Professional Documents
Culture Documents
hayatın yapıtaşları
E d w a r d E d e ls o n
TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 244
Yaşamöyküsü Dizisi 10
1998’de İngilizce olarak yayımlanmış olan James Watson and Francis Crick ’in Türkçe
çevirisi Orford University Press, Inc. ile yapılan anlaşma uyarınca yayımlanmıştır.
This translation o f James Watson ve Francis Crick originally published in English in 1998,
is published by arrangement with Oxford University Press, Inc.
TÜBİTAK
Popüler Bilim Kitaplan Müdürlüğü
Atatürk Bulvan No: 221 Kavaklıdere 06100 Ankara
Tel: (312) 467 72 11 Faks: (312) 427 09 84
e-posta: kitap@tubitak.gov.tr
Internet: kitap.tubitak.gov.tr
E dw ard Edelson
Ç e v ir i
U la ş A p a k
Ailenin en yeni üyesi
Hannahya sevgiyle
içindekiler
1. Bölüm
İki Adamın ve Yeni Bir
Bilim Dalının Hikâyesi
2. Bölüm
Dr. Watson ile Crick Tanışıyor
3. Bölüm
DNA’y a Giden Yol
A. Bölüm
Nükleik Asitlerin Ortaya Çıkışı
5. Bölüm
İkili Sarmalın Ortaya Çıkışı
6. Bölüm
D N A Nasıl Çalışır
7. Bölüm
Watson ve İnsan Genomu Projesi
Zamandizin
Dizin
Francis Crick ve James Watson 1993'te, DNA'nın moleküler yapısını ilk defa açıkladıkları
tarihi makalelerinin Nature dergisinde yayımlanışının 40. yıldönümü kutlamasında
İki Adamın ve Yeni Bir
Bilim Dalının Hikâyesi
1860'larda Eski
Rrno'daki Augustini-
an Manastırı’nın
keşişleri. Mendel
ayakta sağdan
ikinci, elinde bir
çiçek tutuyor.
ye ırkım çaprazladı. Sonraki kuşaklarda genellikle bu
özelliklerin birbirlerinden bağımsız olarak miras alın
madığını gördü. Yazdığına göre daha çok "ayrı özellik
ler arasında bir bağlantı ya da eşleşme olduğunu göste
ren kanıtlar var”dı.
Başka türler ve farklı özelliklerle çalışan başka bilim
insanları da birçok özelliğin her zaman birbirlerinden
bağımsız olarak miras alınmadığını, kimi zaman bir
özelliğin iki versiyonunun karışarak bir orta yol ortaya
çıkabildiğini keşfetmeye başladılar. Genetikçiler daha
karmaşık organizmalarla çalışmaya başladıklarında her
hangi bir özelliğin her zaman sadece tek bir genden kay
naklanmadığını, bazı durumlarda birçok genin birlikte
çalıştığını fark ettiler.
Sonradan M endel’in incelemek üzere seçtiği bitkiler
Mendel'in defterin
ve özellikler konusunda şanslı olduğu, zira bunların den değişik fasulye
bağlantılı kalıtsallıklarının olmadığı anlaşıldı. Başka bir türleri arasındaki
çaprazlamaları
tür ve başka bir özellik seçse sonuçlar bambaşka olabi açıklayan bir sayfa
D N A Nasıl Çalışır
biyolog Albert
Claude'un hücre
üzerine araştırmaları,
maddelerin hücre
içinde taşınmasından
sorumlu bir zar siste
mi olan endoplazmik
retikulumun keşfedil
mesine yardımcı
oldu.
>'“O 1 o
>
A
>S
O m oglobinin ciddi biçim de bozu ldu ğu, yani hücrelerin orak şeklinde,
anormal biçim de kıvrımlı bir görünüm aldığı genetik bir hastalıktır.
H ücreler hassaslaşır, kolayca yıkım a uğrar ve en küçük kan damarlarından g e
çem ez. O rak hücreli kansızlık, bir ço cu k hem annesinden hem de babasından bu
anorm alliğe y o l açan geni miras aldığında ortaya çıkar. O rak hücreli kansızlık
en fazla A frika kökenli Am erikalılarda görülür, çünkü m utasyona uğramış bir
gen taşıyan kişiler A frik a ’da yaygın olarak görülen, hayatı tehdit eden sıtmaya
karşı daha yü ksek direnç geliştirmiştir.
M olek ü ler biyoloji teknikleri kullanılır hale geldiğinde yapılan ilk h em oglo
bin incelem elerinde, normal m olekülün aminoasit bileşimiyle orak hücreli kan
sızlık hastalarının hem oglobininin aminoasit bileşimi arasında bir fark buluna
madı. Ama hem oglobin birbirine bağlı dört protein zincirinden oluşan büyük bir
moleküldür, dolayısıyla m utasyonu tespit etmek kolay değildir. M utasyon
1950’lerde H arvard U niversitesi’nde çalışan biyokim yacı Vernon Ingram tara
fından keşfedil m iştir.
Ingram ilk ön ce bir enzim kullanarak norm al ve orak hücre hem oglobinlerin
proteinlerini küçük parçalara ayırdı. Sonra parçalar arasındaki farklara baktı.
Ö n ce protein zincirlerini a ç
mak için örnekleri kaynattı.
A rdın dan örn ekleri protein
bağlarını belli noktalardan k o
paran tripsin adındaki bir sin
dirim enzimine maruz bıraka
rak daha da küçük parçalara
ayırdı. Bir sonraki adım da her
bir örnekten birkaç damlayı
özel olarak hazırlanmış ıslak
filtre kâğıdına koyu p kâğıda
iki saatten uzun süre boyunca
elektrik akımı verd i; farklı
protein parçalarının kâğıtta Orak hücreli kansızlık hastalığı olan bir insandan alınmış
bu kan örneğinde hem normal alyuvar hücreleri (aşağıda
farklı hızlarda y e r değiştirece
ortada ve üstte sağda) hem de biçimi bozulmuş hücreler
ğini biliyordu. (üstte solda ve altta sağda) görülüyor.
DNA Nasıl Çalışır |
1
99 7 yılın ın şubat ayında
biyologlardan oluşan iki
ekip memelileri klonla
mayı başardıklarını bildirdiler.
Bu başarı biyolojik teknoloji
nin insanların genetik olarak
kopyalanm asına y o l açabilece
ğine dair korkular uyandırdı.
Klon, canlı bir varlığın g e
netik olarak özdeş bir kopyası
dır. Bazı araştırmacılar daha
ön ce em briyonu, sperma hüc
resiyle yum urta hücresinin bir
leşm esiyle oluşm asından kısa
süre sonra ikiye bölerek gene
tik olarak özd eş hayvanlar
üretmişlerse de, birçok b iyolog
memeliler kadar karmaşık o r
ganizmaları klonlam anın belki
Klonlanan ilk yetişkin hayvan Dolly adında bir koyundur,
de asla mümkün olm ayacağını
burada Dolly Edinburgh'daki Roslin Enstitüsünde
söylüyordu. Sorun erişkin bir bulunan ağılında görülüyor.
hücrenin D N A ’sınm deri hüc
resi ve g öz hücresi gibi uzmanlaşmış hücreler olarak değişim e uğramasıdır, d i
yorlardı. O nlara göre bu değişim bazı genlerin kalıcı olarak “ kapanm ası” anla
mına geliyordı, dolayısıyla bir erişkinden alınan hücreler tamamen yen i bir o r
ganizm a oluşturamazdı.
Isk oçy a ’nın E dinburgh şehrindeki R oslin Enstitüsü’nde Dr. lan W ilm u t’un
başını çektiği bir ekip, kuşkucuları haksız çıkaran bir deney yaptıklarını bildi
ren ilk grup oldu. Bu raporun üzerinden fazla zaman geçm eden O r e g o n ’daki bi
lim insanlarının iki rhesus maymununu (insanlara koyundan daha yakın bir tür)
kopyaladığı açıklandı.
W ilm ut ön ce erişkin bir koyunun süt bezlerinden bir hücre çıkardı. Sonra bu
hücreyi besleyicilerden yok su n bırakarak D N A üreme döngüsünü dondurdu.
A rdından bir başka erişkin koyundan bir yum urta hücresi aldı ve bu hücrenin
D N A içeren çekirdeğini çıkardı. Sonra yum urta hücresinin D N A ’smın yerini
erişkin hücrenin D N A ’sı alacak şekilde iki hücre birleştirildi. Erişkin koyunun
D N A ’sını taşıyan değişm iş yum urta hücresi bölünerek bir em briyon oluşturm a
y a başladı. Sonra bu em briyon başka bir koyunun rahmine yerleştirildi; burada
çoğalarak dişi bir koyuna dönüştü ve normal biçim de d oğdu. Yapılan testler
D olly adı verilen bu koyunun DN A'sının D N A ’y ı veren koyununkiyle özdeş o l
duğunu gösterdi.
Bu klonun üretimiyle sonuçlanan süreç ço k verim li değildi. Dr. W ilm ut aslın
da 227 süt bezi hücresini aynı sayıda yum urtayla birleştirdi, ama bu yum urtalar
dan yalnızca 2 9 ’u gelişip em briyona dönüştü. Em briyonlar koyunlara nakledil
diğinde sadece 13 koyun gebe kaldı ve bunlardan da sadece biri gebeliği başa
rıyla tamamladı. Fakat bu küçük sayılar bile biyoloji biliminde yen i bir çağın
başlangıcını gösteriyor.
Klonlamanın endüstride, tıpta ve tarımda birkaç olası kullanım alanı var. Dr.
W ilm ut “ Daha ço k sağl ık ürünleri üretmek için kullanılacak.” diyor. “ Şu anda
tedavisi olmayan genetik hastalıkları incelem em izi ve ilişkili mekanizmaları bul
mamızı mümkün kılacak."
Sağlık alanında farm akoloji ürünleri üretmek için hücrelerden klonlar y a p ı
labilir. Bilim insanları tıbbi açıdan yararlı proteinler yap acak şekilde genetik
olarak değiştirilmiş hayvanları klonlar, sonra bu proteinler hayvanların sütle
rinden alınır. Klonlama süt, yü n y a da et üretmekte özellikle verimli hayvanla
rın bire bir kopyalarını yapm ak için kullanılabilir. Hayvanlarda daha sonra in
sanlara nakledilm ek üzere çeşitli organlar geliştirm ek için de kullanılabilir -h ay
vanlarla insanlar arasındaki genetik farklılıklar nedeniyle henüz mümkün olm a
yan bir şey.
İnsanların klonlanması ise Ingiltere’de ve bir dizi başka ülkede kanunen y a
saktır, ama A B D ’de değildir. N erede olursa olsun tüm insan klonlam a girişimleri
büyük yasal ve etik sorunlara y o l açacaktır. Am a yin e de bir yerd e bir bilim in
sanının bu en uç deneyi er y a da geç yapm ası olasıdır.
1916
Francis Harıy Compton Crick İngiltere’nin Northamp-
ton şehrinde doğdu.
1928
James Dewy Watson Illinois’nin Chicago şehrinde doğdu.
1940
Çalışmaları savaş yüzünden kesintiye uğrayan Crick
Donanma Bakanlığı’na girdi.
1944
Oswal Aveıy DNA’nın genlerdeki madde olduğunu be
lirledi.
1946
Watson Chicago Universitesi’nin biyoloji bölümünden
mezun oldu.
1947
Crick Cambridge Üniversitesi’ndeki Strangeways La-
boratuvarı’na girdi.
1950
Watson Indiana Universitesi’nden doktorasını aldı.
1950
Maurice Wilkins ilk kez DNA'nın X ışını kırınım görün
tülerini elde etti.
1951
Watson’la Crick Cambridge Universitesi’ndeki Caven-
dish Laboratuvarı’nda tanıştılar.
1951
Linus Pauling proteinin yapısının alfa sarmalı olduğunu
açıkladı.
1952
Alfred Hershey ve Martha Chase DNA’nın virüslerin
genetik malzemesi olduğunu gösterdiler.
1953
Watson ve Crick D N A üzerine ilk makalelerini yayım
ladılar.
1953
Linus Pauling D N A için hatalı bir üç sarmallı yapı ta
nımladı.
1953
Watson ve Crick DNA'nın yapısını doğru olarak açıkla
yan bir makale yayımladılar.
1953
Watson ve Crick D N A üzerine devam makaleleri ya
yımladılar.
1961
Watson Harvard Üniversitesi’nde profesör oldu.
1962
Watson, Crick ve Wılkins Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı
lar.
1976
Crick konuk öğretim görevlisi olarak La Jolla, Califor-
nia'daki Saik Biyolojik Çalışmalar Enstitüsü’ne gitti.
1976
Watson New York’un Long Island bölgesindeki Cold
Spring Harbor Laboratuvarı’nın yöneticisi oldu.
1977
Crick Saik Enstitüsü'ne kalıcı olarak katıldı.
1981
Crick yöneltilmiş panspermia kuramı üzerine bir kitap
yayımladı.
1988
Watson Ulusal Sağlık Enstitüleri’ndeki İnsan Genomu
Araştırma Bürosu’nun yönetici yardımcılığına getirildi.
1989
Watson İnsan Genomu Projesi’nin yöneticiliğine getirildi.
1992
Watson İnsan Genomu Projesi’nden ayrılıp Cold Spring
Harbor Laboratuvarı’na döndü.
1994
Watson Cold Spring Harbor Laboratuvarı’nın başkanı
oldu.
A d a p tö r m oleküller, 74
A denin, 30
A denozin trıfosfat (A T P), 73
A hlaki konular, bkz. Tıp etiği
A lfa sarm alı, 49, 52, 61
Am inoasitler, 31, 49, 71-74
Aveıy, O sw ald T., 32, 32-34
B arnett, Leslie, 77
B ateson, W illiam, 22
B azlar, 26, 30, 60-61
B erg, Paul, 76
B ourke, F red erick , 102
Bragg, S ir L aw rence, 37-39
N obel ö d ü lü , 38
B renner, Sidney, 76
B rooklyn Politeknik E n stitü sü (N ew Y ork), 66
D N A (d ezoksiribonükleik asit)
bazları, 30, 60-61
ile ilgili film ve yarıbelgesel, 64
ile ilgili N ature m akalesi, 7-8, 62-63, 63
keşfi, 1-2
k rista l yapısı, 39-40
özellikleri, 83
sırası, 70-71, 94-95
ve m oleküler biyoloji, 9
ve X ışın kırınım ı, 5, 19, 37, 38, 53-54, 56
yapısı, 6, 53-54, 57, 59, 66-67
D onohue, J e r ıy , 60-61
E ksonlar, 83
E lek tro n m ikroskobu, 72
E n doplazm ik retikulum , 72
E n o l (baz form u), 60
Enzim ler, 33, 73, 79, 96
Evrim , 78-79
P a J a M o deneyi, 79-80
Palade, G eorge, 72
Pardee, A rthur, 79
Pauling, Linus C ari, 47-55, 50, 61
D N A ’nın y apısı ile ilgili çalışm aları, 54-55
N o b el Ö d ü lü , 48
O x fo rd ’d a k o n u k profesörlüğü, 51
pro tein zinciri m odelleriyle çalışması, 47-52
P eptit b ağ lan , 49, 51-52
P eru tz, M ax, 39
P nöm o k o k bakterileri, 33
Polipeptit zinciri, 49, 51
Polisakaritler, 25
Prim idinler, 30
P ro k aıy o tik hücreler, 5
Protein zincirleri, 49-51
Proteinler, 2, 2 5 ,3 1 ,4 9 ,8 1
Pürinler, 26
R F L P 'ler, 96
Riboz, 26, 30
Ribozom lar, 72, 79-80
R N A (ribonükleik asit), 5, 30
çözünebilir, 73, 75
mesajcı R N A (m R N A ), 80
ribozom R N A sı (rR N A ), 79
tra n sfe r RNA'sı (tR N A ), 76
yapısı, 74-76
R ockefeller E n stitü sü (N cw Y ork), 32, 72
Ryle, M artin , 38
S aik Biyolojik A raştırm alar E n stitü sü (L a J o lla ), 84-87
Saik, J o n a s , 45, 84, 92
Schrödinger, E rw in, 13, 18
Seysenegg, E rich T scherm ak von, 22
S ıra Varsayım ı, 81, 81
Sinsheim er, R o b ert, 93
Sitoplazm a, 5, 72
Sitozin, 30
Soy ıslahı, 99
Su tto n , W alter S., 24-25
U rasil, 26, 30
V irüsler, 5
faj virüsleri, 42-44, 76, 80
Von d e r W aals kuvveti, 49
Vries, H u g o de, 22
W aring, F red, 45
“W arin g B len d o r" d en ey leri, 43, 45
W atson, Ja m e s Dewey,
B ernadine H ealy ile ilişkisi, 100-103
C alifornia Teknoloji E n stitü sü , 66
C avendish L a b o ratu v arı, 65
C hicago Ü n iv e rsite sin d e eğitimi, 11-12
C old S p rin g H a rb o r L a b o ra tu v a rı yöneticiliği, 90, 91, 92, 103
C ric k le arkadaşlığı, 17, 18
C ric k ’le tanışm ası, 10, 16
çocukluğu ve eğitim i, 10-11, 12
D N A 'nın keşfi, 1-2, 6
D N A 'nın y ap ısı ile ilgili çalışm aları, 18-19, 39, 56-66
dış gö rü n ü şü , 10, 13
doğum u, 10
In d ia n a Ü n iv e rsite sin d e k i "faj g ru b u ” ile çalışması, 42-43, 44
İnsan G enom u P ro jesi’nin yöneticiliği, 3-4, 91-102
kuşgözlem ciliği, 11-12
L u ria ’nın etkisi, 42
İVâfure’de y ay ım lan an D N A m akalesi, 7-8
N o b el ö d ü lü , 39, 46
Pau lin g 'in çalışm asının ü z erin d ek i etkisi, 52
R osalind F ran k lin ile ilişkisi, 55-56
S c h rö d in g e r’in ü zerindeki etkisi, 13-14, 18
üniversite yılları, 11-13
W atson-C rick, isim, 1
W eism ann, A ugust, 29
W ilkins M aurice, 53, 62
N o b el ö d ü lü , 39, 46
R osalind F ran k lin ile ilişkisi, 41, 55-56
X ışını kırınım çalışm aları, 19, 39-41
W ilm ut, lan , 104-105
W y n gaarden, Ja m e s B., 93-94
Y a şa m öy k ü s ü D izisi,
d ü n y a y ı k a vrayışım ızı b içim len d iren bilim adam larının
kişisel öy k ü lerin i
tarihsel arka plan larıyla birlik te anlatan
kitaplardan olu şu yor.
B ilim adam larının çalışm alarını ve
b u çalışm aları kuşatan tem el b ilgileri d e özetley en
y a şa m ö y k ü sü kitapları
aynı za m a n d a sağlam b ire r b a şv u ru k ayn ağı...
D izin in D iğ e r K itapları
^vestAtl,
■V, 'T'l&uiCcrb,