You are on page 1of 1

İLİ : GENEL gelerek, insanın sorumluluklarını ihmal etmesi ve

TARİH : 25.11.2016 başıboş bir hayat sürmesi hiç insana yakışır mı?
Kardeşlerim!
Varlık amacımız, Allah’a iman ve kulluğun
yanında yeryüzünü imar etmektir. Yeryüzünde sevgi,
saygı, şefkat ve merhameti yaymaktır. Hepimizin
ortak yurdu olan dünyamızda iyiliği egemen
kılmaktır. Her daim adaleti yüceltmektir. Hakk ve
hakikate tercüman olmaktır. Batıla karşı hakkın,
zalime karşı mazlum ve mağdurun, cehalete karşı
ilim ve irfanın yanında yer almaktır. Fitne, fesat,
zulüm, savaş, katliam gibi her türlü kötülüğün
karşısında durmaktır.
HAYATIN GAYESİ Aziz Kardeşlerim!
Kardeşlerim! Bugün, genelde insanlık özelde ise İslam
Allah Resûlü (s.a.s), genç sahabî Muâz’la coğrafyası, barış ve huzurun, emân ve selamın, güven
yolculuk yapıyordu. Peygamberimiz, üç defa ve sükûnetin özlemini duymaktadır. Unutulmamalıdır
“Muâz!” diye seslendi. Muâz ise her seferinde ki; bütün bu güzellikler Kur’an’ın bâkî
“Buyur ey Allah’ın Resûlü, emrine amadeyim!” hakikatlerinde, Peygamberimiz (s.a.s)’in çağlar üstü
diyerek gönülden teslimiyet, sevgi ve hürmetini dile örnekliğinde mevcuttur. Yeter ki müminler olarak
getirdi. Nihayetinde Peygamberimiz, kendisini bizler, hayatımızı bu güzelliklerle tezyin edelim.
merakla dinleyen bu sahabiye, “Allah’ın kulları Yeter ki bu güzellikleri uygun bir lisanla, hikmetli bir
üzerindeki hakkının ne olduğunu biliyor musun?” üslupla insanlık ailesine takdim edebilelim.
diye sordu. “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” cevabını
verdi Muâz. Bunun üzerine Efendimiz şöyle Kardeşlerim!
buyurdu: “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, Yüce Rabbimiz, ölümü ve hayatı hangimizin daha
güzel işler yapacağını sınamak için yarattığını haber
onların Allah’a ibadet etmeleri ve O’na hiçbir şeyi
vermiştir. 2 Öyleyse şu kısacık imtihan dünyasında
ortak koşmamalarıdır.”
bize düşen, muhabbetullah ile dolu bir gönle, Allah’ı
Peygamberimiz, bir müddet sonra “Peki kulların zikreden ve O’na şükreden bir dile, salih amellerle
Allah üzerindeki hakkının ne olduğunu biliyor geçirilen bir ömre sahip olmaktır. Fâni dünyamızı
musun?” diye sordu. Ardından da şu müjdeyi verdi: imar ederken, ebedi yurdumuz olan âhireti mamur
“Kendisine kullukta bulunması ve hiçbir şeyi etmeyi unutmamaktır. Yüce Rabbimizin, rızası
ortak koşmaması halinde Allah’ın, kuluna azap uğrundaki hiç bir gayreti zayi etmeyeceği ümidi ile
etmemesi ve onu cennete koymasıdır.”1 yaşamaktır. Yeter ki bizler, sadece O’na dayanıp
Aziz Müminler! güvenelim. Yeter ki “Benim namazım, her bir
Yüce Rabbimizin üzerimizdeki en büyük hakkı, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi
O’nu tanımamız, O’na kul olmamızdır. O’na Allah içindir.” 3 diyerek her daim Rabbimizle,
teslimiyet ve sadakat göstermemizdir. Zira yaratılış Rabbimiz için yaşayalım.
gayemiz, Allah’ın varlığına ve birliğine şeksiz Kardeşlerim!
şüphesiz iman etmektir. Her türlü azamet ve Geliniz! Gaye-i hayatımız üzerinde bir kez daha
yüceliğin, yalnızca Allah’a ait olduğunu kabul düşünelim. Varlık gayemiz doğrultusunda bir hayat
etmektir. O’nun emir ve yasakları doğrultusunda bir yaşamaya gayret edelim. Rabbimize yüz akıyla
hayat sürmektir. dönmeye çalışalım. Böylelikle ömrümüzün
Kardeşlerim! nihayetinde şu ilahi müjdeyi duyabilmek için
Bütün mahlûkatı yaratan Rabbimiz, kerem ve ümidimiz her daim diri kalsın: “Ey huzur içinde
cömertlikte eşsizdir. O’nun bizlere ihsan ettiği olan nefis! Sen O’ndan, O da senden razı olarak
nimetler saymakla bitmez. Aldığımız nefesten, Rabbine dön! İyi kullarımın arasına gir.
içtiğimiz suya; yediğimiz lokmadan, harcadığımız Cennetime gir.”4
zamana, her şey O’nun bizlere lütfudur. Aklımız, 1 Buhârî, Cihâd, 46; Müslim, Îmân, 48.
gönlümüz, sevgi ve merhametimiz, birbirimize olan 2
Mülk, 67/2.
muhabbetimiz hep O’nun bizlere ikramıdır. 3 En’âm, 6/162.
4 Fecr, 89/27-30.

O halde bize ömrümüzü, türlü nimetleri, hâsılı


Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
varlığımızı bağışlayan Allah’a ne kadar şükretsek az
değil midir? Rabbinin bunca nimetini görmezden

You might also like