Professional Documents
Culture Documents
.. '
Ülkemizi bizlere vatan olarak kazandıran Türkiye Selçuldulan'nın kısa süreli hakimiyet-
lerine mukabil bu topraklarda Türk-İslam medeniyetinin kuıiıculan oİma!arı yanında, Anad~lu'y~
Türklük damgasını vuran eserleriyle de tarihimizde miiriı_taz bir yeri var~r.
Anadolu Selçuklu so;yal kurumlan arasında darüşşi.f'alann ayrı bir yeri ve önemi vardır.
Genelde İslam medeniyetinin yüz akı bir ~u olan hastahanelerin gelişmesi ve yayılması Sel-
çuklula~ zamanında olmU!jtuf(l). Selçuklu Türkiyesi'nde Kayseri (1206), Sivas (1217), Divriği
(1228), Konya (1220-1237 arası), Aksaray (XIII. yy.), Çıµıkırı (1235), Kastamonu (1272),
0
Tokat (1277-?), A:m.asya (1308) da yaptırılan, zengin gelir kaynaklarıyla beslenen· ve büyük bir
kısmı günümüze kadar ulaşan hastahaneler, hükümdar, hanım sultan veya devlet ileri gelenleri
tarafından tesis- edilmişlerdir. .
~-
. Ortaçağ Avrupası'nda hükümdar yapı,.denince başta savunma karakteri ile birlikte prestij
iddiası taşıyan kale, şato gibi eserler akla gclinesine mukabil, Selçuklu sultanlannın Anadolu'da
itibar yapılan olarak sürekli bir a1aş içinde, çok fazlıi ve değişik insan gruplarına hitap·eden kci-
·vansaray ve hastahane inşa ettirmeleri zihniyet farkını göstermeye yeterlidir. Ayrıca, Ortaça~
Avrupası'nda yapılann bitirilmesi için gerekli" para i.çin şehir-şehir, ülke-ülke dolaşma, Anadolu
ve diğer İslam aleminde benzeri olmayan yabıµıcı vakıalardır. Tesisler.için gerekli olanın yanında,
bunların kimseye yük olmadan çalışabilmesi için, banileri tarafından zengin gelir kaynaklarını ihtiva
eden vakıflar bırakılıyordu(2) • .
(5)-· 5
/
'·
SAYI 333 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XXIX
Anadolu Selçuklu Sultanı İzzeddinK eykavus tarafından 1217 tarihinde yaptırılan Sivas
Darüşşifası büyüklüğü~ mimarisi(3), taş(4) ve tuğla(5) işçiliği, çini!eri(6), tezyinat.ı ve figürlü
plastik sanatı (i) açmndan birçok yenilikleri taŞıması ve vakfiyesinin bir stiretinin günümüze ulaş
ması sebebiyle Anadolu Selçuklu hastahaneleri arasında h:ı1*ında en çok araştırma yapılan eserler
'arasındadır.
1937 yılında Sedat Çetlntaş'ın Türk Tarih Kurumu adına yaptığı kazı ç.alışmalanyla, Sivas
Darüşşifası'nın yanında (Kayseıi'de olduğu gibi) bir medresenin meveıld!iyeti iddia edilmiş ise de
(8), Vakırlar adına 1972- 1974 yıllan arasında burada araştırma . kazısı yapan Orhan C. Tunçer
tarafindan bunun doğru olmadığı, binanın yalnız darüşşifadan ibaret olduğu açıklığa kavuşmuştur
(9). .
(3) Ayşil Tükel Ya...uz, Anadolu Selçuklu Mimarisinde Tonoz ve Kemer, ·Ankara 1983,
s. 330, 339, 386- 7, 438-9,445- 6; Oktay Asla.n apa, Türk Sanatı, İstanbul 1984, s. 14+-
147; Orhan C. Tunçer, Anadolu Medreseleri L Selçuklu Dönenıi, Ankara 1986, s.
. 232- 236.
(4) Semra Öget, Anadolu Selçukluları'DJD Taş Tezyiııatı,. Ankara 1966, s. 10- 12, 129- 130.
(5) Ô~ür Bakırer, Selçuklu Öncesi ve Selçuklu Dönemi Anadolu Mimarisinde Tuğla
Kullanımı · C I, Ankara 1981, s. 276-302.
(6) Saadet Taşkın, "Anadolu Selçµklularında Çini Lahitler" Sanat T arihi Yıllığı iV, İstanbul
1971, s. 240- 242; Şerare Yetkin, Anadolu'da Türk Çiiıi Sanatm.ı.n'Gelişnıesi, İstanbul
1972, s. 36-41.
(7) Metin Şalıinoğlu, Anadolu S~lçukiu Miı:i;ıarisinde Yazının Dekoratif Eleman Olarak
Kullanılışı, Türk Eğitim Vakfı, İstanbul 1977, s. 12; Ömür Bakırer, "Erken Dönem
Mimari Süslemede Geometrik Düzen Denemesi'', vm. T.T.K. (Ank. 11-15 Ekim 1976),
Bildiriler C. il, Ankara 1981, s. 951- 959; Ayni Yazar, "Kufi Yazıda Geometrik Yorumlar
Üzerine bir Deneme", Arkeoloji - Sanat Tarihi Dergisi, Sayı I, İzmir, 1982,.s. 3, 8, 9,
10, 18; Ayni yazar, Mimari Süslemede Geqmelrik Düzenlemelerin Tasarımı, Yeni Boyut,
Sayı 2/ 10, 1983, s. 8-9.
(8) Sedat Çetintaş : "Türk Tarih Km·umu Tarafından Sivas Şifaiyesi'.nde Yaptırılan l'vlimari
Harfiyat" Belleten, C. III,. Sayı 9, 1939, s. 161-67; Ayni Yazar, Sivas Darüşşüası 1217
(614), İstanbul 1953, 134 s.
· (9) Orhan C. Tunçer; "Son Kazıların Işığı Altında Sivas Şifahane Planı", 1. Milletlerarası .
Türkoloji K~ngresi (İst. 15- 20 Ekim 1973), Tebliğler, İstanbul 1979, s. 911- 952; ~'Sivas
I. İzzeddin Keykavus Şifahanesi Üzerine· Görüşler", C~uriyet tiniversitesi Tıp
Fakültesi Dergisi, C. il, Sayı 2- 3, 1980, s. 73-84; "Sivas I. İzzeddin Keykavus Şifahane
si Üzerine Üç Nqt", Sanat Tarihi Yıllığı XI, İstanbul 1981, s. 165-175.
(10) Defter-ı Evkaf-ı Rum, Tapu ve Kadastro Gn. Md. Arşivi, Nr. 583, Sivas Tahrir Defte.r i
(1574 yılı), Ayni Arşiv Nr.. 14; R. Yinanç- Iyl. Elibüyük, Kanuni Devri Malatya Tahrir
Defteri (1560), Ankara, 1983, s. 56-57, 70.
6 (6)
· SAYI 33Ş A. H. BAYAT YIL XXIX
l Muharrem 615/ 30 Mart 1218 tarihli arapÇa Sivas Darüşşifiisı vakfiyesi 19 Zilkide 1286/
20 Şubat 1870 yılında devrin Evkaf nazın Mehıned Hurşit Paşa'~ tclhisiyle vakıf defterine
kaydedilen bir sureti günümüze.kadar gelebilmiştir(ll). Selçuklu devri tıp tarihi, vakıflar ve Ana-
dolu .tarihi co§rafyası açısı.ndan kıymetli bir vesika .olan Sivas Darüşşifası Vakfiyesi M. Cevdet ve
S. Ünveı- tarafından Evkaf Mahzeni'nde buiun'rouştur. 1932 de M . Cevd et tarafından tanıtılan
(12). ve' daha sonra bir kısmının Türkçesiyle birlikte yayınladığı özeci(l3); daha sonra bu. konudıiki'
bütün neşriyata kaynaklık etmiştir(l4).
Biz vakfiyenin J946'da Vakıflarca Ali Sami Yüces oy tarafından yapılan tercilinesini(l5)
sayın F. Haiiri'nin kontrolünden geçirtip, R. Yinançın da yayınlarından faydala:ııarak(l6) tam
metnini ilk defa yayılıyoruz.
Yakınım, billahi yakınımdır. Hamd ve sena, cömert, seven, merhametli, bağ~layıcı, ~övbeyi
kabul edici, sevab verdiğine cömertliğinden yücelik rütbesinin hil'atini giydi.ren, azabının şiddeti
ile düşünceli ve kaygılı olanı rahmet ve bağı.5lamasıyla ferahlandıran, teselli eden Cenib-ı Hak'ka
mahsustur. Kudsi zanna sayısız nimetlerinin birbiri ardı sıra, karşılığında ne k~dar uzatılsa· eksil-
meyen ve sonsuz bir bamcİ ile şükreder, önce azap emrinden, sonra nimeti.n in yüceltilmesi; yani
bağ~lanmas! karşılığında aciz ve durgun kaldığı bir şüliir ile şükreder, gerÇek mabudun kendisi
olup bir ortağı olmadığına, sevenlerin şüphe ve vesvese ·arızilarından, tehlikelerinden korkarak
dertlerine şifa veren bir şehadetle şahitlik ederim.
Hz. Muhamıned'in, Araplar:ın huysuz kaba ve sert kısmı arasında şirkin arttığı bir zamanda
Ab d-i Menaf b . K usay b . K illip secere ve sülalesinden gönderdiği kulu ve resiılü olduğuna da
şah.adet ederim. Cenab-i Hak ona ve g~el, temiz, bayırlı ailesine bulutlar kahkaha ile güldükçe,
kuşlar terennüm ettikçe salat ve.selam buyuı;sun.
et Hygien e, Vol. XXVII 1969, pp. 1022-1025; M. Üçer, "760 Yıllık Tıp Sistemiz: Sivas
Darüşşifası ve Vakfiyesi, Sivas,' C. I, Sayı 1, 1978, s. 4-17; F. Samuk, T ürkiye'd e Akıl
Hastahanelerinin Dünü, ~ugÜnü, İstanbul 1980, s. 71; S. Ünver, Sivas Tıp Sitesi,
Sivas 1980, s. 19-20. . ·
(15) Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde Defter No. 2105, s. 364-376.
(16) Refet Yinanç, Kanuni D evri Malatya T ahrir D~eri (1560), Ankara 1983, s. 56-57,
70; "Kayseri_ ve Sivas Darüşşifalarının Vakıfları", 'Belleten, C. XL VIII, Sayı 189-190
(1984), 1985, s. 299-;-307..
(7r .· 7
SAYI 333 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XXIX
8 (8)
SAYI 333 A. H. BAYAT YIL XXIX
Hüseyin'in ·ciükkanlan ile, kısmen de İmade'd·din ve Em.in b . YusuI'un dük.kanını ve diğer yol
ile, dör~üncüsü de Hacı B~k Mescidi'ne vakfedilmiş dükkan ve yol ile çevrilidir.
IV. Aksaray dışında oraya bağlı M ermindi diğer adıyla Rumiye köyünün bütün mensup-
lan çalışa"nlari da dahil olarak tamamı. ·
Bu köyün bir sının BuryeJu:ıa.n (Veryeknan) isminde Sekir Köy çiftliğinin toprakları ve.
Karlataş arazisiyle ikincisi._ Karaviran ve Ebule ·arazilerini, üçüncüsü Selçuklu hanın bahçesi
ve Sufigar (Sofuiıir) adındaki Sandal köyüÜü ve Celdek köY.lerinin toprakları ile, dördüncüsü
Kelilriin Köyünü (bılakula?) ve San köylerinin arazileri ile çevrili 'olup giriş ve çıkışlan bura·
dandır.
Bu köyün hudutları Aksaray mahkemesinde mahkeme meclisi huzurunda bazı sınır düzelt-
meleri, "Resiı! b . İsmail b . Edheı;n, Türkanşah b . Yagor _b. Süleyman, Ahnıed b. İsrail
b. İbrahim, Torhan b. Gazi b. Celdek , Kahya b . Ö.mer b. İshak, Şemsü'd-din b. Mahmud
b. İsrail, Meh.med Salar b. İlyas b. Semi, Süleynıan Hoca, Sülü b. Tenşen b ., Geçmiş"
isimlerinde kimselerin şahitlikleri ile şer'an sabit ol<;Ju.
Kuzey sınll-ı : Mançusun ve Efkere köylerinden bat;ıya dönerek 'başlar, Mançusun köyü
fellahlannııi
tamir ettikleri harap kalenin aşağısında yolun ortasında ... imar ettiği değirmenlerle
son!ann. Yine or.:dan 1..-uzeye iner, Sivas Caddesi'n deki Engür Gölü köyünün mezarlığıyla
sonla~. Bu cadde ile batıya Frenk köyü arazisiyle son bulur. ·
(9) 9
SAYI 333 YIL XXlX
Ban sının: Sivas Caddesi'nin Frenk köyü arazisine bitişik kısmından başlar, Türkm.en-
lerin ahırlarına Sa.!ınça ve Kemer Yol adıyla bilinen döşeıı:eye varır.
VI. Kayseri'ye bağlı ?v".ıaiıçasun Köyü'nün aşağısında Engür Gölü köyüne bitişik ve bu
köyden aynlmış ve Eflcere köyünün eklerinden olan yedi parça arazi.
'
1- Kavzın ve Engür Gö!ü köylerinin yqlunuri ağzına Oskifan Bezahan'ın yapuğı köprü-
nün aşağısından başlar nehre vanr. Buradan diğer nehre uzanır. Oradan güneye ayniµ-, Meselba
köyüne vanr. Oradan Eniür Gölü köyünfuı yanındaki çayıra doğru dönüp oradaki Gölcüğün
kı:narındaki köprünün sınmn.a ulaşır. Oradan da Karavirnn köyüne giden yola dönüp EngÜr
köyüne, :ıdı geçen Oskifan'ın değirmenine vanr. -
2- Dört hududu vardır. Sınırlanndan biri Kayser b. Hacı Yusuf'un elinde bulunan araziler.
ile, ikincisi Mulak Batribbik? la.kaplı Mehıned'in elindeki arazi parçalan ile, üçüncüsü, önce
adı geçen Mehmed'in elinde! ve şimdi Fahrü'ddin Cundi elindeki arazi parçalarıyla, ğ_ördüncüsü
bala Fahrü'F-din'in elinde bulunan arazi parçalan ile sınırlanmışur.
3- Bu arazinin de dört hududu \'ardır. Birinci ve ikincisi yukanda ach geçen Fahrii'd-din'in
elindeki arazileri ikinci~inin tamamı Zeynü'F-din Cündi'nin ve Emir Ali Candar'ın arazileri
ile sınırlanmışbr. Vçüncü sınır Eı;gür· Gölü' nün Karaviran'dan gidilen yolunu takip eder. Üçüncü
sınırın kalanı Enıir Ali Candar'ın elindeki arazilerle sınırlanır. Dö::düncü hudud, Kayser b. ·
Hacı YiısuI'un elindeki arazi parçaları ile sınırlıdır. Bu ·sırunn tamamı önce Emir Mehmed
Kürdi el-Cundi nin elinde ve şimdi Şerefü'd-din Cündi elinde bulunan kııalan ıakibcder. .
5- Arazi parçasının da dört hududu varöır. Birincişi yukarıda adı geçen Kays e.r 'in toprak-
larını, ikincisi İbrahiın Kurdi el-Cundi'nin kıtalannı, üçüncüsü Mehmed Kürdi el-Cündi'
nin kıtalarıru, dördüncüsü Enıir Ali Candar'ın topraklarını takip eder.
'.
6- Bu arazi parçasmı.n da dört hududu vardır. Birincisi orada bulunan akarsuyu, ikincisi
adı geçen Fahrü' d-din ve İbı-ahiın Kürdi'nin kıL'alarını, üçüncüsü İbrahim Kürdi ile Fah~'d-
din Şad Nehr'in kıtalannı, dördüncüsü çayın takip eder. •:
·'
7- Karaviran'm Kayseri'ye gidilen yolun ~ğzındaki Yağzı Göl mevkiindeki dört hududu
bulunan arazi.· Sınırlarının ilki. yukarıdaki adı geçen yolun, ikincisi Hoca Muzaffer' in kıtalanru,
üçüncüsü bu arazi parçası ile Danason köyü arasındaki engel olan dağı, dördüncüsü Süsen Viran ·:ı
arazilerini takip eder.
Yukarıda adı geçen yedi arazµun sınırlan Kayseri Haki.mi, kadıların efendisi Ahmed
· b. Ser Esfar b . .ft.Jımedi Razi,.den alınan ilam ile tarafımdan sabili ve sabit oldu. Bu ilamda
Kayseri'nin meşhur, adil, inanılır kişilerinden M?Jatya'lı nıuhtesip Şemseddin Ebubekir
b.Hacı İbrahinı ve Bezµ.z Şenıs~'d;din Alişer b.Ali b.Abdullah ve Hacı Arslan b.Aydoğdu
ve Hoca Ebubekir b.Hacı Hasan ·ve Hoca Ahmed b.Yusuf'un şahitlikleriyle (yukarıda)
adı geçen haklın tarafından sınırlan t esbit edilerek s abit oldu diye kaydedilmiştir.
Ben· de kanuni şartları topladıktan sonra ilamda yazilaııların tatbikini kabul, tastik ve imza ettim..
Bu nizamnamede yazılan sınırların doğnıluğuna hükmettim.
10 (10)
·.
SAYI 333. A. H . BAYAT YIL xx.ıx
(11} 11
SAYI 333 T t) R K . KÜL T ÜRÜ YIL XXlX
IX. Sivas'a bağlı Horhun köyü. Bu çiftlik AziZ, Ovacık, Oruçhan, Koynıat, Arap
Viı-am, Değbcntçik, Çavıldır gibi birtakım karye ve mezreaları için alır.
Batı sının: Seı·U b.Yank arazisine bitişik bulunan yukancla adı geçen araziyi takip eder.
0
Ham.za Değirmeni'niiı suyu kendisinden Derbentcik Çiye tanınan ve (adı geçen) Kars~
yoluna kadar uzanır, yolu takip eder.
X. Sivas'a bağlı Kömür karyeSinin tamamı olup, şöhretine ve orada bu isimde karye bulun-
madığında? hudutlandınlamamıştır.
~· Bezzazlar Çarşısı'nda b irbirine bitişik altı dükkan. İlk iki hududu Kalniye (Halife)
Hanı'nın,.üçüncüsü Muhtesip Siilabü'd-,ılin Reşid'in dükkanını, dördüncüsü Tellal Meydanı'dır.
12 (12)
SAYI 333 A. H. BAYAT YIL x.,xıx
Bu hayırlı vakıf, vakfiyede "zikredilen; sınırları tarif edilen beş köy ve yüz. _sekfy;
dükkan, yedi sakıs ve sebze!ik bahçe, değirmen, hara, ahıruı bütün hatları, depo, tohum
işleri, arazileri, binaları, enkazı, yukarı ve aşa~sı, ·ev ve konakları, sanıanhkl arı; va·
halai-ı, meraları, meskenleri, ağaçları, bağlan., · tarlaları; bostanları, kiradaki yerl eri,
otlukları, kerestelikleri, odunluldarı, ·nehirl eri, sulama kanalları, . ku~, bahçeleri,
ormanları, gölciikleri, havuzları, kaynakları, çeşmeleri, düzlükleri, tepeleri, dağları,
malı:un olan su haklan, çöplükleri, ın3.m.ur ve ~uı· olmayan }'.erleri, ken~sine ait
bütün hakları ile birlikte tama.m.iyle, Sivas dı~da Tokat Caddesi ağzında yap~ım
emrettiği hayırlı bir tesis olan D a r ü ş ş ifa ya ,.akfetti.
Dar üş şif a'nın dört hududu vardır. Birüıcisi Melik Nizaınü'd·din Yağıbasan'nın
Han-kah'ını, ikincisi Selçuklu Medresesi ·ile. Bu medreseye :vakfolunmu5 araziyi, üçüncüsü,
Sult~ Bahçesi'ni, Miınar Be~eddin Ali'nin evleri ile, Papaz Ara~il'in, Kazli (ipekçi)
Dölik'in, Çulha (dokumacı) Fart'ın, Bakkal Hüseyi:ı'in evleı:iı;i; dördüncüsü Büyük Cadde
ile (Tokat Caddesi) sınırlanmıştır. Kapısı buradadır.
Vakıf (Sultan İzzeddin Keykusu) vakfettiği bütün şeyleri hertürlü engelden trZak,
_. · bütün şartların do~uğu, kanun yolu ile yürürİüğe giren hükmün ge~ekenini ihtiva
eden ebedi vakfı, .şeriata uygunluğu ve açık olarak verdiğini, kestn, kalıcı .o larak va!d:etti.
'Hiçbir sebeple satışı bağışı, rehin mirasçılara taksim, temlik, gereksiz yere iıarCaın.a,
başka bir ınal ile ~eğiştirme yap:ılamaz. Vakıf şartları sağla.mlaşiınlnuş. olarak ebe-
diyyen yürürlükte kalacaktır, Gü.nlerin, ayların, senelerin gelip geçınesi onu bozına·
yacak, esksiltıneyecek ve kıyamete kadar devlı:ler ODU yenileyecek ve sağlamlaştıracak·
tu-. Allali'a iman eden halife, sultan, melik, vezir, vali, reis, kadı, müftü, konıutan,
muhtesip v.s. den hiç birine bu vakfı eksiltmek, bozınak, değiştirmcık ve iptal~etı:nek,
durdurmak, imhal hiçbir suretle helal değildir. ·
Bunlara gınşenıer haramı irtikap ~ttiklerinden cezaya müstehak olurlar. Nasıl olur da Allah'-
dan korkan bir mü'min vakfiyede yazılı Hadis-i Şerifi (Bir mümin kardeşinin topra~ında bir karış
yer alırsa, Allah boynuna ateşten bir gerdanlık geçirir) ve Kur'an ayetlerini (LXXVI/ 31, XI/ 18)
işittikten sonra böyle şeylere cüret edebilir. Kim ki Cenab-ı Hakk'ın kitabına, Resuli'uin sünnetine
karşı çıkar, haramı helal beller, mümin kardeşinin vakfını bozmaya çalışırsa tahribini isterse Allah'-
(13) 13
SAYI 333 TÜRK KÜ ·LTÜRÜ YIL XXlX
ın .gazabıru
üstüne çekmiş olur ki, gideceği yer cehennemdir. Allah'ın, meleklerinin ve bütün in-
sanlarınlaneti bunların üzerine olup, vakfiyede yazılı ayet-i kerimelerin (11/ Hl, 181, VIII/ 16,
XI/ 107, XL/ 17, 52, LXXVII/ 35-36) sırrı zuhur ettiği .günde onları hesaba çekecek ve her türlü
azab verecek olan Cenab-ı Hakk'dır.
.Bu evkafın gelirinden Allah'ın ~san ettiği toplanan ürünler ve gelirlerini, adı
geçen ~ütev'elli, öncelikle evkafın gelişmesine, yıkılan yerlerin ioşaasına, harab olan
yerlerin yenilenmesine, tam.irine; gelirlerinin afttlnlmasına ve gerektiği zaxnan sarfına
çalışacaktır. Eğer ihtiyaç yok ise vakfın şartları icabı hayratın gelişmesine çalışacaktır.
Artandan ~ şahsına Anadolu'da h alk arasında geçerli olan 4000 dirhem gümüş kırtaş
s ultan parası ile temiz mahsülden berraıll (her yerde farklı olan) müd ile 1000 müd
ürün alaeak, bunlardan artanla da en iyilerinden gelir sağlayıcı mallar ve tarım mah-
s ulleri satın almak anıacıyla darüşşüan.ın hazinesinde saklayacak. ·
Vakıf mallarına
mütevelli ve nizır tayin edilen kişinin ve ondan s onra mütevelli
olacakların vakıf malliirından
hiç bi.ıinin ü s tünde üç seneden fazla kiraya veriln:ıemesini,
zalim, tamahkar, mütegallibe ve ~esinden korkulan, aldatmasından şüphe edilenlere
kiralanmaması şart kılındı.
Allah saklasın, d:irüşşüanın ışığı sönüp, eseri kalmamış, yılıılnı.ış, gelirleri mah- ,
volup, yenilenmesi ve nıeydana getirilmesi imkansız, faydalamln:ıası güçleştiğinde,
vakıfların geliri, ınü.ıninlerin acizlerine yerler ve gökler d,u rdukça sarfolunacaktır.
Bunu değiştirenlerin günfil:ı.lan boynuna olacaktır.
Cenab-ı Hak, semi (işiten) ve alim (bilen) dir. Allah'ın ve meleklerin 'l(C bütün halkın laneti,
bu lıayn değiştirenin üstüne olsun. Vakfın sevabı1 lutfü, ihsan edenl~rin hayrını kaybetme;ıip,
bir iyilik ka11ılığında on katını ihsan eder, hayy (diri), cevad (cömert), kerim (kerem sahibi) olan
Allalı'a dönücüdür.
Vakıf (Sultan İzzeddin Keykavus), vakfiyesine Cenab-ı Hakk'ı şahit kıldı (Allah şahit olmaya
yeter~i.ı:). Enbiya ve evliyanın ruhlanru, mdake-i kiramı, adalet sahibi kimseleri, müslümanlann
eminlerini şahit kıldı.
14 (14)
SAYI 333 A. H. BAYAT YIL XXIX
Bu vakfiyenin tescili ve yürürlüğe konulması, ,imZası geçerli olan Müslüman kadıların, va-
lilerin bükümleri hukuk-ipıamlanndan, mahkemeye, vakıf emriyle sunulup, onların vakıftan ·çıkan
bu vakfip sıhhatine hükmedip İ.n1;zalayarak, Cenab-ı Hakka ebecliyyen hamdederek er.biyasırun
efendisi, Hz. Iv!uhammed'e ailesine ve ashabına salat ve selam ederek müsaade edilmesinden sonra
vakfiye yürürlüğe koyuldu.
Vakfiyenin başında ve sonunda şahitler ile kadı tastikleri bulunmaktadır. İlk tasdik 17 Şaban
618/ 6 Ekim 1221 taİibli Aksaray kadısı Evhadullah Hüseyin b.Abdillkeri:m b.Muhamıned
el-Nesevi'niıı, ikincisi 16 Rebi'ülevvel 619/ 30 Nisan' l222 tarihli Konya kadısı Muhamı:ned·
Ahı:ned el-Gazi'niıı üçüncüsü 27 Rebiülahir 619/ lO Haziran 1222 tarihli Kayseri kadıs
Ahı:ned b.Sara Suad (Ser Efsar?) b .AEmed er-Ravi'nindir. Yine ayni tarihlerde Sivas kadısı
Mahmud b.Şeyh Hasan b.Aodülvahab'ın tasdiki de . vardır.
Şalıiuer arasında Hüseyin b. Çelebi b. Kemaleddin Aluned, Mevlana Hamideddin, Kut-
beddin b.Hayreddin, Osman b.Muhammeil b.Melkelü, İyad b.Abdullah, Bisiide b.Abdan, ibn
• Nuh Eddevak, Behram Şah, Ebu Bekir b.Muhaınmed, Ahmed b.Hcla (Cela?) b.Abmed el-Hatip,
Yusuf b.cl-Velker? es-Sultani, Muhammed b.Muhammed Udir Ali? el-Bereket b.Muhammed
el-Alevi, Ebu Bekir b.Abdüssamcd cl-Mervi (Muridi?), .Abdülkerim b.Hüseyin b.Abdülkerim,
Yusuf b.E~ubekir el-Konevl, Muhammed b. Abdullah Mes'ud b. Emir Buhar , Şemse~din Re'is,
Osman b.Muhammed Mclekdar b.Muhammed b.Kazvini, Abdurrahman b.lV!es'ut el-Kalasani,
Abdurrahman ibn Salu, Muhammed b.el-Hac Yakut, Eb.u'l-Kerem ibn İsmail el Türk, I\folıam
·med b.Hcldek (Celdek?) gibi. Aksaray, Konya, Kayseri ve Sivas şehirleri sakinleri vardır.
Yakın zamanlara kadar, 1768 de bir fermanla (Şifaiye Medresesi) adıyla medreseye döndü-
rüldüğü kabul edilen Sivas Darüşşifası'ni.n( 17), Fatih devrinde harab o!duğu ve vakıf gelirlerinin
darüşşifa için kullanılmadığına dair bilgiyle(18), 1547 yılında yedi öğrencisiyle medrese eğitimi
, verdiği ve zamanla öğrenci adedi artarak ~912-1913 yıllarında beş yüze ulaştığı bilinmektedir.
Osmanlı döneminde vakıfla11f1 bir kısmı çıkarılıp yerine başka vakıflar konmuştur. 982/ 1574
tarihli Şivas· Tahrir ve Efkaf defterinde darüşşifılrun yeni duruma göre vakıfları: ile bu vakıflardan
elde edilecek yaklaşık 40.00_0 akçenin medr~e görevlilerine (müderris, mütevelli, nazır, muid,_
talebe, devvap, türbedar, cabi, imam, müezzin, ferraş, katip hangi oranda taksim edileceği gös-
. tcrilmiştir( 19).
• Nizimeddin Yağ:ıbasan
1
(15) 15
SAYI 333 T O"R K KÜLT ÜRÜ YIL XXIX
Bölgesindeki balkı çoğaltmak için bir çok kimseyi Sivas ve çevresine iskan etmişse de(21), 1164
yılında Kılıç Arslan tarafından bertaraf edilmiştir. Daha sonra oğullan Muzaffe.r üddin Mahmud,
Zahfrüddin ili ve Bedreddin Yusuf, uç beyleri olarak Gıyaseddin Keyhusrev (ölm. 1211)
ile İzzeddin Keykavlli; (ölrn. 1220) zamanında önemli roller oynamışlardır(22). Yağıbasan'ın
Niksar ve Tokad'daki rnedreselerinden(23) gayri bir lıankfıhımn olduğunu vakfiye sayesin~e öğ
renmiş oluyoruz.
Vakfiyede "Malatya'daki vakıf topraklann tasdikinde oğlu Ahmed ile beraber ismi geçen
Anevl ~Ialatya karlısı olup, XI- XII. yy. da Doğu Anadolu'da mühim merkezlerden biri olan .
Ani'de 538/ 1143-4 doğmuŞ, tahsilini Tebriz'de tamamlamış bir Türk alimidir. 562/ H66- 7 de
yazmaya başladığı ve 608 / 1211 de. bitirdiği Farsça Şehname veznindeki manzum eseri Enis'lü-
Külüb'u İzzed,din Keykavus'a ithaf etmiştir. Bu eserin sonunda Gaznefüer, Selçuklular ve Ana-
dolu Selçukluları'ndan bahisler varclır(24).
(21) Osman Turan, Selçuklular Tar~hi ve Türk. -İsl3.m Medeniyeti, Ank.ara 1965, s. 256.
(22) el-Ev3.mirü'l : Aliiyye (nşr. A. Erzi), Tıpkı basım, Ankara 1956, s. 76, 77: Ş. Tekindağ
"Şehinşalı'ın oğlu Şerefeddin İshak Hakkında bir Kitabe", Tarih Enstitüsü Dergisi,
Sayı X-XI (1979-1980), 1981, s. 109.
(23) Abdullah Kuran, "Tokad ve Niksardaki Yağıbasa; .Medreseleri, Vakıflar Dergisi, VU,
VII, 1968, s. 39.
(24) M. Fuad Köprülü, "Anaçlolu Selçuk!İıları Tarihi'nin Yerli Kaynakları", Belleten, C. VII.
Sayı 27, 1943, s. 388, 459; Türk Edebiyatı T arihi, s. Basım, İstanbul 1980, s. 244; Osm;m
Turan, Selçuklular Zaniamııda T ürkiye, İstanbul 1971, s. 299:
(25) Osman Turan, Selçuki~ Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 313.
(26) Süheyl Ünver, Selçuk Tababeti,"Ankara 1940, s. 70-72; Osman Turan, Türkiye Selçuk-
luları Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara 1958, s. 45-46; Yılinaz Ç>nge, · "Çankırı
Dilrüşşifası" Valaflar Dergisi, v; 1962, s. 251- 255.
16 . (16)
SAYI 333 A. H. BAYAT YIL XXIX
adı Yeşilyi.ıı'İ), Gesi hudutları içinde cilup o devirde olduğu gibi günümüzde de bağları ile ünlüdür.
Kan," Subaşı, Sandal, Kavak, Kızılköy Sivas'm Yıldızeli nahiyesinin köyleri arasındadır.
· Horh~µıise"Sivas'ın Hafik ilkesinin lnızey doğusundaki bugünki Düzeyayla köyü, Ceone, Konya/
Erı:nenek'in batısındaki Haliı:niye Bucağı'nda Göksu'ya dökülen Küçüksu (Nevehi su) deresi
kenarındaki bugünkü Pamuklu köyüdür(2i).
Vakfiyede Sivas civarında bir F.:.enk köyünün adı geçmektedir. O. Turan 1. Haçlı seferi
sırasında Kılıç Arslan tarafından Amasya civarında imha olunan Frenklerin bir aruğırun butalarpa
kalıp yerleştiği görüşündedir(28). ·
XIII. yy. da Yakın Doğu'da, Anadolu'da göçebe Türkmenlerin hayvanlarını sattıkları,' buna
karşılık .mamul mal aldıkları pazarlara Türkı:ne~ Pazarı (Suk-! Terakime) dcnfrdi(29).. Vakfeyede
bunlardan birinin Ereğli'nin dışında olduğu görülmektedir. Ayni devirde şehirlerde ayni işi yapan
(Bezzazlar, kavafla, terziler gibi) esnafın iş yerlerinin gruplar halinde bulunduğu görül~ektedir.
Anapolu Selçuklu Deyleti'nin kısa ömrü içinde çok sayıda in~a edilmiş ve bir kısmı günümüze
kadar ulaşmış· hastahanelerin kadro, ·ç~lışma düzeni, eğitimi, yönetimi, vakıflan, .lıel:imleri hakkında
doğıudan bilgi sahibi olacağımız kaynak yok denecek kadar azdır. Selçuklu Türkiyesi'nde tıp tahsili
diğeı· bazı İslam ülkelerinde olduğu gibi hastahanelerde verildiğini biliyoruz. Nitekim Ruslı.mu'r
-Resai! adlı inşa mecmuasındaki bir menşur, ·Iıastabaneye tayin edilen doktoıun hastalan tedaviden
başka, tıp talebesinin yetişmesi göreviyle de vazifelendiri itliğini ilıtiva ·c der(30). Elimizdeki bu
·vakfiyeden anlaşılıyor ki, S.elçuklu Devri hastahancl~ıindc dahili, göz ve cerrahi h~talık1ar tedavi
ediliyor, ihtisas sahibi olarak cerrah, kehhal (göz hastalıkları uzmanı) ve genel hastalıklar mütehas-
sısları çahşmaktaydılar. Ayrıca hastahanelerde ilaç yapıldığı dolayısıyle burada bir eczahanenin
varlığı tesbit edil.mektedir. Devrin kervansaraylarında dahi küçük çapın eczahanelerin bulunduğu
(31) göz öi:ıüne alınırsa, hastahanede.de olması daha tabiidir. Ayr~ca isim zikredilmemekle beraber
· hastahanenin _düzenli çalışması için bir personelin olduğu görülmektedir.
(2i) Türhlye'de Meskun Ye~ler Kılavuzu, C. I, Ank. 1946, s. 206,"349, 516, 583, 643, 701,
938; · 940, 995; Refet Yinanç, "Kayseri ve Sivas Darüşşifalarının Vakıfları" Belleten, C.
XLVIII, Sayı 189-190 (198~), 1985, s. 302-307:
(28) Osman Turan, Türk Cihan Tarihi Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, C. II, İstanbul
1969, s. 166.
(29) Osman 'l:uran Selçuklıılar Tarihi ve Türk· İslam Medeniyeti, Ank. 1975, s. 270.
(30) · Osman Turan Türkiye Selçukluları Haklıında Resmi Vesikalar, Ank, 1958, s. 51-53.
(31) · osman Turan, "Selçuklu Devri Vakfiyeleri m, Celaleddin Karatay, Vakıfları ve Vak-
fiyeleri, Belleten, C. XII, Sayı 45, 1948, s. 58.
(f7) 17
SAYI 333 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XXL'<:
Selçuklu Türkiycsi'nde mali ve iktisadi konularda para birimi Beyaz güınüş s una ni kırtas
yani gümüş dirhemdi. Aslında Atabek Nureddin zamanında (1144-1174) Suriye'dc bakır
gümiiŞ kan.şum olarak tedavüle çıkanlan kırtaslar,_ Selihaddin Eyyubi'nin Mısır'ı fethinden
sonra halis gümüş sikkeler olarak basıml.mıştır. İşte Anadolu'da da kullanılan bu tip saf gümüş
kırtas (dirhem) idi(32). Dirhemin kıymeti muhtevasındaki gümüşün kıymeti olduğundan. ağırlığı
nın eksilmesi veya artması alım gücünü değiştiriyordu. İzzeddin Keykavus ve Alie_ d din
Key1.-übat devrinde dirhemin ağırlığı 3,109-3,213 gr. arası idi(33). 1202 lı:rde bir ,müd~rrisin
yıllığı 800, ·muid'ın 240, müstahdemin 60 dirhemdi(34), Piyasada malın çokluğu ile değerinin
düşmesi yeya gümüşün (dirhemin) azaldığı zamanlarda alım gücii · değişiyordu. Meselil yakın tarih-
lerde Ermenistan seferinden büyük ganimetle dönüldüğünde esirlerin en iyisi 50, bir baş sığır 2, 5
koyun 1 dirheme satılmışa. Buiıa mukabil normal zamanlarda l koyun 10 dirhem, 10 kişinin
günlük ekmek ihtiyacı 2 dirhem idi(35). .
Vakfiyede yazıldığı gibi mütevelli, 4000 dirhem yanında 1000 müdd buğday da alacaktı.
Müdd Ortaçağda Yakın Doğu'da kullanılan bir hacim ölçüsüdür. İslii"ır.ın ilk devrinde 1 müdd
yaklaşık 1,053 it idi. D_
a ha so~ra çeşitli ülkelerde, ayni ülkenin deği.5ik bölgelerinde deviderc göre
farklı bi.r değer kazanmıştır. El-Omari, 1330 !arda Anadolu'da (1 müdd'ün 1 l'v!ısıı· irdcbb'ine·
eşit olduğunu) ve (77 kg. buğday 100 it. olarak bilindiğine göre) Konya, Kas tamonu, İznik,
Manisa, Antalya ve Afyo~'da 90 it. (= 69,5 kg.), D enizli'd e 67,5 lt., Kütahya'da 112,5 it.
olduğunu kaydeder (36) (*). Dolayısıyla mütevellinin bir yİJda hissesine düşen buğdl\Y 69,5 ton
(= 1000 müdd) olduğu görülür.
J3ir müdd {= 69,5 kg.) buğdayın, Anadolu'nun kıtlık yılları olan 125j te J 17 dirheme;
1277, İ299 da 50 dirheme alıcı bulduğn, buna karşılık bolluk yıllannda ortalama 15 dirheme-satıl-
dığı ·görülmektedir. ·
O devirde ortalama bir· ailenin. yıllık giderinin 400 ila 800 dirhem civarında olduğu bilin·
eliğinegöre (37) mütevellinin yıllık 19. 000 di.rhem (müddün bolluk yıllarındaki değeriyle) olan
ücretinin alım gücü hakkında yuk:ındaki açı~amalarla bir fikir sahibi olunabilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, başta Sivas Diirüşşifası olmak üzere Anadolu Selçuklu Darişşifa- .
lan, mimarisi, tezyinau, vakıfları, işleyiş tarzı, günümüz hastahanelerine örnek olmuş laYik bir
kurum olarak Türk kültür ve medeniyeıinde gurur duyacağımız örnek mües_seselerdcıldir.
(32) Osman Turan, Sel çuklular Tarihi ve Türk - İslim Medeniyeti, Ankara 1965, s. 281 .
(33) Mustafa Akdağ, Türkiye'nin İktisadi ve İçtiınai Tarihi, C. I, İstanbul 1974, s. 41,
501-502. .
(34) Osman Turan, A.g.m., s. 62.
(35) Mustafa Akdağ, A.g.e. s. 455; Osman Turan, A.g.m., s. 59-60.
(36) Waltı;r Hınz, "İsliim'da Ölçü Sistemleri" (Tere. Acar Sevim), Türkliik Araştırmaları
Dergisi, Sayi 5,_(1989), 1990, s. 56-58.
(*) Osman Turan'ın "Karatay Vakıfları" adlı makalesinde (Belleten C. XII, Sayı 45, 1948,
s. 60-61). El-Omeri'nin 1 müdd kaşılığı 1,5 Mısır erdebi olduğunu kaydediyor. O zaman
·l müdd karşılığı 100 kg. civandır.
(37) Mustafa Akdağ, A.g.e., s. 43-44; Osman Turan, A.g.m., ~· 60- 62.
1
18 (18)
SAYI 333 A. H. BAYAT YIL xxrx
(19) 19