You are on page 1of 18

YÖNTEMBİLİM I

Prof. Dr. Uşun Tükel


•Sanat Tarihi nedir?

•Ne zaman başlamıştır?

•İlk Sanat Tarihçisi kimdir?


(Vasari, Winckelmann ya da bir başkası?)
Tanım:
Bir sanat yapıtını, bir sanatçıyı, bir dönemi, bir düşünceyi, bir
biçemi belli yöntemler ışığında inceleyip yorumlayan bilimsel
disiplin.

Yaklaşım:
Tanımlama (Description)
Çözümleme (Analysis)
Yorumlama (Interpretation)
Değerlendirme (Judgment)

Bütün bu aşamalarda tarihsel ya da yazınsal verilerin


nesnelliği nedeniyle aslında benzer yolu izleyen, ancak bir
ölçüde öznel (subjektif) değerlendirmelere dayanan sanat
eleştirisinden (art criticism) ayrılır.
• Tanımlama: Sanat yapıtının ne zaman, nerede, neden
üretildiğini araştırmak (günümüzde “katalog sanat
tarihçiliği” olarak bir ölçüde küçümsenmektedir)

• Çözümleme: Yapıtın biçeminin (üslup), özgün


niteliklerinin araştırılması, yapısının anlaşılması

• Yorumlama: Bir önceki aşamanın verileriyle konu


alınan sanatçı ya da yapıtın etki alanlarının ortaya
konması (bir ölçüde anlamlandırma)

• Değerlendirme: Konu alınan sanatçı, yapıt ya da geniş


anlamda biçemin sanat tarihindeki yerinin saptanması
Görsel sanatlar ilkçağ dünyasının “yedi özgür
sanatları” (liberal arts) içinde yer almıyordu.
Arkasında bir kuram barındırmayan teknik bir alan
olarak görülmekteydi.

Trivium: Gramer, Retorik, Mantık


Quadrivium: Aritmetik, Geometri, Müzik, Gökbilim
Müzik, dans, komedi,
şiirin türleri gibi
alanlara “hizmet eden”
esin perileri (muses)
dünyasında bile resme
yer yoktu.
Yine de bu işin eğitimi, en azından sanat konusunda düşünce
üretimi nasıl başlamıştı? İlk “Akademi”yi Atina’da, adını
bulunduğu semtten (Hekademia/Akademos) alan okuluyla
Platon kurmuştu. Atina Akademisi bir sanat okulu değildi
elbette, ancak yaratımın doğası üstüne düşünen felsefecilere ev
sahipliği yapmıştı.
Klasik dünyanın
ideallerinden
“dışlanmaya kadar
varan önemsizliği”
(Platon, mimesis) ile
görsel sanatların
durumu, sanat
tarihinin başlangıcını
da erteleyecekti bir
bakıma.
İki temel kavram:

Platon ve Mimesis:
Platon’a göre sanat bir
taklittir; asıl olan idealar
dünyasının bir yansımasını
gören insanoğlu, ancak bu
yansımaların da bir
taklidini üretir; dolayısıyla
sanat yararsızdır (Devlet).

Aristoteles ve Catharsis:
Evet sanat bir taklittir
ancak ruhu kötü
duygulardan arındırmak
gibi yararlı bir işlevi vardır
(Poetika).
Her şeye rağmen, ilkçağ sanat üstüne yazmış, bir
anlamda “eli kalem tutan sanatçılar” geleneğini
başlatan bir sanatçıya sahipti.
Sikyonlu Xenokrates (İ.Ö.3.yy)

Heykelci ve sanatına ilişkin metinler kaleme alan ilk kişi. Yaşlı


Plinius’un Historia Naturalis’indeki heykel ve resim tarihine
ilişkin metinlerini de etkilediği düşünülen Xenokrates, yapıtıyla
Sikyon’u antik çağın önemli bir merkezi haline getirmiştir.
Bernhard Schweitzer tarafından “sanat
tarihinin babası” olarak adlandırılan
Xenocrates olasılıkla İ.Ö.3.yüzyıldan kalma üç
heykelin kaidesini imzalamış olan heykelciydi.
Xenokrates’in sanatı hakkında bir cilt ve
metalden heykel yapımı konusunda bir risale
yazmış olduğuna inanılır. Demokritus
geleneğini kullanıp sanatsal sorunların çözümü
sürecinde yapıtları düzene koymuş ve tekil
örnekleri kategorize etmiştir. Kategorileri
arasında Simetri, Ritim, Zanaatkarlık ve Estetik
yer almaktaydı. Romalıların onu yeniden
bulguladıkları ve estetik beğeni konusunda
referans aldıklarını biliyoruz. Günümüze
metinlerinden örnekler gelmemiş olsa da onun
yapıtını Plinius yoluyla değerlendirmekteyiz.

Bir Ortaçağ yazmasında (Nürnberg Kroniği)


Xenokrates
Bu bağlamda
Plinius’un (Gaius
Plinius Secundus, 23-
79) metnini içeriği
açısından “sanatın
tarihine” ilişkin ilk
örnek sayabiliriz
(Doğal Tarih,
astronomiden
coğrafyaya,
antropolojiden
botanik ve
farmakolojiye ulaşan
37 kitaptan oluşur).
Özellikle 33-37. kitaplar, altın ve
gümüş malzemeyle gündelik
yaşam ve sanatta madenlerin
uygulanışı, bronz heykeller,
resim, modellemenin mantığı,
mermer heykelciliği, değerli taşlar
ve kullanımına ayrılmıştır.
Bu bağlamda Doğal Tarih bir tür
“sanat tarihi deposu” sunar
bize…

Bunu yaparken de Atina


Akropolü’ndeki anıtlar üstüne
yazan Heliodorus’tan ünlü sanat
yapıtları üstüne beş ciltlik bir
kitabı olan Napolili Pasiteles’e,
Apollodorus’tan Romalı yazar
Varro’ya uzanan kaynaklar
toplamını kullanmıştır.
Roma döneminin alanımıza katkı sağlayan bir
başka ismi, De Architectura’nın yazarı, Marcus
Vitrivius Pollio’dur (i.Ö. 80/70-15).
Vitrivius yer yer ilk
mimar olarak
tanımlanmıştır. Oysa
onun daha büyük
katkısı, alanının
(mimarlık) değerlerini
kayda geçmesi, bir
anlamda mimarlık
tarihçiliği yapmasıdır.
Bu da sanat tarihçilerini
ve sanat tarihçiliğini
ilgilendiren bir şey olsa
gerek…
De Architectura’daki “Vitrivius İnsanı”nın kitabın
1521’deki C. Cesaniano resimli baskısındaki örneği ve
Leonardo da Vinci’nin tasarımı.
Cennino d'Andrea Cennini (y.1360–y. 1427)
ve
Il Libro dell’Arte

Giotto geleneğinden gelen A. Gaddi’nin


öğrencisi olan ressamın kitabı, bizi Ortaçağdan
Rönesans’a bağlamaktadır.

Genç sanatçıya “yemeden içmeye, ellerini


korumaktan kadınlarla ilişkiye kadar her şeyde
ölçülü olmalı, sanki dinbilim ve felsefe
öğrencisiymişcesine düzenli yaşamalısın”
türünden öğütler veren Il Libro dell’Arte, bir
yandan Ortaçağ loncalarının işleyişini gözler
önüne sererken bir yandan da resmin
malzemeleri ve nasıl kullanılması gerektiği
konusunda teknik bilgiler içerir.

You might also like