You are on page 1of 22

III

BATI FRİG SERAMİĞİ

A. Merkezler

Kızılırmak batısındaki Frig merkezleri arasında, seramik verileri açısından, en önemlileri Gordion, Midas Kenti, Konya Alaattin
Tepe ve Ankara'dır294. Boyalı seramik konusunda çok sayıda ürünler vermesi ve önemli kronolojik ipuçları sağlaması
nedeniyle bu çalışmada Gordion tip kenti olarak dikkate alınmış ve diğer merkezler bunun ışığında değerlendirilmiştir.

Gordion'un Demir Çağ katmanlarının en erkenlerinde bulunan ve Frigler'in İÖ. 12 yüzyıl başlarındaki göçlerden hemen sonra
buraya yerleştiklerine tanıklık eden kaba el yapımı seramiklerin zamanla Geç Bronz Çağ Anadolu gelenekleriyle kaynaşarak
çark üzerinde üretilmeye başlandığı ve bunun uzun süre kullanımından sonra boyalı seramik üretimine geçtikleri, kazılarda elde
edilen verilerle algılanabilmektedir298. Boyalıların üretimine geçişin Gordion'da ne zaman gerçekleştiği konusunda kesin
veriler olmamakla birlikte, bunun Anadolu'da İÖ. bin yerleşimlerinin başlangıcı için önerilen İÖ. geç dokuz, erken
sekizinci yüzyıldan daha erkene gidemeyeceği görülmektedir299. Gordion'da Kimmer saldırısıyla300 son bulan Tahrip
Katmanı öncesinde boyalı seramik üretildiği konusunda yeterli kanıtlar bulunmaktadır. Dolayısıyla Gordion'da, diğer
Demir Çağı merkezleriyle aynı dönemde olmasa da, yaklaşık çağdaş seramikler üretildiği anlaşılmaktadır301.

Sams'in de yaptığı gibi302, Gordion boyalı seramiği dört ana kümede değerlendirilebilir Tahrip Katmanı, Tahrip Katmanı öncesi
ve sonrası, ken merkeziyle koşut ürünler veren tümülüs buluntuları. Çok sayıda seramiğin ele geçtiği Tahrip Katmanı (Lev. 50)
zamandizin açısından son derece önemlidir. Bu katman Kimmer saldırısıyla yıkıma uğradığından303, yaklaşık kesin tarihli ve
bulguları da en geç erken yedinci yüzyıla aittir. Bu seramiklerin tahripten ne kadar önce kullanıldıkları konusunda karar vermek
güçtür; ancak, çizgisel hayvan biçemi gibi bazı uygulamaların bu katman dönemiyle birlikte ortaya çıktıklarında kuşku yoktur.
Gordion'da Frigler'e ait en erken mimari kalıntılar Balkan kökenli seramiklerle birlikte belirlenmiştir 304. Kendi içinde bir çok
değişiklikler ve yapım evreleri geçiren bu erken katmanların305 boyalı seramikleri için İÖ. 8. yüzyılın başları ile son çeyreği
arasındaki zaman dilimi önerilmiştir306. Bundan hareketle Gordion'da boyalı seramik üretiminin en azından erken
sekizinci yüzyılda başladığını söylemek olasıdır. Bu da Alişar'ın IV bM ve Büyükkale II'nin erken evrelerine denk
gelmektedir.

Dördüncü buluntu kümesi, Gordion çevresinde kazısı yapılmış tümülüs bulgusu seramiklerden oluşmaktadır. Çok sayıdaki bu
tümülüsler'in kazısı yapılmış olanların sadece yedisinde boyalı seramik ürünlerine tanık olunmaktadır 309. Bunları beşi (W, III,
P, G, X) için Gordion'un Tahrip Katmanı ile çağdaşlıkları kabul edilmiş ve alt zaman sınırı olarak Kimmer tahribi
önerilmiştir310. Ancak Tümülüs P ve Tümülüs III, diğerlerinden az da olsa erken olmalıdır 311; diğerleri ise, Kimmer tahribini
izleyen daha sonraki dönemler aittirler.

Midas Kenti kazılarında, Kentte yapılan araştırmalar sonucunda toplanan bir küme seramik halen Oxford Ashmolean
Museum'da bulunmaktadır318. Kentte en sağlıklı korunmuş öğeler geç dönemlere ait olup, buradaki yerleşim kalıntıları daha çok
İÖ. 5.-4. yüzyılları ilgilendirmektedir319. Kentin ne zaman terkedildiği kesin olmamakla beraber, ya İskender'in ölümünden kısa
bir süre sonra, ya da Galat işgaliyle son bulduğu varsayılmaktadır 320. Kent kayalıklarına oyulmuş Midas Anıtı'nın varlığı;
bunun mimari ayrıntıları, bezemeleri ve yazıtlarıyla İÖ. 8. yüzyılın ikinci yarısına aitliğinin kanıtlanması321…

Midas Kenti buluntuları arasında beliren ve önemli zamandizinsel ipuçları sağlayan bazı seramik parçalarının yerel üretildikleri
algılanabilmektedir322. İçiçe daire ve dalgalı çizgilerle bezeli, parlak cilalı seramik parçaları (Lev. 25 b-c; 26c)323, Gordion'un
Tahrip Katmanı'nda yoğun olan ve Kimmer saldırısıyla son bulan bir biçemin (dalgalı çizgi biçemi) vazoları ile benzeşmektedir
(Lev. 24 a-b; 25a; 26 a-b). Salt Batı Frigya ile sınırlı boyamanın bu biçimi, Midas Kenti bulguları için İÖ. 8. yüzyılın sonları
tarihinde uyarıcıdırlar.

Gordion'da olduğu gibi, Midas Kenti'nde de boyalı seramiğin öncülerinin tek renkliler olduğu anlaşılmaktadır325

Başkent Gordion biçeminde buluntular veren diğer bir merkez ise Konya Alaattin Tepe'dir. 1941 yılında R.O. Arık
tarafından açılan bir sondajda328 ortaya çıkarılan devetüyü hamurlu ve kahverengi bezekli seramikler (Lev. 36 b-c; 37 c-d),
bezeme ve teknikleri açısından, Gordion ürünleriyle koşut özelliklere sahiptirler. Batı Frigya'nın özgün üretimi olan bu
bulguların Gordion etkisinde yerel üretildikleri açıktır. Dolayısıyla, bunlar da, Akurgal'ın tarihlediği gibi 329 İÖ. 8. yüzyıl sonları
ve erken yedinci yüzyıla aittirler.

B. Malzeme ve Teknik
1
Demir Çağ Anadolu'sunun diğer merkezlerinde olduğu gibi, Batı Frigya'da da seramikler çark üretimidir; ancak, bu kurala
uymayan bazı örnekler de yok değildir. Bunlar da çarkta üretildikten sonra, gerekli şeklin verilebilmesi için, elle
biçimlendirilmiştir. Bu kümeye rhytonlar, askoslar (Lev. 43 a-c; 44 a-c) ve zoomorfik vazolar girmektedir (Lev. 47 a-e).
Biçimlerin oluşturulması yanısıra, yüzeyin perdahlanması ve parlatılması amacına yönelik olarak da çarkın kullanılmıştır.
Grimsi siyahtan, kırmızı ve devetüyünün çeşitli tonları halinde değişkenlik gösteren hamur bütün vazolarda aynı niteliği
göstermez. Genel olarak bir cins topraktan oluşturulan hamurun niteliği toprağın elenmesi, yoğrulması, katkı maddelerinden ve
hava kabarcıklarından arındırılmasıyla doğru orantılıdır. Bunun yanısıra, fırının ısı koşullarıyla da değişkenlik gösterebilir. Kaba
hamurlu çömlekler hariç (Lev. 41-42), bütün örneklerde hamurun iyi yoğrulduğu ve hava kabarcıklarından arındırıldığı
görülmektedir. Fırının ısı derecesi ve yüzeylerine sürülen boyanın etkisiyle hamur, kırmızı ve devetüyünün değişik tonlarında
renk kazanmıştır. Ayrıca, hamurun kalitesi katkı unsurlarının oranıyla da bağlantılıdır.

Kesitlerden anlaşılabildiği kadarıyla, kalın duvarlı çömleklerde fırınlama yeterli değildir. Bu olgu, çömlek parçalarının iç
kesimlerde siyah, yüzeye yakın yerlerde ise açık renkli olmalarında algılanabilmektedir. İnce duvarlı örneklerde, içte ve dışta,
aynı renk özelliğinin belirlenmesi, bunların yeterince fırınlandıklarına işarettir.

Çömlek yüzeylerinde, genellikle, uyarlanacak bezeklerle zıtlık oluşturacak ve onlar vurgulayacak nitelikde taban elde etme
yoluna gidilmiş; çok ince, katkısız ve iyi yoğrulmuş hamurlu olanlarında yüzeyler hamurunun renginde bırakılarak perdahlama
yöntemi tercih edilmiştir. Buna karşın, kaba ve katkılı hamurlu olanlarında, yüzeyde pürüzler oluşacağından, ya aynı hamurun
arıtılmış tortusundan ya da ince sulu kille astarlanarak düzgün bir yüzey elde etme yoluna gidilmiştir 330.

Gordion'da Tahrip Katmanı sonrasında kullanılan astar-panel tekniğinin331, boyalı seramiğin erken örneklerinde de, az da olsa,
uygulandığı bilinmektedir332. Renk olarak kremsi beyaz, ya da açık devetüyünün tercih edildiği bu yöntemdeki amaç, bezeme
için etkileyici bir ortam elde etmektir. Erken örneklerde ve Tahrip Katmanı vazolarında (Lev. 49 a-c) astar maddesi, ince
tabakalar halinde sürüldüğünden, kolayca aşınıp dökülebilmektedir. Ancak, İÖ. 7. yüzyıl örneklerinde ise, astar boyasının daha
yapışkan ve parlatılmaya elverişli hale getirilerek, geliştirildiği gözlenmektedir333.

Demir Çağı Anadolu boyalı seramiğinde kullanılan renkler her zaman mat ve donuktur. Aynı durum Batı Frig
seramiğinin de özelliğidir. Kahverengi ve çeşitli tonlarının egemen olduğu boyamada, ikinci tercih genelde siyahadır
(Lev. 28 a-b). Bu renklerin ikisi birden aynı vazo üzerinde genelde görülmez; ancak, iki renkle bezeli vazolarda kırmızı
ve siyahın beraber kullanıldığı gözlenebilmektedir. Kırmızının kullanımı siyahın yanında çok sınırlıdır ve ikincil renk
durumundadır (Lev. 49c). Siyah daha çok erken örneklerde egemenken, kahverengi her dönemin tercih edilen rengi
olmuştur. Gordion boyalı seramiğinde boyanın doğrudan hamur yüzeyine sürüldükten sonra cilalanması yoluna gidilmiş,
böylece boyanın aşınıp dökülmesi engellenmiştir.

Çok az örnekle temsil edilmiş olmalarına rağmen, Midas Kenti (Lev. 25c; 26c; 38a) ve Alaattin Tepe seramikleri de (Lev. 36 b-
c; 37 c-d), malzeme ve teknikleri açısından, Gordion ürünleriyle aynı özellikleri taşımaktadırlar. Ancak, bunlarda hamurun daha
kaba nitelikli olduğu; buna karşın, yüzeyin parlatılması ve bezeklerin işlenmesinde aynı yöntem ve renklerin tercih edildiği de
dikkatlerden kaçmamaktadır.

C. Kap Biçimleri

Bu bölgede tanınmış bazı biçimlerin Demir Çağ Anadolu'sunun diğer Frig merkezlerinde bilinmediği, ya da çok ender
örneklerle temsil edildiği gözlenmektedir. Bu olgu Gordion'un farklı kütürel bir bieşime ait olduğuna işaret olarak değil de,
başkent oluşuna bağlanmalıdır. Young'ın da vurguladığı üzere334, Gordion sivil yerleşime kapalı ve daha çok yönetimsel bir
yerleşim birimi olarak düşünülmelidir. Kentin içinde tapınak, soylu ve bürokratların konutları, askeri yönetim merkezleri, saray
ve diğer yönetim birimleriyle ilgili çeşitli yapılar ile saray halkının hizmetinde üretim yapan işlikler bulunmaktaydı335.
Gordion'un bu durumu, çeşitli sanat dallarına yönelik üretimlerin özgün olmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla, Gordion bu
sosyal yapısı nedeniyle diğer Anadolu kentlerinden farklı bir sanatsal görünüm sergiler; ancak bu tümüyle diğerlerinden
ayrıldığı anlamına da gelmez.

testiler, kraterler, amphoralar, pitoslar, çanaklar ana tipleri oluştururlar. Bunların yanısıra, zoomorfik vazolar, askoslar, altlıklar,
çeşitli testi ve vazo türlerinden oluşan bazı alt kümeler yapmak da olasıdır.

Testiler: Gordion'un buluntuları arasında sayısal olarak en büyük kümeyi testi ve bunun türevlerinden oluşan kap biçimleri
oluşturmaktadır. Genelde tek kulplu olan bu ürünler kendi aralarında bazı biçimsel farklılıklar gösterdiklerinden, bunları alt
kümeler halinde irdelemek gerekir.

Yuvarlak Ağızlı Testiler: Büyük çoğunluğu Tahrip Katmanı'ndan olmak üzere (Lev. 24a; 46b; 48c) 337, birkaç örneği de tahrip
öncesi338 ve sonrasında (Lev. 36a) bilinen bu testiler Gordion'un en çok kullanım gören biçimleri arasındadır. Kent merkezi
yanısıra, Tümülüs III (Lev. 46a) ve Tümülüs P'den gelme örnekler (Lev. 33 a-b; 34a; 48b) yuvarlak ağızlı testilerin biçimsel tanı
açısından en iyi temsilcisi durumundadırlar. Midas Kenti'nden (Lev. 26c; 38a) ve Alaattin Tepe'den bazı parçalar (Lev. 36 b-c;
2
37 c-d; 39c), bu türden testilere ait olmalıdır; çünkü, bezemeleri Gordion'un yuvarlak ağızlı testilerinde görülenlerle uyumludur.
Yuvarlak gövde ve düz ağızla sonlanan yüksek boyun, ağız kenarından ve omuzdan bağlantılı yüksek tekil kulpla özetlenecek
ana özelliklere sahip yuvarlak ağızlı testileri, kullanımları açısından, iki ana kümeye ayırmak olasıdır: büyük boyutlu olanlar
sevis (sürahi işlevli) (Lev. 33 a-b; 34a); küçük olanlar ise (Lev. 24a; 46 a-b; 48 b-c), içki içmeye yönelik maşrapa ya da
kadeh gibi kullanılıyor olmalıydılar.

Bu testilerin ve bunların türevleri durumundaki daha küçük boyutlu maşrapaların oranlarında ve ana biçimsel özelliklerinde
ortak yönler olmakla beraber, bazı farklılıklar saptamak da olasıdır. Büyük olanlar dar halka dipli (Lev. 33 a-b; 34a); maşrapalar
ise düz tabanlıdır (Lev. 24a; 46 a-b; 48 b-c). Bu farklılıklar doğrudan kullanım amaçlarıyla ilgilidir. Büyük boyutlu olanlarda
görülen halka taban metal öykünmesi olmalıdır339. Gövdeler yuvarlak ve basık; boyun geniş ve hafif iç bükeylik gösterir. Bütün
örneklerde ağız düz ve yuvarlaktır; karın ve ağız kenarından bağlı tekil kulplar yüksek ve üst noktalarında makara benzeri
çıkıntıya sahiptirler. Maşrapalarda kulplar farklı olarak makarasızdır (Lev. 24a; 48 b-c).

Gerek yuvarlak ağızlı testiler, gerekse bunların daha küçük boyutlu türevi olan maşrapalar kendine özgü bezemelere sahiptirler.
Büyük olanlarında çizgisel hayvan betimleri bezemenin ağırlığını oluştururken (Lev. 33 a-b; 34a; 36a), maşrapalarda dalgalı
çizgiler (Lev. 24a), çok hatlı üçgenler (Lev. 48 b-c) ve diğer geometrik örgeler daha yoğun kullanılmıştır (Lev. 46 a-b).
Gordion'da, özellikle Tahrip Katmanı ve tümülüslerde çok sayıda tek renkli örnekleri de ortaya çıkarılan bu testilerin Doğu
Frigya'da aynı yoğunlukta olmadıkları dikkati çekmektedir. Bezeme ve biçim açısından Gordion'un büyük boyutlu yuvarlak
ağızlı testilerinin tam benzerleri de Doğu Frigya'da bilinmemektedir. Buna karşın, maşrapalar konusunda her iki bölgenin
örnekleri bazı ortak özellikler içermektedirler. Alişar'dan bir örnek (Lev. 4d), boynun ortasından ağız kenarına dek uzanan geniş
kuşak bezemesiyle Tümülüs III'ten ve Tahrip Katmanı'ndan iki maşrapa ile benzeşmektedir (Lev. 46 a-b). Ancak, Alişar örneği
üzerindeki gölge görüntülü hayvan betimi Gordion'la olan farklılığın en belirgin öğesidir. Alişar'ın diğer örnekleri, Gordion'a
oranla, daha yalın bezendikleri gibi, bazılarında gövdenin alt yarısında görülen yivlerden de anlaşılacağı üzere metal
vazoların etkisi ağır basmaktadır (Lev. 14a). Ayrıca, Doğu örneklerinde boyun daha kısa, gövde uzun; bazılarında ise gövde,
omuz ve boyun bir ünite olarak vurgulanmıştır (Lev. 14c). Kültepe'den Eski Yapı Katı'na ait bir maşrapa (Lev. 14b), metal
taklidi özellikler içermesiyle, daha çok, Alişar örneklerine benzemektedir (Lev. 14a). Gordion'un dalgalı çizgilerle bezeli
yuvarlak ağızlı maşrapalarına benzer düzenlemeyle Doğu Frigya'da tanık olunmamaktadır.

Yuvarlak ağızlı testilerdeki özgün biçim, oranlardaki uyum ve akıcılık, zengin geometrik örgelerle bezenmesi ve Gordion'a özgü
çizgisel hayvan biçeminin de önde gelen temsilcilerinden olmaları nedeniyle, bunların başlangıçta Batı Frigya'da tanınmış
olabileceklerini düşündürmektedir. Doğu Frig merkezlerinden Maşat Höyük340 ve Kültepe'de341 bu türün boyalı örnekleri geç
katmanlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bir Alişar örneğinde izlendiği üzere, aslında kraterlerin yüzeylerini bezeyen gölge
görüntülü hayvanların bu türden bir testi üzerinde betimlenmesi (Lev. 4d), eski ve yeninin uyumuna güzel bir örnektir. Belirtiler
bu biçimin Doğu Frigya'da daha sonra tanındığını göstermektedir. Boğazköy-Büyükkale'nin son evresine ait iki örnek342,
Kültepe343 ve Maşat Höyük'tekilerle344 benzerdir. Bu aşamada, yuvarlak ağızlı testi ve maşrapaların ilk örneklerinin Gordion'un
erken katmanlarında ortaya çıkması nedeniyle Batı Frigya'ya özgü bir biçim olduğu ve daha sonra Doğu'da yaygınlaştığı
söylenebilir.

Akurgal345, yuvarlak ağızlı Frig testilerinin Geç Geometrik Grek biçimlerinden türetildiğini belirterek, İÖ. 8. Yüzyıl sonlarından
itibaren Frigya'da üretildiğini savunur. Coldstream'in tankard olarak nitelediği346 ve Geç Geometrik dönemde yaygın olan Grek
dünyasının yaklaşık benzer ürünleri basık küçük gövdeli, yüksek boyunlu ve abartılı uzun kulplarıyla orantısız bir yapı
sergilerler. Oranlardaki uyumsuzluk ve özensiz yapılarıyla Grek örnekleri, Frig testilerine oranla daha niteliksiz bir yapıya
sahiptirler347. Dolayısıyla, Grek ürünlerinin kendilerinden daha nitelikli ve özenli işçilikleriyle belirgin Frig testilerine esin
kaynağı olması bu aşamada düşünülemez. Ayrıca, bu türün erken örneklerinin İÖ. 8. yüzyılın ilk yarısında Gordion'da
üretilmesi348, Grek örneklerinden önce, ya da çağdaş dönemlerde ortaya çıktıklarına işaret etmektedir349. Bu durum, eğer bir
etkiden söz edilecekse, Grek ürünlerindeki olası Frig etkilerini akla getirmektedir350.

Sams351, Grek ve Frig örnekleri için olası köken olarak Makedonya Bölgesi'ni önerir. Örnek olarak gösterilen İÖ. 12. yüzyılın
Lausitz işgaline verilen Vardarophsta ve Vardina'daki yangın katmanlarında ortaya çıkarılan kaba, tek kulplu vazolar 352, Frig
testileriyle hiç bir benzerlik içermemektedirler. Düz tabanlı, basık yuvarlak gövdeli, dik-yüksek boyunlu ve tek kulplu
Makedonya testileri her bakımdan bölgelerine özgü ve burasıyla sınırlı biçimler olarak ortaya çıkmıştır. Bunun yanısıra, daha
erken olan bu vazoların, ilk olarak İÖ. 8. yüzyıl başlarında görülen Frig testileri ile ne gibi bir ilişkilerinin olabileceği de
tartuşmalıdır. Bu türün örneklerine Gordion'un İÖ. 12 yüzyıl, ya da izleyen dönemlerdeki katmanlarında tanık olunmadığı
sürece, Makedonya kökeni inandırıcı olmaktan uzaktır. Dolayısıyla, yuvarlak ağızlı testilerin Gordionlu ustaların buluşu olduğu
şimdilik açıktır. Sams'in ikinci alternatif köken olarak sunduğu metal vazolar daha akılcı gelmektedir 353. Grekler'in ise bu biçimi
Anadolu dışsatımı durumundaki metal eserler aracılığıyla tanımış olmaları olasıdır354.

Yonca ağızlı testiler: Yuvarlak ağızlı testi ve maşrapalardan sonra ikinci büyük sayısal çoğunluğu Gordion'da yonca ağızlı
testiler oluşturur. Bazı biçimsel ayrıntılarına göre, dar boyunlu ve geniş ağızlılar olmak üzere iki ana kümeye ayırmak olasıdır.
Ayrıca her küme kendi içinde düz ve halka dipli olan örneklere de sahiptir.

Dar boyunlu yonca ağızlı testiler (Lev. 25a; 49c), sayısal çoğunluk nedeniyle diğerlerinden daha yoğun kullanılmış olmalıydılar.
3
Biçimin ana özellikleri üçlü yonca ağızla sonlanan dar boyun, şişkin basık gövde, omuzdan ve ağız kenarından bağlantılı
yüksek kulp olarak özetlenebilir. Gordion'un tahrip öncesi buluntu kümelerinde başlamak kaydıyla 355, Tahrip Katmanı'nda
yoğunlaşarak devam eder (Lev. 25a; 49c)356. Yuvarlak ağızlılarda olduğu gibi, bunlar da düz ve halka diplidir.

Düz dipli olanlarda ağız genelde düz olmakla beraber, bazı örneklerde dudak emzik gibi dışa doğru taşkın olarak
kalınlaştırılmıştır (Lev. 49c)357. Bu türün tek bir örneğinde makaralı olan kulplar yuvarlak ve yüksek bir yapıya sahiptir 358.
Ayaklı olanlarda gövde basık ve omuzlar geniştir (Lev. 25a). Dudaklar yine düz, kulplar yuvarlaktır. Her iki durumda da
kulpların karşısındaki yonca dudak hafif uzatılarak akıtacak haline dönüştürülmüştür.

Yonca ağızlı testilerin boyalıları yanısıra, tek renkli olanları da çok sayıdadır. Batı Frigya'daki bu yonca ağızlı testilerin tam
benzerlerine, aynı yoğunlukta Doğu Frigya'da tanık olunamamaktadır. Alişar'dan iki örnek359, yonca ağız eklentisi dışında,
Gordion örnekleriyle hem gövde oranlarında, hem de biçim ayrıntılarında benzeşmemektedir. Maşat Höyük'te her üç yapı
katında da kullanım görmüş olmakla beraber, bunların çok azı boyalıdır360. Küçük gövdeleri, geniş yonca ağızları ve abartılı
akıtacakları ile Gordion testilerinin koşutları olmadıkları gibi, çoğunluğu daha geç dönemlere aittir; ayrıca ayaklı örnekleri de
bilinmemektedir. Kültepe'deki yonca ağızlı testiler küçük, basık gövdeli, yüksek şerit kulplu olup, daha çok Maşat Höyük
örnekleriyle koşutluk içindedirler361. Boğazköy'den yayınlanmış bir örnek362, diğerlerine oranla, Gordion ürünleriyle daha bir
benzeşmektedir. Bir kaç merkezin buluntuları ışığında bir değerlendirme yapıldığında, bu biçimin en erken ve özgün
örneklerinin Gordion'da ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Ancak, kırmızı cilalı çömleklerle bağlaşık olarak, Doğu'da ve Batı'da İÖ.
7. yüzyılın ilk yarısından itibaren biçimsel bazı değişikliklere uğrayarak yaygın kullanım alanı bulmuştur363.

Batı Frigya'da, Doğu'ya oranla, biçimin daha erken tanınmasının nedeni, bu bölgenin II. bin Anadolu gelenekleriyle daha yakın
olmasından kaynaklanmaktadır. Yonca ağızlı testiler Anadolu'da Kültepe Karum döneminden itibaren bilinmektedir ve
Boğazköy'de İmparatorluk Çağı'na dek sürekli kullanım görmüştür364. Dolayısıyla biçimin kaynağı II. bin Anadolu'su olmalıdır.
Özetlenecek olursa, II. bin Anadolu geleneklerinin Demir Çağ'daki uzantısı durumundaki yonca ağızlı testiler başlangıçta Batı
Frigya'da; daha sonra, İÖ. 7. yüzyılın ilk yarısında hem Doğu, hem de Batı'da yaygınlaşarak kullanım görmüştür.

Yonca ağızlı testilerin ikinci kümesi geniş ağızlı olanlardan oluşmaktadır (Lev. 24b; 46c)365. Bu kümenin örnekleri genel olarak
dar boyunlularla benzerdir; ancak, çok az vurgulanmış boyun ve geniş yonca ağızlarıyla farklılıklar içerirler. Geniş basık
gövdeleri düz dipli (Lev. 46c) halka dipli (Lev. 24b) ve konik ayaklıdır (Lev. 27a). Hepsindeki ortak özellik, yüksek kulp ve
bunun karşısındaki yonca dudağın uzun akıtacak halinde düzenlenmesidir.Tahrip öncesi buluntu kümelerinde örneklerinin
bulunamaması nedeniyle366, bu biçim olasılıkla dar boyunlu yonca ağızlı olanlardan geliştirilmiş olmalıdır. İÖ. 7. yüzyılın
yonca ağızlı testilerinde görülen abartılı yonca dudak uygulaması da bu gelişimin diğer bir aşaması durumundadır.

Gaga ağızlı testiler: Yukarıda anılan biçimlerin yanısıra, Gordion'da ender olmakla beraber gaga ağızlı testiler de
bilinmektedir (Lev. 32b). Bunun Tümülüs III'te (Lev. 32b) ve Tahrip Katmanı'nda birer örneği bulunabilmiştir 367. Tabana doğru
genişleyen basık gövdeleri dar tabanlı, ince boyun ve dışa taşkın ağızlarıyla özgün bir yapı sergilerler. Ağız kenarından ve
karnın en geniş yerinden bağlantılı yüksek şerit kulplarının tam karşısında ağız kenarı gaga benzeri uzatılarak akıtacak elde
edilmiştir.

Gaga ağızlı testiler, Gordion'daki ender varlıklarına karşın, Doğu Frigya'da sayısal çoklukları ile dikkati çekmektedirler. Alişar
örnekleri (Lev.13 a-b) genel yapılarıyla Gordion testilerine uyum göstermelerine rağmen, bunlarda gaga daha kısa tutulmuştur.
Kültepe'de erken katmanlarda bir örneği bilinen (Lev. 13c) ve daha sonra sayıca çoğalan gaga ağızlı testiler 368, Maşat Höyük
örnekleri369 ile beraber Alişar'dakilere benzemektedirler.

Bu biçimin Hitit öncülerinden geliştirildiğinde kuşku yoktur. Diğer bazı biçimlerde olduğu gibi, Tümülüs III'ten gelme örnek
(Lev. 32b), Hitit öncülerinin Demir Çağ'da devam eden uzantılarının boyalı türevinden başka bir şey değildir. Doğu örnekleri
ise, kısa tutulmuş gagalarıyla Hitit örneklerinden ayrılmaktadırlar. Bittel'in de kabul ettiği gibi370, bu biçim II. bin Anadolu-Hitit
geleneklerinin Demir Çağ'daki uzantısıdır.

Küçük boyutlu emzikli testiler: Gordion'un İÖ. 8. ve 7. yüzyıl buluntu kümelerinde çok sayıda örneği ortaya çıkarılmış olan bu
testilerin yaklaşık beşte ikisi boyalıdır (Tümülüs III: Lev. 30b; 31 a-b; 48a; Tümülüs W: Lev. 30a; Tahrip Katmanı'ndan: Lev.
32a)371. Bu testilerin en belirgin özelliği, gövdelerinin yan taraflarına eklenmiş ve bağlantı yerlerinde süzgeçli olan uzun abartılı
emzikleridir (Lev. 30, 31, 32a; 48a). Emzikler genellikle kulpun sol tarafında ve kulpla dik açı oluşturacak şekilde
düzenlenmiştir. Süzgecin amacı olasılıkla sıvının süzdürülmesine yönelik olmalıydı. Emzikler, hemen her örnekte olduğu gibi,
ağıza uyacak şekilde dar ve uzun yapılarıyla kullanım kolaylığı sağlamaktadırlar. Bu özellik, bunların kadeh benzeri içki kabı
olarak kullanıldıklarında yol göstermektedir. Pişmiş toprak ürünlerin yapım tekniğine yabancı olan emziğin metal vazolardan
öykünme bir ek olması gerekir372. Bununla bağlantılı olarak süzgeç ayrıtısının da aynı esin kaynağından gelmesi kaçınılmazdır.
Ana öğelerde birbirlerine benzeyen süzgeçli emzikli testiler, bazı biçimsel ayrıntılarda farklılıklar da göstermektedirler. Boyalı
türlerin en yaygınları, basık geniş gövdeli, kısa boyunlu ve düz ağızlı olanlardır (Lev. 30 a-b; 31 a-b). Bir örnek hariç (Lev.
31a), çoğunluğu düz diplidir. Boyunlar kısa ve hafif içbükeylik gösterir. Tümülüs W testisinde dışa taşkın verilmiş dudak kenarı
kalınlaştırılmıştır (Lev. 30a). Ağız kenarından ve omuzdan bağlantılı yüksek şerit kulpları, üst noktalarında makaralarla
donatılmıştır; bir örnekte bu kurala uyulmamıştır (Lev. 31a). Yarım yuvarlak, tekne biçimli emzikler genelde gövde genişliğinin
4
biraz altından ve omuzdan bağlantılı olup, bu noktalarda dar-kısa bir köprü ile gövdeye iliştirilmiştirler. Bir kaç örnekte emzik
tabanı aşamalı olarak kabartılmış ve basamaklı bir görünüm alması sağlanmıştır (Lev. 30a, 31b). Bunun ne amaçla yapıldığı
kesin belirlenememekle beraber, sıvının akışını yavaşlattığı bellidir.

Süzgeçli emzikli testilerin ikinci kümesini, ağızları dışa taşkın ve kısa boyunlular oluşturur (Lev. 32a; 48a) 373. Bunlarda gövde
yuvarlak ve geniş, tabanlar düzdür. Diğer kümeye oranla, oldukça dar ve kısa olan boyunları dışa taşkın ağızla sonlanmaktadır.
Tahrip Katmanı'ndan bir örnekte (Lev. 32a) kulp makaralı olmasına rağmen, Tümülüs III örneğinde (Lev. 48a) çift yuvarlak
şeritli kulp bundan yoksundur. Emzikler uzun, abartılı ve gövdeye bağlantı yerinde süzgeçlidir. Bir örnekte emzik uca doğru
yuvarlak bir yapı sergilerken (Lev. 32a), diğerinde dışa taşkınlık gösterir (Lev. 48a). Emzik dışındaki ortak yönleri dar ve
yüksek boyun ve dışa taşkın ağızda yoğunlaşmaktadır.

Bu testilerin Doğu Frig merkezlerindeki benzerleri daha çok Alişar'da görülür (Lev. 4c; 12 a-c; 23 a-b)374. Gordion'un birinci
küme örneklerine, yani kısa boyunlu ve düz ağızlı olanlarına benzer Alişar örneği (Lev. 4c; 23b), daha yalın biçimli olup,
emziği kısa tutulmuştur. Alişar'ın diğer emzikli testileri Gordion'un dar- yüksek boyunlu ve geniş ağızlı olanlarıyla koşutluk
gösterir (Lev. 12 a-c; 23a). Her iki kümenin örneklerinde de, Gordion'da olduğu gibi, emzikler kulpun sol tarafına dik açı
oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir ve Tümülüs III örnekleriyle daha bir uyumludurlar (Lev. 48a). Alişar örnekleri daha yalın
bezekleriyle Gordion testilerinden ayrılırlar.

Bu testilerin Maşat Höyük'te bilinen örnekleri olmamasına karşın, Kültepe'nin geç yapı katlarında tanık olunabilmektedir.
Bunlar iki renk bezemeleri ve orantısız düzenlemeleriyle geleneğin geç temsilcileri durumundadırlar375. Boğazköy'den de
yayınlanmış bir kaç örneği bilinmektedir376.

Alişar 4 cM'de (Lev. 12c) ve Gordion'un İÖ. 8. yüzyıl buluntu kümelerinde varlığı belirlenebilen süzgeçli testilerin Frigya
dışında Anadolu'da bilinen örneklerinden birisi Güney Anadolu Bölgesi'nden377, diğeri ise, Suluca Karahöyük'tendir378. Bunlar
olasılıkla ya Frig dışsatımı, ya da Frig etkisiyle yerel üretilmiş ürünler olmalıdır. Anadolu dışında ise, İran'da tanınmış bir biçim
olduğu gözlenmektedir. Merkezi İran'daki Tepe Sialk B nekropolisinde ortaya çıkarılan boyalı örnekleri379 yanısıra, Tepe
Giyan ve Hasanlu'da da tek renkli olanları ele geçmiştir380. Söz konusu bu İran ürünleri ile Frig örnekleri arasındaki bağlantılar
Ghirshmann381 ve Przeworski382 tarafından dile getirilmiştir. Daha sonra Akurgal da böylesi bir ilişki olasılığı üzerinde durur 383.
İran ve Frig ürünleri arasında ilk bakışta benzerlikler görülse de, ayrıntılarda belirgin farklılıkların olduğu da gözden
kaçmamaktadır. İran örneklerinin bezeme düzenleri ve örgelerinin faklı olmasının yanısıra, Frig testilerinde kulpun emzikle dik
açı oluşturacak şekilde yerleştirilmesinde gözlemlenen kural, bunlarda farklı bir düzenlemeyle karşımıza çıkmaktadır. İran
testilerinde, özellikle Sialk B örneklerinde emzikler kulpun tam karşısında yer aldığı gibi, bir çok durumdada bunların süzgeçli
olmadığı gözlenmektedir384. Bu farklılıklara ek olarak, ileride değinileceği üzere, İran'ın zamandizin sorunları irdelendiğinde iki
bölge arasındaki olası bir etkinin, Akurgal'ın da belirttiği gibi385, Anadolu'dan İran'a olması gerekmektedir; ancak, böylesi bir
gözlem, veri eksikliği nedeniyle şimdilik kanıtlanabilir olmaktan uzaktır. Sonuçta, Frig süzgeçli emzikli testilerinin İran kökenli
olmaları kabul edilebilir değildir386.

Köken için yerel öncülere bakıldığında, bu testi biçiminin Anadolu prototiplerinden geliştirildiği anlaşılmaktadır. Hitit
İmparatorluk Dönemi ve daha öncesinden bilinen emzikli kapların Büyükkale III ve Osmankayası'ndan iki örneği 387
belirlenebilmekte; farklı olarak bunlarda emzikler kulpun karşısında yer almaktadır. Gordion388 ve Alacahöyük'ten389 erken
döneme ait örneklerde ise, emzikler kulpla dik açı oluşturacak şekilde sağ tarafa yerleştirilmiştir. Bu düzenleme Demir Çağı
Frig örneklerini anımsatmaktadır. Bundan hareketle, biçimsel açıdan emzikli süzgeçli testilerin II. binden Demir Çağ'a
aktarıldıklarını ve bu dönemde biçimdeki değişimin yanısıra, bezemede de dönem biçemine uyularak değişik anlayışla yeniden
üretildiklerini savlamak yanlış olmayacaktır390.

Kraterler: Gordion'daki kraterlerin birkaçı hariç (Lev. 27b), tümü Tahrip Katmanı'nda bulunmuş olup, hepsi iki kulpludur (Lev.
28 a-b; 29 a-c)391. Sözü edilen diğer parçalar ise, tahrip öncesi buluntu kümelerine aittirler (Lev. 27b). Gordion dışında, Konya
Alaattin Tepe'den gölge görüntülü hayvan betimleriyle bezeli bir parça da (Lev. 28c) olasılıkla bir kratere ait olmalıdır.

Gordion kraterleri kalın duvarlı ve yükseklikleri 33-50 cm. arasında değişmektedir. Oldukça geniş olan ağızları, karın
genişliğinden biraz daha azdır. Bütün örnekler geniş düz tabanlı ve basık yumurta gövdelidir (Lev. 28 a-b; 29 a-b). Omuz-boyun
geçişleri ya geniş bir yay şeklinde vurgulanmış, ya da kabartma kuşakla sınırlandırılmıştır (Lev. 29b). Geniş boyun her zaman
uzun ve bazı örneklerde gövdenin yarı yüksekliğindedir (Lev. 29a). Ağız kenarları da, boyunlar gibi, ayrı vurgulanmış; bazen
düzleştirilmiş dar yüzeye sahiptirler. Dışa taşkın düz dudaklar hafif kalınlaştırılmış ve içte hafif çıkıntı oluştururlar. Dikey
yerleştirilmiş kulplar vazo oranlarına göre kısa ve genellikle boyun tabanıyla omuzdan gövdeye bağlantılıdırlar (Lev. 28a; 29a).
Bir örnekte ise, kulp dudak altından ve omuzdan gövdeye ilişiktir (Lev. 29b). Kesitte dörtgen olan kulplar, bazen ikili yuvarlak
şerit halinde olabilmektedir (Lev. 29b). İki örnekte kulplar makaralı (Lev. 28a; 29b);diğerleri ise bundan yoksundur. Büyük
boyutları nedeniyle bu çömleklerin depolama amaçlı kullanıldıkları söylenebilir. Bu türün kulpsuz ve tek renkli örnekleri de
tahrip öncesi katmanlarda bulunmuş olup, aynı amaç doğrultusunda kullanılmıştır392.

Alişar IV biçeminde hayvan betimleriyle bezeli ve iyi korunmuş durumda ele geçen bir Gordion krateri (Lev. 28 a-b) Batı
Frigya'da Alişar etkilerinin temsilcisi durumundadır. Gordion'da tek örneği bilinen ve diğer Frig merkezlerinde benzeri türüne
5
tanık olunamayan bir kapaklı krater (Lev. 29b), geniş tutamaklı kapağı, biçimsel ayrıntıları ve bezemesiyle özgün yapısal
özelliklere sahip olup, bezemeleri açısından koşutunu Kargamış Yunus Mezarlığı'ndan iki kulplu bir kraterde bulur 393. Bu
benzerlik, aynı zamanda kraterlerin kökenine sunacağımız kaynağa da ışık tutmaktadır.

Yalnız en büyük parçası resimlenmiş olan ve yedi parça halinde ele geçen gölge görüntülü hayvan betimleriyle bezeli bir örnek
(Lev. 27b), büyük boyutları nedeniyle, kraterden çok pitos benzeri bir depolama küpüne ait olmalıdır394. Ayrıntılardan
anlaşılabildiği kadarıyla kulpsuz bir çömleğe ait olan parça üzerinde iki yuvarlak kabartma band korunmuştur. Anılan özellikleri
ile biçim açısından kuraldışılık gösteren bu örneğin Doğu Frig merkezlerinde bilinen benzerleri belirlenememektedir. Ancak,
bezeme ve betimleriyle Alişar (Lev. 3a) ve Kültepe kraterlerine benzemektedir (Lev. 2b). Sams'in bu ve benzeri örneklerin
Doğu'dan dışalım olduğu ve Gordion'un benzeri ürünlerine bezemeleri açısından öncü olarak hizmet etmiş olabileceği yolundaki
görüşleri395, aynı boyutlarda ve kulpsuz örnekleri Doğu'da bilinmemekle beraber, bezemelerdeki koşutluklar nedeniyle kabul
edilebilir görünmektedir.

Gordion'da çok az örnekle temsil edilen diğer bir krater türü ise, Grek kantaroslarına benzer kulplara sahip olmasından
esinlenerek isimlendirilen396 kantaros kraterlerdir (Lev. 29c)397. Genelde büyük boyutlu yuvarlak ağızlı testileri anımsatan bu
çömlekler, diğer kraterlerden boyutları açısından daha küçüktürler. Geniş omuzlu, basık ve düzgün kesitli gövdeleri, yayvan ve
basık ayakları ile özgün bir yapı sergilerler. Dudaklar dışa doğru kalınlaştırılmış ve geniş kabartma bir bandla ağız kenarı
vurgulanmıştır; kulplar üçgen kesitlidir. Diğer kraterlere oranla küçük boyutlu olmaları nedeniyle, yuvarlak ağızlı testilerde
olduğu gibi, servis amacıyla kullanılıyor olmalıydılar. Gordion dışında belirlenebilmiş yakın benzerleri bilinmediğinden, buraya
özgü yerel biçim olarak değerlendirilmesi gerekir.

Başta Alişar olmak üzere (Lev. 1a; 2a; 3 a-e; 4 a-b; 5 a-b; 6 a-b)398, Maşat Höyük (Lev. 1b; 5c)399, Kültepe (Lev. 2b)400,
Boğazköy-Büyükkale (Lev. 6 c-d)401 ve Kızılırmak yayı içindeki bir çok merkezde yaygın kullanılan kraterlerin Gordion'da
sayısal olarak bu denli sınırlı oluşu, bunların ya dışalım, ya da Doğu Frig merkezleri etkisinde yerel üretildiklerini
düşündürmektedir. Tahrip öncesi katmanlarda varlığı saptanan ve Alişar IV biçeminde bezenen bazı parçalar (Lev. 27b),
olasılıkla Doğu'dan dışalım olup, biçimsel ayrıntılarda ve bezeme örgelerinde Gordion kraterlerine (Lev. 28 a-b) öncü
durumunda esin kaynağı olmuşlardır. Gordion kraterlerinin iki kulplu olmaları, Doğu Frigya'nın benzeri türde ve sadece
geometrik örgelerle bezenmiş ürünleriyle (Lev. 5 a-c; 6 a-d; 20 a-c) benzerlikler gösterirler.

Doğu Frig merkezlerinde İÖ. 9. yüzyılın geçlerinde, ya da büyük olasılıkla daha önce üretilen 402 kraterlerin Gordion'a
Kızılırmak Bölgesi'nden aktarılmış bir biçim olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Doğu Frigya'ya ise bunu olasılıkla Kuzey
Suriye'den tanımış olmalıdır403.

Amphoralar: Gordion'un İÖ. 8. ve 7. yüzyıl buluntu kümelerinde belirlenebilen bu biçimin örneklerine tahrip öncesi 404, Tahrip
Katmanı (Lev. 49b) ve tahrip sonrasında405 rastlanabilmektedir. Bundan da anlaşılacağı üzere, amphoralar Gordion'da boyalı
seramiğin kullanıldığı her dönemde, sınırlı da olsa, üretilmiştir. Depolama ya da taşıma amaçlı kullanılan amphoralar genelde
iki kulplu olup, omuzdan ve boyundan kulplu olmak üzere iki ana kümeye ayrılırlar.

Omuzdan kulplu olanlar tahrip öncesinde406, boyundan kulplular ise, Tahrip Katmanı ve sonrasında kullanılmıştır (Lev. 49b).
Bütün dönemlerin örnekleri arasında biçim ve bezeme açısından kesin bir birlikten söz etmek olası değildir. Amphoraların her
iki türünün de yakın benzerleri Alişar 4 aM katmanında saptanabilmektedir407. Omuzdan kulplu amphoraların yakın
benzerlerinin ele geçtiği bir başka merkez ise Kargamış'tır408.

Kulpsuz Çömlekler: Gordion'daki tüm kulpsuz çömlekleri, özde büyük farklılıklar içermediklerinden, bir kümede toplamak
olasıdır. Bu çömleklerin bazılarında boyun hafif vurgulanmışken, diğerleri doğrudan geniş bir ağızla sonlanan boyunsuz
gövdeye sahiptirler. Boyunlu olanların Tahrip Katmanı'ndan bilinen örnekleri (Lev. 49a) 409 olasılıkla depolama amacıyla
kullanılıyor olmalıydılar. Bunlar düz tabanlı, yumurta gövdeli, kısa ve geniş boyunludur; dudaklar kalın ve dışa taşkındır.
Düz ağızlı çömlekler de (Lev. 26a) diğerleriyle aynı yoğunlukta üretilmiş görünüyorlar. Olasılıkla metal kaplardan öykünen 410
bu vazoların benzerleri Doğu Frig merkezlerinde az sayıda örnekle temsil edilmektedir411. Dolayısıyla daha çok Gordion'la
sınırlı yerel biçimler olması gerekir412.

Çanaklar: Bu kümeye kaseler, tabaklar ve benzeri türdeki vazolar dahil edilmiştir. Gordion çanaklarının ilk kümesini yalın
kaseler oluşturur. Bunlar kulp, ayak vb. diğer biçimsel ayrıntılardan yoksundur. Yalın kaselerin, başta Tahrip Katmanı olmak
üzere, her katmanda hem boyalı hem de boyasız olanların çok sayıda varlığı bilinmektedir. Gordion'un en erken buluntu
kümelerinde belirlenebilen yalın kaselerin413 tam korunmuş tek örneği Tümülüs III'ün gömüt odasında bulunmuş olanıdır (Lev.
45a). Bu kase alçak halka dipli, hafif derin gövdeli ve ağız kenarı üzerinde dar bir yüzeye sahip biçimsel özellikler sergiler. Bu
kümeye giren kaselerin Gordion'da boyalı örneklerine az sayıda tanık olunmasına rağmen 414, Alişar (Lev. 16 a-c)415, Maşat
Höyük416 ve Kültepe417 gibi Doğu Frig merkezlerinde kraterlerden sonra en büyük çoğunluğu oluştururlar. Dolayısıyla yalın
kaselerin Doğu Frigya'da Gordion'a aktarılmış bir biçim olduğu açıktır; ancak, Tümülüs III bulgusu (Lev. 45a), biçimde her ne
kadar Doğu özellikleri içeriyorsa da, teknik ve bezemesi açısından yerel üretilmiştir.

Gordion'un yalnızca Tahrip Katmanı'nda bilinen diğer bir çanak türü ise, emzikli kaselerdir (Lev. 45b). Ele geçen bütün örnekler
6
boyalıdır418. Ağıza doğru genişletilmiş kısa emziği ile Tahrip Katmanı örneği, emziğinin karşısında ağız kenarına bağlantılı
yatay bir kulpa sahiptir. Gordion dışında diğer Frig merkezlerinde bilinmeyen bu kaselerin örnekleri Büyük Tümülüs ve
Tümülüs III'te günyüzüne çıkarılmıştır419. Bulgulardan anlaşılabildiği kadarıyla bu biçim de salt Gordion'a özgü olmalıdır.
Yine Gordion'da saptanan kaselerin bir başka türü de iki kulplu olanlardır (Lev. 26b). Bunlar derin gövdeli, hafif yükseltilmiş
halka tabanlı ve ağız kenarlarına ilişik iki yatay kulpludurlar. Kalın dudakları yuvarlatılmış bu kaseler, kulplarının konumu ve
diğer belirgin özellikleriyle metal vazo nitelikleri yansıtmaktadırlar420. Diğeriyle birlikte bu da Gordion'a özgü yerel bir
biçimdir.

Gordion'un küçük boyutlu içki kaseleri (Lev. 45c)421, gövdelerinin iç tarafında ağız kesiminden başlayarak tabana kadar inen ve
burada süzgeçli olan bir emziğe sahiptirler. Emzikler dışta ağız kenarında çıkıntı oluşturmuş ve bu noktada ek desteklerle
tutturulmuştur. Bu biçimin hangi kaynağa gittiği tam saptanamamakla beraber, bir Anadolu geleneği olduğu açıktır; çünkü, Asur
Ticaret Kolonileri Çağı'nda kullanım gördüğüne ilişkin kanıtlar vardır422. Bu geleneğin Demir Çağ'a nasıl taşındığı konusu, veri
eksikliği yüzünden tam anlaşılır değildir; ancak, şimdilik salt Gordion'la sınırlı bir biçim olduğunu söylemek olasıdır. Özet
olarak, Gordion'un yalın kaselerinin Doğu Frig seramiğinin kentteki yerel uygulamaları olduğu, bunların dışında kalanlar ise,
eski geleneklerle bağlantılı geliştirilmiş Gordion'a özgü biçimler olarak ortaya çıktıkları gözlenmektedir.

Askoslar: Bazı biçimsel özellikleri nedeniyle birbirleriyle yakın bağlantılar gösteren bir küme vazo askos olarak
isimlendirilmiştir423 (Lev. 43 a-c; 44 a-b). Örneklerin tümü Tahrip Katmanı (Lev. 44 a-b) ve Tümülüs P'dendir (Lev. 43 a-c).
Dört kısa ayaklı, küresel, yada oval gövdeli olan askosların ön kesiminde silindirik bir boyun bulunur. Yalnız bir örnekte boyun
gövdenin yan tarafına çekilmiştir (Lev. 44a). Gövdenin arkasından ve bağlantılı yüksek-yuvarlak sepet kulpları ilinti yerlerinde
çıkıntılıdır. Ayak, gövde ve boyun özelliklerine göre bu vazolar genelde bir hayvana benzetilmiştir. İki örnek (Lev. 43 a-b),
gövdeleri arkasında verilmiş kuyruk benzeri çıkıntılarıyla bir kuşu anımsatmaktadırlar; diğerleri daha çok tanımsız birer
hayvana benzemektedirler.

Bu türden askosların örneklerine Gordion dışındaki Frig merkezlerinde tanık olunmamaktadır. Gordion buluntuları arasında
kırmızı üzerine siyah tekniğinde boyanmış bir örneğin (Lev. 43c), bu bezeme yöntemiyle daha çok Güney Anadolu özelliklerini
yansıtması424, biçimin bu bölge kaynaklı olabileceği izlenimini verse de425, anılan bölgede bu türden askosların bilinmemesi426,
bir çok örnekte olduğu gibi, bu biçimin de erken Anadolu gelenekleriyle bağlantılı olarak Gordion'da yerel geliştirilmiş
olabileceğini düşündürmektedir.

"Modified Ring Vase"427 ya da "Kothon Askos"428 olarak adlandırılan değişik biçimli bir vazo (Lev. 44c), sepet kulpu ve bazı
biçimsel özellikleriyle askoslara benzemektedir. At nalı şeklindeki gövde altta hafif düzeltilerek oturma yüzeyi elde edilmiş;
gövdenin bir ucundan bağlantılı yuvarlak kulp, diğer ucunda yonca ağızın kenarına iliştirilmiştir. Bu vazo, Tümülüs P'den tek
renkli bir benzeriyle birlikte özgün bir biçime sahip olup, Sams'e göre Yakın Doğu kaynaklı olmalıdır429.

Zoomorfik Vazolar: Batı Frigya'da bilinen zoomorfik vazoların tamamı Tümülüs P'nin gömüt odasında ortaya çıkarılmıştır.
Boyalı üç örnekten ikisi kaz gövdeli (Lev. 47 a-d), diğeri koç başlıdır (Lev. 47e). Koç başlı olan yuvarlak sepet kulplu, diğerleri
kulpsuzdur. Tümülüs P'nin bir çocuk gömütü olması430, bu pişmiş toprak ürünlerin birer oyuncak olabileceklerini akla
getirmektedir. Kaz biçimli olanlar Gordion'a özgü devetüyü üzerine kahverengi tekniğinde bezelidirler. Koç başlı olan ise, her
ne kadar iki renkle bezenmişse de, genelde kırmızı üzerine siyah tekniğinde donatılmıştır. Bu olgu, askoslarda olduğu gibi, yine
Güney Anadolu Bölgesi'ni akla getirmektedir; ancak, bilindiği kadarıyla Demir Çağ'da Gordion dışında hiç bir merkezde bu
türden vazoların bulunmamış olması kaynak konusunu çıkmaza sokmakta ve yine Gordion'un yerel bir uygulaması olabileceğini
düşündürmektedir. Bu geleneğin öncülerini Kültepe Kaniş431 ve Boğazköy Hitit dönemi bulgularında432 belirlemek olasıdır.
Dolayısıyla, bir kez daha II. bin Hitit-Anadolu geleneklerinin Demirçağ'daki izsürümünü yakalama olanağı elde edilmektedir.

Pitoslar: Boyutları nedeniyle olasılıkla depolama amaçlı pitoslara ait olduğu sanılan433 bu parçaların değişik alan ve
yükseltilerde bulunmuş olmaları her ne kadar farklı yorumların yapılmasına neden olmuşsa da, bunların kentteki yeniden
yapılanmalar sırasında yerlerinden oynatılmış Tahrip Katmanı ürünleri olduğunda teknik ve bezemeleri yol göstericidir 434. Asıl
önemleri, üzerlerinde betimlenen çizgisel hayvan biçeminin özgün örneklerinden kaynaklanmaktadır. Bu hayvan betimlemeleri
ve devetüyü üzerine kahverengi bezemeleriyle, özellikle Tümülüs P vazolarındaki (Lev. 33 a-b; 34a) düzenlemeyi
anımsatmaktadırlar. Bu da, buluntu durumları ne olursa olsun, erken döneme ait olduklarında yol göstericidir.

D. Bezeme

Doğu Frigya'da olduğu gibi, Batı Frigya'da da bezemede uyulmuş bazı temel kurallardan söz etmek olasıdır. Bu bölge
seramiğinde de bezemenin uyarlandığı üç ana alan vardır: karın, omuz ve boyun bölgesi. Farklı olarak, Gordion'da tüm görünen
yüzeylerin boyandığı örnekler de bilinmektedir. Çoğunluğu Tümülüs III ve P'de ortaya çıkarılmış bu ürünler (Lev. 30 a-c; 32b;
33 a-b; 34a; 43 a-c), devetüyü renginde ince nitelikli hamurları, kahverengi bezemeleriyle özgün bir küme oluştururlar. Bezeme
için ayrılmış alanlarda öncelikle tekrarlı örgelerden oluşan yatay kuşaklar ilk sırayı alır (Lev. 24 a-b; 25 a-c; 27a; 29 a- c; 30;
31a; 45a; 46; 48). İkinci olarak da daha çok karın, omuz ve, az da olsa, boyunda görülen metoplu düzenleme gelir (Lev. 31 b-c;
32 a-b; 33 a-b; 34-36; 37-42). Aynı bezeme alanında bu iki yöntemden sadece birisi tercih edilmiş, ikisi bir arada

7
kullanılmamıştır.

Gordion boyalı seramiğinin genelinde izlenen söz konusu bezeme kuralları yanısıra, biçimlere göre de dekorasyon tercihi
görülür. Böylece biçim ve bezeme arasında uyum sağlanarak, vazolara daha estetik bir görünüm kazandırma hedeflenmiştir.
Yatay alanlandırılmış ve vazonun biçimiyle uyumlu bezeme uygulaması boyalı seramiğin erkenlerinde tanık olunan bir
durumdur435. Tekrarlı örgelerden oluşturulmuş kuşak bezeme omuz ve boyun alanlarında kullanıldığı gibi, omuz-boyun
geçişinde, dudak kenarlarında, metoplar arasındaki bölücü dikey panellerde de görülür (Lev. 24 a-b; 25 a-c; 26 a-c; 27a; 28 a-
b; 30 a-c; 31 a-c; 32 a-c; 33 a-b; 34a). Bu kuşaklarda üçgenler, dörtgenler, meanderler, zigzaglar ve damalar en çok
kullanılan örgeler arasındadır.

Metoplu bezeme omuz alanında ender olmakla beraber (Lev. 31 b-c; 32 a-b; 36a), yine anılan ana bölgelerde görülür. Metoplar
geniş tutuldukları zaman, aralarında bölücü dikey alanlar oluşturulmuştur (Lev. 33 a-b; 34, 36-42). Dar ve birbirleriyle bitişik
düzenlendiklerinde ise, salt ayırıcı ve çoğunlukla içi nokta sıralı bantlarla bölünmüştür (Lev. 31 b-c; 32a; 35b). Bu nedenle
metopları, kapladıkları alan açısından, ikiye ayırmak olasıdır: büyük alanlı metoplar karın ve boyunda (Lev. 33 a-b; 34, 36-42),
küçük alanlı olanlarda ise özel bir yer tercihi olmayıp, genel geometrik düzen içinde daha çok karın ve omuz bölgesinde
görülürler (Lev. 29 a-c; 31b; 32 a-b; 35 b-c; 36b). Farklı bir alanlandırma örneği ise, emzikli bir testinin emzik köprüsü
üzerindedir (Lev. 31a; 35a).

Metoplarda genellikle çizgisel teknikte betimlenmiş hayvanlara yer verilmiştir (Lev. 31-42). Bunun yanısıra, metop benzeri
küçük çerçeve alanlarda damalar, eşkenar dörtgenler, X bezekleri tercih edilmiş; bazen de bu alanlar kendi içinde çok bölümlü
düzenlemeyle değişik şekillerde doldurulmuştur (Lev. 29 a-c; 45a; 49b).

Anahatlarıyla kısaca tanımlamaya çalışılan Gordion ve koşut ürünler veren Konya Alaattin Tepe ile Midas Kenti seramiklerinin
genel bezeme kurallarına uymayan vazolarında ise, kendilerine özgü örgeler tek başlarına dekorasyonun bütününü oluştururlar.
Kural dışı bezenmiş askoslarda, gövdenin yapısına uygun olarak zaman zaman şekil değişikliğine uğramış, dama örgeleri
bezemenin tamamını oluşturur (Lev. 43 a-c; 44 a-b). Zoomorfik vazolarda ise, örneğin tüylerin vurgulanmasına yönelik balık
pulu va balık sırtı bezeklerinde olduğu gibi, değişik geometrik örge ve taramalar tercih edilmiştir (Lev. 47a-d).

Yukarıdaki izlenimler, Batı Frig seramiğinin genel bezeme kurallarının bazı özel uygulamalarında Doğu Frigya'dan farklı
olduğunu göstermektedir. Benzerlikler daha çok yatay alanlandırılmış bezeme kuşaklarında ve geometrik örgelerin kullanımında
yoğunlaşmaktadır. Bezeme alanlarının geometrik dokusuyla bağlantılı olarak örgeler de aynı özellikleri gösterirler. Ana
bezekler üçgen, dörtgen, dama, meander ve bunların zenginleştirilmiş türevlerinden oluşur. Söz konusu bu geometrik örgeler
tek başlarına bir yöreye özgü olmayıp, geometrik gelenekte bezemenin görüldüğü her yerde yaygındırlar. Bunların yanısıra,
tekil X panelleri, kafes ve çapraz taralı paneller de yaygın kullanılan bezeme öğeleri arasındadır. Bu ana bezek ve
düzenlemelerle birlikte görülen yardımcı örgeler ise, genel bezemenin alan doldurucu öğeleri olarak önemli bir paya sahiptirler.
Bunlar arasında, Doğu Frigya'da olduğu gibi, içiçe daireler başta gelir.

Gordion ve Sakarya Vadisi'ndeki diğer Frig kentlerinde tek renkli seramiğin üstünlüğü gözönünde bulundurularak, bu bölgede
saptanan boyalıların yerel olmadığı, doğu ya da güney bölgelerinden dışalım yoluyla getirildikleri savlanmaktadır436. Böylesi bir
varsayım, aşağıda irdeleneceği üzere, bazı boyama biçemlerinin sadece Gordion'da bilinmesi ve çağdaşı diğer bölgelerde
saptanamaması nedeniyle, kabul edilebilir görünmemektedir. Ayrıca tek renkli seramiklerde yaygın olan bazı biçimlerin
boyalılarda da tekrarlanması, bunların yerel üretildiklerine ilişkin diğer bir kanıt oluşturmaktadır. Bu olgu daha çok yonca ağızlı
(Lev. 24b; 49c), yuvarlak ağızlı (Lev. 33-34;, 46; 48b), emzikli testilerde (Lev. 30-31, 32a), ve kantaros kraterlerde (Lev. 29c)
kendini göstermektedir. Söz konusu bu özel biçimler, Anadolu'nun diğer merkezlerinde ya çok ender, ya da kantaros kraterlerde
olduğu gibi, hiç bilinmemektedir. Bu nedenle Gordion'a özgü kap biçimlerinin ve bunlarla bağlantılı ortaya çıkan özgün boyama
biçemlerinin varlığında yol gösterici kanıtlar yadsınamaz. Batı Frig seramiğinin en özgün yanı, çizgisel teknikteki hayvan
betimleridir ki, bunlar Frig sanatının kültürel ilişkilerin boyutunu belirlemede ve zamandizinsel sorunlarda önemli çıkış
noktaları sunmaktadırlar. Bu nedenle bu konu ayrı bir başlık altında değerlendirilmiştir. Bunların dışındakiler aşağıda kullanım
yoğunluklarına göre sırasıyla irdelenmiştir.

Gordion'un kent merkezinde günyüzüne çıkarılan bir küme vazo üzerinde dalgalı çizgiler tek başlarına bezemenin tümünü
oluştururlar (Lev. 24 a-b; 25a). Aynı zamanda bu vazolar boyalı seramik içinde de en büyük sayısal çoğunluğa sahiptir. Bu
nedenle, dalgalı çizgilerle bezenmiş vazolar ve bu bezek Gordion'a özgü boyama biçemleri arasında ilk sırayı alır. Salt dalgalı
çizgilerden oluşturulmuş bezeme yuvarlak ağızlı maşrapalarda (Lev. 24a)437 ve yonca ağızlı testilerde (Lev. 24b; 25a)438 yoğun
bir yöntem olarak kullanılmıştır. Sözü geçen vazolar üzerinde yatay alanlandırılmış dar kuşaklar içindeki dalgalı çizgiler,
yüzeydeki bezemenin tamamını oluştururlar. Kuşaklar genellikle gövdenin en geniş yerinde başlar ve boynu da kapsamına alır.
Bunların yerleştirilmesinde, vazonun biçimiyle de uyum sağlamak amacıyla, bazı kurallar gözetilmiş; özellikle karın genişliği,
omuz, omuz-boyun geçişi, boyun ve ağız kenarları gibi gövde bütünlüğünü tamamlayan öğelerin vurgulanmasına dikkat
edilmiştir. Bu bölgelerde yer alan kuşaklar içindeki dalgalı çizgiler tekil, ya da çok sayıda, eşit aralıklı ve üstüste düzenlenmiş
olabilir.

Dalga çizgi biçemi olarak adlandırabileceğimiz bu bezeme yöntemi, yaygın olması yanısıra, Gordion'un en yalın boyama

8
geleneğidir de. Uygulama örnekleri erken buluntu kümelerinde ortaya çıkar439 ve asıl ağırlığı Tahrip Katmanı'nda kazanır (Lev.
24 a-b; 25a)440. Tahrip sonrasında ise, tüm yalınlığı ile terkedilmiştir.

Daha geç katmanlarda saptanmış tekil örnekler441, biçemin daha sonraki devamından çok, olasılıkla yeniden yapılanmalar
sırasında yerlerinden oynatılmış erken dönemin ürünleri olmalıdırlar. Biçemin, Gordion'daki yoğun kullanımına karşın,
tümülüslerde bilinen örnekleri yoktur. Ancak tümülüs buluntuları üzerinde, genel geometrik bezeme içinde dalgalı çizgilerin
yardımcı bezekler olarak kullanıldığı belirlenebilmektedir (Lev. 47 a-e; 48 a-b).

Dalgalı çizgi bezemenin diğer örgelerle zenginleştirilerek bezemede kullanılmış türevleri de bilinmektedir. Bunların başında
içiçe daireler eşliğinde verilmiş olanlar gelir. Bu şekilde boyanmış olan vazolarda bezeme bir sıra içiçe, bir sıra da dalgalı
çizgilerden oluşmuş düzenlemeden ibarettir. Bu uygulama çömleklerde (Lev. 26a), kaselerde (Lev. 26b), lebes ve yonca ağızlı
testilerde görülür442. Ayrıca, bir kasenin ağız kenarı içinde ve dışında dalgalı çizgilere, içteki orta alanda ise içiçe dairelere yer
verilerek bu yöntemin değişik bir düzenleme örneği sergilenmiştir (Lev. 26b). Bunlara ek olarak, gövdenin büyük bir kısmının
dalgalı çizgilerle, omuz ya da boynun düzgün panel veya üçgen bezekleriyle donatılması sonucu elde edilmiş türevsel uygulama
örnekleri de bilinmektedir (Lev. 27a)443. Dalgalı çizgilerle bezemenin diğer geometrik örgelerle zenginleştirilmiş uygulama
örnekleri Tahrip Katmanı'na özgü bir gelişme olarak ortaya çıkmaktadır.

Gordion dışında bu türden bezenmiş vazolar Midas Kenti'nde de belirlenebilmektedir. Parçalar halindeki örnekler üzerinde
korunmuş dalgalı çizgilerden oluşan bezeme kalıntıları, bu vazoların salt bu bezekle donatıldıklarını düşündürmektedir (Lev. 25
b-c)444. Bunların yanında, dalgalı çizgilerle beraber aynı parça üzerinde bezemede içiçe dairelere de yer verilmesi (Lev. 26c)445,
Gordion'da olduğu gibi, Midas Kenti'nde de bu boyama biçeminin türevlerinin kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Çömlek bezemenin bu yalın ve diğer bezeklerle zenginleştirilmiş uygulamasına, Batı Frigya dışındaki diğer çağdaş Anadolu
merkezlerinde tanık olunmamaktadır. daha önce de belirtildiği üzere, Doğu Frig merkezlerinde dalgalı çizgiler yardımcı örgeler
olarak bezemede yerlerini alırlar; tek başlarına bezemenin özünü oluşturan uygulama örnekleri yoktur. Dolayısıyla bu boyama
biçemi Kızılırmak doğusuna yabancı olup, Batı Frigya'da yerel geliştirilmiştir.

Dalgalı çizgilerden sonra en çok kullanılan bezek olarak üçgenler gelmektedir446. Bu bezek hemen her örnek üzerinde dizinler
halinde yatay kuşaklar içine yerleştirilmiştir. Bu kurala uymayanlar ise, hayvan betimli metoplar içindeki dolgu bezekleri
durumunda olan tekil üçgenlerdir (Lev. 33 a-b; 37 a-b; 38 a-c; 39 a-b; 40a; 41b; 42a). Küçük paneller içinde eşkenar dörtgenler
eşliğinde dikey düzenlenmiş farklı bir uygulaması ise, bir kantaros kraterin boynu üzerinde görülür (Lev. 29c). Üçgenler yonca
ve yuvarlak ağızlı testilerde (Lev. 27a; 46c; 48 b-c), emzikli testilerde (Lev. 48a) ve kantaros kraterlerde (Lev. 29c) genelde
omuz bezemesi olarak kullanılmıştır. Bunların tercih edildiği ikinci alan ise boyundur ve burada diğer örgelerle birlikte
görülürler. Kraterlerde yatay alandırılmış dar kuşaklarda (Lev. 28 a-b), kantaros kraterlerde dikey paneller içinde dörtgenlerle
birlikte (Lev. 29c), yuvarlak ağızlı testilerde (Lev. 33b; 46b) ve bir kothon askos üzerinde üstüste iki sıra halinde boyun donatısı
olarak kullanım görmüştür (Lev. 44c). Ender de olsa, tek başına boynun tamamını kapsayan uygulama örnekleri de vardır447.

Boyalı seramikler üzerinde en çok kullanım gören üçgen tipi içi taralı olandır. Bunlar tekil olarak hayvan betimli metoplarda
dolgu bezekleri durumunda olup, çoğunluğu çapraz taralı ve noktalıdır (Lev. 33a; 37 a-b; 38 b-c; 39b; 40a; 41b; 42a). Bazı
metoplarda ise yine tekil, ancak bu kez çift hatlı ve içi boş (Lev. 31 b-c; 33b; 39a), ya da sadece noktalı verilmiştir (Lev. 35a).
Dizin halindeki çapraz taralı üçgenler yonca ağızlı testilerde omuz bezemesini oluşturur (Lev. 27a; 46c). Aralarına çavuş
bezekleri yerleştirilmiş olarak aynı uygulama bu kez bir kantaros kraterin omuzunda görülür (Lev. 29c).

Kafes ya da çapraz taralı üçgenlerin diğer bir yaygın tipi ise kalın zigzag bandların kolları arasında verilmiş olanlardır. Bunlar
içiçe dairelerle birlikte (Lev. 28b), ya da iki sıra halinde -altta düz, üstte sarkık- düzenlenmiş olabilirler (Lev. 33b; 45a; 46b). Bu
kuşak düzenlemesi bütün değişikleriyle Doğu Frig seramiğinde de bilinmektedir (Lev. 2b; 3a; 4d; 14 a,c).

Üçgenlerin bir diğer değişiğini de, tabanları doğrudan yatay kuşak sınırı üzerinde ve yan kolları çok hatlı dizin halinde
düzenlenmiş olanlar oluşturur. Bu tip üçgenler daha çok yuvarlak ağızlı testilerin omuz donatısıdır (Lev. 48 a-c). Bazen de bu
üçgenlerin çok hatlı yan kolları enine taranmış olarak görülür (Lev. 48a).

Genel bezeme içinde üçgenler kadar yoğun kullanım görmüş eşkenar dörtgenler ya tekil sıralar halinde kuşaklar içinde, ya da
komplex düzenlenmiş olarak zenginleştirilmiş biçimde panel alanlarda ortaya çıkarlar448. Yalın diziler halinde bir ya da iki hatlı
olarak boyunda yardımcı bezeme örgeleri durumunda kraterlerde (Lev. 28a) ve emzikli testilerde (Lev. 32a) görülür. Vazolar
üzerinde bu bezekler için ayrılmış özel alanlar belirlenememektedir. Süzgeçli bir testide boyun, omuz ve emzik üzerinde
kullanılmasından da anlaşıldığı üzere (Lev. 32a), aynı vazo üzerinde değişik bezeme alanlarında tekrarlanabilmektedir. Omuz
bezemesi olarak emzikli testilerde (Lev. 31a; 32a), dar boyunlu bir testi üzerinde (Lev. 36a), amphoralarda (Lev. 49b),
çömleklerde (Lev. 49a) ve yuvarlak ağızlı testilerde (Lev. 46a) yoğun kullanım görmüştür. Alaattin Tepe'den bir parça üzerinde
ise, karın bölgesinde metop sınırı altında yer alır (Lev. 39c).

Dizin halinde kuşak bezemesi oluşturan tek ya da çift hatlı eşkenar dörtgenlerin her öğesi değişik şekillerde doldurulmuş
olabilir. Çift hatlı olanlar genelde bir dolu-bir taralı (Lev. 28a), veya boş ve dış kenarlarının içi taralı (Lev. 49a), ya da blok

9
olarak donatıda yerlerini alırlar (Lev. 49b). Tek hatlı olanlar ise, ya hep taralı (Lev. 29c), veya dolu (Lev. 29c), ya da bir taralı-
bir dolu düzenleme gösterirler. Dizin halinde düzenlendiklerinde kenarlarında oluşan üçgenimsi boş alanlar genellikle boş
bırakılmakla beraber, ender durumlarda çeşitli örgelerle doldurulmuştur449.

Kendi içinde değişik şekillerde bölünmüş ve taramalar, noktalar, ya da diğer bezeklerle zenginleştirilmiş birden fazla eşkenar
dörtgenin oluşturduğu panel düzenlemeler de Gordion geometrik boyamacılığının asal uygulamaları arasında yer alır. Bu
paneller kantaros kraterlerin boynunda (Lev. 29c), emzikli testilerde (Lev. 30c; 31c), yuvarlak ağızlı testilerde (Lev. 33a) ve
pitoslarda (Lev. 41b; 42b) metop bölücü dar dikey alanları doldurduğu gibi, çanaklarda (Lev. 45a), zoomorfik bir vazoda (Lev.
47e) ve yonca ağızlı bir testide (Lev. 49c) dikey düzenlenmiş ana donatı örgesi olarak kullanılmıştır.

Geometrik boyamacılığın sevilen bezeklerinden olan zigzaglar Gordion boyamacılığında da çok kullanım görmüştür. Yalın ve
diğer bezeklerle elde edilmiş türevleriyle450 çok yönlü kullanılan bu örgeler genelde yardımcı donatı öğeleri durumunda olmakla
birlikte, ana bezek olarak da bazen omuz ve boyun bölgesinde belirirler (Lev. 33b; 46 a-b)451. Kolları arasında alt sırada
üçgenler, üst sırada içiçe daireler olmak kaydıyla yalın ve geniş bandlar şeklinde düzenlenmiş zigzaglar kraterlerin boynunda
(Lev. 27b; 28b), ya da her iki alanda da taralı üçgenlerle yuvarlak ağızlı testilerin boyun bölgesinde (Lev. 33b; 46b) ve
çanaklarda kullanılmıştır (Lev.45a). Bazı örnekler üzerinde ise, içi nokta sıralı ve çavuş bezekleri eşliğinde verilmiştir (Lev.
46a). Bu örge, bazen de büyük alanları sınırlamak için yardımcı bezek işlevinde tekil- yalın hatlar biçiminde
şekillendirilmiştir452.

Doğu Frigya'da ender görülmesine karşın, Gordion'da çok kullanılmış olan diğer bir bezeme örgesi meanderdir453. Yatay
kuşaklar içinde düzenlenmiş olarak meanderler emzikli testilerin (Lev. 30 b-c; 31a; 32a) ve yonca ağızlı ağızlı testilerin boyun
bölgesi ile (Lev. 46c) amphoraları süslerler (Lev. 49b). Ayrıca omuz-boyun geçişlerinde (Lev. 30 b-c), bezemenin alt sınırındaki
kuşaklar içinde (Lev.31a), omuz başlangıcında (Lev. 32a) ve çanaklarda yardımcı bezeme örgeleri olarak (Lev. 45a); emzikli bir
kasede (Lev. 45b) ve bir amphorada ise (Lev. 49b) ana donatı öğesi durumundadır. Öte yandan, süzgeçli bir testinin emziği
üzerinde boyuna (Lev. 31a), bir diğerinde de enine düzenlenmiş olarak görülür (Lev. 32a).

Gordion'da tanınmış en yalın tipi kalın ve blok çizgi düzenlemesiyle ters ve düz L'lerden oluşan meanderlerdir (Lev. 46c). Bir
çok örnekte bu örge çapraz çizgilerle taranmıştır (Lev. 45b; 49b). Boyalı seramikte yaygın kullanılmış egemen bir meander tipi
belirlenememekle beraber, en çok kullanılanlar L biçimli olanlardır. Bu yalın meander tipi Grek geometriğinde de yaygındır454.
Diğer bir uygulama da uçları kanca şeklinde sonlanan kopuk meanderlerdir (Lev. 45b). Sams'e göre, meanderin bu tipi Grek
geometriğine yabancıdır455. Tümülüs III'ten emzikli bir testi üzerinde gövdenin alt kesiminde görülen ters C şeklindeki
meanderler (Lev. 31a) fazla yaygınlık göstermezler. Meander bezeğinin en erken uygulama örnekleri Tümülüs III ve Tümülüs P
vazoları üzerinde görülür (Lev. 30 b-c; 31a; 32a; 34a; 45a). Gordion'un kent merkezinde ise, Tahrip Katmanı'ndan önce
kullanıldığına tanık olunmamaktadır.

Akurgal'a göre456, Frig boyalı seramiklerinde meander kullanımının esin kaynağı Grek gometrik sanatıdır. Sams ise 457, İÖ.
8. yüzyılda Grekler'le ilişkileri kanıtlayabilecek somut verilerin eksikliğini dikkate alarak bu görüşü kabul etmez ve bu örge
konusunda olası bir Makedonya kaynağı üzerinde durur. Doğu ve Batı Frig boyalı seramiği için kaynak bölge durumundaki
Kuzey Suriye'de meander bezeğinin donatı öğesi olarak kullanımı konusunda kanıtların olmaması Grek etkilerini gündeme
getirmekle birlikte, iki bölge arasında ilişki kurmada tekil ve dayanaksız kalmaktadır. Dolayısıyla Anadolu-Frig boyalı
seramiğinde meanderin kullanımı, köken açısından, bilinmez olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, bu örgenin tekstil, ahşap, deri,
keçe gibi dayanıksız ortamlarda Makedonya kaynağı ile bağlantılı olarak yaşatıldığı ve daha sonra seramiğe aktarıldığı
şeklindeki bir varsayım da dikkatlerden uzak tutulmamalıdır458.

Gordion'da bilinen bir çok bezek ve düzenlemeden farklı olarak dama tahtaları yardımcı bezeme öğeleri olarak kullanıldıkları
gibi, askoslarda donatının tümünü oluştururlar (Lev. 43 a-c; 44 a-b). En yaygın biçimi dolu ve boş kareler biçiminde olup, bu
düzenlemesiyle kraterlerin omuzundaki dar alanları (Lev. 29b), emzikli testilerde dikey düzenlenmiş kesimleri (Lev. 32a),
metoplar arasındaki dikey tasarlı bölücü kuşakları (Lev. 33b; 34 a- b; 37 a-c; 38 a-c; 39a; 40b) doldurmada ve çanaklarda
kullanım görmüştür (Lev. 45a). Fazla yaygın olmayan blok ve noktalı kare sıralarıyla oluşturulmuş düzenlemesiyle gaga ağızlı
testi (Lev. 32b) ve amphoralarda omuz donatısı durumundadır (Lev. 49b).

Vazolar üzerinde geniş alanları dolduran çapraz taramalar, dama tahtaları gibi, panel yada kuşak bezemesi olarak ortaya
çıkarlar. Düz ve noktalı olmak üzere iki değişiği bilinmektedir; düz çapraz taramalar daha sınırlı kullanılmıştır (Lev. 29b). Daha
fazla tercih edilen noktalı türevi dikey ya da yatay tasarlı alanlarda kraterlerin boynunda (Lev. 29 a-b), emzikli testilerde (Lev.
30 a-c; 31 b-c; 32b); yatay düzenlenmiş dar kuşaklar içinde ise, emzikli testilerin emzik teknesi içinde (Lev. 30a); kulp
yüzeylerinde (Lev. 30 b-c), boyunda (Lev.31 b-c) ve metop aralarında yaygın biçimde görülür (Lev. 31 b-c). Yuvarlak ağızlı
testilerde ağız kenarında, omuz-boyun geçişinde ve boyunda ana bezeme olarak yer alır (Lev.33 a-b; 34a). Pitoslarda ise,
metoplar arasındaki bölücü dikey kuşakları doldurur (Lev. 41a).

Kızılırmak Bölgesi'nde, özellikle kraterlerin boyun donatısı olarak yaygın kullanım görmüş olan ışınlar, Gordion seramiğinde
aynı önem ve yoğunlukta görülmez. Burada ışınlar kısa ve kalın biçimde şekillendirilmiş, diğer bezeklerle birlikte genelde aynı
kuşak içinde verilmiştir (Lev. 29a). Alişar kraterleri türündeki bir Gordion örneği üzerinde boyun bölgesinde ışınlara yer

10
verilmemesi (Lev. 28 a-b), Gordion ressamlarının bu örgeyi Doğu'daki önemi ve kullanım alanlarıyla olduğu gibi
benimsemediklerini göstermektedir.

Gordion repertuarındaki diğer örgeler, yaygın kullanılmasalar da bol ve çeşitlidirler. Bunlar arasında paneller içinde yer alan X
örgeleri emzikli testilerde kulpaltı alanlarda (Lev. 31 b-c), kraterlerin omuz bölgelerinde görülürler (Lev. 29a). Bunları çok
benzeri olan kelebekler, Kızılırmak Bölgesi'nde olduğu gibi, daha çok kulp yüzeylerini bezemede kullanılmıştır (Lev. 28 a-b;
29b).

Tekrarlı yatık ve ters V şekilnde biçimlendirilmiş çavuş sırmaları daha çok III, P ve W tümülüsü bulguları üzerinde
kullanılmıştır (Lev. 30a; 31 a-c). Genellikle iki hatlı ve içleri noktalı olan bu bezeğin bir hatlı ve yalın uygulamaları Tahrip
Katmanı'ndan bir testi üzerinde (Lev. 32a) ve Alaattin Tepe'den bir parça üzerinde kullanılmıştır (Lev. 36c). Bu bezeklere ek
olarak yatık S'lerle doldurulmuş kuşaklar, dikey ve çapraz taralı kafes örgüler, biçimsel ağaçlar (Lev. 37a; 38b), gülbezekler
(Lev. 42b) gibi sınırlı kullanım görmüş geometrik örgeleri de saymak olasıdır. Sonuç olarak, Gordion, Midas Kenti, Alaattin
Tepe bulgularıyla temsil edilen Batı Frig seramiğinde bezeme düzeninde ve kullanılan bezeklerde geometrik biçem
ağırlıktadır. Bu bölgede kullanılan geometrik örgelerle Doğu Frigya'da bilinenler arasında özde pek fark olmadığı
gözlenmektedir. Benzerlikler daha çok zigzag, eşkenar dörtgen, dama, kafes tarama, taralı üçgen dizileri ve bunların
türevlerinde yoğunlaşmaktadır. Doğal olarak bunların uygulama alanları ve değişiklerinde bazı farklılıkların varlığından da
söz etmek olasıdır. Öncelikle her iki bölgenin hayvan betimlemeleri arasında belirgin farklılıklar vardır. Ancak hayvan
betimlerinin alanlandırıldığı metoplarda dolgu örgeleri olarak içiçe dairelerin kullanımı ise ortak özellik olarak görülmektedir.

Bunun yanında büyük çoğunluğu tümülüslerde ortaya çıkarılan ve Tahrip Katmanı'nda da örnekleri saptanmış olan devetüyü
üzerine kahverengi bezeli Gordion ürünleri, malzeme, teknik ve bezeme düzenleriyle Doğu Frigya'da tanınmamıştır. Daha
once de değinildiği üzere, söz konusu bu belirgin farklılıklar dikkate alındığında, iki bölge arasında sanatsal etkilenmelere
rağmen bölgelere özgü yerel geliştirilmiş boyama biçemlerinin varlığı ortaya çıkmaktadır.

E. Çizgisel Hayvan Biçemi ve Köken

Doğu ve Batı Frig boyalı seramikleri arasındaki en belirgin yöresel farklılık kendini hayvan betimlemelerinde göstermektedir.
Doğu'nun gölge görüntülü hayvan biçemine karşılık, Batı Frigya'da çizgisel teknikte olanlar egemendir. Bu ayrımdan yola
çıkılarak iki bölge geleneklerinin birbirlerine kapalı olduğu düşünülebilir.

Ancak, Doğu'nun gölge görüntülü biçeminin Batı'da da tanındığına ilişkin Gordion (Lev. 27b; 28 a-b) ve Alaattin Tepe'den
(Lev. 28c) kanıtlar olmakla beraber, verilerin durumu bu biçemin fazla benimsenmediğini göstermektedir. Batı'nın çizgisel
hayvan biçeminin Doğu'da tanındığını, ya da uygulandığını gösterir hiç bir kanıt yoktur. Bu olgu iki bölgenin de kendilerine
özgü hayvan biçemleri geliştirdiklerine; özgün üretim ve boyama tekniklerine sahip olduklarına ilişkin kanıt olarak ele
alınabilir.
Gordion'un çizgisel hayvan betimleriyle bezeli seramiklerinin ilk örnekleri Tümülüs III'te ortaya çıkarılır (Lev. 31 a-c; 32b; 35
a- c). Daha sonra Konya Alaattin Tepe (Lev. 36 b-c; 37 c-d; 39c) ve Midas Kenti'nde de (Lev. 38a) benzer ürünlerin saptanması,
biçemin salt Gordion'la sınırlı olmadığını ve Batı Frigya'da yaygın olduğunu kanıtlar. Gordion'da sonradan devam eden kazılar
Tümülüs buluntularına ek olarak Tümülüs P'nin gömüt odasında bulunmuş vazolarda bu hayvan biçeminin değişik ve çarpıcı
örneklerinin belirlenmesini sağlar (Lev. 33 a-b; 34a). Bunun yanında kent merkezinde de benzeri türde ürünlerin bulunması,
dönemin bir geleneği olduğunda ayrıca yol gösterici olur (Lev. 32a; 35b; 36a; 40b; 41 a-c; 42 a-c).

İlerde tekrar gelineceği üzere, Tümülüs III ve Tümülüs P bulguları kent merkezindekilere oranla daha erkendirler. Bunlarla
teknik, biçim, bezeme ve hayvan betimleri açısından benzerlikler gösteren kent merkezindeki hayvan betimli vazolardan
yalnızca birisi (Lev. 32a) Tahrip Katmanı'nda bulunmuştur. Bu örnek, tümülüslere koşut olarak çizgisel hayvan biçeminin
Gordion'da da İÖ. 8. yüzyılın son çeyreğinde tanındığını kanıtlamaktadır. Kent merkezindeki diğer örneklerin tamamı
Hellenistik Dönem'e değin uzanan Kimmer tahribi sonrası farklı katmanlarda bulunmuştur 459 (Lev. 35b; 36a; 40b; 41 a-c; 42 a-
c). Bu örneklerin buluntu durumları göz önünde bulundurularak biçemin tahripten sonraki dönemlerde de devam ettiği sonucuna
varılabilir. Ancak söz konusu parçalar teknikleri, biçim ve bezemeleri, özellikle hayvan betimleri açısından
değerlendirildiklerinde, İÖ. 8. yüzyılda yaygın olan ve Kimmer saldırısıyla üretim kesikliğine uğrayan Gordion'un özgün
devetüyü üzerine kahverengi tekniğinde bezenmiş ürünleriyle koşutluk içerdiklerinden, buluntu durumlarından farklı olarak
daha erkene ait olmalıdırlar. Daha geç katmanlarda ortaya çıkarılmalarının nedeni, Gordion'daki sonradan yapılanmalar
sırasında yerlerinden oynatılmalarından kaynaklanmaktadır460. Bütün kanıtlar çizgisel hayvan biçeminin İÖ. 7. yüzyıl başlarında
gerçekleşen Kimmer saldırılarıyla kesildiğini göstermektedir. Bu tarihten sonra devam ettiği konusunda hiç bir veri olmaması,
büyük bir olasılıkla bu biçemin terk edildiğini göstermektedir; İÖ. 7.yüzyıl sonlarına doğru kentin yeniden inşasıyla birlikte iki
rengin egemen olduğu farklı bir hayvan biçeminin geliştirildiği anlaşılmaktadır461. Bu gözlem, İÖ. 7. yüzyıl ve sonrasına tarihli
tümülüslerde benzeri ürünlerin bulunmaması gözlemiyle de güç kazanmaktadır.

Gordion'un çizgisel hayvan biçemi, özel üretim yöntemlerine sahip çömleklerin bezemesi olarak ortaya çıktığından, öncelikle bu
özgün ürünlerin irdelenmesi yararlı olacaktır. Bu kümenin vazoları ince duvarlı ve hamurları oldukça kalitelidir. Bezeklere zıtlık

11
oluşturmak ve onları vurgulamak amacıyla yüzeyler devetüyünün değişik tonlarında olup, bezeme kahverengidir. Bu özgün
seramik türüne Gordion'da ilk kez tahrip öncesi buluntu kümelerinde tanık olunmaktadır462. Tahrip Katmanı'nda yoğunlaşan bu
biçemin örnekleri arasında süzgeçli bir testi (Lev. 32a) ile bir kase parçasını463 saymak olasıdır. Bunların yanısıra, yukarıda sözü
edilen ve buluntu durumlarından farklı olarak Tahrip Katmanı dönemine ait olması gereken diğer örnekler de tahrip sonrası
buluntu kümelerinde belirlenebilmektedir. Söz konusu örnekler arasında yuvarlak ağızlı bir testi parçası (Lev. 36a), emzikli bir
testi464 ve dar boyunlu, yonca ağızlı testiye ait parçalar (Lev. 40b) bezemeleri açısından önemlidirler.

Yukarıda anılan örneklere ek olarak, Gordion kent merkezinde bulunmuş çeşitli pitos parçaları da teknik, bezeme ve betimleri
açısından bu seramik türünün daha kaba yapılı olanlarını temsil etmektedirler (Lev. 41 a-c; 42 a-c). Bu ürünler Tahrip Katmanı
ile tahrip sonrası farklı katmanlar arasında bulunmuş olmalarına rağmen, duvar kalınlıkları, hamur, boya, bezek ve betimleri
bakımından ortak özelliklere sahiptirler ve Tahrip Katmanı'na ait olduklarında ipuçları vermektedirler 465.

Kentteki bu tür seramiklerin benzeri tahrip öncesi döneme ait tümülüs bulguları arasında da belirlenebilmektedir. Tümülüs
W'den emzikli bir testi (Lev. 30a); Tümülüs III'ten aynı türden beş tane testi (Lev. 30 b-c; 31 a-c; 48a) ile gaga ağızlı bir testi
(Lev. 32b) ve bir kase (Lev. 45a); Tümülüs P'den yuvarlak ağızlı üç testi (Lev. 33 a-b; 34a), iki askos (Lev. 43 a-b) ve kaz
biçimli iki vazo (Lev. 47 a-d) Gordion'un bu tür seramiklerinin gömütlerdeki örnekleri arasında yer alır.

Devetüyü üzerine kahverengi bezemeli seramikleri, bezemelerine göre, iki ana kümeye ayırmak olasıdır. Birincisi salt geometrik
örgelerle donatılmış vazolardan oluşur (Lev. 30 a-c; 43 a-b; 45a; 46a; 48a); ikinci küme ise, geometrik donatının yanısıra
metoplar içinde hayvan betimleriyle bezenmiş çömlekleri kapsar (Lev. 31 a-c; 32 a-b; 33 a-b; 34-42). İkinci kümenin hayvanları
kendileri için ayrılmış karın, omuz ve boyun alanındaki metoplarda görülürler. Bu metoplar daha çok karın bölgesinde olmak
üzere (Lev. 32 a-b; 36a), bazen emzik köprüsü üzerinde (Lev. 31a; 35a), ya da genel geometrik şema ile bütünleşmiş durumda
ve gelişigüzel yerleştirilmiş alanlarda görülür (Lev. 31 b-c; 35b). Gordion'un genel bezeme düzeninde gövdenin alt kesimi boş
bırakılırken, bu tür vazoların çoğunluğunda yüzey tamamen bezeme kapsamına alınmıştır (Lev. 31 a-c; 32b). Alt kesimi boş
olanlarda ise, bu alanlar ya içiçe daireler, ya da yatay alanlandırılmış kuşaklarla doldurulmaya çalışılmıştır (Lev. 33 a-b; 34a;
46a). Küçük alanlı metoplar içinde genel de tek betimlere rastlanılır (Lev. 31 a-c; 32 a- b; 35 a-c); ancak, ağzında avıyla
betimlenmiş kartal betimleri bu düzenleme içinde ayrıcalık gösterirler (Lev. 31a; 35 a-b).

Geniş alanlandırılmış metopları ve bunların içine yerleştirilmiş büyük boyutlu hayvanları ile diğerlerinden ayrılan ikinci
kümenin en belirgin temsilcileri Tümülüs P bulgusu yuvarlak ağızlı testilerdir (Lev. 33a-b; 34 a-b; 37 a-b; 38 b-c; 39 a-b; 40a).
Ayrıca kent merkezinden iki pitosa ait parçalar (Lev. 41 a-c; 42 a-c) ve dar boyunlu bir testi parçası da (Lev. 40b) bu kümeye
girmektedir. Bezemede ağırlık noktasını oluşturan büyük metoplarıyla özgünleşen bu kümenin hayvanları, geometrik bezeme
içinde fazla bir yer kaplamayan ve genel düzenleme içinde eritilen küçük metoplu vazoların aksine, vazo yüzeyinde geniş yer
kaplamakta ve diğer gometrik örgeler ikinci konuma düşmektedirler. Bu kümenin örneklerinde hayvan betimli metoplar salt
karın alanında değil, aynı vazo üzerinde boyun bölgesinde de görülürler (Lev. 33a).

Yukarıda anılan devetüyü üzerine kahverengi tekniğinde bezenmiş çömleklerle aynı kümeye dahil edilen bir küme vazo biçim
ve bezeme açısından bazı farklılıklar içerirler. Bu kümeye dahil edilmelerinin asıl nedeni malzeme ve teknik açıdan benzer yapı
özellikleri göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Bunlar arasında en başta askoslar gelir (Lev. 43 a-b). Devetüyü renginde
hamurları, kahverengi bezemeleri ve parlatılmış yüzeyleriyle diğerleriyle yapısal benzerlikler içerirler. Ancak, bunlarda bütün
yüzey, salt bu vazolarda izlenen bir yöntemle, dama örgeleriyle donatılmıştır. Aynı teknik özelliklere sahip, ancak biçimde
oldukça farklı olan zoomorfik vazolardaki bezeme hayvanın anatomisine uygun olarak düzenlenmiş alanlarda değişik
taramalardan oluşmaktadır (Lev. 47 a-d). Kanat, kuyruk ve boyunda kullanılan balık sırtı taramanın benzeri Tümülüs III'ten
emzikli bir testi üzerinde de tekrarlanmıştır (Lev. 31 b-c). Ayrıca kaz biçimli bu vazonun göğüs tüylerini vurgulamaya yönelik
ikiye bölünmüş ve iki tarafı da noktalarla doldurulmuş yarım daire biçimli balık pulu bezeklerinin pitoslar üzerinde betimlenmiş
bir aslanın yelesindeki biçimsel tüylerle uyumu (Lev. 41c), biçimler farklı da olsa, biçemdeki birliği göstermesi açısından
ilginçtir. Bu örgenin Tümülüs P bulguları üzerindeki aslan ve boğaların biçimsel elmacık kemiğini vurgulamaya yönelik olarak
kullanılması (Lev. 39b; 40a), bezeme anlayışının ortak yönlerini gösterdiği gibi yaygınlığını da kanıtlamaktadır. Sonuçta,
biçimler arasındaki belirgin farklılıklara rağmen, askos ve kaz gövdeli vazoların bu biçemin ürünleri oldukları ve aynı anlayışta
bezendikleri anlaşılmaktadır. Bunların dışında, Tümülüs III'ten zengin geometrik donatılı bir kase (Lev. 45a) ile yuvarlak ağızlı
bir maşrapa da (Lev. 46a), teknik ve bezemeleri açısından, bu kümenin örnekleriyle benzer olup, biçemin bezeme ve kap
biçimleriyle geniş bir repertuarının varlığında yol göstericidirler.

Sadece Gordion'un devetüyü üzerine kahverengi tekniğinde bezenmiş özgün seramikleri üzerinde görülen hayvan betimleri,
Doğu Frig örneklerine göre, tür açısından çok daha çeşitlidirler. Aslanlar (Lev. 32a; 40 a-b; 41 b-c; 42 a-b), dağ keçileri (Lev.
31 b- c; 32a; 37 a-b; 41a; 42c), kartallar (Lev. 31 b-c; 32 a-b; 35 a-c; 36a; 42c) en çok görülen betimlemelerdir. Boğalar (Lev.
33b; 39 a-b; 42b) ve geyikler (Lev. 33a; 34a; 38 b-c) sayısal olarak daha azdır. Mitolojik yaratık olarak sfenksin tek bir örneği
bilinmektedir (Lev. 34 a-b).

Hayvanların biçim ve ayrıntıları, biçem genelinde belirlenebilen çeşitli ortak öğeler uyumlu ve birbirleriyle bağlantılı bir yapı
sergilerler. Herşeyden önce, ortak öğelerden birisi tüm betimlemelerin çizgisel teknikte verilmiş olmasıdır. Bütün örneklerde iç
ve dış ayrıntılar çizgilerle belirtilerek betimlemeler metoplar içinde işlenmiştir. Büyük, ya da küçük alanlı olmaları nedeniyle

12
metoplar, içindeki hayvanların boyutları konusunda doğrudan etkileyicidirler. Küçük metoplar içinde betimlenmiş hayvanlar, alt
ve üst sınırlara dokunur şekilde alanın tamamını tamamını doldurmaktadırlar (Lev. 31 b-c; 32a); yalnız bir örnekte kartallar
kapladıkları alanda belirli bir serbestiye sahiptir (Lev. 32b; 35c). Bu uygulamada alanlar çok dar tutulmuş olmakla beraber,
uymakta zorunluluk hissettikleri bir geleneğin baskısıyla olsa gerek, sanatçılar boş alanları içiçe dairelerle doldurma yoluna
gitmiştir. Benzeri bir uygulama bu kez düz ve sarkık üçgenlerle emzikli bir testinin emzik köprüsü üzerindeki küçük metopta da
görülür (Lev. 35a). Boş alanların içiçe daire, ya da içi taralı üçgenlerle doldurulması Tahrip Katmanı'nda emzikli bir testinin
(Lev. 32a) ve Tümülüs III'ten yine bir testinin küçük metoplarında da tekrarlanmıştır (Lev. 31 b-c).

Büyük metoplar içinde betimlenmiş hayvanlar, diğerlerine oranla, daha büyük hacimli ve gövdeleri ayrıntılarla donatılıdır (Lev.
33 a-b; 34 a-b; 36a; 37 a-b; 38 b-c; 39 a-c; 40 a-b; 41-42).

Büyük metop alanlı pitoslarda tek hayvan betimlemeleri yanısıra, konulu anlatımlar da işlenmiştir. Bunlar arasında aslan boğa
savaşımını (Lev. 41b; 42b), göğsüne saplanmış bir baltayla karşısında bir avcı olması gerektiğinde yol gösterici aslanı466 (Lev.
41c), bir geyiğin sırtında bakışımlı düzenlenmiş kartalları (Lev. 42c) saymak olasıdır. Bunlarda da boş alanlar yine içiçe
daireler, sarkık-taralı üçgenler ve gülbezeklerle doldurulmuştur. Fazla yaygın olmasa da, dağ keçilerinin ve geyiklerin
betimlendiği alanlarda biçimsel ağaç örgelerine rastlamak olasıdır (Lev. 37a; 38b).

Büyük ya da küçük metoplar içindeki bütün dört ayaklı hayvanlar belirli karakteristik özelliklere sahiptirler. Bir kaç örnek
dışında (boğalar: Lev. 39b; aslanlar: Lev. 41c), tüm betimlemeler sağa yönelik olarak baş ve gövde yanal verilmiş; iki kanadı
açık kartallarda bile bu kural gözetilmiştir (Lev. 36a). Baş, göz, burun, ağız benzeri zorunlu yüz öğeleri vurgulanmıştır. Diğer
bir ortak özellik ise, boş bırakılmış omuz ayrıntısıdır ki, bütün dört ayaklılarda bu olgu baş, boyun ve gövde arasında adeta bir
sınır oluşturmaktadır. Gövdenin diğer kesimleri kaba anatomik bölgelere ayrılmış ve çeşitli şekillerde doldurulmuştur. Gövde
genellikle düzgün sıralı, ya da gelişigüzel serpiştirilmiş noktalarla, boyun ise değişik tarama ve noktalamalarla vurgulanmıştır.
Bir örnek üzerinde değişik bir uygulamaya gidilmiş ve aslanın boynu biçimsel balık pulu desenleriyle donatılmıştır (Lev. 41c).
Hayvanların duruşunda da belirli bazı kurallar saptamak olasıdır. Hemen her örnekte hayvanların arka sağ ve ön sol ayakları
önde, diğerleri sabit konumdadır. Arka bacakları birbirinden ayırmak için, ön konumdaki sağ ayak noktalı, diğeri ise boş
bırakılmıştır. Bir örnekte bu kurala uyulmamış ve bu da ayaklar arasındaki ayrımı belirsizleştirmiştir (Lev. 40a).

Yukarıda bazı özellikleri özlüce tanımlanmaya çalışılan Gordion'un çizgisel biçeminin benzer örnekleri Konya Alaattin Tepe'de
de bulunmuştur (Lev. 36 b-c; 37 c-d; 39c). Bunların Gordion örnekleriyle benzerliklerini hayvanların aynı yönde yürümelerinde,
gövde bölünmeleri ve doldurulmalarında, boş bırakılmış omuz ayrıntıları ve boş alanlardaki dolgu bezeklerinde belirlemek
olasıdır. Bunların yanısıra, hamur özellikleri ve teknikleri açısından da bazı ortak noktalar yakalamak olanaklıdır. Tüm bu ortak
öğelere karşın, betimlerin verilmesindeki özensizlik, ayrıntıların daha değişik vurgulanması gibi bazı ayrıntılarda farklılıklar da
yok değildir ki, bunlar yöresel katkı olarak dikkate alınmalıdır.

Gordion ve Alaattin Tepe dışında çizgisel hayvan biçemi ürünlerinin saptandığı diğer bir merkez de Midas Kenti'dir. Olasılıkla
bir dağ keçisinin başı ve metop sınırının kısmen korunduğu Midas Kenti buluntusu tekil parça (Lev. 38a), Gordion çizgisel
biçeminin özelliklerini yansıtmaktadır. Bu benzerlikler, Alaattin Tepe ve Midas Kenti'nin Gordion etkisinde yerel üretim
yaptıklarına ve başkentle çağdaşlıklarına işaret eder. Eldeki veriler bu seramik kümesi ve bununla bağlantılı çizgisel hayvan
biçeminin Batı Frigya ile sınırlı olduğunu ve gölge görüntülü hayvanların bezeme unsuru olarak tercih edildiği Doğu Frigya'da
tanınmadığını göstermektedir. Aşağıda biçemsel özellikleriyle ele alınacağı gibi, betimlenen hayvanların türlerinde de
farklılıklar görülmektedir.

Kartallar: Batı Frig seramiğindeki hayvan betimlemeleri arasında ağırlıklı bir yere sahip olan kartalların bu önemi, Anatanrıça
Kybele kültü ile ilgili yaratıklar olmalarından kaynaklanmaktadır467. Bütün örnekleri küçük alanlı metoplar içindedir (Lev. 31 a-
c; 32 a-b; 35 a-c; 36 a-c). Yalnız bir pitos parçası üzerindeki geniş metop içinde geyikle birlikte ikili olarak betimlenmiş örneği
de bilinmektedir (Lev. 42c). Uzun kıvrık gagaları, şişkin göğüs kafesleri, metop tabanına kadar uzatılmış dörtgen kuyrukları ile
genelde ortak özellikler içerirler. Baş boş bırakılmış, gözler nokta ya da yuvarlak halkalar biçiminde gösterilmiştir. Bir kaç
örnekte kanatlar açık (Lev. 31a; 35a), diğerlerinde ise kapalıdır. Gövde taramalarında belirli kurallar gözlemlemek olası
değildir; kanat ve kuyruklar genelde balık sırtı bezekleriyle doldurulurken, bazen de düz çizgiler arasında nokta ile
vurgulanmıştır (Lev. 35 a,c). Kanatlar gövde ile bağlantı yerinde dar ve enine bir bandla ayrılır. Dört ayaklıların belirli biçemsel
özelliklerinden olan yarım ay biçimli boş omuz ayrıntısı kartallarda da görülür (Lev. 32 a-b; 35 b-c; 36a). Bazı vazolar üzerinde
ise, kartallar küçük metoplar içinde avlarını ağzında tutar şekilde betimlenmişlerdir (Lev. 35 a-b). Bu alanlardaki
boşlukları doldurmak amacıyla içiçe daireler (Lev. 35c), tekil üçgenler (Lev. 35a) ve içiçe daireler eşliğinde gamalı haçlar
kullanılmıştır (Lev. 36a). Bir örnekte kartalın gövde taramalarının balık pulu şeklinde verilmesi (Lev. 36a), aslan yelelerinde
(Lev. 41c), aslan ve boğaların biçimsel elmacık kemiği ayrıntılarında (Lev. 39 a-b; 40a) ve zoomorfik vazolarda da görülmesi
(Lev. 47 a-d), biçemsel birliği vugulaması açısından önemlidir.

Gordion kartallarına benzer betimler Alaattin Tepe'den bazı parçalar üzerinde de görülür (Lev. 36 b-c). Bunların da küçük
metoplarda alanlandırılmaları ve sağa yönelik olmaları, biçemde olduğu gibi, Gordion'la düzenlemede de birliği yansıtmaktadır.
Yuvarlak biçimli gözleri, nokta taralı gövdesi ve boş omuz ayrıntısıyla Alaattin Tepe'den bir örnek (Lev. 36c), yakın benzerini
Tümülüs III'ten gaga ağızlı testi üzerindeki kartalda bulur (Lev. 35c). Boş alanın içiçe dairelerle doldurulmasında pekişen

13
benzerlik, Alaattin Tepe örneğinde olasılıkla yöresel bir katkı olan kalın çizgili ve dik açılı tanımsız bir bezekle ayrılmaktadır.
Bir örnekte arka konumdaki kartalın blok verilmesi ve öndekinin gagasının abartılı uzun ve kıvrık olmasında izlendiği üzere
benzeri türde bazı farklılıklar Alaattin Tepe'nin diğer örneklerinde de gözlenmektedir. Bunların yanısıra, metop bölücü dikey
alanların özensiz taramalarla doldurulması Gordion'un titiz bezeme anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Tüm bu benzer ve farklı
yönler, Alaattin Tepe örneklerinin Gordion etkisindeki yerel üretildiklerini kanıtlamaktadır.

Dağ Keçileri: Dört ayaklılar arasında en çok betimlenmiş görünen dağ keçilerinde boyun ve baş dik, göğüs hafif şişkincedir
(Lev. 31 b-c; 32-34; 37 a-b; 41a; 42c). Dağ keçilerinin belirgin özelliklerini gövde üzerinde arkaya doğru uzayan kıvrık boynuz
ve kısa çizgilerle verilmiş sakal olarak özetlemek olasıdır. Kulaklar kısa ve düz, gözler badem biçimli veya yuvarlak verilmiş
olup, içi noktalı ya da noktasız olabilmektedir. Büyük metoplu kümenin örneklerinde (Lev. 37 a-b; 41a) burun kırışıklıkları
vurgulu; gövde noktalı, omuzlar boş, boyun ise aralarında nokta dizili ya da boş bırakılmış bandlarla donatılmıştır. Kuyruklar
kısa ve küt; bir örnek hariç (Lev. 31 b-c), diğerlerinde aşağı doğru sarkıktır. Tırnaklar blok, bacaklar noktalı, ya da çizgi
taralıdır. Küçük metoplularda boş alanlar ya olduğu gibi bırakılmış (Lev. 31 b-c), ya da içiçe dairelerle doldurulmuştur
(Lev.32a). Büyük metoplu olanlarda ise, içi taralı sarkık üçgenler ve içiçe daireler dolgu bezeği olarak kullanılmıştır (Lev.37 a-
b; 41a). Bazı vazolarda dağ keçilerinin önünde biçimsel ağaçlar görülür (Lev. 37a).

Gordion dışında çizgisel dağ keçileri Alaattin Tepe (Lev. 37 c-d) ve Midas Kenti bulgularında da ortaya çıkmaktadır (Lev. 38a).
Alaattin Tepe'den bir parça üzerinde dağ keçisinin başı ile kenarlarda nokta sıraları ile sınırlı dama bezekleriyle doldurulmuş
metop bölücü panel korunmuştur (Lev. 37c). Bu parçadaki düzenleme benzerini Gordion'da bulur (Lev. 37b). Gordion
örneğinden farklı olarak bu örnek üzerindeki keçinin boynu noktalarla doldurulmuş olup, çene altında sakalı verilmemiştir.
Buna karşın, başın boş bırakılması, boynuzun gövdeye koşut geriye uzatılması ve boynuzlarda enine taralı çizgilerle donatılmış
boğumlara yer verilmesi benzerdir. Bu ortaklıklara hamur niteliği ve teknik özellikler de ilave edildiğinde, aynı anlayışın
ürünleri oldukları açıklık kazanmaktadır. Alaattin Tepe'den diğer parça üzerinde, baş ve boynu hariç, gövdesinin tamamı
korunan bir dağ keçisi (Lev. 37d), gövde taraması, ayaklarının hareketi ve yürür şekilde betimlenmesi açısından Gordion
örnekleriyle eşcesine benzerdir. Hayvanlardaki yarım ay biçimli boş omuz ayrıntısı, metoplardaki boş alanlarda kullanılan içiçe
daireler Gordion biçemine özgü özellikler olup, Alaattin Tepe'de de tekrarlanmıştır.

Midas Kenti'nde bulunmuş parça üzerinde bir dağ keçisinin başı ve dama bezeklerinden oluşan dikey bölücü panelin büyük bir
kısmı korunmuştur (Lev. 38a). Baş ayrıntıları, boynun noktalarla doldurulması açısından daha çok Alaattin tepe örneğiyle (Lev.
37c) benzeşmektedir. Bu bağlamda, Midas Kenti örneğinin de Gordion etkisinde yerel üretildiğini ve biçemin bu kentte de
tanındığını söylemek olasıdır.

Geyikler: Gordion'un hayvan repertuarında fazla yaygın olmayan geyikler Tahrip Katmanı'ndan emzikli bir testi (Lev. 32a),
olasılıkla yine aynı katmana ait bir pitos parçası (Lev. 42c) ve Tümülüs P'den yuvarlak ağızlı bir testi üzerinde (Lev 33a; 34a; 38
b-c) betimlenmiş olarak görülürler. Genel özellikleri açısından dağ keçilerine benzeyen geyiklerde de gövdeler benzeri yöntemle
doldurulmuştur. Baş ve yüz ayrıntıları da genelde dağ keçileriyle benzer olan geyiklerde sakal yoktur. Kuyruklar yine kısa ve
küttür. Bunları dağ keçilerinden ayıran en belirgin özellik, iki taraftan çatallı verilmiş boynuzlarıdır. Tümülüs P'den iki yuvarlak
ağızlı testi üzerindeki geyiklerin başı arkaya yönelik olup, çizgisel hayvan biçeminde bu anlatım yöntemi salt geyiklerde
görülür (Lev. 38 b-c). Sırtında bakışımlı düzenlenmiş iki kartalla bir geyik betimi, diğerlerine oranla, ince ve uzun tutulmuş
boynuyla daha biçimsel bir yapı sergilemektedir (Lev. 42c). Başka bir örnekte de, dağ keçilerinde olduğu gibi (Lev. 37a), metop
içindeki boş alanda biçimsel ağaç örgeleri yer almaktadır.

Aslanlar: Doğu Frig boyalı seramiğinde tanınmamış olan aslan betimleri Gordion ürünlerinde çok sayıda betimlenmiş örneğiyle
bilinmektedir. Küçük alanlı metoplar içinde verilmiş örnekleri emzikli bir testi üzerinde (Lev. 32a); büyük metoplu
düzenlemeler halinde ise pitoslar (Lev. 41 b-c; 42 a-b) ve Tümülüs P'den yuvarlak ağızlı bir testide (Lev. 33a; 40a) görülür.
Ayrıca dar boyunlu bir testi parçası üzerinde de salt başı ile bir aslan betimi korunmuştur (Lev. 40b). Tekil düzenlemeler halinde
dik başları, aşırı abartılı açılmış ağızdan dışarı sarkık kıvrık dilleri, gövde üzerinde yatık S biçimli kuyrukları ile yürür durumda
betimlenmiş aslanların yanısıra (Lev. 40 a-b; 42a), pitos parçaları üzerinde genelde saldırı konumunda ya da belirli bir anlatıma
yönelik düzenlemeler halinde de görülürler.

Bu şekilde düzenlenmiş aslanlardan biri kurbanının üzerinde (Lev. 42b), bir diğerinde ise, korunmuş boynuz ucundan
tanımlanabildiği kadarıyla boğaya saldırır durumda verilmiştir (Lev. 41b). Tamamı sağa yönelik aslanlardan farklı olarak sola
yönelik birisinin göğsüne saplı çift ağızlı bir balta, her ne kadar karşısında bir insan betiminin varlığında fikir veriyorsa da, daha
önce de değinildiği üzere, İÖ. 8. yüzyılda Gordion boyalı seramiğinde bu tür betimlemeler bilinmediği için kuşkulu
görünmektedir.

Bütün aslanlarda ağız yarım daire biçiminde şekillendirilmiş, dişler testere ağzı gibi vurgulanmış ve dil dışarı sarkıtılmıştır. Tek
(Lev.40a) ya da çift hatlı olmak üzere gözler badem biçimli ve bazen ikili dış hatlarının arası nokta sıralıdır (Lev. 41 b-c). Yüz
hatları kulaktan çene altına kadar yele sınırı ile çerçevelenmiştir. Bir örnek dışında (Lev. 40b), yarım ay benzeri biçimsel
elmacık kemiği ayrıntısı aslanlarda yüzün belirgin öğeleri arasında yer alır (Lev. 40a; 41 b-c). Yeleler, araları noktalı yatay
bandlar halinde (Lev. 40a), ya da dikey taralı balık sırtı bezeğiyle (Lev. 40b; 42a), veya balık pulu desenleriyle (Lev. 41c)
kaplıdır. Kulaklar hafif ovalleştirilmiş yarım daire biçimli; iki örnekte kuyruk yuvarlak ve enine çizgili boğumlarla gövdeye
14
koşut yatık S şeklindedir (Lev. 40a; 42a). Diğer birisinde ise, kuyruk sarkık ve çapraz taralıdır (Lev. 42b).

Tümülüs P'den yuvarlak ağızlı bir testi üzerindeki aslanın konumu ile karşısındaki boğanın ona yönelik sola doğru yürür
durumda verilmesi (Lev. 33a), iki yaratığın bilinçli olarak karşı karşıya getirildiğini düşündürmektedir. Aynı vazo üzerinde
aslanlarla birlikte betimlenmediklerinde boğaların ters yönde, yani sağa yönelik verilmeleri bu olasılığı güçlendirmektedir (Lev.
33b). Dolayısıyla aslan boğa çiftinin beraber verildiği durumlarda iki hayvanın savaşımının konu edildiği açık bir şekilde
anlaşılmaktadır.

Boğalar: Genelde büyük metoplu vazolar üzerinde betimlenmiş olan boğalar (Lev. 33a-b; 39 a-c), pitoslarda da aslanlarla
birlikte görülürler (Lev. 41b; 42b). Pitos parçalarının birinde boğa aslanın altında (Lev. 42b), diğerinde ise, korunmuş boynuz
ucuyla tanımlanabilmektedir (Lev. 41b). Tümülüs P'den yuvarlak ağızlı testiler üzerinde ise, aşağı eğik başları ve öne çıkıntılı
sivri boynuzlarıyla betimlenmiştir (Lev. 39 a-b). Bir örnekte boğanın bitişiğindeki metopta yer alan aslana yönelik verilmesi bir
mücadele havası vermektedir ki (Lev. 33a), benzeri düzenleme Konya Alaattin Tepe'den bir parça üzerinde de gözlenmektedir
(Lev. 39c).

Gordion'un çizgisel boğaları diğer dört ayaklılarda gözlemlenen tüm biçemsel özelliklere sahiptirler. Aslanlarda olduğu gibi,
bunlarda da biçimsel elmacık kemiği (Lev. 39 a-b), dalga çizgilerle doldurulmuş boyun ve noktalarla donatılmış gövde ortak
biçemsel ayrıntılar durumundadır. Kuyruklar kısa ve yukarı kalkık (Lev. 39a), ya da aşağı sarkık ve ucu püsküllüdür (Lev.
39b).

Sfenksler: Gordion boyalı seramiğinde karışık yaratık olarak olarak sadece bir sfenks betiminin varlığı bilinmektedir. Tümülüs
P'nin gömüt odasında ortaya çıkarılan yuvarlak ağızlı bir testide büyük alanlı metop içinde betimlenmiş olan bu sfenks, genel
olarak dört ayaklı hayvanların biçiminde verilmiştir (Lev. 34 a-b). Testi gövdesindeki aşınma nedeniyle betimin bazı ayrıntıları
belirlenememekle beraber, yüksek ve küt burnu, küçük gözleri, uzun çeneli karemsi yüzü, topuz şeklinde biçimlendirilmiş
bukleli saçı ile yaratığın başı daha çok bir insana benzetilmiştir. Baş, enine düzenlenmiş ve içi tekil X' lerle doldurulmuş bandla
boyundan ayrılmıştır. Düzgün taralı balık sırtı bezeğiyle biçimselleştirilmiş kanadı göğüs doğrultusunda başlar ve oldukça
aşınmış gövdede kaybolur; ancak, gövde üzerinde tekrar yükselir. Kuyruk ucu yırtıcı bir kuş başıyla sonlanmaktadır. Ayaklar ve
pençeler aslanlarınkine benzer; gövde düzgün sıralı noktalarla donatılmıştır. Sonuçta, aslan gövdeli, kuş kanatlı, biri kuyruk
bitiminde olmak kaydıyla iki başlı bir yaratık betimlenmiş olup, metop içindeki boş alanlar biçem gereği içiçe dairelerle
doldurulmuştur.

Gordion boyalı ürünlerinde görülen hayvan betimleri aynı zamanda buraya özgü seramiklerle bağlantılı ortaya çıkmaktadır. Bu
ürünler malzeme ve teknik, bezeme düzeni ve örgeler ile hayvan betimlerindeki ortak biçemsel benzerlikler nedeniyle, aynı
anlayışın ve aynı dönemin ürünüdürler. Gordion dışında Konya Alaattin Tepe, Midas Kenti ve Kızılırmak batısındaki diğer
merkezlerde yaygın olan bu seramikler, üzerlerinde betimlenmiş hayvanlar ışığında değerlendirilecek olursa, bu biçemin salt
Batı Frigya ile sınırlı olduğu anlaşılır. Konya ve diğer merkezlerde gözlemlenen bazı farklılıklar, bunların Gordion etkisinde
yerel üretim yaptıklarına işarettir. Akurgal'ın Alaattin Tepe ürünleri için önerdiği İÖ. 8. yüzyılın geçleri468, bunların Gordion
ürünleriyle benzerlikleri yanısıra çağdaşlıklarına da kanıttır469.

Salt Batı Frigya ile sınırlı olduğu gözlemlenen çizgisel hayvan biçeminin ürünlerinin Doğu Frigya'nın Alişar, Boğazköy, Maşat
Höyük, Kültepe gibi merkezlerinde tanınmadığı, bu bölgede gölge görüntülü hayvanların (Lev. 1-4; 7-11; 21-22; 23b) bezemede
tercih edildiği görülmektedir. Bu iki geleneğin birbirinden etkilenip etkilenmediği sorunu tam anlaşılır olmamakla beraber,
geyik ve dağ keçileri gibi bazı hayvan betimlerinin her iki biçemde de varlığı böylesi bir olasılığı akla getirmektedir. Dolayısıyla
bazı Gordion betimlerinin Doğu'dan etkilenerek çizgisel teknikte verildiklerini söylemek olasıdır. Bu konuda Gordion ve
Alaattin Tepe'de bulunmuş gölge görüntülü hayvan betimleriyle bezeli ürünler (Lev. 27b; 28 a-c), ister doğu dışsatımı ister yerel
üretilmiş olsun, Batı Frig ressamlarının bu geleneği tanıdıklarına kanıttır. Ayrıca, Doğu Frig gölge görüntülü betimlerinin
örneklerine çizgisel biçemden önce tanık olunması, Batı Frig hayvan betimlerine esin kaynağı olduğuna açık bir işarettir. Dağ
keçileri, geyikler gibi ortak betimlenmiş bazı hayvanların yanısıra, metop alanlardaki boşluklarda içiçe dairelerin kullanımı da
Doğu etkilerinin somut kanıtlarından birisidir. Ayrıca, Gordion'dan bazı örnekler üzerinde geyik ve dağ keçilerinin önlerindeki
biçimsel ağaçlara doğru yürür şekilde verilmiş düzenlemeleri de (Lev. 37a; 38b), bir Doğu geleneği olarak burada gündeme
gelmektedir. Teknikler farklı olsa da, Gordion, ya da genel adlandırmayla Batı Frig çizgisel hayvan biçeminin yaratılmasındaki
düşüncenin kaynağında Doğu Frigya olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır470.

Çizgisel hayvan biçeminin Bronz Çağ Anadolu'sunda öncüleri belirlenememektedir. Demir Çağ'da ise, komşuları Urartular'ın bu
konudaki etkinlikleri hakkındaki bilgilerimiz eksiktir. Bu biçem yakın koşutlarını "linear adalar stili"nde bulmakla beraber, bu
da Frig ürünlerinden geç olması nedeniyle kaynak olarak düşünülemez471. Bu durumda Yakın Doğu dünyası gündeme
gelmektedir.

İÖ. 8. yüzyılda Kuzey Suriye ile yakın siyasal ilişkiler giren Frigler'in sosyal ve kütürel açıdan da bu bölgeden etkilenmesi
kaçınılmazdır. Bu bağlamda, Doğu'nun gölge görüntülü hayvan betimlerinde olduğu gibi, çizgisel biçemin de bu bölgeden bazı
izler taşıması beklenmelidir. Bu konuda Kargamış, Zincirli, Malatya, Tell Halaf, Sakçegözü ve Karatepe'de bağlantı kurmada
yararlı çeşitli sanat dallarında önemli kanıtlar yakalamak olasıdır. Anılan merkezlerdeki anıtsal yontular, küçük eserler ve
15
bunların bazı biçemsel özellikleri, Frig sanatı ile ilişki kurmada yol gösterici öğeler durumundadırlar. Aşağıda ayrıntılıca
irdeleneceği üzere, metal, fildişi vb. küçük eserlerin Frigya'da belirlenmiş dışalım örnekleri, çizgisel hayvan biçeminin
biçimlenmesinde ve geliştirilmesinde katkıları büyüktür. Dolayısıyla, çizgisel hayvan biçemi, dışalım ya da yerel üretilmiş
olsun Kuzey Suriye kaynaklı küçük sanat eserleriyle doğrudan ilişkilidir472.

Gordion ve Batı Frig seramiğindeki çizgisel hayvan betimlerinin tür olarak tamamını Kuzey Suriye'deki çeşitli sanat dallarında
bulmak olasıdır. Aslan, boğa, dağ keçisi, geyik, kuş ve karışık yaratıklar, Kuzey Suriye sanatının ve Suriye gurubu Nimrud
fildişilerinin vazgeçilmez betimlemeleri arasındadır. Bunu belirledikten sonra, Gordion hayvanları için köken konusu
irdelenirken, öncelikle yerel benzerleri, daha sonra da Kuzey Suriye koşutları ele alınmıştır.

Batı Frig betimlemeleri içinde çok sayıda işlenmişlikleriyle dikkati çeken kartallar, seramik dışında, küçük oyma eserler
üzerinde de görülürler473. Tavşan (?) avlar şekilde oyulmuş bu kartalların kuyruğu, boyalı örneklerde olduğu gibi (Lev. 31 b-c;
36a; 42c), balık sırtı deseniyle taralıdır. Bunların yanısıra, bilinen en erken boyalı örneklerden yaklaşık elli yıl önce ortaya çıkan
ve erken kentin mozaik tabanlı konutunun duvarlarına çiziştirilmiş olan kartal betimlemeleri de474, biçimsel özellikleriyle
seramikler üzerindekileri anımsatmaktadırlar. Bu erken örneklerden de anlaşıldığı gibi, seramiğe konu olmuş kartallar, diğer
sanat dallarından aktarılmış olmalıdır. Bunların Gordion'da tanınmasında Kuzey Suriye kaynaklı küçük sanat eserlerinin etkin
olduğu söylenebilir475. Tanrıça Kybele'nin kutsal hayvanlarından ya da simgelerinden biri olan kartalların476 benzer işlevle Hitit
hiyeroglifinde kullanımı477 ve anıtsal yontularda işlenmesi478, Frig sanatındaki varlığının Kuzey Suriye'ye borçlu olduğunu
göstermektedirler. Her ne kadar Anadolu için yerel bir tanrıça ise de, Barnett'in Frigler'deki Kybele kültü için Kuzey Suriye
kaynağını ileri sürmesi479, kartal betimlerinin kutsal içerikleri ile birlikte bu bölgeden aktarılmış olduklarına kanıt olarak ele
alınabilir.

Ağzında avıyla birlikte betimlenmiş kartallar (Lev. 35 a-b), farklı bir içeriğe sahiptirler. Frig sanatında bu şekilde betimlenmiş
kartallardan başka değişik hayvanlar da belirlenebilmektedir. Bunlar arasında fildişi bir plaka üzerinde ağzında balık tutan
grifon betimi işlenişi bakımından ilginçtir480. Grifonun gövdesi silindirik olarak biçimlendirilmiş; yüzeyi farklı geometrik tasarlı
alanlara ayrılmıştır. Bu özellikleriyle çizgisel biçemin hayvanlarını anımsatmaktadır. Benzeri türde avıyla birlikte betimlenmiş
diğer bir örnek ise, Tümülüs III'ün gömüt odasında bulunmuş ahşap oyma bir aslan ve ağzındaki kuzudur481. Bizim de
katıldığımız gibi, Kohler bu tür içeriğe sahip betimlemeler için doğu kaynağını önerir; grifon ve kartallar için balığın yem olarak
tercih edilmesini ise Frigler'e özgü bir anlatım biçimi olduğunu savunur482.

Geyik sırtında bakışımlı düzenlenmiş kartal çifti (Lev. 42c), Doğu Frig seramiğinde örnekleri bilinen kuş ve gölge görüntülü
hayvanların birlikte verilmiş uygulamalarını anımsatmaktadır. Alişar (Lev. 21c), Kültepe (Lev. 21b), Maşat Höyük (Lev.21d) ve
Leningrad Hermitage Museum'da bulunan Alişar kaynaklı bir parçada da (Lev. 21a) benzeri düzenleme görülür. Dolayısıyla bu
düzenleme Doğu Frig etkisiyle Gordion'un çizgisel tekniğinde verilmiş bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca,
Kuzey Suriye'den de bu tür anlatımlara örnekler göstermek de olasıdır483.

Dağ keçileri, büyük bir olasılıkla, Batı Frig repertuarına Doğu merkezlerinden aktarılmış olmalıdır. Buna kanıt olarak Doğu'nun
gölge görüntülü hayvanlarıyla bezeli parçalarının Batı Frigya'da ortaya çıkarılması gösterilebilir (Lev. 27b; 28 a-c). Gordion'da
tahrip öncesi buluntu kümelerinde saptanmış bir parça üzerinde (Lev. 27b)484 ve Tahrip Katmanı'ndan bir krater üzerinde (Lev.
28 a-b)485 tümüyle Alişar IV biçemini yansıtan gölge görüntülü dağ keçileri ve içiçe daireler görülmektedir. İkinci örnek (Lev.
28 a-b), Alişar IV biçeminde boyanmış Gordion bulgusu tek sağlam vazodur. Üzerindeki gölge görüntülü hayvanlar da aynı
biçemin özelliklerini yansıtırlar. Ayrıca metop alan içinde bir ağacın iki yanında bakışımlı düzenlenmiş geyik ve dağ keçileriyle,
Maşat Höyük (Lev. 9e) ve Alişar'dan örneklerle (Lev. 9f) benzeşmekle beraber, Maşat Höyük parçasında hayvanların arasında
ağaca yer verilmemiştir. Betimlemelerdeki bu koşutluklara rağmen, malzeme, teknik vb. ayrıntılara girildiğinde ise bazı
farklılıkların varlığı gözden kaçmamaktadır. Bunlar da söz konusu kraterin Doğu'nun dışsatımı olmaktan çok, yerel üretildiğini
göstermektedir. İki bezeme kuşağı arasındaki boş band içinde nokta dizilerinden oluşan boyun bezemesi, bu krater dışında iki
ayrı vazo üzerinde486 yine görülür. Omuz-boyun geçişindeki iki hatlı eşkenar dörtgen dizini ve boyunda ışınlar yerine yatay
kuşaklar içinde geometrik örgelere yer verilmesi, Alişar IV bezeme anlayışıyla uygunluk göstermemektedir. Bunlara ek olarak,
gölge görüntülü hayvanlar Doğu Frigya'da daha çok dört kulplu krateleri bezerken, bu krater iki kulpludur. Bu olgulara hamur
ve teknik özelliklerdeki farklılıklar da eklenince, kraterin dışalım olmaktan çok, yerel üretildiği açık bir şekilde anlaşılır.

Yukarda anılan Doğu dışsatımı örnek ile yerel üretim bu krater ışığında, Gordionlu ustaların Doğu Frig seramiğini,
repertuarındaki bezek ve betimlemeleriyle tanıdıklarını söylemek olasıdır. Dolayısıyla, Alişar IV biçeminin Batı Frig boyalı
seramiğinin oluşturulmasında ve biçimlendirilmesinde etkin bir kaynak olduğu; öğelerin olduğu gibi değil de sanatçıların
yorumlarıyla şekil değişikliğine uğratılarak aktarıldığı anlaşılmaktadır, tıpkı gölge görüntülü geyik ve dağ keçilerinin çizgisel
teknikte verilmelerinde olduğu gibi. Ancak, bu olgu Gordion çizgisel hayvan biçeminin tek esin kaynağının Doğu Frig olduğu
anlamına gelmemelidir. Tür olarak Alişar IV repertuarından alınan dağ keçileri, ayrıntılarda yine Kuzey Suriye etkileri ile
biçimlendirilmiştir. Bu etkinin en belirgin kanıtı, tüm dört ayaklılarda gözlemlenen yarım ay biçimli biçimsel omuz ayrıntısıdır.
Geyik betimleri için kesin bir kaynak saptamak olası değildir. Ancak Doğu Frig ürünlerinde yaygın betimlenmiş olan bu hayvan
(Lev. 1-2; 3 b-c; 4b; 7 a-c; 7 e-f) aynı yoğunlukta Batı Frigya'da görülmez. Betimlendikleri vazolar üzerinde baş geriye yönelik
ve boynuzları doğala yakın verilmiştir (Lev. 38 b-c). Benzer düzenlemeyle bir geyik betimi de Gordion'da Megaron III
tabanında bulunmuş, olasılıkla mobilya aksamı küçük bir oyma plaka üzerinde görülür487. Kohler'e göre geyiklerin bu şekilde

16
betimlenmeleri Gordion'a özgüdür ve Frig sanatı dışında benzer uygulamalar bilinmemektedir488. Ancak, Alişar bulgusu dört
kulplu bir krater üzerindeki aynı metop içinde betimlenmiş iki geyikten birisinin de başı geriye yöneliktir (Lev. 18b). Bu olgu
iki bölge arasında düzenlemede de birliği göstermesi açısından önemlidir. Dolayısıyla, geyik betimlemeleri için de, kaynağın
Kızılırmak Bölgesi olabileceği, yukarıda anılan benzerliklerden dolayı söylenebilir. Bu konuda yol gösterici diğer bir etken ise,
Alişar IV biçeminde olduğu gibi, geyiklerin işlendiği metoplardaki boş alanlarda içiçe dairelere ve biçimsel ağaçlara yer
verilmesidir (Lev. 38b). Bütün bunlar Gordion repertuarındaki dağ keçisi ve geyiklerin Doğu Frigya'dan aktarıldığını ve Kuzey
Suriye kökenli özelliklerin ilave edilmesiyle Gordion'a özgü çizgisel yapı kazandıklarını göstermektedir.

Biçemsel açıdan Frig hayvanları ile Kuzey Suriye örnekleri arasında, betimlendikleri ortam ve teknikleri farklı olsa da, duruş ve
düzenlemede çarpıcı benzerlikler vardır. Her iki bölgenin hayvanları arasındaki en belirgin ortak özellik, yürür durumda
hareketli verilmeleridir489. Ayrıca, pitoslar üzerindeki aslan-boğa mücadelesinde olduğu gibi (Lev. 41b; 42b), konulu
anlatımlarda da iki bölge arasında bazı ortak yönler saptamak olasıdır ki, bu konu Kuzey Suriye yontu ve fildişi oymalarında da
çok sık işlenmiştir490. Geyik sırtında bakışımlı verilmiş iki kartallı gizemli anlatım (Lev. 42c), içeriğiyle Tell Halaf'ın bazı
orthostadlarıyla ilişkili olsa gerek491
Tür, düzenleme ve konu gibi genel benzerliklerden ayrıntılara inildiğinde koşutluklar daha net bir görünüm kazanmaktadır.
Gordion'un çizgisel hayvan ve kuş betimlemelerinde omuzun yarım ay biçiminde boş bırakılarak vurgulanması, öncü
uygulamalarını yine Kuzey Suriye sanatında bulur. Zamandizinsel sorunları olmakla beraber, İÖ. 10-9. yüzyıllar arasında
tarihlenen492 Malatya493, Kargamış494 ve Zincirli495 gibi Kuzey Suriye kentlerindeki anıtsal yontu ve kabartmalarda
betimlenmiş hayvanlarda benzeri omuz ayrıntısı biçemsel bir özellik olarak gözlemlenmektedir. Bu gelenek Kuzey Suriye'de
İÖ. 8. yüzyıl sonlarına dek devam eder496; daha sonra Asur etkileriyle hayvanlarda biçemsel değişiklikler izlenir ki, bunlarda
omuzlar derin U biçimine dönüşür497. Dolayısıyla, Frig çizgisel hayvanlarında görülen bu biçimsel omuz ayrıntısı, Kuzey
Suriye'nin kabartma ya da derin oyuklar halinde verilmiş omuz bölgesi ayrıntısının çizgiye dökülmüş uygulamasından başka bir
şey değildir498.

Omuz biçimi dışında, iki bölge betimlemeleri arasındaki diğer bir ortak uygulama da, aslan ve boğalarda elmacık kemiğinin
vurgulanmasına yönelik yarm daire biçimli ayrıntıdır499 (Lev. 39 a- b; 40a; 41 b-c). Ortasından ikiye bölünerek her iki yarısı da
noktayla doldurulmuş bu ayrıntı öncülerini yine Kargamış500 ve Zincirli orthostadlarında bulur501.

Yukarıda anılan ortak biçemsel öğelerin yanısıra, bazı betimlemelerin kesinlikle Kuzey Suriye kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Bunun en belirgin örneği Tümülüs P'nin gömüt odası bulgusu yuvarlak ağızlı bir testinin geniş karın metobunda işlenmiş sfenks
betimidir (Lev. 34 a-b). Önde bir insan, kuyruk bitiminde olasılıkla bir kartal başı olmak üzere yaratık iki başlı işlenmiştir. Söz
konusu bu iki başlılık söz konusu betimin Kuzey Suriye kaynaklı olduğunu göstermek için yeterli kanıttır. Kuş başlı kuyruk gibi
özgün bir uygulama Yakın Doğu, özellikle Kuzey Suriye sanatlarında yaygın görülür. Kargamış 502, Sakçegözü503 ve
Zincirli'de504 benzeri şekilde kuş başı ile sonlandırılmış kuyruklara sahip betimlemeler bilinmektedir. Kargamış ve Zincirli
örnekleri İÖ. 8. yüzyıl öncesine; Sakçegözü orthostadları ise geç sekizinci yüzyıla tarihlendirilmektedir505. Kuşbaşlı kuyruğa
sahip yaratıklar, olasılıkla Kuzey Suriyeli ustalar tarafından yontulmuş Ankara Frig orthostadları arasında bir sfenks ve bir
grifonda da görülür506. Bu gözlemler, Kuzey Suriye etkilerinin salt seramikle sınırlı olmadığını, diğer sanat dallarında da etkin
olduğunu göstermektedir.

Kuşbaşlı kuyruk uygulaması küçük sanat eserlerinde betimlenmiş çeşitli yaratıkların da bir özelliği olarak karşımıza
çıkmaktadır. Gordion'da Tümülüs P'de bulunan sfenks betimli vazoya ek olarak (Lev. 34a), süslü koşum takımlarının göz
siperlikleri üzerinde benzeri kuyruğa sahip sfenks örnekleri belirlenebilmektedir 507. Bu bulgulardan alın siperlikleri üzerinde
betimlenmiş çıplak bir tanrıça tarafından arka ayaklarından tutulmuş ve başaşağı sarkıtılmış sfenksde de aynı kuyruk yapısı
görülmektedir508. Muscarella509 ve Barnett510 bu kuyruk tipi için Kuzey Suriye kökenini kabul ederler ve Anadolu örnekleri için
de aynı kaynağı öne sürerler. Kazıcılara göre bu süslü koşum takımları Kuzey Suriye dışsatımıdır 511 ve yakın benzerlerini
Zincirli'de bulurlar512. Ayrıca, göz siperlikleri üzerindeki hayvanlarda gözlemlenen biçimsel omuz ayrıntısı ve elmacık kemiği,
hem Frig boyalı hayvanları, hem de Kargamış ve Zincirli'nin orthostad betimlerinin biçemsel özelliğidir513.

Özetlenecek olursa, Frig boyalı seramiğinde betimlenen hayvanlarla Kuzey Suriye sanatında bilinenler arasındaki genel
benzerlikler tür, biçim ve düzenlemede baş gösterir. Ayrıntılara inildiğinde ise, yarım ay biçimli boş omuz öğesi, aslan ve
boğalarda gözlemlenen biçimsel elmacık kemiği ve karışık yaratıklardaki kuş başlı kuyruk iki bölge betimlemelerinin ortak
biçemsel öğeleri olarak ortaya çıkar. Bunlar Kuzey Suriye sanatının Frig betimlemeleri üzerinde belirlenebilen kuşku götürmez
etkileri niteliğindedir. Anılan biçemsel ayrıntılar Kuzey Suriye orthostadlarında, anıtsal yontularında ve Gordion'da bulunmuş
bu bölge kaynaklı küçük sanat eserlerinde izlenen ortak öğelerdir. At koşum takımlarının da gösterdiği gibi, Frig sanatçıları söz
konusu Kuzey Suriye özelliklerini dışalım eserlerden tanımış ve etkilenmiş olarak, kendi yerel ürünlerine ve çizgisel hayvan
betimlemelerine uyarlamış olmaları gerekir514. Gordion ressamlarını bu uygulamaya yönelten, Doğu'nun gölge görüntülü
hayvan biçeminden farklı olarak, olasılıkla hayvanların anatomik ayrıntılarını vermeye yönelik çabalardır. Dolayısıyla, Kuzey
Suriye'nin anıtsal nitelikli yontu ve kabartmalarında değişik yöntemlerle verilen anatomik ayrıntıları çizgiye dökerek vermeye
çalışan ustalar, sonuçta kendilerine özgü ve bazen de abartılı öğelerle vurgulanmış çizgisel biçemi yaratmışlardır.

Frig sanatındaki Kuzey Suriye etkilerini salt boyalı hayvan betimlemeleriyle sınırlamak olası değildir. Bunun yanında diğer

17
ortamlarda da bu katkıları belirleyebilmek olasıdır. Kuzey Suriye etkilerinin en belirgin kanıtlarından biri de Tümülüs P'nin
gömüt odasında bulunmuş küçük boyutlu ahşap aslan yontusunda görülür515. Bu yontucuktaki yarım ay benzeri biçimsel omuz
ayrıntısı da yine aynı kökene işaret etmektedir. Basket filesi şeklinde oyulmuş yele uygulaması koşutunu Tell Halaf'ta bulur 516.
Boş omuz alanını çevreleyen içi noktalı kabarcıklar öncelikle Bronz Çağ, daha sonra ise Suriye, Fenike ve Grek fildişilerinde de
yaygın kullanılmış bir uygulamadır517. Boyalı seramik betimlemelerinde görülen kuşbaşlı kuyruk ve boş omuz ayrıntısı,
Gordion bulgusu üç fildişi plaka üzerindeki betimlemelerin de özelliğidir518. Aynı özellikler yine Gordion'da bulunmuş fildişi
bir tarak bezemelerinde de görülür519. Bulguların gösterdiği gibi, betimsel Frig sanatının İÖ. 8. yüzyılın ikinci yarısında gelişkin
bir düzeye gelmesinde, bir çok sanat dalında kanıtlanan Kuzey Suriye dünyasının katkıları yadsınamaz düzeydedir.

Bu dönemde Grekler de doğu dünyasıyla yakınlaşmış, ticari ve kültürel ilişkilerini yoğunlaştırmıştır. Doğu etkileriyle yeni bir
oluşum aşamasına giren Grek dünyası, kendi geometrik geleneğinden soyutlanarak Orientalizan Dönem'e geçiş bulmuş;
doğunun sanatsal öğelerini kendi anlayışıyla yorumlayarak yeni görünümlerle sunmayı başarmıştır. İÖ. 8. yüzyılın Grek
dünyasında yaşanan bu köklü değişikliklerdeki Frig katkısı pek açık değildir; ancak beklenebilir bir olgudur. Frig kaynaklı ataşlı
kazanlar ile diğer metal eserler ve bunların dağılımı irdelendiğinde, bu olası görünmektedir520; ancak, aynı şeyi boyalı
seramikler konusunda söylemek güçtür. Grek Orientalizan Dönem ressamları ile Frig ustalarının ortak kullandığı öğeler çok
sınırlıdır ve sağlıklı ilişki kurmada yanıltıcıdırlar. Frig aracılığıyla Kuzey Suriye etkilerine yorumlanabilecek uygulamalardan
birisi, yarım ay benzeri boş omuz ayrıntısıdır ki, bu uygulama ancak İÖ. erken 7. yüzyılın linear adalar biçemi ya da Paros
ürünlerinde görülür521. Bunun dışında, Karia Geç Geometrik seramiğinde görülen bazı yenilikler konusunda Frig etkileri
algılanabilmekte ise de bu da tam açıklanabilir değildir.522
Sonuç olarak, siyasal ilişkilerinin de doğruladığı üzere, Frig sanatı olasılıkla İÖ. geç 9. yüzyılda başlayıp İÖ. 8. yüzyılda
yoğunluk kazanan bir doğululaşma sürecine sahiptir. Doğulu ivmeler kendini dinde, sosyal hayatta, sanatın her dalında
hissettirmiş ve bu durum bulgularla da kanıtlanabilmektedir. Bu süreç İÖ. 7. yüzyıl başlarındaki Kimmer saldırısıyla kesintiye
uğrar ve bu dönemden sonra hemen hemen hiç bir konuda özgünlük kalmaz. Gordion'un çizgisel hayvan biçemi de yerini
olasılıkla iki renkle boyalı yeni bir hayvan biçemine terk etmiş olmalıdır.

294 Ankara buluntuları bu çalışmanın kapsamına alınmamıştır.


295 Körte, Gordion.
296 Gordion kazı raporları için bkz. Young, UMB 16/1 (1951), 3-19; UMB 17/4 (1953), 3-39; AJA 59 (1955), 1-18; AJA 60 (1956), 249-266;
AJA 61
(1957), 319-331; AJA 62 (1958), 139-154; AJA 64 (1960), 227-243; AJA 66
(1962), 153-168; AJA 68 (1964), 279-292; AJA 70 (1966), 267-278; AJA 72
(1968), 231-241; G.R. Edwards, AJA 63 (1959), 263-268.
297 Young, "Gordion 1965", 267 vd.
298 M.J. Mellink, Bibliotheca Orientalis 17 (1960), 251; DeVries, "Gordion Before Midas", 7 vd.; Sams, "Early
Phrygian Period", 9 vd.
299 Anadolu-Frig seramiğini Akurgal (PhKunst, 33 vdd.; ay., KunstAna, 73 vd.) İÖ. 8. yüzyılın ikinci çeyreğinde;
Mellaart ("Iron Age Pottery", 124) ve Bittel ise ("Bemerkungen zu zwei Eisenzeitlichen Fundstellen im
Nordkappadokien", İst.Mitt. 8, 1958, 132) İÖ. 800'de başlatırlar. Bu konuda ayrıca bkz. Opificius, "Altphrygische
Keramik", 85-88; Özgüç, Demir Devri, 13 vdd.; ay., Maşat II, 21 vd.; Bittel, Hattusha, 133 vd.; Sams, Pottery, 20
vd.
300 Kimmer akınları sonucu Gordion'un tahribi ve Midas'ın intiharı ile ilgili olarak Eusebius İÖ. 696/5; J. Africanus
ise, İÖ. 676 tarihini bildirmektedirler; bkz. Körte, Gordion, 23-24; Mellink, "Mushki", 318 vd.; Muscarella,
"Midas", 333 vd.
301 Sams, Pottery, 20 vd., 256 vdd.
302 Sams, Pottery, 5 vdd.
303 Akurgal (PhKunst, 124 vd.) Kimmer tahribini J. Africanus'un bildirdiği İÖ. 676 olarak kabul eder. Ancak, Körte (Gordion, 20-24) ve Young
("Gordion Royal Road", 351, Dn.15) Eusebius'un bildirdiği İÖ. 696 tarihi konusunda hemfikirdirler. Gordion'un tahribi ve Midas'ın intiharı
konusunda biz de erken yedinci yüzyıl tarihine katılmak durumundayız; bkz. Sams, Pottery, 256-257.
304 DeVries, "Gordion Before Midas", 7 vd.; Sams, "Early Phrygian Pottery", 9 vdd.
305 Arıntılı bilgi için bkz. Young, "Gordion 1965", 273-275; DeVries, "Gordion Before Midas", 7 vd.; Sams, Pottery, 5 vd.
306 Sams (Pottery, 23 vdd.), tahrip öncesi seramiklerini: "Pre Destruction Painted Pottery Contexts I" (İÖ. 8. yüzyılın ilk yarısı, "Pre Destruction
Painted Pottery Contexts II" (İÖ. 8. yüzyılın ortaları), "Pre Destruction Painted Pottery Contexts III" (İÖ. 8. yüzyılın ikinci yarısı) olarak
sınıflandırır ve tarihlendirir.
307 Young, "Phrygian Contribution", 9 vd.
308 Young, "Gordion 1967", 235 vd.; Sams, Pottery, 258 vd.
309 Sams, Pottery, 34 vd.; Muscarella, Phrygian Fibulae, 1 vdd.
310 Young, "Gordion 1959", 229, Dn. 7; Muscarella, Phrygian Fibulae, 1-7; Sams, Pottery, 271 vdd.
311 Sams, Pottery, 35; ay., "Orientalizing Art", 169 vd.
312 Kent ismini, üzerinde yer aldığı kayalık platforma oyulmuş ünlü Midas Anıtı'ndan almkatadır; bkz. W.M. Ramsay.
"A Study of Phrygian Art I", JHS 9 (1888), 374.
313 Haspels, Highlands, 139.
314 H. Çambel, Orientalia 20 (1951), 240, 244; ay., Anat.St. I (1951), 18; ay.,
Anat.St. II (1952), 17.
315 A. Gabriel, Phrygie II: Exploration archéologique II, La Cité de Midas, Topographie, Le Site et les fouilles (1952); ay.,
Phrygie IV: Phrygie, Exploration archéologique IV, La Cité de Midas, Architecture (1965).
18
316 Haspels, Phrygie III, 23-89 (seramikleri için).

317 Haspels, Highlands, 1-4.


318 Haspels, Highlands, 16, 139.
319 Haspels, Highlands, 139-144.
320 Haspels, Phrygie III, 4.
321 Mellink, "Mushki", 318 vd.; Haspels, Highlands, 108-110; F. Naumann, Die Ikonographie der Kybele in der
phrygischen und der griechischen Kunst, İs.Mitt. Beiheft 28 (1983), 56-62; F. Işık, "Zur Enstehung phrygischer
Felsdenmäler", Anat.St. 37 (1987), 167.
322 Mellink (AJA 58, 1954, 167 vd.), Midas Kenti boyalı seramiklerinin bir kısmının yerel üretildiklerini vurgular. Bu
konuda örnek gösterilen ürünlerin koşutlarını Gordion'da bulmaları nedeniyle, bu varsayım
doğrulanabilmektedir.
323 Haspels, Phrygie III, Pl. 9a, 9 b1.
324 Bu örneği Sams de aynı tarihe vermektedir; bkz. Pottery, 224.
325 Mellink, AJA 58 (1954), 167.
326 Haspels, Phrygie III, 38-40; Pl. 7-10.
327 Mellink, AJA 58 (1954), 167-168.
328 Akurgal, PhKunst, 43, 46, 48.
329 Akurgal, PhKunst, 46-47; Taf. 21-22, bunları "Reifphrygischer Stil - Blüte Zeit" (İÖ. 725-676) olarak tarihler.

330 Sams, Pottery, 42; Pl. 11, Fig. 43-44.


331 Bu yöntemde vazonun sadece bezeme yapılacak kesimi beyazımsı bir astarla kaplanır, diğer alanlar hamurunun
renginde bırakılır.
332 Sams, Pottery, 42; Pl. 8, Fig. 6-7.

333 Sams, Pottery, Pl. 21, Fig. 147, 152; 22, Fig. 154, 164.

334 Young, "Phrygian Contribution", 11. Young, Gordion'un antik Roma ya da Atina gibi çok sayıda halkın yaşadığı bir kent
olmaktan çok, Mycenae, Tryns, ya da Orta Çağ feodal kaleleri gibi bir yönetim merkezi olduğunu belirtir.
335 Çevresi sağlam surlarla çevrili Gordion, barış zamanında sivil halkın alış- veriş için uğradığı, savaş halinde ise sığındığı bir
yer olması gerekmektedir. Sivil halk konutları ise, olasılıkla, tahkim edilmiş kentin dışında höyüğün eteklerinde olmalıydı;
bkz. Young, "Phrygian Contribution", 11 vd.
336 Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz. Sams, Pottery, 61-110.
337 Sams, Pottery, 63 vd.; Pl. 11, 34; 12, 48, 50; 15, 86; 16, 99; 17, 103-104, 109; 19, 129, 131-135.
338 Sams, Pottery, Pl. 9, 22.
339 Knudsen, Metal Ware, 220, 230-231.
340 Özgüç, Maşat II, 52; Lev. 63, 8; 65, 1-3.
341 Özgüç, Demir Devri, 15 vd.; Lev. XV, 1-6; XVI, 1 a-b, 2, 3.
342 K. Bittel, "Ausgewahlte Funde von Büyükkale", MDOG 86 (1953), 34 vd., Abb. 14; Bossert, "Funde nachhethitischer Zeit", 67, Abb. 56b.
343 Özgüç, Demir Devri, Lev. XV, 1-6.
344 Özgüç, Maşat II, Lev. 63, 9.
345 Akurgal, PhKunst, 43.

346 Coldstream, Geometric Pottery, 23, 47; Pl. 8 f-g; 9e. Coldstream "tankard"ların MG II döneminde ortaya çıktığını
ve kendilerinden daha erken olan maşrapa türü kapların gelişmiş devamı olduğunu belirtir.
347 Akurgal, PhKunst, 43.
348 Sams, Pottery, 354-355; Pl. 8, 5.
349 Coldstream, Geometric Pottery, 23, 47.
350 Özgünel (Karia, 18-19), özellikle Geç Geometrik çağda Karia Bölgesi'nde çok çeşitli biçimlerde kapların yöresel ve dış
etkenlerle yapıldıklarını vurgulayarak, Karia testilerinin dış etkenlerin bir ürünü olarak yöresel biçimleri ile üretildiklerini ve
bunların Doğu Grek - Attika örnekleriyle hiç bir şekilde benzerlikler içermediğini belirtir ki, bu olgu Frig etkilerini gündeme
getirmektedir.
351 Sams, Pottery, 325, 355.
352 Heurtley, Prehistoric Macedonia, 98; No. 411-412, 419.

353 Sams, Pottery, 355; Knudsen, Metal Ware, 230-235.


354 Akurgal'ın, tüm üstün özelliklerine rağmen, Frig yuvarlak ağızlı testilerini Grek etkilerine bağlamasının nedeni,
Yazılıkaya'dan gelme bir testinin (Akurgal, PhKunst, Taf. D4) Grek örneklerine çok benzemesi ve o zamanlar daha
erken örneklerinin bilinmemesinden kaynaklanmaktadır (PhKunst, 43 vd). Ancak Gordion'un boyalı seramik veren
en erken katmanlarında bu biçime ait küçük parçaların ortaya çıkarılması (Sams, Pottery, Pl. 8, 5), konuyla
bağlantılı kuşkuları giderecek niteliktedir.
355 Sams, Pottery, 72, Pl. 8, 8; 10, 29.

356 Sams, Pottery, Pl. 11, 36-37; 12, 51-52, 55; 13, 65; 14, 77; 15, 96; 17, 110-
112; 19, 136, 138.
357 Sams, Pottery, 72; Kat. No. 76, 87.
358 Sams, Pottery, Pl. 19, 136.
359 Osten, Alishar II, 364; Fig. 413, e1164; 367, Fig. 416, e1112.
360 Özgüç, Maşat II, 49 vd.; Lev. 65, 4-8; 66, 1-5; Şek. 125.
361 Özgüç, Demir Devri, 17 vd.; Lev. XVI, 5-6; Res. 52-54.
362 MDOG 76 (1938), 17, Abb. 4a.

19
363 Young, "Gordion 1951-1952", 33, Fig. 26 (sol); H. Otto, "Die Funde von Büyükkale", MDOG 78 (1940), 54; Abb. 12, No. 5-6, 9.
364 Fischer, Hethitische Keramik, 46-47, Taf. 38-39; No. 392, 394, 398, 405.
365 Sams, Pottery, 76 vd.; Pl. 17, 113; 23, 161.
366 Sams, Pottery, 76-77.

367 Sams, Pottery, 110; Pl. 14, 78.


368 Özgüç, Demir Devri, 17; Lev. 16, 4; Res. 50-51.
369 Özgüç, Maşat II, 53; Lev. 67, 3-6; Şek. 129; Lev. 68, 2-4, 81, 1.
370 Bittel, Kleinasiatische, 109 vd.
371 Diğerleri için bkz. Sams, Pottery, 78 vd.; Pl. 22, 156; 23, 163.
372 Knudsen, Metal Ware, 236.
373 Bu kümenin diğer örnekleri için bkz., Sams, Pottery, 83.

374 Osten, Alishar II, 394; Fig. 443, 1-6.


375 Özgüç, Demir Devri, 17 vd.; Lev. XVII, 1-2; Res. 58.
376 K. Bittel, "Funde und Beobactungen in den Schichten nachhethitischer Zeit", MDOG 75 (1937), 48, Fig. 29b.
377 Mellaart, "Iron Age Pottery", Pl. 7, 95.
378 K. Balkan - O. Sümer, "1967 Yılı Hacıbektaş (Suluca Karahöyük) Kazısı Ön Raporu", TAD 16/2 (1967), Res. 14 16.
379 R. Ghirshmann, Fouilles de Sialk prés de Kashan II (1939), Pl. IX-XIII; XVI-XVII; XXIII.
380 G. Contenau - R. Ghirshmann, Fouilles du Tépé Giyan (1935), Pl. 18, Tomb 52, No. 2.
381 Ghirshmann, agy., 93 vd.
382S.Przeworski, "Altorientalische Altertümer in scandinavischen Sammlungen", ESA X (1935), 103-108.
383 Akurgal, PhKunst, 28 vd.
384 Contenau-Ghirshmann, agy., Pl. 10, No. 4; Ghirshmann, Fouilles de Sialk, Pl. IX-XIII; XXIII.
385 Akurgal, PhKunst, 28 vd.
386 İran sanatının Anadolu ile bağlantıları konusunda bkz. Muscarella, Phrygian Fibulae, 70 vd.

387 Fischer, Hethitische Keramik, Taf. 35, 384; 36, 387-390; 38, 391.
388 M.J. Mellink, A Hittite Cemetery at Gordion (1956), 25; P 368; Pl. 14e, 28g.
389 H.Z. Koşay, Alacahöyük Kazısı: 1937-1939'daki Çalışmalara ve Keşiflere Ait İlk Rapor (1951), Lev. LXIII, 2.
390 Ayrıca karş. Sams, Pottery, 319-320.
391 Gordion buluntusu diğer kraterler için bkz. Sams, Pottery, 85 vd.; Pl. 12, 57.
392 Sams, Pottery, 86.
393 Woolley, "Iron Age Graves", Pl. IX, 4.
394 Young, "Gordion 1959", Pl. 58, 15.

395 Sams, Pottery, 398.


396 Sams, Pottery, 88; ay., "Geometric Schools", 231; Pl. 57, 1.
397 Kantaros kraterlerin diğer örnekleri için bkz. Sams, Pottery, Pl. 14, 79; 18, 126.
398 Osten, Alishar II, 372-375; Fig. 421-424.
399 Özgüç, Maşat II, 54 vd.; Lev. 69, 2-5; 70, 1-11; 71, 1-16.
400 Özgüç, Demir Devri, 21 vd.; Lev. XXIV, 1-9; XXV, 1-7; XXVIII, 9-10.
401 K. Bittel, "Die Schichten I und II", MDOG 74 (1936), 32, Abb. 24-25; H. Otto, "Die Funde von Büyükkale", MDOG 78
(1940), 65, Abb. 56a; Beran, "Kultstätte Phrygischer Zeit", 49, Abb. 15-18; Bossert, "Importierte Keramik", 70, Abb. 14;
Opificius, "Altphrygische Keramik", 85 vd., Abb. 1-3.
402 Opificius, "Altphrygische Keramik", 85-88.
403 Sams, haklı olarak bu biçimin Kuzey Suriye kökenli olduğunu; öncelikle Doğu Frigya'da tanındığını ve buradan
tüm Frigya'ya yayıldığını belirtir; bkz. Pottery, 334.
404 Sams, Pottery, 90 vd.; Pl. 9, 21; 10, 24.
405 Sams, Pottery, Pl. 21, 146.
406 Sams, Pottery, Pl. 9, 21; 10, 24.

407 Osten, Alishar II, 370; Fig. 419, e1071, e1078.


408 Woolley, "Iron Age Graves", Pl. X, 5-6; XI.
409 Sams, Pottery, 92 vd.; Pl. 13, 68; 14, 80; 15, 81; 19, 130.
410 Knudsen, Metal Ware, 281.
411 K. Bittel, "Funde und Beobachtungen in den Schichten nachhethitischer Zeit", MDOG 75 (1937), Abb. 24; Osten, Alishar
II, 379, Fig. 428, e2329.
412 Sams, Pottery, 281.
413 Sams, Pottery, 97 vd.

414 Gordion'da bulunmuş bazı ağız parçaları da olasılıkla bu türden kaselere ait olmalıdır; bkz. Sams, Pottery, Pl. 15, 88; 21, 144.
415 Osten, Alishar II, 391-392, Fig. 436-439.
416 Özgüç, Maşat II, 50-51.
417 Özgüç, Demir Devri, 13 vd.; Res. 26b.
418 Sams, Pottery, 97-98.
419 Knudsen, Metal Ware, 206 vd.
420 Biçimin metal örnekleri için bkz. Knudsen, Metal Ware, 34, Fig. 2.

20
421 Biçimin tek renkli örnekleri de bilinmektedir. Bunlardan bazıları Tümülüs P'den (Young, "Gordion 1956", Pl. 94, 29),
diğerleri ise Perso-Frig yapısının üst dolgusunda bulunmuştur (Young, "Gordion 1967", Pl. 76, 14).
422 N. Özgüç, "Acemhöyük Kazıları", Anadolu X (1966), Lev. XII, 2; K. Emre, "Acemhöyük Seramiği", Anadolu X (1966),
Lev. XXXV, 4.
423 Sams, Pottery, 102 vd.

424 Kırmızı üzerine siyah boyama tekniğinin Güney Anadolu kökenli olduğu konusunda bkz. Mellaart, "Iron Age Pottery", 121 vd.
425 Sams, Pottery, 104.
426 Mellaart, "Iron Age Pottery, 115-136.
427 Sams, Pottery, 422.
428 Young, "Gordion 1961", 153-168, Pl. 48, Fig. 20.
429 Sams, Pottery, 427.
430 Young, "Gordion 1961", 153-168, Pl. 48, Fig. 20.

431 Özgüç, Kültepe Kaniş, Lev. XLIV, 1-2.


432 U.B. Alkım, Anatolia I (1968), Fig. 114.
433 Sams, Pottery, 190 vd.; ay., "Orientalizing Art", 173 vd.
434 Sams, Pottery, 190
435 Sams, Pottery, Pl. 8, 3,13; 10, 30.
436 Mellaart, "Iron Age Pottery", 126 vd.
437 Sams, Pottery, Pl. 9, 22.
438 Sams, Pottery, Pl. 17, 103-104; 17, 109-113, 115.
439 Sams, Pottery, 169, Pl. 8,12.
440Dalgalı çizgilerle bezeli vazolar, Tahrip Katmanı'nda ortaya çıkarılan boyalıların yaklaşık beşte birini oluşturmaktadır; bkz.
Sams, Pottery, 169 vd.; Pl. 17, 103-104, 109-113,115; Pl. 18, 117-118, 121-122, 124-127.
441 Sams, Pottery, Pl. 23, 161.
442 Sams, Pottery, Pl.17, 115.
443 Diğer örnekler için bkz. Sams, Pottery, Pl. 18, 118, 121; 21, 143.
444 Haspels, Phrygie III, Pl. 9a, 4,6.
445 Haspels, Phrygie III, Pl. 9a, 1,5; 9b, 1.

446 Gordion boyalı seramiklerinde kullanılan üçgen bezekleri için bkz. Sams, Pottery, 122 vd.; Pl. 1, Fig. 1.
447 Sams, Pottery, 123, Kat. No. 31-32.

448 Eşkenar dörtgen bezeğinin değişik biçimleri için bkz. Sams, Pottery, 127 vdd.; Pl. 1, Fig. 2, Pl. 3, Fig. 1-2.

449 Sams, Pottery, Pl. 16, 99.


450 Sams, Pottery, Pl. 2, Fig. 1.
451 Sams, Pottery, Pl. 19, 131-132; 21, 151,154; 23,162.

452 Sams, Pottery, Pl. 12, 51; 16, 99; 19, 136.
453 Gordion boyalı seramiğinde belirlenebilen meander tipleri için bkz. Sams, Pottery, 133 vd.; Pl. 2, Fig. 2.
454 Coldstream, Geometric Pottery, 396.
455 Sams, Pottery, 134.
456 Akurgal, PhKunst, 37 vd.
457 Sams, Pottery, 349 vd.
458 Mellink, "Mushki", 324, Frig repertuarındak bezekleri doğu etkilerine bağlar ve meander için yine Muşki aracılığıyla
aktarılmış olarak olası köken doğuyu gösterir (agy., Dn. 28).
459 Sams, Pottery, 188 vd.; Sams, "Orientalizing Art", 170.
460 Sams, "Orientalizing Art", 170.
461 Sams, "Orientalizing Art", 170.
462 Sams, Pottery, 188 vd.; Kat. No. 9, 28.
463 Sams, Pottery, Pl. 15, 98.
464 Sams, Pottery, Pl. 23, 163.
465 Sams, Pottery, 190 vd.; ay., "Orientalizing Art", 170, 175.

466 Aslanın göğsüne saplı çift ağızlı balta, hayvanın karşısında olması gereken bir insan betimlemesine kanıt olarak ele
alınmışsa da, Gordion'un İÖ. 8. yüzyıl seramiklerinde örnek olarak gösterilecek uygulamalar bilinmemektedir; bkz. Sams,
Pottery, 190 vd.; ay., "Orientalizing Art", 170 vd.
467 M.J. Mellink, "A Votive Bird from Anatolia", Expedition 6/2 (1964), 28-32. Yazar, Geç Hitit hiyeroglifinde tanrıça
Kubaba'nın simgesi olarak kuşların verildiğini ve bundan hareketle Frigler'de de tanrıçanın kutsal hayvanları arasında yırtıcı
kuşların olduğunu ve eski önemlerini sürdürdüğünü belirtir. Konuyla bağlantılı olarak ayrıca bkz. R.S. Young, "Doodling at
Gordion", Archaeology 22 (1969), 273 vd.; Sams, Pottery, 203 vd.; Sams, "Orientalizing Art", 227.
468 Akurgal, PhKunst, 43, 46, 48.
469Gordion çizgisel hayvan biçeminin ilk ürünleri de İÖ. 8. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkar (bkz. Bölüm. V).

470 Sams, Pottery, 225 vd,; ay., "Orientalizing Art", 169 vdd.; ay. "Geometric Schools", 230 vd.
471 Bu konu Kültürel İlişkiler başlığı altında ayrıca irdelenmiştir.

21
472 Sams, Pottery, 225 vd.; ay., "Orientalizing Art", 181 vd.
473 Young, "Gordion 1963", Pl. 84, 14.
474 Young, "Doodling at Gordion", 270-272, 274-275.
475 Sams, "Orientalizing Art", 175 vd.
476 M.J. Mellink, "A Votive Bird from Anatolia", Expedition 6/2 (1964), 28-32.
477 Woolley, Carchemish III, Pl. A23-A24.
478 A. Moortgart, Tell Halaf III. Die Bildwerke (1955), Pl. 136-138; Orthmann, Untersuchungen, Taf. 48d.
479 R.D. Barnett, "Early Greek and Oriental Ivories", JHS 68 (1948), 22-23; Fig. 21; Mellink, agy., 28-32.
480 Kohler, "Nomadic Art", 60, Pl. XIX, 1.
481 Akurgal, PhKunst, Taf. 60 c-d.
482 Kohler, "Nomadic Art", 61 vd.
483 Orthmann, Untersuchungen, Taf. 8g.
484 Bütün özellikleriyle Alişar IV biçemini yansıtan bu parça, Gordion'da yerel üretilmiş olmaktan çok, bir dışalım ürünü
olmalıdır; bkz. Sams, Pottery, 398.
485 Üzerinde yangın sonucu oluşmuş kararmalarla Kimmer tahribi izlerini taşıyan bu iki kulplu krater, Yonug'a göre ("Gordion
1967", 239 vd.; Pl. 75,26) tahrip zamanında kullanımdaydı ve en az bundan elli yıl öncesine ait olmalıydı. Ayrıca, Young
kraterin Alişar IV biçeminden etkilenmiş Gordionlu ustalar tarafından üretildiğine inanır.
486 Sams, Pottery, Pl. 11, 43-44.

487 Kohler, "Nomadic Art", 61, Pl. XX, 1.


488 Kohler, "Nomadic Art", 61.

489 Karş. Orthmann, Untersuchungen, Taf. 55c, 60 b,d,e; Woolley, Carchemish III, Pl. B47, B48a, B54, B58b.
490 Orthmann, Untersuchungen, Taf. 8c, 11c, 27a, 33g; R.D. Barnett, A Cataloque of the Nimrud Ivories and Other Examples of
Ancient Near Eastern in the British Museum (1957), Pl. 26,S5; 32, S60; 35, S65; 42, S72.
491 Orthmann, Untersuchungen, Taf. 8g; G.R. Meyer, Altorientalische Denkmäler im Vorderasiatischen Museum zu Berlin
(1970), Taf. 99.; Sams, "Orientalizing Art", 183.
492 Orthmann, Untersuchungen, 59, 62, 65-66, 133-136, 220-221.
493 Delaporte Malatia I, Pl. 18-19; 22,1; 32, 1-2.

494 Hogarth, Carchemish I, Pl. B10, B11, B13, B16,b; Woolley, Carchemish III, Pl. B33-B42, B47, B54 b, B58 b.
495 F. von Luschan, Ausgrabungen in Sendschirli III. Thorsculpturen (1902), Taf. 34c, e, h, i; 37d; 39, 44, 46b.
496 Delaporte, Malatia I, Pl. 26-30; B. Landsberger, Sa'mal (1948), 76-79; Akurgal, SphKunst, 145.
497 Akurgal, SphKunst, Taf. 27-29, 31a.
498 Sams, "Orientalizing Art", 176 vd.
499 Sams, "Orientalizing Art", 185.
500 Hogarth, Carchemish I, Pl. 11 a-b; 14 a-b; Woolley, Carchemish III, Pl. B54, B68 f.
501 G.R. Meyer, Altorientalische Denkmäler im Vorderasiatische Museum zu Berlin (1970), Taf. 82.

502 Hogarth, Carchemish I, Pl. B14 a; 15a; Woolley, Carchemish III, Pl. B58a.
503 E. Akurgal, Art of Greece. Its Origins and in the Mediterranean and Near East (1968), Pl. 15b.
504 Orthmann, Untersuchungen, Taf. 55c, 58a, 59g, 61c.
505 H.G. Güterbock, "When was the Late Hittite Palace at Sakçegözü Built ?", BASOR 162 (1961), 49-50; Orthmann,
Untersuchungen, 217 vd.
506 Akurgal, SphKunst, Pl. 48b, 49.
507 Young, "Gordion 1961", 166-167; E. Kohler, "Ivory Horse Trappings from Gordion, 1961", AJA 66 (1962), 198;
Prayon, PhPlastik, Taf. 44 c-d.
508 Kohler, agy., Pl. 46; Prayon, PhPlastik, Pl. 44c.
509 O.W. Muscarella, "Near Eastern Bronzes in the West. The Qoestion of Origin", Art and Technology: A
Symposium in Classical Bronzes (1970), 116.
510 R.D. Barnett, "North Syrian and Related Horness Decoration", Vorderasiatische Archäologie: Studien und Aufsatze (1964), Pl.2, Fig. 2;
ayrıca bkz. Prayon, PhPlastik, 185.
511 Young, "Gordion 1961", 167.
512 R.D. Barnett, A Cataloque of the Nimrud Ivories and other Examples of Ancient Near Eastern in the British Museum (1957), Fig. 37 a-b.
513 Karş. Young, "Gordion 1961", Pl. 47; Hogarth, Carchemish I, Pl. B14 a.
514 Young, "Gordion 1961", 167; Sams, "Orientalizing Art", 190-191.

515 Young, "Gordion 1956", pl. 91,19; Kohler, "Nomadic Art", 59-60, Pl. XVII, 2; Prayon, PhPlastik, Taf. 23h.
516 D. Opitz - A. Moortgart, Tell Halaf III. Die Bildwerke (1955), Taf. 142.
517 Kohler, "Nomadic Art", 60.
518 Young, "Gordion 1956", Pl. 60, 25; Kohler, "Nomadic Art", 61 vd., Pl. XIX,
2; XX, 1 2; Prayon, PhPlastik, Taf. 33 b-d.
519 Kohler, "Nomadic Art", Pl. XIX, 1; Prayon, PhPlastik, Taf. 33 e-f.

22

You might also like