Professional Documents
Culture Documents
i »
RİMLER
ESKİ TÜRK
DEVLETLERİNDE
İDARÎ -ASKERÎ
UNVAN VE TERİMLER
İSTANBUL -1988
TDAV. Yayın Nu.:60
MillîNu.:89-34-Y0147-60
ISBN 975-7628-11-5
BU ESER
BÖLÜM I
BÖLÜM II
II
serden çok istifade etmiş bulunuyoruz6.
XI. yüzyılda yazılan diğer kaynağımızın Kâşgarlı Mahmud’un
1074 yılında tamamladığı anlaşılan “Dîvân-ülûgat’it-TürlûUür. Eser,
Türkçe kelime ve deyimleri Arap dili ile açıklayan bir lügat kitabıdır
ve muhteviyatından da görüldüğü gibi, yalnız o zamanki Türk şivele
rinin basit bir sözlüğü değil, umumî olarak Türk bölgelerine, o devir
Türk lehçelerine, medeniyeti ve kültür hayatına, askeri durumu ve i
nanışına vb. âit bilgileri bir araya getirmiştir. Bu sebeble konumuz
bakımından çok faydalı malzemeyi ihtiva etmektedir7.
Bunlara, 14. asır başlarında hazırlandıkları belirtilen, fakat es
ki Türk unvan ve terimleri bakımından oldukça tatmin edici tâbirle
ri ihtiva eden iki lügat kitabını da ilâve etmek lâzımdır8.
c- Destanlar:
Çalışmamızda başvurduğumuz diğer bir kaynak eserimiz dei'O-
ğuz Kağan Destanı”dır. Oldukça geç bir devirde (14. asır başları) ya
zıya geçirilmesine rağmen çok eski Türk geleneklerini yansıtan Oğuz
Kağan Destanı da eski Türk devletindeki İdarî teşkilât terimlerinin
takviye edilmesi hususunda bize çok faydalar sağladığı gibi9, aynı ni
telikteki “Dede Korkut K|tabı” da konumuzu zenginleştirmiştir10.
Uygur’lara âit menşe efsanesi de bize faydalı olmuştur11.
III
II-Yabancı Belgeler:
a- Çin:
Eski Türk devletlerinde unvan ve terimler bakımından ilk
müracaat ettiğimiz eserlerin başında Asya Hunlarındanbahsetmek-
te olup m.ö. 1. asır başlarında yazıldığı belirtilen Çince Sh'-k. ad
lı eser ile, bunun bir devamı mahiyetindeki “Ts len Han shu (m^ s.
92) denilen kitaplar gelmektedir. Bunlar Hunlarla ilgili olarak:sade
ce müteferrik, fakat ilk defa ve son derece önemli tâbirler ihtiva e t
mekte oldukları içil. Türk devletini yakından tanımamıza buyuk öl
çüde yardımcı olmuşlardır .
ilâvesi).
IV
Ayrıca buraya kadar adları geçen Çin yıllıklarında Türk kül-
tülümleri15 yanında Çin’deki “Beş sülâle devrinde (907-960)” Uygur
tarihinden bahseden Çin vesikaları da tarafımızdan değerlendirilme
ye çalışılmıştır16.rü ile ilgili mevcut bilgiler tanınmış sinolog W. E
berhard tarafından -etnoğrafik malzeme niteliğinde olarak toplan
mış ve yayınlanmıştır17.
b- Lâtin ve Bizans:
Avrupa Türk tarih ve kültürü hakkında faydalı bilgiler veren Ba
tı kaynakları sayılamıyacak kadar çoktur. Bunlar arasında çeşitli ya
bancı dillere yapılan tercümeleri ve türlü araştırmalardan faydalan
dığımız başlıcaları Lâtince yazan müelliflerden A. Marcellinus (aş-
.yk. 330-340) ve Yordanes (550’-ler)’in eserleri ile Bizans tarihçile
rinden Priskos (5. yüzyıl ortası), Prokopios (6. asır ortaları),
Menandros (6. asır sonları), Theophanes (aş. yk. 7. asır başlan), Th.
Sımokattes (7. aşırın 1. yarısı), L. Phylosophos (İmp. 836-912) ve K.
Porphyrogennetos (İmp. 912-959)’un kitap, hâtıra ve seyahat notla
rından 18 istifade etmeye çalıştık.
c- Doğu Kaynakları:
1- Ermeni:
Sebeos (7. yüzyıl), Moses Ilorenaçi “Horenli Moses" /Movses/
(8. asır), Moses Kalankatvaci, /Kalankatuk/ (8. asır ?) ve Levond19.
2- Süryani:
15 Bk. C. M ackerras, “T h e U ig h u r E m p ire 744-840, A ccording to th e T 'ang
D ynastic H isto ries” , C an b erra, 1968.
16 Bk. J.R . H am ilton, “L es O uïghours a l’ép o q u e des Cinq D ynasties d ’ ap rès
les d o cu m en ts ch in o is”, Paris, 1955.
17 Bk. W . E b erh ard , “ Ç inin Şim al K om şuları” , A nkara, 1942.
18 Bk. K aynak m alzem e kitapları, araştırm alar.
19 Bk. D .M . D unlo p , “T h e H istory o f th e Jew ish k h a z a rs ” , P rinceton, 1967;
P.B. G olden, “ K hazar S tu d ies”, I II, B udapest, 1980.
V
Süryani Mikhael (ölm. 1200), Barhebraeus (Ebû’l-Farac,İbn’ül
İbrî,ölm.l294)20.
3- İslâm:
Arapça ve Farsça yazılmış tarih ve coğrafya kitapları ve ilgili ve
sikaların bazıları konumuz açısından muahhar olmakla beraber, fay
dalı bilgiyi ihtiva ederler. Meselâ, Mes’udî İbn Havkal, İstahrî, İbn
Rusta vb. nin coğrafya kitapları ile IIudûd’ulÂleıff1ve Tarih-i Cihan-
guşa22 gibi eserler. Bunlar da tıpkı Lâtin ve Bizans kaynaklan gibi
zamanımız araştırıcıları tarafından oldukça iyi bir şekilde incelenmiş
ve yayınlanmıştır23.
4- Rus Kronikleri:
Nestor kroniği (11-12. yüzyıla âit)24.
5- Moğol:
Moğolların Gizli Tarihi (1240)Bk. “Moğolların Gizli Tarihi”,
/Türk, tere./, Ankara, 1948..
VII
Gabain, F. Altheim, Z. Gökalp, P. Boodberg, F. Laszlö, K. Czegledy,
L. Râsonyi, L. Bazin, J.R. Hamilton, O. Pritsak, V. Beşevliev, A. İ
nan, A.N. Kurat, B. Szâsz, S.M. Arsal, S.G. Klyachtorniy, R. Giraud,
M. Mori, A. Caferoğlu, A. Bombaci, O. Turan, B. Ögel, F. Sümer, P.B.
Golden, M.A. Köymen, İ. Kafesoğlu vb28.
28 A dları geçen ilim adam ları ve d iğer tetkikçilerin kitap ve m akaleleri bibli
yografyada gösterilm iştir.
VIII
ÖNSÖZ
ianınmış lurkologumuz K KopruIu'nutTTxilit'Uigi gibi "Eski
Türk unvanlanyalnız dil tarihi açısından değil, umûmiyetle kültür tarihi
ve bilhassa Türk devlet hukuku tarihi bakımından çok önemlidir. Türk
devletlerinde siyâsî ve İçtimaî bir mevki veya bir kamu görevi ifade eden
bazı unvanlar mevcuttur ki, bunların açıklanması ile eski Türk toplu
luklarının İçtimaî bünyesini ve hukukî teşkilâtını anlamak mümkün ola -
çaktır1 Asırlardan beri çeşitli zaman ve bölgelerde, birbirlerinden
ayrı birçok imparatorluk ve devletler kurmuş olan Türk toplulukla
rındaki idarî-askerî terim ve unvanların tek tek incelenerek eski Türk
devletlerinin teşkilât ve müesseselerini ortaya çıkarmak araştırma
mızın esasını teşkil etmektedir. Bu konu üzerinde şimdiye kadar ya
pılan tetkiklerden çoğu sadece linguistic açıdan ele alınmış olduğun
dan, eksik ve hatâlı neticelere varan bir takım etimoloji tecrübelerin
den ileriye gidilemediği görülmektedir. Bunda da yabancı araştırıcı
ların önce, peşin hükümlü olmaları, sonra da Türk idarî-askerî
terimlerini başka milletlere bağlama gayretleri rol oynamaktadır. Ay
rıca, yabancı bir mütehassısın ileri sürdüğü fikrin, kendisini teyid e
den diğer araştırmacılarca da benimsenmesi yanında, konu ile hiç al
âkası olmayan iddiaların da ileri sürülmesiyle bazı unvanların men
şei meselesini kesin olarak ortaya çıkarmak mümkün olamamakta
dır. Kaldı ki, sadece dış benzetmeler ve faraziyelerden hareket eden
birçok yabancı sinolog, mongolist, slavıst vb. meşgul oldukları saha
nın da tesiriyle Türk İdarî invanlarının menşeini başka kaynaklarda
aramanın gayreti içerisinde olmuşlardır.
Biz, bu hususları da göz önünde tutarak hazırladığımız bu tez
de evvelâ kaynak eserlerimiz olan Orhun âbideleri, Dîvân-ü Lûgat’it—
Türk, Kutadgu Bilig vebilahireyazılmış lügat kitaplarının, sonra, baş
ta Çin kaynakları olmak üzere Lâtin, Bizans, Ermeni, Gürcü, İslâm
ve Rus kroniklerinin yardımı ile eski Türk devletlerinde mevcut idarî-
-askerî terim ve unvanları tek tek tesbit etmeğe çalıştık. Kaynaklarda
dağınık hâlde bulunan belgeleri bir araya toplayarak unvanların, da
ha çok tarihî-sosyal açıdan, hangi Türk devletlerinde görüldüğü, kim
ler tarafından ne maksat ile kullanıldığı, yayılma sahaları, mânası,
1 Bk. F. K öprülü, “ Eski T ü rk unvanlarına âit n o tla r”, s. 17.
IX
menşei hakkında ileri sürülen iddiaları vb. ayrı ayrı incelemek sure
tiyle değerlendirme yoluna gittik. Bunun yanında bazı yabancı araş
tırıcıların taraflı tutumlarını da belirtmeğe gayret ettik.
Unvanlar ve tâbirlerden herbirinin ayrı bir kavramı ifade ettiği
şüphesizdir. Hâlbuki bunların, birçok araştırıcılar tarafından birden
fazla ve mâna itibariyle farklı kelimelerle karşılandığı görülmektedir.
Türk dilinin hem Türk, hem yabancı mütehassıslarında müşahede e
dilen bu durum, terim veya unvanın çok kere yanlış anlaşılmasına ze
min hazırlamaktadır. Ayrıca kaynaklarda bazı tâbirlerin ad mı, un
van mı, topluluk ismi mi olduğu açık olarak belirtilmemesi de (me
selâ: Tardu, Kapgan, Buku, Tabgaç. M. Clauson’a göre eski Türkler-
de biri çocukluk, biri gençlik, biri de gördüğü vazife ile ilgili olarak
üç ayrı ad verme geleneği vardı2), kesin bir neticeye varılmasını güç
leştirmektedir. Biz konuyu mevcut imkânlar ölçüsünde ve tarihî bel
geler ışığında, daha iyi değerlendirmeğe, yâni terimlerin ve unvanla
rın tek ve gerçek mânalarını tesbit suretiyle, eski Türk devlet huku
ku ve teşkilâtına elden geldiği kadar vuzuh kazandırmağa çalıştık.
Çalışmamızda eski Türk unvan ve terimlerini tanıtırken, yalnız
Bozkır dönemi Türk siyâsî kuruluşlarının dikkate alınıp, İslâm-çağı
Türk devletlerinin araştırmamız dışında bırakıldığını hatırlattıktan
sonra, unvan ve rütbelerin, önemine göre değil de sırf okuma kolay
lığı sağlamak maksadiyle, alfabetik sıra içinde sunulduğunu belirtme
liyiz. Şimdiye kadar yapılmış ve çok dağınık belge ve incelemeleri top -
layan bu tezimizin, kehdi türünde ilk deneme olduğu dikkate alına
rak, tabiî sayılacak noksanlık ve hatâların mâzur görüleceğini ümid,
ve dikkatimiz çekildiği takdirde gerekli düzeltmelerin yapılacağını
şimdiden temin etmek isteriz.
Tezin hazırlanmasında tavsiye ve teşviklerini esirgemeyen muh
terem hocam Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na teşekkür ederim.
Dr. Abdülkadir DONUK
A-İDARî UNVANLAR:
ALPAGUT:
Türklerde bir rütbe ismi olan1 ve kül Tegin kitabesinde AJpagu
(doğrusu Alpagut ) şeklinde geçen3 bu unvan 8. yüzyıl Uygur lehçe
sinde “muharip” mânasında olup bazan özel ad olarak da kullanıl
mış ve DLTde “tek başına düşmana saldıran, hiç bir taraftan yaka
lanmayan yiğit” diye mânalandırılmıştır4. F. Köprülü’ye göre, kitabe
lerde geçen bu tâbir tıpkı alp kelimesi gibi hem bir has isim,hem sı
fat hem de bir unvan olarak yer almaktadıı^.Gy.N^meth ise şu
görüştedir: "Alpagut" Türkçede Tarhan unvanının eşi olup, bir şeref
rütbesjni ifade eden bu unvanla ilgili belgeler Kazan, Kuman ve
Karaim lehçelerinde Alpagut; Tobol lehçesinde Alpagıt: Çağatay
lehçesinde Alpağut şeklinde geçer ki, “asil adam”, “mülk sahibi”
mânasındadır. Moğolcaya geçerek orada Albağut şekli ile “vergi ve
ren kimse” mânasını almıştır. Kelimenin Rusya, Macaristan ve Azer
baycan’da yer adlarında da geçtiği söylenmektedir6
APA (ABA)
Türk âilesinde akrabalık gösteren isimler arasında çeşitli mâna
lara gelen apa kelimesi7 ayrıca bir unvan olarak da görünmekte gibi
dir. Nitekim VIII. yüzyıl Orhun kitabelerinde Tonyukuk’un unvanla
rı sıralanırken “Inançu Apa Yargan Tarkan” şeklinde geçmektedir8.
Tonyukuk kitabesindeki “Apa Tarkan” ile ilgili Çin belgesi de bu un
vanın “baş kumandan ” olarak yorumlanmasına elverişli görünmek
tedir . Kuman-Kıpçak’larda10 ve Oğuz’larda yaygın bir unvan olarak
kullanıldığı bilinmekte11 ve ayrıca 935 yılında Çin’e gönderilen Kan-
-chou (Turfan) Uygur elçilerinden Kül Buyruk “apa” unvanını taşı
yordu12.
AYGUCI:
8. yüzyılda Gök-Türk hâkanlığı devrinde Tonyukuk’un unvan
ları arasında zikredilir13. Devlet baş müşaviri olarak mânalandırıl-
maktadır14. R. Giraud’a göre kelime eski Türkçede “ay” (diğer Türk
8 Bk. “ K itab eler” , I, batı, 2. Ayrıca şu k itab elerd e de geçer: “ Ş ine-usu” yazı
tın d a (9. yüzyıl o rta la n ) “ ... “a p a ” ...” ; “ B erge” yazıtında “T o r a p a ”; “ Ç akul” yazıtın
d a ise “B en külüğ a p a ”yım (bk. H .N . O rkun, “ E T Y ” , I, s. 178; III, s. 71, 122).
9 “A pa ta-k an ” : bk. Liu, “ D ie C hinesischen N achrichten z u rg e s c h ic h te d e r
O st-T ü rk en ( T u - k ü e ) ” , II, indeks.
10 Bk. L. R âsonyi, “T a rih te T ü rk lü k ” , s. 1 3 9 ,1 4 5 ,1 5 0 ,1 5 1 , 226, 227 ( “T oks-a-
ba, B asar-ab a vb.).
11 “B oz-aba, A y-aba’ vb. bk. M .A. Köym en, “ Büyük Selçuklu İm paratorluğu
tarih in d e O ğuz istilâsı", s. 599 n. 126, 601 ve n. 136, 602-604, 611-616; \. Kafeso^îu
“ H arezm şah lar D evleti T a rih i”, s. 300 vd. (indeks); F. S üm er, “O ğuzlar (T ürkm en-
ler) T arihleri-B oy T e şk ilâtı-D estan lan ” , s. 260, 337, 338, 361.
12 Bk. J.R . H am ilto n , “ L es O uïghours a l’ép o q u e des C inq D ynasties d ’après
les d o cu m en ts chinois” , s. 146.
13 Bk. “T o n y u k u k ” , b atı, 10, doğu, 21, kuzey, 29, güney, 49.
BAGA:
8. yüzyıl Bilge Kağan ve Tonyukuk kitabesinde Tonyukuk
Boyla Baga Tarkan21...” ve Suci yazıtında (9. yüzyıl) HKutlug Baga
Tarkan’ın buyruklarının ügesi ben22” ibaresinde zikredilen Baga
Uygurlarda nazır sonra hâkan olan Tun Baga Tarkan (779-789) a
dında da geçmektedir23. Türgiş şefi U-çe-le (7. asrın sonlan)’nin un
vanı da “Baga Tarkan” idi . 948 yılında Çin’e giden Turfan Uygur
devleti elçisinin de unvanı idi25. Kelime Avrupa Avar hâkanlığmda
da kullanılmış (Bağan, /ereren, oğuloğlan gibi/) ve oradan başta Hır
vatça olmak üzere İslâv dillerine ve Macarcaya da geçerek “Ban” şek
lini almıştır26. Türk Bulgar devletinde de “Bağan” şeklinde görül
mektedir7.
Baga kelimesini bazı araştırıcılar eski Farsça olarak ileri sür
müşlerdir28. T. Tekin ise “küçük unvan ’’şeklinde mânâlandırdığı Ba
ga’ yı Moğolca baa “küçük” ile ilgili görmüştür29. Diğer taraftan G.
Doerfer, Orhun kitabelerinde Tonyukuk’un unvanı olarak bir arada
geçen "Boyla Baga Tarkan" ibaresindeki "Baga Tarkan* aynı
zamanda Sogd ve Çin kaynaklarında geçtiğini söylediği ayn bir kişi
nin özel adı olduğunu ileri sürer30.
30 Bk. G . D o e rfe r, “ayn.esr.” , II, s. 398, 462. Bu adın “ (B ag a)” kaplum bağa a
dın d an başka birşey olm adığı iddia edilm iş ise de (bk. S. T ezcan, “E ski T ü rk çe Boyla
v e B aga Sanları Ü zerin e” , s. 68 vd.), tâbirin geçtiği çağda kam lum baga ve kurbağa
nın ikinci hecesi “B ak a” telaffuz ediliyordu (bk. G. C lauson, “... T u rk ish ”, s. 311
vd.). Bazı T ü rk d ev letlerin d e “B a g atu r” şe k lin d e je ç e n unvanın “ B aga” + “tu r ”dan
ib aret b ir ihtim al olduğu d ü şü n ü lm ü ştü r (bk. B. O gel, “T ü rk M itolojisi” , s. 342).
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 5
BAYAR:
“Bayar” sözü Türkçede bir memuriyet ve şeref unvanı olarak
kullanılırdı31.
44 Bk. “D L T ” , I, s. 357.
BİLGE (HSİEN-HİEN):
Asya Hunlarından beri mevcudiyeti bilinen bu unvan50 hüküm
dardan sonra gelen va veliahta, veyahut da hükümdarın en yakın ak
rabalarına verilirdi . Asya Hun teşkilâtında sağ ve sol cenahın so
rumlularına tevcih edilen Çince şekli ile Hsien Wang (Bilge kral)
tâbiri görüldüğü üzere Hun imparatoru tanhudan sonra gelen en bü
yük makam sahiplerine âit bulunuyordu . Gök-Türk çağında doğ
rudan doğruya Türkçe olarak Bilge şeklinde kullanıldığı kitâbeler-
den açıkça anlaşılan bu unvan o devre âit Çin kaynaklarında Çince
şekli ile tarihî bir kalmtı olarak tekrarlanmaktadır (Hsien-li P’i-chia
= Bilge)53.
BOYLA:
54 “T o n yukuk boyla baga ta rk a n ” (bk. “ K itâb eler”, II, güney, 14; “T onyukuk” ,
I, batı, 6).
55 Bk. H .N . O rk u n , “ E T Y ” , I, s. 156.
BUKU (P’U-KU):
Bu kelime W. Eberhard’a göre m.s. 300 de (Chin-shu’da) Türk
unvanı olarak ortaya çıkmakta ve zamanımıza kalan Hun dilindeki
yegâne cümlede geçmektedir: Fu-ku66. Gök-Türkler çağında mü
him rol oynayan başlıca kabilelerden biridir67. Uygur’ların idaresi
altındaki Dokuz-Oğuz birliğinin kabileleri arasında Buku adını ta
şıyan ünlü bir boy yer almaktadır68. Orhun bölgesinde Uygur devle
tine âit bir efsanenin cihân hükümdarı olarak tanıtılan kahramanı da
BURGUÇAN:
Bu tâbirin74 840 yılından evvel Karluk hükümdarı Arslan İl-tir-
gük’ün unvanları arasında geçtiği söylenmektedir75.
BUYRUK:
Bu unvan Orhun kitabelerinde “... bilge kağan imiş, alp kağan
imiş, buyruk’lan yine bilge imiş, alp imiş76...” şeklinde geçmektedir.
Ayrıca bir “İç-buyruk” deyimi de kitâbelerde yer alır . Gök-Türk
kağanı Bilge’yi (735’de) zehirleyerek öldüren Mei-lu ç’o’nun adının
ı5 o 74 U n v an bk. A.v. G abain, “A ltt.G ram .”, s. 305; J.R . H am ilton, “ayn.esr.", s.
78
aslı da “Buyruk-çor” olarak tesbit edilmiştir . Bir buyruk 935 yılın
da Kan-chou (Turfan) Uygur devleti elçilerinden biri, 967 yılında da
yine aynı devlette diğer bir buyruk “büyük bakan ” olarak gösteril
mektedir79. Umumiyetle “ âmir, kumandan80”; “müşavir, vezir81”
mânaları verilmiş olan “buyruk” tâbirinin eski Türkçede hükûnet
üyesi yâni “bakan” mânasına geldiği82 ve tâbi toplulukların idarî-as
kerî işlerinin tanzimi için merkezce tâyin edilen yüksek memurun
buyruk diye anıldığı zikredilmektedir83 Esasen Orhun kitabelerin
deki ifadeler buyruk’ların büyük ehemmiyetini ortaya koymaktadır.
Çin kaynaklarına göre Gök-Türk ve Uygur hâkanlıklarında devlet i
daresinden sorumlu 9 üyeden kurulu hükûnet erkanından her biri
minister(buyruk) diye anılıyor. 84
DLPde “Hâkanın yanında, mertebesine göre büyüklere yer göste
ren adamın adı, teşrifatçı” olarak târif edilmiş ve unvanın türkçe “bu
yurmak” (emretmek)la ilgisi belirtilmiştir . Diğer bir mânası da,
söylendiğine göre, “emri ifa eden memur” olup “askerî maiyyet”dir .
78 Bk. L. Ligeti, “Bilinm iyen İç A sya”, s. 207; Liu, “ayn.esr” , I, s. 417; II, s.
622.
79 “B iru q ”, bk. J.R . H am ilton, “ ayn.esr.”, s. 150.
ÇOBAN (ÇUPAN):
Türk lehçelerinde “bekçi, koruyucu, güdücü” mânalarına geldi
ği bilinen bu kelimenin Gök-Türkler çağında aşağı yukarı aynı kav
ramı ifade etmek üzere unvan olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır .
“D L T ’de “köy büyüğünün yamağı” şeklinde mânalandınlan89 bu
tâbir Tuna Bulgar devletinde ve Macarlarda unvan90, Peçenek’lerde
boy adı91 olarak geçmekte ayrıca “semt reisi ’’veya “bölge başı” mâna
sıyla ve “zupan ” şekli ile İslâv dillerine de girerek uzun müddet yaşa
mış bulunmaktadır92.
ÇOR (ÇUR):
a- İNAK (YINAK):
8. yüzyıl Uygur metinlerinde “Umuğ ınağ” (inanılan, beklenen,
arzu edilen bir şey veya bir kimse) mânasında olup116 daha sonraki
tarihlerde (Selçuklu çağında) “dost, kendisine inanılan, Bakan” gibi
resmî bir makam sahibini gösteren unvandı/17. Moğollar devrinde
(ınağ) hükümdarın mahrem dostu, mutemedi mânasında, 15. asır Ça-
ğataycasında ise yüksek bakan ve imparatorluk temsilcisi karşılığı o
larak kullanılmıştır. Kelime çeşitli Türk lehçelerinde (Çağatay, Ha-
rezm, Kuman, Kıpçak, Türkmen, Osmanlı) ınağ veya inak şekillerin
de yer yer “dost, mahrem arkadaş, devlette yüksek temsilci, bakan ”
mânalarında geçmektedir118. Tâbirin 17. asırda (Ebülgazi devri) es
ki mânasını kısmen kaybederek “devlet işlerinde yardımcı, küçük kar
deş” anlamına geldiği ve Hive Hanlığında Atalık deyimi ile aynı kav
ramı ifade ettiği söylenmektedir119.
b- İNAL (YINAL):
8. asır Uygur budist metinlerinde, ayrıca F.W.K. Müller tarafın
dan yayınlanan “Zwei Pfahlinschriften aus den Turfanfunden”, A-
PAW, Berlin, 1915” adlı eserde “Tengride bolmış inal” ve belki “I
nal çor” şekillerinde, Turfan metinlerinde ise doğruca “ inal” olarak
bir unvan terimi niteliğinde zikredilen inal tâb iri120, DLFye göre -
“anası hâtûn kökten babası halktan olan gençler için” kullanılan bir
hitap olarak târif edilmektedir121. KB’de ise “beyzade, inanılır insan”
mânaları altında tanıtılmıştır122. Büyük Selçuklu prenslerinden sul
119B k. B. Ö gel, “T ü rk K ü ltü r T a rih i” , s. 233, n. 87. A yrıca “ İnak” , “ask erî k u
m an d an ” anlam ına gelm ektedir. Bu kelim e, “ boy ö n d e ri” m ânasını da ifade e d e r İ-
n ak ’lar b ir nevi devlet şûrasını teşkil eden ve H arezm H anlan.nın yakın çevresine
m en su p kişilerdi. H an k a ra r alırken İnakların reyini alırdı. “ İnak” unvanı H arezm ’de
“ H a n ” u n v anından so n ra ikinci unvandı, B. Spufer’den Bk. B. H ayıt, “T ü rk ista n ”, s.
29.
120B k. G. C lauson, "... T u rk ish ” , s. 184b. II. G ö k -T ü rk h âk an lıiın d a K apgan
K ag an ’d an so n ra ta h ta çıkarılan ve 716 yılında bir ihtilal sonunda öldürülen İnel K a
ğan (tafsilen bk. R . G irau d , “L ’E m pire...” , s. 212 / indeks/)’ın adı da Gy. N é m e th ’e
g öre (bk. “H M K ” , s. 262) aynı unvandan ibarettir.
121“ D L T ” , I, s. 122.
tan Tuğrul Bey’in üvey kardeşi ünlü kumandan İbrahim Yıııal da ay
nı unvanı taşıyordu12 . 1133 yılında bir Türk kumandanının adı ola
rak da görünmekledir124. Farsça Oğuz Hûkan destanında da Kayı-I-
nal adındaki ikinci kelime aynı unvanı gösterir125. Ayrıca Kıpçak
hanlarından birinin adı olarak geçen (Iııal öz) bu tâbir ihtimal Çağa-
taycada da mevcut olup, Kırgız’lar arasında hükümdar ve Ebülgazi’-
yc göre (17. asır) Moğol Taciklerin “padişah” tâbirlerine tekabül et
miştir™.
134 B u h ara hâkim i Ali T egin kendine tâbi T ürkm en kuvvetlerinin başına M usa
Y ab g u ’nun oğlu Y u s u fu “ İnanç Y abgu” tâyin etm işti (bk. I. K afesoğlu, “Selçuk’un
O ğ u llan ...” , s. 124.
135 R ey em iri “ İnanç Bey” , kızı “ İnanç H â tû n ” ve to ru n u “ K utlug İnanç” (bk.
I. K afesoğlu, H a re z m ş a h la r..” , s. 79, 8 0 ,1 1 1 ,1 1 2 ,1 1 6 1 1 9 ,1 2 5 -1 2 7 , 132-135).
136 Bk. G. C lauson, “ğöst. y er.”.
1 40Bk. İ. K afesoğlu, “T ü rk M illî K ü ltü rü ”, s. 183, n. 803. K elim enin etim oloji
tecrü b eleri için bk. F. A ltheim , “G eschichte d e r H u n n e n ”, I, s. 9 vd.
141 Bk. F. K öprülü, “ E ski T ü rk U nvanlarına  it N o tlar” , s. 28-31. T âbiri “ İşva-
r a ” şek lin d e okuyan bazı a raştın cılarca kelim e Iran î kökene bağlanm aya çalışılm akta
ise a e (bk. G. C lauson, T u rk ish ”, s. 257a) aslında “çap ” + (hücüm etm ek, sa ld ır
m ak, çap m ak ) k ö k ü n e bağlı T ü rk çe bir deyim olm ası kuvvetle m uhtem eldir.
142 Bk. “ E U S ”, s. 88; G. C lauson, "... T urkish” , s. 31a.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 19
den gelen “içre” sözünden türemiştir143. IX. asırda Bulgar ileri ge
lenlerin bir sıfatı olarak daima unvanlarla beraber görünür: içirgü-
boyla; içürgü-bağan vb.144.l
İDİ KUT (IDIG KUT, IDUK-KUT):
735 tarihli Bilge Kağan kitabesinde145 Basmıl (İç Asya’da Beş-
balık havalisinde yaşayan kavim) kavminin reisinin unvanı olarak ge
çen bu tâbir146 “kutsal" mânasındaki “ıduk” ile Türk devletinde siyâsî
iktidar kavramını ifade eden “kut” tâbirinden meydana gelen bir un
vandır147. Türkçede tanrının sıfatlarından biri olan “idi” kelimesi ay
nı zamanda Tanrı yerine de kullanıldığından “idi-kut” tâbirinin As
ya Hunlarında mevcut “Tanrı-kut” kavramının bir devamı olduğu
düşünülebilir148. Uygurlarda Hâkanlık çağından beri bilindiği ileri
sürülen bu unvan14 , Turfan Uygur devleti (9-14. yüzyıl) hükümdar
ları tarafından kullanılmış150, hattâ bu devletin başkenti olan Kara
Hoço da “İdi-kut şehri” diye tanınmıştır151.
İLİG:
Türkçe ilig (il-lig, il-li) = elig deyimi umumiyetle hükümdar,
prens veya bir devletin yahut belirli bir bölgenin idaresinden sorum
lu kişi mânasında olduğu anlaşılıyor ve umumiyetle kral diye kabû &
143B k. M. E rgin, “ O rh un  bideleri”, s. 98; G. D o erfe r, “ayn.esr.”, II, s. 174
vd.; K. E rarslan , Alı Şîr Nevâyî’nin “ H âlat-ı Pehlevan M u ham m ed” R isâlesi” , s. 137.
144 Bk. Gy. M oravcsik, “ Byz.turc.”, II, s. 133; F. A ltheim , “ayn.esr.”, V, s. 312,
n. 8.
145 “Y irm i yaşım da, Basmıl Iduk kut soyum dan olan kavim idi” (bk. “ K itâbe-
le r” , II, doğu, 25).
■ 146B k. “E U S " ,s. 8 5 ,8 9 ; V. M inorsky, “ H udûd...” ,s . 270, n. 2; O. T u ran , “ Ç in-
f
iz A dı H ak k ın d a”, s. 2 7 3 ,2 7 4 , n. 27; A.v. G abain, “K öktürklerin T arihine B ir Ba-
ış” , s. 690 vd; F. Süm er, “O ğuzlar” , s. 8.
147 A v . G abain, “A ltt. G p ım m .”, s. 309; İ. Kafesoğlu, “K utadgu Bilig ve K ültür
T arihim izdeki Y eri”, s. 1-38. " İd i” tâbirinin çeşitli m ânaları ve kullanıldığı yerler
hakkında bk. G . D o erfe r, “ayn.esr.” , II, s. 176 vd. “ Idıq” şekli de “ ıd" kökünden gel
m ek ted ir (bk. R . G irau d , L 'E m p ire...”, s. 104).
148B k. “ K U T ”.
149B k. A. B om baci, "O utltıg R olsün” , I, s. 15. Ş ine-usu’da geçtiği söylenen “ idi-
k u t” unvanının (bk. “E T Y ” , I, v W>4) hâkan M oyen-çor tarafından da kullanıldığı ile
ri sü rü lm ü şse d e kitabenin bu kısmı okunam ıyacak kadar yıpranm ış olduğundan bu
görüş tahm in d en öteye geçem em ektedir. E sasen U ygur çağı belgeleri arasında “ ı-
d u q -k u t” tâb irin in ilk o larak I lo to m anilıeist m etinlerinde geçtiği belirtilm iştir (bk.
R .R . A rat, “ D e rH e rrs c h e rlile l ld u q -q u t” , s. 150).
150B . Ö gel, “T ü rk Kültikr T arih i” , s. 78, 81, 576.
151 Bk. V. M inorsky, “ I ludfttl...", s. 271. Bu unvan hakkında tafsilât için bk. R.R .
A rat, “ayn .esr.” , s. 150-1 57
20 Dr.Abdulkadir DONUK
i 152 15^
dilmektedir . Orhun kitabelerinde geçen “elig” sözünün bu
mâna ile ilgili olması muhtemeldir. Tabgaç’larda kullanılan “İ-li” un
vanı da aslında “elig” olabilir154. “Ulug ilig” tâbiri “büyük hüküm
d a r “İlig beg” de “veliahd” mânasında gösterilmiştir1 .
Kelime Türkçe “İl” (devlet) deyiminden yukarıda gösterildiği
şekilde türemiş olup Avrupa Hunlannda (5. yüzyıl ortasında) Atti-
la’nın oğlunun adı (EUak = elleş = elig = ilig, yâni il-lik = il-Ii )
olarak1 6, sonra Sabar devletinin büyüklerinden birinin (6. asır ba
şı) adı (İlik-er) 157 ve 10. yüzyılda Macar hükümdarı Arpad’ın oğlu
(Yâlâ = elig = ilig)’nun adı olarak158 geçmektedir. Buralarda zikre
dilen şahısların özel isimlerinden ziyâde unvanlarının bahis konusu
olduğu âşikârdır. Nitekim Hazar hâkanlığında da 2. derecede idare
ci tarafından taşındığı bildirilen bu unvanın159 Türk çevrelerinde
umûniyetle “hükümdar” mânasını ifade ettiği KB’de bildirilmekte160
ve Kara-Hanlı hükümdar âilesi İslâm kaynaklarında aynı zamanda
İlig-Han’lar (İlek-Hanlar) diye zikredilmektedir161
1 5 3 K itab elerd e “é l” ve “ il” ayrı ayrı yazılm ıştır. “ İl” ile ilgili olduğu görülüyor
(bk. V. T hom sen, “ In scriptions d e P O rkhon déchiffrées” , s. 18, krs. “lü tâ b e le r ’', I,
doğu, 8, 9, 15,1 8 ; “T o n y u k u k ”, 12).
154 Bk. W. E b e rh a rd , “B irkaç E ski T ü rk U nvanı H ak k ın d a” , s. 321 vd.
159 Bk. P.B. G olden, “ K hazar S tudies” , s. 184 vd. T ü rk d evletlerinde kanad
k rallarına da “élig” denildiği bildiriliyor (bk. G . C lauson, "... T u rk ish ”, s. 141b,
630a).
160 “K B ”, III (indeks), s. 194-196. A yrıca bk. “E U S ” , s. 92; A.v. G abain, “ Kök-
tü rk lerin ...”, s. 687; T. T ekin, “ A G r a m m a r ...” , s. 335.
161 Bk. İ. K afesoğlu, “T ü rk M illî K ü ltü rü ”, s. 299; E. M erçil, “K arah an lılar”, s.
7 9 4 .0 . P ritsak, bu unvanın K ara-H anlı sülâlesinin b ütün m ensuplarının um um î bir
unvanı o larak değil de, devletin dö rt alt-kağan’ından sadece ikisi tarafın d an i n a n ı l
dığını ve ayrıca “Tlig-han” tâbirinin ilig ve han şeklinde ayrı ayrı iki rütbeyi g ö ste rd i
ğini ileri sü rm ü ştü (bk. İA. m ad. “K arahanlılar , s. 251). Bu iddianın geçersizliği
hakkında bk. R . G enç, “ K arahanlı D evlet T eşkilâtı”, s. 130-134. İlig, Selçuklu veziri
N izâm ü lm ülk’ün lâkapları arasında da gösterilir, bk. O . T u ran , “Selçuklular ...” , s.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 21
İLTEBER:
Bu terim kitâbelerde Uygur162, Karluk 163 ve Az164 reislerinin
unvanı olarak geçmekte olup, “hükümdara bağlıyüksek devlet memu
ru, idareci165” mânaları ile karşılanmaktadır. Bu unvan Bayırku’lar,
Kırgız’lar, Tatabı’lar, Qun’lar, Sogd’lular ile birlikte aynı zamanda 9
Oğuz konfederasyonuna mensup bir Uygur topluluğunun166 ve Ba
tıda Hazar hâkanlığının hâkimiyeti altında bulunan Volga Bulgarla
rının başbuğları da taşımakta idi167. Ayrıca 7. asrın ikinci yarısında
bir Ermeni kaynağında kuzey Kafkasya Hunlarınm şefi ve Hazar
hâkanınm vassalı olarak “Alp Ilut’uer” adı zikredilmektedir. P.B.
Golden’e göre: batı Gök-Türk idare sisteminde tâbi kabilelerin başı
na, Türk hükümdar âilesinden birinin tâyin edilmesi âdet hükmünde
olduğundan ve bu usul Hazarlar tarafından da tâkip edildiğinden a
dı geçen zat Hazar menşeli olabilir. Ad ise “Alp” ve “eltâbâr” şeklin
de Türkçe çift unvanlı bir deyim olmalıdır (Alp el etmiş gibi) i>8.Bu
mevzu uda tarihî belgelerde mevcut bütün malzemeyi toplayarak m&
seleye açıklık getiren A. Bombaci’nin görüşlerini şöyle özetleyebili
riz: Gök-Türk çağında İlteber’ler tâbi hükümdarlar olup bu unvanı
hâkanlardan almışlardır; unvanın Juan-juan’larda kullanıldığına da
ir bir delil yoktur; Çin metinlerinde geçen “Ch’i-li-fa” ve “Hsieh-li-
fa” hem fonetik hem tarihî bakımından“Elteber”i gösterir; Kitabe
lerde “elteber” okunuşu kesin değildir. Ancak bir yerde (II, doğu, 40)
kelimenin başında bir “i” harfi görünüyor gibidir, Uygur’ların, Qun
ve Kırgız’ların ilteber’leri “ulug ilteber’"dir. Bunun yanında “elte
ber” ile “kül elteber” arasında görev ve yetki bakımından bir fark o
lup olmadığı belli değildir; II. GökTürk imparatorluğu zamanında
1 6 2 “ U y gur İlteb eri” , (bk. “K itab eler” , II, doğu, 37). D aha bk. “ H u d û d ...” , s.
265; J.R . H am ilton, “ayn .esr.” , s. 139; L. R âsonyi, “T h e Psychology and C ategories
o f n am e giving am ong th e T urkish p eoples” , s. 212; G. D o erfe r, ‘ ayn.esr” , II, s. 201.
163 “K arluk ilte b e ri” , (bk. “ K itab eler” , II, doğu, 40; “E T Y ” , I, s. 139.
168 Bk. P.B. G o ld en , “ H aza r D ili”, s. 154; Ayn.M üell., “K hazar S tudies”, s. 147
150.
22 Dr.Abdulkadir DONUK
171 Bk. A.v. G ab ain , “A ltt, G ram m .”, s. 326; A . C aferoğlu, “E U S ” , s. 161;
“D L T ” , I, s. 364; W . R adloff, II, s. 326; G. D o erfe r, “ayn.esr.” , III, s. 378-380.
172 Kazır: K ara H anlı hüküm darı Y iısuf K adır/K azır H an (Bk. son R .G e n ç/ay n .
ese r s.372 /İn d ek s/)G ay ır H a n H azerm zşahların O tra r vâlisi(bk.İ.K afesoğ!u,
H arezm şahlar...,s.240-243,250,253,255) K atır B uku H an: Kıpçak başbuğlarından (bk.İ.
K afesoglu.avn.esr.s. 129.130.183)
173 B ak.P.B .G olden "K hazar Studies, sI197 vd.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 23
179 Bk. “ İbn F ad lan S eyahatnâm esi”, s. 66; Gy. M oravcik, “B yz.turc.” , II, s.
333; Gy. NĞmeth, “H M K ”, s. 212; D .M . D unlop, “T h e H istory o f th e Jew ish K ha-
zars” , s. I l l ; A Z ajaczkow ski, “H a z a r K ültürü ve vârisleri” , s. 477-483; A J . Y akubo-
uskiy, “ IX . ve X . asırlard a...” , s. 287; P.B. G olden, “ayn.esr.”, s. 192 vd.
180 “ H ag an o s” : bk. Gy. M oravcsik, “ Byz. turc. ”11, s.333 vd.
181 Bk. “Byz.turc. ” 11, s.333. M e n a n d ro s’da (576) K afkas civ an n d a b ir kabilenin
(S ab ar?, B ulgar?, A v ar?) prensesinin unvan ı olarak “A k-K ağan" zikredilm ektedir
(B k .“Byz-turc., ” 11, s 59). “ K ağan” ünvanı İslam -T ürk devletlerinde son zam anlara
k ad ar k u llanılm ıştır (bk. A. A teş,“ A rap ça yazı dilinde T ü rk çe k elim eler.” s.30).
182 Bk. "K itâbeler"ı;kuzey, 12. D aha bk. "E TY ”, IV (ındeks)
184 Bk. F. L âszlö “ayn. e s r.”s.39 B .Ö gel, “T ü rk M itolojisi” , s.288; L. K rader, Q an-
Q ag an an d th e B eginnigs o f M ongolkingship” s.1 7 -3 5 .1063 d e H o ten K ralının ünvanı
o larak da g eçm iştir (B k J.R .H a m ilto n , “ayn.esr.”s.l5 4 .
185 Bk. H .N . O rk u n , “ E T Y ” , IV, s. 81 vd.
189 Bk. G . D o erfe r, “ayn.esr.” , III, s. 141 vd.; 177 vdd.; G. C lauson, “... T u r
kish” , s. 630a.
1 9 0 “ D L T ’, III, s. 157.
193 Bk. “E U S ” , s. 8 1 ,1 6 4 .
2 0 2 F . Lâszlö, “ayn.esr.”, s. 37; L iu,“ayn.esr.” , II, s. 493. P ark er’den bk. A. C afe -
roğlu, “Tukyu v e s . 106. K ağan Sien-pı’lerde yaban dom uzu dem ekm iş (bk. H .V .
H aussig, D ie Q u ellen ü b e r die zentralasiatische H erk u n ft d e r europaeischen A w a
re n ” , s. 42, n. 88.).
203 W . B ang’d an bk. A C aferoğlu, “ayn.esr.” , s. 118. D aha bk. C. B ro ck el
m ann, “H o fsp rach e in A lttu rk e stan , s. 223.
26 Dr.Abdulkadir DONUK
KAN (KHAN):
Eski Türk devletlerinde devlet reisinin unvanı olarak en yaygın
şekilde kullanıldığı bilinen Kan (Khan) tâbiri Türk belgelerinde ilk
204 Bk. K. S h irato ri, “A S tudy on th e titles K a g h a n and K atun” , s. 1-26; Ay-
n.M üell., “K aghan U nvanının M enşei” , s. 497-504; P. O lbricht, U chıda s P ro le g o
m ena zu e in er G esch ich te d e r Jo u -ja n ”, s. 96; P. P elliot, N o te su r les •
T o u -y u -h o u e n e t les S ou-p’i” , s. s. 328 vd.; B arthold, O rta Asya T u ık T arih i H a k
kında D e rsle r” , s. 8.
205 Bk. B. Ö gel, “ D oğu G ök-T ürkleri...” , s. 130, n. 168; G. C lauson "... T u r
kish” s. 611a; A. K ollautz - K . M iyakawa, “ G eschichte und k u ltu r eines V o lk e w a n -
derungszeitlichen N om adenvoikes, D ie Jou-jan d e r M ongolei und d ie A w aren in
M itte le u ro p a ” , II, s. 7.
2 0 6 Bk. F. A ltheim , “A ttila e t les H u n s” , s. 51; B. Ö gel, “O rta Asya T ü rk T arih i
H akkında Bazı Y eni A raştırm aların T enkidi” , s. 270.
207 Bk. G . C lauson, “ ... T u rk ish ” , s. 611a. D ah a bk. G . D o erfe r, “ a y n .e s r” , III,
s. 141 vd, 177 vd.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 27
209 Bk. D o erfe r, “ayn.esr.” , III, s. 141-180; T. T ekin, “ayn.esr.” , s. 338, 341.
Krş. “ K ağan” .
210B k. “ B yz.turc.” , II, s. 1 4 8 vd.; F. L âszlö, “ayn.esr.” , s. 39; “ D L T ”, IV (in
deks); “ K B ” , III (indeks). O sm anlı im paratorluğunda dahi böyledir.
211 Bk. “E U S ” , s. 92.
unvanından başka birşey değildir214. W. Bang’a göre bir yıldız adı ci
lan “Yâtikân” kelimesinde de “kan” unvanı bulunduğu gibi . Di
ğer taraftan “Kan” tâbirinin Batı Hunlarında mevcut olduğu Attila’-
nm hâtunu Arıkan (Arıgkan = temiz, asil kraliçe)’ın adından da an
laşılmaktadır216. Ünlü Ak Hun hükümdarlarındandan birinin Bizans
kaynaklarında geçen adı da “Kün-Han” (5. yüzyıl 2. yarısı) olarak
gösterilmektedir2 . Esasen Han tâbirinin Asya Hun devlet zamanın
da da ve “İl” kelimesi ile bir aradaTcullanılmış olduğu tesbit edilmiş
tir218. Aslen Türkçe olduğu anlaşılan ve bazı yer adlarında da görü
len (msl. Han-balıg, Hazar başkenti)219bu tâbir bilindiği üzere islâm-
Türk çevrelerinde geniş bölgelere yayılarak çeşitli zamanlarda türlü
mânalarla kullanılmağa devam etmiştir220.
233 Bk. “E U S ” , s. 8 2 ,1 7 1 .
245 Bk. İ. K afesoğlu, “T ü rk M illî K ü ltü rü ” , s. 230 vd. H âtû n kelim esi zam anla
m âna genişlem esi n eticesinde h an ım lar için kullanılm ağa başlanm ış ve zam anım ızda
da "kadın"şeklini alm ış.tr(b k .P .P ellio t, "ayn.esr",s.183; G .D o ğ e rfe r, "ayn.esr" III,s.132-
141, 181-183),
246 G. D o erfe r, “ayn.esr.” , III, s.4. L. R âsonyi’ye göre: “kündü ( = b a ş prens, en
ileri gelen kabilenin reisi), bk. “T a rih te T ü rk lü k ”, s. 61.
2 4 7 Gy. G yörffy’den naklen, bk. İ. K afesoğlu, “ayn.esr.” , s. 155, n. 655; G. D o e r
fer, “ayn. e sr.” , III, s. 609.
248B k. I. K afesoğlu, “ayn.esr.”, s. 155; L. R âsonyi, “ Selçük A dının Menş%ine
D a ir”, s. 378, n. 11.
DrAbdulkadir DONUK
32
SAGUN (KÖK-SAGUN):
Bu unvan “Ata Saghun” şeklivle ve “hekim, tabib ” mânasıyla
D LTde geçmektedir251 Bir unvan olarak 10. yüzyıldan sonra gö
rülmüş olup, Karluk büyüklerince taşınmıştır . 981 ve 1009 sene
lerinde Turfan Uygur devletinin elçileri, 1008 yılında aynı devletin
bakanı ve 1010 yılında yine Turfan Uygurlarının bakanı ve elçisi bu
unvanla zikredilmişlerdir. Ayrıca 1025 senesinde bir Uygur bakanı ı-
le 1063’de Hoten’e gönderilen bir Uygur elçisi de aynı unvanı taşı
mıştır254. DLT’deki “Saghun” unvanının Karluk reislerine verildiği
ni hatırlatan F. Köprülü, bu unvanın, baş tarafına “kök” sıfatının da
ilâvesiyle daha yüksek bir mahiyet aldığı, Semerkant hükümdarların
dan birinin bu unvanı taşıdığını da belirterek, Kara-Hanlılar devleti
nin etnik bakımından Karluk ve Yağma Türk unsunlarına istinad et
tiği neticesine varmıştır .
ŞAD:
Gök-Türklerin menşe efsanesine âit Çin kaynaklarında (me
selâ: Choushu’da, m. 6 asrın ikinci yansı) “Na Tu-liu Şad” (N o-tu-
lu Şad) şeklinde geçmektedir256. Gök-Türk devletinin kurucusu Bu-
mın’ın atasının unvanı da “A Hsien Şad” (Bilge Şad) idi257.1. Gök
Türk imparatorluğu devrinde Bizans elçisi Valentinos’u 576’da Aral
gölü havalisindeki Türk bölgesinde karşılayan Türk-Şad’da aynı un
vanı taşıyan bir Türk prensi idi258. II. Gök-Türk hâkanlıgını teşkil
âtlandıran Ilteriş, kardeşi Kapgan’ı “şad” tâyin etmişti . İlteriş’in
ölümünden sonra kağan olan Kapgan, küçük kardeşi To-si-fu’yü
hâkanlığm sol kanadına “şad260”, İlteriş’in oğlu olup o zaman 14 ya
şında bulunan Bilge’yisağ kanad’a Tarduş üzerine “şad” olarak gö
revlendirmişti261. bıige, kağan olduktan sonra kardeşi Kül Tegin ve
iki şad’la birlikte Türk bodunu için gece uyumadan, gündüz oturma
dan ölesiye kadar çalıştığını262 ve 19 yıl şad’lık yaptığını belirtmek
tedir263
Uygurlar zamanında hâkan olan Moyen-çor oğullarından biri
sini “şad” tâyin etmişti264. Şad tâbirinin Hazar unvanları arasında 9.
asra kadar kullanıldığı ileri sürülmektedir265. Gök-Türk çağma âit
Altay’daki Karay buluntularından bir kemer süsü üzerinde de “şad”
256 Bk. B. Ogel, “D oğu G ök -T ü rk leri s. 111; Liu, “aytı.esr.” , I, s. 6.
257 Bk. B. Ö gel, “ayn.esr.” , s. 121 vd.; Liu, “ayn.esr.” , I, s. 40.
258 Bk. A. B om baci, “ O n th e ancient T urkish title “Ş ad” , s. 168.
259 Bk. M . M ori, “G ök-T ürklerin devlet teşkilâtı” , s. 379 vdd.
260 Bk. R . G irau d , “ L ’E m p ire d es T u r c s ...”, s. 73.
261 Bk. “K ilâb eler” , I, doğu, 17.
262 Bk. “K itâb eler” , I, doğu, 27.
263 Bk. “K itâb eler” , II, güney, 9.
264 Bk. “Ş ine-usu” , doğu, 7 ( “E T Y ” , I, s. 170).
265 Bk. Gy. NĞnıeth, “ H M K ” , s. 213. İslâm kaynaklarında (T aberî, İbn R usta,
G erdizî), a rap h arfleri ile yazılm ış olu p “ işa” (aysa), “ işad” (ab§ad), “ işan” (b k .H u d û d
...” , s. 451); “A y-şa” (V. M inorsky, “A d d en ta to the H udûd al-A lam ”, s. 261); “A pa- -
şa d ” (en m u h terem , en eski şad ) veya “âb -şad ” şekilleriyle geçen H aza r unvanı
‘büyük vezir, b aşb ak an ” m ânalarına gelm ekte idi (bk. G. D o erfe r, “ ayn.esr.”, II, s. 1
vd.). V. M inorsky “H u d û d ...” de H aza r kraliyet âilesinin adı olan A nsa ( = A şına/A se-
na ilgisi üzerindeki g ö rü şler için ve aynı kelim enin 2. B ulgar im p arato rlu k hükü m d ar
âilesinin adına alan “A sen, A san ” ile irtib atı hakkında bk. P.B. G olden, “K hazar S tu
d ies”, s. 2 2 0 )’yı “işa” ve “işad ” ile karşılaştırm aktadır (bk. “H u d û d ...” , s. 162).
34 Dr. Abdülkadir DONUK
ŞADAPIT (ŞADPIT):
Gök-Türk kitâbelerinde geçen281, fakat fonksiyonunun ne ol
duğu henüz bilinmiyen “şadapıt” unvanı Gy. Györffy’e göre “şad” ve
“apa” unvanlarının282, G. Clauson’a göre “şad” ile, ihtimal şad’ın
TABGAÇ:
Aslında Türkçe “ulu, muhterem, saygıdeğer^7" ve “Bir devlete,
millete sahip288” mânalarını ifade eden Tabgaç tâbiri bilindiği üzere
IV-VI. asır arasında bütün kuzey Çin’e hükmeden ve Orhun kitâbe-
lerinde çok zikredilen büyük Türk devletinin adı olduğu gibi (Çince-
de: To-pa, To-ba; Bizans kaynaklannda:Taugast) , daha sonra ba
zı Kara-Hanlı hükümdarlan tarafından da unvan olarak (Tafgaç,
290
Tamgaç) kullanılmıştır .
TAMAN (ATAMAN):
Orhun âbidelerinden Bilge Kağan kitâbesinde cülus törenine
katılmak üzere kuzeyden gelen delege hey’etinin başı olarak zikredi
len “Taman Tarkan ” adı, R. Giraud’a göre bir şahıs ismi değil iki
unvandan kurulu bir terkipdir ki bunlardan ilki “Ataman” unvanı o
lup Türkçe ata sözüne mübalağa eki olan man ilâvesiyle türetilmiş
bir deyimdir292. Daha sonra Moğolcaya da geçen bu kelime (İslâvca-
daki hedman’ da bundan gelir) bir nevi başbuğ mânasını ifade etmiş
tir293.
TANHU:
Hun dilinde “imparator” demek olup “sonsuz genişlik, yücelik,
ululuk294” mânalarına gelen Tanhu (Çince şeklinin türlü okunuşla
rı: Tanju, şan-hu, şen-hu, zhen-ku, zhen-gu, Jenuye, Şanu, zen-jü,
zen-kü ve şan-yü unvanı m.ö. III. asırdan Türkler arasında hâkan un
vanı yaygınlaşıncaya yâni m.s. VI. asra kadar Asya Türk devletlerin
de (Büyük Hun imparatorluğu, güney ve kuzey Hun devletleri, 1.
Chao, 2. Chao, Hsia, kuzey Liang Hun devletleri ve Lou-lan krallığı)
kullanılmıştır . Bu unvanın kesin olarak hangi tarihte ortaya çıktı
ğı bilinmemekle beraber, Mo-tun (m.ö. 209-174)’un babası Tuman’-
dan çok önceki çağlarda da kullanılmış olduğu düşünülebilir296. Bu
unvanı yalnız Mo-tun’dan gelen şahısların taşıyabildikleri söylen-
inektedir2^7 .
Asya Hun tarihi hakkında ilk ve en mühim kaynak olan “S h i-
ch’i ”nin mütercimi De Groot, unvanın muahhar bir okunuşu olan
şan-yü tâbirinin, tanhu olarak okunan sözünün “Tanrı” kelimesi i
le ilişkisi olabileceğini düşünmüştü298. Daha önceleri W. Radloff,
unvanın Tftnyy okunuşunu kabûl ve bunu eskiTürkçedeki “Tengri -
’ veya “Tengri-oğlı” ile mukayese etmekte idi . O. Turan’da “ Tan
ju” diye okuduğu unvanın “Tanrı” kelimesinin Çince traskripsiyonu
olduğunu ileri sürerek hükümdarın bu unvanı almasının da hâkimi
yete ve menşeine atfedilen telâkkinin bir neticesi olduğu kanaatine
varmıştır300. Bu unvanın yalnız Çin kaynaklarında zikredildiğini dik
kate alan mongolist G.J. Ramstedt, kelimeyi Moğolcaya bağlamak
tadır301. Japon mongolisti K. Shiratory’de aynı şekilde bu unvanı
Moğolca ve Mancuca kelimeler ile birleştirmektedir .
Ayrıca, O. Franke Çin devleti tarihi adlı eserinde, unvanın de
ğişmesi mümkün olduğunu söyliyerek, “tan” yerine “şan” diye oku
duğu birinci hecesinin “büyük, ulu ” mânasını, ikinci hecesinin ise (yü
veya hou) aslında Hunca hükümdarlık unvanı “Han” olduğunu be
yan ile unvanın bütün olarak“büyük Han” mânasını taşıdığını ileri
sürmüş30 ve bu açıklama W. Eberhard tarafından da kabûl edilmiş
tir304. E.G. Pulleyblank da bu unvanın eski çincesinin telâffuzunu
dân-hwa_h olarak kurar ve bunun da “Türkler arasında ortaya çıkan
targan, tarxan vb.nın en eski şekli olduğu”na inanır .
297 M . K öym en, "H siung-nu’larin T u-ku (T u-ko) kabilesi’ ,s.56.
298 “ D ie H u n n en d e r ...”, s. 54 vd.
299 “D as K u tatk u B ilik” , I, s. L X X X .
300 O. T u ran , “ Çingiz ad ı h akkında” , s. 275.
301 G .J. R a m ste d t, “ayn. e sr.”, s. 59 vd.
302 Bu ve d iğ er g ö rü şler için tafsilen bk. B. Ö gel, “ B üyük H u n im paratorluğu
tarih i” , I, s. 165-175.
303 O . F ran k e, “ayn. e s r.” , III, s. 179.
304 “ B irkaç eski T ü rk u n v a n ı s . 333 vd. D aha bk. B. Ö gel “ayrı.esr.” , s. 171
vd. A sya H u n la n n ın “T a n h u ” listesi ve unvanları (m .ö. 200 - m .s. 220) hakkında bk.
W E b erh ard , “ M u a h h ar H a n d evrinde H u n tarih in e kronolojik bir bakış , s. 378
381.
305 E .G . Pulleyblank, “T h e C o n so n an tal System o f O ld C h in a”, A sia M ajör,
IX , 1963, s. 256.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 39
TARDU:
Eski Çin yıllıklarında (5. yüzyıldan: Wei-shu) “ta-tu” “ta-t’ou”
ve “t’a-tun” şeklinde yer alan bu unvan,“T’a-tun” olarak m.s. 2. yüz
yılın sonlarında yaşayan meşhur bir Hun şefinin adıdır. Daha sonra -
“Hsieh” adlı birinin, 380 de “Ta-t’ou” sıfatıyla Tabgaç’ların tâbiiye
ti altına girdiğinden behsedilmektedir309. Diğer taraftan, bilindiği gi
bi ilk Doğu Gök-Türk hâkanı da Tardu (çince şekli: Ta-tu) diye anıl
maktadır 10 635 yılına âit bir Çin haberinde de “Hie-pi Tardou chad”
(ki bunu F. Hirth, Tarduş’ların şad’ı diye çevirmektedir) adlı bir şa-
-311
his bahis konusu edilmiştir . Kitâbelerde geçen Tarduş tâbirinin
de “Tardu + ş” den ibaret olduğu anlaşılmaktadır312.
TARKAN (TAR1IAN):
Tesbitlerimize göre, bugüne kadar doğrudan doğruya “Tarkan”
unvanı hakkında, ilk olarak H. Beveridge 1917 ve 1918 de İngilizce
iki kısa makale yayınlamış313, bunu A. Alföldi’nin 1932 de Macarca
yazdığı makale tâkip etmiş314, son olarak da G. Doerfer’m Almanca
kaleme aldığı kıymetli kitabındaki madde yayınlanmıştır 1 .
Bu eski Türk unvanı Tabgaç (386-557)’lardan316 ve belki Hun-
lardan317 beri kullanılmakta olup, Çin yıllıklarında “ta-kan ” olarak
zaptcdilmiştir318. Tarkan deyimi Orhun kitâbelerinde, (8. asır) Ton-
yukuk (Boyla Baga Tarkan)’un319 unvanları arasında ayrıca dış tem
silcilerden birini göstermek üzere “Oğul Tarkan3"°” ve “Apa Tar
kan321” olarak da geçer322. 8. yüzyıldan kalma Ongin yazıtlarında -
“İşbara Tamgan Tarkan 323”, İkhe Khüşotü (8. asır) yazıtında “Kül
Tudun’un küçük kardeşi Altım Tamgan Tarkan324 ”, Gök-Türk yazılı
Suci yazıtında (8. asır) “KuihıgBaga Tarkan32"'” şekillerinde görün
düğü gibi, Elegeş kitabesinde de (8. asır?) “tarhan” tâbirinin geçtiği
bildirilmektedir . Bilge Kagan’ın millete hitap ederken devlette idare
320 “ K itâb eler” I, kuzey, str. 12. A yrıca bir Sogd elçisinin unvanı da “ O ğul T a r
kan idi (bk. S.G. K lyachtom y, “A pro p o s des m ots Sogd B erçek er B uqaraq ulys de
l’ın sc n p tıo n d e Kul T eg h in ” , C A J, III, 4 ,1 9 5 8 , s. 248 vd.). B ulgar k itabelerinde “ U -
lug T a rk a n ” şek lin d e d e açıklanan ibarenin “ O ğul-T arkan” olabileceği d e ileri
sü rü lm ü ştü r (bk. K .H . M enges, “A ltaic E lem en ts in the p ro to B ulgarian in scrip ti
o n s” , B yzantion, X X I, 1 -2 ,1 951, s. 99).
321 “ K itâb eler” , II, güney, str. 13.
322 A y n ca Bilge Kagan k itabesinde cülus tö ren in e katılm ak üzere kuzeyden
gelen d elege hey’etinin başı o larak zikredilen “T am an, T a rk a n ” (bk. “ K itâb eler”, II,
güney, str. 14) adı R . G ira u d ’a göre b ir şahıs ismi değil, iki unvandan kurulu b ir ter-
k ıb d ır (bk. “L ’E m p ire des T u rcs célestes” , s. 77 vdd.V 551-630 yıllan arasında
yazıldığı tah m in edilen B ugut kitabesinde de “Buga T a rk a n ” diye okunm ası m u h te
m el b ir kelim e g eçm ek ted ir (bk. S.G. K lyaştom iy - V.A. Livsic, “T h e Sogdian
Inscription o f B ugut R ev ised” , A ct. O r. X X V I, 1, B udapest, 1972, s. 77).
323 Bk. H .N . O rk u n , “ E ski T ü rk Y azıtları”, I, İstanbul, 1936, s. 128, str. 4; T.
T ekin, “A G ram m er o f O rk h o n T u rk ic” , B loom ington, 1968, s. 255, 291.
324 Bk. H .N . O rk u n , “ayn.esr.”, II, İstanbul, 1939, s. 121 vd.
325 Bk. H .N . O rk u n , “ayn.esr.” , I, s. 156, str. 3.
326 Bk. T. T ekin, “ O n a M isin terp reted W ord in th e O ld T urkic Inscriptions” ,
U ral-A ltaisch e Ja h rb ü c h e r, 35, W iesbaden, 1964, s. 140.
42 Dr. Abdiilkadir DONU K
327 Bk. “ K itâb eler” , I, güney, str. 1-2; II, güney, str. 13-14. T arh ap çoğul o la
ra k “ ta rk a t” şeklinde d e g eçm ektedir (bk. H .N . O rkun, “ayn.esr.” , IV, İstanbul,
1941, s. 106). A yrıca B atı G ö k -T ü rk yabgusu istem i tarafın d an 868 de Bizans’a gön
d erilen elçinin adı “T agm a T a rk a n ” idi (E d . C havannes, “ D o cu m en ts su r les T ou
kiu e (T u rc) o ccid en tau x ” P etersburg, 1903, s. 239; L. Ligeti, “B ilinm eyen Iç Asya ,
A n k ara, 1946, s. 66 ). 8 . asır o rtaların d a H u ttal kralı Ç m ’e “T a rh a n ” unvanlı elçiler
g ö n d erm işti (7 3 3 ,7 4 0 ,7 5 0 yıllarında); Şûm ân kralının elçilerinden /743/ birisinin a di
RT a rh a n ” idi ve ayrıca T o h aristan kralının Ç in ’e gönderdiği /738/ elçisinin adı d a “ I-
n an cu T a rh a n ” idi. A yrıca F e rg an e’den gönderilen elçi /749/ “A rslan T a rh a n ”
ad ın d a biri idi (bk. E d. C havannes, “N o tes additionnelles su r les ‘ T ou-kiue ( lu r e )
o ccid en tau x ” , P etersb o u rg , 1903, s. 4 7 ,5 7 , 5 9 ,6 1 ,6 6 ,6 9 vd., 7 3 ,7 5 ,8 2 ,8 4 ; E. Esin,
“T ü rk ’u l-A cem ” , S an at T arih i Yıllığı, V, 1973, s. 311 vd.; I. K afesoğlu, “ayn.esr. s.
146. Y enisey k itab elerin d e de “ Çavuş T u n T arxan” ve “T arxan Sanu:n şek ıllen n d e
g eçm ek ted ir (M alov’d an bk. G . C lauson, “ ... T u rk ish ” , s. 540a.)
328 F . H irth , “N achw orte zur Inschrift des T on ju k u k ” , A T İM , II, Folge, 1899,
s. 55 vd.; G y N ém eth , “A honfoglalö M agyarsäg kialakuläsa, B udapest, 1930,. 257.
T a rh a n unvanı U ygur m etin lerin d e p e k çok y erd e geçm ektedir: “ K ün birm iş t(a)-
rh an , inanç t(a )rh a n vb., (bk. F.W .K. M üller, Zwei P fahlinschriften au s den
T u rfa n fu n d e n ’ , B erlin, 1915). “ K ün birm iş t(a )rh a n ” büyük b ir ihtim alle U ygur adı
idi ve “ ikbale erd irilm iş ta rh a n ” m ânasına gelm ekte idi (bk. L. R âsonyi, “ R e m n a n ts
o f T h e o p h o ric n am es in T u rk ic nam e givine” , B elleten, sayı 182, A nkara, 1982, s.
292). T a rh a n U ygurlarda ö nce nazır sonra hâkan olan “T u n Baga T ark an (779-
789Yın ad ın d a d a g eçm ek ted ir (bk. C. M ackerras, “T h e U ig h u r E m p ire 744-840,
A cco rd in g to th e T a n g D ynastic H isto ries”, C a n b erra, 19o8, s. 60V Ç in im p arato ru
M u -tsu n g (821-824) tah ta çıkınca, U ygurlar H o T a-kan “ (A lp T arkanY ’ı Çın e g ö n
d e re re k ak rab alık k u rm ak istem işlerdi (bk. Tsai W en-S hen, Li T ê-Y ü nün
m ek tu p ların a g öre U y g urlar” , T aipei, 1967, s. 3, 213). A v . L e C oq un ikinci T urfan
se ferin d e bulduğu, o rta farsça bir yazm a parçasında da b ir U ygur kağanının e tra fın
daki yüksek görevliler sıralanırken “boyla ta rk a n ” unvanı y er alm ak tad ır (b u hususta
F.W .K . M ü ller ve J. M a ra u a rt’ın görüşleri için bk. S. T ezcan, “ Eski T ü rk çe Boyla ve
Baga san ları ü zerin e” , T D A Y , 1977, s. 53 vd.).
329 K ırgızların başlıca 6 unvanından birisi idi. 840-841 senesinde Kırgızlar, U y
g u rların zayıfladığı b ir sırada onlara taarru z ed erek, Ç in prensesi T a i-h o K onçuy'u
ele geçirip, Ç in ’e teslim etm ek üzere “ O n T a rk a n ” m teşkil ettiği elçi heyeti ile b irlik
te yola çıkarm ışlardı (bk. T saı W en-Shen, Lı T ê-Y ü ’nün ...” , s. 3 2 ,3 9 , 4 /, 6 4-66,171,
175).
330 T ü rg iş şefi U -çe-le (7. asrın so n la n )n in unvanında d a geçm ektedir: “Baga
T a rk a n ” (bk. E d. C havannes, “D o c u m e n ts ... ’, s. 43).
331 Bk. “ İbn F a d |a n Seyahâtnam esi, İlahiyat F akültesi D ergisi, A n kara, 1,2,
1954, s. 66 ; R . Şeşen, “ İbn F azlan S eyahatnâm esi”, İstanbul, 1975, s. 39 vd.; F. S ü
m er, “ O ğuzlar , A n k ara, 1972, s. 53.
332 630 yılında B atı G ö k -T ü rk hâkanı tarafın d an E rm eniye’ye akın için g ö n d e
rilen b ir g en eralin ismi veya unvanı olarak g e ç m e k te d ir “ Ç o rp an Tarhan”. D iğer
H aza r k u m an d an ların ın adı da “A lp T a rh a n ” (bk. E d. C havannes, “ D o c u m e n ts ...” ,
s. 255; P.B. G o ld en , “K hazar S tudies”, I, B udapest, 1980, s. 150 vd, 176 vd)., “A s
T a rh a n ” (bk. D .M . D u nlop, T h e H isto ıy o f th e Jew ish K hazar” , P rinceton 1967, s.
180, n. 43; P.B. G o ld en , “ ayn.esr.” , s. 151-154) ve “Awci T a rk a n ” idi (bk. P.B. G o l
den , “ayn .esr.”, s. 154 vd.). <
333 T u n a B u lg arlan n d a, V olga B u lg arlan n d a (V olga B ulgar T ürklerinin d ev a
mı olan bugünkü Ç avuş halkının dilinden) Kazan ve S am ara bölgelerinde birçok
“T a rh a n ” adlı m ah aller (bk. Gy. N ém eth, “ayn. e sr.”, s. 256). B uradan da Bizans ve
İslâv dillerin e d e geçm iştir (bk. Gy. M oravcsık, “ B yzantinoturcica” , II, B erlin, 1958,
s. 299 vd.). B ulgar T ü rk çesin d e “ B öri T a rq a n ” şeklinde geçen kelim enin şahıs adı
mı, unvan mı olduğu belli değildir (bk. Gy. M oravcsik, “ayn.esr.” , s. 97. lîrş. O. P rit-
sak, “T h e P ro to -B u lg arian m ilitary inventor)’ Inscriptions, s. 49.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 43
334 K abile adı o larak ve “T ary an ” şeklinde ayrıca bazı söyleniş farklarıyla M a
c a r y e r ad ların d a (bk. Gy. N ém eth, “ayn.esr.”, s. 255 vd.; F. E ck h art, /T ürk.tere./,
“ M acaristan tarih i”, A nkara, 1949, s. 6 ,2 4 ; L. R ásonyi, “T a rih te T ü rk lü k ”, A n k ara,
1971, s. 62). ’
335 L. R ásonyi, “K um an özel a d la rı”, T ü rk K ültürü A raştırm aları Y ıllıiı, III—
V I, 1969, A n k ara, s. 140.
336 K ara-K oyunlu h ü k ü m d arlan n d an İskender (1420-1438)’in 9 oğlundan b iri
nin ad ı “T a rh a n ” idi (bk. F. S üm er, “K ara Koyunlular*’, I, A nkara, 1967, s. 143).
337 D evlet ad am ı “T a rh a n el-C am m al” ve tarihçi “T a rh a n el-R avi” (bk. T abe-
ri’d en R . Şeşen, /T ü rk , tere./, “ H ilâfet o rd u su n u n m enkıbeleri ve T ürk lerin .
faziletleri, A nkara, 1967, s. 2 8 ,3 1 ). T ü rk T arh an neslinden gelen şahıslar ve İbn T a r
han adlı T ü rk m usikişinası hakkında d aha bk. O . T u ran , “ S elçuklular T arih i ve
T ü rk -İslâm M edeniyeti” , s. 3 2 5,381.
338 T arh an Beyim ve T arh an Bige (bk. “ G ülbeden H üm ayunnâm e, /T ü rk .ter-
c/, A n k ara, 1944, s. 326 vd.).
339 A.S. E rzi, “T ürkiye K ütü p h alerin d en n o tlar ve vesikalar I, “O sm anlIlarda
T ark an lık ” , B elleten, C. X IX , A n kara, 1950, s. 92-94. Bk. “ B A ” , Kam il K epeci ta sn i
fi, D ivân-ı H ü m âyûn “ R u u s” D efterleri, nr. 238. s. 16/28 C um adelula 988/
(B aşbakanlık A rşivinden konum uzla alâkalı bu notu tesbit eden m eslektaşım F e ri
d u n E m e cen ’e teşek k ü r ed erim ). Ç ağatay ve O sm anlı lehçelerind e de im tiyazlı bir
m akam ı g ö sterm ek üzere kullanıldığı P.d. C o u rteille tarafından belirtilm iştir (bk. W.
R adloff, “V ersu ch eines W ö rterb u c h es d e r T ü rk -D ialecte” , III, T h e H ague, 1960, s.
854. D a h a bk. M. R ä sän en , “V ersu ch eines etym ologischen W ö rterb u c h s d e r T ür-
k sp a ch en ” , H elsinki, 1969, s. 464).
340 981 senesinde W an-yön-tö E tsin gölün biraz doğusunda bulunan bir k ab i
leyi z ik red er ki, bu kabile “T ark an U g e”nin kabilesi adını taşım ak tad ır (bk. J.R .
H am ilto n , “L es O uïg h o u rs a l’ép o q u e des C ing D ynasties d ’ap rès les do cu m en ts chi -
nois” , P aris, 1955, s. 155 vd.).
341 “T m u to ro k an = T am an T a rh a n ” (K u b an ’ın K aradeniz’e döküldüğü y e r
d e), bk. L. R ásonyi, “T a rih te T ü rk lü k ” , s. 116; A N . K urat, “T ürkiye ve R usya”,
A n k ara, 1970, s. 453. D ah a bk. A .N . K urat, “P eçenek T arih i” , İstanbul, 1937, s. 28,
91, n .l. . . .
342 A sta rh an veya A strah an H anlığı (1466-1554), bk. L. R ásonvi, “T arih te
T ü rk lü k ” , s. 229, 231 vd.
343 W . E b erh ard , “ B irkaç eski T ü rk unvanı hakkında” , s. 325.
44 Dr.Abdulkadir DONUK
354 G . D o e rfe r, “ayn.esr.’', II, s. 460 vdd. El-I larizm î (E b û A bdullah M uham m cd) de
T a rh a n ’a “ Şerit” m ânasını vererek, bunun bir asalet unvanı olduğunu gösterm iş ol
m a k tad ır (bk. R . G en ç, “K arahanlı D evlet teşkilâtı” , s. 241, n. 704).
355 Bk. H . Beveridge, “T h e M ongol title T arc h o n ” , s. 834.
356 Bk. G J . R am sted t, “A ittü rk ish e und M ongolische T ite l” , M S F ou, 55, H elsinki,
1951, s. 63 vd. K.H. M enges ve o n u n ileri sürdüğüne göre ( “T itles an d organizatio
nal term s o f th e O vtan ("Liao) and Q ara-Q vtay (oi-liao), Roczmk
TARMAÇ:
730 yılında Ermeniye’yi istila eden Hazar generalinin adı ve un
vanı olarak geçmektedir. Kelimenin Türkçede çok defa birbiriyle yer
değiştiren r-1 seslerinin karışmasıyla bu hâle gelmiş olup aslının “ter
cüman” mânasında “talmaç” olduğunun kabûl edilebileceği ileri sü
rülmüştür: “Tarm ac = talmac/tolmac/tilmac. Son kelimeler birçok
türk lehçelerinde aynı mânada (tercüman) geçer. Unvan iken boy a
dı hâline geldiği de görülür (Peçeneklerde olduğu gibi). Ermeni ya
zarı Lewond’da Hazar kumandanı olarak zikredilen “tarmac” sözü
isimden ziyade unvan olsa gerektir376. Gy. N6meth’e göre “dış işleri
bakanı” mânasını taşıması muhtemel olup Orta Asya ile ilgili Çin
kayıtlarında devletlerin en başta gelen memuriyetleri arasında zikre
dilmektedir3 .
374 B. Spuler, “H isto ry o f th e M ongols”, L ondon, 1972, s. 22. H a ttâ ta rh a n yetk ile
rin in ta rh a n h atu n ların a geçtiğine da ir belirtiler v ard ır (bk. N. Şâmî, /T ürk, tere./
“ Z a fe m â m e ” , A n k ara, 1949, s. 129 vd. n. 1). 16 asırda bile A ltın o rd u devletinden
intikal ettiği anlaşılan imtiyazlı “ ta rh a n ” unvanının R u s çarlığında dahi kullanıldığı
g ö rü lm e k te d ir (bk. A .N . K urat, “ R usya T arih i”, A nkara, 1948, s. 185 vd.). A yrıca
15. asırda yaşam ış olduğu tahm in edilen ve T im u r’un ileri gelen em irlerinden olan
“A rslan H o ca T arh an , A ta b e tü ’l-H akayık” adlı kitabın sonuna o n u tan ıtan bir şiir
yazm ışdır (b k ."A tab etü ’l Hakayık,"s.lOO vd.).
375 T a rh a n terim i hakkında tafsilen bk. G. D oerfer, “ayn.esr.” , II, s. 460-474.
376 T afsilen, bk. P.B. G olden, “ K hazar S tudies” , s. 213 vd.
377 Gy. N 6 m eth, “H M K ” , s. 46.
48 Dr.Abdulkadir DONUK
TEGIN (TİGİN):
Hükümdar âilesi mensuplarına yâ ni umûmiyetle prenslere ve hü
kümdar oğullarına “Tegin” denilirdi378 (Kitâbelerden: II. GökTürk
kağanı Bilge’nin küçük kardeşi Kül Tegin ve aynı âileden Orhun ki
tabelerinin yazarı Yollug Tegin)379. Tegin unvanı Ak-Hun paraları
üzerinde (630-658) görülmekte olduğu gibi380, Uygurların menşe ef
sanesinde “Or-Tegin” bir Türk unvanı olarak geçmekte381 ve 924-
926’da Kan-chou (Turfan) Uygur hâkanının unvanı olarak
görünmekte , Türk Bulgar kitâbelerinde “Han’ın kardeşi veya oğ
lu” anlamını taşımaktadır 83 Tarihî belgelerden anlaşıldığına göre
Tegin’ler ordu başında bir bölgenin idaresine memur edilince yabgu
veya şad unvanını alırlardı. F. Altheim “İl-tegin” tâbirinin “impara
torluk prensi” mânasına geldiğini söylemektedir384.
394 G . D o erfe r, “ayn .esr.”, II, s. 656 vd; S. Çağatay, “T ü rk lehçeleri” , s. 322.
395 J.R . H am ilton, “ayn.esr.” , s. 156.
396 Bk. G . D o erfe r, “ayn. e sr.” , II, s. 656 vd.
50 DrAbdulkadir DONUK
Özetle:
Tengriken (prenses)
Terim (kadınlara mahsus yüksek unvan)
Tanm (Hâtûn ve hâtûnların kız çocuklarına mahsus unvan)
TERKEN:
Uygur metinlerinde398 ve DLT, KB gibi İslâmî devir Türk eser
lerinde “terken” şeklinde geçen bu tâbirin (arap hurufatı ile yazılmış
şekline bakılarak Türkân okunması yanlıştır) eski Türk unvanların
dan “Tengriken” deyimi ile ilgili olduğu belirtilmiş399 ve devlet ida
resinde hâkandan sonra geldiği fakat yetki bakımından ona en yakın
bir görevi ifade ettiği ileri sürülmüştür400.
Terken unvanının kimler tarafından taşındığı hususunda bazı
kayıtların tereddütlere yol açtığı görülmekte ise de401, vuzuhsuzlu
ğun DLPnin hatalı tercümesinden402 ve KB’deki “terken kutı” tâbi-
397 Bk. A.v. G ab ain , “A ltt.G ram m .” , s. 340; “E U S ” , s. 234. “K enç T engrim ” =
pren ses (bk. “ E U S ”, s. 105.
398 Bk. O. T u ran , “T ü rk ân değil T e rk e n ” , s. 72.
399 O . T u ra n , “ göst.yer.” : S. Çağatay, “ayn.esr.” , s. 327. M enşei hakkında diğer g ö
rü şle r için bk. G . D o e rfe r, “ayn.esr.” , II, s. 495-498; G . C lauson, T u rk ish ” , s.
544b.
400 Bk. G . C lauson, T u rk ish ”, s. 544b.
401 O . T u ra n ’a göre, unvan hem “ h ü k ü m d ar” hem “ m elike” için kullanılm ıştır. R .
G en ç d e aynı g ö rü şted ir (bk. “ K arahanlı devlet teşkilâtı” , s. 138.
402 “ D L T ” , I, s. 376, 441. B urada geçen “ m elik” tâbirini “ k ral” veya “ h ü k ü m d ar” o
larak değil, cins ismi o larak m ülke sahip, idareci diye alm ak d aha doğrudur.
E sasen kral veya h ü k ü m d ar b ir vilayetin başında değil ancak ülkenin başında y e r a
lır.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 51
TİREK (DİREK):
Uygur hâkanlığında el öge (b. bk.)’sinden sonra gelen bir un
vandır. Çin’e giden iki Uygur elçisinin unvanı olarak görülür: Tirek
Bekçi (911 yılında); İnanç Tirek (954 yılında) . Mâna itibariyle Ta-
yangu (hâcib)’nun işini gören kimselere verilirdi. Bu unvan aslında
devletin direği (İslâmîunvanlardan “imadu’d-devle” karşılığı) mâna
403 “B ey itler”: 1 0 9 ,1 1 5 ,1 2 1 .
404 Krş. “D L T ” için, G . D o erfe r, “ayn.esr.”, II, s. 495-498. “T erk en katun katunga
...” (to h e r m ajesty th e Q u een , I, s. 376) ay n ca 8 . yüzyıl U ygur m etinlerinde: “silig
te rk e n ” = (p u re q u een ); İbn. M üh., “te rk e n ” = kraliçe vb. bk. G. C lauson, “gös-
t.y er.”.
405 “ K B ” , III (indeks), s. 438.
406 Bk. İ. K afesoğlu, İ A m ad. “ S elçuklular” ; A yn.M üell., “ H arezm şah lar” , s. 315
(indeks). A v n ca K ara H itaylarda, K artuklarda, Salgurlularda ve d aha sonra M o-
ğollarda ( “D ö re g e n e ” / “ Ö geday K aan’ın annesi” / = “te rk e n ”), T im urlularda
unvanın kraliçe m ânasında kullanıldığı bildirilm ektedir (bk. O . T u ran , “ayn.esr.”,
s. 63-73; G . D o erfe r, “ayn.esr.” , II, s. 497 vd.; E . M erçil, “ S algurlular” , s. 99-105,
108, n. 9 ,1 0 9 ,1 3 5 ).
407 G. D o erfe r, “g öst.yer.” , G. C lauson, “ göst.yer.” , ‘D L T ’de ara p harfleriyle aynı
şekilde yazılıp “oym akların, hısım ların toplandığıyer; “ana-baba evi” m ânasına ge
len “T ü rk ü n (T ö rk ü n ) tâbiri hakkında bk. “ D L T ’, I, s. 441.
408 Bk. J.R . H am ilto n , “ayn.esr.” , s. 157.
52 DrAbdulkadir DONUK
sına gelmektedir409.
Ayrıca Peçenek’lerde ve Kuman-Kıpçak teşkilâtında da mevcut
olduğu bazı Kıpçak Han isimlerinden anlaşılmaktadır410.
TOYGUN:
Kitâbelerde geçen “toygun” kelimesine411şimdiyekadarumûmi-
yetle ‘\üksek mevki sahibi’’ gibi pek açık olmayan mânalar verilmek
te idi 12. Sonra bu konu tarihî ve linguistik açıdan incelenmiş ve
kelimenin aslî mânası şu şekilde tesbit edilmiştir. “Toy” devlet mec
lisinin eski Türkçedeki adıdır, ikinci hecedeki “-gun” eki Türkçede
“birlik, topluluk veya bir topluluğa mensubiyet” mânasını vermekte
dir. Buna göre, “toygun” sözünün “toy birliği içinde, toy’a mensup”
yâni “toy üyesi” (Devlet Meclisi azası) olması gerekir41 .
TUDUN
Orhun kitâbelerinde, Karluk’lara karşı yapılan bir seferde, Bil
ge Kağan tarafından gönderilen ‘Yamtar”in \e Hâkan İşbara dev
rinde (ölm. 587) K’i-tan’ların başında bulunan idarecinin unvanı415
olarak zikredilen Tudun terimi, Gök-Türkçe yazılı “İhe Huşotu ” ya
zıtında da “Kül Tudun 'un küçük kardeşi Tekiş”; “Kül Tudun’un kü
çük k a rd e şi A ltu n T am gan T a r h a n ” ib arelerin d e de
görülmektedir . Aynı unvan Uygurlar417, Avarlar418 ve Hazar
409 Bk. G . D o erfe r, “ayn.esr.” , II, s. 655; G . C lauson, “ayn.esr.” , s. 543; S. Çağatay,
“ayn.esr.” , s. 327.
410 M eselâ, P eçeneklerde: 1050’de o rd u kum andam “T u ra k h ”./ “T u ra k ” = “T ire k ”
(bk. Gy. M oravcsik, “ Byz.turc.” , II, s. 330). “A lp D irek ” (bk. İ. K afesoğlu, “H a-
re z m ş a h la r...”, s. 1 2 9 ,1 3 0 ,1 3 8 ). “Çoğı T ırek ” : rü tb e (bk. “ E U S ” , s. 64.
411 “ K itâb eler”, I, kuzey-doğu, 1; güney-doğu, 1; güney-batı, 1.
412 Bk. H .N . O rk u n , “ E T Y ” , IV, s. 116; A v . G abain, “A ltt.G ram m .” , s. 343; Liu,
“ayn.esr.”, I, s. 103 ,1 0 5 , G. C lauson, “ayn.esr.”, s. 584b.
413 İ. K afesoğlu, “E ski T ü rk lerd e D evlet M eclisi (T oy)” , s. 208. “T oygun”ların k im
le r oldukları hakkında bk. “T O Y ” .
414 Bk. “ K itâb eler” , II, doğu, 40. “T ud u n Y am tar” .
415 Bk. Liu, “ayn. e sr.”, I, s. 126.
416 Bk. “ E T Y ” , II, s. 121 vd.
417 Bk. “E U S ” , s. 255; E d. C havannes, “D o c u m e n ts...” , s. 90.
418 Bk. R . G irau d , “L ’E m p ire ...” , s. 81; G. D oerfer, “ayn.esr.” , III, s. 207 vd.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 53
419 Bk. D .M . D unlo p , "ayn.esr.”, s. 174 vd; “Byz.turc.” , II, s. 317 vd. H azarlarla ilgi
li o larak B izans tarih çilerinden T h eo p h an es (7. asır) ile P atria rch N icephorus
(8 06-815)’un eserlerin d e “tu d u n ” unvanı geçer. B uradaki kayıtlara göre “T u d u n ”
d o ğ ru d an doğruya h âkanın tem silcisi olarak X e rso n ’da hüküm .sürm üştür. A yrıca
E rm en i kaynağı (M au ses D asxuranc’i) T iflis’in H aza rlar tarafın d an kuşatılm ası
hâdisinden b ah sed erk en “S a f ı n “T ’n d uns” larım zikreder (bk. P.B. G olden, “Kha-
z a r s . 215.)
420 Bk. Gy. NĞmeth, “H M K ” , s. 213; G . D oerfer, III, s. 208 vd.
421 Bk. P.B. G olden, “ayn.esr.”, s. 216.
422 Bk. G . D o erfe r, III, s. 207-210.
423 Bk. P.B. G olden, “ ayn.esr.”, s. 216.
424 Bk. E d. C havannes, “D o cu m en ts ...” , s. 2 4 ,5 2 ; G. C lauson, “ ... T u rk ish ” , s.
457b.
425 Bk. H .W . H aussing, “ D ie Q uellen ü b er s. 42.
426 Bk.yk.n. 398 ve 399.
427 “D L T ’, I, s. 400; III, s. 171.
54 Dr.Abdulkadir DONUK
428 Bk. A.v. G ab ain , “A ltt.G ram m .”, s. 345; H .W . H aussig, “ayn.esr.” , s. 42; K.H.
M enges, “T h e T u rk ıc languages s. 169; G . D o erfe r, III, s. 210. Çin devlet hiye
rarşisin d e böyle b ir unvan var m ıdır? A yrıca B ulgar T ürkçesindeki tu ru n ” şekli
nasıl açık lan acak tır? B ir lâtin kaynağı olan bir K arolenj devri (9. asır sonu) yıllığın
d a 795 senesi ile ilgili o larak “Z a ta n u s”J ;e ç e r ki “tu d u n ” unvanıdır (bk. A.
K ollautz, “ G esch ich te ...” , I, s. 10, 57). Ç ek ülkelerinde A var kağanının m utasarrıfı
anlam ın d a bugün d e kullanılm aktadır (bk. Y. Blaşkoviç, “Çekoslovakya to p ra k la
rında eski T ü rk lerin izleri”, s. 344).
429 U nvanı h em en h e r kayıtta (m esela bk. E d. C havannes, “D o c u m e n t s i n d e k s ,
s. 372; Liu, “ayn.esr.”, indeks, s. 814) “tu d u n ” olarak görm em ize rağm en G. Olau-
son tarafın d an “ to d u n ” şeklinde zapt edilm iş bulm aktayız (bk. "... T urkish” , s.
457b). Bu tâb irin Ç inceden bir alıntı olduğu ön yargısına dayanm ış olsa gerektir.
H âlb u k i tü rk çe “ tu t + ” fiilindeki ikinci “ t ” nin çekim hâlinde “d ” ye d ö n ü şe b ile
ceği h esaba katılm alıdır.
430 “D L T ’, I, s. 437.
431 G. D o erfe r, “ ayn .esr.”, II, s. 526 vd. K elim e W. R ad lo ff tarafından “tek k in ” d i
ye o k u n m u ştu r.
432 G. C lauson, “ ... T u rk ish ” , s. 487a. ,
433 “Bk. V. M inorsky, “H u d û d ...” ,s. 297 n. 4.
lırsa idarecilikle ilgili yüksek türkçe bir tâbir olduğu anlaşılan bu ke
limenin daha ziyâde "öge” şeklinde telaffuzu uygun görünmekte437
ve A v. Gabain’e göre “şöhret”4^ ; Gy. Györffy’e göre “Han ’ın yanın
da vâli” (yüksek idareci)439; J.R. Hamiltort’a göre “hakîm,bilge’440;
G. Doerfer ve G. Clauson’a göre “müşavir”4 mânalarını vermek
tedir. DLPde “İdarî mertebe itibariyle teginden bir derece aşağı, denen
miş, tecrübeli halk adamı”442 olarak, KB’de “çok akıllı müşavir”443;
8.ywgll Uygur metinlerinde “el ügesi” şekli ile “Devlet Meclisi Başka
n ı’ şeklinde tanıtılan üge (öge), Kan-chou (Turfan) Uygur devle
tinde (9-10. yy.) sadece bir unvan olarak zikredilmekte445, Karadeniz
kuzeyindeki Macar topluluğun idarecilerinden birinin unvanı olarak
geçmektedir . Aynı unvanın Nizâm’ül-Mülk’ün eserine göre Sâma-
ni’ler zamanında “Tudun-üge” adında bir şahıstan bahsedilmekte447
ve Kara-Hanlılardan Musa tegin’in “öge” lâkabını taşıdığı bildiril
mektedir . Bir görüşe göre proto-Bulgar kitâbelerindeki “ög” ke
limesi öge” ile ilgili sayılmaktadır449. F. Altheim’e göre Attila devri
Hun orduları başkumandanının adının grekçe şekli olan Onegesios-
’un aslı “On-iyi-z (yâni On-üge-z) olmalıdır ki 45°, üge sözü ile ilei-
437 G . D o erfe r, II, s. 157 vd.; G . Claııson, “ayn.esr.” , s. 101a.
438 “A ltt.G ram m ” , s. 322.
439 “D ie R o lle ...” s. 177.
440 “A y n .esr.”, s. 159.
441 “G ö st.y erler.”
442 “D L T ” , I, s. 356. “ Ö ge T eg it” ise “o rta halli adam ların büyüklerine ve hâkan ç o
cu klarının k ü çüklerine v erilen unvan”d ır (bk. “göst.yer.”).
443 Bk. B e y itle r 1 7 5 4 ,1 8 6 8 ,1 9 9 5 , 2935, 2941, 4240. 5481, 4067,4141. U nvan “Tai
uge” şek lin d e d e g eçm ek ted ir (bk. “E U S ”, s. 220). Y ine “E U S ”d e “Tigin üge” =
v eliah t diye gö sterilm iştir (s. 238, daha bk. A v . G abain, “D ie D reizack - K appe Ui-
g u risch er W ü rd e n trä g e r” , s. 334 vd.).
444 G . D o erfe r, “ayn.esr.” , II, s. 157 vd.
445 J.R . H am ilto n , “ayn .esr.” , , s. 159
kunm ası lâzım geldiği anlaşılm akta olup, Erm eni ve Gürcü
kaynaklarında da (Moses’ler, Sebeos /VII. asır/, ve Lewond) unvanın
“cibga, cibgae, cibgo, cebu, chepputukh” şekillerinde tesbit edildi
ği47 , Bizans tarihlerinde (Theophanes /6. asır/, Menandros /6. asır
sonları/) “cabgu, cibu, ciabe” şekillerinden başka “ziebil” olarak da
geçen tâbirin de “cabgu” dan bozulma olduğu 6, Gök-Türk yabğu-
su Istemi’nin Bizans kaynaklarında “Sizabulos, Silzabulos” diye zapt
edilen adında “cabgu” deyiminin yer aldığı477, İslâm kaynaklarından
Et-Taberî’nin eserindeki, İstemi yabgu ile ilgili “Sincebu” kelimesi
nin478 son iki hecesinin de “cabgu”dan ibaret bulunduğu kabûl edil
miş durumdadır.
Yabgu tâbirinin Türkçedeki b - v, b - f değişimi yolu ile “yavgu,
yafgu” olarak söylendiği de vâkidir. Bu hususta Dîvân-ülûgat’it-Türk
ve Kutadgü Bilig’de çeşitli örnekler bulunmaktadır479.
Yabgu unvanının menşeî hususunda çeşitli görüşler ileri sürül
müştür: J. Marquart (bundan naklen W. Bang, W. Barthold, R. Gi-
rau d )’a göre Iranî (T o h a rj^ ’dir. F. A ltheim , Tuna Bulgar
kitâbelerinde geçen “ya-b-g” unvanının “yay-bey” olacağını düşüne
rek, Türk diline “bag” şeklinde girmiş olan bu kelimenin İran men
şeli olduğunu ve bu delillere dayanarak yabgu kelimesinin “ya-bagu”
475 Bk. Gy. M oravcsik, “ B yz.turc.” , II, s. 130 vd.; P.B. G olden, “ K hazar S tudies” , I,
B u d ap est, 1980, s. 187 vd., 218; D .M . D unlop, “T h e H istory o f th e Jew ish K ha-
z a rs”, P rin ceto n , 1967, s. 31 vd. Bizans kaynaklarındaki “Z ie b il” şeklinin “cabgu”
kelim esi ile ilgili bulunduğu (bk. P.B. G olden, “ ayn.esr.”, s. 189; A .N . K urat, “ H a
zarlara âit b ir k itabın tan ıtılm ası” , T arih A raştırm aları D ergisi, III, 4-5, A nkara,
1965, s. 215) ve T. S im o cattes’deki "... cab g u n ” , şeklinin sonundaki T ü rk çe “ + n ’”
eki için bk. K. C zeglédy’den P.B. G olden, “ayn. e sr.” , s. 188, n. 618: Uygur: “Y ab-
gun .
476 Bk. H .W . H aussig, “T heophylaks E xkurs ü b e r die skythischen V ö lk er” , Byzanti-
o n, V III, 1954 s. 3 1 8 ,3 7 3 ,3 7 9 ; O. P ritsak, “ S tam m ennam en und T itu latu ren d e r
altaisch en V ö lk er” , U A jhb, X X IV , 1 -2 ,1952, s. 89.
477 Gy. M oravcsik, “ B yz.turc.”, II, s. 275.
478 E t-T ab etT d en bk. S.M. A rsal, “T ü rk tarih i ve h u kuk”, İstanbul, 1947, s. 275, n.
21; İ. K afesoğlu, “ayn.esr.” , s. 82, n. 252.
479 Bk. B. A talay, “D L T ” , III, s. 32; R .R . A rat, “ K utadgu Bilig” , II, İstanbul, 1947,
beyitİen 4 0 6 9 ,4 1 3 7 ,5 0 4 3 ,5 5 2 3 ; D ah a bk. A. C aferoğlu, “E ski U ygur Sözlüğü” , İs
tan b u l, 1968, s. 291; B. O gel, “T ü rk M itolojisi” , s. 226.
480 Bk. F. Lâszlö, /T ü rk .te rc ./ “ K ağan ve âilesi” , T ü rk H ukuk T arihi D ergisi” , I, A n -
k ara, 1944, s. 48; R . G irau d , “ L .E m p ire d es T u rcs célestes” , P aris, 1960, s. 74 ,1 2 9 .
60 Dr.Abdulkadir DONUK
487 Bk. B. Ö gel, “O rta Asya T ü rk tarihi hakkında bazı yeni araştırm aların ten k id i”
“D T C F D erg isi” , X V II, 1-2,1959, s. 271. ’
488 Y üe-çi’ler “H siu n g -n u” lar gibi yaşarlar, k ü ltü r itibariyle onlarla birdirler, vb.
(bk. W . E b e rh a rd , “O rta ve g arb î Asya halklarının m edeniyeti", T ürkiyat M ecm ua
sı, V II - V III, 1942, s. 1 4 1,145 vd, 170 vdd.; ayn.M üell, “ Ç inin Şimal K om şuları”,
A n k ara, 1942, s. 104-110). Bilindiği üzere yukarda bahis konusu edilen K uşan’lar
bu Y üe-çi’lerin b ir devam ı olup, bugünkü A fganistan bölgesinde kurulan Kuşan
devleti d e Asva H u n la n n d a n çok sonraları m eydana gelm iş bir H indu-A vrupa dev
letidir. Bu itibarla H u n -T ü rk k ü ltü rü n ü n izlerini taşıyacağı tabidir.
489 Bk. A . K ollautz - H. M iyakawa, “ G eschichte und k u ltu r eines V ölkerw anderun
gszeitlichen N om adenvolkes; D ie Jo u -jan d e r M ongolei und d ie A w aren in
M itte le n ro p a ” , I, K lagenfurt, 1970, s. 91.
490 E ğ er bahis konusu terim “y ab g u ” olm ayıp grekçe b ir tâ b ir değilse (bk. yk n
483).
62 Dr.Abdulkadir DONUK
devlet teşkilâtında bir kanad sorumlusunu ifade etmek üzere Çince
transkripsiyonu ile “Hiepho” şeklinde geçmektedir . ■ Çince o lma-
yan bu tâbir, ilk defa, Asya Hun imparatorluğu devlet teşkilâtında
görüldüğünü ve terimin doğu batı Türk lehçelerinde ortaklaşa kulla
nılan köklü bir Türk kelimesi olabileceğini düşünen V. Thomsen ta
rafından Türkçe olarak açıklanmış v e Türkçedeki “yap- (yapmak,
icra etmek, düzenlemek, inşa etmek) fiil köküne + gu^ekını
ilâvesiyle meydana gelen bir tâbir olarak değerlendirilmiştir .g e r
çekte Türkçede “ + gu” (gü) eki ile fiilden isim türetme genel kaide
hâlinde olup, bu suretle normal kelimeler teşkil edildiği gibi (An-gu
= yorgun, Kon-gu = koruyucu, Kara-gu = bekçi vb.) ^danvesı^âsı
mefhumlar ifade eden terimler de üretilmiştir (Ay-gu >yar;Şu . *
tayan-gu497, B a şla -g u 498vb.).Y apgu (yabgu) da bunlardan bindir.
Bazı metinlerde zikredilen “peygo” veya “bigu” kelimesinin yabgu11-
le karıştırıldığı görülmüşse de yırtıcı kuş mânasındaki peygu ile
b-İdarîTerimler:
AÇIĞ:
Han’ın bahşişi .
AGI (AGILIK):
Hazine527.
AGICI:
Hazinedar528.
AGICI ULUGI:
Baş hazinedar529.
ALIMGA (ILIMGA)
Hâkanın mektuplarını Türk yazısıyla yazan kimse; kâtip, sır
kâtibi530.
ARKIŞ: .
Asıl mânası kervan, ticarî mal taşıyan kafile . Mâna genişle
mesi neticesinde ve kervancıların aynı zamanda haber getirip götür
mesi dolayısivle haberci, hattâ elçi, bazan da mektup karşılığı
kullanılmıştır 32
526 “D L T ” , I, s. 63.
527 Bk. A.v. G ab ain , “A ltt.G ra m m ” , s. 292; “ E U S ” , s. 6 , 7; “K B ”, III (indeks), s. 8
vd.; R .R . A rat, “ U ygurlarda ıstılahlara d a ir”, s. 57.
528 “ E U S ”, s. 6 ; “K B ” , beyitler: C39, X X X V , 2494, 2741, 2769,2771, 2791, 2816,
4 0 4 8 ,4 1 4 5 . “D L T ” d e “ ipek kum aşları m uhafaza eden kim se” karşılığındadır (I, s.
8 9 ,1 3 6 ).
529 Bk. “ E U S ” , s. 6 .
530 “ D L T ”, 1 ,143; KB, beyitler: C38, S280, 4065, 4146.
531 “K itâb eler” , I, güney, 8 , II, kuzey, 6 ; “E U S ” ,.s. 20,240; “ D L T ', I, s. 97; M. E r
gin, “D e d e K o rk u t” , s. 95 vd.; V. Izbudak, “E l-Idrâk haşiyesi”, s. 6 ;
A ta b e tü ’l-H a k a y ık ...” , s. IV.
532 Bk.n.531 da gö sterilen yerlere. A yrıca bk."K itâbeler"II, doğu 25-41. "Haber-
ci"nin "sabcı" (bk.”E TY " II. S.75-87; dll.ııı, S.154-441; "KB" ııı, İN D E K S ; "EUS",
s.199,213) ve III, s.65). T afsileıı bk. B.Ögel, "T ürk K ültür T arihine G iriş" I,s.339-391.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 67
AYUK (KÖK-AYUK)
“Kökyuk” şekli ile DLFde köylülerle Türkmen büyüklerine
verilen ad olarak mânalandırılan bu kelimenin aslında devlet idare
sinde yüksek bir memuriyeti ifade ettiği KB’den anlaşılmaktadır 534.
“Kök”, Türkçede temel, esas kavramını ifade ettiğine göre yukarıda
ki tâbiri de kök ve ayuk’tan kurulu bir birleşik deyim kabül etmek
mümkündür535
BAÇIĞ (BIÇIĞ, BIÇGAS):
Milletler arasında yapılan and536 .
BAZ: e-!'?
Altt.Gramm. de hâkimiyet altına almak diye açıklanmış ,
A Hayyân lügatinde ise “sulh ” mânası verilmiştir5 .
BEKLEŞ-:
Muahede yapmak, ahitleşmek539.
BİTİ (BİTİG):
Kelimenin menşei hakkında A.v. Gabain tarafından ileri sürü
len görüş genellikle kabûl edilmekle beraber540 bu tesbitin ihtiyatla
karşılanması lâzım geldiğine dair bazı uyarıcı hususlar vardır:
1- Eski Türk yazısı fırça ile değil, “run” karakteri icabı sert ka
lemle yazılan bir nevi kitabe yazısı idi.
533 “ D L T ” III, s. 133.
534 “K B ” , beyitler: 2644, 4067,4142.
535 O rh u n k itâb elerin d e geçen “ Ayukı” (K itâbe, I, batı, krş. T. T ekin, “A G ram m ar
s. 2 3 8 ,2 7 3 ,3 0 6 ) tâbiri ihtim al “ h ü k ü m et” sözünün T ürkçe karşılığı idi (bk. İ.
K afesoğlu, “T ü rk m illî k ü ltü rü ” , s. 251 vd, n. 2 8 0 /e s e rin 2. baskısını sahifesidir/.).
536 “ D L T ” I, s. 371, 459.
tarh edilen verginin ağır gelmesi üzerine bir cemaat halkının topla
narak durumu yüksek makamlara bildiren bir umumî dilekçe548.
549
Çın Bitig (Çın baş-bitig): Hakiki sened, asıl mukavele .
İdiş-Bitig: Kira veya ortaklık yolu ile, bir mülkten muvakkat is
tifade için tanzim edilen vesika olmalıdır. Meselâ Muayyen miktar
şarap mukabilinde biri bağını başkasına işletmeye veriyor; bu hu
susta yapılan mukavele münasebeti ile, bağ işletecek olan kendi ta
rafından bir vesika imzalıyor ve bağ için yapılan mukavelenin bir
“baş bitig” olmayıp, “idiş-bitig” olduğunu ve kendisinin bunun “çın-
-bitig” olduğunu iddia etmiyeceğini ve sahibi bağı ne zaman isterse,
birikmiş kirası ile birlikte, derhal iâde edeceğini taahhüt ediyor550.
Öng Bitig: Vesikalardaki kullanılışına göre, “baş bitig” e
benziyorsa da, burada öng (önce) ,kelimesinin asıl mânası ile ilgili
bir mefhum kasdedilmiş olmalıdır. Meselâ; bir tasrih edilmemekle
beraber, veresiye almış olması muhtemel bir mala karşılık, bir “ön-
g bitig” veriyor; bunun kaybolması üzerine, bir “tutup turgu” (geçi
ci) sened tanzim ediliyor ve eskisi meydana çıktığı takdirde,
hükümsüz kalıyordu551.
Ötüg-Bitig: Dilekçe. Meselâ: halkın, devlet reisine müracaat e
derek, daha önceki hükümdarlar zamanındaki durumlarını belirt
mek suretiyle, bir kısım vergiden muaf tutulmalarını rica belgesi552.
Tuta Turgu Bitig Yarlıg: Bir usulsüzlüğün önüne geçmek üzere
geçici olarak alman tedbir belgesi553.
Tutup Turgu Yanut-Bitig: Muvakkat iâde vesikası554.
Vuçung (Buçung)-Bitig: kaybolan “baş bitig” veya “öng bitig”
yerine geçmek üzere tanzim edilen vesika. Meselâ: satın alınmış olan
548 R .R . A rat, "ayn.esr.” , s. 16.
549 R .R . A rat, “ayn.esr.” , s. 14; “ E U S ” , s. 6 1 ,6 3 .
550 R .R . A rat, “ayn.esr.” , s. 14 vd.
551 R .R . A rat, “ayn.esr.”, s. 15.
552 R .R . A rat, ""ayn.esr".s.l 6 "Ö tük" sözü lügat m ânasıyla rica niyat dem ek olup, terim
o la r a k d a "h ü k ü m d a ra s u n u la n d ilek " k av ram ın ı ifa d e e tm iştir. (B k. "D L T ”
1,68,152,1261,199,376; G .D o e rfe d t II, s.134
553 R .R . A rat, “ayn.esr.” , s. 17 (d iğ er b ir açıklam a burada).
554 R .R . A rat, “ayn .esr.”, s. 15.
70 Dr.Abdulkadir DONUK
561 “D L T ”, I, s. 412.
562 Bk. “D L T ’, 1 ,2 3 7 ,2 3 8 ,3 3 8 , II, s. 20 9 ,2 7 4 , III, s. 141. “B oyda” : I, s. 4 4 ,5 1 .
“Boyriı” : II, s. 316.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 71
563
boyu ” mânaları verilmektedir .
Görüldüğü üzere Türkçede en geniş mânası ile değerlendirilen
bod (boy) kelimesi eski Türk sosyal yapısında şüphesiz belirli bir top
luluk birimini ifade ediyordu. Şöyle ki: âileler veya soylar bir araya
geldiği zaman “boy” teşekkül ediyordu. Boy’ların ayrı toprakları, çe
şitli damgalarla birbirinden tefrik edilen hayvan sürüleri ve silâhlı
kuvvetleri mevcuttu564. Boy’un başında boy’daki iç dayanışmayı mu
hafaza etmek, hak ve adaleti düzenlemek ve gerektiğinde silâhla boy
’un menfaatlerini korumak ile vazifeli bir “bey” bulunurdu . Bu
durumu ile boy (bod) sosyal açıdan siyâsî karakterli bir birim görünü
mündedir566.
BODUN (BOYLAR BİRLİĞİ):
Orhun kitâbelerinde çok sık geçen bu tâbir “budun” diye oku-
nagelmiş ve umumîolarak “halk, kavim, millet”diye mânalandırılmış-
tır567. Çin, Kitay, Tatabı, Tangut gibi yabancı kavimlerden başka,
Türk olan Oğuz, Kırgız, Türgiş ve Karluk toplulukları da bu deyim
le anılmaktadır568. Bu tâbirin halk (eski Türkçede: kün), kavim, mil
let gibi mânalara gelmeyip, gerçekte bir sosyal yapı birimini ifade
etmiş olması daha kuvvetle muhtemeldir ve söylenişinin de herhâlde
“budun” değil“bodun” olması gerekir zira “bod’’sözünün “+ n "ço
ğul ekinin ilâvesiyle meydana gelen5 9 bodun, “boylar birliği” de-
mıştır 590
DLT’de çeşitli yerlerde “İl” kelimesi geçmekte, yapılan tercü
mede ise “vilâyet ” mânası verilmekte ise de “El törüyetilsün ” (İl’e dü
zen yayılsın), “El kaldı törü kalmas” (İl kalır, töre kalmaz), “El tüz
netek (İl ve halk nasıl)591 ifadelerinden anlaşılacağı üzere töreye bağ
lı bir topluluk yâni devlet mânasını vermektedir.
KB’de de: “Akıl ile insan asıl insan adını alır, bilgi ile beyler (hü
kümdarlar) il işini tanzim eder”, “İl’in her işini kendim yapamam, ya
nımda bu işleri yapabilecek biri bulunmalıdır”, İl işindeki bu tedbir
ve uyanıklık, il’in uzun müddet devamı için daima faydalı olmuştır”,
“Benim bu kanunum hangi il’e erişirse, o il baştanbaşa taşlık ve ka
yalık dahi olsa, hep düzene girer”, “Ey devletli hükümdar, çok uzun
yaşa, bu saltanat ile çok il’lere hükm et”, “Kanunlar yapıldı ve il dü
zene girdi...”, “.... bütün il halkı zenginleşti”, “İl ve şehirleri idare,
sulh ve sükûneti temin etm ekiçin...”, “Ey hakîm, il’de uzun müddet
hüküm sürmek istersen, kanunu doğru yürütmeli ve halkı korumalı
sın”, “İl tutmak için, çok asker ve ordu lâzımdır...”, “Hükümdar il ve
kanunu siyaset ile düzene koyar...”, “ey devletli hükümdar, il’in işle
ri çok ağır, fakat şerefi büyüktür”, “İl kılıç ile alınır, kalem ile tutu
lur”, “Asker bey (hükümdar)’den memnun oldu mu, hükümdar hangi
il’i isterse, onu elinde bulur”, “Bu hükümdarlar il’i tanzim ve idare
etmek, halkı düzene sokmak ...”, “Doğudan batıya kadar sefer ede
rek, birçok iFleri hâkimiyeti altına alan dünya hükümdarı nerede”,
“Hükümdar il’in beyi ve halkın büyüğüdür ...”, “İlk önce il düzene
girmeli ....”, “İl’in menfaatini koru...” 92 vb. ibarelerinde de il tâbi
rinden devletin kastedildiği görülmekte, ayrıca il’in, halkı ile ve ara
zisi ile bir bütün olduğu ifade edilmektedir.
Esasen İl tâbiri de araştırıcılarca şu şekillerde açıklanmıştır: İl
“siyâsîbakımdan müstakil, muntazam teşkilâtlı millet”593 “siyâsîba
kımdan müstakil hür cemiyet”594 “Teşkilâtlanmış siyâsî camia, dev-
590 Bk. F.W . M üller, “JJ ig u ric a ” , I, s. 25; W. B a n g ,' T ürkische T urfan -T ex te” , I, s.
53; “E U S ”, s. 92; B. Ö gel, “ayn.esr.”, s. 47.
591 “D L T ” , 1 ,106, II, s. 25, III, s. 123, 221.
592 Bk. “K B ” , Beyitler: 303, 422, 440, 8 3 0 ,1 3 5 0 ,1 7 7 2 ,1 7 8 7 ,1 9 8 1 , 2033, 2057,
2128, 2146, 2425, 3033, 4009, 4714, 4996, 5495, 5537.
593 V. T hom sen, “ Insc.'iptions d e l’O rkhon s. 135 n.2.
594 Z. G ökalp, “T ü rk m edeniyeti tarih i”, s. 145.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 75
597 R . G irau d , “L ’In scription de B aın -tso k to ”, s. 143; A yn.M üell., ‘T J E m p ir e ...” , s.
69 vd.
598 G . C lauson, “ ... T u rk ish ”, s. 121b.
599 L. R âso n y i,“T a rih te T ü rk lü k ” , s. 61.
600 T. T ekin, “A G r a m m a r ....” , s. 334. B una vakın m ân alar “kabile topluluğu” (bk.
W. R adloff, “A lttü rk ische Inschriften d e r M ongolei” , II, s. 2 3 ,8 9 ), “K avim ler b irli
ği (bk. M. M ori, “E ski T ü rk T arih i araştırm aları", s. 13) vb. “ D L T 'v e göre “ il”
aynı zam an d a “b an ş, su lh ” m ânasına gelir (krş. Il-ci = elçi, bk. “E l bol-” : sulh y ap
m ak, barışm ak, “D L T ” , I, s. 49; “ İlleş-” : sulh yapm ak, barışm ak, “K B ” , 2362,
4305; G . D o erfe r, II, s. 194 vd; “B ulgat a lm u s ta g ...” , s. 22. “ Sabei”ya da aynı za
m an d a İlçi deniliyordu, bk. “E T Y ” , II, s. 7 5 ,8 7 . D ah a bk. “E T Y ’, III, s. 31;
“E U S ” , s. 92; “A ltt.G ram m .” , s. 310; “ K B ”, III, s. 193; G. D o erfe r, “ayn.esr.” , II,
s. 203-207; J.R . H am ilton, “ayn.esr.” , s. 151. “ Y alabaç” (“yalavaç”) : elçi (bk. “E T -
Y ”, IV, indeks).
601 İ- K afesoğlu, “T ü rk m illî k ü ltü rü ” , s. 206.
604.“K itâb eler” I , doğu, 9; II, doğu, 8 .“ İllig ilig: h ü k ü m d ar (bk .İL IG )
KANLIK:
Han’lara âit bir vergi611.
KAVVŞUT: ^
İki Han’ın, ülkelerinin menfaati için, bulaşarak barışmaları .
KENÇLİYÜ:
Hanların düğünlerinde veya bayramlarda yağma edilmek üzere
30 arşın yüksekliğinde hazırlanan sofra .
KENGEŞ (KİNGEŞ):
Umumiyetle “danışma, bir mesele etrafında konuşma” mânala
rına gelen614 bu kelime aynı zamanda resmî mahiyetteki müzakere ve
istişare” kavramını ifade etmektedir .
KÖBRÜGE, KÜVRÜG (KÖVRÜG, KÖPRÜG, KÖBRÜG):
Eski Türk hâkanlığında hâkimiyet belgelerinden biri idi. G ök-
Türkler zamanında “köbrüge”616, Uygur metinlerinde “kövrüg’ di
ye geçen bu kelime dar mânası ile “davul demek olmakla beraber
hâkan adına belirli zamanlarda çalınan nöbet (mehter)i ifade etmiş
olsa gerektir.
KUT:
Türk tarih ve kültüründe, hükümranlık anlayışı ve Tanrı tel
âkkisinde fevkalâde önemli yer tuttuğu ve en eski Türk kültür keli
melerinden biri olduğu anlaşılan kut tâbiri ilk defa m.ö. Asya Hun
imparatoru Mo-tun (m.ö. 209-174)’un unvanında görülmektedir. -
611 “E U S ” , s. 165.
612 “ D L T ” , I, s. 451, II, s. 102.
613- “D L T ” . III, s. 438.
614 “ D L T ” , 1 ,232, III, 3 5 8 ,3 6 5 ,3 9 3 ,3 9 4 ; “K B ”, III, s. 258; A H ayyân, s. 45; E ttu h .-
Z ekiy., s. 194 ,2 0 2 ; M . E rgin, “ D e d e s . 239; “KS” , II, s. 438.
615 A v . G ab ain , “A ltt. G ram m .”, s. 313; “D L T ’, 1,345; “E U S ” , s. 1 0 5 ,1 0 6 ,1 1 0 ,
111; “ O ğuz K ağan D e sta n ı” , str. 91; 358; G . D o erfe r, “ayn.esr.” , II, s. 613 vd.; G.
C lauson, T u rk ish ” , s. 734. U m um iyetle “ fikir birliği yapm ak, anlaşm ak” m ân a
sında “ O gleş-” k u llan ılm ak tad ır (bk. T onyukuk”, s. 20).
6 16 “K itâb eler” , II, batı, 4.
617 “E U S ”, s. 118; “D L T ’, 1, s. 479; “ K B ”, 1036; “A ltt.G ram m .” , s. 316.
618 Bk. ibn.M üh., s. 50; B ulgat al-m uştaq ..., s. 32.
78 DrAbdulkadir DONUK
“Gök Tanrı ’nın tahta çıkardığı Tann kut’u Tanhu”619. Orhun kitabe
lerinde de çeşitli yerlerde geçmektedir: "... kutum bar olduğu için
kağan olurtum ...” , “kutum ülügüm bar ...”621, “... katun kutınga
inim Kül Tegin er at buldı...”622, “... Kağan kutı taplamadı ...”623. II.
Gök-Türk hâkanlığmı ihya eden İlteriş hükümdar olmadan önce
Kutlug (Çincede: Ku-to-lu) diye anılmakta idi624. Terim, Uygur
hâkanlarının unvanlarında da görülür: “ay Tanrıda kut bulmış Külüg
Bilge” (805-808), “Ay Tanrıda kut bulmış Alp Bilge” (808-821), “Ay
Tanrıda kut bulmış Alp Külüg Bilge Kağan” (833-839)025. 925 yılın
da bir Uygur elçisinin adında (Kut Tirig veya Kut Tirekt ve başka bir
yerde yine şahıs adı olarak geçmektedir (Kut saqun)626.
DLT6 ve KB’de de628 sık sık zikredilen kut kelimesine şimdi
ye kadar çeşitli mânalar verilmiştir: Kronolojik olarak W. Radloff,
A Vambery, V. Thomsen “¿wi” sözünü “saadet”629, tâbiri ibtidai ce
miyetlerdeki “m ana”ya benzeten Z. Gökalp “mukaddes’630, F. Köp
rülü “saadet’ , W. Barthold “saadet” ve “baht” ifade ettiğini
646 “ K utadgu-B ilig ve k ü ltü r tarihim izdeki yeri” , s. 1-38. A yrıca bk. A .F. K aram anlı-
oğlu, “ K utadgu-B ilig’in diline ve adına d â ir”, s. 130 vd.; M . M ori, “T h e T ’u-chüeh
C o n cep t o f S overeign”, s. 47-75.
647 Bk. R . G irau d , “L ’E m p ire ...” , s. 184.
648 öyle ünlü kagajı im iş” ( “ K itâbeler” , I, doğu, 4, II, doğu, 5); “K B ”, beyitler:
857, 5130, 5283; B. O gel, T ü rk k ü ltürünün gelişm e çağları”, s. 67.
649 “ D L T ”, III, s. 212.
650 “ K itâb eler” , I, doğu, 6 , II, doğu, 6 ; A.v. G abain, “A ltt.G ram m .”, s. 317.
651 “ D L T ’, I, s. 324, 325; “ K B ” , beyitler: 57, 283, 4 0 9 ,1 1 2 5 ,1 1 4 4 ,1 6 3 5 ,1 7 0 6 ,
2019, 2 0 4 4 ,2 0 5 4 ,2 0 7 7 , 2287, 2 2 9 8 ,2 3 2 6 ,2 3 3 7 ,2 3 7 9 , 2 3 8 0 ,2 7 0 5 ,2 7 4 9 , 3041,
3047, 3768, 4098, 4549, 4725, 4845, 5212, 5480, 6018, 6071, 6393,6539; G. C lau-
son, “ayn. esr.” , s. 735.
652 C. C lauson, s. 735a.
653 K ü r-H an (bk. İ. K afesoğlu, “H a re z m ş a h la r...” , s. 305 (indeks.).
654 W. B a rth o ld ’d an bk. O. T u ran , “ Çingiz adı hakkında” , s. 276.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 81
durulması gerekli önemli bir nokta olsa gerektir655.
OĞUŞ (Aile)
Oguş kelimesi Orhun kitâbelerinde geçer. Yapılan tercümele
rinde bu kelimeye çeşitli mânalar verilmekte ise de (“kabile, boy, soy,
akraba, nesil, âile”)656 daha çok âile kavramını ifade ettiği kitâbeler-
deki “yegirmiyaşımda Basmıl IdukKut oguşum bodun erti”657 sözün
den anlaşılmaktadır. Yine Kül Tegin658 ve Bilge 659 kitâbelerindeki
“soyum” şeklinde mânalandırılarak çevrilen “... ulayu ini yigünüm
oğlanım bir iki oguşum bodunum ...” ibaresindeki oguş sözünün “âi-
lem” olarak ifade edilmesi daha doğru olmalıdır.
Uygurlarda kan bağı ile bağlı olan küçük birliklere “Oguş” de
nildiği belirtilmiştir660. Nitekim oguş tâbirinin “og” veya “ogu” kö
künden geldiği ve bugünkü “oğul” kelimesi ile karşılaştırılmasının
mümkün olabileceği ileri sürülmektedir .
OK: 662 .
Türkçede ok’un çeşitli mânaları vardır . Bir mânasıda eski
655 Ü n lü G ö k -T ü rk pren si Kül T eğin’in adı da bilindiği gibi “ k ü r” ile değil “ köl”
(göl) ile irtib atlan d ırılara k Köl T egin diye kabûl olunm akta (bk. R . G iraud, “ L. E m -
pıre ...” , s. 213; L. Bazin, “L es c a l e n d n e r s s . 166 vd) ve d iğer T ürkçe
unvan lard an bazıları “kül-erkin” , “kül-çor” da daha çok “ D L T ’deki halk etim o lo
jisin e b en zer açıklam a sebebi ile “ köl-erkin”, “ köl-çor” diye okunm aktadır.
U nvanın “göl”e benzetilm esinde M oğol hüküm darı Çingiz adının T ü rk çe Tengiz
(d en iz) ile ilgisi etkili olm uş gibidir. A ncak biz Çinggıs adını T ü rk çe deniz sözü ile
irtib atın ın çok şüpheli karşılandığını bu vesile ile belirtm eliyiz (bk. “M oğolların
Gizli T a rih i” , s. 215 n.2; E. H aenısch, “ M ongolische M iszellen” , s. 65 vd).
656 Bk. H .N . O rk u n , “E T Y ” , IV, s. 70; T. T ekin, “A G ram m ar of..., sözlük; M. E r
gin, “ O rh u n âb id eleri” , s. 108. “D L T ”de: “oymak, hısım, ak ra b a ” (bk. I, s. 6 1 ,8 8 ,
II, s. 8 3 ,1 0 3 ). Gy. NĞ m eth’e gö re “ak ra b a ” (bk. “ O rhun kitâbelerinin izahı” , s. 55
vd), A.v. G ab ain ’e g ö re “ kabile, nesil, a k rab a” (bk. A ltt.G ram m .” , s. 321V A. C afe-
ro ğ lu ’na g öre “ kabile, soy, âile” (bk. “ E U S ”, s. 140), G. C lauson’a g ö re “âile”dir.
(bk. T u rk ish ” , s. 96a). T âb irin Y akut lehçesindeki "u s” ile irtibatlandırılm ası
hakkında bk. A. İnan, “T ü rk etnolojisini ilgilendiren birkaç terim -kelim e üzerine” ,
s. 181 vd.
657 “K itâb eler” , II, doğu, 25.
658 “K itâb eler” , I, güney, 1.
659 “K itâb eler” , II, kuzey, 1.
660 B. Ö gel, “T ü rk k ü ltü rü n ü n gelişm e ç a ğ la n ”, II, s. 28.
661 Bk. J.R . H am ilton, “Toguz.-Oğuz e t O n-U ygur” , s. 24 vd. Gy. N em eth ’e göre de
“ o k ” kelim esinden gelm iştir. İsim den isim yapan “ş” ekidir: “ gün” = “ güneş”,
“tü rk ” = “ tü rk iş” gibi (bk. “ H M K ”, s. 44.).
662. ‘Y ay ile atılan o k ” ( “ K itâbeler", I, doğu, 3 3 ,36; “ D L T V IV ,!s. 429; “E U S T > .
140; G. D o erfe r, II, s. 153; G. C lauson, “ ayn.esr , s. 76). B ir ™ lku. P ^ ? ^ î , a j s
zere çekilen k u r’a (ok atm ak suretiyle) m irasta düşen pay-î"** .[ 153-. ’ ’
37, 48). D iğ er m ânaları: araba oku, çad ır direği (bk. G . D o erfe r, 11, s. 153).
82 Dr.AbduIkadir DONUK
Türk topluluğunda bir İl’e veya genel mânada bir siyâsî kuruluşa bağ
lı boy’u ifade etmektedir663. Orhun kitâbelerine göre, Batı Gök~
Türklerini meydana getiren boy’lara “On ok” adı verilmekteydi ki,
bunlar 5’i doğuda, 5’i batıda olmak üzere 10 “boy”dan kurulu idi. Do
ğudaki 5 To-lu boyunun başında 5 çor ve batıdaki 5 Nu-şi-pi boyu
nun başında 5 erkin bulunuyordu. Bu unvanları taşıyan her bir
başbuğa kağan tarafından onların, merkeze bağlı olduklarını belirle
mek üzere birer “ok” verilmişti664. Çin kaynaklarına göre, 552 yılın
da Gök-Türk devleti kurulurken “ordu” on kısma ayrılmış ve bu
kıt’aların her birine de “ok” verilmişti665.
Görülüyor ki, ok bir tâbiilik sembolü idi ve sosyal yapı daok-
, tâbi bir boy’u yâni siyâsî yönden bağımlı boy’u ifade ediyordu. Keza
kendi aralarında, birbirine bağlı olarak siyâsî ittihad meydana getir
miş, boy’lar birliğine de “Oğuz” deniyordu. Orhun kitâbelerindeki
Oğuz birliği böyle idi666.
Ok isim olarak da kullanılmıştır: (Oq-Tegin)667.
Ok kelimesini Moğolca okı ("Spitze”) kelimesiyle birleştirmek
isteyenler olmuşsa da şekil bakımından benziyorsa da mâna bakımın -
dan ayrı olduğu belirtilmiştir668.
Oksız tâbiri de "müstakil, bağımsız, tek başına buyruk” boy teş
kilâtını ifade eder ki, umumî mânada eski Türkçede “istiklâl” kavra
mını karşılamış olmalıdır. Kitâbelerde geçen “idi-oksız”669 tâbiri ise
663. Bk. O. T u ran , ’’T ü rk le rd e H ukukî Sem bol O larak O k ”, s.306; T ü rk
E tnolojisini.., s. 183; R . G rau d , L E m pire.. s.93,148.
TOY:
Eski Türk devlet meclisindetoy adının verildiği m.ö. ki Çin kay
naklarında geçen bazı kayıtlardan çıkarılabilir. M.ö. ki Çin kaynağı
Shi-ki Asya Hun devletinde yıllık toplantılardan bahsederken bun
lardan ilkbaharda aktedilen toplantıya başta hâkan, hâtûn, tegin ve
diğer elig üyeler yâni bütün hükümdar âilesi mensupları katıldığı gi
bi, devlet idaresinden sorumlu asker ve sivil ileri gelenlerin hepsi, ay
rica Türk boylarının begleri ve yabancı tâbi kavimlerin temsilcileri
iştirak etmek mecburiyetinde idiler. Hazır bulunmamak devlete kar
şı isyan sayılırdı. Bu meclis hükümdarlığı tasdik etmek, gerektiğinde
hâkan seçmek, töre yapmak yetkileri ile bir nevi “yasama kurulu” hü
viyetinde olup daha sonraki kaynaklarda “kurultay” diye Moğolca a
dı ile tanınan “meclis ”tir ki Türk vasikalarından Oğuz Hâkan
Destanında ‘{toy” diye anılmıştır687. Toy kelimesinin Türkçede şim
diye kadar yanlış bir yorum neticesi olarak doymakla ilgili bulunma
yıp başlı başına toplantı, resmi müzakere için bir araya gelme
mânalarını ifade ettiği DLTde ve KB’de açıklanmaktadır . Ayrıca
İbn Battuta bile 14. asır başlarında Toy sözünü Moğolca kurultay ye
rine kullanmıştır. Türkçede 2 bin yıldan beri mevcut devlet veya mil
let meclisinin adı olan ve cins ismi olarak bütün Türk lehçelerinde
yukarıdaki mânalara gelen Toy tâbiri689 daha muahhar devirlerde
(Moğol devrinden sonra) yerine kurultay tâbirine bırakmış görün
mektedir690
TÖRÖ (TÖRE):
Esas Türkçe söylenişi törö691 olan ve kanun mânasına gelen bu
kelime Tabgaç’lardan beri bilinmekte idi692TOrhun kitâbelerinde -
“İl” ile birlikte ve “İl” ile alâkalı yerlerde geçen “töre” kelimesinden
anlaşılacağı gibi, Türk devletinin töre hükümlerine bağlı bir kuruluş
687 Bk. W. Bang - R .R . A rat, “ O ğuz Kağan D estan ı”, str. 89 vdd.
688 “D L T ” , I, 522, II, 244, III, 141; “K B ” beyit: 2347, 2349, 5340.
689 Bk. G. D o erfe r, “ayn.esr.”, II, s. 352 vd.
690 T afsilen bk. İ. Kafesoğlu, “ Eski T ü rk lerd e Devlet Meclisi (T O Y )” , s. 205-209.
( D e m e k işlerini konuşm ak için m illç m u oplandıgı y er’e “T e m e k f f lr n e k ) ” den ilir
di (bk. “ D L T ” , I, s. 477; “ K B ”, 4 8 2 9 ) 7 ^ ^ ------- -
691 G . D o erfe r, “ayn.esr.” , I, s. 266.
692 Bk. P.A . B oo d b erg , “T h e language o f th e T o -p a W ei”, s. 171. 13. asırdan itib a
ren “ tö re ” şeklini alm ıştır.
/
86 Dr.Abdulkadir DONUK
693 “K itab eler” , I, doğu, 1; II, doğu, 3; I, doğu, 3, II, doğu, 4; I, doğu, 8, II, doğu, 8;
I, doğu, 13; I, doğu, 16, II, doğu, 14;I, doğu, 22-23; I, doğu, 31, II, doğu, 2; II, d o
ğu, 36.
694 “ D L T ” , II, s. 17 vd.; III, s. 120.
695 ‘'D L T -, II, s. 25; III, s. 221.
696 “D L T ” , I, s. 106.
697 Bk. “ K B ” , B a b ,X II.
698 Beyit: 453-455.
699 Beyit: 457.
70R
Törüçi: Kanun yapan .
Tötükşi: Hakim709.
Kigürsükjörii: Sunma kanunu710.
TUĞ:
Eski Türk devletinde hükümranlık belgelerinden olan sancak,
tug kelimesi ile ifade ediliyordu71T7rarihî belgelerden anlaşıldığına
göre tuğ başında bir demet_at veya yaban sığırı kuyruğunun dalgalan
dığı ve ipek kumaş şeritlerinin asılı bulunduğu bir gönder’den ibaret
ti. Kelime Asya Hunlarından beri mevcut olduğuna göre m.ö. ki
yüzyıllarda yaşamış Türkçe bir tâbir olarak 712 şekil özelliği ile bir
likte hayatiyetini son zamanlara kadar sürdürmüştür. Tarihî kaynak
lar Gök-Türk hâkanlıktug’unun tepesinde, hükümdar âilesinin atası
sayılan kurt’u temsil etmek üzere, ahundan ma’mul bir kurt başının
asılı bulunduğunu ve başkentte hükümdar sarayının ve yaylaklarda
hâkan otağ’larının kapısı önünde dalgalandığı belirtilmektedir 1 .
Gök-Türklerden sonra Uygurlar, Türgişler ve Karluklar tarafından
da kullanıldığı anlaşılan tuğ’un kelime olarak ilk geçtiği tâbir “Tür
le” kelimesi ile bağlantılı görülmektedir. Nitekim Asya Hun impara
toru Mo-tun’un mensup olduğu ünlü Tu-ku (Tu-ko) boy veya âile
adının aslında Türkçe Tuglug>tuglu = tujj (sancak) sahibi, yâni baş
kabile mânasına geldiği ileri sürülmüştür 4
708 “E U S ”,s . 250.
709 “E U S ” ,s . 250.
710 “ E U S ” , s. 109.
711 H ü k ü m d arlık alâm eti o larak “tug” (G . C lauson, "ayn.esr.” , s. 464; İ. K afesoğlu,
T ü rk millî k ü ltü rü ” , s. 229). Sa^ıcakia^ırak şayUıııaz, bayrak başkadır. “T u ğ ” keli
m esi “ D L T ’d e ( 1 ,194, III, 127) aynı zam anda “ h a Ö n yanında çalışan kös ye
davul, nöbet (m e h te ri m ânası da verilm iştir ki, T ü rk hüküm ranlık belgelerinden
dıffen olan kövrüg i d a v u l l ile ilgisi dolayısiyle olsa gerektir. A yrıca “tu g ”un ş a
hıs adı olaraİTcia kuiianıİdığı söylenir (H am ilton, “ayn.esr.” , s. 157.)
712 İ. K afesoğlu, “ayn.esr.” s. 39.
713 İ. K afesoğlu, “ ayn.esr.” , s. 230. “Ü ç tuğlu T ü rk b o d u n ” , “ Ş ine-usu” , kuzey, 8
( b k .“E T Y ” , I ,s . 166). .
714 L. B azin’den naklen, F. A ltheim , “ G eschichte d e r H u n n e n ”, I, s. 24. “T u ğ ” h a k
kında d ah a bk. A v . G abain, “ A ltt.G ra m m ” , s. 344; “ K B ” , beyitler: 8 6 ,1036, 2553,
2557, 4893, 5482, 5672; “ E U S ” , s. 251, 252; “O ğuz Kağan D estan ı”, str. 101,133;
A. İnan, “T uğ-B ayrak (S a n cak )” , s. 39-43. K elim enin toğ” şeklinde okunm ası ge
rektiği hakkında bk. O .F . Sertkaya, “Eski T ü rk çe Twq - Twwq - T O G - T O O G
“T uğ kelim esi üzerine, s. 252-258.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 89
732 Bk. Q . C lauson, “ ... T u rk ish ” , s. 142b. “ Ü lüş” hakkında d aha bk. A. İnan, “ O
run ve Ü lüş m eselesi” , s. 121-133.
733 “ E U S ” , s. 286, 287.
734 G. C lauson, “ayn.esr.” , s. 963b.
735 G. C lauson, “ göst.yer.”. “ Y argan" T onyukuk’un unvanları arasında geçer ( “K it
a b e le r” , I, batı, 2) zira T onyukuk, bilindiği üzere 705-716 yılları arasında Kapgan
tarafın d an devlet m ahkem esi hâkim liğine getirilm işti (bk. Liu, “avn.esr.”, I, s. 171,
II, s. 614 n. 957).
736 “ K itâb eler” , I, doğu, 15, II, doğu, 13, 23; kuzey 9; “T onyukuk”, 16.
737 “ E U S ” , s. 287.
738 “D L T ’, 1,87, III, 42; “ K B ”, III, s. 526; “A ltt.G ram m .” , s. 352; İbn.M üh., s. 86;
M ulı.L ugateyn, s. 168.
/3 9 T a fsile n bk. G. C lauson, “ ... T u rk ish ”, s. 966 vd. D aha so n ra U ygur devrinde
(şüphesiz B udist tesiriyle) yaratıcının m erham etini ifade eden bacım a? m ânasına
g elm iştir (bk. R . G irau d , “L ’E m p ire ...” , s. 104).
BÖLÜMII
I-ASKERÎ UNVAN VE TERİMLER;
A -A SK E R îU N V A N LA R :
ÇABIŞ (ÇAVUŞ):
Gök Türklerden itibaren Oğuzlar kanalı ile Büyük Selçuklu im
paratorluğunda ve Osmanlılar dahil diğer Türk devletlerinin çoğun
da askerî (kumandan), idarî (sivil muhafız, haberci) ve diplomatik
(elçi) bir unvan olan çavuş tâbiri1, Orhun kitâbelerinde iki yerde geç
mektedir . Aynı unvan eski Uygur metinlerinde de tesbit edilmiştir .
Diğer taraftan P. Pelliot’a göre Çin kaynaklarında 735 ve 737 yılla
rında Çin sarayına, Gök-Türkler tarafından elçi sıfatı ile gönderilen
ve Çın kaynaklarında adı “çö-pi-şe” diye gösterilen şahıs da “çavuş”
unvanını taşımıştır4 DLT’de “savaşta safları düzelten, savaş olmadı-
gı zaman da askerizulum etmeğe bırakmayan kimse ” şeklinde açıklan-
maktadır . x
SÜ-BAŞI:
Eski Türkçede “sü” ordu mânasında idi. Sü-başı “ordubaşı, or
du komutanı" demekti . Tonyukuk kitâbesinde7 ve Şine-usu yazıtın
da bu anlamda geçmektedir. Seyhun dolaylanndaki Oğuz-Yabgu
devletinde ordu kumandam aynı unvanı taşımakta idi (Selçuk süba-
şı) . 1
B -A SK E R ÎT E R İM L FR :
AKINCI:
Akıncı, akmak fiilinden, baskın mânasını ifade eder11. DLFde-
“geceleyin düşmanı basan as& r”12 şeklinde tanıtılmıştır.
ALP:
Bütün Türk lehçelerinde mevcut bulunmasından çok eski bir
kültür kelimesi olup, "kahraman, cesur, yiğit"13 mânalarını ifade e
den ve daha ziyade askerî bir terim olması gereken bu deyim, Orhun
kitâbelerinde kağanların “kahraman ve cesur"olduğu belirtilirken
sıfat hâlinde kullanılmıştır . Uygurlarda da hâkanların unvanları a
AYRIÇ:
İki çatallı olan ok23.
AZAK (AZUK):
Nereden ve kimden geldiği belli olmayan ok24.
BAĞIR:
25
Yay kavisinin orta kısmına verilen ad: ya bağın .
BALÇAK:
Kılıcın sapı, ,kabzası
^ 26
.
BASIG:
Gece baskını yapılacak olan ve ansızın düşmanın yakalanacağı
27
yer .
BAŞAK:
Okun ve^a mızrağın ucuna geçirilen demir, temren; ok, temre
ni, ok başağı .
BAŞNAK ER:
- 29
Başında tulgası, eğninde zırhı olmıyan kimse .
BEÇKEM (PERÇEM):
¿\lamet, belge; ipekten veya yaban sığırı kuyruğundan yapılan
alâmet olup savaş günlerinde yiğitler takınırlar .
23 A. H ayyân, s. 8.
24 “ D L T ” , I, s. 66, II, s. 20.
25 “D L T ’, I, s. 360. ■
26 Bk. M. Ergin, “ D ed e K orkud” , s. 194, 267, 230.
27 “ D L T ” , I, s. 372.
28 “ D L T ’, I, s. 129, 328, 497, II, s. 14, III, s. 220. “ B aşaklan-”: ok tem renlem ek
( “D L T ” , II, s. 265)!
29 “D L T ’, I, s. 466.
30 “ D L T ” I, 483, II, s. 277. B urada, K arahanlı-U ygur savaşları ile ilgili bulunan
bir d estan p arçasın d a “ beçkem urup atla (r)k a ” dem lisine bakılırsa, bunun um um i
yetle atlara takılan b ir nişan olduğu söylenebilir (bk. R . G enç, ayn.esr. , s. 305 n.
910). G azneli Sultan M ahm ud âilesi de “K ara-beçkem ” diye anılırdı.
96
Dr.Abdulkadir DONUK
BELİNĞ:
BULGAK (BULGAŞ):
rış.k lıŞ " §,kllk36‘ Dܧman gelmeSİ yÜZÜnden halk “ a düşen ka-
BULUN (BOLUN):
Esir, tutsak38.
31
i
32^ “H U S ” , s. 39.
“
ssnass^t*•«*»•
l* W r fhk -İCS-. I.',. 155).“ ‘ K" s “ » [ e s i n d e ‘'Biilüfc" ¡ M « gi„ , s
CIDA (ÇIDA):
39
Mızrak, süngü, kargı .
ÇALIŞ:
40
Birbiriyle silâhlı çarpışma, muharebe .
ÇERİĞ (ÇERİ):
Türkçede umumiyetle “ordu” karşılığı kullanıldığı bilinen “çe-
rig” (çeri) sözü41, aslında “savaş nizamında düzenlenmiş askeri güc”
mânasında olmalıdır42.
ÇIĞILWAR OKI:
Bir çeşit küçük ok43.
ÇIRGUY:
Ok temreninin şişkince olan yeri44.
ÇOĞI:
Tâbire DLTnin tercümesinde “savaş’45, KB’nin çevirisinde de
“münakaşa, anlaşmazlık, ihtilaf, mücadele’46 mânaları verilmiştir.
ÇOKAL:
Zırh altına giyilir ipekli hırka47.
39 “E U S ” , s. 61; “O ğuz K ağan D estan ı” , str. 2 7 ,3 9 ,4 5 ,9 9 ,1 6 0 ,3 7 3 , M . Ergin,
“ D e d e I I , indeks; N.S. B anarlı, “A hm edî”, s. 165 M oğolca olm alıdır (bk. F . S ü
m er, “ O ğuzlar” , s. 407).
40 V. İzbudak, “ E l-İd râk haşiyesi”, s. 9; E ttuh.Z ekiy., s. 161; G . D o erfe r, “ayn.es-
r.” , III, s. 32 vd.
41 “E T Y ” , IV, s. 37; “A ltl.G ram m .” , s. 307; İbn.M üh.” , s. 25.
4 2 G . D o erfe r, “ ayn.esr.”, III, s. 65-70; G. C lauson, "... T u rk ish ” , s. 429b. D ah a bk.
“ E U S ” , s. 61; “D L T ’, I, s. 123,128, 3 2 3 ,3 8 8 ,4 4 2 ,5 1 9 , II, 9 7 ,1 0 3 ,2 0 9 , III, s. 332;
“ K B ” , beyitler: 3 8 ,2 2 8 4 , 2 3 2 8 ,2 3 3 3 ,2 3 7 1 , 2380,2383; A. H ayyân, s. 28; E ttu h .Z e
kiy., s. 246; “O ğuz K ağan D estan ı”, str. 1 1 3 ,1 3 2 ,1 5 6 ,1 6 1 ,2 1 9 , 20 2 ,1 2 6 , 271, 275,
1 4 9 ,2 2 4 ,2 0 6 ,2 3 5 , 252; “D e d e K orkud”, s. 283 vd, 301,286, 2 1 3 , 285. “ Ç erges-
m ek ” : çarp ışacak iki o rd u n u n saflar hâlinde karşılıklı dizilm esi ( “ D L T ’, II, s. 209).
43 “ D L T , I ,s .4 9 3 v d . ^
44 “D L T , I, s. 241.
45 “D L T ’, I, s. 41.
46 “K B ” , III, s. 132.
47 V. İzbudak, “ayn .esr.” , s. 12.
98 Dr.Abdulkadir DONUK
ÇURAM:
Ötekilerden daha uzağa giden yeğni bir ok atılışı48.
EĞİR- (EGRİL-):
• 49
Çevirmek, bir yeri kuşatmak, muhasara etmek, kuşatılmak .
GEZ:
Gez, çatal, kertik, okun kirişe takılan kertiği50.
GÖNDER:
Mızrak, kargı51.
ILGAR (YILGAR):
Baskın, hücum, akın, atlı hücum, dört nala hücum52.
IŞUK (AŞUK, YAŞUK):
Miğfer53.
İÇKİN ER (İÇİK İÇİ):
Düşman iken bu yana geçen, kendisine dokunulmayan, mülte
ci; savaşta kendi dileğiyle teslim olmak54.
İM:
Parola, orduda başbuğun askerlar arasına silâh veya kuş adla-
48 “D L T ” , I, s. 412 vd.
49 Bk. “E T Y ”, IV, s. 40; “A ltt.G ram m .” , s. 298; “D L T ” , I, s. 178 vd, 248. “E ğ irt ” :
kalenin etrafın ı kuşatm ayı em retm ek (bk. “D L T ’, III, s. 428).
50 “D e d e K o rk u d ”, s. 241.
51 “D e d e K o rk u d ”, s. 302 vd.
52 “D e d e K o rk u d ”, s. 38, 3 9 ,9 0 ,1 2 7 ,1 9 1 ,1 9 2 .
53 “D e d e K o rk u d ”, s. 128 ,129, 206, 239, 247; F. Süm er, “ O ğuzlar” , s 407
D L T ” ’d e geçen “A şu k ”, “ Y aşuk”, “Yışıklıg” (bk. “D L T ’, I, s. 67, III, s. 50) “de-
m ır, baflık, tulga ın en son okunuşu olduğu için F. S ü m er’in okuduğu şekli tercih
e ttik ( ışuk ). B u n u n m üteradifi olarak ziRredilen “tuğulga” ise M o lo lc a d ır bk
F. S üm er, “göst. y er.” , “T uğluğa” şekli için bk. “ E U S ", s. 252.
54 “D L T ’, I , s . 108,1 9 2 , II, s. 118.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 99
• 55
rıodan birini belge olarak koyduğu kelimelerdir
KAÇUT:
Kısa mızrak56.
KALVVA:
Üzerinde temreni bulunmayan, yuvarlak bir tahta parçası bulu
nan ok57.
KARAÇUR:
Kılıç58.
KARAKÇI:
Gözleyici, muhafız59.
KARGU (KARGUY)
Türk ülkesini emniyette tutmak ve anî baskınları önlemek için
uygun yerlere, erken haber almayı sağteyan, içinde daimî nöbetçilerin
bulunduğu ateş kulelerine verilen ad .
KARVIYA:
i
ince yay emsi .
. «ı
KATUTLUĞ OK:
62
Temreni ağıya bulaştırılmış ok . ■
55 Bu iki bölüğün b irb irlerin e kavuştukları zam an tanışm aları ve b ırb ırlen y le çar-
66' “D L T ’, I, s. 434.
67 Bk. “ E T Y ”, III, s. 39, 163,180; “D L T ’, III s 1 2 6
« “ D L T ", I, s. 417; “ K B", beyit: 2354
69 “D L T ’, I, s. 324.
70 “D L T ” , III, s. 168.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 101
KOĞUŞ:
Oklara perdah etmek için koğuş -kuş- ağacından yapılan aygıt72.
KOL:
Kılıcın üzerinde bulunan yol biçimindeki oyma. Burası çok ke-
Itınla işlenir ki buna “kılıç koli” denir73.
KORUG(K):
Müdafaa, engel, sur; hükümdarın atları için hususî otlak yeri74.
KOŞ-AT:
Hâkan yanındaki yedek at75 .
KOVŞAMAK:
Koğuş ağacı ile yapılan oku sağlamlaştırmak için yapılan yağla
ma işine verilen ad7 .
KÖRÜG(G):
Haberci, casus77.
KUR:
Silâh78.
KURGAN (KORGANj:
79 80
Kale , veya mezar tümseği .
72 “ D L T ’, I, s. 369.
73 “ D L T ”, III, s. 134 vd.
74 Bk. G. D o erfe r, “ayn.esr.”, III, s. 445.
75 “D L T ” , III, s. 126.
76 “ D L T ’, II, s. 350.
77 “T on y u k u k ” , 8 ,9 ,2 9 ,3 3 ; “A ltt.G ram m .”, s. 316; “E U S ”, s. 117.
78 R .R . A rat, “ F atih S ultan ...” , s. 320,
79 " A ltt.G ram m .”, s. 331; “E U S ” , s. 187: B. Ö gel’e göre bu terim “ kom m alr” fiilin
d en gelm iş olup, G ö k -T ü rk cağında, kale mi, m ezar mı olduğu kesinlik
kazanm am ıştır (bk. “T ü rk k ü ltü r tarih in e giriş” , I, s. 301-303).
80 G. D o e rfe r h e r iki m ânayı da zik retm iştir (bk. “ayn.esr.” , III, s. 542-544).
Dr.Abdulkadir DONUK
102
KURUKLUG(K):
Ol
Sadak, okluk •
KUYAG:
Zırh82.
KÜBE-YARIK:
83
Bütün vü
vücuda giyilen zır^ •
KÜZET:
84
İki saatlik
saatli nöbet zamam .
ÖRPEK:
85
Mızrağın u cu n d a k i tu ğ .
ÖRÜG:
Konak yeri, menzil .
QANUŞTU: . 87
Muharebe meydanında dönüp düşmana hücum etme
SAK-SAK (SAKÇI):
Nöbetçinin, bekçinin kaleyi ve atıkoruyabilmek için uyanık ol
masını emreden söz; nöbetçi, muhafız .
SAY (SAY-YARIK, YARIK):
Zırh89. ______
81 “D L T ” , I, s. 5 0 1 ,504
82 “K B ” , beyit: 1036.
83 “ D L T ’, III, s. 15,217; ibn.M üh., s. 49; A. Hayyân, s. 54.
84 “ A ltt.G ram m .” , s. 318- “K üzetçi” = gözetici, bk. “E U S ” , s. 125. K arakol, bk.
“E U S ”, s. 125.
85 A. H ayyân, s. 66.
86 “ K B ” , beyit: 1386.
87 A. H ayyân, s. 79.
88 “ D L T ’ I, s. 333; beyitler: 2 1 4 0 ,2 1 4 3 ,2 3 4 5 ; R .R . A rat, “ Eski T ü rk Şii
ri” , s. 373 vd. ' ’
89 “E U S ” , s. 287; “DUT” , s - 15’ 158'
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 103
SIĞIR, SAĞIR:
Hanların halk ile beraber yaptığı sürgün avı; sürgün avında, hay
vanların biriktikleri yer .
SITA:
Mızrak91
SOKIM:
Üç tarafından delinerek okun üzerine konan ağaç parçası92.
SÖKMEN:
Yiğitlere verilen unvan. Düşman saflarını yaran mânasına bir
terim d ir3.
SÜ:
Bugünkü mânası ile “ordu” (askeri güc)’ya eski Türkçe de “sü*-
’ denilmekte idi94.
Süle-: ordu sevk etmek95
Sület-: sefer ettirmek, ordu sevk ettirmek96.
Sü elt-: orduyu ileri sürmek9 .
SÜNGÜ (SÜNÜG):
98
Süngü, mızrak .
SÜNGÜŞ (SÜNGİŞ, SÜNÜŞ):
99
Savaş muharebe; savaşta saldırma ve süngü dürtme .
TANĞUK:
Savaşta mızrakların ve bayrakların uçlarına takılan ipek ku-
maş
ıoo.
TEMÜRG(K)EN:
.101
Ok temreni .
TEZGİ (TEZİK):
-.102
Düşman gelmesi yüzünden halk arasında olan panik
TINGÇI (TİNGÇİ):
. 103
Haberci, casus .
TİL:
Harpte karşı taraftan haber almak için tutulan adam, tutsak, ca-
104
SUS
TILI:
, 105
Ok temreni üzerine sarılan sırım .
TİRİLGÜ YİR:
98 “K itâ b e ıe r'\ J.d o ğ u , 35, II, doğu, 26; “T onyukuk”, 28; “D L T ” , I, 3 4 9 ,4 9 7 , II,
264; III, 3 3 7 ,3 6 8 .
99 “ E T Y ", IV, s. 102; “ A ltt.G raram .” , s. 335; “ D L T ” , III, s. 365.
100 “D L T ’, III, s. 365.
101 “ D L T ’, I, s. 522. B u rd an “ te m re n ” , b u rd an da “d em re n ” o lm u ştu r (bk. “D e d e
K o rk u d ” , s. 6 3 ,1 9 8 ,1 9 9 ,2 0 0 ).
102 “D L T ’, I, s. 3 8 7 ,429.
103 “ A ltt.G ram m .” , s. 341; “ E U S ” , s. 237,240; “KS , II, s. 731.
104 “T o n yukuk” , 3 2 ,3 6 ; “ Ş ine-usu”, D 12 (bk. “ E T Y ” , I, s. 172); “D L T ’, I, s. 336,
III, s. 134.
105 “ D L T ’, III, s. 233.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 105
106 “K B ”, B/38.
107 “D L T ” , I, s. 2 1 5 ,3 9 7 ,4 9 8 , II, s. 30; “K B ”, beyitler: 4 7 4 ,1 3 8 1 ,1 5 3 7 , 227 7 ,2 3 3 2
2 3 3 4 ,2 3 5 5 ,2 5 6 1 ,2 9 6 3 ,3 6 2 3 ,4 8 3 0 ,4 8 3 8 ,5 2 9 1 ,5 4 8 5 ,5 5 9 4 ,6 2 0 5 ,6 2 9 1 . ’
108 “ D L T ” , III, s. 123; ’’D e d e K o rk u d ” , s. 3 1 ,4 9 ,7 0 ,7 2 ,1 0 9 ,1 8 4 , 2 4 7 ,248, 249.
109 “ D L T ” , I, s. 462.
ULAĞA:
119
Savaş atı
ULUN (ULUNLUĞ ER) u0
Temrensiz ok; temrensiz okları bulunan kışı
URUNGU:
121
Savaşçı, muharip . * >
ÜKEK: 122
Şehrin etrafında sava5 için hazırlanma olan bnrç .
aissas2a»4*®
tî» -
i. 1 1 4 ,1 4 9 ).
116 G . C lau so n , “ göst.yer.”
117 G . D o e rfe r, “ayn.esr.” , II, s. 6 32 vdd.
I, s. 21/).
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 107
ÜLKER-ÇERİĞ:
123
Harp usulünde bir hile tarzı .
ÜRKÜN:
Düşman yüzünden bodun arasına düşen ürküntü124.
YA (YAÇI):
Yay125. Bilindiği üzere eski Türk topluluğunda yay (tâbiilik
sembolü olan ok’a karşılık) hâkimiyet sembolü idi126.
YADAG:
Yaya, piyade127.
YALMA:
128
Kaftan (üste giyilen askeri elbise) .
YARAK (YARAKLIĞ):
Silâh129.
YARIK (YARUK):
Zırh130.
123 A sk e rle r h e r y an d an b ölük bölük toplanır, birisi ilerleyince ö tek iler d e ona u
yar. Bu hile ile yenilm e işi az o lu r (bk. D L T ’, I, s. 95). Savaşlarda uygulanan
d iğ er baskın, pusu, hile, çevirm e, kovalam a vb. hakkında tafsılen bk. M .A Köy-
m en, “ Selçuklu devri şiirlerin e g ö re T ü rk lerin k ü ltü r seviyesi” , s. 120-122.
124 “D L T ”, I, s. 108.
125 “A lft.G ram m .” , s. 350; “E U S ” , s. 278; “D L T ”, IV, s. 723; “K B ”, beyit: 371,
6532; Ibn.M üh., s. 83; A H ayyân, s. 116; A ta b e tü ’I ... s. L X X I; “Y açı” : KB, 2558,
4046, 4458.
126 Bk. O . T u ran , “T ü rk le rd e huk u k î sem bol olarak o k ” , s. 305-318.
127 “D L T ”, III, s. 28; R . G irau d , “ayn.esr.”, s. 90.
128 T â b ir “ D L T ’y e g ö re “kaftan, yağm urluk” (bk. D L T , III, 34), A A te ş’e göre
“ü ste giyilen ask e rî elb ise” (bk. “A rap ça yazı d ilin d e ...” , s. 31), R . G ira u d ’a g ö re
d e “m ad en d en m am ul, zırha b en z e r kaftan / atı m uhafaza için / bk. “L ’E m p ır e ...” ,
s. 8 4 ,9 2 .
129 “ K itâb eler” , I, doğu, 3 2 ,3 3 , II, doğu, 19; “T onyukuk” , 54; “E U S ”, s. 285;
“D L T ” , 111, s. 49; E ttu h .Z ekiy., s. 279; M uha. Lugateyn, s. 289; D ed e K orkud, II
(indeks); Y. A zm un, s. 82.
130 “E T Y ” , IV, s. 134; “A llt.G ram m .”, s. 352; “D L T ’, III, s. 1 5 ,1 5 8 ,2 1 7 ; “ K B ”,
2385 ,2 3 6 0 ; İbn.M üh., s.-86 ; A H ayyân, s. 121; A Taym as, “ayn.esr.”, X I, s. 76;
K ıvâm ettin, “N e c h - ü l s . 233.
DrAbdulkadir DONUK
YARINÇA:
Mızrak131.
YASIÇ:
Tâbir “ETY”ında “mızrak”132; DLTde “yassı ve uzun tem
ren ”133; Altt.Gramm., ve EUS’de de “o k” şeklinde mânaıandırıl-
mıştır.
YASIK:
Yay kılıfı135.
YAŞLAG:
Pusu136.
YATGAK:
*------------- .137
Muhafız, saray muhafızı, bekçi . .
YELİMEN (YALIMAN):
..138
Dağınık şekilde yapılan çapul1
YELME:
•139
Öncü, keşif kolu, süvari .
133 “ D L T ’, III, s. 8 .
134 "Altt.Graram"s.353; "EUS",S.289.
135 "D L T ', III, s.16-50
136 “İbn.Müh.”, s. 87.
2 s59-840)-
}8 “ D L T ’, III, s. 38.
’ 138
"" 139
39 “T ,5 22 ;; ‘‘li n e - u s u ” , D 6 ,1 2 (bk. “E T Y ” , I, s. 1 7 0 ,172);
“T oo nn yy uu kk uu kk ”” ,, 33 44 ,5 -
♦♦ rrra
tt.G ra m m ” ., s. 354: 354; E U S , s. 292.
ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE UNVAN VE TERİMLER 109
YETEN:
Ok atılan tahta yay140.
YETÜT:
Savaşta ihtiyaç anında lüzumlu yere gönderilen takviye kuvve
ti141.
YEZEK (YİZEK):
. Öncü, askerin önde giden bölüğü142.
YOLYELİMLEMEK:
Öncü öncüsü143.
YORTUG:
Muhafız alayı144.
YÜG (yÜK, YÖK, YÜNG, YÜLEK:)
Okyeleği, ok’un arkasına yapıştırılan ve hedefe gitmesini sağla
yan tüy
esas itibariyle b u n lar d a yolda düşm an öncüsü veya pususu olup olm adığım araştı
^ D L - r , ® ! 3^ f o e n t “a S ^ 'S ) V° ' yeIİm ,em ek” «eniliyorJu
144 “D L T ” , III, s. 42; “K E \ beyit: 2344, 2345,2586.
DİZİN Al T am ga: 84
A ltan U ruğ: 90
A ta:37
A tabeg:3
A ltheim ,F:5,6,14,18,19,26 A la bitig: 68
A talay, B:
A . 29,34,44,45,48,49,55,59,60 44,58,59,62,106,108
,62,68,79,88 Atalık: 16
A bbasî: 41,94. A ltay: 33,60,65 A ta Saglıun: 32
A b d u llah o ğ lu , H : 46 A ltın O rdu: 7,47 A tam an: 36,37
A b -şad: 33 A ltun K urt Başlı A ta Ç erm etm ek:94
Açığ: 66 S ancak: 88 A teş; A: 23,57,107
A çu ra: 54 A ltun T am gan ta r Atı: 3
A fganistan: 61 kan: 40,52 Atlığ:94
A frasyab: 24,30, 49, 94 A ltu r T arım : 49 A ttila: 20,28,55
Ağıcı: 66 Am ir: 7 A var; 27,29,30,31,52,54
Ağıcı Ulııgı: 66 A m ir dad: 7 A vrupaA varları:
Agı: 66 A m ir al-cuyuş: 7 4,23,28,53,57,64,65
A H sieıı Şad (Bilge A m ira l-u m a ra : 7 A vrupa H unları: 20
Şad): 33 A nadolu: 94,103 Ay-aba2
A k-H u n : 26,28, 30, 48, Ajısa: 33 , Ay bitiği;94
5 6 .6 2 A pa: 2,35,44 Ay-gu:62
A k-K ağan: 23 A pa-şad: 33 Aygucı: 2,3,62
Akıncı: 93 A pa T arkan: 40 A yluc tarkan:3
A la'ü d -d in M ulıam m ed: A pa T a-kan: 2 Ayrıç: 95
51 A ral: 33 Ay-Şa:33
A lföldi, A: 40,44 A rap:76 Ay T an rıd a kut bulm ış
Alıııga: 66 A rat, R.I<: A lp Bilge: 78
Ali T cgiıı: 18 1,3,6,19,59,62,66,68,69,70 Ay T an rıd a kut bulm ış
A lm an: 46 ,75,79,82,85,87,89,93,101, A lp Küliig Bilge
Alp: 1 1 ,2 1 ,9 3 ,9 4 102 . Kagan:78
A lp-A ğacı: 94 A rı kan: 28 Ay T an rıd a kut bulm ış
A lpagıt: 1 A rkış: 66 Küliig Bilge,78
A lpagut: 1,45 A rp ad : 17,20,29,55,65 Ayu k,67
A lp-A rg u : 94 A rsal; S.M: 5,21,59,75,79 Ayukı: 67
A lp -A rg u n : 94 A rslan H oca T arhan: 47 Avvcı T ark an : 42
A lp ak y ay : 94 A rslan İl-lirg ü k :ll Az: 21
A lp A rslan : 94 A rslan T arh an :4 2 Azak: 95
A lp D irek: 52 A rslan Yabgu: 57 A zerbaycan: 1
A lp cl etm iş: 21 A sen:33 A zm un, Y: 107
A lp -E r H an : 94 A sp arıılı(E sp erü h )b k .Işb a
A lp Ilu t’uer: 21 ra. B
A lp E rT u ııg a : 49, A s T arh an : 42.43
94 A stralıaıı: 4 J Babacık:3
A lp-G ıış: 94 A syaH unları: Baçığ:67
Bag:5 B eg -tu n :6 B oyla:9,10
Baga: 4,5 B egüm :8 B oyla T arkan:9,42
B a g a-Çor: 14 Beh:5 Boyla B aga T arkan:4,40
B agan:4 Bei:5 - B oz-aba:2
B aga T ark an :4 ,4 2 Bejle:10 B ögde:96
B ag atu r:4 Bek:5 B öri T arq an :4 2
B a g atu r T u d u n :5 3 Beki: 7 B öri-tegin:48
Bağır: 95 Beling:96 B öğü- H a n :ll,7 6
B aka:4 B ennigsen,A: 46 B ögürlem ek:96
B ak tria (B elh):61 Benzing, J: 9 Bögü K ağan bk. Kapgaıı
B alçak:95 Berge:2,96 Kagan:72
Baıı:4 B eş-B alık:19 B rockelm ann, C:25,
B anarlı, N.S: 97 Beşevliev;V :29,57,58Beve 45
B ang, W :6,22,25,28, ridge; H:40,45 B rutzkus, J:23
30,45,59,63,74, Bey bk. Beg:44,51,71 Budist:17,91
75,82,85, Beylikçi :8 Buga tarkan:41
B a rh eb raeu s:4 6 Bi:5 B uhara:18
B a rth o ld , W :7,26, Big:5 B u k u :1 0 ,ll
30,34,46,59, B ik tu n :6 Buku C in :ll
63,78,80,99 BiIgeKagair.3,4,6,8, B uku H an: 11
B asar-ab a r:2 11,19,24,33,34,36,40,41,48 B uku T e g in :ll
Basig:95 ,52,73,81,93 Bulgar:4,19,27,29,33,41,5
Basm il: 19,25,81 Bilük:96 4,55,
Ba§ak:95 B iruq :12 58,65,68,106
Baş B itig:68-70 Biti bk. Bitig:67,68 B ulgar H ak an lar
B aşla-gu:62 Bitig:67,68 Listesi:65
B aşla-gu:62 B itik T aş:70 B ulun:96
B aşn ak er:95 B itegçin :68 B um ın:23,30,33,56
B attal, A :46 Biza ns:14,18,25,28,33,42,5 B u rg u ç a n :ll
Baya r: 5 3,59,83 B u q a raq uluş:89
Bayırkıı:15-21 Blaşkoviç, Y:54 B uyruk:l 1,12,13,41,
Bazi:67 B aiola:9 65
Bazin, L :ll,1 4 ,3 6 , B od(B oy):70,71 B uyruk-çor:12
65,81,88 B odun: 71-73,75,86 Bügü: 72
B eçkenı:95 B odun bitigi :68 B üyük H an:38
Beg(B eğ, B oodberg, P.A:30,31,85 B üyük Y abgu:56
Bey):5,6,7,8,15, Boila:9
Beg A rsla n :8 Boj la:9 c
B eg -B ars :8 B o-kolabur:29
B cg-Ç or:14 B om baci, C abgu bk. yabgu.58-59
Begeç:7 A :8 ,15,19,21,22,23,33, C aferoğlu,
Beg e r :8 34,36,48,56,62,63,72,78,79 A :l-3,14„17,22,23,
Begi:5,7 25,44,49,59,60,62,
Beglerbey¡:7,8, B orçı:72 78,79,81,94,
B eg taş :8 Boşug:72 C ebu bk. Y abgu:59
B eg-T igin :8 Boy:6,72,82,89 C elâliye H a tu n 51
B eg -T im u r :8 Boyar: 10 C e n d .ll
C engiz H an:2 7 ,9 0 Çek:54 4-55,60,62-65,68,69,71,79
C hao H un Ç ekoslovakya:54 ,81-85,90,92,93,97,99,
D ev leti(B irin ci):3 7 Çığılw ar okı:97 101,106
C hao H un Çın Bitig:69 D okuz 0ğuz:10,21,41,96
D ev leti(İk in ci):3 7 Çırguy:97 D öregene:51,
C h av an n es.E d : 13-1523,34 Çigil:54 D ulo:65
,39, Ç in:3-5,7,8,12,14,15,21-23 D unlop,
4 2 ,5 3 ,5 4 ,5 6 ,5 8 ,6 2 ,6 3 ,8 2 ,8 3 ,25-27,33,34,35,36,38-40,4 D .M .23,42,53,59
2,47,49,51,53,54,
Ç h e p p u tu k h bk. 56,57,61-63,67,71,72,78,8 E
yabgu:59 2,85,92,93,100
C h'-ch in:1 5 Çingiz,81 Ebçi:64
C h ’i-li-fa bk. İlleber:21 Ç oban:13 E b e rh a rd ,
C ıda:97 Çogı:97 W :1 0 ,l 1,20,28,37-40,43-4
C iab e bk. yabgu:59 Ç ogı T irek:52 5,61,63,73,
C ibga bk. yabgu:59 Ç okal:97 E bülgazi B ah ad ır
C ib g ae bk. Yabgu: Ç or:13,14,82 H an:16,17,58
59 Ç orpaıı T arh an :4 2 E ck h art, F:43
C ib g o b k . y a b g u :5 9 Ç ufga:72 E diz:89
C ib u b k . y a b g u :5 9 Ç ’u-lo:23 E ftalit bk. A k-H un:56-62
C l a u s o n , G . 1 ,4 ,7 ,9 , Ç u r bk. Ç o r Eğir: 98
1 0 ,1 4 - 1 8 ,2 0 ,2 4 ,2 6 , Ç uran:98 E g re k :6
2 9 ,3 0 ,3 4 ,3 5 ,4 0 ,4 2 ,4 4 ,5 0 - 5 Çuvaş:42 El Bilge H a tu n :8
5 ,6 0 ,6 2 ,6 5 ,6 7 ,7 1 - 7 3 ,7 3 ,7 7 Çuwı:44 * El-B îrûnî:45
,7 9 ,8 0 ,8 1 ,8 4 ,8 8 ,9 0 - 9 3 ,9 7 ,9 E l-H arizm î:45
9 ,1 0 6 D Elg: 19,20
C o u rteille,. P.d.:43 Elegeş:40
Ç ula bk. Yula:65 D an d an ak an :5 8 E llah:20
C u v e y n î:ll D argan:46 El Ö ge:51,55
Czegledy, D av u l :88 E l Öğesi İnançu Bilge: 17
K:21,22,59,68,72 D e d e K orkud:6,75,90 E m ecen, F:43
De E raslan, K:19,62
ç G root:8,38,56,62,63,73,78
,83,
E rgin; M :6,19,66,
71,75,77,81,84,90, .
Ç abış bk. Ç avuş:92 84,106 95,96,97
Ç ağatay leh çesi:l,7 , D ib-Y avku:58 E rkin: 13,15,82
16,17,18, D iogenes, R.45 E rm eni:21,22,25,47,
43,49 D ivân-ü 53,59
Ç ağatay, S.1145505276 L û g at’it-T ü rk :l,5 ,7 ,8 ,1 2 ,1 3 E rnıeniye:42,47
Ç ağrı Bey:7 Erzi;A .S:43
Ç akul:2 15-17,22,24,30,32,36,44,4 Erzi; H .A :37
Çalı§:97 8-51,53-55,58, E sik :68
Ç apar: 18 ,58,62-78,80,81,83-86,88-1 Esin, E:42,78,83
Çavuş:92 09 Eski U ygur
Çavuş T u n T arxan:42 D o erfe r;G :2 -5 ,l 0,12,13,1 Sözlüğü: 1,4,5,8,10,1318-2
Ç erenıis:76 5,16,19, 1,24,27,30,49,50,52,55,64.
Çerig:97 21,22,24,26-26,31034,40,4 66,68,69,
71,74,76,77,81,83,84,87-9 G olden, H azar'la r:3,5,20,21,23,27,
1,93,96-98,101-103,106-10 P.B:14,20-23,30„32-35,42 31,33,41,44,47,52,53,56,58
8 ,44,47,53,59,60,62
E şkinciu:73 G öğün O ğlu:78 H a z a r D enizi: 64
E trü sk :4 4 -4 7 G ökalp; Z :74,78 H aza r Şehri:28
E tsin:43 G ö n d er:9 8 H ırvat:4,64
E t-tab erî:5 9 G ö k T a n n :7 8 H ie-li:23
G ö k T am ga:84 H iep-ho:62
F G ök-Türk:2,3,8,10-15,17, H ind:35
18,21-23,26-29,33-35,39-4 H indistan:8,64
F ars:76 2,44,48,52-54,56-59,63-65 H ind-A vrupa:60
F elıer, G :29 ,72,77,78,80-83,101,106 H in d T ü rk
Feng:30 G rek:47,60,62,68 İm paratorluğu:41
F erg an e:3 5 -4 2 G rousset; R :46,60 H irth,
F in -U g o r.2 3 G yörf[y,G y :9,12,13,31,34, F:26,39,42,44,56,62
F ish er, A .W :46 35,55, H iu en T sang:83
F ra n k e, 0 :3 0 ,3 7 , 57,62 H ive hanlığı: 16
38,63 G yula bk Yııla:65 H oço:19
Frye, R .N : 45,60 G ürcti:59 H o T a -k a n :4 2
F u-kü bk. İııel Ka- H olen:24,32,58
gaıı:23 H H sia:37
H sieh:39
G H âcip:51,84 H sieh-chin:15
H aenisch:44 H sieh-li-fa bk. İlteber:21
G ab ain , H agan bk. K agan:22 H sien W aııg :8
A .V :2,8,11-13,17,19-23,25 H akan bk. Kagaıı: H si She-hu ko lıan:56
,30,36,44,45,48-50,52,54,5 22,27,37,44,88 H siung-nu 61
5,57,66-68.71,72,75,77-81 H alaç:64 H süeh-yen t’o:56
,88,90,94 H am bis,L : 14,90 H un: 10,21,26,37,39,40,60
G an d h ara:5 3 H am i:53,76 ,63,103
G a rd n e r; I’.M :60 H anıilton.J.R : H u ttal:4 2
G ay ır bk. K adır:22 2,4,9-12,21-24,30,32,43,48 Ilu-yü:26
G ay ır han:22 ,49,51,55,62,75,76,78,81,8
G azneli M ahnıud:94-95 2 I
G en ç, H an
R :20,22,36,44,45,50,64,73 bk.Kaıı: 16,24,25,27,38,51, Iduk:19
,94, 56 Iduk Kııt, bk. İdi Kul:81
95,100,103,108,109 H an-balıg:28 Igeççı B eg :8
G erdizî:33 H a n la r Haııı:25 Ihe H uşotu:14-52
G ez:98 H arezm : 16 Ilgar:98
G eza:57 H arezm § ah lar:ll,1 8 ,9 4 Ilımga bk. A lım ga :66
G iraııd, H atuıı:31,63 lıııga:73
R :2 -4 ,l„ 1 2 ,12,14,16.19,21 H aussig;H .V :25,53, Inal:15-16
54,59 inal Çor: 16
25,29,33,34,36,37,41,48,52' H ayıt;B .16 inal Oz:17
,59,62,71,72, Hayyiîn;A:24,30,67,68,77, Inak:15,16
73,79-83,91,96,103,107 83,95,96,102,107,109, Inanç:15-17
Inanç-B cg.17 İlig licg:20,76 94,106
In an çu A p a Y argan İlig-han:20,27,76 İrkin bk. E rkin
T a rk a n :2 İlik-er :20 İslâv:4,10,25,37,42
Ir:12,13 İl İnanç tırak:76 İskender:43
Işb ara:1 8 ,23,52 İ-li-klıagan:23 İslcnıi:42,56,59,83
Işık:98 İl İtm iş Tigin:76 İşa: 33
İllediik:76 İşad:33
i İl-lig bk. İlig İşan:33
İl-lig bk. İlig İşbara bk.Işbara:52
İbn B atlu ta:8 5 İllig:76 İ5bara T am gan
İbıı F adlaıı: 15,31 İl-kagan:23 T arkan:40
İbn F adlaıı İl K atınış:76 İşi:63,64
Seyalıatnâm esi:23,42,44,5 İl K aya:76 İşküm :76
8 İl K irıııiş:76 İzbudak, V:66,84,94,97
İbn H u rd ad b ilı:4 4 ,4 6 İl K ııdatm ış:76
İbn R u sta;3 3 İlsirc:76 J
İbn T arh an :4 3 İl T atgu:76
İb rah im Y ınal:17 İltcber:21,22,53,76 Jap o n :3 8
İç Asya: 19 İl-tegin.48 Jeııuye bk. T anlıu:37
İç boyla: 10 İl tem ir:76 Juan-juan:21,26
İç buyruk: 11 İltcriş:33,57,73,76, Justi, F:35
İçirgü Boyla:10,19 İl tirgek:76 Justinian:31
İçkin E r:9 8 İl-töriisü:76
İçreki:18 İl-tutm ış:76 * K
İçiirgü Kagaıı: 19 İl Ügesi:54-76
İdi: 19 İl Ügcsi A la:76 K abay:89
İdi-K ul:19,25 İl Ö rgin:76 K açut:99
İdi-O ksız:82 İl Yığm ış tcııg- Kadir: 22
İdiş-Bilig:69 rim :76 K adphises 1:60,61
İhşid:35 İlyas T arh an :4 6 K afesoğlu,1:2-4,6,11,12,14
İklıe K h ü şo tü bk. Ihe İm :98 ,17-20,22,23,31,36,37,
H u şo lu :4 0 İn ıad u ’d-devlet:51 40,42,44,51,52,55-60,62,6
İ-kin: 15 İnal:44 7,68,71,72,75,78,80,82,83,
11:5-7,20,28,72-76,82,85-8 İnan; A:81,88,90,91 85,87-9-,94,106
7 İnançu A paY argan Kafkasya:21,23,26,
İl Alm ış:76 T arlum : 17,40 56,76
İl A şm ış T igin:76 İnaııcu T arh an :4 2 K agan:22-27,30.41,
İl-Bilge:76 İnanç: 7 72,73,82
İl Buga:76 İnanç Bey: 18 Kalwa:99
İlçi B ilgeler:76 İnan H âlu n :1 8 K an:24,26,28
İl-evi:76 İnan T arkan:42 Kan A la:9
İl-etm iş yabgu:62 İnan Tirek:51 K an -C h o u (T u rfan ):2 K an
İl-giin:75 İnanç Y abgu:18 -tcgin:48
İlgürel, M :93 İııdo İskit:60 kaııar-ligin:48
İllıanlı:7 İnel K agan:16,93 K’ang-kiu:60
İ-li:20 İran: 18,25,29,30,32, Kaıılık:77
İlig:19,20,27,51,76 32,34,35,39,60, K apagan bk. K apgaıı:28
K apgan: 14,16,23,28,29,33 dü:31 K ö p rü lii;F :l,3 ,5 ,7 ,8 ,l 1,18
,70,72,73,91 Kengeş:77 ,32,46,64,78,84,92,94,103,
K aplan, M :94 . Kençliyü:77
K ara-beçkcm :95 Kcııç T cngrinı:50 K örüg:101
K araçu r:9 9 Keriş: 100 K ös:88
K aradeniz:55 K erjü:100 K övrüg bk. K öbrüge:77
K ara-H an:22,95 Kesm e: 100 K övrüg:88
K ara-H anlı:7,18,20,22,24, Keş: 100 K öym en, M :38
27,32,36,51,55, K handikh:31 K öym en, M .A :2,17,
64,94 Kıpçak: 2,7,11,16-18,22,24 44,58,72,92,94,96,107,109
K ara H itay .27,51,84 ,27,52,65
K ara I-Ioço:19 K ırgız:5,17,21,23,24,41,42 K rader, L:24
K araim :l ,71,72,96 K rum H aıı:28
K arakçı:99 Kırım :46,84 Kuan:27
K ara koyunlular:41,43 K ıvâm ettin:107 K uban:43
K aram anlıoğlu,A .F :64,80 Kır-Yağı: 100 Kuça:57
Kıyım:100 Ku m an: 1,2,16,27,41,52
K araşar:57 Kiev:23 K undaçık:31
K ara T iirgiş:57 K igürsük törü:88 K upa n:29
K aray: 33 K inıek,24 K ur. 101
K ara-y ü s:l Kişilik:87 K ural, A.N: 13,14,
K argu:99 Kişin Kavlıan:28 23,29,43,46,47,59,65
K arlu k :l 1,14,15,21, Kiş K urm an: 100 Kurday:68
32,51,52,57,64,70-7288 K’i-tan:48-52 K urgan.101
K arolenj:54 Kitay:71 K uruklug:102
K aıvı Y a:99 K loprotlı’v:64 K urultay:85
Kâşgarlı K lyachtorny;S.G :35,41,60 K urs Yiivku:58
M a hm iki: 7,24,44,94,99,10 ,89 Kuşan:60,61
3,108,109 K olabıır;29 K urvı-çuvaş:83
K atır bk. K adır:22 K olavur bk. K olabur:29 K utadgu
K atır B uku H a n :ll,2 2 Kogoş:101 Bilig:3,5-8,12,16,20,
K atun:29,30 Ko-lıo-tıın bk. H atun:30 24,27,48,50,51,55,59,62-6
K atu tlu g ok:99 Kol: 101 8,70,71,74,75,77-80,
K aukhan Isbul:29 K ollautz; A :26,54,61,64,65 83-91,93,94,97,
kaviya:29 102,103,105,108
Kavlıanos:28 K ore:27,49 Kwan:27
Kaw şut:77 Korug:100 K ut:19,77-80
Kayı-İnal:17 K oş-at: 101 Kutlug:76-78
Kayı H an:58 K’o -tu n bk. Katuıı:31 K utluk Boyla:9
Kazak: 5 Kovşam ak:101 K utlug İııanç:18
K aza n :l,4 2 K ozm in, N.N:3, K utlug Baga
Kazan hanlığı:46 K öbrüge:77 T arkan:4,40,54
K azır bk. K adır:22 K ök-A yuk bk. Ayuk:67 K utlug Bilge kiil
K ediik:100 K ök-Sağun bk. Sagun:32 Kagaıı:57
K em çik-C irgak:65- K ök-T ürk bk.G ök-liirk:5 Kut Saqun:78
89 ' K öl-İrkin:44 Kut T irek:78
K en d e bk.Kiin- Köni:87 Kuyag:102
K uzey L ian g H u n 91 M oses:59
D evleti:37 L ou-lan:37 M o-tun:5,6,37,60,77,88,10
Kü:80 6
kü b e-Y arık :1 0 2 M M ukan:23
K ü çü k H âk an :2 3 M abeyin:84 raurakam i;M :46
Kül B uyruk:2 M aca r:4,12,13,17,20,29,31 M unkacsi;B :32
K ül-Ç or: 14,35,81 ,40,41,43,55,57,65, M usa yabgu: 18,57
K ütli-çor:14 M acaristan: 1,9 M usa tegin:55
K ül-İç-Ç or:14 M acartney; C.A:31 M u-tsung:42
Kül Erkin:15,81 M a ck erras,C:42 M üller, •
Kül elteb er:2 1 M alam ır:28 F.W .K :9,16,39,42,63,74,9
K ülüg:80 M alazgirt:45,94 2
K ülüg A p a:2 M anas: 44
Külüg Bilge:80 M ançu: 10,22,38 N
Kül T u d u n :4 0 ,5 2 M ani:78
Kün:71,75 M a n ilıe iz m :ll,7 2 N agy-Szent-M iklosN a
Kiin birm iş tark an :4 2 M arqııart;J:9,22,28, T u-liu Şad:33
K ü n d e bk. K ündü:31 42,58,59 Nfcmeth, G y.:l,9,13,
K ündü:31,32 M auses D asxuraııc:53 16,18,20,23,28,29,31,33,36
K ü n d ü r:3 2 M ei-lu ç ’o : l l ,42,43-47,53,58,62-65,81,9
K ü ııd ü r Kagan:31 M elik:24,50,58 3
K iin-H an:28 M elike:50 N icephorus:53
K ün-lü:32 M elikşah:51 N izam ül-m ülk:20,
K ü n -togdu:86 M enandros:23,59 55
K ür: 15,80 M eııges, N öbet:77,88
K ü r-H an :2 7 ,8 0 K .H:4,9,10,13,27,29,34,39 N u-şi-pi:15,82
K ürlüg:80 ,41,45,48,49,54,62,79
K ür-sul:14 M engli G iray:46
Kül M erçil; E:20,51
Tegin:3,22,24,33,40,48,78 M iyakava;H.61 O
,86,93 Min Begi:7
K üzel: 102 M inonsky;V :15,19,32,33,4 0 ğ u r:6 5 ,1 0 6
4,54 O ğul T arkan:40,41
L Miyakwa, H :26 Oğuş:81
M o-ç’o:14 O ğuz’lar:2,6,7,15,41,57,58
Lâszlö, M oğol:4,7,16,17,22,23,25, ,71,72,82,84,92
F :23-25,27,28,30,31,34,37 26,30,32,37,38,44,46,47,51 O ğuz Y abgu:18,
,59,60 ,53,76,80,81,84,89,90,91, 57,93
U îtin :2 5 ,5 4 97,98,106 O k:81,82 '
L äu fer, B.63 M oravcsik, O ki:82
L e C oq, A .V :9,42 G y:3,4,9,13,17-20,23,25,2 Oksız:82
L ew ond:22,47,59 8,29,36,37,42,52,57,59,62, O lbricht, P:26
L igeli,L :3,6,12,31,32,42,8 92 O m u rtag Haıı:65
3 M ori, O n beği:7
Liu M: 12,15,22,33,75,80 O negesios:55
M au-T sai:2,10,12,23,25,3 M oyen-çor: 14,19,25,33,57 0ngiıı:24,40,73
3,34,40,52,54,56,62,63,78, O n -O k .l 4,15,34,72,
82 Pacikulî:26 R us:23,47
O n Ş a d :1 5 ,3 4 Pais,D :31 R usya: 1
O n T ark an :4 2 P apalzin:3
O n-üge-z:55 P arker: 25,63 S
O q -tegin:82 P eçenek: 13,14,23,
O rd u :8 3 27,29,47,52,65 . Sabar:23
O rh u n : 10 Peh: 5 Sagun:32,44
O rh u n K itabeleri:2, Pehlcvi:35,60 Saka:35,60,61
4,5,9,11,133,17,18,2027,30 Pelliot; P:8,14,22, Sak-sak:102
,36,40,48,52,56,64,78,81,8 25,26,28,28,309,31,4956,6 Salgurlu:51
2,85,89,92,93 2,90,92 Sam anî:55
O rk u n ; H .N :1,2,4, Pers:35,36 Sam ara:42
9,13,14,18,24,30,41,42,52, Peygu:62 Sanıoiloviç;A .N :84
52,57,62,81,94, Pi:5 Sam oyed:76
O rta Asya:35,47,68 Po:5 Sâsânî:5,56
O rta-D o ğ u H u n la rı P ope, N :46 S aqlab:32
bk. A k-H u n :5 6 P orphyrogennetos;K : 10 Saragur.15
O r-teg in :4 8 P reslav:9 Sarı nelıir:76
O sm a n lı:5 ,16,27,37,43,83 Priskos;14,15 Say: 102
,92,103 Prilsak, Sclım idt, W :37
O sm an G azi:37 0:9,20,22,42,58,59,93 Sha-tan-m i:56
O tag:83 P ’u-ku bk. Buku S ha-t’o : l l
O tag-ı H üm ayun:83 Pullcyblank, Sh6-lun:26
O tra r;2 2 E .G :10,26,38 Slıiratori;K :25,266,30,37,3
8,63
ö Q Sıgır(Sagır):103
S ıg n a k :ll
Ö g e:3 1 ,44,54,55 G an uştu:102 Sıta:103
Ö geday:51 Q an-largan:27 Sien-pi:25,30
Ö gel, Q an-tegin:27 Silik:64 .
B:4,5,8,9,17,19,23-26,28,3 Q un:21 Silig terken:51
0,32-34,37-40,44,48,56-59 Silzabulos bk. yabgu:59
,61, R S im ocaltes, T.59
63,66,71,74,79,83,101,106 Sincebıı bk. Y abgu:59
,109 R adloff, S inor, D:45
Ö g eT eg it:5 5 W: 1,3,22,34,38,43,49,54,7 S izabulos bk. yabgu:59
Ö n g Bitig:69 5,78,90 Se:34
Ö rgin:83 R am stedl,G .J:24,25,27,38 Sebeos:59
Ö rgün bk. Ö rgin:83 ,45,49,54 S ekban:103
Ö rp ek :1 0 2 R a m sled t, Selçuklu:7,16,18,20,
Ö rüg:102 G.J:24,25,27,38,45, 51,57,58,84,92-94,
Ö tüg-B itig:69 49,54 109
Ö tü ken:28,73 R asonyi.L: S em erkanl:32,35,46,94
Ö zbek:5 2,15,21,22,28-31,37, Sencer:51
42,43,64,75,79,100 S ertk ay a;0 :8 8
P Rijsanen, M :30,43 Seyhun:58;93
Rey: 18 Seym en:103
S m irn o v a,0 :3 5 T arlıaıı:l,4 3
S p u lcr, B:16,46, T T arlıaıı B eyinı:43
47,84 T artıan Bige:43
S se-kin:15 T ab erîb k .E t-tab e rî:3 3 ,4 3 T a rh a n el-C am nıal:43
S su -k in :15 T abgaç(unvan):36 T arlıaıı el-R avi:43
S ogd:4,21,25,29,30,35.41, T ab g aç’lar:20,23,26,36,39 T arlıanlıkyarlı*ı:46
45,60,68 ,40,68,85,106 T arlıun:45
Sokim :103 Tacik: 17 T arını:50
S orosgcr: 14 T afgaç:36 T ark an :1 8 ,40-42,44-47
S ökm en: 103 T agm a larkaıı:42 T arkanos:45
Suci:4,9,40,54 T a i-h o Koııçuy:42 T ark an Ü ge:43
Su-lu:48 T ai-w u:26 T ark at bk. T arkan:42
S uyurgal:46 T a-kan:40 T arkhaıı Klıagan:44
Sii:93,103 T a-kuan:40 T arm aç:47
Sü-başı:44,93 T alaş uluş:89 T arxan:38
S ü m er, F: talm aç:47 Ta ryan: 39,43
2,15.18,19,58,84,93,96-98 T am aıı:36 T a Shilı-lıu:56
,109 T am an larkaıı: T aşkeııl:53
Süryaııi:25,68 37,41,43 T atabı:21,71
Szasz, B: 15,63,64,103 T am alark an :8 4 T a-lu bk. T ardu:39
T am ga:84 T avgaç B uğra H aıı:24
Ş T am gacı.84 T augast:36 •
lam gaç:36 T aya ngu:51,662,84
Şadi33,34,35,48,57, T am gan Tariftin bk. T ay Bilge T uluk:57
64 T am alark an :8 4 T a-ye-lıu:56
Ş adapıt:35,36,41 T am gaıı:84 T aym as, A: 105,
Ş adpıt bk.Ş ada- T an eri, A:71,84 106,107
pıt:35 Tanğuk:84,104 T ebeliyaıı:22
Şah:34,35 T angul:71 T eberi-kii:22
Şalcı:93 Tanlıu:22,37,38,39 T ebliğ:22
Şam :94 T anju bk. T alin u :37,38 Tegin:48,49
§anıaıı:7 T anrı: 38 Teggin:49
Ş<imî,N.47 T aıırı-k u t’u:19,78 . T ekin;T :4,14,20,27,
Şaıı-luı bk. T an h u :3 7 T anyu, H:87 41,62,67,79,81,92,
Şanu bk. T an luı:37 T anyü:38 Tekİ 5(H areznışalı):
Ş an-yü bk. « T ao:26 51
T anhu:22,37,38,62 T apçak:83 T ekİ 5(Kül T ııd u n 'u n
Ş eban:13 T a-|x> :23 karde5İ):52
Şecere-i T eriîkim e:58 T arcon:45 T ekkin:49
ŞehnSm e:32 T ard u (u n v an ):3 9 T eksin bk. T üksiıı:54
Şcrif:45 T ardu:39 TC-IĞ:48
Şeşeıı, R :42,43 T a rd u Bilge H â- T enıürgen:104
Şiııe-usu:2,18,19,24,33,62 k an :8 T engri:38
,70,73,75,83,88,93,99,104, T arduş: 14,33,35,39,57,65 T en g rid e bolm ış inal: 16
108, T a rd u 5 inançu çor:17 T engriken:27,49,50
Şubigi:57,58 T a rga ıı:38 T engrinı:49
Şilıııân:42 T arquin:45 T engri-oglı:38
T erim ,49,50 Tö!es:57 Tu-w u:56
T erk en : 45,50,51 T ö r apa:2 T u ta T urg u Bitig
T e rk e n Kutı:50,51 T öre.6,75,85-87 Yarlığ:69
T e rs U zam ış:6 T örkiin:51 T utgak:105
T ezcan ;S :4 ,9 ,10,42 T ö rö bk. T öre:85 T u -t’ung:54
Tezgi:104 T öriiçi:88 T u tu p T urgu Y aııut
T h eo p h an es:5 3 ,5 9 T örülüg:87 Bitig:69
T h o m sen ; V :20,62, T ö rü lü g Balık:87 T ülıüt:48
74,78,89 T ölökçi:88 Tüksin:44,54
T ıngçı:104 T rachaniotes:45 T üm en:105
T ibet:23,25 T rakanos:45 T ü m en begi:7
T iflis:53,56 T u d u n :5 2 ,53,54 T ü m en iİçi beg-
Tigiıı bk. T egin:48 T u d u n şad:53 lcr:89
Ti giıı Ü ge:55 T udım iige:55 T ürgi§:4,14,23,27,4,421,48
T il:104 T u d u n Y am tar:52 ,57,71,72,88
Tili:104 Tuglııg:88 T iirk-B ulgar'lar:9,2348
T im u r: 47 T ugıışeva;L.Ju:3,55 Türkiş:81
T im urlular.51 Tugzağ: 105 T ürkm cıı:5,7,16,18,
T irek :5 J,5 2 T uğ:88 67
T irnck:85 T uğra:84 T ürk-§ad:33
T ire k Bekçi:51 T uğracı:84 T üz'lük:87
T irilgü Y ir:104 T uğraî:84
T m u to ro k aıı:4 3 T uğrul Bey:7,17 u
T ’o:48 T uğulga:98
T o b o l:l T u-ku:88 U -çe-le:4,42
T o d ıın:54 T um an:37 U ç-O rd u -IIa n 'ı:2 4
T o g an ,N :8 3 T una:9 Ulaga:106
T o g an , Z.V :31, T una U lak:73
35,58 B u Iga rla rı:9 ,13,18,28,29,4 U lug İlig:20
T o h ar:5 9 ,6 0 ,6 1 ,106 2,48,56,59,65 U lug İlteber:21
T o h aristan .4 2 T u n Baga tarkan:4,42 U lug İrkin:15
T ’o-kin:48 T ’ung-lo P'u-ku: 11 U lug T arkan:41
T ok s-ab a:2 T unguz:63,76 U lun:106
T o-lu:14,82 T ura: 105 U lu s= 8 9
T o k s-ab a:2 T urak:52 U lus lx:gi:7
T o-lu:14,82 T u ran : 0 , 19,20,23, U luş:89
T olunı:105 32,38,43,50,51,80,82,10,76 U m uğ Inag:16
T 'o n g Y abgıi:53,56,83 U rfalı M aleos:45
T onyukuk:2,4,8,9,2440,70 T urfan:3,9,16,17,42 U ruğ:89,90
,91 T u rg an U ygur U rungu:106
T o n y u k u k K ita D evlet 1:4,11,12,19,32,48,5 U şun K oca:6
b e s i^ ,8,27 5 U vbat:17
T 'o -p a (to -b a ):3 6 T urğak:105 U ygur:2,5,9-11,21-25,27,3
T o-si-fu:33,57 T urhan:45 0,32,33,41,42,48,50-52,54
T oy:40,52,85 turun:53,54 ,55,57,59,65,72,73,77,78.8
T oygıın:40,52 T u-yü-huen:30 1,84,88-93,95,106
Toz: 105 aT u -y ü -h u n :2 6 Uz'luk:87
U zunçarşılı, İ.11:84,93 Y abagu:39 Y eh-hu:57
Y a-bagu bk. Y abgu:59 Y clim en:108
ü Ya-b-g bk. Y abgu:59 Y en Lhung-la:63
Y abgu:7,I5,23,34,42,48,56 Yenisey: 17,42
Ü ge:3,4,31,54,55 -64,72,83 Y eten: 109
Ü gyek:55 Y abgu-han:57 Y etüt: 109
Ü kek:106 Y abgu kağan bk. Y ezek:109
Ü lker-çerig:107 T ’ong-Y abgu:53 Y ınak bk: Iııak
Ü lüg:78,90,91 Y abgu K agan:56 Yınal Bk. Iııal:7
Ö lü ş bk. Ülüg:90,91 Y abgulu:57 Y in-çü:63
Ü rk ü n :1 0 7 Y abgun:59 Y ollug T egin:3,48
Y abgu T ürkleri:56 Yol yelim le-
V Yaçı bk. Ya.:107 m ek:109
Y adag:107 Y ort ug: 109
V aczy,P:28,37 Yafgu:59,59 Ypgw bk. yabgu:60
V alen tin o s:3 3 Yağla kar:9 Y ugurrus:64
V àm bèry, A :64,78 Yağm a: 32,63 Y ula:65
V asary, 1:46 Y akubouskiy, Yusuf: 18
V ladim irtsov;B .Y :7,46,89 A .J:23,28,44,46 Y usuf H as
,90 Yakut:81 H âcib:6,24,86,94
V ezir:54 Yalavaç:75 Y usuf K adir H aıı:22
V ixtun:6 Y alm a:107 Y unan:45
Voxla:9 Y altkaya: 109 Yüe-çi:60,61
V olga/İtil/B ulgarIarı:21,42 Y am :60 Yüg:109
,53 Y anıta r:52 Yüz begi:7
V uçung-B itig:69 Y antut-B itig:70
Y arak: 107 z
w Y argan:62,91
Ya rgu: 62,91 Zajaczkow ski,
W an-yön-tö:43 Yargucı:91 A: 14,23,31
W iltfogel, K:30 Yarık: 107 Z atanus:54
W u-sun:60 Y arık bk. Say:102 Zaxoder:31
Y arınçax:108 Z em arkhos:83
X Yarlıg:91 Z cn-jii bk. T an-
Y asıç:108 lıu:37
X erso n :5 3 Yarlıg:91 Z hen -ku bk. T anhu:37
Yasıç:l(ÎR Z icbil bk. Y abgu:59
Y Yasık:10* Zupaıı:13
Yaşlag: lüb
Ya:107 Y atgak: l()p
Yabag:61 Yavgu:44,59
—vM *
IS B N V 7 .1 It