Professional Documents
Culture Documents
VAKIFLAR DERGİSİ
Metinden hariç 311 Resim, 28 Plân, 10 Tablo'yu havidir.
S A YI : I
A N K A R A - 1938
VAKIFLAR UMUM MÜDÜRLÜĞÜ NEŞRİYATI
VGM
3 9 6 8
345.3705 V A K
VAKIFLAR DERGİSİ
SXYI: I
TAS:;.? '
A N K A R A
VAKIFLAR DERGİSİ
İ Ç İ N D E K İ L E R
B İ B L İ Y O G R A F Y A
P A R T I E F R A N Ç A I S E
B I B L I O G R A P H I E
yetişmiş birtakım Compilateur'lenn sırf Ha lite olan bu müessesenin hukukî mahiyetini lâ
nefî mezhebi esaslarına göre yazılmış eserle yikıyle anlamış olmayız; bunun nasıl doğup
rine müracaatla iktifa ettikleri cihetle, vakıf inkişaf ettiğini muayyen liaman ve mekânlar-
meselelerinin başka mezbeblere göre nasıl hü daki cemiyetler içinde takip edebilirsek, yani
kümlere tâbi olduğunu araştırmayı düşünme meselenin tarihî tekâmül processus'ünü kav-
mişlerdi. Halbuki Garb müsteşrik - hukukçu rayabilirsek, ancak o zaman gayemize ermiş
ları, vakıf müessesesini muhtelif mezheblere olabiliriz; ve ancak o zaman bu teorik sistem
göre tetkik etmişler, bazan mükayeseler yap lerin amelî kıymetini, hayat ile tetabuk de
mışlar, hattâ bazan menşe' meselelerini araş recesini, sırf nazarî kalan cihetlerini, arala
tırmaya kadar ilerlemişlerdir. Cumhuriyet rındaki farkların mahiyetini bütün sebebleri-
devrine ve son adlî inkılâplara kadar İslâm le öğrenmiş oluruz. Buna göre, vakıf müesse
hukuku esaslarma tâbi olan memleketimizde sesinin, sadece hukukî bakımdan anlaşılma
bütün bu tetkiklerin meçhul kalması, hayret sı için bile, tarihî tetkiklerin birinci derece
ve ibretle karşılanacak bir hâdisedir. de mühim olduğu meydana çıkıyor. Halbuki
Maamafih, yanlış bir telâkkiye mahal bunun haricinde olarak, sırf tarihî bakımdan
vermemek için hemen ilâve edelim k i , pek da bu müessesenin büyük ehemmiyeti var
mahdut bazı istisnalar bir tarafa bırakılacak dır: Bugünkü geniş devlet mefhumuna göre
olursa, vakıf müessesesi hakkmda yapılan âmme hizmetleri mahiyetinde olan birçok iç
Garb tetkileri de henüz oldukça geridir; ve dar timaî vazifeler, vaktiyle vakıf müessesesi ta
mânasile hukukî ve dogmatik araştırmalar rafından ifa olunuyordu; yollar, köprüler,
dan ibarettir. Bunlar, ekseriyetle, tslâm müel sulama işleri gibi nafia işleri, hastahaneler
liflerinin vazettikleri an'aneleri takibden kur ve fakirlere yardım gibi içtimaî muavenet iş
tulamamışlar, ve daha ziyade amelî mahiyet leri, medreseler ve kütüphaneler, okutanla-
ve kıymette meselelerle uğraşmışlardır. Hu rm ve okuyanların maişetini temin gibi kül
kukî tarihe ve sosyolojiye dayanan bir ilim tür işleri, doğrudan doğruya vakıflarla idare
gibi değil, sadece bir adlî teknik olarak te edilmekte idi. Bütün bu işlerin mahiyetini,.
lâkki eden müelliflerin vücude getirdikleri bu inkişaf derecesini, nasil bir teşkilât tarafın
eserler, vakıf müessesesinin sadece hukukî dan ne tarzda idare edildiğini anlamak, içti
bakımdan tekâmülünü anlatmağa bile kifayet maî tarih bakımından zaruıîdir. Acaba bu ba
edemezler. Demek oluyor k i , Şarkta asırlar kımdan vakıf müessesesi hakkında tarihî ara§-
dan beri yapılmış tetkilere ve Garpte bir asır t -malar yapılmış mıdır?
dan beri ortaya çıkan oldukça mebzul neş
Derin bir esefle itiraf etmek lâzımdır k i
riyata rağmen, henüz vakıf müessesesinin hu
ne memleketimizde, ne sair islâm memleket-
kukî cephesi bile lâyikıyle aydmlatılmış ol
maktan çok uzaktır. de, bu tarzda ciddî tetkikler yok gibi
dir. Çok dar bir hukukî çerçeve içindeki dog
n matik tetkiklerin haricinde, yalnız, vakıfla
Sair bütün içtimaî müesseseler gibi, hu rın idare teşkilâtına aid olarak mahdud bazı
kukî müesseseler de, lâyikıyle anlaşılabilmek araştırmalar yapılmıştır k i , bunları da bil
için mutlaka tarihî bakımdan tetkik edilmek hassa Garp müsteşriklerine borçluyuz. Maa
mecburiyetindedir. Tabiî muhiti içine konma mafih bu araştırmalar da, daha ziyade Mem-
dan ve tarihî inkişafı takip edilmeden, her lûkler devrine ve kısmen dc bazı Şimalî Afri
hangi bir hukukî müessesenin anlaşılması im ka müslüman devletlerile Endülüs'e münhasır
kânsız olur. Demek oluyor k i sistematik hu gibidir. Başka devirlere ve sahalara nisbetle
kuk bilgisi, tarih ve sosyoloji ile tamamlan çok mebzul tarihî kaynaklara malik olduğu
madığı takdirde bugünkü geniş ve hakikî mâ muz memlûkler devrinde vakıfların ne suret
nasile «Hukukî zihniyet > ('esprit juridigue» le idare edildiğine dair sarih malûmat edin
in teşekkülü kabil değildir. Bu umumî kaide mek kabildir; V a n B e r c h e m , G. W i e t ,
yi mevzuumuza tatbik edince vâsıl olacağımız J. S a u v a g e t muhtelif yazılarında bu me
netice şudur: Vakıf müessesesi hakkmda es seleyle meşgul oldukları gibi G . D e m o m •
ki islâm hukukçularmnı kurmuş oldukları b y n e s de «Memlûkler devrinde Suriye -
teorik sistemleri öğrenmekle içtimaî bir rea- la Surie a I'epoque de Mamelouks, Paris
V A K I F M Ü E S S E S E S I 3
1923 adlı mükemmel eserinde buna dair top susta birinci derecede mühimdir: Meselâ İl
lu malûmat vermiştir. İspanya îslâm devlet hanlılar ve Celâyerler devri için R e ş i d e d-
lerine aid olarak da L e v i P r o v e n ç a l ' - d i n ' in ^ . j ' y ' ^ i , N a h c e V a n î ' nin
in «Müslüman İspanya FEspagne musu- v_.;lsC!\ jy^ jı i , H a m d u 1 1 a h K a z v i n î
Imane, Paris 1932» smda İzahata tesadüf olu nm ^»IsH i * > u bunlar için güzel birer
nuyor. Halbuki İslâm dünyasınm diğer saha- misal olabilir. Bunlardan l.iaşka bibliyoğra-
larmda ve başka devirlerde vakıf müessesesi fik mahiyette eserler, Evliya menkıbelerine
ni tarihî bakımdan tetkik etmek, muhtelif dev aid Hagiographique mahsuller de, bazan bu
letlerin vakıf işlerini nasıl ve ne gibi teşki hususta kıymetli malzeme ihtiva edebilir. Ba
lât ile idare ettiklerini anlamak, ne zamanlar zı kronikler, hükümdarlar tarafından tesis e-
da, nerelerde ve ne gibi vakıfların tesis edil dilen vakitlere ait bazı vakfiyeleri veya vak
diğini öğrenmek, yalnız hukukî değil, geniş
fiye parçalarını da ihtiva ötmek itibarile pek
mânasile tarihî bakımdan Dİr zarurettir. Ve
kıymetlidirler. Meselâ Rfşididdin'in tarihi,
elimizde mevcut tarihî kaynaklardan sıkı,
sair birçok hususlarda olduğu gibi bu husus
dikkatli, metodik surette istifade etmek şar-
ta da her suretle itimada lâyik mebzul ve
tile, bu karanlık meselelerin de az çok aydm-
kıymetli malzemeyi ihtiva etmektedir.
latılacağı muhakkaktır. Büyük Selçuk İmpa
ratorluğu'ndam başlıyarak, HârzemşahlarA:ı Bunların haricinde ol&rak vakıf mesele
tlhânîler'de, CelâyirlerAc Anadolu Selçuk sinin tetkiki için kullanılacak en mühim vesi
devleti'nde, Osmanlı İmparatorluğu nda. Safe- kalar, pek tabiîdir k i , doğrudan doğruya her
vüerde Hindistan Türk devletlerinde, vakıf hangi bir vakıf tesisine aid olan vakıf vesi
müessesesinin tarihini anlamak için istifade kalarıdır. Orta ve yeni zamanlar Türk ve İs
lâm devletlerinde, gerek merkezî idarede, ge
edilebilecek muhtelif kayaaklar eksik değil
rek sair idarî merkezlerde arşivler bulunduğu,
dir. Yalnız şimdiye kadar orta ve yeni zaman
ve - bütün âmme muâmelâtı gibi vakıf işleri
Türk ve İslâm devletlerinin tarihi hakkında
nin de âmme teşkilâtı vasıtasile idare veya
yapılan tetkikler çok az. çok kifayetsiz ve
teftiş edilmek dolayisile - bu arşivlerde vak
ekseriyetle usulsüz olduğu için, bütün içtimaî
fı alâkadar eden vesikaların da mevcudiyeti
tar.ih meseleleri gibi, vakıf meselesi de tama-
malûmdur. Bu arşivlerden bilhassa devlet
mile ihmal olunmuştur. Demek oluyor ki va
merkezinde bulunanların ekseriyetle munta
kıf müessesesinin şimdiye kadar ilmî bir şe
zam olduğunu ve merkezî idareden çıkan bü
kilde tetkik edilmemiş olmasmdan yalnız hu
tün emirleri, talimatları ve zaman zaman ya
kukçular değil, onlar kadar tarihçiler de mes
pılan nüfus, arazi ve emval tahrirlerine aid
uldür. Şu halde, vakıf meselesini tarihî ba
vesikaları ihtiva ettiğini biliyoruz. Türlü tür
kımdan tetkik ederek, bu hususu hem hukuk
lü hâdiseler, lıarpler, istilâlaı, ihlilâlller,
tarihini, hem de içtimaî tarihi aydınlatmak
yangınlar, maalesef bu arşivleri ortadan kal
için ne yapmak lâzımdır, bunu kısaca izaha
dırmış, ve ihtiva ettikleri resmî vesikalar
çalışalım.
dan hemen hiç birşey kalmîmıştır. Yalnız, ba
III zı devirlerde bazı vesikalaım ve o arada vakıf
Vakıf müessesesinin tarihini tetkik için işlerine aid bazı emirlerin yahud herhangi bir
ilk müracaat edilecek kaynaklar, vakayina vakıf tesisine aid şartların taşlar üzerine kazdı
meler, Münşiât mecmuaları, malî idareye aid rılarak tesbit edildiğini biliyoruz k i . zamanın
pek mühim tafsilâtı ihtiva eden coğrafî eser tahribatına mukavemet eden bu gibi resmî ve
ler, seyahatnameler gibi edebî mahiyette yazı sikalar, doğrudan doğruya vakıflara aid en es
lardır. Y a n resmî vakayinameler, resmî ve ki ve en itimada lâyik aynaklardır. Demek olu
sikaları tanzim ile mükellef büyük memur- yor ki bize, vakıf müessesesinin doğrudan doğ
ve ekseriyetle divana mensup, yani resmî ve rüya tetkiki için birinci derecede mühim mal
sikalarını tanzim ile mükellef büyük memur zemeyi epigrafik vesikalar temin edecektir, is
lar tarafmdan tanzim edilen münşiatlar lâm epigrafyasının esaslarını ilmî bir tarzda
muhtelif memleketlerin iktisadî ve malî ha kurmak şerefini daima muhafaza edecek olan
yatına aid resmî kayıtlardan toplanmış mev- V.a n B e r c h e m - a s ı l l ı n kaybolmuş bir.,
8uk malûmatı muhtevi coğrafî eserler bü hu çok vakfiyeleri - aynen olmasa bile en esaslı
1^^^ *,"«^«£a«» ea^, luaı^hH% k
^' HİF k ö p ^ ^ c t o * i î « r ö t i r î ^ ) | d fcerhangî bir^
3. i Vakıf t e â l â s m ı n vera ^^^^Mnxft 3 ^ ^ ^ ^
-lidlpıiidı^ (jtfotârûntirı pour: an cdtpas. ıSn$- ~ dan ıky^' terbumesinâen ^vûeudfe ıgetâ^dbı^ 1^
~ «(^fx^â«»( mMeoKm^ Eğjrpft^Iı .Ic^ Ci^c^ naşbtuitr; yahud bir vdBiyaıûn bir b » l ^ i ş i
F«tîâ i m ) . Bu oai^/ M e Z e ı : ! tfirfö vefa • juneŞî bir mdksadla tamâm e£baıi$ «
t&^âSt : faerhâBgı bur vtMvx iesL- bir endeks mabiyetinderir? yahud evveJce h«E
'ttitsılşa Bsyi olmuş bit vakfiymin, â|adaa b|r.
bir «ridPm idKerâ&d^.yt^stuflıdclanca kol» , az: jfı^an geçdikden sonra, şahidlor ya^tai||e
1İ% 4lâcdid#fflE fesbit. etmektedir. I^te» ıştpd^ nfl^ ' resme» tevöîk ettirîlı^nic yeniden tanzim «ili»'»
g e e j ^ n î n ^ t ü cephelı^ui d â t o l a n d ı r m - rnıiş bir nüshâsıdır. Bütün, bunlarm Uai$t
.vşe Ifınrda, Smiye'^e, /rs^«a, /r(m''da, Amâth , •Aıyınej îtibacile biribirinden ybrift vesika
bMa. tesadİ^ edilen bu k i t ^ l e r , vafitf â ı ı ^ > lar olduğu, tıtrih mfetodolojisile biraz uğraş
le-^ uğraşanlar i^i^in en ı^ıiOdm m ^ z e m ^ t^' mış olanlar için pek sarihtir. Bilhassa Va{af
. ki! . e ^ c ' fslâm epigraffBsma aid yarım asır- m e s e l i gibi, maddî ve amejî büyi^c neti'
^ 4aıdMiri; ı^pıTan araştennalar. ne!i<«sinddkj . çeler ve menfaatler te^^id edebiieodc mesele
nKİ>^-neşrİ3rat.sayQşinde, bu^ malzemeden is- lerin, ne büyük sahtekâriıklara, suiistimale»
: i m y u A«unf derecede feolaylaşıjuşbr. r^ sebebiyet verebileceği meydandadır. Ori)i«
K«:Kif e*dekİFx&n$t?. Şark Ar- nal vakfiye nüshalarmjn devlet aışîyinde.bu»
|t4^oJpjîai Eıiatjtfi,sü tarafttda^ . lundorulmasr usul ittihaz ^ I m i y e r ^ ban
TtuE^^tŞfe'^ne^rdliIiaĞkte oİgoi, Arafi_Epigıiifya' ların mütevellilerin eliıide muhafaza edilmesi,
- mmv -Srono^^ (Repertoire aı^vle^.deld resUî'defterlerde s&â^ bm taa-
c^moloâgu» iSttpigrapUe arabe/ adlı bû- ahhay kopyelere'tesadüf obınması, hSxi yakf-
jrSk es^. bu'imârla, vakit müessesesinin ta^ lann - tesisinden asırlarca sonra - ibraz edi*
. ^hiıü-tel^!^ edecekler için bîrincî derecede^ 1^ ve-, vjis.uk derecesi aslâ ilnû bir s u r e ^
1^ ; ^ d ı m c t sâ}$IabiIiT. tetkik edilmentiş olan birtakım vakfiyelere is-
- tînad ettirilmesi, hülâsa bütün bu gibi birçok
' -:^âkıf kitabelerinden sonra, nasılsa zayi
şeyler, vakıf 1ar tarihiyle uğraşmak isteyenle
dlauyârak bize kadar intikal edebibniş vak-
ri azamî derecede şaşırtabilir. Vaktile Gaip
ffyeletu ftikd müessesesinin en mühim kayna-
tarihiİe,ve bilhassa orta zaman tarihiİe uğ-,
. | ı olarak «aktetmek ISznndır. Esasen vakıf id-
raşan Avrupa âlimleri de, tıpkı bu ^ b i m^-.
I tabeletıAin-efienuniyeö de, onlarm - asıllan*
kilât ile karşılaşmışİardu Fakat bilhassa.
2&yi blmuş • birer vakfiye parçası, daba doğ- •
XVJII inci asırdan başlıyarak bir takım mü-
msu, bülâsası olmasmdan ileri gelir. Herhan
lebahhirlerîn ve âlimlerin muazzam mesaisi
gi bir vakfa aid mthev&jue bir vakfiyenin
neticesinde X I X uncu asrm ilk yarısmda ar
elimize geçtiğini farzedelîm: O zaman/) vak-
lık, iyiden iyiye teşekkül etmiş olan birtakım
fîjfenin bûlâsasmı. ihtiva eden kitabe arök
metodolojik disiplinler ve bilhassa Diploma
orijinal hık vakıf vesikası olmak mahiyetini
tik adı verilen bilgi şubesi sayesinde, tarihî
kaybeder ; ve ancak o vakfiyenin - eğer var
inşa için kullanılacak pıalzemenin mahiyeti
sa - bozuk cihetlerinin kontrolü için bîr yar
ni ve kıymet derecesini şaşmaz miülûtlerle ta-'
dımcı derecesine-iner. Esef le söylemeliyiz ki,
yin ve tesbite muvaffak oldular. Halbuki biz,
^mdiye kadar ele-geçen orijinal vakfiyeler
tarihin bütün şubeleri gibi vakıf müessesesi
hem çok mahdud, hem de nisbeten yakm za
nin tarihi hakkında da, henüz kullandığımız
manlara sûddir. Burada orijinal sıfatmı kul
malzemenin mahiyetini ve kıymet derecesini
lanmaktan maksadnnız; umumiyetle vakfiye
düşünmekten çok uzak buluftuyorus. Halbu
namı «dtmda zikredilen vesikalarm, hakikatte
ki sağlam ve ilmî bir çalışmanm birinci şar
biribirinden ğûk farklı bir mahiyet arzetmeler
tı budur. \
rin^ba dolayıdır: Bazı vakfiyeler vardnr ki,
îloğmdan doğruya vâkıfm vokft tesis ettiği za
man tanzim edilmiş, şahîdler tartımdan imza IV .
olunmuş, mevsuk ve mamûlübih olduğu res-
Bu şartın tahakkuku için başlıca çare, sa-
tneŞı^tas^ eitGlmiştir. Yine baıiı vakfiyeler var-
îr^jnümasil tarihî v«şsikalar •gibi vakıf, vesika-^
VAKIF MÜESSESESÎ 5
âanî müesseselerle îstimaî yardım müessese* ihmal ettikleri alelade insanlarm, köylülerin,
lerinin iıüdşafmı bize bu vedkalar anlata küçük sanitt ve ticaret erbabmm, nasıl yaşa-
caktır. Daha ziyade a s k ^ ve siyasî vakaları, dıklamu «allayacağız. O halde millî tarihimi^-
Imkomdarlann ve bÜ3rük ricalin hayat ve ser zin birçok meçhul cehhelerini bize gösterecek
güzeştlerini anlatmakla iktifa eden kronikle olan bu v a k ı f v e s i k a l a r ı üzerinde
rin, arada bir tesadüf kabilinden hissettik sağlam bir plânla çalışmağa başlayalma; ve
leri umunu hayatı yani cemiyetin hakUâ bünr bu birinci derecede mühim tarih kaynakları
yesini asd bu vesikalar sayesinde öğrenebile nı metodik bir şekilde neşrederek tarihin
ceğiz. J . S a u v a g e t ' nin, Suriye'deki muhtelif şubelerile meşgul olan mütehassıs-
> Memlûk emirnamelerini muhtevi kitabelerden' lan ayn ayrı bakımlardan şiddetle alâkalan-
bahsederken pek haklı olarak söylediği gibi, dnracak bu zengin malzemeyi kabil olduğu
(BtUietin ^etudes orientales, annee 1932, To- kadar süratle meydana koyalım. Bu suretle
ine I I , Fasc. I , P. 2). Biz bu vakıf vesikaları yalnız millî tarihe değil, bütün dünya tarihi
sayesinde, kroniklerin sistematik bir surette ne büyük bir hizmette bulunmuş olacağız.
T a r i M T ü r l e Abidelerinin tâmiri
ve ilıyası
A L B E R T GABRıEL
Fransız Arkeoloji Enstitüsü Direktörü
Şark Arkeolojisini tedkik eden kitabla- zıları pek parlak bir tarilıe malik idiler. Mi
r m birinde Selçuk san'atnia tahsis edilmiş fa sal olarak, Mardinde, Diyarbakırda, Hasan
sıllara şöylece gözgezdirmek, Selçuk san'atı- Keyf'te, Şimalî Irak memleketlerinde birçok
nın İran san'atmm bir nevi devamı sayıldığı asırlar hemen mutlak bir muhtariyete malik
nı anlamağa kifayet eder. Selçuk san'ati üze olmuş bulunan A r 11 k o ğ u 11 a r ı'nı göstere
rinde alelekser ancak Irak.Suriye veya Erme- biliriz. Yani. Kurunu vustada Yaknı Şarkta bü
nistannı tâlî nüfuz ve tesirleri kabul olunur, yük bir kısmı Şark siyaset dünyasmm birin
yani bütün komşu milletlernı adları, Türkler ci derecede bir rol oynamış olan Türkler ta
kale aimmamak şartiyic zikredilir. Şüp rafından meskûn bulunmuş ve idare edilmiş
he yok k i daha yeni etüdler, herşeyi bu ka- . tir. Bu Türklerin, inşası hususunda hiç bir
dar basit gören bir tarzı müşahedeyi biraz şekil ve surette müessir olmaksızın birtakım
değiştirmiştir. Fakat henüz Selçuk mimarîsi muhteşem âbidelerin vücud bulmasmı seyret
nin kıymeti, mânası ve tarihî rolü vuzuh ve tikleri veya bunların inşasmı emrettikleri gi
' katiyetle asla tesbit olunamamıştır. bi bir garib fikir nasıl vücud bulmuştur? Bu
Bu derecede garib biı tezin vücut bulu kadar kuvvetli ırk kümeleriiıin her türlü san'al
şunu ve devam edişini isbat^edebilecek olan hissinden mahrum bulundaklarmı ve san'at
sebebler, Rum Sultanlığı mimarîsi hakkmda halketmek sahasmda ecnebi ırklara âdeta esir
şimdiye kadar hemen tamamen cahil bulun kaldıklarmı mantıkan kabul etmeğe imkân
var mıdır? Modern tenkidin tetkikile eski
muş olmamızla kabili izahtır. Şüphe yok k i ,
hükümleri tadil ve tashilı ettiği birçok tarih
F . S a r r e ' nin mesaisi bize Konya ile ci-
noktalarmda olduğu gibi. bu noktada da vâ-
varmı tanıtmış ve kendisinin neşreylediği ve
kıalarm objektif ve bitaraf bir tahlili hakika
saik birçok Garbliler için hakikaten yeni bir
ti zahmetsizce vaziyete hâkim kılabilir.
âlemi öğrenmek olmuştur. Lâkin Konya, Sul-
tanhan ve Karaman, ortada mevcud mesele Ortaçağda Anadolu y ınmadasını ilk is
ye aid birtakım parçalar mahiyetindedirler. tilâ eden ırklar, sukut elnıis ve harab olmuş
Malûmdur k i , payitaht bulunan Konyadan bir memleket bulurlar. Eski Yunan veya Bi
başka, Selçuk Krallığı on ikinci ve on üçüncü zans şehirlerinin yerinde lamamile yeni ka
asırlarda birçok mühim şehirlere malik ol rakterde âbideler ve eserler vücude getirirler.
muştur, ve zaten arazinin S u l t a n K ey- Bu hususta tarih bize pek az malûmat ver
h ü s r e V ' in oğulları arasmda taksiminden mekle beraber unsur ve imkânları esaslı tet
sonra bu şehirler de birer payitaht olmuşlar kikler yapılmadan verilmiş hükümleri terket-
dır. Kayserinin, Sivasnı, Amasyanm, Toka- meğe, bu pek hissetle verdiği şeyler de bizi
tm, Erzurumun ve Niğdenin adlarmı telâffuz mecbur bırakmaktadır. Krallığm nasıl teşek
etmek, camilere, medreselere, surlara, saray kül etmiş ve nizammı bulımış olduğunu, t i
lara, ticarî veya smaî merkezlere malik bu carî, smaî ve kültürel hayalmm tam şekilleri
lunmuş canlı ve zengin şehirlerin mazisini ni nasıl aldığmı ve zenginleştiğini gösteren
hatırlayıp anmak demektir. Diğer taraftan, bir tarih sentezini vücude getirmek, bugünkü
Selçuk Sultanlarının tamamiyle hüküm sür tarih âlimleri arasmda on vukuflularmdan
düğü arazi ile hemhudud yerlerde Selçuklu birinin, F u a d K ö p r ü l ü ' nün eseri l i
larla karabeti olan başka hükümdar sülâlele yakati ve muffakıyetidir. F u a d Köprü-
1 ü taraf mdan Sorbonda vei ilen hakikaten kıy-
rine ait bulunmakta i d i . Ve bu hânedanm ba
8 ALİSRT GABRt EL
netli TB dddeo yüluek lunfemtaUrda bulun önünde yapılnuş olan köprünün muhteşem
muş olmak baTsiyetile, Ortaçağ tarihii» aid harabeleri, bu parlak deviedeki mimarî mef-
«n çetin meaelelerdai bit;nin vaah olduğu humlarmm kudret ve haşmetine şahiddir.
kadar kati ve kat*î olduğu derecede mutedil Anadolu âbidelerinin tetkiinin içtimai
btr şekilde teşrihinin hüaniı niyet sahibi Garp tarih bakımından haiz olduğu ehemmiyet, bu
ilimlerince ne kadar büyük bir ehemmiyet kısa teşrihle de derhal görülür. Bu eserler,
iktisab eylediğini reyûlayn gördüm. Bu suret bizatihi malik bulundııklun san'at kıymetin
le, bu konferanslar bir larafian mantık vc den ayrı olarak, fevkalâde mükemmelleşti-
bir taraftan modem tmkid şartlan dahilin rilmiş bir idarî te^ilâta, bir nizam vc inti
de hakikaten ilmi bir şekilde yapılmış tarihi zam mefhumuna, ticarî ve sınaî mübadelele
telkikat, anasırı meşkûk vesikalardan alman ri teshil arzusuna şahadet etmektedirler. Ve
suni binayı temellerine kadar sarsmağa ki mademki on ikinci asırla on ütjüncü asrın
fayet ediyordu. Fakat şirddiye kadar esaslı büyük bir kısmında, ve gayrikabili itiraf bir
tetkiklere hiç girişmeden kabul edili şekilde olmak üzere bu memleketin gerek hâ
vermiş bir telden tamamiyle ayn olan bu kimleri ve gerek nüfusu Türktü, bize kadar
texi takviye etmek ve daha da sağlam esas gelen ve esasen de onların isimlerini taşıyan
lara istinad ettirmek için, âbidelerin kendi serleri vücude getirmiş olmayı başkalarına
lerini de tedük etmek mümkün ve kâfidir. mal etmek için hiç bir sebeb mevcud değil
dir.
On birinci asırdan on dördüncü asra ka
Birtakım taşların üzerinde filân mimarm
dar Türk camii, kendine mahsus evsaf ve
Tebrizden, bir diğerinin Ahlattan geldiğinin,
şeraite maliktir. Muayyen bir iklime göre vü-
bir diğerinin de bir Acem ismi taşıdığının
cude getirilmiş, memleket malzemesiyle bina
yazılı bulunduğunu biliyorum. Fakat unut
olımmuştur. Muayyen ihtiyaçlara cevab verir,
mayalım ki, bu kabîl ırk malûmatı hiç bir za
muadili hiç bir tarafta görülmeyen bir plân
man bir ırk veya devletin nüfuzu kat'îsini
dahilinde tesbit edilmesi kabildir. Cami için
gösteren şeyler değildir v<; esasen dc bu ırk
mevzuu bahsolan şey medrese, imaret, hasta-
vc devlet mcflıumlarının Ortaçağdaki mâna
hane, Anadolunun tam nümunelerini muha
sı unlara bu modern çağlarda verdiğimiz mâ
faza ettiği bütün müessesler için de ayniyle
nadan tamamiyle farklıdır. Bâlıusus bütün
variddir. Ve bunlar arasında, kervan yolları
Yakın İŞarklaki inşaatın dinî mahiyetini, üs-
boyunca .<«ıralanan cesim hanlar gibi içtimaî
tad, zanaatkar, veya uşağı amelenin tekerrür
bir karakter taşıyan büyük eserleri unutma
eden seyahatlerini de ıınııtmnmalıyız. Esa
mak icab eder. Bu kadar cesim nlmak partiy
sen, şimdi /ikrctliğiıniz şekildeki imzalar ya
le şekil ve manzarada san at icablanna bu
nında. miniHrın Konya veya zItnirli olduğu
derecede malikiyct bakımından, .^ark dün
nu gösteren imzalar, yaluıd da mimar ese
yasında bu eserlerin muadillerini bulmak im
rin bulunduğu yerden olduğu için nereli ol
kânı yoktur. Bu kervanAaraylar, kuleleri bulu
duğu zikir bile edilmiycnler vardır ve ekse
nan di;^ duvarlarile, bir âbide manzarası ar-
riyet te bunlardadır. Türklerle meskûn oluh
zeden ccMm kapılarilr, lürlü şekil ve büyük
Türkler tarafından idare edilen bu memleke
lükte kubbeleri bulunan azîm dtvanhaneleri-
tin, ancak Türk inşaatçılar kullanması, man
Ic, avlılar orta.omda bina edilerek akşamla
tığın istilzam ettiği bir keyfiyetti. Selçukî-
rı namaz kılmak için toplanmı; müminlerle
İcrin mimarîsi hakikatte bir Türk mimarîsi-
dolan lâtif camilerilc her konak yerinde, bir
dir. V
kudret vc ihtişam yükselmektedir. Diğer ta
raftan, on ikinci veya on üçüncü a.«ırdan da
Fakat bu sahayı daha ziyade teşrih eden
bize hem ayni faidcIi gaycıeri güden, hem de
îslnm san'iitinin doğuşuna ve inkişafına aid
ayni «lan'at mefhumların ı cevab veren .utn'-
şartların yeni baştan ve temelinden tetkiki
at eaerlrri intikal cylcnıişlir. Artuk sülâlesi
istenirse, bu snn'at üzerindeki tesir ve nüfuz
ne menüub bir hükümdar tarafmdan vücudc
lar hakkında Türk tesiri nsla knle alınma
getirilmiş olub bu defa tamir edilerek âdeta
mak şartiylc verilmiş hükümlerin de yem baş
yepyeni bir manzara arzcden Batmalüu köp.
tan tetkiki icab edecektir. Ve belki de kurdu
rüsünün yanında Dicle üzerinde Hasankeyf
ğumuz nazariyelerde görülen zaafın, kudret-
T A R i H ] T ü R K A B İ 1) KL E R İ 9
sizliğin sebebi, bu garih noksandan, yani hususî bir mimaıî ruh ve /ilıniycil ifade et
Türk nüfuzunu hesaba kai.nuıyışınn/.dan ile mekte, hem de şehirli olmuş a,öçeLelerin ye
ri gelmekledir. Akdeniz i a y ı l a n n d a k i arazi ni leşkilâlnu gi/sterıueLljdir. Ve asırlarca
nin ekserisinde i s l â m dünyası Uelcn ve Bi müddet baki kalacak olan bu lıakikî ana tip,
zans dünyasnım yerini alır ve adnıa İslâm cidden yeni bir mahiyL'li lıaizdir. Tiırklerin
san'ali denen san'al lıakknıda yapılacak lıig sakin buimıınuş \(>ya idan: e) knıiş oldukla
bir izalım Yunan s a n ' a ü u i , bu caidı subs- rı memlekcl lerde i e\kalâ(lc kesir lüiınunele-
tralum'unu ilımal edenıiyecojî,! şüplıcsi/dir. ri vardır.
Fakat Yunan san'ali lanı ve mükemmel biı Bunların ınauzaıalaıı.ıdaki kuvvetli tesir
izaha imkân vermemektedir. Suriye, İran ve ve sade hatlarıuuı kal'î sıraliati, Akdenizle
İ r a k nüfuzları da bu iınkânı vermiyorlar. alâkadar olmıyau bir eslcli^e eevab vermek
Söylenilebilceek birşcy varsa o da, İslâm tedir. IJunıuı laııırıtuiyl',: ayni bir hüküm de
san'alinin, dekoratif sekillerile, ifade vasıla- Telvinatın çok renkli manzarasından alın
larile, umumî estetiği i l e yeni bir san'at ol maktadır. Onlarda bina unsurları biribirine
duğu keyfiyetidir. Meliıderi ezip bozabilir, kı bağlanan hendese şekilleri halinde, bir sathı
vırıp sıkıştırabilirsiniz, tarihleri kaiışlıraltilir, mücavir satha rabl için fazla lur gayret sar-
tezyini inkişaf bakında sentezlere teşebbüs felmeden teşkil edildiği gibi, giui mozayik-
edebilir, o vakte kadar muzaffer Helenizm leri de, başka şekilde renk intikallerine ve
tarafından tevkif edilen çok eski udrelleri biribirine karışıp kudretlerini kaybeden renk
işe m ü d a h a l e ettirebilirsiniz, fakat bütün bu lere alışknt ienıaşakrii ükıincc şaşırU2) bir
şeyler esas keyfiyeti izalı hususunda, yeni hüküm verdireıniycn biv âlienk içinde, siyah,
san'atin cezbesi allmda bulunan ve Yunan mavi, yeşil, beyaz gilü k a t i renkleri yanya-
an'anelerinin b i r zeylini teşkil eden san'atin na göstermektedir. Bu hal şunu isbat eder k i
yerine geçmesini izah h^siisusunda, kâfi bu sahada da Tüıklcvc orijinal tezyin for
gelmiyccektir. Bu yeni vâksa, ancak T ü r k ve mülleri borçluy u/. \c k; \ ! :\c!. oulann \e halı
onun getirdiği şeyler olabilir. Selçuk mima san'atleriude de kendisiıu güsLereiı hususî bir
rîsine esas vasıflarını temin eden unsurları dekor ve renk aulayj^nıın biv tezahürü mahi
burada tafsilâliylc izah edemem. Misal ola yetini haizdir.
rak b i r i âbidelerin binası, diğeri tezyini deko
Osmanlı â b i d c i o i n i n de bazı esas tiple
rasyon sahasında i k i m â n i d a r formül inlihab
r i n i alacakları işim Selçuk âbidelerinin ana
ve izah etmekle ihtifa edeceğim.
hatları işle bunlardır. Böyle bir mirasın ehem
miyet ve mânasını, halis san'al kıymetini, ta-
Coğrafyanm san'at müverrihleri tarafın zammun eylediği derslerin zenginlik ve te-
dan bilinmesi lâzımdır. Orta Asyadan Akde nevvüünü kimse ı c d ve, nıkâr elmiyeceklir.
niz kıyılarına kadar, Türk kollarından son Buna mukabil de, bu âljidı lerin bize ne elînı
gelenlerin muhaceret harckelieriiıi harita bir vaziyetle intikal ellikU'ii bahsinde ahü
üzerinde tcdkik ederken, bunların yolları üze vah elnu'k âdcIa lıir klişe nrıluvcli alımşlır.
rinde bıraktıkları eserler görülecektir. Bu şa- Bil salırlaıı yazaıkıaı yeni vakıalar kesfeUnck
Iıadellerin en fazla ifade taşıyanları; Azeı- iddiasında değilim ve. hül.ı'irncli nıcvkeziyenin
baycandan, Iraktan ve Orta Aiuidoliidari geç lıiınınet \e gayreliııi çok y.d-.ındaıı lakib etti
mek üzere Efganislandan Kge denizine kadar ğim içn oını bu hususla ilunal ile de illiham
giden mezar kiinbedleridir k i , yeni bir es(c- edemem. Türk âlıidclcrinin lamiıi kcyfiyeti-
tiğin muhakkak ve müna'vasas! gayıikabil le- nin çoklanlieri düşüuülmü-;. olduğunu İnliyo-
zahürierini teşkil ederler. Selçuk ıııiırıarîsi bi ınnı v(' yapılmış islerin nıü.dar \e ehcnımiye-
zc başlarında yüksek v(! :nalırnlî ç a n l a r taşı liiK^ \âkıi'ıuı. kakal ı.iıldı b i f "ayıct ve
yan üstüvanevî veya çok ccMıeli mezar âhi- mnlılclil' makanılaı (aralıudan l,'l;.ı'ii(: pek lâ
delerinden başka birsey vermeseydi, bu eser yik arzular gördüğüm ioıuıır k i , lıakikî bir
ler üzerinde TiirklcMİn i m / a l a n jMİriilıııcdilv- larilıî âbideleri hüsnü luulıafa/a l(şkikiıı vü-
çe birer muamma mahiyelini ıınıhalaza ede cndc getirmek luısususrul:', uafi/, \ f kakim (d-
ceklerdi. Goçei)e çadırlarına aid manzarayı ması icab eden ba/ı I U I | < I M ' I . I ; ı h . rilır rcsarnl
taş veya tuğlada ifade eden bu şekiller, hem ediyorııııı.
10 ALBERT GABRIEL
Yapılması fizem olan ilk iş, tam bir cet şekilde mütalea edişim, İçin kolayına git-
velin viicude getirilmes»i ve cetvelde âbide mek arzusundan mütevellid bulunmadığı da
lerin »ade isimlerinin, tarihlerinin, san'at ve- teslim edilecektir. Fakat herşeyde ve her hu
yi tarihi tlepcrleriniıı depil. ayni zurnanda bu susta imkânlar dahilinde kalmak lâzımdır.
günkü vaziyetlerinin de yazılı bulunmasıdır. Bu nokta böylece tesbit edildikten sonra
Binle bir cetvel, hiç değilse kısmen vücude tarihi âbideler teşkilâtının vazifelerinin na
getirilmiştir. Zira .\nkar3da Antikiteler İda sıl tesbiti icab ettiğini, bu vazifelerin nasıl
resinde mühim bir fiş kolleksiyonu mevcud ifa edileceğini, velhasıl merkezî makamatın
olub sarih bazı malûmatı ve birtakım fotoğ nasıl direktifler vermesi icab ettiğini, ayni za
rafları muhtevidir ve nı.todik bir çalışma manda da mimar ve amele icra unsurları
için ilk elzem anasırı temin etmektedir. Esa nın nasıl yetiştirilmiş olmaları icub edece
sen de şayanı teessüf ifratlara varmamak ve ğini görelim.
muhafazaya değen âbidelerin tam ve mükem Tarihî âbidelerin hüsnü muhafazasile
mel bir surette hüsnü muhafazaları namına muvazzaf teşkilâtın Garb memleketlerinde ih
birtakım tasaıınulara kapıl.namak ve düşme dası oldukça yenidir. Abidelerin hüsnü mu
mek lâzımdır. Bir kere mazinin bize bırakmış hafazası meselesi sarih ve vazıh bir şekilde
olduğu herşeyin ayni dikkat ve alâkaya lûyik olarak ancak on dokuzuncu asır bidayetinde
olduğunu /^nııetınenıelidir. Bazan oyle âbi r i ndisini göstermiş, ve bu sahada gittikçe ke
deler vardır ki, hakikateii eski tarihlere meıı- mal bulan ilmî bir düşünüş ve hareket ancak
sub bulunmakla beral>er ya zanıanm fazla '•'•.SO den sonra başlamıştır.
tahribatına duçar oldukları, ya çok âdi bir Bir grup veya bir komisyonun yardımi-
plân dahilinde vücude getiıildikleri, yahud da Ic hareket etmesi icab eden devletin rolü, u-
değersiz malzeme ile bina oluı.dukları cihet numî bir program tanzimine münhasır kal-
le, pek büyük bir arkeoloji kıymeti arzet-; Mialıdır. Bu muayyen fasim emrine ne mik-
mezler. Bu takdirde orudan kalkmaları ha d ır bir meblâğ tahsisi icab ettiğini her sene
kiki bir ziyanı mucib olmaz, halbuki tamir i-.-ibiti alâkadar vekâlete aiddir, ve servisle
leri, kıymetlerile gayri ınütenasib himmetle rinden aldığı raporlarla mimarlar tarafından
ri ve sermayeyi istilzam ettirecektir. Bu nok ve'iiccek projelere nazaran bu kredilerin han
ta üzerinde ne kadar urar edilse azdır. Ta gi işlere tahsis edileceğini o tayin eder. Ya
rihi âbidelerin isabetli intibahlarla hüsnü mu ni verilen her emir sarih ve vazıh olur, kre
hafazaları keyfiyetini en fazla tehdit edebile di teshil, edilmiştir ve hükümet işi tatbikle
cek olan tehlike, devletin mürakabe ve siya- mükellef teknisiyenin faaliyeti önünde artık
netini kat i surette ortadan kalkmağa nam- '•ır müddet hiç bir müdahalede bulunmaz.
zed bulunmuş yığınlarla tscrc tahsis etmek Yani teknisyenin kendisine gösterilecek em-
olur. Bu kabil eiM:rlcrin harita ve plânlan ya itiyic her itibarla lâyik bulunması, deruhde
pılsın, fotoğrafları alınsın, müzelerde bunla cl'iği vazifenin talch ettiği maltîmat ve ev-
rın mühim bazı kısımları muhafaza olunsun, ,'a!i malısıısaya malik olması icab eder.
işte devletin rolü hu kadarda kalmalıdır. Üa- Tabiidir ki im vazife ile tavzif edilecek
hı-. fazlasını istcınsk, csasc.» sabırlı ve devam kinumin haiz olacağı evsaf ve malik bulıına-
lı gayret ve himmetler isteyen nıctodik ve oafn lıilfîilcr. Ortaçağa aid vesaikde ismi ge-
makul bir işin zararına olarak devleti tama- ^••n büyük ustaların evsaf ve malûmatı de-
triir lıi/.umsu7. mükellefiyetler altında bırak f,ildir. Mimim böyle olmasının başlıca sebe
mak olur. Binaenaleyh, mazinin en ehemmi bi de, aksi takdirde vücude getirilecek ese
yetsiz y.ı<ii|(;arlarını muhafaza namına, büd- rin Min i olacağı keyfiyeti ve bahusus yir
ccleri iıı/umsuz masraflarla ağırlaştırdığı gi tninrj asırd.ı liir tamir şantiyesini idare eden
bi devlfl makamatını şehirlerin modern inki kinı;*eye irvdi edilen rolün Ortaçağ âbiclcsinl
şaflarını, lüzıuniu belediye mesaisini de müş ' iicudn getiren adama verilmiş rolden farklı
külata u|;ratacak bir arkeoloji manyaklığın bıılımdıığndtır. Manınafilı şayed nazarî ve
dan ve laalıhiidündcn tevakki lâzımdır. Uma 'eknik malûtnııtmı bazı noktalarda tevsi ve
rım ki, işin alal>ilrrcği DU şekil ve mahiyet tamik cylenıemişse, mektebde yetiştirildiği şe
düşünceleri davet edecektir. Ve vaziyeti bu kilde yetişmiş modern biı mimar kendisine
T A R 1 H I T ÜR K î m DE LER I 11
hale konulup muhafaza edilmesi için lıiiyiik nun için de vekâletten sarih bir şekilde vazi'
bir alâka duyulmasını âmir bulunan işlerdir. i o lekabbül etmiş olacak, ve bu sahada Ve
kâlet kendisinden ilkönce iamire aid tam bir
l)roje vermesini lalel) edecektir, lîu ])ioje âbi
Umumiyatlan ayrılarak, beyan elliğim
denin kısa bir telkiinden sonran istical ile
prensipleri muayyen ahvale tatbik edeceğim,
verilmiyecek. bilâkis eserin vaziyeti hâzırası-
muvaffakiyetle yapılmamış tamirattan hiç
nm esaslı şekilde tetkik ve tamiki neticesinde
kimseyi müteessir etmemek için muayyen va
verilecektir. Tamamile zaid ])lânlar çıkararak
kıalar zikreylememek şartiyle balıseylemiş-
ve hesablar yaparak zaman kaybetmeğe lü
tim. Vâkıa, meselâ Istanbulda üçüncü Ahmed
zum yoktur. îsabetli bir şekilde yapılmış kro
çeşmesinin tamiri gibi, lamamiyle muvaffaki
kiler, fotoğraflar ve bilhassa inşaata müteal
yetle yapılmış lamiratı zikretmemek haksız
lik teknik tafsilât dosyaıun esas unsurlarını
lık olur. Fakat muayyen bir iş için viicude
teşkil eylemelidir.
getirilmiş şantiyeler hidematı mmımiye ma
kamların m doğrudan doğruya mürakabeleri Filvaki, nıimanıı. işleri nnıiıtelif nevi ve
altında bıılımmamak üzere teşkil edilmişler sahalardaki san'atkârlara levdi ile gördürme
ve ya])acakları işin ikmali üzerine daima hiç ği ve icabında bunları muhtelif devre ve kı
bir iz liirakmadan âdeta dağılmış ve yok ol sımlara ayırark çalıştırmağı tesbit etmesi lâ-
muşlardır. Usta ameleler, lamamiyle I)aşka zıındır. Han ]>ek farklı inş<"at malzemesile bi
evsafı ve mahiyeti haiz diğer işlerde çalış na olunmuştur. Ve i l k kazma darbesinden ön
tırılmak üzere angaje edilmişlerdir ve b i r ilı- ce şantiye bütün bu malzemenin getirilme
tisas işinde bir müddet çalışmakla kazandık sinin temini icab eder. Usulleri tekrar bulu
ları melekeden hiç kimse istifade etmiyecek- narak ve kullanılması icalı eden Ortaçağ me-
tir. todları tatbik edilerek yapılacak olan böyle
Öyle ise farzedelim k i Rüyük Millet Mec bir tamir isi. muayyen evsafa malik amele işi
lisi veya salâliiyetlar makam, b i r tecrübe ma hayli nadir olsa bile i y i taş yontanlar ve i y i
hiyetinde olmak üzere vo Du tip şanitenin mermerciler hâlâ mevcud bulunan Türkiye-
jnemlcket için lüzumlu nınhlelif meslek as de. bu ameleyi bugün bulmak mümkündür.
habından teknisyenler için bir nevi tatbikat Fakat inşaat tekniğindeki cezri tebeddülden
mektebi mahiyetini haiz olacağını düşüne dolayı bunlarm adetleri günden güne azala
rek, bir lamir şantiyesi viicude getirmeğe ka caktır. Garb memleketlerinde de olduğu gibi,
rar vermiştir. Daha miisbct ve sarih koını- bu ustaların b i r kısmnn tojdayarak lür nevi
şabilınek için. bütün Anadolu içinde kıyme Tarilü Abideleri Tamircilei' Gıniyeli haline
ti itibariyle cidden mühim nüyiiklük itibariy getirmek zamanı çoktan gelmiştir. Belki de
le ]iek muazzam bir eser seçeyim. 15u c^er. işin başlangıcının, yukarıda söylenilen ]>ren-
zaman il(> uğramış olduğu tahribat itiharile sibi hafifçe ihlâl ederek chliyclr latnamih> sa
de müstacel ve \âkıfane himmetlere müh- bit bir ecnebi şanliyc şefini \eya ustabaşısmı
taçtır. Anadolu kervansarayları'na en büyü aetirmek caiz olacaktır. Du takdirde, bu ame-
ğünden. Konya ile Aksaray arasında lıulu- Ichaşııı/n. Türkiye \e Iııı-ıisilc Türkiye lıak-
nan Sultanhanrndan bahsetmek isliyorum. kında. emi ileri allında lc^•di edilcfck ame
le üstünde doğrudan doğruya lıiikünı ve lesir
l'Avelemirdc Istaııhıı' Güzel Sdiı'a/lar
edebibne.'-iııi Icmiıı edcn-k bii' \ i i k i i f sahibi
Akddcniisin'm diplomalı eski talebesinden bir
hııbmması lâzuıı olacaklır.
mimar iıilihab olunacak ve bu iıitihab esna
sında sad(! onnıı ıncklebdcki muvaffakiyetle işl(> bir şaiıliyenİM labii şartlar dahilinde
rinin arz(M!iği Icrninalla iktifa oluınupyarak çalışabilmesini temin ederek bı'iliin esas un
yukarıda işarci elliğim hususla vasıflarına, surlar hazır demektir: Mimar projesini
zevkine ve meııfaal gayesini güdmemesine de ende gelirmişlir: tamir \(" iiıvanın di'vreleri-
dikkat edilecektir, l'akaf lal iîdir k i . birkaç se ni sarahatle teshil etmiş, (jsawiir edilen nnıiı
ne müddetle güç b i r vazife deruhde edecek telif mesainin (-hemnıiveıini. ex'-afini ve ka-
olan genç nıiınar. ınemlekc|ind(" ])ek meşru rakteıislik noklalarmı anlalmıslıı. Fek elıem-
emellere cevah veren b i r meslek hayalı kur nıiyelli bir ıiokla leşkil <'d'-ıı IK saldan da les-
mak ümidlerini de kaybedecek değildir. Ru bit eimiş. hafriyatın. iıışa.;lııı. malzeme mü-
14 ALBERT GABRIEL
bayaasmin. işçi ve nakliye masraflarının tu- 9»ı gibi şantiyede ikamet etmesi mecburiyeti
U n n ı da rayiç fiyatlara göre wyin eylemiş olmamakla l»eral)er. yakın bir yerde oturması
tir. Projenin bölün aksamı merkezi devlet ve bilhassa nâzik işler esnasında adamlarının
lefkilâttna sunulmuş bu t<^ilâl la istenilen yanında günlerce kalabilmesi lâzımdır.
paraların haklı olduğunu faydalı bütün ma Hiç bir imkân ve vasıtaya malik olma
lûmatı celb ve cem' «uretile müleha»sı.siara yan bir köyün ortasında yükselen Sultanhan
müracaat, esbabı mucibe mahiyetindeki fo misalini kasden aldım, çünkü şantiyeyi der-
toğrafları tetkik ve belki Je mahallinde ziya- uhde etmiş olan mimarın amele ekiplerini o-
rrtle görüp anlamıştır. Hinaenaleyh işe kat'î radan temin etmesi ve mesailerini mucibi
olarak karar verilmiş krediler açılmış, ame memnuniyet bir ş«>kiI<İe tanzim eylemesi icab
le ve ustaba^^ıiar toplanılarak (^alışacakları etlecektir. Bizzat Konya viya Aksarayda ika
yere yollanmış, şantiye işe başlamak üzere ha met ederek haftada birkaç kere şaniteye gel
zırlanılmış ve açılmıştır. mesi lâzım olabilir ve zuhur edebih-cek bazı
müşkülâttan dolayı uzunluğu mülchalif müd
detlerle şaniteye kalması iktiza edebilir.
Bu şantiye nasıl çalışacaktır? tnsanın gün
den güne daha fazla bir makine ustalı haline
geldiği, ve türlü inşaatçı un<iurun elektrikle Kat'î bir metod lakib etmek üzere fen
çalıştıkları yeni inşaatm büyük şantiyeleri ka nî bir şekilde, memleketin menabiinden istifa
bilinden bir pür hayat ve velvele arı kovanı de olunarak ve belki bir kişi istisna edilmek
nı ta<ıav\-urdan tevakki edelim. Bu şantiye o üzere Türk müstahdemini kullanılarak teşkil
şantiyelere asla müşabih olmıyacaktır. Eski ze ve tanzim edilecek olan hu inşaat teşkilâtının,
mini aramak üzere bir hendek kazan, bir du şantiyenin yegâne gayesi Anadolunun en gü
varcı bile karşılaşacağı en rhemmiyet.'iz şe zel Türk âbidalından l)innin numune ittihaz
ye dikalle mükelleftir. Zahiren bir şekli mu edilmeğe salih bir şekilde tamirinden ibaret
ayyene malik bulunmıyan bir nnsur. ortadan kalmıyacaktır. Tamirat için bir nevi pratik
kaybolmuş bir kısmın e:>ki haline konabilme mekteb mahiyetini haiz olması irab edecektir.
si için malûmat verebilir Kubbelerin destek, Binaenaleyh süratle çalışması istenmiyerek.
yahud kemerlerini lesbit edecek dülger, kos- lâkin mesaisinin kıymetinde ve evsafında ga
ra'larla meşgul taşkırıcı«ı. bunları yerlerine yet titiz hareket edilecektir. Bu suretle, pek
koyacak duvarcı. e«ki ve .ıh lck<xT biribirindcn titizce miirakabe edilmiş olan bir iste çalış
ayrılmış veya tehlikeli bir miiva;:cnr içinde mış amele grupları, müstakbel mesai için ev
avakla durmakta bubutarı ıııı<<urlar ar<<ında safı matlııbeyi haiz şanliy;^ şefleri lıaline ge
daima yavaş yavaş, vc aj:ır ajrır «.Mİışmaklfl leceklerdir. Güzel Sanallar Akademisi'nin son
mükellef bulunacaklardır. Taktlir olınnır k i . sınıf talebesi arasından »seçilecek fienç mi
bu şartlar dahilinde. I>i//i)l tııiınanıı vıı/irc<«i marlar bu şantiyeyi ziyaret edecekler, çalışına-
de büyük b i r modern iürınnın f)lai)inı viicu- l ırı i^örefekler. mesainin Inısusi ınelodnnıı ve
de ırctirn)i« vr onun ya|iıln>a«ile nu'ş;;ııl me?<- şartlarını aıılıyacaklanlır. Ve bu snretle mem
lckda<>ıııiM va/ifciinden (,oV farklıdır. Mr)drrn leketin lalelilerini ve ihtiyaçlarını lalmine ka
binava ;ıiıl l ı e r ^ vi plâııdii evvcMen lesbil e- dir mimar, nslaliaşı ve ameleden ıniirekeb o-
dilıııİ!» ııldııpıiKİ.iiı. bu ııi'-ılfrn liinanııı mi larak viiıııd iınlaıak olan bu hakikî /iiınre-
marı, şantiyeyi nıııayyeiı f.-iMİalaı l.-ı /iyaret e- ler. vıldaıı yıla yeni ıı/ıı\lar kazanacaklardır.
der. HajİMiki. larilıi l>ir 'ılıMenin laıniri me?»e- l'/uıı zamandan beri üzerinde diişiin-
lebinde, çıayri nııınlazır hallerin yeri pek l)ii- ınü'j ol<bığuın bir projenin analıalları bnn-
yüktür. \e sriiıı jreçmez k i ewdden lasavvuı iardır. Kğer dünyada seri kararlarla lıaliiııe
edilmemi» mii'.kiilâl netice-', olan vı-ııi mesele lı-jclılıü-len tevakki iealı eden liir lıal ve me
ler zııhnr etmelin. Hinaenaleyb işlerin ne sele varsa o da budur. Aiıideler vardır ki.
halde oldnğımu .TnLımak üzere mimarın ara nek çok zamandan beri kendi hallerine ter
da bir <.'elerek bir p>7. atması kifayet etmer. kedilmişler ve lıakikalen bir hasla manzarası
Şüphesiz k i daimî bir şekilde hnzıırıı da lâ almışlardır. I'akal keııdileıini kal'î liir halâ
zım değildir. Fakat r«tk sık iş yerine gelmesi ve sa mazhar edebilecek olan iyi ve piizel ha! ve
uzun uzun kalma«ı lâzımdır. Ortaçağ ustabâ- vaziyeti de daha birkaç yıl hekliyebih-eck faf'-
T A R i II 1 T V R K A B İ D E L E R 1 15
lamlıkladırlar. Yani, aııalıallarım tesrilı et bi, devlet bu grujjlardan ehliyetleri hakkın
miş olduğum program uisbeteıı ulak bir mik da esaslı teminat istemek bakına malik ola
yas dalıilitıde tatbik mevkiine fzirmelidir İn cak, bununla mükellef bulunacaktır. Hülâsa
tihal) ettiğim ve en muvafık bulduğum yer ])rojenin. malî hesa]jlarııı bütün mesainin hiç
için tatbik edilmezse ayni iishlbun ve ayni bir vecih ve suretle devletin ve teşkilâtı mah-
dekora malik bir başka m ü h i m eser lıakkm- susasnıın kontrolünden azade kalmaması lâ
da tatbik olunmalıdır. Teşiilı eyledğiim pro zımdır.
jede miiteaddid tadilât iercsma imkân bulun-
Filvaki hu leşcbbüsh'i derhal paıa ka
V.'ğunu söylemek zaid olur. Meselâ, nıimarnı
zandıran. İrat teinin eden İşler xeyahud mil
şantiye üzerinde bir staj ge<;irdiklen sonra ba
letin hayatı ve faaliyetinin inkişafı için lii-
zı melodlara alışmak ve şahsî tekniğini mü-
ziiinlu olan yeni eserler değildir, l'akal. geç
keıtnnelleşlirmek li^'uı eenebî memleketlere
miş nesillere aid eserlerin yıkılıj) toprağa
yollanması düşünüleljilir. Diğer taraftan istik
inkılâh eylemelerinin ve yok olnıalannın önü
balde, mesainin büyük bir ehemmiyet kaza
nü almak sııretile. bu niernleket evlâdının ec-
nacağı zamanın, amele gruplarına değil, fa
daddan kalma mal ve servetlerini siyanet ve
kat mebzul malzemeye ve kudretli çalışma
muhafaza lâzımdır.
vasıtalarına malik hakikî teşkilâtlara müra
caat mümkün olur. Fransada vâki olduğu gi IstanhuL Temmuz 1938
1 — SİLVAN'ın şarkında: Batmansu Köprüsü
A r t ı k o ğ u l l a r ı d e v r i n e a i t olan b u k ö p r ü , K ö p r ü l e r ve Y o l l a r idaresince t a m i r edil
miştir. Tamir çok m ü k e m m e l yapılmış, muhteşem hututuna hale'. Getirilmemiştir.
i
2 _ K O N Y A ' n ı n ş a r k ı n d a : Sultan Han.
Avlunun ortii.sındn b u l u n a n b u cami k ı s m e n h a r a p t ı r . Fakat, b u g ü n dahi tamamen
tamiri mümkündür. Ancak vakit geçirmemek şartt/r
İl
5 _ D İ Y A R B A K I R : Ulu B u r ç .
Artıkogiıllan tahkimatının mükemmel b i r n ü m u n e s i . B u kale i r c d e n ve dışardan
Bii.ştanbaşa t a m i r e muhtagfu'.
6 — K A Y S E R İ : Hund Camii medhali ( S e l ç u k Devri).
;i[iı (i;ı. c a ı n n n komlısı cıbı lyı v . ı z i y c t t c c l ı r . Küidc kısııuıuliıki bcyiiz
Mv:! ve b;i(l.ın:\l;u' ti'rni/.lcruni'lidır.
7 — N İ Ğ D E : A k Medrese ( K a r a m a n Devri)
İyi b i r h a l d e d i r . Fakat, sonradan i l â v e edilen m e r d i v e n l e r k a l d ı r ı l ı r s a i y i olur.
.'t if
V:
10 — N I 6 D E : HUdAvend T U r b e ı i .
Mükemmel bir haldcflir. Kaidesinin temizlenmesinden ve Inisnü mu
hafaza edilmekten başka b i r ş e y c i h t i y a ç y o k t u r « Z a n n e d e r s e m Nifideye
son seyahatimizden sr)i)iıı bu iş y a p ı l m ı ş t ı r ) .
11 — N İ Ğ D E : H ü d a v e n d T ü r b s s i (Methal).
12 - A H L A T : Büyiik Türbe.
Tiinısn c.<ık kr>|:ıyrlıı- K;ııılc'ının I; ıırl;ıı ıllıiii'l el/i'iııri 11
13 — A H L A T : Cihangir Türbesi (Ak Koyunlu devri).
Abide m ü k e m m e l b i r h a l d e d i r . K a i d e s i n i k u r t a r m a k ve Ijazı ufak
d e l i k l e r i ve ç a t l a k l a r ı k a p a m a k kâfidir,
14 - KARAMAN: Musa Türhnsl.
T;ıtn.ıın"tı tı.ıı;i!) nlıııak I f l ı l ı k r - m c ın:ını/(lıır
nında Vakıf İnastaneİeı^in t>lr
Icısmına dalı*
tahi dalui çok inkişaf e<iecekdir. Şimdiye k«- men olunamaz. Vakfiyede müessesenin fakir
«kr tetkik edd>iidiklerimLn buraya uralamak- lere, dünyadan el çekenler? vakf edildiği tas
la iktifa ediyorui: rih olunmakdadır.
Burası X I X uncu asır ortalatma kadar
1 — Mwdin Dari^fifasi :
vazifesine devam etmişdir. Mithat P a-
Beni Artüetdtn Necme'ddin Ga>
ş a Suriyede Vali iken burada hir Gureba
f i. Mardinde biraderi Eminüddin-
hastahanesi vücude getirmiş ve idaresi için
in inşa ettirmeğe başladıjn ve lâkin vefatı
lâsım gelen parayı bu Bimaristanın vakfın
haaebile bitiremediği hastahaneyi tamamlat
dan tedarik etmişdir. N u r e d d i n ' in en
tırmış ve biraderinin ismini vermiştir. Yaıim-
büyük darüşşifası bu Şamda bina eylediğidir.
da cami ve hamama da Eminüddin cami ve
N u r e d d i n daha birçok hastahaueler yap
hamamı derler. Necmeddin Gaıi
tırmıştır.
S I 6 (1122) de vefat etmişdir. Artikiler, he
4 — Halepde Muruslanı Atik. N u •
kimler ve tababeti pA himaye etmişlerdir.
reddin Şehid'in memurlarından biri
Zamanlarmda mShim hdümler de yetişmiş ve
si yaptırmışdır. Başvekâlet Arfiv'ınde burada
ban tıbİM eserler terceme ve td'ıi olunmuş-
aynca Ergun Kâmil diye maruf biı
dnr. Miyafarkinde de bir darüşşifalarmı bu-
hastahane mezkûrdur. Lâkin Arşiv'de Halebde
loyorm. Mardinddü darüşşifanm X I X un
diğer bir Nu r e d d i n Şehid dariiş-
ca anr başma kadar faaliyete devam ettiğini
ştfa.sından bahis vardır (2).
Bofvdtâlet Arpvi vesikai^trıtiâm öğreniyo-
n«: (Tıb 1090. (1697) tarihli vesika (lib 5 — Trablus Şam'da N u r e d d i n
484. Uh 581. tıb 772, tıb 229). Ş e h i d * in himarhanesi vo vakıfları nırv-
cuddıır. Bunu arşivdeki kayıtlardan 'iğreniyo
2 — Muftulda Erlıildr Gökbörü müesse
rum.
seleri n i S 4 - 1232ı U t ı M Erbil Atabeyi
6 - y ü b İÜ S e I â h B d ıl i II ' il)
M u s a f f e r ü d d î n E h u Said
Kudüsde yaptırdığı bir bimarhane vardır. Klı-
G ö k b ö r ü ' dür. Hastalar \e körler için
li .Salibe karşı duran hu meşhur Türk Knhra-
4 Darülaceze yaplırmışdır. Dul kadınlar için
manı Nureddin Şehid'in Sarayın
bir bina. küçük yetimler için bir yetimhane,
da yetişmiş bir kumandandır. Daha başka sıh
sokaklarda toplanan yavrulara bakrnı yurt
hi müesseseleri de vardır. Kahire'de Himaris-
lan inşa ve çocuklar için bu son iki müessese
tanı Atik'i yaptırmışdır.
ye süt analar tayin etmişdir. G ö k b ö r ü hu
müeseeselerin ihtiyaçlannı yegân yegân tayin 7 - 1284 de Mısır'da Kahire'de Şariün
ve tesviye etmişdir. Erbilde bîr de hastahane Nuhasin'de ilk kölcmenhrin yedincisi ve
ar aynca bir de liyafethane yaptırmışdır. Bij 1279 da Mısır tahtına geçen Sryfrddin Kala-
mühim adamm bu ve di^er hayratı cidden vun haslnlmncH, Mansurc hailahancsi de der
ler. Şayanı dikkat plânı vardır. 4 mühim da
hayretlere sezadır (1).
ireden ibarettir. K a 1a v u n Mısır'da ve
^ — Musul. Cerirc vr Suriye civannda
başka yerlerde hir milyon dirhem kıymetine
«tükûmet süren Atahegnn Dfvletimn Hüküm-
yakın birçok emlâk vakfetniişdir, îlnslohnne-
dan Nureddin hin Mahmud
sile heraiıer medrese ve n.-iriircytaniintii lıer
Z e n g i (Nureddin M»Kidî Türkî) Şamda sene ma!<rnflarına kâfi derecede karşılık koy-
11.S4 de hastahane inşa cttirmişdir. Ayrıca bir muş<lıır. - Hu hanlnyaneyi benim pilıi ve ben
darüfiıkara da yaplırmı;dır. Bu hastahaneye den aşağı oiıınların hepsine vakfettim. TVıdi-
birçok kitahlar vakfetmiştir. Hastahanenin şah. tel)'.', asker. emîr. hüyiik. küçük. hür. kil
vakfiyesini Kiuthiirravzafeyn sahihi t h n i le, erkek ve kadın lıerkesr açıkdır demisdir.
F s î r ' dpn naki ile ya/mışdır. Hastadanede İtiinım.ılı ve diğer ateşli hastalık
Vakfiyede bulduğu kayıtlar meyanında lar, fröz hastalıkları, yar.ılılar ve ishallilfr
şunlar haizi dikkattir: Bulunması güç, na için yerler aynimışdır. K a l a v ıı ıı huslıılın-
dir ilâçl.ır için olan müracaat ve taleh reddü ncde yatarak hastalar için ııdet tayin etmemiş
biribirine gecid ile merbutturUr. Şarkta taba leri vardır. Kitabede bu müessesenin hasta-
bet nazarî olarak takîb olunmamı}, hasta ba- haneyi müştemil bir tıbbiye mektebi olduğu
şmda amelî olarak da tarif edilmifdir. Buna nu bize öğretiyor.
dair tarihi müeyyedeler vardır. Mcdresei ttb- Sağda ortada lu'icrclt rden birisi dc bu
biye daha büyük, hastah^ne daha genindir. hastahanenin banisi vc 1219 da akciğer ve
Medresede elyevm bir türbe mevcud, kime aid reminden ölen İ z z e t l i n K e y k û v ü s -
olduğu bilinmiyorsa da diğer ha«tahane ve ün türbesidir. Türbe haricen ve dahilen çini
medreselerde hep banileıı yattigmdan bura ve nakışlarla süslüdür. Hastahane elyevm
da da banilerinin yattıgnia hüknwtmek lâ Şifaiye medresesi diye mürurdur. 17()H de ha-
zımdır. rab olmasına meydan verilmemek üzere fer
Hastahane 32 X M metre büyükl öğün manla medreseye tahvil olunmuşdur. Kvkuf
dedir. Medresei Tıbbiye ile birlikde 60 X 40 mahzenindeki kayda fiöre burası 1 lr»9 da med
metre büyüklüğündedir. Bu hastahane Ana- resedir, liaşvekâlft .fr.vü'iııde de mües.«escyi
doluda Tıb mektebi ile yanyana en eski mü- alâkadar eden nadir vesikalaı vardır. 1909
esseselerimizdendir. Bura-^ı Sivas darüşşifaı«ı da itiırası iıeşyüz talebe islialı edermiş. I9k)
%-akfiye«i hükümleri dahilinde idare edilnü?- ya kadar medrese halinde kalmış, umumî har
di|-. Kayseri darü«^ifaüi medresesi vakfı di bin ilânını müteakıb askerî anbar ittihaz edil-
ye Defteri Hakanide Defleri Mufassal ı« Müc mişdir. KIyevm boş ve harjhdır. H i r i n c i
mel lÂvai Kayseriye num.ıra Wi da 1500 ta K e y k â v ü s âlim. âdil. âlimleri sever, iyi
rihli şu kayıt vardır: Karyei Akker'e tâbi Kay huylu ve cömerd olup şairlere, nefis sanatlar
seri livai hassa malikânesi vakfı medresei ve musiki erbabına çok iltifat pöslermişdir.
d a r ü ş ^ a ünvanlı bir köyün nüfusu kayıt Kendisi de şairdir. Hayatının son seneleri has
lıdır r s ) . talıkla peçdiği için hekimlere ve tılılta büyük
bir ehemmiyet vermişdir. Kkseriya Sivas'da
Osmanlı Imperatorluğu zamanında Sel
otururdu.
çuk vakıflan bozulmtyarak aynen devam et
Bu haslahanenin I z z e d d i n K e y -
miş ve bu vakıflara eski ve yüksek bir tea
k â v ü s ' e aid vakfiyesi sureli (evkaf malı-
mül mucibince hiç bir veçlile müdahale edil
zeninde 12».'^ Anadolu defmri S. 290) da ka
memiştir.
yıtlıdır. M. r. e v d e I tarafından taslıilıli
12 ^— Sivas'da Birin-i Krykariix Hasta- arabıa-ii F.laliiyrliit frlryan eserinde neşro
hanesi 1217. Sivas'da Hükümet Konağı civa- lunmuş ve tarafından yine türkçeye çevril-
nnda Medreseler sokağında ve fDarülhadis mişdir. Ihı vakfiyeye pörc vâkıf vefalından
denen çifte minarenin kaişısındadır. I^kin sonra buraya yüzü trtüleraviz dükkân, birkaç
çok harabdır. Burası hem hastahane vc hem çiftlik vesaire bırakmısdır.
de tedris edilen bir klinikdir. Hemen yanında Vakfiyeye püre: l?u valfı ınüelıliedi şer'i
mevcud bir vecih mcdrexesinin vaziyeti l)ir satılamaz, icar edilemez, rcliin olunamaz. İr
zamanlar tıb tahsil eden tnlel»eye melce* oldu sen verilemez. Kimseye li'inellük olıınaınnz.
ğunu dii^iindürecck mahiy» İledir. KnpiHindu İtlaf ve imlıa olunamaz. İliç bir selıelıle İm
Arabça bir kitabesi var<lır. İtina miistatil şek vakıfdaıı riicu" olunamaz. Kimseye lıu vakıf
lindedir. ()rtası büyük bir havludur. Klycvm ları bozmak « iliz depildir. |!ıı esasları bozan en
açık divanhane ii/erinde ta^a mahkûk güneş büyük fenalığı irlikâl» elnıiş olur. Vakfa üs-
ve kamer alâmeti vardır. Mevmd pl.-ina pöre tadüddar Darüssaade ajlası ve hazinedar
hastahane W X metre ebadındadır. Yal F e r r n lı b i n A b d u l l a lı ((>) nıiile-
nız havlusu 2 2 y .H2" 701 metre mıırabbaında- velli ve nazır layin olıınmııştur. Mıırasını ya
dır. Hasla odaları büyüktüı. Vaklile bu odala kemli veya naibi vasılasile i(l:ıre eder. Unnım
rın kapılan üzerinde çiniler varmış. î;^imdi evkafda ve İm vakıfda tıı.-*arruf ona bırakıl-
birkaç fane»i kalmı<<. Hürrelerin kapıları üze mışdır.
rinde ve duvarlarında dahi kabartma olarak Hu zat lıâzik. raliîm. akranına faik lec-
tahsili iilûm ve fünuniın ulüvvii kadrü şa riilıeli. mülıezzel). ahlâklı. ş;ırlalanlıkdaıı uzak
nına dair âyetler, hadimler ve büyüklerin söz-
(fi) Çnukın DnrdşıjlfıiHi bAnİRİ olan C o m a-
(5) M C e V d «• t notlarmdan. O » m a n Nu I c d d In F r r r II h dur. Çnnkındnki darilfşlfnda
r i . * . Cev<trt haf'at ı r rterlcH k l U b ı u a ratlrtclMt. medf undur.
V A K ı F H A S T A N E L E R I 21
kimler vardır. Burada bir de faldtdi tabib bof sinin mOtevelliliğini yapmışdır. 1220 tarihli
luyoruz. Hantahanenin yeri kayboldofa halde Sivas daröşfifası vakfiyesinde musarrahdır.
bile 7 aau sonra evkafa aid Bofvekâlet arfivia6e (tıb 272) mevcud 787
eski kadro esas idbaıile d^^ifdrilmeıııijdir. tarihli bir beratta (Çankırıda kâin timarhanc
Bafka taraflara sarfiyat yapılmakla beraber Uescidi vakfı emanet ciheti) yazılıdır.
vakfm şaru aynen kalnujdnr.
16 — Kastamoni'de Ali bin Pervane has-
Konya darüffifast kadfosu yerine kaim tahanesi. 1272 de inşa olunmuşdur. Kasta
diğer bir kadro daha vardır ki (12) müteveiiii moni'de Küpceğiz mahallesindedir. Yılanlı
vakıf, kâtib 17S4 de tabibi evvel hissesi, 1773 dergâhı diye de marufdur. Hakikaten halkın
de tabibi sani ve tabib şakInH hisseleri kayıt itimad ettiği ve birtakım şifalar umduğu ta^a
lıdır. mahkûk yılan alâmeti de vardır. Kapısında
En son 1858 tarihine «ıd bir kayıt daha burasının Maristan olarak yapıldığına dair
vardır (13). Tahibi evveli darüşşifa hissesi Arabca bir kitabe vardır. Banisi Selçuk rica
darüffifai mezkûrun eseri ebniyeti değjU ma linden M u i n ü d d i n S ü'l e y m a n P e r
halli dahi m^hul ve nabedid olduğundan v a n e ' rtin oğlu A l i ' dir. Mimarı Kayserili
âhere verilmifdir. Bofvelmlet arfivinde mev- S a ' ddır. Banisinin burada türbede yatıp yat
cud diğer bir vesikaya göre (14) 1525 tali madığı tetkike değer. Kitabedeki Maristan tanı
lerine doğru darüf^i harub bulunmakdadır. türkçe Yılanlık mânasma gelroekdedir. Şark-
Muvakkaten bir yer darüşşifa ittihaz edilmiş da hastahanelere Maristan itlâk olunur ki
dir. Orada haar bulundurulan ilâçlar haf eski tabobetde olduğu gibi islâm ve Türk ta
tada bir gün Poliklinik yapılarak muhtaçlara babeti de yılanı tababete bir remz olarak al-
dağılılmışdır. Tabib Cüneyd buraya yakm mışdır.
bir* yerde oturarak hastalar, her gün görmesi
ve mualecelerinde bulunması tenbih edtimi}- Netekim Aesculape sıhhat mabedleriıulc
dir. Bu hasuhaoentn hizmetine aynen devam de milâddan evvel ve sonta bu reniz vurdı.
olunduğuna bu güzel bir .-nisaldir. Muhakkak birşey varsa o da Maristan m han-
tahane mukabili olmasıdır. Burada yılan
15 — Çankında Ala Bey Ferruh hasta-
alâmeti hakkında mahallî mühim bir itikud
hanesi. 1235 Selçuk hükümdarlarmdan A I â -
vardır. Yakın zamana kaJar delilerle mün
eddin K e y k u b a d bin Keyhus-
zeviler, göz kapağı ve yüzü eğrilenlcr humya
rev zamanında Selçuk askerî üınerasmdan
getirilir. Ruhi ve maddî vasılalarlu tedavi <•-
A l a b e y C e m a t e d d i n Ferruh
dilir. Sıtmalılar da yılan rcmzli taşdan bira/,
tarafından yaptınlmıjdır. Şehirden uzakda ve
suya karışdırır içerler.
gari» cilıetindfdir. Tantnmıyacak derecede ha-
rabdır. Mühim kilabesi Çankırı orta mekte Ihfiekâlet arjiv'ıtnlc buraya dair 172()
bine kaldırılmı^ır. U) sene evvel hastahane- ve 1773 tarihlerine aid vcnikalar vardır. J72()
nin ancak 6 odasının harab bir halde yalnız tarihli vesika (tıb 224) birçok sar'ah vc mec
duvarları mevcud imiş. Burada bir arşın uzun nunların darüşşifa şeyhi tarafından ruhî teda
luğunda liir laş üzerinde kabartma ve biribi- vilerle iyi olduklarına dairdir.
rinc geçmiş S^-lçuk tarzı tezyininde çifte yılan
vardır. Bugün Tıb Tarihi EnMİtÜ!<üne alâmet o- 17 - - Akşehirde hustahanc. X I I I üncü
larak inlihah nltınmuşdur. Kitabesi arabcadır, asra aiddir. Bununla Konya havzasında Ak
vc l)ura!«ı darürafiye olarak yaptırılmışdır. saray, Kimya vc Akfclıir vc Selçuk'la hasta-
Taş mcscid denilen vc darüşşifa müştemilâ haneleri üçe baliğ oluyor. Bu hasluhancnitı
tından türl)ede banisi medfundur. Darüşşifa ayrıca bir mescidi de varnıi". M^'t de hu mes
mahkcmci şcr'iyc kayıtlarında medıûrdur. cidin evkafı hudur. Dükkân hâsılatı 25 akça,
Burasının hulunduğu mahalle timarhanc ma bağ hâsılan 25 akça, Durmuş vc Ahi Doğmuş
hal lc«i (Jcıımckdedir. Baniil Sivas ha«tahanv- kervansarayının zemin ücreti 26 akça olarak
yazılmışdır (15). Ilgından Akşeliire gelirken
(12) Etka/ mahtenl, AnadolU atik defteri, nu- kasabanın kenarında ve şosenin üzerind(;ki
m»ra 2S9, c»dld n u m a r u l 4S dır. büyük Ilıca A 1 û c d d i n K e y k u b a d ' m
ı I . ' J » Kıkaf mahzeni, haremern /urut defteri. olmasına nazaran Konya havzasındaki bu
t]4) No 442 Konya defteri. D«lt«rin U r l h l
vokdur. LAkin İçinde 931 (152Ö) twrthj v»r<lır. (15) M. Cevdet, Blahiı/ctül fcteyan.
VAKIF HASTANELERİ
I
'1^ i I
- i J
3 — Amajya DaruşjıfaM •A Gabnel
4*
1
]
n
1
— Var(j,n-j- Scyh E m r n r - !(|n- l)Tnarhanr»ı vr
r> — DıvrtUı'tlr
5»
T
•. • • •
t m
•
6 — Divriki'de
'm
•
•
•
•
*
Darüşşifa v e A h m e t Paşa c a m i i n i n
plân ve makta'ları ve darüşsifanın CEas kapısı
(A. Gabriel)
mm:
• ..». »
v« maklaı.
Sultan AHmed Oamil
TAHSİN ÖZ ;
Topkapı sarayı MUzosi Direktörü
Türk varlığını, tam değeriyle ortaya koy kolay kolay böyle bir menba ele geçmez.
mak için, incelenmesi gerekli, en mühim Yine bu vakfiyelerde, kütüphanecilik hak-
menbalardan biri de vakfiyeleridir. kmdaki şartlar bûgün bile medeniyet âlemi
Vakfiyeler, san'at, tarih, kültür yönün nin kabul ettiği esaslara uygundur.
den senelerce, aramakla elae edilmeyecek ka Darüşşifaya doktor intihabı için, milli
dar, geniş ve olgun bilgiler verebilir. yet ve dinin değil, yalnız hazakatin meşrut
işte bunun en verimli neticelerinden bi bulunması, ne kadar olgun bir dinıağ ve mu
ri, Balıkesir Saylavı Prof. İ s m a i l Haki hit mahsulü olduğunu gösterir.
k ı U z u n ç a r ş ı l ı ' nmjrürA; Tarih Ku Pek mühim bir tarihî menba olan
rumu belleteninin birinci sayısmda neşrettiği vakfiyelerin taallûk ettiği binalar ise Türk
vakfiyedir. varlığmm birer anıdıdır.
Karaman oğullarından tb r a h i m Mevzuumuzu teşkil eden Sultan Ahmed
B e y ' in Karaman imaretine aid olan bu camii, ister Marmara tarafmdan olsun, ister
vakfiyesi 835 H . 1432 M. tarihli ve muhtelif Boğazı geçdikden sonra olsun, zairin gözleri
zeyilleri havidir. Bu vakfiye, bez üzerine ya ni kamaştıran, cezbeden bir şaheserdir.
zılmış olub tomar şeklinde ve on yedi metre Hangi cebheden bakılsa, büyük kubbe
tulündedir. nin etrafma toplanan, di^ilen, dağılan tam
(On beşinci asırda Türklerin; içtimaî ve yarmı kubbeler, inhinalar, incelikler, göz
müesseselere verdikleri ehemmiyeti; tam mâ- leri yormaz, bilâkis hayranlığı arttırır. Bu;
nasiyle ortaya koymaktadır. İnsanî bir gaye Türk varlık ve kudretidir (Resim. I ) .
uğurunda bu kadar etraflı düşünce ve buluş- Bu âbidenin mimarı, M e h m e d A ğ a
lat, elbette Türkün ruhundaki yüksek hislerin her şubede yükselen bir istidad idi. Musiki
bir tercümanıdır. den başlıyarak sadefcilikte de üstad olan
Bu imaretin yüce mimarî kıymetini de, M e h m e d A ğ a devrinde; Türk mimarî
kalan ve müzelere nakledilen bazı parçala sinin bir inkılâbı olan bu eseri yaratmışdır.
rından öğreniyoruz. Yine Türk ve İslâm Eser On yedinci asrın iptidasında doğan, bu
leri Müzesinde gördüğümüz, kıymetli selâdon âbide, Türk mimarîsinin ve tezyini sanatlarm
tabaklarm imaretlerde kullanıldığını da hatır muhtelif şubelerinde en muvaffak olmuş bir
lamak, içtimaî yardım müesseselerimizdeki eseridir.
ruh asaletini gösterir. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivinde, bu ca
Fatih camii ve tevabii ile Ayasofya'ya miin inşaatma aid hayli vesaik vardır. Bun-
aid neşrohman vakfiyeler (1) ise; X V inci larm mühim mikdarı yani sekiz büyük cildi,
asırda Istanbulun topoğrafik vaziyetini göste mermer ve kefeki taşlarının işçiliğine aid-
ren yegâne vesikalardır. Bunlar bize Bizans dir (2).
eserlerinin yerlerini ve isimlerini bile tanıt- Bu muazzam eseri en kısa zamanda mey
trrmakdadır. dana getirmek için laş, en mühim malzemeyi
İstanbul'un Türk ve yabancı ırklardan teşkil ettiğinden gruplara ayrılarak işçilere
olan sakinlerini, hattâ hiryok stınatkârlannı verilmiş, her parti için, yay, çatal, burgu,
bayrak, anahtar, terazi vesair işaretler vurul-
da bu suretle öğreniyoruz. Sanat tarihi için
makda imiş.
(i) T a h s i n öz, Svvei stiftunsgurkuden Des
Sultan Mehmet II. Fatih, İstanbul 1935. (2) Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi. No. 36-41.
•26 ' ' r " •:''i'ifffir*';tfr
çiçeklerle hazırlanan panolar, birer tablo ha Fakat, Sultan Ahmed Camiindeki çiniler
l i n i almışdrr. Bu eserler yapılmak için konu - yalnz Topkapı Sarayı istisna edilmek üzere •
lacağı yer nazarı dikkate alınarak bir nakka- tenevvü itibariyle bunların hepsine faiktir.
şan heyeti tarafından resimlerinin çizildiği, Bu tenevvüü, mikdarın çokluğu da temin et-
ayrıca çinici ustaları tarafmdan teknik nok mekdedir. Bilfarz Süleymaniye Camiinde tür
taları incelendikden sonra nümunesinin İznik belerle beraber 4338 çini sarfedildiği halde
ve Kütahya fabrikalarma sipariş edildiği ve- Sultan Ahmedde beheri 16 - 18 akçeye müba-
saikden ve ehlihiref defterlerinden pek açık yaa edilmek üzere 21043 çininin sarfedildiğini
anlaşılmaktadır ( 8 ) . ve bu iş K â ş i o i H a s a n marifetiyle te
Ehlihiref defterleri, sanat tedkikatı nok- min olunduğunu ve 350,958 akçe verildiğini
de icmal defterinden anlıyoruz (12). Bu ma-
. tasından en mühim l)elgelerdendir. İlk defa
beddeki çini mebzuliyet ve tenevvüü hiç bir
M 11 a 1 1 i m C e v d e t 1586 (932) tarihli
yerde bulunamaz.
defleri neşretti. Bu defler; otuz sekiz sanat
şubesine mensub beş yüz seksen sanatkârın Kezalik T ü r k çinisinin en yüksek devrine
ismini havidir ( 9 ) . aid parçalarla tevakkuf devrine aid nüûıune-
leri de bir araya toplamıştır. Cümle kapısınm
Biz de; çiniler üzerindeki tedkikatımız es
üstündeki mahfillerde altlı üstlü y i r m i pano
nasında bunlardan istifade ettik (10). Bu
yu hiç bir yerde göremeyiz (Resim 6,7,8,9).
defterler hakkmda bir fikir vermek üzere
1060 (1015) tarihli defterin baş sayfası ile Beyaz zemin üzerine mavi, yeşil, kırmı
Kâşicilere aid sayfasının birer örneğini (Re zı, türkuvaz ve siyah renklerle meydana ge
sim. 4, 5) veriyoruz. tirilen panolardaki selviler, lâleler, sümbül
ler, Nar çiçekleri, rumiler, üzüm salkımları,
İlk sayfada kâtibler arasında camiin ya
erik çiçekleri, rozaslar, karanfillerin tatlı bir
zılarını yazan S e y i d K a s ı m ' ı n ismi
ahenkle yekdiğerine bağlanması, ancak Türk
görülür. Kâşiciler sayfası o devrin pehlivan
çiniciliğine mazhar olan varlıkdır (Resim
larını da muhtevidir. Bu kısım spor tarihi
10).
miz için mühimdir.
Yine Hünkâr mahfilinin pencereleri üze
işle baştaki büyük üsladlar bu eleman
rindeki camgöbeği çinilerin güzelliğini, üzer
larla on altıncı asırda Türk çinilerini hiç bir
lerine altın yaldızla yazılan gayet nefis bir
milletin erişemediği l)ir dereceye yüksellmiş-
celi sülüs âyet son derece yükseltmekdedir.
lerdir.
Şimdiye kadar bu şekilde bir kitabeye başka
Bu hakikati G a s t o n M i g e o n sa
bir yerde tesadüf etmedik. Bu da incelediği
rahaten söylemektedir (11).
miz çinilerdeki desen tenevvüünün tetkik edil
İlk inkılâp eserlerini SiilcymaniycAe ve dikçe ehemmiyetini arttırır.
yanındaki türbelerde gördüğümüz'çinileriıı en Yaptığımız incelemelere göre elliden
nefislerini Selimiye, Sokollu, Rüstem Paşa, fazla mhtelif desende çini bulunmaktadır.
l'iyale Paşa camileriyle, Topkapı Sarayında, Bu, bir misline tesadüf eJilmiyen bir varlık,
Selim I I türbesinde, Atik Valde, Ramazan ve tezyini sanatlar için bir hazinedir.
Efendi, Takkcci camilerinde görürüz. Bu hazine, asırlarca yalnız Türk nesline
Bu binalardaki çiniler gerek sır, gerek değil, cihana ilham kaynağı olacakdır. Maa-
renk ve desen itibariyle bu sanatın artık bir mafih bu, yüksek eserleri solduran, ezen son
daha erişilemiyecek p a r ç a l a n d ı r . Cidden em devir kalem işlerinin kaldırılması, kıymetleri
salsiz sanat harikasıdır. ni bir kat daha arttıracağı şübhesizdir.
III — Taş oymacılık: Bu sanatın en gü
(8) A h m e t Re/lk, Onuncu asrı Hicride,
zel parçalarını yine Sultan Ahmed camiinde
İstanbul h a y a t ı , İ s t a n b u l , 1333. Topkapı Saraj/ı Mü-
»esi Arğivl, No.. 486, 480, 9613.
bulabiliriz, Camiin dış avlusunun dıvarlarmı
(0) M . C a v d e t , tıeyU ibni batuta, İstanbul, bir kordelâ gibi süsleyen, narin kabartma tez
1632. yinattan başlarsak, gayeye erişmek pek zor
(10) Transactions of the Oriental Ocramic Sa laşır.
tiety, 1B334D34.
Binaenaleyh burada en gözü çeken ve
(11) Gastöu Migcon, Mamicl Jy'art » t u -
tulman, Paris 1627, Sayfa 220. (12) Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, No. 10746.
fuaSje kmâat neşraıBliDeiBİ} pek udSx biikiQ yaldıtk yanlar bu gQıeU!|i tamamlamak-
dadnr.
Bunlankn, Hfioklr mahfiiiiMUd mihrab Oefterimiı ücreti kat'i herden yejim be-
r c t d d a nefİMİir. Mîhrabm Um tun bir M - rayi mihrab diye bunu da ayrıca göstermek
delflt ve ince bir nHc ile i^enmigtir. Etraf tedir.
sâveleri, Myah* aan ve kıııuıu danuork ae» Bu mihrabm yanmdaki korkulukda yi
imt kSye nadir laflarla ıw>saj& iflenıniy ve ne bu aanatm en takdire çarpan yüksek par-
banlarm anaoMİa yıMslas. meydana gelmif- çalarmdadtr (Resim 12. 13. 14).
tir. Mihrabın iki koyesindrki, koyo yeşil fon Koca mermer hem ajur olarak oyulmuş,
üaaıine altm yaldnlı kabartma çiçeklerin ne hem de vücuda gelen dallar, lâleler, narçiçek-
fasetini istalâkdtin altma yerle^rilen yejim leri vesairenin üçerleri ayrıca odukça yüksek
teiyinat aon hadde eriştinnekdedir (Re kabartma olarak işlenmişdir.
sim U ) . Moıaik işlerinde de, Sultcn Ahmed ca
Malûm olduğu üaere yeşime Türkler en mii, emsalsiz bir tenevvü ve güzellik meşhe
eski devirlerden beri büyük bir kıymet ver- ridir.
flûşlorfr. Hattâ Yldmma karşı camilorin Pencere içlerindeki muhtelif moza-
knbbekrine konulnğunu da Manisadald Mnra- yiklerden maada bilhassa mahfildeki, pence
£ y e camii inşaat defterlerinde tesadüf et- re aralarında yedi pano, tabiatm verdiği en
güzel taşlar, en uygun bir şekilde açılarak
bir araya getirilmiş, kenarlarına yine renkli
Bu dd'terde Bahayi senld yefim bemji
taşlardan bordürler, mozayik olarak yapıl-
nihaden kubbei büzûrk btthafi jddmm, iki
mışdır.
oJet lajmH 520 akçe (13) denilmektedir.
Bu panolara müşabih bir tane de camiin
Mihrabm içinde açdc renk yeşimden mü-
büyük mihrabı yanında bulunmakdadır.
otasem bir gül bulunmakdadtr. Bunun .altın
İşte bu ulusal sanat ve zevk mahsulleri
da dört köşe yeşimler motayik olarak altm
nin karşısında eğilerek, diğer tezyinata Hİ<I
(13> ropfcapt terarı MMMH Arftvi, Ho. 10718- incelemeleri gelecek yazıya bırakıyoruz.
R. 1
R. 2
i f ' " " 7 ^ 1^ • :
1?" Y in
a:
J
J)-
0? 1
K4,
I
-J
put
•
#25
'i
fi
M'
V.4
-44
E?
4^
V/
w.
.5»
R. 6
4
e
4
o o
o
9
R.
e
ft
R. 8
•
i
if
R. 9
R. 10
II
i l - ?
İ4'
rr
33
'A
33
4i
ta
ABDÜLKADİR ERDOĞAN
Türk v e İslâm E s e r l e r i Müzesi Direktörü
di'nin şu üç l>e)-itli tarih kıt'ası mahkûk- Yalnız kubbenin göbeğindeki hatlarla binitin
ortasınd;ıki kırmızı zeminli nakışhıı eski lez-
dür:
yinatından bir örnek olarak bııakılnuşdır.
A ta fi pâk din Ih rahim
Camiin gerek içindeki ve gerek «lışındaki çi
Ki anındır Rinayı harf şiar
niler îznik mamnlâhndnndır. Selçuklular dev
Hamdülillâh temam olup Inrih
rinde Iznik'de işliyen çini k.'trhaneleri bir ar.ı-
Camii yilf yrrf hu raht[ü:nr
lık inhitata uğramış i«e de Selim T. in
DrJi Kandi hu camie tarih
himtneli ile bunlar lekrnr ilıy.'i edilnıişdir.
Murad I I I . zamanında yalnız iki kfırlın-
Bu kitabenin her iki yanma kelimei tpv- ne kayrledilmiş oldıığun.ı ('('ire bundan ^'ını.ı
hid'in birer riiz'ü ayrılmışdtr. Minaresinin iki İznik çiniriliğinin yavaş yavaş geriye doğıu
medhali vardır. Revaka açıl.nn mrdlıalin gilmiş obluğıuuı hükmedilebiHr. Bu snad.ı
tünde l,'iri%rrf zemin ii^orinr l>eynz rinilerlr llnttısn Rrfia Kınadı fKyiib KazMsı^ ııda
kıyınelli çiniler yapıldıf'i le'liil edilınişdiv.
ve diğer penrrrrlrri'i ü»tiindc dn Nler Iznik'de. iıfer Kyüb'de irn;ıl rdilnıi'; ol-
sını. bu çiniler örneği L'öriilnıiyen |i;ırça1ıır-
dandır. Banisi olan I b • MII i m P a ş n nııı
ve j'JI jit »»a f \t ^M-
merkadi cmuin bilişiğindr-dir. Bu merkııdin
iharrlcri v.ı/ılıdır. Kapı kit.ıbesi yokdur. II a d ı ın t b r a lı i ın I ' n-
nın «ag yanınd.ıki dııvard.ı bir madalyon için ş il nııı gerek im (•••ınıüııe. • crck'^c lıölıiıı Iı-ıy-
de J i * '» t j''^^ vr sol yanında ralıııjı aid ( I I : ')fıi; M: \r^(<()) IMIİIIİİ viik-
yine bir nı.'id.ılvon irindi' U ü^^. ke fiye^i Türk re Islıhıı E-nTİrı! ,1f//.~c.\/'nde teş
limeleri tokrrriir rlnırklrdir. Rıı yazıların hep hir olıııınıakladır. Bu vakfiye birçok lıakını
si de l.^^ivei•f zeminli çini ti/erine beyazla dan kıymelli bir vesikadır, f').')) sMİıifcyi ili
H A D ı M I B R A H I M P Ş A CAMII 31
liva eden vakfiyenin l)aşında haşiyeli levha mürcilıdİT. Bunların üçü de Paşa livasma
tezyinatı, daha önceki sahifedc Kanunî bağlı Yenice kazasmdadır. Dördüncü ve be
S ü 1 e y m a n ' ın bir tuğrası vardır. Vakfi şincisi Nikbolu livasına merbut Hezargrad
yenin mazmunu Rumeli Kazaskeri Konyalı kazasının Çörçör ve Kirevine kariyeleridir.
Hâmid Efendi (H) nin hükmüne ve Altıncı ve yedincisi ayni liva ve kazanın Ve-
Anadolu Kazaskeri Mu h a m m e d bin lonya, Zavid kariyeleridir.
A b d ü l v e h h a b (4) ın şahadetine iktiran Bu köylerden başka Tırnova kazasmda-
etmiş ve meşhur Şeyhülislâm Ebüs- ki üç değirmen, İstanbul mahallâtından îs-
suud Efendi de mucibince amel olun- hakpaşa mahalesinde hududu gösterilen bü
m a s m ı teyid eylemişdir. Her üçünün de el yük bir konak, Sinanağa mahallesinde hari
yazısı ve imzasile M u h a m m e d ve Hâ- ciye ve dahiliyeli yine büyük bir konak, Mol-
m i d Efendilerin mühürleri basılıdır. lagürani mahallesinde ve .Sultanhamamı civa
Başmda uzun bir dibaceden sonra î b - rında dükkân ve rriağazaları müştemil tek
r a h i m P a ş a ' nm measiri sayılmakta rar bir konak, Tahtakalede Acemoğlu mahal
vc hayratmm tâdâdma şöyle başlanmakda lesinde on beş odalı, ve dört ekmekçi fırınını,
dır: altı ambarı, dört kazanı, dört mahzeni müşte
Birincisi Silivrikapı dahilindeki meşhur mil konak.
cami, ikincisi İsa kapısı deniden mahallede Balıkpazannda dört dükkân, Îsfendiyar
ki mescid, üçüncüsü ayni mahalledeki fevkani mahallesinde i k i ev, îsakapısında bir ev, Da-
mekteb, dördüncüsü Davutpuşa imareli ya- vudpaşa mahallesinde tekrar bir ev, Îsakapı
nnıda dikili tasa yaknı îsfendiyar mahalle sında üç dükkân, Davudpaşn mahallesinde bir
sindeki diğer mekteb. beşincisi Silivrikapı ca fırın ve iki dükkân ve iki mağaza, camiin
mii civarmdaki mekteb, altnıcısı îsakupı nıa- karşısında dokuz dükkân ve bu dükkânların
hillesindoki on bir hücre ile bir dershaneyi üstünde dokuz hücre, Yenicamiin karşısında
nüiştemil medrese, yedincisi Yenika])i hari bütün müştemilâtı ile bir konak, Silivrikapı
cinde yolculara mahsus kazdırdığı kuyudur. mahallesinde üç hamam, ve bir dükâu ve üs
Buularıtı maslahat vc masraf ma meşrut tünde dört ev, yine camiin karşısında bütün
olmak üzere m i l k i silkinde bulunan yedi kö müştemilâtı ile dört konak, Silivrikapı'da yedi
yü vakfeylemişdir. Bu yedi köyün vaktile Ka ev, kale haricinde Selhhane mahallesindeki
nunî tarafından kendisine temlik edilmiş ol dükkânlar ve bu dükânların üstünde on bir
duğu da ilâve cdilmişdir. Bu köylerden biri oda. Palamut değirmeni, Galatada Karaköy
si Yenice, ikincisi Yörükler, üçüncüsü Te- mahallesinde i k i ev ve bir un değirmeni ve
sekiz dükkân ve bunlarm üstünde on hücre,
(3) Bu zat daha sonra E b ü s s ' j u d E f . nln
Kemer denilen mahalde bir ev. Lonca ma
yerine şeyhülislâm olmuştur. Hal tercemeslnl öğ
hallesinde bir ev, yine bu mahallede bir ev,
renmek İçin Konya Halk Sui'nln ç ı k a r t m a k t a oldu.
gu Konya revüsünün (8) İnci sayısındaki Kanuni
Kürkçükapısı dahilinde bir ev, Azapkapısı
Süleyman'ın vakfiyesi vc Kazasker Konyalı Hâmid dahilinde üç dükkân ve Balık])azarı mahalle
Efendi adlı y a z ı m ı z a bakılabilir. sinde i k i dükkân, Alibcngi kapısı haricindeki
(4) Defterdar A b rl ü 1 v o h h a p E f . nln dükkânlar, Silivri kasabasmda han ve dokuz
mahdumudur. Mildcrris. Haleli, Mısır, .^am, Bursa, dükkân vc bir kireç fırıur. Çorlu kasabasma
mollası olup (9G4) şevvalinde Anadolu kazaskeri, ol mülhak Yanaşık karyesinde bir değirmen,
du. (975) ramazanının (27) sinde fcvtoUlu. Edirne, Edirnede Sultan Murad imareti yanında Ber-
kapısında İbni Kemal yanında medfundur. A'lem,
kokağa mahallesindeki hamam ve dükkânlar,
esha idi. Hatta Mr fakire altmış akça getir diye
Edirnede Mczidhey imareti yanında bir ev ve
uşağına emredilp uşak altmış altın getirmekle de-
Oişilrmcyilp ita eylemiştir. Pir Sipahi xade bir ki-
altındaki mumcu dükkânı ve yine oradaki dört
tab telifile kendisine arzında yilz filliiri vermiştir. ev. Yenice köyünde Şeref çiftliği mezreası,
Kazaskerliği zamanında avaldi yctnıişhin dinar olup Tmıca nehri üzerinde dönen yedi göz değir
vefatında d/irthin akça Itorcn çıktı. Şairdir. (Teli- men ve bu çiftlikde çalışan köleler ve elle
fatı): Dcyzavi haşiyesi. Molla Celûl'in Ilaşiyei Tcc- rindeki hayvanlar ve ziraî âletler fBu kölele
Tidine haşiyesi, Hariri tarzında Makamatı, KiltUhü
rin ellerindeki hâsılatın dörtte birisini vakfa
Nafia Ha'KVnişinc ialikai vc laircsi (Sicilli Osmani,
•verecekler vc bökisini kendileri yiyccl-klcf
cUd. 4, S. 118).
32 i R n r f. K i D t R r.RDOC AS
\t kadıntarmı çiftlik hart>-inde kim<>« ile ev- indirdi kaldırmak iıjin de iki kuyyııın luılnıı-
leneJirnK-ycrHı;. k r n d i l e r i «h- lı.ıriçHpn Mr ka d ı ı r ı ı l a r a k d ı r . K a n d i l ve m u m l a r ı y a k m a k iı^'iıı
dın ile evleıınıiyecefcier). Voyrane ka/asında ayrua iki adam alıııarakdır. Kama/aıı >;(•(•(>-
iial<;ık i > k e l e » i d«'iıilen y e r « l « k i y i r m i lÜ.rl d ü k It-rindo a l t m ı ş , c u m a j n ' c c l c r i n d c r l l i . s a i r !;(•-
kan. S<'«lire k ı \ ı > ı dfiıilı'iı yardeki olu/ yıuli r e l e n l c on lnvş k a n d i l yakıiarakdır. (iaıni vr
dtıkkân. Toyran solii nalıiye-iindrki l'iskon- apte>llıaneııin teıni/liğitu' bakmak iı^in h i r a
ya karye>iıuk' kırk allı dükkan. S«'lânikde dam tayin olunacak, caiıiiye akar su pcliri-
Ayapala* mahalİJ'^iııdtki kırk »dalı konak, l i ı u c y c k a d a r su ç e k e c e k bir adanı kııllaıııla-
y i ı u - o r a ı l a on o d a l ı l>ir «'\. t e k r a r s t ' k i / odalı cakdtr. I''|:cr vâkılııı ııtakasindan İm işleri
l»iı v\. yapabilecekler bulunulsa oıılarııı tayini ten i l i
adındaki l-ir /alnı. onıifi ••lümümlrıı sonra talebe uıııva/zal olacak, bir de kapıcı istilı-
Kiılalıya kalt-^ini' k i m mnlıafı/ olursa onun dam olııiKicakdır. Hütün bu nıcmıır \c bade
nuiltxidli olacaîı -^arl kıhnmiMİır. ıııi'vc \eiilccek nu'blAfim mikdarı ayrı ayrı
lanikd*-. Çorluda. Silivridr ve liıınvlindcki terilirkcıı ıjerck o ılcvirde. t:cıckse dalıa eski
die«"r a k a r ıi/<riııdr ralış'.-.'.klarılır. lîıı vari- dev i l l e r d e vaşamış birçok larilıi a d a i ı ı l a ı ııı
d.ıllaıı lıatiU'. imam \r d.ırl ıııiiıv/inı\ nM_ı- adları ;'cçmckdc ve ı-mlak ve İkamclı-Alılaı ı
ya. miivakkilr. «da ve «•da'^ı t'ii/rl \r ya«ı run İstanbulini Iıanpi semtinde buliiiidiiffii
ilrrriliTİ'^ mikdarr t'«l>i! fdilmi-dir. \'Akıfın kınlından çok iincınli olun bu siınalardaıı
tılaka^ı evladmd.ın l'Afı/ iıtılmııır^a Irrrilı o- b.ı/ıiarınııı adlarını şur.ıva ilAve cdivorııııı:
2 — C a m i i n kapiM
3 — Cami kapısı tezyinatından
If'-
• -r — •^'ı/ır^
\
X
M. CEVDET 0)
Anadolu'da Selçuklulara aid vakfiyeler olmayan birisi tarafından ve yanlış imlâ ile
Osmanlılar zamanında aynen muteber olmuş yazıldığmdan mânası kısmen anlaşılmjyacak
ve esasları ve vakfm ş a r t l a n kurdukları va bir halde yazılmıştır. Bunun tashih olun
kıflar münderis oluncaya kadar ve bir kıs muş bir sureti ilek defa benim Elâhiyetül
mı da yakın zamanlara ve hattâ bu güne ka Feteyan eserinde neşrolunmuş, imlâ yanlışları
dar payidar olmuşdur. Bu meyanda zikre ve terceme de bilâhara tercemesinden fe
şayan vakfiyeler az olmadığı halde Selçuklu ragat edilen bazı elkap ve lüzumsuz nokta
tababetini alâkadar eden vakfiyelere pek en ların işaretile beraber ve D o k t o r Sü
der tesadüf olunur. Yalnız 614 (1217) de h e y l ' in arz;usile tarafırndan yapılnıışdır.
birinci İ z z e t t i n Keykâvüs tarafm-
dan Sivasta yapılan muazzam darüşşifanm
617 (1220) de tanzim edilen vakfiyesi 1937
senesinde evkaf mahzeni evrakmda (1283
Anadolu defterinin 290 ıncı sahifesinde) eli y^x^M^y (j-ı^ı fi^u^^ij
mize geçerek birbirimizden habersizce aynı
tarihlerde D o k t o r S ü h e y l de istinsah
etmiş Elahiyetül Feteyan öL:iil \ ^ ^ \
eserimde müjdelediğim veçhile i l k defa Ro-
manyada 1932 de toplanan beynelmilel Tıp ([2]0L.xi( öl-^V^^ ^^'^ ^^^^
Tarihi Kongresinde bunu mevzuu bahsetmiş
tir. X I I I üncü asırda Anadoluda Selçuklu
hastabanelerinin idare tarzına aid elimizde he
men yegâne bir vesika olan bu vakfiyenin
kıymeti büyiikdür. Bu vesile ile bütün vakfi
yeleri gözden geçirdiğim rihelle elimize ge J;,> ( c i l l ^ l o ^ l î ) J > J>..3 ( J > i \
çen nuıkaddcm ve muahha; vakfiyelerde has- <frjLi.ll SJIİ-İJ) 3 JUJI-tj^^^i-Uj-*
lalıanelerin idare tarzları ve kadroları ma
hallî ihtiyaçlafa göre aşağı yukarı biribirine
>> ' * ' ' ,
benzerler. Bu Keykâvüs v(ikfiyesi.]c de Ana \^ \Xik ISA-aij Lfr^w I^TL.^IO) j , . U » J
doluda diğer Selçuklu lıaslahaneleriııiıı ida
relerini ve lıbbî ve idarî k a d r o l a n n ı öğreni "ic^ u k » \yu. L ^ -
( ) o'jlj^' j -^'W
1 4 . 4 * ^ Âli » . I ) l^l^—•
linedar K c r r u h hin A > d u I I a İt ı miite- İdinde oturmak rnüleassir (dur, lı.'ısılı inii-
\ r l l i \ r N a / ı r ta} in ctıni^îir. L »ladüddar da- lağ etlilemez hale j-elirse evkaf lıâstl.ılt, I U I I N
ru>>ila <\ k a t ı t ı t istiTM.- biz'..it. isterse naibi va- limanların fukarasına, a\; nuimiıılt ı c , nıiskiıı
»ıl*»ılc ıdart' ıdvr. Arzu rttiği adaiıii tevkil lere (1-^) sarfedilecektir.
f<i<-i'ilir. /aınatı i>tı.T;^; \ekalettcn azlcyli- i i A I I M 1:
ş t b ı i ı ı . Hıı bapta hit; hiıu><.-ıtiıı itiraza hakkı İtil vakfiyeyi tliııleilikıleıı sntııa ılej},i';.ıli
)i'k«iiir. G»ifk ııtmım i'skafda, gfrfk ijbıı da- relilerin •tunalıı bttyunlartna tdsiııı. Allah ist
ru;«ıl a v\kat i m l a la>arrııt , tma bırakıltııı^tır. tlir \e bilir. Allah nielaike ve halkın lanclı
H a / ı k . l a l ı m ı . akraıııiKi taik tccriilx-li, ahlâkı kıyamet gününe kadar bııniarııt iı/erine ı>l
ı n n i i < / / ı |ı -jaı lataıılıktaıı u/ak htkiıııleriıı sun. .Allah vâkıfın kabrini piiıııı'ır. ııurlııı
hvkitDİrriııiıı ı kclıhallar^ darü^fada ma etir ihsan eylemin. .Mlalı iyilik yaiıani.ı
ıkaiüı; niı tı -alih ( ı r r a l ı l a r ı ı ı ıııaa.şatıııı o tes rıtt eerini zayi etmez, llilâkis bir iyiliğt; beticl
hil cdt r • ' ) ; . on basene ihsan eder.
l .İM\ı- tt'ılariki itjiıı «pareler arar, darüj- N'âkıf K e y k â v ii s, İni vakfiye ile (!eıı.ı
Mtaiiitı tmıhtfltl dtrecfierdeki ıııüstahdeıııim- bı Hakkı, peyj^amberlerle evliyanın, tıılılaıı
mti i^liTim <• tf^bit etler Allahııı ihsan ettiği III. bütün melekleri ve sınıra da mii>liıııaıılaı ı
hi?ı!atı sc a\aidi nıucmcletı \e ıııufas.salan ijlıad ctmijlir. Meseleyi bir (;ok islâm kınlı
me/kûr Mütevelli K e r r ıı h " uı\ eline larma arzetmi^tir. lUmlar kendisindett sadn
nıevdiiilıır. 'Allah muvaffak elsin. olan içbıı vakfiyenin şer"an sıhlıaliııe link
\ a k i f l ı a ^ ı l a t H i ı ı ı ;ureti sarfına gelince: metmiştiler, imza (.1 1) lenfiz ve hüknıiiııii i n . i
Ha-ıiat c w e l a nıe/kûr evkafın imaretine eylemişlerdir (,l.'ı).
yıkılan bir olurca binasına, harap olan (13) Miskin j/<"'"i'V"l mıvlşfllııc kııfl Kcl'nlv.ı
fıKnra klanıma derler, pis dcnınk drf-Jkllr. Tııın Iı
kı-mın tecdniile la/ım gelen tamirat ve İsla
kara da dcClldlr (M. CovdcU,
hata; harrti hi^solutıııııca ^allatı vakfın tez-
( U ) İlk liisdık .-ddi (il!) iVlTl) d" AkMinnv.!
yitlinc ?jrfnlunur. kadı olan ı rlliHklıııniB«Rklrl nırııııdlkl ııııııı-MU<• ı H
r.ur.ıian t . ı / l a k a l a n ı nıc\kıı!.ılm imare- » r y I I I bİM A 1> d d 1 k e r 1 m bin M ıı 1 ) m n d ' d ı
lıtıe 1 lUı -artftlılir. K r V k & V ti s • den Inınn t)l//«t IvUlcn k İknıı r m I ı-
\'ıu l.ab.i.ı li( t -< ıif biladt Kumda mııa- l)(d pdtip vakrı-ylrdlftlııl tasdik ve lınvıı clinl'.il!
tklıırl tR'dIk Inı vakfiye K r-v k ft v il M ' im v^ in
mt'lAl - l i ı . ı - ı t ı a L-ıren bcva/ mımusi. suliaııi
tından wnira Knnyayu licldlr.lndc Knnyn h m t ı
paraılaii li-ırl i irı «lirinin -arfıılilir '11 t. Eli ul fad İl M a 11 s I I r • ca lıcdlk ( M I I I I I I I Ş I Iı. V u l .
U . ı l i ı t i ' t ı bin ıııiüılı ı I 2 ı >art<'ılilir. B u n - flyrnln (jalıllIcılııln doKnılıiKuııa ve vııkfİyinin d"
dan 1.1/1,1-1 I İ . I I U ^ M I . I ııı.ıh/i'iuiHİf >aklaıur. rn (ilduıSuım hUkmrltlın, drtnl(;tlı. (il!) ı \ i
İt abııni.ı bMiınnl.ı .ik.ir.it vf IIIII-I.K ilâl. ma ra vakfiyeyi rehlylllftlnr r<i:> Mu ıkl yıl,-, ylııııi l l . l ' i .
Kayseri linklini A h m e t bin ı. e ı- ı • f a r A l ı m '
lttı . i i ı n a r . ı k mıvkuı (•\k,ıla ii.ıvc eıiilir.
d (I 1 I a d 1 ve ıcıl .SIva'i lırıklıııl M ıı lı m ıı I m -
K i! M I iM • ı l - ı ı n v.ıkıtı mi rinim. ııa/tr Ş e y h l l l ı . ı e y l n lıln A Iı d II 1 v e b a p ııılıbdıli'
vr mult '.ı ! I ı - i n i n lı.u > I /.ını.ıntnila v.ıkıl a k a - ta'dik e( ıııl'jl İr. t mbeijlnrl ıi'nr rlcallndi'n Tııkul ' . ' b
ratr u', ~<iiiı|' tı l . ı / l . ı nnııblrilr icar etmi'ine- rlndeıı K ı ı l b e d i l i n bin 11 a y r e d d 1 n ' İn lıi'l;
Icrıiii. ilk 11 ırt' munk.ı/i olm.nlan yenisini kını bnlnyorıız. (Jelıltler nieydnnındıı I l ' ı ' V İ n '.'•
,ıkıl' \ 1'nil I I I ' 1 ' I mi l.ıllıa--a / . i l i m . I.ım;ık;'ır. l e b i İbnl K e m a 1 e d d 1 ıı A lı nı e I. Mrvlfınıı 11 n
m 1 d e d d J n İmzaları vardır, M a h m n I. bin î.ı '• v
eıiıiıiy I r . i ı i n u v .nl.ıınl.ır.ı bir M ' V icar u l u n -
II ( I f e y 1 n bin A b d 11 I v e h a p bunlaıın ı.iibi'
n ı . m ı . ı - ı n ı ~ ıı t k n ) ııniMİıır. detl İle benim nezdlmdi' vakfiyenin liibball n n l n
\'',ı!ı -,ıkl.ı~m. vjsrr darii'^Mf.ı malıv ve şildi, demekledir, Kııt, b e d d i n bin II ıı v ı '•'I
ınıınıiiTi-- olur. Iı < dnlı mıı«ti'lıil bıılıımtr. d 1 n de II (1 s e y 1 n bin A b d 11 I v e lı b a | i Inixir ıın:
• r: V • •. .ı, : •.. rıl.- ni;ı.-»ş^ı vı- talr-l'-alıı ı lıl- da tsahadel elınlı;tlr Vakflyedı. aynın O'imıınlı yi
•.. r : : I . •;; , M C ı. nınııına alıl l a M İ l k l e r varılır.
• ' I::,kr<- <l.tr r - . i r i l - K l ı r Mr..kıı(nlı. birııkılııtı (ITıl Cenabı inıkka lıamılıl wnii, llazııll I'''yi',"in
ü''.•/*;>;'.':" ',r ^nirrrVtT (M Ovdrt) bere selfıvat. al ve esbabına te'dlmııl ııu / k ılı d uı
': ! ' , . : . .M-.r -./KI: mru ikl hin ıllrhrm Vakfiye K e V k ft v U'^ • Ün nnı'dlKind» laır/lm. vein
t'y: ., 'îi-.. tılr ktıMt \ar^-ft
unıutnl (İH (ııi'ljı .Sel'.uk kailıları tarnfın'Inn ıniıkr-neren 11*
r -.ıtı'nıı :<k l!imaıı--ı/<lır. DMiırk kl dil- etlılınl'iHr, ()'=ınanlı devi.dindi. İşbu vnkllyı- M I .
\ f > ; \ . :• : nr ı M f>vrlı-t ) . r«k 1211(1 ıiaii!)! tarihinde evkaf deflerine ( M I ; I I 11
r,:. • .11. K.; k 1 rüı r lılr vıud \\rn\\ kllı'tilr iniştir ( M, C, ) .
Fatİl-â Uıtilliy esime eıid digger mtihim
tDİr Vakfiye
Topkapı Sarayı hazinesini hir kat daha göre bizde icadı tarihi olan 1134 (1721) sene
kıymetlendiren eski evrakı Başvekâlet Arşivi sinden evveldir. Lisanm güzelliği ve sadeliği
mütehassıs erkânmdaiı bazı zevat tedkik ve itibarile eski Evkaf mahzenleri evrakmda
tasnif ettiler ve bunları da Topkapı Sarayı mücedded 28 inci Anadolu vakfiyesi defte
Müzesinin değerli direktörü B a y T a h s i n rinde kayıtlı 875 (1470) tarihini taşıyan ve
Ö z ve Arşiv memuru B a y Z a r i f ilmî ted- arabcasmdan bilâhare türkçeye çevrilmiş ve
kikleri çok kolaylaşdıran bir usulde dosya- bir eser haline konmuş türkçe vakfiye
larmı tanzim etmekle büyük bir hizmet etti lisanmdan çok sade ve güzeldir. Bel
ler. İşte bu i k i zatm delâlelile Fatih Üniver ki de arabca i l k vakfiyenin ve lâkin çok se
sitesine aid mevcud arabca ve bilâhara türk- neler sonra türkçe yapılmış bir hülâsası ve
çe tanzim edilmiş vakfiyelerinden birisine da daha doğrusu i l k vakfiyenin tatbikatını kı
ha şahid olduk. saca âlelmüfredat gösteren eski bir talimat
Hâlen bu vakfiyenin kabı yokdur. ihti name halinde de kabul olunabilir. Yazılış
mal ebruli ince kabı vardı. Çünkü bu vak tarihi takribi olarak böyle düşünülmekle be
fiye katlanmış bir halde bulunmuşdur. Belki raber en mühim cihet bu vakfiyenin en esaslı
de daha evvel bir kabı vaıdı. Bu vakfiyenin noktalan en veciz bir tarzda izah etmiş
17,5X50 eb'admda kalmca bir iple dikilmiş olmasıdır. Bu vakfiyede sıra ile Fatih camii.
8,5 uzun sahife (Şekil - 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, o, Medarisi semaniye, türbe, darüşşifa ve ima
9) metni başmda ve sonunda hiç b i r tarih ret vazifeleri yazılmışdır.
yazılı değildir ( 1 ) . Kaybolması melhuz olan Vakfiyenin fotoğrafmda görüleceği veç
kabında tarih bulunması ilitimali düşünülebi hile bütün teferrüat sıralanmışdır. Fakat bu
l i r . Fakat ayrı bir yerde böyle bir kabı da nun metnini sıra ile neşretmekden ziyade şu
bnlunmamışdır. Burada terbiye edilmiş ve tasnif ile neşrini muvafık bulduk. Türkçe vak
âherlenmiş Venedik nev'inden beyaz kâğıda fiyenin metniyle kısmen karşılaşdırılabilmiş-
yazıları bu vakfiye başda ve sonda boş sahi- dir. Bu karşılaşdırma ile verilen ve yevmiye
faları ile beraber 12 sahifedir. Hâlen biraz hesab edilen ücretlerde büyük fark yokdur.
harabcadır. En başda boş sıhifede Yalnız bu kadroda bazı ilâveler göze çarp-
makdadır. Muhakkak k i hu kıymetli vesika
yazı.sı vardır. Topkapı Sarayı Arşivinin esas vakfiyenin birçok cihetlerini gayet açık
(3882) numarasını laşıyo.-. surette izah etmekdedir. Fatihin arabca ve
Arşiv memuru Bay Z a r i f şimdiye kadai türkçe vakfiyelerinde ve ilerek bu veciz vak
tasnif elliği vesikaklarm yazı larzlarma ve fiyede bütün iıizmellcr aynidir.
kâğıdlara vc buna benzer vesikalakra islinad Bu vakfiye lüliıassa imaret nizamları
ederek buıuı X V H inci a^^ra aid bir vesika noklasından çok eiıemmiyellidir. Bu nizamna
itibar etmekdedir. Bunu zarurî olarak kabul mede bu vezaif bülün tefcr.üatile yazılmışdır.
etmeğe lemayiil çimekle Itcrabcr X V I ıncı as- Bu izahat bizde imaretlerin esas vazifelerine
asra ait hir vesika olarak da düşünebiliriz. aid mühim cihetleri tebarüz ettirmekdedir.
Kadroda Maliyecilerden balısolunmadığına Burada imarel nizamları bahsinde bunlar
metninin esasları bozulmıyarak aynen sıralan
(1) Okunaklı nesih Uc yazılıdır. Bahis başları
sülUsdUr. Yazısı güzel bir hattat t a r a f ı n d a n yazıl-
mışdır.
mısdır. Mevzuu bahis vakfiyeden çıkartılan ve
40 Dr. A.SC H EY L ü NVER
1 IV\»ab 2 akçe
I H a f t / ı kiitiıb (t » Vakfiyeile de :.yni ücreti nlır.
1 Katibi kütüb
lm*r,ılf pi}tn •ifmrh '-ffidlfri ır türkü /'(l/ı7ı l ullıiinı- ırrilrn nuıhrıuf ln ılt /i:
lü, : Hasır lıei'iiiıı 1 akea
rafta yağ > »
Pirini; çorha>ı
Kandil \ e Mipiırı:i' rt
İSu^tlay aşı:
Itıı^ıİJMiı varma«ı lıal olarak lielf-iiwli pi>«'r- Tıırkı^eye e e v r i l e ı ı esas v a k f i y e d e ((iaıııi lıa--ı
İ L / k m n ı ı / l a r . i - l e y n ««-kı-r k o r . aşıırı- uihi n it,iıı kıılle y c M i ı 1 . ı k e . ı . zeylin yajiı iı,iıı
ver. i»(rvj'!i (11/ koşarak ı;ı>rl>a j;il>i iı;»»r ı IJay külle yevın lıeş akea, \ e e.Hiılı \ e k a ı ı a d i l M -
Zir»a: hedrli:
Sor.ır, I nrlıe
D.ıriışşifa
lr„:'>l \i riirl hiiıiı lı rinıtf l.lıllnnılnn İm.licit alııiıe
rahlıaııe
lialalıanel(;r
K ' ı , ;;;; < ! İ . i!i.ı\ıl.ıno/. İli/, lıılplay. mı.
•-oj:,ui. i.,ii,ıj!i ' k ı ı ı n u ı ı ı . fulfill ılıiher), no- Meklcl.i şerif
î kıl ık, k'ırnk, Nopırl, lıa/ıı ( p a / ı ) palı- ll.'iıııaınf lar)
rar N.ıj.r . U . U K İ I I . I'ırinr. 'ideya^ lyag) a«el
1?,! '(r;ıHl(llti-,ıılln(tM t rlrll~rrııl' O H Ilı İl n
' i . , ı l ' . 1 ı/ii ı./'ınıı l.ıırm/ı r,ı/akıi, erik. İ N I -
« » tl «• A h m r cl ;;.'),'< (I7I(;) V<-Ii!jü(l<lln hUiüv-
<!am ıl -ıiitııi' 11.'II. nijaı^la. /afran. paı.a.
hanr%{ nıııunıti 24Î4 hunıyft (inııiillthaııc) flpnıckdcu
iJ.ır^ii,. k iLinfıI. ülr Triıirnmmı s'liimilyfyc <!'' (U'tUmıı»') <lrr.
MÜHİM BİR VAKFİYE 45
Bu vakfiyenin elıcmıniyvtini Icbariiz et kapladığım ufak bir gezinti bize gösterir. Bu
tiren noktalar : Istanbulun imarında ve burasının lam ilmî
1 — Fatih thmcr.silcsi külliyesi müşte- bir merkez haline getirilmesi için yajıılan fe
ınilâtı l)ii{;;iiııkii bir yalı nıcklebi mesalıesin- dakârlığa büyük bir misaldir. Her ne taraf-
dedir. Imarellcıı taİPİıe ve ınııallimler ve l)ü- dan bir misâl alınsa çok büyük lıiınniellere
lün müstahdemler yemek yemişlerdir. Bunla şahid oluruz.
rın nizamı imarethane vez'ilfi ve ihracatı kıs 5 — İmarette verilen yemeklerin mu
mında yazılıdır. Müstahdemlerin çoğu hirer gaddi ve leziz olmasına \e çeşitlerine dikkat
aş almışlar. Bazıları da i k i aş almışlardır. olunmuşdur. Fatih Ünirersilesinâe imaret kıs
Yalnız imarel masarifile alâkadar evkaf kâ mı büyük masraflarla idare edilnıişdir. X V
tibi, ve Emanet Şeyhi ve vekilharç gibi zevat inci asırda Türklerin İstanbul da yemek ve
ve medreselerdeki muidler ikişer aş almışlar tatlı çeşidleriııdeu bazılarını öğreniyoruz.
dır. Dikkat olunacak olur.sa Türkler Aııayurdla-
2 — Fatih zamanındaki rayiç akça bu rıııdan bu yeni şehire geldiklerinde âdetle
günün gümüş (5) kuruşuna muadildir ( 4 ) . rinden vazgeçmemişlerdir.
Memurin ve müstahdemin kadrosundan Yemek ve âdetlerinde muhafazakâr dav
alınan ücretler hesah olunnbilirse de umumî ranmışlardır. Bazı yemeklerin ya])ildığıııı
aylık ve hattâ gündelik masrafı bilhassa ima kullanılan maddelerin sıralanmasından öğ
retin kaça mal olduğu bilinmeyen birçok satın renebiliyoruz. Bunların liir kısmı da bu
aldıkları levazımın fiyatları tasrih olunmadı gün mııılulmuşdıır. Iınarellen istihkakla
ğından tam bir büdce tayini kabil değildir. rı olanlara ve istihkakları olmadığı halde
Fakat vakıf hademesiııdtn itibar olunan bü yemek yiyenlere çok mikdarda verilmişdir.
tün ilmî, tıbbî vc idarî heyetin aldıkları üc Fatih imaretinin yalnız fakirlere ve talebe
retler az değildir. Bu mânaca kendilerine dol istihkaklarına mahsus olmadığını görüyoruz.
gun maaş verilmişdir. Ayni zamanda imaret Misafirlere ve hattâ ckâbîre bile büyük ve
ten de istihkaklarını bol bol almışladır. hususî ikramlar yapılmış ve onlara ayrı yer
3 — Fatih Üniversitesi kadrosu çok ge ler bile ayrılarak burada da teşrifata ria
niş tutulmuşdur. Bu yüzden birçok aileler re yet olunmuşdur.
fah içinde yaşamışlardır. Zamanın hiç bir ih 6 — Hastalıanede hastaların yemekleri
tiyacı ihmal olunmamışdır. ayrı pişmekdedir. Esas vakfiyede teferruatı
4 — Fatih Üniversitesi çok geniş bir sa gayet güzel tasrih edilmişdir.
hayı ka])lar. Ayni zamanda 16 medrese ve Vakfiyedeki geçen istilûhlar :
sair müştemilâtın ne kadar büyük bir sahayı Akça. Hatib. îmanı. Müezzin. Devirhân,
_» •
1
-/
2
3
•1
J
S:
\
Kvir'an tercümelerinin Dil b a L k ı m ı n d a n
değerleri
ABDÜLKADİR E R D O Ğ A N
TUrk ve İslâm E s e r l e r i Müzesi Direktörü
rii'.ivllk r i r l c r l c i ş l c ı ı m i ş . l ı r ı ı d c ı î • ( • k i l l e r l e •iii'^Ienini'
ItUnbul if* çok u r i f bir cildi, vaidir. yılında a»lından İAtinsab edilmiştir. A b-
E»^elkiler<İFn b « ^ a kur*an lermitmidir. Da me d Salih bin .Abdullah adlı bir
ha Mmra Türiçryr çevrild-jii ifadr tarzından bilgin t i l : İ09fı - M: l(>»t) yılında Bagdad-
trailmrktMİir. Tarihi ı«Tcrn»r r d r n zatın da Abdülkttdir (ieytânİ f'umıınde Türkçeye
adı yazılı drğildir. Kakat nunda yazan iıal- çevrilmiştir. Terceme tarihine ju mısra" söy
talin >.f adlı olduğuna dair bir lenmiştir:
krtrbr ilâte rdilmi^ir. lUşında Mihrişah
jCÎ
kadm ura/ından H : 1210 M : 1795» yi- .
Iında vakfniildiğiıır dair bir kayıl vardır. 1096
aMriık tahmin r d i l m r k t r d i ı .Müzenin •2t))
Hu lercemeden daha önce Uzun ibrahim
. \ o : finda kayıtlıdır.
Paşanın emri ile Y a k u b u Ç e r h î ' ııiıı
6 : Boy: OM m. K n : 0.76 m. K a l . : 0.07 farsça tercemeli olan ^ cüzleri
m. 1552 .Miyfa %r hrr savfada 11 »atır>.
ni Türkçeye çevirmiş ve İbrahim l'aşa çok
M r h m r d Hin Hasan adlı bir beyenmiştir. Hu tarzda bütün Kur'anın ter
u t Urafından «H: M : \M9> yılında ceme edilmesini ve Arabça bilmeyen Türk
yazıimı^ır. Sonunda l «küdar'da Deıatı^ı Za- çocuklarının da faydalanmalarını cmrü ten-
J- Tfkkrunt vakfrdildigine dair bir kayıt bih eylemiştir. Dunun üzeıine J.j»Jlj(y>
vardır. Başında ite Abdullah Kızı .1.>:!'«-*l>» <«-Jİ>-^'>* ve haşi
Rukıyp Hatun tarafından l^küdarda yelerini ve diper mutelw! eserleri araştırarak
Drvatçı Zadr d m i w k l e maruf ^rh Muslafa dört yıl içinde bitirmek niyeti ile işe başla
Efendi Türbrune vakffHÜldi^tni po^tcren mış ve fakat fazla çalışarak bir st-nede bi-
mahla.<ar bir vakfiye yazılıdır. Vakfiyenin ta titmeye muvaffak olmuştuı
rihi iH: I08V) tür. Ne lu-«ında. ne de baş-
Terceme ederken (Kazı Heyzavî) uiıı
k< bir yerinde tezyinat yoktur. Sayfaları red-
J jöllj'j'' il*" H ii s e y n î K â-
vel»izdir. Terremeler »alırlar arasındadır. Hu
ş i f i ' İlin 1 inden dntia fazla
afimdan alınmı* bir «ir. ektir. Ter<-eme*i
istifade ettiği için bu fertcnıcııiıı adım
r^ki. Türkçe kelimeleri .•henııniyetlidir. Irt-
j^jiVl} ^ A İ ^ ' j l ' l Î J , j koydupunu tnıı
releıtK4ı için |ta«lı babına l ir me\zıı olabilir.
mukaddimesinde söylenıcklcdiı.
Müzenin •2.^7» nıımara»ııifl.-ı kayıtlıdır.
Tcrcemeleri sayfa kenarlarında yaldı/lı
O' ^- Ha>.k - J^\>
cedvrller arasındadır. Haşlan başa iıarekcli-
j'j- - Az^ıık
dir. Hazı yerlerinde izahlar da vardır. Dil
wU'».'j' l ««ular l-»i'eri \« Türkçe lûpatlar bakinitiidan i>irinci. ikin
ci ve alımcı ııunıaralard ı izah edilen lcr< <-
- U : r Yazuk { .l:^' ) meler kailar clıcınıniycli lıaiz «h-ğilse <le yine
J_Jı^l r Volrri Jjl ilmiHİ edilenıiyı cck deıcr ' de kıymelli bir Icı
«•»'tneılir. Kabı koyu vişne r e n k nıcşindcııdiı.
Ct j ^ ' Suç ^rçirnu k ^ • - t ? ' ^i"*
Tezyinatı sadedir. Mii/ctıiıı (201) No: sıııdıı
f^^i : Gin cır
kayıtlıdır.
j» Kığırmak
;î ; Hoy: O..'..^ i n . I'ıı: ().2() n i . K a l . :
O.'X) m. ( 10.7) sayfa ve her sayfa nesli ile
^i* : t «ıırurıı iJ')J})^ yfızılı 'î satır).
*tjj~-. Deprmme - *t t j ^ i Hunim Tiirkeeleri snlılar arasına k ı r n ı ı
1 : IW.y: O. t i m. S,,: 0.2.ı m. Kal.: zı i l e ya/ılnıış ve lıarcki'leımıiştir. Haşlan iki
0.9<> m. lOVî «ayfa \e her «ayfada kalırı tır;»- sayfası nıa\i. ııenbe. siyalı yeşil, kırını/ı \e
hile 10 «alır». sarı yaldızla tezyin edilmiş ve ince bir
Hattan iki «ayfa*ında liaHİyeli \e ürün- temle vaztItııışlır. Kcteb. ve tarihi yoklm
r i ; *avfa«ında kublx-ii lr\|ı;)lar vardır. Sıır«' Tnhmiiıeıı beş avırlık bir terceniedir. CiMi
başları başlan »onuna kadar )al<li7,iı ve koyu kahve renk meşin ii/eririi' kalıarlmaiı
ludur. Hg d a I m u k a t a a ( ı«ı Sü ve köşebeiıdlidir. Te/yiiıalı Hirinci Selini
leyman tarafından t H : 1142 • M: 1729) Devrindeki İstanbul tezlıiblerine uygundur
KU R ' A N T E R C E M E L E R I 51
— îssi Dizeleşmiş
,1
r4
'ti, SJW1S?.
i
A — ri nımı;»ratt Kı/r'an'ın l)4^tMn \\k «Aİıifnııt
74 n u m a r a l ı Kur'an'ın b a ş t a n ikinci sahifesi
»
' 1 Ik.* •
W-
0
4U
i*
4 ^
HM
<3
•Sr.
•M
i l m
Kİ
At*
4ir
Bu yazımızda İznik surları içinde ve ci- yan ve ölen birçok devletlerin tarihleriyle
varmdaki âbidelerimiz hakkmda 1937 yılm- alâkalıdır.
da yaptığımız tetkiklerin neticeleri arzedile- Garbî Anadolu Devletleri hakkında ya
cektir. zılan bütün tarihler ve tetkiklerde bu şehir
Türk mimarî tarihi bakımından bu eser hakkmda bir miktar malûmata raslanır. Bil
lerin diğer devir eserlerimizle mukayesesi ya hassa İlk Kurunda bu şehirden bahsedenler
pılarak bugünedek gizli kalmış ba?ı nokta den Coğrafyacı I s t r a b o n , Roma valisi
lar ve karakterler aydınlatılmağa çalışılacak P 1 i n i ü s ve Bursalı R e t o r Diön'ü
tır, iznik, Osmanlı Türk san'at tarihinde Bur zikredebiliriz.
sa, Edirne ve İstanbul kadar belki bazı ba
Yeni tetkiklerde de bu şehir hakkında
kımlardan onlardan daha mühim hususiyet
eski tarihî malûmata rastlanacağı gibi G r e -
leri haîi!! bir,.san'at şehrimizdir. Fakat bugün
lot, P a u l L u c a s , H a m m e r , L e
millî mücadele yıllarmda müstevlilerin en
o n de L a b o r d e , Charles Texi-
çok insafsız davrandıkları bir köşe olarak,
er, G o 1 t z gibi müdekkikler tarafıudan
gerek hatırlarile, gerek yadigârlarile, birçok
malûmat verilmiştir.
noktalarında tahrip izleriyle gözümüzün önü
ne serilmektedir. Bugün bu harap âbideleri Bu kadar mufassal tetkikler mevcud iken,
mizin dikkatli eller tarafından onarılması Türklerin eline geçmeden önceki İznikin ta
icap etmekte ve bu mühim iş bilhassa Kültür rihi üzerinde durmak lüzumsuzdur. Arzu
Bakanlığma ve Vakıflar müessesesine düş edenlere kolaylık olmak üzere yukarıda mü
mektedir. Ben bu yazımda eserlerimizin bu elliflerinin bazısını saydığımız eserlerin ad
günkü vaziyetlerini de elimde mevcud malû larını yazıyoruz ( I ) .
mat ve vesaite dayanarak kısmen gösterece 1081 M . yılında Selçuklu Türklerden
ğim. K u t l u m u ş o ğ l u S ü l e y m a n tara
İznik, Bursa vilâyetimize bağlı ve ken fından Anadolu Selçuklarınm idaresi altına
di adı ile anılan gölün kıyısmda bir ilçebay- alınmış ve merkez yapılmıştı. K ı l ı ç A s -
hktır. I a n zamanında ise 1097 de birinci Haçlı
Bursa'nın 55 kilometre şimali şarkısinde- ların pek büyük gayretleri neticesi tekrar Bi
dir. İznik gölü Gemlik körfezinin 20 kilomet zans m eline geçmiş olan şehrin 1330 M . yı
re doğusundadır. Bu göl dördüncü zamanın lına kadar büyük vak'alara sahne olduğunu
başlangıcında çöküntülerle vücut bulmuş yukarda zikredilen eserlerde görebiliriz.
12 - 32 kilometre uzunluk ve genişliktedir.
(1) B u s b e c q : ed, Plantin 1585 - G r e l o t :
Mesahası 300 kilometre murabbaı ve derinli
Relation nouvelle d'un voyage â Constantinople •
ği vasatı 40 - 50 metre kadardır. Paul Lucas : Voyage dans la Grice, l'Asie Mi-
Bu göl Marmaraya Karsak deresile akar. neure - P o c o c k e : Description of the East -Ses.
İznik ve gölü Katırh ve Samanlı dağları ara- I I n 1 : Voyage dans la Grice asiatique, oris 1789 -
Hammer : Umblick aus eriner reise von Constanti.
smda ve oldukça düz bir sahadadır. Havası
nopel nach Brussa 1818 - Hammer : Geschichte
nisbeten ağırdır. Suyu mebzul, her tarafı ye des Osman riches - Kİ ne İr Journey through Asia
şillik, münbit ve mahsulü bol, bilhassa mey- Minor - P r o k e s c h : Osten Denkvvürdigkeiten una
valıkları meşhurdur. Erinnerungen aus dem Orient - C h a r l e s Texl-
e r ; Description de I'Aiie mineure - G o 11 z : Ana.
TARİHİ BAKIŞ toUiohe AutJlUge • O s k a r W u U ; Oie üCo<me>
Iznigin Tarihi Anadoluda doğan, yaşa litkiroht in Vioaea un<t thrt fiosaiktn,
S4 A. S A t M V LCE N
Hîı» M . <ir ormanlı Türkleri eVxnt d ü - i:nik, Çevresi 20. F n i 6 kilometre kada
iznıi'm tarihi u/rrin<W h u y ü k t r t k i k a t y a iki katlı üiır ve hendekle muhafaza olıınai
pılnıı« «İrilidir, itli •«•{•«•p!»' («lâm Türklerin tarihî devirlerin en hiiyük kahderindeiı l>iı
rlınr ı k ı m ı «l»fa )n\rn «*hrin tarihini huratia idi. Tarihî devirlerdenlieri dört esas k(i|>ı^
ayiırılâlRuk makalenin <mıriarı ciı?>art<itnHa vardır, liıı^iin luına g ö l tarafında hir kap
kainor. Yukarıda i>imh-ri ge<jt*n kilaplarlu daha i l a v e e d i l m i ş t i r . Istanhul kapısı ş i m a l
hılhj^>j t m \, h'prdir df I hiıim. Tonı I I I l.efke ( ( > > m a n e l i » kapısı s a r k . ) eııişıhir kapı
l'jrı* î ' ' 2 7 l i r f.tlitıi Cfirhi Sfsaholnumfü sı t f t ı ı ı p ve fiöl kapısı, f i a r p i s t i k a m e t l e r i n d i
rıh. I I I . I>uı»l.ııl. l i l l ; Ihılfli Osmaniye d i ı . B i / a ı ı s a h a ^ l ı y o l I s t a n h u l k a p ı s ı n d a n lıa-^
Ttinhı, \ i j li«*\ i f ' r r e n M ' s i . M a m nı e r cilt lardı. l.efke kapısı. Mekkeıe i s t a s y o n u n a lıa-!'
I . ; l::ti kiûnuzu Dr. r h e d e , An Iı j!Üzel hir şosenin son noktasıdır. Hu k a j n
kara I t,'it\,- l.ırihi. A h m e t K e • nın hemen yanından jteçeıı ve ş e h r e s u «jeli
f i k İ « l a ! i ! ul V^l\ • .1ii{p>ı*a:ade Tarihi ren su k e m e r l e r i (»00 metre kadar uzunlukı.-
H. çil'i «^rierfk' müphem * e kı»a malûmata lâlel eden kitahe ve e s e r l e r e raslamak miiın
hrnin nıııl ilmr kuvvrtleri küçültülmüştür. li» türlienin yanında evvelce bir ınc-cl
S<l>r|> ııl^fak 1)11 « w r ı iğin ilk toorülK'leı din \ e imaretin meveınl ı ı l d u ^ u ı ı u yei l i h ı ı l m
<k«rıikdf ).ıpılını^ olnui'i gö'trrilclıilir. Tek öğreiiiyorıı/. Hıı^ün beletliye daircsiniıı b.ılı
niğin ti'krıuımılu. |ıura«l:ı |»-k uiı/cl tt'/alün tj-esinıleki kesme taş \e llıjl'la lıalılh s,if;larıı
duvar bakiyesi insaalııı re^anelini i->bal:ı k.ı
Sın K-nıa.ıl nıalıallinc lıak^ıiı (KMICCrenin fitlir. Hu k i t a b e l e r e f;<>re 7.''tn I I . y ı l l . ı ı m . l , :
iijiinlr kitalu- nu'Vcıııiıiıır. MiınaV II a c l .'V 1 i n a m ı n t l a biı / a l ı n bu
Uıı kilat-^ v f i:..rı- 7 U h i t r î otı t-ski O s - lııntlııgu lesbil e t l i l m i ş tılııyıır.
n:aıılı c^i'i İt i iiıılı II ı ı i a t l u t ı t l a n lıiı âlıickTİ(i;tM
Ml.Şİl, CAMİİ: 700 7'M. I ;7')
>,ilıi|.i lıakkııııla hit, liir nıalûnıuta
\:m .M.
>.ılıi|> ı ı i . ı ı n a t l ı k . Hu kilaln-yi l/nik ve K u r s a
i / i l i k .surları ılalıilind'.' /.e/Ac \ e Ltıuıluu
tarilii ! İ7 t a ı i l ı i ile kaytlctmişiir (7t.
kııpılıııı arasııulaıiır.
Hinanııı taııhur ak-aınına kaıhu ıluvar-
Türk mimari tarihimle t^ok t i ı ı e ı n l i biı
iarı ınıılo/ ta^ \ f tııjila l ı a t ı i ile y a | i ı l ı n ı ş t ! r .
y e r i ş g a l e t m e s i i c a p e d e n b u ; " ı b i d e ı n i / i ı ı ıl.ı
Tanlmr İ M - liir sıra tujila liatıl \ t ' l>ir sıra
lıa t e t k i k i y a p ı l m ı ş ve k ı y ı u e l i laktlir edilııu
kesnu- t a ş iU- i n j a etülmiştir. KUIIIK- tama-
değildir. Hu ederde, Türk s a n a l ı n ı ı ı Osiıunılı
n>en (uğlaılan i'rülmüs, gayet {lü/.fi kır
ülkesi iı^iıule n a s ı l tesirler a l t ı n d a k a l d ı ğ ı M
mızı ri'iıkli \<' h a m u r u kt-.-if yrssı kiremitle
ne inkılâplar geçtirdiği giniilebilir. Türk m ı
ttrtulmuştıır. I>u mest ide !• t i s i k (,cşıııe sanat
marisiiide /incirleme tekanuilün t^ok n ı ü l ı i ı ı ı
itihariyif nıülıiııı tjInıanutkIa IM^ralıer ayna
b i r h a l k a s ı u l a n b u b i n a y ı linee t a r i l edelim.
ta$ı o l a r a k kullanılan ';abırtn<u taklar itiba-
m. genişlik, ir),.i.'ı ııı. u z u n l u k l a olan
rile tetkike ş a y a n d ı r (Ilesinı 12 A t . Hu ka
bir musiatil sahanın örtül.nesi iı^in, b u j c k ı l
bartma ıni'mu-rlerin ne i f a d e ettiği bilinme-
dört kısma ayrılmışlır t,l{esim:l I j . Hirinci kı
mekh- l.eral>er birinin Türk nıe/ar taşların
sim, 11,(K) m . k u l ı ı r l u ve 2,îi(l i r l i l a ı n d a k i ıı
dan b i r i>ar<;,ı. ı l i ğ e r i n i n b i r lahit c e p h e s i o l
tüvani ve m a i n . ş e k i l l i b i r l a m b ı ı r u/ciiııc in
ması ihîınıal ılahilintletlir.
şu e d i l m i ş b ü y ü k k u b b e i l e o r l i ı l m i i ş l i ı ı . Kub
H \< I H A M Z A MKSt l I . TÜHHi; VK
be d a h i l e n l().2ll m e l r e i ı l i l a d a . k i l ı l lası ib
İM\HKTİ : 7Uı I I . 1.1.-. M . bağlanımşlır (Hesiın: 1.")). İ k i m i M ' J iım n
Hu t -«-ı buLMin n ı e v r ı ı d tlcj^nldir. l akal kısımlar basık lono/.larla iM l ı ı l m i i ş l İ M . im
clımı/ılf Ifikike Niy.ın b i r lı»li)j;rafı iHesim: <:ü. k a | i m ı n lislüne gelen kısım ise s a f ; ı ı l<
12ı ile İllin.iri l.nilnmi/ bakımıınlaıı ehem- lierli b i r k u b b e ili- \ e t a m b a r b ı kap.ılılmışl11.
nıi)elı Dİııı kilabt'lerı ıHi'>-iın: b ı ) bıılıınıltı- Hu b i n a l i e y e l i ı i i n t.ıkış ı i o k l a s i ı . m m d c k i M>I
pil irin I ' M ıiKik.ılf iı.ıntli' k.ıytli'lın('i;i ınün.ı cemaat yeri de h e m e n aynı sisicın u/cır \'
- İ | ) bubiilk I .". I . İK; k ı s m a taksim edilmek Miıcliylc inşa edil
nalı kesme taştan yapılmıştır. Duvarları nis- masını istiyen san'atkârlar bu ahenkli kaide
beten kalındır (160 sm.). Minare kaidesi, son de daiıa serbest çalışma yollarını keşfetmiş-
cemaat mahalli, kapı süveleri, sütun başlık- İrdir k i , işle bu âbidemizle buna bazı misal
larl kamilen mermerdendi!. Haricî direkler ler vermeğe muvaffak olacağız.
yeşil Porfir ve gre cinsindendir. Türk mimari Binanın umumî hacim itibariyle âhengi
sinde cskidenberi lıaricdc ve dahilde çini çok elzemdir. Bilhassa âbidevî binalarda bu
kaplama kullanılmasnia rağmen, -emsaline na büyük kıymet verilir. Kitle bütün azamet
başka yerde raslanmamak üzere- bu eserde ve kuvveti ile vahdetli görünmelidir. Fa
dahilî (3,20 m.) irtiiaa kadar mermer ile kap kat bu birliğin içinde ve yakınında iken göz
lanmıştır. Bu cins mermer • kaplama usulünü bu umumî tesirlerden kurtulur. Böyle bir va
Bizans tesirine atfetmek doğru olmasa ge ziyet karşısında birkaç aks veya mimarî un
rektir. Çünkü bu tarihlerde, Osmanlılar ülke surun tekerrürü, muttarit seslerden müteşek
sinde dahilî çini kaj)laına usulü tekemmül et k i l bir musiki j)arçasımn tesirini yapar; in
memiş olduğundan, duvarların temizliği ve sanı sıkar. ]5u haleti ruhiyeye vakıf olan mi
muhafazası i ç i n bu çareye başvuruhnustur. marlarımız umumî tenazur fikrine, âbidevî
Yarım asa- geçmeden b i ı s a n ' a t şubesinin bu
şekillerde kuvvetle bağlandıkları halde tez
mıntakada da fevkalâde tekemmül elliğini ve
yini ve müteferrik hususlarda çok serbest ça
emslsiz latbikalnıı Bursa Yeşil camiinde gö
lışmışlardır. İşle bu mabedde hemen en az
rüyoruz.
bir tekerrür halinde (üç aks içinde) bile zi
Dahildeki pencere süveleri bugün kıs yaretçiyi, gözü sıkan bu tesirden kurtarmış
men yokolmuştur. Duvatlardaki kaplama lardır. Son cemaat mahallinin kapıya göre
larla sütun başlıkları, fevkalâde nefis mütenazır olan pencereleıinin süve ve rozas
mihrap, istilâ günlerinin tahribatına rağmen tezyinatı ile haricî cephe pencerelerinde de
güzellik ve fevkalâdeliklerini ihsas ediyorlar. bu hususiyetin büyük muvaffakiyetle tatbik
Mihrap tamamen sitil ize olmuş, Orca edlidiğini görüyoruz (12). Son cemaat giriş
Asyanın lazelliğini muhafaza eden tezyinat kapısı Bursa \ e ş i l cami pencere süveleri gi
şekillerinden b i r başlık ile laçlandırılmışlır. bi istalâktitli bir frizle süsleiımişlir (Resim:
İki haricî köşede sütunceler biraz arkaik is- 17) . Bu istalâklillerin klasik mimarimizde gö
talaktitli baslıklarla tutlurulmuşlur. Bunu rülen sarkilmaları mevcud değildir. Yani, on
takiben d ü z b i r kısım mihrabın i k i yannu ve lara nazaran daha iptidaî şekildedir (Resim:
üstünü çerçeveler. Bu tezyinalsız kısmın hu 18) . Son cemaat yerinin çevresinde (Resim:
dutları içinde mihrap istalaklillerinin nihayet 19) görüldüğü üzere mermer taş işçiliği
köşesine kadar bendesi tertibatla b i r su vü şaheserlerinden sayılacak derecede güzel bir
cuda getirilmiştir. Mihrap istalaklillerinin korkuluk varmış. Bu korkuluk, düşmanlar ta
kaidesindeki friz, kaytan kıvrımları şeklinde rafından İznikle beraber ialırip edilmiştir.
işlenmiştir. Bu kısmın altında şakulî b e ş sa- Bu korkuluğun çevresindeki usluplanmış tez
tıhlı bir milıraj) nişi mevcuddur. Bu saUh- yinat (Resim:20) fevkalâde bir işçiliğin mah
ların üzerlerindeki f! - 16 k-'iseli ve dairevî sulüdür. Son cemaat mahallinin direk başlık
zaslar d a klâsik mimariniizde nievcud olan ları ise biraz tezyini mahiyette, fakat tama-
tezyini şekillerin başhuıgn; nünunıeieridir ınen Türk taş uslalığnnn eserleridir (Resim:
(11). 21) (13).
Camiin dahilen mukabil ce])lıesindc
(12) Bursa, Edirne ve İstanbuldaki eserlerde
mcvcud i k i büyük sütuna jsliııal c d c ı ı k e m e ı -
de çok defa r a s t l a n ı r bir keyfiyettir.
lerin başlık ve ka])lanıalarj da mermerden (13) T ü r k mimrisinde başlık yapma usulleri
dir (Kesim: 16). I!u baslıklarda gördiiğiijııüz ne ve i s t a l â k t i t l i b a ş l ı ğ ı n Bursa ve Edirnede ima
tezyinat bilhassa alâkaırnzı celbeder. Türk line b a ş l a n d ı ğ ı n ı , İ s t a n b u l d a t e k e m m ü l e t t i ğ i n i , da
ha ö n c e l e r i Bizans b a ş l ı k l a r ı k u l l a n ı l d ı ğ ı n ı İddia e-
mimarisinde, tenazurun ç o k nuıllaril b i r h i s
denlcr b u l u n m a k t a d ı r . B u gibi zevat, İ z n l k t e k l Ye-
verdiğini sezen ve gözün b u lesirden kurlul-
şü Cami ve Nilüfer Hûtun imaretlerinin, Efes (Sel
( 1 1 ) S e l ç u k sanatinde çok fazla g ö r ü l e n , kaba çuk) daki İsa Bey Camiinin ve A n a d o l u n u n birçok
ra tftblr '.İttiğimiz rozasın mUstcvl satıh ş e k l i n e İ n n o k t a l a r ı n d a k i m i m a r î eserlerimizin ve T ü r k l s t a n d a -
kılâp e t m i ş h u s u s î hail. kl âbidelerin başlık şekillerini tetkik etmelidirler.
58 A. S A l M V L C E N
girİH kemerine i-linal ellirmiş haricen lie- Bıı camiin kitabesine nazaran yaptııan
^ik tonoz ü/erine olurliilniu-i hissini verecek meşhur Çandarlı kara Halil (llayıetin i«a
gördüğümü/ ınüzevyrn başlıklı kilit taşı. yük kapısı üstündeki bir satırlık okunaklı
le k u l â h ve p e i r k k ı « ı n ı l a r ı t ı k t ı n / ve k ı s a d ı r . rilebilnıişlir.
na/.ır.^ıı r|.ır4ır. Minarenin kai<le kı-*ıııı beyaz :ir /'ıııııilir Cııııdml\:.ıiılr makalesinde, bıı aı
r«rrf\'-ı v.ıpıinııMır ıH<»iın: 2 7 ı . ıtiftl îii' \<Mit (lUlıırn Kİlıl ^'.rUutt V''lrhi srv(if'(tlrifttn' •
*i-ı rınklrtilc -nl;oııııı^ l i^la w kakrnı ri HfiAAir l.rl'ill ı-hnlıır rm Isr kAfltrıl lırp 1>u j:nll, '
nt i<rl< <>tlııirtııı Itır ( I l ı . rinilr ntliOilutf n şffntn bir adı da (,'(lı. i - Af »/•
I'ur/nr l r ; r . l<- ];' u< ı l.'î n ı . li n r » alt nUıılıırı A/ij(/*-r i-:!r>ıit /, 1 rtrifmdıı ll-uııı lidhkujtr hfr-i''i
leye ait diğer kitalieler gilıi mevcuddur. Fa cere vardır. Kubbeyi tutan kemerler sivri ve
kat bu kitabelerin iyice tedkiki lâzımdır. Çım- iki merkezli Türk kemerleridir. Bu kemerler
ki bizim nldığımız. f;erek bn makalede, perek köşelerde birleşerek gayet ince birer ayak vü-
İznik ve Bursa tariliindeki kitabeler birltirin- ende getirir ve zemine kadar inerler. Türbenin
den çok farklıd.r. şekli murablja ve bir dıl'i S.00 metledir. Tür
Son eenıaal yerinin <ii\r]) cilıeli pence beye, minare ile son cemaat mahallinin direk
resi iislünde.--^l .i-,JUl^,.. yazılı olup milı- leri arasında açılmış olan kapıdan girilir.
İçeride kitahesiz i k i sanduka vardır. Kubbe
rabdaki çiçekli kûl'î yazı okunamamışlır.
nin haricen gayet hafif köseli bir tanbur
ŞEYH KUTBİTTİİN TÜHBF. VE CA üzerine oturduğu gclrülür.
Mİİ : X V . M .
Yeşil cami ve /VzY/z/cr imareti Dahilde, köşelerdeki alikalar düz ve sıva
arasında (Hesim: o2 - Besini: 32 A ) . ile örtülmüştür. Türbenin h.pricî dıvarları son
cemaat mahallinin taş isçiliğinin ayni işçilik
Şeylı Kutbiddiiı cami lieyeti. a l i b " in
le inşa edilmiştir. Camiin 6.15 m. irtifadaki
veziri H a l i l P a s a oğlu B e y a z ı t
dıvarlannııı vücude getirdiği kitle türbeye hâ
n . nin veziri î b r a b i m P a ş a nın ese
kimdir. Bu heyet ker])iç bir bahçe divan ile
ridir (902 - 905 H i c r î ) .
çevrilmiş oluj) şark tarafı mezarlıktır. Gerek
İznik yangınında baraj) olan İni bey'et.
bina. gerek mezarlıkta kilabeye raslayama-
abşap çatılı ve üç direkli son cemaat yerini
dık.
havi bir eami, üstü kubbi'lli ve kiremit örü
lü kârgir türbe ve lürlıe d n a r ı n a bitişik bir M A H M U T ÇELEBİ CAMİİ: 846 H . -
minareden ibarettir. Iznikleki Şeylı Kutlnd- 1412. M .
din ve Eşref-i-Rumî camilerinde minareler
binadan ayrı inşa edilmişlerdir, şayanı dik Ayasnfyu camii ile ) r'rıi.şehir kapısı ara
kat bir bususiyct arzederlcr (15). sındadır. Halen mamur ve kullanılmaktadır.
(Besim So ve 33 A - l î ) .
Bu binada tetkik edeceğimiz noktalar az
olmakla beraber önemli telâkki edilebilir. Bu cami İzniğin bütün binalarında gö
Camiin girişi aks üzerinde değildir. Bu rülen karakterde. İznik Mektebi son eserle
hususiyeti birçok ufak binalarımızda giirü- rindendir. Bu (iııeıııli âbideyi dikkatle tetkik
yoruz. edecek olursak. Yeşil camide görülen bariz
hususiyetlerin tekemmül elliğine ve daha sa-
Cami kısmının dıvarları bir sıra taş ve
deleşliğiııe kanaat getirilir. Esas itibarile İz
üç sıra hatılla inşa edilmiştir. On kısımda
nik Yeşil camiinin daha ufak bir örneğidir,
ki son cemaat mahalli üç kaim direğe isti
l'akal aradaki hariz farkları aşağıda zikrede
nat eden revaklı bir kısımdır. Bu kışının ke
lim:
merleri lamanıen kesme tas olarak yapılmış
tır. Süluıı başlıkları koınpozil üslubnndadır 1 — Kubbede, laııburuu açılmaması için
Bu başlıkların burada kullanılması dikkate Yeşilde kullanılan dörl kv.şedeki alika üstü
şayandır, izııikle bulunan hu çok güzel üç islinad duvarları burada görülmüyor. Muka
başlığın burada kullanılması Türklerin san'- vemet ve müvazeiıel tecrübeleri huııun lü
ale verdikleri ehenımiyeli gösterir (16). zumsuzluğunu ishal elnüş ve arlık lalhik edil
memişi ir.
Mal sırlı ve hafif renkli lıığlalarla inşa
2 — Kubbe taiıburu daha ziyade alçal-
edilmiş olan minare. îzniğin en güzel eserle
mışlır.
rinden biridir, 'ramamen Yeşil Cami mina
3 Kubbe haricen yarım kiirredeiı ek
resine müşabihlir. Türbe kânıilen kârgir
sik hissini verecek şekilde iıısa edilnıişlir.
olarak ya|)ilnııştır. Dört cephesinde dört pen-
'1 — Kubbenin merkezi lambur dahiline
(1,5) SapancaûnU RH:ilcvt'iHtşu Cami'mûp cic ay
indirilmiş ve lanıburım şakulî duvarları mail
n i hususiyet m e v c u t t u r .
itmeleri karşılaınışlır.
(IG) /Î7ir.sadakl eserlerde bilhassa türbelerde
k u l l a n ı l a n böyle b a ş h k l a r pek ç o k t u r . Ü z e r i n d e h a ç 5 — Son cemaal nKiİJİli ile cami kor
b u l u n a n l a r ı da mevcuttur; fakat b u n l a r ı n sillnme- nişleri ayni hizada devam ederek liir kesik
Bİne bile l ü z u m g ö r ü l m e m i ş t i r . lik vücude gelmemiştir.
eo 4. SAtU VIC EN
6 — Minarenin künüsü kubbe örtüsü ve da üstü çatılı, dört direğe müstenit, yanlan
korattteri parçalayıp in^aî aksaklıklara ie- kapalı son cemaat mahalli bulunan rami ile.
bcp olmanıtflir. Yani )Vfi7 Camide görülen Türbe ve Tekkeden ibaret bir bina beyetidii.
bu pürüt bu eyerde halledilmiştir. Burada da minare binadan tamamen u y n i n
7 Kubbelerde luzunwuz boşluklar ve şa edilmiştir (Kesini: M ) .
fener ;^lindeki {tirintiler lerkedilnıiftir. Bu minarenin mimarî yönden dikkate d<
8 Teaytnal daha »ade %e dux, hatlar ğer tarafı uzun bir lıedene mukabil ı>ft«'k \r
daha hâkimdir. külâh kısımları çok tıkı/dtr ve şerefe, alt \>-
Yalnu bu e«erde «on cemaat mahallinin talâkiilleri ile oldukça genin ufki bir ııisi» !
direklerine ve direk ballıklarına dikkat edil tesiri yapar. Petek ile liedeiı arusınduki kalın
memiştir. Bu ballıklar Dor ü*lûbuna benzer İlk farkları da gözle pek }?ii/el s»\ile(ck de
fdkilde g«yel »ade hatlarla, ba«ık olarak ya recede fazladır.
pılmıştır. Belki bu parçalar (direkler tama- Minarenin, kırmızı tuğlaları ve «;ini k a
Baen antik olduğu gibi) ba^a bir eaer hara r«< kuşaklarla tezyin edilmesi az teı>udüf edi
besinden getirilmiştir (17). lir hususiyetlerden biridir. Iran .strfcrinı- ; ; i
Bu ramide çok dikkaıH işçilik görülmek derken, Yavuz Sultan Selini tarafııuiun yap
ledir, kemerler çok muntazam çizilmiştir. tırılan tamir de konulan bu çiniler; \ nııcn
litaıthul haptu ile çar;i arasında, mahal- eserde, bugün İliç bir kitabe nievend dejiilıliı.
ir içindedir. Huğun bir linraWden başka biı Bil Abidenin luıdiresinıle (,<(k kıynulli ınc/aı
şe; değildir. Izniktr. bilhassa teferruat vr taşları mevcııddıır. Itmıarı nıe/ar t a ş l a n l>alı
dahili lr/> inalı ile mrjhur olan bu eseri arı- sinde tetkik e»leregi/.
yanlar, l>u guzci Abideden yalnız bir minare
il( yanmt« dı\arlardan ibaret bir (a; yığını T { K II V. I, I, n V I, M I. Z A I H , A 1!
bulabilirler. ()rirnlaliiche> Archiv III. de
C o r ı ı r I i u « Ct u r I i I t tarafından ya rsrr A<,IK KCMUTİ; XIV Ü I K Ü a...
Ziya Hüzmeleri, şakulî tanburun üstün Mezarların lahit kısımlarmın irtifaı 0,85 eb'-
de açılmış üç pencere ile. aşağıda zemine ya- adı 3.50X0.78 metredir. Das ve ayak taşları
eserlerimizin üzerinde, gavazm izleri ve acı nın irtifaları 180 sm.. genişlikleri 45 sm. dir.
gölgeli, günün her saatine göre değişen de Bugüne kadar bazı yerlerde kısmen neşredi
koru vardır. Ru salonda mevcud mezarların len bu mezar taşlarınm yazıları tamamen hâl
birçoklarmm t a ş l a n mevcud değildir. Bun- edilememişti ve cümlesi hatadan salim de
larm istilâ zamanmda kırılarak yerleri kay ğildir.
bedilmiştir. Türbede mevcud bu. nefis san'at
İBRAHİM PAŞA TÜRBESİ VE İMA
eserlerimizin üzerinde garazm izleri ve acı
RETİ : 830 H . - 1427 M .
hîtıraları, büyük ve tamiri imkânsız lekeleı
ve yaralar şekline inkılâp etmiştir. Lefke kapısının iç tarafında yeni cad
ikinci hücrede ise yukarda kaydedildiği denin başlangıç noktasında, çınarlı meydan
üzere Hayrettin ve oğlu A l i paşaların mer kenarındadır.
mer mezarları mevcuddur. Bu salonun kub Bu türbenin öncephesi kesme taş, (Resim:
besi gayet ince, basit bir kornişle dıvara ve 50), arka duvarları moloz ve kerpiç ile inşa
alikalara oturtulmuş ve kaide sekiz köşeli ya edilmiş, çatısı ahşap bir 1/inadır. Mimarî kıy
pılmıştır. Dört köşedeki alîkalar çift müsel met itibariyle büyük bir önemi yok ise de
leslerin ittihadmdan vücut bulmuş, tamamen içinde mevcud mezarlar çok mühim eserler
X I I I üncü asır Anadolu Selçuk inşaat sistemi dedir (Resim: 51).
ne göre inşa edilmiştir. Bu müsellesi alika- Türbenin şark duvarına bitişik olarak in
1ar hemen aynı his ile haricden de gösteril şa edilmiş ve bugün tamamen münhedim bu
miştir (20). lunmuş olan imaretin bize kalan tek işareti
Kubbenin tanburu mevcud değildir. Te kitabe taşından ibarettir. İzniklilerin ifade
pedeki açık fener mahalli, bu dairenin ziya- sine göre bu kısım müstatilî bir salondan
smm nötrlüğüne hizmet etmektedir. Ziyanm ibaret imiş. Türbenin plânı mıırabbaa yakın
dağdışı, köşelerde vücuda getirdiği gölgeler ve her ce])hesi ikişer pencerelidir (Resim
ve sükûn, ruhî bir tesir vücuda getiriyor. Bu 52). ()n. kesme taş cepiıeniıı İjiiyük tadilâta
hücredeki mezarlar üç adet olup birincisi uğradığı ve derzlerin gayrı nıuntazam sıvan
Ali paşanın, ortadaki Hayrettin jDaşanındır. dığı görünüyor. Pencere l enıerlerinin şekil
Nihayet köşedekinin kitabesi yoktur ve bu leri bozulmuştur. Çatısı ve tavam çok basit
kabrin bir kadm mezarı olması muhtemeldir. ve yenidir.
Bu salonun diğer salona nazaran va Bu türbedeki mezarlar da tamamen kı
satı 65. sm. kadar çukur olduğu ve elrafnı- rılmış olduğundan tetkikleri çok müşküldür.
da dar bir set vücuda getirildiği görülüyor. 1 — H a l i l ]3 a ş a o ğ l u Ah
Şimal cephesi tamamen sağırdır. (Plân ve m e t p a ş a . Vefatı : öoS H . Şevval.
maktalara bakınız (Resim- 45. 46).
2 — i h r a h i nı p a s a bin H a y
Hayrettin ve A l i pasalarm mezar taşla- r e l t i n ]> a ş a. Vefatı : 832 H. - 24 Zil
rmm işçilikleri emsalsizdir (Resim:47-4.8-49).
kade.
Bunlarm san'at tarihimiz bakımmdan kıy
3 — i b r a h i ın p a ş a k ı z ı Fat
metleri çok büyüktür. On üçüncü asır Selçuk
ma H a t u n . Vefatı : ^43. H .
üslubu üzere kitabe ve istalâktitli birer hüc
re halinde ve ikişer cepheli yajnlmıştır. Bu 4 _ S a i d e. Vefatı : 847. H.
çşphelerdeki kitabeler arabçadır. Sanduka kı İbrahim paşa imart'Jİmn kitabesi türbe
sımları müsellesi sırtlı ve müstatilî kaideli içinde mahfuzdur. 84 sanliın uzınıhığunda, 45
dir. Üstlerindeki yazılar farscadır. Bu yazı- santim eninde-mermer İjir levhadır. Yazılan
larm cümlesi çok girift Selçuk sülüsüdür. girift Selçuk sülüsüdür.
HALİL PAŞA TÜRBESİ : (Fatihin ve
(20) Fatih Camiinde Medrese dershanelerinin
ziri 859 H . - 1455 M .
kubbe teşkilâtında da bu hususiyete rastlıyoruz ki
İznik'in yeni çarşı raddesi üzerinde
hemen hemen başka eserlerde tesadüf edilmiyor
ye Bursa ü s l u b u n u n hususiyetleri çevresinde kalı Nilüfer hatun imareti civarındadır. Ça n-
yor. d a r1 I İ b r a h i m Paşa türbesi
64 A. S A t M Ü LG E N
gibi ön cephesi kesmetaş, arka kısnnları mo yazı taşı sanatı bakımından çok önemlidir
loz ve kerpiç ile inşa edilmiş, ahşap çatılı (Resim: 49).
mfistatile yakm ve sokak cephesi duvarı az
3 — Ç a n d a r l ı H a y r e d d i n
çarpuk bir binadır (Resim: 53). Türbenin,
p a ş a nm oğlu İ b r a h i m p a ş a nm,
dört cihetine müteaddit pencereler vardır. Ya
imareti yakınındaki türbesinde mevcud me
pı kitabesi mevcut değildi:. Türbede mevcud
zar taşlan gerek sanat gerek tarih baknnm-
12 mezarın hemen bütün taşları parçalanmış,
dan aynı ehemmiyeti haizdir (Resim: 51)
toplanması, tetkik edilmesi imkânsız hale
gelmiştir. Yalnız Halil paşanm ve birkaç me- 4 — Fatihin veziri Çandarlı H a l i l pa-
' zarm bazı kısımları okunabiliyor. Eskiden so- şanın türbesindeki mezar taşlan ise X V inci
kağm karşı cihetinde, türbeye mukabil Halil ve X V I ncı asra ait çok mühim şekil ve I c / y i .
paşanm imareti ile mescidi de varmış. Bu natı, hattâ renkleri muhafaza etmeklcdiı icr.
gün bu iki eserin yeri arsa halindedir ve ki- Bu taşların hemen hepsi 'ahrib edilmiş hıdun-
tabeileri de mevcut değildir. duğundan toplanıp kırıkların birşle.ştiıilme-
si ve korunması lâzımdır ( 2 2 ) .
Bu türbeyi yaptıran ve Halil paşayı bu
raya gizlice gömdüren, sonraları ikinci Be- 5 — Mahmud çelebi camii hatiros!::de
yazıda vezirlik yapan oğlu Atik ibrahim pa taşlar, ise şekil itibarile bilhassa dikkate de
şadır. Bu zat babasmın mezarmı dahi Fatih- ğer nümunelerdedir. Bunlardan bir kacunn
den saklamak için gerek tarihini, gerek elka- resimlerini makaleye ilâve ediyoruz ( 2 3 ) . lU,
bmı tahrif ettirmiş (21). önemli parçaların mahallerinde muhafazası
lâzımdır (Resim: 54, 55).
Türbedeki kırık mezar taşlarmın üslub-
larma bakılırsa bunların X V ve X V I ncı asır 6 — EşTef-i-Rujr\î camii badiresi' de
lara ait oldukları ve sanat bakımından ehem mevcud olan biri kadın diğeri erkek i k i ma-
miyetleri bulunduğu görülür. Ne yazık ki zar taşının tarih itibarile büyük bir ehemmi
cümlesi parça parça edilmiş ve bir kısmı yeti haiz olmadıkları nazarı itibare a l ı n a r a k
kaybolmuştur. Bu mezarlarm vaziyet ve eb'- kitabeleri tesbit edilmemiştir.
adına bakarsak bir kısmmın çocuk ve genç
Yalnız klâsik Türk sanat telâkkileı ine
lere ait olduklarını tahmin edebiliriz.
karışan lâle ve Barok tesirlerinin ne kaj.ar
Bu kitabelerin bazıları talîk, bazıları sü- iyi hazmedildiğine ve millîleştirildiğine îia-
lüsdür. yet güzel iki misal olan bu parçaların m<.!if
itibarile zenginlikleri ve işçilik b a k ı m ı n d a n
ÎZNlKTE MEVCUD KIYMETLİ ME
fevkalâdelikleri, ilâve olunan fotoğraflardan
ZAR TAŞLARI, X I - X I V - X V I I I inci asırlar
pek güzel anlaşılacaktır (Resim: 56,57,58.F>9,
arasında :
60).
1 — Çandarlı Hayreddin
p a ş a nm mezarı. Bugün müze deposu olarak kullandan
Yakub çelebi imareti avlusunda getirildikleri
Bu eserin bilhassa emsalsiz sanat kıy yerler malûm olmıyan bazı mezar taşları var
meti mevcuddur. Baş ve ayak taşmdâki dır. Bunların içinde zikre değer b u l d u k l a r ı
müzeyyen taçlar ve mermer işçiliği çok nefis, mızın fotoğraflarını ilâve ediyoruz. Bu taş
yazılarının şekli girift Selçukî sülüsüdür (Re ların Orhan ve Murad zamanında yapılmış
sim: 47 - 4fi). oldukları tezyinat ve işçiliklerinden anlaşılı
2 — H a y r e d d d i n p a ş a nın oğlu yor. Biri çok güzel olan bu taşların, diğer
Ali p a ş a nm mezar taşlan daha nefis ve leri usta ellerden çıkmamalarına rağmen
çok orijinaldirler (Foto: 61). Diğer taşlar da-
(21) Kitabede .kendisinin ve babacının paşa ve
vezir l&kabları mevcud değildir. Halil P a j a n ı n ailesi
Fatihin gazabından çekinerek Halil Paşama mezat (22) Franz Teschner, Paul Wit-
kitabesini bu şekilde yazdırmışlar ve 834 tarihi koy t e k . Der İslâm m e c m u a s ı n d a k i Die Vezir 1 amille
durmuşlardır kl bu tarih Hicri Şemsi olarak alm- Gandarlyzade makalesinde bu mezarların kitabe fo
nuştU!. Hicrî kameriye tahvilinde 859 tarihi çıkar. toğrafları da mevcuttur.
tsntk ve Bursa Tarihi, Memduh Turgud Btır- (23) B u taşların resimleri, formaları İtibarile
sa ms. sahlfe 140- dikkate şayan görülerek mahallinde ç i z i l m i ş t i r .
İZNİK'TE TÜRK ESERLERt 65
ha sonraki devirlere ait ve oldukça kıymetli de geniş bir duvar çıkıntısı vücuda gelmiş
parçalardır. X I inci asra ait Selçuk mezarla tir. Halbuki dershane kubbesinin irtifaı ya
rına gelince, Yenişehir kapısı hizasmda ve nındaki odanın irtifaindan çok farklı oldu-
göle en yakm büyük kule üzerindeki Selçuk ğından bu aksaklık saklananıamıştır (Resim:
lahidleri çok dikkate değer parçalardır ( 2 4 ) . 64).
vücuda getirdikleri müsellesi kısım tuğla ile mekte olduğu tahmin :)lunabilir. Osmanlı
ve tezyini şekilde doldurulmuştur. Sivri kö türkler devrinde mükemmel surelte yapılan
şeler daima 45" ile kesilmiştir. ilk imaret, bu eserdir. Plân şekli itiİKnile çok
ehemmiyetlidir.
Pencere leııtoları ahşab ızkara şeklinde
Kapı üzerindeki kitabe üç satır lıalinde
yapılmış, üstü tuğla ve taş ile doldurulmuş
ve Selçukî sıilüsü, kırma ve girift yazıdır.
tur (Resim: 68).
Bu kitabeden anlaşıldığına gör(> 700 y j .
Kemerler şaşırtma şekilde, tuğla ve taş lında Murad Hüdavendigâr tarafıiHİ;iiı ana
ile öltülmüş hem de tezyini bir unsur olarak sı Nilüfer Hatunun ruhu için bu İmaret
kullanılmıştır. ' yaptırılmıştır. Bu sıralarda Çandar!. H^y.
reddin paşanın Yeşil camiini de rniın u- f j ^
Halen revaklı kısmm cenup tarafmm to cı Musa inşa etmekte i d i .
nozları çökmüş köşe ayağı bir kontrfor ile
tahkim edilmiştir (Kesim: 69). Düz ve geniş YAKUP ÇELEBİ İ M \ U E T V I O 1 r HBE-
kilit taşlı ve üstü çift tuğla kemerli kapıdan St : X I V üncü asır başı.
büyük kubbeli ve bir dılı 10,30 metre gelen Iznik'in Maltepe mahallesinde. !,,!'eıı es
bjr salona girilir (Kesim: 70). Bu salonun ki eserler deposudur.
kubbesinin üstünde bir aydmlık feneri vardır.
Plân ilibarile Nilüfer Hatun ii'iarctin-
8 dıhlı, mudalla fenerin her sathmda sivri
den az farklı olan bina heyetinde, cb ad lıakı-
kemerli pencereler açılmıştır. Bu salondaki
mmdan revaklı kısmın daha büyük ' i.i'rnmi-
bütün duman ve buharlar bu menfezden dı
yeti vardır. Tamamen aynı devir inş uıt tek
şarı çıkar (Resim: 71).
niği, mimarî görüşleri ile inşa edilmi i r. Bi-
Bu dairenin zemininden bir az yüksek nanm kitabesi mevcud değildir. Vn\ ^ı beple
diğer bir kısım mevcuddur k i bu mahal, ge hakikî inşa tarihini tesbit imkânnu v\ov ede
niş bir kemerle büyük kısımdan ayrılmış ve medik. Binanın haricinde giriş M ; ' esinin
iki küçü kubbe ile örtülmüştür. Şöyle k i : bu sağ tarafında, dört köşeli ayak üz( ri;ı - ins-j
kısım geniş bir kemerle iki müsavi mustatile edilmiş bir türbe vardır ki bu da ^ a^M]) çe
ayrılmıştır. Bu mustatillerin ortalarına lebinin mezarıdır. Bu türbenin döıl kemeri
kuturları küçük dılı'lar olmak üzere i k i kub içerden takviye kemerile kuvvellendirii:niş ve
be inşa edilmiştir. İki yanlarında kalan orta kısımları tamamen dıvarla örülıı;,'^^. yal
açıklıklar tonozlarla örtülmüş, birer taraf- nız birer pencere bırakılmıştır (Resi ; : 73).
larmdan orta kubbeye, diğer cihetlerden du Bu inşaat, bir sıra kesine tas. üç s. a tuğ
varlar ve kemerlere istinad ettirilmişlerdir ladan ibaret yapı sistemidir. Küf belerin
(Resim: 72). Bu tonozların mürtesimleri mü tanbur kısımları kubbe ile mütenasij .ir. Ke
sellesi şekiller vücuda getirmişlerdir. merler sivri ve i k i merkezli kemerleri nüz sı-
nıfmdandır.
Büyük kubbeli dairenin iki cihetindeki
Nilüfer Halun imurctinAv görii'ei. kes-
kollar da mustatilî salonlardır. Bu salonların
metaş sokl burada da mevcuddur..
orta kısımları, bir murabba şeklinde taksim
edilmiş ve üstlerine kubbeler inşa edilmiştir. Burada dikkate şayan cihet, hinamn çev
Gerek bu kubbeleri yanlardan istinad ettir resini dolaşan bir saçak o n u ı m a ı n u u ; yekpa
mek, gerek geri kalan yan kısımları örtmek re ve ufkî olarak bulunmamasıdır. Ila/.ı nok
için geniş kemerler inşa edilmiştir. Bu salon talarda tonoz meylile alçalan kornişler, arka
ların birer mutfak olduklarını, büyük kub cepheden prırülccek şekilde meyillidir.
beli dairenin dıvanna bitişik kemerlerin Kapı girişi akşındaki büyük orla salon
üzerindeki büyük baca deliklerinden anlıyo iki kubbe ile örtülmüş olup cenup tarafın
ruz. Bu bacalardan hem duman, hem rutu daki kubbe daha büyüktür.
bet harice çıkmakta i d i . Bugün ocak enkazı Revaklı kısmın tonozlarının haricî gö
mevcud. değildir. Bu sebebten, zemine konu rünüşü meyilli çatı şeklindedir. Giriş kapısı
lan ızkaralarm altında yakılan ateşlerle mü üzerindeki kubbenin irtifaı bu çalının o nok
teaddit ve müteharrik ocaklar vücuda getiril- tada yükselmesini icab ettirmiştir.
tZNİK-TE TÜRK ESERLERİ 67
Revaklı kısım, Nilüfer Hatun imaretin şaî elemanların çok kuvvetli Selçuk tesiri al
de olduğu gibi kapı aksında mütenazır ol lında yapıldığnıı, İznik Yeşil camidekilerle
mak üzere iki cihette ikişer kemere taksim nuikayese ederek, bu eserin tezyini aksamile
edilmiştir. Bu şekilde iki köşe ayağı, i k i ara münasebeddar olduğunu izah etmek müşkül
ayak ve iki adet mermer direğe istinad etti değildir. Üzerinde kitabe ve periyodik inşaî
rilmiştir. Direk başlıkları sade. yuvarlak şe unsurların hakkile tesbit edilememesi bu hu
kilde ve tezyinatsızdır. susta ])ir hüküm vermeğe hakkile imkân bı
Bina girişinin i k i ciLetindeki odalar, rakmıyorsa da haricî duvarlardaki moloz taş
tonozlu ve ocaklı hücrelerdir. Revaklı gale inşaatile tezyini motiflerin Osmanlı Türklerin
riye pençereleri yoktur. en eski motifleri olduğunda şüphe yoktur. Bu
sebeple biz bu eseri Osmanlıların İznik mek
Bu eser de sanat tarihimizde dikkate de
tebine ithal etmekle büyük bir hataya düş
ğer hususiyetleri mütalâa edilecek âbideler
müş olmayacağız.
araşma girecek kıymettedir.
Bugün mevcud olan kısımları K l i n g
İSTANBUL Y O L U N D A H A M A M : X I V
hardt müteaddit numaralarla isimlendir
asır başmda.
miş ve eserinde mufassal an tarif etmiştir. Bu
İstanbul kapısı ile Yeşil cami arasmda yazımızın maksadı Türk mimarî tarihine me
yangm yerinde, metruk bir vaziyettedir. haz vermek ve eser göstermek olduğu için bu
Yangm yerinde, kulübeler arasmda bir kadar tafsilâta girecek değiliz (26).
taş yığmı hissini verecek kadar belirsiz, ha
Makaleye ilâve olunan bu eserin plânın
rap bir bina bakıyyesi mevcuddur. Bu bina-
da (Resim: 74) her Iıücve bir numara ile gös
nm dahilen ne kadar dikkatle tetkike değer
terilmiştir. Bu naroaralara göre hücreleri kı
olduğunu tasavvur etmek imkânı yoktur. Bu
saca izah ve tavsif edelim :
binamn ufak ve eb'ad itibarile çelimsizliği,
kat'iyyen bir çok mühim hususiyetlerin saklı 1 inci hücre: V,u lıücre Türkische Râder
olduğuna ihtimal verdirmez. Fakat bu ufak adlı kitapta (ÎV Raum) işaretile gösterilmiş
' dört kubbeli ve müteferrik kısımları havı tir. Eserinde mulıarrir bu daireyi bir hamam
binacık, tzniğin dikkatle üzerinde durulacak sıcaklığı ve halvet olarak kabul ediyor (Re
binalarından en mühimmidir. İnşa tarzı ve sim : 75. 76"). Kanaatime göre bu kısım
şdcIi bu harabenin bir harnam olduğunu va- bu binanın ait olduğu konak ve saraydan gi
zıhan göstermektedir. Klinghardt. Türkische rilen ve halvete açılan geçiddir. Soğukluk
Bâder'inde bu hamam üzerinde ehemmiyetle kısmı bugün yapının hancî duvarlarındaki
duruyor. (Sahife 41- 42-43-44-45). Fakat bu emarelere göre tamamen yıkılmıştır. Kubbe
müellifin tetkikleri üzerinde bazı noktaların tezyinatı bakiyelerinden bu kısmın muayyen
pürüzlü kaldığı kanaatindeyim. şekillere taksim edilmiş, sağır bir tanbur üze
rine tuğla ıiervürlere istinad eden bir kubbe
Bu zat çizdiği plânda sirkülasyonun esas inşaatı yapılmış olduğu anlaşılıyor. Kapı ke
larını tesbit etmek imkânını elde edememiştir. merleri dikkate değer şekildedir.
Bu plânda 1 No. mahal halvet olarak değil,
halvetlere girilecek bir geçid gibi mütalâa e- 2 nci hücre ( I Raum) .ile işaret edilmiş- ,
dilmelidir. Kanaatime ve tetkikatıma göre bu tir. Bu hücrenin kubbe nervürleri. alçı ka
hamam büyük bir konak veya saray hamamı bartması çok mühim olduğundan fotoğraf ve
dır (25). Tezyinat itibarile İznik'in hiç hiı krokilerle tesbit edildi (Resim: 77). Bu kısım
eserinde bu kadar ihtimama rastlamak im halvet şeklinde ve kurnalıdır.
kânı yoktur. Fakat bu binanın inşaat devri
3 üncü hücre: ( I I I Raum) ile göste
ni araştırmak lâzımdır. Btınun için hemen
rilmiştir. Bilhassa bu kısmın kubbe ve du
kat'î bir söz söylemek büyük bir hataya düş
var tezyinatı calibi dikkattir (Resim: 78. 79.
mek olur. Yalnız istalâktitlerin ve tezyini, in-
80. 81. 82, 83).
(25) Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu eserin
(26) " K a r i K l i n g h a r d t . Türkische Bâder,
a d m ı n geçfnemesl bu b a m a m ı n hususi bir hamam
Stuttgart 1?27:
oMulunü teyld edebilir.
68 A. S Al M Ü LGEN
Burada görülen hücrenin soklüne kadar lerim tetkik ile bu binanm hakikî tarihini
inen istalâktitler yeşil camiin cümle kapısı tesbit etmek tarihçilerimizin vazifesidir.
üstündeki mermer üstüne işlenmiş kubbe ali- Makalemizin mevzuundan dışarı çıkma
kalarmm aynı işçilik ve tarzmdadır. Bu hüc mak için bu bahis üzerinde durmayacağız.
renin kubbesindeki dahilî helezonî şekil, pek Çifte olarak, yapılan hamamın bir tarafı ka
az görülen orijinal bir motiftir. dınlara, diğeri erkeklere mahsusdur (Resim:
85, 85 A, 86, 87).
4 üncü hücre: ( I I Raum): Bu kısmın
dahi bir halvet olması lâzımdır. Fakat kur
Bu iki hamamın aynı eb'ad üzere ve ay
na gibi aksama rastlanamadı.
nı zamanda yapılmadığı dışarıdan da an];ı
Bu mahallin kubbesi ve tezyinatı daha şılabilir. Erkekler kısmının soğukluğu dalı;>
basittir (Resim: 83, 84). yüksek, sıcaklığı daha geniştir. K a d ı n l a n n -
ki ise her hususda daha küçük ve dahilî tak
5 inci hücre: Bu kısım bir su haznesi ve
simatı başka türlüdür. İnşa tarihi bakımın
kazan mahallidir. ( I Raum) ile gösterilen
dan kadmlar tarafı X V inci diğeri X V I ııcj
bu mahal «Klinghardt» in dediği gibi bir ha
asır başıdır.
mam geçidi değildir. Çünkü yanındaki hüc
re ile irtibatı, gerek genişlik, gerek irtifa iti- Soğukluklar aynı hiza ve irtifada oini;,
barile çok farklı bir pencere ile temin edil
dıklarından kadınlar kısmı daha geri çekih-
miştir.
rek bir l^hçe içine alınmıştır. Diğeri dalii,
Bu odacığın döşeme kısmı toprak ile ileride ve yüksektedir. Kadınların girişi bah
dolmuş ve zemin irtifaı da oldukça derinde çe içinde erkeklerin girişi Mahmud çelebi ca
kalmıştır. Üstü tonozla örtülüdür. Yanlar mü cihetinde ve umumî aks haricindedir (Re
daki alçak ve dar çıkıntılar su seviyesinin ir- sim: 88 • 89).
tifaını irae etmektedir. Duvar sıvası ise hu
susî kıtıklı horasandır va hiç tezyinat yok Erkeklerin tarafı şu şekilde teşekkül et
tur. Bu kısmın diğer hücreler gibi hariçle e- miştir:
ması mevcuddur ve bu geniş kemerli dehliz
1 — Geniş kubbeli ve bir dıl'ı 10 metre
esas soğuk su deposu ile alâkadar olmalıdır.
uzunluğunda murabba bir soyunma yeri. (po
Klinghardt'ın hamamlarımız hakkındaki bu
ğukluk).
eserinde mevcud plânda garb duvarı tama
men dolu gösterilmiştir; fakat verdiğimiz Bu dairenin ortasında on altı köşeli hiı
izahata nazaran bu cihetten yanındaki binaya havuz (şadırvan) mevcuddur. Duvarlara mul-
çok srkı bir bağlılığı olması lâzımgelir. So tasıl yüksek soyunma sedleri vardır. Kubbe
ğukluk kısmı muhakkak hu cihette idi. Bu nin köşe alikalan müsellesi istalâktitlere ay
eserin etrafında inceden inceye temellerin va rılmış ve aşağı doğru sarkmıştır. Yalnız bu
ziyetlerinin aranması ve zemin seviyyeleri- istalâktitlerin sarkıtmaları yoktur.
nin bulunması icab eder.
Bu holden içeri girilince genişçe bir ge-
Bu âbidecik, Türk san'at tarihimiz nok
çid ve sol tarafta belâlar mevcuddur. Bu ge-
tasından iyice etüd edilmeğe lâyıktır.
çidden, dört köşesinde harvet ve yıkanma niş
HACI HAMZA H A M A M I : X V - X V I leri, ortasında göbek taşı bulunan sıcaklığa
asırlar arasında. girilir.
1»U KAMM
K ŞEHRİ PLANI
AftftCLCKİN rtCVKtI
4^
t
Pl, 2
R. 3
R. 4
R. 5
R. 8
Û Û Û û Û
\ i
i!
İJ...L ---1 J---!'- J i j
ZJ
R. 7. B
R. 9 '"oto D r . S ü h e y l
R. 8 Orientalichc. Aıchiv - C. Gurlitt
•v > •
ir
R. 10
R. 11
R. 12 Foto D r . Süiıeyl
•
:!-.••
n -
«t
f
YA
<D r
a.
R. 13 Foto Dr. S ü h e y l
R. 18
R. 19 O r l e n t a l l s c h e » A r c h l v - C. OurUtt
•m
s ,
R. 20
R. 22
l
R. 28
-Ut
!
IBP
R. 24 R. 21
R. 25
R. 25. A .
i
f5
al
i f
i
'A
s.*' >
R. 27
> •
R. 33
R. 31
I " t t 1
R. 32 • A
i'4;
Î i 1 4 7 s f
R. 37 O r i e n t a l i s c h e s A r c h i v - C. G u r l i t t R. 33 - A
WMiEMmm.WMmi •iiiHiiiii ^
R 40
R. 34 O r i e n t a l i s c h e s A r c h i v - C. G u r l i t t
R. 38 O r i e n t a l i s c h e s A r c h iv - C . G u r l i t t
R. 41
"c 7 P
R. 42
R. 45 • 46
ü —î
t I 1
M. r.2
48 Foto D r . S ü h e y l R. 47 Foto D r . S ü h e y l
te4
51 Foto D r . S ü h e y l R. 49 Foto D r . S ü h e y l
R . SO
R. 58
Mı
i
.s
t */
•*-f "
*'
7
ıl
R. 43
I
J
OM'
•t
«o !'
I
/
i 1
R. 72-A
R. 73
m
(T
I
-ki
R. 65
İlli İHHİİM
1 bKUta-.'iu, 1 I I ' - • ıh,
m.
- I< ı,ı,fûflhui'>nwu*. ı„ <v .
IE»,JJ 11 il<J I ' >,
- - ıllRl-Jp -4 MLKI
- J'^IHiWIWI
,»._ -
R. 65-A Orientalisches A r c h i v - C . G u r l i t t
"t •
R. 64
R. 66
R . 61
LJ
11
«tâ
R. 68 Orientalisches A r c h i v - K . K l i n g h a r d t
s- T»
R. 70 R. 71
TP 1
4 A
->w
R. 75 Die T ü r k i s c h e A r c h i v - K . Klinghardt
--if-..
TA
•m
R. 7 7 - A
00
DC
R. 76
C3
oo
i l
R. 77-B
••J»V
- a
R. 8 5 - A
R. 84
4fi
R. 87
mm
•'t:
• aiS • 3!.»,* *v : • -*
Pi
R. 90
Istantouilvm Zabtından ^orxrei tiii-ttlerde
de vardır. Bunların Lir kısmı tarihe geçmiş, tesinde biz ayrıca bir Td, mcdrrs, • ; Imluy-Q.
bir kısmı malûm değildir. Bu hekimlerin bir ruz. Fakat diğer medreseler uibi ı Uclje her
kısmını İstanbul'da Fatih Darüşşifasında ça hangi şubeyi lakib ederse elsin ı n ı r n yen bir
lışmışlardır ve hekimliğin noksan olan ihti odada oturmuş ve ilitisas şubesi ! , u de ise
yaçları, diğer âlimlere sorulduğu gibi sorul orada çalışmıştır. Fatih Derüssij,ıs,: A:i hekim
muştur. Onların terceme ve istinsahını arzu yetişir. Bunlar lalebelikleriıult^ | i , ı , ;v,,u
ettikleri eserler de arzulan veçhile temin e- linde bu medreselerde ınüııasiiı o.l, l^.ıj
dilmiştir k i İstanbul kütüphanelerinde bilhas etmişlerdir. O halde bu Fatih k i i l l i \ . i,,;,,
sa bu noktadan tıb kitabları diğer ilmî eser rüşşifası da hekim yelislireıı liir / ' //(/nlır
ler gibi mühim bir yekû» tutar. Fatih Darüşşifası ycıi elycvr hnarctin.
Istanbulda bu tıbbî müdevvenat dolayısi- tahhanr nırdrcscsimu ınuknlıiIiıulrK : :n],en
le tam bir yenilik buluyoruz. Eskiden Türk sağma tesadüf eder büyük bir sal, m
ar.
illerinde nievcud olan sıhhî ve içtimaî mua Camiin ceıınbu şiiıkîsinc \c Dc^h ).
«car
venet müesseselerinin benzerleri Istanbulun şısnıa tesadüf eder. Fatih KülIi\ ı ^! •
im es-
o zamanki ihtiyacını tatmin eder bir halde ya- ki halini gösteren biniihır ı n c ş a n n , yerini
pılmışdır. Hekimler do b\ı arzularınnı tatmin bildiğinnzden I)arii.şşifnı\\.\ i)iııahıı • •.; kkıııda
edildiği bu yeni şehirde bunlardan çalışma tenevvür edelıiiiyornz. Muhakkak . .i iık
lıızlarnu arllırınışlardır. O halde biz o dev binadır ve tarzı ınjnıaıîsi dr nıııl, lifuJeki
rin tıbbî tekâmülünde şu üç noktayı biraz lahhane medresesine uygundur, / i i ! camiin
daha etraflıca tetkik edelim: kıble tarafında sağ ve so<l!du i k i v. ,, ;s<;al e-
1 — Sıhhî ve içtimaî muavenet müesse den bu iki binanın umumî ınimarî . . . i y^g^.
seleri mamak için birbirine mütenazır o ; ; asj icab
2 — Hekimler eder.Netekim diğer büyüklü ve k ü t n i / ı i onaltı
3 — Tıbbî Eserler. medresenin de sağda ve w.lda k;!İ.ıhlarında
1 — Sıhhî ve İçtimaî Muavenet Müesse mimarî bir tenazur vardır. 1in Dwn^sijnnm
seleri : umumî plânı hakkında İju ufak Iıcıı/ı yiş il^ti-
Istanbulun 857 (1453) de zaptından son malinden başka birşey s ö y l i y e ı n i y e ı e - i z . Yal
ra Fatih Mimar Başı Ayazağa'ya bir külliye nız Darüşşifa Mescidi diye luı d a u r şifanın
(Üniversite) mahallesi haline koyduğu Fati bahçesi ortasında olması kuvvetle m r i ' ı u z mes
hin ortasında elyevm mevcud camiden biraz cidin Fatih zamanından kalma ])iıı,ı • resmi
ufak, i k i minareli, Istanbulun zaptından ev ni Paspati yapmışdır. Kıble larafi i i ü , İm ca
velki Anadolu Osmanlı Türkü eserlerine uy mile hem muasır Davutpaşa aımi'' .,, kıble
gun bir cami ve etrafına 8 büyük ve 8 küçük tarafile de benzerliği vardır. \\u (^ ^uiin el
medresesi, imareti, lıastahancsi, tabhanesi, da- yevm plânda çizgi ile işaret olunan 'i-ırüşşifa
rüzziyajcsi, hamamı \e misafirhanesi, kütüp yeri ortasında bir jıarça duvar ı \c i,> uı biraz
hanesi vesair müştemilâtile cesim ağaçlarla ileride asıl darüşşijanm kalın (lu\aı larmdan
örtülmüş büyük külliye (Üniversite) yaptır bir jıarça yolun kaldırımı k e n a n ı u h ı ve bir
mıştır (2). Ve bu Üniversitenin hocalarını yıkıcının bahçesinde göriihneklcdi ı (:>). Bu
da bu mahallenin etrafında oturmağa teşvik binada diğer hastahanclerde oldnfiii villi med
eyler. Oraya bir can verilmiştir, ve burası rese tarzındadır.Plândaki yerine u i i ı r iıin met
şehir içinde küçük bir şehir halini almıştır. re murabbaı kadar bir sahayı işgal c i n .0 hal-
İşte bu cami; bu kidliyemn diğer medresele-
rindeki ufak dershanelerden maada büyük (3) Hadikatül-ccvami sahibi H a l ı ^.in İs
mail Ayvansarayî ( v e f a t ı 1201 ( i , , (O B u r a
derslere ve yerli ve hariçten gelen âlimlerin
ya darüşşifa mescidi der (cild 1, S. vc 1 1 5 ) .
vereceklri konferanslara ve bu ders saatleri
darüşşifa derununda müstakil bir maohbUr. Hide,
haricinde beş vakitte cami olarak kullaranıl- matt lâzimesinin vezaifi muayyenesi yine i.,:ndi vak.
mak üzere büyük bir dershanesidir. Bu külli- fndan verileffelmişdir. demekle beraber c i m ! y a k ı .
ye (Üniversite) ye mülhak olan darüşşifa 875 nlnde demirciler mescidinden bahsecityo; . Bunun
(1470) de tamam olmuştur. Fatih Üniversi- da banisi Fatihin Cerrah başısı Ali t> î r n d 1 dir.
Müruru eyyam İle harap olup yerinde <:• ınlrciler İs
(2) Dr. A. S-üheyl, Fatih Darüsjifası 875 kân ederek nice zaman n a malum knlnijK iken 1176
(1470). Hopital Mehmea Fatih İstanbul 1932. (1762) Beblyül'evvellnde m ü t e v e l l i s i t a ; a y n ı d a n ya-
TIBBİ TEKÂMÜL 73
de etrafı da tarihî resimlorle görüleceği veç Luna) diye yazılıdır. Hastalara divanelere
hile duvarla mestur muazzam bir eserdir. defi cünurı için mıtrıban ve hanendegân ta
E v l i y a Ç e l e b i ııiıı zikrettiği 70 hüc yin edilmiştir diye ayrıca bir kaydı vardır.
reli ve 8Ü kubbeli bir darüşşifa, mescidi Evliya Çelebinin hekim basısından maada
vesair kısmılarile ancak bu kadar sahaya sı dersiamın mevcud olduğunu bildirmesi şaya
ğar. 1557 - 1561 seneleri arasmda Istanbul- nı kayıddır. Fatih külliyesinde yüksek tahsili
da bulunan İM e 1 h i o r e L o r i s şehrin ikmâl edip ihtisas için tıb tahsiline başlayan
umumî manzarası meyanuıda tersim ettiği Fa talebeye dariişşifada tatbikatı tıbbiyeye dair
tih Caniiimn cenubu şarkîsinde darüşşiju kub nazarî ve belki amelî dersler verecek ve bun
beleri görülmektedir [-1). ları hastahanede sevk ve idare edecek bir zat
E v l i y a Ç e l e b i Fatih Kadınlar ve tır. Bu suretle Fatih darüşşifasını bu Fatih
gayri müsl imler için de başka bir köşede ti- külliyesinin de yalnız hasta yatırılacak bir
marhane yaptırmıştır, demektedir. Fakat ge ^ yer değil, ayni zamanda hekim yetiştirecek
rek Fatih vakfiyesinde \o gerek başka yer bir müessese ve klinik olduğunu ve Evliya
lerde henüz bunu tevsik edecek mahiyette bir Çelebinin yaşadığı XVII inci asırda bile ayni
kayda tesadüf olunmamıştır. usulün carî olduğu görülüyor.
E v l i y a Ç e l e b i (,cild i ) darüşşifa Evliya Çelebci Seyahatnamesinde Fatih
hakkmda (70 höcrc ve 8U lubhelidir. 200 hiz Camiinin şimûl ve cenubundaki medreseleri
metçisi vardır: Dersiam ve hekim basısı var tarif ettikten sonra da: bu medreselerin cani
dır. Ayinde ve rüvcııdegândan bir adam hasta bi şarkîsinde yol aşırı, merzu, fukara, mis
olsa bimarhaneye götürüp ona hizmet eder kinler için bir darüşşifa yaptı. Onda olan üs-
ler. Münasip edviye ile tedavi ederler. Diba tadıkâmil ve hâzik hükema ehliderde deva
ve şlb ve zerbâj harir came hâbları vardır. edip elbette ifakat bulur, bir asitanei cihan-
Her gün iki defa hastalara günâgün etimei ne bahşdir.) der.
fise bezlolunur. Ev kufi o derece kavidir ki Darüşşifadan başka bir yerde bahsetti
vakıfnamesinde (eğer rriu'.kakda keklik ve tı- ği halde burada tekrar zikredilmiştir. E v l i
raç ve sülün kuşlarının eti bulunmazsa bül ya Ç e l e b i bu lıastahane hakkmda bize
bül, serçe ve kebuter pişip hastalara bezlo- hakikaten kıymetli malûmat vermiş ve İstan
pılmışdır demekdedir. HadikatüVcevarnie göre bu da bul fethinden sonra açılan bu hastahanenin
rüşşifa mescidi ile demirciler mescidi ayrıdır. Pas iki asır sonra h'ûe ayni vakıf hükümlerine gö
pati tarafından İ s t a u b u l a dair eserinde bu Darüş- re vazifesine devam ettiğini işaret etmiştir.
çlTa ve camii ve m ü ş t e m i l â t ı Lips Manastırı yerinde Şimdi Fatih Darüşşifası \akfiyesini Fatihin
gösteriliyor. B u Manastırın yeri h â l e n bilinmiyor.
umumî arabça vakfiyesiniiı bilâhara türkçe-
Mehmed ziya İstanbul ve Boğaziçi cild 1.
ye terceme edilen vakfiyesinden tetkik ede
S. 37-39. Demirciler camiini Fatihin binası olan
Tımarhane mescidi itibar eder. Lâkin civar halk
lim (5).
bunu Demirciler camii diye bilmez. Paspati darüş Haslahane kadrosu budur :
şifa mescidinden ayrı Demirciler mescidini bulama
Günde
dığından görüp de yaptığı kısımlar Darüşşifa mes
cididir. Mahmud I I . Demirciler e s n a f ı m buıa-
2 Tabib (biri seı tabib) beherine 20 akçe
ya n a k l e t t i ğ i n d e n darüşşifa mescidine de Demirci 1 Kehhal (,göz mütehassısı) 8
ler mescidi denilmiş ve ayni mescidi Paspati Darüş 1 Cerrah O'li'iielle yemek yiyenler 8
şifa mescidi olarak resmetmişdir. ^ arasında 3 adet görülüyor)
(4) Ağaoğlu Mehmed - Fatilı camiinin 1 Eczacı 6
şekli aslisi ve Türk Sanatı mimarisindeki mevkii,
1 Emin 4
Hayat mecmuası clld 2 No. 45 1927- B u makale
1 Vekilharç 4
yalnız mahdud menabie göre yazılmışdır. Ebu
Bekir B e h r a m ü d d i m l ş K l ' nin Atlası Mayer 1 Emini mahzen 4
termesinde camiin m ü h i m ve mufassal tavsifi var 2 Aşqı beherine 3
dır. Ayni zamanda Türk menabllnde bu camiin m ü 1 Kapıcı 3
teaddit resimleri ve keza Parisde Bihliotek Nasyo- 2 Hastabakıcı beherine 2
noî'de Estampe dairesinde bu makalede mevcud ol
1 Temizleyici (Manünnukuş)
mayan resimler nazara çarpmaktadır. Başlayan bu
tetkikin yeni membalara göre t a m a m l a n m a s ı n ı te (5) Dr. A. Süheyl, Fatih DarüşşUası, 875
menni ederiz. (1470)- Hopltal Mehmed Fatih, İstanbul 1932.
74 Dr. A. SÜHEYL Ü NV ER
Kadro Günde
2 Tabib beherine 20 şer akça (birisine reisi etibba deniydi )
1 Kilerci 4 »
] Vekilharç 4 »
1 Kehhai 8 »
1 Cerrah 8 (Inıaretten yemek yiyen Tu;
ruh gösteriliyoı)
] Tdl)bahı eşribe (In)aretleıı yemek yiyenler nieya
nında şeri)el<;i diye kayıtlı)
1 Hâfı/.ı eşril)e 4
1 Hevvah 3 (imaretten yemek yiyenk'r ineyji-
nmda hapıcı denmiş)
2 Aşçı 3 (Hastalara aid yemek ayrı | ) i ş i -
yor. imaretten hastalara yemek
verildiğine göre kayıt yoklıır )
2 Cameşuy » 3
1 Duvarda nakışlan mfen'eden 2
1 Şeyh 20 (Dahiliye müdürü makamnıdadır i
vazifelerini tanzim edeceklerdir. Duvarların na günde r> akça konduğu nıusarrahtır. Has-
telvisine mani" olacak ve Lıı hizmetle duvar talıane idaresi için hiç bir masraftan çekinil-
ları kirletmesinler diye dolaşacak hir şahıs memiş ve herşey bol hesab edilmiştir.
da günde i k i akça alacak, vazifesi icabı ayni Fatih imareti Fatih Üniversitesinde mü
hizmeti medreseler ve telümnıelerine, darüt- him bir mevki alır. Ayrıca neşrettiğim kısa
talim ve imarete kadar görecektir. Fatih vakfiyesinde imaret vezaifi tebarüz et
Bu vakfiye pek mühimdir. Hastahanede tirilmiştir. Burası yalnız fakirlerin yemek ye
iki hekim var, Liri liaşhekimdir. Hastahane- diği bir yer değildir, futilı üııiıersitesinAf
ye her çeşid hasla kabul olunmuştur. Yani çalışan ve kadroya dahil bilcümle insanla
umumî liizmellerc mahsus haslahanedir. De rın, âlimlerin, talebenin ve misafirlerin ye
lilere mahsus değildir. Tabibler, Cerrahlar ve mek yedikleri, zayıfların günlerce kalıp ye
Kehhallerin bulunması buuu gösterir. Delile mek yediği misafirlerin kaldıkları bir yer
re ve onların muhafaza ve tedavilerine dair dir. Bu istihkaklardan artanlar fıkaraya ve
vakfiyede bir kayda tesa lüf olunmamışür. rilmiştir.
Etibbaya verilen ücret bugünkü rayiçle he Bir defa Fatih Darüşşifasında olanların
sab olunursa az değildir. Ayrıca imaretten is hepsi buradan şu suretle istilıkaklarmı al
tihkaklarını almışlardır. Haftada bir güu vak- mışlardır :
fm nazın, hekim (başhekim olacak) ve kâ — Darüşşifa hademesinden reisül'etibba-
tip darüşşifada toplanıp İstanbulda evinde ya ve aşağı yanında otuıan tabibe birer aş
hasta olup ilâç almağa kudreti olmayan ve verile
nezdine hekim çağırmaktan âciz ve kasir müs- — Ve darüşşifa imamına ve müezzinine
lümanlar tarafmdaiı gelip müracaat edenle ve kâtibine ve kilercisine \e vekilharcına bi
rin de istedikleri driğ olunmıyacaktır. rer aş verile
Hekimler darüşşifaya yalan hastalar gi — \'e i k i nefer kehhala ve üç nefer cer
bi oraya ayaklan tedaviye müracaat eden fa raha ve i k i nefer şerbetçiye birer aş verile
kirlere poliklinik yaparak bakmışlardır. İcab — Ve i k i nefer edviye döğenlere ve iki
eden fakirlere ilâç vermeğe de salâhiyettar- nefer cameşuya ve dört nefer kayyuma ve dört
dırlar. Yalnız hariçle gördükleri hastalara nefer ibrikçiye birer aş verile
ilâç gönderemiyeceklerdir. İlâçların terlib ve — Ve iki aşçıya ve «^.anakçıya vc nokta
imalinden daima hekim mesuldür. Bu lıasla- cıya birer aş verile
hanelerin teşkilâtı da bugünkü ihtiyaçların — \ e darüşşifada olan iki balahaneler-
ayni teşkilâta çok uyar. İlâçları bir mahzen de birer labib şakirdi oluj) daiiişmend aşı
de dikkatle muhafaza etmişlerdir. Aşçılar has gibi birer aş verile ,
taların yemeklerini pişirmeğe itina göstere — \c hu zikrolunaii hademeden gerek
cekler ve bunları hastalara verirken her hu imaret hademesinden ve gerek darüşşifa ha
susta hastalan tatyib edeceklerdir. Kapıcı ha demesinden olsun birer , aşa mutasarrıf ola
riçten içeriye yabancı bir adam sokmadığı gi ]\Iulıtasar vakfiyede darüşşifa kadrosun
bi orada kalmasına da müsaade vermiyo/. da olmayıp ta imaretten yemek yiyenler ara
Darüşşija hademesinin vazifeleri her gün sında :
100 akçadan eksik veya fazla olmıyacaktır. 1 imam, 1 müezzin, 1 kâtib, 2 edviye dö
Bir başhekim de dahil olmak üzere kadroya ken, 4 kayyum (orta isleıine bakan hizmet
dahil olan bütün zevat vakıfça tahsis olunan kâr veya hastabakıcı mâkamında) 1 ibrikçi,
para her gün için 200 akçadır. Muhtasar vak 1 çanakçı. 1 noktacı, ve bir tabib .şakirdi
fiyede buna ölenlerin teçhiz ve lekfini da vardır.
hildir. Bu da bize gösterir k i hastahane her X V I inci asrın ortalarında İstanbııla ge
vakit için hastalarla doludur. len R a d i y ü d d i i ı G a z i adındaki
Darüşşifada ölenlerin melrukâtı veresesi seyyah Fatih imaretine misafir inmiştir.
ne, veriliyor. Veresesi olmıyanların eşyası sa Burada kendisinin karşılanmasını anlatır
tılarak darüşşifaya bırakılır. Ölülerin teçhizi ve (İmarethaneye bakan zat yanımıza gelerek
için günde 5 akça ayrıca tahsisat vardır. Kı hal ve hatırımızı sorduktan sonra ihtiyaçları
sa vakfiyede darüşşifada ölenlerin levazımı mızın i y i bir şekilde temin edileceğini vaad
76 Dr. A. SÜHEYL V NV ER
tti. Doğrusu herşeyleri gibi yatak ve yor bir tarzda yeniden inşa o l u n m u ş d u r . Hadihn-
anları da temizdi) der (6). İşte bu kayıt Ea- tülccvami darüşşifadan baiıseder.
ih misafirhane, labhanesim müçtemi imarc- M a h m u d I I . P a r m ş k k a p ı yaıınınııı-
in ne kadar mükemmel olduğunu gösterir, da yanan Demirciler esnafını Arasta gihi (|,,,.^
icaba hastalıane ne vakte kadar vazifesine duvarla mahdud (8) eski bimarhaııe illâk o-
îevam etmiştir? lunan bu hastahanede yerleşdirilmişdir. F . a .
Başvekâlet arşivinde Futilı darüşşifasım sen 1240 (1824) tarihine kadar hastalıaiR; ta-
slâkadar eden bazı vesikalar ele geçmiştir, aldir. Sonralar harabe haline girmiş ve her
""akat bir kısmınm tarihi yoktur ve daha mu odası bugün de gördüğümüz veçhile or;ı,,>,
ahhar zamanlara aid vesikalara henüz muttali yerleşenlerin yedi tasarruf ve zaptına ge. >ı,is
Dİamadık. Yalnız 1240 (1824) de burasının (9) ve tedricen yıkılarak ahşab barakalar ,e
faal bir iıalde olduğunu öf reniyonız. binalar yapılmışdır. Büyük harekette çok luı-
Evvelâ burası B e y a z ı d I I . zama- sar görmüşdür. 1H24 (190.") de hurasunu
nmda Istanbulda vukua gelen şiddetli hareke kaç odası meşhud i d i . Ortasındaki nuv;, ;,;:,,
ti arz esnasnıda hasara uğramış ve tamir olun- 1324 (1908) Çırçır harikindc kublıesi \ .!.;|.
muşdur. 985 (1577) de !.u darüssijaya. bir mışdır. Çırçır harikinden .sonra 1;)26 M"!'.;)
hamam ilâve edilir. Bu hatnamın Fatih da yol tesviyesinde ve temellerine kadar y ı
Sultan Mehmed darü.şşifasinda. has kılmış ve ankazı kaldırılınışdır. Yalm/, ipc^-
talar için lüzumu olduğunu vesair selâtin da- cidin kubbe tarafından ve bir de humın ,;,,•]
rüşşifalarmda kâfi derecede hamam olması duvarından ufak bir kısım kalmışdır.
misâl gösterilerek inşasını isteyen Reisületib- Başvekâlet arşivinde şimdiye kadar / : . (/ı
ba Hacı M u s a ' dır ( 7 ) . Hastahanelerin Darüşşifasım alâkadar eden şu mealde \ si-
sıhhî işlerini tedvire memur reisületibba ol kalar elde edilmişdir. Taıilı sırasile lım ..a
duğundan Hacı Musa bu hamamın inşası için dercolundu:
ayrıca tahsisat istemiştir. Hastahane idaresin
1 — 1016 (1607) Sultan Mehmed l;.,,,
de biriken fazla paradan yaptıracağını söylü
Darüşşifasmâa on akça ile tabibi sails m
yor. Hamamın inşası hastahane masraflarmm
Y a k u b B e y in vefatile Loş kalan y» ı ;.,e
kısılması şartile, ve fazla israflara mahal ve-
yine on akça ile tabibi bazik M u s t a f a >. a
rilmiyerek divanı himayunca karar tahtına
verilmesi Hekimbaşıdan islenmişdir (buyr,:l-
alınmıştır. Bu vesika hastahane idareleri için
du).
emsalsiz bir nümunedir.
2 — 1077 (1666) Fatih Darüşşifa.s' ta
M e h m e d I V . zamanında (1032 -
bibi evveli Ahmed veft olub yerine .
1058) Fatih darüşşifasma. Z e y n e 1â b i -
tan Ahmed Darüşşifasmm tabibi evveli \ iı -
d i n Reisületibba tayin olunmuşdur. Kendi
m e d Efendi, yerine Fatilı Darüşşifası laK/!)i
sinin ayrıca Reisületibbalığı da vardır Şifa-
sanisi S a l i h , yerine Galatasarayr, \n
ül'fuad isminde tıbbî ve sıhhî bir risale kale
tabibi evveli M u s t a f a Efendi daiicri,
me almışdır. Bu risale bilâhara tabı' da edil-
yerine ibrahim Paşa Sarayının tabibi du^ar
mişdir. Mustafa, yerine Mağnisada Hafsıı Sul
Hastahane E v l i y a Ç e 1 e b i ' nin ya tan Darüşşifası tabibi evveli diğer M u s ı a -
şadığı zamanlarda tamamen mamurdur. 1179 f a yerine ehli ilijn ve müstahak olan M c i) -
(1765) de husule gelen şiddetli hareketi arz m e d ' in tayinine d"air Seretibba S a i \ h
da cami harab olduğundan bütün müştemilâ imzasile arz.
tı j^eniden tamir ediln^iş ve Fatih camii de da
3 — 1125 (1713) Saltan Mehmed Da
ha tevsi edilerek eski halinden tamamen ayrı
rüşşifası vakfı üçüncü tabibi M e h m e d
(6) üniversite Tarih şubesinden E k r e m Kft- Efendi Haseki Sultan Darüşşifası ikinci ta-
m l l , Tarih Semineri Derj/isi 1-2. 1937 Mezxmlyet te. bibliğine naklolunmuşdur. Yerine M u ş t a -
Bl. B u seyahatnamenin arabcası Veliyüddin Efendi
kütüphanesindedir No. 2440. (8) M e h m e d ziya, İstanbul ve Boğasıiçi
f a Efendinin tayin olunması hakkında Rei- bula celbedilen hekim Kutbüddin ayda iyi bin
sületibbanın takriri vardır ı^Tıb 2 H ) . akça, günde 65 akça maaş ile bu Tıb Akade
4 _ 1136"(1723) Tıb şakirdi vazifesine misine riyaset etmişdir (10). Fatih Vniıersi-
mutasarrıf M e h m e d E m i n Efendi öl tesitnn en büyük müderrisinin aldığı günde
mekle vazifesi Süleymaniye Tıb medresesinde 5(J akçadan fazla ücret alnnşdır. Da da Fatih
muid olan A h m e d Efendiye tevcih olun devrinde ilmin ne derece yüksek tutulup hi
muş ve müceddeden eline rüusu verilmişdir. maye edildiğini gösterir.
(Tıb 204). Sicilli Osmanînin verdiği izahata göre he
5 — 1176 (1762) yevmiye iki ak^;a va kim K u t b ü d d i n A !ı m e d İran vezir-
zife ile Fatih Sultan IMehnıed Han Darüsşifa- lerindendir. E b ıı S a i d G ü r g â n î er
sında şakird olan D e r v i ş e lı m e d kânından olub l z 11 n H a s a n elinde
H a l i f e ölmekle yerine İsmail Halifenin maktul olan (hekim Kirnıanî) nin mahdınnu-
tayin edilmesi bakkmda Roisületihlıa M e h - dur. Pederinin elemile Ti'i'kiycye liicret etmiş
m e d R e f i in imzasnn taşıyan arz {Tıh ve Fatihin teveccülıüne ve iümavcsine nıazhar
150). olmuşdıır.
6 — 1210 (]795) diirüşşifada cerrah o- 903 t I 197i de vera( clıni< \e Eyüb Sul
lan M u s t a f a b i n A h m e d ' in vefa tan civarına del ncdilınişdii-. ICskidcıı nıcvcnd
tı üzerine vazifesinin H a f ı z e lı m e d kârsir mektebin yerinde -imdi alışab vc he
Tayfur bin I b r R h i nı e tevcihine kim Kııtbüddin mektebi itiâk olunan bir bi
dair (Tıb 232). na \ardir.
7 — 1214 (1799) Dırüssifanm c e n a b ı İstaıdmlun lıilıiruleıı I - \ M ' I rn nn'ilünı he
evvel ve sanisi Al e lı m e d T a y f u r ye\ - kimimiz Amasyalı S a b n n e u o ğ I u S e -
miye 8 akça cihetini H a c ı H a l i l r e f e d d i n hin A i i bin İ 1 yas•
Efendiye kasrı yed ettiğinden tevcihine dair dır. 870 ( 1 l(ı5 l de K h ü ' k a < ı m ı Z e lı -
arz (Tıb 379). r a \ î " nin (as( if indeki cr'r;!İıi k(snıınm tas
1216 flSOl) D a r ü ş ş i f a • ya kâlib nifini ve esas kiâ-ik luıİ!İsi"i'ini değişdirıni-
tayinine dair arz (Tıb 133). yerek lâkin şalı.-î rniişalıcdelrriııi de ilâ\e ede
1218 (1803) Tabibi ;uınlik cihetinin he rek çok mühim \c telif hakkını kuwetlendi-
kimbaşı M u s t a f a B e h ç e t Efendi recek kadar miÜıinı lıir eser vazarak Fatihe
tensibile âhare tevcihine dair (Tıb 212) takdim etmişdir.
1219 (1804) D a r ii ş ş i f a aşçı cihe Mukaddcmedc: IlTlt ( ! Uı5 ı yılnıda S u 1 -
tinin tevcihi (Tıb 218). t ;! n Al e lı ın e d b i n Al ıı r a d H a n
1219 (1804) D a r ü ş ş i f a " da şeıbel- saltanatta daim iken ben Ainasya şehrinde sa
çilik ciheti tevcihi (Tıb 512). kindim. (Hu tavki kaniisi nuiişetim killeti rüz
1230 (1814) D a r ü ş ş i f a " nm mün gâr vc zanıanei dil azar elinde giriftardı. Di
hal aşçı ve kayyum ve kâfekeş (kâse veren) ledim bu nıiheni rüzgârdan kenlüzimi halâs
cihetlerinin müştereken te\cihi mütevelli S e - edem. 01 Sultanın lıabı nu rhaıiictine yüz sür-
l i m S a b i t imzasile T ı b 309). mckliğe vesile taleb eltim, lîildim ki ol fazıl
kâmil melikin hazretinde ulûmdan mergub
1231 (1815) Fatih narüşsifasındcı taliibi
nesne vokdur. Hususa ilmi tıb kim şanında
evvel M u s t a f a b i n A h nı c d fe\l
nısfurilim deııilmişdir. Pes İni mânadan bir
olub yeri hali kaldığından Al e lı m e d o ğ
kitabı cerrahiye yazdım. İhı ömrü kasir ve
l u A h m e d Efendinin tayini hakknıda
emeli tavil içinde bilib ve tecrübe edibilmel-
Reisületibba M u s t a f a M e s " u d im
yakin ve ayııelyakin müşahede ettiğim amâli
zalı takrir (Tıb 315).
vedden bir nice türlü acaib ve garaib işler
1240 (1824) Darüşşifada Alaniünıuikuş
ve yani duvarlara resim yapmağı ve yazı yaz IİO) Hammer Tarihi. Türkçe tcrcomesi, olld. 3.
mağı meneden hademe cihetinin l c \ r i h i lıak- sahifc 218. Hammcrcic 875 ıMTdl dp Fatniin darıissi-
kında mütevelli tarafından ıTıb l l - i ı . f;. tesmiye olunan hastahane ve tnnarlıane denUen
darülmccaniu yaplırmıçUr. Kaydı da vardn-. Lâkin
Falih t niversilesiuâc Tıb Akademici ma eami ve nıiiştcnıilâtı nıeyanuuıa ıı:rdan.-ı .^ı-mını,
hiyetinde bir teşekül yajjihnisdn. Şakayıka vicktcb ve l>imari!-tan lıir kayda güre !ÎG7 ıU(;2l de
bu muhtasar içere derçettim. Zamanın cerrah buradaki nüshanın bazı noksanlarını tamam
ları bu zikrolunan amali yeddin ekserisini layacak pekçok mühim resimler meydana çık
ne görmüşler ve ne de işitmişlerdir. Bunlarm mış olacakdır.
nicesi âmilerdir. Kütübü mukaddimine nazar S a b u n c u o ğ l u eserini 63 y a s I l H j ^
edib ol kitablarm ahkâmnia tetebbü' edib saib yazmışdır. Kendisi tababete 17 yasında s ü l ü k
ameller kesbedüb tariki müstakim üzerine var etmişdir. 14 sene mütemadiyen Amasyada İl-
mamışlardır. Belki kendi karihalarmdan ha hanîler zamanında 705 (1305) de ya])ilan
tâ işler işleyib isyana mürtekib olurlar. Bu Anber bin Abdullah hastahanesinde hekimlik
kitabı Türkî yazdım. Türkî yazdığım sol ecel etmişdir. Hattâ eserine de Kitabürcerralıiye-
den oldu kim kavmi Rum Türki dilini söyler tül'ilhaniye ismini vermişdir. Yukarıdaki ete
ler. Bu asrın cerrahları ekseriya ümmilerdir. r i rağbet bulunca 873 (1468) de 65 yaşnula
Okuyanları dahi Türki kitablar okurlar. Çün iken Cümhuru etibbadan bazılarmnı tecrübe
kü bu kitabı mütalea ederler. Çok türlü müş ettiği tertibleri cemedip muhtasar bir risale
külleri hal olub her işin aslını bilib kendile yazmalarını rica etmişlerdir. Bunu 17 babda
r i hatâdan aliller belâdan kurtulalar diyerek yazmış ve Mücerrebname ismini vermişdir.
bu kitabm telifine sebeb Fatihe dua eder. Bu Yine bir telifidir. Gerek Cerrahnnme ^e r ; -
mukaddime istanbul fethinden sonra bizde i l rek bu gayet sade ve güzel bir türkçe ile v ı-
mî cereyanların umumîliğine bir misaldir. zılmışdır. Güzel yazılı bir nüshası Ayiisoi-.t
kütübhanes'mde 3729 numaradadır.
Kitab üç bab üzere birçok fasıllarda as
i m i bozmıyarak yazar. Lâkin âletlerin en mü Hamidiye kütüphanesinde de. bir niislwisi
him kısmını aslına benzemiyecek adar zama vardır. Sonra 858 (1454) de Amasyada Kaii-
nın ihtiyaçları dahilinde değiştirir. Yeni âlet hin oğlu B e y a z 1 d I I . genç bir şeh/.a-
lerin resimlerini kor ve bir de aslında ve şim dc iken (ehli tıbdan bir nice yarenler (Şc.»-
diye kadar hiç bir yerden görmiyerek çizdiği feddinden) bir türkçe akrabadin yazm;i^;ıııı
hekimlerin hastalarma ameliyat vaziyetlerini iltimas etmişlerdir. Zamanın Calinas ve l i ^ k
gösterir resimlerle de süsler. Bunlar tama rati makamında Ş e y h M e h m e d b i ;,
men orijinaldir, ve eserin kıymetini arttır- A h m e d M u t a t a b b i b i M a r d i u 'i
makdadır; bunlar o kadar mühimdir ki ve (Şehzadenin tabibidir) Ve tensibile bu esoıi
şahsî müşahedelerine ve daha verdiği birçok Ş e r e f e d d i n yaznnşdır. Bu vesile iic
müfid izahatmın aslında olmamasını nazarı birçok Akrabadin eserlerini tetkik etmiş. I , ; ; .
itibara alarak bunu X V inci asrın en mühim kin Harzemşahiyi ihtiyar etmişdir. Aslı ;(
ve türkçe bir telif eseri addetmek hatâ değil bab iken 2 bab da kendisi ilâve etmişdir. ' o
dir. bu eserin lerceme olduğunu başda y a z a r . S i-ı
ilâve olnan 33 ü n c ü babda ıstılahları lop! :-
Bu eserin müellif hattile olan, iptidaî ol
mışdır. Bunlar ç o k mühimdir. Hirer nüslıa ;
makla beraber X V inci asırda Anadoluda re
Ahmedi Salis ve Kılmç Ali Paşa lü/üphaıır
sim hayatının mükemmel ])irer nümunesi olan
sinde 2124 numaradadır Kitabiircerralüyı i -
minyalürlerile süslü bir nüshası îstanbulda
nin sonunda eserde ismi geçen b a z ı istilâlıia
Emiri Kütüphanesi müzesinde 79 No. da ka-
rın da izahlarını yapar.
yıdlıdır. Halen müellifin elinden çıkma bir
nüsha olması ve çok nadide bulunması do- Ş e r e f e d d i n ' nin iıocası B ü r lı a
layısile tarih sergisinde te.^hir olunmakdadır. neddin A h m e d ' dir. Kendi silsilesin
Natamam ve sonradan istinsah edilen bir nüs den hekim olanlar da vardır. Hocasııım hoca
hası da General Dr. Besim Ömer kütüphane- sı da H a r z e m 1 i L o k m a n ' dır. S .ı -
sindedir. Bir nüshası da Parisde Millî kütüp b u n c u o ğ 1 u ' mm nerede medlul öldüğü
hane yazma eserleri meyanındadır. Bu da nü maalesef bilmiyoruz.
müellif hattiyledir. Resimlerinde farklar ba Ak Ş e m s e d d i n de Falih dev
rizdir. Bu resimlerin hepsi Prof. Abdul rinde tababet noktasından da şöhret buhiins
l a h A d a n a n ' ı n değerli nezaretile tama bir şahsiyettir. Kendisi maddî ve ruhî Iıa.ik
men istinsah ettirilmiş ve Tıb Tarihi Enstitü tababetinin o asırda en b ü y ü k ve m ü t e k â m i l
süne gönderilmişdir. Yakında bu resimler bir simasıdır. Tıbda hakikaten mahareti oldu
Enstitü tarafından neşrolunacakdır. Elimizde ğu teracümü ehval kitablannda yazılıdır ve
TIBBİ TEKÂMÜL 79
hattâ Nebatat kendisine ben filan derde de isimlerini bildiğimiz birçok hekimler de çalış
vayım diye lisanı lıalile söylermis diye riva mışlardır. Bunlarm içinde hiç bir gayri müs-
yet ederek Lokman ve î b n i S i n a ' ya lim hekimin ismine tesadüf olunmamışdır.
da atfolunan bu meziyeti bu zata da atfeder Esasen vakıf müesseselerindcki kadrolarda
ler. İstanbul fethinde muhasırlarnı maneviya buna itina ohmmuşdur.
tını ^ok takviye etmişdir. İstanbul fethinden
Fatih Darüşşifusımn sddıî umuruna ba
sonra Göynük'e çekilmiş \e orada hastalan
kan Reisül'etibba (hekimbaşı) dn-. Bütün ta
iyi etmekle meşgul olmuş 364 de vefat ederek
yinleri, tebdilleri ve icab ederse azilleri onun
oraya defnolunmuşdur. Yt^zmış olduğu Risa-
lei Tıbbiye'de bugün ehemmiyetle karşılanma inhasile yaınlmısdır. O da merbut olduğu ma
sı icab eden şayanı dikkat fikirler vardır. Has- kamdan bunu arzlarla ist^^misdir. Vakfiyede
talarm maneviyatmı yükselterek tedavide mu hekimler 20 akça alıyor. 1016 (1607') de bir
vaffak olduğunu gösterir misaller az değildir. üçüncü hekimlik buluvoruz. Tahsisatı günde
Bugünkü tedavide bu telkin ile i y i neticeler on akçadır. Hastahanelerinıiz arasında silsi-
daima elde edilmekdedir. lei merâtibe ehemmiyet verilmişdir. Fatih Da-
riişşifası da bu silsileve dahil bas hastalıane-
Tarihî tetkilerle bize bu devirdeki he lerimizdendir. Başvekfdet arşi\ inden çıkan ve
kimleri ve çalışmalarmı aydndatacak çok sikalardan öğreniyoruz k i Fatih Darüşşifası-
mühim vesikalarm bulunacağı muhakkaktır. nın 1125 (1713) de mevcnd üçüncü talnbi ter
Yoksa bu büyük devrin şahsiyeti ilmiyesi yal fi etekle FatiJı Dariifsiftısına ikinci değil, an
nız isim ve eserlerini bildiğimiz muayyen şah cak Flaseki Üarüşşifasma ikinci hekim ola
siyetlere aid değildir. Şüphesiz k i bu arada he biliyor. 1077 (1666) tarüdi vesikadan Fatih
nüz bulamadığımız bazı \esikalar olacakdır. Dariişşifası Inrinci hekimliğine Sııllanahmcd
İleride bu bahsin daha çok işlenebileceğini ü-
Darüşşifası tabibi evveli g'-çniişdir. Falih Da
mid etmek isteriz.
riişşifası ikinci lıekinıi birinci hekim olaına-
Fatih devrinde ülema defterinin sou ye mışdır. Buna mukabil vhıe avni tarilide Fatilı
di ismi meyanında tabiblere tesadüf olunur. Darüşşifası ikinci lıekinıi Sultanahmed Darüş-
Bunlardan K u t b u d d i n ve altıncı zade şifasma başhekim olnııışdur. İlmî dereceye
İbni Z e İl e b î (ve Kuyumcu zade de denir") göre terfie eskiden çok elıcnımiyet \erildiğin-
marufdur. Hamid I. küiiiphaııcshıde (Numara den bu silsile ])Ozulınamakla lırrabcr bazı çok
1027 şerhi mucizirkaınuııuı !>oş salıifesindc muktedir hekimlerin belki !nı tertib haricinde
nadire namı altnıda şu müşahede vardır : ehlivellerine mebni diğer nniidın verlere se-
Asrı Fatih Sultan Mehmed'de Alluıcı zade na- çirildikleri kabul olunabilir. AIc<elâ 12.^0
müe b i r zahid tabibe bir şı'.bıs gehniş k i bevii fIRl.S) tarihli vesika bınıa misaldir. ^^'^C)
yolunda bir lahmi zayid fjîeyda) etmiş, etıb (1723) de Fatih Darİ!şvi"sni(^;t lib sikirdi
ba ilâcmda âciz oinnışlar. barifi nıezlıur İb ıne\cud esas inıarellt>n vcnıck \ ivcnler kadro
ni Zehebî A 1 t u ıı î z a d e " ye haber ver- sunda da bunu buluvonı/. F.ıkal maaş alnn-
dikde tebessüm edib ressasdaıı bir iğne düz laı ınevanında deSiblir. Afıas :d.inlar kadro
müş, ucu içine gittikçe tedriçle yoğunca edib
sunda vazdı değil. Belki fahriven calı-:ivor.
tariki bevle bab bab idhal et seni incitmedik-
Fakal ini'relten vemek vivor. îşlc bn larihdc
çe, içerisine ilet diye tenbih edeı ve yıhnadek
tıb şakirdi verine Siilcvmanivc medresesinde
ol mahalli iğneden hali ko. eğer lekraı- hiier
nıuid olan üctirilmi^dir. O halde Sülcvmaın-
ise yine idhal eyle deyn ısmarlar. Herif lınnn
ye lib medresesindeki muid urava terfian M I -
etmekle bilkülliye marazdan halâs olmuşdur.
niişdir. Bu kayıtla Fatih Dar:'ıs-ifi!sıı\u\ Siilcv-
Diğer biri de Yaluıdilikden nnislüman olan
ınanive tıb mektebinin Sülcvınanivcdc bir
hekim Yakubdur. Yine Şerlu' nuıcizirhaııu-
tatbikat hastahanesi olmasilç beraber vine he
nun b i r boş sahifesinde tıbbî muvaffakıvetle-
kim vetişdiren bir müessese olduğmın ;:i'wteri-
rine dair bazı müşahedeleri mezkûrdur. Fa
yor. Sonra ayni vazifeye haricden dc lavin
kat bunlarm ilmî kıymeti yoklnr. \aklohma-
olan vardır. Bu serelibbanın inha-ma t;"dıi-
rak yazddığı için esas maksad kavlıolnıuşdur.
dir.
Fatih DarüşşifasmdsL dikkate şayan şahsiyetler
icrayı tababet ettikleri gibi yalnız yeniden Cerrahlar bir sıra takib ctniemişdir. Ha-
80 Dr. A. SÜ HEY L Û NVER
riçden bu darijşşifaya lüzumu üzerine cerrah arabca ve farsçadır. Türkçelerine d c arada te
altnmışdır. sadüf olunur. Tetkiatımız tamamlandığı ci
1240 (1824) tarihine aid vesika ile has- hetle bunların şimdilik tam bir listesini vere
tahanenin bu tarihe kadar payidar olduğu ve miyoruz. Yalnız bazılarının isimlerini tezhip
hattâ esas kadroda mevcud 2 akça gündelik leri tavsif meyanında zikr ile iktifa edece
alan maniünnükuş adamın da vazifesine de ğiz (11).
vam ettiğini öğreniyoruz. Bu tarihden son
(11) ş i m d i burada bu eserlerin tezhibi ı ı o k t a s m .
ra hastahanenin tıbbî kadiosunu gösterir bir dan ufak bir mütalâa yürütmek emelindeyiz, o cin
vesikaya daha henüz muttali olamadık. şudru;
İ s t a n b u l u n fethi tarihte bildiğimiz v e ç h i l e ]->\\-
Bu mühim kayıtlarla hastahane kadrosu t ü n dünya medeniyetinde o l d u ğ u gibi T ü r k mc.k'-
nu ve hekimlerini ve hastahanenin X I X un nlyetlnln yeni esaslarla bezenmiş devrini açmışın-
cu asırlar ortasma kadar faaliyete devam et B u devir temamen yenidir ve yeniliklerin m e b a t ü -
lerlle doludur. Avrupada başlayan R ö n e s a n s da b'- -
tiklerini öğreniyoruz.
de sonra müessir olmağa başlamışdır İstanbulin',
Fatih devrinde yazılan tıbbî enerler : fethinden evvel Anadolu, Mısır, Suriye, İ r a k , Tiiıi.
ırklle dolu İranda, Orta Asyada tezhlblerln ve v ı .
Bu bahis çok şümullüdür ve mevzuu va tab clldlerinin ve yazıların mahiyetini blliyon;/-,
kıf tıb kitabları noklasmdan çok alâkadar Bunlarm muhtelif şekillerini gösteren vcsik...
lar İstanbul kütüphanelerinde az değildir. H;ı
eder.
kikaten Türk harsına kıymet verdiren sniKi
İstanbul Kütüphanelerini süsleyen bir .eserleridir. Fakat İstanbulun z a p t ı n d a n evvel tıp;."
çok kitablara tesadüf ediyoruz ki bunlarm Selçuk mimarisinden sonra ayrı bir vasıf da kuı,,-
lan Osmanlı mimarisi gibi tezhlbde de m ü h i m ı,u-
mühim bir kısmmı Topkapı Sarayı hazinesin-
İnkllâb yapılmış görüyoruz. B u n l a r ı n Anadohum ı
den Ayasofya, Nuruosmaniyc, Fatih ve Ha- her kucağından birçok âlim ve sanatkarların
mid l. kütüphaneleri gibi kütüphanelere da- landıgı ve yeni süslenmeğe başlayan İ g t a n b u l d a y,
ğılmışdır ve sureti mahsusada Fatihin îstan- pıldığına bizce bir kanaat hâsıl o l m u ş d u r . İ n c e l.-
hlb sanatının bu devri lâyıktle tenvir ctmomcNi'
bulu fethinden sonra yazdrnlmış ve tezhib et-
beraber bunların İstanbul'da yapıldıklarına a i d do
tirmişdir. Bu kitablar mühim bir yekûn tu lâii çokdur. Çünkü ayni senelerde İ s t a n b u l d a n
tar. Topkapı Sarayı, Ahmedi Salis ve Hazine rlç memleketlerde yapılan tezhiblere benzememek»:
kiitüphanesinâe bu kabil eserlere çok tesadüf ve sanat noktasından birçok hususiyetleri Ihti,,.
etmekdedlr.
edilmiş ve Ayasofya kütüphanesinde bilhassa
Bir defa buraya koyduğumuz n ü m u n e l e r d e g ö r ' -
tıbbî eserlerle beraber fotoğrafları alınmış-
lecegl veçhile tezhibin esas nakışlarında b i r yeni!
dır. Diğer kütüphanelerdeki aramalar henüz nazara çarpmakdadır. Bunlar klâsik çizgiler ve r -
nihayete ermemişdir. Tıh Tarihi Enstitüsü killerin daha cazlb esasından u z a k l a ş m a y a n usltıh
nün bu hususda hazırladığı zengin malzemeyi landırılmış ve basltleşdlrtlmlş örnekleridir. GcrcI
temellük kitabeleri ortasında ve gerekse levhalarr;
tahlil edecek olursak Fatihin tstanbulu fet
çok mükemmel örneklere tesadüf ediyoruz.
hinden sonra imar harekatlerile beraber bir
B u örneklerdeki nakışlar Anadoluda y a p ı l a n n,.
çok ilmî müesseseler ve hastahane yapıldığı kışlara çok benzer ve çok çeşitlidir. Bilhassa m \ ı p
nı ve zengin kadrolarla hekimlerden istifade yen renkle çok m ü t e n e v v i ve sade bir tarzda kıı) •
edildiğini buluyoruz. Bu meyanda tıbbî eser lanılmışdır. Şark resim t a r i h i n i alâkadar eden eser
lerde İstanbulda fetihden sonra y a p ı l a n tezhiblç-v
lerin terceme ve istnsahlarına çok ehemmiyet
Bizans mozaylkiarı renklerinden çok m ü t e e s s i r ol
verilmişdir. '^^ muşdur ve Bizans mozayiklerlni tezhlbde de t a t b i k e
îstanbulun fethinden sonra yazma tıbbî kalkmışlardır derler. B u n u n ne kadar y a n l ı ş düşti-
nüldügüne delil çokdur. Daha İ s t a n b u l u n fethir. .
klâsiklerin celbine ve bunların nadide nüsha
den evvel Anadoludaki şehirlerde ve T ü r k l e r i n I k l ı : -
larının teksirine ve mükemmel bir surette Fa cl payitahtı Edlrnede yapılan sanat eserlerindeki
tih hazinesi için tezhib ve teclidine ehemmi renk t e n e v v ü ü n d e Bizans tesirini kabul e t m e k ha!:-,
yet verilmişdir. Şu muhakkak kî bunlar hep sızlıkdır. Selçukluların türlü renklerle bezenml.ş
eserleri buna misâldir. B u o devir eserlerini t a n ı m a -
âlimlerin ve hekimlerin ilmî ihtiyaçlarına bir
makdan mütevelllddlr, ve bunu sırf Türk müzehhi)>_
cevab olarak sırf onların arzu ve işaretlerine lerl yapmışlardır. 840 (1436) da A k s a r a y l ı
göre hazırlanmış ve istifadelerine âmade bir A h m e d bin H a c ı M a h m u d adınckı
halde Fatihin hazinesine konmuşdur. ^ bir m ü z e h h i b ve hattat tıbdan Tervihül'ervah nH-
m ı n d a manzum bir eser yazan— Ahıncdi clivanviw
Bu eserler metinleri itibarile Tıb Tarihi- •
M u r a d I I f M u r a d B i n Ç e l e b l
niizi çok alâkadar eden mevzulardır. Çoğu e h m e d J n a m ı n a yazmış ve n i ü k e m m e l bir
2 Fatih Camii ve Darüçgifasınm
yandan görünüşü.
"m.
6 — Hekim K u t b e d d i n Eyüİ3
Sultan c i v a r ı n d a m e z a r t a ş ı
nın ö n d e n görünüşü.
• T <^
10—Fatih Darüşşifasına
ait tarihi tesbit olunmı-
yan bir vesika (Başve
kâlet Arşivi, belediye
dosyası, numara 4835).
• • •
-T
15
v m
11 _ 840 (14361 da Aksaraylı
m ü z e h h i p ve hfttat Ahmet tara
fından Murad M. n a m ı n a yazıl
mış ve tezhip edilmiş Ahmedi
Dlvanı'nın temellük kitabesi,
istanbulun fethinden evvel A n a -
doluda b a ş l ı y a n bu yeni O s m a n l ı
tezhibi üslûbu büyük inkişafa
mazhar o l m u ş t u r ( H a m i d I, K ü
tüphanesi, numara 1082).
1 2 3
4
5
6 7
O
O
o
8
O O 9
10 o o
13 14
12
15 16
Tablo - 1
Tablo - 2
Tablo - 3
Tablo - 4
Tablo - 5
6
67
68
69
70 72
71
i
Tablo - 6
Tablo - 7
Tablo - 8
\
I ^
100 o
Q
o o
o
106
105
107 108 109
anı.
FEYZULLAH DAYIGİL
G. S. A. Türk Tezyinî S a n ' a t l a r Ş u b e s i Ç i n i Nakışları Ö ğ r e t m e n i
Üzerinde işlenmesi nzun çalışmalara bağ niu millî çiçeklerimiz arasmda saydığı ve
lı olan bu mevzuu kısa bir zamanda yetiş 1 ürk tezyinî sanatlarında çok mühim bir mev
tirmeğe, karşılaşılan güçlükler dolyısile mad kii olan bu çiçeğe farsçada verilen Lâle ismi
deten imkân yoktur. Tetkik edilecek mimarî aynen lisanımıza da geçmiştir. Büyük Türk
eserlerin çokluğu, bu eserlerde bulunan çini lû^ali hu kelime için. (Lâle - farsça isim.
lerin bahsimizi alâkadar edenlerin kopyc e- ]\Iaruf soğanlı çiçek) dedikten sonra Fer-
dilmesi ve bazı çinilerin, kopyelerinin vasıta hens^i şmıriy'ı mehaz göstererek (aslı kırmızı
sız ahnamıyacak yerlerde bulunması, renkle olmakla lâle tesmiye olunmuştur. Zira k i sürh
rinin asimdaki gibi tesbiti güçlüklerin basm- renge lâl derler) demektedir. Burhanı Kati ise
da gelmektedir. Bu yazı için bana müracaat (Lâle hâle vezninde umumcn tohumsuz hud
edildiği günden, bugüne kadar geçen bir bu rubiten lâle ve hususî lâlei dağdar ismidir
çuk ay zarfmda ancak yedi cami ve altı tür- ki türkîde dahi lâle tabir olunur) diyerek
lenin çinileri üzerinde bulunan lâln çeşitleri nevilerini saymaktadır. Kamusu Türkîde (Lâ
ni tetkik edebildim: tabiîdir k i çinileri bulu le - zanbakiyc fasilesinden soğandan yetişme
nan diğer eserlerin hepsi tetkik edilmeden maruf bir çiçek'l diye kaydedivor.
Lâle^mn çini tezyinatmdaki mevkii hakkmda Avni])a lisanlarında imâleye verilen isim
umumî bir netice elde etmek mümkün değil türkçemizde olduğu üibi farsçadan geçmiştir.
dir. Onun için makaleyi iki kısma ayırmayı Der Grosse Brockhau-^ almanca lâleye verilen
düşündüm. Birinci kısımda Eyüp. Üçün Tulpe ismi vanında. italyanca Tulipa kelime
cü Murat. .Üçüncü Mehmet. îh'nci Selim sinin acemce Dulhând: dilbend ve Turhan:
Hürrem, Kanunî Süleyman türbelerîle Pi- Sarık kelimelerinden geldiğini yaznıaktadır.
yâle Paşa. Mesih Mehmet Paşa. Rama Bu kelime fransızeada Tulipo. ingilizcede Tu
zan Efendi, İbrahim Paşa. Mehmet Ağa. lip şeklinde yazılmaktadır.
Hekimoglu AH Paşa. Rüstem Paşa camile Lâle menşe itibarile bir Şark çiçeğidir.
rinde bulunan çinilerdeki lâleleri: ikinci ma Eski dünvanın mutedil ar:c derecelerinde bil
kalede ise geri kalan diğer eserleri tetkikten hassa Bahri ATuhit nımtakalarmda ve .Asya
sonra; çinilerdeki ?o/enin mevkiini ve kul steplerinde bulunur (1). Lhnumiyctlc yabanî
lanış tarzını, kaidelerini, esaslarmı tesbif cinsi Kafkasy'ada. îranda. Japonyada. Cenubî
ederek umumî bir hüküm ve netice çıkarmayı •\svadan Orta Asvaya doğru olan mıntakalar
muvafık gördüm. da serpilmiş bir haldedir (2). Güzel kokulu
Çalışmalarmda. bana elinde mevcut ve olan sarı cinsleri, buna benzeven al cinsi var
bahsimizi alâkadar eden eserleri tetkik ve dır. Cülzarı îhrahim müellifi bunlara Lâlei
istifade etmem için vererek hudutsuz bir esir- Sahravî demektedir. Lâler.in birçok cinsleri
gememezlik gösteren kıymetli doktor S ü - ve her cinsin müteaddit nevileri vardır. Ar.n-
h e y l Ü n v e r ile. benimle beraber çalışan mî l)ir av gibi kısa bir müddet ömür süren
ve haftalık istirahat günlerini de feda ederek Sr çiçek gerek tohum ve gerek soğamnm ya
yüksek feragati nefis eseri gösteren kıymetli nında çıkan ])içlerle çoğaltılır (o) ve kumlu
topraklardan, bilhassa soğuk ve mutedil ik-
talebem R i k k k a t K u n t. Ş e v k e t P e-
y a ve M u s t a f a A k t a ş ' a burada
(1) Der Grosse Brockhaus.
teşekkürü bir vicdan borcu bilirim. (2) Encyclopaedia Britannica.
Şûkûfenâme sahibi A l i Çelebi- (3) Laronssc du xxc sleclc.
FEYZULLAH D AYIGÎ L
84
Hinlerden hoşlanır. îstanbulda lâle mevsimi çekli lâleye Türkistan ve Altay taraflarında
tesadüf edilmektedir (13).
başlangıcı Mart iptidası ve nihayeti de Ni
san ayıdır (4). Îstanbulda lâlenin, X V I mcı asrın birin
ci yansından evvel mevcut olduğu aşikârdır.
Felemenge ilk lâle X V I ıncı asırda Is-
1698 (1110) tarihinde yazılan jU;
tanbuldan götürülmüştür (5). Lâleyi Avrupa-
da lâle çeşidi yetiştirenlerden 1575 (982) de
ya ilk tanıtan K a n u n î S ü l e y m a n
ölen E b u s s u u d E f e n d i ' y i yazmak
nezdinde K r a l F e r d i n a n d ' m elçisi
tadır. E b u s s u u d E f e n d i 1490 ( 896)
olan O g i e r G i s l a i n de Bus-
da doğmuş 1527 (934) dc İstanbul kadılığ,.
b e c q tir (6). X V I mcı asır sonunda lâle Av-
na tayin edilmiştir.„ Kendisindeki Lâle yetiş
rupaya yayılmıştır. V a n T h o 1 tarafın
tirme merakını bu tarihten nazarı itibara alır
dan yetiştirilen san tahrirli kırmızı tüveyçli
sak 1527 (934) den çok evvel Îstanbulda Lâle
lâleler Tulipa Suaveolens cinsine mensup
nin mevcut olması lâzımgelir.
olup Hazer denizi havzasından gelmiştir (7).
L i 11 n e nin (8) Tulipa Gesneriana ismi al Merak ehlinin malûn.u olan Lâleyi Is-
tında topladığı lâleler de Orta Asya ve Ce tanbula M u r a d I V . ün Bağdad seferi 1638
nubî Kafkasyadan gelmiştir (9). (1048) dönüşü müverrih Koca Hasan
Efendi getirmiştir (14). Bu zatm İran
Lâle fevkalâde güzelliği sayesinde Ame-
dan getirdiği lâleler yedi nevidir (15). Bun
rikada ve Avrupada çok rağbet bulmuş ve ye
lar 1726 (1139) senesinde mevcut olan lâ-
tiştirilmesi bir hastalık derecesine varmış,
/elerin (elhak ümmühatı seb'ai civani).
bilhassa X V I I inci asrın başında Pariste mo
imiş (16). Bundan sonra 1651 (1062) sene
da çiçeği olmuştur (10). X V I mcı asırdaiıberi
sinde Nemçe çasari F e r d i n a n d III.
devam eden bu merak sayesinde - eBlçika, Ko
tarafından Meh me d IV. e elçi olarak
landa ve Erfortta neşredilen lâle katalokla-
gönderilen S c h m i t t von Scbwazen-
rina nazaran - dört yüzü fevkalâde makbul
h o r n ' un getirdiği hediyeler meyan in da on
olan dört bin çeşit lâle yetiştirilmiştir (11).
neviden mürekkep kırk adet Piyaz Lâle bu
Son zamanlarda bir Rus âliminin tetkiki sa
lunuyordu (17). O zaman Îstanbulda yetişti
yesinde Türkistanda yeni lâle cinsleri keş
rilen frengi Lâle soğanlarının (aslı bu O*.^.!
fedilerek Avrupaya tanıtılmıştır (12). İki çi-
• y^e olup kafesi andan tenevvü eylemiştir)
(4) U ehmed L A 1 e z a r 1' nin
jU_jVIJl>f .^IJVİU-j ı n m İkinci ba
(13) Larouase du xxe sieclc.
bında MJentn eksilmesi, yetiştirilmesi ve toprağın
(14) Lileeart İbrahim riaalerl.
ahvali hakkında amel! m a l û m a t vardır.
(15) Lâleearı İbrahim risalesine nazaran b u yedi
(5) Encyclopedia Britanniea.
nevi 141e şunlardır:
(6) O. G. de Buskeq Belçikada Handr'-
1 — zerdudei sahi: B u l&lenln her var.^kı ü ç
da 1522 de (Comines) de doğmuş ve Fransada
parmak boyunda a l t ı n ş a n s ı gibidir.
Bouen civarında 1592 de ölmüştür. Kral
2 — Sürhi nâhid: Venedlkten gelen iskarlat
F e r d i n a n d tarafından 1554 senesinde K a
çuha gibi kızıl aldır. Arası beyaz, İki siyah nizesi
n u n ! S ü l e y m a n nezdlne Amasyaya elçi
vardır. Biga lâlesi de demişlerdir.
olarak gönderilmiştir. Ve K a n u n i nezdinde tam blı
3 — Çoftbdnu.- (Temaşası hftlet efzayi dllü ve
sulha muvaffak olamayıp yalnız altı aylık bir m ü
tareke yapabilmiştir. 1555 senesinin nihayetinde İ s candır).
tanbul sefaretini deruhte etmiştir. 1562 de geri ç a - 4 — PehlevV Eflfttun renginde ve laciverdi ü ç
g ı n l m ı ş ve F e r d i n a n d ' m dul karısı S i l . nizelldir.
z a b e t ' i n mallarım idare etmeğe memur edil 5 — Tutipeçe: (zirvel evrakı s a n , aşağıları ye
miştir.
şildir. Hftia piyazı k a y b o l m u ş t u r .
(7) Encyclopedia Britannica.
6 — Dusize: Dışı açık pembe, İçi b e y a z d ı r , g ü
(8) Charles de Llnng 1707 - .1778 İ s
neşe maruz kalınca sedef gibi m ü c e l i a bir renk h a s ı l
veçli hekim ve tabilyatçı.
eder.
(9) fncj/clopaedia Britannica.
7 — Hürmüz; (Levnl a s u m a n ! ve h e r varakı
(10) Larottsse du xxe Steele ve Der Grosse Brok.
rizell elmas gibi h ü r d e b e n e k l ü d U r ) .
haus.
(16) Ldlezart İbrahim risalesi.
(11) Tasviri Efkâr gaeetesi 1336 E b ü z z 1 y a
Tevflk Beyin makalesinden. (17) O n cinsten ibaret olan kırk adet laie
(kırmızı üzerine beyaz nebzeli). miye buyurdukları isimler.- 38 adet, Sandetlu Ağa
Hazretlerinin tesmiye buyurdukları.'4 adet, kitabın
Belle lîoir; 4 adet l&tifülmanzar demek İmiş (be
tarihi tertibi olan 1164 senesinden sonra kitap sahi
yaz üzerine pembe benekli).
binin vaz' ve tesmiye eylediği esami: 380 adet diye
(18) Lâlezart İbrahim risalesi.
rek metindeki 1164 çeşide 422 çeşit daha Uftve edi
• (19) Tarihimizde lâle merakı. Milli Mecmua D.
yor k i mecmuu 1586 çeslt eder.
FEY ZU LLAH DAYIGÎL
86
na ermesile LMe de mevkiini kaybetmiş ve r i ile dinî mimarî eserleri varda. Buıılaıdaki
yetiştirilmesi gittikçe azalmıştır. mevcut çiniler muhtelif zamanlarda tamir, tec-
LâZe merakı ve sevgisi onun hakkmda bir did gibi bahanelerle kısmen tahrip edilmişse
çok eserler yazılmasma sebep olmuştur. Bu de yerli yerinde kalabilenler yolumuzu ay.
gün kütüphanelerimiz lale risaleleri itibari- . dınlatmağa kâfidir.
le hayli zengindir. Bu risalelerde Zâ/enin so X V I mcı asrın birinci yarısuıda i l k o k -
ğandan veya tohumdan yetiştirilmesi, yeni ne rak kullanılmağa başlanan kırmızı renkle be
vilerin nasıl elde edileceği vesaire gibi ame raber, çinilerimizde lâleyi görmeğe Laşhyo-
liyata taallûk eden kısmılar mufassal bir su ruz. XV. inci asır ile X V İ m c ı usrm L i r i i i c i
rette yazıldığı gibi LâZenin güzelliğine, ren yarısuıda yapılan T o p k a p ı sarayındaki Arz
gine vesair bediî kıymetlerine taallûk eden odası, saray içinde Çinili Kö^k g i b i sivil mi-
kısımlarda ise bu çiçeğin vasıllarmdan, ku- marî eserlerile Fatih Camii \22), Maluuud
surlarmdan, uoksanlarmdan bahsedilmekte Fa§a türbesi, Birinci Selini Camii vc lürüc^i
dir. Bazıları ise doğrudan doğruya bir şiir gibi dinî mimarî eserlerinde lâleye losudüf
mecmuası halindedir. Büyük emeklerle mey edilmez, ^ u halde lâle çinilerimize kırmızı
dana gelen bu eserlerde yukarıda yazılan hu renkle beraber girmiştir.
suslara ilâve olarak daha birçok diğer malû Esasen X V inci asrın sonu ve X \ 1 m e ı
mat mevcut olduğu halde en mühim olan ve asrm birinci yarısında y a p ı l a n yinileıic X V I
bu risalelerde ismi geçen binlerce lâlenin tav- mcı asrm ikinci yarısında y a p ı l m ı ş .jmilerin
sillerinin olmamasıdır, i^iikûjenânıei Ali Çele nakışlan, renkleri, sırları arasında cbusiı l a r k
bi ve diğer bazı eserlerde tavsiiler yapılmış 1ar vardır (2'i).
sa da bunlar da y^a nâtamam yahut kanaat halde çini lezyinalmdu lâleyi \ \ in.
verici mahiyette değildir. Uugiin elimizde ma ci asrm ikinci yarısından sonra aramak lâ
alesef ne hakikate uygun, resimli bir lâle ka- zımdır. Filhakika lâleyi y u k a n k i UuilıUii ı^i.
taloğu, ne. de açık bir şekilde yazılmış bir niciliğimizin inhitat devri olan X V i l i inci as
tavsilname yoktur. Yalnız çiçeğüı isminin,
ra kadar çini tezyinatında görmek kabildir.
renginin yazılması, yahut itinasız yapılmış
tavsillerin birşey ifade edemiyeceği aşikârdır. (22) B u g ü n mevcut olan cami i''at, i)', s u 1.
t a n M e l ı m e d ' I n I n j a ettirdiği bina deLiiUUr. Ç ü n ,
. Lâle o kadar ruhumuza girmiş, benliği
kil m a l û m olduğu üzere Muştala ın k^aıuumn.
mizi sarmış bir çiçektir ki atalarımız onu bah- da ve 1179 (1766) da İ s t a n b u i d a vukubuluu gayet
çeletinde yetiştirdikleri gibi tezyini sanatları giddetli bir zelzelede eski bina o derccoüu iıaı ap o l .
mızda da kullanmağı ihmal etmemişlerdir. Bu m u ş t u k i tâ temellerine kadai- yıktırlUu-aii iculdea
gün müzelerimizi süsleyen sanat eserlerimiz inşasına mecburiyet lıâsıl o l m u s ı u . B u c a m ı ü ı ; seno
ve on bir ayda bitmiş 1185 (1771) do k u y a ü e d i l .
de, kumaşlarımızda, işlemelerimizde, örtüle
•mirtir. Fatllılu İlk camllnin İ n ş a s ı n a dair oluu kita
rimizde, halılarımızda, tahta, deri, sedef, taş be cümle kapısında mevcuttur \Camileriınir^ Ha.
işlerinde, bilhassa çinileıimizde Lâleyi göre lil E them 1933). bu kitabeden bagka c a m i a v .
biliriz. Müsteşrik H . G l ü o k Lâle ve lusundaki pencerelerden birinin ü s t ü n d e bmunaa
çini panonun y ı k ı l a n eski camiden kalma olduğu
Karanfili Türklerin çok kullandığı ve bu çi
ve yeni yapılan b u g ü n k ü camide k u l l a n ı l d ı ğ ı â§l.
çekleri havi eserlerin Türk eseri olduğunu
kârdır. Ş u halde elimizde b u l u n a n b u p a n u ile ilk
söylemiştir ^21). Fatih Canılinla slnUeri hakkiiida bir l ı k i r cdlne>
biliriz.
Lâleye karşı umumî muhabbeti gösteren
(23) On besinci asrın sonu vc on altıncı asrm
bu ufak mukaddemeden sonra çinilerdeki lâ
yarısında yapılan çiniler Selçuk glnilerlniıa deva-
lelere gelelim. mmdan başka blrşey olmadığından çinilerimizdeki
Bugün Istanbulda, çinilerimizin yegâne bu İlk devre on a l t ı n c ı a s r ı u Dirlnci niKlıua kadar
devam ediyor (Türk çlnUerl Tahsin. Öz Ye-
tetkik membaı olarak birkaç sivil mimarî ese
digün (1937 ) . k u l l a n ü a n renkler: beyaz, yeşU, P i
ruze mavisi, koyu mavi, siyah ve sarıdır. Bunlar
(21) D o k t o r Süheyl Ünver • İn 1930
~ on a l t m c ı asrın ikinci y a r ı s m d a b a ş l a y a n ve çeyrek
Kânunusanide Viyana Sanat ve Tarih Müsesinde
asır devam eden çlnUerdekl renkler gibi geffaf ol-
Profesör G 1ü o k ' ü ziyaretinde « a l a r m d a ge-
mayıp mattır, sırları da d o n u k t ı ı r .
ç e n k o n u ş m a d a Profesör tarafmdau BÖylenmlstir.
I S T A N B U L Ç I N I L E R I N D E L Â L E 87
1 Rüstem Paşa Camii Cümle kapısmm iç sağ ve sol yan duvarlarmdaki ulama çi
nilerden.
2 Üst sağ sofadaki ulama çinilerden.
3 » Cami dahilindeki bir bordürden
4 » Cami dahili sağ sofadaki ulama çinilerden
5 » » » » ulama çinilerden
6 » » » » sütun muskalarmdan
7 » » » » » »
8 » » Sağ sofa ulama çinilerden
9 » » » » »
10 » » Sol » » »
11 » » Cami dahili sütunda bulunan muskadan
12 » » » sağ sofadaki ulama çinilerden
13 Sağ ve sol sofalar altında bulunan ayni naksi havi panodan
14 Sol sofada bir bordürden.
15 Cami dahili sol sofa X V I I nci asra ait ulama çinilerden.
16 » » ulama çinilerden
17 Üst sağ sofadaki ulama çinilerden
18 Son cemaat yeri cümle kapısı ulama çinilerden
19 >^ » » » » » »
20 Cami dahili ince bir bordürden
21 Cami dahili üst sol sofadaki sütunda bulunan kınk bir çi
niden.
22 Cami dahili sağ sofadaki yazılı çinilerden
23 » Üst sağ sofadaki ulama çinilerden
24 » Cami dahili ince bir bordordan
25 Üst sağ sofadaki bir bordürden
26 Son cemaat yeri cümle kapısı solundaki panodan
27 ( ami dahilinde ince bir bordürden
28 ^» » » » »
29 » Son cemaat yeri cümle kapısı solundaki panoda.n
30 » Cami minberinde bulunan küçük panodan
31 » » dahilindeki ince bir bir bordürden
32 Cami dahili üst sol sofadaki sütunda lıulunan bir k ı n
çiniden
Bibliyografya : Büyüh Türk lügati, hanesi, tabiiye kısmı 161; ^etayicülezhar, Ali
H ü s e y i n K â z ı m , gayri matbu kısım; Emiri Efendi Kütüphanesi, tabiiye kısmı 162
Bürhanı Katı; Kamusi Türki, Ş e m s e d - kopya; Risalei lâle elmüsemmâ bimizanülez-
d i n S a m i ; Lâle Devri, A h m e d R e har, Ali Emiri Efendi Kütüphanesi, tabiiye
f i k ; Tarihimizde Lâle Merakı, Doktor kısmı 164 kopya; Risalei müfredatı lüle ve-
A h m e d S ü h e y l , Millî Mecmua 14 adet lünsa vfûyarülezhar, Ali Emiri Efendi Kütüp
makale; Türk Çinilerinde Lâle Tezyinatı, hanesi, tabiiye kısmı 165; Risalei lâle elmü
D o k t o r A h m e d S ü h e y l , Milü Mec semmâ bimiyarülezhar, Ali Emiri Efendi Kü
mua, makale; Türk Çinileri, T a h s i n ö z , tüphanesi, tabiiye kısmı 166 kopya; Şükûfe
Yedigün makale; Salon Sünbülleri, Cev a d nâmei Ali Çelebi, Ali Emiri Efendi Kütüpha
R ü ş d ü makale; Lâlezar İbrahim risalesi, nesi tabiiye kısmı 169 kopya, 170 kopya; Ri.
E b ü z z i y a T e v f i k , makale; Lâle isim salei esamii lâle, Ali Emiri Efendi Kütüpha
leri, R e ş a d ' E k r e m K o ç o makale; nesi tabiye kısmı 171 kopya; Goncei lâlezar
Risalei Lâleü Zerrin, Ali Emiri Efendi Kü bağı kadim, Ali Emiri Efendi Kütüphanesi,
tüphanesi tabiiye kısmı 158; Takvimi Lâle, tabiiye kısmı 172 kopya, 137 kopya; Risalei
Ali Emiri Efendi Kütüphanesi tabiiye kısmı esamii lâle ferah engiz, Ali Emiri Efendi Kü
159 kopya; Şükûfenâmei Ali Çelebi, Ali Emi tüphanesi, tabiiye kısmı 173 kopya; Laroussc
ri Efendi Kütüphanesi tabiiye kısmı 160 kop du XXc siecle; Encyclopedia Britanuica; Der
ya; Tuhfetülahbab, Ali Emiri Efendi Kütüp Grosse Brockhaus.
HALİM B A K İ K U N T E R A. SAİM ÜLGEN
Fatih camii İstanbulun en eski âbidele ne devam etmiş ve 1470 (875) tarihinde ni
rinden biridir. İstanbulun fethinden dokuz hayet bulmuştur.
sene sonra yani 1462 (867) yılında inşasına 1179 tarihindeki büyük zelzelede mimar
başlanılan bu mühim eserin yapısı sekiz se E s k i S i n a n ' m sekiz yılda yapmış ol-
92 HALİM • SAlM
duğu ilk Fatih camimin büyük kubbesi, tür 6 — Suyolu Haritası, Köprülü Kütüp.
be ve sair aksamı sakatlandığmdan Mus hanesi (Fazıl Ahmet Paşa kısmı) tarihi, H
tafa i l l . ün emriie caminin yalnız harim 1083, fiş No. 1029.
kısmı temamen yıkıbp mihrap tarafma doğ 7 — Suyolu Haritası, Köprülü Kütüp.
ru ileri götürülmüş ve Sultan Ahmet Camii hanesi (Fazıl Ahmet Paşa kısmı) fiş No. 1027.
plânı tatbik edilerek inşaata yeniden başlan 8 — H a 1 i 1 E th c m E l'd e nı, Ca-
mıştır. Fatih camii bu suretle eski şeklini milerimiz.
kaybettiği gibi Edirnede çok mütekâmil biı 9 — Celâl E s a d , Türk San'alı, 1928
veçhe gösteren ve Koca Sinan'a ge 10 — Dr. S ü h e y 1, Fatih Darü^şijası,
linceye kadar hiç bir san'atkâr tarafmdan is 1932.
tifade edilmeğe cesaret gösterilemiyen üç şe 11 — S i r William S t i r l i n g
tefeli cami dahi san'at müdekkikleri tarafm M a Xw e 1 Ba r t, J/ıe Turksin, MDXXIII
dan bu eser gibi tetkik edilmeden geçilmiş London, M D C C C L X X I I I .
olduğundan Istanbulda um^ımî karakter iti- 12 — Byzantion (Die Apostolkiiche und
barile Ayasofyaya. benziyen Beyazıt Camii die Mehmedije zu Konstantinopel - K . W u 1 .
(1501 - 1506) Türk mimarisinde birdenbire z i n g e r ) , Paris, 1932.
doğan bir eser olarak telâkki edilmiştir. Bu 13 — A. G a b r i e l , Les Mosquees
sebeple Istanbula gelen Türk san'atkârları- de Constantinople, Paris. 1926.
nm Bizans'm Ayasofyasmm azamî tesiri al- 14 — C. G u r 1 i t t , ^Die Baukunst
tmda kaldıkları kanaati hasıl olmuştur. Hal Konstantinopel, Berlin. 1912.
buki Bursa, Edirne ve Istanbuldaki eserler 15 — C. G u r 1 i 1 1 , Orientalisclics Ar-
kronoloji dahilinde iyice tetkik edildiği tak chiv I , Berlin. 1912.
dirde inşa tarzı ve mimarî karakteri itibarile Bunlardan W u 1 z i I Î g e r ' in liyzan-
Ayasofyadan. çok ayrı hususiyetler gösteren tiondaki yazısı 32 sahife tutan uzunca bir
Üç Şeref eli Camii meydana çıkar (1432). Bir tetkikdir. Ve etüdlerin içinde en etraflısı ve
takım üstün vasıflar taşıyan böyle bir eseri muahharıdır. W u 1z i n g e r yukarıda sa
mimarî tarihimizde Ayasojyanın tesiri alım yılan mehazların hemen hepsini gümıesine
da kalmadan Selçuk san'atınm kuvvetli un- rağmen binayı yerinde kuvvetle tetkik etme
surlarile beslenmiş bir Türk mimarı ibda ey diği ve Havariyun kilisesinin üstüne yapıl-
lemiştir. Bunu takip eden âbidelerimizde vü dığı iddiasını ileri sürerek buna tamamen
cut bulan tekâmül hiç de hayretle karşılana inandığı için bir çok noktalarda yanlış lıü-
cak bir hâdise değildir. Bu tekâmülü Aya kümlere varmıştır.
sofyanm tesirine atfetmek de gayretkeşlikten
Bugüne kadar yazılan bütün yazıların
ibarettir. Fatih camii hakkındaki etüdü hazır
tenkidini ihtiva eden bu makalenin iyice tet
larken bu cami hakkında bundan evvel inti
kik ve mukayesesini yapmakla bu bina üze
şar etmiş olan yazılarla bu camiden bilmü- rine yürütülen bilcümle mülâhazaları da ten
nasebe bahseden yazılan ve yine bu camiye kit ve mütalâa etmiş olacağız.
aid resimleri tetkik ettik. Bunlar da şunlar
Ayrıca bugüne kadar nazarı ilibare alın
dır:
mayan noktaları da tebarüz ettirmeğe çalı
1 —Jj^ij^^^'^^jjj^^^^jNurosmaniye şacağız.
5 —öU-J\c-A« jUaLı cri\^ Ji- JjU* jt— (1) Eski PatUı camimin m i m a r ı h a k k ı n d a büf
Matrakçı Nasuh, H. 944, istanbul çok fikirler İleri s ü r ü l m ü ş t ü r . Mehmet Ağa^
oğlu tarafmdan y a z ı l a n makale M. W u l z l n .
Üniversitesi Kütüphanesi.
FATİH CAMİÎ 93
den harim ve haricî kitle itibarile çok fark ve taazzuv ederek vücut bulmuş değildir. Fa
lıdır. tih c-OHii'mdeki tekemmülle Beyazıd camii:
Eski tarihlerde ve |»*l^i-r^ JL^ nam eserde Beyazıd ve Çarsanbadaki Sullan Sel im cami
eski binanm temellerine kadar hedm edilip lerinin imtizacından da Sinan Ekolü doğmuş
yeniden inşa edildiği yazılıdır. Halbuki bazı tur.
kısımları muhafaza edilmiştir. Ve bunlar bu Beyazıd camiinde yanlardaki kollar ve
gün elimizde çok mühim b'.rer vesika ve mu bunların bağlandıkları şimal garp yarım kub
kayese unsurudur. besinin kaldırılmasile Esli Fatih Camii vü-
Eski Fatih Camii Evliya Çclebimıı ver cude gelir: hem de bütün teşkilât ve mantıki
diği malûmata. Suyolları harilat-mdaL ve Mai- ile.
rakcı Nasuh'daki resimlere ;röre büyük ve tam Suyolları haritasında mevcut Fatih. Atik
bir kubbe ile örtülmüş olup mihrap üstüne Ali pa.şa ve Beyazıd camileri resimlerini mu
bir yarım kubbe inşa edilmişti. kayese edersek yan cephelerinin birbirlerine
Caminin hariminde büyük kubbeyi ve oldukça müşabih olduklarım görürüz.
mihrap yarım kubbesini tntan, cenah kemer
Yan cephelerin sağır olamıyacağr key
lerinin istinat ettiği, i k i büyük pilpaye ile
fiyeti de göz önünde tutulursa büyük kubbe
iki mermer sütun cenahlara orta kısımdan
nin istinat ettiği dört kemerden mihrap cihe-
ayırmakta idi. Bu cenahların üstleri, tanbur-
tindekine mibrab üstü yarnu kubbelerinin
ları yüksek (2) üçer kubbe ile örtülmüş ve
dayanmakta olduğu anlaşılır. Diğer üçün
son cemaat mahalli revakh bir avlu ile çev
de pençereler açılmış ve dolu kısımlar iki
rilmişti. Bu şeklin müşahhas bir numunesini
şer kemer ve bîr sütun üzerine istinat ettiril
Beyazıd camiinde bazı noktalan hazf ile te
miştir. Halbuki M . W u 1 z i n g e r bu cep
min edebiliriz. Bu vesile ile de şunu arzetmek
heleri tek pencereli ve sağır olarak göster
lâzımgelir ki Istanbulda Beyazıd Camii, Aya-
miştir. Bu zatın makalesindeki resimlerde
sofyanm tesiri altmda bir karakter kazanmış
kubbe biraz daha yüksek 2 Ö r ü l m e k f e d i r . Ay
ni resimde kubbe tanburu etrafında görülen
ger tarafından tenkit edilirken h i ç vesika zlkre- islinad kemerleri de Fatih devrinde mevcut
dilmekslzln Chrlstodulos adında Y u n a n l ı bir
olmıyan inşai elemanlardandır. Halbuki Fa
mimar zikredilerek Mehmet A ğ a o ğ l u ' nun
eski Sinanı mimar gösterdiği, bu Y u n a n l ı mimarı tih. Beyazıd. Atik Ali Paş'i ve hattâ Edirne-
Udnci pl&na aldığı kaydediliyor, ve bu bir gayret deki Beyazıd camilerinde bu kemerlere rast-
keşlik telâkki ediliyor. Halbuki böyle bir san'atkâra layamayız. îlk defa olarak tstanbulda Çar
Demeter K a n t i m i r l ' nln Osmanlı T a r i h i n sanbadaki Sultan Selim Camiinde kullanılmış
den başka bir vesikada rastlayamadıgımız gibi p j\ ^
olan bu inşaî eleman vukanda isimlerini say
dC^iS^ da F a t i h camisinin mimarı olarak serahatle dığımız eserlere sonraki tamirlerde ilâve olun
Sinan adı zikredilmiştir. muştur.
Mimar Eski Sinan'ın vakıf kayıtlar Cenahlardaki ufak kubbelerin lanburlan
arşivinde müseccel i k i tane vakfiyesi vardır. Biri
yine bu resimlerde görüldüğü üzere lıasık de
evaiU reblülahir 869 diğeri evaili rebiülevvel 873 t a .
ğildi. Bunu I\T a t r a k c I N a s u h ' un
rihlldlr.
Kıztaşı mahallesinde bir mescid ile bir mektep
resminde gördüğümüz gibi Tahhane medre
ve bir zaviye ve b u n l a r ı n idaresi İçin bazı akarat sesinin dahilinde mevcut oda kubbelerinin bit;
vakfeylemiştir. Vakfiyede vâkıfın adı ş u suretle ya- değişmemiş olan şekilleri de bu kanaatimizi
tevsik eder. Bu kubbelerin tanburları dabilen
İlk Fatih camii m i m a r ı n a verilen Atik Si mainî şekillere taksim edilmiş ve bu cihetle
nan a d m ı n bu zatı mimar Koca S i n a n ' dan irtifaı vüksek tutularak dairevî bir kaide mu
aynrmak İçin k u l l a n ı l m ı ş olmadığı Mimar Koca Bi rabba bir plâna irca olunmuştur.
nandan çok evvel y a z ı l a n vakfiyeden anlaşılmak
tadır.
Büyük kubbenin oturtulmuş olduğu şi
mal garp kemeri de canibi kemerler gibi in
(2) M a t r a k ç ı N a s u l ı ' un resmine ba
kınız. Bursa tislubunun İ s t a n b u l d a imtidat eden şa edilmiş, bu cepheye de ])cn(,ereleı açılmış
bir karakteri o l d u ğ u n a kanaat getirebiliriz. tır, u I z i n g e r ' in rcsinılcrinde ise bu
94 HALİM- S AIM
cephe kısmen geri çekilmiştir. Kanaatimize renk itibarile çok büyük fark olduğu ç i b ;
göre bu cephede kemerlerin istinatgahları sonradan yıkılarak eklenmiş o l d u ğ u gözle tef.
olan ayaklar bulunmakda îdi. Büyük kemer rik olunacak kadar imtiza>;;.?ızhk da mevcut
esas duVar üzerine ikame edilmişti. tur.
Şadırvan avlusu mustatilî bir plândadır.
Demek k i minare ile son cemaat mahal
Bu günkü ve dünkü şekli arasmda hiç bir ta- lindeki direkler yerlerini dı-ğislirmemişler, bu
havvül olmamıştır. Bugünkü camiin genişle halde binanın b i r y a r ı m kuWie ilâvesîle iler
mesi M. W u l z i n g e r ' i n resimlerine ve lemesi bu cihetten kabil o l a m a m ı ş ı n . Bina
izahatma göre bu cihettendir. Halbuki yap- enaleyh mihrap cihetine d o p n ı ]-.5r lalıavviU
dığımız tetkikatm sonunda bu teze zıd bîr ne olduğunu kabul etmek lâ/ımjrelir. Tumu tev
ticeye varmış bulunduk. sik için de bu cephede tpikikatıımya devam
Bu zat, çizmiş olduğu resimlerde mihrap edelim.
duvarmm ibka edildiği kanaatindedir. Bunun
Türbelerin bugünkü h i n a l a n da yeni ve
sebebi de caminin temellerinin bu mevkide
barok tesirlerini havidir. T ü r b e l e r avlusunun
olduğunu kabul ettiği Havariyun Kîlîsesimn
pcnçereli duvarlarınm cami i l e ilti^ıV pey
duvarları üzerine inşa edilmiş olduğunu is-
da eUiği nokta üzerinde d u r a l ı m .
bat etmek iddiasıdır. Bunun için göz önünde
mevcut hakikî vesaika istinat etmekten ziya Şorba (Çorba) kapısmdaı. İ I Ü K M C U de
vam edegelen İni duvara arılmış cl.ıu pence
de takribi ve hayalî hesaplara dayanmakta
relerin oluzuncu.sunun kesilmiş ve tMTçeve
dır. Bu mütalâaları sırasile izah ve tenkid
mulürlprinin çekiç darbelerilo kısrucu Lo/ula-
edeceğiz.
rak bir köşe hissini vcrcev'k şekilde v:," T<j^,ı.
M. W u l z i n g e r ' i n yaptığı hesaplara
mış olduğu görülür, öleünu'i/e ;';•,,•<• \,n nok
göre mihrap duvarı yerinde kalmak şartilc
tada hazfedilen p a r m a k l ı k l ı l.alıc- duvarı
cami eski vaziyetindeki avludan bir aks kaza
pençeresi be.ş tane olmalıdır. Kcsilı-n. y>enç.e-
narak büyüyor ve murabba avlu nıustatil bir
re parmaklıklarının girmiş olduğu ılOikleT
şekil alıyor. Bu kanaati yeknazarda kabul et
balen mevcut olan süve ta';! üzevîncL' 'röriil-
mek için sebepler yok değildir. Bunlardan
mektedir. Bu noktada taşlar kısm. u vr,ulul-
üzerinde durulacak en mühim nokta caminin
muş ve derzler hariçten PÜrüleu I m -Ta dol
son cemaat yerine açılan cümle kapısının bu
durulmuştur.
lunduğu cephenin yeniden inşa edilmiş ol
masıdır. Pençere nisbetleri ve kemerler ta Buşrüıı mevcut olan hülüu bu lı,>l!<iye ve
mamen Türk-Barok üslubunun esaslarını irae izlerden anlaşddığı üzere '^amiîu srid'-vau av
eder. Fakat unutmamalı ki caminin büyütül lusu tavafından değil mihrap duv.nt cılıetin-
mesini müteakip canibî duvarlarla bu cep den ilerlediği inkâr kabul etmez bi\- lıakikat-
henin birleştirilmesi inşaî bakımdan bir çok tir.
mahzurlar doğururdu ve belki bu cephede de î l k yapılan minareler birer ş e i ı - M i ve
bazı çatlaklıklar vücut bulmuştu. Bu yüzden külâhlı i d i . Şakulî nisbetlerinin Lnıluv oldu
bütün duvarlarm hedmi ve yeniden inşası ğu eski Gravür'lerde görülmektedir. Foleuklu-
mevzuubahs olmuş, yalnız şadırvan avlusu iardanberi devam edegelen ve Bur^a devrinin
ve direkler ibka edilmiş ve hiç değiştirilme de hususiyetlerinden olan bu nipboi farkı îz-
den yeni binaya eklenmiştir. nik ve Bursadaki eserlerde ve îslaul'îîlda Sul
lan Ahmelleki Fin/zağa ramü minair sinde gö
Bu kanaatimizi tevsik edecek delillere
rülür.
gelince: camiin yan uzunluğuna cephesinde
avlu cihetinde dört direk aksmı müteakip bir BUGÜNKÜ F A T t H C A M İ Î
kapı ve altıncı aks olarak da daha mürtefi 1765 (1179) tarihindeki b ü y ü k zelzele
son cemaat direkli mahalli gelir. Bu nok de büyük ve küçük kubbeleri Fakiîtlanan i l k
taya dayanmış bulunan eski minare kür Fatib camiinin M u s t a f a lîî. yeniden
süsü ve kapı kemerleri hiç el sürülmemiş yapılmasını irade ettiğinden 1767 (1181) de
çok temiz X V inci asır Türk mimarî unsur inşaata başlanmış ve 1 7 7 1 de lamirat sona
larını ihtiva eder. Yalnız minarenin kürsü ile^ ermiştir. Bu inşaat sırasında yajulau değişik
beden kısmı arasında gerek taşçılık, gerek liği görelin*:
FATİH CAMİİ 95
Onda, kaybettiği şeyi arayan fakat biı daha sonraki eserlerde b i r çok nünıuııe]çj.j
türlü bulamıyan bir san'atkârın mütereddit ne rastlardık, nitekim bu camide k u l l a n ı l a n
tahassüsleri vardır. Bu eserinde mimarm es birçok mimarî ve tezyini elemanlan sonraki
ki klâsik mimariye üzendiği ve temellerine en üstad mimarlar bile büyük b i r değişikliğe
kadar indirdiği âbidenin füsûnu içinde kal lüzum görmeden eserlerinde kııllanmişlarılır
mış olduğu zannedilir. Fakat bu hissiyata Bu vaziyette i l k cami orta salıau iıibari-
rağmen san'atkârm günün modası tesiri al le oldukça mürtefi, cenahlarda ise de oldukça
tmda bir halita vücude getirdiği görülür. Mi basık i d i . Bu şekle göre cami InriiKİsi mih
marî elemanlar zikre değier bir hususiyet ar- rap yarım kubbesinin alt kaidesi se\ iy^•e^îııcle
zetmekde ise de nisbetleri klâsik san'ata göre . olmak, merkezi kubbenin istinat etliği eanibi
zayıftır. Dahilî teferruat, akant yapraklı baş duvarların ve cümle kapısı duvannm üzerin
lıklar, dairevî tali kemerleı binanm karkteri de bulunmak, diğeri merkezî kııljbeın,, if,ıı-
üzerinde büyük tesirler yapmaktadır. Cümle bur kaidesinde olmak üzere i k i talıakaya tak
kapısmın haricî sivri kemeri tek merkezli ve sim edilmiş ve yanlarda fevkani maksin e ler
mümaslarla çizilmiş olup çok kuvvetli Sel ile mahfiller yapılmamış i d i . Bugiitıkii eser
çuk tesirini tebarüz ettirmektedir. Bu keme de biri, yarım kubbelerin a l l l a r n u ı i l i n e olu
rin kuvvetli inhinası minare kapılarmm üst nan daire şeklindeki tali y a r ı m knblıeleı nı sp.
lerinde de mevcuttur. N viyyesinde; diğeri esas kıı!ıbc kaidesiıul, o l
İçi ve dışı tamamen mermerden yapılmış mak üzere i k i kat gezinti yeri vücude ' eih-il-
olan Tak-Kapmm bu nefis kemerinin altın mistir. Mihrap dahilî cephesinden başka di
daki Bursa kemeri de çok ince bir san'at gör ğer cephelere b i r kat mahfiller ilâve olun
güsünün kudretli eli ile imtizaç ettirilmiş, al muştur.
tma dizilen istalâktitler bu güezl heyete mi Fski binada mihrap y a r ı m k i i b l v - l ] „ , .
marî tarihimizde mutena bir mevki bahşey- günkünden çok daha alçak ve haricî iiısii-
İçmiştir. şünde esas büyük kubbe ile b a ğ l ı değil d;. '^Nlev
Revaklı avlunun ortasmda yükselen dört ent olan pilpayelere istinad ede?ı sağu n-plı,
servinin gölgesinde sivri külâhile bu mimarî duvarına ve kemere dayanıyordu.
mahal içinde en kuvvetli bir plâstik eleman İlk inşa esnasında yapılan piljıav'Terin
olan şadırvanm hususiyeti zikre şayandır. dört kemerin islinatgâhı olması hasebile Ijar-
Bu avluda Beyazıd camiinde görülen tez vari b i r şekilde yapılmış olması çok lüiılıte-
yinat kalabalığmı bulmak kabil değildir. Hat meldir. Bugünkü cami çok aydınlık ynııi cok
ların sükûnu, gerek ufkî, gerek şakulî nisbet- pencerelidir. Bilhassa zemin t a b a k a s n ı d ı İm
lerin âhengi Şehzade ve Süleymaniye cami pencerelerin aksları mütenazır olıııkl.ı 1 eva-
lerine yakın bir seviyyededir. ber aralıkları ayni değildir. H a l b u k i iıî: b i
İlk Fatih camiinin harimi müstatilî bir nada duvarlar nisbeten az pencereli aks
plânda olduğu halde bugünkü şekli murab- aralıkları muntzamdı. Plân da mihrap m i l *
baa pek yakındır. Evliya Çelebi eski Fatih verine göre mütenazırdı.
camünin kubbesini tutan dahilî ayaklardan Yazımızın ikinci faslında esas ke>nerle-
bahsetmemiş ise de canibî somaki direkleri rin sivri Türk kemerleri olduğunu zikreimis-
zikretmiştir. ;ı.1^'<a)A>. bu pilpayeleri Fil- tik. Muhakkak k i i l k kemerler b u püııküler
ayağr adı ile kaydediyor. Bu kelimeden mu kadar sivri ve yüksek değillerdi.
hakkak yuvarlak bir pilpaye inşa edilmiş ol Camiin haricî görünüşüne Kclitıer-: mih
duğu anlaşılamaz. Halbuki ilk önce Dr. M e h rap cihetinde duvara dayanan sağır b i r ya
met A ğ a o ğ l u , sonra M. W u 1 z i n g e ı rım kubbe, mihrap yarım kubbesinin nısıf
çizdikleri resimlerde mihrap yarım kubbesi- kutrundan daha büyük nısıf kutur! ıı merke
le esas büyük kubbeyi tutan ayaklan daire zî b i r kubbe ve i k i cihette k u t u r l a r ı takriben
—^Vlinde tersim etmişler ve bu suretle hatâya yarım kubbenin nısıf kutru kadar olan üçer
düşmüşlerdir. Sultan Ahmet Camiindeki dai cenah kubbesi mevcut idî. H a r i c î lecsimat
revî ayaklara kadar ve bilhassa Istanbula ge mevcut olmadığı gibi pencerelerin çerçevele
lir gelmez köşeli kaideler yerine bu şeklin r i mulürlü ve i r t i f a l a n b u g ü n k ü l e r e nazaran
knllanılmaeına ihtimal yoktur, ö y l e olsaydı kısa i d i .
FATİH CAMİİ 97
lı camii feri/de sekiz medrese ve bu medrese Camii şeriflerine cenuhayn vaki' ola
ler verasında tetümme ismiyle mevsum bi medarisi semuniyeden her biri iri,, j^ı ^^^^
rer medrese peçe cem'an on aüı medrese ve erkânı kavaidi hikemiye üz^rc ınuvsses ve f^.
ruı muhassenat bünyadı nıevaziju hendesiye
camii şerifin garbe mail olan kapısı tarafında
den muktebestir.
bir darüttalim bina buyurdular ki her med
resenin şemsei takı muallâsmda envan hüda Şebre ve Fatih'deki mimarî manzumeye
gün gibi rahşan ve ayinei ruhamı mücella- getirilmiş olan sular bakkında da şu izabat
smda ruyu sefa kursu hurşid gibi tabandır. vardır:
de kısa cümlelerle çok etraflı bir surette izab anlatıldıktan sonra kal'ai cedide ve Topkapt
saran hakkmda su izahac verilmektedir.
edilmiştir. *
FATİH CAMİİ 101
Böyle olmakla beraber teşkilât itibarile yine senin orta kubbe pili)ayeleri aksı ilo bugün
pek ç5k farklar vücut bulmuştur. kü esas kubbe ayaklan arasında Lir nuıkaye
Bu sebeple Efesde bulunan 5/. Jean se yapmak münasip olur. lîiz/ai ''^düğümüz
Evangelîste (Sen jan Evanjelist) ile Havari
pilpaye aks açıklığı 25.90 - 2.S.<) I metredir.
yun kilisesimn tamamen birbirlerinin aynı Bu genişliği 31.5 santim ile mukayese eder-
olduğu iddia edilemez. Birbirlerinin aynı ol- sek kesirsiz kabili taksim ulnnyan adedler
duklarmı kabul etsek bile ebad arasmda mu meydana çıkar yani 82' ve J e v r î b i , kesir bu-
hakkak bir başkalık mevcuttur. lunur.
M . W u 1 z i n g e r Haoariyun kilisesimn Bu eserde başka ölçü almak i m k â n ı yok
temel ve bakiyyelerini bizzat aradığını fakat tur. Çünkü şaşmıyan yegâne aks at.ıkhğı p ü .
hiç bir arkeolojik delile rastlayamadığını ma payeler arasındadır. Bu mikyas d i ğ e r Türk
kalesinde yazıyor. Bakiyyelerini bulamadığı âbidelerinde de hakikî i'.lçiileı le pürüzlü
bir eserin Fatih camiimn temelleri altında adedler vermekledir. Meselâ: Siileymaniyede
kaldığı kanaatine varıyor. Çizdiği resimlerde 92' ve devrî bir kesir vücut Inılmakladır. De
ise haç plânın cenahlanndaki kollar bugünkü mek k i M . W u 1 z i n g <• r ^'IcMilcvini plân
camiin hudutlarından dışarı çıktığı halde bu üzerinden takribi olarak almış lnılııımyor.
ralarda tetkikat yapmaması dikkate şayandır. Cihet mevzuu bahsoluııca:
Halbuki bu zat binanın temelleri hizasında Pek müstesna ve tali eseileıde şavk, garp
araştırmalar yapmak " lâzımgeldiği kanaatin istikametinden ayrıldığını ."ördür'innüz kilise
dedir. Bu fikir kendisinin çizdiği resimlere mimarisi Havariyun kilisesi glln m ü h i m ve
itimad edemediğini göstermektedir. eski an'anelere uygun olarak v ıpılmış olan
bir binada kat'iyyen lalbik kabiliyeti bula
H ö r m a n n tarafından çizilen Efesde
mazdı. M . W u 1 z i n g e r "in mul ayese mev
Sı. Jean Evangelistc (Sen jan Evanjelist) kili-
zu yaptığı St. Jean E van gelişle lilisc.si çok ^
scsi plânını Havariyun kilisesi plânı ve eb'adı
doğru olarak cihctlendirilmis y a n i alisid (Ab-
ile mütalâa eden W u I z i n g e r bu i k i bi
side) kısmı şarka nartcks (Narlex ! iarafı gar-
nayı da bizzat kendisi ölçerek mukayese et
be getirilmiştir. Bugünkü i l i m \ r mükemmel
miş değildir. Makalede mevcut plânlar tetkik
âletler elde mevcut olmadığı iein kible doğ
olunursa Havariyun kilisesinin eb'adı bugün
ru tayin olunamadığından bütün islanbul ca
kü azametli Fatih camiinden çok daha büyük
mileri gibi Fatih camii de eilu-l bakımından
olması lâzımgeleceği gibi Ayasfoya ile hemen
yanlış oturtulmuştur. Bu yanlışlıklar mazur
aynı vüsat ve kıymette bir bina heyeti vücul
ve makul görülebilir. Halbuki uiineşin doğup
bulduğu görülür. Havariyun kilisesinin Aya-
battığı noktalar yani şark ^e g a i p hatasız el
sofya ile mukayese edilebilecek vüsatta ol
de edilebilir. Bugünkü camii,in ' ilıet bozuk
madığı tarihçe malûm olduğuna göre bu eb'ad
luğu bunun bir kilise üzerine iıı.a edildiğine
ve mukayesenin mübalâğalı olduğuna kani
delil telâkki edilemez.
olmak mecburiyeti hasıl olur. Fatih camiinin
yukarıda izah ettiğimiz şekilde ilerlemesini Istanbulda mevcut camilciiu mihrapları
müteakip vücut bulan yeni plân üzerinde öl arasında kibleden inhiraf 5 - 1 2 derece ara
çü inukayesesi yapmak en doğru bir keyfiyet sında mütehavvildir.
olur. Çünkü yukarıda zikrettiğimiz delillerle Fatih camiinin. bütün delillerimizi bir
M . W u 1 z i n g e r ' in çizdiği eski ve yeni tarafa bırakarak. Huvarivuu liUsesi üzerine
Fatih camileri plânlarının üst üste konularak inşa edildiğini kabul etsek bile ! lanlnılda ilk
yapılan mukayesesinin bizi mübalâğalı ve defa Fatih camii mihrabı lavin edilmemiştir
kabili itimad olmıyan bir vaziyetle karşılaştır ki bu fikir varid olabilsin.
dığını yuakrıda kaydetmiştik. Fatih camiinin
Havariyun kilisesi bakiyyelerini bulmak
Havariyun kilisesi üstüne insa edildiğini bir
için başka noktalarda a r a ş l ı ı ı n a l a r yapmak
an kabul etsek bile eski Fatih camisi pilpa-
lâzımgeliyor ( 5 ) . Bu sahada çalışacakları yan-
yelerinin Havariyun kilisesi köşelerine tesa
düf etmesine imkân yoktur. Yeni Fatih Camii ( 5 ) Karadeniz Baş ve Orta Kurşunlu medre
plânının Havariyun kilisesine tevafuk edebil seleri arasında b u l d u ğ u m u z delik \asitaslle bir sar
nıca İndik. B u sarnıç camiin dı^j avlusunun,'Ka-
mesi ihtimali nazarı itibare ahnırsa bu k i l i
FAT} H C A M I /
99
lı camii şerifde sekiz medrese ve bu medrese Camii şeriflerine ccnahay,, vaki" ola
ler verasında tetümme ismiyle mevsum bi medarisi semaniyeden her hiri için ki u J*-
rer medrese peçe cem'an on altı medrese ve erkânı kavaidi hikemiye j/ctrc miivsses ve f!^
camii şerifin garbe mail olan kapısı tarafında ruı muhasscnat bünyadı ııırra~ini bendesi
bir darüttalim bina buyurdular ki her med den muktebestir.
resenin şemsei takı muallâsmda envarı hiida Şehre ve Fatih'deki minKuî manzumeye
gün gibi rahşan ve ayinei ruhanu mücella- getirilmiş olan sular h a k k ı n d a ,l;ı j^^j^^^
sında ruyu sefa kursu hurşid gibi tabandır. vardır:
(S. 53 - 54). .... Medinei mezburcye icia ettikleri su
Camii şerifin canibi garbisinde bir buk'- lar için ki her biri darülmiUklciinc belki ru-
ai lâtife dahi inşa buyurdular tâ ki medarisi yi zemine ziynctü zeyn ve hubntn si nün nikab
şerif elerinde ifadei ulûm eden müderrisin ve abı hayata kurtetüloyndır. Ol şrhri safa en
iktibası ıdumi âliye eden talibini müstaiddin cam içre bina olunan ham.amJitrd ve camii
belki ulemai müstahikkînden sair mühtacin dilküşayı pür safa meydanında urdravam hur
için vakıf buyurdukları kitaplar için mah şid nişana ve imareti âlibiinyan rc, medarisi
zen ola (S. 53). refiuşşan içre şadravanı sajret aşıyana fer.
manı kadirtuvanlan gibi crrrr,/!! rdûp (S
re zamam devletlerinde olan ulema-
340-341).
yi kirana havli camii şeriflerinde sakin ol:
mağa ter^p, belki ekseri için mihmandarı F a t i h M e h m e (1 İT. nin Türkçe
keremleri menazili lâyıka ve mesakinî faika vakıf vesikasmda Fatih camün'm v c n i baştan
tertib etmekle erbabı fezail ol havalinin abu inşa edilmiş olduğu m ü t e a d d i d vprde tasrih
havasına mail olup etrafı camii bariğleri mec- edilmiştir. Bu sarahat Fatih cannium Havari-
maı ulema olmakla pürnur ve numunei bey yun kilisesi temelleri üzcriiıo iıı<< ı odilmiş ol-
ti mamur olmuştur (S. 53-54). duğu hakkmdaki iddiayı tok Tınısına reddü
cerh edecek mahiyetledir. C m ı î ' arifelerinin
emrazı batmiyeye ilâç ile itmamı hiz
tadâdma başlanırken 261 iinoü «alıifede ay
meti dini mûbin eyledikten sonra merzayi nen şöyle denilmektedir:
mOsUmin ve mihneti abu kil ile azürde dil
... Tafsili kanunu hi'unayunlan budur
olan mûsafirini varidin ve mücavirini müh
ki vâkıfı müşarünileyh.. :.art hu yurdular ki
tacin hizmetini dahi zimmeti himmeti âliye-
müceddeden mahallci c.cAidcdc hına ve in
yi şahanelerine lâzım ve emri miltehattim bi
şa buyurdukları camii şerifi hchert karin ve
lip... camiî şerif civarında iki âli imaret ve
mabedi lâtifi bihişt .ayin için...
ziyafethanei pür nimet bina buyurdular. Her
313 üncü sahifede de DarüH-.ıliınin vazî-
biri bir mihmanhanei yegâne ve ziyafethanei
feleri sayılırken:
bir mislü bi bahanedir ki niamı cinan gibi
.... ve şart buyurdular hi nınhallei ceii-
feyzi kesilmez ve rahmeti rahman gibi bezli
dcde müceddeden bina huyurduUnrı camii
eksilmez., tki buk'ai şerif enin birine darüşşî-
şerifin garba mail olan kapısı m mnda vaki'
fa, birine imaret deyu tesmiye buyurdular
olan mektepte...
(S. 54-55-56-57).
Vakfiyede, adı geçen hayvai ve akarat
Camiin avlusunda kuvvetli bir plâstik hakkında etraflı izahat mevciKLlur. Bilhassa
eleman olan şadırvan Vakfiyenin 314 üncü cmilerin eski vaziyetleri. I n ı d n l l a n ve bun-
salıifesînde ..Camii dilküşayı pürsefa meyda- larm yanmda olan veya I m n l a ı l a taallûku
mnda şadravanı hurşid nişan., tabiriyle tav bulunan eski Bizans eserleri vo mevkileri ih
sif edilmiş ve o devirde dahî kıymetinin çok mal edilmeden gösterilmişi ir. r>iinlardan bir
yüksek görüldüğüne işaret olunmuştur. iki misal arzedelim:
Cami civarmda sekizi bir tarafta, seki Ayasofya camiinâen Lalisudilirken bunun
zi mukabil tarafta inşa edilmiş olan medre Sarayı Sultanî kurbinde oldu-îu. FatiK'm hi
selerin kuruluşundaki tenazur ile inşaîarm- ni fetihte ilk ibadeti burada yajıtığı zikre
dakî tenasüp ve güzellik de 262 inci sahife- dilmekte, camiin veçhi tesmiyesi uzun boylu
de kısa cümlelerle çok etraflı bir surette izab anlatıldıktan sonra koTai cedide ve Topkapı
edilmiştin > saravı hakkmda şu izahac verilmektedir.
" ' T m C A M , , l„j
(6) Bu kelimede n o k t a olmadıkından ( na- ( 7 ) P,u sanr ile son satır arasında rakkanı
sir) suretinde dahi okunabilir. ile .^r.î \ a z ı l ı d ı r .
i
•4
Ih
•m
m,
t-
— * - *
1 i
yj_ı
6 — Eski Fatih C a m i i : U/Ainluguna kesimi eskizi
7 — Eski Fatih Camii heyetini ç o k g ü r e l g ö s t e r e n bir v e
sika olan bu resim elimizde en kuvvetli bir delildir.
The Turksin a d l ı eserde nsşredilmi^tir.
İT
•0.
I İt'
lıF!gr?.'.lıF'
,ııiı""'l
ı >•
5^
O O
c o a
f i l n 0 3 7, L Q o'
t • ^
Z2
CD
a»
t3
C3 O
İL - > - / o ^ C ^ C ^
o :
o
o
o
V
• ıTr-
C3
C2
\
M*
17 — K ö p r ü l ü k ü t ü p h a n e s i n d e 1029 numarada mahfuz 19 uncu a s ı r d a ç i z i l e suyolu haritasında Fatih Camii'nin bir vaziyet plânı mevcuttur. Bu plânın dikkate şayan
•tarafı eski Fatih camiinin kuş b a k ı ş ı n d a y a r ı m kubbenin birinin aksı gösterilmiş olmasıdır. Bu harita çizilirken Fatih Camii'nin eski şekli tesbit edilmek istenmiş
ise de mihrap üstü yarım kubbesi cümle kapısı üstüne getirilmiştir.
îoüi±tfl cmrrtu
Ti ^ ^ ^ T T " ^
ft i-
H • i
I ir:
—
-m
•£.-. _ I L . _ : A L _ . _* , .•*
1^ 1^
r t
•vs:'
[Tju m
5 I • • _ » » ' m - m m.»
1 m
I İl l i m m tr r r
TIUII T X U E J J J J J - L L L L JJJ-L î ^ I LLLL J J J J
I— .
GRVNDRISS 3iy7o -
i/
• •
7/7
•m
1 .:•
fli
;il'MMl|."ll.HH*j
- .-
-1
c iV i ./i
II0 f
srtut MS
MON.\TANTtN
1 -t
•
"'VA
l^:,.'-—1 k:. i A c
>
1 • TKPRN-HM
c c
o « 10 M 40 «oo
inian Full H Û 0 Q • ÜBERBA/UNG DURCH
.DIE/tLTERE 'A-UND
3ÖNĞERE <B'5ULTAN'
»••••»•'••o y/;/'^^':, '''•'':-\.,,,a.,..k....n
MEHMED-MOSCHeE.
t
m DES
-ö!
I -1
17«)7
V I
> I
;
fERBAVERS
i /;
/ I
ALTER B A V Z U -
STAND D I E S F R
ANOSCHEE VOR
P E M U M B A V .-î.
30 S» m.
"O — E s k i F.itih C n m i i v c Havnı-iycın kilisesi hnkkmcla Byzantion'claki makalesinde M. Wiilzingor tarafından mihrap cihetinden
sabit k a l m a k üzei-e ç i z i l e n eski v c yeni F a t i h c a m i l e r i n i n m u k a y e s e s i n i gösteren plân
23 — Fatihin eseri olan ilk Fatih Camiinin b u g ü n d kalmış kıymetli
h a t ı r a l a r ı n d a n : İç ö n d e n , son cemaat yerinde, p n ı ç e r c üstlüğü kıy
metli iki çini panodan biri. B u ç i n i l e r sarı, y e ş i l r e n k l e r i n h â k i m i y e
tile devrinin .san'at g ö r g ü s ü n ü t e b a r ü z ettiren m ü h i m vesikalardandır.
m
24 — Fatih Camii r e v a k l ı avlu, son cemaat mahallinde , X V inci asırdan
kalma ç o k k ı y m e t l i çini pano.
MTV
İL-
ir
i
f
S
V
. 'i 'ıiiraıgriıirıı^riı-'
Ü
bb a 38 — Fatih Camii: Revakh avlu direk başlıklarınc
— Fatih Camii: Revakh avlu dirsk başhkların- 37 Fatih Camii: Rs\ a v l u d rsK a ss l ı k l a r ı n d 31
Fatih medrcseleı-inden birinin pencere i,istü.
39 — Atiknli pasn camiinde Beynzıd I I . clcvı
Tuğla tezyinatı dikkate şayandır.
knimn direk bnsl ı k Ir.rı n d n n
0
IM İ
,r. i i
—i t r
41 •— 1768 - 1771 yıllan arasında inşa olunan bugünkü Fatih Camiinin dahilden
g ö r ü n ü ş ü : Önde ilk binadan kalan mihrap g ö r ü l m e k t e d i r . Kalerr. işleri XIX uncu
asrın çok çirkin hatıralarıdır. Büyük kubbeyi tutan ayaklar mevzun ve hatlar-
sakin g ö r ü l m e k t e ise de kıvrak barok silmeler l ü z u m s u z ve fazla
hareketli hissedilmektedir.,
42 — B u g ü n k ü Fatih Camiinin kubbe ve b ü y ü k kemerleri.
B u k e m e r l e r k l â s i k d e v i r k e m e r l e r i n d e n d a l ı a .sivridir. .Silmeler \-e a l ı k a nilıay,
lerindeki barok üslûbunun şekilleri ile d a i r e v i lali bı-m.-rler:
S ö z ü m ü z e y a l j a n c ı İJİr lesir vermekledir.
43 — Fatih Camii dahilinde mermer başlıklar
Hu ba.şlıUlaıııı i m a l t a r z ı (:ok ijayanı tlikkal olmakla bı-r:,!»»!-
tesirler rozaslarda sezilmektedir.
fi
•r
4»
1I
r/y r^:'^^r' «4
> x^:i^»i
•s;
İS.
54 — F a t i h t a b h a n e m e d r e s e s i : D e r s h a n e k a p ı s ı n ı n a ğ a ç kanatlarından
biri. Çok kıymetli bir parçadır.
i-
Fatih tabhane medresesi; Dershane k a p ı s ı n ı n a ğ a ç k a n a t l a r ı n d a n
biri. işçiliğin f e v k a l â d e l i ğ i be; asırlık olan bu kapının
hali h a z ı r vaziyetinden anlaşılır.
56 — F a t i h t a b h a n e m e d r e s e s i n d e b u l u n a n ve T ü r k m i m a i isinde çok
orijinal bir parça olan bu d i r e k kıymetli eserlerimizdendir.
— Fatih tabhane medresesinde mevcut bu direkler mimari
tarihimizde emsaline pek az r a s t l a d ı ğ ı m ı z bir u n s u r d u r .
Fatih tabhane medresesi direk başlıklaı
devrinden kalma başhklardand
59 — Fatih tabhane medresesinde direk başlıklarından
B u başlık Beyazıd I I devri b a ş l ı k l a r i l e mukayese edilmelidir,
60 — Fatih m^drasalerinden birinin i<apısı.
4k
Jjr "W.-' ' , .,
I
59 _ F a t i h c a m i i huclııclu icincle ı232 cic ınsa olunnn
.1.1 ' ' ı>
NaksKİİl mektebi bnhr' kapısı.
t.- ... , •r
I r
w.
i.
HALİM B ^ K İ KUNTER
Vakıfların Inıgünkii i l i m nm'laları ile pek wiihiw hij mevki işiral etmekle ı^hlııi:,!
tetkik ve izaln gerekli bir işdir. Yakıl', Türk lebeyvün etmiş olduğundan bu lıusu.-^la du
lerin eski hayatında vücut bulan içtimaî mü ba lu:la re daha c.^a.v/f mulûmal dercine miib-
esseselerin en ehemmiyetlilerinden biridir. rcnı ihtiyaç hası! almuslur.
Ve mevcudiyetini bugün dahi muhafaza ede-
Lrkaj böyle ntuu::unı re mühim bir
gelmiştir. Bahsettiğimiz tahlil ve izahın lü
mevki işgal etmekle beraber bundun ue /.<-
zumunu şiddetle ortaya koyan bir cihet de
luubuldaki ne de huriedehl ecnebiler bhil.i
bu işin şimdiye kadar tan. bir surette yapıl
veçhile huberdur değildirler.
mamış olmasıdır.
Elyevm faaliyelle bulunun heyetin ye
Bu çok küçük etüdümüzle luiyle bü
gâne maksadı, merbut varakadan dahi un-
yük ve ağır bir işi yapmağa heves etmiş va
luşdacağı veçhile. İslunbulu kabil olduğu ka
ziyette değiliz. Yüksek bilgi ile beraber ih
dar ecnebilere, ve bilhassa .Imerikulıbıra lu-
tisasa ve kuvvetli metoda mütevakkıf olan
nılmaklır. Halbuki çok bediî eserler ile mü-
bu iş aynı zamanda derin ve esaslı teteb
:eyyen olan İstunbulu hukkile lunıyabilmel:
bulara da ihtiyaç göstermektedir. Bu yazı
için evkajın ne (dduğunu unlamak ililivaet
mızda yalnız vakfiyeler üzerinde yaptığımız
bari: bir suretle hissolunnıokludır.
oldukça geniş tetkiklere dayanarak ve mü
teaddit vakfiye örnekleri vererek Türk va- Sualler:
kıflarınm en bariz karakterlerini tebarüz 1. — Etkajm mcn.^ei'.'
ettirmeğe çalışacağız. 2. — Teşkilâtı?
3. — Maksadı':-
Halka, gençliğe ve bizi anlamak isleyen
4. — .Menabii varidatı?
yabancılara vakıflarımızı behemehal tanıt
5. — Evkaj nezarelinee idare olunan
mak lâzımdır. Çünki Vakıflarımız. Türk iç
müessesal ve bunlunu sureti idareleri?
timaî heyetinde sosyal yardım, göeztme, mil
lî dayanış, şefkat fikirlerinin ve teşkilâtının (}. —• Evkafa dair Türkçe eser var mı
en eski tarihî devirlerden biri mevcut oldu dır? İsimleri?.
ğunu kısa ve şamil bir ifade ile türklüğün O zaman nezaret t a r a f ı n d a n hı-yele ve
yüksek görüşünü ve faziletini ishal eder. Ma rilen ceva]j. iıeyelin ınektııbilc b i ı ü k t e 12 sa-
hiyetini anlayınca vakfı sevmemek, onu ya iıifelik küçük b i r risale s i k l i m l e baslııılınış-
ratmış Ve yaşatmış olan Türklüğü lebcil et tn'. E l i m i z d e b u h n u ı ı ı \e sonımıla 17; K . S.mi
921 senesinde İstanbul şehrinde içtimaî dar eden i k i ciheti l>uradau istinsah ediyo
sat Evkafm ahkâmı fer iyesine dair âsâr ise olan Vakıf; güzel s a n ' a i l a ı l a ı.-k-uği,ı ve
bu bapta matbu ve gayri matbu yüzlerce âsâr umumî kültürün yayılması s ^ v iıkselmesi
vardır. Ne kadar Fıkıh kitabı varsa hepsinde bahsinde de büyük biı- l o l o)iia;nıs, sun de
Evkafın ahkâm jer'iyesine dair mahsus ftı- rece ehemmiyetli hiznıeller il.ı ı y i t m i ş t i r .
sıUar bulunur. (AhkâmülevkafJ ve saire T ü r k dünyasmm her yeriıulc ^M-nıltu kıy
namlarile Türkçe matbu birkaç risale varmetli âbidelerin i)ek çoğu \ a k i n canüası-
dır. Maksat bu olmayıp da zuhuru islâmdan nm Türklüğe ilıda elmis uklujAu nıatldî eser
beri Evkafın mahiyetini^ edvan tarihiyesini; lerdir.
safoJıatı umumiyesini, ahkâmı feriye ve ka
İçtimaî müesseselerin tâbi ı-idüklaıı de
nuniyeisni cami etraflı bir eseri tarihi ve il
ğişme şartlarına uyarak vakıl mııj^üesesi de
mi ise böyle bir eser ne elsinei jarkiye-
zamanla mevzu ve sistem iliharUr pek çok
nin ne elsinei garbiyenin hiç birinde ya- lahavvüllere ma'ruz k a l m ı ş l a , l ' ı a u ı u l a be
zUmamiftır.. ^ raber birbirine çok uzak I m ü u Jevrelerde
Bu ifadenin tazammun ettiği mâna Türk bile mevzu veya hukuk b a k ı u m ı j ; Ü b i r i b i r i -
vakıflarının doğrudan doğruya diyanî ve ia- ııe yakın veya benzer b i r ç o k CÜILSIOI bulmak
lânû bir müessese olduğu iddiasını tekrar kabildir. Aşağıda Elilerc, D) !!,ıı, i.ı a, Selçuk
dan başka bir şey değildir. Bu kanaat bugün ve Osmanlı Türklerine aid ba^ı ..VkLiye ine-
bile bir çok zihinleri işgal etmiş vaziyette tinleri üzerinde bu cihetleri leb;ıs .;/. elürme-
dir. ğe çalışacağız.
şümullü askerî, medeni hedeflere laallûk mış ve her şeye hâkim olan bu zihniyet Vakıf
eder. lar hukııkımu ve tarihini yalnız islâm duıiniu
Suyolları, kemerleri, çe§me ve sebiller, tornm ve tarihi içinde müıalâa etmiştir, ü
yol, kaldırım, köprü, a^evi, misafircvi, dul- zanıaıun telâkkisine göre vakıf nmamelâu dl-
evi, mektep, medrese, küiüphune, muvakkit- niyeden nıaduddur. Malî hir ibadcllejı ibaret
hane, hastahane vakıfları hemeıuı her yerde tir [i). Dinin salâbetli kaideleri, nassı katı
bulunan, görülen vakıflardandır. l a n zamanla değişen ve gelişmesi tabii olan
Bunlardan başka öksüz kızlara cihaz ve içtimaî lıayalınuza uymamağa başlayarak onu
rilmesi, borçlu olarak mahbus bulunanların nasıl sıkmış ve tereddiye maruz bırakmışsa,
borçlarının ödenmesi, müjlis olarak hapse- \ akıl müessesesi üzerinde de tesirlerini öy
dilenlerin tahlisi, köy ahalisinin ihtiyurlanna lece göslermişLir.
elbise verilmesi, mahalleler veya köy tekâli
Aslında realist bir düşüncenin mahsuUi
fine imdat edilmesi, kale ve isliiıkûmlara ve üîan Türk vakıfları bu demirlerde mislik bir
ya donanmaya muavenette bulunulması, aske mahiyet almağa başlamış, hilei seriye \c mu
rin teçhizi, zahire loncaları tesisi, meyva ye vazaa 1ar vakd' muamelâtma girmiş va
dirilmesi, deniz feneri inşası, yetimlere, dul kıf işleri Skolâstik usulün en tipik bir misa
kadmlara ve muhtaçlara yardım edilmesi, ço l i n i göslermişlir. Bnuunla beraber aslında iyi
cukların ballarda açık lıavada gezdirilmesi, lik ve güzellik fikirlerini taşıyan, içtimaî
mektep çocuklarına ğida, elbise, tedris leva- hayatın türlü iiıtiyaçlarma cevap veren Türk
ami, yakacak ve mesire masrafı tahsisi, fa vakıflarıuıu çoğu bu aslî karakterini aslâ
kir çocuklarla dullara ve ihtiyar fukaraya el kaybetmemiştir.
bise ve zahire verilmesi, fakirlerin ve kimse
Türk vakıflarına isnad olunan ve derhal
sizlerin cenazelerinin kaldırılması, çamaşır
tashihi lâzımgelen bir kanaat da vakıflarımı-
hane tesisi, bayramlarda çocukların ve fakir
zıiı eski zamanlarda mevcuL olan zabıt vc mu-
lerin sevindirilmesi, Van gölünde gemi işle
sadcri emval usulünden kurlulnıak cndisesile
tilmesi, halkın deniz kenarında teneffüs ey
• tesis edilmiş veya revaç bulmuş olduğudur.
lemesi için yalı ve liman inşası ve tahsisi,
Aluhtelif vesilelerle birçok yerlerde söy
açık hava mektepleri, spor meydanları ve teş
lenilmiş olan bu fikirlerin salâhiyelli bir za
kilâtı vücude^ getirilmesi, kuşlara pirinç ve
tın nisbeteu yakın bir zamanda intişar eden
hayvanlara ğida ve su verilmesi ve saire gibi
kıymetli bir etüdünde de tekrar edildiğini
hepsi birdenbire akla gelraiyecek kadar çok
şöylece görüyoruz [2j.
hizmetlerin ifası için ihdas edilmiş -en son
Osmanlı ülkesinde P'akfın çokluğu müs
ilmî telâkkileri ve muvaffakiyetleri okşayan-
tebit ve keyfî idarenin sık sık tatbik ettiği
• vakıflar da vardır.
emvalin zabıt ve müsadere usulünden büyük,
Burada dikkat edilmesi lâzımgelen nok
küçük her sınıf halkın mallarını korurınusı
ta yapılan iyiliğin bir defaya veya muayyen
için dinî ve bu sebeple gayrı kabili tecavüz
bir zamana inünhasır olmamasıdır. Vakıfda
telâkki edilen vakfiyetin masuniyeti sahası
esas, iyilik ve hayır fikrinin ebediyetidir.
na ithal etmesinden neş'et etmiştir.
Görülüyor k i vakıf; fedlerin hayırkâr
Zürriyet vakfı usulünün nu'vcaJiyeli ya
arzularmı ölümlerinden sonra da yaşatacak,
ni emvalinin varidatından ehemmiyetsiz Liı
inkitasız devam ettirebilecek bir sistemdir.
kısmını lâaleituyin bir hayra tahsis etmek şar-
Bu kadar bâriz vasıflarma rağmen vak-
fm tamamile dinî bir müessese telâkki edil (1) Vakıfdan maksad nedir'! Vdr.jdan maksad
mesi, milletin hayatmda ilerlemeye ve ye (tekarrübü ilallah) dır. Yani hayır ijlcyip sevap ka
nileşmeye mâni gibi sanılması sebepsiz de zanmaktır. İhadatı maliycdz-.ı vıaduddur. (Evkal
nezaretinin bastırdığı 12 sahildik risale, 17-K.Saııl
ğildir. Son asırlarda Türk içtimaî hayatına
922 S. 7).
hâkim olan din otoritesi vakıf işleri üzerinde
(2) İstanbul Saylavı, eski Tapu ve Kad;t.-,tro
de kendini kuvvetle gösterjniştir. Taassubun, Umum Müdürü ve Ziraat Vekaleti Müsteşarı Bay
hayatm her safhasma girdiği ve şiddetini son Atıf m İdare MccmuasJnd-.ı ^ntişar eden maka
derece arttırdığı devirlerde vakfa tamamile di lesi (^Kanunu Medeni kar^tsnida F.vkat, İdare Mcc.
nî bir mahiyet ve kudsiyet verilmeğe başlanıl- muast sayı 16 sahlfe 965. Temmuz 929).
106 // A I J M HAKİ KU A' 7' /; H
tiyle bütün mütebaki kısmında mirasçı halef ^ kıflarınt hakiki çelnesiic iiruıuek \e ,
vakfı âmmenin ihtiyacımı elverişli bir sis Eskiden Vakfa izafe edilmek
. . . . , , '"•'^ ' - i ' n i l e n di-
tem haline sokmuştur. nı mahiyet imparatorluk d.-vi i n i , , j.'^j^, .
Maddî kıymeti kadar manevî zenginliği idaresi tarafnulaıı h n z ı c a n e d i l t u i ş i u . \ı]j/l
de yüksek olan Türk vakıllarmnı doğrnasnıı Evkaf Srzarcti larafnı<i;ııı 19,1.-,
y,lrnl-^"^"
• • "lu neş
ve çoğalmasını müsbet sebeplerden ziyade
redilen Evkafı Hünuıyun .\e:ıı,,iıııin Utrih-
böyle menfi bir âmile istinat ettirmek, ya
çei teşkilâtı ve nuzzıın'u Icnu ıiıııi n'nuH adlı
pıcı ve yaratıcı bir karakter taşıyan vakıfla
kilal) bu telâkkiyi ifade ctii'n ı c - n n 1^v U V -
rımızın çokluğunu müsadereden mal kaçır vetli bir vesikadır. \\\\ cscıiıt d u ı d i m r i i \ e ho-
mak gibi nihayet bir /wVe'den (mukabil ko silici sahifeleriııdc söyle tleıüıtıckd , | i ı .
runma tedbirinden) ileri geçemiyecek olan
Alemi islâmda tcuvUnü ınüşlvıcLi. ifaya
bir usule atfetmeğe kalkışmak lâyıklı bir hâdim olan ahkâmı şer'iycdcu !<i,/ (f 'ukıjj.
hareket olamaz. dır ki usul ve delâili, fiinı ıc said hü-
Daha aşağıda: lübü fikhiye.de mufassaldı/.
Bundan başka büyük vc zengin ütkeleı «.Vakıf lûgutun bir şeyi (lainı.ı durdur-
fetheden imparatorluğun sultanları, vükelâsı, muk ve şer'an bir malı ıı.ilkiyrf;. :, (çıkarıp
kumandanları ve diğer ricali zaferlerden menafiini şenıili muhsusıı i'ızcrr ı -. uhheden
kendilerine düşen hisselerle cami, medrese, bir ciheti hayra tahsis ederek s(i!:i. ,n(ik tna
sebil gibi san'utkârune eserler vücude getire nasınadır. Vakfeden kiııısvyr (Idl.'i). vakfe
rek bir taraftan dünyada namlarım ipka et dilen mule (mevkuf) lafı.^is rdH,-,, cHıcte
mek ve diğer taraftan âhirette de sevaba na (mevkufuııuleyh) denir.
il olmak kaygusunu düşmüşlerdir ki bu da
Vakıf umuru hayriyc ve i(ııı<!,i:i nınliyc
VakıflurıA ^oğalnuısma ve güzel vakıf eser
den olduğu münasebriHc Ralıııı- ;. .J/Ialrmin
ler meydana gelmesine sebep olmuştur.'
sullallahü aleyhivesellenı cjendimi hazretle-
denilerek ifade hakikî mevzuuna doğru rinden ve (ganyan güzin ve .suhaln i jc-uU ka
genişletilmiştir. Bu son izahın da Vakıfları rin ndvaııullahi teala atcylıiıu cfnıni/ı haza
yapanlar musaderei emvalden korkan zen ruHndan suduru şer'an s,ıl<i! olan hh sünneti
ginlerle yeni ve zengin ülkeler fetheden sul se niyedir..
tanlardan, onların vezirlerinden, kumandan
• Vakıf lıakkjııdaki yeni ve lıal i k i görüşü
larından ve diğer ricalden ibarettir mânası
ifade eden en kuvvetli v<'sika ise İm j i i n mer'i
na alınmıyacağı şübhesizdii.
olan 2702 sayılı vakıflar kaıuııııı lâyihasını
Türk vakıflarını yalnız zengin ve Aris 12/6/9:^2 tariiünde Uüyük Milli! Meclisi
tokrat bir sınıfın tesis ettiğini ve bunlara ay ne takdim etliği zanıaıı llükûnıriin yük
rılan paranın daha ziyade ganimetten ibaret sek meclise arzelnıis olduğu esl),)].ı mucibe
olduğunu ifade etmek hakikatten çok uzak mazbatasıdır. Tarihî bir elıeıııınivci taşıyan
laşmak demektir. raazbalanın başlangıcında şöyle detıümekte-
Vakıf yapanlar içinde mallarını müsa dir:
dereden kurtarmayı düşünen adamlar, büyük Kanunu Medeni talhikat kaıuınunun 8 in
ganimetler elde eden kimseler bulunabilir. ci madd&fiinde o kanunun ncşriııdrıı evvel
Fakat yalnız bunlara bakarak umumî bir hü vücude getirilmiş Vakıflar hukLuıdıı ayrıca
küm çıkarmak ve asırlardaiıberi her sınıf hal yapılacağı beyan olunan (Evhııj inilnkat ka
kın iştirakile vücut bulan Türk Vakıflarının nunu) şu lâyiha ile vücud kisvesine girdi.
şerefli varlığını ve menşeli.i çok dar bir sa
Eâyihanm mahiyetini tahlile girişmeden
haya inhisar ettirmek doğıu değildir. O va
evvel .sebebini arayalım ki medenî kanunu
kıflar k i . onların hükmî şahsiyetinde millî,
muz vazıı o kanunda lrsi:der h/ıkkında. bir
ırkî necanet ve faziletlerimizin silueti gö
fasıl mevcut iken neden dolayı eski Vakıflar
rünmektedir.
için bir kanun yapılmasına liizuın gördü. Ve
I Osmanlı devrinin millî hayalı ezen vc mille-
\ Yanlış telâkkilerden sıyrılarak Türk va- \ tin medeniyet yolunda iler'enıcsine engel olan
T V R K V A K I F L A R 1 / JAK F I ' K !. K R İ 107
an'anelerini bir hamlede yıharken bu nokta bugünkü De\let sistemi kavjismda vaziyeli
da niçin durdu. Ve neden düşündü? nedir?
Çünkü onda benliğinden vc içtimaî var Üzerinde dunilmas! lâznngelea cilıetle-
lığından eser gördü. Mukaddes yurdunun hcı rnı eu nıüiıimleviudeu biri budur. Bu bahis
tarajına serpilmiş âbidelerinin kubbe ve du ler üzeıiue vereceğimiz izahatla ukuyuculan-
varında kendi dehasının, hastuhanelerinde, mmn zihinlerine gelebüceek biıçok mukad
köprülerinde, çeşmelerinde, sebillerinde Türk der suallerin covaluuı da \ e r n ! e ğ e çuhsaca-
hayırhahlık ve cömertliğinin inceliğini vc bü ğız.
yüklüğünü sezdi. \'ak)l sisiemlue nıiıra.caatkı vaiılmak is
İnkârı kabil değildir ki bu hasenatın ib- lenilen gaye insanlığın yükselmesi, hayatın
zalinde ibadet kasdı da müessir bir âmil idi. güzelleşme.<idir. Bu hedefe varabilmek kjiıı
Lâkin mutlak ve tamam bir âmil değil. Eğer Türk zekâsı asniardanberl lürlü türlü yollar
böyle olsaydı aynı akideyi taşıyan memleket aramış \e bulnuışlur.
lerde olduğu gibi Türk Vakıfları da ibadete Tesis olunan vakıflarla ihdas edilen hiz
mahsus ve münhasır kalırdı. Memleketimiz meller veya inşa edilen racljani büyük lıir le-
de mevcut vakıflarla sabittir ki Türkün fıl- nevAÜ arzeder. \ akıflaruı hiznıei nıe\zukuı:
retindeki feragati nefs ve guyrendişlik hisle zamana, muhite ve vakfı kuran a d a n n ı ı şahsî
ri bu dar çerçeve içinde mahsur kalmamış kabiliyetine ve düşünüş î.ırzma g ö r e pekçok
ve aynı zamanda içtimaî lesanüdünü temin değişiklikler gösterir. Bunlara insanlarnı kar
eden ve irfan ve fazilet duygularını tenmi- şılaştıkları birçok hâdiselerin lesirlerini dc
ye eyliyen mektep, medrese, haslahune, yol, i l â \ e elmelidiı. Bu ilibaikı N akliyeler tarih
köprü, kervansaray, misafirhane, imaret, çeş \e sosyoloji baknnnîdaiı jıüyük bir değer ta
me ve daha nelerle seyli hasenatı; yatakların şır. Bunlar ulusun değişik zaman!ardaki iyi
dan taşan nehirler gibi: memleketin İter ta lik ve yardiıiı düşünüşünü, umumî menfaat
lere ve işlere olan a!âka.-mi göslerir. kn es
rafını kaplamıştır.
kilerinden en yenileriiie kadar nnıumî bir
Malını mensup olduğu cemiyetin hayrı
tetkike lâbi tutulması cemiyetin bu sahada
na, refahına bezletmek bugün için de en yük
geçirdiği değişiklikleri açikr.i göstermeğe ye
sek medeniyet şiarı değil midir? O şiarın fli
ter. Hattâ değişik zamaııhırda değil aynı çağ
retinde meknuz ve mevcut olduğunu Türk
da bile yurdun ayrı ayrı köşelerinde yalııui
asırlarca evvel bu eserlerilt de isbat elti.
aynı çevrede ayrı ayrı simflarm kurmuş ol
İşte onların bugünkü yüksek görüşlü ve de dukları vakıflarda hâkim olan dıişunüş ve
rin fikirli evlâdını bu nokta düşündürmüş ve ülküde ayrılıklar görülmektedii. Buıdar. üze
kıymetli yadigârların yaşamasını temin için rinde durulması \e işleıunesi lâzımglen birer
ayrıca esaslar koymağa bu kudsî düşünüş sa mevzudur.
ik olmuştur.
Yüksek dağlarla geçitleıde. kijin çok
Memleketimizin vakıflarını tetkik için soğuk yapan ve kar düşen yerlerde sığmaklar,
bilhassa celp edilen garbın namdar hukuku konuk evleri, kervansaraylar, yazm ağır sı
medeniye üstadlarından Mösyö Leman dahi cak yapan yerlerde kuyu, küıı, çeşme, kar gi
bu .parlak hakikate ve bu basiretli harekete bi su vakıfları ve gölgelikler, büyük şehir
karşı duyduğu takdir heyecanını samimiyetle lerde ve kasabalarda daha ziyade gc'irülen ı:a-
itiraf ve raporuna da dercetmek suretile is- mi, medrese vakıflarına karşı köylerde ve kü
batı insaf etmiştir. çük kasabalarda yol. su. konuk ve aşevleri,
Vakfın millî hayattan doğan içtimaî bir mektep. külü]dıaııc vakıfları: esnaf v e isıa-
müessese olduğu ve bugünkü hayatımızda da lerle. saırat sahipleri arasında da ararız de
neden dolayı yeri bulunduğu bu mazbatada nilen yardım, koruma vc gözetme vakıfları,
güzel bir surette anlatılmıştır. birlürlerine dayanış hareketi göze çarpar.
Vakfı münhasıran sefaletle mücadele
Vakfm iş mevzuunun şümulü ve bu ka eden. yalnız yoksul ve âcizleri koruyan bir
bil hizmetlerin büyük, küçük bütün âmme teşekkül sanmak onun şünullü hizmet mev
hizmetlerini hemen hemen üzerine almış olan zuunu çok dar bir s a l n n l a görmek demektir
108 HALİM BAKİ KU NT ER
Hal ve vakti yerinde olanlar da vakıl" hiz olup yolile vakfedilmiş bulunan k o y vakıf-
metlerinden pek âlâ istifade edebilirler. Bir larında cari olduğu veçhile vakıf İÜ/metle
gehrin su tesisatı, kütüphaneler, ilmî mües rinden bazılarmm tevliidi tedrisat, k o v ^,,1,.
seseler, sıhhat ve spor tesisleri., yalnız zaru ve belediyeler kanunları gibi b a / ı ye,,; j.^^
rete düşmüş insanlarm değil bütün halkm nunlarla taallûkuna göre devlet, b c l ı d i v r vı-
istifade edebileceği ve istifade ettiği şeyler köy idarelerine devri ciiıeline gidilmisiiı.
dir. Vakıf lüzmelleriniu laallûkuıuı '•i>^•^
Vakfı bu bakımdan gergin vb kırılmaz let, belediye ve köy idarelerine lauuuuile
bir yay'a, bir zenbereğe benzetmek kabildir. devri cihetine gidilmiyerek devlet t-c j k i l â t ı „ .
Bu yay düşenlere kaı^ı sukutun ve sademe- da buna mahsus bir idarenin y a ş a i ı h n . ^ m j ^ .
niri tesirini hafifletmek; yükselmek isteyen kl lüzum ile kanunu m e d e n î d e n s o m o vücu
lere karşı da onlarm hamlesini hızlandırmak da getirilecek vakıflar, tesisi namı aiuuda
gibi iki taraflı bir hizmet görür. kanunu medenî hükümlerine tâbi luhıiJnrru
insan, şuur ve hayat kesbeden tabiatür. halde kanunu medenîden ev . el v ü c m k geii-
Bununla beraber yaşadığı müddetçe tabiatm rilmiş evkaf için ayrı bir kanun U.\l\iııi,ji
birçok şuursuz ârızalarmdan kendini kurtara icap ettiren idarî sebepler bakkunia sakıfim-
maz. Tabiatm ârıza ve felâketlerinden başka kanununun 12/6/1932 tarihli e s b a b ı lUiicibe
içtimaî ârıza ve sefaletlerde hayatm her dev lâyihasında ve dördüncü devre adliy. f tmix.
resinde her insanın kaı^ısma çıkabilir. Bu gi meninin 2/7/1934 tarih ve i / 3 9 5 say ıh nıaz-
batasmda izahat vardır ( 3 ) .
bi akıbetleri ve ihtimalleri düşünen temiz yü
rekli ve yüksek görüşlü usdadmuz zuhur ede Burada bu mevzua i l â v e eyleuu I, ve
bilecek ihtiyaçlar kaı^ısmda içtimaî bünyeyi ehemmiyetle tebarüz ettirmek i s l e d i ğ i ! ,i/, d-
korumak için kendi düşündükleri tedbirleri het şudur:
almışlar ve vakıf larma şait olarak koymuşlar Medeniyetin, ilmin ve lazileliu i t a^^hırı
dır. nı her devlet tamamile y a p m ı ş , b i l i n n is \e
insanlığı yükseltmek ve hayatı güzelleş resmî daireler bu icapları h a l k ı n nıu ı \ e u e -
tirmek için ilk çare bu gibi menfi şartlara kar line hiç ihtiyaç göstermeden lanumıiU , ijja-
şı yurddaşları korumakür. Fakat bu yoldaki bilccek bir şekil almış nudır ?
tedbirler o yüksek idealin ancak bir kısmmı Bu hususta daha pek çok noksanlaı mev
tahakkuk ettirebilir. Daha ziyade pasif mahi cut olduğu her yerde g ö r ü l m e k l e d i r , l u se
yettedir. Yurddaşm maddî, manevî hayat se beple dünyanın her yerinde birçok t emiyel-
viyesini yükseltecek, hataımızı ve muhitimizi ler vücut bulmakla, bunlar gitgide ha,mini
güzelleştirecek aktif tedbirler birincisiyle bir çoğaltmakla, muavin şekilde devlete lncnıel
iktiği zamandu: ki büyük ideale doğru kuv etmektedir. Hangi millet b ö y l e canla J aşla
vetli bir adım atılmış olur. Bu ciheti de göz devletine büyük yardımda bulunursa ı. dev
den uzak tutmamış olan hayırsever ataları let yüksek kıymeti ve kudreti haiz bııiu]mıak-
mız vakıf hizmetlerinde pasif tedbirler ya- tadır. Devletler; sıkıştıkça, i h t i y a ç l a r a c i l ve
nmda daima aktif tedbirlere de yer vermiş ehemmiyetli bir şekil aldıkça h a l k m yardı
lerdir. mına başvurm'aktadırlar. B u işlerin lı;ilkın
Vakıf hizmetlerinin çoğunda ve vakıf sis kendi rey ve mübaşeretile ve d e v a m l ı olarak
teminin esasında kasdedilen iyilik âm ve şa yapılabilmesi büyük bir m u v a f f a k ı y e l l i r . İşte
mildir. Birinci plânda daima yurt ve yurd- Türk vakıfları hu muvaffakiyetlerin en par
daş gelmekle beraber birçok ahvalde tâbiiyet, lak bir misalidir. Türk milletinin iyliınaî r ü ş
din ve mezhep aynlmaksızm bütün insanlar, tünü ve başka milletlere t e k a d d ü ı n ü n i i gös
hazan nebatlar da dahil olduğu halde bütün terir.
mahlûkat kasdedilmiştir. Su vakıfları buna
Milletlerin maddî servetleri, kazanrları.
güzel bir misal teşkil eder.
teknikleri yanında ihmal edilmemesi \ ( : iyice
mâni olacak tarzda onun mc\cudiyetinden ge Vazife re şartlarının verine gelirilnıcsi-
çici istifadeler temini heveslerine hiç bir ta nc maddeten imkân kalmayan vakıflarda hu
rafta yer bırakılmamalıdır. vazife ve şar/lan değiştirmeğe idare meclisi
nin kararivle Umum Müdürlük salâhiyelli-
Millî vasfını taşıyan müesseseler yurdd.ı
dir.
nasıl âm ve şamil bir saygıya ve ınüzalierete
Bu yeni ve inkılâpÇ] hükünder vakıf
nail oluyorsa vakıflar da aynı alâka ve hüt-
aleyhinde sJhleıiPİıilecek en kuvvetli itirazı
mete lâyıktır. Şükranla arzedelim k i bu haki
kc'ikünden kesmiştir.
kat gittikçe anlaşılmaktadır
^ âkıflarnı şai lları \ !• a r z u l a n rcınivole
faydalı olduğu nn'iddelçe (lc\ aın edelülccck:
Vâkıfların Vakfiyelerinde tesbit ettikleri lu; vasfı kaybedcnItM- luiiuikün mertebe asıl
şartları devam ettirmenin yaşayanları ölüle ga^cve v a k n ı olan 2 a \ e l r ı l ( ' dcğişliıilcHcklir.
rin arzularma tâbi tutmak gibî garip ve abes
^'âkIflan^ arzularnırn •nnılılcıııel znrar-
bir vaziyet ihdas ettiği vakıf aleyhinde
larnı ünleımıesi şartivle- devam ölmesi bu-
söylenen sözlerden biridiı. sünkü i ç t i m a î lıavafımızın ve m e d e n î kaıuı-
Eski hukuka göre şartı vâkıf - rıasfi sâ mnnuzun t a b i î î c a ) i l a r m d a n sayılmalıdır.
ri' gibi i d i . Hiçbir veçhile tebdil ve tağ\'iri Kanuıuı medenî milkiyel ve tasarruf
mevzuuabhs olamazdı. Vakıflar kanunu bu Iıakkmı tannmş. onu lur liirlii l;\:n-nı/dan
mahzuru tamamîyle ortadan kaldırmış vak tuasnn !u(nuış(ur.
fa zamanla tekâmül edebilmek, hayalın yeni V a k ı f u s u l ü ise f<'rdî Tuiikivclf (kıvan ııı
icaplarına ve.şartlarına intibak eylemek im bir sistemdir. V a k ı f usulünde e-^a-. ferdin
kânlarını vermiştir. şahsî m ü l k ü n ü , kendi arzu ve iradesivln şah
Vakıflar kanununun onuncu maddesine sî nıilkiveften ç ı k a r a r a k , lıavıv k n - d i v l e . âm
göre: me i h l i v a r m a ierk ve lah-i-: r i m e l i , l i r . M i l k i -
Tahsis edildikleri maksada göre kullanıl vct h a k k ı n ı k a b u l eden onu hürnıele lâ-
maları kanuna veya âmme intizamına ııyç;ıın vık lıulan b i r r e j i m i n , ferdleriu nıilkivci h,ık-
olmıyan veyahud işe yaramaz hir hale ş.eleu lıırını â m m e lehine k u l l a n n ı a = uıdan ibaırl
hayrat, vakıflar idare meclisinin teklifi ve olan vakıf sistemini kabul elnıesi \ ( ' h ü r m r l c
Rakanlaar Heyetinin karariyle milmkün mer lâvık L'innıesi kadar tabiî h i r şev olamaz.
tebe çcaveee aynı olan diğer harrala tahsis Ferdî milkivetin tanınmadığı veva enk
edilebileceği gibi bu kabil hayrat ayn veya lakvide t â b i t u t u l d u ğ u m u h i l l e r vakıf fikriııip.
para ile değiştirilerek elde edilecek ayn veya ve u s u l ü n ü n zuhuruna m ü - a i ! dr'-Hdir.
para dahi aynı suretle diğer hayrata tahsis Ferdî milkivelin m e v u d olduğu, milki-
olunabilir. vet ve tasarruf h a k l a r n ı ı u inkişaf e l m i ş bu
Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddelerin l u n d u ğ u F I - tarihinde s a k ı f l a r a Ic^Lidüf (-dil-
110 HA Ll M BAKİ Kü NT ER
rinin doğmasına ve vakıf usulünün inkişaf yeslnde bina eylediği İmaret, mcscUl ve i i , , safi,, M I
Pasban Bekçi.
Türbedar Türbe hizmetine bakan
Destaıî Kavuk ve sarıkları düzelten.
Buhurî Cami. tekke ve türbe gibi yerlerde udu anber gibi kokular yakan.
Miftabî Bir nevi kapıcı.
Müderris iMedresede ders okutan.
Muît Dersleri müzakere eden (12).
Danişmeııd Mübahase ve nıuhatabaya nuiktedir staj devresinde bulunan iliıu
talibi (13).
Muallim Öğretmen.
Halifei mektep Mektep kalfası.
Talel)e Öğrenci.
Şeyh Tekke ve zaviyelerde.
Nazır » »
Nesnevihan » » (in
Şiirhan >> » ayin esnasında münasip şiirler okuyan.
Semazen » » ayin esnasmda kudüm uran.
Hafızı kütüp Kütüphane müdür veya menunu ( 1 5 l .
Kâtibi kütüp Kütüphane kâtilıi (16).
Reysületibba Başhekim.
Tabip Hekim
Cerrah Operatör.
Kehhal Göz hekimi.
Tabbahı ilâç Eczacı (17)
Emini sarf İdare memuru (18).
Vekiliharç lase maddelerini ve sair levazımı mübavaa eden levazım memuru.
^Beher medresei şerire için bir bevıap tayin bv- bül etmektedir.
yurdular tâ ki medresei zahire ve darüttcdrisi ye. Medresei mezburedc talim ve tedris rızaen'lil-
aânei fahirenin ebvap ve menasırını vaktü zaman lahirrahman olmayup anda varan müderrisin ve da-
ve hengâmü evani ile açıp kapayup ruzu şeb hiz 7!!.w/ıc7id;c?- mahza bir nam re unvan için varma-
metinde kaim ve kalkai der gibi babı medreseye na- çır. .. ıLutıi Paşanın Tire vnkfiyesi, S. 46)-
zarı daim olup seccadei müderin neşrü teljik ve ilâ- Ve her medrese için on beş nefer danişmend ta
ahirüdders hazırı meclisi pür nuri tetkik ve tahkik yin buyurdular. Anlar dahi kabiliyet vc zekâsı zâ-
olmağla... ( S . 266)- lıiı, makasadı l:ütübi ınutcbereyi fehmc kadir, mii-
• Ve bir kimse âarüsşi/anın bevvabı olup vaktü radatı musannifini l:irama mütalâa ile vasıl, mü.
zomam ile babı darüşşifayı açujı kapayup hariçten derrisi medrese huzurunda fünuni scttadan müba-
bir jerdin merza meclisine duhulüne ve darüşşifa- ha^e ve muhatabaya kabil talib'i ilimler olup..
da beytutetin rıza vermeyüp.. ( S . 278) »Fatih'in Türkçe vnkıf veslkasi, . 2G4 ve 2G5) •
(14) :-3üyük Türk mutasavvıfı Mevlâna Cc-
«Ve iki nefer hizmete kabil adamlar huzuru
lâleddlni Rumî'nin Mesnevi adındaki meş
taam zamanında kapıda hazır ve dahil ve haricin
hur eserini takrir eder.
ef'al ve ahvaline nazır olup istifayi hisseyi muayye-
(15) Esamii küiübi muteocrcye ârif. müderris,
nede terki edep edeni ihtisap belki mushi cemil ile
muid, rnüstaiddinin muhtaç oldukları kiitübün taf
hitap, dahi lâzımgelirse itap eyleyüp bu iki nefer
siline vâkıf.. (Fatihin Türkçe vakfiyesi S. 2G8).
bevvap dahi.. ( S . 269)
(16 ı Kıitüphanenln defterini, fihristini tutan,
(12) rab'ı hadid, fikri sedid, re'yi rcşid ile al:- alınan ve iade edilen kitapları makbuz mukabilin
rant beyninde ferid ve talimi muhtasaratı küiüpte de veren ve kaydeden.
mahir ve taallüm ve iktisabı mutavvcita kadir ki- (17) Vc bir ferdi kâmili mücerreb tayin olu
mesne ola her müderrisin medresesinde muidi olup.. nup kân, eşribe vc maacin ve akras vc eyaricat tab
(S. 263 ve 264). ir, olup.. (Fatihin Türkçe vakıf vesikası S. 27.")).
(13) Danişmend kelimesinin Türkçe tanışman. (18) Tâ ki mcrzanın muhtaç olduğu ağdiye
dan alındığı meydandadır. Muhtelif vakfiyelerdc- ve eşribediı vekilill'harcı .zahire vc itad olmak üzc.
kl tavsiflere göre danişmendler aşağı yukarı b u g ü rc iştira ve idad eylediği eşyayı kilardan ihraç ey-
nün talim ve tedris hayatındaki sitajiyerlere teka leye (Fatihin Türkçe vakfiyesi S. 272).
HALÎM BAKt KUNTER
114
n ı n Tire Vakfiyesi, S. 5 0 ) .
tnnılen, müstakimi sakimden ayıra yani hasen ile
UUM feJımeyleye. Bigaraz olalar. Umuru meydan (24) Eski vakfiyelerde kâtip u n v a n ı altmda gös
te Ihmımtt meydan re davayı meydan ve kanunu terilen müstahdemler y a l n ı z yazı İşlerini değil vak-
remti mevdtm anlar icra ettirip kanunnameye mu. fm muha=ebe islerini görmekle de tavzif edilmiş
it ettirmlyeler. lerdir. Btivük vakıflarda yazı ve hesap isleri için
ayrı ayrı kâtipler tayin edilmişti. Hatta vakıfların
... dava ve nisa' düşerse vesair umnru kiilli ve bütçeleri ve hesabı kafileri de vardı.
dbH vaki olan ahvali biaaraz görüp katedeler ve
. . . re evkafı mezburcve mahsus bir ehli kalem,
eCınJe pehlivanlar (pehUvan keUmesi burada atlet
istikamette alem. miitpdrvvin. ârif. kâmil snhibill.
makamma kullanılmıştır) . bunlardan hicabedeler
maarif kSHv tavin oluna, tâ ki vakfı serilin icmal
(AtJcıJar itanıınnamesi, S. 15 - 16).
ve tafsili ruznmveesivde v>ahfvz ve dnhjil hare na.
(22) Evkafı şerifelerinden biri dahi harici ka- kir ve kıtmir maluyn ve melhuzu oluv. sıdkt emanet.
tOe gümrük kapanı demekle maruf beyttir Dört Uı vakfı şerife hizmet ve her sevenin avaid ve İh.
tarûft tariki âmla mahduddur. Mahalli mezburu et- racatını müstakil bir defterde zapta himmet eyle.
tat ve aktardan darüssaltanatı aUyyeye emtia ile ge. ''üp vazîfei kitabet rev'i vakfı serifden klUte ı/rrtvin
ten tneeardan: müsUminden rubu' öşür ye ehli zim. on. akçeye mutasarrıf ola ve her senenin defterini
metten nmf Osür ve harbiden ö?«r alınmak için va. bir kese içine vaz' ve mahtumen kesel defteri nazırı
laf btwurup şart buyurdular ki: beyti mesburda bir mnnsub canibine ref edüp sandvkeei miltevclliâe
emin ve dindar, müteaffif ve perhiskâr adem tarafı daima masbut ve umuru vakıf ol defteri mutebere
tattanattan mûteayyin olup ve cemii evkatta ol me. menut ve merbut ola... (Fatihin Türkçe vakfiyesi.
Unda meWn ve mütemekkin olup., muktezayi şer'i Türkçe vakfiyesi. S. 302. 303, 304).
kevim üzere amel ve kat'ı fiyafi ve kufar edüp ni
...ve yine bu mütevellinin mübaşeret ettiği ev
ce fedald ile fstanbula dahil olan tüccar ile mü.
kafa bir müstakil kâtip tayin oluna tâ ki kâtibi vak-
maaa ve cedel etmeyüp tenfiri kuluba sebeb olan
fı şerifleri dahi emvali vakfi şerifi marifeti nazır
easaidan ttSıa^i ve ayende ve revende ile hüsnü mu-
ile erbabı sınaat mabeyninde müteâref olnn tariki
atneleri eWnef varidin ve sadirinde şayV ve faşi olup
meluf üzere zapt ve kitabet eyleyup kalil ye cein
istlmdleti eshabt ticarete himmet ve izdiyadı em-
umuru vakıfdan bir emri defterine idhalde ihmalden
vali tüccara beşli kudret eyleye.. (Fatih Mehmet
mütebaidesi mevfur... bezli makdur eyleyilp her se
n. nln Türkçe vakıf vesikası S. 162 - 163)-
nenin muhasebesin hatmi mütevelli ile divanı sul
tanîye teslim dünya ve ahirette mes'ul ve mu-
(23) . . . ve bir nasıra ciheti Tiizmeti nezaret
itin yevmi bej akçe ola ki mütevelli olan kimsenin "•cp olmamak için amelinden fikrini takdim eyle
her hususuna nazır olup gereği gibi mütevelliye an ye.. (Fatihin Türkçe vakıf vesikası, S. 333, 3341.
da olan mesaliha yardım etmesine mücid ve müs'i ... Usulü kitabete âlim ve muhasebeye kadit
ola vesair hususları ddlıi vaktth vakitsiz görüp gö. ve inhiraftan sâlim bir kâtibi müstakim.. (Fatihin
setmekten hali olmayıp gafil olmaya.. CLutfl Paşa arapça Kyyup vakfiyesi, S. 25).
HALiM BAKİ KUNT ER
116 .
VAKFİYELERİN KIYMETİ
hizmeti meşrutaya müsleid olnuyan sabî oğ dç vakıfların doğrudan doğruya lıayrattan olan gay-
rimenk-ullorinuı devlet >«a!\ imtiyazından r.ıiistpfit
luna tevcih olunmıya ve kiitüplıanem salı ile
olacağı yazılıdır. Bugün b a ş k a m e m l e k e t l e r d e de v,..-
cumadan maada haftada beş gün tulûı şems-
kıfiarm nefsi hayrattan olan mallan vergi ve re
den bir saat mürurunda açılup gurubu şem simlerden muaftır.
se iki saat kalınca kütüphanem kapısı ka- (31) Daha fazla tafsilât için şu eserleri favslyo
panmıya ve hafızı kütüp olanlar müderrisini ederiz:
rülbeyaa e§car ve dekâkin ve funuû mezkûr etmiyeler ve Doğancı yeri bağçesimn mahsul
ları milkime istirdad ederim deyu tasaddi meyvasını umumen ağniya ve fukaradan ha
mütevelli merkum dahi red ve teslimden im- zır olanlar rizaen lillahi taalâ ekledeler bir
tinağla kâtibi munuUleyh huzurunda kema- ferd mâni olmıya...
hüvel mastur filkütübü. fıkıh müterafian ve 3 — Takâlifi urfiyei şakkaya yardım
her biri faslü hasme U^an olduklarında kâ (Istanbulda Ali Bey Köyü. Silâhdar Abdul
tibi mumaileyh dahi âlimen bühilâf alâkavli lah Ağa vakfiyesinden. Tarihi 1209 H . ) .
menyerahü mnel, eimmetil^ miiçtehidin vakfi .... Ali bey karyesi huvussı rejia !.tız<usı
merkumun evvelen sıhhatine ve saniyen lü muzafatından ^ 'rnecei sağir mülhakatuıdan
zumuna hükmi soAıAt §eri ve kazai sarihi olmakla nahiyei mezkûreye evamiri alivc ile
mer'i eyleyerek vakii hali kâtibi mumaileyh beher sene vakti sefer ve hazarda varide olan
mahallinde ketbü tahrir ve maan meb'us hanei nüzul ve avariz ve tekâlifi urjiye
ümenai §erile meclisi §er'a gelüp alavukuihi ^kke ve araba ve bilcümle varide olan lekâ-
inha ve takrir ve hükmi merkum nezdimizde liften karyei mezkûreye iktiza eden liissei
tenfiz ve olveçhUe vakfi merkum sahih ve lâ mezkûrelerini karyei mezkûre fukaralarının
zım ve mütehattim oldu. fjj^JJj^ J <^^Jj^ edaya iktidarları olmadığı ecelde karyei mez
kûre ahalisi tekâlifi mezkûreleri için ^odır
7 Sefer 1301. olan emri âli mucibince vakfı mezburunı t^al-
latmdan beher sene ellişer kuruş def le 'es
VAKFİYELERDEN FIKRALAR lim oluna...
4 — Mahalleler tekâlifine imdad ı Te-
Muhtelif mevzulara ait vakfiyelerden
kirdağmda, Mehmet Arif Efendi vakfiye^iıı-
mümkün olduğu kadar çok misal vermek is
den. Tarihi. 1237 H.).
tiyoruz. Fakat bunlarm hepsinin tam metin
ve murabahai ıitezkûreden senevi
lerini veya bunlardan aimmış mufassal fık-
580 kuruş ifraz olunub 100 kuruşunu medi-
ralan koymağa yazmuzm hacani müsait ol-
nei mezbure mahallâtından Hoca Beyazit Ma
madığmdan müteaddit vakfiyelerden aimmış
hallesi ahalisi tekâlifine imdad ve ita oUuıa
kısa kısa fıkralarm veya notlarm dercile ik
ve 50 kuruşu ile elhaç İsa mahallesi tekâli
tifa eyliyeceğiz. Bu mahdud misaller bile
fine imdad ve iane oluna vs 50 kuruşu ile da
Türk vakıflarmm hizmet mevzularmdaki te-
hi bevvab Mehmet mahallesi tekâlifine i:n-
nevvü ve şümulü tebarüz ettirmeğe, vakıfla-
dad oluna ve 380 kuruşu ile dahi 19 aded
runızm her ç^it halkm ve âdeta bütün mil
mahallâlı müsliminden beherine 20 şer kuruş
letin iştirakile vücud bulmuş en,geniş bir iç
tekâlifleri için iane ve ita oluna...
timaî müessese olduğunu göstermeğe yaraya
cak mahiyettedir. 5 —Hırzülbahir kalesi mürettebatına va
zife (Haymak Mustafa paşa vakfiyesinden.
1 •— öksüz kızlara cihaz (Molla Çelebi
Tarihi. 1140 H.).
vakfiyesinden. Tarihi 977 H.).
.... Kalei mezhurede dizdar olanlara yev
... Her sene üç yetim kız çocuğuna o smıj-
mi 40 akçe ve kethüda olanlara yevmi 20 ak
daki kızlar gibi on bin dirhen ciMz masrafı,
çe ve topçu başı olanlara yevmi 30 akçe ve
2 — Ekmek, meyva ve saire (îznikte topçu kethüdası olanlara yevmi 15 akçe ve
Mehmet Kethüda vakfiyesinden, Tarihi 1003 kalei merkumede kâtib olanlara yevmi İÜ ak
H.). çe ve kale çavuşu olanlara yevmi 10 akçe ve
.... zikrolunan habbaz furunu ve nalbant topçular çavuşu olanlara yevmi 8 akçe ve ka
dükkânının ve kasab dükkânının kirasını kabz lei mezburede nöbet çalmak için ser mehter
edüp her gün sabah vaktinde fukaraya ek olanlara yevmi 6 akçe ve iki nefer adamla
mek ulaftıra ve harman yeri dairesinde zey rına yevmi 5 şer akçe ve suyolcu olanlara
tin ağaçlarından maada armut ve elma ağaç yevmi 7 akçe ve kalei mezbure bevvabı olan
larının meyvasını hazır olan fukara rizaen lil- lara yevmi 8 akçe ve kalei me.zkûrede odai
lahi taalâ maan ekledeler ve birer deste- evvelde ser bölük olanlara yevmi 60 akçe ve
mal mikdarı dahi götüre ziyadesine taarruz 9 nefer neferattan her birine 7 şer akçe...
TÜRK VAKIFLARI VE V A K F İ Y E L E li İ 123
6 — Borçlu olarak mahbus bulunanların köşk ve Uman dahi vakıf olup ümmeti Mu-
borçlarının ödenmesi (Anadolu Hisarmda, hammed teneffüs eylcye...
Kili Nazın Mustafa Ağa vakfiyesinden. Ta 12 — Fakir çocuklarına dullara ve ih
rihi. 1238 H.). tiyar fukaraya elbise ve zahire (,İstanbul-
.... vakfı mezkûrda muaccel vukubulduk- da Züleyha Hanım vakfiyesinden. Tarihi
ta dellâliye ve ihbariye ve masarifi sairesi 1273 H . ) .
badelihraç mütebakisinin rub'u mütevelli ve .... gullei mcrkumeden beher sene Şaba-
kâtih ve câbi beyinlerinde ve rub'u aheri yi nülmüa::amımn avahirine kaıip eytamı fu
ne mütevelli ve sair evi'beyinlerinde tak- karadan sagir le sagirelerden beherine iki
sim oluna ve rub'u aheri ile Asitanei aliyede şer yüz kıuuşlan 15 ncjer kesana üç bin ku
medyunen mahbus olanların idare eylediği ruş idiye elbise baha alına ve beher idi ed-
mikdar düyunları tediye olunup hapisten ıt huda gallei vakıfdan gayet âlâ ^i'ir rayici ile
lak ettirüe... 1500 kuruş ile kaç aded kurban iştira olu
7 — Müflis olarak mahbus bulunanların nursa mütevellii vakıf marifetiyle muhtaç ve
tabiisi (Anadolu Hisarmda, Kili Nazın Mus münasip mahallerde zebh oluna ve gallei
tafa Ağanm vakfiyesinden. Tarihi. 1242 H . ) . merkumeden beher sene Rcmazanı eşrifi ib-
.... Vakfı mezkûrumun müsakkafatından tidasındu zutüzzevc olmıyan nisai saliha ve
mahUii vukuunda resmi adi ve dellâliye ve bikes ve ihtiyar rical fukarasından beherine
masarifi saire ihraç olunduktan sonra nısfı yüzer kuruştan on nefer fakir ve fakirclere
vakfi mezkûrumun nukudu mevkufesine zam zaluıir baha olarak 1000 kuruş ita oluna..
oluna ve rub'u mütevelli ve kâtib ve câbi be 13 — Yoksul kız cihazı, ricali devletin
yinlerinde iktisam ve rub'u aheri ba ilâmı geçmiyeceği kaldırmılann inşası, İstanbul
geri müflisen mahbus olanlara iane olunup iskelelerile Boğaziçiniu Anadolu ve Rumeli
tahlis oluna... taraflarındaki iskelelerde bulunan gayet yaş
8 — Van gölünde ger.ü (Hüsrev paşa lı veya fakir yahut hastaliK sebebile çalışa-
vakfiyesinden. Tarihi. 996 H.), uîiyan kayıkçılarla h a m a l l a r a yardım (Sul-
tanahmed'de Yerebatan'd-.ı kütüphanesi olan
Vâkıfı müşarünileyh hazretleri ihdas
ISakibüleşraf Esad el'endinin 1261 tarihli
eUİği Van deryasında bir kıt'a mükemmel se-
vakfiyesinden).
finei maine..
Meblâğı mezidi merkumun nısfı dahi ke-
9 — Mahalle fukarası tekâlifine yardmı
zalik şurulu muhurrerei mastara üzere evlâ
(tstanbulda Ummuhani hatun vakfiyesinden.
dı evlâdı evlâdı merkumuna taksim olunup
Tarihi. 1119.).
nısıf ahar meblâğı mezidi merkum mütevelli
.... Biemrillahi taalâ dari ahirete irtihal
vc nazır marifetile nefsüVemrc mutabık ol
eylediğimde meblâğı mezburun vechi muhar
masına ihtimam olunarak beher sâl kadri
rer üzere hasıl olan nemasından halâ sakine
maruf harcile bir nefer n.iskirii şrr'î dere
olduğum mahallei mezbure fukarasının tekâ
cesinde olan kız cihazına re gayet elzem ve
liflerine beher yevm ikişer akçe verile ve yi
uzak yerlerde olup cciHci ricali devleti aliy-
ne m^edinei mezkûre fukarasının menzili mak
yenin geçmiyeceği vc geçmediği sokaklar
tu tekâliflerine beher yevm ikişer akçe ve
kaldırımlarına ve İstanbul iskelelerile Boğa
rile... ziçi'nde Anadolu ve Rumeli taraflarında va
10 — Askerin teçhizi (Üçüncü Selim e ki iskelelerde ve İslâmhulda tavattun etmiş
Ferman ilmühaberi, Tarihi. 1219.). gayet müsin ve fakir veyahud bir illet ile
... Maada her ne miktar fazla kalırsa ira kayıkçılık re hammallık etmeğe kudreti ol
dı cedidi hümayun defterdarları marifet- mayan acezeden mütevellinin bilâgarez lireç-
leriyle umuru asakiri berriye ve levazımı ci- hillâhi tealâ ihtiyar eylediği vc ziyade
hadiye mesariflerine sarfoluna.. müstnhik olup kân vr kisihden kalan
11 — Ahali için yalı ve liman (Bebekle, acezeye münasibile nıikdan kifnye kö
Ekmekçi Ahmet Nurettin vakfiyesinden. Ta mür re halap parası verilii' fazla kalır ise
rihi. 1143.). yine asıl vakfa zam ile berverlıi muharrer
.... ve çeşme kurbinde bina eylediğim akar iştira oluna..
124 HALÎM B A / KUNTER
hallesi sakinlerinden Hafız Mustafa kızı Yüm- Mevkufatı: Hamzallı köyünün Yarımha-
nî hatunun H. 1254 tarihli vakfiyesinde: vak mevkiinde 3 dönüm bahçe bozluğu.
2 kıt'a hissei şayialı bostanın hasıl ede 934 senesi geliri 2 lira,
ceği gaileden masarifi lâzinıe çıktıktan son 934 senesi gideri 20 kuruştur.
ra bakinin rub'unun mütevelliye verilmesi ve 21 — Atçanm Kılavuz köyünde Ahııu ı
diğer üç rub'unun da fukaranın it'amına tah çavuş vakfı.
sisi veya aynen fukaraya tesadduk olunması
Vakfiyesi bugün kaybolmuştur. Vakfı:,
şart kılınmıştır. gelirile cuma günleri bu köy camiine gelen
16 — Güraüşhanede Hacı Ahraedin H. lere cami avlusunda yemek yedirilmesi tea-
1289 tarihli vakfiyesinde: mülen meşruttur.
Vakfedilen dükkânlarla kasaphanenin 22 — Nazillide Çoban Musa vakfı.
geliri Bayburdda Meydan köprüsü demekle Mevkufaü: Nazillinin Sailer köyün İh,
maruf köprüye tahsis edilmiştir. Cörkesik mevkiinde 27 sak zeytin ağacı.
17 — Nazillide Hacı Hasan vakfmm ha Hayır şartı: Arslanlar köyündeki kınıı-
yır şartlan: Musluk, kar ve keşkekliktir. nun tamir ve termimi.
Sultan Beyazıdm suyoUantn talhir eden .... Eğrikapıda Tekfur sarayı kurbünde
kimse kendi sebilinin su yolunu dahi tamir saray arsasında kârgir ki'Ie dcruniında de
edip mukabilinde yevmiye iki dirhem ğirmen ve fevkani anbar vc mezbur kule ittisa
Kdenderhane mahallesindeki mektebin linde ahşaptan mebni iki hab oda ve ittisa
hocasına yevmiye yedi dirhem linde kebir ahur ve bi'rima vc kuyuya mut
Kalenderhane mahallesindeki mektebin tasıl terbian 737 zira ar.'^a üzerinde mebni
halifesine yevmiye dört dirhem kebir kaymakçı kârhanesi tc Yoğurtçu ve süt
Mektebin ferrasına ytvrhiye bir dirhem çü kârhaneleri...
Mektebin yirmi beş nefer yetim sıbyan Ve sarayı merkumun dcruni olan mahal
talebesine kapama, gömlek, don. birer çift de hir taraftan cidarı hısuı ve bir taraftan
pabuç mest, ardkiye, kuşaktan mürekkep bir •şişehanelcr re iki taraftan .rarayı mezkûr ar-
takım elbise her sene ramazan bayramında sa.'^ile mahdud vc terbian 430 l zira arsada
pydirîlmesi ve talebe için kifayet mikdan mebni ittisalinde bir hab odayı müştemil bir
hasır, desti, kuzu derisi alınması hab mumhanc...
Mezbur mektep için her sene otu: çeki
Ve üç tarafdan sarayı mezkûr arsası vc
(nevi yazılı değildir) alınması.
hir taraflan cidarı İnsin ile mahdud terbian
Ve yine yetim talebe için kurban bayra
224 zira arsada nıcbni itii^nlinde hir mah
mında birer çift pabuç alınması.
zeni mü.^temil bir hab hükürthane...
Vakfın nazırına yevmiye yedi dirhem.
Bir taraftan cidarı hısın ve hir taraftan
Hasbî nezaret ve tevliyet: ahur vc tarafeyni atik kâr^iirlcr ile mahdud
Vâkıfın evlâdına ve evlâdı evlâdına vc ve tcrhien 206 ] zira arsa üzerinde mebni
evlâdı evlâdı evlâdına. Müruru zaman ile vâ fevkani müfrez fırın mahalli oda ve mahzen
kıfın neslinden vc sulbünden biri fakru zaru ve havli ve ittisalinde ah^nhdan havıt damı
rete duçar olursa muhtaç olduğu kifayet mik tâbir olunan mahalli mııhtvvi hir hab kârgir
dan kisve ve nafakanın vakıftan verilmesi. çinihtınc vc mezkûr çinihaac ittisalinde kâin
Vakfın zevaidi: terbian 154 zira arsada mebni ve fevkinde
Elli bin dirheme kadar vakfın mühim kârgir kubbeli odayı muhtevi ahır ve banla
tamiratı için hıfzolunur. hbu mikdarın faz rın fevkinde kâin terbian 210 zira mahalde
lasından Sç bin dirhem her sene Birgideki filasıl zerrinhane tabir olunan mahal...
muhtaç dullar, yetimler ve fakirlere sarfohı- 9'7o zira arsa üzerine mehni hir hab
miT. fevkani oda re tahtında mahzeni mü.'<lemil
Yine fazladan kâfi mikdarda Birgideki hir hab .•^işchanc.
tekâlif ve avarıza. ... Terbian 319 zira arsada mehni fev
Ve yine fazladan hâkim, mütevelli, na kani iki hah oda re tahtanı bir mahzen re bir
zır marifetile bozuk yolların kaldırımları ile hi'rimai müştemil hir hah .^işehane..
lâzım olan köprülerin yapılması ve mühim
.... Terbian 280 zira arsada mcJ)ni fev
yerlerde muhkem hanların inşası meşruttur.
kani bir bal) oda ve tahtında mahzeni müş
Vakfiyelerde yalnız hayır şartlarında de temil hir hah şişehane..
ğil nıe\1cufata ait kısımlarda da mıılitelîf La-
.... Terbian 300 zira ardada mehni fevka
knnlardan elıen)miyeti haiz kısımlar hııltınn-
ni hir hah oda ve tahtında mahzeni müştemil
bîlir. Bundan başka vakfiyelerin mukaddi
hir hah .liischanc...
mesi, hatimesi, şahitlerin isimleri, vakfm lü
... Ve 196 zira mahalli odunluk ve ter
zum ve sıhhatine hüküm veren hâkimin adı.
bian 80 zira mahalde d'^üirmeni nüUtenvl
imza ve mührü tarih bakımından çok kere
bir bab .şişehane ki cem'an beş hah şisehanc
ayn ayn birer hususiyet ve değer taşımak
re önlerinde mürurııuhur için sokak mahalli
tadır.
ni muhteri şişeciler kârhant-si...
ENDÜSTRI TARÎHÎMtZÎ ALÂKADAR 34 — Y i n e M ı ı s t r - . f n TII. ün 11. 11 T;?
E D E N BÎRKAÇ F I K R A tarihli vakfiyesinden:
-33 — M u s t a f a ITT. ün H. Ilfî7 ta .... Müstccirleri yedlcrinde olan emri
rihli vakfiyesinden: âli^ınıdn tasrih olıııula^ıı ı erh i'ırcrr surat ı ı-
128 HALİM BAKİ KUNT ER
nizamı muhtevi kırk bab çatma yasdık kâr- bCrimaı ve hariciyede fevkani İH hr,b oda
haneleri... ve bir matbah ve fevkinde bir kiler re bir oda
... Müsteciri yedinde olan beratı âlişan- vc resmi mengene tahsiline mahsus bir bab
oda ve zirinde bir sofa ve ebniyei tncrkume-
da tasrih olunduğu vech üzere şurut ve ni
den maada., ilah..
zamı muhtevi bir bab saçmahane...
Sakızda nescolunan kumaşlar için de yu-
... Mahmiyyei Islâmborda Mahmut paşayı
karıki şartlar mevcuddur.
Veli camii şerifi havlısının etmekçi kapusu
pişgâhmda güzelce Mahmut paşa çeşmesi KİKAVUS BİN KEYHÜSREV R I N KILJÇ
mukabilinde kâin olup müşarünileyh Mah ARSLAN'IN H. 615 TARİHLİ VAKFIYF-
mut paşayı veli vakfından olan arsasım is- StNDEN SİVAS DARÜŞŞİFASIN \
tibdal hücceti mucibince emlâki hümayundan AİT F I K R A L A R
mülk menazil ile istimlâk ve temellük bu- .... Vâkıf yukarıda adı geçen emlâk re
yurulup emlâki hümayunlarından olan ve bir
araziyi bütün varidat ve menafiile Sivasta
taraftan tarikıhas ve bir taraftan Abdüsselâm
Tokat caddesi ağzında resim ve bina eylediği
vakfı ve bir taraftan sabıka kapıcılar kethü
ve hududu erbaasmı gösterdiği D(irüş:^ifaya
dası Mehmet ağa merhumun evlâtları tasar
vakfeylemiştir. Darüşşifanın birinci sunrı
rufunda bozan Mahmut paşa bozan Abdüsse
Melik Nizameddin Yagıbsanm lıanil.ahına.
lâm vakfından arsa ve bir taraftan tarikıâm :ı.:--.- ' '
ikinci sınırı Selçuk medrcscsile
ile mahdut terbian 1375 zira ve defa terbian onun ınerhtj
arsasına, üçüncüsü sultana mc-nsııp bnhreye
660 zira cem'an 2035 zira arsa üzerine mü-
tiri Bedreddin Ali Mimarm ve papas ArcJdin
ceddeden bina buyurduklan akmişe için ateş
vt Çulha Karnin ve bakkal Hasanı// '-ileri
mengene kârhanesi ve iki soğuk mengeneler
ne, dördüncüsü Tokada cJden caddeye mün
kârhanesi ve işçilerine mahsus odalar ve men
tehi ve muttasıl olmaktadır. Kapısj raddeye
gene eminlerine mahsus odalar ve müştemilâtı
bakan ve yolu yine büyük yola çıkan re hu
sairei malûmeyi muhtevi bir bab mülk men-
dudu yukarıda gösterilen ba darüssijan nıii-
genehanenin şurut ve nizamı için hattı hü
ebheden vakfeylemiştir. Vâkıf, nu-zkıir ev
mayunu utufelmakrun ile muanven emri âli-
kafı silki mülkünden ifraz ve ihraç e\!, nu-k
şanda tafsil olunduğu üzere asitanei aliyyeye
suretile hazinei hassa nazırı Üsladüddur Fer-
gelen ve nescolunan bilcümle akmişe ve em-
ruh bin Abdullahı mütevelli na;,betmiş, is
tiai saire ancak mengenehanei merkumede
tediğini nâib ve arzu etliğini vekil tayin . v / c -
olan ateş mengenesi ve iki soğuk mengeneye
mek, dilediğini azil ve tayin etmek s<(lûhiye-
çekilip ve perdaht olunmak ve olageldiği
tile vakfın umurunu tedvire memur eylemiş
üzere rüsumatı vakfı hünuıyun için eminler
tir. Böyle bir azil ve tayine lüzum {iördüğii
tarafından alınmak üzere canibi vakfı hüma-'
zaman kimsenin itiraza hakkı olmıyacal: ve
yanlarına hasıl kayıt olunup mengenehanei
mezkûr evkafın tasarrufatında ve kend'-i/ıe
merhumeden gayri mahmiyyei İstanbul da
tefviz olunan umum muamelâtda i(irııadı
hilinde ve haricinde ve havalisinde alan kasa-
haiz bulunacaktır.
batta mengene ihdas olunmamak üzere ve hi
lafı nizam hareket edenler tedip ile mücazat Hassaten hazık, faik. mücerreb dok/or-
olunmak ve şurutu saireyi havi ateş ve soğuk lann, kıymetli kehhallerin fgöz tabîblcri).
mengene mukataasını.. merhametli ve şefkatli operatörlerin (gelirle
rini tayin ve takdirde, ilâçları ve tedavide kul
... Sakızda da 2 adet soğuk ve 2 adet
lanılan at köklerini tedarik ve tertipte, nüis-
ateş mengenesi...
tahdem vc müdavimlerin ahvalini, suni
Cemii alât ve müştemilâtı ve derununda ve
dereceleri üzerine temşiyelte sahibi suWihiyet
iki bab oda ve akmişe vaz'ı için iki sofa ve
olacaktır....
Neti c e
YukarıdaîfS&r Verdiğimiz izahatı telhis timaî ve insanî bir müessesedir. Hususî 3„al
edersek şu neticelere varırız: ve mülkün umuma bahşediimesidir. Her vela
yeti âmmede olduğu gibi Türk velayeti âm
1 — Vakıf (Avrupa tâbirile teberru) iç-
mesinde de, bundan evvelki devirlerde, din:
TÜRK VAKIFLARI VE V A KF1 V E I E Rl
1^
1
Boğazköyde meydana o.kar.lan ve bir Eti Vakfiyesini İHİva eden tnl>lct
1 —
( M i l â d d a n ö n c e 1280 - 1290 t a r i h i n e a . t ı
2 — Boğazköy: Yazılıkayada açık Etf mabedi.
3U
•İK
/-İ5
.W
V»,
İS
mı
-ft
il
£«1
5 — Uygur vakfiyesi.
Şarki Tijrkistan'da T u r f a n k a z ı s n ı d a elde edilen
tarihi vesikalardan..
Buda d i n i n d e k i t ü r k l e r e a i t v e U y g u r harflerile
yazılmış bir vakfiye..
( M i l â d d a n sonra 12 - 13 ü n c ü asra ait)
8 — Şarkî Türkistan'da Bezeklik Turfan'da bulunan eserlerden: Vakıf
yapan, Buda dininde, bir Uygur Prensesi.
(Milâddan sonra 9 - 1 1 inci asra E.it)
9 — Vakıf yapan bir U y g u r Han'ı
( B u d a d i n i n d e d i r . A d ı : T e n g r i k e n i l t u t m u ş a l p arslan Uge Tar
kan. M i l â d d a n sonra 8 - 1 1 i n c i ;.sra aitı.
M. î
. • • '
•3*
SSSL
1^
1 -w
i:
i3
i
•T
f
4
i.
19 — D i v r i k i : Kale camiinin c ü m l e kapısı. 1 X I I nci ajn- sonu).
20 — Sivas: Keykâvus I bin Keyhusrev bin Kılıç Arslan t a r a f ı n d a n 1217 tarihinde
inşa ettirilmiş olan Darüşşifa'nın kapısı.
(Türklerin hayır için y a p m ı ş o l d u k l a r ı muazzam â b i d e l e r d e n biri olan bu eser
S e l ç u k san'atmda m ü s t e s n a b i r yer i ş g a l eder.)
S.
ft
su
•s
25 — D i v r i k i : U l u camiin ş a r k kapısı.
( D ü z b i r satılı ü z e r i n d e h a c i m l e ş e n b u k a p ı T ü r k t e z y i n i e l e m a n l a r ı n ı n e n v a ı n ı b i r
araya t o p l a m ı ş ve b u n l a r ı gayet g ü z e l mezcetmiştir.)
26 — D i v r i k i : Ulu camiin Ahmed b. ibrahim tarafmdan imal e d i l m i ş olan minberi,
(XIII üncü asır türk ağaç işçiliği ile O r t a Asyanın çok kıı\votli \ı- u-luijh.iii!:!;
t e z y i n a t ı n ı n nefis ö r n e k l e r i n c I e i K İ İ r . ı
27 — Divriki; Ulu cami minberindeki hendesî tezyinat ve bunların aralarına
yerleştirilen ÜslCıplanmış motifler. Ortada sanatkârının adı g ö r ü l ü y o r ( X I I n c i asıri
21 — D i v r i k i : M e n g u ç o ğ L i l l a r ı n d a n A h m e d Ş a l ı t a r a f ı n d a n y a p t ı n l a - ^ cam! ile ze
Fahreddin Behramsah'ın kızı Turan Melik naıınna inşa edilmiş olan Darü
(Xııı üncü ixi^:
îİİİlı
t i — ;
î -
Hi
-
5.(
^1
/i
ı-" /
•İr
5
1^^
'i
-ir
30 — Divriki Darüışifası cümle kapısının içeriden görünüşü.
( K e m e r l e r ile a y a k l a r ı n ı n imtizacı m ü k e m m e l d i r . D a i r e v i h a t l a r ile .şakuli hatların
doğrudan doğruya birleşmesinden hasıl olacak aksaklık, kemerlerin ufak bireı
çıkıntı yapılarak veya keskin köşeler vücude getirilerek ortadan kaldırılmışın-)
1/
ft: i';
^5-
İS
4i
-ti'
-m
31 _ Konya ile Aksaray a r a s ı n d a y ü k s e k türk s a n a t ı n ı n ve .çtımai vnrlujmır,
mükemmel âbidelerinden olan Sultan H a n ı n ı n kapısı. ' X H I I İ M / . . '
32 — Konyada sırçalı medrese kapısı.
X V I I I inci a s r ı n i l k y a r ı s ı n d a y a p ı l a n b u nefis eser A n a d o l u S e l ç u k mimarisinin
en k u v v e t l i eserlerinden b i r i d i r .
33 — Konya; Kai-atay Modi-esesi ka;)isı.
ıKeykavus h. K e y h u s r e v b. K e y k û b a d zamanında vüzeratian Ka'atay !• A ;
tarafından yaptırılmıştır. Kapıdaki tenasübün Ir\kaladri.Lı
İKMiıcn L'.nze ç a r j ı m a k t a t i ı r t.
34 — Konyada İno3 Minareli Medresesi.
( X V I I I inci asır o r t a s ı n d a y a p t ı r ı l a n bu esar b i r ç o k h u s u s i y e t l e r i h a i z d i r .
30 yıl önce minare y ı k ı l m a d a n çekilmiştir.)
Âl
35 — Sivas: Çifte Minare M°clı-eEe5İ'nln esss cepİT'si. '1/. \v.-.-:\ :,.-;ın ikine
Y
> -
9 A
1 .
? 1 »T
1
r
3t.
ES
i
60 — Gebze: Çoban Mustafa Paşa Hanı ( X V I n c ı asır i l k y a r ı s ı )
5"
«a» vt 1
1»
M-
Ib
ık
t- i
İS
68 — T r a k y a : Alpullu'da S i n a n l ı Köprüsü.
56 — Edirne'de Üç Ş e r e f o l i Camiinden dahilî bir Tabintlc imtizaç ö l m e s i n i bile m i m a r î n i n ve teJcni
g ö r ü n ü ş . ' X V inci nsıı- İUr y a r ı s ı ) . :^;iıı f i l ^'iizcl (?scrlfjrinden bii'i.. CXVI ncı a s ı r ) .
79 — Vakıf bir kütüphane.
~5 — istanbul: Haseki. Bayran Pa?a Modrcscsin- 70 — İstanbul: Ayasofya hatiresinde Selim II
B e y o ğ l u - Kuledibi M e \ levihane.';indc Halet efen
de çıkrıklı bir kuyu. Türbesinin dahilî tezyinatı..
di kütüphanesi ( X I X uncu asa- başı).
I!ıı V -.'ı-\ \.-' r - c r . :;L-ldı. IIİSIJO'.IL'M. ııı.ıks:ıci;ı l:ı. ı Hoıık vo bilhils.sa desen ilibrırilc mevzua han-
ıı,a;ıı;:r , , 1 : lıryrtılr mi'iıari i.ır ^•,•n•lıl;tır kulatle intibak! olan bir (-ser ( X V I ncı a.sır).
' X \ ' 11 MCI a ir b-'vian ».
73 - Edirne'de Ayşe Kadın Hanı i X V I I nci a s ı r ilk y a r ı s ı ) .
olurduklarini. kâh oturarak, kâh ayağa kalka lıadisler luıkiederler. Hulâsa, ciddî bir âli
rak orada ta'njût okuduklarım, \e okurken min, hakikî bir din adannnm, doğru bir in
musiki kaidelerine riayet ettiklerini meydana sanın yapamıyacağı şeyleri yaparlar. Mak
çıkarmaktadır. satları sadece kendi hasis meııi'aatleriuiu te'-
IV. M u " a r r i f ıstılaiıı hakkında bura- miııidir. Müellif bunları Kıssa-lıan'lara yani
yii kadar verdiğimiz malûmaiı lerkibî bir hulâ halk hikâyecileıiııe jjen/.eliyor.
sa şeklinde toplamadan e\vel, buna bir yar 2 — Zahir ilmine lâyıki)le sâkıf, ciddî
dımcı olmak üzere, bu ıstılah ile çok alâkası \âizlar.
olan diğer bir ıstılalı hakkında da kısaca iza 3 — Asıl müzekkirJer, yani zâhir \c )jâ-
hat vermek faydasız olmıyacaktır: J Mü- tın ilmine \âkıf şeyhler.
zekkir. Daha X I inci asırdanberi bu ıstılahın Bu tasnifin manc\î - aiılâkî bir tasnif ol
İran'da mevcut olduğunu (,475 hicrî) de te'lii duğu meydandadır; ve m ü z e k k i r denin
edilmiş olan Kabûs-nâme den öğreniyoruz: ce bunlardan büyük bir kısnnnın birinci sını
Burada müzekkirin «mescld minberinde hal fa mensup olduğunu aslâ uuutmamaluhr.
ka vâz ve nasihatle mükellef adam» olduğu .\ilekim Kdbûs-nâmc'de- baluedilen müzekkii'.
anlaşılmaktadır [Kubûs-nâme. S a "î d N e - 1er de bilhassa bu birinci S;;ıifa mensup olan
f î s î basması. Tahran 1312, S. 33J. Yine lardır. X I V üncü asır sonunda yazdığı
aynı eserde, müellifin müzek kirlere bir takmr Kenz-ül-Kübcrû adh eserini Mirsâd-ûl-'lbüd-
mühim tavsiyeleri vardır k i , bu ıstılahın med dan luılâsaten lercenıe surolile vücude geti
lulünü lâyıkile kavramak hususunda çok fay ren .Ş e y Jı o ğ 1 u J\l u s i a f a ' nm bu ese
dalıdır: Anlaşılıyor k i halkm rağbetini ve rinde de aynı tafsilâta tesadüf olunur [Bu
lıürmetini kazanmak için, birçok mahfûzâtı eser ve muharriri hakkında islâm Ansiklope
olmak, güzel söylemek, dinleyenlerin pisiko- disine yazmış olduğumuz O s m a n l ı E d e
lojisine göre türlü mevzulardan bahsetmek, b i y a t ı makalesine ( X I V üncü asır) ba
arada bir hikâyeler söylemek, dualar etmek, kınız. — Mirsnd-ül-'İbâd, Tahran 1352 Hic
sorulan suallere meharetle cevap vermek, rî, S. 281 - 28IJ. İ b n B a l û t a , Lâ-
hasmm zayıf olduğunu anlamadan mübaha- dikteki bir \ âızdan İjahsederkcn m ü z e k k i r
seye girişmemek, halk ile fazla ihtilât etme- ıstılahını v â ı z müteradifi olarak kullanı
Jwek, kendini ağır tutmak lâzımdır {Aynı eser, yor [Türkçe ter ceme, C. 1, S. ol9J. Bu verdi
S. 114 - 115]. Bu asırdan başlayarak, X I V ün ğimiz îzahat, Anadolu caniilerindeki m u " a r-
cü asır İran şâirlerinden meşhur i B n Y e - r i f ' lerin asıl vâızlerden ziyade, bu birinci
î n ' i n divanma kadar birçok edebî kay sınıf m ü z e k k i r " lere benzediğini açıkça
naklarda «minberde vazeden müzekkirlerden» göstermektedir.
bahsedildiğini görüyoruz. Fakat bu hususta
V. ukarıdanberi verdiğimiz bütün bu
enm ühim îzahat, X I I I üncü asırda Anadolu-
malnmata dayanarak, m u " a r r i f ıstılahı
da ikmâl edilmiş olan Şeyh N e c m e d d i i)
nın mahiyeti ve semantik tahavvülleri luık-
K â z î ' nin Mirsâd-al-'lbâd adlı meşhur ese-
knıda .şöyle bir neticeye \ aral)iliriz: Mn'arrif-
rindedir: Müellif burada zâhir ulemasmt
1er, X uncu asır sonlarındanberi iptida bir ne
"lüftî, müzekkir, kadı olarak üçe ayırdıktan
vi m ü z e k k i r , v â ı z gibi camilerde,
sonra, müzekkirleri de ayrıca üçe taksim edi
mescitlerde hizmet eden bir smıftı; büyükle
yor:
rin toplantılarında, bâzı dinî merasimde, ce
1 — F a s s â 1 ' 1ar. Bunlar gayet san'at- naze meclislerinde de onlar bulunurdu. Bu
lı> parlak ifadelerle peygamberlere ait hi tâbirler uzun müddet birbirile müteradif gibi
kâyeler, şeyhlere dair menkıbeler nakleder kullanıldı. Fakat X I I I üncü asırdan sonra ya
ler. Bâzı âyetleri şerh ve tefsir ederler. Bâzı, vaş va\'as m ıı ' a r r i f ve m ü z e k k i r -
dua ve münacatta bulunurlar. Beste ile şiir lerin vazifeleri ayrıldı. Her mu'arrif ve mü
ler okurlar. Evvelce kendi adamlarma hazır zekkir, bir nevi avam vâızi i d i ; fakat her vâız
lattıkları suallere cevap verirler. Halkın ta mu'arrif veya müzekkir değildi. M ü z e k k i r
assubunu tahrik ederler. Hükümdarları, bü veya m u ' a r r i f . güzel sesli, musikiye \ c
yük emirleri, kadıları, zenginleri, zalimleri edebiyata vâkıf, devirlerinin siyasî temayülle
lıasi rine hizmet eden, şahsî maksatlarla halkı tah-
s menfaatleri uğruna methederler. Yalan
138 Prof. Dr. F U AD KÖ P R ü L Ü
K. S. GUBAYDULIN
tasdik olunan, dinî bir vasiyetname ile hibe sı 16!;9 lıektar lö nı.2 olup, içinde biri 1284
edilirdi (2). hek. 7615 m.2, diğeri 264 lıek. 1882 m.2 zi
Bazan Çarlık hükümeti, vakıf mülkünün raata elverişli i k i arsa vardı, kalan 150 h.
bir kısmmı (pek büyük olduğu da vakîdir) 549 m.2 toprak işe yaramazdı.
vâkıflarm akrabalarına veya vakıf mülkle
Mağazalar kiraya verilirdi, böylece ca
rine mücavir kasabalarm ahalisine, (bunlar-
minin kendi hazinesinde ~ > - nakit paralan,
senelerce uğraştıktan ve işleri derece sırasile
. fıankalarda da faiz getiren evrakı vardı. Ca
birçok mahkemelerde tetkik edildikten sonra)
minin 1919 senesi içindeki bütün varidatı,
iade ederdi. Bazan, camiler vâkıflarm fa
187.729 rubleden ibaretti. Bu meblâğa, o sı
kirleşmiş iıkraba veya haleflerine yemek ve-
rada İngilizlerin Devlet Bankasından alıp
. rirlerdi.
götürdükleri 100.000 rubleyi ilâve etmek lâ
Azerbaycanın vakıf mülkleri hakkmda zımdır. Bakû kadısıuııı, .Aleşilıat ve Diyanet
malûmat veren bazı kadılarm dediklerine İşleri Vekâletine, götürülen para hakkında,
göre, Mart fâciası ve Bakûnun imperialisc- yazdığı raporda şunları görüyoruz:
1er tarafmdan işgal edildiğinde ' bankalarm
terkedilmesi, vakıf işlerine ait hemen bütün
vesikaların kaybolmasına sebep olmuştu.
• \ ^ \ \ J j l ü l ^ I İ YO ' Y T ^ • ^-i
Bazı camilerin bulundukları yerlerde
değil ancak uzak vilâyetlerde vakıf mülkleri
vardı. Aşağıda göreceğimiz veçhile, birçok
şehir ve nahiyelerde hiç bir vakıf yoktu.
Bakû şehrinin Bayraşlar mıntakasında
M a n a f o ğ l u K a s ı m B e k tarafın
dan inşa veya vakfedilmiş Kasım-bek camisi
nin aşağıdaki gayrımenkulâtı vardı: bir ha Jİ*U4 i - i ^ J
mam ile, b i r i 11, diğeri 5 kepenkli olmak
üzere, kumla karıştırılmış, asfalt ile örtülü,
iki mağaza k i , bunların mecmu sahası 1484
m.2 dir ve Bakû nahiyesinla Uç-Tepe denilen
yerinde bir çiftlik ( 3 ) .
Ayni camiye daha biv mülk j ' o ^ j w
(4) aitti. Uç-tepedeki çiftliğin umumî saha-
(2) Devlet Arşivi, Meşlhatiu demirbaş evrakı,
dosya 63-1919, yaprak 39.
(3) Devlet Arşivi, Meşiliatin demirbaş evrakı,
•f.^*Jj ,j,-^,J jf Y"VV
dosya 63-1919. Yaprak 38.
(4) Dosyalarda, dükkân sahiplerinin bu m ü l k
lerini vakfettiklerine dair birkaç dinî vasiyetname
vardır. İki d ü k k â n ı n tasaddukuna dair olan aşağı
daki vesika vakfiyenin tipik bir şekildir;
«jIj jj<>» jVjl c.>^\ if^*
Demek ki Lıı caminin 2o7.729 ruble na Il/i/ak /»escidııün hiç bir \akif miUk'û
kit ]jarası varmış. Cami bu jjara ile lıizmet- yoktu. 1919 senesine ait raporda, cami ve
kârlarmı lular. cami ve avlusuna bakar, ver riiluuıîiere elzem olan !);!ralarm ramazan ve
gi yeıiv. \akif konıisyonunıuı iicreliıü temin uıtıharrcrt! ayları zaifınd;; miisliimaıılar-
C'ler \c \âkıfm \aiislerine yardım cder- dan loplanchğı kaydedilmiştir. Bu mescidin
tîi. Caminin l)iiliiii ^arfiyali 19.100 rubleden \;ikif iuiilklerine dair malûmatın sonunda:
ibaretti (6). <-lttifak camisinin bütün malı Mart faciası
Bu caîniiıiu 1919 ve 1920 seneleri irin- esnasında çalmrmştjr» kaydı \ardir (10).
tleki \aridat ^'c sarfiyatın umumî bilançosu, Hüseyin Kuli J>^ J^->- mescidi, yukarı
sehven ilâ\e edilmiş varidatın, yani bn ca daki ph'ı, Juçbir mülke sa1;ip olmayjj), mü-
miye ail olmayan Bibi Eybt'f tiirbesin'm vakıf- nu'nlerin sadakaiarüe idare edilirdi (11).
larmnı. nakit ])aralarm ve diğer tesadüfi va-
Bakûdaki ]hıcı Cerai mescidi hakkn;-
ridatm larhmdan sonra şu ^aziyeti alıyor:
(•a 1918 \e 1919 senelerine ait bir not bu
Sene Varidat Sarfiyat Fark
lundu. \Jescidin kiraya verilen dört dükkâ
Knble Bulde Ruble nı vardı. Çiftlik. ıneyva l.ıahçeleri ve saire
919 187.729 19.400 168.329 gibi başka gayrimenkulâtı yoktu. Bütün vari
920 1.32.786.9.3 23.400 113.486.93 (7) datı ])n dükkânların kirasından ve namaza
Bakûdaki «Haci Pir Verdi mescidi» nin gelenlere satılan çerâğlardan L / ' J ^ «-'-,-=7
vakıf emlâki 9 dükkândan ibaretti: menkul kalan kârdan ibaretti. Caminin sarfiyatı hiz
mallan yoklu. Diğer bir rivayete göre ca metkârlarına verilen maaştan, cami ve av
minin yalnız 6 dükânı vardı. 1919 ve 1920 lusunun temizlenmesi için verilen paradan,
senelerinde caminin şu varidat \e sarfiyatı vergilerden ve diğer ufak harçlardan iba
vardı: retti.
Sene Varidat Sarfiyat Fark Hiç bir vakıf ınülküne sahi]) olmayıj),
1919 554 r. 50 k. 703'r. 149 r. sırf müminlerin yardımlariyle idare edilen,
1920 554 r. 50 k. meçhul meçhul Nazar ve Hucı Baba rıu'scidlevı de hu mesci
Dükkânlar kiraya verilir, alınan kira de tabi idi. Bu mescidlerin i k i dükânı \ ar idi
parası caminin bütün varidatmı te.şkil eder ise de «hep bos dururdu».
di- îşte toprağa sahip olmayan bir cami tipi. Bu mescitlerin bir sene pek büyük ziyan,
Sarfiyatı da az ve basit olup caminin hizmet-
öbür sene ise pek büyük kâr getirdiğini gös
karlarma verilen maaştan ibaretti (8).
teren, sıhhati şüpheli, \aiidat \'e sarfiyat cet
«Muhammetyar mescîdi»nin mevkufatı
velini bildirelim:
evvelkinden daha azdı: mescidin yalnız iki
dükkânı, menkul emlâkten da iki sema Sene Varidat Sarfiyat Fark
veri; birkaç bardak, kitap ve sairesi vardı. 19];; 700 r. 2.510 r. 1.410 r.(12)
j\Tescid bu i k i dükkândan .ilman kira ile ida 1919 4.500 r. 1.500 r. -|- 3.000 r.
re edilir; bu paradan verailerini. su ve Bakûdaki Tazc-Pir ^ > 4)1» mcscidininö
elektrik parasmı ve hizmeîkârlarmm maaşla- kârgir dükkânı vardı. 1918 senesine ait va
i'inı verirdi. ridat ve sarfiyatı şöyledir:
Sene Varidat Sarfiyat Fark
Sene Vari. Sarfiyat Fark
1919 12.1.50 r. 104.550 r. ^-92.300 r. 1918 291 r. 4.385 r. ~ 4.091.45 r. (13)
1920 2S.950r. 1.850 r . - ^ 27.100 r. (9)
7'aze i j l mescidinin gayrimenkulâtı ki
f6) D . 63-1919. yap. 109- raya \eri!en 9 dükkândan ibaretti. Mescidin
(7) D . 6-1920, yap. 75, 79- B u m e b l â ğ doğru
menkul mülkünü de 24 halice furuş
olup metinde de k a y d e d i l m i ş t i r : (Ba muharecl me-
ü a h i l d e n teftik ettikte 1921 inci sene.ve kalur 11348G
^ jj - j ^ i i - teşkil ederdi.
•«enfjat 9,3 k ö p e k ) , yani «1921 )sic1 senesine ait va
(10) D. 6-1920, yap- 42-43.
r i d a t t a n o senenin s a r f i y a t ı tarliedilirse 113-486 r .
93 k . k a i n - . . (11) D. 6-1920, yap. 44-45-
(8) D . 63-1919, yap. 40, 56, 61, 62 ve D. (12) D. 63-1919, yap. 59 ve D.6-1920 yai'- 70
6-1920 yap. 84.
(13) D. 63-1919, yap. 6-
(9) D . 6-1920, yap. 78 ve D. 63-1919- 6-
142 K. S. G U B A Y D U L Î N
Evliyadan Hakim Hatun ve Bibi Eyhal Gence şehrinde de vakıf mülkleri vardı.
türbelerinin varidatı, hediye edilen eşyadan 1612 de Ş a h A b b a s tarafından vakfe
ve sadaka ile nezir olarak, verilen pahadan dilen Ton-Hamam c^»- jy" hamamı varidatı
ibaretti. Vesikada, türbelere ait eşyanın biı buradaki Şah Abbas camisine aitti. Bu ha
listesi vardır (16). Türbelerin varidat ve sar mamın işgal ettiği saha 676 m.2 dir. Bundan
fiyatına ait dağınık malûmat şunlardan iba başka caminin bir geçidi, 3876 m.2 sahasında
rettir : 15,5 mağazası (18), Büyük, Küçük ve Tayukçi
olmak üzere, ceman 6707 m.2 saha
Sene Varidat Sarfiyat Fark işgal eden (19) üç kervansarayı, 13.663 nı.2
'W9/918 -
büyüklüğünde iki arsası, biri 109 h. 2500 m.2
20/9/919 16.787 r. 3.213 r. 13.574 r. . (20), diğeri 1638 h. 7496 m.2 büyüklüğünde
5/12/917 -
olmak üzere, iki çiftliği vardı. Bu çiftlikler
20/9/918 1.722 r. 665 r. 1.072 r. den biri olan Dar-heklü veya Dere-beklü-»J^
8/919 ve ^ Gence nahiyesinde bulunup, 1612 de
1/920 30.037 r. Meç. Meç. (17) Ş a h A b b a s tarafından vakfedilmiştir.
Bu meblâğlara, nakit para olarak Dev Karakeşiş ve Türbe kasabaları bu çiftlik üze
rinde hak iddia etmişlerdi. Diğer rivayetlere
let bankasında bulunmuş olan 92.000 rubleyi
göre çiftlik ermenilere aitti.
(14) D . 63-1919, yap. 40, 60-
İkinci çiftlik, yani Dinaraş, o zaman hu
(15) Aynı d e ya. yap. 79.
susî ellerde Ş e y h z a m a n o v ' larda bu
(16) Çok enteresan tolr folkloristik malzeme t e ş . lunuyordu. Vesikalardan birinde şöyle bir
k i l eden bu malûmat, yer m ü s a i t olmadığından, der-
cedllmemlştlr.
(18) Yarım d ü k k a n Hususî bir m ü l k 1<«-
(17) Mejihotln demirbaj eurofcı, D . 6-1920, yap. (19) Başka rivayetlere göre 14-166 » 2 -
12, 14, 15, D . 63-1919, yap. 89-
(20) Diğer rivayetlere göre 873 hek. 9998 » 2 .
AZERBAYCAN V AKIF L ARl 143
kayıt vardır: «Gerçi bu çiftlik, eskideU; şeria Kuba şehri camisinin vakıf mülkleri 14
ta göre, \akfa ait sayılmış ise de, Ruhanîler dükkândan ve bir bodrumdan ibaretti. 1917
Meclisinin müsamahasile ve bilhassa Rusla- senesinde caminin 384 ruble nakit parası, ca
rm davnost (müruru zaman - Y.K.) dedik misin haznedarı yamnda 833 ruble, Bakü ha
leri kanuna binaen, caminin idaresinden çık zinesinde 907 ruble ve Kuba hazinesinde 922
mıştı (yani artık evkaftan değildi). Bugün ruble 98 köpek olmak üzere 2666 rulı. 98
Dinaraş çiftliğinden, Gence nehrinin sahilin kop. sermayesi varmış (24).
de «bazan kiraya verilen» taşhk bir arsa kal Azah camisinin, anlaşıldığnıa göre, 25
mıştır (21). dükkânı vardı. Biz ancak 14 dükkânmdan
alınan kiranın miktarını biliyoruz. 1919 se
nesinde cami bu 14 dükkânın kirasından
14.446 ruble almıştı. Sarfiyatı muallimin,
hademenin, ihtimal mezarlık hademesinin
/ ^ j l f ve talebelerin maaşlarından ve cami ile
mektebin teshinat harcından ibaret olup,
14.217 ruble i d i .
1920 senesinde bu caminin varidatını,
1919 dan kalan 229 ruble ve bu dükkânlar
dan alınan kira parasiyle beraber 37.959 ru
ble teşkil ediyordu, cami ve mektebin idare
sine 37.730 rulile sarfedilmişti.
Sene Varidat Sarfiyat Fark
1919 14.446 r. 14.217 r. - f 29 r.
Mezkûr caminin 1918 ve 1919 senelerine 1920 37.959 r. 37.730 r. - f 229 r.
ait varidat ve sarfiyatı hakkmda malûmatı
Susa şehri vakıflarile zengindi. Birçok
mız vardır. Bu i k i sene içindeki varidat ev
çiftlik, arazi, dükkân ve ev Gevher ağa ve Mes-
velki seneden kalan paralardan, dükkânla
cidülaksa camilerine aitti. Şuşa şehrinin nef
rın, kervansarayların ve pasajm kirasmdan,
sinde bu camilerin 12 ahşap dükkânı, 4 (di
nezirlerden, vakfiyelerden ve bankalara ya
ğer rivayetlere göre 3) kârgir dükkânı, 273
tırılmış olan bu varidatnı faizinden mürek
m.2 Iık boş bir arsa ve bir kervansarayın
kepti.
6 da bir payı vardı. Bu sonuncu 17 temmuz
Sene Varidat Sarfiyat Fark 1865 senesinde Korgeneral î b r a K-i m
918 1640,93 r. 1141,93 r. + 229 r. h a n C e v a n ş i r tarafından Oevhar-ağa
camisine vakfedilmiştir. Vesikada, kervansa-
919 56126.91 r. 37218,36 r. + 18908,55 r(2Z)
raym ancak bir kısmımn, vakıf emlâkinden
Bakü vilâyetinin sünnî meclisi reisinin kaldığının sebebi izah edilmiştir. Vakıfda-
Meşihat idaresine gönderdiği rapora göre, 18 rın (25) yeğeni Şekinli H a s a n ağa,
mart faciasında Şamahtaki camiye ^\>-i>y~>- mahkeme kararile, 6 da 5 kısmını almış ve
vakıf dükkânları tamamile yangmda yanmış ancak bir kısım vakıf olarak kalmıştır (26).
tır.. «Onun için bunun ne bugünkü ne de dün Ziraî topraklar, ollak ve meralardan
kü halini mufassalan ve Katta kabataslak bi j y r ,l<ıil;*i^^el^j ibaret olan «Maksudlu ve
le tasvir etmek kat'iyyen imkânsızdır». Ca ona mücavir «Cevanşir hfinujnlu» ve «Ahmet
minin yangında yanan mülkleri arasında 42
(24) Aynı dosya. yap. 78-
dükkân vardı. Bu dükkânlar 1916 da henüz
(25) Bazı rivayetlere göre Şuşadaki vakıf emlâki
kiraya verilirdi. 1918 senesinde bunlarm k i
Han Cevanşir, diğerlerine göre de kızı tara-
rasından 12.123 ruble 03 köpek mevcuttu fından vakfedllmlştt.
(28). (26) Burası asılda: , . . . 5 te bir kısmını almış
ve ancak bir kısım . . . . » diye yazılmışsa da, biraz
(21) D . 63-1919, yap. 8, 11, 68, 72. yukarıda söylenene uymadıtından, matbaa veya dik
(22) Aynı dosya. yap. 65, 66 ve 78- katsizlik hatası olarak kabul edip, bu suretle tas-
hlh ettim. r. K.
(23) Aynı dosya. yap. 31, 78-
144 K. S. CV B AY nU Lî N
ağaoğlu» çiftlikleri bu camilere ait olup, 2619 gal eder, ayni mmtakada 299 h. 8912 m.2 sa
hek. 6143 m.2 lık bir sahayı işgal ederdi. ha işgal eden Bedhuvezlu çiftliği, gene orada
Tetkik ettiğimiz zamanda bunların ancak Budugurvendi-ahund ^ U ' l ) > »çiftliği
964 hek. 6773 m.2 sı- vakıf mülkü olarak kal nin üçte biri ki, 6831 h. 3831 m.2 büyüklüğün-
mıştı; bu topraklarm büyük kısmı adliyenin dedir. Ayni yerde bulunan Karakaşlu çiftliği
kararile Kekelbekovlara ( ? ) . -Ahmet ağa oğlu nin dörtte biri ki, 182 h. 4475 m.2 dır, Aşa-
beylere ve mmtakanm köylülerine verilmişti. ga-Şlingvat ^ î O ^ *£\t\ kasabası yanında
Maksutlu gibi, ziraî topraklardan, otlak bulunan 1.261 m.2 büyüklüğündeki Çohar
ve meralardan mürekkep olan Baharlu ve çiftliği, Erivan vilâyetinde Haraba-Sarbanlar
ŞekerbeHii çiftlikleri de bu camilere aitti. );\, I> arsası ki, 98 h. 5981 m.2 büyük-
Civardaki köylerin ahalisine toprak tevzi lüğündedir ve, gene orada, 3.186 m.2 işgal
edildikten sonra, bu çiftliklerin 381 h. 2824 eden bir meyva bahçesi.
m.2 İlk sahasından, ancak 65 h. 5500 m. 2 ca îki camiye ait vakıf emlâkin takribi cet
milere ait kalmıştı. veli (29):
Şellü kasabasmda, sahası malûm olmı- 919/20 ye 919/20 de Çiftliklerin isimleri
yan, vakfedilmiş bir bahçe, aynı camilere kadar —^
aitti. 2620 h. 965 h. Maksudlu (Cevan. H.
Hıdırlı (Dargalu veya Rogalu) çiftliği ve (Ahmet-Ağa)
nin sahası iptida 163 h. 8750 m.2 idi. Bu 381 » 66 » Baharlu ve Şekerbeklü
topraktan 109 h. 2500 m.2 ı mahkeme kara — — Şellü
rile. Ş e k e r bek Agalarbekov 164 » 55 » Hıd. (Dar. veya Rog.)
için, camiden almdı. Şöyle ki, vakıf mülkü 174 » 151 » îv-oğlu
olarak ancak 54 h. 6250 n\2 ı kalmıştı. Hı- 8353 » 2784 » (30) «Not» ta zikre
dırlu veya Dargalu çiftliğinin yansı bizzat dilen 7 çiftlik.
camiye, yansı da bahçıvanlara aitti.
Vakfa ait 4.534 m.2 büyüklüğündeki tv 11694 h. 4021 h.
yj oğlu çiftliği ekin tarlası ve meralardan
ibaretti. Bu camilerin bütün gnyrimenkulâtı «hü
Cevanşir nahiyesinde 174 h. 8000 m.2 kümet defterlerine» ( ? ) göre 26.562 rub. 75
(27) vi kaplayan Karadağlu çiftliği vardı. Bu kopek kıymetinde idi (1919
çiftlik bir zaman kısmen veya tamamen «gas- senesine ait ma
bedilmiştiıjj'jt .^Trl ^.^c ; fakat bilâhare,
lûmat).
mahkeme kararile. tekrar cpmive iade edilmiş
ti. Bu vakıf mülkün idarecileri, köylüler Bu camilerin varidat ve sarfiyatının mik
tarafmdan zorla aimmış arazinin miktarmı tarı aşağıdaki cetvelde görülüyor:
tesbit edemediler. Buna ait evrakm Mart fa- I . Mescidülaksa
ciasmdaki yangnıda mahvolması muhtemel Sene Varidat Sarfiyat Fark
dir. 919 5515 1990 3525
920 35000 14000 21000
«Vakıf emlâkinin tahı irine mahsus def
I I . Gevher-Ağa Camii
terlerden» alman bir nottan anlaşılıyor
Sene Varidat Sarfiyat Fark
kî, mezkûr çiftliklerden başka şu emlâk ta
919 13659 13114,11 344,89
avni iki camive aitti: Erivan vilâyetinin Go- 920 85551,24(31)14684.22 70866,78 (32)
ribsar mmtakasmdaki Ybva W_ çiftliğinin (29) T a m hektarlara kadar doğrudur.
yansı ki, 651 h. 6712 m.2 Iık bir sahayı iş (30) B u , İki caminin, muhtelif «gasplardan,
sonra, vasatî olarak ü ç kere u f a l m ı ş mülklerine kıya-
(27) Dlgpr rivayetlere göre (ayni evrakta mevcut sen, evvelki adedin ü ç e taksim edilmesinden husule
bulunan) 666 H . 4243. m.2 B u adetlerden hangisi gelmiş, S ü n n î bir adettir.
nin doğru o l d u ğ u n u tespit etmek müşküldür. (31) 1919 dan kalan nakit paralarla beraber.
(28) İhtimal kl, bu defterlerde Kafkasyanın b ü (32) Devlet Arşivi, Meşihatta denilrbaş evrakı,
t ü n vakıriarı t o p l a n m ı ş t ı . Maalesef Meşihatta dos D- 63-1919, yap. 77 ve dosya 6-1920. yaP- 46, 97,
yalarında bunlara rastgelmedlk. 100, 102, 104.
AZERBAYCAN VAKIFLARI 145
P
ro
f
. T
F
I
RAT
kaydedilmiştir. Bu T i m u r Sultan,
bulduk ise de, medreselere ait gayrimenkul-
Ş e y b a n î H a n ' m oğludur.
lerin muhtasar bir cetvelin' neşretmek fayda
Mezkûr vakıfnamede kaydedildiğine göre,
sız olmıyacaktır zannederiz:
Ş e y b a u î H a n ' ın vefatmdan sonra,
T i m u r S u l t a n mevzuubahs medrese Semerkant şehrinde: 27 dükkân, 4 avlu
nin inşasmı itmam etmeğe koyulmuş, fakat ya ve bir kapalı çarşı '^ş .
pı bitmeden evvel Kulak çölünün Hutlan mın- Semerkant havalisinde: Büyük bir bahçe,
takasında ölmüştü. ve 200 tanab (2) kadar arazi; bir bahçe ve
T i m u r S u l t a n ' m ölümünden son arsa; 2 kâğıt imalâthanesi: muhtelif yerlerde
ra dul kalan eşi M i h r S u 11 a n H a n ı m beş, altı parça arsa.
binayı tamamlayıp süslediği gibi, yapmm ce Keş vilâyetinde: Sayısız araziyi ve keza-
nup tarafmda başka bir medrese yaptırdı, ve lik «takcay»^UC.; (3) arsalarını, bir değir
bu iki medrese ile beraber birçok dükkân, av meni, bir tepe-*'" j- ^ ve daha bir değirmeni
lu J'«>- ve arazi vakfetti ki, vakıfnamede havî bütün Haşnuy -Skasabası; bütün
şu suretle ifade edilmiştir: Endi Ahmedi Mugulan Ji'y>j> J^l-^'l ka
sabası; Haşid Sipakian jİJİ~- -i-i^ veya di
ğer ismile Haşidak Payan 0-^;.;.^- tiyülü-
nün bütün arazisi; bütün Hisarak
kasabası; 2 mera lilJj' ve bir yayla J ^ .
Manklik Hoca -»^-Iji- <il-lSo^ kasabası; Manku-
car j ' r ^ C : . mevkiinin 42 payından 17,5 pay
(y\s j (>-j^-9^l! ve Siyah Ab J^ .
Nesef vilâyetinde: Gubdin kasabası
J- J. »e ve Deşti Gubdin.
Semerkandin yeni kanallarında: bütün
«Ve sonra hali hayatta, bedeni sıhhatta Kuksam ^lıf^r(^(:5^r) sahası.
ve aklı başmda iken ve her şekilde bütün me Saydığımız vakıfların büyük bir kısmı
lekelerine tasarruf ederken mezkûr hudutlarla M i h r S u l t a n H a n T m ' a aitti; kalan
muttasıf bu iki medresei şerifeye, ölümünden lar ise diğer arazi sahiplerinden satın ahnıp
sonra kullanmak üzere, kendi malından ve vakfa kalbedilmişti.
meşru mülkünden bütün hububat tarlalarını, Vakıfnamenin sonunda vakıfdarm şartlan
akaratmı, kasabalarını, malikânelerini, ve de ve kezalik vakıfların nakid \e tabiî servet ola
ğirmenlerini ki, bütün bunlar bu vakfiyede rak senevî varidatı mufassalan gösterilmiştir.
yazılmıştır, vakfedip bağışlamıştır». Buna dayanarak X V I . asu zarfmda mezkûr
Vesikada, vakfa dahil olan emlâkin mu gayrimenkul âttan gelen varidatı tahmin et
fassal kaydinden evvel, bulundukları yere da mek mümkündür.
ir kısa bir izahat verilmiştir: ihtiva ettiği bütün bu malûmattan başka,
J-*^ <lkUljb »J^.; ^^i») mezkûr kaynak, bizi bazı orta Asya emlâk sa
hiplerinin isimlerinden haberdar ediyor. Me
selâ vakıfnamede, vakfedilen araziyi her ta
raftan ihata eden mülkler tavsif edilirken,
filân mülkün sahibi filân olduğu, veya filâ-
nm arazisini filâna sattığı, veya mülkün dev
let mah olduğu v.s. kaydedilmiştir. Mezkûr
vakıfnamede zikredilen büyük Orta Asya ara
«Bazıları payitaht şehri olan Semerkant, zi sahiplerinin isimlerini neşredelim:
bazıları Semerkant nahiyesinin Şavdar-ı Uli-
(1) Merhum E m i r A b d u l A H
yâ tümeninde, bazıları Semerkant havalisinde,
T a r h a n ' m ( o A b d ü l Ali Tar-
bazıları Keş ve bazıları Semerkant vilâyetin
h a n ki. S u l t a n Ahmet Mirza
de bulunuyor».
<X) B i r tanap tahminen 4230 rot dır ( Y . K ) .
Bütün vakıfları ayrı ayrı saymayı fuzulî
(3) ^\,S3 çarşı İçin kiraya verilen arsalar.
o R r A A s y A n A A R A Z i M E S E I. E 5/ 149
T i m u r î zanıaıınuia lîuiıaıa hâkimi ohıp yüksek makamlara nâiJ oluyor; birçok se
Ş e y b a n î y i bir müddel yanında istihdam ferlere ordu kumandanı sıfatiyle iştirak eder
etmişti), oğlu E m i r B a k i .M u lı a m - di.
met T a r h a n; Emir H a y d a r ' iU S e y y i t A ]ı -
(2J E m i r K a n 1) a r A l i T a r - m e d ' e gönderdiği mektujjlarda kullandığı
Iı a n i b n i E m i r B a s l a m T a r h a n çok şefkatli sözlere istinaden, Seyyit
(3) M i r M a h d u nı lâkaplı E m i r A i l m e d ' iu onun yeğeni olduğunu farzede-
S e y y i t i b r a h i m ü 1 H ü s e y nIü 1 biliriz.
Kirmanı ; Seyyit Ahmet 20 senelik liizmeli
(4) H a c a k a Emir Derviş. I H. 1215 ten 1235 e kadarj zarfında lıüküm-
Vakıfnamde hususî bir tetkike muhtaç dannııı bütün yarlık ve ihsaiınamelerini buna
birçok yer isimleri de vardır. Meselâ: mahsus 410 yapraklı bir deftere ^•^'^i kay
dederdi k i , 962 muhtelif \esikayi havidir.
Bu yazmanın i l k sahifesinde aşağıdaki
OT
mührün izi kalmıştır:
<jf^j o'j^
fcr^frU e c s f " ^ ü^y:h. ' Cr^-^.y^' f C Mühür 1230 tarihini laşıyor, Seyyit Ah-
medin nakip tayin edilmesi Jıakkmdaki fer
man da ayni sene yazılmıştır.
Bu isimler arasında • -t"' Bu 962 vesikanın tarihî kıymeti tabiî çok
mütenevvi oluj), bazıları mekluplaşan şahıs
arıklan kazan arazi sahiplerinin adlant^ı mu ların sırf hususî Jıayatlarma aittir. Fakat bir
hafaza edenleri de vardır. çokları da Buhara Emirliğinin tarihi için fev
Mezkûr vakıfname sayesinde emlâk nevi kalâde ehemmiyetli malûmatı haizdir.
leri için kullanılan tiyül Jjr •> mamleke Nesef ve Huzar vilâyetlerini idare etmek
' ^ ' ^ milk Cİ.ÜL. , sakinat ^UX- , di-
üzere verilen bütün yarlıklarda su ibare mev
hebaş J-\<y_:> v.s. ıstılahlarm manalarmı
cuttur:
anlamak mümkündür.
Umumiyetle mezkûr vakıfnamenin, Orta
Asyada arazi münasebetleri tarihi için pek
"lühim bir vesika olup mufassal bir tahli
le mühtaç olduğunu zannederiz.
«Mezkûr hâkim, mezkûr vilâyetten, adat
2) EMİR H A Y D A R - E \ SEYYİT AH-
üzere, haraç alıp onu kendi \e ordunun ihti
^^ÎET HOCAYA VERDİĞİ MEKTUPLAR:
l a c ı için sarf, ve bu sonuncıuıuıı i y i bakılma
(Farsça: Ölçü: 18,5 X 12 cm.).
sına dikkat, etmelidir.»
' Bu ikinci vesika, hususî kütüphanemizde
Bu ibareye, haraçtan ve ordunun beslen
bulunup, X I X uncu asrın başına aittir. Emir
mesinden bahseden ve bu devirde ordunun teç-
Meyyit lâkabını da taşıyan E m i r H a y d a r
hizatlanması için kullanılan teşkilât ve usul
î^ulıarada hüküm süren M o n g 1 1
lerini tas\ir eden, diğer vesikalarda da tesa
hanedanına mensup olup. inkılâp esnasmda
dubaradan kaçan Emir Alamın dedesinin de- düf edilir.
^esidir. E m i r H a y d a r H. 1241 sene Sadr, nakip \e emirleşker makamları
dinde ölmüştür. nı te\zi eden yarlıklar da bu memurların
hak ^e vazifelerini tavsif etmek itibarile şa-
Seyyit A t a î ' nin hocalarından
) anı dikkattir.
^ ^ y y i t A h m e t H o c a Sarayda i t i -
Hicrî 1216 senesinde yazılmış 8, 9. 10 ve
niad ve nüfuz kazanarak, Çarcuy. Nesef. Kar-
»"'ne, Nurata ve Huzar vilâyetlerine tayin I I numaralı mektuplar türkmenlerin o sene
olunup tedricen sadr, faidî ve nakip gibi Uluğ-Tepe, Halaç ve Gunas mmtakasında si-
150 Prof. /•• / T R J
9 No. lu mektuptan:
-^U» ^t.i ;j, ^viL.,.! « A J ^İ,f
(jjl 3 J U J-ıy) •K'^İ
;l -C^îj j W ;jfttS"
- 1 • • '
31 j > a ^ ^ . j j j 31 j ^i:*31
^ Cx\ ^ 3^1 31 i - ^ ] , x^ J.
o mıntakanın köylülerine pek zor geliyordu. zar mülkleri yüksek yerlerde bulunup su,
Gayet tabiîdir k i , ahali, bu münasebetle, hem oralara, yükseklerde akan çaylardan, tahta
iş hem para istiyen vilâyet memurları tara- oluklardan geçirilmek suretile gönderilir..
fmdan soyuluyordu.
30, 43, 46, 187, 532, ve 740 No. iı mek
Aşağıdaki mektuplar buniaruı dalavere tuplar çiftçinin hususî vaziyetinden, emlâki
lerini pek güzel göstermektedir. nin halinden ve mülk sahiplerile münasei)et-
lerinden bahseder.
324 No. lı mektubu arzedelim:
Çiftçi oOıjfc - karende veya tabiri di
ğerle f ^ l ı > - muzara' onu işletmek nıaksa-
diyle, arazi alan bir kimsedir. Devlet mülkleri
j I U - H C İ T hususî mülkler^^_)-=»d.lUve vaki)
mülkleri, bütün bunlar, karende vasıtasile iş
letilirdi. Hususî, veya vakıf, veya devlet mül
kü olan köylerdeki toprak evler ve avlular
(ji^^_,(.jL>. j y o-i » j ^ . »-^-^
ayni vaziyette i d i . Köylü arazisine hiç tasar
ruf edemezdi, şöyle k i mülk sahibi kendisi
ne her an: «evini arsamdan kaldır ve ara
banı çek» diyebilirdi.
Buhara emirliğinde az arazi bulundu
ğundan, mülk sahipleri ve derebeyler, esaret
kanununa ilitiyaç görmeden, aç ve evsiz
kalmaktan korkan köylüleri istismar eder,
onlara köle muamelesini yaparlardı (6).
J.'İ5. 270. 168. 483 vc 498 No. lı inek- etti. E m i r N a s r u 11a h , Hakim
fuplar «lıaı-acı lanabane» ve «haracı mal» atalığın bu hizmetine mukabil kendisini Kul
^ergiloriac \e ])u ıstılahların izahına dairdir, Kuşbikî lâkabıie taltif etti.
Ihııılardun i;!;-; No. iı mektuhn neşrediyorıız: Tetkik ettiğimiz yazma E m i r N a s-
r u 1 1 a h tarafından, Kinagaslarla yapılan
mulıarehe sırasında Şeluisebzte bulunduğu
zaman Buharaya, Hakim Kuşbikî'ye, gönder
diği mektupların külliyatıdır. Bu mektuplar,
Hakim Kuşbikî henüz hayatta iken, tahmini
31 J _ ^ i A."u:i, y\ A,'IÜ. mize göre kâtiplerinden biri tarafından, ted
vin edilmişti.
Divanın başında kısa bir mukaddime
• Bi/ini: ki, yüksek makama gönderdi
vardır k i , burada E m i r H a y d a r ' m
ğıniz istida gelmiştir. Mündcricatı bize İta-
ölümünden sonra emirlik tahtına M i r H ü-
kikalı aejuıştır. Bahçeden le büyük bahçe-
ş e y i n T ü r e ' nin çıktığı kaydedilmiştir.
den beher taııah için bir lilc alınız. Tattab
H a k i m K u ş b i k î kendisine muhalefet
için bir tile vermeğe razı olmazlarsa, (malı-
etmiştir. 70 gün sonra M ı r Hüseyin
sulan) üçte birini alınız..
T ü r e ölmüş ve Ö m e r Türe tahta
229 ve 312 No. h mektuplar aynî ve çıkmıştı. H a k i m K u ş b i k î N a s r u 1-
»akdi nükeriye vergisinin miktarına dairdir. 1 a h T ü r e ' yi Karşiden Buharanın mu
456 \e 682 No. lı mektuplar köylülerin hasarasına davet etmiş ve Buhara tahtına
mülk saliibine ait olan mahsulün me.fru pa oturtmuştu.
yını \ermekten çekindiklerinden İjahseder. Mezkûr tarihî malûmattan sonra tarih
803 No. h mektup padişahın hususî sırasına göre tasnif edilmiş mektuplar geli
mülkler satın aldığına dairdir. yor. Yazmanın başında ve sonunda birer, iki
148, 151, 267, 271, 276, 286 ve 577 No.lı şer yaprak noksandır. Divanda mevcut bütün
mektuplar mülk arazisi sahiplerinin haraç mektuplar H. 1243 ile 1251 seneleri arasın
tan muaf kılındığından bahseder. da, yani 8 sene zarfında yazılmıştır. Bugün
Bu kadarla iktifa etmek mecburiyetin yazma 489 mektubu havi 147 yapraktan mü
deyiz. Fakat hemen söyliyelim k i , müdekkik rekkeptir.
ve müverrihler için, hakikate müstenit, zen
Bu yazma kıymet ve ehemmiyet itibari-
gin bir malzeme hazinesini teşkil eden tari
le yukarıda tetkik ettiğimiz iki vesikadan, ya
hî kıymeti haiz vesikalar bahsettiklerimizden
ni Şeybani harım vakıfnamesi vc Emir Hay
çok fazladır.
darın mektuplarından aşağıdır.
3) EMİR N.ASRULLAH'IN HAKİM
Yazmada bulunan mektupların ekserisi
B İ K r Y E GÖNDERDİĞİ iMEKTUPLAR:
hususî meselelere aittir; tarihî kıymeti haiz
(Farsça. Ölçü 15X24.5 cm.. Hususî kü
olanlar da Buhara ile Kinagaslar arasında
tüphanemizde).
ki muharebeye dairdir ve ancak bir mektup
E m i r N a s r u 1 1 a h , yukarıda bah
(No. 232) hakikaten çok ehemmiyetli olup,
si geçen Em i r H a y d a r ' ın oğlu olup,
Emir N a s r u I I a lı ' m Karşi vilâyeti
Mangıt emirlerindendi. Babasının ölümünden
idaresine gönderilen H a k i m K u sb i-
ve hemen bunu müteakip ^cardeşlerile yaptı
k î ' ye sunduğu ve kendisine geniş bir ser
ğı kısa bir mücadeleden sonra Buharaya ge
besti bahşeden fermandır.
lerek babasının tahtına geçti. Hakim
K u ş b i k î veya M u h Ü. m m e t H a k i m Aynen naklediyoruz:
l ' i y K u l Kuşbikî, Emir Hay
dar devrinde sarayın büyük ricalinden bi
riydi. 31h S:r^» ^ j>j ^ i .
E m i r H a y d a r ' ın vefatından son ^O/L ^j^^j J c^yj til
ra E m i r N a s r u 1 1 a h ' m taraftan
olup. Buhara emirliğini ele almasına yardım
156 Prof. Fİ T R AT
verildi. Mezkûr vezaret sahibi Ka
ğı, orta ve yukarı köylerinin bütün
f\CcX^ j XllLl^ jL.=-
j U J safidî ve kabudî (8), değirmen kira
j
çenin tanab üzerinden alman ver
t5jj j( <^ij h j - } » / j -> resmini ve civar köylerinin zekâlın
keriye'yi, tanabei nükeriye'yi, safi
kebud barî'yi, hepsini defleri âliy
manında istiyerek toplasın ve Kuş
elaman (?) talep ederek teslim e
ce malikâne sahipleri, vezir hazre
velce hazırladığı cetvele göre, a
mazlarsa köylülere versinler. Ma
leri, bu sene köylülerden haraç ol
lan bütün mal ve paraları vezir h
iade etsinler. Karsı gelirlerse, ha
^jTjj^^9 X^ iJÎ ^ \ Jjj»^ Emaret ve cesaret penahı Badab
; » t v
dane 'l§ik Ağabaşmın maaşların
sınlar. Bunların tanhaha'lanndan
side bulunan paralarını vezir haz
lar. Serserileri cezalandırsınlar ve
^ 1 ^ UyJl j U » »\ 3^ j^c- -Xı'3^~i
ta yüksek fermana göre hareket
S,_^X> »lu. o j l 3 J û . - ^ J il. ayrılmasınlar. Muharrem 1246 t
x - U ' A-Jo' I j j ^ I f ' j U j l 3
zılmıştır.
Mangıt okçuları ve hase-bardar
Diğer bütün hizmetkârlar 6 »
Çihre Ağası 12 » »
Mirza başı 16 » »
Mirahur 40 » »
Karaul biki 30 » »
Cibaçi 20 » »
Tuksabe 50 » »
İşık Agabaşî 60 » »
Badal-bek Mirahur 100 » »
Adine - Pansad - başı 100 »
Bu fermana göre hareket etsin
4c- ^ * j . *
Hakim biy Kul Kuşbikînin Karşi vilâyetinin A. S e m ö n o v Tacik resmi evrak nümuneleri, -
idaresine gönderilmesi için yüksek ferman Taşkent 1929, sah. 23). B u vergilerin şekil ve b ü
yüklüğü h a k k ı n d a m a l û m a t ı m ı z yoktur.
oRT A A S YAD A A R A Z I M t S E L E SI 157
liui.dan başka 43, 46, 48, 62, 74, 76, 194 ve 220 No. lı mektuplar tanabane ve
174, 184, 225 ve 328 No. Iı mektuplar su oluje, yani nükerlerin iaşesini temin edecek
yun tevziinden bahseder vc suyun hükümda vergilerin miktarından bahseder.
rın elinde bulunduğunu isbat ederler. Tedvin edilmiş olan bu vesikalar birçok
183 ve 432 No. lı mektuplar arıklarm tarihî meseleleri halledebilirler.
açılması ve temizlenmesi mecburiyetine dair İlimler Akademisinin, Orta Asya cüm-
dir. huriyetlerinin yardımıyle, Orta Asya tarihinin
birçok esas meselelerinin tenvir ve tahlili için
129 ve 265 No. lı mektuplar cul vergi
son derece elzem olan, bu gibi vesikalarm
sinden bahseder; bundan başka bu mektup
neşretmesini temenni ederiz.
lardan birinde bay-puU denilen bir vergiye
rastlıyoruz. rusçadaiı çe\iren: } ' . Kuhtntay
Bibliyografya
ediyor [Reponse a un article de M. P. Pel- le bir telif ve izah tarzı buluyorum: Gerek
Hot, Alexandrie 1931, P. 36]. Oğuznâme'mn Türk devletlerinde, gerek Moğol devletlerin
diğer naşirlerine gelince, onlar da bu tüşimel de devletin askerî istinadgâhmı teşkil eden
kelimesini «nazır, vekil» mânasına alıyorlar; ve hükümdar ailesile kan karabeti olan göçe
ve «eğilmek, uyuşmak, güvenmek» mânala- be kabileler, umumiyetle hükümdarın sarayı
rmda olan «tüşi» kökünden geldiğini söyle na mahsus koyun vermekle mükelleftirler
dikleri bu unvan ile, buna yakm mânadaki (bu hususda birçok tarihî deliller sayabili
«ina» kökünden gelen inal, inanç, inançu türk riz). Şu halde esasen bir saray memuru olan
unvanlarını mukayese ediyorlar [Oğuz Ka ve sofra, mutbak hizmetile mükellef bulunan
ğan deslani, İstanbul 1936, S. 50]. Benim tüşimeller, hu vergiyi tahsil için kabilelerin
fikrime göre, in den gelen «ineU.inal» unva- nezdinde bulunan bir nevi merkezî idare mü
nile «inan» dan gelen «inanç, inançu» un messili ve müfettişi sıfatını da alabilirler.
vanlarının kökleri ve mânaları birbirinden Bezm-ü-Rezm'de bunların ulus emirlerinden
farklıdır. Tüşimel kelimesine gelince, bunun yâni kabile reislerinden ayrı olarak zikredil
X I V üncü asırda Ilhanîler ve Celâyerler'de meleri de buna başka bir delil olabilir. Bu
mevcud olduğunu, hattâ Orta - Anadolu'daki izahattan sonra, bu unvanın mahiyeti az çok
Moğol uluslarmm başmda da tüşimeller bu tavazzuh etmiştir sanıyoruz. X I V üncü asır
lunduğunu muasır tarihî kaynaklardan bili da îlhânîler ve Celâyerlere, sonra Kara-Ko-
yoruz [ ^ j ' j ' üVlj-i : Bezm-ü-Rezm, yunlu'lara, Ak-Koyunlu'lara ve nihayet Safe-
S. 291]. vî'lere geçmiş olan bu unvana X V I I nci asır
X V I inci asır müelliflerinden Tuhfe-i- da Kâşgar'da da tesadüf edilmesi, onun deva
mını ve intişar sahasının genişliğini göstere
Sâmî sahibi Safevî şehzadesi S a m M i r -
bilir.
z a ' nm bir kaydma göre, Safevî devletin
de tüşimellik memuriyeti vardı: Şah İsmail'in Bu küçük misâl gerek R a q u e t t e ' i n
tüşimelliği hizmetinde bulunan Yusuf hey gerek G i e s e ' nin yanlış okuyup yanlış
Tüşimel maruf bir âlim ve şâirdi [ j ^ - mâna verdikleri bu tüşimel kelimesinin, ne
Tahran tab'r, S. 186]. Bu sarih izaha uzun izahata muhtaç bulunduğunu ve yukanki
göre, X V I - X V I I nci asırlarda yazılmış fars tafsilâta rağmen henüz lâyıkile aydınlatıl
lügat kilaplarmda bu kelimenin «sofracı» maktan ne derece uzak olduğunu meydana
mânasında olarak gösterilmesi, yâni bu un koymuştur sanırım. Bu meçhuliyet, onların
vanın hükümdarın şahsî hizmetinde bulunan doğru oldukları sair birtakım ıstılah ma
bir saray memuriyetine tahsis edilmesi doğ hiyetinde kelimeler için de aynı kuvvetle va-
ru gibi gözükmektedir. Umumiyetle Ortaza- riddir: Meselâ aymak, khurçin, tavcı,
hıan garp ve şark idare teşkilâtında hüküm 'amer-dâr, mîr-âb, kök-haşı, kelanter ke
darın şahsî hizmetine mahsus saray memuri limeleri de çok basit ve kısmen yanlış
yetlerinin ehemmiyeti malûmdur: j N L . ) \ ^ izah olunmuştur. Kezalik metnin niha
jS^llX^ ,bekeül gibi memuriyet isimleri, hep yetinde, tesis edilen vakfın birtakım ver-
sarayın sofra hizmetinden alınmıştır. S a m ligilerden istisna edildiği anlatılırken, muh
M i r z a ' nm yukanki sarih ifadesinden telif vergi isimleri geçmektedir ki, bunlarm
sonra, P. P e 1 1 i o t 'nun tüşimel kelime mahiyeti etrafile izah olunmak şöyle dursun,
sini bekeül'le sinonim addetmekteki şüphesi hattâ bâzılarının isimleri bile doğru okuna-
ne pek yer kalmıyor. Ancak burada halli mamış ve tabiatile tercemeleri de yanlış ol
icabeden bir mesele kalıyor: Bezm-it-Zîem- muştur. Gerçi bunlardan bâzılarının mahiye
deki ifade, tüşimeli «Orta-Anadolu'daki göçe tini tayin çok müşkildir; fakat bâzıları da
be Moğol kabilelerinin emirlerinden spnra vardır ki, hiç olmazsa şimdiye kadar yapıl
ve onlarla alâkadar olarak» gösteriyor; hâl- mış birtakım tetkiklerden istifade edilmek şar-
S a m M i r z a ' nın ifadesi, bunun tile, ortaya yeni malzeme koymak ve yeni ne
bir saray memuriyeti olduğunu ifade etmek ticeler vermek kabil olmasa bile, az çok tavzih
tedir. Bu bariz tezadm sebebi nedir? Tama- edilebilirdi. Ş e y h S ü l e y m a n ' m Çağa
mile itimada şayan olan bu iki kaynağın ifa tay lügati, S t e i n g a s s ' i n Farisî lügati
delerini nasıl telif etmek kabildir? Ben şöy gibi kıymeti şüpheli, basit eserlerle bu gibi
Bî B Li Y o GR A t YA lÖI
eski metinlerde geçen tarihî ıstılahları hallet- nordunun \ arisi olan devletler — Chancelleric
nıeğe çalışmak, abesle uğraşmak demektir. an'anelerine mutabık olaıak tertip edilmiştir.
Hâlbuki £ _^:>. gibi birtakım ıstılahlar -Meselâ Diplojnatik bakımından çok ehemmi
yetli olan başlangıç formülü, gerek Çin Mo
hakkında evvelce -tabiî çok nakıs olmakla
ğol!,.nnm [Bakınız: M . G. D e v e r i a ,
beraber- tetkikler yapılmamış değildir. Soıı-
A'o/es d'Epigraphie mongole - chinoise, Paris
ra; Moğol devrine ve Altınordu ve Kırım
K.97), gerek İihanîleriu divanlarından çıkan
Han yarliğlarına ait yapb.nij tetkikler saye
kitabûler ve yarlığlaria mukayese edilebilir.
sinde bu metindeki birtakım vergi isimleri
[•R'. K o t \ i i c z. Formült's initiales dcs do-
nin mahiyea d ha elraîlıc;! aııiatılabilirdi.
cumeııtes Mongols aiix XIll e et XlVe S. Ro-
Mamafih. Ortazam.nnn muhtelif Tiiik
eznik orientali;-tycz-ı-i. Tome X. F. I.Hl - 157.
devletlerine ait tarihî kaynaklar - vakayiname
19341. Tabiî burada -bütün müslüman Türk
ler, resmî vesikalar, ve !ıer nevi edebî vesi
devletlerinde olduğu gibi- eski formülün
kalar - hukukî ve malî tarih bakımından me
i s 1 â m î b i r ş e k l i n i görüyoruz. Ay
lodik bir şekilde tetkik pJUmedikçe. bu gibi
ni hususiyeti . yukarıda zikrettiğimiz dev
ıstîlahlarm mahiyetini İM'ikıyle anlamağa
letlere ait mümasil vesikalarda da gör
imkân yoktur. j U ı > ( ^^'j • ' J-'^
mek kabildir. ]şle Diplomatikle, ait olan
kcümelerile verj^i isimJerii:dcn bazıları hak bütün bu gibi meseleler. R a q u e t t e ' in
kında elimizde - şimdiye kadar bilinenlerden risalesinde maalesef ihmâl olunmuştur. Hâl
çok fazla - yeni malzeme bulunduğu cihetle buki Orld \c \em Zamanlar Türk lariliine ait
İHInları lâyıkiyle aydınlatmak kabil olurdu. ciddî teruukilerin meydanıı gelmesi için, bu
Lâkin, bu küçük tenkil makalesinin kadro na ait vardımeı ilimlerin bir an evvel teşek
sunu haddinden çok fazla tecavüz etmemek kül elıncsi birinci şarttır, ve Diplomatik bu
için. onları başka bir fırsata bırakmak mec- arada hattâ Nüniismatih'ien daha mühim bir
''uriyetindcyiz. (lissiplindir. R a q u e l l e " iıı neşrettiği lıu
Tarihî ıstılahların anlaşılması ve şerhi \ esika gibi mühim ve nâdir vesikaların neşrin
bukımnKİai! çok noksan \e kusurlu olan bu de bu cihetlere imkân derecesinde riayete ça-
vakıf vesikası. Diplomulik denilen vesikalar lışnıahdır ki yakm bii' âlide bir Türk Diplo-
tetkiki ilmi b^kır.-nıdan da hiç i y i işlenmiş ı:!aiik'i teessüs edebilsin.
değildir; Haricî tavsif çok sathî olduğu gibi. Maamafih. bütün bu tenkillere, ihtirazı
dahilî tenkit eil leti de tamamiyle ihmâl olun kayıtlara rağmen, gerek bu risalenin, gerek
muştur. Hâlbuki üslûp \e nuıhleva bakımın Prof. G i e s e ' nin makalesinin, Türk valcıf-
dan vesikanın ne gibi kısımları ihti larmm tarihi ile uğraşanlar için aslâ ihmâl e-
va ettiği , başlangıç formülünden baş dilemiyccek birer çalışma mahsulü olduğunu
layarak sonuna kadar ne gibi esaslara ri- inkâr etmiyelim. R a q u e t t e ' in bize ver
ayei olunduğu, muasır veya daha evvelki diği fotografik kopya, -hükümdarın lâyikıy-
"»uhtelif Türk devletlerinin «Dîvan • La Chan- le okunamıyan mührü müste.sna olmak üzere -
<^eUerie» lerinden çıkmış mümasil vesikalar bu vesikayı doğru okumak imkânını kolaylık-
la rniikayese edilerek gösterilmeliydi: Bir as L temin edecek kadar güzeldir. Okunuş hatâ
rı mütecaviz bir zamandanberi ilhanlılar ları tashih edilmek, metindeki tarihî ıstılah
devrine, Altmorduya. Kıııma ait oldukça lar üzerinde -yukarıdanberi izaha çalıştığı
mebzul mümasil vesikalar neşredilmiş oldu- mız veçhile- melodik bir surette çalışılmak.
ğ'i cihetle, büyle bir tahlili hiç olmazsa sathî Diplomatik bakımından gösterdiğimiz eksik
iîir şekilde yapmak imkânı kolaylıkla mev- likler tamamlanmak şartile, bu kıymetli va
cultM. Filhakika bu vesika, tamamiyle. Cen- kıf vesikasını yeniden neşretmek, ilme bü
r'-'Her devletlerinin ve o an'aneyi takip eden yük bir hizmet olur; ve bilhassa bu cins ça
sair siyasî Türk heyetlerinin - Celâyerler, Ti- lışmalar için güzel bir örnek teşkil eder.
murîler. Kara-Koyunlular. Ak-Koyunlulaı.
Fuod Köprülü
Safevîler. Hint Timurîleri. Şeybanîler, Altı-
F r a n ç a i s e
P a r t i e
L'institution cJe Val<f
et
L'impor-tance nistorlqvie de documents de Valcf
el des püiıLs et les liavaiix d'inigalioıı; Jes ati aires de Vakf a i n s i que les orgatiisat/(,!is
travaux d'assistaııce sociale tels que les I K J - rliargees de cede (piestioii; de suvoir q.unitl,
pitaux et les assitances au'c pauvres, les af- ÜÛ et quels genres de Vakfs out etc institucs.
1 aires de culture destinees i i assurer le En utilisanl d'une maniere minulieuse ei nie-
subside du corjjs eııseiguarıt et de c;;ux qiii y tliodique k>s sources hislori(pies (jue n(,us
rece\aient Tiustructiou. tels que les mcdresses possedons. i i est cerlaiii que ces poitK.-. oh., -
et les bibliot'ueques etaieut geres dans le tenıjjs curs seront tant soil j)ou (»claires. NombreuM's
directement par les Vaki'. I I est done ıı;- sont les sources auxqueUes nous jjouvons
dispensable, au point de \ ue d'histoin' so jniiser j)our etudier fliisloire de i'insiii-ilion
ciale de savoir le vrai caractere de toutes ces de Vakf c^hez les Klnvûrezınchâh, les llhani-
questions, leur degre de developpemeut, et do des, les Djelayerides, dans I'Elut Seldjoucide
quelle maniere et ])ar quelle organisation ei- de rAiialolie, dans TEmjiire (/lionu.n, clio;
les etaient gerees. les .Safe\iles e! dans les Elals lines de l7/r-
Est-ce que des recherehes liisloriques dousta/i. ;i conjtiu'ncer j)ar le (inind /'.iiipire
ont ete faites sur l'instilution du vakj a ce Seldjoucide. (Â'prndanl. h's eludes failes j u s -
point de vue? qu'a ]jreseiit sur I'hisloirc des Klals lures ci
nuısulmans du iiioyen age el des Iciiips niodiM
Nous devons maliıeureusement avouer
lies elanl (res iiisiffusanlcs. hi (juc-tioii dc
que des etudes 'serieuses de ce genre n exis
] ukj a ele rom))h~'len)enl negligee ciiiiMue
tent pour ainsi dire ni dans nötre pays m
d'ailleuis luules h>s aiilrtis (pjeslioii,-- d'liisloiic
dans d'autres pays nuısulmans. En dehors
sociale. Done non seulemcnl les jurisles, niais
des etudes dogmatiques resserrees dans un
aussi bieu les hislorietis son! res])onsab(es
cadre tres restreint. certaines eludes limilees
du fail que la question dr vakf ne soil
ont ete faites seulement sur l'organisation ad
|);is efudiee jnsqu"ii /rresenl d'une maniere
ministrative des vakfs, etudes que nous de
scieiitifique. Dans <;es condilioiis que fan -
vons surtout aux orientalistes de FOccident.
drail-i( faire pour eludier l a queslion de vak(
Et encore ces etudes traitent-elles presque ex-
au point de vue liislorique el pour eelairer â
clusivement lu periodd des Mamclouks et en
ce sujet egalemeni riiisloire juridique el
partie certains Etats musulmans de I'Afiiquo
riiisloire sociale? Nous !'exj)liqiK'inns i)rie\e
du Nord et VAndalousie.
meiit.
II est possible d'acquerir des connaissan-
ees exactes sur la question des vakfs de Les premieres -ictinceri auxipielles i>n
1 epoque; des Alaraelouks sur lequel nous pos- devrait avoir recours pour uiie elude Iiislo -
sedons des sources historiques tres abondan- rjque de rinslitulion de \ a k i . soul h's ecrils
tes par rapport aux autres periodes. Outre rl'ordre litlerairc lels que les clironiipies. les
periodes des lUıanides et des Djelayerides. recours pour i'elude de la question du Vakf.
Independamtnent de ceux-ci, les ouvrages Ce sont done les documents epigraphi-
d'ordre biographique, les oeuvres Hagiogra- ques qui j)ourront nous fournir les materiaux
phiques relatant les anecdotes des saints peu- de premiere importance pour Tetude directe
vent, parfois, contenir de precieux materiels de l.institution de Vakf. V a n B e r c h e m
â ce sujet.
qui conservera toujours I'honneur d'avoir
. Certains chroniques sont tres precieııses jele d'une maniere scientifique, les bases de
en tant que documents contenant aussi les I'epigiaphie musulmane, avail depuis long -
titreş de certains vakfs ou certains passages temps dejâ, souligne la haute valeur que
de ces derniers fondes par lies souverains. presentaient au point de vue d'histoire juri-
Entre autres, Thistoire de li echi d-e d-d î n, dique, les inscriptions qui conservenl, sinon
contient d'abondants materiels precieux, di- complet, du moins dans leurs conditions les
gnes de confiance â tout point de vue â ce plus essentielles, plusieurs actes de vakf dont
sujet, aussi bien que pour tous les autres les originaux sont disparus (Materie^x pour
domaines. un corpus inscriptionum arabicarum, Egypl<i
En dehors de ceux qui precedent i l va Le Caire P. V I I , Paris 1894). Ces inscrip;
sans dire que les documents les plus im - tions de vakf sont de differentes sortes. Cer
portants qui pourraient servir â l'etude de taines d'entre el les renferment les condi -
ia question de Vakf sont les documents con tions concernant Finstitution d'un vakf quel
cernant la fondation d'un vakf quelconque. conque; certaines autres ont pour leur d'ecar-
On sait que les Etats turcs et musulmans du ter les illegalites; telles que perception d'im-
moyen âge, et des temps modernes possedaienl pots exageres sur les immeubles du vakf en
des archives soit dans la capitale soit dans question; I I y en a d'autres qui temoignent de
les autres chefs-lieux de l'administration et la suppression des agissements illegaux cons
que ces archives contenaient aussi des docu tates dans la gestion d'un Vakf quelconque.
ment concernant le vakf, etant donne que Ainsi,ces inscriptions qui interessent les dilfe-
les affaires de vakf, comme loul.es les autres rents aspects de I'institution du vakf et qu'on
affaires publiques etaient gerees ou contro- trouve en Egypte, en Syrie, en Irak, â Viran
lees par I'admistration centrale. Nous savons et en Anatolie, constituent le materiel le
egalement que surlout les archives de la ca plus important pour ceux qui s'occupent de
pitale etaient souvent en ordre et qu'elles con I'histoire du Vakf. Grace â des publications a-
tenaient tous les ordres, toutes les instvuc - bondantes faites â la suite des recherches ef-
tions, emanant de I'administration centrale, fectuees depuis un demi siecle sur l'epigra
ainsi que tous les documents concernant le phie musulmane, i l est desormais possible de
recensement, le releve de biens el les enre- profiler de ces documents, avec un maximum
gistrements de terrain effectues de temps en de facilite. Le repertoire chronologique de
temps. Toutes sortes d'evenements, les guer- l'epigraphie arabe, oeuvre magistrale que
res, les invasions, les revolutions, le incen - rinstitut français d'archeolo-
dies ont malheuresement aneanti ces archi • gie o r i e n t a l e au C a i r e continue
ves qui n'ont laisse presque aucune trace â publier activement, peut etre consideree de
des documents officiels qu'elles contenaienV. ce point de vue comme un auxiliaire de pre
miere importance pour ceux qui doivent etu-
Seulement, nous savons qu'a certaines
dier I'inslitution de Vakf.
epoques, certains documents dont des ordres
concernant les affaires du Vakf ou bien des
Apres les inscriptions de Vakf, nous
conditions concernant I'institution d'un vakf
pourrons citer comme les sources les plus im-
quelconque ont ete graves sur des pierres.
portantes de I'inslitution de Vakf, les litres
Ces sortes de documents officiels qui de Vakf, (Vakfiyye) qui epargnes par un
ont resiste â la destruction du temps, sont heureux hassard, ont pu parvenir jusqu'a nous.
les sources les plus anciennes et les plus sû- L'importance des inscriptions de Vakf reside
res auxquelles on puisse avoir directement d'ailleurs dans le fait qu'ils rcpresentent des
/ ; / A' 5 T I T V r i o A' D E V A K F 7
passages on ])Iut6t des resumes d'un vakjiyyc niere scieiitifique, bref tous ces inconvcnie.iils
doııt I original a disj)anı. Supposous que peu\ent confondre ceux qui desirent s"occu-
nous avons retrouve un vakfıyye autlientique per de Fhistoire du vakf. I I fut un temps oil
coıicernant un vakf queiconque. L'inscription les savants europeens s'etaienl butes â des
qui contient le resume du vakfiye perdra difficullcs de meme nature dans les etude~
alors son caractere de document original et qu'ils poursuivaieiil sur Tliistoire de I'oc -
s'ai)aissera au rang d'un auxiliaire doııt l'ü- cident, surtout sur Fhistoire du moyen âge.
lilite se limite â servir au contröle des par Mais ils out reussi â situer et â determiner,
ties illisibles, s'il en existe. du vakfiyye en par des raethodes infaillibles, la valeur et la
question. I I est regrettable de constatcr que nature des materiaux destines â la recoustruc-
les vakfiyyes originaux qui ont ete decouverls lion historique, grace â certaines dİM-ipliacs
jusqu'a present soient des pieces aussi i)en melhoolo^iques et surtout grace â la disci
nonibreuses que relativenient recentes. Nous pline dite la d i p l o m a t i q u e , doni
utilisons ici le mot original parce que. le-= do le debut se place au X V I I I e siecle et qui
cuments cites sous le nom de vakfiyye en avail atteint sa maturile pendaiâ la ])remiere
general, presentent en realite uu caractere qui moitie du X I X siecle, grace h des efforts gi-
dij/erurU beuucoup entre çux : I I existe cer ganlesques deploycs par certains savanis el
tains vakfiyye qui ont ete elabores lorsque le erudits. Tandis que nous autres, nous som-
fondateur du Vakf a constitue son vakf, signe nies encore loin de nous soucier de la nature
par les temoins et dont la validite a cte offi- et dc la valeur des materiaux que nous em -
cieilement reconne. I I y a certains autres vak jiloyons pour la recoiislruclion de riiistoire
fiyyes qui ne sont pas des actcs originaux. du vakf, conime toules les aulres branches de
niais seulement une simple coj)ic notre histoire. Or, ceci est la premiere con
ou bien un exemplaire qui ne reproduit en dition d"im travail solide et scienlifique.
traduction qu'un ou plusieurs documents La realisation de cette c o n d i t D U reside
d un vakf. I I y en a d'autres qui ne -or.t dans relablissemeiit d une diploihalitiuc turque
quo Ic resume d'un \nkfiyye ou bien nn;? in musulmane permeltant de determiner, an
dice de celui-ci redige dans un but pratique, moyen des methodes les pins ^otid(?!^ et li-.s
ü'autres enfin sont des exemplai vs renou - plus objectives, la nature et la valeiu' des do
VCIJL;, d'-.m v.-..':,'':yy: queiconque ejr.ire. cuments du vakf. comme tous les autres do
et ceci, apres un certain temps et sur les cuments hisloriques semblables. De menie que
affirmations legales des temoins. les erudits et savants s'occupant de riiistoire
de rOccident avaienl etabli ime difiloinalique
Pour ceux qui se sont occupes tant soil peu
concernant leur domaine, de meme ceux (pii
de la methodologie de I'bistoire, i l est tres
s'occupent de l liistoire mcdicvalc et mo
clair que tous ces documents dijjerenl beau-
derne turque - musulmane sont obliges d'e-
coup entre eux au point de vue de valaiir
tablir une diplomatique pour leur projire
historique. Surtout i l est evident que des ques
domaine.
tions susceptibles d'avoir de grandes coii.se -
Ainsi Telude des documents du Vakf
quences et d'assurer de grands interets ma-
d"a()res les syslemes geiieraux objeclifs ac-
teriels telle que la question de vakf poiii-
tuels des sciences auxiliaires de I'liisloire, la
raient donner lieu â de tres grands abus et
determination de ieurs caraoterisliqucs. la mi
falsifications. Le fait de ne pas adopter le
se en lumiere des conditions dans lesquclle^
systeme de garder dans les arcliives d Llat
ces differents documents ont ete dresses ain
les exemplaires originaux des vakfiyye et de
si .que les formalites auxquelles i!s on! ele
les laisser dans les mains des gerants; de ne
assujeltis. en un mot travaillcr minn-
trouver dans les registres offlciels de^ ar
tieusement sur toutes sorles de lcxte<i
chives que des copies recentes; de baser cer
concernant le vakf, sont les conditions de
tains vakfs, sur des vakfiyye exhibes plusieurs
premiere importance pour retablissemcnl de
siecles apres I'institution de ce vakf et dont
la diplomatique t u r q u e • musulmane. Pour
la validite n'a jamais ele contröle d'une ma-
8 Prof. Dr. Fü AD KÖPRÜL Ü
atteindre ce but, la premiere condition est construction historique. Or, les travaux ar-
d'avoir la notion de la Diplomatique de This- bitraires, executes sans aucune methode et
toire occidentale ainsi que de ses systemes de sans aucune critique, suivant la mentalite
critique, ou plus exactement, de connaitre â nioyenageuse, les materiaux faux ou sans
fond ces methodes. Apres quoi, il est indis- valeur obtenus par ce meme precede, n'ont
pensable de connaitre, par une longue expe- aucune valeur au point de vue scientifique.
rience, la langue, le style, la nature juridique L'n travail methodique execute par une per-
et historique, le genre d'ecriture, la qualite du sonne ayant relativement peu de connaissan-
papier des documents â etre etudies. ce est mille fois plus utile que le travail
Ainsi la creation d'une Diplomatique sans melhode execute par une personne ayanl
turque signifie I'enseignement facile aux jeu- beaucoup de connaissances. Car, il est toujours
nes investigateurs de I'avenir, les connais - possible de controJer et de corriger les tra-
sances acquises jusqu'a present par de Ion - vaux du premier; tandis qu'il est impossi -
gues pratiques et experiences, ce qui leur evi- ble de distinquer les erreurs dans les ecrits
tera les erreurs de leurs predecesseurs. de ce dernier. C'est lâ que reside la diffe -
Aujourd'hui, il nous est donne de contribuer ü rence essentielle entre la vieille science orien-
la fondation d'une branche importante de la tale et la science europeenne d'aujourd'hui.
Diplomatique turque-musulmane, en etudiant
et en publiant d'une maniere methodique et Ainsi les documents du vakf qui seront
conforme aux regies historiques, lea d c mis en lumiere et les vakfiyyes qui seront pu-
cuments de vakf gardes dans les archives blics en conformite de la mentalite scientifi-
d'Etat, dans les archives de la Direction Ge- que d'aujourd'liui- et en observant les me -
nerale de I'Evkaf, dans les registres des an- thodes de critiques dont le mode d'appHca-
ciens tribunaux religieux, dans les Musees e( tion ne manquerait pas d'acqueiir de jour en
entre les mains des particuliers. jour plus de certitude et de perfection, ne
se contenteront pas d'eclairer seulement I'ins-
Ceux qui s'interessent â I'etude de
titution de Vakf au point de vue juridique et
l'histoire de I'institution de Vakf et qui de-
historique. Nous aurons alors en main, gra-
sirent publier les documents y relatifs ne
ce â ces publication solides, de nouveaux do-
doivent pas se decourager devant les diffi-
cuments permettant d'eclairer chaque bran-
cultes de cette tâche qui necessite la connais-
che de notre histoire, et ceci pour le plus
sance non seulement de la philologie, du
grand avantage de l'histoire economique,
droit, des sciences auxiliaires de l'histoire,
l'histoire urbaine, l'histoire de colonisation,
mais aussi de differentes branches de l'histoire
la topographic historique, l'histoire adminis-
dans toute I'ampleur de I'expression et des
trative et financiere, l'histoire religieuse, bref
differentes disciplines en rapport avec el •
de toutes les branches de l'histoire qui nous
les. Toute branche de la connaissance hu-
mettront devant les yeux la structure interne
maine ne pent etre developpee que par les
de l'ancienne societe turque, les conditions
efforts successifs de plusieurs personnes el
economiques de differentes classes sociales
memes plusieurs generations, qui se comple-
ainsi que leurs rapports juridique et so -
tent. Mais la premiere condition de reuissite
ciaux. Ce sont ces documents qui nous feront
reside dans I'observation des memes metho-
connaitre les systemes de peuplement des vil-
des scientifiques et objectives. Surtout dans
les, la creation de nouveaux quartiers, les
les travaux d'ordre analytique tels que la
points de concentration des gens de differen-
publication ou le commentaire des textes, il
tes sortes d'activites industrielle et commer •
existe des methodes et des regies adoptees
ciales, les niveaux et conditions de vie de
dans le monde savant entier. Les travaux exe-
differentes classes de population, les valeurs
cutes en observant ces methodes se corri -
des objets et des monnaies, la nature de dif-
gent et se completent, les materiaux solides
ferents impots, ainsi que le developpement
ainsi obtenus, peuvent etre employes avec assu- ,
des institutions scientifiques et religieuses et
ranee par les hommes de science, dans la
les institutions d'assitance sociale, Cest
/ ; / A' ,5 T I T U r I O A- D E V A KF 9
siirtout grace â ces documents que nous pour- jjelits artisans et les ]jeti[s commerçanis >ys-
I'ons nous faire une idee de la rir en tematiquenient negliges par les chroniques.
neral, cest â dire de la veritable slruclure de Mors, i l nous faut commencer â tra%'ailler
la societe reiatee tout â fait par hasard el avec un plan solide s\ir ces documents de
tres rarement dans les chroniques qui se con- lakf qui nous reveleront les nomhreux as -
lentent de citer les eveiiements niilitaires et peels iiinorC!i ch noire liistoire nationale. el
politiques, la vie et les aventures des sou\e- metire en luniiere, !e plus lot possible. ce
rains et des grands liommes d'Etat. Ainsi riche materiel qui iulci-cssera beaucouj) el <le
que M . S a u v a g e t a fort justement rela- differeiits ]join(s de \ uc les specialislcs (jui
te dans son article sur les inscriptions con- s"occu])ent des differentes liraiicJies de î'his-
tenant les ordonnances des Mamelouks en toire. en jjubliant d'une nianiere melhofliqiie
Syrie (Bulletin d'Eludes orientale, annee ces sources de I'liistoire de ]nenn'ere impor-
1932, tome I I . fasc. 1. P. 2 ) . Ces documents tance. .Nous aurons rendu aiusi un grand
<Ie vakf nous apprendrons comment avaieut service non seulement â Fhisloire nalioiiale,
vecu les gens ordinaires, les paysans, les mais aussi a I'liistoire mondiale.
Prof ALBERT GABRIEL
magistrales conlereuces temies â la Sorbou On \oiL de suile par cette breve enu -
ne par F u a d K ö p r ii 1 ii, j ' a i compris I'im- meration I'importance que revet tout d'aliord
portance que revetait, aupres des savants ou- I'etude des monuments d'Anatolie au point de
cidentaux de bonne foî une exposition â la vue de I'histoire sociale. A cote de ieur valour
fois si claire, si precise et si raesuree d'un d'art, ils temoignent une organisation ad -
des problenies les plus ardus de I'histoive du ministrative exlreniement ]3erfectionnee,
moyen âge. Ainsi la logique d'une part, la d'uii sens de I'ordre, d'un desir de faciliter
recherche historique vraiment scientitique les echanges commerciax et industriels, el
presentee avec I'appareil critique moderne puisque durant le X l l e el dans la plus gran-
suffisaient dejâ â ebranler I'edifice artifi - de panic du X l l l e siecle, les maitres incon -
ciel dont les elements furent empruntes â des testes du pays meme coninie la population de
documents suspects. Mais Texameu direct des ce pays etaient des Turcs, i l n'y a aucune rai-
monuments eux-memes permet d'enrichir sin- son pour atlribuer â d'aulres la paternite des
gulierement et d'appuyer sur des bases soli- oeuvres qui nous sont parvenues et qui d'ail-
des une these tout â fait differente de celle ieurs portent leurs noms.
qui fut communement admise.
Je sais bien que Vepigraphie indique que
La mosquee turque du X I au X I V siecle tel architecte etait originaire de Tabriz qu'un
possede ses caracteres propres. EUe est con- autre venait d'Ahlat, qu'un autre encore
çue pour un climat determine, elle est bâtie porte un nom persan, mais n'oublions point
avec les materiaux du pays, elle repond â que ces indications ethniques ne correspondent
des besoins speciaux, elle pent se schematisei nuUement â I'influence exclusive d'une race
en un plan dont on ne retrouve nuUe part ou d'un Etat, deux lernies d"ail leurs don",
ailleurs I'equivalent. Ce qui est vrai pour la la signification au moyen âge est tout â fa'l
mosquee Test pour la medresse, pour I'ima- differente de celles que nous leur attribuons
ret, pour I'hopital, pour tous les edifices dont â I'epoque moderne. iN'oublions pas surtoui ce
rAnatolie nous a conserve les types com- caractere cecumenique des constructions dans
plets. Et parmi eux, i l ne faut point omettre tout le Levant, ces voyages repctes de nıaî-
ces grandes creations de caractere social com- tres, d'ouvriers ou d'executants subalternes.
me les immenses hans echelonnes le long Et d'ailleurs â cote des signatures precitees
des routes des caravanes. On chercherait on en trouve d'aulres dont le toponyme est
vainement â travers le monde oriental des edi Konya ou Amid et d'autras plus i.ombreuses oii
fices qui allient â une telle ampleur.un aussi i l n'est pas indique parceque I'architecte etait
grand souci de la forme artistique el structu- originaire du pays meme. Ce pays peuple de
rale. Puissants et majestueux, lis se dres - • Turcs, gouverne par des Turcs ne pouvail en
sent â chaque gîte d'etape, avec leur mur tdute logique utiliser que des constructeurf
d'enceinte flanque de tours, leurs porlails turcs. En fait I'architecture des SeldjoukiJes
inonumentaux, leurs vastes salles voûtees de est une architecture turque.
berceaux et de coupoles, leurs charmantes Mais i l y a plus. Si Ton voulait repren-
mosquees qui, au centre des coiirs groupaieiit dre par la base les. conditions de la naissan-
autour d'elles les fideles rassembles pour la ce et du developpement de I'art islamiqtsc on
priere du soir. D'autre part, des «ouvrages serait appele â reviser egalement cetlo dis
d'art» nous sont parvenus, du X l l e ou du tribution des influences d'oü i"on a deiiber'.'-
X l l l e siecle, qui temoignent des memçs butt ment exclu I'influence turque. Et c'est pent -
utilitaires et aussi des memes aspirations d'art. etre â cette lacune .singuliere qu'on cons -
A cote du Pont du Batman Su elevc par un tate dans la plupart de nos theories qu'est
(Ortokide) et qui recemment restaure est due leur faiblesse et leur fragilite. Le mon
aujourd'hui presque intact, les ruines niajes- de rausulman se substitue en grande partie
tueuses du pont jete sur le Tigre devant Hisn dans la plupart des lerritoires mediterraneens
Kayfa attestant Tenvolee des conceptions ar- au monde hellenistique et byzantin et certes nul
chitecturales de cette brillante epoque. le explication de I'art dit musulman ne peut
L I R ES T A V R A T / O V U E S M O ,V U M E A' T S
ı ı e g l i g e r ce subtratum \ivace que fut, l'avt hcl- cies. creation vrainiem nouvelle, aux cxem-
ieiiique. Mais i l ne fournit p o i n t une expli l)lcs extremement nombreux dans tous les
cation totale et complete. Pas i)lus que les liays qu out peuples ou gouvernes les Turcs.
influences syriennes. iranieımes ou mesojjo - L'effet i)uissant dc leurs sillioaetles. hi
tamieımes. Le moins que Ton jiuissc dire netlete I r a n r h a n l e de leurs ligiies simj^les re-
c'est que Tart de l'Islam est un art nou - pond â une esthetique extra-mediterraneciiiie
vcau. nouvean ]Kir ses formes decorali- doni ou retrouve Fequivaleiil. en franchise,
ves. par ses moyens d'exjDression. par dans le decor polychrome des reveleiueiils.
son esthetique generale. Vous j)onvez lorirreı De meme qui- les elements de la stniclure
des lextes. decaler des dates, tenter des syn- s'agencent en volumes geometriques. juxtajjo-
theses snr l'cvolntion ornementaie. faiıc in - ses s a n s vain sonci de raccorder une surface
ter\e(!İr des forces ancestrales contenııes jus- â la surface voisine. de meme les mosiJiquc-'
que lâ part Fhellenisme vainqueur. lout de faience Oj)posenl des Ions francs, noir.
cela demeure insuffisant â expliquer ie bleu-vert. hlanc. en une harmonie qui ".out
grand f a û essentiel, la substitution de Tart d'abord. surprend et deroule le speclalenr
nouveau â Fart tributaire et heritier des tra habitue aux passages et anx demi-teintes:
ditions helleniques. Ce fait nouveau. i l ne preuve que la aussi, nous s o m m e s redevables
peut etre que le Turc et son apport. Je ne puis aux Turcs de formules decoratives origina-
ici reprendre par le menu les elements qui les, manifestation d'un sens particulier du
contribuent â donner â Farchitecture s e l d j o u decor et de la coule'ur comjjarable â celiii
kide son c a r a c t e r e essentiel. Je me bornerai qui s"exprime dans Findustrie de leurs ta -
a choisir â titre d"exemi)Ies deux formüle* pis.
significatives. Fûne dans l'ordre de la com Tels sont les trails essentieh do ces monu
position mo)iumentale, Faulre dans Fordre de ments seldjoukides dont les monuments otto
la parure decorative. mans reprendroin d'ailleurs certaii.-; types fon-
damentaux. Nul dans'ce ])ays ne meconnaitra
Fimportance et la signification d'un lei pat-
La geographie ne doit pas etre, ignorce rimoine. sa valeur d'art intrinseque, la ri-
des historienes de Fart. En suivant sur la chesse et la varictc des enseigremenls qii'il
carle, de FAsie centrale aux rives mediterra- contient. Mais ))ar ailleurs c'est devenn nn
neennes. le mouvement de migration des der- lieu comnuni que de se lamenter snr Fetat
niers venus des ranieaux turcs. on trouvera le? souvent deplorable dans lequel ces m o n n -
jalons qu'ils ont laisses sur leur route. On menls nous sont jjarvenus. I I faut acce])ter
compte jjarmi les plus expressifs de ces te- Fheritage comme i l est et, si la chose est
moignages la suite des tours funeraires nui, possible, trouver le remede approprie â sa
de l'Afganistan. â la Mer Egce â travers FA- sauvegarde. Je n'ai point la pretention, en
zerbaidjan. la Mesopotamia, F.An.^Ltolie cen ecrivant ces lignes de decouvrir des fails nou-
trale. sont les manifestations authentiqucs et veaux et j ' a i suivi de trop pres les efforts
indiscutables d"une esthetique nouvelle. L'ar- du pouvoir central pour Faccuser de negli -
chitecture seldjoukide ne nous eût-elle lais- gence â cet egard. Je sail fort bien que, de
se que ces monuments funeraires cxJindnqucs puis longtemps dejâ, la question de la res -
ou polygonaux coiffes de hautes loilures co- lauration des monuments turcs a ete envi-
niques. qu'elle demeurerait inexplicable si sagee et je connais egalement le noinbre el
I'on n'y voyait la signature des Tnrcs. Tra Fimportance des travaux accompHs. Mais
duction dans la pierre ou dans la briqne de c'est prccisement parceque j ' a i constate uii
la tente des grands nomades. ils marqucnl â reel effort et une tres louable attention de.-^
la fois le caractere d'un genie architectural divers services que je me permets aujoui'd'hui
Particulier et Forganisation nouvelle des d'e.xposer ci-apres quelles metbodes genern-
nomades devcnus sedentaircs. veritable type les doivent presider â Forgani.^ation d'un ve
fondamental qui persistera â travers le^ sic- ritable service des monuments, hi.storiques.
14 Proj. ALBERT GABRIEL
points, ses conııaissaııces tlieoriques et tech fonctions qui demandenl avanl tous des
niques. capacites concretes. C"est pour des metiers de
La conslruclion de cimenf arnıe, avec ses cette sorte qu'il faut metlre en action plus
ligııes nelles et i'ranclıes. avec la nudile de que partoul ail leurs la doctrine si saine de
ses surfaces en arrive â limiter siiigulieremeni Montaigne: «Piutöt une tete bien faile qu'uiic
!e röle du dessinateur ou lout au moins â tete bien pleine». Ainsi des connaissances
le simplifier â I'extveme comme se simplifie exactes, solides, des vues en profondeur. une
l'arçhitecture elle-meme. Imaginez par con- mailrise complete du dessin, une comprclieii-
tre ce qu'esl un portail seldjoukide avec la sion iiitelligente des epoqiies historiques. (el
richesse de son decor, ses alveoles, ses colon- le doit etre la base de formation des veri-
ııeUes et leurs chapiteaux ouvrages, les or - tables chefs. capal)les d'assumer entieicmen!
nements de ses corniclıes. les reseaux d'aıa - la direction d'une reslauration scienlifique.
l)esques de ses panneaux. Prendre connais - Et que ce mot de scienlifique iralarnie
sance avec tous ces elements exige un talent personne. On ne saurait adniellre en effet que
de dessinateur, uııe minutie et une precision rarchilecte auquel sera confiee une reslau -
du trait qui ne sent point d"apanage de tous ration soit prive de sens arlistique. II doit
les constructeurs actuals et cependant cette en etre j)Ourvu. et au premier chef. Peut -
science du deşsin est â la base de toute elu elre pourrail-on dire qu'iine reslauration
de monumentale des edifices du passe. Prive parfaite exige autant dart que de science.
de ce soutien indispensable rarchilecle n'aıı- Savoir s'arreter â temps, limiler son inler -
ra du monument qu'il examine qu'une con- \enlion. c'est bien souvent le comble de I'art
naissance superficielle, i l n'en aura point et du goiil en meme temps que la marque
penetre les qualites d'esseiice et de stvcUi - d'un respect total pour la verile historique.
re. J"ai toujours considere pour ma part. que
Oserait-on concevoir d'autre part que ce- Viollet-le-Duc, !e grand reslauralcur des
lui qui est charge de restaurer un monument monuments français du moyen age. garderail
ignore I'histoire de Tepoque ou i l fut conçu aux yeux de I'avenir, sa reputation bien me-
et execute. J'entents bien qu"on ne pent exi- rilee de technicien, de dessiiialeur. d'archeo-
ger d'un technicien de I'archilecture qu'il jjos- logue. Mais ce n'etait point un artiste au .sens
sede les connaissances d'un liistorien sjieciali- fort du mot et ses erreurs les plus graves
se. Ce serait demander Pimpossible. Mais sont des erreurs du gout. Instruils par son
qu'au moins i l ait saisi et compris le rhytme exemple de ce qu'il faut eviter â tout ])rix.
tl'une epoque, renchainement des grands fails nous voudrions que devanl I'oeuvre du pas
historiques qui en ont marque le caractere. se on ne pretendîl jamais â subsliliier sa
et surtout que, limitant sont etude de This- propre pensee â celle des maîlres d'aulrefois
toire politique aux fails capitaux, i l ail La reslauration parfaite sera celle qui aura
porte jjarticulierement son atention sur lout su se limiler â des certitudes.
ce que nous pou\ons savoir des conditioiiS Jamais, par contre,^ rarchitecle des mo
<^e la vie sociale et economique. En bref I'ob- numents historiques ne connailra assez la
jet essentiel de cette culture historique du te technique d'une reuvre et c'esl sur ce jjoinl
chnicien. c'est de ne rien negliger pour re - qu'il ne doit jamais iransiger. Ceux qui vi-
vivre. autant qu'il est possible, I'epoque dont sitent un monument restaure. el qui, en ama
va etre charge d'examiner les attestations teurs cultives, applaudissent â un rcsullat
monumentales. Sur ce point aussi on e\itera heureux, n'imaginent point tout ce que ce
les exigences qui depassent le but. on n'impo- resullat suppose de connaissances, de pre -
sera point â un technicien Tetude ab.-tiaite cautions judicieuses, de soins attcn -
cJe fails complexes dont i l ne peut tirer au- tifs. Consolider un mur, retablir une
cun profit substantiel. On commence a etre voûte, remplacer des assises delitees, besogne
las, dans tous les domaines. de certaines facile jugeront les incompetents. Grave
for e r r e u r : i l s'agit tout au long d'une reprise de
^nations exclusivement livresques pour des
16 Prof. ALBERT GABRIEL
cette sorte de conserver â I'oeuvre ses qualites des monuments historiques. Comment et dans
propres et son caractere. Pas de superche - quelles conditions une telle doctrine peut -el-
ries, pas de pastiches. Rien de plus contraire le s'appliquer â la Turquie? A quels moyen?
au bon sens ou au bon gout que ces sortcs de doit-on recourir pour faire ceuvre utile et
camouflages qui pretendent donner â la res - definitive, en un mot comment doit - on tra-
tauration l'apparence du vieux. Que la re- cer le programme des restaurations futures
prise reste apparente et qii'on laisse au temps sans perdre de vue certaines necessites d'or -
le soin d'en faire disparaître les duretes. En dre pratique? On voudra bien reconnaitre que
somme un precepte doit etre sans cesse present vouloir decalquer purement et simplement
â I'esprit: on ne restaure pas un edifice pour un systeme occidental, en reproduire ici les
reproduire exactement ses lignes et ses de- rouages complexes et les organismes crees
tails d ' i l y a cinq cents ans ou plus, mais par une tradition dejâ longue, serait s'exposer
simplement pour arreter sa destruction. sa aux plus graves mecomptes : on risquerait
desagregatlon et ceci par les moyens les plus d'ajouter un service supplementaire â une
sinceres et les plus apparents. En bref il administration dejâ chargee sans avoir I'as -
s'agit de soins eclaires apportes â un orga - surance d'un rendement efficace. Qu'un tel
nisme vetuste dont on a le devoir de prolon- service soit actuellement inexistant, c'eit
ger la vie, aujourd'hui menacee. L'objet es- sans doute un bienfait. Et ce serait peut-etre
sentiel est done de le garder comme temoigna- I'occasion dans un domaine si bien limite, au
ge historique de la pensee architectural e et but si precis, d'organiser de toutes pieces un
non point de le transformer en une sorte de service turc parfaitement adapte aux fonc -
caricature en voulant ressusciter ce qui a tions qu'il doit remplir. Simple question de
disparu pour jamais. systeme et de methode. Mais avant de tracer
C'est lâ un exces qu'heureuscment on n'a un programme concret de I'organisme ))ro-
point jusqu'ici connu dans ce pays. 11 n'a jete j'enoncerai un dernier principe.
sevi que parmi certaines nations d'occident, I I me parait en effet que le service doit,
qui connurent parfois et des budgets trop des le debut, etre confie exclusivement â des
prosperes et des tendances exagerement ou Turcs. Je ne nie point, bien entendu que des
plutot pseudo-scientifiques. Mais i l faudrait specialistes etrangers ne soient capables de di-
se garder de tomber dans un defaut contraire, riger ou d'executer en tant qu'architectes ou
comme i l m'a ete donne parfois de le consta- ouvriers une restauration parfaite. Mais
ter. Restauration ne veut point dire rafisfola- je suis persuade que dans le cas particulier
ge hâtif, obturation d'une breche avec quel - leur tutelle n'est pas indispensable et qu'elle
ques pierres ramassees sur place, posees â peut presenter par contre de graves inconve -
la diable avec un usage modere de ciment. Le nients. Elle aurait pour effet, notamment, de
ciment dont le role est si important dans nos decharger les nationaux d'une grande partie
constructions actuelles doit etre strictemenl de la responsabilite qui doit leur incomher.
proscrit de toute restauration d'un edifice de On risquerait de reculer d'annee en annee le
moyen âge. Tout au moins pour ce qui est de fonctionnement regulier du service dans le
ses parties visibles. car i l est parfaitement cadre de la nation. I I ne s'agit point des
judicieux de recourir au beton arme pour se- travaux qui n'exigent ni des procedes nouveaux
courir une voûte defaillante, etablir un chaî- ni des techniques exceptionnelles, mais sur-
nage ou un etai. Mais dans ce cas on laisse- tout, â cote de connaissances solides et seri-
ra apparaitre nettement I'organe ainsi crec d.-^ euses, du desinteressement et du devouenient,
maniere â montrer francKement son âge et en meme temps qu'un profond interet pour la
!5on role: on inarquera ainsi qu'il n'est qu'une mise en ceuvre et la sauvegarde d'un patri -
sorte de prothese jugee indispensable pour moine national.
prolonger la vie du monument. Quittant les generalites j'appliquerai les
Tel est I'esprit qui doit presider. en principes enonces â des cas particuliers. J'ai
quelque pays que ce soit, aux restaurations fait allusion prcederament sans vouloir citer
A R .E S T A V R J T I O V I) E S M O N U M- E .V T S 17
d(-' faits pour »'atirister persoiıne. â de> re.-- son temps en relc\es et dessins parfaitemeiit
taurations malheııreuses. I I şerait ii'ius!o. ıl superflus: des croquis inlelligcinment tra
est vrai, de ne jıas signaler que d autres fu- ces, des j)!iotograpI)ies et surtout des details
rent ires correctement executecs. comme par techiiiqiies de la construction devr:;;pnt coiis-
exemple la remise en etat de la fontaine d Aiı- tiluer les elements e.ssentiels du dossier. II
met I I I â Stamboul. Mais, dans lous les cas. faudrait en effet que I'architecte envisageât
le chantier constitue en vue d'un travail de la realisation des travaux suivant les diffe -
termine s"est organise lıors du conlrole di rents corps de metier en' les repartissant au
rect des services publics et. le travail accom iiesoin en ])lusieurs campagnes. Le han est
pli, i l a pour ainsi dire disparu sans laisser bâti en niateriaux lies differrents et anterieu-
de traces. Les maitres ouvriers ont ete em - rement au premier coup de jjioche on devrait
bauclies pour d'autres travaux. d'un carac - jirevoir I'approvisionnement du chantier en
tere lout â fait different et nul ne tireva be ces memes materiaux. Cette besogne de res
nefice de leur intiation temporaire â un tra tauration traditionnelle executee suivant les
vail specialise. methodes medievales dont i l faudrait retrou-
ver et remployer les procedes exigerait une
Je suppose done que le Parlement ou le
main d'ceuvre qualifiee; on peut la trouvcr'au-
service competent du Ministere a decide I'ou-
jourd'liui encore en Turquie oij existent, as-
verture d'un chantier de restauration. â titre
sez rares i l est vrai de bons tailleurs de ))ier-
d'experience, et avec la pensee que ce chan
res el de bons marbriers. Leur nombre dinii-
tier type serail comme I'ecole d'applicalion
nuera de jour en jour par la force des clio-
des techniciens des divers ordrc- necessaires au
ses en presence de la modification radicale
pays. Pour pousser plus loin encore la pre
des techniques de la construction. I I est en
cision je choisirai dans toute I'Anatolie nn
core temps de saisir quelques uns de ces
nionument qui jiar sa qualite. ses dimensions
ustads et de les grouper en une sorte de cor-
Rt aussi parcequ'il a subi de graves alteintes
jiorafion des monuments historiques. com
du temDs. appelle des soiiis urgents et eclai-
me cela s'est pratique dans les pays d'occi-
rps. Je veux parler du plus grand des cara-
dent. Peiit-etre pourrail-on, au debut, dero-
vanserails de I'Anatolie, Sultan Han entre
ger legerement au principe exprime plus
Konya et Aksaray.
liaut et faire appel a un chef de chantier ou
On choisirait tout d'abord un archiiecte
contremaître etranger. de capacite particu-
Parmi les anciens eleves diplomes de I'Aca-
lierement eprouvee. I I faudrait. dans ce cas.
demie des Beaux Arts de Stamboul. en s'en-
que ce maitre-ouvrier ait de la Turquie et
tourant non seulemenl de toutes les garanties .
surtout de la langue tnrque. une connaissan-
fournies par les succes scolaires mais aussi en
ce suffisante pour exercer une influence di
enquetant sur les qualites particulieres aux-
recte sur les ouvriers places sous ses or -
quelles j ' a i fait allusion plus haul, le gout
dres.
le desinteressement. I I serait bien entendii
Et voici en somme tous les elements es-
effet que le jeune arcbitecte qui assume-
sentiels de la conduite normale du chantier :
••^it pendant quelques annees une charge
I'architecte a dresse son projet; i l a marque
difficile pourrait garder I'espoir de faire
avec nettete les pliases de la restauration.
ans son pays une carriere honorable repon-
I'importance. les qualites. les caracterisli -
^"t a .ses aspirations legitimes. I I rcce -
ques speciales des divers travaux prevus; i l
Y^it done une sorte de commission du Minis-
a aussi. et c'est un point tres important, eta-
^^re qui l u i confierait officiellement. tout
bli des devis rigoureusement exacts oû i l a
ahord, retablissement d'un proiet coniplet
prevu et evalue au cours du jour le prix des
restauration. Projet qu'il ne s'agirait
deblaiements. des reconstructions. des
point de rediger â la bate apres un href exa-
achats de materiaux. des depenses de main-
'"en du monument, mais qui exigerait au
d'cpuvre ou de transports. Toutes les pieces
conlraire une etude directe et app'rofondic do
de ce projet ont ete soumises â I'examen des
etat actuel de I'edifice. Inutile de perdre
18 l'roj. ALBERT GABRIEL
services centraux qui out examine et juge le tan Han qui s'eleve au milieu d'lni village
bien-fonde de demandes en s'eniourant de lous n'offrant aucune ressource ])reci-,ement pav-
les renseignemenls utiles: cousultatiou de ceque la Farchitecle charge du chantier de -
spcialistes, examen de photographies justi - vrait coustituer sur place et organiser de ma-
ficatives, peut-etre meme visite sur place. Le niere satisfaisante ses equipes d'ouvriers. H
travail est done definitivement decide, les pourrait lui-meme elire domicile â Konya ou
credits accordes, les ouvriers et les chefs
â Aksaray et se rendre plusieurs fois par se
d'equipes sont reunis et diriges siir les lieux,
maine sur le chantier oû parfois i l şerait con-
le chantier est ouvert.
traint par certaines difficultes surgies, de
Comment va-t-il fonctjonner? N'imagi- demeurer pendant un temps plus ou moins
nons point une ruche bourdonnante analogue long.
â un de ces grands chantiers de construction
Organise de maniere scientifique sui-
modernes oû Thomme deviant de plus en
vant une methode rigoureuse, avec les res-
plus mecanicien ou machiniste,' oû fonction-
sources du pays et un personnel turc, sauf
nent â I'electricite les malaxeurs et les r i -
peut-tre une exception, ce premier chantier
veteuses. Rien de semblable i c i . Meme le
n'aurait pas comme unique objet la restaura
terrassier creusant une tranchee pour recher-
tion modele d'un des plus beaux monuments
cher le sol ancien devra etre attentif i la
turcs de FAnatolie. I I devrait etre une -sorte
moindre trouvaille. Un element en ap])a -
d'ecole pratique des restaurateurs. On n'exis
rence informe pourra fixer les restitutions
gerait done nullement un travail rapide mais
d'une partie disparue. Le charpentier qui
on se montrerait tres severe sur la qualitc du
etablira les etais ou les cintres des voûtes, le
travail. Ainsi les groupes d'ouvriers qui au-
tailleur de pierres appareillant les voussu"
raient collabore â une besogne severeni'.înt
res, le maçon qui les mettra en nr uvre seront
contrölee seraient des chefs de chantier qua
tous dans I'obligation de travailler lentemezit
lifies pour des travaux futurs. De jeunes ar-
parmi des elements vetustes, ^ouvent disjoints
chitectes, choisis parmi les eleves de demle
et en equilibre precaire. On conçoil que
re annee de FAcademie des Beaux Arts, visi-
dans ces conditions le role de Farchitecte
teraient ce chantier, le verraient en fonction-
lui-meme soit tout different de celui de son
ntment, comprendraient sa methode speciale
confrere qui a conçu Un grand edifice ino-
et ses exigences. Et ainsi, d'annee en annee,
derne et en dirige Fexecution. Alors que ce
s'enrichiraient de nouvelies unites ces ve-
dernier ne visite le chantier qu'a certains in-
ritables corporations d'architectes, de contre-
tervalles puisque tout est prevu sur le plan,
maîtres et d'ouvriers capables de satisfaire
lorsqu'il s'agit d'une restauration de monii-
aux demandes et aux besoins du pays. Telles
ments historiques, la part de Finattendu est
sont les grandes lignes d'un projet auquel
considerable et i l n'est pas de jour oû ne
j ' a i depuis longtemps reflechi. S'il est un
se posent des problemes nouveaux, conse -
cas 0Û i l faut savoir se garder de solutions
quences de difficultes imprevues. Done i l ne
rapides et expeditives c'est bien cehn-lâ.
suffirait point que Farchitecte vînt de temps
Certains monuments si malades qu'ils app"--
â autre jeter un coup d'ceil sur la marche de?
raissent sont abondonnes depuis bien long-
travaux. Certes, sa presence continue n'est
temps, lis sont encore assez robustes poui
pas indispensable, mais i l doit faire sur pla
atlendre quelques annees la bonne et belle
ce des visites frequentes et prolongees. S'il
solution qui leur assurera une sauvegarde
n'est point obligatoire qu'il demeure sur le
definitive. Ainsi le programme dont j ' a i ex
chantier-meme comme le maître-d'oeuvre du
pose les grandes lignes ne devrait entrer en
moyen age, tout au moins doit-il sejourner a.
realisation que sur une echelle reduite et, a
proximite et pouvoir en cas de travaux par-
defaut de I'exemple que j ' a i choisi et qm
ticulierement delicats rester parmi ses hom-
me parait le mieux approprie, sur un aiître
mes pendant des jours consecutifs.
edifice notable, de meme style et de meme
J'ai pris â dessein I'exemple de Sul - decor. I I va sans dire que la conception ex-
REST AU RyiT I ON D E S MONUMENTS 19
Cette mosquee est un monument archeo- pact plus fin dans la construction du Yechil
logique reste au fond du bazar d'îznik et qui Djami et qu'il disparaît completement dans
presente aujourd'hui 1'aspect d'un squelette celle de la mosquee Mahmoud Tchelebi.
de quatre murs. Sa situation est bonne. Lors Ce mesdjid est I'un des plus anciens
des fouilles qui ont ete effectuees en 1935, monuments en pierre datant de la periode des
par le Dr. Schneider au nom de I'Institut al- Turcs ^Ottomans et ayant consei ve son epi -
Icmand d'archeologie k Istanbul les
graphe.
fondations principales de la mosquee
On pent voir sur cette ceuvre les ca-
ont ete ' mises au jour, â 2 m. dc j)ro-
racteres du style de Bursa et de I'ecole d'lz-
fondeur k tpartir (du niveau actuel 'du
nik. Le batisseur est un certain Hadji
sol. La mosquee a ete construite en forme de
E z i n b e y fils de Mahomed. On en
basilique, la partie superieure en bois. Voici
ignore I'architecte. D'apres I'epigraphe elle a
les modifications que les turcs y ont appor-
ete construite en 734 de I'hegire - 1334 de I'ere
tees au X V I e siecle.
chretienne, soit quatre annees apres la con-
1 — Un autel a ete construit. Certaines
quete d'îznik, pendant le regne d'Orhan
fenetres ont ete obstruees et certaines autres
Gazi.
retrecies, afin de dornier plus de solidite aux
murs. 3 — Le Mesdjid, le Mausolee et I'Imaret
2 — Les colonnes qui separaient les co de Hadji Hamza (Fig. : 12-13)
tes et la partie centrale ont ete enlevees pour
(l'an 746 de rhegire-1345 de I'ere chretienne
etre remplacees par des grands arcs, ce
de I'ere chretienne.
qui a permis d etablir ,une parfaite commu
nication entre les trois parties. Certaines raisons nous determinent â ci-
ter ici cette ceuvre qui n'existe plus aujourd'
3 '— Un minaret a ete ajoute.
hui. Nous ne possedons aucun detail quant â
Ainsi que ceiâ est remarque sur le plan et son epigraphe et son architected Nous sa-
sur la coupe ci-annexes,ces parties s'y trouvent vons seulement que le mausolee avait ete
representees separement. Les dessins de Cor construit dans un style rappelant celui des
nelius Gurlitt ont ete egalement inseres afin seldjoucides, avec une toiture conique en
de servir â la comparaison. forme de coupole. ; . ,
Tcharchi mesdjidi : (Fig. . - 9 - 1 1 A ) La construction de cette ceuvre a ete
comandee par H a d j i Hamza Ibn
L'an 734 de I'hegire - 134 de I'ere chretierme
Erdenchah {ou Erdemchach) k un ar-
Cette mosquee est un edifice construit
chitecte nomme H a d j i A 1 i qui I'a bâtie
dans le bazar d l z n i k sur un plan carre, au
en l'an 746 - 750 de I'hegire, 1S45 - 1349
tambour eleve, au plafond voute et ayant
de 1 'ere chretienne.
un endroit dit son cemaat mahalli.
4 — YechU Djami (Fig. : 14-31>
La partie exterieure de la construction
est en moellons, et la voute est en briques. l'an 780 - 791 de I'hegire - 1379 ; 1390
La couverture de la coupole est en briques ap. J. -C. ^,
plates. Le tambour qui supporte la coupole
Cette mosquee est I'un des edifices ayant
est divise interieurement eu losanges et
une place tres importante dans I'histoire de
fortifie fi I'aide de quatre contreforts trian-
I'architecture turque. Construite sur un plan
gulaires disposes sur les quatre angles exte-
rectangulaire elle possede une colonnade, a-
rieurs. Le centre de la coupole a ete eleve sur
joutee k I'entree principale, pour son cemaat
la surface superieure du tambour et Ton &
mahalli. Les elements architecturaux et la
essaye de reduire au minimum le norabre
perfection technique qu'elle possede sont di-
des contreforts obliques lateraux. Mais i c i ces
gne d'etre qualifes de chef-d'oeuvres paruai
contreforts sont trop saillant. Nous constate-
les oeuvres de I'ecola d'lznik du style
tons que cet element technique prend un as-
Brousse. La main d'ceuvre est magnifique. La
/. E^S (E U V R E S AR C II ,1 T EC T U R yl i İS 23
partie exlerieure est recoiiveite de pierres chapiteux composiies. L'usagc de ces clia-
jauııâtres taillees et les chambranles aiıtsi J)itaux moiiire la valeur que les turcs attri-
que les chapileaux sont ornes de stalacti buaient aux anivres arlisliques et la graiido
tes et oııvres en marljre. lolerance doiU ils faisaient preuve.
La mosquee a cle conslruiit sur 1 ordre
L'endroit reserve anx rctai-daiaires esi
de T e a n d a r I i İ b r a h i m V a c li a.
erne de colonnes antiques de porpliyre vert et
un des vezirs du S u 1 t a n . l i e y a z i d l l .
de gres.
(an 902-905 W.) Ce qui est remarquable dans
Le minaret est reconvert de faiences et cetle oeuvre. c'esl son niinarel. contigu an
la ceinture est en ])iece unique et Ires ori- mosolee et coiis(!-uil indejiendamnient de la
giiiale. mosquee. (rest un beau niinarel. bâti a\ec des
L'arcliitecte ne s'est pas soucie de syme- briqnes rouges â couverle. Les ])roj)ortio;is
trie dans les details secondaires des elements sont beaucoup plus j>er])endiculaires et regu-
architecturaux. Des motifs isoles el des orne- lieres. La mosquee en question est Fune des
ments ont ete realises afin d'eviter les formes a'uvres architecturales delruiles lors de I'oc-
monotones susceptibles de fatiguer i ceil. Cet ciipalioii lielleniqiie. Acluelemeiit elle esi
aspect asymetrique, loin d'etre une mauvaise en mine. J^e mausolee est un monument en
particularite represente le resullut d"une iogi- j)ierre el â cou])ole. sans e])igraplic.
que digne d'etre etudiee ires attentivemeiit et
6 — Mosquee Muluiioud Tchelebi
qui repond aux conceptions arlistujues moder- I Fig. : 3.) - 331))
nes. L'an 846 de I'Hegire - 14 12 de Fere cluetienne
Les proportions architecturales lelles Cette mosquee est I'une des dernieres
que les lignes perpendiculaires y sont un creations les plus parfaitcs de I'Ecole d'lznik.
Peu grosses et courtes: toutefois, les formes
Elle est un modele rcdnil dii Ycchil Ujumi.
horizontales sont plus liarmonieuses et plus
Mais:
proportionnees. On constate q-'.e les propor
J — La coLipole ne com\wT\i: ]>us les
tions de volumes ont atteint un degre extra
menes contreforts, ajontes pour
ordinaire de perfection apres ces premiers
enipeclier le tambonr de s'om rir.
essais. 11 importe done de considerer ectte
2 — Le tambour de la coupole esl
ceuvre remarquable. avant d'etudier les (Ci."
abaisse.
vres de Brousse.
3 'L'aspect exterieur de la coup(de
D'apres I'epigraphe, cette mos -
est plus bas qu'une demi-spliere.
quee a ete commandee en I'an 780 de I'he-
4 — Le centre de la coupole a ele abais
gire, par T c a n d a r 1 i r i a y r e i! d i ii e
se dans I'interieui- du tambour.
pacha, vezir de sultan Mourad I , â l'arclii
tecte Hadji M o u s s a, qui I'a terniiiiee . ajoute â la coupole.
en Tan 794 de I'hegire. soit dans 11 ainiees. 5 — L'endroit reserve aux retardataires
Les caracteristique de rfEU\re, doiment et les coniiches superieures de la
I'lnipression que Tarchitecte Hadji mosquee ont ete construits sur un
Moussa etait un artiste oviginairc de meme niveau, ce qui a evite une
^ighde ou de Karaman et qui a subi Tinflu- difference de nivellement.
e»ce des ecoles de Sivas et de Mg/tde de I'ar- 6 — Le minaret s'eleve au dessus de la
clutecture Seldjoucidc. toiture sans avoir bri.se les conii
ches.
^ — La mosquce et mausolee de
7 — Sur les coupoles on a laisse des vi-
C/ieich Koutheddin I Fig. : 32-32 A )
des inutiles el des cavites en forme
XVe siecle Ap. J. C. de lanterne.
C est une petite mosquee â loiture. Les S — Les ornemenls sont plus simples
murs sont en pierre tail lee. L'endroit reser et les lignes droiles sont pre-
ve aux retardatailes â trois colonnes ct â ponderantes.
24 S Aİ M Ü LG E N
9 — Les proportion de minaret out mais ils" n'ont pas subi l'influence byzantiue.
pris une forme plus perpendicu- Car l'edifice entier est une oeuvre turque. L e-
laires. pigraphe existe mais i l est incomplet. Sous la
La main d'oeuvre est egalement sol ide coupole i l y a deux tombes dont on ignore les
et soignee. Le minaret a ete construit avec occupants. La croyance populaire les attri -
des briques vernies â couverte, en couleur bue â Sari S a 11 i k.
unique bleu turquoise.
9 — Le mausolee Reihan
La mosquee possede une pierre frontale.
debut de X l V e siecle (Fig. : 41 - 43}
C'est un certain M a h m o u d T c h e l e b i
Ce mausolee est situe hors de la porte
de la famiUe T c h a n d a r 1 i 1 a r qui l'a
de Yeni Clıeliir et â une distance de 260 m.
fait construire pendant le regne de M o u -
des enceintes. Nous n'avons pu trouver nui
r a d n , en 1442. On en ignore l'architecte.
le part un renseignement quelconque au su-
7 — La mosque et le mausolee Echref-i-Roumi
jet de ce mausolee. Cette ceuvre est particulie-
X V l e siecle (Fig. : 34-38)
rement remarquable. Malgre qu'elle ne pre -
Cette ceuvre architecturale est actuelle- sente pas une grande valeur architecturale, elle
ment en ruine. Pendant l'occupation Helleni- possede des particularites bizarres qui lont
que, lorsque İznik ,a,ete detruit, !a mosquee fut qu'elle doit faire I'objet d'une etude â part.
la proie des flammes; i l n'eu reste plus que le Le monument en question qui a des rap
minaret en brique. Ce dernier, qui est le re- ports au point de vue de similitude avec les
sultat d'une main d'oeuvre tres soignee et qui autres monuments qui existent dans la vilie
comporte des ceintures de iaiences, ' se differe beaucoup par son architecture et
malgre qu'il soit haut, presente des sa construction.
grosseurs idisproportionnees dans le som- 1 — La coupole est relativement basse.
met, dans le fpetek et dans ie baicon. Les 2. — Le tambour de la coupole est tres eleve
mausolee et du couvrent etaient en exterieurement et iuterieuremenl. 3 — LUt
bois. Ce qui a sauve le minaret de est construite, avec des moellons et d'une roa-
1 incendie c est que ce beau monument n est niere irreguliere. 4 — Les briques forment
contigu nuile part et presenle I'aspect ü une deux rangees disposees sans soin. 5. — Les
tour independante du mur de la mosquee. arcs des fenetres sont circulaires el construits
I I existe certaines oeuvres oû le mina en jpierre. 6. r— Les allonges en briques for
ret est independant de la mosquee. Nous pou- ment deux rangees, interrompueo par deux
vons citer comme exemple la mosquee C h e i h grosses rangees de pierre. 7. — Le rapport
K o u t b e d d i n et la mosquee 11 u s - au point de vue architectural, eiitre les di
t e m p a c h a â jbapandja. Les faiences et mensions horizontales et les dimensions ver
les ornements de cette derniere etaient tres t i c a l s n'est pas forte, la hauteur est beau-
importantes. coup plus dominante. 8. — Les angles inte-
Les tombeaux qui se trouvent dans le rieurs sont en forme de trompe, aigus el ar-
cimetiere de cette mosquee seront decrits rondis. 9. — Le tambour de la coupole est
dans le chapitre des pierres tombales. arrondi â I'interieur et non divise. lU. — Les
axes des fenetres ne sont pas soignes. 11. —
8 — Ustu Atchik Kunbedi
Les ornements en couleur qui se trouvent â
debut du XIVe siecle (Fig : 39-40}
I'interieur sont en forme de fresque.
Elle est situee dans les chan^ps hors des Devant toutes ces differences ont pent
enceintes d'Iznik et de la porte de Lefke. supposer que cette oeuvre a ete realisee par
C'est une oeuvre qui se compose d'une coupole des ouvriers byzantins diriges par un contre-
et de quatre supports qui la soutiennent. La maître turc.
forme de la construction est celle des pre 10 — Le Mausolee de Tchandarli Hayrettin
miers edifices turcs-ottomans.
Pacha (Fig. : 44 - 49)
Les arcs ont une forme circulaire L'an 780 • 800 de I'hegire;' 139
7. E jS (T. U V R E S A R C II .1 T .E C T V ] \ A L S 25
Cette oeuvre qui n'est pas tres remar A'ous retrouvons les lombes des mem
quable au point de vue architectural, n'en bres de la famille T c a n d a r 1 i , dans leur
propre mausolee, dans le cimetiere de la
est pas moins un monument possedani cer-
mosquee Clıeich KoıUbeddin; ainsi que dans
taines particularites. Mais les pierres torn -
le caveau de la mosquee Melımcd Tclıclehi.
bales qui se trouvent â l'interieur sont des
La plujjart des pierres tombales ont ete eas-
pieces vraiment magnifiques.
sees lors de Toccupalion ennemie, mais
11. — Mausolee et imaret cTlbrahim P'icha tous sont des pieces ayant leur valeur uu
(830 H . - 1427 ap. J. C.) (Fig. : 50 - 52) point de vue de forme et â celui d'arl. Les
pierres tombales de H a y r e d d i n p a
Ce mausolee qui n'a aucune imporlance au
c h a , de A l i p a c h a et d'İ b r a h i nı
point de vue architectural, n'est pas non plus p a c h a en particulier sonl des oeuvres sans
une piece soignee au point de vue de cons - pareil laııt au point de vue d'ouvrage qu"â
truction. La façade se trouve etre gâtee par celui de Tart calligraphique.
suite des reparations. I I n'y a que les pierres
La plupart des pierres tombales qui se
tombales qu'elles renferme qui presenlent
trouvent reunies dans le depöl du mıısee ins-
quelque valeur. L'imaret a ete egalement de-
lalle dans l'imaret de Y a k o u p T c lı i c b i
truit.
sont des ])ieces originales. Les deux lombeaux
Le mausolee, renferme les restes de: qui se trouvent dans le .scj)ulcre de la mos
1 — AhmetPacha fils de H a 1 i 1 quee Lcherfi Koumi sont des j)ieces tres inı-
P acha decede au mois de Chevval, de portantes malgre qu'elles datent du XVİlle
I'an 832 H . siecie. Les photographies (|ue nous ajoutons
2 — Ib r a h i m P a c h a fils de au texte demontrant tres clairement l'inı -
H a i r e d d i n e P a c h a , decede en I'an portance au point de vue de la richesse de
843 H . motifs et d'ouvrage de ces pierres qui pen-
vent servir d"exemple pour prouver que l'in-
3 — Fatma H a t u n , fille de İ b r a -
fluence de tulipe el de baroque qui s'inlro-
'> i m p a c h a decede cn I'an 843 H .
duisent dans la conception turque de Tart
4 — S a i d e , deced6 en I'an 847 H. classique ont ele bien assimiles et naliona -
12. — Mausolee de Halil Pacha lises.
(859 H . - 1455. ap. J. C.) (Fig : 53) Si nous examinons attentivemenl les
Le Mausolee est construit dans le bazar. surfaces des murs de la tour qui se trouve â
La façade est en pierre taillee. Le I'extremite de l'espace situe entre la porte de
monument ne presente pas une grande valeur Yenichehir et du lac, nous verrons des pier
architecturale. I I est recouvert d'une toiure res surmontees d'inscriptions. Ces pierres
26 S A i M V L G E N
sont les chapitaux des catafalques seldjouci- niosquee 'de Brousse a etc ajipliquce pour la
des. Mais ces derniers se trouvent disposes sur premiere fois.
une façade d'ııne raideur. redoutable dont la
l a construction qui comporte une ran-
vue necessile des jumelles et oû ils out etc
gee de pierres de taiile et trois etages de Im-
disposes par les Byzantine, lors des repara
ques a ete realisee tres attenlivement.
tions qu'ils y ont apportees.
Trois rectangles occupeiit les trois co
Ces tombes ajjpartiennent sans con teste
aux turcs seldjoncides qui vivaient â İznik, les de la grande cou])ole principale. Ceux
entre 1081 et 1097. du cote Nord et Sud sont recouverts de lar-
ges arcs indentiques et celui du cote ouest
]-!• — Medresse de Sulcimun pacha
par deux plus ])etites couj)oles. Devant la
Debut du X I V e siecle I Fig. : 62 - 64 )
porte principale on voit la partie voûtee üvec
Ce medresse delabre se trouve dans le
coujjole et colonnes soutenue par des colon
quartier de Maltepe. C'est un edifice dout le
nes et piliers. Les chapiteaux sont de belles
plan est en forme de U et qui est dispose
oeuvres turques.
de maniere â paraître symetrique. vu de I'ex-
terieur. I I comporte 11 chambres et la salle Au dessus de la grande coupole centrale
d'etudes est installee au centre, inclince vers on remarque une grande ianterne disposee
un cote. Nous constatoiis que dans le vesti - pour assurer I'aeration et le degagement des
bule, les piliers sont totalement remplaces par fumees.
les colonnes. Les arcs et tous les autres Le diametre de cette coupole est de JO
details presentent les caracteres tuics. La m. 30 cm. L'imaret ne comporte pas des four-
construction qui n'est pas tres soignee n'a neaux fixes en pierre. I ! est certain que de
pourlant subi I'influence d'aucun element ct- nombreux brasiers et fourneaux portatifs ont
ranger. L'oeuvre a ete realisee par Suleiman ete eonstruits dans I'immeuble et que des
pacha, fils de 0 r h a n G h a z i . C'est le cheminees speciales pratiquees sur la cou -
premier mdresse turc ottoman. pole servaient â degager la va])eur et la fu"
15 — L'imaret de NilujerHaloim mee.
digne d'etre etudie aussi attentivement que C'est nn bain double sans ejjigraplıe
le Ycchil Djami et I'imaret de Nilujer H<i • sı.-; en face de la mosquee Mulnnoud
toun. L'edifice ayaiit ete idetruit depuis long - Tchelehi. La jjarti destinee aux cou])oles est
temps n"attire j)as I'altention de tons les pas- plus petite et plus vicille, tandis que la yiw-
sants. tie destinee aux bains est plus neuve. La for
K 1 i n g ;li a r id \ dans son 'livre inli- me du plan Idemoiitre clairement cette diffe
tule Tiirkischer Badcr, s'esl Jonguement arrete rence. La dale de conslruclion n'est pas
sur cet immeuble et en a trace des croquis. coiniue exactement. La partic pour lionmies
Seulemenl i l s'est trompe lorsqu'il a vouhi est plus elevee, large et spacieuse. Les
fixer les bases de circulation de cette ffiuvre. nnirs sont en moellons jnais d"un tra\ail soi
Nous les avons explique et compare â I'aide gne. Les cabines ])our se desludiiller sont Uev
des chiffres que nous avons ajoutes sur notre elevees. tandis que les aulres jjartics sont
plan. D'apres le plan de Klinghardt, Ten - beaucoup ;plus basses et etendues. Le plan
droit N . I . est un reservoir ,d'eau et non une n'est j)as synietrique. La j)arlicularile la plus
entree. Quant au N . (IV, al a ete tonstniit importaiite de cetle crnvre reside dans les sla-
pour etre utilise comme entree et non com lactites des pendenlifs de la coupole dans la
me une salle de bain. Les autres parties sonl partie pour liommes. I I ii"esl jjas possible de
des cellules. ^Toutes les façades de ces cellu voir cette meme forme sur une autre o-nvre.
les existent aujourd'hui ainsi que des formes Les domes de clialeur presenlent, vues de
tres remarquables qui prsentent des partiou- Fexterieur, une forme conique ajiplalie. Dans
larites sur les coupoies. Cet imeuble doit Finlerieur de VArialolic. les (I'uvres arcliilec-
avoir ete construit au X I V siecle. I I presente furales ayanl siiivi la tradition seldjoucide, i l
des ressemblances avec les stalactites du Ye- est possible d'y trouver les memos formes.
chil Djami. Nous pouvons, sans trop d"erreur. Ce systeme a cte pratique jusqu'a la fin du
compter cette oeuvre parmi celles de I'ecole löeme siecle. sans toulefois ajtparailn.' A
d'lznik. L'immeuble fut le bain d'un palais Istanbul.
ou d'un hotel particulier. E I i y a T c l i e-
I ebi ne Fa pas mentionne dans ses 19 — Le grand Hdnwm
voyage, ce qui renforce cettc derniere suppo
XVIe siecle I Fig. : 90)
sition. Au point de vue de J'histoire de Fart
turc, i l est necessaire de faire des recherches Cet immeuble a ele delruil ])endanl
sur cette oeuvre et de Fetudier â fond. Fincendie diznik. Actuellement il est nlian-
donne et en ruine. I I presenle une forme
18 >— Eain de Hadji Hamza symetrique, comme le hamam double; on
ignore la date de construction.
XVe - XVIe siecle (Fig : 85 • 89)
Bibliographie
G. K a q u e I t e. Einc Kmchiiaıi.yCİıv pidilicalion scienlifique est de doiiiicr au
U'ükj • ıırhundc aus der Lhodsc/ıa - zcil o.st- lectcur une j)ossil)ilitc de conln'ile a chaqin:
Turkeslıın. (Lıınds Üıüversilets arsskriit. N . instant. C'est grace â ce procnlc que ic i'rol'.
F. Avd. I . 13d. 26. N . 2) Luud - Leipzig. 193Ü. G i c s e a pu dccouvrir cer'aincs encurs
dans la maniere de lire et dans la li.iduction
Un tout petit livre de vingi qua'.re pages
de fauteiu- et a jniblie en 1931. une iioiivellc
de G. H a f{ u e t I e. orientaiiste suedois con-
traduction de ce document de Wakf. avec dif
nu surtout par ses diffcrentes etüde.-- piıüo-
fcrentes aiuiotations d'ordre lingiiislique et
logiqucs sur le Turkestan Oriental, nov.6 don-
liistorique \ Ungarischc jdhrbulclicr. Band X l ,
ne, non .seuleıııent un document de philologie.
Heft, 3. S. 277-283). Dorenavani ceux (jui
mais. ce qui esi plus important, un docu-nent
desirent lire celte petite bi'ochure de (J. H a-
liistorique. ou plus exactement, un dccunıenl
quette ne jJOurraieiU se dis])eusei- de la
de W' akf. Ce charte. Yarlig. redige â Kaclıgar
lecture de Farticle de F. G i e s e.
(1073 de l'hegyre) au nom de A b - nl -
G İl â z r Y u I h a r s B a h a d u r H a n. Les corrections faites par l ' \ G i c s e
sonl jjresque enliereinent justifiees. .Si Ton
' 1 s de A b d u l l a h H a n . indtque
jiarcourt allentivement le fac simile dii do--
qu'un Vt'akf familial a ete constitur en fa-
cument. on remarque immediafenu-nl Ics
\eiir de S e y f u I I a h be y T c h o u r a s.
mots sur la lecture desquels, IÎ a q u e I t c
un de .<;es grands dignitaires. Le Han qui
s'est trompc. Toutefois. F. G i c s e aiissi
commence dans son Yarlis:. pa.- s"adresser
n'a pas ele exempt d'erreurs dans cejlains
n tous les fonctionııaires de Letat pour leur
mols. Par exemple i l a mal comjjris, ainsi tpie
dire qu'il a fait don d'un canal d'irrigalion â
B a q u e 11 e. le sens du mot • luchinwt • ipd
S eyf u1 1 a h Bey T c h o u r a s. en
est pourtant une expression fort conmie de«
recompen.se a ses multiples services, declare
persoiines qui s"occu))ent de Fhisloire de
avoir conseiUi a ce que le canal en queslion.
I'iran et de I'Asic Ceiitrale. I I n'esi pas sans
•soit transforme en Wakf ainsi que le terrain
inleret. je suj)pose. de donner ici quelques
delimite qui est d'ailleurs la propriete du
details sur ce mot qui a suscile rccennneni
susnomme et ordonne qu'aucun impot ne
tant de conlroverses pour avoir ele hi dans
- soit perçu sur ce \^'akf constitue au profit des
le texte de Ogliouz-iulmc juiblie par B i z a
descendants. N n r et B a n g - R a li m e 1 i. Ce qui est
parliculierement difficile dans la publication
Apres avoir parle dans son introduction,
des texles de ce genre, c'est d'ailleurs le coin-
de Wakf en general et de la nature de ce
mentaire de telles expressions.
document. Fauteur publie le texte en caracte-
res arabes et une transcription en caractcres D'apres le Prof. P. P e 1 1 i o I. Ic mot
Latins de ce dernier, suivis dune traduclion tuchiimd signifie (fonctionnaire) en langue
en allemand. La traduction se trouve en- rnongole. Le fameux dictionnuirc Chinoit -
richie d'annotations renfermant des rensei- Ouygour, temoigne que ce mot, etait employe
gnements utiles au sujet de certaines expres egalement chez ces derniers. Ce mot qui, .selon
sions ou certains noms geograpluques cites B o u d a g o f (Vol. L P- 396) figure dans e
dan.s le texte. Enfin, une reproduction plio- dialecte de Kazan, etait employe comme tu-
tographique du document permet de contro" chiiniel pendant la derniere moitie du XVe sie-
ler la maniere de lire de I'auteur. D'ailleurs •cle ! Toung pao. 1930. P. 37] ce qui est, d'ail
la condition principale de toute oeuvre ou leurs confirmc par R a d l o f f ( [ H . 1.591).
30 BIB LlOG R A I' H I E
tfurs oııl ])Ourlanl reussi â lire eorreclcnıeni. ]»!et e( cpıi a l)eaucouj) de defauls au point
Par exemple les mols aymak,Hurlchiıı,Taua<iji, de vue d'inierpreialion des cxprt'ssfon hislo-
âmel-dâr, mlr-âh, Keuk-hachi. Kelanter ont riques, n'esl pas non plus convenablemenl
ete interpretes cl"une ınaniere tres siın])!iste et lra\ aille, au point de vııe de la diplomatique.
eıı partie faux. Par ailleurs le passage final Pa description exlerne du document est tres
dil texie ou i l est explique que le Vakf coııs- superficiel. et la critique interne a ek- j)res-
titue a ete exemple de certains impöts. con- que totalement nc%îigee. Or. İÎ rtait necessai-
tient quelques noms d'impots qui, loin d et.-e re d etablir des eomjiaraisons avec des do -
expliqucs en detail, certains d'enire eux u ont cnments .similaires emananl des cliancelleries
pas pu etre correctemeiit dechiffres. ce qui a des differents elals i(,rcs conleniporains on
eu naturellenient comme resultar, une tra - ])rccedenls et de metlre en evidence les d i l -
duction erronee. I I est cartes enomiement dif fcrenles parlies que le document comporle
ficile de determiner la nature de certains de au point de vue de style el de contenu c! les
ces impots. Pourtant. certains autres pour - priucipes oi)serves depuis la formüle Initiale
raient, sinon servir â donner de nouveaux jna- jusqu'a la fin. Depuis |)lus d'ım siede, des
teriels et de nouveaux resultats. dii moms documents similaires conceruant Tepoque des
etre suffisamment expliques â la lumiere de jiiianids. la Horde d"Or et la Ci imee ayant
differentes etudes faites jusqu a preseni. 1! fait I'objet d'mie ])ublication assez aboudan-
şerait absürde de consulter des oeııvres pla le. une telle analyse, meme superficiellc. elait
tes doııt la valeur est trop douteuse. tel les cpıe aisenient realisable. En effet ce document
le dictionnaire tchagata)' de C lı e i c h a ete redige d'une maniere conforme aux
Suleiman. et le dictionnaire persan de traditions de chancelleries, observees dans
S t e i n g a s s. pour essayer d'expliquer les les etats Djengiiizidcs et dans les autres corjis
expressions Iiistoriques rancontrees daııs de politiques. ayant poursuivi la ineme traditioi
pareils lextes anciens. Pourtant, des expres tels que les Djclayerites. les Tiniourides les
sions telles que r-i^ et ^hA P''' Karakoyunlu. ies Akkoyunhi, les Safevides.
ete sans faire lobjet d'etudes. d'ailleurs les Timourides des Indes. les Clıaybâniles el
incompletes. Par ailleurs. le veritable sens de les Etats successeurs de la Horde d'Or. Par
certains impöts cites dans ce *exte aurait pu exemple la formüle initiale qui est Ires im-
etre explique d'une façon plus satisfai.~ante. ;iortante au poiiU de vue de diplomatique
grâce aux etudes faites sur les Yurliii de l'e- ])0urrait etre comparee aux inscriptions et
poque Mongole. de la Horde d"Or et des aiix Yarligs emanant des cliancellerie des
Hans de Crimec. Neanmoins. i l est imnossilde -Aîongols [Voir M . G. D e v e r i a. Noh's
de se faire une idee de la nature de telles d'e/ngrap/ıic moriiiole-chinoi'sr. Paris 1897]
expressions tant que les sources iiistoricpies. ainsi que des llhanides [W. K o t w i c z .
soit les clironiques. les documents officiels. Forrnules intiahs des documfliils mongols aux
toute sorte de documents litteraires concer- Xfffe et X/Fe S. Rocnik Orienlalistyczni. To
»ant les etats turcs du moyen âge ne seraienl me X . P. 131-157! 19341. I I est naturel que
pas etudiees methodiquement et au point de nous voyojis ici une forme islamisce de I'an-
^"ue d histoire juridique et financiere. Com.me cienne formüle, ainsi qu'il est pour fous le.?
nous possedons. sur les mots^ ^-^^^h. etats lurcs-musulmans. L'on peut remarquer
îe meme carâcferistiaue sur les documenls si
'^'Ij^^ainsi que sur certains noms d'impöt.^.
milaires concernant les etats que nons avons
de nouveaux materials -et de beaucoup jdus
ciles plus hant. Toutes ces questions qui
"ombreux par rapport â ceux connus jus -
concerneut la diulomatique out ete mallieu -
â present-il şerait possible de les e.xpliquer
reusement negligees dans la brochure de Ra-
comme i ! convient. .Mais nous sommes forces
ouelte. Or. afin que des etudes serieuses con
de reserver cette tâche pour une nouvella oc
cernant riiistoire turque medicvale et mo -
casion, afin de ne pas trop depasser le cadre
derne puissent etre realisees, iî est d'une ne^cs-
cette petite analyse critique.
siie capilale que des sciences auxiliairc.- soient
Ce document de ^ akf qui esi tres iucom-
32 n / JJ I I O G R^A P H-J E
creûes le j)lu.s töl ]jossibU'. La diplonıa'icjue (|iiet(e nous donne dans sa broeluire csl suili-
est. â ce sujet, uııe discipline ])lııs im]joi'tan- sament belle ])our penneltre de conlroler
te rjue la iiuinismatique. On de\ lait obser\ L-r aisement le document, exceple le ca -
ces ])oiııls dans la mesure du possible lors de diet du souverain qui n'est pas bien
la ])ublication des documents d'une importan lisible. I I y a la un grand service
ce et d'nııe raretc egales â celics que re|)rö- â rendre â la science â cor.dilion de i)U -
sente le document public par l^aquelle afin Idier une nouvelle pdition de ce ])recieux do
(pie la diplomatique turque puisse etre cons- cument de Vakf ajjres avoir corj-igc les fautes
lituce dans un avenir proche. de lecture, apres avoir lra\aillp d'nne m.^-
niere methodique sur les lermes liisloriques
Neanmoins nous iie devons ]),is nier que
du texte ainsi que nous avons essaye d'expH-
cette brochure, aussi bien que Faiticie du
quer et avoir complete les manques d'ordre
Prof. G i e s e constituent, malgre toutes
diplomatique que nous venons de signaler. Et
ces critiques et toutes ces reserves, des Ira-
ceci, constituerait en meme temps un bel
vaux, que ceux qui s'occupent de Thistoire
exemple pour les travaux de ce genre, qui
des Vakfs lures ne doiveiit pas ncgliger.
seroiit effeclues dans Favenir.
La reproduction photographique que Ra- Fuad Köprülü
YANLIŞ - D O Ğ R U CETVELİ
muhitlerle mihenklovlc •1 40
B e y z e de ve bey de İS) 1
bir veeilı Beruciye 20 3.5
•M) 41
30 4(j
33 1!!
Tuğranı Tuyrai
:vû 21
Kasrülkûtib Kasimilkâtil;
38 33
müstacilût müstakillât
4a 23
nar cin
•i!) 3U
4<J 27
K e t e b e l i ve (89ü) tariiılidir,
ketebeii vt 1890) tarihlidir,
51 Ki
5-1 1.")
altı alt
;)5 4
XVI XVııı 22
fji:
(Resim. 12) (Re.'ii.'n llAı 51
,Î3
sıralama sırlama o
(i:;
ya eserlerimizin üzerinde gara- Vakın pencerelerden girdi
z i n i z l e r i ve acı ğ i n d e n b u d a n e n i n bazen g ü
n e ş l i bazen
Nalbant A h m e t mülküne ve 27
de 17 beb odaları mü$temi! 119
bir taraftan
o l u b bir
muri v e r i l d i k t e n sonra bâki 11 - 13
mutasarrıfa olub ve kendi 119
ne k a l ı r s a madâmrife 47
121
İşte vefat ettikte mutasarrıfa
İşbu
RESİMLER
Fatih Camii
R.21
Fazladır
V a k ı f l a r ve Vakfiyeler
1( 1
Ters k o n m u ş t u r .
Darüşşilamn kapısı Darüşşifa yakinindeki Beru-
R.ao
ciye medresesinin kapısı
R24
Beylerinin Beyliklerinin
R.27
XU XIII
R.30
kemerlerin kemerlerde
R32
xvni XIII
R.34
xvni xnı
R.43
Emir medresesi E m i r M u s a medresesi
R.45
eserinin eserlerinin
R.47
geçen geçme
R.f.8
bile bilen
Fatih Mehmet 11. Vakfiyeleri çıkdı.
SATILDIĞI YERLER
^ İSTANBUL - C U M H U R İ Y E T MATBAASI —