You are on page 1of 13
: | ; inceleme TURK SINEMASINDA YABANCI UYARLAMALAR Giovanni SCOGNAMILLO Uyarlama sorunu - biryerden sonra buna uyarlama zorunlugu de diyebiliriz ~ sinema- nin birtakim belirlt tUrleri igin, genel bir sorunudur. Bu agidan bakildiginds, Turk sine masinda uyarlama sorunu incelenince bu degruyu unutmamak gerek. Genel bir sorun, diyorum, sinemanin birtakim turleri igin; verbu konude gesitli ve cok iyi bilinen omekler verilebitir, gerek Bats gerekse Dogu sinemass icin. italyan sinemast “Western turdne el atinca katiksiz bir uyarlama iglémine girmis cluyor, turdn yapisini degistirmege yanastiginda da ve ayni yGntemi korku, heyecan, bi- lim-hayal ya da gangster filmlerine giristiginde de surduruyor. Ayni tarzde, Alman sine mast, dizi dizi polisiye tilmterle bir kurtulug Garesi aradiginds, Edgar Wallacetan Ja- mes Hadley Chase's kadar cogu klasik kaynaklan iyice tarayip benimsiyor. Bir Misir sinemast, belki bizim kadar, batilt Orekleri kujlaniyor, Japon sinemasi ise, en azindan korku ve bilim-hayél dizilerinde, King Kong'tan Frankestayn’a kadar uzaniyor ve kusku- uz, Amerikan. sinemasi da bu ydntemden uzek kalmyor, ya da uzek kalmamistir. OF- nekler codaltrlabilir ve dunya sinemasini yakindan uzaktan izleyen herkes yukardekitere Gesitli oklemeler yapabilir, Oysa denilecek ki Tark Sinemasinda bu yontemin kullent- ligt Ug noktalara varmistir, hatte, zaman zaman ve en sikisik donemlerde, yapim siya setini yonetmistir, Sonra denilecek ki Turk sinemaginda bu sorun ayri bir agr getiriyor Giinkd -ve bu gergekten énemli bir nokta- Turk sinemasi. su ya da bu nedenden do- lay), ters «ve hazt hallerde geri tepen - bir isleme bel baglemistir, Bati'dan alinan hi- kaye kaliplarim,, kahtamaniarini, durumlariny degisik bir, topluma sunmak isterken, Bu- tun bunlar degrudur vo Turk Sinemasinda isim sahibi olaniarin ‘higbiri de bunla- 11, bu durumu inkar etmis dedildic: “yabancr filmlerden nasil istifade edebiliriz, ona bakiyoruz.., Biitin dinyanin yaptig gibi” der yapimci Hirrem Erman, ornegin, Turk sinemasinda baslangicindan bugine kadar sirdirdien bu uyarlama ydntemi icin deat sik adlar kullanimistir; Kopyacilik, taklitgilik, kleptomani gibi. Ve bu yuzden Turk si- pemasi, Turk sinemasinda caliganiar agir sekilde suclanimistir. Gergekten sug unsure olan bir durum - telif hakKi meselesini kapsayincaya kader~ oysa, yanilma haric. bugd- ne kader bu sorun etrafl) bir inceleme konusu olmamistr (yedi yl once. Yeni Sinema dergisinde cikan’ “Turk Sinemasinda Yabancr Etkiler adi yazim: dahil olmak Uzere) ve olmadigi siirece de suclanmast da havada kaimaya mahkGmdur. Kuskusuz bu calismar- da bir denemeden Steye gitmiyor, oysa, ve en azindan, birkac esas noktays belirtebil- digi taktirde onu bir Gn adim gibi saymakla yetinecegim. Turk sinemasi, Muhsin Ertugrul’dan baslamak dzere, kendini neden uyarlamaya Oy” lesine kaptirmstir? Bu yontemin baslica nedenieri nelerdir? Uyarlama siyaseti Turk sine masina neler kazandirmis ya da neler kaybettirmistic? 61 : Bu sorulara, ve bunlardan dogacak olanlara, bit cevap verebilmek igin dort nok- ta tizerinde durmamiz \ézim: 1 — Kadro yetersiziigi, 2 — Yapim haeminin getirdigi sikigiklik, 3 — Yepim sertlarinin dogurdugu zoruntuk, 4 — Ticari garanti intimal Aslinda hu dort nokta birbirine baghidir, séyle ki: Muhsin Ertugrul’un tekeli altin- da gecen ilk sessiz ve sesli dénemde baslica eksiklik sinemay: gercekten bilen kalifive eleman eksikligidir ve bunlarin arasinda senaryo yazari eksikligi. Muhsin senaryo yazi- yor, Nézim Hikmet Ran senaryo yaziyor. Necdet Mahfi senaryo yaziyor, su ya da bu kaynaktan yararlanarak, oysa hi¢ biri gergek bir sinema adam degil. Baslangictaki bu eksiklik zamanla, film sayisimin artmasiyla, daha da belirli oluyor. 1964'ten sonra film sayisi 150'y: asip 200'U bulunca butlin yuk - proje bulma, proje teklif etme, disinulen tlrden hikaye kurma yiikii~ ya senaryo yazari yonetmenlerin ya da piyasadeki ez sa- yida profesyonel senaryo yazarlarinin omuziarinda kaliyor. Ve, bu are, senaryo yaz~ mada diinya rekoriart kiriliyor, Film sayisi artinca konu bulmak sikintist artiyor. ideal bir gekilde dusinil nu bulmak diye bir giglik olmamali, edebi eserier var, edebiyatgilar var, gin! lar var, bir cikig noktast teskil edecek sorunlar var. deal olarak béyledir oysa guclik varolan yapim sartlarindan doguyor. Pek tabii ki, drnegin, edebi kaynaklar hazir duru- yor - bu kaynaklarin bir kismi, dzellikle piyasa romaniari, kullanilmistir ve kullaniliyor fakat gayet diisiik bir orantida: 1919-1972 yillari arasinda, 3100 filme karsiltk 230° askin yerli edeb? eser uyarlamast - oysa ya bir sansiir engeli cikiyor, ya bir telif hakki ‘édeme meselesi ya da baska bir neden, Kaldi ki edebt kaynaklart kullanmak bir aras- turma, dedisik bir uyariama, bir yorum meselesidir ve tim bunlar zaman gerektiriyor, Gok isin cok az bir zamanda yapildig) bir piyasada. Fakat acaba yabanci bir kaynagin, ister bir sahne oyununun, bir romanin uyarlamasi daha mi kolay? “En kolay gd riniir disardan. En zoru, en tehlikelisidir. Bu, toplumlar arasindaki duygu, gorils ve ns farklarindan geliyor” der senaryo yazari Billent Oran. dyledir, kuskusu: su var ki TUrk sinemasi IUks bir sinema degil, imkanlari kisitli olan bir sinemadir, pro- jeler bir anda kurulur, anlasmalar imza edilir, zaman olur, film daha gekim sathasina girmeden vizyon tarihi tesbit edilir. Ozgiin hikéye kurmak zaman isteyen bir istir hal- buki, hazir bir hikayeyi, bir film hikdyesini, daha iyisi varolan bir filmi kullanmak hem zaman kazandirir, hem, en azindan bu yénden, yapim bitcesini hafifletir. Sonra; ig yapmis, tutulmus, seyirci tarafindan az cok her bdlgede tutunmus ya- banci filmler var, eski veya yeni, bunlardan uyarlanacak bir film kendiliginden bir is garantisi getirir ya da dyle ddgdndldyor, dyle Umit ediliyor-, bu bir film olur. bir Sah- ig garantisini aramak hazir konu, hazir film kullanma siyasetini daha rse ko- olay- ne oyunu olur da destekliyor Bir konu, bir hikdye, bir roman yabanci olmakla birlikte herhangi bir sanatginin figisini gekebilir, hudut tanimayan durumtar, gatismalar vardie clink. Ingiliz Emily Bronte'nin “Riizgarli Bayir''im ispanyol Luis Bunusi geker ya da Turk Metin Erksan; Frangois Coppée'nin “Suclu su Raj Kepoor'a da Halit Refig’e de oikig noktasi olur. Victor Hugo'nun “‘Sefiller’ ini Fransiz, Amerikali, Italyan yénetmeni oldugu gibi geker, Misir ve Turk yonetmeni ise onu uyarlama konusu yapmak zorunlugunda kalir. Sine- mada tim bunlar olagandir, kopyacilikla, taklitgilikle ilgisi yok bu tir bir islemin. Sinema, zaman zaman, yeni turler doguruyor ya da eskiden radbet edilen tirlere bir dénus yaptyor yoksa baska bir kaynaktan yararlanmak zorunda kaliyor, bu turleri beslemek icin. 1965‘ten sonra Turk sinemasinda bir seriiven filmi furyast bay gésteri- 62 yor: siyah-beyaz, dar bilteeli, alelacele cekilen, acayip giysili kahramaniara onem ve- fen, seks gdsterilerige geniy yer ayiran filmlerdir buniar, filmler veya “‘yetiskinter igin hareket halinde izgi romanlari"’ - yetiskinler icin diyorum, igin kétdsii bu filmlere ye- tiskinler kadar cocukiarin da ragbet etmesidir-. Ve bu filmler pek tabii hazir ve cok genis bir malzemeden yararlaniyorlar: yabanct gizgi romaniarindan ve eski “‘seriyal filmlerinden. $dyle ki, Muhsin‘le Alman sinemasinin ve Fransiz bulvar tiyatrosunun, savas yillarinda Misir filmlerinin, sonradan ok: degisik ve cesitli yabanci kaynaklarin etkisi altinda kalmis olan Tiirk Sinemast, din dolas hayali kahramanlarin sinemast oluyor. Bu yeni saigin acaba dylesine énemii mi? Dedil, ne sayi itibariyle, ne de gercek etki. Tur bulma, tir kullanma ihtiyacindan doan bir sapmaden ibarettir ve, _tekrar edelim, ticart sinemanin kaginiimaz bir zorunlugundan. Devam edelim: Bati'da genis akisler yaratmis, gise rekoru kirrmis filmler oluyor kimi Gok satilan bir romandan alinma. Garantisi oluyor béyle bir filmin uyarlanmasi hazir bir reklam var, herkesin dilinde olan bir isim, bakarsaniz bir sarki, Ustelik hikBye deseniz bize yakin, seyircimize uygun, hatta ve hata seyircimizin tuttugu cinsten, boy- tece bir “Love Story” den bir yerli “Ask Hikayesi” cikar, ve tutulur. liging bir érnek bu ve bence Gzel bir drnek, konunun, her seyden once kanunun. yillar yili Tiirk Sine- masinin kullandigi unsurtara dayandid) icin. seyirciye hic bir sekilde yabanci gelmedigi igin. Bu bir film olur veya Gok tutulan bir sahne oyunu, sicagi sicadina islenir ve yer- tilestirerek piyasaya sunulur yerli film seklinde, diserda yapilan uyarlamast daha viz yona gikmadan. Sonra; oldukcga eski bir film var, hem biyUk vizyonlarde iyi is yapmis, divelim istanbul'da birkag hafta afiste kalmis, hem Anadolu'da. diyelim Adana bolaesinde. ivi hasilat vermis. Filmin kopyasi varoluyor, hikayesi tatlt, cana yakin. Bu da garantili bir proje, ya da dyle girlinuyor; ve proje gerceklesiyor oysa sanildigi kadar garentili ol 63 a a a

You might also like