Professional Documents
Culture Documents
Elektrik Bakımı, Arıza Arama
Elektrik Bakımı, Arıza Arama
Üyesi
Elektrik Bakımı ve Hata Arıza Arama
T.C.
İSTANBUL SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ
HAMİDİYE SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU
İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ PROGRAMI
2020, İSTANBUL
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ......................................................................................................................... II
GİRİŞ ....................................................................................................................................... 11
ÖZET ................................................................................................................................................ 63
BÖLÜM TEST SORULARI........................................................................................................... 64
KAYNAKÇA........................................................................................................................... 160
ŞEKİLLER TABLOSU
TABLOLAR LİSTESİ
GİRİŞ
Bu kitapçıkta Elektrik Bakımı ve Hata Arıza Arama konusunda bilgi verilmektedir. Kitap 5
bölümden oluşmaktadır.
Her bölüm sonunda konu ile ilgili Özet kısmı yer almaktadır. Ayrıca her bölüm sonunda 10
sorudan oluşan Bölüm Test Soruları kısmı yer almaktadır. Kitaptan tam anlamıyla faydalanabilmek
için bu kısımları mutlaka okumalı, soruları da çözmelisiniz.
01.01.2020
Öğr. Gör. Tuncay SOYLU
1. BÖLÜM
1.1. GİRİŞ
Sürekli ilerleyen teknoloji sebebiyle, hayatın değişmez bir parçası olan elektriğe olan ihtiyaç
gün geçtikçe katlanarak artmaktadır. Sağlık, ulaşım, haberleşmeden enerji üretimine kadar pek çok
alanda kullanılan elektriğin iyi bilinmesi elektriğin daha verimli kullanılmasını, karşılaşılan
problemlerin kolaylıkla çözülmesini ve elektrikten kaynaklanacak olası tehlikelerin önüne
geçilmesini sağlar. Elektrik, elektriksel yükün varlığı ve akışından meydana gelen çeşitli olguları
tanımlayan bir kelimedir. Atomun yapısında bulunan elektronlar negatif, protonlar ise pozitif elektrik
yüklüdür. Elektronlarını kaybeden bir madde pozitif elektrik yüklü, elektron kazanan bir madde ise
negatif elektrik yüklü hale gelir. Cismin yük dengesinin bu şekilde bozulması cismin elektriklendiğini
gösterir. Cismin elektriklenmesi sürtünme, dokunma ve etki ile olmak üzere üç yolla olur. Cam çubuk
gibi yalıtkan bir madde ipek bir kumaş parçasına sürüldüğü zaman her iki cisim de elektrik yüklenir.
Bu şekilde elektrik yükü ile yüklenme statik elektrik olarak adlandırılır. Günlük hayatta çok da
önemsenmeyen statik elektrik, sanılanın aksine önemli tehlikelere ve olumsuz sonuçlara neden
olabilir.
Elektriğin bir diğer önemli konusu da elektrik akımıdır. Elektrik akımı, bazı atomların dış
yörüngelerinde bulunan elektronların; ısı, manyetik alan, kimyasal reaksiyon gibi etkilerle
yörüngelerinden koparak serbest hale gelmesi neticesinde meydana gelen elektron hareketidir.
Elektrik akımı, doğru ve alternatif akım olmak üzere iki çeşittir. Doğru akım, yön ve şiddeti
değişmeyen akımdır. Alternatif akım ise yönü ve şiddeti zamana bağlı olarak değişen akımdır. Basit
bir elektrik devresi temel olarak üreteç, yük ve iletkenlerden oluşur. Yük; bir direnç, ampul, elektrikli
ev aleti, motor vb. olabilir. Üreteç yükün işlevini yerine getirebilmesi için gerekli olan elektrik
enerjisini sağlayan kaynaktır. Bir devrede kapalı devre, kısa devre veya açık devre durumları söz
konusudur. Kapalı devrede elektrik akımı yük ya da yükler üzerinden geçtikten sonra başladığı
noktaya geri döner. Açık devre durumunda açık devre olan kolda akım akmaz. Kısa devre durumunda
ise devrede akım dirençsiz yani kısa devre olan yolu izler.
Alternatif gerilim; tek veya çok fazlı olarak üretilmektedir. Çok fazlı sistemlerin tek faza göre
birtakım üstünlükleri vardır. Evlerde kullanılan elektrikli ev aletleri tek fazlı alternatif gerilim ile
çalışırken, özellikle sanayide kullanılan motor ve makinaların çoğu üç fazlı alternatif akımla
çalışmaktadır. Çok fazlı şebekelerin bağlantıları farklıdır. Yanlış bağlantılar arızalara sebep olur. Bu
sebeple yüklerin (örneğin motor veya makine) çok fazlı şebekelere bağlantılarına özellikle dikkat
edilmesi gerekir.
Gerek elektrik gerekse elektronik devre arızalarının tespit edilmesi ve giderilmesinde, devre
analizi önemli bir konudur. Devre analizinde temel olarak Ohm Kanunu ile Kirchhoff’un Akım ve
Gerilim Kanunları kullanılır. Ohm Kanunu’na göre bir direncin uçları arasındaki potansiyel farkın,
üzerinden geçen akım şiddetine oranı sabittir. Ohm Kanunu omik özellik gösteren maddeler için
geçerli olup, tüm maddeler için geçerli değildir. Devre analizinde kullanılan diğer önemli kanunlar
Kirchhoff’un Akım ve Gerilim Kanunları’dır. Kirchhoff’un Akım Kanunu’na göre bir düğüm
noktasına gelen ve düğüm noktasından çıkan akımların toplamı sıfıra eşittir. Kirchhoff’un Gerilim
Kanunu’na göre ise herhangi bir kapalı devre boyunca bütün devre elemanlarının uçları arasındaki
potansiyel farkların cebirsel toplamı sıfır olmalıdır. Elektrik/elektronik devrelerde yukarıda sözü
edilen kanunlar kullanılarak hesaplamaların yapılması ve hesaplama sonuçları ile ölçüm sonuçlarının
karşılaştırılması, bu tür devrelerde meydana gelen arızaların tespit edilmesi ve giderilmesinde önemli
bir adımdır. Şüphesiz ki elektrik çok geniş bir konu olmakla birlikte, bu ünitede elektrik arıza bakım
ve onarımına yönelik konuların daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla elektrik ile ilgili temel konulara yer
verilmiş ve konular ile ilgili anlatımlar örnek problemler ile desteklenmiştir.
1.2. ELEKTRİK
Elektrik; elektrik yükü ve elektrik yükü akışından meydana gelen olguları tanımlayan
sözcüktür. Doğada meydana gelen yıldırım ve şimşek elektrik ile ilgili bir olgu olup elektrik akımı,
elektriğin bilinen en yaygın endüstriyel uygulamasıdır.
Elektriğin anlaşılabilmesi için atom yapısının bilinmesi gerekir. Atomların içinde proton,
elektron ve nötron olmak üzere üç tür parçacık bulunur. Bunlardan sadece proton ve elektron birbirine
büyük bir kuvvet uygular. Nötron, proton ve elektronlar arasındaki bu etkileşime katılmaz. Bu
yüzden, proton ve elektrona yüklü parçacıklar, nötrona ise yüksüz parçacık denir.
Elektronların elektriksel yükü negatiftir. Aynı mutlak değere sahip protonun elektrik yükü ise
pozitiftir. Normal koşullarda yük taşıyıcı elektrondur. Bir cismin pozitif elektrik yüklü olması o
cismin elektronlarından bir bölümünü kaybetmesi, negatif yüklü olması ise o cismin dışarıdan başka
elektronlar kazanmasıdır. Cismin yük dengesinin bu şekilde bozulması cismin elektriklendiğini
gösterir. Cismin elektriklenmesi sürtünme, dokunma ve etki ile olmak üzere 3 yolla olur. Zıt elektrik
yükleri birbirini çeker aynı elektrik yükleri birbirini iter. Bu şekilde tüm cisim, madde hatta canlılarda
bile elektriksel yükün varlığı elektriğin en temel olgusudur.
Doğada cisim ya da maddeler elektriksel yük olarak nötr haldedir. Cam çubuk gibi yalıtkan bir
madde ipek bir kumaş parçasına sürüldüğü zaman, cam çubuk ile kumaş parçasının yüzeyinde
elektrik yüklenmeye başlar ve cisimlerden biri elektron kaybederken diğeri elektron kazanır. Bu
şekilde birinde pozitif, diğerinde ise negatif elektrik yükü meydana gelir. Her ikisi birbirinden
ayrıldığı zaman bu yükler üzerinde kalır. Bu şekilde elektrik yükü ile yüklenme statik elektrik olarak
adlandırılmaktadır. Elektriksel yüklenme ve bunun sonucunda oluşan olaylar elektrostatik biliminin
konusudur. Statik elektrik oluşumuna örnek olaylar ve statik elektriğin etkileri sonraki bölümde ele
alınmıştır.
Bazı atomların dış yörüngelerinde bulunan elektronlar; ısı, manyetik alan, kimyasal reaksiyon
gibi etkilerle yörüngelerinden koparak serbest hale gelir. Bu şekilde atomdan ayrılan elektrona
“serbest elektron” adı verilir. İletken, yarı iletken gibi malzemelerin içinde serbest elektronların
hareket etmesiyle elektrik akımı oluşur. Doğru akım ve alternatif akım olmak üzere iki tür elektrik
akımı vardır. Elektrik bu şekliyle elektrik gücü olarak kullanılır.
Statik elektrik bir cisim ya da madde yüzeyinde elektrik yükü birikmesidir. Elektrik yükü
birikmesi farklı şekillerde gerçekleşebilir. Statik elektrik günlük hayatta daha çok, maddelerin
birbirine sürtünmesi neticesinde meydana gelir. Söz konusu maddeler birbirinden farklı ya da aynı,
elektriksel olarak da iletken ya da yalıtkan olabilir. Doğada maddeler elektrik yükü bakımından nötr
durumdadır. Sürtünme sırasında maddelerin yüzeyinde elektron transferi olur ve bunun sonucunda
maddelerin yüzeyinde nötr duruma göre elektron fazlalığı ya da elektron azlığı meydana gelir.
Elektron fazlalığı olan madde “negatif elektrik yüklü”, elektron azlığı olan madde ise “pozitif
elektrik yüklü” olarak ifade edilir. Bu şekilde elektrik yükü ile yüklenmiş maddeler elektrik yükü
bakımından dengeli, yani nötr duruma geçmek için üzerindeki elektrik yükünü boşaltmak ister.
Elektrik yükü ile yüklü maddeler yüklerini; sürtünme, etki ya da temas yoluyla başka bir maddeye
aktarır.
Statik elektrik aynı ya da farklı fazlardaki (katı, sıvı ve gaz) maddeler arasında meydana
gelebilir. Kuru ve temiz saçların plastik tarakla taranması sırasında statik elektrik yükü birikir. Söz
konusu statik elektrik katı-katı sürtünmesi neticesinde meydana gelir. Katı-katı sürtünmesi sonucunda
meydana gelen statik elektriğe sanayiden bir örnek olarak transmisyon tertibatlarındaki miller,
yataklar, kayış ve kasnaklarda statik elektrik yükünün birikmesi verilebilir. Bu yükün boşaltılması
için topraklanmış metal taraklar kullanılmalıdır. Bunun dışında borulardan toz partiküllerin
aktarılması sırasında da statik elektrik meydana gelir.
Katı-gaz sürtünmesi ile ortaya çıkan statik elektriğe örnek olarak seyir halindeki motorlu
taşıtların hava ile sürtünmesi verilebilir. Lastik tekerlekli araçlarda, seyir halinde iken hava ile
sürtünme nedeniyle elektrik yükü birikir. Fiberglas gövdeli araçlarda araçların geçiş yüzey direncinin
fazla olması nedeniyle biriken elektrik yükü diğer araçlara göre daha fazladır. Özellikle parlayıcı sıvı
taşıyan tankerlerde aracın hava ile sürtünmesi yanı sıra tanker içerisindeki sıvının çalkalanması
nedeniyle de tanker içinde elektrik yükü birikir. Biriken elektrik yükünün tehlikeli seviyeye
ulaşmasına engel olmak için bu araçlarda elektrik yükünü sürekli toprağa ileten topraklama zincirleri
kullanılır. Topraklama zincirlerinin kullanılması mecburidir. Buna benzer bir durum, seyir halindeki
uçaklar üzerinde meydana gelir. Yüksek hızla ilerleyen uçak üzerinde, uçağın hava ile sürtünmesi
nedeniyle yüksek miktarda elektrik yükü birikir. Biriken bu elektrik yükü uçak üzerinde bulunan sivri
uçlar vasıtasıyla sürekli olarak boşluğa atılır. Bu boşaltma işi havada sürekli yapılmasaydı uçakların
inişi sırasında meydana gelebilecek şiddetli deşarjlar nedeniyle uçağın infilak etmesi söz konusu
olurdu.
Katı-sıvı sürtünmesi neticesinde meydana gelen statik elektriğe örnek olarak, sıvıların ve
özellikle parlayıcı sıvıların boru donanımından nakli, depolanması, bir kaptan diğerine aktarılması
sırasında ortaya çıkan statik elektrik yükü verilebilir. Sıvı-gaz sürtünmesi sonucunda meydana gelen
statik elektriğe örnek olarak ise tabanca boyası işlemi sırasında tabanca memesinde, basınçlı hava ve
boya karışımının sürtünmesi nedeniyle meydana gelen statik elektrik yükü verilebilir. Söz konusu
elektrik yükünün sürekli olarak boşaltılması gerekir. Aksi halde meydana gelebilecek deşarj arkı
mevcut parlayıcı ortamı tutuşturabilir.
Statik elektriğe doğadan örnek olarak ise yıldırım ve şimşek verilebilir. Özellikle fırtınalı
havalarda, atmosferdeki bulutlarda statik elektrik yükü birikir. Bu elektrik yükü, hava
hareketlerindeki sürtünmelerden ve yağmur damlacıklarının sürekli çatlamasından oluşur. Neticede
farklı polaritedeki bulutlar arasında ve bulutla yer arasında, statik elektrik yüklerinin boşalması söz
konusu olur. Bulutlar arasında elektrik yükünün boşalmasına “şimşek”, bulutla yer arasında elektrik
yükünün boşalmasına ise “yıldırım” adı verilir.
Cisim, madde hatta canlılar üzerinde elektrik yükü birikmesi (statik elektrik)durumunda
birtakım reaksiyonlar ortaya çıkar. Bunlardan biri; statik elektriğin boşalması sırasında yüksek ya da
düşük enerjili elektrik arkı meydana gelmesidir. Statik elektriğin boşalması (deşarjı) sırasında
meydana gelen elektrik arkının olduğu yerde, yanıcı, parlayıcı veya patlayıcı bir ortam varsa, büyük
patlama ve yangın olayları meydana gelebilir. Bunun dışında yüksek statik elektrik boşalması, temas
eden canlı üzerinde elektrik çarpmasına (şokuna) benzer etki yaratır. Bu şekilde elektrik şokuna
maruz kalan kişiler reşeks hareketleri neticesinde kazalar yaşayabilir.
Elektrik yüklü cisimler arasında elektrostatik çekim ya da itme görülür. Bu durum özellikle
endüstride işlemlerin yavaşlamasına ve hatalı üretimlere neden olabilir. İnsan vücudunda aşırı
derecede statik elektrik yükü birikmesi neticesinde, insan vücudundaki elektrik dengesinin bozulması
ve sinirsel sisteminin bu nedenle etkilenmesi statik elektriğin görülen bir diğer etkisidir. Statik
elektrik, hassas elektrikli alet ve cihazların hatalı çalışmasına, hatta bazı parçalarının bozulmasına ve
hasarlanmasına da neden olabilir.
Endüstride, statik elektriğin yukarıda sözü edilen reaksiyonlarından yararlanarak çeşitli sistem
ve cihazlar geliştirilmiştir. Örnek olarak lazer yazıcı, statik boyama ve baca filtreleri verilebilir.
Ancak kontrolsüz olarak meydana gelen statik elektriğin tehlike ve olumsuz reaksiyonlara neden
olduğu aşikârdır. Bu nedenle cisim ya da maddelerde elektrik yükü birikmesi ve boşalmasına engel
olmak için topraklama, nemlendirme ile iyonizasyon işlemleri uygulanır. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi
ileriki ünitelerde verilmiştir.
Statik elektrik, tabiatta birbirinden farklı veya aynı, iletken veya yalıtkan iki maddenin, temas
etmesi ve ayrılması veya sürtünmesi sonucu kendiliğinden oluşur.
Yukarıda da bahsedildiği gibi serbest elektronların bir malzeme içerisinde hareket etmesiyle
elektrik akımı oluşur. Elektrik akımının bir malzemede hareket edebilme kabiliyeti o malzemenin
elektriksel iletkenliğine bağlıdır. Bu doğrultuda maddeler iletken, yalıtkan veya yarı iletken olarak
sınışandırılır. İletkene örnek olarak bakır, alüminyum, gümüş ve altın verilebilir. İletkenlerin son
yörüngesinde 1-3 elektron bulunur. Yalıtkanlar ise son yörüngelerinde 6-8 elektron bulunan ve
elektrik akımını iletmeyen maddelerdir. Cam, lastik, tahta yalıtkan malzemelerdir. Yarı iletkenler ise
doğada yalıtkan halde bulunan ve bir enerji uygulandığında iletken hale geçen maddelerdir. Yarı
iletkenlerin son yörüngelerinde 4-6elektron bulunur. Germanyum, silisyum, galyum arsenür, indiyum
fosfür yarı iletkenlere örnek olarak verilebilir. Elektronikte yarı iletken malzemelerden en çok
germanyum ve silisyum kullanılır. Germanyumun atom numarası 32 silisyumun atom numarası ise
14’dür. Germanyum ve silisyumun son yörüngelerinde 4 elektron vardır. Aşağıdaki bölümde elektrik
ile ilgili temel kavram ve tanımlara yer verilmiştir.
1.3.1.1. Akım
İletkenden (veya alıcıdan) birim zamanda geçen elektrik yükü (elektron) miktarına “akım”
denir. Akım I ile gösterilir ve birimi Amper (A)’dir. Elektrik yükü Q, zaman t ile gösterildiğinde akım
aşağıdaki gibi ifade edilir.
𝑄
𝐼=
𝑡
Elektrik yükünün birimi Coulomb (C), zamanın birimi ise saniye (s)’dir.
Örnek - 1. Bir iletkenden 20 saniyede 40A’lik akım geçtiğine göre iletkenden geçen elektrik yükünü
hesaplayınız.
1.3.1.2. Gerilim
Bir elektrik yükünü bir noktadan başka noktaya hareket ettirebilmek için gerekli enerji miktarı
potansiyel fark veya “gerilim” olarak isimlendirilir. Potansiyel fark V yada U ile gösterilir ve
potansiyel farkın birimi Volt (V)’tur. Tanıma göre 1 V, 1 J/C(Joule/Coulomb)’a eşittir. Elektrik akımı
potansiyel farkı yüksek olan noktadan düşük olan noktaya doğru akar. Devrelerde potansiyel fark;
pil, akümülatör, alternatör veya dinamo yardımıyla elde edilir.
1.3.1.3. Direnç
Elektrik akımına karşı gösterilen zorluğa “elektriksel direnç” denir. Her maddenin bir
elektriksel direnci vardır. İletkenlerin elektriksel direnci yok denecek kadar düşük, yalıtkanların ise
akımı geçirmeyecek kadar yüksektir. Elektriksel direnç nedeniyle elektrik ve elektronik devrelerde
kayıplar meydana gelir. Bu kayıplar sistemde ısı enerjisi olarak açığa çıkar.
Pratikte dirençsiz, dolayısıyla kayıpsız hiçbir devre mevcut değildir. Ancak bazı element ya da
alaşımlar belirli bir sıcaklık seviyesine veya kritik sıcaklık altında soğutulduğunda maddenin direnci
sıfır olmaktadır. Bu da kayıpsız bir devre demektir. Bu iletkenlere “süper iletken” adı verilmektedir.
Maddelerin elektriksel direnç özelliğinden yararlanılarak üretilen devre elemanına “direnç” adı
verilir. Direncin sembolü R, birimi ohm (Ω)’dur. Elektrik ya da elektronik devrelerde güç kaynağına
bağlı motor, fırın, ampul gibi elektrikle çalışan tüm cihazların elektriksel dirençleri devre analizinde
direnç (R) olarak ele alınır.
Düzgün bir blok halindeki iletkenin direnci aşağıdaki eşitlik ile belirlenir:
𝑙
𝑅=𝜌
𝐴
Örnek - 2. Uzunluğu 20 m, kesit alanı 0.05 mm2olan krom nikel telin özdirenç değeri 1.1 ohm.m
olduğuna göre bu telin direnci kaç Ω’dur?
Çözüm:
20
𝑅 = 1.1 ∗ = 440 Ω
0,05
Akım birimi Amper kısaltması A ile kesit alanını ifade eden A birbirine karıştırılmamalıdır.
𝑅𝑇 = 𝑅1 + 𝑅2 + 𝑅3 + ⋯ + 𝑅𝑛
1 1 1 1 1
= + + +⋯+
𝑅𝑇 𝑅1 𝑅2 𝑅3 𝑅𝑛
1.3.1.4. Güç
Birim zamanda yapılan işe ya da harcanan enerjiye güç denir. Güç P ile gösterilir ve gücün
birimi Joule/s’dir. Elektrikte Watt (W) olarak kullanılmaktadır. Buna göre 1C’luk elektrik yükünü 1
saniyede hareket ettirmek için 1 J’lük enerji harcanıyorsa 1W’lık iş yapılmış demektir. Yapılan bu
tanıma bağlı olarak aşağıdaki eşitlik elde edilir.
𝑃 = 𝑉. 𝐼
P : Güç (W)
V : Potansiyel fark (V)
I : Akım (A)
𝑉2
Potansiyel fark ve direnç biliniyorsa güç 𝑃 = eşitliği ile akım ve direnç biliniyorsa bu
𝑅
1.3.1.5. İş
İş, genel itibariyle iş yapabilme yeteneği olarak tanımlanır. Elektriksel anlamda iş aşağıdaki
eşitlik ile elde edilir. Eşitlikte iş, İngilizce’de Work kelimesinin ilk harfi olan W ile gösterilmektedir.
𝑊 = 𝑃. 𝑡
W : İş (Wh)
P : Güç (W)
t : Saat biriminde zaman (h)
Gücün birimi Watt’ın kısaltması olan W ile işi ifade eden W birbirine karıştırılmamalıdır.
Örnek - 3. Sürekli olarak 20A akım çeken ve 240V’ta çalışan bir fırında 4 saatte harcanan gücü ve
yapılan işi hesaplayınız.
Soru: Bir lambadan 10A’lik akım geçmektedir. Bu lambanın direnci 20 Ω ise lambanın harcadığı
gücü bulunuz. Lamba 5 saat yanar ve enerjinin kWh ücreti T2 ise ödenecek tutarı hesaplayınız.
Basit bir elektrik devresi gerilim kaynağı (üreteç), alıcı (yük) ve iletkenden oluşur. Elektrik
devresinde üreteçten çıkan akım, iletken ve alıcıdan tekrar üretece gelir. Şekilde R ile temsil edilen
aslında akım çeken bir yükü göstermektedir. Bu yük; motor, lamba, direnç, elektrikle çalışan ev aleti
vb. olabilir. V ise gerilim kaynağını göstermektedir.
Basit bir elektrik devresine sigorta ve anahtar eklendiğinde yanda şekilde görülen devre elde
edilir. Sigorta yüksek akıma karşı devreyi korur, anahtar ise devreyi açar ya da kapatır.
Bir elektrik devresi, akım iletme durumuna bağlı olarak kapalı devre, açık devre ve kısa devre
ile ifade edilebilir.
Elektrik akımı, hiç kesintiye uğramadan başladığı noktaya dönüyorsa devre kapalıdır. Şekil
1.4’deki devrede S anahtarı kapatıldığında devre kapalı bir devredir.
Elektrik akımı, başladığı noktaya geri dönemiyorsa devre açık devredir. Bu durumda açık devre
olan kol üzerinde akım akışı olmaz (I = 0 A).Örneğin Şekil 1.4’degörülen devrede iletkenlerden biri
kopar ya da anahtar açılır ise açık devre oluşur. Bunun yanında yükün (direncin) ya da üretecin de
arızalanması ve akım iletmemesi söz konusu olabilir. Bunlar da birer açık devre sebebidir.
Şekil 1.5 (a)’da kapalı devre, Şekil 1.5 (b)’de açık devre örneği görülmektedir. Şekil 1.5 (a)’da
akım kesintiye uğramadan başladığı noktaya geri dönmektedir. fiekil1.5 (b)’deki gibi bir devrede
R2direncinin açık devre olması durumunda akım başladığı noktaya geri dönemeyeceğinden akım
akışı gerçekleşmez ve bu durumda I =0 A’dir. Örnek devrede akım akışı olmadığından dirençler
üzerine gerilim düşümleri de olmaz.
Bir elektrik devresinden geçen akımın devre elemanlarını dolaşmak yerine dirençsiz yoldan
geçmesine kısa devre denir. İletkenlerin, yalıtkan kaplamalarının özelliğini kaybetmesinden ötürü
birbirine değmesi kısa devre nedenlerinden biridir. Devrede düşük dirençten dolayı akım şiddeti çok
yüksek mertebelere çıkar. Geçen akımın şiddetine bağlı olarak insan hayatı ve cihazlar için tehlikeli
durumlar söz konusu olabilir.
Şekil 1.6’da kapalı ve kısa devre örnekleri görülmektedir. Şekil 1.6 (b)’deki gibi bir devrede
R2direncinin kısa devre olması, R2’nn R3direnci ile paralel olması nedeniyle R3direncinin de kısa
devre olmasına neden olur. Hesaplamada R2=R3=0 Ωolarak alınır. Bu durumda akım şekilde görülen
yolu takip eder.
Yönü ve şiddeti zamana bağlı olarak değişmeyen akıma Doğru Akım denir. Doğru akım;
dinamo, akümülatör, pil, güneş pili gibi kaynaklar tarafından üretilir. Kısaca DC ya da DA ile
gösterilir. Doğru akımın yönü ve şiddeti değişmediğinden frekansı yoktur. Şekil 1.7’de doğru akım-
zaman eğrisi görülmektedir. Doğru akımda,
elektrik yüklerinin aynı yönde akışı, doğru akımı
alternatif akımdan ayırır. DC’nin depo edilebilir
bir akım olması DC’nin AC’ye göre bir
avantajıdır. Birden fazla doğru akım kaynağının
seri bağlanması durumunda kaynaklar bağlantı
yönü dikkate alınarak cebirsel olarak toplanır.
𝑉 = 10 − 7 = 3𝑉
Nikola Tesla tarafından 1800’lü yılların sonunda bulunmuştur. Başlangıçta bilim dünyasında
doğru akımın yerini asla alamayacağı
iddia edildiyse de günümüzde alternatif
akımın kullanım alanı DC’yi çoktan
geride bırakmıştır. Genliği ve yönü
periyodik olarak değişen elektriksel
akımdır ve AC ya da AA ile gösterilir.
Alternatör adı verilen makineler
tarafından üretilir. Ayrıca çeşitli
elektronik devreler yardımıyla doğru
akımdan alternatif akım elde edilebilir.
Alternatif akımda periyodik bir değişim
olduğundan frekans söz konusudur. En
bilinen AC dalga biçimi sinüs dalgasıdır
(sinüzoidal dalga). Farklı uygulamalarda
üçgen, kare dalga ve testere dişi gibi
değişik dalga biçimleri de
kullanılmaktadır.
Alternatif akımın doğru akım gibi sabit bir değeri olmadığı için alternatif akım ile ilgili olarak
tanımlamalar yapılmıştır. Bunlar maksimum değer, ani değer ve etkin değerdir. Ünitede sinüs dalgası
ele alındığından sinüs dalgasının maksimum ve ani etkin değerleri verilmiştir. Formülleri farklı olmak
üzere aynı tanımlamalar diğer alternatif dalga biçimlerinde de yapılır. Aşağıda öncelikle periyot ve
frekans kavramları açıklanmıştır.
Bir tam dalganın oluşması için geçen süreye “periyot” denir. Birimi saniye (s) olup T ile
gösterilmektedir. Birim zamanda oluşan periyot sayısı ise “frekans” olarak adlandırılmaktadır.
Frekansın birimi Hertz (Hz), saykıl/s ya da s-1 olup frekans f ile gösterilir.
1
𝑓=
𝑇
Şebeke geriliminin frekansı ülkelere göre değişiklik gösterebilir. En çok kullanılan frekanslar
50 ve 60 Hz’dir. Askeri alanlarda, denizaltılarda, tekstil endüstrisinde, bazı merkez bilgisayarlarda,
uçaklarda ve uzay araçlarında 400 Hz kullanılmaktadır.
Şekil 1.10’da sinüs dalgası görülmektedir. Dalga şeklinden de görüleceği üzere maksimum
(tepe) değer, ani değerlerin en büyüğüdür. Vm ile gösterilir. Şekildeki sinüs dalgası için π/2 rad’lık
açıda Vm değeri elde edilir. π/2 rad 90°, π rad 180°, 3π/2 rad 270°’, 2π rad 360°’lik açılara karşılık
gelmektedir.
Alternatif akım veya gerilimin herhangi bir andaki değerine “ani” (anlık) değer denir. Bir
saykılda sonsuz sayıda ani değer vardır.
𝑣 = 𝑉𝑚 𝑠𝑖𝑛 (2𝜋𝑓𝑡)
𝑖 = 𝐼𝑚 𝑠𝑖𝑛 (2𝜋𝑓𝑡)
𝑤 = 2𝜋𝑓
Örnek - 5. Frekansı 50 Hz, maksimum değeri 10 A olan alternatif gerilimin sıfır değerini geçtikten
1/100 sn sonraki anlık değerini bulunuz.
1
Çözüm: 𝑖 = 𝐼𝑚 𝑠𝑖𝑛(2𝜋𝑓𝑡) = 10 sin (2𝜋50 ( )) = 0 𝐴
100
Alternatif akım uygulanan bir devre elemanında, harcanan gücü bulmak için hangi akım
değerinin kullanılacağı karıştırılabilir. Bunu belirlemenin en iyi yolu, bir dirençten, belirli bir zaman
aralığında verilen alternatif akımın harcadığı gücü, aynı direnç ile ve aynı sürede bir doğru akım
tarafından elde etmektir. Bu şekilde güçlerin eşitlenmesi ile elde edilen DC değerine, “etkin (efektif)
değer” denir. Etkin değer, “rms değer” olarak da ifade edilmektedir.
𝑉𝑚
𝑉= = 0,707. 𝑉𝑚
√2
𝐼𝑚
𝐼= = 0,707. 𝐼𝑚
√2
Uygulamalarda aksi belirtilmedikçe AC için etkin değer kullanılır. Örneğin “bir şebekenin
gerilimi 220 V’tur” şeklinde bir ifadede söz edilen gerilim değerinin alternatif akımın etkin değeri
olduğu anlaşılmalıdır. Osilaskop dışındaki ölçü aletleri alternatif akımın ve gerilimin etkin değerini
gösterir.
Örnek - 6. Bir direncin uçları arasındaki alternatif gerilimin maksimum değeri 10√2 V’tur. Buna
göre gerilimin etkin değerini hesaplayınız.
10√2
Çözüm: 𝑉= = 10 𝑉
√2
Örnek - 7. Şehir şebeke gerilimi 220 V olduğuna göre maksimum gerilim değerini hesaplayınız.
𝑉𝑚 𝑖𝑠𝑒 𝑉 220
Çözüm: 𝑉= = 0,707. 𝑉𝑚 → 𝑉𝑚 = = = 311,17 𝑉
√2 0,707 0,707
• Taşıma tehlikeleri,
• Hatta oluşan yüksek manyetik alandan dolayı etkileşim,
• Hatta oluşan yüksek manyetik alandan dolayı kablolarda ters gerilimler oluşması ve gerilim
saşığının bozulması (bu sorun günümüzde hat başından hat sonuna 3 kere çaprazlama
yapılarak giderilmektedir)
Örnek - 8. Üzerinden 5A’lik akım geçen bir iletim kablosunda harcanan gücün 500W olduğu biliniyor
ise bu kablonun uçlarındaki potansiyel fark kaç V’tur?
1.3.5. Faz
Aynı frekanslı ve aynı dalga şeklindeki alternatif akım ve gerilim gibi fiziksel büyüklüklerin
aynı yönde aynı değerden geçmeleri sırasında meydana gelen açı veya zaman farkı olması
durumudur. Örneğin aynı frekansa sahip sinüzoidal iki gerilim, negatif değerden pozitif değere
geçerken aynı zamanda sıfır değerinden geçiyorlarsa, bu iki büyüklük aynı fazdadır. Bu iki
büyüklüğün sıfır değerinden geçme zamanları farklı ise, bu iki büyüklük aynı fazda değildir.
Aynı frekans ve dalga şekline sahip iki alternatif akım veya gerilim arasındaki açı veya zaman
farkına “faz farkı” denir. Örneğin dalgalardan biri sıfır değerini π/2’de diğer dalga ise 0’da geçiyorsa
bu iki dalga farklı fazdadır. Aralarındaki faz farkı ise π/2 kadardır. Şekil 1.11’de faz farkı olan iki
sinüzoidal sinyal görülmektedir. Bu sinyallerin sıfırdan geçme zamanları farklıdır. Dolayısıyla V1ve
V2 sinyalleri aynı fazda değildir. Aralarındaki faz farkı φ kadardır.
Alternatif akım üreten jeneratörlere “alternatör” denir. Eğer bir alternatör yalnız bir sinüs
dalgası şeklinde emk üretirse, 1 fazlı alternatör denir. Eğer bir alternatör 90 derece faz farklı iki
sinüzoidal emk üretiyorsa buna iki fazlı alternatör denir. Eğer bir alternatör aralarında 120’şer derece
faz farkı bulunan üç sinüzoidal emk üretiyorsa, böyle bir kaynağa da “üç fazlı alternatör” denir. Bu
şekilde bir alternatör (AC jeneratör) ile iki, üç ya da daha fazla devreyi aynı kaynaktan besleme
olanağı vardır. Bu durumda, her devreye uygulanan gerilim ve frekans aynı olup devrenin sayısına
göre gerilimler arasında belirli ve eşit faz farkı bulunur. Bunlara “çok fazlı sistemler” denir.
1. Çok fazlı bir jeneratörün veya motorun çıkış gücü, boyutları arasında aynı olan bir fazlı
jeneratörün veya motorun çıkış gücünden fazladır. Böylece, daha güçlü ve verimli makinalar
yapılabilir.
2. Transmisyon (iletim) sistemlerinde aynı gücün taşınması için çok fazlı sistemde, bir fazlı
sisteme göre kullanılan bakır daha azdır.
3. Bir fazlı kollektörlü tipler hariç, çok fazlı motorların döndürme momentleri düzgündür. Bir
fazlı motorların döndürme momentleri ise darbe biçimindedir.
4. Kollektörlüleri hariç, bir fazlı motorlar, yardımcı sargıları olmadan kendi kendilerine
harekete geçemezler.
5. Stator tepkisinin darbeli olması nedeniyle bir fazlı jeneratörleri paralel çalıştırmak zordur.
Yaygın olarak üç fazlı sistemler kullanılmaktadır. Aynı endüvi sargı üzerine birbirinden 120°
açılı üç çeşit sargı (bobin) sarılır ve bunların çıkış uçlarına bağlanırsa “üç fazlı jeneratör” elde edilir.
Ayrıca DC bir kaynaktan DC-AC dönüştürme prensipleri ile değişik frekans ve gerilim değerlerinde
üç fazlı gerilim elde edilebilir. Bunun yanında tek fazlı AC bir kaynaktan da üç fazlı gerilim elde
etmek mümkündür. Şekil 1.12’de üç fazlı sinüs dalgası görülmektedir.
Üç fazlı jeneratörlerde sargılar aralarında 120° olacak şekilde üçgen ya da yıldız olarak bağlıdır.
Yıldız bağlı jeneratörlerde sargıların birer uçları birbirine bağlı olup ortak olan bu uca “nötr hattı”
(Mp) denir. Diğer uçlar ise faz olarak adlandırılan her bir hattı oluşturur. Üçgen bağlı jeneratörlerde
ise tıpkı bir üçgende olduğu gibi sargılar ikişerli olarak bir üçgen oluşturacak şekilde bağlıdır.
Üçgenin her bir köşesi bir fazı oluşturur. Üçgen bağlantıda nötr hattı yoktur. Sargıları yıldız ya da
üçgen bağlanmış olan bir jeneratörün hat gerilimleri arasında 120° faz farkı vardır. Üç fazın hat
gerilimlerini temsilen Amerika’da R, S, T; Almanya’da ise L1, L2 ve L3 sembolleri kullanılmaktadır.
Ülkemizde her iki kullanım da yaygındır.
Alternatif gerilim ile çalışan yükler tek ya da üç fazlı gerilimle çalışır. Elektrikli ev aletleri tek
fazlı çalışırken, sanayide kullanılan motorlar genellikle üç fazlı çalışırlar. Üç fazlı çalışan yükler,
jeneratör sargılarında olduğu gibi, jeneratörden gelen fazlara yıldız ya da üçgen olarak bağlanabilir.
Bu noktada yükün yıldız ya da üçgen bağlı olmasının, şebeke tarafı (enerji besleme) ile ilgisi yoktur.
Tek fazlı bir yük, yıldız bağlantılı bir jeneratörün faz ve nötr arasına bağlanır. İki ya da üç fazlı yük
ise doğrudan jeneratörün iki ya da üç fazına bağlanır. Tek fazlı yükler üçgen jeneratörlü kaynaklara
doğrudan bağlanamaz. İki ya da üç fazlı yükler ise üçgen bağlı jeneratörlere bağlanabilir. Şekil
1.13’de yıldız ve üçgen bağlantılar görülmektedir. Şekil-de R, S ve T fazları; Z1, Z2 ve Z3 ise yükleri
(ya da sargıları) temsil etmektedir.
Yıldız ya da üçgen bağlantılı sistemlerde hat gerilimi (UHAT) herhangi iki faz arasındaki
gerilimi, faz gerilimi ise yük üzerindeki gerilimi ifade eder. Hat akımı(IHAT) bir faz hattından geçen
akımı, faz akımı(IFAZ) ise yük üzerinden geçen akımı ifade eder. Hat akımı, faz noktasından çıkan
ana akım olarak düşünülebilir. İngilizce’de ILine olarak kullanılmaktadır.
Şekillerden görüleceği üzere yıldız bağlantılı sistemlerde hat gerilimi, faz gerilimlerinin
vektörel toplamına eşittir. Üçgen bağlantıda hat gerilimi ve faz gerilimi, aynı noktalarda tanımlı
olduğundan birbirine eşittir. Buna göre aşağıdaki eşitlikler yazılabilir.
Yıldız bağlantıda her bir faz akımı, bağlı olduğu hat akımına eşittir. Üçgen bağlantıda ise hat
akımı faz akımlarının vektörel toplamına eşittir. Yükler dengeli ise hat akımı doğrudan faz akımının
√3 katına eşittir.
Çok fazlı sistemlerde yüklerin dengeli olması, yüklerin empedanslarının dolayısıyla çektikleri
akımın eşit olması anlamına gelir. Yükün dengeli olması trafo kullanımını daha verimli hale getirir.
Üç faz elektriğin alıcılara dağıtımında en önemli husus her bir hata eşit yük bindirecek şekilde
dağıtılmasıdır. Örneğin bir trafoya bağlı 50 ev R fazından, 50 ev T fazından, 50 ev S fazından
beslenerek denge sağlanmak istenir.
Ülkemizde kullanılan 3 fazlı gerilimin fazlar arası gerilim değeri (UHAT) 380 V iken her bir
fazın nötr noktası (Mp) ile arasındaki gerilim değeri ise 220 V (UFAZ)’tur. Şebeke gerilimi olarak
bilinen bu gerilim, aslında her bir fazın nötr noktasına göre değerini temsil etmektedir.
Evlerde kullanılan elektrikli cihazlar tek faz gerilim (220 V) ile çalışma için uygun
olduklarından evleri besleyen trafo şebekesi yıldız olarak bağlanmalıdır. Bir evde yükler, herhangi
bir faz ve nötr hattına bağlanarak çalıştırılır. Sanayide kullanılan motor ve makinaların çoğunluğu 3
fazlı çalıştığından bu yükler 3 fazlı olarak bağlanır.
Örnek - 9. Sargıları yıldız bağlı 3 fazlı jeneratörün hat gerilimi 220 V ve hat akımı 5A olduğuna göre
faz gerilim ve akım değerini hesaplayınız.
𝐼𝐻𝐴𝑇 = 𝐼𝐹𝐴𝑍 = 5𝐴
1827 yılında George Simon Ohm şu tanımı yapmıştır: “Bir direncin uçları arasındaki potansiyel
farkın (V), üzerinden geçen akım şiddetine (I) oranı sabittir.” Sözü edilen sabit değer dirence (R)
karşılık gelmektedir. Bu tanıma göre aşağıdaki eşitlik yazılır.
𝑉
𝑅=
𝐼
Eşitliğinden hareketle direnç değeri ve üzerinden geçen akımı bilinen bir direncin uçlarındaki
potansiyel fark, aşağıdaki eşitlik ile belirlenir.
𝑉 = 𝐼. 𝑅
Aynı eşitlik kullanılarak direnci ve uçlarındaki potansiyel farkı bilenen bir direncin üzerinden
geçen akım ise aşağıdaki eşitlik ile belirlenir.
𝑉
𝐼=
𝑅
Örnek - 10. İnsanlar kalp yakınından en az 50mA şiddetinde bir akım geçerse ölebilir. Bu bilgiye göre
direnci 2000 Ω olan bir teknisyenin akım taşıyan bir iletkeni iki eli ile kavraması
durumunda ölümcül kazaya neden olabilecek minimum potansiyel farkı nedir?
Örnek - 11. 220V’luk şebeke gerilimine bağlı bir ısıtıcının üzerinden 2A’lik akım geçiyorsa ısıtıcının
direnci kaç Ω’dur?
𝑉 220
Çözüm: 𝑅= = = 110 Ω
𝐼 2
Soru: Bir kablonun üzerindeki gerilim 56V olarak ölçülmüştür. Kablonun üzerinden geçen akım 2A
ise bu kablonun direnci kaç Ω’dur?
Tek gözlü basit devreler, Ohm Kanunu ile elde edilen R = V/I eşitliği ile çözülebilir. Ancak bir
devreyi tek gözlü kapalı bir devreye indirgemek her zaman mümkün değildir. Daha karmaşık
devrelerin analizi, Kirchhoff’un Akım Kanunu ve Kirchhoff’un Gerilim Kanunu olarak bilinen iki
basit kuralın kullanılmasıyla büyük ölçüde kolaylaşır.
Kirchhoff Kanunları’na geçmeden önce bir direnç üzerinden geçen akımın yönünün ve direnç
üzerine düşen gerilimin polaritelerinin bilinmesi gerekir.
Elektrik akımı, potansiyel farkı yüksek olan noktadan düşük olan noktaya doğru akar. Buna
göre şekildeki gibi a noktasındaki potansiyel farkı V1, b noktasındaki potansiyel farkı V2 olan bir
direnç üzerine düşen gerilim (V), söz konusu iki gerilimin farkına eşittir ve direnç üzerinden a’dan
b’ye doğru bir akım akışı olur.
𝑉 = 𝑉1 − 𝑉2
Şekilde görüldüğü gibi a noktasından b noktasına akım akışı olan bir direnç üzerine düşen
gerilimin polariteleri, a noktasında (+) b noktasında (-)’dir.
∑ 𝐼𝑔 − ∑ 𝐼ç = 0
Şekil 1.14’deki örneğe, Kirchhoff’un Akım Kanunu uygulandığında ifade elde edilir.
𝐼2 + 𝐼3 − 𝐼1 − 𝐼4 = 0
Kirchhoff’un Akım Kanunu, yük korunumunun bir ifadesidir. Bu kanuna göre herhangi bir
noktada yük birikmesi olamayacağından, devrede verilen bir noktaya ne kadar akım girerse o kadar
akım bu noktayı terk etmek zorundadır.
Düğüm noktası, bir akımın iki veya daha fazla kola ayrıldığı noktadır.
b) R2=20 Ω olduğuna göre a-b uçları arasındaki potansiyel farkı (Vab) hesaplayınız.
𝑖𝑠𝑒 𝑖𝑠𝑒
Çözüm: a) 𝐼1 = 𝐼2 + 𝐼3 → 5 = 1 + 𝐼3 → 𝐼3 = 4 𝐴
𝑖𝑠𝑒
b) 𝑉 = 𝐼. 𝑅 → 𝑉𝑎𝑏 = 1.20 = 20 𝑉
Soru: 220 V’luk şebeke gerilimi şekildeki gibi üç yükü beslemektedir. I1= 4 A, I2=0.5 A, I3=1 A
olduğuna göre şebekeden çekilen toplam akımı (IT) hesaplayınız.
𝑉1 + 𝑉2 + 𝑉3 − 𝑉𝑠 = 0
𝑖𝑠𝑒
Çözüm: 𝑉1 + 𝑉2 + 𝑉3 + 𝑉3 − 𝑉𝑠 = 0 →
𝑖𝑠𝑒
5 + 3 + 4 + 𝑉3 − 14 = 0 →
𝑉3 = 2 V
Soru: Şekildeki devrede akımın yönünü ve dirençler üzerine düşen gerilimlerin polaritelerini şekil
üzerinde gösteriniz.
𝑖𝑠𝑒
Çözüm: 𝐼𝑇 = 𝐼1 + 𝐼2 + 𝐼3 →
𝑖𝑠𝑒
12 = 3 + 9 + 𝐼3 →
𝐼3 = 0 A
ÖZET
Günlük hayatta elektrik ile statik elektrik ve yoluyla tespit edileceği gibi, kimi zaman gözle kontrol
elektrik akım şeklinde karşılaşılır. Statik elektrik çeşitli sırasında da tespit etmek mümkündür. Örneğin devre
şekillerde oluşabilir. Statik elektrik zaman zaman kartı üzerinde kazınmış yol ya da temas etmeyen
arklar şeklinde boşalır. Doğada meydana gelen şimşek kablolar bazı durumlarda gözle kontrol sırasında
ve yıldırım buna birer örnektir. Cisimlerin çok yüksek saptanabilir.
statik elektrik ile yüklenmesi ve bunların boşalması Doğru akım ve alternatif akım elektrik akımının
çeşitli reaksiyonlara neden olur. Özellikle yanıcı, iki türüdür. Doğru akım yönü ve şiddeti sabit olması ve
patlayıcı ve parlayıcı ortamlarda meydana gelen arkı bunun yanında depolanabilir olması yönüyle alternatif
ciddi tehlike arz eder ve yangınlara, hasarlara, ciddi akımdan ayrılır. Alternatif akım, yönü ve şiddeti
yaralanmalara ve hatta ölümlere neden olur. Bu nedenle zamana bağlı olarak değişen akımdır. Alternatif akımda
statik elektriğe sebep olan durumların bilinmesi ve sinüzoidal, üçgen, kare dalga ve testere dişi gibi değişik
buna göre önlem alınması son derece önemlidir. dalga biçimleri kullanılmaktadır. En bilinen AC dalga
Elektrik akımı bir malzeme içerisinde atomların biçimi sinüzoidal dalgadır. Alternatif akım zamana
son yörüngelerinde bulunan elektronların bir etki ile bağlı olarak değiştiğinden ani, maksimum ve etkin
atomdan koparak hareket etmeleri neticesinde oluşur. değer tanımlamaları yapılmıştır. Ani değer, dalganın
Temel elektriksel büyüklükler akım, gerilim ve herhangi bir anda aldığı değer iken maksimum değer,
dirençtir. Gerilim (ya da potansiyel fark) bir elektrik dalganın bir yarım periyotta aldığı en yüksek değerdir.
yükünü bir noktadan başka noktaya hareket Etkin değer bir direnç üzerinde alternatif akımda
ettirebilmek için gerekli enerji miktarı olarak harcanan gücün, aynı direnç üzerinde doğru akımda
tanımlanır. Direnç ise elektrik akımına karşı gösterilen harcanan güce eşitlenmesi ile bulunan alternatif akım
zorluktur. Birim zamanda yapılan işe ya da harcanan değeridir. Alternatif akım ile ilgili kullanılan ifadelerde
enerjiye güç denir. Elektrikte gücün birimi watt’tır. İş, aksi belirtilmedikçe alternatif akımın etkin değerinden
genel itibariyle iş yapabilme yeteneği olarak söz edildiği anlaşılmalıdır. Osilaskop dışındaki ölçü
tanımlanır. Elektrikte işin birimi Wh’dir. aletleri alternatif akımın etkin değerini ölçer.
Elektrik elektronik devrelerde kısa devre ve açık Çok fazlı AC bir kaynak ile iki, üç ya da daha
devre çok önemli arıza sebepleridir. Bir elektrik ya da fazla yük aynı anda beslenebilir. Bu durumda, her yüke
elektronik devreden geçen akımın devre elemanlarını uygulanan gerilim ve frekans aynı olup gerilimler
dolaşmak yerine dirençsiz yoldan geçmesine kısa devre arasında belirli ve eşit faz farkı bulunur. Bu tür
denir. Devre elemanlarının arızalanması neticesinde sistemlere çok fazlı sistemlerdendir. Özellikle maliyet
kısa devre olabileceği gibi yalıtımı bozulan iletkenlerin ve verim yönünden çok fazlı sistemlerin tek fazlı
birbirine değmesi de kısa devreye sebep olabilir. Kısa sistemlere göre birtakım üstünlükleri vardır. Şehir
devre olan koldan yüksek akım geçer. Bu da devrenin şebekelerinin ana trafolarında elektrik üç fazlı iken ev
ya da devre elemanlarının arızalanmasına neden olur. aletleri tek fazlı alternatif gerilim ile çalıştığından
Kısa devre durumunda koruma elemanı olmayan devre evlere tek fazlı gerilim verilmektedir. Sanayide
ya da şebekelerde yangın çıkması olası tehlikelerden kullanılan motor ve makinalar çoğunlukla üç fazlı
biridir. alternatif gerilim ile çalışmaktadır. Bu kapsamda tek
Açık devre durumunda açık devre olan koldan faz ve üç faz kavramlarının bilinmesi önemlidir.
akıma kışı olmaz. İletkenlerin kopması, temas Ohm Kanunu ile Kirchhoff’un Akım ve Gerilim
etmemesi ya da devre kartlarının üzerinde bulunan ve Kanunları devre analizinin temelidir. Ohm Kanunu ile
enerji iletimi sağlayan bakır yolların kazınması (ya da bu kanuna uyan omik yükler üzerine düşen gerilim ve
kalkması) durumlarında açık devre meydana gelir. üzerinden geçen akım hesaplanabilir. Benzer şekilde
Bunun dışında devrede bulunan elemanlar da açık Kirchhoff’un Akım ve Gerilim Kanunları kullanılarak
devre olabilir. Belirgin bir arıza ya da devrenin istenen bir devre ile ilgili olarak akım, gerilim gibi temel
işlevi istenen şekilde yerine getirmemesi neticesinde elektriksel büyüklükler hesaplanabilir. Bir elektrik-
devrede açık ya da kısa devre olmasından şüphe elektronik devrede hesaplama sonuçları ile ölçüm
duyulmalıdır. Açık ve kısa devre durumları, ölçüm sonuçları karşılaştırılarak arıza tespit edilebilir.
sonuçları ile hesaplama sonuçlarının karşılaştırılması
1. Özdirenci 5 ohm-m olan iletkenin 4. Kısa devre ile ilgili olarak aşağıdakilerden
uzunluğu 100 m, kesit alanı 0.02 mm2’dir. hangisi doğrudur?
Bu iletkenin direnci kaç kΩ’dur? a. Devrede tellerden biri koparsa kısa devre
a. 10 kΩ oluşur.
b. 15 kΩ b. Devrede tellerden birine konulan anahtar
c. 20 kΩ açılır ve uzun süre beklenir ise kısa devre
d. 25 kΩ oluşur.
e. 30 kΩ c. Yalıtkan kaplamalarının özelliğini
kaybetmesinden ötürü iletkenler birbirine
2. Statik elektrik ile ilgili olarak değerse kısa devre oluşur.
aşağıdakilerden hangisi söylenemez? d. Devreye ilave direnç eklenirse kısa devre
a. Statik elektrik arkının olduğu yerde, yanıcı, oluşur.
parlayıcı veya patlayıcı bir ortam varsa, e. Devreye sigorta eklenirse kısa devre
büyük patlama ve yangın olayları meydana oluşur.
gelebilir.
b. Boyahane ortamında tabancadan çıkan 5. AC ve DC ile ilgili verilen ifadelerden
yanıcı ve parlayıcı boya-hava karışımı ve hangisi doğrudur?
deşarj arkı bu karışımı kolaylıkla a. Elektrikli ev aletleri DC ile çalışır.
tutuşturabilir. b. DC akımın bir frekansı vardır.
c. Hafif ve iletken olmayan malzemelerin c. Şebeke elektriği DC’dir.
işlendiği veya kullanıldığı basım işleri ve d. Akümülatör AC üretir.
benzeri çalışmalarda statik elektrik yükü e. AC aynı değerde ve aynı yönde akmaz.
birikmesi, tabakaların birbirlerine
yapışmasına veya ayrılmasına neden 6. Direnci 25Ω ve üzerinde harcanan güç
olarak üretimi kötü bir şekilde 100W olan bir iletim kablosundan geçen
etkileyebilir. akım kaç A’dir?
d. Statik elektrik, hassas elektrik alet ve a. 1 A
cihazların hatalı çalışmasına neden olabilir. b. 2 A
e. Statik elektrik, hareketli bir tür elektrik c. 4 A
olup depolanıp; daha sonra ihtiyaç halinde d. 8 A
kolaylıkla kullanılabilir. e. 10 A
3. Sürekli olarak 10A ve 120V’ta çalışan bir 7. Şekilde verilenlere göre I akımı kaç A’dir?
fırında 8 saatte yapılan iş kaç kWh’tir? a. -2 A
a. 8.8 kWh b. -3 A
b. 9.0 kWh c. 2A
c. 9.2 kWh d. 0A
d. 9.4 kWh e. 3A
e. 9.6 kWh
2. BÖLÜM
2.1. GİRİŞ
Her elektrikli ya da elektronik cihaz çalışması için enerjiye ihtiyaç duyar ve bu enerjinin
karşılanması için güç kaynakları kullanılır. Enerji sağlamak için sürekli çalışmak, güç
kaynaklarını daha fazla arıza yapmaya açık hale getirmektedir. Bu nedenle çoğunlukla güç
kaynağı arızası görülmektedir. Güç kaynaklarının yapısında temel devre elemanları yer alır.
Temel devre elemanları aktif ve pasif devre elemanları olarak sınışandırılır. Pasif devre
elemanları; direnç, bobin ve kondansatördür. Aktif devre elemanları arasında yarı iletken yapılı
diyot, transistör, fet, mosfet ve tristör yer alır.
Pasif devre elemanları genel olarak AC ya da DC elektrik akımına karşı direnç özelliği
gösterir. Direnç, elektrik akımının geçişini sınırlamak için kullanıldığı gibi bu akımın yarattığı
ısı etkisinden faydalanılarak bir ısıtıcı olarak da kullanılabilir. Bobin ve kondansatör ise AC ve
DC akıma karşı direnç göstermenin yanı sıra elektrik enerjisini kısa süreli depo etmek amacıyla
kullanılır. Bobin, elektrik enerjisini manyetik enerji şeklinde depolar. Bir bobinden elektrik
akımı geçirildiğinde elektromıknatıs elde edilir. Elektromıknatısın manyetik özelliği olan
cisimleri çekme özelliğinden faydalanılarak birçok faydalı cihaz ve eleman geliştirilmiştir.
Demir yükleme işleri yapan vinçler, elektromıknatıslarla yüklerini kaldırır ayrıca kapı zili, röle
ve kontaktörün yapısını oluşturan temel elemandır. Kondansatör, elektrik enerjisini
elektrostatik enerji şeklinde depolar. Bununla birlikte, alternatif akımın doğru akıma çevrilmesi
sırasında meydana gelen gürültüleri ortadan kaldırmak için filtre elemanı olarak da kondansatör
ve bobin sıklıkla kullanılır.
Aktif devre elemanları genel olarak elektrik akımını kontrol etmek, akımı yükseltmek,
güç kazancı sağlamak amacıyla kullanılırlar. Aktif devre elemanlarından transistör, fet ve
mosfetin çalışma prensipleri farklı olmakla birlikte her üçü de devrelerde benzer amaçlarla
2.2.1. Direnç
Elektrik akımına karşı gösterilen zorluğa direnç adı verilir. Her maddenin düşük ya da
yüksek bir elektriksel direnci vardır. Birimi ohm’dur ve Ω ile gösterilir. Elektrik ve elektronik
devrelerde, akımı kontrol etmek amacıyla devre elemanı olarak üretilen dirençler kullanılır.
Dirençler R ile gösterilir.
Direnç değerleri çok küçük değerlerde olabildiği gibi (0.1 ohm gibi) çok yüksek
değerlerde de olabilir (10000000 ohm). Dirençler çeşitli güçlerde yapılır. Düşük güçler için
karbondan yapılan dirençler
kullanılırken, yüksek güçler için
krom-nikel alaşımından yapılan
telli dirençler kullanılır. Direnç
değerleri renk kodları veya rakam
ve harşerle ifade edilir. Renk
kodlamada direnç üzerinde 4, 5
ya da 6 renk bandı bulu-nur. 4
bantlı direnç renk kodlarının
anlamları ve değerleri Tablo
2.1’de verilmiştir.
Tablo 2.1. 4 Renk Direnç Renk Kodları
Örnek - 12. Üzerinde sırasıyla sarı, mor, kırmızı, gümüş renk bantları olan direncin değeri nedir?
Çözüm:
• 𝑅 = 4700 Ω
10
• 𝑇𝑜𝑙𝑒𝑟𝑎𝑛𝑠 = 4700 ∗ = 470 Ω
100
• 𝑅 = 4.7 𝑘Ω ∓ 470 Ω
Dirençlerin sağlamlık kontrolü ohmmetre ile yapılır. Ölçü aletinde elde edilen sonuç
direnç, üzerinde belirtilen değer ile karşılaştırılır. Ölçüm sonucu, direnç değerinden farklı ise
direnç arızalıdır. Ve devrede aynı güçte ve direnç değerinde yeni bir direnç kullanılmalıdır.
Soru: Renk kodu yeşil, mavi, turuncu ve altın olan direncin değerini hesaplayınız.
Devre akımını ya da gerilimini belirli bir değerde sabitlemek için kullanılan, direnç
değerinin değişmediği elemanlara “sabit direnç” denir.
Direnç değeri çeşitli fiziksel büyüklüklerin etkisi ile değişen dirençlere ortam etkili
direnç denir. Üzerine uygulanan ısı, ışık ve gerilim gibi etkilerle direnç değişimi sağlanır.
Ortam etkili dirençler üç tiptir:
• Ilık Etkili Dirençler (LDR)
• Isı Etkili Dirençler (NTC, PTC)
• Gerilim Etkili Dirençler (VDR)
LDR; değeri üzerine düşen ışık şiddeti ile ters orantılı olarak değişen dirençtir. Üzerine
düşen ışık şiddeti arttıkça LDR’nin direnci azalır, ışık şiddeti azaldıkça LDR’nin direnç değeri
artar. Şekil 2.4 (a)’da LDR için kullanılan semboller ve (b)’de örnek bir LDR görülmektedir.
NTC; ısı etkili bir direnç türüdür ve negatif katsayılı direnç anlamına gelir. NTC’nin
direnç değeri sıcaklık ile ters orantılı olarak değişir. Ortam sıcaklığı arttıkça NTC’nin direnç
değeri düşer, sıcaklık azaldıkça direnç değeri artar. Bir yangın alarm sisteminde sıcaklık belli
bir dereceye çıktığı zaman alarm üretmek veya yangını söndürmek için su püskürtücülerini
çalıştırmak veya bir odanın sıcaklığını belli bir değerde tutmak için NTC kullanılabilir. Ayrıca,
kombi sistemlerinde sıcaklık ölçüm ve kontrolü amacıyla da kullanılabilen bir elemandır.
PTC; ısı etkili bir diğer direnç türüdür ve pozitif katsayılı direnç anlamına gelir. Direnci,
bulunduğu ortam sıcaklığı ile doğru orantılı olarak değişir. Ortam sıcaklığı arttıkça PTC’nin
direnci artar, ortam sıcaklığı azaldıkça direnci düşer. AC motorlarda iki faza kalma ya da aşırı
yüklenme nedeniyle oluşacak ısı motor sargılarının yalıtımlarının bozulmasına ve hatta
yangınla sonuçlanabilecek arızalara neden olabilir. Bunu önlemek için motor koruma rölelerine
PTC takılır. Şekil 2.5’de NTC ve PTC sembolleri ile örnek NTC ve PTC görülmektedir.
VDR (Varistör); uçlarına uygulanan gerilimle direnç değeri ters orantılı olarak değişen
devre elemanıdır. Genellikle güç kaynaklarında besleme gerilimi uçlarına paralel bağlanır ve
gerilimin aşırı yükselmesinden kaynaklanacak arızanın, güç kaynağı içerisinde diğer bölümleri
etkilemesini önlemek amacıyla kullanılır. Gerilim değeri arttığında direnci hızla azalır, buna
bağlı olarak üzerinden geçen akım artar ve devreyi koruyan sigortanın atmasını sağlar. Bu
şekilde devreyi yüksek gerilimden korur. Şekil 2.6’da VDR sembolü görülmektedir.
2.2.2. Kondansatör
Kondansatör, iki iletken levha arasına yalıtkan bir madde (dielektrik madde) konmasıyla
elde edilen ve elektrik enerjisini kısa süreli depo etmeye yarayan bir dev-re elemanıdır. Şekil
2.7’de kondansatör sembolü ve örnek kondansatör görülmektedir. Kondansatörün
yüklenebilme özelliğine kapasite (sığa) denir ve C ile gösterilir. Kapasite değerinin birimi
Farad’dır. 1 Farad’lık kapasite değeri oldukça yük-sek bir değerdir bu yüzden genellikle
Farad’ın askatları kullanılır.
Kapasite Değeri miliFarad (mF) mikroFarad (μF) nanoFarad (nF) pikoFarad (pF)
1 Farad 103 106 109 1012
devrelerinde tam doğrultulmuş doğru akımın elde edilmesinde filtre elemanı olarak
kullanılabildiği gibi, alıcı ve verici devreleri ile, osilatör devrelerin-de frekansı belirleyen temel
eleman olarak kullanılır. (Osilatör belli bir frekans, genlik ve dalga biçiminde sinyal üreten
devrelerdir).
2.2.3. Bobin
Bobin, dış yüzeyi yalıtılmış bakır iletkenlerin bir nüve üzerine sarılmasıyla elde edilir.
Bobinler elektrik enerjisini manyetik enerji olarak çok kısa süreli depo eder.
Bobinin oluşturduğu manyetik alanın kendi üzerinde oluşturduğu bu gerilime zıt EMK
denir. Bobin zıt EMK nedeniyle akımın geçişini geciktirir. Bobinlerin büyüklük değeri,
endüktans olarak adlandırılır. Bobinin sembolü L, birimi Henry (H)’dir. Henry çok büyük bir
birimdir ve uygulamada daha çok askatları kullanılır.
Endüktans Değeri miliHenry (mH) mikroHenry (μH) nanoHenry (nH) pikoHenry (pH)
1 Henry 103 106 109 1012
Bobin doğru akıma karşı bir zorluk göstermez, ancak bakır iletkenlerden yapıldığı için
doğru akımda küçük bir omik direnç ortaya çıkar. Bobinin alternatif akıma karşı göstermiş
olduğu zorluğa endüktif reaktans adı verilir. Endüktif reaktans, endüktans ve bobine uygulanan
AC gerilimin frekans değeri ile doğru orantılı olarak değişir. Bobinin endüktans değeri
LCRmetrenin endüktans ölçüm konumu ile ölçülür. Bobinler genellikle yalıtımlarının
bozulması nedeniyle kısa devre olur. Bobinlerde kısa devre tespitinde izolasyon megeri ya da
tipik bir ohmmetre kullanılır. Bobinin arızalı olması durumunda aynı ya da muadili bir eleman
ile değiştirilmesi gerekir.
2.2.4. Transformatör
𝑁𝑝 𝑉𝑝 𝐼𝑠
𝑎= = =
𝑁𝑠 𝑉𝑠 𝐼𝑝
a : Dönüştürme oranı
Np : Primer sipir sayısı
Ns : Sekonder sipir sayısı
Vp : Primer gerilim değeri (Volt)
Vs : Sekonder gerilim değeri (Volt)
Ip : Primer akımı (Amper)
Is : Sekonder akımı (Amper)
Örnek - 12. Bir fazlı transformatörün primer sargılarında Np = 500 sipir bulunmaktadır. Bu
transformatörün primerine 220 V uygulandığında sekonderde 110 V ölçülmektedir.
Buna göre aşağıda istenenleri hesaplayınız.
𝑁𝑝 𝑉𝑝 𝐼𝑠 220
a) 𝑎= = = = =2
𝑁𝑠 𝑉𝑠 𝐼𝑝 110
Transformatörün sağlamlık testi giriş ve çıkış gerilimlerinin voltmetre ile ölçülmesi ile
yapılır. Örneğin transformatöre, üzerinde yazan primer gerilimi uygulandığında çıkıştan
transformatör üzerinde yazan sekonder geriliminin elde edilmesi gerekir. Aksi halde
transformatör arızalı demektir.
Aktif devre elemanları, akım ve gerilimi kontrol eden ya da seviyesini değiştiren devre
elemanlarıdır. Bu elemanlar, akım ve gerilimi kontrol ederek diğer elektriksel veya fiziksel
büyüklüklere kumanda ederler. Bunun yanında akım ya da gerilimi yükseltme işleminde de
kullanılırlar. Aktif devre elemanları yarı iletken malzemelerden yapılır. Bu devre elemanları
elektronik devrelerde tek başlarına kullanılmaz, pasif devre elemanları ile birlikte kullanılır.
Kullanılacak devrenin özelliğine göre, aktif devre elemanlarının özellikleri ve türleri de
değişmektedir. Diyot, transistör, fet, e-mosfet ve tristör yarı iletken devre elemanlarına örnek
olarak verilebilir.
Diyotlar, p ve n tipi malzemelerin belli bir ölçüde bir araya getirilmesiyle yapılan 2
katmanlı, 2 terminalli devre elemanıdır. Diyot elektrik akımını tek yönde geçirir. Genellikle
alternatif akımın doğru akıma dönüştürülmesinde kullanılır.
Fet ve e-mosfet, p ve n malzemelerinin belli bir ölçüde bir araya getirilmesiyle yapılan 3
terminalli, gerilim kontrollü devre elemanlarıdır. Anahtarlama elemanı olarak yaygın bir
şekilde kullanılmaktadır. Anahtarlama performansları transistörlerden daha iyidir.
Tristörler, p ve n malzemelerinin belli bir ölçüde bir araya getirilmesiyle pnpn yapısında,
3 terminalli bir devre elemanıdır. Elektrik akımının yük üzerindeki ortalama değerinin
ayarlanmasında ve daha çok düşük frekanslarda kullanılır.
Yarıiletken devre elemanları sıcaklık, ani gerilim değişimi, ani akım değişimi, yüksek
gerilim gibi durumlarda kontrol dışı iletime geçebilir. Elemanların katalog bilgileri dikkatlice
incelenmeli ve yarı iletkenin kontrol dışı iletime geçmesini önlemek için gerekli tedbirler
alınmalıdır.
Entegre devreler, aktif ve pasif elemanlarla yapılan, kullanımı ve çalışma biçimi özel olan
devre elemanlarıdır. Boyutları küçük olmasına rağmen karmaşık yapıda ve fonksiyoneldirler.
2.3.1. Diyot
Diyot, p ve n tipi yarı iletken malzemelerin yan yana birleştirilmesiyle elde edilen bir
devre elemanı olup, elektrik akımını tek yönde geçirir. Bir yöndeki dirençleri ihmal edilebilecek
kadar küçük, diğer yöndeki dirençleri ise çok büyüktür. Direncin küçük olduğu yöne “doğru
yön” veya “iletim yönü”, büyük olduğu yöne “ters yön ”veya “tıkama yönü” denir. Diyodun
terminalleri anot (A) ve katot (K) olarak isimlendirilir. Diyodun anoduna, gerilim kaynağının
pozitif (+) kutbu, katoduna kaynağın negatif (-) kutbu gelecek şekilde gerilim uygulandığında
diyot doğru yönde kutuplanmış olur ve diyot iletime geçer. Diyodun ileri yönde akım geçirmeye
başladığı andaki gerilim değerine diyodun “eşik gerilimi” adı verilir. Diyodun anoduna gerilim
kaynağının (-) kutbu, katoduna gerilim kaynağının (+) kutbu bağlandığında diyoda ters gerilim
uygulanmış olur. Bu durumda diyot belli bir değere kadar direnç gösterir. Ancak uygulanan bu
ters gerilim çok yükseltilirse diyot delinir ve içinden yüksek miktarda akım geçer. Bu noktaya
diyodun “kırılma gerilimi (ters dayanma gerilimi)” denir. Kırılma gerilimi kataloglarda PIV,
PRV veya V(BR) ile gösterilir. Doğru polarma altında diyodun iletime geçebilmesi için gerekli
voltaj değeri silisyumdan yapılmış diyotlar için 0.7 Volt, germanyumdan yapılmış diyotlar için
ise 0.3 Volt’tur. Şekil 2.12 (a)’da diyot sembolüne dikkatle bakılırsa bir oka benzediği
görülmektedir, ok yönü aynı zamanda diyottan geçen akım yönünü işaret etmektedir. Şekil 2.12
(b)’de beyaz bantlı taraf katot, diğer taraf ise anottur. Diyotlar kutuplu olduğundan devreye
montajı sırasında diyodun bağlantı yönüne dikkat edilmelidir.
Diyodun elektrik akımını tek yönde geçirmesi, yönü sürekli değişen alternatif akımın
doğrultulmasında sıklıkla kullanılan bir eleman olmasını sağlar. Bu diyotlara “doğrultucu
diyot” denir. Bu diyotların doğrultma işlemini gerçekleştirmesi belli koşullar altında geçerlidir.
Bu koşullar üretici firmanın yayınlamış olduğu diyot kataloglarında belirtilmiştir. Örneğin
1N4002 diyodunun üretici firma kataloğunda belirtilen ters dayanma gerilimi 100V’ tur.
Geçirebileceği maksimum akım 1A’dir. Şebeke gerilimi olan 220V etkin değerli gerilimin
doğrultulmasında bu diyot kullanılamaz. Bu doğrultma işlemini gerçekleştirmek için katalog
akım değeri 1A, ters dayanma gerilimi 1000V olan 1N4007 diyodu kullanılabilir.
Diyotlar; fet, mosfet gibi yarı iletken devre elemanlarını ve entegreleri korumak amacıyla
üretim sırasında söz konusu elemanların içine yerleştirilmektedir.
Işığa bağlı olarak iletime geçen diyotlardır. Foto diyotlar ters gerilim
altında çalışır. Birleşim yüzeyine ışık düştüğünde foto diyot iletken hale gelir.
Foto diyotlar en basit ve yaygın olarak, uzaktan kumanda sistemlerinde alıcı
eleman olarak kullanılır. Örnek olarak; televizyon, uydu alıcısı veya müzik setlerinin kumanda
alıcıları verilebilir.
İnternetten BY398 kodlu diyotun data sheetini indirerek katalog değerlerini inceleyiniz.
2.3.2. Transistör
Silisyumdan yapılmış npn transistörün beyz ucuna emitere göre daha pozitif (+0.7V’a eşit
veya biraz üzerinde) bir gerilim uygulandığında beyz ucundan çok küçük değerli bir IB akımı
geçer. Bu durumda emiter - kollektör arasındaki direnç düşer ve transistörün kollektör ucundan
emiter ucuna doğru IC akım geçişi olur. Böylece beyz akımı (IB) ile beyz akımına göre daha
büyük olan kollektör akımı (IC) kontrol edilir.
Silisyumdan yapılmış pnp transistörün beyz ucuna emitere göre daha negatif (-0.7V’a eşit
veya biraz üzerinde) bir gerilim uygulandığında pnp transistör iletime geçer. Böylece kollektör-
emiterden geçen akım kontrol edilmiş olur.
Transistörün iletimde olması için VBE voltaj değerinin silisyumdan yapılmış transistor
için en az 0.7 V, germanyumdan yapılmış transistör için en az 0.3 V olması gerekir.
Transistörler kutupludur ve doğru şekilde monte edilmelidir. Bunun yanında transistörler
elektrostatik voltaja maruz kaldığında bozulabilir. Bu nedenle elektrostatik deşarj (ESD) için
gerekli önlemler alınmalıdır. Transistörlerin bacak diyagramları (pin out) üreticiden üreticiye
farklılık gösterebilir. Her zaman en iyi yol transistörün katalog bilgilerine (datasheet)
bakmaktır. Transistörler çalışmaları sırasında ısınırlar, aşırı ısı sebebiyle bozulmamaları için
soğutulmaları gereklidir. Soğutucu olarak genellikle geniş yüzeyli alüminyum metaller
kullanılır. Metal ile transistor arasına ısı transferini daha kolay yapabilmek için termal macun
sürülebilir. Alüminyum metalin transistörü daha iyi soğutmasını sağlamak için üzerine bir
elektrikli fan da konabilir. Bilgisayarlarda mikroişlemcilerin soğutulmasında bu tür bir teknik
uzun yıllardır kullanılmaktadır. Transistörler genellikle güç ve frekans değerlerine göre
sınışandırılmaktadır. Devrelerde kullanım alanına göre uygun transistor seçimi yapılmalıdır.
Alan etkili transistörler, elektrik alanı prensiplerine göre çalışır ve kısaca FET (Field
Effect Transistor) olarak isimlendirilir. FET; yüksek giriş empedansına sahip, gerilim kontrollü
bir elemandır. Fetler p ve n tipi malzemelerin belli ölçüde birleşiminden oluşur ve gate (kapı,
geçit), drain (oluk, akaç), source (kaynak) olmak üzere üç terminali bulunur. Bu terminaller
sırasıyla G, D ve S harşeri ile gösterilir. Fet ile transistör terminalleri karşılaştırıldığında, drain
terminali kollektöre, source terminali emitere, gate terminali beyze benzerlik gösterir. Fet’ler;
n-kanallı fet ve p-kanallı fet olmak üzere iki tipte imal edilir. Şekil 2.16’da n-kanal ve p-kanal
FET sembolleri görülmektedir. Fetler, transistörlerin
kullanıldığı yerlerde kullanılabilir. Şekil 2.17’de N-
kanallı FET’in içyapısı görülmektedir.
Fet’lerin çalışması kısaca şu şekildedir: G-S arasına uygulanan ters gerilime bağlı olarak
D-S arasından geçen akımın değeri değişir. Uygulanan ters gerilim değeri arttıkça yalıtkan
bölge genişler ve bu genişleme D-S yönündeki drain akımını(ID) belli bir değerden sonra sıfıra
düşürür. ID akımını sıfıra düşüren ters VGS voltajı Vp (pinchoff) gerilimine mutlak değer olarak
eşittir. Katalogların çoğunda sadece VGS(off) değeri verilir. Sonuç olarak n kanalının direnci
ve kanaldan geçen akım (ID), VGS ile
VDS’nin bir fonksiyonudur. VGS= 0Viken
geçen IDSS akımı fet’in maksimum akımıdır.
IDSS akımı fet’in önemli bir parametresidir. Bu
şekilde bir fet’te G-S arasına uygulanan voltaj
değişimi ile ID akımı kontrol edilmiş olur.
Fetler özellikle yüksek frekanslı alıcı verici devrelerinde yaygın olarak kullanılır. Fetler
ayrıca çok küçük sinyallerin ölçülmesinde de kullanılmaktadır.
2.3.2.2. Mosfet
MOSFET, metal oksit alan etkili transistör (metal oxide field effect transistor) olup, gate
(G), drain (D) ve source (S) olmak üzere üç terminali bulunur. FET’lerde G terminali ile kanal
arasında bir yalıtım yapılmamıştır. Mosfet’lerde ise G terminali ile kanal arası yalıtılmıştır.
Kanal ayarlamalı mosfet (D-Mosfet, Depletion Mosfet)ve kanal oluşturmalı mosfet (E-Mosfet,
Enhancement Mosfet) olmak üzere 2 türü vardır. D-Mosfet, fet’lerle benzerlik gösterdiği için
bu bölümde sadece E-Mosfet anlatılmıştır. Şekil 2.18’de MOSFET içyapısı ile p-kanal ve n-
kanal MOSFET sem-bolleri görülmektedir.
E-Mosfet’te fiziksel bir kanal yoktur. N kanal E-Mosfet ‘in iletime geçmesi için G ile D
(+), S ise (-) polaritede olmalıdır. P kanal E-Mosfet’te ise G ile D (-), S ise(+) polaritede
olmalıdır. N kanal E-Mosfet’te eşik geriliminin altındaki değerde (Vth) bir kanal oluşmaz. VGS
gerilimi VGS (th) eşik gerilimine ulaşana kadar ID akımı sıfırdır. Eşik geriliminin üzerine
çıkıldığında ID akımı akmaya başlar. G-S arasındaki gerilim daha da arttırıldığında kanala daha
çok elektron çekilir ve kanalın iletkenliği artar.
2.3.2.3. Tristör
Tristörler normal diyotlarda olduğu gibi kendiliğinden iletime geçmezler, bir tetikleme
sinyali aldıklarında iletime geçerler. Şekil 2.20’de tristör içyapısı görülmektedir. Tristörün anot
terminaline (+), katot terminaline de (-) gerilim uygulandığında tristörden
herhangi bir akım geçişi olmaz ve tristör yalıtımdadır. Tristörün gate ve katot
terminallerine doğru yönde küçük bir gate gerilimi (tetikleme gerilimi)
uygulandığında tristör iletken hale gelir ve anot ile katot arasında akım geçişi
sağlanır. Bu duruma tristörün iletim durumu adı verilir. Tristör bir kere iletime
geçtikten sonra gate gerilimi kesilse dahi anot ile katot arasından akım geçmeye
devam eder. Tristörün anot ve katot uçlarına ters polaritede gerilim uygulayarak
tristör kesime götürülebilir.
Tristörü doğru akımda kullanırken kesime götürebilmek için anottan geçen akımın kısa
bir süreliğine tutma akımının altına düşürülmesi gerekir. Bunun için özel “kesime götürme
devreleri” kullanılır. Tristör, alternatif akımda kullanıldığında kendiliğinden kesime gider.
Çünkü her alternansta tristör uçlarına uygulanacak gerilimin polaritesi değişir. Anoda (-)
gerilim, katoda (+) gerilim uygulanan alternansta tristör ters polarize edilmiş olur ve tristör
kesime gider. Diğer alternansta anoda (+) katoda (-) gerilim gelir ve bu durumda gate
terminaline tetikleme verildiği takdirde tristör tekrar iletime geçer.
Tristör, kontrollü bir doğrultma elemanı olarak kullanılabileceği gibi yük üzerine düşen
gerilimin ortalama değerinin ayarlanmasında da kullanılır. Tristör bu ayar işlemini gate ucuna
verilecek tetiklemenin zamanının ayarlanmasıyla yapar. Örneğin doğru akım motorlarının hız
ayarının yapılmasında tristör kullanılır.
Tristör diyottan farklı olarak gücü belli oranda yüke aktararak güç
kontrolü yapılmasına izin vermesine rağmen, kesime götürülmesi karmaşık ve
pahalı olmasından dolayı yerini daha çok GTO (Gate Turn Off Thrystor) adı
verilen yarı iletkene bırakmıştır. Şekil 2.21’de GTO sembolü görülmektedir.
Her elektronik cihaz çalışması için enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerjinin karşılanması için
güç kaynakları kullanılır. Elektronik cihazların güç ihtiyaçlarının karşılanması yarı iletken
temelli güç elemanları ile sağlanmaktadır. Enerji sağlamak için sürekli çalışmak, güç
kaynaklarını daha fazla arıza yapmaya açık hale getirmektedir. Elektronik cihazlarda güç
kaynakları bağımsız olabileceği gibi cihaz üzerinde tümleşik halde bulunabilir. Elektronik
cihazların arızaları çoğunlukla güç kaynakları ya da cihaz ile tümleşik haldeki besleme
devrelerinden kaynaklanmaktadır.
Bütün elektronik cihazlar (radyo, teyp, televizyon, bilgisayar vb. gibi) çalışmak için bir
DC enerjiye gereksinim duyarlar. DC enerji, pratik olarak pil veya akülerden elde edilir. Bu
oldukça pahalı bir çözümdür. DC enerji elde etmenin diğer bir alternatifi ise şehir şebekesinden
alınan AC gerilimi kullanmaktır. Şebekeden alınan AC formdaki sinüsoidal gerilim, DC
gerilime dönüştürülür. Dönüştürme işlemi için DC güç kaynakları kullanılır.
Temel bir DC güç kaynağının blok şeması Şekil 2.22’de görülmektedir. Sistem;
doğrultucu (rectifier), Filtre (filter) ve regülatör (regulator) devrelerinden oluşmaktadır. Sistem
girişine uygulanan AC gerilim; sistem çıkışında doğrultulmuş dc gerilim olarak alınmaktadır.
Sistem girişine uygulanan AC gerilim (şehir şebeke gerilimi), önce bir transformatör ile
istenilen gerilim değerine dönüştürülür ve doğrultmaç devreleri kullanılarak doğrultulur.
Tamir edilecek cihazın servis kitapçıkları varsa öncelikle bu kitapçıkta bulunan arıza
kodlarına karşılık gelen talimatlar uygulanmalıdır. Arızanın tespiti için gerilim ve sinyal test
noktaları kart üzerinde takip edilerek gerekli ölçümler yapılmalıdır. Servis kitapçığı yoksa
geleneksel metotlar ile arıza analizi yapılmalıdır.
Elektronik bir güç kaynağının arızalanması durumunda aşağıdaki ölçüm sırasının takip
edilmesi arızanın kaynağına daha çabuk ulaşmayı sağlar.
1. Devre çıkış gerilimi bir voltmetre ile ölçülür, istenen gerilim değeri okunmuyorsa güç
kaynağının içindeki giriş sigortası ve güç kaynağına gelen enerji kabloları kontrol
edilir.
2. Güç kaynağı PCB kartı temiz ve metal olmayan bir tezgâh üzerine alınarak kart, nem
ve tozdan arındırılmalıdır. Bunun için fırça, hava ve uygun kimyasallar kullanılabilir.
Kart üzerindeki devre elemanlarında fiziksel bozukluk olup olmadığı gözle kontrol
edilir. Kopuk hat, yanmış devre elemanı, şişmiş kondansatör veya entegreler üzerinde
oyuk bunlara örnek olabilir.
3. Transformatörün çıkış gerilimi üretip üretmediği ölçülür.
4. Varsa kart üzerindeki koruyucu devre elemanı olan sigorta ve/veya VDR elemanı
kontrol edilir.
5. Aktif devre elemanları yerinden sökülerek sağlamlık kontrolleri yapılır.
6. Pasif devre elemanları kontrol edilir.
Yukarıdaki aşamaların herhangi birinde arıza tespit edilebilir. Arıza tespit edildiğinde
gerekli onarım işlemleri ile testler yapıldıktan sonra bu aşamada arıza arama işlemi
sonlandırılabilir. Ancak kimi durumlarda birden fazla arıza sebebi olabilir. Bu durumun da
dikkate alınması gerekir.
ÖZET
Elektronik devre elemanları aktif ve pasif olmak olarak drain-source arası iletkenliği ayarlanabilen bir
üzere iki gruba ayrılır. Direnç, bobin ve kondansatör yarı iletken elemanıdır. E-Mosfetin (drain-source)
pasif devre elemanlarıdır. iletkenliği ise gate’e uygulanan gerilimin yarattığı
Direnç elektrik akımını sınırlamak, bobin ve kapasitif etkiyle sağlanır. Her üç devre elemanı da
kondansatör ise elektrik enerjisini kısa süreli elektronik devrelerde iki amaç için kullanılır.
depolamak için kullanılır. Pasif devre elemanlarından Bunlardan ilki, kontrol ucuna uygulanan sinyalle
ortam etkili dirençler elektrik/elektronik devrelerde anahtarlama işlemi yapmak diğeri ise uygulanan sinyali
yaygın olarak kullanılır. Ortam etkili dirençler LDR, yükseltmektir. Mosfet yüksek güçlü anahtarlama
NTC, PTC ve VDR’dir. LDR’nin direnci, üzerine devrelerinde transistörlere göre daha verimli çalışır.
düşen ışık şiddetiyle ters orantılı olarak değişir. NTC Tristörün anoduna pozitif gerilim, katoduna
bulunduğu ortam ısısıyla direnci ters orantılı değişen negatif gerilim gate ucuna da pozitif bir gerilim
devre elemanıdır. PTC ise bulunduğu ortam ısısıyla uygulandığında iletime geçer. Tristör, tetiklenme
direnç değeri doğru orantılı değişen devre elemanıdır. açısına göre iletim durumu ayarlanan bir devre
VDR’nin direnci ise uçlarına uygulanan gerilimle ters elemanıdır. Kontrollü doğrultucularda çıkış geriliminin
orantılı olarak değişir. ortalama değerinin ayarlanması; tristörler yardımıyla
Diyot, transistör, tristör, fet, mosfet gibi yapılır.
elemanlar aktif devre elemanlarıdır. Bu elemanlar Aktif devre elemanları enerji transferi ya da
devrelerde; kontrollü elektronik anahtar, doğrultucu ya dönüşümünü sağladıkları için devrelerde fazla
da yükselteç olarak kullanılır. ısınabilirler. Çalışmaları sırasında üzerlerinde oluşan
Aktif elemanlar elektronik devrelerde en çok fazla ısının yarı iletkenlere zarar vermemesi için
arıza yapan elemanlardır. Bu nedenle bu elemanların soğutulmaları gereklidir. Yeterince soğutulmazlarsa
çalışma prensipleri ve çalışmalarının iyi bilinmesi çabuk arızalanırlar.
bakım, arıza ve onarımın daha etkin ve kolay Aktif ve pasif devre elemanlarının birlikte
yapılmasını sağlar. Aktif devre elemanlarından diyot kullanılmasıyla elektronik devreler imal edilir. Birbiri
elektrik akımını bir yönde geçirir. Transistor akım ile bağlantıları rastgele olmayıp değerleri devrenin
kontrollü devre elemanı iken fet ve mosfet ise gerilim kullanım amacına göre hesaplanır. Aktif devre
kontrollü devre elemanlarıdır. Transistörün iletime elemanlarının akım, gerilim, güç, anahtarlama
(kollektör-emiter arası iletkenliği sağlamak) geçmesi frekansları gibi bilgilerine kataloglarından ulaşılabilir.
için beyzden akım geçirmek gereklidir. Fet; gate-
source arasına uygulanan ters gerilim miktarına bağlı
3. BÖLÜM
ÖLÇÜ ALETLERİ
Ölçme, bugün gündelik hayatımızda çokça kullandığımız bir işlem olup uzunluğu metre,
ağırlığı kilogram, sıcaklığı santigrat ve sıvı hacimlerini litre ile ölçmekteyiz. Herhangi bir
uzunluk miktarı ölçülürken dünyada herkes tarafından kabul edilen 1 metrelik uzunluğun
ölçülecek uzunluk içerisinde ne kadar bulunduğunun karşılaştırılması yapılır. Diğer tüm ölçme
işlemlerinde mantık aynıdır. Günlük hayatta ölçüm yapmak ve herhangi bir büyüklüğü, o
büyüklüğün birimi ile karşılaştırmak işlemi ile farkında olarak veya olmadan çoğu kez
karşılaşıp ölçme yapmadan birçok işlemlerimizi sonuçlandıramamaktayız.
Alacağımız ürünü standart birimi ile karşılaştırıp miktarını ve fiyatını tespit etme ihtiyacı,
ölçme işlemini zorunlu kılan bir faktördür. Elektriksel büyüklüklerinin ölçülmesi, yani kendi
birimi ile karşılaştırmasını da zorunlu kılan faktörler mevcuttur. Bunlar: Harcanan elektrik
enerjisini ölçmek, alıcının çalışma standartlarına uygun elektriksel büyüklükler ile çalışıp
çalışmadığını kontrol ederek sürekli ve kesintisiz çalışmayı sağlamak, ölçülen elektriksel
büyüklüğün değerine göre istenmeyen durumlar için önlem almak, elektrik ve elektronik
elemanlarının sağlamlık kontrolünü yapmak, devre veya devrelerde arıza tespiti yapmak ve
enerji olup olmadığını kontrol etmek bu zorunluluğu meydana getiren faktörlerden bazılarıdır.
Fiziksel büyüklüklerin ölçülmesinde, her büyüklük için bir ölçü birimi kullanıldığı gibi,
elektriksel büyüklüklerin ölçülmesinde de elektriksel birimler kullanılır.
Yapısına göre elektriksel ölçü aletleri, kendi aralarında ikiye ayrılır. Bunlar analog ölçü
aletleri ve dijital ölçü aletleridir. Şimdi bunları sırası ile inceleyelim.
Ölçtüğü değeri skala taksimatı üzerinden ibre ile gösteren ölçü aletleridir. Analog ölçü
aletleri çok değişik yapı ve skala taksimatlarına sahip olarak imal edilirler. Bu ölçü aletlerinde
değer okumak daha zor gibi görünse de analog ölçü aletleri daha hassas ölçümlere olanak
sağlarlar. Resimde bazı analog ölçü aletleri görülmektedir. Analog ölçü aletlerinin yapısı ve
kullanım şekli ilerideki konularda ayrıntılı olarak işlenecektir.
Ölçtüğü değeri dijital bir gösterge de sayılarla gösteren ölçü aletleridir. Bu ölçü
aletlerinin kullanımı kolay olup özellikleri analog ölçü aletlerine göre daha fazladır.
Günümüzde dijital ölçü aletleri ile ayarlanan değer aşıldığında sinyal alma, ölçülen
değerlerin bilgisayar ortamına taşınması ve kullanılması gibi ilave işlemler yapılabilmekte olup
yeni özellik ve nitelikler ilave edilerek geliştirilen ölçü aletleridir.
Ölçtüğü büyüklüğü kişiye çeşitli şekillerde yansıtan ölçü aletleri kendi aralarında üçe
ayrılır. Bunlar; gösteren ölçü aletleri, kaydedici ölçü aletleri, toplayıcı ölçü aletleridir.
Kulanım şekline göre ölçü aletleri taşınabilir ve pano tipi olmak üzere ikiye ayrılır.
Bu tür ölçü aletleri çoğunlukla atölye, işletme ve laboratuvar ortamlarında pratik ölçüm
yapmak amacı ile kullanılan sabit bir yere monte edilmeyen ölçü aletleridir. Bu tip ölçü aletleri
kendine ait bir kapalı kap içerisine alınmış taşınmaya uygun ölçü aletleridir. Ancak çarpma ve
darbelere karşı hassas olduklarından kullanımında gerekli özen gösterilmelidir.
Bu tür ölçü aletleri sanayide, fabrikalarda ve atölyelerde, elektriki büyüklüklerin sık sık
kontrol edilmesi istenen yerlerde kullanılır. Pano veya tablo üzerine özel montaj malzemeleri
kullanılarak sabitlenen bu ölçü aletleri dik çalışacak şekilde tasarlanır. Günlük ölçümlerde ve
deney masalarında kullanım için uygun değildir. Pano tipi ölçü aletleri sipariş edilirken
gösterme şekli ne olursa olsun 3 ayrı ölçüde imal edilirler. Bu ölçüler 72x72, 96x96, 144x144
mm şeklindir. Bu boyutlar arasında teknik olarak bir farklılık olamayıp görünüş ve okuma
kolaylığı dikkat alınarak seçim yapılır.
Elektrik elektronik alanında en çok kullanılan ölçü aletleri aşağıda belirtilmiştir. Bu ölçü
aletlerinin tamamının dijital ve analog modelleri mevcuttur. Bu ölçü aletleri ve ölçtüğü
büyüklüklere kısaca değinelim;
Ampermetre: Doğru veya alternatif akım devrelerinde alıcının çektiği akımı ölçen ölçü
aleti olup devreye seri bağlanır. Ampermetreler (A) harfi ile belirtilir.
LCRmetrenin: Elektrik devrelerinde değişik amaçlar için kullanılan ve alıcı olarak görev
yapan direnç, bobin ve kondansatörün; direnç, endüktans ve kapasite değerlerini ölçen ölçü
aletleridir. LCRmetrenin ile doğru ölçüm yapabilmek için uygun kademe seçimi yapılmalıdır.
Ölçü aletlerinin hiçbiri yüzde yüz doğru ölçüm yapamaz. Her ölçü aletinin mutlaka belirli
bir hata payı vardır. Bir ölçü aletinin yapacağı en büyük hata, imalatçı firma tarafından ölçü
aletinin üzerine yazılarak belirtilir.
Belirtilen bu hata miktarının ölçü aletinin ölçme sınırının aşılmadığı sürece geçerli olduğu
unutulmamalıdır. Ayrıca aletin kullanım frekansı, güç katsayısı, ölçülen akımın dalga şekli,
ölçüm yapılacak ortamdaki sıcaklık miktarı, ölçü aletinin kullanım şekline uygun
kullanılmaması (yatay veya dikey) aletlerin ölçme hatasını artıran faktörlerdir. Ölçme hatasının
az veya çok olması, ölçü aletinin doğruluk derecesini gösterir. Ölçü aletleri doğruluk derecesine
göre 0,1-0,2-0,5-1-1,5-2,5 olmak üzere altı sınıfa ayrılır. 0,1 ve 0,2 sınıfına dahil olan ölçü
aletlerinin hata yüzdesi az olup yaptıkları ölçümlerin doğruluğu yüksektir. 1,5 ve 2,5 sınıfına
dahil olan ölçü aletlerinde ise hata yüzdesi fazla olup yaptıkları ölçümlerin doğruluğu düşüktür.
0,5 sınıfı bir voltmetrenin son skala taksimatı 1000 volttur. Bu ölçü aletinin yapabileceği
en büyük ölçüm hatasını bulacak olursak:
%0,5x1000=0,005x1000=5 volt
yani 0,5 sınıfı, bu ölçü aletinin 1000 volt değerinden 5 volta kadar fazla ya da 5 volta kadar az
bir değer gösterebileceğini ifade eder.
3.4.2. Duyarlılık
Ölçü aletinde ölçülen büyüklüğün çok küçük değişimlerinin skala veya göstergede ifade
edilebilmesidir. Bütün ölçü aletlerinin kadran taksimatları eşit aralıklı değildir. Kadran
taksimatları eşit aralıklı olan ölçü aletlerinde duyarlılık aynıdır. Yani herhangi bir ölçüm
değerinde ibre skala taksimatının başında da sonunda da aynı oranda sapar. Dijital ölçü
aletlerinde duyarlılık, 380,1 volt yerine 380,18 volt olarak ifade eden ölçü aleti daha hassastır.
Çünkü daha küçük büyüklük değişimlerini ifade edebilmektedir.
3.4.3. Sabite
Sabite, ölçme sınırı değerinin skala taksimatındaki bölüntü sayısına oranıdır. Skala
taksimatı eşit aralıklı (lineer) olan ölçü aletlerinde bu oran sabit olup skala taksimatı eşit aralıklı
olmayan (logaritmik) ölçü aletlerinde bu oran sabit değildir.
Sabite:
K= Aletin ölçme sınırı/ Alet skalasındaki bölüntü sayısı olarak ifade edilir.
Bir ölçü aletinin skala taksimatında gösterdiği en son değere, yani ölçebileceği en büyük
değere ölçme sınırı denir.
Bir ölçü aletinin skalasında gösterdiği en küçük değer ile en büyük değer arasında kalan
kısım ölçü aletinin ölçme alanını verir. Örneğin, bir ampermetrenin skala taksimatındaki en
küçük değer sıfır, en büyük değer 5 A ise bu ampermetrenin ölçme alanı (0 - 5 A) olarak ifade
edilir. Bir voltmetrenin skala taksimatındaki en küçük değer -10 mV en büyük değer +10 mV
ise bu voltmetrenin ölçme alanı (-10 + 10 mV ) olarak ifade edilir.
Ölçü aletinin ölçme sınırına kadar sapma yapması durumunda kendisi için harcadığı
enerji miktarıdır. Bu enerji miktarı analog ölçü aletinin az ya da çok sapmasına göre değişir.
Analog ölçü aletleri ölçüm için bağlantı yapılan noktadan enerji sağlarken dijital ölçü aletleri
güç sarfiyatını kendi içerisinde bulunan pilden sağlarlar, şebekeden beslenen dijital ölçü
aletlerinde (pano tipi) ise sarfiyat ölçülen değere göre değişmez, sabittir.
elektriksel büyüklüğün ölçümü yapılmadan önce doğru ve uygun ölçü aleti seçilmelidir. Seçim
yapılırken aşağıda belirtilen özellikler ve ölçülecek büyüklük ve ölçü aleti için uygun olmalıdır.
• Ölçü aleti, ölçüm yapılacak elektrik enerjisi çeşidine uygun olmalıdır. (AC-DC) Ölçü
aleti hem AC hem DC’ de ölçüm yapabiliyorsa mutlaka doğru kısım seçilmelidir.
• Ölçü aletinin ölçme sınırı ve ölçme alanı ölçülecek büyüklüğe uygun olmalıdır.
• Hiçbir koşul altında ölçü aleti ile ölçme sınırını aşan ölçüm yapılmamalıdır. Bu hem
ölçü aleti hem de ölçüm yapan için sakıncalar oluşturabilir.
• Ölçüme başlamadan önce, ölçü aleti kademe seçimi gerektiriyorsa mutlaka yapılmalıdır.
Aksi takdirde kademe seçiminin yanlış yapılmasından kaynaklanan arızalar ile
karşılaşılabilir.
• Ölçü aletinin hassasiyeti yapılacak ölçüme uygun olmalıdır. Örneğin; bir transistörün
çekeceği akım ölçülürken kullanılan ampermetre ile bir elektrik motorunun çektiği akım
ölçülürken kullanılacak ölçü aletinin sahip olması gereken hassasiyet farklıdır.
Analog ölçü aletlerinin tanımından daha önce bahsetmiştik, şimdi bu ölçü aletlerinin ortak
özelliklerine ve yapılarına değinelim.
Analog ölçü aletlerinin çok çeşitli yapı ve çalışma prensibine sahip olanları bulunmakla
birlikte bunların hepsinde de ortak olan özellikler bulunmaktadır.
Ölçü aleti devreye bağlandığında aletin ibresi bulunduğu yerden ileriye doğru sapar.
Sapmayı gerçekleştiren bu kuvvete çalıştırma kuvveti denir. Saptırma kuvvetini elektrik akımı
meydana getirir. Saptırma kuvveti, ölçü aletinin ibresini skala taksimatı üzerinde hareket ettiren
kuvvettir. Çalıştırma kuvveti, ölçü aletinin hareketli kısmında meydana gelen sürtünme
kuvvetini yenip ölçüm miktarına göre skalada gerekli sapmayı gerçekleştirecek kadar olmalıdır.
Bu yüzden ölçü aletinin hareketli mekanizmasındaki sürtünme kuvveti çok az olmalıdır.
Saptırma kuvveti, aletin hareketli kısmının ağırlığı ile doğru orantılıdır. Ölçü aleti ne kadar
küçük ise çalıştırma kuvvetini meydana getirecek akım miktarı o kadar azalır.
Çalıştırma kuvvetine karşı koyan başka bir kuvvet bulunmazsa herhangi bir değer
ölçüldüğünde meydana gelecek çalıştırma kuvveti sürtünmeyi yendikten sonra ibrenin sona
kadar sapmasına neden olur. Bu sebepten dolayı ölçü aletlerinde kontrol kuvveti ile çalıştırma
kuvveti sınırlandırılır. Çalıştırma ve kontrol kuvvetinin birbirine eşit olduğu anda ibre, ölçülen
değerin ifade edildiği noktada durmuş olur. Ölçü aletlerinde kontrol kuvveti iki şekilde sağlanır.
Yay ile Kontrol Kuvveti: Genel olarak spiral şeklinde sarılmış yaylar kullanılır. Spiral
yayın bir ucu hareketli kısma; bir ucu ise sabit kısma tutturulur. Çalıştırma kuvvetinin etkisi ile
hareketli kısım dönünce yay kurulur ve yayın sıkışması ile meydana gelen kuvvet ibreyi frenler,
aynı zamanda yayda meydana gelen bu kuvvet ölçme işlemi tamamlandığında ibrenin sıfıra
dönmesini sağlar. Kontrol yayları ibrenin dönme yönüne ters olacak şekilde monte edilirler.
Karşı Ağırlık ile Kontrol Kuvveti: Ölçü aletlerinin bazılarında kontrol kuvveti küçük
ağırlıklar ile sağlanır. Bu ağırlıklar genellikle ibrenin arka kısmına doğru ve birbirine dik
gelecek şekilde yerleştirilir. İbre sıfır konumunda iken ağırlıkların hiçbir etkisi yoktur,
çalıştırma kuvveti ile ibre saptığında denge noktası değişen ağırlıklar kontrol kuvveti görevi
yaparlar. Bu teknikte kontrol kuvveti sapma açısı ile doğru orantılı olduğundan sapma az iken
kontrol kuvveti az, sapma çok iken kontrol kuvveti çoktur. Bu yüzden logaritmik skala
taksimatına sahip ölçü aletlerinde daha çok kullanılır. Bu ağırlıklar vidalı yapılarak kalibrasyon
için ağırlıkların açılarının ayarlanması ve ölçü aletlerinde meydana gelen ölçme hatalarının
azaltılması sağlanır.
Herhangi bir elektriksel büyüklük ölçüldüğünde ölçü aletinin ibresi meydana gelen
çalıştırma kuvveti etkisi ile sapar. Bu esnada meydana gelen kontrol kuvveti bu sapmayı
engellemek için devreye girdiğinden, ibre bir süre bu iki kuvvet arasında gidip gelir. Bu durum
ibrenin salınım yaparak ölçme süresinin uzamasına ve zaman kaybına neden olur.
Bunun önüne geçmek için ölçü aletlerinde ibreyi frenleyen ve salınım yapmasını önleyen
amortisör kuvvetleri oluşturulur. Amortisör kuvveti ibre hareket ederken kendini gösterip
hareket bittiğinde etkisi ortadan kalkan bir kuvvet olup değişik şekillerde oluşturulur.
• Havalı amortisör
• Sıvılı amortisör
• Elektromanyetik amortisör
Havalı Amortisör: Bu amortisör sisteminde ibre, bir manivela kolu ile pistona bağlıdır.
Pistonun bir ucu ölçü aletinin hareketli kısmına yani ibreye bağlanmıştır. İbrenin hareketi
pistonu hareketlendirir ve piston içerisinde sıkışarak basıncı yükselen hava ibrenin hareketine
ilave bir direnç göstererek ibre hareketini sınırlandırır. Böylece aşırı sapmayı ve salınımı önler.
Sıvılı Amortisör: Çalışma prensibi olarak havalı amortisöre benzer. Aletin miline dişli
veya kanat takılmıştır. Diskin yağ içerisinde dönmesi esnasında bir sürtünme oluşur ve ibrenin
sapma hızı yavaşlamış olur. Amortisörün güçlü olması istenirse kanatlı tipler tercih edilir. Sıvılı
amortisörün en büyük sakıncası dik kullanma mecburiyeti ve yağ sızdırma tehlikesidir.
Ölçü aleti ölçüm yapılacak noktaya bağlandığı anda, ölçülen büyüklüğün etkisi ile ölçü
aletinin hareketli kısmı ani bir hareketlenme kazanır ve çoğu zaman ibre göstermesi gereken
değerden ileriye doğru sapar. İşte bu ilk anda meydana gelen momente atalet momenti denir.
Atalet momenti, daha sonra amortisör ve kontrol kuvveti tarafından dengelenir ve ibre,
göstermesi gereken değerde kalır. İbrenin dengelendiği ve göstermesi gereken değerde kaldığı
bu kuvvet değeri de çalıştırma kuvveti olarak nitelendirilir.
Analog ölçü aletlerinin mekanik kısımları genel olarak; daimi mıknatıslılar skala
taksimatı ve ibreler, sıfır ayar vidası ve ibrelerden oluşmaktadır.
Analog ölçü aletlerinde, ölçülen büyüklüğü bir ibre ve kadran taksimatı belirler. Ölçülen
büyüklüğün miktarı kadar sapma yapan ibre, skala üzerinde bir yerde durur. İbrenin kendisinin
ya da ucundaki ince kısmının skaladaki değerle tam çakıştığı yer o andaki ölçülen büyüklüğün
değeridir. Skala levhaları genellikle alüminyum, sac, çinko veya presbant kağıttan yapılırlar ve
üzeri beyaz boya ile boyanarak okunacak değerler siyah yazı veya işaretler ile
taksimatlandırılır.
Okuma hatasını azaltmak amacı ile ibre ve skala taksimat çizgilerinin mümkün olduğu
kadar ince (0,08 mm) olması gerekir. Taksimat çizgilerinin altına şerit halinde bir ayna
yerleştirilir. Bu ayna ibrenin kendisi ile görüntüsünün üst üste getirilerek ibreye tam karşıdan
bakılmasını ve okuma hatasının azaltılmasını sağlar.
Analog ölçü aletlerinin birçoğunda tek bir skala olmasına karşılık birden fazla kademe
kullanılarak aynı büyüklüğün farklı değerlerinin veya farklı farklı büyüklüklerin ölçülmesi
sağlanır. Her skala taksimatının ölçtüğü değerler üzerine, büyüklüklerin cinsi de yanına
yazılmıştır. Analog ölçü aletlerinde ibrenin gösterdiği değer kademe anahtarının bulunduğu
konuma göre değişik çarpanlar ile çarpılır.
Analog ölçü aletlerinin skala taksimatında genellikle aşağıdaki bilgilere yer verilir:
Sıfır ayar vidası, ölçü aletinin dış muhafazasının ön cephesi üzerine konmuş olup
genellikle skala taksimatın hemen altındadır. A ayar vidasının alt ucunda ise eksantrik B pimi
mevcuttur. Bu pim, C ayar manivelasının kanallı kısmına geçirilmiş olduğundan A ayar vidasını
bir tornavida ile sağa sola çevirmekle gösterge sıfır noktasına getirilir. C ayar manivelası
döndüğü yerden izole edilmiştir. Ayar vidası ile yapılmış iyi bir ayar, mevcut gösterge
bölümleri toplamının %6-12 arasında olmalıdır.
Analog ölçü aletlerinin sıfır ayarı; ölçmeye
geçmeden önce mutlaka kontrol edilmeli,
gerekiyorsa düzeltilmelidir. Şayet aletin sıfır
ayarı, hareketli sistemin dengesizliğinden dolayı
bozulmuşsa bu hatayı, sıfır ayar vidası
düzeltmez.
Analog ölçü aletleri ile yapılan ölçümde ibre sapmasıyla ibrenin skala taksimatı üzerinde
gösterdiği değer ölçülen değerdir. Ölçülen değerin okunması sırasında okuma tekniğini
yeterince bilmemekten kaynaklanan okuma hatası yapılabilir. Ancak, günümüzde üretilen
dijital ölçü aletleri ile yapılan ölçümlerde daha kolay sonuç alınabilmekte ve okuma hatasından
kaynaklanan hatalar söz konusu olmamaktadır. Dijital ölçü aletleri, ölçtüğü değeri ayrıntılı
olarak ast ve üst katlarını belirterek sayısal olarak ölçebilmektedir. Dijital ölçü aletleri aynen
analog ölçü aletlerinde olduğu gibi tek büyüklüğü ölçmek için ampermetre, voltmetre,
wattmetre vb. şeklinde yapılmaktadır. Aynı zamanda birden fazla büyüklüğü ölçmek ve değişik
test işlemlerini yapmak için de dijital multimetreler yapılmaktadır. Dijital multimetreler ile
akım, gerilim, direnç ve endüktans ölçümlerinin yanı sıra frekans, diyot kontrol, sıcaklık,
transistör α ya da b akım kazancı vb. değerler de ölçen dijital ölçü aletleri üretilmektedir. Bu
yüzden bu ölçü aletlerine, çok sayıda büyüklük ölçtüğünden multimetre denmektedir.
Günümüzde dijital multimetrelerde ölçülecek büyüklüğe uygun kademe seçme şartı ortadan
kalkmıştır. Bu multimetreler ile akım ölçülecekse kademe anahtarı akım bölümüne
getirildiğinde multimetre mikro amper seviyesinden amper seviyesine kadar olan akım
değerlerinin hepsini kademe seçimi yapmadan ölçebilmektedir.
Analog ve dijital ölçü aletlerinin birbirlerine göre bazı avantaj ve dezavantajları vardır.
Analog ölçü aletleri ölçtüğü değeri hemen gösterirken dijital ölçü aletlerinde bu süre biraz
uzamaktadır. Analog ölçü aletlerinde özellikle küçük değerlerde kademe küçültülerek daha
hassas ölçüm yapılabilirken dijital ölçü aletlerinde hassasiyet değişmez, yani analog ölçü
aletleri ile daha hassas ölçümler yapılabilir. Analog ölçü aletlerinin yapısı basit, tamiri kolayken
dijital ölçü aletlerinin yapısı daha karmaşıktır. Buna karşılık analog ölçü aletlerinde ibrenin
gösterdiği değer ile kademe anahtarının konumuna göre hesaplama gerekebilir.
Dijital ölçü aletlerinde okuma hatası yapmak mümkün değildir. Çünkü ölçüm değeri
direkt olarak okunan değerdir. Manyetik alandan etkilenmez. Ölçme hataları analoglara göre
daha azdır.
En basit ifade ile direnç elektrik akımına karşı gösterilen zorluk olarak ifade edilebilir.
Direnci teknik olarak tanımlayacak olursak: 1 mm2 kesitinde, 106,3 cm boyunda cıva silindirin
0°C' deki direncine 1 ohm (Ω) denir. Bir elektrik devresine gerilim uygulandığında, alıcıdan
akım geçmektedir. Geçen akımı sınırlayan etken ise alıcının direncidir. Eğer iletkenin direnci
fazla ise geçen akım miktarı az, iletkenin direnci az ise geçen akım miktarı fazladır.
Direnç birimlerinin ast katları pek kullanılmamakta olup ohm ve üst katları
kullanılmaktadır. Bunlar: Ohm (Ω) < Kilo ohm (kW) < Mega ohm (MW) < Giga ohm (GW)
Bir iletkenin direnci “R” (ohm), iletkenin boyu “l “ (metre), kesiti “s” (mm²) ve iletkenin
yapıldığı malzemenin öz direnci olan “φ” (Ω.mm²/m) ya bağlıdır. Direncin, boy kesit ve öz
dirençle arasındaki bağıntıyı veren formül:
𝜑𝑥𝑙 𝑙 𝑙
R= ‘dur. Burada K = olduğundan, formül R = ohm (Ω) şeklindedir.
𝑠 𝑠 𝐾𝑥𝑠
• İletkenin boyu uzadıkça direnci de artar, boyu kısaldıkça direnci azalır. Özetle boy ile
direnç doğru orantılıdır.
• İletkenin kesiti artıkça direnci azalır, kesit azaldıkça direnç artar. Özetle kesit ile direnç
ters orantılıdır.
• Özdirenç iletkenin iletkenlik kalitesini gösterir. İletkenin yapıldığı metalin özdirenç
değeri küçük ise direnç küçük, özdirenç değeri büyük ise direnç değeri büyüktür.
Sonuç gösteriyor ki uzunluk ile direnç değeri arasında doğru orantı vardır. Kesiti ve cinsi
değişmeyen bir iletkenin uzunluğu artarsa direnç değeri artar (R1), kısalırsa direnç azalır (R2).
Boyları ve cinsleri aynı, kesitleri farklı iki iletkenin direnç değerindeki kesitlerine göre
bulunup kesitin değişimi ile direnç değerinde oluşan fark inceleyelim.
Sonuç gösteriyor ki kesit ile direnç değeri arasında ters orantı vardır. Boyu ve cinsi
değişmeyen bir iletkenin kesiti artarsa direnç değeri azalır (R1), kesit azalırsa direnç artar (R2).
Bu sonuç bize gösteriyor ki iletkenin özdirenci ile direnç değeri arasında doğru orantı
vardır. Boyu ve kesiti aynı olan iletkenlerden, özdirenci büyük olanın direnç değeri büyük (R1),
özdirenci küçük olanın direnç değeri küçüktür (R2).
Tüm iletkenlerin dirençleri sıcaklık ile belirli bir miktar değişir. Bu değişim bazı
metallerde direncin artması yönünde olurken bazı iletkenlerde de direnç değerinin azalması
yönünde olur. Direncin, sıcaklık faktöründen dolayı değişmesi büyük akım değeri ile çalışan
devrelerde çok önemli değildir. Ancak özellikle elektronik devrelerde dikkate alınmalı ve
dirençlerin sıcaklıktan dolayı değerindeki değişmeye bağlı olarak akımda da belirli bir miktar
değişiklik olduğu unutulmamalıdır.
Direnç değerini ölçen ölçü aletlerine ohmmetre denir. Daha pratik kullanım imkanı
sağlayan avometreler ile de ölçüm yapılmaktadır. Ohmmetreler yapı olarak akım ölçen, döner
bobinli ölçü aletleridir. Bu ölçü aletlerinin skalası akım değil de direnç (Ω) ölçecek şekilde
taksimatlandırılmıştır. Ohmmetreler direnç ölçmenin yanında elektrik elektronik devrelerinde
açık ve kapalı devre kontrollerinde de sıkça kullanılmaktadır.
Ohmmetreler ölçüm yapmak için mutlaka kendine ait bir enerji kaynağına ihtiyaç
duyarlar. Bu gereksinim genellikle 9 V veya 1,5 V’ luk pillerin seri bağlanması ile giderilir.
Ohmmetre veya avometreler ile kesinlikle enerji altında direnç ölçümü yapılmaz.
Ohmmetreler veya avometreler çalışan bir cihazda ölçüm yapılırken problarının ikisinin de elle
tutulmamasına dikkat edilmelidir. Bu direncin yanında vücut direncinin ölçülmesine özellikle
de büyük değerli dirençlerin ölçülmesinde, değerin yanlış belirlenmesine neden olur.
Analog ohmmetre ile ölçüme başlamadan önce sıfır ayarı yapılmalıdır. Tüm ölçü
aletlerinde olduğu gibi ohmmetreler ile ölçüm yapılırken analog
ohmmetrelerde büyüklüğün tespiti için: Kademe anahtarının
bulunduğu konum ile skaladan okunan değer çarpılarak ölçülen
büyüklüğün değeri tespit edilir. Örneğin, kademe anahtarı X100
kademesinde iken skalada okunan değer 100 ile çarpılarak ölçülen
büyüklüğün değeri bulunur. Kademe seçiminin doğru ve uygun
yapılması önemlidir. Ölçme için kademe anahtarının konumu
belirlenirken direnç değerine göre kademe tayin edildikten sonra Şekil 3.17. Avometre ile
Direnç Ölçümü
ölçme yapılır. Sapma miktarı az ise kademe küçültülür.
Tablo 3.2. Skalada Okunan Değer ve Anahtar Konumuna Göre Ölçülen Büyüklük Değeri
Dijital ohmmetrelerle ölçüm sonucunu tayin etmek daha kolaydır. Ancak, dijital
ohmmetre veya avometreler ile direnç ölçümü yapılırken hatasız bir ölçüm yapabilmek için
dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmaktadır. Günümüzde kademe anahtarı direnç ölçme
konumuna getirildikten sonra, kademe seçimi (200, 2K, 20K…2M) gerektirmeyen ölçü aletleri
bulunmaktadır. Ancak kademe seçimi gerektiren ohmmetre veya avometrelerde doğru kademe
seçimi yapmak önemlidir. Direnç ölçümü yapılırken uygun kademe seçimini bir örnekle
açıklayalım:
630 Ω’luk bir direnç için uygun kademeyi deneyerek tespit edelim. Burada dikkat
edilmesi gereken nokta direnç değerine en yakın ve kesinlikle direnç değerinden küçük olmayan
kademeyi seçmektir. Bu direnç ölçümü yapılırken uyulması gereken bir kuraldır.
630 Ω’luk direnç değeri ohmmetre veya avometrede ölçülürken seçilmesi gereken
kademe 2K kademesidir. Eğer direnç ölçümü için seçilen kademe, direnç değeri için küçükse
değer ekranında 1 ifadesi, seçilen kademe çok büyükse 0 ifadesi okunacaktır. Değer ekranında
0 ifadesi gördüğünüzde kademe anahtarını küçültmeniz, 1 ifadesi gördüğünüzde büyütmeniz
gerektiğini unutmayın. Direnç ölçümünde, okunan değerde hassasiyet arttırılmak isteniyorsa
(0,190 KΩ yerine, 199 Ω gibi) kademe küçültülerek bu hassasiyet arttırılabilir.
Bobinler iletken tellerin yan yana veya üst üste sarılmasıyla elde edilen devre
elemanlarıdır. Bobinlerin, elektrik akımının değişimine karşı gösterdikleri tepkiye endüktans
denir. Endüktans, L harfi ile sembolize edilir ve birimi henry
(H)'dir. Uygulamada endüktans biriminin alt katları olan μH
(Mikro Henri) ve mH (Mili Henri) kullanılır. 1 H= 103
mH=106 μH dir.
Bobinler DC ile beslenen bir devrede çalışırken akıma sadece omik direnç gösterirler.
Yani, bobinin yapıldığı metalin akıma karşı gösterdiği zorluk söz konusudur. AC ile beslenen
bir devrede ise bobinin akıma gösterdiği direnç artar. Artışın sebebi bobin etrafında oluşan
değişken manyetik alanın akıma karşı ilave bir karşı koyma (direnç) etkisi oluşturmasıdır. AC
sinyalin frekansı yükseldikçe oluşan manyetik alanın değişim hızı da artacağından bobinin
akıma gösterdiği direnç de yükselir. Bu nedenle bobinler, dirençleri frekansla birlikte yükselen
eleman olarak nitelendirilebilir. Bobinlerin sarıldığı kısma karkas, mandren ya da makara;
iletkenin karkas üzerinde bir tur yapmasına ise sipir, tur ya da sarım adı verilir. Bobinlerde
çoğunlukla dış yüzeyi izoleli (vernikli) bakır tel kullanılır.
• Sarım sayısı
• Nüvenin cinsi
• Sarımlar arası aralık
• Tel kesiti
• Bobinin biçimi
• Sargı katı sayısı
• Bobinin çapı
• Sargı tipi
• Uygulanan AC gerilimin frekansıdır.
Bobine doğru gerilim uygulandığında, geçen akıma bobinin ( R ) omik direnci karşı
koyarken aynı bobine alternatif gerilim uygulandığında, alternatif akıma gösterilen direnç daha
büyük olur. Alternatif akımdaki bobinin bu direnci (XL) ile ifade edilir ve endüktif direnç
olarak tanımlanır.
Burada:
Örnek: 1 Henry’lik bir bobinin frekansı 50 Hz olan şebeke hattı üzerinde çalışmaktadır.
Bu bobinin AC ve DC’de endüktif reaktansını bulunuz.
Doğru akımda frekans değerinin 0 olmasıyla akım değerinde herhangi bir değişiklik
olmaz. Dolayısıyla endüktansın akım değişimi ile karşılaşmadığı için karşı koyacak bir sebebi
kalmamıştır ve endüktif reaktans değeri doğru akımda sıfırdır.
Endüktans değeri de aynen direnç değerinde olduğu gibi kesinlikle enerji altında olmadan
LCRmetrenin veya endüktans ölçme özelliğine sahip avometreler ile yapılabilmektedir.
İki iletken levha arasına bir yalıtkan malzeme konularak yapılan elektronik devre
elamanlarına kondansatör denir. Kondansatörler elektrik enerjisini depo etmek için kullanılır
ve her kondansatörün depo ettiği enerji miktarı farklılık gösterir. Kondansatörlerin depo
edecekleri enerji miktarını kapasitesi belirler. Tanım olarak, kondansatörün elektrik enerjisini
depo edebilme özelliğine kapasite denir. Kapasite “C” harfi ile ifade edilir ve birimine Farad
(F) denir. Uygulamada farad büyük bir değer olduğundan daha çok ast katları kullanılır. Bunlar,
pikofarad (pF), nanofarad (nF), mikrofarad (mF), milifarad (mF) şeklindedir.
Birim zamanda, bir yönde meydana gelen elektron hareketine elektrik akımı denir.
Elektrik akımı, iletkenlere uygulanan potansiyel farkın iletken atomunun son yörüngesindeki
elektronları kendi yörüngesinden koparıp bir yönde ötelemesi ile meydana gelir. Elektrik akımı
“I” harfi ile gösterilir. Akım şiddeti ampermetre ile ölçülür.
Yönü ve şiddeti zamana göre değişen akıma alternatif akım denir. Buradaki yön
değişimiyle alternatif akımın zamanla hem pozitif hem de negatif
değer alması vurgulanırken, şiddetinin değişmesiyle de sıfırdan
maksimum değere doğru hızlı bir değer artışı ve azalışı göstermesi
ifade edilmektedir. Alternatif akımda devamlı olarak değişen akım ve
gerilimin farklı değerleri vardır.
Akım veya gerilimin herhangi bir andaki değerine ani değer adı verilir. Akım ve gerilimin
ani değeri “i” ve “v” ile gösterilir.
Alternatif akım eğrisinde akım veya gerilim değerinin aldığı en büyük değere maksimum
değer denir. Akım ve gerilimin maksimum değeri “Im” ve
“Vm” ile gösterilir. Alternatif akım eğrisinde akım veya
gerilimin aldığı en büyük değer ile en küçük değer
arasındaki fark tepeden tepeye değeri verir. Bu değer
maksimum değerin iki katıdır.
Akım veya gerilimin bir periyotta aldığı değerlerin ortalaması, ortalama değer olarak
tanımlanır. Alternatif akımın ortalama değeri sıfırdır. Çünkü pozitif değer olarak aldığı
değerlerin tamamını negatifte de aldığından toplam ve ortalama sıfır değerine tekabül eder.
Akım ve gerilimin ortalama değeri Iort ve Vort ile gösterilir. Şekilde verilen sinyalin
ortalama değeri:
Alternatif akımda, doğru akımın yaptığı işe eşit iş yapan alternatif akım değerine etkin
değer denir. Alternatif akımın en çok kullanılan değeri, etkin değerdir. Ölçü aletleri alternatif
akımın etkin değerini ölçer. Akım ve gerilimin etkin değeri “I” ve “V” ile ifade edilir. Etkin
değer “RMS” veya “rsm” şeklinde de ifade edilir.
yanlışlıkla paralel bağlanmaları durumunda üzerinden çok büyük akım geçeceğinden kısa
sürede kullanılmaz hale gelebilirler.
Şekil 3.26. a-Dijital Pano Tipi Ampermetre b-Analog Ampermetre c- Pens Ampermetre
Akım şiddetini ölçen bu aletler dijital, analog ve pens ampermetreler olarak çeşitlere
sahiptir. Ampermetreler ölçülecek değere göre mA seviyesinden kA seviyesine kadar ölçme
alanına sahip olarak imal edilmektedirler. Ölçülecek akımın DC veya AC olmasına göre, DC
ampermetresi veya AC ampermetresi kullanılmalıdır.
Akım ölçme işlemi yapılmadan önceki en önemli nokta ölçüm yapılacak akıma uygun
ampermetre seçmektir. Ampermetre seçimi yapılırken aşağıda belirtilen hususlara kesinlikle
dikkat edilmelidir:
• Akım transformatörleri
• Gerilim transformatörleri
10-15-20-30-50-75-100-150-200-300-400-600-800-1000/ 5
Akım transformatörünün primeri, akım değeri ölçülecek enerji hattına; sekonder uçları da
ölçü aleti uçlarına bağlanmalıdır. Ayrıca sekonder sargı uçlarından birinin mutlaka
topraklaması gerekir.
Pens ampermetreler dijital ve analog olmak üzere çeşitli tipte, değişik özelliklere sahip
olacak şekilde üretilmektedir. Pens ampermetreler, akım ölçme işlemini daha pratik hale
getirmek için ampermetre ve akım trafosu aynı gövde içerisinde birleştirilerek oluşturulmuş
ölçü aletleridir. Aletin gövdesinden dışarı doğru açılan demir nüvesi, pens gibi açılıp kapanacak
şekilde yapılmıştır. Böylece akımı ölçülecek iletken kesilmeden pens içerisine alınır. Pens
içerisindeki iletken tek sipirlik primer sargı görevi görerek etrafında oluşan manyetik alan pens
şeklindeki nüveden geçerek alet içerisindeki sekonder sargıda bir gerilim meydana getirir ve
akım değeri bu şekilde tespit edilir. Pens ampermetrelerde pens içerisine yalnız akımı ölçülecek
iletken alınmalıdır. Pens içerisinde birden fazla iletken alınırsa ölçülen akım değeri şu şekilde
yorumlanmalıdır. İletkenlerden aynı yönde akım geçiyor ise ölçülen değer bu akımların
toplamına, zıt yönlü akım geçiyor ise farkına eşittir.
Bir elektrik devresinde akımın geçişini sağlayan etki olup iki nokta arasındaki potansiyel
fark olarak ifade edilir. (V) harfi ile gösterilir. Gerilim birimi volttur.
Gerilim ölçme işleminde en önemli noktalardan biri yapılacak gerilim ölçümüne uygun
voltmetre seçmektir. Bu seçimim doğru yapılması, ölçümün doğruluğu, ölçüm yapan kişinin ve
ölçü aletinin güvenliği için önemlidir. Voltmetre seçimi yapılırken aşağıda belirtilen hususlara
kesinlikle dikkat edilmelidir:
3.12. AVOMETRELER
Akım, gerilim ve direnç değerini ölçen aletlere avometre denir. Avometrelerin analog ve
dijital tipleri mevcut olup analog olanları yapı olarak döner bobinli ölçü aletleridir. Dijital
avometrelerin özellikle son zamanda çıkan modelleri akım, gerilim, direnç yanında kapasite,
endüktans, frekans, sıcaklık değerlerini ölçmek ile birlikte transistörlerin uç tespitlerini de
yapabilmektedir. Avometrelerin genellikle 2, 3, 4 prob bağlantı soketi bulunmaktadır. Soket
sayısı arttıkça aletin özellikleri de artmaktadır. Ölçme sırasında kolaylık sağlaması için siyah
prob COM soketine, kırmızı prob ise ölçüm çeşidine göre uygun sokete bağlanır.
Avometre ile ölçüm yapılırken aşağıda belirtilen noktalara dikkat etmek gerekir:
Analog veya dijital avometre ile ölçüm yapmak birbirinden farklı teknikler gerektirmez.
Aradaki fark yalnızca kademe seçimi ve analog avometrelerde skalanın tek olmasından
kaynaklanan okuma zorluğudur. Şekilde görüldüğü gibi tek skalada birden fazla
taksimatlandırma yapılmış, her taksimatın yanına hangi büyüklüğün ölçülmesinde kullanılacağı
belirtilmiştir. Ölçülecek büyüklük uygun kademe seçildikten sonra yalnız ait olduğu skala
taksimatından okunmalıdır (Ω,V,A gibi).
Analog ölçü aletlerinde seçilen kademe ile okunan değer arasında sonuca ulaşmak için
işlem yapmak gerekebilir. AC 1000 V kademesinde alternatif gerilim ölçülecek bir avometrede
ibre 4 rakamının üzerinde durmuş ise ölçülen büyüklüğün değeri skalanın en son değeri 10
yerine 1000 V kabul edildiğinde 4 değerinin de 400 V olması gerektiği orantı ile hesaplanarak
bulunur. Direnç ölçümü yapılırken ise X100 kademe seçiminde ibre Ω skalasında 10 rakamını
gösteriyorsa sonuç 10X100 = 1000 Ω = 1KΩ şeklinde tespit edilir.
Dijital avometreler ile ölçüm yapmak daha kolaydır. Ancak bazı değerlerin ölçülmesinde
analog avometrelerdeki kadar hassas ölçüm yapılamaz. Dijital avometreler ile ölçüm yapılırken
değer ekranında görünen değer, ölçülen değerin kendisidir; ayrıca hesaplama işlemi yapılmasını
gerektirmez. Dijital avometrelerde direnç, endüktans ve kapasite ölçümü aynen LCRmetreler
de olduğu gibi yapılır. Akım ve gerilim ölçerken, ACDC seçimi kademe anahtarı ile uygun
kademe seçimi yapılırken bazı avometrelerde ayrı bir komütatör anahtar aracılığı ile
yapılmaktadır. Ölçüm yapılırken bu seçim unutulmamalıdır. Dijital avometrelerin bazılarında
ölçülecek A, Ω, V kısımları tek kademelidir. Bu avometrelerde yanız ölçüm yapılacak
kademenin seçilmesi yeterlidir.
Frekans, yönü ve şiddeti değişen alternatif akım için geçerli bir terimdir. Doğru akımda
yön ve şiddette bir değişme olmadığı için frekansta sıfırdır. Burada alternatif akımın yapısını
inceleyerek frekans tanımına geçelim.
Saykıl: Alternatif akım veya gerilim sıfırdan başlar, maksimum değerini alır ve sıfıra
döner, ters yönde de aynı işlem gerçekleşerek tekrar başlangıç noktası sıfıra döner. Akım veya
gerilimin her iki yöndeki bütün değerleri almasına saykıl denir.
Alternans: Her bir yarım saykıla alternans denir. Gerilim veya akımın aldığı değerler
bulundukları bölgelere göre pozitif ve negatif olarak adlandırılır.
Periyot: Bir saykılın tamamlanması için geçen zamana peryot denir. “T” harfi ile
gösterilir. Bu tanımlar şekildeki sinüsoidal eğri üzerinde gösterilmiştir.
Frekans: Bir saniyede oluşan saykıl sayısına frekans denir. “f” harfi ile gösterilir.
Frekansın birimi hertz’dir. AC ‘nın frekansı, gerilimi üreten alternatörün devir sayısı ve kutup
sayısına bağlıdır. Dünyada genelde ülkelerin şebeke frekansları 50 veya 60 Hz olup
ülkemizdeki frekans değeri 50 Hz’dir. 50 hz’lık frekans, 1 saniyede 50 saykılın oluşması
anlamına gelir.
1
Periyodu bilinen bir alternatif akımın frekansı, f = formülü ile hesaplanabildiği gibi
𝑇
frekansmetre ile direkt olarak da ölçülebilir.
Örnek: Periyodu 0,01 saniye olan alternatif akımın frekans değerini hesaplayınız.
1 1
f= = = 100 Hz, olarak frekans değeri hesaplanır.
𝑇 0,01
Frekansmetreler yapı olarak analog, dijital ve dilli olmak üzere sınışara ayrılır. Analog ve
dijital frekansmetrelerin yapısı diğer ölçü aletleri ile aynı olup dilli frekansmetrelerde skala ve
değer ekranı yerine belirli frekans değerlerini temsil eden metal çubukların titreşimi ile frekans
değeri tespit edilir. Resimde çeşitli frekansmetreler görülmektedir.
Elektrik enerjisi ile çalışan alıcıya elektrik enerjisi uygulandığında ısı, ışık, hareket vb.
şekilde iş elde edilir. Elektrik enerjisi bir iş yaptırdığına göre bir güce sahiptir. Birim zamanda
yapılan işe güç denir ve birimi watt’tır. Bu güç devreye uygulanan gerilim ve çekilen akımla
doğru orantılıdır. Elektriksel güç:
Örnek: 220 volt gerilimle çalışan bir ütü 4.8A akım çekmektedir gücünü hesaplayınız.
Doğrudan doğruya güç ölçen aletlere wattmetre denir. Wattmetrelerin dijital ve analog
tipleri bulunmakta olup seviye olarak genelde W ve KW seviyelerinde sınışandırılırlar.
Wattmetreler ile doğru ve alternatif akımda güç ölçülebilir. Ancak AC ve DC wattmetre
seçimine, AC ve DC’de güç ölçebilen wattmetre de ise AC-DC kademe seçimine dikkat
edilmelidir. Güç akım ve gerilimin çarpımına eşit olduğundan wattmetreye alıcının akım ve
gerilim değerleri aynı anda girilmelidir. Bu gereksinim wattmetrenin akım bobini güç ölçümü
yapılacak devreye seri, gerilim bobini paralel olacak şekilde bağlanarak karşılanır.
Wattmetrelerde küçük güç ölçülecekse akım bobininin sonra, büyük güç ölçülecek ise akım
bobininin önce bağlanması ölçme hatasını
azaltacaktır.
3.14.2. İş Ölçmek
Elektrik enerjisinin zaman içerisinde kullanımı işi oluşturur. W = P.t formülü ile iş
hesaplanır. Elektriksel işi ölçen aletlere elektrik sayaçları denir. Elektrik sayaçları abonenin
harcadıkları elektrik enerjisini kilowatt saat (KWh) olarak ölçer.
Elektrik sayaçları, harcanan elektrik enerjisini KWh cinsinden ölçen, bir ve üç fazlı
alternatif akım devrelerinde kullanılan indüksiyon tipi ve elektronik tip olarak üretilen ölçü
aletleridir. Analog sayaçlarda akım ve gerilim bobini mevcut olup sayaca bağlı devreden akım
geçtiğinde oluşan manyetik alan sayaç içerisindeki alüminyum diskin dönmesini sağlar.
Diskteki hareket bağlı olduğu bir numaratöre aktarılır, böylece harcanan elektrik enerjisi
miktarı numaratör ile ifade edilir. Elektronik sayaçlarda ölçülen iş dijital bir ekrandan okunur.
Bu sayaçlarda ölçülen değer, tarih, gerçek zaman saati dönüşümlü olarak dijital ekranda ifade
edilir. Elektronik sayaçlar farklı tarifeler üzerinden ücretlendirme yapmanın yanında optik port
vasıtası ile okuma kolaylığı saylamaktadır.
ÖZET
Cihazların tamir ve bakımında ölçme çok Devreye temas etmeden akım, gerilim ve güç
önemli bir yer tutar. Ölçü aletlerinin doğru ve yerinde ölçümü yapılması gereken yerlerde, pensmetre adı
kullanılması, sağlıklı ölçümler yapılmasını sağlar. verilen ölçü aleti kullanılır. Pensmetre değişen
Ölçümlerin doğru yapılması, tamir ve bakımdan manyetik alan prensibine göre ölçüm yapan bir ölçü
kaynaklanan zaman ve ekonomik kaybı önleyen en aletidir. Özellikle sürekli üretim yapan işletmelerde
önemli faktördür. Özellikle sürekli üretim yapan ölçümlerin bu şekilde yapılması üretimin sürekliliğine
işletmelerde, arızalara kısa sürede müdahale edilmesi engel oluşturmaz.
daha fazla önem arz eder. Elektrik ve elektronikte temel Elektrik tesisatları ve motorlar için izolasyonun
elektriksel büyüklükler direnç, akım ve gerilimdir. Bu ayrıca önemi vardır. İzolasyonun bozulması kısa
büyüklükler sırasıyla ampermetre, voltmetre ve devreye ve kaçak akıma yol açar. Elektrik tesisatlarında
ohmmetre adı verilen ölçü aletleri ile ölçülür. hat-toprak ve hatlar arası, motorlarda ise sargı-gövde ve
Günümüzde bu üç ölçü aletinin tümleşik bir yapıda bir sargılar arası izolasyon direncinin ölçülmesinde
arada bulunduğu avometre ya da sözü edilen izolasyon megeri kullanılır. Elektrik tesisatlarının
büyüklükler yanında diğer elektriksel büyüklüklerin topraklama direnci ise topraklama megeri ile ölçülür.
(kapasite, endüktans, frekans vb.) ölçümlerini Ölçü aletlerinin kullanımında bir takım güvenlik
yapabilen multimetre yaygın olarak kullanılmaktadır. tedbirlerine dikkat etmek gerekir. Ölçüm sırasında prob
Multimetre, isminden de anlaşılabileceği gibi birden uçlarına dokunulmamalıdır. Özellikle yüksek voltaj
fazla(çoklu) ölçüm yapabilen ölçü aleti anlamına ölçümünde bu konuya gereken özen gösterilmelidir.
gelmektedir. Bu tür birden fazla ölçüm yapabilen ölçü Aksi halde insan hayatı tehlikeye girebilir. Akım,
aletlerinin üzerinde ölçüm fonksiyonunun ve ölçüm gerilim, güç, frekans gibi elektriksel büyüklüklerin
aralığının seçimi için bir fonksiyon seçici anahtar ölçümünde cihaz ya da sistemin enerjili olması gerekir.
bulunur. Bu anahtar yardımıyla ölçü aleti istenen ölçüm Enerjili devre ölçümlerinde öncelikle ölçü aleti
fonksiyonuna ayarlanır. LCRmetre de bir tür çoklu ayarlarının ve gerekli bağlantıların yapılması önerilir.
ölçüm yapabilen ölçü aletidir. İsminden anlaşılacağı Bu aşamaların ardından kontrollerin yapılması ve son
üzere endüktans, kapasite ve direnç ölçümünde olarak devreye enerji verilerek ölçüm yapılması
kullanılır. Multimetreye göre kullanım alanı daha uygundur.
spesifiktir. Direnç, kondansatör, diyot, tristör, transistör
Özellikle elektronik devreler üzerinde gibi elemanların ölçümü ve sağlamlık kontrolü
sinyallerin görüntülenerek ölçümler yapılması, arızanın sırasında elemanlar devreden ayrılmış olmalıdır ve
belirlenmesinde büyük kolaylık sağlar. Bunun için üzerlerinde enerji bulunmamalıdır. Ölçülen değer ile
osilaskop adı verilen ölçü aletleri kullanılır. Osilaskop eleman üzerine kodlanmış değer arasında bir fark
ile devre üzerinde sinyal ölçümü yapılır ve olması durumunda elemanın arızalı olduğu sonucuna
görüntülenen sinyal ile devreye ait şema üzerindeki varılır. Bu durumda arızalı eleman yerine, yeni ya da
sinyal karşılaştırılarak arıza tespit edilebilir. Osilaskop muadili bir eleman kullanılmalıdır.
doğru ve alternatif gerilimi görüntüleyerek elektriksel
büyüklüklerin (gerilim, frekans, periyodik, faz farkı)
ölçümlerinin yapılmasında kullanılan bir cihazdır.
1. Aşağıdakilerden hangisi dijital ölçü aletlerinin 6. İki sinyal arasındaki faz farkını görüntüleyerek
avantajlarından biri değildir? ölçmek için hangi ölçü aleti kullanılır?
a. Okuma hataları ortadan kalkmıştır a. Dijital Multimetre
b. Ölçüm işlemi için ayrıca hesaplama gerekmez b. Sinyal Jeneratörü
c. Akım, gerilim ve direnç ölçümü ile kapasitans, c. Meger
endüktans, frekans vb ölçümler avometre ile yapılır d. Osilaskop
d. Elektromanyetik alanlardan daha az etkilenir e. Pensmetre
e. Mekanik aşınma kaynaklı arıza ihtimali çok azdır.
7. Dijital osilaskopta aşağıdaki büyüklüklerden
2. Dijital ölçü aletlerinin pek çoğunda bulunan hangisi ölçülemez?
fonksiyon seçici anahtarın genel fonksiyonu nedir? a. Frekans
a. Test sinyali üretmek b. Periyot
b. Farklı frekansta sinyal elde etmek c. Akım
c. Ölçüm sonucunu hafızaya kaydetmek d. DC gerilimin genliği
d. Ölçü aletinin kalibrasyon ayarını yapmak e. AC gerilimin genliği
e. Ölçülen elektriksel büyüklüğün türünü ve ölçme
aralığını seçmek 8. Aşağıdaki şekil bir analog osilaskop ekranı
görüntüsüdür. Osilaskobun Volts/div kademesi 2 V
3. Şekildeki devrede hangi ölçü aleti ya da ölçü aletleri kademesinde ve prob çarpanı x10’da olduğuna göre
yanlış bağlanmıştır? ölçülen sinyalin genliği kaçtır?
a. 120 V
b. 60 V
c. 40 V
d. 12 V
a. A1 ampermetresi
e. 6V
b. V1 voltmetresi
c. V2 voltmetresi
d. A1 ampermetresi ve V1 voltmetresi
e. A1 ve A2 ampermetreleri
9. Aşağıdakilerden hangisi meger ile bir tesisatın
4. Dijital multimetrenin fonksiyon seçici anahtarı toprağa karşı yalıtkanlık direnci ölçümü işlem
diyot test konumunda iken silisyum diyodun basamaklarından biri değildir?
sağlamlık testinde diyodun sağlam olması a. Megerin bir ucu toprak hattına, diğer ucu tesisat
durumunda ölçü aleti ekranında aşağıdakilerden iletkenlerinden birine bağlanır
hangisi görülür? b. Şebekeye enerji verilir
a. Doğru polarma 0.7 V, ters polarma “1” yada “OL” c. Ölçü aleti çalışma konumuna alınır
b. Doğru polarma “1” ya da “OL” ters polarma 0.7 V d. Tüm alıcılar devreden çıkarılır
c. Doğru ve ters polarmada 0.7 V görülmelidir e. Şebeke enerjisi kesilir.
d. Doğru ve ters polarmada “1” ya da “OL”
e. Doğru polarmada 0Vve ters polarmada 50V 10. Temassız olarak akım ölçebilen ölçü aletine ne ad
verilir?
5. Elektrik ve elektronik devrelerde açık devre ve kısa a. Ohmmetre
devre kontrolünde hangi ölçü aleti kullanılır? b. Wattmetre
a. Ampermetre c. İzolasyon megeri
b. Ohmmetre d. LCRmetre
c. Voltmetre e. Pensmetre
d. Wattmetre
e. Meger
4. BÖLÜM
4.1. GİRİŞ
Sistem ya da aletlerde kimi zaman bir faktör birden fazla arızaya neden olabilir. Bu
şekilde gerçekleşen arızalar ortak sebepli arızalar olarak adlandırılır. Ortak sebepli arızalar
çoklu (ya da yedekli) sistemlerde meydana gelir.
Kök sebep analizi, arızanın asıl kaynağının belirlenmesi için yapılır. Kök sebep analizi,
birincil sebebi belirlemekle ve bu sebebin etki analizini yapmakla başlar. Bu şekilde olası
sebepler ve etkileri sıralanır. Bunlar arasından ikincil sebep belirlenir ve etki analizi yapılır.
Kök sebep bulunana kadar bu süreç tekrar edilir.
Bu bölümde ayrıca arızalar kullanıcıya yani dışarıya yansıma durumuna göre açık arıza,
gizli arıza, direkt arıza, tahmin edilemeyen arıza, ekipmanın kendi tespit ettiği arıza şeklinde
sınışandırılarak açıklanmıştır.
Arıza giderme yaklaşımları özel ve genel arıza giderme yaklaşımları olmak üzere 2’ye
ayrılır. Özel arıza giderme yaklaşımları; belli bir alete, sisteme ya da belirli bir probleme
uygulanmak üzere geliştirilen yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar tablolar, akış şemaları,
prosedürler gibi farklı biçimlerde verilir. Özel arıza giderme prosedürü ya da yaklaşımı
olmadığında, problemin çözümü için genel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulur.
Arıza bulma ve gidermede genel bir yaklaşım olan yedi adım prosedüründe yer alan
aşamalar sırasıyla; problemin tanımlanması, probleme ilişkin bilginin toplanması, bilginin
analiz edilmesi, bilginin yeterliliğinin belirlenmesi, bir çözüm önerilmesi, önerilen çözümün
test edilmesi ve tamir edilmesi şeklindedir.
Arıza giderme yaklaşımları, arıza bulma ve gidermede ilk seferde çözüm üretemeyebilir.
Böyle bir durumda genellikle bulunulan adımdan önceki adıma dönmek ve işlemleri tekrar
yaparak ilerlemek gerekir. Bu şekilde arıza bulma ve giderme ile ilgili adımları birkaç kez
tekrarlamak gerekebilir.
Bakım-onarım, bir işletmedeki tüm makine, donanım ve sistemlerin işlevlerini tam olarak
ve en yüksek performansla yerine getirebilmeleri ve bu hallerini sürdürebilmeleri için
gerçekleştirilen faaliyetlerin bütünüdür. Bakım onarım biriminin temel görevleri; üretimin
sürekli olarak devam ettirilebilmesi, makine ve donanımlarda meydana gelen beklenmedik
arızaların giderilmesi ve arızaların önüne geçilmesi için periyodik bakımlarının yapılması,
işletmenin bina ve yardımcı tesislerin bakımı ve işletilmesi ile tezgâhların montajı ve yer
değiştirmesidir. Bununla birlik-te çoğu zaman tezgâhların işleyişini geliştirecek ya da
etkinliğini ve verimliliğini arttıracak yeni tasarımlar yapılması, imalatı ve montajı, çevre
kirliliğine karşı önlemler alınması, iş güvenliği önlemlerinin uygulanması, hurda ve atık
malzemelerin yönetimi, bina ve tesislerin yangından korunması gibi işleri de söz konusudur.
İşletmeler günümüze kadar çok çeşitli bakım onarım metotları kullanarak üretimlerinin
sürekliliğini devam ettirmeye çalışmışlardır. Bakım onarım metotları, koruyucu bakım
(periyodik bakım), kestirimci bakım ve proaktif bakım olarak sınışandırılır.
• Onanım arızaları
• Yazılım arızaları
• Fonksiyonel arızalar
• Sistematik arızalar
Arızanın tespiti ve giderilmesi ile ilgilenen kişinin öncelikli amacı arızanın sebebini
belirlemek ve bundan sonra arızayı gidermektir. Burada önemli olan nokta arızanın asıl
sebebinin belirlenmesidir.
Arıza, harici ya da fonksiyonel bir nedenden kaynaklıyorsa arıza sebebi ve et-kileri açık
olmayabilir. Bu tür bir arıza durumunda arızaya sebep olan asıl nedenin bulunması çok
önemlidir. Sistematik arızalar; doğal süreç içerisinde eskimeden kaynaklanan donanım arızaları
dışındaki diğer donanım arızaları ile yazılım ve fonksiyonel arızaların temel nedenini oluşturur.
Örneğin bir buhar tesisatında yumuşak su kullanılmaması, borularda korozyona neden olur. Bu
korozyon, buharın üretim ve iletiminde problemlere, ileriki seviyede ise tesisatta delinmelere
ve bu-har kazanında arızalara sebep olur. Görüldüğü gibi nedeni sistematik olan bir arıza, ileriki
aşamalarda fonksiyonel ve donanım arızalarına neden olabilmektedir. Bir diğer örnek de
motorlardan verilebilir. Bir motorun yağlanmaması, zamanla aşınmalara ve motorun
arızalanmasına neden olur. Burada arıza, meydana geldiği yer itibariyle donanım arızası olup,
arızaya sebep olan asıl faktörün bakımın düzgün yapılmaması nedeniyle insan hatası olması
yönüyle sistematik arızadır.
Donanım, bir işlevi yerine getirmek üzere tasarlanmış bir ya da birden fazla elemanı
barından fiziksel bütünleşik yapıya verilen genel isim-dir. Donanım arızaları, donanımın
kendisinden kaynaklanan arızalardır. Elektronik veya diğer tip donanımın arıza oranı banyo
küvetine benzeyen bir eğriyle ifade edilir (Şekil 4.1). Eğride h(t) zamana bağlı donanım arıza
oranını gösterir. Bu eğri 3 periyotta incelenir. Söz konusu periyotlar sırasıyla başlangıç,
olgunluk ve yaşlılık periyodu olarak isimlendirilir. Eğrinin birinci periyodu (A-başlangıç
periyodu), ekipmanın kurulduğu andan itibaren yüksek bir arıza oranı gösterdiğini ve bu oranın
zamanla sabitlendiğini belirtir. Bu bölge, en faz-la birkaç hafta ya da ay sürer ve arızalar; hatalı
aksam ve parçalar, kötü lehim, bağlantı hatası vb. nedenlerden kaynaklanır. İmalatçılar,
ekipmanı kullanıcıya sevketmeden önce bu arızaların önceden belirlenmesi için sistemi test
ederler. Tamamen hassas ölçü aletleri ve işlem kontrol sistemlerinde, bu arızaların açığa
çıkması normal bir durumdur; çünkü tasarım hataları ve yazılım hataları genellikle bu evrede
açığa çıkar. İkinci periyot (B- olgunluk periyodu) düşük değerde, sabit bir arıza oranı (λ)
gösterir. Bu süre içerisinde arızalar, rastgele meydana gelir. Sistem veya ekipmanın en verimli
çalıştığı dönemdir. Son periyot (C- yaşlılık periyodu) giderek artan bir arıza oranı ile karakterize
edilir. Bu artan güvensizlik genelde bağlantıların oksitlenmesi ve elastikiyetlerini kaybetmesi,
elektrolitik kondansatörlerin kuruyup bozulması, ısıl çevrim nedeniyle endüklenen gerilim
sonucunda ortaya çıkan kısa devreler gibi yapısal yaşlanma (eskime) nedeniyle meydana gelir.
Bazı yazılım şirketleri, yazılım hatalarına kısa sürede müdahale etmez. Bu şirketler,
yazılımın sonraki versiyonunu bekler ve yazılım hatalarını düzelttikleri bu yeni versiyonu
kullanıcıya sunarlar. Kimi durumlarda yeni versiyonda yazılım hatası düzeltilmiştir, ancak yeni
hatalar ve bu hataların sebep olduğu yeni arızalarla karşılaşılabilir. Bu nedenle yeni versiyon
yazılım yüklenmeden önce eski versiyon yazılımın yedeğinin alınması, olası yazılım arızası
durumuna karşılık alınabilecek bir tedbirdir.
Alet ya da ekipmanda herhangi bir arıza olmamasına rağmen alet ya da ekipmanın istenen
fonksiyonu yerine getirememesi fonksiyonel arıza olarak isimlendirilir.
Fonksiyonel arızalar sıklıkla çalışma ortamında meydana gelir. Ancak çoğu zaman bu
ortamda aletin ya da ekipmanın fonksiyonları kontrol edilmez. Bu durum fonksiyonel arızaların
tespitini geciktirir. Alet / ekipmanın yanlış çalışma aralığında kalibre edilmesi ya da donanımın
olması gerekenden çok küçük ya da çok büyük olması fonksiyonel arızalara sebep olur. Bu
arızalar çoğunlukla bağlantılı ekipmanlarda meydana gelir. Örneğin basınç transdüseri ve
boruların kullanıldığı bir basınç ölçme sisteminde tıkalı borular bir arızaya neden olur.
Transdüserde bir arıza yoktur, ancak transdüsere basıncı iletecek borular tıkalıdır. Bu tür arıza
fonksiyonel bir arızadır. Bu tür fonksiyonel arızalar donanım ve ekipmanlara düzeni olarak
bakım yapılması suretiyle önlenebilir.
Fonksiyonel arızaya sebep olan ve sıklıkla karşılaşılan bir başka faktör ise ekipman ya da
cihazlara, olması gerekenden daha düşük elektrik enerjisinin uygulanmasıdır. Bir boşaltım valfi
ve bu valfe kumanda eden bir vericiden oluşan boşaltım sisteminde gerçekleşen bir arıza
incelendiğinde boşaltım sistemindeki vericinin, boşaltım valfine doğru kumanda vermediği
anlaşılmıştır. Buna göre verici çıkarılıp kontrol edildiğinde vericinin sağlam olduğu
görülmüştür. Daha ileri incelemelerde vericiye bağlı güç kaynağı çıkışının 40 V olduğu, oysa
vericinin kataloğundan ve üzerindeki etiketten vericinin 70 V’luk güç kaynağı ile çalışması
gerektiği anlaşılmıştır. Bu durumda verici, uygulanan düşük gerilim nedeniyle sadece 36 mA
akım sağlayabilmiş ve boşaltım valfinin kapanması için gerekli olan 40 mA’lik akımı
sağlayamamıştır.
İnsan hatalarına bazı örnekler; yanlış malzeme seçimi, donanımın belirlenen çalışma
sıcaklığı üzerinde çalıştırılması, sökülmüş vidaların onarım sonrası tekrar yerine takılmaması
olarak verilebilir. Bir başka örnek de yazılım arızalarıdır. Yazılım arızaları insan kaynaklı
olduğuna göre tüm yazılım arızaları sistematiktir. Sistematik arızaları, tespit etmek zordur.
Çünkü arızaya sebep olan asıl faktör donanım kaynaklı değildir. Donanımın fiziksel
incelenmesi, donanıma ait dokümanların gözden geçirilmesi, ortam ve süreç şartlarının
değerlendirilmesi ve donanım üzerindeki etiket bilgilerine bakılması arıza ile ilgili ipucu
verebilir.
SORU: Bir soğutma sisteminin işlevini yerine getirebilmesi için sistemdeki soğutma
suyunun akışının, sıcaklığının, basıncının belirli değerlerde olması gerekir. Bu sistemde
soğutma suyunun akışının yetersiz olması sonucunda meydana gelen arıza, hangi arıza türü
olarak ele alınır?
SORU: Bir işletmede çalışan operatör, bakım formunda belirtilmesine rağmen motor
yağının seviyesini kontrol etmemiştir. Buna bağlı olarak motor arızalanmıştır. Bu durum hangi
arıza türü olarak ele alınır?
4.3.1. Sıcaklık
4.3.2. Korozyon
Arızalara sebep olan bir diğer çevresel faktör korozyondur. Korozyon, metal veya metal
alaşımlarının, oksitlenme veya diğer kimyasal etkilerle aşınma durumudur. Demirin
paslanması, alüminyumun oksitlenmesi korozyona örnek olarak verilebilir. Korozyon, ortam
korozyonu ve üretim korozyonu olarak ikiye ayrılır. Ortam korozyonu; aleti kötü kullanma,
uygun olmayan alet ve uygun olmayan muhafaza, ya da muhafazanın zarar görmesi nedeniyle
meydana gelir. Örneğin sürekli sıvı ile temas halinde olan parçaların muhafazaları uygun
seçilmemişse ortam korozyonu söz konusu olabilir. Bunlar dışında üretim korozyonundan söz
edilebilir. Üretim korozyonu, ekipmanın sıvı ile temas eden parçalarındaki malzemenin yanlış
seçiminden kaynaklanır. Ayrıca yapılan işlemin koşullarının ya da işlemde kullanılan
malzemelerin değişmesi de üretim korozyonuna neden olabilir.
4.3.3. Nem
Ortam nemi, donanım ve ekipmanlara zarar veren önemli bir çevresel faktördür. Nemden
kaynaklanan yoğuşma (gazdan sıvıya dönüşme), korozyona ve bazı durumlarda da kısa devreye
neden olabilir. Özellikle açık alanlarda kullanılan aletler-de/donanımlarda ortam sıcaklığının
gece ile gündüz arasında farklı olması, alet içinde hava hareketine neden olur ve bu durumda
alet içinde yoğuşma meydana gelebilir. Nem oluşumuna ve yoğuşmaya engel olmak için
ekipmanı/donanımın hava ve nitrojenden arındırılması gerekir.
Sistem ya da aletlerde kimi zaman bir faktör birden fazla arızaya neden olabilir. Bu
şekilde gerçekleşen arızalar ortak sebepli arızalar olarak adlandırılır. Ortak sebepli arızalar,
çoklu (ya da yedekli) sistemlerde meydana gelir. Tekli sistemlerde arızaları tespit etmek
kolaydır, ancak çoklu sistemlerde ortak sebepli arızaları tespit etmek zordur. Bu tür durumlarda
kayıt tutmak ve iyi gözlem yapmak önemlidir.
Sıklıkla karşılaşılan ortak sebepli arızalara; ortak komponent kullanımı, düşük güç
kalitesi, topraklamanın düzgün yapılmaması, ortam sıcaklığı, ortam korozyonu ve ortam nemi
ve üretim hatalar gibi faktörler neden olur. Sayılan faktörler arasında çoklu sistemlerde daha
çok ortak kullanılan anahtarlama elemanları veya güç kaynağı arızaları birden fazla arızaya
sebep olur. Ortak sebepli arızalar çoğunlukla insan hatasından kaynaklanır.
Kök sebep analizi, arızanın asıl kaynağının belirlenmesi için yapılır. Tekrar hatırlatmak
gerekirse, ekipman / donanımdan kaynaklanan arızaları (dâhili arızaları)tespit etmek harici
arızalara göre daha kolaydır. Harici arızaları tespit etmek için daha fazla araştırma yapmak
gerekir. Harici arızalar geçici ya da kalıcı olabilir. Geçici arızaların asıl sebebini bulmak, başka
bir arıza meydana gelmediği ya da ilave izleme ve kontrol yapılmadığı sürece oldukça zordur.
Özellikle söz konusu geçici arıza, sürekli ve yapıyı bozan bir arıza ise, kök sebebi belirlemek
için fazla bilgi gerekir. Kök-sebep analizi mantığa dayalı bir tekniktir ve bir ekip işi olup kimi
zaman disiplinler arası çalışmayı da gerektirir. Kök sebep analizi, birincil sebebi belirlemekle
ve bu sebebin etki analizini yapmakla başlar. Bu şekilde olası sebepler ve etkileri sıralanır.
Bunlar arasından ikincil sebep belirlenir ve etki analizi yapılır. Kök sebep bulunana kadar bu
süreç tekrar edilir. Kök sebep analizi ters bir ağaca benzetilebilir. Yukarı tırmandıkça kök
sebebe ulaşılır.
Kök sebebi belirlemek için bir başka yaklaşım, nedensel zincir modeli (sebep- sonuç
zinciri) oluşturmaktır. Bu zincirde, zincirin her halkası bir öncekine bağlıdır. Nedensel zincir
modeli çok bağlantılı olabilir ve birden fazla koşul altında gerçekleşebilir (Örneğin “A”
durumunun oluşması için “B” ve “C”nin oluşması gere-kir). Kök sebep analizini yapmak için
doğrudan bir formül yoktur. Kök sebep analizi yapmak uzmanlık ve tecrübe gerektirir.
Bu bölümde arızalar kullanıcı-ya yani dışarıya yansıma durumlarına göre ele alınmış ve
aşağıdaki şekilde sınışandırma yapılmıştır.
• Açık arıza
• Gizli arıza
• Direkt arıza
• Tahmin edilemeyen arıza
• Ekipmanın kendi tespit ettiği arıza (ekipmanın sahip olduğu test ekipmanı vasıtasıyla -
self test)
Açık arızalar, sistem ya da ekipmanda meydana gelen bir arızanın açıkça belli olduğu
arızalardır. Arıza, sesli ya da görsel uyarılarla kullanıcıya bildirilir. Buna örnek olarak bir seviye
kontrol valfi ve buna bağlı uyarı sistemi verilebilir. Tank içine yerleştirilen seviye kontrol valfi,
sıvı seviyesinde bir azalma olduğu zaman otomatik olarak kapanır ve düşük seviye alarmı
çalışır. Çoğu ekipmanda bu tür arızalar için arızayı açıkça bildiren bir “arıza modu” vardır.
• Arıza Var - Kapalı (Fail-Close, FC):Elektrik, hava, hidrolik gibi itici bir gücün ya da bir
sinyalin kaybı durumunda, donanım ya da sistem otomatik olarak kapanır. Kontrol valşeri
buna örnek olarak verilebilir.
• Hava Arızası Var - Kapalı (Air Fail-Close, AFC):Havanın kaybı durumun-da donanım ya
da sistem otomatik olarak kapanır
• Arıza Var - Açık (Fail-Open, FO):Elektrik, hava, hidrolik gibi itici bir gücün ya da bir
sinyalin kaybı durumunda donanım ya da sistem otomatik olarak açılır. Kontrol valşeri
buna örnek olarak verilebilir
• Hava Arızası Var - Açık (Air Fail-Open, AFO):Havanın kaybı durumunda donanım ya
da sistem otomatik olarak açılır
• Arıza Var - Son Durum (Fail-Last State, Ş):Elektrik, hava, hidrolik gibi bir itici gücün ya
da sinyalin kaybı durumunda donanım ya da sistemin arızalı son durumu korunur. Sıklıkla
motorlu sistemlerde ve çift yönlü valşerde karşılaşılır
• Arıza Var- Son İyi Durum (Fail-Last Good State):Bir giriş arızası meydana geldiğinde
donanım ya da sistemin son iyi durumu korunur. Sıklıkla PLC(Programmable Logic
Controllers) ya da bilgisayarlarda görülür
• Arıza Var - Emniyet Durumu (Fail-Safe State):Sıklıkla PLC ya da bilgisayarlarda görülür.
Bir giriş arızası tespit edildiğinde sistem önceden belirle-nen emniyet durumuna geçer
• Yukarı ya da aşağı ölçek yanığı: Termokupl ya da RTD girişlerinde kullanılır. Termokupl
ya da RTD’nin açık devre olduğu tespit edildiğinde donanım önceden belirlenen arıza
konumuna geçer.
• Enerjilenmemiş Durum (De-energized State, DE):Enerji kablolarında ya da enerji veren
komponentte arıza olması durumunu ifade eder
• Bilinmeyen arıza: Önceden bilinmeyen arızadır.
Arıza bulma ve giderme yaklaşımları ilk seferde çözüm üretemeyebilir. Böyle bir
durumda genellikle bulunulan adımdan önceki adıma dönmek ve işlemleri tekrar yaparak
ilerlemek gerekir. Bu şekilde arıza bulma ve giderme ile ilgili adımları bir-kaç kez tekrarlamak
gerekebilir. Arıza ile ilgili çok fazla bilgi toplanmış olsa bile, bu tekrarlayan süreç daha
fazlasına ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bazen bir tek ölçüm, bir önceki adımdan daha
öncesine gitmeye dahi sevk edebilir. Böylece doğru çözümü bulana kadar sistematik olarak
problem için olası çözümler elenir. Örneğin bir işyerinde bir elektrik sigortasının yandığı fark
edilmiştir. Yanmış sigortanın yenisiyle değiştirilmesine rağmen sigortanın yeniden yandığı
gözlenmiştir. Bu durum, arıza giderme sürecinde bir önceki adıma geri dönülmesi ve daha fazla
araştırma yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Özel arıza giderme yaklaşımları; belli bir alete, sisteme ya da belirli bir arızaya(probleme)
uygulanmak üzere geliştirilen yaklaşımlardır. Örneğin bir verici, bir basınç kontrol sistemi veya
topraklama problemi için özel arıza giderme yaklaşımları olabilir. Bu yaklaşımlar sistemle
eşleştirildiğinde, arızanın giderilmesi için belirli bir başlama noktası sağlar. Aksi takdirde bu
başlangıç noktası, arızanın tanımı ve bilgi toplama süreçleri ile belirlenir.
• Tablolar
• Akış şemaları
• Prosedürler
Üretici firma sistem, donanım ya da ekipman için özel arıza giderme prosedürü yada
yaklaşımı sunmadığında arızanın (problemin) çözümü için genel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulur.
Genel arıza bulma ve giderme yaklaşımı akış şeması Şekil 5.3’de gösterilmiştir. Şekil 5.3’de
verilen yaklaşım mantıklı ve etkili olmakla birlikte, arıza giderme-de başka yaklaşımlar da
kullanılmaktadır. Şekil 5.4’de diğer genel yaklaşım örneği verilmiştir. Bu yaklaşımlar, mantık
olarak temelde aynıdır, fakat işleyişleri farklıdır ve belli bir problem alanı için
özelleştirilebilirler. Bazı durumlarda arızaya özel yaklaşım (arızanın giderilmesinde sistemin
sadece bir parçasına uygulanabilir) genel bir yaklaşımla birlikte kullanılabilir.
Şekil 5.3 ve Şekil 5.4’de verilen yaklaşımlar etkili olmasına rağmen, arıza giderme
sürecinde iş güvenliği ile ilgili bazı önemli hususları göz ardı eder. Bu hususlar aşağıda
verilmiştir:
Arıza bulma ve gidermede genel bir yaklaşım olan “yedi adım prosedürü” adımları:
Bir problem (arıza) rapor edildiğinde problem ile ilgili bulgular; tamamlanmamış, belirsiz
ya da çok fazla bilgiye gömülmüş olabilir. Genellikle bir problem görüldüğü gibi rapor edilir
ve bu rapora aynı vardiyada diğer çalışanların da izlenimleri eklenebilir. Aşağıda bu aşama ile
ilgili karşılaşılabilecek durumlar ve bu durumlara ilişkin bazı ipuçları açıklanmıştır.
Basit problemler (arızalar) için, problemin tanımlamasında sadece bir çalışanla görüşülür.
Örneğin bir çalışan tarafından basit bir problem şöyle ifade edilebilir: “1numaralı sıcaklık
vericisi sıfıra gitmekte ve bu değerde kalmaktadır, 5 numaralı akış devresi kararsız çalışmakta
ve alarm vermektedir”.
Geçici ve karmaşık problemlere ait belirti raporları, açık ya da belirsiz olabilir. Raporlar
kısa ve bunun yanında doğru olmayabilir. Çok az ya da çok fazla bilgi rapor edilebilir ve rapor
edilen bilgiler tutarsız veya önyargılı olabilir. Geçici problemler zaman zaman meydana gelen
problemlerdir. Örneğin sadece belirli bir vardiyada ya da belirli bir zaman diliminde ortaya
çıkan arızalar geçici arıza olarak değerlendirilir.
4.8.1.3. İletişim
Problem tanımlanırken; problemi rapor eden kişi dikkatlice dinlenmeli ve problem ile
ilgili belirtileri tam olarak anlatmasına izin verilmelidir. Rapor, genellikle problemin
giderilmesi için yapılan ilk müdahaleleri, sistemin çalışması ile ilgili bilgileri ve özel gözlemleri
içerir. Çalışan dikkatlice dinlendikten sonra, kısa ve açık sorular sorulmalıdır. Bu görüşmede
üst seviye teknik terimler kullanmaktan kaçınılmalıdır.
4.8.1.4. Önyargı
Bir problemi rapor eden kişi problemi önyargılı olarak anlatabilir. Genellikle problem
için açık bir neden olmadığında, önyargılar ortaya çıkar. Örneğin aslında yapılan bir işlem ya
da operasyonla ilgili bir problem olmasına rağmen, her zaman alet hatası olduğuna dair yaygın
bir önyargı vardır. Diğer bir önyargı ise; geçmişte problemlere neden olan ve çalışanlar
tarafından problemli olduğu belirtilen belli bir alet veya sistem ile ilgili olabilir. Bu nedenle
herhangi bir arıza durumunda önyargılar nedeniyle söz konusu alet veya sistemin arızalı olduğu
düşünülür. Bu aşamada önyargılı olmadan arızanın net olarak tanımlanması önemlidir.
Arıza tespit ve gidermede, problem tanımlandıktan sonra 2. Adım bilgi toplama işlemidir.
Bu adım, Adım1ile örtüşür ve basit problemler için bu iki adım aynı olabilir. Karmaşık
problemler içinse bilgi toplama işlemi ayrı gerçekleştirilmesi gereken bir adımdır.
Bilgi toplama süreci için bir strateji veya faaliyet planı geliştirilmelidir. Bu plan, bilgi
toplama işleminin başlangıç noktası için yol gösterici nitelikte olur. Örneğin bir problem bir
ekipmana veya alt sisteme indirgenmişse, bilgi toplama işlemine bu ekipman veya alt sistemden
başlanır. Eğer bu şekilde bir indirgeme yapılmadıysa, bilgi toplamaya daha üst veya daha genel
seviyeden başlamak ve aşağı doğru inmek gerekir. Bilgi toplama işleminde genelden özele
doğru ilerlenir. Diğer bir deyişle problem alanını (kapsamını) sürekli daraltarak çalışılmalıdır.
Bu aşamada problem ile ilgili belirtiler yanında problem öncesi ve sonrası karakteristik
ve parametreler hakkında veriler toplanır. Bilgi toplama sürecinde çalışanlar ile görüşülür ve
dokümanlardan (sistem ya da ekipman ile ilgili her türlü kayıtlar, manueller vb.) yararlanılır.
Bunun yanında cihaz/ekipman üreticisi ile yapılacak görüşmeler de bu süreçte yararlı olabilir.
Aşağıda bu konuların detayına yer verilmiştir.
4.8.2.1. Belirtiler
Toplanan bilgi, genel olarak problem ile ilgili belirtileri ve bunun yanı sıra düzgün çalışan
diğer alt sistem/ ekipmanlar ile ilgili bilgileri içerebilir. Birincil (ana) belir-tiler doğrudan
problemin nedeni ile ilişkilidir. İkincil belirtiler ise probleme doğrudan neden olmayan alt
etkilerdir.
Arıza ile ilgili olarak; arızanın zamanı, arıza olmadan önceki durum ve bu durumdaki
parametreler, arıza olduktan sonra değişen durumlar ve değişen parametrelerin bilinmesi
gerekir. Dolayısıyla bu aşamada; tasarım, komponentler ve parametreler gibi sistem ile ilgili
bilgilerin toplanması gerekir. Bu konuda; devre çizimleri, motor şemaları, elektrik kablo tesisatı
şemaları ve bunun gibi diğer çizimler yanın-da sistem ile ilgili diğer dokümanlardan yararlanır.
Toplanan bilginin büyük kısmı, problemi rapor eden kişi ve ilgili diğer kişiler ile yapılan
görüşmelerden elde edilir. Daha sonra aletin veya sistemin performansı; işlem kayıtları,
çizelgeler veya alarm kayıtları gibi kaynaklardan yararlanılarak gözden geçirilmeli ve varsa
dâhili arıza test sistemlerinin kayıtları incelenmelidir.
4.8.2.4. Kontrol
Arızalı olma şüphesi olan alet veya problemin çözümüne ışık tutacak diğer aletler(basınç
ve sıcaklık ölçerler, göstergeler gibi) de kontrol edilmelidir. Dokümantasyon ve Kayıtlar Arıza
tespit ve gidermede devre çizimlerine, bakım kayıtlarına ve sistem ile ilgili dokümanlara
başvurulması gerekir. Ayrıca eski bakım ve arıza ile ilgili kayıtlar da faydalı bilgiler sağlar.
Bilgi toplama işlemi tamamlandıktan sonra bir çözüm önermek için toplanan bilginin
yeterli olup olmadığını belirlemek amacıyla bu aşamada bilgi analiz edilir. Analize, öncelikle
toplanan bilgilerin düzenlemesiyle başlanmalı ve daha sonra dış bilgilere ve mantıksal
prensiplere başvurulmalıdır. Dış bilgi, adım 2’de toplanan bilgilerin dışındaki bilgidir. Bu bilgi;
temel prensipleri, mühendislik prensiplerini, sistem bilgisini, mantıksal yaklaşımları ve kişisel
tecrübeye dayalı bilgileri içerir.
Arıza ile ilgili bir çözüm önerisi geliştirebilmek için toplanan bilginin, farklı biçimlerde
düzenlenmesi ve sınışandırılması gerekir. Bu aşamada toplanan bilgiler aşağıdaki başlıklar
altında sınışandırılmalıdır.
Örneğin bir problem sadece gece vardiyasında oluşuyor ise, toplanan bilgilerin gece
vardiyasında oluşan ve gece vardiyasında oluşmayan işler olarak düzenlenmesi gerekir.
Arızanın meydana geldiği sistemin iyi bilinmesi, birincil ve ikincil belirtiler arasında
doğru ayırım yapmayı sağlar. Örneğin; bir kompresör yüksek basınçtan dolayı durabilir. Bu
esnada başka alarmlar da aktif olabilir. Bu arızada birincil belirti, yüksek basınç ve ikincil belirti
ise alarmlardır. Diğer bir örnek ise, çıkışında voltaj değeri alınamayan bir devrede meydana
gelen arıza olabilir. Yapılan incelemede sigortanın yandığı tespit edilmiştir. Burada sigortanın
yanması, aşırı yüklenme ve-ya bir arıza olduğunu bildiren ikincil bir belirtidir. Daha ileri
incelemede ise, arıza-ya sebep olan asıl nedenin belirlenmesi gerekir.
Benzer sistem, alet veya cihazlar aynı prensiple çalışır ve dolayısıyla benzer arızalar
meydana gelir. Dolayısıyla benzer sistem, alet veya cihazlarda arıza tespit ve giderilmesinde
ortak bir yol izlenir. Örneğin basınç transdüserleri aynı amaçla kullanılan cihazlardır. Doğal
olarak tüm basınç transdüserlerinde benzer arızalar görülür. Bir diğer örnek de motorlar olabilir.
Tüm motorlar aynı temel prensiple çalışır ve potansiyel olarak aynı problemlere ve çözümlere
sahiptir.
• Arızaya ait toplanan bilgi ile ilgili aşağıdaki soruların yanıtları aranmalıdır.
• Ne çalışıyor?
• Ne çalışmıyor?
• Bir belirtinin (etkinin) sebebi nedir ve ne değildir?
• Problem nerede meydana geldi?
• Problem nerede meydana gelmedi?
• Problem ne zaman oluştu?
• Problem ne zaman oluşmadı?
• Ne değişti?
• Ne değişmedi?
Arıza gidermede sistemin yeni veya eski bir sistem olması önemlidir. Çünkü toplanan
bilginin çeşidi veya nereye bakılacağı konusunda farklılıklar olabilir. Örneğin yeni bir sistemde
arıza olduğunda elektrik kabloları veya aletlerden şüphe duyulabilir. Eski bir sistemde ise;
uygun olmayan elektrik kabloları veya aletler daha önce tespit edilerek onarımları
yapıldığından, arızanın başka bir nedenden kaynaklanma olasılığı yüksektir.
Belirtiler bazen karmaşık veya zamanla dağılmış olabilir. Arıza belirtisi meydana
geldiğinde üretilen numuneleri incelemek, belirtilerin analizinde yardımcı olabilir. Belir-tiler
belirli bir zaman dilimi ile ilişkili (örneğin sadece gece vardiyasında oluşabilir),belirli
eylemlerle ilişkili (örneğin her zaman bir büyük motorun çalıştırılması esnasında oluşabilir),
özel bir olayla ilişkili (örneğin her zaman basıncın 100 psi g değerinden büyük olması
durumunda oluşabilir) veya operasyonel olaylarla ilişkili olabilir. Bu ayrımların yapılarak
numunelerin incelenmesi analizin iyi yapılması için önemlidir.
4.8.3.5. El Kitapları
Bu adım, toplanan bilginin kademeli olarak gözden geçirilmesi ve çözüm önerisi için
yeterliliğinin değerlendirilmesi aşamasıdır. Gözden geçirme işlemi, yeterli bil-giye sahip olana
kadar devam ettirilir. Aşağıda bu aşama ile ilgili yürütülebilecek doğrudan ve tekrarlayan
süreçler olmak üzere iki süreç hakkında bilgi verilmiştir.
• Tecrübe
• Eski kayıtlar
• El kitabı kullanımı
Tecrübe, arızaları, hızlı bir şekilde gidermede önemli bir unsurdur. Bir problem daha önce
görülmüşse problemin çözümü bilinir. İyi bir tecrübe ile bilinmeyen, karmaşık sistemler ve
kaydı iyi tutulmamış sistemler üzerindeki problemler kolaylıkla çözümlenebilir.
Eski problemler ve çözümleri ile ilgili kayıtlar tutulmuş olabilir. Bu kayıtlar işletmenin
bakım yönetim sisteminde veya manüel olarak bakım, arıza dosyalarında veya ekipman
kayıtlarında saklanmış olabilir. Bu aşamada söz konusu kayıtlardan yararlanılabilir.
Çoğu zaman bir probleme çözüm önerisi geliştirmede Adım 2, 3 ve 4 yardımcı olur.
Ancak 4. Adım sonunda elde edilen bilgi yeterli değilse daha fazla bilgi toplamak için adım
2’ye geri dönülür ve adım 2, 3 ve 4tekrar edilir. Bu tekrarlayan süreç yeterli bilgiye sahip olana
kadar devam eder. Şekil 5.3 ve Şekil 5.4’de tekrarlayan süreçler görülmektedir.
“Böl ve yönet” metodu elektronik sistemlerin arıza tespit ve giderilmesinde yaygın olarak
kullanılan bir yöntemdir. Sistemler birden fazla alt sisteme ayrılır. Ayrılan alt sistemler
incelenerek problem kaynağı tespit edilir. Şekil 5.6’da “Böl ve Yönet” arıza tespit yaklaşımına
bir örnek görülmektedir.
Bu aşamada analiz sonuçlarına bağlı olarak çözümler önerilir. Arızalı parçanın yenisiyle
değiştirilmesi veya tamir edilmesi genellikle önerilen bir çözümdür. Bazı durumlarda önerilen
çözüm, kesin çözüm olmayabilir ve bu durumda önerilen çözümün test edilmesi veya bu çözüm
yerine başka bir çözüm ortaya konması gerekebilir. Birden fazla olası çözüm söz konusu ise
çözümler, başarılı olma olasılığına göre önerilmelidir. Çözüm önerileri basitten zora doğru
olmalıdır. Bazen işletmelerde operasyonlar durdurulamaz, bu durumda operasyonu
durdurmayan bir önerinin getirilmesi doğru bir yaklaşım olur. Bazı durumlarda ise önerilen
çözüm ile birlikte maliyet (işgücü, sarf malzeme ve üretim kaybı vb) söz konusu olabilir, böyle
bir durumda en ucuz maliyetli çözüm önerilmeye çalışılmalıdır. Sonuç olarak bahsedilen bu
kriterler değerlendirilerek uygun bir çözüm bulmaya çalışılmalıdır.
Aynı anda birden fazla çözümü denememek gerekir. Bu durum, çözüme ulaşmada
karışıklığa sebep olur. İşletme yönetimi, zaman veya operasyonel kısıtlardan dolayı bu
yaklaşımı destekleyebilir, fakat dirençli olup, tek çözümü denemek gerekir. Birden fazla
çözümün aynı anda denenmesi kısa ya da uzun vadede yüksek maliyete sebep olabilir.
Bir çözüm veya çözümler kombinasyonu önerildiğinde, problemin analizinin doğru olup
olmadığını anlamak amacıyla test edilmesi gerekir. Probleme sebep olan soruna göre kimi
durumlarda problem ile ilgili özel çözüm yanında genel çözümün de ortaya konması
gerekebilir. Bu durumda arızanın asıl kaynağının doğru tespit edilip çözüm önerilerinin buna
bağlı olarak sunulması çok önemlidir. Bun-dan başka önerilen çözümün test edilmesi sırasında
çözümün ya da test yönteminin yetersiz olduğu ortaya çıkabilir. Bu durumda süreç, ilgili
aşamadan itibaren tekrarlanmalıdır. Aşağıda bu aşama ile ilgili önemli hususlara yer verilmiştir.
Bu adımda özel ya da genel bir çözümün gerekli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Birçok durumda arızalı aletin değiştirilmesi veya tamir edilmesi özel bir çözümdür. Örneğin bir
basınç vericisi korozyon nedeniyle arızalanmış olsun. Bu durumda basınç transdüserinin
değiştirilmesi özel bir çözümdür, ancak yetersizdir. Korozyonun önlenmesi gerekir. Bu nedenle
transdüserin korozyona dayanıklı bir malzemeden üretilmiş koruyucu bir muhafaza içine
yerleştirilmesi daha genel bir çözümdür.
Önerilen ve test edilen çözüm doğru değilse, bilginin analiz edilmesi aşamasına (adım 3)
geri dönülmesi gerekir. Bu aşamada arıza doğru tespit edilmiş olabilir, ancak önerilen ve test
edilen çözüm doğru olmayabilir. Bu durumda diğer bir çözüm önerisine geçilmelidir. Arıza
tespiti doğru değilse, bilginin toplanması aşamasına (adım 2) geri dönülmelidir. Bu noktada
daha fazla bilgi toplanması doğru çözüme ulaşmayı sağlayacaktır.
Bu adımda önerilen çözüm uygulanır. Bazı durumlarda adım 6 ve 7, bir arada gerçekleşir.
Örneğin bir verici değiştirildiğinde arıza giderilmiş ve önerilen çözümün testi yapılmış olur.
Tamir işleminin bitiminde etiketleme, veri tabanının ve bakım kayıtlarının güncellenmesi gibi
ilave işler söz konusu olabilir.
Arıza tespit ve giderme ile ilgili işlemlerin kayıt edilmesi, gelecekte karşılaşıla-bilecek
arızaların giderilmesinde kolaylık sağlar. Bu nedenle kayıtların düzgün tutulması önemlidir. Bir
aletin veya sistemin değiştirilmesi sırasında, alete ya da sis-teme zarar vermemeye özellikle
dikkat edilmelidir. Örneğin hasarlı civataların veya vidaların değiştirilmesi sırasında yüzeye
zarar verilmemelidir.
Bakım-onarım, bir işletmedeki tüm makine, donanım ve sistemlerin işlevlerini tam olarak
ve en yüksek performansla yerine getirebilmeleri ve bu hallerini sürdürebilmeleri için
gerçekleştirilen faaliyetlerin bütünüdür. Her ne kadar gereken önem verilmese de bir
işletmedeki en kritik bölümlerden biri bakım onarım bölümüdür. Bu bölümün temel görevleri;
üretimin sürekli olarak devam ettirilebilmesi, makine ve donanımlarda meydana gelen
beklenmedik arızaların giderilmesi ve arızaların önüne geçilmesi için periyodik bakımlarının
yapılması, işletmenin bina ve yardımcı tesislerin bakımı ve işletilmesi ile tezgâhların montajı
ve yer değiştirmesidir. Bununla birlikte çoğu zaman tezgâhların işleyişini geliştirecek ya da
etkinliğini ve verimliliğini arttıracak yeni tasarımlar yapılması, imalatı ve montajı, çevre
kirliliğine karşı önlemler alınması, iş güvenliği önlemlerinin uygulanması, hurda ve atık
malzemelerin yönetimi, bina ve tesislerin yangından korunması gibi işleri de söz konusudur.
• Arızalı tezgâhtan önceki üretim hattında stoklar artar, sonraki tezgâhlar çalışamaz
• Zamanında teslim edilemeyen ürün sebebiyle müşteri memnuniyetsizliği oluşur.
• Görüldüğü gibi üretimin bir noktasında meydana gelen arıza yayılarak işletmeyi zor
durumda bırakabilmektedir.
Meydana gelen arızaların en kısa sürede çözümlenebilmesi için gereken ilk şart, yetkin
ve eğitimli bakım onarım ekibidir. Bakım onarım personelinin sürekli olarak eğitimine önem
verilmelidir. Bunun yanında teknolojik tamir ve ayar donanımlarının da bakım onarım
bölümünün envanterinde bulunması gerekir. Herhangi bir arızada, tam donanımlı ve teknik
yeterliliğe sahip personel doğru çözümün tek anahtarıdır. İşletmeler günümüze kadar çok çeşitli
bakım onarım metotları kullanarak üretimlerinin sürekliliğini devam ettirmeye çalışmışlardır.
Bu metotları arıza çıktıkça bakım, koruyucu bakım, kestirimci bakım ve proaktif bakım olarak
sınışandırmak mümkündür.
Günümüzde, işletmelerde yaygın olarak kullanılan bu bakım yöntemi bir periyodik bakım
uygulamasıdır. Planlı bakım, periyodik bakım ya da zamana dayalı bakım olarak da adlandırılan
bu bakım türü, özellikle arızalanması halinde üretimi sekteye uğratacak, arızalanmasının
maliyeti çok yüksek olabilecek kritik ekipman ve tezgâhlara uygulanır. Bu yüksek maliyetle
karşılaşmamak için, periyodik olarak yağlama, ayar, parça değişimi ve temizlik yapılır. Böylece
bakım uygulamalarında beklenmeyen arızalar azalır, düzenli olarak bakım ve ayar
yapıldığından makinelerin kullanım ömürleri ve verimlilikleri artar, enerji tüketimleri düşer.
Bununla birlikte, arızanın önüne geçebilmek için bakım periyotlarının kısa tutulması, bu
nedenle bakım ve işletme maliyetlerinin yükselmesi, ekonomik ömrünü tamamlamamış, daha
uzun süre hizmet verebilecek parçaların değişimi gibi gereksiz bakım uygulamalarının
yapılabilmesi, yapılan bakım sırasında istenmeden de olsa bazı ayarlar ve parçaların bozulması
ya da hatalı yapılan bir ayar veya montajın bir sonraki bakım periyodundan önce arızaya neden
olması gibi dezavantajları bulunur. Ayrıca öngörülen bakım periyodundan önce beklenmeyen
bir arıza çıkması da mümkündür.
Örneğin elektrik arızası esnasında, temel amaç arızanın en kısa zamanda giderilmesi ve
enerjinin en kısa zamanda müşteriye verilmesidir. İşte bu kısa zaman aralığında, gereği gibi
tamirat ve bakım yapılamayıp, periyodik bakımda yapılmak üzere not alınarak ertelenen
tamiratlar da yer alabilir. Herhangi bir teçhizata uygulanması gerekli en iyi bakım, muhakkak
ki o teçhizatı imal eden firmanın hazırlamış olduğu özel bakım ve işletme talimatında belirtilmiş
olan bakımdır. Firma kendi imalatları için, hazırlamış olduğu özel işletme ve bakım
talimatlarında, o teçhizatın hangi kısımlarına hangi periyotlarda ne gibi işlemler tatbik
edileceğini, ölçülerinin ne olduğu, nerelerin hangi yağ ile ne miktarda gibi gerekli hususları
detaylı bir şekilde belirtmektedirler.
Kestirimci bakım, gelecek hakkında bugün ve geçmişten alınan ölçüm değerlerinin eğilim
çözümleme yöntemi ile gelişiminin takip edilmesi prensibine dayanır. Makineler çalışırken,
durumlarını titreşimler yoluyla ortaya koyarlar. Kestirimci bakım, makinelerin üzerlerinden
tahribatsız şekilde ve periyodik olarak alınacak titreşim verilerinin eğilimlerinin izlenmesi, artış
belirlenenlerde FFT (Fast Fourier Transition-Hızlı Fourier Dönüşümü) spektrumu ve dalga
formu grafikleri ile detaylı analizlerle arıza teşhisinin önceden yapılmasıdır. Arıza ortaya
çıkmadan önce, planlı onarım faaliyetleri ile olası arızanın giderilmesini sağlayan bir metottur.
Bu yaklaşım ile koruyucu bakım kapsamında yapılan gereksiz bakım ve değişimlerin önüne
geçilmekle birlikte, beklenmedik arızalar önceden belirlenebilmektedir. Ar-tan ürün kalitesinin
yanı sıra uzayan arızasız çalışma süreleri ile üretim miktarında artış, maliyetlerde ise düşüş
görülür. İş güvenliği açısından daha uygun bir çalışma ortamı yaratılır ve makinelerin ayarları
daha düzenli yapılacağından enerji tüketimi oldukça azalır. Gerekli parçalar ve eleman, arıza
çıkmadan önce temin edilebileceğinden, stok ve malzeme temini ile eleman maliyetleri aşağı
çekilebilmektedir. Bu nedenle, makine arızasının ölçülerek izlenebildiği her ortamda kestirimci
bakımın uygulanması, maliyetleri düşürme imkânı vermektedir. Bununla beraber, kullanılacak
ekipmanın pahalı oluşu ve eleman eğitimlerinin maliyeti, bu metodun dezavantajı olarak kabul
edilebilir.
yağlama yağı periyodik olarak analiz edilir. Bu adımlar rulmanın ne zaman arızalanacağının
tespitinde yardımcı olur ancak niye arızalanacağı sorusuna cevap veremez. Proaktif bakım
uygulamaları, tüm bunlara montaj aşamasında lazerli kaplin ayarı ve balans almayı da
ekleyerek, rulmandaki gerilimleri azaltma, rulman ömrünü uzatma ve arıza olasılığını en aza
indirme yoluna gidebilir, ayrıca bir sonraki adımı da atarak arızanın kaynağını bulur. Örnek
olarak arıza öncesindeki temizleme prosedürlerine bakarak yenileme sırasında oluşabilecek bir
kirlenmenin, erken rulman arızalarının temel sebebini oluşturup oluşturamayacağının araması
verilebilir.
ÖZET
Arıza, istenen bir durumun ya da fonksiyonun doğrudan arıza mesajı veren arızalardır. Direkt arızalara
yerine getirilmemesi olarak tanımlanır. Arızaların en yaygın örnek, hava ya da elektrik gibi itici bir gücün
giderilebilmesi için arızanın neden kaynaklandığının kaybı durumunda meydana gelen arızalardır.
bilinmesi gerekir. Arızalar; komponentten (donanım Arıza giderme yaklaşımları arıza bulma ve
arızaları), programlama kodunun hatalı olmasından gidermede ilk seferde çözüm üretemeyebilir. Böyle bir
(yazılım arızaları) ya da insan hatalarından (sistematik durumda genellikle bulunulan adımdan önceki adıma
arızalar)kaynaklanabilir. Bunun dışında fonksiyonel dönmek ve işlemleri tekrar yaparak ilerlemek gerekir. Bu
arızalardan söz edilir. Alet ya da ekipmanda herhangi bir şekilde arıza bulma ve giderme ile ilgili adımları birkaç
arıza ol-mamasına rağmen alet ya da ekipmanın istenen kez tekrarlamak gerekebilir. Arıza giderme yaklaşımları
fonksiyonu yerine getirememesi fonksiyonel arıza olarak özel ve genel arıza giderme yaklaşımları olmak üzere 2’ye
isimlendirilir. ayrılır. Özel arıza giderme yaklaşımları; belli bir alete,
Donanımı ya da ekipmanın çalışmasını zorlayan en sisteme ya da belirli bir probleme uygulanmak üzere
önemli çevresel faktörler; ortam sıcaklığı, nem, korozyon, genellikle ekipman ya da sistem üreticisi tarafından
çalışma limitlerinin aşılmasıdır. Korozyon, metal veya özelleştirilen yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar tablolar, akış
metal alaşımlarının, oksitlenme veya diğer kimya-sal şemaları, prosedürler gibi farklı biçimlerde verilir. Özel
etkilerle aşınma durumudur. Nemden kaynaklanan arıza giderme prosedürü ya da yaklaşımı olmadığında,
yoğuşma (gazdan sıvıya dönüşme), korozyona ve bazı problemin çözümü için genel bir yaklaşıma ihtiyaç
durumlarda da kısa devreye neden olabilir. Ekipman yada duyulur.
donanımın, tasarım sırasında belirlenen çalışma Arıza bulma ve gidermede genel bir yaklaşım olan
koşullarının (sıcaklık, basınç ya da diğer fiziksel özellik “yedi adım prosedürü” adımları sırasıyla problemin
ile ilgili belirlenen çalışma koşulları) dışında çalıştırılması tanımlanması, probleme ilişkin bilginin toplanması,
“çalışma limitlerinin aşılması” olarak ele alınır. bilginin analiz edilmesi, bilginin yeterliliğinin
Sistem ya da aletlerde kimi zaman bir faktör birden belirlenmesi, bir çözüm önerilmesi önerilen çözümün test
fazla arızaya neden olabilir. Bu şekilde gerçekleşen edilmesi, tamir edilmesi şeklindedir.
arızalar ortak sebepli arızalar olarak adlandırılır. Ortak Bakım-onarım, bir işletmedeki tüm makine,
sebepli arızalar çoklu (ya da yedekli) sistemler-de donanım ve sistemlerin işlevlerini tam olarak ve en yüksek
meydana gelir. Sıklıkla karşılaşılan ortak sebep arıza performansla yerine getirebilmeleri ve bu hallerini
faktörleri; ortak komponent kullanımı, düşük güç kalitesi, sürdürebilmeleri için gerçekleştirilen faaliyetlerin
topraklamanın düzgün yapılmaması, ortam sıcaklığı, bütünüdür. İşletmeler günümüze kadar çok çeşitli bakım
ortam korozyonu, ortam nemi ve üretim hatalarıdır. onarım metotları kullanarak üretimlerinin sürekliliğini
Kök sebep analizi, arızanın asıl kaynağının devam ettirmeye çalışmışlardır. Bakım onarım
belirlenmesi için yapılır. Kök sebep analizi, birincil sebebi metotlarını, koruyucu bakım (periyodik bakım), kestirimci
belirlemekle ve bu sebebin etki analizini yapmakla başlar. bakım ve proaktif bakım olarak sınışandırmak
Bu şekilde olası sebepler ve etkileri sıralanır. Bunlar mümkündür. “Programsız Bakım” olarak adlandırılan
arasından ikincil sebep belirlenir ve etki analizi yapılır. arıza çıktıkça bakım yönteminde bakım; arıza oluştuktan
Kök sebep bulunana kadar bu süreç tekrar edilir. sonra yapılmaktadır. Koruyucu bakım günümüzde,
Arızalar kullanıcıya yani dışarıya yansıma işletmelerde yaygın olarak kullanılan bir periyodik bakım
durumuna göre açık arıza, gizli arıza, direkt arıza, tahmin uygulamasıdır. Planlı bakım ya da zamana dayalı bakım
edileme-yen arıza, ekipmanın kendi tespit ettiği arıza (self olarak da adlandırılan bu bakım türü, özellikle
test)şeklinde sınışandırılır. Açık arızalar, sistem ya da arızalanması halinde üretimi sekteye uğratacak,
ekip-manda meydana gelen bir arızanın açıkça belli arızalanmasının maliyeti çok yüksek olabilecek kritik
olduğu arızalardır. Açık arıza, sesli ya da görsel uyarılarla ekipman ve tezgâhlara uygulanır. Kestirimci bakım ise,
bil-dirilir. Güvenlik ya da yangın alarm sistemlerinde gelecek hakkında bugün ve geçmişten alınan ölçüm
olduğu gibi, bir durum gerçekleştiğinde ya da ihtiyaç değerlerinin eğilim çözümleme yöntemi ile gelişiminin
olduğunda çalışan sistemlerde arızalar çoğu kez açık takip edilmesi ana prensibine dayanır. Kestirimci bakımda
değildir. Çünkü bu tür sistemler, ancak bir durum durum izlemesi yapılarak arızanın meydana gelebileceği
meydana geldiğinde aktif hale gelir ve sadece bu zamanın tahmini yapılsa da, arızanın temel nedeni her
durumlarda arızayı gözlemek mümkün olur. Dolayısıyla zaman tam olarak tespit edilemeyebilir. Bu noktada
bu sistemlerde meydana gelen arızalar çoğunlukla gizli proaktif bakım devreye girer. Proaktif bakım, bakım
kalır ve bu nedenle “gizli”, “saklı ”ya da “örtülü arızalar” metotları ile elde edilen bilgileri, problemi tanımlamak ve
olarak isimlendirilir. Direkt arızalar, çoğunlukla belirli bir arıza kaynağını izole etmek için kullanır.
arızanın gerçekleşmesi ya da güç kaybı durumlarında
1. “İstenen bir durumun ya da fonksiyonun yerine 6. Çoklu (yedekli) sistemlerde genellikle meydana
getirilmemesi durumu” aşağıdakilerden hangisinin gelen arıza türü aşağıdakilerden hangisidir?
tanımıdır? a. Açık arıza
a. Arıza b. Ortak sebepli arızalar
b. Bakım c. Yazılım arızası
c. Onarım d. Gizli arıza
d. Kök sebep e. Sistematik arıza
e. Ortak sebep
7. Arıza gidermede genel bir yaklaşım olan “yedi adım
2. Aşağıdakilerden hangisi arıza türlerinden biri prosedürü”nün dördüncü adımı aşağıdakilerden
değildir? hangisidir?
a. Donanım arızası a. Bir çözüm önerilmesi
b. Yazılım arızası b. Probleme ilişkin bilginin toplanması
c. Sistematik arıza c. Tamir edilmesi
d. Fonksiyonel arıza d. Bilginin yeterliliğinin belirlenmesi
e. Ortak sebepli arıza e. Bilginin analiz edilmesi
3. Aşağıdaki eğri zamana bağlı donanım arıza oranı 8. Bir işletmedeki tüm makine, donanım ve
eğrisidir. Eğrideki A periyodu aşağıdakilerden sistemlerin işlevlerini tam olarak ve en yüksek
hangisi ile ifade edilir? performansla yerine getirebilmeleri ve bu hallerini
a. Başlangıç periyodu sürdürebilmeleri için gerçekleştirilen faaliyetlerin
b. Olgunluk periyodu bütününe ne ad verilir?
c. Yaşlılık periyodu a. Arıza ve Onarım
d. Kestirimci periyot b. Bakım-Onarım
e. Proaktif periyot c. Yedi adım prosedürü
d. Kök sebep analizi
4. Bir işletmede operatör, kullandığı aleti belirlenen e. Özel arıza giderme yaklaşımı
çalışma sıcaklığı üzerinde çalıştırmıştır. İnsan
hatasından kaynaklanan bu arızanın türü 9. Aşağıdakilerden hangisi bakım onarım metotların-
aşağıdakilerden hangisidir? dan biri değildir?
a. Donanım arızası a. Proaktif Bakım
b. Yazılım arızası b. Kestirimci Bakım-Onarım
c. Ekipman arızası c. Koruyucu Bakım
d. Sistematik arıza d. Arıza Çıktıkça Bakım
e. Proaktif arıza e. Doğrudan Bakım
5. Alet ya da ekipmanda herhangi bir arıza 10. Bir problemin (arızanın) tanımlanması aşamasında
olmamasına rağmen alet ya da ekipmanın istenen aşağıdakilerden hangisi dikkate alınması gereken
fonksiyonu yerine getirememesi hangi tür arıza bir faktör değildir?
olarak ele alınır? a. Problemin karmaşıklık düzeyi
a. Donanım Arızası b. Problemin tanımlanma düzeyi
b. Yazılım Arızası c. Önyargılı anlatım
c. Fonksiyonel Arıza d. İletişim
d. Sistematik Arıza e. Numunelerin incelenmesi
e. Ortak Sebep Arızası
5. BÖLÜM
5.1. GİRİŞ
Elektrik enerjisi günlük hayatta ve üretimde yaygın olarak kullanılan bir enerji türüdür.
Kişinin vücudundan elektrik enerjisi geçtiğinde ölümcül tehlikelere neden olabilmektedir.
Elektrik tehlikeleri üç ana başlıkta incelenir. Bunlar; elektrik çarpması, elektrik arkı ve elektrik
ark patlamalarıdır. Özellikle bir işyerinde çalı-şanların sağlığı ve güvenliği açısından elektrik
tehlikelerinden korunma prosedürlerin geliştirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması zorunludur.
Elektriğin sebep olduğu tehlikelerden korunmak için belirli ekipmanlara sahip olmak ve
bununla birlikte ilgili prosedürleri izlemek gerekir. Bu ünitede elektrik tehlikelerinden
korunmak için kullanılacak ekipmanlar ve izlenecek prosedürlere yer verilmiştir. Son olarak
statik elektrik tehlikeleri ve bunların etkilerinden bahsedilmiştir. Statik elektrik boşalmasına
engel olmak için topraklama, nemlendirme ve iyonizasyon işlemleri uygulanır.
Bu bölümde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel kavramlar içinde ele alınan sağlık, işçi
sağlığı, meslek hastalığı, iş güvenliği, iş kazası, tehlike, risk, iş sağlığı ve güvenliği tanımları
yapılmıştır. Ayrıca meslek hastalığı ve iş kazalarının sınıflandırılması yapılarak meslek
hastalığı ve iş kazasına sebep olan faktörlere değinilmiştir.
5.2.1. Sağlık
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne göre sağlık; fiziksel, ruhsal ve sosyal açılardan tam bir
iyilik durumunu yansıtmaktadır. Bu tanım uyarınca bireyin sağlıklı olması, sadece fiziksel
açıdan değil, ruhsal ve sosyal yönlerden de tam bir iyilik durumunu ifade etmektedir.
İşletme açısından sağlık, artan kişisel ve örgütsel verimlilik ile kalite düzeyinin ve azalan
maliyetlerin temelidir. Sağlığın sistemli yönetimi maliyeti azaltıcı ve üretim kalitesini artırıcı
rol oynar. Sağlıklı örgüt işlevseldir, düzenli çalışır ve ürün ya da hizmetlerini etkin üretir.
Dolayısıyla, çalışanların hastalık ya da sakatlık durumu örgütün sağlıksız olduğunu gösterir.
Kaza raporları örgüt sağlığının durumunu ortaya koyan bir göstergedir (Şekil 5.1)
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) işçi sağlığını, çalışan tüm insanların fiziksel, ruhsal, moral
ve sosyal yönden tam iyilik durumlarının sağlanmasını en yüksek düzeylerde sürdürülmesini,
iş koşullarını ve kullanılan zararlı maddeler nedeniyle çalışanların sağlığına gelebilecek
zararların önlemesini ve ayrıca işçinin fizyolojik özelliklerine uygun yerlere yerleştirilmesini,
işin insana ve insanın işe uymasını amaçlar olarak ele alan tıp dalıdır. Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) oluşturdukları ortak komisyonda işçi sağlığının
esasları şöyle belirlenmiştir:
Mesleki bir faaliyetin yürütümü ya da bazı işlerde sürekli çalışma, bireyde bu faaliyetlerle
doğrudan bağlantılı hastalıklara yol açabilmektedir. Meslek hastalığı, mesleki tesirlerin sonucu
olarak meydana gelen ve bu tesirlerin devamı halinde gittikçe artan ve bu yüzden belirli
mesleklerde ya da çalışma gruplarında görülen hastalıkları ifade eder. Bu bağlamda, “tıbbi
bakımdan bir meslekte ya da faaliyet sahasında sık görülen ve aynı şartlar altında deneysel
olarak da meydana getirilebilen hastalıklar meslek hastalıklarıdır” şeklinde bir tanım
yapılabilir. Benzer bir tanıma, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasında da yer verilmiştir.
Nitekim Yasanın 11. Maddesinin B bendine göre meslek hastalığı, sigortalının çalıştırıldığı işin
niteliği ne göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya
sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir. Meslek hastalıkları, Sosyal Sigortalar Sağlık
Kanunu Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne ekli meslek hastalıkları listesinde 5 ana gruba toplanmıştır.
Bu listede hastalıkların belirtileri, hangi işlerde görüldükleri ve sigortalı bir işten ayrılmış
olanların hastalıklarında, hastalıklarının mesleki olduğunun sigorta tarafından kabulü için en
çok ne kadar zaman geçmesi gerektiği (yükümlülük süresi) belirtilmiştir.
hastalıklar, mesleksel bronşiyal astım, bisinozis olmak üzere mesleksel solunum sistemi
hastalıkları yer alır
4. Mesleki bulaşıcı hastalıkları
Bu grupta parazit hastalıkları, tropikal hastalıklar, hayvanlardan insana bulaşan
hastalıklar (zoonozlar) ve sağlık hizmetleri çalışanlarında görülebilecek viral hepatit ve
tüberküloz gibi hastalıklar yer almaktadır
5. Fiziki etkenlerle olan meslek hastalıkları
Bu grupta iyonlayıcı ışınlarla olan hastalıklar, enfraruj ışınları ile meydana gelen katarakt,
gürültü sonucu işit-me kaybı, hava basıncındaki ani değişmelerle olan hastalıklar, titreşim
sonucu meydana gelen kemik eklem zararları, sürekli lokal baskı sonucu oluşan
hastalıklar, tekrarlayan travma sonucu oluşan fiziki nedenli meslek hastalıkları yer alır
Yukarıda verilen gruplar dışında bir hastalığın mesleki olduğu kanısında, Sosyal
Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu’na müracaat edilir.
Meslek hastalıkları, ortaya çıkardıkları sonuçlar itibariyle iş kazaları gibi bir mesleki risk
grubu olarak sosyal güvenlik sistemlerinin kapsamına alınmıştır. SGK sistemleri, sosyal
güvenlik garantisini iş kazaları ve meslek hastalıkları sigorta kolundan sağlamaktadır. İş
kazaları ve meslek hastalıklarının çalışırken meydana gelmesi, çalışanı koruma ihtiyacı ve bu
sigorta kolunun finansmanının tamamen ya da büyük ölçüde işveren tarafından karşılanması,
sağlanan garantinin de diğer sigorta kollarına nazaran daha geniş kapsamlı olmasına yol saçar.
SORU: Meslek hastalıklarına sebep olan kimyasal maddelere beş örnek veriniz
Türkiye’de meslek hastalıkları alanında hizmet veren T.C. Sağlık Bakanlığı Ankara
Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin web sayfasını inceleyiniz.
http://www.ankarameslekhastanesi.gov.tr
5.2.4. İş Güvenliği
5.2.5. İş Kazası
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 11. Maddesi iş kazalarını, aşağıdaki hal ve
durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça
arızaya uğratan olay şeklinde açıklamaktadır: Bir olayın iş kazası olarak kabul edilmesi için
aşağıdaki koşullardan birinde gerçekleşmesi gerekir.
a. Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada: Kazanın işyerinde yapılan işle ilgisi olup
olmadığına bakılmaksızın kişinin işyerinde bulunduğu sırada olması gerekmektedir
b. İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla: İşyerinde meydana gelmemekle
beraber, işverenin verdiği bir işi yapmak üzere işyerinden ayrılan sigortalının, yolda
uğradığı trafik kazası sonucunda yaralanması da bir iş kazası olarak kabul edilir
c. Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl
işini yapmaksızın geçen zamanlarda
d. Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda: Emzikli
bir kadın sigortalının çocuğuna süt emzirmek için işyerinden aldığı süt emzirme izni
sırasında meydana gelen herhangi bir kaza iş kazası olarak kabul edilir
e. Sigortalının, işverence sağlanan bir taşıtla, işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp
getirilmeleri sırasında: Bir işyerinde çalışan işçilerin mesai bitiminde işveren tarafından
sağlanan taşıtın içinde evlerine dönerken taşıtın devrilmesi ya da başka bir taşıtla
çarpışması sonucunda meydana gelen kazada yaralanmaları iş kazası olarak kabul edilir.
İş kazası sonucunda çalışan açısından ortaya çıkan zararlar, yaralanma veya ölüm
şeklindedir. İş kazası sonucunda bireyler çalışma güçlerini tamamen ya da kısmen, sürekli ya
da geçici olarak kaybedebilmekte ve gelir kayıplarıyla karşılaşabilmektedir. İş kazası ölümle
sonuçlanmış ise, ölen bireyin bakıma muhtaç duruma gelen aile bireylerine gelir garantisi
sağlanması gerekir.
• Düşme, incinme
• Parça, malzeme düşmesi
• Göze yabancı cisim kaçması
• Yanma
• Makinalardan olan kazalar
• El aletlerinden olan kazalar
• Elektrik kazaları
• Ezilme, sıkışma
• Patlamalar
• Zararlı ve tehlikeli maddelere değme sonucu oluşan kazalar
İş kazası ve meslek hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olan faktörler aşağıdaki gibi
sınıflandırılabilir:
2. Kimyasal Tehlikeler
• Toksik gazlar, organik sıvıların buharları, ergimiş haldeki metal gazları
• Radyasyona maruz kalma (X ışınları, doğal ve yapay radyoaktif maddeler, kızılötesi ve
mor ötesi ışınlar)
• Asitler, bazlar nedeniyle yanma
• İnert tozlar, fibrojenik tozlar, toksik tozlar, kanserojen tozlar, alerjik tozlar
4. Mekanik Tehlikeler
• Makina ve tezgâhın ezen, delen, kesen, dönen operasyon koruyucusunun bulunmaması
• Preslerde çift el kumanda kullanılmaması
• Preslerde ayak pedalı koruyucusu olmaması
• Transmisyon kayışlarının koruyucusunun takılmamış olması
• Makina ve tezgâhı tehlike anında durduracak stop butonun ya da kesicinin bulunmaması
• Yetersiz ve uygun olmayan makina ve koruyucu teçhizat
• Yetersiz uyarı sistemleri
• Düzensiz ve dağınık işyeri ortamı
• Makinaların, kaldırma aletlerinin, kazanların, kompresörlerin vb. gerekli bakım ve
periyodik kontrollerinin yapılmaması
5. Tehlikeli Yöntem ve İşlemler
• İşe yeni başlayan işçiye iş, iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim vermeden çalıştırma
• Belli aralıklarla işçilere iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim verilmemesi
• Makina veya tezgâhlarda çalışırken koruyucu teçhizatın devre dışı bırakılması
• Baret, gözlük, siper, maske vb. kişisel koruyucuların kullanılmaması
• Aşırı yük kaldırma
• 3 m’den yüksek malzeme istifleme
• Yükleme ve boşaltma işlemlerinin uygun yöntemle yapılmaması
• Etiketlenmemiş veya yetersiz etiketlenmiş malzeme
Tehlike; işçi sağlığını ve iş güvenliğini tehdit eden, zora sokan, büyük zarara yol
açabilecek durumlardır. Tehlikeye yol açabilecek faktörler; insani, çevresel ve teknik faktörler
olarak ayrılabilir. İnsani faktörler; yaş, cinsiyet, eğitim, deneyim, fizyolojik ve psikolojik gibi
nedenlerdir. Çevresel faktörler: gürültü, ısı, ışık, radyasyon, mikroorganizmaları tahriş edici ve
boğucu gazlar ile anestezik ve narkotik maddelere maruz kalma, çalışma ortamından
kaynaklanan faktörlerdir. Teknik faktörler: makinelerin periyodik bakımlarının yapılmaması,
kapasitelerinin zorlanması, aletlerdeki aksaklıklar, malzeme ve işyerindeki hatalar, kişisel
korunma araçlarının kullanılmaması, makinelerin hatalı yerleşimi, ergonomik olmayan
koşullardır.
Risk, bir tehlikenin ortaya çıkma ihtimali ve bu tehlikenin ortaya çıktığı anda sebep
olacağı etkinin ciddiyeti arasındaki bağ olarak tanımlanabilir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) İş Sağlığı ve
Güvenliğini,
• Tüm mesleklerde işçilerin bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını en üst düzeye
ulaştırmak, bu düzeyde devamlılığını sağlamak,
• İşçilerin çalışma koşulları yüzünden sağlıklarının bozulmasını önlemek
• İşçileri çalışmaları sırasında tehlikelerden korumak
• İşçileri fizyolojik ve psikolojik durumlarına uygun iş ortamına yerleştirmek ve bunun
devamlılığını sağlamak
• Özet olarak işin insana ve her insanın kendi işine uyumunu sağlamak olarak tanımlanır.
SORU: İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim sistemi ile ilgili dünyada uygulanan standartları,
kanunları ve dokümanları hazırlayan üç organizasyon araştırınız.
İş kazası ve meslek hastalığı bireyi etkilediği gibi çalıştığı kurumu (örgütü) ve toplumu
da doğrudan veya dolaylı olarak etkiler. Bu nedenle işletmelerin, ilgili kuruluşların ve bireylerin
iş sağlığı ve güvenliği konusunda titizlikle durarak gerekli önlemleri alması gerekir. Konunun
öneminin daha iyi kavranması için bu bölümde bireysel, örgütsel ve toplumsal açıdan iş sağlığı
ve güvenliğinin önemine yer verilmiştir.
İşçinin kaza ya da meslek hastalığı sonucunda uğradığı kayıp, çoğu zaman sadece parasal
nitelikli değildir. İşçiye ve ailesine sağlanan maddi yardımlar tüm ihtiyaçlarının giderilmesi için
yeterli olmadığı gibi, iş göremez duruma gelmesiyle birlikte geçim sıkıntısı içine düşen işçinin
yaşadığı moral kaybını, acı ve sıkıntıyı tamamen ortadan kaldıramamaktadır. Bir diğer
anlatımla, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının işçi ve ailesi bakımından ortaya çıkardığı
maliyet sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyo-psikolojik niteliktedir. Ayrıca işçinin
psikolojisinde de çevresine karşı küskünlük ve düşmanlık duyma gibi bazı bozulmalar ortaya
çıkabilmekte, aile içi ilişkileri zedelenebilmektedir. Kuşkusuz bu noktada işçiyi işini güvenli
davranış temelinde yerine getirme ile iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerine katılma sorumluluk
ve görevi düşmektedir. İş sağlığı ve güvenliğinin bütün yönleri hakkında işçilere danışılmalı,
işçiler bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir.
Elektrik akımının sebep olduğu enerji vücutta ısı enerjisi olarak ortaya çıkar. Isı
enerjisinin şiddetine bağlı olarak dokularda hasar meydana gelir. Buna elektrik çarpması denir
ve vücuttan akım geçtiğinde meydana gelen fiziksel bir uyarı olarak tanımlanabilir.
Belirtileri
Yukarıda da belirtildiği gibi elektrik akımının sebep olduğu enerji, vücutta ısı enerjisi
olarak ortaya çıkar ve bu ısı şiddetine bağlı olarak dokularda hasar meydana gelir. Elektrik
çarpmasının şiddetine elektrik enerjisi formülünde yer alan parametrelerin etki edeceği açıktır.
Aşağıda elektrik enerjisi formülü verilmiştir.
𝑊 = 𝐼 2 𝑅𝑡
W : Enerji (joule)
I : Akım şiddeti (amper)
R : Direnç (ohm)
t : Süre (saniye)
1. Kişinin fiziksel durumu ve tepkileri: Fiziksel durumu ve tepkileri iyi olan bir kişi bir
elektrik akımına maruz kaldığında daha az etkilenir. Ancak kalp problemi veya akciğer
rahatsızlığı gibi sağlık problemi olan kişi aynı akıma maruz kaldığında daha çok etkilenir.
2. Akım yolu: Elektrik akımı en az dirençli yolu tercih ederek bir yerden başka bir yere
taşınır. Akımın süresini ve şiddetini artırıcı bir yol izlemesi vücutta meydana gelecek
hasarın şiddetini artırır.
3. Akımın süresi: Akımın süresi ile enerji doğru orantılı olduğundan kişinin uzun bir süre
akıma maruz kalması vücuttaki hasarı artırır.
4. Akım şiddeti: Akım şiddeti ile enerji doğru orantılı olduğundan kişinin yüksek şiddetli
akıma maruz kalması vücuttaki hasarı artırır. Ohm Kanununa göre;
𝑉
𝐼=
𝑅
I : Akım şiddeti (amper)
E : Uygulanan gerilim (volt)
R : Akım yolu üzerindeki direnç (ohm)
𝑉
𝐼=
𝑅1 + 𝑅2
𝑅1 : Çalışanın elektrik vücut direnci, deri direnci, iç direnci ve ayakkabısının direnci (Ω)
𝑅2 : Yeryüzünün direnci olup bu tür analizlerde ihmal edilebilir (Ω)
Malzeme Direnç
Lastik eldiven veya taban >20 MΩ
Zemin üstü kuru beton 1-5 MΩ
Zemin kuru beton 0.2-1 MΩ
Taban köselesi, kuru, ayak dahil 0.1-0.5 MΩ
Taban köselesi, ıslak, ayak dahil 5-20 kΩ
Zemin ıslak beton 1-5 kΩ
Örneğin Şekil 5.2’de, çalışan ıslak toprak zemin üzerinde deri ayakkabı giymiş bir şekilde
çalışıyor ve bu kişinin iç direnci 200Ω ve ıslak ayakkabının direnci 5000 Ω olsun. Buna göre
toplam direnç aşağıdaki gibi hesaplanır:
Tablo 5.2’de farklı şiddetteki akımların, ağırlığı 68 kg olan bir insan üzerindeki etkileri
görülmektedir. Buna göre akım Tablo 5.2’den de görüldüğü üzere 68kg olan bir insanda elektrik
çarpmasına ve vücutta elektrik akımının geçtiği bölgedeki kasların kasılmasına neden olur.
Çalışan, akımla teması kesilmediği sürece elektrik çarpmasına maruz kalır.
5. Akımın frekansı: Yüksek frekanslı akımlarda ısı enerjisinin etkileri artan kapasitif
akımdan dolayı daha düşüktür. Doğru akım ve standart şebeke akımı (50 Hz veya 60 Hz)
vücut üzerinde farklı etkilere sebep olur. Aynı şiddette doğru akım ve alternatif akıma
(VDC=VAC (rms)) maruz kalan bir kişide doğru akımın, alternatif akıma göre daha yüksek
ısınma hissine sebep olduğu görülmüştür. Şekil 5.3’de 15Hz’den 100 Hz’e alternatif
akımın süreye bağlı olarak insan vücudu üzerindeki etkileri gösterilmiştir.
6. Gerilimin şiddeti: Bugüne kadar gerilim şiddetinin elektrik çarpmasına etkisi
önemsenmemiştir. Aynı akım şiddetinde, 200 V’luk kaynak ile 2000 V’luk kaynağın
yaratacağı fiziksel etkinin aynı olduğu kabul edilmiştir. Gerçek yaşamda ise yüksek
gerilimler düşük gerilimlerden daha ölümcül olabilmektedir.
Şekil 5.3. 15 Hz’den 100 Hz’e Alternatif Akım Etkilerinin Akım-Zaman Bölgeleri
Aralarında hava benzeri yalıtkan bulunan iki elektrot arasında elektriksel boşalma olarak
ifade edilir. Elektrik arkı oluştuğunda ısı ve ışık enerjisi ortaya çıkar. Örneğin yüksek enerji
kablolarında iletken teli izole eden yalıtkan malzemenin bozulması ile bu noktadaki malzeme
buharlaşır ve hava parçacıkları iyonize olur. Bunun sonucunda kıvılcım atlaması oluşur, bu bir
elektrik arkıdır. Elektrik arkı sonucunda oluşan yüksek ısı enerjisinden yararlanılarak
endüstride kullanılan “elektrik ark kaynağı” geliştirilmiştir.
Ark enerjisi 3 ayrı formda gözlenebilir. Tablo 5.3’de ark enerji formları ve bu enerjilerin
kişi üzerinde yarattığı etkiler verilmiştir.
Tablo 5.3. Ark Enerji Formları ve Bu Enerjilerin Kişi Üzerinde Yarattığı Etkiler
Elektrik arkı meydana geldiğinde etraftaki hava birdenbire aşırı ısınır. Bu durum basıncın
değişmesine ve dolayısıyla havanın çok hızlı genleşmesine sebep olur. Bu yüksek basınç
dalgaları patlamaya yol açar. Bu patlama yüksek gürültüye ve hasarlara neden olur. Bu yüksek
basınç dalgası anahtar mekanizmalarının bozulmasına, parçaların mermi etkisi yaratmasına,
hatta bir beton duvarın yıkılmasına sebep olabilir. Her zaman elektrik arkı ve elektrik ark
patlaması birlikte meydana gelmez. Ancak ark ve patlamanın birlikte gerçekleşmesi durumunda
ölümcül sonuçlar ortaya çıkar. Elektrik ark patlamasının yarattığı sonuçlar Şekil 5.4’de
görülmektedir.
1. Elektrik arkı
2. Elektrostatik şok
3. Elektrostatik itme/çekme
4. Statik elektriğin cihazlara etkisi
5. Statik elektriğin canlıya etkisi
1. Elektrik Arkı:
Statik elektriğin boşalması (deşarjı) sırasında meydana gelen elektrik arkının olduğu
yerde, yanıcı, parlayıcı veya patlayıcı bir ortam varsa, büyük patlama ve yangın olayları
meydana gelebilir. Bu durum statik elektriğin sebep olabileceği en önemli tehlikelerden
biridir. Genel olarak bir yanma olayı için yakıt (yanıcı madde), oksijen ve ısı (yakıcı)
faktörlerinin aynı anda ortamda bulunması gereklidir. Normal olarak karşılaşılan
elektrostatik kıvılcımlar katı veya sıvı yakıtların tutuşmasına neden olmaz. Yakıt buhar
halinde değilse, ısı faktörü önce yakıtı buharlaştırmalı, sonra da buharlaşan yakıtı patlama
sıcaklığına getirmelidir. Yanmanın devam edebilme-si için yakıt, oksijen ve ısı ilişkisi o
şekilde olmalıdır ki, yanma ısısı, yakıtı buharlaştırmaya devam etmeli ve reaksiyon
sıcaklığını muhafaza etmek ve artırmak için yeterli yakıtı yakmalıdır. Dolayısıyla,
ortamda yanıcı ve parlayıcı buhar yoksa bu ark sebebiyle yangın tehlikesi yoktur veya
çok azdır. Fakat örneğin tabancalı boya işinde olduğu gibi, ortamda tabancadan çıkan
yanıcı ve parlayıcı boya karışımı gibi parlayıcı ve patlayıcı var ise deşarj arkı bu ortamda
tutuşmaya neden olabilir.
2. Elektrostatik Şok:
Yüksek potansiyel farkına sahip statik elektrik boşalmaları, elektrik şokuna (çarpmasına)
benzer etki yaratabilir. Bu tip elektrik şokları acı vericidir ancak, etkileri çoğu zaman kısa
süreli ve geçicidir. Bu şekilde elektrik şokuna maruz kalan kişiler, dönen makineler
yanında veya düşme tehlikesi olan riskli yerlerde çalışıyorlarsa, inisiyatif dışı refleks
hareketleri nedeniyle iş kazalarına maruz kalabilir.
3. Elektrostatik Çekim/İtme:
Elektrik yükü ile yüklenen maddelerde elektrostatik çekim ya da itme statik elektriğin
görülen etkilerinden biridir. Örneğin hafif ve iletken olmayan malzemelerin işlendiği
veya kullanıldığı basım ve benzeri işlerde statik elektrik yükü birikmesi, tabakaların
birbirine yapışmasına veya ayrılmasına neden olur. Bundan başka statik elektrik yüklü
maddeler yüzeylere yapışabilir ve bu yapışmadan dolayı yüzeyden hare-ket
ettirilemeyebilir. Bu da sistemin yavaşlamasına neden olur. Sözü edilen tüm bu durumlar
üretimi ya da işlemleri olumsuz etkilemenin yanı sıra zaman ve maddi kayıplara yol açar.
Ayrıca statik elektriğin çekim etkisi nedeniyle, elektrik yüklü yüzeylere toz ve
partiküllerin yapışması da sıkça görülen bir durumdur. Bu durum örneğin baskı, boyama
gibi işlemlerde görülebilir ve ürünlerin hatalı üretilmesine sebep olur.
Elektriğin sebep olduğu tehlikelerden korunmak için belirli ekipmanlara sahip olmak ve
bununla birlikte ilgili prosedürleri izlemek gerekir.
Tehlike Ekipmanlar
• Kauçuk malzeme kullanılmış ekipmanlar: eldiven, paspas, örtü..
Elektrik Çarpması • Elektrik enerjisi uygulanmış iletkenlerin üzerinde ve yakınında
çalışırken yalıtkan el aletleri
• Ateşe dayanıklı iş elbisesi
• Ateşe dayanıklı giysi
• Koruyucu gözlük
Elektrik Arkı
• Kauçuk malzemeden yapılmış ve/veya ateşe dayanıklı
eldivenler
• Yapılan iş ile mesafe korumak için çubuklar
• Ateşe dayanıklı iş elbisesi (erimiş metalin sıçramasından korur)
Elektrik Ark Patlaması • Ateşe dayanıklı giysi
• Yüz koruyucu maske
Yukarıda da söz edildiği gibi statik elektriğin sebep olacağı en önemli tehlike yangındır.
Statik elektrikten kaynaklı olası bir yangını önlemek için ilk adım, statik elektrik boşalmasına
mani olmak ve ortamda parlama ve patlamaya hazır konsantrasyonda buhar veya homojen
olarak dağılmış organik veya inorganik toz bulunmasına müsaade etmemektir. Bunun için
düşük parlama sıcaklığındaki sıvılar kapalı kaplar içerisinde, yüksek parlama sıcaklığındaki
sıvılar ise bu sıcaklık seviyesinin altında muhafaza edilmelidir. Ayrıca, ortamda uygun
havalandırma sistemi kullanılmalıdır. Ortamdaki oksijeni uzaklaştırmak veya oksijen oranını
azaltmak alınabilecek bir diğer tedbirdir. Ortamdaki oksijen oranı %8 ile %11 arasında
olduğunda yanma olayı gerçekleşmez. Statik elektrik boşalmasına engel olmak için topraklama,
nemlendirme ve iyonizasyon işlemleri uygulanır.
Topraklama, sadece iletken cisimler arasında statik elektrik boşalmasına engel olmak
amacıyla yapılır. Bu yöntem ile aralarında elektrik yükünün farklı olması sebebiyle potansiyel
farkı bulunabilecek bütün elektriksel kısımlar topraklanır. Yalıtkan yüzeylerde biriken elektrik
yükleri bu şekilde alınmaz. Yalıtkan yüzeylerde elektrik yükünün birikmesini önlemek
amacıyla gerçek bir iletken yüzeye ihtiyaç vardır. Bunun için örneğin büyük sentetik akaryakıt
depoları iletken maddelerle kaplanır ve bu şekilde topraklanır. Özellikle parlayıcı sıvıların
konulduğu bütün depolar, boru donanımları ve bağlantıları, oluşabilecek statik elektriğin
boşaltılması için uygun şekilde topraklanmalıdır. Bu topraklama, depo veya tank inşa edilirken
sabit bir şekilde yapılmalıdır. Parlayıcı sıvıların depolama tanklarından tankerlere aktarılmaları
sırasında topraklı olan depo tankları madeni aksamı ile tankerlerin madeni aksamı kısa
devrelenerek eşit potansiyel seviyeye getirilmelidir. Parlayıcı ve patlayıcı sıvı maddelerin
yüksek akış hızları ile doldurulup boşaltılmasından, sıçramalı ve yüksek basınçla
doldurulmasından kaçınılmalıdır. Aksi halde yüksek statik elektrik meydana gelir. Benzer
şekilde toz halindeki maddelerin aktarılması için kullanılan düzeneklerde, makine ve
tezgâhların transmisyon tertibatlarında da topraklama ve kısa devre yapılmalıdır.
İyonizasyon, yüzeylerde biriken statik elektrik yükünü tehlikeli bir seviyeye gelmeden
boşaltmak ve cisimler arasında meydana gelebilecek potansiyel farkını izole etmektir. Mesela
rutubetsiz ortamda iletken olmayan cisimler üzerinde birikebilecek yükleri boşaltmak mümkün
değildir. Böyle bir ortamda, statik elektrik yükünün birikebileceği yüzey civarında hava iyonize
edilir. Böylece ortamda, pozitif ve negatif iyonlar meydana getirilerek, yalıtkan özelliğinde olan
bir ortamda mesela havada, bu iyonlar vasıtasıyla geçici bir iletkenlik sağlanmakta ve yüklerin
serbestçe hareket ederek dengeyi sağlamaları ve cisimleri nötr hale getirmeleri temin
edilmektedir. İyonların bu hareketi, kesinlikle bir elektrik akımı değildir. Fakat etkileri elektrik
akımının etkilerinin aynıdır. Yani iki ayrı potansiyel düzeyindeki, iki cisim arasında bu farkı
ortadan kaldırmak için meydana gelen enerji transferidir.
ÖZET
Bu bölümde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili diğer enerji türlerine dönüşümünün kolay olması
temel kavramlar içinde ele alınan sağlık, işçi sağlığı, başlıca tercih nedenidir. Elektriğin yaygın kullanımı
meslek hastalığı, iş güvenliği, iş kazası, tehlike, risk, iş sonucunda sıklıkla elektriğin sebep olduğu tehlikelerle
sağlığı ve güvenliği tanımları yapılmıştır. Ayrıca karşı karşıya kalın maktadır. Kişinin vücudundan geçen
meslek hastalığı ve iş kazalarının sınıflandırılması elektrik enerjisi ölümcül tehlikelere neden olabilir.
yapılarak meslek hastalığı ve iş kazasına sebep olan Elektrik tehlikeleri üç ana başlıkta incelenir. Bunlar;
faktörlere değinilmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği; tüm elektrik çarpması, elektrik arkı ve elektrik ark
mesleklerde işçilerin bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik patlamasıdır.
durumlarını en üst düzeye ulaştırmak, bu düzeyde Elektrik akımının sebep olduğu enerji vücutta ısı
devamlılığını sağlamak, işçilerin çalışma koşulları enerjisi olarak ortaya çıkar. Isı enerjisinin şiddetine
yüzünden sağlıklarının bozulmasını önlemek, işçilerin bağlı olarak dokularda hasar meydana gelir. Buna
çalıştırılmaları sırasında sağlığa aykırı faktörlerden elektrik çarpması denir. Elektrik çarpmasına etki eden
oluşan tehlikelerden korumak, işçilerin çalışma faktörler; kişinin fiziksel durumu ve tepkileri, akım
ortamlarını fizyolojik ve psikolojik durumlarına en yolu, akımın süresi, akım şiddeti, akımın frekansı,
uygun şekilde düzenlemek ve bu durumları sürdürmek gerilimin şiddetidir. Elektrik arkı, aralarında hava
olarak tanımlanmıştır. benzeri yalıtkan bulunan iki elektrot arasında
İş kazaları ve meslek hastalıklarının bireye, elektriksel boşalma olarak ifade edilir. Elektrik arkı
örgüte ve topluma verdiği olumsuz etkilerden dolayı iş oluştuğunda ısı ve ışık enerjisi ortaya çıkar. Örneğin
sağlığı ve güvenliği, üzerinde durulması gereken yüksek enerji kablolarında iletken teli izole eden
önemli bir konudur. İş kazalarının işçi ve ailesi yalıtkan malzemenin bozulması ile bu noktadaki
üzerindeki en somut ekonomik etkisi, çalışma malzeme buharlaşır ve hava parçacıkları iyonize olur.
gücündeki azalmalara bağlı olarak ücret kaybı, erken Bunun sonucunda kıvılcım atlaması oluşur, bu bir
emeklilik, işe devamsızlık ve işsizliktir. İşçinin iş elektrik arkıdır.
göremez duruma gelmesiyle birlikte yaşadığı moral Elektrik arkı meydana geldiğinde etraftaki hava
kaybı, acı ve sıkıntı iş kazalarının işçi ve ailesi birdenbire aşırı ısınır. Bu durum basıncın değişmesine
bakımından sebep olduğu maliyet sadece ekonomik ve dolayısıyla havanın çok hızlı genleşmesine sebep
değil, aynı zamanda sosyo-psikolojik niteliktedir. olur. Bu yüksek basınç dalgaları patlamaya yol açar. Bu
İşletmeler açısından iş kazalarının ortaya çıkardığı patlama yüksek gürültüye ve hasarlara neden olur.
maliyetler ya da kayıplar “dolaylı maliyetler” ve Statik elektriğin etkileri ve bu etkilerin yarattığı
“dolaysız maliyetler” olarak iki grupta toplanmaktadır. tehlikeleri; elektrik arkı, elektrostatik şok, elektrostatik
Dolaysız maliyetler, kaza sonucu doğan maddi ve itme/çekme, statik elektriğin cihazlara etkisi ve canlıya
manevi zararları içermektedir. Dolaylı maliyetler ise, etkisi olarak sıralanabilir.
işgücü kaybı, üretim kaybı, işletme siparişlerinin Statik elektriğin sebep olacağı en önemli tehlike
zamanında karşılanamaması ve denetim masraflarını yangındır. Statik elektrikten kaynaklı olası bir yangını
kapsar. önlemek için ilk adım, statik elektrik boşalmasına mani
İş kazalarında kaybedilen işgücü ve işgünü olmak ve ortamda parlama ve patlamaya hazır
sayılarının artması ülke ekonomisi kadar sosyal yapıyı konsantrasyonda buhar veya homojen olarak dağılmış
da olumsuz yönde etkiler. İş kazaları ve meslek organik veya inorganik toz bulunmasına müsaade
hastalıkları sonucu ortaya çıkan işgünü ve vasıflı etmemektir. Statik elektrik boşalmasına engel olmak
işgücü kaybı, işçi ailelerinin ekonomik ve sosyal için topraklama, nemlendirme ve iyonizasyon işlemleri
kayıpları, kaza sonucu alet ve makinelerdeki hasarlar uygulanır. Özellikle bir işyerinde çalışanların sağlığı ve
ile üretimdeki aksama gibi gerek maddi ve gerekse güvenliği açısından elektrik tehlikelerinden korunma
manevi kayıplar ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınma prosedürlerinin geliştirilmesi ve gerekli önlemlerin
çabaları önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. alınması zorunludur. Bu bölümde elektrik
Elektrik enerjisi günlük hayatta ve üretimde tehlikelerinden korunmak için kullanılacak ekipmanlar
yaygın olarak kullanılan bir enerji türüdür. Elektrik ve izlenecek prosedürlere de ayrıca yer verilmiştir.
enerjisinin sessiz, görünmez, kokusuz olması yanında
2. Bir işyerinde belirli bir zarar veya yaralanmaya yol 7. Bir kişi 2s süreyle 75mA’lik akıma maruz
açan, önceden planlanmamış beklenmedik bir olaya kalmaktadır. Akım yolu üzerindeki toplam direnç
ne denir? 5700Ω’dur. Bu durumda ortaya çıkan elektrik
a. Meslek hastalığı enerjisinin şiddeti ne kadardır?
b. İş güvenliği a. 42.8 J
c. İş kazası b. 64.125J
d. İşçi sağlığı c. 75.8 J
e. İş emniyeti d. 85.5 J
e. 150 J
3. Aşağıdakilerden hangisi iş kazasının bir sınıfı olan
“kazanın cinsine göre iş kazası sınıfı” kapsamında 8. Aşağıdakilerden hangisi elektrikle çalışmadan
değildir? kaynaklanan tehlikelerden biri değildir?
a. Makinalardan olan kazalar a. Zeminin yalıtılmaması
b. El aletlerinden olan kazalar b. Elektrik ve aydınlatma tesisatının periyodik
c. Ölüm ile sonuçlanan kazalar kontrolünün yaptırılmaması
d. Elektrik kazaları c. Topraklaması yapılmamış tezgâhlar veya el aletleri
e. Göze yabancı cisim kaçması d. Topraklamanın belli periyodlarla kontrolünün
yapılmaması
4. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre aşağıdakilerden e. Kızılötesi ve mor ötesi ışınlar ile çalışılması
hangisi işçi sağlığının temel esaslarından biri
değildir? 9. Çalışanların, işletmenin ve üretimin her türlü
a. İşletmede çalışan tüm insanların fiziksel, ruhsal, tehlike ve zararlarından korunması hangi kavram
moral ve sosyal yönden tam iyilik durumlarının kapsamında incelenir?
sağlanması a. İş kazası
b. İşletmede iş koşulları nedeniyle çalışanların b. İş güvenliği
sağlığına gelebilecek zararların önlenmesi c. Meslek hastalığı
c. İşletmede işçinin fizyolojik özelliklerine uygun d. İşçi sağlığı
yerlere yerleştirilmesi e. Sağlık
d. İşletmede işin insana ve insanın işe uyması
e. İşletmenin üretim kalitesinin artırılması 10. Kuru zemin üzerinde elektrikli matkapla çalışan bir
kişi matkap kısa devre olduğunda 220V’luk
5. Sağlık hizmetlerinde çalışan bir kişide aşağıdaki gerilime maruz kalmıştır. Matkabın direnci 400Ω,
meslek hastalıklarından hangisinin görülme riski en kişinin vücut direnci 200Ω ve kuru ayakkabı direnci
yüksektir? 15kΩ olduğuna göre bu kişinin maruz kaldığı akım
a. Bulaşıcı hastalık şiddeti ne kadardır?
b. İşitme kaybı a. 4 A
c. Kas iskelet sistemi hastalığı b. 2 A
d. Şeker hastalığı c. 36 mA
e. Romatizmal hastalıklar d. 20 mA
e. 14 mA
KAYNAKÇA