maarif
neriyyat, 1982.
SIBGATULLNA, Elfine, Ahmed Yesev Hikmetlerinin Tatar Edebiyatndaki Akisler,
Ahmed-i Yesev Hayat, Eserleri, Fikirleri, Tesirleri, stanbul, Seha Neriyat, 1996.
AHN, lhan, Ah Evran, slm Ansiklopedi 1, stanbul, Diyanet Vakf Yay., 1988.
AHN, Leysen, Sibirya Trk Topluluklar Tarihi, Trkler 20, Ankara, Yeni Trkiye Yay.,
2002.
TANRIKORUR, Barihda, Mevleviyye, slm Ansiklopedisi 29, stanbul, Diyanet Vakf
Yay., 2004.
TURAN, Osman, Seluklular Tarihi ve Trk-slm Medeniyeti, stanbul, tken Yayna-
evi, 2010.
ULUDA, Sleyman, slm Asndan Msik ve Sem, Bursa, Uluda Yay., 1996.
YAZICI, Tahsin, Sem, slm Ansiklopedi 10, stanbul, MEB Yay., 1997.
YILMAZ, Kmil, Anadolu ve Balkanlarda Yesev zleri, Ahmed-i Yesev Hayat, Eserleri,
Fikirleri, Tesirleri, Seha Neriyat, stanbul, 1996.
YKSEL, Ahmet Turan, Ahmet Yesev: Hayat, Eserleri, Fikir ve Tesirleri, Trkler 5, Anka-
ra, Yeni Trkiye Yaynlar, 2002.
ZEYBEK, Namk Kemal, Ahmet Yesevi Yolu ve Hikmetleri, Ankara, Ahmet Yesevi Vakf
Yay.,2003.
b) Szl Kaynaklar
Aratrmac Yazar Carullah Msllmbay, Mays 2012, Kagar-in.
Aratrmac Yazar Musa Corcan, Mart 2012, Ramses-ran.
Aratrmac Yazar Yusuf brahim, Nisan 2012, Urumi-in.
Bahi Kl Enver, Mart 2006, Kmbeti Kavus, ran.
Do. Dr. Nikolay vanovi Vasiliyev, Nisan 2013, Yakutistan.
Prof. Dr. Bahtiyar Kerimov, Mays 2012, Takent-zbekistan.
Prof. Dr. Dosay Kenjetaev, Nisan 2013, Trkistan-Kazakistan.
Prof. Dr. Zikiriya Jandarbek, Aralk 2012, Trkistan-Kazakistan.
133
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna
Genel Bak
Mustafa KARA
Prof. Dr., Uluda niversitesi, lahiyat Fakltesi, Bursa
zet
X
IV. asr ortalarnda Osmanllarn Geliboludan Avrupa top-
raklarna ulamalaryla birlikte Trk tasavvuf edebiyat da
yeni bir zeminle tanm oldu. Daha nce Endls Eme-
vileri, Avrupann gneybat ucunda tasavvuf dncesini Arapa
olarak ifade ederken, bu defa ayn ktann gneydousunda sz ko-
nusu tefekkr Trke olarak insanla sunuluyordu. Osmanl dne-
mi tasavvuf dncesi Anadolu ve Balkanlarla yakndan ilikilidir.
Dnemin sosyal ve siyas artlarna, corafyann iktisad ve kltrel
durumuna gre farkllklar varsa bile ana izgi deimemitir. Ah-
met Yesevnin msralarnda yer alan pek ok konuyu Yunus Emre,
k Paa, Sleyman elebi tekrarlam, ayn seda Buhara, Bursa
ve Bosnada da yank bulmutur. Balkan lkelerinde yaayan muta-
savvflarn bir ksm baka lkelerden bu topraklara geldikleri gibi,
Balkanlarda doup byyen baz derviler de Osmanl Devletinin
farkl ehirlerine hicret etmi ve hizmet vermilerdir. Balkanlarn
135
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
136
An Overview of Sufi Literature
in the Balkans
Summary
W
hen the Ottomans reached European soil from Gallipoli
in the middle of the XIVth century Turkish sufi litera-
ture became acquainted with a new platform. While the
Emevis of Andalusia had expressed their sufi philosophy in the so-
uthwestern tip of Europe in Arabic this time the aforementioned
meditation was being presented to mankind in Turkish. The sufi
philosophy of the Ottoman era is closely affiliated with Anatolia
and the Balkans. Although there might have been differences de-
pending on the social and political conditions of the era as well
as the economic and cultural status of the geographical terrain the
main plot has remained unchanged. Many subjects mentioned in
the verses of Ahmet Yesev have been repeated by Yunus Emre, k
Paa, Sleyman elebi and the same sound has echoed in Bukhara,
Bursa and Bosnia. Some of the Sufis living in Balkan countries have
come to this territory from other countries just like some dervishes
137
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
138
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
Giri
Rivayet ederler ki, Prizrende olan dosa adndan akdem mahlas kor-
lar. Vardaryenicesinde doan olan baba diyecek vakit Faris syler.
Pritinede olan dosa diviti belinde doar derler. Binaenalzlik,
Prizren air menba, Yenice Faris oca, Pritine ktip yatadr.
k elebi
Trk tasavvuf edebiyatn, Trkistan blgesinin en mehur sfsi Ahmet
Yesev ile balatmak det olmutur (l. Yesi, 1166). Onun vefatndan yaklak bir
asr sonra Anadoluda dnyaya gelen Yunus Emre ile bu edebiyat zirveye trman-
mtr (l. Eskiehir, 1320). Her iki sfnin Divan blgelerindeki tasavvuf ede-
biyatnn belirleyici kayna olmu, o gn bugn gcnden bir ey kaybetmemi
bazen besteli bazen bestesiz srekli terennm edilmitir.
XIV. asr ortalarnda Osmanllarn Geliboludan Avrupa topraklarna ulama-
laryla birlikte Trk tasavvuf edebiyat da yeni bir zeminle tanm oldu. Daha
nce Endls Emevileri, Avrupann gneybat ucunda tasavvuf dncesini
Arapa olarak ifade ederken, bu defa ayn ktann gneydousunda sz konusu
tefekkr Trke olarak insanla sunuluyordu.
Osmanl dnemi tasavvuf dncesi Anadolu ve Balkanlarla yakndan ili-
kilidir. Dnemin sosyal ve siyasal artlarna, corafyann iktisad ve kltrel
durumuna gre farkllklar varsa bile ana izgi deimemitir. Ahmet Yesevnin
msralarnda yer alan pek ok konuyu Yunus Emre, k Paa, Sleyman elebi
tekrarlam, ayn seda Buhara, Bursa ve Bosnada yank bulmutur.
Konumuz asndan Balkanlarn btnne bakldnda u sylenebilir: Bu
blge, btn tarikatlara kucak am, vahdet-i vcud, Melmetiye gibi tasavvuf
dncenin derin konularna mimar yetitirdii gibi Bedreddiniye, Bektaiye
gibi muhalif seslere de zemin tekil etmitir. Bu drt terim biraz daha alabilir:
1. Vahdet-i Vcud
Tasavvuf felsefenin temel konusu olan vahdet-i vcud, bir eit varl izah tarz-
dr. Gerek varlk olarak sadece Allah gren bu anlayn simge ismi Endlsl
bn Arab (l. am, 1240) kabul edildii gibi, bu bak asnn temel kitab da
Onun Fssul-Hikem isimli kk hacimli eseridir.
Birok dnya diline evrilen, erh edilen Fssun Trke tercme ve erhini
ilk defa gerekletiren dervi Abdullah Bosnevdir (l. Konya, 1654). Ayn eseri
Arapa erh eden bir baka sf de Usturumcal Bal Efendidir (l. Sofya, 1553).
Bal Efendinin halifesi Filibeli Nureddinzde Musluhiddin Efendinin (l. s-
tanbul, 1573) eserlerinden birinin ad Risle-i Vahdet-i Vcuddur. Ayn konuya
eilen Filibeli bir baka ahsiyet, Vahdet-i Vcud ve Muhyiddin ibn Arab isimli
139
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
eserin sahibi smail Fenni Erturuldur (l. stanbul, 1946). Sz konusu eser 1928
ylnda baslmtr.1
2. Melmetiye
Tasavvuf hayat ve dncede z yakalayabilmek iin tac, hrkay, tekkeyi,
zaviyeyi bir tarafa koyarak yryen dervilerin yolu olan Melmetiyenin n-
c devresinin piri 1887 tarihinde Usturumcada vefat eden Muhammed Nurul-
Arabdir. Melmetiye hareketini Trk tasavvuf tarihileri devrede ele almak-
tadrlar:
a. Hamdun Kassar (l. Niabur, 884)
b. Dede mer Sikkin (l. Gynk, 1475)
c. Muhammed Nurul-Arab (l. Usturumca, 1887)
Abdullah Bosnevden baka, Bosnal Hamza Bali Efendi (l. stanbul, 1573),
Trhalal dris-i Muhtef (l. stanbul, 1615), Peteli Lamekan Hseyin Efendi
(l. stanbul 1624) ikinci devre Melamiliinin mhim temsilcilerindendir.
nc devir Melamiliin piri Muhammed Nurul-Arabnin yannda yeti-
en sflerin byk bir ounluu da bu blgedendir. Aralarnda Ali Urf Efendi
gibi lim ve ariflerin de bulunduu mehur halifeleri yle sralanabilir:
Ad Doum Yeri Vefat Yeri ve Yl
140
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
3- Bedreddiniye
Osmanl asrlarnn en renkli ahsiyetlerinden biri olan Bedreddin Simavnin ha-
yat ve davranlar gibi, kendisine nispet edilen Bedreddiniye de srekli olarak
tartmalara sebep olmutur.
Medrese ve tekke ilimlerini en st seviyede cem eden ender ahsiyetlerden
biri olan Simavna Kadsolu eyh Bedreddin 1420de Serezde idam edilmise de
fikirleri o gn bugn yaamaya devam etmitir.
Meslektalarnn onunla ilgili kanaatlerini grupta toplamak mmkndr:
1- Batl bir fikrin peindedir. Devletin tavr dorudur. Bu grte olan
sflerin banda Balkanlarda da yaygn olan Celvetyenin piri Aziz Mahmud
Hda (l. stanbul, 1628) bulunmaktadr. Aleyhinde gr beyan eden Bal-i
Bosnev de idam edilmitir.
2- Grleri dorudur. Onu anlayamayanlar idamna hkmetmitir. Bu g-
r savunan mutasavvflarn en eskisi Nakibendyeyi Trkistandan Osmanl
topraklarna ve Balkanlara tayan Abdullah lahdir (l. Vardaryenicesi, 1491).
lah, onun tartmal eseri Vridt Arapa erh eden ilk sfdir2
3- Dorusunu Allah bilir.
Deiik tarikatlara mensup insanlar onun fikirleriyle ilgilenmi, Vridta
erh yazmtr. Nakibendyeye mensup olan Kstendilli Sleyman Efendi (l.
Kstendil, 1819) erh-i Kelimat- Bedreddin Simavyi (.. Ty. Nu. 3469) kale-
me alrken, Ali Urf Efendi (l. Selanik, 1887) Terceme-i Vridtla, Nureddinzade
Muslihuddin Efendi erh-i Vridtla ayn alana hizmet etmitir. 1920de srgn
olarak bulunduu Edirnede vefat eden eyhlislm Musa Kazm Efendinin de
Tercme-i Vridt vardr.3
eyh Bedreddinin hayranlarndan biri de Niyaz-i Msrdir (l. Limni, 1694).
Vridt, redifli gazeli bunun en ak belgesidir:
Can kuunun her zaman ezkrdur Vridt
Akl hayaln heman efkardur Vridt
idicek adn duyd canum dadn
Bildim ki riflern esrardur Vridt
Sdkla gnlm sever grmeye canum iver
Anun in kim Hakkun envardur Vridt
Ol drr-i yekdanenn kadri bilinmez anun
141
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
4- Bektaiye
Hak m batl m, ortadoks mu heteredoks mu sorularna muhatap olan tasavvuf
cereyanlardan biri de Bektaliktir. Daha ok Anadolu ve Balkanlarda yaygn
olan Bekta neve Safevlerle olan menfi ilikiler sebebiyle her zaman gndemde
olmu, zellikle 1826da Yenierilikle birlikte kapatlmas tarikatn illegalite bo-
yutunu derinletirmitir. Balkanlarda ve zellikle Arnavutlukta tutunma imkn
bulan bu tarikatla ilgili tartmalar bugn de devam etmektedir. Tarikata ikinci
kurucu ahs (pir-i sni) kabul edilen Balm Sultan bir rivayete gre Dimetoka
doumludur (l. Hacbekta, 1516). Cumhuriyet dneminde sz konusu tarikat
kltr ile ilgili geni aratrmalarn sahibi olan Bedri Noyan da Serezlidir (l.
1997).
Bilindii gibi her tarikat her blgede yaygn deildir. Ancak Anadoluda yay-
gn olanlar genel olarak Balkanlarda da yaygndr. Celvetiye, Nakibendiye, Rifa-
iye, Kadiriye, Halvetiye, Sadiye, Bayramiye
Bayramiyeye mensup Yazczade Mehmed Efendinin (l. Gelibolu, 1451)
Muhammediye isimli manzum eseri Osmanl topraklarnda yaayanlarn el kitab
olurken, kardei Ahmed-i Bicann (l. Gelibolu, 1454) Envarul-Aikn adl eseri
1624 tarihinde Janos Hazi tarafndan Macarcaya evrilmi ve baslmtr.
Celvetyenin nemli ahsiyetlerinden biri olan, Laihatl-Berkyyat isimli
tasavvuf tefsirin sahibi Atpazarl Osman Efendi (l. Magosa, 1632) umnulu ol-
duu gibi, en mehur halifesi smail Hakk Bursev (l. Bursa, 1725) de bugnk
Bulgaristann bir baka beldesindendir: Aydos.
Muhammediye, Aydoslu smail Hakk tarafndan Ferahur-Ruh adyla mensur
olarak erh edilecek ve Osmanl toplumunda ok tutulacaktr.
Halvetiyeye mensup Bosnal Ali Dede (l. Zigetvar, 1598) Muhadaratl-
Evil (Bulak, 1300) ve Havatiml-Hikem adl eserleriyle bn Arab nevesini ya-
atrken, hemehrisi Sad Bostan, Glistan ve Hafzn Divan gibi dnya klasik-
lerini Trkeye tercme ediyordu (l. stanbul, 1599).
142
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
Sadiye tarikatna mensup Rusuklu Zarif mer Dede (l. Rusuk, 1795)
Pendnme ve Divan sahibi bir air olup, tarikatda Aciz Sleyman Efendi (l.
kodra, 1738) dilde eser veren bir dervitir.
Murtaza Skt
Selanik Kprl Sadi Dergh eyhi Murtaza Sktnin kalmad redifli iiri
din, ahlk ve sosyal konularla ilgili tenkitleri de ihtiva etmektedir.4
Fitneler itti zuhur ehl-i nusret kalmad
Be paalar zulmiyle ehl-i himmet kalmad
B edebler buldu meydan hkm-i dnya bu asr
Her birisi kavm-i Nemrud ehl-i efkat kalmad
Kad mfti eyh dervi hem ulem cmlesi
Rvetiyle oldu mehur ehl-i hikmet kalmad
Din u millet gret oldu her hususta serteser
Tuyan etti cmle lem ehl-i izzet kalmad
Ehl-i iman tenhalarda kendisin klm nihn
Namusun etmi vikaye ehl-i hrmet kalmad
Uzlet etmekten Sukut, gayri are yok bugn
Hfzider Huffaz- mutlak ehl-i gayret kalmad
Gerek nesir gerek nazm olarak eser veren Balkan sflerinin bir ksm yle
sralanabilir:
Ad Doum Yeri Tarikat Vefat Yeri Tarihi
mer b. Hamza Edirne Zeyn
eyh Bedreddin Simavna Serez 823/1420
Hasan Efendi Yeniehir Kbrev Kuds 845/1441
Yazczade Muhammed Gelibolu Bayram Gelibolu 855/1451
Ahmed Bican Gelibolu Bayram Gelibolu 858/1454
Kabul Mustafa Efendi Edirne Rifa Edirne 878/1473
Abdlkerim Efendi Edirne Glen Edirne 922/1584
AhmeD Sarban Hayrabolu Bayram Hayrabolu 952/1545
Sineak Yusuf Efendi Vardaryenicesi Mevlev stanbul 953/1546
Sofyal Bal Usturumca Halvet Sofya 966/1553
143
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
144
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
Seyyah Derviler
Balkan lkelerinde yaayan mutasavvflarn bir ksm baka lkelerden bu top-
raklara geldikleri gibi, Balkanlarda doup byyen baz derviler de Osmanl
Devletinin farkl ehirlerine hicret etmi ve hizmet vermilerdir. Birok lkeyi
tanma asndan en nde olanlardan biri eyh Bedreddindir. Onun hayatnn
gzergh yle izilebilir:
Simavna, Edirne, Bursa, Konya, am, Kuds, Kahire, Mekke, Medine, Kahi-
re, Tebriz, Kahire, Filistin, am, Halep, Konya, Tire, Sakz Adas, zmir, Ktahya,
Bursa, Gelibolu, Edirne, Bursa, Aydn, Edirne, znik (Gz hapsi), Kastamonu,
Sinop, Zara, Silistre, Dobruca, Deliorman, Serez. Kemikleri, sevenleri tarafndan
be yz sene sonra 1924te stanbula nakledilmi, Divanyolu-emberlitataki
mezara defnedilmitir.
Balkan lkelerinde doup byd halde dier blgelerde mrit olarak
grev yapanlara bir rnek olarak da Bursa verilebilir. te Bursa tekkelerinde post-
niin olarak hizmet veren baz Balkanl sfler:
Ad Tekkesi Tarikat Doum Yeri Vefat Tar.
Hayreddin Efendi Ahmed Fenar Halvet Edirne 1017/1608
Mustafa Efendi Karakd Kadir
tib 1060/1649
Ahmed Efendi Karakd Kadir
tib 1070/1659
Ahmed Efendi Kasab Cmert Kadir Vodina 1086/1675
Ahmed Efendi smail Rum Kadir Usturumca 1155/1737
Hikmet Mehmed Ef. smail Hakk Celvet Rodoscuk 1165/1752
smail Hakk smail Hakk Celvet Aydos 1174/1725
Ali Rza Efendi Atinal Al Rza Msr Atina 1280/1863
Ahmed Bedreddin Atinal Ali Rza Msr Atina 1285/1868
Ali Efendi aramba Halvet
Ttnce 1326/1908
Osman Necmeddin Ef. Mir-i Bdela Nak Hasky 1326/1908
Hasan Efendi Emir Sultan Kbrev Yeniehir XV. yy
145
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Beste ve Gfte
Bilindii gibi medeniyetler ilim, fikir ve sanat lsyle oluur ve geliirler. Os-
manl medeniyetinde gzel sanatlar dnyasnn en nnde grnen dallar ise
iir, musiki ve hattr. Hemen syleyelim her sanat dalnn hamisi tekke ve
derghlardr. Dervileri atlayarak musiki tarihimizi yazmak mmkn olmad
gibi iir ve edebiyat tarihimizi de kaleme almak mmkn deildir.
Medeniyetimizin Rumeli topraklar byk air ve ediplere zemin tekil ettii
gibi, musiki dnyasnn aheser bestelerine de ilham kayna olmutur.
XX. yzyl Trk edebiyatnn zirve ahsiyetlerinden biri olan Yahya Kemal
Beyatl, skpl olduu gibi ilk iirini de bu ehirdeki Rufai derghnda post-
niin olan Sadeddin Srr Efendiye okutup tenkit ve tavsiyelerini almtr. Onun
msralarnn byk ounluunda tasavvuf kltrnn izlerini grmek hi de zor
deildir. Bektai dervii Smih Rfatn bir iirine nazire olarak yazd thaf adl
iirde tasavvuf dnyasnn son yzyldaki zayf durumunu zetlemi, beklenti
ve zntlerini dile getirmitir:
Fer almken tul- kibriyadan
Bu gn b-vye kalm her ziydan
Bu mlkn fark yok bir tengndan
Niin nur inmiyor artk semdan?
Bu ek, barmda her gn gh u b-gh
Dolatm H deyp dergh dergh
mid ettim ki bir pr-i dl-agh
Desn destur! mihrab- hafdan
Ab var post var meydanda er yok
Horasan erlerinden bir haber yok
Uzun yollarda durdum hi eser yok
Diyar- Rma gelmi evliyadan
Tecellgh iken binlerce rinde
Melmet snd arkn her yerinde
Bu devrin geri son sohbetlerinde
Nefesler dinledik saz- Rzdan
O yerler ite Badat, ite mid
Bugn her leden mahrm, cmid,
146
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
147
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Bestekr Derviler
Musiki dnyamz genellikle tekkelerden beslendii iin musikiinaslarmzla der-
vilerimiz ayn kiilerdir. Hanende ve sazendelerimiz deiik tarikatlara mensup
iseler de daha ok Mevlevler ne kmaktadr.
Selanikli Mevlev, Necip Dedenin (l. 1883) Can- candr hazret-i Ahmed
Muhammed Mustafa diye balayan naatn hemehrisi Kenan Rifa (l. stanbul,
1951) bestelemitir.
Byk Trk tarihisi Mneccimba Ahmed Dede, Selanikli olup bu ehir-
deki Mevlevhanede Ahmed Dedenin yannda ilesini tamamlam, daha son-
ra Mekke Mevlevhanesine eyh olmutur. iirlerinde k mahlasn kullanan
Mneccimbann Risle-i Musikiye adl bir eseri de vardr.6
Yeniehir-i Fenarda doan Giriftzen Asm Bey de Mevlevdir. (l. stanbul,
1929) Bugn zevkle dinlenen u arklarn bestekrdr: Hbgh- yre girdim arz
iin ahvlimi, Cn rakbi handn edersin, Sana ey canmn can efendim.
Geen yzyln en byk ahsiyetlerinden biri olan Tanbur Ali Efendi de
Midilli doumludur (l. zmir, 1890). Bestelerinden bazlar unlardr:
Ceyhun arayan dide-i giryanm grsn
yle sermestim ki idrak etmezem dnya nedir?
Anlataym halimi dildara ben
Dil harab knam sensin sebeb berbadma
Her bir baknda nee buldum
Sayd eyledi bu gnlm bir gzleri h
Beni candan usandrdn cefadan yar usanmaz m?7
1885te Trnovada doan Ahmed Ami Efendiden feyz alan, Lugate-i Felsefe
(1927), Maddiyyun Mezhebinin zmihlali (1928), Vahdet-i Vcud ve Muhyiddin-i
Arab (1928), Hakikat Nurlar (1949) gibi felsef-din birok eserin yazar olan
smail Fennnin (Erturul) dikkat ekici ynlerinden biri de bestekrldr. Ba-
harn hayat verici gzelliini anlatan u uak beste onundur:
6 Byk Trk Musikisi Ansiklopedisi, Cilt II, Ankara, Kltr Bakanl Yaynlar, 1990, s. 88.
7 Byk Trk Musikisi Ansiklopedisi, Cilt I, s. 46.
148
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
air Derviler
Tekke atmosferinden feyz alan airlerin bir ksmn hikmetli beyitleriyle yd ede-
lim:
1. Kemaleddin Perr / Mevlev / Manastr / l. stanbul, 1937
Sarldk dmen-i hsanna bir kmil-i asrn
Ebul-vakt-i cihan zanneyledik ibn zeman grdk
Gnl medh olur Perr, semandan, safasndan
Der-i Hnkar biz, ehl-i dile drul-eman grdk9
2. Sofyal Bali Efendi / Halvet / Usturumca / l. Sofya, 960/1552
un nasib oldu ezel, meyhane-i akn bana
Gemiim havf u recdan msiva neyler bana
Hr u aynn dme dam- zlfne zhid gibi
Ge hevasndan behitin maksad- aksay gr10
3. Zarif mer Efendi / Had / Rusuk / l.1210/1795
Kendden uluya rabet eyle gel
Hem kelm bil edeble syle gel
Ulu kadrin fehm iden olur ulu
Gzleyen adab u erknn yolu11
4. Fahr Ahmed Efendi / Celvet / arky / l. stanbul 1214/1799
N dub cm- enelhakda huvel-hak bdesin
Knt kenz esrarn rif, evliya ister gnl
149
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
150
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
151
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
22 bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Asr Trk airleri, Cilt I, s.487.
23 smail zen, Osmanl Mellifleri, Cilt I, s. 191.
24 bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Asr Trk airleri, Cilt I, s. 219.
25 smail zen, Osmanl Mellifleri, Cilt I, s. 203.
152
Balkanlarda Tasavvuf Edebiyatna Genel Bak
26 bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Asr Trk airleri, Cilt I, s. 326.
27 bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Asr Trk airleri, Cilt I, s. 357.
28 bnlemin Mahmut Kemal nal, Son Asr Trk airleri, Cilt I, s. 370.
153
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
Byk Trk Musikisi Ansiklopedisi, Cilt II, Ankara, Kltr Bakanl Yaynlar,
1990.
NAL, bnlemin Mahmut Kemal, Son Asr Trk airleri, Cilt II, stanbul,
Dergh Yaynlar, 1988.
KARA, Mustafa, Buhara Bursa Bosna, stanbul, Dergh Yaynlar, 2012.
KARA, Mustafa, Derviin Hayat Sufinin Kelam, stanbul, Dergh Yaynlar,
2012.
ZCAN, Nurgl, Murtaza Skt Baba Dvn, stanbul, Ar Yaynclk, 2011.
ZEN, smail, Osmanl Mellifleri Bursal Mehmet Tahir Bey, Cilt I, stanbul,
Meral Yaynevi, 1975.
TUNA, Tue, Balkanlardaki Miras: Tekkeler, stanbul, H Yaynlar, 2012.
YANALI, H. Rahmi, Vridat Tercmesi ve erhi, stanbul, Byyenay Yaynlar,
2013.
154
Balkanlarda (Makedonyada) slamiyetin
Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve
Ziyaretghlarn nemi
Mensur NUREDIN
Do. Dr., skp slami Bilimler Fakltesi - Makedonya
zet
M
akedonyadan coraf blge olarak milat ncesinden beri
sz edilmektedir. Ancak dnya tarihinde n plna k-
masnn nedeni Filip ileolu Byk skenderin doum
yeri ve saltanatlarnn pay- taht olmasndandr. Milad V. asrda
Karpatlarn ardndan yola kan Drugovit, Velegezit, Sagudet, Voy-
nut ve Brizit Slav kabileleri bu blgeye yerlemi, XIV. asrn ilk
yarsna kadar da Slav meneli birok hanedan iktidara gelmitir.
ar Samoilden balayarak ar Duan, Stefan Nemanya ve Koso-
va Savanda Sultan Murat Hdavendigara kar savaan Uglyain
Makedonyay ynetenler arasnda yeralmaktadr.
Osmanllarn gelmesiyle slamn topluca kabul edilmesinde nemli
bir etken 9-10. yy. arasndaki Bogomil hareketidir. Bogomiller, Or-
todoks ve Katolik Kilisesinin ideolojisine kar tek bir Tanrya ve
douda Ariusular gibi sadan sonra Madmad adnda bir peygam-
berin geleceine inanmaktadrlar. Bogomil Hristiyanlar bu anlay-
155
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
156
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
157
Importance of Tekke, Lodges and
Pilgrimage for the Spread of
Islam in the Balkans (in Macedonia)
Summary
I
n respect of its geographic region Macedonia is known from
before Christ (B.C-M.O). Macedonia has been birth place
and capital city of Filip and its son Alexandar the Great (Bu-
yuk Iskender) and his makes Macedonia to become more popular.
In V. century following the why of Carpathians Drugovit, Velegezit,
Sagudet, Voynut and Brizit Slav tribes settled in this region and
till the first half of XlV. century many dynasties royal households
who originate from Slav starts to rule in this regions starting from
Czar Stefan Nemanya and Uglyasin who fought in Kosovo against
Sultan Murat Hudavendigar also is among people who have ruled
in Macedonia.
An important factor in 9-10 collectively adaption of Islam is with
the arrival of the Ottomans. And it is the Bogomil movement bet-
ween the centuries. Bogomils after Jesus Christ as God and one
Orthodox of eastern Arians against the ideology of the Catholic
158
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
159
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
160
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
1 Aleksandar Stoyanovski, Gradovite na Makedoniya od Krayot na XIV. DO XVI vek, Skopye 1981, s. 7.
2 Daha geni bilgi iin bkz. Dragolyub Dragolyevi, Bogomilstvo na Balkanu i u Maloy Aziyi i Bogomilski
Rodonaalnici, Beograd 1974, s. 9 ve devam; Aleksandar Solovyev, Yesu Li Bogomili Potovali Krst, Sarayevo
1948, s. 6.
3 Daha geni bilgi iin bkz: Doutan Gnmze Byk slam Tarihi, X, 146 ve devam, stanbul; Georges
Castellan, a.g.e.; Joseph vonHammer, Geschichte Des Osmanichen Reiches, bonakaya terc. Nerkez
Smailagi I, 51 ve devam, Zagreb 1979.
161
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ordusuyla elde ettii topraklarda, hem tarikatlar yoluyla hem de kendilerine yak-
latrabilecek deiik inanlarla gnlleri fetheder. 1389 skp, Pirlepe, tip;
1391de Manastr ehirleri fethedilir. 6 Ocak 1392 ylnda Makedonyann tama-
m Osmanl idaresi altna geer. skpn fethinden bahseden Avrupa tarihisi
Castellan ok zlerek u szleri syler: 1392 ylnda sultann bayraklar artk
skpte de dalgalanmaya balyordu, ok gemeden Beyazt, Vardar Ovasna binler-
ce Trk yerletirerek Makedonyay Osmanllarn dier fethettiklerine balang nok-
tas tekil edecek bir vilayet hline getirmitir.4
skp, Manastr, Selnik dolaylarna yerleen Trk topluluklar, dier yer-
lerde olduu gibi burann sadece etnografik grnn deil, ayn zamanda bu-
ralarda tekke, zaviye ve ziyaretghlar ina ederek byk apta deitirmitir. ehir
ve kasabalara yerleenlerden baka kylerden de yerlemek ve topra ilemek su-
retiyle bu topraklar ikinci bir yurt olarak benimsemilerdir.
Osmanl idar tekilatnda Makedonya; Selnik, Manastr ve skp olarak
vilayete ayrlmtr. Bunlarn hepsine birden Vilayet-i Selse5 denmitir.
Osmanl dneminde Makedonyada edebiyat, musik, resim ve zellikle
mimar ok revatadr. 4-5 asrlk bir dnem iinde burada ina edilen yaplarn
mimar slplarna bakldnda, Trk-slam zellikleri aka grlmektedir. Be
asrlk Osmanl idaresinde Makedonya iyice gelimi ve bu blgeden yetien eraf,
Osmanl Devletinin eitli mevkilerinde vazife grmtr.
162
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
7 Orhan Acpayaml, Trkiyede Doumla lgili det ve nanmalarn Etnolojik Etd, Ankara, Atatrk
niversitesi Yaynlar, 1974.
8 Mehmet Naci nal, Romanya Dobruca Trkleri ve Mukayeseleriyle Doum Evlenme ve lm detleri,
Ankara, Kltr Bakanl Yaynlar, 1998.
9 Sedat Veyis rnek, Trk Folklorunda lm, Ankara, Ankara niversitesi Dil ve Tarih Fakltesi Yaynlar,
1979.
163
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
164
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
10 Ali elik, slamn Kabul veya Reddettii Halk nanlar, stanbul, 1995, s. 21.
165
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ler yaparlar. eyh Abdi Babann tarikatta byk hizmetleri olmutur. Bununla
birlikte kendisi, sava dnemlerinde baz harikulade olaylar yaamtr. Kendisi
ermi bir kii olarak kabul edildiinden mezar ziyaret edilip riteller uygulanarak
derman istenmitir.
Ziyaretiler Abdi Baba Trbesine geldiklerinde ilk olarak, trbedarlk yapan
Pendiye Aliye bavururlar. Geli amalar belirtilir. Trbedr abdest aldktan
sonra, trbenin kapsn aarak ziyaretileriieriye kabul eder. Ziyaretilerin de
abdestli olmasnn iyi olduuna inanlr. Daha sonra ritellerin yapld Abdi
Babann mezarnn bulunduu odaya girilir. erde ilk olarak Abdi Babann me-
zarnn banda sadan sola doru dnlr ve o esnada mezar okanarak plr.
defa dndkten sonra ziyareti, trbedar ile beraber diz kerek Kurandan
bildiklerini okur. Ayn zamanda derdine derman iin dua ederek Hastalm iin
Abdi Babadan sebep Allahtan derman. szlerini tekrar eder.
Ziyaretiler ve trbeyi sahiplenmi olanlar Abdi Babann mezardan kalkp
namaz kldna inanmaktadrlar. Bu yzden trbenin iinde kendisi iin beyaz
bir takke, abdest almas iin bir srahi dolusu su ve yannda havlu braklr. Ayn
zamanda bunlar, gelen ziyaretilerin ritellerinde kullanlr. Ziyaretiler mezarn
etrafnda dnp dua ettikten sonra, Abdi Babann namazda kullandna ina-
nlan takke ziyaretiye verilir. Takke ziyareti tarafndan pldkten sonra, hem
erkek hem de bayan ziyaretiler onu balarna koyarlar. Abdi Babann namazdan
sonra kullandna inanlan tespihler de riteller iin kullanlr. Bu tespihler zi-
yaretinin boynuna aslr, ziyareti mezar banda yalnz braklr. Bu hl 10-15
dakika devam eder. Daha sonra trbedar ieriye girer, dua ettikten sonra tekrar
dar karak ziyaretiyi yine tek bana brakr. Bu uygulama defa tekrar edilir.
nc defadan sonra trbedar ieriye girerek ziyaretiyi defa tespihten gei-
rir. Bu esnada Bismillah, hlas ve Fatiha okunur. Bu uygulama ile ziyaretide var
olan ktlklerin kacana inanlr. Daha sonra yine ktlklerin temizlenmesi
iin, ierde bulunan bir sprge mezara srlerek onunla ziyaretinin vcudu
temizlenir. Bu ritelle ziyaretide var olan skntnn, hastaln, derdin temiz-
leneceine inanlr. Bu uygulamadan sonra ziyaretilerin yanlarnda getirmi ol-
duklar balar mezar bana braklr. Ba olarak havlu, gmlek, orap, seccade
vb. gibi eyalar getirilir. Bazlar ise Trbenin bakm iin para vb. eyler ba-
lar. Ziyaretiler yanlarnda getirdiklerini mezar banda braktktan sonra Abdi
Babann mezarndan dar karlar. Darda bulunan ve gecelemi olan sudan
iilir, el ve yzler ykanr. Bazlar mum yakma iini sonunda, bazlar ritellere
balamadan nce gerekletirir. Mumlar ziyaretiler evlerinden getirir, trbenin
iinde zel olarak tahsis edilen yerde dilek tutarak mumu yakar. Her dilek iin
ayr mum yaklr. Bylece, ziyaretler yerine getirilir ve riteller gereklemi olur.
Bu ziyaret ve ritellerde, dileklerinin kabul olunmas iin inanmak nemlidir.
Ar hastalarn, ritelleri gerekletirerek Abdi Baba Trbesini defa ziyaret
etmesi gerekir.
166
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
Abdi Baba Trbesi birok neden iin ziyaret edilerek riteller gerekletiri-
lir. ocuk sahibi olamayan, deerli eyalar kaybolmu olanlar, kendisine muska
yapldn dnenlertarafndan; ayrca ba arlar, beden arlar, urak, psiko-
lojik rahatszlklar vb. nedenler dolaysyla trbe ziyaret edilir. Psikolojik rahat-
szl olan baz ziyaretiler, psikoloji doktorlarnn tavsiyesi zerine Abdi Baba
Trbesini ziyaret ediyor.11 Yani, tbben aresi bulunamayan kiilerin, bu trbeyi
ziyaret etmeleri nerilir. Bu da ziyaretghn sihirli bir yer olduuna inanldn
gsteren delil olarak alglanmaktadr.
Trbe her ya grubu tarafndan ziyaret edildii, yani ocuklarn da buraya
getirildii sylenir. Korku, az tutulmas, kk abdestini tutamama, salkl bir
ekilde byme vb nedenlerden dolay ocuklar ziyaret yerine getirilir. Abdi Baba
Trbesini ritelleri ile beraber ziyaret edenlerin derman bulduklar rivayet edilir.
Psikolojik hastal olanlara, ocuklarn skntlarnn giderilmesinde daha faydal
olduu ifade edilir. Ayrca muskann bozulmasnda da ok tesirli olduu sylenir.
11 Benzer bir inan Ankara Beypazarndaki Ayvak Dede ismindeki ziyaret yeri iin de sz konusudur. Bkz.
Ankara ve evresindeki Adak ve Adak Yerleri, s. 103.
167
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
168
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
169
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
lkla karlam. yle bir hastalkm ki sanki vcudunda iskelet yokmu gibi
yerinden hareket edip dengesini salayamyormu. Ali Bey, kyde bulunan Tekke
ile ilgili dncelerinden dolay mezarda yatan Mehmet Babann bu hastala
derman bulabileceineinanmyor, bu yzden de trbenin ziyaret edilip riteller
yaplmasna izin vermiyormu. Ailesi, Ali Beyin birka gnlk seyahatini frsat
bilip ondan habersiz tekkeyi ziyaret etmeye karar vermiler. Ziyaret yerine ilk
gelilerinde mezar banda gereken ritelleri yaptktan sonra gelin, o akam evi-
nin ana giri kapsnn altnda by olduunu ryasnda grm. Ertesi gn sa-
bahleyin kapnn altna baktklarnda yaplm olan muskay bulmular. kinci
gece geline, evin merdivenlerinin nc basamanda muska olduu ryasnda
grndkten sonra, tekrar kontrol ettiklerinde ryas gerek km. Fakat ge-
linin salnda hl hibir deime grlmemi. nc gece gelin banyonun
kaps altnda bir muskann daha bulunduunu ryasnda grm, kapnn eii
altndan muska karldktan sonra gelin salna kavumu. Ali Bey seyahatten
dndnde, kendisine bu durum anlatlnca, Halil Hayredinin ailesine giderek
sylemi olduu szlerden dolayonlardan zr dilemi, sahip olduu inanlarn
yanl olduu kanaatine varmtr. Bu olaydan sonra Bogovin Tekkesine ziyaret-
lerin daha youn bir ekilde devam ettii rivayet edilir.
170
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
171
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
12 Ziyaret yerlerine kar yaplan saygszln musibetle cezalandrlmas ile ilgili benzer rivayetler iin bkz.
Kayseri ve evresindeki ziyaret yerleri; Ali Rza Karabulut, Kayseride Mehur Mutasavvflar, Kayseri, 1984,
s. 77.
172
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
Baba ve Gizli Baba, eer oray ykmaya kalkrsan banza byk felaketler gele-
cek szleriyle ryasnda grnm. Hristiyan olan dier bir komu ise, trbenin
yanndan geerken, ban mezarlara evirerek tkryormu. Bundan dolay o
kiinin az neredeyse ensesine ulaacak derecede eilmi ve konuamaz hle gel-
mi. Bu durumdun kurtulmak iin gidip trbedarlk yapan Kemal Bey arlm
ve kendisine olay anlatlm. Kemal Bey, Hristiyan komuya mezarlardan zr
dilemesini sylemi. Trbeye kabul edilen bu Hristiyann, gerekliritelleri ger-
ekletirdikten sonra normal hline dnm. Bu olaylardan sonratrbe etrafnda
yaayan, devletin yksek mertebelerinde grev yapan Hristiyanlar ar derecede
korkmular. Bunun sonucunda onlarda trbeye kar bir sayg olumu ve orada
gerekten nemli kiilerin mezarlar olduuna inanmaya balamlar. Trbenin
kaps kilitli olmamasna ramen hibir zarar verilmemi. Ayn zamanda, ziyaret
yerine hizmet ederek bazlar bakmn da stlenmi. Bunlarn dnda sayglar
nedeniyle, trbenin nnden hnzr geirmemi, hatta etini de yememi, evleri
ziyaret yeri ile ayn avludaolduundan, alkol de sadece evleri iinde imilerdir.
Ziyaret mahallinde, Hac Kemal aban trbedarlkyapmaktadr. Hac Kemal
aban, trbede yatan evliyalarla ilikisi olduunu sylyor. Kemal Bey, mezar-
larda yatanlarn ne zaman trbeden ktklarnn, ne zaman dndklerinin il-
ham yoluylakendisine bildirildiini iddia etmektedir. Bazen, trbede bulunduu
zamanlarda ermilerin geldiklerinde mezarlarn titrediini sylyor. Hac farizas
esnasnda onlar uzun sakall bir hlde grdn ifade ediyor. Kemal Bey hem
trbedarlk hem de Rufa eyhlii yapyor. Bu greve dedesinin vefatndan sonra
veklet etmeye balam. Gnmzde dedesine intisap edenlerden 120 dervii
var. Yaplan zikirleri ve ibadetleri yrtmektedir. Kendisi Rufa eyhi olarak hasta-
lara ifa dattn, ocuk sahibi olamayanlara olma yollarn sylediini, kendine
gelenlerin ne iin geldiklerini, yolda gelirken kendisi hakknda ziyaretilerin neler
sylediini, bys olanlarn muskas evinin hangi yerinde olduunu bildiini,
evlenemeyenlerin ksmetlerini atn iddia ediyor. Bunlarn hepsini tespihlerin
yardmyla bildiini ifade ediyor. Bu grevi Rufa tekkesinde eyhlik yapan dede-
sinden aldn anlatyor. Dedesinin eyhlik dneminde, kendisinin fel olduu-
nu, ayaklar ve ellerinin birbirine girdiini, ayn zamanda konuamadn syl-
yor. Yaklak bir ay bu hldekalm, dedesi gelip bir baston ile bana vurmu, bu
vurutan sonra normal hline dnm. Bu olaydan sonra dedesi bu greve onun
devam etmesini sylemi. O gnden beribu grevi yrtmekteymi.
Evliya olduklarna inanlan bu kiilerin isimleri hakknda yaplan aratrma
neticesinde grld ki bu konuda halk fazla bilgiye sahip deil. nceki nesiller-
den yle olduuna dair elde ettikleri bilgiden ibarettir. Bu yzden bugn de bu
isimlerle anlmaktadr. Ayn zamanda ziyaret yeri ile ilgili bir levhann bulun-
duunu rendik, fakat bu levhadaki yazlar okunmayacak derecede silinmi ve
paralara blnmtr.
Koca Babalar veya Gizli Babalar Trbesi her gn ziyaret edilir. Fakat pazar-
tesi ve perembe gnlerinde hem tarikata mensup olanlar hem de ifa iin ge-
173
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
lenler tarafndan daha youn bir ekilde ziyaret edilir. Bayramlarda ise, bayram
namazlarndan sonra toplu olarak ailece ziyarete gidilir. Bu gnlerde ziyaretgha
ok ziyareti gelir. Bayramlarda gelen ziyaretiler genelde Radovi kasabasndan
ve evre kylerdendir. Bu gnlerde Mslmanlarn bayram olduu iin sadece
Mslmanlar tarafndan ziyaret edilir. Dier gnlerde ise Hristiyanlar tarafndan
da ziyaret edilir.
Ziyaret daha ziyade ifa umudu ile yaplr. Bu nedenle gelenler, Kemal aban
beye bavurlar ve birlikte Trbeye gelirler. Ziyareti geli amacn belirttikten
sonra trbeye girilir. Orada hastala gre Kemal Bey tarafndan bir mddet ier-
de tek bana braklr. Rahatszlklara gre kimileri on, on be dakika, kimileri
yarm saat ierde tek bana braklr. Ziyaretiler ierde dua eder, bazlar iki re-
kat namaz klar. Bu uygulamadan sonra Kemal Bey de ieriye girerek kendileri
iin dua eder. Genelde Koca Baba ve Gizli Babadan sebep Allahtan derman
gibi dualar edilmektedir. Kemal Bey ziyareti iin dua etmeden nce ierde iki
rekat namaz klar. Namazn sonunda ilk olarak Allaha hasta iin dua eder. Du-
ada gelenin ismi zikredilerek derdine derman bulunmas iin yalvarr. Duadan
sonra hlas ve bir Fatiha okur. Ziyareti de bildii ve istedii dualar ayn anda
okur. Bu ritelden sonra, hasta defa tespihlerden geirilir. Ayn anda hasta iin
Allahm bu hasta iin efaat ol, Allahm kendisinin bu hastalktan kurtulmas
iin derman ver. gibi dualar edilir. Allaha dua edildikten sonra ermi olduklarna
inanlan kiilerden de derman aranarak dua edilir. En sonunda trbenin iindeki
srahiden ziyaretinin defa imesi iin su verilir. Bazlarna ise derman iin
srahideki suyla ellerini ve yzn ykanmas, leende birikmi olan sudan da
imesi tavsiye edilir. Bu suyun daha ifal olduu kabul edilir. Kendisi de okkere
bu sudan itiini ifade eder. Trbede bulunan srahi, ziyaretilerin kullanmas
iin her perembe doldurulur. Kullanlacak suyun ise en az iki gn trbede kalm
olmas gerekir. Bu suyun daha ifal olduu kabul edilir. nk o sularn ounu
mezarlarda bulunan ermilerin kullandna inanlr. Kemal Bey, sihirli olduuna
inand bu suyun darya atlmamas iin bazen itiini belirtiyor. Bundan sonra
geriye doru, arkay mezarlara evirmeden trbeden klr.
Trbe, haftada ortalama 15-20 ziyareti tarafndn ziyaret edilir. Bunlarn
ou Mslman ziyaretidir, fakat Hristiyanlar tarafndan da ziyarete gelenler
olur. Onlar da tekkede riteller gerekletirirler. Hatta Kemal Bey tarafndan bes-
mele de syletilir. Bayramlarda ise yzden fazla kiinin ziyarete geldii belirtil-
mektedir.
Trbeye gelen ziyaretilerin bazlar yanlarnda havlular getirir. Dilekleri ye-
rine gelenlerden bazlar ise Trbeyi tekrar ziyaret ederekkesmek iin kurban da
getirirler.
Ziyaret yeri tannm olduu iin Makedonyann birok yerinden, hatta
yurtdndan da ziyaretiler geldii sylenir. Fakat Radovi ve yakn kasabalardan
daha youn olarak ziyaret edilir. Ziyaretiler arasnda her yatan insan bulun-
maktadr. ocuklarn da trbeye geldii, dertlerine derman bulduu ifade edilir.
Bunlarn dnda kaybolan deerli eyalarn bulmak isteyenler, ocuu olmayan
174
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
13 eyh Osman Efendi Horasana giderken bugnk Bulgaristann Kstendil kasabasnda ehit olmutur.
Gerek mezarnn orada olduu iddia edilir. Bu yzden trbede mezar bulunmamaktadr. Mezarlar
arasnda manevi mezar olarak boluk braklmtr.
14 eyh Osmann oludur.
15 eyh Abdlkerim Efendinin yeenidir.
16 eyh Abdlkerimin hanmdr.
175
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
176
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
Edindiimiz bilgilere gre, Hayati Halvet Baba Trbesini ziyaret edip rit-
eller gerekletirerek dertlerine, rahatszlklarna are bulanlar olduka fazladr.
ocuklarn korkularnn gittii, alayan ocuklarn sakinletii, ayn zamanda on
be sene ocuk sahibi olamayan bir kadnn ocuk sahibi oldu rivayet edilmek-
tedir.
17 Bkz. nver Gnay, (Harun Gngr, aban Kuzgun, Huzeyfe Saym, Vehap Tatan), Kayseri ve evresinde
Ziyaret ve Ziyaret Yerleri, Kayseri, 1995.
177
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
178
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
179
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
180
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
kesilmi hlde Baba Musann (Baba Musaya Dede Baba ismi verilmitir ve daha
ziyade bu isimle tannmtr) arazisine geldiklerinde gmlmek istedikleri yeri be-
lirtmiler ve onlardan gmmeleri iin rica etmiler.19 Aile onlar tarif ettikleri yere
deil, arazinin kesine gmer. Ertesi gn kalktklarnda mezarlarn gmld
yerde olmadklar, Cafer ve Hdr Babann tarif ettikleri yere doru yrdkleri
grlr. Bundan sonra evliya olduklar kabul edilir. Baba Musa ailesi o iki mezar
sahiplenmeye karar verir. Bylece her iki mezar iine alan yaklak 50 mlik bir
yap ina edilir.
Cafer ve Hdr Babann mezarlar yaklak be yz krk senelik mezarlardr.
Kendilerinin Bektai tarikatndan olduklar sylenir.
Cafer ve Hdr Baba ile ilgili olarak anlatlan baka bir olay da yledir: Cafer
ve Hdr Babann mezarlar yaplrken, evliya olduklarna inanlan bu kiilerin
suya ihtiyalar duymular. O zaman oralarda su bulunmuyormu. Cafer ken-
dinden kk olan Hdrdan su istemi. Kendisine suyun bulunduu yeri tarif
etmi (Bu yer, bugnk trbenin yaklak 700 m. batsndadr). Hdr, tarif edilen
yere ulatnda ne suyla ne de baka bir eyle karlar. Dnp durumu Cafere
anlatr. Cafer ona bir testi verir, gidip o yere kere vurmasn ister. Hdr oraya
varnca yere kere vurur, buradan kan fkrmaya balar. Hdr akn bir hlde
gelir, kan var, su yok der. Cafer de o kan ehitler kandr diyerek gidip oraya
defa tekrar vurmas iin srar eder. Hdr sylenenleri aynen uygular, ayn yerden
bu sefer su fkrmaya balar. Suyu aldktan sonra dner. Evet, su kt hem de
ba Vardar gibider. Gnmzde bu yer Bavardar ismiyle anlr. Bavardar,
Vardarn ba demektir. Yani, Vardar nehrinin ba veya kaynad yer anlamna
gelir. Bundan sonra nehrin ismi Vardar olarak anlr.
Cafer ve Hdr Baba Tekkesinin bakmn hlihazrda Fetahi ailesi stlen-
mitir. Onlar ayn zamanda trbedarlk yaparak ziyaretileri kabul ederler. Ziya-
retiler erkek olduunda Mensur Fetahi, bayan olduunda iseMensur Fetahinin
gelini Glah Fetahi tarafndan karlanr.
Fetahi ailesi, daha nce tekkeyle ilgili nemli bilgilerin yerald bir levhann
olduunu, fakat bu levhann buradan alndn, emin olmamakla birlikte, bu
levhann Trkiyeyegtrldn zannettiklerini belirttiler.
Buras, deiik rahatszlklar nedeniyle ziyaret edilmektedir. Kyllerin
inanlarna gre, tekke haftann yedi gnnde ziyaret edilmekle birlikte cuma
gn leden nce ziyaret edilmesi daha makbuldr. Yani cuma namaz nce-
sinde dualarn daha makbul olduu kabul edilir. Fakat isteyen dier gnlerde de
ziyaret eder.
Ziyaretiler Vurtok Tekkesine geldiklerinde Fetahi ailesi tarafndan kabul
edilir. Tekkeye beraberce girilir. Trbedar nden gider, ziyareti onu takip eder
19 Benzer bir olay tipin Vinisa kasabasnn Peklana kyndeki Sefer Baba Trbesi ile ilgili olarak da
anlatlmaktadr.
181
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
182
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
Sonu ve Deerlendirme
Makedonya Cumhuriyeti snrlar ierisinde odaklaarak, kutsaln sembolik teza-
hr biimlerinden biri olarak kendini gsteren ve bu bakmdan da mbarek bili-
nerek belli usl ve amalarla ziyaret edilen ziyaret yerleri ve bunlarla ilgili inan ve
uygulamalar fenomenolojik metodu esas alarak gerekletirdiimiz bu alma,
aratrma alanmzda ziyaret fenomeninin, zengin bir tezahr eitliliine sahip
olduunu bize gstermitir. Fenomenolojik ve tipolojik perspektiften olayn, l-
kemizde, anavatanmz Trkiyede ve hatta btn Trk ve slam dnyas arasn-
daki tezahr biimlerinin karlatrmal tedkiki, hi phesiz bu konuda bize
yeni ufuklar aabilecek mahiyeti haizdir. Bununla birlikte, bu tr bir amacn, bu
konuda bizimkine benzer daha birok monografik almalarn yaplmas artna
bal olduu akrdr.
Bu bakmdan, almamzn ikinci blmnde ziyaret yerlerini strktrel ve
fonksiyonel boyutlar ierisinde tahlile tabi tuttuk. Strktrel analiz, ziyaret yerle-
rinde bize kutsaln eitli karakteristiklerinin nasl tezahr ettiini gsterdii gibi,
183
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
184
Balkanlarda slamiyetin Yaylmasnda Tekke, Zaviye ve Ziyaretghlarn nemi
Bibliyografya
ARAZ, Rfat, Harputta Eski Trk nanlar ve Halk Hekimlii, Ankara 1991.
BLGSEVEN, Amiran Kurtkan, Genel Sosyoloji, stanbul 1982.
CASTELLAN, Georges, Historie des Balkans (XIV XX siecle), Arnavutaya ev. Arben
Puto ve Luan Omari, Tirana 1992; Trkeye ev. Dr. Ayegl Yaraman-Babuu,
stanbul 1995.
ELK, Ali, slamn Kabul veya Reddettii Halk nanlar, stanbul 1995.
DANIMEND, smail Hami, Osmanl Tarihi Kronolojisi, stanbul 1955.
Dinler Tarihi Aratrmalar, Ankara 1973.
DRAGOYLOV, Dragolyup, Bogomilstvu na Balkanu i u Maloj Aziji i Bogomilski Ro-
donaelnici, Beograd 1974.
EMN, Ahmet, Fecrul-slam, 11.bask, Kahire 1975.
EYBOLU, smet Zeki, Anadolu nanlar, stanbul 1998.
GNAY, nver (Harun Gngr, aban Kuzgun, Huzeyfe Saym, Vehap Tatan), Kayseri
ve evresinde Ziyaret ve Ziyaret Yerleri, Kayseri 1995.
HAMMER, Joseph Von, Geschichte des Osmanichen Reiches, Bonakaya ev. Nerkez s-
mailagi, Zagreb 1979.
HANERLOLU, Orhan, Felsefe Ansiklopedisi
KAHRAMANYOL, Mustafa, Trk Haklar, Ankara 1995.
KALAFAT, Yaar, Ahmet DOAN, Kuzey Irakta Karlatrmal Trk Halk nanlar,
Ankara 1995.
KALAFAT, Yaar, slamiyet ve Trk Halk nanlar, Ankara 1996.
Makedonya Trkleri Arasnda Yaayan Halk nanlar, stanbul 1994.
Meydan Larousse, cilt. 6.
MORNA, rfan, Kosova Salnamesinde Kalkandelen Kazas (1894), evren 5, say 16,
Pritine 1977.
MURAT, Kemal, Krova ne Traditat e saj te vjetra, Shkup 1996.
POPOV, Aleksandar, Balkanlarda slam, ev. Komisiyon, stanbul 1995.
SARA, Tahsin, Byk Franszca-Trke Szlk, TDK, Ankara 1976.
SELM-OSMAN, Edibe, Rite e Besime Popullore ne Viset e Tetoves dhe te Gostvarit,
Shkup 1996.
SOLOVYEV, Aleksandar, Yesu li Bogomili Potovali Krst, Sarayevo 1948.
STOYANOVSK, Aleksandar, Gradovite na Makedoniya od Krajot na XIV do XVI vek,
Skopje 1981.
185
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
186
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel
Paradigmas ve Osmanl Dneminden
Gnmze rfan Ocaklar:
Tekkeler ve Tarikatlar
(Arnavutluk, Kosova ve Makedonya rnei)
Metin ZETI
Prof. Dr., Tetova niversitesi, Makedonya
zet
I
slm tarihinin byk bir zaman dilimini oluturan Osman-
l Devletinin teekklnde ve geliiminde nemli rol olan
tasavvuf, sadece din alanla alkal bir olgu olarak kalmam,
fikir, felsefe, mimar, iir ve msk, ehirlerin kuruluu, bata olmak
zere btn ilim ve gzel sanatlara uzanarak ilm ve sosyal hayatla
ilgili ynlendirmeler yapan bir dnme ve yaama tarz olmutur.
Bu ekliyle tasavvuf, bata toplumdaki anomalilere kari bir reak-
sion olarak ortaya km, fakat daha sonralar, tm mslman
toplumlarn yapc ve evrensel hayat paradigmasn tekil etmitir.
Balkanlarda yaayan milletleri- Mslmanlar ve gayr- mslmler,
bu paradigmann dnda deerlendirmek, onlar hakknda eksik so-
nulara varmaya sebep olur.
Balkan, sra da, sarp, geit vermez, dalk arazi anlamnda Trke
bir kelimedir.Avrupal corafyaclar, Trklerin Merile Tuna arasn-
da, onlara paralel uzanan dalara vermi olduklar bu ismi alp ko-
187
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
188
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
189
The Constructive and Global Paradigm
of Islam in the Balkans and the Wisdom
Societies from the Ottoman Era to Date:
Lodges and Religious Orders
(The Example of Albania, Kosovo and
Macedonia)
Summary
S
ufism which plays an important in the formation and de-
velopment of the Ottoman State which establishes a major
timeframe in the history of Islam has not only remained a
phenomenon in the religious area but has also become a philosophy
and life style which steers scientific and social life and reaches out to
all science and fine arts starting with ideas, philosophy, architecture,
poetry and music and the establishment of cities. In this way Sufism
has emerged primarily as a reaction to anomalies in society however
later on it has established the constructive and global life paradigm
of all Islamic communities. An evaluation of the nations living in
the Balkans muslims and non-muslims alike outside this para-
digm will result in incomplete conclusions about them.
The word Balkan in Turkish means a mountain range, a steep
impassable mountainous terrain. This name which has been given
by the Turks to the parallel mountain range between the Maritza
190
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
and the Danube has been taken by European geography experts and
given to a large peninsula. In fact the saying of being Balkanized
has been generated from the problematic past and the conflicting
fragmentation of the area in the past centuries. Based on this on one
hand the Balkans has been qualified as a bridge between civilizati-
ons, crossroads, a potpourri of nations and on the other hand it
has been defined as the powder keg, battlefield and potential
conflict zone within Europe.
The Balkan countries are comprised of the conglomeration of va-
rious cultures. Merchants from Sasani state in the east encounter
merchants from the Roman Empire in the west in Thessaloniki and
trade their goods. Merchants travelling from various regions in the
world are often accompanied by various artisans and many of them
settled in the various destinations. At the same time the Roman
culture from the west and the Indian, Sasanian, Mesopotamian and
Anatolian cultures encountered by the conquests of Alexander the
Great in the East conglomerated in the Balkans. This conglomerati-
on of culture is clearly indicated in the style of churches in the pre-
Ottoman era Balkans, the iconography ornamenting the churches
and the various ornamental household goods which have been reve-
aled by archeological excavations. The nations living on the Balkan
peninsula were introduced to the Islam religion in a general sense
with the arrival of the Ottomans to these regions as well as the
adoption of Islam by some of them in other words as of the second
half of the XIVth century.
Two significant elements have been influential in the collective
adoption of Islam and the expansion of the Ottoman administra-
tion by the Balkan peoples (especially the Albanians and the Bos-
nians):
1. Bogomilism and the mystic understanding of the structure of this
movement
2. The dervishes who had spread in the region in the pre-Ottoman
era.
There is no doubt that the individual who represents this aspect
of Sufism in the pre-Ottoman era in the Balkans and has been lo-
ved by the Muslims and adopted by the Christians and regarding
whom numerous legends circulate is Sar Saltk (d. 1264). The life
and works of Sar Saltk Dede have been the subject of countless
legends.
191
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
192
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
Giri
Kaynan Kurn ve Snnetin ruhundan alp Mslmann gnl dnyasnda
manev gelimeyi hedefleyen slm tasavvufu kltrel zenginliimizin nem-
li kaynaklarndan biridir. Balangta Ahmed Rifa, mam Cuneyd el-Badadi,
Abdlkadir Geylan, Ahmed Yesev, Mevln Celleddn Rm, eyh Edebl...
gibi byk sflerin ahsiyetinde temsil edilmi slam tasavvuf dncesi daha
sonralar gerek ortaya kan trl akmlar ve gerekse yetitirdii mtefekkir-mu-
tasavvflar asndan son derece zengin bir konuma sahiptir.
slm tarihinin byk bir zaman dilimini oluturan Osmanl Devletinin te-
ekklnde ve geliiminde nemli rol olan tasavvuf, sadece din alanla alkal bir
olgu olarak kalmam, fikir, felsefe, mimar, iir ve msk, ehirlerin kuruluu,
bata olmak zere btn ilim ve gzel sanatlara uzanarak ilm ve sosyal hayatla
ilgili ynlendirmeler yapan bir dnme ve yaama tarz olmutur. Bu ekliyle
tasavvuf, bata toplumdaki anomalilere kari bir reaksion olarak ortaya km,
fakat daha sonralar, tm mslman toplumlarn yapc ve evrensel hayat para-
digmasn tekil etmitir. Balkanlarda yaayan milletleri- mslmanlar ve gayr-
mslmler, bu paradigmann dnda deerlendirmek, onlar hakknda eksik so-
nulara varmaya sebep olur.
1 Ylmaz ztuna, Rumelini Kaybmz, stanbul, 1990, s. 9; Castellan, Georges, Histoire des Balkans,
Arnavutaya evirenler: Arben Puto ve Luan Omari, Tirana trz., s. 17.
2 Modern History of Macedona, 1830-1912, Selanik, 1988, s. 290.
3 Muhamet Ternava, Studime Per Mesjeten, pek, 2000, s. 81.
193
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
4 Dragoljub Dragojlovi, Bogomilstvo na Balkanu i u Maloj Aziji i Bogomilski Rodonaelnici, Beograd, 1974,
s. 9.
5 Stobi ehrindeki yaplarla benzer zellikler tayan birok baka din ve sosyal yap daha mevcuttur. Daha
geni bilgi iin bkz. Redzi, Husrev, Studije O slamskoj Arhitektonskoj Bastini, Sarajevo, 1983.
6 H. Seton-Watson, Nacije I Drzave, Zagreb 1980, s. 150.
7 Muhamed Hadyijahi, Neki Pojavni Oblici slamske Civilizacije u Nas, Argumenti-asopis za drustvenu
teorju I praksu, Nr. 2/1982, Rijeka, s. 212.
194
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
kabul etmi olsalar bile, din emsiyesi altnda yaplan birok hakszla dayana-
mayp birok defa lirlerin ve Slavlarn Mslman Araplarla ittifaka girip Bizansa
kar savatklarn tarih vesikalar sylemektedir.
Binlerce Slav ve lir asll Bizans askeri Araplarn tarafna gemitir.840-841
ylnda Adriyatik sahiline yaplan Mslman aknlar sonucu, sahilde bulunan
baz ehir devletler Bizans egemenliinden kurtulmutur. Gney Slav tarihinin
en eski kaynaklarndan biri olan Pop Dukljaninin Salnmesinde (Ljetopis) yle
denilmektedir:
O zamanlar Sicilyadan birok Arap (Saracen) gemisi grnd. Sahil ehir-
lerinin tamamn yktlar. Latinler ise kaarak Slavlarn kaldklar tepelere yerle-
tiler.Daha sonralar Slavlar, Latinlerin ehirlerine dnp onlar kleletirdiler.
talyann gneyine ve Sicilyaya yerlemi olan Mslmanlar -tcirler, zanaat-
lar, sfler- deiik vesilelerle Dalmayann sahil ehirlerine gelip yerlemiler-
dir. Trogir ehrinde IX.veya X. asrda kilise kaps nnde yaplm srtnda yk
tayan Mslman heykeli bu ilikinin var olduunu sylemektedir. Endlste
Emev devleti kurulduunda askerlerin arasnda birok lir ve Slav asll gen
halfenin ve yneticilerin zel koruma grevinde bulunmutur.8
Balkan yarmadas sakinleri ile Mslmanlar arasnda ticar ilikiler de olmu-
tur. Adriyatik sahilinde Dubrovnik ve Durrazzio limannn bu konuda epeyce
yardmc olduunu daha nce sylemitik. Ticar ilikinin ileri boyutlarda oldu-
unu Bosna-Hersekin, Arnavutlukun ve Srbistann i kesimindeki ehirlerinde
bulunan ve VIII. ve IX. asra ait olan baz maden paralar da gstermektedir.9
Hristiyanl kabul etmi Balkan milletleri arasnda slm dinini yaymaya
alan kiilerin ve kitaplarn da olduu, Papa Nicolae tarafndan I. Bulgar kra-
l Boris Hana gnderilmi olan cevap niteliindeki mektuptan anlalmaktadr.
Mektupta yle denilmektedir:
Siz milletinizin arasnda Araplarn datm olduklar dinsizlerin kitaplaryla
ne yaplmal, diye soruyorsunuz. Onlar yok etmek gerekir, nk Korintlilere
gnderilen mektupta yle yazldr: Kt konumalar salkl dnceyi ykar.
Zararl ve dine kar olduklarndan onlar atee atn.10
8 M. Breznik, M. Senti, Sastav I Razvitak Stanovnistva u Jugoslaviji Prema Naconalnoj Prpadnosti, Razvitak
Stanovnitva Jugoslavije u Posleratnom Perodu, Institut Drustvenih Nauka, Centar za Demografska
strazivanja, Beograd, 1974, s. 45.
9 Bosnal nl yazar Osman Asaf Sokoloviin ahs koleksiyonunda, Mostarda bulunmu ve Halfe II.
Mervan dnemine ait bir gm para vardr. Parann bir tarafnda hls sresi ve kelime-i tevhid dier
tarafnda ise Tevbe sresinin 33. yet-i cellesi yazldr. Bkz. Hadzjahic, Muhamed, slm i Muslimani,
Sarajevo, 1977, s. 21.
10 Metnin asl yledir: De libeeris profanis, guas a Sarracenis vos abstulisse acapud vos haber e perhibetis,
guid faciendum sit, inguiritis. Qui mimiraut non sunt reservandi: Cunmpunt enim, sicut seriptum est
mores bonos collogna mala , set utpote noxii et blasphemi igni tragendi. . Bkz. Sarajli Semsudin, Mi I
Bliznji stok, Sarajevo 1935, s. 206.
195
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Osmanl ve Balkanlar
Osmanl devletinin kuruluundan ok nce Balkanlarda Trklerin varoluundan
sz etmitik. Avrupay hedef alan Hun aknlarndan sonra Avarlar, Kumanlar,
Peenekler, Vardar Trkleri (Vardariot) gibi baz Trk kavimleri Balkanlara yer-
lemitir. Osmanl fetihleri balad sralarda bu Trk boylarnn izleri tamamen
henz silinmemiti ve bir hayli Trk meneli yer ismine rastlanmaktayd.16
Blgede Osmanllardan nce Trk unsurunun mevcudiyeti (yer yer asimile
olmu ise de) slmn ve Osmanl idaresinin kabul edilmesinde nemli rol oyna-
mtr.17
196
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
18 Balkanlarda kilise hiyerarisinin iyice yerlemesi ancak IX. ve X. asrlardan sonra olmutur. Fakat olutuktan
sonra da yine mahall piskoposlar merkezden ayr hareket etmeye uramtr. Bosna kilisesi bunun en bariz
rneidir. Bkz. Dragojlovi, Dragoljub, Bogomilstvo Na Balkanu i u Maloj Aziji i Bogomilski Rodonaelnici,
Beograd, 1974, s. 4.
19 Hazreti Peygamberden sonra ilk zamanlarda Mslmanlarda mahede edilen inziv hareketi de sosyal
bnye iinde bir reaksiyon olarak ortaya km, daha sonralar ise aksiyon hlini almtr. Bkz. Eraydn,
Seluk, Tasavvuf ve Tarikatlar, s. 58.
20 Dragojlovi, Dragoljub, a.g.e.,s. 2.
21 Gnostisizim veya rfniyye: Bilgi kaynann kef ve ilham olduunu savunan tasavvuf ve felsef akmdr.
Szlkte bilmek, tanmak, kavramak anlamna gelen irfan kelimesinden nispet ekiyle oluturulan
irfniyye, Yunanca bilgi manasndaki gnosisten tretilen gnostisizm karlnda kullanlan bir terim olup
bata Tanr olmak zere varlk ve olaylarla din konulara dair gerek ve derun bilginin duyu verilerine, akl
yrtmeye veya burhan kantlamalara dayanmakszn sadece kef ve ilham yoluyla elde edilebileceini ileri
sren mistik ve felsef akm ifade etmektedir. DA, VII, 361, rfaniyye.
22 Daha geni bilgi iin bkz. Angelov, D.,Bogomilstvo v Blgarija, s. 120-121, 186; Obolensky, D., The
Bogomils, s. 52, 139; Runcinam, S., The Medieval Manichee, 2/25.
197
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
iki kilise merkezi tarafndan alnan tavrlar anlatan vesikalar bir tarafa braklr-
sa gnostik anlayn Bogomil hareketinde temel ta olduu ortaya kar.23Onlara
gre Tanr ve varln mahiyeti ancak kef ve ilham yoluyla kalbe gelen ve umu-
miyetle akl bilgiden stn olan bir deer tayan irfanla anlalabilir.24
Tanr birdir, diyor Bogomiller, Hz. s, Kutsal Ruh Onun deiik
tecellileridir.25Bogomillerde ontoloji ve epistemoloji anlay ile daha sonralar
Bogomillerin yaadklar blgelere gelecek olan Osmanl ncesi bu blgelere ge-
len dervilerinin anlay ve onlardan sonra blgeye yerleip uzun sre hkm
srecek Osmanl tasavvuf slm anlay arasnda epeyce ortak noktalar vardr.
Kanaatimizce Bogomilizme mensup olanlarn (Bonaklar ve Arnavutlarn bir b-
lm) slma gemelerinde tasavvuf slm anlaynn byk lde etkisi ol-
mutur. Hi phe yok ki Balkanlarda yaayan milletlerde slmn kabullenmesi
bir sreten gemi ve zikrettiimiz faktrn dnda birok baka siyas, sosyal,
ekonomik faktr de etkili olmutur.
Bogomillerdeki din pratik ile messese hiyerarisinde mistik dzenleme
mevcuttur ve slm tasavvufundaki sistem ile benzerlik arzeder. Bir ahs Bogomil
hareketine katlmak istiyorsa bat etmesi gerekir. Harekete yeni biri katldnda
Bogomiller zel bir yn tertipler. Bu ynde talip, dede (dyed) ismini verdikleri
cemaat nderinin nnde dizst oturur ve elini ncilin zerine koyup nderi-
nin emrinden kmayacana dair yemin eder26 ve dedenin u sorularna mspet
cevap vermesi gerekir: Hz. snn ruhaniyetini kabul etmeye hazr msnz, elini
kitabn zerine koyup bugne kadar yapm olduun gnahlardan piman olur
ve bir daha tekrarlamamaya sz veriyor musunuz? Hayatnzn tamamnda i ve
d temizlie, tevazua ve mana leminin deerlerine saygl davranacana ahitte
bulunuyor musunuz? Ayn zamanda hibir zaman insan ldrmeyeceine, zina,
hrszlk vs. yapmayacanza dair yemin eder misiniz?27
Bogomiller beden ve ruh temizliine de ok nem vermilerdir. badetlere
balamadan nce bedenin belirli yerlerini ykayp temizledikleri belirtilmekte-
dir.28
23 Schmidt, C., Histoireet Doctrine di la Secte Cathares, II, 265 (Bogomilizmi Kataryen gnostisizmin bir sektesi
olarak grmektedir.); N. Filipov, Proizvod i Sunost na Bogomilstvoto, II, s. 265 (Gnosay Bogomil
hareketinin temeli olarak grmektedir.). Kr. J.V.G. Engelhardt, Die Bogomilism, Kirhengeschichte, 1832,
s. 151-206; Matter, A.J., Histoire Antique du Gnosticisme, III, s. 294.
24 Mandi, Dominik, a.g.e.,s. 58.
25 A.g.e.
26 Mandi, Dominik, a.g.e., s. 325.
27 Bogomil hareketine katlma merasimi tarikatlardaki bat merasimine ok benzemektedir. Bat srasnda
kullanlan sorularn asl yledir: ohannes, habetis voluntatenrecipiendi baptismum sprtuale Christi et
perdonum vestrorum peccatorum, propter deprecationem bonorum, christianorum, cuum impositione
manuum, et retinere illlud toto tempore vitae vestre Cum castitate et humilitate, et cuum omnibus
aliis virtutibus bonis, guas deus vobis tribuere voluerit? tem aportet vos facere hoc votum et honc
promissionem deo, guod ruuguom facietis komicidum, nec adulterum rec furtum palam rec privatim, rec
inrabitis voluntarie aligua accasione rec Per vitam, rec Per mortem J., Sidak,O Vjerodostojnosti sprave
Bosanskog Bana Tvrtka Stjepanu Rajkoviu, Zbornik Radova Filozofskog Fakulteta II, Zagreb 1954, s. 37-
38.
28 A.g.e.,s. 45.
198
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
29 H., Puech, Ch. Vaillant, A., Le Troite Contre Les Bogomiles de Cosmos le Pretre, Paris 1945, s. 83.
30 Euthimi de Peribleptos, Epistola Invectiva Contra Phundagiagitas sire Bogomilos Haereticos, Leipzig
1908, s. 3-86.
31 Hz. s hakknda Bogomillerin anlayn anlatan orijinal cmleler yledir Quidom enim Cathari,
videlicet Sclari, negout cuum habere animom, et dicunt, istud corpus phantasticum, guod habuit secundum eos
regetatum fuisse ab Angelo, guem Deus misit in mundum. Christum enim non Deum, sed Angelum confitentur.
Dominik, Mandi, a.g.e.,s. 366.
32 Benzer uygulama Bekta tarikatnda mevcuttur.
33 Bkz. Dominik, Mandi,, a.g.e.,s. 218.
199
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
34 mer Ltfi Barkan, Osmanl mparatorluunda Bir skn ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakflar ve
Temlikler, stil Devirlerinin Kolonizatr Trk Dervileri ve Zviyeler, Vakflar Dergisi, sy. II, Ankara
1964, s. 279-353.
35 G. Finley,A History of Greece From Its Conquest By the Romans to the Present Time, Oxford 1877, III, 502;
T.W. Arnold, The Preaching Of Islam, The Propagation of the Muslim Faith, Karachi 1979, s. 149.
36 Birge John Kingsley, Bektalik Tarihi, ev. Reha amurolu, stanbul 1991, s. 57; Oki, Tayyib, Bir
Tenkidin Tenkidi, A...F.D., sy. II, Ankara 1953, s. 221-255.
37 Bu tekkelerin byk bir blm komnist dnemde deiik bahanelerle yklm ise de bazlar yine ayakta
kalabilmitir. Mesel: Kalkandelen Harabati Baba tekkesi, Mostar Blagay tekkesi, Kanatlar Bekta tekkesi,
Ustruga Halvet tekkesi, Yakova Bekta tekkesi, Kruya Bekta tekkesi vs. Balkanlarda Mslmanlarn
din, sosyal ve kltrel yaay tarzn incelediimizde tasavvuf motiflerin belirgin ekilde bulunmas, ou
ailede tarikat anlay ve geleneinin devam ettiini gstermektedir. Bkz. G. Palikrusheva ve K. Tomovski,
200
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
Les Tekkes eu Macedoine aux XVIII et XIX siecle, Anti del secondo congresso internazionale di arte Turcha,
(26-29 Septembre 1963- Venezia), Institut Universitario Orientale, Napoli, 1965, s. 205.
38 Bunun yansra yeni fethedilen topraklarda, Hristiyan halkn Osmanl idaresiyle uyum salamasnda
tasavvuf akmlar kaynatrclk grevi de yapmlardr. Bkz. Handzi, Mehmed, slmizacija Bosne I
Hercegovine, slamska Dionika Stamparija, Posebno zdanje, Sarajevo, 1940, s. 15.
39 Makedonyann Gostivar ehrinden 5 km uzaklkta Vardar nehrinin kaynad yerdir. Bugnk ismi
Vrutoktur, iinde ise eski ismi eyhler olan bir mahalle vardr.
40 Pirlepeden birka kilometre uzaklkta bir ky.
41 Kalkandelen Harabati Baba Bekta tekkesi civarndaki mahalle.
42 Makedonya Radovi ehrinden 7 km uzaklkta bir ky. Trkler bu ky 1955 ylnda boaltp Trkiyeye
g ettikten sonra kye yerleen Hristiyan ahali bu kyn ismini deitirmi ve Radanya ismini vermitir.
43 . L. Barkan, a.g.m., s. 303.
201
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
44 Sar Saltkn gerek ad Evliy elebiye gre (Seyahatnme, stanbul 1314, I, 659) Mehmed Buhr,
Saltuknmeye gre ise erf Hzrdr. Bkz. M. Tayyib Oki, Sar Saltka Ait Bir Fetva, A...F.D.,
stanbul 1952, I, 48.
45 Hasan Kaleshi, Legjendat Shqiptare Per Sar Saltkun, Perparimi, reviste Kulturore e Shkencore, 1/1967,
Pritine, s. 87.
46 Balkanlarda bugn mevcut olan hemen btn tarikatlar Sar Saltk kendi aralarndan gstermeye
alrlar.
47 Tuhfetun-Nuzzr f Garibil-Emsr ve Acibil-Asfr, Voyage dbn Battutah, texte arabe, acconpagne
dune traduction por C. Defrenery et le Dr. B. R. Saguinethi, Paris 1854, II, 416, Mehmed erif (Paa)
tarafndan yaplan Trke tercme, stanbul 1333-1335, I, 396, Oki, M. Tayyibden naklen, a.g.m.,s. 50.
48 cmli Ahavli li Seluk Ber Mcibi Nakli Ouznme-i Seyyid Lokman, J.J. W. Lagus, Seid Locmani
ex Libra Turcico qui Oghuzname nseribitur Excerpta, Helsingfors 1854. Oki, M. Tayyibden naklen
a.g.m.,s. 48.
49 Evliy elebi, Seyahatnme, stanbul 1314, I, 659-660; II, 133-139; III, 366-369, 481.
50 M.Tayyib Oki, a.g.m., s. 50.
202
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
203
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Arnavut topraklar dahilinde birok yer bugn bile Sar Saltkn ismini ta-
maktadr. Akahisar (Kruja)n 600 metre stnde bir tepe Sar Saltk ismini ta-
maktadr: Mali i Sar Saltkut. Bu tepede bir maarann iinde Sar Saltk tekkesi
de vardr. Tekke yerin altnda olduundan buraya basamaklarla inilir. Kapsndaki
kayadan su fkrmaktadr ve bu sudan insanlar ifa olarak ierler.60Tekke kaps-
nn nnde Sar Saltkn ayak izleri vardr.61
Sar Saltkn olduuna inanlan ayak izlerine Kosovada Opoya ehrinin Zga-
tar kynde de rastlanmaktadr. Zgatar-Lubeevo-Prizren yolu zerinde Germen
ismini tayan tepede bir kayada ata binmek iin hazrlanan iki ayak izi mevcut-
tur. zlerin 20-30 metre tesinde tatan yaplm bir oturak vardr.62Ayak izlerinin
bulunduu yerden 300-500 metre tede Byk Mezar ismini tayan drtgen
eklinde ve kk bir penceresi olan bir kabir vardr. Bu kabir ok ziyaret edil-
mektedir. Kabrin biraz tesinde Zgatarn Byk Maaras bulunmaktadr.Men-
kbeye gre bu maarada Sar Saltk ejderhaya kar savam ve onu ldrp
kylleri zulmden kurtarmtr.
pek-Pritine yolunda Kk kynn yannda Sar Saltk Vadisi ismini tayan
bir ova vardr. Baz tarihilere gre burada Siparunti ismi altnda antik bir ehir
mevcutmu.63Bu blgede nceden Sar Saltk Trbesi de varm ancak Birinci
Dnya Savanda trbe yklm, kabir ise rtlmtr. Kabrin nnde mihrab
eklinde iki tane ta vardr. Halk orada mum yakar, helva datr ve demir para-
lar brakrlar. Ziyaret genelde le namazndan sonra ikindiye kadar yaplr. Sal
gn ziyaret gndr.64
pekten 17 km uzaklkta Pirlepe kynde, Reka nehrinin sahilinde Sar Saltk
ismini tayan bir Trbe vardr. Patrik yaylasnda Arnavutluk hududunda Sar
Saltka ait olduu dnlen bir kabir vardr. 2 austosta bu yer birok blgeden
gelen insanlar tarafndan ziyaret edilir. Bir rivayete gre Sar Saltk burada sadece
dinlenmitir, fakat orada gml deildir. Sar Saltkn mezarnn bulunduu
yer hakknda zikrettiklerimizin dnda Makedonya-Arnavutluk snrnda bulu-
nan Ohri ehrinin Aya Naum manastrnda bulunan mezarn da Sar Saltka ait
olduu halk tarafndan kabul edilmektedir.
Sar Saltkn kabirlerinin Balkanlarn birok yerinde olduu inanc bu byk
derviin bir tek ahs deil de Balkanlarn deiik blgelerinde faaliyet gstermi
ve tasavvuf metotla Hristiyan halka slm dinini sunan eitli derviler olduunu
ak bir ekilde ortaya koymaktadr.
60 Bu yer her yl 7-15 Austos tarihleri arasnda ziyaret edilir ve orada zikir yaplr, nefesler okunur, a
datlr.
61 Benzer izlere Ergiri (Gjirokastr)de Kutsal zler tekkesinde ve Dra (Durres) etrafndaki Duritsa kyndeki
Sar Saltk tekkesinde de rastlanmaktadr. Bkz. Mark. Tirta, a.g.m.,s. 45.
62 Bu yer halk tarafndan ok ziyaret edilir. Deiik hastalklara yakalanan insanlar bu yere gelir ve buraya
oturarak Sar Saltktan ifa dilerler.
63 Mehmet Loci, Siparunti Antik, Pritine 1974, s. 78.
64 Hasan Kaleshi, a.g.m.,s. 88.
204
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
65 iro Truhelka, Jo o Testamentu Gosta Radina i o Patarenima, Glasnik Zemaljskog Muzeja u Sarajevu XXV,
Sarajevo, 1913, s. 374.
66 A. Radi, Nasi Turci, Novi Bahar, XIII, 1940, Sarajevo, s. 8.
67 Radi, A.,a.g.m., s. 9.
68 G. Palikrusheva, Tomovski, K., a.g.m., s. 22.
205
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
69 Branislav Nedeljkovi, storije Bastinske Svojine u Novoj Srbiji Od Kraja 18 Veka do 1931, Beograd 1936,
s. 17.
70 Hazim Sabanovi, a.g.e.,s. 17.
71 Bkz. John Kingsley Birge, The Bektashi Order Of Dervshes, London 1965, s. 71; Nijaz Sukri, Mjesto
utjecaj tesavvufa na razvoj slamske kulture u nas, Zbornik Radova Prvog Simpozja 1408/1988, Zagreb
1989, s. 141-150; Peter Bartl, Mill Bamszlk Hareketleri Esnasnda Arnavutluk Mslmanlar (1878-
1912), s. 171-180.
206
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
a. Mevlevilik
Mevln Celleddn Rm (. 672/1273)nin gelitirdii tasavvuf anlaynn te-
melini Belhin zhde dayal anlay ile Endlsn vahdet-i vcd anlay ve
Horasann iirle ifadesini bulan ilh ak anlayna dayal tasavvuf retilerinin
bir terkibi oluturmaktadr.72 Bu sentezin sonucu olarak Mevln ve onun yo-
lundan gidenler slmn insanla ynelik mesajndaki evrensel temalar yakala-
yabilmi ve bilfiil yaadklar ilh ak ve cezbe ile dier din mensuplar arasnda
slmiyetin yaylmasna hizmet etmilerdir.73
XIII. yzylda Anadolunun din ve kltr corafyasnda, beden yaps ve buna
bal olarak d dnyas ile asl temel, i dnyasn, manev hayatn, uyumlu bir
ekilde senteze ulatran ve bu erevede kmil insan tipinin en belirgin zel-
liklerini zerinde toplam olan Mevln bu portreyi mridleri vastasyla devam
ettirmi ve Osmanl toplumunun bir parasn oluturan Balkanlara tamtr.
XIX. yzyln sonlarna kadar Kosovada ehirde, Prizren, Yakova ve pek
(Peja) Mevlev zviyeleri mevcuttur. pekte 1930 ylna kadar bu Mevlev zviyesi
faaliyet gstermi, son eyhi smail Efendi ise Konyaya g ettikten sonra tek-
ke de kapanmtr.74 Tarikat ve tasavvuf hayat olduka canl olan Prizrendeki
Mevlev zviyesi ise Halvet-Ramazn tarikat mensuplarna devredilmitir ve in-
celediimiz yzyllarda Halvet tarikatna ait bir tekke olarak faaliyetlerine devam
etmitir.75 Yakovada Mevlevler faaliyetlerine zel bir evde 1955 ylna kadar de-
vam etmilerdir.76
Makedonyada XVIII. ve XIX. yzylda Manastr (Bitola), tip, Veles (Kp-
rl), Kriva Palanka ve skpte birer Mevlev zviyesi faaliyet gstermitir.77
Mevlevlik Makedonyada yksek zmrelere ilgili bir vaka hline gelme-
sinden dolay kk yerlerdeki Mevlev zviyeleri mridsizlikten veya eyhsiz-
likten kapatlmtr.Bundan dolay Mevlev faaliyetleri en youn olarak skp
Mevlevhnesinde gereklemitir.Ancak Mevlevliin simgesi hline gelen sem,
Makedonyada skpn dnda baz ehirlerde de icra edilmitir.78
Manastrdan 1818-1821 yllar arasnda geen Alman seyyah Johann Karl
Weyand, Johann Karl Weyands Reisen durch Europa, Asien und Afrika von dem
jahre 1818 bis 1821 adl eserinde Yunanistandan Makedonyaya getiinde
72 B. Frzanfer, Mevln Celleddn (ev. F. Nafiz Uzluk) stanbul 1997, s. 63 vd.; efik Can, Mevlana,
stanbul 1995, s. 31vd.
73 A. Yaar Ocak, Trk Sfiliine Baklar, s. 146-147; Kara, Mustafa, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, s. 294.
74 Kosovo nekad danas (monografi), Beograd 1973, s. 387.
75 J ashar Rexhepagii, Dervishet, Rendet dhe Teqete, s. 216.
76 A.g.e., s. 217.
77 Liljana oli, Dervishki Redovi u Skoplju, Beograd 1994, s. 28; skp zviyesini Abdlbaki Glpnarl da
zikretmektedir. Bkz. Mevlndan Sonra Mevlevlik, s. 335; Alexandre Popovi, Les Derviches Balkaniques
Hier et Aujourdhui, s. 270.
78 Bkz. Stojanovski Aleksandar, Gradovite Na Makedonija od Krajot na XIV do XVII vek, Skopje 1981, s. 45.
207
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
79 Weyand Manastrdaki Mslmanlarn dinlerinin birok sama sapan det ve dncelerden ve makul baz
ataszlerinden olutuunu ifade eder. Onlarn birok hareketi, diyor Weyand, Hristiyanln, Yahudiliin
ve Brahmanlarn izlerini tamaktadr. Weyand Osmanl toplumuyla ilgili verdii dier bilgilerde de ayn
ar ve hakaret dolu slbu kullanmtr.
80 Makedonija vo delata na stranskite patopisci 1778-1826, haz. Aleksandar Matkovski, Skopje 1991, s. 770-
778.
81 Lidija Kumbaradzi-Bogoevi, Osmanliski Spomenici vo Skopje, Skopje 1988, s. 133.
82 Evliy elebi, Seyahatnme, V, 556; Sabanovi, Hazim, Evlija elebi PutopisOdlomci O Jugoslovenskim
Zemljama, Sarajevo 1979, s. 285; Ayverdi, E.H., a.g.e., III, 391.
83 Liljana oli, Dervishki Redovi u Skoplju, s. 49.
84 Glisha Elezovi, Turski Spomenici, I, 683.
85 Glisha Elezovi, a.g.e., ayn yer.
86 Lidija Kumbaradzi-Bogoevi, a.g.e., s. 133
87 Mesel Hamza Humo, Abdlaziz slami, Blaze Koneski, Jovan Jovanovi Zmaj gibi irler ak olarak
Mesnevden etkilenip ilham aldklarn sylemektedirler.
208
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
88 Zija Shkodra, Esnafet Shqiptare (shek XV-XX), Akademia e Shkencave e R. se Shqiperisi, Instituti I
Historise, Tirani 1972, s. 50.
89 E.H. Ayverdi, a.g.e., IV, 399.
90 Arqivi Qendror I Shtetit I Republikes se Shqiperise (Arnavutluk Cumhuriyeti Merkez Devlet Arivi) no.
113.
91 Nathalie Clayer, LAlbanie, pays des derviches, Les ordres mystiques musulmans en Albanie a lpoque post-
ottomane (1912-1967), Berlin 1990, s. 13.
92 Kujtim Nuro, Dokumente Osmane n Arkivat Shqiptare, Tirani 2000, s. 46.
93 Richard Riedl, Die tanzenden derwische von Tirana, Ostereiche Rundchan, 11, s. 230-231.
94 Bkz. Nathalie Clayer, a.g.e., s. 14.
95 Arnavutluktaki Mevlevliin daha Osmanl dneminde son bulduunu Alexandre Popovi de
sylemektedir. Bkz. Alexandre Popovi, Balkanlarda slm, ev. Komisyon, stanbul 1995, s. 21 ve s. 55te
25 numaral dipnot.
96 Naim Bey hakknda daha geni bilgi iin bkz. Naim Frasheri, Vepra, Beograd-Prishtine 1963; a.mlf.,Vepra
209
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
b. Halvetilik
Halvetlik Kosovada en yaygn tarikatlardan biridir. Halvetliin birok ube-
si vardr. Kosova ve Makedonyada yaylan bu ubeler unlardr: Ramaznlik,
Cerrhlik, Ramaznliin Hayatlik kolu ve Sinnlik.99
Kosovann Prizren ehri Osmanl dneminde ve sonrasnda tasavvuf hayatn
nemli merkezlerinden biridir. Balkanlarda yaylan hemen hemen btn tarikat-
larn Prizrende tekkeleri ve temsilcileri olmutur.
Prizrenin merkezinde bugn Kukli Bey Camii yannda yer alan Halvet tek-
kesi Pr Osman Baba tarafndan kurulmutur.100 eyh Osman Baba bugnk
te Zgjedhura, Tirana 1980; Xholi, Zija, Naim Frasheri, Jeta dhe dete, Tirane 1962; Historia e Letersise
Shqipe, Prishtine 1975, s. 460-501; Qosja Rexhep, Porosia e Madhe, Prishtine 1986; Muhammed Arui,
Frairi Nam, DA, XIII, 195.
97 Naim Frasheri, Vepra 6, Prishtine 1986, s. 134.
98 Bkz. Poezia e Bejtexhinjve, yayna hazrlayan, Mr. Hajdar Slihu, Prishtine 1987; Mahmud Hysa, Alamiada
Shqiptare I-II, Shkup 2000; Mehdiu, Feti, Reflektime ti literatures orientale ni vepren e Naim Frashert,
Flaka, 26 Ekim 2000, s. 9.
99 Bosna-Hersek ve Srbistanda olduu gibi Kosova ve Makedonyada da daha dorusu Balkanlarn byk
blmnde mevcut olan Halvet tekkelerinde eyhlik yapan zatlar iki koldan iczet almlardr. Bu
sebeple ve ayrca tekkelerde mevcut olan ktphanelerin XIX. yzyln ikinci yarsndan sonra epeyce hasar
grmelerinden dolay bu blgelerde faaliyet gsteren Halvet takkelerin hangi kola mensup olduklarn
tespit etmek olduka zordur.
100 ki sokaktan girii olan tekkenin ana kaps Dragisha Neki caddesindedir. Byk ve yeni yaplm ahap
kap dikdrtgen eklindedir. st ksm ise yarm daire eklinde zel atyla yaplmtr. Genelde tm cadde
uzunluunu kapsayan tekke, tek katl olarak ina edilmi ve ok gzel bir grnts vardr. Gnmze
210
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
kadar birka defa onarlmtr. Tekkenin giriinden sonra kaldrml ok temiz bir avlusu ve avluda beyaz
mermerden ina edilmi bir emeyle bir adrvan vardr. Girite tekkeden ayr olan sekizgen eklinde
semhne yer almaktadr. Daha geni bilgi iin bkz. Raif Vrmia, Kosovada Osmanl Mimar Eserleri I,
Ankara 1999, s. 152; E.H. Ayverdi, a.g.e., III, 211.
101 Jashar Rexhepagi, a.g.e.,s. 160.
102 Galaba Palikrusheva, Dervishkiot red Halveti vo Makedonija, Zbornik Na Shtipskiot Naroden Muzej,
tip, 1959, s. 111.
103 eyhlerin isimleri tekkede bulunan zel silsilenmeden alnmtr. Ayrca bkz. Dz. ehaji, a.g.e., s. 115;
N. Clayer, a.g.e., ekler blm. 1927 ylnda doan Necti Efendi tekkede on birinci postniindir. Necti
Efendi 1955 ylndan itibaren Kosova ve Makedonyadaki tekkelerde eyhlik yapan birok eyhe iczetnme
vermitir. Ayn zamanda tekkede de Baz tasavvuf yaynlar yapmtr. eyh Necatinin vefatndan sonra
posta olu eyh Abidin oturmu ve hlen tekke postniinliini yrtmektedir.
104 Bkz. Hasan Kaleshi, Kontributi I shqiptareve ni dituriti islame, Prizren 1411/1991, s. 40; Harrizde,
mm Sinnn doum yerinin Bursa olduunu syler. Tibynul-vesil, II, 142. Bursal Mehmed Thir
de, Prizrende doduu rivyet ediliyorsa da, bir iczetnamede Bursal olduklar grlmtr. diyerek
bu hususta Harrizdeyi tasdik ediyor. Bursal, Karamanl olduuna dair bir rivyet bulunduunu da
kaydediyor, Osmanl Mellifleri, I, 20. Ayrca Reat ngren, a.g.e.,s. 93.
105 Bugn Prizrende Kutub Ms Efendi ile ilgili birok menkbe anlatlr. Onlardan biri yledir: Zamannda
Arabistandan eyh Prizreni ziyaret etmek iin yola koyulmular. Kalkandeleni getikten sonra arda
eteklerinde kar frtnasna kaplmlar. Bu frtna esnasnda bir an nce Kutub Ms Efendinin tekkesine
snmak isteyen seyyahlardan biri tekkeye geldiimizde inaallah akam yemeinde kuru fasulye ile
pastrma vardr derken, dieri scak ekmek ve ncs de zmn olmasn istemi. O anda tekkedeki
postunda oturan eyh Kutub Ms Efendi bunlarn hepsini duymu ve misafirlerin gelmesinden nce
kahvecisini arm ve ondan akam iin kuru fasulye ile pastrma hazrlamasn, taze ve scak ekmeklerin
yaplmas iin frncya haber vermesini, daha sonra da baa gidip en iyi zmlerden bir sepet toplamasn
istemi. Kahveci de btn bunlar yapm, fakat k olduundan dolay zm nasl bulacan merak
etmi. eyhin emrini yerine getirmek iin baa gittiinde bada her asma aacnda zmn olduunu
grm ve bir sepet zm toplayarak eve dnm. Biraz sonra gelen misafirler scak odaya girip, hl
hatr sorduktan sonra, yemek iin kurulan sofrada kuru fasulyeyi, pastrmay, scak ekmekleri ve zm
211
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
grnce birbirlerine bakmlar ve aakalmlar. Bunu gren Kutub Ms Efendi seyyahlardan ikisine
dnp, Bu zamanda scak ekmek, kuru fasulye ve pastrmann istenmesi tabidir. ncsne dnerek,
Ancak aklna zm nereden geldi? diye sormu ve isteini yerine getirmek iin kendisini skntya
soktuunu bildirerek szne son vermi. Bunu iiten seyyahlar Kutub Ms Efendinin ne kadar byk
bir evliy olduunu grmler ve ondan zr dilemiler. Ertesi gn kahveci yine sepetini eline alp zm
almak iin baa gitmi. Ne grsn, ba karla rtlym ve dnk zmlerden hibir iz kalmam. Geri
dnnce Kutub Ms Efendi kahveciyi yanna arp her gn dn deildir diyerek sabah kahvesini
piirmesini rica etmi. Benzer bir menkbe Azz Mahmud Hdy hazretleri hakknda da mevcuttur:
Hdynin manev mertebeleri ksa zamanda katederek ykselmesi baz dervileri kskandrmt.
Hdynin sene gibi ksa bir zamanda bu derece ykselmesini ekemeyenler vard. Durumu sezen
Hz. ftde, Hdynin bykln gstermek iin yle bir plan hazrlar: K mevsiminde darda
kar yaarken, frtnalar eserken Hz. ftde mridn ile beraber yemek yiyordu. Sofraya pilav konulduu
zaman Hz. ftde, imdi badan taze koparlm zm olsa bu yemekle ne gzel olurdu! deyince
derviler birbirlerinin yzlerine bakmaya balarlar. nk sylenen szde bir gayr-i tabilik vardr, zira
her taraf karla kapl idi ve zm mevsimi oktan gemiti. Fakat Hdy, eyhinin teklifindeki iareti
kefederek, Msaade buyurulursa maksadnz yerine getireyim. der ve Hz. ftde, Memnun olurum
cevabn verir. Mridn hayretler iinde birbirlerine bakarak neticeyi beklemeye koyulurlar. Hdy gider
ama ba karla rtldr. Fakat maneviyatn iddetli atei nnde bunun ne nemi vardr. Ktkler derhl
yeillenir, yeil yapraklar arasnda olgunlam zmler grnr. Hdy, bu zmlerden bir iki sepet
doldurur. Sevincinden yolda vecde gelir. Meczb derviler gibi yolda sallana sallana ilh, evrd, kasde
okurken kazara aya kayar ve yanndaki batakla der. Kurtulaym diye urar ama bir trl muvaffak
olamaz. Bu hlin kendisini son derece mahzun ettii esnada anszn bir dervi zuhr ederek yanna gelir
ve ona, Evldm elini uzat seni kurtaraym. der. Hdy ona kim olduunu sorar, fakat cevap alamaz.
Ancak Efendi, bu el senden bakasna uzatlmaz! deyince Hdy elini uzatr ve oradan kurtulur. Meer
bu dervi, Hzr (a.s.) imi. Hdy nihayet zm eyhin huzuruna gtrmee muvaffak olur. Bu zaten
onun iin imtihandr. Hdy olanlar eyhine anlatnca btn mridn hayretten donakalmtr. Onun
hakkndaki s-i kanaatlerinden dolay da ayrca ok piman olurlar. eyh ftde onlara, Grdnz ya
Hdynin kemlini, o bu hilfete oktan hak kazand! buyurur. Bkz. H. Kamil Ylmaz, Azz Mahmud
Hdy, Hayat-Eserleri-Tarikat, stanbul 1990, s. 79-80.
106 Ljljana oli, Derviski Redovi Muslimanski, Tekija u Skoplju, s. 36; Clayer, N., a. g.e. ekler blmnde
Sinn silsilesinin Balkanlardaki emas.
107 Ljljana oli, a.g.e.,s. 37; ehaji,Dz., a.g.e., s. 116; Clayer, Nathalie, a.g.e. ekler blm.
108 Ljljana oli, a.g.e., s. 36.
212
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
109 Hadz Shejh Dzemal Shehu, Tekija dervishkog reda sinani (Terzimahalle), Bulletini Hu, Prizren 1994,
sy. 1, s. 4.
110 Jashar Rexhepagi, Dervishet, Rendet dhe Teqete, s. 200. eyh Hseyin Efendi 1994 ylnda evinin yanndaki
arsada iki katl yeni bir tekke ina etmitir. Gnmzde bu tekkede her sal gn ikindi namazndan sonra
zikir yaplmaktadr. Tekkenin 30 kadar dervii vardr.
111 Rivyete gre eyh Sleyman, Osmanl devletinin birok yerini gezip tasavvufu reten ve yayan seyyah
dervilerdenmi. Bkz. Selam, Prizren, sy. 11/1997, s. 19.
112 Dz. ehaji, a.g.e., s. 117.
213
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
113 G. Palikrusheva, a.g.m., s. 112; Clayer, N., a.g.e., s. 255; ehaji,Dz., a.g.e., s. 112; Kumbaradz-Bogoevi,
L., a.g.e., s. 133.
114 Bogoevi Kumbaradzi, a.g.e.,s. 133.
115 Bkz. Sleyman Uluda, Halvetiyye ematik tasnifi, DA, XV, 392-393.
116 Dz. ehaji, a.g.e., s. 113.
117 Mehmet Tevfik, Manastr Vilyetinin Tarihesi, Manastr 1327/1910-1911, s. 88.
214
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
118 Dz. ehaji, a.g.e., s. 113; G. Palikrusheva, a.g.m., s. 115; Nathalie Clayer, a.g.e., ekler blm, Pr
Mehmed Hayt halfelerin ematik tasnifi. eyh Yahydan sonra olu eyh Kadri eyh olmutur. Ancak
eyh Kadrinin, seyr slk grmediinden dolay pek itibar olmamtr. 1994 ylnda vefat eden eyh
Kadriden sonra tekke ynetimi nceden Hristiyan olan hanmna kalmtr. Zikirleri dervilerden Dervi
Daut ynetmektedir.
119 G. Palikrusheva, a.g.e., s. 116.
120 Mehmet Tevfik, Manastr Vilyetinin Tarihesi, s. 89. emsettin Sami bu konuda yle diyor: Kora
kasabas Ebul-Feth Sultn Mehmed Hnn riclinden ve Sultn Byezid Hn- Snnin lalas ve mrhru
olan lys bey tarafndan Sultan Byezid mrn ileyh devrinde tess olunmutur. Gzi-i mrn ileyh
orada bulunan eski bir manastr mbyaa ile hedm ve yerine elyevm mevcd olan byk bir cmi-i erf
ve medrese ve imret ve tekye bin ederek kasabann essn vaz etmi idi . Sami,Kmsul-Alm,V,
3919.
121 Ekrem Vlora, Aperu sur lhistore des ordres religieux et particulier du Bektachisme en Albanie, Shpirti
shqiptar, Torino, X/4, s. 8.
122 N. Clayer, LAlbanie, pays des derviches, s. 13.
123 H. Kaleshi, Teqeja Halvetiane e Prizrenit, Dr. Hasan Kaleshi , Vepra I, Logos A, Shkup 1996, s. 88.
215
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
124 H. Kaleshi, a.g.e., s. 71; Clayer, N., LAlbanie pays des derviches, s. 138.
125 N. Clayer, a.g.e., s. 138; Hasluck, Margaret, The Unwritten Law in Albania, Cambridge Univ. Press, 1954,
s. 178. Ayn bilgiler Mitrovial eyh Muhammed ve Hoa e Vogel kyndeki yal Halvet dervileri Agim
ehu ile Mehdi aladan da alnmtr.
126 A. Gillier, Grece et Turquie, Notes de voyage Lempire, Janina, thaque, Delphes Le parnasse, Athenos,
Grecs et Turcs, Paris 1877, XV, 308, Dr. Veli Veliu, Shqiptaret Sipas Udhipirshkrimeve Frenge ti shekullit XIX,
s. 64den naklen.
127 H. Kaleshi, a.g.e., s. 75; Clayer, Nathalie, Mystiques Etat& Socite, Les Halvetis, s. 298.
128 G. Palikrusheva,a.g.m., s. 111; Clayer, N., LAlbanie pays des derviches, s. 138.
129 E.H. Ayverdi, a.g.e., IV, 388.
130 Jashar Rexhepagii, Dervishet, Rendet dhe Teqete, s. 147; Bu tekke 1990 ylnda yeniden faaliyete balam
ve 1992 ylnda eyh Ahmedin olu eyh Muammer Pazari Tiranda Halvet tekkesini yeniden amtr.
216
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
sonra olu eyh Haydar, onun olu eyh Mustafa ve son olarak da eyh dil
posta oturmutur.131
Tekkenin kurucusu olan eyh veysin olu eyh Haydar Arnavutlukun par-
alanmasn isteyen Yunan ve Srplarla beraber hareket edip Osmanl Devletine
kar halk isyana tevik eden baz Arnavut beylerle ak olarak mcadeleye kalk-
m ancak Yunanllar tarafndan ldrlmtr.132
Pr Hseyin Siroz (. 1110/1698-99)nin halfelerinden eyh Osman Baba
Prizrende Sarahne Halvet tekkesini, Pir Mehmed Hayt Ohri Halvet-Hayt
sitnesini, bir de eyh Garb Tirann ay kynde Halvet-Akba kolunu tesis
etmi ve bir tekke kurmutur. Tiran blgesinin ay kynde kurulan bu tekke
ayn zamanda Halvet-Akbaliin sitnesidir.133
c. Bektailik
XVII. yzylda Kosovay ziyaret eden Evliy elebi Mitrovia, Dubnia ve
Kaanikte Bekta tekkelerinin mevcut olduunu belirtmektedir. Mitrovia eh-
rinin etraf mahallelerinde Evliy elebi Mustafa Baba Tekkesinin bulunduunu,
trbenin ok ziyaret edildiini ve o tekkede fakir Bektalerin oturduunu haber
vermektedir.134 Kaanik ehrinde de bir Bekta tekkesi olduunu zikreden Evliy
elebi135 Kaanikten skpe giden yolda da Krklar trbesinin mevcut olduu-
nu ve oray ziyaret ettiklerini anlatmaktadr.136 Evliy elebi Dubnia ehrinde iki
tekkenin mevcut olduunu, bunlardan birinin Bekta tarikatna mensup oldu-
unu, tekkede Hssam Dede isminde bir evliynn gml olduu sylenmek-
tedir.137 Evliy elebinin zikrettii bu tekkelerden hibiri gnmzde mevcut
deildir. XVIII. yzyln sonlarnda Baba Receb isminde Arnavutluktan gelen bir
Bekta babas Pritine Pri Nzr Camii avlusunda bir Bekta tekkesi yaptrm-
131 sa Bajinca, Probleme te Perkthmt te Teksteve slame ne Gjuhen Shqpe, Feja, Kultura Dhe Tradita slame
Nder Shqptaret, (Uluslararas Sempozyumun Bildirileri) s. 76. Yazar bu bildiride Tirana Devlet Arivinde
bulunan Tirana Halvet-Hayt tekkesi eyhlerinin bir silsilenmesinden eyhlerin isimlerini tespit etmitir.
132 Hysamedin Feraj, Skice e mendimit politik shqiptar, Tirana 1998. Yakn tarihlere kadar Arnavut tarihileri
eyh Haydar vatan ve millet haini olarak saymlardr. Tirana niversitesi Sosyoloji Fakltesi retim
yesi olan Hsamedin Feraj, 1998 ylnda Arnavut milliyetiliinin temellerini inceleyen bir kitap
yaynlad. Bu kitapla, eyh Haydarn Srp ve Yunanllara kar Osmanl ile ittifakn Arnavutlar iin
daha hayrl olaca dncesinde olduu ortaya kmtr. Hsamedin Feraj yle devam ediyor: XIX.
yzylda Arnavutlarn birou Balkan kavimleri ile mttefik olup Balkan d igalci kuvvet olarak saylan
Osmanlya kar harekete getiler. Bylece Serbofil ile Grekofil (Srp ve Yunanc) ceryanlar dodu
ki bunlar Arnavutlukun Srp veya Yunan hkimiyeti altnda kalmasn amalamtr. Dier taraftan da
Osmanl ile ittifakta kalmay amalayan daha kk bir grup aydn Arnavutlukun ve Arnavutlarn gerek
milliyeti kesimiydi. Bkz. Hsamedin Feraj, a.g.e.,s. 146.
133 Ziya Shkodra, slami dhe nstituconi Esnafor Ne Shqiperise Etnike, Feja, Kultura Dhe Tradta slame Nder
Shqiptaret, Uluslararas Sempozyum Bildirileri, Pritine 1995, s. 143.
134 Evliy elebi, Seyahatnme, V, 547; Putopis, s. 269.
135 Evliy elebi, Seyahatnme, V, 556; Putopis, s. 280.
136 Ayn yer.
137 Evliy elebi, Putopis, s. 300.
217
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
tr. Tekke XIX. yzylda hem tekke hem medrese olarak, XX. yzyldan itibaren
ise sadece cami olarak faaliyet gstermitir. Bahesindeki Pri Nzr trbesi ziyaret
edilmektedir.138 Caminin avlusunda bulunan Pri Nzr trbesi 3x5 metre eba-
dnda kargir, ats kiremitle rtl olan bir binadr. Trbede bir sanduka vardr
ve yatann Yavuz Sultan Selimin ve Kanuninin veziri Pri Nzr olduu sylen-
mektedir.139 Ancak trbede Pri Nzrn deil de tekke kurucusu Baba Recebin
ve tekkenin ikinci postniini s Dedenin yattn syleyenler de vardr.140
Makedonyada Bekta tekkelerin kuruluu XVII. yzyln ikinci yarsndan
sonra balam, en aktif olduklar dnemler de XVIII. yzyln ikinci yars ve
XIX. yzyln ilk yars olmutur.
XVIII. ve XIX. yzylda Arnavutluk ve Makedonyada hkm sren birok
paann Bekta tarikatna mensup olmas Bektalerin bu blgelerde rahata fa-
aliyet gstermelerine ve paalarn desteiyle tekkeler, zviyeler ve trbeler ina
etmelerine sebep olmutur.141
XVIII. yzyln sonlarna doru zayflayan Osmanl mparatorluunun bu
blgeler zerindeki etkisi azalmaya balamt. Doan otorite boluundan is-
tifade eden baz idarecilerin yenieri nefyini bahane ederek Bekta tekkelerini
kendi amalar dorultusunda kullanmaya, onlar isyan hareketleri iin merkez
edinmeye balamlardr. Bu gibi hdiselerin en belirgin rneini Kalkandelen
Harbt Baba Bekta tekkesinde grmekteyiz. Devrin Kalkandelen idarecisi Re-
ceb Paa balatt isyan hareketinde Bekta tekkesini s olarak kullanm, durum
Abdurrahmn Paa (. 1254/1838) zamannda da devam etmitir.142
1750lerden sonra Bektaler Makedonyada hzla birok tekke kurmular an-
cak babalarn ve dervilerin eitli tarihlerde meydana gelen Arnavut milliyeti-
leri tarafndan ynetilen isyanlara katlmalar ve Balkan Bektaliinin slm ve
tasavvufun znden tamamen uzaklamas halk arasnda onlara kar bir tepki
yaratm ve tekkelerin terk edilmesine, mridlerin azalmasna yol amtr. Bu
nedenle baz Bekta tekkeleri bo kaldktan sonra ya yklm veya baka bir tari-
kat tarafndan kullanlmtr.
138 Maxhida Beirbegovi, Prosvetni objekti slamske arhitekture na Kosovu Starine Kosova, VI-VII,
Prishtina 1972-73, s. 86.
139 Hasan Kaleshi, zvjetaj o radu na ispitivanju turskih spomenika u Prishtini, Prizrenu, Pei, Dakovici I u
Vushitrnu, Prishtina 1955.
140 M. Beirbegovi, a.g.m., s. 87. Bu trbeyi hem Srplar hem de Mslmanlar ziyaret ederler. Srplar
caminin avlusunda Knez Lazarn gml olduuna inanrlar. Anlatlan rivyete gre Byezidin emri
zere Knez (Prens) Lazarn naa Kosova savandan bir gn sonra leden sonra Pri Nzr Camii
avlusuna gmlm, ancak yl sonra buradan karlp Razania manastrna gtrlmtr.
141 J. K. Birge, a.g.e., s. 83.
142 Hasluck, a.g.e., s. 56; Vishko, Ali, Harbt Teqe e Tetoves Dhe Veprimtaria Ne Te Ne Perudhen e Kaluar,
Tetove 1997, s. 33.
218
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
143 Arnavuta yazlan literatre ve Haslucka gre bu iki ahsa paa unvan verilmitir. Harbt Baba tekkesi
hakknda bir monografi yaymlayan Ali Vikoya gre, Recep Paa XVII. yzylda Osmanl-Avusturya
savanda birok kahramanlklar gstermi, bu nedenle sultan tarafndan Kalkandelen paalna tayin
edilmitir. Bkz. Ali Vishko, a.g.e.,s. 92; Kalkandelen Osmanl dneminde sadece bir kaz olduundan
ve hibir zaman paalk (vilyet) olmadndan bu iki ztn paalk yneticileri olarak gsterilmesi
kanaatimizce yanltr.
144 Tetovo Tetovsko Nz Istorjata, Tetovo 1982, s. 56.
145 Sersem Ali Dede aslen Kalkandelenli olup Kanuni Sultan Sleymann vezirlerindenmi. Ayn zamanda
sultann kzkardei Mh- Devrnla evli olduundan dolay sarayda etkili birisiymi. Ancak daha sonralar
grevden uzaklam, Bekta tarikatna girmi, dedebaba makamna kadar ykselmitir. Balm Sultan
halfelerinden ve eskiden vezir olan Sersem Ali Baba, dedebaba unvan ile 1551-1570 yllar arasnda on
dokuz yl postta oturmutur. Bkz. B. Noyan, a.g.e., s. 45; Ali Vishko, a.g.e., s. 18.
146 Aydn Oy, Kalkandelende Harbt Baba Tekkesi, evren, 8/4, Prishtina 1980, s. 19.
219
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
147 Harbt Baba tekkesinde postniinlik yapan babalarn isimleri Baba Kzm Bakallinin el yazmas hlinde
bulunan notlarndan alnmtr.
148 Bkz. Choublier, Max, Les Bektachies et la Rumelie, Revue des Etudes slamique, Annee III, Paris 1927, s.
48.
149 S. Tomi, Putopis, s. 220.
220
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
al olarak iln etmesi, 1826 ylnda Sultan II. Mahmudun Bekta tekkelerini
kapatmasyla birok Bekta babasnn Arnavutlukun kylerine yerlemesi ve en
nemli olarak Bektalikteki heterodoksi belirtileri birok Batl yazar, bu konuy-
la ilgilenmeye sevketmitir.150
Arnavutlarn din hayatnda mevcut olan esneklik Bektalikteki heterodok-
si ile badatrlm ve birbirine uyum saladklar sylenmitir. Ayn zamanda
Arnavutlarn Bektalie girmeleriyle eski inanlardan fazla uzaklamalar gerek-
medii de ifade edilmitir. Bu ve buna benzer deerlendirmeler genelde 1880 yl-
larndan sonra Arnavut toplum ve zellikle Arnavut tarikat ve tasavvuf hayat de-
erlendirilerek varlan sonulardr. Fakat daha nceki yzyllarda durumun byle
olmad sylenebilir. Son dnemde, Arnavutlukun en yaygn tarikat olduu
sralarda bile Bektalik Arnavut Mslmanlarn %15ni gememitir.151
Osmanlnn Arnavutluka yerletii ilk dnemlerde Bekta tarikatna ve tek-
kelerine ait izlere rastlanmamaktadr. Evliy elebi XVII. yzylda Arnavutluka
geldiinde Bektalerle ilgili dorudan sz etmez. Evliy elebi bir yerde, Emev
halfeleri, Muviye ve Yezide kar nefret saan bir halkla karlar. Bunlar
Muviye mavi giydii iin o rengi giymeyi reddederler. Boza imezler nk bu
ikiyi Muviye yapm ve kullanmtr.152
Evliy elebi Arnavutluk ehirlerinden Pogradets ve lbasanda abdaln tek-
kelerine rastladn syler.153
Evliy elebinin bu bahislerinde geen gruplarla ilgili ifadeleri Bekta tari-
katna ait olarak yorumlanmtr.154 Fakat Muviyeye ve Yezide kar nefret sade-
ce Bektalerde deil Trklerle slmn ulat Balkanlarn her yerinde yaayan
Mslmanlarda vardr. Bunun en iyi misali Muviye ve Yezid adlarnn ocuklara
konulmamasdr. Abdallar tekkesine ve Sar Saltk ahsiyetine gelince daha nce
de sylediimiz gibi btn tarikatlar tarafndan benimsenmi ve deiik tarikatla-
ra mensup olarak gsterilmitir.
Bekta tarikatnn sistematik bir ekilde tekke kurmalar ve tarikat olarak
faaliyet gstermeleri 1790-1822 yllar arasnda Gney Arnavutlukta bamsz
150 John Kingsley Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London 1965; F.W. Hasluck,Christianity And
Islam Under The Sultans, New York 1973; Peter Bartl, Die albanischen Muslime zur Zeit der Nationalen
Unhabhaugigheit (1878-1912), Otto Harasowitch Wiesbaden, 1968, Mill Bamszlk Hareketleri
Esnasnda Arnavutluk Mslmanlar (1878-1912), ev. Ali Taner, Bedir 1998; Popovi, A., La comunante
musulmane dAlbanie dans la periode post ottomane, Zeitchift fr Balkanologie, XIX/2, Berlin 1983, s.
151-216; a.mlf., Lislam Balkanique, Wiesbaden 1986; E. Rossi, Credenze ed usi dei Bektasci,Studi e
Materiali di Storia delle Religion, XVIII/1-4, s. 60-80; Nathalie Clayer, LAlbanie pays des des dervishes,
Berlin 1990, vs.
151 Bkz. N. Clayer,a.g.e., s. 36; Fatmire Musaj, Organizmi Instituconal I Sektit Bektashian Ne Shqiperi ne
vtet 1920-1939, Feja, Kultura Dhe Tradita slame Nder Shqiptaret, (Uluslararas Sempozyum Bildirileri)
Pritine 1995, s. 227.
152 Evliy elebi, Seyahatnme, VIII, 679.
153 A.g.e.,s. 680, 745.
154 Birge, a.g.e.,s. 82.
221
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
hareket eden ve kendisi de Bekta olan Tepedelenli Mehmed Ali Paann yneti-
mi zamannda olmutur.155
Tepedelenli Mehmed Ali Paa (. 1238/1822) zamannda Bektalik Gney
Arnavutlukta ok geni bir yelpazeye yaylm, onun talimatyla Mslman olup
itaat eden Himara kylerinde Bekta tekkeleri almtr. kodra blgesinde ise
Buatl Mustafa Paa, kendi blgesindeki Bektaleri Tepedelenli Mehmed Ali
Paa iin altklar gerekesiyle srdrmtr.156
XVIII. yzyln sonlar ile XIX. yzylda Arnavutluk snrlar dhilinde faali-
yet gsterdii tespit edebildiimiz Bekta tekkeleri unlardr: Kruya (Akahisar)
Hac Yahy Baba Tekkesi, Berat (Arnavud Belgrad) Baba Alio Tekkesi, Elbasan
(lbasan) Cef Baba Tekkesi, Fraer Nasb Thir Baba Tekkesi, Gjirokaster (Ergi-
ri) sm Baba Bekta Tekkesi, Leskovik ehrinde Baba bidn Bekta Tekkesi
155 J. K. Birge, a.g.e., s. 83; Baba Ali Turabiu, Historia e Pergjthshme e Bektashnjevet, Tirane 1929, s. 67.
156 P. Bartl, a.g.e., s. 183; Hasluck, a.g.e., s. 589.
157 Nicholson ve der baz batl tasavvuf tarihileri tasavvuftaki insan- kamil anlayn mitolojik bir gelenek
olarak grmektedirler. Bkz. Reynold Nicholson, Rumi: Pesnik i Mistik, Sufizam, Beograd trz., s. 169.
222
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
greceiz hi nemli deil, o her adan Yaratc kuvvetin kendi varln lem-i
ehadete indirdii ve esm ile sfatn temsil ettirdii karakterdir. nsan karak-
teri ezel ve ebed olan nefha-i ilahiyyenin evrensel kabul edicisi olarak Allahu
Tealann doksan dokuz gzel isminin ehadet ve jografik anlamdaobjektifleme-
sini sergilemektedir. Bundan dolaydr ki tasavvuf literatrnde insan ilahi tecel-
lilerin tezahr ettii bir mekn olarak grlmtr. inde bu vasflar barndran
insan, epistemolojik ve ontolojik ynden varlk cetvelinin varlksal ve bilimsel
kademelerini aarak, kinat kitabn (Lber mund) ve vahyi (Liber revelatus) takip
ederek keml mertebelerine (scala perfectons) ular. te tasavvufun ortaya koy-
maya alt keml insan tipi budur.
Bu kavram deiik kademe ve kapsamlarda ele alnabilir, ancak hepsinde de
bu mukayese nemini korumaktadr. nsan- kmil kendisinde Yedullahn bolca
hibe ettii hediyeleri kabul eden kmil bir fizik ve manev kabul edicisi olarak
suf antropolojisinde her zaman ahsiyetinde temsil edilen tecelliyt- ilhiyye ile
n planda tutulmutur. Bu tecelliyat sayesinde La teayyun mertebesine sahib olan
Ruh-i ilh melekt ynn korutmakta ve insan karakterindeki yetkinlik saye-
sinde bu boyutun ehadet yansmasn sergilemektedir.158
Her insann kendi ahsiyeti ierisinde bamsz bir lem tekil ettii gibi o
ayn zamanda sosyallemeye muhta olan bir varlktr. Yani insan toplum d bir
varlk olarak grmek veya dnmek mmkn deildir.
nsan kapasiteinin bu inceliini ok iyi kavrayan deiik tasavvuf akmlarna
mensup ahslar bir yandan insan ferdiyetine dier taraftan da sosyal ynne ge-
reken nemi vererek ahs ve toplumlara uygun bir anlay sunmutur.
Manev ve din otoritenin doru drst oturmam, madd organizmalarn da
genellikle bask ve zorbala dayand, Roma mparatorluu ve Srp Krallndan
devaml ikence gren Arnavut toplumu, bo ve tenha yerlere 159 yerleen gezgin-
ci dervilerin sunduklar sistemi byk lde tercih etmilerdir. Osmanllar bu
blgelere yerlemeden nce seyyah derviler gelip bir taraftan slam anlatm di-
er taraftan da adaletsizlik penesi altnda yaayan topluluklara alkn olmadkla-
r alternatif bir hogr anlay sunmulardr, yani askeri fetih olmadan nce bir
anlamda gnl fethi olmutur. Osmanl buraya geldiinde yerli halk psikolojik
olarak bu fethe hazr hle getirilmitir.160 Balkanlarda slmiyetin ilk tohum-
larnn tarkatlar tarafndan atlmas, tasavvuf anlayndaki derin insan sevgisi,
yksek hogr ve karlksz hizmeti esas almalarndan dolaydr. Bu davran
158 nsan- kmil anlayn islam tasavvufu dnda musev Kabaladaki Adam Qadmon veya uzak dou
dinlerindeki Wang mefhumlarnda da rastlamaktayz. Birok mistik bak asnda mevcut olan bu
kavram bir taraftan prmordal ekil olarak insanolunu, dier taraftan da mahdud bir varlk mertebesini
kastederek toplumsal oluun kademelerine inen toplumsal insann ontoloji ve epistemolojisini temsil
etmektedir. Bkz. Rene Guenon, Simbolika Krsta, aak 1998, s.16.
159 mer Lutfi Barkan, Osmanl mparatorluunda Bir skan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakflar
ve Temlikler, stila Devirlerinin Kolonizatr Trk Dervileri ve Zaviyeler, Vakflar Dergisi, sy.II, Ankara
1964, s.279-353.
160 John Kingsley Birge, Bektailik Tarihi, ev. Reha amuroglu, stanbul 1991 s. 57; Tayyib Oki, Bir
TenkidinTenkidi, A...F.D., sy. II, Ankara 1953, s. 221-255.
223
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
161 Bunun yansra yeni feth edilen topraklarda, hristiyan halkn Osmanl idaresiyle uyum salamasnda
tasavvuf akmlarn kaynatrclk grevi de yapmlardr. Bkz. Mehmed Handzi, slmizacija Bosne I
Hercegovine, slmska Dionika tamparija, Posebno zdanje, Sarajevo 1940, s. 15.
224
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
Bibliyografya
A. Rfk, Bekta Srr, I-III, stanbul 1325.
A. Hlet elebi, Mevln ve Mevlevlik, stanbul 1952.
ABDLKADROLU, Abdlkerim, Halvetlikin abniyye Kolu, eyh abn- Vel
ve Klliyesi, Ankara 1991.
ADIVAR, Adnan, Osmanl Trklerinde lim, stanbul 1982.
AHMED, Refik, lim ve Sanatkrlar (haz. V. abuk), Ankara 1980.
________, Osmanl Devrinde Rfizlik ve Bektalik, Darlfnn Edebiyat Fakltesi
Mecmas, IX, sy. 2 (1932), s. 21-59.
AHMED, Rifat, Mirtl-Meksid f Defil-Mefsid, stanbul 1293.
AHMET, Bajrush, Perandoria Osmane dhe Perhapja e slamit ne Trojet Shqiptare dhe
Viset fqinje, Prishtine 1997.
ALGAR, Hamid, The Naqshbandi Orderr: A Preliminary Survey of its History and
Significance, Studia slamica, sy. XLIV, Paris 1976, s. 123-152.
________, Political Aspects of Naqshbandy History, Naqshbandis, s. 123-152.
________, A Brief History of the Naqshbandy Order, Naqshbandis, s. 3-44.
________, Nakshbandiyya, EI, VII, 934-939.
________, Some Notes on the NaqshbandiTariqat in Bosnia, Die Welt des slam,
XIII, 1972, s. 168-203.
AL, Turabi, Historia e Pergjithshme e Bektashinjevet, Tirana 1929.
ALA, Tasim, Rumiu dhe Thesaret e Letersise, Tirana 1997.
ALPAN, Necip, Prizren Birlii ve Arnavutlar, Ankara 1978.
ANDREJEV, Borislav, Arhitektonska Batina Vranja,Vranjski Glasnik, XII-XIII,
75-84.
ANU BIH, Ahkmu-ikyet Defteri: VIII-1313, 1231/1816; 104-IX-2713,
1258/1842;207-VII-54/4, 1216/1801; 67-IX-25/1, 1251/1835; III, 1765-1778;
251-121-109/2, 1120/1708;127-325-60-3, 1181/1768.
ANONM, Rufaije, Behar, Sarajevo 1900.
________, Vdekja e Kryetarit te sektt Rufa, Tomorri, sy. 207, Tirana 1941.
________, Haxhi Shejh Danjoll Shehu, Rufai Gjakove, Bilten Hu, Prizren 1981, s.
39-41.
ARBA, Hamit, Mevlev Sanatlar, Osmanl, XI, s. 93-99.
ARKV KOSOVES, Fond Glia Elezovi, 12. Dokumenti: Tekii vo Skopje.
ARKV NA MAKEDONJA, Fond Ulema Medzlis, Dokument: 84-85.
ARNOLD, T.W., The Preaching Of slam, The Propagation of the Muslim Faith, Ka-
rachi 1979.
225
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
226
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
227
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
228
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
229
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
230
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
231
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
232
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
____________, Anadolu Heterodoks Trk Sfliinin Temel Ta: Hac Bekta- Vel
el-Horasn (?-1271), Yunus Emre, Nasrettin Hoca ve Hac Bekta Vel Dnce-
sinde Hogr, Ankara 1995, s. 185-201.
____________, XVI.-XVII. Yzyllarda Bayrm (Hamzav) Melmleri ve Osmanl
Ynetimi, Belleten TTK, LXI, sy. 230 (Nisan 1997), s. 93-110.
____________, Kltr Tarihi Kayna Olarak Menkbnmeler, Ankara 1997.
OUZ, Muhammed hsan, Hazreti abn- Vel ve Mustafa erke, stanbul 1993.
OUZOLU, Yusuf, Mevln Vakfnn ve Zviyelerinin 17. Yzyldaki Durumu,
Mevln, (haz. Feyzi Halc), trz.
OK, Tayyib, Quelques documents indits concernant les Hamzevites, Procedings of
the Twenty Second Congress of Orientalists, Leiden 1957.
____________, Sar Saltka Ait Bir Fetva, A...F.D., sy.I, Ankara 1952.
____________, Gzi Hsrev Bey, DA, XIII, 453-454.
OSMANOLU, Aye, Babam Sultan Abdlhamid, stanbul 1994.
OY, Aydn, Kalkandelende Harbt Baba Tekkesi evren 4, Pritine 1980.
OYTAN, M. Tevfik, Bektaliin yz, I-II, stanbul 1983.
GEL, Bahaettin, slmiyetten nce Kltr Tarihi, Ankara 1994.
NGREN, Reat, Osmanllarda Tasavvuf, Anadoluda Sflik, Devlet ve Ulem (XVI.
Yzyl), stanbul 2000.
____________, Osmanlda Sflerin Farkl Toplum Kesimleriyle liki Tarzlar, slm
Aratrmalar Merkezi Dergisi, sy. III, stanbul 1999.
NSAY, Rfat, Osmanl Sanayii ve Sanayileme Politikas, Ankara 1988.
ZDAMAR, Mustafa, Dersadet Derghlar, stanbul 1994.
ZDEMR, Rfat, Osmanl Devletinin Tarikat, Tekke ve Zaviyelere Kar Takip Ettii
Siyaset, Ankara niversitesi Osmanl Tarihi Aratrma ve Uygulama Merkezi Dergi-
si, Ankara 1994, s. 259-310.
SHKODRA, Zija, Esnafet Shqiptare (shekujt XV-XX), Tirana 1973.
SHPUZA, Gazmend, Kuvendime per Historine Kombetare, Tirana 2000.
SHUTERQ, Dh., Shkrimet Shqipe ne vitet 1332-1850, Tirane 1965.
SKR, Sakir, Sejh rif Sdk, GVS, IV, Sarajevo 1942.
____________, Pobozne pjesme ejh Abdurrahman Srrija, GVS, IX, Sarajevo 1941.
____________, Derviskolostorok es szent sirok Bosniaben, Turan 2/9, 10. dec. 1918,
Budapest.
____________, Sarajevske tekije, Narodna Uzdanica, Zagreb 1927.
SOLOVJEV, Aleksandar, Jesu li Bogomili Potovali Krst, Sarajvo 1948.
SPAHO, Fehim, Jo nekoliko dokumenata o uzikom ejhu, POF, XVIII-XIX (1968-
69), Sarajevo 1973.
233
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
STPEV, Aleksandar, liret, Historia, Jeta, Kultura, Simbolet e Kultt, Pritine 1990.
SUNAR, Cavit, Melmlik ve Bektalik, Ankara trz.
SABANOV, Hazim, Bosanski Paaluk, Sarajevo 1978.
____________, Knjizevnost Muslimana Bih na orijentalnim jezicima, Sarajevo 1973.
____________, Vakufnama sa Bega shakovia za njegove zaduzbine u Sarajevu, POF,
II, Sarajevo 1951, s. 7-29.
____________, Krajite sa Bega shakovia, Sarajevo 1964.
SAM, Midhat, Francuski Putnici u Bosni i Hercegovini u XIX Stoljeu (1836-1878),
i Njihovi Utisci u Njoj, Sarajevo 1987.
SHEHU, Dzemal, Tekija Rufai ne Prizren, Bilten Hu, sy. 3-4, Prizren 1982, s. 3-8.
SHEJH, smail Aga, Tarikatet slamike, Saadizma, Tropoje 1995.
SHEJH, Muhammed SHehu, Shejh Shefqeti dhe Teqeja e Madhe, Gjakove 1418/1998.
EKER, Mehmet, Fetihlerle Anadolunun Trklemesi ve slmlatrlmas, Ankara 1991.
ELLEY, Cristopher, Abdullah Efendi Comentator on the Fusus al-Hikem, Journal of
the Muhyiddin Ibn Arabi Society, XVII, Oxford 1995.
EYH, Mehmed Efendi, Vekyiul-Fudal, I-II, (haz. Abdlkadir zcan) , stanbul
1989.
SDAK, Jaroslav, Problem Bosanske Crkve u Naoj Historiografiji, Rad JA, Zagreb
1954.
SUKR, Nijaz, Mjesto i utjecaj Tasavvufa na Razvoj slamske Kulture u Nas, Zagreb
1989.
___________, slamska Zajednica u Bosni i Hercegovini nakon Oslobodjenja, Sarajevo
1995.
TAHRALI, Mustafa, Ahmad al-Rifi (512-578/1118-1182): sa vie, son oeuvre et sa tari-
qa, (doktora tezi), Sorbonne Nouvelle-Paris1973.
_______________, Ahmed er-Rif, DA, II,127-130.
_______________, Muhyiddn bn Arab ve Trkiyeye Tesirleri, KAM, yl.23, sy. I
(1996), s. 26-35.
_______________, Tasavvuf Tarihi Ders Notlar (baslmam).
TAL, H., Odluka o prestanku rada tekija u NR BiH, GVS, III/5-7, (mays-haziran
1952).
TANASKOV, Darko, La situation actuelle de lordre des Naqshbandis au Kosovo et en
Macedoine, Beograd 1990.
TANMAN, M. BAHA, Abdsselm Tekkesi, DBA, I, s. 55-57.
_______________, Glenlik, DBA, III, s. 424-444.
_______________, Halvetlik, DBA, III, s. 533-535.
_______________, Zeynlik, DBA, VII, s. 552-553.
234
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
235
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
236
Balkanlarda slamn Yapc ve Evrensel Paradigmas
237
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap
Yarmadasndan Balkanlara
Tanan Kltrel Miras
rfan MORINA
Prof. Dr., Hasan Pritina Devlet niversitesi
Trk Dili ve Edebiyat Blm Bakan Kosova
zet
E
vvela, Balkan yarmadasnda be yzyl sren Osmanl hkimiyetinden
geride kalan ve grlen kltr miras iinde binlerce Trke kelimeyi
ele almak gerekir. nk Trkenin Balkanlarda yayl sadece ehir
veya kasaba hayatyla yetinmemi, ky hayatna varncaya kadar insan yaa-
ynn btn alanlarna girmi ve orada z bir mal deeriyle benimsenerek
iyice yerlemitir. Balkanlarda Osmanl Devletinin resmi dili olan Trke,
blgedeki toplumlar tarafndan gnlk iletiim arac olarak kullanlmtr.
Blgede Osmanl tebaas olarak yaayan halk devletle olan ilikilerinde ve
gnlk hayatta Trkeyi kullanmtr. letiim ihtiyacndan kaynaklanan
bu etkiyle Trke kelimeler zaman getike Bonak, Makedon, Bulgar,
Srp ve Arnavut szvarlna girmeye balamtr. Zamanla sz konusu ke-
limeler o kadar oalm ki nl aratrmac ve Trkolog merhum smail
Eren: 18. asrn sonunda ve 19. yzyln balangcnda Bulgaristandaki
ehirlerde oturan Bulgar halk, Trkeyi ana dilleri olan Bulgarcadan daha
iyi bildiklerinden, Bulgar yazar Sofroniy Vraanski (1739-1813), eserleri-
nin Bulgarlar tarafndan daha iyi anlalabilmesi iin birok Trke kelime
kullanmaya mecbur kaldn ileri srmektedir.
239
Ottoman Turks as a Bridge from
Arabian Penisula Carried the Cultural
Heritage to the Balkan Nations
Summary
F
irstly,thousands of Turkish Words should be mentioned among the
heritage remained from the five hundred years ruling of Ottomans
in Balkans. Because spread of Turkish language did not stop with
the cities and towns but it went all the way to the country side until it
went to every field of human life and was well rooted as cultural value.
Thus Turkish as the official language of Ottoman country in Balkans was
used by the regional communities as everyday mean of communication in
their communion with the commonwealth as well as informal cases. As
the result of need of communication Turkish words started to penetrate
to the Bosnian, Macedonian, Bulgarian, Serbian and Albanian vocabulary.
By time Turkish vocabulary in use have increased so much that well known
searcher and Turkologist Ismail Eren said: By the end of 18th century and
beginning of 19th century Bulgarians living in Bulgaria knew Turkish bet-
ter than Bulgarian, thus Bulgarian writer Sofroniy Vraanski (1739-1813),
in order to be better comprehended by his fellow Bulgarians had to use
mainly Turkish vocabulary in his works.
240
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
Giri
Balkan dillerindeki yabanc kelimelerin ounu en ok Osmanl Trk asker ve
idari tekilatn memurlar, yerli Mslmanlar ve ehirliler yaymlardr. Umu-
miyetle yabanc kelimelerin bir dilde bulunmas, iki veya daha fazla toplumun
temas veya karmas sebebiyle meydana geldii grlr. Trkler, Balkanlara yeni
bir cemiyet ve devlet idaresi dzeninin kurucular ve slam kltrnn tayc ve
yayclar olarak gelmiler; umumiyetle adlar ile birlikte kabul edilen birok yeni
anlam ve messeseler meydana getirmilerdir. Bu da Dou Dilleri (Trke, Arap-
a, Farsa vs.) kelimelerinin mevcudiyetinin balca sebebi olmutur. Hlbuki baz
Trkologlara gre Trke kelimelerin bugne kadar Srp ve Hrvatlarda, bilhassa
Bosna ve Hersek ahalisinde ok yaygn bir ekilde bulunmasnda iki faktr rol
oynamtr. Bunlardan birincisi, stanbulda tahsil gren, Srpa-Hrvatay ko-
nuan blgelerdeki Mslmanlar, ikincisi ise, yukarda iaret edildii gibi Dou
(Trke, Arapa, Farsa vs.) asll ve fazlaca bulunan kelimelerin dokunuu ile
meydana gelmi kendi halk (epik ve lirik) trkleridir.
Btn Balkan dillerinin halk hikyelerinde, ky masallarnda, halk edebiya-
tnda, edeb deerdeki destanlarda bile sevgi, zleyi, i insan anlay anlamnda
binlerce Trke kelime, Trkemizin en gzel deyimleri, bugn bile kullanlmak-
tadr. nl Bonak aratrmacs Abdullah kaliin Turcizmi u Srpskohrvats-
kom-Hrvatskosrpskom Jeziku1 balkl szlnde, Srp-Hrvat diline Trke
yoluyla giren 8742 kelime ve kavram incelenmitir. kalyi, bu eserin n sznde:
Srp Hrvataya Trke yoluyla geen kelimelerin anlamlarn bilmiyorsak, halk
hikyelerini, halk trklerini, ataszlerimizi, deyimlerimizi anlamamz mmkn
olmayacaktr2 diyor.
Balkan Yarmadas, yzyllarca muhtelif medeniyetlerin toplanma yeri olmu-
tur ayn zamanda. Gneyde, byk Yunan medeniyeti geliirken kuzeyde, lirler
yayorlard. lirlerin dili Hint-Avrupa dilleri arasna girer. Bu dilin devamn bu-
gnk Arnavutada bulabiliriz. Sonradan, Romallar gelip bu dil ve halk zerinde
kendi tesirlerini brakmlardr. Altnc yzylda ise Slavlar tedricen Balkanlara
gelmeye balamlardr.
Bir zaman sonra gelen Avarlar da kuzeyde yerleerek Slavlarla anlama yap-
mlardr. Bunlarn dili, Hint-Avrupa kknden olmayp, Ural-Altay menelidir.
Ta o zamanlardan beri Altay dili unsurlarnn Slav dillerine girmi olmas muhte-
meldir. rnein, barut ve ban kelimeleri gibi. Bugn Balkan yarmadasnda
be muhtelif dil mevcuttur. Yunanca, Trke, Arnavuta, Slav dilleri ve Romence.
Btn bu milletler, birbirlerine ylesine bir kltr tesiri yapmlardr ki, ancak
Balkan halklarna mahsus olmak zere, muhtelif ve mterek deyim ve adetler
meydana gelmitir. Bunlar bugn Balkanoloji ilmini meydana getirmektedir.
241
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Bu ilmin sahasna etnoloji, etnografya ve bilhassa deniz yolu ile gelen, dier
yabanc tesirler de dhildir. Trkler ise, Balkanlara geldikleri zaman, kendileri ile
beraber tamamen baka ve yeni bir medeniyet yani slam medeniyetini getirmi-
lerdir. Bu medeniyet hem dil hem de yaay zerinde derin izler brakmtr. Bu
tesirler bugn bile Balkan mozaiinde aka grlmektedir. lk bakta Osmanl
medeniyeti ile beraber gelen kelimelerin, kaynaklarn tespit etmek kolay gibi
gzkr. Hlbuki bu kelimeleri Slavlarn byk muhaceretinden yani Balkanla-
ra gelmelerinden evvel, daha Asyada iken Ural-Altay dillerinden alm olduklar
birok kelimelerle Farsa vastasyla dier Slav dillerine alm olduklar kelime-
lerden, ayrmak gtr. Bundan baka, baz Farsa kelime ve ekler de vardr ki,
bunlar phesiz Trke kanal ile Slav ile Farsann mterek unsurlar, saylanla-
rn Trke kanal ile mi yoksa Hint-Avrupa kk benzerliinden mi ileri geldiini
tespit etmek olduka gtr.
Baz kelime ve unsurlarn Bonakaya, Srpaya ve Hrvataya Trke vasta-
syla girmi olmasna ramen, bunlarn kklerini Dou Avrupa dillerine balamak
mmkndr. Bu kelimelerin ou talyanca ve Yunancadr. Bunlardan birkann
Balkanlarda hem Trkler hem de talyanlar vastasyla gelmi olmas, olduka ilgi
ekicidir. rnein, marangozkija (marangoz), Venedikede marangone.
Bununla beraber, unutmamaldr ki, Trke de, Slav dilleri tesiri altnda kal-
mtr. Fakat bu tesir phesiz o kadar geni olmamtr. Bu eit kelimeler daha
ziyade kuzey Trk ivelerinde ve Osmanlcada bulunmaktadr. Kral, Kralie, Ku-
lbe gibi.
imdiye kadar ileri srdmz fikirler neticesinde Trkenin Srp-Hrvata
zerinde yapm olduu tesir, ilk tahminler hilafna, yalnz devlet tekilat ve as-
kerlie ait terimlerde olmam gnlk hayat ve maddi medeniyete ait konularda
da yerlemitir.
Bunlardan baka ekil bakmndan da baz belirli farklar meydana gelmitir.
Bu ksa aklamadan Srpa ve Hrvatann daha XIV. yzyllarda ekil almaya
balad neticesini kartabiliriz. te tam bu srada, Trkler Balkanlara gelmeye
balam ve bu sayede, birok Trke kelime ve unsurlar Srpaya girmi, yukar-
da bahsettiimiz fonetik kaidelerin, tesiri altnda kalarak Srpada temelli olarak
yerlemilerdir.
XIV. yzylda Vuk Karadzi , t o k a v s k i ivesini temel olarak ele alm ve
Hrvat dilinin gramerini vcuda getirince bu edebi dili de kurmutur. Ayrca bir
de Hrvata Srpa adl lgat yazmtr. Bu lgat bugne kadar, sahann en ky-
metli ve en nemli eseri olarak kalmtr. Vuk Karadzi bu edeb dili kurarken en
ok halka kullanlan ve benimsenen kelime ve kaideleri almtr. Bundan dolay
birok Trk unsurlar da bu dile aktarlmtr. Bylece bunlar Srpa ve Hrvata-
da tamamyla yerlemitir. Lakin bir ksm bugn arkaik saylmaktadr.
242
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
Srbistan 500 sene gibi uzun bir zaman Trk hkimiyeti altnda kald iin-
dir ki, Srpadaki Trke kelimeler Hrvataya nispeten daha fazla gze arpmak-
tadr. nk Hrvatistan Avusturya-Macar mparatorluu nfuzu altnda bulun-
duundan bu dilde Trke kelime serveti kttr. Bosnada konuulan dil de S t o
k a v s k i grubundadr. Hatta edeb dile en yakn bu dil olup, Hrvata ve Srpa
arasnda filolojik sentezi tekil etmektedir. Bosnada yerlemi olan Hrvatlar ara-
snda Trke kelimeler yerli Mslman halka nispeten azdr. ou Trkiyede tah-
sil grm olan Bosna Mslmanlar Srpa-Hrvataya birok Trk unsurlarn
getirmilerdir. Buraya tabii olarak Trkedeki Fars ve Arapa kelimeler dhildir.
Bu vesile ile Turcizam kelimesinin hangi manalarda kullanldn akla-
mak gerekir.
Asl manas, Trkeden gelen tabir veya kelimedir. Fakat kaliyi onu, Trk-
ler vastasyla girmi btn kelimeler iin kullanmaktadr. Bu tabiri byle geni
bir manada kullanmak aslnda hatadr. Bayraktarevi, Prilozi za Knyijevnost,
Jezik i Folklor Beograd, 1960ta A. kalyi, Turcizmi u Govoru i Knyijevnosti, B.
. H. adl makalesinde buna bir zm olarak ark meneli kelimeler tabirini
teklif etmitir. Fakat ben bu tabiri yine de kabul etmedim. nk ark men-
eli terimi, geni bir tabirdir, bu kelimelerin Trkler vastasyla geldiini ifade
etmemektedir. Onun iin yanl olmasna ramen, bazen trnak iaretleri arasnda
Turcizam terimini kullandm. Baz yerlerde ise Balkanizam terimini de koy-
dum. Bu terim Balkanlarda yaratlm olan kelimeler iin kullanlmtr. Bunlar
Arnavuta veya baka bir Balkan dilinden Trkeye girip, dier Balkan dillerinde
yerlemi tabirlerdir. rnein, y a m a gibi. Bu kabilden kelimeler ne Trk men-
eli, yani turcizam, ne de ark meneli saylabilir. Turcizam yerine daha iyi
bir tabir buluncaya kadar Trkler vastasyla girmi olan kelimeler diyebiliriz.
stanbulda tahsil grm olan Bosna Mslmanlar memlekete dndkleri
zaman, Srpa ve Trke arasndaki Trke kelimeleri Hrvataya uydurmakla bir
dil ortam yaratmlardr. Bylece bir takm K a l k l a r meydana gelimitir.
Bugn bile, en ok Trke kelime Bosnada kullanlmaktadr. Bu da apayr bir
gerektir.
Bosna ve Karada Mslmanlar arasnda son zamanlara kadar sadece Arap
harfleri ile yaz yazlrd. Bu ekilde Bosnada Alhemiad edebiyat meydana gel-
mitir. Bu edebiyatta Arap harfleri ile yazlm Trke divan edebiyat kaidelerine
uygun iirler ve bilhassa Trkeden tercmeler vardr. Sleyman elebinin nl
Mevlitini tercme eden Gaovi bunlarn en mehurudur. Bayraktarevi tara-
fndan aklamas yaplmtr. Bu eserleri bugn Trke bilmeyen bir kimsenin
anlamas gtr.
Trklerin Makedoncaya tesiri ise ok daha byktr. nk Makedonca
vastasyla baz unsurlar Srp ve Hrvat edeb diline girdii gibi, bu dilde birka
243
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
244
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
lektidir ve gayet sade bir dildir. imdiye kadar, Yrk Trkesi zerinde yaplan
geni aratrmalar, bunun herhangi bir Trk diyalektinden farkl olduunu gster-
mektedir. Makedonca bu diyalekte pek az tesir etmitir. Balkanolojide, Makedon-
ca diyalektleri arasnda bilhassa galiki diyalekti ok mhimdir. nk bunlar
en eski Slav dilini temsil etmektedirler. Gney Makedonyann Selanik dolayla-
rndaki eski Slav kilise dilinin bu diyalektlerden domu olduu sanlmaktadr.
Balie gre Slavlar, Balkan yarmadasna gelmeden evvel, Slav ana diline sahip
olmular. Douda yerleenlerden eski Slavca (kilise lisan) ile beraber Bulgarca,
batda yerleenlerden ise Srp, Hrvat ve Slovence domutur. Bunlardan Slovence
kendi hususiyetlerini aynen muhafaza ederek yaamtr. Makedoncadan ise iki:
Biri Selanikten Manastr ve Ohriye kadar konuulan gney Makedonca, dieri
kuzeyde kullanlan asl Makedonca tremitir.
Osmanllarn Yugoslavyada be yz sene gibi uzun zaman yaamas, phe-
siz bu memleketin medeniyet ve kltrnde derin izler brakmtr. Ayn ekilde
Osmanllar da, bu milletin det ve unsurlarndan bir ksmn benimsenmitir.
Bu konu hakkndaki ilk nemli aratrmalarn balangc birinci ve ikinci dnya
harpleri arasna rastlamaktadr. nl bir Hrvat Slavisti olan Dr. Petar Skok, Os-
manllarn Balkan milletleri zerindeki tesirleri hakknda aratrmalar yaparak,
Osmanl medeniyetinin Balkan milletleri tarafndan hi bir zor kullanlmadan,
isteyerek benimsendiini ilk olarak, ispata alm bir kimsedir. Bu konuda ya-
zlan eserler arasnda, en nemli yeri onun eserleri tutmaktadr. kinci Dnya
Harbinden evvel, Balkan milletlerinin birleerek, dier milletlere kar tek bir
cephe meydana getirmeleri politikas, Dr. Petar Skokun kartt Revue nter-
nationale des Etudes Balkaniques isimli derginin, Zagreb ve Belgratta yaynlan-
masna yol amtr.
Bu dergide Balkanolojiye ait esas problemler ve btn Balkan milletlerinin
folkloru ve dili aklanmtr. Ne yazk ki, kinci Dnya Harbinin balanmas ile
Balkan halknn rf, det ve gelenekleri hakknda sistematik yayn yapan bu dergi
sona ermitir.
Balkanlarda Osmanl tesirinin ne zaman balad kati olarak sylenemez.
Ayn ekilde, Osmanllarn hangi detleri Bizanstan alarak kendi hayatlarna uya-
cak ekilde deitirdiklerini ve Balkanlara yaydklarn, hangilerinin ise katksz
bir Osmanl yaayna ait olduunu, tayin etmek burada gtr.
Fakat bize yol gsteren ve balangcn tayin edebildiimiz tek tesir, dil ze-
rinde olandr. Yaplan aratrmalara gre, XV. asrn balangcnda, Slav dilleri ara-
snda umumi yap bakmndan byk bir fark olmad hlde, deklinasyon hu-
susunda farklar mevcut olmutur. Bu sebeple, o zamanki Slav diline giren ve a ,
u , i ile nihayet bulan Trke kelimeleri, Slav deklinasyon sistem ve kaidesine
uydurmak zere -ja (-ya) eki ilave edilmitir: rnein kazanc-kazandziya gibi.
Bu gn bu ek, sadece Srpada deil, Makedoncaya ve Bulgarcaya dahi girmi,
Trke kelimelerde kendisini muhafaza etmitir. Hlbuki bugnk Makedonca-
245
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
246
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
Trke terimlerin yerini Almanca veya Slavca terimler almtr. Bununla beraber
Trke kelimelerin birou bu gne kadar muhafaza edilmitir.
ehirlerde yalnz d mimaride deil, i mimaride de Trk zevk ve anlay
hkim olmutur. Hatta memleketin i ksmlarndaki kasabalarda bugne kadar
muhafaza edilmitir. Evlerin etrafnda avlu yaplm, direkler, kafesli pencereler,
basamaklar kullanlmtr. Birinci katta ardak ad verilen manzaral byk oda-
lar ina edilmitir. Halk arasnda btn bu deyimler hl yaamaktadr. Fakat
byk ehirlerde, bazlar yava yava arkaik olmaa balamtr. Osmanl tesiri
daha ziyade Srbistan, Bosna ve Makedonya kasaba ve ehirlerinde grlmtr.
Hrvatistann sadece kk bir ksm Osmanl hkimiyetinde bulunduu iin,
Hrvatistan daha ziyade Alman tesiri altnda kalmtr. Fakat bu kelimelerin bir-
ou Hrvatistana da girmitir ve bugn de kullanlmaktadr. rnein, kapiya
(kap) kelimesi btn Balkanlarda mevcuttur. Onun yannda Slavca olan vrata
kelimesi ev dhilinde bulunan kapy ifade edip kapiya (sokak kaps) manasna
gelmektedir. Onun yerine kullanlan baka bir Slav kelimesi yoktur. Bu kelime
edebiyat diline dahi girmitir. Hrvatistanda Zagrebde bu kelime yerine, Alman-
cadan gelme Houstor ve Dalmayadaki talyancadan gelen portun, portone
kelimeleri kullanlmasna ramen edeb dile girmek hakkn kapiya kelimesi
kazanmlardr. Bu kabilden misaller olduka boldur. Ne var ki, Osmanlnn Bal-
kanlardan ekilmesiyle beraber Balkanlarda yaayan halklar dillerindeki Trke
kelimeleri atp onlara kar kampanya misali hareketlerde bulunmulardr.
Bonaklar, konuyla ilgili lml davranmlardr. Dillerindeki Trke kelimele-
rin bulunmasndan gurur duymulardr. Bu halkn yetitirmi olduu Trkolog ve
arkiyatlardan Fehim Bayraktarevi, akir Sikiri, Tevfik Mufti ve en sonunda
yukarda adn birka kez zikrettiimiz Abdullah kalyi Trke kelimelerin ken-
di dillerine ayr bir renk kattn bunlarn temizlenip yerlerine baka kelimelerin
koyulmasnda byk sakncalarn doabilecei kukusunu ortaya koymaktadrlar.
Sarayevoda Trkoloji sahasnda bize nemli eserler veren meslektamz Prof.
Dr. Kerime Filan konuyla ilgili bir aratrmasnda Bonakaya geen Trke keli-
meleri drt gruba ayrmaktadr. Onun yapt snflandrma yledir:
Birinci grupta: Slav kkenli karlklar bulunmayan, dolaysyla Bosna ve
Hersekte konuulan standart dillerin ayrlmaz bir parasn oluturan Trke ke-
limeler yer almaktadr. Bunlar, Bonaka, Hrvata, Srpada kkenleri asn-
dan sahip olduklar belirlilii (marked) kaybederek bu dillerin iinde teki leksik
geler gibi yaamaktadr; bunlar ana dili Bonaka, Hrvata veya Srpa olan
vatandalar tarafndan bilinip gndelik yaayta yaygn olarak kullanlmaktadr.
Bu grubu temsil eden birka rnek verelim: badem, arapa (>orap), eki, izme,
up (>kp), fenjer,(>fener), katran, kesten (>kestane), kre (>kire), sapun (>sa-
bun), top, tepsija (>tepsi), turpija (>trp).
kinci grupta: Slav kkenli karl var olan Trke kelimeler yer almakta-
dr. Konuan kiinin, e anlaml iki kelimeden Slav kkenli ya da Trke kkenli
247
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
olan semesi, onun geldii dil topluluuna baldr. Bu gruptaki Trke kelime-
ler Bonaklar arasnda hlen yaygn olarak kullanlmaktadr. Birka rnek vere-
lim: baki (>bahi), bata (>bahe), araf, oban, durbin (>drbn), digerica
(cier), ekser, kajsija (>kays), kaika (>kak), kat, makaze (>makas), muterija
(>mteri), pamuk, pekir (>pekir), sanduk (>sandk), sire (>sirke), eer (>e-
ker).
nc grupta: Deien hayat koullar sebebiyle kullanm skl dk
olan kelimeler alnabilir. Bu grup kelimelerle ilgili olarak iki durumun ileri s-
rlmesi gerekir. Birincisi, bunlarn Slav kkenli karlklar bulunmamaktadr.
kincisi, bunlar standart dillere dhil edilmilerdir. rnek olarak bugnk hayat
koullar sebebiyle Bonakada olduu gibi Trkede de nadir rastlanan ya da
sadece belli durumlarda kullanlan eref (>gergef ) veya mangala (>mangal) keli-
melerini gsterebiliriz. Bu rneklerin yan sra Trkiye Trkesinde yaygn olarak
kullanlan akire (>akr), ugum (>gm), ibrik, saz gibi kelimeler, Bosna
halklarnn dillerinde anlam daralmasna urayp bugn kullanmda bunlara na-
dir rastlanmaktadr. Bu gruba alnan kelimeler, standart dillere dhil edildikleri
hlde konuann bilincinde bulunmayabilirler. Dier deyile, konuan gsterileni
bilmedii durumda gstereni de bilemeyecektir.
Drdnc grupta: Kullanmdan kp dilin arkaik geler olarak bilinen
Trke kelimeleri toplamak mmkndr. Bunlarn Slav kkenli karlklar stan-
dart dilde yer almaktalar, Trke kkenli e anlamlar ise supstandard olarak nite-
lendirilmektedir. Mesel: avlija (>avlu), baksuzluk (>bahtszlk), bear (>bekr),
boa (>boha), eif (>keyif ), dembel (>tembel), dert, dumanin (>dman), fu-
kara, hasta, hevta (>hafta), kapija (>kap), kavga, mahala (>mahalle), mejhana,
pazar (>pazar yeri anlamnda), raf, sokak. Yalnz, belli sosyal ve kltr zellikleri-
ne iaret eden bu tr kelimeler, slp asndan belirtili (marked) olarak nitelen-
dirilir. Bunlar, dz anlamlarnn yan sra yan anlamlarn da tayorlar; bylece
farkl bir slp kalitesi salayarak dilin niteliine olumlu katkda bulunmaktalar.
Bu sebeple onlarn yaz dilinde nemli bir rol vardr.
Yazmakta olduumuz bu makalenin devamnda biraz da Arnavutaya giren
Trke kelimelerin durumundan ve bu alanda yaplan bilimsel almalardan
sz edelim. imdiye kadar yaplan aratrmalara gre Arnavutada aa yukar
Trkeden giren 10.000 szck bulunmaktadr. Arnavutlarn farkl Trk boylar
ile ilk temaslar Arnavutay, bu dilin temel zelliklerini ve edebiyatn derinden
etkilemitir. Macar dilbilimci stvan Schts tarafndan ilk temaslar aratrlm ve
X-XIV. yy.lar Trkenin Arnavutay etkileme yllarna dahil edilmitir. Bu vesile
ile .Schts iki kelimeyi rnek gsterir: katund ve dushman (dman). Ona gre
bugn de baz Arnavutlarn kye katund demelerinin ana sebebi Trke katun,
kadn kelimesidir. Arnavut obanlar ailelerinden uzun sre uzakta kalp evleri-
ne k balamadan dnerlerdi. Trk svarileri zellikle Peenekler bu yerleim
merkezlerine saldrdklarnda nfusun sadece kadn ve ocuklardan olutuunu
grmler ve kylere kadn demilerdir. Bu ilgin adlandrma katun kelimesi-
nin orta Trke dneminde bu arkaik ekliyle artk kullanlmadn gz nne
248
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
4 Bkz. Eqerem abej, Hyrja n Historin e Gjuhs Shqipe (Arnavut Dili Tarihine Giri), 1960.
5 Bkz. Thimi Mitko, Bleta Shqiptare, 1878.
6 Bkz. Gustav Majer, Vzhgime mbi Turqishten (Trke almalar), 1893.
7 Bkz. Tahir Dizdari, Turqizmat ne Gjuhen Shqipe (Arnavut dilinde ark kelimeleri), Tiran, 2005.
249
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
aznda selamaz diye bir halk deyimi vardr. Bunun aslnn Trke olduu ki-
min aklna gelebilir? Tahir Dizdarinin keskin kula bunu da kapm ve aslnn
Trkeden selam aasndan geldiini Arnavut halk edebiyatndaki rneklerle
kantlamtr. Bu kelimenin Arnavutlukun gney kesimlerinde uzun yllar kulla-
nldn saptamtr.8
Dier taraftan Anton Krajni hazrlad szle9, 1500 kelimenin Trkeden
gelen kelime olduunu, on alt kelimeden birinin Trke olduunu ve daha nce
Bashkimi dernei tarafndan baslan szlkte bu orann sekizde bir olduunu ek-
ler. Ne var ki bugn konuulan Arnavut dilinde Trke, Arapa ve Farsa kelime-
lerin saysnn ka olduu belli deildir. Trkoloji ile uraan gen nesillerin bu
konuya nmzdeki dnemde daha ok nem vermeleri kanlmazdr. Ancak
bu ekilde Balkanlarda yaayan halklarn dillerinde hl yaamakta olan Trke
kelimeler ve Trke vastasyla giren dier unsurlar derlenmi, fonetik, semantik
ve etimolojik deerleri biilerek okurlara sunulmu olacaktr.
Arnavutadan Trke kelimelerin temizlenmesi iine gelince durum yledir:
Bilim adamlarn bir blm Trke kelimelerin tamamnn dillerinden atlma-
sndan yanadr. Buna kar gelenler bir ksmnn atlmasn, dier bir ksmnn
da kalmasndan yana olanlardr. rnein Arnavut dilinin etimolojisiyle en ok
uraan deerli bilim adam Eqrem abey, Trke kelimelerin Arnavut diline
ayriyeten bir zevk ve tat verdiini savunuyor. Ne var ki, Anton Krayni ve Androkl
Kostayalari10 Trke kelimelerin tmnn temizlenmesini savunmaktadr. yle
ki, Osmanl dneminde yllarca kullandklar hastane kelimesini atp Bat dil-
lerinden alnan spital kelimesini kullanmaa balamlardr. Bugn spital keli-
mesi yrrlktedir. Bir rnek daha verelim. Gur gur bht kalaja, fjal fjal
bht belaja (Ta stne ta koyarsan kale olur, laf stne laf edersen bela olur).
Grld gibi bu gzel Arnavut atasznde kalaja Trkeden geen kale
kelimesidir. Daha sonra ne oluyor, yukarda adn zikrettiimiz dilde temizlii
sevenler (Puristler) kale yerine kshtella kelimesini neriyorlar. Hlbuki bu
kelime Arnavuta deil talyancadr ve kastello kelimesinin ta kendisidir. tal-
yanlar bugn de kaleye kastello demektedir.
8 Bkz. Tahir Dizdari, Huazime Orientalizmash n Shqipe, Buletin i Universitetit Shteteror t Tiranes,
Seria Shkencat Shoqerore, l960, nr. 1, 3; 1961, nr.1.4; 1962, nr.1, Studime Filologjike; 1964, nr.2. 31;
1965, nr.1.3; 1966 nr.1.
9 Bkz. Anton Krajni, Arnavut Dili Szlnde, 1954.
10 Bu iki aratrmacnn her ikisi de gayrimslimdir.
250
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
11 Bkz. Suzanne [Zsuzsa] Kakuk, Recherches Sur lhistoire de la Langue Osmanlie des XVI et XVII Siecles,
les Elments Osmanlis de la Langue Hongroise, Budapete, 1973.
12 S. Kakukun derledii bu metinler, Textes Salars, Acta Orientala, c. XIII, fas. 1-2, Budapest, 1961de
yaymlanmtr.
13 Rasonyi Laszlo, Tarihte Trklk, TKAE Yay., Ankara 1971, s.119.
14 Mihail Gubolu, Romanya Trkolojisi ve Rumen dilinde Trk Szleri Hakknda Baz Aratrmalar, 11.
Trk Dil Kurultaynda Okunan Bilimsel Bildiriler1966, Ankara, 1968, s. 271.
15 Kerim Altay, Trkeden Romenceye Giren Szler-Romencedeki Trke Kelimeler, Erciyes, Nisan 1996,
say: 220, s.1.
16 M. Trker Acarolu, Bulgaristanda Trke Yer Adlar Klavuzu, Ankara, 1988, s. 42, 75 ve 383.
17 Hasan Eren, Bulgarlar ve Trk Dili, Bulgaristanda Trk Varl, TTK, Ankara, 1985, s. 9.
251
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
18 Yaar Ycel, Bulgarcaya Trkeden ve Trklerden Geen Szckler, Belleten, Austos 1991, say: 213, s.
529-562.
252
Osmanl Trkleri Vastasyla Arap Yarmadasndan Balkanlara Tanan Kltrel Miras
Kaynaka
ABAZ-Egro, Genciana Pr Klasifikimin e Turqizmave N Gjuhn Shqipe, Feja, Kultu-
ra dhe Tradita slame Ndr Shqiptaret, Prishtin, 1995, s.345-350.
ACAROLU, M. Trker, Bulgaristanda Trke Yer Adlar Klavuzu, Ankara, 1988, s. 42,
75 ve 383.
BLLACA, Rizah, Kng Popullore I-II, 1977, Prishtin.
BORETZKY, Norbert, Der Turkische Einflus Suf Das Albanische, Te I-II, Otto Harras-
sowitz, Wiesbaden, 1975.
ABEJ, Eqrem - Aleksander XHUVAN, Prapashtesat e Gjuhes shqipe, Tiran, 1962.
ABEJ, Eqrem, Pr Nj Shtresim Kronologjik Te Huazimeve Turke N Gjuhn Shqi-
pe, Studime Filologjike, 4, 1975.
ABEJ, Eqrem, Studime Gjuhsore, I, II, III, IV, V, VI, Rilindja, Prishtin, 1976.
ETA, Anton, Kng Kreshnike 1: 1974, II: 1991, III: 1993, Prishtin.
PUR, Hasan, Orijentalizmat e Gjuhes Shqipe N Terminologjine Ushtarake, PER-
LA, Nr. 4, 1997.
DESNTSKAJA, Agnia, O Stiliticeskoj Funkcii Turcizmov Albanskoj Poezii, Voprosy
Teori i i storii Jazyka, Leningrad, fq.88-95, 1965.
DZDAR, Tahir, Fjalori i Orijentalizmave Ne Gjuhen Shqipe, Tirane, 2005.
DZDAR, Tahir, Disa Vzhgime Mbi Turqizmat N Shqipe, Konferenca e Par e Stu-
dimeve Albanologjike, Tiran, 407-409, 1965.
DZDAR, Tahir, Huazime Orientalizmash n Shqipe, Buletin i Universitetit Shteteror
t Tiranes, Seria Shkencat Shoqerore, l960, nr. 1, 3; 1961, nr.1.4; 1962, nr.1, Studi-
me Filologjike; 1964, nr.2. 31; 1965, nr.1.3; 1966 nr.1.
FLJA, Hysen, Kng Popullore t Shqiperis s Mesme, Tirane, 1991.
GUBOLU, Mihail, Romanya Trkolojisi ve Rumen dilinde Trk Szleri Hakknda
Baz Aratrmalar, 11. Trk Dil Kurultaynda Okunan Bilimsel Bildiriler1966, An-
kara, 1968, s. 271.
HALM, Mehmet, Ndikimi i Orijentalizmave Ne Fushn e Fjalformimit Ndr t Fol-
me Shqipe, Feja, Kultura Dhe Tradita slame Ndr Shqiptaret, Prishtine, 1995.
EREN, Hasan, Bulgarlar ve Trk Dili, Bulgaristanda Trk Varl, TTK, Ankara, 1985, s. 9.
HAXHHASAN, Qemal, Epika Historike I, 1983, Tiran.
HAXHHASAN, Qemal, Miranda Dule Epika Historike III, 1990, Tiran.
HAXHHASAN, Qemal, Miranda Dule Epika Historikke II, 1981, Tiran.
253
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
254
Aspects of the Spread of Islam in the
Balkans: Particular Conditions and
Ottoman Structures (1354 - 1800)
George TSOUTSOS
Dr., Library of the Holy Synod
Summary
R
elations between Byzantium and Islam start in the early ye-
ars of the 7th century. The Ottomans took advantage of the
disunity of Balkan people and of the religious emnities bet-
ween Orthodox and Catholics. The cooperation between the Ot-
tomans and local aristocracy facilitated the ottoman conquest. Par-
ticular economic structures between the Ottoman and Byzantine
Empire were also another important factor for the establishment of
the Ottomans in the Balkanic peninsula. Spiritual affinities between
orthodox and islamic mysticism created an environment of mutual
understanding Christians and Muslims. Moreover the prerogatives
given by Mehmed the Conqueror to the Ecumenical Patriarchate
protected Christian people living in the Balkan Peninsula.
On the other hand, the Ottomans applied the devirme which is
in contrast with the Islamic principles and created reactions among
the victims. From the 16th century and up to 1700 the position of
255
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
256
slamn Balkanlarda Yaylmasnn
Boyutlar: zel artlar ve Osmanl
Yaplar (1354 -1800)
zet
B
izans ve slam arasndaki ilikiler 7. yzyln erken dnemi-
ne rastlanmaktadr. Osmanllar Balkan halklarnn bln-
mlklerinden ve Ortodoks ve Katolikler arasndaki dini
dmanlklardan yararlandlar. Osmanllar ve yerel aristokrasi ara-
sndaki ibirlii de Osmanllarn fetihlerini kolaylatrd. Osmanl
ve Bizans mparatorluu arasndaki zel ekonomik yaplar da Os-
manllarn Balkan yarmadasna kurulmalar iin dier nemli bir
unsurdu. Ortodoks ve slami tasavvuf arasndaki manevi yaknlk-
lar Hristiyanlar ve Mslmanlar arasnda karlkl anlay orta-
m oluturdu. Ayrca Fatih Sultan Mehmet tarafndan Ekmenik
Patrikhane iin verilen imtiyazlar Balkan Yarmadasnda yaayan
Hristiyanlar korumaktayd.
Dier yandan Osmanllar slam ilkelerine aykr olan ve madurla-
r arasnda tepki gelitiren devirme uygulamasn srdrdler. 16.
yzyldan 17. yzyla kadar Hristiyanlarn durumu gittike kt-
257
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
258
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans
1 Nike Koutrakou, The Arabs through Byzantine eyes (11th 12th centuries): A change in perception,
Juan Pedro Monferrer-Sala, Vassilios Christides, Theodoros Papadopoulos (eds), East and West, Essays on
Byzantine and Arab Worlds in the middle Ages, Piscataway, N.J., Gorgias Press, p. 27, 49.
2 C. Edmund Bosworth, Byzantium and the Arabs: War and Peace between two world civilisations,
Yacoub Yousef Al-Hijji and Vassilios Christides (eds), Cultural relations between Byzantium and the Arabs,
Athens, Institute for Graeco-oriental and African studies and Dar Al-Athar Al-Islamiyyah, 2007, p. 23-22.
3 , -: ;, , 29
October 2015, . 5.
4 , ,
(610-1081), , , , 2010, . 302-303.
5 Roy Parviz Mottahedeh and Ridwan al Sayyid, The Idea of the Jihad in Islam before the Crusades,
Angeliki E. Laiou and Roy Parviz Mottahedeh (eds), The Crusades from the Perspective of Byzantium and
the Muslim World, Washington D.C., Dumbarton Oaks Research Library and Collection, 2001, p. 23.
6 Bosworth, op. cit. p. 23.
259
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
7 , 19 .
, , , -. 2015, .. 16-18.
8 , (
), , , 1974, . 15- 17.
9 , , . 1.
, , , .. 128-132.
260
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans
10 Clifford Edmund Bosworth, The new Islamic dynasties, a chronological and genealogical manual, Edinburgh,
Edinburgh University Press, 2004, p. 240.
11 , , -, . . . , 1986, .. 10-
12.
12 Basile Spiridonakis, Grecs, Occidentaux et Turcs de 1054 a 1453: Quatre sicles d histoire de relations
internationales, Thessaloniki, Institute for Balkan Studies -239-, 1990, p. 264-265.
13 , ,
14 ,. , , 1988, ., . 51-
55.
14 , -
(1300-1430), Yacoub Yousef al Hijji and Vassilios Christides (eds), Cultural relations between
Byzantium and the Arabs, Athens, Institute for Graeco-oriental and African studies and Dar-Al-Athar
Al-Islamiyyah, 2007, p. 177, 179, 181.
261
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
15 Cemal Kafadar, , , .
, , , 2008, . 161-175.
16 , .
, (1387-1391/1394), , .
, , 2000, . 151-153.
17 Cemal Kafadar, . , .
, , , 2008, . 271-288.
262
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans
The very Ottoman Empire constituted a crossroad between the East and
Europe, and its inhabitants of Greek descent were indentified neither with the
Orientals nor with the Westerners. The concepts of East and West acquire
a separate semantic scope according to the way they are defined. Even today
Turkey is an East- West face- off field of influences that is defined mainly on the
basis of religion and secondarily of the ethnic and institutional characteristics of
the country. Ioannis Negroponte expressed the dominant idea about East- West
asserting that from the Argonautic Campaign to his time (he died in 1897) there
had been antagonism between eastern and European cultures coming either
from east to west (Medes campaigns against the Greeks) or vice versa (campaign
of Alexander the Great). 18 The opposite opinion is expressed succinctly in the
definition of western culture by George Duhamel:the culture that we call
western is the work of different peoples that lived, suffered and labored between
the sixtieth eastern longitude (including Scandinavia) on the one hand, and be-
tween the sixtieth eastern longitude (the western border of Pakistan)and the fif-
teenth western longitude (as far as Iceland) on the other hand, in spite of the huge
American migration19. In our view, these two opinions, diametrically opposed,
have complemented and reduced the differences between them throughout his-
tory and in the fruitful or not mix that takes place in actuality when peoples,
goods or ideas interact by whatever means available.
The Orientalists first of all give emphasis to the religious role (Christian
West- Islamic East) and later rank the way that the followers of these two reli-
gions are placed against the changes brought by the Renaissance, the Enlighten-
ment, etc. Because of this notion, the West believed Islam to be a threat during
the Middle Ages. There followed some Islamic progression containment at the
end of the 14th century, then colonialism, and the newer epoch. The Islamic
world established contact with the West after the French Revolution and was
influenced by this. These general observations do not include, of course, Ortho-
dox Asia Minor Byzantium which established various relations with the Arabic
world and the special association of Christianity with the Islamic culture which
lead to its gradual Turkisation. The contribution of Arab- Islamic culture to the
creation of the Renaissance and the relations between Byzantine- Arabs in the
Greco- Roman environment of the Eastern Mediterranean differently illuminate
the relationships between the East and West. Furthermore, this contrast harbors
the opposition Orthodoxy-Catholicism. On the contrary, as far as the relations
between Muslims-Orthodox are concerned, the former are favored both by the
support offered to Muslim institutions by Orders such as that of the Dervish, and
by the general cultural interaction benefiting them due to their possession of the
political power.
18 I , , , . - , .
, ....
19 K , 20 , , . ,
3, 1998, .46.
263
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
As far as the Balkans are concerned, local conflicts and mutations take place
due to their multiracial and multinational character.20 Regarding the importance
of the devirme (enforced recruitment of Christians for the Janissary corps and
government service) to the Islamization of the inhabitants of Asia Minor, it is ac-
cepted that it must have resulted in a mingling of races. According to Sina Aksin,
the fact that the Turks do not have a marked resemblance to the Asian descend-
ants of Turkish tribes, and the added fact that even among themselves the Turks
of Turkey do not have uniform physical characteristics, seem to be proofs of racial
intermarriage.21
There are significant regional differences in the dynamic of the process of
conversion to Islam. For example, conversion to Islam in Rumeli was minimal
in the 14th and early 15th centuries, it increased slightly in the late 1400s, and
rose steadily throughout the 16th century. However, in some parts of Rumeli
conversion had a different dynamic. In the region of Thrace, there was extensive
colonization by Muslims coming from Anatolia, combined with a steady rise in
local conversions over the centuries. In Bosnia, although the Muslim colonization
was limited, a rapid and extensive process of conversion of the local population
took place by the end of the 16th century. The Islamization in Bosnia began in
the era of Mehmed the Conqueror, and was not limited in the religious change.
The converts contributed drastically to the Ottoman Islamic culture, and it was
from those Muslims that intellectuals emerged, like in the example of Sudi who
was distinguished for commentating on philosophical and literary issues22. Alba-
nia witnessed a significant onset of conversion to Islam only in the second half
of the 17th century, despite its gradual conquest over the course of the 15th cen-
tury. In any case, the first wave of converts to Islam was former members of the
Balkan and Byzantine nobility, whereas common people followed their example
only later on.23 As it has been previously noted, there is little consensus among
historians on whether a forced conversion on a large scale did indeed take place
through devirme. Devirme cannot be ethically justified and, by any standard,
the removal of a boy from his family must have been a traumatic experience
for both parties. Some writers, like Arnakis, suppose that the threat of devirme
spurred numerous conversions in the rural areas of Bosnia, Macedonia, Thessaly,
and Trace. This may be true, but one must take into consideration that the most
extensive conversion of peasants occurred in the 17th century by which time the
dershirme was only occasionally applied.
20 , -,
, , , 2002, .. 29-34.
21 Sina Akin, Turkey from Empire to Revolutionary Republic. The Emergence of the Turkish Nation from 1789
to the Present, London, Hurst and Company, 2007, p. 4.
22 lber Ortayli Seyahatnamesi, Timas, stanbul, 2013, p. 112.
23 Tijana Krstic, Contested Conversions to Islam, Narratives of Religious Change in the Early Modern Ottoman
Empire, Stanford, California, Stanford University Press, 2011. p. 20-21.
264
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans
It seems that reactions to the devirme differed from one period to another.
During the first period, in the last quarter of the 14th century, the devirme most
likely aroused negative feelings in the affected population and in the Muslim
landed aristocracy. Until the end of the 16th century, devirme recruits dominated
Ottoman political life. In this century, the devirme institution aroused mixed
feelings among non-Muslims and Muslims.
According to Anton Minkov, we can see more clearly that in the 17th, century
devirme was not merely a process of forced conversion and genetic depletion of
the Balkan peoples, but rather a powerful social institution for the integration of
non-Muslims and Muslims, supporting the establishment of the Ottoman state
in the period of the 16th and 17th centuries. Undoubtely, in some limited extent,
the devirme was also a way of breaking away from the status of reaya and mov-
ing into the privileged ruling class.24 In every case, the number of those recruited
for the Janissary corps is larger than 10.000-20.000 persons, because the children
were directed to different administrative services, while the deaths were erased
from the catalogues. Apart from all this, it has to be noted that the devirme is op-
posite to the Koran and to the law derived by it. It does not fall into the category
of the spoils of war, which according to the gulam belong up to one quarter to
the religious leader. This practice was applied by the Seljuk of Assia Minor, as well
as by other Muslim states of the Middle East. The case of derirme, however, is
different to the Ottoman institution pencik of the age of the Sultan Murat I,
an istitution analogus to the gulam of the Arabs. The new element introduced
with the devirme is that the children wrested with violence are not captives of
war, but subjects of the Ottoman state that should be protected having declared
subjection to the Muslim lord and paying the head tax.25
24 Anton Minkov, Conversion to Islam in the Balkans, Kisve Bahasi Petitions and Ottoman Social Life,
1670-1730, Suraiya Faroqhi and Halil Inulcik (eds), The Ottoman Empire and its Heritage, Politics, Society
and Economy, Vol.30, Leiden-Boston, Brill, 2004. p. 67-77.
25 , , ,
, , 2002, .. 241-247.
265
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
the New Martyrs themselves, while in others they were accused of insulting Islam
and in order to avoid punishment they had to be Islamised. 26
The position of the Christians in the Balkans worsens after the large con-
quests of the 16th century and up to 1700. The protective for the Christians
provisions of the Islamic law and the corresponding imperial orders were not ap-
plied due to the arbitrages of the pashas and of local officials. Despite the fact that
from the 15th the populations of Muslim settlers limited the fertile lands for the
Christians, the monasteries continued to possess large property, because of which
they played an economic and spiritual role of great importance in favor of the
Christians. However, the worsening of the circumstances turned an important
number of Christians to Islam, mainly in Epirus, Crete, and Asia Minor, reduced
the Christian population of the Ottoman Empire, and caused migrations.27 More
generally, regarding the spread of Islam in the Balkans, it has to be clarified that,
apart from the Orthodox Christians, the Ottomans found there populations that
felt insecure due to their religious beliefs and faced related discriminations by
Serbs, Bulgarians, and Byzantines. This obserbasion is referred to the Paulicians
and the Bogomils, but also to the Albanians to the degree that they have been
subjugated to Islam in order to protect themselves from the Serbs.28
Regarding the relations between the Muslims-Orthodox during the 15th and
the 16th centuries in the Balkans it has to be noted that they are close both on the
political level and on that of social exchanges. The ideological and social activi-
ties of the heterodox Islam add to the above mentioned close contacts. The het-
erodox Islam bridges the gap between the Muslims as the converts did not have
to change their language or their way of life to any great extent. In some cases,
Islam was presented more as a continuation than an abrogation of the previous
religious traditions of Judaism and Christianity. There is a level of affinity and
almost interchangeability between Muslim heterodoxy and Christian heresy.29 It
would not be an exaggeration to claim that the Balkan Islam has as its base Is-
lamic mysticism, which was spread due to the activities of certain dervish orders.
The most important among the later is the Bektashi Order. Besides its differences
from Sunni Islam, the Sultans Orhan and Murat I paid special attention to this
Order. Before the Muslim conquest, followers of Haji Bektash Veli had attempted
to spread his teachings to the Balkans that were still under Byzantine dominance.
For that reason, they adopted some models from Christianism, as well as from the
religion and the thought of the ancient Greeks. The enrichment of the Bektashi
teachings with those elements in the Balkans is placed in the late 13th century-
26 , , ,
, / 1985. . 485-488.
27 , , , , 1994. .. 40-43.
28 . , ,
, , 2012, .11.
29 Ines Asceric-Todd, Dervishes and Islam in Bosnia, Sufi dimensions to the formation of Bosnian
Muslim society, Leiden-boston, Brill, 2015, p. 6, 12-15.
266
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans
second half 14th century. Of course, parallelly to those elements, the Bektashi
teachings contain elements of other religions of the East, and surely remnants of
the Turkmens cult, who had structured the first dervish grups in the Balkans.30
As for the part played by the Ottoman colonisation of the Balkans in the spread
of Islam and Islamic culture, generally, byzantine and ottoman sources give us a
lot of information.31 It is impressive, how movements of the 15th century, as that
of Sheikh Bedreddin, attemt to transform the Ottoman Empire by abolishing
the differences between Christianity-Islam.32 In fact, they attempted an Islamo-
christianic synthesis that would change the structures of the Ottoman state in
order to achieve social justice for all the parts of the population.
From this short review, we may note that the spread of Islam in the Balkans
was facilitated by a combination of diplomatic and military activities by the Ot-
tomans, who maintained the existing institutions and adjusted them in a way
that ensured their political power. They developed modes of incorporation of
the non-Muslims for a large period of time. Vital social forces, like the dervish,
with many pre-Islamic cultural and religious elements bridged to some extent
the gap between the Christian majority and the Muslim minority. The structural
weaknesses faced by an Islamic state with a Christian population regarding the
peaceful coexistence of its inhabitants were attempted to be overcome by so-
cial movements that asked for social justice through Islamic-religious synthesis
beyond Christianity and Islam, mainly during the 15th century. From the 16th
century onwards, the arbitrary use of power by the local authorities in combina-
tion with the rise of religious fanaticism and the general distancing of the Otto-
man state from the evolution of the scientific thought led the Islamic element of
the Balkans to stagnancy for the following century. From 1715, we note a stable
social, economic, and political upgrade of the Christian element at the expense
of the Islamic and the Jewish. The impact of Islam in the area of Eastern Europe
is wider, and it is connected to the Byzantine heritage. The monarchic and theo-
cratic Byzantine model continued to exist in the course of centuries in its new Ot-
toman form. The Greek element lost its political independence to the Ottomans,
but it maintained its spiritual one. The social organization of the modern Balkan
countries, the different forms of socialism, and the various political ideologies in
the area of Eastern Europe are influenced by that common Byzantine and Otto-
man heritage.33
267
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Bibliography
AN Sina, Turkey from Empire to Revolutionary Republic. The Emergence of the
Turkish Nation from 1789 to the Present, London, Hurst and Company, 2007.
,
1821, . ,
1071-1571, , , 2008.
, , ,
, / 1985.
ASCERC-TODD Ines, Dervishes and Islam in Bosnia, Sufi dimensions to the forma-
tion of Bosnian Muslim society, Leiden-boston, Brill, 2015.
, - ,
, ,
, 2002.
, , -, . . .
, 1986.
BOSWORTH C. Edmund, Byzantium and the Arabs: War and Peace between two
world civilisations, Yacoub Yousef Al-Hijji and Vassilios Christides (eds), Cul-
tural relations between Byzantium and the Arabs, Athens, Institute for Graeco-
oriental and African studies and Dar Al-Athar Al-Islamiyyah, 2007.
BOSWORTH C. Edmund, The new Islamic dynasties, a chronological and genealogi-
cal manual, Edinburgh, Edinburgh University Press, 2004.
, ,
, , , 2002.
, ,
(610-1081), ,
, , 2010.
, .
, (1387-1391/1394), ,
. , , 2000.
KAFADAR Cemal, , ,
. , ,
, 2008.
K , 20 ,
, . , 3 , 1998.
KOYTRAKOY Nike, The Arabs through Byzantine eyes (11th 12th centuries): A
change in perception, Juan Pedro Monferrer-Sala, Vassilios Christides, Theo-
doros Papadopoulos (eds), East and West, Essays on Byzantine and Arab Worlds
in the middle Ages, Piscataway, N.J., Gorgias Press.
268
Aspects of the Spread of Islam in the Balkans
269
The Role of the Mosque and the Tekke
in the Formation of the Cities
Hasan CILO
Prof. Dr., Faculty of Islamic Sciences in Scopje
Summary
T
his article deals with the presence of the Islamic culture in
Macedonia through religious buildings, such as the mosque
and the tekke, that influenced the formation of the cities and
the housing culture in Macedonia. The mosque and the tekke had
also a number of supporting facilities in their backyards. Here we
came across madrasas and mektebs, where the secondary and hig-
her education was done, sibjan and ibtidai mektebs in which was
gained basic educational level, libraries, kiraethani (reading rooms),
etc. In the courtyards of the mosques were present the shadarvans,
fountains, turbes, as well as the clock-towers, with their significant
artistic values. Hence, the new qualitative view of the cities, as well
as the establishment of new settlements, did not implied loss of
the traditional urban structure. On the contrary, the consequences
of the Ottoman conquests enhanced that tradition by introducing
higher quality content of oriental-Islamic origin, where many local
271
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
solutions of the Byzantine culture were also included. Thus the sett-
lements around the country were significantly updated, renovated
and expanded. The cities in the Balkans more and more resembled
the cities of Asia Minor, in respect of the arcitectural concept that
was applied. Generally, Muslim neighborhoods in several cities in
Macedonia emphasized the oriental outlook that even today can be
noticed. But this had also impact on the Christian neighborhoods.
The appearance of neighborhoods, therefore, dictated the construc-
tion of the houses. However, the architectural concept, on which
depended the appearance of the cities, especially was a reflection
of the construction of homes. The rapid growth of the population
by cities, which after the arrival of the Ottomans was divided in
specific neighborhoods or districts that belonged to different ethnic
communities, inevitably required new building solutions of higher
quality for the residential culture. This concept led to a higher stan-
dard of living of the indigenous population, as well as the popula-
tion which arrived in the cities. The living, the housing equipment,
food, clothing, etc., will receive its quality given the fact that the
higher layer of the population that was recruited was the Turkish
administration, which carried with it better living habits. This could
not pass without impact also on non-Muslims as well. The property
that was sold by non-Muslims to the wealthy layers, must have been
in function (among other things, for example, trade-craft) to raising
of the standard of living or the imitation of the higher layer of the
population in housing, food and clothing.
The Ottomans did not pushed the Hellenic Byzantine-style of arc-
hitecture, but they lifted the same to a higher level depending on
the economic and geographical similarities, creating not only poli-
tical but also cultural unity. Hence, it can be argued that there was
no sacred architecture in the eastern parts of the Balkans that was
heavily influenced by the Byzantine concept of architecture, which
possessed great artistic values. But residential architecture was signi-
ficantly undeveloped. From the same also depended the appearance
of neighborhoods, so they developed on two principles introduced
by the Ottomans: the separation of the bazaar and the residential
neighborhoods or mahala.
There is no doubt that the large number of mosques, masjids, hani-
kas and zaviye, deployed in the centers of the major cities in Mace-
donia, greatly have increased the dynamics of life on religious, edu-
cational and social level. Raising these facilities was done in parallel
272
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
273
ehirlerin Oluturulmasnda
Cami ve Tekkelerin Rol
zet
B
u makalede Makedonyada ehirlerin ve bina kltrlerinin
ekillenmesini etkileyen slami kltr varlklar olan cami ve
tekke gibi dini yaplar ele alnmaktadr. Sz konusu cami
ve tekkelerin ayrca destekleyici mtemilatlar mevcuttu. Bunlar
orta ve yksekrenimlerin verildii medrese ve mektepleri ve te-
mel eitimi veren ilkretim okullar, ktphaneleri, kraathaneleri
(okuma odalar) vs. Cami avlularnda adrvanlar, emeleri, trbe-
leri ve yksek sanat deeri olan saat kuleleri bulunmaktayd. By-
lelikle ehirlerin yeni nitelikli grnts ve yeni yerleim yerlerinin
oluturulmas geleneksel ehir yaplar asndan herhangi bir kayba
sebep olmuyordu. Tam aksine Osmanl fetihlerin sonucunda Bizans
kltrne ait unsurlarn da dhil olduu ark-slami kkenli yksek
kalitenin takdim edilmesi ile gelenekte iyileme salanmtr. By-
lelikle lke apndaki yerleim yerleri nemli lde gncellendi,
yenilendi ve geniletildi. Uygulanan mimari konsept itibariyle Bal-
274
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
275
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
Introduction
The Islamic culture, as well as the Christian culture, does not represent contex-
tualized or historicized reality, but rather it is a living tradition, present in all
segments of human life. It is not limited to temples or religious institutions, but
it can be found also in the establishment of urban settlements with all of their as-
sociated facilities, in art and architecture, in everyday lifestyles customs, in horti-
culture, and in every area of education. Hence, here we will focus on the mosque
and the tekke, that influenced on the formation of the cities and the housing
culture in Macedonia. Few representative examples will be taken (Skopje, Ohrid
and Bitola), given the fact that this is a very complex problem covering all cities
and smaller settlements in Macedonia. We will analyse the presence of Islamic
culture in Macedonia through these religious buildings, that are often considered
only from the viewpoint of their artistic and architectural concept, and rarely is
analysed their function and connection to the occurrence of urban areas and set-
tlements throughout Macedonia.
The mosque, the tekke and their complexes - cores of bazaars and
neighborhoods
The consequences of the Islamic culture derived from the conquest began to spread
after the capture of several strategic cities in the Balkans such as Ser, Skopje, Bitola
and Thessaloniki, which happened the last decade of the fourteenth century. The
authorities of some of the cities in the Balkans, including macedonian cities such
as Prilep and Ohrid, offered no resistance to the challenges they encountered. The
vassal terms of political authorities speaks of peaceful penetration of the Ottoman
armies into the new territories. The teritorial heritage of Marko and Constantine
Deanovets is the best example of that situation. Moreover, historians do not tell
specific dates for the conquest of many other cities such as Ohrid, Stip, Kostur,
Serfidje and other.1 This further confirms the easy passage of Turkish troops in
Macedonia, which at the end of the fourteenth century was part of the Ottoman
Empire. After the arrival of the Ottoman armies were noticed large migrations
of the Turkish population from Anatolia in the Balkans, especially in Macedonia
and Bulgaria. The migrations were motivated by political, religious and economic
reasons as in the case of migrations by other nations in the region.
In the latter case, the conquest of the Balkans by the Ottomans led to an
almost complete change of cultural customs. The consequences of this change
were felt by the indigenous population. They have been strengthened thanks to
the migration of the Anatolian, which took a big swing in the Balkans after the
conquests of the Ottoman armies, especially in Bulgaria and Macedonia. The
277
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
population that has assimilated the religious and cultural model that followed the
conquest, influenced the formation of settlements and cin the hanging of their
appearance throughout Macedonia. Here we cannot talk about destruction or
burning of villages, as is often interpreted, but they will simply be qualitatively
altered. The very name Varos which is mentioned for many parts of cities in
Macedonia, such as for example Prilep, Ohrid, Debar and other, tells about their
pre-Ottoman tradition, pointing to a specific part of the city when a non-Muslim
communities were forming. The communities of the Christian population re-
mained almost untouched. The word mahala used also by non-Muslims is of
Arab-Turkish origin. Also the bazaar as a separate unit in the cities, and a second
element for their occurrence, is a witness for craftsmen and traders who belong to
different religious communities.
So, the new qualitative view of the cities, as well as the establishment of
new settlements, did not implied loss of the traditional urban structure. On the
contrary, the consequences of the Ottoman conquests enhanced that tradition by
introducing higher quality content of oriental-Islamic origin, and many local so-
lutions of the Byzantine culture were also included. Thus the settlements around
the country were significantly updated, renovated and expanded.2
The first buildings erected in cities were aimed at conquest and religious pur-
poses. In the first case were builded up barracks, where first items were garrisons,
which were mainly in the fortresses, while in the latter case we find a huge num-
ber of mosques and tekkes that contributed to the formation of settlements, while
doing their missionary role. In garrisons, as the administration requires it, there
were included soldiers which took care for the order in the cities. The structure
of the administration constituted of military commanders, managers of the larger
centars or sancak of the nahiye, headed by the su ba, the leaders of the yenieri,
the commanders of the city fortress, the elders of the night guards, the emin (re-
sponsible for keeping order), the muhtesp (responsible for economic issues), as
well as the commanders of the units of scouts, etc.
Because the armies which came were Muslim, arose also the need for build-
ing religious temples (mosques and masjids) which employed the mutevelli, the
mam, the hatip, and the muezin. The masjids were located in peripheral parts
of the bazaars, while the mosques in the central areas. The both were places that
have formed around bazaars and neighborhoods. These religious institutions with
their building solutions constituted unique venues.
The rich layers of the Muslim population, as we read in the vakufnamis, were
bying the attractive lots and homes of non-Muslims, and then gave the same in
service of charity, usually in support of the medrese, the tekke, the maret, the
misafirhane, etc.3
2 See: , XV I XVI ,
VII/1 , 1971.
3 Hasan Kalei edited the oldest document on Arabic in Yugoslavia in his study: Najstariji vakufski dokumenti
u Jugoslaviji na arapskom jeziku, Pritina, 1972.
278
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
The inherent complexity of these mosques in Skopje, Bitola, Stip, Ohrid and
other cities, required substantial architectural and artistic skills. In fact, we talk
about the largest facilities that required a lot of money, and having a huge number
of craftsmen and artists from diverse backgrounds. The artists and calligraphers
who came from Istanbul and other centers of the Ottoman Empire, as well as
the builders among the indigenous population, must have been top experts. In
the documents it is said that a number of builders came from Debar and its sur-
roundings. A special role in this area played the Magyars, Greeks and southern
Slavs. This was an important reason for mixing different concepts of architecture.
What comes to mind is that the reason for the construction of large buildings is
the migration of the population which usually was concentrated around mosques.
All these mosques had a number of supporting facilities in their backyards. Here
we came across the mederese and the mektep, where the secondary and higher
education was done, the sibyan and the ptidai mektup in which was gained basic
education, the libraries, the kraathane (reading rooms), etc. In the courtyards
of the mosques there was present the adrvan, fountains, tombs, as well as the
clock-towers with significant artistic values. For these facilities we can get enough
data from the vakfname that accurately listed not only these buildings, but all
objects and properties that need to be in the service of the mosque and its com-
plex, especially shops and mulk-lands. Therefore, these mosques are also called
zaviye-mosques or imaret-mosques, because of the educational, humanitarian,
healthcare and commercial facilities that were in their complex.
The nature of these buildings requested hiring a large number of people, so it
wasnt present only the administration. The influx of population was performed
systematically and spontaneously. In the first case there were settles of large popu-
lation from Asia Minor, and in the latter case, because it was economically at-
tractive especially in craft skills, there were migrations from the countryside. The
quality of life was further to intensify these migrations. Already was present the
opinion that Macedonia was settled only by shepherds and farmers. On the con-
trary, large buildings which we will mention, were seeking tangible assets that are
taken from outside and gathered from indigenous people on the basis of taxes and
other fees. Trade and crafts, as well developed in Asia Minor, contributed to the
development of bazaars, and thus on the cities in Macedonia. The first defters,
comprised thirty years after conquering Skopje and Bitola, already give reliable
data for developing crafts and trade network. There were even some elders of the
citys neighborhoods, as well as hearty organizations.4
Besides the structure of the administration which was complex, here came
also muderrisis (professors) from different parts of the Ottoman Empire engaged
in the medersas. In addition came a large number of murids (students) in certain
dervish orders that promoted their ranks as missionaries sent from their Shaykhs.
4 , op.cit., p. 38
279
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Of course, there were inevitable also the qadis, whose function required high
knowledge of shariah sciences regulating property affairs of people, as well as their
mutual relations. The qadis especially supervised and controled the operation of
mutevelliis which took care for the complexes of mosques. We must not overlook
the fact that in the religious and educational institutions in the country, and also
in the centers of the Ottoman Empire, were educated our local people, and large
part of the population have accepted Islam for a variety of motives.
We will mention only a few mosques which represented the cores around
which cities appeared. The mosques were representative subject of high architec-
ture and flow of people around their additional facilities. Moreover, according
to their architectural principle, they have build mosques in several parts of the
Balkans, focusing on Skopje, Bitola and Ohrid, which represented the largest
centers in Macedonia. Around these mosques appeared significant infrastructure
facilities are considered sources of urban life, especially in the establishment of
bazaars and small.
The wonderful Alaca Mosque in Skopje, which is considered to be one of the
oldest, built in the first half of the XV century, is central to the whole facility of
the vakf (imaret). Ishaq Bey, founder of Alaca Mosque, as is told by the court
decision on his property, gave all of his fortune to the madrasa and imarets that
were in the mosque complex. Besides most parcels of land in and around Skopje,
which are being discussed in this paper, Ishaq Bey gave the hamam, which was
divided into two parts, male and female respectively, 12 shops, hann (hotel) with
20 shops.5 The son of Ishaq Bey, Isa Bey, further strengthen familys impact on the
buildings in Skopje. His mosque around itself included a number of significant
buildings, vakf objects with urban influences. In fact, it is very evident the vakf
in Skopje and its surroundings. No doubt that Isa Beys vakf, which was put into
service of the madrasa, the library, the mosque, the tekke and the imarets, was the
largest of all the vakf. In the vakfname is being given detailed information about
the many properties around the river Serava, whose income covered part of the
cost of the mosque, the madrasa and the tekke. Hazim Shabanovic in his study
of the property of Isa Bey gives a complete picture of properties that served the
needs of the poor population and the intellectual layer, especially in the madrasa
and the tekke, which dealt with religious and educational activities.6 A percent-
age of the profits was allocated for scholarships of students in religious sciences.
Revenues were coming from mulk-lands or lots, houses called Ishaq-Bey Houses
that became living places for many immigrants in the city, then stores, vineyards,
mills, bakeries, lakes, malls, caravan-sarays, etc.
5 See: , , 1 2,
. 22-23., (separat).
6 For more details about the Isa Bey vakuf, see: H. abanovi, Krajite Isa-bega Isakovia, Sarajevo, Orijentalni
institut u Sarajevu, 1964.
280
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
7 Mehmet Zeki, Makedonya`da Gazi Mustafa Pasa`nin vakfi mallari in: Balkanlarda osmanli vakiflari ve
eserleri ususlararasi, Ankara 2012, p. 162.
8 , op. cit., p. 65
281
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
The first tekkes and mosques, no doubt, played a significatnt role. For this
particularly speak the cult places and tombs of the famous Shaykhs and scientists
from this city. He mentions that in his time in Bitola were present eight madrasas
where taught famous personalities.9 To illustrate, I will mention Ishaqs mosque
in which complex was located the madrassa with the same name. Then come the
madrasas of Sungur Chaush-Bey, the madrasa Haydar Kadi which was said to
be one of the most educational institutions where taught muderisis from many
parts of the Ottoman Empire. This madrassa was located beside the mosque
Haydar-Qadi, whose additional facilities had a major impact on the life in the
shopping centre in Bitola. Also a huge madrassa was built in the complex Sherif
Bey Mosque, whose property was one of the largest in Bitola. Then follows the
Hamza Bey Mosque. The mosque was also called Uc-shehidler to associate with
the three ehids related to the tekke which was located in the courtyard of the
mosque. The tekke was probably erected before the mosque, when it could not
meet the spiritual and other needs of the neighborhood. Later there were estab-
lished a mekteb and madrassa which was named Tevfikijja. The two largest and
most influential mosques in shaping the outlook of Bitola were Yeni Mosque and
the Mosque of Ishaq- elebi. The first is located in the central area of the city. It is
connected by a bridge with the most capital facilities, such as the covered market,
the bazaar and several administrative buildings. The other, Ishaq elebi Mosque,
is also one of the largest mosques in Macedonia. It is located on the former Bit
Pazar, near the covered market and the great bridge. Its luxury, madrassa, library,
misafirhane, etc,. required substantial financial resources. Therefore, this learned
qadi for their support secured 105 stores, 4 rooms, 20 mills, a garden and a large
quantity of silver dirhems. Besides the mosque, Mehmet Teufik mentions many
cult places in Bitola that carry the nickname baba or dede, which clearly
tells us about the role of tekkes and dervish orders in the formation of quarters.
With the census conducted in year 1468, in Bitola were registered 160 Christian
families, 10 single men and 15 widows, while the Muslim population consisted
of 278 families.10
As to Ohrid and in it, as in many other cities, mosques and tekkes will be-
come the cores around which appeared the bazaars and neighborhoods. Immedi-
ately after entering the city under Ottoman administration, on the Samuil For-
tress was built the Imaret Mosque. And here we come across tekke which was
erected in the city center, within the vakf of Yusuf elebi. In the vakfname it is
9 , , in:
, Vol 1, , 2012, p. 54.
10 , op.cit., p. 65. Here we will mention a claim that is often mentioned in scien-
tific researches for Bitola, which says that there were a number of monasteries that were turned into mos-
ques, that it is a city of monasteries and because of that bears the name Monastir. Just a simple analogy.
To what number of population could serve that many monasteries, taking into consideration the fact
that 50 years after the fall of Bitola there were present 160 Christian families. Even to add the number
of half of the muslim families, which cannot be prooved with certainty, because in Bitola was established
the Turkish administration, even than the number of monasteries would not correspond to the reality.
282
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
mentioned that it is a complex, tekke and madrassa, which was not built before
by any other master and there is no simillar to it, designed to gather pious and
knowledgeable people to pray, to accept travelers and scholarly people, and to
feed the poor through the imaret (dining room).11 For the service of the zawiya
and the school, elebi gave large property, especially property of two villages:
Vranishta and Lazhani. The mosque and the zawiya were built during the reign of
Sultan Bayezid II (1481-1512). But before it was built the oldest mosque on the
road to Struga, Haydar Pasha Mosque, which dates from 1496 yr., and around
which are still visible very old houses. Other dozen of mosques that Evliya elebi
mentions, were built in the flat part of the city. He speaks also of the beautiful
houses with gardens beside the lake of which none are preserved today due to the
new urbanistic plans. Fehim Bajraktarevi in 1934, while visiting Ohrid, spotted
12 mosques and two large madrasas.12 So despite Christian neighborhoods in the
settlement of Varosh, the plain part of the city was populated by Muslims where
they were mosques and tekkes. As an illustration here we will mention Ali Pasha
Mosque around which are many shops and the tekke-mosque which is located
beside the plane tree in the town square. Later here was established also the ma-
drasa Zeynel-Abidin. Here sprout also the bazaar, rich with buildings from the
Ottoman period.
However, here we must not exclude another important fact that is paid al-
most no attention. Its about the tekkes, the zaviye and the hanikah, that precede
the mosques. The tekke and the zaviye demanded a separate financial structure. It
was a very simple construction. They immediately, before and after the conquest
of cities, rise up in the city and the main crossroads as the first buildings around
which settled the population of the surrounding areas and there are established
entire neighborhoods, with all the necessary infrastructure. Moreover, land is cul-
tivated and generated new agricultural products imported from the eastern parts
of the Ottoman Empire. In the tekke complex, which also included facilities
designed to accommodate and provide general assistance to travelers, was located
the tomb of the Shaykh which was considered a holy person. The graves are de-
clared the sacred places that were visited by large number of people. In fact, all
major mosques around which were established neighborhoods and entire districts
had tekkes or the hanikah that greatly relieved the work for organization of reli-
gious and educational life. Tekkes were especially rised up in suburban neighbor-
hoods and villages, where didnt reached the administration, while the hanikah
rised up in the urban areas. Just in Skopje, Evliya elebi relates, there were twenty
tekkes surrounded by a number of houses, and as the biggest was considered the
mevlevi tekke.13 According to historians and preserved documents, there was no
11 Cited according to: Semavi Eyice, Ohrinin Trk Devrine Ait Eserleri, in:
, Vol 1, , 2012, p. 218.
12 See: Fehim Bajraktarevi, Turski spomenici u Ohridu, Prilozi za orijentalnu filologiju, V, Sarajevo,
1954/55, p. 113-132.
13 Evlija elebija, Putopis, Odlomci o Jugoslovenskim zemljama, Sarajevo, 1979, p. 285.
283
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
any greater settlement or city in Macedonia where there were not present tekkes
and turbes (mausoleums, places where are buried the founders of the tekke and
their families). Even in one village there were followers of many tekkes. Accord-
ing Galaba Palikrusheva and Krum Tomovski, who rely on the report of Majlis
Ulema from 1939, in Skopje and the region were present about 72 tekkes.14 It
is even claimed that certain Shaykhs came in cities before their conquest. As an
illustration here will be mentioned the tekke of Shaykh Meddah in Skopje, for
whom it is said to be one of the conquerors of the city, i.e. who was in the first
military orders.15 Then followed the Isa Bey hanikah, being one of the largest in
Skopje dating from the 15th century. Another larger tekke in Skopje was that of
Mehmed Pasha Kachanikli. From the vakufnamas of Mehmed Pasha Kachanikli
we find that he raised a tekke/zawiya near the mosque which today doesnt exists.
The tekke contained 16 rooms in which dervishes lived, and a room in which
lived the Shaykh. The Shaykh and the dervishes are given compensation for the
service in te tekke and the liabilities determined by the founder of the tekke.
There was also the imaret which employed many people.16
Its impossible here not to mention the oldest document, the vakfname of
Sunkur Chaoush Bey, who built in Bitola a zaviye/tekke. The tekke was funded
from the revenues of two mills. One-fifth of the income belongs to the Sheikh
who was named by the wali. From the same money were funded also the servants.
The vakfname dates from 9-19 April 1435. The army went along and dervishes,
who on strategic spots formed tekkes, around which later appeared whole com-
munities. Even at the time of the conquest of Bitola came the legendary Shaykh
Kikhor Baba, who founded and his own tekke that binds many prominent fig-
ures among which are Ciger Baba and Hasan Baba belonging to Nakshibendi
order. They are all buried at attractive locations and visited by a large number of
people. Here was significant also the Nakshibendi tekke of Emin Sultan, and the
tekke of Ali Dede who was a Bektashi. The tomb of Mustafa Ragib-Ef. speaks
of the presence of the Qadiriyya dervish order.17 That the Shaykhs were helping
the campaigns, tell the Bektashi acctivists around whose tekkes are established
settelments in Macedonia and Albania. The large number of cult places in Bi-
tola, Ohrid, Struga, Skopje, Shtip and others around the country, tells about the
presence of the dervish orders and their role in the formation of the bazaar and
the quarters. Frequent use of the titles baba, dede, pir, according which
are named entire neighborhoods, as in Ser and Bitola, confirms the joint role of
tekkes and mosques in the formation of the appearance of cities. So it was not
14 Galaba Palikrueva & Krum Tomovski, Les tekkes en Macedonie au XVIII et XIX siecle, Atti del
Secondo Congresso Internazionale di Erte Turca ( Venezia 26-29 sett. 1963, Napoli, Instituto Universitario
Orientale, pp. 203-211)
15 Glia Eelezovic, Turski spomenici u Skoplju Paa Jigit-beg i njegova zadubina ili Meddah damija,
Glasnik Skopskog naunog drutva, 1, 1, Skoplje, 1925, 135-141. 16 &
16 , - , p. 8 (separat)
17 , , in:
, Vol 1, , 2012, p. 56-63.
284
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
just for the agas and beys that possessed large properties to be associated with
the neighborhoods. Besides the missionary, the Shaykh, who was authorized to
spread the order, came two or three of his students or dervishes aided by the
political structures, and the assistance consisted of getting tames or parcels of
land which were inhabited and upon which they were working. Thus around the
tekkes appeared whole communities. Through these Shaykhs and dervishes, the
Turkish administration had insight into the conditions of the conquered areas.
With their actions, they controlled much of the population. The centre from
where these missionaries departed was Dimotika, a city located on the triangle
between Turkey, Bulgaria and Greece. An important role for the enlargment of
the network of tekkes played the Bektashis dervish order, which was most spread
among the Albanian population. Among the most notable missionaries which
are being mentioned are Ali Baba Horasani of Kruja, Dilber Husejn of Elbasan
and Baba Arshiu, which were active in the 16th and 17th century. Stretching the
network of tekkes, especially among the Tosks in Albania, is mostly due to Dur-
boli Sultan who firstly formed the base of Thessaly where the network of tekkes
begins to spread in Crete and some parts of North Macedonia. Then in the 18th
century were built the tekke in Gjirokastra by Asim Baba, in Kruja by Shemshili
Baba, in Elbasan by Dzhefaj Ibrahim Baba, and many other such as the tekkes
in Melchanit, Kitsch, Devolli, Prishte, Skrapar and other places.18 On the terri-
tory of Macedonia the Bektash tekkes existed in Resen and in several towns in
Eastern Macedonia (Kocani, Shtip, Durfulija), in the valley of the river Bregal-
nica, in some parts of north-western Macedonia, particularly in the Pollog region
where we meet Bektash tekkes in Vrutok, Tetovo, then we find Bektash tekkes in
Kanatlarci, Kichevo, Bitola and Resen. The first major tekke in Macedonia from
this dervish order, is associated with Sersem Ali Baba who settled near Tetovo in
the 16th century. This is a well-known poet and scientist, a contemporary of Bali
Sultan, who has made a thorough transformation of this order. The telle worked
for a long time and had their supporters in Tetovo and its surroundings. This
tekke complex for its architectural features and spatial solutions that have been
featured, belongs to one of the greatest centers ever in Rumelia and Anatolia. A
significant impact had also the network of Halveti and Rifaii tekkes in Macedo-
nia, around which appeared entire districts such as, for example, the halveti tekke
in Shtip and its surroundings. However, a major role for the formation of the
quarters and bazaars will play the halveti tekkes: Hayati Baba Tekke in Kichevo,
Hassan Baba Tekke in Struga and Hasitane Hayati Tekke in Ohrid, around which
are present large Muslim neighborhoods with beautiful houses beside which are
formed also bazaars dominated by the Ottoman concept of arrchitecture. These
tekkes have also the function of a mosque. Their center is located in Ohrid.19
18 For more detail on Bektashis on the balkans see: Baba Rexhepi, Misticizma Islame dhe Bektashizma, Bo-
timi i Detroitit, Amerik, 1967; H. T. Norris, Islam in the Balkans: religion and society between Europe
and the Arab world, 1993.
19 , , in:
, Vol 2, , 2012, p. 517-530.
285
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
286
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
that is distinguished by its openness to the garden, will leave a special mark on
the architecture in our places. Christians accept this architectural solutions of
the house, adjusting its tradition and faith. The amphitheatrical appearance of
settlements in Ohrid, Veles, Stip and other cities is due to their location. But
that does not mean that they were not influenced by the new concept of archi-
tecture. They were raises on more floors due to the narrow space and inappropri-
ate land, as opposed to broad houses of Muslim families. Therefore, the strict
separation of the appearance of neighborhoods of Christians and Muslims is too
often emphasized, due to the withdrawal of the Christian houses to the street,
and the Muslim houses to the interior of the garden, away from the street. The
structure of the house, especially its interior design, in many things doesnt differ
from the Muslim house, which is broad and is allocated in width rather than in
height. In this case we talk abbout buildings belonging to the wealthiest strata
of the population at that time. While in the first case we talk about craftsmen or
merchants, especially in densely populated areas, withdraw their houses to the
street for maximum use of the narrow space. A striking example of such streets
or neighborhoods can be seen in Ohrid and Sarajevo. The layout of the houses in
which Christians live in Ohrid is not different from the houses in which Muslims
live in Sarajevo. Turkish art historian Semavi Ijidzhe, categorically claimed that
the houses on the Ohrid coast are similar to the those in Rumelia and Anatolia
dating from the 18th and 19th centuries.21 Even Boris Chipan, in a shy way,
underlines the similarity of Ohrid buildings with those in Bursa.22 The Ottomans
did not pushed the Hellenic Byzantine-style of architecture, but they lifted the
same to a higher level depending on the economic and geographical similarities,
creating not only political but also cultural unity, concludes Chipan. So, it can
be argued that there was no sacred architecture in the eastern parts of the Balkans
that was heavily influenced by the Byzantine concept of architecture, which pos-
sessed great artistic values. But residential architecture, claims Muhsin Rizvic,
was undeveloped.23 From the same was also depending, concludes the author, the
appearance of neighborhoods, so they developed on two principles introduced by
the Ottomans: the separation of the bazaar and the residential neighborhoods or
mahala.24
The most luxurious homes were located right around the garrisons and the
mosque complexes. The positive attitude towards life, which is especially em-
phasized in Islam, found its expression in the construction and equipment of
homes, as well as enjoying smoking and drinking coffee and tea in the divanhans,
bathing in public bathrooms and not only in domestic. In his descriptions of
towns in Macedonia in the 17th century, when they notably increased in respect
287
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
to the 15th century, Evliya elebi mentions that the houses were on one flat
and double-decked. In the expanded settlements of Skopje, Ohrid, Bitola, Veles,
Shtip, Strumica, Debar and others, almost every house possessed its own garden
planted with flowers, fruit and vegetables with prominent sense of space and
natural beauty. Because they were built in more flat places, strict attention was
given to the upper part of the house, which needed to be exposed to the sun and
to have multiple windows. The lower part of the house, which was usually built
by stones, had less windows and served for sitting there during winter, with the
eception of the rich or Bey houses. The upper floor of the house was made of
wooden construction. The stones served to provide a stable base and protection
from moisture, and the wooden structure of the upper house gave opportunities
for more modulations or features in function to the splendid spatial solutions.
The houses were especially notable because of the divanhana, which was located
below the waiting room of the second floor, to which reached the vines and
flowers. The houses were distant from each other and did not interfer the views.
Yards were usually surrounded by rocks and other materials, depending on the
environment in which dominated the construction material. Also was taken into
consideration that the windows of the house must not see in the yards of other
houses. Yards of the houses which didnt have larger yards were paved with stone
and every morning were washed with water. Richer houses had two courtyards,
one for men and one for women. In one garden were located the sheds, and in
the other a room for the servants and a room for guests.
Also in terms of the internal layout of the houses from the Ottoman period,
we come across a big impact around the cities in Macedonia. If we more accu-
rately analyze the inner rooms of the house with the oriental type of construc-
tion, as were the muslim houses, we notice a very emphasized humanization of
space.25 It seems all rooms were constructed according the measure of man and
on the reach of his hand. Major part of the house is exposed to drafts, not only
through the windows which are in greater number than on the bottom floor, but
also through the divahnana whose function is to unite the upper rooms and at the
same time dividing the rooms in two parts, and it usually served for day sittings.
Here are received also the guests, and in the interior we find window seats or seats
that extend to the peripheral edges.26 In order not to disturb the magnificent
space, which beacause of this appears larger than it is. The ceiling is decorated
with wooden carving and luxury floor carpets. In the middle of the room there
isnt any object. The family here yields the daily rest. Besides the table hanging on
the wall, which is set for eating, family members here indulge and enjoy smoking,
drinking tea and coffee. At night there are put the accessories for sleep. The rooms
25 , op. cit. p. 9.
26 Ibid, p. 11.
288
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
of the left and the right side of the divahana are intended for children, separately
for male and female. Each room had its own bathroom. Bedding, clothes and
dishes are stored in cupboards (stalls) embedded in the walls, which often cover
the entire wall of the room and thus do not narrow the room space. The doors of
the cupboards are decorated with various carvings with great artistic value. Beside
the stove or fireplace, where are located the mats, under the order windows and
walls are found sekii with pillows used for lying. Special impression on travelers
around the country, especially in Bitola and Ohrid, is made by the carpets that
covered couche and certain parts of the floor, as well as parts of the walls on which
were hung as decorations. The freshness of the room and its cleanliness are left
with a special mark to the visitors from England and France. The multifunctional
use of carpets is present in our lands until this day.
The divanhane has the function to connect the day room with the wide and
beautiful garden courtyard, which is located in frontal part of the house. The
frontal part of the house, the veranda, which includes all of the rooms, is thrown
over the ground floor. The function of the veranda, says Redzi, is not utility: the
veranda, expresses the urge to overcome the force of gravity, the tendency to fly in
the air.27 Also that highly elevated eaves of the house, has no justification just in
a utilitarian function. It is emphasiyed in that way, in order to separate artisticly
the volume of the roof from the upper floor which is hanging over the ground.28
In view of the interior, we see reflected the largest Ottoman influence in
the architectural program. Taking as an example one Ohrid house, here we will
mention the terms that denote the interior, and all are of Turkish and Persian
origin: vitrin, raf, sofa, dolap, dek, yastk, yorgan, sandk, ieklik, lamba, ocak,
pencere, mangal, sofra... All these items, as well as kitchen equipment, were deco-
rated with motifs from different backgrounds and reflect values of great artistic
importance and unified style. Here, we cannot exclude the equipment which
is kept in auxiliary rooms and cupboards. We will mention, for example, only
those elements whose names are of Turkish origin: tava, tencere, cezve, tepsi,
ini, kapak, filcan, sini, sa, tas, kantar, frn, ibrik, oklava, leen, gm, etc.
This equipment also was decorated with different motifs representing particular
subject of interest.
This example is shown in the complex of Arabati Baba Teke in Tetovo, in the
dormitories of Havzi Pasha in Bardovci (according to documents), the lodgings
of Hakki Pasha in Tetovo, the House of Yusuf Kate in Ohrid, the old house in
Debar and others. A typical example is also represented by the resting room of
dervishes in all tekkes of the Halveti order in Macedonia.
27 Ibid, p. 9.
28 Ibid, p. 10.
289
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Conclusion
There is no doubt that the large number of mosques, masjids, hanikas and zawi-
yas, deployed in the centers of major cities in Macedonia, greatly have increased
the dynamics of life on religious, educational and social level. Raising these facili-
ties was done in parallel with the establishment of the administration and with
the increase of the population. Besides every major mosque there were present
not only madrasas, but also imarets, musafirhans, hammams, to which were at-
tached a large number of stores that represented the bazaars. These buildings were
erected by the conquerors and their families. The outlook of Skopje, Ohrid, Shtip
have been unimaginable without the contribution of the offspring, eg, Isa Bey in
Skopje and Ohrizade in Ohrid. The tekkes that formed by individual missionar-
ies usually appeared in significant strategic places, around which were developed
suburbs and many villages. They were affiliates which recruited a significant num-
ber of people, because of their attractive activities in meeting many needs of peo-
ple from different religious affiliation. Undoubtedly, the mosques and tekkes had
not only religious but also educational, humanitarian and social role, especially
through their vakufs or properties that have shaped the urban life.
290
The Role of the Mosque and the Tekke in the Formation of the Cities
Bibliography
BAJRAKTAREVIC, Fehim, Turski spomenici u Ohridu, Prilozi za orijentalnu
filologiju, V, Sarajevo, 1954/55, p. 113-132.
ELEBIJA, Evlija, Putopis, Odlomci o Jugoslovenskim zemljama, Sarajevo, 1979.
, , , , 1982.
ELEZOVIC, Glia, Turski spomenici u Skoplju Paa Jigit-beg i njegova
zadubina ili Meddah damija, Glasnik Skopskog naunog drutva, 1, 1, Sko-
plje, 1925, pp. 135-141.
EYICE, Semavi, Ohrinin Trk Devrine Ait Eserleri, in:
, Vol 1, , 2012.
KALESI, Hasan, edited the oldest document on Arabic in Yugoslavia in his study:
Najstariji vakufski dokumenti u Jugoslaviji na arapskom jeziku, Pritina 1972.
, , , , -
, (separat).
NORRIS, H. T., Islam in the Balkans: religion and society between Europe and the
Arab world, 1993.
, , , in:
, Vol 2, , 2012,
p. 517-530.
PALIKRUSEVA, Galaba - Krum Tomovski, Les tekkes enMacedonie au XVIII et
XIX siecle, Atti del Secondo Congresso Internazionale di Erte Turca (Venezia
26-29 sett. 1963, Napoli, Instituto Universitario Orientale, pp. 203-211.)
REXHEPI, Baba, Misticizma Islame dhe Bektashizma Botimi i Detroitit, Amerik,
1967.
RIZVIC, Muhsin, Islamska umjetnost, Beograd, 1967.
ABANOVIC,H., Krajite Isa-bega Isakovia, Sarajevo, Orijentalni institut u Sara-
jevo, 1964.
, , XV I
XVI , VII/1 , 1971.
, , XIV
XVII, , 1981.
, , , in:
, Vol 1, , 2012.
ZEKI, Mehmet, Makedonya`da Gazi Mustafa Pasa`nin vakfi mallari in: Balkan-
larda osmanli vakiflari ve eserleri ususlararasi, Ankara 2012.
291
ki Yarmadada Yarm Kalm
Bir Serven: berya ve Balkan
Yarmadalarnda slm Varl
Nizamettin PARLAK
Do. Dr., Erzincan niversitesi, lahiyat Fakltesi
zet
A
vrupann batsnda yer alan berya Yarmadas ile dousunda
bulunan Balkan Yarmadas ilgin bir ekilde hem Mslman-
larn hem de Hristiyanlarn tarihinde nemli bir yere sahip
iki toprak parasdr. berya Yarmadas, Balkanlardan yaklak yedi
yz yl nce Mslmanlara yurt olmu ve buradaki varolu mca-
delesi kademeli bir ekilmeyle de olsa sekiz yz yl devam etmitir.
1492de Endlsn kyle birlikte Avrupann batsndan s-
klp atlan Mslmanlar, hemen hemen ayn tarihlerde bu sefer
ktann dousundan Osmanllar araclyla bir kez daha Avrupaya
yerlemeye balamt. Bu yzden iki Yarmaday birbiriyle kyasla-
mak her zaman aratrmaclara cazip gelmitir.
ki corafyada yaananlar arasnda eitli benzerlikler bulunsa da
nemli farkllklar vardr. Mslmanlarn fetihler srasnda her iki
corafyada da yerli halktan destek grmeleri, onlarn kendi dinda-
293
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
294
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
295
Two Peninsulas Unfinished Adventure:
Presence of Islam in the Iberian and
Balkan Peninsula
Summary
Located in the west of Europe, the Iberian Peninsula and the Bal-
kan Peninsula in the East, interestingly, Muslims, Christians, and
two pieces of land that have an important place in the history of
both. Iberian Peninsula , from the Balkans to become a Muslim
country where about seven hundred years ago and has continued
the struggle for existence , though with a gradual retreat in eight
hundred years .
In 1492, with the fall of Andalusia, Muslims from the west of Eu-
rope, disassembled and discarded, almost the same dates, this time
on the Ottomans into Europe from the East through the continent,
they began to settle. So, it is always attractive to the researchers to
compare two penisulas.
Although there are several similarities in geography between the
two events, there are important differences. During the Muslim
296
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
297
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
you have applied for, even the Muslims, their identities, and insti-
tutions with assets were able to continue uninterrupted. Muslims in
Andalusia in terms of a complete extinction is reached. Currently a
significant portion of those who migrated from North Africa to the
Muslims in Spain, Islam as a religion later chose some of the ones
that others offer.
When The Iberian Peninsula was conquered in three years, the Bal-
kan Peninsula had been inhabited by systematic settlement policies
in a hundred years time .
Berbers and Arabs , the two basic elements of the Muslim army in
Iberian during the conquest and conflicts and clashes among other
factors , thanks to this policy, unprecedented in the Balkans, Unlike
it had been provided the Ottoman obedience in other sectors of
society.
The Muslims after the conquest of the Iberian Peninsula quickly,
they has fought wars in the Frank lands, but couldnt be permanent
in that area. Whereas the Ottomans, had passed to the Balkans after
completing the statehood in Anatolia , has kept in existence for a
longer time there. May be one of the reasons that presence of Mus-
lims has still continued in Anatolia. The Andalusian Muslims in the
Iberian which provision Anatolia themselves without completing
their statehood, they could not hold there to walk into Europe, se-
veral events that caused the withdrawal, fragmentation in Andalusia
and in the long process, has also caused Andalusia to lose.
298
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
Giri
berya Yarmadasnn ilk sakinleri hakknda kesin bilgiler bulunmamaktadr.
Ancak bu topraklarn M.. X. yzylda Fenikeliler, ardndan Grekler ve daha
sonra da Romallarn istilasna urad bilinmektedir. M. IV. yzyl sonlarna
doru Roma mparatorluunun, merkezi hkimiyetinin g kaybetmesiyle
birlikte yarmada Sueviler, Vandallar, Alanlar ve Vizigotlar gibi barbar Germen
kavimlerinin saldrlarna maruz kald.
Vizigotlar spanyada M. 468-711 yllar arasnda yaklak iki yz krk yl
hkm srmelerine ramen genel olarak istikrarl bir ynetim sergileyemediler.
Onlar, Ariusun grlerini benimsemilerdi. Fakat spanyada birlii salamak
iin Katoliklere yaptklar basklar sonu vermeyince son derece radikal bir karar
alp M. 586 ylnda Katoliklii kabul ederek lkedeki din blnmlnn
nne gemeyi hedeflediler. Ancak bu sefer de ayn topraklarda yaayan Yahudiler
problem olarak grld. M. 694 ylnda karlan bir fermanla lkedeki btn
Yahudilerin, kleletirildikleri ilan edildi.
Bir sre sonra kral Witizann lmnn ardndan onun varisleri olan
oullarnn yerine Rodrigo adnda bir generalin kral ilan edilmesi (M. 710),
siyas alkantlara sebebiyet verdi. Taht varislerinin, Kuzey Afrika valisi Musa
b. Nusayrdan yardm talep etmeleri, Mslmanlarn yeni fetih gzergh
olarak gneye doru Afrika ilerine deil de boaz geerek kuzeye yani berya
Yarmadasna ynelmeye karar vermeleri, Sebte kontunun kiisel hesaplar
dolaysyla Mslmanlara yardm etmeyi vaad etmesi, Mslmanlarn berya
Yarmadasna gemelerini salad. Bu topraklar Tark b. Ziyad ve Musa b. Nusayr
komutasndaki Arap-Berberi ordularyla ylda fethedildi.
Fethin ardndan Endls olarak isimlendirilen blge M. 715-756 yllar
arasnda Emevlere bal valilerce idare edildi. M. 750 ylnda Abbas ihtilalinin
ardndan nce Kuzey Afrikaya kaan daha sonra Endlse geen Emev
hanedanndan Abdurrahman ed-Dhil, ynetime el koyarak Endls Emev
Devletini kurdu (M. 756-1031). eitli kargaa ve asabiyet atmalar yaayan
devlet, zellikle III. Abdurrahman devrinde (M. 912-961) siyas istikrara
kavumasna ve bu durumun dier emirler dneminde de ksmen devam
etmesine ramen M. 1031de ykld. Akabinde altm yl srecek olan ehir
devletleri dnemi balad. Mlkt-Tavif diye adlandrlan bu devletiklerin
birbirleriyle savamalar M. 1090 ylnda Kuzey Afrikadaki Mslman devlet
Murbtlarn Endlse geip bu topraklar kendilerine balamasna sebep oldu
(M. 1090-1147). Altm yldan daha az bir zaman sonra Murabtlar yklnca
onlarn yerine kurulan Muvahhidler Devleti, ayn ekilde Endls ilhak ederek
yz yl akn bir sre idare ettiler (M. 1146-1248). Muvahhidlerin yklmasndan
sonra yine ehir devletler gn yzne kt ama ilerinden Ben Ahmer Devleti,
Mslmanlarn elinde kalan gney spanyada birlii salayarak yaklak 250 yl
varln srdrd (M. 1238-1492).
299
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
1 Geni bilgi iin bkz. bnl-Ktiyye, Trihu ftithil-Endels, (tah. Abdullah Enis et-Tabb), Beyrut-
Lbnan, 1415/1994, s. 73 vd.; Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, I, s. 1-230.
2 Osmanllar, Balkan Yarmadasn Rumeli diye isimlendirmilerdir. Halil nalck, Rumeli, DA, c. 35,
2008, s. 232-235.
3 Kemal H. Karpat, Balkanlar-Tarih, DA, c. 5, s. 25-32.
4 Ylmaz ztuna, Devletler ve Hanedanlar III, Ankara, Kltr Bakanl Yay, 1990, s. 152.
5 Fatih Dalgal, Rum-linin Fethi ve Ulus Devlet anlaynn getirdikleri, 1453 Dergisi, say: 15, 2012, s.
43-48; Seluk Ural, Balkanlarn Din Motiflerinin Olumasnda Ohri ehrinin Yeri: Aziz Kliment, Aziz
Naum ve Sar Saltuk rnekleri, Trk Tarihinde Balkanlar, 2013, cilt I, s. 163-176.
6 Kemal Beydilli, Avrupa (Tarih), DA, c. 4, 1991, s. 135-151.
7 Tunal Hilmi, bu ayrln Milad, dokuzuncu asrda gerekletiini kaydeder. Bkz. Tunal Hilmi,
Makedonya: mazisi, hli, istikbali, 2. Bs, Kahire, 1326, s. 10.
8 Kemal H. Karpat, Balkanlar-Tarih, s. 28-32.
300
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
9 Geni bilgi iin bkz: smajil Hodzi, Bogomolizm ve Bosna-Hersek Bogomilleri, Baslmam Yksek Lisans
Tezi, OM Sosyal Bilimler Enstits, Samsun, 2007, s. 5, 7, 9, 35.
10 Adnan Kadri, Bosnadaki Fransisken Manastrlarnda Osmanl Kltr-Medeniyet Mirasnn Kalntlarna
Ksa Bir Bak, Balkanlarda slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri, Sofya 21-23 Nisan
2000, stanbul, 2002, s. 407-412.
11 Kemal H. Karpat, Balkanlar-Tarih, s. 25-32.
12 Bkz. Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, I, s. 87-97.
13 Mvelledlerle ilgili olarak bkz. Mehmet zdemir, Mvellednun Endls Emevileri Dneminde
Kltrel Hayattaki yeri, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 1993, c. 34, s. 175-208.
14 Jorge Lirola, Mstarib, DA, c. 32, 2006, s. 123-124; Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, II, 15.
15 Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, II, s. 15-18.
16 Halil nalck, Rumeli, s. 232-235.
301
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
17 Yusuf Halaolu, Osmanl Devletinin Rumeli sknyla lgili Toponomik Bir Deerlendirme,
Balkanlarda slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri, Sofya 21-23 Nisan 2000, stanbul,
2002, s. 3-9.
18 Tayyib Oki, Sar Saltuka Ait Bir Fetva, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Ankara 1952, c. I,
say: 1, s. 48-58; Zekeriya Yldz, Gemiten Gnmze Bosna Hersek, stanbul, Yeni Asya Yaynlar, 1993,
s. 55, 74; Adnan Kadri, Bosnadaki Fransisken Manastrlarnda Osmanl Kltr-Medeniyet Mirasnn
Kalntlarna Ksa Bir Bak, s. 407-412.
19 Amina Kupusovi, Osmanl Ynetimi Zamannda Bosnada Mslman Erkek simleri, Balkanlarda
slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri, Sofya 21-23 Nisan 2000, stanbul, 2002, s. 381-
387; Seluk Ural, Balkanlarn Din Motiflerinin Olumasnda Ohri ehrinin Yeri: Aziz Kliment, Aziz
Naum ve Sar Saltuk rnekleri, s. 163-176.
20 Mehmet Demirci, Balkan Mslmanlnda Gazi-Dervilerin Rolleri ve Sar Saltuk rnei, Balkanlarda
slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri, Sofya, 21-23 Nisan 2000, stanbul, 2002, s. 75-86;
Seluk Ural, Balkanlarn Din Motiflerinin Olumasnda Ohri ehrinin Yeri: Aziz Kliment, Aziz Naum ve
Sar Saltuk rnekleri, s. 163-176.
21 bn Battta, Osmanllarn Balkanlara gemeleri ve hkimiyet kurmalarnda nemli kilometre talar olan
bir takm fetihlerden nce ad geen topraklar Trk Yurdu olarak tanmlamtr. Yani bn Battta,
impe Kalesinin fethinden (1352) on sekiz yl, Edirnenin fethinden (1362) yirmi sekiz sene, irmen
savandan (1371) otuz yedi yl nce Sar Saltukun Balkanlarda yerlemi olduu Dobrucay Trklerin
yaadklar topraklarn sonu dier bir deyile Trk yurdu olarak nitelemitir. bn Battta, bn Battta
Seyahatnamesi, (ev. A. Sait Aykut), stanbul, Yap Kredi Yaynlar, 2004, cilt, I, s. 498.
22 Seluk Ural, Balkanlarn Din Motiflerinin Olumasnda Ohri ehrinin Yeri: Aziz Kliment, Aziz Naum ve
Sar Saltuk rnekleri, s. 163-176; Metin Izeti, Arnavut Esnaf ve Tekkeler, Milel ve Nihal, cilt 9, say
302
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
2, 2012, s. 55-73; Mehmet Demirci, Balkan Mslmanlnda Gazi-Dervilerin Rolleri ve Sar Saltuk
rnei, Balkanlarda slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri, Sofya, 21-23 Nisan 2000, s.
75-86. Balkanlarn fethinde ad geen dervilerden biri de Sar Saltuktur. Kaynaklarda blgenin fethinde
onun nemli bir yeri olduu biraz da olaanst anlatmlarla rivayet edilmektedir. (Bkz. Evliya elebi,
Evliya elebi Seyahatnamesi, I-X, (Tb: Ahmet Cevdet), I. Bask, Dersaadet, kdam Matbaas, 1314. cilt
1, s. 659-660; cilt II, s. 133-134, 136-137). Evliya eleb (1611-1682)den yaklak yz yl nce Sar
Saltukun diyarn ziyaret eden bn Battta (1304-1369) ondan ksaca yle bahseder: Baba Saltuk
adyla bilinen ve Trklerin yaadklar topraklarn sonu olan kasabaya geldik... bura ahalisine gre Baba
Saltuk mkif yani olaanst glere sahip, kerametli biriymi. Lkin hakknda sylenenler, dinin
temel prensipleriyle badamamaktadr bn Battta, bn Battta Seyahatnamesi, cilt, I, s. 498.
23 Marshall G. S. Hodgson, slmn Serveni, I-III, terc. Alp Eker vd. stanbul: z Yaynclk, 1995, c. II, s.
364.
24 bn Haldun, Mukaddime, (terc. Halil Kendir), I-II, Ankara 2004, c. 1, s. 64; Mehmet zdemir, I, s. 44-
47.
25 Halil nalck, Trkler ve Balkanlar, s. 20-44.
303
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
26 Kaleli Zadeye gre Puvatya Savandaki malubiyetin yegane sebebi; Arap kuvvetlerin dman karsnda
byk vazifelerini unutup apul hrsna dm olmalardr. K. kr Kalelizade, Puvatye Muharebesi,
stanbul Kanaat Ktphanesi, 1932, s. 4.
27 Muhammed Hamidullah, Fethl Endels (spanya) fi hilafet-i Seyidina Osman-Sene H. 27, slm
Tetkikleri Enstits Dergisi, 1978, cilt: VII, say: 1-2, s. 221-226.
28 Endlsllerin Fransa zerinden stanbul kaplarna dayanma planlaryla ilgili bkz. Kalelizade, s. 11.
29 Gaspral, Mslman ordularn, Endlsten ok uzaklatklar iin ihtiyalarn temin edemediklerini
kaydederek bunu Puvatya Savann kaybedilmesinin sebeplerinden biri olarak sayar. Molla Abbs
Fransev (smail Gaspral), Drrrhat Mslmnlar, Bahesaray, 1906, s. 7; smail Gaspral, Gaspral
Roman ve Hikyeleri Seilmi Eserleri I, (ner. Yavuz Akpnar, B. Orak, N. Muradov), stanbul: tken Yay.
2014, s. 187.
30 Kamil olak-Numan Elibol, Balkanlarda Birlikte Yaama Tecrbesi: Rusuk rnei, 1657-1700,
Balkanlarda slam Medeniyeti Uluslararas nc Sempozyum Teblileri, Bkre 1-5 Kasm 2006, stanbul,
2011, s. 313-331.
304
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
yurt edinildi, zlme olunca da buralardan ekilme gerekleti. Ancak iki ykl
arasndaki en belirgin fark udur: Endlste Ben Ahmerin yklnn (M.
1492) zerinden daha bir yz yl bile gemeden Mslmanlar btn kurum,
iz ve eserleriyle neredeyse tamamen silindi. Balkanlardan ekilmenin zerinden
gnmze kadar yaklak yz yl gemi olmasna ramen Mslmanlar orada
yaantlaryla, ounlukla da kurum ve kurulularyla varlklarn srdrmeye
devam etmektedirler.31 1992-1995 yllar arasndaki Bosna Savanda slmn
izlerinin silinmesine ve Mslmanlarn imhasna ynelik niyet, faaliyet ve
gayretler, spanyada 1500lerde gerekletirilen katliam ve imha srecine benzese
de sonular ayn olmamtr.
Her iki yarmadada da Mslmanlar, ilk aamada Hristiyanlara kar stnlk
salam, uzun sre o topraklarda kalm ve niha olarak iki yarmadadan da
btnyle ekilmek zorunda kalmlardr. Bu durum Mslmanlar Avrupa
topraklar zerinde Hristiyanlara kar iki dnemde stnlk salamlardr.
Birincisi; Endls Emevler dneminde berya Yarmadasnda, ikincisi; Osmanl
dneminde Balkan Yarmadasnda eklinde deerlendirilmitir.32 Bunun yan
sra iki unsur, XV. yzyln ikinci yarsnda mnavebeli olarak birbirlerine stn
gelmilerdir. stanbulun 1453te fethedilmesi karsnda akna dnen Hristiyan
dnyas yaklak krk yl sonra Endlsteki son Mslman devlet olan Ben
Ahmerin hkimiyetine son verince bunu bir rvan, stanbulun fethine kar bir
zafer olarak deerlendirmitir. 33
lk fetihlerin akabinde iki corafyada da herkese tannan zgrlk ortamnda
yerli halk slmn cazibesine kaplarak Mslmanlar gibi yaamaya ve youn bir
ekilde din deitirmeye balaynca bundan rahatsz olan Hristiyan din adamlar
Mslmanlamann nne gemek iin bir takm faaliyetlere giritiler. Nitekim
Endlste VIII. yzylda Kurtubal Alvaro bilhassa Hristiyan genlerin kendi
kutsal kitaplarn, papazlarnn eserlerini brakp Mslmanlarn eserlerine ve
Arapaya ynelmelerinden duyduu rahatszl dile getirmitir. Bu yneliin
nne gemek iin de Hristiyan fedai hareketi balatlarak Mslmanlara kar
nefret oluturulmaya allmtr.34 Ayn ekilde Osmanllar dneminde de
Mslman Trklerin yaam biimlerinin ve tekine davranlarnn ekicilii,
Balkan Hristiyanlar arasnda tedirginlik yaratmtr. Nitekim Kurtubal
Alvarodan yaklak yedi yz elli yl sonra 1508de Konstantniyyeli Janus Laskaris,
Batnn Balkanlardaki Hristiyanlar kurtarmamas hlinde gelecekte kitlesel din
deitirmeler olacandan korktuunu ifade etmi ve Osmanlya kar Hal
Seferi dzenlenmesi iin youn aba sarf etmitir.35
31 Ayn ekilde Orta Asyada uzun yllar Ortodoks Rus hkimiyetinde kalan Mslmanlarn yine yaadklar
pek ok skntya ramen mill ve din kimliklerini kaybetmemi olmalar da dikkat ekicidir.
32 Fatih Dalgal, Rum-ilinin Fethi ve Ulus Devlet Anlaynn Getirdikleri, s. 43-48.
33 Fatih Dalgal, Rum-linin Fethi ve Ulus Devlet Anlaynn Getirdikleri, s. 43-48; zlem Kumrular,
Trk Korkusu, stanbul Doan Kitap, 2008, s. 24.
34 Mehmet zdemir, spanya Krallnn XVI. Yzylda Endls Mslmanlarn Hristiyanlatrma
Politikas (I), Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 1996, c. 35, s. 243-284.
35 zlem Kumrular, Trk Korkusu, s. 349.
305
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
36 Morisko, Grnta dtkten (1492) sonra, Hristiyan ynetiminde yaamak durumunda kalan gizli
Mslmanlara verilen isimdir. Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, I, s. 208. Cervantes spanya
topraklarndaki Moriskolar, bir annenin karnnda bulunan ylana benzetir. bilgisini veren Kumrular,
spanyadan kovulan Moriskolarn, Haedo tarafndan iki snfa ayrldn Granada ve Endlsten
gelenlerin mudejar, Aragon, Valencia ve Katalonyadan gelenlerin ise tagarin diye adlandrldklarn
aktarr. zlem Kumrular, Trk Korkusu, s. 55, 259. Geni bilgi iin Bkz. Mehmet zdemir, Moriskolar,
DA, 2005, c. 30, s. 288-291.
37 spanyada Hristiyanl kabul eden ya da etmi grnen Yahudilere verilen addr. Mehmet zdemir,
Endls Mslmanlar, I, s. 210; zlem Kumrular, Trk Korkusu, s. 378.
38 1492den sonra spanyada isteyerek ya da istemeyerek Hristiyanlk dinine geenler btn Mslmanlar
Morisco diye isimlendirilmitir. Yine bu insanlar iin Moros, Aljamas, cristianos nuevos, conversos ve
tornados isimleri de kullanlmtr. Mehmet zdemir, Osmanl Endls Mslmanlarna Yardm Etmedi
mi? slm Aratrmalar Dergisi, 1999, XII/ 34, s. 283296.
39 Marshall G. S. Hodgson, slmn Serveni, II, s. 467; Zekeriya Yldz, Gemiten Gnmze Bosna Hersek,
s. 88.
40 Halil nalck, Rumeli, s. 232-235; Qani Nesimi, Bitola Sicillerine Gre Osmanl Devletinin
Himayesinde Bulunan Makedonya Hristiyanlarnn Din Hrriyeti, Milel ve Nihal, cilt 9, say, 2,
stanbul, 2013, s. 37-54.
306
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
307
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
48 Mehmet zdemir, Endlste Birlikte Yaama Tecrbesi zerine Baz Mlahazalar (VIII-XI. Yzyllar
Aras), slm ve Demokrasi Kutlu Duum Sempozyumu 1998, Ankara 1999, s. 85-93; smail Hakk
Ateken, slm Tarihinde Birarada Yaama Tecrbesi (Asr- Saadet ve Endls rnei) , STEM, Say
14, 2009, s. 41-59.
49 Millet kelimesi XIX. Yzyl balarna kadar nadiren kullanlmtr. Osmanlda da Tanzimatla
birlikte kullanlmaya balanmtr. Osmanllar gayr-i Mslmler iin cemaat, taife, yabanc uyruklu
gayrimslimler iin de harb ya da mstemen ifadeleri kullanlmtr. Agop Garabedyan-Rumyana
Komsalova, Osmanl Devletinin Dhil Siyasetinde Millet Sistemi, s. 403-407.
50 Hatice Akn, Hatice etin, Osmanl Millet Sisteminin Balkanlarda Etnik Kimliklerin Olumasndaki
Rol, s. 51-66.
51 Osmanl millet sisteminin, Fatihin stanbulu fethinin ardndan Ortodoks Kilisesine, Rum milletini temsil
etme hakk tanmas zerine kurulduu kabul edilir. Benzer durum daha sonra Yahudi ve Ermeni cemaatler
iin de sz konusu olmutur. Millet sistemi, belli bal topraklarla snrl olmayp belli dinlere mensup
olan gayr-i Mslimlerin Osmanl devleti bnyesinde rgtlenmesini amalamt. Tanzimat dneminde
yeniden dzenlenen millet sisteminin asl amac Osmanl Devletinin btnln zedelemeyecek bir
dzenin kurulmasn salamakt. Bu sistem, baz aratrmaclar tarafndan gayr-i Mslimlerin geliimini
snrlam kabul edilse de onlarn Osmanlnn sosyal bnyesine entegrasyonunu salam ve zelliklerini
koruyarak modern anlamda milletlemelerini temin etmitir. Agop Garabedyan-Rumyana Komsalova,
Osmanl Devletinin Dhil Siyasetinde Millet Sistemi, s. 403-411.
52 Osmanl hkimiyetinde yaayan gayr-i Mslimlerin ounluu Ortodoks ve Gregoryen Ermenilerden
308
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
oluan Hristiyanlard. Bunlardan daha az olmak zere Katolik ve Yahudiler de Osmanl tebaas ierisinde
yer almaktayd. olak, 313-331;Kamil olak-Numan Elibol, Balkanlarda Birlikte Yaama Tecrbesi:
Rusuk rnei, 1657-1700, Balkanlarda slam Medeniyeti Uluslararas nc Sempozyum Teblileri,
Bkre 1-5 Kasm 2006, stanbul, 2011, s. 313-331.
53 Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, I, s. 34-35.
54 Halil nalck, Trkler ve Balkanlar, s. 20-44.
55 zlem Kumrular, Trk Korkusu, s. 24.
56 Osmanl arivlerinde yer alan bir belgede bu hususa ak bir ekilde temas edilmektedir. Bu belgede yer
alan bilgilere gre Kurtubada kurulan bir mektep, Frank kralnn ve Katolik papazlarn ilgisini ekmi,
oraya renciler gnderilmi hatta bu okul rnek alnarak Tur ehrinde bir feylesof mektebi almtr.
Bu durum Papann itibarn sarsm o da itibarn korumak iin Mslmanlara kar hal seferi
dzenlenmesine nclk etmitir. BOA, Dosya No :55 Gmlek No :67 Fon Kodu :Y..PRK.AZJ. Srf
bu sebepten dolay bir hal seferi dzenlenmesinin akl bir gerekesi olmad muhakkaktr. Belki yle
demek daha dorudur: Dier faktrlerin yan sra byle bir gereke de Mslmanlara kar Hal seferi
309
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
310
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
399.000 kii ise Trk-Yunan nfus mbadelesi sonucu yer deitirmitir. Osmanl
Balkanlarndaki Mslman halkn % 27si yani 632.000 kii ise ldrlmtr.63
Ayn ekilde beryann dier kesimlerinde igale ve etnik temizlie maruz
kalan Endlsllerin sna Yarmadann gneyinde Mslmanlarn elinde
kalan son toprak paras yani Ben Ahmer/Grnata Sultanl olmutur. Balkan
Mslmanlar zor artlarda ve gayrimslim devlet snrlar dhilinde de olsa
varlklarn devam ettirmektedirler. Ancak Endlsller byle bir imkna sahip
olamamlardr.
Mslmanlarn g kaybederek berya Yarmadasnn kuzeyinden
ekilmesinin ardndan kuzeydeki Hristiyan krallklar ele geirdikleri topraklar
paylama konusunda birbirleriyle savaa tututular. Ama kritik dnemlerde g
birlii yapmay da baarabildiler. Mesela 1469da Kastilya kraliesi zabella ile
Aragon kral Ferdinandn evlenmesiyle Kastilya ve Aragon krallklar birlemi ve
Endlse son darbeyi vuran Grnata kuatmasyla yarmadadaki son Mslman
devlet yklmtr.64 Benzer bir durum Balkanlarda da sz konusu olmu, zellikle
Osmanlnn blgeden ekilmesinden sonra miras kalan topraklarn paylalmas
iin Balkan milletleri birbiriyle savamlar ama gerektiinde g birlii
yapabilmilerdir.65
Endlsn knden sonra Hristiyan hkimiyetinde yaamak zorunda
kalan Mslmanlar, antlamalarla kendilerine tannan zgrlklere ramen bir
sre sonra ya Hristiyan olmak ya da geldikleri topraklara yani Kuzey Afrikaya
gmek zorunda brakldlar.66 Osmanlnn Balkanlardan ekilmesinden sonra
da benzer bir durum yaand. zellikle XIX ve XX. yzyllarda blgede yaanan
Rus istilalar ve yeni kurulan Balkan devletleri bask ve hatta etnik temizlik
faaliyetleriyle Mslmanlar ortadan kaldrma abas ierisine girdiler. Bunun
sonucunda yz binlerce Mslman ya soy krmlara maruz kalarak katledildi ya
da geldikleri yere; Anadoluya g etmek zorunda brakldlar.67
1830da zerk olan Srbistan, Mslmanlarn bir ksmna lkede kalma
imkn tanrken bir ksmna da bu topraklar terk etmeleri iin bir yl sre verdi,
akabinde de onlara ynelik kartma politikas uygulamaya balad.68 Endlste
de Ocak 1492de imzalanan antlamayla Grnata dt. Burada da Endlsle
Balkanlarn kaderinin kesitiini grmek mmkndr. Zira bir sre sonra Grnata
63 Yetigin, s. 859-893. 1894 Osmanl nfus saymna gre o tarihte Balkanlarda yaayan Mslman says
yaklak olarak 2.500.000 civarndadr. Kemal H. Karpattan naklen Halil nalck, Osmanl Dneminde
Balkanlar Tarihi zerinde Yeni Aratrmalar, GAMER, I, 1, 2012, s. 1-10.
64 Marshall G. S. Hodgson, slmn Serveni, II, s. 34; Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, c. I, s. 191.
65 Bkz. Kemal Beydilli, ark Meselesi, DA, c. 38, s. 352-357. Bulgarlar Trakyay, Yunanllar Epir, Ege
Adalar ve Giriti, Srplar Bosna Herseki, Karadallar Kuzey Arnavutluu ele geirmek istiyorlard. Ayrca
hepsinin birden gzn diktii yer ise Makedonyayd. Yetigin, s. 859-893.
66 gvercin
67 Bir Batl devlet adam bu durumu adrlaryla geldiler, adrlarn toplayp gidiyorlar eklinde
deerlendirmitir. nalck, Trkler ve Balkanlar, s. 20-44.
68 Zekeriya Yldz, Gemiten Gnmze Bosna Hersek, s. 56-57.
311
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
69 Osmanlnn Endlse yardm iin bkz. Mehmet zdemir, Osmanl Endls Mslmanlarna Yardm
Etmedi mi? slm Aratrmalar Dergisi, 1999, XII/ 34, s. 283296.
70 zlem Kumrular, Trk Korkusu, 24-25; Hayriye Sleymanolu Yenisoy, Sefarat-92 Osmanllar
zamannda Balkanlarn Ekonomik ve Kltrel Gelimesinde Yahudilerin Katks, Makaleler, (Haz. Erhan
Sleymanolu), yy, 2015, s. 56.
71 Bkz. Durmu Hocaolu, Buras Bizim in Ya kinci Ergenekondur Ya kinci Endls (Mlkat), Trk
Yurdu, Devre: 7, Cilt: 26 (58)., Say: 232 (593), Aralk 2006, Ankara, s.20-36; Akif Emre Krm Aslnda
kinci Endls Oldu, Yeni afak Gazetesi, 1 Mart 2014; Feridun Bilgin, kinci Endls: Girit slm
Devletinin Kurulu ve Ykl Sreci (827-961),, History Studies, c. VI, say: 6, 2014, 1-16; Ycel Tanay,
Dou Trkistan kinci Endls Olmasn, yayn tarihi: 8 Ocak 2015, http://www.uyghurnet.org/12938/
06.10.2015.
312
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
Bu tespit unun iin nemlidir: Karlatrlan iki husus arasnda ne kadar fazla
ortak nokta bulunursa yaplan kyaslama da o kadar salkl sonulara ulalmasn
salayacaktr.
Bu ortak yz elli yllk zaman gz nnde bulundurulduunda ayn ktada, ayn
zaman diliminde, ayn dine mensup insanlar, Avrupann iki ucunda bulunduklar
yerlerde var olma mcadelesi verdikleri grlmektedir. O hlde 1350den nceki
dnemle 1500lerden sonraki dnemleri ille de birbiriyle mukayese etmeye
alarak anlamaya uramak bizi doru sonulara gtrmeyebilir. nk
her tarih olayn zamannn, artlarnn, meydana geldii corafyann ve insan
yapsnn, kendine has zellikleri olduu gayet iyi bilinen bir husustur.
Buna ramen Balkanlarda ve beryadaki bir takm benzerlikler dikkat
ekmektedir. yle ki:
a. ki Yarmadann coraf artlar zellikle de Endlsteki son Mslman
devlet Ben Ahmer, dalk yaps bakmndan Balkanlarla dikkat ekici bir
ekilde benzemektedir. Bu durum baz nemli sonulara yol amtr. Mesela
Balkanlarn dalk bir blge olmas zellikle de bat kesimlerindeki sarp dalarn
blgeler aras geii zorlatrmasndan dolay toplumlar aras irtibat ve etkileim
zorlam, siyas bir btnlk salanamam, kltr, dil ve gelenekler ok farkl
bir ekilde gelimitir. Yani her blgede kendine has kltr, dil ve din gruplar
meydana gelmi72 ve birbirine karmadan, kendilerine has farkllklar koruyarak
varlklarn devam ettirmilerdir. 73 Aslnda bu durum, btn farkllklar ortadan
kaldrarak insanlar tek tipletirme dncesinde olanlar iin ciddi bir engel
olutururken Osmanl iin bir avantaj salamtr denebilir. nk Osmanllarn,
fethettikleri topraklarn insanlarn tek bir din ya da mezhep etrafnda toplama
gibi bir idealleri yoktu. Onlar herkesin kendi inan ve deerleriyle ama dier
unsurlarla da bar iinde yaamalar lksne sahiplerdi. Bu yzden bahsi geen
coraf zellikler Osmanlnn idealine hizmet etmitir denebilir. Ben Ahmerin
dalk yaps da zellikle yklmasyla sonulanan son byk sava srasnda
Mslmanlarn savunmalarn umulmadk bir ekilde uzatmalarna yardmc
olmutur.
b. Mslmanlar berya Yarmadasna ktklarnda buradaki Vizigot
Devletinin tahtna yeni oturtulmu ve kral ilan edilmi olan Rodrigo bulunuyordu.
nceki Kral Witizann oullaryla yeni kral arasnda taht kavgas yaanmaya
balamt. Rodrigoya kar Kuzey Afrikann Mslman valisinden yardm talep
edilmesi zerine harekete geen Trk b. Ziyd, Vizigot ordularn Vdi Lekke
Savanda malup edince (M. 711) artk bu yarmadada Mslmanlara kar
koyabilecek bir g kalmamt.74 Balkanlara ynelen Osmanllar da Edirneyi
72 DA, V, 25.
73 Mehmet Yetigin, Osmanl Son Dneminde Balkanlardaki Olaylarn Blgedeki Trk ve Mslman Halk
zerindeki etkileri Trk Tarihinde Balkanlar, Sakarya niversitesi, c II, s. 859-893. (860)
74 Mehmet zdemir, Endls Mslmanlar, c. I, s. 6, 15, 18.
313
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
314
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
315
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Sonu
slm, berya Yarmadasna Mslman Araplar ve Berberiler araclyla,
Balkanlara ise Mslman Trkler vastasyla yaylmtr. Ancak yaylma ekillerinde
ok temel bir farkllk vardr. yle ki berya, slm Arap ve Berberlerden oluan
ordularla tand. Ama Balkanlar, Osmanl ordularndan nce o blgede faaliyet
gsteren Alperen-Gazi derviler araclyla yani savamadan slmla muhatap
oldu.
beryada Mslmanlar arasnda yaanan anlamazlklar ve atmalar Balkanlar
fetheden unsurlar arasnda yaanmamtr. Ayrca Osmanlnn Balkanlarda
gerek isknla ilgili gerekse toprakla ilgili olarak uygulad sistem, yerli halkla
kaynamay ve onlar tarafndan kabullenilmeyi kolaylatrmtr. Balangta ve
deiik zamanlarda Endlste Mslmanlar arasnda yaanan atmalar belli
periyotlarda asgariye indirilebilmitir. Bunun sonucunda her iki corafyada da
farkl din ve rk mensuplar yzyllarca bir arada bar ierisinde yaamann gzel
rneklerini sergilemilerdir. Ancak Mslmanlarn gerek i atmalar gerekse
Mslman-Hristiyan mcadeleleri sonucunda hem berya Yarmadasndan hem
de Balkanlardan ekilmeleri sz konusu olmutur. Bunun sonucunda Endlste
olduu gibi Balkanlarda da Mslmanlar, katliama, srgne ve dlanmaya maruz
kalmtr. Yalnz iki corafyada yaananlar arasnda nemli bir farkllk vardr. O
da: Balkanlarda Mslmanlarn kurum ve kurulularyla varlklarn srdrmeye
devam etmeleridir.
Her iki corafyada Mslmanlarn, hkim olduklar dnemlerde
muhataplarna kar sergiledikleri davran biimiyle, Hristiyanlarn hkim
olduklar zaman dilimlerinde Mslman ve Yahudilere kar takndklar davran
ve tutumlar arasnda ciddi bir fark grlmektedir. Bunun en belirgin sebebi
zzetbegoviin de dedii gibi Avrupann, temel tasavvurlarn Ortaan kaba
okulunda ekillendirmesinden, tekini ve ona ait deerleri yok saymasndan
kaynaklanmaktadr. Endlsller ve Osmanllar ise fethettikleri topraklarda
karlatklar toplumlara Kuran ve snnetin genel erevesi ierisinde ll ve
olumlu davranmlardr.
316
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
Kaynaka
AKIN, Hatice-Hatice etin, Osmanl Millet Sisteminin Balkanlarda Etnik Kimliklerin
Olumasndaki Rol, Balkanlarda slam Medeniyeti Uluslararas nc Sempozyum
Teblileri, Bkre 1-5 Kasm 2006, stanbul, 2011, s. 51-66.
ATEKEN, smail Hakk, slm Tarihinde Birarada Yaama Tecrbesi (Asr- Saadet ve
Endls rnei) , STEM, Say 14, 2009, s. 41-59.
BEYDLL, Kemal, Avrupa/tarih, DA, stanbul 1991, c. IV, s. 135-151.
BOA (Babakanlk Osmanl Arivi), Dosya No :55 Gmlek No :67 Fon Kodu: Y..PRK.
AZJ.
OLAK, Kamil -Numan Elibol, Balkanlarda Birlikte Yaama Tecrbesi: Rusuk
rnei, 1657-1700, Balkanlarda slam Medeniyeti Uluslararas nc Sempozyum
Teblileri, Bkre 1-5 Kasm 2006, stanbul, 2011, s. 313-331.
DALGALI, Fatih, Rum-linin Fethi ve Ulus Devlet anlaynn getirdikleri, 1453
Dergisi, say: 15, yy, 2012, s. 43-48.
DEMR, smet vd. (Haz.), Bosna-Hersekle lgili Ariv Belgeleri (1516-1919), Ankara 1992.
DEMRC, Mehmet, Balkan Mslmanlnda Gazi-Dervilerin Rolleri ve Sar Saltuk
rnei, Balkanlarda slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri, Sofya,
21-23 Nisan 2000, stanbul, 2002, s. 75-86.
EVLYA ELEB, Evliya elebi Seyahatnamesi, I-X, (Tb: Ahmet Cevdet), I. Bask,
Dersaadet, kdam Matbaas, 1314.
GARABEDYAN, Agop -Rumyana Komsalova, Osmanl Devletinin Dhil Siyasetinde
Millet Sistemi, Balkanlarda slam Medeniyeti Uluslararas nc Sempozyum
Teblileri, Bkre 1-5 Kasm 2006, stanbul, 2011, s. 403-411.
GASPIRALI, smail (Molla Abbs Fransev), Drrrhat Mslmnlar, Bahesaray,
1906.
GASPIRALI, smail, Gaspral Roman ve Hikyeleri Seilmi Eserleri I, (ner. Yavuz
Akpnar, B. Orak, N. Muradov), stanbul: tken Yay. 2014.
HALAOLU, Yusuf, Osmanl Devletinin Rumeli sknyla lgili Toponomik Bir
Deerlendirme, Balkanlarda slm Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri,
Sofya 21-23 Nisan 2000, stanbul, 2002, s. 3-9.
HAMDULLAH, Muhammed, Fethl Endels (spanya) fi hilafet-i Seyidina Osman-
Sene H. 27, slm Tetkikleri Enstits Dergisi, 1978, cilt: VII, say: 1-2, s. 221-226.
HODGSON, Marshall G. S., slmn Serveni, I-III, terc. Alp Eker vd. stanbul: z
Yaynclk, 1995.
HODZ, smajil, Bogomolizm ve Bosna-Hersek Bogomilleri, Baslmam Yksek Lisans
Tezi, OM Sosyal Bilimler Enstits, Samsun, 2007,
IZET, Metin, Arnavut Esnaf ve Tekkeler, Milel ve Nihal, cilt 9, say 2, 2012, s. 55-73.
317
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
318
ki Yarmadada Yarm Kalm Bir Serven
319
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn
Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
ztrk EMIROLU
Do. Dr., Varova niversitesi arkiyat Fakltesi Trkoloji ve Orta Asya Halklar
Blm retim yesi, Yunus Emre Enstits Varova Mdr
zet
T
rkler, byk ounluu bin yldan daha uzun sredir slam
dinini benimsemi, Hristiyan (Gkouz), Musevi (Karay), a-
man (Yakutistan, uvaistan ve Sibiryann gneyindeki Trk
kkenli halklar) gibi farkl din ve inanlara gre kltr hayatlar
olan bir millettir. Bu millet, inden Balkanlara, Rusyadan Kuzey
Afrikaya geni bir corafyaya yaylm olup arlkl olarak slam
kltr ve medeniyeti dairesinde yaamaktadr. Mslman Trklerin
bin yl akndr gelitirdikleri Trk slam kltrnn ve medeniye-
tinin, Polonya kltrne etkileri bu yazda rnekleriyle btnlkl
bir ekilde ortaya konulmaya allacaktr.
Bir kltrn gcnn ltlerinden biri, baka kltrleri etkileme
boyutudur. Bu balamda Trk slam kltr ve medeniyeti, uzak ve
yakn corafyalarda pek ok kltr; din, dil, mimari, musiki, folk-
lor, mutfak, giyim kuam deerleri gibi ynlerden etkilemi ve etki-
lemeye de devam etmektedir. Ancak baka kltr ve medeniyetlere
ait deerlerden de etkilendii bir vakadr.
321
The Impact of Turkish Islamic Culture
and Art on the Culture and
Art of Poland
Summary
T urks are a nation which has mostly adopted Islam for more
than a millennium and also nations with different religions
and beliefs (Christians (Gagauzia), Jews (Karaites), Shaman
(Yakutia, Chuvashia and the nations south of Siberia of Turkish ori-
gin). This nation has expanded over a large geographical area from
China to the Balkans, from Russia to North Africa and mainly lives
in an environment of Islamic culture and civilization. The intention
of this paper is to manifest the influence of Turkish Islamic cultu-
re and civilization which have been developed for over a thousand
years by Moslem Turks on the culture of Poland in a holistic way
with examples.
One of the measures manifesting the power of a culture is the extent
it influences other cultures. In this context Turkish Islamic culture
and civilization have influenced cultures in far and near regions in
terms of values such as religion, language, architecture, music, folk-
lore, cuisine and clothing and continues to do so. However, it has
also been influenced by values from other cultures and civilizations.
322
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
Giri
1. Din Ynnden Etkileme
slam dininin esaslar ynnden Trk kltr hayatnn, Hristiyan din deer-
leri erevesinde kltr hayat gelitirmi (Polonyallarn Hristiyanl kabul
966) Polonya toplumunu etkiledii veya ondan etkilendii sylenemez. Ancak
Polonyada yaayan Mslman Tatarlarn din ritellerinin Hristiyanlk unsurlar-
nn etkiledii bir gerektir. Fakat Trkiye Polonya balamnda din anlay, ibadet
ekilleri ynnden ne tek ne de ift tarafl bir etkiden sz edilemez.
Din mimari ynnden Mslman mimarlarn rettikleri yap teknikleri,
i-d dini ve sivil mimari ekilleri Polonyann bilhassa dini ve aristokrat sivil
mimarisini etkilemitir. Avrupa genelinde, Polonya zelinde slam sanatnn bile-
enleri olarak Trk, Fars ve Endls sanatn ncelikli olarak dnmek gerekir.
nk slam sanatnn Avrupaya etkisi, genelde Trk, Fars ve Endls Emevile-
rinin oluturduu sanat eserleri zerinden gereklemitir. slam sanat Avrupaya;
Ortaa, Rnesans, Barok ve Rokoko dnemlerinde sava ve bar zamanlarnda,
slam veya Mslman Dou sanat estetiini ve endstrisini gelitiren bata Trk-
ler ve Farslar olmak zere Trklerin egemenlii altnda yaayan Yunan ve Ermeni
ustalarn da katklaryla tanmtr.
Trk slam sanatndan geen mimari formlar Polonya Cumhuriyetinin g-
ney-bat topraklarnda XVII. ve XVIII. yzyl gney-dou Polonyasnda Lviv,
Lublin, Krakov, Zamojsc civarlarndaki dini ve sivil mimari yaplarda grmek
mmkndr. Gdansk, Torun, Malbork gibi kuzeyden gneye, doudan batya
ticari yollarn getii nemli ehirlerde Trk slam mimarisinde kullanlan oval
yap tekniklerini bilhassa Lvivdeki eserlerde daha bariz grmek mmkndr.
Din anlay ve ibadet ekilleri ynnden Trkiye Polonya balamnda do-
rudan etkilenme olmamsa da Trkede din ile ilgili kavramlar ilerinde yaayan
Mslman Tatarlarn da etkisiyle Leheye tanmtr. Gemi devirlerde Trk
slam kltrnde kullanlan aadaki dini kavramlar Lehede de kullanlmtr.
323
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
1 Jan, Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, Panstwowe Wydawnictwo Naukowe,
Warszawa, 1980, s. 250.
2 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 283.
3 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 354.
4 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 462.
5 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 479.
6 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 496.
7 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 495.
8 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 495.
9 Nitekim bu kelimeler Leheye Trkeden gemitir. Bkz. W.P. Turek, Sownik Zapoycze Pochodzenia
Arabskiego w Polszczynie / Arapadan Leheye dn Gelen Kelimeler, s. 79.
324
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
325
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
1- Zupan 2- Czehman
Polonyada erkeklerin giysilerinde Trk etkisi bu kaftanlardan ok nce ba-
lamtr. 1517de Kral Zygmunt adna Napoliye Bony kraliesini istemeye giden
heyetin kyafetleri talyanlarn dikkatini eker. Ricardo Bartholino, heyette bu-
lunanlarn balarndaki beyaz, yukar doru uzanan kalpaklar, kymetli talarla
ssl elbiseleri, altn ve gmlerle ssl kemerleri ve tokalar Tatar tarz olarak
adlandrr. Bartholino, XVI. yzyl Polonya giyim tarznda Trk etkisi yannda,
Macar modas ile karm gsterdiini dnmse de, aslnda bu kyafetler daha
fazla Trk tarzna gre tasarlanmtr.14
Polonyada dou, zellikle elbiseler zerinde grnr. nk dou motif-
li giysiler insanlarn her zaman daha fazla dikkatini ekmitir. Mslman Trk
giyim tarznn etkisini daha somut bir ekilde aada Kanuni Sultan Sleyman
ve Magnat Andrzej Krasinskinin giysilerindeki benzerlikte grebiliriz. Kanuni
Sultan Sleymann portresinden yaklak iki asr sonra, XVIII. yzyl ortalarna
ait Andrzej Krasinski kaftan, Osmanllarn Polonya kltrne etkilerinin nemli
kantlarndan biridir.
326
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
4 5
(Osmanl Sultan Kanuninin portresi Viyanada bir Kodekste, Polonya
Magnat Krasiskinin portresi ise Varova Milli Mzede bulunmaktadr.15
Trk giyim tarznn bir baka yansmasn, XVI. yzylda Kral Stefan
Batorynin ve XVII. yzylda Hetman Janusz Radziwiin giysilerinde de grmek
mmkndr. Bu giysilerin biim, dikim, dme, desen gibi zellikleri tamamen
Trk tarzdr. Stefan Batorynin kral olduu dnemde (1576-1586) etrafndakile-
rin Macarlarla yakn ilikiler gelitirmesi sebebiyle Macar etkisinin de olabilecei
gzden uzak tutulmamaldr. Ancak 6 numaral resimde Batory, bir Osmanl Sul-
tan veya paas gibidir.
327
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
328
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
sal hayatta kriz hkim iken Polonyal soylular olabildiince rahat yaamlardr.
Soylular, Avrupada yaanan yeniliklerle ilgilenmedikleri gibi dar ve kapal bir e-
kilde sadece kendi sorunlaryla ilgilenmilerdir. En nemli ileri tarm ve ifti-
likle uramak, amalar ise tarmsal rnleri pazarlarda yksek fiyatla satmaktr.
O dnemde Bat Avrupada Polonya tarm rnlerine fazla ihtiya olmadndan
soylular, Batda pek nemsenmese de; sejmiki ziemski /blge meclisleri ve kral
seen sejm walne/vekiller meclisinin temsilcileri olmalar sebebiyle Polonya iin-
de nemli konumda idiler.
329
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
330
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
13 14
13 numaral resim 1806, 14 numaral 1823e ait Polonya kadn modasn
yanstmaktadr.17 Bu resimler bize Dounun kumalarnn Batl kadnlarn gz-
lerini aldn gsterir. Pahal dahi olsa en eski devirlerden itibaren Venedikli ve
Cenevizli tccarlar Avrupal kadnlara Dounun kumalarn tamlardr. Ku-
malarn adlarna bakldnda da Trkiye ve randan geldii grlr.
331
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
15- Trk motifli bir kemer tokas 16- Polonyaya ait Trk stili kemer tokas
XVI. yzylda Polonyada deri ve metal kemerler yaygnken, XVII. Yzylda
ipek kuaklarn girmesiyle ark tarz kuma kuaklar moda olur. Polonyaya ilk kez
ipek kuaklar 1536da Hac Muhsineddinin olu Hac Recebin Bursadan gtr-
d kaynaklarda kaytldr.18 Bu kuaklar Polonyada XVII. yzylda burskie/
Bursa ve angurskie/Ankara diye adlandrlmtr.19
332
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
333
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ayakkab. Tahminen XV. yzylda Macarca yoluyla Leheye gemi, dalarda ya-
ayan Polonyallarn kulland Trke kkenli en eski kelimelerdendir.22 Sadece
kadnlarn giydii ayakkablara izme denilmitir. Edebiyat dilinde ve gnlk dil-
de hl kullanlmaktadr.
uha czucha: Ynl, bol ilemeli; dal insanlarn giydii palto. Bu keli-
menin Farsa kkenli olduu kaynaklarda belirtilmemektedir. Trke kkenli
kelime gibi verilmektedir. Bugn btn giysiler iin ciuchy denilmektedir.
dimi dymka: Pamuklu parlak kuma. Kaynaklarda bu kelimenin
Trkeden Leheye geldii belirtilmektedir. Yunanca bir kelime olduu
kaydedilmemektedir.23 Gnmzde kullanlmamaktadr.
dolama dolman: 1. Yenieri veya Tatar subaylar giysisi. 2. Trklerde
erkeklerin palto altna giydikleri kollu, uzun elbise. 3. Macarlarda askerlerin
giydii dz, ksa redingot. Kelimenin Trkeden Macarcaya oradan da Leheye
getii belirtilmektedir.24 Gnmzde kullanlmamaktadr.
ferace ferezja: 1. Polonyada XVI. ve XVII. yzylda erkekler tarafndan
giyilen beli kemerli uzun erkek pardsleri. 2. Trkiyede ise kadnlar tarafndan
kullanlan k bir rt anlamnda, kelimenin Yunancadan Trkeye Trkeden
de Leheye geen bir kelimedir.25 Trke Szlkte ise kelimenin Arapa kkenli
olduu kaydedilmektedir.26 Gnmzde kullanlmamaktadr.
fes fez: Mslman lkelerde erkeklerin balarna rtt yuvarlak balk.
Hl kullanlmaktadr.
hilat chaat: Trklerde padiah tarafndan dllendirilen kimseye verilen
onur nianesi kaftan, elbise. Kelimenin Arapadan Trkeye, Trkeden de
Leheye getii kaydedilmektedir.27 Lehede ok sade ve basit erkek giysisi olarak
gnmzde de kullanlmaktadr.
kaftan kaftan: 1. Kaln kumatan dikilmi, geni ve uzun elbise 2.
Ortadouda halkn giydii st geni elbise.28 Gnmzde bebekler iin bele
kadar inen gmlek eklindeki giysiye kaftanik denilir.
kefiye kefia: Trklerin balarna rttkleri renkli yazma. Gnmzde
kullanlmamaktadr.
pabu bambosze veya papucie: Ynl kumalardan yaplm ev iinde
giyilen terlik. Farsadan Trkeye gelen bu kelime Osmanl Trkesinden Leheye
gemitir.29 Terlik ve ocuk ayakkabs anlamnda hl kullanlmaktadr.
334
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
21- Szabla 22- Karabela
Polonya kllar zellikle XVII. yzylda Trklerle ok savalan bir devir-
de hem sslenmeye hem de eitlenmeye balamtr. Resim 22deki kllar,
Polonyada Trk kl biiminin en tipik rneidir. Ad da Trkeden alnan bu
kllar, XVIII. yzyln ilk yarsna ait olup Varova Askeri Mzesinde bulun-
maktadr.31
30 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, II. bask,
Warszawa,1984, s. 45.
31 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, s. 62.
335
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
24- Bozdoanlar
Resim 24teki bozdoanlardan birincisi
Polonyada yaplm olup ad Buzdygandr.
XVIII. yzyln birinci yarsnda yaplmtr.
Uzunluu 69,5 cm, arl bir kilograma
yakndr. Ortadaki bozdoan tamamen Trk
bozdoan tarznda yaplm olup uzunluu
67 cm, arl 1,24 kgdr. kinci bozdoan
Hetman Stanisaw Jabonowski kullanmtr. Bu
bozdoann zerindeki ilemelerin simetrik oluu
Trk ustalarn rn olduunu gstermektedir.
nc bozdoan ise Polonya tarznda yaplm
olup sslemeleri Trk tarz zellikler tamaktadr.
Uzunluu 60 cm, arl 0,93 kgdr.33
32 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, s. 40.
33 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, s. 68.
336
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
25 26
Resim 25teki topuzun (Lehesi buan, Trke bulanmak fiilinden tretilmi-
tir) birincisi Hetman Marcin Kalinowskiye ait olup 1652de yaplmtr. kinci-
si 1867 yapm olup Hetman Stanisaw Rewerz Potockiye aittir. Her iki bulan
da tamamen Trk stilinde yaplmtr. Resim 26daki topuz ise Hetman Jzef
Potockiye ait olup 1701de Trk tarznda yaplmtr.34
Sava aleti olarak kalkan kelimesi Lehede kullanlr. Bu kelimenin, XVI.
yzylda Leh diline girdiini tahmin etmekteyiz. Aada rneini grdmz
iki kalkandan ilki XVII. yzyln birinci yarsnda yaplm bir Trk kalkandr.
kinci kalkan ise ayn yzyln ikinci yarsnda yaplm bir Polonya kalkandr.
kinci kalkann birinci rnek alnarak yapldn dizayna bakarak tahmin etmek-
teyiz.
34 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, s. 107, 114.
337
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
35 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, s. 123.
36 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 67.
338
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
339
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
41 Zdzisaw Jun ygulski, Stara bro w polskich zbiorach / Polonya Koleksiyonlarnda Eski Silahlar, s. 68.
42 Wojna i Pokj / Sava ve Bar, (Redaktor: Prof. Tadeusz Majda), stanbul, 2000, s. 194.
340
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
341
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
342
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
343
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
344
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
ortaya koymaya alrken, her kelimenin ilgili olduu alan gz nnde bulundu-
rularak tasnif edilmitir. Snflandrma, ilgili olduu alan ve kelimelerin birbiriyle
olan ilintisine baklarak tasnif edilmitir.56 Sosyolengistik arlkl yaptmz bu
inceleme, kelimelerin Lehede hangi anlamlarda kullanld, gei yolu ve gn-
mzde kullanlp kullanlmad eklinde esas zerine kurulmutur.
56 Trkiye Polonya tarihi ilikilerinin geliimi iin ariv belgelerinin esas alnarak hazrlanan temel kaynaka
iin baknz: Yoldaki Eli Osmanldan Gnmze Trk-Leh likileri, stanbul, 2014, Nigar Anafarta,
Osmanl mparatorluu ile Lehistan (Polonya) Arasndaki Mnasebetlerle lgili Tarihi Belgeler, stanbul,
1983.
57 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 10.
58 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 64.
345
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
346
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
347
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
348
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
349
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
350
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
adan gelmitir.87 Arap dili uzman olan W. P. Turek Lehede bulunan Arapa
kkenli pek ok kelimenin, dorudan doruya Arap lehelerinden geldiini sa-
vunmaktadr. Bu gr matematik kavramlar iin geerlidir. Ancak dier alanlar
iin doru deildir. nk Trke kelimelerle beraber pek ok Arapa ve Farsa
kelime Osmanl ve dier Trk boylar tarafndan Leheye tanmtr. Bunu Leh-
lerin, Osmanllarla komu olmalarnn yannda Tatar ve Karaylarla asrlardr ayn
topraklarda yayor olmalarna dayandrarak sylemekteyiz. Ayrca Polonezkyde
yaayan Polonyallarn; giyim kuam ve yeme ime tarzlarnn Polonyada bulu-
nan yaknlarn etkilediini unutmamak gerekir.
mangal manga: Trkedeki anlamyla eski Lehede kullanlmtr. Gn-
mzde de kullanlmakla beraber, grill kelimesi daha yaygndr. Polonya kylleri
hl mangal kullandklar gibi, ayrca kmrlerin zerine mangal yazmaktadr.
Lehe szlklerde kelimenin Arapa kkenli olduu belirtilmemitir.88
lokum rahat lokum: Trkedeki anlamnda ancak kelimenin bana rahat
sz eklenerek kullanlmaktadr. Bu da Osmanl dneminde rahat- lokum ifa-
desinin olduu gibi Leheye tandn gstermektedir. Gnmzde de rahat
lokum olarak kullanlmaktadr.
erbet sorbet: Souk, ekerli iecek. Bazen alkoll olduu da belirtilmekte-
dir. Kelimenin Arapa kkenli olduu Leheye Trkeden getii kaydedilmekte-
dir.89 Hl kullanlmaktadr.
ilik szaszyk: Slav ve Balkanlardaki baka dillerde bulunan bu kelimenin
Trkeden Rusaya oradan da Leheye geldii belirtilmektedir.90 Hl kullanl-
maktadr.
tatl tata: Dou tatllar. Gnmzde kullanlmamaktadr.
ttn tyto: 1. Ttn 2. Ttn retimi. Gnmzde de kullanlmaktadr.
yourt jogurt: Dnyadaki pek ok dilde olduu gibi Lehede de Trke
yourt kelimesi vardr ve hl kullanlmaktadr.
351
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
352
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
353
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
103 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 662.
104 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 714.
354
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
V.1.f. Fiiller
bavurmak bisurmanin: Trkedeki anlam ile hibir alakas olmayan bir an-
lamda Tanrya inanmayan kimse anlamnda kullanlmaktadr.
gmek koczowa: Dalarda yaayan adrlarda kalan, hayvanclkla ge-
inen gebeler. Bu fiilden tremi koczowisko (gebe yurdu), koczownictwo
(gebe topluluk), koczowniczy (gebelik), koczownik (gebe) eklinde kul-
lanmlar vardr. Kelimenin Trkeden Rusaya oradan da Leheye getii kay-
dedilmektedir.110 Gnmz Lehesinde ilek bir fiil olup hl kullanlmaktadr.
105 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 96.
106 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 371.
107 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 409.
108 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 668.
109 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 759.
110 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 361.
355
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
111 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 265.
356
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
112 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 97.
357
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
113 Jan Tokarski, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, s. 711.
358
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
etkileme ynne bakldnda iki boyut ile karlalr. Birincisi konular ynn-
den, ikincisi edebi trler ynndendir. Edebi trler ynnden etki zayf olmasna
ramen, edebiyatta ilenen konular ynyle etki daha yksektir.
114 Janusz-Shahla Kazmova Krzyzanowski, Nazm Hikmet Rubailer, Varova, 2014, s. 216-228.
115 Woycicki, s. 12.
359
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
luunun her eyin stnde tutuluunu da takdir eder.116 Ona gre, batl ekono-
mistler ark edebiyatn okursa ve ondan faydalanrlarsa ok iyi olur. Trke bilen
Potocki, Macarcann Trke ile ayn kkten gelmesi dolaysyla Macarca ile de
ilgilenmitir.117
XVIII. yzylda Waclaw Rzewuski (1785-1831) elyazmalar ve ark kitaplar
toplayanlardan biridir. Douya ok seyahat eden Rzewuski, mektup sipariiyle
kitap edinir. Ceylan derisi kapl elyazmas Kuran- Kerime, Ktip elebinin
Cihannmasna, Kahireden ald Bin Bir Gece Masallarna ve arka ait yzler-
ce elyazmas esere sahip biridir. Rzewuski lnce, ondan kalan kitaplar Viya-
na Ktphanesine, Petersburgdaki Dou Dilleri Ktphanesine, Varova Milli
Ktphanesine ve baka yerlere satmlardr.118
Avrupa kltrne renk ve yenilik katmak maksadyla zaman zaman Avrupada
ykselen ark modas, Dounun kltr dnyasn daha yakndan tanma merak
uyandrr. XVIII. yzylda bu yzden dou elyazmalarna ve kitaplarna ilgi daha
yksekti. Kitaplar bir hal veya vazo gibi ss unsuru olarak konaklarda bulun-
durmaya balayan Avrupal zenginler bylece okumaya ve bilme nem verdikle-
rini de gstermek istiyorlardr. Bu maksatla Polonyada ark kitapl olan nemli
isimlerden biri August Czartoryski ve olu Prens Adam Jerzy Czartoryski idi.
Dou kitaplar koleksiyonunu oaltmak, yeni kan szlkleri ve nemli eserleri
edinmek maksadyla Adam Czartoryski; stanbulda Broniewski, Viyanada Jozef
Hamidi, Petersburgda Wiesiolowskiyi, Pariste Pougensi bulunduruyordu.119
Genelde ark zelde Trk edebiyatnn XVIII. asrdaki Polonyada Avrupa ve
Polonya edebiyatna eletiri bakmndan yeni bir imkn saladn gzlemlemek-
teyiz. Beenilmeyen kral ve yneticileri edebi eserlerde, konu arkta geiyormu
gibi ilemek suretiyle eletirmilerdir. Bu da Avrupa ve Polonya edebiyat eletiri-
sine ark zerinden yeni bir boyut kazandrmtr.
Polonya edebiyatnn milli airi kabul edilen Adam Mickiewicz (1798-1855),
Krmda kald 9 ay sresince (1825) ezan sesini duyar ve ondan etkilenir. Bu
etkilenmeyi Sonety Krmskie/ Krm Soneleri (1826) balkl eserindeki Bakcze-
saray w nocy/ Gecede Bahesaray iirinde romantik unsurlar arlkl dile getirir.
Oryantalizmi, tarihin ve doalln kaynan aramak iin Krmda bulunan air,
etkilenmesini yle dillendirir:
Camiden dindar insanlar kar
Ezan sesi gecenin sessizliinde kaybolur
Utancndan yakut rengini alnca ufuklar
360
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
361
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
lenmi ve bu etki altnda birka iir yazmtr. airin Polonyallar tarafndan bile
az bilinen bu gezisi ve Trkiye etkisiyle yazd sava konulu rubaileri nemlidir.
XX. yzyl Polonya edebiyatnn Tatar kkenli airi Musa Czachorowskinin
rubai balkl kitabnda 56 rubaisi vardr. Bu rubailerden bazsn Krakovlu Tr-
kolog Grazyna Zajac, Kbrsl air Blent Fevziolu ile birlikte Trkeye evir-
milerdir.
Cisza majasne oczy. Lubi tak cisz. / Gzleri sessizliin ak renktedir. Severim
bylesi sessizlikleri.
Patrzyszna mnie i milczysz, a ja wszystko sysz. / Bakyor ve susuyorsun bana.
Suskunluunda duyuyorum her eyi.
Czuotwych ust smakuje nadchodzcym latem: / Aznn efkati yaklaan yazn
tadndadr:
Cisza nas obejmuje, unosi, koysze... / Kucaklayp kaldryor, sallyor... Sallyor
sessizlik bizi...
Pamitam, e widziaem kiedy dzikie konie / Hatrlyorum, bir zamanlar
yaban atlar grdm.
Pasy si na mego dziecistwa jasnej stronie / ocukluumun kl tarafnda
otladlar.
Oddali si ju ttent, coraz cichsze renie / Uzaklaan kinemelerle silindi takrt
sesleri de
Pdcie, dugogrzywe, niebawem was dogoni... / Ey uzun yeleliler, koun, yakn-
da yetiirim sizlere...
362
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
Pyl dlawi nasze gardwa, osrty kamien-nogi / Toz boazmz trmalyor, talar
da ayaklar
Skwar spopiela usta, slonce spala oczy / Dudaklar kllemi, gne gzleri yakyor
I raj boskiego Swiatla-ogrod w sercu blogi / Ve kalbinde Allahn cennetinin -
...
Son yllarda hem Trk hem de Azerbaycan edebiyatndan rubai evirileri ya-
plmaktadr. Bu noktada anlmas gereken ok yakn zamanda yaymlanm Na-
zm Hikmet, Rubaileri balkl eseridir.120
Sonu
Trk slam sanatnn Polonya topraklarnda hiyerarik nem derecesine bakl-
dnda, bilhassa XVII. ve XVIII. yzylda giyim-kuam tarz, hallar, sava alet-
leri ve binicilikle ilgili takmlarn ilk srada geldii grlr. Polonya dokuma ve
dkm endstrisine; kumalara, hallara, metal ss dekorasyonlarna, ki sadece
kuyumculuk alannda deil, sava aletleri ve silahlar ile binicilik ile ilgili Trk
slam sanatnn etkisinin XX. yzyln balarna hatta II. Dnya Savana kadar
srd sylenebilir. Douya ait desenlerin kitap kapaklarnda, seramik, ini ve
mutfak rnlerinde kullanld ve bu anlayn gnmzde bile zayf da olsa
srd vurgulanabilir. zelde Trk slam, genelde Dou (Fars, Arap, in ve Ja-
pon) sanatnn tezahrlerini Polonyadaki arivlerde ve mzelerde Trk tarz ekil-
lerle ve renklerle boyal kil kselerde, srahilerde, kumalarda, hallarda, seramik
kaplarda, deerli kuma desenlerinde, silahlar ve adrlarda bulmak mmkndr.
Ancak Trk, ran, Japon ve in tarz Dou seramikleri, Polonyada asrlar ierisin-
de kaybolduu iin gnmz Polonya seramik sanatna etkisi zayftr.
Trkiye ve Polonya uzak corafyalarda olmasna ramen birbirine yakn iki
devlettir. Bu yaknlk zellikle Trk sanatnn, dilinin ve edebiyatnn Polonya
kltr ve sanat hayatn daha fazla etkilemesine yol amtr. Polonya kltr de-
erlerinin ve sanat estetiinin Trk medeniyetine etkisi ise daha azdr. Trk slam
kltr ve medeniyeti byklne paralel olarak kuvvetli etkileme gcne sa-
hiptir. Bu yazda sunulan rneklerde de grld gibi bilhassa Polonyal soy-
lular arasnda Trk gibi giymek, Trk gibi yemek anlay bu etkinin kantdr.
Polonyada bilhassa erkek giysilerinin XVIII. yzylda arlkl olarak Trk tarz
zellikler gstermesi vurguladmz etkinin kantdr. Trk elisi Vasf Efendi
Berline giderken Polonyadan gemi ve bu corafyada yaayan insanlarn Tatarlar
gibi giydiklerini yazmtr.121 Bu da sylediklerimizin kant olmasnn yannda iki
asr evvel bir Osmanl bykelisinin gznden dnemi yanstmas bakmndan
nemlidir. Polonya kltrnde Trk tarz hal ve kilim motifleri, altn ve gm
363
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
364
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
Bibliyografya
ABRAHAMOWCZ, Zygmunt; Turkic Geographic Names Qai and Qai Sarayi in
Crimea (Krmda Kai ve Kai Saray Trke Yer Adlar, Folia Orientalia, S.6, 1965,
s.244.
JANKOWSK, Henryk; Nazwy osobowe Tatarow litewsko-polskich (Litvanya-Polonya
Tatarlarnn Kii Adlar), Rocznik Tatarw Polskich, S.4, 1997, s.59-90.
------------------; Tama and Tamaq in Crimean Place Name / Tama ve Tamag Krmda Yer
Adlar, Folia Orientalia, S.33, 1997, s.59-64.
------------------; On Polish Tatar Names Mucha and Muchohon, Studia TurcolocigaCra-
coviensia, S.5, 1998, s.135-140.
KOWALSK, Tadeusz; W sprawie metodologii bada zapoycze tureckich w jzykach
sowiaskich / Trkeden Slav Dillerine Geen Kelimeler zerindeki Metodolojik
Aratrmalara Dair, Sbornik Praci I., Sjezda Slovanskych Filologu v Praze 1929,
s.554-546.
------------------; Objanienie wyrazw tureckich / Trke Kelimelerin zah, Pamitniki
Janczara, S.63, (Yaymalayan: Jan o), 1912, s.389-403.
------------------; W sprawie zapoycze tureckich w jzyku polskim / Trkeden Polonya
Diline Girmi Olan Kelimelere Dair, Symbolae Grammaticae in Honorem J. Rozwa-
dowski, S.2, 1927, s.347-353.
------------------; Nieco o wpywie tureckim na jzyk Polakw z Adampola / Polonezkyde
Yaayan Polonyallarn Diline Trkenin Etkisi, Rocznik Tatarski, S.1, Vilno, 1932,
s.21-33.
KRZYZANOWSK, Janusz-Shahla Kazmova, Nazm Hikmet Rubailer, Varova, 2014
Leksykon wiedzy o Turcji / Trkiye Bilimsel Leksikonu, (Redaktor: Prof. Tadeusz Majda),
Dialog Yaynevi, Warszawa, 2004.
OZNSK, Wadysaw; Patrycjat i mieszczanstwo lwowskie w XVI i XVII w. / XVI. XVII.
Yzylda Lvivdeki Burjuvazi, 2. bask, Lwow, 1892.
MANKOWSK, Tadeusz; Orient w Polskiej kulturze artystycznej, Ossoliskich Yaynevi,
Wrocaw-Krakw, 1959.
------------------; Pasy Polski, Wroclaw, 1964.
MODZYSKA-NAWOTKA, Magorzata; O modach i strojach, Dolnolskie Yaynevi,
Wrocaw, 2004.
Nowy sownik jzyka polskiego, PWN Yaynevi, Warszawa, 2003.
PETRASZEWSK, Jerzy; Nowy przekad dziejopisw tureckich, dotyczcych si historii
polskiej, Berlin, 1896.
POTOCK, Jan, Podroz do Turek, Krakov, 1924.
REYCHMAN, Jan, W sprawie pochodzenia wyrazu czekan / ekan Kelimesinin Men-
esine Dair, Jzyk Polski, S.3, 1954, s.220-222.
365
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
------------------; Polski (gwar.) pajtasz = wgierski. pajtas = turecki payta / Lehede paj-
tasz, Macarcada pajtas, Trkede payta, Jzyk Polski, S.5, 1953, s.407-408.
STACHOWSK, Stanisaw, rda staropolskie do historii jzyka osmasko-tureckiego
(Eski Lehe Kaynaklarda Tarihi Osmanl Trkesi), Sprawozdania Komisji Jzykowej
Nauk Orientalistycznych, S.19/I, 1971, s.68-69.
------------------; Osmanich-trkische und tatarische Lehnwrter im Polnischen und ihre
Bedeutung fr dietrkische Wortgeschichte / Leh Dilinde Osmanl Trkesi ve Ta-
tarca Alntlarn Trke Sz Hazinesi Bakmndan nemi, B. Heinkle-Kellner, / M.
Stachowski (Hrsg.), Laut-und wortgeschichte der Trksprachen. Beitrge des Inter-
nationalen Symposiums, Berlin, 7. bis 10. Juli 1992, Wiesbaden, 1995, s.155-171.
SUSZKEWCZ, Eugeniusz; Remarques sur la langue turque des Armniens et sur
les emprunts turcs de larmnien / Ermeni Kpakasna ve Ermeniceye Geen Trk
Kelimelerine Dair Dikkatler, Rocznik Orientalistyczny, S.14, 1939, s.136-154.
------------------; Surma w jezykiem Polski / Lehede surma Kelimesi,Jzyk Polski,
S.26/3, 1946, s.76.
------------------; Dwa wyrazy pochodzenia wschodniego ogier i pajuk / Lehede ark
Meneli ki Kelime: ogier ve payuk, Jzyk Polski, S.34/3, 1954, s.225-227.
TOKARSK, Jan, Sownik Wyrazw Obcych / Yabanc Kelimeler Szl, Panstwowe
Wydawnictwo Naukowe, Warszawa, 1980, 830 s. (SWO).
TUREK, Wacaw Przemysaw; Sownik Zapoycze Pochodzenia Arabskiego w Polszczynie
/ Arapadan Leheye dn Gelen Kelimeler, Universitas, Krakw, 2001.
Trke Szlk, Trk Dil Kurumu Yayn, 7. bask, Ankara, 1983.
Wojna i Pokj / Sava ve Bar, (Redaktor: Prof. Tadeusz Majda), stanbul, 2000.
ZAJCZKOWSK, Ananiasz; Gosy tureckie w zabytkach staropolskich. I. Katechizac-
ja turecka Jana Herbiniusa / Eski Polonya Edebiyatnda Trke Kelimeler: I Jan
Herbiniusun Trke Din Kitab, Wrocaw, 1948.
------------------; O potrzebie studiw turkologicznych dla historyka kultury i jzyka
polskiego. Przyczynek do etymologicznego opracowania zapoycze tureckich w
jzyku polskim / Polonya Kltr ve Dil Tarihilerine Trkoloji Aratrmalar in
Gerekli Bilgiler: Trkeden Leheye Geen Kelimelerin Etimolojisine Dair, Jzyk
Polski, S.19, 1934, s.33-38.
------------------; O zapoyczeniach w jzyku polskim. I. / Lehede ark Meneli Kelime-
ler I, Jzyk Polski, S.1, 1936-1937, s.1-7.
------------------; O zapoyczeniach wschodnich w jzyku polskim. II. / Lehede ark
Meneli Kelimeler II, Jezyk Polski, S.4, 1937-38, s.33-39.
------------------; Pierwsza prba opracowania jzyka tureckiego w literaturze staropolski-
ej / Eski Polonya Edebiyatnda Trkeye Ait lk Deneme, Sprawozdania Warszaws-
kie, S.31, 1938, s.51-56.
366
Trk slam Kltrnn ve Sanatnn Polonya Kltrne ve Sanatna Etkisi
367
Erken Dnem Macarlar Arasnda slam* 1
Osman KARATAY
Prof. Dr., Ege niversitesi, TDAE, Bornova - zmir
zet
M
acarlar 9. yy sonlarnda Don nehri boylarndan imdiki
yurtlarna g etmilerdir. Bu esnada Hazarn kuzeyin-
deki blge slamdan habersiz deildi ve ilk Mslman
Trk devleti de burada bulunan dil Bulgardr. Bu artlarda slam,
Macarlar arasna da erken bir tarihte girmitir. 1000 ylnda devle-
tin resmen Hristiyanl semesi ilk bakta Macar ota nezdinde
Mslmanlarn durumunu ve konumunu etkilememekle birlikte,
Romadan ve yerel kiliseden gelen bask ve kkrtmalar Macar kralla-
rn zaman zaman slama kar tavra zorlamtr. Skntl dnemler
olmakla birlikte, Macaristanda Mslmanlar dier Katolik lkelere
nazaran genellikle nispi bir rahatlk iinde bulunmulardr. Ancak
14. yy bayla birlikte bu lkede slam ortadan kalkm gzkyor.
Bunun sebebini ise Papalk basklarnda aramak gerekmektedir.
369
Islam among Early Era Hungarians
Summary
H
ungarians migrated to what is today their soil at the end
of the 9th century. In those days, the Caspian steppes were
not without Islam, and the first Islamo-Turkic state, the
Volga Bulgar, was founded there. In these circumstances, Islam
penetrated also into the Hungarian realm in that age. At the first
glance, Christianization of the Hungarian court in the year 1000
did not influence situation and position of Muslims in the country
to a great degree, but oppressions and instigations from Rome and
the local Catholic Church often forced Hungarian kings to act aga-
inst Muslims. There happened repressions and stressful days, but
Hungarian Muslims were usually in a better situation compared to
other Catholic countries. Islam seems to disappear at the country
with the beginning of the 14th century. Its reason should lay in the
repressions instigated by the Papacy.
370
Erken Dnem Macarlar Arasnda slam
Giri
Bakurdistandaki yurtlarndan 5. yyn ikinci yarsnda Orta dil ve Don nehri
boylarna gelen ve aralarnda Trklerin de bulunduu eitli boylarn karmndan
oluan Macar birlii, 9. yy sonlarnda doudan gelen Peenek basksyla iyice
batya kaymak zorunda kalm ve bugnk Macaristan ve Erdeli yurt tutmutur.
Macarlarn bu hadisat anlatan, yazar belirsiz Gesta Hungarorum adl ilk eserleri
gten 310 yl sonra, 1205 ylnda yazlmtr. Dolaysyla bu eserde zerinde
kuku duyulabilecek nitelikteki haberler, gayet ciddi gelenekleri yansttklar
grlen haberlerle iie verilmektedir. Bunlardan birine gre 940larn sonlarnda
(Toksony zamannda) Bular (Bulgar) lkesinden byk bir smail ordasyla bir-
likte isimleri Billa ve Bou olan baz ok asil beyler geldiler Ayn zamanda yine
ayn blgeden Heten adnda ok asil bir sava geldi1 Bu gelenlere lkenin eitli
yerlerinden geni topraklar balanmtr.
Bu haberi gvenilir grmeyenler olduu gibi,2 geli yerini Harezm olarak
alanlar da vardr.3 Biz yenilerdeki bir almamzda buna deindik ve hem tar-
ihi artlara, hem de Bular kelimesinin kullanmna dikkat ekerek, bu gelen-
lerin dil Bulgardan olduklarn dnmeyi engelleyecek bir husus olmadn
dnyoruz; bunu da Toros Bulgarlar Anadoluya Nereden Geldi? balkl
makalemizde nerdik.4 bu haber isimsiz Macar vakayinamesinin sonunda ver-
ilmektedir ve bilhassa soylu baz ailelerin kklerini aklamay amalamaktadr.
Tm bunlarn ayn yllar iinde geldiini dnmek iin bir sebep bulunmuyor,
zira Bulgardan belki tek bir orda gelmitir ama Peeneklerden5 ve Harezmden
deiik ve mnferit geliler srmtr. Bu yzden tarihleme kesin bir zamana
oturmayabilir. Biz bunun 920lerin balarnda olduunu sanyoruz.
Bu tarihte dil Bulgarn yeni Mslman olduunu ve hemen slam nfusu
ihra ettiini dnmeye de gerek yok. 921 ylnda Mslman olma diye bir
ey yoktur. Grevlerinin ayrntsn bn Fazlandan rendiimiz Halifelik sefareti
Bulgara vardnda halk ve han zaten Mslmand. Belki han yakn zamanlarda
slam kabul etmiti ama halk iinde slamn belli bir derecede yerlemi ve
kklemi olduunu bn Fazlandan okuyoruz.6 Hatta 912 senesinde Azerbaycanl
1 Martyn Rady, The Gesta Hungarorum of Anonymus, the Anonymous Notary of King Bla: A
Translation, South and East European Review 87-4 (2009), s. 726-727.
2 Nora Berend, At the Gate of Christendom: Jews, Muslims and Pagans in Medieval Hungary, c.1000-1300,
Cambridge, 2001, s. 65.
3 Kroly Czegldy, Az rpad-kori mohamednokrl s neveikrl, Magyar strtneti Tanulmnyok,
Budapest, 1985, s. 99-100.
4 Osman Karatay, Toros Bulgarlar Anadoluya Nereden Geldi?, Tarih ncelemeleri, XXVI/1 (Temmuz
2011), s. 67-79.
5 Peeneklerin arasnda da Mslmanlarn bulunduu dnlr ve bunlar Macar vakayinamelerinde
belirtildii zere bu lkeye gelmilerdir (Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 66). Bildiim kadaryla
Peeneklerdeki slam konusunda mnferit bir alma bulunmuyor. Bu konuda Rus kaynaklarnda da
atflar vardr ve bir almay hak etmektedir. Kroly Czegldy, Az rpad-kori mohamednokrl, s. 100,
Macaristana gelen Mslman dalgalarna 1230larda gelen kumanlar arasndaki Mslmanlar da ekler.
6 bn Fazlan, bn Fazlan Seyahatnamesi, s. 46 vd.
371
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
7 Mesud, Murc ez-Zeheb (Altn Bozkrlar), ev. D. A. Batur, stanbul, 2004, s. 77.
8 Ramazan een, slam Corafyaclarna Gre Trkler ve Trk lkeleri, ikinci bask, Ankara, 1998, s. 132.
9 Ramazan een, slam Corafyaclarna Gre Trkler ve Trk lkeleri, s. 203.
10 Tadeusz Lewicki, Wgri i muzumanie wgierscy w wietle relacji podrnika arabskiego z XII w. Ab
Hmid al-Andalus al-arnaego, Rocznik Orjentalistyczny, 13 (1937), s. 110. Lewicki, 14. yy corafyacs
Ebl-Fidann da bu habere destek verdiini dnr. Ancak Bulardan gelen Mslmanlarn dil deil,
Tuna Bulgardan geldiklerine samimiyetle inanr. Delil olarak da Boris Han ile Papann 868 senesindeki
haberlemelerinde lkede Mslman varlna ima eden cmlelerin bulunmasn gsterir (Tadeusz
Lewicki, Wgri i muzumanie wgierscy w wietle relacji podrnika arabskiego z XII w. Ab Hmid
al-Andalus al-arnaego.).
11 Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 86, 153. Belki papalarn ve rahiplerin mevcut fkesini daha da
artran ey bu trden haberlerdi. Berend bunlar uydurma ve abart kabul eder. Zira bunun bir kayd yoktur
ve zaten ksa bir sre sonra Mslmanlar deil saylarnn artmas, ortadan kalkacaklardr. Hlbuki burada
birbirini destekleyen iki kayda, Katolik ikyetnamelerine ve Yakutun haberine sahibiz. Mslmanlarn
372
Erken Dnem Macarlar Arasnda slam
ortadan kalmas 13. yzyln ilk dnemlerinde slama geilerin olmadn gstermez. Burada irdelenmesi
gereken ey, slamn kayboluunun normal bir srete mi olduudur.
12 Geni bilgi iin bkz. Gyula Nmeth, A Honfogllo Magyarsg Kialakulsa, Budapest, 1930, s. 176-182.
13 Ramazan een, slam Corafyaclarna Gre Trkler ve Trk lkeleri, s. 152.
14 Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 65-66.
15 Istvn Fodor, Archaeological Traces of the Volga Bulgars in Hungary of the rpd Period, Acta Orientalia
Hungaricae, 33/3 (1979), s. 316-322.
373
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
16 Mesud, Murc ez-Zeheb, s. 93-95; Ramazan een, slam Corafyaclarna Gre Trkler ve Trk lkeleri, s.
54-55.
17 Jen Szcs, Kt trtnelmi plda az etnikai csoportok letkpessgrl, Holmi, XX/11 (Kasm 2008), asl
yayn Budapest, 1987, s. 1401.
18 Kroly Czegldy, Az rpad-kori mohamednokrl, s. 99.
19 Gyrgy Gyrffy, A Magyarsg Keleti Elemei, Budapest, 1990, s. 54.
20 Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 67.
21 Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 65.
22 Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 65.
23 Gyrgy Gyrffy, A Magyarsg Keleti Elemei, s. 50-51; Kroly Czegldy, Az rpad-kori mohamednokrl,
s. 100-102; Nora Berend, At the Gate of Christendom, s. 66.
24 Gyrgy Gyrffy, A Magyarsg Keleti Elemei, s. 50, 53. Kaliz isminin kaynaklarda ilk geii Hatip Zekeriyada
kabul edilir. Bu Sryani kaynanda 6. yy ortalarndaki bozkr halklar listesinde bunlarn ismi kwls xwlis
olarak geer. Bkz. Kroly Czegldy, Az rpad-kori mohamednokrl, s. 102.
374
Erken Dnem Macarlar Arasnda slam
375
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
376
Erken Dnem Macarlar Arasnda slam
377
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
BEREND, Nora, At the Gate of Christendom: Jews, Muslims and Pagans in Medieval Hun-
gary, c.1000-1300, Cambridge, 2001.
CZEGLDY, Kroly, Az rpad-kori mohamednokrl s neveikrl, Magyar strtneti
Tanulmnyok, Budapest, 1985, s.99-104.
FODOR, Istvn, Archaeological Traces of the Volga Bulgars in Hungary of the rpd
Period, Acta Orientalia Hungaricae, 33/3 (1979), s.315-325.
GYRFFY, Gyrgy, A Magyarsg Keleti Elemei, Budapest, 1990.
HRBEK, Ivan, Ein Arabischer Bericht ber Ungarn, Acta Orientalia Hungaricae, V/3
(1955), s.205-230.
IOANNES KNNAMOS, Historia, ev. I. Demirkent, Ankara, 2001.
BN FAZLAN, bn Fazlan Seyahatnamesi, ev. R. een, stanbul, 1975.
KARATAY, Osman, Ortaada Bosna ve Macaristan: Cebir ve nadn Tarihi, Uluslararas
Balkanlarda Trk Varl Sempozyumu -II- Bildiriler, C.2, yay. nal enel, Manisa,
2010, s.82-95.
KARATAY, Osman, Toros Bulgarlar Anadoluya Nereden Geldi?, Tarih ncelemeleri,
XXVI/1 (Temmuz 2011), s.67-79.
LEWICKI, Tadeusz, Wgri i muzumanie wgierscy w wietle relacji podrnika arab-
skiego z XII w. Ab Hmid al-Andalus al-arnaego, Rocznik Orjentalistyczny, 13
(1937), s.106-122.
MESUD, Murc ez-Zeheb (Altn Bozkrlar), ev. D. A. Batur, stanbul, 2004.
NMETH, Gyula, A Honfogllo Magyarsg Kialakulsa, Budapest, 1930.
NORRIS, Harry T., Islam in the Balkans: Religion and Society between Europe and the Arab
World, Columbia, 1993.
RADY, Martyn, The Gesta Hungarorum of Anonymus, the Anonymous Notary of King
Bla: A Translation, South and East European Review 87-4 (2009), 681-727.
SZCS Jen, Kt trtnelmi plda az etnikai csoportok letkpessgrl, Holmi, XX/11
(Kasm 2008), asl yayn Budapest 1987.
EEN, Ramazan, slam Corafyaclarna Gre Trkler ve Trk lkeleri, 2. bask, Ankara,
1998.
378
Balkanlarn slamlamasnda
Osmanl Devletinin
Siyasi ve dari Anlay - Yaps
Raif VIRMIA
Aratrmac Gazeteci Yazar, Kosova Trk Aratrmaclar Dernei Bakan
zet
O
smanl Devleti zerinde farkl dile, dine ve rka mensup
birok milletin yaad geni topraklara sahipti. Osmanl
Devleti bu topraklar gerek kl gerekse de orada yaayan
milletlerin rzalar ile kazanmtr. Bu durumun en belirgin rnei
ise Balkanlar olmutur. Balkanlarda birtakm milletler (Bonaklar,
Arnavutlar ve Srplar gibi) kendi rzas ile Osmanl Devletine ka-
tlmlardr. Bu balamda bu milletlerin kendi rzas ile Osmanl
Devletine katlmasnn nedeni nemlidir. Bu noktada karmza
kan soru Osmanl Devletinin sahip olduu siyasi ve idari anlay
nasldr ki Balkanlarda baz milletler kendi rzalar ile Osmanl ida-
resine gemilerdir? Bu almada, bu soru balamnda Osmanlnn
siyasi ve idari yaps ortaya konularak, bu yapnn Balkanlarn s-
lamlamasndaki yeri incelenmitir.
379
The Political and Administrative
Understanding-Structure of the
Ottoman State in the Islamization
of the Balkans
Summary
T
he Ottoman State occupied large territories which hosted na-
tions with different languages, religions and races. The Otto-
man gained these territories either through the sword or the
consent of the local nations. The most prominent example of this
situation is the Balkans. Various nations in the Balkans (such as
Bosnians, Albanians and Serbs) joined the Ottoman State of their
own free will. In this context the consent of these nations to join the
Ottoman State is significant. At this point the question that arises
is what was the political and administrative understanding in the
Ottoman State like that it encouraged some nations in the Balkans
to pass into Ottoman administration? In this study the political and
administrative structure of the Ottomans has been manifested in
the context of this question to study the role of this structure in the
Islamization of the Balkans.
380
Balkanlarn slamlamasnda Osmanl Devletinin Siyasi ve dari Anlay
Giri
Osmanl Devleti kurulduktan sonra (1299) ksa srede byk bir gelime gster-
mi, deiik rk ve dinlere mensup birok milleti hkimiyeti altna almtr. Geni
bir corafya zerinde farkl din, dil ve rklara mensup bu milletleri alt buuk asra
yakn bir srede, dzenli ve ahenkli bir ekilde baaryla idare etmitir.
Bu geni topraklarn byk bir ksm fetihlerle Osmanl hkimiyetine gemi,
bir ksm Hristiyan ve Yahudi halk da kendi rzalaryla Osmanl idaresini tercih
etmitir. Mesela baz Ortodoks Hristiyanlar, Katolik kilisesine kar Trk idaresi-
ni tercih ettikleri gibi, yine Balkanlarda Bonaklar, Arnavutlar ve Srplar da kendi
tercihleriyle Osmanl hkimiyetine girmilerdir.
Farkl kltr ve inanlara sahip olan bu milletlerin Osmanl hkimiyetine
girmeleri phesiz bir tesadf deildir. Bunda, Osmanllarn uyguladklar siyasi,
idari ve hukuki sistemlerin rol byk olmutur. yle ise Osmanllar, acaba
nasl bir siyasi, idari ve hukuki anlaya sahiptiler? sorusu ortaya kmaktadr.
Osmanl Devleti slam karakterini yanstan bir yapya sahip olduu iin, ba-
ndan beri iki kaynan etkisi altnda kalmay amalamtr. Ayn ekilde Os-
manl hukuku da slam kaynaklara dayanmaktayd. Bu hukukun slam kayna
er Hukuk, Trk kayna ise rf Hukuktur. Siyasi ve idari ynetim de er
ve rf Hukuk kurallar evresinde hareket etmitir.
Osmanl Devleti dhilinde uygulanan siyasetin ise genelde deimeyen baz
temel prensipleri mevcuttur. Bununla beraber bu siyasetin, blgelerin ve toplum-
larn tabii ve sosyal yapsna, kkl deiikliklerin gelimesine gre farkllk ge-
rektirdii de bilinmektedir. Osmanllarn deimeyen siyasetlerinin kayna ve
dayand hukuki temel, slam hkmleridir. Yani er- Hukuktur. Kuran, Ha-
dis, cma ve Kyas hkmleri bu hukuku oluturmaktadr. Bu yzden Osmanl-
lar devlet hayatnn sosyal, iktisadi ve idari ynlerini, er- hkmlere uygun bir
ekilde tanzim etmeye almlardr.
Devletteki farkllk veya eitlilik belirtileri ise rfe dayanmaktadr. rfn
kayna da Trk devlet gelenei, idare anlay, eitli blgelerde karlalan fark-
l rf ve detlerdir. rf uygulamalar er- esaslarla snrlandrlmtr. Bununla
birlikte slam fkh birok kanun ve fetvalarla daha da zenginletirilerek, fark-
l kltr, dil, din ve rklara mensup insanlarn meselelerine zm getirilmitir.
Bylece iki hukuk birbirinin karl deil, tamamlaycsdr. Devlet dzeni de bu
sayede salanmtr. Osmanl Devletine kudret, istikrar ve uzun bir mr veren
unsurlarn banda zaten bu hukuk anlay ve dzen gelmektedir.
Osmanl siyasi ve idari sisteminin bir dier nemli zellii de udur: Osmanl
Devletinin sahip olduu topraklar zerinde, yani devlet snrlar dhilinde, rka ve
maddi smrye dayanan bir ayrma gitmemi olmasdr. Osmanl Devletinde
Avrupal devletlerde olduu gibi bir tarafta anavatan, metropolit; br tarafta
smrgeler, denizar lkeler, dominyonlar gibi ayrmlar sz konusu olmamtr.
Zaten Osmanly Avrupaldan ayran en nemli unsur ve fark da bunlardr.
381
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
1 Ferit Develiolu, Osmanlca Trke Ansiklopedik-Lgat, 13. Bask, Ankara 1996, s. 1221.
2 Mehmet Zeki Pakaln, Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, Cilt 3, stanbul, s. 376.
382
Balkanlarn slamlamasnda Osmanl Devletinin Siyasi ve dari Anlay
3 Miri arazi, mlkiyeti devlet hazinesine ait olan belli bir vergi karl, iletilen arazi trdr. Bu sistemle,
topran iletmesi devlet kontrolnde srekli hale gelmi oluyordu.
4 slam Ansiklopedisi, Cilt V, stanbul, 1992, s. 29.
383
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
5 Bu daveti kabul edenlerin banda Osmanldan nce bu topraklara gelen Peenek, Kuman, Kpak, Pomak
Trklerinin olduu bilinen bir gerektir.
6 Ben Fatih Sultan Han btn dnyaya ilan ediyorum ki kendilerine bu padiah ferman verilen Bosnal
fransiskenler himayem altndadr ve emrediyorum. Hi kimse ne bu ad geen insanlar ne de onlarn
kiliselerini rahatsz etmesin ve zarar vermesin, imparatorluumda huzur ierisinde yaasnlar ve bu gmen
duruma den insanlar zgrlk ve gven ierisinde yaasnlar. mparatorluumdaki tm memleketlere
dnp korkusuzca kendi manastrlarna yerlesinler. Ne padiahlk erafndan ne vezirlerden veya
memurlardan ne de hizmetkrlarmdan hi kimse bu insanlarn onurunu krmayacak ve onlara zarar
vermeyecek. Hi kimse bu insanlarn hayatlarna, mallarna ve kiliselerine saldrmasn, hor grmesin veya
tehlikeye atmasn, hatta bu insanlar baka lkelerden devletime birisini getirirse onlar da ayn haklara
sahiptir. Bu padiah fermann ilan ederek burada, yerlerin, gklerin yaratcs ve efendisi Allah, Allahn
elisi aziz peygamberimiz Muhammed ve 124 bin peygamber ile kuandm kl adna yemin ediyorum
ki: emrime uyarak bana sadk kaldklar srece tebaamdan hi kimse bu fermanda yazlanlarn aksini
yapmayacaktr.
384
Balkanlarn slamlamasnda Osmanl Devletinin Siyasi ve dari Anlay
7 Bu savata, daha nce bahsettiimiz gibi, binlerce insan kayb dnda ok sayda Osmanl dini mimari eser
de imha edilmitir.
8 Syenia kasabasnda bir kilise (1892), Kumanova Kazasna bal Tekvic-i Cedid kynde bir Bulgar
Kilisesi, Syenia kazasnda 6 Rum mektebi, vb ( Pars Tulac, Osmanl ehirleri, s.366).
385
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
hakkn kendilerinde grmeye balamtr. maran halklar ise her frsatta, hibir
sebep yokken isyan etmitir. Avrupa ve Balkan devletleri, Osmanl Devletindeki
bykeliliklerini ve konsolosluklarn, misyoner okullarn, kiliseleri ve manas-
trlar, hastaneleri vb. messeseleri snak yerlerine, silah ve cephane depolar-
na veya siyasi ve silahl propaganda merkezlerine dntrmtr. Onlar, Os-
manl Devletini ykmaya ve paralamaya almlardr. nk onlar, Osmanl
Devletini kendilerine vatan olarak grmemilerdir. Bulgar iin vatan, Rumelinin
byk bir ksm, hatta stanbulu bile iine alan San Stefan Bulgaristandr. Rum
iin vatan, yine Osmanl Devletinin Avrupa topraklarnn en byk ksmn, Ege
adalarn, stanbulu, Bat Anadoluyu, Kbrs iine alan Megalo deay gerek-
letirecekleri Byk Yunanistandr. Ermeni iin vatan, Anadoluda bir Ermeni
devletini kurarak Ermenistana ilhak edecekleri Byk Ermenistandr. Srp iin
vatan, Bosna Hersek, Sancak, skp, Manastr, kodra vb. vilayetlerin ve toprak-
larn yer ald Byk Srbistandr.9
Byle olmalarna ramen, Osmanl Devleti her zaman ve her yerde olduu
gibi onlara hogrl davranmaya devam etmitir. Onlar eit ve hr Osmanl
vatanda saymtr. Onlar milli varlklarn adil bir hukuk devleti olan Osmanl
Devleti sayesinde yaatmlardr. Bu yzden bugn onlar her eylerini Osmanl
Devletine borludurlar.
Bugn bile Trkiyeye kar gayri meru rgtlerin tm faaliyetlerinin batl
ve kimi komu lkeler tarafndan finanse edildiine dair belgeler vardr. Trkiyeyi
elikili ve kirli oyunlara sokmak isteyen Hristiyan devletleri elinden geleni yap-
maya almaktadr. Bunlara ramen bilinli Trk milleti, anl tarihinin dene-
yimine ve gl ordusu sayesinde bu tr oyunlardan syrlarak Orta Asyada ve
son dnem Balkanlarda sz geen, nemli bir devlet olduunu defalarca ispatla-
mtr. Zaten bugn Trk milleti bamsz yaama inancn 700 yllk anl tarih
mirasna borludur. Kkl ve zengin bir tarihe ve medeniyete sahip olduklarn
bilen Trk Milleti, bugnk uygarlyla da dnya uygarlnn gelimesine kat-
kda bulunma frsat yakalam, bugnk Trk Milli kltrn ada uygarlk
dzeyine karmay baarmtr. Yzyllar boyunca, bu medeniyet sayesinde Tr-
kn dnya gr, ahlak, yaam tarz, zevki, estetik anlay evreye yaylm, ge-
ni bir alana Trk damgas vurulmutur. Trk milleti nceki dnemlerde olduu
gibi, bugn de kresel dnyada pasif kalmam, daha aktif bir ekilde ne atlm,
susmaktan ok konumay ve konuturmay ilke edinmi, sesinin boulmasna
izin vermemi, tam tersine sesini ykseltmi ve bugnk seviyesine ulamtr. Bu
yzden bugn herkesin kskand gl, gzel, ada, demokrat laik bir devlet
kurmutur.
9 Yusuf Hamza, Balkan Trkl, Ankara, T.C. Kltr Bakanl Yaynlar, 2002.
386
Balkanlarn slamlamasnda Osmanl Devletinin Siyasi ve dari Anlay
Trkler her nerede olursa olsun hogr esen bir havada her zaman tm so-
runlarn zmlenmesinden yana olduunu defalarca kantlamtr. Zamannda
olduu gibi bugn de Trk insann insan klan en nemli zellik de zaten onun
kendine, evresine, iinde yaayan topluma kar besledii sorumluluk duygusu-
dur.
Trk milletinin sadece kendi toplumuna deil dnya toplumlarna kar-
da besledii sorumluluun en gerek ve son rnekleri Kosova ve Afganistan
Savanda yer almas ve bu lkelerin savatan sonra yeniden yaplanmasnda sun-
mu olduu katk ve yardmlardr. rnein, Kosovada 1999 Kosova Savandan
sonra refahn salanmas iin Kosova Trk Tabur Grev Kuvvet Komutanlnn
sunmu olduu katklar, sadece Kosova halk tarafndan deil, tm dnya tarafn-
dan byk bir takdirle karlanmtr. Mehmetik, burada halkn gzdesi olmay
baarmtr. KTTGKK, kendine verilen grevi baaryla yerine getirmesinin yan
sra yerel halkn (Trk, Arnavut, Bonak, Rum vb.) kltr ve dier alanlarda da
kalknmas iin gnll gayret gstermitir. Bu gayretler harmannda tabur ve
personelinin gnll maddi katklaryla Kosovada byk insani yardmlar sunul-
mutur.
Sonuta bir gerek var ki, bugn Osmanlnn bir devamn oluturan Bal-
kan Trkleri her nerede yaamsa ve yayorsa kendi kimliklerini korumu rnek
bir millettir. Ana vatan dnda yaayan baz Trk topluluklarnn says az olsa
da yapm olduklar faaliyetler sayesinde ayakta kalmay baarmlardr. Din, dil,
rf, det gelenek ve greneklerini yaadklar topraklarda yaamakta ve Osmanl
Devletinin buralara vurduu damgay hl korumaktadrlar.
387
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
DEVELOLU, Ferit, Osmanlca Trke Ansiklopedik-Lgat, 13. Bask, Ankara 1996.
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, Cilt 3, stanbul.
slam Ansiklopedisi, Cilt V, stanbul, 1992.
HAMZA, Yusuf, Balkan Trkl, Ankara, T.C. Kltr Bakanl Yaynlar, 2002.
EK 1
Fatih Sultan Mehmetin Ahitnamesi (28 Mays 1463)
Ben Fatih Sultan Han btn dnyaya ilan ediyorum ki kendilerine bu padiah fer-
man verilen Bosnal fransiskenler himayem altndadr ve emrediyorum. Hi kimse ne bu
ad geen insanlar ne de onlarn kiliselerini rahatsz etmesin ve zarar vermesin, impara-
torluumda huzur ierisinde yaasnlar ve bu gmen duruma den insanlar zgrlk ve
gven ierisinde yaasnlar.
mparatorluumdaki tm memleketlere dnp korkusuzca kendi manastrla-
rna yerlesinler. Ne padiahlk erafndan ne vezirlerden veya memurlardan ne de
hizmetkrlarmdan hi kimse bu insanlarn onurunu krmayacak ve onlara zarar vermeye-
cek. Hi kimse bu insanlarn hayatlarna, mallarna ve kiliselerine saldrmasn, hor grme-
sin veya tehlikeye atmasn, hatta bu insanlar baka lkelerden devletime birisini getirirse
onlar da ayn haklara sahiptir.
Bu padiah fermann ilan ederek burada, yerlerin, gklerin yaratcs ve efendisi Al-
lah, Allahn elisi aziz peygamberimiz Muhammed ve 124 bin peygamber ile kuandm
kl adna yemin ediyorum ki; emrime uyarak bana sadk kaldklar srece tebaamdan hi
kimse bu fermanda yazlanlarn aksini yapmayacaktr.
388
Tarih Boyunca Kosovada slam
Nexhat BRAHIMI
Prizren Medresesi,
Prizren slam Birlii Kurulu yesi
zet
I
slamn Avrupaya Osmanl ile geldiine dair genel kannn
aksine slam bu topraklara ok daha nce gelmitir. Bu ge-
liin izlerini birok tarih vesika bize sunmaktadr. Bu tarih
seyrin urad noktalardan birisi de Kosovadr. Kosova uzun yz-
yllar boyunca Mslman ve Mslman olmayan insanlarn bir ara-
da yaad topraklar olmutur. Bu balamda, bu alma Osmanl
ncesi, Osmanl dnemi ve Osmanl sonras olmak zere uzun yl-
lar slama ev sahiplii yapm olan Kosovada slamn yayln ve
genel durumunu aklamay hedeflemektedir.
389
Islam in Kosovo Throughout History
Summary
C
ontrary to the common belief that Islam came with the Otto-
mans Islam came to Europe, it has actually come to this land
much earlier. The arrival is presented to us with many histo-
rical documents. One point along this historical course of visits is
Kosovo. For centuries Kosovo has been a country where Muslims
and non-Muslims have co-existed. In this context, the intention of
this study is to explain the general status and the spread of Islam
in Kosovo which has been the host for the pre-Ottoman era, the
Ottoman era and the post-Ottoman era for long years.
390
Tarih Boyunca Kosovada slam
Giri
Avrupann gneyinde bulunan ber, Apenin ve Balkan yarm adalar VII. yz-
yldan itibaren devaml olarak Hristiyanlk ile slam arasnda buluma ve at-
ma blgeleri olmutur. Her ne kadar bu konu hakkndaki aratrmalar zaman ve
konu alan olarak ksmen yaplm olsa bile tarih veriler ve yazl materyallerle bu
konu hakknda kat bir mozaik oluturulabilir.
Mslmanlar 710dan 1492ye kadar spanyada ber yarmadasnda bulun-
mulardr. Avrupa rekonkuista hareketiyle spanyadan Mslmanlar ar bir e-
kilde kovulmalarna ramen hayatn her alannda silinmez izler brakmlardr.
Mslmanlar IX XI. yzyllar arasnda, iki yzyldan fazla Apenin yarmada-
snda da zellikle Sicilya adasnda bulunmular; ancak buradan da kovulmular-
dr. yle ki yazl tarih materyallerden baka Mslman devamll buralarda
bulunmamaktadr.1
Mslmanlar, Osmanl ncesi dnemde sayca az olarak kurum ve imanl
insanlarla, sonrasnda ise youn olarak Osmanl ve Osmanl sonras dnemde
Balkan yarmadasnda devaml ve sabit olarak bulunmulardr. imdiye kadar id-
dia edildii gibi slamn kabul Osmanlnn geliiyle olmamtr. Hristiyanlk
ve slamn bulumas ok daha nce olmutur, bu normal olarak sabit olmad
zamanlarda da Avrupann birlikte yaama kltr devamll iin benzersiz bir
rnektir.2
1 Filip Hiti, Istorija arapa (History of the Arabs), Sarajevo,II fototip yaynevi, 1988, s. 447-553.
2 Daha geni olarak: Nexhat brahimi, Vepra 10, skp, 2009.
3 Nexhat brahimi, Vepra 10, s. 117 ve devam.
4 Ahmed elebi, Tarihul-islamij wel-hadare el-islamijjeh, 5.cilt, IV.Basm, Kahire, 1979, s. 625-628; Filip
Hiti, Istorija arapa (History of the Arabs), s. 571 ve devam.
391
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Osmanl Dnemi
Osmanl mparatorluu Arnavut topraklarn paralanm ve igal edilmi olarak
buldu. Hatta ilk defa Osmanllar Gney Arnavutluka birka Arnavut prensin
davetiyle gelmilerdir.6 Balangta Osmanl ynetimi altna bugn Makedonya,
Srbistan, Kosova, Arnavutluk girdiler; daha sonra da Bosna, Hrvatistan, Voyvo-
dina, Sancak isimleriyle bildiimiz yerler girmitir. Osmanl bu yerlerin bazlarn-
da 1912 ylna kadar kalmtr.
Kosovann slam kabul etme sreci uzun, karmak ve Arnavut yazarlarn
ou tarafndan yazld gibi zorla deil, ilkesel olarak gnll olmutur. Ayn
ekilde Sami Fraeri slamn Yaylmas7 adl eserinde ve Noel Malcolm gibi dier
birok yabanc yazar da bunu iddia eder. zellikle slamn kabul konusunda
Bonaklar ve Arnavutlar farkldrlar. slam kartlar Arnavutlarn slamlatrl-
masnn sistematik iddet sreci, ekonomik bask ve dier bask metotlaryla ol-
duunu iddia eder. Ancak dnyaca nl yazarlar bu tezleri kabul etmezler.8 Hat-
ta gnmzde aktel olan svireli Tarihi Oliver Shmit Osmanl ynetiminin
5 Daha detayl bilgi iin Bkz: Nexhat Ibrahimi, Vepra 10, s. 116-149; Thomas W. Arnold, The Preaching
of Islam, London, 1913, veya Arnavuta tercmesi: Thomas W. Arnold, Historia e prhapjes s Islamit,
Prishtin, 2004.
6 Ali M. Basha, Npr gjurmt e Islamit, Tiran, 2005, s. 104. Joseph von Hammer, Historija Turskog/
Osmanskog Carstva, 1, Zagreb, 1979, s. 47. Jusuf Buxhovi, Kosova, 2, Prishtin Houston, 2012, s. 15 ve
devam.
7 Shemsudin Sami Frasheri, Himmetul-himam fi neshril-islam , 1302 hixhrij / 1885, stanbulda
yaynlanmtr, veya Arnavuta Tercmesi: Sami Frashri, Vepra 12, skp, 2004, s. 19-47.
8 Joseph von Hammer, I-III, Historija Turskog/Osmanskog Carstva, s. 47 e ve kitabn dier bir ok yerinde;
Thomas W. Arnold, The Preaching of Islam, s. 17 ve devam; Noel Malcolm, Kosova, nj histori e shkurtr,
II Bask , Prishtin-Tiran, 2001, s. 96 ve devam v.b.
392
Tarih Boyunca Kosovada slam
ilk iki yzylnda uygulad vergilerin Hristiyan halk iin ar olmadn iddia
eder. slam kart bilim adamlar bask konusunda unu unutuyorlar; nasl olur
da ekonomik bask ve zulmler karsnda Bonak ve Arnavutlar slam kabul
etmi; ancak Srplar, Bulgarlar, Makedonlar vd. kabul etmemi ve kitleler hlinde
slam reddetmilerdir. slamn kabul edilme nedenleri arasnda saylmas gere-
ken, ancak unutulan faktrler unlardr:
1) slam, hayata daha yksek bir fonksiyon ve deneyst bir perspektif ka-
zandrd.
2) slamn sunduu yeni vizyon ve dncede sadece kiisel ahlak yoktu,
ancak var olma kavramnn daha genilemesi vard. O da bu dnyada veya ahiret-
te insan kaderinin birletirilmesidir.
3) slam, kitlesel sorumluluktan ok kiisel sorumluluktan yana olmasna
ramen birlik anlamn teyit etmitir. Bu, topluma yeni bir bak as kazandr-
d; artk ksa mrl federasyonlar, deiken kabileler veya birbirini balamayan
gruplar deil, ancak kresel lekte moral ve dnce birliinde olan bir dzen
olumutur.9
Eer Osmanl ncesi dnem iin Arnavut topraklarna ve zellikle Kosovaya
Mslmanlarn gelmesi hususunda devamll olmayan, kopuk ve btncl bir
sre deildi dersek, Osmanl dnemi iin bunu diyemeyiz. slamlamay ba-
lca iki dneme ayrabiliriz: Birincisi, XVII. yzyla kadar Osmanlnn Avrupa
topraklarnda zayflamasna kadar olan geliigzel slamlama dnemi ve kincisi
XVIII. yzyldan itibaren zayflama ve durdurulamaz kle gelen basklar, teh-
likeler ve zorluklar dnemini izleyen slamlama dnemi. mparatorluk snrlar
Mslman halkla birlikte her geen gn daha da douya ekiliyordu.10
XV. yzyldan itibaren Arnavut ehirleri manevi, ekonomik ve toplumsal ola-
rak kurtulmaya balad. Arnavut Tarihi H. Duka bu srecin iki yolla gerekle-
tirildiini dnmektedir:
1. ehirli halkn kendi bana slamlamasyla ve
2. Ky evrelerinden slamlam gelerin ehirlere gelmesiyle.11
Ancak ehirlerde slamlama sreci sadece yeni sper yap gerekliinin bir
sonucu deil, ayn zamanda Osmanl idaresinin retim faaliyetleri organizasyo-
nuyla ehir halknn din yapsnda yapt mutlak deiikliin de sonucudur. Bu
Volterin Osmanl zamannn, deiik halk ve dinlerin tam zgrce ve birlikte
yaama hogrsyle yaad slam modeli hayat dzeni olduu iddiasn ortaya
koymasn tevik etmitir.12
9 Nerkez Smailagie gre, Klasina kultura islama, II, Zagreb, 1976, s. 157-159.
10 Kit Krim (ed.), Enciklopedija ivih religija, Beograd, 1990, s. 305.
11 Ferit Duka, Momente t kalimit n Islam t popullsis shqiptare n shekullin XV-XVII, n: Feja, kultura dhe
tradita islame ndr shqiptart, Prishtin, 1995, s. 119.
12 Nexhat Ibrahimi, Vepra 10, s. 639.
393
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
13 Selami Pulaha, Defteri i regjistrimit t Sanxhakut t Shkodrs i vitit 1485, Tiran, 1974, s. 50-135
14 Sknder Rizaj, Kosova gjat shekujve XV, XVI dhe XVII, Prishtin, 1982, s. 84-114.
15 Ferit Duka, Momente t kalimit n Islam t popullsis shqiptare n shekullin XV-XVII, s. 122.
16 Istanbul Basbakanlik gre: Ferit Duka, Momente t kalimit n Islam t popullsis shqiptare n shekullin XV-
XVII, s. 122.
17 I. Zamputi, Relacione mbi gjendjen e Shqipris Veriore dhe t Mesme n shek. XVII, I. Clt, Tiran, 1965, s.
337.
18 Ferit Duka, Momente t kalimit n Islam t popullsis shqiptare n shekullin XV-XVII, s. 123.
19 I. Zamputi, Relacione mbi gjendjen e Shqipris Veriore dhe t Mesme n shek. XVII, II, s. 107.
394
Tarih Boyunca Kosovada slam
lar bunu yerli olarak grmekteydi. Her ne kadar o dnemde ciddi sorunlardan
dolay durumu tam gsteren herhangi bir ey olmamasna ramen 1900 ylndan
sonraki veriler de bu yndedir.20
20 Kristaq Prifti, Popullsia muslimane shqiptare n Ballkan n fund t shekullit XIX dhe n fillim t shekullit XX,
n: Feja, kultura dhe tradita islame ndr shqiptart, Prishtin, 1995, s. 153-166.
21 Haki Kasumi, Gjendja organizative e Bashksis Islame te shqiptart nn okupimin jugosllav 1912-1941, n:
Feja, kultura dhe tradita islame ndr shqiptart, Prishtin, 1995, s. 459-463; Krhs.: Noel Malcolm, age, s.
301-372.
22 Bkz. monografin pr shkatrrimet e objekteve t qytetrimit islam gjat lufts Kosov-Serbi 1998-1999:
395
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
nc Binyl
Kosovada din durum 1998 - 1999 Kosova Srbistan savandan sonra yardm
kurulularnn abalar ve dayanmasyla dzelme gstermitir. Ancak yllar son-
ra bile (1999 2014) din kurumlarn hukuki statleri zlmemi ve tanmlan-
mamtr. yle ki, ou ey devlet yasalarna (anayasa, yasa, dzenleme vb.) gre
deil, ad hoc olarak anlk siyasi durumlara ve kiilerin keyfiliine gre zlmek-
tedir. Her ne kadar inananlar ve din kurumlar devlete vergi verseler de devletin
laik karakteri erevesinde devletin kaynaklarn kullanamyorlard. kinci snf
vatanda olarak muamele grmeye devam edilmekteydi.
Her ne kadar Kosova Anayasasnda Kosovann laik23 bir devlet olduu ya-
zyorsa da aslnda Kosova (devlet organlar) Hristiyan yanls bir devlettir. Okul
ncesi kurumlardan Kosova Sanat ve Bilim Akademisine kadar olan retilerde
slamn aa bir rol var veya toplumun tm baarszlklarndan slam sorum-
ludur. Hristiyanlk ise her trl kark durumdan kmann mididir. Byle
dnen ve tarihsel olarak tamamen tartmal Hristiyan kiilikler, entelektel
ve siyasiler, ulusal ikon olarak dayatlrken Mslmanlar ya tamamen gz ard
edilmekte ya da onlardan aalayc bir ekilde bahsedilmektedir.
Son Sz Yerine
Eer imdiye kadar ilediimiz konuyu iyimser bir ekilde bitirmek istersek o
zaman bu konu hakknda herhangi bir net son szmz olamaz. Tarih boyunca
siyasete, ekonomiye kltr ve medeniyete hkim olmu ideolojik gelimeler o ka-
dar mulak ki, eer bu konuda herhangi bir genel geer deerlendirme yaparsak
hata yapm oluruz.
O yzden Kosova Mslman nc bin yln banda ideolojik adan
postmodern dnya gelimeleriyle, insann sonsuzluunun teknolojik gelimey-
le olamayaca, teknolojik gelimeyle insann hibir snrnn kaldrlamayaca,
teknolojik gelimeyle insan ahlaknn dzelmeyecei ve teknolojik gelimeyle
metafizik konularn gnlk hayatmzdan kmayaca konularndan emin olaca-
veya olmayaca dncesinin glgesinde olacaktr. Kosova Mslman mit
ve protesto, rahatlk ve cefa arasndadr. Kosova Orta a kllarnn, aydn ve
ilerici modern insan ve modern bilim uygulamalarnn gerekletirdii karanlk
bombalar karsnda daha az tehlikeli ve daha merhametli olduunu unuttu ki,
Kosova kendi yolunun Avrupa entegrasyonu olduunu gstermeye alyor.
Barbaria serbe ndaj monumenteve islame n Kosov (shkurt 98 - qershor 99) & Serbien Barbarities
Against Islamic Monuments in Kosova (february 98-june 99), Prishtin, 2000.
23 Kosova Cumhuriyeti Anayasas 8. Maddesinde aynen yle yazmaktadr: Kosova Cumhuriyeti
laik devlet olup,din ve vicdan meselelerinde tarafszdr. http://www.mkrsks.org/repository/docs/
Kushtetuta.e.Republikes.se.Kosoves.pdf
396
Tarih Boyunca Kosovada slam
Kaynaka
ARNOLD, Thomas W., Historia e prhapjes s Islamit, Prishtin, 2004.
ARNOLD, Thomas W., The Preaching of Islam, London, 1913.
Barbaria serbe ndaj monumenteve islame n Kosov (shkurt 98 - qershor 99) & Serbien
Barbarities Against Islamic Monuments in Kosova (february 98-june 99), Prishtin,
2000.
BASHA, Ali M., Npr gjurmt e Islamit, Tiran, 2005.
BUXHOV, Jusuf, Kosova, libri 2, Prishtin Houston, 2012.
Enciklopedija ivih religija, Beograd, 1990.
ESPOSTO, John L. (ed.), Oksordska historija islama, Zivinice, 2005.
FEJA, kultura dhe tradita islame ndr shqiptart, Prishtin, 1995.
FRASHER, Sami, Prhapja e islamit, n: Sami Frashri, Vepra 12, Shkup, 2004.
FRASHR, Shemsudin Sami, Himmetul-himam fi neshril-islam, Stamboll, 1302 hixhrij
/ 1885.
HAMMER, Joseph von, Historija Turskog/Osmanskog Carstva, 1, Zagreb, 1979.
HT, Filip, Istorija arapa (History of the Arabs), botimi II, Sarajev, 1988.
http://www.mkrs-ks.org/repository/docs/Kushtetuta.e.Republikes.se.Kosoves.pdf.
IBRAHM, Nexhat, Vepra, 10, Logos-A, Shkup, 2009.
MALCOLM, Noel, Kosova, nj histori e shkurtr, botimi II, Prishtin-Tiran,/ 2001.
PRRAKU, Muhamet, Kultura kombtare shqiptare deri n Lidhjen e Prizrenit, Prishtin,
1989.
PULAHA, Selami, Defteri i regjistrimit t Sanxhakut t Shkodrs i vitit 1485, Tiran, 1974.
RZAJ, Sknder, Kosova gjat shekujve XV, XVI dhe XVII, Prishtin, 1982.
SCHMTT, Oliver Jens, Sknderbeu, Tiran, 2009.
SMALAG, Nerkez, Klasina kultura islama, II, Zagreb, 1976.
SHELEBJ, Ahmed, Tarihul-islamij wel-hadare el-islamijjeh, vellimi 5, botimi IV, Kajro,
1979
SHOW, Stanford J., Historia e Perandoris Osmane dhe e Turqis Moderne, I, Tiran, 2006.
ZAMPUT, Injac, Relacione mbi gjendjen e Shqipris Veriore dhe t Mesme n shek. XVII,
vll. I-II, Tiran, 1965.
397
Muslims in the Republic of
Poland the History and the Present
Tomasz MIKIEWICZ
Mufti of the Republic of Poland, The Chairman of the Muslim Highest Board of
Muslim Religious Union in Poland
Summary
T
he feature Muslims in the Republic of Poland history and
present presents in a synthetic form the history of the sett-
lement and the presence of Tatars on the Polish soil, taking
into account all social and political transformations. The presence
of Tatars, who are so different in their religion and traditions from
the Christian majority, is a remarkable event. Diversity, however,
did not hinder them from growing deeply into the local landscape,
they have long been recognized as ours, all the more that during
national-liberation fights they demonstrated their dedication and
commitment to the State that had adopted them and taken care
of. They proved it from the battlefields of Grunwald in 1410, thro-
ugh the fields of the battle of Maciejowice, until 1939, when it
was the last time in the history when the Tatar cavalry fought for
their homeland. The fate of the Tatars is inextricably linked with the
history of Poland with times of glory, collapse, partition, further
insurrections, and the two world wars. The feature recalls the most
important and significant events over the centuries.
399
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
400
Polonya Cumhuriyetinde
Mslmanlar - Tarih ve Bugn
zet
P
olonya Cumhuriyetinde Mslmanlar - tarihi ve gnmz
adl makale, tm sosyo-politik deiimleri dikkate alarak, ksa
olarak Polonya topraklarnda Tatarlarnn yerleme ve yaam
tarihini gstermektedir. Hristiyan ounluundan farkl din ve ge-
lenekler asndan Tatarlarn varl olaand bir olaydr. Tatarlarn
farkll, yerel gereklie kk salmalarna engel olamad. Tatarlar,
ulusal-kurtulu mcadelelerinde onlar kabul eden ve kollayan dev-
lete ballk ve fedakrlk gstererek uzun zamandr yerli olarak g-
rlmtr. 1410 ylnda Grunwald alanlarndan balayp, ardndan
Maciejowice kuatmasnda ve en son olarak 1939 ylnda, son kez
atl Tatarlar kendi lkesi iin mcadele etmitir. Tatarlar tarihi Po-
lonya tarihiyle ayrlmaz bir ekilde altn a, k, ilhak, ayaklan-
malar ve iki dnya sava ile balantldr. Makale, yzyllar boyunca
en nemli olaylar hatrlatr.
Yazarn zellikle ilgisini eken dnem 1918-1939 yllar arasnda
bamszlk kazanmas ve Polonya devletinin yeniden kurulmas d-
401
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
402
Muslims in the Republic of Poland
Introduction
History of Islam in Poland is closely connected with Tatars, who were almost the
only Muslims on Polish soil until the mid-80s. Settlement and presence of Tatars
in the Commonwealth [pol. Rzeczpospolita] has been described in a number of
dissertations, most of them written in the 20th century1. Describing more than
a six-hundred-year presence of Tatars in the Central and Eastern Europe with a
variety of threads could take a separate volume, and the aim of this article is not
a comprehensive depiction of the history of Tatars, but only showing the key mo-
ments in the group history, a kind of its presentation.
1 Piotr Borawski and Aleksander Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warsaw, Iskry,
1986; Stanisaw Kryczyski, Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnograficznej, Rocznik Tatarski
Vol. 3, Warszawa, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej,
1938; Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa,
Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990; Jan Tyszkiewicz, Tatarzy na Litwie i w Polsce. Studia z dziejw
XIII-XVIII w., Warszawa, Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1989; Jan Tyszkiewicz, Tatarzy w Polsce
i Europie. Fragmenty dziejw, Putusk, Akademia Humanistyczna im. Aleksandra Gieysztora, 2008; Jan
Tyszkiewicz, Z historii Tatarw polskich 1794 1944. Zbir szkicw z aneksami rdowymi, Putusk,
Wysza Szkoa Humanistyczna w Putusku, 1998.
2 Leszek Podhorecki, Tatarzy, Warszawa, Ksika i Wiedza, 1971, p. 18.
3 Tomasz Jasiski, Przerwany hejna, Krakw, Krajowa Agencja Wydawnicza, 1988, p. 9.
4 Jan Tyszkiewicz, Tatarzy w Polsce i Europie. Fragmenty dziejw, Putusk, Akademia Humanistyczna im.
Aleksandra Gieysztora, 2008, pp. 12-13.
403
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Islamisation
The Mongols and nomads united by Genghis Khan conquered numerous peoples
and their expansion was impressive. The Empire, established as a result of the
conquests of Genghis Khan and his successors in the first half of the 13th century,
covered more than half of Asia, and almost all of the Eastern Europe. One of the
areas managed by the Batu-Khan, who was Genghis Khans grandson, evolved
into a sovereign state called the Golden Horde. Histories of individual khans are
complicated, as well as their system of inheritance, territorial range or conquests.
The most interesting aspect from the point of view of this paper is the moment
of accepting Islam. Several key events that started islamisation of nomads, former
shamanism followers, should be pointed out5.
1. On the territory of the Golden Horde there were strong centres of Islam,
such as: Bolghar, Bukhara, Urgench or Samarkand. Mongolian conquerors got
influenced gradually by more superior Muslim civilization and accepted the new
faith. One of the proponents of Islam was Khan Berke, who became a Muslim
even before taking power (years 1257-1266). During his reign the Golden Horde
became a Muslim state. Berke was aware that Islam would connect the Mongo-
lian conquerors with the residents of Bolghar and the Kipchak, who were largely
Muslims, and contribute to the consolidation of the society of the Golden Horde.
He built mosques and used the knowledge of Muslim scholars6.
2. Despite rapid progress, the new religion still fought with the followers of
shamanism. Successors of Berke Mongke Temur (Mngke) and Tokhta were
shamanists, while Uzbeg Khan, who followed them, was already a Muslim and
converted the inhabitants of the Golden Horde to Islam making it the state re-
ligion7.
3. Part of the Mongols converted to Islam at the time of the reign of Hulagu,
who was a grandson of Genghis Khan and the creator of Ilkhanate, after the
invasion on Iraq and the fall of Baghdad in 1258. Tekuder, the son of Hulagu,
converted to Islam shortly after he ascended the throne in the year 1282, but
his Mongolian supporters were not ready for such a decision and the conversion
caused a civil war. Only when Ghazan became the ruler of the Ilkhanate dynasty
and publicly announced his Muslim faith, Islam became the official religion of
the state8.
404
Muslims in the Republic of Poland
9 Relics of the settlement burnt by Tatars can be seen on the tourist route of the dungeons of the Main
Market Square in Cracow Tracing the European identity of Cracow, www.podziemiarynku.com.
10 Norbert Boratyn, Recenzja ksiki autorstwa Katarzyny Warmiskiej pt. Tatarzy polscy. Tosamo
religijna i etniczna, Rocznik Tatarw Polskich, Vol. 9, Gdask, Rada Centralna Zwizku Tatarw
Rzeczypospolitej, 2006, p. 364; Katarzyna Warmiska, Tatarzy polscy. Tosamo religijna i etniczna,
Krakw, TAiWPN Universitas, 1999, p. 57.
405
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
The largest wave of settlement took place in the years 1392-1430, during
the rule of the Grand Duke Vytautas. Larger masses of these people came in
this period, and this was mainly the result of internal fights within the Golden
Horde and of lost wars. Among the arriving people were voluntary migrants,
fleeing successors to the throne, members of reigning family, mercenaries, as well
as prisoners of war (incarcerated in Lithuania after the victorious expedition of
Vytautas behind the Don River in 1397)11. Vytautas received them willingly. He
gave them land in exchange for their military service. In their colonies they could
build mosques, marry local women, and the offspring of these marriages could be
educated in their Muslim faith. Their traditional, nomadic and pastoral lifestyle
transformed into a sedentary and agricultural one. They were settled mainly by
towns and along the Teutonic border, which they were supposed to guard. The
oldest historical aggregations of the Tatars in Lithuania come from the times of
Vytautas, among others in the following areas: at the Voke River in Trakai, in the
villages of Konoary, Kozakary, Merszlany, Prudziany and Sorok Tatary. The ac-
count of Gilbert de Lennoya is worth mentioning here:
In this city of Trakai and beyond in several villages there is a very great number
of Tatars who live there in whole clans. These are ordinary Saracens... and they have a
separate language, called Tatar. In this town live also Germans, Lithuanians, Ruthe-
nians and a great number of Jews12.
In the battle of Grunwald of July 15, 1410, the Polish-Lithuanian side had
both Tatars who had settled for some time in the Grand Duchy of Lithuania, and
the warriors who had come in 1409 led by the eldest son of the murdered Tokhta-
mysh Khan Tsarevich Jalal al-Din, who was the pretender to the khan throne13.
He had 300 warriors in his unit, while the Tatar settlers from Lithuania had about
600-800 of them. The first phase of the battle of Grunwald was played according
to Tatar tactics, set already by the Polish King Wadysaw Jagieo, Grand Duke
of Lithuania Vytautas and Tsarevich Delal ed-Din. The army of the Teutonic
Knights were unable to cope with the sudden retreat and stretched moving fight,
and as a result, suffered great losses. This famous fight tactic is described by Julian
Talko-Hryncewicz who appoints to the chronicler Jan Dugosz while mentioning
the Tatar invasion of the year 1287:
They are fighting from afar, tracing a semicircle and throwing arrows at the en-
emies, either attacking with horses, or stepping back in retreat. They often pretend to
11 Stanisaw Dumin et al., Tatarskie biografie. Tatarzy polsko-litewscy w historii i kulturze, trans. Musa
Czachorowski, Biaystok, Muzumaski Zwizek Religijny w RP Najwysze Kolegium, 2012, p. 11.
12 In: Jan Tyszkiewicz, Z historii Tatarw polskich 1794 1944. Zbir szkicw z aneksami rdowymi, Putusk,
Wysza Szkoa Humanistyczna w Putusku, 1998, p. 14.
13 The Museum of the Battle of Grunwald in Stbark commemorated a Tatar warrior revealing
a silicon rubber sculpture of Jalal al-Din at a ceremonial meeting on January 21, 2012. More
on the history: Selim Chazbijewicz, Chan Delaleddin i Tatarzy w bitwie pod Grunwaldem,
Przegld Tatarski, No. 2, 2010, pp. 6-9.
406
Muslims in the Republic of Poland
retreat to later greet the racing opponent with even more ferocious blows or to flank
him suddenly14.
After the battle of Grunwald some of Jalal al-Din warriors voluntarily settled
in the territory of Lithuania. Tatar settlements initiated by the dukes of Lithu-
ania in the 14th century and followed by the King Casimir Jagiellon, lasted until
the end of the 16th century. They gathered around the important political and
economic centres and fortified castles: Vilnius, Hrodno, Kaunas, Trakai, Slonim,
Minsk and Navahrudak. Loose Tatar enclaves were also formed in Podlachia, at
Tykocin and Knyszyn.
Recollection of Vytautas, a ruler favourable to Tatars, survived among them
which was expressed in a supplication addressed to King Sigismund I in 1519:
He did not make us forget the Prophet and we repeated his name as our Caliphs
while directing our eyes to holy places (Mecca and Medina)15.
Tatars grew quickly into a new homeland, and they wrote in the above-men-
tioned letter to the King Sigismund I, too:
We swore by our sabres that we loved the Lithuanian, when in a wartime they
had us for captives, and said to those entering this soil that this sand, this water, and
these trees are common to us... In Crimea and Kipchak they all know that we are not
foreigners in your country16.
Visitors from the vast steppes of Kipchak did not speak one language. Com-
ing from different parts of the vast Golden Horde and khanates that arose after
its breakup, they brought their local customs, dialects, and accents with them.
Already in the 16th century most of them lost their language and replaced it with
Polish or Russian, as stated by the author of a treaty Risale-i-Tatar-i-Lech in
1558:
() Unfortunately, they abandoned their speech and use the Polish language,
but with the care of him who is the refuge of the mission (i.e. Prophet Muhammad),
they preserved their faith so far Today a small part of Muslims uses the Osmanii
speech there, and only those who moved here themselves in the age closer to us In
our journey we came across Muslims who knew few things more than we did, even in
countries subordinate to the great padishah, and if our people cannot speak Arabic or
Turkish, they know other languages: as everyone in our country has got two languages,
commonly used there (the Polish and Belarus)17.
14 Julian Talko-Hryncewicz, Mulimowie czyli Tatarzy litewscy, Krakw, Ksigarnia Geograficzna Orbis,
1924, pp. 30-31.
15 Stanisaw Kryczyski, Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnograficznej, Rocznik Tatarski, Vol. 3,
Warszawa, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1938, p.
15.
16 Leszek Podhorecki, Tatarzy, Warszawa, Ksika i Wiedza, 1971, p. 362.
17 Lucjan Krawiec and Jan Jerzy Tochtermann, Tatarzy w Polsce, Wilno, Nakadem Dziennika Urzdowego
Kuratorium Okrgu Szkolnego Wileskiego, 1936, p. 13.
407
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Language loss was caused by several factors. Namely, Lithuanian Tatars lived
separated from their brothers from the Crimea or behind the Volga River and
lived in local Polish- or Belarus-speaking communities, they married Christians
(Orthodox, Catholics), which the Quran allowed and dukes and the authori-
ties gave encouragement to. Slavic wives began speaking to them in their own
language, teaching children only local languages. Also their denomination was
not supporting in terms of maintaining the Tatar language, as the liturgical lan-
guage of Islam is Arabic. From the 18th century, you can talk about almost total
language assimilation18. Talking about the linguistic assimilation, it should be
noted that to a large extent Tatars owe assimilation of the Polish culture to their
Christian wives. They introduced a different language, but also distinct religious
beliefs, habits, rituals, songs, customs, or costumes to Tatar mansions and cot-
tages. They took names after their wives too. In this way, Tatar names ending
with -icz or -ski evolved from the names of estates; Muslim names often took
the form of Christian names, for example: Iskander Aleksander, Jussuf Jzef,
Mustafa Stefan.
The social structure of the Tatars is worth mentioning here, which was char-
acterised by significant stratification. The highest place in the hierarchy was taken
by the descendants of khans, tsareviches of the Puskis and Ostryskis families.
Then, there were the hospodar Tatars who were endowed with the biggest in-
vestitures and mostly the descendants of the aristocrats that had come from the
Golden Horde. They were distinguished by their noble Tartar titles such as ulhan,
bey, or mirza. Subsequent to Tatars were Cossacks, who were endowed with land,
too. They had to be fully available for fight in the event of call, and during the
period of peace their duties were to serve as the postal service, police, escorting
royal and magnate rides19. The lowest in the hierarchy were simple Tatars, often of
the captive settlement, and as subjects to hospodars they lived in towns, at castles
and manor houses20. This lowest layer has been engaged in traditional crafts, espe-
cially tanning21cart driving, agricultural cultivation in gardens and horse trade22.
At the end of the sixteenth and at the beginning of the 17th century Tartar
troops appeared in the crown army and were paid by the king. For Muslims set-
tlers, the military duty for investiture was related with costs, continuous absence
of the owners, as well as the fragmentation of estates as a result of the large birth
rate, all of which brought adverse changes. They tried so sell off their lands and
18 See: Hady Seraja Szapsza, O zatraceniu jzyka ojczystego przez Tatarw w Polsce, Rocznik Tatarski, Vol.
1, Wilno, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1932,
pp. 34-48.
19 See: Jan Tyszkiewicz, Tatarzy w Polsce i Europie. Fragmenty dziejw, Putusk, Akademia Humanistyczna im.
Aleksandra Gieysztora, 2008, pp. 163-177.
20 See: Ibid. pp. 15-16.
21 Tatars worked in the tanning industry even at the beginning of the 21st century.
22 See: Jan Tyszkiewicz, Tatarzy na Litwie i w Polsce. Studia z dziejw XIII-XVIII w., Warszawa, Pastwowe
Wydawnictwo Naukowe, 1989, pp. 222-254.
408
Muslims in the Republic of Poland
sign up to the army for pay, which resulted in protests of the noblemen. The Mos-
cow raid on Lithuania in the year 1655 proved to be very adverse for the Tatars,
as it changed radically the Tatar settlement map in that area. The oldest villages at
Vilnius and Kaunas became deserted, and their residents relocated to Volhynia,
Podolia, Ukraine and to the Crown and the Courland. The war against Moscow
and the Livonian War reduced the number of Tatars who were obliged to serve in
the army. Another fights against Turkey and a growing aversion to Islam intensi-
fied anti-Tatar events on the part of the Christian nobles. They were forbidden to
build mosques and keep Muslim subjects and households.
The Polish state, which was weakened with the onslaught of Swedes, did
not pay the employed troops. So they refused to be obedient and eventually dis-
banded. Tatar troops serving under the banner of the Commonwealth did not
get paid either. The Seim of 1667 passed a resolution to pay the Tatar troops only
one-quarter of their money back. In winter 1671 riots among the Tatar banners
began, and in the spring of 1672 just before the Turkish offensive they rose to
open revolt and several commanders with their divisions went over to the side of
the Turks. This event is called in the history the Lipka Rebellion23. The fidelity
to the Commonwealth retained the Tatar cavalry of the Lithuanian army, who
had had an important contribution to the battle of Chocim in 1673. The destruc-
tion made by the Lipka Tatars fighting as the front raid units of the Turkish army
were huge. They used cunning tactics, as they did not differ from local residents
due to the same speech and clothing. Therefore, they attacked villages and towns,
acting like the Crown Army until the sheer attack. The situation was so serious
that in 1673 negotiations with the Lipka Tatars concerning their return began24.
The Tatar rebels themselves, attached to the aristocratic privileges, could not get
used to the Turkish despotism. In 1674, King John III Sobieski accepted oaths
of fidelity from the Lipka Tatars and turned them back into his army. In 1676,
on the basis of the Act entitled Amnistia Tatarum Lipkum, the seim passed the
amnesty for Muslims who decided to serve Poland. Another important event
was the Constitution passed by the seim in 1677, which emphasized the merits
of the Tatars. On its basis it became possible to restore mosques, and the judicial
and fiscal law regarded Tatars as equivalent with the Christian noblemen. To
make amends to Tatars, King John III Sobieski in exchange for the outstanding
payment of the year 1679 endowed troops with land in Kruszyniany, Nietupy,
uany, Drahle, Malawicze, and Bohoniki25. Tatars built mosques in Bohoniki,
23 Lipka Tatars was the name given to the Tatars of the Grand Duchy of Lithuania by Crimean Tatars and
Ottoman Turks. Lipka is the garbled name of Lithuania. Lipka Tatarlar meant: Lithuanian Tatars. In the
17th century the name came into use in Poland to determine the Polish-Lithuanian Tatars. In: Selim
Chazbijewicz, Tatarzy w Polsce i w Gdasku, Rocznik Tatarw polskich, Vol. 9, Gdask, Zwizek Tatarw
Rzeczypospolitej Polskiej Rada Centralna, 2006, p. 311.
24 Stanisaw Kryczyski, Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnograficznej, Rocznik Tatarski, Vol. 3,
Warszawa, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1938, p.
33.
25 Documents issued in Grodno on March 12, 1679 specified the land granted and the rights and obligations
409
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
of the Tatar soldiers towards the Commonwealth. The exact locations of individual commanders in the
granted villages are described by Stanisaw Kryczyski.
See: Stanisaw Kryczyski, Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnograficznej, Rocznik Tatarski,
Vol. 3, Warszawa, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej,
1938, p. 34.
26 Piotr Borawski and Aleksander Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa, Iskry,
1986, p. 15.
27 Since 1717, when the seim approved the maintenance of a standing army, Tatars ended up as advance
guard of the Lithuanian army. They served in regiments established on the basis of already existing Tatar
banners of royal and aristocratic armies. These regiments participated in the Bar Confederation, defended
the Constitution of May 3, 1791 and fought in the Kociuszko Uprising (with the participation of the
Col. Gen. Jzef Bielak and Col. Jakub Azulewicz).
See: Arkadiusz Koodziejczyk, Pukownik Jakub Azulewicz- dowdca 6. puku Przedniej Stray Wielkiego
Ksistwa Litewskiego, Przegld Tatarski, No. 2, 2009, pp. 4-8.
28 See: Piotr Borawski and Aleksander Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa,
Iskry, 1986, pp. 125-126.
29 See: Jan Tyszkiewicz, Tatarzy w Polsce i Europie. Fragmenty dziejw, Putusk, Akademia Humanistyczna im.
Aleksandra Gieysztora, 2008, pp. 209-226.
410
Muslims in the Republic of Poland
Tatars did not form their own divisions. After the January Insurrection many of
them experienced repressions, including expropriation. Following the land re-
form of the year 1864 a lot of Tatar estates collapsed, as their owners were unable
to adapt to new ways of management. They fell into debt, sold estates and moved
to towns. Forced Russification affected the Tatars too. Tsarist authorities aimed
at breaking down any associations of Muslims with Polishness. The strategy was
as follows, on the one hand, they were forbidden to use the Polish language in
religious life, imams could not deliver sermons in Polish or use liturgical books
in that language in mosques30; on the other hand, they were encouraged to work
in the state administration and police, where Poles were not let in for employ-
ment. The plan was to create a loyal ethnic group out of Muslim Tatars and
use it against the Christian Polish population. Tatars used the job opportunities
and advancement in the tsarist army and administration, but did not rise up
against their Polish neighbours31. At the same time, in the years 1831-1863 Rus-
sian authorities conducted a verification of noblemen in the Polish-Lithuanian
lands, whose aim was the degradation of minor aristocracy, who expressed their
antiRussian moods particularly strong. It also covered Tatar landowners, whose
privileges granted to them by the Polish kings were sustained by the Tsarist edicts
called ukases from previous years. Most of the Tatars of noble heritage were
verified positively and they were regranted nobility. During partition some of the
Tatar settlers emigrated seeking a living in the Russian Empire, and some left to
the United States at the turn of the 19th and 20th centuries32.
At the turn of the 19th and 20th centuries several Tatars played a significant
role in a fight for independence. Some of them were the closest aides of Jzef
Pisudski himself: Stefan Bielak and a co-creator of the Polish Socialist Party,
Aleksander Sulkiewicz aka. Czarny Micha [Black Michael]33. Sulkiewicz organ-
ized Pisudzkis escape from the tsarist prison in St. Petersburg, fought in the 5th
Legions Infantry Regiment and was killed on the battlefield in 1916 rescuing a
wounded colleague34.
30 An administrative order also banned to place Polish inscriptions on Tatar graves. Today mizars in Bohoniki
and Kruszyniany have got Cyrillic inscriptions.
See: Piotr Borawski and Aleksander Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa,
Iskry, 1986, p. 135. Also see: Leon Kryczyski, Jak carat zwalcza polsko w yciu religijnym Tatarw
litewskich, Przegld Islamski, No. 4, 1936, p. 5-7.
31 See: Piotr Borawski and Aleksander Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa,
Iskry, 1986, pp. 133-141.
32 More about the Tatars settlement and activity in the United States can be found
in: Antoni Przemysaw Kosowski, Nowojorski meczet Rzeczypospolitej. Historia gminy tatarskiej w Stanach
Zjednoczonych, Wrocaw-Bydgoszcz, Inicjatywa Wydawnicza axarxan Xucalq, 2011; Ali Mikiewicz,
Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa, Pastwowe Wydawnictwo
Naukowe, 1990, pp. 22-23.
And also in: Leon Kryczyski, Emigracja tatarska w Ameryce, Przegld Islamski, No. 4, 1936, pp. 11-13.
33 See: Sawomir Hordejuk, Wierny towarzysz Pisudskiego, Przegld Tatarski, No. 2, 2010, pp. 14-15.
34 He was buried in Piaseczno. It was only in 1935, at the initiative of the Propaganda Committee of the
Polish Act [Polish: Komitet Propagandy Czynu Polskiego], that it was decided to conduct exhumation and
transport his remains to Powzki Military Cemetery. On November 8, 1935 a solemn funeral was held
with the participation of the Government and the marshals of the Seim and the Senate. Marshal Rydz-
migy decorated his coffin with the War Order Virtuti Militari. A mihrab-shaped mausoleum was erected
411
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
During the first world war Tatars drawn to the Russian army fought on all
fronts. The first year of the war was gracious to lands inhabited by the Tatar com-
munity. However, in August 1915, Grodno Governorate was in the heat of battle
of the Russian army against the German troops coming from the West. Many
Tatars were evacuated together with civilians into the depths of Russia. Polish
Muslims of the Russian partition did not remain indifferent to other Muslim
communities in Russia. After the revolution in 1917 the Association of Tatars of
Poland, Lithuania, Belarus and Ukraine was established in St. Petersburg, which
was open for all Muslims of the former PolishLithuanian Commonwealth35.
This association contributed to the political activity of over-thirty-million-count
Muslim community in Russia36. A small group of Polish Muslims educated in
Russian universities played a significant role in this activity37, which was driven
by the idea of transnational association of all Islam followers. In the All-Russian
Muslim Council the Polish Tatars were represented by Aleksander Achmatowicz.
Over time he became one of the more prominent fighters for political and cul-
tural rights of the Muslim population in Russia. In 1918, the Prime Minister,
the Minister of Internal Affairs and the Chief Commander of the army of the
Crimean Republic, which declared its independence, was a Polish Tatar Maciej
Sulkiewicz. In the Republic the Polish Tatars were assigned to other key posts
in the Government, the judiciary, the administration, the army or the police38.
When the Red Army occupied the Crimea many of these activists moved to
Azerbaijan where they participated in the creation of the new republic. When the
Red Army decommissioned the independent Republic of Azerbaijan in the years
1920-1921, some of the Tatars returned to Poland where they organized and
guided cultural activities of Polish Muslims until the World War II39.
The interwar period (after Poland regained independence in 1918 until the
outbreak of World War II in 1939), was a period of incredible flowering of the
over the grave made of light sandstone, which is preserved to the present day.
See: Anonymous article, Pogrzeb Aleksandra Sulkiewicza, Przegld Islamski, No. 3-4, 1935, pp. 19-20.
Also see: Leon Kryczyski, Aleksander Sulkiewicz (Czarny Micha) (1867-1916), Rocznik tatarski vol.
I, Wilno, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1932,
pp. 228-240.
35 See: Jan Tyszkiewicz, Z historii Tatarw polskich 1794 1944. Zbir szkicw z aneksami rdowymi,
Putusk, Wysza Szkoa Humanistyczna w Putusku, 1998, pp. 83-95.
36 This data is not an official Russian Empire data, as the official one indicated only the number of Russian
Muslims which was 16 million people.
37 In the years 1907-1910 a semi-legal Academic Circle of the Polish Muslims was founded in St. Petersburg.
Its members were learning the history of their community, were interested in religious tradition and habits.
These activities were handled by two brothers, Olgierd and Leon Kryczyski, who were law students.
For more on this topic see: Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i
religijne, Warszawa, Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990, p. 23.
38 Leon Nejman Mirza Kryczyski, Tatarzy polscy a Wschd muzumaski, Rocznik tatarski, Vol. 2,
Zamo, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1935, pp.
82-92.
39 See: Ibid., pp. 26-28.
Also see: Jan Tyszkiewicz, Z historii Tatarw polskich 1794 1944. Zbir szkicw z aneksami rdowymi,
Putusk, Wysza Szkoa Humanistyczna w Putusku, 1998, pp. 97-110.
412
Muslims in the Republic of Poland
40 This period was described comprehensively in a separate book by a historian Ali Mikiewicz. See: Ali
Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa, Pastwowe
Wydawnictwo Naukowe, 1990.
Also see: Krzysztof Bassara, Tatarska suba odrodzonej Rzeczypospolitej, Przegld Tatarski, No. 4, 2011,
pp. 6-9.
41 The regiment took part in the Kiev Operation, and in August 1920, in the defence of Pock, among
others. See: V.J., Puk Tatarski Uanw im. Mustafy Achmatowicza (1919-1921), Rocznik tatarski, Vol.
1, Wilno, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1932,
pp. 152-164.
42 Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa, Pastwowe
Wydawnictwo Naukowe, 1990, pp. 155-159.
43 Ibid., p. 157.
After the war the function of the Muslim chaplain in the Polish Army failed to be restored.
44 9 communes in the Navahrudak voivodeship (Kleck, Lachaviy, owczyce, Mir, Iwje-Murawszczyzna,
Niekraszuce, Osmow, Slonim), 7 communes in the Vilnius voivodeship (Dokshytsy, Dowbuciszki,
Myadzyel, Nemis, Sorok-Tartary, Widze, Vilnius), 2 communes in the Biaystok voivodeship (Bohoniki
and Kruszyniany) and in Warsaw. See: Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno
kulturalne i religijne, Warszawa, Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990, pp. 81-88.
413
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
45 Lucjan Krawiec and Jan Jerzy Tochtermann, Tatarzy w Polsce, Wilno, Nakadem Dziennika Urzdowego
Kuratorium Okrgu Szkolnego Wileskiego, 1936, p. 29.
46 He graduated in 1925 in Berlin where he obtained his doctorate. He was fluent in the following languages:
Arabic, Turkish, German and Russian, which gave him free access to Muslim religious literature and
facilitated contacts abroad. Detailed biography of the first Mufti: Selim Chazbijewicz, Jakuba
Szynkiewicza posta tragiczna, Przegld Tatarski, No. 2, 2011, pp. 8-11; Stanisaw Dumin et al., Tatarskie
biografie. Tatarzy polsko-litewscy w historii i kulturze, trans. Musa Czachorowski, Biaystok, Muzumaski
Zwizek Religijny w RP Najwysze Kolegium, 2012, p. 160.
47 The Ministry of Foreign Affairs helped in these efforts, as they regarded regulating the situation of Polish
Muslims as a significant advantage for the foreign policy of the state. More: Mikiewicz 1990, pp. 48-55.
The Act (Journal of Laws, Dz. U.of 1936 No. 30 item 240, as amended) is valid since April 24, 1936.
48 On September, 24 1936 an ordinance of the Council of Ministers of August 26, 1936 came into force
on the Statute of the Muslim Religious Union in the Republic of Poland (Journal of Laws, Dz. U. of 1936
No 72 item. 517, the Act status in force). However, today the Union uses the text of the Statute adopted
on March 15, 2014 in Bialystok at an Extraordinary All-Polish Congress of the Muslim Religious Union
in the Republic of Poland.
49 The union was active until 1939.
50 More about the Union (ZKOTRP): Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno
kulturalne i religijne, Warszawa, Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990, pp. 105-137.
414
Muslims in the Republic of Poland
51 See: Leon Kryczyski, Zabytki orjentalne w Wilnie, Przegld Islamski, No. 4, 1930, pp. 4-7.
52 Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa, Pastwowe
Wydawnictwo Naukowe, 1990, pp. 110-111.
53 More: Stanisaw Dumin et al., Tatarskie biografie. Tatarzy polsko-litewscy w historii i kulturze, trans. Musa
Czachorowski, Biaystok, Muzumaski Zwizek Religijny w RP Najwysze Kolegium, 2012, p. 100-
102 and Selim Chazbijewicz (eds.), Leon Najman Mirza Kryczyski lider ruchu spoecznego i kulturalnego
Tatarw Polskich, Gdask-Gdynia, Zwizek Tatarw Polskich, 1998.
54 Three volumes of the Tatar Yearbook were issued: Vol. 1 in 1932 in Vilnius, Vol. 2 in 1935
in Zamo, Vol. 3 in 1938 in Warsaw.
Detailed information on the Tatar Yearbook can be found in: Piotr Borawski and Aleksander Dubiski,
Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa, Iskry, 1986, pp. 162-163
55 See: Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa,
Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990, pp. 84-85.
56 See: Piotr Borawski and Aleksander Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa,
Iskry, 1986, pp. 155-158.
415
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
East. A variety of efforts to raise funds for the construction, like issuing dona-
tion certificates with an appeal to Muslims in Poland, agitation in press, contacts
with decision-makers from the Arab countries, India, and Egypt did not produce
the expected results. The Committee struggled with internal problems and lack
of funds57. The outbreak of World War II thwarted the construction plans, the
accumulated funds were transferred to the defence of the state58. The war killed
their hopes for the emergence of a representative temple, but also compromised
the effort put in the revival of the Tatar community, its education, and cultural
revival59. The minority suffered as much as the rest of the Polish population,
but intelligence and the military suffered particularly severe losses they were
slaughtered by the NKVD in Katyn, Ostashkov or Kozielsk60, or resettled into
the depths of Russia. Some of them were put in concentration camps61. Probably
the most active people, Leon and Olgierd Kryczyski brothers, were killed, the
imam of the Polish Army, Ali Woronowicz, was murdered by Russians, Mufti
Jakub Szynkiewicz emigrated in 1944 and never returned to Poland after the
war62.
57 The fund-raising for the construction was announced in the monthly magazine Tatar Life. Regularly
between 1935 and 1937 there were proclamations, summons, lists of donors with an indication of the
amount transferred, as well as specific slogans like: The construction of a mosque in Warsaw is awaiting your
donation.
58 The plan to build a mosque in the capital was not implemented. After the war, on the basis of the Decree
on ownership and use of land within the area of the capital city Warsaw, called the Bierut Decree, issued
on October 26, 1945, all property within the borders of what was then called Warsaw was passed to the
municipality. After 1989, they failed to recover the plot. The efforts made by the Mufti of the Republic of
Poland, Tomasz Mikiewicz, and the Muslim Supreme College in Poland met with negative response on
the part of the President of the capital city of Warsaw for several times.
Aleksander Mikiewicz, Dr. has challenged the information about the transfer of the gathered money
to the National Defense Fund. He argues that the last President of the Mosque-Building Committee
Osman Achmatowicz said that it appears that the collected funds were spent prior to 1939 on promotional
activities, foreign trips and meetings with potential donors. These activities dis not result in money
transfers they had hoped for.
More: Ali Mikiewicz, Tatarzy polscy 1918 1939. ycie spoeczno kulturalne i religijne, Warszawa,
Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990, pp. 92-96; Arkadiusz Piotrowski, Na meczet bya ju
Ochota, Przegld Tatarski, No. 3, 2010, pp. 25-26.
59 The collections of the Tatar National Museum and the Tatar National Archive in Vilnius were destroyed;
the materials collected to the fourth volume of the Tatar Yearbook, documentation of the Muftiate and
Cultural and Educational Association of the Tatars of the Republic of Poland, many private memorabilia,
documents, monuments of religious literature were lost. The attempts to create a new and independent
Museum in the 1970s of the 20th century failed. Maciej Konopacki, a journalist and popularizer of
knowledge about the history of the Tatars passed it in 1979 to the Podlachia Museum in Biaystok.
60 In Katyn there is a monument composed of plates with symbols of the four religions whose followers were
the Polish officers murdered by the NKVD, and one of them bears the Crescent with a star.
The war experience, shared probably by many Tatars, were put down by Zula Janowicz-Czaiska Drotlew
in a diary entitled Przez lasy Syberii do Wielkiej Brytanii (Through the Siberian Forests to Great Britain;
published in 2001 in Gdansk).
61 Germans, who did not know the national and ethnic division of the Polish population, often considered
the Tatars as the Jews as they were circumcised too.
62 After the World War II many Tatars settled down in the UK, and increased their colony in New York (it
was founded at the beginning of the 20th century), or went far down to Australia. Some families settled
in Turkey.
416
Muslims in the Republic of Poland
The 1st Tatar Squadron of the the 13th Regiment of Wilno Uhlans took part
in the September campaign of 1939 (during the first few weeks of World War II),
and in the following years many Tatars fought on the western front as soldiers of
the 2nd Corps of the 1st Armoured Division of Gen. Maczek and on the eastern
front in the First and Second Polish Army63.
Under the Yalta Conference the Tatar community was allocated over the
borders, and most found themselves outside of Poland in Lithuania and Bela-
rus. A small group remained in the region of Biaystok. Tatars, who never ac-
cepted the Soviet power, felt Polish, and since 1945 they moved as returnees to
the Recovered Territories Pomerania and West of Poland64. They settled down
in Gdask, Gorzw Wielkopolski, Szczecinek, Szczecin, Trzcianka, Wrocaw,
Olenica, Elblg, Olsztyn65. The Soviet authorities did not understand why the
Tatars wished to go to Poland. Tatars themselves said that till September 1939
they were the citizens of the Republic of Poland and want to become ones again.
The proposal to move to the Tatar Autonomous Soviet Socialist Republic in the
Volga Region was rejected by them as they did not feel close to the Tatars living
there, as they did not accept them as Tatars, because of the fact that the Polish
Tatars did not know the Tatar language66.
In 1947 the Muslim Religious Union in Poland was reactivated. Jakub Ro-
manowicz was elected the President of the Supreme College. Mufti remained
in exile, and, in accordance with the law, he held his function for life.67 In
larger Muslim aggregations new religious communes appeared in Biaystok,
Gdask and Gorzw Wielkopolski and three pre-war communes in Bohoniki,
Kruszyniany and Warsaw remained. During the war many of the mosques were
destroyed68and after the war Poland found only two historic mosques in Bo-
63 See: Aleksander Mikiewicz, Tatarzy-onierze polscy podczas II wojny wiatowej, Przegld Tatarski, No.
3, 2010, pp. 10-12.
64 The repatriation operation lasted from 1945 to 1957. The Soviet authorities often did not allow for
moving to Poland, questioning Tatars Polishness. The case of repatriation of the Aleksandrowiczs family:
Barbara Pawlic-Mikiewicz, Daugieliszki-Olenica. Mikrohistoria z pksiycem w tle, Przegld Tatarski,
No. 4, 2010, pp. 19-20.
65 More about the settlement of the Recovered Territories and the history of the Tatars after 1945: Ali
Mikiewicz, Tatarska legenda. Tatarzy polscy 1945-1990, Biaystok, Krajowa Agencja Wydawnicza, 1993;
Ali Mikiewicz and Janusz Kamocki, Tatarzy Sowiaszczyzn obaskawieni, Krakw, TAiWPN Universitas,
2004, pp. 80-89; Aleksander Mikiewicz, Tatarzy na Ziemiach Zachodnich Polski w latach 1945-2005,
Gorzw Wielkopolski, Wojewdzka i Miejska Biblioteka Publiczna im. Zbigniewa Herberta, 2005.
Already in the 1950s of the 20th century the process of moving of Tatar families from Western lands to
Podlachia started and it lasts till today. The exodus was caused by a feeling of alienation in new areas, and
the desire to come into contact with the loved ones, the Tatar community and maintain religious practices.
In many cases migration saved the Tatars from total assimilation and the breaking the contact with their
own ethnic group.
66 Barbara Igielska (eds.), Tatarzy polscy. Historia i kultura Tatarw w Polsce, Szczecin, Zamek Ksit
Pomorskich w Szczecinie, 2009, p. 7.
67 The act on the relation of the State to the Muslim Religious Units in the Republic of Poland of April 21,
1936, Art. 4 point 2.
68 Some have been converted to granaries or cultural centres.
417
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
honiki and Kruszyniany within its borders. After the war, only one temple was
built and it was in Gdansk69. Bohoniki and Kruszyniany, the villages situated on
the territory of the present Podlaskie Voivodeship, gained particular importance
and became the Polish Mecca and Medina. During feasts Tatars from across the
country gather in the mosques situated in these villages, and corps of the deceased
are brought to the mizars from the whole of Podlachia, but also from remote parts
of Poland and even from abroad.
During the war the Polish Muslim intelligence died or emigrated overseas.
This was the cause why the cultural and religious life of the followers of Islam
after the war did not reach such a big momentum as before. In addition, cultural
activities and contacts with their fellow-believers from abroad were restricted by
the authorities of the Polish Peoples Republic.
The Muslim community in Poland after the second World War changed.
Muslims moved from villages to cities on a greater scale than they did before the
war. The traditional professions like tanning and agriculture were slowly dying
out, Polish Muslims stopped to differ professionally from the Polish population
of other denominations, some habits were lost.
Since the mid-seventies of the 20th century the Tatars revived noticeably. In
June 1976, the first event under the name Orient of Sokka truth and leg-
end took place in Sokka to popularise the knowledge of the minority and the
founder of this event was an activist Maciej Konopacki70. Contacts with visitors
from Muslim states gained importance. They were mainly Arabs who had taken
study at Polish universities. With their assistance a system for teaching religion
was developed or contacts with Muslim organisations from Saudi Arabia, Leba-
non or Libya, among others were taken. Finally, political transformation in 1989
enabled the Tatars more casual contacts with the Muslim world, as well as their
families and the community in the East. Contact with the Muslim world became
possible even before, actually. From the beginning of the eighties of the 20th cen-
tury students from Muslim states were coming to Poland, to receive education on
medical and technical universities thanks to the grants of the the communist au-
thorities. Since then, the Tatars have no longer been the only Muslims in Poland.
Now this term includes the Tatars, the Arab community from the countries such
as Egypt, Syria, Iraq, Palestine, the Turkish community and converts the Poles,
who accepted Islam. The initial collaboration of Tatars with the Arabic com-
munity is now of an ad hoc nature. The break was caused by too large cultural
differences, in spite of the existing religious ties.
In 1992, in reference to the pre-war traditions, Tatars designated the Asso-
ciation of the Polish Tatars in the Republic of Poland71. Its main objectives is to
69 The construction of the mosque began in 1984, and the official opening was on June 1, 1990.
70 Ali Mikiewicz, Tatarska legenda. Tatarzy polscy 1945-1990, Biaystok, Krajowa Agencja Wydawnicza,
1993, pp. 69-77.
71 Since 2005 this organization has been called the Association of Tatars of the Republic of Poland.
418
Muslims in the Republic of Poland
promote culture and traditions, teach the Tatar language, and organise meetings
and lectures.
The Muslim Religious Union of the Republic of Poland is very active too,
particularly since the replant of the position of Mufti. This became possible when
Tomasz Mikiewicz returned from his theological studies in Saudi Arabia. After
a period of preparation and under the arrangements of the Congress, in 2004
Mikiewicz took the office of the Mufti of the Republic of Poland and, at the
same time, the President of the Supreme College of MZR in the Republic of
Poland72. The most important tasks of the Mufti and the College is to supervise
the activities of the communes, take any religious decision, take care of the wel-
fare of the community, represent the Union before state and local government
authorities, contact the diplomatic corps of Muslim states and support the Polish
diplomacy. The Supreme College took up activity on the social and cultural field,
initiating a series of meetings73; they take care of the property, trying to raise sub-
sidies targeted to cultural projects, but also investments, or repairs; they support
refugees the Crimean Tatars, Chechens, and people in need.
The community, which currently is estimated at less than five thousand peo-
ple, try to take a series of actions aimed at their own group, to fight the speeding
process of assimilation, as well as the inclusion of the group to one collection
under the name Muslims. Tatars are the followers of Islam, but they empha-
size their uniqueness in relation to other nations (especially people of the Arab
origin), which manifests itself in a different culture, ethnic differences of specific
religiosity. There are no close links between the two groups, probably due to the
fact that Tatars belong to a wide range of Turkish peoples and to the consequences
that accompanied the adoption of Islam through the Kipchaks. The ethnic revival
is noticeable. In their religious and cultural practices they emphasise their tradi-
tional rite, so different from the patterns compliant with the principles of Islam.
72 In accordance with the act on the relation of the State to the Muslim Religious Union in the Republic of
Poland, Art. 4 point 2: The position of Mufti is for life.
73 Publishing activity taken by the Muslim Religious Union in the Republic of Poland, the Polish Tatars
Association or individual communes is as well important. In addition to magazines and yearbooks such
as: the Tatar Review (Przegld Tatarski), the Muslims of the Republic of Poland (Muzumanie
Rzeczypospolitej), the Memory and Duration (Pami i trwanie), the Yearbook of the Polish Tatars
(Rocznik Tatarw Polskich) and the Tatar Life (ycie Tatarskie) there are books: an album entitled
Muzumanie na ziemiach Rzeczypospolitej, a factfinder Podlaski Szlak Tatarski , commemorative books,
publications dedicated to tradition and culture and books and brochures devoted to religious matters.
419
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
The modern mosaic of people of various ethnic or national origin has led to divi-
sions and separation of some new religious communities bringing together the
followers of Islam.
Ever increasing group of people of the Arab origin did not feel cultural ties
with the Tatars, and did not want to comply with the Muslim Religious Union in
the Republic of Poland (MZR). As a result of the efforts undertaken in 2004, the
Muslim League in the Republic of Poland was officially entered in the register of
religious communities. At the same time the League brings together the follow-
ing organisations: Muslim Student Association and the Muslim Association for
Cultural Education. In addition, registered Shiite organizations carry out their
activities: The Association of Muslim Unity, Islamic Assembly of Ahl-Ul-Bayt,
as well as the Ahmadiyya Muslim Association that rises up so much controversy.
The Muslim Religious Union in the Republic of Poland faces one very impor-
tant challenge to maintain the leading position. If it still will be the main partner
for the state and local government? The Union itself is working closely and sup-
ports the Turkish, Chechen and Crimean-Tatar communities living in Poland,
primarily providing them with legal and formal support. It is worth noting that
the Turkish community living in Poland is very active, and they set up their
own independent foundations. The religious and cultural proximity between the
Turks and the Tatars promotes positive contacts. One of the communes belong-
ing to the Union the Warsaw Fatih is managed by the Turks. In 2014 the Un-
ion started cooperation with the Turkish Ministry of TIKA, Turkish Cooperation
and Coordination Agency and the Ministry of DIYANET.
What will be the contacts like with other national groups is difficult to assess.
A trend of the independence, distinctiveness and self-determination is notice-
able. Consolidation is not enhanced by the fact that the Tatar community lived
for centuries apart from the Muslim world and developed a number of protective
strategies to separate, with the principle of inbreeding in the first place.
2. On March 20, 2004, the function of Mufti of the Republic was restored
it was a ground-breaking event which allowed the Union to regain the title of the
main representative of the Muslim community in Poland to public authorities,
municipalities, as well as the church authorities. Unfortunately, in recent years,
there were actions aimed at weakening the position of the Muslim Religious Un-
ion in the Republic of Poland as a representative of Ummah to Polish authorities.
The process of internal divisions, including the inside of the Tatar minority, is
getting stronger. There is no support of Arab and Muslim states diplomacy to
build religious and cultural identity of the growing group of the followers of
Islam. In addition, fragmentation, lack of a centre that would designate the com-
munity development can consequently lead to radicalisation of some groups on
the one hand, and to a growing assimilation and losing religious identity of others
on the other hand.
420
Muslims in the Republic of Poland
The most important task now is to rebuild and centralize policies that would
enhance the representation of the Ummah in Poland by the Union, relocate the
muftiate seat to the capital city of Poland Warsaw. It involves the purchase or
construction of a suitable property, construction of the main mosque in Warsaw,
the amendment of the law on the relation of the State to the Muslim Religious
Unions of 1936, and the activities for the benefit of religious and cultural identity.
It should be noted that the Muslim League in Poland, whose majority of
members are persons of Arab origin, created strong centres in several voivodeship
cities, with the support of individual Arab states in 2004.
3. The Muslim Religious Union in the Republic of Poland does not have
sufficient resources to for the related activities. Thus it is even more valuable that
since 2015 Turkey have offered their support through the Ministry of the Diyanet
and TIKA, for reconstruction of the places of worship, cemeteries (the next stage
of this cooperation includes further renovations and support for educational and
publication activities). For its part, Diyanet delegated Imam who now serves in
Gdansk.
In the local mosque the Tatar community has recently felt the clash between
the traditions of Tatar and Arabic cultures, when the former imam (from Pales-
tine), together with a group of people of Arab origin tried to remove and margin-
alize the Tatars by completely taking over the mosque. The Mosque in Gdansk,
which is owned by the Muslim Religious Community of MZR in the Republic of
Poland remained intact, the imam was recalled, and the Tatar minority welcomed
an imam from Turkey who is neutral and mentally and culturally similar to the
Polish Tatars.
4. The Muslim Religious Union in the Republic of Poland was sidelined,
though unofficially, by Arab and Muslim states diplomacy. They were left on
their own with their problems and needs for a small Tatar community. In par-
ticular, this includes the renovation of objects of worship, cemeteries, as well as
for religious, cultural and publishing activity. Currently, the Union feels the loss
strongly. Improvement of the situation and meeting the needs will be a long-term
process, but still possible (if the support is continued). The Tatar community
itself will be completely marginalized without subsidies and aid. The Union is
preparing conclusions and participates in ministerial or local government compe-
titions, however, the grants cover only low-budget publishing house meetings. In
addition, it is important to invest in the development of leaders who will be able
to adequately inspire and stimulate the group to work together.
5. As in other organization, in the Union there are people who work to the
detriment of it, aiming at weakening its position in the name of the purpose
known only to them. Like in November 2012, when during the deliberations
of the 18th All-Polish Congress of the Muslim Religious Union in Poland there
were attempts to abolish the function of the Mufti and to pass it to the Muslim
League.
421
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
6. The internal situation of the Union has been stabilized. State nad local
governments appreciate cooperation with representatives of the Union, not only
because of the memory of Tatars merit and their patriotic attitude, but also be-
cause of the commitment of the authorities of the MZR in diplomatic mission
they promote Poland abroad, support the activities of Polish entrepreneurs in
the the Halal System and participation in interreligious dialogue. Thanks to the
favourable relations, the celebration of the 80th jubilee of the Union in 2006
were under the patronage of President Lech Kaczynski and the Seim building
held an exhibition on Tatars. In February 2011, the inauguration of celebrations
of the 85th jubilee of the Union took place at the Presidential Palace hosting
the President Bronislaw Komorowski with his wife; and he also took the entire
celebration under his patronage. President Komorowski74 was very open and en-
gaged in contacts with the Muslim and Tatar community. In 2010, he took part
in the unveiling of the monument of the Polish Tatar in Gdansk, and in 2013
he hosted a dozen or so delegates in the Belveder Palace,75 on the occasion of the
Miewlud (commemoration of the birth of the Prophet). The current President
Andrzej Duda76 visited the mosque in Bohniki in September 2015.
7. It should be mentioned that recent time was a period of struggle with
the Polish legislation and misunderstanding in the interpretation of acts of the
European Union, which has led to a ban on ritual slaughter, which was in force
from January 1, 2013, until the end of 2014 (in the period when the coalition of
Platforma Obywatelska and PSL had majority in the Parliament). Thanks to the
judgement of the Constitutional Court of December 10, 2014 ritual slaughter in
Poland may only be executed in accordance with the relevant religious tradition
(the Islamic or Jewish).
The decisions of the last Minister of Administration and Digitalisation proved
to be disadvantageous too (2014-2015), as he intervened in the Union structures
and did not allow to take legislative steps to amend the Act on the relation of the
State to the MZR.
8. In a wider perspective, the current international situation, including ter-
rorist acts, the media reports on the so-called Islamic State (ISIS), the conflict in
the Middle East or radicalisation of Muslim circles in Western Europe do not
foster good reception of Islam in Poland, and arouse fear and anxiety. Fear of Is-
lam and nationalism is also intensified, which has been noticeable in recent years
particularly. Demonstrations, anti-Islamic marches, debates, articles in the press
have become a regular feature of the Polish reality, since the increased influx of
refugees from Africa and the Middle East. And though they have not arrived to
Poland yet, the situation revealed how intolerant and closed the society is.
422
Muslims in the Republic of Poland
423
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Bibliography
BOHDANOWICZ, Leon, et. al., Tatarzy muzumanie w Polsce, Gdask, Niezalene
Wydawnictwo Rocznik Tatarw Polskich Zwizek Tatarw Polskich Oddzia w
Gdasku, 1997.
BORATYN, Norbert, 2006, Recenzja ksiki autorstwa Katarzyny Warmiskiej pt. Ta-
tarzy polscy. Tosamo religijna i etniczna, Rocznik Tatarw Polskich, Vol. 9, Rada
Centralna Zwizku Tatarw Rzeczypospolitej, Gdask, p. 355-449.
BORAWSKI, Piotr and Aleksander DUBISKI, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy,
tradycje, Warszawa, ISKRY, 1986.
CHAZBIJEWICZ, Selim, Jzef Pisudski a mniejszoci narodowe na przykadzie Ta-
tarw, Przegld Tatarski, No 4, 2011, p. 4-5.
CHAZBIJEWICZ, Selim, Tatarzy w Polsce i Gdasku, Rocznik Tatarw Polskich, Vol.
11, Zwizek Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 2006, p. 309-316.
DUMIN, Stanisaw, et. al., Tatarskie biografie. Tatarzy polsko-litewscy w historii i kulturze,
Biaystok, Muzumaski Zwizek Religijny w RP Najwysze Kolegium, 2012.
IGIELSKA, Barbara (eds.), Tatarzy polscy. Historia i kultura Tatarw w Polsce, Szczecin,
Zamek Ksit Pomorskich w Szczecinie, 2009.
JASISKI, Tomasz, Przerwany hejna, Krakw, Krajowa Agencja Wydawnicza, 1988.
KONOPACKI, Artur, ycie religijne Tatarw na ziemiach Wielkiego Ksistwa Litewskiego
w XVI XIX wieku, Warszawa, Wydawnictwa Uniwersytetu Warszawskiego, 2010.
KRAWIEC, Lucjan and Jan Jerzy TOCHTERMANN, Tatarzy w Polsce, Wilno,
Nakadem Dziennika Urzdowego Kuratorium Okr. Szk. Wileskiego, 1936.
KRYCZYSKI, Leon N. M., Tatarzy polscy a Wschd muzumaski, Rocznik Tatarski,
Vol. 2, Zamo, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-Owiatowego Tatarw Rzeczy-
pospolitej Polskiej, 1935, p. 1-130.
KRYCZYSKI, Stanisaw, Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnografic-
znej, Rocznik Tatarski, Vol. 3, Warszawa, Rada Centralna Zwizku Kulturalno-
Owiatowego Tatarw Rzeczypospolitej Polskiej, 1938.
KULWICKA-KAMISKA Joanna and Ireneusz KAMISKI, Islam po polsku, Pozna,
Ksigarnia witego Wojciecha, 2007.
MIKIEWICZ, Ali, Tatarska legenda. Tatarzy polscy 1945-1990, Biaystok, Krajowa
Agencja Wydawnicza, 1993.
MIKIEWICZ, Aleksander, Tatarzy na Ziemiach Zachodnich Polski w latach 1945-2005,
Gorzw Wielkopolski, Wojewdzka i Miejska Biblioteka Publiczna im. Z. Herberta,
2009.
MIKIEWICZ, Ali, Tatarzy polscy 1918-1939. ycie spoeczno-kulturalne i religijne, War-
szawa, Pastwowe Wydawnictwo Naukowe, 1990.
424
Muslims in the Republic of Poland
425
Muslims in Poland: Their Origin,
History and Organization of
Religious Life
Agata S. NALBORCZYK
Prof. Dr., Department of European Islam Studies, Faculty of Oriental Studies
University of Warsaw, Poland
Summary
I
slam is one of Polish traditional religions and is officially re-
cognized by the state. The first Muslims to emerge within the
borders of Poland were Tatars who settled in Podlachia in the
seventeenth century. However, they did not arrive from a Muslim
state, they came from the Grand Duchy of Lithuania where they
had started to settle as early as the fourteenth century and their
place of origin had been the Muslim state of Golden Horde. Thanks
to this long presence Islam was officially recognized by the Polish
state as early as 1936 by a special act of Parliament recognizing the
first Islamic organization, the Muslim Religious Union (MZR), the
second oldest Islamic organization in Europe.
Muslim minority in Poland is not very sizeable. We have no exact
data on the number of Muslims living in Poland, their population
is estimated at 20-30 thousand, what amounts to 0,06-0,08 per-
cent of the total population. However, the todays religious life of
427
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
428
Polonyadaki Mslmanlar: Kkenleri,
Tarihleri ve Din Yaamn Dzenlenmesi
zet
I
slam Polonyada geleneksel dinlerden birisi ve devlet tarafn-
dan resmen tannmaktadr. Polonya snrlar iine giren ilk
Mslmanlar on yedinci yzylda Podlachiaya yerleen tatar-
lard. Ancak bu Tatarlar Mslman bir devletten gelmeyip Golden
Horde Mslman devletinden on drdnc yzylda g etmeye
baladklar ve yerletikleri Litvanya Grandkalktan geldiler. Bu
uzun sreli varlklar nedeniyle slam Polonya devleti tarafndan
1936 gibi erken dnemde Parlamentonun kard zel yasa ile ilk
slam kuruluu ve Avrupada ikinci en eski slam rgt olan Ms-
lman Dini Birlii (MZR) resmen tannd.
Polonyadaki Mslman aznlk saysal olarak fazla deildir.
Polonyada yaayan Mslmanlarn says ile ilgili kesin bilgi olma-
makla birlikte nfuslar yaklak olarak 20-30 bin olarak tahmin
edilmekte ve bylelikle toplum iindeki nfuslar yzde 0,06-0,08
olarak ngrlmektedir. Ancak gnmzde Polonyadaki Ms-
429
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
430
Muslims in Poland
1 Mieszko was the first historically known Polish sovereign , the founder of the first Polish state.
2 For more details see: T. Kowalski, Relacja Ibrhma Ibn Jaqba z podry do krajw sowiaskich w
przekadzie al-Bekrego, foreword and commentary by T. Kowalski, edited by same, Krakw 1946.
3 J. Dugosz, Annales seu cronicae incliti Regni Poloniae (Roczniki czyli kroniki sawnego Krlestwa Polskiego)
sub anno 1397, Warszawa 1981, book X, p. 288-289.
4 It is possible that first war prisoners from the Golden Horde were brought as early as the 13th century
as a result of wars against Lithuania over Smolensk and Chernihiv provinces, but they did not settle for
good; for more details see: J. Tyszkiewicz, Z historii Tatarw polskich 1794-1944. Zbir szkicw z aneksami
rdowymi, Putusk 1998, p. 11ff.
5 P. Borawski, A. Dubiski, Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa 1986, p. 18.
6 Tyszkiewicz, Z historii Tatarw, p. 14 and on; P. Borawski, Tatarzy w dawnej Rzeczypospolitej, Warszawa
1986, p. 6.
7 S. Kryczyski, Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnograficznej, Gdask 2000 [1938], p. 4ff.
8 Borawski, Tatarzy w dawnej, p. 31-32, 53-54.
431
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
e.g. a supplementary Tatar regiment was used in the Battle of Grunwald in 1410.9
In addition to land they were also granted the right to practice their religion and
erect mosques.10
The number of Muslim settlers, both mercenaries and refugees, as well as
prisoners of war, kept increasing during the whole of the fifteenth century, but
it was the two subsequent centuries that saw the most significant influx of Mus-
lims to Polish territories.11 Some historical sources assess the number of Muslims
in Poland at that time at 40000 people. Their legal status was defined in the
sixteenth century.12 The ones who served in Tatar military units were granted
fief, just as those who served at royal courts as interpreters and translators from
oriental languages.13 There were also Tatars among city dwellers (tradesmen, cart
drivers, gardeners) and servants on lordly estates.14 Their settlements centred
around Vilnius (Pol. Wilno), Trakai, Hrodna (Pol. Grodno) and Navahradak
(Pol. Nowogrdek)15 and existed at least until the eighteenth century.16 On the
territories of the Crown of the Polish Kingdom, King John III Sobieski granted
land to Tatars in Podlachia in 1679.17
Muslim Tatars were Kings subjects, their superiors being military command-
ers, standard bearers (Pol. chory) and marshals, appointed by the King, who
were also representatives of judicial power authorized to adjudicate in civil cases.
Generally, Tatars served as soldiers, in separate units of light cavalry (called in Pol-
ish chorgiew), which possessed their own military chaplains (field imams) from
the eighteenth century onwards.18 They fought in all major battles of the time.19
In the seventeenth century, the Tatar gentry in the Grand Duchy received almost
all rights and privileges of the Polish szlachta (the noble class in Poland and the
Grand Duchy of Lithuania),20 and in the second half of the eighteenth century
432
Muslims in Poland
the legal status of their land ownership was changed from fief to hereditary prop-
erty.21 The Constitution of 3 May 1791 finally granted them full political rights.22
Tatars as Sunni Muslims of the Hanafi School, enjoyed freedom of worship
in the Polish-Lithuanian Commonwealth. They lived in Muslim religious com-
munities headed by imams (called in Polish moa) elected by all members of the
community. At the beginning of the seventeenth century, there could be even
about 60 mosques in Poland.23 Sources say nothing about any major Christiani-
zation of Muslim Tatars. However, during Counter-Reformation in 1609 an en-
raged crowd demolished a mosque in Trakai.24 But the Tatars kept their religious
beliefs, even though they lost their mother tongue in the sixteenth century and
gradually started to speak one of the Polish/Belorussian spoken dialects.25 At the
same time they kept the Arabic alphabet, which they used not only to write down
Koran passages or prayers in Arabic,26 but also for Polish texts, in combination
with which it made a very unique kind of writing. They used this script for hand-
writing kitabs (compilations of various texts: hadith, prayers, rituals, legends),
tafsirs (passages of the Koran with a translation into Polish etc.27 Muslim Tatars
have always practiced monogamy and their women have never veiled their faces.28
When the Polish-Lithuanian Commonwealth lost its independence at the
end og the eighteenths century, the majority of Tatars got under Russian author-
ity. Some fought in uprisings against the Tsarist Russia and fell victim to repres-
sion29 they were deprived of the szlachta status, and were subjected to Russifica-
tion30 (e.g. they were made to use Russian inscriptions on tombstones31).
Around that time, other Muslims started coming to Poland. They were the
Crimean Tatars, the Cherkessians, the Chechens, the Azerbaijanis and other
Muslims from the Caucasus and Central Asia, who served in the tsarist army.32
433
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Apart from soldiers there were also merchants, craftsmen (mainly bakers and con-
fectioners) and clerks among the new immigrants.33 It was for them that Muslim
cemeteries were founded in Warsaw, one of which is still open. It is situated in
Tatarska Street and is itself called the Tatar Cemetery.34
The World War I thinned the number of Tatars, the majority of whom were
resettled deep in Russia. Many mosques, houses and cemeteries were demol-
ished.35
There were about 5000 Polish-Lithuanian Tatars living in Poland and 19
Muslim religious communities operating after the World War I until 1939. Polish
Muslims enjoyed full freedom of worship but they did not have their all-Polish
organization. Before 1918 they were under the authority of the Mufti of Sim-
feropol (Crimea) head of Taurida Muslim Spiritual Board,36 otherwise closed
down after the Soviet army conquered Crimea in 1920. In such circumstances,
two organizations: Union of Muslims in Warsaw (Pol. Zwizek Muzumanw
m.st. Warszawy) and Muslim Religious Community in Vilnius (Pol. Muzumaska
Gmina Wyznaniowa z Wilna), made efforts to appoint one superior body for all
Polish Muslims one that would be acknowledged by the Polish government.37
They were successful in their attempts. In 1925, with the consent of the Ministry
of Interior and with the financial support from the Ministry of Denominations
and Public Enlightment, an all-Polish Convention of Delegates from Muslim
Communities (Pol. Wszechpolski Zjazd Delegatw Gmin Muzumaskich) took
place in Vilnius. Delegates to the convention set up the Muslim Religious Union
in the Republic of Poland (Pol. Muzumaski Zwizek Religijny w Rzeczpospolitej
Polskiej, henceforward MZR) and elected the mufti an orientalist Jakub Szynk-
iewicz (1884-1966),38 with the seat in Vilnius. However, it was only in 1936
that Islam was finally officially recognized by the Polish Parliament in the Act of
21 April 1936, which defined the relationship between the State and the MZR
(see below).39 The Union was independent of any clerical or secular authorities,
it gained legal entity. All historical buildings belonging to the communities were
taken care of by the state, and waqfs, i.e. religious foundations, were exempt from
taxation and other payments.
In 1926, another Tatar organization called Tatar Association for Culture and
Education of the Republic of Poland (Pol. Zwizek Kulturalno-Owiatowy Tatarw
434
Muslims in Poland
435
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
wasnt approved of; and some were actually communists, e.g. members of the
Iranian party Tudeh.
Ever since Polish borders were re-opened in 1989, new waves of Muslim im-
migrants have made their home in Poland. The majority of them are not migrant
workers, but former students, mostly Arabs and their families. Turkish citizens
come rather to open a business. There are also political refugees among Muslims
in Poland. Statistics show that most of them come from Iraq (10 percent of all
the refugees in 1997), other nationalities: from Afghanistan (4 percent) and from
Bosnia and Herzegovina (5 percent)50. Next a sizeable group of refugees arrived
from Chechnya, but many of them moved to Germany after receiving the refugee
status.
We have no exact data on the number of Muslims living in Poland, as people
are not asked about denomination in the national census. Estimated numbers
differ depending on the source. The population of Tatars in Poland is estimated at
5-6 thousand, and the number of immigrant Muslims at 20-30 thousand51. These
two numbers amount to 0,06-0,08 percent of the total population of Poland.
436
Muslims in Poland
The MZR is one of the latter group and is the only Islamic religious organiza-
tion which operates on the basis of a special legal act, because the Polish Parlia-
ment has not revoked the Act of 21 April 1936 defining the relationship between
the state and the MZR. Art. 1 of the Act states:
Wyznawcy islamu na obszarze Rzeczpospolitej Polskiej, pozostajc w cznoci re-
ligijno-moralnej ze zwizkami religijnemi muzumaskiemi zagranicznemi, tworz
Muzumaski Zwizek Religijny w Rzeczpospolitej Polskiej, niezaleny od jakichkol-
wiek obcokrajowych wadz duchownych i wieckich.52
[Eng.: Muslims in the Republic of Poland, remaining in a religious-ethical
contact with foreign religious communities, form Muslim Religious Union in
the Republic of Poland, independent of any foreign authorities neither clerical
nor secular.]
According to the Act, which is still legally binding, as the Sejm has never re-
pealed it, the only religious organization for Polish Muslims is MZR, established
in 1925.53
Apart from delineating the relationship between Muslims represented by
MZR and the State, the Act defines the procedure of electing the Mufti, the
Highest College of Muslims, imams (leaders of communities) and muezzins. It
is stated that candidates should have a Polish citizenship and have both passive
and active knowledge of Polish, as it is also the official language of MZR. High
officials of MZR enjoy special rights that legislature grants to the clergy of all of-
ficially recognized denominations. The Act quotes the oath that leaders of MZR
are obliged to take on Koran, in which they pledge to be loyal citizens of Poland,
contribute to her wellbeing and obey the Constitution.
The Act regulating the relation between the state and MZR, important as it
is for rendering Islam an official denomination in Poland, is rather outdated in
certain aspects (e.g. it states that imams are entitled to keep parish registers) and
it needs amendment.54 This issue is being negotiated between MZR authorities
and government representatives.
In March 2004, the position of Mufti of Poland was filled for the first time
since World War II. At the 15th All-Polish Congress of MZR, the imam of
Biaystok and former President of the Council of Imams Tomasz Mikiewicz,
was elected the Mufti of the Republic of Poland.
Following the democratic breakthrough, a new Act of 17 May 1989 on the
Guarantees of Freedom of Conscience and Religion (Pol. Ustawa o gwarancjach
52 Original spelling.
53 After World War II, a new Mufti was not elected, because the post was perpetual and Jakub Szynkiewicz
lived abroad (he died in 1966). Then there was no competent candidate.
54 For more details see: A. Nalborczyk, P. Borecki, Relations between Islam and the state in Poland: the legal
position of Polish Muslims, Islam and Christian Muslim Relations, 22:3, 2011, p. 343-359.
437
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
55 Their signatures attached to an application for registration have to be certified by a notary public.
56 The Mufti, as well as other MZR members, including community leaders and members of the Highest
Muslim Board, belong to the Common Council of Catholics and Muslims.
438
Muslims in Poland
57 Requirements: Polish citizenship, a minimum age of 25, second-level education or higher, no functions
in another religious organization in Poland. Since 2009, the official title is the Mufti of the Republic of
Poland, while in the past it used to be Mufti of the MZR.
58 Requirements: Polish citizenship, impeccable reputation, a degree in theological studies in Islam, a
minimum age of 25.
59 Tomasz Mikiewicz was born in Suchowola. He is in his thirties, holds a higher degree in Muslim theology
earned in Saudi Arabia. He has a fluent command of Arabic.
439
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Abi Issa. The League has its own Mufti, Nidal Abu Tabaq. The Mufti and imams
form the Council of Imams60. Among the LM members are Muslims with Polish
citizenship as well as those with the right of permanent or temporary residency
in Poland. According to the Polish Central Statistics Office, the number of LM
members amounts to one and a half thousand. It seems, however, that the num-
ber is highly overestimated, and an estimate of two hundred up to three hundred
and fifty would be more accurate.
Among Muslim organizations in Poland, it is the LM and the MZR that have
the most complex structure. Apart from the clearly defined duties and functions
of the authorities, the League has developed the following divisions to focus on
particular areas of activity: the Department for Representing Islam, the Womens
Department, the Childrens Department and the Department for Education and
Culture. The League has local divisions in eight Polish The League belongs to
the Federation of Islamic Organizations in Europe (FIOE). Its official website is:
http://www.islam.info.pl/.
The League was among the founders of the Institute for Islamic Studies,
which is a research and communication forum and a platform for exchanging
ideas between Islam scholars in Poland and beyond. The Institutes main activi-
ties are publishing and organizing academic conferences and discussion panels
(most recently, the 2011 international conference Academic Forum for Peace).
Its activity is focused on the Muslim community, all members of Polish society
interested in Islam, Polish institutions participating in the interfaith and intercul-
tural dialogue, as well as representatives of local government and mass media. The
Institutes website can be found at: http://isni.pl.
One of the Leagues major achievements is the construction of the Muslim
Culture Centre in Warsaw, which feature a lecture hall and a prayer room for
about one hundred people. This initiative has brought publicity to the LM and
raised considerable controversy. The main goals of the organization include:
spreading the message of Islam, teaching and preserving the principles of the faith
(the League provides religion instruction in a state school), performing religious
services, building and managing centers of worship and representing its members
in Poland and abroad. It enjoyed the right to issue halal certificates.
The organization promotes integration with Polish society, while preserving
Muslim identity at the same time, and seeks to foster interfaith dialogue. The LM
can boast extensive publishing activity, an example of which is a socio-cultural
quarterly As-Salam (http://www.as-salam.pl) and a number of books on Mus-
lim theology and law. Some of these, however, are officially the publications of
the Muslim Students Association and The Qualification Muslim Cultural Society.
440
Muslims in Poland
3.2.2. Shia
- The Muslim Unity Society [Stowarzyszenie Jednoci Muzumaskiej].
Although its Polish name contains the word association, the Muslim Unity So-
ciety is formally a denominational organization. Its beginnings go back to 1937,
when Poland was visited by Ayaz Khan, an Islamic missionary from India con-
nected with the Ahmadiyya movement. Khans aim was to create an organization
for Polish Muslims, but his plan had to be abandoned due to the outbreak of the
war. In the mid-1970s, the Society was reactivated by Mahmud Taha uk, a Pole
without any Tatar background, but serving as imam in one of the MZRs Muslim
communities in Warsaw. The first decade after the reactivation can be described
as a period of identity search. In that time, the Union maintained contact with
many Muslim organizations around the world, including the Ahmadiyya move-
ment. Eventually, it was registered as a Shia organization, seated in Warsaw and
headed by the Chief Imamate composed of three imams. Today, it has about fifty
members.
The Muslim Unity Society recognizes the authority of and follows the ex-
ample and guidelines set by the Twelve Shia Imams. It cooperates with the in-
ternational Shia organization Ahl-ul-Bayt World Assembly and various Shia or-
ganizations in the UK, such as the Al-Mahdi Institute. It has its divisions (com-
munities) in several Polish cities and in the UK, the place of residence of one of
its imams, a Pole named Tareq Salik. Members of the Society are not only Polish
Shiites, but also persons without Polish citizenship. Embracing the latter group is
a manifestation of a change which took place in this organization. Its mission is
to promote knowledge about Islam and integrate the Polish Muslim community.
The Society is open for interreligious dialogue. It has called to life and coordinates
the work of the Muslim Institute, which gathers reference literature and docu-
ments concerning Islam in Poland. The organization is also an active publisher
(Al-Islam quarterly, al-islam.org.pl). Its official website is: http://www.shiapo-
land.com/SJM.html.
- The Ahl-ul-Bayt Islamic Assembly [Islamskie Zgromadzenie Ahl-ul-Bayt]
Founded in 1979 in Pruszkw and was registered as a denominational com-
munity in 1990. Until 2001, it functioned under the name of the Association
of Muslim Brothers, which could indicate connections with Hassan al-Bannas
Muslim Brotherhood in Egypt. According to Ryszard Ahmed Rusnak, the found-
er and religious leader of the Assembly, the similarity of names was merely a coin-
cidence. The change of name can be treated as the end of the Assemblys doctrinal
and ideological search.
The religious doctrine of the Assembly is Shia Islam, recognizing the Twelve
Imams and the Ahl-ul-Bayt school. The Assembly is part of the worldwide Shia
community and a member of the Ahl-ul-Bayt Assembly in Europe, the Ahl-ul-
Bayt World Assembly, and the World Ahl-ul-Bayt Islamic League. It follows these
organizations with respect to doctrinal and ideological matters, as well as religious
441
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
3.2.3 Unorthodox
- The Ahmadiyya Muslim Association [Stowarzyszenie Muzumaskie Ahmadi-
yya]
Registered as a denominational community in 1990, it is based in Warsaw, where
it has a prayer room and a plot of ground where a mosque is to be constructed
in the. Several months ago, the leadership of the Ahmadiyya was assumed by
Mashhood Ahmad Zafar, who had lived and worked in Germany for many years.
The organization belongs to the Qadian group, which recognizes Hazrat
Mirza Ghulam Ahmad as a prophet. Hence, the classification of the Ahmadiyya
as a Muslim organization is a gross simplification. While such categorization is
obvious as far as the groups self-identification (as Shia Muslims) is concerned,
other Muslim organizations do not see Ahmadiyya as one of them [as indicat-
ed in interviews with representatives of other Muslim organizations]. Although
many reference sources still perceive it as one of Muslim religious organizations,
it should be treated as an unorthodox religious movement. Ahmadiyya under-
takes missionary and publishing activity, having prepared a number of leaflets
and brochures presenting the movement. Its official website is: http://www.alis-
lam.pl/. Its greatest publishing achievement is the Polish version of the Quran,
published in 199062. The organization has about fifty members.
442
Muslims in Poland
63 For more details see: A. S. Nalborczyk, Mosques in Poland. Past and present in Grak-Sosnowska K.
(ed.), Muslims in Eastern Europe. Widening the European discourse on Islam, Warsaw 2011, pp. 183-193;
www.orient.uw.edu.pl/MSZ/teksty/14_nalborczyk_MuslimsCEE.pdf
64 www.mzr.pl/pl/info.php?id=16, accessed 24 February 2014.
65 If there is no person in a given community who would posses appropriate education and have Polish
citizenship or at least a permanent stay permit, MZR approves someone with a temporary stay permit to
act as imam, but the person is not appointed imam.
66 Cf. A. Drozd, M. M. Dziekan, T. Majda, Meczety i cmentarze Tatarw polsko-litewskich, Warszawa 1999; A.
Koodziejczyk, Cmentarze muzumaskie w Polsce, Warszawa 1998. There are also cemeteries in Studzianki
and Lebiedziewo, but they are no longer open; for more details see: A. Koodziejczyk, Rozprawy i studia,
p. 144ff.
67 E.g. it infringes regulations concerning groundwater.
443
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
4. Conclusions
Islam is one of Polish traditional religions and is officially recognized by the state.
MZR, the second oldest Islamic religious organization in Europe is also recog-
nized by the state and had its 90th anniversary in 2015. Muslims have their places
of worship, Islam is taught in state schools, and there are Muslim cemeteries.
On the other hand, however, due to lack of contact with the outside world there
arent enough Muslim scholars and theologians in Poland.
The Roman Catholic Church, the biggest Christian denomination in Poland,
is more and more interested in an interreligious dialogue with Islam or even the
so-called trialogue between Christianity, Islam and Judaism, as it is judged the
best way to avoid misunderstandings and hostility among the followers of these
three religions. In 1997 the Common Council of Catholics and Muslims (Pol.
Rada Wsplna Katolikw i Muzumanw) was established. Its members, on the
part of the Muslim Tatars, include the Mufti of MZR - Tomasz Mikiewicz. The
Council is lead jointly by a Catholic and a Muslim. It organizes conferences that
help increase general knowledge about the Islamic presence in the Mid-Eastern
Europe and promote the idea of interreligious dialogue in Poland.
One of the joint initiatives of the Council and the Committee for Dialogue
with Non-Christian Religions in Polish Bishops Conference is an annual Day
of Islam in the Catholic Church in Poland, on the 26th of January. In 2016 the
sixteenth Day of Islam was celebrated.
68 For more details see: A.S. Nalborczyk, Islamic religious education in Poland curricula and textbooks in
E. Aslan (ed.), Islamic textbooks and curricula in Europe, Frankfurt 2011, p. 183-184.
444
Muslims in Poland
445
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Bibliography
BOHDANOWICZ L., Chazbijewicz S., Tyszkiewicz J., Tatarzy muzumanie w Polsce,
Gdask: Rocznik Tatarw Polskich 1997.
BORAWSKI P., Tatarzy w dawnej Rzeczypospolitej, Warszawa: LSW 1986.
BORAWSKI P., Dubiski A., Tatarzy polscy. Dzieje, obrzdy, legendy, tradycje, Warszawa:
Iskry 1986.
DROZD A., Dziekan M. M., Majda T., Pimiennictwo i muhiry Tatarw polsko-litewskich,
Warszawa: Res Publica Multiethnica 2000.
DROZD A., Dziekan M. M., Majda T., Meczety i cmentarze Tatarw polsko-litewskich,
Warszawa: Res Publica Multiethnica 1999.
JORD N., Koran rkopimienny w Polsce, Lublin: Wyd. UMCS 1994.
KOODZIEJCZYK A., Cmentarze muzumaskie w Polsce, Warszawa: OOZK 1998.
KOODZIEJCZYK A., Rozprawy i studia z dziejw Tatarw litewsko-polskich i islamu w
Polsce w XVII-XX w., Siedlce: IH WSRP 1997.
KOWALSKI T. (ed.), Relacja Ibrhma Ibn Jaqba z podry do krajw sowiaskich w
przekadzie al-Bekrego, foreword and commentary by T. Kowalski, Krakw 1946.
KRYCZYSKI S., Tatarzy litewscy. Prba monografii historyczno-etnograficznej, Gdask:
Rocznik Tatarw Polskich 2000 [1938].
KRYCZYSKI, L., Historia meczetu w Wilnie. Prba monografii, Warszawa: Przegld Is-
lamski 1937.
APICZ, Cz., Kitab Tatarw litewsko-polskich. Paleografia, grafia, jzyk, Toru: Wyd.
UMK 1986.
APICZ Cz., Kulwicka-Kamiska J. (ed.), Tefsir Tatarw Wielkiego Ksistwa Litewskiego.
Teoria i praktyka badawcza, Toru: Wydz. Filologiczny UMK 2015.
J KULWICKA- Kamiska, Cz. apicz (ed.) Tatarzy Wielkiego Ksistwa Litewskiego w his-
torii, jzyku i kulturze, Toru: Tow. Naukowe w Toruniu 2013.
MIKIEWICZ A., Tatarska legenda. Tatarzy polscy 1945-1990, Biaystok: KAW 1993.
MIKIEWICZ A., Tatarzy polscy 1918-1839. ycie spoeczno-kulturalne i religijne, War-
szawa: PWN 1990.
NALBORCZYK A.S., The political participation of Polish Muslim Tatars the result of
or the reason for integration? From Teutonic wars to the Danish cartoons affair in
J.S. Nielsen (ed.), Muslim Political Participation in Europe (Edinburgh: Edinburgh
University Press 2013), p. 239-254.
NALBORCZYK A.S., Islamic religious education in Poland curricula and textbooks
in Aslan E. (ed.), Islamic textbooks and curricula in Europe (Frankfurt: Peter Lang
2011), p. 181-196.
446
Muslims in Poland
447
Importance of Isa Beg and His Family
on Islamization of the Balkans
Sulejman BAKI
Do. Dr., Deputy Mayor, Municipality of Cair
Summary
T
his article is about the 1389 Kosovo Battle followed by the
conquest of Skopje in 1391 and the services and activities pro-
vided by Yiit Paa, his son Ghazi Ishak Bey and Grandchild
Isa Bey to the Ottoman State starting in the 14th century which
played an important role in the conquest starting with Skopje and
its vicinity and the regions of Bosnia and Sandzak.
This elite family made major contributions for the establishment of
Turkish-Islam dominance and culture during not only the conquest
of what is Macedonia today but to the conquest and development
of regions which are significant for the Balkans such as Kosovo,
Sandzak and particularly Sarajevo.
Important cities in the Balkans such as Skopje, Prizren, Sandzak
and Sarajevo as well as cultural heritage such as mosques, madra-
sahs, libraries, schools, inns, baths and especially the foundations
and revenues established for their sustenance are also important.
449
Balkanlarn slamlamasnda
sa Bey ve Ailesinin nemi
zet
B
u makalede 1389 Kosova Meydan Muharebesi ve akabinde
1391de skpn fethiyle birlikte Osmanl Devletinin 14.
asrn bandan itibaren bata skp ve civar ile Bosna ve
Sancak blgelerinin fethinin gereklemesinde nemli rol oynayan
Yiit Paa, olu Gazi shak Bey ve torunu Gazi sa Beyin gerekle-
tirdii hizmetler ve faaliyetlerden bahsedilmektedir.
Sadece gnmz Makedonya blgesinin fethi deil, Kosova, Sancak
ve zellikle Saraybosnann fethi ve gelitirilmesi gibi Balkan coraf-
yasnn nemli blgelerinde Trk-slam hakimiyeti ve kltrnn
yerlemesi asndan bu sekin ailenin byk katklar sz konusu-
dur.
Bata skp, Prizren, Sancak ve Saraybosna gibi nemli ehir-
ler olmak zere Balkan corafyasnda cami, medrese, ktphane,
mektep, han, hamam gibi kltrel mirasn ve de zellikle bunlarn
idamesi iin oluturulan vakflar ve iradlar asndan da nem arz
etmektedir.
450
Importance of Isa Beg and His Family on Islamization of the Balkans
Introduction
One of the main institutions that had enormous role in the economy of the newly
conquered countries by the Ottoman Empire was the Foundation (the Waqf in-
stitution). The Waqf had a crucial role not only in the feudal system, but also in
the urban economy, the development of monetary relations and the accumula-
tion of capital. But there is another point that makes the Foundation (Waqf ) to
be a very important institution and that is the fact that it had a significant role in
forming the Ottoman feudal class in the territory of the Balkan Peninsula. Name-
ly, in case of absence of any initiative by the state to invest in the towns, the Waqf
foundation emerged as the only investor who built, who supported trade and
crafting, accumulated the existing capital and earned from it. One foundation
could possess dozens of villages with arable lands which brought huge incomes to
the owner of that foundation. For that reason, certain persons who generally were
connected to the military structure of the state and were influential military com-
manders, turned the large properties that they have received from the Sultan as
gifts for their military achievements into Waqf foundations, with the main goal to
thus protect their properties from being taken away by the state. In this way they
became extraordinarily rich landowners who started to form capital which later
they invested in various buildings and facilities. In order to secure the capital to
stay in the family and not to go out from it, in the charters of waqf (deed of trust
of foundation) with which they pledged their properties to certain facilities they
strictly specified that their sons will be the managers, the trustees or the so called
muteveli of the foundation, afterwards the sons of their sons will be the trus-
tees and subsequently on like that as long as their lineage continues. In this way
the hereditary feudal aristocracy was being formed in the Balkan Peninsula and
wider, which has ruled for long time in certain towns, greatly influencing their
economic, urban and political development. We can see many such influential
families in the territory of Macedonia which had great impact in the development
of certain towns, such as the Ohrizade family in Ohrid, the Ishtipzade family in
Shtip, Evrenos-beg family in Enixe Vardar, then in the territory of Bulgaria the
Mihaloglu family in Tatar-pazardjik etc.
The same significance as the said families had for the above mentioned towns,
the family of Pasha Yigit-beg had for Skopje, the conqueror of Skopje whose family
will later on be known as the Kumbaraji family which to this present day is one of
the most respected and oldest Turkish families of Skopje. Pasha Yigit-beg came to
the Balkan Peninsula along with Murat I s Balkan campaigns and his family pre-
sented one of the most important tools and the firmest sultan base for the staying
of the Ottoman empire in the European ground. During those first years crucial
for the European future of the Ottoman empire his family was unquestionably
loyal to the Osman dynasty. Pasha Yigit-beg and his successors have participated
in almost all important battles led by the Ottoman sultans in the Balkan territory
during the second half of the XIV and the first half of the XV century. That is the
451
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
period when the rule in this peninsula is broken and the Ottomans definitively
succeed to establish themselves in its ground, remaining there as the dominant
power in the next several centuries. However, the true commencement, the actual
beginning of this familys power should be connected with Isa-beg, the nephew
of Pasha Yigit-beg, who became one of the biggest, most powerful feudals in the
Balkan Peninsula, whose wealth was acquired in the above described manner, i.e.
through the waqf institution. This military commander of Skopje became one
of the most powerful men in the Ottoman Balkan provinces in the XV century,
through whom the Ottoman empire gradually established itself throughout the
whole peninsula. As the son of Ishak-beg the second ottoman commander of
Skopje and the grandson of Pasha Yigit-beg the conqueror of Skopje, was one of
the most important pillars of the ottoman state in the Balkans in the times when
it wasnt yet rooted and seated firmly enough on the European soil. He is a clas-
sical example of an ottoman feudal lord, who, owing to his predecessors military
achievements, arrived to the point where he could contact directly with the sultan
and for a certain period of time to lead independently the politics of the Ottoman
Empire in the Balkan Peninsula on his own. His influence and role were not sig-
nificant only for political and military aspects, much stronger and lasting was the
heritage he left in the spiritual and cultural sphere. The institutions he founded,
the towns he formed, the buildings he constructed in them even up till today
witness his enormous riches and wealth and even more his impact and power in
a wide area of the Balkans. Therefore, the activities of this man in all the spheres
of life were unique and irreplaceable contribution for the expansion of the Otto-
man domination throughout the whole Balkan Peninsula and they also had great
significance for the history of the Ottoman Empire itself. Following his conquests
and forming of new towns and religious-social institutions, actually sheds light
on the ways and methods of the gradual establishment of the Ottomans rule and
its strengthening on the European soil. The powerful family of Isa-beg, whose
growth began in Skopje, one of the most important military crossroads in the
Balkan territory, presents a paradigm according to which other famous Ottoman
families stationed in important towns in the European territory can be analyzed.
This kind of approach to the study of the Ottoman society at a lower level, out of
the big conquests, campaigns and battles, can greatly contribute to understand-
ing the fast expansion, the survival and the strengthening of the Ottoman Empire
in territories where the Christian population constantly had a huge numerical
preponderance over the Muslim population.
The independence of Isa-beg came to the fore and was emphasized particu-
larly during his actions on northwest, especially when he turned towards Bosnia
and Dubrovnik. The people in Dubrovnik considered Isa-beg as the true lord
of Bosnia even before the final conquest of Bosnia in 1463. Starting from that
year, Isa-beg stayed in the township Vrhbosna more frequently where by build-
ing his waqf foundations he laid the foundations of todays Sarajevo. He also
452
Importance of Isa Beg and His Family on Islamization of the Balkans
played a crucial role in the final conquest of Bosnia, when he burst directly with
his detachment into Herzegovina as vanguard of the armies led by sultan Me-
hmet II the conqueror. These military interventions of Isa-beg brought him huge
privileges and properties and made him one of the richest feudal lords in the
Balkans, whose yearly income was over 700.000 akches. He created his own waqf
foundation in Skopje which comprised few villages and many facilities, buildings
and shops in the Skopje bazaar. His monumental constructions in the old core
of Skopje actually round up the oriental look of the town. After the conquest of
Bosnia and the abolition of the Skopje borderland so called Skopsko Krajishte,
a new borderland has been established, called Bosansko Krajishte or the Bosnian
borderline. The base of this new territorial interim borderland military adminis-
trative unit was the town Sarajevo where Isa-beg himself has moved and settled
as the main commander. The buildings that still exist today in Sarajevo, again
testify the power Isa-beg had, but also his role in the establishment of the Otto-
man Empire in these regions. After his death he was succeeded by his son and heir
Kebir Mehmed-beg (1440-1527) who took over the duties Isa-beg performed.
This representative of the Kumbaraji family, who participated in the conquest
of the Albanian port Drach and was the sanjakbeg of the Sanjak Elbasan, after
the conquest of Egypt during the reign of sultan Selim Yavuz (1512-1520), was
appointed as commander in Cairo, and also has participated in the conquest
of Gaza. The glorious days of the Kumbaraji family come to an end with Kebir
Mehmed Celebi for a certain period, although the family continued to grow and
exist, keeping Skopje as its center.
One of the most significant representatives of this family (on his mothers
side) in the first half of the XIX century was Hafzi-pasha (1793-1845). In 1824
he was appointed by the sultan Mahmud II (1809-1839) as mutasarrif (admin-
istrative authority) of Skopje, similarly to his predecessors in the XV century. In
that time, the towns: tetovo, Kichevo, Debar, Kumanovo, Kriva Palanka, Kocha-
ni, Shtip, Radovish, Kyustendil belonged administratively and territorially to the
Skopje Eyalet. His reign in the Skopje Eyalet was remembered in the history for
his just, fair and humane behavior, regardless of the religion and ethnicity of the
citizens and also for the several facilities he built. Namely, during his reign two
major buildings were constructed that marked the life in Skopje in that period,
which still exist on this very present day as proof of his power as well as his equal
behavior towards everybody in the town. The first of these facilities that Hafzi-
pasha built himself are his famous konaks, built in the Skopje village Bardovci,
on a land that he inherited from his mother who originated from the Kumbaraji
family. He also lived in those premises, whereas the external walls of the konak up
till today witness to a impressive facility which could be built only by a wealthy
landowner and official. Even more significant was that during his reign in Skopje,
Hafzi-pasha gave permission in 1834 a church dedicated to Virgin Mary to be
built in the banks of the river Vardar, called St. Bogorodica. It is also known that
453
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
besides giving the permission for building this church, he also gave financial sup-
port for its construction despite the opposition by the most fundamental Islamic
representatives.
It is assumed that in the beginning of the XX century there were approxi-
mately 30 houses that belonged to the Kumbaraji family. The mayor of Skopje in
the beginning of the above mentioned century, Salih Asim mentions the Kum-
baraji family in his book History of Skopje and its surroundings as one of the old-
est Skopje families. On the other hand, in the 30s of the XX century, the famous
Turkologist Glisha Elezovic wrote:
It was a really big family. The right to take over the so called muteveli position
of trustees or managers of the two oldest waqf foundations of the Mosques Ishak-beg
and Isa-beg founded by the two of them was passed from one generation to the next.
The right of inheritance on the other hand applied solely to the male heirs, meaning
that it passes from father to son on an on until the lineage lasts. The word humbara
or kumbara means bomb and the kumbarajies represented special kind of army in
the Ottoman military. It is not known when this nickname became part of the fam-
ily name. But what is known is that some of the Kumbaraji family members became
Zaimler in Krushevac, also that in Leskivac they had huge properties and that their
center was actually in Skopje. It is certain that the nickname Kumbaraji became part
of the family name after Ishak-beg and Isa-beg, because in their time this name cannot
be found in any document related to them.
The Kumbaraji family is one of the oldest and most prestigious, respectable Mus-
lim families and they constitute the Skopje aristocracy and the high society. Wherever
you look you can encounter with members from this family and they are considered
old Skopjans. Their homes are located around the Ishak Mosque, in the neighborhood
called Ishakiye. There are more than 20 of them there now. Most prominent members
of the Kumbaraji family still alive are: Kemal-beg the son of Osman-beg; Emin-beg
and Ekrem-beg sons of Yashar-beg; Kyamil, Mustafa and Refik sons of Husein-beg.
According to us, among them Emin-beg (1883-1962) has a special place, he
was born in Skopje as the son of Yashar-beg and Eshref-hanum. Emin-beg, who
finished primary school and lyseum (Licej) in his birth town, became the head
of the family after taking over the lead when his father moved to Istanbul after
the Balkan wars. At that time he also became the first owner of the homesteads
in the Butel and Arachinovo villages. On the multiparty elections held in 1920
along with 12 other Muslim members of parliament, he was chosen as the repre-
sentative of the Turkish party in the Parliament The Law Society for Protection
of Islam. He moved to Belgrade as a national MP from Skopje. He held two
mandates on this position, whereas in the meantime he once executed the role of
President of Skopje Municipality. His homestead and himself were the hosts of
King Alexander Karadjordjevic during his visit to Skopje. After the capitulation
of Bulgaria in 1944, in order to preserve peace in the town, he was engaged in the
454
Importance of Isa Beg and His Family on Islamization of the Balkans
city government along with other eminent persons from Skopje by the German
army which was leaving the town, and he worked as security director of Skopje.
During his function, by building close relationship with the German army which
wanted to blow up the Stone Bridge on the river Vardar, he succeeded to convince
the commanders to give up from this idea thus saving this remarkable Ottoman
monument from being destroyed. After the end of the war, accused of collabora-
tion with the enemy, on August 24, 1948 he was convicted to 10 years in prison.
In the time of communism, during the collectivization by the government, all his
properties in the Butel and Arachinovo villages were taken away.
After five years in prison, Emin-beg went to Turkey to undergo medical treat-
ments in Istanbul. In 1958 he came back to Skopje in order to spend the rest
of his life in his beloved birth town, where he passed away in 1962. His grave is
located in the cemetery in Butel.
He left four sons and six daughters as his successors and heirs: Iskender
(1914-1987), Ishak (1927), Yashar (1933-1999), Yigit (1936), Mediha (1912-
1988), Suzana (1920), Olivera (1922-2000), Adile (1925), Lidija (1929) and
Aneta (1931). Some of these successors if the Kumbaraji family have achieved
enviable, significant careers in various scientific disciplines.
In the fields of education and culture, this family gave two outstanding, ex-
quisitely significant scientists and pedagogues. One of them is the third daugh-
ter of Emin-beg, Professor Doctor Olivera Yashar Nasteva, who was the first
woman-academician, member of the Macedonian Academy of Sciences and Arts
(MANU). After her job as French Professor, in 1959 she was elected as assistant
professor in the Department of South Slavic and Balkan languages, which later
developed into the Department of Macedonian Language and South Slavic lan-
guages. She obtained her doctorate degree in 1962 with the dissertation titled The
Turkish Lexical Elements in the Macedonian Language. She was awarded scientific
titles and academic ranks in the Faculty of Philosophy Skopje where she also
worked as professor of History of Macedonian Language and General Linguis-
tics. In 1979 she was appointed an external member of MANU, as well as being
elected as a member of the Turkish linguistic society Trk Dil Kurumu, the same
year. In 1983 she was appointed a regular member of MANU. Her scientific opus
comprises around 150 bibliographic units, published in many scientific journals,
anthologies and other publications. Her most famous work is her book The Turk-
ish Lexical Elements in the Macedonian Language which fills a huge gap in the
studies and researches for the place and role of the Turcisms in the Macedonian
language and the influence of the Turkish language on the Macedonian language
in a certain phase of the development of the Macedonian language. With its
studiousness and significance, this unique work exceeds time and space. Its pres-
ence in the researches of the new Macedonists, Slavists shows that it hasnt lost
any of its actulaity. It represents most complete accomplishment in the linguistics
in general which treats the problem of the turcisms in the macedonian language.
455
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
The second representative of this family, who left inerasable marks in the field
of history of art, is Lidija Kumbaraji-Bogoevic, the younger daughter of Emin-
beg. As an art historian, she worked many years in the Institute for the Protec-
tion of Cultural Monuments in Skopje, paying special attention to the history
of the cultural monuments from the Ottoman period in th ecity of Skopje and
its surroundings. Her published work named Ottoman monuments in Skopje can
be considered as a crown of her longstanding dedication to this scientific sphere,
for which she received the most prestigious city award - 13 November in 1998.
This work represents her lifetime achievement, dedicated exclusively to her birth
town. It is a seriuos and concise work with a multidisciplinary approach which
elaborates one of the most important segments in the cultural heritage of the
city of Skopje. The contents of the book is written in a simple and unpretentious
way which makes it easy to read and understand. It comprises all sacred and
profane items and constructions from the Ottoman period, some of which still
exist but also includes those that do not exost in the urban landscape of Skopje.
Through them we can actullay follow the history of the city itself within 500
years. With this book, Lidija Kumbaraji-Bogoevic sent a message to everybody in
Skopje about the great need to nurture and value this rich, great material cultural
heritage and to overcome all animosities existing regarding this heritage. Because
truly there are not many Balkan cities that can claim and boast to have authentic
and very well preserved and maintained Ottoman heritage. This issue also had its
luxurious edition in Turkish language, which confirms even more its enormous
significance for all interested in the history of art in the Ottoman period.
At the end of this our summary, let us go back to the history and emphasize
another very important point. Namely, in this kind of approach for research,
study, and analyses about the expansion of the Ottoman Empire in Europe
through powerful families, the question of loyalty of these big and powerful feu-
dal lords towards the sultan and his rule attract special attention. Namely, at the
zenith of their conquests they possessed enormous military power, they were far
from the central government, and the territories they occupied were completely
under their control and in hte hands of people loyal to them. They could very eas-
ily separate or rebel the central government and proclaim themselves independent
rulers of a certain territory. Also, they could make up and launch legends about
their origin from some noble families related to the past of some higly important
Turkish tribes, as Osman did, they could even bring itno question the legitimacy
of the Ottoman dynasty itself. Even more, considering the fact that they acted in
the time of interregnum in the Ottoman Empire, which occured after the bat-
tle in Ankara in 1402, when sultan Bayazid was captured and killed, and when
civial war has started. Namely, in those times of anarchy and the battles between
the three brothers contenders of the Ottoman throne, it was very easy to declare
independence to the dynasty that was collapsing. But that did not happen. So
the question remains weather really the loyalty towards the Ottoman dynasty of
456
Importance of Isa Beg and His Family on Islamization of the Balkans
these big feudal lords was unwavering and if they were truly strongly committed
to the loyalty to the sultan. Or maybe by that time the Ottoman dynasty already
had reached the level to be perceived as the only integrating factor of the Turk-
ish tribes which was crucial for the existence of the state system of the Turks and
the most powerful people around the sultan were aware of this fact. In any case,
these big feudal lords who had the most important role in the establishment of
the Ottoman empire especially in the Balkan Peninsula, remained loyal to their
ruler, thus enabling continued rule of the Ottoman dynasty for over 600 years.
457
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Bibliography
, K, . , , II, 329 . 6 330 . 8.
, , ,
(), . 1, 1, ,140.
HAMMER, Josef von, Historija turskog/ osmanskog/ carstva, 1, Zagreb, 1979, 73.
JRECEK, Constantin, Staat und Geselschaft in mittelaterlichen Serbien, Teil IV, s.7.
, , , 1940, 8.
SABANOV, Hazim, Bosanski paaluk, 32.
COROVC, Vladimir, Historija Bosne, Beograd, 1955, 60.
TRUHELKA, Ciro, Tursko - slovjenski spomenici dubrovacke arhive, Sarajevo,1911.
COROVC, Vladimir, Historija Bosne, Beograd, 1955, 60.
UZUNARILI, smail Hakk, Osmanl Tarihi, cild 3, Ankara, 1972, 343.
XV XVI , . ,
, , 1936, 100-101.
, , , I, 147.
Enciklopedie de I`islam, nouvelle edition, livrasion 18, 1151.
MUJEZNOV, Mehmed, Islamska epigrafika u Bosni i Hercegovini, knjiga I, Sa-
rajevo, 1974, 24, slika 25.
, , (),
,. 1, , 1-2, , 1926, 455.
ASIM, Salih, skp Tarihi ve Civar, (terc. Sleyman Baki), Rumeli Vakf Trkleri
Yay., 2004, stanbul.
458
Balkan Dillerine Trkeden
Geen slami Terimler
Serkan EN
Do. Dr., Ondokuz Mays niversitesi, Fen Edebiyat Fakltesi, Trk Dili ve Edebiyat Blm, Samsun
zet
D
il, sadece kurallar zinciri deildir. Kltr dediimiz yaam
biimlerini nesiller arasnda ileten dildir. Toplum hayatnda
gerekleen kkl deiimler dil zerinde derin izler bra-
kr. Bu balamda milletlerin medeniyet maceras dillerine de yansr.
Balkan corafyasnda be asr bulan Osmanl hkimiyeti, blgedeki
halklarn slam yakndan tanmasna vesile olmutur. Bunun so-
nucunda Trk ad, baz Balkan lkelerinde Mslman karlnda
kullanlabilmitir. slam Trkler araclyla tanyan Balkan top-
lumlarnn Mslmanla ilikin sz varl iinde Trke alntlar
hayli fazladr. almamzda Trke Verintiler Szl esas alna-
rak Balkan dillerine Trkeden geen slami terimler tespit edilip
bunlarn nitelikleri zerinde durulacaktr. Tespit edilen szckler
dil-kltr balamnda deerlendirilerek Balkanlarn slamlama s-
recinde Trkenin st katman olarak nasl bir ilev stlendii ortaya
konulacaktr.
459
Islamc Terms Passed to Balkan
Languages from Turksh
Summary
L
anguage is not only chain of rules. Language transfers lifest-
yles called culture through generations. The radical changes
taking place in community leave deep scars on language. In
this context, civilization adventure of nations reflects to their langu-
ages. Ottoman domination continuing five centuries in the Balkans
conduced to peoples in that area knowing Islam closely. As a result,
the Turkish name could be used meaning of Muslim in some Bal-
kan countries. There are pretty much Turkish borrowed words in
vocabulary about Islamitic of Balkan societies got to know Islam by
way of Turkish people. In this paper, Islamic terms passed to Balkan
languages from Turkish will be determined, be dwelled on characte-
ristic of these terms by regarding Trke Verintiler Szl. It will
be explaint how Turkish language as superstratum took a function
Islamization process of Balkans by commenting these located words
in terms of language/culture.
460
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
Giri
Trkln Balkan corafyasndaki varl Avrupa Hun Devleti ana (MS. 352-
455) dek uzanr. Yaklak bir asr sren bu dnemden gnmze ulaan dil mal-
zemesi baz zel adlardan ve unvanlardan ibarettir.1 Olduka snrl durumdaki
bu malzeme dnemin Trkesi ile Balkan dilleri arasndaki ilikiyi aydnlatmada
yetersizdir. Trk kltrnn fetih uuruyla Balkanlara yneldii Osmanl dne-
mi ise Balkan toplumlar zerinde derin izler brakmtr. Anadolu iin klim-i
Rum tabirini kullanan Trkler, vatanlatrma endiesiyle yerletikleri bu toprak-
lara Rumeli demiler; bylelikle her iki corafya iin tadklar benzer duygular
dillerine de yanstmlardr. l-y Kelimetullah gayesiyle talandrlan Osmanl
fetihleri sonucunda bata Arnavut ve Bonaklar olmak zere Balkanlarda nemli
bir kitlenin Mslmanlamas salanmtr. slam seen topluluklarn dillerine
Mslmanl onlara tantan Trklerin dilinden pek ok szck gemitir.
Bir toplumun yaad din deitirme hadisesi o toplumun dilinde baz de-
imelere yol aar. zellikle sz varl boyutunda gerekleen bu deimelerde
dinin kaynak dilinin yan sra yaylmasna araclk eden dil de nemli rol oynar.
Din eksenli dil deiimlerinde kaynak ve arac dil etkileyen, alc dil ise etkile-
nen konumundadr. Trklerin tarih boyunca dhil olduklar inan sistemlerinin
Trkeye etkileri bu duruma rnek gsterilebilir. Budizmi kabul eden Uygurlar,
din terimlerini kaynak dil konumundaki Sanskriteden ziyade arac dil duru-
mundaki Toharca2 ve Sodca3 zerinden dnlemilerdir. Sanskrit kkenli Bu-
dist terimlerin Toharcann seslik zellikleri erevesinde Uygur metinlerinde tes-
pit edilebilmesi bu yargy dorulamaktadr. slami kavramlarla tanmas Farsa
zerinden gerekleen ilk Mslman Trkler Arapa yannda Farsa alntlarn
da Trkeye girmesine vesile olmulardr. Salat yerine namaz, savm yerine oru
dememizi, abdest, Hda, feritah gibi szcklerin dilimizdeki varln4 Farsann
Trklerin slamlamas srecindeki etkileri ile aklamak mmkndr.
Balkanlarda slamn yaylmasnda araclk eden Trkler, benimsedikleri din
terimleri de bu corafyaya tamlardr. Mslmanlaan Balkan topluluklar din
kavramlar dorudan Arapadan aktarmak yerine Trke araclyla alntlam-
lardr. Bunun doal sonucu olarak kkeni Arapa ya da Farsaya dayansa da Trk
dilinin ses ve anlam szgecinden geen pek ok szck Balkan dillerinde Ms-
lmanlkla ilgili temel sz varlnn ana ktlesini oluturmutur. almamzda
Gnay Karaaa tarafndan hazrlanan Trke Verintiler Szlnden (TVS)5
1 Ahmet Bican Ercilasun, Balangtan Yirminci Yzyla Trk Dili Tarihi, Ankara, Aka Yaynlar, 2004, s.
73-74.
2 EddyMoerloose, Sanskrit Loan Words in Uighur, Journal of Turkish Studies / Trklk Bilgisi
Aratrmalar, 4, 1980, p. 61-78.
3 inasi Tekin, Yabanc Kelimelerin Trkeye Giri Yollar ve Oru Kelimesinin Hikyesi, tikaknn
Kesi, stanbul, Simurg Yaynlar, 2001, s. 33-42.
4 inasi Tekin, Yabanc Kelimelerin Trkeye Giri Yollar ve Oru Kelimesinin Hikyesi, s. 36-37.
5 Gnay Karaaa, Trke Verintiler Szl, Ankara, TDK Yaynlar, 2008.
461
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
yola klarak Balkan dillerine Trkeden geen slami terimlerin tespiti amalan-
mtr. Bu dorultuda yaplan taramada, Trkede din terimken Balkan dilleri-
ne girdiinde din terim olma zelliini yitiren szckler6 dikkate alnmamtr.
Trkede din d alanda kullanlrken Balkan dillerinde din bir ierik kazanan
szckler7 ise almaya dhil edilmitir. Balkan dillerindeki Trke alnt szck-
lerin yalnzca Mslmanlkla ilgili karlklarna yer verilmitir. Neticede aada-
ki bulgulara ulalmtr.
Bulgular
abdal: Eskiden baz gezgin dervilere verilen ad. > Yun. aptlis, avdlos der-
vi, gezgin din adam (TVS: 2).
abdest: Mslmanlarn, namaz klabilmek iin el, az, burun, yz, kol, ayak
ykama ve baa, enseye slak el gezdirme, kula temizleme biiminde yaptklar
arnma. > Rom. abds, abdest, abdes abdest / Bul. abdst abdest; riza abdeslija
abdest bezi, abdest havlusu; abdeslik. aptezlik abdest alnan yer / Bn-Srp.
bdest, bdes, vdes, avdez, hvdest abdest; abdsli, avdsli apdestli: avdest
uimati abdest almak; Ar. avdes, abdest, abdes abdest / Mak. abdes, avdes ab-
dest; abdesli. abdesliya, avdesliya abdestli, abdesti olan; abdesane abdesthane
/ Yun. abdsti abdest (TVS: 2).
abzemzem: 1. Kbe yaknnda bulunan bir kuyu. 2. Bu kuyunun Msl-
manlarca kutsal saylan suyu, zemzem suyu. > Bn-Srp. buzemzem zemzem
suyu, zemzem kuyusunun suyu (TVS: 3).
ahir: Son, sonraki, ahir. > Bn-Srp. hir-zeman kyametten nceki dnem
(TVS:14).
ahret: Din inana gre, insann ldkten sonra dirilip sonsuza dek kalaca
ve Tanrya hesap verecei yer, br dnya. > Bul. ahretlik, aretlk dost, arkada,
yolda; arkadal ahirete dek srecek dostluk/ Bn-Srp. ahit teki dnya, ah-
ret / Mak. aretlik ahiretlik; yakn arkada, dost (TVS: 14).
akam: Akam vakti klnan namaz. > Yun. ahsam namasi akam namaz (TVS:
18).
alem: Minare, kubbe, sancak direi gibi yksek eylerin tepesinde bulunan,
madenden yaplm ay yldz veya lale biiminde ss. > Rom. alem sembol; cami
alemi, ay yldz / Bul. alem alem, sembol/ Bn-Srp. lem alem, hilal ve yldz /
Yun. alemin minare alemi (TVS: 24).
6 rnein, bidat slam dininde Hz. Muhammed zamanndan sonra ortaya kan deiik yarglar ve ilkeler >
Bul. bidat Osmanl dneminde bir tr vergi/ Bn-Srp. bidat, bidat, bidaht yeni ortaya kan ey, moda;
vergi / Ar. bidat, pidate yenilik, deiim szc bu nedenle almaya dahil edilmemitir.
7 rnein, bini Yksek aamal bilginlerin ve yenieri subaylarnn giydikleri cppe > Ar. binish din
adam veya kadn paltosu szc bu nedenle almaya dhil edilmitir.
462
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
Allah: 1. Kinatta var olan her eyin yaratcs, koruyucusu olduuna ve tek
olduuna inanlan yce ve stn varlk, Yaradan, Tanr, Rab, Mevla. 2. Allah
ad baz isim tamlamalarnda tamlanan kelimeyi glendirir > Rom. alah, allah,
allad Allah; ala ala, halila! Allah Allah!; salamalec Allahn selam zerinize
olsun; masala maallah / Bul. allh allah; ala ala! Allah Allah!; alaylem Al-
lah bilir; allahn krnda dnyada, yeryznde; alahkoolu hey sen, Allahn
adam!; allah kerim Allah balaycdr; allah versin Allah versin; isala in-
allah; allem Allahu alem; mmkn, belki, olabilir; alsversin Allahn se-
versen; sa iin; al ursun, allrazosun Allah raz olsun; bismilyh bismillah;
estfurla sze gelmez, szn etmeye demez; bir ey deil / Bn-Srp. alah, ha-
lah, jalah Allah; alah akuna Allah akna, alah belsuni versun Allah bela-
sn versin; alhbilur, alhbi-rum Allah bilir; alahcerm, alahkerim, alaerm
Allah kerim; alahemnet, alah-emnetol Allaha emanet!; lah hfzjl Allah
korusun; alahiun Allah iin lahmubrecl, lah mubrecl kutlarm, ha-
yrl olsun; lah rbum! Allah, rabbim!; lah rhmetjl, lah rhmetle Al-
lah rahmet eylesin; alah-selmet Allah selamet versin, Allah yardmcn olsun;
alahulem, allem Allah bilir; lahu-ekber ezann ilk sz; hayret bildiren
nida; alahunmril Allahn emriyle; Allahn buyurduu gibi; alah-versun Al-
lah versin; ejdovle, dovle eyvallah!; jvalah, jvala eyvallah, hoa kal / Mak.
alah allah; ilalla illallah; maaza maazallah / Yun. allh, alla Allah; Allahm!;
lla lla aknlk nlemi, hay allah, allah-pelasinversin Allah belasn versin!;
allahmustakkunversin Allah mstehakn versin!; allh ramet eylesin Allah
rahmet eylesin!; allversin Allah versin!; allhatam Allah adam, temiz kalpli,
saf; allh-kerim, alkkerim Allah bilir, Allah balaycdr! (TVS: 26-27).
min: Allah kabul etsin anlamnda, dualarn arasnda ve sonunda kullanlr.
> Bul. amin dua sonunda sylenen sz / Bn-Srp. mn! amin; amns amin diyen
kimse; aminati, minati amin diyerek dua etmek; minkovati amin diyerek
dua etmek (TVS: 30).
asi: Ba kaldran, isyan eden. > Bn-Srp. sija, hsija asi, gnahkr (TVS:
45).
ayet: Kuran surelerini oluturan ksmlardan her biri. > Bn-Srp. jet Kuran
cmlesi (TVS: 56).
Azrail: Tanr buyruu ile insanlarn cann almakla grevli olduuna inanlan
melek. > Bn-Srp. azrl Azrail (TVS: 60).
bayram: Milli veya din bakmdan nemi gn veya gnler. > Rom. bairam,
baraiam enlik, bayram, len, ya gn veya yl dnm kutlamas: bairamlc
bayramlk / Bul. byram bayram, kutsal gn; len, elence / Bn-Srp. bjram,
brjam bayram; bajrmluk bayram gn verilen hediye; bjram mubrec
olsun, bjram mubarek l! iyi bayramlar!; bjram-nmz bayram namaz;
bjramovati bayramlamak / Yun. bairmi, payrmin bayram; payrantsoras
bayramdan sonra, bayram sonras (TVS: 93).
463
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
beddua lenme, ilen. > Bn-Srp. bd-dva, btdova, bedva beddua, ilen;
bd-dva uiniti, bidati se beddua etmek, lanetlemek / Yun. pettuvs, pettus
lanet, ilen (TVS: 94).
bedel: Bir eyi yerini tutabilen karlk. > Bn-Srp. bdel, bdelj bakasnn
adna ve onun paras ile hacca gitme (TVS: 94).
Bektai: Hac Bekta Veliye dayanan slam tarikat. > Bul. bekti, bekta
Hac Bekta yolunun yolcusu / Bn-Srp. bektiya Bektailik; Bektai tarika
tndan olan kimse (TVS: 97).
bereket: Bolluk, grlk, ongunluk, feyiz, feyezan. > Bul. berektli la be
reketli olsun; bereket versin Tanr bereketini arttrsn / Bn-Srp. beritverisi,
beritversun Allah bereket versin (TVS: 102).
billahi: Tanrya ant ierim anlamnda bir ant. > Bul. billjaha billahi / Bn-
Srp. blahi, blh, bllahi, bllh, bl, blj, vala i bila, balaj bilaj billahi, Allaha
yemin ederim ki! (TVS: 113).
bula ~ abla: Yenge, amca veya day kars. > Bn-Srp. bla Mslmanlk
hakknda din bilgiler veren kadn; kadnlarn sorunlarnda onlara gerekli bilgileri
vererek kendilerine yardmc olan kadn; Mslman kadn / Mak. bula Trk
kadn; Mslman kadn (TVS: 136).
caiz: Din, yasa, tre veya baka bakmdan ilenmesinde, yaplmasnda saknca
olmayan, yaplp ilenmesine izin verilen, uygun, yerinde saylan, yakk olan. >
Bn-Srp. daiz izin verilmi olan, uygun; dinen yaplmas caiz olan (TVS: 149).
cami: Mslmanlarn hep birlikte namaz klmak iin toplandklar yer. /
Rom. giamie, geami, geamie cami / ek. damie cami / Bul. cami, camiy
cami / Bn-Srp. dmija cami / Mak. camiya, jamia cami / Yun. cami cami
(TVS: 150).
cehennem: Din inanlara gre, ktlk yapanlarn ldkten sonra ceza
grecekleri yer, tamu. > Rom. denune cehennem / Bul. cendm cehennem;
tutukevi, polis merkezi; cendem, candeml cehennem ol; cann cehenneme! /
Bn-Srp. dehnem, denem, dnem, cehennem; dzenemlija cehennemlik /
Mak. enem, cevnem cehennem (TVS: 152).
cemaat: Bir imana uyup namaz klan kiiler. > Bn-Srp. dmat, dmatski
kalabalk, topluluk; birlikte ibadet edenler topluluu, cemaat; dmatile top-
luca; birlikte yaplan ibadet; dzemtlija cemaatten olan; dmatski mdlis ce-
maat toplants; dmatski imam cemaat ba (TVS: 153).
cenabet: Cnp, cnp olma durumu. > Bul. cenabt-in pis, uursuz; ey-
tan; cenabetlik pislik, uursuzluk; eytanca davran / Bn-Srp. denbet kirli,
pis, kt / Mak. cenabet cenabet (TVS: 153).
464
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
465
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
destur: zin, msaade. > Bn-Srp. dstr izin verin, izinlidir! anlamndaki bu
sz, dindarlarca kullanlr (TVS: 240).
devir: Dnme, dn; bir grevin bir kimseden bir bakasna gemesi. > Bn-
Srp. dvr, dvar, dver Birisinin lmnden sonra, onu topraa vermeden nce
yaplan tren (TVS: 241).
din: Tanrya, doast glere, eitli kutsal varlklara inanmay ve tapnma-
y sistemletiren toplumsal bir kurum, diyanet. > Bul. dnislam, dnislyam slam
dini; dinsz-in, dinsz-imansz dinsiz, acmasz, zalim, din-duman din d-
man / Bn-Srp. dn din, inan, din kural; din-duman din dman, dnsuz
dinsiz / Mak. dinsuz, dinsaz dinsiz (TVS: 246).
dnme: Baka bir dindeyken Mslman olan, mhtedi. > Bul. dnme, dyunme
dininden dnen kimse / Yun. dunms dinini deitirmi, mrtet (TVS: 259).
dua: 1. Tanrya yalvarma, yakar. 2. badet veya yakarma amacyla okunan
din deeri olan metin. > Bul. du, duv dua; duvacya, dovacya duac, dua
eden; ba, hayr ileri yapan / Bn-Srp. dva dua, yakar; dovdija ken
disi veya bir bakas iin dua eden kimse, duac; dvu uiniti, dvu initi dua
etmek, kendisinin veya bir bakasnn iyilii iin dua etmek / Yun. dovs, tovs,
tos, do dua, yakar, dovacs dua eden (TVS: 261-262).
eli: Yalva, peygamber, resul. > Bul. eliya eli; Tanr elisi, peygamber /
Yun. els, elcs eli; peygamber (TVS: 278).
emir: Buyruk, komut. > Bn-Srp. emrul-mminn slam lkelerinin yneti-
cisi; mri-ilh Allahn emri (TVS: 280).
evliya: 1. Erenler, ermiler, veliler. 2. Yatr. > Bn-Srp. evlija evlya; iyi huylu kim-
se; evlijluk evliyalk; iyi huyluluk / Yun. evlis Trk din adam (TVS: 290).
eyvallah: Allaha smarladk, yle olsun anlamlarnda kullanlan bir seslenme
sz > Bul. vala onama, uygun bulma; bravo, aferin; teekkr / Bn-Srp. jvalah,
jvala hoa kal / Mak. eyvala eyvallah / Yun. eyvall, envall, valla teekkr
ederim, sa ol (TVS: 291).
ezan: slamlkta namaz vaktini bildirmek iin mezzinin yapt ar. > Bul.
ezn ezan, namaz ars (TVS: 291).
farz: Mslmanlkta, zr olmadka yaplmas zorunlu, yaplmamas gnah
saylan. > Bn-Srp. frz farz, koul; feriz eriata gre sregelen (TVS: 295).
fask: Allahn emirlerini tanmayan, sapkn, gnah ileyen. > Bn-Srp. fsik
sapkn, gnahkar (TVS: 295).
fkh: slam hukukunda din ve dnya ileri ile ilgili ana kaynaklardan
yararlanarak konulmu olan kurallarn btn. > Bul. fkh genel prensip; slam
kanunlar (TVS: 300).
466
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
gvur: 1. Mslman olmayan kimse, Hristiyan. 2. Dinsiz kimse > Rom. ghiaur,
gheavur dinsiz; batl inanl / ek. daur, dzaur gvur / Bul. gyar-in Ms-
lman olmayan, gya-vurlk Mslman olmay, tanr tanmazlk, kar gvur
paras, bakr para/ Bn-Srp. daur, durin, dvur, darka, kaur, kurin Mslman
olmayan; dinsiz, Hristiyan; carluk inanszlk, dinsizlik; kaurbasa gvurlarn ba-
kan; kfirison gvurlarn yaad yer veya devlet; kurkinja gvur kars; kuriti
birini gvur yapmak; pokauriti gvurlamak, din deitirmek/ Yun. iaris gvur;
kfr sz (TVS: 311).
gusul: slam dininin gerekli grd durumlarda ve biimde ykanp aptes
alma, boy aptesi. > Bn-Srp. gsul, gsul gusl; gsal l ykayc; gasulhna
l ykama yeri; gsuliti, gseliti abdest almak; l ykamak (TVS: 331).
glbank: Hep bir azdan ve makamla yaplan dua veya ant. > Bn-Srp.
lbek, va, lbe-dva, lbend-dva, lbek, uldtlja dva hep bir azdan
yaplan dua (TVS: 332).
gnah: Dince su saylan i veya davran > Bul. gyonh gnah / Bn-Srp.
nh, gnh gnah; unhcar. gunhcr gnahkar, ok gnah olan / Yun.
kunhi gnah, su; kunahker gnahl (TVS: 334).
hac: Din buyruklarn yerine getirmek iin hacca gitmi Mslman. > Rom.
hagi, agi, agia hac; agialc, hgialc, hagialc haclk, Kuds ziyaret, a
se duce la n hagialc hacca gitmek / Bul. hac, hacya hac, hacca giden,
hacilk haclk / Bn-Srp. hd hac, hacca gitme; hdi, hado, hadija hac;
hadiluk haclk/ Yun. hacs, hacidana, hacdi hac, Mekke veya Kuds ziya-
ret eden; hacilki haclk, kutsal yerleri ziyaret etmi olmak (TVS: 339).
hafz: Kuran btnyle ezbere bilen ve okuyabilen kimse. > Bn-Srp. hfz,
hfuz Kuran ezbere bilen; hfizluk hafzlk / Mak. afaz, afuz hafz / Yun.
hafzis Mslman din adam (TVS: 339).
halife: Hz. Muhammedin vefatndan sonra mmet idaresinin bama geen
kimse. > Bul. halif, halife halife / Bn-Srp. halfa halife, Osmanl sultan / Mak.
kalif halife / Yun. halfs sultann din unvan (TVS: 342).
haram: Din kurallarna aykr olan, dince yasak olan. > Rom. haram haram,
yasak; harm-baa, aram-baa, arimbaa ekiya ba; haramgi haramc, haydut;
a mnca haram haram yemek; yalan sylemek / Bul. harm yasak, yasaklanm
olan; harmciya hrsz, dolandrc; haramzalik dolandrclk, hrszlk; haram-yecya,
haramkr haram yiyici / Bn-Srp. harm, ram haram, yasak olan ey; harambasa,
rambasa ekya ba; hram-ml haram mal; hramsum haram olsun; haramzde
pi; haramin haram etmek, balamamak / Mak. aram haram; aramiya, aramo-
lebka, aramolebets, aramzade haramc, haram yiyici; harami, haydut / Yun. harmi,
harm haram, yasak; haramzo bo yere harcamak, ziyan etmek, heder etmek;
haramofis asalak (TVS: 349).
467
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
hasenat: yilikler, iyi hller, iyi iler. > Bn-Srp. hasnat iyilik, hayr (TVS:
353).
hatip: Cuma ve bayram namazndan nce camilerde hutbe okuyan kimse. >
Bul. hatp Mslman vaiz (TVS: 356).
hayr: yilik, karlk beklenmeden yaplar yardm. > Bul. har uur; se-
vap hairlya hayrl, uurlu; hayrl-laf dua. temenni, iyi dilek; hayrl olsun,
hairdija uurlu olsun!; hairsz-in hayrsz, ie yaramaz; har-habr, fr-br
haber, mesaj; hayrola hayrola?; hairlitisvam se. hairlitia se el skp hayrl
olmasn dilemek / Bn-Srp. hir, hjir, hjr, jir iyilik, hayr hairdzija ha-
yr ileyen; hir-dva hayr dua; harli, harlija, hirin hayrl, mbarek, kut-
lu; ansl; uurlu; harsuz, n-hajir, nehair hayrsz, kimseye yarar olmayan;
hir-haber iyi haber; hir sahibija hayr ilerini seven; hirola hayrola?;
hjra-kru gle gle! / Mak. air hayr, sevap; airliya hayrl, uurlu; airsaz
hayrsz, uursuz / Yun. hari, hair, hayr hayr; hayrls, hayrldikos yararl;
hayrszis ie yaramaz, yararsz; haireftos hayrl, vefal; ahaireftos yaramaz,
hayrsz, vefasz (TVS: 360).
hayrat: 1. Sevap kazanmak iin yaplan hayrl iler, iyilikler. 2. Sevap iin
kurulan messese > Bul. hayran iyi insan, hayr sahibi; hayrt hayr sahibi
kiilerin herkes iin yapt ey / Bn-Srp. hjrat iyilik amacyla yaplan (TVS: 361).
hazret: Yce kabul edilen kimselerin adlarnn bana sayg, vme, yceltme
amacyla getirilen unvan. > Bn-Srp. hzret kutsal, erefli, yce; hazretleri sayg
sz / Yun. hazirt peygamber; sayg sz (TVS: 363).
helal: Dinin kurallarna aykr olmayan, dince yasaklanmam olan. > Rom.
halal helal; aferin, yaa, bravo; halal s-ti fie helal olsun sana / Bul. hall helal,
afiyet olsun, yarasn!; helallatsvam se birbirine hakkn helal etmek, helalle-
mek / Bn-Srp. hlal helal, yasak olmayan; ba; halluk helallik; halliti,
alliti, hlal uiniti balamak, helal etmek; halliti se helallemek; hlal-mal
helal mal; hallsum helal olsun; hall ti bilo benden sana helal olsun /
Mak. alal helal; alal ini helal etmek/ Yun. halli, hallin helal ( TVS: 363).
hoca: 1. Mslmanlkta din grevlisi. 2. Medresede renim gren sarkl,
cbbeli din adam. > ek. hodza hoca / Rom. hge retici; usta; bilge; efendi,
elebi / Bul. hc, hca retici; usta; bilge; efendi, elebi; Mslman hoca;
hocalk hocalk / Bn-Srp. hda,koda, da retici, usta; bilge, efendi, ele-
bi; hddaluk hocalk, retmenlik; rashditi hocalk grevinden ayrlmak,
hocal brakmak / Mak. hoca, hodaja, ocaoja hoca / Yun. hcas, hocias
retici, usta; bilge, efendi, elebi (TVS: 371-372).
huri: Cennette yaadna inanlan kz. > Rom. hurie huri, melek / Bul.
hurya huri, melek; gzel kadn / Bn-Srp. hrija huri, melek (TVS: 375).
468
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
469
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
inallah: Tanr dilerse anlamnda dilek anlatr. > Bul. isalla, allah, nallah
inallah / Bn-Srp. nalh, inanlh inallah, Allah izin verirse / Mak. isala
inallah; isala masala inallah maiallah / Yun. inallh, inall inallah (TVS:
396).
istihare: Bir inana gre, giriilecek bir iin hayrl olup olmadn ryadan
anlamak iin abdest alp dua okuyarak uyuma. > Bn-Srp. itihra, istira, istijra
bir iin hayrl olup olmadn ryadan anlamak iin namaz klp uyuma, byle
bir niyetle klnan namaz (TVS: 400).
Kbe: 1. Hicazda Mekke ehrinde bulunan kutsal yap. 2. slamlarn namaz
klarken yneldikleri taraf; gc olanlarn da hac olmak iin gidip ziyaret ettikle-
ri yer > Bn-Srp. aba, abi kutsal ehir, Hristiyanlarca kutsal olan Kuds, Ms-
lmanlarca kutsal yer olan Mekke ehirleri; abtija, abrtija, kabtija Msl-
manlarn ldkten sonra tabutlarnn zerine konulan ve Kabenin rtsnden
getirilen uha paras / Yun. kab Kbe (TVS: 408).
kad: Tanzimata kadar her trl davalara, Tanzimatla Medeni Kanun ara-
sndaki dnemde ise yalnz evlenme, boanma, nafaka, miras davalarna bakan
mahkemelerin bakanlarna verilen ad > Rom. cad, cadi kad, hakim, yarg
/ ek. kdi kad / Bul. kadya kad, Mslman yarg; kadlk kadlk /
Bn-Srp. kz, kd, kdija eriat yargc, kad; kadluk kadlk, kadlk meslei;
Osmanl ynetim birimi / Mak. kadiya kad; kadiluk, kadiola kadlk; kadiitsa
hanm kad / Yun. kats, kads kad, yarg; kadlk yarglk; kadnn adalet
alan, kadnn sorumluluk blgesi (TVS : 412).
kadir: Her eye gc yeter anlamnda Tanrnn sfatlarndan biri. > Bn-
Srp. kdar, kder gc yeten, bir eyi yapabilme yetenei olan (TVS:413).
kfir: 1. Tanrnn varln inkr eden kimse. 2. Genellikle Hristiyanlara ve-
rilen ad. > Rom. ghiar gvur, kfir; acmasz / Bul. kafir, gyavr, gyaur, kyafir-in
gvur, Hristiyan erkek; inansz; kaurka, kavurka. kavursld Hristiyan kadn; kyafi-
roglu kyafir imansz olu imansz / Bn-Srp. vur, ur, fir, kvur, fr, kfir
inansz; Mslman olmayan kimse; afirluk, kafrluk bir yaratcnn olduu-
na inanmama; Mslman olmama; cufri, kufri inanszlar, kfirler / Yun.
kiafros Hristiyan; acmasz; Allahsz (TVS: 414-415).
kraat: Kurann belli kural ve iaretlerine gre okunmas. > Bn-Srp. kiret
Kuran doru olarak okuma (TVS: 498).
kyamet: 1. Tek tanrl dinlerin inanlarna gre dnyann sonu ve btn
llerin dirilerek maherde toplanaca zaman. > Bul. kaemt, kayemt varln
yok oluu; ikinci dou, yeniden dirili / Bn-Srp. kijmet, jvmi-kijmet dn-
yann son gn; talihsizlik, felaket, kargaalk (TVS: 506).
kzlba: ii mezhebinin bir kolundan olanlara verilen ad. > Rom. czilb
kizilba; ranl / Bul. kizilb kizilba, kzlbalk / Bn-Srp. eslba, eslbaa,
kizilba kzlba / Yun. kizilbs kizilba (TVS: 508).
470
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
kitap: Kutsal kitap. > Bn-Srp. tb, itap, kitab kitap; kanun kitab; din ki-
tab; szlk; itbija, kitabija, citplija din kitaplarna inanan (TVS: 513- 514).
kudret: 1. Tanr yaps 2. Tanrnn ezeli gc > Bn-Srp. kdret Tanrnn
gc (TVS: 539).
kfr: Tanrnn varl ve birlii gibi dinin temellerinden saylan inanlar
inkr etme ve bu yolla sylenen sz > Bn-Srp. fur, kfur inanszlk, Allahn var-
lna inanmama; slam dinini terk etme; fur-besjeda, kfr besjeda cezas ar olan
inanszlk, dinsizlik; ufrluk, kufrluk inanszlk, Allaha inanmama; slam dinini
terk etme; pcufuriti kfre sapmak, kfir olmak (TVS: 558).
lanet: Tanrnn sevgi ve ilgisinden mahrum olma, beddua. > Bn-Srp. lnet,
nlet lanet, beddua, karg; nlet, nletrtk bedduaya uram; eytan; nlet davla,
nlet ejtana, nlet ga bilo! lanet olsun!; naltlema, naljetljma, naletlma beddua, afo
roz; nletsum eytan gtrsn, lanet olsun! / Mak. lanet, nalet lanet / Yun. nalt,
lantis, naltis huysuz, kaprisli; lanetli, melun (TVS: 567).
maher: Kyamet gn dirilenlerin toplanacaklarna inanlan yer. > Bn-Srp.
mher kyamet gnnde toplanlacana inanlan yer; byk kalabalk, yn,
kitle / Yun. maaser kyamet gn (TVS: 579).
maallah: Ne gzel, Allah nazardan saklasn gibi beenme duygulan anla-
tr. > Rom. masala harikulade!; Tanr seni korusun! / Bul. maslla, masla alk-
lama sz: bravo, aferin! / Bn-Srp. malh, ml, malh, maallh ama
ve beenme sz; maslati se maallah takmak / Mak. masala maallah / Yun.
mssalla hayranlk sz (TVS: 590).
medrese: slam lkelerinde, genellikle slam din kurallarna uygun bilgilerin
okutulduu yer. > Bul. medres Mslman din okulu / Bn-Srp. medrsa mek-
tep, niversite; medreslija, medrslija, medrsli medreseli, medreseye ait; medrese -
rencisi / Mak. medresa medrese / Yun. medrese eitim yeri, eski okul (TVS:
595).
mekruh: slam dininde, dince yasaklanmad hlde yaplmamas istenen >
Bul. mekrv iren; gevek, enge, tembel / Bn-Srp. mkrh, mrh isten-
meyen, dince yasaklanmad hlde, yaplmamas tavsiye edilen ey (TVS: 596).
merhum: 1. lm bir Mslmandan sz edilirken Tanrnn rahmetine
kavumu anlamnda kullanlr, rahmetli. 2. lm Mslman erkek > Bn-Srp.
mrhum, mhrm lm, merhum, rahmetli (TVS: 602).
mescit: 1. Cami. 2. inde cuma ve bayram namaz klnmayan, minaresiz,
kk cami >Bn-Srp. msdid, met, mit minberi ve minaresi olmayan k-
k cami / Yun. magisdion, meition, meniti mescit (TVS : 603).
mihrap: 1. Cami, mescit gibi yerlerde Kabe ynn gsteren, duvarda bulu-
nan ve imama ayrlm olan oyuk veya girintili yer. 2. Umut balanan yer >Rom.
471
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
mihrab mihrap / Bul. mihrb mihrap; merpe oda duvarndaki oyuk, gz / Bn-
Srp. mhrb kbleye bakan ve herkesin ona doru yneldii yer, mihrap (TVS: 609).
minare: Namaz vaktinin geldiini bildirmek iin mezzinin kp ezan oku-
duu, bir veya birka erefeli, ounlukla tatan, yksek ve ince yap > Rom. mi-
narea, minaret minare / ek. minaret minare / Bul. minare minare/Bn-Srp.
munra, minra, minret, minre minre /Mak. minare minare / Yun. minars
minare (TVS: 609-610).
minber: Camilerde hatibin kp hutbe okuduu merdivenli, ykseke yer >
Bul. mimber, minbr cami krss / Bn-Srp. mnber, mmber minber (TVS:
610).
molla: 1. Byk kad 2. Medrese rencisi 3. Din yn ar basan kimse >
Ar. mull, malla, mall, munl molla / Rom. mola molla, bilgin / ek. molla
molla / Bul. moll, mulla byk ehirlerde Mslman yarg; kltrl Ms-
lman kii / Bn-Srp. mla, mlla, mnla tahsilli kimse, din bilgini; kad; din
okulundaki renci; mulluk molla veya kadnn ynettii blge / Yun. muls
molla, retmen (TVS: 613).
musalla: 1. Namaz klmaya yarayan ak yer. 2. Camilerde cenaze konulup
nnde namaz klman yer > Bul. musala toplu ibadet yeri / Bn-Srp. musla
Mslmanlarn kalabalk bir topluluk hlinde bayram namazlarn kldklar yer,
aklk / Yun. musalls ezan okunan yer (TVS: 619).
mushaf: Kuran. > Bul. musf Kuran / Bn-Srp. msf Mushaf, Kuran
(TVS: 620).
muska: inde din ve byleyici bir gcn sakl olduu sanlan, tayan,
takan veya sahip olan zararl etkilerden koruyup iyilik getirdiine inanlan bir
nesne veya yazl kt, hamayl > Bul. musk sihir, by; by iin yazlm yaz /
Bn-Srp. nskadija muskac (TVS: 620).
mbarek: Kutlu, uurlu, kutsal. > Bul. myubark mbarek, kutsal, uur-
lu / Bn-Srp. mubre, mbrek, bumbre kutlu, hayrl, uurlu; iyi kimse,
iyi huylu adam; mubar, bumbari, bumbar! kutlu olsun, hayrl ol-
sun!; mubrel. mubrekl! kutlu olsun, mbarek olsun!; mubareleisati,
mubareklisati kutlamak, tebrik etmek (TVS: 622).
mderris: Medre sede veya camide retmen > Bul. myudirrs retmen,
hoca / Bn-Srp. mudris, mudriz ders veren, medrese profesr; mudersluk,
mudrizluk medresede mderrislik hizmeti, grevi (TVS: 623).
mezzin: Namaz vakitlerini bildirmek iin ezan okuyan din grevlisi > Rom.
muezin mezzin, ezan okuyan / Bul. mezn, myuezn ezan okuyan hoca /
Bn-Srp. mujzin mezzin; mujeznluk mezzinlik hizmeti / Mak. muezin
mezzin / Yun. mueznis minareden ezan okuyan (TVS: 623).
472
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
473
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
rahmet: Birinin suunu balama, yarglama, merhamet etme. > Bul. rahmt
lmden sonraki mutluluk, br dnyadaki huzur; rahmetliya l, lm
kimse; dua sz: br dnyada mutlu olsun! / Bn-Srp. rhmt merhamet,
balama; yamur; Allahn rahmetine kavumu olma; ldkten sonra Allahn
affna urama; Allah rahmet eylesin!; rahmtli, rahmtlija len kimse / Yun.
rahmetls merhum (TVS: 702).
Ramazan: Ay takviminin dokuzuncu ay, aylar ad verilen Recep, aban ve
Ramazan aylarnn sonuncusu ve oru tutulan ay > Rom. ramazan ramazan ay, oru
ay / Bul. ramazn, ramadn Ramazan, oru ay; ramazanlya orulu; rama-
zan halvas Ramazan helvas / Bn-Srp. ramzn Ramazan / Mak. ramazan
Ramazan / Yun. ramazn Ramazan (TVS:703).
rekt: Namazda bir kyam (ayakta durma), bir rku (ayaktayken eilme) ve
iki secdeden (yere kapanma) oluan blm > Bn-Srp. rt, rekt namazdaki
rekat, namaz blm (TVS: 705-706).
sadaka: 1. Dilenciye verilen para. 2. Yoksullara yardm olarak karlksz verilen ey
> Bul. sadak, sadik sadaka / Bn-Srp. sadka sadaka, yardm; sadkai-fitr,
sadkai-ftre, vitre Ramazan aynda yoksullara verilmesi gereken para yardm
(TVS: 714).
sahur: 1. Ramazan aynda oru tutanlarn gn domadan nce belirli saatte
yedikleri yemek > Bn-Srp. shr, sfur sahur (TVS: 718).
salavat: 1. Namazlar. 2. Hz. Muhammed ve onun soyundan gelenlere sayg
bildirmek iin okunan dua. > Bul. salavt lm treni, l iin dua / Bn-Srp.
salvt Hz. Muhammedin ad geince Arapa olarak edilen dua; salavtati sala-
vat vermek / Yun. salavatzo din deitirmek; salavtismn. din deitirenlerin ibadeti
(TVS: 722).
sark: Kavuk, fes gibi baz balklarn zerine sarlan tlbent, abani veya ala
verilen ad > Ar. Saraguc bas rts / Rom. saric sark, balk / Bul. sark,
saruk sark, trban / Bn-Srp. sruk sark,trban sarklija banda sar olan
kimse (TVS :731- 732).
sebil: 1. Kutsal gnlerde karlk beklemeden, hayr iin datlan ime suyu.
2. Genellikle camilere bitiik zel bir biimde yaplm, karlk beklemeden, hayr
iir ime suyu datlan ta yap, sebilhane. > Bn-Srp. sblj hayr iin yollara
yaplan eme (TVS: 738).
seccade: Bir kiinin zerinde namaz klabilecei byklkte, hal veya ku-
matan yayg, namazlk. > Rom. segede, sigide seccade / Bul. secad, seced
namaz hals / Bn-Srp. sedda, serdda, srdda, srdza zerinde namaz
klman rt veya halck / Mak. secade, sicade seccade / Yun. sicads seccade;
hal, kilim (TVS: 738-739).
474
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
secde: Namaz klarken aln, el ayalarn, dizleri ve ayak parmaklarn yere ge-
tirerek alnan durum. > Bn-Srp. sdda, sdde secde, namazda eilme durumu,
yknme (TVS: 739).
sela: Cemaati bayram veya cuma namazna armak veya baz yerlerde de
cenaze iin klnacak namaz haber vermek amacyla minarelerde okunan salat >
Bul. sal Mslman l treni iin ar / Bn-Srp. sla cenaze namazna ar
iin minarede okunan dua (TVS: 721).
sevap: Hayrl bir i davran karsnda Tanr tarafndan verileceine inanlan
dl. > Bul. sebp iyi davran hayr ii / Bn-Srp. svb, svp iyi davran,
hayrl i; iyi bir i iin verilen dl; sevpija iyi iler,hayrl iler yapan kimse;
osevbiti, asevpiti hayr yapmak, sevap kazanmak / Mak. sevap sevap (TVS:
748).
sofu: Dinin buyruk ve yasaklarna btnyle uyan kimse > Bn-Srp. sfja
ar dindar kimse; mistik felsefeye bal kimse (TVS: 764).
sual: Soru. > Bn-Srp. suldija som soran; br dnyada som soracaklarna
inanlan melekler (TVS: 769).
snnet: 1. Hz. Muhammedin Mslman iin uyulmas gerekli saylan dav-
ranlar ve herhangi bir konuda sylemi olduu sz. > Bul. sunt, syunt gele-
neksel tren; syunetya snneti; sunetlya, syunetlya snnetli; syunet dyuyunyu
snnet dn / Bn-Srp. snet Hz. Muhammedin sz ve davranlarnn b-
tn; erkek ocuklarn snnet edilmesi ilemi; suntlija snnetli, snnet edilmi
olan; suntluk, snluk snnet sonras tertip edilen elence; snetiti, osnetiti,
posnetiti snnet etmek / Mak. sunet duyuni snnet dn / Yun. snnti,
snnt snnet; sunets snneti; sunnetls snnetli; sunneteo snnet etmek
(TVS: 775).
Snnilik: Kurana ve Hz. Muhammedin snnetlerine gre davranyla en
doru ve tek yol sayan drt byk mezhep. > Bul. sunt snnilik / Bn-Srp.
snije, sniti snni (TVS:775).
eriat: Kuran ayetlerinden, peygamber szlerinden karlan, din temellere da-
yanan Mslmanlk kanunlar, slam hukuku. > Bul. er, erya, erit Mslmanl-
n din kurallar/ Bn-Srp. erjat, erat, erjt, ert slam hukuku; ueratiti
yasa hline getirmek (TVS: 791).
erif: Kutsal, erefli. > Bul. erf soyluluk unvan; slam ynetici / Bn-Srp.
rif soylu, saygdeer, kutsal (TVS: 791).
eyh: 1. Tarikat kurucusuna, bir tarikatta en yksek dereceye ulam olan
kimseye, tarikat byklerine veya tarikat kollarndan birinin banda bulunan
kimseye verilen ad. > Rom. eic, eh, eih eyh, din bakan / Bul. eyh eyh,
Mslman nder / Bn-Srp. h, jh tekke byklerinden biri; dervi; seho
dindar, dervi kii; abdest almakta kullanlan zel ekilli bir kap (TVS: 792).
475
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
476
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
trba, tlbe trbe, ant mezar, turbedr trbeyi koruyan ve trbenin temizlii-
ni salayan kimse, trbedar / Mak. tulbe, trbe trbe / Yun. turbs ant mezar
(TVS: 868-869).
ukubet: Ceza. > Bn-Srp. ukbet talihsizlik, Allah tarafndan verilen ceza
(TVS:874).
ulema: Sarkl din bilginleri. > Rom. ulma, ulama bilginler topluluu / Bul.
ulema Mslman bilgin / Bn-Srp. ulma Mslman din adam veya din ei-
timi gren kimse; ulm-medlis din bilginlerinden oluan kurul / Yun. ulema
bilgin, arif; Mslmanlkta hukuk ve ilahiyat doktoru (TVS: 874).
vaaz 1. Cami, mescit gibi yerlerde yaplan din konuma. 2. Bir kimseye kal-
bini yumuatacak, kendisini iyilie gtrecek biimde sz syleme. > Bul. vaz din
konumas, nasihat, t (TVS: 884).
vaiz: Cami, mescit vb. yerlerde Kurandan, hadis kitaplarndan rnek getire-
rek din t veren kimse > Bn-Srp. viz, vis vaiz; vajizi vaizler / Yun. vazis,
vayzs vaiz (TVS: 884).
vallahi: Tanry tank tutarm, Tanr hakk iin anlamnda ant. > Bul.
vllaha, vlla, vllah billahi vallahi / Bn-Srp.vlh, valha, vla, vlaj vallahi;
vlhi Allaha yemin ederim ki!; vlhi, blhi, tlhi, vlhi blhi, valha i bilaha,
vl bil vallahi, billahi! / Yun. valas sonradan Mslman olan; vllahi, valla-
hi billahi, vllahi-pllahi Allah iin (TVS: 885).
yallah: Haydi, yr, kalk, git. > Bul. yall Allah yardm etsin! / Bn-Srp. jlh,
jl, jlah, jla Allahm yardm et!; haydi!; jalkati, jalknuti yallah diye bar-
mak / Yun. ylla, illa ka, git! (TVS: 901).
yats: Akam namazndan sonra yatmadan nce klnan namaz. > Rom. iats
yats / Bul. yatsya gn batmn dan iki saat sonra klman namaz / Bn-Srp.
jcija yats namaz vakti; be rekat-lk yats namaz / Mak. yatsiya yats / Yun.
yats, iatsn uyku iin uygun vakit; Mslmanlarn bir namaz vakti (TVS: 915).
zaviye: Kk tekke. > Bul. zavi dervi evi, tekke (TVS: 946).
zebani: Cehennem bekisi. > Bn-Srp. zebnija cehennem zebanisi (TV: 946).
zekt: Mslmanlkta sahip olunan mal ve parann krkta birinin, her yl
sadaka olarak datlmas; slamn be artndan biri. > Bn-Srp. zt, zkat zekt
(TVS: 947).
Deerlendirmeler
1. Trke Verintiler Szlnden yola klarak gerekletirilen taramada Bal-
kan dillerine Trkeden geen 154 adet slami terime ulalmtr. Bu terimler
kullanm sklna gre srasyla Bonaka-Srpa 140, Bulgarca 92, Yunanca 61,
Makedonca 40, Romence 37, eke 10, Arnavuta 8 adettir. Bosnann baz y-
477
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Sonu
Trklerin Balkanlarn Mslmanlamas srecinde oynadklar etkin rol Trke-
den Balkan dillerine geen din terimler araclyla da tescil edilmektedir.
Ksaltmalar
Ar: Arnavuta
Bn-Srp: Bonaka-Srpa
Bul: Bulgarca
ek: eke
Mak: Makedonca
Rom: Romence
Yun: Yunanca
478
Balkan Dillerine Trkeden Geen slami Terimler
Kaynaka
ERCLASUN, Ahmet Bican, Balangtan Yirminci Yzyla Trk Dili Tarihi, Ankara, Ak-
a Yaynlar, 2004, p. 73-74.
KARAAA, Gnay, Trke Verintiler Szl, Ankara, TDK Yaynlar, 2008.
MOERLOOSE, Eddy, Sanskrit Loan Words in Uighur, Journal of Turkish Studies /
Trklk Bilgisi Aratrmalar, 4, 1980, p. 61-78.
TEKN, inasi, Yabanc Kelimelerin Trkeye Giri Yollar ve Oru Kelimesinin
Hikyesi tikaknn Kesi, stanbul, Simurg Yaynlar, 2001, p. 33-42.
479
Arnavutlara Mill Adn
Veren Deiimler
Mlazm KRASNIQI
Prof. Dr., Piritine niversitesi
zet
A
rnavut (Shqiptar) * ad galip gelmeden nce kullanlan Arbr,
1
481
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
482
The Changes Which Gave the
Albanians their National Name
Summary
N
ames such as Arbr, Epirli, and Macedonian which were
used before the Albania (Shqiptar)* triumphed are ethnic
designations which refer to an ethnic unit or geographical
area rather than a nation which is an understandable situation beca-
use the concept of nation emerged at a later date when designations
such as Arbr, Epirli, Macedonian which specify ethnic units were
not in use.
The Albanians converting to Islam disengaged radically from Latin,
Greek and Slavic and started to speak in Albanian which emerged
* The names of Albanian and Albania in Turkish are derived from the name Arbr which
the Albanians were called in the Middle Ages. This name has passed into Greek as
Alvanos and transformed into Turkish as Albanian. The English names for Albania
and Albanian are also derived from Arbr. Current Albanians call themselves Shqiptar
(iptar) and their homeland Shqipri (ipri) and there are various theories about the
roots of this name. These names which are delivered in their original form below are the
subject of this article (translators note).
483
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
484
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
Giri
Arnavutlarn tarih topraklar zerinde ve Avrupann yeni uluslar haritasnda bir
devlet olarak yer almasndan itibaren tek mill ad, Shqiptar olmutur. Bu ad galip
gelinceye kadar kullanlan Arbr1, Epirli yahut Makedonyal gibi adlar ise etnik
adlar olup, bir etnik birimi veya etnik corafyay ifade etmitir, bir ulusu deil.
Bu doal bir durumdur; nk ulus kavram, Arbr, Epirli veya Makedonyal gibi
etnik birimleri ifade eden adlarn artk kullanlmad tarihin daha sonraki bir d-
neminde ortaya kmtr. Bu corafyann kkl halknn iinden getii dalgalar,
yalnzca demografik, kltrel, iktisadi veya din balamda deil, hayatta kalan
halkn kendini tanmlayn da deitirmitir. Bu halk, bir etnik birim ve daha
sonra bir ulus olarak Shqiptar adn benimsemi ve daha sonra bu ulusun vatan-
na da Shqipri denmitir. Bylece, kendilerini ve vatanlarn ifade etmek iin bu
ekliyle ve manasyla sadece Arnavutlarn kullandklar Shqiptar ve Shqipri adlar
(baka dillerde Arnavut ve Arnavutluk anlamnda eitli adlandrmalar kullanl-
makta), kendilerini alglaylarnn ve kendi dillerinin bir rndr. Bu ise, ken-
dini alglay ve oradan neet eden Arnavutann kendi malzemesinden kendini
adlandr aamasn meydana getiren siyasi, kltrel, demografik ve din gelime-
lerin anlalmas iin ok nemli bir gerektir. Daha nceki Arbr, Epirli ve Ma-
kedonyal adlarna Arnavutadan treyen Shqiptar adnn galip gelmesi, Osmanl
hkimiyetine giriinden sonra Arbr corafyasnn deerlerinin tmne gl bir
etkisi olan byk deiikliklerden sonra ancak mmkn olabilmitir. zellikle
1479 ylnda kodrann dnden sonra btn Arbr corafyasnn Osmanl
egemenliine girmesi, bu srecin btn demografik, kltrel ve din sonularyla
birlikte, sz konusu corafyann blnmln ve kullanlmakta olan deiik
adlar ortadan kaldrmtr. Nfusun nemli bir blmnn slamiyete gemesi
ise, kendini alglaya ve btn etnik birimin yeni tarih dnemde ortak bir ad,
adlandrmasna da mutlaka yansyacak yeni bir gereklik dourmutur.
Biri ulusal, dierleri etnik bu adlarn deerlerinin ayrmnn yaplmas Alba-
noloji bilimleri asndan ok nemlidir. Her ne kadar baz bulularn bir srecin
veya bir olgunun tm gereinin akland bir zirve noktasna ulat d-
nlrse de, yeni aratrmalar ve zmler gerektiren yeni sorunlar srekli ortaya
kmaktadr. Biz bu noktada, bilimsel srecin hibir zaman tamamlanmad so-
nucunu karan Karl Poperin bilim kavramna uymaktayz:
Bilim hakkndaki bu mantn erevesi ierisinde grnd ekliyle bi-
lim, znde srekli bymekte olan bir olgudur. O dinamiktir ve hibir zaman
tamamlanm birey deildir, bilimin kendi sonuna ulat bir nokta yoktur.2
Bu yzden, ska yanl bir ekilde bilimsel bir sorundan ziyade bir vatanse-
verlik ruhuyla ele alnan bu konu hakkndaki aratrma ve incelemelerin devam
etmesi gerektiini vurguluyoruz. Tabii ki Arnavut milletinin ve vatannn mill
1 Etnik Arbr ad ve kullanld anlamlar ile lkenin ad Albania ve varyasyonlar iin bkz.: Oliver Jens
Schmitt, Arbria Venedike (Venedik Arbrl), s. 49-62.
2 Karl Poper, Pr filozofin dhe shkencn (Felsefe ve bilim zerine), Fan Noli, Tiran, 2009, s. 107.
485
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
3 Bilim kuram zerine adl tebliinde Karl Poper, bilimsel srele ilgili bir dizi soruna deindikten sonra,
bu srecin gelitii u forml ortaya koyar: 1. Eski mesele, 2) abalama teorilerinin gelitirilmesi, 3)
Eletiri ve de deneylerle dorulama zerinden eleme abalar ve 4) Teorilerimizin eletirilmesinden doan
yeni meseleler. Tebliin tamam Pr filozofin dhe shkencn (Felsefe ve bilim zerine) kitapta bulunmakta s.
90-117.
486
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
4 Bkz: Eqrem abej, Studime gjuhsore (Dil zerine incelemeler), Rilindja, Prishtin, 1975, s. 62-70.
zellikle birinci makalede, yksek bir bilimsel ehliyetle abej bu mesele hakknda birok bilim adamnn
grlerini de karlatrm, tetkik etmi ve yorumlamtr. Arbr ve Epirli adlarn Arnavutlarn Milli
Adlar olarak nitelendirmesi, her halkarda temel olan eserlerinin deerine glge drmez, ancak etnik
nitelikli bu adlarla Arnavutlarn gerek milli ad arasnda kesin bir ayrm yaplmas, abejin konuyu ele
ald zamandan daha kanlmazdr.
5 Eqrem abej, Studime gjuhsore (Dil zerine incelemeler), s. 66.
6 Eqrem abej, Studime gjuhsore (Dil zerine incelemeler), s. 71.
487
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
488
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
9 Antony Smith, Kombet dhe nacionalizmi n ern globale (Kresel ada milletler ve milliyetilik), s. 76.
10 Eqrem abej, Studime gjuhsore (Dil zerine incelemeler), s. 69.
11 Nikolla Jorga, Histori e shkurtr e Shqipris dhe e popullit shqiptar (Arnavutlukun ve Arnavut milletinin ksa
bir tarihi), Botimet Sarai, Tiran, 2004, s. 36.
489
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
12 Antony Smith, Kombet dhe nacionalizmi n ern globale (Kresel ada milletler ve milliyetilik), s. 103.
13 Kristo Frashri, Etnogjeneza e shqiptarve (Arnavutlarn etnik kkenleri), Botimet M&B, Tiran, 2013, s.
244.
490
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
491
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
14 Giuseppe Gelcich, Zeta ose dinastia e Ballshajve (Zeta veya Balalar hanedan), s. 176.
15 Giuseppe Gelcich, Zeta ose dinastia e Ballshajve (Zeta veya Balalar hanedan), s. 196.
16 Oliver Jens Shmit, Arbria Venedike (Venedik Arbrl), K&B, Tiran, 2007, s. 507.
492
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
493
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
abej, Arbr isminin balangta yer ismi olarak, Shqip isminin ise dilin ad
olarak kullanldn ne srdne gre, Shqip kelimesinin neden Arnavut dili-
nin ad olduu sorusunu sormakta ve buna cevap vermekte, yahut Poperin kav-
ramna srarla sadk kalacak olursak, bu ynde bir aba ortaya koymakta fayda
vardr. Dilin Shqip olarak adlandrlmasnn iki nedeni olduunu dnyoruz.
Birincisi, halkta etnik ve etnografik bakmdan yeni bir adlandrma gerektirecek
bir deiim olmaydr. Yani etnik ve etnografik bakmdan halk ayn halk idi ve
yeni bir adlandrmaya ihtiya yoktur. Ancak din bakmdan bir deiiklik olmu-
tur: Arbr ve Epirli denen halkn nemli bir blm slamiyeti benimsemi ve bu
deiimin dilde de yansmalar olmutur. Dolaysyla dilde de yeni bir adlandrma
gerekli grlmtr. Peki bu, nasl bir deiimdir? Merkezi ruhban snfna sahip
olan Katolik ve Ortodoks mezhepleri, ritellerde sadece Latinceyi ve Yunancay
(veya Srp hakimiyetindeki blgelerde Srpay) kullanmtr. Arbr (Alban) ve
Epirli diye anlan nfuslarn bir blmnde yaylan slam dini ise Osmanlnn
dilinde uygulanmamtr. slam dininin dili, ne Osmanl mparatorluunda, ne
de onun hakimiyetindeki Arbr/Epir gibi snr topraklarnda Arapa idi. Bu ko-
ullarda slamiyete geen Arnavutlar; Latince, Yunanca ve Srpadan radikal bir
ekilde kopmu, din ve zel hayatlarnda Katolik ve Ortodoks kimliklerinden
ayrlm olan yeni din kimliklerinin bir unsuru olarak ne kan Arnavutay
kullanmaya balamlardr. Dinlerini Latin, Yunan veya Srp dillerinde yaayan
Katolik ve Ortodokslardan din bakmndan aka ayrlan, Arnavuta konuan
bu Mslmanlar, ok dinli ve ok dilli bir ortamda Arnavutann yer edinmesi-
nin aracs olmulardr. Irkdalarndan farkl olarak din kimliklerini ifade etmek
iin Arnavuta konumulardr. Yukarda deinildii gibi, slam dinini benim-
seyenlerin o dnemde bir din dilleri olmadndan Arnavuta konumular ve
bylece din hayatlarnda Latince, Yunanca veya Srpay kullanan Hristiyanlar-
dan ayrlmlardr. Bu yzden Shqip ad, balangta hepsinin daha nce de zel
alanlarda kulland lkenin dilini ifade etmekteydi. Ancak Mslman olan Ar-
brlar/Epirliler lkenin dilini, din hayatlarnda kendilerini Hristiyanlardan ayrt
etmenin bir arac olarak kullanmaya balamlardr. Bu dil, yeni din cemaatle
zdelemeye balamtr. Onlar kendilerini Shqip konuanlar, yani Shqiptar ola-
rak adlandrmlardr. Bu varsaymmzn gelecekte daha teferruatl ve kapsaml
bir ekilde aratrlmas icabeder. imdilik aratrmann devam etmesi gereken
ynnn bu olduunu dnyoruz. Dilin adnn Arbrdan Shqipe ve etnik
adn Arbr ve Epirliden Shqiptara evrildii dnemde, bu din deiimden baka
deiimler olmamtr. Eer bu varsaymmz baka kantlarla da desteklenecek
olursa, slam dininin Arnavutann kabul grmesini ve yaygnlamasn tevik
ettii sonucu karlabilecektir. Yani, XIX. yzyln ortasnda ekillenen Arnavut
ulusunun adn, bu deiim srecinden ald sonucu kacaktr.
Peter Bartln anlatt ve Arnavutlarn balang dnemi olarak nitelendir-
dii byk Latinleme sonras dnemdeki Arbrlarn ve Arbrlkn durumu da bu
tezi destekler niteliktedir. Bartla gre Latinleme sreci lliryallarn yaadklar
494
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
20 Peter Bartl, Shqipria nga Mesjeta deri sot (Ortaadan bugne kadar Arnavutluk), Prizren, 1999, s. 22.
21 Noel Malcolm, Kosova, nj histori e shkurtr (Kosovann ksa bir tarihi), Koha, Prishtin, 1998, s. 35.
22 Peter Bartl, Shqipria nga Mesjeta deri sot (Ortaadan bugne kadar Arnavutluk), s. 21.
495
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
23 Peter Bartl, Shqipria nga Mesjeta deri sot (Ortaadan bugne kadar Arnavutluk), s. 22.
24 Peter Bartl, Shqipria nga Mesjeta deri sot (Ortaadan bugne kadar Arnavutluk), s. 25.
25 Sami Frashri, Shqipria ka qn, sht e do t bhet (Arnavutluk neydi, nedir ve ne olacak), Rilindja,
Logos A, Shkup, 2004, s. 34-35.
496
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
497
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
AREF, Mathieu, Shqipria (Historia dhe gjuha) Odiseja e pabesueshme e n populli parahelen
(Arnavutluk (tarihi ve dili) Yunan ncesi bir halkn inanlmaz serveni), Plejad, 2007
BAJ, Ogyst, Perandoria e Bizantit (Bizans mparatorluu), Arbri, Tiran.
BARTL, Peter, Muslimant shqiptar n lvizjen pr pavarsi kombtare (1878- 1912) (Mill
Bamszlk Hareketinde (1878-1912) Mslman Arnavutlar), Dituria, Tiran, 2006.
BARTL, Peter, Shqipria nga Mesjeta deri sot (Ortaadan Bugne Kadar Arnavutluk),
Prizren.
BOZBORA, Nuray, Shqipria dhe nacionalizmi shqiptar n Perandorin Osmane
(Osmanlda Arnavutluk ve Arnavut Milliyetilii), Dituria, Tiran, 2002.
CMOHOVSK, Vacllav, Gjuha shqipe (Arnavut Dili), Rilindja, Prishtin, 1988.
ABEJ, Eqrem, Vepra I-VI (Tm Eserleri I-VI), Rilindja, Prishtin, 1976.
DB, Zhorzh, Umetnost i drustvo u srednjem veku, Clio, Beograd, 2001.
DUKA, Ferit, Berati n kohn osmane (XVI- XVI) (Osmanl Zamannda Berat (XVI-XVI
yzyllar)), Tiran, 2001.
DUKA, Ferit, Shekujt osman n hapsirn shqiptare (Arnavut Topraklarnda Osmanl Asr-
lar), UET Press, 2009.
DUKA, Valentina, Histori e Shqipris (Arnavutluk Tarihi), Tiran, 2007.
FAVERAL, Klod Zhan, Historia m e vjetr e Shqipris (Arnavutlukun En Eski Tarihi),
Plejad, Tiran, 2004.
FRASHR, Kristo, Etnogjeneza e shqiptarve (Arnavutlarn Etnik Kkenleri), Botimet
M&B, Tiran, 2013.
FRASHR, Kristo, Historia e qytetrimit shqiptar (Arnavut Uygarlnn Tarihi), Tiran,
2008.
FRASHR, Mehdi, Historia e lasht e Shqipris dhe e shqiptarve (Arnavutlukun ve Ar-
navutlarn Kadim Tarihi), PHOENIX, Tiran, 2000.
FRASHR, Sami, Shqipria ka qn sht e do t bhet (Arnavutluk Neydi, Nedir ve Ne
Olacak), Rilindja, Logos A, Shkup, 2004.
FUKUJAMA, Fransis, Ndrtimi i shtetit (State-building), AIS, Tiran, 2010.
GELCCH, Giuseppe, Zeta ose dinastia e Ballshajve (Zeta veya Bala Hanedan), 55,
Tiran, 2009.
JORGA, Nikolla, Histori e shkurtr e Shqipris dhe e popullit shqiptar (Arnavutlukun ve
Arnavut Milletinin Ksa Bir Tarihi), Sarai, Tiran, 2004.
KRAJA, Mehmet, Identiteti kosovar (Kosoval Kimlii), PEN Qendra e Kosovs, Prishtin,
2011.
498
Arnavutlara Mill Adn Veren Deiimler
499
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan
umnuya (Kuzeydou Bulgaristan)
Yaplan Gler ve Kurulan Mslman
Trk Yerlemeleri* 1
Osman Gm
Prof. Dr., ankr Karatekin niversitesi, Edebiyat Fakltesi, Corafya Blm
zet
B
ulgar Kral van imann hkim olduu Balkan Dalarnn
kuzeyinde yer alan topraklar, 1388 k harektyla ksmen,
1396 ylndaki harektla tamamen alnarak Osmanl top-
raklarna dhil edilmi, ksa bir sre sonra bu topraklar zerinde
Nibolu Sanca kurulmutur. Tarihi Misya topraklar zerinde ku-
rulan Nibolu Sancanda yer alan umnu; bir nahiye ve kaza olma
zellii gstermektedir. umnu idari alannda XV. yzyldan itiba-
ren Gayri Mslim yerlemelerinin yannda, sahann fethinde grev
alan komutanlarn mahiyetinde Anadoludan g eden, Mslman
Trk nfusuyla meskn yerlemeler de grlmeye balamtr. Bun-
lar, balarndaki beylerin idaresinde XV. yzyl boyunca sahada genel
olarak konar-ger olarak yaayan Yrk obalardr. Bu yaam tarz-
larn XVI. yzyl ilk yarsnda Anadoludan gelen ikinci ve byk
g dalgasna kadar devam ettirerek, bu dnemde gelenlerle birlikte
obalar halinde yerleik yaama getikleri grlmektedir. Bahsedilen
501
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
502
Migrations from Anatolia to Shumen
(North-East Bulgaria) and Established
Muslim Turk Settlements between
XVth-XVIIth Centuries
Summary
L
ands in the north of the Balkan Mountains under the reign
of Bulgarian King Ivan Shishmanwere included into the Ot-
toman lands partially in 1388 winter operation a totally in
1396 operation. After a while, Sanjak of Nicopolis was established
on these lands. Shumen in Sanjak of Nicopolis founded on histori-
cal Mysian lands, has the characteristics of district and township. In
Shumen district since15th century, near Non-Moslem settlements,
it had been begun to be seen residential settlements of Muslim Turk
population migrated from Anatolia under the leadership of com-
manders took part in conquest. Those were Yrk people having
been living as nomads in the field since 15th century under control
of their beys. It is observed that they continued this kind of life style
until the second and great migration wave in 15thcentury, and they
adopted a sedentary life in nomad groups with the people came in
this period. Within this great migration wave, in administration of
503
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
504
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
Giri
Doal artlarn izin verdii yerlerde, insann varln devam ettirebilmesi iin
gerekli sosyal ve ekonomik faaliyetleri yrtebilecei alanlara ihtiyac vardr. Bu
yerler, insan yaamna msait olan alanlarda geliigzel deil, ekonomik faaliyet
blgelerinin iindeki belli merkezlerde olumakta ve gelimektedirler. Ekonomik
faaliyet blgeleri ve hareket alanlar i ie bir durum arz eder ki bunlar birbi-
rinden ayrmak son derece zordur. bn-i Haldun insann yerleiklie geiinin
aama aama gerekletiini, ncelikli ekonomik faaliyeti hayvanclk, daha
sonra hayvanclk-tarm, en nihayetinde tarm1 olduunu; Tanolu ise bunu,
gebe obanlktan, konar-ger oban iftilie; oban iftilikten tam iftilie
gei eklinde gerekletiini ifade etmektedir.2 Burada hayvanclk, gebelie;
hayvanclk-tarm, konar-ger oban iftilie; tarm ise tam iftilie tekabl
etmektedir. nsanolu farkl yerleme blgelerinde, farkl dnemlerde bu aama-
lardan geerek yerleik hayata ulamtr. alma sahasna Anadoludan g eden
Mslman Trkler, devletin de ynlendirmesiyle ekonomik faaliyet olarak saha-
da; hayvanclk-tarmdan, tarma geii yaayarak, yerleik yaam tarzna gemi-
lerdir.
Osmanl, Rumeli fetihlerini mteakip bir devlet politikas olarak fethedilen
topraklara nfus nakletmi ve orada bata askeri olmak zere yeni bir siyasal,
ekonomik ve sosyal sistem kurmaya almtr. Osmanl Devleti Balkanlara ula-
tnda sahada otorite boluundan kaynaklanan gvensizliin, nfus ve ekono-
miyi olumsuz etkiledii gayet ak bir ekilde grlmektedir. Blgeye gnderilen
nfus buralarn her alanda ihyas iin nem arz etmektedir.3 Yeni fethedilen yer-
lere nfus nakledilmesi olay Osmanl tarihi boyunca meydana gelen iskn hare-
ketlerinden ilkini temsil etmektedir.4 skn dnemlerinde bu sahaya gnderilen
konar-ger Yrkler tarafndan kurulan yerlemeler, nfusu az olan kk yer-
lemeler olma zellii gstermektedir. Bu dnemde byk kylerin kurulmasnn
1 bn-i Haldun Mukaddime I, (ev: Turan Dursun),Onur Yaynlar, Ankara, 1977, s.215-303.
2 Ali Tanolu, skn Corafyas Esas Fikirler, Problemler ve Metod, Trkiyat Mecmuas, stanbul
niversitesi, Trkiyat Enstits Osman Yaln Matbaas, 1954,Cilt XI, s.3-18.
3 Halil nalck, The Emergence of Big Farms, iftliks: State, Landlords And Tenants, Contributions al
Histtorie Economique At Sociale de I Empire Ottoman, Peeters Press, Louvain, 1984. ss.109.
4 Osmanl tarihi boyunca iskn temelde 3 aamada gereklemitir. Bunlardan birincisi fetihlere mteakip
gerekleen iskn olup, bu XVI. yy.a kadar devam etmi ve arlkl olarak Balkanlarda gerekletirilmitir.
Bu iskn hareketinde zellikle nemli ahsiyetlerin yerletirildii grlmektedir. Bir dieri ise snrlar
iinde yaplan iskn olup, bu da arlkl olarak XVII. yy sonlarnda Anadolu ve kuzey Suriyede
gerekletirilmeye allan konar-ger ve Arap airetlerinin iskn edilmesi olaydr. Bu ikinci iskndaki
ama sistemi rahatlatmaya yneliktir. Aslnda genel olarak vergi dairesinin dna kanlar tekrar vergi
dairesinin iine sokmaya ynelik bir faaliyettir. Devlet, zellikle konar-gerlerden sistem dna kanlar
ziraata ynlendirerek tekrar sistem iine sokmaya almtr. Osmanl tarihinde gerekleen son iskn
olay ise snrlar dndan snr iine yaplan iskn olup bu XIX. yy.n ilk yarsndan XX. yy.a kadar devam
etmi hatta Trkiye Cumhuriyeti Devletine de intikal etmi bir hadisedir. nc ve son faaliyette
imparatorluk snrlar dnda kalan yerlerdeki Osmanl nfuzunun bir ksm imparatorluk snrlar iine
mevcut sistemi bozmadan yerletirilmeye allmtr. Bkz. Glfettin elik Osmanlda skn Tarihi ve
mer Ltfi Barkan, Osmanlda Nfus ve skn Politikalar, Ekim, 2005-Haziran 2006, Bilim ve Sanat
Vakf Trkiye Aratrmalar Merkezi, 10, Mart, stanbul, 2009, s.19.
505
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Ama
Osmanlnn Rumeliyi fethinden itibaren sa kolda nemli bir iskn sahas
olan umnu kazas idari sahasna tahrir5 dnemlerine (XV-XVII. yzyllar) gre
Anadoludan g eden Mslman Trk nfusu ve bu nfus tarafndan sahada
kurulan yerlemeler belirlenmeye allacaktr. Yerleme isimleri ve ahs isimle-
rinden hareketle bu nfusun Anadoludan g ettii yerler tespit edilmeye alla-
caktr. Tahrir dnemlerine gre Mslman Trk nfusu ile Bulgar nfus oranlar
belirlenecektir. Tmar sistemi kapsamnda gler ve artan nfusla beraber tarm
alanlarnda meydana gelen artn ortaya konulmas, almamzn amacn olu-
turmaktadr.
Yntem
ncelikle, Nibolu sancana bal umnu kazas kaytlarnn bulunduu tahrir
defterleri tespit edilmitir. Buna gre Sofya Kiril Metodievo Milli ktphane-
sinden NBKM Oak 45-29 (M.1479), Hk 12-9 (1483) icmal defterler ile Oak
217-8 (1537-38) evkaf defteri; Devlet Arivleri Genel Mdrl Osmanl
Arivi Daire Bakanl, 370 Numaral (937/ 1530) Muhasebe-i Vilayeti Rumeli
Defteri, TT 0439 (M.1540), TT 0382 (M.1550), TT 0771 (M.1645) mufas-
sal defterler ile 788 (Evk.)(M.1540) evkaf defterine ulalmtr. Tapu Kadastro
Genel Mdrl Kuyud-u Kadime Arivinden TT 042 (M.1572), TT 058
(M.1578) mufassal defterler ile 559 (Evk.) (M.1587) evkaf defterlere ulalm,
bu defterlerdeki kaytlardan ilgili tablolar oluturulmutur. Yaplan incelemelerde
tahrir dnemlerine gre kaza idari snrnda deiiklikler olduu tespit edilmitir.
Nitekim 1540 tarihli mufassal tahrir defterine gre umnu idari snrlar iinde
olan yerlemelerin bir ksmnn, daha sonraki defterlerde Hezergradn idari ala-
nnda kaldklar anlalmtr. Buna gre umnu idari alannn 1540 tarihinde
daha geni iken sonraki defterlerde darald anlalmaktadr. Bu karkln n-
lenmesi iin de en geni snrlarn olduu 1540 tarihli defterdeki idari alan esas
alnm, sonraki defterlerde umnu kazas dnda kalan yerlemeler, Hezergrad
kazas kaytlarndan tespit edilerek umnuya dhil edilmitir.
5 Osmanl Devletinde genellikle yeni fethedilen bir toprakta fetihten hemen sonra ve dier topraklarda
yeni padiah tahta getiinde arazi tahrirleri (kaytlar) yaptrlarak bu kaytlar birletirilip defter haline
getirilmitir. Tahrir bittikten sonra her blgeye ait rf ve adetlerle alnacak vergi kurallar kanunname
halinde defterin bana eklenmitir. Bkz. Nicoara Beldceanu, XIV. yy.dan XVI. yy.a Osmanl Devletinde
Timar, ev: Mehmet Ali Klbay, Teori Yaynlar, Ankara, 1985,s.3
506
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
lk defterler olan 1479-1483 ve 1530 tarihli defterler icmal (zet) olduu iin
bunlarda ismi geen yerlemelerin Mslman Trklere mi yoksa Bulgarlara m ait
olduunun tespit edilebilmesi iin yerleme isimleri ve hane kaytlarndaki bilgiler
esas alnmtr. Bu defterlerde Mslman Trk nfusunun, Mslim; Mslman
Trklere ait yerlemelerin de genelde Trke isimli olduu, Gayri Mslim Bulgar
nfusun ise Gebran; bunlara ait yerleme isimlerinin de Bulgarca olarak kaytl
olduu grlmektedir.6 Baz yerleme isimlerinin Trke olmamasna ramen,
tamamen Mslman Trk nfusla meskn olduu tespit edilmesinden dolay,
bunlar tablolarda Mslman Trk yerlemeleri arasnda verilmitir.
Tahrir dnemlerine gre en eski defterler olan 1479 ve 1483 tahrirlerinden
balayarak, Mslman Trk yerlemeleri ve hane saylar ile Bulgar hane saylar
belirlenmitir. 1483 tahririnden sonraki defterler, kendilerinden nceki defter-
lerle kyas edilerek sahada en son kurulan Mslman Trk yerlemeleri tespit
edilmeye allm, bunlarla ilgili bilgiler tablolarda gsterilmitir. Tahrirler d-
neminde kurulup, gnmzde varl devam eden yerlemeler, bahsedilen tablo-
larda Trke ve Bulgarca isimleri ile birlikte verilmitir.7 Defterlere gre kaza idari
alannn genelindeki Trk ve Bulgar hanelerinin saylar tespit edilip, hane katsa-
ys olan 5 ile arplarak tahrir dnemlerine gre umnu genelindeki Mslman
Trk ve Bulgar nfusa ait oranlar ekillerde gsterilmitir.8
umnu Kazas
umnu, Balkan Dalarnn dousunda; Tuna Platosu, Dobruca Ovas ve Balkan
Dalarnn birbirine en fazla yaklat bir konumda blge gvenliinin salan-
mas amacyla kurulmu bir kale yerlemesidir. Kam Nehrinin kollar tarafn-
dan Balkan ve Eski stanbulluk Dalar zerinde alm olan vadi geitlerinin
Tuna Platosu ile gneydeki Trakya Ovalarn birbirine balad iin tarihi d-
nemlerde buralarn gvenliklerinin salanmas son derece nem kazanmtr.
Bahsedilenlerin yannda birinci Bulgar devletinin bakentleri olan Pliska ve
Preslavn, bir Karadeniz liman olan Varna ile ikinci Bulgar devletinin bakenti
6 Defterlere gre, sahada bulunan Gebran (Gayri Mslim) nfus aka grlmekte olup almamzda
bunlar genel olarak Bulgar nfusu olarak kabul edilmitir. Genel durum byle olmakla birlikte bunlarn
iinde zaman zaman farkl unsurlar da bulunabilmektedir. Nitekim sahada Gayri Mslim nfusun iinde
Gagavuz, Latin ve Ermeniler de bulunmaktadr. Gagavuzlar iin bkz. Ahmet Hasan Cebeci, XVI. Yzyl
Osmanl Tahrir Defterlerine Gre Gagauzlar, Gazi niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Tarih Anabilim
Dal Yenia Bilim Dal, Ankara, 2008, s.162-164. Sahada bulunan Latin ve Ermeniler iin bkz. TT42
(M.1572), s.168; TT 771 (M.1645) s. 151, 246.
7 Osmanl hkimiyetinin 1877-78 Osmanl-Rus savandan sonra zayflamas ve daha sonrada sona ermesiyle
birlikte, Bulgaristanda Trk kylerinin isimleri Bulgarca isimlerlerle deitirilmeye balanmtr. En byk
deiiklik ise 1934 ylnda gereklemitir. Bu dnemde Bulgaristan genelinde 1900 yerlemenin ismi
Trkeden Bulgarcaya evrilmi, alma sahamzdaki Trk kylerinin ismi de genel olarak bu dnemde
deitirilmitir. Bkz. Trker Acarolu, Bulgaristanda Trke Yer Adlar Klavuzu, Trk Tarih Kurumu
Yaynlar, VII, Dizi, Say, 200, sayfa 13-17, Ankara, 2006.
8 Deiik aratrmaclar tarafndan dneme ait farkl hane katsaylar kullanlrken, almamzda mer
Ltfi Barkann kullanm olduu 5 hane katsays kullanlmtr. Bkz. Bekir Kemal Ataman, Ottoman
Demographic History 14th-17th Centuries), Journal Of Economic and Social History of the Orient, Vol.
35, No.2 1992. s. 189-190.
507
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
olan Trnovay, Tuna liman olan Rusuka balayan yollarn gvenliinin sa-
lanmas umnu kalesinin stratejik nemini arttrmtr.9 Bu zellikleri sayesinde
umnu, tarihi dnemlerde blgenin gvenliini salayan bir kale yerlemesi ola-
rak karmza kmaktadr.
Harita 1: Nibolu Sanca ve Kazalar (XVI. yy.)
9 Selma Akay Ertrk, umnu ehri, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi (Sha Gneye Armaan),
stanbul niversitesi Yayn No: 5150 Edebiyat Fakltesi Yayn No:3452, stanbul, 3013, s. 287
10 Aye Kayapnar, Bulgaristanda Osmanl Hkimiyetinin Kurulmas: Dnemlendirme Sorunu ve skn,
Trk Tarihinde Balkanlar, Cilt:1, T.C.Sakarya niversitesi, Balkan Aratrmalar Aratrma ve Uygulama
Merkezi Yaynlar No:2, Haziran 2013, Sakarya, s. 329 (313-334).
508
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
11 Nikolai Todorov, The Balkan City 1400-1900, University of Washington Press Seattle, USA, 1983, s.23-
31.Nuray Ocakl, Demographic Structue and Settlement Paterns of North-Eastern Bulgaria: Acase Study
on Nibolu Sandjak (1479-1483, (Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi) The Institute of Economic and
Social Sciencesof Bilkent University, 2006, Ankara, s.30-31.
12 M. Murat ntu, z le lgili XVII. Yzyl Mhimme Hkmleri ve Kalesi(Yksek Lisans Tezi,),
Balkesir niversitesi Sosyal Bilimler Enstits,1995,s.20-34
13 Gnmzde umnu Oblastnn (l) idari alan 3390 kmdir. Bkz. Osman smail, umnu ve Tarihte
Brakt zler, zmir, 2014, s.15.
14 Rumelide kurulmu olan Yrk Tekilat ile ilk defterlerde geen yrkan ifadesinin yklendii anlam
ayrt etmek gerekmektedir. Yrklk tekilat yeleri askeri statye sahip olup ilk fetih yllarnda sefer
hizmeti, sonraki dnemlerde ise orduya daha ok geri hizmet salayan askerilerin bulunduu bir tekilattr.
Bu tekilata Rumelideki Mslman Trklerle birlikte Tatarlar da dhil edilmitir. Bkz. Tayyip Gkbilgin,
Rumelide Yrkler Tatarlar ve Evlad- Fatihan, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar No:748,
Osman Yaln Matbaas, stanbul, 1957, s.1-20
alma sahamzla ilgili tahrirlere bakldnda XV. yy.a ait olan ilk tahrirlerde Mslim yerlemelerin baz
hanelerinin Tablo1 de grld gibi hane-i yrkan olarak ifade edildii grlmekteyken XVI. yy.dan
itibaren hazrlanm olan mufassal defterlerde ise bu kaytlar grlmemektedir. Bu durum bir sorunsal
olarak ele alnp incelendiinde Harun Yeninin Hangi Yrk? 16. Yzyl Bat Trakyasnda Yrkln
Halleri zerine Baz Notlar balkl almas tarafmzdan incelenerek bu sorunsal giderilmeye
allmtr. Aratrmacnn ilgili eserde de benzer bir sorunsal zerinde durmu olduunu grmekteyiz.
Buna gre defterlerdeki hanelerin zerindeki Yrk ibaresine iki ekilde yaklalmtr. Bunlardan birisi
ilk defterle sonraki defterin karlatrlmas olmu ve bunlardan bazlar iin ilk defterde geen Yrk
ibaresinin, sonrakilerinde reayaya dnerek devlete denen vergilerinde art olduu tespit edilmi ve
509
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
bunlarn konar-gerler olduu fikrine ulalmtr. Bir dierinde ise Ekinci ve Ellici olarak kaytl olan ve
baz vergi imtiyazlar olan nfus olup, bunlarn Yrklk Tekilat yeleri olduu anlalmtr. Bkz. Harun
Yeni Hangi Yrk? 16. Yzyl bat Trakyasnda Yrkln Halleri zerine Baz Notlar Bu tespitler gz
nne alndnda almamzda kullanlan XV. yy sonlarndaki icmal defterlerde grlen hane-i Yrk-
yrkan kaytlarnn Yrklk Tekilatn deil; konar-ger yaam tarzn ifade etmek iin kullanld
sonucuna ulalmtr.
15 Halime Doru, XIII.-XIX. Yzyllar Arasnda Rumelide Sa Kolun Siyasi, Sosyal, Ekonomik Grnts
ve Kozluca Kazas, A.. Edebiyat Fakltesi Yayn, Eskiehir 2000, s. 69-71.
Sahaya yaplan ilk isknlardan itibaren beylerinin nderliinde youn bir aknclk faaliyeti balamtr.
Paayiit, Turhanoullar ve Mihaloullar sahadaki nemli aknc komutanlardr. Bkz. Mustafa zer,
Turhanoullarnn Balkanlardaki mar Faaliyetleri. Balkanlarda slam Medeniyeti (II. Milletleraras
Sempozyum Teblileri), Tiran, Arnavutluk, 4-7 Aralk 2003, s. 249.
16 Suraiya Faroqhinin almas bu konudaki tespitimizi destekler niteliktedir. Bkz. Suraiya Faroqhi, Osmanl
ehirleri ve Krsal Hayat, (ev. Emine Sonnur zcan), Dou Bat, Ankara 2010, s. 114
17 Bu durum Balkanolog Machiel Kiel tarafndan da iddia edilmektedir. Bkz. Machiel Kiel, The incorporation
of the Balkans into the Ottoman Empire 1353-1453, Turkey Volume 1 Bizantium to Turkey (Edited by. Kate
Fleet), Cambridge University Press, UK, 2009, ss.152
18 Bu defterlerdeki bilgiler birbiriyle kyaslandnda 1479 tarihli defterdeki bilgilerin eksik olduu anlald
iin, bahsedilen defterden snrl olarak yararlanlmtr. Bkz NBKM Oak45-29 (1479).
510
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
NBKM OAK
45-29 (1479)
Karyeler (Kyler) ve Mezraalar Kaynak
NBKM HK12-9
(M.1483)
Veselin Bozhikov, Naselenite
AkdereYakas Mz. (Yrkler ekerler)
1 8a Mesta Fe Tsarstvo Bulgariya
(Byala Reka-umnu)
1878-1944, Sofya, 2008.
Aydn Obas Mz. (Hne-i Yrkan)
2 28a Acarolu, a.g.e. s.74
(Aydn Ky-Meovo-Eski Cuma)
3 Aladalu K. (Hne-i Yrkan) 30a Kayp
Alakilise Nahiyesi (Osman Pazar evresi)
4 35a Acarolu, a.g.e. s.27
(Etrafta Yrkler perakende ziraat ederler)
5 Araplar Mz. (Aprilova-Eski Cuma) 34a Bozhikov, a.g.e. s. 86
6 zlatova Mz. (Zlatar- umnu) 19 Acarolu, a.g.e. s.465
Bakacak-Karakal Ky (Probuda-Eski Cuma)
7 79 Acarolu, a.g.e. s.516
(Hne-i Yrkan)
8 Balabanc Mz. (Yrkler ekerler) 75 Kayp
Bykl Bayezid Mz. (Hne-i Yrkan)
9 77 Acarolu, a.g.e. s.115
(Bayechevo-Eski Cuma)
Martin vanov, Renik ;Na
Seliti mena i Nazvaniya Na
10 anak (Panichino-Eski Cuma) 4
Administrativno-Teritoriali
Edinitsi, Saofia 2013,s.126
11 ark Ali nam- dier Selite 31a Kayp
oban Yurdu (Hne-i Yrkan)
12 30b vanov, a.g.e., ,s.127
(obandere-Ovarovo-Eski Cuma)
ukurkla (Hne-i Yrkan)
13 34a vanov, a.g.e., s.128
(Tekke Ky-Manastritsi-Razgrad)
14 Desilova Mz. 8a Kayp
15 Devlethan K. 31a Kayp
Dobrika K. nam- dier Src (Hne-i
16 7a Acarolu, a.g.e. s.878
Yrkan)(Rtlina-Eski Cuma)
17 Emir Doan Mz. 30a Kayp
18 Otine K. 35b Kayp
19 Gergirova K. 26 Kayp
20 Geredeli? (straja maa Geredeli) 31a Kayp
Gedik akr K.(Hne-i Yrkan),
21 35b Kayp
(Kara saoullar)
8a
Hasanbey Mz. (Kara Hasan-Zaraevo-Eski
22 Mezra-i Selitede Acarolu, a.g.e. s.514
Cuma)
Meskndur
511
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
512
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
1479-1483 tahrirlerine gre sahada toplam 646 Mslim hane (3230 kii),
Mslman Trk nfusunun bulunduu toplam 58mezraa ve ky bulunmaktadr
(Tablo 1). Bu mezraa ve kylerde yaayanlarn% 53n hane-i yrkan olarak
kaytl olan konar-gerler, % 47sini ise yerleik kyl nfus oluturmaktadr.
Buna gre, XV. yy. sonlarnda sahada bulunan Mslman Trklerin yarsndan
fazlasnn geleneksel yaam tarzlar olan konar-gerlii henz terk etmedikleri
anlalmaktadr. Yukarda ismi verilen 58 Mslman Trk yerlemesinin 28 ta-
nesinin varl gnmzde devam ederken, 30 tanesi gnmze ulaamamtr.19
Konar-gerlikte daha ok hayvancl desteklemek iin mezralarda ksmi olarak
yrtlen tarmsal faaliyetler; yerleiklie geile birlikte giderek arlk kazanma-
ya balamtr. Yerleiklie geenler tmar sistemine dhil olup, kendilerine verilen
iftlikleri iletmeye balamlardr. Konar-gerlerin yerleik hayata geii ve saha-
ya nfus iskn yeni tarm alanlarnn almasna, var olanlarn da genilemesine
neden olduu anlalmaktadr.
Mslman Trk yerlemeleri arasnda gsterilen baz yerleme isimlerinin
Trke olmad aka grlmektedir (Tablo 1). Defterlere gre, bu yerleme-
lerin tamamen Mslman Trk nfusuyla meskn olmasndan dolay, alma-
mzda bunlar Mslman Trk yerlemeleri arasnda gsterilmitir.20 Bu ise boa-
lan baz Gayri Mslim yerleim yerlerine Mslman Trklerin iskn edildiini,
yeni sakinler tarafndan yerlemenin eski isminin kullanlmaya devam ettiini
gstermektedir. Bulgarlar tarafndan boaltlm, zerinde hane kayd olmayan
ve mezraa olarak kaytl yerlemeler de mevcut olup, Bulgarine, Kk Dalga
mezraalar bunlar arasndadr. Daha sonraki yllarda bahsedilen mezralarn ta-
mamen Mslman Trk nfusla meskn, Mslman Trk kyne dnt
grlmektedir. Tablo 1de isimleri gsterilmemesine ramen, defterlerde nfusu
olmayan baz Trke isimli mezralarda bulunmaktadr. Bunlarn 1530 tarihli def-
terde kaytlarnn olmamas, 1483-1530 yllar arasnda kye dnemeden terk
edilip kaybolduklar anlamna gelmektedir.21
19 Bu defterde ismi geen baz yerlemelerin bir sonraki defterde isimlerinin olmamas, yani ortadan
kalkmasnn en nemli nedeni olarak, XVI. yy. ilk yarsnda Anadoludan sahaya yaplan ikinci ve byk
Mslman Trk g esnasnda, sahaya gelen nfusun hlihazrda var olan nfusu ve yerlemeleri
hareketlendirmesiyle aklanabilir. 1483-1530 yllar arasndaki bu hareketlilik esnasnda baz yerleme
isimlerinin deimi olmas da ihtimal dhilindedir.
20 1483 tarihli defterde zlatova (Zlatar), Dobrika (Src), Tomine, Otine, Gergirova, Kaluger, Kelani,
Visok yerlemelerinde hane halknn tamamnn Mslman Trklerden olutuu grlmekte olup, eskiden
bir Bulgar yerlemesi iken daha sonra bunlarn halknn yerlemeyi terk etmesi sonrasnda, Mslman
Trkler tarafndan yerleildii anlalmaktadr.
21 Kse Yahi Mz., Veledli Mz.. Bkz. Nbkm Hk12-9 (M.1483) s. 35a, 32b.
513
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
22 Feridun M. Emecen, Trkiye Diyanet Vakf slam Ansiklopedisi, Cilt36, yl:2005, s.173. Johann Wilhelm
Zinkeisen, Osmanl mparatorluu, eviri: Nilfer Epeli, Tarihi-1 Editr: Erhan Afyoncu, I. Bask,
stanbul, 2011, s.192. Paayiit Mezraasnda hane kayd olmad iin Tablo 1 de gsterilmemitir. Bkz.
Oak 45-29 (M.1479) s.10.
514
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
ekil 1: XV. yy. Sonlarnda Mslman Trk Nfusu ile Gayri Mslim Nfusu Oran
Kaynak: NBKM Oak 45-29 (M.1479), HK12-9 (M.1483)
23 Kuruluundan itibaren kylerin yer deitirmesi olay sahadaki kylerde grlen genel bir durumdur.
Bunu bir rnekle somutlatrmak gerekirse, Kocacklar (Tervel) kynn de bahsedilen kylerden birisi
olduu grlmektedir. Nitekim yaplan saha almasnda kyn gnmze kadar defa yer deitirdii
anlalmtr. Buna gre kyn klas kozluk, olarak isimlendirilen mevkii, ikinci yerleim yeri pnar
n mevkii ve son olarak bu gnk konuma yerleildii tespit edilmitir.
24 Halime Doru, XIII.-XIX. Yzyllar Arasnda Rumelide Sa Kolun Siyasi, Sosyal, Ekonomik Grnts ve
Kozluca Kazas, Anadolu niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar No:7, Eskiehir, 2000, s. 90-92.
515
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
516
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
28 Baz yerleme isimlerinde kullanlan Trke sfatlar tahrir yazclar tarafndan deitirilerek zellikle
Farsa karlklar kullanlmtr. Buna en bariz rnek olarak delinin divane szc ile deitirilerek
kaydedilmi olmasnda grlmektedir.
29 Kulfal Obas, Kulfall Yrkleri; Divane Kpek, Kpekli Avar; Kocack, Kocack Yrkleri v.b. Bkz.Serap
Toprak, XVI. Yy. da Balkanlarda slamlama, Ankara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Tarih (Genel
Trk Tarihi) Anabilim Dal, Ankara, 2005. s. 1-33.
517
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
370
Karyeler (Kyler) Kaynaklar
(937/1530)
30 Feridun M. Emecen, Trkiye Diyanet Vakf slam Ansiklopedisi, Cilt8, yl:1993, s.83-84
31 Bu tablo 370 numaral (937/1530) Tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Rm li defteri ve Nbkm Hk12-
9(M.1483) tarihli icmal Defterindeki umnu kazasna ait kaytlarn karlatrlmas ile hazrlanmtr.
518
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
519
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Hasanca-Avc Hasan-Gbekli K.
554 vanov, a.g.e. s.132
(Lovets-Eski Cuma)
Hseyinler K.
553 Acarolu, a.g.e. s.434
(Dolna- Gorna Hubavka -Eski Cuma)
Hzrca nam- dier Divane Mahmud K.
554 Acarolu, a.g.e. s.702
(Mostich-umnu)
dris K. 554 Kayp
mrahor K. (Velino- umnu) 549 Acarolu, a.g.e. s.444
shak K. 549 Kayp
Kademl K. (Bulgaranovo- Eski Cuma) 551 Acarolu, a.g.e. s.472
Kad K. (Panayot Volovo-umnu). 553 Acarolu, a.g.e. s.475
Kad K. 552 Kayp
Kad Fakih K. 554 Kayp
Kalkanc Doan K. (glika-umnu) 549 Acarolu, a.g.e. s.481
Kalova K. (Dyankovo-Razgrad) 553 Acarolu, a.g.e. s.486
Kara Cllahlar K. (Prezviter Kozma-E.Cuma) 553 Acarolu, a.g.e. s.507
Kara Selman (Salmanovo- umnu) 549 Bozhikov, a.g.e. s.87
Karaca Hayreddin 554 Kayp
Karalar 549 Kayp
Karaevhadlar K.
554 Acarolu, a.g.e. s.500
(Karaatlar -Vrani kon- Eski Cuma)
Kavaklu (Belokopitovo-umnu) 553 Saha almas
Kel Yrk K.(Ruets-Eski Cuma) 549 Bozhikov, a.g.e. s. 91
Keililer K.
550 Acarolu, a.g.e. s.568
(Gorno-Dolno Kozerovo-Eski Cuma)
Kassablu K. (Dibich-umnu) 551 Acarolu, a.g.e. s.546
Kayack K. 552 Kayp
Kayack- Has K. (Timarevo-umnu) 552 Acarolu, a.g.e. s.557
Kayack- Tmar K.(Timarevo-umnu) 550 Acarolu, a.g.e. s.557
Kayal Dere K. (Kamenyak umnu) 551 Acarolu, a.g.e. s.558
Kla K. 549 Kayp
Kzlkaya (Zhivkovo-umnu) 549 Acarolu, a.g.e. s.594
Kocacklar K.(Tervel-umnu) 553 Acarolu, a.g.e. s.605
Kopuzcu nam- dier Kzlca Daniment K. 549 Kayp
Kovanclar K. (Pelina-umnu) 553 Acarolu, a.g.e. s.626
Kklce K. (Venets-umnu) 553 Acarolu, a.g.e. s.634
Klavuzlar K. (Kray-pole- Eski Cuma) 553 Acarolu, a.g.e. s.650
Kutbeddin K. (Kubadn- Eski Cuma) 554 Acarolu, a.g.e. s.648
Kk Ekizce K. (Bliznatsi-umnu) 550 Acarolu, a.g.e. s.314
Makak 550 Bozhikov, a.g.e. s. 92
Manoli-i Mslim (Manoli-Burgaz) 553 Saha almas
Mekiler K. (Belomortsi- Eski Cuma) 551 Bozhikov, a.g.e. s. 85
Murad Viran 552 Kayp
Musa lyas 553 Kayp
520
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
Sbk karye olup perakende olman haliya mezra olup etrafta ziraat idp
32
rn verirler.
521
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
1530 tarihli deftere gre, 1483 tarihli defterde olmayp bu defterde olan
yani yeni kurulmu olan kylerin genelde umnunun gney batsnda bulunan
Gerlova Platosu ile kuzeyindeki Deliorman Platosunda younlat grlmekte-
dir. Bu dnemde Gerlova Platosunda kurulan yerlemelerin byk bir ksm, g-
nmzde Eski Cuma Oblast (il) idari snrlar iinde kalmaktadr ki, 1530 tarihli
defterde Cumalu ky, bahsedilen yerlemenin ekirdeini oluturmaktadr.33
Deliorman Platosunda kurulanlar ise, gnmzde umnu Oblast (il) idari snr-
lar iinde kalmaktadr (Harita 4).
1483 tarihli defterde tekye ve zaviyelere dair herhangi bir kayda rastlanmazken
bu defterde, tekye ve zaviye yerlemeleri grlmeye balamtr. Nitekim gn-
mzde Eski Cuma idari snrlar iinde bulunmakta olan Tekyeler kynn 1530
tarihli defterde 25 hanelik bir Mslman Trk yerlemesi olarak kurulmu oldu-
u grlmektedir. Yerlemelerin kurulular esnasnda alm olduu isimler ok
ey anlatmaktadr. Obalarn yerleiklie gemesi ile kurulan yerlemelere, genelde
oba beylerinin ismi verildii ve bu yerlemelerin ilk tahrirlerde hane saylarnn
olduka az olduu daha nce ifade edilmiti. Birden fazla oba tarafndan kurulan
yerlemelere ise, ya birden fazla oba beyini ihtiva eden isimler ya da farkl isimler
verilmekle birlikte bunlarn hane saylarnn daha fazla olduu grlmektedir.
sim vermelerle ilgili bu tespit, mutlak olmamakla birlikte genel bir zelliktir.34
lk g dalgasyla gelip XV. yy boyunca konar-ger olarak yaayanlarn
yerleiklie geii, muhtemelen ikinci g dalgasnda gelenlerle birlikte tamam-
lanmtr.35 Nitekim 1483 tarihli defterde Alakilise nahiyesinde (Osman Pazar
evresi)konar-ger 145 hane (725 kii) Yrn etraftaki mezralarda ziraat yap-
tklar bilgisi yer almaktadr. 1530 tarihli defterde, bahsedilen konar-ger ha-
nelerle ilgili bir kayda rastlanmad halde bu blgede; Arabac Osman (Osman
Pazar-Omurtak), Kara Cllahlar, Mekiler, Saruca Bazergan, Divane Ahmed,
anaklar, Kulauzlar, Divane Hamza, Hseyinler, Musa lyas yerlemelerinin
kurulmu olduu grlmektedir. Ad geen yerlemelerin, yukarda bahsedilen
145 hane konar-gerin bu dnemde yerleiklie geiiyle birlikte kurulmu ol-
33 Cumalu (Eski Cuma, Targovite) ismi, burada Cuma gnleri konar-ger Yrkler tarafndan kurulan
hayvan pazar dolaysyla verilmi olduu tespit edilmitir. Nitekim baz kaytlarda Eski Cuma Pazar
olarak ta grlmektedir.
34 Oba beylerinin isimlerini ihtiva eden kyler: shak (hne:8), Kalkanc Doan (hne:4), Yrk Sinan
(hne:2), Anadolulu Hseyin (hne:7), Turhan (hne:8), hioullar (hne:4), Uruz Obas (hne:7),
veysler (hne:3) v.b. Birden Fazla Oba tarafndan kurulduu tahmin edilen yerlemeler: mrahor
(hne:29), Balabanc (hne:12), Kla (hne:12), Kara Selman (hne:15), Kobzc (hne:10), Yavalar
(hne:12), Gelen Beg (Kelebek) (hne:17), Makaklar (hne:24), amurlu (hne:16), Yenice (hne:12),
Kayalu Dere (hne:34) v.b.
35 1483 tarihli defterde hane halk olmayan mezraalar olarak grlen Bulgarine ve Dalga yerlemelerinin bu
defterde Mslman Trklerle meskn kylere dnt grlmektedir. Daha ncede ifade edildii gibi
bu yerlemeler eski Gayri Mslim yerlemeleri olup, Gayri Mslimler g ettikten sonra hli yani bo
yerlemeler olarak 1483 tarihli defterde mezra olarak kaydedilmiken, 1530 tarihli defterde Mslman
kyleri olarak grlmesinin nedeni, buralara Anadoludan gelen Mslman Trklerin yerletirilmesinden
kaynaklanmaktadr. Nitekim bu kylerden Dalga gnmzde ayn isimle, Bulgarine (Bulank-Mtnitsa)
olarak varln devam ettirmektedir.
522
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
1483 tarihli defterde grlen 646 hane (3230 kii), 1530 ylna kadar doal
nfus artyla 107 hane (535 kii) artarak, 753 haneye (3765 kii) ulamtr.
1483-1530 yllar arasnda Anadoludan gelen 1165 hane (5825 kii) Tablo 2de
grlen 123 yerlemenin kurulmasna sebep olmutur. Bylece 1530 tarihinde
sahada gler ve doal nfus artyla birlikte toplam Mslman Trk nfusu
1918 haneye (9590 kii) ykselmitir. Yeni kurulmu olan 106 yerlemenin ge-
nelde 4-10 hane arasnda deien, yani yeni yerleiklie gemi obalar olduklar
dikkati ekmektedir. Artan hane saysna paralel olarak tarm alanlarnn genile-
mesi de devam etmektedir. Bu dnemde kurulan kylerden birisi olan Anadolulu
Hseyin Karyesi, sahaya g eden nfusun kaynan gstermesi bakmndan
nemlidir (Tablo 2).36 Bahsedilen dnem iinde Bulgar nfus ise 765 hane (3825
kii) artarak 1852 haneye (9260 kii) ulamtr.
523
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ekil 2: 1530 Ylnda umnu Kazas dari Alannda Mslman Trk Nfusu ile
Gayri Mslim Nfusu Oran (Kaynak: BOA 370 numaral Muhasebe-i Vilayet-i
Rum-ili Defteri (937/1530) Cilt II, Ankara, 2002, s.549-553)
1530 tarihli deftere gre umnu kazas idari alannda toplam 3688 hane
(18440 kii) bulunmaktadr. ekil 2de grld gibi bu tarihte sahadaki
Mslman Trk nfusu ile Bulgar nfusu dengelenmitir. Bir nceki deftere na-
zaran her iki nfusta da art meydana gelmi olmasna ramen, Trklerin art
orannn Bulgarlara gre % 14 orannda daha fazla olmasnda, Tablo 2de yerle-
me isimleri grlen Anadoludan gelen gler etkili olmutur.
Tablo 3: 1530-1540 Yllar Arasnda Kurulan Mslman Trk Yerlemeleri 37
TT 0439
(M. 1540)
Karyeler (Kyler) Kaynaklar
TT 0788 (Evk.)(M.1540)
OAK 217-8 (M.1537-38)
Abdi Fakih, k Abdi K.
204 Saha almas
(Ik ky-Osonovets-umnu)
Evhadlar K.
283 Evhadlar vanov, a.g.e., s.14
(Atlar - Sadnenie- Eski Cuma)
Balabanc K. (Yazovets- Eski Cuma) 201 nam- dier Kokarca Acarolu, a.g.e. s.612
Balcolu K. 256 Kayp
Balluca Balaban
(Rahmanoullar- Kraygortsi- Eski Cuma) Acarolu, a.g.e.
553
(Muradoullar- Bozhurovo- Eski Cuma) s.2,513
(Karagzoullar- ernookovo- Eski Cuma)
Bazarkan Hzr K.
247 Acarolu, a.g.e. s.133
(Kdr Ky-Kitanchevo-Razgrad)
Bepnar K. (mrenler-mrenchevo-umnu) 74 Acarolu, a.g.e. s.445
Borazanlu K. (Trba-Hezergrad) 314 Acarolu, a.g.e. s.143
Bozca nebeyi K.
204 Acarolu, a.g.e. s.149
(Bohalar-Kaolinovo-umnu)
Buhlar- Kk- (Buhovtsi- Eski Cuma) 308 Acarolu, a.g.e. s.69
37 Bu tablo TT439 (M. 1540) tarihli mufassal tahrir defteri ve 370 numaral (937/1530) Tarihli Muhasebe-i
Vilayet-i Rm li Defterinde umnu kazasna ait kaytlarn karlatrlmas ile hazrlanmtr.
524
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
525
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
3839
38 Mihaloullar, blgede nemli aknc ailelerindendir. 1586 tarihli aknc defteri incelendiinde, bu
almada ismi geen Mslman Trk yerlemelerinden byk bir ksmnn Mihaloullar komutasnda
aknlara katld anlalmaktadr. Bkz. Aye Kayapnar ve Emine Erdoan znl, Mihaloullarna ait
1586 tarihli Aknc Defteri, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 2015.
39 Bu yerlemenin en eski defter olan 1540 tarihli defterde ismi Podavye olarak gemesine ramen, bu deftere
gre hane halknn tamamn Mslman Trkler oluturmaktadr. Bu da demek oluyor ki, daha nceki
rneklerde bahsettiimiz gibi, bu yerleme de Bulgarlar tarafndan boaltlm olup Mslman Trkler
sonradan iskn olmu, ancak Bulgarlar tarafndan verilmi olan eski ismini kullanmaya devam etmilerdir.
526
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
40 Seyyid, terim olarak erefli, asil soylu, onurlu, kutsal, mbarek mnasna gelen erf ile (oulu erf,
ref) birlikte nesl-i pk-i Muhammedye mensup olup yceltilmi olan anlamnda Hz. Peygamberin
Hz. Ali ile Ftmadan doan torunlaryla onlarn soyundan gelenler iin unvan olarak kullanlmtr.Bkz.
Mustafa S. Kka, Trkiye Diyanet Vakf slam Ansiklopedisi, Cilt37, yl:2009, s.40-43.
41 mer L. Barkan, Trkiyede Toprak Meselesi Toplu Eserler 1, Gzlem Yaynlar, stanbul, 1980, s.818-
820. Osmanl dneminde Seyyid, erif olarak kaydedilenlerin vergi ayrcal olduu iin bunlarn
zaman, zaman istismar edildii, mteseyyidlerin olduuna dair bu dneme ait baz belgeler ve bunlara
ynelik gncel aratrmalar mevcuttur. Evliya elebinin seyahatnamesinde umnuda da mteseyyidlerin
okluundan bahsedilirken, ayn durum Aziz Efendi Kanunnamesinde de ifade edilmektedir. Onun
527
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Resul kaytlar dier yerlemeler arasnda da zaman zaman dank haneler halin-
de grlebilmektedir. Nitekim Abdi (k Abdi-Ik Ky-Osonovets) kynde 1
hane Seyyid; Stl (Vrbak) kynde 2 hane l-i Resul kayd bulunmakta, bu
defterde zaviyelerle birlikte toplam Seyyid ve l-i Resul hane says 11 haneye (55
kii) ulamaktadr.
Yeni kurulan yerlemelerin yannda bir nceki defterde ismi olmasna ramen
bu dnemde dardan g alarak var olan yerlemeye mahalle olarak eklenen
yerlemeler de grlmektedir. Nitekim Ballca Balaban 1530 tarihli defterde 27
hanelik bir ky iken, 1540 tarihli defterde bu yerlemenin 45 haneye ulat
grlmektedir. Maksimum 10 yl gibi bir srete bu yerlemenin yaklak iki
kat orannda bymesi ancak ve ancak yerleme dndan alnan glerle ak-
lanabilir. 1540 tarihli defterde Balluca Balaban nam- dier Rahmanoullar ve
Karagzoullar ve Muradoullar olarak kaydedildii grlmektedir ki bunlar
yerlemeye eklenen nfus tarafndan kurulmu olan mahallelerdir. Bu mahal-
leler gnmzde Rahmanlar, Karagzler, Muradlar isimleriyle varln devam
ettirmektedir. Bu dnemde kurulan yerlemelerden olan Mara ve Karamanlca
kyleri, bu defterde grlen glerin Anadoludaki menei hakknda bilgiler ver-
mektedir (Tablo3) (Harita 5).
ekil 3: 1540 Ylnda umnu Kazas dari Alannda Mslman Trk Nfus
ile Gayri Mslim Nfusu Oran (Kaynak: TT439 (M. 1540))
iin aratrmaclar bu konuya itina ile yaklamakta, pheci davranmaktadrlar. Mteseyyidlik olaynn,
daha ok avarz vergilerinin normal vergi haline gelerek sreklilik kazand XVII. Yy. dan sonra artt
bilinmektedir. Bu yzden de almamzda avarz defterindeki Seyyid ve erif kaytlar dikkate alnmam,
mufassal defterlerdeki kaytlar dikkate alnmtr. nk XVI. yy tahrir defterlerinin son derece ciddi
olarak hazrland, gerek yerli ve gerekse yabanc aratrmaclar tarafndan kabul edilmektedir. Bu
defterlerdeki bilgiler Osmanl devrinde eri mahkemelerde delil olarak kabul edilmi olup, bu da tahrirlerin
gvenilirliini son derece arttrmaktadr. Bu yzden incelediimiz 1540 ve 1550 tarihli defterlerde grlen
erif, Seyyid ve Al-i Resul kaytlar ciddiye alnmaldr. Bkz. Roads Murphey, Kann- name- Sultn l
Aziz Efendi, Yay. inasi Tekin-Gnl Alpay Tekin, Trke Kaynaklar VIII, Harvard niversitesi Basmevi,
1985, s. 38
528
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
Bu dnemde Mslman Trk nfusu bir nceki dneme gre 1524 hane
(7620 kii) artarak 3442 haneye (17210 kii) ykselmitir. Artan nfusun 790
hanesi (3950 kii) Anadoludan g ederek Tablo 3te grlen 73 yeni Mslman
Trk kyn kurmu olan nfusa aittir. Geriye kalan 734 hanenin (3670 kii) bir
ksm, hlihazrda var olan nfusun doal art ile dier ksm da yukarda bahse-
dilen Ball Balaban ky rneinde olduu gibi glerle gelen nfusun sahada var
olan yerlemelere dorudan ya da mahalleler olarak eklenmesi ile meydana gel-
mitir. Bu dnemde sahadaki Gayri Mslim haneler bir nceki deftere gre 449
hane (2245 kii) artarak 2301 haneye (11505 kii) ulamtr. Bir nceki deftere
gre Mslman Trk ve Bulgar nfusu art gstermesine ramen, Anadoludan
devam eden gler sayesinde Mslman Trk nfusu 1540 ylnda, Bulgar nfus
karsnda ounluk durumuna gelmitir (ekil 3).
Tablo 4: 1540-1550 Yllar Arasnda Kurulan Mslman Trk Yerlemeleri42
Aka Gebeler K.
460 Bozhikov, a.g.e, s.83
(Akalar-Belintsi-umnu)
Ala Gege K. 552, hari ez defter Kayp
Alaaddin K. (Ayladn-Bistra-Eski Cuma) 605 Bozhikov, a.g.e, s.90
Aladn K. 326, Bazarkan Hzr nam
Kayp
(Tapchileshtovo-Eski Cuma) karyede bulunmutur.
Araplar ma mahalle-i Hezergrad) 334 Kayp
Aydn Fakih K.
472 vanov, a.g.e.,s.55
(Aydn Ky-Velyovo-Eski Cuma)
Balabanlar (Razdeltsi-Eski Cuma) 558, tabii Tomine Acarolu, a.g.e. s.93
Baybani Sinan K. 512, Kk Hac Yurdu
Bozhikov, a.g.e, s.86
(Kk Hac-Marino-Eski Cuma) dahi derler
Cansz Ahad K. 458 Kayp
Divan Seki K. 367 Kayp
krklar K. (Petrino-Eski Cuma) 238 Acarolu, a.g.e. s.219
ulha nebeyi K. (Taka-umnu) 461 vanov, a.g.e., ,s.129
Doanclar K. (Sokolartsi-slimye) 520, mahalle-i Topuzlar Acarolu, a.g.e. s.961
Dobrucallar (Dobrotitsa-Eski Cuma) 558, tabii Tomine Acarolu, a.g.e. s.285
Divane Mustafa K. 297 Kayp
Eymirhan (Mirhanl-Trem-umnu) 500 Bozhikov, a.g.e, s.92
Gen Dede K. 503 Kayp
Hac salar 195 Kayp
Kk Elbasanlar K. (Elbasan Karalar-Panayot
579 Acarolu, a.g.e. s.319
Hitovo-Eski Cuma)
42 Bu tablo TT382 (M.1550) tarihli mufassal tahrir defteri ve TT439 (M.1540) mufassal tahrir defterinde
umnuya ait kaytlarn karlatrlmas ile hazrlanmtr.
529
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
530
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
1550 tarihli deftere gre, kaza genelinde yeni kurulmu olan 70 tane
Mslman Trk yerlemesi grlmektedir. Mslman Trk nfusu orannda
1540-1550 yllar arasnda grlen %8lik ykselmenin en nemli sebebi, XVI.
yy balarndaki Anadolu kkenli Mslman Trk glerinin, 1540-1550 ylla-
r arasnda da devam etmesidir (ekil 4). Glerle kurulan dier yerlemelerde
olduu gibi, bu dnemde kurulan Mslman Trk yerlemelerinin de genelde
10 haneyi gemeyen ufak yerleme birimleri olduu grlmektedir. Bir nceki
defterde grlmeye balayan Seyyid ve erif ailelerin Trk nfusu iinde blgeye
g bu defterde daha da artmtr. Nitekim bu nfus, 1540 tarihli defterde 5
kyde toplam 11 hane iken, 1550 tarihli deftere gre, 32 ky ve 2 mahallede
toplam 111 hane (555 kii) tespit edilmitir.43
43 umnu-Eski Cami Mahallesi, Al-i Resul-1 hane; Kara Selman, erif-1 hne;Mekiler , erif -1 hne;
Cansz Ahad, erif -1 hne; Bahioullar, erif -1hne; Divane Ahmet, erif -1hne; Stl, erif
-1hne; Yolkulu Dede erif -1 hne; Sadk, Al-i Resul-1hne; Byk Buhular, erif -1hne; Uruzlar, erif
-1hne; Saruca Bazarkan, erif -3hne; Kademler, erif -3hne; Topuzlar, erif -9hne, Al-i Resul-3hne;
Elvanolu, erif -4hne; anaklar, erif - 1hne; Doanoullar, erif -2hne; Rahmanoullar, erif
-2hne; Kara Ahadlar, erif -1hne; Kara Salihler, erif -2hne; Podayva, erif -1hne; Akdere Yakas, erif
-1hne; Veled Fakih, erif -3hne; Arabac Osman(Osman Pazar), erif -1hne; ksz Hasan, Al-i Resul
-1hne; Urum Ahmed, erif -4hne; Hac Kulfal, Al-i Resul -4hne; Zekeriyya, erif -10hne; Kabakulak,
531
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ekil 4: 1550 Ylnda umnu Kazas dari Alannda Mslman Trk Nfusu ile
Gayri Mslim Nfusu Oran (Kaynak:TT382 (M.1550))
1540 tarihli defterde sahada Mslman Trk haneleri 3442 hane (17210
kii) iken bu defterde 3687 hane (18435 kii) artla 7129 haneye (35645 kii)
ykselmitir. Bahsedilen artn 751 hanesi (3755 kii) glerle gelenlerin kur-
mu olduu 70 Mslman Trk yerlemesinde bulunmaktadr (Tablo 4). Artan
nfusun 2936 hanesi (14680 kii) ise, glerle gelen nfusun sahada var olan
yerlemelere iskn ve bu yerlemelerdeki nfusun doal nfus artndan kay-
naklanmaktadr. Bu dnemde Bulgar nfusun ise 1116 hane (5580 kii) artarak
3417 haneye (17085 kii) ulat grlmektedir. ekil 4te grld gibi XVI.
yy ortalarnda Mslman Trk nfusun Bulgar nfusa oran, Mslman Trkler
lehine ykselmeye devam etmektedir.
Bu dnemde Anadoludan sahaya Mslman Trk nfus g alnrken, kaza
snrlar dndan Bulgar g alnd da grlmektedir. 126 hanelik byk bir
Bulgar yerlemesi olarak kurulanYenice - nam- dier Maden Geidi isimli bir
derbenti yerlemesinin bu dnemde umnunun gneyinde Byk Kam Nehri
zerine kurulan kpry korumak ve onarmak iin iskn edildii anlalmakta-
dr. Bahsedilen Bulgar ky, krallk dneminde Zlakuen, gnmzde ise Kpr
Ky (vanski) ismiyle varln devam ettirmektedir.44
erif -3hne; Kalova, erif -2hne; Durali Fakih, erif -1hne; Demrciler, erif -14 hne; Yunus Abdal,
erif -3 hne; Razgrad-Cami Mahallesi, erif -1 hne Bkz. TT382 (M.1550), s. 198, 272, 307, 320, 326,
364, 382, 387, 439, 458, 459, 462, 472, 475, 476, 489, 503, 504, 513, 519, 520, 531, 541, 556, 566,
569, 589, 590, 597, 602, 606, 609, 847.
44 T042 (M.1572) s.184.
532
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
45 Ahmet Akgndz, Osmanl Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri IV, Osmanl Aratrmalar Vakf, stanbul
2006, s.391.
533
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
1540 1542 -
1545 2300 -
Resmi ift ve spen vergisinin yllara gre srekli olarak artt grlmekte-
dir (Tablo 5). Buna bal olarak gerek Mslim ve gerekse Gayri Mslim iftliklerin
saysnn da yllara gre srekli art gsterdii anlalmaktadr. alma sahamz-
da nim ift, kara, caba kaydna rastlanmazken, XVI. yy. ba ve sonu arasndaki
tahrirlerde iftler ve onlarn Gayri Mslimlerdeki karl olan ispenten alnan
vergilerde srekli olarak art meydana geldii grlmektedir. 1540-1550 yllar
arasnda Mslimlerdeki iftlerin art oran %248 iken, Gayri Mslimlerdeki, is-
pen orannn %127 olarak grlmesi, bu dnemde Mslman nfus artnn
Gayri Mslim nfus artndan fazla olmasndan kaynaklanmaktadr. Tablo 5 ten
de anlald gibi, tahrir yllarna gre sahada nfus ve ilenen topraklarn art
arasnda paralellik olduu grlmektedir.
Tablo 6: 1550-1572 Yllar Arasnda Kurulan Mslman Trk Yerlemeleri46
TT 042 (M.1572)
Karyeler (Kyler) Kaynaklar
TT 0559 (Evk.) (M.1587)
Alakil K. 207 Kayp
iroka? K. 228 Kayp
TT 0559 (Evk.): s.122
Gen Baba Kayp
der karye-i Mirahor
Knal (Huma-Razgrad) 361 Bozhikov, a.g.e. s. 89
Kumlu K. 199 Kayp
Petridin? K. 223 Kayp
Sr Alan K. (Lozevo-umnu)
47
307 Acarolu, a.g.e. s.306
dnemi olan 1550 yl defterine gre 826 hane (4130 kii) artarak, 7955 haneye
46 Bu tablo TT042 (M.1572) ve TT 382 (M.1550) tarihi mufassal tahrir defterinde umnuya ait kaytlarn
karlatrlmas ile hazrlanmtr.
47 Yanbolu kazasndan gelp Kse Durmuda mtemekkindirler. TT771, s.241.
534
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
535
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
ekil 5: 1572 Ylnda umnu Kazas dari Alannda Mslman Trk Nfusu
ile Bulgar Nfusu Oran (Kaynak:TT042 (M.1572))
XVI. yy. balarndan beri devam eden Anadolu kkenli ikinci ve byk g
dalgasnn genel olarak 1550li yllarda sona erdii anlalmaktadr. Bu nedenle
1550-1572 yllar arasnda Mslman Trk nfusun doal nfus art seyrine
girdii grlmektedir. Bahsedilen dnemler arasnda yukarda da ifade edildii
gibi baz Bulgar yerlemeleri saha dndan nemli oranda nfus g aldn-
dan 1550-1572 yllar arasnda Bulgar nfusu, Mslman Trk nfusundan daha
hzl artmtr. 1550 yl defterindeki rakamlar esas alndnda Mslman Trk
nfus saysal olarak artmaya devam ederken, bahsedilen dnemde, oransal olarak
Bulgar nfus karsnda % 4lk bir gerileme gstermitir (ekil 4 ve ekil 5).
3- XVI. yy. Sonlar ile XVII. yy. Balarnda Yaplan Gler ve Kurulan
Mslman Trk Yerlemeleri
1572-1645 yllar arasndaki 73 yllk srete, Mslman Trkler tarafndan
23tane yerleme merkezi kurulmutur (Tablo 6). Bunlar, genel olarak umnunun
gney ve batsndaki sahalarda kurulan yerlemelerdir. XVI. yy. ilk yarsnda g-
rlmeye balayan zaviye yerlemelerinin, bu dnemde de kurulularnn devam
ettii grlmektedir.
536
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
48 Bu tablo TT 0771(M.1645) tarihli Avarz defteri ve TT042 (M.1572) tarihli mufassal tahrir defterindeki
umnuya ait kaytlarn karlatrlmas ile hazrlanmtr.
537
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Fotoraf 2: 1964 Ylnda Tia Barajnn Sular Altnda Kalarak Ortadan Kalkan Kara
Demir (Vinitsa) Kyne Ait Mezarlk49
ekil 6: 1645 Ylnda umnu Kazas dari Alannda Mslman Trk Nfusu ile
Gayri Mslim Nfusu Oran (Kaynak:TT771 (M.1645))
49 Fotorafta, 1939 ylnda 13 yandayken bir Haziran gecesi, Anavatan Trkiyeye iltica etmek iin ailesi
ve akrabalaryla birlikte Kara Demir kynden ayrlan Mehmet AKGN (Dlgerolu), 2007 ylnda bir
Temmuz gnnn akamst (68 yl sonra), doduu ve ocukluunun getii bu yerleri 81 yanda
ziyaret ederken grlmektedir. Bu ziyaret esnasnda kyne dair yalnzca mezarl bulabilmitir.
538
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
Bahsedilen dnemde Bulgar nfusun ise 370 hane (1850 kii) artarak 4750
haneye (23750 kii) ykseldii grlmektedir. XVII. yy ortalarnda kaza genelin-
de Mslman Trk ve Gayri Mslim-Bulgar nfusu toplam 13854 hane (69270
kii) olarak tespit edilmitir.
Harita 7: 1572-1645 Yllar Arasnda Kurulan Mslman Trk Yerlemeleri
539
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
50000
45000
40000
35000
30000
Mslman Trk Nfusu
25000
20000 Bulgar Nfusu
15000
10000
5000
0
1483 1530 1540 1550 1572 1645
Sonu
umnu kazasnn, XV.-XVII. yy.lar arasnda kesintisiz bir ekilde Anadoludan
Mslman Trk g ald anlalmaktadr. 1483-1645 yllar arasnda hazr-
lanan tahrir kaytlarna gre bahsedilen dnemleri e ayrmak mmkndr.
Bunlardan ilki XV. yy.da gerekleen ve sahada ilk Mslman Trk yerlemelerin
grld dnemdir. Bu dnemde, glerle gelen Mslman Trk nfusunun
sahadaki yerleik Bulgar nfus karsnda ounluk salayamamasna (%37) ra-
men, nemli bir demografik unsur oluturduu grlmektedir. kinci g dalgas
XV. yy. sonlarnda, arlkl olarak XVI. yy. ilk yarsnda gereklemi, bu dnem
Anadoludan sahaya en youn Mslman Trk gnn yaand dnem ol-
mutur. Bahsedilen dnemde gerek yerleme ve gerekse nfus olarak Mslman
Trkler, sahadaki Bulgar nfusa kar ounluk (%66) durumuna gelmilerdir.
Anadolu kkenli son nfus dalgas, XVI. yy. sonlarndan XVII. yy. ortalarna
(1572-1645) kadar olan dnemde ulamtr. Nitekim bu dnemde de nfus
dengelerinin Mslman Trklerin lehine olduu grlmektedir. Sahaya gelen
Mslman Trk nfusunun Anadoludaki meneine bakldnda ise, genel ola-
rak yukarda bahsedilen ilk dnemde gelenlerin Manisa; ikinci dnemde gelen-
540
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
541
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
Kaynaka
I. Ariv Vesikalar
stanbul, Babakanlk Osmanl Arivi (BBOA) Defterleri:
Tahrir Defterleri (TD): 382, 439, 771
Evkaf Defteri (Evk): 788
Ankara, Tapu Kadastro Kuyud-u Kadime Defterleri:
Kuyud-u Kadime (KuK): 42, 58
Evkaf Defteri (Evk): 559
Sofya Kiril Metodievo Milli Ktphanesi (NBKM) Defterleri:
cmal Tahrir: Oak 45-29, Hk 12-9
Evkaf: Oak 217-8
II. Kaynak ve Aratrma Eserler
Acarolu, Trker; Bulgaristanda Trke Yer Adlar Klavuzu, Trk Tarih Kurumu Yaynlar,
VII, Dizi, Say, 200, Ankara, 2006
Akay Ertrk, Selma; umnu ehri, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi(Sha
Gneye Armaan), stanbul niversitesi Yayn No: 5150 Edebiyat Fakltesi Yayn
No:3452, stanbul, 2013.
Ataman, Bekir Kemal; Ottoman Demographic History (14th-17th Centuries), Journal Of
Economic and Social History of the Orient, Vol. 35, No.2 1992. S. 189-190
Baykara, Tuncer; Trkiyenin Sosyal ve ktisadi Tarihi (XI-XIV. Yzyllar), Trkiye Diyanet
Vakf Yaynlar/278, Ankara, 2000.
Barkan, mer L.; Trkiyede Toprak Meselesi Toplu Eserler 1, Gzlem Yaynlar, stanbul,
1980.
Beldiceanu, Nicoara; XIV. Yy dan XVI. Yzyla Osmanl Devletinde Timar, ev: Mehmet
Ali Klbay, Teori Yaynlar, Ankara, 1985.
Bozhikov, Veselin; Naselenite Mesta Fe Tsarstvo Bulgariya 1878-1944, (1878-1944 Yllar
Arasnda Bulgaristandaki Krallk Dnemi Yerlemeleri), Sofya, 2008.
Cebeci, Ahmet Hasan; XVI. Yzyl Osmanl Tahrir Defterlerine Gre Gagauzlar, Gazi
niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Tarih Anabilim Dal Yenia Bilim Dal,
Ankara, 2008
elik, Glfettin; Osmanlda skn Tarihi ve mer Ltfi Barkan, Osmanlda Nfus
ve skan Politikalar, Ekim, 2005-Haziran 2006, Bilim ve Sanat Vakf Trkiye
Aratrmalar Merkezi, 10, Mart, stanbul, 2009.
Doru, Halime; XIII.-XIX. Yzyllar Arasnda Rumelide Sa Kolun Siyasi, Sosyal, Ekonomik
Grnts ve Kozluca Kazas, Anadolu niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar No:7,
Eskiehir, 2000.
542
XV-XVII. Yzyllarda Anadoludan umnuya...
543
2. Cilt Trkistandan Balkanlara
erifgil, Enver; Rumelide Ekinci Yrkler, Trk Dnyas Aratrmalar, Yl:2, Cilt:
2/12, Haziran, 1981.
Tanolu, Ali; skn Corafyas, Esas Fikirler, Problemler ve Metod, Trkiyat Mecmuas,
stanbul niv. Trkiyat Ens. Trkiyat Mec., Cilt. XI, stanbul, 1954.
Todorov, Nikolai; The Balkan City 1400-1900, University of Washington Press Seattle,
USA, 1983.
Toprak, Serap; XVI. Yy. da Balkanlarda slamlama, Ankara niversitesi Sosyal Bilimler
Enstits Tarih (Genel Trk Tarihi ) Anabilim Dal, Ankara, 2005.
Tmertekin, E. ve zg, N; Beeri Corafya (nsan-Kltr-Mekn), antay Kitabevi,
1997.
Zinkeisen, J. Wilhelm; Osmanl mparatorluu, eviri: Nilfer Epeli, Tarihi-1 Editr:
Erhan Afyoncu, 1. Bask Eyll, Topkap-stanbul, 2011
370 Numaral Muhasabe-i Vilayet-i Rum-li Defteri (937/1530) II, T.C. Babakanlk
Devlet Arivleri Genel Mdrl OADB, Ankara, 2002.
(Footnotes)
1 1964 Ylnda Tia Baraj Gletinin sular altnda kalmtr.
2 Mihaloullar, blgede nemli aknc ailelerindendir. 1586 tarihli aknc defteri in-
celendiinde, bu almada ismi geen Mslman Trk yerlemelerinden byk
bir ksmnn Mihaloullar komutasnda aknlara katld anlalmaktadr. Bkz.
Aye Kayapnar ve Emine Erdoan znl, Mihaloullarna ait 1586 tarihli Aknc
Defteri, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 2015.
3 Bu yerlemenin en eski defter olan 1540 tarihli defterde ismi Podavye olarak gemesine
ramen, bu deftere gre hane halknn tamamn Mslman Trkler oluturmakta-
dr. Bu da demek oluyor ki, daha nceki rneklerde bahsettiimiz gibi, bu yerleme
de Bulgarlar tarafndan boaltlm olup Mslman Trkler sonradan iskn olmu,
ancak Bulgarlar tarafndan verilmi olan eski ismini kullanmaya devam etmilerdir.
4 Yanbolu kazasndan gelp Kse Durmuda mtemekkindirler. TT771, s.241.
544
2
cilt