You are on page 1of 108

ktüel

GÖBEKLİ TEPE
ÖZEL SAYISI
Temmuz - Ağustos 2015 / 46 / 15 TL / Kıbrıs 17.5 TL

UYGARLIĞIN DOĞUŞUNDA
Neolitik şölenlerin izleri

GÖBEKLİ TEPE’yi
ANLAMAK

46

46
ISSN 1307-5756

ISSN 1307-5756

9 771307 575003

9 771307 575003

UYGARLIĞIN GİZEMLİ ANITI GÖBEKLİ TEPE 12 BİN YIL ÖNCE KİMLER TARAFINDAN, NASIL VE NEDEN YAPILDI?

AA 46 Kapak 5.indd 1 6/19/15 6:48 PM


AA 46 Kapak 5.indd 2 6/19/15 6:48 PM
Aktüel Arkeoloji 1
Editörden...
Tüm bildiklerinizi unutun...
Kutsal alan, tapınak, cennet bahçesi, şölen alanı ya da bunların hiçbiri... Peki
Aktüel Arkeoloji Basın
Göbekli Tepe bugün uygarlığın doğuşunu aydınlatabilir mi? Son araştırmalar Yayıncılık Turizm Org. Ltd. Şti
www.aktuelarkeoloji.com.tr
gösteriyor ki, Göbekli Tepe uygarlığı anlamamızda çok önemli bir kilit taşı. Bu
Yazı İşleri Müdürü Murat NAĞIŞ
kadar önemli bir görevi üstlenmesinin nedeni Göbekli Tepe’nin sadece görkemli muratnagis@aktuelarkeoloji.com.tr
bir yer olması değil, arkeolojik olarak bilim dünyasına sunduğu muhteşem bilgiler. Yayın Koordinatörü Ayşe TATAR
aysetatar@aktuelarkeoloji.com.tr
Neolitik ve öncesindeki toplumların sosyal ilişkileri, inanç sistemleri, çevresel
Editör Deniz GENCEOLU
koşulları, iletişim, üretim ve tüketim ilişkileri, yaşam biçimleri ve sahip oldukları denizgenceolu@aktuelarkeoloji.com.tr
teknoloji ile birçok cevaba ulaşabileceğimiz bir konuma sahip Göbekli Tepe... Görsel Yönetmen İsmail YILDIZ
grafik@aktuelarkeoloji.com.tr
Son 10 yılın en önemli arkeolojik keşiflerinden biri olan Göbekli Tepe’nin kaşifi
Fotoğraf Editörü Aykan ÖZENER
ve kazı başkanı Prof. Dr Klaus Schmidt’in vefatından sonra çalışmalara yine fotograf@aktuelarkeoloji.com.tr
Göbekli Tepe ekibi devam ediyor. Bilişim Danışmanı JBM İnteractive
Klaus, Göbekli Tepe’yi şans eseri keşfetmemişti. 30 yıldan daha uzun bir internet@aktuelarkeoloji.com.tr

süredir bölgede çalışan ve Göbekli Tepe’nin öncülü olarak görülen Nevalı Çori Çeviriler Ayşe TATAR
Deniz GENCEOLU
başta olmak üzere birçok kazıda yer alan bir bilim insanıydı. Göbekli Tepe’yi
bulduğunda ise ne bulduğunu biliyordu. Göbekli Tepe bugün dünyanın en fazla ARKEOLOJİ TRAVEL
www.aktuelarkeolojitravel.com
merak uyandıran arkeolojik alanı... Ortaya koyacağı verilerle yüzlerce yıllık
Turizm Projeleri
bilginin yıkılıp yeniden kurulacağı bir alan... Bu nedenle bu sayımızda yaklaşık info@aktuelarkeolojitravel.com
bir yıl önce aramızdan ayrılan Klaus Schmidt’i anmak istedik. Ve hep birlikte
ARKEOLOJİ DÜKKANI
Göbekli Tepe’yi anlamak için birçok soru sorup, cevaplarını almaya çalıştık. www.arkeolojidukkani.com
Oldukça ilginç sonuçları ve tartışma konuları ile umuyoruz ki Göbekli Tepe Proje Koordinatörü Gülfem ORANER
gulfemoraner@arkeolojidukkani.com
sayısı herkesin zihnini biraz daha aydınlatacak. Yine son araştırmalar gösteriyor
ki Göbekli gerçekten yalnız değil, çevresinde belki onlarca benzer yerleşme AKTÜEL ARKEOLOJİ YAYINLARI
www.aktuelarkeolojiyayinlari.com
var ve bu alanların kazılması ile bölge ilerleyen yıllarda dünyanın en önemli
arkeolojik turizm merkezlerinden biri olmaya aday.
Yazınsal ve Görsel Katkıda Bulunanlar
Bugün IŞİD olarak bilinen terör örgütü, Suriye’de uygarlığın binlerce yıllık Prof. Dr. Joris Peters, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Prof. Dr. Trevor Watkins,
Doç. Dr. Bahattin Çelik, Doç. Dr. Halil Tekin, Yrd. Doç. Dr. Işık Adak-Adıbelli,
kalıntılarını yok ederken, sınırın karşı tarafındaki Şanlıurfa’da uygarlığı Dr. Brian Hayden, Dr. Jens Notroff, Dr. Lee Clare, Dr. Nadja Pöllath,
anlamak ve anlamlandırmak için büyük bir çaba sarf ediliyor. Bu iki örnek bile Dr. Oliver Dietrich, Dr. Tarkan Kahya, Çiğdem Köksal-Schmidt,
H. Ali Ekinci, Müslüm Ercan, Nezih Başgelen
bölgenin binlerce yıllık durumunu anlamamıza büyük bir referans sunuyor.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Göbekli Tepe Projesi
Trevor Watkins’in “olasılıkla Neolitik çağlarda topluluklar arası savaşı önlemek
Kapak Görseli
için ortak bir barış sağlanmış ve bunun sonucunda bu yapılar ortaya çıkmış Göbekli Tepe Ana Kazı Alanı – D yapısı
Berthold Steinhilber, ©DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi
olabilir” demesi bile oldukça önemli.
Yönetim Yeri
Son zamanlarda üzerinde en fazla durduğumuz konulardan biri olan “Arkeoloji Şehit Muhtar Mah. İstiklal Caddesi Bekar Sokak No: 18 Kat: 4
Türkiye’nin Geleceği Olabilir mi?” ana teması Aktüel Arkeoloji Dergisi’ni 34440 Beyoğlu İstanbul - TÜRKİYE (+90) 212 244 25 02
www.aktuelarkeoloji.com.tr - www.arkeolojidukkani.com
de yeni bir işbirliği oluşumu ve çalışmaları içine çekmiş durumda. Yakın bir info@ aktuelarkeoloji.com.tr
zamanda kurulum işlemlerini tamamlayacağımız “Türkiye Arkeoloji Vakfı” ve ISSN 1307 5756
“Arkeoloji Dostu” çalışmaları Anadolu’nun binyıllara yayılan evrensel, kültürel,
Dağıtım YAYSAT
tarihsel ve arkeolojik mirasını “gelecek kuşaklara aktarmak” için bize büyük
Basım Yeri
bir kapı aralayacak. Arkeolojik alanların, kültür kalıntılarının ve binlerce yıllık Şan Ofset Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
www.sanofset.com
birikimin, Türkiye’nin geleceğini şekillendiren en önemli değerler bütünü Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kağıthane / İstanbul
Tel: +90 212 289 24 24 / Sertifika No: 12049
olduğunu zamanla göreceğiz. Bunun için destek vermek isteyen herkese
kapımızın açık olduğunu söylememiz gerekiyor. Yazıların tüm sorumluluğu yazarlara aittir. Derginin Dili Türkçedir 2 aylık
süreli yayınlanır, basın meslek ilkelerine uyar. Tarih, Kültür Sanat Arkeoloji,
konularında yayınlanır. Yayın çalışmaları ve yönetim- idari çalışmalar kişilerin
gönüllü katılımı ile gerçekleşmektedir. “Aktüel Arkeoloji Dergisi’nin yayın
MURAT NAĞIŞ projesi TÜPRAŞ’ın desteği ile sürdürülmektedir”

2 Aktüel Arkeoloji
İÇİNDEKİLER
06 HABERLER 70 TREVOR WATKINS
• Kennewick Adamı Kızılderililerin Atası Mıydı? Göbekli Tepe’yi Kim İnşa Etti?
• En Eski Cinayet Dağın tepesinde çıplak bir kireçtaşı üzerinde
konumlanan Göbekli Tepe hemen dikkati üzerine çeker.
• Tarihöncesi İnsanların El ile Kavrama Becerileri Göbekli Tepe, tipik, uzun süreli bir kerpiç yerleşim yeri
• Alalakh Kazılarının 15. Yılı özellikleri göstermez. Su ve yerel yiyecek kaynaklarına
• Domuztepe olan uzaklığıyla bu yer, insanların kalıcı olarak
yaşayabileceği bir yer değildir. Göbekli Tepe’de şimdiye
• Pisidia Bölgesi’nde Keşfedilen Ana Tanrıça Tapınakları kadar devam eden kazılarda yalnızca anıtsal taş mimari
• Kale Höyük ortaya çıktı, fakat diğer höyüklerden bildiğimiz konutsal
yapılara rastlanmadı.
12 MÜZE
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi 80 BRIAN HAYDEN
Uygarlığın Kökeni Şölenler
30 Nezİh BAŞGELEN Şölenler neredeyse herkesin keyif aldığı aktivitelerdir.
Doğum günleri, düğünler, bayramlar ve diğer pek
Klaus Schmidt
çok eğlenceli etkinlik yılın en ilgi çekici anlarını
Özellikle Göbekli Tepe’de geliştirdiği kazı stratejisi, buluntular
oluşturur. Bugün dünya genelinde pek çok geleneksel
üzerindeki değerlendirme ve yorumları ile Çanak Çömleksiz
köyde düzenlenmeye devam eden şölenler, uygarlığın
Neolitik Dönemin anlaşılmasına çok önemli katkılar sağlayan
doğuşunda eğlence yönünün yanı sıra çok daha
Klaus Schmidt`in anısını sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.
ciddi bir role sahipti.

38 MEHMET ÖZDOĞAN 90 BAHATTİN ÇELİK


Göbekli Tepe’yi Anlamak
Göbekli Tepe hiç kuşkusuz son yılların en etkileyici buluntu Göbekli Tepe Yalnız Değil
yerlerinin başında gelir. Göbekli Tepe kazıları, görkemli 2000 yılından Göbekli Tepe civarındaki bölgede
tapınakları, boyları 6 metreyi bulan dikilitaş, heykel ve yapılan kültürel envanter çalışmaları kapsamında pek
kabartmaları ile konunun uzmanı olsun ya da olmasın gezenleri çok Neolitik Dönem yerleşim yeri tespit edildi. Yeni
etkileyecek buluntuları sergileyen bir kazı yeridir. keşfedilen bu yerleşim yerlerinin tümünde, Göbekli
Tepe ve Nevalı Çori’den bildiğimiz T-biçimli anıtsal
dikilitaşlar ortaya çıktı.
52 JENS NOTROFF, OLIVER DIETRICH,
JORIS PETERS, NADJA PÖLLATH, 98 MÜSLÜM ERCAN, LEE CLARE
ÇİĞDEM KÖKSAL-SCHMIDT Göbekli Tepe’den Son Gelişmeler
Uygarlığın Doğuşunda Göbekli Tepe Göbekli Tepe ekibi, 2014 sonbaharından beri
Günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce bilinçli olarak toprakla Göbekli Tepe’de devam eden kazılar ve alanda
doldurulmuş ve yükseltilmiş olan anıtsal yapılar, son Buzul yapılan sağlamlaştırma ve koruma çalışmaları ile
Çağının ardından, Çanak Çömleksiz Neolitik olarak adlandırılan birlikte yapılan yeni keşiflerin yer alacağı yayınların
dönemde avcı-toplayıcı gruplar tarafından inşa edilmişti. hazırlanmasına odaklanıyor.

Aktüel Arkeoloji 3
4 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 5
ArkeoHaber

Kennewick Adamı
Kızılderililerin Atası mıydı?

W
Adli antropolog ashington’da 1996 yılında bulu-
Kari Bruwelheide,
Kennewick nan ve ‘Kennewick Adamı’ ola-
Adamı’na ait rak adlandırılan 8 bin 500 yıllık
kemikleri diziyor.
©Chip Clark, yetişkin erkek iskeleti üzerin-
Smithsonian de yürütülen antik DNA araştırmaları, iskeletin
Institution
Amerika Kızılderililerine benzer özellikler taşıdı-
ğını gösterdi.
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Kopenhag
Üniversitesine bağlı uluslararası bir araştırma eki-
binin yürüttüğü bu yeni çalışma, 2014’te yapılan
ve iskeletin daha çok Japon veya Polinezya özel-
likleri taşıdığını gösteren çalışmayı da çürütüyor.
Yerli Amerika kabilelerinin ‘Kadim Kişi’ ismini
verdikleri ve çok eski bir ataları olduğunu düşün-
dükleri ‘Kennewick Adamı’ iskeleti üzerinde yü-
rütülen çalışmalar, Dr. Morten Rasmussen’e göre,
hem kabile üyelerini hem de bilim adamlarını
aydınlatacak. İskeletin el kemiğinden elde edilen
antik DNA örnekleri oldukça aşınmış ve toprak
bakterilerinin DNA’sı ile kaplanmıştı. Elde edilen
oldukça az miktardaki örnekler, en yeni bilimsel
metodlar kullanılarak incelendi. Modern Amerika
Yerlileri’nden alınan DNA örnekleri ile karşılaştı-
rılan örneklerin, Washington’da bulunan Colville
Kızılderili Bölgesi’ndeki kabilelerle benzerlik gös-
terdiği tespit edildi.
Ramussen ve ekibinin yaptığı bir diğer araştırma-
da, Amerika’nın Montana Eyaleti’nde bulunan ve
12 bin yıl öncesine tarihlenen ‘Anzick Oğlanı’ adlı
genç bir erkek çocuğuna ait iskeletten alınan antik
DNA örneklerinin de Amerika Kızılderilileri ile
ilişkili olduğu saptandı. Ekibe göre, DNA dizilim
teknolojilerindeki yeni gelişmeler, insanlık tari-
Heykeltıraş Amanda Danning tarafından yapılan adli yüz rekonstrüksiyonu temel alınarak StudioEIS
hindeki büyük diasporalar ile yerel popülasyonla-
tarafından oluşturan heykel büst (yukarıda sağda) ©Brittney Tatchell, Smithsonian Institution rın tarihine ışık tutacak.

6 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 7
ArkeoHaber

En Eski Cinayet
430.000 yıllık
kafatası üzerindeki
darbe izleri, bilinen
en eski cinayetin
kanıtı olabilir!

©Javier Trueba,
Madrid Scientific Films

İspanya’nın kuzeyinde, Orta Pleistosen’e tarihlenen (781.000 ile 126.000 yıl


öncesi) bir yeraltı mağara sistemi olan Sima de los Huesos’ta, Neanderthal ve
Proto-Neanderthal oldukları tespit edilen en az 28 bireye ait iskelet kalıntıları
ortaya çıkarıldı. Kemikler üzerinde yapılan çalışmalarda 17 farklı bireyin kafatası
kemikleri birleştirildi. Ancak bunlar arasından genç bir yetişkine ait kafatası
dünyada bilinen en eski cinayeti gözler önüne seriyor.

N
ohemi Sala ve çalışma arkadaş- obje ile vurulması sonucu gerçekleşebileceğini
larının PLOS ONE’da yayınla- belirtiyor. Kafatası üzerindeki tahribat ve dar-
dıkları araştırmaya göre, kafa- belerin yönü, bunların eşit güç kullanılarak ger-
tası üzerindeki ölüm sonrası çekleştiğini gösteriyor. Araştırma sonucuna göre,
meydana gelen kırıklar, bireyin kafatası ile beyin arasındaki bariyeri delip geçtiği
ölümü öncesinde gerçekleşen kırık izlerinden anlaşılan bu iki darbe, bireyin ölümüne sebep
kolaylıkla ayırt ediliyor. Sol göz boşluğunun üze- olmuş. Kasıtsız travmalar genelde kafatası yanla-
rinde yer alan kırıkların, kafatasının iç ve dış ta- rında, kasıtlı travmalar ile genelde yüzde bulun-
bakalarını etkilediği anlaşılıyor. Her iki kırık izi- duğundan, bunun bir kaza yaralanması olmadığı
nin boyutlarının ve hatlarının birbirinden farksız çok açık. Araştırmacılara göre bu bireylerarası
olduğunu tespit eden Sala ve ekibi, bunların aynı şiddetin bir sonucu.

8 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 9
ArkeoHaber

© Yale Üniversitesi

Tarİhöncesİ İNSANLARIN
El İle Kavrama Becerİlerİ
Y
Bilim insanları, ale Üniversitesinden bir araştırma matlarla karşılaştırıldığında insan elinin özellikle de
ekibi tarafından yapılan yeni bir çalış- küçük objeler için en gelişmiş kavrama yeteneğine
tarihöncesi ma, primatların, modern insanınkine sahip olduğu anlaşıldı.
insanların benzer bir hassas kavrama yeteneği Primatların elle kavrama yetisi üzerine daha önce
olabileceğine işaret ediyor. Taş aletle-
ve diğer rin ortaya çıkışından milyonlarca yıl öncesine tarih-
yapılan çalışmalar, parmakların duruşuna, el ile
obje arasındaki temasa veya başparmağın diğer
primatların lenen fosiller, Australopithecus afarensis türünün de
parmaklara göre uzunluğu gibi alanlara odaklan-
bu gruba dahil olduğunu gösteriyor.
elle kavrama mıştı. Yeni araştırma ise baş ve işaret parmakları
Bu çalışma için bir araya gelen robotbilim uzmanla- arasındaki ilişkiyi, özellikle küçük objeleri hassas
yeteneklerinin rı Thomas Feix ve Aaron Dollar (Yale Üniversitesi) kavrama yetisi üzerinden inceliyor. El becerisinin,
tarih boyunca ile antropologlar Tracy Kivell (Kent Üniversitesi) erken primatları erken memelilerden ayıran en
ve Max Planck (Antopoloji Enstitüsü) ve primat
gelişimini uzmanı Emmanuelle Pouydebat (Fransız Ulusal Bi-
temel adaptasyon olduğu düşünülüyordu. Bu tür
yeteneklerin, hareket yeteneği ve alet kullanımının
incelemeye limsel Araştırma Merkezi) primatların hassas kav- getirdiği mekanik gerekliliklere daha fazla ihtiyaç
devam ediyor. rama yeteneklerini inceledi. duyulmamasından dolayı evrimleşerek geliştiği
Yaşayan primatlara ait iskeletler ile tarihöncesi in- düşünülüyordu.
sanlara ait fosil kalıntılarının baş ve işaret parmak- Erken dönem homininlerin, özellikle alet kulla-
larını oluşturan bölümleri ölçerek, kinematik bir nımı konusundaki kavrama kapasiteleri üzerinde
model oluşturan araştırma ekibi, bu model üzerin- tartışmalar devam ediyor. Yapılan yeni çalışma bu
den parmak hareketlerini inceledi. soruların bir kısmını aydınlatabilir. Örneğin bu
Araştırma sonuçları başparmak uzunluğunun ya çalışma, erken insan türü Australopithecus afaren-
da gelişmiş eklem hareketlerinin iyi bir kavrama sisin taşları kesmek için gerekenden daha fazla el
yeteneği sağlamadığını gösterdi. Yaşayan diğer pri- becerisine sahip olabileceğini gösteriyor.

10 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 11
ArkeoMüze

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ

B
ereketli Hilal olarak kabul edilen böl-
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Arkeopark ve Edessa
gede, uygarlığın doğduğu toprakla-
Mozaik Müzesinden oluşan Haleplibahçe Müze rın en önemli merkezi olan Göbekli
Kompleksi, 34 bin metrekarelik kapalı alanıyla Tepe’ye ve diğer Neolitik alanlarla
Türkiye’nin en büyük müzesi olma özelliğini taşıyor. birlikte yüzlerce höyük ve antik ken-
te ev sahipliği yapan Şanlıurfa’nın en çok ihtiyaç
duyduğu yeni bir müzeydi. Dünyanın en eski hey-
keli “Urfa Adamı”, son dönemlerin en görkemli
mozaiklerini oluşturan Haleplibahçe ve Edessa
Krallığı mozaiklerine de sahip olan Şanlıurfa Ar-
keoloji Müzesi ve Haleplibahçe Müze Kompleksi
24 Mayıs 2015 tarihinde ziyarete açıldı.
Göbekli Tepe, Nevalı Çori, Akarçay Tepe, Hassek
Höyük, Gre Virike, Lidar Höyük gibi höyüklerin
her biri uygarlık tarihinin mihenk taşlarını oluş-
turuyor. Şanlıurfa’da özellikle 1960’lı yıllardan beri
yapılan Baraj Kurtarma Kazıları ile çok önemli ar-
keolojik eserler keşfedildi. Çağdaş müzecilik an-
layışı ile kurulan yeni Şanlıurfa Arkeoloji Müze-
sinde bu höyüklerin her biri, gerek kazı hikayesi
gerekse eserleri ile, bölgede uzun yıllar çalışmış ve
bu kazılarda görev almış deneyimli bilim insanla-
rının desteği ve katkısı ile özel tasarlanan bir me-
kan içerisinde sergileniyor.

12 Aktüel Arkeoloji
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi; sergileme alanı, yeme-
içme mekânları ve ticarî mekânlar, depo alanları,
servis alanı ve fuaye olmak üzere toplam üç katlı ola-
rak tasarlanmış. Müzede ayrıca toplantı salonu, ço-
cuk oyun alanı, kütüphane, ticari birimler, araştırma
ve uzman odaları ile laboratuvar alanı da yer alıyor.
MÖ 9500’lü yıllara tarihlenen ve “dünyanın gerçek
boyutta  yontulmuş ilk insan heykeli” olarak bili-
nen 180 santimetre boyundaki Urfa Adamı heykeli,
Şanlıurfa Müzesinde özel olarak ayrılan bir bölüm-
de sergileniyor. Şanlıurfa Müzesi hem bölge tarihi
hem de çağdaş müzecilik anlayışı açısından büyük
önem taşıyor. Burası, bölgedeki arkeolojik alanları
ziyaret etmeden önce mutlaka uğranması gereken
ilk durak.
1950’li yıllarda kaçak kazılar ile yağmalanan Edessa
Krallığı’na ait mozaiklerin en önemlilerinden biri Şanlıurfa’ Arkeoloji Müzesi açılana kadar İstanbul
olan Orpheus Mozaiği, yine Aktüel Arkeoloji Der- Arkeoloji Müzelerinde misafir olan Orpheus Mo-
gisinin  başlattığı kampanya ve Kültür ve Turizm zaiği, yeni müzenin açılması ile birlikte kendi top-
Bakanlığının girişimleri ile ABD’den geri istenmiş raklarına geri döndü ve müzede özel olarak sergi-
ve mozaik 2012 yılında ülkemize iade edilmişti. lenmeye başlandı.

Aktüel Arkeoloji 13
ArkeoHaber

ALALAKH KAZILARININ
YILI 15.

olup MÖ 2. binyılda bölgedeki Mukiş Krallığı’nın


başkentliğini yapmıştır.

K
Anadolu, Yakındoğu ve Doğu Akdeniz kültürleri
arasındaki geçiş noktasındaki konumu itibariyle
oç Üniversitesi desteği ve Koç Üni- tampon bölge görevi gören yerleşimde, erken kül-
versitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim türel etkileşimlerin ve Tunç Çağındaki küresel-
Üyesi Prof. Dr. K. Aslıhan Yener’in leşmenin izleri ilk olarak 1930 ve 40’larda İngiliz
başkanlığında yürütülen Alalakh arkeolog Sir Leonard Woolley tarafından yapılan
(Tell Atchana) kenti kazılarının 15. kazılarda açığa çıkarılmış, 2000’den itibaren ise Koç
yılı Hatay Arkeoloji Müzesinde düzenlenen etkin- Üniversitesinin kurumsal desteğiyle K. Aslıhan Ye-
likle kutlandı. ner tarafından yapılan kazılar ile yeni bilgilere ula-
“Alalakh Kazılarının 15. Yılı” kutlama programı, şılmaya devam edilmiştir.
uluslararası alanda birçok arkeoloji uzmanının ka- Atchana Höyük’teki kalıntılar Antakya turizminin
tılımıyla gerçekleşerek, insanlığın tarihine ışık tu- önemli bir parçasını oluşturur. Kazı alanından çı-
tan onlarca eserin ortaya çıkarılma süreci katılım- karılan bu eserlerin hemen hemen hepsi Hatay Ar-
cılarla paylaşıldı. İki gün süren etkinlik kapsamında keoloji Müzesinde, sergilenmekte olup, IV. Tabaka
çalışmalar hakkında detaylı bilgiler aktarılarak, son bit-hilani üsluplu saraydan ilham alınarak tasarla-
gün programa katılan tüm davetliler kazı alanını nan Alalakh sergi salonu da bir başka ziyaret nok-
gezme imkanına sahip oldular. tasıdır. Soyut aslan heykelleri, Minos üsluplu duvar
Atchana Höyük, antik Alalakh kenti, Hatay sınırları freskleri, tabletler, mühürler ve Yarim-Lim heykel
içinde günümüz Antakya’sı yakınlarındaki Amik başı gibi birçok eserin röprodüksiyonu yaratıcı bir
Ovası’nda Asi Nehri’nin kenarında yer alır. 22 hek- üslupla müzede sergilenmektedir. Bu eserler, Tunç
tarlık bir alanı kaplayan höyük, bölgedeki en büyük Çağında Alalakh’ın uluslararası kültür ve zenginli-
Orta ve Geç Tunç Çağı (MÖ 2000-1300) yerleşimi ğinin en önemli kanıtlarıdır.

14 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 15
ArkeoHaber

Domuztepe
Doğu Akdeniz’de Bir Mezopotamya
Geç Neolitik Yerleşimi
Halil Tekin

T
Taş döşeli avludaki ürkiye Doğu Akdeniz’i olarak ta- Üniversitesine mensup bir heyet tarafından yürü-
toplu buluntu
içinden ele geçen nımlanan coğrafyanın iç kesimle- tülmesi kararlaştırılmıştır. 2013 yılında bürokra-
kaideli meyvelik rinde; Kahramanmaraş-Gaziantep tik işlemler ve lojistik çalışmalara ağırlık verilmiş;
il sınırına yakın bir konumda bulu- 2014 yılında ise yeni kazı heyeti ilk kez arazi çalış-
nan Domuztepe arkeoloji çevrele- malarına başlamıştır.
rince 1993 yılından beri bilinir. Bir Amerikan-İn- Üzerindeki yaban domuzu yuvalarının çoklu-
giliz heyeti tarafından Kahramanmaraş ili sınırları ğundan dolayı yerel halk tarafından Domuztepe
içinde başlatılan arkeolojik yüzey araştırması es- olarak adlandırılan yerleşim, Kahramanmaraş ili,
nasında tespit edilen yerleşim, muazzam geniş- Pazarcık ilçesi, Narlı beldesi, Emiroğlu köyü sı-
liği ve üzerindeki arkeolojik malzemesiyle heyet nırları içinde; Aksu Nehri’nin küçük bir kolu olan
üyelerinin dikkatini çekmiş; iki yıl yürütülen yü- Mizmilli Çayı’nın kenarında yer alır. Yaklaşık 20
zey araştırmasında etraflıca araştırıldıktan sonra hektarlık bir genişliğe sahip oval görünümlü hö-
sistemli kazılar aynı heyet tarafından 1995 yılında yüğün biri güneyde, diğeri kuzeyde olmak üzere
başlatılmıştır. 2006 yılına kadar California Üni- iki konisi vardır ve bunların ovadan yüksekliği 15
versitesinden Prof. Dr. Elizabeth Carter başkanlı- metre civarındadır.
ğında yürütülen kazılar 2008 yılında Manchester
Üniversitesinden Prof. Dr. Stuart Campbell tara-
fından devralınmış ve 2012 yılına kadar aynı he-
yet tarafından sürdürülmüştür. İngiliz heyeti bazı
finansal ve bürokratik nedenlerle kazılara devam
edemeyeceğini ve kazıları devretmek istediğini
bildirmesinin ardından, Kültür ve Turizm Bakan-
lığı bu talebi uygun bulmuş; ancak kamulaştırma
sorunları çözülünceye kadar kazıların Kahraman-
maraş Müze Müdürlüğü başkanlığında Hacettepe

16 Aktüel Arkeoloji
Domuztepe’nin bir Mezopotamya yerleşimi ol- fından tarla sınırlarında biriktirilmiştir.
duğu ilk kazı sezonunda tespit edilmiş; özellikle Bu nedenle kazılar başlatıldığında yüzey
höyük yüzeyinin tümünü kaplayan Halaf boya- toprağının hemen altından gelmeye baş-
lılarına ait parçalar dikkat çekmiştir. Eski kazı layan mimariye ait duvarlar bazen eksik or-
heyeti tarafından yürütülen çalışmalar daha taya çıkmaktadır. 2014 kazılarında Alan 1 olarak
çok höyüğün güney yükseltisindeki “Operation tanımlanan bölümde iki yapı katının varlığı sap-
1” olarak tanımlanan alanda yoğunlaştırılmış; tanmış; bunlardan üstteki (1. Yapı Katı) yuvarlak
bunun yanı sıra yerleşimin farklı yerlerinde de planlı bir bina ile temsil edilmektedir. Yüzeye
sondaj niteliğinde kazılar gerçekleştirilmiştir. Bu çok yakın olmasından dolayı binanın bir kısmı
alanın orta kesiminde bir derinlik sondajı ile ana tarımsal etkinlikler nedeniyle tahrip olmuştur.
toprağa kadar inilmiş ve yerleşimin en alt kat- Geçmiş yıllardaki kazılarda varlığından haber-
manının MÖ 7000’lerde, yani Geç Neolitiğin en dar olunan bu mimari plan Mezopotamya’nın
erken aşamasında başladığı saptanmıştır. Alanın çağdaşı pek çok merkezde ortaya çıkartılan ve
hiç kuşkusuz en dikkat çekici buluntuları Ölüm tholos olarak adlandırılan mimariyle aynı özel-
Taş döşeli avludaki
Çukuru olarak tanımlanan bölümden gelmiştir. liğe sahiptir. Maalesef tek sırası korunmuş olan toplu buluntu
Çok sayıda insan ve hayvan iskeletinin yanı sıra binanın dikdörtgen ön odasının sadece bir du- içinden ele geçen
insan tasvirli kap
bunlarla ilintili ritüel nitelikli arkeolojik bulun- varı mevcuttur. Yuvarlak yapının içinde çok az parçaları
tular bu alanı özel kılar. arkeolojik kalıntıya rastlanmış olmasına karşın;
Höyük yüzeyinde uzun yıllar tarımsal etkinlikler Güney Mezopotamya etkisini kanıtlayan Ubaid
gerçekleştirildiğinden üstteki tabakaların mima- boyalılarına ait parçalar bulunması açısından
2014 yılı kazı
risine ait taşlar yer yer sökülmüş ve köylüler tara- önem taşır. çalışmaları

Aktüel Arkeoloji 17
Alan 1’deki Geç Alttaki (2. Yapı Katı) ise dörtgen planlı ve en az yer alırken, diğerinde ayakta duran ve iki kolunu
Neolitik mimari
kalıntıları üç geniş odasının varlığı saptanan büyük bir bina yana açmış bir erkek resmedilmiştir. İkincisinin
ile temsil edilir. Orta kısmında, zemini farklı bo- kollarından sarkan püskülleri bir kartalı anımsa-
yutlardaki taşlarla döşeli geniş bir avlusu bulunan tır ve bir ayini yöneten “şaman” görüntüsü verir.
yapının içinde çok sayıda Halaf boyalılarına ait Domuztepe’de geçmiş yıllarda yürütülen kazılarda
parça ele geçirilmiştir. Taş döşeli avlunun güney böyle bir “şaman” tarafından yönetilen ve kafala-
kesiminde özenli biçimde istiflenmiş izlenimi ve- rı olmayan cesetlerin yer aldığı ölü ritüeliyle ilgili
ren toplu buluntu dikkat çekicidir. Bu alanda çok sahne, iri bir vazo üzerinde resmedilmiştir. Kah-
sayıdaki pişmiş toprak kabın yanı sıra serpantin- ramanmaraş Müzesinde sergilenen bu kap Çatal-
den yapılmış kaplar kırık halde bulunmuştur. Ser- höyük duvar resimlerindeki sahneleri çağrıştırır.
pantinden üretilmiş farklı formdaki kaplarla bir- Domuztepe’de, eski kazı heyeti tarafından elde edi-
likte yüzeyinin tümü boyalı pişmiş topraktan koç len radyokarbon ölçümlerine göre MÖ 7000’ler-
biçimli iri bir kap ile kaideli bir meyvelik formun- den itibaren iskân edilmeye başlanıp yaklaşık MÖ
Taş döşeli
avludaki daki kap bunlar içinde özel bir yer tutar. Bunların 5400’lerde terk edilmiştir. Her ne kadar arkeoloji
toplu buluntu yanı sıra iki pişmiş toprak kap parçası üzerindeki çevrelerinde Domuztepe’nin bir Halaf yerleşimi
içinden ele
geçen koç boya bezekte Halaf insanlarının tasvirlerine yer olduğu öne çıkmış olsa da aslında yerleşim Geç
biçimli kap verilmiştir. Bunlardan bir tanesinde iki erkek başı Neolitiğin tüm aşamalarını kapsar; daha da önem-
lisi Yakındoğu’da çok az bilinen Halaf-Ubaid geçiş
evresi ve Erken Ubaid hakkında da bilgi sunan
ender kazılarından biridir. Yakındoğu’da bilinen
büyük boyutlu Neolitik yerleşimler ortalama 10-15
hektar genişliğe sahiptir. Anadolu’nun bilinen en
büyük Neolitik yerleşimi olan Çatalhöyük yaklaşık
12 hektar kadardır; oysa Domuztepe 20 hektarlık
bir genişliğe sahiptir. Aynı şekilde çağdaşı Mezo-
potamya Neolitik yerleşimlerinin ortalama 3-5
hektarlık bir alanı kapladığı göz önünde tutulursa
Domuztepe’nin potansiyeli daha iyi anlaşılabilir.
Neolitik köy yaşamından Kalkolitiğin ilk merkezi-
leşme sürecine geçişi temsil eden bir yerleşim olan
Domuztepe kazıları geleceğe yönelik uzun erimli
bir proje olarak planlanmaktadır.

18 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 19
20 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 21
22 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 23
ArkeoKitap

LYKİA KİTABI

Bu kitap, Lykia’yı öğrenmek ve anlamak için iyi bir kılavuz olsa da, asıl amaç bundan çok ötedir:
Lykia Bölgesi’nin kültür, tarih ve sanatı, sosyal, siyasi ve ekonomik yaşamıyla birlikte ve her
dönemiyle ilk kez 130 kent/yerleşim örneğinde anlatılmaktadır. Yazarın bilimsel konulardaki
kendi özgün yorumları ve değerlendirmelerini içeren bu kitap özenli ve yalın bir dille yazılmıştır
ki sadece arkeologlar ve ilgililer değil herkes keyifle okusun. Asıl amaç, Lykia bilimine topluca
katkı vermekse de, bu bahaneyle arkeolojiyi-tarihi paylaşmak, sevdirmek ve tarihsel emanetlerin
kendiliğinden korunmasını sağlamaktır.

Nevzat Çevik / Suna – İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü

SYLLOGE NUMMORUM GRAECORUM

British Academy’nin bir projesi olan Sylloge Nummorum Graecorum ciltleri, dünyanın birçok
ülkesindeki bilimsel kuruluşlar aracılığıyla kamu müzeleri ile özel koleksiyonlardaki sikkeleri
bilim dünyasına tanıtmaktadır. Uluslararası Akademiler Birliği nezdinde SNG projesinin
Türkiye’deki temsilcisi olan Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü bugüne değin sekiz SNG cildi
yayımladı. Şubat 2015 yılında yayımlanan dokuzuncu cilt, Özkan Arıkantürk koleksiyonunda
yer alan 827 adet Troas bölgesi sikkesini kapsamaktadır. Katalogdaki en fazla sikke yaklaşık 200
adet ile Aleksandreia Troas’a aittir. Bu kentin yanı sıra Akhilleion, Aioleion, Ophryneion, Pionia,
Skamandreia, Thymbra ve Zeleia’ya ait nadir sikkeler de katalogda yer almaktadır.

Turkey 9. The Özkan Arıkantürk Collection. Volume 1: Troas


Hazırlayan: O. Tekin – A. Erol-Özdizbay / Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü

GÖBEKLİ TEPE

Yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede, insanlık tarihinin en
önemli değişimlerinden biri yaşanmaktaydı. İnsanoğlu avcı-toplayıcı bir yaşam tarzından, yerleşik
hayata, çiftçi-üretici düzene geçmek üzereydi. Binlerce yıl öncesinin avcı toplayıcılarının bu
geçiş döneminde, sandığımız gibi mütevazi ve basit bir yaşam tarzıyla yetinmemiş olduklarını,
aksine, görkemli bir evre yaşadıklarını, Göbekli Tepe’de bize bıraktıkları izlerde görebiliyoruz.
Göbekli Tepe’nin etkileyici anıtsal buluntuları yetkin bir taş işçiliğini yansıtmakta, taş üzerinde
kabartma tekniğiyle yapılarak aktarılan motiflerin içerik zenginliği ise karmaşık bir düşünsel
düzeye ulaşıldığını göstermektedir. Tüm bu bulguların yanında, eserlerin nitelik ve nicelikleri
gözlemlendiğinde, raslantısal değil düzenli bir tekrarlama şeklinde saptanabilen büyük boyutluluk,
anıtsallık ve sayısal yoğunluk, arka planda olması gereken gelişkin sosyal düzenin, organizasyon ve
koordinasyon kabiliyetinin ipuçlarını vermektedir.

Klaus Schmidt / Arkeoloji ve Sanat Yayınları

Bu kitaplara arkeoloji dükkanından ulaşabilirsiniz. www.arkeolojidukkani.com


24 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 25
Pısıdıa Bölgesi’nde keşfedilen
Ana Tanrıça Tapınakları

A
Tarkan KAHYA - H. Ali EKİNCİ

na Tanrıça evrensel bir figürdür. MS 394’te I. Theodosius’un kamuya açık alanlarda


Neolitik Dönemden itibaren ise bu kültlerin kutlamalarına yasak getirmesiyle büyük
tüm Akdeniz ve çevresinde tapınım bir darbe alır. Bu tarihten itibaren Hristiyanlığının
görmüştür. Pisidia Bölgesi’nde Me- Pisidia Bölgesi’nde çok tanrılı kültleri sistematik ola-
ter Potamene, Meter Metaurene, rak yok etmeye çabaladığı ileri sürülmüş, Pisidia An-
Ana Tanrıça’nın Meter Ouegna, Meter Polyettene, Meter Tymenene, tiokheia’sında Mên Askaênos Tapınağı buna örnek
tapınağı ve
basamaklı kaya Meter Kadmene gibi birçok yerel isimle anıldığı bi- gösterilmiştir; tanrının kutsal alanında heykeller,
sunakları linir. Bunlar daha da çoğaltılabilir; kültü ile ilişkili steller gibi birçok kült nesnesi göksel dinin fanatik-
Kremna sikkeleri üzerinde yer alan MIDAE DEAE leri tarafından hışımla parçalara ayrılmış ve bir daha
COL CREM lejandı, Tanrıça’nın kentteki kültüne bir araya gelmemecesine farklı yerlere atılmışlardır.
işaret eder. Ona bölgede verilen bu isimler ya ni- Bu olaydan sonra kutsal alan pagan kült görevlileri
teliğinden ya da tapınım gördüğü yer adlarından tarafından terk edilmiştir. 
kaynaklanmaktadır. 1960’lı yıllarda tarihi eser kaçaklığı amacıyla mo-
dern vandalistler tarafından başı kopartılan Düver
Ana Tanrıçası’nın kült heykeli Geç Antik Dönemin
bu kıyımından kurtulabilmişti! Ama nasıl?
Düver Yerleşim Tarihi Araştırmaları Projesi en er-
kenden en geçe Tanrıça’nın Pisidia Bölgesi’ndeki
kültüne dair her bir tarihi veriyi Düver Ana Tanrı-
ça tapınakları ışığında yeniden ele alarak kültle il-
gili bu gibi birçok soruyu cevaplamaya çalışmakta
ve bölgede Ana Tanrıça’nın izini sürmeye devam
etmektedir. 

26 Aktüel Arkeoloji
MÖ 6. yüzyıla ait bu Arkaik kutsal alan, Düver’in din-
sel yaşamında önemli bir rol oynamış ve büyük olası-
lıkla döneminde, Yarışlı Gölü çevresinin sakinlerine
de hizmet etmiş olmalıydı. Alanın konumu, tapınak
ve sunakların kendileri ve bunların düzenlenme şekli
buranın sıradan bir bağış ve adak adama yeri olarak
seçilmediğini düşündürüyor. Tam tersine bu vurgu-
lanmış dini yönü ile bölgenin dini topografyası için
oldukça önemli bir merkez, belki de bir olasılık yakın
çevre için küçük bir hac merkeziydi.
Bu alan -boyutu ve hacmi düşünüldüğünde daha çok
yerel bir yöneticiyi akla getiren- siyasi yönetimin res-
mi himayesini görmüş ve yardımlarını almış olabilir.
Ya da toplumun önemli bir parçası olan aristokrat sı-
nıfının “zenginliklerinin kamusal bir ifadesi” idi. Bu
düşünce tartışmaya değer. Toplumdaki itibarı artırma
amaçlı böylesi girişimler kuşkusuz amacına ulaşmış
olmalıydı. Belki de Pisidia yönetici eliti, tanrıça ile ya-
kın ilişkilerini vurgulamaya, böylece yönetimlerinin
Tapınağın içinde durumdaki kayadan oyulmuş Ana Tanrıça heykeli
meşruluğunu artırmaya çabalamışlardı.
Burdur İli, Yarışlı Gölü, Yarım Ada ve çevresinde sür-
Ayrıca kültle ilişkili tüm arkeolojik ve epigrafik bu-
dürülen Düver Yerleşim Tarihi Araştırmaları Projesi’nin
luntuların sağlıklı bir şekilde belgelenebilmesi ama-
arazi çalışmaları kapsamında Burdur Müzesi tarafından
cıyla devam eden araştırma projesinin önümüzdeki
Yarım Ada’da yapılan kurtarma kazılarında, kayadan
günlerde Yarışlı Gölü çevresinde daha geniş bir alan-
oyulmuş, basamaklı iki sunak ve kısmen kayadan oyu- Basamaklı
da yürütülmesi planlanmaktadır. kaya sunağı I
larak inşa edilmiş iki tapınak gün ışığına çıkartılmıştır.
Bu tapınakların ve sunakların birbirlerine olan uzak-
lıkları, topografyadaki yerleşimleri, yönelimleri ve iş-
çilikleri, birlikte ve bağlantılı biçimde tasarlandıklarına
kuşku bırakmaz. Uzun soluklu bir çalışmanın sonucun-
da keşfedilen bu tapınak ve basamaklı kaya sunakları,
Yarım Ada’nın Demir Çağ inanç ve uygulamalarının
anlaşılmasına ışık tutacaktır.
Farklı fonksiyonlara sahip ve döşemleriyle bir takım
dinsel seremonilere sahne olduğu daha ilk bakışta an-
laşılan Düver - Yarım Ada dini kompleksini salt Pisidia
Bölgesi için değil, Anadolu ve Antik Dönem inancı için
ünik kılan, tapınağının içinde kayadan oyularak nere-
deyse bağımsız bir heykel haline getirilmiş, oturur vazi-
yetteki ana tanrıça yontusudur.
Tahtında oturan kült heykeline sahip ana kayaya oyul-
muş bu tapınak, hem bölge için hem de Anadolu Demir
Çağı arkeolojisi için büyük önem taşımaktadır. Keşfin,
Antik Dönem din anlayışı, heykeltraşisi, tapınak mi-
marisi gibi -bölgede tüm çabalarımıza rağmen hâlâ ka-
ranlıkta kalan- benzeri konularda sorularımızın cevabı
olacağını umuyor ve şimdiye dek bildiklerimizi tekrar
gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyoruz.

Aktüel Arkeoloji 27
Kale Höyük Işık Adak Adıbelli

K
Kırşehir Kale ırşehir kent merkezinde yer alan topraklarla oluşturulan yığma tepe olduğuna dair
Höyük genel
görünüş Kale Höyük yaklaşık 20 metre efsanevi bir inanış yaygındır.
yüksekliği ile şehirdeki en yüksek Şehrin merkezindeki konumu ve sürekli göz
mevkiidir. Höyük 1960’lı yıllar- önünde bulunması sebebiyle sürekli yerleşim gö-
da ağaçlandırılarak park alanına ren höyük, özellikle son elli yılda kent dokusuy-
dönüştürülmüştür. Günümüzde bu görüntüsünü la uyumlu hale getirilmek adına yapılan uygula-
koruyan höyüğün etrafı uzun çarşı olarak bilinen malarla neredeyse höyük kimliğini kaybetmiştir.
dükkân sıraları ile çevrilidir. Tepe bölümünde ise 1980’li yıllarda tescillenmesi ile tahribatı kısmen
eski lise binası, Alaaddin Camisi, park ve piknik azalan höyükten, tarihi kaynaklar da bahsetmek-
alanları yer alır. Ayrıca yamaçları tıraşlanan hö- tedir. İlk olarak 17. yüzyılda Katip Çelebi tara-
yüğün etrafına bir araç yolu ve merdivenler inşa fından zikredilen Kale Höyük, bu tarihten sonra
edilmiştir. Bu haliyle daha çok ağaçlıklı bir tepe şehre gelen yabancı gezgin ve araştırmacıların
gibi görünen höyüğün, çevre köylerden taşınan da dikkatini çekmiştir. Özellikle H. H. von Der
Osten tepenin önemli bir höyük olduğundan ve
buradaki Hitit buluntularından bahseder. Hatta
burayı önemli Kalkolitik merkezler arasında gös-
terir. Ancak höyükle ilgili ilk kapsamlı araştırma
ve yayın 1950’li yılarda B. Alkım ve H. Th. Bossert
tarafından yapılmış ve burada yapılacak olan kazı
çalışmalarının gerekliliği belirtilmiştir. Kale Hö-
yük’teki ilk arkeolojik kazılar, 2009 yılında Alaad-
din Camisi’nin restorasyonu sırasında yapılmıştır.

28 Aktüel Arkeoloji
2012-2014 yılları arasında sürdürülen kazı çalış-
maları ilk etapta höyüğün güney ve güney do-
ğusundaki alanda gerçekleştirilmiştir. Yüzeydeki
bahçe toprağı kaldırıldıktan sonra, ocak ve belirli
bir yapıya bağlı olmayan duvar kalıntılarının ol-
duğu Osmanlı tabakası ortaya çıkarılmıştır. Bu
tabakada az sayıda pişmiş toprak pipo parçaları ve
mavi beyaz İznik çini parçaları dışında, kaba gün-
lük kullanım kap parçaları bulunmuştur. Osmanlı
Dönemi işliklerinin altında çöp çukurları, ocak ve
duvar kalıntılarının olduğu oldukça tahrip olmuş
başka bir tabaka belirlenmiştir. Bu tabakanın bazı
bölümlerinde kısmen korunmuş işlik kalıntıları
ve çöp çukurlarından ele geçen ve 13-14. yüzyıl-
lara tarihlenen sırlı tabak ve kandil parçaları ile
Selçuklu tarzı alçı stucco (yalancı mermer) parça-
ları Selçuklu Dönemine ait önemli buluntulardır.
Bunların dışında tabakada dağınık halde Bizans,
Geç Roma ve Roma dönemlerine ait buluntular da
ele geçmiştir. Bu tabakanın altında ise Hellenistik

çanak çömlek parçaları ile birlikte pişmiş toprak Kırşehir Kale Höyük güney
açmaların hava fotoğrafı
pipo parçaları ve kehribar nargile marpucu ele
geçirilmiştir. Ele geçen en ilginç eser ise oniksten
yapılmış 11 kollu yıldız şeklindeki Teslim Taşı’dır.
Bektaşiliğin simgelerinden olan Teslim Taşı as-
lında 12 köşeli yıldız biçimindedir ve bu köşeler
Hellenistik
12 imamı temsil etmektedir. Kale Höyük’ten ele
Döneme geçen 11 köşeli taş bu sebeple sıra dışı bir örnek
tarihlenen
çocuk iskeleti olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diğer sondajda ise oldukça geniş bir kerpiç duvar
Dönem tabakası vardır. MÖ 4-2. yüzyıllar arasına kalıntısı tespit edilmiştir. Bu duvarda farklı kul-
tarihlenen pişmiş toprak kap parçaları ile tarihle- lanım evrelerinin izlerini görmek mümkündür.
nen tabaka, kendi içerisinde yapı katlarından olu- Özellikle ortası oyularak açılmış çöp çukuru ve pi-
şan evrelere ayrılmıştır. Katmanlarda belirlenen tos yuvası geç dönem uygulamaları olarak dikkati
Geç Demir Çağına ait
minyatür kap
kerpiç ve moloz taşlardan yapılmış duvar kalıntı- çeker. Bu alanda ele geçen buluntular arasında
ları yoğun tahrip görmüş ve birbirinin üstüne, alt Hellenistik Döneme tarihlenebilen kap parçaları
evreyi tahrip ederek inşa edilmiştir. dikkat çekicidir.
Hellenistik Dönem tabakasının alt katmanlarını
** 2012-2014
belirlemek amacı ile höyüğün güney eteğinde ça- yıllarında, Kırşehir
lışmalara devam edilmiş, Demir Çağına ait çanak Müze Müdürlüğü
çömlek parçaları ele geçirilmiş, ancak belirgin bir başkanlığında ve Ahi
Evran Üniversitesi
mimari kalıntı ortaya çıkarılamamıştır.
Arkeoloji Bölümü
Höyüğün diğer bölümlerinde iki farklı noktada Roma
Öğretim üyesi Yrd.
açılan sondajlardan birinde henüz işlevi tam ola- Dönemine
Doç. Dr. Işık Adak
ait olduğu Adıbelli’nin bilimsel
rak belirlenemeyen üç evreli bir mimari kalıntı düşünülen danışmanlığında
ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu kalıntının orta- akik taşlı kazı çalışmaları
yüzük
ya çıkarılması sırasında Osmanlı Dönemine ait gerçekleştirilmiştir.

Aktüel Arkeoloji 29
Nevalı Çori / Veba Vadisi’nden
Göbekli Tepe’nin Dilek Ağacına
Klaus Schmidt Nezih BAŞGELEN

30 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 31
2
0 Temmuz 2014 Pazar günü Almanya’da da kazılan Lidar, Şanlıurfa ilinin kuzeybatısında,
Baltık Denizi kıyısında geçirdiği kalp Bozova ilçesinin 23 kilometre kuzeyinde yer alan
krizi nedeniyle çok erken yaşta ara- devasa bir höyüktü. 9 yıl boyunca MS 13. yüzyıl-
mızdan ayrılan Göbekli Tepe’nin kazı dan Erken Tunç Çağı ortalarına inen kesintisiz
başkanı değerli dostum Prof. Dr. Kla- yapı katlarını ortaya çıkaran kazılar sırasında ekip
us Schmidt, 11 Aralık 1953’te Almanya’da Feuch- Arap Kantara köyündeki kazı evinde kalmış, biz-
twangen şehrinde doğmuş, Friedrich-Alexander, ler de gittiğimizde burada misafir olmuştuk. Nor-
Erlangen-Nürnberg ve Ruprecht-Karls-Heidelberg şuntepe’deki gibi düzenli kazı açmaları kadar Prof.
üniversitelerinde prehistorya, klasik arkeoloji ve Hauptman’ın yeni yaptırdığı yüzey araştırması
jeoloji-paleontoloji eğitimi almıştır. Öğrencilik sırasında Lidar’a bir saatlik yürüme mesafesinde
yıllarından itibaren Almanya, Yunanistan, Mısır, bir yerleşimden toplanan Neolitik bulgulardan çok
Suudi Arabistan ve Ürdün’de çeşitli arkeoloji proje- etkilenmiş, Nevalı Çori = Veba Vadisi’nden de ilk
lerinde yer alan Klaus Schmidt’in Türkiye ile ilgisi kez orada haberdar olmuştum.
1978 ve 1979 yılında Elazığ Müzesinde Norşunte- Prof. Hauptmann 1979 yılında kazılara başlar-
pe kazı malzemesi üzerinde yaptığı ve daha sonra ken, höyüğün yer aldığı Fırat’ın orta kesiminde
doktora tezi olarak yayımladığı buluntu çalışmala- yüzey araştırmasını gerekli görmüş, bunun üze-
rı ile başlamıştır. rine görevlendirdiği Hans Georg Gebel de Lidar
Onunla ilk tanışmamız ise 1980’li yılların başında çevresinde Fırat’ın Şanlıurfa yakasında yürüyerek
Çayönü kazısından grup olarak Lidar Höyük’teki araştırmalarına başlamıştı. Hilvan İlçesi Güluşağı
kazıyı ziyarete gittiğimiz sırada olmuştu. Aşağı Fı- köyünün kuzeybatısında, Fırat’ın bir kolu olan
rat Havzası Kurtarma Kazıları Projesi kapsamında Kantara Deresi’nin iki yanında yüzeyde yoğun
Aşağı Fırat Havzası 1979-1987 yılları arasında Alman Arkeoloji Ens- dilgi parçaları, küçük ok uçları ve çakmaktaşları-
Kurtarma Kazıları
Projesi Lidar Höyük
titüsü İstanbul Şubesi ve Heidelberg Üniversitesi nın olduğu buluntulara rastladığında, burayı bir
Kazısında, 1980 adına Prof. Dr. Harald Hauptmann başkanlığın- ilk Neolitik Çağ yerleşmesi olarak tanımlayarak,

32 Aktüel Arkeoloji
kendisine eşlik eden çobanın referansıyla “Nevalı
Çori I” ismini vermişti. Paleolitik Çağa tarihlenen
başka buluntu yerlerinin de olduğu bu vadinin
içinde Urfa Müzesi Müdürü rahmetli Adnan Mı-
sır ve Harald Hauptmann’ın doğru bir öngörüyle
1983 yılında başlattıkları kazı ve elde edilen so-
nuçlar, Yakındoğu Neolitik araştırmaları açısın-
dan bir dönüm noktası olmuştu.
Klaus, ilk dönemde arazi sorumlusu, daha son-
raları ise küçük buluntuların belgelenmesinden
sorumlu olarak buradaki tüm kazı çalışmalarına
katıldı. İlk sezonlarında, kazı izni sadece bir ay ol-
duğu için, ekip güneşin doğuşundan batışına ka-
dar hiç ara vermeden çalışmış, her gün vadiye bir
saatlik yürüyüş gerektiğinden, sabah 04.00’te yola
koyulup akşam 20.00’de geri dönmüşlerdi.
Arazideki bu çalışmalarının yanı sıra Klaus, 1983
yılında Heidelberg Üniversitesinde Prof. Dr. Ha-
rald Hauptmann danışmanlığında‚ “Die lithisc-
hen Kleinfunde vom Norşuntepe” konulu doktora Nevalı Çori
kazısı hava
tezini bitirmiş, 1984-1986 yıllarında Alman Arke- fotoğrafı.

Aktüel Arkeoloji 33
Neolitik Çağa tarihlenen Nevalı Çori I’de ortaya
çıkarılan mimari kalıntılar, Orta Fırat Havzası’nın
Erken Neolitiği hakkında önemli bilgiler vermişti.
Özellikle daha sonraları Göbekli Tepe, Urfa Yeni
Mahalle, Karahan, Sefer Tepe, Hamzan Tepe ve
Taşlı Tepe’de benzerleri görülen “T” biçimli sü-
tunların ilk örneğinin görüldüğü kült binasının
bulunuşu önemli bir keşif olmuştu. 1987 yılı kazı
sezonunda, üzerinde kabartma bantlar olan bir
dikilitaşın, kare planlı bir yapının merkezindeki
iki dikilitaştan biri olduğu ve üzerinde yer aldığı
zeminin de Çayönü’nden bildiğimiz tarzda bir ter-
razzo taban olduğu anlaşıldığında, konuyla ilgili
herkes heyecanlanmıştı.
Buradaki taban, kireç grisi rengi dışında Çayönü’nde,
üstünde birbirine paralel beyaz çizgilerin olduğu
kırmızı taban ile aynıydı. Yapının, iç duvarlarına
bitişik küçük dikilitaşlarla bölünmüş olduğu, arala-
rında seki benzeri kapama levhaları olduğu anlaşıl-
mıştı. Çayönü’ndeki terrazzo döşemeli bina, boydan
boya yaran “S” şeklindeki büyük bir çukur nedeniy-
Çayönü le kısmen tahrip olmuştu. Bu çukur muhtemelen
kazıları, ortasında yer aldığı düşünülen iki dikilitaşı da yok
Doğu alanı
ve terrazo etmişti. Buna karşılık, Nevalı Çori’deki Terrazzo
yapısı, kuzey- Yapısı’nın planı tam olarak korunagelmişti. Harald
kuzeybatıdan
görünüm Hauptmann tarafından ayrıntılı rekonstrüksiyon çi-
(Fotoğraf:
Nezih
zimiyle yayımlanan, üç farklı evreye ayrılmış Nevalı
Başgelen, Çori yapısı, bu ilk Neolitik yapının büyük bir ihti-
1980).
malle kült amaçlı yapıldığını bize göstermekteydi.
Ne­va­lı Ço­ri, 1991-92 kı­şın­da Ata­türk Ba­ra­jı göl
ala­nın­da­ toplanan su­lar al­tın­da kal­dı. Son ka­zı se­
zo­nu­nda Ha­rald Ha­upt­mann buradaki Ter­raz­zo’lu
Kült Ya­pı­sı’­nın son­ra­ki ku­şak­la­ra kala­bil­mesi için,
ya­pı­nın bü­tün taş­la­rı­nı baş­ka bir ye­re ta­şı­ma ka­
Nevalı Çori, ra­rı al­dı. Bu zor iş, değerli arkadaşımız Mu­rat Ak­
III nolu kült
yapısı. man’ın özverili ça­lış­ma­sıy­la ger­çek­leş­ti­ril­di. Her
taşı nu­ma­ra­lan­dı­rdığı ve bir plan üze­rin­de ayrın-
oloji Enstitüsü (DAI) seyahat bursunu da kazan- tılı olarak işa­ret­lediği için güzel bir tesadüfle 24
mış, 1986-1995 yılları arasında Alman Araştırma yıl sonra gene kendisi tarafından yeni Şanlıurfa
Vakfı (DFG) bursunu kazanarak Heidelberg Üni- Müzesinin içinde ya­pı­nın ori­ji­na­li­ne uy­gun şe­kil­
versitesi Prehistorya Anabilim Dalında araştırma- de ye­ni­den kurulabildi. Yapının sökümü sırasında
cı olarak çalışmıştır. ise şaşırtıcı bir sürprizle karşılaşılmış; do­ğu du­
Günümüzde Atatürk Baraj Gölü suları altında kal- va­rın­da üs­tü ör­tül­müş çok sa­yı­da ki­reç­ta­şı hey­kel­
mış iki yerleşim alanlı bu höyüğün doğu yakada- bulunmuştu. O güne kadar karşılaşılmamış özel-
ki parçası Nevalı Çori I, batı taraftaki ise Nevalı likteki bu heykel bu­lun­tu­la­rı­ sanki bu­ra­ya bir tür
Çori II olarak adlandırılmıştı. 1983, 1985-1987 “mezara” ko­nur gi­bi yer­leş­ti­ril­mişti. Bu du­rum­
ve 1989-1991 yılları arasında Çanak Çömleksiz kült ya­pısı­nın do­ğu bölümünün, di­ğer bu­lun­tu

34 Aktüel Arkeoloji
yer­le­rin­de rastlandığı gibi bir gö­mme ye­ri olarak İlk kazı sezonunun çekirdek grubu arkeolog ola-
mı ter­cih edi­ldiği sorusunu akla getirmesi açısın- rak Klaus Schmidt, Manuela Beile Bohn, Songül
dan önemli bir bulguydu. Ceylan, Christoph Gerber, daha sonra Klaus’un eşi
6-10 Temmuz 1992’de Heidelberg’te yapılan 39. olacak olan Çiğdem Köksal, Michael Morsch ile Soldan
sağa Nezih
Rencontre Assyriologique Internationale (Ulus- topograflar Markus Geiß ve Stefan Obermeier’den Başgelen, Cihat

larası Assiriyoloji Kongresi) toplantısına Prof. oluşmuştur. Gürcütepe II höyüğü 8 metre yüksek- Kürkçüoğlu,
Klaus Schmidt,
Hauptmann’ın yönlendirmesiyle bir bildiri ile likte, 200 metre çapındadır. Üçüncü kazı sezonun- Çiğdem Köksal

katıldığımda, hazırlanan bir sergi dolayısıyla Ne- da Gürcütepe II’de açılan derin sondaj sürpriz so- Schmidt Göbekli
Tepe’de
valı Çori’deki son gelişmelerden haberdar olmuş,
Klaus’la da ayrıca görüşme imkânım olmuştu.
Nevalı Çori buluntularının Heidelberg’te değer-
lendirilmesi sırasında ortaya çıkan sonuçlar, bilim
dünyasında şaşkınlık yaratacak ölçüde önemliydi.
Aynı yıl, Şanlıurfa şehir merkezinin yaklaşık 4
kilometre güneydoğusunda yer alan ve Urfa Tü-
neli yapımı sırasında kısmen tahrip olan Kazane
Höyük’te, ABD Virginia Üniversitesinden P. Wat-
tenmaker yönetiminde, höyüğün tabakalanmasını
saptamak amacıyla üç yerde kazılar başlatılmıştı. Prof. Dr. Klaus
Schmidt,
Kazane kazılarına katılan Amerikalı ünlü arkeolog Şanlıurfa
Henry T. Wright 1994 yılında, Kazane’nin birkaç kazı evinde
çalışma
kilometre kuzeybatısında o döneme kadar bilin- odasında,
meyen oldukça geniş bir Neolitik yerleşme yeri Mayıs 2014

olduğunu tespit etmişti. Burası Gürcütepe köyü


yakınında Harran Ovası’nın başlangıcında; doğu-
batı istikametinde yan yana dört tepeden oluşan
bir höyük dizisiydi.
Aynı yılın ekiminde, Göbekli Tepe üzerinde yer
alan dilek ağacına çıkan Klaus Schmidt, çevresin-
deki kalıntıların, Nevalı Çori’de gördüğü benzer
bulguların yardımıyla Neolitik Döneme ait oldu-
ğunu yeniden keşfetmişti. Bu çarpıcı keşiflerden
sonra, her iki yer de pek çok kez ziyaret edilerek
ayrıntılı şekilde incelenmiştir. İki yerin de kazıl-
masının gerekli olduğuna karar verilince, Nevalı
Çori ile başlayan proje bakanlıkla imzalanan yeni
bir protokolle Urfa Müzesi ile yürütülecek Gürcü-
tepe ve Göbekli Tepe’yi kapsayan “Urfa Projesi”ne
dönüştürülür.
İlk sezonda Göbekli Tepe ve Gürcütepe’de bir ay
çalışmayı planlamışken, Göbekli Tepe’nin gözleri-
ne çok büyük ve ürkütücü gelmesinden ötürü, ilk
kazı çalışmaları Gürcütepe’de başlatılır. Şanlıurfa
kent merkezi yakınlarındaki karstik araziden do-
ğan küçük bir dere boyunca sıralanan bu höyük-
ler, kazı ekibi tarafından Gürcütepe I; Gürcütepe
II; III ve IV şeklinde tanımlanmıştır.

Aktüel Arkeoloji 35
nuçlar vermiş, buranın Çanak Çömleksiz Neolitik B kazı ve araştırma projesinin alan yöneticiliğini sür-
(PPNB) ile sınırlandığını tespit etmişlerdir. düren Klaus Schmidt, 2003’te Prof. Hauptmann’ın
Bu tespit, sondajlarla araştırılmış diğer Gürcütepe emekli olmasından sonra Göbekli Tepe kazı başkan-
höyükleri için de geçerlidir. Höyüklerin hepsinde lığını üstlenmiştir. 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi ve
yerleşme Çanak Çömleksiz Neolitik B Dönemine Alman Arkeoloji Enstitüsünün ortak projesi olarak
tarihlenmektedir. Buradaki zengin hayvan türleri başlayan bu önemli proje, 2007 yılından itibaren
sadece yabani hayvanları, öncelikle de yabani boğa- Bakanlar Kurulu Kararlı kazı statüsünde yapılmış-
yı, ceylanı, yabani domuzu, tilkiyi ve onageri, yani tır. Şaşırtıcı ve benzersiz bulgularıyla Göbekli Tepe,
Asya yaban eşeğini kapsamaktadır. Reinder Neef ta- bugüne kadar çok az bir bölümü kazılmış olmasına
rafından yapılan botanik buluntu analizlerinde Gö- karşın avcı-toplayıcı yaşam biçiminden, tarım ve
bekli Tepe’nin aksine Gürcütepe’de kültüre alınmış hayvancılığa geçiş sürecini anlamamıza önemli kat-
bitkilere rastlanmıştır. Gürcütepe’nin “ova yerleşim- kılar sağlayan benzersiz bir tarihöncesi yerleşimdir.
leri”, Göbekli Tepe’deki “dağ yerleşmesi” karşısında Klaus Schmidt’in Urfa İli sınırları içindeki Göbekli
kısmen eşzamanlı konumlanmasına karşın araların- Tepe’de gün ışığına çıkardığı görkemli sanat eserleri
da derin zıtlıklar saptanmıştır. Bu nedenle Göbekli ve kutsal alanlar Neolitik Çağ ile ilgili pek çok bilgiyi
Tepe ve Gürcütepe’nin, döneminin iki karşıt örneği altüst etmiş, Göbekli Tepe’nin yalnızca bilim dünya-
olduğu düşünülmektedir. Buradaki höyüklerdeki sında değil, tüm dünya kamuoyunda da tanınmasını
çalışmaların devam ettirilmemesi büyük bir eksik- sağlamıştır.
liktir. 2011’de Gürcütepe’den geçen Akçakale Mar- Göbekli Tepe’nin en ilginç buluntuları, genelde üze-
din çevre yolunun yol açtığı tahribat üzücüdür. ri hayvan betimleriyle süslenmiş “T” biçimli anıtsal
1996’da Ankara’daki 18. Uluslararası Kazı, Araş- dikilitaşlardan oluşan, alt kültür katlarında dairesel
tırma ve Arkeometri Sempozyumu’nda 27 Ma- planlı, üst yapı katlarında dörtgen planlı anıt yapılar-
yıs 1996, Pazartesi günü saat 12.05-12.20’deki ile dır. Jeomanyetik ve jeoradar yöntemleriyle yuvarlak
1997’de 19. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeo- ya da oval planlı yapılardan 20’ye yakını tespit edil-
metri Sempozyumu’nda 26 Mayıs 1997 saat 13.05- miş, bunlardan 8 tanesi kazıyla ortaya çıkarılmıştır.
13.20’deki H. Hauptmann - A. Mısır 1996 Yılı Gö- En son kazısını yapmaya başladığı, bulunanların en
bekli ve Gürcütepe Kazıları sunumlarında bilim büyüklerinden birisiydi.
dünyasıyla paylaşılan ilk kazı sonuçları şaşkınlıkla Bu yuvarlak planlı yapıların ortasında, iki tane, boyu
karşılanacak, herkesin merakla beklediği her yeni 5 metreyi bulan, kireç taşından stilize edilmiş büyük
kazı döneminin sıra dışı bulgularıyla bu ezber bo- boyutlu insan tasvirleri olarak düşünülen T- biçimli
zan sonuçlar artarak bugüne kadar devam edecektir. dikilitaşlar bulunmaktadır. Bu iki dikilitaşın çev-
1995 yılından itibaren Gürcütepe ile Göbekli Tepe resinde, aynı şekilde daha küçük dikilitaşlar, bu iki

36 Aktüel Arkeoloji
dikilitaşa yönlendirilmiş araları duvarlarla örülmüş- 2007 yılında aynı üniversitede profesör unvanı al-
tür. Dikilitaşların üzerlerinde kabartma tekniğinde mıştır. 1998 ve 1999 yıllarında Prof. Dr. Wolfram
yapılan hayvan motifleri ve çeşitli soyut semboller Schier adına Bamberg Üniversitesi Arkeoloji Bölü-
görülmektedir. Bu ilginç yapı toplulukları, insanlık mü başkanlığı temsilciliği, 2001 ve 2002 yıllarında
tarihinde dini mekânların biçimlenmesi, tapınak Prof. Dr. Hans J. Nissen adına FU Berlin Arkeoloji
mimarisinin ve sanatın doğuşu açısından bilinen Bölümü başkanlığı temsilciliği yapmıştır. 2001 yı-
en eski örneklerdir. Bu yapılar konusundaki değer- lından itibaren de Alman Arkeoloji Enstitüsünün
lendirmeler genellikle bunların tapınak oldukları Berlin’de bulunan merkezinde Orient Bölümünde
konusunda yoğunlaşmakta. Ancak tümülüslerde araştırmacı ve Erlangen-Nürnberg Üniversitesinde
olduğu gibi üzerlerinin örtülmesi, yapımındaki çok öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Göbekli Tepe
yönlü organizasyonu yöneten bir iradenin varlığı, kazı başkanlığının yanı sıra Ürdün’deki Aqaba pro-
çevreye hakim konumları bunların tapınaksal anıt jesinde Ricardo Eichmann ve Lutfi Halil ile birlikte
mezarlar olabileceğini de düşündürüyor. Bu açıdan proje başkanlığını da yürütmüştür. Göbekli Tepe
aynı bölgede Nemrut Dağı zirvesinde Kommagene ile ilgili “Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı
Kralı Antiokhos I tarafından yaptırılan heykellerle GÖBEKLİ TEPE - En Eski Tapınağı Yapanlar” adlı
süslü üç kutsal alan, kırma taşlardan oluşan 5o met- kitabı Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından 2007
re yüksekliğindeki suni tepe ve mezar anıtından olu- yılında yayımlanmıştır.
şan hierothesion taş çağında başlayan bu geleneğin
sanki Hellenistik bir örneği gibi görünüyor. Bunu Yaşamını Urfa Bölgesi Neolitik araştırmalarına ve
tam olarak anlayabilmek için bu yuvarlak yapıların Göbekli Tepe kazılarına adayan, son yılların dünya-
belirli yönlerdeki dikilitaş aralarındaki duvarların da en çok ilgi çeken kazı projelerinden birini sürdü-
Nevalı Çori’deki gibi sökülerek araştırılması önem rürken erken bir yaşta kaybettiğimiz Klaus Schmidt
taşımaktadır. Bu sıra dışı özellikleriyle Göbekli 25.07.2014’te Almanya’da Bavyera Eyaleti Bellershau-
Tepe, bir süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici sen’deki aile mezarlığında törenle toprağa verilmiştir.
Listesi’ne alınmıştır. Özellikle Göbekli Tepe’de geliştirdiği kazı stratejisi,
Akademik alanda; 1996-1998 yıllarında Alman buluntular üzerindeki değerlendirme ve yorumları
Araştırma Vakfı (DFG) doçentlik bursunu kazanmış ile Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemin anlaşılma-
ve 1999 yılında‚ “Funktionsanalyse der frühneolit- sına çok önemli katkılar sağlayan Klaus Schmidt`in
hischen Siedlung von Nevalı Çori” konulu doçentlik anısını sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhu şad
tezini Erlangen-Nürnberg Üniversitesinde vermiş, olsun, ışıklar içinde yatsın.

Aktüel Arkeoloji 37
GÖBEKLİ TEPE’Yİ
ANLAMAK
Göbekli Tepe’nin
Uygarlık Tarihi İçindeki Yeri
Mehmet ÖZDOĞAN

Çayönü’nde
bulunan geyik
boynuzundan
yapılmış orak
sapı (üstte) ile
obsidyenden
yapılmış ok
ucu (altta)

Nevalı Çori’den insan başı biçimli


heykel. Heykelin boyun kısmındaki
kırılma izleri başın bilinçli olarak
koparıldığını gösterir. Heykel,
köşeli yüz hatları ve derin oyulmuş
gözleri ile dikkat çekmektedir.

38 Aktüel Arkeoloji
Aktüel Arkeoloji 39
dirgenmiş “Tarihöncesi İnsan” algısının olması-
dır. Tarihöncesi insanların mağaralarda ilkel bir
yaşam sürdürdüklerine olan inanç öylesine bas-
kındır ki sanat, teknoloji, inanç ve soyutlama gibi
terimler ile bir arada düşünülmeleri söz konusu
bile olamaz. Bu algıyı, dünya kamuoyunda 1960’lı
yıllarda günümüzde Göbekli Tepe’nin yarattığına
benzer bir heyecan yaratmış olan Çatalhöyük bile
bozamamıştır. Göbekli Tepe gibi Çatalhöyük’ün
de uygarlık tarihi içindeki yeri tümüyle göz ardı
edildiğinden bunlar “aykırı”, “gizemli” buluntu
yerleri olarak görülmüşlerdir. Esasen bazı saygın
dış basın organlarında kapak konusu olmasay-
dı acaba toplumumuz Göbekli Tepe’nin ayırdına
varabilecek miydi? Göbekli Tepe kazılarının 1995
yılından bu yana sürdüğü, heyecan yaratan bulun-
tulara kazı çalışmalarının ilk yılında dahi ulaşıl-
dığı göz önüne alındığında, bu sorunun yanıtının
olumsuz olacağını söyleyebiliriz.

G
Göbekli Tepe, kazı çalışmalarının 15. yılında çok
sayıdaki anıtsal yapı, üzerleri betimlemeli ve gör-
öbekli Tepe hiç kuşkusuz son kemli dikilitaşlar ortaya çıktıktan sonra birdenbi-
yılların en etkileyici buluntu yer- re topluma yansıtılmıştır. Bu yansıtmada Göbekli
lerinin başında gelir. Göbekli Tepe’nin eskiliği üzerinde durulmuş ancak ait
Tepe kazıları, görkemli tapınak- olduğu kültürel oluşum ve bunu ortaya çıkartan
ları, boyları 6 metreyi bulan diki- sürece hiç değinilmemiş, bu nedenle toplumda-
Göbekli Tepe’de litaş, heykel ve kabartmaları ile konunun uzmanı ki yansıması kuşkuyla karışık şaşkınlık olmuştur.
bulunan, iki
insan ve yılanları
olsun ya da olmasın gezenleri etkileyecek bulun- Oysa Göbekli Tepe kazıları ile ortaya çıkan kül-
birleşik durumda tuları sergileyen bir kazı yeridir. Bunların 12 bin türü daha 1964 yıllarından Çayönü kazıları ile
betinleyen totem
benzeri dikilitaş
yıl gibi kavranması oldukça güç eski bir tarihe ait tanımaya başlamış, bu kültür ile ilgili bilgilerimiz
©DAI, Göbekli Tepe olması, Göbekli Tepe’yi başka yerlere taşımış, ya- 1978 yıllarından sonra başta Nevalı Çori olmak
Kazı Arşivi
pay bir gizemlilik yüklemiştir. Yalnızca bilim ile üzere diğer kazı yerleri ile pekişmişti. Bu neden-
hayallerin dünyası, aklıselim ile metafizik birbi- le Göbekli Tepe’de ortaya çıkan kalıntılar Neolitik
rine karışmakla kalmamış, bilinçli ya da bilinçsiz Dönem uzmanları için “aykırı” değil, yalnızca di-
olarak yapılan kurgusal saptırmalar, toplumda ğer buluntu yerlerine göre daha görkemli ve daha
Göbekli Tepe’ye yönelik algı yanılsamasına ne- iyi korunmuştur. Bu yazı Göbekli Tepe’yi sıradan-
den olmuştur. Göbekli Tepe’nin kutsal kitaplarda laştırmak gibi bir amaçla hazırlanmış değildir.
sözü edilen Cennetin kapısı olmasından, uzaydan Kuşkusuz Göbekli Tepe her açıdan çok önemli
gelenlerin merkezi olmasına kadar çeşitlenen yo- bir buluntu yeridir; ve son yıllarda dünyada yapı-
rumların sayısı giderek artmaktadır. Bu türden lan kazı çalışmaları arasında en çarpıcı arkeolo-
yorumlar ve özellikle uzaylılar ile bağlantı ku- jik kazılardan biri olarak görülmektedir. Bu yazı
rulması, beklenmedik bir arkeolojik buluntu ile Göbekli Tepe’nin buluntularını tanıtmak yerine
her karşılaşıldığında ortaya atılmış, kamuoyunu temsil ettiği kültürü, bu kültürün gelişim sürecini
heyecanlandırdıktan ve birkaç bilim kurgu yaza- vurgulamaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Gö-
rını zengin ettikten sonra da unutulmuştur. An- bekli Tepe, ders kitaplarımızda Cilalı Taş Devri
cak bu yorumlardan Göbekli Tepe’ye özgü olanı olarak adlandırılan Neolitik Döneme ait bir yerle-
“Cennetin Kapısı” ile ilişkilendirilmesidir. Bunun şim yeridir. Bu nedenle öncelikle Neolitik Dönem
temel nedeni maalesef toplumda çok basite in- kültürünü kısaca tanımlamak gerekir.

40 Aktüel Arkeoloji
Neolitik Çağ insanların avcılık ve toplayıcılık yerine besin üretimine, gezginci bir
yaşamdan yerleşik yaşama geçtiği, toplumun bütün kurumlarıyla yeniden biçimlendiği
bir dönemi temsil eder. Neolitik Dönem ile ortaya çıkan toplumsal ve ekonomik
yapılanma, gelişerek çiftçi köy yaşantısı, kentleşme, devlet oluşumu, imparatorlukların
ortaya çıkışından Endüstri Devrimi’ne kadar gelen düzenin temelini oluşturmuştur.
Göbekli Tepe ana kazı alanı © DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 41
Çayönü’nde Neolitik Çağ ya da Günümüz Uygarlığının
bulunan
ızgara planlı Temellerinin Atıldığı Dönem
bir yapı
İnsanlığın günümüzden 3.000.000 yıl öncelerine
kadar inen uzun bir geçmişi vardır. Bu süreç için-
de insan da, içinde yaşadığı doğal çevre ortamı
da sürekli olarak değişmiştir. Bu değişim dünya-
nın hemen hemen her yerinde yapılan arkeolojik
kazılarla izlenmektedir; kazıların sayısı arttıkça
3.000.000 yıl içinde insanın fiziksel özelliklerini,
biyolojik yeterliliklerini, yaşam biçimini, beslen-
me düzenini, geliştirdiği teknolojilerini ayrıntılan-
dırmamızı sağlayan arkeolojik bulgular uygarlık
tarihine daha bütüncül bakmamızı sağlayacak
Çayönü’nde düzeye erişmektedir. Bu uzun süreç içinde daha
bulunan
terrazzo sonraki kültürel dönemlerin altlığını hazırlayan
tabanlı yapı devrim niteliğindeki “kırılma noktaları” vardır.
Burada devrim sözcüğü değişimin bir anda olup
bittiği anlamında değil, ortaya çıkarttığı sonuçla-
rın önemi bağlamında kullanılmaktadır. Neolitik
Çağ olarak adlandırılan dönem de bu tür kırılma
noktalarından biridir; bu nedenle Gordon Childe
bu süreci “Neolitik Devrim” olarak adlandırmıştır.
En basit tanımıyla Neolitik Çağ insanların avcılık
ve toplayıcılık yerine besin üretimine, gezginci
Baraj altında bir yaşamdan yerleşik yaşama geçtiği, toplumun
kalmadan önce bütün kurumlarıyla yeniden biçimlendiği bir dö-
Nevalı Çori
yerleşmesinden nemi temsil eder. Neolitik Dönem ile ortaya çıkan
bir görüntü toplumsal ve ekonomik yapılanma gelişerek çiftçi

42 Aktüel Arkeoloji
İnsanlığın
günümüzden 3
milyon yıl öncelerine
kadar inen uzun bir
geçmişi vardır. Bu
süreç içinde insan
da, içinde yaşadığı
doğal çevre ortamı
da sürekli olarak
değişmiştir. Arkeolojik
kazıların sayısı
arttıkça 3 milyon yıl
içinde insanın fiziksel
özelliklerini, biyolojik
yeterliliklerini, yaşam
biçimini, beslenme
düzenini, geliştirdiği
teknolojilerini
ayrıntılandırmamızı
Nevalı Çori’de bulunan yerleşmenin III. evresindeki kült yapısı sağlayan arkeolojik
bulgular uygarlık
köy yaşantısı, kentleşme, devlet oluşumu, impara- mi 3.000.000 yıllık geçmişten çok farklı, sosyal ve tarihine daha
torlukların ortaya çıkışından Endüstri Devrimi’ne ekonomik bir yapılandırmayı ortaya çıkartmıştır. bütüncül bakmamızı
kadar gelen düzenin temelini oluşturmuştur. Tarım, toprak mülkiyetini, miras hukukunu, aile
sağlayacak düzeye
Başka bir açıdan bakıldığında Neolitik Çağ, Son ve topluluk içinde yeni bir iş bölümü düzenini,
Buzul Dönemi bitimini izleyen yeni iklimsel ko- tahılların avcılıkla elde edilen besinlerden farklı erişmektedir.
şullara insanların bildikleri kültür ve teknolojileri olarak depolanabilir olması ise artı ürün ve tica-
ile uyum sağladığı ve dolayısıyla yaşam biçimle- reti, sosyal sınıfların farklılaşmasını ve daha da
rini yeni oluşan koşullara göre ayarladıkları bir önemlisi ekonomik girdilerle bağlantılı yö-
dönemdir. Buzul Çağından sonra dünyanın her netici sınıfının ortaya çıkmasına neden
yerinde iklim, doğal çevre ortamı değişmiştir; in- olmuştur. Bu yeni yaşam biçimi MÖ
sanlar da bulundukları bölgenin özelliklerine göre 7.500 yıllarından itibaren oluşum
farklı kültürler geliştirerek yeni koşullara uyum bölgesinin dışına taşmaya başla-
sağlamıştır. Bunların arasında Yakın Doğu’nun mış, ulaşım teknolojisindeki geliş-
bazı kesimlerinde, dünyanın başka yerlerinden melere bağlı olarak dünyanın çeşitli
farklı olarak beslenme tahıllara yönelmiş ve bu du- yerlerine yayılmış ve sonuç olarak
rum zaman içinde tarımı, hayvancılığı, köy yaşan- “küresel” bir model olmuştur. Yakın Doğu
tısını ortaya çıkartmıştır. Çiftçiliği ortaya çıkartan Neolitik Kültürü’nü dünyanın diğer yerlerindeki
bu yeni yaşam biçiminin ilk belirtileri MÖ 12.000 oluşumdan farklı yapan da budur.
yıl öncelerinde görülmeye başlar, 5.000 yıl boyun- Neolitik terimi ilk olarak 1866 yılında taş aletlerin Hallan
Çemi’de
ca aynı bölge içinde kalarak gelişir. yongalanmak yerine sürtülerek biçimlendirilme- bulunan
MÖ 7.500 yıllarına geldiğimizde artık tahıla dayalı sini tanımlamak amacıyla ortaya atılmış, dolayı- hayvan
başlı
besin üretimi, hayvancılık, yerleşik yaşamın gereği sıyla teknolojiyi tanımlayan bir adlamadır. Arkeo- havaneli
olan mimari, bunlarla bağlantılı olan teknolojiler lojik araştırmalar ilerledikçe bu yeni teknolojinin biçimli asa,
Diyarbakır
tam olarak gelişmiş durumdadır. Yeni yaşam biçi- çiftçi yaşamı ile özdeşleştiği anlaşılmış ve giderek Müzesi

Aktüel Arkeoloji 43
Nevalı Çori Neolitik adlaması besin üretimine geçmiş toplu- sanları güç koşullar altında zamanlarının çoğunu
yerleşimini gösteren
canlandırma çizimi. luklar için kullanılmaya başlanmıştır. Geçen yüz- besin elde etmek için geçiren basit topluluklar
Karlsruhe’de yılın ortalarına kadar çiftçi toplulukların kilden olarak algılanmaktaydı. Aslında Kenyon’ın Eri-
P. & U. Gautel
tarafından yapılan yaptıkları kap kacakları ilk başlangıç aşamasından ha (Jericho) Höyüğü’nde ortaya çıkarmış olduğu
maket üzerinden itibaren kullandıkları düşünülmekteydi. Ancak Çanak Çömleksiz Neolitik Döneme ait 8 metre
Ece Zeber’in
illüstrasyonu. 1952 yılında Kathleen Kenyon Eriha Höyüğü’nün yüksekliğindeki taş kule daha o yıllarda Neolitik
derin katmanlarına indiğinde çanak çömleğin Dönem insanlarının hiç de düşünüldüğü gibi ba-
kullanımından da önce Neolitik yaşamın var oldu- sit topluluklar olmadığının ilk işaretiydi. Ancak
ğunu görmüş ve böylelikle Neolitik Dönem Çanak o yıllardaki araştırmalar doğa bilimlerinin de
Çömlekli ve Çanak Çömleksiz olarak iki ayrı baş- etkisiyle yabani tahılların nasıl günümüzdeki ta-
Nevalı Çori’de lık altında değerlendirilmeye başlanmıştır. Daha rıma alınmış türlere dönüştüğüne; yabani koyun,
bulunan karışık
yaratık “kuş adam” sonra Braidwood’un Jarmo kazıları da Kenyon’ın keçi, sığır ve domuzun evcilleşme süreçlerinin
heykeli, Şanlıurfa değerlendirmesini destekler sonuçlar vermiştir. O anlaşılmasına yoğunlaşmıştı. Yerleşim dokusu
Müzesi
yıllara kadar tarih öncesi kültürlerin yaşam süreci ve toplumsal yapılanma bu çalışmalarda genel
tahminlere dayalı olarak göreli olarak yapılabil- olarak göz ardı edilmekte, daha çok ortaya çı-
mekteydi; Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem için kan yeni teknoloji ve aletlerin tipolojisi üzerinde
de oldukça kısa bir süre öngörülmüştü. 1950’li durulmaktaydı. Bu bağlamda 1964 yılında Halet
yılların sonlarından itibaren nükleer fiziğin des- Çambel ve R.J. Braidwood tarafından başlatılan
teğiyle radyoaktif karbon yada alışılagelmiş adıyla Çayönü kazıları Neolitik Döneme bakış açısını
C14’ün arkeolojide arkeolojide kullanılmaya baş- zorlayan ilk önemli kazı olarak kabul edilebilir.
lanması beklenmedik bir şekilde çiftçiliğe dayalı
yaşamın tarihini binlerce yıl geriye taşımış, ve Çayönü kazıları da dönemindeki diğer Neolitik
bu yeni yaşam biçiminin önceden düşünüldüğü Dönem kazıları gibi tarım ve hayvancılığın baş-
gibi kısa bir süre içinde değil uzun bir zaman langıç sürecinin anlaşılması amacıyla İstanbul-
dilimine yayılarak “deneme-yanılma” yönte- Chicago Üniversiteleri’nin ortak bir çalışması ola-
miyle geliştiği görülmüştür. Neolitik Dönem rak başlamıştır. O yıllarda, insanların tahıllardan
araştırmaları yakın zamanlara kadar Güney yararlanmasının ilk olarak nerede ve ne zaman
Levant olarak tanımlanan Ürdün, Filistin ve ortaya çıktığı yoğun olarak tartışılmaktaydı; bir-
İsrail gibi ülkelerde yoğunlaşmış; Suriye ve çok bilim insanı bu sürecin Breasted’ın tanımla-
Irak’ta daha sınırlı olarak gerçekleşmişti. Genel dığı büyük bir kısmı bizim sınırlarımızın dışında
kanı Buzul Dönemi sonrasında oluşan ortamın kalan “Bereketli Hilal” bölgesinde başladığını ön-
getirdiği zorlukların insanları buğday ve arpa görmekteydi. Braidwood, bu dönüşümün ancak
gibi zor yenen besinlerden yararlanmaya zorla- tahılların yabanıl atalarının doğal olarak bulun-
dığı şeklindeydi. Dolayısıyla Neolitik Dönem in- duğu, “doğal yaşam bölgesi” olarak tanımladığı

44 Aktüel Arkeoloji
Çayönü’nde ‘Izgara Planlı Yapılar’ evresi yerleşimini gösteren Nevalı Çori’de ev
canlandırma çizimi. Aldenhoven, arwmodellbau tarafından modellemesi çizimi
hazırlanan maket üzerinden Ece Zeber’in illüstrasyonu. ©Harald Hauptmann, 1999

Breasted’ın Bereketli Hilal’inin daha kuzeyinde


Güneydoğu Torosların eteklerinde gerçekleşmiş
olabileceğini ileri sürmekteydi. Bu nedenle de de-
nizden 800 m yükseklikteki Ergani Ovası’ndaki
Çayönü kazı yeri olarak seçilmişti. Çayönü kazı-
ları Halet Çambel’in ısrarıyla dönemin diğer Ne-
olitik kazılarından farklı olarak geniş bir alanda
gerçekleşmiş ve böylelikle ilk kez Çanak Çömlek-
siz Neolitik Döneme ait bir merkez, yerleşim do-
kusunu yansıtacak şekilde açığa çıkartılabilmişti.
Sonuç şaşırtıcıydı; konutlardan farklı, daha anıtsal
“özel yapılar” ortaya çıkmış, yerleşim dokusu ba-
sit bir toplulukla açıklanamayacak kadar gelişkin
özellikleri sergilemiş, ancak uzman zanaatkarlar
tarafından yapılabilecek ve o dönem için “lüks”
olarak kabul edilebilecek takılar, özenle yapılmış
nesneler bulunmuştu. C14 tarihleri Çayönü’nün
MÖ 8.500 yıllarından itibaren 2000 yıl kesintisiz
olarak yerleşildiğini ve yerleşim dolgularının bü-
yük bir kısmının Çanak Çömleksiz Neolitik Dö-
neme ait olduğunu açık olarak göstermişti. Özel
Neolitik Çağ olarak adlandırılan dönem, Çayönü’ndeki
‘Izgara Planlı’
yapı ve buluntuların tümü de bu kültür katından tarihin kırılma noktalarından biridir. yapılar

gelmekteydi. Daha da şaşırtıcı olanı yerleşimin ilk En basit tanımıyla Neolitik Çağ, insanların
dönemlerinde beslenmenin esasının halen avcılık avcılık ve toplayıcılık yerine besin üretimine,
ve toplayıcılığa dayanmakta olduğu, her ne kadar gezginci bir yaşamdan yerleşik yaşama
yerleşimin ilk başlarında bazı yabani tahıllar be- geçtiği, toplumun bütün kurumlarıyla
sin olarak kullanılmışsa da, gerçek tarım ve hay-
yeniden biçimlendiği bir dönemi temsil eder.
vancılığın yerleşimin sonlarında Çanak Çömlekli
Neolitik Dönemde ortaya çıktığının anlaşılması lanmıştı. Üçüncü kazı mevsiminde, bu kez zemini
olmuştur. Çayönü’nde daha ilk kazı mevsiminde kirecin söndürülmesi ile hazırlanmış, sürtülerek
içinde dikilitaşlar bulunan, tabanı büyük sal taş- parlatılmış “terrazzo tekniği” tabanı olan ikinci
ları ile döşenmiş, taş duvarlarında payandaları bir yapıya, sonraki kazı mevsiminde de içinde 450
ve duvar boyunca sekileri bulunan konut olarak kadar insana ait kemikleri bulunduran anıtsal bir
kullanılmadığı açık olan anıtsal bir yapıya rast- başka yapıya rastlanmıştı.

Aktüel Arkeoloji 45
Neolitik yaşam ve İlerleyen kazı mevsimlerinde yerleşme doğu- runmuş örneklerini vermiştir. Çayönü’nde
özellikle tahıla dayalı batı yönünde bir uçtan öbür uca kadar tam bir bezemesiz olarak görülen dikilitaşların yerini
beslenme modeli yerleşme dokusunu verecek şekilde açıldığında Nevalı Çori kült yapılarında üzerlerinde çeşitli
daha da şaşırtıcı bir sonuç çıkmıştı. Yerleşme- betimlemeler olan dikilitaşlar almış, bunların
doğal çevrenin kısıtlı
nin doğu kesiminde artık kült amaçlı olduk- yanı sıra heykel olarak tanımlanabilecek nite-
olanaklarının olmasına
larından kuşku duyulmayan anıtsal yapılar, likte olanlarına da rastlanmıştır. Cafer Höyük
bağlanmaktaydı, ancak bunun hemen batısında 50x30 metre boyutla- Çayönü’ndekilere benzer özenli işçilik gösteren
artık Anadolu’nun, rında içinde sıralar halinde dikilitaşlar bulunan taş kap ve takıları ile Neolitik yaşam biçiminin
güneydeki yarı büyük bir meydan, meydanı çevreleyen boyut- Braidwood’un öngördüğü gibi belirli bir coğra-
kurak ve kurak ları ve zengin buluntuları ile diğer konutlar- fi bölgeye bağlı olarak değil Toros Dağları’nın
bölgelere oranla dan farklılaşan yapılar, orta kesimlerde konut oluşturduğu kıvrımın kuzeyindeki ovalarda-
çok daha verimli ve ve günlük yaşam alanları, en batıda ise işlik ve ki varlığını ortaya çıkarmıştır. 1980’li yıllara
zengin doğal çevre kulübelerden oluşan daha fakir görünümlü bir geldiğimizde Güneydoğu Anadolu ve Kuzey
koşullarının MÖ doku ortaya çıkmıştı. Bu yadsınmaz bir şekil- Suriye’de yapılan kazılarda ortaya çıkan sonuç,
de katmanlaşmış bir toplumu, iş bölümünü ve artık Neolitik kültürün tümüyle yeniden ta-
12.000 yıllarında
gündelik kullanım dışı nesnelerin yoğun olarak nımlanmasını gerektirecek duruma gelmiştir.
tarıma ve besin üretildiğini göstermekteydi. Kült yapıları, mey- Bu bağlamda düşünce sistemimizi, Neolitik
üretimine geçmeden dan ve diğer bazı önemli yapıların zaman için- kültüre bakış açımızı yeniden biçimlendirirken
sabit yerleşmeler de bilinçli olarak doldurularak gö- Güneydoğu Anadolu’ya özgü “yerleşik
kurulmasını sağladığı mülmesi kadar yerleşmenin avcı toplayıcılar” gibi yeni ve
anlaşılmaktadır. düzenindeki plan anlayışı öncekilere tümüyle kar-
yönlendirilmiş organize şıt bir kavram oluşmaya
Körtik Tepe’de bulunan stilize bir iş gücünün varlığını başlamıştır. Yeni kazı-
yılan motifi olduğu düşünülen
geometrik bezemeli taş da göstermekteydi. Bir larla ortaya çıkan tablo
bardak. Diyarbakır Müzesi diğer şaşırtıcı bulgu belirginleştikçe Anado-
da, Çayönü insanla- lu Neolitiğini açıklamak
rının çanak çömleğin için kullanılan tanımlar
kullanılmasından önce giderek farklılaşmış ve
çevrede buldukları doğal daha önceleri bu kadar eski
bakırı ısıtarak takı ve küçük bir dönem için düşünülmeyecek
aletler yapmış olmalarıydı. Bu kavramlarla birlikte anılmaya başlan-
görüntüsü ile Çayönü uzun bir süre “ay- mıştır. İlk başlarda “özel yapı” daha sonralarında
kırı” bir görüntü sergilemiş, başka benzerleri “kült yapısı” olarak tanımlanan yapılar için ar-
olmadığı için Neolitik’in kuramsal yorumlan- tık rahatlıkla tapınak, eşitçil bir toplum yerine
masına dahil edilmeden tekil bir örnek olarak katmanlaşmış toplum, yönlendirilmiş işgücü,
kalmıştı. seçkin-usta zanaatkarlar, piroteknoloji, sanat,
Çayönü’nün bu tekil durumunu değiştiren Bat- uzak mesafeler arası ticaret... gibi kavramlar-
man yakınlarındaki Hallan Çemi, Suriye’de Mu- dan Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem için de
reybet ve özellikle Şanlıurfa’daki Nevalı Çori rahatlıkla söz edebilmekteyiz. Son yıllarda Ilısu
ile Malatya’daki Cafer Höyük kazıları olmuştur. Baraj Gölü Havzası’nda yapılan kurtarma kazı-
Hallan Çemi kazısı Çayönü’nde ları özellikle Körtik Tepe, Hasankeyf Höyük ve
ortaya çıkan Neolitik yerle- Gusir Höyük kazıları ile Şanlıurfa Yeni Mahalle
şimin MÖ 10.000’lere Balıklı Göl buluntuları düşünsel devrim niteli-
inen daha da eski bir ğindeki bu tanımları daha da ilerilere taşımıştır.
aşamasını, Nevalı Çori Yukarıda sözünü ettiğimiz sınırlarımız içindeki
kazısı ise Çayönü’nden kazıların yanı sıra Kuzey Irak’ta Nemrik, Kuzey
tanıdığımız özel kült Suriye’de sınırımızın hemen güneyindeki Tell
yapılarının daha iyi ko- Abr ve Tell Qaramel de bu kültürün zenginliği
Hallan Çemi’de bulunan taş kaplar (üstte ve yanda)
46 Aktüel Arkeoloji
Paleolitik Çağ insanını gösteren bir canlandırma çizimi ©DEA
Neolitik Çağ, Son
Buzul Dönemi
bitimini izleyen
yeni iklimsel
koşullara insanların
bildikleri kültür
Çayönü’nde Kafataslı Yapı’da iskeletin yanında bulunan kum
taşından yapılmış gerdanlık. Diyarbakır Müzesi
ve teknolojileri ile
kadar ne kadar geniş bir alana yayıldığını da gös- mediğini söyleyebiliriz. Doğuda nereye kadar uyum sağladığı ve
termiştir. Göbekli Tepe’nin bu çerçeve içinde ele yayıldığı, Batı İran içlerine kadar girip girmediği dolayısıyla yaşam
alınması gerekir. halen belirsizdir. Güney yönünde ise sınırımızın biçimlerini yeni
hemen güneyinde ülkemizdekinin tam benzeri- oluşan koşullara
ni veren buluntu yerlerini görmekteyken giderek göre ayarladıkları
Güneydoğu Anadolu Neolitik Kültürü başkalaştığını ve Güney Levant kültür bölgesine
ve Göbekli Tepe bir dönemdir.
yumuşak bir geçisin olduğunu söyleyebiliriz.
Yukarıda Güneydoğu Anadolu ve yakın çevre- Suriye’de yukarıda sözünü ettiğimiz kazı yerle-
sindeki kazılara dayanarak kısaca özetlediğimiz rinin yanı sıra Jerf el Ahmar , Dja’de gibi kazı Körtik Tepe’de
Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem kültürü MÖ yerleri de bu kültürün en güney çeşitlemelerini bulunan taş
boncuklu kolye
10.500 yıllarında başlayarak MÖ 7.200 yıllarında yansıtmaktadır. Yakın Doğu Neolitiği’ne daha
Çanak Çömlekli Neolitik Dönem kültürüne ge- genel bir açıdan baktığımızda İç Anadolu’dan
çiş sürecine kadar kesintisiz olarak devam etmiş- Güney Levant’a, doğuda Zagroslar’dan Akdeniz’e
tir. Yaklaşık 3000 yıllık bir dönemi temsil eden kadar uzanan geniş ve içinde farklı ortam çeşit-
bu sürecin Proto Neolitik / Ön Neolitik, Çanak lemesini barındıran bir Neolitik oluşum bölge-
Çömleksiz Neolitik Dönem A (PPNA) ve Çanak sinden söz edebiliriz. Yakın zamanlara kadar bu
Çömleksiz Neolitik Dönem B (PPNB) olmak bölgede gelişimi tetikleyen kültürel oluşumun
üzere üç belirgin aşaması vardır. Yapılan kazılar Güney Levant olduğu öngörüsüyle Anadolu Ne-
bu özgün kültürün yayılım alanlarını belirle- olitiği “İkincil Neolitik” olarak tanımlanmaktay-
meye yeterli değildir; ancak genel olarak Fırat dı. Her ne kadar Güney Levant’ta Proto Neolitik
ve Dicle Havzalarında yoğunlaştığını, olasılıkla olarak tanımlanan dönemin başlangıcı şu anda
Tunceli’nin kuzeyini, batıda da Amanoslar’ı geç- Anadolu’da bilinenlerden çok daha eskilere in-

Aktüel Arkeoloji 47
Şanlıurfa Yeni
Göbekli Tepe’de sürüngenlerden eklenmiştir. Duvar boylarında oturma sekilerinin
Mahalle’de
bulunması az sayıda seçkin ve olasılıkla “ruhban”
bir yol yapım
çalışması kuşlara, av hayvanlarından sınıfına ait kimselerin törenleri izlediğini göste-
sırasında
bulunan yırtıcılara, akreplerden yılanlara rir. Dicle Havzası’ndaki dikilitaşların üzerinde
ünlü ‘Urfa kabartmalar yoktur, ancak Çayönü’nde üzerin-
Adamı’ heykeli, kadar çeşitlilik gösteren bu
dünyanın de boya izleri bulunan bir dikilitaş betimlerin
gerçek boyutta betimlemeler doğada yaşayan her boyanarak yapıldığını düşündürmektedir. Buna
yontulmuş ilk
insan heykeli türlü canlının düşünce sisteminde karşılık Fırat Havzası’nda bulunanların tümünde
olma özelliği kabartmalı betimlemeler ve mekanların ortasında
taşıyor. bir yeri olduğunu göstermektedir. Kızılderililerin totemlerine benzer heykelsi taşlar
mekteyse de Çanak Çömleksiz Neolitik Döne- görülmektedir.
mi belirleyen kültürel devrimin odağının Gü- Göbekli Tepe’de ortaya çıkan bulgular, buraya ka-
neydoğu Anadolu olduğu artık kesin olarak dar tanımladığımız Güneydoğu Anadolu Çanak
kabul edilmiştir. Daha önce de değindiğimiz Çömleksiz Neolitik kültürünün tüm özelliklerini
gibi Neolitik yaşam ve özellikle tahıla da- yansıtmaktadır. Ancak Göbekli Tepe’de ortaya çı-
yalı beslenme modeli doğal çevrenin kısıtlı kan kült yapıları şimdiye kadar diğer yerleşmelerde
olanaklarının olmasına bağlanmaktaydı. gördüklerimizden sayıca çok daha fazla ve karşılaş-
Ancak artık Anadolu’nun, güneydeki yarı tırılamayacak kadar büyüktürler. Bu durum Gö-
kurak ve kurak bölgelere oranla çok daha bekli Tepe’nin diğer yerleşimlerden farklı bir inanç
verimli ve zengin doğal çevre koşulları- merkezi olup olmadığını gündeme getirmiştir. Bu
nın, MÖ 12.000 yıllarında tarıma ve be- sorunun yanıtını vermek kolay değildir. Çayönü ve
sin üretimine geçmeden sabit yerleşmeler Nevalı Çori kazıları kült yapılarıyla konut alanları-
kurulmasını sağladığı anlaşılmaktadır. nın iç içe olmadığını, özel yapılar için yerleşimde
Büyük bir olasılıkla doğal çevre ortamı- ayrı bir yerin olduğunu açık olarak göstermiştir.
nın zenginliği kültürel dönüşümü hız- Göbekli Tepe’de şimdiye kadar yalnızca kült yapı-
landırmış, insanları yalnızca beslenmeye ları kazılmış, var olduğu anlaşılan konut alanlarına
yönelmekten kurtararak yaşamsal önemi
olmayan ve kelimenin gerçek anlamıyla
“sanat” olarak tanımlayacağımız işlere de
yönelmesine olanak sağlamıştır. Körtik
Tepe kazılarında ortaya çıkan ve sayıları
bini geçen, her biri özgün bir ustalık ve sa-
natı yansıtan, ham maddesi uzaklardan geti-
rilmiş olan bezemeli taş kaplar bunun en açık
göstergesidir.
Yukarıda sözünü ettiğimiz yerleşmelerin hemen
hemen tümünde artık korkmadan “tapınak” ola-
rak adlandırabileceğimiz yapılar vardır. Bu yapı-
ların plan, duvar tekniği ve iç ayrıntıları hemen
hemen her yerleşmede aynı özellikleri sergiler ve
her bakımdan konutlardan kolaylıkla ayrılırlar.
Bu durumun bölge içinde tören uygulamaları ve
inanç sisteminde bir bütünlük olduğunu göster-
mesi ilginçtir. Bütün bu yapıların tabanları tö-
renlerde sıvı kullanıldığını göstermektedir, çoğu
su geçirmez terrazzo tekniğinde, bazıları sal taşı Çatalhöyük‘te bulunan ve ‘Ana Tanrıça Heykelciği’ olarak adlandırılan
döşenerek, bazıları ana kayanın düzletilmesi ile kil figürin. Doğuran bir kadını betimlediği düşünülen oturan
şişman kadının her iki yanında birer leopar yer alır. Ankara Anadolu
yapılmış; bazen de sıvıyı yönlendirecek kanallar Medeniyetleri Müzesi, Çatalhöyük Kazı Arşivi

48 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe’deki ‘Aslanlı Yapı’ içerisinde aslanlı dikilitaşların arasında, basamak şeklinde yükseltilmiş bir döşeme levhası üzerinde bulunan, derin kazılarak betimlenmiş çıplak kadın figürü görülüyor. Şanlıurfa Müzesi

Aktüel Arkeoloji 49
Göbekli Tepe, henüz hiç girilmemiştir. Göbekli Tepe’nin yakın Dönem düşünce sisteminde bunların önemli bir
çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında orta- yeri olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda Ne-
ortaya çıkan ya çıkan iki belirgin sonuç vardır. Şimdiye kadar olitik Dönemde en çok avlanan koyun, keçi, ve
betimlemeleri, aralarında en önemlisi Karahan Tepe olmak üzere ceylan betimlemelerinin Göbekli Tepe’de şimdiye
kabartma ve benzer bulgu veren en az 12 yerleşim daha olduğu kadar rastlanmamış olması ilginçtir. Aynı şekilde
heykelleri ile anlaşılmıştır; bu durumun Göbekli Tepe kaynak- Göbekli Tepe betimlemelerinde tahıl ya da diğer
lı bölgede yapılan araştırmaların bir sonucu mu, bitkilere de rastlanmamıştır.
Neolitik Dönem yoksa bölgenin gerçekten tapınaklarıyla öne çıkan Göbekli Tepe ile temsil edilen kültür her bakım-
inanç sistemini ayrıcalıklı bir yer mi olduğu sorusunun yanıtını dan heyecan verici, ezberimizi bozan, düşün-
ve bununla ancak ileriki yıllarda yapılacak çalışmalar belirle- ce sistemimizi zorlayan özellikler taşımaktadır.
bağlantılı yecektir. Ortaya çıkan ikinci sonuç benzer yerleş- Her ne kadar bunlar Çayönü kazılarından bu
melerin hemen hemen tümünün ovalarda değil,
simgesel Göbekli Tepe gibi sırtlarda dolayısıyla tarım ve
yana Güneydoğu Anadolu, Kuzey Irak ve Kuzey
Suriye’de bu döneme ait 14’ü geniş kapsamlı ol-
değerleri şimdiye çiftçiliğe değil avcılığa uygun ortamlarda bulun- mak üzere 22 kazı yeri ile ortaya çıkan oluşum
kadar hiçbir muş olmasıdır. ile tam bir uyum sergilemekte ise de bu tablo
yerde olmayan Göbekli Tepe’nin bir inanç merkezi olup olma- halen daha çok yenidir. Algımızın bu bulgulara
bir zenginlikte dığı bağlamında diğer bir sorun da burada kült göre dönüşmesi, düşünce sistemimize sinmesi ve
bizlere tanıtmıştır. binalarının sayısal çokluğudur. Her bir tapınak- özellikle kültürel sürecin kuramsal yapısına otu-
ta görülen betimlerin diğerinden farklı olması rabilmesi için zaman gerekmektedir. Dileğimiz
Daha önceleri bunların farklı simgesel anlamları olabileceğini vaktiyle Çayönü’nde olduğu gibi Göbekli Tepe’nin
bolluk ve bereketi düşündürmektedir. Buna karşılık kült binaları- de “yalnızlıktan” kurtulması, benzer buluntulara
simgeleyen nın sık aralıklarla doldurularak gömülmüş olması sahip olduğunu bildiğimiz birkaç yerin daha ka-
“Ana Tanrıça” bunlardan kaç tanesinin aynı zaman diliminde zılarak ortaya çıkartılmasıdır. Maalesef son olay-
var olduğunu anlamamızı engellemektedir. Bu lar Suriye’deki Göbekli Tepe’ye benzer buluntu
odaklı Neolitik bağlamda Göbekli Tepe’nin 2000 yıl gibi uzun veren kazıların daha başlangıç aşamasındayken
Çağ simgesinin bir dönemi temsil ettiği göz ardı edilmemelidir. durmasına neden olmuş ve büyük bir olasılıkla
yerini güçlü erkek Tüm bu soru işaretlerini bir yana bırakırsak Gö- bunlar tümüyle yok edilmiştir. Urfa Bölgesi’ndeki
figürü almış; ve bekli Tepe, ortaya çıkan betimlemeleri, kabartma gözlemler Göbekli Tepe’nin yarattığı heyecanın,
ve heykelleri ile Neolitik Dönem inanç sistemini bölgeye olan ilgiyi arttırdığını, bunun bir yanda
bunun yanında ve bununla bağlantılı simgesel değerleri şimdiye turizmi geliştirmesi gibi olumlu bir sonuç verir-
doğadaki kadar hiçbir yerde olmayan bir zenginlikte biz- ken öte yandan definecilerin ve antika pazarının
hareketli olan lere tanıtmıştır. Daha önceleri bolluk ve bereke- iştahını kabarttığı yönündedir. Bu yazı ile ta-
her türlü canlının ti simgeleyen “Ana Tanrıça” odaklı Neolitik Çağ nımladığımız Çanak Çömleksiz Neolitik Kültür,
simgesinin yerini güçlü erkek figürü almış; ve uygarlık tarihinin en önemli ve çarpıcı dönüşü-
da inanç sistemi bunun yanında doğada hareketli olan her türlü münü temsil etmektedir. Anadolu’nun uygar-
içinde önemli bir canlının da inanç sistemi içinde önemli bir sim- lık tarihine yaptığı en özgün ve önemli katkının
simgesel değeri gesel değeri olduğu ortaya çıkmıştır. Önceleri Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem olduğunu
olduğu ortaya tarih öncesi hayvan betimlemeleri avın bereketi rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu dönemin bilim dışı
ile özdeşleştirilirdi, ancak Göbekli Tepe’de sürün- söylencelerin çekiciliği ile değil, uygarlık tarihi-
çıkmıştır.
genlerden kuşlara, av hayvanlarından yırtıcılara, nin basamaklarının bilinci ile ele alınması gerekir.
akreplerden yılanlara kadar çeşitlilik gösteren bu Bu kadar önemli kültür varlılarına sahip olmanın
betimlemeler doğada yaşayan her türlü canlının getirdiği sorumluluk ve yükümlülükleri göz ardı
düşünce sisteminde bir yeri olduğunu göster- edemeyiz. Bu kültürlerin bulunduğu ve hiç kazı
mektedir. Nitekim MÖ 10.000 yıllarında Kıbrıs’ı yapılmamış yerlerdeki bilginin ortaya çıkarılarak
ilk olarak iskan eden Çanak Çömleksiz Neolitik topluma ve bilime kazandırılması, paylaşılması
Dönem topluluklarının adada bulunmayan ve kadar gelecek kuşaklara korunarak aktarılması da
besin olarak kullanılmayacak tilki gibi hayvan- üzerimize düşen sorumluluklarımız arasında yer
ları da beraberinde götürmüş olmaları Neolitik almaktadır.

50 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe Aslanlı Yapı’da bulunan saldırgan durumdaki bir aslanı betimleyen T-biçimli dikilitaş ©DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 51
Dünyanın En Eski Tapınım Alanı ve Besin Üretiminin Başlangıcı

GÖBEKLİ TEPE
UYGARLIĞIN DOĞUŞUNDA
Neolitik şölenlerin izleri

Göbekli Tepe’nin güneydoğu çukurunda yer


alan ana kazı alanında T-biçimli dikilitaşlardan
52 Aktüel
oluşan anıtsal yapılar görülüyor. Berthold
Arkeoloji
Steinhilber, ©DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi
Aktüel Arkeoloji 53
Jens Notroff, Oliver DIetrIch, Joris Peters, Nadja Pöllath, Çiğdem Köksal-SchmIdt

“Göbekli Tepe’yi tanıma arazi çalışmaları süresince ortaya çıkarılan malze-


ve bu olağanüstü yerde hep me, karakteristik özellikleri bakımından zengin
birlikte çalışma şansını borçlu bir natüralist ve sembolik ikonografi sergiliyor ve
olduğumuz meslektaşımız, karmaşık bir sosyal yapı ile böylesine erken bir ta-
hocamız, can dostumuz, rih için beklenmedik bir durum olan son derece
karmaşık bir mitolojinin varlığına işaret ediyor.
yol arkadaşımız Klaus Schmidt’i

T
sevgi ve özlemle anıyoruz...” Göbekli Tepe’de açığa çıkarılan yapılar arasında en
erken tarihli ve en etkileyici olanları, Çanak Çöm-
ürkiye’nin güneydoğusundaki bir
leksiz Neolitik A, yani MÖ 10. binyıla tarihlenen,
metropol kenti olan Şanlıurfa ilinin
T-biçimli dikilitaşlardan oluşan dairesel planlı ya-
15 kilometre kuzeydoğusunda ko-
pılardır. Yekpare taştan şekillendirilmiş bu devasa
Nevalı Çori’de numlanan Göbekli Tepe, Germuş
dikilitaşların yükseklikleri 4 ile 5,5 metre arasında
bulunan dağ silsilesinin en yüksek noktasın-
natüralist üslupta değişim gösterir. Genişlikleri 10 ile 30 metre ara-
daki çorak topraklar üzerinde kurulmuştur. 15
işlenmiş bir insan sında değişen dairesel duvarların içerisine yerleş-
başı heykeli. metre yüksekliğinde ve 9 hektarlık alanı kapla-
Şanlıurfa Müzesi tirilen dikilitaşlar birbirlerine duvar ve sekiler ile
makta olan tepe tamamen insan yapımıdır. Şim-
bağlıdır ve merkezdeki iki büyük T-biçimli diki-
diye dek keşfedilen en erken tarihli insan yapımı
litaşa bakacak şekilde yerleştirilmişlerdir. Tepenin
kült mimarinin içerisinde bulunduğu tepe, gü-
bazı kısımlarında, anıtsal dairesel yapıların üst ta-
nümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce bilinçli olarak
bakalarında küçük boyutlu dörtgen mekanlardan
toprakla doldurulmuş ve böylelikle yükselmiştir.
oluşan daha geç tarihli bir mimari dokuya ulaşıldı.
Son Buzul Çağının ardından, Çanak Çömleksiz
Yaklaşık 3x4 metre genişliğindeki bu yapılar, MÖ
Neolitik olarak adlandırılan dönemde avcı-top-
9. binyıla, yani erken ve orta Çanak Çömleksiz
layıcı gruplar tarafından inşa edilen bu anıtsal
Neolitik B Dönemine tarihlendiriliyor. Bu taba-
yapılar, çanak çömleğin ortaya çıkışından bile
kada yer alan yapıların bazılarında T-biçimli di-
daha erken tarihlidir. Göbekli Tepe’nin bulundu-
kilitaşlara rastlanması, bunların daha erken tarihli
ğu alanda1960lı yıllarda İstanbul Üniversitesi ile
anıtsal yapıların küçük boyuta indirgenmiş var-
Chicago Üniversitesi tarafından ortak yürütülen
yasyonları oldukları sonucunu çıkarabilir, ancak
yüzey araştırmalarında, aralarında çok miktarda
bunlar sayı ve boyut bakımından önemli oranda
çakmaktaşı yonga, artık yongacık ve taş alet bulu-
küçültülmüştür. Bu tabakadan günümüze yalnızca
nan çeşitli Neolitik Çağ buluntularına rastlanmış-
merkez dikilitaşları ulaşmıştır, ancak bunların en
tı. Tepe içerisinde saklı mimari kalıntılar ise,1994
büyüğü 2 metreyi geçmez.
yılında Klaus Schmidt tarafından keşfedilmişti.
Schmidt’in keşfinin ardından başlayan kazılar, o Kuşkusuz, Göbekli Tepe’de en göze çarpan ar-
tarihten itibaren her yıl yapılmaya devam ediyor. keolojik buluntular, Çanak Çömleksiz Neolitik
Göbekli Tepe’de 20 yılı aşkın süredir devam eden A Dönemine tarihlendirilen dairesel yapılardır.
Bu yapıların dördü, tepenin güney yamacında,
Şimdiye dek keşfedilen en erken tarihli ana kazı alanı olarak adlandırılan alanda yer alır.
Bunlar, keşfedildikleri sırayla A, B, C ve D yapıla-
insan yapımı kült mimari, Şanlıurfa’nın rı olarak adlandırılmıştır. İlginç biçimde, bu ya-
15 kilometre kuzeydoğusunda yer alan pıların tümü belirli bir süre sonra bilinçli olarak
Göbekli Tepe’de ortaya çıktı. Günümüzden toprakla doldurulmuş ve neredeyse bir mezarı
andırır biçimde kapatılmıştır. Ancak yapıların
yaklaşık 10 bin yıl önce bilinçli olarak tam olarak ne kadar süre sonra dolduruldukları
toprakla doldurulmuş ve yükseltilmiş henüz belirlenmemiştir.
olan bu anıtsal yapılar, son Buzul Çağının Dairesel yapılardan ikisi, C ve D yapıları, zemin
ardından, Çanak Çömleksiz Neolitik olarak seviyesine kadar kazılabilmiş ve her iki yapıda da
yapay olarak düzleştirilmiş ana kayaya rastlanmış-
adlandırılan dönemde avcı-toplayıcı tır. D yapısı şimdiye dek ortaya çıkarılan en büyük
gruplar tarafından inşa edilmişti. boyutlu ve en iyi korunmuş yapıdır. Yapının mer-

54 Aktüel Arkeoloji
B yapısında bulunan P9 numaralı dikilitaş üzerinde tilki motifi görülüyor.

Aktüel Arkeoloji 55
Göbekli Tepe’deki anıtsal yapıları oluşturan de açıkça görülmektedir. Bilinen en eski insan tas-
viri olma özelliğini taşıyan, gerçek boyuttan biraz
T-biçimli dikilitaşların ‘T’ formunu oluşturan daha büyük ancak tamamen natüralist üslupta
dikdörtgen biçimli üst kısmın insan kafasını yapılmış bu heykel, Urfa-Yeni Yol’da bulunan bir
temsil eden soyut bir tasvir olduğu, kısa kenarın Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşimi üzerinde ya-
pılan inşaat çalışmaları sırasında bulunmuştur.
ise insan yüzünü temsil ettiği düşünülüyor. Göbekli Tepe’de karşımıza çıkan bu kübik formlu
Dikilitaşların gövde kısmında ise açıkça belirgin yüzü olmayan dikilitaş-heykellerin aksine, ‘Urfa
kol ve belin orta kısmına doğru işaret eden adamı’ yüzü ile birlikte tasvir edilmiştir. Derin
çukurlar içerisine gömülü siyah obsidyen gözlere
parmaklarıyla el motifleri dikkati çekiyor. Bel sahip ‘Urfa adamı’nın ağzı ise betimlenmemiştir.
kısmında yer alan kemer ve peştemal motifleri Heykel, boyun kısmında yer alan V-biçimli kolye
de yine insansı özelliklere vurgu yapıyor. dışında çıplaktır. Bacakları betimlenmeyen heyke-
lin vücudunun alt kısmı, heykelin zemine yerleşti-
rilmesine olanak veren koni biçiminde bir bağlan-
kezinde bulunan yaklaşık 5,5 metre yüksekliğinde
tı ile sona erer. Göbekli Tepe’de de ‘Urfa adamı’nı
iki devasa dikilitaş, ana kayaya oyulmuş kaideler
anımsatan, kireçtaşından yapılmış ve gerçek bo-
içerisine yüzeysel olarak yerleştirilmiştir. Merkez
yuta yakın çeşitli insan başı heykelleri bulunmuş-
dikilitaşlarından biri üzerinde ördek motiflerinden
tur. Heykellerin boyun kısmındaki kırılma izleri,
oluşan bir kabartma bezemeli friz yer alır. D ya-
bunların daha büyük heykellere ait olabileceğine
pısı merkez dikilitaşları, Göbekli Tepe’deki anıtsal
yapıları oluşturan T-biçimli dikilitaşların antropo- işaret eder. Daha da ilginci, bu insan başı heykel-
morfik (insan biçiminde) özelliklere sahip olduğu lerinden bazıları yapıları kaplayan dolgu toprağı
görüşünü kanıtlar niteliktedir. Göbekli Tepe’de içerisinde bulunmuştur. Heykeller, yapıların dol-
bulunan T-biçimli dikilitaşların ‘T’ formunu oluş- durulma süreci sırasında, bilinçli olarak merkez
turan dikdörtgen biçimli üst kısmın insan kafasını dikilitaşlarının aşağısına yerleştirilmişti. Göbekli
temsil eden soyut bir tasvir olduğu, kısa kenarın ise Tepe’de karşılaştığımız bu iki farklı insan tasvir
D yapısının merkez
insan yüzünü temsil ettiği düşünülmektedir. Diki- üslubu, bunların farkı anlamlara sahip olabilece-
dikilitaşlarından P18
numaralı dikilitaşın üç litaşların gövde kısmında ise kollar ve eller açıkça ğini düşündürür. Natüralist bir üslupta işlenmiş
boyutlu rekonstrüksiyonu.
belirgindir ve parmaklar belin orta kısmına doğru baş heykelleri insanı temsil ederken, son derece
Dikilitaş üzerinde belirgin
olarak tasvir edilen kol ve işaret etmektedir. Dikilitaşlar üzerinde yer alan ke- soyut bir üslupta işlenmiş anıtsal antropomorfik
ellerin yanısıra kemer ve
mer ve peştemal motifleri de yine insansı özellikle- dikilitaşlar belki de daha büyük, daha güçlü ve
peştemal motifleri, T-biçimli
dikilitaşların antropomorfik re vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla dikilitaşlar, bir -tanrısal- varlıkları temsil ediyordu.
özelliklerine dikkat
çekiyor. © DAI, T. Müller,
tür (dikilitaş)-heykel olarak da görülebilir. D yapısı merkez dikilitaşlarını çevreleyen dairesel
Göbekli Tepe Kazı Arşivi
Dikilitaşların gerçek boyuttan büyük ve son derece yapıda şimdiye dek yapılan kazılarda 11 dikilitaş
soyut bir tarzda tasvir edilmiş olmaları, işçilikteki açığa çıkarıldı. Kabartma bezemeli dikilitaşların
Göbekli Tepe’nin havadan
bir yetersizlik değil, bilinçli olarak yapılmış bir ter- çoğu üzerinde çeşitli hayvan motifleri yer alıyor.
görünüşü. © DAI, E. Küçük,
Göbekli Tepe Kazı Arşivi cihtir. Bu tercih, ‘Urfa adamı’ adı verilen heykelde Hayvan motifleri arasında tilki, kuş ve yılanın yanı
sıra yaban domuzu, yaban öküzü, ceylan, yaban
eşeği ve büyük etçiller gibi çeşitli yabani hayvan
tasvirleri de bulunuyor.
T-biçimli dikilitaşların içerisine yerleştirildiği bir-
birini çevreleyen duvarlardan oluşan C yapısı, bu
özelliğiyle göze çarpar. Bu özgün yapının planı
zaman içerisinde çeşitli değişikliklere uğramıştır.
Örneğin, yapının ilk evrelerinde açılan bir giriş,
daha sonraki bir evrede eklenen duvarla kapanmış,
dikilitaşların çoğu onarım görmüş ve yeniden yer-
leştirilmiştir. D yapısında da olduğu gibi, merkez

56 Aktüel Arkeoloji
D yapısında bulunan P33 numaralı dikilitaşın sağ yüzünde ördek benzeri kuşların yanı sıra turna ve yılan motifleri görülüyor. © DAI, I. Wagner, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 57
bulunan ve dairesel ya da oval plana sahip diğer
Göbekli Tepe’de Çanak Çömleksiz Neolitik A yapılarıyla karşılaş-
ortaya çıkan bir
yaban domuzu tırıldığında, daha dikdörtgen ve dolayısıyla daha
heykeli © DAI, D. farklı bir zemin planına sahiptir. Yapının tamamı
Johannes, Göbekli
Tepe Kazı Arşivi henüz açığa çıkarılmadığından, ayrıntılı bir ta-
nımlama yapılamasa da, ilk incelemelerde yapının
farklı zemin planının, daha geç evredeki dikdört-
gen planlı mimari dokuya geçişin göstergesi olabi-
leceği düşünülüyor. Ancak yapının diğer özellik-
leri, Göbeli Tepe’deki Çanak Çömleksiz Neolitik
A yapılarının genel düzeni ile örtüşüyor. Merkez
dikilitaşları çevreleyen dikilitaşların şimdiye dek
yalnızca dördü açığa çıkarıldı ancak kazıların de-
vamında bu sayının artması bekleniyor. A yapısı
dikilitaşları üzerindeki kabartmalarda yılan mo-
Göbekli Tepe’de çok miktarda hayvan kalıntısının tiflerinin baskınlığı dikkat çekiyor.
ele geçmesi, çok miktarda etin tüketildiği geniş Bu alanın biraz daha kuzeybatısında yer alan B
ölçekli sosyal etkinliklerin varlığına işaret eder. yapısının şimdiye dek kazılan kısmında, dairesel
Düzenli toplantılar, kolektif etkinlikler ve karşılıklı bir yapı oluşturduğu anlaşılan 8 adet dikilitaş açı-
ğa çıktı. Dikilitaşlar üzerinde kabartma bezeme-
olarak düzenlenen şölenler, avcı-toplayıcı lere ender rastlansa da, B yapısını özellikle dikkat
toplulukların değiş-tokuş ve bağları güçlendirme çekici kılan yapının tabanıdır. C ve D yapılarında
amaçlarına hizmet eden temel gerekliliklerdir. kesilerek düzleştirilmiş ana kaya taban yer alır-
ken, B yapısında kirecin yakılması ve daha sonra
Göbekli Tepe’de, bu anıtsal yapıların hangi sürtülerek parlatılmasıyla oluşturulan yapay bir
amaçlarla yapıldığı sorusuna yanıt aradığımızda, taban ortaya çıktı. Terrazzo adı verilen bu taban
tipi, dikdörtgen yapılar ile karakterize edilen geç
bu tür geniş kapsamlı, ritüelleşmiş şölenlerin mimari evrenin en belirgin özelliğidir. B yapısı
düzenlendiği düşüncesi önem kazanmaktadır. merkez dikilitaşlarından birinin önünde, terraz-
zo tabanın içerisine yerleştirilmiş olarak bulunan
Göbekli Tepe’de dikilitaşlar ana kayaya oyulmuş iki kaide içerisine
ortaya çıkan bir taştan bir kap, yapının iç donanımının ve dolayı-
hayvan kabartması yerleştirilmiştir. Ancak, C yapısı merkez dikili-
sıyla yapıda gerçekleştirilen aktivitelerin bir par-
©DAI, D. Johannes, taşlarının her ikisi de tarihöncesi çağlarda tahrip
Göbekli Tepe çası olarak yorumlanıyor.
Kazı Arşivi edilmişti. Toprakla doldurularak kapatılan yapının
bulunduğu alanda, doğrudan merkez dikilitaşların Göbekli Tepe’nin güneybatı tepesinde yer alan F
üzerine gelecek şekilde büyük bir çukur kazılmıştı. yapısı ile ana kazı alanında yer alan G yapısı, daha
Çukurun alt kısımlarında bulunan kırık parçalar, erken tarihli Çanak Çömleksiz Neolitik A yapıla-
burada gerçekleşen tahribatı canlandırmamıza rının tipik özelliklerini taşıyor olmalarına karşın,
olanak verir. Yapıyı çevreleyen dikilitaşlar üze- boyutlarının önemli oranda küçük olması ve her-
rinde yer alan çeşitli kabartma motifleri hangi bir tabakaya ait olmamaları, yapıların bu
arasında yaban domuzu figürünün grup içerisindeki işlevlerinin belirlenememesine
baskın olduğu görülür. Gö- neden olmaktadır. Tepinin kuzeybatı yamacında
bekli Tepe’de kabartmaların devam eden kazı çalışmalarında H ve I yapıları or-
yanı sıra çeşitli yaban do- taya çıkarıldı. H yapısında şimdiye dek bir merkez
muzu heykelleri de or- dikilitaşı ve onu çevreleyen daire üzerinde yer alan
taya çıkarılmıştır. beş dikilitaş açığa çıkarıldı. Zıplayan bir büyük kedi
Göbekli Tepe’de keşfe- tasvirinin yer aldığı kabartma bezemeli merkez di-
dilen yapılardan ilki kilitaşının antik çağda kırılmış olduğu tespit edildi.
olan A yapısı, alanda Kazıların hala devam ettiği I yapısının ise dairesel

58 Aktüel Arkeoloji
H yapısındaki merkez dikilitaşı üzerinde zıplayan bir büyük kedi tasviri görülüyor. © DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 59
Göbekli Tepe’nin plana sahip olduğu tespit edildi ancak bu yapıyla rın ikinci kategoriye ait olduğunu görürüz. Diğer
ilgili daha detaylı bir tanımlama ancak gelecek kazı Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşmelerinden farklı
geç mimari
sezonlarında yapılabilecek. Göbekli Tepe’nin batı olarak, Göbekli Tepe’de yalnızca tek bir özel yapı
evresinde görülen yamacındaki düzlükte yer alan ve tamamen açığa bulunmaz. Çok sayıda özel yapıdan oluşan alanda
küçük boyutlu çıkarılan E yapısından ise yalnızca ana kaya üze- ayrıca hiçbir yerleşim izine rastlanmaz. Dahası,
T-biçimli dikilitaş rinde şekillendirilmiş taban ve ana kayaya oyulmuş Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşmeleri genellik-
kaideler günümüze ulaşmıştır. le, su ve diğer kaynaklara yakınlık gibi elverişli
tipi, bölgedeki çevresel faktörlerin bulunduğu alanlara kurulur-
geniş bir alanda Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemde, Yukarı Me-
ken, Göbekli Tepe bilinen en yakın su kaynağın-
zopotamya konut mimarisine baktığımız-
dağılım gösterir. da, son derece standartlaşmış bir
dan oldukça uzak bir noktadaki dağ
Bu tür bir mimari silsilesinin en yüksek noktasında
mimari ile karşılaşırız. Bunun
kurulmuştur. Diğer yandan, ge-
gelenek paylaşımı, örneklerini, Göbekli Tepe’nin
niş bir alandan kolaylıkla fark
60 kilometre kuzeyinde bu-
bölge sakinleri edilebilen alan, çevreye hakim
lunan Nevalı Çori ve Yu-
arasında ortak bir konumuyla dikkat çekmekte-
karı Mezopotamya drenaj
dir. Dolayısıyla, yakın ve uzak
kültürel geleneğin alanında bulunan Çayönü
mesafelerden gelecek insanlar
varlığına Tepesi gibi birbiriyle çağ-
için merkezi bir toplanma yeri
daş yerleşmelerde görüyo-
işaret eder. ruz. Ancak bu ‘Izgara planlı’
oluşturmak için bu noktanın
seçilmiş olması doğaldır.
Göbekli Tepe’de (Çanak Çömleksiz Neolitik A
bulunan natüralist
üslupta işlenmiş bir ve erken Çanak Çömleksiz Ne- 3Hallan Çemi, Mureybet, Jerf
insan başı heykeli. olitik B), ‘Kanallı’ (erken Çanak el Ahmar, Tell Abr’ 3, Dja’de ve
Şanlıurfa Müzesi
Çömleksiz Neolitik B) veya ‘Taş Tell Qaramel’i sayabiliriz. Böy-
döşemeli’ (orta Çanak Çömleksiz lesine geniş bir alanda kullanılan
Göbekli Tepe’deki
P30 numaralı dikilitaş Neolitik B) yerleşmelerin hiçbirinde bu işaret ve sembollerin ne anlama
üzerinde yılan motifleri Göbekli Tepe’dekilere benzer yapılara geldiğini tam olarak çözmeyi henüz ba-
ve H sembolü
dikkati çekiyor. rastlanmamıştır. Bu alanlarda yapılan jeofi- şaramasak da, bunları üreten tarihöncesi
zik çalışmalar da gelecek kazılarda böyle yapıla- topluluklar tarafından okunabilir olduklarını ra-
ra rastlanmayacağını gösteriyor. İlginç biçimde, hatlıkla varsayabiliriz. Çanak Çömleksiz Neolitik
yukarıda bahsi geçen yerleşmelerin yanı sıra, Dönemde işaret ve sembollerin kullanımı, belirli
Türkiye’nin güneydoğusundaki Hallan Çemi gibi bir kültürel bilgi birikiminin korunması ve akta-
diğer yerleşmelerde ve kuzey Suriye’deki Murey- rılması amacına yönelik bir ilk olma özelliğini ta-
bet, Jerf el Ahmar, Tell Abr’ 3, Dha’de ve Tell Qa- şır. Çanak Çömleksiz Neolitiğin bu küçük ölçekli,
ramel gibi yerleşmelerde özel işlevli yapılara veya yarı-göçebe avcı-toplayıcı gruplarının beslenme
ortak kullanım ve kült amaçlı kullanıldığı düşü- ve hayatta kalmaları için yalnızca bu tür bir bilgi
nülen açık avlulara rastlanır. Bu özel yapılar içeri- değiş tokuşu değil, çeşitli malların ve hatta evlene-
sinde genellikle duvar boyunca uzanan sekiler yer cek kişilerin de değiş tokuş edilmesi hayati önem
alır ve bazı yapılarda Göbekli Tepe’deki örneklerle taşıyor olmalıydı. Dolayısıyla bu dönemde bu tür
paralellik gösteren bir sembolik düzenleme bu- geniş ölçekli toplantıların yapılabileceği uygun
lunur. Örneğin, Nevalı Çori’deki ‘kült binası’nın yerlerin oluşturulması mantıklı bir yaklaşımdır.
merkezinde yer alan iki dikilitaş, onlara bakacak Göbekli Tepe’de karşı karşıya olduğumuz bu yapı-
şekilde yerleştirilmiş daha küçük boyutlu diki- lar, bölgede yaşayan ve bölgeyi kontrol eden grup-
litaşlarla çevrilidir. Bu yerleşmelerde, genellikle, ların toplanabileceği bir sosyal merkez ve kült me-
belirli bir zamanda tek bir yapının kullanımda ol- kanı olarak yorumlanmaktadır.
duğu düşünülür. Göbekli Tepe’deki yapıları gömmek için kullanılan
Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem konut mimari- çok büyük miktardaki toprak dolguyu yakından
si ve ‘özel amaçlı’ mimari örneklerini karşılaştırdı- incelediğimizde, bu alanda düzenlenen toplantı-
ğımızda, Göbekli Tepe’de ortaya çıkarılan yapıla- ların karakteri hakkında ipuçları ediniriz. Yapılar,

60 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe’nin güneydoğu çukurunda yer alan ana kazı alanının havadan görünüşü. Fotoğrafın alt kısmında Çanak Çömleksiz Neolitik A yapıları (sol altta A ve B yapıları, sağ ortada C yapısı, hemen üzerinde D
yapısı) görülüyor. Fotoğrafın üst kısmında ise Çanak Çömleksiz Neolitik B’ye tarihlenen dikdörtgen planlı küçük yapı yer alıyor. © DAI, E. Küçük, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 61
kireçtaşı molozu, çakmaktaşı eserler, taş kap par- gibi siyah tüylü kuşların avlanmasının ardındaki
çaları, öğütme taşı parçaları, ve -özellikle- çok sa- neden, kuşkusuz, bu leş yiyen kuşların sahip oldu-
yıda hayvan kemiğinden oluşan bir toprak dolgu ğu düşük besin değeri değildi. Bu kuşların neden
ile doldurularak kapatılmış, daha doğrusu gömül- avlandığı hakkında henüz yalnızca tahminlerde
müştür ve tepe bugünkü görünümünü almıştır. bulunabiliyoruz. Belki de parlak siyah tüyleri veya
Göbekli Tepe’de ele geçen tüm kemik kalıntıları, boğuk sesleri, Yukarı Mezopotamya avcı-toplayı-
burada kalan insanların beslenmesi için avlana- cı toplumlarının tinsel dünyasında özel bir anlam
rak buraya getirilen yabani hayvanlara aittir. Av- taşıyordu. Özel anlamları olsun ya da olmasın,
cıların hedef aldığı hayvanlar bölgeye özgüdür böylesine çok miktarda hayvan kalıntısının ele
ve geniş bir çeşitlilik gösterirler. Bunlar arasında geçmesi, çok miktarda etin tüketildiği geniş ölçek-
yaban öküzü, ala geyik, yaban eşeği, yaban domu- li sosyal etkinliklerin varlığına işaret eder. Düzenli
zu gibi büyük av hayvanlarının yanı sıra tilki, ya- toplantılar, kolektif etkinlikler ve karşılıklı olarak
bani tavşan ve av kuşları (kınalı keklik, güvercin, düzenlenen şölenler, avcı-toplayıcı toplulukların
ördek) gibi küçük av hayvanları da yer alır. Sayı değiş-tokuş ve bağları güçlendirme amaçlarına
bakımından, ceylan en çok tercih edilen av hay- hizmet eden temel gerekliliklerdir. Dolayısıyla Yu-
vanı olarak göze çarpar, ancak sağladığı et bakı- karı Mezopotamya’nın Çanak Çömleksiz Neolitik
mından yaban öküzü alanda tüketilen etin yüzde Döneminde bu tür etkinliklerin karşımıza çıkıyor
50’sini sağlaması açısından ilk sıradadır. Ancak olması şaşırtıcı değildir. Göbekli Tepe ve bölge-
hayvanların avlanmasının tek sebebi etin besin deki diğer yerleşmelerde ele geçen buluntular da
içeriği değildi. Kuzgun, karga veya küçük karga bu tür kolektif etkinliklerin varlığını kanıtlamak-
tadır. Ancak, özellikle Göbekli Tepe’de, bu anıtsal
Şölenlerde ortaya çıkan rekabet kavramı ve bunun yapıların hangi amaçlarla yapıldığı sorusuna yanıt
beraberinde getirdiği toplumsal baskı, erken Çanak aradığımızda, bu tür geniş kapsamlı, ritüelleşmiş
şölenlerin düzenlendiği düşüncesi önem kazan-
Çömleksiz Neolitik avcı toplayıcı gruplarının, anlık
maktadır. Yine de, bu göçebe avcı-toplayıcıların
getiriler üzerine kurulu geleneksel besin aktivitelerini böylesine karmaşık ve anıtsal boyutta bir mima-
devam ettirmek yerine, besin kaynaklarından riyi ne zaman, nasıl ve neden ürettikleri ve ürete-
faydalanmaya yönelik daha sürdürülebilir yöntemler biliyor oldukları sorusu hala yanıt beklemektedir.
geliştirmesini sağlamış olabilir. Ancak besin fazlasının Büyük ölçekli toplumsal görevlerin yerine getiril-
biriktirilmesi, saklanması ve -en önemlisi- yeniden mesinde en iyi sonucu kolektif çalışma yöntemleri
verir. Kuşkusuz, Göbekli Tepe’deki yapıların inşa
dağıtılması gerekir. Bu noktada ortaya edilmesi de bu tür görevler arasında sayılır. Ya-
çıkan otorite ihtiyacı, bazı karizmatik bireylerin pılan bazı etnografik çalışmalar, bu tür ortak ça-
sosyal güç elde etmesine olanak vermiştir. lışmaya dayalı mega projelerin gerçekleştirilmesi
için gereken iş gücünün ziyafetler organize edile-
Göbekli Tepe’nin geç mimari evresinin karakteristik dikdörtgen planlı
yapısı ve hayvan heykelleri. © DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi
rek elde edilebileceğini ortaya koymuştur. Bu tür
bir inşaat çalışması için yeterli iş gücünün hesap-
lanması, nüfus ve grup boyutları ile ilgili verilerin
azlığından ve paraleller bulunmadığından kolay
bir görev değildir. Örneğin, Paskalya Adası’ndaki
4 metre yüksekliğindeki ve 12 ton ağırlığındaki
dev Moai heykellerinin dikilmesi için gereken süre
günler, haftalar veya yıllar olarak hesaplanabilir.
Bazı kaynaklar bu tür bir heykelin, 20 birey tara-
fından bir yıllık süre içerisindeki boş vakitlerin-
de yontulabileceğini, heykelin 15 kilometrelik bir
mesafeye 1 haftalık süre içerisinde taşınması için
ise 75 bireyin gerekli olacağını öne sürer. Göbekli
Tepe’deki anıtsal yapılar, çevredeki kireçtaşı düz-
lüklerinden kesilen çeşitli megalitik bloklardan

62 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe’de kabartmaların yanı sıra çeşitli yaban domuzu heykelleri de ortaya çıkarılmıştır. © DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 63
Çanak Çömleksiz oluşur. Neolitik taş ocaklarının yerleri, taş aletler D yapısında ise geniş bir çeşitlilik gösteren beze-
ve kireçtaşı moloz parçaları gibi çeşitli kalıntıların melerde kuş ve yılan motifleri hakimdir. Dikilitaş-
Neolitik yerleşmeleri lar üzerinde yer alan tasvirlerdeki farklı odak nok-
yanı sıra ocaktan çıkarılan ve yarım kalan işlerin
genellikle, su ve izlerinden de tespit edilebilir. Bunlar arasında taları, Göbekli Tepe’de çalışan farklı klanlara ait
diğer kaynaklara olarak bulunan tamamlanmamış T-biçimli diki- ayırt edici işaretler olarak yorumlanabilmektedir.
yakınlık gibi elverişli litaşlar bulunur. Söz konusu büyük ölçekli sosyal Obsidyen buluntular, bölgedeki Çanak Çömlek-
çevresel faktörlerin etkinliklerin çok sık rastlanmayan organizasyon- siz Neolitik topluluklarının değiş-tokuş ağının ve
bulunduğu lar olduğunu, dolayısıyla işin kısa sürede tamam- hatta alanı ziyaret eden grupların yayıldığı coğrafi
alanlara kurulurken, lanması gerektiğini varsayarsak, taşların kesilme- alan hakkında ipuçları verebilir. Bingöl, Nenezi
si, yontulması ve taşınmasının hiç de kolay bir iş Dağ ve Göllü Dağ bölgelerindeki farklı volkanik
Göbekli Tepe
olmadığını anlayabiliriz. Yapıların çok daha uzun arazilerden gelen 7 farklı hammadde türü, diğer
bilinen en yakın çağdaş yerleşmelerde görülenin çok üzerinde bir
bir süre içerisinde inşa edilmiş olduklarını da ihti-
su kaynağından çeşitlilik göstermektedir. Farklı bölgelerden gelen
mal olarak değerlendirmek mümkün ancak yapım
oldukça uzak bir süreçleri üzerine yapılan araştırmalarda henüz bu geniş insan topluluklarının, bu anıtsal yapıların
noktadaki dağ tür bir sonuca ulaşılmadı. Diğer yandan, yapımı inşası için en azından dönemsel olarak Göbek-
silsilesinin en tamamlanmış yapılar üzerinde, yeniden düzenle- li Tepe’de toplandığı düşünülür. Alanda yapılan
yüksek noktasında me, onarım, küçültme ve bazı yapı elemanlarının araştırmalar sonucunda belirlenen, tahıl, fıstık,
badem, et ve özellikle hayvansal yağ gibi yüksek
kurulmuştur. Diğer yeniden kullanımı gibi çeşitli değişiklikler ve ekle-
meler yapıldığına dair veriler mevcut. enerji potansiyelli besinlerin yoğun olarak tüketi-
yandan, geniş bir mi de bu durumu desteklemektedir. Av hayvanları
alandan kolaylıkla Endonezya’daki Nias Adası’ndan gelen ve 20. üzerine yapılan demografik profil çalışmaları ve
fark edilebilen alan, yüzyılın başlarına tarihlenen etnografik veriler, 4 ceylan üzerinde yapılan izotop analizleri, bu tür
çevreye hakim metreküplük bir megalitin 3 günde, 3 kilometre- etkinliklerin büyük olasılıkla yazı sonu ve sonba-
lik bir mesafeye taşınması için 525 kişinin gerekli
konumuyla dikkat harda, bir başka deyişle yabani tahıl ve bakliyatın
olduğunu gösteriyor. Bu tür aktivitelerde yer alan hasatından sonra gerçekleştiğini gösterir.
çekmektedir. kişi sayısının ihtiyaç duyulan fiziksel güçten daha
Dolayısıyla, yakın ve fazla olabileceği ve prestij kazanma gibi farklı sos- Bu tür büyük ölçekli etkinlikler, planlama, orga-
uzak mesafelerden yal yönlerin de bu tür görevlere katılmak için mo- nizasyon ve yürütülecek farklı görevlerin koor-
gelecek insanlar tive edici faktörler arasında olduğu düşünülebilir. dinasyonu ile ilgili konuları gündeme getiriyor,
dolayısıyla bu erken Çanak Çömleksiz Neolitik
için merkezi bir Endonezya’nın West Sumba Adası’ndaki Kodi
topluluklarındaki karmaşık sosyal yapıya işaret
toplanma yeri bölgesinde kaydedilen bir başka örnek, megalitik
mezarların yapımında kullanılacak taşların bir tür ediyor. Şimdiye dek, bu dönem için oldukça bek-
oluşturmak için bu lenmedik bir durum olan bu karmaşık yapının
ritüel dahilinde taşındığını ve taşınma işlemi sıra-
noktanın seçilmiş sında çok sayıda kişinin tanık olarak bulunması keşfi, Yukarı Mezopotamya’daki Neolitik yaşam
olması doğaldır. gerektiğini gösteriyor. Etnografik vaka çalışmaları tarzının gelişimine, yani tarım ve hayvancılığa
üzerine yapılan hesaplamalara göre, Çanak Çöm- geçiş ve sosyal katmanlaşmanın ortaya çıkışına
leksiz Neolitik Dönem toplumlarının gelenekleri da ışık tutuyor. Genç Dryas’ın (MÖ 12.800-11.500
de göz önünde bulundurularak, bir avcı toplayıcı arasındaki soğuk ve kuru iklim koşullarıyla karak-
grubunun 25-50 arasında değişen bir kişi sayısına terize edilen dönem) soğuk dönemini takip eden
sahip olduğu ve maddi kültür ve dillerine göre or- klimatik optimum (MÖ 9000-5000 arasındaki uy-
tak bir kimliğe sahip 10 ile 20 arasında grubun yer gun iklim koşulları) ile birlikte biokütle, dolayısıy-
aldığı tahmin edilebilir. Göbekli Tepe’de yürütülen la besin kaynakları önemli derecede artış göster-
araştırmalarda bu yapıları inşa eden kişilerin bir- miştir. Bu durum birbirleri ile rekabet içerisindeki
den fazla gruptan oluştuğu anlaşılmıştır. A, B, C ve topluluk ve bireylerin besin fazlasını biriktirmesi-
D yapılarında yer alan imgeler, bunların hiç de te- ne ve örneğin, ziyafetler düzenleyerek, güçlü sos-
Nevalı Çori’de sadüfi olmadığını, her yapıda farklı bir odak nok- yal statüler elde etmesine olanak sağlamıştır.
bulunan ve Çanak
Çömleksiz Neolitik tasına sahip belirli bir modelin izlendiğini göste- Şölenlerin belirli dönemlerde tekrarlanıyor olu-
B Dönemine rir. Örneğin, A yapısında yılan motifi hakimdir. şu, geniş kitleler için besin sağlamanın zorlukları
tarihlenen bir
ördek başı heykeli.
B yapısındaki veriler eksik olmakla birlikte tilki da göz önünde bulundurulduğunda, avcı topla-
Şanlıurfa Müzesi motifi, C yapısında yaban domuzu hakimdir. yıcı grupların ekonomik olanakları üzerinde bir

64 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe’deki P38 numaralı dikilitaş üzerinde yaban domuzu ve kuş motifleri görülüyor.

Aktüel Arkeoloji 65
Paleolitik mağara baskı unsuru oluşturuyor olmalıydı. ‘Ani’ ve çok lıntıları bulunan iki taş kap ele geçmiştir. Göbekli
miktarda besin ihtiyacının ortaya çıkması gibi Tepe’de Çanak Çömleksiz Neolitik B kontekstle-
sanatının tersine,
durumlara karşılık olarak yeni ve daha öngörü- rinde, çeşitli geniş, fıçı ve oluk biçimli akıtacaklı
Neolitik resim lebilir besin kaynakları ve işleme tekniklerinin kaplar bulunmuştur. Bu kapların, boyutlarından
sanatında insan geliştirilmesi gibi bir gerekliliğin ortaya çıktığını ve 160 litreye kadar ulaşan kapasitelerinden de
çok daha belirgin varsayabiliriz. Göbekli Tepe’de yapılan bir diğer il- anlaşıldığı gibi, bunların odaların içerisinde sa-
bir rol alır. Göbekli ginç keşif, şölenlerin sosyo-kültürel konteksti içe- bit, bütünleyici donanım elemanları oldukları
Tepe’de örneklerini risinde tahılların sahip olduğu önemli rolü gözler anlaşılmaktadır. Bu tür kaplara ait parçalar diğer
gördüğümüz önüne serer. Büyük miktarlarda yemek tüketimi- tabakalarda da ortaya görülür. Bu taş kapların ba-
Neolitik resim nin yanında, şölenlerin bir vazgeçilmezi olarak zılarının içerisinde, dip kısımlarda grimsi-siyah
önemli bir miktarda içki de tüketiliyor olmalıydı. bir tortu tespit edilmiştir. Yapılan analizler henüz
sanatında insan Göbekli Tepe’nin su kaynaklarına uzak bir nokta- nihai sonuca ulaşmasa da, bu tortuların tahılların
artık doğanın da kurulduğunu biliyoruz. Sarhoş edici içkilerin, fermantasyon işlemi sırasında ortaya çıkan oksalat
eşit bir parçası özellikle alkollü içeceklerin rolü hem arkeolojik isimli maddenin varlığına, dolayısıyla malt ve bira
olarak değil, daha hem de etnografik kontekstlerde benzer şekilde üretimine işaret etmektedir. En basit haliyle ya-
önemli ve hayvan tartışılmıştır. Hafif alkollü içeceklerin üretimi ve pılan mayalama işlemi için çimlendirme ve ezme
dünyasından tüketimi böylesine erken dönemler için bile şaşır- işlemlerinin yapılabileceği büyük kaplar dışında
daha ‘yüksekte’ tıcı değildir. Örneğin, Körtik Tepe’deki bir Çanak başka bir şeye gerek yoktur. Göbekli Tepe coğrafi
Çömleksiz Neolitik mezarlığında, içerisinde şarap konumuyla, ‘kurucu ekinler’ adı verilen ilk evcil-
olarak tasvir edilir. leştirilen 8 bitki türü arasından bazılarının dağı-
üzümünün varlığına işaret eden tartar asidi ka-
Görünüşe bakılırsa, lım alanında yer alır. Bu özelliğiyle Göbekli Tepe,
insanın doğayı önceden planlanmış etkinlikler olan bu tür büyük
algılama ve doğa ölçekli şölenler için gereken sürede besin sağlan-
içerisinde kendisini ması gerekliliğinin, bitki yetiştirme ve hayvanların
konumlandırma idare edilmesi gibi besin üretimine yönelik çabala-
biçimi, iklim rı tetiklemiş veya en azından teşvik etmiş olabile-
ceği görüşünü desteklemektedir.
değişikliği ve
kaynaklardaki Göbekli Tepe ve söz konusu diğer yerleşmelerden
gelen örnekler üzerinde de gördüğümüz gibi, bir
artış ile birlikte kült topluluğu tarafından paylaşılan ortak ikonog-
değişmiştir. rafi içerisinde hayvan sembolizminin oynadığı
önemli rol, hayvanların erken Neolitik kozmolojisi
ve ritüel uygulamalarındaki önemini vurgulamak-
tadır. Paleolitik Çağ sanatıyla karşılaştırıldığında,
son Buzul Çağının sonlarını takip eden süre içeri-
sinde gerçekleşen zihniyet değişiminin bir yansı-
ması olarak motif repertuarında dikkate değer bir
içerik değişimininin meydana geldiğini görürüz.
Paleolitik mağara sanatının tersine, Neolitik resim
sanatında insan çok daha belirgin bir rol alır. Da-
hası, Neolitik resim sanatında insan artık doğanın
eşit bir parçası olarak değil, daha önemli ve hay-
van dünyasından daha ‘yüksekte’ olarak tasvir edi-
lir. Görünüşe bakılırsa, insanın doğayı algılama ve
A yapısında bulunan doğa içerisinde kendisini konumlandırma biçimi,
P1 numaralı dikilitaş
üzerinde bir koç motifi
iklim değişikliği ve kaynaklardaki artış ile birlik-
ve onun üzerinde ağ te değişmiştir. İnsan artık doğal dünya içerisinde
motifi görülüyor.
© DAI, Ch. Gerber,
yalnızca pasif olarak görev almıyor, aktif olarak
Göbekli Tepe Kazı Arşivi onu değiştirmeye ve kullanmaya başlıyordu. Do-

66 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe’de kazı çalışmalarından bir görüntü. T-biçimli dikilitaş üzerinde kuş motifleri görülüyor. © Alparslan Berber

Aktüel Arkeoloji 67
Çanak çömleğin ortaya çıkışından bile daha erken layısıyla, T-biçimli antropomorfik dikilitaşlar, in-
tarihli olan anıtsal yapılar, birbirlerine duvar ve sekiler sanın hayvan dünyası üzerinde uygulamaya başla-
dığı gücün ve bu zihniyetin göstergesi olabilir. Bu
ile bağlı T-biçimli dikilitaşların içerisine yerleştirildiği ‘zihinsel’ kontrol, ‘kültürel’ ve dolayısıyla ‘fiziksel’
dairesel duvarlar ile yapıların merkezine yerleştirilmiş iki kontrolün ortaya çıkmasında doğrudan bir önko-
büyük boyutlu dikilitaştan oluşur. Yapıların tümü belirli şul olarak görülebilir. Böylece hayvancılık ve en
bir süre sonra bilinçli olarak toprakla doldurulmuş ve nihayetinde evcilleştirme gerçekleşmiştir.

neredeyse bir mezarı andırır biçimde kapatılmıştır. Göbekli Tepe’de şimdiye dek yürütülen çalışma-
larda, hayvan kemikleri veya bitki kalıntılarında
Göbekli Tepe’den
evcilleştirme izine rastlanmamıştır. Ancak bitki
taş kap örneği. yetiştirme çok daha eskiye dayanır ve bu yönde
© DAI, Göbekli
Tepe Kazı Arşivi
atılan ilk adımların bitki ve hayvan fenotiplerin-
de görünür izleri yoktur. Yapılan genetik analiz-
ler, tek taneli küçük kızıl buğday ile gernik buğ-
Göbekli Tepe’nin dayının, Göbekli Tepe’nin beslenme bölgesinde
Çanak Çömleksiz yer alan Karacadağ bölgesinde evcilleştirildiğini
Neolitik B
Döneminin gösterir.
anıtsal, dairesel
mimarisine bir Bu tür şölenlerde ortaya çıkan rekabet kavramı
örnek olan D ve bunun beraberinde getirdiği toplmsal baskı,
yapısı. © DAI, N.
Becker, Göbekli erken Çanak Çömleksiz Neolitik avcı toplayıcı
Tepe Kazı Arşivi gruplarının, anlık getiriler üzerine kurulu gele-
neksel besin aktivitelerini devam ettirmek yeri-
ne, besin kaynaklarından faydalanmaya yönelik
daha sürdürülebilir yöntemler geliştirmesini
sağlamış olabilir. Ancak besin fazlasının birik-
tirilmesi, saklanması ve -en önemlisi- yeniden
dağıtılması gerekir. Bu noktada ortaya çıkan oto-
rite ihtiyacı, bazı karizmatik bireylerin sosyal güç
elde etmesine olanak vermiştir. Sürdürülebilir
kaynak işletme ve uzun süreli depolama yöntem-
lerinin gelişmesi ile birlikte yerleşik hayata ge-
çiş kaçınılmaz olmuştur. Yerleşik hayata geçişin
ardından daha geniş toplulukların ortaya çıkışı,
kaçınılmaz olarak iç karışıklıklara sebep olmuş,
böylece kurallar ile düzenlemeler ve dolayısıyla
otorite ve hiyerarşik yapıların ortaya çıkmasına
yönelik talepleri körüklemiştir. Büyüklüğünü
Göbekli Tepe ile birlikte anlamaya başladığımız,
farklı coğrafyalardan gelen avcı toplayıcı grup-
ların düzenlediği bu önemli toplantılar, insanlık
tarihindeki bu büyük değişimi ateşleme görevini
görmüş olabilir. Sonuç olarak, anıtsal yapıların
inşa edilmesi gibi karmaşık ve kolektif görevle-
rin yerine getirilmesi için mümkün olduğunca
çok adam toplamak amacıyla düzenlenen bu dini
gerekçeli iş şölenleri, besin üretiminin başlangı-
cının ve dolayısıyla bizim dediğimiz bu medeni-
yetin doğuşunun zeminini hazırlamış olabilir.

68 Aktüel Arkeoloji
C yapısında bulunan P12 numaralı dikilitaşın sağ tarafı üzerinde çeşitli kabartma bezemeler görülüyor. “T” formunun baş kısmında çeşitli kuş motifleri yer alırken, gövde kısmında ise bir yaban domuzu ve bir tilki
görülüyor. © DAI, D. Johannes, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 69
Göbekli Tepe’yi
Kim
İnsa
Etti Trevor WATKINS

70 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe’deki T-biçimli dikilitaşların üç boyutlu
canlandırması. Bu fotoğraf AhmetArkeoloji
Aktüel Yazman’ın yönettiği
71
“Dünyanın İlk Tapınağı” isimli belgeselden alınmıştır.
Obsidyen Byb-
los tipi ok ucu.
Çayönü, MÖ
10.-7. binyıl,
Diyarbakır
Müzesi

Sofistike avcı-toplayıcılar olarak Bir mekanın ne zaman yapıldığını bilirsek, o tarih-


lerde orada kimlerin olduğu konusunda bazı ta-
adlandırabileceğimiz bu insanlar, uzun
rihsel bulgulara hemen ulaşabiliriz. Ve biz Göbekli
ömürlü yerleşimlerde, geniş, yerleşik Tepe’nin ne zaman yapıldığını biliyoruz. Alandaki
topluluklar halinde bir arada yaşayan bulgular üzerinde yapılan ve sayısı gitgide artan
ve buğday ve arpa ekip biçmeye radyo-karbon analizleri, bu anıtsal dairesel yapıla-

G
başlayan dünyadaki ilk insanlardı. rın Neolitik Dönemin en erken yüzyıllarına, MÖ
yaklaşık 9500-8800 yılları arasına tarihlendiğini
öbekli Tepe, yirmi yıllık araştır- gösteriyor. İçerisinde daha küçük boyutlu bir ya
malardan sonra bile halen gize- da iki dikilitaş bulunan daha küçük dikdörtgen
mini koruyor. Alana gelen ziya- yapıların inşa edildiği geç mimari evre, buranın
retçiler anıtsal yapılarla, devasa
hikayesini MÖ yaklaşık 8500’e doğru birkaç yüz-
T-biçimli dikilitaşlarla ve taşların
yıl ileri taşıyor. Bölgede bu tarihlerde yaşayan in-
üzerine kazınmış sıra dışı şekillerle ilk kez karşı-
sanlar hakkında bir şeyler söyleyebiliriz: Sofistike
laştıklarında, bunların yarattığı etki akıllara dur-
avcı-toplayıcılar olarak adlandırabileceğimiz bu
gunluk verecek derecede oluyor. Burası hiçbir yere
insanlar, uzun ömürlü yerleşimlerde, geniş, yerle-
benzemiyor. Buradaki görsellik alışılmışın dışında
şik topluluklar halinde bir arada yaşayan ve buğ-
ve tamamıyla özgün. Fakat ilk şok atlatıldıktan
day ve arpa ekip biçmeye başlayan dünyadaki ilk
sonra akla sorular gelmeye başlıyor.
insanlardı.
Arkeologlar birer dedektif gibi soruları cevapla-
maya ve çözümler üretmeye çalışıyorlar. İlk önce Birçok insan için, “avcı-toplayıcılar” terimi de-
bazı delillere ulaşmak zorundalar. Bazı ipuçları nince akla antropologlar tarafından yapılan ta-
elde ettikleri ve bir soruyu cevapladıkları zaman nımlamalar gelir. Afrika’nın kurak bölgelerin-
biliyorlar ki cevaplanan ilk soru başka soruların de, Avustralya’nın taşrasında veya Kuzey Kutup
ortaya çıkmasına neden oluyor. Göbekli Tepe’yi bölgesinde hayatta kalma mücadelesi veren avcı
inşa edenlerin kim olduğu sorusuna yanıt vermek toplayıcı topluluklara dair çizilen bu resim yanıl-
istiyoruz. Biliyoruz ki, onlar hakkında öğrenebile- tıcıdır. Günümüz dünyasında avcı toplayıcı top-
ceğimiz herhangi bir şey, yaptıkları bu anıtları ve lumların çoğu, doğal yiyecek kaynaklarının sade-
taşların üzerine kazınan şekilleri biraz daha anla- ce küçük nüfuslara yeteceği yerlerde, daha sert ve
mamıza yardımcı olacak. marjinal ortamlarda yaşarlar.

72 Aktüel Arkeoloji
Merkez dikilitaşları, el ve kolların yanı sıra kemer ve peştemal tasvirleri ile belirtilen antropomorfik özellikler taşıyor. Oldukça büyük boyutlu ve soyut üslupta
işlenmiş bu dikilitaşların insandan daha büyük, daha güçlü, belki de tanrısal varlıkları temsil ettiği düşünülüyor. © DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 73
Kireçtaşı hayvan başı heykeli. yediği etten arta kalan birçok yabani hayvan kemi-
Göbekli Tepe’den de bildiğimiz
kireçtaşı küçük hayvan başlarının ği, yüzbinlerce taş parçası, yontulmuş taş aletlerin
boyun kısımlarındaki kırılma izleri, yapımı ve kullanımından kalan molozlar var. Bu
bunların bilinçli olarak koparılmış
olabileceklerini düşündürür. insanlar büyük olasılıkla zamanlarını -haftalarını
Nevalı Çori, Şanlıurfa Müzesi veya olasılıkla aylarını- taşları çıkartmak, sütunla-
rı şekillendirmek, şekillendirdikleri sütunları yer-
Dağın tepesinde çıplak bir kireçtaşı lerine taşımak ve anıtları yapmaya harcıyorlardı ve
üzerinde konumlanan Göbekli Tepe hemen Göbekli Tepe’de sürekli olarak yaşamıyorlardı.
dikkati üzerine çeker. Göbekli Tepe, tipik, İlk bakışta Göbekli Tepe, Türkiye’nin, Levant böl-
gesinin ve Mezopotamya’nın bir ucundan diğer
uzun süreli bir kerpiç yerleşim yeri özellikleri
ucuna, hemen her yerinde görülebilen diğer hö-
göstermez. Su ve yerel yiyecek kaynaklarına yüklere benziyor. Alana yaklaştığınızda, çıplak
olan uzaklığıyla bu yer, insanların kalıcı kayanın ufuk çizgisinde devasa bir tepe görülüyor.
olarak yaşayabileceği bir yer değildir. “Höyük”, insanların uzun süre boyunca kerpiç ev-
lerde, kümeler halinde birbirlerine yakın yaşadık-
Anadolu’da, Levant bölgesinde (Doğu Akdeniz ülke- ları yerdir. Kerpiç evlerin bakıma ihtiyacı vardır ve
leri) ve Kuzey Mezopotamya’da jeolojik Holosen’in zamanla yenilenmek zorundalar. Yan yana dizilmiş
başlangıcında, arkeolojik olarak Neolitik dönemde yerleşimlerde yaşayan insanlar, eski evi söker, eski
Göbekli Tepe yaşayan insanlar, televizyon belgesellerinde gösteril-
ana kazı alanı
evin kalıntıları üzerine yeni evler inşa ederler. Bu
Berthold diği gibi değildi. Göbekli Tepe’de bulunan kalıntılar, şekilde, yavaş yavaş kerpiç molozlar ve diğer atıl-
Steinhilber,
©DAI, Göbekli
bu alanı inşa eden insanların nasıl yaşadığına dair çe- mış çöplerle, insan yapımı katmanlaşmış tepeler
Tepe Kazı Arşivi şitli bilgiler sunuyor. Bu kalıntılar arasında insanların meydana getirirler.

74 Aktüel Arkeoloji
Fakat Göbekli Tepe’nin tipik, uzun süreli kerpiç
bir yerleşme olmadığı açıktır. Dağın tepesinde
çıplak bir kireçtaşı üzerinde konumlanan Göbekli
Tepe hemen dikkati üzerine çeker. Su ve yerel yi-
yecek kaynaklarına olan uzaklığıyla bu yer, insan-
ların kalıcı olarak yaşayabileceği bir yer değildir.
Göbekli Tepe’de şimdiye kadar devam eden kazı-
larda yalnızca anıtsal taş mimari ortaya çıktı, fa-
kat diğer höyüklerden bildiğimiz konutsal yapıları
andıran hiçbir kalıntı bulunamadı. Alanın tama-
mında yürütülen jeofizik yüzey araştırmalarında
da, alanda daha önceden ortaya çıkarılan anıtsal
yapılara benzer, daha pek çok, büyük, dairesel, taş
yapıların mevcut olduğu tespit edildi.
Peki Göbekli Tepe normal bir yerleşim yeri değil-
se, nasıl bir yerdi? Göbekli Tepe’yi inşa eden ve bu-
rayı ziyaret eden insanlar başka yerlerden geliyor-
lardı. Son yıllarda Göbekli Tepe civarında yapılan
araştırmalarda, hem Türkiye’nin güneydoğusunda
hem de Kuzey Suriye’de erken Neolitik Döneme
tarihlenen başka yerleşmeler de bulundu ve bu
alanlarda kazılar yapıldı. Bu yeni alanların çoğu,
Dicle ile Fırat vadilerinde barajların inşa edilme-
sinden hemen önce yapılan kurtarma projeleri
kapsamında keşfedilerek ortaya çıkarıldı. Bu araş-
tırmalar sonucunda, Göbekli Tepe ile çağdaş bu
yerleşmelerin, taş temeller, kerpiç duvarlar, ahşap
ve balçık çatıyla inşa edilmiş konutlardan oluştu-
ğu anlaşıldı. Neolitiğin başlarına denk gelen bu
tarihlerde, insanların birbirini takip eden jeneras-
yonlar boyunca bir arada yaşadığı bu tür sürekli
yerleşmelerin ortaya çıkışı insanoğlunun tarihin-
de çok yeni bir gelişmeydi. Neolitik Dönemin baş-
langıcı, tarım faaliyetlerinin kuruluşundan önce
bile oldukça yeni bir hayatı temsil etmekteydi.
Daha önceleri köy yaşantısının, çiftçilik, tarım ve
hayvancılık gibi faaliyetlerin ortaya çıkışının ardın-
dan gerçekleştiğini düşünüyorduk. Tarihöncesine İnsan başı ve
yırtıcı kuş heykeli.
yönelik bu basit bakış açısına göre, tarımcılığın be- Heykelin Nevalı
nimsenmesi insanın doğaya olan bağımlılığını da Çori’nin en eski
kült yapısından
sonlandırmıştır. Tarihöncesi avcı-toplayıcılar hak- geldiği ve
muhteme-
kındaki görüşlerimiz, köy yaşantısı süren çiftçilerin len daha büyük,
yaşamlarıyla keskin bir şekilde zıtlık oluşturuyor- sütunlu bir
kompozisyonun
du. Avcı toplayıcılar, doğanın izin verdiği ölçüde, parçası olduğu
sürekli günlük yiyecek arayan ve küçük gruplar düşünülmektedir.
Nevalı Çori,
halinde yaşayan topluluklar olarak görülüyordu. Şanlıurfa Müzesi

Aktüel Arkeoloji 75
Göbekli Tepe’de bulunan kalıntılar arasında insanların yediği etten arta kalan
birçok yabani hayvan kemiği, yüzbinlerce taş parçası, yontulmuş taş aletlerin
yapımı ve kullanımından kalan molozlar var. Bu insanlar, büyük olasılıkla
zamanlarını -haftalarını veya olasılıkla aylarını- taşları çıkartmak, sütunları
şekillendirmek, şekillendirdikleri sütunları yerlerine taşımak ve anıtları yapmaya
Göbekli Tepe’de bulunan
harcıyorlardı ve Göbekli Tepe’de sürekli olarak yaşamıyorlardı.
natüralist üslupta işlenmiş
insan başı heykelleri
Bu erken Neolitik yerleşmelerini destekleyen temel Kısacası, Göbekli Tepe’deki yapılardan birinin inşa-
©DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi ekonomi üzerine sahip olduğumuz bilgi, dinamik sı, herhangi bir çağdaş yerleşmenin gerektirebilece-
bir dönüşüm sürecinde olan bir dünyayı tanımlar. ğinden çok daha büyük bir iş gücüne ihtiyaç duyar.
Göbekli Tepe çevresindeki bölgede bulunan bu yeni Unutmamak gerekir ki, bu dönemde taş ocağından
yerleşimler, nispeten geniş nüfuslara sahip kalıcı taş çıkaran ekibin bu taşları çıkarırken ve yekpare
yerleşimlerin oluşumunun, tarımın ortaya çıkışın- dikilitaşları şekillendirirken kullanabilecekleri me-
dan daha önce gerçekleştiğini gösterir. Göbekli tal aletler yoktu. Tüm bu işler, taş aletlerle ve kol-
Tepe’deki anıtsal yapıların inşa edildiği tarih olan larının gücüyle yürütülmek zorundaydı. Eğer, tüm
bu görevlerle yükümlü bir iş gücü varsa, suyu taşı-
Neolitik Dönemin başlarında, bölgedeki kalıcı
ma ve işgücü için gerekli olan yiyecekleri hazırlama
yerleşmelerde yaşayan insanlar ne göçebe avcı-
ve getirme gibi görevlerle yükümlü ikinci bir ekip
toplayıcılar ne de sıradan çiftçilerdi. Daha ziyade,
daha olmalıydı.
bu insanlar yaban buğdayı ve arpası, mercimek
ve nohut hasatçılarıydı. Bitkilerin evcil biçimlerini Yapıların çoğu, çamur harcı içerisine yerleştirilen
alması ve ayrıca çiftçiliğin güvenilir ve verimli bir büyük taşlardan meydana gelen iki veya üç kon-
yaşam biçimi haline dönüşmesi için her ne kadar santrik duvardan oluşur. Duvarlar tamamlanma-
birkaç yüzyıl geçecek olsa da, son dönem araştır- dan önce, yaklaşık on dört adet dikilitaşı bir araya
maları, bu insanların, bu bitki türlerinin bir kısmını getirmek gerekiyordu: İkisi merkezde, on iki tanesi
ya da tamamını basit bir şekilde ekip biçmeye baş- de çevre duvarı etrafında durmalıydı. Bu dikilitaş-
ladıklarını öne sürer. Eğer Göbekli Tepe yerleşik bir ları hareket ettirmek, kaldırmak ve dikmek için ye-
topluluğun içerisinde yaşadığı bir yerleşim yeri teneğin yanı sıra birçok insanın kas gücüne ihtiyaç
değilse, bu yapıları kim inşa etti ve heykelleri kim vardı. Dikilitaşların her birini hazırlamak için bü-
yaptı? Bölge yakınlarında, daha alçak rakımda yük bir işgücü gerekiyordu.
bir yerleşmenin bulunması anlamlı olabilirdi Dağdaki kireçtaşı oluşumu her ne kadar uygun ta-
ancak yine de bu bizim sorumuzu çözmezdi. bakalar halinde olsa da, her bir dikilitaşı çıkarma
Bu erken yerleşik toplumlar, daha erken tarihli işi çok büyük bir işgücüydü ve muhtemelen haftalar
göçebe, avcı-toplayıcı gruplardan daha kalabalık alıyordu. Dolayısıyla, bu tür bir görevin yerine ge-
olsalar da, bunlar, muhtemelen 150-200 kişiden tirilmesi için çok büyük bir işgücünün varlığını ve
oluşan oldukça küçük topluluklardır. Buradaki so- buna ek olarak çeşitli yerleşmelerden gelen insan-
run, Göbekli Tepe’deki anıtsal yapılar gibi büyük bo- ların oluşturduğu bir ekibin onlara yardım ettiğini,
yutlu yapıların inşası için gerekli iş gücüdür. Bu tür bu insanların dikilitaşlardan oluşan bu anıtsal yapı-
bir köy toplumunda bulunan güçlü yetişkin sayısı, ların birini inşa etmek için büyük bir görev altında
Göbekli Tepe’deki anıtsal yapılardan birinin inşası birleştiklerini düşünmemiz kaçınılmaz. Bölgede
için gerekli iş gücü için bile yetersizdir. Avcılar ve son zamanlarda kazısı yapılan yerleşimlere bakıldı-
toplayıcılar veya avcılar ve çiftçiler olmaları fark ğında, birçok kültürel özelliğin paylaşıldığına dair
etmeksizin, tüm halkın bir yıllık süre boyunca, belirgin bulgular olduğunu görüyoruz. Bunlar kuş-
taş ocağından taş çıkarmak, bunları yontmak kusuz birbirlerini tanıyan topluluklardı ve diğer-
ve Göbekli Tepe’deki yapıları inşa etmek için lerinin kendilerine benzer topluluklar olduğunun
ayırabilecekleri zaman oldukça kısıtlıdır. farkındalardı.

76 Aktüel Arkeoloji
Bu toplulukların birbirleriyle iletişim halinde
olduklarını biliyoruz çünkü kendi aralarında
ürün ve malzeme değiş tokuşu yaptıklarını gö-
rebiliyoruz. Bu alanlarda bulunan materyallerin
bazıları egzotiktir ve her ne kadar çok uzak me-
safelerden geliyor olsalar da, hemen her alanda kü-
çük miktarlarda bulunmuşlardır. Örneğin, bulunan
çok az miktarda obsidyen üzerinde yapılan analizler,
Kapadokya ya da Doğu Anadolu’daki volkanik kaynak-
larda yapılan kimyasal analizlerle uyuşmaktadır. Deniz kabuk-
ları dikkat çeken bir diğer egzotik materyaldir. Kabuklar delinmiş ve kolyele-
re takılmış, veya kıyafet üzerine süs olarak dikilmiş olabilirler. Kabukların çoğu
Akdeniz kökenlidir, fakat bunların bulunduğu arkeolojik sitler denizden oldukça Tell Qaramel’de
ortaya çıkan
uzaktadır. Araştırmacılar bazı deniz kabuklarını Kızıl Deniz’e özel bir tür olarak bir taş plaka
tanımlamışlardır. Tüm bunlar, Orta Anadolu’dan Kuzey Ürdün’e ve İsrail’e uzanan üzerinde çift
başlı yılan motifi
değiş-tokuş ağlarının varlığına işaret ediyor. görülüyor.

Bu egzotik materyaller, farklı topluluklardan gelen insanlar arasında değiş-tokuş


edilmiş olmalıdır. Bu tür bir değiş-tokuş, iyi sosyal ilişkilere işaret eder. Bu in-
sanlar düzenli olarak birbirleriyle temas halindeydiler ve ilginç ve işe yarar olan
bütün kültürel yenilikleri hemen öğreniyorlardı. Örneğin, Neolitik Dönemin baş-
larından beri insanlar okları için yontulmuş taş uçların yeni çeşitlerini yapmaya
başlamışlardı. Ok uçlarının tasarımının neden değiştirildiğini bilmiyoruz ancak
bunun sebebi avlanan hayvanların ya da kuşların bu dönemde değişmiş olması
değildi. Muhtemelen, yeni bir kültürel modanın peşinden gidilmişti. Bu tür
moda akımlarını kendi zamanımızdan da biliyoruz, örneğin dünya çapında
yayılmış Amerikan stili kot pantolonların giyilmesi veya belirli gazlı içecek
markaları veya hamburgerlerin tadının bilinmesi gibi... Erken Neolitik Dö-
nemde, ok uçlarının yeni biçimi her yerleşimde neredeyse eş zamanlı olarak
görülmeye başlar, ta ki diğer bir yerleşim yeni bir biçim yaratıp ortaya koyana,
diğeriyle yer değiştirene kadar.
Göbekli Tepe’deki büyük dairesel yapılarla çağdaş olan yerleşmeler de obsidyen
ve deniz kabukları gibi egzotik materyallerin sosyal değişim ağına katılmış-
lardı ve ok uçlarının özel tasarımındaki en güncel modayı ya da yontulmuş
taş aletlerin biçimlendirilmesi için gerekli prosedürü paylaşmışlardır. Ayrıca
bize oldukça yabancı görünen ölü uygulamaları konusundaki gelenekleri de
paylaşmışlardır. Hemen hemen bütün yerleşmelerde, evlerin arasında veya ev-
lerin zemininin hemen altında, ölülere ait kalıntılar bulunmuştur. Ayrıca, bir-
çok örnekte gömülerin, ölülerin kafataslarını geri almak için yeniden açıldığı
anlaşılmıştır. Bu nedenle iskeletlerin çoğunun kafatası yoktur, diğer yandan
geri alınan kafataslarının bazıları da evin zemininde sığ bir çukura küçük grup-
Göbekli
lar halinde gömülü şekilde bulunmuştur. Ölülerin gömülme biçimleri bir yerleş- Tepe’deki
meden diğerine farklılık gösterir: örneğin, gövde yan tarafa doğru yatırılmış, veya T-biçimli bir
dikilitaş üzerine
bir yerleşmede olduğu gibi silindir biçimde bir çukur içerisinde, dik oturtulmuş, işlenmiş üç
boyutlu
dizleri çene altında bükülü vaziyette yerleştirilmiş olabilir. Gömülerin yerleşme hayvan heykeli
içerisinde bulunması ve ölünün kafatasının geri alınması uygulamaları, erken ©DAI, Göbekli
Tepe Kazı Arşivi
Neolitik topluluklarının çoğunda görülür.

Aktüel Arkeoloji 77
Göbekli Tepe ve çevresindeki bazı damarlı taş plakalardır. İki tarafı da düz olan plaka-
lar yaklaşık olarak kare veya bazen oval biçimdedir.
yerleşmelerde bulunan, üzerinde bazı Bu plakalardan biri avuç içinize kolaylıkla sığabilir.
işaretlerin yer aldığı taş plakalar, bir tür bir bilgi Bu küçük taş plakaların beklenmedik özelliği, düz
deposunu, insanlık tarihinde henüz yeni olan yüzeylerine dikkatlice kazınmış olan işaretlerdir.
bir çeşit iletişim sitemini yansıtıyor olabilirler. Plakalar farklı alanlarda bulunmuş olsalar da üzer-
lerinde yer alan işaretlerin bölgede yaygın olarak
Tabletler üzerindeki işaretler, çivi yazısı
kullanıldığını görebiliriz.
sisteminin bir prototipi, basitleştirilmiş resimler
Bu taş plakaların ilk örnekleri, Türkiye sınırına
ve ideogramlar olarak görülebilir. Dolayısıyla, yakın, Suriye’de Fırat kıyısında, Jerf el-Ahmar’da
dördüncü binyıl Mezopotamya’sında karşımıza ortaya çıktığında, arkeologların ilk tepkisi bun-
çıkan ilk gerçek yazının öncüsü olabilirler. ların bezenmiş taşlar olduğuydu. Bu dönemde
üzerine motif kazınmış küçük taş eser tiplerinin
Göbekli Tepe çevresindeki 150 Ve bu ortak uygulamalar, toplumların ortak inanç- varlığını zaten biliyorduk. Bu taşların bir yüzeyi
kilometrelik alana yayılmış
Neolitik yerleşmelerde ortaya ları ve ritüellerinin önemine ilişkin ortak fikirleri kıvrımlı diğer yüzeyi ise düzdü. Düz yüzeyinde
çıkan taş plakalar olduğuna yönelik bir işarettir. sığ bir yiv vardı. Arkeologların tahmini bunla-
Türkiye’nin güneydoğusunda ve Kuzey Suriye’de rın ok saplarını düzleştirmek ve düzgünleştir-
yakın zamanda bulunan yerleşmelerin bazılarında, mek için kullanılan aletler olduğu yönündeydi.
Göbekli Tepe’deki anıtsal taş yapılara benzer yapı Bu taş aletlerin bazılarının üzerinde kazınmış
örnekleri keşfedilmiştir. Bunlar Göbekli Tepe’de- birkaç çizgi veya basit bir bezeme modeli vardı.
kiler kadar büyük olmasalar da, anıtsal Yeni keşfedilen taş plakalar ise bunlardan
boyuttadırlar ve komünal veya kamusal farklıdır. Taşlar üzerinde dikkatli bir şe-
yapıları olmalıdırlar. Yaklaşık 7 met- kilde kazınmış motifler işaretlerdir ve
Tell ‘Abr
re çapındaki bu geniş, dairesel yapılar, basit bir bezeme değildir. Bu işaretler-
insanların yaşadığı evlerden oldukça den bazıları, örneğin yılan, Göbekli
farklıdır ve sıradan evlerin karakte- Tepe’deki dikilitaşlar üzerindeki ka-
ristik özelliklerinden hiçbirine sahip bartmalarda da görülür. Bu işaretlerin
değildir. Yapıların iç tasarımları her ne bazıları birçok alanda görülür.
kadar farklılıklar gösterse de, anıtsal- Bu işaretler bir çeşit ön-yazı mıydı? Taş plaka-
lıkları aynıdır. Bunların, Göbekli Tepe lar, Güney Mezopotamya’da ortaya çıkan ilk
yapılarıyla paylaştıkları bir diğer özellik kil tabletlerle hemen hemen aynı boyutlarda-
Boncuklu Höyük
ise, Göbekli Tepe’deki yapıların kulla- dır. Tabletler üzerindeki işaretler, çivi yazısı sis-
nım sürelerinin dolmasının ardından teminin bir prototipi, basitleştirilmiş resimler
toprak ile doldurularak kapatıldıkları ve ideogramlar olabilir. Üzerlerinde yer alan
gibi bu yapılar da bilinçli olarak tahrip basit işaretlerle bu taş plakalar daha erken bir
edilmiş ve gömülmüştür. yazı sistemi olabilir miydi? Şu an, yalnızca
Göbekli Tepe etrafındaki bölgede az sayıda taş plaka örneği bulunduğun-
-Göbekli Tepe çevresindeki 150 kilo- dan ve işaretlerin sayısı kısıtlı olduğun-
metrelik alanda- yaşayan topluluklar dan, bu işaretleri “çözmek”, işaret siste-
Jerf el Ahmar
birbirlerinden haberdardı ve egzotik minin nasıl oluştuğunu ve ne tür bilgiler
materyalleri değiş-tokuş etme ve kültü- taşıdığını anlamak henüz mümkün değil.
rel fikirler ve yenilik paylaşma konusunda Bu nedenle, taş plakaların bir topluluktan diğer
birbirleriyle sürekli iletişim halindeydiler. Son on topluluğa bir mesaj taşıyıp taşımadığını veya amaç-
veya yirmi yılda araştırılmaya başlanan bu Neo- larının sahipleri için önemli olan bir bilgiyi kaydet-
litik yerleşmelerde ortaya çıkan yeni bir buluntu mek olup olmadığını bilmiyoruz. Bu tür işaretler
tipi, önce bir alanda, sonra diğerinde ve sonra da taşıyan plakalardan iki tanesinin Göbekli Tepe’de,
bir başkasında görülmüştür. Çok küçük boyutlu ve sürekli bir yerleşik toplumun olmadığı bir yerde,
Tell Qaramel oldukça nadir bulunan bu eserler, pürüzsüz, ince bulunmasından dolayı, bu plakaların insanlar tara-

78 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe

fından bir yerden diğerine Güneybatı Asya’nın bu


taşındığını söyleyebiliriz. dönemdeki bir özelliği
Ayrıca bu erken Neoli- belki bize ipucu ve-
tik toplulukların bir tür rebilir. Arkeologlar,
işaret sistemini paylaş- antropologlar ve
tıklarını da söyleyebili- evrim psikologları,
riz. Taş plakalar olduk- tarım toplulukları-
ça küçük boyutlu, ve nın ortaya çıktığı
üzerlerindeki işaretler zamanda, bu döne-
oldukça basit olsalar
min çağdaş bah-
da, bunlar olasılıkla bir
çecilik ve tarım
bilgi deposunu, insan-
toplumları arasın-
lık tarihinde henüz yeni
da, vahşi ölümlere
olan bir çeşit iletişim site-
mini yansıtıyor olabilirler. kanıt oluşturan ölü
Dolayısıyla, dördüncü bin- gövdelerinin sayısın-
yıl Mezopotamya’sında kar- da bir artış olduğunu
şımıza çıkan ilk gerçek yazının gözlemlemişlerdir. Bazı
öncüsü olabilirler. bulgular, bu vahşi ölüm-
lerin, iki birey arasındaki Göbekli Tepe
Sonuç olarak, Göbekli Tepe etra-
anlaşmazlıktan, iki aile ara-
fındaki ilk Neolitik topluluklar tara-
sındaki kan davasından daha
fından inşa edilen bu yoğun paylaşım
ziyade, gruplar arasındaki savaşlardan
ve değiş-tokuş ağlarının doğası ve amacı hakkın-
kaynaklandığını gösterir.
da bir varsayımda bulunmak istiyorum. Geniş
bir bölgeye yayılan, çok sayıda insanın Göbekli Güneybatı Asya Neolitiği bu çekişme ve savaş
Tepe’deki anıtları yapmak için, neden böylesine resmine uymaz. Neolitik alanlarda yapılan bir-
büyük bir planlama, düşünce, hayal gücü ve tüm çok kazıda, ölülerin yaygın bir şekilde evin içi-
bunların ötesinde iş gücünü ortaya koydukları- ne veya yerleşme içerisine gömülmüş oldukları Göbekli Tepe

na dair bir neden bulmalıyız. Klaus Schmidt, bu tespit edilmiştir. Bu ölü gömme geleneğinden
anıtların ilk tapınaklar olduğunu, diğer bir değiş- dolayı oldukça fazla insan gövdesi çıkmıştır.
Bu gömüler arasında, keskin bir taş ok ucu-
le insanların bu yapıları tanrılarının betimlerini
nun vücuda saplanmış halde bulunduğu bazı
barındırmak, ritüellerini gerçekleştirmek ve bu
durumlar ortaya çıkmıştır. Ancak bu yerleşme-
tanrılara adaklar yapmak için inşa ettiklerini öne
lerde, dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi,
sürmüştür. Bu düşündürücü bir varsayımdır ve
müşterek savaşlar, mücadeleler ve katliamlara
birçok bilim insanı şimdilerde Göbekli Tepe’deki
işaret eden bulgulara rastlanmaz. Diğer yan- Tell ‘Abr
betimlemelerin dinin evrimiyle ilgili bize ne söy-
dan, birliğe, paylaşılan betimlemelere ve inanç-
lediğini düşünmeye başlamıştır.
lara dayalı yüksek bir toplum seviyesi yaratmak
Bir topluluk ne kadar büyük olursa, onu bir arada için özenli ve maliyetli bir ağın var olduğuna
tutmak için etkileyici bir ideolojinin paylaşılma- dair kanıtlarımız var. Dolayısıyla benim hi-
sı gerekliliği de artar. Neolitik başlarında, daha potezim şudur: Bu ilk Neolitik toplumlar, ça-
önceki insan topluluklarının hiçbirinde olma- tışmalara yol açacak olan rekabetin yaratacağı
yan, birkaç yüz insanın bir şekilde bir arada ya- risklere engel olmak için ortak kültürel fikir ve
şadığı ilk sürekli yerleşmeleri görüyoruz. Peki bu ideallere dayalı, geniş çaplı bölgesel topluluk-
topluluklar, ortak bir ideolojiye sahip, böylesine ların oluşturulmasına yönelik yatırımda bulun-
geniş çaplı bir bölgesel topluluğun inşa edilmesi muştur ve yüzyıllar boyunca savaş değil barış
için neden bu kadar çok yatırım yapmışlardır? içinde yaşamayı başarmışlardır. Tell ‘Abr

Aktüel Arkeoloji 79
Uygarlığın
Kökeni
Şölenler
Brian Hayden

Şölenlere özel olarak davet


edilen ve şölen sahiplerinden
hediyeler alan kişilerin uygun
bir zaman dilimi içinde bu
davetlere ve hediyelere karşılık
vermesi beklenir. Bu tür
beklentiler, davet ve hediyelere
karşılık vermeyi öngören açıkça
belirtilmemiş anlaşmalara
benzer. Şölen davetinin ve
buna bağlı olarak karşılık
verme yükümlülüğünün kabul
edilmesiyle, bireyler etkinlik
sahibi ile açıkça belirtilmemiş
veya üstü kapalı bir sosyal
müttefiklik içine dahil olurlar.

80 Aktüel Arkeoloji
Bir cenaze töreni
sırasında Toraja kabilesi

Aktüel Arkeoloji 81
Güneybatı Asya’daki geleneksel şölenler üzerine
yaptığım son 20 yıllık etnoarkeolojik çalışmalarım
sonucunda vardığım sonuçlardan ilki, geleneksel
şölenlerin pek çok farklı unsurun bir araya gelme-
siyle oluştuğudur. Şölenler, şüphesiz, eğlence ve
sosyal etkinlikler için bir ortam yaratır. Konuklar
için her zaman bol miktarda ve sıklıkla özel yiye-
cekler bulunur. Bunun yanı sıra dans, içki, şarkı
söyleme, müzik, ritüeller, tiyatro performansları,
özel kıyafetler giyme gibi etkinlikleri de içerirler.

S
Tüm bunların amacı, şölen sahibinin düzenledi-
ği etkinliklere, farklı amaçlar uğruna, insanları
ölenler neredeyse herkesin keyif aldığı çekmektir. Ne de olsa, şölenler oldukça pahalı et-
aktivitelerdir. Doğum günleri, düğün- kinliklerdir ve bu etkinlikleri düzenleyen kişiler,
ler, bayramlar ve diğer pek çok eğlen- tüm bu uğraş ve masraflarından çıkar sağlamayı
celi etkinlik yılın en ilgi çekici anlarını beklerlerler.
oluşturur. Bugün dünya genelinde pek Çalışmalarım sonucunda ulaştığım ikinci sonuç,
Hayvan
betimli taş çok geleneksel köyde düzenlenmeye devam eden şölenlere özel olarak davet edilen ve şölen sahip-
kap parçası, şölenler, uygarlığın doğuşunda eğlence yönünün lerinden hediyeler alan kişilerin uygun bir zaman
Hallan Çemi,
Diyarbakır yanı sıra çok daha ciddi bir role sahipti. Aslına dilimi içinde bu davetlere ve hediyelere karşılık
Müzesi bakılırsa, ilk şölenlerin, Yakın Doğu’da ve diğer verme zorunluluğudur. Bu tür beklentiler, davet
yerlerdeki ilk medeniyetlerin ortaya çıkışında ve hediyelere karşılık vermeyi öngören açıkça be-
aracı bir rol oynamış olabileceğini söyleyebiliriz. lirtilmemiş anlaşmalara benzer. Şölen davetinin
Anadolu’nun önemli yerleşmelerinden Hallan ve buna bağlı olarak karşılık verme yükümlülü-
Hayvan
Çemi, Göbekli Tepe, Çatalhöyük ve Çayönü’nde ğünün kabul edilmesiyle, bireyler etkinlik sahibi
betimli ve elde edilen bulgular, şölenlerin uygarlık yolunda ile açıkça belirtilmemiş veya üstü kapalı bir sos-
geometrik
bezemeli
atılan temel adımlarda önemli bir role sahip oldu- yal müttefiklik içine dahil olurlar. Taraflardan her
taş kap. ğunu gösterir. Ancak bu yerleşmeleri incelemeden biri, diğerini ekonomik meselelerde olduğu gibi,
Körtik Tepe,
Diyarbakır önce, geleneksel anlamda şölenin ne olduğunu an- politik ve sosyal çatışmalarda da destekler ve yar-
Müzesi lamamız gerekir. dımcı olur. Bu tür bir destek, hıyanet, hırsızlık,
büyücülük, veraset anlaşmazlığı, borcunu ödeme-
me, ritüellere karşı gelme, diğer insanların evcil
hayvan ve ekinlerine zarar verme gibi suçlama-
ları içeren sosyal ve politik çatışmaların oldukça
yaygın olduğu kabile toplumlarında hayati önem
taşır. Kişinin bu gibi suçlamalara ve ceza tehditle-
rine karşı kendini savunabilmesi için toplum için-
de güçlü müttefiklere ihtiyacı vardır. Ayrıca, kıtlık
gibi tehditlerle karşı karşıya kalındığında, yiyecek
ödünç almak için böyle bir destek ağına sahip
olmak hayati önem taşır. Yiyeceklerinin tümünü
kendileri üreten köylerde kıtlık bir çok farklı se-
bepten meydana gelebilir. Hane halkındaki yetiş-
kinler, kaza ya da hastalık sonucu tarlalarda çalı-
şamayabilir. Ekinler kuru hava nedeniyle kuruyup
çürüyerek bozulabilir, böcek ya da hayvanlardan
salgın hastalıklar yayılabilir, hayvanlar veya kuşlar
ekinleri tüketebilir. Dolayısıyla, geleneksel tarım

82 Aktüel Arkeoloji
toplumlarında hayatta kalmak için bu tür bir sel çıkarlarını arttırmak isteyen hırslı bireyler şö- Kabartmalı
kireçtaşı çanak
destek ağına sahip olmak büyük önem taşır. Bu lenleri sistematik bir fayda sağlama aracı olarak parçası üzerinde
tür sosyal destek ağlarının oluşturulması ve sü- kullanmış olabilir. Bu tür bireyler olasılıkla bu dans eden iki
insan figürü
rekliliğinin sağlanmasındaki en temel yollardan sistemi kendileri icad etmiş ve çıkarlarını daha ile aralarında
biri olasılıkla şölenlerdi. Şölenler, devamlılığı fazla desteklemek amacıyla zaman içinde kendi- bulunan
kaplumbağayı
olan yatırımlar, bağlılıklar ve karşılıklı borçlan- lerine göre değiştirmiş bile olabilirler. İnsanları andıran bir figür
dırma gibi durumlar içerdiklerinden büyük öl- etkilemek ve onları karşılıklı bir alacaklı sistemi- görülüyor.
Nevalı Çori,
çüde etkili aktivitelerdi. ne dahil etmek için bazı etkinlikler daha uygun- Şanlıurfa

Ulaştığım üçüncü sonuç, karşılıklı şölen düzen- dur. Örneğin evlilikler, cenazeler ve savunma Müzesi

leme ve hediye yükümlülükleriyle oluşturulan birlikleri, çok sayıda önemli insanı etkilemek ve
bu ağların ve karşılıklı borçların, kendi doğala- gösteriş yapmak amaçlı düzenlenen en ilgi çekici
rı gereği toplum içinde belirli bireylerin elinde etkinlikler arasındadır.
politik bir güç yaratma eğiliminde olduğudur. Dördüncü sonuç, şölenlerin bu tür amaçlarla
Geleneksel şölenlerin bu özelliği, ilk ekonomi kullanılmasının, temelde şöleni düzenleyenlerin
temelli (örneğin, besin fazlasına dayanan) hiye- besin fazlası üretme kapasitesi ile bağlantılı oldu-
rarşilerin doğmasına sebep olmuş olabilir. Kişi- ğudur. Peki yiyecek fazlası önemli avantajlar elde

Aktüel Arkeoloji 83
Endonezya’nın Güney etmek için nasıl kullanılır? Şölenler düzenlemek benzeri olmayan bir yetenektir. İnsanlardaki bu
Sulawesi bölgesindeki
bunun en belirgin yöntemlerinden biridir ancak tür bir enerji dönüşümü adaptasyonu, Üst Paleo-
dağlık bir alanda yaşayan
bir yerli etnik kabile besin fazlası, özellikle besin fazlası üretemeyenleri litik Dönemin bir evresinde, muhtemelen şölenle-
olan Toraja kabilesine
haklarından mahrum ederek daha ilgi çekici ortak- rin ortaya çıkması ile birlikte meydana gelmiştir.
ait gelenekte öküz
boynuzları yer alıyor. lar elde etmek için de kullanılabilir. Besin fazlası, Aslına bakılırsa, besin fazlasını hayat kurtarıcı ve
Toraja kabilesi cenaze
ayrıca, yiyecek üretiminin arttırılması, özel ritüel üretken çıkarlara dönüştürme yeteneği (özellikle
töreninde dans örgütlenmelerin geliştirilmesi ve şölen, evlilik ve şölenler üzerinden), bitkilerin kültüre alınma-
ederken görülüyor.
savunma birlikleri gibi özel bağlamlarda taraflara sı ve hayvan yetiştirilmesi ile ortaya çıkan besin
sunulan prestij objeleri gibi hediyelerin ortaya çık- üretiminin artmasına yönelik rekabete dayalı gi-
Çatalhöyük’te yapıların
duvar, seki ve payeleri masında rol oynamış olmalıdır. Besin fazlasını arzu rişimlere neden olmuş olabilir. Sonrasında ise
içerisine yerleştirilen edilen ya da faydalı avantajlara dönüştürmek, dün- Yakındoğu’da ve diğer yerlerde Çanak Çömleksiz
hayvan boynuzlarına
bir örnek ya üzerinde yaşayan tüm hayvanlar aleminde eşi Neolitik Dönemde hayvan ve bitkilerin evcilleş-
me sürecine yol açmış olabilir. Bugün bile, evcil
hayvanların kabile köylerinde normal öğünlerde
nadiren tüketiliyor olması dikkat çekmektedir. Bu
tür hayvan, neredeyse tüm dünyada, özellikle kur-
ban ve şölenler gibi etkinliklerde tüketilmek için
muhafaza edilmektedir. Etnografik veriler, bu hay-
vanların muhafaza edilmesi ve evcilleştirilmesi-
nin temel amacının bu olabileceğini gösterir. Yeni
Gine’nin Büyük Adamı (Şef) Ongka’nın dediği
gibi; “insanlar yemek ve yaşamak için domuzlara
ihtiyaç duymazlar, adlarını duyurmak ve başarılı
olmak için ihtiyaç duyarlar”. Güneybatı Asya’daki
tepe kabilelerine ait köylerde evcil hayvan yetiştir-
mek, bankaya para yatırmakla benzer tutulur.

84 Aktüel Arkeoloji
Arkeolojik Verilerde Şölenlerin İzleri Geç Epipaleolitik Dönemde, genellikle oldukça Karşılıklı şölen
büyük ocaklarla ilişkili büyük gömüt alanları gö- düzenleme ve hediye
Şölen düzenlediklerine dair elimizde kanıtlar
rülmeye başlanır. Bazı araştırmacılar, bu büyük
bulunan, karmaşık avcı toplayıcı topluluklarının
ocakları cenaze şölenleri ile ilişkilendirir. Bazı
yükümlülükleriyle
ortaya çıkışıyla ilgili en erken ve kesin veriler oluşturulan ağlar
örneklerde gömütlerle ya da yerleşmenin merkezi
Avrasya Üst Paleolitiğine tarihlenen birkaç böl-
geden gelir. Bu bölgelerde yoğun oranda hayvan
alanlarıyla ilişkili, oldukça yoğun hayvan kemiği ve karşılıklı borçlar,
kemiği, yiyecek deposu, zengin besin kaynakla-
yığınlarına ulaşılmış, prestij objesi olarak üretilen kendi doğaları
sunu kaplarının yaygın olarak kullanıldığı tespit gereği toplum içinde
rı, mevsimsel ya da kalıcı yerleşiklik izleri, pres-
edilmiş, bazı şölenlerde prestij objelerinin yok
tij objeleri, toplumsal farklılaşmaya (hiyerarşi?)
edilmesine dair veriler elde edilmiş, kaplumbağa,
belirli bireylerin
işaret eden gömütler ve özel yemek yeme aletleri politik bir güç elde
büyük av hayvanları ve olasılıkla bira ve ekmek
(kaşıklar) bulunmuştur. Türkiye’de de benzer ge-
lişimlerin yaşandığına dair ipuçları veren birkaç
gibi özel yiyeceklerle ilgili verilere ulaşılmıştır. Bu etmesine olanak
bölge vardır. Epipaleolitik Dönemde yaklaşık 41
etkinliklerin özellikle mezarlar, ritüel yapılar ve verir. Geleneksel
komünal alanlar gibi özel alanlarda yapıldığı sap- şölenlerin bu
bin yıl öncesine tarihlenen Üçağızlı Mağarası’nda
tanmıştır. Besin fazlası üretimi ve hatta olasılıkla
boncuklar görülmeye başlanmıştır. Öküzini’nde
evcilleştirmenin öncüsü olan kültivasyona dair
özelliği, ilk ekonomi
bulunan bir levha ise nesnelerin sayısını tutma temelli hiyerarşilerin
sağlam kanıtlar elde edilmiştir. Toplumsal farklı-
amaçlı kullanılmış olabileceği izlenimini verir.
Bu levhada kayıt altına alınanın, şölen hediyeleri,
laşmaya ya da en azından sosyoekonomik eşitsizli- doğmasına sebep
belki de kurutulmuş balık, et parçaları, deri, ha-
ğe ve zenginliğin gelişimine işaret eden çok sayıda olmuş olabilir. Kişisel
prestij objesi ya da prestij öğeleri bulunmuştur. çıkarlarını arttırmak
sır, deniz kabukları ya da benzeri nesneler olması
muhtemeldir. Bununla birlikte şölen aktiviteleri- Bu noktada özellikle üzerinde pek durulmamış isteyen hırslı bireyler
nin en coşkulu dönemi, Yakındoğu’da Natuf kül- ancak bu dönemde bölgede yaygın olarak görü-
şölenleri sistematik
türü ile (MÖ kalibre edilmiş 13.000-9800) temsil len bir buluntu kategorisi olan taş kaplara dikkat
edilen Geç Epipaleolitik Dönemde yaşanır. Bunun çekmek istiyorum. Bu kaplar ilk kez Geç Epipale- bir fayda sağlama
yanında çağdaşı olan Hallan Çemi ve Zawi Chemi olitik Dönemde karşımıza çıkar. Üretimi oldukça aracı olarak kullanmış
Shanidar topluluklarında da görülür. yoğun bir zaman ve çaba gerektiren bu kapların, olabilir.

Çatalhöyük’ten yabani öküz avı betimli duvar resmi.


Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ©Ara Güler

Aktüel Arkeoloji 85
Besin fazlası yiyecek üretiminin
arttırılması, özel ritüel
örgütlenmelerin geliştirilmesi ve
şölen, evlilik ve savunma birlikleri gibi
özel bağlamlarda taraflara sunulan
prestij objeleri gibi hediyelerin ortaya
çıkmasında rol oynamış olmalıdır.
Besin fazlasını arzu edilen ya da
faydalı avantajlara dönüştürmek,
dünya üzerinde yaşayan tüm
hayvanlar aleminde eşi benzeri
olmayan bir yetenektir.
etkileyici görünümleri dışında, ahşap gibi diğer
malzemelere karşın bir üstünlüğü yok gibidir. Ge-
nellikle ince işçilikleri ve bezemeleri bu kapları
daha değerli kılar. Bu nedenle, Epipaleolitik taş
kapların prestij objeleri olarak, ekonomik gücü-
nü başkalarına göstermek amacıyla kullanılmış
olmakları muhtemeldir. Üretimi oldukça pahalı
olan bu kapların yalnızca günlük kullanım amaçlı
üretilmiş olmaları mantıklı değildir. Bu kapların,
şölen sahibinin etkilemek istediği kişiye prestijli
yiyeceklerin (belki de içeceklerin) sunulması ama-
cıyla yapılmış olmaları daha akla yatkındır. Tıpkı
günümüz kültürlerinde özel konukları etkilemek
Çatalhöyük’te ölü için kullanılan iyi yemek takımları gibi… Bu kap-
hediyeleri ile birlikte
larda servis edilmiş olan içecekler, büyük olasılıkla
gömülü bulunan
bebek iskeleti bira, bal likörü veya meyve suları gibi mayalı içe-
cekler olmalıydı. Bu kaplar çoğunlukla Amerikan
tipi geniş bir kahve fincanı boyutlarındadır. Abu
Hureyra’dan Ain Mallaha ve Hallan Çemi’ye kadar
Hallan Çemi’de geniş bir alanda dağılım gösteren bu kapların stan-
yarı yarıya toprağa
gömülü büyük
dartlaşmış olması dikkati çeker. Çanak Çömleksiz
dairesel yapı Neolitik boyunca devam eden bu güçlü gelenek,
büyük olasılıkla standart üçlü şölen yemeklerinin
(et, tahıl (ekmek) ve alkol) bir parçasıydı.
Şölenlerle ilgili bu döneme ait en fazla veri gömüt
alanlarından geliyor olsa da, Michael Rosenberg,
Hallan Çemi yerleşmesinde merkezde bulunan bir
alandaki kalıntıların, bir ya da daha fazla şölene
Hallan Çemi’de ait kalıntılar olabileceği fikrindedir. Burada, bazı
bulunan bir evde,
girişin karşısındaki kült yapılarının hemen bitişiğinde konumlanan
duvarda bulunmuş
boynuzlu yaban
merkezi açık alanda oldukça yoğun hayvan kemiği
öküzü kafatası yığınlarına rastlanmıştır. Dahası, bu alanda, aynı

86 Aktüel Arkeoloji
zamanda öldürülmüş ve tüketilmiş olduğu anla-
şılan, birbiri üzerine yerleştirilmiş 3 adet koyun
kafatası (bukrania) bulunmuştur. Bu, normal bir
ailenin yiyebileceği et miktarından oldukça fazla-
dır ve 50-100 kişiyi doyurabilecek niteliktedir. Bu
sayı, o dönemde yerleşmede yaşamış olduğu dü-
şünülen aile reislerinin ya da belki de köyün önde
gelen kişileriyle birlikte diğer müttefik köylerden
davet edilen özel konukların sayısına denk gelir.

Çanak Çömleksiz Neolitik


Birçok bölgede, Geç Epipaleolitik Dönem yaşam
tarzı yerini neredeyse belli belirsiz bir şekilde Ça-
nak Çömleksiz Neolitik A Dönemine bırakır. Ça-
nak Çömleksiz Neolitik A, yuvarlak planlı ve sıvalı
mimarisi, birçok yerleşmenin konumunun değiş-
mesi ve ortaya çıkan yeni tip fırlatma uçları ile
ayırt edilir. Dolayısıyla, ince işçiliğe sahip taş sunu
kaplarının üretim geleneğinin devam ettiğini gör-
mek şaşırtıcı değildir. Taş kaplar bu dönemde, Gö-
bekli Tepe, Körtik Tepe ve Jerf el Ahmar’dan gelen
ve bazıları oldukça büyük boyutlu olan olağanüstü
örneklerden anlaşıldığı gibi, daha da gösterişli bir
hale gelmişlerdir. Bu, prestij ya da rekabete dayalı
şölenlerin yaygın bir biçimde devam ettiğini gös-
teren güçlü bir veridir.
Bununla birlikte, şölenlerin varlığına dair en ilgi
çekici veriler Göbekli Tepe’den gelmektedir. Yer-
leşmede, anakayaya oyulmuş durumda bulunan
yüzlerce havan tespit edilmiştir. Schmidt ve ekibi
bunların muhtemelen bira mayalamak için kulla-
nıldığını öne sürmektedir. Kült yapılarının çoğun-
da yoğun hayvan kemiği içeren toprak dolgulara
rastlanmış ve bu yapıların bilinçli olarak dolduru-
larak kapatıldığı anlaşılmıştır. Bu dolguların içeri-
ği henüz tam olarak analiz edilmese de, Schmidt
bunların şölen kalıntıları olabileceğini öne sür-
mektedir. Fikrimce, yerleşmedeki anıtsal yapılar
bazı “gizli topluluklar” tarafından inşa edilmiş
olabilir. Ellerinde büyük bir güç ve zenginlik ba-
rındıran bu tür topluluklar, bu dönemde Göbekli
Tepe’dekilere benzer etkileyici yapılar yapabilecek
tek topluluk olmalıdır. Yerleşmenin uzak konumu
ve yapıların yarı-gömük bir şekilde bulunması, bu
tür toplulukların uyguladığı ritüellerin gizemli
doğası ile açıklanabilir. Bu tür topluluklar, kimi
zaman yalnızca kendi üyeleri, kimi zaman toplu-
Göbekli Tepe ana kazı
alanındaki
Aktüel anıtsal dairesel
Arkeoloji 87
yapılardan bir görüntü
Epipaleolitik Dönemde ortaya çıkan taş sunu mun büyük bir kesimi, ve belki de bu anıtsal yapı-
ları inşa eden kişiler için dönemsel olarak şölenler
kapları, tıpkı günümüz kültürlerinde özel düzenlemiş olabilir. Aynı dönemde Suriye’de bulu-
konukları etkilemek için kullanılan iyi yemek nan Jerf el Ahmar yerleşmesinde de insan kurban
takımları gibi, şölen sahibinin etkilemek etme ve olasılıkla yamyamlık amaçlı kullanıldığı
istediği kişiye prestijli yiyeceklerin (belki de izlenimini veren kabaca benzer yapılar ortaya çı-
karılmıştır. Bu yerleşmede, Göbekli Tepe’dekilere
içeceklerin) sunulması amacıyla yapılmıştı. benzer zemin planlarına sahip yapılar içerisindeki
bazı dikmelerin altında insan kafatasları ve kült
yapısının yakınında yer alan bir ateş çukurunun
içerisinde pişmiş insan kafaları ele geçmiştir.
Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemin ilerleyen
evrelerinde, evcilleştirme ve şölenlere dair daha
sağlam kanıtlar elde edilmiştir. Anadolu’da bel-
gelenmiş en iyi örneklerden biri, Ian Hodder ve
ekibi tarafından araştırılan Çatalhöyük yerleş-
mesidir. Çatalhöyük’te yoğun hayvan kemiği ka-
lıntıları ve yabani boğaların da yer aldığına dair
izler taşıyan şölenlerle ilgili veriler bulunmuştur.
Çatalhöyük’ün çağdaşı olan Musular yerleşme-
sinde de yoğun oranda hayvan kemiği kalıntısı
ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak, Çatalhöyük’teki
bazı yapıların duvarlarına yabani sığır kafatasları
yerleştirilmiş, kafatasları sıvanarak geometrik be-
zemelerle süslenmiştir. Bugün, güneydoğu kabile
köylerinin birçoğunda buna benzer öğeler bulu-
nur. Bunların, hayvanların öldürülerek tüketildiği
şölenleri topluma hatırlatmak amacıyla kullanıl-
dığı düşünülür. Ron Adams konu ile ilgili oldukça
detaylı bir çalışma yapmıştır. Adams’a göre, hay-
vanları simgeleyen bu öğeler, bu kültürlerin en
değerli maddi varlıklarıydı ve bu tür öğelerin ser-
gilenmesi, şöleni düzenleyen aile reisi ve ailesinin
(soyunun) gücünü ve varlığını herkese göstermek
ve hatırlatmak amacını taşıyordu. Çatalhöyük’te
evlerin içerisinde sergilenen sığır kafataslarının
da, köyün en güçlü soyu tarafından düzenlenen
benzer şölen etkinlikleri ile ilişkili olduğu ve di-
ğer soyların reislerini etkilemek ve karşılık ver-
melerini sağlamak amacıyla yapılmış oldukları ve
böylece toplum içerisinde güçlü politik ayrışmalar
yaratılmasının amaçlandığı düşünülür.
Çanak Çömleksiz Neolitik B’nin sonlarında,
Çatalhöyük’te ortaya Çayönü’nde ortaya çıkan bir mer-
çıkarılan gömülerden kezi yapı içerisinde, genç ye-
bir canlandırma
İllüstrasyon: Ece Zeber tişkin erkek ve kadınlara ait

88 Aktüel Arkeoloji
66 adet kafatasını da içeren 400 insanın çeşitli ya da beraberinde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Yaban domuzu ve insan
figürlerinin yer aldığı bir av
kemikleri ele geçmiştir. Bu yapı içerisinde, üze- Şölenler, büyük olasılıkla sosyoekonomik eşit- sahnesi Ankara Anadolu
rinde insan kanı izleri taşıyan sunak taşları da sizlikler ve hiyerarşilerin yaratılması ile politik Medeniyetleri Müzesi

bulunmuştur. Elde edilen veriler, bu kalıntıların gücün pekiştirilmesi gibi amaçlara yönelik ana
normal bir cenaze ritüelinin bir parçası olmadı- yöntemlerden biriydi. Tüm bunlar, besin fazlası
ğını gösterir. Bunlar olasılıkla, şölen ve güç iliş- üretme ve bunları kontrol edenler için bu besin
kilerinin yaratılmasında rol oynayan, baskınlar fazlasını avantaja dönüştürme yeteğine dayanı-
veya savaş durumları gibi çok daha dehşet verici yordu. Şölenlerin besin fazlasını güce dönüştür-
bir etkinliğe aittir. Kazıda görev alan Michael me amacıyla kullanılmasının, Çanak Çömleksiz
Davis, yerleşme yakınlarında bulunan ağıllarda Neolitik B’den sonra, Çanak Çömlekli Neolitik,
hayvanların (koyun gibi) muhafaza edildiğine Tunç ve Demir Çağlarında da devam etmiş oldu-
dair sağlam veriler olduğunu aktarmıştır. Bu ğunu düşünmemiz için çok sayıda neden vardır.
veriler kanıtlandığı takdirde, bu hayvanların, Şölenler, Sümer Döneminden Klasik Yunan kül-
olasılıkla tüm toplumun ya da bölgedeki askeri türüne ve politikalarına kadar pek çok dönemde
anlamda müttefik köylerin temsilcilerinin katıl- toplumun merkezinde yer almıştır. Doğası gere-
dığı geniş çaplı şölenler için muhafaza edilmiş ği eğlence amaçlı olarak ortaya çıkmış olsa da,
olduğunu söylemek mümkündür. şölenler bundan çok daha fazlasını içermekteydi. Çatalhöyük’te bulunan ve
kurban kesiminde
Şölenlerin, daha karmaşık bir yapıya doğru iler- Şölenler bugün içinde yaşadığımız dünyanın en- kullanıldığı
düşünülen bir bıçak örneği.
leyen toplumların en erken gelişim aşamaların- düstriyel toplumlarını ortaya çıkaran gizli güdü- Ankara Anadolu
da görüldüğü ve karmaşık toplumlardan önce leri içeren eğlencelerdi. Medeniyetleri Müzesi

Aktüel Arkeoloji 89
Göbekli Tepe Bahattin ÇELİK

Karahan Tepe’nin
doğudan panoramik
90 Aktüel
görünümüArkeoloji
Yalnız Değil
2000 yılından itibaren Harran ve Ardahan Üniversiteleri Arkeoloji
Bölümlerinin katılımıyla bölgede yapılan kültürel envanter çalışmaları
kapsamında pek çok Neolitik Dönem yerleşim yeri tespit edildi. Aralarında,
Karahan Tepe, Sefer Tepe, Hamzan Tepe ve Taşlı Tepe gibi isimleri
sayabildiğimiz bu yerleşmelerin ortak özelliği, tümünde Göbekli Tepe ve
Nevalı Çori’den bildiğimiz T-biçimli anıtsal dikilitaşların ele geçmiş olmasıdır.

Aktüel Arkeoloji 91
140 dekarlık bir alana tabanlara ve çok sayıda çakmaktaşından yapılmış,
benzerlerini Suriye’de Tell Mureybet ve Tell Aswad
sahip Karahan Tepe,
yerleşimlerinde gördüğümüz uçlara rastlanmıştır.
yayılım alanıyla, Göbekli Kesit, 13 tabakadan oluşmaktaydı ve tabakala-
Tepe ölçeğinde bir rın tümü yapılan radyokarbon analizlerle Çanak
yerdir. Henüz kazısına Çömleksiz Neolitik Döneme (MÖ 10.000-8700)
başlanmamış olan tarihlenmekteydi. İlginç olan, 1993 yılında aynı
alanın 100 metre doğusundan Urfa heykeli olarak
bu yerleşimin batı bilinen, birebir insan boyutlarında ayak kısmı ya-
eteğinde ana kayaya pılmamış bir erkek heykeli bulunmuştu. Çalışılan
oyulmuş yaklaşık 5 metre bu kesitle birlikte, Urfa’nın Yeni Mahalle semtinin
uzunluğunda T-biçimli ilk sakinlerinin Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem

U
insanları olduğu anlaşılmıştır. Bu semtte yapılan
dikilitaş ocağı yer alır. incelemelerde T-biçimli dikilitaş parçalarına da
rfa Neolitiği üzerine yapılmış rastlanmıştır. Kaldı ki Urfa heykeli de T-biçimli
olan araştırmalar her ne kadar dikilitaş geleneğinin bir ardılı olarak kabul gör-
1960’larda başlamış olsa da ko- mektedir.
numuz ile ilgili asıl araştırma ve
2000 yılından itibaren Harran Üniversitesi, Arke-
kazılar 1990’lı yılların başlarına
oloji Bölümü’nün de katılımıyla bölgede yapılan
dayanmaktadır. Özellikle, Nevalı Çori kazıları ile
kültürel envanter çalışmaları kapsamında pek çok
birlikte ortaya çıkan yeni bulgular, bölgede heykel
Neolitik Dönem yerleşim yeri tespit edilmiştir.
sanatı ve kült yapıları hakkında yeniden düşün-
memizi sağlamıştır. Daha önce, Diyarbakır-Çayö- Bu çalışmalarda, en önemli olan yerleşimler Kara-
nü kazılarında ortaya çıkartılmış olan kült yapıları han Tepe, Sefer Tepe, Hamzan Tepe ve Taşlı Tepe
veya kamu yapıları olarak kullanıldığı düşünülen yerleşimleridir. Yerleşimlerin ortak özelliği, tü-
ortak yapılar, bu dönemdeki mimari ve sanatsal münde Göbekli Tepe’nin II tabakasında ve Nevalı
zenginliklerin habercisiydiler. Ancak, ele Çori’de yer alan dikilitaşlarla aynı boyutta, boyları
geçen buluntuların tek oluşu ve ben- yaklaşık 1,5 metre olan dikilitaşların ele geçmiş
zerlerinin olmayışı, Nevalı Çori ka- olmasıdır.
zısı yapılana kadar devam etmiş ve
Selamet Köyü
heykel sanatı konusunda herhan- Guhera Abid
gi bir öngörüde bulunulamamış- Mevkii’den
Ceylan avlama
tır. Çayönü’nde ele geçmiş olan tuzaklarının
bir taşın kenarındaki insan yüzü havadan
görünümü
kabartması bu zenginliğin en
önemli habercisiydi. Daha sonraki
yıllarda Göbekli Tepe’de benzerlerinin
yoğun olarak ele geçeceği bu kabart-
malar, mask şeklinde de yapılmış ka-
bartmalar veya heykel başları şeklinde
ortaya çıkmışlardır. Kuşharabesi
Köyü
Eski Urfa kent merkezinde, Balıklı- Çamçak Tepe
göl civarında, 1997 yılında tesadü- yerleşiminden
yuvarlak planlı
fen keşfedilen bir kesitte, Şanlıurfa yapılara ait
Müzesi ile Harran Üniversitesi Ar- temel izleri

keoloji Bölümü 15 günlük bir kur-


tarma kazısı yapmıştır. Burada ele
Taşlı Tepe’den
bir T-biçimli geçen yuvarlak planlı yapılara ait
dikilitaş örneği bazı terrazzo (bezemesiz mozaik)

92 Aktüel Arkeoloji
Karahan Tepe’den T-biçimli dikilitaş örneği

Aktüel Arkeoloji 93
Karahan Tepe’de ana kayaya
oyulmuş oyuk grupları
Karahan Tepe yerleşiminin Tektek Dağları bölgesinde yer alıyor olması,
Neolitik yerleşmelerin tıpkı Göbekli Tepe’de olduğu gibi dağlarda veya
Kurt Tepesi’nden ele geçmiş
T-biçimli dikilitaşlar
yüksek platolarda da var olabileceğini ortaya koymuştur.
Yerleşimlere bakıldığında boyutlarının 7 ile 10 yapılan kültür envanteri sırasında incelenmiş ve
dekar arasında bir alana sahip oldukları görülür. yayını yapılmıştır. 2013 yılında yapılan yüzey araş-
Ancak içlerinde birini diğer yerleşimlerden ayı- tırmasında ise yerleşim kapsamlı bir şekilde ince-
ran en önemli özellik yaklaşık 140 dekarlık bir lenmiş ve buluntular içeren alanlar tam olarak tes-
alana sahip olan Karahan Tepe’dir. Karahan Tepe pit edilebilmiştir. Karahan Tepe yerleşimi, Harran
yayılım alanıyla, Göbekli Tepe ölçeğinde bir yer- Ovası’nın doğu sınırını oluşturan ve Tektek Dağla-
dir. Henüz kazısına başlanmamış olan bu yerleşi- rı olarak bilinen bir bölgenin içinde yer alır. Bölge,
min batı eteğinde ana kayaya oyulmuş yaklaşık 5 yoğun toprak erozyonuna uğrayarak aşınmış kaya
metre uzunluğunda T-biçimli dikilitaş ocağı yer platolarının bulunduğu yüksek tepelerden ve bu
alır. Göbekli Tepe’nin 300 metre kuzeyinde bulu- tepelerin arasında yer alan vadilerden oluşmak-
nan benzer bir taş ocağındaki T-biçimli dikilita- tadır. Bugün için yazları sıcak ve kurak olan böl-
şın uzunluğu ise 7,5 metredir. Bu durum, henüz gede modern köy yerleşimleri oldukça seyrektir.
kazısı yapılmamış olan Karahan Tepe’nin daha Yöre halkı daha çok hayvancılıkla uğraşır ve kış
şimdiden Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemde aylarında mera alanlarını Karacadağ bölgesinden
Göbekli Tepe kadar önemli bir yerleşim yeri veya gelen göçerlere kiralarlar. Tarım alanı, sadece vadi
kült yeri olduğunun kanıtıdır. içlerinde çok az miktarda yer alır. Bölge yabani
Yüzeyinde bulunan in-situ durumda T-biçimli 244 hayvan popülasyonu açısından da oldukça zen-
adet dikilitaşın yarısı toprağın altında yarısı ise yü- gindir. Ceylan, kurt, tilki, tavşan ve keklik bölgede
zeyden görülmektedir. İlk kez 1997 yılında keşfe- bulunan hayvanlar arasındadır. Bu bölgenin kuzey
dilen Karahan Tepe yerleşim yerinde 2000 yılında bölümü 2011 yılında milli park ilan edilmiştir ve

94 Aktüel Arkeoloji
bu alanda halen yabani fıstık ağaçları (Pistacia T-biçimli dikilitaş parçaları ele geçmiştir. Taşlı Tepe
atlantica) bulunmaktadır. Olasılıkla Neolitik Dö- olarak isimlendirilen bu yerleşimin alanı tamamen
nemde daha uygun bir iklime sahip olan bu böl- bir tarım alanına dönüştürülmüş olduğundan tam
gedeki yabani hayvanların, bugün dahi varlığını olarak büyüklüğü saptanamamış ancak yüzeyinde-
sürdürmesi bölgenin iskân açısından çok uygun ki buluntular ışığında 12 dekarlık bir alana sahip
bir yer olduğunun kanıtıdır. olduğu tahmin edilmektedir. Tarım alanına dönüş-
türülmüş yerleşimlerin jeomanyetik yöntemlerle
Karahan Tepe yerleşiminin Tektek Dağları bölge-
taraması yapılarak tam olarak ne kadarlık bir alanı
sinde yer alıyor olması, Neolitik yerleşimlerin tıpkı
kapsadığı anlaşılmış olacaktır.
Göbekli Tepe’de olduğu gibi dağlarda veya yüksek
platolarda da var olabileceğini ortaya koymuştur. 2013 yılından itibaren Ardahan Üniversitesi Ar-
Karahan Tepe, Göbekli Tepe’ye kuş uçumu yak- keoloji Bölümü tarafından devam edilen yüzey
laşık 38 kilometre mesafede ve Göbekli’nin doğu- araştırmalarında ise Şanlıurfa merkez ilçe bölgesi
sunda yer alır. Bu büyüklük ve türde yerleşimlerin incelenmektedir. Bu çalışmalarda, öncelikle daha
arasındaki uzaklık belki de bir tesadüf değildir. Gö- önceden tespit edilmiş Karahan Tepe, Sefer Tepe,
bekli Tepe ile aynı büyüklüğe sahip olduğunu tah- Hamzan Tepe, Taşlı Tepe ve Göbekli Tepe yerle-
min ettiğimiz bir diğer yerleşim de Göbekli’nin 32 şimlerinin çevresinin araştırılması hedeflenmiş-
kilometre batısında yer alan Ayanlar Höyük (Gre tir. Göbekli Tepe’nin 32 kilometre batısında tespit
edilen Gre Hut yerleşimi yaklaşık 150 dekarlık
Hut) yerleşimidir. Yaptığımız araştırmalarda, 30-
bir alana sahiptir. Yapılan incelemelerde Erken
40 km’lik bu mesafelerin aralarında, büyüklükleri
Bizans ve Çanak Çömleksiz Neolitik Döneme
5 ile 10 dekar arasında değişen yerleşimlerin 7-15
ait buluntular veren bu yerleşimde T-biçimli di-
kilometrelik mesafelerle konumlandırılmış olduğu
kilitaşların izlerine de rastlanmıştır. Bu yerleşim
tespit edilmiştir. Bu yerleşimlerin bazılarında sivil
tıpkı Karahan ve Göbekli gibi aynı boyutlarda bir
mimari unsurlar, bazılarında da T-biçimli dikili-
yerleşim olup bugün üzeri tamamen bahçelerle
taşlar ele geçmiştir.
kaplıdır. Yerleşimde byblos ve nemrik tipi uçlar,
2011 yılında bir Tübitak projesi ile Şanlıurfa’nın taştan tabaklar, küpler ve bezemeli taş kap parça- Hamzan Tepe
yerleşiminden
tüm ilçelerinin kültür envanterinin yapıldığı bir ları tespit edilmiştir. Ayrıca yerleşimin kenarla- yuvarlak planlı
çalışmada, Neolitik yerleşimlerden birinde yine rında yer alan düz kayalık alanlarda havuz yapım yapı örneği

Aktüel Arkeoloji 95
Karahan Tepe’den
T-biçimli dikilitaş örneği

tekniğinde kullanılan Göbekli, Karahan ve Ham-


zan Tepe’den bildiğimiz, gruplar halinde oyuklara
rastlanmıştır.
2013 ve 2014 yılında yapılan çalışmalarda; Kara-
han Tepe’nin 10 kilometre batısında, 15 kilometre
kuzeyinde, yine içinde T-biçimli dikilitaş barındı-
ran ve boyutları yaklaşık 7 dekar olan yeni yerle-
şimler tespit edilmiştir. Daha önceden tespit edil-
miş olan Sefer Tepe yerleşimi de Karahan Tepe’nin
yaklaşık 15 kilometre kuzeydoğusunda yer almak-
tadır. Halen devam eden bu çalışmalar, büyük
yerleşimlerin çevresinde yer alan yerleşimlerde
benzer özelliklerin olduğunu gösterir. Göbekli’nin
15 kilometre batısında Şanlıurfa-Yeni Mahalle,
Yeni Mahalle’nin 10 kilometre güneyinde Ham-
zan Tepe yerleşimlerinin varlığı bu benzerliği bize
göstermektedir.
Karahan Tepe yerleşiminin etrafına serpiştirilmiş
küçük ölçekli yerleşimler ve bu yerleşimlerin için-
de yer alan T-biçimli dikilitaşlar, Karahan Tepe ve
Göbekli’nin sadece kült amaçlı kurulan yerleşimler
olmadığını, bunların belki de yaklaşık 1000 yıl sü-
ren bir dönemin özelliğini yansıtan unsurlar olabi-
leceğini göstermesi açısından önemlidir.
Bölgede yapılan çalışmalarda, İçinde T-biçimli di-
kilitaş barındırmayan ve sadece yuvarlak planlı
yapıların yer aldığı yerleşimler de tespit edilmiştir.

Karahan Tepe’den
T-biçimli dikilitaşların
çıkartıldığı bir taş ocağı
Sefer
Tepe’den
T-biçimli
bir dikilitaş
örneği

96 Aktüel Arkeoloji
Bunun dışında, gerek Karahan gerekse Göbekli ve içinde T-biçimli dikilitaşların bulunduğu Ayanlar Höyük’ten
T-biçimli dikilitaşlara
çevresinde yaklaşık 2-5 dekar arasında değişen orta ölçekli yerleşimler. Üçüncüsü ise yuvarlak ait bir kaide parçası
boyutlarda yamaç yerleşimlerine de rastlanmıştır. planlı yapıları içinde barındıran ve orta ölçekli
Halen devam eden araştırmalar, şimdiden bazı yerleşimlerin etrafında yer alan, 5-10 dekar ara-
yorumlarda bulunmamızı sağlamaktadır. Buna sında değişen alana sahip yerleşimlerdir. Dör-
göre, Urfa bölgesinde yer alan Çanak Çömlek- düncü yerleşim tipi ise yaklaşık büyüklükleri
siz Neolitik Döneme ait yerleşimleri dört kate- 2-5 dekar arasında değişen, büyük ve orta öl-
goride incelemek gerekir. Bunlardan birincisi, çekli yerleşimlerle yuvarlak planlı yerleşimlerin
büyük veya mega yerleşimler olarak düşündü- etrafına serpiştirilmiş olan ve genelde güneye
ğümüz Göbekli, Karahan ve Gre Hut gibi yer- bakan yamaç yerleşimleridir. Gelecekte bölge-
leşimler. İkincisi bu yerleşimlerin arasına ser- de yapılacak kazılarla umarız bu genellemelerin
piştirilmiş yaklaşık 7-12 dekar arasında değişen sağlaması yapılır.

Aktüel Arkeoloji 97
Göbekli Tepe’den
Son Gelişmeler
Müslüm Ercan, Lee Clare

98 Aktüel Arkeoloji
Göbekli Tepe 2014 sonbahar sezonu
kazı çalışmalarından bir görüntü.
©DAI, Lee Clare, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 99
kalamazdı. Klaus Schmidt’in ölümünün üzerinden
Göbekli Tepe’nin kuzeybatı
geçen bir yıllık süre sonunda, şimdilerde Göbekli
alanında, ana kayaya ulaşılan temel Tepe ekibi başlayacak yeni sezonu sabırsızlıkla bek-
çukurlarında yapılan kazılarda, liyor. 2015 kazı sezonunda, Avrupa Birliği fonu ile
MÖ 9500-8200 arasındaki bin gerçekleşecek, iki adet kalıcı korunağın inşa projesi
yıllık süreçte biriken ve tepeyi için son hazırlıklar tamamlanacak. Tüm hazırlıklar
tamamlandığında, korunak yapıları 2015’in sonla-
oluşturan katmanlar incelendi.
rına doğru inşa edilmeye başlayacak. Göbekli Tepe
Arkeolojinin laparoskopik cerrahisi için özel olarak tasarlanan bu kalıcı korunaklar,
olarak adlandırabileceğimiz bu kazısı tamamlanan ve hassas durumda bulunan
kazılar, Göbekli Tepe’nin karmaşık eserleri bölgenin sert iklim koşullarına karşı ko-
stratigrafisine ilişkin benzersiz ruyacak. Ana kazı alanının üzerini kapatacak olan
korunak ile birlikte, ayrıca bir ziyaretçi yolu da
bir anlayış sundu ve alanda daha
yapılacak. Böylece, alanı ziyaret edenler eşsiz bir
önceden bilinmeyen diğer Neolitik mimari deneyimi yaşama fırsatı bulacak.
erken Neolitik yapılarının Yaklaşık bir yıl sürmesi planlanan inşaat çalışma-
keşfine olanak sağladı.

K
larının başlaması ile birlikte Göbekli Tepe ekibi,
arkeolojik arazi çalışmasını bırakarak, şimdiye dek
laus Schmidt’in ölümünün ar- yapılan kazı çalışmalarının yayınlanması ile ilgili
dından geçen bir yıllık süre içe- önemli çalışmalara odaklanacak. Çalışmaların bir
risinde gizemli erken Neolitik diğer önemli odak noktası ise, alanın ve alandaki
alanı Göbekli Tepe’de çalışmalar eşsiz anıtsal mimarinin korunması ve sağlamlaştı-
devam etti. Schmidt’in yoklu- rılması, böylelikle gelecek nesillere aktarılması için
ğunda ortaya çıkan sayısız zorluğa rağmen Göbekli gerekli önlemlerin uygulamaya konulması olacak.
2014 sonbahar kazı
sezonunda K10-13/ Tepe ekibi, onun başlattığı çalışmayı sürdürmek, ve Bu çalışma, Alman Arkeoloji Enstitüsü, Şanlıurfa
K10-23 açmasında aynı zamanda onun hatırasını ve profesyonel yaşa- Müzesi ve Kültürel Miraslar Fonu (GHF) ortaklığı
ortaya çıkarılan protom.
Bir insan büstünü mının büyük bölümünü adadığı bu eseri korumak ile yürütülecek.
tasvir eden 60 cm için büyük çaba gösterdi.
yüksekliğindeki heykel
Şanlıurfa Müzesi’nde Klaus Schmidt’in ani ölümü, özellikle uzun yıl- 2014 Sonbahar sezonu çalışmalarına
sergileniyor.
©DAI, N. Becker, Göbekli lardır onunla beraber çalışan meslektaşları için kısa bir bakış
Tepe Kazı Arşivi hiç beklenmedik bir anda gerçekleşti. Bir arkadaş
2014 sonbahar sezonunda yukarıda bahsi geçen iki
ve meslektaşı kaybetmenin yanında, Türkiye’nin
kalıcı korunağın inşa edilmesi için gerekli hazır-
erken Neolitik Dönem araştırmaları alanında ça-
lıklara ağırlık verildi. Bu yapılardan ilki, ana kazı
lışan böylesine önemli bir bilim adamını kaybet-
alanı olarak da adlandırılan, alanın güneydoğu kıs-
menin yarattığı boşluk da vardı. Tüm bunların
mının üzerini kapatacak şekilde tasarlandı. Koru-
yanında bir de, 20 yıldır Klaus Schmidt’in pro-
nak yapılarının ikincisi ise kuzeybatı ve güneydoğu
fesyonel kariyerinin merkezinde yer alan Göbekli
tepeleri arasındaki çukur alanın üzerini kapatacak.
Tepe kazılarının geleceği konusu gündeme gel-
mişti. Schmidt’in ani ölümünün ardından geçen Göbekli Tepe’deki ana kazı alanında, keşfedilme sı-
bir yıllık süre boyunca Göbekli Tepe projesi, yeni ralarına göre alfabetik olarak adlandırılan (A-D ve
ortaklıklar ve saygın meslektaşların profesyonel G), ve MÖ 9700-8700 arasına tarihlendirilen erken
yardımı sayesinde çalışmalarına devam etti. Gö- Neolitik (Çanak Çömleksiz Neolitik A) yapıların-
bekli Tepe ekibi olarak bizim Göbekli Tepe’ye ve dan 5’i yer alıyor. İkinci korunak yapısının inşa
Klaus Schmidt’in bıraktığı mirasa olan sonsuz edileceği, kuzeybatı kısımdaki çukur alan ise 2011
bağlılığımız, Ankara - Anıtlar ve Müzeler Genel yılından beri kazıların odak noktası olmaya de-
Müdürlüğünün desteği ve Alman Araştırmalar vam ediyor. Bu alanda yapılan çalışmalar, burada
Konseyinin cömert yardımları olmadan ayakta 2 veya 3 tane erken Neolitik yapısının daha ortaya

100 Aktüel Arkeoloji


K10-13 / K10-23 açmalarına ait görüntüde eğrisel, kuru duvar ile karakterize edilen olası kült yapısı görülüyor. © DAI, N. Becker, Göbekli Tepe Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 101


çıkarılacağını gösteriyor. Bunlardan ikisi, (H ve I Çanak Çömleksiz Neolitik B, MÖ 8700-8200) gör-
yapıları) 2014 ilkbahar sezonunda, Klaus Schmidt düğümüz, üst üste gelen en az iki terrazzo tabanın
tarafından incelenmişti. varlığına ilişkin veriler sunuyor. Bu yeni yapıda
2014 sonbahar sezonundan beri bu alanda, çatının yürütülen çalışmalarda, yapının kült amaçlı kul-
ayaklarını tutan küçük temel çukurlarında kazı lanımına ilişkin kanıtlar sunan, son derece ilginç
çalışmalarına devam edildi. Ana kayaya ulaşılan buluntular ortaya çıkarıldı. Bunlar arasında, dolgu
temel çukurlarında yapılan kazılarda, MÖ 9500- toprağı içerisinde bulunan kireçtaşı molozu, çak-
8200 arasındaki bin yıllık süreçte biriken ve tepeyi maktaşı eserler ve hayvan kemiklerinin yanı sıra
oluşturan katmanlar incelendi. Arkeolojinin lapa- kireçtaşından yapılmış büyük bir protom (bir in-
roskopik cerrahisi olarak adlandırabileceğimiz bu san figürüne ait baş ve torso) yer alıyor. Çıkıntılı
kazılar, Göbekli Tepe’nin karmaşık stratigrafisine kaşlar ve buruna sahip protomun oldukça belirgin
ilişkin benzersiz bir anlayış sundu ve alanda daha yüz hatları dikkati çekiyor. Her iki kolu da dirsek-
önceden bilinmeyen diğer erken Neolitik yapıları- ten bükülmüş olan heykelin sağ eli göğsün üzerin-
nın keşfine olanak sağladı. de, sol eli ise karnın üzerinde duruyor.

K10-13/K10-23 açmalarında 2014 sezonunda keş- K10-55 açmasında keşfedilen bir başka yapı ise
fedilen bu tür bir yapı, daha önceden bilinmeyen yağmur suyunun toplandığı bir sarnıç olarak yo-
bir kült yapısının kesiti olarak yorumlanıyor. Ke- rumlanıyor. Bitişik düzlükte oyulmuş diğer (daha
sitte çamur harcı ile bir arada tutulan, kuru duvar küçük boyutlu) sarnıçların varlığı göz önünde
tekniği ile yapılmış eğrisel bir duvar görülüyor. bulundurulduğunda, bu tür yapıların Göbek-
Duvarın kalınlığı ve tipolojisi, ana kazı alanında li Tepe’de de ortaya çıkması bekleniyor. Klaus
daha önceden ortaya çıkarılan yapılara benzer bir Schmidt tarafından keşfedilen, E yapısına doğ-
yapıya işaret ediyor. Yapı, ayrıca, örneklerini ana rudan bitişik iki muhtemel sarnıç yapısının, özel-
kazı alanındaki B yapısı ile kuzeydoğu tepesinin likle birinin tabanına oyulmuş sunak göz önünde
tepe noktasında bulunan Aslanlı Yapıda (erken bulundurulduğunda, kült amaçlı kullanılmış ola-

102 Aktüel Arkeoloji


bileceği düşünülüyor. Alanı çevreleyen düzlük tırma ve koruma çalışmaları ile birlikte bu yeni
üzerinde oyulmuş, karmaşık bir kanallar ağının keşiflerin yer alacağı yayınlar, ekibin gelecek ay-
varlığına ilişkin veriler, yağmur sularının bu ka- lardaki en önemli çalışma planları arasında yer
nallar aracılığı ile su depolama araçlarına yönlen- alıyor. Göbekli Tepe ekibi olarak bu eşsiz ve gi-
dirilmiş olabileceğini gösteriyor. zemli alandaki çalışmalarımızın ve ortaklığımı-
zın devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.

Ziyaretçi Altyapısı da Geliştirildi Göbekli Tepe’deki son gelişmeler ile birlikte,


Arkeolojik kazı çalışmalarına ek olarak, geçtiği- Şanlıurfa’da Haleplibahçe Müze kompleksinin açılışı
miz aylarda Göbekli Tepe’deki ziyaretçi altyapısı- da gerçekleşti. 200.000 metrekarelik bir alanı kaplayan
nın geliştirilmesine yönelik çalışmalar da başla-
müze kompleksinde, Paleolitik Çağdan İslami
tıldı. Bu çalışmalar arasında alanın girişine inşa
edilecek bir ziyaretçi merkezi, yeni bir otopark,
Döneme kadar yaklaşık 10.000 eser sergileniyor.
ahşap ziyaretçi yolu ve turistleri ziyaretçi merke-
zinden alana taşıyacak bir araç hizmeti için plat-
formların oluşturulması yer alıyor.

Şanlıurfa Müzesi
Göbekli Tepe’deki son gelişmeler ile birlikte,
Şanlıurfa’da Haleplibahçe Müze kompleksinin
açılışı da gerçekleşti. 200.000 metrekarelik bir
alanı kaplayan müze kompleksinde, Paleolitik
Çağdan İslami Döneme kadar yaklaşık 10.000 Göbekli Tepe’nin genel görünüşü
eser sergileniyor. Müze kompleksi ayrıca bir ar-
keopark ve ayrı bir mozaik müzesine yer veriyor.
Müze içerisinde, gerçeğini alanda ziyaret edebi-
leceğimiz, Göbekli Tepe’nin E yapısının gerçek
boyutlu bir kopyası bulunuyor. Göbekli Tepe’de
Klaus Schmidt tarafından ortaya çıkarılan çok
sayıda buluntu ve heykelin yanı sıra, Balıklı Göl
yakınındaki Yeni Mahalle’de yol yapım çalışması
sırasında keşfedilen ünlü ‘Urfa adamı’ heykeli de
müzede sergileniyor. Neolitik Dönem buluntula-
rının bir diğer odak noktasını ise Atatürk Barajı
sularının altında kalan Nevalı Çori yerleşmesin-
de ortaya çıkarılan ve erken Çanak Çömleksiz
Neolitik B’ye tarihlenen kült yapısı oluşturuyor.

Son Olarak
Göbekli Tepe’de 2014 sonbaharından beri devam
eden küçük ölçekli kazıların son sonuçlarını sun-
mak bir yana, yeni keşfedilen buluntulardan çıka-
bilecek olası sonuçlar üzerine yorum yapmak için
bile henüz çok erken. Alanda yapılan sağlamlaş-

Aktüel Arkeoloji 103


104 Aktüel Arkeoloji
AA 46 Kapak 5.indd 3 6/19/15 6:48 PM
AA 46 Kapak 5.indd 4 6/19/15 6:48 PM

You might also like