Professional Documents
Culture Documents
net/publication/309858587
CITATIONS READS
0 563
1 author:
SEE PROFILE
Some of the authors of this publication are also working on these related projects:
All content following this page was uploaded by Burcu Selcen Coskun on 11 November 2016.
2016/3
ISSN 1302-8219 57
7,50 TL
57
’’Bizim Standartlarımız
Sizin Güvenliginiz...’’
www.kgsii.com.tr
ARADIĞINIZ KİTAPLAR
MİMARLIK VAKFI KİTABEVİNDE
www.mivkitabevi.com
mimar•ist 2016/3 1
mimar.ist Ekim 2016/3
ISSN 1302-8219
4 HABER / ETKİNLİK
ICOMOS Genel Kurulu İstanbul’da Yapılacak / İclal Dinçer ................................................................................4
2017 RIBA Altın Madalyası Paulo Mendes da Rocha’ya Verildi ........................................................................6
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkiye’de Mimari Koruma Kültürü Konferansları ...................................................7
İstanbul ve Konut Kültürü: Değişim, Dönüşüm ve Devamlılık ...........................................................................7
Akdeniz Mimar Sinan Ödülü Programı 2016 Ödül Töreni, Sergi ve Konferans Etkinliği....................................8
9 DENEME
Çevrenin Çok Yüzü / R. Ruşen Dora ...................................................................................................................9
10 ANMA
Prof. Dr. Bülent Özer’in Ardından / Mete Tapan ................................................................................................10
Bir Anadolu Kâşifi ve İstanbul Beyefendisi: Martin Bachmann / Turgut Saner ..................................................10
11 KÜTÜPHANE
İstanbul’da Konut (Binbir Çeşit) / Nur Esin ......................................................................................................11
Mimarlık Üzerine 17 Mektup / Hakan Tüzün .....................................................................................................13
14 GÖRÜŞ
Kabataş Martı Projesi: İstanbul’un Dubaileştirilmesi ve Mimarın Etiği / Cihan Uzunçarşılı Baysal......................14
İstanbul’un Tarihi Yarımada Dışı Coğrafyasında Göz Ardı Edilen Tarihöncesi Kültürler / Mehmet Özdoğan .......18
2 mimar•ist 2016/3
İÇİNDEKİLER
63 SÖYLEŞİ
Cengiz Bektaş: “Benim Geleneği Sürdürebilmem İçin, Önce Çağdaş Olması Lazım” / Söyleşi: Nezih Aysel ...63
70 İNCELEME
Bir Geleneğin Son Temsilcisi: Orhan Şahinler / Aykut Köksal...........................................................................70
Kentsel ‘Oyun Kuruculuk’tan Yedek Kulübesine: Üsküdar Rumi Mehmed Paşa Camii’nin
Kent İçi Konumundaki Dönüşüm Üzerinden Morfolojik Bir Okuma / Murat Çetin - İrfan Özgül ..........................75
Bir Semtin Kimliğinin Sürdürülmesinde Kentsel Belleğin Yeri: Yeldeğirmeni Örneği /
Cansu Çolpan - Nilgün Çolpan Erkan ..................................................................................................................83
94 EĞİTİM
Karaköy Liman Bölgesi Dönüşüyor, Farkında mıyız? / Derleyenler: Hale Gönül - Ersen Gürsel.............................94
102 KENT
Askeri Alanlar/Kışlalar: İstanbul’da Kentsel Dönüşümün Yeni Gözdesi/Öznesi / Jülide Alp ............................102
Ataköy’ün Gelişim Sürecinin Siyasi, Sosyoekonomik ve Teknolojik Bir Analizi / Erdal Aktulga.......................109
112 ÇİZGİ
Behiç Ak ........................................................................................................................................................112
mimar•ist 2016/3 3
HABER
ETKİNLİK
• ICOMOS Yıllık Genel Kurulu ve bir değişikliğe tabi tutularak yenilen- liğinde Yıllık Genel Kurul ve Danışma
Danışma Kurulu toplantıları ile miştir (http://www.icomos.org/en/ Kurulu toplantılarını, her üç yılda bir
bilimsel sempozyumu about-icomos). de Genel Kurul toplantılarını gerçek-
(AGA&AdCom 2016) 15-21 ICOMOS’un organları, “Genel Kurul”, leştirmekte, bu toplantılar bir bilimsel
Ekim 2016’da İstanbul’da “Yönetim Kurulu ve Yürütme Kurulu”, sempozyum eşliğinde yapılmaktadır.
gerçekleştirilecek “Danışma Kurulu ve Bilimsel Konse- Üç yılda bir yapılan ICOMOS genel
Koruma alanının uluslararası en yi”, “ulusal komiteler”, “uluslararası kurulları, dünyada ICOMOS örgütü
önemli sivil toplum örgütlerinden biri bilimsel komiteler” ve “Uluslararası kurulmuş olan 110 ülkenin ulusal
olan ve UNESCO Dünya Miras Mer- Sekretar ya”dan oluşmaktadır. komite başkanları ile ICOMOS’un
kezinin danışmanlığını yapan ICOMOS’un en yetkili organı olan ve bünyesinde faaliyet gösteren 28 ulus-
ICOMOS’un (International Council on her üyesinin katılımıyla oluşan Genel lararası bilimsel komite başkanları ve
Monuments and Sites - Uluslararası Kurul üç yılda bir kez toplanmaktadır. 21 kişilik Uluslararası Yönetim Kurulu
Anıtlar ve Sitler Konseyi) 2016 yılı 21 üyeden oluşan Yönetim Kurulu, üyelerinin zorunlu olmak üzere tüm
Genel Kurulu ve Danışma Kurulu top- ICOMOS’un icra organıdır ve Genel üyelerin katılımına açıktır. Koruma
lantıları ile bilimsel sempozyumu Kurula karşı sorumludur. Danışma alanında uzman olan ve mimarlık,
(The 2016 ICOMOS Annual General Kurulu ve Bilimsel Konsey, ulusal restorasyon, arkeoloji, mühendislik,
Assembly and Advisory Committee - komiteler ile uluslararası bilimsel şehir planlama vb alanlarda faaliyet
AGA&AdCom 2016) 15-21 Ekim komite başkanlarını bir araya getiren gösteren ICOMOS üyelerinin katılı-
2016 tarihleri arasında İstanbul’da iki bileşenli bir organdır. Danışma mıyla gerçekleştirilen bu toplantılarda
gerçekleştiriliyor (Toplantının web Kurulu yılda en az bir kez toplanır. organların üç yıl süren görev süreleri
sayfası için bkz. http://www.icomo- Uluslararası bilimsel komiteler, kültü- seçimler yapılarak yenilenmektedir.
sadcom2016.com/). rel mirasın korunmasıyla ilgili özel Yıllık genel kurullar ise ulusal komite
Bilindiği üzere, ICOMOS’un amacı uzmanlık dallarında ICOMOS hedefle- başkanları ve 28 bilimsel komitenin
tarihi anıtlar ve sitlerin korunması ve rini gerçekleştirmeye yönelik olarak başkanı tarafından oluşturulan Danış-
değerlendirilmesine yönelik ilkeler, ç a l ı ş ı r l a r. U l u s a l k o m i t e l e r, ma Kurulu komite toplantılarının ger-
kuram ve teknikler geliştirmek; ICOMOS’un hedefleri doğrultusunda çekleştirildiği, ICOMOS’un yıllık faali-
konuyla ilgili araştırmaları destekle- kamu yetkilileri, kurumlar, meslek yetlerinin gözden geçirildiği ve ulus-
mek ve uygulamaları yönlendirmektir. adamları, yerel yöneticiler ve kültürel lararası tüzük, karta, bildirge vb bel-
ICOMOS’un kuruluşu1964 yılında mirasın korunması ile ilgilenen birey- gelerin hazırlıklarının yapıldığı toplan-
kabul edilen Venedik Tüzüğünde, anıt ler arasında bağlantı kurarak ve ulusal tılardır.
ve yerleşmelerin korunması konusun- ve uluslararası bilgi alışverişini teşvik Kurulduğu 1974 yılından itibaren ulu-
da çalışacak uluslararası bir konseyin ederek, bir tartışma ve değerlendirme sal ve uluslararası koruma camiasın-
kurulmasının önerilmesine dayan- o r t a m ı s u n a r l a r. B u a m a ç l a daki faaliyetlerini sürdürmekte olan
maktadır. 1965 yılında Varşova’da ICOMOS’un amaç ve hedefleri doğ- ICOMOS Türkiye Milli Komitesi ise
toplanan ICOMOS’un birinci genel rultusunda ve yerel ihtiyaçları da göz uluslararası ICOMOS kuralları çerçe-
kurulu niteliğindeki kongre hem önünde bulundurarak, ulusal prog- vesinde Türkiye’deki dünya mirası
Venedik Tüzüğü’nü uluslararası ramları oluşturur ve yürütürler; ulus- alanları ve diğer koruma konuları hak-
düzeyde kabul etmiş, hem de lararası bilimsel komitelerle işbirliği kında raporlama, toplantı düzenleme,
ICOMOS’un kuruluş kararını vermiş- yaparlar (http://www.icomos.org/en/ toplumda koruma hakkındaki bilgi-
tir. Kurulduğu yıldan itibaren çalışma about-icomos). lenmeyi artırma vb çalışmalarda
merkezi Paris olan ICOMOS’un 50 yılı Tüm çalışmalar ICOMOS Tüzüğüne, bulunmaktadır. ICOMOS Türkiye Milli
aşan kurumsallaşma süreci içinde İçtüzüğüne ve Etik İlkeleri’ne uygun Komitesi’nin 143 kişisel ve bir kurum-
dünyadaki üye ülke sayısı 110’a, üye olarak sürdürülür. Çalışma dilleri sal üyesi (Kültür ve Turizm Bakanlığı)
sayısı ise 9500’e ulaşmıştır. İlk kez İngilizce ve Fransızcadır. Genel Kurul bulunmaktadır (http://www.icomos.
1965 yılında oluşturulan, 1978 yılın- toplantılarında İspanyolca ve ulusla- org.tr). ICOMOS Türkiye Milli Komi-
da revize edilen ICOMOS Uluslararası rarası toplantıya ev sahipliği yapan tesi, uzun yıllara dayanan birikimleri-
Tüzüğü 2014 yılında Floransa’da ger- ülkelerin dilleri de kullanılabilir. ICO- ni göz önünde tutarak (Bu konuda
çekleştirilen genel kurulda kapsamlı MOS her yıl bir üye ülkenin ev sahip- bkz. “ICOMOS 50. Yılını Kutluyor”,
4 mimar•ist 2016/3
HABER
ETKİNLİK
rekonstrüksiyon etiği konusu ve kurallar ve ilkelerin geliştirilmesi le birlikte incelemeleri için bu toplantı-
rekonstrüksiyonun sembolik değeri temaları da destekleyici tartışma nın önemli bir fırsat yaratacağı kaçınıl-
birlikte tartışılacak konular olarak konuları olarak sunulmaktadır. mazdır. Kamu yönetimlerinin, sivil
sunulmaktadır. Bu kavramların yanı ICOMOS’un AGA&AdCom-2016 ve örgütlerin, özel sektörün ve vatandaş-
sıra çatışma ve afet sonrası özgünlük “Afet Sonrası Rekonstrüksiyon” temalı ların bu fırsattan önemli çıkarımları
ve bütünlük kavramlarının değişimi bilimsel sempozyumunun sağlayacağı olacaktır. Toplantının önemli getirile-
önemli bir tartışma alanı olarak yer katkılar çok çeşitli yönleriyle değerlen- rinden birinin de kültürel mirasın
almaktadır. Rekonstrüksiyon anlayışı- dirilebilir. İstanbul’un ve Türkiye’nin korunması konusunda çalışan ulusla-
nın yerli ve yerli olmayan, Batı ve koruma konularının ICOMOS uzman- rarası akademik çevrelerle bireysel ve
Doğu anlayışları arasındaki fark; yerel larınca yerinde görülmesi, deneyimle- kurumsal düzeyde çeşitli bağlantıların
kurumlar ve uluslararası kuruluşlar ile rin paylaşılması ve karşılıklı bilgilerle kurulması ve işbirliklerinin oluşturul-
danışmanlar konusunda ICOMOS’un beslenilmesi bu toplantının önemini masıdır.
rolü; afet sonrası kültürel miras hak- artırmaktadır. Ulusal koruma uzmanla-
kında öncelikleri tanımlama yolları; rının İstanbul ve Türkiye’nin kültür var- İclal Dinçer, Prof. Dr.,
afet sonrası rekonstrüksiyon için lıklarını uluslararası ICOMOS üyeleriy- ICOMOS Türkiye Milli Komitesi Başkanı
Brezilyalı mimar Paulo Mendes da ca, 2006’da Pritzker Mimarlık zilya mimarlığını anlatıyor: kütlesel,
Rocha, 2017 RIBA Altın Madalyasına Ödülü’nü, 2000’de Mies van der Rohe işlenmemiş, güzel, brüt beton.”
layık görüldü. Mimar Paulo Mendes Ödülü’nü, 15. Venedik Bienali’nde Ödülün sahibi olan mimar Paulo
da Rocha, geçtiğimiz günlerde Japon Yaşam Boyu Başarı Altın Arslan Mendes da Rocha; “Yaşam boyu
Sanat Birliği tarafından verilen 2016 Ödülü’nü almıştı. süren çalışmalarımın sonucunda,
“Praemium Uluslararası Sanat RIBA başkanı ve aynı zamanda Seçici RIBA tarafından mesleğime ve toplu-
Ödülü”nün de sahibi olmuştu. Kurul’un da başkanlığını yapan mimar ma katkılarımın takdir edilmesi sevinç
Mimarlık Altın Madalyası, Britanya Jane Ducan, basın duyurusunda, verici. Tutkumu paylaşan herkese,
Kraliyet Mimarlar Enstitüsü’nün en Paulo Mendes da Rocha’nın yaşayan özellikle de Birleşik Kraliyet mimarla-
üst düzey onur ödülü. 1848 yılından bir efsane ve bir dünya mimarı oldu- rına derin saygılarımı göndermek
bu yana, mimarlık alanında önemli ğunu vurguluyor. “Onun yapıtları, isterim. Bu anı, tüm mimarlarla,
gelişmeler yaratan mimarlara verili- dünyanın ünlü mimarları ile karşılaş- mühendislerle ve projelerime katkı
yor. tırıldığında sıra dışı. Mimarın ulusla- veren herkesle paylaşırım” sözleriyle
2017 Altın Madalya ödülünün sahibi rarası alanda özel bir yeri ve ünü var, duygularını açıkladı.
Mendes da Rocha, 1928’de ancak neredeyse tüm başyapıtlarını RIBA Altın Kraliyet Madalyasını 1848
Brezilya’da Vitoria’da doğdu. Bugün kendi ülkesinde gerçekleştirmiş. Dev- yılından bu yana kazananlar arasında
ülkenin yaşayan en büyük mimarla- rimci ve dönüştürücü, Paulo Mendes Frank Lloyd Wright (1941), Charles
rından birisi. Mendes da Rocha ayrı- da Rocha’nın yapıtları 1950’lerin Bre- ve Ray Eames (1979), Norman Foster,
(1983), Patricia ve Michael Hopkins
Paulo Mendes da Rocha
(1994), Frank Gehry (2000) sıralana-
(Fotoğraf: Ana Ottoni/
bilir. Mimar Zaha Hadid ise, 2016
EPA: www.theguardian.
yılında RIBA Altın Madalyası’nı, bek-
com/
lenmedik ölümünden kısa bir süre
artanddesign/2016/
önce almıştı.
sep/29/brazilian-
Ödülün Seçici Kurulu, RIBA Başkanı
architect-paulo-
Jane Duncan, Sir Peter Cook, Neil
mendes-da-rocha-wins-
Gillespie, Victoria Thornton ve 2015
riba-royal-gold-medal).
ödülünün sahibi Sheila O’Donnell’dan
oluşuyordu.
Kaynak: www.architecture.com/Awards/RGM/
RGM2017/RoyalGoldMedal2017.aspx
6 mimar•ist 2016/3
HABER
ETKİNLİK
ya ilgi duyan mimarlar bu alana yönlen- vesinde Batıdaki kurumlaşma ve yasa- Doç. Dr. Deniz Mazlum
“Osmanlı Döneminde
Prof. Dr. Edhem Eldem
“Osmanlı Döneminde
Arkeoloji, Koruma ve
Batıda edinilen deneyimlerle İstanbul’un devletinde uyarlanması çabasını akta- yerek 1940’lı yıllardan 1970’lere mi- 24
Aralık
2016
Konferans Dizisi
OSMANLI’DAN
görkemli anıt yapılarından Anadolu boz- racak. Prof. Dr. Zeynep Ahunbay genç mari koruma ortamını tanımlayacak.
16.00
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay
CUMHURİYET’E
“Erken Cumhuriyet TÜRKİYE’DE MİMARİ
Dönemi Koruma KORUMA KÜLTÜRÜ
kırındaki kervansaraylara belgeleme ve Cumhuriyetin görkemli Selçuklu ve Konferans dizimizin son konuşma- Çalışmalarında
Bir Mimar:
Ali Saim Ülgen” Tmmob Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Ancak mimari restorasyondan önce basını, dönemin önde gelen uygu- de Cumhuriyetin kuruluş yıllarında
16.00 16.00
arkeolojik eserlerin korunması kay- lamacı mimarı Ali Saim Ülgen’in ça- İstanbul’da kent içinde yapılan kazı ve Koruma Tarihimizden
Üç Kadın Mimar”
Döneminde İstanbul’da
Arkeoloji ve Koruma”
gısı aslında Türkiye’de modern ko- lışmaları üzerinden değerlendirecek. koruma çalışmalarını anlatarak, günü-
ruma tarihinin başlangıcını oluştu- Ardından Y. Doç. Dr. Selcen Coşkun müzde Yenikapı kazıları ile gündemi-
rur. 1869’da hazırlanan ilk Eski Eser Ali Saim Bey’in de katkılarıyla gelişen mize giren kent arkeolojisi kültürünün
Koruma Kanunu, arkeolojik eserle- üç kadın mimarımızın, Cahide Tamer, ilk adımlarını orta koyacak.
8 mimar•ist 2016/3
DENEME
Çeşitli yönetim konularının sorunla- yanılgısı içinde kıt kanaat toplanan Yozlaşmalar her konuda başlardaki
rı yanında çevre oluşumlarını üstle- değerleri hovardaca yok ederler. yanılgılarla yola çıkmıyor mu? Man-
nen pek çok yöneticinin zaman Kültür, doğu, tarih, gelenek, mimar- tar gibi yükseltilen yapılar, kusurlu
zaman başarılı görünen uygulama- lık, şehir kimliği vb pek çok birikim alt düzenlemeler, bozuk ulaşım,
larına da rastlanabilir. Ancak çok kez ve el değmez kural onlar için hiçbir bunların getirip götüreceği pek çok
de sadece iyi niyetler çevrenin öte anlam taşımaz. Görsel izlemeler için zincirleme yanlışlıklar, yığılmalar,
boyutlarını çözmeye yetmeyecektir. bahaneleri ile iç-dış gezilere kendi- sahilleri açıp hemen buralara parıl
“Başkasına iyi gelen ilacı bilenine leri giderler; oralardaki yolu, çiçeği, purul oteller doldurmalar nedendir?
danışmadan kullanmak” örneği yapılışı ve pek çok şeyi anladığını Bir süre örneğin içinde en bakımlı-
ben-bilirimcilik ile eş anlamlıdır. sanıp dönüşlerinde bunları olur
sını koruyup lüzumsuzları kaldıran
Çevre ile bütünleşemeyen uygula- olmaz her yere yaptırmaya emirler
bilime bile eğitimsizlik korkusu ile
malardaki yavan-tekdüze sonuçlar yağdırabilirler.
(bunlar da iyi niyetli cahiller) karşı
da ben-bilirimciliğin sonuçlarıdır. Tramvaya benzemeyen azman
çıkanlar iyi midir? Yanlış yol profil-
Üzerinde fazla uğraşıp araştırmadan vagonlara tramvay dedirtirler,
leri, mantar beton babalı tretuvarla-
yalnızca tek yönden şekillendirme- “Sanatın, bilimin içine…” diye de
ler, derme çatma, uyduruk, çağdaşçı sövebilirler. rı, bir yana döşenen pahalı taşlar ve
gibi çözümler ve şekilsel aldatma- Örneğin org sesli bir kilise ve onun arasından püsküren suları nasıldır?
calar ile uydurulacak kılıflar neden meydanının felsefesi ile insan han- Koca cadde refüjündeki “buranın
istenir? Ancak yaşanan gerçekler, çeresi yüklü sesli cami önünü açar- çınarı” levhalı fidan dikmeler, İzmir
eksik ve aykırı organları bünyesin- lar ve sonra getirip yoğun trafik yöresinin palmiyesini İstanbul’a
den atacaktır. Her yanlış bir süre yolunu da önden geçirmeyi ayırt dizmeler... (İstanbul’da çınar anıt
sonra kendini savunamıyor. Düzel- edemezler. (Beşiktaş Sinan Paşa ağaçtır, gölgesi kıymetlidir. Selvi
tilse bile, “atı alanlar Üsküdar’ı geç- Camii ve benzerleri gibi.) başka bir güzel ifadedir. Kavak Ana-
mişse” acısı da fazla oluyor. “Yüksek binalarımız neden olmasın, dolu kimliklidir. İncir, Boğaz’da baş-
Bu arada uzun süreli ilgisizlik, isterse kötü kopya olsun” diyenlere kadır. Palmiye Kordon-İzmir’de,
bakımsızlıklar bir zamanların değer- ne denir? İyi mi kötü mü niyetlerin baobap Avustralyalıdır.)
lerini onanmaz yokluklara itiyor. arkası gelir. Karşı söz söyleyenler Bunları da bilen botanikçiler yanın-
Birilerinin çıkıp da yalan yanlış da ise ya deli, ya kötü, bozguncu ya da da estetik-şehir kimliği mimarı,
olsa bir şeyler yapıyor olmasına, “şu-bu”dur. şehircisi, şairi, “Üsküdar’ın akşa-
“Yapsın da çalsın” gibi bakmalarla Ancak onlara göre, karşı çıkıp doğ- müzeri camlardan yansıyan ışığına
doğrulara özlemlerin bile nasıl çar- ruyu söyleyenler için “it ürür kervan sözü” ile başka şehrin kale siluetine
pıldığı görülüyor. İyilere istekle bu yürür” örneği sinek vızıltıları yakış-
bakışı kimliğe-kişiliğe, değerlere
işlere coşkulu alkışlar çok kez kişi tırmaları da yapılabilir. “Her şeye
değer vermeye özendir. Bir New
ve kişilerin-toplumun hastalanışına karşı çıkmak”la “hiçbir şeye ses
York silueti de müthiştir. Ama New
örnek oluyor. çıkarmamak” aynı derecede sağlık-
York New York ise, İstanbul İstanbul
Müzik-sanat vb izlencelerinde anla- sız ya da eş yanlışlar mıdır? Bilme-
ise güzeldir.
mayanlar da bulunmak isterler. Bu den fikir söylemeler (ne kadarsa)
kişiler yanılmamak için çevrelerini aklı başkalarına öğretme çabaları iyi Mevlana’ya Şems’i sorarlar, “O o
kollarlar. Ancak bazı kişiler hem bil- yandan bakınca hoş görünebilir. olduğu, ben de ben olduğum için
mez ve hem de bilir görünmekten Ancak korku ve sevinç kaynağının karşılıklı saygı ve beğeniliyizdir”
hoşlanırsa, işte o zaman ya zaman- eğitim ve bilgileri yetersizse sonuç- der.
sız yersiz alkış, kahkaha ya da ları da aldatıcı olur. Yanlışlara dayalı “Bir gömleğin ilk düğmesi yanlış
beğendim-beğenmedim gibi ceha- her teoremin sonucu gibi, cetvel, iliklenirse, öteki düğmeler de yanlış
let sergileyebilirler. gönye, pergel bozuksa her şey yan- dizilirler.”
Oysa bilirimci hoyratlıklar masum lış olur (Montaigne) sözü doğru
değildir. Bunlar her şeyi bilmek mudur? R. Ruşen Dora, Y. Mimar, Prof.
mimar•ist 2016/3 9
ANMA
Bülent Özer, çok yönlü, batı kültürünü yet dönemiyle ilgili mimarlık tarihimizin Bülent Özer. Onun mimarlık alanında
özümsemiş bir bilim insanıydı. Kendisi- irdelenmesinde önemli bir rol almıştır. nesnel ve bilime dayananan çok sayıda
ni kısa bir süre önce kaybettik... Ayrıca, mimarlıkta eklektisizm konusun- analiz ve ilginç değerlendirmeleri vardır.
Başta, mimarlık olmak üzere, sanatın, daki değerlendirmeleri gelecek nesiller Bülent Özer, günlük mesleki ve politik
kültürün önemli alanlarında yazdığı için yol gösterici olmuştur. konularda günün kısır polemiklerinin ve
kitap ve makaleleri orijinal nitelikteydi. Kanımca, Bülent Özer Mimar Sinan’ı en spekülasyonlarının hep dışında kalmayı
Çalışmaları başka bilimsel yapıtlarda iyi yorumlayan mimarlık tarihçilerinden tercih etmiştir. Dış dünyayla sıkı ilişki
referans olarak kullanılmıştı. Özellikle, biridir. Özer, Sinan’ın yapıtlarındaki mal- kurarak çeşitli ülkelerin akademisyen ve
Cumhuriyet dönemi mimarisiyle ilgili zeme, statik ve mekân üçlüsünün harmo- kurumlarıyla yakın ilişki içinde olmuş
doktora çalışması (rejyonalizm, üniver- nisini bilimin sınırları içinde ortaya koy- ve ülkemizi yurtdışında başarılı bir
salizm ve çağdaş mimarimiz üzerine bir muştur. Sinan’ın her yapısının ayrı bir biçimde temsil etmiştir.
deneme) aynı konuyu ele alan araştır- mimari özelliğe sahip olduğunu, her Merhum, her zaman saygın bir mimar,
macılar için vazgeçilmez bir başyapıttır. yapısına bir orijinallik kazandırarak, ken- değerli bir mimarlık tarihçisi ve akade-
Sosyal, kültürel ve ekonomik verilerin, dini “sürekli tekrar etmediğini”, başka bir misyen olarak anılacaktır.
mimari uslub üstündeki etkisini değer- deyişle, her yapısının bir orijinalliğin
lendiren Özer, bu çalışmayla Cumhuri- habercisi olduğunu dile getirmiştir, Mete Tapan, Prof. Dr.
Mimar Martin Bachmann’ın 3 Ağustos paylaştı. Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün Martin Bachmann’ı deneyimli bir arazi
2016’da genç yaşta ve ani kaybı çok İstanbul Şube’sindeki ikinci müdürlük kâşifi, çalışkan bir kütüphane araştırma-
kişiyi samimi olarak üzdü. Türk ve görevini 2006’dan, oradaki çalışma cısı ve bilgi ve yorumlarını açık ifadeler-
Alman meslektaşları, dostları bu kaybı odasında yaşama veda edene kadar le paylaşan usta bir hatip olarak tanım-
tanımlamakta zorlandılar; yakın-uzak başarıyla yürüttü. lamak mümkün.
herkes kendi belleğinden hatıralarla bir Martin Bachmann’ın örnek bir mesleki Konut mimarisi ilgi alanları arasında özel
Martin Bachmann portresi çizmeye imaj oluşturmasında, araştırmalarıyla bir yer tutmaktaydı. Alman Elçiliği’nin
çalıştı. Söylenenlerin odağında hep bütünleşmesinin yanı sıra, mimarlık, İstanbul’da, Tarabya’daki yazlık konutu-
rahatlık telkin eden pozitif kişiliği ve arkeoloji/mimarlık tarihi ve tarihi yapı- nun araştırılması, Zeyrek’te sayıları gide-
üretken meslek yaşamı vardı. ların korunması konularını bir bünyede rek azalan ahşap konut dokusuyla ilgili
Bachmann’ın kariyeri Almanya’nın Fran- barındıran zengin birikimi büyük etken- uzun yılları alan araştırmaları, ahşap
sız sınırına yakın kenti Karlsruhe’de di. Yıllarca emek verdiği Bergama kazı- konut mimarlığına ayrılan üç dilli bir
şekillendi. Karlsruhe’nin içinde memle- larında kalıcı eserler bıraktı. “Z Yapısı” kitabın hazırlanması bu çalışmaları ara-
keti Durlach’ın yapıları, diploma ve dok- olarak adlandırılan Hellenistik yapı için sındadır. Konut mimarlığına, taş ve ahşap
tora çalışmaları bağlamında mimarlık mimar Andreas Schwarting’le birlikte inşaat sistemlerine tutkulu ilgisi, ayrıca
tarihi ile ilk kez bilimsel boyutta ilgilen- bir “koruma kabuğu” geliştirdi. Ancak engin deneyimi ve ince estetik anlayışıy-
mesinde özellikle pay sahibi. Karlsruhe Bergama’nın peyzajına da hâkim olan la biri İstanbul’da, diğeri Bergama’da iki
Üniversitesi’nin tarihsel yapı araştırma- bu yapı, bir kabuk veya çatı olmanın çok “Bachmann evi” tasarladı. Bütün araştır-
ları konusunda ekol bir merkez olması ötesinde hassas bir tasarımla antikite, maları bir yana, bu iki ev Martin
Bachmann’a çok sağlam bir çalışma koruma ve estetik alanlarını harmanladı. Bachmann’ın yaşam sevincinin, ailesine
temeli sundu. Ardından 2000’li yıllarla Anadolu’daki çalışmaları Hitit çağların- ve Türkiye’ye bağlılığının özetiydi.
birlikte, Bachmann’ın temel eğitimini dan Hellenistik-Roma dönemlerine uza- Anadolu’daki ve İstanbul’daki meslek-
çok başarılı uygulamalara çevireceği nıyordu. Beyşehir yakınlarındaki Efla- taşları, dostları Martin Bachmann’ı çok
Anadolu ve İstanbul dönemleri başladı. tunpınar Anıtı, Kozan’a yakın Karasis özleyecek. Özlemin yanında elde kalan
Giriştiği her çalışma konusunu tavizsiz Dağı’ndaki askeri içerikli Hellenistik ise; çalışkan bir kâşifi araştırmalarına
bir titizlik içinde işledi. Konularını sev- yapılar grubu, Likya’da sarp Oinoanda saygı duyarak yaşatmak ve güler yüzlü
mede ve sahiplenmede adeta yeni bir yerleşmesi Bachmann’ın özenli araştır- bir beyefendiyi gülümsemeyle anmak.
oyuncak armağan almış çocukların taze malarıyla buluştu. Koruma sorunlarının
heyecanıyla karşılaştırılabilecek bir yanında antik yapım teknikleri alanına Turgut Saner, Prof. Dr.,
motivasyonu da meslek arkadaşlarıyla eğildi ve özgün buluşlar ortaya koydu. İTÜ Mimarlık Fakültesi
10 mimar•ist 2016/3
KÜTÜPHANE
İstanbul’da Konut (Binbir Çeşit), İTÜ Bu çeşitlilik ve değişim temposu için- kapı geldi: ‘özel mülktür, girilmez!’…
Vakfı tarafından Haziran 2016 da ilk de araştırmacı olmak, sizin değişime ortalık sessizdi… yerlerde cam kırıkları
baskısı yapılan bir kitap. İTÜ Konut olumlu ya da olumsuz bakmanız ile ve bir yığın çöp vardı… hatırladığım yer
Araştırmaları Merkezinde çalışmalarını farklı algılara bürünür. Her ne kadar yok olmuş, burası değil. Ne evi, avluyu
sürdüren, İTÜ Mimarlık Fakültesinin araştırmacının gerçeği, yaşamın ger- ne de erik ağacını bulabildim… Çocuk-
üç öğretim üyesi tarafından derlenmiş; çeğine ışık tutmaksa da, aynı zaman- luğum buradan uçup gitmişti.”
konut kuramları ve araştırmaları konu- da eleştirmek ve çözüm çeşitliliği Aytanga Dener’in Yeni Sahra’da yaptığı
sunda uzmanlaşmış çok değerli öğre- hakkında karar vericileri bilgilendir- araştırmasına göz atıyoruz: Kent hakkı
tim üyelerinin makalelerini içeren bir mektir. Gerçek bilimsel araştırmacı kavramına değiniyor. İstanbul’da göçün
derleme. Kitabın iki önemli özelliği var: eleştirirken öğreten, yol gösterendir. henüz durmadığını, 1980’lerde ve
Birincisi bir anı kitabı olması. İkinci Kente dair yapıcı eleştiri üretme; yeti- 2000’li yıllarda farklı nedenlerle bu yer- İstanbul’da Konut
(Binbir Çeşit),
özelliği ise ülkemizin daha da özel ola- şemediğimiz bir yapım hızı içinde, hiç leşmeye gelen insanların problemleri
ed. Yurdanur Dülgeroğlu
rak İstanbul mega kentinin konut ve olmazsa gelecek için daha uygar daha karmaşık bir düzeye taşıdıklarını Yüksel - Elmira Gür -
yerleşme sorunlarını ele alan makale- çözümler üretme becerisini geliştire- belirtiyor. Ana problemler olan yoksul- Dilek Yıldız, İstanbul:
lerin buluştuğu bir kitap olması. bilmelidir. luğun ve kentsel alt ve üst yapı sistem- İTÜ Vakfı Yayınları, 2016,
Dış kapağı ve bölüm başlıklarını süs- Makaleleri tek tek irdelerseniz, “deği- lerden yararlanmada eşitsizliğin yanın- 232 s.
leyen naif eskizler, insani ve çevresel şim”, “dönüşüm”, “dinamizm” ve bu da yeni gelenlerin mahalleli ile sosyal
bağlamda duyarlılığı çok yüksek olan kavramların ortaya koyduğu sosyoe- anlamda bütünleşme sağlayamadığını
arkadaşımız ve meslektaşımız Aytanga konomik ilişkilere göndermeler bulur- bulguluyor ve diyor ki, “gecekondulu-
Dener’in eskizleri. Kitabın, genç yaşta sunuz. Değişim ve dönüşüm planlı ve nun da kentte barınma hakkı vardır”.
kaybettiğimiz bu değerli insanın anı- programlı olabildiği gibi, plansız ken- Kitaba katkı veren yazarların makale-
sını yaşatmak üzere hazırlanmış olma- diliğinden de olmaktadır Mega Kent lerine göz attığımızda kentin farklı
sı çok anlamlı. İstanbul’da. İstanbul o denli büyüktür yüzlerine göndermeler görüyoruz.
Kitapta yer alan makalelerin özelliği ki bir yanında en eski gecekondu İlhan Tekeli, o okunası güzellikteki
konuta ve konut yerleşimlerine dair örneğini barındırırken, yanı başında irdelemesiyle, Türkiye ölçeğinden
güncel sorunlara değinen ve öneriler fazlasıyla nitelikli olmasına çalışılmış bakarak, konut alanlarındaki değişim
geliştirilen birçok bilimsel makaleyi yerleşmeleri bulmak olasıdır. Fiziksel ve dönüşümü yorumluyor. Konut
toplamış olması. Çeşitlilik kitabın ana çevrenin yapısı kadar, demografik geliştirme sektörünün ve pazarının
temasını oluşturmuş. Konut politikala- yapı da değişim içindedir. Kentin durumunu irdeliyor ve baskın rolleri,
rına bakışta, konut yerleşimleri üreti- topografyası bu dinamizmi ve çeşitli- etkilerini tartışıyor. Her akademisye-
minde, konut çevrelerindeki ve liği destekler gibidir. Katmanlı yapı- nin yaptığı gibi, o da yangının sönme-
mekânlarındaki yaşamlarda çeşitlilik sında sadece dönemsel tarihi çağların si çabalarına eleştirel bir gözle bakı-
ana başlıkları oluşturuyor. Mega kentin ürünlerini değil, günümüzde giderek yor ve olması gerekenleri sıralıyor.
önemli niteliği her türden çeşitliliği sıkışan tarih aralığının yansımalarını Neden yangın var? Ağustos 1999 depre-
barındıran, karşılaştıran, birleştiren, da buluruz. Değişim nasıl kaçınılmaz mi deneyimi ve ardında bıraktığı travma,
konuşturan, çatıştıran özetle heterojen ise “yer”lerin el değiştirmeleri, acil olarak yapısal güçlendirme ve müm-
ve karşıtların birlikte var olduğu bir “varlık”ların el değiştirmeleri, “sosyal künse depreme dayanıklı yeniden inşaatı
mekân olması değil midir? Bunca fark- çevreler”in yapı değiştirmeleri ve gündeme getirdi. Acildi çünkü yapı sto-
lı yaşamın iletişim içinde olduğu, gün- hatta “dokuların” oynaklığı da bir o kumuz bir depremi daha kaldıracak
lük devinim içerisinde kan damarları kadar gerçektir. durumda değildi. Mümkünse hemen
gibi dağılan, farklı boyutlarda kent Bu kitaba sevgili Aytanga’nın gözün- hatta dün yangın sönmeliydi. Kasım
mekânlarına yayılan iletişim ve ulaşı- den, İstanbul sevgisi ve akademik kim- 1999 depremi de gösterdi ki yapısal güç-
mın bu çeşitliliği yaşar halde tutması- liğimizle baktığımızda ne görüyoruz? lendirme hatalı yapıldıysa asla çözüm
dır. Mega kentin mekânı dinamik, Aytanga anlatıyor: “Sıcak bir öğle zama- olamayacak. Hatasız bir güçlendirmenin
uykusuz, oluşturan ve aynı zamanda nı, …arabaların insanı ezmek üzere yola ise maliyeti çok yüksek, zaman gerektiren
yok eden bir mekândır. Ve değişim çıktığı Etiler’e giden yola girdim, kaldı- ancak daha fazla nüfusu da barındırama-
mega kent içinde bu dinamik süreçle- rım yok. Bütün boşluklara otomobiller yacak bir çaba. Düzce’de yerle bir olan
rin en doğal yansımasıdır. park edilmiş…”, “Karşıma demir bir binaların büyük çoğunluğu yeni ve güç-
mimar•ist 2016/3 11
KÜTÜPHANE
lendirilmişti. Bu gerçek, hızlı üretim ve sız gözle bakarsanız, kentsel dönüşü- yaya ulaşımı ve kentin kentli tarafın-
daha büyük ölçekli kentsel dönüşüm mü yakından izleyen ve yararlanmak dan kesintisiz kullanımı bu kadar da
dönemini başlattı. isteyen mal sahipleri, dönüşüm için çelişkili kavramlar olmasa gerek. Bu
İlhan Tekeli de bu gelişim içinde yapı- nitelikli müteahhitlerin önünde sıra makalede dengenin sağlanması için
yor değerlendirmesini; gerçekleşenle bekler durumdadır. gereken hassasiyete odaklanılıyor.
yapılması gereken arasındaki uçuru- Kitabın üçüncü bölümü konut yerle- Çağın Tanrıverdi ve Yurdanur Dülge-
ma işaret ettiği tarihsel bir belge nite- şimlerinde çeşitliliğe ayrılmış. Elmira roğlu Yüksel, gelir düzeyi-konut ter-
liğindeki yazısında. Dönemin konut Gür, kent içindeki tarihi merkezlerde cihleri ilişkisini irdeliyorlar. Çok çeşitli
politikasının ve uygulamasının sağlık- “yeniden canlandırma”, “soylulaştır- konut olanaklarının, konut yaşamı ide-
lı bir değerlendirmesini sunuyor. ma” konularına eğilmiş ve bu kavram- allerinin boy boy reklamlarla sunuldu-
Jean François Pérouse, kentin bu kar- ları Fener-Balat örneği üzerinde irdele- ğu İstanbul gibi karmaşık yapıdaki
maşık gündemindeki başka bir olguya miş. Soylulaştırma, yenilenen bölge- kentlerde, sosyal yapı kaymaları, aile-
dikkatimizi çekiyor. Kentin topografya- deki sosyal yapının değiştiğine işaret lerin konut ve bölge değiştirmeleri
sından söz etmiştik. Sosyal ve yapısal eden bir kavram. Soylulaştırma sonra- sadece ailenin gereksinimleri ile ilgili
çeşitliliğe neden olan, inişli çıkışlı o sında daha fazla kira geliri, daha farklı olmayabiliyor. Bilindik göç tartışmaları
topografya, kentin içinde farklı sosyal kültür gruplarıyla kaynaşma (nüfus dışında farklı bir bakış açısı ile “kent içi
grupları barındırıyor. Eski mahallelerde değişimi) hatta işlevsel farklılaşmalar hareketlilik” kavramı yazının temel
üst topografyada yer alan nitelikli söz konusu. Binanın fiziksel özellikleri- aksını oluşturuyor.
mahallelerin yamaçlarındaki alt kotlar- nin korunması, semtin fiziksel kimliği- Konut planlama seçeneğinin bir boyu-
daki yerleşimler bu kez odakta. “Sinsi nin sürdürülmesi amaçlanıyor. Tama- tu da biz mimarlara hayli romantik ve
dönüşüm” olarak adlandırıyor Pérouse men işlevini yitirmiş, terk edilmiş böl- nostaljik gelen sıra evlerdir. Endüstri-
bu oluşumu. Mantolama, cephe malze- gelerin yeniden kazanılmasını düşü- leşmenin getirdiği gereksinimi karşıla-
mesini, görünümünü değiştirme, ilave nüldüğünde çok olumlu bir anlamla maya yönelik, modernleşme ile belirli
kat ya da çatı değişimiyle yenileme, yüklü iken; zaten yerleşimcilerini kay- bir standartta konut üretimini garanti-
kısaca kentte yaygın biçimde alt kotlarda betmemiş olan, halen kullanılan bölge- lerken; biçimsel olarak diziler oluştu-
süregiden gizli bir dönüşüm sürecini ler için zararlı sosyal sonuçlara götüre- ran bir yerleşme modelinde sokak,
açıklıyor. Bu dönüşümün sonucu da bilecek bir uygulama. Ancak unutma- komşuluk, kamusal alandan özel alana
diğerine benzer şekilde yerleşimcilerin yalım ki soylulaştırma derken bıçağın doğru bir mahremiyet hiyerarşisini de
sosyal yapılarında, mahallenin nüfusun- keskin sırtındayız. Yerleşimcileri köh- sağlanır. Bu tür konut yerleşimlerinin
da, kültürel kodlarda değişime kapı ara- neleşme nedeniyle zaten değişmiş bir endüstrileşme ile birlikte geliştiği
lıyor. Azınlıkları ağırlıyor bu yeni dönü- bölgenin gerçek hak sahibi, kullanıcısı Almanya örneği ile endüstrileşmeye
şen binacıklar; güneş almasalar da, oto- kimlerdir? Kentli midir? İşgal edilmiş bağlı olmaksızın “sıra ev” biçimlenme-
park sorunu olsa da, inişli yokuşlu olsa bu binalarda benim de kentli olarak bir si modelinin örnek alındığı İstanbul
da kentin merkezinde yer alan sinsi bir hakkım var mı, yok mu? Sanırım bu yerleşimleri karşılaştırılıyor bu yazıda.
dönüşüm. tartışmalar daha uzun süre gündemde Dönemsel farklılık yanında gereksinim
Konut politikalarının ele alındığı ilk kalacak. Romantizmin ötesinde ger- farklılığı, bu iki ülkenin sıra evlerini
bölümdeki makalelerde Mustafa Sön- çekleri görme ve akılcı değerlendirme- birbirinden önemli ölçüde ayırıyor.
mez, benim çok da anlamadığım kritik ler yapma sorumluluğunu taşıyoruz. Gelişmiş ülkelerde sağlıklaştırılmış,
konuları irdeliyor. İnşaat sektörü, Özlemnur Ataol Akpınar, Gülçin Pulat soylulaştırılmış, kimlikli çevrelere
döviz kurları, mali krizler, dış sermaye Gökmen ve Ahsen Özsoy, çok tartışı- dönüştürülmüş sıra evler hâlâ beğeni
ve kentsel dönüşüm olgusunun rolü lan, kent içinde yapay olarak yaratılan topluyor. İstanbul örneğinde ise üreti-
tartışmaya açılıyor. İlgilenenlerin zevk “sınırlar” kavramına değiniyorlar. Kent len bazı sıra evler tarihte (Akaretler)
alacaklarını umduğum bir makale bu. kentlinindir. Kentin hangi parçası bazılarıysa bugünün gereksinimleri
Sinan Özgen’in denemesinde şu bana açık, hangi parçası kapalıdır? içinde (Koşuyolu, Levent yerleşmeleri)
ürkütücü soru gündeme geliyor: “ Özellikle kent içinde böylesine kontrol hâlâ revaçta.
Kentsel dönüşüm yasasının getirdiği edilmiş, sınırları çizilmiş yerleşmeler Yaşamlarda ve mekânlarda çeşitlilik
kazanımları kimler paylaşıyor?” Mal ya da yaya devamlılığının sağlanama- kitabın son bölümündeki yazıların ana
sahibi, müteahhit, belediye ilişkileri dığı yine sınırları içinde hapsolmuş iş teması. Elmira Gür, Yurdanur Dülge-
üzerine bir deneme. Umarız ki “kazan bölgeleri gündeme geldiğinde bu roğlu Yüksel ve Emel Cantürk’ün
kazan” hedefi gözetilir ve bu alavere işlevsel parçalanmanın nerelere kadar makalesi, daha önceden sözünü ettiği-
içinde kimse kaybetmez. Çünkü taraf- uzanabileceği soru işareti. Güvenlik, miz ayrışma, yerleşim sınırlarında
12 mimar•ist 2016/3
KÜTÜPHANE
değişim ve bunun sosyal yansımalarını karşı derin uçurumlar biçiminde hafri- tartışıyorlar. Alanda yaptıkları araştır-
tartışıyor. Özellikle kent topografyası- yatlarla başlayan temel ve istinat sis- mada, bölgedeki kentsel gelişme ve
nın alt bölümlerinde yapılanan eski temleri devreye giriyor. Kaçak yapılara yeni yasadan toplum lideri pozisyo-
gecekonduların değişimine ve çevre imar ve oturma izni veriliyor. Bu bölge- nundaki kişilerin haberdar olmadığı,
yaşamlarla etkileşimine odaklanılıyor. lerdeki kaçak yapılaşma yasallaştığı etkilenecek olan sosyal gruplara bilgi
Burada kent topografyasının önemini gibi, bir önceki makalelerde sözü edi- akışının sağlanamadığı yönünde.
bir kez daha vurgulamak isterim. Söz len “sinsi dönüşümler” tetikleniyor. Burcu Arıkan ve Gülçin Pulat Gökmen,
konusu olan çok tepeli İstanbul’dur; Kent göbeğindeki bu yerler artık yeni İstanbul’un en mutena bölgelerinden
yani vaktiyle birçok deresi, pınarı, bah- küçük çaplı rant alanlarıdır. Görüyoruz biri olarak bilinen Kadıköy-Feneryolu
çesi olan, yeşili olan İstanbul. Kentin ki dönüp dolaşıp tüm yazılar bütünleşi- Mahallesinde kentsel dönüşüm sonu-
doğal yapısı üst kotta yer alanlar için yor. Bir şeyler durmadan değişiyor. cunda ortaya çıkan yeni sokak kavra-
avantaj iken, alt kotta oturanlar için Yasemin Alkışer Bregger, tüm özellik- mını ve mahalleli kavramını tartışıyor-
kaçak ve yıkım korkusu, sel korkusu, leriyle kentin diğer bölgelerinden ayrı- lar. Sayfiye köşklerinden villalara, ora-
toprak kayması tehlikesi olan değersiz lan özel bir bölge olan Kâğıthane böl- dan apartmanlara ve şimdi de çok katlı
bölgeler. Bugün doğal topografyanın gesini mercek altına alan bir stüdyo rezidanslara dönüşen bu süreçte deği-
bir kazıcı ile kolayca değişebildiği bir deneyimini paylaşıyor. Kâğıthane böl- şen sokak yaşamı irdeleniyor.
dönemde yaşıyoruz. Ancak daha önce gesi gerçekten de çok özellikli bir alan. Kitabın oluşturulmasında katkı veren-
kent planlamalarında özellikle yağış Kâğıthane Deresi ve anımsattığı lere teşekkürlerimle, Aytanga’ya sev-
akış hatlarında yer alan bu türdeki alt Osmanlı keyif tarihi bu bölgedeki gilerimle ve “ben olsam bu kitabı
topografyalar sel tehlikesi nedeniyle dönüşüm sürecini çekici kılmaya okurdum” diyerek değerlendirmemi
yapılaşma yasağının olduğu, su akışı- yeterli. Dilek Yıldız, Yurdanur Dülge- bitirmeme izin veriniz.
nın kesintiye uğratılmaması gereken roğlu Yüksel Ahsen Özsoy ve Gülçin
havzalardı. Şimdi buralara yerleşme Pulat Gökmen, “afet riski altındaki böl- Nur Esin, Prof. Dr.,
iznini belediyeler veriyor. Su kanalları gelerde kentsel dönüşüm” temasını ve nur.esin@gmail.com
alta alınıyor. Toprak kayma olasılığına yasasını Kâğıthane örneği üzerinden nur.esin@okan.edu.tr
Anlam arayışından yoksun, kabız ve dar gidiyor. Mimarlık ediminin öncelikle ve Gregotti’nin bitmek bilmeyen dostane
görüşlü yapı üretim pazarının ve mimar- belki de özellikle bu eleştirel mesafe- tartışmalarının ve yıllanmış dostlukları-
lık uğraşısının özsel koşulları ile arasına den beslendiğini ve bu mektuba konu nın süzgecinde yazılmış mektup dikkate
eleştirel bir mesafe koyma yetisinden olan tartışmaların yolunu açtığı üreti- değer. 1995 yılında Casabella’nın Tafuri
uzaklaşmasına bakarak –alkışlanan bir min bu mektuplara özünde en derin anısına basılmış sayısının girişine bir
ölçüsüzlükte yok olmamak için– özgül katkıyı yaptığını vurguluyor. ek ile tamamlanan bu mektup hakikati-
sorgulamaları muhataplarına doğrudan Dünya çapındaki muhataplarına yazıl- miz her ne olursa olsun peşine düşme-
ileten, yazarken dinleyen ve hatırlayan mış bu on yedi mektup ile Gregotti, yi salık veren Tafuri’ye 80’ler mimarlığı-
yazılar. Snozzi’den Agamben’e, farklı kesişme noktaları ve kavşaklardan nın giderek ümitleri kıran atmosferinde
Tafuri’den Wenders’a Gregotti’nin geniş geçiyor, yeni yollar açıyor, mimarlık ideolojik bir hayal kırıklığını artık kanık-
ilgi alanının düğüm noktalarından, uğraşının evrensel bir düşünce evreni
samış Tafuri’ye asıl hakikatimizin bizzat
mimarlık ediminin bitmek bilmeyen üzerinde yükselmek ve onunla evrilmek
‘hakikatimizi araştırmak’ olduğunu Vittorio Gregotti, Mimarlık
kapsayıcı ufkunda gezinen çoğu zaman idealini imkânsızlığını seriyor orta yere.
anımsatıyor kırgın bir veda eşliğinde. Üzerine 17 Mektup,
kişisel sohbetlerin, noktası konulama- Büyük ölçüde lokal ve yere bağlı doğa- çev. Alp Tümertekin,
Gregotti, düşünce dünyası ile muhata-
mış cümleler üzerine yeni sorular ile yol sı ile bu kapsayıcılık beklentisinin nasıl İstanbul: Janus, 2016,
alan değiniler var bu kitapta. Kimi uçları sekteye uğradığını, farklı coğrafya ve bının üretimi arasına köprüler atıyor.
304 s.
giderek saçaklanmış mimarlık uğraşının farklı iklimlerde mimarlık düşüncesinin Üzerinde voltalar atılan, bir o uca, bir
kadim sorunlarına dair düşünceler, kimi nasıl bambaşka yönlere savrulduğunu bu uca, ağır ağır beraber yürünen köp-
eski dostlara özlem ve muhabbetle anlatıyor. Ancak belki de en çok, özgül rüler. Olası her açıyı zarafetle işaret
yönelmiş yeni sorular. bir sorunun sınırlı hakikati hakkında eden bir yolcunun köprüleri. Yürümek
Vittorio Gregotti, dostları ve büyük hay- düşünmenin, içten ve gülümseyen ve iki yakayı düşlemek bize düşüyor.
ranlık ve sevgi ile ördüğü ilişkilerinden düşüncelerin gücünü sergiliyor Gre- On yedi köprülü bir nehrin kıyısından,
biriktirdiklerini paylaşıyor. Özellikle, gotti bu mektuplarda. bizzat o nehir üzerine serin düşünceler.
Casabella editörlüğü döneminin, sek- Özellikle, mimarlıkta modernliğin kade-
senlere dair gündeminin peşinden ri sorunuyla hep ilgilenmiş Tafuri ile Hakan Tüzün Şengün
mimar•ist 2016/3 13
GÖRÜŞ
İstanbul deyince aklıma martı gelir teri tarafından ele geçirilişine şahit olmaktayız.
Yarısı gümüş, yarısı köpük Yerelin kimliği ile ilgisiz, mekânla bağlamı olma-
Yarısı balık yarısı kuş yan, bölgenin tarihinden ve kültüründen kopuk,
Bedri Rahmi Eyüboğlu gerçeklikten uzak, salt gösteri toplumunun arzu
Kentsel Mekânın Dubaileştirilmesi ve taleplerine göre şekillendirilmiş, imajı öne
“D ubaileşme” ya da “Dubaileştirilme”1
literatüre çok yakınlarda giren bir kav-
çıkartan kentsel mekânlar inşa edilmekte. Mimari,
yerelin kimliğini ya da mekânın içeriğinin özgün-
ram. Bir zamanların mütevazı balıkçı kasabası ve lüğünü/otantikliğini sunmak yerine fantezilere ve
kaçakçıların sığınağı Dubai’nin, Körfez sermaye- planlama kaprislerine indirgenirken, çok yıldızlı
si tarafından keşfiyle, gösterinin ve imajın ölçütü- mimarlar da hayal mühendisliği yaparak yapay
nün şirazesinden çıktığı, tüketim çılgınlığının cennetler, ikonik mekânlar ve binalar inşa etmek-
tavan yaptığı bir yapay cennete, bir küresel kent teler. David Harvey, bir mülakatında, 60’larda
ikonuna dönüştürülüşünü tanımlıyor. Birleşik mimarların çoğunun kendilerini “urbanist” say-
Arap Emirlikleri’nde, Basra Körfez’i boyunca yer dıklarından salt binaları değil kenti ve kentsel bağ-
alan Dubai’nin kavurucu iklimi gibi burnunun lamı da göz önünde tuttuklarını anlatır. Oysa
dibindeki savaş bölgeleri de cazibesine halel günümüzde, mimarlığın başına gelen şeylerden
getirmiyor ve yepyeni bir kentsel marka olarak biri –ki Harvey bundan üzüntü duymaktadır– bir
pazara çıkıyor. İş bitirici, girişimci emir’i ya da zamanlar kentsellik ile ilgilenen mimarların şimdi
daha doğru bir tanımlamayla kentini pazarlayan artık sadece mimari projelerin özelliklerine odak-
CEO’su Muhammed el-Mektum’un becerikli lanmaları ve binaların inşaatı ile ilgilenerek bunla-
ellerindeki Dubai, küresel sermayeyi cezp etmeyi rın birer parçası oldukları kentsel bağlamı unut-
başararak hayal mühendisliği kentleşmesinin ve malarıdır.5
gösteri toplumunun en başarılı örneği oluyor; Öte yandan, bu şekilde bağlamından kopuk
öyle ki kapitalizmin bir diğer arzu nesnesi, çölde bir kent inşasının şahikası olan Dubai, başta
yoktan var edilen Las Vegas kentine bile nal top- Ortadoğu ve Asya kentleri olmak üzere diğer
lattırıyor!2 kentler açısından varılması gereken bir hedef ve
Mike Davis, “Dubai’de Kum, Korku ve Para” amaç olmuştur. Küresel bir markaya dönüşmüş
adlı makalesinde3 kente ait ilk izlenimini uçaktan Dubai’deki gibi ‘en yüksek, en uzun, en büyük,
aktarır: “Jetiniz alçalmaya başlarken cama yapışıp en dikkat çekici, en heyecan verici, en… binala-
kalırsınız. Aşağıdaki manzara olağanüstü şaşırtı- rı/mekânları/alt yapı projelerini’ inşa etmeye
cıdır.” Hilaller içinde palmiyeler formundaki yapay çalışan kentler Dubai gibi olmak için birbirleriyle
adalar ve buralardan yükselen eğlence parkları, yarışmaktalar. Böylece, neoliberalizmin kentleş-
lüks oteller ile alışveriş merkezlerinden oluşan mesinde, Dubai örneği diğer kentleri etkileyerek
gökdelenler ormanı, yüksek katlı ikonik binalar, ele geçirmekte, kendine benzetmekte, kısaca
binlerce malikâne, dünyanın en büyük marinası, Dubaileştirmektedir. Bu durumda, Dubai’de ya
Ege’den Endülüs’e, Piramitlerden Coloseum’a da Dubaileştirilmiş mekânlarda var olmak hem
replika kentler, anıtlar... Konukları görsel bir şen- her yerde hem de hiçbir yerde olmak anlamına
lik karşılar. Göz şenliği, kızgın çölde, kar yağdırıp gelmektedir. Mekânın ruhunun, özgünlüğünün
kayak yaptıracak kadar çılgın projeler ile devam
eder; yeter ki cebinizde bol paranız olsun!4
Gösterinin hemen her alanı ele geçirdiği çağı-
mızda, kitle iletişim araçlarındaki teknolojik geliş-
melerden beslenen medya ve sosyal medya vasıta-
sıyla imajın üstünlüğü yüceltilmekte ve küreselleş-
tirilmekte. Bu çerçevede, mimarlığın da imaj/gös-
14 mimar•ist 2016/3
GÖRÜŞ
imaj tarafından katledilişine ve bu katliamda rüne, nüfuslarına geri dönülmez zararlar vererek
mimarın failliğine şahit olmaktayız. İstanbul’u el birliği ile bir kötücül cennete
Zurnanın zırt dediği yere gelirsek. Böyle bir dönüştürmekteler. İstanbul’un Dubaileştirilme-
yapay cennet nelerin üzerini örtmektedir? İkonik sine giden yolu döşeyen, işbirlikçi mimarın, plan-
imajın ardında saklanan gerçeklikler nelerdir? cının, kurul üyesinin, üniversitenin failliğinin de
Guy Debord, Gösteri Toplumu adlı eserinde ayrıca not düşülmesi gerek.
tüketim toplumunu eleştirir. Debord’a göre,
gösteri, kendini asla sorgulanamayacak ulaşılmaz Kabataş Transfer Merkezi Projesi ve Mücadele
bir gerçeklik olarak sunar ve böylece görünenin Bu bağlamda Kabataş’a yapılacak kanat çırpan
iyi olduğunu dayatarak kitleleri kolaylıkla boyun- martı formundaki dev transfer merkezinin kent
duruğu altına alır. Kentsel gelişme modeli olarak düzlemine tercümesi, görselliğin/imajın ön
salt imajlara, ikonik binalara/mekânlara odakla- plana çıkartılmasıyla tüketim toplumuna yöne-
nan ve görünenin iyi olduğunu, mutluluk getir- lik ikonik kentleşmenin, Dubaileşmenin, kentin
diğini dayatan Dubaileşmenin cilalı imajı, aslın- çok önemli bir tarihi bölgesini ele geçirmesidir.
da, yerel olanın, otantik olanın yok edilişi, çevre Proje kamuoyunca yeni duyulmuş olsa da,
ve doğaya verilen geri dönüşsüz zararlar, ikonik doktoralı mimar belediye başkanımız Kadir
kentleşmeye yer açmak için yerel nüfusların ve alt Topbaş’ın 2008’den bu yana hayaliydi. Bir kısmı
gelir gruplarının zorla tahliyeleri, mülksüzleştiril- deniz doldurularak yapılacak devasa transfer
meleri, emekçi cinayetleri, toplama kampı misali merkezinin çevresinde lokantalar ve kafeler,
inşaat şantiyeleri, sosyo-mekânsal olarak ayrışan zemin altında da dükkânlar, sergi ve müze salon-
kentler, kentsel kamusal alanların özelleştirilme- ları ile 1000 araçlık bir otopark yer alacağından,
leri, kenti kent yapan niteliklerin kaybı vb bil- İBB her ne kadar “AVM yapılmayacak” dese de
cümle acıtıcı gerçeklik barındırır. küçük ölçekli muadilleri vasıtasıyla martının
Mike Davis’in yukarıda alıntıladığımız maka- kanatları altından epey rant beklendiği açıktır ve
lesinin yer aldığı kitabın ismi Kötücül zaten gösterinin ardındaki gerçeklik de tüketim,
Cennetler’dir. David Harvey’in (2008) altını çiz- daha çok tüketim, her vesile ile tüketimdir! Dep-
diği üzere, bu kötücül cennetlerde, “Ortadoğu’da remini bekleyen kentte dolgu alanların risklerini
Dubai ve Abu Dabi gibi yerlerde, petrol zenginli- ya da deniz ekosistemlerine zararlarını açmaya
ğinden kaynaklanan artığı mümkün olan en göze gerek yok ama mesele cilalı imaj ardındaki rant
çarpan, toplumsal olarak adil olmayan ve çevresel ise gerisi laf-ı güzaf; insan hayatı bile!
olarak savurgan yollardan silip süpüren, suç açı- Mimar Sinan’ın özel eseri Fındıklı’daki
sından saçma değilse de şaşırtıcı büyük-kentleşme Molla Çelebi Camii’nin kuzey tarafındaki bahçe
projeleri ortaya çıktı.”6 Harvey bu sözleri 2008 duvarı sınırı hizasından başlayacak proje, yine
yılında değil bugün söylemiş olsaydı, hiç kuşku- önemli bir mimarımız, Balyan’ın Bezmiâlem
suz listeye İstanbul’u da eklerdi. Kentliler için Valide Sultan Camii’ne uzanarak Dolmabahçe
yaşanabilecek, gelecek nesiller için ise sürdürüle- Sarayı’nın siluetini de etki alanı içine alacak.
bilir bir kent yaratmak yerine, dünyanın en büyük Saaadet Özen’in Magma Baykuş’ta yer alan ilgi-
havalimanı, en geniş köprüsü, en büyük dolgu li yazısı ile devam edersek, “Denizden bakıldı-
parkı, en uzun denizaltı yürüyüş tüneli gibi en… ğında Dolmabahçe Sarayı’nın siluetinin yanına
en… mekânlar ile ikonik binalar inşaatına odak- herhangi bir yapıyı yakıştırabilmek için… yüzler-
lanmış girişimci merkezi ve yerel yönetimlerimiz, ce kez düşünülmesi… gerekirken”, 7 tepeden
İstanbul’un doğasına, çevresine, tarihine, kültü- inme bir “ben yaptım oldu” projesinden çıkan
mimar•ist 2016/3 15
GÖRÜŞ
mimar•ist 2016/3 17
GÖRÜŞ
kazıları ile elde edilmişti (Bittel, 1960, 1970). Resim 2. Ağaçlı Kumluğu,
Ancak Fikirtepe’de elde edilen sonuçlar topluma tunç çağlarına ait
çakmaktaşı ok uçları.
tam olarak yansıyamamış, bu önemli süreç,
İstanbul’da Yenikapı Marmaray projesi kapsamın-
da yapılan Marmaray Metro İstasyonu kurtarma
kazılarında çıkan Neolitik Dönem insan iskeletleri,
kulübeler ve ayak izleri ile büyük bir heyecan yara-
tarak bu kentin 9000 yıl öncelerinden bu yana
uygarlık tarihi bakımından ne denli önem taşıdığı-
nın İstanbulluların belleğine kazınmasını sağlaya-
cak önemli verilerle ortaya koymuştur (Kızıltan, Resim 3. Ağaçlı Kumluğu,
2007; Kızıltan ve Polat, 2013a, 2013b; Kızıltan Üst Paleolitik Döneme ait
ve Başaran, 2015). Daha önceleri İstanbullular ön kazıyıcılar.
yaşamış oldukları kentin tarihini genel olarak MÖ
7. yy Megara kolonisine bağlayıp 2500 yıllık bir
geçmişe sahip olduklarını düşünürken yeni bilgi-
lerle önemli bir sıçrama yaşanmış ve kentin 9000
yıllık bir tarihi olduğu anlaşılmıştır (Özdoğan,
2008, 2010a, 2010b). Ancak yine de bu 9000
yılın geri kalan kısmında ne olduğunu sorgulamak
pek kimsenin aklına gelmemiştir. Oysa insanın
Resim 4. Domalı, Üst
İstanbul bölgesinden 1.000.000 yıl kadar önce Paleolitik Döneme ait
geçtiğini ve bu süre boyunca bu bölgede her geometrik aycıklar.
zaman yaşadığını bilmekteyiz. Bunun yalnızca
2000 yıllık küçük bir dilimini temsil eden Yenikapı
kazıları ile uygarlık tarihinin her aşamasının bu
bölgede var olduğunu ve var olması gerektiğini
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Biz arkeologlar İstanbul ve çevresinin uygar-
lık tarihi açısından taşıdığı önemi, kıtalar arası
ilişkilerin anlaşılması için bu bölgeden elde edi-
lecek verilere duyulan gerekliliğin her zaman
bilincindeydik. Özellikle bu amaç doğrultusun-
da elimizden geldiği kadar İstanbul ve çevresin-
de alan taramaları, kurtarma kazıları yapmaya
çabaladık (Harmankaya, 1982; Özdoğan,
2014a; Pasinli vd, 1994). 1979-80 yıllarında bu
kadar büyümemiş olan kent için kapsamlı bir
proje başlatarak gelişen kentin gerek duyacağı
bayındırlık yatırımlarının arkeolojik veriler üze-
rinde tehdit oluşturacağının da bilincindeydik.
Ne var ki araziye çıkıldığında İstanbul ve çevre- içermekteydi. Örneğin Karadeniz kıyı şeridi Resim 5. Dudullu, Alt
sinde o yıllarda araştırma yapmanın, arkeoloji Paleolitik Döneme ait
boyunca Boğaz’ın batısında uzanan kumullarda Acheul türü el baltaları.
biliminin gereğine uygun bir şekilde yüzey tara-
Ağaçlı, Gümüşdere, Kilyos, doğusunda Alacalı,
masının hemen hemen olanaksız olduğunu gör-
Domalı, Şile gibi yerlerde Orta Paleolitik
dük. Çok geniş alanlar askeri bölge olarak araş- Resim 6. Karadeniz kıyı
Dönemden, yaklaşık MÖ 100 bin yıllarından, şeridi Gümüşdere, Alt
tırmaya kapalı durumda ve geri kalan yerler de
Mezolitik Döneme, MÖ 10. bin yıllara ait çok Paleolitik Döneme ait
değil yüzeyi görmemizi alana girmemizi bile
sayıda malzeme ve buluntu yerini saptayabildik Oldowan türü çaytaşı alet.
engelleyecek halde çalı ve orman örtüsü ile kap-
lıydı. Bu nedenle araştırmalarımızı sistemli ola- (Resim 2-5). Aynı şekilde İstanbul Boğazı’nın
rak değil rastgele bir dağılım gösteren açık alan- hemen doğusunda Dudullu-Ümraniye çevre-
larda gerçekleştirmek durumunda kaldık. sinde, batısında da Kemerburgaz’da Alt Paleoli-
Buna karşın buralarda elde ettiğimiz sonuç- tik Döneme, 100 bin yıldan daha eskiye ait
lar bilim dünyası için heyecan verici bulgular buluntu yerleri saptandı (Resim 6).
mimar•ist 2016/3 19
GÖRÜŞ
22 mimar•ist 2016/3
DOSYA
Taksim Meydanı güneşliydi, ama her üzerinden talep edebileceği sorunsalını da bera-
zaman gölgeler içinde olan İstiklal berinde getirmişti. Belki, Emek Sineması önün-
Caddesi’nin serinliği, vitrinler, sinema deki bu kent hakkı eylemi, Gezi Parkı’nda filiz-
girişleri, çocukluğumda annemle lenecek direnişin de habercisiydi.
girdiğimiz pasajların nem ve toz kokusu Emek Sineması’nın yıkımı, sivil toplumun
bana iyi geldi. Hatıralar ve mutlu bir tüm çabalarına, pek çok protesto eylemine ve
gelecek vaadi başımı döndürüyor; iyi bir hukuki mücadeleye rağmen engellenemedi.
şeyler yemek, bir film seyretmek ve alışveriş Geçtiğimiz üç yıl içerisinde, Kamer İnşaat,
etmek isteyen kalabalığın iyimserliğini Emek Sineması’nın da içinde bulunduğu parseli
paylaşıyordum.1 yıkmak, tescilli Cercle d’Orient binasını restore
yılında yürürlüğe giren 5366 sayılı “Yıpranan insanın kendini şekillendirme hakkını, kapitaliz-
Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenile- min temeli olan mülkiyet hakkının önüne koyar:
nerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması
Hakkında Kanun” çerçevesinde Beyoğlu’nun Ne tür bir kent istediğimiz sorusu, nasıl bir insan
da içlerinde bulunduğu tarihi kent merkezleri olmak istediğimiz, ne türden toplumsal ilişkiler
amaçladığımız, üzerine titrediğimiz doğayla nasıl
yeni yatırımlara açılır (Kuyucu ve Ünsal,
ilişkiler amaçladığımız, ne tür bir yaşam arzuladı-
2010). İstiklal Caddesi üzerinde yer alan kül- ğımız, hangi estetik değerleri savunduğumuz
tür ve eğlence mekânları birer birer zincir sorusundan ayrılamaz. Dolayısıyla, şehir hakkı
mağazalara ve alışveriş merkezlerine dönüşür- bireylerin veya grupların kentin sahip olduğu
ken, Taksim, Tepebaşı ve Talimhane ise yoğun- kaynaklara ulaşımından öte: kenti gönlümüzün
luklu olarak otel yatırımlarına sahne olur; istediği şekilde değiştirme ve yeniden icat etme
hakkıdır. Üstelik bu bireysel olmaktan öte kolek-
Beyoğlu yerel kullanıcından soyutlanarak
tif bir haktır (...) Kendimizi ve kentlerimizi yapma
turizm ve alışveriş odaklı olarak dönüştürülür.
ve yeniden yapma hakkı, iddia ediyorum ki, en
Bu dönüşümün son ayağında ise Taksim Mey- değerli ve en çok ihmal edilen insan haklarımız-
danının yayalaştırılması, Gezi Parkı yerine alış- dan birisidir (Harvey, 2012: 4).
veriş merkezi yapılması, AKM’nin dönüştürül-
mesi ve Taksim Meydanı’na cami inşa edilmesi Bu projeyi, bir örnek-olay incelemesi (case
gibi projeler gündeme getirilir (Batuman, study) olarak, tarafsız ve akademik bir gözle ve
2015). Son zamanlarda ise, İstiklal Caddesi ve özgür bir mecrada değerlendirmenin önemli
Tünel’de yer alan mağaza, kafe, restoran, olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda, Beyoğlu
kitapçı ve sanat galerilerinin ardı ardına kapan- ve Pera’nın tarihsel gelişimini ve dönüşümünü
ması, bölgenin ekonomik olduğu kadar da kül- ele alan, projeye konu olan yapıları mimari özel-
türel değer kaybına işaret ettiği gibi, orta vade- likleri ile ve tarihi bağlamı içerisinde değerlendi-
de mülkiyet el değişiminin de habercisi olarak ren, Emek, İpek ve Rüya sinemalarının ve Yeşil-
yorumlanıyor.3 çam Sokağı’nın Cercle d’Orient binası ve Deve-
Bu tarihsel bağlam çerçevesinde okundu- aux Apartmanları ile ilişkili olarak incelendiği
ğunda Cercle d’Orient binasının restorasyon, bir dosya ortaya çıktı. Emek Sineması’nın yıkım
Emek Sineması’nın ise yıkım ve rekonstrüksi- ve Cercle d’Orient binasının restorasyon süreci
yon projesi, tarihi ve kamuya ait bir yapının kadar, bu yapıların inşa edildiği tarihsel bağlamı
neden, nasıl, kimin tarafından ve kimler için ve sosyal ve iktisadi ilişki ağlarını da tartışarak,
yıkılacağı ve yeniden işlevlendirileceği tartışma- dünden bugüne kent mekânının hangi dina-
sından öte bir anlam kazanarak, neoliberal poli- mikler, güç ilişkileri ve üretim pratikleri sonu-
tikaların, kent hakları tartışmalarının, üçüncü cunda dönüştüğünü de irdelemeyi hedefledik.
dalga soylulaştırmanın ve “kentkırım” (urbici- Kültürel mirasın, tarihi çevrenin ve anı değeri
de) kavramının fiziksel ve mekânsal bir temsili olan yapıların korunması ve yeniden işlevlendi-
olarak okunmaktadır. Bu süreç, devlet ile özel rilmesi sürecinin mimari, toplumsal ve hukuki
sektör işbirliğinin kent mekânı üzerindeki boyutlarına değinen, kentsel dönüşüm kavramı-
tahakkümünün, merkezi ve yerel yönetimlerin nı kent ve kentli hakları kavramları üzerinden
kentli duyarlılıklarına, toplumsal hafıza ve ihti- sorgulayan ve yurtdışındaki benzer süreç ve
yaçlara karşı yabancılaşmasının da bir sembolü projeleri ele alan bu dosyada Seda Kula Say,
olarak, Türkiye’de ve dünya metropollerinde Lorans Tanatar Baruh ve B. Selcen Coşkun’un
yaşanan güncel bir krize işaret etmektedir. çalışmaları yer alıyor.
David Harvey’in Rebel Cities: From the Right to Doktora tezini İTÜ Mimarlık Tarihi kürsü-
the City to the Urban Revolution (Asi Şehirler: sünde Alexandre Vallaury üzerine yazmış olan
Şehir Hakkından Kentsel Devrime Doğru) Seda Kula Say, “Serkldoryan-Emek Bloğun-
(2012) kitabında ortaya koymuş olduğu gibi, dan Grand Pera’ya: Kazanılanlar-Kaybedilenler”
kapitalist ve neoliberal üretim araçlarının şekil- başlıklı makalesinde Abraham Paşa tarafından
lendirdiği kent mekânı, artık bir direniş mekânı yaptırılan Cercle d’Orient binasının tarihi ve
olarak da konumlanmakta, aynı zamanda hem mimari özelliklerini ele alıyor. Detaylı arşiv araş-
kapitalist krizin hem de antikapitalist mücadele- tırmaları sayesinde hem İstiklal Caddesi’nde yer
nin merkezine yerleşmektedir (Harvey, 2012: alan geç XIX. yüzyılın en ihtişamlı yapılarından
4). Lefebvre’in (1972) “şehir hakkı” (le droit a birisinin, hem de Cumhuriyet döneminde
la ville) kavramı üzerinden kuramsallaştırdığı Büyük Kulüp adını alacak olan Cercle
kitabında kent hakkını, yani kenti dolayısıyla da d’Orient’ın tarihine ışık tutan Kula Say, aynı
26 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 27
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
emlak yatırımı yapan elitlerin ve büyük firmala- ise yine İstanbullular nezdinde tepkiyle karşı-
rın finansal gücü, girift ilişkileri, çok boyutlu lanmış, toplumsal bellekte önemli yeri olan bu
müzakere süreçleri ve kenti dönüştürmelerinde- lezzet mekânının kaybı, kent ile olan ilişkiyi de
ki etkileri ve sınırları üzerine ipuçları vermeyi zedelemiştir. 1944 yılından beri Yeşilçam
amaçlıyor. Sokağı’nın köşesinde yer alan İnci Pastanesi,
Seda Kula Say ve Lorans Tanatar Baruh’un tahliye edildiği 2013 yılına kadar hemen hiç
da ortaya koymuş olduğu gibi, XX. yüzyıl başın- değişmemiş dekorasyonu ve menüsü ile kentli-
da Cercle d’Orient bloğu ve çevresinde 11 adet lere kuşaktan kuşağa aktarılan bir lezzet gele-
sinema yer almakta ve özellikle Cumhuriyet neği sunmuş, Beyoğlu’na çıkmak ile özdeşle-
döneminde sinema endüstrisinin kalbi tam da şen bir ritüelin parçası haline gelmiş, kenti
burada atmaktaydı. Cercle d’Orient ve Emek deneyimlemenin sadece görerek değil, doku-
Sineması ile Deveaux Apartmanı arasında kalan narak, duyarak ve tadarak da olduğunu bizlere
Yeşilçam Sokağı ise Türk sineması ile özdeşleş- hatırlatan bellek mekânlarından biri haline gel-
miş ve bir dönemin sinema kültürüne adını ver- mişti.5
miştir. Sadece İstanbul değil, bütün Türkiye İnci Pastanesi örneği “somut olmayan
için anı değeri olan bu sokak ve sokakta ayakta miras” (intangible heritage) ve “kültürel miras”
kalabilen, kentliler tarafından büyük bir keyif ile kavramlarını da tartışmaya açıyor. Bu minvalde,
kullanılan ve benimsenen tarihi sinema ise bir Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
kültür mirası ve toplumsal değer olarak kabul Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi B. Selcen
görmekteydi. Bir başka deyişle, Emek Sineması Coşkun’un “Miras Koruma Yoluyla Kentlilik
kendi başına tarihi, kültürel ve mimari bir değer Bilincini Güçlendirmek ve Kaçırılmış Bir Fırsat
teşkil etmekle beraber, aynı zamanda bulundu- Olarak Emek Sineması” başlıklı makalesi, konu-
ğu kentsel alan ile beraber, Türkiye’nin sinema yu kültürel miras, koruma kuramı, kimlik ve
tarihinin ve yakın geçmişinin de bir anısı olarak aidiyet bağlamında ele alıyor. Miras kavramını
da öne çıkarak, bir döneme damgasını vurmuş “belli yerler veya olaylar karşısında yaşanan
ve bir nesli şekillendirmiş Yeşilçam’ın son canlı deneyimlerin birikimi” olarak tanımlayan ve
tanığı olarak toplumsal hafızamızda önemli bir mirasın duygusal bağ ve anı değeri taşıdığı
yer edinmiştir. savından yola çıkan Coşkun, Emek Sineması’nın
Bu bağlamda, ünlü mimar Alexandre Valla- yıkımını uluslararası koruma tüzükleri, ilkeleri
ur y 4 tarafından inşa edilmiş olan, İstiklal ve tavsiye kararları çerçevesinde irdeliyor. Konu-
Caddesi’ne cepheli, mimari özellikleri, anıtsal- yu Beyoğlu ve çevresinin tarihsel gelişimi bağla-
lığı, bezeme ve dekoratif programı ile farklı bir mında ele alan makale, 2005 yılında yürürlüğe
yere sahip olan Cercle d’Orient binasından giren 5366 sayılı kanun ile pek çok tarihi alanla
ziyade, Emek Sineması’nın bir kültür değeri beraber Beyoğlu’nun da neoliberal politikalar
olarak öne çıkması şaşırtıcı değildir. Her ne doğrultusunda tepeden inme dönüşümüne ışık
kadar Osmanlı’dan günümüze intikal edebil- tutuyor. Emek Sineması’nın sökülerek taşınma-
miş en köklü kulüplerden birisine ev sahipliği sının çağdaş koruma kuramında yeri olmadığı-
yapmış olsa da, Cercle d’Orient (Büyük Kulüp) nın altı çizilirken, yıkıma karşı gelen kitlelerin
belirli bir zümre tarafından kullanılmış, hizmet sesinin duyulmadığı ve hatta bastırıldığı, hiçbir
ettiği ayrıcalıklı sınıf haricinde toplumun gene- kolektif çözüm arayışına girilmeden Emek
line ait bir anı değeri yaratamamıştır. Dolayı- Sineması’nın yıkılması ve toplum vicdanının
sıyla bu kadar köklü bir kulübün ismi ile anılan yaralanması ile sonuçlanan bu süreç sonucunda
binanın, bütün mimari değerine, tarihsel öne- katılımcı bir koruma modeli ve kentlilik bilinci
mine ve İstiklal Caddesi üzerindeki ayrıcalıklı yaratma fırsatının kaçırıldığı da ortaya konuyor.
konumuna rağmen AVM’ye dönüştürülmesine Bu dosyanın sadece Cercle d’Orient ve
dair tepkiler görece sınırlı kalmıştır. Yapının Emek Sineması örneğini ele almaktan ziyade,
kent hafızasında yer eden en belirleyici elemanı bugün devasa bir şantiye görünümüne bürün-
olan cephesinin korunması yeterli görülmüş, müş olan kent mekânının rant odaklı dönüşü-
geç XIX. yüzyıl mimari mirasının önemli bir müne, bu dönüşümün farklı aktörlerine ve
temsilcisine verilecek olan yeni işlev ve yapının tarihselliğine eleştirel bir bakış sunmasını hedef-
geçireceği fiziksel ve simgesel dönüşümler faz- ledik. Kentte yaşayanlar ile kenti yönetenler ara-
laca tartışma konusu edilmemiştir. Ancak ente- sında giderek açılan uçurumun, kent mekânının
resan bir şekilde Cercle d’Orient binasında yer sermaye gruplarına tahsis edilmesinin yarattığı
alan İnci Pastanesi’nin zorla tahliye edilmesi sosyal ve sınıfsal ayrışmanın, bütün diyalog
28 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 29
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
mimar•ist 2016/3 33
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
ler ve bu arada mimar Vallaury’nin adı dikkati cunda, sinemanın altın çağını yaşayan pek çok
çekmektedir. Skating Palace ve bitişiğindeki dünya merkezi gibi İstanbul’un da büyük ve gör-
İsketing Apartmanının 1894’te Abraham kemli sinema salonları dönemini yaşadığını
Paşa’nın mimar Vallaury’e hazırlattığı projeyle belirtmek gerekir (Bozis ve Bozis, 2014: 78-79).
ilgisi olması ve yapıların Vallaur y’nin 1914 yılının sonlarında Skating Palace’ın
İstanbul’dan ayrılmadan önce tamamladığı son “Cinéma Ottoman” adıyla çok şık bir sinemaya
işlerden biri olması muhtemeldir. Mekânda gös- dönüştürüldüğünü veya içinde bu sinemayı
teri ve toplantılar kadınların da katılımı ile ger- barındırmaya başladığını görüyoruz; burada
çekleşmekte, ayrıca konferanslar düzenlenmek- Avrupa’nın en iyi stüdyolarında çekilen en iyi
tedir (“Skating Palace”, 1909b). 13 Aralık filmlerin İstanbul’da ilk gösterimleri yapılmak-
1909’da lokal kısmı konferans salonuna dönüş- tadır (Üsdiken, 1999: 185). Yaz sezonu için 17
türülerek burada Manş’ı uçakla geçmiş olan M. Mayıs 1915’ten itibaren Cinéma Ottoman,
Blériot’nun havacılıkla ilgili konferansı dinlen- çeşitli bitkiler ve çiçeklerle dekore edilerek serin
miştir. Bu arada paten pisti zemini bozulduğun- bir bahçeye dönüşen Skating Palace’ın büyük,
dan asfalt ile yenilenmiş ve büyük bir katılım ile güzel ve havadar salonuna yerleşmiş; film arala-
14 Aralık 1909’da yeniden açılışı yapılmıştır rında seyircilere profesyonel bir mandolin
(“La Reouverture du Skating Palace”, 1909). grubu en yeni parçaları çalmıştır (Bozis ve
Duhani, Skating Palace’ın 1956 yılındaki Melek Bozis, 2014: 108).
(Emek) Sineması ile aynı yer olduğunu belirt- 1918’de ise burada “Yeni Tiyatro” adlı bir
mektedir (Naum-Duhani, 1956: 44). Benzer tiyatro salonunun varlığından söz edilmektedir.
şekilde Üsdiken de, Skating Palace’ın aslında Fr eely, Vedat Tek’ten aktararak, Yeni
Melek/Emek Sineması olduğunu, yanındaki Tiyatro’nun salaş bir mekân olduğunu, burada
İsketing Apartmanının da Skating Palace sırala- genelde Viyana’dan gelen operet toplulukları-
rında inşa edildiğini ve Skating Palace’ın tıpkı nın temsil verdiğini, illüzyon gösterileri olduğu-
Emek Sineması’nın olduğu gibi bu apartman nu yazmaktadır (Freely ve Freely, 2014: 206-
arkasından Yeşil Sokağa bir çıkışı olduğunu 207). Fakat daha 1914’te son derece şık ve gör-
aktarmaktadır (Üsdiken, 1999: 184). 19 Şubat kemli olarak tarif edilen Skating Palace – Cinéma
1914’te M. Psalty tarafından Skating Palace’ta Ottoman ile sadece dört yıl sonra 1918’de bahsi
düzenlenen maskeli geleneksel “Terziler Balo- geçen salaş Yeni Tiyatro’nun aynı yer olmaması
su” hakkındaki bilgilerden Skating Palace’ın da mümkündür. Öte yandan 1919’da Osmanlı
aynı anda iki orkestrayı barındıracak büyüklükte Bankası’nın Cercle d’Orient binası ve Skating
bir mekânı, locaları, balo için mükemmel şekil- Palace’ı barındıran bu mülkü Manukyan
de dekore edilen büyük ve görkemli bir büyük Efendi’ye devretmesiyle burada yeni bir imar
salonu olduğu anlaşılmaktadır (Naum-Duhani, hareketliliği ortaya çıkmış olup; Cercle d’Orient
1956: 43; Üsdiken, 1999: 184). Kulübü tutanaklarında yeni mülk sahibi Manuk-
Pera’nın gözde eğlence mekânı Skating yan Efendi’nin arka tarafta inşa ettiği yeni bir
Palace’ta 1910 yılında sinema gösterimleri tiyatrodan bahsedilmekte ve buraya Cercle
yapılmaya başlamıştır. Bozis, Proodos gazetesin- d’Orient binası içinden bir geçit alanı ayrılması-
den aktararak 1910 yılında Alman-Amerikan nı istediği, bunun huzursuzluk yarattığı, ardın-
film şirketi International Gesellschaft filmlerinin dan tiyatro binasının yapımında kira kontratına
burada koşullar elverdikçe gösterildiğini, yine aykırı olarak Cercle d’Orient binasına ait alanın
17 Nisan 1911 tarihli Proodos haberinden akta- kullanılmasına kalkılmasının şikâyet konusu
rarak Skating Palace’taki sinema gösterimlerin- olduğu kayıtlıdır (Koloğlu, 2005: 99). Manuk-
den bazılarının megafondan şarkılar eşliğinde yan Efendi’nin 1919’da kulüp içinden yeni
izlendiğini, ayrıca ramazan boyunca geceleri geçiş yaptırttığı tiyatro veya Freely’nin bahsetti-
21:00-22:30 ve 23:00-00:30 arası iki seansta ği salaş Yeni Tiyatro, 2013’teki yıkımdan önce
yeni filmler gösterildiğini belirtmektedir (Bozis alanın en iç tarafında bulunan ve Cercle
ve Bozis, 2014: 109). d’Orient binası içinden geçilerek girilen Rüya
1908 ve sonrasında gerek dünyada sinema Sineması olmalıdır. Freely, Rüya Sinemasının
sektörünün büyümesi ve uluslararası bir endüstri yerinde ilk önceleri Artistik Sineması olduğunu
haline gelmesi, gerekse İstanbul’da II. Meşruti- belirtir (Freely ve Freely, 2014: 213). Bu mekân
yet sonrası sansürün bitmesi, kentin peyderpey Osmanbey Gazinosu, Paris Bahçesi ve Artistik
elektrik şebekesine bağlanması ve büyük film şir- Sineması adlarıyla anılan, olasılıkla açık hava
ketlerinin ardı ardına İstanbul’a gelmesi sonu- eğlence mekânı ile aynı olabilir; Nea Efimeris
36 mimar•ist 2016/3
DOSYA
(Sümer), İpek, Emek (Melek), Sinepop, Lüks, mesiydi. Deveaux Apartmanı önünden Cercle
Saray, Alkazar, Yeni Melek, Şık ve Atlas sinema- d’Orient’a doğru yürüyen, Cercle’ın pasajından
ları (Scognamillo, 2008: 86-87). Bu alanın alışveriş yapıp, profiterolünü yiyen, Yeşilçam
merkezinde ve incelediğimiz Serkldoryan blo- Sokağında belki bir süre de kuyrukta bekleyip
ğunun kıyısında yer alan Yeşilçam (Deveaux) gişeden biletini alıp, herhangi bir AVM kalabalı-
Sokağı ve Yeşil Sokağı, 1930’lu yıllardan itiba- ğına girmeden her zamanki ferah, şık ve ihti-
ren Türkiye’de faal tüm yerli, yabancı film şir- şamlı sinema salonunda filmiyle buluşan bireyin
ketlerinin bürolarını barındırmaktaydı ve uzun “Beyoğlu’na çıkma” ritüelini mütevazı ama
yıllar boyu sokağın adına istinaden kısaca “Yeşil- kesintisiz olarak bir sinema bileti fiyatına yaşa-
çam” olarak anılan Türk sinema endüstrisinin yıp, bir ucundan anlayıp yakalayabilmesi ve bu
merkeziydi (Bozis ve Bozis, 2014: 139). Çeşitli kentiyle özdeşleşebilme, geçmişiyle ilişki kura-
ülkelerin son ve kaliteli filmleri bu sinemalarda bilme keyfini kentdaşlarıyla paylaşabilmesiydi.
vizyona girdiği gibi, aralarında özellikle İpek Böylece bu, dünyanın her yerinde bulunabile-
Sineması, 1930-1980 arası altın çağını yaşamış cek bir alışveriş merkezinde dolaşırken bir de
Yeşilçam-Türk sinema endüstrisinin ürünü yerli müze ziyareti yapmak değil, sadece bu kente
filmleri Türk sinema seyircisiyle buluşturan ilk özgü bir “Beyoğlu günü” yaşamak olabiliyor-
salon olarak bilinmektedir (Scognamillo, 2008: du.
92-93). Öte yandan 70’li yıllara dek Yeşilçam ve
diğer Beyoğlu sinema salonları, şık birer buluş- Ne Kaybettik? Ne Kazandık?
ma, görüşme mekânı niteliğindeki fuayeleri, Cercle d’Orient binası, Emek, Rüya, İpek sine-
toplum hayatında önemli bir yer tutan gala maları, İsketing ve Melek apartmanları TC
geceleri, entelektüel atmosferleri ile tanınmakta Emekli Sandığı mülkiyetinde bulunmakta ve
ve Osmanlı döneminden beri kozmopolit, Serkldoryan bloğu ve Emek Sineması olarak
çoğulcu ve renkli bir yapıya sahip Beyoğlu’nun anılmaktaydı. Söz konusu alandaki binalar açı-
kültürel kimliğinin yeni bir katmanını oluştur- lan davalar ve yapılan protestolara rağmen 2013
maktaydı. Bu nitelikleri nedeniyle tüm İstan- Mart ayında alışveriş merkezi ve sinemalar içere-
bullular için uzun yıllar boyu “Beyoğlu’na çık- cek şekilde yeniden yapılmak üzere ve sadece
mak”, bir Beyoğlu sinemasına gitmek, önemli Cercle d’Orient kulüp binası ayakta kalacak
ve törensel bir haz veren bir sosyal aktivite oldu. şekilde yıkılmıştır. Dolayısıyla yukarıda tarihçe-
Bu bağlamda Cercle d’Orient kulübü ile bitişi- sini verdiğimiz ve anlamını ifade etmeye gayret
ğindeki Emek, İpek, Rüya sinemaları ve Yeşil- ettiğimiz Cercle d’Orient-Emek rotalı Beyoğlu
çam Sokağı hem bütünleşiklikleriyle hem de ritüeli/yaşantısı artık yoktur. İlk kayıp budur.
eşzamanlılıklarıyla İstanbul ve Beyoğlu kültürü- Yıkımı protestocu gruplarla yerel ve/veya
nün yüzyıllar içinden süzülüp günümüze gelen merkezi idare yönetici veya temsilcileri beklen-
bu çok-katmanlılığının somut bir göstergesi- medik ölçüde sert bir çatışma içinde olduğun-
dir… Veya göstergesiydi. dan, karar süreçlerinin beraber yürütülmesi
1979’dan itibaren 28 yıl boyunca Uluslara- mümkün olmamıştır. Böylece seçilmiş/atanmış
rası İstanbul Film Festivali’nin açılış ve kapanış idari otoriteler ile sivil halk arasında oluşan hoş-
gecelerine ev sahipliği yapan ve festival filmleri- görü ve diyalog eksikliği de ikinci önemli kaybı
nin gösterildiği başlıca salon olan Emek Sine- oluşturmuştur.
masının bu törensel hazzı 2013’teki yıkıma dek Bu kayıpların yerine neler gelmiştir? Yıkım
ve İstanbulluların yoğun ilgisiyle sürdüren baş- ve protestolardan bir süre sonra Cercle d’Orient
lıca mekân olduğunu belirtmek gerekir. Emek binasında bir restorasyon yapılmış; alanın kalanı
Sinemasının ihtişamlı büyük salonu ile sinema- ise tamamen yeniden büyük, tek ve yeni bir bina
ların altın çağını yaşadığı dönemde yapılmış bir inşasıyla değerlendirilmiş, tümü “Grand Pera”
“sinema mabedi” olarak muhafaza edilebilmiş adlı modern donatılara sahip tesis olarak İstan-
olması bu hazzın bir boyutunu oluşturuyordu bulluların kullanımına sunulmuştur. Bu yazı
kuşkusuz. Ama asıl olan, sadece Emek Sinema- hazırlanmadan bir süre önce Ocak 2016’da
sının değil bakımsız da olsa tüm bu yapılar top- inşaatçı firma tarafından yapının kısaca gezilip
luluğunun, XXI. yüzyıl İstanbullusuna incelenmesine olanak tanınmış, yapılan çalışma-
Beyoğlu’nun çok katmanlı ve birçok yaşanmışlı- lar hakkında bilgi verilmişti. Tümden ayrık ola-
ğa dayanan, adeta toplumumuzun moderniteye rak değerlendirilen Cercle d’Orient binasının
geçişinin bir özetini yansıtan özel kimliğini Grand Pera tesisinin bir nevi önyüzü, vitrini
yaşatıp hissettirebilen bir mizansen oluşturabil- gibi ele alınıp, nitelikli malzemelerle ve işçilikle
38 mimar•ist 2016/3
DOSYA
40 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 41
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
42 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 43
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
daha sonra yanan yalı4 ile Büyükdere’den Belg- 1885: 404), 146 numarada “vezirlerin bile baş-
rad Ormanı ve su bentlerine kadar uzanan çift- larını emanet ettikleri usta berber” Théodore
lik5 ve Beykoz’dan Riva’ya uzanan geniş koru Stavraki13 (Duhani, 1982: 93; Annuaire Ori-
onundu. Ava, kumara ve borsaya düşkün Ab- ental, 1909: 1328) ile apartman dairesini tu-
raham Paşa, XIX. yüzyıl sonu İstanbul yaşamı- tan Rus Büyükelçiliği’nin askeri ataşesi Peskoff
nın renkli simalarındandı. Abraham Paşa, Os- gibi prestijli isimler bulunuyordu. Banka, arka-
manlı Bankası’ndan 1892’de 6.000, 1893’te daki arsanın değerini artırmak ve inşaat için kısa
ise 30.000 liralık iki avans daha aldı (OBA, bir süre sonra harekete geçecekti; sokağın diğer
XKHY002 00539). Dara düşen Abraham kullanıcılarıyla anlaşarak düzenlenmesinde etkin
Paşa’nın toplam 88.000 liraya ulaşan borcunun bir rol üstlendi.
bir kısmı karşılığında tahvil portföyünü 1896’da
bankaya devretmesi (OBA, XKRC001 01345) Yabancı Bir Yatırımcı, Emile Deveaux ve
yeterli olmadı, bakiyesini iki sene sonra konağı- Deveaux Apartmanları
nı ve arkasındaki arsayı banka genel müdür yar- Osmanlı Bankası Genel Müdürü Morgan H.
dımcısı Gaston Auboyneau adına6 devrederek Foster döneminde genel müdür yardımcılı-
tasiye edebildi.7 (OBA, CDPV007 00117; El- ğı görevini üstlenmiş olan Emile Deveaux,
dem, 199: 214). Beyoğlu’nda Ağa Hamamı Sokağı’nda Gala-
22 Mayıs 1893’de Le Moniteur Oriental’in tasaray Hamamı’nın yakınında geniş bahçeli
yayımlamış olduğu haber, Cercle d’Orient bir evde ikamet ediyordu (Huber, 1895). De-
Kulübü’nün arkasındaki geniş alanda yer ala- veaux, 5 Haziran 1870 tarihli yangın sonrası
cak görkemli bir tiyatro projesinin detaylarını oluşturulan yardım komitesinde görev alması-
vermektedir. Yazıda tiyatro projesinin aynı za- nın avantajıyla ve Osmanlı Bankası idarecileri-
manda bir Pera sakini olan Alexandre Vallau- nin sağladığı iş takip kolaylığı sayesinde ikamet
ri tarafından yapıldığını, inşaatının ise saray mi- ettiği yere yakın bir alana yatırım yaptı. Yan-
marlarından Mihran Efendi8 (BOA, DH.MKT. gın öncesi, d’Ostoya planından (1858-1860)
958/18) tarafından Abraham Paşa sayesinde anlaşıldığına göre Cadde-i Kebir üzerinde bir-
gerçekleşeceğini ve temelinin de gazetenin çık- kaç kâgir küçük binanın yanı sıra arka tarafta
tığı tarihte atılacağını haber aldıklarını yazmak- bir sirk alanı olarak kullanılan ahşap bir yapı
taydı9 (Le Moniteur Oriental, 22.5.1893). Os- vardı (Yalman, 2006: 56). Yangından son-
manlı Bankası’nda ipotek olarak verildiği tarih- ra 1871’de Olimpik Sirki’nin yerine Alhamra
lerde gerçekleştirilmek istenen bu projenin iz- Tiyatrosu inşa edildi, ancak o da 1874 yılın-
leri arşivdeki Abraham Paşa dosyasından oku- da yandı (La Turquie, 28.11.1874; And, 1972:
nabilmektedir. 1894’te Abraham Paşa Cerc- 210). 1869’da Altıncı Daire-i Belediye’de
le d’Orient binasının arkasına 1.568 metreka- Mahmud Paşa’nın başkanlığında kurulan ka-
re kapalı alana sahip çok amaçlı bir pist yapımı dastro komisyonunda görev alan ve Sakızağa-
için sözleşmeyi Alexandre Vallauri ile imzaladı cı Sokağı’nda mimarlık bürosu bulunan Gio-
(OBA, XKHY002 00539 00051). Çevresinde vanni Battista Barborini14 yeni bir tiyatro bi-
bisiklet pistinin olacağı ve gereğinde mobil bir nası inşa etti. 9 Kasım 1875’de açılan Varyete
sahne ile konserlerin verilebileceği ve baloların Tiyatrosu’nun (Akın, 2002: 260; La Turquie,
yapılabileceği bir mekâna dönüşebilen bir tenis 10 Aralık 1875) sahnesi arkada olsa da girişi-
sahası tasarlanmıştı. Ancak proje yapılan 4.500 ni Cadde-i Kebir üzerinde tasarladı. Daha son-
liralık ön ödemeye ve izin için belediyeye baş- ra sırayla “Verdi” (1879) ve “Odeon” (1896)
vurulmasına rağmen 1905 tarihli Goad sigorta adını alan bu tiyatronun15 Cadde-i Kebir’deki
planından anlaşılabileceği üzere gerçekleşmez numarası 134 idi; hemen yanında 130-132 nu-
(OBA, XKHY002 00539). marada 1902’de “Deveaux Apartmanları” ola-
Osmanlı Bankası, çatı katı ile birlikte beş rak adlandırılacak Luxembourg Hotel’in giri-
katlı Abraham Paşa Konağını, en büyük kira- şi bulunuyordu16 (Annuaire Oriental 1903:
cısı Cercle d’Orient’ın dışında cadde üzerideki 1054) (Resim 3). XX. yüzyılın başında sinema-
büyük ve güzel mağazalarıyla10 ile birlikte dev- ya dönüşecek olan tiyatro ve Café de Luxem-
raldı. Kiracıları arasında, 140 numarayı kirala- bourg ile beş katlı Deveaux Apartmanlarının
yan ünlü tüccar terzi Mir & Cottereau,11 144’ü inşa detaylarını aktarır belgelere sahip olmasak
kiralayan Paris’ten son moda kristal, porselen, da Cercle d’Orient binası ile aralarındaki yolun
heykel, bronz eşya vs getiren sultanın tedarik- düzenlenmesine dair detaylı dosya bu işin süre-
çisi Anthèmes Chavin12 (Annuaire Oriental, cini gözler önüne sermektedir.
44 mimar•ist 2016/3
DOSYA
Genel Müdür Morgan Foster’ın rahatsız- ile 1897’de evlenen kızı Marguerite19 Paris’e
lığı sırasında devlet ile ilişkileri yürüten Emile yerleşseler de, İstanbul’da onları temsil eden
Deveaux’nun sert ve esnek olmayan mizacı, 9 Belçikalı avukatları Gustave Coûteaux aracılığıy-
Ağustos 1888’de maliye nazırlığı görevine ikin- la mülklerinin değerlenmesine yönelik yeni yatı-
ci kez getirilen Agop Kazazyan Paşa17 ile itila- rımları yapmaktan geri kalmayacaklardı.
fa düşmesine neden oldu. 1875-1879 yıllarında,
Osmanlı Bankası’nda çalışmış olmasına rağmen Çıkmaz Sokak
(OBA, PP 055 14), Fransız sermayesine ve ban- Cercle d’Orient binası ile Odeon Tiyatrosu ara-
kaya düşmanlığı bilinen Agop Paşa’nın Fransa sındaki 2,25 metre genişliğindeki çıkmaz so-
büyükelçisine bankayla olan ilişkilerin düzelebil- kak İslam hukukuna göre sahiplerinin özel mül-
mesi için yönetimin değişmesi talebinin sonu- kü olarak görülmekte20 ve taralar arasında yarı
cunda, Deveaux görevinden alındı. Eylül 1889 yarıya paylaştırılmakta idi (OBA, XKZB001
yılında Sadrazam Kâmil Paşa’ya gönderilen bir 00007 00003). Mülklerinin değerini artırmak
yazıda, bir süredir sağlık sorunları yaşayan Mor- isteyen Osmanlı Bankası, Paris ve Londra ko-
gan H. Foster’ın ülkesine dinlenmeye gideceği, mitelerinden gerekli izni aldıktan sonra sokağı
Emile Deveaux’nun ise ailevi nedenlerle Paris’e çıkar hale getirebilmek için Deveaux’nun aile-
döneceği belirtiliyordu (BOA, HR.TO 379-54). sinden sokağın genişletilmesi için ihtiyaç duyu-
1868’de Osmanlı Bankası’nın İstanbul’daki Ge- lan bölümü satın aldı. 1900’de imzalanan anlaş-
nel Müdürlüğü’ne çalışmaya gelmiş olan Emile maya göre Raoul ve Marguerite Deveaux 243
Deveaux (Indicateur constantinopolitain 1868: metrekarelik yeri 5.800 lira karşılığında ver-
117; OBA, PP 915 25), bir süreliğine İsviçre’de di. Bu alan, sokağın 6,70 metreye genişleye-
Divonne-les-Bains’de dinlenmeye çekilse de bilmesi için kullanılacaktı. Her iki taraf da so-
İstanbul’a döndü. Düyun-ı Umumiye’de ön- kağa açılan evler veya dükkânlar inşa ettiği tak-
celikli tahvil sahiplerinin temsilcisi göreviyle dirde kaldırımını ve kanalizasyonunu yapmakla
Beyoğlu’nda Ağa Hamamı Sokağı’ndaki evin- yükümlüydü. Daha önce yapılan altyapı kulla-
de yaşamaya devam etti. 1892’de vefat ettiğin- nılırsa da yapım masralarının yarısı ödenecek-
de, veraseti, o zamanlar halen reşit olmayan ço- ti. Son olarak da Osmanlı Bankası sokağın Ye-
cukları Marie Joseph Raoul ve Marie Gaspari- şil Sokak’a kadar genişletilmesini üstleniyordu
ne Marguerite’e İstanbul’daki Fransız yetkilile- (OBA, CDPV009: 49). Bu anlaşmanın imza-
ri önünde okundu. 18 Mart 1893’de mülkleri lanmasından birkaç ay sonra gelen 8 Eylül 1900
devralan oğlu Raoul18 ve Marki de Saint-Seine tarihli resmi yazı üzerine sokağın genişletilmesi
mimar•ist 2016/3 45
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
Resim 4. Deveaux
Sokağı’nın açılmasına dair
plan, 1900
(SALT Araştırma, Osmanlı
Bankası Arşivleri).
ile ilgili detaylı plan hazırlandı ve taraların im- XKZB001 00008 00006) (Resim 4). Bu işlemin
zasıyla 3 Ekim 1900 tarihinde Şehremaneti’ne ardından, Gaston Auboyneau’nun yazmış oldu-
sunuldu (Resim 4). Sokağın genişletilmesi için ğu, arsaların bilabedel verildiği ve kamu yararı
kullanılacak alanların üzerinde bulunan mülkle- gözetildiği ileri sürerek satış vergisinin alınma-
rin sahipleri tarafından yıktırılması ve masrala- ması konusundaki yazı (BOA, İ.HUS 96) Sa-
rın da kendileri tarafından karşılanacağı konu- daretçe uygun bulundu. Başvuruya cevap ola-
sunda mutabık kalındı. Sokağın Yeşil Sokak’a rak kaleme alınan Sadrazam Ferid Paşa’nın ya-
bağlanabilmesi için 1866 yılında açılan ve An- zısında, her ne kadar sokağın düzenlemesi Gas-
don Tülbentçiyan tarafından tasarlanan Erme- ton Auboyneau tarafından talep edilmişse de sa-
ni Katolik Patrikhanesi’nin (Tcholakian, 1998: tış vergisinin alınmamasının kararlaştırıldığını
293, 298) yanında bulunan Bedros Azarian’a ait ve Defter-i Hakani Nezareti ile Şehremaneti’ne
arsanın da bir bölümünün yola bırakılması ge- gerekli bilgilendirmenin Dahiliye Nezare-
rekiyordu. Bedros Azarian bu kısmı, yeni açılan ti tarafından yapılacağı bildirilmekteydi (OBA,
sokaklarda binanın değerinin artmasından dola- XKZB001 00007 00001).
yı alınan şereiye vergisinin ödenmemesi şartıy- 1903 yılının sonunda yeni sokak tamamlan-
la, bilabedel verdi. Diğerlerinde olduğu gibi bu- dı (Annuaire Oriental 1904: 1052) (Resim 5).
raya inşa edilecek binanın kaldırımı ve kanalizas- Deveaux ailesinin cömert bağışına atfen sokağa
yonu bina sahibine ait olacaktı. “Deveaux” adı verildi ve sokak isimlerinin Türk-
Deveaux ailesine ait üç mülk, Cadde-i Kebir çeleştiği 1930’a kadar da öyle kaldı.21 Sokağın
üzerinde 138 ve 138 A kapı numaralarında bu- yeni ismi sokağın her iki sahibi için de uygundu.
lunan ve berber dükkânı, gediği ile ahırların bu- Sokağın ismi Deveaux ailesinin mülküne işaret
lunduğu toplam 487 metrekarelik alan ile Cerc- ettiği kadar Osmanlı Bankası’nın hafızasına da
le d’Orient tarafında Gaston Auboyneau adına işaret etmekteydi. Bu sokak düzenlemesi her iki
kayıtlı 145 ve 150 numaralı dükkânlar sokağın taraf için de mülklerinin değer kazanması açısın-
genişletilebilmesi için bilabedel şehremanetine dan kazançlı bir yatırım olsa da –ki burada Cerc-
bırakıldı. Şehremaneti Hendesehane Dairesi’ne le d’Orient’ın arka arsasının değerlendirilebil-
teslim edilen 3 Kasım 1900 tarihli harita, bu an- mesi açısından Osmanlı Bankası’nın avantajının
laşmayı teyit etmekte ve sokağın genişlemesine daha büyük olduğu görülüyor– Cadde-i Kebir’i
dair detayları ve sınırları göstermekteydi (OBA, Tarlabaşı’na çıkar hale getirerek sokağın kamu-
46 mimar•ist 2016/3
DOSYA
ya açılması XIX. yüzyıl Beyoğlu’sunda az rastla- Dünya Savaşı’nın getirmiş olduğu belirsizliğin
nan örneklerindendi. Bu örneği ayrıca ilginç kı- ardından elinde bulunan mülklerini elden çı-
lan nokta ise İslami hukukun getirmiş olduğu karmaya başlayan Osmanlı Bankası,24 1919’da
anlayışın Tanzimat’ın kanunlarına göre düzen- Manouk Manukian25 ve C. Mimico26 ile yapı-
lenerek gerçekleştirilen özel bir girişimcilik ol- lan sözleşmeye27 göre 20.000 sterlin tutarın-
masıydı (Tanatar Baruh, 2009: 199). da bir kaparo aldı (OBA, CDCPCA017 00076
P002-003). Aralık sonunda yatırılacak meb-
Sokağın Düzenlenmesinin Ardından lağın ardından mülkün kesin satışı gerçekleş-
Deveaux Sokağının düzenlenmesinin ardından, tirilecekti. Ancak belirlenen tarihte para yat-
Cercle d’Orient binasının arkasındaki arsa yeni madığı için sözleşme ocak başında bozulsa da
binaların yapımı için daha iyi bir konuma sa- (OBA, CDCPCA017 00308 T001) hemen ar-
hip oldu. Banka yönetim kurulu tiyatro acen- dından 14 Ocak 1920 tarihinde 88.000 ster-
teliği yapan J. Tambouridès’in 1.000 metre- lin hesaba yattı (OBA, CDCPCA 00357 T001;
karelik bir alanda sirk veya tiyatronun yapımı- CDCPCP040 00192 B002). Böylelikle Os-
na izin verecek kira sözleşmesinin hukuk işle- manlı Bankası, Abraham Paşa’nın eşine kira-
ri tarafından hazırlanmasına karar verdi (OBA, lanan daireyi, girişin sağında bulunan Mir &
CDPV014 00670), ancak bu sözleşmenin im- Cottereau’ya kiralanan dükkânı ve girişin so-
zalanıp imzalanmadığına dair bir ipucu bulmak lunda bulunan mobilyacı Georges J. Psalty, lüks
mümkün olmadı.22 Daha sonraki günlerde yö- gömlekçi P. Tatarian28 (Duhani, 1982: 93; An-
netim kurulunda gündeme gelen Hazzopoulo nuaire Oriental, 1914: 714) tarafından işletilen
Pasajı’nın sahibi John Hazzopoulo’nun (Annu- dükkânların ve D. Joannides ile A. Coutoulas’ın
aire Oriental, 1909: 627) bir gösteri merkezi işlettiği kuaför salonunun (OBA, CDPV023:
ve kafe-restoran projeleri için kiralama talebini 256) bulunduğu Cercle d’Orient binası ile ar-
reddetti (OBA, CDPV014 00708-709). Cercle kasında Cottereau şirketine kiralanan arsada bu-
d’Orient binası ile arkasındaki alanın Paris’teki lunan Winter Palace29 ile bir tiyatro salonunun
Louvre Mağazaları’nın bir şubesi için satın alma yanı sıra Aurelio Lombardo’ya kiralanan kısmın
talebi de gerçekleşmedi. Sonuçta, 1909’da23 ve Luigi Leone’a kiralanan bir barakanın30 bu-
“Skating Palace” adını alan hem tiyatro hem de lunduğu arsa ile su kaynağını toplam 108.000
balo salonu olabilen bir paten pisti açıldı (Üs- sterline elinden çıkardı (OBA, CDCPCA017
diken, 1999: 184). 1 Haziran 1910 tarihinde 0076). Yeni sahiplerine geçtikten sonra 1921
de banka Skating Palace’a arsadan yeni bir lotu yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda Skating Palace’ın
yılda 100 liraya kiraladı (CDPV015 00539). I. yerine bir tiyatro salonu olduğu ve Cinema
mimar•ist 2016/3 47
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
Ottomana’nın açıldığı belirtilmekteydi (Annu- dü. Yatırımların büyüklüğü inansal güce bağ-
aire Oriental, 1921: 1019).31 Cinema Ottoma- lı olmakla beraber kapitalist dünya ve beledi-
na, 1924 yılında “Melek Sineması” oldu32 (Ev- ye ile kurulan ilişkiler ağıyla da örtüşmekteydi.
ren, 1994: 156; Üsdiken, 1999: 185). Beledi- Kuşkusuz bu durum yalnız iki bina ile sınırlan-
yenin II. Dünya Savaşı yıllarında Vali ve Bele- maz, Ragıb Paşa, Zographos ve Camondo’nun
diye Başkanı Dr. Lüti Kırdar döneminde satın caddedeki binaları bu duruma farklı örnekler
aldığı33 Cercle d’Orient binasının ve arka arsa- oluşturmaktaydı. Cadde-i Kebir üzerindeki bi-
sındaki mülkleri, Menderes’in İstanbul imarı ça- naların çoğu hem bir yatırım aracıydı, hem de
lışmaları esnasında Emekli Sandığı’na devretti prestij için inşa edildi (Resim 6). Gerek Cerc-
(Milliyet, 23.11.1956).34 Akabinde sinema ye- le d’Orient binası gerekse Deveaux Apartman-
nilenerek 1958’de “Emek” adını aldı (Milliyet, ları tartışmasız yatırım amacını taşıyordu. Özel-
13.02.1958). likle Cercle d’Orient binası Abraham Paşa
Cercle d’Orient ve Deveaux Apartmanları’na için, aynen II. Abdülhamid’in mabeyincisi Ra-
yakından bakmak XIX. yüzyıl Beyoğlu’sunun gıp Paşa’nın 1896 tarihinde inşa ettiği Rume-
dönüşümü ve inşasının arkasındaki dinamik- li Apartmanı’nda olduğu gibi, aynı zamanda bir
leri ve aktörleri incelememize imkân tanımak- prestij göstergesiydi.
tadır. Devletin kenti okunur kılarak kontrolü-
nü artırma siyaseti ve “modern” elitlerin “Ba- Bugüne Dair
tılı” bir kent özlemlerini gerçekleştirmeye çalı- Bugün “Yeşilçam Sokağı” olarak bilinen Devea-
şan Altıncı Daire, toprağın sahibi vakılar ile yeni ux Sokağı halen olduğu gibi duruyor olsa da so-
binaları inşa eden yatırımcılar arasında yürütü- kağın iki tarafında bulunan Cercle d’Orient ve
len karmaşık bir müzakere sürecinin sonucunda Deveaux Apartmanları yatırım amaçlı tekrar şe-
bu alan şekillendi. Kuzeye doğru gelişen kent- killendi. Rakım Ziyaoğlu’nun, belediye kadro-
te Galatasaray’dan Taksim’e uzanan aksı dö- larında çalışmış olan ve 1947’de binaya yerle-
nüştürmek ve özellikle 1875 inansal krizinin şen Hüseyin Topbaş’ın anlatısından aktardığı-
sonrasında,1890’lardan itibaren gelişen ekono- na göre Deveaux’nun torunu Matmazel de San-
minin dinamizmine ve artan talebine cevap ve- sen (Saint-Seine)35 1948’de binadaki payını on-
recek binaları inşa etmek 1891’de binaların irti- lara sattığında halen kendisine ait olan apart-
fasının artırılmasının avantajını da kullanmak is- man dairesinde oturuyordu (Ziyaoğlu, 1989:
teyen emlak yatırımcıları için kaçınılmaz bir fır- 113-114). Bina 1950’lerde geçirmiş olduğu
sat yaratıyordu. Nitekim Taksim-Sirkeci hattın- yangından sonra yeniden yapılarak ois hanına
da, emlak yatırımları 1895-1905 yılları arasın- dönüştü36 (Atasoy, 2011). Tüm mimari özellik-
da çok hızlı bir artış gösterdi (Tanatar Baruh, lerini kaybeden Deveaux apartmanını (veya son-
2009: 223). Beyoğlu yangını sonrası düzenlen- raki adıyla Sin-Em Han) sahibi Umum Sigorta
mesi her ne kadar önceki parsellerin boyutları- Şirketi’nden 1980’de satın alan Demirören, bir
na sadık kalmış olsa da 1891 Ebniye Kanunu’na süre kullandıktan sonra 1996’da boşaltıp atıl bı-
göre, caddenin genişliğine göre belirlenen irti- raktı ve ardından binayı tamamen yıktı. Demi-
fanın değişmesiyle birlikte, binaların kat sayısı rören binası, arkasındaki binaların da eklemlen-
Resim 6. İstiklal Caddesi arttı. Yeni nizamnameyle binalar arasında yük- mesiyle, günümüzde gittikçe daha çok bir açık
afişinde Cercle d’Orient ve seklik farkı artsa da, Tünel-Galatasaray arası- hava AVM’sine dönüşen İstiklal Caddesi’nde,
Deveaux Apartmanları
nın aksine, Galatasaray-Taksim arasında cadde- 2011 yılında büyük bir alışveriş merkezi ola-
(Beyoğlu Belediye
Başkanlığı, 2004 / SALT nin Tarlabaşı tarafında yeniden inşanın getirmiş rak açıldı. 1983’teki yangında harap olan Cerc-
Araştırma, Fotoğraflar). olduğu belli bir düzen gözlemlemek mümkün- le d’Orient binası ise restore edilerek, arkasın-
48 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 49
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
(Annuaire Oriental 1883: 471; 1885: 226). 1881’de ise 22. Skating Palace’ın sahibinin adı kaynaklarda geçmemek-
Asmalımescit’e yakın Derviş Sokağı’nın köşesinde 2 numa- tedir. Bu durum şahsın Skating Palace yatırımını yapan kişi
rada bulunuyordu (Üsdiken, 2000: 263; Annuaire Orien- olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. Ancak bankanın ki-
tal, 1881: 170). Revue Commerciale du Levant’ın yayımcısı raya verdiği mülklerin defterinde “Tambouridès” adı geç-
Ernest Giraud, 1897’de dükkânın bir Fransız kadın tarafın- mediği gibi 1909 ve 1910 yıllarında Cercle d’Orient’ın ar-
dan işletildiğini söylemektedir (Giraud, Mart 1897: 202- kasındaki arsanın kiracısı Mir & Cottereau’nun keil oldu-
203). Osmanlı Bankası kayıtlarına göre 1898 ile 1903 yılla- ğu F. Suarès, I. Ribas & Cie. olarak kayıt edilmiştir (OBA,
rı arasında sözleşme Adèle Mir ile yapılmıştır (OBA, IMRE IMRE003: 118).
002: 66). Adèle Marie Héloise Mir, Charles Eugène Cotte- 23. Annuaire Oriental’in 1909 yılı baskısında Skating Pa-
reau ile evliliğinden sonra Cottereau soyadını aldı. Bu da iş- lace görülmezken 1912 tarihli baskısında adı geçmektedir.
letmeyi başından beri birlikte götürdüklerini düşündürmek- Scognamillo ise 1911 tarihini vermektedir (Scognamillo,
tedir (OBA, OFTC0391). Adèle Cottereau 26 Temmuz 2008: 184).
1918 tarihinde vefat ettiğinde işi tek oğulları Maurice Cot- 24. Osmanlı Bankası’nın 1897-1908 yılları arasında elinde
tereau devraldı (OBA, XKSE009 08379). bulundurduğu mülkleri için bkz. OBA, EMRE002, 1896-
12. A. Chavin 3 Mayıs 1895’te vefat etti. Osman- 1908 tarihlerinde mülklerinin kiracılarına ve alınan kiralara
lı Bankası’nın 1898-1901 yılları için kiracı bilgilerinde dul dair ise bkz. EMRE003.
eşi C. Chavin’in adı geçmektedir (OBA, IMRE 002: 67 ile 25. 1914 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda Manouk Manoukian’ın
XKSE001 00723). işadamı olduğu belirtilmektedir (Annuaire Oriental 1914:
13. Osmanlı Bankası’nın kayıtlarına göre, kira sözleşmesi 565).
Nicolaos Stavraki adınaydı (OBA, IMRE 002: 68; IMRE 26. Tahıl tüccarı ve değirmen sahibi Constantin Mimico’nun
003: 173-175). şirketi Galata’da Ömer Abid Han’da bulunmaktaydı (An-
14. Torino’da İnşaat Mühendisliği Okulu’ndan mezun oldu. nuaire Oriental 1921: 478).
1849’da İstanbul’a gelen Barborini (1820-1891) 1880 yılına 27. 25 Mart sözleşmesi 1 Mayıs’ta revize edilerek Pa-
kadar kaldı. Beyoğlu’ndaki Hollanda Büyükelçiliği (1858), ris Komitesi’nin onayına gönderildi. OBA, CDCPCA017
Moda’daki Santa Maria Kilisesi (1859), Aynalıçeşme’deki 00076 P002-003, 25 Mart ve 1 Mayıs kontrat metinlerinin
Protestan Kilisesi (1861) dahil olmak üzere birçok bina yap- karşılaştırılması, 3 Mayıs 1919 tarihli mektubun eki.
tı, 1865 Hocapaşa yangınından sonra Çemberlitaş ve çevre- 28. 1921 yılında Feridiye Sokağı 73 numaraya taşındı (An-
sinin düzenlemesini üstlendi. 1867 Paris Sergisinin Osmanlı nuaire Oriental, 1921: 585).
pavyonu ve Altıncı Daire Belediye binası (1879-83) da onun 29. Osmanlı Bankası’nın yaptığı sözleşmede yer alan Win-
eseridir. Bunlara Variete Tiyatrosu’nun binaları da eklenebi- ter Palace’ın Skating Place olarak bilinen çok amaçlı salonun
lir (Girardelli ve Can, Ekim 1995: 2-7; Kuruyazıcı, Mayıs- farklı isimlendirmesi olduğu düşünülebilir. Arsada Skating
Haziran 2008; Can, 1993-1994: 54). Palace dışında ayrıca bir tiyatro binası olduğu anlaşılmakta-
15. 1909’da sinemaya dönüştürülerek “Eclair” (1909), dır. 1914 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda Skating Palace’ın adı
“Şark” (1933) ve “Lüks” (1951) adlarını alacaktır (Scog- geçerken, 1921 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda Skating Palace’ın
namillo, 2008: 176). yeni bir tiyatroya dönüştüğü belirtilmektedir (Annuaire
16. Binanın girişinde bulunan Café Luxembourg 1913’te Oriental 1914: 696 ve Annuaire Oriental 1922: 1019).
bir sinemaya dönüştü. Önceleri “Gaumont” olan adı, son- 30. 1914 yılı Şark Ticaret Yıllığı’nda Luigi Leone’un boya
rasında sırasıyla “Luxembourg” (1914), “Glorya” (1930) işleri yapan bir müteahhit olduğu ve Esatçı Sokağı (bugün-
ve “Saray” (1933-1986) oldu (Scognamillo, 1993-94: 459- kü Deva Sokağı), Sideridis Apartmanı, 8 numaralı daire-
460; Scognamillo, 2008: 185) Scognamillo’nun, apartma- de oisi olduğu belirtilmektedir. 1921 yılında ise Figlio ile
nın mimarının Barborini olduğu iddiasının tersine, binanın ortaklığa girip Taksim’e taşınmıştır. Osmanlı Bankası’nın
Odeon Tiyatrosu’ndan bir sene sonra inşa edildiğini belir- da boya işlerini yapan Leone’nin kiralamış olduğu baraka-
ten Kuruyazıcı, mimarının bilinmediğini söylemektedir. Bir yı depo olarak kullandığı düşünülebilir (Annuaire Oriental
diğer Deveaux binası ise 1884 yılında parselin Sakız Ağaç 1914: 550, 1921: 443; OBA, CDPV014 00027).
Sokağı’na bakan kısmında inşa edildi (Kuruyazıcı, 2008; 31. 1919 tarihli Osmanlı Bankası belgelerinde Skating
Annuaire oriental, 1895: 719; Goad, Pera-Galata, no. 39, Palace’tan ayrı bir tiyatro binasının olduğunun geçme-
pl. 866). si, Şark Ticaret Yıllığı’nda belirtildiği üzere tiyatronun eski
17. Agop [Hagop] Kazazyan (1836-1891), 16 Aralık Skating Palace olduğu notuna şüphe ile yaklaşmamızı ge-
1879’da Hazine-i Hassa’da yapılacak ıslahat ve muamele- rektirir. Çok amaçlı kullanıma imkân veren Skating Palace’ın
ler için müdür unvanı ile getirildiği göreve, 18 Nisan 1880 Cinema Ottomana’ya dönüşmüş olması ihtimali daha yük-
itibaren Hazine-i Hassa nazırı olarak devam etti. Maliye na- sektir. (Bu konuda ayrıca bkz. Evren, 1993-1994: 156; Üs-
zırlığı yaptığı sürede de (19 Aralık 1886-1 Mart 1887 ve 9 diken, 1999: 185.)
Ağustos 1888-15 Mart 1891) Hazine-i Hassa’daki görevi- 32. Üstdiken balkonun 1920’li yıllardan sonra eklendiğini
ni bırakmadı. Kazazyan’ın doğum tarihinin 1831-1833 yıl- ve sinemanın üzerine de Melek Apartmanının yaptırıldığı-
ları civarında olduğu belirtilmektedir. Osmanlı Bankası per- nı yazmaktadır.
sonel dosyasında ise bankaya giriş tarihi olan 1875 yılında 33. Milliyet gazetesinin haberinde belediyenin bu binaları
39 yaşında olduğunu belirtmiştir (Pamukciyan, 2003: 268; bir milyon küsur bin liraya satın aldığı belirtilmektedir. O
Bayraktar, 1977). günkü değerinin 10-12 milyon lirayı geçeceği tahmin edil-
18. Raoul Deveaux 1907 yılında vefat etti (OBA, XKSE005 mekteydi “İpek, Melek sinemalarının bulunduğu bina satı-
04412). lıyor”, Milliyet, 2.12.1951. Ancak alınan satış kararı şehir
19. 4 Kasım 1873 İstanbul doğumlu Marguerite Deveaux, meclisi tarafından iptal edildi. “Şehir Meclisinin dünkü he-
17 Kasım 1897 tarihinde Etienne Le Gouz de Saint-Seine yecanlı toplantısı: Beyoğlu’ndaki Serkldoryan binasının sa-
(1865-1935) ile evlendi (Généalogie de Arnaud de Leys- tılması sert münakaşalara sebep oldu ve satıştan vazgeçildi”,
sac, URL 1). Milliyet, 8 Aralık 1951.
20. Yerasimos “inâ”yı mülkiyet hakkının komşunun mülkü- 34. “Belediye Serkldoryan’ı 25 milyon liraya satıyor”, Milli-
ne yaklaştıkça azaldığı ortak bir kullanım alanı olarak tanım- yet, 23.11.1956. Binanın satışı 1957 yılında gerçekleşti.
lar (Yerasimos, 1997: 314). 35. Etienne de Saint Seine ve Marguerite Deveaux evliliğin-
21. Osman Nuri Ergin’in 1934 yılında yayımlamış olduğu den beş çocukları oldu. Biri erkek dördü kız olan çocuklar-
İstanbul Şehri Rehberi’nde, sokağın ismi “Yeşilçam” olarak dan, yalnızca ikisi evlenmiş görünüyor, üç kız kardeş Hugu-
geçmektedir. 1927 yılında genel nüfus sayımı dolayısıyla çı- ette, Christiane ve Pauline’in evlilik kaydı görünmüyor. Her
karılmış olan 1003 numaralı kanuna göre yollara ve mey- ne kadar izi sürülemiyorsa da içlerinden biri İstanbul’da ya-
danlara verilen tek ve milli adlar, Belediye Encümeni’nin şamayı seçmiş olabilir (Saint-Seine, URL 3).
19.01.1930 tarihli mazbatasıyla resmiyet kazandı (İşli, t.y.: 36. Milliyet Gazetesi Arşivi’nin taramasında bahsi geçen
10; Ergin,1934: 147 ile 11 G 144). yangının haberine rastlanmadı.
50 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 51
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
son, 1987; Walsh, 1992; Harrison, 2013) sert de içermesi gerektiğini belirtir (Logan, 2008:
eleştiriler almış ve almaya devam etmektedir. 3-5; Van Oers, 2007).
Yakın tarihli kentsel mirası koruma teorisine ICOMOS’un XVII. Genel Kurul Toplantısı
bakıldığında, 2000’lerden başlayarak miras yöne- sonrasında yayımlanan “Tarihi Kent ve Kentsel
tim süreçlerinde sıradan insanların da söz sahibi Alanların Korunması ve Yönetimi için Valetta
olması gerektiği “herkesin tarihi çevrenin sürdü- İlkeleri”nde (ICOMOS; 2011) de UNESCO’nun
rülebilirliğine katkıda bulunmaya hakkı vardır” tavsiye kararlarıyla ile benzer görüşlere rastlanır.
(English Heritage, 2008) ve benzeri ifadelerle ICOMOS, aynı teoriyi miras koruma süreçlerinde
ulusal belgelerde de yer bulmaya başladığı görü- toplumun katılımına ve kültürel mirasın bir insan
lür. Her bireyin kültürel mirasın korunması ile hakkı olduğunu vurgulayan “İnsani Değer Olarak
ilgili söz sahibi olabileceği ve hatta bunun bir Miras ve Peyzaj” (ICOMOS, 2014) başlıklı Flo-
insanlık hakkı olduğu dile getirilir. Krakow ransa Bildirgesi ile devam ettirmiştir. Çok yakın
Tüzüğü’nde (2000), kendi geçmişiyle ilgili zamanda, tüm geçmiş tavsiye kararlarını ve rehber
kolektif bellek ve bilince sahip tüm toplulukların belgeleri adeta bir çatı altında toplamayı amaçladı-
kendi mirasını tanımlama ve yönetmekten ğı söylenebilecek Namur Bildirgesi’nde (CoE,
sorumlu olduğunun altı çizilir. Bu mirasın birey- 2015) de aynı vurguya rastlanır: “Kültürel miras,
lerce oluşturulmuş tüm unsurları zaman içinde kimliği oluşturan ana bileşenlerden biridir. Kamu
değişebilen (veya aynı kalan) pek çok değeri taşı- yararınadır ve gelecek nesillere iletilmesi herkesin
maktadır. Kültürel Mirasın Toplum İçin Değeri ortak sorumluluğudur. Kültürel miras kırılgan,
Konulu Avrupa Konseyi Çerçeve (Faro) Sözleş- yenilenemeyen... karakteriyle, biricik bir kaynak-
mesi (CoE, 2005), küreselleşen dünya düzenin- tır;... daha barışçıl, adil ve bir arada yaşayabilen
de yereli temsil eden kültürel mirasın sürekliliği toplumların yaratılmasında son derece önemli rol
için belirlenmesi gereken politikalara dikkat çeker oynar.”
ve miras yönetimini halkın etkin olarak katılacağı Ulusal ölçekli bir çalışmanın ürünü olan
bir süreç olarak tanımlar. Faro Sözleşmesi, miras Türkiye Mimari Mirası Koruma Bildirgesi
ve kültüre dair insani ve sosyal hakların kapsayıcı (ICOMOS Türkiye, 2013) benzer bir duruşa
bir biçimde yasallaşmasını ve karar verme süreçle- sahiptir. Mimari mirasa odaklanan bu çalışmada,
rinde halkın katılımını (bilme ve değerlendirme herhangi bir tarihi yapıyla ilgili koruma kararı-
hakkı) desteklemektedir (Markevi ien , 2011; nın geniş katılım ve mutabakatın sağlandığı bir
Dinçer, 2013). ortamda alınması gerektiği belirtilir. Kamuoyu-
Henüz sadece 5 yaşına girmiş, bir diğer nun korumayla ilgili süreç ve kararlara katılma
önemli rehber belge UNESCO Genel ve her aşamasından haberdar olma hakkına
Konferansı’nın sonucu olarak hazırlanan Tarihi sahip olduğunun altı çizilir. Bildirge, halkın ve
Kentsel Peyzaja İlişkin Tavsiye Kararı’dır kullanıcıların mimari mirasın korunmasındaki
(UNESCO, 2011). Tarihi yapıları içinde yer rolüne vurgu yapar ve ‘paydaş’ olarak tanımladı-
aldıkları geniş çevreyle birlikte bütüncül bir ğı bu grubun mirasa atfettikleri değerler ve bek-
anlayışla ele almayı hedefler. Üye devletlere tav- lentilerin göz önünde bulundurulması gerekti-
siye niteliğinde olan bu belge, “küresel süreçler, ğini söyler. Mimari korumanın başarısı, alınacak
toplumların değerlerinin üstüne çıkmakta”dır kararların tüm aktör ve paydaşlar tarafından
saptamasıyla açılır. Belgede hâkim olan bakış benimsenmesiyle ilişkilendirir.
açısı, tarihi yapıları ve anıtları çevrelerinden ve Her ne kadar, Türkiye, koruma uzmanları ve
kullanıcılarından yalıtılmış varlıklar olarak akademisyenler düzeyinde kuramsal olarak çağ-
değerlendiren koruma anlayışının terk edilmesi daş koruma teorisini takip ediyor olsa da, mev-
gerektiğini savunur. Tavsiye kararı, kültürel ve cut yasalar kuramı geriden takip etmektedir.
doğal değerlere ait tarihi katmanlaşmayı dikkate Dolayısıyla, kültürel mirasın tescili ve koruma
alan bir anlayışı teşvik eder. Bu yeni anlayış, şeh- altına alınması söz konusu olduğunda ise, mev-
rin topografyasını, oraya ait (bugünkü ve geç- cut kanun ve düzenlemelerin güncel yaklaşımla-
mişteki) yapılı çevreyi, açık alanları, parsel kulla- rı hayata geçirmekte yetersiz kaldığı görülür.
nım örüntülerini; mekânsal biçimlenişi ve somut Ülkede gerçekleşen uygulamalara bakıldığında,
olmayan ve hafızayla ilişkilendirilebilecek tüm bunların çoğunun kapalı kapılar arkasında alın-
değerleri dikkate alır. Böylece, miras koruma mış, katılıma kapalı, farklı seslere fırsat tanıma-
alanının sadece otoritenin üstten aşağıya doğru yan ve Smith’in (2006: 29) “otoriteye ait miras
dağılan müdahalelerine ve uzman görüşüne söylemi” olarak tanımladığı yaklaşımların ürün-
bağlı olamayacağını, yerel grupların görüşlerini leri oldukları fark edilir.
54 mimar•ist 2016/3
DOSYA
sebeplerle yabancı ve gayrimüslim nüfus bölgeyi 2005 sonrası Beyoğlu ve Yenileme Alanlarında
terk etmeye başlamıştır. Musevilerin İsrail dev- Yerel Yönetimin Varlığı
letinin kurulmasıyla 1947-49 yılları arasında 5 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren
İsrail’e göç, Rumlarınsa 6-7 Eylül 1955 olayları 5366 sayılı Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşın-
ve Kıbrıs bunalımından sonra ülkeyi terk etme- maz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşa-
siyle 1950’lerden başlayarak azınlık gruplara ait tılarak Kullanılması Hakkında Kanun, meclise
mekânlara, Anadolu’dan gelen alt gelir grubun- yıpranmış, çöküntü alanı haline gelmiş mahalle-
dan halk ya da küçük ölçekli işletmeler yerleş- leri “yenileme alanı” olarak belirleme yetkisi
miştir (Belge, 1993; Akın 1998: 43; Dinçer, tanımıştır. Bu yeni yasa ile Türkiye’de hâkim
2010). Sosyal yapıyı çok büyük oranda değişti- eğilim olan üstten-aşağı yönetim anlayışı bir kez
ren bu yer değiştirmeden doğan mülkiyet daha perçinlenmiş olmuştur. Yenileme alanları,
sorunları bugün de tam olarak çözülememiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak
Çoğu işgalci veya kiracı olan yeni kullanıcılar, oluşturulmuş koruma bölge kurulları tarafından
yapıları gereğince koruyamamış ve farklı işlevler belirlenmekte ve bu alanlar için alınan tüm
için kullanmışlar; 1950’lerden 1980’lere kadar kararlar kurulların yetkisine bırakılmaktadır.
geçen süreçte Beyoğlu, sosyal ve fiziksel olarak 2006 ile 2010 yılları arasında İstanbul’un
zarar görmüştür. Tümüyle olmasa da, İstiklal (tarihi yarımada içinde Fatih ve dışında Zeytin-
Caddesi aksının gerisi bir çöküntü alanı görün- burnu, Beyoğlu ve Tuzla ilçeleri sınırları içinde
tüsüne bürünmüştür. kalan) 11 tarihi bölgesi “yenileme alanı” olarak
1990’lara kadar eğlence ve kültür işlevlerini belirlenmiştir. Halen tarihi yarımada içinde
büyük ölçüde İstiklal Caddesi aksında sürdüren 5366 sayılı kanun kapsamında yenileme alanı
semt, 2000’li yıllara gelindiğinde, kültürel akti- ilan edilmiş (örneğin Sulukule, Süleymaniye,
vitelerin Galata, sanat galerilerinin Tophane, Ayvansaray) bölgelerde tartışmalı uygulamalar
yeme-içme mekânlarının ise bir ölçüde devam etmektedir. Yasaya yönelik eleştiriler
Karaköy’ün giderek daha fazla rağbet gören yasanın tarihi dokuda rekonstrüksiyonları koru-
sokaklarında sürdürülmeye başlamasıyla giderek ma uygulamalarına yeğ tutması ve adalarda yer-
yerel halkın uğrak yeri olmaktan çıkmaya başla- leşik parsellerin yapısını tehdit eden planlama
mıştır. Bugün İstiklal Caddesi festivaller dışında yaklaşımı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ayrıca
çoğunlukla alışverişe hizmet eden, yabancı insanın kendi kurmuş olduğu çevrenin kendi
büyük giyim, yemek ve kahve markalarına ait inisiyatifi dışında değiştiriliyor oluşu da en
mağazalarının sıralandığı bir görüntü almıştır. önemli sorunlardan biri olarak değerlendiril-
Uzun süredir dükkân işleten yerel esnaf giderek mektedir (Dinçer, 2010; Kösebay Erkan, 2014;
bu tablodan silinmektedir. Günay, 2013).
79 yıllık aile işletmesi Kelebek Korse Bugün Beyoğlu’nun toplam 45 mahallesinden
dükkânını artan kira bedelleri yüzünden tahliye altısında yenileme alanları ilan edilmiştir. Bu alanlar
etmek zorunda kalan 54 yaşındaki İlya (Tophane, Tarlabaşı, Cezayir Çıkmazı, Galata
Avramoğlu’nun sözleri Beyoğlu’ndaki küçük Kulesi çevresi, Beyoğlu Belediyesi çevresi ve Per-
esnafın içinde bulunduğu durumu kısaca özet- şembepazarı), İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanı
ler: “Bu gerçekten bir dönemin kapandığını Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun yetki
gösteriyor, Beyoğlu’nda belli bir alışveriş kültü- alanı içindedir. 30 Kasım 2007 tarih 26 sayılı karar
rünün sona erdiğinin göstergesidir” (Constan- ile yenileme alanı avan projesi kabul edilen Tarlaba-
ze, 2015)2 (Şekil 1). şı, Yenileme Kanunu’nun bu bölgedeki ilk ve en
Şekil 1. Kapanan Kelebek tartışmalı uygulama alanlarından biri olmuştur
Korse mağazası (URL 1). (Dinçer, 2010). Uygulamalar halen devam etmek-
tedir. Tarlabaşı Yenileme Alanına yakın konumla-
nan Emek Sineması’nın da içinde bulunduğu Cerc-
le d’Orient bloğu ve Yeşilçam Sokağı, Beyoğlu’ndaki
yenileme alanından birinde yer almaktadır.
2004’ten itibaren aynı kadro ile hizmet
veren Beyoğlu Belediyesi, yetki alanı içindeki
yenileme alanlarında söz sahibi konumdadır.
Belediye’nin önemli işbirliklerinden biri “yeni-
leme alanı” ilan edilen Tarlabaşı’nda gerçekleş-
mektedir. Belediye ve özel girişim ortaklığında
56 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 57
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
60 mimar•ist 2016/3
DOSYA
mimar•ist 2016/3 61
DOSYA
EMEK SİNEMASI, CERCLE D’ORIENT VE BİR BEYOĞLU HİKÂYESİ
Kos Medya (2016), “Yedikule Bostanları İçin İBB Söz aker, 19–22 Şubat 2008, Canberra: http://www.amw.
V e r d i ! ” , h t t p : / / w w w. k u z e y o r m a n l a r i . org.au/mow2008/mow/speakerPapers/LoganPaper.
org/2016/02/20/yedikule-bostanlari-yerinde- pdf [Erişim: 18.7.2016]
kalacak/ [Erişim: 18.7.2016] Markevi ien , J. (2011), “Protection of Human Rights To
Kösebay Erkan, Y. (2014), “Monitoring Historic Areas of the City and Preservation of Historic Urban Landsca-
Istanbul: Potentials for Historic Urban Landscape App- pes: Ways to Coherence”, Town Planning and Architec-
roach”, Architecture & Science, c. 1, S. 3, s. 4-14, Infi- ture, c. 35, S. 4, s. 301-309
niti Heritage: Bosna Hersek Müller-Wiener, W. (2001), İstanbul’un Tarihsel Topograf-
Kuban, D. (1970), “İstanbul’un Tarihi Yapısı”, Mimarlık, yası, Yapı Kredi Yayınları: İstanbul
S. 5, s. 26-48 Pendlebury, J. (2009), Conservation in the Age of Consen-
Labadi, S. (2007), “Representations of the Nation and Cul- sus, Routledge: New York
tural Diversity in Discourses on World Heritage”, Jour- PPS (2016), Equitable Placemaking: Not the End, but the
nal of Social Archaeology, c.7, S. 2, s. 147-170 Means, http://www.pps.org/reference/equity-
Letsch, C. (2013), “Turkey’s Historic Emek Theatre placemaking-gentrification/ [Erişim: 18.7.2016]
Facing Final Curtain”, The Guardian, 15 Nisan, Qureshi, İ. (2012), “Why does Bradford care so much
http://www.theguardian.com/world/2013/apr/15/ about a derelict cinema?”, The Guardian, 21 Eylül,
turkey-historic-emek-theatre-finalcurtain [Erişim: h t t p s : / / w w w. t h e g u a r d i a n . c o m / u k / t h e -
18.7.2016] northerner/2012/sep/21/bradford-georgegalloway
Letsch, C. (2015), “Corset Shop Closure Shows Istanbul is [Erişim: 18.7.2016]
Losing its Rich Fabric of Traders”, The Guardian, 28 Rodwell, D. (2007), Conservation and Sustainability in
Aralık https://www.theguardian.com/world/2015/ Historic Cities, Blackwell: London
dec/28/corset-shop-closure-istanbul-losing-rich- Smith, L. (2006), Uses of Heritage, London: Routledge
fabric-traders [Erişim: 18.7.2016]. Türker, Y. (2010), “Emek’i Yıkıyorlar!”, Radikal, 5 Nisan
Logan, W. S. (2008), “UNESCO, Cultural Diversity, Cul- 2010, http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=
tural Heritage and Human Rights”, 3rd International radikalyazaryazisi&articleid=989622&yazar=yildirim
UNESCO Memory of the World Conference Keynote Spe- [Erişim: 18.7.2016]
UNESCO (2011), Recommendation on the Historic
Urban Landscape. http://portal.unesco.org/en/ev.
The Power of Community Values in Safeguarding the Urban php-URL_ID=48857&URL_DO=DO_
Heritage: The Emek Cinema in Istanbul as a Missed TOPIC&URL_SECTION=201.html [Erişim:
Opportunity 18.7.2016]
UNESCO (2016), The HUL Guidebook, Managing Herita-
The Emek Cinema is a much-loved, Grade I listed movie theatre dating ge in Dynamic and Constantly Changing Urban Envi-
back to 1924. It is a case that represents the existing tension between ronments, Avusturya
the economical value of heritage that’s being promoted by the authorities Van Oers, R. (2007), “Toward New International Guideli-
nes for the Conservation of Historic Urban Landsca-
and community values attached to the place by the people of the city.
pes”, City & Time, c. 3, S. 3, s. 43–51
The locals from different backgrounds all have memories of Emek Vardar, N. (2015), “Kelebek Korse’nin ‘Rayici’ Ne Kadar?”,
Cinema and expressed their displeasure for the demolishment of the Bianet, 13 Şubat 2015, http://bianet.org/bianet/
cinema. Despite the continous protests during 2013 against the toplum/162260-kelebek-korse-nin-rayici-ne-kadar
[Erişim: 18.7.2016]
restoration decisions, the cinema was finally dismantled and carried to Walsh, K. (1992), The Representation of the Past: Museums
be rebuilt as a cinema, into the next-door building, while the building and Heritage in the Post-Modern World, Routledge,
that used to house the cinema was totally demolished to make way for a London and New York
URL 1: http://www.mucadelebirligi.com/index.php/
shopping and entertainment complex. It is a misfortune that the process haberler/guencel/4828-elveda-grand-rue-de-pera.
finally led to a loss in the urban identity of Istanbul through insufficient html
planning strategies. Such careless use of heritage for touristic and URL 2: https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Emek_
(Melek)_Sinemas%C4%B1_film_tan%C4
commercial purposes carry the potential of creating a new environment,
%B1t%C4%B1m%C4%B1_ilan%C4%B1.jpg )
which will eventually be too difficult to embrace for the citizens. URL 3: http://gokhanakcura.blogspot.com.tr/2010/04/
After Burra Charter (1988), heritage protection gained a new dimension. emek-sinemasinda-son-perde.html
Historic environment is no longer regarded as a constraint against
development, but an opportunity. Since 2000s, social values have
started to be actively in use in the determination of significance of
cultural heritage. With the emergence of Cultural Heritage Management
in theory and in practice, it has been widely accepted, that cultural
heritage needs to be managed and if managed with a thorough
understanding of their significance, the outcome generates the social
profile, as well as uprising the quality of the built environment. As what
has also been identified in UNESCO’s Recommendation on HUL, there is
today a need to better integrate and frame urban heritage conservation
strategies by considering the social, cultural and economic values of the
place.
This article briefly introduces the recent theory for the safeguarding of
urban heritage with complex problems. It will then focus on the case of
Emek Cinema in Beyoglu; examine its potentials with different values
attached by people and will highlight the chances that have been missed,
but could have helped maintain the existing urban identity.
62 mimar•ist 2016/3
SÖYLEŞİ
Afrodisyas Müzesi.
Cevat Geray yıllar sonra dedi ki, ‘Adam geldi bunu bir tür yöresel bilgelik bağlamında
bize, ben 500 kişiye ev yapmayı bilmiyorum, aştığınızı söylüyor.
nasıl yapacağız?’ dedi. ‘Biz de bilmiyoruz. Bunu Kendiniz de ölçümleyemezsiniz. Son yaptı-
yapabilmek için, bir sormaca yapmalıyız.’ Peki, ğım, belki ekim ayında açılacak otistik çocuklar
soruları kim soracak? Soruları hadi biz oturduk için bir okul var. İnanın ben böyle bir şey çiz-
saptadık dokuzumuz… meyi düşünemezdim. Çıplak gaz betonu sıvasız
Hep birlikte Edirne’ye gittik, yüksekokul- kullanarak yaptım… Bir mimar hanım grubu
lardan öğrenciler seçtik. Sormaca nasıl yapılır geldiler, Denizliliydi hepsi. Orta yaşlı bir hanım
öğrettik. Rahmetli Tevfik Çavdar sayılama dedi ki ‘Cengiz Bey, ben burada kendimi
uzmanıdır. Sosyal planlamanın da başındaydı. Çaybaşı’nda hissediyorum.’ Çaybaşı bizim
Çocuklara dili öğrettik önce. Adam dedi ki, mahallemiz… Ben şaşırdım, yani gerçekten öyle
‘Seferberlikte yaptıydık biz bu evi.’ Şimdi bir çabam olmadı, ama nasıl oluyor? Yani insan
buradaki “seferberlik” sözü Kurtuluş Savaşını bazen kendisi de açmazda kalıyor.
mı anlatıyor, Birinci Dünya Savaşını mı anlatı- Doğan Hocanın “yöresel bilgelik” dedi-
yor? ği, gözlem ve birikim sanırım, bir insanın
Onun için sormaca yapacak olan insanları yaşamı boyunca küfesini doldurmasıyla ala-
yetiştirdik. Hacettepe’de o günkü ilkel bilgisa- kalı bir konu, o anda bulunabilecek bir şey
yarda onlar işlendi. Tarım toplumu kendini değil…
endüstri toplumu diye biliyor. Mutfakta örne- Ninem bana Yunus’u öğretti. Yunus diyordu
ğin ne yapıyorsunuz? Reçel yapıyor musunuz? ki, çeşmenin altına tutmazsan testiyi ‘bin yıl orda
Tarhana yapıyor musunuz? Bilmem ne yapıyor dursa da kendi dolası değil’. Prof. Angerer’in
musunuz? Bunların hepsi gerçekten çok ilginç söylediği söz de bu, kendini açımlama yetene-
sonuçlar verdi. Örneğin diyoruz ki, banyoda ği… Onu açık tutmaya çalışmak gerek...
küvet istiyor musunuz? % 93’ü evet diyor. Üç Yine Doğan Hoca, ‘Dışarıdan bakıldığın-
sayfa sonra ‘Sıcak su istiyor musunuz?’sorusuna da gösterişsiz olmasına rağmen, fakat hepsi
%3 evet diyor. Kovayı koyuyor, oradan döküne- yerine oturuyor, hem de dikkat çekebiliyor
rek yıkanıyor... Ama ayrıca ihtiyacı var küvete. ve çevresiyle de uyum içerisinde, kullanıcısı-
Çünkü yaşlandığı zaman sıcak su banyosu diyor nı da memnun eden yapılar’ olarak tanımlı-
doktor, evde sıcak su banyosu yapacak başka şey yor, o ‘bilgelik’ dediği, zaman içerisinde olu-
yok. Kısacası, bu anketten sonra doğru dürüst şan birikimin sonucu olmalı bu.
bir şey yapabildik. Harput’a giderken Malatya’yla Kayseri arasın-
Mimarinizde bazı ilkeler var, bunu akılcı- da bir köyde durduk. Ev öyle güzel ki, kerpiç-
lık olarak yorumluyor Doğan (Kuban) Hoca ten… Çok yalın… Sordum, niye bunu böyle
bir yazısında ve mesela bu tutarlılık ve akılcı- yaptın? Yapan da bir öğretmen. ‘Yer bunu verdi’
lığın genellikle kuru, katı bir mimarlığa dedi. ‘Yer bunu verdi’ sözünü yıllardır unutma-
götürmesine rağmen, sizin yapılarınızda dım.
mimar•ist 2016/3 67
SÖYLEŞİ
mimar•ist 2016/3 69
İNCELEME
72 mimar•ist 2016/3
İNCELEME
üniversiter bir yapı içinde ve tek bir formatta Doğramacı ve Mimar Sinan Üniversitesinin
yeniden örgütlemek isteğindedir. Akademiler ve kurulca atanan ilk rektörü, Şahinler’e bu icraatın
yüksek okullar ya üniversiteleşecek ya da mevcut bedelini ödetmekte geç kalmazlar ve onu 365
üniversitelerin fakülteleri olacaktır. Türkiye’nin günlük görevlendirmeyle Trabzon’a atarlar.18
en eski yüksek öğrenim kurumlarından biri olan Şahinler’in karşı karşıya kaldığı bu davranış aslın-
Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin de İstanbul da başka bir durumun da göstergesidir: Akademi
Üniversitesinin bir fakültesi olması öngörülmek- kurumsal bağımsızlığını koruyabilmiş, ancak
tedir. Şahinler ise okulun “Güzel Sanatlar Üni- “Akademi geleneği” çözülme sürecine girmiştir.
versitesi” olarak bağımsız kurumsal varlığını sür- Bu çözülme sürecinin 35 yıl sonra geldiği nokta,
dürmesini tek çözüm olarak görür. Bu görüşünü Türkiye’de mimarlık ve güzel sanatlar öğretimini
ve başka ülkelerdeki güzel sanatlar üniversiteleri- başlatan, verdiği eğitimin niteliğiyle hep ayrı bir
ni Doğramacı’ya anlatan Orhan Şahinler, “Hayır! yerde duran seçkin bir kurumun, geleneğiyle bir-
Biz spesifik üniversiteye taraftar değiliz. Yasadaki likte pek çok özelliğini yitirmesi olur. Şahinler’in
şema, klasik üniversiteler. Asla başkası olamaz. yitiminin bu son noktayı bize bir kez daha gös-
Gelin siz İstanbul Üniversitesi’nin Güzel Sanat- terdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
lar Fakültesi olun.” yanıtını alır. 15 Şahinler,
Doğramacı’nın bu kararlılığı karşısında geriye Aykut Köksal, MSGSÜ Mimarlık Fakültesi
74 mimar•ist 2016/3
İNCELEME
Giriş: Bir ‘Kentsel Jeneratör’ Olarak Cami Mimarlığı olarak zaman içinde nasıl farklılaştığının göz
layıcı rolü (Khamaisi, 2009) kentleşme tarihin- 1. ‘Oyun Kurucu’ Olarak Cami Mimarlığının Fiziki
de oldukça eski ve bilinen bir olgu olmakla bir- ve Sosyal Boyutları
likte, günümüzde yürütülen neoliberal kentsel Makalenin temel argümanlarından biri tarihin
dönüşüm sürecinde camilerin başat aktör haline pek çok döneminde ve pek çok coğrafya ve fark-
gelişine dair kültürel ve kentsel politikalar, lı kültürlerde dini yapıların kent biçimlenmesi-
Çamlıca Camii, Validebağ Camii ve hatta Tak- nin öncüsü (Aazam, 2005; Molendijk, 2010;
sim Camii tartışmalarında da görüldüğü gibi Stringer, 2013) bir mimari ve kentsel tipoloji
oldukça ön plana çıkmıştır. Bu çalışma, sözü (Khamaisi, 2009; King, 2010) olageldikleri var-
edilen bu olgunun kökenine inme hedefi doğ- sayımına dayanmaktadır. Bu olgunun statik bir
rultusunda bu yaklaşımın tarihteki erken örnek- olgu olmayıp zaman içinde değiştiği ve ‘mobil’
lerinden Rumi Mehmed Paşa Camii’nin bir nitelik kazandığı (Guggenheim ve Söders-
Üsküdar’ın 15. yüzyıl biçimlenmesinde oynadı- törm, 2010) ise çalışmanın diğer ana argümanı-
ğı rolün zaman içindeki değişimine odaklan- nı oluşturmaktadır. Bu yapılardan camiler ise
makta ve söz konusu örnekten hareketle özel- içerikleri itibarı ile toplumsal düzeni şekillendi-
likle bu tür camilerin konumlandıkları kent par- rici unsurlardır (Michell, 1978; Ardalan, 1983;
çasının fiziki ve sosyal dönüşümünü şekillendir- Frishman et al., 1994; Rasdi ve Utaberta, 2010)
me misyonlarını tamamlamalarına paralel olarak ve bu yüzden “kentsel dinamolar” olarak görü-
(ve belli bir faz farkıyla) algılanma, kullanım ve lebilirler (Crinson, 2002). Bu doğrultuda,
bakım açısından atıllaştıkları savını ileri süren bir camilerin bu kurucu rolleri sosyolojik, ekono-
okuma önerir. Bu doğrultuda çalışmanın temel mik ve formel boyutlarıyla incelenecektir.
argümanlarından biri bu camilerin kentsel
dönüşümü başlatan birer jeneratör rolü oynadı- 1.1. Toplumsal Bir ‘Oyun Kurucu’ Olarak
ğı ve diğeri ise bu camilerin bulundukları lokas- Cami-Mahalle İlişkisi
yonun zamana bağlı olarak değer kaybı ile bir- Bayramoğlu (2008) Osmanlı toplumsal kurulu-
likte geçirdikleri onarım ve koruma süreçlerinin şunun ana çekirdeğini mahalle olgusunun oluş-
de olumsuz etkilendiğidir. turduğunu iddia ederken, birey için toplumsal
Bir çeşit külliye olarak tasarlanan Rumi bir kimlik aracı olan mahallenin, merkezi idare-
Mehmed Paşa Camii (Şekil 1), Üsküdar’ın nin bakışıyla ise yönetilenlerle ilişkisini sağlayabi-
karakteristik bir Osmanlı kenti olarak biçimlen- leceği kurumsal olarak örgütlenmiş bir ara ens-
mesinde önemli bir ‘kentsel oyun kurucu’ rolü- trüman olduğunu savunur. Etimolojik olarak
ne sahip olmuştur. Külliye, Bizans döneminden “toplanma, bir araya gelme” kökünden geldiği
kalan ve yoğun ticaretin gerçekleştiği bir yol ve özellikle de cuma namazlarının toplumu
omurgası üzerinde inşa edilmiştir. Bu konu-
Şekil 1. Rumi Mehmed
mundan ötürü Üsküdar semtinin kentsel- Paşa Camii, ön planda
mekânsal biçimlenmesinin de odağında pozis- Şemsi Paşa arka planda
yon almıştır. Bu morfolojik oluşum ile bağıntılı Ayazma camileri ile
(URL 1).
olarak caminin kent içindeki konumunun dönü-
şümü ile yapının fiziksel korunma durumu ara-
sındaki ilişkinin zaman içindeki değişimi bu
çalışmanın temel problem alanlarından biri ola-
rak belirlenmiş olup, bu tür yapıların algılanışı,
kullanımı ve bakımının kültür stratejilerine bağlı
mimar•ist 2016/3 75
İNCELEME
manipüle edici rolü göz önüne alındığında, ğu düşünüldüğünde, bu tür dini, sosyal ve idari
mahallelerdeki camiler salt birer dini donatı yapıların mevcut çarşı, pazar sistemi içinde (eğer
olmaktan öte, politik bir niteliği de bünyelerinde bu yok ise dahi bu potansiyele sahip lokasyonla-
taşırlar (Aazam, 2005). Diğer bir yandan ise, ra) konumlanması şaşırtıcı değildir. Rumi Meh-
mahallenin oluşumunda, çoğunlukla bir kurucu, med Paşa Camii ve Rum Mehmed Paşa Vakfı
karizmatik dini lider veya serveti ya da otoritesi Arastası ilişkisi de bu çerçevede vurgulanmalıdır
nedeniyle saygı duyulan bir kişi figürü (Cerasi, (Şekil 3).
2001) etrafında toplanma eğiliminin de kısmi
olarak rol oynadığı görüşü dile getirilmiştir 1.3. Morfolojik Bir ‘Oyun Kurucu’ Olarak
(Ayverdi, 1958) ki Rumi Mehmed Paşa Camii Cami Konumlanması
bu niteliktedir. Bu bağlamda cami, topluluk- Cami gerek kendi iç ritüellerinden gelen ve
cemaat sisteminin kurulmasında ve onun coğrafi sembolik unsurlar da barındıran (son cemaat,
mekânda (ki burada mahalle kastedilmektedir) harim, mahfil, mihrap vs gibi) mekânsal kurgu-
politik, entelektüel ve hukuksal bir varlık olarak su, gerek (revak, son cemaat yeri, minare ve
bütünleştirilmesinde (Alada, 2008) bir ‘oyun kubbe gibi) özgün tektonik öğeleri ve gerekse
kurucu’ olarak görülebilir. Rumi Mehmed Paşa de çok spesifik yönlenme kriterleri ile kent için-
Camii ile, önceleri Damalis Burnu olarak adlan- de morfolojik olarak çok ayrı ve belirleyici bir
dırılan bölgeye kurulan ve daha sonra Şemsi Paşa yer tutar (Ardalan, 1983; Frishman et.al.,
Mahallesi olarak resmiyet kazanacak olan Rum 1994). Cami gerek kentteki yapılaşma dilini
Mehmed Paşa Mahallesinin ilişkisi de bu çerçe- gerekse sokak dokusunu bu anlamda oldukça
vede görülmelidir (Şekil 2). etkileyen bir tipoloji olarak karşımıza çıkar.
Görüldüğü üzere cami, toplumsal ve ekonomik
1.2. Ticari Bir ‘Oyun Kurucu’ Olarak Cami düzenin kontrolünü sağlamak amacıyla kent
Konumlanması formunu yeniden şekillendirme aracı olarak
Her ne kadar dünyevi unsurlardan arınmış bir temel bir rol üstlene gelmiştir. Bu noktada,
mekânsal tipoloji gibi lanse edilse de camilerin tipolojik kökeni düşünüldüğünde özgün nite-
içlerinde yer aldıkları külliyeleri aracılığıyla, en likler de sergileyen Rumi Mehmed Paşa
azından kendi varlıklarını garantilemek adına Camii’nin (Şekil 4) başlangıçtaki ‘oyun kurucu’
ticaret ile entegre oldukları şüphe götürmez. rolünü anlamak amacıyla Üsküdar morfolojisi-
Şekil 2. Rumi Mehmed Bu nedenle camilerin konumlanmasında kentsel nin oluşum ve değişim sürecini incelemek fay-
Paşa Camii ile işlevlerden ticaretin mekânsallaşması olarak algı- dalı olacaktır.
Rum Mehmed Paşa lanacak çarşı ile ilişki temel bir girdi olagelmiş-
Mahallesinin ilişkisi tir. Çarşının etimolojik kökenindeki (Şahinalp 2. Kentin Başlangıcı ve Bitişi: Organik ve
(Pervititch Haritaları -
Atatürk Kitaplığı). ve Günal, 2012) “yol kesişimi” olgusu (Ergin, Geometrik İkilemi Bağlamında Üsküdar’ın
1997) dikkate alındığında, cami, külliye, imaret Morfolojik Dönüşüm Süreci
gibi yapı komplekslerinin yer seçiminde yakın Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Üsküdar’dan
Şekil 3. Rumi Mehmed
çevrenin ticari potansiyelinin önemi ortaya genellikle bir “başlangıç” ya da “bitim” noktası
Paşa Camii’nin ticari idari
ve ulaşım işlevleri ile çıkar. Ticaret pratiğinin en temel unsurlarından olarak söz eder. Özellikle 15. yüzyıl bağlamında
ilişkisi (Özgül, 2015: 38). birisinin mal akışının sağlandığı yol ağları oldu- düşünüldüğünde, İstanbul’a Anadolu’dan giriş
76 mimar•ist 2016/3
İNCELEME
mimar•ist 2016/3 79
İNCELEME
Sonuç ve Değerlendirme
Özetle bu çalışma, kent morfolojisinin dönüşü-
münde camilerin rolü konusunu problemleştirir
ve bir yandan Rumi Mehmed Paşa Camii’nin
bu bağlamdaki rolünü tartışırken, diğer yandan
ise bu tür yapıların korunma durumlarının kent-
teki rolleriyle ilişkili olup olmadığını sorgular.
Rumi Mehmed Paşa Camii 1471 yılında
Üsküdar’daki ilk büyük külliyenin parçası olarak
inşa edilmiştir. Bu kompleks, ulaşım, ticaret, kay-
naklar, topografya gibi açılardan Üsküdar’ın en
Şekil 11. Caminin 19. rında yine harap durumda bırakıldığı bilinmekte-
yüzyıl külliye ve kışlası ile elverişli yerine konumlandığından etrafında biçim-
dir (Konyalı, 1976). Vakıflar 2. Bölge Müdürlü-
kent morfolojisinde lendirdiği mahalleyi o dönem için Üsküdar’ın
değişen konumu ğü Arşivi belgelerinden, yapının 1953 yılında
kent strüktüründe merkez konumuna oturtmuş-
(Özgül, 2015: 42). kapsamlı bir onarım geçirdiği anlaşılmaktadır;
tur. Bu bağlamda, Rumi Mehmed Paşa Camii
fakat 1959 yılındaki onarıma (Şekil 14) dair fazla
Üsküdar’ın bir Osmanlı kenti olarak yeniden
belge bulunamaması bu onarımın çok önemli
kurulum sürecinin en önemli parçası ve sonraki
olmadığı izlenimi verir.
dönemlerde yaşanacak gelişmelerin de belirleyicisi
Bu onarımların ve içeriklerinin sınıflandırıl-
olmuştur. Üsküdar, yeni ve daha büyük dini-ticari-
dığı kapsamlı çalışmalardan (Özgül, 2015) da
sosyal fonksiyonları bünyesinde barındıran komp-
görüldüğü üzere, yapının geçirdiği onarım ve
lekslerin inşa edilmesiyle birlikte önemli bir dönü-
koruma süreçlerinin yine yapının kent morfolo-
şüm göstermiştir. Dolayısıyla Rumi Mehmed Paşa
jisindeki konumuna dair değişim süreçleriyle
Külliyesi’nin önemi azalmış ve külliye atıl duruma
açık paralellikler gösterdiği sezilebilmektedir.
düşerek gittikçe yıpranmıştır.
Bu da makalenin ana argümanı olan camilerin
Sonuç olarak, günümüzde yeni bir toplum-
kent dönüşümünü yönlendirme misyonlarını
sal kimlik yaratılmasına dayalı kültür politikala-
Şekil 12. Rum Mehmed rının bir aracı olarak uygulanan kentsel politika-
Paşa Camii’nin onarımına
larda öne çıkan ‘cami mimarlığı aracılığıyla
dair 1522 tarihli belge
(Başbakanlık Osmanlı kentsel ve toplumsal dönüşüm’ olgusunun,
Arşivleri - İ.MVL, tarihte yine benzer bir konjonktürde sergilen-
241/8627). miş örneklerinden olan Rumi Mehmed Paşa
Camii’nin İstanbul’un Osmanlı İmparatorlu-
ğunca fethinden sonra üstlendiği rolün morfo-
lojik bir bakış açısıyla değerlendirilmesi güncel
kentsel gelişmelere anlam verebilmek için ışık
tutucu niteliktedir. Günümüzde şiddetli politik
tartışmalara ve toplumsal reflekslere yol açan
cami projeleri ve onlarla organik olarak bağlan-
tılı kentsel dönüşüm projeleri gibi, tarihte ben-
zer siyasi ve ekonomik koşullar altında din
odaklı bir bütünleştirici toplumsal kimlik yara-
tılmasına yönelik kültür politikalarının mekânsal
araçları olmuştur ve Rumi Mehmed Paşa Camii
ile Rum Mehmed Paşa Mahallesi (morfolojik ve
demografik) müdahalesi bunun en tipik örnek-
lerindendir. Bu örnekte de görüldüğü gibi, bu
yapılar kent morfolojisini ve bir süre sonra da
sosyal dokusunu etkileme misyonlarını tamam-
ladıktan belli bir zaman sonra atıl duruma düşe-
rek, kentsel yaşam içindeki ağırlıklarını yitir-
mektedirler. Diğer bir deyişle, bu yapılar kentsel
80 mimar•ist 2016/3
İNCELEME
Kaynakça
Aazam, Z. (2005), “To, Around and From the Centre:
How the Kabah Continues to Integrate the Society and Şekil 14. Caminin
its Rituals”, Proceedings, 5th International Space Syntax
geçirdiği 1959
Symposium, ed. A. van Nes, Delft University of Techno-
onarımından bir fotoğraf
logy, Delft, 309-322
Alada, A. B. (2008), Osmanlı Şehrinde Mahalle, Sümer (Vakıflar 2. Bölge
Kitabevi, İstanbul Müdürlüğü Arşivi)
Alexander, C. (1977), City is Not a Tree, Existics, New York
Alexander, C. (1977a), A Pattern Language; Towns, Buil-
ding, Construction, Oxford University Press, New York
Ardalan, N. (1983), “On Mosque Architecture”, Architec-
ture and Community, ed. R. Holod, D. Rastorfer,
Aperture, New York, 55-56
Aslanapa, O. (2004), Osmanlı Devri Mimarisi, İnkılap
Kitabevi Yayınları, İstanbul
Ayverdi, E. H. (1953), Fatih Devri Mimarisi, İstanbul
Fetih Derneği, İstanbul
Ayverdi, E. H. (1958), Fatih Devri Sonlarında İstanbul
Mahalleleri, Şehrin İskânı ve Nüfusu, Vakıflar Umum
Müdürlüğü Neşriyatı, Ankara
Ayverdi, E.H. (1973), Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri,
Fetih Cemiyeti Enstitüsü, İstanbul
Başkan, Y. (2013), “Fatih Sultan Mehmed Döneminde
Karaman Bölgesinden İstanbul’a Nakledilen Nüfus”, Frishman, M. et al. (1994), The Mosque: History, Architec-
Tarih Dergisi, no. 55 (2012/1), 107-134 tural Development & Regional Diversity, Thames and
Bayramoğlu, A. (2008), Osmanlı Şehrinde Mahalle, Sümer Hudson, London
Yayınları, İstanbul Goodwin, G. (2001), Osmanlı Mimarlığı Tarihi, çev. M.
Bostan, M. H. (2012), “Üsküdar”, TDV İslâm Ansiklopedi- Günay, Kabalcı Yayınevi, İstanbul
si, c. 42, 364-368 Guggenheim, M., O. Söderstörm (2010), “Mobility and
Cansever, T. (1997), İslâm’da Şehir ve Mimarî, İz Yayıncı- Transformation of Built Form”, Re-Shaping Cities;
lık, İstanbul How Global Mobility Transforms Architecture and
Cerasi, M. M. (2001), Osmanlı Kenti: Osmanlı Urban Form, ed. M. Guggenheim & O. Söderstörm,
İmparatorluğu’nda 18. ve 19. Yüzyıllarda Kent Uygar- Routledge, New York, 3-20
lığı ve Mimarisi, İlke Yayınları, İstanbul Güneş, A. (2004), “16. ve 17. Yüzyıllarda Üsküdar’ın
Conzen, M. P. (2004), Thinking About Urban Form: Papers Mahalleleri ve Nüfusu”, Üsküdar Sempozyumu I, İstan-
on Urban Morphology, 1932-1998 / M.R.G. Conzen, bul
Peter Lang Publishing, Berlin - New York - Oxford Harvey, D. (2003), Sosyal Adalet ve Şehir, Metis Yayınları,
Crinson, M. (2002), “The Mosque and the Metropo- İstanbul
lis”, Orientalism’s Interlocutors: Painting, Architecture, Haskan, M. N. (2001), Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, c. 1,
Photography, ed. J. Beaulieu, M. Roberts, Duke Uni- Üsküdar Araştırmaları Merkezi, İstanbul
versity Press, Durham, 79-101 Khamaisi, R. (2009), “Holy Places in Urban spaces; Foci of
Çelik, Z. (1996), 19. yy’da Osmanlı Başkenti Değişen İstan- Confrontation or Catalyst for Development”, Holy Pla-
bul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 32-34 ces in the Israeli-Palestinian Conflict: Confrontation
Eldem, E. (1999), “18. Yüzyıl ve Değişim”, Cogito, no. 19, and Co-existence, ed. M. J. Breger, Y. Reiter, L. Ham-
189-199 mer, Routledge, New York, 128-144
Eldem, E., D. Goffman, B. Masters (2000), Doğu ile Batı King, A. D. (2010), “Notes Towards a Global Historical
Arasında Osmanlı Kenti, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Sociology of Building Types”, Re-Shaping Cities: How
İstanbul Global Mobility Transforms Architecture and Urban
Ergin, O. (1997), “Çarşı”, İslam Ansiklopedisi, c. 3, MEB Yay. Form, ed. M. Guggenheim & O. Söderstörm, Routled-
Ertuğrul, A. (2012), “19. Yüzyıl İstanbul Kentsel ge, New York, 21-40
Dönüşümü’nde Üsküdar ve Koruma Sorunları”, Konyalı, İ. H. (1976), Abideleri ve Kitabeleri ile Üsküdar
yayımlanmamış doktora tezi, İTÜ Fen Bilimleri Ensti- Tarihi, c. 2, Türk Yeşilay Cemiyeti, İstanbul
tüsü, İstanbul Kostof, S. (1991), The City Shaped: Urban Patterns and
Erzincan, T. (2008), “Rum Mehmed Paşa Külliyesi”, TDV Meanings Through History, Bullfinch Press; New York.
İslam Ansiklopedisi, c. 35 Kostof, S. (1992), The City Assembled: Elements of Urban
Eyice, S. (2004), “Fetihten Önceki Üsküdar”, Üsküdar Sem- Form through History, Little Brown; Boston.
pozyumu, Üsküdar Araştırmaları Merkezi, İstanbul, 17-20 Kömürcüyan, E. Ç. (1988), İstanbul Tarihi: XVII. Asırda
Eyüboğlu, E. (1998), “Tarihsel Süreç İçinde Şehirsel İstanbul, Eren Yayıncılık, İstanbul
Biçimlenmeyi Yönlendiren Etkenler ve İstanbul Örne- Kritovulos (2012), Kritovulos Tarihi 1451-1467, çev. Ari
ği”, doktora tezi, İTÜ, İstanbul Çokona, İstanbul
mimar•ist 2016/3 81
İNCELEME
Kuban, D. (1968), “Anadolu- Türk Şehri Tarihi Gelişmesi, Yöntemler”, Üsküdar Sempozyumu IV, İstanbul, 461-
Sosyal ve Fiziki Özellikleri Üzerinde Bazı Gelişmeler”, 486
Vakıflar Dergisi, c. VII, 57-73 Özgül, İ. (2015), “Üsküdar’ın Kentsel-Mekânsal Dönüşü-
Kuban, D. (2000), İstanbul Bir Kent Tarihi; Bizantion, mü Bağlamında Rum Mehmed Paşa Camisi’nin Koru-
Konstantinopolis, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, ma Sorunları”, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Kadir
İstanbul Has Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek
Kuban, D. (2007), Osmanlı Mimarisi, YEM Yayınları, Lisans Programı
İstanbul Rasdi, M. T. M., N. Utaberta (2010), “The Design of Mos-
Lefebvre, H. (1991 [1974]), The Production of Space, çev. ques as Community Development Centers from the
D. Nicholson-Smith, Blackwell, Oxford Perspective of the Sunna and Wright’s Organic Archi-
Lynch, K. (1960), The Image of the City, MIT Press, Camb- tecture”, Journal of Islamic Architecture, vol. 1, no. 1,
ridge MA 1-7
Lynch, K. (1981), A Theory of Good City Form, MIT Press, Rasmussen, S. E. (1964), Experiencing Architecture, MIT
Cambridge MA Press, Camb. MA
Mantran, R. (1986), 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul Rossi, A. (1982), The Architecture of the City, MIT Press,
(Kurumsal, İktisadi, Toplumsal Tarih Denemesi), çev. Camb. MA
E. Özcan, M. A. Kılıçbay, c. 1, Ankara Sennett, R. (1974), The Fall of the Public Man, Cambridge
Michell, G. (1978), Architecture of the Islamic World: Its Univ. Press, Cambridge
History and Social Meaning, Thames and Hudson, Stewig, R. (1966), İstanbul’da Çıkmaz Sokaklar, çev. R.
London Turfan, İ. Yazman, Baha Matbaası, İstanbul
Molendijk, A. (2010), “‘God Made the Country, and Man Stringer, M. D. (2013), “Religion and Urban Theory”,
Made the Town’: Some Observations on the Place of Discourses on Religious Diversity: Explorations in an
Religion in the Western (Post)Secular City”, Exploring Urban Ecology, ed. M. D. Stringer, Ashgate, Surrey,
the Post-Secular: The Religious, the Political and the 1-18
Urban, ed. A. Molendijk, J. Beaumont, C. Jedan Şahinalp, M. S., V. Günal (2012), “Osmanlı Şehircilik Kül-
[e.Book V. 1 3 : DOI: 10.1163/ türünde Çarşı Sisteminin Lokasyon ve Çarşı İçi Kade-
ej.9789004185449.i-406 ], Brill, Leiden, 145-162 melenme Yönünden Mekansal Analizi”, Milli Folklor
Mumford, L. (2007), Tarih Boyunca Kent, çev. T. Tosun, Dergisi, no. 93, 149-168
G. Koca, Ayrıntı Yayınları, İstanbul Tak, E. (2009), “Üsküdar Şer’iye Sicillerindeki Fermanlara
Müller-Wiener, W. (2001), İstanbul’un Tarihsel Topograf- Göre XVI. Yüzyılda Üsküdar”, Üsküdar Sempozyumu
yası, çev. Ü. Sayın, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul IV, İstanbul, 121-130
Nemlioğlu, C. (1999), “Üsküdar’ın Osmanlı Mimarisinde- Taşçı, H. (2012), “Kent Meydanı ile Kent Kimliği İlişkisi:
ki Özgün Kalem İşlerinin Bezeme Sanatlarındaki Yeri Üsküdar Örneği”, Şehirlerin Yapılandırılması Sempoz-
ile Koruma ve Onarımlarında Uygulanması Gereken yumu, İstanbul, 22-6
URL 1: http://diriklik.com/eskiistanbul/cumhuriyet/
cumhuriyet3/semsipasacamiivekulliyesi.jpg
Üstündağ, N. (2005), “Osmanlı’da ‘Şehir’ ve Şehri Gelişti-
From ‘Play-Maker’ to ‘Players-Bench’: ren Unsurlardan Biri Olarak Ayanlar: Vidin ve Rusçuk
A Morphological Re-reading of Uskudar Örneği (18.Yüzyıl)”, Türkiyat Araştırmaları, Hacette-
Rumi Mehmed Pasha Mosque through pe Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, no. 2, 150-167
Yerasimos, S. (1999), “Tanzimat’ın Kent Reformları Üzeri-
the Transformation of its Position ne”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, Tarih
in the City Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul
In this study where the roots of the mosques’
role as ‘urban regulator’ are elucidated within
the framework of critical evaluation of of the
cultural policies that are based on the notion of
‘manipulating the urban landscape through
mosques’ which is observed to be
systematically pursued today, the issue of how
the perception, use and status of conservation
of mosques changes in accordance with the
transformations in urban morphology is
questioned with specific reference to Rumi
Mehmed Pasha Mosque in Üsküdar. Following
the review of debates on the regulating roles of
mosques, the history of Üsküdar’s urban
development is revisited. How the
neighbourhood that is constituted around the
Rumi Mehmed Pasha Mosque after its
construction in the 15th century had influenced
the morphology of Üsküdar is put forward
through cartographical instruments. It is
intended to establish parallelisms between the
changing position of the mosque due to various
developments in the city and the status of
conservation of the mosque.
82 mimar•ist 2016/3
İNCELEME
turizm gibi soyut ürün türlerine bağlı olarak güç- leme yoluyla seçilen katılımcılar ile anket çalışması
lenmektedir (Smith, 2002). Yeldeğirmeni’nde de gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma ile katılımcıların
görüldüğü gibi sosyal ve kültürel gelişim sürecin- mahallede yaşama süresi, cinsiyetleri belirlenerek
den kâr amacı güden kişiler tarafından semtin sokak yaşamına ve komşuluk ilişkilerine ilişkin
kimliğiyle ilişkisi olmayan birçok işletme açılmasıy- memnuniyet düzeyleri belirlenmiş ve bunların
la semt ticari bir odak haline gelmiştir. Semtin soy- sonucunda kent kimliği ile ilgili çıkarımlara ulaşıl-
lulaştırma etkisiyle semt sakinlerinin ihtiyaçları mıştır. Lewicka (2008) ve Göregenli’nin (2014)
göz önünde bulundurulmadan kafe, restoran gibi araştırmaları incelendiğinde, mülakat ve anket
birkaç işlev üzerine plansızca gelişim göstermesi, yapılan kişilerin yaşam biçimleri ve mekânda
bu işlevlerin semtin kullanıcı kapasitesinin üzerin- bulunma sürelerinin öncelikli olarak ele alındığı
de bir yoğunluğa ulaşmasına neden olmuş ve eko- görülmektedir. Bu bağlamda mekânda yaşayan
nomik işlevler üzerine kurulu yeni bir merkez kişilerin belleklerindeki mekân anlatımlarının irde-
ortaya çıkarmıştır. Belleğin sürece hizmet eden bir lenmesi için farklı sürelerde orada bulunan, farklı
araç olarak kullanılması ve semtte uzun süredir yaş ve farklı eğitim düzeylerine sahip kişilerin
yaşayan semte aidiyet hisseden yerleşik nüfusun da mekânın belleği ile ilgili farkındalık düzeylerinin
semtten uzaklaşmasıyla, Yeldeğirmeni belleğinden karşılaştırılabilmesi gerekmektedir.
uzaklaşmaya başlamıştır. Bu çalışma kapsamında, literatürde yer alan
Semtin belleğinin süreç içinde ne şekilde kimlik ve bellek araştırmalarına ek olarak, tarihi
etkilendiği ve kimliğinin değişimi konusunda bir kent parçasının belleğinin sosyal, kültürel
bilgi sahibi olunabilmesi, semt kimliğinin sür- canlandırma süreci ve soylulaştırmanın etkisi ile
dürebilirliği konusunda önem taşımaktadır. Bu uğradığı değişimler sonucunda mekânsal belle-
amaçla, makale kapsamında yapılan anket ile ğin ve kimliğin irdelenmesi amaçlanmaktadır.
semtte alanda uzun süredir yaşayan ve son beş Literatürdeki kentsel bellek ve kimliğe ilişkin
yılda yaşamaya başlayan katılımcıların süreç hak- araştırma yöntemleri göz önünde bulundurula-
kındaki farkındalık düzeyleri araştırılacaktır. rak, çalışma alanı üç etaplı, üç yöntem ile değer-
lendirilmektedir. Bu bağlamda ilk etap çalışma
4. Araştırma Yöntemi alanının tarihi ile ilgili literatür araştırması, ikin-
Kentsel bellek çalışmaları yapılırken literatür ve ci etap farklı zamanlarda ve sürelerde gözlem ve
arşiv araştırmalarının yanı sıra gözlem, sözlü fotoğraf ile belgeleme, son etap ise anket uygu-
tarih, derinlemesine mülakat ve ankete başvu- lamasından oluşmaktadır.
rulmaktadır (Özak, 2008: 4-6). Konuya ilişkin Makale kapsamında örnek alan olarak incele-
literatürdeki araştırmalar ve kullanılan yöntem- nen Yeldeğirmeni semtinde kullanıcıların bellek,
ler incelendiğinde, Lewicka’nın (2008) Lyiv ve yerel aidiyet ve kimliğine ilişkin verilere ulaşmak
Wroclaw şehirlerinin II. Dünya Savaşı sonrasın- amacıyla anket gerçekleştirilmiştir. Ankete farklı
da uğradığı değişim sürecinde kentsel bellek, yaş gruplarından, yine farklı eğitim düzeylerine
yerel aidiyet ve yer kimlikleri ile ilgili yaptığı sahip 80 kişi katılmıştır. Bu kişiler farklı sürelerle
araştırma göze çarpmaktadır. Lewicka araştırma semtte ikamet eden ya da farklı amaçlar ve süreler
kapsamında çalışma alanlarının tarihine ilişkin için semti ziyaret eden kullanıcılar arasından rast-
literatür taraması ve gözlem sonrasında, alanla gele yöntemle seçilmiştir. Anketin ilk bölümü
ilgili detaylı bilgiye sahip olmak amacıyla, iki kullanıcı profilinin belirlenmesini sağlayan, cinsi-
kentin ilçelerinde 200 katılımcı ile yaklaşık birer yet, yaş, meslek ve alanda yaşama süresi ve alanda
saatlik derinlemesine mülakatlar gerçekleştir- bulunma nedeni bilgilerini derleyen soru grubu-
miştir. Bu mülakatlarda bellek konusunda katı- dur. Sonraki bölüm, alanda gerçekleştirilen araş-
lımcıların yaşadığı ev, bulunduğu cadde, semt tırma ve gözlemler sonucunda oluşturulan, bel-
ve şehir üzerine, yerel aidiyet konusunda kom- lek, kimlik ve aidiyet ile ilgili kavramlar ve
şuluk ilişkileri ve mekânsal memnuniyet, yer Yeldeğirmeni’nde gerçekleşen değişimler konu-
kimliği konusunda ise semt, şehir, ülke ve sunda katılımcıların düşünceleri saptamayı amaç-
Avrupa’ya ilişkin sorular sorarak bu kavramların layan sorulardır. Anketin son bölümü ise bu
birbirleriyle etkileşimlerini irdelemiştir. makalede kapsam dışında bırakılan Likert analiz
Yerel aidiyet ve kent kimliği konusundaki çalış- yönteminden oluşmaktadır.
malar konusunda ise Göregenli, Karakuş, Kösten
ve Umuroğlu’nun (2014) İzmit’te gerçekleştirdi- 5. Araştırma Bulguları ve Değerlendirmeler
ği mahalleye bağlılık, kent kimliği araştırması 33’ü kadın, 47’si erkek katılımcılardan oluşan
örnek gösterilebilir. Bu çalışmada tesadüfi örnek- 80 kişinin %46’sı 40 yaşın üzerinde, %29’u 30
mimar•ist 2016/3 89
İNCELEME
Grafik 1. Katılımcıların yaş ile 40 yaş aralığında, %25’i ise 20-30 yaş aralı- mekânı anlamlandırabilmesinin mekânda geçir-
grupları. ğındadır (Grafik 1). diği süreye bağlı olduğu görüşüne bağlı olarak,
Bu kişilerin %48’lık bölümünün lisans düze- katılımcıların çoğunluğunun semtte yaşayan
Grafik 2. Katılımcıların yinde eğitim gördüğü, %25’inin lise, %16’sının kişilerden oluşması, aidiyet ve bağlılık ile ilgili
eğitim durumu. lisansüstü, %5’inin orta okul ve %6’sinin ilkokul değerlendirmelerin güvenilir olacağını göster-
derecesinde eğitime sahip olduğu saptanmıştır mektedir (Tablo 1, Grafik 5).
Grafik 3. Son beş yıldır (Grafik 2). Bu sonuca göre ankete katılan kişile-
semtte yaşayanların eğitim rin eğitim düzeyinin yüksek olduğu görülmek- 5.1. Yeldeğirmeni ile İlgili Görüşler
durumları. tedir. Bu da eğitim düzeyi yüksek kişilerin semte Yeldeğirmeni’nin ile ilgili olumlu görüşler ince-
ilişkin anket yapmaya daha istekli olmalarından lendiğinde, 62 kişinin kültürel açıdan, 29 kişi-
kaynaklanmaktadır. nin sosyal açıdan ve 46 kişinin ise fizik mekân
Katılımcıların %37’si 10 yıldan fazla süredir açısından olumlu düşünceye sahip olduğu orta-
semtte bulunmaktadır. 5-10 yıl aralığında alanda ya çıkmaktadır (Grafik 6).
bulunan kişiler %19’luk, 1-5 yıl arası semtte bulu- Yeldeğirmeni’nin mevcut durumu hakkında
nan kişiler ise %44’lük bir dilimi kapsamaktadır öne çıkan kültürel özellikler konusundaki olum-
(Tablo 1). Katılımcılar arasında semtte son 5 yıldır lu görüşe sahip katılımcıların %49’unun 1-5 yıl
yaşayan kişilerin %48’i lisans %26’sı lisansüstü eği- arası süredir alanda bulunduğu görülmektedir.
tim düzeyinde, 10 yıldan fazla süredir yaşayanların Bu görüşe sahip katılımcıların eğitim durumları
%60’ı lisans %23’ü lise mezunu olduğu görülmek- incelendiğinde ise %44’ünün lisans, %31’inin
tedir (Grafik 3). Bir mekâna anlam yüklemenin, o lise eğitimi gördüğü ve bu eğitim düzeyindeki
mekânda geçirilen sürenin uzunluğuyla ilişkili katılımcıların semti kültürel anlamda daha iyi
olduğu verisinden yola çıkıldığında katılımcıların gözlemlediği görülmektedir.
çoğunluğunun 5 yıldan fazla süredir alanda bulun- Ankete katılan kişilerin Yeldeğirmeni’nin
masının, yerel aidiyet ve mekânsal belleğine ilişkin mevcut durumu konusundaki görüşler incelen-
konularda güvenilir bir çalışma olmasını sağladığı diğinde, 19 kişinin fizik mekân açısından, 8 kişi-
söylenebilmektedir (Grafik 4). nin ekonomik, 4 kişinin sosyal ve 3 kişinin ise
Grafik 4. 10 yıldan fazla Anket çalışmasına katılan kişilerin alanda kültürel açıdan olumsuz görüşe sahip olduğu
süredir semtte yaşayanların bulunma sebepleri incelendiğinde, %50’sinin ortaya çıkmaktadır (Tablo 3). Verilerin sonucu
eğitim durumları.
Yeldeğirmeni’nde yaşadığı, %27’sinin çalışma olarak semtin fizik mekânı konusunda olumsuz
amacıyla semtte bulunduğu, %23’ünün ise çalış- görüşlerin çoğunlukta olduğu saptanmaktadır.
Grafik 5. Katılımcıların mak ve yaşamak amacıyla Yeldeğirmeni’nde ika- Yeldeğirmeni’nin mevcut halinde fizik
alanda bulunma nedenleri. met ettiği ortaya çıkmaktadır (Tablo 1). Anket mekân konusunda olumsuz görüşe sahip kişile-
verileri incelendiğinde çalışmaya katılan kişileri- rin alanda bulunma süreleri analiz edildiğinde
Grafik 6. Yeldeğirmeni ile nin büyük çoğunluğunun semtte yaşayan kişi- %69’unun 10 yıldan fazla süredir, %26’sının 1-5
ilgili olumlu görüşler. lerden oluştuğu gözlemlenmektedir. Kişinin bir yıldır alanda bulunduğu görülmektedir.
90 mimar•ist 2016/3
İNCELEME
semtin belleğini korumaya yönelik çalışmalara Giz, A. (1988), Bir Zamanlar Kadıköy, İstanbul: İletişim
Yayınları
ağırlık verilmesi ve semt kimliğinin devamlılığı için Göregenli, M. (2015), Çevre Psikolojisi, İnsan Mekân İlişkileri,
bu süreçte eski semt sakinlerinin fikirlerine öncelik İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 171-194
Göregenli, M., P. Karakuş, P., Y. Kösten, İ. Umuroğlu, İ.
tanınması gerekmektedir. (2014), “Mahalleye bağlılık Düzeyinin Kent Kimliği ile
Zaman içerisinde hatıralar ve deneyimlerle İlişkisi İçinde İncelenmesi”, Türk Psikoloji Dergisi, 29
(73), 73-85
oluşan ve nesiller arasında da aktarılan kentsel Halbwachs, M. (1992), On Collective Memory, Chicago:
belleğin devamlılığının sağlanabilmesi için kentli- University of Chicago Press
Kadıköy Belediyesi, Ç. V. (2010), Yeldeğirmeni / Rasimpa-
ler arasında ortak paylaşımların ve yaşanmışlıkla- şa Mahalle Canlandırma Projesi, İstanbul: Çekül Vakfı
rın olması gerekmektedir. Bu paylaşımların var Lalli, M. (1992), “Urban Related Identity:Theory, Measu-
rement and Empirical Findings”, Journal of Environ-
olabilmesi için kentlilerin bir araya gelebileceği mental Psychology, 12, 285-303
ortak yaşam alanlarının var olması ve kentli insan- Leao, T. J. (2005), “Incidence of Mental Disorders in
Second-Generation: A Four-Year Cohort Study”, Etc-
ların buralarda zaman geçirmesi gerekmektedir. hnicity and Health, 10 (3), 243-256
Kent kimliğini sembolize eden tarihi yapılar, Lewicka, M. (2008), “Place Attachment, Place İdentity, and
Place Memory: Restoring The Forgotten City Past”,
meydan, park, sokak, cadde vb. insan üzerinde Journal of Environmental Psychology, 3 (28), 209-231
bıraktığı güçlü etki nedeniyle bellekte yer alabil- Lynch, K. (1960), The Image of the City, Cambridge: MIT
Press, 70-86
mektedir. Anket sonuçlarında de görüldüğü gibi Nora, P. (2006), Hafıza Mekânları, çev. M. Özcan, Anka-
kentsel belleğin gelişmesi, kentin fiziksel, sosyal ra: Dost Yayınları
Ocakçı, M. (1994), “Kimlik Elemanlarının Şehirsel Tasarı-
ve ekonomik çevresinin da daha güçlü algılanaca- ma Yönlendirici Etkisi”, Kentsel Tasarım ve Uygulama-
ğını göstermektedir. Kentsel belleğin belirli bir lar Sempozyumu, Kentsel Tasarıma Ekolojik Yaklaşım,
İstanbul, 239-245
zaman içerisinde oluştuğu göz önüne alınarak Özak, N. (2008), “Bellek ve Mimarlık İlişkisi: Kalıcı Bellek-
kent belleğine etki eden yapı ve öğelerin korun- te Mekânsal Öğeler”, Doktora Tezi, İstanbul: İTÜ Fen
Bilimleri Enstitüsü
ması, soylulaştırma sürecinde oluşabilecek bellek Rossi, A. (2006), Şehrin Mimarisi, İstanbul: Kanat Yayıncılık
kırılmalarına karşı sosyal ve mekânsal dokunun Smith, N. (2002), New Globalism, New Urbanism: Gentri-
fication as Global Urban Strategy, Antipode, 434-457
eski yapısına kavuşturulması gerekmektedir. Şen, B. (2008), “Kentsel Gerilemeyi Aşmada Çelişkili Bir
Özellikle farklı kültürel grupların yaşadığı ve kul- Süreç Olarak Soylulaştırma”, İstanbul, Türkiye: Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
lanıcı profilinin günden güne değişim gösterdiği Şimşek, S. (1987), “Kadıköy Yeldeğirmeni’nde Tarihsel
Yeldeğirmeni semtinde, semtin belleğinde yer Araştırma ve Mimari Dokunun İncelenmesi”, Röleve ve
Restorasyon Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Yıldız Teknik
eden öğelerin sürdürebilirliğini amaçlayan payla- Üniversitesi
şımların ya da kutlamaların da yaşatılabileceği Tekeli, İ. (1991), “Bir Kentin Kimliği Üzerine Düşünce-
ler”, Kent Planlaması Konuşmaları, Ankara: TMMOB
festivaller ve şenliklerin gelenekselleştirilmesi ve Mimarlar Odası Yayınları, 79-89
belleklerden silinmemesi, kimliğin sürdürülebi- Teoman, Z. (1984), Kadıköy ve Kadıköy’ün Öyküsü, İstan-
bul: Gençlik Kitabevi
lirliği açısından öncelikli olarak ele alınmalıdır. Türker, O. (2008), Halkidona’dan Kadıköy’e, İstanbul: Sel
Yayıncılık, 9-88
Cansu Çolpan, cansucolpann@gmail.com URL 1: http://www.demokrathaber.net/etkinlik/cennetin-
dususu-belgeseli-ali-ismail-korkmaz-parkinda-h35417.
html. (15Temmuz 2014)
Nilgün Çolpan Erkan, Doç. Dr., YTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü nilerkan@yildiz.edu.tr
The Place of the Urban Memory for Sustaining the Town
Kaynaklar
Atılgan, A. (2007), Yeldeğirmeni, İstanbul: TMMOB
Identity: Yeldeğirmeni Case
Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Anadolu 1.Büyük- In transformation of the historical places, ignoring the districts’ identity data
kent Bölge Temsilciliği may cause district memory changes; and as a result of that it transforms
Aydınlı, S. (1986), “Mekânsal Değerlendirmede Algısal
into places lost their identities and not giving sense of belonging. For
Yargılara Dayalı Bir Model”, İstanbul: Doktora Tezi,
İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü continuation of the identity, it’s highly important to identify the memories
Aytuğ, A., ve M. İnceoğlu (2009), “Kentsel Mekânda Kali- and the applied meaning to these places by the people living in.
te Kavramı”, Megaron, 4 (3), 141-144
Becker, H. a. (1975), Wahrnehmung in der städtischen Umwelt,
The purpose of this article is to identify the spatial memory of the
möglicher Impuls für kollektives Handeln, Berlin: Kiepert historical Windmill District, and defining the memory, identity and
Boyer, P. (2015), Zihinde ve Kültürde Bellek, İstanbul: Tür- belonging relationship within change. The study has been carried out
kiye İş Bankası Kültür Yayınları, 69
Can, A. (2013), “Değişim ve Kimlik Bağlamında
with 80 participants at different ages and education levels by considering
İstanbul’dan Özgün Bir Mekânsal Kesit: Rumelihisarı”, their reasons for being in and spent time in the area. Their awareness
Sosyoloji Dergisi, 3/26 (2013/1), 77-102 levels about district memory and changes, opinions on social, cultural
Çekül (2014), Yeldeğirmeni Deneyimi, Kentsel Yenilemeye
Farklı Bir Yaklaşım, Çekül Vakfı Yayınları and spatial situation have been analyzed.
Çelik, Z. (1996), 19.Yüzyılda Osmanlı Başkenti: Değişen In conclusion, among the residents of the area more than 10 years it’s
İstanbul, İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal been observed that their spatial belonging feeling is stronger and
Tarih Vakfı, 32-82
Eyüboğlu, E. (1991), Kentsel Sit Alanlarının Planlaması- physical place observation is better. Within last 5 years, concerning the
na Yönelik Bir Yöntem Araştırması ve Kadıköy Yelde- changes within the district it’s been recorded that the district has been
ğirmeni Örneği, İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi
becoming far from its past.
Fen Bilimleri Enstitüsü
mimar•ist 2016/3 93
EĞİTİM
94 mimar•ist 2016/3
EĞİTİM
Karaköy’e bugünkü kentsel dokusunu kazan- Oysa kentsel aktörler ile bölgedeki sosyal ve fizik- Ele alınan öğrenci
dıran onun bir liman yerleşmesi olmasıdır. Oysa sel sorunlar dikkate alınmış olsa idi, Karaköy projelerinin Karaköy’deki
konumlarını (kırmızı ile
denizin var ettiği bu kentsel alanın bugün kıyı ile Liman Bölgesi Dönüşüm Projesi dünyadaki ben- işaretlenmiş) ve Karaköy
ilişkisi büyük ölçüde kopuktur. 1890’larda kıyı- zerlerine örnek olabilecek nitelikte bir proje ola- Meydanı’ndan başlayıp,
nın doldurularak, gümrük alanı olarak işlevlendi- rak ortaya çıkabilirdi. Tophane’ye uzanan kıyıdaki
promenat ile kıyıya dik
rilen rıhtımın inşa edilmesi ve kıyıya paralel uza-
aksların promenata
nan Kemankeş Caddesi üzerine inşa edilen yapı- Turizm Odaklı Kentsel Yenileme ve bağlantılarını gösteren plan
lar deniz ve kent ilişkisinin kopması ile sonuçlan- Liman Bölgeleri (İrfan Halilagiç ve
mıştır. Gümrük alanının kendi içine kapalılığı Tarih içinde her zaman birbirini beslemiş olan Ezgi Aksoy). Planı
destekleyen proje
doğrultusunda meydana gelen bu kopukluk, kıyı liman ve kent, 20. yüzyılın ikinci yarısından itiba- görselleri sırasıyla:
boyunca Tophane Meydanı’na kadar devam ren denizcilik ekonomisi ile yeni küresel ekono- Yağmurlu bir günde
etmektedir. Uygulamaya başlanılan Galataport milerin ilişkisi zayıfladığında ve denizcilik alanın- Karaköy Meydanı
(Ezgi Aksoy), İstanbul Kent
Projesi’nin kıyının çevresi ile sosyal ve fiziksel daki endüstriyel gelişmeler ile liman bölgeleri
Kütüphanesi’nin vapurdan
bağlantılarına ve kentsel arayüzlere nasıl bir öneri için yerleşim alanlarından bağımsız, daha büyük görünüşü (İrfan Halilagiç)
getirdiği, projenin ayrıntıları kamuoyu ile payla- alanlara ihtiyaç duyduğunda15 kopmuş ve liman- ve Karaköy Çarşısı’nın
şılmadığı için bilinememektedir. Fakat projede lar kente bağımlılığını yitirmiştir. Post-endüstriyel kıyıya dik kesiti
(Baran Gülsün).
yer alan kruvaziyer limanı ve otel gibi işlevler, kentte, işlevini yitirmiş bu kent içi liman bölgesi
kent halkını dışlayarak, turizme yönelik bir kent- bir yandan da nitelikli bir çevre üretimi için fırsat
sel çevre meydana getirme tehlikesini de berabe- olarak değerlendirilmiş, yeniden düzenlenen
rinde getirmektedir. Projenin 141.236 m2 inşaat kıyılar şehrin imajını oluştururken, “kentin, top-
alanı14 ile getireceği yoğunluk ve öngörülen üst- lumun ve kültürün ideallerini yansıtan çevreler
yapının ihtiyacı olan altyapı, kara ulaşımı, park yaratma fırsatı olarak” görülmeye başlanmıştır.16
alanları gibi meselelerin liman bölgesinin çevresi- Bu sebeple 1960’lardan itibaren liman bölgeleri
ne yapacağı etkiler yeterince tartışılmamıştır. ve kıyılar akademik ve profesyonel alanda ilgi
mimar•ist 2016/3 97
EĞİTİM
gören bir konu olmuştur.17 Limanlar şehirlerin mındaki yolcu limanı korunacaksa bile belirli
çeperine taşınırken, eski liman alanları yenilene- sayıda küçük gemiler ile sınırlandırılmalıdır.
rek ticaret, turizm, rekreasyon, kültür, konut gibi Bunun yanında, tarihi yarımadaya ve havaalanı-
işlevler yüklenmiş ve bu projeler söz konusu ken- na olan ulaşım kolaylığı ile Zeytinburnu Lima-
tin dünyadaki imajını da yükselten bir eylem ola- nının varlığı, İstanbul’daki kruvaziyer turizmi
rak görülmüştür. Baltimore’daki Inner Harbor’ın için seçeneklerin Karaköy Limanı ile sınırlı
tekrar düzenlenme projesinin başarısından itiba- olmadığının da bir göstergesidir.
ren, dünyada da liman bölgelerinin dönüştürül- Dünyadaki başarılı liman dönüşüm projeleri
mesi gündeme gelmiş, Londra Canary Wharf, incelendiğinde, bu alanların sadece turizm odak-
Hamburg HafenCity gibi birçok kentsel yenile- lı olarak tasarlanmadığı ve karma işlevler ile kent
me projesi bu alanlara odaklanmıştır.18 Kıyılarda- halkının bu bölgelere çekilmesinin hedeflendiği
ki kentsel yenileme projeleri, şehrin imajını yeni- görülmektedir. Biri gerçekleşmiş beş adet otel
lemenin yanında ekonomik yatırımları şehre projesi devam eden Karaköy’de ise gerek Galata-
çekme ve halkı terk edilmiş alanlara geri çağır- port gibi büyük dönüşüm projeleri, gerekse de
ma19 gibi amaçlar ile gerçekleştirilmiştir. Ekono- tekil, küçük ölçekli yenilemeler ile turizm odaklı
misi sanayiye dayalı küçük kentlerin post- bir dönüşüm izlenmektedir. Turizm, bir kente
endüstriyel dönemde çöken ekonomilerinin sunduğu fırsat ve olanakların yanında, kültürel ve
toparlanmasında da bu tip kentsel yenileme pro- tarihi değerleri ticarileştirmek, kentliyi mekânlara
jeleri önemli rol oynamıştır.20 yabancılaştırmak ve kente fazladan bir yoğunluk
Dünyadaki eski liman bölgelerine odaklanan yüklemek gibi kentsel sorunları da beraberinde
projelerde bu dönüşümlerin birer kentsel yenile- getirmektedir. Kentliyi dışlayan ve onun “kent
me meselesi olarak ele alındığı görülmektedir.21 hakkı”nı24 elinden alan bir proje, sadece kent açı-
Buradaki kritik nokta, liman işlevi ile kentten sından değil, aslında turizm stratejileri açısından
kopmuş ve içine kapanmış bir alan olan kıyının, da sorunludur. Dünyadaki yeni turist tipi, “tekil
Barselona, Amsterdam ve Hamburg’da olduğu ve özgün olana” ilgi duymaktadır, “kentin aşırı
gibi, kentin yaşam alanına katılmasıdır. Liman turistikleşmiş bölgeleri gibi yerlerden uzak durma
bölgesinin kente geri kazandırılmasının yanı sıra, eğilimdedir ve ‘turistik’ olmayanın arayışı içinde-
Kopenhag, Oslo (Fjord City), Bergen, Helsinki dir”.25 Bu turist tipi, kentin kültürel değerlerine
gibi yenileme projelerinde yayaların kesintisiz ilgi duyarken, bunun yanında kentlinin gündelik
olarak limana ve su kıyısına ulaşabilmesi ve bura- yaşamı ile de ilgilenmekte ve yerel kültürleri tanı-
da sanat, rekreasyon, dinlenme gibi işlevler ile mayı istemektedir.26 Dolayısı ile kentliyi dışlayan
karşılanması, tarihi yapıların yeni işlevler verilerek ve turistik işlevlere yönelik olan kentsel yenileme
korunması ve böylece tarihi sürekliliğin sağlan- projeleri kentlinin yaşam hakkını elinden almanın
ması, geçmiş kültürlerin yeni kullanıcılara aktarı- yanı sıra, aslında kendi vizyonu açısından da
labilmesi ve bu yapıların çağdaş strüktürlerle bir sorunludur; turizm stratejisi bakımından çağdaş
arada modern meydan düzenlemeleri içinde yer turist tipinin beklentilerine karşılık verememek-
alması gibi ilkelerle karşılaşılmaktadır.22 tedir. Turizm odaklı bir yenileme projesi olan
Dünyada dönüştürülen birçok kıyı bölgesin- Victoria ve Albert Liman Bölgesi bu anlamda bir
de alanın yolcu limanı olma özelliğinin de örnek olarak dikkat çekmektedir. Toplumsal
korunduğu görülmektedir. Fakat bu karar liman polarizasyonu yüksek bir bölge olan Cape
alanının özelliği ve kentsel çevresinin niteliği ile Town’daki kıyı düzenlemesinde, fonksiyonlar
yakından ilgilidir. Karaköy’ün liman alanı, dün- genelde turistlere ve yüksek gelir grubuna odaklı
yadaki diğer kıyı projeleri ile karşılaştırıldığında olarak düşünülmüş ve bu yaklaşım alım gücü
görece küçük bir alanı kapsamaktadır. Örneğin düşük olan yerli halkın büyük bölümünde dışlan-
Hamburg HafenCity projesinde dönüştürülen mışlık hissi uyandırmıştır.27 Bu durumda güçlü
alanın büyüklüğü 1 milyon m2 iken,23 Karaköy bir kent-kıyı ilişkisi kurulmak istenirken, tersine
Salıpazarı’nda bu alan yaklaşık 10 bin m 2’dir. halk kıyıdan koparılmış ve proje mevcut sosyal
Bu sebeple aslında yolcu gemilerinin Karaköy- ayrışmayı güçlendirmiştir.28
Salıpazarı Rıhtımına yanaşması bu küçük alanda
başka bir kentte yaratmadığı sıkıntılara sebep Karaköy Liman Bölgesinin İstanbul Kent
olmakta, limanın gerisindeki bölgeyi büyük Merkezinin Yenilenme Süreci İçinde
oranda etkilemekte ve kıyının büyük bölümünü Değerlendirilmesi
kapattığından siluette baskın bir öğe olarak Tüm dünyada olduğu gibi Karaköy’de de tarihi
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle Karaköy Rıhtı- liman bölgesinin 21. yüzyılın ekonomik ve top-
98 mimar•ist 2016/3
EĞİTİM
bütünleşmesini sağlayan kentsel tasarım kon- 17. Dünyadaki liman bölgelerinin dönüşümünün kısa tarihi
için bkz. Hoyle, s. 398.
septi, mekânsal ve yapısal sorunların çözümünü 18. Marshall, s. 5.
de beraberinde getirmelidir. Sit alanı kavramı 19. ae, s. 5. (Orijinal metin: “Waterfronts became associated
içinde ele alındığında, kentsel değerler üreten with ways to recreate the image of a city, to recapture economic
investment and to attract people back to deserted downtowns.”)
çok boyutlu planlama konsepti, İstanbul kent 20. Bu konuda en bilinen örneklerden biri Bilbao kentinin
yaşamına önemli katkılar sağlayabilir. liman bölgesinin yenilenmesidir. Bilbao bir endüstri kenti
iken 1960-70’lerde ekonomik olarak çöküşe geçmiş ve
Lefebvre, Mekânın Üretimi’nde yeni top- endüstriye dayalı ekonomisinin yönünü finans, servis ve tek-
lumsal ilişkilerin yeni mekânlar talep ettiği noloji sektörüne çevirerek ekonomik bir toparlanma yaşa-
mıştır. Kıyı bandındaki endüstriyel alanların yenilenmesi ve
kadar, yeni mekânların da yeni toplumsal ilişki-
star mimarlara ısmarlanan yapılar ile kente yeni bir imaj
ler yaratma potansiyelinde olduğundan söz kazandırılması (“Bilbao efekti”) da ekonomik canlanmanın
eder.34 Bu bağlamda Karaköy bölgesi, tarihsel, önemli bir parçasını teşkil etmiştir (Marshall, s. 56-57).
21. Hoyle, s. 397.
kültürel ve toplumsal boyutları göz önünde 22. V. Tokyay, “Liman Kentlerinde Dönüşüm Anlayışı -
bulundurularak kentsel değerler üreten bir Kopenhag, Oslo, Bergen, Helsinki, Girit”, Yapı, sayı 276
(2004), s. 61-66: http://www.yapi.com.tr/haberler/
planlama anlayışı ile yeniden tasarlandığında, liman-kentlerinde-donusum-anlayisi--kopenhag-oslo-
sadece İstanbul’un metropoliten kent yaşamına bergen-helsinki-girit--vedat-tokyay_95283.html.
çok önemli katkılar sağlamakla kalmayacak, aynı 23. HafenCity Projesi’nin toplam inşaat alanı 155 hektar,
kara alanındaki inşaat 100 hektardır.
zamanda çağdaş dünya metropolünün sosyal ve 24. D. Harvey, “The Right to the City”, New Left Review,
kültürel mekânsal örgütlenmesini de yeniden sayı 53 (2008).
25. Z. Enlil ve İ. Dinçer, “Geleceğini Turizmde Arayan İstan-
üretebilecek, çok değerli bir kentsel alandır. bul: Gerilimler, Çelişkiler”, Mimar.ist, sayı 53 (2015), s. 25.
26. ae, s. 25.
Hale Gönül, Yrd. Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü 27. C. Lemanski, “Viewpoint Global Cities in the South:
Deepening social and spatial polarisation in Cape Town”,
Ersen Gürsel, Mimar, GSA Cities, sayı 24 (2007), s. 455-456.
28. Karslı, s. 2.
Notlar 29. “Yeniden İstanbul! Tarihi Kenti Yaşama Sunabilmek”,
1. D. C. Thorns, Kentlerin Dönüşümü, 2010, s. 4. UIA 2005 Dünya Mimarlık Kongresi’nde Yapılan Sunuş,
2. İstanbul genelindeki büyük ölçekli inşaat faaliyetlerinin derleyen: Deniz İncedayı, Proje Ekibi: Ersen Gürsel, Sema
bir dökümü için: http://megaprojeleristanbul.com/. Erder, Çelen Birkan, Deniz İncedayı, Seher Sezer, Haluk
3. U. T. Karslı, “Socio-Spatial Transformations in Obsolete Erar, Güven Birkan, Tan Oral, Gürel Tontan, Gökhan
Port Regions: A Case for Istanbul-Karakoy District”, Inter- Erkek, Gürkan Özenen, İstanbul, 2005.
30. ae.
national Journal of Social, Behavioral, Educational, Econo-
31. ae.
mic, Business and Industrial Engineering, c. 9, no. 8
32. Söz konusu projeler MSGSÜ Mimarlık Fakültesi 2015-
(2015), s. 2790-2795 ve T. Kahraman, “Galataport Projesi
16 Güz Yarıyılı Mimari Proje Atölyesi’nde üretilmiştir.
Üstüne Tartışma: Salıpazarı Rıhtımı Nasıl Biçimlenmeli?”,
Proje Atölyesi yürütücüleri: Misafir öğretim üyesi Ersen
Mimar.ist, sayı 46 (2010), s. 56.
Gürsel ve yardımcı öğretim üyesi Hale Gönül.
4. M. Yenen, “Karaköy”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklo-
33. “Yeniden İstanbul! Tarihi Kenti Yaşama Sunabilmek”,
pedisi, s. 455. 2005.
5. N. Akın, 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Galata, 2011, s. 34. H. Lefebvre, Mekânın Üretimi, 2014 (ilk basım: La
94, 95. Production de l’Espace, 1974)
6. ae, s. 224.
7. ae, s. 86.
8. W. Müller-Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Transformation of Karaköy Port Area
Limanı, 1998, s. 137. Karaköy region has been going through an urban transformation
9. ae, s. 140.
process where the hardware stores and small workshops are
10. ae s. 141.
11. D. Öncel, “19. Yüzyıl Ortasından 20. Yüzyıl Başına transformed into high end restaurants, shops, hotels and galleries.
Karaköy Meydanı ve Yakın Çevresinin Dönüşümü”, Mimar. Developing without a master plan, these transformations have been
ist, sayı 56 (2012), s. 70. triggered by the declaration of the old Karaköy port as “Tourism Area” in
12. G. Okyay, Kültürel Değerlerin Korunmasının ve Sürdü-
rülebilirliğinin Güncel Kavramlar Doğrultusunda İrdelen- 1994 and the announcement of Galataport Project in 1998. Both
mesi: Karaköy-Tophane Bölgesi Örneği, basılmamış Yüksek Galataport and the single regeneration projects are mostly based on
Lisans Tezi, MSGSÜ, 2015, s. 131. commercial and touristic facilities which can lead to the exclusion of
13. Karaköy bölgesi, 1993’te İstanbul I Numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 4720 sayılı kararı ile
urban public. Yet, Karaköy is a very important region for the urban
ilan edilmiş olan “Beyoğlu Kentsel Sit Alanı” içinde yer memory of Istanbul with its historical port, architectural monuments and
almaktadır. urban life. Therefore, the regeneration projects in the area should
14. Dokay-ÇED Çevre Mühendisliği Ltd. Şti., Salıpazarı contribute to the quality of metropolitan life. If the coastline of the
Kruvaziyer Limanı Projesi, Nihai ÇED Raporu, Nisan
2015, s. 54; kaynak: http://eced.csb.gov.tr/ced/jsp/ former port is regenerated as public space supported by socio-cultural
ek1/4230# facilities, the historical city can be connected with the waterfront by
15. B. Hoyle, “Global and Local Change on the Port-City bringing the coastline into the use of public. As part of the historical
Waterfront, Geographical Review”, c. 90, no. 3, 2000, s.
405.
identity of Istanbul, Karaköy is a very significant urban region which
16. R. Marshall, R., Waterfronts in Post-industrial Cities, might have leading roles in the development of the Istanbul metropolitan
2001, s. 7. (Orijinal metin: “... waterfront has become a tre- area if designed with a vision of producing urban values. This article
mendous opportunity to create environments that reflect con-
discusses regeneration approaches within this context.
temporary ideas of the city, society and culture.”)
Notlar
* Bu yazı 15.07.2016 tarihinde yaşanan gelişmeler öncesinde
kaleme alınmıştır. Yaşanan son gelişmeler askeri alanların kent
dışına taşınması ve bu alanların yeniden değerlendirilmesi ile
ilgili geniş kapsamlı ve katılımlı yeni bir tartışma başlatacaktır.
Dolayısıyla bir taraftan bu alanların kamusal işlevler dışında
(yazıda da örneklendiği gibi) işlevlendirilebileceği endişesi
diğer taraftan kentlerin bugünden yarına ihtiyaç duyabilecekle-
ri kentsel donatıların elde edilmesi için askeri alanların rezerv
alan olarak kullanılabileceği önermesi üzerinden iki yönlü bir
sorgulama, başka bir yazının konusu olabilecek güncelliktedir.
Kamuoyunun yoğun ilgisinden hareketle, bu süreçte söz
konusu alanların kamu yararı adına kullanılabilmesi için ilgili
meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının konu hakkında
farkındalık yaratacak çalışmaları hayati önem taşımaktadır.
1. 16.05.2012 tarihli Afet Riski Altındaki Alanların Dönüş-
türülmesi Hakkında Kanun.
2. 2009 onanlı 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni
Planı Raporu.
Kaynaklar
Alp, İ. (2016), “Yarışmayla Yapanlar Buluşuyor Konuşma-
Foto 3. Hasdal ve tikalar geçmişten bugüne birikmiş kentsel sı”, TAK Kadıköy, İstanbul, 2016.
Tümgeneral Selahattin sorunlarının palyatif yöntemlerle bertaraf edil- 1980 onanlı İstanbul Metropolitan Alan Nazım İmar Planı
Gökkartal Kışlaları 2015 ve Raporu.
hava fotoğrafı ve proje
mesinden daha fazla bir anlam taşımayacaktır. 1995 onanlı İstanbul Metropolitan Alan Nazım İmar Planı
ve Raporu.
alanı “Kepçe ile alıp kaşık ile vermek” deyimi ile de
2006 onanlı İstanbul Metropolitan Alan Nazım İmar Planı
(Kaynak: Google Earth). tarif edilebilecek olan bu durum, lokal çözüm ve Raporu.
arayışlarının peşine düşerek, metropol ölçeğin- “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında
Kanun” (Kanun Numarası: 6306, Kabul Tarihi:
de gelecekten vazgeçmek anlamına da gelir. 16/5/2012, Yayımlandığı R. Gazete: 31/5/2012,
Her ilçe ve dönüşümü zorunlu her alt bölgenin No. 28309, Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5, Cilt: 52)
http://www.gophaber.com/haber-10537-hasdalda_5_
komşuluğunda, rezerv alan olarak kullanılabile- milyon_metrekarelik_yeni_bir_sehir_kuruluyor.html
cek atıl durumda askeri alan (!) olmaması bu http://www.ibb.istanbul/tr-TR/Pages/MeclisKarari.
aspx?KararID=33010
modelin sürdürülebilir olmadığı konusunda en h t t p : / / w w w. y e n i a k i t . c o m . t r / h a b e r / 8 7 - m i l y o n -
ciddi argümandır. metrekarelik-alanda-dev-proje-102481.html
http://www.arkitera.com/haber/11596/mucella-yapici-
Gelecekte, bu yaklaşımla arsa stoku olarak maslak-1453-projesini-anlatiyor
kullanılabilecek askeri alanların tükenmesiyle, http://emlakkulisi.com/basaksehir-buyuk-kartaltepe-ve-
topkule-kislalari-imar-plani-askida/423154
yaşam alanlarını sağlıklılaştırmak gerekçesinin http://www.serbestiyet.com/yazarlar/ihsan-bilgin/
bir sonraki hareket alanı veya hedef alanı, hali- kagithane-istanbula-merkez-olur-mu-131623
hazırda hızla tükenen-tüketilen orman alanları
olacaktır. Military Areas: A New Favorite/Actor of
Bütün büyük metropollerde ve özellikle Urban Transformation in Istanbul
Sustainability has become one of the priorities in
İstanbul’da söz konusu büyük kamusal açık
the agenda of urban growth and urban
Foto 4. Esenler Metris, alanların, tam tersi bir okumayla kentlerin gele-
development in the whole world. From the 1980’s
Topkule ve Kartepe Kışlası ceği için hayati önem taşıyan birer fırsat alanı
askeri alan olarak to the present day, three upper scale master
olabileceği unutulmamalıdır. plans which had emphasized the city’s
planlanan bölge (A),
protokol gereği yerleşime sustainable development were prepared for
açılacak bölge (B) Jülide Alp, Yrd. Doç. Dr., Maltepe Üni. Mimarlık ve Tasarım Fak. İstanbul. Within prepared plans, ecologic
julidealp@maltepe.edu.tr
(Kaynak: Google Earth). corridors (forests, farmlands and water basins
which were located in the north of the city) were
protected and urban development trend was
foreseen in the direction east-west axis linear
form. The military areas are also an important
part of the ecologic corridors in Istanbul. These
areas are generally forestlands and many of them
are the big green areas in the city at present.
After the approval of “urban renewal law”, the
military areas have fallen into the agenda of
transformation. With this law, the military areas
can be taken outside of the city. But this
process will increase the risk of destruction of
forests. In this context, the destruction of
forests areas in the military areas and becoming
to residential areas are the extent of this paper.
uğramış ve birkaç yıllık beklemeye girmiş, Mahalle de dahil edilerek Mesa ve 3M firmasına
1980’den sonraki dönemde ise yine siyasi etkiler- verilmiş ve Ataköy’de Emlak Bankası tarafından
le Timlo’ya bağlı çeşitli özel müteahhit gurupları yaptırılan konutlar böylece 1996 yılında tamam-
taşeron gibi devreye sokularak 1983’te tamam- lanmıştır.
lanmıştır. Bu tarihlerde banka yönetimimde de 9-10, 7-8-11. Mahallelerde daha önce yapı-
değişiklikler yapılmıştır. Asli görevi konut inşaatı lan mahallelere göre getirilen önemli yenilik bu
yapmak olan bankanın inşaat müdürlüğü, daha konutların alıcılara ankastre beyaz eşyalarla bir-
önce Spor-Toto Müdürlüğü’nün de bağlı oldu- likte teslim edilmesi ve açık spor sahaları, kent
ğu, üstelik teknik eleman olmayan bir genel mobilyaları, sanat objeleri içeren peyzaj düzen-
müdür yardımcısına bağlıydı. Yapılan organizas- lemeleri yapılmış olmasıdır.
yon değişikliği sonucu ayrı bir genel müdür yar- İki binli yıllara girilirken 6. Mahalle arazisi
dımcılığı oluşturulmuş ve bu göreve Y. Mimar ile tüm sahil şeridi ve bankanın mülkiyetindeki
Ertuğrul Özakdemir getirilmiştir. Bu önemli bir diğer bazı arsalar TOKİ’ye devredilmiş, Emlak
değişiklik olmuş ve etkisi 9-10. Mahalle inşaatın- Bankası da 2001 yılında tasfiye edilmiştir. Bu
da kendisini göstermiştir. Bu arada Ataköy’ün nedenlerle yapımına TOKİ tarafından 2003
yapımına 6. Mahalle yerine 9-10. Mahallelerden yılında başlanan 6. Mahalle konutları 2007
devam edilmesi, 6. Mahallenin ise diğer mahalle- yılında tamamlanmıştır. Bu el değişikliği
lerden sonra, sahile yakın daha prestijli bir mahal- Ataköy’e karakter değişikliği olarak da yansımış,
le olarak yapılması öngörülmüştür. Bu kararda en park ve yeşil alanları, süreklilik gösteren yaya-
önemli etken de Ataköy’ün planlı gelişimine E-5 yürüyüş yolları, teknik altyapısı ve peyzaj düzen-
yolu tarafından başka niyetlerle müdahale edil- lemeleriyle bir bütünlük gösteren Ataköy içine
mesinin önlenmek istenmesi olmuştur. Buna rağ- İstanbul’da son yıllarda gittikçe yaygınlık göste-
men askeri yönetim altında olan İstanbul Beledi- ren giriş-çıkışı kontrollü, koruma duvarlarıyla
yesi tarafından 9-10. Mahalle alanında büyük bir çevrili siteler gibi olan 6. Mahalle yerleştirilmiş-
otogar yapılması projesi ortaya çıkarılmış ve bu tir. Bu mahalle bu nedenle Ataköy’ün genel
alanın Alibeyköy tarafındaki birtakım arazilerle dokusuna aykırı düşmüştür.
takas edilmesi bankaya önerilmiştir. Belediye ile 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisinin
yapılan toplantılara bağlı olarak Cumhuriyet iktidara gelmesiyle daha da güçlendirilen
gazetesine verdiğim belgelere bağlı yayınlanan TOKİ’nin bu olumsuz müdahalesi –yurt gene-
haberler ve oluşturduğumuz bilimsel tepkiler linde olduğu– gibi Ataköy sahilinde de yaptırı-
sonucunda bu çok olumsuz girişim önlenmiştir. lan yoğun yapılarla 2010 yılından beri sürmek-
Bu konuda ayrıca İmar ve İskân Bakanı’na bir tedir.
açık mektubum “İstanbullu Bir Mimar” imzasıy-
la Cumhuriyet gazetesinin “Okurlardan” köşe- Ataköy’ün Sosyoekonomik Yapısı
sinde 7 Temmuz 1983’te yayımlanmıştır (Bkz. Demokrat Parti zamanında yapılan 1. ve 2.
çerçeve içinde “Sayın İmar ve İskân Bakanına kısımda, bu konuda kesin bulgular olmamakla
Sesleniş”). beraber konut edinen ve yaşayanların çoğunlu-
9-10. Mahalle inşaatı, 1980 darbesi sonrası ğunu üst gelir gurupları, yüksek bürokratların
1983 yılında yapılan genel seçimle iktidara oluşturduğunu söylemek mümkündür.
gelen Anavatan Partisi döneminde, “Özal döne- Daha sonra 27 Mayıs İhtilali’nin etkisinde,
mi” olarak da anılan dönemde başlamıştır. Bu sosyal konutlar olarak yapılan 3-4. Mahallenin
tarihe kadar yapılan binaların projeleri, inşaat sakinlerinin daha çok orta ve dar gelirli, emekli,
yapım ve denetimleri banka bünyesinde yapıl- mütevazı ailelerden oluştuğu görülmektedir. 5.
mışken 9-10. Mahallede dönemin etkileriyle Mahalle başlayıncaya kadar “uydu kent” olarak
Timlo devreden çıkarılmış, yüklenici olarak anılan Ataköy’ün bu ilk yıllarda ulaşım olanakla-
Mesa, Kutlutaş ve Sutek firmaları devreye sokul- rı oldukça kısıtlı kalmıştır.
muş, tüm projeler de bu firmalara yaptırılmıştır. 1980 darbesi dönemine rastlayan 5. Mahal-
1988 yılında Anadolu Bankası ile birleştiri- lede ise esnaf, tüccar, emekli gibi her kesimden
len bankanın adı “Türkiye Emlak Bankası” kozmopolit bir sosyal yapı oluşmaya, bu tarihle-
yapılmış, açılan bir yarışma sonucu amblemi de re kadar daha sakin bir yaşam yeri olan Ataköy,
değiştirilmiştir. ulaşım olanaklarının da çoğalmasıyla biraz daha
1989 yılında temeli atılan 7-8. Mahalle yine hareketlenmeye başlamıştır.
aynı anlayışla Mesa ve Sutek firmalarına yaptırıl- 1983’ten sonra Anavatan Partisi dönemine
mıştır. Bu mahallenin 2. etap ihalesine 11. rastlayan 9-10. Mahallede ilk defa bir odalı
110 mimar•ist 2016/3
KENT