You are on page 1of 10

DUYULARIN REHBERLİĞİNDE

BİZANS AYASOFYA’SINDA
HAYAT
AYASOFYA DOSYASI

buket kitapçı bayrı


Bizans’ın ve Osmanlı başkentinin fiziki ve sembolik merkezinde yer almış olan
Ayasofya’nın Bizans dönemi üzerine yapılan çalışmalar daha ziyade anıtın
mimarisi, günümüzde var olmayan ek yapıları ve içerisindeki litürjik unsurlar ve
figüratif bezemeleriyle ilgilidir. Ayasofya’da gündelik hayat ve inananların ritüeller
vasıtasıyla görme, işitme, koku alma ve dokunma duyularına hitap eden unsurlar
üzerine yapılmış çalışmalar ise oldukça az sayıdadır. Bu yazı Bizans Ayasofya’sını
ışık, ses, koku ve dokunuşlarla doldurup buradaki hayatı “uysal bir boyun eğişle
hayal etme oyununa” katılma çabasıdır.

“Tarihsel açıdan şehir bir paradoks- beş yıl gibi çok kısa bir süre sonunda 987 yılında Rus Prensi Vladimir’in
tur; geçmişin bıraktığı izler, az çok tamamlattırdı. 553 ve 557 yıllarındaki (980-1015) Konstantinopolis’e yolla-
harap halde yatan anıtsal binalar, depremlerin ardından kubbesi yı- dığı pagan elçiler Ayasofya’yı prense
unutulmaya yüz tutmuş dağınık anı- kılan Ayasofya’nın ikinci açılışı 562 şu sözlerle anlatır: “Cennette miydik
lar, artık okuyanı olmayan yazıtların yılının Noel’ine rastlar. yoksa dünyada mı anlayamadık. Zira
biçimsizleşmiş yankıları… Bunların böyle bir ihtişam ve güzellik dünye-
hepsi en uzun ömürlü şimdiye aittir. Ayasofya’yı yüzyıllar boyunca ziya- vi olamaz. Onu anlatacak kelimeleri
Bağlayıcı, ancak artık anlaşılırlığını ret edenler, İmparator İustinianos bulmakta zorlanıyoruz. Tek bildiği-
yitirmiş bir mirasın karşısında, uysal da dâhil olmak üzere, hayrete düşüp miz orada Tanrı’nın insanlar arasın-
bir boyun eğişle hayal kurarız. Atina, böyle bir eserin Tanrı’nın müdahalesi da bulunduğudur.”4 Bu diplomatik
İskenderiye, Roma veya İstanbul’da ve yardımı olmadan gerçekleşeme- ziyaretten kısa bir süre sonra pagan
yaşayanlar her gün kendi kuralları yeceği kanaatine varmışlardı. Kilise- Prens Vladimir Ortodoksluğu kabul
ve kazanımları olan bu oyuna davet yi 537 yılındaki ilk açılışından sonra eder.
edilir.” tasvir eden tarihçi Prokopios, hay-
ranlığını şu sözlerle dile getirir: “Ki- 8. yüzyıl ile 10. yüzyıl arası yazıya ge-
Gilbert Dagron
Constantinople imaginaire1 liseyi süsleyen sütun ve mermerlerin çirildiği düşünülen Ayasofya’nın po-
güzelliğini kim anlatabilir? Üzerinde püler kuruluş efsanesinde, Tanrı’nın
Ayasofya ilk olarak II. Constantius tomurcuklanmış çiçekleriyle bir çayı- Adem’den beri insanoğlunun gör-
(337-361) döneminde 360’ta tamam- ra vardığınızı hayal edin. Kimisi mor, mediği böyle bir kiliseyi yapması
landı. 404 yılında yangından yıkılan kimisi yeşil, bazısının parıldayan lal için İustinianos’a esin kaynağı oldu-
bina II. Theodosius (408-450) ta- rengi, diğerinin patlayan beyazı, do- ğundan; kilisenin planının bir melek
rafından restore edilerek 415 yılın- ğadaki tüm zıt renkler sanki bir res- tarafından imparatora rüyasında
da ibadete açıldı. 532 yılında Nika samın elinden çıkmışcasına yayılıyor. görünmek suretiyle ulaştırıldığın-
Ayaklanması’nda yanan bazilikayı I. Her kim bu kiliseye dua etmeye girse, dan; inşaatın çabuk tamamlanması
İustinianos (527-565) Theodosius’un böyle rafine ve incelikli bir çalışma- için yine bir meleğin inşaat alanına
yaptığı gibi ilk örneğine bağlı kala- nın insan eli veya gücüyle değil ancak gönderildiğinden ve binanın yapı-
rak restore etme yoluna gitmedi; Tanrı’nın müdahalesiyle yapılmış ol- mı için gereken parayı İustinianos’a
Krautheimer’in2 hesaplamalarına duğunu idrak eder. Ve böylece huşu Tanrı’nın beyaz kıyafetler içinde ha-
44 göre günümüzün 180 milyon dolarına içinde başını göğe doğru kaldırır, dımağası kılığına girmiş bir meleğinin
tekabül eden bir meblağ harcayarak O’nun uzakta olmadığını hisseder.”3 temin ettiğinden bahsedilir.5
TOPLUMSAL TAR‹H 254 ŞUBAT 2015
Bin yıla yakın Bizans’ın, daha sonra Resim 1
Ayasofya iç
da beş yüz yıla yakın Osmanlı baş- görünüm,
kentinin fiziki ve sembolik merkezin- 1900-1910 arası.
Sébah & Joaillier
de yer almış bu ibadethanenin Bizans
dönemi üzerine yapılan çalışmalar,
şimdiye kadar daha ziyade mimarisi,
günümüzde olmayan ek yapıları, içe-
risindeki litürjik unsurlar ve figüratif
bezemeleriyle ilgilidir.6 Ayasofya’da
gündelik hayat ve inananların ritü-
eller vasıtasıyla görme, işitme, koku
alma ve dokunma duyularına hitap
eden unsurlar üzerine yapılan çalış-
maların sayısı ise oldukça azdır.7 Bu
yazı tarihsel kaynakların bize izin
verdiği ölçüde Bizans Ayasofya’sını
ışık, ses, koku ve dokunuşlarla dol-
durup, buradaki hayatı “uysal bir
boyun eğişle hayal etme oyununa”
katılma çabasıdır.

IŞIK

Bizans kiliselerinde, özellikle de


Ayasofya’da, inananların görme du-
yusuna yönelik ilk akla gelen unsur
figüratif mozaiklerdir. Tarihsel kay-
naklardan öğrendiğimiz ve bugün
müzede görebildiğimiz figüratif tas-
virlerin hemen hepsi İkonakırıcılık
dönemi sonrasına, yani 9. yüzyıl ve
sonrasına aittir. kandiller ve mumlar yakılmaya baş- denizde değil parıltılı havada asılı
lanırken okunan hesperinos’tu.11 Bu ilerliyorlar; ne Notos’tan çekiniyor-
Bizans Ayasofya’sında görme duyu- esnada, gün boyunca bahşettikleri lar ne de Çoban takımyıldızının er-
suna en fazla hitap eden unsur, bu için Tanrı’ya teşekkür edilir ve gün ken batmasından.”14
tasvirlerden ziyade ışıktı. (Resim 1) içinde işlenen günahların affedilme-
Tüm Bizans kiliseleri doğuya doğru si için yalvarılırdı. Güneşin batışıyla Üzerinde ışığın oynadığı duvarların
inşa edilmişti.8 Ayasofya’da da ışık yakılan kandiller aynı zamanda dün- üst kısımları, tavan ve kubbeleri kap-
doğudan batıya doğru ilerledikçe yanın ışığı olduğuna inanılan İsa’yı layan altın zeminli mozaikler, cilalı
kubbenin farklı yerleri, alt kemerler simgelemekteydi. ve bugünkü gibi üzeri yüzyılların to-
ve yan pencereleri aydınlanmaktay- zuyla kaplanmamış mermer yer dö-
dı. Yapıyı destekleyen payandalar ve Pencerelerden içeri girip kiliseyi do- şemeleri ve duvarların alt kısımları
minarelerin zamanla kapattığı birçok ğal olarak aydınlatan ışığın yanında, bu ışıkta parıldıyordu: “Altın zeminli
pencere, İustinianos döneminde ki- yapay aydınlatma da çok önemliydi. mozaiklerle kaplı tonozlar bol bol
lisenin orta kısmını (nefi), narteks Bugün gördüğümüz, gün boyunca ışıltılı altınlar dökerken, dayanılmaz
ve yan sahınlara nazaran çok daha hiç değişmeyen sert elektrik ışığı ışınlar atlıyor insanların yüzlerine.
iyi aydınlatıyordu. Bu öyle güçlü bir yerine sürekli farklı tonlarda göz Tepeleri yaldızla kaplayan ilkbahar
ışıktı ki, bakanlar nef içeriden ay- kırpan, hep hareket ederek hiçbir mevsiminin öğlen güneşi sanki gör-
dınlatılmış zannediyordu.9 Tüm bu gölgeyi elektrik ışığı gibi kesin hat- düğümüz.”15
doğal aydınlatma kilisenin mikro- larla belirlemeyen yağ kandillerinin
kozmos olarak sembolik anlamıyla ve mumların ışığını hayal etmemiz Bugün göremediğimiz altın ve gü-
da ilintiliydi. Güneşin gün içinde ha- gerekiyor.12 Yağ kandillerinin, mum- müşle kaplı olan koro seti, vaiz kür-
reketine göre düzenlenen duaların ların ve lambaların çokluğu Paulos süsü, şanselin üzerinde İsa, melek-
en önemli ikisinden ilki, orthros,10 Silentiarios’un betimlediği gibi yıl- ler, Meryem Ana ikonalarının bulun-
güneşin ufuktan doğmasıyla okunan, dızlar kümesi veya ateş gemilerini duğu kilisenin diğer yerlerindeki ışık
günün ilk duasıydı. Bu duayla yeni andıran ebedi bir ışıltı yaratıyordu:13 oyunlarıyla mermerlerin renkleri ve
gün Tanrı’ya armağan edilirdi. İkin- “Gümüş taşıyan gemiler böyle görü- altın mozaikler şaşırtıcı bir atmosfer 45
ci önemli dua güneş batarken, yani nürmüş. Fakat bunların yükü ışıltı; yaratıyordu anlaşılan. Paulos Silenti-
Ayasofya’nın popüler du.20 Yortu gününün özelliğine bağlı
olarak kilise görevlileri, Ayasofya
kuruluş efsanesinden yakınındaki yetimhaneden gelen
İustinianos kilisenin yapımına tek suları ile dolacak bir sarnıç dikti ve on yetim çocuklar korosu, keşişler ve
başına başladı ve kimse ona yardım iki aslan, on iki leopar, on iki geyik, cemaat beraber, ayrı ayrı, değişimli
AYASOFYA DOSYASI

etmeden veya onun için inşa etmeden her biri on ikişer adet kartallar, yabani olarak ilahiler seslendirirdi. Geç an-
tek başına bitirdi. Kilisenin güzelliği ve tavşanlar, buzağılar ve kargalar yonttu.
çeşitliliği şaşırtıcıydı, zira her yeri altın Mekanik bir alet vasıtasıyla her birinin tik dönemde çocuklar, hadımağaları
ve gümüşlerle parıldıyordu. Kilisenin boğazından yalnızca papazların abdest ve kadınlar da kilise korolarında yer
içine girenler için farklı mermerlerden almaları için su fışkırıyordu. Bu yere alırdı.21 7.  yüzyılda Ayasofya’nın 525
yapılmış tabanı sanki bir denizi veya “Küçük Aslan” adını verdi ve her kiliseye
durmadan akan suları ile bir nehri geldiğinde kalabileceği, altınlarla kaplı,
kilise görevlisinden 415’inin ilahi söy-
andırıyordu. Nefin ortasındaki dört harika bir kıyafet değişme odasını lemekle de yükümlü olması, müziğin
mermer şeride cennetten akan dört buraya inşa etti. Tabanından tavanına ve insan sesinin ayinlerde ne kadar
nehir adını verdi ve her aforoz edilen gümüşlerle kaplanmış ve yaldızlanmış bu
önemli olduğunu göstermektedir.22
kişinin işlediği günaha göre bu şeritlerin kilisenin aşırı güzelliğini ve letafetini kim
üzerinde durmasıyla ilgili bir yasa anlatabilir? Bu ilahileri Ayasofya’nın mükemmel
çıkardı. Ayrıca sebilin çevresine sıradan akustiğinde hayal etmek gerekir.23
halkın abdest alması için ağızlarından Diegesis peri tes oikodomes tes Hagias 8  Eylül’de Meryem Ana’nın doğuşu-
sular fışkıran on iki fıskiye ve taştan Sophias (Ayasofya’nın İnşası Hakkında
aslan yaptı. Sağdaki kadınlara ayrılmış Anlatı), ed. ve İng. çev. Albrecht Berger,
nun kutlandığı yortuda şu ilahi oku-
bölümün sağına bir karış derinliği olan Accounts of Medieval Constantinople: nur: “Ey Theotokos, senin doğumun
bir havuz yaptı ve papazların havuzun The Patria (Cambridge, MA: Harvard tüm dünyaya neşeli bir haberdi, zira
üzerinden geçebilmeleri için bir yürüme University Press, 2013), s. 264-267. adaletin güneşi, laneti yok ederek
yolu yaptı. Havuzun karşısına yağmur Türkçe’ye çeviren: Buket Kitapçı Bayrı
takdis eden, ölümü alt edip bize son-
suz yaşamı bahşeden Tanrımız İsa
senden doğdu.”24
arios şöyle devam eder ışığı ve onun fenerine benzetilir: “Kutsal aydınlık
yarattığı görsel ziyafeti anlatmaya: tüm insanları aydınlatır: Ve deniz- 11 Mayıs’ta Meryem Ana tara-
“Hiçbir ölümlü gözlerini ışıltılı güzel- ci gece dolambaçlı yolunda büyük fından korunduğuna inanılan
likteki gökyüzüne diktiğinde, ensesi korkular içindeyken... Büyük Ayı’ya Konstantinopolis’in kuruluşu şu ila-
geride, dans eden yıldızlar giydiril- doğru değil, hayır Küçük Ayı’ya doğ- hiyle kutlanırdı: “Theotokos kenti
miş yuvarlak çayırlığa bakmaya da- ru da değil, yiğit gemisine yolu açan [Konstantinopolis] bağış olarak istik-
yanamaz. Gözlerini yeşeren tepele- kilisesinin inançlı meşalesine doğru rarını Theotokos’a [Meryem Ana’ya]
re doğru indirir ve ırmak akıntısı ve bakar: Yolu sadece Afrika kıyıların- adar, zira O’nun sayesinde ayakta
ağaçlık bir koru ve dipdiri dallara daki fenerin gece ışıklarıyla değil, kalmaktadır, O’nun tarafından koru-
yaslanmış asma ve yakamozlar saçan yaşayan Tanrı’nın cömert yardımı ile nup hüküm sürmekte ve ‘Sevin, yer-
büyük, huzur dolu bakışlarla sakin, de aydınlanır.”17 yüzünün dört bucağının umudu’ diye
denizcilerin kürekleriyle yırtarak haykırmaktadır O’na.”25
sıçrattıkları denizi görmeyi arzular. SES
Tanrı’ya adanan tapınakta adım ata- İlahilere zaman zaman o günde anı-
mıyorsak, geri dönmek istememiz- Musica movet affectus: Müziğin lacak olan azizlerin hikâyeleri, va-
den ziyade, hayran gözlerle başımızı duyuları harekete geçirerek, inanan- azlar, Kilise Babaları’nın yazılarının
her yere çevirmek istememizdendir. ları gündelik dünyevi meselelerden okunması için ara verilirdi.
Bu güzel miğferli meskenden tüm uzaklaştırıp farklı bir boyuta çıkar-
bıkkınlıklar def edilmiştir.”16 ma gücü, ortaçağda hem batı hem de KOKU
doğu kiliseleri tarafından oldukça iyi
Burada Ayasofya hem evrene hem anlaşılmıştı.18 Bugün akapella diye “Ve Rab Musa’ya dedi: Kendine hoş
de insan vücuduna benzetilmiştir. adlandırdığımız, enstrüman yerine kokulu baharat, kara günnük ve hoş
Bu dizede bakışlar gökyüzünden ay- insan sesinin kullanıldığı çoksesli kokulu ezfar ve kasnı zamkı ve hoş
rılır, dünyevi manzaranın üzerinde dini ilahiler Bizans kiliselerindeki kokulu baharat ve safi günnük al:
gezdikten sonra sonunda yatışmış ibadetin çok önemli bir parçasıydı.19 Tartıları bir olacak; ondan buhur,
denizin üzerinde durur. Kubbe, ilahi 6.  yüzyılda Ayasofya’da ayinler yal- attar işi üzere tuzlanmış, temiz ve
gökkubbe ve Tanrı’nın zaferidir; yani nızca cumartesi gün batışında (hes- mukaddes hoş koku yapacaksın ve
dünya üzerinde ışıldayan haçtır. Ay- perinos), pazar sabahları (orthros) ondan bir parçasını çok ince döve-
rıca ışık, sembolik olarak Tanrı’nın ve önemli yortu günlerinde yapılırdı. ceksin ve toplanma çadırında, ora-
insanlara yolladığı yardımın simgesi 11. ila 13. yüzyıllar arasında Ayasofya da seninle buluşacağım şehadetin
olan kiliseyi temsil eder. Dünyevi Kilisesi’nde haftanın yedi günü en az önüne koyacaksın; size ziyadesiyle
tehlikeler, Tanrı’nın gösterdiği yol- beş dua vaktinde, yortu günlerinde mukaddes olacaktır. Ve yapacağın
dan sapmalar, baştan çıkmalar deni- daha fazla, ama özellikle güneşin buhurun tertibine göre kendiniz için
46 zin tehlikelerine, kilise ise denizcileri doğuş ve batışında yapılan ayinlerde buhur yapmayacaksınız... Koklamak
bu tehlikelerden kurtaracak deniz kesintisiz söylenen ilahiler duyulur- için onun gibisini kim yaparsa, kav-
TOPLUMSAL TAR‹H 254 ŞUBAT 2015
minden atılacaktır.” (Kitab-ı Mukad- Ama muhtemelen Süleyman’ın Kitab-ı aracı olan estetik tecrübenin önem-
des, Çıkış 30:34.)26 Mukaddes’te betimlemesi verilen ta- li bir parçasıydı. Bu güzel kokuları
pınağının, koku da dâhil olmak üzere Prokopios ve Paulos Silentiarios’un
Kitab-ı Mukaddes’e göre, Süley- tüm unsurlarına bir göndermedir bu. çiçekli çayır betimlemeleriyle hayal
man’ın Kudüs’te yaptırdığı tapınakta Zira Ayasofya’daki buhurdanlıklardan edebiliriz. Günün herhangi bir saatin-
da böyle bir buhur altarı vardı (Ta- ve kokulu yağ kandillerinden çıkan de kiliseye girenler ayin sırasında yo-
rihler 1:28:18 ve Tarihler 2:2:4) ve her kokunun ziyaret edenleri derinden ğun olarak, bunun dışında kalan saat-
sabah ve akşam yakılmaktaydı (Çıkış etkilediğini, 987 yılında Rus Prensi lerde de ayinin yapılmış olduğunu ha-
30:7,8).27 Ayasofya’nın kuruluşunun Vladimir’in elçilerinin Ayasofya’ya tırlatacak ölçüde her yere sinmiş hoş
efsanevi anlatımında İustinianos’un girdiklerinde içerideki rayihadan rayihaların izini sürebilirdi. (Resim 2)

Yağ kandillerinin, mumların ve lambaların çokluğu Paulos Silentiarios’un


betimlediği gibi yıldızlar kümesi veya ateş gemilerini andıran ebedi bir ışıltı
yaratıyordu: “Gümüş taşıyan gemiler böyle görünürmüş. Fakat bunların yükü ışıltı;
denizde değil parıltılı havada asılı ilerliyorlar; ne Notos’tan çekiniyorlar ne de
Çoban takımyıldızının erken batmasından.”

Ayasofya bittikten sonra içeriye gir- başlarının döndüğünü anlattıkları ta- Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Kili-
diğinde duyduğu hayranlıkla “Süley- nıklıklarından öğreniyoruz.29 Bizans se Babaları, buhurun pagan dönemde
man, seni alt ettim” dediği belirti- kiliselerinin ve Ayasofya’nın tescili tanrılara takdime olarak kullanılma-
lir.28 Bu kibir patlamasının genellikle haline gelen güzel kokular, ışık, renk- sından dolayı, kiliselerde ve Hıristi-
yapının mimarisi ve süslemelerine ler ve ilahilerle birlikte inananların yanların ayinlerinde kullanılmasına
atıfta bulunduğu düşünülmüştür. Tanrı’nın görkemini hissetmesine karşı çıkmışlardı; hatta Hıristiyanlı-
ğın bu ilk dönemlerinde buhur yak-
mak putperestlik gibi görülmekteydi. Resim 2
Bu ilk Hıristiyan düşünürlere göre Kubbeli bina
şeklinde
paganlık ve Yahudilikteki her türlü buhurdanlık,
nesnel adak, Tanrı’nın ruhani var- Konstantinopolis
veya İtalya,
lığının yanlış anlaşılmasından ileri 12. yüzyıl sonu,
gelmekteydi.30 Ancak İustinianos’un San Marco
Bazilikası,
Ayasofya’yı yeniden inşa ettirdiği 6. Venedik, Tesoro,
yüzyıla gelindiğinde, buhur ve koku- env. no. 109.
lu yağlarla yakılan kandiller anlam Byzantium, 330-1453,
değişikliğine uğrayarak, artık pa- ed. Robin Cormack
ve Maria Vassilaki
ganlık ve Yahudilikteki gibi takdime (Londra: Royal
Academy of Arts, 2008),
olarak değerlendirilmeyip, Tanrı’nın kat. no. 176,
s. 206-207.
krallığındaki cennetin yeryüzünde-
ki yansıması olan kilisenin cennet
gibi güzel kokmasıyla bağdaştırılma-
ya başlanmıştı. Muhteşem kokular,
Tanrı ve cennetin vasfındandı; tüm
kötülükler, cinler, günah, şeytan,
cehennem ve zındıklar ise kokuşmuş
olarak tanımlanıyordu.31 Hıristiyanlar
şeytanın ve kötülüklerin cennetin
güzel kokuları karşısında dağılacağı
fikrini benimsemişti.

Kandilleri yakmak için kullanılan


yağ etrafa asitli yanık bir koku bı-
raktığından, özellikle Ayasofya gibi 47
zengin kiliselerde kandil yağlarının
içine güzel kokulu ağaç ve bitkilerin Kokulu yağlar ayrıca vaftiz törenle- Artemios39 gibi şifacı olarak bili-
yağları eklenirdi. Ayasofya’da ne gibi rinde de kullanılırdı. Ayasofya’da biri nen azizlerin kutsal mekânlarında
güzel kokulu yağlar kullanıldığını kilisenin güneybatısında, 1639’dan bu tür yağlar hastalara dağıtılırdı.40
bilmiyor olsak da 6. yüzyılda derlen- sonra I. Mustafa’nın türbesi olan Ayasofya’da bildiğimiz kadarıyla
miş ve I.  Constantinus’un (310-337) küçük, diğeri de günümüze ulaşa- imparatorun da katıldığı ayinlerden
AYASOFYA DOSYASI

Roma’daki kiliselere bağışlarını da mayan, kuzeydoğuda bulunan daha sonra, şifa vasfı olduğu düşünülen
anlatan Liber Pontificalis ecclesi- büyüğü olmak üzere iki vaftizhane kutsal mekândaki kandillerin yağını
ae romanae32 adlı eser bu konuda bulunmaktaydı. 6  Ocak ve Paskalya patrik bir vazoya koyarak yalnızca
bize fikir verebilir. Constantinus’un yortularında vaftizler gerçekleşirdi. imparatora veriyordu.41
Roma bazilikalarına bağışladığı kan- 4.  yüzyıldan sonra, ebeveynler kır-
dillere yalnızca halis hintsümbü- kı çıkan bebeklerini ilk dini eğitime DOKUNMA
lü yağı (oleus nardinus pisticus) kabul edilmeleri için kiliseye getirir-
konması gerektiği belirtilmektedir. di. Daha sonra Paskalya’dan evvelki Bizans kiliselerinde erkek ve ka-
Hintsümbülü yağı, güzel kokusunun büyük perhizin dördüncü haftasının dınlar ayrı mekânlarda dua ederdi.
yanı sıra Hıristiyanlıkta sembolik ilk pazartesisi, Paskalya akşamı vaf- İmparatoriçenin yanında, imparator
önemi olan bir yağdır. Neşideler tiz olacaklar, dualar ve kötü ruhların ailesinin yakınlarının, ileri gelen-
Neşidesi’nde kralın huzuruna çıkan kovulması ve ikinci dini eğitim için lerin ve aristokratların eşleri nefe
gelinden bu koku yayılmaktaydı kiliseye getirilirdi.36 Bu aşamayı ge- açılan kemerleri ipek perdelerle
(Neşideler Neşidesi 1:12).33 Bu aynı çenlere photizomenoi (aydınlanmış- örtülmüş üst galeriden ayini izler ve
zamanda, Beytanya’ya gelen İsa’nın lar) denir ve şeytanın lanetlendiği, dinlerdi. Kiliseye girişte narteksin
başından dökülerek veya üzerine inancın tazelendiği bu törende vaftiz kapısında duran diyakoz, kilise men-
sürülerek tüm evi kokusuyla doldu- olacak kişinin kıyafetleri çıkarılır, subu olmayan erkekleri iç narteks ve
racak yağdır (Yuhanna 12:3; Markos vaftiz suyu kutsanır, vaftiz olacak ki- sağ yan sahına, kadınları ve çocukla-
14:3).34 Kilise Babaları, hintsümbülü şinin vücudu kokulu yağlarla ovulup rı sol yan sahına ve iç narteksin en
yağını hem Tanrı’ya sunulan bir he- üç kez başı suya sokulur, bunu giyin- arkasına ve dış nartekse yerleştirir-
diye hem de Tanrı’nın gelini gibi be- me, mühürleme, bekleyen cemaate di. Ayin devam ederken çocuklar av-
timlenen kilisenin yaydığı koku ola- katılma, Barış Öpücüğü, Aşai Rabbani luda ve bahçede oynayabilirdi. Genç
rak yorumlamıştır.35 Sümbülyağının takdimelerinin sunulması ve kudas erkekler, ileride kilise hiyerarşisine
dışında, yine Liber Pontificalis’ten (komünyon) izler, böylece kiliseye katılmalarını teşvik için, bir diya-
öğrendiğimize göre Constantinus kabul tamamlanırdı.37 kozun gözetiminde kutsal mekâna
Roma’daki kiliselerin farklı yerlerin- yakın bir konumda ayini izlerdi.
de kullanılmak üzere farklı kokulu Röliklerin ve ikonaların üzerine Bakire genç kızlar ise kadın diyako-
yağları ve baharatları da bağışları- asılmış olan kandillerin yağlarının zun gözetiminde ayrı bir grup olarak
na eklemiştir; pelesenk yağı, İsauria mucizevi şifa verici etkileri olduğu kadınlara ayrılan bölümde ayine ka-
storaksı, safran, karabiber, sinameki düşünülürdü. Konstantinopolis’te tılırdı. Kadın diyakozlar, rahibeler,
bunlar arasındadır. Aziz Kosmas ve Damianos38 ve Aziz nefin sol tarafında, kutsal mekâna
yakın konumlanırdı; ancak, erkek
kilise mensuplarının girebildiği kut-
sal mekânın içine girmeleri, kiliseye
9 Ocak 869’daki atanma törenleri dışında yasaktı.
depremden sonra Hiçbir zaman kutsal objelere doku-
namaz ve kudasta ekmek ve şarap
Tanrı’nın Büyük Bilgeliği adının ihsan bağışlarıyla kilisenin açık veren gelirini
edildiği ünlü kutsal mabedin büyük kâra geçirdi. Yağ yokluğundan kandiller dağıtamazlardı. Kutsal mekânın içi
ve azametli batı kemerinde ciddi artık sönecek duruma geldiğinden, ve çevresi erkek kilise mensuplarına
çatlaklar oluştuğundan ve kısa zaman Mantea adlı geniş mülkü kiliseye ait alanlardı. Burada dinadamı olma-
içinde yıkılmasından korkulduğundan, bağışladı. Böylece kandillerin sönmeden
İmparator I. Basileios sıkıştırılmasını ve yanmaya devam etmesini sağladı. Bunun
yan tek kişi, ayinin başında kutsal
mahir yapı ustabaşılarının yardımıyla yanı sıra bu kutsal mabette görev yapan mekâna giren imparatordu. 7.  yüz-
onarılmasını ve böylece sağlam ve papazların maaşlarının bu mülkün zengin yıldan itibaren imparator kutsal
emniyetli hale getirilmesini sağladı. gelirinden ödenmesini temin ederek,
mekâna yalnızca hediyeler bırakmak
Aynı zamanda bu kemerin içine, lekesiz her daim ve aralıksız ayin yapılmasını
bir gebelikle hayata getirdiği Oğlunu güvence altına aldı. ve kutsal mekânı tütsülemek için gir-
kollarında taşıyan Tanrı’nın Annesi’nin meye başladı.
tasvirini yaptırdı ve bu tasvirin iki Vita Basilii, ed. ve İng. çev. Ihor
yanına, havarilerin başı Petros ve Ševčenko, Chronographiae quae
Paulos’u yerleştirtti. Gerek tamiratını Theophanis Continuati nomine fertur
Ayinlerin merkezini oluşturan kutsal
yaptırarak gerekse para yardımıyla, liber quo Vita Basilii imperatoris mekân ile kişiler arasındaki mesa-
kilisenin diğer yaralarına cömertlikle amplectitur (Berlin: De Gruyter, 2011), fenin bu derece sıkı bir hiyerarşiyle
şifa buldu. Zira Ayasofya’nın zayıflamış s. 264-267. Türkçe’ye çeviren: Buket düzenlendiği kiliselerde, kilise hi-
duvarlarını ayağa kaldırmakla kalmayıp Kitapçı Bayrı
48 yerarşisinden olmayan sıradan halk
için nefin içine süzülen yoğun ışığı,
TOPLUMSAL TAR‹H 254 ŞUBAT 2015
kilisenin kutsal mekânında gerçek- rölikler getirtmişti. Şehirde 9. yüzyıl
leştirilen ayini görmek veya kutsal sonrası 476 farklı azize ait 3600 rö-
mekâna yakın konumlanan kilise liğin bulunduğunu biliyoruz. Kons-
korosunun ilahilerini net olarak duy- tantinopolis, içindeki rölikler ve
mak zordu. Bu nedenle, Ayasofya kutsal objelerden dolayı 9. yüzyıldan
gibi büyük bir kilisedeki ayine katılan itibaren “Yeni Kudüs” diye adlandı-
sıradan insanlar için kilise ayinine rılmakta ve en önemli hac mekânı
aktif olarak katılmanın en etkin yolu olarak görülmekteydi.44 Bu röliklerin
dokunmaydı.42 Buna kilisenin bö- çoğu 1204’teki dördüncü Haçlı seferi
lümlerinden geçerken bu bölümleri sırasında yağmalanarak Batı’daki hü-
birbirinden ayıran kapı eşiklerindeki kümdarlara ve kiliselere dağıtılmış
ağır perdelere dokunmakla başlanır- olsa da, 1261’de şehrin Bizanslıların
dı. (Resim 3) Bu perdeler bir yandan eline geçmesiyle Konstantinopolis
iç mekânın mahremiyetini davetsiz kiliseleri tekrar röliklerle donatıl-
gözlerden gizler, böcekleri ve kuşla- mıştır.
rı dışarıda tutar ve ışığın çok parlak
olduğu zamanlarda güneşin ışınla- Zaman içinde Ayasofya Kilisesi’nin
rını engellerdi. Aynı zamanda kilise kendisi kutsal bir obje ve röli-
içinde önemli mekânsal geçişlerin de ğe dönüştü. 14. ve 15. yüzyıllarda
belirleyicisiydiler: narteksten nefe, Konstantinopolis’e hacca gelen vücudunda ayaklarındaki çivi yara- Resim 3
neften kutsal mekâna. Ayasofya gibi Rus hacıların ilk ziyaret ettiği yer larından şifalı sular akan İsa tasviri Ravenna,
Sant’Apollinare
varlıklı kiliselerde bu ağır perdelerin Ayasofya’ydı.45 Bu kişilerin tanık- (7); İoannes Khrysostomos’a ait asa Nuovo
üstleri dini temalı işlemelerle süslü lıklarından öğrendiğimize göre, (paterissa) (8); Aziz Arsenios’un be- Bazilikası,
mozaik (detay),
olurdu.43 Ayasofya’da Başmelek Mikail’in tas- deninin gömülü olduğu yer (9); Haz- 6. yüzyıl.
viri (1); Mısırlı Azize Meryem ile ko- reti İbrahim’in üç meleği ağırladığı
Béatrice Caseau,
Perdeyle örtülü kapı eşiklerini geç- nuşan Meryem Ana’nın ikonası (2); masa (10); şehitlerin üzerinde öldüğü “Experiencing the
Sacred,” Experiencing
tikten sonra muhtemelen basitçe papazlara günah çıkartamayacak ka- demir masa (11) bulunmaktaydı.47 (Re- Byzantium, ed. C.
Nesbitt ve M. Jackson
yere dokunulur veya çöküp alnı dar ağır günah işlediklerine inanan- sim 4) (Surrey: Ashgate,
yere koymak suretiyle (proskyne- ların önünde günah çıkarttıkları “Gü- 2013), s. 68, Fig. 4.4.
Fotoğraf: B. Caseau.
sis) Tanrı’nın huzurunda hürmet ve nah çıkartan İsa” tasviri (3); İmpara- Kutsal obje ve tasvirlere el yüz sür-
tevazuyla eğilinirdi. Sıcak ve yumu- tor Kapısı’nın üzerindeki “Kurtarıcı mek dışında “Barış Öpücüğü” de ki-
şak perdeden sonra, Ayasofya’da İsa” tasviri (4); bronz plakalarla kap- lisede dokunma duyusuyla ilintili

Bizans kiliselerinin ve Ayasofya’nın tescili haline gelen güzel kokular, ışık, renkler
ve ilahilerle birlikte inananların Tanrı’nın görkemini hissetmesine aracı olan estetik
tecrübenin önemli bir parçasıydı. Kiliseye girenler ayin sırasında yoğun olarak,
bunun dışında kalan saatlerde de ayinin yapılmış olduğunu hatırlatacak ölçüde
her yere sinmiş hoş rayihaların izini sürebilirdi.

olduğu gibi birçok Bizans kilisesinin lı, inananların şifa bulmak için öpüp, merasimlerdendi. Diyakozun işare-
yeri mermerle kaplı olduğundan, göğüslerini ve omuzlarını sürttük- tiyle kilisedeki herkes birbirini se-
soğuk mermerle temas edilirdi. Ay- leri, altında şifacı Aziz Gregorios’un lamlar ve öperdi. Cemaat içinde bir
rıca sütunları, kapıları, ikonaları, bedeni gömülü olan sütun (bugün aile bağı oluşturma amaçlı bu me-
rölikleri ve ikona ve röliklerin üze- “Ağlayan Sütun” diye bilinen nemli rasimde herkes kendi sosyal grubu
rindeki kandilleri öpmek dindarların sütun) (5); her yıl 14  Eylül’de Pha- içinde selamlaşıp öpüşürdü; kilise
yaptığı başlıca hareketlerdi. Kons- ros Kilisesi’nden getirilerek46 üç gün mensupları piskoposu öper, kilise dı-
tantinopolis kiliseleri ve özellikle boyunca Ayasofya’da gösterilen, şından erkekler kendi aralarında ve
Ayasofya, İsa’nın, Meryem Ana’nın üzerinde İsa’nın çarmıha gerilme- kadınlar kendi aralarında öpüşürdü.
ve diğer azizlerin rölikleri ve ikona- sinden kalan objelerin sergilendiği Kaynaklardan anlaşıldığına göre, ki-
larıyla donatılmıştı. Bizans impara- Nuh’un Gemisi’nin parçalarından lise görevlisi olmayanlar arasındaki
torları, I.  Constantinus’tan itibaren yapılmış olduğuna inanılan masa (6); “Barış Öpücüğü” 11.  yüzyıldan sonra 49
şehre imparatorluğun her yerinden mermere yontulmuş çarmıha gerili uygulanmamaya başladı.48
Resim 4 imparatorun katıldığı dini ve sivil
Ayasofya’daki
rölik ve merasimleri anlatan Merasimler
tasvirlerin Kitabı (De Ceremoniis veya Peri
yerlerini
gösteren şema. tes basileiou takseos)50 ve her gün
okunacak duaları, hatırlanacak aziz
AYASOFYA DOSYASI

G.P. Majeska,
“St. Sophia in the ve olayları ve dini merasimleri an-
Fourteenth and
Fifteenth Centuries: latan Ayasofya Kilisesi’nin typikon’u
The Russian Travelers (vakfiyesi),51 Konstantinopolis’te yıl
on the Relics”,
Dumbarton Oaks
Papers 27 (1973),
boyunca böyle altmış sekiz dini me-
s. 74. rasim alayının detaylarını vermek-
tedir. Ayasofya Kilisesi typikon’una
göre, patrik bu dini alayların otuz
ikisine katılmaktaydı. Merasimler
Kitabı’na göre, bu dini tören alayla-
rının on yedisinde imparator da bu-
lunuyordu.52

11.  yüzyılda şehrin kuzeybatısındaki


Blakhernai Sarayı’na taşınılınca, es-
kiden önemli yortuları Ayasofya’da
kutlayan imparator, taç giyme töre-
ni, 15  Ağustos’taki Meryem Ana’nın
sonsuz uykuya daldığı günün anıl-
dığı yortu (koimesis), 13  Kasım’daki
Aziz İoannes Khrysostomos’un yortu
günü ve Paskalya’dan elli gün sonra
kutlanan Kutsal Ruh’un yeryüzüne
inmesi yortusu dışındaki yortula-

Ve sonunda üzeri mücevherlerle süslü ipekli merasim kıyafetlerini giyinmiş


imparator yaklaştı. Başında bir taç vardı. Biri siyah biri kırmızı ayakkabılar
giyiyordu. Başvezirlerinden biri onu takip ediyordu. İmparatorun elinde, içinde
toprak olan altın bir kutu vardı. O da yürüyordu.

Ayasofya’da özellikle galerilerdeki Ayasofya’da ayinler yalnızca kili- rı, muhtemelen sarayın içinde veya
sütunlar üzerinde bulunan, 10. ve senin içinde yapılmazdı; kilise aynı Blakhernai Kilisesi’nde kutlamaya
13. yüzyıllar arasında kazılmış olduğu zamanda her beş günde bir Ayasof- başladı.53
düşünülen graffitiler (Resim 5) bize ya Kilisesi din görevlileri tarafından
Theodime, günahkâr bir keşiş, İoan- gerçekleştirilen, şehir içinde yapılan Bizanslılar ±—gerek sıradan insanlar
nes, Damianos, kimliği meçhul bir dini merasim alaylarının çıkış nok- gerekse imparatorluğun ileri gelen-
günahkâr, Marusa, Nazaros, Papis, tası ve bazı imparatorluk merasim- leri— bilinçli veya bilinçsiz işledikleri
Photios Pharas, Sabaoth, Moundi- lerinin varış veya geçiş noktasıydı. günahlardan ve bunlardan dolayı
lan, Theodor Phorsi, Niketas, Leon Görevli dinadamları, kutsal mekânı ölümden sonra çekecekleri azaplar-
Betiotor gibi, tarihsel kaynaklardan şehrin başka bir yerinde bulunan bir dan dolayı müthiş endişe duyarlardı.
kim olduğu anlaşılmayan sıradan azizin anısını kutlamak, Konstanti- Depremlerden düşman saldırılarına,
insanların sütunlara yalnızca do- nopolis şehrini derinden sarsan bir şehrin kuşatılmasına ve yanardağla-
kunmakla kalmayıp, sütunları kazı- depremi veya bir kuşatmayı hatır- rın sebep olduğu kül yağmuruna ka-
yarak Tanrı’dan yardım dilediklerini lamak, şehrin kuruluşunu kutlamak dar birçok olayı günahlarının Tanrı
göstermektedir. Birçoğu Tanrı’dan gibi birçok sebeple kilisenin dışında, tarafından cezalandırılması olarak
basitçe yardım isterken, aralarından ayin gününün özelliğine göre şehrin algılarlardı. Kimileri Ayasofya’nın
biri ruhunun ateşle kavrulduğunu belirli yerlerinin dolaşıldığı dini me- sütunlarına ruhlarını yakan azap ate-
50 söyleyerek Tanrı’ya yakarmakta- rasim alayları düzenlerdi. 10. yüzyıl- şini kazırken, imparatorlar, aileleri
dır.49 da derlenen ve Konstantinopolis’te ve imparatorluğun ileri gelen varlıklı
TOPLUMSAL TAR‹H 254 ŞUBAT 2015
Ayasofya’nın 14. yüzyıl bu betimleme söz konusu merasimle-
rin insanlar üzerinde yarattığı etkiyi
başlarında tamiri yansıtmaktadır:
Müteveffa imparatoriçenin [Montferratlı nüfuz ederek, yıllar önce inşa edilmiş
İrene, ö. 1317] çok parası vardı, imparator yapıların metruk hale gelmesine
“İmparator saraydan kiliseye giden
[II. Andronikos Palaiologos] bunun bir göz yummalarına sebep olur ve yolların üzerine halılar serilmesi ve
kısmını çocuklarına verdi ve kalanını böylece bunları yapanların hatırası güzel kokulu yapraklar ve dallarla
Yüce Tanrı’nın Bilgeliği Kilisesi’nin unutularak yok olan binalarla birlikte süslenmesini emretti. Yolun hem sağ
tamiratına harcadı. Zira tecrübeli yapı uçup giderken, yeni yapılar onları
ustalarından öğrendiği üzere binanın hem de solundaki binaların üzerine
yaptıranların hatırasını hafızalara açıkça
kuzey ve doğuya bakan iki yüzü, yerleştirerek ayakta kalır.
işlemeli kumaşlar asıldı. İmparatorun
zamanın yıkıcı etkilerinden çökmüştü önünden kırmızılar giyinmiş on bin
ve müdahale edilmez ise yıkılma Nikephoros Gregoras, Byzantina orta yaşlı erkek yürüyordu. Bunların
tehlikesi arz ediyordu. Bu nedenle
imparator despoina’nın servetinden
historia, ed. L. Schopen, c. 1 (Bonn, saçları omuzlarına dökülmekteydi ve
1829), s. 273-274. Alıntının İngilizce elbiselerinin üzerine başka bir şey
yapı ustalarına binlerce altın sikke
çevirisi: Cyril Mango, “Byzantine Writers
verdi ... ve bugün görülen derin
on the Fabric of Hagia Sophia,” Hagia
giymemişlerdi. Bunların arkasında
temelleri olan piramitleri [payandaları] beyazlar giyinmiş on bin genç deli-
diktirdi... İmparator Andronikos, Sophia from the Age of Justinian to
yeni bina temelleri atmakla övünmek the Present, ed. Robert Mark, Ahmet kanlı vardı. Hepsi yürüyordu. Bun-
yerine, halihazırda var olan eski Ş. Çakmak (Cambridge: Cambridge ları yeşil kumaştan kıyafetler giymiş
binaların metruk duruma düşmesine UP, 1992), s. 54; Alice-Mary Talbot, on bin oğlan ve onları da gökmavisi
izin vermeden bunları tamir ettirmek “Building Activity in Constantinople
kıyafetler giymiş on bin uşak takip
ve güçlendirmenin ve böylece gerekli Under Andronikos II,” Byzantine
destekle zamanın yarattığı tehlikelerin Constantinople: Monuments, ediyordu. Ellerinde parlak baltalar
savuşturulmasının çok daha önemli Topography and Everyday Life, ed. vardı. Bunların ayak izlerini pamuklu
olduğuna inandığından, tüm çaba ve Nevra Necipoğlu (Leiden: Brill, 2001), s. ipek Horasan kumaşından kıyafetler
hevesini binaların restorasyonuna 330-331. Türkçe’ye çeviren: Buket Kitapçı giyen beş bin seçilmiş hadımağası ta-
yöneltti. Zira habis bir huy insanlara Bayrı
kip ediyordu. Onların ellerinde de al-
tın haçlar vardı. Arkadan üzerlerinde
çapraz göğüslükler, ellerinde mızrak
kişileri yaptırdıkları manastırlarda çıkan ve Altın Kapı’ya kadar devam ve altın kalkanları olan on bin Hazar
günahlarının affedilmesi için keşiş- eden bir dini merasim alayıyla ha- ve Türk gulam gelmekteydi. Daha
lerin kesintisiz dua okuması gerek- tırlanır ve Tanrı’ya onları kurtardığı sonra rengârenk kostümleri içinde
tiğini manastır vakfiyelerinde (typi- için teşekkür edilirdi.55 yüz ileri gelen (patrikioi) geldi. Elle-
ka) açıkça belirtirlerdi. Genellikle rinde, içlerinden yanmış ödağacı ko-
gün doğarken Ayasofya’dan çıkıp, Şehir içinde gösterişli kıyafetler, el- kuları süzülen, altın buhurdanlıklar
bugün Çemberlitaş olarak bilinen lerinde tütsüler ve ikonalarla ilahiler vardı. Bunları altın işlemeli kıyafet-
Constantinus Forumu’ndan geçerek söyleyerek ilerleyen Ayasofya Kilise- leri ile on iki ileri gelen izledi. Hepsi
günün anlam ve önemine göre farklı si görevlileri bu merasimlerle şehri, altın asalar taşıyordu. Onları takip
noktalara ilerleyen bu dini merasim şehrin farklı yerlerindeki kiliseleri ve eden yüz gulam, kenarları mor biyeli
alaylarına katılanlar şehrin ve şehir kutsal mekânları kutsayarak, mer- ve incili kıyafetlerle ilerledi. Ellerin-
sâkinlerinin günahlarının affedilmesi kezinde Ayasofya Kilisesi bulunan de imparatorun dua ederken giyece-
için Tanrı’ya yakarır, aman dilerler- bir ağ oluştururdu. 9.  yüzyılda im- ği kostümün bulunduğu altın sandığı
di. 7 Ekim, 26 Ekim, 26 Ocak, 17 Mart paratorun Büyük Saray’dan çıkarak taşıyorlardı. Son olarak tam impara-
gibi geçmişte farklı dönemlerde Ayasofya Kilisesi’ne geldiği büyük bir torun önünde, silentiarios diye anı-
Konstantinopolis’i sarsmış deprem- merasimin tanığı olan Suriyeli Harun lan bir adam yürüyordu. Görevi halkı
lerin anıldığı günlerde dini merasim İbn Yahya’nın İbn Rüste tarafından susturmaktı. Onun arkasından elinde
alayları düzenlenirdi. kaydedilen anlatımıyla bitirelim.56 altından bir kâse ve inci ve yakutlarla
Abartılı sayılar içermesine rağmen bezenmiş bir sürahi bulunan yaşlı bir
Konstantinopolis sakinlerinin doğal
afetleri günahlarıyla ilişkilendirdik-
lerini görmek açısından 26 Ocak’ta
yapılan alayda okunan dua fikir ve- Resim 5
“Tanrım,
rebilir: “Efendimiz, bizi adaletle ce- hizmetkârın
zalandırmak için ayağa kalktın; kor- Fotinos’a
yardım et”,
kuyla, önünde eğiliyoruz ve diyoruz Ayasofya galeri.
ki: Aziz Efendimiz, Kurtarıcımız, bize
Paul Magdalino,
merhamet et.”54 16 Ağustos’ta Arap- Ortaçağda İstanbul,
ların 717-718 yıllarında denizden ve çev. B. Cezar (İstanbul:
Koç Üniversitesi
karadan Konstantinopolis’i kuşatma- Yayınları, 2010), s. 195, 51
Resim 13. Fotoğraf:
sı yine Ayasofya’dan gün doğarken P. Magdalino.
Kutsal obje ve tasvirlere el yüz sürmek dışında “Barış Öpücüğü” de
kilisede dokunma duyusuyla ilintili merasimlerdendi. Cemaat içinde
bir aile bağı oluşturma amaçlı bu merasimde, herkes kendi sosyal
AYASOFYA DOSYASI

grubu içinde selamlaşıp öpüşürdü; kilise mensupları piskoposu öper,


kilise dışından erkekler kendi aralarında ve kadınlar kendi aralarında
öpüşürdü.

adam geldi. Ve sonunda üzeri mücev- İmparatorun elinde, içinde toprak toprak dolu kutuyu açıyor ve göz-
herlerle süslü ipekli merasim kıya- olan altın bir kutu vardı. O da yürü- yaşları içinde toprağı öpüyordu. Bu
fetlerini giyinmiş imparator yaklaştı. yordu. Her iki adımda bir, vezir im- şekilde kilisenin kapısına ulaştılar.”57
Başında bir taç vardı. Biri siyah biri paratora ‘Μνήσαστε τοῦ θανάτου’
kırmızı ayakkabılar giyiyordu. Başve- (Ölümü düşünün), diye sesleniyor, buket kitapçı bayrı
istanbul bilgi üniversitesi
zirlerinden biri onu takip ediyordu. imparator bu sesle duruyor, elindeki

İmparator II. Manuel Palaiologos’un


Patrik Antonios elinden taç giymesi
6900 [1392] yılında Şubat ayının on tanımlaması güç, olağandışı makamlı tamamlarken yerlerine döndüler ve
birinci günü, Müsrif Evlat yortusu ilahiler söylerken “imparator” kapısı tahtlarına oturdular.
pazarı, Manuel’e, karısı imparatoriçe ile denen büyük ana kapılardan geçerek
birlikte kutsal Patrik Antonios tarafından kilisenin içine girdi. İmparatorluk alayı Cherubikon ilahisi vakti geldiğinde iki
İmparatorluğun imparatoru olarak taç çok yavaş ilerliyordu, öyle ki ana kapıdan baş diyakoz daha önceki gibi imparatora
giydirildi ve taç giyme töreni görülmeye odaya üç saatte varıldı. İmparatorun iki gidip önünde eğildi. İmparator kalktı,
değerdi. O akşam Ayasofya’da tüm gece yanında yürüyen silahlı on iki kişi baştan küçük phelonion’u giydiği kutsal
ayin yapıldı. Ben gün doğarken gittim, ayağa örme zincir zırhlarla kaplanmıştı, mekâna girdi. Elinde bir mumla Aşai
böylece taç giyme töreninde oradaydım. önlerinde kırmızı asalı, elbiseli ve şapkalı Rabbani (Komünyon) ayini sunaklarının
Birçok insan vardı, erkekler kilisenin siyah saçlı iki sancaktar yürüyordu. nakillerine takaddüm etti. Bu anın
içinde, kadınlar galerilerdeydi. Tüm Sancaktarların önünde ellerinde gümüş güzelliğini kim ifade edebilir? Cherubikon
kadınlar, erkek cemaat yüzlerinin süsünü kaplamalı asalar olan protokol görevlileri ilahisi kutsal sunakların töreni boyunca
göremeyecek ancak kendileri her şeyi yürüyordu. İmparator odaya girdiğinde devam etti. Daha sonra altarda duran
izleyebilecek biçimde ipek perdelerin üstüne morları [uzun, geniş kolları olan imparator kutsal sunakların kutsal
arkasında maharetle konumlanmışlardı. elbise] ve kemeri yerleştirdi ve alnının mekâna getirilmesi esnasında etrafı
Tüm şarkıcılar harika kıyafetleri ile üstüne Sezar tacını yerleştirdi. Daha tütsüledi. Aşai Rabbani ayini başlayana
ayakta duruyorlardı. Sticharia’ya sonra odadan çıkarak imparatoriçeye kadar kutsal mekânda kaldı.
benzeyen uzun ve geniş elbiseleri vardı, tahta kadar eşlik etmek üzere yukarı
ancak kemerli ve kolları da uzun ve çıktı. İmparator ve imparatoriçe ikisi de
genişti. Bazı elbiseler sırma ile işlenmiş, tahtlara oturduktan sonra ayin başladı. Aşai Rabbani ayini vakti geldiğinde, iki
bazıları ise ipek kumaştan, omuzları baş diyakoz imparatoriçeye giderek onu
altın şeritliydi. Kafalarında ucu sivri selamladılar. İmparatoriçe tahtından
Tören başlayacağı sırada iki baş diyakoz
şeritli şapkalar vardı. Kalabalık şekilde indiğinde, orada duran insanlar odadaki
imparatora yaklaştılar ve bellerine kadar
bir araya toplanmışlardı ve şefleri kar tüm perdeleri yırttılar, bunlardan
önünde eğildiler. İmparator kalktı ve
gibi beyaz bir elbise giyen yakışıklı kendilerine olabildiğince büyük parçalar
önünde ve her iki yanında sancaktarlarla
bir adamdı. Galata’dan Franklar ve almaya çalıştılar. İmparatoriçe kutsal
kutsal mekâna doğru yürüdü. İmparator
Konstantinopolis’ten Ceneviz ve mekânın güney kapılarından kutsal
kutsal mekâna girdi ve sancaktarlar
Venedikliler gibi diğerleri oradaydı. kutsal mekânın kapılarının iki yanında mekânın bir kanadına girdi ve burada
Durma düzenleri görülmeye değerdi, zira durdular. İmparator beline kadar inen komünyon aldı. Ancak imparator
iki grup halinde ayaktaydılar, bazıları kısa mor phelonion giydi ve bu şekilde komünyonu papazlarla birlikte İsa’nın
mor, diğerleri kiraz rengi kadifeden elinde bir mum taşıyarak tören alayıyla altarında Patrik’ten aldı. İmparator
elbiseler giyiyordu. Bir grubun göğsünde yürüdü. Patrik tören yürüyüşünü kiliseyi terk ederken üstüne, üzerinde haç
incilerle işlenmiş armaları ve diğerlerinin tamamladığında imparatorla birlikte olan gümüş paralar (staurata) yağmur
farklı armaları vardı ve hepsi tören vaiz kürsüsüne yürüdü ve imparatorun misali atıldı ve insanlar elleriyle bunları
yürüyüşü ile geldiler. Sağdaki galerilerin ve imparatoriçenin taçları üstü kapalı yakalamaya çalıştılar.
altında bir oda ve iki sazhen [yakl. bir tepsiyle getirildi. İki baş diyakoz
2,84 m] genişliğinde kırmızı kumaş ile imparatoriçeye yaklaşıp önünde Smolenskli İgnatios, “Konstantinopolis’e
kaplanmış on iki basamak vardı ve eğildikten sonra imparatoriçe de vaiz Seyahat,” ed. ve İng. çev. George
üzerinde iki altın taht bulunmaktaydı. kürsüsüne gitti. Patrik tacı imparatorun P. Majeska, Russian Travelers to
başına yerleştirdi ve eline bir haç verdi. Constantinople in the Fourteenth
O gece [önceki gece] imparator İmparator daha sonra vaiz kürsüsünden and Fifteenth Centuries (Washington,
galerilerdeydi fakat günün ilk saatinde, indi, imparatoriçeye tacını giydirdi. Patrik D.C.: Dumbarton Oaks, 1984), s. 104-112.
galerilerden aşağıya indi ve şarkıcılar töreni ve bunu müteakip gereklilikleri Türkçe’ye çeviren: Buket Kitapçı Bayrı
52
TOPLUMSAL TAR‹H 254 ŞUBAT 2015
dipnotlar 17 Le Silentiaire, age, s. 120-121: 905-920; Chuvin, 141-191.
1 Gilbert Dagron, Constantinople imaginaire. agm, s. 98. 41 Constantin VII Porphrogénète, Le Livre des
Études sur le recueil des Patria (Paris: Presses 18 Béatrice Caseau, “The Senses in Religion: Liturgy, ceremonies, haz. ve çev. Albert Vogt, c. 1 (Paris:
Universitaires de France, 1984), s. 13. Makaledeki Devotion, and Deprivation”, A Cultural History Les Belles Lettres, 1935), s. 64.
tüm Türkçe çeviriler Buket Kitapçı Bayrı’ya aittir. of the Senses in the Middle Ages 500-1450, 42 Béatrice Caseau, “Experiencing the Sacred”,
2 Richard Krautheimer, Early Christian and ed. Richard Newhauser (Arizona: Arizona State Experiencing Byzantium, s. 64-77.
Byzantine Architecture (New Haven: Yale University Press, 2014), s. 101-103. 43 7. yüzyılda yazılmış Paskalya Kroniği’ne göre
University Press, 1986), s. 206. 19 Alexander Lingas, “From Earth to Heaven: The İmparator Constantius Ayasofya’ya altın işlemeli
3 Procopius, On Buildings, çev. H.B. Dewing, c. Changing Musical Soundscape of Byzantine perdeler bağışlamıştı. Caseau, “Experiencing the
7, I.i.57-65, (Cambridge, MA: Harvard University Liturgy”, Experiencing Byzantium, s. 311-358. Sacred”, s. 67; Chronicon Paschale 284–628 AD,
Press, 1954), s. 26-27. 20 11. yüzyılda âyinlerin haftada yedi güne çev. Michael Whitby ve Mary Whitby (Liverpool:
4 The Russian Primary Chronicle, çev. ve ed. çıkmasıyla ilgili bkz. Johannes Skylitzes, Synopsis Liverpool University Press, 1989).
Samuel Hazzard Cross ve Olgerd P. Sherbowitz- Historiarum, ed. Ioannes Thurn (Berlin: Gruyter, 44 Robert Ousterhout, “Sacred Geographies and
Wetzor (Cambridge, MA: Medieval Academy of 1973), s. 477; Nicolas Oikonomides, “The Mosaic Holy Cities: Constantinople as Jerusalem”,
America, 1953), s. 111. Panel of Constantine IX and Zoe in St. Sophia”, Hierotopy: The Creation of Sacred Space
5 Dagron, Constantinople Imaginaire, s. 197, Revue des études byzantines 36 (1978), s. in Byzantium and Medieval Russia, ed.
200-202; Patria’nın İngilizce çevirisi için bkz. 224; Bizans kiliselerindeki dua saatleri için bkz. Aleksej M. Lidov (Moskova: Indrik, 2006), s. 101;
Accounts of Medieval Constantinople: The Marie-France Auzepy, “Konstantinopolis’in Robert Ousterhout, “Constantinople and the
Patria, çev. Albrecht Berger (Cambridge, MA: Siyasal ve Dinsel Yaşamında Ayasofya’nın Yeri”, Construction of a Medieval Urban Identity”, The
Harvard University Press, 2013). Bizans. Yapılar, Meydanlar, Yaşamlar, s. 103; Byzantine World, ed. Paul Stephenson (Londra:
6 Bu eserlere birkaç örnek: Heinz Kähler ve Cyril Taft, “Hours, Liturgical”, ODB, c. 2, s. 952-953; Routledge, 2010), s. 334-351.
Mango, Hagia Sophia, çev. E. Childs (Londra: E. Ayasofya’daki âyin ve dua zamanları için Juan 45 George P. Majeska, Russian Travelers to
Zwemmer, 1967); Hans Buchwald, “Saint Sophia, Mateos, Le Typicon de la Grande Eglise, c. 1 Constantinople in the Fourteenth and
Turning Point in the Development of Byzantine (Roma: Pont. Institutum Orientalium Studiorum, Fifteenth Centuries (Washington, DC:
Architecture?”, Die Hagia Sophia in Istanbul. 1962), s. XXII-XXIV; Oliver Strunk, “The Byzantine Dumbarton Oaks, 1984), s. 199.
Akten des Berner Kolloquiums vom 21. Oktober Office in Saint Sophia”, Dumbarton Oaks Papers 46 Paul Magdalino, “L’église du Phare et les reliques
1994, ed. V. Hoffmann (Bern: Peter Lang, 9-10 (1956), s. 175-202. de la Passion à Constantinople (VIIe/VIIIe-XIIIe
1998), s. 29-58; Rowland J. Mainstone, Hagia 21 Lingas, “From Earth to Heaven”, s. 354. s.)”, Byzance et les reliques du Christ, ed.
Sophia: Architecture, Structure and Liturgy of 22 Agm, s. 319. Jannic Durand ve Bernard Flusin (Paris: Presses
Justinian’s Great Church (Londra: Thames and 23 Ayasofya’nın akustiği üzerine bkz. Pentcheva, Universitaires de France, 2004), s. 15- 30.
Hudson, 1988); Robert Mark ve Ahmet Ş. Çakmak “Hagia Sophia and Multi Sensory Aesthetics”, s. 47 George P. Majeska, “St. Sophia in the Fourteenth
(ed.), Hagia Sophia from the Age of Justinian 101-104. and Fifteenth Centuries: The Russian Travelers
to the Present (Cambridge: Cambridge University 24 Mateos, Le Typicon de la Grande Eglise, c. 1, s. on the Relics”, Dumbarton Oaks Papers 27
Press, 1992); Cyril Mango, Materials for the 19. (1973), s. 69-87.
Study of the Mosaics of St. Sophia at Istanbul 25 Age, s. 287. 48 Caseau, “Experiencing the Sacred”, s. 76-77.
(Washington, DC: Dumbarton Oaks, 1962); Robin 26 Kitabı Mukaddes. Eski ve Yeni Ahit (İstanbul: 49 Alexandra A. Evdokimova, “New Greek Graffiti of
Cormack, “Interpreting the Mosaics of S. Sophia Kitabı Mukaddes Şirketi, 1988), s. 86. St. Sophia in Constantinople of Robert Van Nice
at Istanbul”, Art History 4 (1981), s. 131-149. 27 Age, s. 426-427, 430, 85. (DOP, Washington)”, Indo-European Linguistics
7 Bissera V. Pentcheva, “Hagia Sophia and Multi 28 Dagron, age, s. 298. and Classical Philology-XVII. Proceedings of
Sensory Aesthetics”, Gesta 50/2 (2011), s. 101-104 29 Bkz. dipnot 4. the 17th Conference in Memory of Professor
(Bu referans için İvana Jevtic’e teşekkür ederim); 30 Béatrice Caseau, “Incense and Fragrances: From Joseph M. Tronsky, June 24-26 2013 (Hayka,
Nicoletta Isar, “Choros of Light: Vision of the House to Church. A Study of the Introduction 2013); Alexandra A. Evdokimova, “New Greek
Sacred in Paulus the Silentiary’s Poem ‘Descriptio of Incense in the Early Byzantine Christian Graffiti in St. Sophia of Constantinople in the
S. Sophiae’”, Byzantinische Forschungen 28 Churches”, Material Culture and Well- Archive of Robert Van Nice”, Proceedings of the
(2004), s. 215-242; Liz James, Light and Color Being in Byzantium (400-1453), ed. Michael 18th Conference in Memory of Professor Joseph
in Byzantine Art (New York: Clarendon Press, Grünbart, Ewald Kislinger, Anna Muthesius, M. Tronsky June 23-25, 2014 (Наука, 2014), s.
1996); aşağıda görüleceği gibi, bu yazıda geniş Dionysios Stathakopoulos (Viyana: Verlag der 228-237.
olarak yararlanılan, Béatrice Caseau’nun Bizans Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 50 Constantini Porphyrogeniti imperatoris de
ve Batı kiliselerindeki ayin ve duyular üzerine 2007), s. 75-76. cerimoniis aulae byzantinae libri duo, ed. I.
yazdığı birçok makalesi bulunmaktadır. 31 Agm, s. 82-85. Reiske, 2 c. (Bonn: Weber, 1829-30); Fransızca
8 Andrew Louth, “Experiencing Liturgy in 32 Louis Duchesne, Le Liber Pontificalis, texte, çevirisi için Constantin VII Porphrogénète,
Byzantium”, Experiencing Byzantium. Papers introduction et commentaire, c. 1 (Paris: Le Livre des ceremonies, çev. Albert Vogt,
from the 44th Spring Symposium of Byzantine Boccard, 1983), s. 173; The Book of Pontiffs 2 c. (Paris: Les Belles Lettres, 1935); Bonn
Studies, Newcastle and Durham, April 2011, ed. (Liber Pontificalis): The Ancient Biographies edisyonundaki Yunanca metin ve İngilizce
Claire Nesbitt, Mark Jackson (Surrey: Ashgate, of the First Ninety Roman Bishops to AD çevirisi için Constantine Porphyrogennetos,
2013), s. 79-88. 715, çev. Raymond Davis (Liverpool: Liverpool The Book of Ceremonies, çev. Ann Moffatt
9 Procopius, Buildings, I.i.28-35, s. 16-17. University Press, 1989), s. 17-20. Bu eser ve Maxime Tall, 2 c. (Canberra: Australian
10 Robert F. Taft, “Orthros”, Oxford Dictionary of anlattığı 4. yüzyıldan ziyade yazıldığı 6. yüzyılın Association for Byzantine Studies, 2012).
Byzantium (ODB), c. 3, s. 1539. gerçeklerini yansıtmaktadır. Bu yorum için bkz. 51 Mateos, Le Typicon de la Grande Eglise, 2 c.
11 Taft, “Vespers”, age, s. 2161-2162. Caseau, “Incense and Fragrances”, s. 88-91. 52 Aynı yüzyıllarda yazılmış Merasimler Kitabı ve
12 Mainstone, Hagia Sophia, s. 126. 33 Kitab-ı Mukaddes, s. 667. Ayasofya Typikon’unda imparatorun katıldığı
13 Eserin İngilizce çevirisi için bkz. Paul the 34 Age, s. 107. dini merasim sayısı arasında önemli farklılıklar
Silentiary, “Ekphrasis of Hagia Sophia”, 35 Gregory of Nyssa, Commentary on the Song bulunmaktadır. Bu farklar imparatorun büyük
Johannes von Gaza und Paulus Silentiarius of Songs, çev. Casimir McCambley (Brookline, yortularda Ayasofya içinde ve dışındaki dini
kunstbeschreibungen justinianischer Zeit, MA: Hellenic College Press, 1987), s. 83; Caseau, merasimlere ve alaylara katılmasının arzu
ed. Paul Friedlander (Leipzig: Teubner, 1912), “Incense and Fragnance”, s. 87-88. edildiğinin ancak bunun bir mecburiyet
s. 227-265; Fransızca çevirisi için bkz. Paul le 36 Mateos, Le Typicon de la Grande Eglise, c. 2, s. olmadığının bir işareti olabilir. Bu yorum ve
Silentiaire, Description de Saint-Sophie de 39. imparatorluk ve kilise merasim alayları için bkz.
Constantinople, çev. Marie-Christine Fayant, 37 Taft, “Catechumenate”, ODB, c. 1, s. 390-391. Albrecht Berger, “Imperial and ecclesiastical
Pierre Chuvin (Paris: Die, 1997); Türkçe çevirisi 38 André-Jean Festugière, Sainte Thècle, saints processions in Constantinople”, Byzantine
için bkz. Mabeyinci Pavlos, Ayasofya’nın Betimi, Côme et Damien, saints Cyr et Jean (extraits), Constantinople: Monuments, Topography and
çev. Samih Fırat (İstanbul: İstanbul Araştırmaları saint Georges (Paris: Picard, 1971), s. 83-213; Everyday Life, ed. Nevra Necipoğlu (Leiden: Brill,
Enstitüsü, 2011). Ekphrasis’in tarihsel arka planı Cyril Mango, “On the Cult of Saints Kosmas and 2001), s. 73-85.
için bkz. Ruth Macrides ve Paul Magdalino, “The Damian at Constantinople”, Θυμίαμα στη μνήμη 53 Pseudo-Kodinos and the Constantinopolitan
Architecture of Ekphrasis: Construction and της Λασκαρίνας Μπούρα (Atina, 1994), s. 189- Court: Offices and Ceremonies, çev. ve ed. Ruth
Context of Paul the Silentiary’s Poem on Hagia 192. Macrides, J.A. Munitz ve Dimiter Angelov (Surrey:
Sophia”, Byzantine and Modern Greek Studies 39 Virgil S. Crisafulli ve John W. Nesbitt, The Ashgate, 2013), s. 187.
12 (1988), s. 47-82. Miracles of Saint Artemios: A Collection of 54 Mateos, Le Typicon de la Grande Eglise,
14 Paul le Silentiaire, Description de Saint-Sophie Miracle Stories by an Anonymous Author of c. 1, s. 213.
de Constantinople, s. 116-117: 850-855; Pierre Seventh-Century Byzantium (Leiden: Brill, 1997); 55 Age, s. 373.
Chuvin, “Ayasofya Yeniyken… Açılışı Yapıldığında Cyril Mango, “On the History of the Templon and 56 Harun İbn Yahya’nın Konstantinopolis’te hangi
Bazilikanın Renkli Süslemeleri (24 Aralık 562)”, the Martyrion of St. Artemios at Constantinople”, tarihlerde bulunmuş olabileceğine dair bkz. Jean-
Bizans. Yapılar, Meydanlar, Yaşamlar, ed. Zograf 10 (1979), s. 40-43. Charles Ducène, “Une deuxième version de la
Annie Pralong, çev. Buket Kitapçı Bayrı (İstanbul: 40 Béatrice Caseau, “Parfum et guérison dans le relation d’Harun ibn Yahya sur Constantinople”,
Kitap Yayınevi, 2011), s. 91. christianisme ancien: des huiles parfumées des Der Islam 82 (2005), s. 241-255.
15 Le Silentiaire, age, s. 104-105: 670-673; Chuvin, médecins au myron des saints byzantins”, Les 57 Ibn Rusteh, Les atours précieux, çev. Gaston
agm, s. 92. Pères de l’Eglise face à la science médicale Wiet (Kahire: Imprimerie de l’Institut Français
16 Le Silentiaire, age, s. 76-77: 286-299; Chuvin, de leur temps, ed. Véronique Boudon-Millot, d’Archéologie Orientale du Caire, 1955), 53
agm, s. 95. Bernard Pouderon (Paris: Beauchesne, 2005), s. s.134-146.

You might also like