You are on page 1of 57

ADI: RENKSİZ KİŞİLİĞİM

 ÖNSÖZ

 BENDEN GİDENLER

 BİRAZ ESİNTİ

 ÖZLER SÖZLER

 ONDAN KALANLAR
ÖNSÖZ

Herşey hayallerimi gerçekleştirmeyi başaracağıma olan inacımla başladı. Hayalleri olan ve bu hayaller
uğruna herşeyi feda edebilecek bir cesurdum. Hayaller her zaman yol gösterir insana. O nedenle:

Hayal edin...

İnanın..!

Şimdi diyorsunuz ki ne kadar hayalperest.

Gerçekleşmesi mümkün hayallerim vardı benim. O yüzden hiç bir zaman imkansız olmadı.

Mesela hayal etmeseydim şuan bu kitabı okuyor olmazdınız ya da ben hala İstanbul'da yaşıyor olmazdım.

Her satırlarımda ilmek ilmek emeği olan ismini vermek istemediğim bir Ozan'a, sözleriyle yazılarıma renk
katan Esin'e, duygularımı kağıda dökmeme yardımcı olan ve içimdeki hisleri ortaya çıkarttıran O ÇOK ÖZEL
insana , yanlışlarımı düzelten ve beni bu konuda çok büyük rahatlatan Seda Nur'a, varlığına şükrettiğim ve
her zaman grur duyduğum ANNEM YASEMİN ACAR VE AİLEM e, daha nice olan, adlarını ve desteklerini
saymakla bitiremeyeceğim akraba, dost, arkadaş ,satırlarımda emeği olan güzel insanlar da dahil olmak
üzere herkese teşekkürlerimi bir borç bilir, şükranlarımı sunarım.

Yazdığım her satırda anlam,yaşanmışlık ve gerçekler olduğunu da ayrıca hatırlatmak istiyorum sizlere ve
sizi beni anlatan bu kitapla baş başa bırakıyorum.

Esen kalın !
BENDEN GİDENLER

1.

SABIRLI GÜNLERE

Sabrımın tükendiği günlerdeyim. Sevmek değil de, insanı sevilmemek çok yoruyormuş hakikaten.
Ben sevdikçe sevmemeye and içen insanlar tanıyorum her geçen günde. Bilemiyorsun ki ilk
başlarda, sever diyorsun. Ama çok geçmiyor sevilmediğini anlaman için. Benim gözümden
bakabilselerdi kendilerine benden çok severlerdi beni, eminim! Onlara insan olarak verilen
değeri de görmezden gelemezlerdi sanırım. Ne zaman birisine şans versem, beni yalnız bırakarak
gitti. Gitmeyeceğine inandırarak gelmişti oysaki. İstemiyorum artık kimseleri..
Kandırmak yerine reddediyorum şimdilerde.

Kalbim soğumadan bul beni...

2.

TAMAMLANAMADIĞIM;

Aşkı unutalı çok oldu.

Yaşadıklarım Aşk mıydı onu da bilmiyorum.

Ama her defasında farklı bir duygu yaşadığımı söyleyebilirim.

Ve çokça kırgınlık...

Başlangıç farklı ama hikayenin sonu hep aynı.

Ben galiba hikayenin sonunu seviyorum.

Bir zaman sonra insanın bünyesi acıya alışıyormuş.

Bende acıya bağımlı oldum.


Hikayenin sonunu bile bile giriyorum o yola.

Bu benim acıyı sevdiğimi göstermez ki.

Ben bunu Kader'e yoruyorum.

Bazı insanların kaderi eksik yazılırmış.

Gerisini biz tamamlayalım diye.

Kendi kaderimizi kendimiz yazalım diye...

Tamamlanamayan kaderim.

Beklemekte Kadere dahil..!

3.

YALNIZSIN

Yalnızlık öyle birşey ki,


Yalnızlık sessiz bir çığlık.
Avazın çıktığı kadar bağırıp,
Hiçkimsenin seni duymaması gibi.
Ne kadar da saçma!
Oysa duysa biri çığlığını,
O an bitecek yalnızlık.
O an yalnız değil, iki kişi olacaksın.
İstiyorsun ki biri çıkıp gelsin.
Bu zamana kadar beklediğin 'benim' desin.
Kalbiniz ne kadar küçükse, yalnızlık o kadar büyük.
Yalnızlık zahmetli iş.

4.

CANIM YANDI

Yanıyor canım,
Hiç yanmamışçasına, alışmamışçasına. Her seferinde ilkmiş gibi can yakmayı nasıl başarıyor bu
insanlar? Ya da kalp alıştığı bir acıya nasıl oluyorda ilk acısıymış gibi kırılabiliyor, her defasında.
Yapma diyorum kalbime, yapma!

Dur!

Bu senin ilk acın değil. Sen ne acılara göğüs gerdin. Ne acıların üstüntesinden gelip ardında
bıraktın. Sen çok güçlüsün. Sen daha fazla artık ne görebilirsin?

Görmediğin acı kaldı mı?

Hayat sana ilk acılarını gösterdi, erkenden. Acıya karşı dayanıklı olmanı sağladı. Ama sen ne
yapıyorsun? Hiç canın yanmamış gibi davranıyorsun.

Bırak yansın!
Yansın ki, tuz bassınlar...
Daha çok yansın!

5.

SEN GİTTİN YA.

Sanma ki gittin, gidemedin. Asıl gidendir kalan, asıl gidendir daha fazla canı yanan.
Sen şimdi gittin ya, daha çok özleyeceksin beni.
Hatta belki de gitmenin pişmanlığını yaşayacaksın şimdi.
Sen gittin ya, önce arkadaşını arayacaksın, yalnız olmadığını sanarcasına.
Sinirleneceksin,kızacaksın.
Hatta hızlı bir şekilde arabanı süreceksin, her zaman yaptığın gibi.
Sonra saat gece yarısına gelince anlayacaksın yavaş yavaş yokluğumu.
Kanın çekilecek sanki,
Buz kesecek her hücren.
Pişmanlığın oturacak masana. Birlikte kadeh kaldıracaksınız yokluğuma. Gözlerin dolsa da
akmayacak o yaş gözlerinden, bilirim.
Grurun daha ağır basacak.

Ve belki de sen gururunu seçtiğin için bir aşk hiç başlayamayacak. Doğmadan gömeceksin onu
kara toprağa.
Farklı olsaydın O'nlardan kalırdın. Zaten hepsi gitmedi mi? Kalana koymaz da gidene ağır gelir.
Gitmenin hakkını vermesi gerekecek çünkü.
Yani hiç gelmeyecek!
Ve yine bu yüzden o iki kalp bir ömür hiç yan yana gelemeyecek.
Bir geleceği, bir inat yıkacak.

Kim bilir... Hayat bizi bir gün yine buluşturur belki.


Ama tek,
Ama ikinizle...
Fakat hep eksik!

Umut'a ithafen.

6.

YANMADIN MI?

Sen insanın gönlüne sızan ışıksın.


Huzur dolu fakat ürpertici.
Merak uyandırıcı ama korkutucu.
Işığa gitsem yanacağım,kalsam kahrolacak.
Git diyorum kendime, git be!
Ne olacak?
Yanmak mı korkutan seni?
Ömrün boyunca yanmadın mı?
Bir kere daha yan.
Söylesene gönlüm, sızlamadın mı?
Bir kere daha sızla.
Ama,
Sen beni sev, adamım.

Sevginle baki kal..!

7.
SEVERDİM

Seni ben öyle güzel severdim ki adam


Beni tanımadığın günlerine lanet ettiricesine.
Sevdam öyle büyük ki içimde,
Seni de yakar, beni de, kül edercesine...
Fark edebilseydin onca insan içinden beni, farklı baksaydın benim gibi,
Gelişi güzel sevseydik birbirimizi.
Şuan mutluluk akardı satırlarımdan, biz düşerdi kalemimden ,ayrılığa inat.
Severdim,
Senin beni sevmeni isterdim. Sevilmek çok güzel der dostlar,
Tatdır bana o duyguyu.
Sen ol sadece .
İmrensinler ,sadık olmak ne demek örnek olalım onlara.
Beni bil,
Seni bileyim.
O işaret parmağa en çok biz yakışalım.
Senin parmak uçlarını ben bileyim. Ellerin ellerime deyince o sıcaklık sadece utancımız olsun.
Unutulan duygular hatıra gelsin.
Sen de bana gel...

Sever'di'm di'li geçmiş zamandan çıksın artık.


An olsun.
'seviyorum' olsun.

8.

KAHVERENGİ;

Artık uzun uzun yazasım gelmiyor içimden. Kapadım içimi sadece izliyorum dışarıdan biri olarak
seni. İki yabancı gibiyiz belki de bilmiyorum. Duygularımdan bahsetmek de istemiyorum. Nitekim
bildiğin hatta hissettiklerini duyuyorum hala sana karşı.
Kırgınım evet...
Bilmek istediğim tek şey senin hislerin.
Benden uzak kalmana sebep olan ne?
Neden ulaşamıyorum sana.
Sır gibi.
Yazdıklarıma bu zamana kadar cevap vermemeni, cevap olarak almak bile istemiyorum.
Belirsizlik çok yorucu.
Ne hissediyorsun?
B-İ-L-M-İ-Y-O-R-U-M
Stabil hayata dönmem gerek.

Günün aydın olması dileğiyle..

9.

NİŞANIM;

Beni koymanı istemediğim yerin ellerin yeri.


Sana uzak olanlar, senden bi haber, onlardan bahsediyorum. Düştüğümün farkındayım ancak
kalkmasını da bilirim . Sen benim düştüğüm değil yerden kalkarken elinden tutacağımsın. Ben hiç
bir savaşı kaybetmedim. Girme gereği duymadığım savaşı kaybettim zannettiler. Sen benim
savaşımsın, hayatla aramdaki ve ben bu savaşın tam ortasındayım. Girmekte asla tereddüt
etmediğim bir savaş.
Kozu güçlü hayatın, eli dolu. Blöfünü bile beni sensiz bırakmakla yapıyor. Bu denli ciddi ve güçlü
bir düşmanım var karşımda.
Adı; zaman.
Savaşta gücün önemi yoktur. Bütün güç akıldadır. Benim zaafım, seni kimseyle paylaşamayacağım
gerçeği. Sanırım zamanla aramdaki savaşta zaafımı belli etmem en büyük hatamdı. Seni
zamandan koparıp alamıyorum, acele ediyorum hamle yapmak için, biliyorum. Ama bu tamamen
senden ve gözlerinden kaynaklı. Sen ayrı, gözlerin ayrı bir dünya benim için. Kıskançlığımı söküp
atamam içimden, bu benim benliğimin en önemli duygusu. Anlıyorsun değil mi?
Seni gözünün üstündeki kirpikten kıskanıyor oluşum sana abartılı geliyor biliyorum. Ne yapayım
be kahve kokulum bende böyle sevdim seni. Hayatımın en büyük hatasını o güzel,deli
gözlerinden uzak kalarak yapıyorum. Bu benim tercihim değil, sana ulaşamıyorum. Her
yönümü,her yolumu kapatıyorsun. Sana sevgimden bahsetmek için yazmıyorum şuan.
Ya da bir özür değil bu...
Hissettiğin neyse onu yap.
Her zaman savunduğum hayat felsefem gibi ne hissediyorsa insan onu yapmalı.
Bu bir hata da olsa.
Ben hataysam bana düşme, eğer üzüleceksen, kırılacaksan uzak dur.
Çünkü ben seni üzüp kırmayı kaldıramam.
Artık hiçbir şey de gözüm yok. Ayakta durmamı sağlayan hayallerim var. Elbet içi seninle dolıp
taşan hayaller...
Senden istediğim şu;
Hayaller dünyasında yaşama artık, ben olmayacağım de.
Ama artık bana dön.
Yukarıdaki cümleyi kurduğumda senden vazgeçip gideceğimi düşünme sakın!
Giderim evet ama vazgeçmem senden. Her gidiş bir vazgeçiş değildir. Benim dünyamda böyle. Bir
de diğer yolu var ki beni bu dünyaya bağlayacak tek yol.
Gelip hiçbir şey demeden sarılman. Birine dünyaları vermek istiyorsan bu bana yeter... Çünkü
benim bu hayatta başka gayem kalmadı inan. Ben kendimi senden başkasına kapattım. Neyime
güvenip sevdim seni biliyor musun?
Sadece gözlerime güvendim. Güzel olamayabilirler belki ama sen güzele değil içindekine bakarsın
bilirim. Yani bakışlarımın içindeki ,seni eğer sen bile görmüyorsan beni zaten kimse sevmesin.
İstemem.
Seni bilenler adını zikrettiğimde gözlerimin parlaklığını gördüklerini söylüyorlar.
Ama onların söylemesini değil de senin görüp susman bile bana yeter. En büyük, en ihtişamlı
hayalim sadece seninle olup aynı evi paylaşmak. Diğer hayallerimden bahsetmek saçma olur
çünkü hepsi buna bağlı. Teslim olmak, bir erkeğe bu denli kartlarını açık oynamak yanlış derler
bilirim. Ancak bilmedikleri şey benim elimde kartlar yok, bu bir oyun da değil veya sen bunu
kullanacak bir erkek de değilsin. Hiçbir zamanda olmadın.
O yüzden sana hep açık oldum ve asla yanlış düşüneceğini hiç düşünmedim.
Planlarda yapabilirdim evet. Ama sen üzerine plan kurulacak, planlar üzerine kalbini kazanmak
istediğim değil, kalbini kazanacağım güne kadar acılar çeksemde buna değen birisin.
Ama kalbini kazanmak istediğim bir adam var ve bedelini de efeler gibi ödemekten
gocunmayacağım bir adam.
Ve o kalbini kazanmak istediğim adam, hayatla aramdaki savaşın galibiyet nişanı olacak.
İşte o kadar!
Sen benim en derinimsin.
10.

LİSELİM

Herkesin yok mudur bi liseli aşkı. Benim de vardı evet.


Fedakarlığı,saflığı, karşılıksız sevgiyi öğreten adamım.
Benim mutluluğum için ailesini sildiğini öğrendiğimde çok kızmıştım O'na. Benim için ilk defa
birisi bu denli vazgeçiyordu değerlerinden, en önemlisi de ailesinden.
İlk zamanlar da kalbime dokunamadığı için çok kızardım kendisine, bazı davranışları beni rahatsız
bile ederdi. Beni tanıdıkça, bana nasıl davranacağını çok iyi öğrendi. Hele ki onu kendime üç ay
hasret bırakınca döndüğümde karşılaştığım manzara ona aşık olmama yetti. Evimizin önüne yazı
yazmış spreyle. "HOŞGELDİN CANIM SENİ ÇOK ÖZLEDİM". Burun direğini sızlattığım için özür
dilerim.
Bir insana karşı ön yargılı davranmanın tamamen teferrüat olduğunu yaşayarak öğretti bana.
Kalbime , gönlüme öyle bir dokundu ki değil yıllar, ölüm unutturamaz onu bana.
Bir sarı motorsikletim vardı , bilmem hatırlar mı hala .
Evlerinin önünden geçerken ablası görmüştü. Yemek sofrasında bahsedince utanmış bizimkisi.
Kışın bir atkı örmüştüm ona. Atkı ayrılık derlermiş, güldüm geçtim.
Söz verdik biribirimize ne olursa,ne duyarsak duyalım konuşmadan yargılamayacağız diye.
Sonra bir arkadaşından beni aldattığını duydum. Bi an verdiğim sözü unuttum.
gülüp geçtiğim o atkı bizim sonumuz olmuş meğer.
Sırf onun acısına o muhitten taşındım. Üniversiteye gittim.
Herkes de onu aradım,onu gördüm..
Yeri hiç bi zaman dolmadı.
Kulağıma arkadaşımla çıktığı geldi.
Yolumuzu hakkıyla ayırdık ama ayrılığın hakkını verememişiz , bunu anladım.
Sonra yine verdiğimiz fakat onun tutmadığı sözleri anımsadım.
Benim içim rahattı, sözünü tutmayan oydu.

Yarıyıl tatiliydi. Geldiğimde bir düğünde karşılaştık. Lunaparka gittik, onun yanındayken kendimi
çok güvende hissediyordum.
bana verdiği gül hala duruyor...
Her gördüğümde söylerim..
Düğün davetiyeni bekliyorum !
BİRAZ ESİNTİ
1.

HAYALLE GERÇEK ARASI;

Ellerimle dokundum o masumhane yüzüne. Kalbimin o hızlı atışı duyulur diye tereddüt ettim.
Gözlerinin renk çemberini ezberledim. O kadar kusursuzdu ki, renkler bir mucizeyi anlatıyordu sanki bana.
Parlıyordu gözlerin, bir güneşten daha çok ışık saçıyordu gündüze. Ve geceyi daha çok aydınlatıyordu. İsim
koyamadım, koymak istemedim ve büyüsü bitecek korkusu düştü içime birden. Ve bu an bitmesin diye
gözümü bile kırpmadım. Saniyelerle yarıştı duygularım. Ya kazanan ben olacaktım ya da o hain zaman.
Zaman...

Çok şeyi alıp götürdü, götürecek!

Zamana bırakılıp kazanılan hiç birşey olamazdı. Bir telaşla ellerini tuttum, sırf zamana yenilip
kaybetmemek için. Zaman değil, biz kazanmalıydık. Bu kadar eminken kendimden, pes edemezdim şimdi.
Bitmesin diye Dua ettim, gitme diye celallendim. Hiçbiri işe yaramadı. Gidişin tozu dumana kattı.
Gözyaşlarım, yanaklarımı tuzlu lav yaptı. Ben yanımda çok sevmiştim seni, okyanus gözlü dev adam.
Birden ürperdim, uyandım. Rüyaymış!

Sanki gerçeğini görmemişim gibi bir de rüyalarımda başrol oynadın.

2.

GECENİN MATEMİ

Gece diye adlandırdığımız zaman dilimi aslında dipsiz bir örtücü karanlık. Gece olunca gündüzün o maske
takmış yüzleri karanlığa gömülür. Dedim ya, dipsiz örtücü karanlık. Her gece farklı saatlerde birileri özlenir.
Birileri, acısından kıvranır yüreğinin sesiyle. Ve en önemlisi, birileri her gece yaşarken ölür bedeninde!
İnsanlar gariptir, gündüz farklı, gece çok farklı insana dönüşebilir. Ama herkesin ortak noktası, gece maske
kalmaz. Herkes bütün şeffaflığıyla dökülür ortaya. Her gece üzerimizi yorganla örttüğümüzü sansakta
üzerimize örttüğümüz gecenin o anlamsız hüznüdür. Saklamak için değil, açılmak için olmalı geceler. Ve
her gece bir matem kaplıyor dört bir yanımı. Hayallerimle birlikte siyah çelenk bırakıyorum umutlarıma.

Ama kaçmıyorum, buradayım!

Gecenin siyahını örtüyorum sadece üzerime...

3.

HERŞEY İYİ GÜZEL DE, NEDEN KARANLIK?

Neden karanlık?
Hep yürüdüğüm o sokaklar,
Hep hayallerimin sokakları neden karanlık?
Aklımı kaçırmamak elde değil,
Yürüdüğüm yolun sonunda bir ışık var
Ancak ben ona neden ulaşamıyorum?

Neden karanlık karşılıyor her defasında beni?


Karanlık mı yoksa benim adım,
Yoksa gecemle gündüzüm mü bir oldu.

Hergün aklımdaki düşüncelerle sevişmek,


Ne kadar çekici ne kadar iyi,
Sonu gelse birde düşüncelerimin
Nokta koysam en azından bitti desem?

Ağlamak geliyor içimden, sabaha kadar ağlamak.


Engel oluyorum kendime, gözlerim dolsada gözlerimden yaş düşmemesi için kendimi tutuyorum.
Ve ben her gece o karanlığın içinde karabasan gibi kendi kendimi boğuyorum.

Her gece yeniden ölmek için güzel bir gün.


Ve her gece gündüzün siyah hali..!

4.

GİDİŞİNİN BİLMEM KAÇINCI GÜNÜ

Sensiz geçirdiğim ilk gün:


Kabullenemediğim ayrılığa alışmaya çalıştım.
Daha gidişinin ilk günü.
Yakıştıramadığımdandır belki bize ayrılığı,
Ama alışmam gerekti.
Herşeyden önce, söz konusu olan 'grurumdu'.
Ben arayamazdım.
Ararsın diye gece yarılarına kadar bekledim. Aramayacağını anladığımda çoktan uyku ilacı alıp, sensiz bir
rüyayı diliyerek uyumaya çalışıyordum.
Ama bir bakıyorum ki yine gözlerimde gülüşün.
Ve yine sabah olmadan uyanmışım.

Sensiz geçirdiğim ilk hafta;


Hala aynı duygularla bakıyorum penceremden.
Ve hala gönlümün kapıları sana sonuna kadar açık.
Bana gelmeyişinin ilk haftası, ümit ettirmiyorum duygularımı sen geliceksin diye.
Ama sen bana kıyamazdın hani?
Gelmek isteseydin eğer, bu zamana kadar gelirdin zaten...

Sensiz geçirdiğim ilk ay;


Gidişinin birinci ayı,haftalar geçti.
Hala gelmedin.
Neyin peşindesin sen!
Bensiz olamayacağını söyleyen sen değil miydin?
Neden bilmiyorum ama gidişini yasını tutuyorum hala.
"Her baktığım surette senin o içimi ısıtmayı başaran gülüşünü arıyorum."

Sensiz geçirdiğim ilk yıl;


Aylar geçti ayrıldığımız günün üzerinden.
Biz diye bir şey kalmadı.
Zaten biz olsaydık eğer, bu kadar uzun süre ayrı kalamazdık.
Yalandan ibaret olan gülümsemelerim, gözlerime bakıldığında görünen o hüznüm hiç değişmedi. Hala
aynı şeyler, hala aynıyım!
Değişen sadece sen ve aylar.
Hala masamda kadehim ve hala elimde kağıt ve kalemim var.
Peki ya benim olan sen, sen nerdesin?
Kimlerin koynundasın?
Kaçıncı defa beni aldattığın ,kadınım dediğin biriylesin?
Bu sözler artık hep soru işaretleriyle biter...
Ve dile getiremediğim, gidişinin onlarca günü olacak...

5.
BİR ŞİZOFRENİN DİLİNDEN

Umarım geç kalmazsın, ben bu şehirde son nefeslerimi alırken.


Gönlüm neyin derdindeydi?
Sana soruyorum gönlüm, neyin derdindeydin?
Bir kere olsun cevap ver, bitsin bu derinlerdeki bitmek bilmeyen çığlığım.
Bu şehrin bütün sokaklarında var feryatlarım.
Dinmek bilmeyen, damla damla gözyaşlarım.
Boşluk yaratır hep gözlerimin çukurunda, sana söyleyemediklerim.
Dinsin dediğimde bitmeyen, kanayan bir yara adın inan, yüreğimin tam ortasında.
Yardım et bana lütfen,
Dokunmaya kıyamadığım suratına bir kere dokunmama, bakmaya doyamadığım gözlerinde boğulmama,
bir kere izin ver.
Sahipsiz ölmeyeyim bu şehrin, kirli ve karanlık sokaklarında.
Gecemi aydınlatan fenerim ol, sönmesin içimdeki yangının.
Çok şey değildi istediğim.
Gözlerimden yanaklarıma süzülüp, dudaklarıma düşme istedim.
Gözyaşım olma.
Ben koşarım hep gönlümün sokaklarında, sen kovalamasanda...

6.

EN GÜZEL RÜYAMDIN

Bugün herşey senin istediğin gibiydi aslında. Her gün olduğu gibi güne seninle solumdan uyandım. Her
gün uyandığım o aksi ihtiyarlık yoktu üzerimde. Bir tebessümle uyanıp bütün kötü yönlerimi bıraktım
yastığımda. Aceleyle çıktım sokağa, ilk defa bugün kaçırmamam gerekiyor dedim hayatı. Yürüdüğümüz
yollardan geçtim, yüzümde ufak bir tebessümle. Hüzün yoktu hiç içimde. Bana veda ettiğin yerden
geçtiğimde bile. Senin istediğin gibiydi saçlarım toplu, senin istediğin gibiydi bakışlarım keskin. Sanki
birazdan seni görecekmişim gibi telaşlı ve heyecanlıydı ruhum. Sanki beş yaşında bayram yaşayan
çocuğun telaşı gibiydi. Radyoda , sanki benim dilimden seni anlatıyordu o şarkı. Devam ettim yürümeye,
adımlarımı attıkça yolun sonunda sana kavuşacağım hissiyatı vardı. Ve yağmur başladı.
Sana son sarıldığımdaki yağmurdu o. Islandım ama sen yanımdaydın. Her yok oluşunda, yokluğunu
hissettiren o hasreti bu kez bırakmıştım rüyamda. Kabul etmiyorum o rüyaları, tersi çıkmalı. Uzun uzun
yazdım seni, hem ruhuma hem aklıma.
Anladım ki ben bu hikayenin başrolüydüm, sense her cümlenin sonuna koyduğum nokta.
'Son üç nokta...'
ÖZLER , SÖZLER
*Milyarlarca neden varken seninle olmak için,

Sen neden birini seçmiyorsun?

*İnsan ne yaparsa yapsın, gönlündeki isme sahip çıkmalı.

Benim yaptığım gibi, senin korktuğun gibi!

*Kalbine sor, yüreğini yokla.

Gerçekten istemiyorsa, tek kelime etmeyeceğim.

*Yalanlara esir düşürdüğün özgürlük ile fazla ileri gidemezsin...

*Kalem bildim seni kaleme küstürme beni..!

*En kısa zamanda sevdaya dahil olan diz kapaklarından öpebilme dileğiyle.
*Gün gelecek yargılamadan astığın duyguların, vicdanının boynuna geçer. Merak etme..!

Vicdanından o ipi çıkaracak kişi de yine ben olacağım.

*Hadi bakalım, ara kendinde beni bul.

*Ruhumun cenazesini kaldır artık!

*Bazen bir adamı tanımak yetmez.

Uymayan bişeyler vardır, uyduramadığımız.

Mesela uyuşmayan.

*Öyle özledim ki seni, yanındayken göz kırptığıma utanıyorum.

*Madem bu denli hoşlanmıyorsun benden,

Hayatında yerim yok öyle mi?

Paylaştığımız herşeyin, hiç bir zaman sahte olduğunu düşünmedim ben.

Sen öyle mi düşünüyorsun?

*Tepkisizliğine dayanmak çok zor.

Yazdıklarımı okudun biliyorum.


O değil de,okurken yüzünü merak ettiğim için yetinemiyorum.

*Açıldı yine yürek kapılarım.

Pek bi derinim bu gece sana.

Kusurum varsa afola.

*Düşünmedim sanma, seni benim uykusuz bıraktığımı,

Ben herşeyi düşünür ancak umduklarımı dile dökerim.

*Bugün dün geceden kalma falan değilim, hep sana sarhoşum...

İçimde kalma kahverengi bir vadi, yüksek bir dağ gibi...

Sokakları denize çıkan kentimin,denize paralel uzanan kıyımsın...

Gökyüzümün en derin rengi, mavinin içinde taklalar atan güvercinlerin adamı,

Özgürlüğümsün sen benim.

*Aşk insanoğlunun en büyük ibadetidir.

Ne beş vakit, ne de saat başında,

Her vakit ruhundan yüreğine, yüreğinden bedenine doğru hissedersin.

Avuçların terler, parmak uçlarında hisseder, gözlerin gözlerine sarılır,

Boynundan burnuna kokusu savrulur...

*Seni başlığın suyla arasındaki bağ gibi seviyorum ben, bunu unutma lütfen,
Ben senden çıkarsam boğulurum.

*Ruhuna ve uykuna sor beni doğru cevap onlarda gizli...

*Yorulduğum aşikar, bunu görüyorsun.

Pes etmemi bekliyorsun, biliyorum.

Öyleyse pes edeceğim ben

Ve bu aramızadaki her neyse toprak olacak.

*Geçtik biz birbirimizden,

Geçtik biz zamandan,

Gençtik biz evvelden.

ONDAN KALANLAR
1.

YARAMAZ KIZIM HİSSEDİYORSUN

Gözlerinin en ücra köşelerinde dolanabildiğim her saniye ne hissettiğimi,hissettiğini biliyorum.


Yüreğinin ucundan tutabildiğim an benden mutlusu yok. Hele bir de o gün başarın
taçlandırıldıysa tadından yenmiyor gülüşlerin. Çünkü biliyorum ki ben senin ne zaman yüreğini
yakalasam ne zaman dudak kenarındaki tebessüme neden olsam sen benim o hayalimdeki küçük
yaramaz tatlı çocuk oluyorsun. Bir şair veya yazar değilim ki sana şiirler, sözler, hikayeler yazayım.
Ben sadece hayalindeki adam ile küçük tatlı yaramaz erkek çocuğunu aynı kişide bulmuş çok
şanslı bir kadınım.
Yaşıyoruz bu hayatı, iyisi ile kötüsü ile, en güzeli ile en çirkini ile.
Başardığımız kadarız aslında..
O yüzden bu derece başarılısın, çünkü çok güçlüsün..
Merak ediyorum adam bir kadının en güzel hikayesi, en tatlı yaramaz çocuğu olmak sana ne
hissettiriyor. Abartılı gelebilir söylediklerim ama senin de bildiğin gibi ben ne hissedersem onu
yaşar ve yaşatırım. Gözlerine bazen o kadar derin bakıyorum ki dalıp gidiyorum ve anlattığın
konudan istemsizce kopuyor ve bana ölmeden cenneti yaşatan gözlerinin derinliklerinde
yüzmeye başlıyorum.
Aslında tam da bu yaptığım, yanında ;yani seni dokunmadan gezmek. Dolanıp sana ellerini
ellerime kilitleyip en sevdiğim eylem olan sakallarını öpüyorum defalarca. Kopamadığım kokunu
içime hapsediyorum. Seni gözlerimle de yaşıyorum. Ama kızdığım bir şey var , o da zaman!
Yanına gelene kadar birbirini kovalamayı bırak birbirlerinden vazgeçmiş iki sevgili gibi davranan
akrep ile yelkovan !!! Yanına gelip de o masumiyet dolu suretine kavuştuğum an başlıyor akrep
ile yelkovan arasında amansız ve fırtınalı bir aşk. Öyle bir kovalıyorlar ki birbirlerini inan sanki
saatler bana saliseler gibi geliyor.
Öyle varsın ki ruhumda başka hiç kimse o kapıyı çalmaya cesaret edemez. İtiraf etmem gereken
de var evet. Çok isterdim aynı evde nefes alışverişi yapıp aynı oda da kitap okurken kaçamak
kaçamak bakışmayı, karşılıklı olarak telvesi ellerine değmiş birer kahve içmeyi.. iyi
gecelerleşmeyi, yanağına bir masum öpücük bırakmayı. Öyle isterdim ki.
Kimi zaman bir yıldız olarak bakıyorum sana ,biliyor musun ? Öyle bir parlıyosun ki karşımda
kamaşmazlarsa gözlerim, söker atarım. Hayranlık duymaz ise hislerim, kilit vururum onlara.
Bazen ise güneş gibi görüyorum seni! Öylesine sıcacık, öylesine aydınsın ki gözlerim ile bırak
bakmayı kafamı kaldıramıyorum asaletinden.
Kimi zaman ise uyku gibi yaşıyorum seni. Sana mayışıyorum mesela, tatlı tatlı gidiyor gözlerim
senli hülyalara..
Şiir yazmak hakaret olur sana , biliyor musun? Hangi harfleri yan yana getiririm o dudakları
anlatmak için? Hangi kelimeler ile yola çıkabilirim ki kirpiklerinin asaletini ele almak için? Nasıl
mısralara dökebilirim ki senin o bebek sıfatını?
Kabalık etmek istemem ama sana şiir yazamam ben.
Ben seni kalbimin derinliklerindeki gül bahçesine uygun gördüm. Yüreğimin en orta yerine
yerleştirdim. Gözümün nuru olarak bildim.Gönlümün en konforlu yerine koyup seni, kilidi
vurdum.
Sen benim olacaksın!

2.

HAYIRLARA VESİLE

Amacım yaramaz bir erkek çocuğunun düşüp dizlerini kanatmasını, bir taraflarını acıtmasını
engellemek ve bir nebze de olsa gülümsetebilmek. Belki bir gün kahkahalarına da neden olurum.
Ben bir Dua'ya başladım, gerisini en güvendiğim olan Rabbim'e bıraktım. Bilirim ki o en hayırlısını
verecektir.

Sen benim için siyahın içindeki beyaz , beyazın içindeki siyah gibi anlamlısın.

Sevdiğimin hayatına müdahale edebiliyor oluşum bunun bir göstergesi olsa gerek..

Seni seviyorum.

3.

HAYALİM

Ve yavaş yavaş yaklaşıyorum. Hayatıma tamı tamına üç yüz yetmiş dört gün ve bir kaç saat önce
başlayan bir hikayemsin benim. Tadı daha da güzelleşiyor bu aramızdaki bağın. Adını sen
koyacaksın o bağın.
Hissetmeye başladım seni artık yavaş , sakin ve hoş. Acele yok!
Arzularım var tabi ki ancak öylesine hayallerim var ki bunları acele ederek kaybetmek
istemiyorum. Şuan sadece bana sımsıkı sarıldığını düşünüyorum mesela ve bu benim kalbimin
ritmini oldukça hızlandırıyor. Geriye kalan milyonlarca birlikte yapabileceğimiz eylemleri
söylemiyorum bile...
Aşk; ne yüce bir üç harf değil mi? O üç harf arasına neler sığdırabiliyorum bir bilsen. Hayatını
mesela, insan upuzun yaşayabilinecek hale getirebilecek iken sevdiğinin gözlerinde ölümü bile
tatlı bulabiliyor. Gülüşün aklıma geliyor şuan. İstemsizce suretimde aptal bir gülümseme
oluşuyor. Hisset bunu adam... Bir de o bana ne kadar uzak oluşun aklıma geliyor. İrkiliyorum...
Aklımda bir söz 'Hasret de Aşk'a dahil'. Evet dahil ama çok ağrılı. Seninle bir hikayemiz olacak
bizim. Güzel geçirdiğimiz zamanlar, çok kötü anlarımız... Gerektiğinde susuşlarımız. Çoğu zaman
yazmaktan korkacağız ama hiç bıkmayacağız birbirimizden.
Kendime bile itiraf edemediğim hayallerim var, içerisinde senin olduğun. Birlikte
gerçekleştireceğiz o hayalleri söz, sen istesende istemesende. Türkiye'nin heryerini gezen, o
masum kalbine kocaman bir vicdan sığdıran, ordan oraya koşuşturan kahverengi gözlü adam için
Dua'lara başladım. Bazen kalp ağrısı oldun bana bilmeden, bazen ise kahkaha, kimi zaman hüzün
oldun, kadehlerimi senli;sensizliğe kaldırdım. Öyle zamanlarda güç oldun ki bana bilemezsin, öyle
anlarda herşeyden geçip gidecekken, sen farkında olmadan tuttun beni. Hiçbir şey bilmeden,
hissetmeden. Hep düşündüm, hep istedim,sabrettim. Bunları rahat rahat anlatabileceğim
zamanların gelmesini öyle istedim ki.
Bu aralar çok yazıyorum seni biliyorum. Ama seni ,sana ; ancak beyaz yapraklara dökerek
anlatabiliyorum. Usanmak, sıkılmak, vazgeçmek gibi negatif eylemleri seni o beyaz gömleğin
içinde görünce unuttum ben. Sen bana enerji, umut, mutluluk ve asla pes etmemeyi öğrettin.
Bunu farkında bile olmadan yaptığını biliyorsun. Bundan sonra herşeyi birbirimize bile isteğe
yapacağımız günleri düşündükçe hayat daha da güzelleşiyor.
Bir bebek gibisin benim için ve ben o bebeğe zarar gelmemesi adına elimden, dilimden, ne
geliyorsa yapacağım. Bu sözü ben sana vermedim, kendime verdim. Daha senin için hazırladığım,
imzası bana ait, kapağı açılmamış milyonlarca sözler var!!! Daha ne sana benzemesini istediğim
oğlumdan ne de seninle birbirimizi kaybedeceğimiz kadar dolu bir kitap odasından, tozlu
raflarımızda, yıllanmış plaklarımızdan yada üşengeçliğinin tadını çıkarman için hazırlayacağım
kahvaltılardan bahsetmedim bile. Ve daha da niceleri...
Sen benim sekiz sene sonra gelen ŞAMPİYON'luğumsun. Öylesine hasret duyulan, öylesine
beklenen, öylesine kedere neden olan ama asla vazgeçilmeyip ölesiye sevilenimsin. Ben hayatım
boyunca hislerimi planlı yaşamadım. Deniz kokulu gözlerini yorduğum için üzgünüm. Ama biraz
da olsa kalbimi, yüreğimi sana dökmek bana çok iyi geliyor. Hadi bakalım bu kadar yeter. Yanlış
anlama, ben ne hislerimi anlatmaktan sıkıldım ne de yoruldum. Tek düşüncem bunları okurken
bir nebze seni yormuş olduğum gerçeğinin bana verdiği o telaş.
Derin nefesim benim.

4.
İSTERDİM

Sen uyudukça daha da seviyorum seni ben biliyor musun? En sevdiğin eylemlerden birini
gerçekleştirirken o gülyüzünün bende ki etkisinin tarifi yok. Böyle mışıl mışıl uyuyuşundan öpmek
istiyorum seni. Kapkara bulutları üzerimden alan bakışlarının son bulduğu ancak uyurken adeta
yıldızları izlercesine bana huzur veren uykun yok mu senin, benliğimi sorgulamadan sana
verebileceğim uykuların. İçimde kopan fırtıların sebebi sensin benim. Gülümseten sinirli hallerine
dolanıp agresifliğine sarılasım geliyor. Şuan okunan ezan seni kaderimde görmek için dua ettiğim
kaçıncı ezan bilemezsin.
Vazgeçilmezlerim vardır benim bilirsin. BEŞİKTAŞ gibi kahvem gibi.. Gözgöze geldiğimiz gün
onların arasına ekledim ben seni. Yar bildim seni, yarim değilsin belki şuan ama.. Ama yarım
oldun; eksik parçalı olan bir puzzle misali. Tamamlıyor ve doğru parçayı yerine koymak için
tuttuğunu hissediyorum. Sana artık sol yanım demeliyim, sana artık herşey demeliyim. Seninle
alakalı herşeyle uğraşırken büyük keyif alıyorum. Öyle bir tadı var ki seninle
hayatın,yutmuyorum. Bu tadın damağımda kalması beni biraz ürkütüyor. Yaşatacaklarım var
daha sana. Mutluluktan gözyaşlarının aktığını göreceğim. Ve o gün ölebileceğimi gönül rahatlıyla
söyleyeceğim sana. Bu dakikalar seni sevdikten sonra en değerli, en vazgeçilmez,en kıymetli
dakikalar oldu benim için. Olacak inanıyorum. Ellerimin buz kesmişliğine senin son vereceğine
gerçekten inanıyorum. O elleri bırakmamak için nelerden vazgeçebileceğimi öğrendiğinde sen
bırakmayacaksın ellerimi. Sen aslında farkında olmadan çok büyük bir suç işledin. Sen beni o
simsiyah gözlerine aldın hapsettin, tutsak ettin; mühebbetin en tatlısını yedim ben. İşlediğim bir
suç yokken en güzel cezaya çarptırdın beni. Hakimin (nikah memuru) karşısına çıktığımız da
hesabını sana soracak, bu da benim izleyeceğim en doyumsuz ve güzel mahkeme olacak. Eros'un
bi suçu yok ki, o işini yaptı.Benim de en derinime kadar işledi. Doyamıyorum seni yazmalara
doyamıyorum. Ömrüm sırf sana yazabilmek için uzasın istiyorum. Sadece birkaç kere daha
güldüğünü görebilmek istiyorum. Günün ilk ışıkları yüzüme çarpmaya başladı. Yanında olmayı
isterdim. Uyanışlarının hiç birini kaçırmamak için. Uyanışını beklemek güneşin doğuşunu
beklemek gibi eşsiz. Sen benim güneşim oldun. Öylesine sessiz ki her yer, sen uyuyorsun diye çıt
yok. Elimde olsa durdururdum gözlerin gözlerimdeyken zamanı , öyle kalmak isterdim.
Hayatın sonu olması ne acı. Böylesine eşsiz bir adamın birgün öleceğini bilmek. İçim ürperdi yine.
Ben seninle ölüm arasındaki ince çizgiyi kullandığım an ürperirim. Sen bilmezsin.. Ama
öğreneceksin; seninle alakalı nelerden korktuğumu,nelerden sakınmak istediğimi öğreneceksin.
Bana her duygunun nirvanasını yaşatıyorsun ,özellikle son dönemlerde.. Bilmezsin!
En çok merak ettiğim ne biliyor musun? Yazdıklarımı okurken neler hissettiğin. Yüzündeki ifadeyi
öylesine merak ediyorum ki. Suretine hangi duygu bulaşıyor? Sorunlarım vardı, sorularım vardı.
Sonra sen geldin; sorunlarım gözlerine bakana kadar beni hep alıkoydular. Sorunlarıma son,
sorularıma cevap oldun!
06:00
Artık senli gecelerim..
5.

SABRIM

Seni sana bestelemek istiyorum; sözleri gözlerinden başlayan, nakaratı saçlarınla devam
eden,sonu kirpiklerine bulaşan. Müziğini sadece kızdığım ıslığınla süslemek istediğim eşsiz bir
beste. Hayatımın en güzel şarkısı olacaksın sen. Eğer sen benim hayatımın diyetiysen ve sonu
kötü bitecekse sakın unutma, sen benim bu hayatta ödediğim en güzel bedel olacaksın. Süslü
kelimeleri sevmezsin sen bilirim. O yüzden en sevdiğim şeyi yapıyor olacağım bundan sonra.
Yüreğimi açmaya, kalbimi baş ucuna bırakmaya, okuduğun şarkıların arasına sızmaya çalışacağım.
Buna itiraz etmezsen tabiiki. Bende ki etkini, verdiğin nefes kadar önemli olan heyecanı,
yaşattığın ne varsa bil istiyorum. Çok şey istiyorum sanırım. Sensiz geçirdiğim günlerin birikimleri
bunlar. Senli geçireceğim yıllar olduğunu düşündüğüm an ömrüm yetmeyecek sana yazmaya.
Fırtınalarıma nedenim,
Sevgi selim,
Öyle yutkunuşlarıma neden oldun ki bilmeden, öylesine acı, öylesine muhtaç, öylesine ağlamaklı
yutkunuşlarıma neden oldun ki. Şimdi hasretinden yutkunuyor, heyecanından nefes alışverişimi
hızlandırıyor olmana seviniyorum. Bunun değerini en iyi ben bilirim. Parmaklarım kopana dek,
gözlerim kör olana dek, kalbim durana kadar yazma isteğim. Ne uyku düşüyor gözlerime, ne de
bir rüya isteği yok içimde. Seslenişi ile kalbime işlenen bir ok gibi düşüyor yüreğime ses tonun.
Hayat bana adaletsiz davranıyor diye düşünüyorum bazen. Sonra aklıma o gülüşün geliyor ve
uzaklaşıyorum bu duygudan, kaçarcasına. Ve diyorum ki daha yaşayacağımız binlerce an
varken,ben dünyanın en şanslı kadınıyım. Beni hiç arafta bırakmadığınızı biliyormusunuz
beyfendi. Öyle eminim ki senden. Düşlerimin arasına nasıl sızıyorsun? Varsa bir taktiği anlatır
mısın? Rüyalarına girmek istediğim bir erkek varda. Sen bana sebepsin sebep! Seninle
gerçekleştirilecek o kadar çok şey var ki; bunların hepsine sebepsin. Suçlusun sen suçlu.
Yeryüzüne fazlasın sen,senin yerin gökyüzü. Benim kalbimin en mavi gökyüzündesin aslında.
Geceleri parıldayan yıldızsın, gönlümün en güzel gecelerinde.

En tatlı yutkunuşum...

6.

SEVGİ'Lİ

Sonu gelmeyeceğini düşündüğüm karanlık yolların aydınlığa kavuştuğu tablo gibisin. O kadar
berrak, o kadar saf ve iç açıcı. En güzel yalnızlığın müthiş kalabalığısın sen. Gözlerinin etrafındaki
eşsiz çizgilerin aslında benim en sevdiğim yolum. Her birinde ayrı bir duygu yüklü olan yollar
onlar. Acısıyla tatlısıyla her biri birbirine meydan okuyan adeta birer savaşçı niteliğinde. Tek
gerçeğin ölüm olduğu iki satırlık hayata neler sığdırıyoruz değil mi? Ne acılara, ne hüzünlere, ne
kederlere yer veriyoruz. Pişman olacağımızı hissede hissede. Hissettiklerimizi öteliyoruz, o an
bizi ne mutlu ediyorsa ona inanıyoruz. Sanırım bu yazımda hüzünlerim ön planda.. Hayat ile
kavgamsın benim sen. Bir elinden ben çekiştiriyorum seni diğer elinden hayat. Ben daha
güçlüyüm ondan bunu hissediyorum. O ne seni yenebilir nede sendeki beni vazgeçirebilir. Ne
haddini bilmez geceleri oluyor insanın değil mi? Saygısız bir uykusuzluk, tahammül
edemeyeceğimiz nefes kesintilerimiz. Bir türlü yüzümüze çarpmayan günün ilk ışıkları nasıl da
sinir bozucu geliyor.

Hasrette sevdaya dahil...

7.

SABRETTİĞİM

İlk olmayan şehir değişikliğin nasıl oluyor da İstanbul'u yerin dibine sokabiliyor?
Nasıl oluyor da ardında bir gün de olsa hüzün ve hasret ile savaşmak zorunda olan kadın
bırakabiliyorsun?
Unuttuğum belki de kaçtığım duygulara yenik düşmeyeli uzun zaman olduğunu anladım. Ruhunu
özgür bıraktığın her saniye çok kıymetli benim için. Sensizliğin sarhoşluğunu seninle yaşamak
nasil bir kaderdir?
Yakınmıyorum kaderimden sadece sitem ve hüzün dolu bir gec geçiriyorum.
"Senin gülüşünde birşey var hep içime dokunuyor"
O başını omuzumdan esirgeme adam! Daha'larım ol benim, hep'lerim ol. Ne keşkelerim ne de
acılarım olarak kalma. Neler hissettiriyor ,neler yaşatıyorum sana, bilmiyorum. Ama
hissettirdiğini yaşatmaya, yaşattığını hissettirmeye çalışıyorum. Yolu uzun süre aşka düşmemiş bir
kadına denk geldi yüreğim, çalkaladım. Çünkü dibine çökmüş seven yanların. Ve bekliyorum su
yüzüne çıkmasını o eşsiz sevginin. Sen kötü sevemezsin adam! Yapamazsın, beceremezsin ki ..
Eline yüzüne bulaştırırsın..

8.
SOL'UĞUM

Gökkuşağını bana sevdiren adam;


Önce beyazı sevdim, senin yıldız gibi parlamana sebep olan gömleğin. Sonra o arasında, kendimi
ölüme göz kırpmadan bırakabileceğim saçlarının siyahını sevdim. Boğulmak ve yüzmek
arasındaki farkı aradan kaldıran tutkusu olduğum kahveyi sevdim gözlerinde. Sinirlenince de
ansızın o bebeğimsi suretine düşen kırmızıya tutuldum. Her duygusunda birini sevmek ne demek
bilir misin Aşk'ın? Sinirlendiğin birine sevdiğini söylemek ne derece mantıklı? Peki ya Aşk'ta
mantık aramak hangi zeka ya has bir düşünce?
Ben seni tüm ruh hallerinle kabullenip sevdim. Hiç bir zaman diliminde de mantık aramadım. Ve
artık sinirlerini de biliyorum, kalbinin yumuşacık noktasını da, yüreğinin en rahat köşesini de..
Göz kaçırmaların gözümden kaçmıyor. Belki 380 gündür bir kez olsun ellerini boynuma dolayıp,
yanağıma bir buse kondurmamış olabilirsin. Ancak bu beni sevmediğini göstermez. Ben
göğsünde deniz kokusu taşıyan bir adamı sevdim. Çünkü biliyorum ki o adamın içinde yaramaz
bir erkek çocuğu var. Bana gözlerinde gülümseyen , huzur için tüm dünyayı huzursuz edebilecek
gücü veren ellerin var mesela. Her defasında senin tutmayıpta benim hiç bırakmak istemediğim
ellerin. Birşey itiraf etmek gerekirse fiziksel veya sözel duygular olmadı aramızda. Gözlerinden
çıkardığımı kırıp yiyorum. Aşk'a olan açlığımı bu şekilde gideriyorum.
Ve artık istiyorum.
Çok büyük tutkulu sevişmeler değil şuan beklentim. Küçük dokunuşlar sadece..
Yanağına dokunmak gibi. Beklentilerim,isteklerim,hayallerim,sabırsızlığım,heyecanlarım hepsi ve
daha fazlası için kırıp yediğim duyguları biraz daha yaşatabilirsin benim ay parçası sevdiğim.
Sitem? Bıkmışlık? Yorgunluk?
Asla değil, sadece ve sadece vücudumda hissettiğim Aşk'ı iliklerimde ve bedenimde de arıyor
oluşumun göstergesinin yansıması bu sözlerim.
Yarınlar umuttu benim için, umutlarımı kendim yeşerttim. Besledim büyüttüm seni
içimde,kocaman yaptım. Beni aştın şimdi, sığmıyorsun bana.
Allah ne tuhaf bir duygu vermiş bizlere değil mi? İlkleri olamadığın birinin sonu olmak istiyorsun.
Çünkü AŞIKSIN... Aşk'ı tanımla deseler gökkuşağını gösterir ismini söylerdim biliyor musun? Ve
tek kelimeyle anlatmış olurdum sanırım.
En vazgeçemediğim...

9.

HASRETİM
Ağır mı ağır bir hasretin var üzerimde ama sanma ki bunu taşıyamam. Sevdaya dahil olanı
taşımak boynumun borcudur. Senden gelene boynumun kıldan ince olduğu gibi. Belki bunu ilk
kez yazıyorum ama ben sana AŞIK oldum. Ne bir hoşlantı, ne bir heves, ne de bir merak içimdeki.
Adını artık netleştirdiğimsin sen benim. Önce bir kadeh sessizliktin dudaklarımda gizlediğim.
Sonra depderin nefesler oldun.
Şimdi mi?
Merak ediyorum herşeyi, öyle uzak zamanları da değil. Bir hafta sonrasını da, bir ay ötesini de.
Kaldıramayacağım şeyler de var tabi. Yalan ve ihanet gibi...
Her şarkı senin yanında suçlu kalıyor. Yapamıyorlar, seni bana anlatamıyor veya yanıma
getiremiyorlar. Hayata ne verirsen geri alırsın derler. Yalan..!
Ben hayata seni hakedecek derece de birşey vermedim. Ama sanıyorum ki sen bana Ecrin'sin.!!!
Allah'ın hediyesi. Rabbim'in herkese bir Ecrin'i vardır. Seninkinin de ben olduğum zamanları
görmek için; gözlerimi dört, kulaklarımı altı, kalbimi milyonlarca açtım bekliyorum. Çaresizlik gibi
olabilir ya da gardı düşen bir asker gibi de görünüyor olabilirim. Umrumda değil. Sen herşeyin
kıymetini bilen değerini ederine göre veren bir adamsın. Sana alıştım... Ne de güzel söylemiştin o
gün. Bir şehri arkanda bırakabilirsin,sevdiklerini, dostlarını, arkadaşlarını. Ama bir şehir gibi sevip,
bir şiir gibi yaşattığından vazgeçemezsin. Seni İstanbul'un sokakları gibi seviyorum. Her köşesinde
bir sevda olan İstanbul gibi. İzmir'in Atatürk'e saygısı gibi taşımak gerekli olduğunun bilinciyle
seviyorum. Memleket gibi özlüyorum mesela, kokularına hasret, yapılarına hayran. Ebru
GÜNDEŞ'in sesi gibi kadifemsi seviyorum mesela seni.
Huzur veren kalp atışlarını,alt üst eden ritim diye bir şey bırakmayan. Aslında seni bir kaç sevgiye
bölüyorum ben. Kardeş gibi ama AŞKLA... Annen gibi mesela anaç ama AŞKLA... Yani ailen gibi
seviyorum ama hep ve her zaman AŞKLA... Neden tanımadığım aileni sevdiğimi de biliyorum
aslında biliyor musun? Onlar senin yapın bence,sadık oluşun,hırsın,agresifliğin veya vicdanın.
Hepsini birinden almışsın. Parmak uçlarımla dolaşacağım seni. Kırılgan, narin bir gül yaprağını
sever gibi. Öyle bir gel ki bana gittiğinde ben karatoprak olayım. Öyle tut ki ellerimden
bıraktığında hareket edemesinler. Öyle bak ki gözlerime bir gün olur da düşersen kör olsunlar.
Öyle öp ki yanaklarımdan buseni esirgediğin her saniye kanasınlar. Öyle bir yat ki göğsüme,
başını çektiğin gün kafesi parçalanmış olsun. Öyle bir sarıl ki nefesim kesiliyor diye şikayet
edeyim, bırakmadığın her saniye için..
Benim sende hep sevaplarım olsun senin bende günahların. Benim sana olan Aşkımın
sevabı,senin günahlarının harfi olamaz. Yanar mı kalp ? Peki sen bakışlarıyla yangını söndüren
birini tanıyor musun? Ben tanıyorum... Hissediyorum bunu, ben senden uzak olduğum her
saniye resmen kalbim yanıyor. Taa ki seninle göz göze gelene kadar. İşte o an başlıyor kalbimin
yağmurları. Dört mevsimi yaşatan sol yanımsın sen benim. Benim... Ne de güzel ve güçlendirici
bir kelime değil mi? Nasıl da güven kokuyor, nasıl da aşk a kapılarını açıyor insanın bu kelime.
Öylesine yürekten, öylesine gönüldenki. Kalbimi yargıla benim. Eğer suç bulursan sensizliğin
mühebbetini ver. Tek kelime ederse dilim, keserim! Ama haklı bulursan kalbimi, tutuklu yargıla
yüreğinde, kalbimi olur mu? Ne dilime kilit vurabiliyorum, ne kalbime söz geçirme taraftarı
olabiliyorum. Ne yüreğim artık beni dinler, ne gönlüme söz geçirebilirim. Oldu işte bir kere...
Duaların örtsün bizi, hasret üşütmesin. Dileklerim var elbet. Seni diliyorum ALLAH'tan , Aşk'ı
diliyorum senden. Duyduğum en güzel ıslık, dudaklarından nefesini iterek öyle tatlı çıkıyor ki.
Benim için hareket ettirdiğine minnet duyduğum bal dudaklarının o eşsizliği. Nasıl anlatacağımı
bilemeyişimin çaresizliği var şuan üzerimde.
Kalbimden dökülenlerle idare etmeni temenni ediyorum...

10.

ŞARKILAR

Bazen başlıklarda arıyorum seni, bazen mısraların arasında buluyorum.


Kim bilebilir ki senin benim için yazılmış bir kitap olduğunu.
Senleşiyorum bir nebze son dönemde. En sevmediğim durumdur bu aslında biliyor musun? Yani
birine benzetilmek ya da benzemek.
Ama öyle bir bakıyorsun gözlerime, sana benzemek, senleşmek çok hoşuma gidiyor.
Bana şarkıları sevdiren adam.
Dinlediğim, dinleyeceğim her şarkıda seni aramıyorum aslında. Seni anlatmak için kelime
hazinemi daha da geliştirmem gerekli, seni sadece düzgün akıcı bir dil ile anlatamam ben...

11.

BAL TANRISI YARİM;

Uykuya yenik düştüğün anlarında yanında olmayı isterdim. Bana uyuya kalmanı, yalnız kaldığım
geceye tercih ederdim fazlasıyla.. Çünkü yine beni geceyle başbaşa bıraktın. Tabi ki kızmıyorum
sana sadece şartlara öfkeliyim.
Kirpiklerinden öpseydim..
Seni uyandırmama telaşı içinde okşasaydım en sevdiğim saçlarını...
Küçücük hareketlerle kolumu başının altına almaya gayret ederken zorlanmak isteyişimin nedeni
gece boyunca habersiz bana sunacağın cennet yaşantısındandır.
Saatlerce seni izlemek istememin yegane nedeni hayata karşı beni güçlendiren uykun olmalıydı.
Ve o an savaştığım şeyin adı zaman olmalıydı. Uykunda korktuğunu düşünerek dudaklarıma
düşen Dua'larım var benim seni koruyan. En dibe vurduğum andan habersiz oluşundan pek bir
keyifliyim aslında. Çünkü o an sen tahminim veya temennimce benli rüyalarda oluyorsun. Bir
erkeği rüyalarında sevmenin verdiği hazzı hiçbir şevişmeye değişmem. Hasretine her uzak
kaldığım saniye omuzladığım yaramaz küçük oğlumsun sen benim.
Yokluğunda gün geçiyor da gecem olmuyor. Hayat hepimizi vuracak elbet acımasızca. Beni senin
kollarında vurması hayatın ikinci hediyesi olurdu elbet. İlk hediyesini kollarında ikinci hediyesi
olurdu muhakkak bana vereceği. Tedirginliklerimde oluyor tabiki. Mesela sabah montsuz çıktığın
düşüncesi gibi. Veya öğle yemeği yemediğin hissiyatı. Moralini bozacak herşeye tekme atası
isteğimden ölünce vazgeçeceğim. İnsafsızca bağrıyor şimdi, hasretini koynuna almış gece.
Harflere dökmek , kelimelere sıkıştırmak ve cümleleri kalbimle özgürlüğüne bırakmak düşüyor
bana, her seni benden alan gecelerde.
Ki sen benim heyecanımsın.
Umudumuzun son lokmasını benim elimden yiyeceğinin gücüyle kaleme alıyorum her gece, seni
ve sensizliği.
Kırgınlığım var evet.
Saklıyor olduğun duygularınla amansız bir savaş içerisinde kalbim.
Kalbini dökmeyecek misin bana?
Zamanımız birbirimizin olmadan geçiyor oluşu beni kahrediyor.
Kırmadan sevmek için dökmediğim tek duygu öfke. Sana karşı güçlenememesinin tek sebebi
sana beslediğim birbirinden güçlü hislerimdir. Hissettirdiklerim, hissedeceklerimin teminatı
olması için soğuk bir savaş içerisinde yüreğim. Onu ısıtan bakışların var Allah'tan. Ben yere
düştüm, Allah seni tutuşturdu elime ve kalkıp yoluma elimdekiyle devam etmemi söyledi. Hiç bir
düşüş böyle ödüllendirilemezdi göz bebeğim. Hiç bir düşüş eline tutuşturulan bir erkek
çocuğuyla bu denli güç veremezdi bana. Yerden kalkmama nedenime Aşık oluşumda hayatın bir
cilvesi oldu. Bazen keşke beni onu sevdiğim gibi sevse diyorum. Sonra da imkansız bir düşünce
olduğu duygusuyla uzaklaşıyorum o histen. Çünkü ben derinim sana.
Sen benim en ücramsın. Kimsenin bırak dokunabileceğini elini dahi uzatamayacaklarımsın...
Hadi bakalım sana kocaman bir öpücüklü, stressiz sinirsiz bir günaydın. Bana ise senli yaşadığım
sensizlikle iyi denilen geceler...
Öperim parmak uçlarından benim mis kokulu yaramaz erkeğim..

12.

ÖFKELİ MİYİM?

Sahte miydi? Yazdıklarım...


Onlar benim hislerim.Onlar beni ben yapan ender duygularım.
Onlar ben ben...

Öfkeli miyim?
Bize ne gerekli ? Yada biz biz miyiz?
Sana dair olan herşey benim kalbime düşüyor oluşu benim suçum mu?
Geçiştirilircesine bir tavır mıydı o sana hiç yakıştıramadığım hissiyat?

Öfkeli miyim?
Darıldım sana...
Yaptıklarımdan, hissettirdiklerimden ben mesulken nasıl oluyor da yaşatmadıklarının seninle bir
ilgisi olmadığı izlenimi geçiyor bana?

Öfkeli miyim?
Duyabiliyorsun beni biliyorum.
Kalbinin bütün kapakları açık yüreğinin, tüm duyguları hissediyor biliyorum.
Bir şey var aramızı ekşiten...
Bu ekşilik tarafı olduğum bir tat değil bilesin.

Öfkeli miyim?
Agresif yapılarımız mı bizi bize düşüren. Kıran döken ne bizi?
Zamanımız mı değil?
Eskiden tanışıyor olsaydık da aynı mı olurdu herşey?

Öfkeli miyim?
Buna sebep olan sendeki ben mi bu ekşiliğin nedeni?
Ben fazla birşey istememiştim ki!!!

13.

KAVUŞAMAYANIM

Gün geceden ayrıldığına mı yansın?


Gece karanlıktan kurtulup ışığına kavuştuğuna mı sevinsin?
Neresinden tutarsan tut Aşk kalıyor elinde değil mi?
Birbirine zıt ama birbirlerini kovalayan iki sevgili misali. Beni en iyi gece anlar mesela, günün
yorgunluğu vardır üzerinde. Herkesin yararlandığı ışıklar artık kapkaranlık, sisli, iç ürpertici, bir
perde missali. Ama bilir ki yine kavuşacak sevdiği ışıklarına. Yorgunluğunu atacak ve yeniden
üzerine doğacak güneşin hasreti tutar onu ayakta. Güneşin yıldıza olan Aşk'ına ne demeli? Hiçbir
zaman yanyana gelemeyipte sadece kendinden sonra geldiğini bilip gelişine AŞIK olmak. Nasıl da
acı ve sonu gelmeyecek bir vuslat. Biz birbirimizin gecesi gündüzü, yıldızı ve güneşi olalım ama
kavuşanı ve yaşayanı. Uykuyla rüya gibi olalım istiyorum. Birbirleri olmadan diğeri de olmasın.
Sen en sevdiğin uyku ol ben sana rüya olmaya hazırım. Daha erken dediğini duyuyorum ama
Aşk'ın zamanı, yeri, mesafesi yoktur. Sen benim zamansız zamanlarımsın. En hazırlıksız
yakalandığımsın. Öyle zamansız ve hazırlıksız yakaladın ki beni. Sensiz geçirdiğim tüm
zamanlarım intiharın eşiğinde şuan. Hayatını sorgulayan birine soluk olmak nasıl bir hissiyat?
Anlat bana beni...
Artık susuşlar olmasın, dilinde uçuşanlar olsun.
Kır dilinin kilidini ve bak gözlerime, ne hissediyorsan onu söyle. Benim istediklerimi değil
hissettiklerini istiyorum senden. Beni söylediklerin bile öyle mutlu ediyorken, yaşatmadıklarının
boynu bükük kalsın istemiyorum. Var olanı Allah bilir, kulundan saklamak günah değil midir?
Bak YARİM ve YARIM; saatleri saymak, günleri kovalamak veya ayların arkasından koşmayı
senelerimize olan arzuma borçluyum. Bekleyişim bekletenden ötürüdür. Olacak evet seninle
senelerimiz de olacak. Öyle tanıyacağız ki birbirimizi artık ezbere hareket edeceğiz. Biliyorum...
Zor günlerimiz de olacaktır evet ancak üstesinden biz değil aramızdaki o bağ gelecek. Sen varsın!
Ben seni yoktan var ettim!

14.

YÜREĞİME;

Bazen sadece susarak konuşuyoruz seninle.


Kimi zaman severek kimi zaman öfkeli.
Karşımdaki suret bana mı öfkeli yoksa içimdeki kendine mi?
Boşluğa bakan olamaz o kahverengi bir çift göz.
O gözler boş bakamaz, öyle hakları yok onların...
Sevecen, aşık, öfkeli veya acılı bakarlar ama boş bakamazlar!
Tabiata aykırı olur.
Alışılası olan duygular tatlı olmalı, öfkeli değil.
Hadi uyu biraz, bende seyredeyim cennetimi...

15.

DUA'M

Saydığım ne benim biliyor musun?


Konuşamadığımız saatler. Mesele gerçekten konuşamamak mı? Yoksa sustuklarımızdan mı
korkuyoruz? Şimdi karşımda dört kocaman duvar bir de kemiklerimi donduran, oldukça sert esen
hasretinin rüzgarı var. Bununla başa çıkabilirim bir süre evet. Alışagelmiş bir durum olması ne acı.
İstanbul kendine küsmüşcesine bir tavır içerisinde, yokluğunla birlikte ve ben yine yalnızım.
Herkesin bir direnişi vardır bu dünya da. Ne için,neye, kiminle direndiği önemlidir. Senin için
hasretine sensiz direnmek benim payıma düşen. Yıkık dökük hissetmiyorum kendimi. Güçlüyüm
evet, yokluğunda da sensizliğine direnmek için senli günlerimi düşünerek güçlü kalıyorum. Neydi
seninle beni biz yapmayanlar diye sorsam? Cevap olarak benim sabırsızlığımı söylersin diye
tahmin ediyorum. Her ayrılık bir kaza gibidir yar. Senin kazaların var yaraların var belkide
kalbinde derinlerde. Ben senin yaralarını sarmaya, iyileştirmeye kalbine yüreğimle sunitenefüs
yapmaya geldim. Ölme sabrettiğim, sakın ölme. Beni bu acımasız hayatta yaşayabileceğim en
kötü acılardan biriyle başbaşa bırakma. Allah benim canımı senden önce alsın yarim. Dualarım ile
geleceksin bana, bende senin Dualarınla gireceğim toprak altına..!

16.

KARARDI HERYER

Bunaltmışım seni,bırakmamışım ki özleyesin.


Görüşmek isteyesin veya sevesin.
Dilim kanıyor resmen, gözlerim kör olma tarafında.
Çok mu düştüm üstüne, çok mu baktım gözbebeklerine beni sev diye...
Olamadım be adam gamsız olamadım.
Yapamadım, ayrı duramadım senden.
Fırsat vermedim beni sevmene.
Kör olmuş gözlerim AŞKINDAN, göremedim istediklerini.
Susmadım işte ya hep konuştum,hep yazdım ama hep ben yaptım. Seni sana bırakamadım beni
affet.
Olası şeyler yerine hep özel olsun istedim, hep aynı duyguları hissedelim istedim.
Hep istedim, hep yaptım, hep bekledim.
Herşey olmuşum da sevdiğin olamamışım meğer.
Biraz uzak olacağım şimdi sana. Biraz bırakacağım sendeki beni sana.
Tabi ki vazgeçmiyorum sevdamdan, Dua'larımda yine başı çekiyor olacaksın, seni gördüğüm
günden bu yana olduğu gibi.
O kadar sevmişim ki seni gözyaşlarımla duygularımı savaştırıyorum. Kazanana seni armağan
ediyorum.
Yaşıyorum, seni sen olmadan yaşıyor, iki güzel kelimene büyüteçle bakıyor, onlardan mutluluklar
çıkarıyorum.
O gün bana 'Canım' dediğinde sevinmiştim taa ki resim çekilirken bir başka kıza da bunu
söyleyene kadar.
Oysa ben kimseye 'Yarınım' dememiştim bu hayatta.
Elbette hatalıyım,sitem etmiyorum gerçekten hatalıyım.
Ve biliyorum hatalarımı. İşin tuhaf tarafı öyle büyüksün ki içimde hataya düşe düşe bir hal oldu
yüreğim.
Düşünsene; birini çok mutlu ettiğini zannederken aslında kendinden soğutuyormuşsun, aman
Allah'ım.
Nasıl da kaynar suların başımdan döküldüğü hissi...
Nasılda ağlamaklı yüreğim.
Detaylara takılma dediğini biliyorum.
Sen hayatın en ince, en güzel detayısın benim için. Ben sana takılıyorum aslında sen bilmeden.
Ne sen gel diyorsun ne ben o heyecandan uzaklaşabiliyorum.
Ne sen kal diyorsun ne benim ellerimin titremesi geçiyor.
Ne sen koynumda rüyalara kaçmayı istiyorsun ne de ben senden vazgeçtim.
Öyleydi işte, arzularımı bir başka bahara ertelediğim, sıradan bir ayrılıktı o otobüsten inmem.
Ben hep İstanbul'a hayrandım, ama sayende Ankara'ya aşık...
Artık seni İstanbul gibi değil, Ankara gibi seviyorum.
Ayazı gibi sert, insanları gibi sıcak.
Atamıza olan hasretimiz gibi özlem dolu, ama sonuna kadar sadık.
Hayır hayır sen bendeki seni tanısan, kapından ayrılırsan,senden vazgeçerim.
İşte o titreme benim hayatım...Hayatı o zaman aralıklarında yaşıyorum ben.
Hayat ne garip değil mi?
Sevdiğin birine dokunmaya bile korkuyorsun.
AŞK cesurlar işidir, oysa ki bende çok cesaretliyimdir!
Ancak konu sen olunca.
Nasıl da tedirginliğin en dibi.
Arıyorum seni, cesaretimi üzerime hiç çıkarmayacakmışcasına giyip.
Sonuç hep aynı.
Yanıt yok.
Ve ben yaramazlık yapan küçük bir velet gibi özür diliyorum sevdiğim adamdan.
Neden biliyor musun? Sevdim diye..!
Hayatın bize verdikleriyle yetinmeliyiz belki de.
Seni mevsimlere benzetiyorum...
Yanındayken bahar şenliği gibi mutlu oluyorum. Yanında olmalarım da seni uzaktan gördüğümle
yetinmelerim. Göz göze geldiğimizde tam bir yaz. Rahat ve üşümeyi unutuyorum.
Gözlerimden kaybolana kadar sonbaharsın bana. Yapraklarını dökmek üzeri olan ağaç gibi
oluyorum.
Ve sen gidince kışım başlıyor. Karlı, rüzgarlı oluyor kalbimin hava durumu.
Şuan büyük ihtimalle yorgunluğun dibine vurduğun safhalardasın.
Seversin uykuyu bilirim.
Geceyi çabuk satarsın sen.
Bende aksine geceye, seni bana getirdiğini düşündüğüm için hep minnettarımdır.
Ölüm gibi birşey olacak biliyorum senden uzak durmak...

17.

SENİ TANIYORUM;

Seni öyle tanıyorum ki, kahve içerken farkında olmadan kahve kokusu , dudağının kenarında bir
tebessüme yol açıyor.
Seni öyle tanıyorum ki, üç parmağını göbeğinin üzerine koymadan asla uyuyamazsın.
Her içeceğini en az 4 dakika bekletirsin 2:40 a kadar düşer bu süre ama asla su haricinde
bekletmeden içmezsin.
Gözlerin soldan sağ tarafa dönerken kirpiklerini hep kırpıştırırsın, bunu bilerek yapmadığını
bilirim.
Tıpkı ellerini tertemiz tuttuğunu bildiğim gibi.
Saçlarını sadece tararken onlara sinirlenirsin çünkü çabuk yorarlar seni.
Uykuyu sever ama asla seni yenmesine izin vermezsin, görevlerini eksiksiz yerine getirmeye
bayılırsın.
Altmış saniyede yirmi bir kez gözlerini kırparsın, ortalamadır bu rakam.
Seni boğazını kaşırken kızardığını gördüğümde oradan öpmek istediğimden beri tanıyorum.
Sinirlensende hep sakin gibi görünürsün ta ki damarına basılana kadar.
Ten kokunu bilirim,uykularımı haram ettiren.
Bir de korkularını bilirim, şaka olmasını istediğin...
Ben seni bilirim adam..

18.

GÖKKUŞAĞIM
Varlığınla kavga etmeyi özleyecek duruma geldiğim bu günlerin tek suçlusu benim.
Yokluğunla savaş vermek çok daha zormuş bunu anladım.
Öğrenmenin yaşı olmazmuş bu bir kere daha yaşadım.
Kavgalarımız vardı hani bizim,
Şimdi hiç biri yok, çünkü sen yoksun. Olsanda tekrar kavga etsek ya.
Sen bana birinin elini tutmadan, sarmaş dolaş gezmeden, sebepsizce sarılamadan, onu öpmeden
ve daha bir çok yakınlık davranışlarda bulunmadan da sevebilmeyi öğrettin. Ben ise kötü bir
öğrenci gibi kaçıp gitmenin iyi bir yol olduğunu sandım.
Büyük yanılgı,
Seni alıp gitmek.
Herşeyi olduğun gibi bırakıp sadece seninle uzaklarda olmaktan bahsediyorum.
Saatlerce seni sadece izlemek istiyorum. İzleyeceğim en güzel oscarlık film olan gözlerine
bakarak bir hayat yaşamak.
Tabi ki biliyorum bunun imkansız olduğunu, bunu seninde istemediğini, buna asla cesaretin
olmadığını. Ama hayat öyle acımasız ki, bazen hayalin bile yüzümü güldürüyor. Bedel ödemek
zorunda olduğumun farkındayım, bunu hakettiğimi de biliyorum. Güvenin yok bana karşı, kırgın
kızgınsın bunlarda cabası. En korkutucu olanıda, içinde bana karşı hiç bir sevgi kırıntısının
kalmadığını düşünmek. İşte bu beni çıkmaza sokuyor. Ama olsun sevmesen de beni ben yine
seveceğim seni. Öyle ya, birini sevmek için onun da seni sevmesi gerekmez. Bunu sen öğrettin
bana. Zaman demişler, yaraların en güzel ilacının adına. Umduğum tek şey ise tehsirini çabuk
göstermesi zamanın. Ne olurdu ki şimdi kolumun üstünde uyusan. Siyah saçların yüzüme değse...
Aslında ben seni, rüyalarımda daha da çok sevdim. Az birşey olsa dahi dokunabiliyordum
gözbebeklerine, en azından göz göze gelmek bile benim allah tarafından aldığım en büyük
ödüldü. Ben hayatım boyunca birinin gözlerine böyle uzun uzun bakmayı hiç bu denli özlemedim
biliyor musun ? Yürekten sevdiğini görmediğim için kendimi ölene kadar affetmeyeceğim.
Sıradan ilişkiler yaşamışım sana gelene kadar. Kirpiklerini aşıp gözbebeklerine sızdığım zamanlar
çok değil bende biliyorum. Ama birşeyi defalarca yaşamak ile bir kaç defa yaşamak arasında ki
farkı sende öğrendim. Defalarca yaşadığın alışkanlık ,bir kaç defa yaşadığın ise AŞK olurmuş.
Sessizdi karanlıktı ve sen uykudaydın...
İşte ben ozamanlar da apayrı bir duygu yaşıyordum.

Dualarımdasın...

Kokusu burnum da adam.


19.

EVİM'E

Hatalar hatalar.

Şimdi sana yazsam fayda etmeyecek, önce içinin soğuması lazım.


Sen sinirlenince ateşin çıkar bilirim ve ben seni uzun süre ateşin düşmeyecek kadar kızdırdım.
Eski defter yapraklarını açıpta sende böyle yaptın diyip yaptıklarımın üstünü kapama gibi bir
saçmalıkta yapmayacağım. Beni affet de demiyorum zaten sana. Ancak özledim seni bunu bil.
Kor ateşe at beni kül olayım, sesim çıkarsa adımdan utanayım.
Ama bu susuşmaları bırakalım. Gel beni dinle, iki kadeh olsun elimizde ve yeni yıla birlikte
girelim. Sen istersen kadehi kafamda kır, tek harf çıkarsa ağzımdan eğer dilimi koparayım.
Gözlerin büyüyor gecelerime saç tellerini arar oldu ellerim. Cezamı çekmeye razıyım lakin beni
susarak cezalandırma olur mu ?
Bana zarar ver ona da razıyım.
Biz seninle zor günler geçirdik ve daha da geçiriyoruz ama biliyorum bu zamanlar geçecek sen hiç
merak etme. Düşüncelerini, kinini, nefretini, herşeyini biliyorum.
Savunulacak bir tarafım yok bilirim ancak kus şu nefretini bana da temizlensin bana olan
duyguların. Ben kirlettim farkındayım.
Baba gibisin işte sen de benim için.
Arkadaş,dost ,kardeş, inşallah ileride eş. Zor evet ama benim hayatımda imkansız yoktur. Seni
asla ve asla zorlayamam, istemiyorum dersen tek kelime edemem sözünün üstüne. Ama
bilmelisin ki yaşattığım acıları hatırlamayacak günler yaşatacağım sana. Sevgilim olman değil ki
niyetim benim. Evime geri dönmek.
Sen benim evimsin bunu unutma!
İster kov, ister sarıl...

EVİNİ SEVEN KADIN

20.
ESMERİM'E ;

Sen benim zorumsun aslında.

Uğuruna ölünesi bir aşk için beklemek ne denli zor olabilir ki ?

Çok zor...

Eğer hasretinden tutuştuysa artık yüreğim kalbimin ritmi değişip gönlüm yeteri kadar sensiz
kaldıysa inan bana çok zor.
Nasıl sevmeliyim seni biliyor musun?
Pamuklara sarıp sarmalayarak.
Saç tellerini sayarak.
Kimi zaman çenenden öperek uyandırarak.
Çoğu zaman sadece göz süzerek sevmeliyim.
Gözlerimi kapatıp sadece kokun ile senli rüyalara dalmalıyım.
Kaburgalarımın çatlama sesini duyana kadar sarılamanı istemem normal değil biliyorum.
Ancak AŞK anormallikleri seven bir manyaklıktır.
Neler söylendi adına aşkın neler yazıldı neler çizildi hiç biri umrumda değil.
Ben aşkı sen bilir,seni yaşarım.
Bilirim hatamı, susarım, sabrederim.
Benim gözleri bal sevdiğim, sana açım bunu bil...
Gözlerine aç,
Sesine aç,
Ruhuna aç,
O simsiyah saçlarını benim tarayacağım günler gelecek biliyorum.
Seni kazanınca herşey bitmiyor ki asıl hayat ondan sonra başlıyor.
Sana çok kızacağım mesela beni bu kadar çok beklettiğin için. Çok uğraşacağım seninle ama
kaybetmeyeceğimden asla şüphem yok.
Bilirsin ki ben kaybedeceğim savaşa girmem.
Sen benim geleceğimsin.
Geleceğim için savaşıyorum.
Sensizlik bir savaş benim için bunu unutma.
Sensizliğinle beni daha ne kadar vuracaksın.
Esmerim, inadı kendi kadar güzel yarim, bana dönmemen pek tabi ancak artık beni bul..!

Benim ömrüm seninle geçecek biliyorum.


21.

HUZUR KOKULUM'A ;

Nasıl uzak durmak zorunda bırakılıyorsam sen tarafından, gün gelecek sabrımın sonu selamete
erecek ve seneler sonra da olsa benimle olacaksın.
Zorundalık ile değil asla, bunu sen isteyeceksin.
Öyle ya, sen bana hiç bir zaman kolay gelmedin yine gelmeyeceksin, biliyorum.
Sabrediyorum sadece sabrediyorum, kendimi sana ispatlayacağım göreceksin.
Senin dışında bir adam olmayacağını anlayacaksın.
Seni asla yönlendirmeyeceğim bunu denemeyeceğim bile.
Kendi doğruların seni mutlu bir yolculuğa çıkaracaktır.
Ben yanında olsamda, olmasamda kalbinin sesi o doğrularınla eşdeğer olduğu an, çok mutlu
olacaksın.
Sana dokunmaktan bahsetmiyorum.
Ben sana bakmaktan bahsediyorum.
Sadece doya doya bakmak, uyurken izlemek yada uyanma diye kıpırdamamaktan bahsediyorum.
Senden tek birşey rica ediyorum.
Eğer bensiz mutlu olacaksan yani buna kanaat getirdiğin an beni def et hayatından,
tek bir soru sormam yeter ki mutlu olduğunu bileyim.
Karşımda değilsin şuan buna rağmen ellerim kanayana kadar seni yazabilirim.
Sen öylesin ki içimde, aksilikler yapıpta asla bir yere gidemeyen evlat gibi hissediyorum kendimi,
evimsin demiştim sana hatırlarsan gerçekten öylesin. Sığnabildiğim tek liman, nefes alabildiğim
tek yer senin gözlerin.
İçindem kaybolmayı istemek diye bir his yerleşti kalbime.
Kahverengi gözlerin hayata bedel benim için.
Şimdi kendince inanmıyor hatta saçmaladığımı düşünüyorsundur.
Haklısın sonuna kadar çünkü bilmiyorsun, kahverengi gözlerindeki derinlikte kaybolmak
istemenin verdiği sabırsızlığı, bilmiyorsun.
Canımı yakan ne şuan kendini sakınman, ne susman, ne de sesini bile esirgemen.
Asıl canımı kor alevler içerisinde hissetmemin nedeni, benden bu denli uzaklaşabilmen.
Suçumu hafifletmek için değil asla.
Kes cezamı hakim bey, canımı sensizlikten dolayı kanayan kalbim kadar hiç birşey yakamaz.
Birşey itiraf etmeliyim, oda seninle buradan gitmek istemem.
Tabiki doğduğun şehre gitmekten bahsediyorum.
Senin dünyaya geldiğin her yeri görmek, çocukluğunun geçtiği her sokağı karış karış dolaşmaktan
bahsediyorum.
Bunlar bana hayal tabi şuan ama asla vazgeçmeyeceğim.

Bizim oralarda 'seni seviyorum' denmez, 'kurban olurum sana' denir.

Bil istedim.

22.

RÜYALARDA BULUŞALIM

Gökyüzüm olacak kadar cesaretli ol.


Gökkuşağım ol...
Rengârenk.
Sarhoş olduğumda değil,
Sarhoş ettiğinde...
Deniz kadar sakin,
Dalgalar gibi hırçın,
Namusum kadar sert...
Dokun bana, ruhun yosun tutmasın...
Şarkılar söyle dizlerimde, sesinde paslanmasın.
Yorulmadım sevmelere,
Gözlerinde yorulmasın.
Kapat...
Dinlen...
Uyu dizlerimde.
Yüreğimiz çalışsın, en tenha rüyalarda..🌈

23.
YOKLUĞUN İÇİMDE BİR ATEŞ GİBİ;

Bir adam tanıdım ;


Sakin, huysuz, sinirli, şirin.
Kendinden emin, ne istediğini bilen.
Bir o kadar da acemi,eli ayağına dolaşan,
Dil-i suskun...
Gözleri ateş saçan, beni benden alan.
Ben bir deliye sarmaş dolaştım.
Gerdanı memleket kokulu adam, her gece kokun ile uyumam için kaç promil arı olmam lazım ?
Dudağından bal damlıyor bugün, beni sevdiğini söyleme vaktin gelmedi mi?
Yoksa vakit nakit diyip kokunun düşlerinden mi uyumalıyım ?
Ne dersin bugün şiir bahara mı gelsin,yoksa sana mı ?
Karanlıkta gökkuşağını gördüm,
Gündüzleri yıldızları gördüm.
İmkansız aşklara adım atmaktan korkmamayı öğrendim.
Şimdi imkanın varsa yağmur ol, yıka beni.
Sende kurulanıp,
Sende sevdayı giyeceğim...

24.

DERMANIM'A

Aşk, insanın gözünü kör eder.


En huysuz gece de bile istediğini almasını bilir.
Bilir ki yarına, yaralar bırakmaz.
Sargı bezi olur, sarar tüm benliği ile.
Anne gibi,baba gibi.
Kıyamaz bi damlasına dahi,
Hepsini içine atar..
Dertlerin, takıntıların arasında
Merhem olurlar her yaraya
Yaralamadan...

25.

MUCİZE*M

Bana öyle derin derin bak ki:


Tüm benliğimi gözlerinde unutup
Uzay boşluğundan,
Hızlı,
Işık hızından daha hızlı düşüp,
Okyanusun dibinde nefes alayım..
Belki yedi düvel şahit olmaz-olamaz
Ama
Bırak Atlantisin ortasında
Yapayalnız kalmış bir balık şahit olsun...
Biraz öte de ;
Mariana çukuru aşkı-meşki dolduramaz
Ama
Bırak gözlerin gözlerimi doldursun...

26.

DOYAMADIĞIM

Sana sarılmak dünyanın en şehvetli şeyi.


Sarhoş olup ayılamamak gibi.
İnceden bi duygu.
Keşke anlatabilsem iki kelimede seni.
Gökyüzü ile denizin birleşmesi..
Gökyüzünün dağlar ile buluşması gibi hür, huzurlu.
Sal kendini bana, derinlerime doğru..
Ayrışmadan...
Ayılmadan...

27.

DİZ KAPAĞINDAN ÖPERİM ADAM;

Bir adamı diz kapaklarından öpmekten ala şiire rastlamadım henüz,


Çünkü bir adamı diz kapaklarından öpmek;
“Bugüne dek tüm düşmüşlüklerinden, yaralarından, kanından, izinden, acından öpüyorum, şifa
niyetine” demektir.
“Çok düştüm, parçalandım, örselendim, öp de geçsin” diyemeyen bir adamın sessizliğini
duymaktır.
“Seni anlamak için harflere ihtiyacım yok, ruhumla ruhun aynı lisanı hissediyor” diyebilmektir.
“Yanaklarından, dudaklarından, alnından, belki omuzlarından, avuçlarından öpmek aşkın
yaradılışında var ama diz kapakların da sevdaya dahil” demektir aynı zamanda.
O adamı çaresizliğinden ver, bir o kadar da gücünden öpmektir.
Düşmüşlüğü kadar ayağa kalkmışlığından öpüp onore etmektir.
Önünde diz çökmektir.
Saygıdır.
Kabulleniştir.
Çok şeyi kudretine, sabrına, sarsılmışlığına,
Sancılarıyla baş edebilecek kadar dayanıklı oluşuna,
Ve de...
Kırılmak yerine bükülmeyi öğrenebilişine hayran olmaktır...

28.

NEDENLERİM VAR ;
Her insan gibi sevmek, sevilmek isteme duygum var benim de.
Neden senden vazgeçmediğimi sorguladığımda sonuç, sevgim bağlanıyor.
Geleceğim senmişsin hissiyatım oldukça yüksek.
Bazen öyle düşler kuruyorum ki inan bana, yerimde olmak istersin.
Sen benim hayatımda çok mükemmel bir detaysın.
Kahverengi gözler, simsiyah saçlar, kan kırmızı arzular veya masmavi bir hasret...
Acı çektiriyorsun bana şuan.
Birşey yapmadığını bende biliyorum ancak birşey yapmamak, çokça şey yapmaktan daha acıdır.
Bekliyorum seni sormadan, bıkmadan, aksilik yapmadan, sadece bekliyorum.
Sence de artık oturup uzunca konuşma vaktimiz gelmedi mi ?
Hem ben hep ne derim, idam edilecek mahkumun bile son isteği sorulurmuş.
Bana son isteğimi, alacağın cevap yine sen olacaksın diye mi sormuyorsun ?
Seni öyle özledim ki...
Gel artık!
Senin yokluğunda ağlayan şehrin, geldiğinde gözyaşları dursun.
Benim de İstanbul'um sensin işte.
Her bir yanın ayrı bir manzara benim için.
Gözlerin Boğaz manzarası ise saçların Kız Kulesi, kirpiklerin Galata Kulesi adeta benim için.
Ellerin diyorum adam ellerin Rumeli Hisarı..
Dudakların Çırağan Sarayı senin.
Dediğim gibi sen benim İstanbul'umsun...
Bırak artık da bende senin memleketin olayım...

29.

BORDA/MAVİ

İnandığım biri ve bir yol vardı.


Yolun sonu aydınlıktı.
Benim ilk, gözlerim sevdi onu..
Gözler sevse nolur kalbine dokunamadıktan sonra.
Bazılarının değer verdiği ilk kişi olamıyor insan ne yazıkki. Ne yaparsan yap yenemiyorsun sana
karşı olmayan duygularını.
Sonrası mı?
Sonrası kocaman bi hayal kırıklığı.
Sonrası kalp kırışıklığı.

Üniversite de başlayıp otogarda biten bi aşktı bizimkisi.

30.

EN SEVDİĞİM

Omuzunda huzur bulduğumun sen olması ne güzel bir duygu.


Omzun ülkem oldu.
Saçların başkentim.
Gözlerin çıkmaz sokağımdır mesela bir kere baktığım zaman çıkma ihtimalimin olmadığı bir
sokak.
Ellerin mesela...
Ellerin, yüzümün kıvrımına dokununca yüzümdeki gülümseme tüm gülücüklere kafa tutabilir.
Sesini duyunca seni vatanım bilmek.
Göğüs kafesinde nefesini hissetmek, içimdeki mezarlığa bir demet bırakılan gül olması.

Ne de güzel...

31.

RUHUN'A SESLENİŞİM

Evet bu geceyi hayatım boyunca unutmayacağım.


Seni tanıdığım günden beri ilk defa bu denli acıttın kalbimi.
Ağır konuşmak farklıdır, bilirim. Hatta çok da güzel başarırım bunu ancak sen bu gece ağır
konuşmadın kaba bir tabir olacak özür dilerim ama senin bu yaptığın resmen ruh tecavüzü bunu
böyle bilesin.
Öyle kızgınım öyle kırgınım ki sana nasıl toparlarım bu ruhu hiç bilmiyorum.
Bu gece benim yürüdüğüm yolun hiç bir önemi yok.
Aşk adına, hasret adına, sevgi adına, altın bir plaket almak varken neden madalyanı nefret
duygun taktı?
Evet belki senin için bir önemi yok ama benim için çok değerliydi o plaket.
Bana kıydın, acımadın bunu anlarımda ,
İçimdeki hissiyata nasıl yaptın bunu.
Dil ruhun aynasıdır.
Senin dilin bana ayna bile olmadı ki.
Hayatında seni benim gibi seven tek bir adam göster nikah şahidin olurum senin ben.
Yok öyle biri yok.
Ben hiç bir adamın arkasında dolanmam, ruhuna sızarım, ruhu olurum.
İnan bana hiç bir acı kalbimdeki kadar değil.
Yanan bir yürek, kırık bir kalp, tonlarca ağırlıkta bir hasret varsa uykuyu unutuyorsun. Gözlerin
kapalı ateşe yürüyemezsin, karşında yanan biri olarak söylüyorum, aç gözlerini.
Bunların hepsini ben değil ruhun ödetecek sana.
Geçmedim senden..
Geçemedim.
Denedim evet gittim senden, terk ettim ama yapamadım, olmadı, duramadım.
Senden gitmeyi denemiyorum artık hayatım varsın böyle geçsin.
Ben buradayım yakıştığı gibi bana.
Kendine yakışan ne ise senin kaleminde onu yap. Emin ol kalemi insanı yanıltmaz.
Sana yazmaya devam edeceğim ama bir gün bilemezsin, belki bir gün okumana izin veririm.

Kalp kırılır söz içinde kalır.

32.

YARGISIZ İNFAZ HAKİM BEY!


Sen benim sokaklarımı yakıp gitmeyi seçtin. Düşünmedin, yanan sadece sana çıkan sokaklarımın
değilde, kalbimin olduğunu.
Sana her konuda hak vermeyi seçen benim yüreğime, yıldırım düşürmeyi tercih ettin.
Seni tanıdığım günden beri seninle ilgili konulara artı iki bakmayı seçtim kızmadan, yargılamadan
önce.
Evet cennet kapımın kilit sayısını oldukça çoğaltan hatalarım var elbet.
Seni sevmek ibadet bana ve çokça sevap.
Belki de beni hiç tanımamış olmayı düşünüyorsun.
Dokunmadan sevmek sevginin en masum halidir.
Ben seni dokunmadan uzaktan kendimce çok sevdim!
İnanmıyorsun biliyorum ama inan diye de söylemiyorum sana bunları.
Gecelerce seninle bir hayatı hayal ettim kendimce.
Belkide asla gerçekleşmeyecek olan hayaldi benimkiler.
Konuştuklarım sustuklarımın onda biri bile değil emin ol.
Sana söylemediğim, anlatmağım hayallerim var.
Belli ki cesaret edemedim buna.
Sen sert bir adamsın bilirim sevmezsin öyle laubaliliği..
Ama
Değinmeden edemiycem.
Hani şarkını okuyorsun böyle tam bitecekken bir kahkaha çıkıveriyor ya ağzından.
İşte adam,
Göm beni oraya.
Tam güşülünün ortasına.
İçim eriyor, içim gidiyor.
Sen varya sen,
Diz kapakları öpülesi bir adamsın.
Çok güzelsin, çevrende çok kız var. Belki benden daha güzel yanına yakışanları da var. Güzel bir
hayat seçebilirsin, tek kelime edecek hakkım yok.
Bil ki ...

Bundan sonrasını kendime saklayacağım.

Kahverengi diyorum.
Sadece gözlerinde güzel..
Sana ölüyorum...
33.

SEVDİĞİM ADAM ;

Bildiğiniz asil siyah saçları, göz kamaştıran, içimi ürperten bir siyahtan bahsediyorum size. Ellerim
le dokundum o saçlara, ama bu aramızda kalabilir değil mi?
Gözlerimi ?
Gözleri kahverengi değil benim için ancak ölümü gösterseler gözlerim kapalı gidebileceğim bir
dağ.
Küçük elleri var dostlar narin, pürüzsüz pamuk gibi elleri var.
Onları sarıpta dolaşmamış olabilirim.
Ancak nefesimi kesmek istese tepki dahi vermeyeceğim o pamuksu elleri.
Bir burnu var ki vallahi de billlahi de fındık gibi öyle şirin öyle öpülesi ve dokunurken ellerimi
titreten bir fındık burun.
Kirpik kirpik olalı; böylesine asalet yüklenen bir göz kapağı, perde püskülleri olamaz gençler.
Kaşları biraz çatıktır onun.
Ama böyle kalbimi yerinden çıkaracak bir çatıştı onlarda ki.
Hele ki bir ses tonu var ki “öleceksin” dese hayatımın en mutlu haberini vermişcesine kadifemsi
ve sarılabileceğim hissiyatımı her geçen gün güçlendiren bir ses tonu.
Boyu çok uzun değil mesela o ama o bunu sever.
Yani kendisi öyle söyler.
Ben ise boyu çok uzun olmadığı için katlayıp kalbime saklayabilirim diye daha da çok seviyorum
onu.
Bu arada işinin dışında yardım etmeyi sever kendileri.
O öyle bir istekle koşar ki insanlara yardım etmeye hayran olmamak elde değil.
Ama o var yaa o verdiği her karar sonrası kendinden emin duruşuyla, duyulması gereken saygıyı
öğretir cinsten.
Onu hiç bir şarkıya benzetmiyor, şiirlerde aramıyorum.
O benim için icra edilemeyecek kadar asil bir şarkı, dile alınamayacak kadar kudretli bir şiir.
Öylesine hasretim ki ona dostlar anlatmaya ne kelimelerin ne de cümlelerin gücü yetmez.
Hasretine karşılık veren, savaşmamı ve beni ayakta tutan kutsal duygunun adı “AŞK”.
Evet ona deli gibi aşığım falan demeyeceğim.
Onu o kadar akıllıca seviyorum ki zekama ben bile şaşıyorum.
Düşünsenize hayatınızda yok,dokunamıyor,sarılamıyor,onunla uyuyamıyor,hatta lanet olsun ki
konuşamıyorsun bile.
E şimdi sorarım size, deli olsam bunlara nasıl katlanır ve içimde beslediğim umutlara nasıl sahip
çıkarım.
Aşk aptallığın aksine aklını kullanabilenlerin, en yüce duygusudur.

Ona ölüyorum ..

34.

BAŞ EDEMEYİŞİM,

Her gece tavana esir kalan gözlerimi kurtar artık.


İnan kendimi ifade etmekten başka derdim yok.
İstersen hayatının hiç bir zerresinde yer verme bana ama
Gel beni benden dinle.
Bunu hakediyor sana olan duygularım.
Bana yoksa bile inancın, onlara olsun!

35.

KIRAN ADAM ;

Her geçen gün yüreğime bir taş daha bırakıyorsun.


Bilerek yaptığın, isteyerek buna çanak tuttuğunun bilincindeyim.
Bir bedel ödetme isteğin için köle ediyorsun bana olan hislerini.
Saklıyorsun,bağırıyorsun,kızıyor,kırıyor ve döküyorsun beni.
Tabi bunu iletişim kurmadan yapıyorsun.
Bunların dışında asla konuşmuyor içine atıyorsun.
Seni bana, sen bile anlatamazsın.
Bilirim...
Bir bedel bir ömür gibi sanki. Sonu gelmeyecek bir işkence gibi davranışlar sergileyen sen olsan
da bunu yaşatan benim ancak böyle olmaz, olmamalı.
Neden gelmiyorsun bana, niye vermiyorsun tepki?
Sor kendine bu soruları.
Alacağın cevabı uygula asla karşı gelmem.
Ama bu saçmasapan ön yargıların gerçekten çok acımasızca geliyor bana, ağır geliyor yaptıkların,
yapmadıkların..
Benim yaptığım daha ağır dimi biliyorum bunu.
Sen farkında bile değilken yaşadım bu hisleri ben haberin dahi yoktu.
Sadece seni fazlasıyla anlıyorum bunu bil.
Ancak bazı davranışların canımı değil kalbimi yakıyor.
Beni istediğinle suçla lütfen..
Duyduklarına da İnan..
Beni dinleme bile bu böyle gitsin.
Ne yapayım söyle bana konuşamayan sensin ,
Görmeyen sensin,
Umursamaz davranan sen.
Bu karşımdaki adamı sevmedim ben,
Ben isminin baş harfini her daim büyük yazacak kadar saygı duyduğum adamı sevdim.
Ben öpüşmeden, de elele gezmeden de hatta ve hatta sarılmadan da birinin sevilebileceğini
öğreten adamı sevdim.
Biz seninle hiç sarılmadık hiç hemde .
Bilmiyorum söylediklerim veya söyleceklerim senin için ne derece inandırıcılık payı taşıyor ama
söylemeden geçemem.
Biz seninle iki farklı hayatız.
Bir olmamız zor..
Kolay bir kadın olmadım hiç bir zaman.
Kıskanç ve sahiplenen bir kadınım ben.
Yani hayatını zorlaştıran biriyim farkındayım.
Sana zarar veriyorum.
Ve artık birşey yapmama kararı aldım.
Zararın neresinden dönerse insan kârdan saymalıymış.
Vazgeçiş olarak da görebilirsin bunu.
Ama gerçeği bir ben bilirim bir de Allah.
İnançlı bir adamsın biliyorum.
Bir gün adam bir gün Allah’ın bildiklerini benim hakkımda öğrenmek isteyeceksin.
İşte o gün anlayacaksın seni ne kadar sevdiğimi, nasıl özlediğimi, nasıl beklediğimi...
36.

4 TEMMUZ

Tanrı seni sanat olarak yaratmışta


Sanatın hiçbir türüne ait değilsin
Bi kalıba sığmıyorsun,taşıyorsun
İçimde bi enerji olarak kalıyorsun
Bakma öyle ellerimin terlemesine
Görmezden gel
Yanında kısılan sesimi de boşver
Ben diktim gözlerimi
Dillerinin üstüne
Konuş,konuş,konuş
Bildiklerimi çürüt
Geleceğe dair
Yeni okuma yazmayı çözmüş
Çocuklar gibi
Öğrenme, bilmediklerimi öğret
Bir kitaba konu olacak kadar çelişkiyi,
Bir filme ses getirecek kadar romantiği,
Bir heykeli konuşturacak kadar anlayışı,
Ama bir şiire
Ama bir şiire işte..
Kuralları unutturacak kadar özgürlüğü...

Son sözüm sana olan hudutsuz sevdamı


Manolya kokulu başını kolllarımın arasına alıp
Senin o memleket gözlerine saatlerce bakmalıyım ki anlatabileyim.
Senin yanı başında ve şevkat dolu göğüsünde uyumalıyım.
Çünkü ben senin her yanın çiçek açmış, yemişlerle dolu fidana benzeyen güzel yüzüne hasret,
Yaşayamam...
Son hayalim, son hasretim, son sözüm, nar tanem, yutkunuşum, uyanışlarımın en güzeli,
Adamım benim..
Adamım..

Kurallarımı alt üst edenim,


Özgürlüğümü esir edeceğim,
Duam.
Sevdam.

Doğum günün kutlu olsun.


tt

37.

IŞIĞIM'A

Aylar sonra bir araya geldik.


Farklı duygularla buluştuk. Öyle özlemişim ki sana bakmayı, öyle hasret kalmışım ki gözlerine.
Görmezden gelişlerin bile teğet geçti. Bir erkeğe bağlı kalmak nasıl oluyormuş,nasıl
bekleniyormuş göstereceğim sana. Hiçbir beklentim yok senden buna hakkımda yok biliyorum.
Hayatımda bundan sonra senin dışındaki tek erkek babam olacak. İleride de senden olacak
oğlum. Gerisine gönlümü kapadım. Gerisine gözlerimi kör ettim. Zor olacak biliyorum. Seni
bekletmek çok zor olacak.
Şuan özgürsün. Başka birini sevebilir belki mutlu da olabilirsin. Bu bendeki yerini hiç
değiştirmeyecek. Tek temennim inşallah ömrüm yeter seni beklemeye. Hayallerimden asla
vazgeçmedim ben, geçmeyeceğimde. Yağan yağmur şahidimdir ki o erkek çocuğunu kucağıma
alana kadar önceliğim, tek istediğim sen olacaksın. Hayalsiz olmuyor...
Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir hayal bendeki. Ancak benim artık varoluş sebebim
bu hayal.
Sen benim en güzel yaram, en derinimsin. Öyle bir gün gelecek ki birbirimizden başka kimse
olmayacak etrefımızda. Sana kendimi sevdirmek için herşeyi yapacağım. İhtimal dahi yoktur
belki. Ancak imkansıza yer yok benim hayatımda.
At beni kor ateşe yak ama bilki senden , ateşe düşseemde asla vazgeçmeyeceğim. Beni bu denli
hisseden bir kadının satırları etkilemeyebilir seni. Ama bu satırlar sana olan derin sancımdır.
Kalbimdeki sancıyı dindireceğin güne dua etmeye devam edeceğim.
Ben düştüm...
Hiç olmayacak bir zamanda hiç olmaması gereken bir şekilde düştüm.
Beni bir tek sen kaldırabilirsin.
Uzatacağın el senin, güç senin, vicdan senin. Görmezden gelip,arkanı dönüp gidersende
düştüğüm yerde çürürüm de başka adama el uzatmam artık. İnandırmaya çalışmıyorum, bunu
zamanla göreceksin. Ben fiziken yaşayan bir ölüyüm artık. Ruhum kanser oldu benim. Dermanı
bir tek senin elinde derdimin. Her solukta öyle acıyor ki içim. Bilemezsin. Öyle batıyor ki nefesim
kalbime. Bana renkleri sevdiren adamdan gitmeyeceğim. Biliyorum bunu zamanında denedim.
Hayatımın en kötü tecrübesi senden gitmeye çalışmakmış, anladım. Kendini kontrol edişin,güçlü
durman, herşeyle tek başına mücadele edişin, eşsiz bakışların aldırdı bana seni sevme kararını.
Yanlış okumadın evet seni seviyorum. Ama aylar sonra ama yıllar sonra fark etmeyecek. Beni
yaşatan hayallerimdir ve hayallerimi de artık söyledim. Umarım birgün seninkileri de öğrenirim.
Ben sen gelene kadar ışıklarımı söndürdüm hayata karşı. Karanlığı severim ama sen
yanımdayken.
Sen yoksan nefret ederim.
Beni bu karanlıktan kurtar.
Sabırla ve hasretle bekliyorum.

Karanlıktaki kadın.

38.

YUTKUNUŞ'UM

Bazen bilmek yetmez.


Seninle ilgili kimsenin dikkat etmediklerini bilmek bana yetiyor aslında. Sevdiğin renk veya film
değil bahsettiğim.
Onlar küçük bilgiler.
Ben saniyelerle tanıyorum seni. Diğer insanların gözlerine maksimum 11 saniye bakarken, benim
gözlerime en fazla 7 saniye bakabiliyorsun. Öfkeni dışa vurmadığın anlarda gözlerini kısıyor
oluşun da ayrınbir hava katmıyor değil sana. Kirpiklerini heycanlandığın zaman neredeyse iki kat
kırpıyorsun.Aslında bu heyecanlığın da olaya veya duyguya inanmak istediğini gösteriyor. Evden
her zaman dikkat etmediğini biliyorum ama sağ ayağınla çıkıyorsun. Uykunun bölünmesinden
nefret eder uykun var ise eğer konu önemli dahi olsa yenik düşüyorsun. Bu arada eğer konserin
varsa daha geç uyuyorsun. Spora başlamışsın yeni öğrendim. Sana huzur veren, seni
rahatlatan,sessiz aktiviteler her zaman ilk tercihindir. Genelde gecen kıyafetlerini hazırlıyorsun ki
sabah uyku sersemi uğraşmak istemeyişinden kaynaklı. Kahvaltı da sucuklu yumurtayı seversin.
Hızlı kahvaltı yapmaktan ziyade genelde elinde telefonun ile rahat ve uzun zaman dilimine
yayıyorsun. Mutfağı dağınık bırakmayıda sevmezsin.
Dişlerin senin için çok önemlidir mesela. Fırçalamadan yatmaz veya evden çıkmazsın. Saçlarında
ve yüzünde hafif şeyler tercih edersin. Çünkü doğallığı seversin. Abartıdan kaçınırsın.
Saçlarını da çok seversin. Hatta bir keresinde kuaföre gidip kestirmek istedin, koltuğada oturdun
ancak kıyamayıp çıktın o kuaförden.
Kuralcısındır ve sınırların vardır senin. Kurallarının dışına çıkmak kendine İhanet ediyormuş hissi
verir sana ve sen bunu bildiğin için kurallarının içinde kalırsın...
Sinirlendiğinde yapabileceklerinden pek bahsetmek istemiyorum aslında. Gözün döndüğünde
karşındakinin kim olduğunun senin için hiçbir önemi kalmıyor çünkü. Laubali hareketlerden
nefret edersin. Keza el kol şakaları, samimi konuşmalar pek tarzın değildir. Karşındaki insana
verdiğin değeri gözlerinden anlamasını beklersin.
Zorsun, oldukça zor.
Alışıla gelmişin dışında davranılmasını beklersin kendine.
İşin senin için çok değerlidir.
Yanlış yapmamak adına oldukça fedakarsındır aslında.
Seni sen yapan davranışlar bunlar.
Ama şöyle bir gerçek varki bazen bunlar yetmiyor bana.
Tek isteğim gözlerimin içine bakman.
Eğer orda kendini görmediğini söylersen bana, söz veriyorum bir daha karşına çıkmam.
Bembeyaz bir sayfa teklif ediyorum sana.
Zamana bırakman yeterli olacak...

Benim için ruhuna iyi bak olur mu?

39.

SABRIM;

Düş kırıklığına sadece bir adım.


Sabrımın sonuna geldiğimi hissediyorum.
Hayallerimi, hayal kurduğum adam olan sen, hiçbir şey yapmadan yıkıyorsun.
Umudumdur beni ayakta tutan, bilirsin.
Ancak onu da kaybetmek üzereyim.
Son dönemde planladığım varoluş nedenim olan sana uymuyor.
Sanırım hata yaptım.
Yorulduğum hissiyatını anlamış olmanı kabullenemeyişimden çıkarıyorum bu sonucu. Beni yoran
veya umutsuzluğa iten sen değilsin. Kesinlikle ve kesinlikle yaptığım hataların bedelini sana
bırakmadan kendime ödetmem.
Ben bu bedeli kendimi sensiz bırakarak öedemeliyim. Süresini bilmiyorum. Bu haftalarca, aylarca
veya yıllarca sürecek. Belki desensizliğe mühebbet edeceğim kalbimi. Bildiğim iki şey var. Bu
karmaşık yaşantım içinde o da seni çok seviyor oluşum ve çok özlediğimdir.
Gerçekçi olalım mı biraz?
Biz birlikte olamayız.
Seninde dediğin gibi biz artık biz bile olamayız.
Seni asla suçlamıyorum ve inan bana sen güçlü ve vicdanlı bir adamsın.
Bilmiyorum...
En son kaç yaşımda bu kadar bilmeyişlikler karşısında güçsüz ve gardı yere düşmüş olarak
kaldığımı.
Başka biri yok!
Bilmeni istiyorum.
İnandırıcılığını kaybetmiş bir cümle olabilir ancak gerçek olan şu ki gözlerinin karşısında
durduğum zaman kendimi çocuk gibi hissediyorum.

Bu asla veda değil..!

40.

FARKLI DUYGULAR

Sabah uyandığımda göreceğim ilk göz, duyacağım ilk koku, dokunacağım ellerin senin olması için
kendimden geçebilirdim.
Hep sonradan geliyor oluşu aklımın başına, sanırım şuan yalnız uyumamın en doğru tanımı.
Yanıma geleceğin günler hatta hiç gitmeyeceğin saatlerde olacaktır elbet.
Odanın kapısı da kalbimin kapıları gibi ardına kadar açık sana ama gel diyemiyorum.
Bu çok acı birşey.
Yüzüm tutmuyor buna.
Ancak gelirsen eğer hayatımın en güzel gelişi senin olacak.
Güçlü adam, vicdanlı adam, en hoş en güzel adam, seni öyle bir mertebeye koydum ki kalbimde,
inan arşa çıktın artık ve bulunduğun seviyeye yemin ederim kimseyi koymadım.

Sen hep bendesin.

Filtresi damağımda kaldı kahvenin.

41.

VÜCUDUMUN SOKAKLARININ SAHİBİ;

Farketmek...

Bu gece seni nasıl özlediğimi, nasıl bir yudum kokuna kendimi muhtaç bıraktığımı hissettim.

Gülüşün mesela; o nasıl gülüştür öyle yarabbim, papatyaların yüzü asılıyor sen gülünce, güller
dikenlerinden utanıyor.

Sen güldüğünde içimde duygu patlaması oluyor. Gülüşünden öpmemek için zor tutuyorum
kendimi.
Ama sen öğrettin bana sabrı öyle ya.
Bana o sahneden nasıl bakıyorsun sen öyle bir bilsen.
Bilmiyorum belki senin için gayri ihityari bir bakıştı ama beklediğim bakıştı o !
Sanki sever gibi...
İnsan ne hisseder ise onu söylemeli ve yazmalı değil mi?
Varlığını bu denli hissetmeyeli çok uzun zaman olmuş.
Senden milyarlarca kez en derinden ve kalben özür dilerim.
Bunu bize yaşattığım için.
Yolumuza bir kaya bıraktığım için.
Altın kirpiklerinden aylarca uzaklaştırdığım için kendimi.
Saçlarını sevgisiz bıraktığım için.
En önemliside sana ulaşamdığım için.
Senden milyarlarca kez özür dilerim.
Aylarca ürktüğünde beni yanında bulamadığın için,
Gece susadığında su getirenin ben olmadığım için.
Kitap okurken konuşup kafanı karıştıran aynı yeri bir daha okumak zorunda bırakan olmadığım
için,
Defalarca birlikte kahvaltı yapamadığımız için.
Sade kahvemi gözlerine bakarak yudumlayamadığım için.
Senden milyarlarca kez özür dilerim.

Kalbimin en ücra çıkmazlarının adı sensin.


Yüreğimin en güzel sokaklarına verdim adını,
Gönlümün kahramanının adıdır adın.
Derin bakışlarımın en anlamlısının adını taşıyorsun.
Gülüşümün en güzel caddesidir kahverengi gözlerin.
En önemlisi vazgeçemediğim sade kahvemin ilk yudumu sensin.
Ben seni sevmiyorum adeta yaşıyorum.
Tüm hareketlerini izliyorum mesela.
Gözlerini nasıl kırptığından tutda kitabının sayfasını nasıl değiştirdiğine kadar.
Bir şeyler içerkenki yüz ifaden veya film izlerlen nasıl gerildiğine ve duygusallaştığına kadar.
Parmak uçlarını nasıl oynattığını, derin nefesini kaç saniyede soluduğuna kadar.

Ben seninle olmayı istiyorum.

Ömürlük...

42.

GECEMİN SESİ;

Kendimi buluşum;

Yavaş yavaş kendime geliyorum sayende.


Bana yardımcı olduğun için minnettarım canözüm.
Sen hiçbir zaman bilmeden davranmazsın.
Bunu isteyerek yaptığını biliyorum.
Kollarımın sana ihtiyacı var; seni sarmalılar.
Duyum kokuna muhtaç,
Gözlerim gözlerine hasret.
Dudağımın kenarı, uyuyuşunu gördüğünde tebessüme kapı açmayı çok özledi bilesin.
Dudaklarım saçlarından öpmek istiyor.
Seni senliğinle nasıl sevmişim ben.
Kalbimin tek yorgunluğu kaldı oda hasretin.
Çok yordum onu, dili olsa sitem ederdi bana eminim.
Öyle ya bunu ona yaşatmaya hakkım yoktu.
Çok beklettin çok.
Çok bekledim.
10 metre uzağımda duruyor oluşun kalbimdeki o müthiş geceme en güzel şarkıdır.
Hayatımın şarkısı oldu gözlerin.
Sözlerini dilin yazdı, müziği ise ruhun besteledi.

Saçların ön sözü oldu yüreğimin kitabının.

Nefes almadan okuyabileceğim bir hikayenin en anlamlı cümleleriydi gülüşün.

İmzası parmaklarına ait bu kitabın.

Bakışların hayatımda gördüğüm en şaheser tablosu gönlümün.

SEN VAROLUŞUMSUN.

Şapkasıyla yüzünü kapatan kadın.

BİRİNİ NE KADAR ÖZÜMSERSEN O KADAR ÖZLERSİN.


BENİ NEDENLİ ÖZÜMSEDİĞİNİ DİNLEMEK İSTİYORUM SENDEN.
SENCE DE BEN ÇOK KONUŞMADIM MI?
BİRAZ DİNLEMEYİ TERCİH ETMEK HAKKIM OLSA GEREK!
NE YANİ BANA ANLATACAĞIN HİÇBİR ŞEY YOK MU?
SENİ DİNLEMEM GEREK.
BANA RENKLERİ SEVDİRMEYİ BAŞARAN ADAMIN ARTIK KONUŞMASI
GEREK !!!

SON

You might also like