Professional Documents
Culture Documents
Hazırlayan: Öğr. Gör. Recep SOLUK A.İ.B.Ü. GEREDE MESLEK YÜKSEKOKULU Deri
Teknolojisi Programı
Deri ve Dericilik
Mamul deri üretiminde kullanılan ham deri yapısı, dokusu, kimyasal bilişimi ve diğer
özellikleri kendine has olan doğal bir üründür. Deri, canlı hayvan vücudunda çok çeşitli
fonksiyonları yerine getirir. Deri et üretiminde yan ürün olarak elde edildiği için üretim miktarı et
üretimi ile sınırlıdır.
Dericilik Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş döneminde hızla gelişmiş ve Türk derileri dış
ülkelerde aranır olmuştur. XVI ve XVII. yüzyıllarda dericilik en parlak devrini yaşamıştır. Osmanlı
döneminde savaş gereçlerinin büyük kısmının özellikle deriden yapılması dericiliğin önemini
artırmıştır. Ayrıca İstanbul ve Ankara müzelerinde bulunan XVIII. yüzyıla ait savaş elbiseleri, deri
hurçlar, çok sayıda kitap ciltleri dericilik sanatının ne derece önemli olduğunu göstermektedir
Türkiye’de deri sektörü 1993 yılından itibaren modern teknolojiye sahip makine ve
yatırımlarla Organize Sanayi Bölgelerinde üretim yapmaya başlamış ve üretim kapasiteleri de büyük
oranda artmıştır.
Bir hayvanın derisi sadece koruyucu bir örtü olmayıp, bir çok fonksiyonları olan ve
dolayısıyla yapısı da biraz karışık bir organdır. Histolojik bakımdan bütün memelilerin derileri
yapıca az çok birbirine benzer ve esas itibariyle üç tabakadan meydana gelmiştir. Bu tabakalar da
ayrıca bölümlere ayrılır. Deriyi meydana getiren tabakaları basit olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
A)Epidermis
B)Dermis
C)Hipodermis
1
Epidermis
Epidermis, derinin en dış tabakasını teşkil eder ve kendinden sonra gelen dermis tabakasına oranla
çok incedir. Kalınlığı, farklı hayvanlarda değişiktir. Epitel hücreler deri yüzüne yaklaştıkça
beslenemediklerinden su kaybı sonucu boynuzlaşırlar. Şekilleri de deri yüzeyine yaklaştıkça
yassılaşır. Böylece en üstteki tabaka tamamen boynuzlaşmış ölü hücrelerden ibarettir. Bundan
dolayı “Corneum” tabakası adını da alır. Hayvan yaşadığı sürece corneum tabakası ince pulcuklar
halinde dökülür ve bunların yerini aşağıdan gelen hücreler alır. Epidermis tabakası kan damarını
ihtiva etmez. Hücrelerin beslenmesi dermis tabakasındaki kan ve lenf sisteminden difüzyon yoluyla
olur. Bazal hücrelerin bir çoğu; dermisin papiller tabakasına girmiş yarım şeklinde çıkıntılara
sahiptir. Bu çıkıntılar epidermisin dermisle bağlantısını sağlar. Epitel hücreleri sadece epidermisi
değil aynı zamanda kıl, yağ ve ter bezlerini meydana getirir. Epidermisin alt tabakalarındaki
hücreler deri ve kıla renk veren pigment taneciklerini ihtiva ederler.
2
Dermis
Bu tabaka, epidermis tabakasından “Bazal zar”ile ayrılır. epitel hücrelerinin beslenmesi dermisin
üst yüzeyine kan damarlarıyla gelmiş besin maddelerinin bu zardan geçmesi ile olur. Dermis,
dericilikte istifade edilen esas deri tabakasıdır. Esas itibari ile bağ dokudan meydana gelmiştir.
Dermiste bulunan başlıca bağ doku tipleri kollegen, elastin ve retikülindir. Ancak büyük
çoğunluğu kollagen meydana getirir ki bu, deriye form veren en önemli maddedir. Dermis papillar
tabaka girintili çıkıntılıdır ve dericilikte sırça tabakası adı verilen tabaka budur. Kıl köklerini, salgı
bezlerini ve kasları ihtiva eder. Sırça tabakası dermisin sadece az bir kısmını teşkil eder. Kalınlığı
derinin tipine göre değişir. Sırça tabakada bağ doku lifleri oldukça az ve incedir. Bunlar kompakt
olarak birbirlerine bağlanmış olup görülen muntazam bir sıralanmaları yoktur. Kıl deliklerinin
dizilmeleri ile meydana gelen sırça tabakanın şekli her hayvan türü için karakteristiktir. Mamul
derinin üst yüzünde bu farkları müşahade etmek mümkündür. Böylece çeşitli hayvanlardan elde
edilen deriler birbirinden ayırt edilebilir. Bütün memeli hayvanların derilerinde ve bir hayvanın her
nahiyesinde mutlak surette bu papiller bulunmaz. Mesela koyunda omuz, kuyruk dibi ve butların
içinde bu girinti çıkıntılar hemen hemen yok gibidir. Lif demetleri papilla tabakasında sıkı bir
yapıdadır. Aşağılara gidildikçe gevşer. Bu gevşek kısma retiküler tabaka denir. Retiküler tabaka
birbirine geçmiş kollegen liflerinden meydana gelmiş olup kollagen lifleri iyice tbirbirine geçmiş
demetler meydana getirirler. Retiküler tabaka derinin esas tabakasıdır. Bu tabakanın lif demetleri
sırça tabakadakilere nazaran daha geniştir. Kollagen lifleri genellikle dalgalı ve silindir şeklindedir.
Çok sık paketlendikleri bölgelerde, daire şeklindeki enine kesitleri değişerek hegzaganol bir şekil
alır. Bu doku her yöne uzanan ve bir ağ teşkil edecek şekilde birleşen çok ince flamentlerden
ibarettir.
Retiküler doku lifleri kollagen lif demetlerinin etrafını bir zarf gibi sararlar. Bu doku lifleri sırça
tabakasında çok sıktır. Retiküler tabaka toplam deri kalınlığının %45–80 ini teşkil eder. İnce
derilerde dermisin örgülü kısmı gayet ince bir şerit halindedir. Dermis tabakasının elastiki liflerinin
ve kollegen lif demetlerinin sıklığı ve sık örgülü kısmının kalınlığı derinin kıymeti üzerinde etki
eder. Esasen deri sanayinde mamul deri olarak elde edilen maddede dermis tabakasıdır. Derinin
kan ve lenf damarları bakımından en zengin olan, dolayısıyla en fazla beslenen kısmı da budur.
3
Hipodermis
Hipodermis dokusu gevşek bağ dokusudur ve dermisi vücuda bağlar. Yağ depo eden, elastik ve kas
dokuyu ihtiva eder. Hipodermisin alt kısmındaki dokuya subcutaneous doku adı verilir. Bu dokular
dericilikte leş olarak adlandırılan dokulardır ve sepileme işleminde mekanik olarak deriden
uzaklaştırılır. Yüzme esnasında vücut, ssubcutaneous doku ve hipodermisten deri kasları sayesinde
ayrılır. Bu sırada dermiste meydana getirilecek kesikler mamul deriyi meydana getirecek lifleri
tahrip edeceğinden derinin değerini düşürür. Bu nedenle iyi bir yüzme sepicinin işini büyük çapta
kolaylaştırır.
Yağ, yağ dokusu halinde derinin iç yüzünde bulunur. Yüzme iyi yapılmamışsa oranı yüksektir.
Yağın miktarı ve yayılışı hayvanın cinsine, yaşına, sıhhatine ve mevsimlere bağlı olarak
değişebilir. Merinos koyunlarında yağ, deri ağırlığının %20 si olabilir. Buna mukabil genç boğa
derilerinde ise sadece %0.75 kadardır. Yağ nispeti fazla olduğu zaman sepilemeden sonra deriler
göze çarpar nispette yağlıdır. Mesela koyunlarda yağ hücreleri bazen o kadar fazla olur ki dermisin
lifli yapısını bozarak zayıflamasına veya çatlak olmasına sebep olur. Yağ bilhassa sıcak havalarda
veya konserveleme tuzlu kuru yapıldığında deriyi kokutur.
Kıl: Kıl, yün ve kalın kıllar hayvanı soğuğa ve mekanik etkilere karşı korur.Kıllar, kimyasal ve
histolojik yönden üzerinde bulunduğu üst deri ile aynı özelliklere sahiptirler. Kılların üst bölümleri
deri yüzeyinden dışarı çıkarlar. Alt bölümü ise; üst deride bulunan tulum şeklindeki yuvaların içine
yerleşmişlerdir. Kıl çıkış yatağında (kıl kökü) ayrıca yağ bezleri de vardır. Bunlar çeşitli
4
büyüklüktedirler. Kılın, derinin içinde kalan kısmına kıl soğanı denir. En alttaki bölümüne ise kıl
kökü denir. Ayrıca kılda, kılın hareketliliğini sağlayan kıl kası da vardır.
Hayvan derisi proteinler, az miktarda yağ ve mineraller ile fazla miktarda sudan oluşur. Bu
maddelerin her birinin payı derinin türüne, ırka, yaşa, cinsiyete ve yaşam koşullarına göre değişir.
5
DERİ ÇEŞİTLERİ
Sığır Derileri
Düve derisi: Henüz buzağılamamış genç dişi sığırdan elde edilen deridir.
Deri kalitesi gayet iyidir. Deriler homojen ve çok ince bir kollagen yapısına sahiptir.
İnek derisi: çoğunlukla buzağılamış yaşlı sığır derileridir. Çok fazla gebelikten dolayı karın ve yanlarda
esnemeler ve genişlemeler görülür. Bundan dolayı deri kalitesi düşüktür.
6
Taze boğa derileri 25-30 kg, hatta daha ağır olabilir. Deri kalınlığı 3.5-6.0 mm arasındadır.
Epidermis tabakası Oldukça ince olup inek ve dana derilerininkine benzer yapıdadır.
Retıkular tabakadaki kollagen lif demetleri çok sıkıdır. Bundan dolayı belirgin bir ağ
örgüsü şeklinde liflerden oluşmuş bir yapıya sahiptir. Boğa derilerinin retıkular tabakası sık
ve sert bir yapıya sahiptir. Böylece mamul deriler de daha sıkı ve sağlam olurlar.
İnek Derileri
Deri ağırlığı 15-25 kg arasındadır. Deri kalınlığı 2.8 – 5.7 mm arasındadır. 8 – 10 yıl
sütünden yararlanılabilir. İnek derilerinde Elastin miktarı da dana derilerine oranla daha
fazladır. Ağır inek derilerinin koryum tabakalarında (özellikle yan ve boyun bölgelerinde)
elastik doku daha fazla bulunur. Lif demetleri deri yüzeyine belli bir açı yaparak uzanırlar.
Bu açılar vücudun farklı bölgelerine göre değişim gösterir. But bölgelerinde geniş ve dik
açılar göstermelerine karşın dalgalı bir görünüm göstermezlerken, boyun ve etek
bölgelerinde daha gevşek yapılı ve dalgalı görünümdedirler. Retikulin yani prekollagen
miktarı (özellikle boyun ve etek bölgelerinde) boğa ve dana derisinden daha fazladır.
Yeni doğan sığır yavrusuna “buzağı” denir. Bunlar ana sütü ile beslenirler. Sütten kesilmiş
sığır yavrularına “dana” denir.
Bir yaşından sonra cinsiyetlerine göre; erkekse “tosun”, dişi ise “düve” ismini alırlar. Deri
değerlendirmesinde dişi ya da erkek derilerinin hepsi “dana derisi” denilmektedir. Başka bir
deyişle burada ele alınacak deriler cinsiyet farkı gözetmeksizin genç sığır hayvan derileridir.
7
8
Manda Derileri
Manda derileri sığır derilerinden daha kaba görünüşlü olup, sırça görünümleri daha
pürüzlü bir yapıya sahiptir.
Hindistan'da yaşayan bir manda türü olan ZEBU (Kipse), sığır derisine benzemekte ve
sadece boyun kısımlarındaki karakteristik yapıları ile ayırt edilebilmektedirler.
At ve Beygir Derileri
At derileri de diğer tek tırnaklı hayvanlarda olduğu gibi boyun ve kropon (ayna)
kısımlarından oluşmaktadır ve her iki kısım yapı itibariyle birbirinden çok farklıdır.
Yalnızca zebra derilerinde boyun ve kropon kısımları arasında bir fark
bulunmamaktadır. At ve beygir derileri sadece tuzlanmış deriler halinde bulunmakta
ve ticarette kuyruktan kulak dibine kadar olan uzunlukları üzerinden işlem
görmektedirler. Bu sınıflandırma aşağıdaki gibi yapılmaktadır.
At ve Beygir Hamderileri
179 cm'ye kadar
180-199 cm
200-219 cm
200 ve üzeri
At derileri iki kısımdan oluşmaktadır: Bunlardan birincisi sırt çizgisinin her iki tarafında
kalan ve AYNA olarak tabir edilen kısım, ikincisi ise boyun kısmıdır.
9
Boyun kısmı ise aynaya göre daha gevşek strüktürlü olduğundan bu kısım genellikle
yüzlük deri olarak işlenmektedir.
Sırça yapısı, ortada kalın bir kıl gözeneği olmak üzere bunun etrafını sarmış ince kıl
gözeneklerinden oluşan bir görüntü verir. Bu görünüm nedeni ile bu tür derilerin
sırçaları keçi derisine benzemektedir, ki bu sebeple bu tür derilere "AT veya BEYGİR
ŞEVRO DERİLERİ" de denmektedir.
Keçi derilerinin yapıları
Keçi derilerinin histolojik yapıları dana derileri ile koyun derisi arasında dokusal bir
özelliğe sahiptir. Ancak hayvanların ırkları, yaş ve cinsleri dokusal yapısını etkilediği gibi
beslenme, bakım ve özellikle doğa koşullarının etkisi de deri yapılarında bazı ayrıntıların
ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Keçi derileri genelde koyun derilerinden daha az yağ
içerirler.
Daha homojen yapılı oldukları gibi sırçaları da daha düzgün ve daha belirgin
görünümlüdür.
Genellikle, kıl tipi keçilerde uzun kıllar seyrek ama kaba tiftik keçilerinde ise uzun
lifler sık fakat ince ve uzun olur.
Corıum tabakası kıl örtüsünü oluşturan kılların sıklık ve kabalık durumlarına göre
yapısal ve kalite yönünden az da olsa değişiklik gösterir. Koyun derilerinde gevşeklik ve
süngerimsi yapıyı doğuran boşluklar ve gözeneklerin bunlar da pek görülmemesinin 2
nedeni vardır:.
1- koyun derilerine oranla daha sağlam ve dolgundurlar.
2- kollagen lif demetleri daha kalın ve daha çok sayıda lif içerirler
Papılların yapısı koyun derilerinden daha sıkı ve daha dolgun ve daha sağlamdır. Yağ
ve ter bezlerinin az olması, kollagen lif demetlerinin de bu bölgelerde daha sık yer alması
papıllar yapının oldukça kuvvetli yapılaşmasını sağlar.
Elastik liflerin daha yoğun ve daha kuvvetli bir ağ oluşturmasının
desteklenmesi keçi derilerine 2/3’sinin elastik doku tarafından oluşturulmasını
sağlamaktadır. Elastin miktarı da koyun derilerininkinden fazladır.
10
Hayvan kesildiğinde kıl kasının kasılmış olarak kalması özellikle hafif derilerde
cildin pürüzlü kalmasına neden olur. Corıum tabakasındaki elastin miktarının fazla olması
derinin yeterince gevşetilmesinin önündeki önemli bir engeldir.
Retıkular tabakası iyi oluşmuştur. Lif demetleri oldukça kalın ve uzun olup sağlam
yapılıdır.
Oluşturdukları örgü ağının sağlamlığı ile keçi derilerinin dana derilerine
yaklaşmasını sağlarlar.
Toplam deri kalınlığının % 45-75’ini oluşturur. Tabakalar arası lif geçişleri düzgün
olması corıumu sağlam yapılı kılmaktadır. Lif demetlerinin örgütsel yapıları ve açıları ile
koyun derilerinden farklı ve daha uygun bir deri yüzeyi oluşturur. Böylece keçi derileri daha
sıkı ve daha dolgun bir tutum kazanmış olur.
.
11
Koyun ve Kuzu Derileri
Koyun ve kuzu ham derilerinden üretilmiş mamul deriler arasında kalite bakımından
büyük farklılıklar vardır.
Bu farklılıklar ince yünlü koyun ırklarından kıl koyunu türlerine kadar olan yelpaze
içinde görülür.
Koyun ve kuzu derileri bazı hallerde keçi derisi karakteri veya özellikleri gösterebilirler.
Yapağı gömleği ne kadar ince ve kıvrımlı yüne sahipse, yün derinin korunması
fonksiyonunu o kadar fazla üstlenir ve bu nedenle deri gevşek yapılı ve çoğunlukla yer
yer yağ kümeleri ile kaplanmış durumdadır
Ham deriden başlamak suretiyle koyun derilerinin kullanım amacına göre seçilmesi
çok önemlidir.
Burada, mamul derinin giysilik deri mi yoksa hafif yüzlük deri mi ya da astarlık deri mi
olacağı önem taşır.
Koyun derileri kıl kökü yataklarının düzensiz dağılımından tanınabileceği gibi, çift
ciltlik (çift katlılık) gösterme eğiliminden de tanınabilirler.
Koyun derileri keçi derilerine oranla daha geniştirler ve boyları ile enleri pratikte aynı
kabul edilebilir.
12
Keçi derilerinde ise cildin kısmen uzaklaştırılması halinde cildin hemen altındaki kaba
kılların gözeneklerini tanımak mümkün değildir.
Öte yandan kıl koyunu derileri, keçi derilerine oranla daha geniş ve daha uzuncadır.
Domuz Derileri
Güney Amerika'da bulunan ve bir yaban domuzu olan "PEKARİ" domuzlarının derileri
klasik eldivenlik deri yapımına çok uygundur. Bunlar çok yumuşak ve esnek olan tipik
bir sırçaya sahiptir. Sırça, hafif bir eğri oluşturarak yan yana duran üç kalın kıl
gözeneği ve bunların etrafını saran ince kıl gözeneklerinin oluşturduğu yapı ile
kaplanmış vaziyettedir.
Evcil domuz derileri ise yabani domuzlara oranla daha sıkı bir yapıya sahiptirler.
Üçgen şeklindeki kıl gözenekleri tüm deri yüzeyine yayılmıştır ve bu kaba kalın kıllar
deriyi boydan boya kat etmektedir.
Bu tür domuz derileri pratik olarak papillar tabakadan oluşmaktadır. Bu nedenle diğer
domuz derilerinin aksine etekler ve kropon arasında büyük yapısal farklar
bulunmaktadır. Ayrıca boyun bölgeleri de sıkı bir lif yapısı göstermektedirler.
Domuz derileri giysilik, yüzlük, eldivenlik ve saraciyelik deri olmak üzere çok geniş bir
üretim alanında rahatlıkla kullanılabilirler.
Domuz derileri ticarette elde edildiği bölgeye göre kropon ya da bütün deri olarak
işlem görürler.
13
Yaban Hayvanı (Wild) Derileri
Yaban hayvanı derileri denildiğinde sığır derilerinin aksine tamamen doğada serbest
halde yaşayan geyik, karaca, dağ keçisi ve benzeri hayvanların derileri anlaşılır.
Bu hayvanların postları çok sayıdaki kıllar ile kaplı olduğundan gevşek yapılı bir
papillar tabakaya sahiptirler ve bunun bir sonucu olarak da daha ziyade semi deri
üretiminde kullanılırlar
Bu derilerin ciltleri blöse durumunda iken semi tabaklamaya girmeden önce mekanik
olarak uzaklaştırılır.
Bu tür deriler temizlik derileri olarak, hamile giysisi olarak ve ortopedi sektöründe
geniş çapta kullanılır.
Günümüzde krom ile tabaklanmış geyik derileri giysilik deri yapımında
kullanılmaktadır.
Yaban derileri arasında kanguru derilerinin ayrı bir yeri vardır. Bu hayvan türünün
derileri yüksek kopma mukavemetleri nedeni ile diğer derilerden ayrılırlar.
Bu nedenle örneğin ağır spor ayakkabıları ve dans ayakkabılarının üretiminde
kullanılan yüzlük deriler kanguru derilerinden üretilmektedir
14
Sürüngen (Reptil) Derileri
Bu derilerin dış yüzeyleri balık pullarında olduğu gibi boynuzlaşmış bir tabakadan
meydana gelmektedir.
Çeşitli sürüngen tiplerine ait deriler karakteristik pulcukları ve boynuzsu yapıları ile
diğer derilerden kolaylıkla ayrılırlar.
Boynuzlaşma yaş ilerledikçe arttığından daha çok genç hayvanların derileri tercih
edilir. Bu iş için özellikle Avustralya'da "KROKODİL" çiftlikleri kurulmuştur.
Bu tip derilerde kollagen lifleri deri yüzeyine paralel olarak uzandığından yüksek form
tutma stabilitesine sahiptirler ki, bu nedenle özellikle bayan el çantalarının imalatında
özellikle aranırlar.
Bu tür deriler genellikle portföy ve küçük bayan çantası yapımında kullanılmakla
birlikte, kemer ve ayakkabı sektöründe de az miktarda kullanılmaktadırlar.
15
Timsah derisi
Bir hayvan derisinin kalitesi menşeine (geldiği yer), yaşam koşullarına, beslenmelerine,
cinsiyetine, türüne ve yaşına göre değerlendirilir. Bunların dışında başka nedenlerden dolayı da
hata ve kusurlar oluşabilir.
Menşei: Avrupa’da yetişen hayvan derileri genellikle evcil hayvan derileri olarak
nitelendirilmektedir. Bunlar genellikle çiftliklerde yetişen kesimlik veya kasaplık hayvanlardır.
Deri dokuları çok iyi bir yapıdadır ve yumuşaktır. Avrupa dışında yetişen bazı hayvanlardan
elde edilen derilere ise yabani hayvan derileri diyoruz. Bu hayvanlar sürü halinde açık havada
16
yaşarlar. Sürüye ait olduğunu belirtmek için vurulan damgalar deri yüzeyinde hata olarak
değerlendirilir.
Genellikle evcil hayvan derileri yabani hayvan derilerinden daha kıymetlidir.
Çünkü Avrupa’da yetişen hayvanların deri oluşumları yaşama şartlarından dolayı kullanıma
daha elverişlidir.
Hayvanın Yaşı: Hayvan ne kadar yaşlı ise o oranda da kötü bir deri kalitesi, gevşek bir deri
dokusu ve kalın bir sırça ortaya çıkar.
Hayvanın Cinsiyeti: Dişi hayvanlardan alınan deriler erkek hayvan derilerine oranla daha sıkı
bir deri yapısına ve daha ince bir sırçaya sahiptirler.
Hayvanın Yavrulaması: Dişi hayvan ne kadar çok yavrularsa deri kalitesi o kadar düşer.
Irk: Melezlere oranla saf ırklar daima daha iyi bir deri kalitesine sahiptirler.
Hayvanın Yaşadığı İklim: Sert ve soğuk iklimde yaşayan hayvanların derileri ılıman iklimde
yaşayan hayvanların derilerine oranla, daha iyi bir deri dokusuna ve yüzeyine sahip ve daha az
serttirler.
Yetiştirme: Besi ve damızlık için seçilmiş süt, et ve yününden yararlanılan hayvanlarının derileri
fazla kaliteli değildir.
Bakım: Hayvanların bakımına özen gösterilmesi deri özellikleri yönünden çok önemlidir.
Otlakta beslenen hayvanlar ahırda beslenenlere oranla daha iyi bir deri kalitesine sahiptirler.
Beslenme: Hayvan ne kadar çok yeşil yiyecek ile beslenir ise o kadar iyi gelişir ve
deri kalitesi de o derece iyi olur.
Deri Durumu
Derinin çeşitli vücut bölgelerine göre kalınlık farklılıkları vardır. İyi durumlu bir deri kenarlarda
ve kenar bölgelerde orta bölgelerdeki kalınlığa sahiptir.
Deri ve postların elde edilmesinde uygulanan yüzüm yöntemi her ülkede aynıdır. Bu kuyruk
sokumundan başlayan karın üzerinden geçen ve gırtlağa kadar devam eden boyuna bir kesitle
bacaklara doğru açılan yatay kesimden meydana gelir.
Krupon (Croupon); bütün deri ve post türlerinde deri imalatı için en uygun bölümdür.
Çünkü burada deri dokusu birbirine sıkı bağlarla bağlı kuvvetli ve düzgün bir görünümdedir.
Boyun bölgesine doğru deri boyundan veya besi katlarından dolayı düzgün olmayan bir
görünüm alır. Karın ve bacak bölgelerinde deri daha zayıf ve incedir.
Karın ve bacak bölgelerinde doku zayıflığı kendini daha çok belli eder. İnek derilerinden
elde edilen etekler gebelikten dolayı nispeten daha fazla esneme gösterirler.
17
Derinin kısımları
Birçok deri kusur ve hatası deri kalitesini olumsuz yönde etkiler. İyi kalitede bir deri
için birinci şart pürüzsüz yani hatasız bir deridir. Bundan dolayı deriyi tabaklayan kişi derideki
hataları tanımalı ve dikkate almalıdır.
Ham deride çok farklı nedenlerden dolayı çeşitli hatalar vardır. Ham derideki hatalar hayvanın
yaşamı, derinin yüzümü ve konservasyon işlemi sırasında oluşur.
Burada hayvanın yaşamı esnasında herhangi bir nedenle mekanik etkiler sonucunda meydana
gelen tüm hatalar anlaşılmaktadır.
18
Dikenli Tel Sıyrıkları: Farklı derinliklerde sıyrık, yarıklar ve düzensiz şekillerdeki yaralardır.
Bunlar açık (taze) veya kapanmış yaralar şeklindedir. Ancak tolalarda fark edilebilir.
Dikenli Çit ve Kaktüs Sıyrıkları: Bu hatanın da görünümü dikenli tel hataları gibidir. Ancak
burada sıyrıklar daha az derinliktedir. Bu hatalar tola durumunda fark edilir.
Boynuz Darbeleri: Çiftleşme döneminde genellikle bir dişi hayvana sahip olmak için erkek
hayvanlar birbirleriyle savaşırlar. Bu da çoğunlukla karın ve yanlarda boynuz darbeleri
oluşmasına yol açar.
Kaşağı Sıyrıkları: Papiller yüzeyde oluşan az miktarda çizgiler şeklinde yaralardır. Paralel bir
düzendeki çizgiler gruplar halinde ve deri yüzeyinde dağılmış durumdadırlar. Bu hatalar tola
durumunda hatta çoğunlukla işlenmiş deride ortaya çıkar.
Yanık İzleri: Bunlar sıcak veya soğuk damgalama şeklinde hayvan sahipleri tarafından
işaretleme amacıyla diye uygulanır. Bu izler bazen derinin sadece sırça yüzünde ama
çoğunlukla tüm deri kalınlığını etkilemektedir.
Sürtünme İzleri: Belli bölgelerde kılların yolunması şeklinde ortaya çıkabileceği gibi ağır
durumlarda apseli yaralanmalar şeklinde görülebilir. Bu yaralar ilerlemiş ise, yara izleri
çoğunlukla ham deride de görülür.
Kırkım Hataları: Sadece koyun derilerinde ve yünlerin kırkımı sırasında ortaya çıkan bir
durumdur. Bunlar kırkım makası ile yeni oluşmuş veya kapanmış yaralar olabilirler. İyileşmiş
olsalar bile ham derinin et yüzünden görülebilirler.
Hastalıklar: Çoğunlukla siğil ve çıbanların sebep olduğu bir hatadır. Deri dokusu üzerinde açık
veya iz bırakan yaralanmalar şeklinde görülür. Bunlara ilave olarak uyuz, kene ve bitin
sebep olduğu hastalıklar sayılabilir.
Avlanma Hataları: Usulüne uygun olmayan vurma sonucunda deride açılan delikler ve kesikler
tüm deriyi değersiz hale getirebilir.
Dışkı ve idrardan oluşan hatalar genel olarak evcil hayvan derilerinin bacak ve karın
bölgelerinde ortaya çıkan bir hatadır. İyi ve temiz bakım yapılmayan ahırlarda oluşurlar.
Genellikle bu hataların ham deri durumunda anlaşılması zordur.
Hatalı bölgeler diğer kısımlara oranla farklı bir renk alır. Sırça kalın kıl gözenekleri genişlemiş
durumda olur. Kuvvetli etkilenme sonunda derinin sırça yüzü aşınmış ve mat bir görünüm alır.
19
Parazitlerin Oluşturduğu Hatalar
Yaşayan hayvan derisi üzerinde bazı canlılar tarafından oluşturulmaktadır. Bunlar yaşamak ve
gelişimini sağlamak için başka bir canlıya gereksinim duyan asalaklardır. Bunlardan önemli
olanlar:
Nokra: Sinek larvaları tarafından oluşturulurlar. Bu sinekler daha çok meralarda, otlaklarda
bulunan hayvanları, karaca, geyik ve ren geyiklerini tercih eder. Bu gibi yaralar derinin
tamamen değerden düşmesine yol açar.
Kene: Keneler kan ile dolu olarak deriye yapışırlarsa bu hatalar genellikle ham deri
durumundayken ortaya çıkabilir. Bu hataları ortadan kaldırmak için keneler çoğunlukla
fırçalanarak yok edilir. Bu hatalar ham deride görülmez ve ilk kez tola durumunda fark edilir.
Uyuz: Uyuz hatasının ham deri durumunda fark edilmesi mümkün değildir. İlk olarak tola
durumunda 0,5 – 2 mm büyüklüğünde deri yüzeyinden daha farklı renkteki lekeler ile anlaşılır.
Sivilce şeklindeki bu lekeler sarıdan mora doğru farklı renktedirler. Hayvanın kaşınması sonucu
sırçada zedelenmeler görülür.
Bit: Bu hatalar ham deri veya tola durumunda teşhis edilmesi çok zordur.
Ancak bu hatalar büyüteç altında görülebilir ve bu şekilde doku zedelenmesi (gözeneklerin
genişlemesi) belirlenebilir.
20
Usulüne uygun yapılmış tuzlu konservasyon olmasına rağmen ortaya çıkan renk
bozulmaları
Tuz İzleri: Hafif yeşilden açık mavi renge kadar küçük kabarık görünümdeki
oluşumlardır. Konservasyon tuzundaki magnezyum kirleri ve hafif kuruma ile oluşur.
Demir Lekeleri: Derinin et yüzünde küçük veya büyük formlara sahip pas rengi lekeler
halindedir.
21
Genel Deri İşlemleri
Ham deri
Genel olarak dericilikte kullanılan derilerde çizik, ispire hastalık izleri olmamalıdır.
Cildi çok temiz deri toplam deri içinde çok az çıkar, yaklaşık bu oran %25 civarındadır. Tüm
deri tiplerinde genel olarak temiz ciltli deri talep edildiğinden temiz ciltli deri bulmak zorlaşır.
Ham deride kılın altından ne çıkacağı bilinmediğinden deri işlemleri yapılırken cildi bozuk
derilerde ayırım işleminden sonra başka deri çeşitlerine çevrilmesi zorunluluğu ortaya çıkar.
Çok bozuk deriler hafif mekanik işlemlerle ve cilt kapatma işlemleriyle düzeltilemez.
Ham deri
Üretim basamakları
Islatma
Islatma işlemine geçmeden önce derilerde bir ayırım işlemi yapılmalıdır. Bu ayırım
işleminde deriler salamura mı, tuzlu kuru mu veya yeni yüzülmüş mü buna dikkat edilmedir.
Yaş deriler hemen işlentiye alınırken tuzdan başka yardımcı maddeye pek ihtiyacı yoktur. Yaş
deriler kiri kanı uzaklaştıktan sonra normal ıslatmaya devam edilir. Salamura ve tuzlu kuru
derilerin ıslatmasında ise derinin kirlilik durumuna göre ön ıslatma yapılıp ardından esas
ıslatmaya geçilir. Ön ıslatmadan sonra deriler kavaleto işleminde yağ ve kirleri uzaklaştırılır.
Esas ıslatmada derilerin ıslanması kolaylaşır. Islatama işlemini kolaylaştırmak için Yüzey aktif
maddeler ( deterjan) verilir. Islatma uzun sürerse bakterisit (örn: Çamaşır suyu) verilerek
derilerin kokması önlenir. Mekanik hareket ıslatmanın önemli etkenlerinde birisidir. Kuru
22
derilerde 1-2 saat hareketsiz bırakıldıktan sonra mekanik hareket uygulanır. Mekanik hareket
ıslatmayı sonrasında yumuşatmayı hızlandırır. Islatmanın süresi derinin durumuna göre 1-2 gün
sürer. Islatma işlemi sonunda deriler hayvanın sırtından düştüğü gibi yumuşak ise derilerin suyu
değiştirilerek kıl giderme ve kireçlik işlemine geçilir.
Kıl Giderme
Karışım derilerin et yüzeyine sürülür. Deriler yünlü yönü üste gelecek şekilde yığın
yapılır. 4 saat beklenir. Derilerin yünü ele kolayca gelir, gelmiyorsa yolunmak için zorlanmaz.
Yünlerin yolunması bittikten sonra kireçlik işlemine geçilir.
23
Kılları giderilen deri
Kireçlik
Kireçliği gayesi; kılları parçalamak, lifleri açmak ve derinin aktif guruplarını ortaya
çıkartmaktır. Kireçliği yaparken dikkat edilecek nokta damarsız bir deri elde etmektir. Derinin
damarlı çıkmasına pek çok neden etkilemektedir en önemlisi derini homojen olarak su
alamamasıdır. Aynı zamanda verilen kireçlik maddelerinin derinin yağlı olması veya iyi
ıslatılamamasından dolayı lifler arasına homojen dağılmamasından kaynaklanmaktadır.
İyi bir kireçlik için bazı faktörlere dikkat edilir, bunlardan biri sıcaklıktır. Sıcaklık 26-28
derece olmalıdır. Düşük sıcaklıklarda kirecin çözünürlüğü fazla olduğunda damarlaşma daha
fazladır. Diğer bir faktör ph dır , iyi şişme elde etmek için ph kademeli arttırılmalı elde edilmek
istenen ph ya yavaş ulaşılmalıdır. Faktörlerden biriside tuz dur. Ortamda tuzun olması düzenli
şişme sağlar. 4 be civarındaki yoğunluk uygundur. Bunların yanı sıra dolabın su oranı az
kireçlik boyunca olmamalıdır. Dolap badanası yapılsa bile sonunda su oranı %250-300
civarında olmalıdır. Kireçlik işleminde ham derinin durumu en önemli faktörlerden biridir. Ham
derinin deri özü kayıpları fazla ise deri düzensiz şişer. Deri kalınlığı fazla ise ilk önce derinin
cildi şişeceğinden kireçlik kimyasalları kademeli arttırılmalıdır. Derinin et tarafında fazla yağ
varsa kireçlik kimyasalları derinin içine düzensiz dağılır, bunun için kireçlikten önce deriler
kavaleto işleminden geçmelidir. Kireçlik işleminde zırnık yerine NaSH sülfitrat verilerek şişme
biraz azalır. NaSH sülfitrat tın yanında zırnıkta verilerek deri gelişimi garanti altına alınır.
Kireçliğin ilk aşamasında deriler sürekli döndürülür daha sonra saat başı 5 dakika döndürülür.
Kireçlik sonunda derileri açık havada bırakarak kireç taşı veya kireçleme aşamasında derilerde
sülfür lekeleri oluşması engellenmelidir. Oluşacak lekeler sora dan uzaklaştırmak zorlaşır.
Kireçliğin süresi 18-20 sürebilir. Süre sınırı çeşitli etkenlere bağlı olarak değişir. Daha fazla
kireçlik cildin hasarlaşmasına neden olur. kireçliğin sonunun kriteri görünün homojen olması
ve saydamlaşması parmağın bastırıldığında iz kalmamasıdır. Kireçlik sonunda deriler 28
derecelik su ile yıkama işlemi yapılmalı böylelikle derilerin nakli kolaylaşır hem de cilt
temizlenir. Kireçlikte kullanılan suyun sertliği fazla ise deride lekeler bırakmakta bunun için
tabakhane sularının sertliği giderilmelidir. Amaçlanan derinin yumuşaklığı fazla ise etleme
işleminden sonra ikinci kireçlik yapılır.
24
Örnek kireçlik reçetesi
%300-400 su +% 1
Sülfitrat (NaSH)
+% 2-3 Kireç
1 saat dolap döner
% 1,5 Zırnık (Na2S)
%2-3 Kireç
1 saat dolap döner
Bir saat hareketsiz bekler
Dolap saatte 5 dakika döndürülür.
Süre 18-20 saat
Kireç giderme; deri liflerine bağlı veya lifler arasında kireci uzaklaştırmadır. Deri lifleri
arasındaki kireç deriye sert tutum verir. Yumuşak istenen deri tiplerinde kireç kalması istenmez,
bunun deriden uzaklaştırılmalıdır. Deri içindeki kireci nötrleştirmek için çok çeşitli asit yapılı
madde kullanılır. Kuvvetli asitler tek başına kullanıldığında deride şişme meydana getirirler,
bunun için amonyum tuzları ile tamponlanır. Kireç gidermede kullanılan asitlerin bulunması
zor olmayan ucuz maddeler olmalıdır. En çok kullanılanlar zayıf organik asit ve tuzlarıdır. Zayıf
organik asit ve tuzları ph değerlerine bağlı olarak daha uzun zamanda kireci nötrleştirirler ve
karboksil gurubundaki kireci uzaklaştıramazlar.
Amonyum tuzlarının balıklar için öldürücü etkisin olduğu unutulmamalıdır. Kireç giderme
işleminden sonra 7-8 ph ya ulaşıldığında sama işlemine geçilir. Bu işlem deriden şekilsiz
proteinleri uzaklaştırır ve aynı zamanda peptit zincirlerini kırar. Sama enzimleri genellikle
pankreastan üretilirler. Enzimlerin aktif olduğu sıcaklık 38 Co 'dir. Daha yüksek sıcaklıkta
proteinden bozulur. Düşük sıcaklıkta ise hayvansal enzimler aktif değildir.
Örnek reçete
% 150 su
% 2 Amonyumsülfat, süre 1 saat
% 1,5-2 kireç giderici madde, süre 1 saat % 05-2 Sama enzimi , süre 45dk – 1
saat miktarlar derilerin inceliğine, büyükbaş veya küçükbaş olmasına göre
değişir.
25
Kireç gidermenin süresi 30-60 dakikadır. Süre deri / su oranı ile doğru orantılıdır. Su oranı
arttıkça süre uzar. Kireç giderme işlemi az su ile yapılmamalıdır.
Yağ giderme
Genelde küçükbaş derilere uygulanır. Derilerin içinde ham yağlar bulunur bu yağlar
bitmiş derilerin görünümünü ve kullanımını etkiler. Bunun için derilerin içinde bulunan yağlar
gaz yağı ve yağ alıcı deterjanlar kullanılarak giderilir.
Örnek reçete Susuz
%10 gaz yağı % 2
Yağ alıcı madde
süre 1 saat süre sonunda deriler sıcak tuzlu su ile yıkanır
Pikle
Pikle de kullanılan maddelerin mamul derinin tutunu etkiler. Bunun için pikle yi deri
tipine uygun yapılmalıdır. Pikle de çeşitli tuzlar kullanılabilmesine rağmen ucuz olduğu için
NaCl mutfak tuzu kullanılır. Tuzun deriye penetrasyon hızı asitlerden daha az olduğu için 10
dakika önce verilir. Böylece asit şişmesinin önüne geçilir. Tola ağırlığı üzerinden verilen % 80-
100 su ve %10 tuz suyun yoğunluğunu 7 Beo ye getirir. Daha az tuz iyi hesaplanmazsa asit
şişmesine daha fazla tuz ise deri kalınlığının azalmasına neden olur. Pikle de kullanılan asitler
genelde formik ve sülfürik asittir. Bu asitler diğer asitlere nazaran bol ve ucuz bulunurlar. Pikle
de tola ağırlığı %1,5 -1,8 oranında asit kullanılır. Pikle de kullanılan formik asidin hem deriye
penetrasyonu hızlı hem de deride maskeleme etkisi yapar. Dolgun, tok ve bir örnek tabaklama
için formik asidi en azından yarı yarıya kullanılmalıdır. Tuz atık su arıtma işleminde tuzun
uzaklaştırılması zordur. Pikle işlemi 2-3 saat sürer bu sürenin sonunda derinin kesiti 3,5 ph
civarında ise krom tabaklamaya geçilir. Krom tabaklamada günümüzde hazır krom sülfat tuzları
kullanılır. Derinin ph sı tabaklamaya uygun olmalıdır. Krom tabaklama esnasında yumuşak deri
tipi istendiğinde elektrolit dayanımı yüksek yağlar verilir. Az sulu sistemlerde derinin dolap
içinde birbirine dolaşması kısmen önlenir. Verilecek yağın oranı %02-03 civarındadır. 4 saatlik
tabaklama sonunda soyum bi karbonatla %2 civarında alkali madde verilerek derinin ph sı 3,8
'e getirilir. Pikle işlemi esnasında su sıcaklığı 25 C0 yi geçmemelidir. Fazla sıcaklık protein
hidrolizine neden olur.
26
Tabaklama Yöntemleri
Bitkisel tabaklama
Mineral (Crom) tabaklama
Yağla tabaklama
Bitkisel Tabaklama
Tabaklama maddeleri çoğunlukla bitkilerin kabuklarında, yapraklarında bazen de
meyvelerinde ve tohumlarında bulunurlar. Bitkisel tabaklayıcılarda bulunan tabaklama
maddeleri ancak suda çözüldükten sonra deri tarafından alınabilirler. Burada tabaklayıcı
maddeler deriye nüfuz ederek deri tarafından yavaşça emilir ve bağlanır. Bu işlem derinin
kolegen lifleri ile tabaklama lifleri arasında bir denge oluşana kadar devam eder. Kullanılan
şerbetin türüne göre kolaların tabaklamasından sonra farklı özelliklere sahip deriler elde edilir.
Bitkisel tabaklama işlemi kuyularda yapıldığından, tabaklama çözeltisi hareket ettirilerek deriye
daha homojen bağlanması sağlanır. Özellikle köselelik derilerin tabaklanmasında kullanılır.
Mineral Tabaklama
Bitkisel tabaklama maddelerinin aksine doğada çözülmemiş halde bulunurlar. Bu
mineraller çeşitli kimyasal yöntemlerle suda çözülebilen tuzlara dönüştürülmektedirler. Mineral
maddelerle tabaklama yönteminde krom tabaklama çok büyük öneme sahiptir. Krom tabaklama
ucuz olması, her türlü deri tabaklamasında
kullanılması ve deriye ısı dayanımı, yumuşaklık, esneklik gibi özellikler kazandırması
nedeniyle çok tercih edilen yöntemdir. Krom tuzları pikle işleminden sonra aynı banyoya %
5-10 civarında verilir yaklaşık 4 sonra deriye nüfuz eder. Deriye nüfuz ettikten sonra tatlı soda
ve sodyum formiyat gibi alkali maddelerle molekül yapıları büyütülerek derinin liflerine
bağlanır
27
Krom tabaklanmış deri
Yağ ile Tabaklama: Tarih içinde kullanılan en eski tabaklama yöntemlerinden biriside
hayvansal yağlarla derilerin işlenmesidir. Esas
tabaklama maddesi olarak balık yağı kullanılır. Genellikle yumuşak ve
sağlam derilerin elde edilmesinde bu yöntem kullanılır. Güderi yağla tabaklamaya örnek verilir.
Aldehitlerle Tabaklama
Aldehitler daha çok derinin ter, yıkama ve yırtılma dayanımını artırmak için kullanılır.
Retenaj işleminde aldehitlerden Glutardialdehit kullanılır. Glutardialdehit derinin ph sı 4,5 -5
da iken nötralizasyondan önce kullanılmalıdır. Yüksek ph larda glutardialdehit banyoya
verilirse derinin cildi büzüşmeye başlar. Sırçayı kabalaştırmadan doldururlar ve boyanın
homojen bir şekilde dağılmasını sağlarlar. Krom tabaklamada verilirse krom tüketimini arttırır.
Glutardialdehit ile retenaj görmüş deriler sarı renk alacağında beyaz boyanacak deri tiplerinde
kullanılmamalıdır. Glutardialdehiti kullandıkça derinin yumuşaklığı artar ancak derini
mukavemeti düşer.
Tabaklama işleminden sonra deriler istenen kalınlığa yarılır ve tıraşlanır. Sonra deriler
dolaba alınır. Dolapta talaş artığı, makine yağı gibi kirlerden kurtarmak için yıkayıcılarla
yıkama işlemi yapılır. Bundan sonra yağlama boyama ve retenaj işlemlerine geçilir.
28
Derinin yarılması
Krom Retenaj
Farklı partiler arasında bir örnekliği oluşturmak için krom retenaj yapılır. Böylelikle
derilerin arasında renk farklılığı meydana gelmez. Krom retenajda daha yüksek bazisiteli krom
ve krom -sintanlar kullanılır. Krom retenaj yapılan deriler diğer krom retenaj yapılmayan
derilere göre daha koyu boyanırlar. Aynı zamanda krom retenaj görmüş derilerin esnekliği ve
yumuşaklığı iyidir. Bundan dolayı yumuşak karakterli deri tiplerinde krom retenaj yapılır.
Yüksek bazisiteli krom tuzları deri lifleri arasına dolarak bir miktar dolgu etkisi yapar.
Nötralizasyon
Yağlama boyama ve retenaj işlemlerini iyi yapmak için nötralizasyon işlemini düzgün
bir örnek ve istene ph da yapmak gerekir. Nötralizasyon işleminde 6 ph ya ne kadar yaklaşılırsa
yani ph ne kadar yükseltilirse derinin yumuşaklığı o kadar fazla olur. Dikkat edilecek nokta ph
fazla yükseltilerek derinin yırtılma dayanımı azaltılmamalıdır. Deride nötralizasyon sonu ph 5
i pek geçilmez. Nötralizasyon işlemi de sodyum formiyat , sodyum bi karbonat kullanılır. Bu
geleneksel maddelerin yanı sıra naftalin içerikli nötral sintanlar kullanılır. Bu maddeler derinin
cildini koruyarak daha sonra verilecek olan retenaj maddelerinin cilde yığılmasını önlerler.
Nötralizasyonun süresi 2-2,5 saat civarındadır. Bu sürenin sonunda deri kesiti istenen ph ya
ulaşmışsa işlem tamamlanır. İşlemin sonunda oluşan tuzları uzaklaştırmak için bir yıkama
yapılır.
Boyama / Retenaj
Derinin Boyanmasında asit, bazik, direkt ve metal kompleks boyalar kullanılır. Boyama
banyosunun sıcaklığı boyama üzerine etkilidir. Banyo sıcaklığı 25 Co ise boyalar deriye daha
kolay nüfuz eder. Sıcaklık arttıkça boyalar derinin yüzeyinde kalır. Aynı zamanda boya
yoğunluğu arttıkça boyalar deriye daha fazla nüfuz eder. Boyama işlemi örtücü finisaj türü ile
kapatılmayacak ise düzgün boyanmalıdır.
Deriye ilk verilecek madde; deriye daha az ilgisi olan madde olmalıdır. Bu durum
boyama içinde geçerlidir. Deri için ilk verilecek madde ışık haslığı yüksek bir sentetik tanen
olmalıdır. Işık haslığı düşük tanenle retenaja başlanması durumda ışık haslığı düşük deriler elde
edilir. Retenaj işlemi sırasında banyonun ve derinin ph sı retenaj maddelerinin ph sına uygun
olmalıdır. Uygun olmayan elektriksel yüklerde retenaj maddesi derinin cildine yığılır ve derinin
içine nüfuz etmez. Daha sonraları ciltte kırılmalar ve boya düzgünsüzlüğü meydana gelecektir.
29
Retenaj işlemi 40 Co sıcaklıkta yapılmalıdır. Bu sıcaklıklarda retenaj maddelerinin deri içine
dağılımı en üst düzeyde olur.
Yağlama
İyi bir deri elde etmek için uygun yağlama maddeleri seçilmedir. Yağlama işlemini
yalnız yağlama aşamasında değil diğer işlemleri yaparken de yağlama yapılırsa derinin
yumuşaklığı garanti edilir. Yağlama maddelerine kısaca göz atacak olursak deride yağlama
işlemi yapan çok fazla yağlama maddeleri ile karşılaşırız. Bu yağların bulunabilen kaynakları
çok fazla değildir. Balık yağı, paça yağı ve sperm yağı gibi hayvansal yağların yanı sıra petrol
türevi yağlar kullanılır. Bitkisel yağlar ise deride istene sonucu tam verememektedir. Bunun
yanı sıra yağ asidi esterleri hayvansal yağ gibi deriye özellik kazandırdığında son yıllarda tercih
edilmeye başlamıştır. Diğer yandan trigliserit içeren yağlar softy deri tiplerinde kullanılmaya
başlamıştır. Yağlar sülfürik asit ile sülfonlanarak veya bi sülfitler ile sülfitlenerek suda çözünür
hale getirilir. Sülfonlanmış yağların asit dayanımı düşük olduğunda düşük ph larda
kullanılamaz. Sülfone yağlar daha çok derinin yüzeyinin yağlanmasında kullanılırlar. Sülfone
yağlar daha dolgun tutumlu deriler verirler. Sülfite yağların ise asit dayanımı yüksek olduğunda
pikle işleminden sonra her işlem aşamasında kullanılır. Sülfite yağlar derinin iç kesimine kadar
girerek yağlama işlemimi gerçekleştirirler ve deriye yumuşak bir tutum kazandırırlar
30
Terlemenin sonucu finisajda kullanılan poliüretan binderlerin sertleşmesine neden olmaktadır.
Sürtme haslıklarında düşmeler görünmektedir.
ğ-Işık Haslığı
Anilin , süet ve nubuk derilerin ışık haslıklarının iyi olması gereklidir. Işığa karşı derinin
davranışı Gri Skala ile belirlenir. 5 tane gri renkte ibaret olan bu skalada ışıktan etkilenme
arttıkça skaladaki rakam değeri azalır. Test edilen deride renk değişmesi yok ise haslık notu 5
tir.
Derilerin ışık haslığına deri işlentisin de kullanılan yağlama , boyama, retenaj ve finisaj
maddelerinin etkileri yüksektir.
Krom ve alüminyum retenaj maddeleri ışık haslıklarını fazla etkilememektedir.
Bitkisel tanenler ışık haslıklarını düşürürler.
Form aldehit ışık haslığını etkilemez, Glutaraldehit derinin rengini saratır.
Doymamış yağlar ışık haslığını düşürürler. Rengi sarartırlar. Kompleks aktif
yağlar Metal kompleks boyalarla yeni kompleksler oluşturma eğilimlerinden
dolayı ışık haslığını düşürürler.
31
Boyar maddeler arasında ışık haslıkları değişiktir. Büyük moleküllü boyar
maddelerin ışık haslığı daya yüksektir.
I-Sürtme Dayanımı
Deriler kullanım esnasında yüzeyi kuvvetli zorlamalara maruz kalır. Derilerde bundan dolayı
yüzeyde zedelenme ve renklerde kayıplar meydana gelir. Sürtünmeden dolayı meydan gelen
renk değişimleri Gri Skala ile belirlenir. Derilere uygulanan sürtme testlerinde keçe gibi sert
maddeler kullanılır.
i-Bükülme Dayanımı
Derilerin vücudun hareketi ile sürekli kıvrılmalar meydana gelir. Sürekli kıvrılmalar
derilerin cildinde finisajında kırışma ve kırılmalar oluşur. Bu haslığın belirlenmesinde
fleksometre ile belirlenir.
j-Soğuğa Dayanım
Soğukta kullanılan ve ambalajında depolanan ayakkabılık derilerde çatlamalar görülür.
Derilerin finisajında kullanılan binder ve diğer maddelerin soğuğa dayanıklı olmalıdır. Yapılan
testlerde –20 dereceye kadar testler devam edilir.
32
Mamul Derilerin Üretim Şekillerine Göre Sınıflandırılması Ve Tanınması
Ciltli deriler
Ciltli deriler dünya üzerinde üretilen mamul derilerin büyük bir kısmını oluşturmaktadır.
Hayvan türüne, gelişmesine ve etkili birçok faktöre göre karakteristik cilt yapıları
gösterirler.
Boyama ve finisaj işlemlerine tabi tutulduklarında bile doğal sırça görünümlerini
kaybetmezler ve mamul deriden beklenen tüm özellikleri gösterebilirler.
Derilerin üstünde epidermis tabakası vardır. Bu tabaka deri işlentilerde deriden uzaklaşır
ve derinin üstünde sırça tabakası adını verdiğimiz tabaka kalır. Bu tabaka derilerin karakteristik
özelliklerini ortaya koyar. Sırça tabakasına bakıldığında derilerin keçi derisi mi, sığır derisi mi
yoksa başka bir hayvana mı ait olduğu bilir. Hayvanın yaşamı süresince sırça tabakası zedelenir.
Sırça tabakasındaki izler çok derinse Finisaj işleminden sonra belli olmaması mümkün değildir.
Finisaj işlemiyle cilt kusurları bir kısmı görünmez hale getirilir. Eğer derilerin cildi Finisaj
işleminden sonra tamamen görünüyorsa bu derilere anilin deri adı verilir. Bu derilerin
finisajında örtücü olmayan boyalar ve pigmentler kullanılır. Azda olsa cilt hataları görünür.
Bazı müşteriler özellikle derilerin bu halde olmasını isterler. Pigmentlerin örtücülüğü kısmen
arttırılır cilt hataları biraz daha kapatılırsa ve derilere anilin görünüm kazandırılmışsa bu
derilere de semi anilin deri adı verilir. Derilerin cildi tamamen kapatılır hata ve kusurlar sıcak
pres ile cilt baskı yapılarak suni cilt görünümü kazandırılırsa bu derilere de Cilt baskılı deriler
denir. Bu derilerin yüzeyi zımpara ile düzeltilmez. Derilerin hata ve kusurları yoğun örtücü
33
pigment ve kapatıcı özellikte binderlerle kapatılır. Derilerin boyanmasında roller coater ( boya
silindiri) kullanılır. Daha sonra derilerin cilt tarafına cilt desenli sıcak plakalarla desen verilir.
Pek çok deri türü tabaklamadan sonra renk veren herhangi bir işleme tabi tutulmadan
mamul hale getirilebilir ve bu deriler işlendikleri tabaklama maddesinin karakteristik rengini
taşırlar.
Burada geleneksel olarak bitkisel tabaklayıcılar ile tabaklanmış deriler sözkonusu
olduğundan bu derilere naturel veya naturel renkli deriler de denmektedir.
Taban derilerinin yani köselelerin oluşturduğu deriler, "Crust" deri olarak adlandırılan
ara ürünler de tabaklama türüne bağlı olmaksızın naturel deri sınıfından sayılır.
“Crust Deri: Bu deriler tabaklamadan sonraki işlemleri yapılmamış derilerdir. “
Yarma deriler
Yarma deriler cilt tabakasının ayrılması sonucu elde edilen yüzeyi pürüzlü derilerdir.
Yarma makinasının bıçağına bakan taraf yarma derinin üst düzeyi olarak kabul edilir. Bu
şekilde elde edilen deriler arasında farklılıklar vardır. Örneğin finisajlanmış yarmalar, örtücü
tabaklama ile kaplanmış yarmalar ve yarma süetler gibi.
Bu tür deriler durumlarına göre farklı şekillerde işlenirler ve birbirleri arasında farklar
vardır. Buna göre yarma deriler; finisajlanmış ve yüzeyi kaplanmış yarma deriler ve yarma
süet deriler olmak üzere iki şekilde sınıflandırılabilirler.
Finisajlanmış sırçalı deriler ile mukayese edilebilir bir görünüm elde edebilmek için
yarma derilerin üst yüzeylerinin kalın bir finisaj tabakası ile örtülmesi gerekir. Bu işlemden
sonra tıpkı finisajlı ciltli deride olduğu gibi bir cilt elde edebilmek için bu yüzden uygun plakalar
ile preslenerek yarma deriye imitasyon cilt görünümü kazandırılır
Yarma derilerin yüzeyi kalın bir örtücü tabaka ile veya uygun bir folyo tabakası ile
kaplanmıştır. Şayet deri yüzeyine tatbik edilen tabakanın kalınlığı 0.15 mm'den kalın ise bu
tür derilere "kaplanmış deriler" denir. Ayrıca derinin foliye karşı olan kalınlık oranları da söz
konusu derinin gerçek deri olup olmadığını belirlemede kullanılan bir kriterdir
Zımparalı deriler
34
yüzeyi pürüzlü olmuştur ve kalın lifler ortaya çıkmıştır. Eğer bu şekilde derilere Finisaj işlemi
yapılacak olursa deri görünümü pürüzlü olur. Bunun için derilerin yüzeyi dolgu için
geliştirilmiş akrilik maddelerle veya stucco (mikro yapılı sıva maddesi) adı verilen maddelerle
doldurulur. Deriler tekrar zımpara işleminden geçirilerek yüzey pürüzlülüğü giderilir. Derilerin
tozu uzaklaştırıldıktan sonra boya katında örtücü özelliği olan pigmentler ile akrilik ve
poliüretan binder (bağlayıcı) maddeleri karıştırılarak deri yüzeyi kapatılır. Bu işlem bittikten
sonra deri yüzeyi pres işlemi ile düzeltilir. Deriye özellik kazandıran apre maddeleri son kat
atıldıktan sonra deriler deri eşya yapımı için kullanıma hazır hale gelir. Zımparalı derilerin
diğer bir değerlendirme yöntemi de rugan deri üretimidir. Derilerin yüzeyi
Nubuk
Nubuk deriler; cilt hatası olmayan sıkı lifli derilerin cildinin zımparalanmasıyla elde
edilir. Bu derilerin boyanmasında ışık dayanımı yüksek boyalar kullanılır. Işık dayanımı yüksek
boyalar zamanla ışıktan etkilenerek renklerinde değişme olmaz. Nubuk derilerin yüzeyi zımpara
işleminden sonra kadife gibi olur. Derilerin yüzeyine el sürüldüğünde ele yumuşak tutum hissi
verir. Derilerin yüzeyine parmakla yazı yazılabilir. Buna nubuk derilerin yazı efekti denir.
Süet deriler
Süet deriler derilerin et tarafı adını verdiğimiz hayvanın yüzüldüğü kısımdan veya
yarma derilerden elde edilir. Süet deriler genelde keçi derilerin elde edilir. Keçi derilerinin lifleri
süet üretimine uygundur. Sığır derilerinin et tarafının lifleri daha kabadır.
Genellikle yabani av hayvan derilerinden elde edilirler. Kolagen lifleri tıpkı bir kumaşta
olduğu gibi homojen örülmüştür. Bu sebeple uzama yetenekleri azdır. Kullanım alanları çok
sınırlı olduğundan pahalıdırlar. Buna ilave olarak başka faktörlerde derilerin pahalı olmasına
neden olmaktadır.
Bu faktörler şunlardır:
Deri türüne göre; sürüngen derileri, timsah derileri, kertenkele derileri, yılan derileri olarak
gruplandırılabilir.
35
Sürüngen derileri ve egzotik deriler; her çeşit çanta, kemer, ayakkabı, aksesuar ve küçük deri
eşyaların yapımında kullanılmaktadır:
Yılan derisi
Timsah derisi
36
Devekuşuderisi
Anilin Deriler
Anilin deriler, tabaklama işleminden sonra suda çözünebilir bir boyarmadde ile
boyanmış ve herhangi bir finisaj işlemine tabi tutulmamış doğal görünümlü derilerdir.
Anilin derilerde yapılan boyama işlemi flottede gerçekleştirilen bir boyama işlemi olup,
boyarmaddenin deri lifleri ile bağlanması esasına dayanır.
Bu işlemden sonra doğal cilt görünümü bozulmaz. Bu tip derilere pigment boyama
uygulanmadığı için derilerin kendi doğasından gelen bozukluklar ve işlem hataları boyama
sonrası yüzey renginde bir takım bozukluklara neden olabilir.
Anilin deriler cildi temiz, pürüzsüz kaliteli derilerden üretilir. Bu derilerin finisajında
anilin boya adını verilen metal kompleks boyalar kullanılır. Anilin boyalar derilerin homojen
olmayan yüzey boyamasını düzeltir, belli belirsiz olan cilt hatalarını kapatır. Anilin boyalar ışığı
geçirdiklerinden derilerin tüm yüzeyi Finisaj işlemi bittikten sonra tamamen görünür haldedir.
Anilin derilerin finisajında bir diğer uygulamada boya katında deri açık ton boyanır, apre
katında ise aynı rengin koyu tonlarında boyama yapılarak çift ton görünüm elde edilir. Bu
derilere full-anilin deriler denir. Diğer bir uygulaması ise semi anilin uygulamadır. Bu
yöntemde derilerin boya katında kapatıcı özellikte pigmentler kullanılır ve deri yüzeyinde
37
bulunan hatalar giderilmeye çalışılır, anilin derilerde olduğu gibi apre katında aynı rengin daha
koyu tonu verilerek full-aniline benzetilir.
Buradaki cildi düzeltilmiş deriler arasında sınırsız bir geçiş aralığı bulunmaktadır.
Sırçası düzeltilmiş deriler yüzeysel çizik ve yaraların veya hayvan pisliklerinin deride
yarattığı plakların sırça kısmının hafifçe zımparalanması ile düzeltilebildiği deri tipleridir. Bu
deri tiplerinde de önemli olan husus, kıl gözeneklerinin 8-10 kez büyütülebilen bir lupla
kolayca görülebilmesidir
Zımparalanarak cildi düzeltilmiş ve finisajlanmış deriler çoğu zaman sırça ihtiva
etmezler. Zira zımparalama ile cilt uzaklaşmış olur.
Sırça ne kadar bariz bir şekilde uzaklaştırılmış ise finisaj katları da o kadar kalın ve
kompakt olur. Çünkü burada deri yüzeyinin yeniden düzenlenmesi gerekir
Pull-up
38
Ciltli derilerin yüzeyine kararan yag/ waks karışımı sürülür, sıcak pres işlemiyle
karartılır. Derilerin yüzeyine sürülen yağların derilerin et yüzeyine kadar inmesi istenmez, eğer
yağlar et yüzeyine kadar inerse ayakkabı üretiminde yapışmama sorunları ortaya çıkar. Deri
yüzeyinde bulunan derin bıçak izleri, kıl kökleri ve büyük cilt hataları yağ/waks karışımının
sürülmesinden sonra parlak bölgeler olarak ortaya çıkabilir. Yağ / waks karışımın kararması
için deriler çok aşırı sıcak preslenmez.
Pull-up deri
Crazy horse
39
Crazy horse
Derilerin yüzeyine özel sert wakslar sürülür. Bu wakslar derilerin yüzeyi bir fırça
yardımıyla fırçalandığında fırçalanan yerler ısınmanın da etkisiyle kararır. Fırçalama işlemi
ayakkabı üretildikten sonra yapılır. Her iki ayakkabı çifti aynı şekilde fırçalanmalıdır, böylelikle
birbiriyle uyumlu ayakkabı çiftleri elde edilir. Bazı deri üreticileri renk homojenliği sağlamak
için bu waksların içine boyar maddeler ilave ederler ancak bu derinin yağ sürtme dayanımını
azaltır.
Zımparalı, yarma ve ciltli derilere uygulanır. Deriler çift renkli görünümlüdür. Çift
renkli görünüm cilt hatalarının belirgin görülmesini engeller. Deriler daha albenili görünür.
Derilerin yüzeyi sert ve koyu renklendirilmiş Finisaj katı ile kapatılır, duru dolaplama
işleminden sonra bu kat dökülür, böylelikle iki renkli eskitilmiş bir görünüm elde edilir.
40
Eskitme görünümlü deri
Glaze Deri
41
Suni Deriler ve Özellikleri
Görünüş olarak doğal derilere benzer. Suya dayanıklıdır. Çeşitli eşya yapımında
kullanılır.
Suni deri yapımında hammadde olarak pamuklu dokumalar, bitkisel lifler, atık
derilerin talaşları kullanılır. Hint yağı ve boya maddesinden meydana gelen karışım alkollü
eriyik de hammadde donana kadar bekletilir. Daha sonra sıcak preslerde düzleştirilir, deri deseni
verilir. Piyasada çeşitli isimlerde satılır, hakiki deri kadar kullanışlı değildir.
Vinilex: Adını hamuruna katılan plastik maddelerin baş harflerinin birleşmesinden alır.
Piyasada “vinilex” olarak bilinir. Plastik madde ve boyalardan meydana gelen karışım özel
olarak hazırlanan pamuklu kumaşlara sürülür. Kumaş önce iyice gerilmelidir. Üzerine dökülen
karışım belli bir kalınlıkta presten geçirilerek yayılır. Sıcak tünellerde kurutulup desen verilir.
Sonra cilalanıp piyasaya sürülür. Karışım kalın olarak dökülürse plastik yer muşambaları elde
edilir.
DERİ FİNİSAJI
Finisajın tanımı
Yaş işlemleri yapılarak işlenen derilerin satışa uygun bir şekilde hazırlanması gerekir
ki bu hazırlama işlemlerine ‘‘Genel Bitim İşlemleri’’ denir. Kullanım gayelerine uygun olarak
görünüm ve dayanıklılık kazandırma işlemine ‘‘Finisaj’’ denir. Bunlar:
42
Finisajın amacı
Deri finisajı; mümkün olduğu kadar homojen yapılı, birbirine sıkı bağlanmış birçok ince
tabakanın deri yüzeyine kaplanması esasına dayanır. Finisaj filmi ile deri yüzey görünümü
homojen hale getirilir, sırça hataları kapatılır. Finisaj katları, bütün deri yüzeyine homojen
dağılmalı boyun sırt ve etekteki yapı farklılığını dengelemelidir. Finisaj katlarının ince tabaka
halinde uygulanması ile kalın tabakaya göre daha sağlam, yüzeyi sert, dış etkilere daha
dayanıklı Finisaj elde edilir. Finisaj tabakası esnek olmalı, bükülme katlanma sırasında
yırtılma ve soyulma olmamalıdır. Yapıştırıcı maddelere ve organik çözücülere karşı dayanıklı
olmalı, renk değişimi ve sertleşme olmamalıdır. Derinin hava ve su buharı geçirgenliği yeterli
olmalı, sıcak ve rutubet ile meydana gelen yüzey genişlemesi geri dönüşlü olmalı, kalıcı şekil
değişikliği meydana gelmemelidir. Finisaj işlemleri ile homojen olmayan deri boyası
homojenleştirilir, aynı renk ve özellikte sürekli üretime imkan sağlanır. Beyaz ve açık renkli
finisajlar da ışık haslığı (dayanımı) sağlanır, açık ve koyu renkler aynı üründe kullanıldığında
birbirlerini boyamaları önlenir. Finisaj yapılacak derinin kullanım amacı ayrıntılı bilinirse,
finisaj tekniği seçimi kolaylaşır
43
Finisajda kullanılan kimyasallar
Deri finisajında kullanılan çeşitli malzemelere ‘‘Deri Finisaj Malzemeleri’’ denir. Finisajda
kullanılan kimyasal ürün çeşitleri çok geniş bir aralığa sahiptir. Devamlı değişen moda, her
gün yeni ve farklı görünümler istenmekte, her yeni görünüm büyük bir olasılıkla yeni finisaj
malzemeleri gerektirmekte, dolayısı ile sayısı zaten çok olan Finisaj malzemeleri günden güne
daha da çoğalmaktadır. Ancak bunların hepsini belirli ana sınıflar altında toplamak
mümkündür.
Vakslar
44
Filler ürünleri (doldurucular)
Filler ürünleri derideki yüzey bozukluğuna karşı örtme gücünü, dolgunluğunu, cilt
baskı yapabilme kabiliyetini artırmak ve yapışkanlığı azaltmak için finisaj formülasyonlarına
genellikle ilave edilen finisaj yardımcılarıdır.
Matlaştırıcılar
Matlaştırıcı maddeler esas olarak astar katlar ve üst katlarda finisajın parlaklık
seviyesini ayarlamakta kullanılırlar. Sulu ve solventli sistemlerde kullanılan matlaştırıcılar
vaks bazlı olup, daha fazla matlık istenildiğinde silika bazlılar tercih edilmelidir. Matlaştırıcı
maddeler genellikle kazein, akrilatlar, poliüretanlar veya selüloz asetobütiratlar (CAB) gibi
farklı binderler ile karıştırılırlar. Matlaştırıcı maddelerini finisaj formülasyonlarına ilave
etmekle matlaştırma efektine ilave olarak daha kuru ve daha az yapışkan bir yüzey elde edilir.
Çok yüksek miktarlarda kullanmamaya dikkat edilmelidir. Çünkü cilt kırılmasının,
esnemesinin, bükülmesinin olduğu yerlerde beyazlıklar belirebilir.
Bunlar genellikle finisajın derinin içine nüfuz etmesini sağlamak için kullanılırlar ve
bu ürünler yüzey aktif madde ve / veya solvent bazlıdır. En yaygın kullanımları impregnasyon
(dolgu) ve sprey boyama katlarındadır, finisajın akışkanlık özelliklerinin iyileştirilmesi
gereken ön astar katları ile ilk astar katın yapıştırılmasında kullanılırlar. Islatıcı maddelerin
aşırı kullanımı genellikle yaş haslık özelliğini azaltır.
Akrilik Binderler
Poliüretan Binderler
45
Bütadien Binderler
Su bazlı Nitroselüloz emülsiyonlar ve solvent bazlı Nitroselüloz laklar olarak iki ana
guruba ayrılabilirler. Desen baskıyı oluşturmak için hem ara katlarda hem de daha hafif üst
katlarda kullanılırlar. İyi bir sürtme dayanımını ve su haslığını istenen durumlara göre parlak
ve mat çeşitleri mevcuttur. Bununla birlikte karışımda kullanılan plastikleştiricilerin miktarına
bağlı olarak yumuşaklık ve elastiklik derecesi çok büyük oranda değişmektedir. Sınırlı ışık
haslıkları nedeniyle Nitroselüloz laklar beyaz derilerde ve döşeme derilerinde
kullanılmamalıdır. Belirli bir süre sonra Nitroselüloz lak içerisindeki plastikleştiriciler yüzeye
göç ederek üst filmin kırılganlaşmasına sebep olabilirler.
Bunlar yüksek fiziksel haslık özellikleri sebebiyle derilerde başlıca üst katlarda
kullanılırlar. Tek komponentli poliüretanlar herhangi bir çapraz bağlayıcı (poliizosiyanatlar)
kullanılmadan uygulanabilirler. Çünkü bunlar solventlerin buharlaşmasıyla birlikte yeterli
derecede dayanımlı bir film oluştururlar ve alifatik ürünlerin kullanıldığı hallerde de çok iyi
ışık ve ısı dayanımına sahip olurlar.
İki komponentli poliüretanlar ise tek komponentli poliüretanların aksine reaksiyon
için uygun miktarda poliizosiyanata ihtiyaç gösterirler. Çapraz bağlanmadan sonra elde
edilecek haslık özellikleri genellikle tek komponentli poliüretan kullanıldığında elde edilecek
olana nazaran daha yüksek olacaktır.
Bunlar bitmiş derinin tutumunu yağlı ve mumsu bir tuşeden aşırı yumuşak ve ipeksi
bir tuşe ye kadar değiştirmek amacı ile kullanılmaktadır. Slikonlar aynı zamanda aşınma testi
uygulanan otomotiv derilerindeki finisajın bazı fiziksel özelliklerini iyileştirmek için de
46
kullanılırlar. Sonraki katların yapışmasını temin etmek için ‘‘aşırı yüklenmiş finisaj katlarının
özelliklerini’’ kontrol etmek daima çok önemlidir.
Florin Türevleri
Bu bileşikler hem sulu hem de solventli fazda kullanılırlar ve temel amaçları deriye
yağ ve su iticilik özellikleri sağlamaktır. Tek başlarına anilin veya nubuk deri üzerine sprey
yoluyla uygulanabilir veya finisaj formülüne ilave edilebilirler.
Pigmentler
Bu ürünler organik ve inorganik pigmentler olarak iki ana guruba ayrılırlar. Uygulama
göz önüne alındığında organik pigmentlerin daha parlak ve daha az örtücü olduklarını, doğru
renkleri tutturmada bazı zorluklar gösterdiklerini söyleyebiliriz. Beyaz renkten (titanyum
dioksit bazlı) ve koyu sarıdan (demir oksit bazlı) kahverengiye kadar değişen tonlarda
inorganik pigmentler çok iyi bir kapatma gücüne ve mükemmel ışık/ısı haslıklarına sahiptir.
Siyah pigmentler ise karbon siyahı tipindedir.Pigmentler aynı zamanda kazeinli ve kazeinsiz
veya dispers edilmiş olarak da iki guruba ayrılırlar. Kazeinsiz veya disperse edilmiş olanlar
oldukça yüksek konsantrasyonu ve aşırı pigment yükleme riskinin az olması nedeniyle gitgide
yaygınlaşmaktadır. Anyonik pigmentler anyonik finisajlarda, katyonik pigmentler katyonik
finisajlarda kullanılmakta iken non-iyonik pigmentler hem anyonik hem de katyonik
formülasyonlarda kullanılabilmektedir.
Suyla karışabilen solvent ihtiva eden boyar maddelerin solüsyonları genellikle metal
kompleks tipindedir. Bunlar sprey boyamada, taban kat karışımlarında, iki tonlu efektlerde
boyama veya üst cila katlarında finisaja parlaklık, renk ve canlılık vermek amacı ile kullanılır.
Metal kompleks boyaların ışık haslıkları oldukça iyi olmasına rağmen, pigmentlerin ışık
47
haslıklarından düşüktür. Bu sebepten bu gurup boyar maddeler yüksek ışık haslığı gerektiren
döşemelik ve otomobil derilerinde kullanılmamalıdır. Sıvı boyar maddelerin seçimi sırasında
değerlendirilmesi gereken iki parametre vardır; su damlacıklarına dayanıklılık ve
plastikleştiricilerle yumuşatılmış PVC’ye nüfuz etme yeteneğidir.
Zımparalı deri
50-100 kısım pigment
150-250 kısım binder
20-50 kısım kazein
600-780 kısım su
Boya katı Ciltli deri
50-100 kısım pigment
100-200 kısım binder
20-50 kısım kazein
650-830 kısım su
Zımparalı deri
50-100 kısım pigment
150-250 kısım binder
20-50 kısım kazein
20-50 kısım filler
10-30 kısım akışkanlık artırıcı madde
420-670 kısım su
48
Fiksasyon 300 kısım formaldehit (%30luk)
(kazein Finisajı için) 650 kısım su
0-50 kısım asetik asit
Apre katı (üst kat) Kazeinli kat
150-300 kısım kazein binder
5-20 kısım plastikleştirici
680-850 kısım su
Hidrolak kat
600-900 kısım hidrolak
100-300 kısım su
0-100 kısım formaldehit (%30luk)
Nitroseluloz lak
0-50 kısım selulozik boya
200-300 kısım Nitroseluloz lak
10-20 kısım plastikleştirici
630- 790 kısım solvent (tiner)
Poliüretan
100 kısım poliüretan lak
120-150 kısım susuz solvent
30-60 kısım çapraz bağlayıcı (cross –linker)
49