You are on page 1of 2

ZABT

durum hadislerin sýhhati yönünden de- nadlarý deðiþtirecek kadar gaflet içinde ol- £Ulûmü’l-¼adî¦, s. 104-127; Süyûtî, Tedrîbü’r-
ðerlendirilmesinde önemli ölçüde etkili ol- malarý, bazý râvilerin hayatlarýnýn sonlarýn- râvî (nþr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Kahire 1399, I,
304; Tecrîd Tercemesi, Mukaddime, I, 296-337;
muþtur. da ihtilâta, bazýlarýnýn ise telkine mâruz
Haldûn el-Ahdeb, Esbâbü iÅtilâfi’l-mu¼addi¦în,
Bir râvinin rivayetlerinin diðer sahih ri- kalmalarý, kitaplarýný kaybedenlerin hâfýza- Cidde 1405/1985, I, 134-150; Leknevî, er-Ref £
vayetlere uygunluðu araþtýrýlýrken lafýz de- dan rivayet etmeleri yüzünden çeþitli ha- ve’t-tekmîl, s. 159; Fârûk Hamâde, el-Menhecü’l-
ðil mâna ve muhteva esas alýnýr. Nâdiren talara düþmeleri, yaptýklarý hatalarýn ken- Ýslâmî fi’l-cer¼ ve’t-ta£dîl, Rabat 1409/1989, s.
dilerine bildirilmesine raðmen hatada ýs- 209-228; Emin Âþýkkutlu, Hadiste Ricâl Tenkî-
karþýlaþýlan hatalar râvinin zabtýna zarar di, Ýstanbul 1997, s. 98-109.
vermez. Fakat yeteneksizlik, hâfýza zayýf- rar etmeleri, hadis yazarken nokta veya
lýðý yahut dikkatsizlik gibi sebeplerle sýk harekeleri deðiþtirmeleri, bir hadisi diðer ÿBünyamin Erul
sýk hata yapan râvinin zabt özelliðini kay- bir hadise karýþtýrmalarý, fakih olmayan
bettiðine hükmedilir. Çok hata etmesi, ha- sika bir hâfýzýn hýfzýndan rivayet etmesi, – —
isnadlarý bildiði halde metinleri yeterince ZAÇASNA
talarýnýn doðrularýndan fazla olmasý duru-
munda bu râviden rivayeti câiz görmeyen bilmemesi, rivayetinde sika olduðu halde Hýrvatistan’ýn kuzeyinde
muhaddisler olduðu gibi câiz görenler de hýfzýndan rivayet eden fakih râvinin isnad- Slavonya bölgesinde
vardýr. Hatanýn tesbiti görüþe baðlýdýr, do- lara yeterince vâkýf olmamasý gibi husus- eski bir Osmanlý sancaðý.
lar onun saydýðý zabt kusurlarý arasýnda-
˜ ™
layýsýyla bir râvinin çok hata etmesiyle il-
gili farklý görüþlerin ortaya çýkmasý müm- dýr (el-Mecrû¼în, I, 58-84). Hatîb el-Bað- Adý, “Çesma (Far. çeþme) ýrmaðýnýn ar-
kündür. Cerh-ta‘dîl eserlerinde bazý râvi- dâdî ise zayýf râvilerden rivayet, ihtilât, kasý” anlamýndaki Za Çesma’dan gelir. Os-
ler hakkýnda olumlu ve olumsuz kanaatle- galat, vehim, gaflet, telkine açýk olma, te- manlý kaynaklarýnda Zac,asna / Zac,esne /
rin birlikte kaydedilmesinin sebebi çoðun- sâhül, genellikle þâz, münker ve garîb ha- Zaçana þeklinde geçer. Burasý, batýda Çes-
lukla budur. disleri rivayet etme, zabt ve dirâyeti olma- ma (Cesma) ýrmaðý ile doðuda Orljava akar-
Râvinin cerhedilmesine yol açan zabt sý- yan âbid kimselerden rivayette bulunma sularý arasýndaki bölgeyi kapsayan ve bu-
fatýyla ilgili kusurlar galat, gaflet, vehim, gibi zabt kusurlarýndan bahseder (el-Kifâ- günkü Hýrvatistan’ýn kuzey kesiminde yer
ye, s. 246-264). alan eski bir Osmanlý sýnýr sancaðý idi ve
sika râvilere muhalefet ve hâfýza bozuk-
luðudur. Bunlar “metâin-i aþere” diye bili- Mevzû ve maklûb rivayetlerine rastla- sancaðýn merkezi de önceleri ayný adý taþý-
nen on cerh sebebinden beþini oluþturur. nan râvileri beþ kýsma ayýran Ebü’l-Ferec yan küçük kasaba idi. Sancaðýn güney sýný-
Râvi bu kusurlardan biri veya birkaçý ile Ýbnü’l-Cevzî bunlardan ilk dördünde zabt rý Sava nehrini, kuzey sýnýrý Çesma ýrmaðý-
tenkit edilirse zabt özelliðini yitirir ve ri- kusurlarý bulunan râvileri zikretmektedir. nýn yukarý kesimlerini takip ediyordu. Ora-
vayet ettiði hadis delil olarak kullanýlmaz. Ona göre gaflet, çok hata yapma, ihtilâ- dan Papuk daðýnýn kuzey bölümünden gü-
Meselâ Þu‘be b. Haccâc’a göre tanýnmýþ ta mâruz kalma ve telkine açýk olma þek- neye kývrýlarak Pojeþka Gora’nýn (Pozeška
râvilerden onlarýn rivayeti olduðu bilinme- lindeki bu kusurlar birçok uydurma riva- Gora) tepeliklerine doðru iniyor ve Orlja-
yen çok hadis rivayet eden ve çok fazla ga- yetin ortaya çýkmasýna yol açmýþtýr (el- va nehrine kadar uzanýyor, ardýndan neh-
latý tesbit edilen, hata yaptýðýnda görüþ Mev²û£ât, I, 35-37). Ýbnü’s-Salâh’a göre bir rin az ötesine geçerek günümüzdeki Sla-
birliðine varýlan râvilerin hadisleri terkedi- râvinin zabt sahibi sayýlabilmesi için son vonski Brod þehrinin 20 km. batýsýnda Sa-
lir. Abdullah b. Mübârek de galatý çok ol- derece dikkatli olmasý, hýfzýndan rivayet va’ya dayanýyordu.
duðu halde hatasýndan dönmeyen ve ha- ediyorsa hadisi iyi ezberlemesi, kitabýndan Zac,asna sancaðý, 1536-1552 yýllarý ara-
disi iyi ezberleyemediði halde hâfýzasýn- naklediyorsa yazdýðýný iyi zabtetmesi, mâ- sýnda Osmanlýlar’ýn bölgeye ulaþmasý neti-
dan rivayet eden kimselerden hadis riva- na ile rivayet ediyorsa mânayý bozan de- cesinde 1557’de kuzeybatýdaki en uç nok-
yet edilmeyeceðini bildirmiþtir. Müslim b. ðiþiklikleri bilmesi þarttýr. Ýbnü’s-Salâh ge- tada bir askerî bölge ve daha sonraki fe-
Haccâc cerh sebepleri arasýnda diðer râvi- rek hadis dinlerken gerekse rivayet eder- tihler için bir sýnýr üssü olarak kuruldu.
lere çokça muhalefet, fâhiþ hata, hýfz ve ken uyuklama vb. gevþeklik halleri içine Sancaðýn teþkilinden önce bu kesimde ye-
itkan sahibi olmama gibi kusurlara iþaret düþenlerin, nakillerinde birçok þâz ve mün- ni fethedilen topraklar Gradiška’da ikamet
ettikten sonra ehl-i hadîs tarafýndan it- ker rivayet bulunanlarýn, rivayet ettikleri eden bir kaptanýn idaresi altýndaydý ve Bos-
ham edilenlerle rivayetlerinde çok galat hadisleri sýk sýk unutmakla bilinenlerin, ha- na sancaðýna baðlanmýþtý. Sýnýr hattýnda
veya münker bulunan kimselerden hadis tasý kendisine açýklandýktan sonra hata- meydana getirilen askerî bölgenin (kap-
nakletmediðini belirtmektedir (“Mukaddi- dan dönmeyenlerin rivayetlerini kabul et- tanlýk) baþýndaki yüksek rütbeli kuman-
me”, s. 5-7). Tirmizî ise cerhe yol açan zabt mez (£Ulûmü’l-¼adî¦, s. 104-127). dan bu kesimin idaresini üstlenmiþti, sý-
kusurlarý arasýnda gaflet ve ezber kusu- BÝBLÝYOGRAFYA : nýr kalelerindeki birlikler de ona baðlýydý.
rundan (sûü’l-hýfz) söz etmiþtir (el-£Ýlel, V, Tirmizî, el-£Ýlel (es-Sünen içinde), Ýstanbul 1413/ Bu askerî bölgenin ilk kumandanlarý ara-
742-743). Ýbn Ebû Hâtim er-Râzî de âdil 1992, V, 742-743; Ýbn Ebû Hâtim, el-Cer¼ ve’t- sýnda Bosnalý Malkoçoðullarý ailesiyle Fer-
olduklarý halde hadisleri delil kabul edile- ta£dîl, I, 5-10; Ýbn Hibbân, el-Mecrû¼în (nþr. Ham- had Bey Vukovi@-Desisali@ ailesinin üyeleri
meyecek râvilerde görülen zabt kusurla- dî Abdülmecîd es-Selefî), Riyad 1420/2000, I, 58-
de bulunuyordu. Özellikle Ferhad Bey’in
84; Hâkim en-Nîsâbûrî, Ma£rifetü £ulûmi’l-¼adî¦
rý arasýnda gaflet, vehim, sehiv, galat ve idareciliði döneminde Zac,asna Kalesi’nin
(nþr. Seyyid Muazzam Hüseyin), Medine-Beyrut
sûü’l-hýfz gibi cerh sebeplerinden söz eder 1397/1977, s. 52-53, 62; Hatîb el-Baðdâdî, el- altý topla takviye edildiði, ayrýca civardaki
(el-Cer¼ ve’t-ta£dîl, I, 5-10). Kifâye (nþr. M. Hâfýz et-Ticânî), Kahire 1972, s. köy halkýnýn askerlerin kendilerine yöne-
Ýbn Hibbân râvilerin cerhedilmesini ge- 246-264; Kadî Ýyâz, el-Ýlm⣠(nþr. Seyyid Ahmed lik baskýlarýndan, zorla mal toplamalarýn-
Sakr), Kahire 1389, s. 135-153; Ebü’l-Ferec Ýb-
rektiren zabt kusurlarýna geniþ yer ver- dan þikâyetçi olduðu, buna Kraljeva Veli-
nü’l-Cevzî, el-Mev²û£ât (nþr. Abdurrahman M. Os-
miþ, birçok sebep üzerinde durmuþtur. man), Medine 1386/1966, I, 35-37; Ýbnü’l-Esîr, ka kadýsýnýn da gönderdiði i‘lâmla katýldý-
Sâlih ve âbid kimselerin mürseli merfû, Câmi £u’l-u½ûl (nþr. M. Hâmid el-Fýký – Abdülme- ðý dikkati çeker (Cemâziyelâhir 967 / Mart
müsnedi mevkuf þeklinde rivayet edip is- cîd Selîm), Beyrut 1400/1980, I, 35; Ýbnü’s-Salâh, 1560).

62
ZÂDÜ’l-MEÂD

Söz konusu askerî bölgenin ilk merkezi yýr, bayýr ve göl kelimelerini içeren birçok amcalarý, kendisine hizmet edenler, kâ-
Çesma Kalesi’ydi. Fakat burasý savunula- yer ismine rastlanýr. tipleri, müezzinleri, kumandanlarý, þairle-
maz hale gelince sancaðýn idarî merkezi BÝBLÝYOGRAFYA : ri, gazveleri, gönderdiði seriyyeler, silâh-
1560 yýlý civarýnda daha iyi korunan Pak- 3 Numaralý Mühimme Defteri (nþr. Nezihi Ay- larý, binekleri, giyim kuþamý, yemesi içme-
rac (Pakri@) þehrine ve 1600 yýllarýnda Çer- kut v.dðr.), Ankara 1993, hk. nr. 551, 911; Evliya si, evliliði ve hanýmlarýyla geçimi, uyuma-
nik’e (Cernik) taþýndý. Böylece uç bölümü- Çelebi, Seyahatnâme, V, 517-519; Þerafettin sý, yürümesi, oturmasý, týraþ olmasý, ko-
Turan, “XVII. Yüzyýlda Osmanlý Ýmparatorluðu’-
nün doðudaki sýnýrý Ilova nehrine doðru çe- nuþmasý ve susmasý, gülmesi ve aðlama-
nun Ýdarî Taksimatý”, Atatürk Üniversitesi 1961
kildi. 1580’den Osmanlýlar’ýn geri çekilece- Yýllýðý, Ankara 1963, s. 211-212; Harim Sabano- sý, hitabeti gibi konular üzerinde durulur;
ði 1691 yýlýna kadar Zac,asna sancaðý Bos- vi@, Bosanski Pa•aluk, Sarajevo 1982, s. 40, 71- abdesti, namazý, zekâtý, orucu, haccý, um-
na eyaletine baðlýydý. Muhtemelen sanca- 79; N. Moacanin, “Pristup ekohistoriji Podravine resi, kurbaný, zikirleri, dualarý, cihadý, ken-
ðýn, Ilova nehrinin aþaðýsýndaki Kraljeva Ve- prema osmanskim izvorima”, Ekonomska i Eko- disinin gönderdiði heyetler, ona gelen ve
historija, I, Zagreb-Samobor 2005, s. 139-146;
lika Kalesi’nin bulunduðu bölümde kaleyle Hatice Oruç, “15. Yüzyýlda Bosna Sancaðý ve Ýda-
giden elçiler hakkýnda bilgi verilir. Nikâh,
ayný adý taþýyan bir kazasý vardý. Burada gö- rî Daðýlýmý”, AÜ Osmanlý Tarihi Araþtýrma ve Uy- talâk, alýþveriþ ve diðer konulara dair ver-
rev yapan kadýnýn akýncý kadýsý olduðu dik- gulama Merkezi Dergisi: OTAM, sy. 18, Ankara diði hükümler ele alýnýr. Eser “büyû‘” bah-
kati çeker. Biri Çernik’in, diðeri Pakrac’ýn 2006, s. 249-255. siyle sona ermekteyse de müellif eserinin
ÿNenad Moacanýn
merkezlik ettiði birer kaza daha bulun- deðiþik yerlerinde selem, et‘ime ve fitne
maktaydý. Sancak beyi hassý 200.000 ak- gibi konulara göndermeler yaptýðý halde
– —
çeyi geçmeyecek miktarda oldukça müte- ZÂDÜ’l-MEÂD kitabýn matbu nüshalarýnda bu baþlýkla-
vaziydi. Zira bu tür vergi gelirlerinin çoðu ( >
‫) אא‬ rýn yer almamasý eserin tamamlanmadýðý-
bölgedeki eski Sava kaptanlýklarýna tahsis ný göstermektedir (Bekir b. Abdullah Ebû
Ýbn Kayyim el-Cevziyye’nin
edilmiþti. 1595’te sancak beyi Sava kap- (ö. 751/1350) Zeyd, Ýbn Æayyim el-Cevziyye, s. 262).
tanlarýndan Ýbrâhim Bey’di. Onun gelirle- Hz. Peygamber’in Ýbn Kayyim, Zâdü’l-me£âd’da Hz. Pey-
ri Çernik’ten ve birkaç köyden elde edilen hayatýna, yaþayýþ ve uygulamalarýna gamber’in sîretinden bahsederken onun
öþürler, üç pazar yerinin kovan resimleri, dair bilgileri derlediði eseri. söz, fiil ve takrirlerini (onaylarýný) hayatýy-
˜ ™
iki yaylak resmi, Ulahlar’ýn ödediði filori ve la iliþkilendirip anlatmýþtýr. Eser ilk bakýþ-
bâd-ý hevâ vergilerinden oluþuyordu. Bu- Tam adý Zâdü’l-me£âd fî hedyi Åay- ta bir siyer kitabý gibi görünse de müellif
nunla birlikte gerçek gelirleri daha fazlay- ri’l-£ibâd’dýr. el-Hedyü’n-nebevî veya el- ona bazan akaid, bazan fýkýh, bazan da
dý. Çünkü en azýndan XVII. yüzyýlýn ikinci Hedy olarak da bilinir (Keþfü’¾-¾unûn, II, âdâb kitabý hüviyeti kazandýrmaya çalýþ-
yarýsýnda Sava nehrinden aþaðýya doðru 947). Hedy sözlükte “hidayet, sîret ve doð- mýþtýr. Fakih muhaddislerin metodunu be-
Belgrad’a ve diðer yerlere büyük miktar- ru yol” anlamýna gelir. Ýbn Kayyim eserinin nimseyerek naklettiði hadislerin zaman
larda kereste taþýmacýlýðý yapýldýðýna dair adýnda bu kelimeyi Resûl-i Ekrem’e izâ- zaman farklý tariklerini, lafýzlarýný ve þa-
bilgiler mevcuttur. fe ederek Hedyühû fi’l-ekl ve hedyühû hitlerini zikretmiþ, sýhhat derecelerini be-
Zac,asna’nýn çoðunlukla daðlýk olan ba- fî šýrâßati’l-Æurßân... þeklinde kullanmýþ, lirtmiþ, yalnýz sahih rivayetleri esas aldý-
tý ve kuzey bölgelerinde Ulah göçebe ço- böylece onun yemek yemesini, Kur’an oku- ðýný söylemiþ ve görüþlerini bunlara da-
banlarý meskûn iken güneydoðu köþesin- masýný ve diðer alanlardaki uygulamala- yandýrmýþtýr. Selef-i sâlihînin fikirlerine ay-
deki düzlük alanlarda vergi ödeyen Osman- rýný göstermeyi hedeflemiþtir. Ýbn Kay- kýrý olmayan hususlarý gerekçeleriyle bir-
lý reâyâsý oturuyordu. Bu kesimde müslü- yim el-Cevziyye’ye kadar kitaplar genellik- likte kaydederek tartýþmýþ, daha sonra
man asker nüfusun bulunduðu yirmi ka- le akaid, hadis, tefsir, fýkýh ve siyer gibi ko- kendi tercihini ortaya koymuþtur. Kiþilere
le ve palanka vardý. Köylüler ve Ulahlar ay- nularda yazýlýrken Ýbn Kayyim bu eseriy- deðil delile önem verdiði için delilin des-
ný zamanda el sanatlarý ve ticaretle uðra- le Hz. Peygamber’in sîretinden hareketle teklediði görüþü benimsemiþtir. Bununla
þýrken kalelerdeki askerî zümreler sýnýrda akaidi, hadisi ve fýkhý birleþtiren yeni bir birlikte zaman zaman Selef âlimlerinin ve
baskýn ve akýnlar yapýyor (harâmilik ya da telif türü denemiþtir. Kaynaklarda müel- mezheplerin fikirlerini de dikkate almýþ,
çetecilik ve potere), bazan koruma iþini yü- lifin bu eserini, Þam’dan baþladýðý bir hac özellikle Hanbelî mezhebinin ve hocasý Ýbn
rütüyordu. 1565 tarihli bir fermandan bu yolculuðu esnasýnda kitaplarý yanýnda bu- Teymiyye’nin yolunu izlemiþ, birçok konu-
serhadlarda önemli miktarda gönüllü “yi- lunmadýðý bir sýrada kaleme almaya baþ- da onun ictihadlarýný benimsemiþ ve mu-
ðitler”in mevcut olduðu anlaþýlmaktadýr. ladýðý belirtilmekte, ancak bunun biri 731’- haliflerine karþý hocasýndan daha itidalli
Bunlarýn toplam nüfusu 1625’te 5000’in de (1331) olmak üzere yaptýðý birkaç hac davranmýþ, ancak Þîa hakkýnda bazan aðýr
biraz üzerinde idi. Zac,asna sancaðýndaki yolculuðundan hangisinde gerçekleþtiði bi- ifadeler kullanmýþtýr. Siyerle ilgili bilgiler-
Çernik ve Pakrac kasabalarý, 1680 dolay- linmemektedir. Rivayete göre eser bu yol- de yanlýþ bulduðu bazý hususlarý tashih et-
larýnda bir ya da üç mescidi bulunan 500 culuk esnasýnda tamamlanmakla birlikte meye çalýþmýþtýr. Eserde yer alan hadis-
hâneye sahip önemli askerî merkezlerdi. müellif daha sonra çalýþmasýnda bazý ilâ- lerin senedleri zikredilmemiþ, yalnýz sahâ-
Ancak bugün bölgedeki Osmanlý sanatý ve veler ve tashihler yapmýþtýr. bî râvinin adý verilmekle yetinilmiþtir.
mimarisinin bir mezar taþý dýþýndaki bü- Müellif eserini bölümlere ayýrmayýp ele Zâdü’l-me£âd’ýn pek çok nüshasý gü-
tün izleri silinmiþ durumdadýr. XX. yüzyý- aldýðý konularýn baþlýðýný fasýllar halinde nümüze ulaþmýþ, ayrýca çeþitli neþirleri
lýn ortalarýna kadar Gaybî Baba’nýn türbe- yazmakla yetinmiþtir. Eser uzunca bir mu- yapýlmýþtýr (I-II, Kanpûr 1298; I-II, Kahire
si Sava nehrinin sol kenarýnda ayakta du- kaddimenin ardýndan Resûl-i Ekrem’in bi- 1324; I-VIII, Kahire 1325-1328, nþr. Muham-
ruyordu (rivayete göre bu kiþi, Hýrvatistan’ýn yografisiyle baþlar; eserde onun nesebi, med Muhammed Abdüllatîf, Kahire 1347,
Slavonya bölgesindeki Osmanlý idaresinin düþ- süt anneleri, dadýlarý hakkýnda bilgi verilir. nþr. Hasan Muhammed el-Mes‘ûdî, I-IV,
mesini önceden tahmin etmiþti). Bununla bir- Daha sonra ilk vahyin geliþiyle hicretinden Kahire 1347; nþr. Þuayb el-Arnaût – Ab-
likte Osmanlý döneminin izleri olarak ça- bahsedilir. Ardýndan çocuklarý, hanýmlarý, dülkadir el-Arnaût, I-V, Riyad 1400; Bey-

63

You might also like