Professional Documents
Culture Documents
t—^
•
0
XXIV
±
m
'4f
D r .ibrahim A T E Ş
ISBN 9 7 5 - 1 9 - 0 9 0 0 - 7
Mescid-i N e b e v î ' n i n Yapıldığı G ü n d e n B u Y a n a
Geçirdiği G e n i ş l e t m e Girişimleri 5
F i a t i : 2 0 0 . 0 0 0 T L . K D V Dahil / 2 0 $
Sadi B A Y R A M
SAHİBİ
Silsile-nâmeler ve Irlanda-Dublin,
Vakıflar Genel Müdürlüğü Adına Chester Beatty Library'de Bulunan
Fadıl ÜNVER 1 5 9 8 Tarihli Z ü b d e t ü ' t - T e v a r i h 51
S O R U M L U Y A Z I İŞLERİ M Ü D Ü R Ü
Doç.Dr.Hasan YÜKSEL
İbrahim ATEŞ
Kafkas G ö ç m e n Vakıflan 117
İNCELEME K U R U L U
D r .Ali Ö N G Ü L
İbrahim ATEŞ
Tarih-i Câmi-i N u r u o s m â n î 127
Prof.Dr.Bahaeddin
YEDİYİLDIZ
Yrd.Doç.Dr.İnciKUYULU
Prof.Dr.Refet YİNANÇ
Bademli Kılcızade Mehmet Aga
Dr.Mehmet ÖNDER
Camii (Ödemiş/İzmir). 147
Mehmet NARİNCE
Deniz A Y D A
TEKNİK Y Ö N E T M E N
XIX. Yüzyıl Ç a n a k k a l e Seramiklerinden,
Sadi B A Y R A M
Ö r d e k Başlı Testiler 159
Mehmet NARİNCE
Yıldıray ÖZBEK
TASHİH
Son D ö n e m O s m a n l ı Medreselerine B i r Ö r n e k :
Hüseyin BAŞKAYA
Şıhlı Hamidiye Medresesi 165
Ayrıca bir proje bilgi bankası kurularak her akademik kuruluşun proje ihtiyacını gi
derme yolunu açmış olacağız.
Halen Kıbrıs'ta 14 eski eser üzerinde restorasyon hizmetlerimiz devam etmektedir.
Hoca Ahmed Yesevî Türbesi restorasyonumuz Yesi şehrinde yine devam ediyor.
Bosna-Hersek'te bulunan Türk eserlerinin bir kısmı ile Mostar Köprüsü restorasyo
nunun yapılması için gerekli girişimler Dışişleri Bakanlığımız tarafından yürütülmekte ve
bu konuda bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkmak üzeredir.
Bütçe imkanları elverdiği takdirde 1995 yılında iki ayda bir halkın anlayabileceği
seviyede bir dergi çıkararak, faaliyetlerimiz hakkında kamu oyunu aydınlatacağız.
Görülüyor ki; Vakıflar Genel Müdürlüğü 2000'li yıllara çok iyi hazırlanmıştır.
Kültür, milletleri ayakta tutan öğelerin en başında gelen unsurlardan biridir. Cum
huriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk; "...Millî şuurun ayakta katabilmesi ue
uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmağa mecburuz. Türk çocuğu ecdadını
tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. Türk kabiliyet ve
kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça bütün Türk çocukları kendileri için la
zım gelen hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir" demektedir. Biz de bu istek ve ar
zu ile Vakıflar Dergisi'nin XXIV. sayısını hazırladık...
Elinizde bulunan XXIV. sayımızda 15 yazarımızın millî kültürümüze ait önemli ilmî
makaleleri bulunmaktadır. Değerli katkılarından dolayı kendilerine teşekkür ederken
dizgi ve düzenlemesini yapan mesaî arkadaşlarım ile, baskıda emeği geçen Tisamat Mat
baasını kutlar, başarılarının devamını dilerim.
Fadıl ÜNVER
Dr.Ibrahim A T E Ş
Kıble t a r a f ı n d a n üç revakı ile bir alanı ve üç İ m a n ve irfan gücüyle başlatılıp, im'ân ve ir
kapısı olan bu mescidin y a n ı n d a ve ona bitişik ola fanla y ü r ü t ü l e n bu şuurlu gayret ve hareket saye
rak Hz.Peygamber (S.A.V.) için i k i oda yapılmış sinde d ü n y a n ı n d ö r t b u c a ğ ı n d a y ü k s e l e n kubbeleri
tır. Üzerleri h u r m a dallarıyla ö r t ü l e n odalardan biri ve g ö k d e l e n minareleri ile dikkatleri ü z e r i n e ç e k e
Hz.Peygamber (S.A.V.) zevcelerinden Zem'a kızı cek nitelikte incelik ve zerafette olan onbinlerce
Sevde'ye, diğeri de H z . A i ş e ' y e ait idi. Sahabeler c â m i ve mescid, islâm mimarisinin ö l ü m s ü z eserle
den bir kısmının evleri de Mescid-i N e b e v î ' n i n çev ri olarak yıllardır b ü y ü k bir i h t i ş a m l a ayakta dur
resinde idi. D o g u tarafında Ebu Eyyûb El-Ensarî ve m a k t a d ı r . B u n l a r ı n b a ş ı n d a ise Mescid-i N e b e v î
Osman bin Affân'ın evleri bulunuyordu. G ü n e y ta
sîrcti'l-emîni'l- me'mûn" adlı eserinin 1. cildinin 59.
rafında Hz. Ö m e r ' i n evi, b u n l a r ı n batı tarafında ise sayfasında ise bir rivayete göre 4 gece olduğu nakledil
H z . Peygamber ( S . A . V . ) ' i n a m c a s ı H z . A b b a s ' ı n dikten sonra, B u h a r î d e n nakledilen başka bir rivayete
evi, b a t ı t a r a f ı n d a Hz.Ebubekir'in evi, kuzey tara göre 10 küsur gece olduğu belirtilmektedir. Aynı eserde
fında ise H z . A b d u r r a h m a n bin Avf'in evi bulunu İbni Ukbe' nin rivayetinde bu sürenin 22 gece olduğu,
Huda ve Sahih-i Müslim'deki rivayete g ö r e ise Hz.
y o r d u . Bilahare y a p ı l a n g e n i ş l e t m e girişimleri ile
Peygamber (S.A.V.)'in Küba'da 14 gün kaldığı belirtil
bu evlerin -büyük bir kısmı yıkılmıştır. H a s t a l a n d ı mektedir.
ğ ı n d a H z . A i ş e ' n i n o d a s ı n a g e ç e n Hz.Peygamber
3. Bu hususla ilgili olan âyet-i kerime Tevbe Sûresinin
(S.A.V.), refik-i âlâ'ya intikal edince, bu odaya def- 108. âyeti olup, me'âli şöyledir: "...İlk gününden beri A l
nedilmiştir. B u n d a n iki yıl üç ay sonra vefat eden lah'a karşı gelmekten sakınmak için kurulan Mescidde
H z . Ebubekir ile, o n d a n o n yıl sonra vefat eden bulunan daha uygundur. Orada, arınmak isteyen insan
H z . Ö m e r de bu odada t o p r a ğ a verilmiştir. lar vardır. Allah arınmak isteyenleri sever."
4. Şeyh Mahmud El-Hudari Bey, Nuru'l-Yakîn,s.85 16.
Mescidin kıblesi ö n c e K u d ü s ' e d o ğ r u kuzey Baskı, 1960 Kahire.
t a r a f ı n d a o l u p , Medine'de yaklaşık o n yedi ay ka
5. Bir arşın 48 cm. dir.
dar geçirdiği s ü r e içinde b u tarafa y ö n e l e r e k na
6. Bu hususla ilgili âyet-i Kerimelerden biri Tevbe
maz kılan H z . P e y g a m b e r (S.A.V.) ve Sahabeler,
Sûresinin 18. ayeti olup, meâli şöyledir: "Allah'ın mes-
k ı b l e n i n Kabe'ye ç e v r i l m e s i emredildikten sonra cidlerini sadece, Allah'a ve âhiret gününe inanan, namaz
K â b e - i Mu'azzama'ya y ö n e l m e y e b a ş l a m ı ş l a r d ı r . kılan, zekat veren ve ancak Allah'tan korkan kimseler o-
B ö y l e c e Mescid-i N e b e v î ' n i n kıblesi g ü n e y tarafına narır; işte onlar doğru yolda bulunanlardan olabilirler..."
MESCİD-1 N E B E V I ' N I N GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 7
gelmektedir. İslâm d ü n y a s ı n ı n geçirdiği değişiklik ra 3. halife H z . O s m a n ' ı n z a m a n ı n d a hicretin 2 9 .
lerle olayların bu mescide yansıdığı ilk bakışta g ö yılında ikinci g e n i ş l e t m e girişiminde b u l u n u l m u ş t u r
rülmektedir. Ö y l e k i , g e ç e n yüzyıllarda İslâm ülke
(Bkz. belge 14). T o p l a m olarak 4 9 6 m ^ civarında
lerinde beliren değişik m i m a r î usûl ve uygalamala-
olan bu g e n i ş l e t m e d e y a p ı malzemesinde de deği
rın ü s t ü s t e gelip girift g ö r ü n ü m arzeden etkileri iz
şiklik yapılmıştır. Mescidin g ü n e y , b a t ı , kuzey ve
lenmektedir.
d o ğ u t a r a f l a r ı n d a y a p ı l a n birer r e v a k ı n y a n ı n d a ,
T ü r k - l s l â m mimarisinin d â h i üstadı M i m a r duvarları t a ş ve kireçle yapılmıştır. Daha ö n c e hur
başı Koca S i n a n ' ı n d ü ş ü n d ü ğ ü m u h t e ş e m o n a r ı m ma a ğ a c ı n d a n yapılmış olan s ü t u n l a r da t a ş l a r d a n
ve g e n i ş l e t m e p l â n ı n ı n y a n ı n d a , Mısır s a n a t ı n ı n şa yapılmış olup bu taşlar, k u r ş u n ve demirle birbirine
heseri olan m i h r â b işlemeciliği g ö z k a m a ş t ı r a c a k kenetlendirilmiştir. S ü t u n l a r ı n dış kısımları ise ka
güzellikteki hat ve tezhib ürünleri ile b a ş d ö n d ü r ü c ü lem işiyle tezyin edilmiştir. H u r m a dalları ve yap-
incelikteki T ü r k ve A c e m halıcılığının eşsiz ürünleri raklarıyla örtülü olan t a y a n ı ise s â c a ğ a c ı ^ ile ka
h e m e n hissedilen hususlardır. B u g ü n k ü hali ile is patılmıştır. Kapıları H z . Ö m e r d ö n e m i n d e k i gibi al
lam m i m a r î , tezyini ve el s a n a t l a r ı n ı n g e l i ş m e , tı adet olarak, o l d u ğ u gibi bırakılmıştır. A n c a k da
t e k â m ü l ve terakkisine t a n ı k l ı k eden Mescid-i ha sonra bu k a p ı l a r d a n kuzey t a r a f ı n d a n iki tanesi
N e b e v î ' n i n evsaf ve özelliğini b ö y l e m ü t e v a z i bir k a p a t ı l m ı ş ve Sultan A b d ü l m e c i t d ö n e m i n d e y a p ı
makalede dile getirmek m ü m k ü n o l a m ı y a c a ğ ı n d a n lan o n a r ı m a kadar bilinen d ö r t k a p ı kalmıştır. Sul
bu hususu okuyucularımızın Mescid-i Nebevî'yi zi tan A b d ü l m e c i t d ö n e m i n d e ise kuzey t a r a f ı n a be
yaretlerinde tetkiklerine tevdi ediyoruz. Zira hiç bir şinci k a p ı ilave edilmiştir. D i ğ e r taraftan g ü n ü m ü
zaman duymak g ö r m e k gibi değildir. ze kadar H z . O s m a n (R.A) m i h r a b ı diye bilinen
m i h r a b ı da ilave etmiştir. B u mihrab daha sonra,
MESCID-Î NEBEVI-DE YAPıLAN G E
Ö m e r bin Abdülaziz ve M e h d î bin Mansur tarafın
NIŞLETMELER:
dan y a p ı l a n g e n i ş l e t m e girişimlerinde y e n i l e n m i ş
1. tkinci halife Hz.Ömer (R.A.) dö tir. H z . O s m a n (R.A) z a m a n ı n d a mescid seviyesin
neminde yapılan ilk genişletme: den iki arşın (96 cm.) y ü k s e k ve a l ç ı d a n y a p ı l m ı ş
olan bu mihrab, Ö m e r bin Abdülaziz ve M e h d î ta
Çığ gibi b ü y ü y ü p gelişen İslâm Devletinin sı
rafından sac a ğ a c ı ile y e n i l e n m i ş , ayrıca M e h d î za
nırlarının g e n i ş l e m e s i ve her g e ç e n g ü n Müslü
m a n ı n d a mescidin seviyesine indirilmiştir.
m a n l a r ı n s a y ı s ı n ı n a r t m a s ı s o n u c u , Mescid-i
N e b e v î ' n i n ihtiyacı k a r ş ı l a y a m a y a c a k hale geldiğin 3. Emevîler Döneminde yapılan ge
den genişletilmesi zorunlu o l m u ş t u r . Zira Mescid-i nişletme ve ilâve girişimi:
N e b e v î , Namaz ibadetinin e d â edildiği yer olma gi
E m e v î l e r D ö n e m i n d e Halife V e l i d bin A b -
b i ana f o n k s i y o n u n u n y a n ı n d a , M ü s l ü m a n l a r ı n
dülmelik'in halifeliği z a m a n ı n d a 8 8 H . (707 M.) yı
ö n e m l i k o n u l a r ı g ö r ü ş m e k ü z e r e toplandıkları, ç e
lında g e n i ş ç a p t a bir g e n i ş l e t m e ve yenileme girişi
şitli h u s u s l a r ı t a r t ı ş ı p s o n u ç l a n d ı r m a k ü z e r e bir
minde b u l u n u l m u ş t u r . Velid bin Abdülmelik'in vali
araya geldikleri ve ilim öğrendikleri bir merkez idi.
si Ö m e r bin Abdülaziz t a r a f ı n d a n y ü r ü t ü l ü p 8 8 H .
Gerek ibadet, gerekse b u g i b i işlerde Mescid-i
(707 M.) yılında başlatılarak 9 1 H . (710 M.) yılın
N e b e v î ' n i n M e d i n e h a l k ı ile H z . P e y g a m b e r '
da t a m a m l a n a n bu ç a l ı ş m a l a r d a mescidin d o ğ u ,
(S.A.V.)'i ziyarete gelen M ü s l ü m a n l a r ı n hepsini o
kapsayacak kadar b ü y ü k ve g e n i ş o l m a d ı ğ ı n ı g ö batı ve kuzey taraflarında t o p l a m olarak 2 3 6 9 m'^
ren Hz. Ö m e r , y a p ı l ı ş ı n d a n 17 yıl sonra Hicretin lik yeni bir ilave yapılmıştır (Bkz. belge 14). Y a p ı
17. yılında o g ü n ü n ihtiyacını karşılayacak nisbet- lan bu ilavede H z . Peygamber (S.A.V.) ile H z .
te, küçük ç a p t a bir g e n i ş l e t m e yapma cihetine git Ebubekir ve H z . Ö m e r (R.A.)'in medfun oldukları
miştir (Bkz. belge 14). Mescidin g ü n e y t a r a f ı n d a n H ü c r e - i Nebeviyye ile Hz. Peygamber (S.A.V.)'in
5 metre, b a t ı t a r a f ı n d a n 10 metre ve kuzey tara zevcelerinin o d a l a r ı da mescidin m u h t e v a s ı n a alın
fından 15 metre ilave yapılan bu g e n i ş l e t m e , tıpkı mıştır. Kaldınlan her t a ş ı n yerine bir diğeri k o n u
Hz.Peygamber (S.A.V.) z a m a n ı n d a yapılan sadelik lan bu yenileme ve g e n i ş l e t m e d e H ü c r e - i Nebeviy-
ve asıl y a p ı şeklinde o l m u ş t u r . D o ğ u t a r a f ı n d a n hiç ye'nin ü z e r i n e b e ş g e n şeklindeki y a p ı itina ile inşa
bir ilave y a p ı l m a y a n bu g e n i ş l e t m e d e , ikisi d o ğ u , edilmiştir. B u y a p ı n ı n b e ş g e n ş e k l i n d e o l m a s ı , da
ikisi batı ve ikisi de kuzey t a r a f ı n d a n olmak ü z e r e ha sonra K â b e ' y e benzetilmemesi y o l u n d a k i dü
k a p ı sayısı 6'ya çıkarılmıştır. G ü n e y t a r a f ı n d a n ya ş ü n c e d e n d o ğ m u ş t u r . D i ğ e r taraftan mescidin ta
pılan ilave ile Hz.Abbas bin A b d ü l m u t t a l i b ' i n evi b a n ı m e r m e r d ö ş e n m i ş , duvarları çinilerle kaplan
mescide alınmıştır. H z . Ö m e r D ö n e m i n d e g e r ç e k m ı ş ve t a v a n ı altınla tezyin edilmiştir. A y r ı c a Pey
leştirilen bu g e n i ş l e t m e d e Mescid-i Nebeviyye'ye gamber m i h r a b ı n a fevkalade itina g ö s t e r i l m i ş t i r .
o
yapılan toplam ilave 1 1 0 m olmuştur. B ü t ü n b u n l a r ı n dışında mescide d ö r t minare y a p t ı
ran Ö m e r bin Abdülaziz bu girişimiyle minare ya
2 . Üçüncü halife Osman bin Affân p ı m ı n d a ö n c ü l ü k e t m i ş , mescidin genel olarak o r i
(R.A.) zamanında yapılan genişletme ve jinal şeklini k o r u m u ş ve ona b u g ü n k ü mescidlerin
tadilat: g ö r ü n ü m ü n e benzer bir g ö r ü n ü m sağlamıştır.
H z . Ö m e r zamanında yapılan küçük çaptaki
belirtilen basit g e n i ş l e t m e g i r i ş i m i n d e n 12 yıl son 7. Hindistan'dan gelen, Iterestcsi makbul ve sert bir ağaç.
8 Dr. İbrahim A T E Ş
5. Y a p ı l a n b u keşifde s ö z ü g e ç e n yeşil kub âlim ve salihlerden bir zatın tayin edilmesi suretiyle
benin üst ç e v r e s i n d e k i k ü ç ü k pencerelerden b a ş o n a r ı m ı n isteğe uygun olarak yapılabileceği g ö r ü ş
ka, d ö r t t a r a f ı n d a H a r e m - i Şerifin satıh seviyesin olarak belirtilmiştir.
de ikişer b u ç u k a r ş ı n boyunda ve bir a r ş ı n altı
S ö z ü g e ç e n o n a r ı m l a r ı n belirtilen ş e k i l d e
parmak'*^ eninde ü ç e r b ü y ü k pencere, b u n l a r ı n
y a p ı l m a s ı için, sunulan bilgilerin irade-i seniyye is
ü s t ü n d e ve i k i a r ş ı n kadar y ü k s e k l i ğ i n d e y i r m i ş e r
tihsali b e y a n ı n d a n ibaret o l d u ğ u ifade edilerek bel
p a r m a k ç a p ı n d a daire şeklindeki ü ç e r k ü ç ü k pen
ge metninde belirtilen ilgili yerlerin defterlerine ve
cere, b u n l a r ı n da üst k ı s ı m ı n d a d ö r t k ö ş e s i n d e iki
bu arada keyfiyet m a l u m olmak için m a s a r ı f a t ida
a r ş ı n o n b e ş p a r m a k boyunda ve bir a r ş ı n sekiz
resine de bu ilmü haberin verildiği ifâde edilmiştir.
p a r m a k eninde birer b ü y ü k pencere o l m a k ü z e r e
t a m a m ı n ı n y i r m i sekiz pencere o l d u ğ u g ö r ü l m ü ş M e t i n ve a ç ı k l a m a s ı sunulan bu belgede,
tür. B u pencerelerin iç kısımları y u k a r ı d a belirtildi o n a r ı m ı irade-i seniyye g e r e ğ i olarak keşfi y a p ı l m ı ş
ği ü z e r e daha ö n c e a l ç ı d a n y a p ı l m ı ş ufak, renkli olan m ü b a r e k kubbe-i şerifenin pencereleri ile du
cam ç e r ç e v e l e r , dış kısımları da sarı tel kafeslerle varlarının o n a r ı m ı için tespit edilen a l t m ı ş üç bin
tezyin e d i l m i ş o l u p , b u alçı ç e r ç e v e l e r l e kafesler k u r u ş u n Evkâf-ı H ü m a y u n Hazinesinden g ö n d e r i
a r a s ı n d a , ç e r ç e v e l e r e bir b u ç u k a r ş ı n , kafeslere de lerek, o n a r ı m a başlatılması h a k k ı n d a irade-i seniy-
altı p a r m a k u z a k l ı ğ ı n d a olarak cava t a h t a s ı n d a n yenin sâdır o l d u ğ u şu ilm u haber'^^ k a y d ı n d a be
y a p ı l m ı ş olan sudelere bağlı ve duvara m u h k e m lirtilmektedir.
bir şekilde yerleştirilen s a ğ l a m demir p a r m a k l ı k l a r
Belge:8
ile p e r ç i n l e ş t i r i l m i ş t i r . B u p e n c e r e l e r d e n Bâb-ı
Ş â m î kapısı y ö n ü n e d o ğ r u olan b ü y ü k pencereler "Tâk-ı mînâ-ı;ı eflâkdan bâlâ-ter olan
den sol tarafta bulunan birinci pencerenin belirti kubbe-i zümrüdiyyenin Cenâb-ı risâlet-penâhî
len alçı ç e r ç e v e s i n i n üst yarısı, pencerenin içine pencere-i âliyelerinin tecdîd ve etrâf-ı cidâr-ı
d ü ş m ü ş ; d o ğ u tarafındaki b ü y ü k pencerelerden or mübârekeleri sıvalarının lüzûm-ı ta'mîr ve
tada bulunan pencere ile b a t ı t a r a f ı n d a k i b ü y ü k termîmâtmı şâmil mukaddemce takdim kılı
pencerelerden kıble t a r a f ı n a d o ğ r u olan b i r i n c i nan inhâ ve keşf deften mucibince akçesinin
pencerenin s ö z konusu alçı ç e r ç e v e l e r i n i n etrafla Evkâf-ı h ü m â y û n Hazîne-i celilesinden gönde
r ı n d a olan h a r ç l a r ı da yine pencere içine d ö k ü l rilmek üzere işe mübaşeret olunması hakkında
m ü ş olduğu gibi her ikisinden de yedi-sekizer aded şeref-sâdır olan irâde-i hazret-i hilâfet-penâhı
c a m ı n kırılmış o l d u ğ u ve m ü b a r e k kubbenin d ö r t mantûk-ı âlîsi üzere ta'mirâtma bed' ve
tarafındaki duvarlan Harem-i Şerif s a t h ı n ı n zemi mübaşeret ile kubbe-i sa'âdet-i mübâreke-i
ninden yukarı olan' üst bölümlerinin mahallince mezkûre pencere-i şertfelerine müceddeden bir
T a p t a p denilen sıvalarının bazı yerleri de o n a r ı m a nev'i güzel rdyi/ıa/ı sdc ağacından i'mâl olunan
m u h t a ç olduğu m ü ş â h a d e olunmuştur. çârçûbelerin masârıfât-ı vâkı'ası ile ta'mîrât-ı
sâ'iresinde müstahdem neccâr ve sıvacı ve ame
6. B u o n a r ı m l a r ı n yapılış şekli d ü ş ü n ü l d ü le yeumiyı^eleriyle levâzımât bahâsının mikdâr
ğ ü n d e , e ğ e r s ö z ü edilen çerçevelerin eskisi gibi ye ve kemmiyı^etini mübeyı;in ilm-u haberdir.
niden a l ç ı d a n y a p ı l a r a k yerli yerine k o n u l m a s ı yo
luna gidilirse, kubbenin içine iskele kurularak ya Ber-mûceb-i irâde-i seniı;{;e masârıf-ı keş-
p ı l m a s ı bu k o n u d a k i u y u l m a s ı gereken hususlara fi])ye mürettebesi 63.000 kuruş"
aykırı o l a c a ğ ı cihetle, bu ş e k l e kesinlikle cesaret S ö z konusu o n a r ı m ı n g e r ç e k l e ş t i r i l m e s i için
e d i l e m e y e c e ğ i gibi d ı ş a r d a n da s ö z ü g e ç e n par- y a p ı l a n keşif g e r e ğ i ö n g ö r ü l e n a l t m ı ş ü ç b i n kuru
maklılıklar ile tel kafesler ç ı k a r ı l m a d ı k ç a o n a r ı m ı ş u n h a r c a n a c a ğ ı kalemler a y n ı k ü t ü k defterinin
m ü m k ü n o l m a y ı p , s ö z konusu demir p a r m a k l ı k l a 1 2 1 - 1 2 2 . sayfalannda detaylı bir şekilde belirtil
rın çıkarılması ise, pencere d u v a r ı n ı n içine t a h k i m miştir. Alçı, kireç, m e n t e ş e , çivi, a h ş a p , vida, kır
edilmiş o l d u ğ u n d a n son derece zor o l a c a ğ ı itibariy mızı k u m ve benzeri malzemelerle marangoz, sıva
le inşaat ve y a p ı m sırasında gerekli saygıya u y u n cı ve d i ğ e r usta ve işçilerin yevmiyyeleri ayrı ayrı
m a y a c a ğ ı n d a n bu şeklin de t e ' e d d ü b e n terki daha gösterilmiştir. A n c a k aynı defterin 1 2 3 . sayfasında
uygun ve daha güzel g ö r ü l m ü ş t ü r . A n c a k s ö z ü ge kayıtlı olan bir b a ş k a belge"^"^ de s ö z konusu kub
ç e n üç pencereden içeriye toz ve topraklarla y a ğ benin belirtilen b ö l ü m l e r i n i n o n a r ı m ı için m a h a l l î
m u r l a r ı n girmemesi, zikr olunan tel kafeslerin ko fiyatla keşfi yapılıp altmış üçbin k u r u ş olarak tespit
laylıkla çıkarılıp o l d u ğ u gibi yerlerine k o n u l m a s ı edilen m a s r a f l a r ı n bilahare dikkat ve itina ile ve
m ü m k ü n o l a c a ğ ı m ü n â s e b e t i y l e , iş bu kafeslerle
s ö z ü g e ç e n demir p a r m a k l ı k l a r a r a s ı n a cava tahta 4 1 . Parmak, arşının yirmi dört l<ısmından bir l<ısmına yani
s ı n d a n , cam k o n u l m u ş yeni ç e r ç e v e l e r y a p ı l m a s ı yirmi dörtte birine müsavi uzunlul< ölçüsüne verilen ad
dır. Bir arşın yaklaşık 4 8 cm. olduğuna g ö r e bir parmak
suretiyle s a ğ l a n a c a ğ ı ve s ö z ü g e ç e n alçı ç e r ç e v e 2 emdir. M.Teki Pakalm, a.g.c, C I I , s.754.
p a r ç a l a r ı n ı n d ı ş a r d a n çıkarılması ve yeniden y a p ı
42. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde muhafaza edilen
lacak ç e r ç e v e l e r i n a y n ı şekilde d ı ş a r d a n ölçüleri
834 nolu defterin 1 2 1 . sayfasında kayıtlı ilm u haber.
a l ı n a r a k d i ğ e r yerde yapılıp gereken saygı ile yer
43. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde muhafaza edilen
lerine k o n u l m a s ı kolaylıkla m ü m k ü n o l a c a ğ ı , sıra
834 nolu a h k â m defterinin 123. sayfasında kayıtlı ve
dan amelenin bu o n a r ı m d a gereken ihtirama itina 18 satırdan ibaret olan 26 Cemaziyelewel 1298 H .
g ö s t e r e c e ğ i ve defterlerine n e z â r e t etmek ü z e r e (13 Nisan 1881 M.) tarihli ilm u haber.
22 Dr.ibrahim A T E Ş
mirî fiyatlarla biraz d ü ş ü r ü l e r e k kırkbir bin altıyüz bi'l-kayd diğer ilm u haberleri verilmekle keyfi
dokuz b u ç u k k u r u ş a mal edildiği ifade edilmekte yet ma'lûm olmak içün idâre-i mezkûre dahi iş
dir. Ö n e m i n e b i n a e n b u belgeyi de aynen sun bu ilm u haber verildi, fî-26 Cemâziye'l-evvel
makta fayda m ü l a h a z a ediyoruz. sene 1298."
Belge : 9 Mescid-i N e b e v î , O s m a n l ı l a r z a m a n ı n d a ya
p ı l a n o n a r ı m ve g e n i ş l e t m e şekli ile 1 3 6 8 H .
"Harem-i Şerîf-i Hazret-i Nebevî meşîhat-
( 1 9 4 9 M.) yılma kadar d e v a m e d e g e l m i ş t i r . B u ta
I celîle ve müdîn<^];et-i behiı;yesi cânibierinden
rihten itibaren S u u d î Arabistan Krallığı h ü k ü m e t i
14 Muharrem 98 târihi ve üç numarasıt^la mu-
t a r a f ı n d a n o n a r ı m ve g e n i ş l e t m e girişimlerinde bu
rakkamer} vârid olan bir kıt'a müşterek inhanın
lunularak bazı yenilik ve değişiklikler meydana ge
hulâsa-i me'âh hücre-i mu'attara-i cenab-ı
tirilmiştir.
risâlet-penâhî kubbe-i arş-kevkebesinin kırk ye
di aded pencere-i âlîleri çârçûbelerinin tecdîd S U U D İ A R A B İ S T A N KRALLIĞI Z A M A
ve i ' m d / / y / e etrâf-ı cidâr-ı lâmi'ü'l-envâr-ı NINDA Y A P I L A N GENİŞLETME V E ONA
mübârekeleri sivalarınm sûret-i ta'mîrât ve R I M GİRİŞİMLERİ:
termîmâtına dâ'ir tanzîm olunmuş olan keşf
S u u d î Arabistan Kralhgınca yapılan genişlet
defteri mucibince inşâ'at-ı mezkûresif^çün alt
me ç a l ı ş m a l a r ı n ı n ilki, bu krallığın kurucusu olan
mış üçbin kuruşun irsâliyle tesviı;esi irâde-i se-
Kral A b d ü l a z i z z a m a n ı n d a yapılmıştır, i s l â m h ü
ni]^];e-i cenâb-ı pâdişâhı iktizâsından olduğu gi
k ü m d a r l a r ı n ı n Haremeyn-i Ş e r î f e y n ' e gösterdikleri
bi ta'mîrât-ı mezkûrenin nezâreti dahi Medîne-i
ilgi, itina ve i h t i m a m ı g ö r e n m e r h u m K r a l A b d ü l a
Münevvere kâdısı sâbık fazîletlü Atâî Efendi
ziz, bu m ü b a r e k yerlerin b a k ı m ve o n a r ı m ı n ı kutsal
Hazretlerini bâ-irâde-i seniı;{;e ihâle buyrulmuş
bir g ö r e v telakki etmiştir. G e ç m i ş islâm h ü k ü m d a r
olmasıyla ber muktezâ-yı irâde-i seniyye inşâ'at
ları gibi kendisinin de bu şerefli hizmette payı o l
ve tâ'mirât-ı mezkûre ve bu kerre ikmâl oluna
ması düşüncesiyle 12-8-1368 H . (7-5-1949 M.)
rak masârıf-ı vâkı'a-i mezkûrun mecmû'u fi'ât-ı
tarihinde m ü s l ü m a n l a r a bir mesaj y ö n e l t e r e k Mes
mîrî üzre kırk bir bin altı y ü z dokuz buçuk ku-
cid-i Nebevî'yi g e n i ş l e t m e azminde o l d u ğ u n u belirt
ruşdan ibâret olarak ol bâbda tanzim ve terkîm
miştir. 5 Şevval 1 3 7 0 H . (29 H a z i r a n 1 9 5 1 M.)
kılınan bir kıt'a müfredat defterinin leffen
tarihinde d ü ş ü n ü l e n g e n i ş l e t m e ve o n a r ı m projesi
takdim kılındığı cihetle masânf-ı vâkı'a-i
n i n u y g u l a m a s ı n a başlanılmış ve ilk iş olarak mes
mezkûre mahallince ta'vızen sarf kılınmış oldu
cidin ç e v r e s i n d e k i bazı evlerin istimlâki ve yıkımı
ğundan bir an akdem irsali veyahud havâle-
cihetine gidilerek bu evlerin sahiplerine o zamanki
nâmesinin tavsîti beyânından ibâret bulunmuş
parayla 3 0 . 0 0 0 . 0 0 0 riyal c i v a r ı n d a ö d e m e yapıl
ve zikr olunan mahall-i âlîlerin mahallî râ'ici
mıştır. 1 4 . 8 . 1 3 7 2 H . (16 Nisan 1 9 5 3 M.) tarihin
hesâbıyla keşf-i evvel masârıfı olan altmış üç
de temellerin hafriyatına b a ş l a n m ı ş 1 3 . 3 . 1 3 7 3 H .
bin kuruşla icrâ-yı ta'mîr ve inşâsı irâde-i seniy-
( 8 . 1 1 . 1 9 5 3 M.) tarihinde y a p ı l a n b ü y ü k bir t ö r e n
ye iktizâsından olarak meblağ-ı mezbürun dok
le temel atılışı yapılmıştır. 1 3 7 4 H . ( 1 9 5 4 M . ) yılı
san beş senesi eylülünden itibaren yüzde beş
nın sonunda mescidin batı tarafında yapılıp mesci
ve öşr-i ma'aşâtdan tesviye olunmak üzere ge
de vakfedilen binalarla d ü k k a n l a r ı n i n ş a a t ı bitiril
çen doksan yedi senesinde ihrâc olunan surre-i
miştir. 5 . 3 . 1 3 7 5 H . ( 8 . 1 0 . 1 9 5 5 M.) tarihinde ge
hümâyûn ile nakden irsâlinden sarf-ı nazar kı
n i ş l e t m e projesinin bitişi m ü n a s e b e t i y l e d ü z e n l e
lınması makâm-ı âlî-i nezâret-penâhilerinden
nen b ü y ü k bir t ö r e n l e y a p ı l a n eklemeler de hizme
sâdır olan emr-i şifahî iktizâ-yı âlîsinden bulun
te s u n u l m u ş t u r . Bu çalışma ile mescide 6 0 2 3 m ^
muş ve mahall-i âlî-i mezkûrenine fi'ât-ı mîrî
lik yeni bir ilave y a p ı l a r a k t o p l a m y ü z ö l ç ü m ü
veçhiyle masârıf-ı vâkı'ası kırk bir bin altı yüz
dokuz buçuk kuruşdan ibâret olarak mahallin 1 6 . 3 2 6 m^'ye ulaştınimıştır. A y r ı c a her birinin te
ce ta'vîzen sarf kılınmış olduğu rûşen-i iş'ârdan mel derinliği 17 m . ve boyu 7 0 m . olan iki zarif
münfehim olmuş olduğundan, keşf-i sânî m i n a r e n i n y a p ı m ı n ı da belirtilen s ü r e i ç i n d e ta
mûcibince masârıf-ı vâkı'anın bi-mennihi Te'âlâ m a m l a n m ı ş t ı r . G e r ç e k l e ş t i r i l e n bu g e n i ş l e t m e ile
98 senesinde ihrâc olunacak surre-i hümâyun minarelerin y a p ı m ı için yaklaşık 5 0 . 0 0 0 . 0 0 0 riyal
teferru'âtma ilâveten mahalline li-ecli'l-irsâl civarında harcama yapılmıştır. Daha sonraki yıllar
tebdîlen sûretinin tahrîri zımnında cihât kale da Hac ve U m r e m ü n a s e b e t i y l e ziyaret için gelen
mine ba'del-kayd masârıfât-ı umûmiyyeye ve m ü s l ü m a n l a r ı n sayısının a r t m a s ı nedeniyle Mescid-
keyfiyet ma'lûm olmak üzere muhâsebe-i umû i N e b e v î ' n i n artan bu sayıyı kapsayamayacak duru
miyyeye ve mahalline olan ilm-i u haberin lef- ma g e l d i ğ i n d e n rahmetli K r a l Faysal, yeni bir ge
fiyle Harem-i Şerîf-i hazret-i Nebevî meşâhat-ı nişletme girişiminde bulunmayı kararlaştırmıştır.
celîle ve müdîriyyet-i behiyyesine başka başka B u n u n ü z e r i n e gerekli a r a ş t ı r m a ve incelemeler
tahrârât-ı aliyyeye-i cenâb-ı nezâret-penâhî yapıldıktan sonra 1 3 9 3 - 1 3 9 4 H . ( 1 9 7 3 - 1 9 7 4 M.)
tastîri içün mektûbî odasına ilm u haberlerinin yılının b ü t ç e s i n e bu gaye ile 5 0 . 0 0 0 . 0 0 0 riyallık
tahrîri iktizâ eylediği, masârıfât-ı umûmiye ö d e n e k k o n a r a k M e s c i d i n ç e v r e s i n d e k i evler
idaresinden bâ-derkenâr beyân olunarak istimlâk edilmiştir, istimlâk ve yıkım çalışmalarının
mûcibince deyu fermân-ı sâmî buyrulmasma akabinde yerleri m ü k e m m e l bir şekilde düzeltilip
MESClD-1 NEBEVÎ'NİN GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 23
P
z
m
03
' - - J
S
z
z
o
s
o
O
m
Z
- w
m
•j'rj* 3 ^ W-n = O
£3
İL
T^^t^j •4^.t0^ -t-» V ' - V A^/--*
i
Resim 1: 27 Şaban 1288 H. (29 Ekim 1871 M.) tarihinde Mühendis-hâne-i beriyye-1 Hümâyun ikinci smıf halifelerinden sâbık Şeyhû'l-Harem
Dilaver Paşa nın ketdüdası Şükrü Efendi tarafından çizilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi nde muhafaza edilen "Mescld-i Nebeviyye'ye
serilecek halıların miktar ve boyutlan' nı gösterir plân.
ON
o o o o
o o o
o o
o o o o 0 0
1°
1 o o ® o o o o \J'î
o o o o Q
o o o o o
o o
1
k/5
o o
^A n .
,1 « « o
•ffU
o
.y.
II .1 M
Resim 3: Mescid-i Nebevî'den bir görünüş. Resim 2 : Mescid-i Nebevî'de yapılan genişletmeleri gösterir plân.
M b S C l D - l N E B E V Î ' N İ N GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 27
1=1
Hit
11^4
S ı - 2
1 * '
28 Dr.ibrahim ATEŞ
UT
5^
Ll
i»
Resim 6: Mescid i Nebevî'nin Kral Fehd döneminde gerçekleştirilen genişletilmesini gösterir makeUn
görünüşü
MESClD-1 N E B E V I ' N İ N GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 29
med Tahir Efendi Hazretleri memhûr takrîrît/le L Medine-i M ü n e v v e r e ' d e k i m ü b a r e k Rav-
inhâ etmeğir}, takrîr-î mezkûr huzûr-ı za-i Mutahhara'da serili olan halıların t e b e r r ü k e n
humâyûr]-! Hazreti m ü / û / c â n e y e lede'l-arz sarh- y e n i l e n m e s i ile ilgili olarak bir ö n c e k i yıl y a n i
da beydn olduğu üzere muktazt olan yapağı 1 2 4 6 H . ( 1 8 3 0 M . ) yılında z a m a n ı n p a d i ş a h ı Sul
maddesi euvel emirde tarafınıza havale oluna tan I I . M a h m u d t a r a f ı n d a n e m i r ve irade buyurul-
rak ba'dehu icâbına göre tanzim ve hazîne-i dugu belirtilmiştir.
mezkûreden ne mikdâr ale'l-hisâb akçe veril
2 . Belirtilen bu emir ve irade u y a r ı n c a s ö z ü
mesi iktizâ eder ise ol mikdâr akçe i'tâ ve
g e ç e n m ü b a r e k makama serilmesi icab edecek ha
merkûmâna dahi harc-ı râh olarak beherine be
lıların k a ç a r ş ı n o l d u ğ u n u belirten ve bu maksatla
şer y ü z kuruşdan bin kuruş i'tâsıyla icrâsma
mahallinde hazırlatılarak getirtilmiş o l a n delerde
ibtidâr olunması ve gösterilen resimlerden
yer alan evsaf ve miktar u y a r ı n c a o m ü b a r e k ma
nesc ve i'mâl olundukda kangısı alâyişli ve gös k a m a lâyık olan renklerle U ş a k ' d a itina ve i h t i
terişli olur ise ol veçhile nesc ve i'mâline m a m l a d o k u n m a k suretiyle imal edilmesi için ge
mübâderet kılınması mazmununda hatt-ı şerîf-i reken iplik, boya ve benzeri malzemenin ö n c e d e n
şâhâne şeref-südûr buyrulmuş ve ale'l-hisâb y/r- t e m i n edilip h a z ı r l a n m a s ı y l a , a r ş ı n m i k t a r l a r ı n ı ve
mibeşbin kuruş i'tâsı tensîb olunmuş olmağla şekillerini g ö r ü ş m e k ü z e r e y ü c e Sultan b u y r u ğ u ile
icrâ-yı muktezâsma himmet olunmak bâbmda b u defa U ş a k ' t a n Y ü n l ü o g l u H a c ı H ü s e y i n ve
sâdır olan fermân-ı âlî mucibince mukâta'ât H i k m e t i a d l a r ı n d a k i sanatkar ve becerikli iki halı
hazînesi masârıfât nâzın sa'ödetlü atufetlü ustasının istanbul'a getirildiği ifade edilmektedir.
Efendi Hazretlerinden lede'l-isti'lâm ber-
minvâl-i muharrer mahall-i şerîf-i sa'âdet-redîfe 3. M ü h e n d i s h a n e h o c a s ı Ishak Efendi'nin
ferş içün Uşak kazâsmda tanzîmi irâde-i Seniy- daha ö n c e Hz.Peygamber (S.A.V)'in m ü b a r e k kab
ye-i cenâb-ı cihân-dârî iktizâsından olan kalıça- r i ü z e r i n d e k i kubbenin o n a r ı m ı için görevlendiril
lar, Konya toprağında vâki' Canikli aşiretiyle miş o l m a s ı itibariyle Ravza-i Mutahhara ve Mescid-
nefs-i Uşak kazâsmda husule gelen yapağının i N e b e v î ' n i n her tarafına vâkıf o l d u ğ u n d a n H a r e m -
ummâlı tarafından mübâyasına menût idüği i Şerif-i N e b e v î ' n i n o n u n t a r a f ı n d a n çizilen s a t h î
haber verilmek ve zikr olunan mahallerde kırk p l â n ı ile mahallinden gelen defter u y a r ı n c a , bu
altı senesinde husule gelen yapağı hitama mescidin m ü b a r e k yerlerine g ö r e d o k u n u p imal
resîde olmak hasebiyle bi-mennihi Te'âlâ 47 se edilmesi gereken halılarjn sayıları ve a r ş ı n miktar
nesi hâsılâtı kazâ-i mezkûrda olan kalıça ları da özel binalar m ü d ü r ü t a r a f ı n d a n b a ş k a bir
ummâlı taraflarına verilmek üzere icâbeden deftere y a z d ı r ı l a r a k , y a p ı l a n inceleme e s n a s ı n d a
emr-i şerifin ısdâr ve i'tâsı hususu, menût-ı bu defterde gösterildiği ü z e r e d o k u n u p imal edile
cek 3 2 adet halının m i m a r î arşınla y e k ü n ü 4 2 0 2
irâde-i aliyye idüğini i'lâm etmekle bu sûretde
arşına ulaşıp, halı arşınının m i m a r î a r ş ı n d a n eksik
i'lâm olunduğu üzere tesviyesi irâde buyruldu-
o l d u ğ u n d a n beher arşının y i r m i birer parmak hesa
ğu halde iktizâsına göre emr-i şerîf tahrîriyçün
biyle aradaki ü ç e r parmak da e k l e n d i ğ i n d e 4 6 9 1
baş muhâsebe kalemine ba'de'l-kayd Haremeyn
arşın 19 p a r m a k o l m a s ı gerektiği açıklanmıştır.
Muhasebesine başka ve ber-mantûk-ı takrîr
Evkâf-ı Hümâyûn Hazînesi zimmeti defterleri 4 . A ç ı k l a n a n bu noktadan hareketle p a d i ş a
ne başka ilm u haberleri ve ber-mantûk-t emr h ı n ihya e t m i ş o l d u ğ u cami ve mescidlere lüzumu
ve irâde-i şâhâne zikr olunan kalıçaların nesc na binaen a l ı n a n halıların beher arşını 14-15 ku
ve i'mâlı zımnında celb olunmuş olan iki nefer ruşa kadar a l ı n m a k t a o l d u ğ u cihetiyle s ö z konusu
üstâdm beherine beşeryüz kuruştan bin kuruş halıların yapılış şekli, adı g e ç e n halı u s t a l a r ı n a so
harc-ı râh ve yapağı mübâya'ası içün yirmi beş- r u l d u ğ u n d a , c e v a p l a r ı n d a U ş a k halkının g e ç i m l e r i
bin kuruş ale'l-hisâbm hazîne-i mezkûreden ita- ancak bu t ü r halı, kilim ve seccade gibi e ş y a imali
sıyçün senedî ve sûret defteriyle lâzımu's- ne bağlı olarak yılda 1 0 0 . 0 0 0 okka'^^ dan fazla
südûr olan emri isdâriyle tanzîmi hususu bâ- y a p a ğ ı satın almak suretiyle elde ettikleri, fakat b u
takrîr inhâ olundukda mucibince emri ve sene m i k t a r ı n yarısı temizleme e s n a s ı n d a telef o l d u ğ u n
di ısdâr ve i'tâsıyla tanzîmine himmet olun dan ancak yarısıyla iplik imal ederek belirtilen t ü r
mak bâbmda sâdır olan fermân-ı âli mûcibince e ş y a y ı dokudar iken bir ö n c e k i yıl y a n i 1 2 4 6 H .
bâ-fermân-ı şerîf baş muhâsebeye kaydolunup ( 1 8 3 0 M.) yılı y a p a ğ ı n ı n tekel u s u l ü n e b a ğ l a n m a s ı
mûcibince emri ve sûret defteri ve Evkâf-ı n ı n yakınlığı nedeniyle o g ü n l e r d e fakir esnafın el
Hümâyûn hazinesi zimmeti defterlerine ilm u lerinde (bir miktar) y a p a ğ ı l a r ı mevcut ise de bu t ü r
haberi verilmekle vech-i meşrûh üzre Hare uygulama sonucu g e ç i m sıkıntısına düşürüldükleri
meyn-! Şerîfeyn muhasebesi kalemine dahi iş n i , hatta Ravza-i Mutahhara için dokunacak halıla
bu ilm-u haber verildi. Fî 22 ^a'bân-124T' rın iplik ve sair malzemelerinin t e m i n edilip hazır-
Mescid-i N e b e v î ' n i n T ü r k l e r t a r a f ı n d a n özel
48. Okka, tartı ölçülerinden birinin adıdır. Bunun yerine
olarak dokutulan ince, zarif ve s a ğ l a m halılarla do "kıyye"de kullanılırdı. Okka beldelere (Şehir ve kasaba
natıldığını dile getiren bu tarihî belgenin incelendi lara) g ö r e değişmekle beraber en tanınmış olanı dört-
ğ i n d e a ş a ğ ı d a k i ö n e m l i hususları ihtiva ettiği g ö r ü yüz dirhem, 1,282 gramdır.
lecektir: M.Zeki Pakalın, a.g.c. , C.II, s.723.
30 Dr.ibrahim A T E Ş
zam bir şekilde ve itina ile imal edilen halıların do kandiller ve ş a m d a n l a r yaptırılıp, yetedi miktarda
k u t m a k suretiyle y a p ı l d ı ğ ı n ı m e z k û r belgelerin yakıtla birlikte bu m ü b a r e k yere g ö n d e r i l e g e l m i ş t i r .
muhtevalarından anlamaktayız. B u hususu dile getiren üç ayrı tarihli belge ile ko
nuyu noktalamak istiyoruz. B u belgelerden birinde
MESCİD İ NEBEVİ NİN AYDINLATIL
1 2 7 0 H . ( 1 8 5 4 M . ) yılında z a m a n ı n p a d i ş a h ı Sul
MASI:
tan A b d ü l m e c i d ' i n ö z e l hazinesinden 6 7 . 6 7 0 , 5
Mescîd-i N e b e v i n i n aydınlatılması için d e ğ i k u r u ş ö d e n e r e k t e m i n edilen 2 . 5 0 0 k ü s ü r adet
şik tarihlerde özel olarak y a p ı l ı p a r m a ğ a n edilen k a r p u z î kandilin l ü z u m u n a binaen Ravza-i M u t a h
kandil, ş a m d a n ve avizelerin özellik ve güzellikleri hara'ya g ö n d e r i l d i ğ i n i a n l a m a k t a y ı z . Belge^-"^ ay
dillere destan olacak niteliktedir, islâm d ü n y a s ı n ı n nen şöyledir:
en seçkin ve m â h i r ustalarına itina ile yaptırılıp, b u
m ü b a r e k mescide g ö n d e r i l e n sayısız a y d ı n l a t m a Belge: 11
a r a c ı n ı n y a p ı m ı n d a ç o ğ u kez altın, g ü m ü ş , elmas "Ravza-i Mutahhara-i Hazret-i Nebevi Ha-
gibi değerli maddeler kullanılmıştır. M ü s l ü m a n l a r , rem-ı Şerifi içün lüzumu inhâ olunan iki bin
k a i n a t ı n efendisi H z . P e y g a m b e r (S.A.V)'e olan beşyüz bu kadar adet karpûzî kanâdil mukad
sevgi ve s a y g ı l a r ı n d a n d o ğ a n bu ilgi ve itina ile demce müte'allik buyrulan irâde-i Seniyye-i
Ravza-i M u t a h h a r a ve Mescid-i N e b e v i n i n d i ğ e r Hazret-i mülûkâne mûcibince darb-hâne-i
a k s a m ı n ı n a y d ı n l a t ı l m a s ı ve t e z y î n edilmesinde âmire sarrafı Hoca Ba'ûhî ma'rifetiyle sâbıkları
pay a l m a y ı şerefli bir hizmet telakki e t m i ş l e r d i r . misüllü bîh (beyh) cânibinden celb olunarak bu
B a k ı m ve o n a r ı m ı n d a o l d u ğ u gibi b u hususta da defa mahall-i âlîsine irsâl olunmak üzere bu
her g e ç e n g ü n artan bir t e m p o ile adeta yarış ya lunmuş olduğundan bahâ ve masârıf-ı sâ'iresi
p a r c a s ı n a bu m ü b a r e k mescide ilgi ve i h t i m a m l a r ı bulunan altmış yedi bin altı yüz yetmiş buçuk
nı devam ettiregelmişlerdir. T a b i , bu arada en bü kuruşun tarafına i'tâsı hususu mûmâ ileyh tara
yük payı alan, h ü k ü m d a r l a r olmuşlardır. Elektriğin fından ifâde ve istid'a olunmuş ve mahall-i
i c a d ı n d a n ö n c e k i yıllarda z a m a n ı n ş a r t ve imkanla mübâreke içün mukaddemleri dahi yine bîh
rına g ö r e özel olarak imal edilen paha biçilmez de (beyh) cânibinden celb olunmuş olan bu misül
ğ e r d e k i kandil, ş a m d a n ve avizelerin Mescid-i Nebe- lü kanâdilin bahâları teberrüken hazîne-i
vî'nin aydınlatılmasında itina ile kullanıldığını kay hâssa-i cenâb-ı şâhâne tarcf:ndan i'tâ buyrula-
nak eserlerle arşiv belgelerinden ö ğ r e n m e k t e y i z . gelmiş olduğundan bu defa celb olunan
kanâdil-i mezkûre bahâ ve masârıfınm dahi
İ b r a h i m Rıfat P a ş a ^ ^ 1 9 2 0 ' l i yıllarda Mes sabıkları misüllü hazîne-i hâssa-i şâhâne tara
cid-i N e b e v î ' d e bulunan kandillerden s ö z ederken fından veyahud Evkâf-ı Hümâyûn Hazînesi
şu bilgileri vermektedir: cânibinden i'tâsı emr ve irâde-i seniyye-i hazret-
i mülûkâneye mütevakkıf bulunmuş olmağla ol
"Mescid-i Nebeuî'nin, Hücre-i Nebevi[;{;e
bâbda Evkâf-ı Hümâyûn nâzın atufetlü Ahmed
dışındaki diğer aksamında bulunan kandillerin
Zıver Efendi Hazretleri takrîr etmeleriyle yazı
s a y ı s ı 620 tanedir. Sütunlar arasındaki zarif
lan buyruldu-i sâmi kaydı lede's-su'âl ravza-i
yntay demirlere gümüş zincirlerle asılı olan bu
mulahhara-i Hazret-i Nebevî Harem-i
kandillerin yanında, sanat değeri yüksek şam
Şcrîfiyçün mukaddemen mübâya'a ve celb olu
dan ve avizelerin incelik ve parlaklığı ifade edi
nan kanâdilin bihâsı teberrüken Hazine-i
lemeyecek derecededir. Hücre-i Nebeviyye'de
hâssa-i hazret-i şâhâneden tesviye olunmasına
bulunan 106 kandilin 31'i Hz. Peygamber
nazaran bu defa gönderilenlerin bahâsı olan
(S.A.V.)'in kabrinin kıble tarafında olup elmas altmış yedi bin altı yüz yetmiş buçuk kuruşun
ve yakutla işlemeli altındandır. Kandillerin ası dahi sûret-i tesviyesi istîzânına dâ'ir Evkâf-ı
lı olduğu zincirler de altından yapılmıştır. Humâyûrı Nezâreti tarafından takdim kılınan
1274 H. (1858 M.) yılında Sultan Abdülmecid takrîr meclis-i vâlâd'^n lede'l-havâle ol bâbda
tarafından gönderilen som altından yapılıp de kaleme alman mazbata hâk-i pây-ı humâyûn-ı
ğerli elmaslarla tezyin edilen normal insan bo hazret-i mülk-dâriye arz ve istîzân olundukda
yundaki ve 300.000 Osmanlı lirası değerinde meblağ-ı mezbûrun dahi hazîne-i hâssa-i
iki büyük şamdandan biri Hz.Peygamber şahaneden tesviyesi hususuna irâde-i seniyye-i
(S.A.V.)'in baş ucuna diğeri de ayak ucuna ko cenâb-ı pâdişâhî müte'allik ve şeref-südûr buy-
nulmuştur. rulup keyfiyet nezâret-i behiyye-i müşârün
Bundan önce de aynı şekilde som altın ileyhâya bildirilmiş olmağla bermûceb-i irâde-i
dan yapılmış olan iki büyük şamdan gönderen seniyye-i hazret-i şâhâne iktizâsının icrâsma
himmet buyuralar deyu fî 19 Cemâziye'l-evvel-
bu büyük Sultan, daha sonraki yıllarda altın ve
1269 tarihinde hazîne-i hâssa nâzın devletlü
gümüşten yapılmış olan buhurdanlık ve zem
zem ibrikleri göndermiştir."
50. İbrahim Rıtat Paşa, a.g.c, C.I, s.451-452.
B a ş t a Sultanlar, Sultan H a n ı m l a r , Sadra
Tıl, Vakıflar Genel MıidürliijJİİ Arşivinde muhafaza edilen
zamlar, Vezirler, P a ş a l a r ve benzeri üst seviyedeki
917 nolu defterin 20. sayfasında kayıtlı olan 9
devlet a d a m l a r ı n a ait Vakıflar olmak ü z e r e , bir ç o k CGmâ;:iye'l-âhir-1270 H . (24 Şubat 1854 M.) tarilıli
vakfın gelirinden bu gayeye tahsis edilen paralarla ilm u haber l\üydı.
32 Dr.ibrahim A T E Ş
paşa hazretlerine buyruldu-i âli y a z ı / m ı ş idüği ferman mucibince g e r e ğ i r û z n â m ç e d e n soruldu
mektûbi-i hazret-i sadâret perıâhî sa'âdetlü ğ u n d a , s ö z konusu kandillerin karşılığı olan
efendi ceridesinden der-kenâr olundukda mec- m e z k û r m e b l a ğ ı n p a d i ş a h ı n özel hazinesinden ve
lis-i vâlâ karârı ve şeref-südûr bui;rulan irâde-i rilmesi için hazine-i h â s s a n a z ı r ı n a hitaben "buy-
seniyye-i hazret-i § e / ı r i y â n mucibince der- ruldu" yazılmış o l d u ğ u n a binaen bu şekilde Evkaf
kenârda gösterildiği veçhile bui;ruldu tastır et Muhasebesine kaydedilerek keyfiyet m a l u m olmak
tirilmiş olmağla mucibince tesviye-i icâbına ü z e r e r û z n a m ç e y e i l m u haber verilmesi gerektiği
himmet e^/leyeler deyu nâzır-ı müşârun ile\fh der kenar o l u n d u ğ u n d a , i l m u haber verilsin diye
hazretlerine hitâben sâdır olan fermân-t âlî f e r m a n b u y r u l m u ş o l d u ğ u n d a n belirtilen ş e k i l d e
mucibince iktizâsı rûz-nâmçeden lede's-su'âl muhasebe ve r û z n a m ç e defterlerine b u i l m u ha
kanâdil-i mezkûrun bahâsı olan meblağ-ı berin verildiği belirtilmektedir.
mezbûr hazîne-i hâssadan verilmek üzere
Sultan A b d ü l m e c i d z a m a n ı n d a Ravza-i M u -
haztne-i hâssa nâzın devletli! paşa hazretlerine
tahhara için darphane-i â m i r e d e özel olarak y a p ı
hitâben buyruldu-i âlî tastîr buı/rulmuş olduğu
na binâen ol veçhile Evkâf Muhâsebesine kaydı lan ş a m d a n l a r d a k u l l a n ı l a c a k m u m l a r ı n y a p ı m ı ,
ile keyfiyet ma'lûm olmak üzre rûz-nâmçeye m i k d a r ı , h a r c a m a l a r ı n ı n a d ı g e ç e n p a d i ş a h ı n vak
ilm u haberinin i'tâsı iktizâ eylediği der-kenâr f ı n d a n k a r ş ı l a n m a s ı ve her yıl Mescid-i Nebeviy-
olundukda ilm u haberi verile deyu ferman ye'ye ulaştırılması ile ilgili bazı ö n e m l i h u s u s l a r ı i h
buyrulmağın vech-i meşrûh üzre muhâsebe-i tiva eden bir belge^^ ise şöyledir:
merkûmeye kayd ile ilm u haberi verilmekle Belge : 12
keyfiyet ma'lûm olmak içün rûz-nâmçe defter
lerine işbu ilm u haber verildi. Fî 9. Cemâziye'l- "Ravza-i Mutahhara içün darb-hâne-i
âhir-1270" Amire'de der-dest-i tanzim olan şamdânlara
senevi ne mikdâr şem'i asel iktizâ ider ise,
Orijinali o n ü ç b u ç u k s a t ı r d a n ibaret olan bu masârıfı vakf-ı celîl-i hazret-i şahâneden tesviye
belgede yer alan ö n e m l i hususlar ö z e t l e şunlardır: olunarak mezkûr şamdânların ölçüsüne göre
1 . Ravza-i M u t a h h a r a ' n ı n H a r e m - i Şerifi bu tarafda mumcubaşı ma'rifetiyle i'mâl ettiri-
için gerekli o l d u ğ u görevlilerce i n h â edilen 2 . 5 0 0 lüp beher sene mahall-i âlîsine irsâl olunmak
k ü s u r karpuz ş e k l i n d e kandilin daha ö n c e beliren üzere nümûnesinin takdîm olunması ve sûret-i
p a d i ş a h irâdesi u y a r ı n c a darphane-i â m i r e sarrafı irsâli hususunun dahi bi'l-mutala'a istîzân kı
H o c a B a u h î marifetiyle ö n c e k i l e r i gibi B i h (Beyh) lınması müte'allik ve şeref-südûr buyurulan
t a r a f ı n d a n getirilip k o n u l a c a k l a r ı m ü b a r e k yerlere emr ve irâde-i seniyye-i hazret-i pâdişâhî
g ö n d e r m e k için h a z ı r hale getirilerek a d ı g e ç e n muktezö-yı münifinden bulunduğu bir kıt'a tez-
sarraf t a r a f ı n d a n d e l e r i ve d i ğ e r m a s r a f l a r ı olan kire-i aliyye me'âlmdan müstefâd olmuş ve iş
6 7 . 6 7 0 , 5 k u r u ş u n tarafına ö d e n m e s i n i istediği, bu mumların Ravza-i Mutahhara'da ahşamdan
sabâha kadar îkâdı usûlünden bulunduğu ha
B u n u n ü z e r i n e belirtilen m ü b a r e k yer için ber verilmiş olmasıyla tıpkı irâde-i seniyye-i
ö n c e k i l e r i de y i n e B i h (Beyh) t a r a f ı n d a n getirilmiş şehriyârî üzre mikdârı hisâb ve muvâzene etti-
olan bu gibi kandillerin karşılığı t e b e r r ü k e n p a d i ş a rildikde mezkûr şamdânlara bir sene on yedi
hın özel hazinesinden verilegelmiş o l d u ğ u n d a n , bu çift şem'-i asel-i kâfûrî lâzım gelüp beher çifti
defa getirilen kandillerin d e ğ e r ve masraflarının da otuz ikişer vukiyyeden senevî beş yüz kırk dört
eskileri gibi, p a d i ş a h ı n özel hazinesinden veyahut vukiyyeye bâliğ olacağı anlaşılıp mumcubaşı-ı
Evkâf-ı H ü m a y u n Hazinesinden k a r ş ı l a n m a s ı mûmâ ileyh ma'rifetiyle i'mâl ettirilen bir adet
p a d i ş a h ı n e m i r ve iradesine bağlı o l d u ğ u , Evkâf-ı nümûnesi manzûr-ı şevket mevfûr-ı hazret-i
H ü m a y u n N â z ı n A h m e d Ziver Efendi t a r a f ı n d a n hilâfet-penâhî buyrulmak üzere takdîm kılın
takrir edilmesi ü z e r i n e , yazılan y ü c e b u y r u ğ u n kay mış ve bunun diğer bir kıt'a tezkire-i aliyyede
dı s o r u l d u ğ u n d a , Ravza-i Mutahhara'ya daha ö n c e muharrer emr ü fermân-ı humâyûn-ı hazret-i
g ö n d e r i l e n kandillerin p a d i ş a h ı n özel hazinesinden pâdişâhî muktezâ-yı celîli üzre Fâtımatü'z-
karşılandığının a n l a ş ı l m a s ı ü z e r i n e bu defa g ö n d e Zehrâ Radiya'llahu Te'âlâ anhâ hazretlerinin
rilenlerin karşılığı olan 6 7 . 6 7 0 , 5 k u r u ş u n da padi sanduka-i mübârekesinin ser-i Sâmisi tarafında
ş a h a arz edildikten sonra yine P a d i ş a h ı n özel hazi îkâd olunmak üzere beheri birer buçuk kıyye
nesinden k a r ş ı l a n m a s ı uygun g ö r ü l e r e k keyfiyet olarak gönderilecek senevî yüz kırk altı kıyye
Evkâf Nezaretine bildirilmiş o l u p , irâde-i seniyye şem'-i aselin vakf-ı celîl-i pâdişâhî tarafından
gereğinin yerine getirilmesi hakkında 19 surre-i hümâyûna teslîmen ol cânib-i âlîye
C e m â z i y e l - e v v e l 1 2 6 9 H . (17 Ş u b a t 1 8 5 3 M.) irsâli icâb-ı hâlden bulunmuş olup, ancak bu
tarihinde hazine-i h â s s a nazırı p a ş a hazretlerine sene-i mübârekede sûrre-i hümâyûnun ihrâc
y ü c e buyruk yazılmış o l d u ğ u s a d r a z a m l ı k y a z ı ş m a buyrulmuş olması cihetiyle bundan böyle beher
b ü r o s u n u n ceridesinde der-kenar olunarak b u ko sene surre-i hümâyun ile gönderilmek üzere fa-
nudaki y ü c e meclis k a r a r ı ve irâde-i seniyye uya
52. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde muhafaza edilen
rınca der-kenarda gösterildiği gibi "buyruldu' 1003 nolu A h k â m defterinin 5. sayfasında kayıtlı olup,
yazdırılmış olmakla g e r e ğ i n i n y a p ı l m a s ı için s ö z ü 18,5 satırdan ibaret olan 28 Cemaziye'l-âhir 1274 H .
g e ç e n hazine-i h â s s a n a z ı r ı n a h i t a b e n ç ı k a r ı l a n (2 Şubat 1858 M.) tarihli ilm u haber.
MESClD-1 N E B E V Î ' N İ N GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 33
kat bu senenin tertibi olan mumların mezkûr ve beher çifti otuz ikişer okkadan o l m a k ü z e r e yıl
şamdânların taraf-ı eşref-i hazret-i şehin- lık olarak b e ş y ü z kırk d ö r t okkaya u l a ş a c a ğ ı n ı n
şâhîden mahall-i âlî-i mezkûre îsâime me'mûr anlaşıldığı,
buı/rulacak zâta teslîmen isbâlı münûsib gibi
7. M u m c u b a ş ı marifetiyle y a p t ı r ı l a n n ü m u -
tahâtur olunmuş ise de ol bâbda her ne veçhile
ne m u m u n , Sultan A b d ü l m e c i d ' i n g ö r ü ş ve tasvip
emrü fermân-ı humâyûn-ı hazret-i pâdişâhı mü-
lerine s u n u l m u ş olup, bunun ve d i ğ e r bir y ü c e tez
te'allik ve şeref-südûr buyrulur ise ana göre ha
kirede yazılı o l a n p a d i ş a h e m r i u y a r ı n c a H z .
rekete ibtidâr kılınacağı cânib-i nezâret-i celîle-i
F â t ı m a (R.A)'nın m ü b a r e k s a n d u k a s ı n ı n b a ş tara
hazîne-i hâssa-i şâhâneden bâ-tezkîre lede'l-
fında y a k ı l m a k ü z e r e beheri birer b u ç u k okka ola
istîzân, mezkûr şamdanlar içün senevi ol
mikdâr şem'-i aselin mârru'z-zikr nümûne vec- rak g ö n d e r i l e c e k yıllık y ü z kırk altı o k k a m u m u n
hi\/le ve mezkûr yüz kırk altı vukiyye şem'-i ase giderlerinin adı g e ç e n Sultan'a ait vakıf t a r a f ı n d a n
lin dahi beheri birer buçuk fcıyye olarak mum- k a r ş ı l a n a r a k , surre-i h ü m a y u n a teslim edilmek su
cubaşı ma'rifetiyle i'mâl ettirilüp bundan böyle retiyle belirtilen m ü b a r e k yere g ö n d e r i l m e s i n i n
beher sene Surre-i Hümâyun ile gönderilmek gerektiği,
üzere fakat bu senenin tertibi olan mumların, 8. Ancak 1 2 7 4 H . ( 1 8 5 8 M.) yılına ait
mezkur şamdanların mahall-i âlî-i mezkûra m u m l a n n , s ö z ü g e ç e n ş a m d a n l a n Sultan A b d ü l m e
îsâlma me'mûr hademe-i hâssa-i şâhâne kâim- cid t a r a f ı n d a n zikredilen m ü b a r e k m a k a m a ulaştır
makâmı İbrahim Bey'e teslîmen isbâlı münâsib makla g ö r e v l e n d i r i l e c e k zata teslim edilerek, birlik
gibi görünmüş olmasıyla ona göre iktizasının te g ö n d e r i l m e s i n i n uygun o l d u ğ u d ü ş ü n ü l m ü ş ise
icrâsı müte'allık ve şeref-südûr buyrulan emr de b u konuda p a d i ş a h Sultan A b d ü l m e c i d nasıl
ve irâde-i seniyye-i cenâb-ı mülûkâne muktezâ- emir b ı ^ u r u r s a ona g ö r e harakete geçileceği hazi-
yı münîfinden bulunmuş olduğu cevâben iş'âr ne-i h â s s a n e z â r e ü t a r a f ı n d a n sunulan tezkire ile
buyurularak mûcibince ilm u haberleri veril izin isteğinde b u l u n u l d u ğ u n d a , s ö z ü geçen ş a m d a n
mek, fermân-ı müşîrî buyrulmağın mûcibince lar için belirtilen miktar m u m u n m e z k û r n ü m u n e y e
muhâsebek-i merkûmeye kayd olunup keyfiyet g ö r e ve zikredilen yüz kırk altı okkalık m u m u n da
ma'lûm olmak içün zîrde muharrer mahallere beheri birer b u ç u k okka olarak m u m c u b a ş ı marife
iki kıt'a ilm u haberi verilmiştir. Fî-28 tiyle y a p t ı r ı l a r a k 1 2 7 4 H . ( 1 8 5 8 M . ) yılına ait
Cemâziye'l-âhir sene 274." m u m l a r ı n s ö z ü g e ç e n ş a m d a n l a r ı Ravza-i M u t a h -
hara'ya ulaştırmakla görevlendirilen p a d i ş a h ı n ö z e l
Mescid-i Nebevî'nin aydınlatılmasına O s m a n l ı hizmetçilerinin k a y m a k a m ı İ b r a h i m Bey'e teslim
S u l t a n l a r ı n ı n g ö s t e r d i k l e r i itina ve i h t i m a m ı dile edilerek birlikte g ö n d e r i l m e s i , daha sonraki yıllara
getiren ö n e m l i vesikalardan biri olan b u belgede: ait m u m l a n n ise her yıl surre-i hurhayun ile g ö n d e
rilmesinin p a d i ş a h t a r a f ı n d a n m ü n a s i p g ö r ü l d ü ğ ü ,
1. 1 2 7 4 H . ( 1 8 3 8 M . ) yılında Ravza-i M u -
t a h h a r a ' n ı n aydınlatılmasında kullanimak için darp- 9. Belirtilen bu p a d i ş a h g ö r ü ş ü n ü n g e r e ğ i
hane-i  m i r e d e özel olarak ş a m d a n l a r yapıldığı, n i n y a p ı l m a s ı k o n u ile ilgili olarak çıkarılan y ü c e
e m i r ve iradenin g e r e ğ i o l d u ğ u n u n c e v â b e n iş'ar
2. Y a p ı l a n bu ş a m d a n l a r d a yıl boyu Ravza-i buyurulduğu,
M u t a h h a r a ' n ı n a y d ı n l a t ı l m a s ı n a yeterli miktarda 1 0 . Belirtilen teklif beliren p a d i ş a h e m r i n i n
m u m imal edilerek karşılığının p a d i ş a h Sultan A b - g e r e ğ i n i n ifası ile ilgili i l m u haberlerin ilgili muha
dülmecid'in vakfı t a r a f ı n d a n karşılandığı, sebe defteri ile d i ğ e r defterlere k a y d e d i l d i ğ i n e dâir
bilgiler yer a l m a k t a d ı r :
3. Y a p ı l a c a k m u m l a r ı n , m u m c u b a ş ı marife
tiyle imal edilmesi için h a z ı r l a n a n m u m numunesi -Şamdanların İstanbul'da Darphane-i
nin padişahın onayına sunulduğu, Â m i r e - d e p a d i ş a h emriyle ve b ü y ü k bir itina ile ya
pılması,
4. Yapılan mumların, sözü geçen mübarek - B u n l a r ı n y a p ı l m a d a n ö n c e h a z ı r l a n a n nu
yere g ö n d e r i l i ş ş e k l i n i n , Sultan A b d ü l m e c i d ' d e n m u n e s i n i n bizzat p a d i ş a h t a r a f ı n d a n g ö r ü l e r e k ,
alınan izin ve emre g ö r e tesbit edildiği, o n a y l a n d ı k t a n sonra cihetine gidilmesi,
5. Belirtilen h u s u s l a r ı n , k o n u ile ilgili olup - M u m l a r ı y a p m a k ü z e r e O s m a n l ı Devletinin
daha ö n c e p a d i ş a h Sultan A b d ü l m e c i d t a r a f ı n d a n b a ş k e n t i İstanbul'da bulunan m u m c u l a r ı n üstadı
çıkarılan e m i r ve i r â d e n i n m u k t e z â s ı n d a n o l d u ğ u olan b a ş m u m c u n u n görevlendirilmesi,
ilgililere g ö n d e r i l e n y ü c e tezkirenin m e ' â l i n d e n an
laşılmakta o l d u ğ u , - Yıllık ihtiyacın dikkatle hesaplanarak temi
ni cihetine gidilmesi,
6. S ö z konusu m u m l a r ı n Ravza-i M u t a h -
hara'da a k ş a m d a n sabaha kadar y a k ı l m a s ı devam - Y a p t ı r ı l a n ş a m d a n l a r l a m u m l a r ı n yerine
edegelen u s û l d e n o l d u ğ u bildirildiğinden, Sultan ulaştırılması için, p a d i ş a h ı n özel hizmetinde görevli
A b d ü l m e c i d ' i n iradesi u y a r ı n c a bir yıllık i h t i y a ç olan üst düzeydeki bir zatın görevlendirilmiş olması.
hesabedilerek s ö z ü g e ç e n ş a m d a n l a r a bir yılda U l u H a k a n Sultan A b d ü l m e c i d ' i n b u şerefli hizme
o n yedi çift kâfûrî t ü r ü n d e n kaliteli m u m gerektiği tin g e r ç e k l e ş t i r i l m e s i n e verdiği ö n e m i n nicelik ve
34 Dr.ibrahim A T E Ş
bilinen bir husustur. B u m ü t e v a z ı makalede sunu kat ç e k e c e k t i r . Konuya ilgi duyan okuyucuları düşü
lan belgeler, T ü r k l e r i n Mescid-i N e b e v i y e y ö n e l i k n ü p a r a ş t ı r m a ve inceleme yapmaya sevkedeceklir.
hizmetlerinden sadece bir k a ç ı n ı dile getiren bazı B u arada sunulan b ü t ü n belgelerde Evkaf Nezare-
ö r n e k l e r d i r . T a r i h î kaynaklarla arşiv vesikalarının tiyle Nazırının teklif, ç a l ı ş m a ve harcamalanndan
g e n i ş bir ş e k i l d e a r a ş t ı r ı l ı p incelenmesinde daha s ö z e d i l m i ş o l m a s ı , Vakıfların belirtilen şerefli hiz
ç o ğ u n u n ortaya ç ı k a c a ğ ı tabiidir. A m a gerek bir, mette p a y ı n ı n b ü y ü k o l d u ğ u n u ortaya k o y a c a k t ı r .
gerekse bin belge olsun, ö n e m l i olan y a p ı l a n çalış
malarla sunulan hizmetlerin temelinde yer alan dü A t a y a d i g â r ı Vakıfların y ö n e t i m i n d e bulun
ş ü n c e ve duyguların samimi ve y ü c e o l u ş u n u n vur- ma bahtiyarlığına eren bir ferd olarak, bu husustan
g u l a n m a s ı d ı r . Kanaatimizce sunulan belge ve bilgi d u y d u ğ u m u z haz ve heyecanla kaleme aldığımız
ler O s m a n l ı Devletinin üst d ü z e y y ö n e t i m i n d e yer bu m ü t e v a z i makaleyle Mescid-i N e b e v î ' n i n geçir
alan z e v a t ı n , Mescid-i N e b e v î ' n i n b a k ı m , o n a r ı m diği g e n i ş l e t m e girişimleri h a k k ı n d a az da olsa bir-
ve d o n a t ı m ı n d a g ö s t e r d i k l e r i ö r n e k d a v r a n ı ş a dik şeyler verebildiysek kendimizi mutlu sayarız.
•m
I •
Belge: l
MESCID-I NEBEVİ'NIN GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 37
KJCTJK
-1/
Belge: 2
^ *•••
' â i i i ^ 2 i ^ - ' ^ y
\
Belge: 3
Art*
Belge: 4
MESClD-1 NEBEVÎ'NİN GEÇİRDİĞİ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ 39_
Of",
Belge: 5-a
Belge: 5-b
Belge: .
Belge: 6-b
, ^•^'--Ti-^
Belge: 7-a
,',\. -t'». "'-^ V -•>•
Belge: 7-b
42 Dr.ibrahim A T E Ş
''fi
Belge: 8
Belge: 9
ClD-1 NEBEVÎ'NİN G E Ç İ R D İ Ğ İ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ
AZİZİYE
MİNAfd
elb-ı Nid'dan
Babu'r-rahme'den
Mİnar»>l Azızİy«'y«
Mecidİy» m i n a r e s i n e
de^fn
de^Tn
m«vzi-l'«ll
mevzİ-i mübarek» r
H i n a r » - i mecidiyeden m i n a r » - ! «zdtyey» degİn «hir-İ Harem-t
0»rûn« »nvîr - m»f h û n HaremJ
S»rİfln l a l f » ! e w » U
Kabil-i Utİ'mal o i m a d ı ^ n d a n , ırû
Minarewrn>< mezkurvteyn beyrind» vjfcl a h i r . i H a r e m . î Saidftin %tit-4 a t w i c»vinlb-l »rba'atıyta hudûtf
v« cetvaldv gÖst»ril»n zirl'a I
K ı t a İ t V» tüt V» a r z ı n ı n yekûnları
muMİlal* Mûh»ndishân»*ı Btrtijp-
Har»m-İ Esbak Merhum Olllver i
elaraA teraTm o l u n m u « t u r . Fİ
Plan: 1
:, « f s s.
£ - £' 3 - •
i|: İ1
£C s - i 3
n V ? • ı:
'B
uim
h ı r t
o
D
n Z
m
03
E K I L
Ih'" II
z
Z
E K I L N0:2ı
O
E K I L
Ih^" • III s
a
EZI
$tkil N0:(
E K I L i NO :n
5
I K I L NO:ı;
m. ştkii NO: S S? m
XX
Z
E K I L MNOME
SİL E K I L İNO:ii
M. 2
m
} E K i L NO:K ? E K i L I N O M I O
S
m
f I K i L $ E K I L BNO:II
NO:a
}EKı L N O : 10 ; E K İ L |NO:9 m
S
f Ne K I n L N0:l
4^
MESCiO-i N E B E V Î ' D E YAPILAN G E N İ Ş L E T M E L E R İ GÖSTERİR P L A N
SEl2
KAMI
IST SSl«><«M
'O AVM
o oîfo o '"ö o o o o o
"TT" O r i O o o o şo
o - 3
o o
Ki o o o
o'»
o îO
o o q o
.1°
oo O o o o o o şo o _c! q o.
o o î o
TIMCCCÜD
KAASI
o o İ Q o | c l Ic o I
O OS O
o o îO o 5 q y o î •âkü'r lihnM
o o O O : o O SC Î C O •=
as; VC*1
O l o o ÎC
•AHHCT KAntI
o - -'rİES
• AQI«JUI ı t A n u
tLEKtRİK OİReü
s o o o .1C
o Ö o o o o o o o o
ABBASİ HALliftti, SULUN ASOÜUrtCİrfİM L / " ^
MCNOl'NİN i
VAtCIT VA4
OEIWJ
o o
on DEPO "~|
Plan: 2
MESClD-1 NEBEVÎ'NİN G E Ç İ R D İ Ğ İ G E N İ Ş L E T M E GİRİŞİMLERİ
- ^ ı t t ^ S P
Belge: 10-b
. 5
•1
O-
•"A
Belge: 11
Belge: 12
Belge: 13
m
Sadi BAYRAM
toplarımızda yoktur, deyû biz Hâk Teâlâ celle Beni Sebuktekin derki, onlar on bir tendir ve
ve Alâ buyurdu ki, kul Allahu âlem" Bima yüz yetmiş iki yıl ve beş ay miktarı beğlik eyle
lebisû ğaybe's-semavati ve'l ardi"^^, bazı diler. Altınca tabaka Harezmiyan der ki, onlar
ları tevil ederler ki, üç yüz yıl şemsiye oldu ve dokuz tendir ve yüz yetmiş iki (s.83)
dokuz yıl dahiar^m üzerine ziyade oldu ve
17 b- v a r a ğ ı n d a çeşitli milletlerin tabakaları
şühurî Kameriyye hesab-ı üzerine üç yüz dokuz
anlatılır. 1.Tabaka E m e v i l e r , 2.tabaka, A b b a s i
yıl oldu. Zira ki herbelde sene-i Şemsiyyenin ve
ler; 3. tabaka, S a m a n i l e r ; 4. tabaka, A K B ü v e y -
sene-i Kameriyye'den on gün karîb tafavutu
h o ğ u U a n ; 5. tabaka, S e b u k t e k i n ; 6. tabaka, H a -
olur. bu takdirce üç yüz Şemsiyye olur ve üç
r e z m d r . 7. tabaka, S e l ç u k i y â n ' d ı r . Y ü z y e t m i ş k i
yüz dokuz yıl ve iki ayca ve on dokuz gün olur.
kelimesi ile varak sona erer. 2 3 b. v a r a ğ ı n d a metin
Sene-i Kameriyye beşbu kadar teksir-i kelâm
d e v a m ı n a benzer bilgiler de b u l u n m a k t a d ı r .
dan ğaraz şöyle malûm oluna ki; mahfiyat ha-
zain-i ilâhiyye beşdirler. Elim variddır ki ana 18 a - v a r a ğ ı tamamen b o ş t u r . H e r h a n g i bir
matlah olmak hiç efridanun eline verilmiş de yazı, şekil ve tezyinat yoktur.
ğildir. Iş bu âyet-i hakime ile ki içine Yunus il 111. kısım ise: Madalyon içinde 8 7 m i n y a t ü r
mi zikir olunur" înnallah'e indehu ilmu's- bulunmakta, m i n y a t ü r k e n a r l a r ı n d a , peygamberler,
saati ve yünezzi'lül-ğeyes ve yâlemû ma sülâleler ve şahıslar h a k k ı n d a ç o k kısa notlar yazıl
fVl-erham ve ma tedri nefsun mazteksi- mıştır. Padişah ve h ü k ü m d a r l a r ı n çocuklarının isim
bu ğaden ve matedri nefsun bi eyyi arzın leri de birer zemini beyaz daire içine k o n m u ş t u r .
temut. tnnallahe alimün habir''^^ âyet-i
kerimenin maanisi zahiri mazmun mahalisi bu 18 a- v a r a ğ ı n d a , diğer eserlerde o l d u ğ u gibi
dur ki beş nesnenin Nun* ilmine hiç nefis yol H z . A d e m ve Havva m i n y a t ü r l e r i o l m a s ı gerekir
bulmak müyesser değildir. Evvel kıyam saat ken yoktur. K a y ı p mı yoksa y a p ı l m a d ı m ı , bunu
ikinci navakidde yağmur yağar, üçüncü ana eseri bizzat g ö r e m e d i ğ i m i z için bilemiyoruz.-^^
rahmindeki oğul mudur, ya kız mıdır. Dördün Eserin madalyonlu m i n y a t ü r kısmı 18 b va
cü herkesi yarın ki gün ne amel işleyesi gere r a ğ ı n d a n b a ş l a r ve 2 8 b v a r a ğ ı n a kadar devam
kirdir ?, Beşinci herkesi ne vakdın ö / e s i gerek eder, 2 8 b v a r a ğ ı n d a , O s m a n l ı P a d i ş a h ı Sultan 111.
ve ne yerde defin olası gerekirdir? !ş bu beş M e h m e d ile sona ermektedir.
nesneye Allahü Tealâdan celle ve âlâdan gayri
hiç kisven ıttıla-i yoktur. "Ve'l-ilmü indel- 18 b v a r a ğ ı n d a : Nesli Keymers, nesli Ş i t ve
lah''^^ve dahi malûm evvelâ ki Cihan-ı Padi- K a b i l nesli devam etmektedir. Hz. İ d r i s , elinde ki
şahlarunun esnaf-ı eskidirlerdir. Birî sınıfı cahi- tap, yazı pazarken melekler birlikte tasvir edilmiştir.
liyedir, biri sınıfı islamîdir, amma evvelki sınıfı Etrafındaki notta ise, Hz.Idris'in ilk g ö m l e k ve kafta
cahiliyedir. Onlar Hz.Resulullah (Sallallahü nı diktiği, ilk yazının o n u n z a m a n ı n d a icad edildiği
aleyhi vessellem) derununda evvel dünyaya gel yazılmıştır. Bilindiği gibi ahi geleneklerine g ö r e
mişlerdir. Ve onlarda bir tabakadır. Evvel Boş- Hz.Idris terzilerin de piridir. Altta, solda C e ı t ı ş i d ,
sağda, H z . N u h gemisiyle m i n y a t ü r ü yapılmıştır.
dadyan, ikinci Kebiseyaban, üçüncü Eşkanyan,
dördüncü Sasanyan ve bunlar yetmiş iki tezer 19 a v a r a ğ ı n d a : ü s t t e , Hz. Nuh'un o ğ u l l a n
dört bin yüzseksen bir yıl ve kaç ay dahi Padi Y a f c s , H a m ve S a m ; altta, H z . H u d , H z . S a l i h
şahlık etmiştir. Bu dört tabaka Keyumert (Ke- devesi ile g ö r ü l m e k t e d i r . H z . H u d . neslini; S a m ,
yumers) neslindendir. Bunların iptidası Kayu- oğlu E b u K e s i l e r ? M a h m u d , oğlu E r f e ş e d , o ğ
mers ve intihase Yezdücürdür ki ahır mülk lu S e d d a r , oğlu Ş a l h , oğlu Hz. H u d olarak g ö s
Acemdur ve Hz. Resulullah (sallallahü aleyhi terilmektedir. ( s . 8 0 )
vesellem) derune değin ekseriyye selatin diyar-ı
Acem'e ve Enbiya diyar-ı Arab'a gelmiştir. Am 19 b v a r a ğ ı n d a ; Solda, Keyumers neslinden
ma onlar ki ne? sınıfına islâmidır. Hz. Resulul P e r s a b ; Altta ortada Hz. H ı z ı r ve Hz. î l y a s birlik
lah (Sallallahü aleyhi vessellem)den sonra dün te; altta solda A z e r , s a ğ d a , E z r u oğlu H a r u n k i
yaya gelmişlerdir. Onlar dahi birinci tabakadır. tapları ile tasvir edilmiştir, ( s . 7 9 )
Evvelû tabaka Beni Ummiyye'dir ki, Oıhar-ı yâr 20 a varağında:Hz.îsmail, sağda Hz.Ha-
Rıdvanullah Teâta aleyhim ecmain hilâfetin lil; Ortada F e r i d u n nesli H o ş e n k evladı A f r a z -
den sonra dünyaya beğlik onlara müyesser ol- yab; altta solda H z . l s h a k , s a ğ d a , H z . V a k u p g ö
dı. Ve bunlar on üç tendir bir kıyas yüz yıl rülmektedir, ( s . 7 8 )
mikdarı beğlik ettiler. İkinci tabaka Abbasiyan A y r ı c a ş u n o t v a r d ı r : Bu Efrözyab
der ki Beni Ümeyye'den sonra hilafet onlara Meltkî Türkî idi. Mecmu Türkistan ve maşrık
mukarrar oldu. Onlar otuz yedi tendir beş yüz halkı ve Maveraünnehr bunun elinde idi. Ve
yirmi üç yıldan ve on bir ay ue bedgül hilâfet Persab askeri vardı. Şöyle ki; adedin bilmez-
sürdüler. Üçüncü tabaka Samaniyan der ki on 29. Sure-i Kehi, 18/26. âyet.
lar dokuz tendi ve yüz altı yıl beğlik eylediler. 30. Sure-i Lol^man, 3 1 / 3 4 .
'. Gelecekten haber veren ilim
31. Gerçek bilgi Allah'tandır.
Tabaka-i Ali Büveyh dördüncü der ki on 32. Siparişimiz üzerine 1974 yılında Chester Beaty Lib-
lar onaltı tendir ve temamı ehl-i alem ikiyüz rary'nin Millî Kütüphane kanalı ile adımıza gönderdiği
otuz yedi yıl beylik sürdüler. Beşinci tabaka slaytlardan netice çıkarmaya çalışıyonız.
56 Sadi B A Y R A M
di.Leşker çeküb Menuçehr üzerine geldi ve 7 B u sayfada a y r ı c a ü ç d i k d ö r t g e n ç e r ç e v e
yı/ Menuçehr'i muhasara etti. Ahir, sulh ettiler. içinde Abbasiler, S a m a n o g u l l a r ı ve B ü v e y h oğulla
Bir pehlivanı vardı. İri idiş ordu arşı demavent rı h a k k ı n d a bilgi b u l u n m a k t a d ı r :
taifi üzerinde hafezâr bir ok indi, ol attığı ok
Tabaka-i A b b a s i y a n oğullan otuzyedi
bir kör kuşun kanadına dokunup ol iklime ker-
tendir. 523 yıl âzeni berayı hilafet sürdüler. Ol
kes açub Devamend ve Taberistan'u geçub
vakit ki Hz.Resulün Sallallahü aleyhi vesellem
Ceyhun kenarına düştü, ot di^^arı cümle
Uhut Kazasında mübarek başını yardılar.
Afrâzyâb zaptetti. Vallahu âlem bi's-sevab ve Hz.Abbas, elin alıp kaldırdı. Resulullah, ana
ileyhi'l- mercen ve'l-ma'ab. dûa edüb dedi ki; "Refallâhü kadreke ya sabiy-
İ s h a k Peygamber m i n y a t ü r ü y a n ı n d a şu not yu" ve bir gün dahi, Hz.Resul Abbas'dan sordu
var. Ishak Peygamber dua etti ki, oğulları çok ki, sen mi bu kes? Baban mı? Abbas dedi ki;
ola, pes ol sebebden oğlanları çok olub ol diya "ya resulullah, sen ulusun emma ben yaşluyum
rı tutdılar, sığmayub bir oğlu Rum diyarına dediydi. Pes Resul Hazretine bu söz hoş ge-
vardı, onun nesline Ben-i Asgar derler ki aharı lüb bâreke fi cemâlike" deyu dûa etti. Pez Re
huruç ansız gerek. sulün duası berekatiyte silsileyi hilafet sürdü
ler ve Abbas neslinden ol hilafet iden ebul Ab
20 b v a r a ğ ı n d a : Ü s t t e , solda M e n u ç e h r , bas Saffah idiler. Şehr-i Zilkâde'nin onbeşinde
s a ğ d a Mısır S u l t a n ı Y u s u f R u ş e n ; ortada, H z . sene mie vahiden ve selasun (8 Ocak 798 M.)
E y y u b ve H z . Y u s u f ; solda Z a l o g l u R ü s t e m , bu daireler ebul Abbas Saffah evladım ve ensa-
H z . B e ş i r (nesli bitiyor); altta solda, H z . Z ü l k i f i I , bını beyan eder.
s a ğ d a , H z . Y u ş a N e b i m i n y a t ü r l e r i yer almakta,
Tabafco-i Samanyan, b u n / a r d o k u z ten
y a n l a r ı n d a k i notta ise, ikisinin de nesli munkati
e/ir. 106 yıl beylik sürdüler. Bunlardan ol tahta
oldu, yani kesildi deniyor, (s. 7 7 )
c u / û s eden tsmailoğlu Ahmed el-Adil idi ve is
Z a l o ğ l u R U s t e m , miğferinin ü z e r i n d e rea mail'in dört oğlu var idi. Ahmed ve Nuh ve
list bir p a r s b a ş ı ve elindeki gürz ucunda keçi başı, Yahya ve tiyas. Ve bunlar Irak'tan Horasan'a
ç o k güzel tasvir edilmiştir. geldiler. Mutemedbillâhi Halife Buhara ve
Maverâünnehr'i ve dehr-i (?) Horasan'ı Ahmed'e
2 1 a v a r a ğ ı n d a : Soldan saga, K e y k a v u s ,
verdi bu tarih sene 380. (991 M.)
H z . H a r u n , H z . M u s a (ejder bastonlu); altta,
H z . L c y s , H z . Ş u a y ı b (yaşlı olarak tasvir edilmiş); Tabaka-i Âli Büveyh, bunlar 16 tendir.
altında, H z . I l y a s , altında H z . E l y e s a e l - N e b î , al 237 yıl beğlik sürdüler. Bunların aslı Ceylan
t ı n d a H z . A z i z (başına h â l e k o n m a m ı ş ) , altında sol Padişahı oğullarından idi. Nesebleri, Keyhüs-
da D a n y a l N e b î , s a ğ d a İ s m a i l P e y g a m b e r in rev'in asrına zamana çıkar ki reh huma-i rüs-
m i n y a t ü r l e r i yer a l m a k t a d ı r , (s. 7 6 ) tem-zâl imiş bunların iptida tahta geçen Melik
Büveyh İdi.
2 1 b v a r a ğ ı n d a : H z . D a v u d N e b î , altında
Hz. S ü l e y m a n , altında iskender Z ü l k a r n e y n , Yevm-i ahed mübarek Zilkade şehrinin
on beşinci gününde vaki' olmuştur. İşbu tarih-
a l t ı n d a H z . Z e k e r i y a , a l t ı n d a solda H z . I s a
de sene 330. (1 Ağustos 942 M.) (s.72)
Aleyhisselâm, sağda H z . Y a h y a minyatürlerine
yer verilmektedir, ( s . 7 5 ) 2 3 b v a r a ğ ı n d a : Solda Sultan M a h m u d
G a z n e v î , ortada B i l t e k i n , s a ğ d a e l - M u t e z z i -
2 2 a v a r a ğ ı n d a : Sol kenarda, E n u ş i r e v a n - ı
b i l l â h m i n y a t ü r l e r i b u l u n m a k t a d ı r . A l t t a , solda
Adfl; ortada üstte H z . M u h a m m e d i n dedesi A b -
B e h r a m Ş a h G a z n e v î , s a ğ d a el-Muktedir-
d ü f a n u t t a E p ; altında H z . M u h a m m e d ' i n y ü z ü mi-
b i l l â h minyatürleri görülüyor, ( s . 7 1 )
kaplı olarak tasvir edilmiştir. H z . M u h a m m e d i n et
rafında d ö r t halife minyatürleri yar alır, soldan saQa, 2 4 a v a r a ğ ı n d a : Ü s t t e ortada S u l t a n S e n -
H z . Ö m e r , H z . O s m a n , H z . E b u b e k r ve H z . A B . cer; altta, solda M e l î k Ş a h E b u l f e t h ; s a ğ d a , c l -
2 2 b v a r a ğ ı n d a : Solda H z . H ü s e y i n , s a ğ d a M ü s t e r ş i d b i U â h minyatürü yeralıyor..(s.70)
H z . H a s a n minyatürleri yapılmış olup b a ş l a r ı n a da
M i n y a t ü r l e r i n ü z e r i n d e bulunan i k i p a r ç a -
peygamberlerde o l d u ğ u gibi h â l e k o n m u ş t u r . Altta
notta şu bilgliler b u l u n m a k t a d ı r .
ise, î m a m - ı A z a m E b u H a n i f e , E b a M ü s l i m
Radiyallahu a n h ve İ m a m Ş a f i m i n y a t ü r l e r i yer Tabaka-i Harezmiyan bunlardokuz ten
a l m a k t a d ı r . Eba M ü s l i m y a n ı n d a k i notta da; Eba dir. 172 yıl ve onbeş ay beylik sürdüler ve Bil-
Müslim Radiyallahu anh, memleketi Mervani- getekin ve Nûştekin Ferruh (?) oğlanları Sultan
ler elinden alıp Abbasilere verdi. Ahir Halife Sencer havaslarından idi. Sultan Sencer buna
Mansur hile ile katledüb (s.73) Havarizm Beyliğini verdi ve çünkü vefat etti.
2 3 a v a r a ğ ı n d a : Solda M e l î k B ü v e y h Büyük oğlu Atsuz Havarizmi gene ana verdi ve
D e y l e m î ; ortada altta E n u ş i r e v a n A h m e d A d i l Havarizm Şahı ad kodu. işbu tarihte sene 391.
(altındaki soy isimleri ise ş ö y l e : Ebu Hasan, N u h , Müstekeyni hep oğulları Sultan Sencer havas
A b d ü l m e l i k , Ş e d i d , Ebul H a r s Mansur isimleri larından idi. Sultan Sencer bu Havarizmi bek
mevcuttur.) ; S a ğ d a üstte E b u M a n s u r el- leyen virdi ve çünkü vefat etti. Pek oğlu 'otuz
D e y l e m î , altta Halife H a r u n R e ş î d , onun altın Havarizmi yine ona verdi ve Havarizm Şah edâ
da M e ' m u n H a l i f e m i n y a t ü r l e r i yer a l m a k t a d ı r . etti. İş bu tarih sene 391.
SİLSILE-NÂMELER V E 1598 T A R I H L I Z Ü B D E T Ü T - T E V A R İ H 57
Tabaka-i Sebuktekin; bunlar, cümle 11 2 5 a v a r a ğ ı n d a : Avusturya National Bibliot-
tendir. 172 ı/ıl beş ay'bey/ı7c sürdüler ve Sebuk hek'de bulunan silsilename ile Vakıflar Genel Mü
tekin mevâli-i Sâmânii/ândır. Emir Nuh d ü r l ü ğ ü n d e k i Slsile-Name'nin 3 1 . sayfası, T o p k a p ı
Sâmânî anı Horasan'a gönderdi. Emirân Hora Sarcyı Müzesi H . 1324, H . 1 5 9 1 , H . 1624, A . 3 1 1 0
sanı ki âsî olmuştular, diledi çun Sâmâni\;ân ve rahmetli üstadımız, Ord. P r o f D r . A h m e d Sjhe\Jİ
Devleti zait oldu. Mahmud Sebuktekin Abdül- Ü n \ e r ' d e bulunan silsile-nâme ile b ü y ü k benzerlHer
melik b.Nuh ile muharebe edüb muzaffer oldu. gösterirSayfa kalıpları hemen h e m e n aynıdır, (s. 68)
Ve Padişahlık kendüye mukarrar oldu ve da-
ru'l-hilafetten teşrif ve ahed-nâme ile sultana B u sayfada; Cengiz Han o ğ l u K a a n H a n ;
mulkat oldu. İşbu tarihde sene 387. altında Cengiz H a n oğlu Tülî Han o ğ l u M e n g ü
K a a n , o n u n altında yine Cengiz H a n o ğ l u Tûlî Han
Tabaka-i Selçukiyân yirmi tendir. Yü- oğlu H ü l â g ü H a n minyatürleri yer a l m a k t a d ı r .
zaltmış dokuz yıl saltanat sürdüler. Selçuk
Cengiz H â n ' ı n m i n y a t ü r ü n ü n ü z e r i n d e
Handânı hanında refı'dır. Şol hadde ki beşinci
"vilâdet-i sene-i 532 âfitâb perest-i etrâk nâ-pâk
iklima değin hüküm ettiler. Ibtidâyi devletleri
cemi'i vilayet-i Çin ve Maçin ve Httay ve Ho
Ebu Tâlib Tuğrul ibn. Mikâyil Horasan'da zahir
tan ve Türkistan ve Tatar vilâyet-i padişah
olub.... aldı mesûd diledi ve alâü'd-devle fera-
idi. Ol zamanda Maveraünnehr ve Acem vilâyeti
müz ile sulh edüb mukâta'ai kesti. Bağdad'a va-
rub el-kâyimubillah halife dest-i yesâsirden ha Sultan Mehmed Harezm Şah padişah idi. Evvel
las edüb ve hilâfete nasb eyledi. Şam ve Rûmî muhabbet iderdiler. Ahar tüccar sebebi ile ada
zabt eyledi. !şbu tarihte 429. vet vaki' olub sene 300 (?) hicri Ceyhun'dan ge-
çüb İran ve Turân'^^ harab ve viran edüb ek
2 4 b v a r a ğ ı n d a : Solda altta C e n g i z H a n seri vilâyetde katl-i âm edüb ve cemi'i ulema ve
m i n y a t ü r ü m i n y a t ü r ü g ö r ü l ü y o r . S a ğ kenarda üst fuzelâ şehid ve mescid ve mimberi ihrak olub
te, Abbasi sülâlesi devam ediyor ve e l - M u s t a n - belâ-yı asumanı gibi âlemi yaktı ve eğer mî pîş-i
sırbillâh minyatürü, altında e l - M u t a s ı m b i l l â h neyi, kati ve ğaratta meşğul iken giriftâr-ı zin
m i n y a t ü r ü yer alıyor, ( s . 6 9 ) dan ukbâ oldu. Yedi oğlu var idi. Kaan Oktay
El-Mu'tasım'ın m i n y a t ü r ü n ü n ü z e r i n d e ; yerine padişah oldu. Evladı bi-hesâb idi.
retlerinden muavenet istenüb ol cenk-i azîme notlar da m i n y a t ü r etrafına yazılmıştır "Hz. Sul
sebeb oldu. Ahar Kara Yusuf Türkmen elinden tan Murad Han Gazi tahta culûs kıldı ve Edir
beş oğlu ile maktul oldu. Sene 858". ne feth etti. İşbu tarihde sene 761. Ba'dehu
Biga vilâyeti feth olundu. İşbu tarihde sene
2 6 b v a r a ğ ı : S a y f a n ı n üst, sol yan k e n a r l a r ı
762. Ba'dehu Kütahya ve Germiyân vilâyetini
ince; alt k e n a r ı s a y f a n ı n 1 / 3 ' ü n ü kaplayacak b i
Hamid şehri yeni şehri feth etti. İşbu tarihde
ç i m d e bantla a y r ı l m ı ş ve b u a l a n ı n i ç i n d e kalan
sene 782. Ba'dehu Saroza ve Meze karye-i feth
k ı s m ı n a , 2 5 b v a r a ğ ı n ı n d e v a m ı olan O s m a n l ı
oldu. işbu tarihde 787. Ba'dehu otuz yıl salta
D e v l e t i n i n kuruluş metini yerleştirilmiştir.
nat etti. Ve altmış beş yıl ömür sürdü. Ve şaha
Sol kenar b a n d ı n ı n en üst n o k t a s ı n d a ; ya deti müyesser oldu. Rahmetullahi aleyhi.
rım daire i ç i n d e , "Hz. Nuh Nebîı^ı;ullah oğlu Ya-
Y ı l d ı r ı m B e y a z ı d m i n y a t ü r ü e t r a f ı n d a ise
fes euladm ve ensabmdır. Ka\^a Alp Hân evla-
"Hz. Sultan Yıldırım Han tahta culûs etti, işbu
dmı beyân eder". İ b a r e s i n d e n ç ı k a n çizgi altında
tarihde sene 791. Ba'dehu, Menteşe ve Aydın
daire içinde Kaya A l p oğlu S ü l e y m a n , o n u n altın
daki daire i ç i n d e , S ü l e y m a n o ğ l u Ertuğrul isimleri ve Saruhan vilâyetini feth etti. İşbu tarihte se
g ö r ü l m e k t e , s a y f a n ı n a l t ı n d a ortada ise. S u l t a n ne 792. Ba'dehu, Konya, Kayseri, ve Sivas'ı
O s m a n G a z i ' n i n m i n y a t ü r ü yer a l m a k t a d ı r . feth oldu, işbu tarihte sene 797. Ba'dehu 4 yıl
Bandlı kısım yaldız h a t â î l e r l e tezyin edilmiştir. saltanat sürdü, 4 5 yıl ömür sürdü. Rahmetul-
lâhi aleyh".^'^
B u sayfada yer alan m e t i n ise aynen şöyle
dir: "Ve ol esnada Tatar askeri dahi e/-/cü//iyye Sultan Ç e l e b i M e h m e d m i n y a t ü r ü etrafın
gelüb Sultan Alaüddin dahi Osman Gazi ken- daki notta "Hz.Sultan Mehmed Gazi Rahmetul-
dü \;erine ka'immakam etti. Ve küffâr cânibine lâhi aleyh culûs etti bu tarihte sene 812. Bade
güzafla gönderdi. Kendüsü varub Tatar-t def hu, nice guzalar etti 8 yıl saltanat sürdü ve 40
e\;ledi. Bu cânibden dahi Osman Hân Gazi gu- yıl ömür sürdü. Rahmetullahi aleyh", (s.64)
zalar edüb ve nice kal'alar feth e y / e y ü b ve nice 2 7 b v a r a ğ ı : B u sayfada, alt alta, ü ç Os
mal ve g a n i m e t b i r l e ahvâr-ı beşârat Sultan m a n l ı P a d i ş a h ı m i n y a t ü r l e r i n e yer v e r i l m i ş t i r .
Alaüddin'e gönderdi. Sultan Alaüddin dahi Os Hz.Sultan Murad Han; Hz.Sultan Muham
man Gazi'\;e tabi ve alem verdi. Ve ol anda Os m e d H a n G a z i ve S u l t a n B e y a z ı d . D i ğ e r eser
man Hân Gazi varub Bilecik kal'asmı feth edüb lerin kalıbına, bu ş e m a aynen u y m a k t a d ı r , ( s . 6 3 )
aldı. Ve ol esnada Selçuklan'nm tenezzül edüb
her vilâi/etde anlardan kimse kalmadı. La ce- S u l t a n M u r a d m i n y a t ü r ü e t r a f ı n d a k i not
rem Osman Hân hem kurûn-u saltanat olub ta: "Hz.Sultan Murad Han Gazi tahta culûs et
âsar-ı devlet ve azamet anda huveK^dâ olub ti. Bu tarihte sene 824, badehu vilâyet-i Rum'u
a y d n - ı memleket ana muti' oldu. Ve ferman-ı feth etti sene 825, ba'dehu İpsala kafasını feth
bürdar oldular. Devlet ve saltanat ber karar oldu. Sene 825. Ba'dehu Canik vilâyetini feth
kaldı. Ve ruz be ruz ve saat be saat der terakki oldu. Sene 831.- Ba'dehu Laz vilâyetini feth
bûd ve hüst ve başüd ba'de'l-\^evm inse'allahu oldu. Sene 832. Ba'dehu Selânik şehri Divan
Te'alâ ha hûd bûd. Osman Hân Gazi aleyhi'r- vilâyetini feth oldu. Sene 834. Ba'dehu Akşe
rahme atası Sultan Ertuğrul yerine cuius etti. hir'i feth etti. Ve İskenderiye feth eyledik de
Bu tarihde 680 ba'dehu hurûc edüb Bilecuk ve Erbil'i ve Aras kal'aları feth oldu. Sabıkta
İnegöl Hisarlarını feth etti. Bu tarihde 699 ve memâlik-i mahruse ol kadar dahi ilhak edüb
39 yıl saltanat sürdü. Ve 82 yıl ömür sürdü. tarihin sekizyüz seksen altıncı yılda vefat oldu.
Ba'dehu vefât etti. İşbu tarihde 730 Rahmetul- Rahmetullah otuz yıl padişahlık sürdü. Vallahu
lahi aleyhi rahmeten vâsia. (s.65) âlem ve ahkem".
..c^V Ö f : c ? " ^
X i7 t
İL
V
* ^ ^^ -•t'
^4
Ti. H
X
7 7
9i
•Â
•A -5<
61
7J
o,
Sultan II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, Sultan II.Beyazıd minyatürleri görülüyor. g
IS
Sultan Orhan Gazi, Murad-ı Hijdavendigar, Yıldırım Beyazıd ve Çelebi Mehmed'in minyatürleri bulunmaktadır.
M7 <T^.i?-t\^t-r:I ''^
mm
J
• -î:
3 ^
.V
4 ^
A IF
1
c•
i t-
f
I,
;s t r- ^
Ifil
1*
V •m
5: l ^-
s^- > e.
V
V2
K % r.
;2 •V
^ r-
1^
> t . •'t
s; vs r
t- r 1 1 -
s. C : (i
c
C ir
1; I i-- «i- S.
m
r w- t.
14-n
•m n4.
c
-.CT
O'
•s
(t e
Iff 2^
im
r.
.t
.V
.V
!
\ •:
r.
'•.İV-
•t t- ^ .i-
en
Solda altta Cengiz Han; üstte sağ kenarda el-Mustansır Billâh, altında ise el-Mu'tasım Billâh minyatürleri görülmektedir. >
70. SAYFA
• t CT ' ^ • C •
i'
f t
I
S: ^
5İİ11
••JJ
I
5^
1:4 \ Ma
s/
. i
. İV
V,
Solda Sultan Mahmud Gaznevî, ortada Biltekin, sağda el-Mu tezzi Billâh; altta solda Behram Şah Gaznevî, sağda el-Muktcdir Billah minyütürlcri görülüyor.
-<
Solda Melîk Büveyh Deylemî, altta ortada Enu.revan Ahmed Ad.l. sa^da üstte Ebu Mansur el-Deylemî altta Halife Harun Re.id ve onun al.,nda da Me mun Halife
minyatürleri yer almaktadır.
p.
.M
.V.
7 t
MU -t
W
-
>6'.
rrA"
s:
^ :
Solda Hz. H ü s e y i n , s a ğ d a Hz. Hasan, altta İ m a m ı A z a m Ebu Hanife, Eba Müslim ve İ m a m Şafi m i n y a t ü r l e r i g ö r ü l m e k t e d i r .
Sol kenarda Enuşurevân-ı Adil, ortada üstte Hz. MuSammed'in dedesi Abdülmuttalib; Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir H z . Ö m e r , Hz. Osman ve Hz. A l i minyatürleri
görülüyor.
ir
S-
t.
^<^^. ^ £• r
r us
İ V
1 '
1. •t
\ • 1.
İP
. • ' '
0(': . V Votr \ \
• i •.er-
w.
.V-
Hz. Davud, Hz.Süleyman, altında İskender Zülkarneyn, altında Hz.Zekeriyya, altında solda Hz.Isa Aleyhisselam ve sağda Hz.Yahya minyatürleri ve soyları görül- i
mekte. ^
Keykâvus, Hz. Harun, Hz. Musa (Ejder bastonlu); altta Hz. Leys, Hz. Şuâyıb; altında Hz. llyas, daha altta Hz. Elyesa el-Nebî, altında Hz. Aziz, Hz. Danyal Nebî,
sağda Hz. İsmail minyatürleri görülmektedir.
4x- O-.
1
\ | - p
•m
il
0^
W.
• i
<
w: mi
r —
r..(
ShÎ::^,^;^ '•^'^ ^^^"^ "^-^^^^ - Hz. Yusuf; sokia Zaloglu R ü ş t e . , Hz. Be,r; altta so.a Hz.ZülkUfil, sa,da Hz.YO.a Nebi . i n v a -
en
>
-<
Hz. Ismail, sagda Hz. Halil; solda ortada Feridun neslinden H o ş e n k ; altta solda Hz. İshak, sağda Hz. Y â k u p minyatürü görülmektedir. ^
vr.^-. . ^ ^ ^ . ^
i r S'
İki ^ >^"^
Hi
/s
-s
'S
^ ' I C ^ r
—
»a
cr
r
i . C.V . • -
r.
Persab; altta ortada H z . Hızır ve H z . llyas birlikte; altta solda Azer, s a ğ d a Ezru oğlu H a r u n m i n y a t ü r ü g ö r ü l m e k t e d i r . ^
-<
-T)
>
80. SAYFA r
i
V
s!:
5;
1 Vî^.
i-
•i
A.
3
u
V;
•n
•3
J
CD
£ r -1
r
o •s S;
cn
s;
'to ' t
Vs
4
o
E-
O:
1^
s-
.1^
:3
D
Ol
O
c
3
/o
ıs
| l| f /
^1
.4
.1 •.
X /r
*3 -o
3İ
^ ' * '
. cc.- -
fr
in
-D
Jr.?!?
5S>
^
C W. -i
V t
>
CO
>
Dublin'de bulunan Zübdetü't Tevarih'in 18 a varağı boştur, yani metin eksiktir. Devam etmesi gerekir. Sayfayı boş bırakmamak, karşılaştırma malzemesi olarak (bkz.
s.74) Avusturya Cod.AF.50'nin Hz. Muhammed'le ilgili sayfasını biz ilave ettik.
7: \
Vv
1^
/i:
ft
4
m, r j 4
4
1^
s*
i- 4 «f
1/
t. <
=^ >•
w c
•1
4 ı ^ -f .1 r -
V .
I
V*
i 6^ f T. .VT
V t-
17 b varağı. Metin devam etmesi gerekirken metin kesilmiştir. Dolayısıyla eksik sayfa vardır.
8S
84^ SAYFA
l
SAYFA 85
I
jj^<iX^^^j >^.>xj^j.>^p iX»jj-
•* '* *. • • • •
SAYFA 87
rc '4
1^ 6-^
i
.V.
.S
•S-
6-
V .
4
V,
s.
7. •>;;. e . r 1:^
•t-
Zübdetu t -Tevârih'in 14 b varağı Tezyinatı XVI. asır özelliklerini yansıtır. (2. Bölümün başı olan bu kısımda dünya tarihinin özeti verilir.)
90. SAYFA
V .
o*
S i
p
r 3 .
5^
4t
M -
... 'W.
•O/
1
s /
•if
s,»
4
O V
/ /o
,^0
o» --4
:5
3^
O
(E
0 %
-V
c ^4.
-2
00
ON
V
'O
(0
sı
t V
X
V .
X.
' J
0
ü V
y.
••i<
C7
J
• *
'.i
V
ft •3
v7
'6. A:
\
6^ 6-
4\ •J)
92. SAYFA
US
'<L^^'U^-
*J*^Jcrf^^U>^JÛ^-
^ '«^^cK/übu-
•1,1
.m
s.
•1 V - V 'S
/"^ y > X j
1
4
•V- .•Tl
/.î 1^
•
A-
\
94. SAYFA
' y ' o
.5 ^J?>
'U .'is i
'^^ T« *S
S'
'•l $V .e
1<* • «i
V
^-.c » w. • >^
4
it
^1
SAYFA 95
^ t
Ilı
r ^- ^-
96. SAYFA
\
\
X
\
\
•mm
mfim M I
3^
5^
K İ
n
-V
2 1İİÎ
mm :3>
3 o -
İ T : i v
•77
s?»
SAYFA 97
\
V
\
\
\
TV,
Xr it*-
^ ^ . 'l
r A
14
İV •A.
1«
îl; \ &
-V. i
.'s
.7-T
•A'
Y A
LI T s
98. SAYFA
4J
"t.
J
<»7. i.ı.
' t
• SAYFA 99
i'4;
V
•r <
I
4
4 ^ ' ''^ (•
-r- c A-
:?0K V . 'if.
'»1
irs
i s
\»1
5
t: r
H H P - '
Or
100. SAYFA
X •1
i'
IV
\
3
v;
•/
v^v
.0
V
ri
• I
ft a.
J5 U f
w.-
'i
\
•M\
\ i4
•S
-mm
SAYFA 101
•s
3 1
3,
54
••)
4 Xr\
' y ^,
?
r-^K^-
\ mm
l - A ^ >3
II
I—'
/
ü5 11
1^ i
2£
•a ,
102. SAYFA
• A
• ^
/ 1^
V O ^ ^ 'X^'
' 6
0'
y ı l
\ - 1 .
SAYFA 103
1-^
7,,
, vua». - f i
>'VVıJ^ „
I. ,ı...tı I.. -•^L.u:.u;'.4.":...ın.^«rf**
104. SAYFA
Af
İV
7^
tr.
il'
••V'' .c.
s-
•v
t -il
I' r
î4 •i:
Ai
\ . r.
Tl
m ' -
9*
I
> 'S
V
'1)
n ^^'^-v i r i
h I
•4 ( • • k > ı--/?
m- .S:
s.
ur.
//T OA ^0
7:/
SAYFA 105
im: •'t
İS s: - w
'4;
Vs
1 .
106. SAYFA
-t'l î 1 ^> i
•< 'V,
v-.y
O».
'i
M .
VVr>
\ «s
^'1
3
:^
u "
'5
IV. (• * {• f
>•
;3
fÇ ı •A ^ T)
6.^
0 m
/
1^
•- t ^ İr
Df ''J ' i :\
w.
1'
l l
'"S
.Ot l
•l -
s.
i
m0'
\
'.V
l f > i t f. l •Ol
9
)
İlli
-V - l '^ -îî P'a\
^ 1 i"'?.
1
... ^3
? •
Yi
3:
>••-,
. Al
1
• -1 SAYFA 109
.1 .S
. 1
i \ ^ 'i 5 i t
'M ^ mm
1-3
•n I
fi
> 3
: 3
II 1
V
7
1)
S'
T 1\
1^ 1
•i
• S r .
•w
110. SAYFA
S)-
-3
?5
mm
1;
4 .* N J> -» * -3
\
-•i l^ l-^^ i
s:
/ 3.
_J f J • ' '
t y.; ^T,'
•s.
1
•S.
/
Mm
i /
»Tu
.V
11^11 -^
i> ^ î ^ ^1
1V
A.
\4J r î <V''
_3 5
-9,
\i );
SAYFA 111
3i
4»
13
.S
•1
•i •Î3
V
«ti
illlt • s
fil
). x h s\ i
J ? ^ ! "ÎC *^ <
i
J*
Pil •5 ^ 4 î >
5?^
^ '1,
112. SAYFA
V
il .;
Mi
I Y - .» :? V ••j • ^
1
V
I
V
1 ^
-İS
m .) .1.
Ek
î -^\'-: ^ l '-
l
i } Â^ t
•s
^ . . V ^
V n
"s
\
\
) •.V' İİ -^ ^ -^"
îtlHi
İP'11 A";
raf -o »T
\
; ^ 4,.>
İlfp \
./
mı, .
V
0
V>1 i
(^1
114. SAYFA
•f
^ ^ ^ ^ ^
mm
-4'
/ /7
'•:.A
SAYFA 115
i 4
: )
t. 1 . I t ^ I
^3
\ it'
l a varağı boştur. Yerine Avusturya Naüonal Bibliothek'de bulunan Suhbatu'l-Ahbar ın zahriye sayfasını (s.89) ile karşılaştırma malzemesi olarak koyduk.
(•. K i - <
.V-
„ ^
r. T.
. (
'V' V •
•••v.-,
\ . w.; t» f \ t.. -
,1*: V»
i-
.t-
I
i
I •(
i:
^*
,v •V-
.<r-
Vv 9i
t '
i/ \
fT 7
\- *
.V. ^ - mu
- ^- I 1^
e
Doç.Dr.Hasan YÜKSEL
Orhaniye K ö y ü i Orhaniye
im
^^ - „
o - . r . , » » . - , r - o > . « . ^ o o r . ^ . » r . o n -. - n ~ ^"1^ — ="
il
31
^ î
TT
ili
j_LL _ « -g M
„ ^^^- -
E
— _
^ ^ n ^ r - . S S — = ~
İlllİj
g S İ İ » j » S Î İ İ g Ş İ 5 5 İ 555 İâŞİİİ8Sg3İİ3
N 3 Q 3 9 3
1
7^
C»
m
2
>
Ol S
5 :
I ^
m
I :
Z
i i
• -H
8 a
^ 3
! S
s. *i .
RE>I>£>>-
r
— o
^3
^—
\ X—
Dr. Ali ÖNGÜL
amele-i sâ'ire içun dahi atâyâ-yı cemile ile cümleyi ziyâde himmet-i beliğ tam idüb b i d â y e t i n d e n
hisse-mend m e g â n i m bir ü n e v â l b u y u r d u k l a r ı n d a n n i h â y e t i n e d e ğ i n bir â n ü z e r i n d e n devr ve mehcur
sonra t e ş e k k ü r e n k u r b a n l a r ı zebh olunub o l m a m a k ü z e r e m i n külli'l-vücûh u m û n n ı n ber-
m e r â s i m - i i t m a m ve n e h z â t - ı k ı y a m ile s a r â y - ı vech-i m e r â m t e m ş î t - p e z î r o l m a s ı senden m a t l û b
âsfâya atf-ı z i m â m ve h e n g â m cem'iyyet ber-vech-i o l m a ğ l a ta'lik-gerden i h t i m a m ı n olan işbu h u s û s
muharrer r e s î d e - i h i t â m o l m a ğ ı n ba'dehu k e m â - m e m u r d a hayren ve gerek ş e r r e n her ne olur ise
k â n t o p r a k hafrine m ü s â r e ' â t olunub r û z - m e r r e senden b i l u r û m . G ö r e y i m seni ne g ü n e i r â n e t ve
yirmi-otuz katâr-ı e s t e r â n ve kırk-elli katâr-ı h i m â r husn-i n e z â r e t idüb bezl-i v ü c û d idersin. Zirâ bu
ve b â r - g i r â n ile ç ı k a n t o p r a k d e r y â y a ve c â b e - c â madde sâ'ir hususa kıyas değil li-vehi'llâhi T e ' â l â
Fazlı P a ş a S a r a y ı n a ve C i n c i M e y d â n ı n a naki ve h a y r a t - ı celîledir. A m e l e ve fi'lesine hayf ve gadr
i h r a ç ve y i r m i i k i a r ş û n ka' r-ı zemine nüzûl itdikde o l u n m a y u b ü c r e t l e r i n i n siyâk-ı â m m ve siyâk-ı
su ç ı k û b sudan dahi a ş a ğ ı i k i a r ş û n k a z ı l d ı k d a n â l e m ü z e r e t a m â m e n virilmesine ve hukuku esnaf
sonra b i r k a ç mahal t u l u m b a c ı m i k r a s l a r ı kurilub alâ m â c e r e ' l - â d e e d â o l u n m a s ı n a kemâl-i dikkat ve
cesim t o p a ç direklerinden ü ç e r b u ç u k a r ş û n kazık rencide r e m î d e d e n s e l î m ü ' l - h a l o l m a l a r ı n a bezl-i
lar kat' ve dak olunub dak olunan kazıkların beyin kudret idüb herkesin irzâ o l m a s ı ve h u k û k - ı ibâd
leri i k i a r ş û n p a r m a ğ ı fasıla ile b i r k a ç b i n a r ş u n k e m â y e n b e g î icrâ ve hizmet-i a'malde olan m ü s -
v ü s a t i olan b ü t ü n m e y d â n kaldırım taşı dizilür gibi lim ve gerek kefere bir alây-i z u ' a f â d a n o l m a ğ l a iş
timurlı kazıklar kakılub iki kat kireç ve bir kat hâlis lerinde m ü s â r e ' â t b e h â n e s î l e t e c b î r ve tekdir itdir-
horasan ile beyaz senk molozdan m e m l û rıhtım m e y ü b m ü l â y e m e t ve râfet-i m ü l û k â n e m i z ü z e r e
b i r k a ç a r ş û n b â l â y a çıkub h e m v â r oldukda b i n â y a hareket ve c ü m l e s i n d e n zât-ı merhamet-i ittisâfıma
kemâl-i m e t â n e t ve r e s â n e t hâsıl olmak içûn ayak hayr du'â a l d ı r m a ğ a sa'yi vefret eyleyesin. İnşâ-Al-
lar seçilüb ve ayakdan a y a ğ a kemerler devr olunub lahu Te'âlâ sen dahi hayr d u ' â m a mazhar oldığın
m i y â n ı n a s a r n ı ç su hazineleri s ü r e t y â b ve yer yü dan gayri "Küll-i nefsin y ü c z â b i m â eslefethu'
z ü n e ç ı k m a ğ a d ö r t a r ş u n kaldıkda köprilik od taşı m e d l û l i n c e b e r - m a k t e z â - y i hasb-i h â l " her ne itsen
ferşine şurû' olundığı e s n â d a k i bin yüz altmış iki e n c â m ı n d a ona g ö r e m ü c â z â t o l a c a ğ ı n " e m r i m u
senesi M â h - ı Ş a ' b â n ı ' n m o n ü ç ü n c ü g ü n ü (29 karrerdir deyu kemâl-i emr-i e k î d ve tavsiye-i ş e d î d
T e m m u z 1749) tarihîle m ü v e r r e h d i r . D a r u ' s - s a ' â d e buyurdukdan sonra c â n i b - i â s a f î d e n dahi e m r - i
A ğ a s ı Kâtibi olan D e r v i ş Efendi lafzan ve ma'nen H ü m â y u n ı m u t a z a m m ı n f e r m â n ve e m r - i lisân-ı
ve hakikaten derviş oldığı gibi bulundığı hizmetler vâcibi'l-iz'ân içun baltacılar k e t h ü d a s ı koşilub sadr-ı
de dahi li'llâh fi'Ilâh sıdk ve istikâmet ve hulîsî der a'zam hazretlerine irsâl ve ber-vech-i m u h a r r e r
p i ş i d ü b pâki-i d â m â n - ı ismet memdûhu'l-fi'âl bir m a ' l û m m ü ş i r l e r i oldukda vezîr-i âsaf n a z ı r dahi
zât-ı ferhunde hısâl o l d ı ğ m d a n h a k k ı n d a lücce-i e m î r ve tavsiyenin t e k r â r ı h i l â l i n d e n e z â r e t i n i
â t ı f e t - i m ü l û k â n e c û ş â n ve r ü t b e - i v â l â - y ı mü'eyyid d ü ş ibtihâcma sof f e r â c e ilbâsîle ikram ve
m u h â s e b e - i H a r e m e y n ile k a d r î terfî' ve b ü l e n d ü l - hizmet-i m e ' m û r e l e r i n e k e m â y e n b e g î k ı y â m eyle
a k r â n olub t a ş r a d a hizmet-i celîle izhârile mişlerdir. H a k k e l â m ve m u h a s s a l - ı m e r â m budur
m ü h i m s â z iken z â t ı n d a m e r k û z olan âsâr-ı rüşd ve ki Efendi m û m â - i l e y h hazretleri bir d â ş t e - i d û ş
zekiye-i i n t i b a h m e ş h û d n a z a r - ı d a k i k a ş i n â s v e d î ' a t i olan ebniyede n i t â k gayreti m e y â n h i m
Pâdişâh olmağın Dâru's-sa'âde Ağası tarafından metlerine ş e d b e n d ve vech-i t e v e c c ü h l e r i n e eb\ab-ı
huzûr-ı H ü m â y û n a çağrılub utbe-i ş e v k e t ve icIâle h u z û r ve r â h a t ı sed ve fâtiha-i m e ' m û r i y e t l e r i n d e n
vaz'ı n â s i y e - i ibtihâl ş e r e f i n eyledikde ş e h r i y â r - ı h â t i m e - i meymenet lâyihasına d e ğ i n bâzû-yi h i m
k a d i r d â n hazretleri ref'i m e h â b e t - i meclis itmek metlerine fütûr g e t ü r m e y u b b e r - m u k t a z â - y ı emr-i
i ç ü n telattufu k e r î m â n e ile izhâr-ı m u ' â m e l e - i H ü m â y u n hareket ve s e r - m ü t e h â v i n ve t a k s i r â t
istinâs buyurub kemâl-i tevâzu'-i m ü l û k â n e l e r i n d e n o l u n m a s ı z ı n r û z - m e r r e akîb-i S a l â t i ' s - S u b h c ü m l e
"Derviş Efendi ne işliyorsun h e m a n onda oturub den m u k a d d e m b i n â y a g e l ü b ve a h ş â m amele
zevkmi ideyorsun" diyû n e v â z i ş bende n e v â z bu p a z û s oldukdan sonra c ü m l e d e n mu'ahhar hanele
yurduklarında zemin-bûs birle" şevketlu, rine gittiği ve m a ' â z Allâhi Te'âlâ bi'd-def'ât ihrâk
m e h â b e t l u efendimin d e v â m - ı e y y â m - ı ö m r - i şev vuku'unda ikişer üçer kişi b i n â d a k a l û b tâ bi-sabah
ketleri du'â-yı h a y ı r l a r ı n ı n hizmetlerindeyim, H a k ş e b b z i n d e - d â r kemâl-i tehaffuz ü z e r e t â b - â v e r o l
T e ' â l â v ü c û d u H ü m â y u n l a r ı n ı h a t a s ı z idüb â m m e - i dığı h a t t â bir k a ç d e f a h a n e l e r i n i n câr-ı
b e n d e ş a n ve b u abd-i hakirlerinden zıll-ı merha mülâsıkında harik-i a z î m olub s e l â m e t d e n n â ü m î d
metlerini zâ'il eylememeye" diyu izhâr-ı u b û d i y e t olundığı kendilerine haber virilmişiken hayr ve şer
eyledikde "bak b e n i m bu e s n â d a câmi'i şerif binası re m i n tarafi'llâhi'l-Bârî i'tikadına t e ş e b b ü s ile mes-
hizmetinden ehem ve mültezim nazar-ı lek-i d e r v i ş î d e s e b â t ve her halde icrâ-yi s a d â k a t ve
H ü m â y u n u m d a bir iş y o k t u r ve sen ö t e d e n beru m u h â l e s a t idüb binadan bir hatve hareket eyleme-
sâlik-i h ü s n - i t a r î k ve h a r e k a t ı n d a m a z h a r - ı tevfik dikleri c ü m l e y i e n g ü ş t b e r - d e h â n acib ve hayret
olub n â s a h a y r - h â h î ve h i z m e t i n d e m e ş k û r u ' l - eyledi. Bu v e ç h i l e a l e ' d - d e v â m i k â m e t , h u s û s e n
m e s â ' î o l d ı ğ ı n d a n bu hususda d a h i s a d â k a t ve e y y â m - ı ş i t â d a ş i d d e t i n d e ve h e n g â m - ı suret
istikâmet ve huluskârî bezl-i kudret ile hizmet ide- s e r m â d e g ü n d e bir k a ç defa, belki her s â ' a t elle
cek m a ' l û m - i m ü l û k â n e m i z o l m a ğ l a câmi'in binası rinde a s â dâ'ir ve sâ'ir olûb b i n â n ı n zîr ve b â l â s ı n a
ü z e r i n e seni ta'yin idüb m ü s t e k i l l e n nâzır eyledim. su'ûd ve nüzûl iderek idâre-i m e ş i y y e t ve e r k â n - ı
H e r u m û r u h u s û s u n a k e m â l - i sa'yi i h t i m â m ve e r b e ' a n ı n her c â n i b i n d e bir k a ç mahalde olan ayak
132 Dr.Ali Ö N G Ü L
ve t i z - g â h u s t a l a r ı n ı n y a n l a r ı n a v a r u b t e ş v î k - i h a v â s ve â m m e y l e d i ğ i n d e n o l v a k i t d e n b e r û
a'mal-i m e h â r e t ve tahrîs-i sa'yi m ü s â r e ' a t içün us p â d i ş â h - ı f ü t ü v v e t - p e n â n hazretlerine ş e b â n - r û z
taları r ü ' e s â s ı n a ve n e f e r â t m a ve k â r - g ü z â r taşçı du'â-yı hayr eylemek k e n d ü l e r i n e v ü c û b mertebe
efradına bir iki g ü n zarfında m ü v â z î n - i kabiliyet ve sinde o l d ı g ı n ı e l - â n m ü t e f e k k i r ve i'tiraf i d ü b
isti'dadlarına g ö r e ü ç e r . b e ş e r ikişer altûn atıyye ile d e v â m - ı e y y â m - ı ö m ü r ve devlet-i p â d i ş â h î
z e v k â n e m ü l â y e m e t ve lutfâne istimâlet iderek his- d a ' v â t ı n d a vakf-ı zeban halve k a l eyledikleri
semend v â y e d â r atıfet o l d u k l a r ı n d a an samimi'l- vâreste-i aşikâr ve divinden sonra gelelim m â nah-
kalb şehriyâr-ı s ü t û d e k â r hazretlerine hayr d u a al n u fîh olan câmi'in b i n â ta'rif ve tavsifine.
d ı r d ı ğ ı c ü m l e n i n m e ş h û d i ve h â l e n a m e l e n i n
T e m e l r ı h t ı m ı n d a n yer y ü z ü n e ç ı k m a ğ a d ö r t
z e b â n - z e d hâl ve kalleridir.
a r ş û n kalub köprilik o d taşı ferşine ş u r û ' olundıgı
E z c ü m l e sırık h a m m â l â n ı her b i r i haml-i bundan akdem b â l â d a ş e r h ve t a s r î h o l u n m u ş ı d i . ^ ^
sakîl olan k e b î r ve a r î z m e r m e r p e h l û ve m e r m e r A h c â r - ı m e r k û m f e r ş o l u n a r a k rûy-i z e m i n e
s ü t ü n ve taban a h c â r ı n t a b a k â t menziline i s a d ı m ü s â v î oldukda câmi'in c e v â n i b - i erba'a dıvârları
içun her bir adedine o n sekiz, y i r m i d ö r t , otuz iki tarh olunub secde zemini ne m i k d â r mürtefi' olsun
dahi z i y â d e h a m m â m n e f e r â t ı k o ş i l u b iktizâsına diyû ba'de'l-istîzân istişâre o l u n m a k f e r m â n olun
g ö r e su'ûd ve nuzûl itdirirler iken ta'b ve m e ş a k k a t m a k l a D â r u ' s - s a ' â d e A ğ a s ı s â b ı k k â t i b i ve o l
lerini m ü ş â h e d e e y l e d i k ç e nisyân-ı m i h e n içun ek e s n â d a r û z - n â m ç e - i evvel A l i Efendi ve â m e d c i ka
ser e y y â m d a h a m m â m b a ş ı l a r ı n a b a ş k a ve rındaşı olan ş e h r - e m i n i Yusuf Efendi hazretleri ve
n e f e r â t m a b a ş k a dest-kerem peyvestelerinden his- H a r e m e y n Müfettişi Ni'metullah Efendi ve hassa
s e - d â r v â y e k e r e m olanlar a h c â r ı n t a h m i l i i ç u n m i ' m â r ı başısı ve su n â z ı n akd-i e n c ü m e n i istişâre
m ü s â r e ' a t d e b i r i b i r l e r i n i m ü s â b e k a t iderler idi. ve b a ' d e ' l - m ü z â k e r e Sultan A h m e d H â n C â m i ' i
K e z â l i k t a ş ç ı k â r - h â n e c i l e r i n e ve h a s e k i y â n ve i n t i h â b olunub ana mukayese olunmagla havlısı
m u ' t e m e d â n ve h a r b e c i y â n ve s â ' i r î n e işlerinde zemininden üç a r ş û n irtifâ' ile ve d â ' i r e n m â d â r
s e r î ' u ' l - h a r e k e olub m ü s â r e ' â t suretinde mecd-i sâ'î som m e r m e r d e n i'mâl olunarak otuz aded igeden
olanlara ve b i r hususa ta'yin o l u n u b i t m â m - ı ç ı k m a musaykal t o p l ı t i m û r pencereleri vaz' ve
m e r â m ile gelenlere bi-kadr-i istihkâkıhim atıyye-i secde zemininden y â y kemerlerinin ü z e n g i t a b a n ı
vâfire ile ç o k kimesneden celb-i du a ve anlar dahi na ç ı k ı n c a kaden o n b e ş a r ş û n som m e r m e r ve
tenk desten r e h â bulub hak budur ki h ü s n - i reviy- ü z e n g i t a b a n ı n d a c â m i ' kubbesine v a r ı n c a kaden
ye-i lisân ve iksâr-ı atıyye-i ihsân ile "Utlubû'l-hayre y i r m i sekiz b u ç u k a r ş û n kûfekî t a ş ı n d a n olub ve
inde h i s â n i ' l - v ü c û h " ^ ^ k e l â m - ı m û ' c i z b e y â n ı n ı n kubbenin aşağıları arzen bir b u ç u k , gittikçe b â l â y a
m a s d a k ı olub s a ğ î r ve kebirini kerem-i a t â y â s m a k a r î b bir a r ş û n altı p a r m a k kalınlığıdır. V e yine
dil-dâde ve c ü m l e s i hizmet izhârında üftâde olmag- kubbenin zemin devri y ü z b u ç u k a r ş û n olmagla
la rûz ve ş e b â n belki her â n c e n â b - i ş e h r i y â r - ı hâsılı namaz kılınan zeminden tâ kubbe alemine
k â m - k â r hazretlerine da'vât-i hayr eylemek v a r ı n c a vech-i m u h a r r e r ü z e r e o n b e ş a r ş û n som
m e c m û ' u n a vird-i zeban idi. H a t t â h a s e k i y â n ve m e r m e r ve y i r m i sekiz b u ç u k a r ş û n kûfekî ve onbir
m u ' t e m e d â n ve h a r b e c î l e r d e n biri t e ş d î d ve t e h d î d a r ş û n kubbe-i tıfıl ki m i n h a y s ü ' l - m e c m û ' elli d ö r t
k a s d î l e ameleden birine hilâf-ı m e r z ı y y e d u r û b ve b u ç u k zirâ' câmi'in kaddi iktizâ ider. V e kubbenin
ş e t û m i d ü b t e ş k î eylediklerinde m a d r û b ve â z e r d e büyükligi câ b e - c â m ü z â k e r e o l u n d u k ç a e r b â b - ı
olanları bir tarîkile mutayyib eyledikden sonra darb fünûn ve ehl-i vukûfun haber virdikleri c e v â b e g ö
ve ş e t n i d e n l e r i g e t ü r d ü b müvâcehelerinde re nefs-i Âsitân-i Devlet-i  ş i y â n e d e c ü m l e b ü y ü k
m ü c â z â t bi'l-fi'il o l d ı g ı n d a n gayri fimâ ba'd bir dahi kubbe ibtidâ Ayasofya-i k e b î r , ikinci S ü l e y m a n i y e
eylememek ü z e r e m e n ' ve zecr olunurlar idi. V e C â m i ' i , ü ç ü n c ü Ebu'l-Fetih, d ö r d ü n c ü işbu
b i r i n i n h a s b e ' l - b e ş e r i y y e fi'l-i k a b i h i ve melfet- N u r u o s m â n î Câmi'-i şerîfinin kubbesi olub m â a d â
sarîh-i zahir olub yine içlerinden m ü d d e ' î oldukla olan cevâmi'-i selâtîn c ü m l e b u n l a r ı n m â d û n i oldıgı
r ı n d a m ü s l ü m a n ise ta'yin o l u n a n o r t a yazıcısı müttefekun-aleyhdir.
m a ' r i f e t î l e , z i m m î ise k e n d i re'isleri m a ' r i f e t î l e
G e l e l i m c â m i ' - i şerîf-i n e v - t a r z - ı latîfin
h ü s n - i m ü d â f e ' a , eger bi'z-zarûre te'dib ve t e h d î d
d e r û n i m e s â h a s m a : iki tarafın dıvar kalınlığı ve ta
lâzım gelse dahi yine â h ı r hususda tayyib-i h â t ı r
rafeynin ç ı k m a t a b a k a l a r î l e arzen ç â m - ç a r ş ı kırk
olacak v e ç h i l e mu'amele-i b i ' l - m ü c â m e l e olunub
sekiz b u ç u k zirâ', sekiz p a r m a k olub ve yine tara
hulâsa-i m â hasal sekiz senenin zarfında d ö r t bin
feynin dıvâr kalınlığı ile tûlen kırk sekiz a r ş û n o l
den m ü t e c a v i z amele ve fi'le-i hademe ve fırka-i
magla m e c m û ' ı câmi'in d e r û n i tertî'î iki bin üçyüz
e s n â f ve z ü m r e - i hirfet ve gerek z â b ı t a n ı n d a n ferd-
kırk altı a r ş u n ider. Kaldı k i ş a d ı r v a n ı suffelerîle
i v â h i d bir t a r î k î l e d i l g î r ve bir v e ç h i l e t e f c î r
ma'a dıvâr tûlen otuz iki b u ç u k a r ş û n , üç parmak,
o l u n m a y û b her biri k e n d û m ü v â z i n kabiliyet ve is-
yine tarafeynin dıvâr kalınlıklarîle arzen kırk iki
ti'dadları ü z e r e c ü m l e s i âtıfet ve m ü r ü v v e t l e r i n d e n
a r ş û n o l û b bu h i s â b ü z e r e terbî'i bin ü ç y ü z y e t m i ş
hisse-mend v â y e - d a r olub resîde-i h i t â m ı n a d e ğ i n
a r ş û n , altı p a r m a k ider. A n c a k k ö ş e l e r i m ü d e v v e r
her h u s û s d a re'yi r e z î n - i â k ı l â n e ve t e d b î r - i
olmagla t e r b î ' i n d e n bir m i k d â r noksan olur. Suffe-
m u ' t e d i l â n e ve b a h ş - i k e r e m a t â y â - y i c e m î l e ile
lerine dikilen s e r ç e g ö z ü ta'bir o l u n u r m e r m e r
m e c m û ' u n ı m e ş k û r ve h o ş n û d ve her ne kadar
hısâl-ı h a m î d e var ise kendinde m e v c û d o l m a ğ ı n 25. Hayrı, güler yüzlü kimselerden isteyiniz
n â m h a t e m î k i , n â m ve cûd-i s e h â ile celb-i kulûb-i 26. Bk. yukarıda Osmanlıca metin.
T A R l H - 1 CÂMİ-I N U R U O S M Â N Î 133
I: —
of
// /
-Sisi
^ N ı
I 1/
I I
t ^. I
N I
İl i I 11
-1 / 1 ı V /i I \
_Q__0_
fm
T: 0//
U
—W
/b
K İ / 1 ı
. t x :
! I I I
Resim 5: Bademli Kılcızade Mehmet Aga Resim 6: Bademli Kılcızade Mehmet Aga
Camii, son cemaat yeri tavanı. Camii, harim taçkapısı.
150 Y r d . D o ç . D r . İnci K U Y U L U
• 1»,
R e s i m 8: B a d e m l i K ı l c ı z a d e M e h m e t A g a C a m i i , iç g ö r ü n ü ş ü .
Resim 12: Bademli Kılcızade Mehmçt Aga Camii, Resim 13: Bademli Kılcızade Mehmet Aga
güney cephesindeki natürmortlu panolar. Camii, güney cephesindeki deniz manzarası.
152 Yrd. D o ç . Dr. inci K U Y U L U
I*
^1
R e s i m 14: B a d e m l i K ı l c ı z a d e M e h m e t A g a C a m i i , M e k k e tasviri.
R e s i m 15: B a d e m l i K ı l c ı z a d e M e h m e t A g a C a m i i , M e d i n e tasviri.
B A D E M L İ K I L C I Z A D E M E H M E T A Ğ A C A M l l (ÖDEMİŞ/İZMİR)
, 153
h a r i m t a v a n ı n d a rastlanır. A n c a k , b u y a p ı l a r d a ta 20. Resim için bkz. G. Renda, a . g . c , s. 162, Res. 129.
156 Yrd.Doç.Dr. InciKUYULU
Y a p ı n ı n y o ğ u n s ü s l e m e l e r i a r a s ı n d a sadece
iki m i m a r i tasvire yer verilmiştir. H a r i m girişinin 21. Resim için bkz. R. Arık, B a t ı l ı l a ş m a D ö n e m i Anado
l u . . . , s. 43, Res. 38.
iki y a n ı n d a birer d i k d ö r t g e n ç e r ç e v e içine a l ı n m ı ş
22. Resim için bkz. ay. yer., s. 9 1 , Res. 78,79.
M e k k e ve M e d i n e tasvirlerinde renk t o n l a m a l a r ı ,
ışık-gölge o y u n l a r ı , perspektif denemeleri gibi Batı 23. Resim için bkz. inci Kuyulu, "Kırkağaç Çiftehanlar Ca
m i i " , A r k e o l o j i - S a n a t T a r i h i D e r g i s i , V (İzmir
resmini ç a ğ r ı ş t ı r a n ö ğ e l e r dikkati ç e k e r k e n , ayrın-
1990), Lev. XVI, Res. 7.
tıcı işleme tarzı, y a p ı l a r ı n biçimlendiriliş ve yerleşti-
24. Resim için bkz. inci Kuyulu, "Batılılaşma Dönemi Ana
rilişlerindeki acemilikler gibi özellikleriyle de m i n dolu Tesvir Sanatından Yeni Bir Örnek: Soma Damga
y a t ü r geleneklerine baglı alışkanlıkların sürdürüldü cı Camii", Arkeoloji-Sanat Tarihi Dergisi, I V (İzmir
ğ ü izlenir. B u g ü n bilinen ö r n e k l e r i n e g ö r e yalnızca 1988), Lev. XXII, R e s . l l , Res. 22,
camilerde resmedilen M e k k e ve Medine tasvirleri 25. ' Resim için bkz. G. Renda, a.g.c., s. 163, Res. 130.
S o m a Hızır Bey C a m i s i ( 1 7 9 1 - 9 2 ) , 2 ^ A y d ı n K o 26. R. Arık, B a t d ı l a ş m a D ö n e m i Anadolu..., s. 3 1 .
çarlı C i h a n o g l u Camisi ( 1 8 3 4 - 3 5 ) , ^ ° M u ğ l a K u r
27. Resim için bkz.Y. Ötüken-A. Durukan-vd. ,a.g.e., I V ,
şunlu Camisi ( 1 8 5 3 ) ^ 1 gibi y a p ı l a r ı n duvar resim s. 712, Res. 69.
lerinde de işlenmiştir.
28. Resim için bkz. ay. es., s. 570, Res. 3 1 1 .
Y a p ı d a dikkati ç e k e n d i ğ e r bir s ü s l e m e ö ğ e 29. Resim için bkz. R. Arık, B a t d ı l a ş m a D ö n e m i A n a
si de, s ü t u n motifleridir. G ü n e y cephenin dogu k ö dolu..., s. 33, Res. 26, Res. 27.
ş e s i n d e , h a r i m girişinin ü z e r i n d e k i pencere ile dış 30. Resim için bkz. ay.es., s. 47, Res. 4 1 .
m i h r a b ı n iki y a n ı n d a birer; ana m i h r a b ı n iki y a n ı n 31. Resim için bkz. ay.cs., s. 55, Res. 47.
da ise ü s t ü s t e ikişer s ü t u n m o t i f i ışık-gölge o y u n 32. R. Arık, B a z ı Ö r n e k l e r i y l e . . . , s. 29.
ları ve renk t o n l a m a l a r ı y l a farklı etki yaratan tas 33. R. Arık, B a t ı l ı l a ş m a D ö n e m i Anadolu..., s.43,
virler olarak ilgi çekicidir. G ü l ş e h i r Karavezir Ca Res. 38, s. 44, Res. 39.
misi (1779)'^2 h a r i m i n d e g ü n e y d u v a r ı n d a n d ı ş a 34. Tavanlar hakkında geniş bilgi için bkz. S. H , Eldem,
t a ş a n b ö l ü m ü n kemer ü z e n g i s i n i n altında, k ö ş e l e r Türk E v i III, istanbul 1987, s.106-131.
de k e m e r i t a ş ı y o r izlenimi verecek şekilde; Denizli 35. M . Sözen-R. Ank-vd., Türk Mimarisinin Gelişimi
A c ı p a y a m Y a z ı r K ö y ü C a m i s i n d e (1802-3)-^^ ise. ve Mimar Sinan, Ankara 1976, s. 304.
B A D E M L İ K I L C I Z A D E M E H M E T A Ğ A CAMİİ ( Ö D E M t Ş / I Z M İ R ) 157
-e.
a»
İM
0 .1
Resim la - Ib: XIX. Yüzyıl Çanakkale Seramikleri. Dişi ördek başlı testi (Ankara Etnografya
Müzesi).
•
Resim 2 a - 2 b : X I X . Yüzyıl Çanakkale Seramikleri. Dişi ördek başlı testi (Ankara Etnografya
Müzesi).
162 Deniz A Y D A
R e s i m 3: X I X . Y ü z y ı l Ç a n a k k a l e S e r a m i k l e r i . D i ş i Ö r d e k b a ş l ı t e s t i ( A n k a r a E t n o g r a f y a Müzesi).
X I X . YÜZYIL Ç A N A K K A L E S E R A M İ K L E R İ N D E N , Ö R D E K BAŞLI T E S T İ L E R 163
IBüır (ü)ırîû(glk^
Jiiüi
Yıldıray ÖZBEK
d o ğ u - b a t ı y ö n d e s ı r a l a n m ı ş iki katlı tek sıra h ü c r e 17. Atay, H . , "1914'de Medrese Düzeni", İslâm İlimleri
E n s t i t ü s ü Dergisi, S.V, Ankara 1982, s.24.
lerden ibarettir. H ü c r e l e r i n ö n ü n d e her iki katta da
a h ş a p revak sırası b u l u n m a k t a d ı r . ^ ^ 18. Ötüken, Y . , "Orhan Gazi (1326-59 ) Devrinden Kanu
ni Sultan Süleyman Devrinin (1520-66) Sonuna Ka
Vakfiye k a y d ı n d a n 1891'den ö n c e yapıldığı dar Osmanlı Medreseleri", In Memoriam Albert L o
uis Gabriel, İstanbul 1978.
tespit edilen Ç a n k ı r ı B u ğ d a y P a z a r ı Medresesi ku-
z e y - g ü n e y y ö n d e s ı r a l a n m ı ş iki katlı tek sıra h ü c r e 19. Altıntaş, E., "Çankırı Merkez ve İlçelerinde Yapılan Es
ki Eser Tespit Çalışmaları 2", VllI.Vakıf H a f t a s ı K i
lerden ibarettir. tabı, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara
Ü r g ü p ; M u s t a f a p a ş a (Sinasos) k a s a b a s ı n d a 1991,s.l42.
bulunan H . 1 3 1 6 / M . 1 8 9 9 tarihli M e h m e t Ş a k i r 20. Altıntaş, E., a.g.m., s, 142.
P a ş a Medresesi, arazi meylinden kaynaklanan bir 21. Terzi, I . , Samsun'da Türk-lslam Eserleri, (Basılmamış
mecburiyetle iki katlı yapılmıştır. Ç o k k a r m a ş ı k bir Yüksek Usans Tezi), A . Ü . D . T . C . R , Ankara 1980,
p l â n arzeden medresenin p o r t a l i , b ö l g e t a ş ı n ı n s. 3 1 .
verdiği i ş l e m e kolaylığı nedeniyle Şıhlı H a m i d i y e 22. Terzi, I . , a.g.e., s. 30.
Medresesinden daha süslü bir g ö r ü n t ü arzetmekte- 23. Kuban, D . , Türk Barok Mimarisi Üzerine Bir Deneme,
dir (Res: 12). İstanbul 1954, s. 1 3 5 - İ 3 6 .
168 Yıldıray Ö Z B E K
Mustafapaşa Kasabası, Mehmet Şakir Paşa Ü ç g e n alınlık, kademeli kemer, yuvarlak ke
Medresesi h a r i ç , d i ğ e r l e r i n d e ö ğ r e n c i h ü c r e l e r i m e r , a k a n t ü s y a p r a ğ ı ve t u ğ r a k a b a r t m a s ı gibi d ö
a h ş a p - t a ş s ü t u n l a r a ya da d i k d ö r t g e n payelere atıl n e m özelliği bezemelere rastlanır.
m ı ş kemerlerin o l u ş t u r d u ğ u revakların etrafına sı
Hepsinde üst ö r t ü kiremit çatıdır. Revak-
ralanmıştır.
1ar kubbeden ziyade a h ş a p t a n d ü z tavanla ka
H e m e n hepsinde klasik medreselerde g ö r patılmıştır.
d ü ğ ü m ü z kubbe, tonoz gibi ö r t ü e l e m a n l a r ı n a rast
11. A b d ü l h a m i d d ö n e m i n d e az s a y ı d a med
lanmaz.
rese inşa edilmesi, d e ğ i ş e n sosyal, siyasal, kültürel
D e ğ e r l e n d i r m e d e ele a l ı n a n medreselerin ve e k o n o m i k sebeplerle, medrese e ğ i t i m i n i n terk
hepsi i k i katlıdır. H a m i d i y e Medresesinde giriş ho edilerek, batılı eğitim sistemine geçilmesi ş e k l i n d e
lü ü z e r i n d e k i "müderris odası" ikinci kat h a v a s ı izah edilebilir. B u d ö n e m d e yeni medrese inşaatın
vermektedir. dan ziyade eski medreseler onarılmıştır.
- t i .
rn
•
0
KUZEV
o ^1 2 3 m
—\^y>
Plan: 3
E L O I Î D İ n i ] ^IICDUlîSlîl^l I^IİJDİİIHÎÛS O D A S I
ŞIHLI H A M İ D İ Y E M E D R E S E S İ 169
.tŞL
[o c
b
c
[1
[9 [ö] c
Tunmniîjın. tâ'
:
s
; i
t
i
n.v......ri
2 i a 7JLO \i2zx: C:
®
i?m\A IIASrİDİYl'] MlîDlllîSIüSİ UÖLÖVIî PKO.İUSİ- •• • •
Plan: 1
170 Yıldıray Ö Z B E K
UT
in
ıriH
tıd-
IS
on;
ev)
c
(O
ŞIHLI H A M İ D İ Y E M E D R E S E S İ 171
t'
um
BE
(E r
172 Yıldıray Ö Z B E K
zj rt.
Resim 2b: Şıhlı Hamidiye Medresesi portali. Resim 1: Şıhlı Camii'nin H. 1225 (M. 1810) tarihli
kitabesi.
174i Yıldıray Ö Z B E K
ü
Resim 3: Şıhlı Hamidiye Medresesi nin H. 1309 (M. 1891-92) tarihli inşa kitabesi.
I !
Resim 6: Şıhlı Hamidiye Medresesi "Müderris Odası " ve çıkışı sağlayan merdivenler.
176 Yıldıray Ö Z B E K
I II
M
Resim 10: Şıhlı Hamidiye Medresesi'nin avlu Resim 11: Şıhlı Hamidiye Medresesi revak
revagı ve üst örtüsünden görünüş. kemerlerini taşıyan yekpare taştan yapılmış
sütunlardan biri.
Î3
Erol YURDAKUL
meden vefat etmiştir.) Seyyid A h m e d er-Rufai'nin vak'a ulaştık. Burası büyük bir ribattır. İçinde
oğlu Taceddin Seyyid er-Rufaî'nin bir grup dervişi binlerce derviş bulunur. Ziyaretini niyet ettiği
ile birlikte Konya'ya geldiği, C e l â l e d d i n K a r a t a y ' ı n miz veliyullah Ebu'l Abbas Ahmed-i Rufai'nin
Medresesinde misafir olarak kaldığı, (Kendilerini torunu (Hafidi) Şeyh Ahmed Kuçek'in oraya ge-
a t e ş e atmak, kızgın şişleri v ü c u t l a r ı n a b a t ı r m a k , /işine tesadüf eyledik. Bu zat Rum ülkesinden
kızgın d e m i r i a ğ ı z l a r ı n a sokarak ş e k e r y a p m a k , (Anadolu) ceddinin kabrini ziyaret maksadıyle
k a m ç ı d a n kan a k ı t m a k gibi) hileli oyunlar g ö s t e r d i gelmiş idi. Revak meşihati (Şeyhliği) ona mün
ği, M e v l â n â ' n ı n karısı Kira H a t u n u n da k o c a s ı n tehi oldu. İkindi namazı kılındıktan sonra tabi
dan izin almadan K o n y a l ı Hatunlar ile birlikte gi ve def çalınıp dervişler raksa başladılar. Akşam
dip bunları seyrettiği ve M e v l â n â ' n ı n buna ç o k kız namazını müteakip pirinç ekmeği, balık, süt ve
dığı A.Eflaki'nin "Ariflerin M e n k ı b e l e r i " kitabın hurmadan ibaret olan yemek getirildi. Halk ye
da bahsedilmektedir-^^. B u olay olurken M e v l â n â dikten sonra yatsıyı kıldık. (Şeyh (Kuçek) Ah
h e n ü z s a ğ o l d u ğ u n a g ö r e tarih 1 2 7 3 ' t e n daha ö n med (Rufaî) ceddinin seccadesine oturduğu
ce olmalıdır. halde dervişler zikr ve bundan sonra semâ ey
lediler. Evvelce hazırlanmış olan yüklerle odun
Taceddin Seyyid e r - R u f a î ' n i n o ğ l u Seyyid
ateşe verildi. Dervişler raks ederek ateşin orta
A h m e d Kuçek-i Rufaî ise M e v l â n â ' n ı n t o r u n u U l u
sına girdiler. Ateş tamamen sönünceye kadar
A r i f Çelebi'yle M . 1 3 2 0 tarihinden ö n c e ( Ç ü n k ü ;
kimi içinde yuvarlandı, kimi ateşi ağzına aldı.
U l u A r i f Ç e l e b i 1 3 2 0 t a r i h i n d e vefat e t m i ş t i r )
Bu cemaatin adeti böyledir. Taife-i Ahmediye
Amasya'da karşılaşmıştır. Ariflerin M e n k ı b e l e r i n d e
(Rufai'ler) onunla tanınırlar. Bunlardan bazısı
bu k a r ş ı l a ş m a d a n ş ö y l e bahsedilmektedir. "Ab
büyük bir yılanı alıp başını dişleri ile sıkarak
dal'ın ve Ahrar'tn özü Seyi/id Ahmed Kuçek-i
kopanr."^^.
Rufaî bir gün Amasına şehrinde Çelebi hazretle
rinin ziyaretine gelmişti Aralarında hadsiz he Ibn-i Batuta; A m a s y a i l i T a ş o v a i l ç e s i n e
sapsız latifeler ve ilâhî bilgiler anlatıldıktan b a ğ l ı Sonusa (Uluköy) beldesine de u ğ r a m ı ş ve
sonra Seyyid Ahmed'e mensup olanlardan (Ah- ö z e t l e şu bilgileri vermiştir: "...Amasya yakınında
mediyan : Ahmediler) bir cemaat içeri girdi ve Sonusa Beldesi vardır ki, Ebu Abbas Ahmed
ellerinde büyük bir kabak olduğu halde oku Rufaî hazretlerinin evladı orada sakindir. Şeyh
mağa başladı ve semâ'a katıldılar. Semâ'da çok tzzeddin bu cümleden olup, el-yevm revak şey
heyecanlar gösterip deliliklerde bulundular. hi ve sahib-i seccade-i Rufaî'dir. Biraderleri
Seyyid Ahmed, özür dileme makamında; (-Arif Şeyh İbrahim, Şeyh Ali ve Şeyh Yahya'dır.
lerin sultanı ve sultanların arifleri mazur gör Bunların cümlesi. Şeyh Küçük Ahmed bin Ta
sün; zira bizim deliler çok zaman böyle kabak ceddin Rufaî'nin evladıdır. Küçük sagir manası
sesiyle semâ ederler) dedi. Çelebi hazretleri de: nadır. Bunların zaviyesine inerek diğerlerinin
(-Çok güzel ! Dervişlerin yaptıkları bütün işler feyzü rüçhanlarını müşahede eyledik."^^.
hoş görülür ve sevilir, fakat şurası gariptir ki si
Yukarda s ö z ü g e ç e n olaylar ışığında Y o l p ı -
zin müridler boş kabaklarla raks ediyor, bizim
nar K ö y ü n d e t ü r b e s i bulunan Ş e y h N e c m e d d i n
dostlar ise dolu kabakla sema yapıyorlar. Bu
Yahya er-Rufai; Ladik'te t ü r b e s i bulunan Ş e y h A h
semâ ile o semâ arasında büyük bir fark var...)
med K u ç e k er-Rufai'nin oğlu ve Ş e y h Taceddin er-
buyurdu. Bunun üzerine Seyyid Ahmed iyi bir
Rufai'nin torunudur. Ş e y h İzzettin, Ş e y h İ b r a h i m
at ve bir Mısır elbisesi hediye edip mürid oldu.
ve Ş e y h A l i ; Seyyid N e c m e d d i n Y a h y a Er-Ru
Çelebi hazretleri de sırtındaki elbiseleri Seyyid
Ahmed'e giydirdi, arkadaş ve kardeş oldular"^'^. fai'nin k a r d e ş l e r i olup bunlardan Ş e y h Ali'nin me
zarı A m a s y a ' n ı n T a ş o v a K a z a s ı n a b a ğ l ı "Sunisa-
Seyyid Taceddin er-Rufaî'nin oğlu olan Sey Uluköy köyündedir^^.
yid A h m e d K u ç e k er-Rufaî Milâdi 1 3 2 5 tarihinden
13. A.Eflâki, aynı eser, c.II, s.149.
sonra İbni Batuta ile Vasıt ş e h r i y a k ı n l a r ı n d a k i Ri-
vak Ribatmda karşılaşmışlardır. B u karşılaşmayı İb 14. A.Eflâki, aynı eser, c.II, s.287.
ni Batuta ş ö y l e vemnektedir: Vasıt'a vardığı 15. İbni Batuta, Seyahatname, Çev.Mümin Çevik, C. I-II,
mızda, kafile ticaret için üç gün eğleşti. Bu s. 126, İstanbul 1983; S.Bayram, a y n ı eser s.146.
müddet zarfında Vasıt'tan bir günlük mesafede 16. fbn Batuta Seyahatnamesi'nden S e ç m e l e r , (Haz.
bulurian Ümm-i Ubeyde adı ile bilinen köydeki İsmet Parmaksızoglu), s.27, 1000 Temel Eser, M.E.B.
Yayınlan, İstanbul 1 9 7 1 ; S.Bayram, aynı e s e r , s.147.
veliyullah Ebu A b b a s Ahmed Er-Rufai Hazret
lerinin kabrini ziyaret etmek istedim. Vasıt'ın 17. I.Hakkı Uzunçarşıh, A y n ı eser, s.80'deki dip notunda
"İbni Batuta Amasya'yı zikrettikten sonra (Kurbünde
ileri gelenlerinden ve fakihlerden Şeyh Takı- Sunisa Beldesi vardır ki Irak Padişahının mülkü olarak
yüddin bin Abdulmuhsin Vasıti'den beni oraya veliullah Ebu Abbas Ahmet Rufai hazretlerinin evladı
götürmek üzere yanıma bir arkadaş katmasını orada sakindir. Şeyh Izzeddin bu cümleden olup elyevm
rica ettim. Bu bölge halkından ve Benu Esed revak şeyhi ve sahib-i seccade-i Rufai'dir. Biraderleri
Şeyh Ali, Şeyh İbrahim, Şeyh Yahya'dır. Bunların cüm
ileri gelenlerinden üç kişiyi refaketime verdi ve
lesi Şeyh Küçük Ahmed bin Taceddin Rufai'nin evladı
beni kendi hayvanına bindirdi. Öğlen üzeri yo dır.) diyor". Bu köy Sultan II. Bayezid'in Kapıağası Hü
la çıktım. O gece Benu Esed ileri gelenlerinden seyin Ağa'nın köyü olup burada H.892 tarihli bir cami
birinde misafir olduk. İkinci gün öğle vakti Ri- ve bir hamam yaptırmıştır. Bu zat ayrıca Amasya'da
180 Erol Y U R D A K U L
'İv
s »
41
Resim 3: Türbe ziyaret bölümü içten görünüş (Sadi Bayram).
A M A S / A - Y O L H N A R (HAKALA-KAĞLA-KAÛAL^) K Ö Y Ü N D E B U L U N A N B l A M Î Y A P I L A R 185
Resim 7: Sandukanm ayak ucu inşa Resim 8: Mezarlıkta bulunan yıkılmış mezar
kitabesi. taşlarından örnekler.
Resim 7: Sandukanm ayak ucu inşa Resim 8: Mezarlıkta bulunan yıkılmış mezar
kitabesi. taşlarından örnekler.
"T i
\ • f •
i
» E
•
I
Resim 17: Tek hamam dogu ve kuzey cephelerinden görünüş.
190 Erol Y U R D A K U L
-O
IS 1
K « t
O 3
'.a
\
1 M -
: 3
1 v\
-5o-ol
ot
OL
-A
3
1 3
14 A
O UI
<r
> Z
uı
o 1 N
3 Ul {
cO c o t
cO
Ol
I
A M A S / A - Y O L H N A R ( H A K A L A - K A Ğ L A - K A Ğ A l J \ ) K Ö Y Ü N D E B U L U N A N BLAMÎ Y A P I L A R 193
AAUSVÖik-SULÜOVA-YOLPINAR ( m e A U ) I^ÖYU
ŞEY+1 VIECMEDDÎH YAWYA tU-UUPAİ TÖRKSÎ
1
L
1^ "1.
194 Erol Y U R D A K U L
vs
»'5
b
D
t.
I
i /'
52
A O
^0 rn
:|ııııl I I I i I
A M A S i ' A - Y O L H N A R (HAKALA-KAĞLA-KAĞALA) K Ö Y Ü N D E B U L U N A N BLAMÎ Y A P I L A R 195
A — -
i ^'3
u \
CIZ!M;5- a-d k e s i t
•T
1^
- m i m
oy.
LJJ_i m
ne --"/Tl-:;
Q!ZIM-.6- b-b' k e s i t
O • 1 2 3 4 5
liıııi I I I I I.
196 Erol Y U R D A K U L
-w
—"ı
rl..—
lO—-
£ 1 -ı 1^
I 1
1 I II id
LJ.
v... V
ÇİZİM:7- giriş c e p h e s i
o 'I j ! 3 4 5
•to m.
.-V V.
İH 1 ^
I I
ÇİZİM:8- güney c e p h e
A M A S / A - Y O L H N A R (HAKAIA-KAĞLA-KAĞALA) K Ö Y Ü N D E B U L U N A N B U \ M Î Y A P I L A R 197
A M A S Y A - S U L U O V A - Y O L P ı N A R (mkAlA) KSYÜ
T£J^+IXMAM 4/400
I I
- i
I
I II
V/
%
-4
i ';
r
•:.}
1 / \ - A il
mffm
a
4- 4 -
Çİ2!M:9- plân
2 3 4 5 -10 m
I I I
198 Erol Y U R D A K U L
r
AMASYA-SULUOVA- VOİ-PlNAR (HAKAİA) kcfYÜ
T t K MAMAM i/m
er
y/y
cizİMMo-a-d k e s i t
i
i
1
2 9 2 ( H . 6 9 1 ) yılında inşâ edldiginde S.tlettarafei/ni'n-nesîbeti'l-ebeveyn Safve-
Dârussulehâ adını taşıyan Hoca Sünbül tüddünya ve'd-Dîn bintü'l-emîrü'l-mağfur Muî-
Z a v i y e s i n i n banisi, b u g ü n sadece mescit nüd-din Pervâne rahimehullâh ve ebkâhe zey-
L— 1 ve t ü r b e kısımları ayakta kalabilen s ö z k o - nü'l-Hac ve'l-Harame^/n Sünbül bin Abdullah
nusu m ü e s s e s e n i n kitabesinde yazıldığına g ö r e , el- tekabbelallâhu minhu fî seneti ihdâ ve tis'în ve
sitte mie.
Hac S ü n b ü l bin Abdullah'tır. Aynı kitabede,
D â r u s s u l e h â ' n ı n , Sultan G ı y a s e d d i n Mes'ud b i n Kitabede de a ç ı k ç a g ö r ü l d ü ğ ü ü z e r e el-Hac
Keykavus^ z a m a n ı n d a inşâ edildiği ve el-Hac S ü n S ü n b ü l b i n A b d u l l a h ' ı azat eden h a t u n "Melike-
bül b i n Abdullah'ın da M u î n ü d d i n P e r v â n e ' n i n kızı tü'l-Muazzame' lâkabını taşıyan, Safvetüddünya
n ı n u t e k â s m d a n yani azatlı k ö l e l e r i n d e n birisi oldu v e ' d - D î n binti M u î n ü d d i n P e r v â n e ' d i r . B u ifade tar
ğ u kayıtlı b u l u n m a k t a d ı r . Kitâbeyi y a y ı n l a y a n Halil zını, z a m a n ı n sultanı G ı y a s e d d i n Mes'ud b i n Key-
E d h e m , P e r v â n e ' n i n kızının isminin belli o l m a d ı ğ ı kavus'un isminde o l d u ğ u gibi okursak, Safveddin
nı kaydediyor;^ zâviye h a k k ı n d a kısa bir malumat binti M u î n ü d d i n P e r v â n e o l m a k t a d ı r . A n c a k , Gıya
veren Ersal Yavi ise, sanırız k i t â b e d e k i ifadelerden seddin ve Safveddin kelimelerinin l â k a p o l m a ihti
hareketle s ö z k o n u s u kadının isminin Safiyeddin o l malinin b u l u n d u ğ u da dikkate alınmalıdır. N i t e k i m
d u ğ u n u y a z ı y o r . ^ Y i n e a y n ı şekilde Albert Gabriel H ü s e y i n H ü s a m e d d i n , m e ş h u r eserinde, s ö z k o n u
su k a d ı n ı n i s m i n i n "lldihond Hatun olduğu
de, m e ş h u r eserinde bu zâviyenin Mes'ud 11 zama
kuj^ûddan istidlâl edilmektedir" d i y o r . Yazara
n ı n d a , P e r v â n e ' n i n kızı Safwat al-dîn'in azatlı köle
g ö r e l l d i h o n d H a t u n , "Anadolu'da hükümet
si Abdullah oğlu S ü n b ü l t a r a f ı n d a n inşâ edildiğini
eden Selçuklu hânedânınm son pâdişâhı olan
kaydediyor ki,'* bu bilginin de s ö z k o n u s u kitabeye
Sultan Mes'ud bin Izzeddin Ke[;kavus'un
dayandığı anlaşılmaktadır.
şehzâdesi olan Sultan Tâceddin Altunbaş'm
Ö y l e anlaşılıyor ki,Hoca S ü n b ü l ' ü n kimliğinin valdesi, Tokat'ta Ahmet Paşa Camii ve Sünbül
açıklığa kavuşması için, kendisini azat eden ve bel Baba Tek^/esi kapılarmdaki kitâbelere göre
ki de dârussulehâsını inşâ etmesini s a ğ l a y a n hatu Muînüddin Pervâne'nin kerimesidir"Bu ifade-
nun k i m o l d u ğ u n u n bilinmesinde fayda vardır. B u
b a k ı m d a n , temel k a y n a ğ ı m ı z durumunda bulunan 1. Sultan Mes'ud bin Keykavus ve dönemi için bl<z. Os
s ö z k o n u s u kitabenin dikkatlice incelenmesi gerek man Turan, S e l ç u k l u l a r Z a m a n ı n d a Türkiye T a r i
mektedir.Halil Edhem'in yayınladığı şekliyle kitâbe- hi, İstanbul 1984, 2. baskı, s.585 vd.
n i n b u g ü n k ü harflerle yazılışı a ş a ğ ı d a k i şekildedir: 2. Halil Edhem, "Anadolu'da Islâmî Kitabeler (Tokat), T a -
rih-i O s m a n î E n c ü m e n i M e c m u a s ı , Cüz:35{l
1. KâleHâhu Teâlâ "Vemâ tükaddimû li- Kânun-ı Evvel 1331), ss.650-653.
enfüsiküm min h a y r ı n tecidûhu îndellâhi hüve 3. Ersal Yavi, Tokat, İstanbul 1986, s.49.
hai/ran ve a'zamu ecran vesteğfirullâhi"^ tûsilü
4. Albert Gabriel, Monuments T u r c s D'anatolie
bi inşel hâze'l-makâmi'l-mübâreki'l-müsemmâ (Amasya-Tokat-Sivas). I I , Paris , 1934, s . l 0 3
Dârussulehâ
5. Kur'ân-ı K e r î m , 7 3 / 2 0 .
2. llellâhi Teâlâ fî zemâni es-Sultâni'l- 6. Hüseyin Hüsameddin, A m a s y a Tarihi, III, İstanbul
a'zam Ğıı^âsüddünya ve'd-Dîn Mes'ud bin Key- 1330-1332, s.23+dn.l,2.
200 Dr.Saim S A V A Ş
den, kitabede a d ı g e ç e n k a d ı n ı n , yine kitabede is "Vakf-ı Zâviye-i Hoca Sünbül der nefs-i To-
m i yazılı olan ve z a m a n ı n sultanı o l d u ğ u belirtilen /cat",1576 ( H . 9 8 4 ) t a r i h l i Evkâf-ı R û m Defte-
Mes'ud Il'nin e ş i o l d u ğ u a n l a ş ı l m a k t a d ı r . Kitabeyi ri'nde "Vakf-ı Zâviye-i Merhum Sünbül Ağa",
y a y ı n l a y a n Halil Edhem de, "Bu hatuna (el-Meli- V G M Arşivi'nde bulunan 4 8 1 n u m a r a l ı Sivas Ev
ketü'l-Muazzame) lâkabı verildiğinden kendisi vel Muhasebe Defteri'nde "Vakf-ı Merhum Said
nin bir hükümdar zevcesi olması pek muhte ibn Sünbül der Tokat" ve 1 9 0 6 - 1 9 1 4 ( R . 1 3 2 2 -
meldir, ı;oksa yalnız Pervâne'nin kızı olmasın 1 3 2 9 ) tarihlerinde d ü z e n l e n m i ş muhasebe kayıtla-
dan dolayı bu lâkabı ahz edemezdi. Biz rında^* "Sünbül Baba Tekyesi", "Said Sünbül
müşârunileyhâyı Sultan Mes'ud-ı Sâni'nin zev Baba Vakfı", " H o c a Said S ü n b ü l Baba Vakfı"
cesi zannediyorum' demektedir.^ i s l â m A n s i k l o - ş e k l i n d e kaydedilen H o c a S ü n b ü l Zâviyesi, H a l i l
pedisi'nde "Muin-üd-din Süleyman Pervana" E d h e m , Gabriel, H . T . C i n l i o ğ l u , M . T a y y i b Gökbil-
m a d d e s i n i yazan J . H . K r a m e r s de, "... kendisi g i n ^ ^ ve Ersal Y a v i t a r a f ı n d a n "Sünbül Baba
Keyhüsrev Win bir kızı ile evlenmiş olduğu gibi, Zâviyesi" o l a r a k ifade e d i l m i ş , Evliya Ç e l e b i
kendi kızlarından biri de Selçuklu Gıyaseddin S e y a h a t n â m e s i ' n d e ise, "SünbüUü Baba Tekke
Mes'ud II ile evli idf diyerek, bu yakınlığa işaret si" adıyla kaydedilmiştir. Biz en eski arşiv vesika
etmektedir.^ A y r ı c a , M e v l â n a C e l â l e d d i n R û m î ile larına sadık kalarak Hoca Sünbül Zâviyesi' ismi
Pervane M u î n ü d d i n S ü l e y m a n a r a s ı n d a k i m ü n a s e n i tercih ettik.
betin bolca yeraldıgı A h m e t Eflâkî'nin m e ş h u r ese
Kitabede kayıtlı "Sünbül bin Abdullah" is
rinin iki yerinde P e r v â n e ' n i n kızından bahsedilir ve
m i ile vakfiyede ve sonraki tarihleri m u h t e v î d i ğ e r
b u n l a r d a n birisinde, P e r v â n e ' n i n kızının isminin
vesikalarda g e ç e n "Said ibn Sünbüt' ismi a r a s ı n
H a v e n d z â d e o l d u ğ u belirtilir.'
daki m ü n a s e b e t i n de açıklığa k a v u ş t u r u l m a s ı icap
P e n â n e ' n i n kızı olarak zikredilen Ildihond ve ediyor. İlk b a k ı ş t a b u i k i isim a r a s ı n d a bir baba
H a v e n d z â d e isimleri,ilk planda bu zâtın birden faz oğul ilişkisinin var olabileceği düşünülebilir. Ancak,
la kızının o l d u ğ u intibaını verebilir. A n c a k , bu iki her ikisinin de a y n ı m ü e s s e s e n i n bânisi d u r u m u n
ismin a y n ı kişiyi ifade etmesi de m ü m k ü n d ü r , lldi- da g ö z ü k m e s i , b u d ü ş ü n c e n i n d o ğ r u l u k p a y ı n ı
hond'daki h o n d ile H a v e n d z â d e ' d e k i havend keli azaltmaktadır.
meleri, a y n ı kaleminin değişik şekilde yazılmış ha S ü n b ü l bin Abdullah'ın, azat edilmiş bir köle
linden b a ş k a bir ş e y değildir. F a r s ç a ' d a sahip, mâlik, o l m a s ı ve Said ibn S ü n b ü l ' ü n de "Tavâşf olarak
h ü d â v e n d ve efendi m a n a l a r ı n a gelen bu kelime, a n ı l m a s ı dolayısıyla, "Sünbül" isminin daha ç o k
h ü k ü m d a r ailesine m e n s u p kızların en b ü y ü ğ ü n e t a v â ş î l e r e verilen bir isim o l d u ğ u bilgisinden hare
ve sultanların zevcelerine verilen bir ü n v a n d ı r . ^ ^ ketle, g ö r ü n ü ş ü n hilâfına bu i k i ismin a y n ı kişiyi
H o c a S ü n b ü l ' ü n kimliğinin a n l a ş ı l a b i l m e s i ifade ettiğini d ü ş ü n ü y o r u z . Bilindiği ü z e r e " H a d ı m "
için en eski kaynak d u r u m u n d a k i 1 2 9 2 ( H . 6 9 1 ) ya da "Tavâşî" adıyla a n ı l a n bazı kimseler, saray
larda ve v ü z e r â k o n a k l a r ı n d a "harem" denilen ka
tarihli s ö z k o n u s u kitabeden sonra, yine bu konuda
dınlara mahsus dairelerde vazife g ö r ü r l e r d i . l ^ A y -
t e m e l k a y n a k l a r ı m ı z d a n birisi olan 1 3 2 5 ( H . 7 2 5 )
tarihli vakfiyeden s ö z e t m e m i z gerekiyor. Sivas A l i 7. Halil Edhem, agm., s.652.
Baba Zaviyesi e v r a k ı i ç i n d e elimize g e ç e n ^ ^ ve 8. S.557.
9. Ârincrin Menkıbeleri, II, İstanbul 1989, s. 136,294.
Vakıflar G e n e l M ü d ü r l ü ğ ü A r ş i v i ' n d e de kayıtlı
10. Halil Edhem, agm., s.656-657.
bulunan^^ bu vakfiyeye g ö r e , ileride tafsilâtını ve
r e c e ğ i m i z bir t a k ı m gelir k a y n a k l a r ı , B e ğ l e r Ç e l e b i 11. Sivas'ta bulunan Ali Baba Zâviyesi evrakı içinde biri
vakfiye, biri Defter-i Cedid-i Mufassal-ı Sultanî sureti,
i b n ü ' l - m e r h u m Ç e l e b i T a c e d d i n M a h m u d b i n el- ikisi vakıf muhasebe kaydı ve onbiri fermân ve berât ol
E m i r ü ' l - m e r h u m Sârimü'd-Devleti v e ' d - D î n A h m e d mak üzere toplam onbeş vesika Hoca Sünbül Zâviyesi
t a r a f ı n d a n , Tokat'ta bulunan ve el-Hac el-Merhum ile ilgilidir. Vakfiye hariç, en eskisi 1835 tarihli olan bu
T a v â ş î H o c a Said bin S ü n b ü l t a r a f ı n d a n inşâ edi evrâkın, Ali Baba Zâviyesi mensuplarının eline nasıl ve
ne maksatla geçtiği bilinmemektedir. Biz, evlilik yoluyla
len H a n g â h ' a vakfedilmiştir.
geçmiş olabileceğini düşünüyoruz. Sözkonusu vakfiye
H a l i l E d h e m , H o c a S ü n b ü l Zâviyesi'ni de nin, vakfiye tarihinden sonra çıkartılmış bir sûret oldu
ğ u n a dâir vakfiye üzerinde herhangi bir işaret bulunma
ihtiva eden s ö z k o n u s u makalesinde, " B u b i n â
maktadır. Vesikaları aldığımız Ruhi Başeğmez'e burada
Evkaf k u y u d â t ı n d a T a v â ş î H o c a S ü n b ü l Baba tekrar teşekkür ediyoruz.
H a n g â h ı suretinde mukayyet imiş. Filvâki (Sünbül)
12. Elimizde bulunan A r a p ç a vakfiyenin bir sureti, V G M
ismi pek ç o k kere T a y â ş î İ e r e verildiği m â l u m d u r " Arşivi, 484 numaralı defter, s. 137 ve 2 sıra numara
demekte ve b u d o ğ r u l t u d a bazı misaller vermekte- sında ve s.309, 20 sıra numarasında; vakfiyenin âyet,
d i r . l ^ B u konuyla alâkalı derlediğimiz arşiv vesika hadis ve duâ cümleleri hariç olarak yapılan tercümesi
l a r ı n d a ; "el-Hac Sünbül bin Abdullah", "el-Hac de, V G M A r ş i v i , 1989 numaralı defter, s.494-496'da
kayıtlı bulunmaktadır.
Tavâşî Hoca Said bin Sünbül", "Said Sünbül",
"Hoca Sünbül Zâviyesi Vakfı", "Hoca Sünbül 13. Halil Edhem, agm., s.652+dn.l.
Zaviyesi Vakfı demekle mâruf Mahmud Karye 14. S i v a s Val<ıflar B ö l g e M ü d ü r l ü ğ ü Arşivi, 8 ve 9
si Zâviyesi Vakfı ifadeleri yer a l ı y o r . A y r ı c a , numaralı Vakıf Muhasebe Defterleri, muhtelif sayfalar.
1 5 7 4 ( H . 9 8 2 ) tarihli Defter-i H â k â n î ' d e n çıkartıl 15. M.Tayyib Gökbilgin,'Tokat", l A , s.403.
m ı ş s u r e t t e n a n l a ş ı l d ı ğ ı n a g ö r e , b u defterde.
16. Kamil Kepeci, T a r i h Lügati, İstanbul 1952, s. 185.
T O K A T T A H O C A S Ü N B Ü L ZAVİYESİ 201
rica, kitabede, el-Hac S ü n b ü l u n , "Abdullah'ın B a y r a m - ı Velî'nin çırağı o l d u ğ u kayıtlıdır.^^ H o c a
oğlu olarak kaydedilmesi, kendisinin, h a d ı m edile S ü n b ü l ' d e n yaklaşık üçyüz sene sonraki rivayeti ih
rek saraya a l ı n m ı ş gayri m ü s l i m m e n ş e ' l i birisi o l tiva eden bu bilgiler de, o n u n kimliğinin anlaşılma
d u ğ u fikrini de uyandırabilir. B u şekilde saraya alı sında bir t a k ı m ipuçları verebilir.
nan ve zamanla "Melike"nin g ü v e n ve itimâdını ka
zanan H o c a S ü n b ü l , zâviyesini inşâ edecek d e s t e ğ i Y a ş a d ı ğ ı d ö n e m i n rivayetlerinin ifadesi du
elde e t m i ş olabilir. N i t e k i m 1 3 2 5 tarihinde tertip rumunda İjulunan Evliya Çelebi'nin kayıtlarına g ö
edilen v a k f ı n da, y i n e s ö z k o n u s u "Melike'nın re; Konya'da Sultan A l â ü d d i n z a m a n ı n d a Devlet-i
evlâdı ya da t o r u n l a r ı n d a n birisi t a r a f ı n d a n yapıldı S e l ç u k i y y e z e v â l b u l u n c a . H a c ı B e k t a ş Velî-i
ğını s a n ı y o r u z . Amasya T a r i h i müellifinin, "Şim H o r a s â n î , H o c a A h m e d Y e s e v î izniyle Diyâr-ı
diki Çorum Vilâyeti'ne hakim olan emîr-i kebîr R û m ' a g e l d i ğ i n d e T o k a t Kalesi y a k ı n l a r ı n d a , S ü n
Şerefüddin Osman Beğ bin Gazi Mehmed (bu büllü n â m bağlık arazide, kaleyi kefereden istemiş,
Osman Beğ, Amasya valisi Şadi Beğ'in vakfi\;e- v e r i l m e y i n c e , " i n ş a / / a h an karîb Yıldırım gibi bir
sinde "Beğler Çelebi" di\;e mezkur ve 737 H. er zuhûr edip bunu Jeth eder" diyerek, S ü n b ü l l ü
tarihli kendi vakfi^/esinde es-Sultanü'l-Gazi Şe Baba a d ı n d a k i halifesini sâhib-i s e c c â d e ederek bı
refüddin Osman di\;e mesturdur. Osmancık'ta r a k m ı ş . Evliyâ Ç e l e b i , S ü n b ü l l ü B a h a ' n ı n , Gazi-i
Beğler Çelebi Câmii, Çorum'da Beğ Camii bu H ü d â v e n d i g â r z a m a n ı n d a vefat e t t i ğ i n i , "şâhrâh
Osman Beğ'in eser-i haı^ndır" diyerek a n l a t t ı ğ ı üzre bir dut ağaçlı bahçe içre tekke-gâh ve
Begler Ç e l e b i ile H o c a S ü n b ü l Z â v i y e s i ' n e vakıf mesirede' medfun o l d u ğ u n u k a y d e t m i ş t i r . ^ ^
yapan Begler Çelebi a r a s ı n d a bir bag kurulabilir.^^
A n c a k , siyasi iktidarın sık sık el değiştirdiği bu ka Y u k a r ı d a zikredilen Begler Ç e l e b i vakfiye
rışık d ö n e m d e benzer isim ya da l â k a p t a ş ı y a n sinde g e ç e n bilgiler. H o c a S ü n b ü l ' ü n (Said i b n
b a ş k a kimseler de bulunabilir.^^ B u b a k ı m d a n , bu Sünbül) 1 3 2 5 tarihinden ö n c e vefat ettiğini g ö s t e
konuda kesin bir h ü k ü m vermek yerine y u k a r ı d a riyor. B u b a k ı m d a n . Evliya Ç e l e b i ' n i n k a y d e t t i ğ i
söylediğimiz ihtimali zikretmekle y e t i n e c e ğ i z . Aynı b a z ı rivayetler t a r i h î realiteye uygun d ü ş m ü y o r .
ş e k i l d e , s ö z k o n u s u Begler Ç e l e b i ' n i n , P e r v â n e 1 3 2 5 ' t e n evvel vefat e t m i ş b u l u n a n H o c a S ü n
M u î n ü d d i n ' i n ya da Sultan Mes'ud Il'nin evlâdı ile bül'ün, yaklaşık olarak 1 3 4 8 - 1 4 3 0 yılları a r a s ı n d a
de b a ğ l a n t ı s ı n ı n olabileceği düşünülebilir. Ç ü n k ü , y a ş a y a n H a c ı B a y r a m - ı Velî'nin^^ çırağı o l m a s ı ve
y u k a r ı d a izah edildiği ş e k i l d e her ü ç ş a h s i y e t i n Gazi H ü d â v e n d i g â r (Murat 1) ( h ü k ü m d a r l ı k d ö n e
evlâdı da, büyüklerinin desteklediği H o c a Sünbül'ü m i : 1 3 6 2 - 1 3 8 9 ) z a m a n ı n d a vefat etmesi m ü m k ü n
ve zâviyesini, bir vakıf yapmak süretiyle i d â m e et değildir. A n c a k , o n u n , yaklaşık 1 2 7 0 - 7 1 ( H . 6 6 9 )
tirmeyi d ü ş ü n m ü ş olabilirler. yılında vefat eden H a c ı Bektaş-ı Velî^^ ile bir m ü
nasebetinin o l m a s ı , tarihen m ü m k ü n gibi g ö z ü k
A s l ı n d a , P e r v a n e n i n kızının i s m i n d e n ve mektedir. B u n a karşılık. H a c ı B e k t a ş - ı V e l î ' n i n ,
Begler Ç e l e b i ' n i n bunlarla m ü n a s e b e t i n d e n ç o k , Anadolu'ya 1 2 7 0 ' t e n ç o k ö n c e g e l m i ş o l m a s ı ve
bahiskonusu ş a h s i y e t l e r i n o d ö n e m d e ve bilhassa H o c a S ü n b ü l ' ü n , zâviyesini inşâ ettiği 1292'de ya
H o c a S ü n b ü l için o y n a d ı k l a r ı r o l ü z e r i n d e durul da bu tarihten az bir zaman ö n c e b a ğ ı ş l a n m ı ş bir
malıdır ve b u , H o c a S ü n b ü l u n yetiştiği çevreyi ta k ö l e o l m a s ı sebebiyle. H a c ı B e k t a ş - H o c a S ü n b ü l
n ı m a m ı z b a k ı m ı n d a n elzemdir. Menâkıbu'l-
Arifîn'de yer alan bilgiler, P e r v â n e M u î n ü d d i n ' i n 17. Hüseyin Hüsameddin, age., s.lO+dn.3.
M e v l â n â ve Mevlevîlik ile olan m ü n a s e b e t i n i açık 18. Bu Itonuda bkz. Hüseyin Hüsameddin, age.,
layıcı mahiyettedir. S ö z k o n u s u eserin b i r ç o k yerin s.70,72,100,129,158,174.
de bu ikili a r a s ı n d a k i m ü n a s e b e t t e n ve P e r v â - 19. Ahmet Eflâkî, A r i f l e r i n Menkıbeleri, çev.Tahsin Ya
ne'nin s a r a y ı n d a d ü z e n l e n e n Mevlevî â y i n l e r i n d e n zıcı, I , İstanbul 1989, Indeks'te "Muineddin P e r v â n e
(Süleyman) başlığı altında gösterilen sayfalar.
b a h s e d i l i r . B u k a y ı t l a r d a n Pervane'nin kızının
da Mevleviler ile sıkı m ü n a s e b e t içinde b u l u n d u ğ u 20. A r i f l e r i n Menkıbeleri, II, s. 136, 294.
anlaşılıyor.^^ Yine a y n ı eserde, Pervane'nin deste 21. Bu konuda, M e v l â n â ' n ı n m ü s a d e s i y l e , z a m a n ı n
ğiyle Tokat'ta kurulan tekkelerden s ö z e d i l m e k t e - âriflerinden Ş e y h Fahreddin-i Irakî'yi, Muînüddin
Pervâne'nin Tokat'a ça§ırıp, onun için yüksek bir
dir.^^ işte bu bilgiler, H o c a S ü n b ü l ' ü n dinî ya da h a n g â h yaptırmasını misâl olarak gösterebiliriz, bkz.
tarikat kimliğini a n l a m a m ı z d a y a r d ı m c ı olabilir. A r i f l e r i n Menkıbeleri, I, s.431.
M e v l â n â ve Mevlevîlik ile sıkı bir m ü n a s e b e t içinde 22. Evliya Ç e l e b i , Seyahatname, V, İstanbul 1314,
bulunan bir ailenin b a ğ ı ş l a n m ı ş bir kölesi olan ve s.54-55,61,70-71.
b ü y ü k bir ihtimalle de o n l a r ı n desteğiyle zâviyesini 23. Bkz.dipnot 22.
kuran S ü n b ü l b i n Abdullah'ın, Mevlevîlik ile ilişkisi
24. Biz S e y a h a t n â m e ' n i n yazma şeklini göremedik; e§er
nin bulunabileceği düşünülmelidir. yazma halinden matbû hale gelirken Hacı Bektaş-ı
Vefi, Hacı Bayram-ı Velî haline, bir yanlışlık neticesin
H o c a S ü n b ü l ' ü n yaşadığı o r t a m ve m ü n a s e de gelmediyse, Evliya Çelebi, bu münasebete işaret edi
bette oldu'gu kimselere b a k ı l d ı ğ ı n d a , kendisinin yor, bkz. age., s.61; H a a Bayram-ı Velî hakkında bkz.
Mevlevî Tarikati'ne mensup o l d u ğ u akla gelmekte Ethem Cebecio§lu, H a c ı B a y r a m Veli, A n k a r a l 9 9 1 .
dir. A n c a k , Evliya Ç e l e b i S e y a h a t n â m e s i ' n d e 25. Abdulbaki Gölpınarlı, Y u n u s Emre ve Tasavvuf,
o n u n . H a c ı B e k t a ş - ı V e l î ' n i n p o s t n i ş î n i ve H a c ı İstanbul 1 9 6 1 , s.73+dn.78.
202 Dr.Saim S A V A Ş
1 .
Al-
-'^V^'-» - ^ 1 ^ / ^
Belge 1: Hoca Sûnbül Zaviyesi'ne yapılan Begler Çelebi Vakfiyesl'nln üst kısmı.
T O K A T T A H O C A S Ü N B Ü L ZAVİYESİ 207
ut
ı;
-ti
Belge 2: Hoca Sûnbül Zaviyesi'ne yapılan Begler Çelebi Vakfıyesi'nin alt kısmı.
V >yj^
Belge 4: Hoca Sünbül Zaviyesl'ne gelir getiren Belge 3: Defter-i cedid-i mufassal-ı sûreti
köy ve mezraalann gelir dökümü. (Hergele Karyesi'nin mufassal gelir dökümü).
- Belge 5: Hoca Sünbül Zaviyesl'ne gelir getiren köy ve mezraalann gelir dökümü.
mm
Yildiray OZBEK
m e k â n a giriş, d o ğ u d a k i b a s ı k kemerli k a p ı vasıta 12. Ünver.S., 'Türkiye'de l.ale Tarihi", VakıHar Dergisi.
sıyla o l m a k t a d ı r . G ü n e y d u v a r ı n d a b i r m i h r a p , S. IX, Ankara, 1971, s. 276.
m i h r a b ı n sag ve solunda birer pencere bulunmak 13. H.Gündoâdu ise kubbenin üstündeki piramidal örtünün
tadır. M i h r a b ı n ü z e r i n d e k i b l o k t a ş , d ü z ve ters ü ç yıkılmış olabileceğini bildirir. Bkz. a.g.m., s. 3 3 4 .
genlerin y a n yana s ı r a l a n m a s ı y l a elde edilmiş b i r 14. G ü n d o g d u . H . , a.g.m., S . 3 3 5 .
212 Yıldıray Ö Z B E K
T ü r b e i ç i n d e d ö r t mezar b u l u n m a k t a d ı r . Esasen b u p l â n f o r m u n u y a n s ı t a n y a p ı l a r
T ü r b e d e b u l u n a n b e ş s a t ı r kitabeli m e z a r t a ş ı A n a d o l u ö n c e s i Orta Asya T ü r k mimarisinde Isla-
(Res: 15) okunabildiği kadar şöyledir: m i d ö n e m d e de kullanılmıştır. K a m i l K h a n M ü m
1. Hazâ kabir taz t a r a f ı n d a n Pakistan'da ayakta olan tek Gazneli
2. El mağfur Eş-şehid El Hac eseri olarak tanıtılan H a l i d Velid T ü r b e s i , ^ ^ buna
3 Mahmud bin Aziz benzer bir ş e m a y ı y a n s ı t m a k t a d ı r . A y r ı c a , X V .
4. Er Rufai (?) El Aksara^/i yüzyıl Horasan p l â n b ö l g e s i m i n y a t ü r l e r i n d e de^^
5. İla rahmetullahi teala. bu ş e m a d a yapılmış bina resimleri görülür.
Havadan K ö y ü Ş e y h H a c ı İ b r a h i m Tekkesi
her ne kadar "tekke" olarak a n l a t ı l m a k t a ise de,
Değerlendirme:
Anadolu'da g ö r ü l e n muhtelif tekke p l â n l a r ı n a ben
Anadolu'da 1 2 4 3 M o ğ o l istilâsından sonra zemez. M i m a r i yapıları bilinen ö r n e k l e r d e genellik
sıkça g ö r m e y e b a ş l a d ı ğ ı m ı z tekke ve zaviyeler^^ le bir ş e y h , ailesi ve dervişlerin b a r m m a l a r ı n ı s a ğ
O s m a n l ı D e v l e t i n i n özellikle k u r u l u ş y ı l l a r ı n d a layacak haremlik ve selamlık kısımlan, t o p l u halde
i n k â r edilemeyecek bir e h e m m i y e t e sahip o l m u ş ; ibadet y a p ı l a b i l e c e k g e n i ş t o p l a n t ı m e k â n ı , aşevi
k u r u l u ş l a r ı n d a n k a p a t ı l d ı k l a r ı 1 9 2 5 yılma kadar gibi hacimlerin b u l u n d u ğ u ve özellikle B e k t a ş i tek
cemiyet h a y a t ı n d a d i n i , siyasi ve içtimaî bir t a k ı m kelerinde aşevi ve o c a ğ ı n ö n e m l i bir yeri o l d u ğ u
fonksiyonlar yüklenmişlerdir. g ö z e ç a r p m a k t a d ı r . ^ ^ B ü t ü n bunlar dikkate alındı
ğ ı n d a buraya tekke diyebilmek zordur.
A . G ü r l e k ' i n h i ç b i r belgeye d a y a n m a d a n
S e l ç u k l u d ö n e m i n e yerleştirdiği ve tekke, mescid,
t ü r b e , h a m a m ve ç e ş m e ^ ^ gibi y a p ı l a r d a n oluştu 15. Karamağarah, B., "Anadolu'da X1I-XVI. Asırlardala
ğ u n u belirttiği Ş e y h H a c ı i b r a h i m Tekkesi hakkm- Tarikat Sanatı Hakkında", A . Ü . İlahiyat F a k ü l t e s i
Dergisi, S.XXI, Ankara 1976, s. 247.
da I I . M e h m e t d ö n e m i n d e n vakıf kaydı o l d u ğ u be
lirtiliyor.^''Ayrıca, I I . Bayezid d ö n e m i n d e 2 8 T e m 16. Gürlek,A., Memleketim Develi, Ankara 1975, s. 2 2 1 .
muz 1 5 0 0 tarihli Defter-i K ö h n e ' d e k i kayıtlarda da 17. Uzluk, F.N., a.g.c., s.53.
(Bu defterdeki kayıtların k a y n a ğ ı 1 4 7 3 - 7 4 yılmda 18. Beldiceanu, I.S., "Deux villes de I'Anatolie Prcottoma-
I I . M e h m e t ' i n b u b ö l g e y e ilişkin y a p t ı ğ ı t o p r a k re ne, DeveÜ et Qarahisar d'aprcs des documents ine-
dits", R e v u e des E t u d e s I s l a m i q u e s , Ankara
formuna ilişkin kadastro kayıtlarıdır) tekkenin adı 1 9 7 1 , s. 25 (Aynbasım).
na rastlanır.
19. Faroqhi, S., Der Bektaschi-Order in Anatolien, Wien,
B ü t ü n bunlardan yapının 1473'den ö n c e 1981.
yapıldığını kabul edebiliriz. Y a n i y a p ı O s m a n l ı ' n ı n 20. Numan, 1., "Anadolu'nun Fethinden istanbul'un Fethine
Develi'ye hakimiyetinden (1473) ö n c e belki Kara- Kadar Türk Tekke ve Zaviyeleri Üzerine Bir Araştırma"
, A.Ü. İlahiyat Fakültesi (Basılmamış Doktora Tezi) A n
m a n o ğ u l l a r ı t a r a f ı n d a n y a p t ı r ı l m ı ş olabilir. B u kara, 1982.
nunla beraber A n a d o l u ' d a k i B e k t a ş i t a r i k a t l a r ı n ı
21. Köşk Medrese adıyla bilinen yapı için bkz. Eyice.S.,
inceleyen S.Faroqhi, Kayseri'de ü ç Bektaşi tekkesi "İki Türk Abidesinin Mahiyeti Hakkında Notlar: İznik
o l d u ğ u n u belirtir^ ^ ancak s ö z k o h u s u tekkeden bah Nilüfer Hatun İmareti ve Kayseri'de Köşk Medrese",
setmez. 1. N u m a n da çeşitli kasnaklara dayanarak Yıllık A r a ş t ı r m a l a r Dergisi, S. I I , Ankara 1958,
s. 110; Uzunçarşılı, I . H . , "Sivas ve Kayseri Dolaylarında
Kayseri ve ç e v r e s i n d e 14 t e k k e ve zaviye
Eretna Devleti", Belleten, S. 126, Ankara, 1968,
o l d u ğ u n L ? ^ belirtirse de anlattığımız tekkeden s. 170-171; Ethem (Eldem) H . , K a y s e r i Ş e h r i . Anka
bahsetmez. ra 1982, s. 133-135 (Haz.K.Göde); Çayırdaâ, M . ,
"Kayseri'de Selçuklu ve Beylikler Devri Yapılarında Bu
lunan Taşçı İşaretleri", Türk Etnografya Dergisi, S.
Ş e y h H a c ı İ b r a h i m Tekkesi, h a r p u ş t a biçi XVII, Ankara, 1982 s. 82; Aslanapa, O., Türk S a n a
minde nihayetlenen kalevari duvarları, ortaya yer tı, İstanbul, 1984, s. 202- 203; S ö n m e z , Z., B a ş l a n
leştirilen t ü r b e y l e , bazı yayınlara "medrese", b a z ı g ı c ı n d a n 1 6 . Y ü z y ı l a K a d a r Anadolu T ü r k - l s l a m
l a r ı n d a ise "hankâh" ve "rıfaat" olarak tanıtılan ve Mimarisinde S a n a t ç ı l a r , Ankara 1989, s. 329; Şa
man, N-Yazar, T., ' K a y s e r i K ö ş k H a n e k â h ı " , V a
Emir Eretna t a r a f ı n d a n 1339'da karısı için yaptırı kıflar Dergisi, S. XXH, Ankara 1 9 9 1 , s.301.
lan Kayseri K ö ş k H a n e k â h ı n a ^ ^ benzer.
•22. Yetkin, S.K., "Mama Hatun Türbesi" YıUık Araştır
malar Dergisi, S. I , Ankara 1957, s. 75.
Etrafı duvarla ç e v r i l e r e k t ü r b e n i n o r t a y a
23. Aslanapa, O., Türk S a n a t ı , istanbul 1984, s . l 3 2 .
yerleştirilmesi ş e k l i n d e d ü z e n l e m ç n i n Anadolu'da
24. Kuban, D., Türk-lslâm Sanatı Üzerine Denemeler, is
ilk ö r n e ğ i olarak X111. yüzyılın b a ş ı n d a y a p ı l a n Ter tanbul 1983, s.73.
can M a m a H a t u n T ü r b e s i ^ ^ k a b ü l edilebilir. Asla-
25. Mümtaz, K . H . , Architecture in Pakistan, Singapo
napa, b u d ü z e n l e m e n i n k a y n a ğ ı n ı Tagisken'deki re. 1985^s.39.
mezar a n ı t l a r ı n d a a r a r k e n , K t ı b a n , b u t i p i n 26. Karamağarah, B., Muhammed S i y a h Kalem'e At
m e n ş e i n i n A n a d o l u ' n u n yerli kültürü ile O r t a fedilen Minyatürler, Ankara, 1984, s. 112.
A s y a k ü l t ü r ü n ü n sentezinde a r a n m a s ı gerek 27. Bakırer, Ö-Faroqhi, S., "Dediği Dede ve Tekkeleri",
tiğini^'^ belirtir. Belleten, S. 155, C. XXXIX, Ankara 1975, s. 4 5 1 .
Ş E Y H H A C I İBRAHİM TEKKE V E Y A MANZUMESİ 213
If
3 tJ wl
MEZARLIK
Plan: 1
KUZEY
sii:ıaz<»<]ı\ rimm
1U)1 J H l 3 - l l I S S ' l İ T t î S Y O N
Plan: 2
216 Yıldıray Ö Z B E K
1 • mm
m
=1
il ^
r
m i
Plan: 3
Ş E Y H H A C I İBRAHİM T E K K E V E Y A M A N Z U M E S İ 217
IH
Resim 4 : Güney duvarda yeralan çörtenlerdeni Resim 5: Aşhane (Mutfak)nin batı duvanndan bir
biri. görünüş.
Ş E Y H H A C İ İBRAHİM T E K K E V E Y A M A N Z U M E S İ 219
t5
Resim 8a: Sekizgen lürbe kapısı önünde Resim 8b: Sekizgen türbenin mihrabı.
kemer üzengiler ve üzerindeki ahşap
yuvaları.
1^
Kesim 9a: Sekizgen türbe içindeki çiçek Resim 9b: Sekizgen türbedeki ahşap levha
resimli ahşap levhalar. üzerindeki çiçek kompozisyonu çizimi.
İT
Resim 13: Mescidin dogu duvarında yeralan giriş Resim 12: Giriş mekanı kuzey duvarına
Icapısı. yapılan nişler (Bir nevi minyatür eyvan).
Resim 14: Mescidin yıkılmış olan sivri tonozlu üst Resim 15: Mescidin batısındaki kare türbe
örtüsünü taşıyan kemer kalıntısı. içinde bulunan mezartaşı.
MAI mm MAMmmEnî
Yrd.Doç.Dr.Ali BAŞ
I ş a k i l i Ulubey ilçesine bağlı olan İnay K ö - zenlenmiştir. K a s n a ğ ı n üst kısmını t u ğ l a d a n iki sıralı
T yü, U l u b e y - E ş m e karayolunun yedinci kilo- k i r p i s a ç a k ç e p e ç e v r e d o l a ş m a k t a d ı r (Resim 3). Ü s t
metresinde bulunan bir y e r l e ş m e yeridir. ö r t ü ise sekizgen külâh şeklinde y a p ı l m ı ş olup yine
i^i^i-i^Pi^iı U ş a k - I z m i r d e m i r y o l u ise k ö y ü n y a k ı n ı n alaturka kiremitle k a p l a n m ı ş t ı r . Kasnak ile y a p ı n ı n
dan g e ç m e k t e d i r . K ö y merkezinde birbirine y a k ı n k ö ş e l e r i a r a s ı n d a kalan ü ç g e n b ö l ü m l e r i n üzeri de
olarak inşa edilen bir grup eser mevcuttur. K ö y ü n k ı r m a çatı şekline d ö n ü ş t ü r ü l m ü ş ve bu kısımlarda
o r t a s ı n d a n g e ç e n derenin g ü n e y i n d e cami ile ç e ş da alaturka kiremit kullanılmıştır (Resim 4).
me, kuzeyinde ise kervansaray yer alır. K ö p r ü ise Son cemaat m a h a l l i n i n kuzey cephesinde,
bu yapılar a r a s ı n d a , derenin ü z e r i n d e bulunmakta birer adedi k ö ş e l e r d e olmak ü z e r e , kaide ve başlıklı
dır (Çizim 1 , Resim 1). Bu eserlerden b u g ü n e ka d ö r t adet d e v ş i r m e antik s ü t u n v a r d ı r . S ü t u n l a r ı n
dar sadece kervansaray detaylı olarak i n c e l e n m i ş i , a r a s ı sonradan duvarla k a p a t ı l a r a k ortada giriş b o ş
k ö p r ü ise b a z ı y a y ı n l a r d a "tarihi köprü" şeklinde luğu bırakılmış, girişin y a n l a r ı n a ise birer adet dik
belirtilmiştir.^ C a m i ile ç e ş m e d e n ise hiç bahse d ö r t g e n pencere yerleştirilmiştir. A y r ı c a yine sonra
dilmemiştir. dan duvarla k a p a t ı l a n yan cephelerde de birer adet
CAMİ d i k d ö r t g e n pencere b u l u n m a k t a d ı r . S o n cemaat
mahallindeki pencereler de demir kafesli olup, sü
U l u C a m i i olarak a d l a n d ı r ı l a n eser k ö y ü n tunlar a r a s ı n ı n duvarla k a p a t ı l m a s ı e s n a s ı n d a yapıl
g ü n e y i n d e k i y a m a ç t a yer alır. Kare plânlı bir ha- mıştır. S ü t u n l a r birbirlerine ve h a r i m i n kuzey duva
rim ve kuzey tarafta bulunan üç b ö l ü m l ü son ce rına birer kemerle b a ğ l a n m ı ş t ı r . Kuzey tarafta ke
maat mahallinden o l u ş a n eserin tek şerefeli mina mer gözleri b o ş bırakılarak bu kısımlar camekanla
resi h a r i m i n k u z e y b a t ı dış k ö ş e s i n e bitişik olarak k a p a t ı l m ı ş , yan cephelerdeki kemer gözleri ise örül
yükselir (Çizim 2). m ü ş t ü r . Ust kısım t a ş ile y a p ı l a n profilli bir s a ç a k
C a m i i ç t e n ve d ı ş t a n sıvalı o l m a s ı n a r a ğ haline getirilmiş olup, etrafını g e n i ş bir s a ç a k ç e v r e
m e n , h a r i m ile son cemaat mahallinin inşa teknik lemektedir (Resim 5). Üzeri ise kiremit kaplıdır.
leri a r a s ı n d a farklılık g ö r ü l m e k t e d i r . B u d u r u m Son cemaat m a h a l l i üç b ö l ü m d e n o l u ş u r .
özellikle her iki b ö l ü m ü n s a ç a k sisteminde belirgin B u n l a r d a n o r t a d a k i m e d h a l , yanlardakiler ise ze
bir şekilde izlenebilmektedir (Resim 2). Eseri bir m i n d e n 6 5 c m . yükseltilen birer merdivenle çıkılan
b ü t ü n olarak inceleyip, bu farklılığa k o n u n u n de t a ş d ö ş e m e l i kısımlardır. Son cemaat mahallindeki
ğerlendirme bölümünde değineceğiz. her b ö l ü m ü n üzeri birer k ü ç ü k kubbe ile ö r t ü l m ü ş ,
H a r i m i n d o g u , b a t ı ve kuzey cephelerinde kubbelerin destek k e m e r l e r i ö n tarafta s ü t u n l a r a ,
yuvarlak kemerli ikişer alt pencere ile d o g u , batı h a r i m d u v a r ı n d a ise t a ş konsollara o t u r t u l m u ş t u r .
ve g ü n e y cephelerinde yine yuvariak kemerli birer H a r i m e yuvarlak kemerii ve s ü s l e m e s i z k a p ı
üst pencere mevcuttur. D o g u cephede yer alan alt dan girilir. Ü z e r i kubbe ile örtülü olan harimde, dış
pencerelerden g ü n e y d e k i daha sonra kapatılmıştır.
A l t pencerelerin hepsi demir kafeslidir. H a r i m i n 1. A l i Baş, Beylikler D ö n e m i H a n l a r ı , S.Ü. Sosyal Bi
kübik g ö v d e s i n d e n sonra y ü k s e k bir sekizgen kas limler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya
nak o l u ş t u r u l m u ş ve k a s n a ğ ı n her bir y ü z ü n e dik 1989, s.79-80.
d ö r t g e n formlu birer niş açılmıştır. Nişlerin alt kı 2. Cevdet Çulpan, Türk T a ş Köprüleri, Ankara 1975,
sımları ise alaturka kiremitlerle s a ç a k şeklinde dü s. 232.
222 Yrd.Doç.Dr.Ali B A Ş
(Resim:9). Özellikle kubbenin üzerinin sekizgen bir 4. Ali Kızıltan, a.g.e., s.76.
piramidal külahla ö r t ü l m e s i ile kübik gövdeyi sekiz 5. İnci Aslanoğlu, Tire'de Camiler ve Ü ç Mescit, An
gene d ö n ü ş t ü r e n k ö ş e e l e m a n l a r ı n ı n üzerinin be kara, 1978, S . 2 7 .
şik çatı ş e k l i n e getirilerek alaturka kiremitle kap 6. İnci Aslanoğlu, a.g.e., s. 59.
l a n m a s ı Süratli (Suretli) M e h m e t P a ş a Camii'nde 7. İnci Asianoglu, a.g.e., s.139.
INAY K Ö Y Ü MANZUMESI 223
konsollara oturur (Resim 12). Batıdaki yan s a h n ı n Latin harfleriyle o k u n u ş u
g ü n e y t a r a f ı n d a , a r k a s ı n d a n dama çıkılan t a ş bir
1 bihamdillah oldu tamam
merdiven olan ocak b u l u n m a k t a d ı r (Resim 13). İç
m e k â n ı n aydınlatılması, biri orta s a h n ı n , karşılıklı 2 hizmetiyle oldu bina ey humam
ikişer tanesi de yan s a h ı n l a r ı n kuzey nihayetinde
3. Ömer Ağa kıldı ana ihtimam
tonoz sırtına açılmış toplam b e ş adet tepe pence
resi ile s a ğ l a n m ı ş t ı r . Eserin üstü toprakla kaplan 4. îşbu köprü
m ı ş olup, son senelerde k ı r m a bir beşik çatı ile ko 5. Hem diyem hayrat tarihini işbu dem
ruma altına alınmıştır.
tahrir kılam
Y a p ı d a işçilik genelde kaba ve itinasızdır. 6. Binikiyüz altmışaltı sene şevval vesse
K a p ı n ı n y a n kısımları, söveleri ve iç kısımdaki ke lam.
merler kesme t a ş , y a n duvarlar ile tonozlar ise
moloz taşla ö r ü l m ü ş t ü r . Y a p ı d a inşai a m a ç l a kulla O k u n a b i l d i ğ i k a d a r ı y l a k ö p r ü y e ait o l a n
n ı l a n d e v ş i r m e t a ş l a r d a k i dekorasyondan b a ş k a M . 1 8 5 0 tarihli kitabenin inşa veya t a m i r kitabesi
s ü s l e m e mevcut değildir. m i o l d u ğ u a n l a ş ı l a m a m ı ş t ı r . C a m i ile kervansaray
K e r v a n s a r a y ı n inşaası ile ilgili herhangi bir h a k k ı n d a bilgi verirken bu eserlerin X I V - X V . yüzyı
belge tespit edemedik. Eserin plan ş e m a s ı ve inşai la ait olduklarını belirtmiştik, i k i y a p ı a r a s ı n d a n de
özellikleri erken bir tarihe i ş a r e t etmektedir. U ç renin g e ç m e s i sebebiyle, aynı tarihlerde b u y a p ı l a r
sahınlı ve avlusuz hanlar genelde X I V . yüzyıl başla a r a s ı n d a bağlantıyı s a ğ l a y a c a k bir k ö p r ü n ü n bulun
m a s ı gerekir. Kanaatimizce b u g ü n k ü k ö p r ü üzerin
r ı n d a n X V . yüzyılın son ç e y r e ğ i n e kadar olan d ö
de yer alan kitabe tamir kitabesi olmalıdır.
neme tarihlenmektedir^. Eserin ü ç sahınlı olarak
d ü z e n l e n m e s i ve p o r t a l i n belirginleştirilerek cep
heden ö n e d o ğ r u t a ş m a s ı özellikle A f y o n - K ü t a h y a
kervanyolu ü z e r i n d e bulunan ve X I V . yüzyıla tarih- ÇEŞME
lenen Ç a k ı r s a z K e r v a n s a r a y ı ile b ü y ü k benzerlik
Halk a r a s ı n d a Yedi Oluklu Ç e ş m e olarak ad
g ö s t e r m e k t e d i r . Inay K ö y ü K e r v a n s a r a y ı n ı g ö s t e r
landırılan eser k ö p r ü n ü n g ü n e y b a t ı tarafında bulun
m i ş o l d u ğ u özellikleri itibariyle X I V . yüzyıl sonları,
m a k t a d ı r .Doğu, batı ve kuzey cepheleri niş şeklinde
X V . yüzyıl başlarına tarihlemek m ü m k ü n d ü r . ^ d ü z e n l e n e n y a p ı n ı n g ü n e y cephesi duvar içerisinde
Y a p ı d a yer yer tamir izleri görülür. Iç kısım kalmıştır (Çizim 7, Resim 16). Eserin i n ş a a s m d a
daki ocak da muhtemelen daha sonraki d ö n e m l e r genelde d e v ş i r m e antik p a r ç a l a r kullanılmıştır.
de inşa edilmiştir.
Ç e ş m e n i n dogu cephesi yuvarlak, kuzey ve
KÖPRÜ batı cepheleri ise dilimli kemerli birer niş halinde
K ö y ü n o r t a s ı n d a n g e ç e n derenin ü z e r i n d e d ü z e n l e n m i ş t i r . Kuzey cephede t a s ı n k o n u l d u ğ u
yer alan k ö p r ü yuvarlak kemerli ve tek gözlü bir k ü ç ü k bir niş daha mevcuttur. Yalak kısmı ç e ş m e
eserdir (Resim 14). Kemer kesme t a ş , diğer kısım n i n etrafının d o l m a s ı sebebiyle zemin seviyesinden
lar ise moloz t a ş ile ö r ü l m ü ş t ü r . Yaklaşık 1 3 . 5 0 a ş a ğ ı d a kalmış, ç e ş m e y e adını veren yedi adet me
m . u z u n l u ğ u n d a olan k ö p r ü n ü n d ö ş e m e s i 2 . 9 0 tal oluk da yalağın zeminine yakın olarak yerleştiril
m . , korkulukları ise 2 0 c m . genişligindedir. miştir.Kübik g ö v d e n i n üst kısmı t a ş t a n profilli sa
ç a k halinde d ü z e n l e n m i ş , üzeri ise son yıllarda me
K ö p r ü n ü n batı cephesinde 8 8 x 5 0 c m . eba-
talden g e n i ş saçaklı konik bir külahla ö r t ü l m ü ş t ü r .
dındaki mermer bir levha ü z e r i n e kabartma olarak
yazılan altı satırlık bir kitabe v a r d ı r (Resim 15).
Ç e ş m e n i n inşa tarihini g ö s t e r i r herhangi bir
Yer yer tahrip olan ve üzeri beyaz badana ile kap belgeye r a s t l a y a m a d ı k . Yalnız 1 9 9 1 yılındaki a r a ş
lanan kitabe tam olarak o k u n a m a m ı ş t ı r . ^ ^ Okuna t ı r m a m ı z sırasında yaşlı köylüler eserin yaklaşık 8 0
bilen kısımları şöyledir: senelik o l d u ğ u n u ve orijinalde de k ö p r ü n ü n g ü n e y
Kitabenin metni batı k ö ş e s i n d e , dere y a t a ğ ı n ı n k e n a r ı n d a bulunur
ken, sel baskınları sebebiyle b u g ü n k ü yerine taşın
fL: *iJ»-u-- 1 dığını ifade etmişlerdir. Yine köylüler ç e ş m e n i n us
tasının Ö m e r Usta o l d u ğ u n u da belirtmişlerdir.
o* ^ ,^aJ,» .*JL:.-u 2
^\ 'JAÜ ^» y** 3 8. R.Hüseyin Ünal, "Osmanlı Öncesi Devirden Yayınlan
mamış Bir Kaç Han Üzerine Bir İnceleme", A . U .
Edebiyat F a k ü l t e s i A r a ş t ı r m a Dergisi Prof. A . L u
Kfjt^ 4 is Gabriel Ö z e l S a y ı s ı ( 1 9 7 8 ) . s. 4 7 0 ; A l i Baş,
a.g.e., s. 34.
9. Ali Baş, a.g.e., s. 80.
10. Kitabenin okunmasına y a r d ı m a olan sayın Doç. Dr.
Mikail Bayrama teşekkür ederim.
224 Yrd.Doç.Dr.Ali B A Ş
DEĞERLENDİRME V E S O N U Ç varlığını s ü r d ü r d ü ğ ü n ü g ö s t e r m e k t e d i r . G ü n ü m ü z d e
Uşak-Izmir demiryolu g ü z e r g â h ı y a k ı n ı n d a bulunan
Anadolu Türk S a n a t ı hakkında çok sayıda
İnay K ö y ü n ü n tarihi h a k k ı n d a yazılı kaynaklardan
a r a ş h r m a y a p ı l m ı ş o l m a s ı n a ragmen, b u g ü n e ka
bilgi sahibi o l a m a d ı k . K ö y ü n i ç e r i s i n d e bulunan
dar a r a ş t ı r ı l m a m ı ş daha bir ç o k y ö r e n i n mevcut o l
kervansaray haricinde de y a k ı n ç e v r e d e bir b a ş k a
d u ğ u , y a p ı l a n yeni ç a l ı ş m a l a r sonucu ortaya çık
kervansaray tespit edemedik. Fakat burada erken
m a k t a d ı r . Özellikle köylerimiz bu a ç ı d a n h e n ü z ye
n i incelenmeye b a ş l a n a n y e r l e ş m e l e r olarak dikka tarihli bir k e r v a n s a r a y ı n b u l u n m a s ı , k ö y ü n bir ker-
t i ç e k m e k t e d i r . B u gibi y ö r e l e r d e y a p ı l a c a k olan vanyolu ü z e r i n d e yer aldırını gösterir. Bilindiği üze
a r a ş t ı r m a l a r sonucunda T ü r k s a n a t ı n a ç o k sayıda re U ş a k ve çevresi beyliğin kuruluşu ile birlikte Ger-
yeni eserin k a z a n d ı r ı l a c a ğ ı kanaatindeyiz. B u dü m i y a n o g u U a r ı Beyliği t o p r a k l a r ı i ç e r i s i n d e g ö r ü l
ş ü n c e m i z i destekler mahiyette olan bu ç a l ı ş m a m ı z mektedir.^^ İnay K ö y ü de muhtemelen bu tarihler
da, e r k e n tarihli ö r n e k l e r i n mevcut o l d u ğ u İ n a y de G e r m i y a n o g u l l a r ı Beyliği e g e m e n l i ğ i n d e k a l m ı ş
K ö y ü n d e k i bazı eserleri incelemeye çalıştık. olmalıdır. Kervansaray h a k k ı n d a bilgi verirken, ese
rin XİV-XV. yüzyıl özelliklerini yansıttığını ifade et
İnay K ö y ü Manzumesi başhgı altında incele m i ş t i k . K e r v a n s a r a y buradaki eserler a r a s ı n d a en er
meye çalıştığımız eserlerden sadece k ö p r ü üzerin ken tarihli yapı olup, muhtemelen Germiyanogulla-
de b i r kitabe b u l u n m a k t a d ı r . Kitabe t a m olarak rı d ö n e m i n e aittir. C a m i de yine erken tarihli eser
o k u n a m a d ı g ı n d a n orijinal m i yoksa tamir kitabesi olarak dikkati ç e k m e k t e ve t a ş r a eseri o l m a s ı n a
m i o l d u ğ u a n l a ş ı l a m a m ı ş t ı r . Daha ö n c e de belirtti ragmen, özellikle m i m a r i kuruluş b a k ı m ı n d a n T ü r k
ğimiz gibi kanaatimizce tamir kitabesi olmalıdır. s a n a t ı n d a ö n e m l i bir yere sahip b u l u n m a k t a d ı r .
Y ö r e d e bir ç o k antik ş e h r i n b u l u n m a s ı ve
incelediğimiz eserlerde ç o k sayıda d e v ş i r m e antik 1 1 . M . Çetin Varlık, G c r m i y a n - o ğ u U a r ı Tarihi ( 1 3 0 0 -
malzemenin kullanılması, y ö r e n i n antik d ö n e m d e n 1 4 2 9 ) . Ankara 1974, s.143-144.; Yılmaz Öztuna, B ü
itibaren bir y e r l e ş m e yeri olarak g ü n ü m ü z e kadar yük Türliiye Tarihi, C. 2, İstanbul 1983, s. 24.
•
ÜÖÖi
Com i
n
Cesme
1 Köprü
Kervansaray
v..
•.i \i '
!
V
:(
ii
/ I !\
i r r r z k z z i r f
0 0.5 1 5 m.
\.
o O
-Tl—(-L-
1 : 0 L
I .il tt .
[] > ' I ^
•
A
I r I
I I•
L. J
a™
K
/_
I I I I
I I I I
5 m.
Çizim 6. İnay Köyü Kervansarayı. A - A Kesiti,
! ! I
A.Baş
İZ
O 05 1 1.5 2 m.
•j
• V..
R e s i m 2: C a m i n i n k u z e y d o ğ u d a n g ö r ü n ü ş ü .
R e s i m 3: C a m i d e u y g u l a n a n k i r p i
s a ç a k sistemi.
R e s i m 4: C a m i n i n ö r t ü s i s t e m i n i n d ı ş t a n görünüşü.
INAY KÖYÜ MANZUMESİ 231
• . V •
Resim 5: Son cemaat mahalli.
R e s i m 1: K e r v a n s a r a y d a n c a m i , k ö p r ü ve ç e ş m e n i n g ö r ü n ü ş ü .
i I
W'
7\.
Resim 6: M i h r a p , m i m b e r ve k ü r s ü .
234 Yrd.Doç.Dr.Ali B A Ş
kit
Resim 8: Tire Süratli Mehmet Paşa Camii
(1. Aslanoğlu'ndan).
• m
• I
i
Resim 13: Kervansarayda dama çıkış
merdiveni.
Fatih MUDERRISOGLU
'W İP i atay iline bağlı bir ilçe merkezi olan Be- b i t k i ö r t ü s ü y l e kaplı d a ğ ve tepeleriyle de t a n ı n
1 ^ len, A m a n o s D a ğ l a r ı n ı n tek geçit verdiği mıştır. Ü s t ü s t e inşa edilen beyaz b a d a n a l ı yayla
JL JL: iki tepe a r a s ı n d a , 6 4 0 m . yükseklikte, ge- evleriyle kabaca Akdeniz mimarisini y a n s ı t a n Be
3 çidin denize bakan a ğ z ı n d a k u r u l m u ş bir len ve çevresi, bir zamanlar Halep ve A n t a k y a ' n ı n
yerleşmedir. yaylası olarak da ü n y a p m ı ş t ı r . G ü n ü m ü z d e ise
A n a d o l u ve A v r u p a ' y ı , O r t a d o ğ u ve Mısır'a özellikle S o ğ u k o l u k Yaylası ile iskenderun'un sayfi
b a ğ l a y a n ve Güiek B o ğ a z ı ile birlikte iki ö n e m l i ge yesi ve dinlenme yeri olarak tercih edilmektedir.^
çitten biri olan Belen, a y n ı zamanda D o g u A k d e Belen'in k o n u m u n d a n sonra tarihî gelişi
niz ile Suriye a r a s ı n d a irtibatı s a ğ l a y a n stratejik ko m i n i inceleyecek olursak. D o ğ u Akdeniz'i Kuzey
n u m u nedeniyle tarih boyunca ö n e m i n i hep koru Suriye'ye b a ğ l a y a n A m a n o s D a ğ l a r ı ü z e r i n d e k i
muştur (Lev.l). Belen, bu özelliği ile A n t i k ç a ğ l a r d a n g ü n ü m ü z e
Belen'in ö n e m i , bir taraftan D o ğ u Akdeniz kadar, her d ö n e m d e ö n e m i n i k o r u y a n bir mevki
( İ s k e n d e r u n Körfezi), d i ğ e r taraftan A m i k O v a s ı olmuştur.
a r a s ı n d a , sahilden h e m e n içeride sarp bir duvar gi A n t i k d ö n e m d e "Suriye Kapısı", "Ama
b i denize paralel y ü k s e l e r e k G ü n e y A n a d o l u ile nos Kapısı"; O r t a ç a ğ d a "Pagrae"; A r a p kaynak
Kuzey Suriye a r a s ı n d a ulaşım b a k ı m ı n d a n ciddi bir larında "Bağras" ve zaman zaman"Bab-ı
engel teşkil eden A m a n o s D a ğ l a n ' n ı n ekseni, Be İskenderun", "Mazik Bağras" gibi adlarla a n ı l a n
len'de ortalama 7 0 0 m.ye kadar alçaldıgı için, geçidin,^ Belen y e r l e ş i m i n i n kurulmasıyla birlikte,
Anadolu'yu katederek G ü l e k B o ğ a z ı ' n d a n Ç u k u r
b i r k a ç k m . u z u n l u ğ u n d a devam eden b o ğ a z ı n de
ova'ya inen ve sonra deniz kıyısını izleyensk isken
nize bakan ucuna "Beleri'; A m i k O v a s ı ' n a d o ğ r u
derun'a kadar gelen yolun, yüksek d a ğ l a n aşıp Suri
o l a n d o ğ u t a r a f ı n a ise "Bağras" a d ı verilmiştir.
ye, Mezopotamya ve Hicaz istikâmetine d o ğ r u iler
G ü n ü m ü z d e kullanılan Belen B o ğ a z ı ve geçidi adı
lemesi m ü m k ü n olmaktadır. Bundan dolayıdır k i ,
ise Belen k a s a b a s ı n ı n son yüzyıllardaki gelişimi ne
g e ç i d e Antik ç a ğ l a r d a neden "Suriı^e Kapısı" (Por-
deniyle kazandığı ö n e m i n bir sonucudur.
tae Syriae) veya "Amanos Kapısı" (Portae A m a n i
Mantis) adlarının verildiği kolayca anlaşılmakladır.'^ O s m a n l ı D ö n e m i ö n c e s i n e ait kalıcı m a d d î
bir ize rastlanmayan Belen'in k u r u l u ş u , tarihi bel
Araba yoluna elverişli tek g e ç i d i o l u ş t u r a n geler d o ğ r u l t u s u n d a Sultan İ . S ü l e y m a n z a m a n ı n a
Belen, b u nedenle t a r i h boyunca B ü y ü k İ s k e n r a s t l a m a k t a d ı r . XVI.yüzyıldan ö n c e d e bir geçit yeri
der'den, Sultan 1.Selim ve Mısır Valisi Kavala'lı ib olarak ö n e m i daima vurgulanan Belen, bu ad yeri
r a h i m P a ş a k o m u t a s ı n d a k i o r d u l a r ı n , ticaret ker ne tarihi yolun Antakya'ya d o ğ r u b i r k a ç k m . ileri
v a n l a r ı n ı n , hıristiyan ve m ü s l ü m a n h a c ı l a r ı n , sey sinde, b o ğ a z ı n d o ğ u ucundaki "Pagrae" (Bağrâs)
y a h l a r ı n ve ulakların geçtiği son derece d o ğ a l ve adıyla- t a n ı n ı y o r d u .
tarihi bir y o l (lev. 1,9) ü z e r i n d e karşımıza ç ı k m a k t a
dır. Geçit ve y e r l e ş i m yeri d ü n o l d u ğ u gibi b u g ü n 1. B . I i i r k o t , "Belen", İslâm Ansiklopedisi, 2 (1949),
de, uluslararası bir y o l ü z e r i n d e geçit yeri olmakla s.47a
h â l â eski ö n e m i n i k o r u m a k t a d ı r . 2. O.Yayan, "Tabiî Güzellii^leriyle Belen", Hatay,
2 (1986), S.20.
B u özelliğinin ö t e s i n d e Belen, denizden 12- 3. B.Darkot, a.g.mad. s, 473-74; P.J.Parry, "Baylan
15 k m . sonra 6 0 0 - 1 7 5 0 m.ye u l a ş a n o r m a n ve (Belen)", Encyclopedia of İslam, 1(1960), s. 1134.
238 Fatih M Ü D E R R I S O Ğ L U
Transkripsii/onu: Transkihpsı\;onu:
1) B i s m i l l â h i r r a h m â n i r r â h i m h â z e l ' - h â n ' ü l - 1) E m e r a b i i m â r i h â z e ' l - h a m a m es-
muazzam es-sultanü'l-A'zam e l - h â k â n ' - ü l - m u a z z a m Sultânü'l-A'zam ve'l-hakânü'l-efham es-Sultan.
ziUullahi fi'l-arz sultân-ı s e l â t î n u ' l - ü m e m seyyid-i
2) S ü l e y m a n H â n ibn es-Sultan Selim H â n
s e l â t î n ' i l - a r a b i ve'l-acem n â s i r ü ' l - h a r e m e y n n i ' s -
e b b e d a l l a h ü m ü l k e h û b î - t â r î h - i li seneti s e b ' î n ve
şerîfeyn.
tis'a mie.
2) S u l t â n S ü l e y m a n H â n Ibn S u l t â n Selim
970/1562
Ş â h h a l l a d a l l a h ü m ü l k e h û ve s a l t a n a t e h û bi-tarîhi
şehr-i ş â b â n i ' l - m u a z z a m fî seneti s e b ' î n ve h a m s î n Türkçesi:
ve tis'a mie el-hicreti'n-Nebeviyye alâ s â h i b i h â ef-
En b ü y ü k Sultan ve ulu H a k a n Selim H a n
dalü's-Salât-ı ve's- s e l â m .
oğlu Sultan S ü l e y m a n H a n - A l l a h o n u n m ü l k ü n ü ,
Türkçesi: h ü k ü m d a r l ı ğ ı n ı daim etsin- B u h a m a m ı n y a p ı l m a
sını emretti.
Bismillâhirrahmânirrâhim. Bu büyük hanı
en b ü y ü k sultan en azametli hakan Allah'ın yeryü 970/1562
zündeki gölgesi insanların sultanlarının sultanı, Her üç kitabe metninden anlaşılacağı ü z e r e ,
A r a p ve A c e m s u l t a n l a r ı n ı n efendisi M e k k e ve a r a l a r ı n d a kısa zaman farkı da olsa, yapıların bani
Medine'nin y a r d ı m c ı s ı Sultan Selim Ş a h oğlu Sul sinin K a n u n î Sultan S ü l e y m a n o l d u ğ u g ö z l e m l e n
tan S ü l e y m a n H a n - A l l a h h ü k ü m d a r l ı ğ ı n ı ve salta mektedir.
n a t ı n ı d a i m kılsın-salat ve s e l a m ı n ı n en faziletlisi
n i n ü z e r i n d e o l d u ğ u N e b i n i n (peygamber) hicret 2 . V a k f i y e ve D i ğ e r B e l g e l e r : K a n u n î ' n i n
yılı itibariyle 9 5 7 senesinin Ş a b a n - ı muazzam bilinen d ö r t vakfiyesinde, Belen'deki eserlerle ilgili
ayında yapılması (emretti?) Ş a b a n 9 5 7 / A g u s - bilgiye rastlanmaz.
tos-Eylül 1 5 5 0 . Belen menzil külliyesinin adı risaleler içinde
Cami Kitabesi: C a m i d e , kuzey b ö l ü m sadece Tuhfet-ül Mi'marin'de g e ç e r . B u kayıtta;
den ibadet m e k â n ı n a girişi s a ğ l a y a n k a p ı n ı n ü z e Halep yolunda Cebel-i Barkesma Der-
rinde yer alan kitabe (lev. 23), üç satır halinde sü bendi'nde inşa edilen kervansara]^ ve tekke
lüs yazıyla yazılmıştır. K i t a b e n i n orijinal y a z ı m ı , (Kanunî Sultan Süle}^man Kervansarayı) ibare
transkripsiyonu ve T ü r k ç e s i şöyledir.-^'^ sine rastlanır.
Belen ile ilgili d i ğ e r arşiv malzemesini ise
cUL ^ \ ol^U. j |Jü^-Vl o l ^ l -^M^ |^-U-IIİ»^U^ ^ 1
B a ş b a k a n l ı k Arşivi'ndeki defterler, hac rehberieri
ve salnameler oluşturur.
4/1 1 ^ o^kLJl ^ 1 0^ öM- ü " ^ ! r^'
M ü h i m m e Deftederi içinde yer alan ve Ra
\\^ ^ mazan 9 8 4 H . / K a s ı m 1 5 7 6 M . tarihinde Uzeyr
S a n c a ğ ı Beyi'ne yollanan bir h ü k ü m d e , malzeme
Transkripsiı^onu:
alımı nedeniyle külliyenin cami ve imaretinin (?)
1) Emera bî i m a r i h a z e ' l - c â m i ' ü l - m ü b a r e k adı g e ç m e k t e d i r . B u kayıtta, y e r l e ş i m d e n Bakras,
es-sultânü'l- A'zam ve h â k â n ' ü l .
13. Tarih kısmı ol<unamayan l<itabe, bazı araştırmacı ve
2) Muazzam mâliki m u l û k û ' l - ü m e m es-Sul- seyyahlar örneğin J.Otter, a.g.e., C.I, s.78; J.Sauva-
tan S ü l e y m a n H â n ibnü's-Sultân Selim H â n halle- get, a.g.m, s. 104; G.Goodwin, A History of Otto
dallahü m ü l k e h ü . . . 9 1 7 ( 9 1 6 ) ? / 1 5 1 0 - 1 1 ? man Architecture, London 1 9 7 1 , s.300 tarafından
II. Selim zamanında, bizzat sultan eliyle yaptırıldığı ifa
Türkçesi: de edilir. Oysa, gerek 1320 H . / 1 9 0 2 - 3 M . tarihli sal
nameden, gerekse yeniden yapılan kitabe çevirisinden
B u m ü b a r e k c a m i n i n y a p ı l m a s ı n ı en b ü y ü k anlaşılacağı üzere cami, Kanunî Sultan Süleyman tara
sultan ve h a ş m e t l i hakan i n s a n l a r ı n ve p a d i ş a h l a fından yaptırılmıştır. Caminin II. Selim ile bağlantısı ise
rın p a d i ş a h ı Sultan Selim H a n oğlu Sultan Süley- belki onarımla ilgisi olabilir. Ayrıca seyahatnamelerin
bazısındaki bilgilerde Kanunî d ö n e m i n e işaret eder.
man-Allah h ü k ü m d a r l ı ğ ı n ı daim etsin-emretti.
S.Yerasimos, L e s Voyageurs D a n s L'Empire Otto
Tarih 9 1 6 - 9 1 7 9 / 1 5 1 0 - 1 1 ? man (XIV«-XVI« sicclcs), Ankara 1991, s.65. Kita
benin orijinal yazımı, transkripsiyon ve Türkçesi Araş
Grv.Dr.Fahri ÜNAT ile Araş.Grv.Hulusi LEKESİZ tara
fından kaleme alınmıştır.
Hamam Kitabesi: H a m a m ı n giriş k a p ı
sının ü z e r i n d e yar alan kitabe (lev.28), iki satır ha 14. Kitabenin orijinal yazımı, transkripsiyonu ve Türkçesi
Araş. Grv. Fahri ÜNAT ile Araş.Grv.Hulusi LEKESİZ
linde sülüs yazıyla y a z ı l m ı ş o l u p orijial y a z ı m ı , tarafından yapılmıştır.
transkiripsiyonu ve T ü r k ç e s i şöyledir.
15. Kanunî Sultan Süleyman'ın vakfiyeleriyle ilgili genel bir •
bilgi için bkz. l.Ateş, K a n u n î ' n i n S u Vakfiyesi, A n "
^UJ- jlkLJI ı ^ V l OİJU-IJ ^ V İ olkLJI ^UtİJ>jUv ^ 1
kara 1987, s, 5-7.
16. A.Kuran, Mimar S i n a n , istanbul 1986, s.250, 264;
Z.Sönmez, Mimar S i n a n ile İlgili Tarihi Yazmalar-
Belgeler, İstanbul 1988, s.94. . ' .
BİR O S M A N L I - T Ü R K Ş E H R İ O L A R A K B E L E N 241
l i m , 1.825'i gayr-i m ü s l i m olmak ü z e r e 5 . 0 4 0 nü saat yolumuza devam ettikten sonra Beylan
fusa sahip o l d u ğ u anlaşılmaktadır.^^ kasabasına geldik. Bu kasaba yüksek dağların
arasındadır. Kasabanın evleri su yüzünden dağ
Hac y o l u g ü z e r g â h ı n d a k i Belen, bu b a ğ l a ların eteğindedir. Dağların sath-ı maillerinden
mada hac rehberlerine de k o n u o l m u ş t u r . B u n a akan tatlı sular şehrin sokakları arasından ge
g ö r e Belen; çer. Burada birkaç dükkân, birkaç cami, iyi bir
Pa^ıas'a yedi saat uzaklıkta havası ve han vardır. Bu suretle kasaba bir şehir manza
suyu güzel bir kasabadır. Sultan Süleyman ta rası arzeder. Gece burada kaldıktan sonra cu
rafından yaptırılmış bir cami ve hamamı var ma günü tekrar yola düzüldük.
dır. Payas yolu üzerinde iskenderun denilen 1 0 5 8 H . / 1 6 4 8 M . yılında Belen'i g ö r e n
bir iskele vardır ki, daha sonra palangaya Evliya Ç e l e b i , y e r l e ş i m h a k k ı n d a şunları söyle
çevrilmiştir.
mektedir.-^^
3 . S e y a h a t n a m e : A n a d o l u ile Suriye ve
Türkmenler kendi dillerinde yokuş olan
kutsal y ö r e l e r i birbirine b a ğ l a y a n eski tarihi yol
her yere Belen derler. Burası Halep Eyaletinde
ü z e r i n d e , ö n e m l i bir geçit yeri olan Belen, k o n u
voyvodalıktır. Gündelik yüz elli akça bırakan bir
m u n d a n d o l a y ı ç o k s a y ı d a s e y y a h ı n u ğ r a d ı ğ ı bir
kadılıktır. Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdar veki
belde o l m u ş t u r . Batılı s e y y a h l a r ı n eserleri t a r a n d ı
li vardır. Bütün evleri birbiri üstüne yığılmış, ba
ğ ı n d a g ö z l e m l e n e n genel k a n ı , birbirine ç o k yakın
yırda kurulmuş yedi yüz kadar toprak damlı es
iki y e r l e ş i m olan Belen ve B a k r a s ' ı n , bazı hallerde
ki usulde yapılmış evlerdir Bakımlı Türk evleri
birbiriyle karıştınimasıdır. Oysa, bilindiği kadarıyla
dir. Ahalisi üç bin kadardır..Ama evleri gayet
X V I . yüzyılda g e ç i t o l m a n ı n dışında, y e r l e ş i m yeri
dardır. Bütün yolcular bu durumdan rahatsız
olarak da i m â r g ö r e n Belen, kuruluşu A n t i k d ö n e
dırlar. Zira kasaba yoldan epeyce uzaktır. Ama
m e kadar inen ve bir kale yerleşim olan B a ğ r a s ' t a n
yaylalık ve bereketli yerdir.Şehrin, öteki hanı
çeşitli yönleriyle ayrılmaktadır. Ayrıca gravürler de
ise yakın yıllarda haraba uğramış, bakım ve
bu ayrılığa işarettir (lev.5-8).
onarıma muhtaçtır. Kasabanın bir hamamı ve
X V I . y ü z y ı l d a n itibaren Belen'e u ğ r a y a n kırk elli kadar dükkânı vardır Buradan kal
s e y y a h l a r ı n eserleri i n c e l e n d i ğ i n d e , Belen'in yüzyıl kıp yine kıble doğrultusunda yokuş, iniş aşıp..
lara g ö r e imârı ve gelişimi net bir şekilde izlenebil Yol bScçileri geçidini aştıktan sonra bir top atı
mektedir. Esas ilgi alanımızı o l u ş t u r a n X V I . yüzyıl mı uzaklıkta olan Bukras Kalesi'ni gördük...
s e y y a h l a r ı n ı n , ^ ^ seyahatnameleri ele a l ı n d ı ğ ı n d a ,
Belen'in 'Suriye Kapısı olarak t a n ı n d ı ğ ı , imaret, X V I I . yüzyılın diğer bir s e y y a h ı K a t i p Ç e l e b i
c a m i ve kervansaraylardan o l u ş a n y a p ı l a r içinde ise Bakras Beli'nden bahsederek, burada K a n u n î
K a n u n î K e r v a n s a r a y ı n ı n daha dikkat çekici oldu Sultan S ü l e y m a n ' ı n 9 5 9 H . / 1 5 5 1 - 5 2 M . yılında
ğu, ilk kez Sultan I . S ü l e y m a n z a m a n ı n d a başlatılan bir k ö y kurdurup, bir cami, bir han ile imaret inşa
imârın 11.Selim z a m a n ı n d a devam ettirildiği, yüzyı ettirdiğini ve halkının da tekâlif-i örfiyye'den muaf
lın sonunda 6 0 0 ev ve bir k a ç d e ğ i r m e n e sahip t u t u l d u ğ u n d a n s ö z e d e r . Yalnız, kaza olarak g ö s t e
b u l u n d u ğ u ve çevresinin de b a ğ ve b a h ç e l e r l e kap rilen bu mevkinin adı yazılı olmasa da, s e y y a h ı n
lı olduğu a n l a ş ı l m a k t a d ı r . Belen'i anlattığı açıkça anlaşılmaktadır.^'^
1041 H./1632 M.de Belen'e uğrayan Y a k l a ş ı k 1 6 8 0 ' l i yıllarda b ö l g e y i d o l a ş a n
A . H ı b r î Efendi'nin izlenimleri şöyledir.^^ C.de B r u y n , Beylan adıyla tanıttığı k a s a b a n ı n bir
de g r a v ü r ü n ü y a p m ı ş t ı r (lev.5). Belen'e ait bilinen
Ertesi Bakras nâm menzil-ki isken
bu en erken tarihli g r a v ü r d e , bir yamaca d o ğ r u is-
derun ile mabeyni beş saattir-nuzûl olundu. Ve
bu menzil Bakrasbeli demekle ma'ruf cebel-i 28. Halep VUayeti Salnamesi, 1320 H . / 1 9 0 2 - 3 .
azimin bâlâsında vâki' olmuşdur. Aslında nâmı 29. L.Armağan, O s m a n l ı l a r Z a m a n m d a H a c Y o l u ve
Belen köyüdür. Bakras Cebel-i mezkûrdadır. Menziller, İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış Yük
Yoldan sapa bir küçücek kal'anın nâmıdır. sek Lisans Tezi, İstanbul 1990, s.55.
Kurbünde olmağla anın nâmıyla şöhret bul 30. S.Yerasimos, a.g.e., S . 6 5 , 459.
muştur. Bunda Sultan Süleyman hânın bir
31. Abdurrahman Hıbrî E f e n d i , " M e n â s i k - i Mesâlik"
câmi'i ve bir kârgir hanı ve hammâmı dahi var (Çev.Sevim llgürel), İstanbul Ü n i v e r s i t e s i Edebiyat
dır. Suları vefret üzeredir. Sâbıka Yeniçeri Fakültesi T a r i h Enstitüsü Dergisi, 6 (1975),
kitâbetinden ma'zül iken sene-i erba'ine ve elf- S.120.
de fevt olan Malkoç Efendi kurbünde olan râh- 32. D.Samuel Yemşel, "1641-42 de Bir Karayiğit'in Türki
ı hatarnâki düzeldip korkuluk yapmıştır. Ve ye Seyahatnamesi, Vakıflar Dergisi, 3(1956), s.97-
106, bil. s . l O l .
bundan ileri Haleb'le Şam yolu Bakras-beli'nin
üzerinden ayrılıp 33. Evliya Çelebi, Seyahatname, 1 (Hatay-Suriye-Lüb-
nan-Filistin), ( Ç e v . I s m e t P a r m a k s ı z o ğ l u ) , Ankara
1641-42'de, Antakya üzerinden Belen'e 1982,5.15-16.
uğrayan D.Samuel Yemşel'in yerleşimle ilgili 34. Katip Çelebi, C i h a n n ü m a (Çev.Ibrahim Müteferri
anıları şöyledir.^^ Akşama kadar ve gecede üç ka), İstanbul 1 1 4 5 / 1 7 3 2 , s.797.
BİR O S M A N L I - T Ü R K Ş E H R İ O L A R A K B E L E N 243
Vas
Ecnder!
Tımiv.vir
O.;.
Cfsa--a f 1
Tra'/nık
H.iorc E ' LA K / 1
HCSOI Peso > 'Kostencf
TrıMı
•Vama
•Lofca i—-.-'* "A
.,.'-;;.*lmova \ >
";.Utl,-,n \ V0ro?3m<m swv.,'- ; , /
Drorra
Krmcstı
KOftFVAl ^anya
==0 /Kttntr
Tırr.ala
/' TESELVA / ^ \ .
Kon
SAKIZ
-1^ lVı\(«.
KEFALOm'
V5
Moton
Or.
Korm
RODOS
hondıye
1^
A- GİRİD
O
N
h IHIM
A,
D E N İ Z Fos •
Ernncon
^ Turtıol " " \ A
?»Sıvas
Oıvföı ('"VAN i-,^van
dOLU
»•»Cpttkiıtas Çenusgpıek
Kırschn
Erga
Diyar be kr
.'Kayseri Malatva
DbBlO
EsbWeson
Marjjın ^
Nusaybin
1 pNiOd.
^rla(Ruha) VMUSUI
\>î-«.,,;--^ ^. ^ Ada
\ ^Bozkır ^
/ /-> '^'B
< . •— HALE8
^— /t.rmenck^i«.<'^'3 X\ 'Try
^;A^k>o
/AT
\ ^ \
Htmus
OSMANLI YOLLARI VE
MENZİLLER
^ KIBRIS
ANA YOLLAR
TÂLÎ VOLUW
MENZİLLER
z Say<!c
Ciwn ; Vusul HA-.ACO<>lU
JOO Km
250 Fatih M Ü D E R R İ S O Ğ L U
penceresi ile yıkılan bir b ö l ü m dikkat ç e k e r . Cep Kuzeydeki b ö l ü m e gelince; kitabenin hari-
he g ü n ü m ü z e y a k ı n bir t a r i h t e kireçle sıvandığı me girişi s a ğ l a y a n k a p ı n ı n ü z e r i n d e yer a l m a s ı , m i
için malzemesi ve h a r ç dokusu yer yer a n l a ş ı l a m a narenin k o n u m u ve bazı y a y ı n l a r d a y a p ı n ı n I I . Se
m a k t a d ı r . S o k a ğ a bakan dogu ve kuzey cephelerle lim'e ait o l d u ğ u şeklindeki ifadeler, belki bu b ö l ü
ç o k o y n a n d ı ğ ı n d a n cephe mimarisi a ç ı s ı n d a n ke m ü n c a m i n i n y a p ı m ı n a y a k ı n bir tarihte ek y a p ı
sin bir ş e y s ö y l e m e k zordur. B a t ı c e p h e n i n ise olarak t a s a r l a n d ı ğ ı n ı d ü ş ü n d ü r ü r . Kuzey cephe ek
sonradan ö r ü l e r e k yeni inşa edilen m o d e m bir ya senindeki bir k a p ı y l a girişin s a ğ l a n d ı ğ ı kuzey b ö
pıyla sınır o l u ş t u r d u ğ u d ü ş ü n ü l ü r s e , r e s t i t ü s y o n lüm, yine dogu-batı d o ğ r u l t u s u n d a d i k d ö r t g e n
p l a n ı n ı n geçerliliği daha da iyi anlaşılabilir. planlı olup eksende yer alan iki payeyle kendi için
de iki ş a h ı n d a n oluşur (lev.26). Beden duvarları ve
H a n ı n ü z e r i . Evliya Ç e l e b i n i n ifadesi ile bir payeler d ı ş ı n d a , dogu ve b a t ı d a iki duvar ayağı ta
g r a v ü r d e k i g ö r ü n ü m e g ö r e k u r ş u n l a k a p l ı iken, rafından da t a ş ı n a n ek b ö l ü m ü n üzeri, boydan bo
sonradan k u r ş u n l a r s ö k ü l m ü ş ve d ü z t o p r a k haline ya ç a p r a z tonozlarla ö r t ü l m ü ş t ü r . K a p ı dışında, ku
d ö n ü ş m ü ş t ü r . Ö r t ü sisteminde kubbeli o d a l a r ı n zeye b e ş , d o ğ u y a bir, batıya ise üç olmak ü z e r e alt
ü z e r i n e gelen k ı s ı m l a r d a baca izine r a s t l a n m a s ı , ve üst seviyede çeşitli tipte pencereler açılmıştır.
bir zamanlar bu odalarda ocak nişinin b u l u n d u ğ u G ü n e y d e ise harimle irtibatı s a ğ l a y a n k a p ı haricin
nu göstermektedir. de, iki uç k ö ş e y e yakın konumda açılan iki pence
reyle mihrabiyeler k a r ş ı m ı z a ç ı k a r . Girişin h a r i m
CAMİ : i ç i n d e n bir açıklıkla s a ğ l a n d ı ğ ı m i n a r e , ç o k g e n
gövdeli tek şerefeli bodur bir kuruluş olarak yeni
Külliyede ibadet işlevine hizmet eden cami, den elden g e ç m i ş t i r . Eski bir f o t o ğ r a f t a n (lev. 11)
tarihi yolun g ü n e y i n e , h a n ı n karşısına inşa edilmiş anlaşılacağı ü z e r e , X X . yüzyıl içinde şerefesi ve kü
tir ( l e v . 1 2 , 1 4 , 1 6 , 2 2 - 2 6 ) . lahı biçim değişikliğine u ğ r a m ı ş t ı r (lev. 14).
Y a p ı , g ü n e y d e merkezdeki bir ana kubbe
Belen'in artan n ü f u s u n a paralel olarak o l
n i n üç y a n ı n ı ç e v r e l e y e n eyvanlarla kuşatılan ha-
d u k ç a yeni bir tarihte, c a m i n i n dogu tarafına ek
r i m ; kuzeye sonradan e k l e n d i ğ i t a h m i n edilen iki
bir b ö l ü m inşa edilmiştir, i ç i n d e bir m i h r a b ı n da
b ö l ü m l ü kısım, bu iki-kısmın a r a s ı n a yerleştirilen
b u l u n d u ğ u yeni k ı s m a , h e m h a r i m i ç i n d e n , h e m
minare ve d o ğ u d a k i yeni eklenen b ö l ü m ile g ü n e y
de kuzey cephede a ç ı l a n k a p ı l a r l a giriş s a ğ l a n ı r .
deki hazireden o l u ş u r . Dolayısıyla, " _ L ";ya da
Ç o k sade planlanan ek kısım, sık açılan pencere
h a ç v a r i plan ş e m a s ı n ı y a n s ı t a n h a r i m b ö l ü m ü b i
lerle o l d u k ç a aydınlıktır. H e r h a n g i bir özelliği yok
rinci, kuzeyde yer alan bir çeşit son cemaat yeri iş
tur (lev. 14).
levini g ö r e n kısım ikinci, d o ğ u d a k i ek b ö l ü m ise
ü ç ü n c ü y a p ı m evresine işaret etmektedir. Camide g ü n e y ve batı cepheler ö z g ü n l ü ğ ü
C a m i n i n y e n i d e n çizilen r ö l ö v e s i n e g ö r e n ü korumakla birlikte, kuzey ve dogu cephelerde
m i m a r i özellikleri şöyledir ö e v . 2 2 ) : değişiklikler g ö z l e m l e n m e k t e d i r . Kuzey c e p h e n i n
k ı s m e n biçim değiştirdiği X I X . yüzyıla ait bir fotoğ
H a r i m , ' J _ ' planlı, bir b a k ı m a h a ç v a r i plan
raftan a n l a ş ı l m a k t a d ı r (lev. 11). B u fotoğrafta cep
lı camiler grubuna giren tipolojiyi yansıtır. Girişin,
henin üst seviyesinde a h ş a p bir sundurma dikkati
kuzey b ö l m e d u v a r ı n ı n eksenine açılan bir t a ç k a -
ç e k m e k t e d i r . D o g u cephe y e n i d e n inşa edildiği
pıyla sağlandığı h a r i m , merkezde kırık k ö ş e ü ç g e n -
için kayda d e ğ e r bir özellik g ö s t e r m e z . Her ikisi de
leriyle g e ç i l e n kubbelerle ö r t ü l ü kare bir m e k â n ı n ,
yola bakan kuzey ve g ü n e y cepheler ise açıklıkla
kuzey h a r i ç üç y ö n d e n beşik tonoz örtülü eyvanlar
rın dışında farkedilmezler (lev.24). Evliya Ç e l e b i y e
şeklinde d ü z e n l e n m e s i n d e n o l u ş m u ş t u r . İçine m i h
g ö r e , X V I I . yüzyılda üstü k u r ş u n l a kaplanan cami,
rap ve m i n b e r i n yedeştirildigi g ü n e y eyvan, simet
g ü n ü m ü z e y a k ı n bir tarihte b e t o n k a p l a m a l ı d ü z
rik olarak p l a n l a n m ı ş , dogu ve batı yan eyvanlar
dam şekline d ö n ü ş t ü r ü l m ü ş t ü r . Ayrıca yapının
dan daha k ü ç ü k tutulduğu için de h a r i m enine dik
ç o k g e n k a s n a k l ı kubbesi, minaresi ve g ü n e y cep
d ö r t g e n şeklini almıştır (lev.25).
hesi kireçle sıvanmıştır.
Ü z e r i n d e kitabenin de yer aldığı t a ç k a p ı ve C a m i n i n g ü n e y i n d e bir teras ü z e r i n d e hazi-
içindeki giriş k a p ı s ı n d a n b a ş k a harimde, alt seviye reyle karşılaşılır. Hazireye kimlerin g ö m ü l ü o l d u ğ u
de açılmış g ü n e y duvarda d ö r t , kuzeyde i k i , batıda bilinmemektedir (lev. 1 5 , 2 4 ) .
ise d i k d ö r t g e n b i ç i m i n d e bir pencere açıkhgı karşı C a m i d e dikkat ç e k e n bir özellik te sultan
mıza çıkar. D o g u e y v a n ı n ı n dogu d u v a r ı n d a k i pen yapısı o l m a s ı n a karşın tek minareli o l u ş u d u r . A n
cere, sonradan inşa edilen ek b ö l ü m e g e ç i ş için cak simgesellik t a ş ı m a y a n bu y a p ı n ı n , sultanların
b ü y ü t ü l e r e k k a p ı haline d ö n ü ş t ü r ü l m ü ş t ü r . H a r i m inşa ettirdiği diğer k ü ç ü k camilerde o l d u ğ u gibi tek
de, g ü n e y duvar içine yerleştirilen y a r ı m yuvarlak minareli o l m a s ı yadırgatıcı değildir.
tipte bir m i h r a p ile m i n b e r g ö z e ç a r p a r (lev.25).
HAMAM :
M i n b e r g ö r ü n ü m ü y l e X I X . yüzyıl özellikleri taşı
Külliyede temizlik işlevine hizmet eden
m a k t a d ı r . Y i n e biçimiyle a y n ı yüzyılın özelliklerini
h a m a m , yolun g ü n e y i n d e olup camiye h e m e n he
y a n s ı t a n mahfel ise giriş k a p ı s ı n ı n ü z e r i n d e ko-
m e n bitişik k o n u m d a d ı r ( l e v . 1 2 , 1 4 , 1 6 , 2 7 - 2 8 ) .
n u m l a n m ı ş t ı r . Giriş kuzey duvar içine a ç ı l a n bir
R ö l ö v e s i n e g ö r e y a p ı n ı n m i m a r i tanıtımı şöyle
merdivenle s a ğ l a n ı r . B u merdiven a y n ı zamanda
dir (lev. 27):
minarenin çıkış yoludur.
BİR O S M A N L I - T Ü R K Ş E H R İ O L A R A K B E L E N 251
4\
r
" r
R e s i m 7: B e l e n , i s k e n d e r u n y ö n ü n d e n b a k ı ş ( 1 8 3 6 . W . H . Barlett).
R e s i m 8: B e l e n . A n t a k y a y ö n ü n d e n b a k ı ş ( 1 8 3 6 , W . H . B a r l e t t ) .
BİR O S M A N L I - T Ü R K Ş E H R İ O L A R A K B E L E N 257!
1^
I â
.1
. . .1.
— ^
I>ev. 2 3 : C a m i . K i t a b e (1990).
Lev. 2 4 : C a m i . j ^ ü n e y d e ı ı genel
g ö r ü n ü m (1990)
•
H I ,
41
I
Lev. 25: C a m i , H a r i m . iç I ^ v . 26: Cami, kuzeydeki giriş
g ö r ü n ü m (1990). b ö l ü m ü (1990).
I ^ v . 2 8 : H a m a m , k i t a b e (1990).
Kİ i r ;
n İT 17 İM .
1 ^ 1
Lev. 31: Günümüze ulaşmayan eski bir ev Lev. 32: Tarihi yol üzerinde yer alan
(1991). konutlar (1991).
Lev. 33: Hamam, kitabe (1992). Lev. 34: Hamam ve çevre yapılar (1992),
TU*
-tfîlMI
Lev. 36: Tarihi yol üzerindeki d ü k k a n / d e p o I^v. 37: Vadi içindeki su kemeri (1992).
harabeleri (1991).
BİR O S M A N L I - T Ü R K Ş E H R İ O L A R A K B E L E N 261
•M-
'i
Lev 9: Belen, geçide giden şose (1890-1900, ISIJVM TARİH-SANAT VE KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTİRMA MER-
KEZİ/IRCICA Yıldız fotoğraf albümleri koleksiyonu).
-1
İl
Lev 10: Belen, yerleşimin içinden geçen tarihi Adana-Halep/Antakya-Şam yolu ve yol boyunca
uzanan çarşı (1890-1900, İSIAM TARİH-SANAT VE KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTİRMA MERİ^EZİ/IRCICA ,
Yıldız fotoğraf albümleri koleksiyonu). :, , ,,<-,,., ^ . î j n ü d i f ; ; r • . j . ı ! at„n'
262 Fatih M Ü D E R R İ S O Ğ L U
Lev 1 1 : Belen, t a r i h i y o l , K a n u n î S u l t a n S ü l e y m a n C a m i i ve H a m a m m m g ö r ü n ü m ü .
(1890-1900, İ S I A M TARiH-SANAT V E KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTİRMA MERJ^EZl/lRCICA
Yıldız f o t o ğ r a f a l b ü m l e r i k o l e k s i y o n u ) .
BİR O S M A N L I - T Ü R K Ş E H R İ O L A R A K B E L E N 263
1 V
s- 4
7
I A'
•3
Ü
O
ın
^1 05
1^
i
(O
i
G E >
264 Fatih M Ü D E R R I S O Ğ L U
EOIRUE
Harsa
Baba Burg
6cbz
•» Oertend
Yenişehir -rLtfke(osmaneliJ
Akbıyık
Pazarcık
i Seyitgazi
ISardaklıCBardakcO
İYenihan
l Bayat
V Bolvadin ^ ^
Visaklı , 4
O V^Aksehlr i-
fV. ) Lâdik
Karapınar
"\_^uiukısla
Ere^I han
Ranmazanoglu yaylas
( 7 Cavüshan kulacı
Pavas
skendcrun
Ba k lfrim(Afrînl
Antakyay.-' Bcşağaç
^ Zambakya» HALEQ
Safder^ı JMaarra
KIBRtS Mudık *J
' •Hama
/Nebk CaenfK)
Sam
i Muzayrlb
\ Ma;rak
-^ynızcrka
ga[kaCBalG*a1
Kalrane
Ha»
Maan
Akabcbaşı
Zatüfhiccc
Tebük
^ AkdarfMagarât)
Bürke-i Muazzam
Medine-i Salih
Bi"i--zUmÜrrUd
N3*am
yHedİyye eşmesi
iı salam kayası
Madiii'l-kurra
MEDİNE
y^eedr-ı Huneyn
Râbi'a esmesi
Kudayda
Abdurrahman Hıbrî ETendl'ye Göre, 17. Yüzyıldo ılin: Yultı Halis (Güzelce Bürke)
aedr-t Affan
Cntergâhı va Konaklama Henzlllürlnl GOsterun llurilıı
vadJ-i Fatima
(1975, S. tLGÜREL)
Arafat dâl.
Minâ
Müzdclife
MEKKE
01. i ; 5-000 000
Lev. 4: Abdurrahman Hıbrî Efendi'ye göre, 17. yü2yılda Hac yolu güzergahı ve
konaklama menzillerini gösteren harita (1975» S. llgürel).
R kilise A
A M A N () S 1) A A Geçit yönü
(2 km.)
<• 637
SI
O L ( V
V
TICARET Al A \ l
\
l']SKI rURK
MEZARLIĞI
rSN> DU««İNt*R ^
i MUHDES
CAMİ
- :1 i <
m HttZlRE
Al I S K I = İ V » l = K I . J i V - y X t V CTXI
Lev. 16: Kanunî Sultan Süleyman Külliyesi, konum planı (1990, F. Ertug).
1^ / /
w \ / / •s
/
/
\
•V \ \ / \
\ \ /
•VO H .
( 1 9 3 7 , J . SAUl/AGET)
Lev. 17: Kanunî Sultan Süleyman Hanı, restltüsyon planı, (1937, J . Sauvaget).
268 Fatih M Ü D E R R İ S O Ğ L U
::5
(ı:nU-b-i.
Btnp;ıxcr
^r=0. C •/
asar
—\ _ '^^^^''^^ZZ^r—^ ....'rrrrrr!^----'^ : .'o^ıı.s.-rr V.^HJjpadin. ^ 1
r
srrdl
arta Kffrabujurr
tn'işelür
^'O" LcrroTuIp. .
r
T:
OlEliiV. /Xl_i
IEK<;iYIEK. >VHJX/XI=l=IEIt
/Xll/Xi?. <><>l^. . \ l i j l 3 I E I = l l = t i » < > O I - l J . l='/X rİIH
^-j i \ !
/•''' I /''' i i \ '
m 'âm. i -
r 1
W'-- y
» I H I - I E İ V - K / X k V l J ı V İ » U I - r / X k V S U l - I E Y t V I / X ı V
i V I I E i V X i l - I ^ U l - l - İ Y I = » İ - O y X ıVI İ
^ ^ i X I E i V : Y . . V I İ . V I . l E K l l J C S . •=1.JI_Y/X
l=t<>l-<>V^IE:/xi-i>. O O U X
OlETİıV. /XI_İ
I3<>^/XİV. C>l<i/XıV
IEI=IC:İYIE». .VII.JX/XI=I=IEI^
^ — m
X !
'O
M U H DES
i Y A P I X .
i
' I
1 V
Lev. 22: Kanunî Sultan Süleyman Camii, rölöve planı (1990. F. Ertug).
272 Fatih M U D E R R I S O Ğ L U
I3IHI-IEİV - l ^ / X i V U i V i S M J I J I V X i V S İ j | _ i r N ' k V | y X i V
k V I I H i V X i l - K İ J I - I - Î Y I H S İ - H / X kVI / X ıVI
O İ ^ I H k V sY.iv.ıiıVi. l E i v r u c l . I = I J I _ N V X
ÇIHTİİV. /XI_İ
»00/XİV. OI'î/XİV
BALKON
i
I
1-1
i - m
i
I i .
•I
I
\ >
U f İ::rı-:
1I
i
i
^ 1 i
DÜKKÂN ^ i EVLER
^ DÜKKÂN I ^ DÜKKÂN
I
Lev. 27: Kanunî Sultan Süleyman Hamamı, rölöve planı (1990. F. Ertug).
o Sen
M Î M Â l î ? ! MAMU
Doç.Dr.Nusret ÇAM
kastiyle olsun, resim i;apmai;t ve resimli eşya m a s ı gibi dinî bir faydasının b u l u n d u ğ u n u dikkate
kullanılmasını mutlak surette yasaklamıştı. Fa alarak mezar ziyaretlerini serbest b ı r a k m ı ş t ı r . De
kat Medine'ye hicret ettikten ve bilhassa da mek oluyor k i , Peygamberi'imizin hadislerinde ç e
Mekke'yi fethiyle, asırlık putlar yere serildikteki lişki gibi g ö z ü k e n farklılıklar aslında bir çelişki o l
sonra, ilk devirlerdeki tazirler hafiflemiştir. m a y ı p , olayların oluş ve niyet farklılıklarından kay
Sonra islâm'da ise islâm medeniyeti tasvire n a k l a n m a k t a d ı r . E ğ e r P e y g a m b e r i m i z i n bir s ö z ü
ibâdet gibi hurafe şeylerden uzaklaşınca, selef hangi ş a r t l a r a l t ı n d a ve niçin söylediğini bilemez
âlimleri, tazimi ifâde etmeyen hayvan ve man sek, hadisin yorumunda y a n ı l m a ihtimalimiz artar.
zara resimlerinin kullanılmasını mübah saymış
K a n â a t i m i z c e O'nun bu perdeyi indirmesin
lardır"^^-
de, halkın bu altın y ü z ü k h â d i s e s i n d e o l d u ğ u gibi,
Diğer taraftan, "ResulüUah eve girdi. Ben ifrata k a ç a r a k her tarafı olur-olmaz resimlerle dol
dolabın önüne, üzerinde resim ve suret bulunan d u r m a s ı , daha d o ğ r u s u l ü k s e k a ç m a s ı i h t i m a l i ,
ince bir perde koymuştum.Hz.Peygambere onu ö n e m l i bir âmil olmalıdır. Biraz sonra işâret edece
görünce yırttı ve 'Kıyamet günü halktan azabı ğimiz ve daha sonraki devirlerde vârid o l d u ğ u n u
en şiddetli olan kimseler, Allah'ın hilkatini tak bildiğimiz B u h â r î ve Ebu D â v u d ' u n rivayet ettiği bir
lit edenlerdir' dedi. Hz.Aişe diyor ki, o perde hadiste Peygamber Efendimiz, bu konuda daha
den bir veya iki yastık yaptım" şeklindeki hadis ılımlıdır.
te (Müslim, Libas, 92) g e ç e n "Allah'ın hilkatini 3- Buna benzer b a ş k a bir hadis de ş u d u r . ^ ^
taklit edenlerdir" ifâdesi, bir öncesi hadisin iza
hında dile getirdiğimiz "şiddetli azaba çarptırı
lacağı bildirilen kimselerin, Allah'ın yaratma
gücüyle rekâbete girişenler" o l d u ğ u şeklindeki
k a n â a t i m i z i d o ğ r u l a m a k t a d ı r . Eger resmin kendisi
mutlak h a r a m d s a y d ı , peygamberimizin, onun yas
tık halinde k a l m a s ı n a da izin vermemesi gerekirdi.
Hz. A i ş e ' n i n rivayet ettiği d i ğ e r bir hadis de " H z . Aişe'nin üzerinde resimler olan bir
şöyledir.^-^ perdesi vardı. Onu pencerenin çıkıntısı üzerine
koymuştu. Allah'ın Resulü orada namaz kılı
yordu. (Namazdan sonra Aişe'ye) onu gözümün
iSj* ^Ji^ *JAPJ .^^ifj ^Jİ i*»ljSJI Cj_>t Ja-jJI tSİjj önünden kaldır buyurdu. Hz. Aişe diyor ki
'onu kaldırdım ve ondan yastıklar yaptım"
c J ü "LrsiJIj i j U J - l , ^ ol ^J'^- 1^ - ^ 1 ol J*-*' J - ^ J İ
D i k k a t edilirse, P e y g a m b e r i m i z i n burada
.jjifc ıiU> i_ju. |Jj.ljLJL^>Jİ«>-j L><j>L<j Ajuljüıüj perdeyi k a l d ı r t m a s ı n ı n sebebi, resmin bizzat kendi
si o l m a y ı p , namazda dikkatini ç e k e c e k bir yerde
"ResulüUah bir sefere çıkmıştı. Bir ku b u l u n m a s ı d ı r . Peygamberin bu hareketinin m a n t ı ğ ı
maş alıp kapıya astım. Peygamber gelip bir gayet açıktır: Aslında Peygamberimiz, karşısındaki
perdeyi gördüğünde yüzündeki tiksintiyi far- resmin şekli ve m â h i y e t i ne olursa olsun, Allah'tan
kettim. Bu perdeyi tutup çekerek yırttı ve son b a ş k a bir ş e y e , b ı r a k ı n t a p m a y ı , buna benzer en
ra şöyle dedi. "Allah bize taş ve toprağı süsle k ü ç ü k bir duygu bile t a ş ı m a s ı m ü m k ü n değildir.
memizi emretmedi". Ben onun içini doldurarak Fakat O , bir ö n d e r ve rehber sıfatıyla, namazda bi
iki yastık yaptım; ResulüUah bundan dolayı be le d a v r a n ı ş l a r ı n ı d i ğ e r M ü s l ü m a n l a r ı n yanlış anla
ni kınamadı". m a s ı n a fırsat vermeyecek ş e k i l d e t a n z i m e t m e k
D e m e k oluyor k i , burada bu perdenin indi z o r u n d a d ı r . E ğ e r P e y g a m b e r i m i z , kalbi Allah'a
rilmesini g e r e k t i r e n husus, resmin kendisinden imanla dolu o l d u ğ u halde n a m a z ı n ı b ö y l e bir suret
z i y â d e , Peygamberin bu gibi eşyaları dikkat çekici k a r ş ı s ı n d a kılmış ve O'nu b u ş e k i l d e bir b a ş k a s ı
yerlerde b u l u n d u r m a s ı n ı n halk t a r a f ı n d a n y a n l ı ş g ö r m ü ş o l s a y d ı , Peygamber h a k k ı n d a m ü n â f ı k l a r
a n l a ş ı l a r a k b i l â h e r e o n u n s ü n n e t i y m i ş gibi telakki çeşitli dedikodular uydurmaktan ç e k i n m e y e c e k ve
edilip y a y g ı n bir ş e k i l d e kullanılması e n d i ş e s i d i r . ya d i ğ e r m ü s l ü m a n l a r da resimli e ş y a l a r karşısında
Peygamberimizin, yanlış a n l a ş ı l m a y a meydan ver 22. Bu yorum, Tecrid-i S a r i h T e r c ü m e s i , C. 12, s.
m e m e k için zaman zaman bu gibi ihtiyatî tedbirle 116-117. ve 6. cilt s. 418'cie yeralmaktadır.
re m ü r â c a a t ettiğini g ö r m e k t e y i z . Mesela H z . M u - 23. Müslim, Libas (37), 87.
h a m m e d (s.a.v.), bir g ü n p a r m a ğ ı n a bir altın y ü z ü k 24. Sahih-i Buhari M u h t a s a r ı Tccrid-i S a r i h T c r c e -
t a k m ı ş t ı . B u n u g ö r e n sahabeden b i r ç o k kişinin er mesi, C. 12, Ankara, 1978,s. 108.
tesi g ü n a y n ı y ü z ü k t e n taktığını g ö r e r e k , kendisi 25. Müslim, Libas, 93. Burada zikrettiğimiz Hz.Aişe'den
p a r m a g ı n d a k i altın y ü z ü ğ ü ç ı k a r ı p , erkeklerin altın rivayet edilen "perde hadisi'nin birçok hadis kitabında
y ü z ü k k u l l a n m a s ı n ı y a s a k l a m ı ş t ı . ^ ^ Y i n e O , kabir daha pekçok nakilleri bulunmaktadır. Bazı ufak tefek
ziyaretini yasak ettiği halde, artık kabirlerin birer ayrıntılarla biribirinden aynlan bu hadislerin sayısı on
ları bulmaktadır. Bunlann hepsini zikretmek bu maka
mabet h â l i n e getirilmesi e n d i ş e s i ortadan kalktık
lenin gayesini aşacağından bu rivayetlerin hepsini bu
tan sonra, bu ziyaretlerde i n s a n ı n ö l ü m ü hatırla rada vermekten sarfınazar ettik.
İSLÂM'IN S A N A T A V E MİMÂRİYE BAKIŞI 281
namaz kılmakta beis g ö r m e y e c e k , zamanla iş de B u hadisin p e k ç o k değişik rivayetleri bulun
ğişik bir h â l alabilecekti. makta olup bir tanesi şöyledir:
Diğer taraftan, Peygamberimizin bu hareke
Lju J i - ^ V S ^ . S I I | J - . j -uJU. ^ 1 -dil J ^ j yl
t i n i n m a n t ı ğ ı n ı , namaz kılan bir i n s a n ı n ö n ü n d e n
b a ş k a bir kimsenin g e ç m e s i n i y a s a k l a m a s ı n d a da
jiv. -UL j j i t liÜ »UJJJ Xr.j f-i'-j-M, JlJ.Öjj-aJI A*İ
bulabiliriz. Resim ve heykele karşı namaz kılmak
m e k r u h o l d u ğ u gibi, ö n ü n d e n insanların gelip ge IJUI ,jLe ç^jj SJ^o- <-Mj AJ\ AJJJJ CJUÜ .ijj^ -u,"
ç e c e ğ i bir yerde namaz kılmak da mekruhtur ve bu
sebeple, namaz kılan kişinin, ö n ü n e sembolik bir
engel k o y m a s ı lâzımdır. D e m e k oluyor k i , namaz
kılanın ö n ü n d e n c a n l ı bir varlık olan insan g e ç e t y U J j V l JU uy- ^. ......j |JI:AJLf|.u*i
m e y e c e ğ i n e g ö r e , o n u n veya yanlış anlamaya se
bep olabilecek b a ş k a bir canlı varlığın resmi de na V ü r u d tarihi daha sonra olan^^ bu hadisin
maz kılan kimsenin karşısında b u l u n a m a y a c a k t ı r . T ü r k ç e s i m e â l a n şöyledir:
B u â y e t i n tefsirinde Elmalılı M . H a m d i Y a -
zır ş ö y l e demektedir: "Burada temâsil, melâike,
enbiı;a ve sâlih kimselerin suretleri denilmiş
tir. Halk görsün de onlar gibi ibâdet etsinler
diK;e mescitlerde bakırdan, pirinçten, sırça
dan,meermerden bunların suretleri yapı/mış. "Şüphesiz ki ben (Isa), size Rabb'ini-^.den
'Bö])le tasvirlerin yapılmasına Süleyman aley- âyet getirdim. Size gerçekten kuş biçiminde ça
hisselam nasıl izin verdi' diye sorabilirsin, murdan bir taslak yapıp içine üflerim de
cevaben derim ki, tasvir, yalan ve zulüm gibi Alah'ın izniyle o kuş olur".
aklın takbih ettiği şeylerden değildir. Bazı tef-
sirciler bunların hayvan heykelleri olduğunu G ö r ü l e c e ğ i gibi bu â y e t e g ö r e Hz.lsa, A l
söylemektedirler."^^ lah'ın kudretini ve kendisinin peygamberliğini insan
lara g ö s t e r m e k için ç a m u r d a n bir kuş yaparak, ona
Kur'an'daki S ü l e y m a n Peygamberle ilgili di üflemiş ve bu ç a m u r d a n kuş, dirilerek uçmuştur.
ğ e r â y e t l e r i n t ü m ü n ü ve y u k a r ı d a verdiğimiz Ebu Burada şöyle bir soru akla gelebilir."Bu bir mucize
D â v u d ' d a yeralan ve "Sen bilmiyormusun ki, Sü olup Cenab-ı Hakk'a âit bir olaydır Bu sebeple
leyman'ın atlarının kanatları vardı" ş e k l i n d e k i bu olay, insanlara teşmil edilemez." Bütün dirilt
hadisi dikkate aldığımızda, bu heykellerin, din bü me olayları gibi, buradaki diriltme olayınm da Allah
y ü k l e r i n i n heykellerinden z i y â d e at heykellerinin tarafından gerçekleştirildiğine tabii ki ş ü p h e yoktur.
o l d u ğ u n u s ö y l e m e k daha isabetli olur k a n â a t i n Fakat, buradaki ç a m u r d a n bir taslağın kuş h â l i n d e
deyiz. Zira Saad s û r e s i n i n 3 1 - 3 3 . â y e t l e r i n d e n ö ğ dirilmesi hadisesi, Allah'a âit bir olay ise de, ç a m u r
r e n d i ğ i m i z e g ö r e , Hz. S ü l e y m a n ' a güzel k o ş u atla dan kuş figürü yapma işi Hz. isa'ya âittir. Z â t e n bi
rı sevdirilmişti. S ö z k o n u s u bu âyetler şöyledir: zim konumuzu ilgilendiren husus da burasıdır.
"Hani ona öğleden sonra bir ayağını tır
nağı üstüne dikip üç ayağının üzerine duran Buradan anlaşıldığına g ö r e , İslâm'da yasak
süratli koşu atları gösterilmişti de 'gerçek ben olan şey, resim yapmanın veya resmin kendisi
mal (yani at) sevgisine Rabbimi zikretmek için değil, onun kötü niyetlerle ortaya konulması
düştüm' demişti. Nihayet (bu atlar) perdenin dır. E ğ e r H z . S ü l e y m a n ' ı n , bu gibi şeyleri sırf A l
arkasına gizlenmişlerdi. (Süleyman dedi ki): lah'ın v e r d i ğ i n i m e t i h a t ı r l a y ı p ş ü k r e t m e s i gibi
'Onları bana döndürün' Hemen ayaklarını,bo ferdî, ya da Hz. İsa'nın bu tür faaliyetlerle insanları
yunlarını okşayıp taramaya başladı." iyiliğe y ö n e l t m e k istemesi gibi sosyal bir sebeple
yaparsa dinen bir s a k ı n c a s ı yoktur.
H z . S ü l e y m a n , bu "temâsil'i (heykelleri) el-
betteki, tapmak veya dinin yasaklarını h o ş g ö s t e r Ş i m d i burada ş ö y l e bir soru akla gelebilir:
mek, o n l a r ı ihlal etmek için y a p t ı r m ı ş olamaz. A y "İnsanların mesela, Hz. Süleyman örneğinde
nı ş e k i l d e , ona b u n l a r ı yapan kimselerin, C e n a b - ı olduğu gibi tapmak maksadıyla değil de sırf
H a k k ' ı n yaratma kudretiyle r e k â b e t duygusuyla ha ruhlarındaki estetik arzu ile yaptırdıkları tas
reket ettiği de s ö y l e n e m e z . virlere daha sonra gelen insanlar tapamaz mı
ve bu durumdan onları yaptıranlar sorumlu
"Gerçekte, ben mal (yani at) sevgisine olamaz mı?"
Rabbimi zikretmek için düştüm" şeklindeki âyeti
dikkate a l d ı ğ ı m ı z d a , H z . S ü l e y m a n ' ı n güzelliklere Ş u n u h e m e n belirtelim k i I s l â m d a ameller
karşı ayrı bir iştiyakının b u l u n d u ğ u anlaşılmaktadır. niyetlere g ö r e d i r . Mesela eski devirlerde medrese
A y e t i n s o n u n d a k i "düştüm" ifâdesi b u n u a ç ı k ç a olarak y a p ı l a n birtakım binalar b u g ü n Kavala'daki
g ö s t e r m e k t e d i r . B u r a d a n hareketle, Seb'e 1 3 . M e h m e t A l i P a ş a Medresesi ö r n e ğ i n d e o l d u ğ u
ayette bahsedilen heykellerin ve k o n a k l a r ı n da bir ü z e r e taverna olarak k u l l a n ı l m a k t a d ı r . Ş i m d i bu
k i b i r veya b a ş k a duygular için d e ğ i l , A l l a h ' ı n durumdan M e h m e t A l i P a ş a ne kadar sorumluy
C e m â l sıfatını h a t ı r l a t a c a k ş e k i l d e , saf bir estetik, sa, bu tasvirleri herhangi bir k ö t ü niyetle yapma
y â n i güzellik duygusuyla meydana getirilmiş eser m ı ş ve y a p t ı r m a m ı ş olan kimseler de ancak o ka
ler o l d u ğ u n u söyleyebiliriz. O'nun Gerçekte, ben dar sorumludur; yani sorumlu değildir.
mal (yani at) sevgisine Rabb'imi zikretmek için
düştüm" ş e k l i n d e k i s ö z ü a y n ı zamanda, I s l â m d a
D i ğ e r taraftan, tarihe b a k t ı ğ ı m ı z zaman bir
s a n a t ı n gayesinin ne o l m a s ı g e r e k t i ğ i konusunda
cemiyetin veya dinin m e n s u p l a r ı t a r a f ı n d a n ibâdet
da iyi bir ipucudur. H z . S ü l e y m a n ' ı n bu s ö z ü , Pey
m a k s a d ı y l a y a p ı l a n nesnelere ancak kendi zaman
gamber efendimizin N e s â î ' d e yeralan "eğer Allah
larında tapıldığını, bu t a p m a s ü r e c i n i n gittikçe za
mal vermişse, Allah'ın kerameti senin üzerinde
yıfladığını, b a ş k a topluluklar t a r a f ı n d a n t a p ı l m a d ı -
gözüksün" şeklindeki bir s ö z ü n e ne kadar da ben
ğını g ö r m e k t e y i z . B u durumda, b ö y l e bir ihtimal
zemektedir!
da ortadan kalkmış o l m a k t a d ı r .
2- Islâmda tasvir meselesine ışık tutabilecek 36. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser
d i ğ e r bir âyet-i kerime de Âl-i İ m r a n Suresinin 4 9 . Yayınevi, İstanbul, tarihsiz, Seb'e 13'ün tefsiri, C. 6,
âyetinde yeralmaktadır. s, 3952.
İSLÂM'IN S A N A T A V E MİMÂRİYE BAKIŞI 285
dc) T a r i h î verilerin ışığı a l t ı n d a tasvir nı söyleyebiliriz. O n u n sancak ve filamaları genel
meselesi: likle s â d e olmakla b e r â b e r , b â z e n istisnaları da
v a r d ı r . M e s e l a Sa'd bin Mâlik a d ı n d a k i birisi, islâm'ı
S . K . Y e t k i n gibi b â z ı sanat t a r i h ç i l e r i , O .
kabul ettiğini bildirmek için Medine'ye g e l d i ğ i n d e
Keskioglu gibi bâzı a r a ş t ı r m a c ı l a r ve T . W . A r n o l d
H z . Peygamber, ona, ü z e r i n d e beyaz renkli hilal
ile K . A . C . Creswell gibi bâzı m ü s t e ş r i k l e r , Islâmda
bulunan siyah bir bayrak vererek kabilesinin b a ş ı
tasvir konusunu işlerken yalnızca ilk devirlerdeki
olayları değil de E m e v î , A b b a s î , Fatımî ve Selçuklu na reis olarak g ö n d e r d i ğ i n i biliyoruz."^^ E ğ e r tas
devirlerinde y a p ı l m ı ş olan figürlü kabartma ve re vir, k o n u , maksat vs. dikkate alınmaksızın t ü m ü y l e
simleri dikkate alarak sonuca varmaya çalışırlar. yasak edilmiş olsaydı, Peygamberimizin b ö y l e bir
Hatta bunlar, bu süreci O s m a n l ı devletinin sonuna hilale de izin vermemesi gerekirdi. Ç ü n k i çe^tli kay
kadar getirerek Fatih, 11. M a h m u t vb. p a d i ş a h l a r ı n naklardan ö ğ r e n d i ğ i m i z e g ö r e , g e ç m i ş t e t a p ı l a n
u y g u l a m a l a r ı n d a n da ö r n e k verirler. B u İslâm dev nesneler yalnızca insan ve hayvan suretindeki re-
letlerinin u y g u l a m a l a r ı n ı n b ü y ü k bir kısmı, Kur'an-ı sim, kabartma ve heykellerden ibâret o l m a y ı p , aynı
K e r i m ' i n ruhuna uygun d ü ş s e bile, Islâmın tasvir zamanda ay, yıldız, g ü n e ş ve b u n l a r ı n tasvirlerini de
h a k k ı n d a k i g ö r ü ş ü n ü , daha sonraki bu uygulama ihtiva etmekteydi.
ları dikkate alarak tesbit ve tayin etmek bizi b â z e n
M . 8 5 8 yılında ö l e n tarihçi E z r a k î ' n i n "Ah-
yanlış neticelere götürebilir. Zira, bunlar islâm dev
b a r u ' l - M e k k e " isimli eserinde y a z d ı ğ ı n a g ö r e ,
letleri o l m a k l a b i r l i k t e o n l a r ı n y a p t ı ğ ı h e r ş e y i ,
H z . Meygamber, Mekke'yi fethederek K â b e ' y e gir
İslâm'ın temel u y g u l a m a l a r ı imiş gibi kabullenmek
d i ğ i n d e b ü t ü n p u t l a r ı kırdırmış ve elini duvardaki
gibi bir metod takip e t m i ş oluruz k i , bu d u r u m , di
ç o c u k isa'yı Meryem'in k u c a ğ ı n d a g ö s t e r e n bir res
n i kendi aslî k a y n a k l a r ı n d a n incelememek demek
m i n ü z e r i n e koyarak "elimin altındaki hariç, bü
olur. Tarihten ö ğ r e n d i ğ i m i z e g ö r e , islâm devletle
tün resimleri tahrip ediniz" d e m i ş t i r . Y i n e a y n ı
rinin 1 3 0 0 senelik u y g u l a m a l a r ı n ı n hepsinin b i r
k a l ı p t a n ç ı k m ı ş gibi a y n ı çizgiyi s ü r d ü r d ü ğ ü n ü ka yazar, Kabe'nin içindeki a h ş a p s ü t u n l a r d a n birisi
bul etmek m ü m k ü n değildir. Hatta biribirine zıt uy n i n ü z e r i n d e bulunan bu resmin, H . 6 3 yılında A b
gulamalar da vardır. Üstelik bu u y g u l a m a l a r ı n bir dullah b i n Z ü b e y r ile Emeviler a r a s ı n d a g e ç e n ve
kısmı h ü k ü m d a r l a r ı n ş a h s î telakkileri de olabilir. Kabe'nin tahribine y o l a ç a n halifelik m ü c â d e l e s i n e
B u sebeple, tasvir konusunda islâm dininin g ö r ü kadar yerinde kaldığını işâret etmektedir.'*^
ş ü n ü anlamak için t u t u l m a s ı gereken en emin y o l ,
Tarihçi Mukaddesî'nin belirttiğine g ö r e
daha sonraki devirlerde y a ş a y a n M ü s l ü m a n halkın
H z . Ö m e r , Suriye'den gelen ve ü z e r i n d e kabart
ve h ü k ü m d a r l a r ı n tatbikatını değil de, asıl kaynak
lara inerek bizzat H z . M u h a m m e d ve s a h â b e dev m a insan figürleri b u l u n a n b u h u r d a n ı M e d i n e
rindeki tasvirin d u r u m u n u incelemek olmalıdır. B u C â m i i ' n d e k u l l a n m a k t a m a h z u r görmemiştir.'*'*
sebeble, s a h â b e l e r d e n ve s a ğ l ı ğ ı n d a Cennetlikle 37. Mulıammed bin Hasan Şeybanî, Ş e r h - i Siycr-i K e
m ü j d e l e n e n kimselerin tasvire b a k ı ş l a r ı n ı ortaya bir T e r c ü m e s i (şerh ve terc.Antcpli Mehmed Münip),
k o y m a k daha isâbetli olacaktır. C.II, İstanbul, 1240, s. 95; Keskioglu, O, a.g.e., s.20.
38. Kur'an'da zikredilen resul ve nebiler arasında Danyal'ın
işte s a h â b e devrinde tasvir konusundaki bu (Daniel) ismi geçmez. Fakat özellikle Hz.Ali'den gelen
bir rivayete göre, Danyal, Hz. Davud ve Hz. Süley
uygulamalardan bir tanesi şöyledir: "Ve bize sağ
man'ın soyundan gelen bir nebidir (Bak. Koksal,
lam bir rivayetle ulaştığına göre Huzeyfe bin M.Asım, P e y g a m b e r l e r Tarihi, C. 2, Ankara,
Yeman'm (r.a.) mühür şeklindeki yüzüğünün 1993. S.269.
kaşında iki turna sureti ile bunların aralarında 39. Mehmed Zihnî, Ni'metü'l-lslâm, I-II, Diyarbekir,
zikrullahtan bazı kelimeler işlenmişti. A y n ı şe 1393, C. II, s. 334., dipnot 1.
kilde, Ebu Musa el-Eş'âri'nin ı^üzüğünün kaşın 40. Mehmed Zihnî, aynı eser, aynı sayfa, aynı dipnot. Si
da oturmuş bir aslan sureti vardı."'^^ B i r b a ş k a neğin resmedilmesi pek alışılagelen birşey olmadığı
için buradaki "sinek" ifadesini ihtiyatla karşılamak gere
rivayete g ö r e ise Danyal peygamberin "^^ ü z e r i n d e kir, muhtemelen bir kuş resmiydi, fakat râvi bunu yan
biri erkek, diğeri dişi i k i a s l a n ı n , aralanndaki b i r lış algılayıp "sinek resmi" demiştir.
erkek ç o c u ğ u n u yalar vaziyette g ö s t e r e r ı resimli 41. HamiduUah, İslâm Peygamberi*, II, İstanbul, 1969,
bir y ü z ü ğ ü H z . Ö m e r ' e intikal e t m i ş , H z . Ö m e r de s. 255.
b u n u g ö z l e r i y a ş l a dolu o l a r a k Ebu Musa el- 42. Hamidullah, a.g.e., s. 254. Kanâatimizce bu durum,
Eş'ari'ye vermiştir.^^ islâm fıkıhçılan, bu resimleri hilal resminin, putperestlik unsuru olduğunu söyleyerek
dikkate alarak, ü z e r i n d e bu t ü r resim bulunan yü bayraklarda ay ve yıldız gibi şeylerin bulunamayacağını
iddia eden bazı kimselere de cevap teşkil etmektedir.
zükle namaz k ı l m a n ı n h a r a m o l m a d ı ğ ı h ü k m ü n e
v a r m ı ş l a r d ı r . H z . Ebu H u r e y r e ' n i n y ü z ü ğ ü n d e iki 43. el-Ezraki, Ahbar-ı Mekke, (YayınlayanrRüşdi es-Sâlih
Melhaş), Mekke, 1983, C. I , s. 167-168.
sinek sureti varmış.'^'^
44. Yetkin, S.K., İslâm S a n a t ı Tarihi, Ankara, 1954, s.
Peygamberimizin en m e ş h u r sancakların 7; İbn Rustah'tan naklen Arnold, a.g.e., s. 7-8. Ibni
dan b i r i t a n e s i n i n a d ı "kartal" a n l a m ı n a gelen Rustah'ın bildirdiğine g ö r e Hz. Ö m e r ' e Medine
Câmii'nde kullanılmak üzere hediye edilen bu buhurda
Ukaab i d i . Buna niçin b ö y l e bir ismin verildiği nın üzerindeki resimler M . 783 yıbnda Medine vâlisi ta
n i bilmemekle birlikte, muhtemelen ü z e r i n d e kar rafından silinmiştir.
tal benzeri bir resim o l d u ğ u için bu isimle anıldığı Bir buhurdanın küçük birşey olduğunu dikkate aldığı-
286 Doç.Dr.Nusret ÇAM
dan h ü r m e t duyulan kimselerin resimlerine t a ş , t ü n tarih boyunca islâm ülkelerinde ç o k sıkı bir ş e
tuğla, çini veya sıva ü z e r i n e işlendiğini bilmemek kilde s ü r ü p gideri b u anlayış ile Peygamberimizin,
teyiz.Bu sebeple Hıristiyanlıkta İsa ve Meryem'den namazda dikkatini d a ğ ı t a n perdeyi Hz. Aişe'ye in
b a ş k a b i r ç o k aziz resimlerine kiliselerde rastladığı dirtmesi ve o n u n da bundan yastık y a p m a s ı , y â n i
mız halde, İslâm'da d ö r t halifeden b a ş k a M e v l â n a , onu dinî olmayan sivil bir a m a ç l a d e ğ e r l e n d i r m e s i
H a c ı B e k t a ş , Abdülkadir-i Geylânî gibi dinî b a k ı m a r a s ı n d a k i b a ğ ve devamlılık g â y e t açıktır.Diğer bir
dan saygı duyulan kimselerin resimleri de mabet deyişle, c â m i l e r d e namazda dikkati ç e k e c e k figürlü
lerde asla yeralmaz. B u t ü r resimlere ancak, m i n s ü s l e m e l e r d e n sahabeler de, E m e v î l e r de, Abba
y a t ü r ve a l b ü m resimleri gibi ancak sınırlı s a y ı d a sîler de, Gazneliler de, Selçuklular da, O s m a n l ı l a r
ve belli kültür seviyesindeki kimselerin istifa edede- da a y n ı derecede s a k m m ı ş l a r d ı r . ^ ^ O halde, tasvir
bilecegi e ş y a l a r d a rastlamak i m k â n ı vardır. B ö y l e meselelesinin bu y ö n ü , b ü t ü n t o p l u m ve devirlerde
din büyüklerinin h â t ı r a s ı n ı ve sevgisini g ö n ü l l e r d e h e m e n h e m e n a y n ı şekilde anlaşılmıştır diyebiliriz.
canlı tutmak için dinî y a p ı l a r d a tutulan y e g â n e y o l , Değişik olan husus, bu tasvirlerin k o n u l a r ı , ü s l û p
b u n l a r ı n isimlerini güzel hatlarla y a z ı p y ü k s e k yer ları, yapılış teknikleri, azlık ve ç o k l u ğ u d u r .
lere k o y m a k t ı r . Peygamberimizin isminin levhalara
yazılıp a s ı l m a s ı n d a n b a ş k a , O s m a n l ı l a r z a m a n ı n d a Müsteşriklerin görüşlerinin tam tersine, tas
bir de "hilyecilik" g e l e n e ğ i ortaya çıkmıştır. B u vire en az yer veren islâm t o p l u m u , mesela erken
bilyeler. Peygamberimizin şemâil-i şerifesi'ni (sima devirdeki E m e v î l e r o l m a y ı p , daha g e ç devirlerdeki
sını, s a ç ı n ı , e n d a m ı n ı , güzel ahlâkını) dile getiren O s m a n l ı l a r d ı r . E m e v î l e r ' d e n b a ş k a A b b a s î l e r , Fati-
levhalar olup, O'nun m ü b a r e k simasını h a y â l e n de m î l e r , Gazneliler, S e l ç u k l u l a r , H a r e z m ş a h l a r ve
olsa zihinde c a n l a n d ı r m a k arzusunun ü r ü n ü d ü r . daha p e k ç o k islâm devletleri, gerek s a r a y l a r ı n d a ,
B u sebeple İslâm s a n a t ı n d a Hıristiyanlığa benzer gerekse diğer b i r ç o k sivil y a p ı l a n n d a figürlü resim
bir ikonografiden s ö z e t m e k m ü m k ü n değildir. lere yer verdikleri halde O s m a n l ı l a r , sivil y a p ı l a r d a
kullandıkları çiniler h a r i ç , h e m e n h e m e n h i ç iltifat
S ö z k o n u s u m ü s t e ş r i k l e r i n "Kur'an'da ve e t m e m i ş l e r d i r . Fakat, çini, tabak, l e ğ e n , ibrik, ku
tslâmın ilk zamanlarında tasvir yasağı yoktur, m a ş gibi kullanım e ş y a l a r ı n d a zaman zaman tasvir
fakat bu yasak, Müslümanlığı kabul eden Ya lere rastlamak m ü m k ü n d ü r . H a t t a O s m a n l ı devri
hudilerin, kendi kutsal kitaplarındaki tasvirle m i n y a t ü r l e r i n d e , d i ğ e r b ü t ü n islâm m i n y a t ü r l e r i n d e
ilgili hükümleri hadisçiler vasıtasıyle îslâma o l d u ğ u gibi bol miktarda insan, melek ve hayvan
soktukları" şeklindeki bir g ö r ü ş de d o ğ r u değildir. resmine r a s t l a m a k t a y ı z . Zira bunlar, t a p m a k veya
H e r ş e y d e n ö n c e , daha ö n c e izah ettiğimiz gibi, Allah'ın yaratma kudreti ile y a r ı ş m a k , ya da dinin
İslâm dininde tasvir, mutlak m â n â d a yasak değil k ö t ü g ö s t e r d i ğ i şeyleri iyi g ö s t e r m e k için y a p ı l m ı ş
dir. Yasak olan putperestliktir. B u iki k a v r a m ı biri- nesneler o l m a y ı p , kitaptaki bilgilerin, sıkıcı olmak
birinden ç o k iyi a y ı r m a k gerekir. tan kurtarılarak daha rahat o k u n m a s ı ve iyi anlaşıl
m a s ı için y a p ı l m ı ş r e s i m l e r d i r . Ö ğ r e t i c i m â h i y e t t e k i
E ğ e r ilk c a m i i n M . 6 2 2 yılında M e d i n e bu m i n y a t ü r l e r daha ç o k tarih k i t a p l a r ı n d a bulun
C â m i i o l d u ğ u n u ve İslâm m i m â r i s i n d e ilk figürlü makla birlikte, bir a m e l i y a t ı n nasıl y a p ı l a c a ğ ı n ı , ila
resimlerin de 7 1 1 - 7 1 5 yılları a r a s ı n a tarihlenen cın nasıl h a z ı r l a n a c a ğ ı n ı vs. g ö s t e r i r m â h i y e t t e t ı p
Kusayr-ı A m r a ' d a ortaya çıktığını kabul edersek ve eczacılıkla ilgili kitaplarda da mevcuttur. Daha
o n l a r ı n iddiasının t a m aksine, daha sonraki devir z i y â d e sultanlar, ş e h z â d e l e r ve devrin ileri gelen
lerde değil de, Islâmın ilk yüzyılı içinde tasvir yasa ilim ve siyâset a d a m l a r ı için h a z ı r l a n a n bu m i n y a
ğı v a r m ı ş gibi g ö z ü k m e k t e d i r . Bize g ö r e tasvir ya t ü r l e r d e n bazıları ise öğretici olmaktan ç o k estetik
s a ğ ı n ı n "önce çıkması, sonra çıkması" diye bir gâyelerle yapılmış, g ö n ü l açıcı resimlerdir.
h â d i s e s ö z k o n u s u o l m a y ı p , mesele b ü y ü k ö l ç ü d e
iktisadî d u r u m ile ilgilidir. İlk devirlerde "resimli Burada bir konuya daha işâret etmek gere
perdenin yastık yapılarak kullanılması" ve kir: Selçuklular ve O s m a n l ı l a r , hadis, tefsir, k e l â m
"Hz. Aişe'nin kanatlı atlarla oynaması" örnekle gibi dinî m u h t e v a l ı kitapları tezhip etmekle birlikte
rinde o l d u ğ u ü z e r e M ü s l ü m a n l a r daha b a ş ı n d a n onları hiçbir şekilde resimlememişlerdir. Hele
beri evlerinde b ö y l e bir ruhsata sahip oldukları hal iran'da o l d u ğ u gibi K u r ' a n - ı K e r i m ' i resimlemek
de, bunları yaygınlaştırıp geliştirmek gibi ne bir fik yoluna asla g i t m e m i ş l e r d i r . Meseleye d i ğ e r Islâmî
re, ne de e k o n o m i k g ü c e sahip o l m u ş l a r d ı r . M ü s h ü k ü m l e r ç e r ç e v e s i n d e baktığımızda bunun m a n t ı
l ü m a n l a r , ne zaman k i , Suriye, Mısır, Irak ve İran'ı ğını anlamak h i ç de zor o l m a y a c a k t ı r . Zira, M u
fethederek oralardaki ç o k zengin s ü s l e m e l e r e sa kaddes bir kitaba konulacak bu tür resimler, İjaşka
h i p saray ve m â b e t l e r i g ö r m ü ş ve bu t ü r eserleri bir maksatla değil de sırf o kitapta g e ç e n olaylan
g e r ç e k l e ş t i r e b i l e c e k m a d d î i m k â n ve ustalara ka veya mesajlan (mesela R a h m a n s û r e s i n d e g e ç e n
v u ş m u ş l a r , işte o zaman M ü s l ü m a n l a r evlerinde
belli şartlar d â h i l i n d e sahip oldukları bu r u h s a t ı iş 51. Tabii bunu söylerken Selçul<lular'ın mesela Afyon Ulu
leyip g e l i ş t i r m e k i m k â n ı n a k a v u ş m u ş l a r d ı r . Ş u r a s ı Câmii minberinin kapı kanadında yaptıklan karşılıklı iki
e n t e r e s a n d ı r k i , b u r u h s a t ı n sınırlarını biraz zorla horoz motifinin varlığının farkındayız. Fakat bunlar
nebatî motifli kabartmaların arasında, neredeyse tanı-
yarak s a r a y l a r ı n d a erotik resimlere yer vermekten namayacak kadar stilize edilmiş şekilde yeralamaktadır.
ç e k i n m e y e n E m e v î l e r bile yaptırdıkları c â m i l e r d e , Bu gibi zor tanınacak kadar üsluplaştınlmış figürlere
Allah'tan b a ş k a birşeyi hatırlatır d ü ş ü n c e s i y l e canlı Selçuklular devri camilerinde daha bir-iki yerde rastla
hiçbir y a r a t ı ğ ı n resmine izin v e r m e m i ş l e r d i r . B ü mak mümkündür.
288 Doç.Dr.Nusret ÇAM
"Rahman olan Allah Kur'anı öğretti" şeklindeki ve kelimelerle anlatılırsa şiir; şekil, renk ve desen
bir ifâdeyi) anlatmak için y a p ı l s a bile, i n s a n ı n bu le anlatılırsa resim olur; aradaki fark budur.
ö r n e k t e o l d u ğ u ü z e r e Allah tasavvurunun m ü ş a h
Ö z e t l e s ö y l e m e k gerekirse, kendisine bakıl
has ve m ü c e s s e m bir şekil a l m a s ı n ı sağlar. B ö y l e
m a s ı g ü n a h olmayan nesnenin resminin y a p ı l m a s ı
resimlerin, ikonografik anlam t a ş ı y a c a ğ ı ve okuyu
ve resmine b a k ı l m a s ı g ü n a h değildir, ancak kendi
cunun, bu resimler sayesinde Allah'ı, (c.c), g ö z ü n d e
sine bakılması g ü n a h olan nesnenin tasvirine bak
sarıklı, c ü b b e l i , sakallı bir kimse imiş gibi canlan
m a k da g ü n a h olabilir k a n â a t i n d e y i z . Tabii bu ikin
d ı r m a s ı n a sebep o l a c a ğ ı a ç ı k t ı r . A y n ı d u r u m ,
ci d u r u m u n bâzı istisnaları da vardır.
mabetlere konulacak resim ve heykeller için de ge
çerlidir ve M ü s l ü m a n l a r bundan da her zaman için Tasvir konusundaki bu â y e t , hadis ve tarihî
uzak d u r m u ş l a r d ı r . Ş e k i l itibariyle h i ç b i r cisme olaylardan şöyle bir s o n u ç çıkarabiliriz: Tasvirle i l
benzemeyen, b ü t ü n tasavvurlardan uzak, fakat sı gili â y e t l e r , tasvir y a p ı m ı n a putperestlik gayesi
fatları itibariyle her aklın kabul e d e b i l e c e ğ i bir A l h â r i ç , m ü s â m a h a l ı g ö z ü k t ü ğ ü halde, Ebu Bekr b i n
lah'ın Hıristiyanlıkta o l d u ğ u gibi m ü ş a h h a s bir var el-Ârabî (öl. M . 1 1 4 8 ) ve N e v e v î (öl, 1 2 7 7 ) gibi
lık olarak a l g ı l a n m a s ı n a sebep olabilecek bir dav daha sonraki bâzı islâm âlimleri, y u k a r ı d a zikretti
r a n ı ş , Islâmî bilgilere sahip h e m e n herkesin kolay ğimiz hadislere dayanarak tasvirin aleyhinde o l
ca t a h m i n e d e b i l e c e ğ i gibi İslâm i n a n c ı ile hiçbir m u ş l a r d ı r . Halbuki bu hadislerden bazıları g e r ç e k
şekilde b a ğ d a ş a m a z . İşte kiliselere ve İncil'lere ko ten de tasvir y a p ı m ı n ı n aleyhine g ö z ü k s e bile, h e m
nulan ve isa'yı, ince yüzlü, i r i g ö z l ü , kalem kaşlı, tasvirin lehinde olan y u k a r ı d a verdiğimiz hadisle
o r t a d a n yana d o ğ r u ikiye ayrılmış ve omuzuna rin, h e m de Seb'e suresi'nin 13 ve A l - i I m r a n Su-
d ü ş m ü ş d ü z saçlı, hafif sakallı, uzunboylu, n a r i n resi'nin H z . Isa ile ilgili 4 9 . âyetlerinin ışığı altında
bedenli olarak g ö s t e r e n i k o n l a r ı s â y e s i n d e d i r k i d e ğ e r l e n d i r m e k gerekir. Tasvir k o n u s u n d a k i bu
b u g ü n D ü n y a d a k i b ü t ü n Hıristiyanlar tanrıyı b ö y l e verileri d e ğ e r l e n d i r i r k e n , yazımızın b a ş ı n d a işâret
bir varlık olarak tasavvur eder olmuşlardır. Halbuki ettiğimiz "insanların yaratılışında güzele güzelli
M ü s l ü m a n l a r ı n inandığı Allah'ın b ü t ü n tasavvur ve ğe olan me^/linin ve ruhunda taşıdığı birşeyler
benzetmelerden uzak o l m a s ı , Hırıstiyanlarda oldu yapma, bunları yaparken de tabiatı örnek al
ğu gibi t a n r ı y a atfedilecek herhangi bir resmin ya ma" arzusunun d o ğ u ş t a n mevcut o l d u ğ u n u dikka
pılmasını da m ü m k ü n kılmamıştır. te a l m a m ı z gerekir. Burada ü z e r i n d e d u r m a m ı z
gereken d i ğ e r bir husus da s a n a t ı n eğitim, ö ğ r e t i m
Allah'ın şeklinin nasıl b i r ş e y o l d u ğ u n u bil ve iletişimde inkâr edilemez yeridir. K a n â a t i m i z c e ,
meden y a p ı l a n resimlerin O'na a i t m i ş gibi telakki tasvir konusunda g e r ç e k ç i bir sonuca ancak bu ş e
edilerek takdim edilmesi ise, Islâmî a ç ı d a n insanla kilde varabiliriz.
rı elbette şirke g ö t ü r m e k t e n b a ş k a bir işe yaramaz.
İşte İslâm d i n i n i n karşı çıktığı ş e y budur. Buradaki Bunlar kadar ö n e m l i bir husus da, t a s v i r l e
diğer bir espiri de, m a d d î ve insan elinin eseri olan rin t a p m a k v e y a A l l a h ' ı n y c i r a t m a füliyle
bir cismin, y â n i resmin veya heykelin, t a m a m ı y l e rekabet d ü ş ü n c e s i y l e yapılıp yapılmadığı,
m ü c e r r e t bir varlık olan Allah'ın yerine g e ç m e m e s i c e m i y e t i n v e y a k i ş i n i n fl^tisâdî d u r u m u n u
a r z u s u d u r . Y o k s a , d u y g u l a r ı m ı z l a kavradığımız mad sarsıcı m â h i y e t t e olup o l m a d ı ğ ı ve hangi ko
dî b i r varlık o l a n i n s a n ı n k e n d i s i n e b a k m a k n u l a n ihtiva e t t i ğ i hususudur. Tasvirin h a r a m
g ü n a h olmadığı halde, onun g ö l g e s i veya mı, m e k r u h m u , m ü b a h mı o l d u ğ u meselesi bunla
aynadaki g ö r ü n t ü s ü mahiyetindeki resmine ra bağlıdır. E ğ e r bir tasvir, t a p m a k veya Allah'ın
veya fotoğrafına b a k m a n ı n g ü n a h olduğunu yaratma kudretine karşı rekabet için y a p ı l m a m ı ş
iddia etmenin m a n t ı ğ ı n ı k a v r a m a k m ü m k ü n sa, dinin k ö t ü g ö s t e r d i ğ i şeyleri iyiymiş gibi g ö s t e r
d e ğ i l d i r . B i r i n s a n ı n aynada g ö r ü n t ü s ü n ü elde et miyorsa, o n u n k o y d u ğ u esaslara ters d ü ş m ü y o r s a
m e k veya aynadaki g ö r ü n t ü s ü n e b a k m a k nasıl k i h a r a m o l d u ğ u n u s ö y l e m e k m ü m k ü n değildir. B u
h a r a m o l m u y o r s a , tasvir y a p m a n ı n veya tasvire tasvirin, g ö l g e meydana getirecek şekilde o l u p o l
b a k m a n ı n da haram o l m a m a s ı gerekir. Aslına ba m a m a s ı n ı n da hiçbir ö n e m i y o k t u r . H a t t a bu tas
kılırsa b u g ü n resim y a p m a y a n , resim y a p t ı r m a y a n virler, H z . İsa'nın ç a m u r d a n bir k u ş yaparak insan
veya resimle iç içe olmayan kimse y o k gibidir. lara Allah'ın büyüklüğünü g ö s t e r m e k istemesi gibi
bir maksatla yapılırsa tavsiye edildiğini söylemek b i
B u k o n u n u n daha i y i a n l a ş ı l m a s ı için
le m ü m k ü n d ü r . Keza, H z . Süleyman'ın kendisi için
I s l â m m , güzel s a n a t l a r ı n diğer bir dalı olan şiir me
yapılan tasvirleri, "Allah'a şükür etmesine yam-
selesine bakışını da kısaca dile getirmek istiyoruz.
yan bir vasıta ve nimeti olarak kabul etmesi'
Bilindiği gibi Kur'anı Kerim'de ( 2 6 : 2 2 4 - 2 2 7 )
maksadıyla yapılması hâlinde de tavsiyeye ş â y a n d ı r .
İslâm'ın aleyhine şiir yazan şâirler yalancılıkla s u ç
l a n ı p ağır b i ç i m d e tehdit ve takbih edildikleri hal Tasvir için vardığımız bu genel neticeleri, şiir,
de, bu s a n a t ı İslâm için kullanan şâirler, bizzat r o m a n , h i k â y e gibi sanatlar için de söyleyebili-iz.
peygamberimiz t a r a f ı n d a n h i m â y e ve teşvik edil Islâmda tasvirin Hıristiyanlık ve Budizm gibi
m i ş l e r d i r . H a t t a Peygamberimiz, İmrü'l-Kays'ı la dinlerin aksine ibâdetin bir p a r ç a s ı o l m a m a s ı , hat
netlediği halde. Hassan ismindeki bir ş â i r d e n tak ta namaz kılınan yerlerde b u l u n m a s ı n ı n m e k r u h
dirle b a h s e t m i ş t i r . ^ ^ B u bakış açısı, resim için de
geçerlidir. Zira bir kişi, olay veya tabiat, ölçülü s ö z 52. Hamidullah, M . , İ s l â m Peygamberi, s. 62.
İSLÂM'IN S A N A T A V E MİMÂRİYE BAKIŞI 289
sayılması, M ü s l ü m a n l a r ı n y a p ı l a r ı n d a , k i t a p l a r ı n d a , olacak b i n a l a r ı n y a p ı l m a s ı n ı h o ş k a r ş ı l a m a m a k t a
kullandıkları e ş y a l a r d a , estetik ihtiyaç ve duyguları dır, i s l â m fıkhına g ö r e e ş y a d a esas olan ibahadır
nı değişik bir dille ifâde e t m e n i n yollarını aramala (mübahlıktır), yani e ş y a n ı n kendisi, -mesela domuz
rına sebep o l m u ş t u r . B u n u n sonunda islâm s a n a t ı eti gibi b i r k a ç nesne h a r i ç - h a r a m değildir. B u se
daha ö n c e k i mevcut s a n a t l a r ı n aksine figüratif ve beple islâm dini, ister â b i d e v î , ister s â d e olsun, b i
natüralist bir sanat olmaktan kurtulup m ü c e r r e t bir n a n ı n kendisine karşı değildir. O'nun karşı o l d u ğ u
sanat h â l i n e g e l m i ş ve hiçbir dinde g ö r ü l m e y e c e k ş e y , lüks, israf ve gösteriştir.
kadar gelişmiş bir sanat olan hat s a n a t ı ortaya çık
mıştır. Eger tasvir, islâm'da m â b e t l e r d e h o ş karşı Halbuki Kur'an-ı K e r i m , S e b ' e / 1 3 . â y e t i n d e
l a n ı p , d i ğ e r b i r ç o k dinde o l d u ğ u gibi g ü n l ü k hayat S ü l e y m a n Peygamber için y a p ı l a n saray, "hey-
ta da fazlasıyla teşvik g ö r m ü ş olsaydı, Hrıstiyan B i ke/", b ü y ü k ç a n a k ve kazanlardan sitayişle bahset
zans ve R o m a ya da S a s a n î s a n a t ı n ı n kopyesi du tikten sonra N e m i Suresinin 4 4 . â y e t i n d e bu saray
rumuna d ü ş e c e k ve g e o m e t r i k k o m p o z i s y o n l a r ı y - dan biraz daha teferrutalı olarak bahseder. B u â y e
la, m u k a m a s l a r ı y l a , h a t a y î ve r û m î bezemeleriyle, te g ö r e S ü l e y m a n ' ı n k ö ş k ü n d e cama benzer say
üsluplaştırılmış minyatürleriyle v.s. herhalde b u g ü n d a m maddeden y a p ı l m ı ş bir yer vardır. S a l t a n a t ı y -
orijinal bir sanat olma hüviyetini elde edemeyecek la ö ğ ü n e n ve o zaman h e n ü z M ü s l ü m a n o l m a y a n
t i , işte islâm dininin, tasviri i b â d e t mahallerinde ret, Saba Melikesi, bu saydam yeri su dolu havuz sana
fakat g ü n l ü k kullanımda bazı kısıtlamalarla kabul et rak oradan g e ç e r k e n e t e ğ i n i t o p l a m ı ş , fakat H z .
mesi, bunu 5,0parken de d i ğ e r dinlerin sembolleri S ü l e y m a n ' ı n , "o camdan y o p i / m ı ş bir salondur"
durumundaki şekillere kesin tavır t a k ı n m a s ı , islâm demesi ü z e r i n e mahcup o l m u ş ve H z S ü l e y m a n ' ı n
s a n a t ı n ı n , orijinal bir sanat o l m a s ı n ı sağlamıştır. Fa d i n i n e g i r m i ş t i r . K u r ' a n - ı K e r i m ' i n b u konudaki
kat b u gelişme, h e m e n birden ortaya ç ı k m a m ı ş , mesajı açıktır. Buna g ö r e , yalnızca i n a n ç ve a h l â k
yaklaşık ikiyüz yıllık bir zaman sonradır k i , islâm sa b a k ı m ı n d a n değil, M ü d ü m a n l a n n kültür, sanat m e -
natı k e n d i orijinallerini yakalamaca başlamıştır. denivetçe de d i ğ e r kavimlerden ileri o l m a l a r ı gere-
İdr ve Cenab-ı H a k , bundan ancak s e v i n ç duyar.
f) K u r ' a n - ı K e r i t n ' i n e s k i ş e h i r l e r e ve
O halde, israf ve g ö s t e r i ş olur d ü ş ü n c e s i y l e
m i m a r î eserlere bakışı:
c â m i l e r i n çini, k a l e m i ş l e r i , o y m a m e r m e r vs. ile
i s l â m ' d a sanat meselesinin daha iyi anlaşıl tezyinine karşı ç ı k m a n ı n bir a n l a m ı da yoktur. Zira
m a s ı için, o n u n m i m â r î y e bakışını da gözler ö n ü n e bunlar Islâmın izzet ve şerefini temsil ettiği m ü d
sermek gerekmektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu ko d e t ç e d â i m a iyidir ve hatta gereklidir. E ğ e r islâm
nuya d o ğ r u d a n d o ğ r u y a temas eden bir â y e t olma iyi, güzel ve hak bir din ise, bunun da a y n ı şekilde
makla birlikte, O r t a - D o ğ u ülkelerinde y a ş a y a n  d t a k d i m e d i l m e s i g e r e k i r . D a h a d o ğ r u s u zarf
( Â r a f / 7 4 ; F e c i r / 6 ) , Semud ( H a c c / 4 5 ; Fecir/9) ve m e s â b e s i n d e olan dinî y a p ı l a r ı n , mazrufa (zarfın
Mısır Krallığı (Fecir/10) gibi eski kavimlerin yap içindeki mesaja), y â n i Islâmın kendisine uygun o l
tıkları ş e h i r l e r ve m i m a r l ı k eserleri h a k k ı n d a bâzı m a s ı gerekir. E ğ e r A l l a h g ü z e l s e , Allah'a i b â d e t
i ş â r e t l e r b u l u n m a k t a d ı r . Fecir Suresinin 6 - 1 1 . edilen yerlerin de O'nun ş â n ı ile m ü t e n â s i p o l m a s ı
âyetleri bu konuda bilhassa önemlidir: icap eder. işte bunun içindir k i , C e n â b - ı H a k ,
Dr.Mehmet IBRAfflM
ö n e m l i d e r v i ş l e r d e n biri olarak zikrettiğimiz S a r ı 34. İbrahimi, M . , "Prilog kon teketo kako kulturno pros-
Saltuk'la b a ş l a y a n gayret. Seyit A l i (Öl. 1300) vetna institucija vo zapadna Makedoniji ", s.87-98, Bi-
orski Nauçni Sobiri, X I , Zbornik, Tetovo-1991.
gibi bir ç o k tarikat ş e y h i t a r a f ı n d a n devam ettiril
miştir. 35. İbrahimi, M . , Prilog kon s.89.
ESKİ Y U G O S L A V Y A S I N I R L A R I D A H İ L İ N D E T A R i K A T H A R E K E T L E R İ 295
Halveti t a r i k a t ı n ı n Sa'di koluna ait tekkeler Rufaî tarikatına ait ikinci tekkenin ise Priz
de Bosna Hersek ve Kosova b ö l g e l e r i n d e daha ren'de b ü t ü n Yugoslavya tarikatlar ve D e r v i ş l e r
yaygındır. Sarayeva'da "İskender Paşa Tekkesi", biriiğinin reisliğini ve aynı zamanda T e k k e Şeyhli
BjcIina'da " Ş e y h Seyfina Tekkesi" Prizren'de ğini yapan Cemali Efendi'nin tekkesidir.
Sa'di tekkeleri b u n l a r ı n en güzel ö r n e k l e r i n i teşkil 4. Kadiri tarikatı:
etmektedir.
Eski Yugoslavya'da Halveti t a r i k a t ı kadar
Halveti tarikatınında toplu olarak y a p ı l a n zi- yaygın olan ikinci tarikat Kadiri tarikatıdır. B u tari
kirierine "devran" denilmektedir. katın kurucusu olarak İslam tarihinin m e ş h u r m u
Halveti t a r i k a t ı n ı n y u k a r ı d a s a y d ı ğ ı m ı z şu tasavvıflarından Abdulkadir Ebu M u h a m m e d Gey-
beleri bir felsefeyi ve a y n ı m a n a y ı ifade etmekte lani (Öl. 1 0 7 7 ) g ö s t e r i l m e k t e d i r . ^ ^ Kadiri tarikatı
dirler. Farklı isimlerde a d l a n d ı r ı l m a s ı da tekkenin n ı n , B e k t a ş i ve Halveti tarikatı a r d ı n d a n bu b ö l g e
kurucusu o l d u ğ u ş e y h i n isminden kaynaklanmak lerde Islamm g ö n ü l ve sevgi yoluyla y a y ı l m a s ı n d a
tadır. Halveti tarikatının şubelerini farlı bir tarikat- ö n e m l i rol üstlendiği bilinmektedir.
m ı ş gibi g ö s t e r m e k bizce yanlıştır. N i t e k i m bazı Eski Yugoslavya'da Halveti tekkelerin sayı
a r a ş t ı r m a c ı l a r bu h a t a y ı bilerek veya bilmeyerek s ı n d a n sonra ikinci sıra tekkeye sahip olan Kadiri
tekrarladıkları görülür. tarikatıdır. Kosova, Bosna-Hersek ve M a k e d o n
3 . Rufaî tarikatı: ya'da 15 tane K a d i r i t a r i k a t ı n a ait tekke v a r d ı r .
S a r a y e v o ' d a "Silahtar Mustafa Paşa" ve
Rufaî tarikatı en eski tasavvuf kuruluşların
"Hadım Ali Paşa" tekkelerini sayabiliriz. Make
dan biri o l d u ğ u ve k u r u c u s u n u n A h m e t Rifaî
donya'da Kadiri t a r i k a t ı n a ait 3 tekkenin faaliyet
(Öl. 1182) o l d u ğ u söylenmektedir.^'^
g ö s t e r d i ğ i bilinmektedir. Geriye kalan tekkeler ise
Rufaî t a r i k a t ı , eski Yufoslavya'da bilhassa Kosova b ö l g e s i n d e b u l u n m a k t a d ı r . Kadiri tekkele
M a k e d o n y a ve K o s o v a b ö l g e s i n d e y a y g ı n d ı r . rinin sayısı ç o k olmamakla beraber etkin bir faali
1 9 3 9 yılında sadece Makedonya'da Kalkandelen, yetlerinden söz etmek zordur.
Ü s k ü p , Iştip, M a n a s t ı r ( Bitola), K ö p r ü l ü (Veles),
Kumanova ve Ohri'de 9 Rufaî tekkesinin varfığın- 62. Palikaışeva, G., "Dervişkiot red Halveti vo Makedoniji",
dan bahsedilmektedir.^'* G ü n ü m ü z d e ise faal du s.105-119, Zbornik na Ştipskiot Naroden Muzey,
b r . l . Ş t i p 1959.
rumda olan Rufaî tekkelerinin sayısı sadece 5 tir.
Bunlardan 2'si Makedonya'da 3'ü de Kosova'da 63. Boşkov, V.-lshak, F., "Rufaîskoto Tekke vo Skopjc",
s. 179-191, Glasnik na institutot za nacionalna istorija,
b u l u n m a k t a d ı r . Makedonya'da faaliyetine devam b r . l , kn.2, Skopje 1958.
eden Rufaî tekkelerin b a ş ı n d a "Şeyh Mehlet İs
64. Popoviç A . , "Les ordes mystique s.79.
mail Efendi" tekkesiyle, R a d o v i ş Tekkesini saya
65. Hasluck.F.W., a . g . e , s.88.
biliriz. Kosova'da Rufaî t e k k e l e r i n d e n bulunan
Prizren, Orahovac ve ipek (Peç)'teki tekkelerdir. 66. Tanaskoviç, D., "Presentation de cinq temoıgnagcs fil-
mcs sur les ordes mystiques Yougoslave", s.101-104,
Bosna-Hersek'te ise sadece Sarayevo'da bir Rufaî Popoviç, A.-Vernsteın, G.; Les ordes Mystiques dans
tekkenin faal o l d u ğ u söylenmektedir.'^^ L'islam, Edicion de L'ecole des hautes, Paris 1986.
# J
Resim 2: Ohri Zeynel Abidin Halveti Tekkesi. Resim 4: Kalkandelen Harabati Baba Bektaşi
Tekkesi nde hazire kısmı ve türbe yapıları.
302 Dr.Mehmet IBRAHIM
iı-ifıtrirMîitı
R e s i m 5: A r n a v u t l u k - K o r ç a T u r a n B a b a B e k t a ş i T e k k e s i ( F . Y e n i ş e h i r l i o g l u ) .
R e s i m 6: H a r a b a U B a b a B e k t a ş i T e k k e s i n d e
g ö z e t l e m e k u l e s i ve g ü n ü m ü z d e m o t e l o l a r a k
kullanılan bir yapı.
R e s i m 7: H a r a b a t i B a b a T e k k e s i n d e h a r e m d a i r e s i .
ESKI Y U G O S L A V Y A SINIRLARI D A H i L i N D E T A R İ K A T H A R E K E T L E R İ 303'
Resim 13: Blagay Halveti Tekkesi. Resim 1 1 : Struga Halveti Tekke yapısı.
ESKİ Y U G O S L A V Y A S I N I R L A R I D A H İ L İ N D E T A R İ K A T H A R E K E T L E R İ 305
tarikat ve tekkelerin faaliyetleri yasaklanır. B u böl m a n l a r ı n dini ihtiyaçlarına tarikat ve tekkeler tara
gelerde tarikat ve tekke faaliyetleri kanunen yasak fından cevap verilmeye çalışılmıştır.
o l m a s ı n a r a ğ m e n , tekkelerin yine de gayri kanuni - B u g ü n Y u g o s l a v y a ' d a tasavvufi h a y a t ı
olarak faaliyetlerine devam ettiği bilinmektedir. ayakta tutan ve y ü r ü t e n B e k t a ş i T a r i k a t ı dışındaki
M a k e d o n y a , Kosova ve Sancak b ö l g e s i n d e tarikatlardır. En yaygını olan tarikatlar a r a s ı n d a sı
ise tekkelerin faaliyetlerini resmi kılacak bir kanu rasıyla Halveti, R u f a î , K a d i r i ve N a k ş i b e n d i t a r i
n u n o l m a d ı ğ ı , gelişi güzel olarak faaliyetlerine de katlarını sayabiliriz. Makadonya ve Kosova b ö l g e
vam ettikleri g ö r ü l m e k t e d i r . ^ ^ sinde Halveti, K a d i r i ve Rufaî tarikatları b a ş sıra
larda yer a l m a k t a d ı r . B u n a karşılık B o s n a - H e r
Tarikat ve tekkelerin kendileri a r a s ı n d a kur sek'te ise N a k ş i b e n d i ve Halveti t a r i k a t ı ö n sıralar
dukları bir organizasyona ilk olarak 1 9 7 0 yılında da b u l u n m a k t a d ı r . G e r ç e k anlamda tasavvufi ha
rastlıyoruz. B u tarihte Yugoslavya tarikat ve tekke y a t ı n ve anlayışın Bosna Hersek'teki tekkelerde
dervişleri o r t a k l a ş a olarak yaptıkları ilk t o p l a n t ı d a o l d u ğ u n u söyleyebiliriz (Res. 13).
"Yugoslav];a îslami Tarikat Dervişleri Federas -Kosova ve M a k e d o n y a ' d a k i t e k k e l e r d e ,
yonu (Union des Ordes De Dervisches Islamique ş e y h l i ğ i n babadan o ğ u l a g e ç m e s i u s û l ü , tarikat
En Yugoslavie)'nu kurdular.^ ^Bu organizasyon bü ş e y h l e r i n d e k i kalitenin d ü ş m e s i n e sebep o l m u ş t u r .
tün mevcut tarikat, ş e y h ve tekkeleri bir çatı altın Tarikatlerde "Şeyhliğin evladiyelik oluşu" tekke
da t o p l a m a y ı b a ş a n n ı ş t ı r . A r a d a n 2 yıl g e ç m e d e n ş e y h l e r i n i n ehliyetli eller yerine, miras sahiplerine
1 9 7 4 yılında bu teşkilat genişletilerek "Yugoslav g e ç m e s i n e sebep o l m u ş ve bu gelenek k o r k u n ç bir
ya tslami ve Tarikat ve Dervişler Birliği" (Co- seviye d ü ş ü k l ü ğ ü n e y o l a ç m ı ş t ı r . M a k e d o n y a ve
munaute des ordes de Dervisches Islamique En Y u - Kosova b ö l g e s i n d e tekke muhitlerinde bu gelenek
goslavie) adıyla faaliyetine devam e t m i ş t i r . ^ ^ a r i k a t daha yaygın bir şekilde g ö r ü l m e k t e d i r . Buna karşı
ve tekkelerin bir organizasyon altında toplanmalan, lık Bosna-Hersek'te tarikat ş e y h i n d e aranan vasıf
faaliyetlerine belirli bir hareketlilik ve canlılık kazan larda bilgi birinci- derecede ö n e m l i d i r . B u n a g ö r e
dırdı. N i t e k i m , 1 9 7 8 yılında müstakil- olarak "Hu" Makedonya ve Kosova'da tekke ş e y h l e r i n i n kanti-
a d ı n d a kendi bültenlerini ç ı k a r m a y a b a ş l a d ı l a r . ^ te b a k ı m ı n d a n ç o k o l m a s ı n a r a ğ m e n , kaliteli bir
tasavvuf ş e y h i n e rastlamak zordur. B u n a karşılık
Yugoslavya'da son d ö n e m l e r d e y a ş a n a n de
Bosna Hersek'te ise d u r u m t a m a m e n farklıdır.
m o k r a t i k hareketlerden sonra m ü s l ü m a n l a r ı n da
T e k k e ş e y h l e r i n i n sayısı az o l m a s ı n a r a ğ m e n kali
ha ö n c e sahip oldukları Islami teşkilatlarında bazı
teli tarikat ş e y h l e r i n e rastlamak m ü m k ü n d ü r . H a t
değişikler y a p ı l m a s ı ihtiyacı g ö r ü l d ü . 1 9 9 0 yılında
ta, fakültede p r o f e s ö r olarak ç a l ı ş a n b a z ı Tarikat
Yugoslavya islam Birliği Riyasetinin ç a l ı ş m a p r o g Ş e y h l e r i n i n de o l d u ğ u bilinmektedir.
r a m ı n ı belirleyecek y e n i bir anayasa h a z ı r l a n d ı .
H a z ı r l a n a n bu yeni anayasa taslağı orada y a ş a y a n G e ç e n yıl, Makedonya İslam Birliği M e ş i h a
tı a d ı n a M a k e d o n y a b ö l g e s i n d e tekke ş e y h l e r i n i n
müslümanların oluşturduğu kamuoyu yoklamasın
icazetlerini bizzat y a p t ı ğ ı m i n c e l e m e d e , sadece
dan sonra y ü r ü r l ü ğ e g i r d i . Tarikat ve tekkelerin
Makedonya'da 6 0 tane ş e y h i n o l d u ğ u ortaya çıktı
o l u ş t u r d u k l a r ı organizasyonda bu y e n i a n a y a s ı n ı n
bu tekke ş e y h l e r i n i n ç o ğ u , Islami ve tasavvufi bil
k a p s a m ı içinde t u t u l m u ş t u r . Buna g ö r e ; eski Y u
giler b a k ı m ı n d a n son derece yetersiz seviyede sa
goslavya islam Biriigi Meclisinde, M e ş i h a t ve Müf
y ı l m a k t a d ı r l a r . T e k k e ş e y h l e r i i ç i n d e okuma-yaz-
tülük meclislerinde ve b ü t ü n ç a l ı ş m a o r g a n l a r ı n d a ma bilmeyenler, namaz s ü r e l e r i n i layıkıyla okuya-
tarikat ve tekke m e n s u p l a r ı n ı n da üyeleri o l m a s ı m ı y a n l a r , tasavvufi ve tarikat konusunda en iptidai
şartı k o n u l m u ş t u r . ^ ' ^ Tekkelerde g ö r e v yapan g ö bilgilerden habersiz olanlar ç o k t u r .
revliler de, İslam Birliği Riyaseti kadrosunda sayı
Kosova b ö l g e s i n d e ise 5 5 tekkenin faaliyet
lıp, m a a ş l a r ı n ı bu k u r u l u ş t a n a l m a k t a d ı r l a r . ^ ^
g ö r d ü ğ ü n ü ve bu tekkelere bağlı 6 0 b i n dervişin
Yugoslavya'nın dağılmasıyla ortaya çıkan veya m ü r i d i n o l d u ğ u bilgilerimiz a r a s ı n d a d ı r .
yeni devletler, burada islâm Biriigi teşkilatının ye T e k k e ve dervişler k a b a r ı k bir s a y ı y a sahip
niden g ö z d e n g e ç i r i l m e s i ihtiyacı d o ğ a c a k t ı r . A n o l m a s ı n a r a ğ m e n , halkın g e n ç ve e n t e l l e k t ü e l ke
cak, ş i m d i d e n bu değişikliğin nasıl o l a c a ğ ı n ı kestir simi ü z e r i n e tesiri azdır.
mek ç o k zordur. Ö n ü m ü z d e k i g ü n l e r bu y e n i y a p ı S o n u ç olarak Makedonya ve Kosova b ö l g e
lanmayı gösterecektir. sinde halk t a r a f ı n d a n tarikat ve tekkelere r a ğ b e t i n
g ü n g e ç t i k ç e a z a l d ı ğ ı g ö r ü l ü r k e n , b u n a karşılık
V. DEĞERLENDİRME:
Bosna-Hersek'te tarikat ve tekkelere g e n ç nesiller
- O s m a n l ı ' l a r ı n B a l k a n l a r d a ilk y e r l e ş m e d ö
arasında rağbet artmaktadır.
n e m i n d e tarikatlerin ö n e m l i roller üslendiklerini,
O s m a n l ı d ö n e m i n d e de d i n , d i l , ırk farkı g ö z e t . 80. Silajdziç, K., Proho, 1., et ex...." La Coummunaute Isla
meksizin halka dini, sosyal ve kültürel faaliyetlerde mique en Yuougoslavie, Documents Nord-Africains,
Etude sociales Nord - Africanes, (Traduit., J.V.de Pe-
b u l u n d u k l a r ı n ı daha ö n c e k i b ö l ü m l e r d e s ö y l e m i ş mille) 16.06.1952.
tik. Buraya kadar y a p t ı ğ ı m ı z a ç ı k l a m a l a r d a n ko 81. Şukriç, N . , a . g . c . S.159.
layca anlaşıldığı ü z e r e eski Yugoslavya'da gelişmiş 82. Popoviç, A . ' LesOrdes s.83.
bir tasavvufi h a y a t ı n o l d u ğ u g ö r ü l m e k t e d i r . 83. Popoviç, A . , a.g.e., s.83,
84. Hafız.N., "Yugoslavya'da Mevlevi s. 175.
- O s m a n l ı l a r ı n 1 9 1 2 yılında B a l k a n l a r ı ter- 85. "Ustav Rijaseta islamske Zajednice u Jugsiaviju" Sareje-
ketmesiyle, burada y a ş a m l a r ı n ı s ü r d ü r e n m ü s l ü vo 1990.
306 D r . M e h m e t İBRAHİM
*1
Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
^^•.v.•î^.^•;'.•.•A^^^•^
V I I . Ş e r i y e mahkemeleri, 1. D ü r e r ,
VIII. Vakıflar, 2 . Mecelle,
I X . Son hükümler.'^
3. Vesayye ve Feraiz,
B u h ü k ü m l e r d e n de g ö r ü l d ü ğ ü gibi, t ü z ü k
4 . M ü n a k e h a t ve Mufarekat,
Bulgaristan T ü r k - M ü s l ü m a n azınlığın yalnız Müftü
lüklerini değil, a y n ı zamanda b ü t ü n dini teşkilatla 5. Mahkeme usulleri k a n u n l a r ı ,
rını ve k u r u m l a r ı n ı d ü z e n l e m e k t e d i r . Ayrıca bu tü 6. Usuli kitabeti Resmiye ve S â k k i - Ş e r i .
z ü k Bulgaristan T ü r k - M ü s l ü m a n azınlığı h a k k ı n d a
o tarihe kadar y a y ı n l a n m ı ş en ayrıntılı tarihi b i r B u derslerden yetenekli g ö r ü l m e y e n l e r müf
belgedir. t ü veya müftü vekili olarak a t a n a m a z l a r d ı . S ı n a v -
lardaki b a ş a r ı l a r ı n a ve k ı d e m l e r i n e g ö r e müftüler
T ü z ü ğ ü n "Genel hükümler" bölümünde
üç, müftü vekilleri iki sınıfa ayrılırlar ve ona g ö r e
Bulgaristan'da y a ş a y a n M ü s l ü m a n l a r ı n dinlerinde
m a a ş alırlardı. M a a ş l a r ı Bulgaristan Dışişleri ve
ve ayinlerinde serbest oldukları belirtiliyor ve şöyle
Mezhepler Bakanlığı b ü t ç e s i n d e n ö d e n i r d i . Müftü
deniliyor:
ler, Bulgar Dışişleri B a k a n ı t a r a f ı n d a n g ö r e v d e n
"Madde 1- Bulgaristan Çarlığı dahilinde alınabilirlerdi. Müftü ve müftü vekilleri d o ğ r u d a n
mütemekkin (sürekli oturan) ueı^ahud muvak d o ğ r u y a y a b a n c ı bir devlet dairesi veya görevleriy
katen mukim bilcümle Müslümanlar, Bulgar le ilişki k u r a m a z l a r d ı . Gerekirse bu ilişkiyi Bulgar
tabaasmdan olsun, ecnebi tabi{^etini haiz bu Dışişleri ve Mezhepler B a k a n l ı ğ ı aracılığıyla kura
lunsun icrai ayinde kavanini meri\^\^e\^i ve bu bilirlerdi.^
Nizamnameyi ihlal etmemek şartiyle hürriyet-i
Müftü ve m ü f t ü vekillerinin birer b ü r o s u ,
diniyeden istifade ederler.
burada çalışan katipleri, arşivi, defterleri v.s. vardı.
Madde 2- Hiçbir Müslüman kanaati di- T ü z ü ğ ü n 1 0 8 - 1 1 3 maddeleri bu b ü r o l a r ı ve ka
niyye sebebiyle herkes için muta olan kavanin lemleri d ü z e n l e m e k t e d i r . ^
ve nizamat-ı meriye ile bu Nizamname ahkâ
T ü z ü k t e B a ş m ü f t ü ve o n u n g ö r e v l e r i n e
mını icradan imtina edemez".^
ö n e m l i yer verilmektedir. B a ş m ü f t ü b e ş yıl için
Bulgaristan M ü s l ü m a n l a r ı n ı n d i n ve mez
4. Bulgaristan Çarlığı Dahilinde M ü s l ü m a n M ü e s -
hep işleri, Bulgaristan Dışişleri ve Mezhepler Ba s e s a t - ı Diniye İdare ve T e ş k i l a t ı Nizamnamesi,
kanlığının d e n e t i m i a l t ı n d a , bu t ü z ü ğ e g ö r e , B a ş Sofya, 1924 s.1,2,3,7,9, 11,12,13,20, 23,25,27,
müftülük, müftülükler, m ü f t ü ve müftü vekilleri ve 33,37.
şeriye mahkemeleri t a r a f ı n d a n yürütülüyordu. B a ş - 5. Bulgaristan Çarlığı s.l.
m ü f t ü ve müftülüklerin y a z ı ş m a l a r ı Bulgarca yapılı 6. A . g . belge, s. 1-2.
yor, yalnız İslam cemiyetlerin y a z ı ş m a l a r ı ve m u 7. A . g . belge, s.20-23.
hasebeleri Bulgarca ve T ü r k ç e y ü r ü t ü l ü y o r d u . B a ş - 8. A . g . belge, s.23-24.
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 309
müftü ve müftü vekillerince seçilir, Sofya'da oturur rafından ifa olunabileceğini tayin ve o kadar
ve Bulgaristan'daki m ü s l ü m a n mezhebinin temsil kısmı tefrik eder.
cisi veya "mürahhasî'diT. Bulgar Dışişleri ve Mez
Evkaf-ı Islamiye hakkında Büşmüftülük-
hepler B a k a n h g ı , B a ş m ü f t ü a d a y l a r ı n ı inceler, bir
çe yapılması lazım gelen muamelatta mütâ-
liste yapar, b u listeden s e ç i m y a p m a l a r ı için Müftü
İeasını beyan ile vakfın heyet-i umumiye ve hu-
ve müftü vekillerini Sofya'ya çağırır, s e ç i m orada,
susiyesi hakkında talimat ihzar ve itaa ve vari-
Bulgar müfettişinin huzurunda, gizli oy, açık tas
dat-ı vakfiyenin meşrut lehlerine sarf edilüp
nifle yapılır. En ç o k o y alan seçilir. B a ş m ü f t ü n ü n
edilmediğini tetkik ve takip eder. Müdüriyet
seçildiği, d i p l o m a t i k yolla, istanbul'daki M e ş i h a t
ifa eylediği bütün muamelatını Hariciye ve Me-
M a k a m ı n a duyurulur. M e ş i h a t , Bulgaristan B a ş -
zahip Nezaretine bildirir'.^'^ Bu müessesenin
m ü f t ü s ü n e "menşur ve mürasele-i §eri\;e" verir
k u r u l m a s ı n d a n evvel Bulgaristan M ü s l ü m a n l a r ı n ı n
ve seçimi onaylar.^
vakıflarını ve vakıf emlakini k o n t r o l edecek bir t e ş
T ü z ü k B a ş m ü f t ü l ü g ü n görevlerini de d ü z e n kilatı yoktu. H e r Cemaati Islâmiye kendi kafasının
lemektedir. B u görevler şöyle s ı r a l a n m a k t a d ı r : t a r t ı s ı n a g ö r e işler, eline geçirdiği vakıf mallarını
fuzuli sarf ederdi. H a t t a 1 8 9 5 yılına kadar Ş a r k ı
1. M ü s l ü m a n l a r ı n d i n i ö r g ü t ü n ü n iyi ve Rumeli m ü s t e s n a o l m a k ü z e r e B u l g a r i s t a n ' ı n bir
muntazam işlemesini g ö z e t m e k , ç o k k ö y l e r i n d e cemaat idareleri bile tesis e t m e m i ş
2. M ü s l ü m a n hayır k u r u m l a n n ı n gelişmesini ve vakıflar p e k ç o k yerierde tevliyet usulü ile idare
ve m ü s l ü m a n l a r ı n a h l a k ç a y ü k s e l m e s i n i g ö z e t m e k , olunuyordu. V i d i n gibi merkez kasabalarda bile va
kıf idaresi birkaç ş a h s ı n elinde bulunuyordu. Vakıf
3. Müftü ve m ü f t ü vekillerine nezaret etmek,
ların halkın eline g e ç m e s i ancak M ü d ü r i y e t i n h i m
4. Şeriat hükümlerinin uygulanmasını gö m e t i ile husule gelmiştir. Tevliyet suretiyle idare
zetmek ve bu konuda tavsiyelerde bulunmak, o l u n a n vakıfların cemaat idaresine g e ç i r i l m e s i ve
vakıf m a l l a r ı n ı n şevki için â z a m i gayret ve m ü c a
5. Medreseleri İslah etmek, bunlara u m u m
dele y a p ı l m ı ş , Filibe'de H a c ı ismail Bey, Şefik Bey
p r o g r a m yaratmak ve N ü v v a p okulunun kurulma
vakıfları, Karanabat'da Sinan Bey vakfı, Aydos'da
sına çalışmak.'^^
H a c ı O s m a n vakfı, R u s ç u k ' d a Seyid P a ş a tekkesi
T ü z ü k t e B a ş m ü f t ü n ü n Bulgaristan Dışişleri ve vakfı, Ş u m n u ' d a A h m e t Ç a v u ş vakfı v.s. Cema
ve Mezhepler B a k a n l ı ğ ı n c a g ö r e v i n d e n a l ı n a c a ğ ı ati Islamiyelere devir o l u n m u ş t u r . Artık vakıf emla
da h ü k m e b a ğ l a n m a k t a d ı r . Y a n i s e ç i m l e işbaşına k i n i n satışları evvelki gibi bir ç o k cami e n c ü m e n i n
gelen ve s e ç i m i istanbul'daki M e ş i h a t M a k a m ı n c a keyfine b ı r a k ı l m a y a r a k M ü d ü r i y e t tarahndan ciddi
onaylanan B a ş m ü f t ü istenince yalnız Bulgaristan k o n t r o l altına alınmıştır. A y n ı zamanda M ü d ü r i y e t
Dışişleri ve Mezhepler B a k a n l ı ğ ı n ı n bir k a r a r ı y l e emval vakfiyenin himayesi için â z a m i h i m m e t l e r
atılabileceği de belirtilmektedir.^^ sarf e t m i ş t i r . Mesela iskân k a n u n u h a z ı r l a n ı r k e n
vakıfların istisnaiyeti, istimlâk k a n u n u h a z ı r l a n ı r
B a ş m ü f t ü l ü ğ ü n , kalem o d a s ı denen bir b ü ken vakıfların mal ve tarlalarının istimlâkten muha
rosu b u l u n u y o r d u ve burada evrak, y a z ı ş m a , ve fazası gibi b i r ç o k himayelere muvaffak o l u n m u ş -
hesap işlerine bakılıyordu. B ü r o bir naip, bir daire tur.''
m ü d ü r ü , bir ş e r i y e b a ş k â t i b i , evrak m e m u r u ,
kâtipler ve hizmetlilerden o l u ş u y o r d u . Bu persone N i z a m n a m e n i n 179'uncu maddesi g e r e ğ i n
lin m a a ş l a r ı Bulgaristan Dışişleri ve Mezhepler Ba ce M ü e s s e s a t - ı Diniyye ve Vakfiye M ü d ü r i y e t i her
kanlığı b ü t ç e s i n i n ilgili b ö l ü m l e r i n d e n ö d e n i y o r d u . sene kendi b ü t ç e s i n i h a z ı r l a y ı p Hariciye ve Meza-
h i p Nezaretine onaya sunuyordu. A y n ı maddeye
T ü z ü ğ ü n 130'uncu maddesi g e r e ğ i n c e g ö r e "bu bütçedeki fazla varidat her sene Bul
1 9 1 9 yılında B a ş m ü f t ü l ü k t e "Müessesat-ı Diniy- gar Milli Bankasına Umumi Müslüman Fondu-
ye ve Vakfiye Müdüriyeti' adıyla yeni bir M ü d ü na tevdi olunuyordu. Bu sermaye (Umum Müs
riyet te kuruldu. B u n u n teşkilatı ve görevleri bu N i lüman Fondu) talebe ve muallim yetiştirmeye
z a m n a m e n i n 1 7 6 - 1 7 9 maddelerinde ele alındı.^^ kifayet edecek hadde bâliğ olundukta Başmüf-
M ü e s s e s a t - ı Diniye ve Vakfiye M ü d ü r i y e t i bir Mü tülük nezdindeki Divan-ı Ali-i Şeriyenin karart
dür, bir muhasebeci ve üç katipten o l u ş u y o r d u . N i ve Hariciye ve Mezahip Nezaretinin tastiki ile
z a m n a m e n i n 1 7 6 ' n c ı maddesi g e r e ğ i n c e "Müdü bu fondla muayyen miktarda fakir ve yetim is
riyet cevam-î şerife müessesatı hayriye-i saireyi lam etfalinin muhtelif mekatibde tahsili temin
ve bunlara meşrut emlak ve akarat vakfiyeyi olunuyordu" .'^
bunlarm mürtezikalarını tasnif (cihat-ı) tevzi ve
tanzim ile bunların vakfiyelerinde münderiç 9. A . g . belge, s.25-26:
olan cihetlerle taamulen tercih olunagelen ci 'lO. A . g . belge, s.26-27.
hetleri ve mürtezikanın evsafı lazimeyi haiz 11. A . g . belge, s. 27.
12. A.g.belge, s.33-36.
olup olmadığını tetkik eder. Ve cevami-i şerife
ve müessesatı hayriyenin vakfiyelerine taamül- 13. A . g . belge, s.35-36.
lerine ve cesamitlerine ve mevki-i ehemmiyetle 14. Rehber, S.150, 29.11.1930.
rine göre cihat-ı mezbure hadematı kaç kişi ta 15. Bulgaristan Çarlığı ...s. 35-37.
310 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
• • -I
• I, .-3
i3
I •J '.l
••O •
•J
l
I • V.'
J \
4.
"1
> • -
\ - - w: - : '.1
'O
r i") •
•1 "A
'S v,
V
-i •1 "-I
•1.
.-.'i
İZ J 1
V ••1.
'A
'I
"V- =*'
-j
J
•ı
"I
•-J
51 • •<
r.
A.
•5.
•o i»
10
«! ıs X 5
X 40
1)
I 3 JU
r (fl «j la n
5 5.
m fi 40
s. LÛ K
S | 5 X
X «I ,0 S
9 c û. o
a
>^ 2 X U O-Fr O
O. tn i- I c(
o .0 t
^ vb o. ta it .9
.s r O
a. ö «o ,0
fi
o
•o- •: -r,-
lu - la
ca
(S R 5 rt 10 i(t)
e i l •U
o î X
•in ö I >• İÜ -e-0 un T.
3 K L/
« «i p g . o
B U L G A R İ S T A N MÜSLÜMANLARININ DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 315
.4
5..
•I
^ - S- ? -î, J A^
O,
• ..1
• .A J; - J 3- A
I 1 •-'I
•- J X •''
X
' o -s
-i - •K
-s
K. "S
•1.
, -I
V.
^
-'I
6^
3
3-^
i
1 i I -
.s.
•Jj
.1 1*1 -i" • 'O UJ
i- -i
i 1*
| 2 i = S 8
i- .•-r 3 ^ 2 "S
ili
S -ta
— s. S-z
r 4»
fi tJ Cj P- o o. X
g ° ;-• fx
T. 2 7 u i i a
• X
i' r "U
" o (.. u t a o
« ::
fj K3 lu o.
r «e
o h
l ?• :i !'; i] rı
li ri (1 li ,•; .„ - -f s = -fi r
'Pl .
rî d ra ö> v
^1 r. n K ^ -t?
s. 9
. 10
3S
Ö »i İSİS Ş5
o ...-I r '-'
1- , a a. = s ""^ İS
•; '1 X m C !0
ıZA il o o. .t «3
ır >0 T. I- o.
i- a . «3 r 4° R o
316 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
1-
•fi
»' t-
--.
^5 - ^ 1^ 3 ^ '
I I I
^ -Tİ'
I J
•ti • ) \ s- i s -3'
1 ^ ^ ^> Ti^
•3-
7>
i-
•« > .-1 3
"a ^ uy
'I _5
<3 J
- - ^-^ i 11
-i J
•M - j ^)
2 F i f
•6-
S5
2 5 o- I
D. rt
o 40 . D.
a o 9
C 40
-e- m 5
s a:
o CL.
0) 4Q
2: o g 3
o. a
tş (O
3 S
- «I
i t
Is
1 ^ (S c 5 s
01 I ö s o
I — . CM «^
o >o nn -to
10
o ,
|0 vo 10 I
Uİ. 10 a a il r rj
H o o a
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 317
.) o )— 1^-
I 1 I I I 1
.•<,
• at
\4
•S — 's
•O
-7' '•i
3, ^ ^ *.
•A r J
••i t; j 1'
•3
'v
I 4
•1 #'
1
-3-
'S
o" •s' V
J-
'V •> J
3
W
.-5 l "S •'J
'.a
-t
J •1
.1 •1 J ^
••O
r3 T «i
rr 4)a
rt o
o c
£ 3
i"Icn i
»D T
O O Cû oj
Q.
o 01
^ o
o .I
S 2 t
y >= 3; tn oj
r o o e- g
T r J r5t 'O 3:
O
rl £1. m
uj rf
5
s: r l
2 M
5 3 OJ
li
X
»8 - X
.•^ -J: a It
o- ^
zı
m (O
c5 2 -
11 U ' -. 2Z o İÜ lU X o
0 >-
2 4a ^ •q- ın ^7 4) T u-ı
1 «1
« i: ıs D.
• •' o a.
318 Doç.Dr.Hüseyin MEMlŞOĞLU
1- .-^ 1 3
1 . i
i: -•^ ^
-5
5:1
•a
i'
Ms %3 -3
-> -A'
;j4
13 - 3-
^> -4.
•"j
•A
-'I
•'3
-1( •3 .5
-s
•'i
_ <> --^ I ' i r i
•t"
•i ).
5 n _ :3
* 3
İ'i -v
n o o o
ct
X ü
rr o( - UI 10 o 1 1 ? S
Q. U
s s
O. .0 i2 i >» o.
is U İ l i
«D ,0 \D
8.
s: ja
İli 5 o. ^
3 S
Li. V
IX 31 4J 01 S. O.
s
>P Ki S 5 Q.
«> r*
S w fi "2 o X
c: i: t;
to ırt S
5 8.2 § 8
n " İS. û o N
I
ı! S «3 t
"S O Sn
II
Ğ « A
a ^ rj fi «J a 10 e i
3
ı: .
O r. .'i
o. -S rı o V
06 M
c: r:
T.
O
40
T: s- 5 ti
.1 § 3
1- a\ Şd
u>, r. m g- «o. o
o.
»o S.
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 319
•V a- w
" -ti . j .
•i
• .\
'I
'•j
•I A.
• ^
'I
i ''-o 3 U
-i
••j
"1 _3
"3
•Ji
-? :L V -1
;ıi, -j :> -\ 7.1
.'••i
'•'/'•i
-1
o o rj s o ,0 >s
O - ^ (0 (V o
01 ^
n 5 5 le
n. 'i| 5
--
^ rı -< ra
i: n
^* f: *^ ^"
f.. o
r- ^ ?: D. O
rj t.:
o .1.
t.
••t r:
ı> 01 >> o U V
X u T »s a «i
X r: 111
ö n
.1: " M
" a f S >•
I. , • - fc ? 9
(O 3; n U3
S «O fi
-ö-
n.
•• ; . q l i O ,0
İ.1 i- i •e-
1- .< ıj
••••• o r-' ^ ^ •Ol
•6-
;•: cJ b " -j 5 ü
o ct
^
u
H
ai <:
H
u
«3
J-
a. o e- 5S
320 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
S - , -v \i J •} ^'
V, A
•'.)
-\ )• . . . . -tt ^, -t V o '1 _S
•j •* "A • 'O . F "> •
:A -1 " '•• ... -t . ' .1
-! D
• \ •)
i!
••I,
1s \ 1. ..n -^^
".•'i ^ ^
V.
J,5 ^
** • "i, -V '? \ ^5 •
1
- > \/:, • -i - . Jy
.0 i J
a
^
-o .-1)
• 4 ^ r
J •o 'J
^ A.
o o « c! " s fi
« ^ m ; f i? o O o
"a
; ° O 'S
n (• . r t H
; V S -g- OJ (U
S o 9 o f-
f^. ''^ o •' r t --
- o 9 S°
o ; « n (O
£ F= -r CL. (U
o D. T 9 ?
5o; Htf1 ?; e- Q.vg
S. 1^
.4a
t: ili T. T.
.0 ın
" a. s § .i
o. s
S- s I- rt
»o U lu U I
" r" rj t.l O 5 ir.
>•
t:u 1fX
>'- tP :ı: ja (M CM
»-
aj> oj
ti «Ol ş.. o
.1-1 fO
O
' u^ X X u(a ,. o..
o. s
i: n .
B U L G A R İ S T A N MÜSLÜMANLARININ DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 321
•K
•K -i
•Ji
1 !>-^\ 3' r O
•r—.
5- I " I •" I
-!•.
•A. I
A-
•5
I " i 3^ Î; "S S :i ^ J.
•il ••3
fi 4 ^ -1 .«
*3 -
J
'kTv
A.
4
•1
Îİ
J 3
\
i l
... - .1 ^ # •
•3
J'.-^ '"i
• t,-
•i i
' M .
A. .a "1 •1. "D •"1
1
O'
r s
' (O ra •4 5 3 -6-
B: § 2
lO (U o- t:
- :;:.ıj -i: 1 ra
.u « o ,a .-^ û. o
- «ı r f'"'
o CJ 2
o, D. =
01 ro
CL - o
(U K
O. D.
-©•
a o î -ta
4» X m
o. s:
S-İÜ
O 1^ r rj S. •6-
Ul PJ s 01
,11 11
r. ra S If y R.
o O)-0-
^ : c.
* e 3 5
u ı'> I- D: 10 A" !- . fi m 3 a.
O 1-
10 -J: fi •in V -(0 S.
t- il 4
İ " 3 ... - S
r> aj u V
322 Doç.Dr.Hüseyin MEMlŞOĞLU
3 t- 5. ••i. h ; .
-o
1" —. -5 >
•73 - ] , \
i ••^ t-
i4
o -V ' a ' i l
- .1^ J
^ * -i >
I ı3- i;)
Tl 7^
X j-' -I
m -
1 "3
3 ^ '-i
•1
lî i:
'A
2.' A-
n
r ^ ^ • ' 5
\>
I «J
z m O) r >-
,0 VD ?o
«3 X
>. I -
O -t»
2 i S "
10 a
s t o
S 10
o •S A
ca o H
e -6- r- C D.
« n İZ
c u I«
0Q 3 ±«3 >S §
^ 8 OX
-e- o. ja
5. S S
10 n o
a.
S. İL
5 3 <o V (0 oIm.«9- 01
Kî a l l u
X s- c3 ıs
o 03 o o ? O
5*8
o s'
i l
9 ^ 2 I
s H
vo ."^ -1^ î o s LÛ i :
w I '^
•4» o rt £ -fi
n X a.
? «a
s-
<7>
>< fi ^ m S. .'O. o
X. n "c
BULGARİSTAN M O S L O M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 323
•J?L •
_ i» ^ _ 4^ 1 i4
•i.
3.^
i-
\ %^ ' -T •%
t- -i 4
î ' î f
M '^ A. A. •3. 3-
_ v ^ K j il i,.
î 4^ J - :^ 1
i- t.'-i'
•s ^ V
a n.
8 «i i s ş
L «J X 2
u£ Ş c
& ş 5 g
§.•1 fi -e-
5. 5 .n
OL. S
3 r
ıs
d. o: D. ^
n. c 40
10 K
>• o
n 2
i: b:
g I H SI
s¥ £e s « -Ö-
-6 S..
2 .
£.4
I I o (Ol
s "2
o.
" S s
o = n. X S3 I
u a >, P I s » S X. t-,*. -.:-'
c X £ İliklin .vQ-a H.;x Jt^>
324 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
. t ? . «I
o S5 '-3
^ V / 3 _ - _\
ıs
^ 1 O M \<5. J:^
\M 's \ ^>
Vl,
^ M.
•!. - r
•^
'i. y
.-'
^
.) 3 0 •A
i-
• -3
.1 ^-
••. Ti
"S. ^' "^3 J
_- "I
^0 -V ;• ;r
-=>• - i ^ "O
-n •o
•"1
ı\<
-1
's: •t, Vj T
V?
A 3- o
3 4 : =^ : 4
'O -
1
"a
-A
'•3 -A
M, •4'
A.
_4- v'^ ~> ^o^ -^.
"1
. —^ . -"i
" s ö C 11
g -İS
tx r. S I
D. <J
2" 2 5 2K 1-
-6-
D. ğ « a- «3 r ^- n
İ2 v5 d 4CI
o -e-
5 K
D. O
5 X _o û. «J -O-
D. o o. <u «J o. n
5 D. c( D. u 10
Û.<;l. i
g -8-vg S6 2 «i-(«ıS 5 s
o 10 2 5« £
I
5|
S. Ş5
5 S. ? v5 8 S
O Ş o
uı . o. t S ıfi
(0 Çl
i t <0 I- c. X
X — m s ct
r- 1- 1* jS o o o t)
X «o
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 325
- o X <
t> . . . . v-, i: ^ o
^" I
I \
-3
'â
^ j: ^ .2 3:? i)
^1
.1 .? V
_ '1
o'
3i3'1 j -
-i
-3
îi il
)' -5
4 - --^ -i
> .1
V .-3
•1 _ "i-
J
.i- J 4
u:,.ı
K -6-
h .t;
o. s
01 to
u •1=1
s ıs
•e- ^ 2
a V Q. CO
M (X ,0 C
- a •e- T »D
5 a.
m ın
2 iî
* a. cn CL 4)
C u
âJ X «^
o 5
1 n
x O
C -T o. s O. u
-T " o; s .- C
«1 JS . •* •
O o. I
, m
o ıs
K o
E-l ^ ^
. r - .o X -e- s.o»
İn t 3 « ^
•11 (O
P m
V. c 8-a
9 4 » 4Û : O
a fi •! * X « o O'
(0 (Q
326 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
_5
S» •V
•V ^ ,5 -ü V- -"^ 3 *'
.1 I I
-< X
")
•s. 3/^
'i
-1 '••'i
")
-A
•O
-.
• '1
\ 'O
\ : it '3 •
'3
"•1
^1 Â
vi
1. ... ^'>.3 J V
4: \ .
Tl
\
i'
•A:
23 •V
o •o
J
••)
*t. 7^ • • -- . .13 '1
•t
-i •1 •o" •y
•o
X Xs
o. 5 c -
,0 ct
o fi
n n a. ü
.0 c
t I
to V
OL U
2 î!
2 2
5-t" O M a. a
If
fa -
K «1 <n (n re •e-
5
1..
5 l
- 8
o.
3V §.5 z. t)
- s t ^1
W2 Sf>İ
(U (D
O fO CV. O.
.1 Cl. S
40 •4»;
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 327
> o
3J 1
•1 .2 > J ^
I ? ^3
a
1
1
'-3, 4 ^
•1
3
Z -4 -
-ı ^
l ^
\>
•3 Ti <ı\- ^1 •". .i-
i-i:
•5 ^
•.Î5:-
a, J \C j
O J I V)
i l
_*1
•ı
. '1
=1
*0
1
- . "'2 .1 • «I
•1
i4 I
-i
O
^1
• "o'
2 i i-
=1 ^ 1 -i
c -©•
-c
a. H
o »o
-e- a
n m
İS ıS
a
5
d
B i
g M
a o. O 10 ct VO u: ti İE
s î (U o
a o
.- n
«3 ftJ ^- S -6-
«5 u ta ..X.
o H
328 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
o _ i.
n
•=rı • _
^. ^ s
Ti -"^ -1.
1; - • i "i
4 1 - - i • n
,4 -S,
4 T; -V i 4
'1
-D
7=>
-. . s O .5
1 •i . J - r J3,
—
3.
1
t •<>
•^
A. ^ :
A.
«
i' * .I ^ '
!• I .•! i . ' I • ••\ I 1 V. '.1 —•_;.-<• \» -
i i-
< 4 i-
•î
^ i •1,
fi a fl s fl K
>• D. a: " X s: z !- I
a. D. o. V
5
K r- 4)40 «
U (UlO - . -
3 " T o
4) H n (U s
r> C o C c; ü u 5 40
m t:
U OJ fi ir • a: 2 n
lO 1*1 p 5 c p.5 c
^ fi a Xa s
namj5oO«>Oû.o
O f ^ İ İ '
di ro C40 5Ç
ro 4â c o I ,0 5?9 a X" ^ I o.
-6- î " s S„ .» ? S.
>. I s i ; ro ro 3" o o
K ro
u r. o 40
40 b
g-5
13 g
İS
!S2
s 5! 15^
^1 T. 40 â l T >0>
«I U
t Qo «
u ^ rt ro
roC İ S
ro vo •m
O. -c rt S'^
o.
Ğ ö = , i o S.
C40 „ - - û. 0. n
40 ro O. ro ¥8 o H « o, n 2 s p: s
5
o o D £ c s s '44 » - O u c x E s > . c
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 329
:^ ^, , A .5
>r v" ^ - ^ r"
j 1. '
1 . ^
-i- i . ^5 A. • ^- K , •
'-î> _
j ^
3 '3_r'
v; •o"
\
) '-I
j.
••) "3 ^: ^ j ^
.1 ' ^ .T 1 •
•1 • TJ , ^ * 1
••-'•I •A
5, •^-^^ ; - \
A.
•y.? D .r -i;
4 a
• - 1 ... fff n«
^ J- '1' ^ 3 . 1 i , -?
•i 1
3 i - j .
"O
1 ^ o j - .)
0 K <a O r .a i- J =
1 s i; •e- s
c H ¥ o
S-6-g.r o I
i 543
5 ^ o
o; (O
rr ı t* c
ra (Q. 5- s Q. « ıs
(O
Ü: M ^
o. £ a. s
(n :!z o 4) T
« o: •€>•
OJ ra
X I- OJflj2
o 3: 9 tC
^ CLVO -e-
S t-
OJ R3 S o r (0
n g „ O
ö u
i O tT U
5 I-'n ra >, a.
5S IS Xn o
2^ 22 =
s:
o. u
I 3: .•+0
5 ^ « ' S i^ t i ~ ' «
o s r «
,9
11 - a£
. 4; ^ i- o
o i. o 5S \û
1 J ^ KJ 2 10 n
r «i
rt = ra 5 c5o-&- 5 S c >x
3 o.
^rf0 S O- ıû
»Xn n 2 >«
Q I
J0^ «j
(O u n re 0} D
O X 7
330 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
1 ^'
1^^ i i- ,y \ 77 je -1
• >
"i 'i --^
^; i - ^ I ^
•1
1^ y j J >.7;
A. — •A
•» "I
•i ^ s A. l,
1
•3 ^• t :~ t- J
T. •> "-1
1
s -\ \ ^'
"^J T: A. 1
•')
'J #
•J
4- ^ J- -1
-1 İS K. S
•i %
J,
• o
•) _ "1
•-{
\û. !^
U
I 'S
O O O fi
ı- rt
O n
j ıta
s u ^ o
ç î
<u s: o O. o
5 «3
•6- ^ a. - u
m 40 P- 5 40 -i.
0) 10
i "
ro -
O ,=
fi o K 10
o. r[
cl 10 [0 ro r.l -
= O
3- Jfi
10 <0
s -ta
R ro X
HX* 3i
s 3
= a: 10
11 r- r v-.
u 4U
i f
10 «71 X
•O)
V
a o i X
5 o. X 10 n o: )r
BULGARİSTAN MÜSLÜMANLARININ DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 331
< 1.
1.-1 > • < • , ti»' < ^
•ı
?}, ^ 1 i Vİ
s "i Z ?=» J
1
I \n
'^ -1
3 =
••-if ^1
-S
n
A. •J
-1 -
i - : 'i •"D
4- ?^ J:
5
.i •> j : •
-'s
HI A
\
• t •1 3
••3'
o e
o o K
fi •-
û. ^ ¥
II
a.
c
2 -e iS 3 i
g.3
S S. ş
S
l e°i I
o o.
10
n s
rt
,0
- [- r; -ö- n u ' i X . -P
2 o î i ş Ş ^ r-? o o. s o ? •o _ S o o t-
3 O. O H c: ^
:u a To Sİ ' D. X I £ •©• I n 10
u ı: X
-a -ta S o 2 n X <u o
n (D
.0
ı: s
O! D. c: o
11 - c C lO X
O ro~ X
a i- II i
O .
(O (O
S 2 s 5
(T3
ct I (0
X !•
lu c;
T- -- lu a î. s
ı" .
I £ ^
S S S.
p r o :-. ^, o 13 9
!:! " r.
S: 2
(0 t; ^
J' 2 = a: o fû a s: c <-» T.
SS apg - - s
ri.
|f I g ^ S
p r; - m
.a
ti
•(a
CU ' d. n İl 2 S
s
rt J o o s «J C
0 ct «
- « o rtl S " S. CQ X
§ 5 « -3 £ s s
. X
usa.
lu o n »o >o .10 rT
4«
™ X
O
_ "5 »<
- to n s o. t
I- O
ı-
n ta a V
H --^ •
S ^a X
oj r; n. o o rj
c oc D. L: c
^- S i Ǥ I g
- m '1) tu
X in
n o
(A
X fi
cup M o v 1 i §
i t5: -p
H yo
ca
fi fu "
5s
r»
.; o o .-1 O ^
1-
sı S o r. o
§
n O " <J S i .11 „ (O
g- ^ n X OL. a Su «J
S" ı-\ IJ
lis H 00
û. m îi X
I
^ O § AJ
^ s •(U- 4
" i
£*
O . I
S
5İ
O I i: S I O «j c:
« o - ü • - ^ s n a
o o <u E ; j
4" "
4) o ta O s m a O. OC- T fi
>î I ü
to o u a c; X X « S c- S X c a o «o s
o. s
332 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
-=t .*>
1 -V \ "O J-
' f i '
o ^ I I I
—
i • \-
, • '1
i
\ J' i -1 -rt
•4
W ^ vo • •—
?^ < . -i
1 - 1 •
« •1
d' -1.
1
'-i'
-i;
•A 1- o — ı—
..'ı ••') •J. • '1 4
1 -
\2 •T ^
*> i.
:3 •A
•) 'l
-1
3- ^*
1 •1
D. n: = ra ro O- b
I û. O. •5i ğ >» k
u I "
S S§
5 vû
9
iS 5 n
D. 10
-6-
3 O fl CQ
Si ra 4 •0n w a t
o.
D- 5
•e- 4a u Ol U
. 3
jo «o
o a
D. m o. t-
u o O. to
^1 -J.
3.İ
2 'i i •d V
5 a
u O b
I »> 5 3-<« (M (O
S a
•X. r-. Ol. 3 S5 S.
5, S
O 41 -Cl ^ Bj 2
fO S D. a. q CQ
R IO- ^
s.
B U L G A R İ S T A N MÜSLÜMANLARININ DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 333
•-1
1 o-
If -O-
I I •3
T, .1 -;•
.1
•)
"i'
i: •3
• >^ i ) ) -5^
-I \>v
-
'I
")'
j I
"1 3 V
^0
•'i V-, .:, .-.i
••'o -J
3 i- '4i
•J
'1.. •••^ •A 4' V- U
-1 1. '.1
*\
r .5
-"S
^;
S4
^ 9- C 5 a. t- i.
-6- a 3 S
b U p; o
? f -6-
£ i i
3 ^ ¥> T. fi
s: % e s
•: - >
X 15 fi a
h- ta a fi n: T
rr:
ir (u 10 n o. _. (U 5 -tf 1- 2
<" fi
S
3: t H (II 5 e O ıs
a: . S
o ^ s; s Hû
-. T. o -ta
™ ıs o. t 5s5 g. E •e
40- £1 9 s
1 •? >0 s:
% 2
S !? £ o ö .2
6 O
P 5
y H^ lO O
« = î n -S
O Ş 9 o. —
i: O O -6-
İD a "
t- t- O fi "2 S = 10 T. OJ . s
334 Doç.Dr.Hüseyin MEMlŞOĞLU
1
--T A.
K. Q -1 > <
-i 1 I I
—1, ,1 :3
3, .
1
I
••3 ^ . .^i
'O "O
'1
•I •M
••o J-
J J- -o"
o
O
*3
J \ 1 -
4 * r»i o
"a J — «
1 ••3 .M ;
_
'"i
J
•O
1^ .
•1
-1 ^
•-:) 1 4 Tlx
o ; a -e-
— T
r, ,a o. ?
-O-
Q.
2 3
: o
-S-
r.. b
-t ı- s
5 41
•e-
I I- -o- s
•(1 L;
ii 5.a lî s 5
(XıS -e- s g.5 8 •e-
t: •6- 40 s
o; ü 5
D. C
... n: 4? -D- 2 ^ Ş İ İ -&• I
•10
-O 5
- o —
5 s: n I
O -
Cı. 3^
g55 U M.
S fi
«71 ? CO
.4
Ti
1
•'1 J' 1- -«J
I I I
J
? J 1 7^ 3
••>K.
'O
•i •»1 _
: •' ^ Vl -I-
.i s* •1 0
' -"I 1 a'
"1 1 ^4 . '.1
-•\ — ->
••'•D
A. -O'
^0 I
V
7Î 3
"i •3.: •A-
S .j ^
•''3
-i 1-
A • — 'il T-,
-o'
• ^
1- a o A1 o n ot
m ca «5^
s s ^ C ^
u sn
e- !2 oc <u -o-
nts
m 5 ı- HI İD
S ir' K or
>-1: s — J5 t;
s Û.Û.
" inlu
!? "
i : "-^ §
H ,u i 5 g
* O -
5 I 0Q I" X Di Ila01
Jû £ Pl
•G-
ra s I -r> O g o lO 3 a:
£ p:
O. r; -1 a o
" \j lU a
S ^ ^ n u
ın r-
-6- 10 a: r <J Qs h 5«
« '.î S 2 Sın !n S -e S d r g-tf ^
t.
o. c)
- w7 • la
3 s
ıq g " t= 4J a " r: İÜ 01 ITi
s « fi
3: S _ S
* 5SM ^ a; M a. -e-
n oKm c - =0
4J U
Tl-";: ct r,(Uu
lU ? " ^-
U3 o
O la S ra ,11
.- fl- 'iİD
A
w ^ ,~ Ov
— fM fil
lis
5 o " lU
I o C 1. X «
336 Doç.Dr.Hüseyin MEMlŞOĞLU
•1
\ 3 "1
•A
1 o -1
"1
• *> _5
Ş T? J .3
!; 5^ ' I
3
••••b ^ ^ "D J •
•1 A.
" j. 4
.1 - l ' \
•M
•) ^ _ •? 1- - 5 A, •.-4) 'i'
=» .--^
^ -H
1 _
-A
•S •' ;-i .-I "1 A' e
V -'i'1 -7
' ••\ -s, \
-1 -> -> _a
^ ••)• 'i ••) i3
•A
'-3 J -S
"1
S*
i- A
J
. O
? i
2 -J
^5 - a £ o - ^ ^ S p g-is § 5 : S s ört
4^ S su ^t: l'1 o 2 ^. 5 5 ^ g - i I s S| - - s İ ^ , . ja Q.2 •ö- 5
s £ K s§ ; - ^ ^ s s 5 s i I I =§i i : o ^ I §»g s
- ^ ^ s> o s £ s i s s 2 = f 5 , g 1 1 ç i o 1 i ^ r
•6- a o
- ^ " - "^ ' S" o^b Ç ? = ş * | ^ § ^ S Ş >> i o o
5?. o 2 c S § - n S ,0 ıs . I =
S i s . : s i i ^ î i s - s î î j
- | i l 5 , i i « l | i l l i
E u
n c T
^^S"","
cirtuL.
t-S'^o.PC
l.ctr;uû.>>
f . c î c s ^
u U n i E
a o fl " a o
rncSSKc a u
dO ?ZX<oı
fi? XŞ
B U L G A R İ S T A N MÜSLÜMANLARININ DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 337
A.
i-
3 S I 1 _1 •3
'5 i
V. i l — -V '.a .5
V M'
' •')
1 -1 - *; — •
1
T,I ••) ...
3;
• ' S
•3
V •-(
1
1?
î
.'t. i' 1 1 -i
'•'i
3; - i ^
-
-Jl
(U 01 •o- I
^: 3 i: 5
- «'t
M 2 £
?3 5 -e-
O.
ü O
«3 »-
-6- üf 2 4»
2 s
2 CM ı: o. D. o
tX o n D. =
OT S. 2
•€•• X X
+1 a fi 3 Sİ
«1 ^ a.
>x 5 5
«s: S
3
3 u X
•O-
fi s >2
M 5
a:
I
a.
K o X
a. r s -t? e- c
•fi
X
M I- S. j î
V 03 a z i e
ö
.. 5- ı: D. 1- 40 î ^ 5 S g. •e-
P S. O-
01; i i ? o s tf «»
. c Di
338 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
1 3
I •I
-4 4j
••>
n "•I I
'1 ^ i ' I .^'^ I
A. •/,
•\ ^
_? A,
.İÜ _ •"J
.1 S ^ : •. J 'v
•••1. i l ) - * . - •) •.•^K ^
-•• Ti 'f 'i ^•
~J - ( t . -1 '.t •;)-
'.1*1
,1 J- A.
—. V -\ _ ->
^'
•'J
'1 \ -'^ --
•J
';)
NA.'
_^• 1 — < j _
o -i 1, 1 •'J
A. i V. •
-1 3
' ^ "1
V 1^
j
1 \ o
ı i i ^ i s i s i s İ s l ı ı & ? : ^ i s t i î 55 ^ip-
? ; " : s i s° ; t ı : - i -ol s i î
° 2ş
3
"t "i < • '3
ı,J -•
"S-
5 ^ _ '•3
'S •t y i J
2. •A
-1
.A 'i
İS
•3 ' *> • -(
•'J ^^.•^
•i
\ s v'î _ _• j o 4-
A-
i•I
^0 _-
v ••> A.
A. S-
•'J
\
• V 'DM
3.
ki * •
"i o ... 1 .
o •'1 -A.
• i
A. •> .(! ^ -t >^
•'J
•3
"O
•5 lI '•i • ->
•»I
1^ -1- -t' •1 1 .1 •3
4
oj s: 40 S 83İO
2 -6-1 : o
2
? »o
S-e-
2
S.2 u 5 S. o
D; CJ (O •e- S
S t; û .
40 •e-
S o s ra O
5 n
K -G- r 40
co 10 ca f
0) r( K ro 3 •-ox
Û. T.
;ı s: n. y
- s 4? I g o. I
s s s
5 If 3 =
lU m (O « i S S 5n n
L; r- =
fi Q o. I
I I I §1 5
a:. d ti n
... ıc n 1n0 «c
10 Ha — ^ T.
aj 0Q i; i-» 40.
40 1
ı-0 rt VI •O O H
D. a;
340 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
w •V
y a-
h J '
"o
•*|
< 5 -
•) ^ -I
•^ J -'i -1 .- I
• -t •<
•O'
I
4
• )
,.. -.'i
'•'3 •'\ -i -! ' O T)
-'1 • -j —..
-1 •-» A. • _
A.
• V. ••'!. ^•
_}
-3 -"3 •'•)
y V.
•'i I —_ '1 *
i- " J -i \: .4
'I
Zi ;•)
' -O
A. '1 ' l.
'")
A.
^•3
1 1
V I •'J -î -1
A f . i o.
= t: 41 <u 5 -e- (U o o
b 9 9
IX 5
t
r o D. S
— '-'Sİ;
.2 <
o H
- I -ta H
41 m t -6- « O
= -8-
s -
«1 - •0- 4a Js
V 1-
S P P K -e-
-e- 40 43
D. 5 10 R
41 o. 3 fi U
I L_ «1
a: 10 X o
- rj ra z
ıj. V s O « 1.':
•6- -5
£ İS a. K- I n ,a a
4a ı: -o
o. 41 m o = 5i'O
-e- I I 5. S
o. o u P
5 4^
o. a ,a a
ÎQ - r: r >û o 41 lU >- 10 (M 5
— S â 4a "O. R -cr
m _ - a. ^
1^ U tin ı,j
9- o
n .a 11 e. b U
BULGARİSTAN MÜSLÜMANLARININ DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 341
•-a
' '^
•oJ
*.: " >' 1- «»
^ • İ l l i
'^ :i .^ ^ •O >
"J ••!.
M, ••> I -k I ,i 1 I •\ - \2 \2 -1-1 ' *• -i:
J
• ? - ^-
'5 .'^ d ' .3-
•-J -'J
A. -<1 V i)
o ::• 'i
> ^ -1
•i' •^ 'D
I
"."I
•y I -o -I -I
M
•
-i
*>
-3'
"1 •4-4 •V
^ 40
m ti
S 40 r o.
I o -ft-
ra -ta
I- H a t)
K :^ 03
a. O
ti IJ
ıss- 5 - m 10
X
o >r t- OJo
o -r- T O 5 O
o 5 uQ >>.«> 2 3
ın 5 o
•a f: 5. 5
ü to — X
C, û ta - L»
r fi
5 C m
- n -e-
(U t -ta c 1; s a
IK
0 5 2 o " Xo
r. to
m ,3:
(Tl
O
'- t^(U
ö 1» O i:
&!5 . '2
.5 S
s
,0 ı-î
I- .. D. 10
a rO a: s a. X
o .
t: 11 s B
o
n
o
t -
tt ^ ^
j s « la 2
5 ü
o i i n M- U1 tO
o ™
X 4J
a . 5 ._ . .
'01 X ıO> r- (M
to 5 o S s
•i"
cı XH û. X
X X u c »-
342 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
V •—
T ^ : r -v ^ j •) ^ •• j :i
• '-i * '
? . . / N, ^
I d . i
••')
3 S T'.
Vı ,J V •> << •'1 'I
_•. -
— . «> 't — a'
'ı
-i
•-Ki -5
..ı s 2 ^
-i.
•ye, ^ -.; :J
-4
"^ ti J -
-i
-e-
o 40 m vo >- g
Q.L_
-e- ü ° r= ra
- n
•e-
a -e-
19 )S
m -0-
S 5.
•6-,
4^ "
CXv vo
ı: 1-
vû —
00 î - u
•e-
11 -.. O lU «
CM o. ıc
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 343
•t) - s . - o-
' 1 .
5'
•O 's â 5 > i 1 .T
.? o, r ••^ • V J ;
r • •<
3'
-il
1 l
7:1 V _
' -'J
-o d
j'
_y 1. ^
j
-i •A •
"3
5 *J ı 1 • *
•3
.V a. ">
^ ^; ? ^: '3-
* ...
-'ı 1
»1 Mr
1 •'3
.1 1.
ı
•f i •\ i., s
M,
i % • A»
-•I
•s -4 =v ^
_* o: s ^ ^. ta ı ^ • D 10 10 s
o 2 e -6-1 S I Qj la u X ro
—
•-. n
Cu
S
il ^ uo
o
s D. ora
£ rt s .,a I " I
c . u X 5 a. o.
c
i< S g :i H
rt KO
K S XJ *0- ¥2 I î Ş10
1
-^^
ı-
ir o u q 3 c S s 10 s CL F • s 2 2
o î; Ora = £X q
.n 2 s
om o 3 ro « 2 a.
a !" tj 4)
; 40 u - lU,
S 9
"1= 3 O
• I -
i*:
2 = £ ^
ı ,0 ı i1 lU ji .f ss ro
m
Q OJ s u n
.v; " S E
i l i 2 o o " s g-g- -gş
S1^ ^
•J fi " ^ 5 s ps
(O
£ ı Î: i
p. O c r u = ıs 5 «g »Ol o 3 2 ^.2 £
"
O
:i; .0
t: o o
Î: S O S y
c; c; 2 £ U . K İt t€
g 5 ^ 'i =
t:: fc- - t- 1-. «
E ro o s S 2 ! „ Ş " I Ş ^. i 40
o t rî • s £=
r.
1f ilr r-m
g "5q OI X eo-g e i °,S : r ıJ * o s
ro * ly * rfl 41
o tt ı ; -o (O i: a: " s ,
s rr: ^ P U'
ct !,!.(»
- TT U i 1^ i M i l O I;; ^
r: fu > . ^ S t- : r l i g e i l
c ro
'°a m '^•'JL£fi
a fi t-
O
.•s m lû s'" = "> 5 ^ E'"
S.O. ss n o â ı^ 5 a s rt f '-, -6"?ro
S- s go
g-i»eS
O
o o c^u û. ıg «a o
' O o. c On
-.1^ «j ı€ E 10
u X u o X C sa
344 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
\
V> -i'
-5
•A •V
"r H - -s -
o —
1
^ o
_5 >Ü 1
â. _ _J
•'j
i'
i
s I .4 â' I
-o \ I
•S
La — ' ^ . ^ "'.3 _ "
i: ^1
•1. ^•^^
-I _
3 o
•I.
y 's
• Ha •'J
S
•.a .-^ -.^
1
1 — ^
i?.
•1 — »M VI -
A.
•- • A vö
i- d- •2
J.- -^^ 1 4
•r
-I. >
 - ''l
'^ 2' A.
i. •" . Ti
v-'J
-i:
U o ^
01 at D. ı:
«J T.
ta u
a. o
fi c ,0
5. X
X
=: a: - 3 10IQ
10
o. o
ti. o^ <
- lö
"
>-3 ra
r -P 3 3
C1.D.
fo 0}
i d3
ta o
D. -
A3 0)
İ P
- ^n
I İD
rr
s:
o - CJ
UT) o D- î (0) 01 01 C\
o ^ 3 o a. lo >, fi
o. t; , , S . a. H
ci CQ
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 345
fi
J 13 _0 o > — d
i 'J-.
s- r-
• •ı •'o . - ' J <
a'
--İ •6
•r 1 ^ )• I
^0
"3 3 1 V,
•) V
1V
-i
S ' ' . "J" -"t, !-l
i3
•V •O
•') ^• 3 ^
I' l:
J
•1 —
1
-T, S
v4 Z
. l ' -.1
4 ' -
r •' ..i •V
M. o T
'a- ••3
f
5 ^
o -V 1- 1-
2 5
o . . I
3 e- s
31;
ra CD 2
5. «i ^ 5 -e- 5 5 d - - ''î a
D 3: " s ,^ . Ol h 2
o " lu o o „ o 5 - - O
o CJ 5 ır ıfT ^ '-' "
Û.^"" C O O .0
5-1» •3
n ac
Li îi t li "8 =
i- o - X o il U 40>O o
JJ o) rt ta w O ö r
r CJ oj 1- >. O
dJ CJ
3
S S İ S
mu x > -
rr, U o o a o
1» J1 K O
^ S £
il '-^ rl O n m X
I t İV a
o İl o 1) S O
o r]
"t? «a: ac
= ; •. fi T 'O o -e-
S 2
m o
î •» S 5
><
o. a. u c
o
"-1 A.
.2
«I
:i
J'^
-J
'"s
.'I
••-1
1
11 < o
•1 _'J '-ı
'.-.A
•1
•V '-5 ••-i
*. l
"1
't -5, -"i 7\' 'i -V •A
a
-S ^ -.A •A
"i '1 •5
•••>
t
4 —1
s •A
'•'i
*3
•)
1;
•'.) -1
4' ''i
•J
-'O
53 ıC ü O
ol o
T3-
>. û .
10 (n
a.:
a. 3
o. ^
rt - -G- r. m
D. ra el o f>s:
X o İÇ ta
M (11
5 ra
Ş 3
ö M (0
r: „
3 5i
21 -
7 "X. ü
rj ıD
O
••- o
r-, n.
3 M : •©•
- X
et •«> 2 «7) 5t; s:
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 347
•1
r A l . "o
'i- -i
V. ./i' \
A.
• ) •i
.!•
S.- •j I J-
1
•U) _r..
V •I •-'I :^ ^. -3 X
1: ^ V. o J
•A •J -
'«1
->•.
'I
••^
i-
1
^ \ • J.' "J 3 -i'
-i •4-, J
-O 5
'1 < 1 3
- •••
< S- i
•i
•-1
.i. •'j'
"3
Ti 'o _ >-
- • 'j -i- •I l -3
J I — <•-' -1
•A ••J --3
.1 -\ ı;- _ 4 1
-i
--s ^ 1 ; -t .5
X 3
2 öf £ o ü y 10 r
î s n ıj £ ^ a: i S 2" t i
2
ş£ s: K - o Q § ° I
10Co
f ^ D. ,0 •jr: O o I- —
El
c
Cf Q5 ^ ^" s ^
10 u 1,2: (u jC
-Û lus
SJ? j
r lO
O fNİ O
1- o HO ^ I** O f\. o m -p li
2 o
sr 10I ^3XCJ
I- iî *^
lu '-'-(il i: r- w 01
^ 'A T 1-T o " H lO ^«o
8 5 (O X ö ra «I o 10 s 5 î E
1? t .j» s rü X m
ğ s ™
"i S 2 i
2 s s
T
a
orolUr. gS lû s ^ t- M
ta 4Î K Îİ!
tt
o a I =i:=-(5
a.; % <o K M OJ s
(O T; ra (O
t~ X ı~ 'u 1^
lo
0 -p ^ !J a2 S m 1:
s =s c om ^ I o.
t:
-Lr
1I s (- «3 I- î 1-
n o 1-1 ~ fi - ID n . D; Û
'i =: = -b ? ^ « O 2 ^. ra = - i 5 J Ş- 0 s »o
VO J
0 « ,0 ^o „ X ^ w; m 1- •
a 510 - ° 5H
U 1-
§ 5 ^ ,- =^
10 E in J H" "?1 o. X 10 s ^^ os gIf
°' -Ö- H C.== 10 ^ S C c 10
tn 1-
,0 ^^ 1^I s; I- w .11 r c n i
f s- g lU
,1 " -J "«D U
m
-r
o J"
" S O
o: lo 2 = s; ? ü o û
°" ti
* s 5 « £"
1 I ° o C-0- m lu -fi D 3 •s• •s
"•s
o • > >F -^ S «
5o ss" Tl" 4J i - « 3 " M E
«s i ö
f, •* K"; 5 if S X m
oj lU
u ct
O r ^u o't r;>- w I* o
Sera
"5 s Q.f- 1- p " u
- ' ^-
Si
• m K H S ^ "
1- K c 2 " T s: s F s =' s- 5
i.
a 3 R s P S.g.o o a: 10 o X •
01 O D. i_ g
o =^ o ?i n c: Qj İt)
d a s.
Î:
I s m g G ^- Q. 10 " ,0 ; r u n
'8
m
3 s a. s iî C
- CTl -O- lO S Ö ill
10 ;Jor „s - rt 2 T 1,-
? ° I = 2 ıf ^
lO O. S ° r-
t£ft o la
u -5:jr 0 0 0 = y E " S - . 1° .ît S" ı^°-
s: „-
o 01 01w- ı:: o n. 1- t;
o 2voo S ^ ı: -4^ £
c X« o.'" n ,0 O = o o s-o-
- 1 1 c1 i„ o
^ij uö ra 10 a> n] 1 0 S o
S q/l S1- I° 5-
c o; (O XX X X5 •i "
ct X m o. I t (U t- c :J u
A)
rî R o
<u
c C ı r I U U I ?. o
Sffl.1- U E S-c
1 ^ u
u ız u 1*1 W 1~
Q- o s ^ s o
m H X
5";
348 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
"O
'J > u
J
> >
-( -1 -1
_5
•1.
)• .3
T •.1
-('
•Ji- •j
.1 A.
A.
11-
.4
• ^ A.
-••i
-'j
1. •'S
.- - v A.- "-'I - i
•^
.\ •
A. .1. •'J
'•') J
-( •3 '3 . s J,5
/•-(
'•; \,(,. '> •A
II
kJ I 2.
'ı '.a O
"1
I A. A.
> «t "1
l -
A.
•ı> •1.
. •4
-( <
O v' "O }•
o: Ji K «I X I (O
(O KJ •4a
O S â «ra> «>îi c; o. i I- * 5
1^ a (13
I a f O) c m
O 41 O. -e- X
a T
S g C O « ra 3 ^
O n <= a S O
4» £ 3 ^ X
a fl o
43
I i if oj j - ,a
£ S • yo I a t-O
a :S fi o. 4) A •©- . n •
-e- i) >i fi o fl X X
I a
X Zl =
i? ^ î 4Q U
O S «3
O
«3 a X -6- o
o O «3 O o =
m Q. 5Ş n oc
tn -
X »- -
u fi
L:
i-t (n H fa
o D.
m X c •
X
_ 'J X o ^ o " İT I w i5 = n O « 2
M O ^ ~ M r; s u 10 <o 1=: X ^ s L, S •» X -B- ^ ?
T rti ntu 0:1
1 n O M5.a 4JÎ VD
oj £ Şom
fi « X B s >o X
O X = X î î o H
" I 3 § ^ -? i 2: ^ ^
n
m 5Sî ^5 ,5C fi- rt O O 1" u ? D ^
1^ u 5 no
o - 1* 1- u ?! o ^ •i o. u X :^ 5.
(j (O tr. ^ s- 3- .r. =^ S S
3 b
1^' U İÜ " . o t- m s «3 CL
T
it .r Hû ı ı
u X O ;Î ^ S X >,
e I
I? 40 «X S « S U =
5
o CL
10 40
o X
s i s E
C OS g
>- :î O.
îl X
1-^ D. O
S & .a 4" İl:
ct C 3 « 9 ı; >s § x
s u
fi 40
X
; CO 1 >:
o ,«H X
= M j- -o- X îf
S S I tt « >. rt 4a O 9 İ| o
-3
o i i K ? 2 s
X X
•X
HJ H 5 t
n X lo D.
o •:
o.
« X
.! O
u : -f fi ^ ö " c o
s ^
.0
•<< X « o 2 2 Si !- 40* Cl
a 1;
01 lü
o. 10 lî 10
I
,0 o lU
10
« 3
I
İÎ5 i: o C CL s m u
o
I I u. i: a ct I ri 5 X n
«
X s •g
t; I R
r
ili
B U L G A R İ S T A N M O S L Ü M A N L A R I N I N DlNl TEŞKİLATLARINI DÜZENLEYEN NİZAMNAME 349
'1 >ı
71 3 V _
•'J
"A 1 -t T l -i J) 1! >
4 M-
'•'a 1
^a -.^i
"1 \ '1
I . 3 I
I -
1
-.0
o i J
ıs '•O
• -»I i -
V. •3"
•'•J
•j î 3 .4- j .V
_ * j> i-
\. Tl
11:
\
• i ' •-> .-Aİ
'O A-
il
> *1
A.
«t
? 1 - '2
V. J ^ « •i \
4^
•^ -fi _ ^ .^^ j
•%
J
—.
1
-i V
Vî .V
•y
00 5
I s
o
Q.
o l
i ja t; <j t- ji « - L- <" '11 D m " " «) o >s c " s >- .r: i-s I m c- c s . İT s 5 5^
Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
350
i V.
1
T) •)
T? 'i:'
.A <
A. _3
11-4 ^1
•i "v
•'I
O
•r i - -S
.3 '^
3 •, 3 J
1. -1.
4
H 1
' ^
•-1 ^
• -i -'V •ij ^ •'J 13 V
1 d
•'i % -4
»1
\
•^3 t u
,û -i .-"3 =
j; :.• rj o n
rf) - -
u. m
O
^:: ^ 5 5 d 11 ra ^ 3 .
3
S o
o. o .0 Z
X o v •-•
3 '.3
i. 5
I O
r o
? ü 1° rs: <uI
3 tLl r.; O
O =
j r X
CL t- O s
r [- .r.
n - o !•: 't 3 V V
a a D. o
o '-
i' "
o s
i" a X '5
tı - S .5. ?.
>» X
>.40 a.-G-l- «5 3
s
11
o.
« o.
5 î î fi S 5 t; o
11
i on
o o
" "
1^
r
5 3
ü s n
1-1. i ° o le " 1 - 1 0
O E •e- e- S 5 o •X
.1 K
^'l
CO ü
ıs X •*» ? oo 3S
O «3
X 10 I
- U
•r Cı
O S
4=-S
«1 o O. X X X
B U L G A R İ S T A N M Ü S L Ü M A N L A R I N I N DİNİ T E Ş K İ L A T L A R I N I D Ü Z E N L E Y E N N İ Z A M N A M E 351
<
r- >
<: a
^1. k.
^ h =^ ^ - ^
• % !
••4
M
•A
•i
- .)
A.
-i •'3 O ^ y, •'^
' ı ' » —
•> }
^3
:-tJ
•-J 'J
s. J
o
r;
>. fi t;
•M 2 ^ 5 9 «1
a- t)
•.i X
r - = §•
•o ı s -tfl s n _ § 2 a. <u
o ^ -x " I .a ||
T
O y iS
1- -o-
.S- S
«j o S
a, z [~ 'fr I mİl
5S
<J fi
4> i 1%
3 S ü 1 ^ 10 o
a. = S = .V 2 D. ..
o S i- 51
u
-P M o 2: r 'fi
1 1 " "
10
u fi X a a
3 u o I 2 • g ct
-.S i I "i ta o.
•f- 1 r lü »o « s S. Ş
11
. vrı
ı\ I... S.,
0 =5
O.
.0 3.
. S
- ;:; £
C
<D
00
S5X
nD . .'î
o X
î ?. 5 " 3 o-
u
V
2T. m O
z ^w
<3 4) s
s: E X û. X
L- Ö ^ »' O n a
5 O • s
(a
352 Doç.Dr.Hüseyin MEMİŞOĞLU
ı —
72
") '11
.•4
V •i-
A. •A "1;
•"j K.
1 • ' 'i -(
•A -3 ••) •"1 ,
's • "3 -? V '3
••1
'i -^^
i3
1 . - J -
<r
-1 t > 3
•A
f i •'J -* .
"3 Nk.
• < ••')
•I,. 'Mv
r- 1
.1 ' >
•r i A.
-<
3 •-^ j *>•
O
o 4- 2
o oÎT 1 i ^°
S u ,0
^ tn (O
•o a. E I- fi
L»
(M
8
I ^ o o •is
lU 0 I 3: -x. fi
1 10 S. O
-I a.
s - 2 O) O
o !;
y 2 •e-rsi 3
S İ S " o . 5 .
L U 03 O cT s
>- 3 M ..
•r o o .1 . .0 O m
X »- § 0
4J • g ^ r-^ ^ ^ n ev ÖO
X r3
, o o ı- :
K • -(^ t- .< Q. '
L U B n ?:»^
-'-' ^ 5 >^ =i S ; ? o
=0 n
O
T U s 21 • W W
•ta o s o O >> s I fi f £§ı < s;
O
* f; (n m
^- S
m
s Ş E «
c: =: •
*-> 3; , •İİ S u5g Q
I Si o 5
fi • "" r, S j £E5
(O
s 2u * s ?« s M ıs
s S cv.
«j 5 9 ,0 s _ = s S .T o S
İM W u İ S
s: O
5 " « cc o 5 X « O a .|.g.
o
ta
10 X <D «
0
g ^ S
c: ,0 "J2 r, j o ? !j g o ! ='
s H«
İ2
.5 s o 4»
s
r ft
mo ¥ ; ° «¥
T" T o,r, i' 5 J ?• S 2
T " i S O 2
5 O O 5 - I
10 jn - . r £ 0 , -~ " n i- " « i r
40 S
<V> KI ^
£ 3 S Si-
C KH s X E