Professional Documents
Culture Documents
ÖNSÖZ
BENDEN GİDENLER
BİRAZ ESİNTİ
ÖZLER SÖZLER
ONDAN KALANLAR
ÖNSÖZ
Herşey hayallerimi gerçekleştirmeyi başaracağıma olan inacımla başladı. Hayalleri olan ve bu hayaller
uğruna herşeyi feda edebilecek bir cesurdum. Hayaller her zaman yol gösterir insana. O nedenle:
Hayal edin...
İnanın..!
Gerçekleşmesi mümkün hayallerim vardı benim. O yüzden hiç bir zaman imkansız olmadı.
Mesela hayal etmeseydim şuan bu kitabı okuyor olmazdınız ya da ben hala İstanbul'da yaşıyor olmazdım.
Her satırlarımda ilmek ilmek emeği olan ismini vermek istemediğim bir Ozan'a, sözleriyle yazılarıma renk
katan Esin'e, duygularımı kağıda dökmeme yardımcı olan ve içimdeki hisleri ortaya çıkarttıran O ÇOK ÖZEL
insana , yanlışlarımı düzelten ve beni bu konuda çok büyük rahatlatan Seda Nur'a, varlığına şükrettiğim ve
her zaman grur duyduğum ANNEM YASEMİN ACAR VE AİLEM e, daha nice olan, adlarını ve desteklerini
saymakla bitiremeyeceğim akraba, dost, arkadaş ,satırlarımda emeği olan güzel insanlar da dahil olmak
üzere herkese teşekkürlerimi bir borç bilir, şükranlarımı sunarım.
Yazdığım her satırda anlam,yaşanmışlık ve gerçekler olduğunu da ayrıca hatırlatmak istiyorum sizlere ve
sizi beni anlatan bu kitapla baş başa bırakıyorum.
Esen kalın !
BENDEN GİDENLER
1.
SABIRLI GÜNLERE
Sabrımın tükendiği günlerdeyim. Sevmek değil de, insanı sevilmemek çok yoruyormuş hakikaten.
Ben sevdikçe sevmemeye and içen insanlar tanıyorum her geçen günde. Bilemiyorsun ki ilk
başlarda, sever diyorsun. Ama çok geçmiyor sevilmediğini anlaman için. Benim gözümden
bakabilselerdi kendilerine benden çok severlerdi beni, eminim! Onlara insan olarak verilen
değeri de görmezden gelemezlerdi sanırım. Ne zaman birisine şans versem, beni yalnız bırakarak
gitti. Gitmeyeceğine inandırarak gelmişti oysaki. İstemiyorum artık kimseleri..
Kandırmak yerine reddediyorum şimdilerde.
2.
TAMAMLANAMADIĞIM;
Ve çokça kırgınlık...
Tamamlanamayan kaderim.
3.
YALNIZSIN
4.
CANIM YANDI
Yanıyor canım,
Hiç yanmamışçasına, alışmamışçasına. Her seferinde ilkmiş gibi can yakmayı nasıl başarıyor bu
insanlar? Ya da kalp alıştığı bir acıya nasıl oluyorda ilk acısıymış gibi kırılabiliyor, her defasında.
Yapma diyorum kalbime, yapma!
Dur!
Bu senin ilk acın değil. Sen ne acılara göğüs gerdin. Ne acıların üstüntesinden gelip ardında
bıraktın. Sen çok güçlüsün. Sen daha fazla artık ne görebilirsin?
Hayat sana ilk acılarını gösterdi, erkenden. Acıya karşı dayanıklı olmanı sağladı. Ama sen ne
yapıyorsun? Hiç canın yanmamış gibi davranıyorsun.
Bırak yansın!
Yansın ki, tuz bassınlar...
Daha çok yansın!
5.
Sanma ki gittin, gidemedin. Asıl gidendir kalan, asıl gidendir daha fazla canı yanan.
Sen şimdi gittin ya, daha çok özleyeceksin beni.
Hatta belki de gitmenin pişmanlığını yaşayacaksın şimdi.
Sen gittin ya, önce arkadaşını arayacaksın, yalnız olmadığını sanarcasına.
Sinirleneceksin,kızacaksın.
Hatta hızlı bir şekilde arabanı süreceksin, her zaman yaptığın gibi.
Sonra saat gece yarısına gelince anlayacaksın yavaş yavaş yokluğumu.
Kanın çekilecek sanki,
Buz kesecek her hücren.
Pişmanlığın oturacak masana. Birlikte kadeh kaldıracaksınız yokluğuma. Gözlerin dolsa da
akmayacak o yaş gözlerinden, bilirim.
Grurun daha ağır basacak.
Ve belki de sen gururunu seçtiğin için bir aşk hiç başlayamayacak. Doğmadan gömeceksin onu
kara toprağa.
Farklı olsaydın O'nlardan kalırdın. Zaten hepsi gitmedi mi? Kalana koymaz da gidene ağır gelir.
Gitmenin hakkını vermesi gerekecek çünkü.
Yani hiç gelmeyecek!
Ve yine bu yüzden o iki kalp bir ömür hiç yan yana gelemeyecek.
Bir geleceği, bir inat yıkacak.
Umut'a ithafen.
6.
YANMADIN MI?
7.
SEVERDİM
8.
KAHVERENGİ;
Artık uzun uzun yazasım gelmiyor içimden. Kapadım içimi sadece izliyorum dışarıdan biri olarak
seni. İki yabancı gibiyiz belki de bilmiyorum. Duygularımdan bahsetmek de istemiyorum. Nitekim
bildiğin hatta hissettiklerini duyuyorum hala sana karşı.
Kırgınım evet...
Bilmek istediğim tek şey senin hislerin.
Benden uzak kalmana sebep olan ne?
Neden ulaşamıyorum sana.
Sır gibi.
Yazdıklarıma bu zamana kadar cevap vermemeni, cevap olarak almak bile istemiyorum.
Belirsizlik çok yorucu.
Ne hissediyorsun?
B-İ-L-M-İ-Y-O-R-U-M
Stabil hayata dönmem gerek.
9.
NİŞANIM;
LİSELİM
Yarıyıl tatiliydi. Geldiğimde bir düğünde karşılaştık. Lunaparka gittik, onun yanındayken kendimi
çok güvende hissediyordum.
bana verdiği gül hala duruyor...
Her gördüğümde söylerim..
Düğün davetiyeni bekliyorum !
BİRAZ ESİNTİ
1.
Ellerimle dokundum o masumhane yüzüne. Kalbimin o hızlı atışı duyulur diye tereddüt ettim.
Gözlerinin renk çemberini ezberledim. O kadar kusursuzdu ki, renkler bir mucizeyi anlatıyordu sanki bana.
Parlıyordu gözlerin, bir güneşten daha çok ışık saçıyordu gündüze. Ve geceyi daha çok aydınlatıyordu. İsim
koyamadım, koymak istemedim ve büyüsü bitecek korkusu düştü içime birden. Ve bu an bitmesin diye
gözümü bile kırpmadım. Saniyelerle yarıştı duygularım. Ya kazanan ben olacaktım ya da o hain zaman.
Zaman...
Zamana bırakılıp kazanılan hiç birşey olamazdı. Bir telaşla ellerini tuttum, sırf zamana yenilip
kaybetmemek için. Zaman değil, biz kazanmalıydık. Bu kadar eminken kendimden, pes edemezdim şimdi.
Bitmesin diye Dua ettim, gitme diye celallendim. Hiçbiri işe yaramadı. Gidişin tozu dumana kattı.
Gözyaşlarım, yanaklarımı tuzlu lav yaptı. Ben yanımda çok sevmiştim seni, okyanus gözlü dev adam.
Birden ürperdim, uyandım. Rüyaymış!
2.
GECENİN MATEMİ
Gece diye adlandırdığımız zaman dilimi aslında dipsiz bir örtücü karanlık. Gece olunca gündüzün o maske
takmış yüzleri karanlığa gömülür. Dedim ya, dipsiz örtücü karanlık. Her gece farklı saatlerde birileri özlenir.
Birileri, acısından kıvranır yüreğinin sesiyle. Ve en önemlisi, birileri her gece yaşarken ölür bedeninde!
İnsanlar gariptir, gündüz farklı, gece çok farklı insana dönüşebilir. Ama herkesin ortak noktası, gece maske
kalmaz. Herkes bütün şeffaflığıyla dökülür ortaya. Her gece üzerimizi yorganla örttüğümüzü sansakta
üzerimize örttüğümüz gecenin o anlamsız hüznüdür. Saklamak için değil, açılmak için olmalı geceler. Ve
her gece bir matem kaplıyor dört bir yanımı. Hayallerimle birlikte siyah çelenk bırakıyorum umutlarıma.
3.
Neden karanlık?
Hep yürüdüğüm o sokaklar,
Hep hayallerimin sokakları neden karanlık?
Aklımı kaçırmamak elde değil,
Yürüdüğüm yolun sonunda bir ışık var
Ancak ben ona neden ulaşamıyorum?
4.
5.
BİR ŞİZOFRENİN DİLİNDEN
6.
EN GÜZEL RÜYAMDIN
Bugün herşey senin istediğin gibiydi aslında. Her gün olduğu gibi güne seninle solumdan uyandım. Her
gün uyandığım o aksi ihtiyarlık yoktu üzerimde. Bir tebessümle uyanıp bütün kötü yönlerimi bıraktım
yastığımda. Aceleyle çıktım sokağa, ilk defa bugün kaçırmamam gerekiyor dedim hayatı. Yürüdüğümüz
yollardan geçtim, yüzümde ufak bir tebessümle. Hüzün yoktu hiç içimde. Bana veda ettiğin yerden
geçtiğimde bile. Senin istediğin gibiydi saçlarım toplu, senin istediğin gibiydi bakışlarım keskin. Sanki
birazdan seni görecekmişim gibi telaşlı ve heyecanlıydı ruhum. Sanki beş yaşında bayram yaşayan
çocuğun telaşı gibiydi. Radyoda , sanki benim dilimden seni anlatıyordu o şarkı. Devam ettim yürümeye,
adımlarımı attıkça yolun sonunda sana kavuşacağım hissiyatı vardı. Ve yağmur başladı.
Sana son sarıldığımdaki yağmurdu o. Islandım ama sen yanımdaydın. Her yok oluşunda, yokluğunu
hissettiren o hasreti bu kez bırakmıştım rüyamda. Kabul etmiyorum o rüyaları, tersi çıkmalı. Uzun uzun
yazdım seni, hem ruhuma hem aklıma.
Anladım ki ben bu hikayenin başrolüydüm, sense her cümlenin sonuna koyduğum nokta.
'Son üç nokta...'
ÖZLER , SÖZLER
*Milyarlarca neden varken seninle olmak için,
*En kısa zamanda sevdaya dahil olan diz kapaklarından öpebilme dileğiyle.
*Gün gelecek yargılamadan astığın duyguların, vicdanının boynuna geçer. Merak etme..!
Mesela uyuşmayan.
*Seni başlığın suyla arasındaki bağ gibi seviyorum ben, bunu unutma lütfen,
Ben senden çıkarsam boğulurum.
ONDAN KALANLAR
1.
2.
HAYIRLARA VESİLE
Amacım yaramaz bir erkek çocuğunun düşüp dizlerini kanatmasını, bir taraflarını acıtmasını
engellemek ve bir nebze de olsa gülümsetebilmek. Belki bir gün kahkahalarına da neden olurum.
Ben bir Dua'ya başladım, gerisini en güvendiğim olan Rabbim'e bıraktım. Bilirim ki o en hayırlısını
verecektir.
Sen benim için siyahın içindeki beyaz , beyazın içindeki siyah gibi anlamlısın.
Sevdiğimin hayatına müdahale edebiliyor oluşum bunun bir göstergesi olsa gerek..
Seni seviyorum.
3.
HAYALİM
Ve yavaş yavaş yaklaşıyorum. Hayatıma tamı tamına üç yüz yetmiş dört gün ve bir kaç saat önce
başlayan bir hikayemsin benim. Tadı daha da güzelleşiyor bu aramızdaki bağın. Adını sen
koyacaksın o bağın.
Hissetmeye başladım seni artık yavaş , sakin ve hoş. Acele yok!
Arzularım var tabi ki ancak öylesine hayallerim var ki bunları acele ederek kaybetmek
istemiyorum. Şuan sadece bana sımsıkı sarıldığını düşünüyorum mesela ve bu benim kalbimin
ritmini oldukça hızlandırıyor. Geriye kalan milyonlarca birlikte yapabileceğimiz eylemleri
söylemiyorum bile...
Aşk; ne yüce bir üç harf değil mi? O üç harf arasına neler sığdırabiliyorum bir bilsen. Hayatını
mesela, insan upuzun yaşayabilinecek hale getirebilecek iken sevdiğinin gözlerinde ölümü bile
tatlı bulabiliyor. Gülüşün aklıma geliyor şuan. İstemsizce suretimde aptal bir gülümseme
oluşuyor. Hisset bunu adam... Bir de o bana ne kadar uzak oluşun aklıma geliyor. İrkiliyorum...
Aklımda bir söz 'Hasret de Aşk'a dahil'. Evet dahil ama çok ağrılı. Seninle bir hikayemiz olacak
bizim. Güzel geçirdiğimiz zamanlar, çok kötü anlarımız... Gerektiğinde susuşlarımız. Çoğu zaman
yazmaktan korkacağız ama hiç bıkmayacağız birbirimizden.
Kendime bile itiraf edemediğim hayallerim var, içerisinde senin olduğun. Birlikte
gerçekleştireceğiz o hayalleri söz, sen istesende istemesende. Türkiye'nin heryerini gezen, o
masum kalbine kocaman bir vicdan sığdıran, ordan oraya koşuşturan kahverengi gözlü adam için
Dua'lara başladım. Bazen kalp ağrısı oldun bana bilmeden, bazen ise kahkaha, kimi zaman hüzün
oldun, kadehlerimi senli;sensizliğe kaldırdım. Öyle zamanlarda güç oldun ki bana bilemezsin, öyle
anlarda herşeyden geçip gidecekken, sen farkında olmadan tuttun beni. Hiçbir şey bilmeden,
hissetmeden. Hep düşündüm, hep istedim,sabrettim. Bunları rahat rahat anlatabileceğim
zamanların gelmesini öyle istedim ki.
Bu aralar çok yazıyorum seni biliyorum. Ama seni ,sana ; ancak beyaz yapraklara dökerek
anlatabiliyorum. Usanmak, sıkılmak, vazgeçmek gibi negatif eylemleri seni o beyaz gömleğin
içinde görünce unuttum ben. Sen bana enerji, umut, mutluluk ve asla pes etmemeyi öğrettin.
Bunu farkında bile olmadan yaptığını biliyorsun. Bundan sonra herşeyi birbirimize bile isteğe
yapacağımız günleri düşündükçe hayat daha da güzelleşiyor.
Bir bebek gibisin benim için ve ben o bebeğe zarar gelmemesi adına elimden, dilimden, ne
geliyorsa yapacağım. Bu sözü ben sana vermedim, kendime verdim. Daha senin için hazırladığım,
imzası bana ait, kapağı açılmamış milyonlarca sözler var!!! Daha ne sana benzemesini istediğim
oğlumdan ne de seninle birbirimizi kaybedeceğimiz kadar dolu bir kitap odasından, tozlu
raflarımızda, yıllanmış plaklarımızdan yada üşengeçliğinin tadını çıkarman için hazırlayacağım
kahvaltılardan bahsetmedim bile. Ve daha da niceleri...
Sen benim sekiz sene sonra gelen ŞAMPİYON'luğumsun. Öylesine hasret duyulan, öylesine
beklenen, öylesine kedere neden olan ama asla vazgeçilmeyip ölesiye sevilenimsin. Ben hayatım
boyunca hislerimi planlı yaşamadım. Deniz kokulu gözlerini yorduğum için üzgünüm. Ama biraz
da olsa kalbimi, yüreğimi sana dökmek bana çok iyi geliyor. Hadi bakalım bu kadar yeter. Yanlış
anlama, ben ne hislerimi anlatmaktan sıkıldım ne de yoruldum. Tek düşüncem bunları okurken
bir nebze seni yormuş olduğum gerçeğinin bana verdiği o telaş.
Derin nefesim benim.
4.
İSTERDİM
Sen uyudukça daha da seviyorum seni ben biliyor musun? En sevdiğin eylemlerden birini
gerçekleştirirken o gülyüzünün bende ki etkisinin tarifi yok. Böyle mışıl mışıl uyuyuşundan öpmek
istiyorum seni. Kapkara bulutları üzerimden alan bakışlarının son bulduğu ancak uyurken adeta
yıldızları izlercesine bana huzur veren uykun yok mu senin, benliğimi sorgulamadan sana
verebileceğim uykuların. İçimde kopan fırtıların sebebi sensin benim. Gülümseten sinirli hallerine
dolanıp agresifliğine sarılasım geliyor. Şuan okunan ezan seni kaderimde görmek için dua ettiğim
kaçıncı ezan bilemezsin.
Vazgeçilmezlerim vardır benim bilirsin. BEŞİKTAŞ gibi kahvem gibi.. Gözgöze geldiğimiz gün
onların arasına ekledim ben seni. Yar bildim seni, yarim değilsin belki şuan ama.. Ama yarım
oldun; eksik parçalı olan bir puzzle misali. Tamamlıyor ve doğru parçayı yerine koymak için
tuttuğunu hissediyorum. Sana artık sol yanım demeliyim, sana artık herşey demeliyim. Seninle
alakalı herşeyle uğraşırken büyük keyif alıyorum. Öyle bir tadı var ki seninle
hayatın,yutmuyorum. Bu tadın damağımda kalması beni biraz ürkütüyor. Yaşatacaklarım var
daha sana. Mutluluktan gözyaşlarının aktığını göreceğim. Ve o gün ölebileceğimi gönül rahatlıyla
söyleyeceğim sana. Bu dakikalar seni sevdikten sonra en değerli, en vazgeçilmez,en kıymetli
dakikalar oldu benim için. Olacak inanıyorum. Ellerimin buz kesmişliğine senin son vereceğine
gerçekten inanıyorum. O elleri bırakmamak için nelerden vazgeçebileceğimi öğrendiğinde sen
bırakmayacaksın ellerimi. Sen aslında farkında olmadan çok büyük bir suç işledin. Sen beni o
simsiyah gözlerine aldın hapsettin, tutsak ettin; mühebbetin en tatlısını yedim ben. İşlediğim bir
suç yokken en güzel cezaya çarptırdın beni. Hakimin (nikah memuru) karşısına çıktığımız da
hesabını sana soracak, bu da benim izleyeceğim en doyumsuz ve güzel mahkeme olacak. Eros'un
bi suçu yok ki, o işini yaptı.Benim de en derinime kadar işledi. Doyamıyorum seni yazmalara
doyamıyorum. Ömrüm sırf sana yazabilmek için uzasın istiyorum. Sadece birkaç kere daha
güldüğünü görebilmek istiyorum. Günün ilk ışıkları yüzüme çarpmaya başladı. Yanında olmayı
isterdim. Uyanışlarının hiç birini kaçırmamak için. Uyanışını beklemek güneşin doğuşunu
beklemek gibi eşsiz. Sen benim güneşim oldun. Öylesine sessiz ki her yer, sen uyuyorsun diye çıt
yok. Elimde olsa durdururdum gözlerin gözlerimdeyken zamanı , öyle kalmak isterdim.
Hayatın sonu olması ne acı. Böylesine eşsiz bir adamın birgün öleceğini bilmek. İçim ürperdi yine.
Ben seninle ölüm arasındaki ince çizgiyi kullandığım an ürperirim. Sen bilmezsin.. Ama
öğreneceksin; seninle alakalı nelerden korktuğumu,nelerden sakınmak istediğimi öğreneceksin.
Bana her duygunun nirvanasını yaşatıyorsun ,özellikle son dönemlerde.. Bilmezsin!
En çok merak ettiğim ne biliyor musun? Yazdıklarımı okurken neler hissettiğin. Yüzündeki ifadeyi
öylesine merak ediyorum ki. Suretine hangi duygu bulaşıyor? Sorunlarım vardı, sorularım vardı.
Sonra sen geldin; sorunlarım gözlerine bakana kadar beni hep alıkoydular. Sorunlarıma son,
sorularıma cevap oldun!
06:00
Artık senli gecelerim..
5.
SABRIM
Seni sana bestelemek istiyorum; sözleri gözlerinden başlayan, nakaratı saçlarınla devam
eden,sonu kirpiklerine bulaşan. Müziğini sadece kızdığım ıslığınla süslemek istediğim eşsiz bir
beste. Hayatımın en güzel şarkısı olacaksın sen. Eğer sen benim hayatımın diyetiysen ve sonu
kötü bitecekse sakın unutma, sen benim bu hayatta ödediğim en güzel bedel olacaksın. Süslü
kelimeleri sevmezsin sen bilirim. O yüzden en sevdiğim şeyi yapıyor olacağım bundan sonra.
Yüreğimi açmaya, kalbimi baş ucuna bırakmaya, okuduğun şarkıların arasına sızmaya çalışacağım.
Buna itiraz etmezsen tabiiki. Bende ki etkini, verdiğin nefes kadar önemli olan heyecanı,
yaşattığın ne varsa bil istiyorum. Çok şey istiyorum sanırım. Sensiz geçirdiğim günlerin birikimleri
bunlar. Senli geçireceğim yıllar olduğunu düşündüğüm an ömrüm yetmeyecek sana yazmaya.
Fırtınalarıma nedenim,
Sevgi selim,
Öyle yutkunuşlarıma neden oldun ki bilmeden, öylesine acı, öylesine muhtaç, öylesine ağlamaklı
yutkunuşlarıma neden oldun ki. Şimdi hasretinden yutkunuyor, heyecanından nefes alışverişimi
hızlandırıyor olmana seviniyorum. Bunun değerini en iyi ben bilirim. Parmaklarım kopana dek,
gözlerim kör olana dek, kalbim durana kadar yazma isteğim. Ne uyku düşüyor gözlerime, ne de
bir rüya isteği yok içimde. Seslenişi ile kalbime işlenen bir ok gibi düşüyor yüreğime ses tonun.
Hayat bana adaletsiz davranıyor diye düşünüyorum bazen. Sonra aklıma o gülüşün geliyor ve
uzaklaşıyorum bu duygudan, kaçarcasına. Ve diyorum ki daha yaşayacağımız binlerce an
varken,ben dünyanın en şanslı kadınıyım. Beni hiç arafta bırakmadığınızı biliyormusunuz
beyfendi. Öyle eminim ki senden. Düşlerimin arasına nasıl sızıyorsun? Varsa bir taktiği anlatır
mısın? Rüyalarına girmek istediğim bir erkek varda. Sen bana sebepsin sebep! Seninle
gerçekleştirilecek o kadar çok şey var ki; bunların hepsine sebepsin. Suçlusun sen suçlu.
Yeryüzüne fazlasın sen,senin yerin gökyüzü. Benim kalbimin en mavi gökyüzündesin aslında.
Geceleri parıldayan yıldızsın, gönlümün en güzel gecelerinde.
En tatlı yutkunuşum...
6.
SEVGİ'Lİ
Sonu gelmeyeceğini düşündüğüm karanlık yolların aydınlığa kavuştuğu tablo gibisin. O kadar
berrak, o kadar saf ve iç açıcı. En güzel yalnızlığın müthiş kalabalığısın sen. Gözlerinin etrafındaki
eşsiz çizgilerin aslında benim en sevdiğim yolum. Her birinde ayrı bir duygu yüklü olan yollar
onlar. Acısıyla tatlısıyla her biri birbirine meydan okuyan adeta birer savaşçı niteliğinde. Tek
gerçeğin ölüm olduğu iki satırlık hayata neler sığdırıyoruz değil mi? Ne acılara, ne hüzünlere, ne
kederlere yer veriyoruz. Pişman olacağımızı hissede hissede. Hissettiklerimizi öteliyoruz, o an
bizi ne mutlu ediyorsa ona inanıyoruz. Sanırım bu yazımda hüzünlerim ön planda.. Hayat ile
kavgamsın benim sen. Bir elinden ben çekiştiriyorum seni diğer elinden hayat. Ben daha
güçlüyüm ondan bunu hissediyorum. O ne seni yenebilir nede sendeki beni vazgeçirebilir. Ne
haddini bilmez geceleri oluyor insanın değil mi? Saygısız bir uykusuzluk, tahammül
edemeyeceğimiz nefes kesintilerimiz. Bir türlü yüzümüze çarpmayan günün ilk ışıkları nasıl da
sinir bozucu geliyor.
7.
SABRETTİĞİM
İlk olmayan şehir değişikliğin nasıl oluyor da İstanbul'u yerin dibine sokabiliyor?
Nasıl oluyor da ardında bir gün de olsa hüzün ve hasret ile savaşmak zorunda olan kadın
bırakabiliyorsun?
Unuttuğum belki de kaçtığım duygulara yenik düşmeyeli uzun zaman olduğunu anladım. Ruhunu
özgür bıraktığın her saniye çok kıymetli benim için. Sensizliğin sarhoşluğunu seninle yaşamak
nasil bir kaderdir?
Yakınmıyorum kaderimden sadece sitem ve hüzün dolu bir gec geçiriyorum.
"Senin gülüşünde birşey var hep içime dokunuyor"
O başını omuzumdan esirgeme adam! Daha'larım ol benim, hep'lerim ol. Ne keşkelerim ne de
acılarım olarak kalma. Neler hissettiriyor ,neler yaşatıyorum sana, bilmiyorum. Ama
hissettirdiğini yaşatmaya, yaşattığını hissettirmeye çalışıyorum. Yolu uzun süre aşka düşmemiş bir
kadına denk geldi yüreğim, çalkaladım. Çünkü dibine çökmüş seven yanların. Ve bekliyorum su
yüzüne çıkmasını o eşsiz sevginin. Sen kötü sevemezsin adam! Yapamazsın, beceremezsin ki ..
Eline yüzüne bulaştırırsın..
8.
SOL'UĞUM
9.
HASRETİM
Ağır mı ağır bir hasretin var üzerimde ama sanma ki bunu taşıyamam. Sevdaya dahil olanı
taşımak boynumun borcudur. Senden gelene boynumun kıldan ince olduğu gibi. Belki bunu ilk
kez yazıyorum ama ben sana AŞIK oldum. Ne bir hoşlantı, ne bir heves, ne de bir merak içimdeki.
Adını artık netleştirdiğimsin sen benim. Önce bir kadeh sessizliktin dudaklarımda gizlediğim.
Sonra depderin nefesler oldun.
Şimdi mi?
Merak ediyorum herşeyi, öyle uzak zamanları da değil. Bir hafta sonrasını da, bir ay ötesini de.
Kaldıramayacağım şeyler de var tabi. Yalan ve ihanet gibi...
Her şarkı senin yanında suçlu kalıyor. Yapamıyorlar, seni bana anlatamıyor veya yanıma
getiremiyorlar. Hayata ne verirsen geri alırsın derler. Yalan..!
Ben hayata seni hakedecek derece de birşey vermedim. Ama sanıyorum ki sen bana Ecrin'sin.!!!
Allah'ın hediyesi. Rabbim'in herkese bir Ecrin'i vardır. Seninkinin de ben olduğum zamanları
görmek için; gözlerimi dört, kulaklarımı altı, kalbimi milyonlarca açtım bekliyorum. Çaresizlik gibi
olabilir ya da gardı düşen bir asker gibi de görünüyor olabilirim. Umrumda değil. Sen herşeyin
kıymetini bilen değerini ederine göre veren bir adamsın. Sana alıştım... Ne de güzel söylemiştin o
gün. Bir şehri arkanda bırakabilirsin,sevdiklerini, dostlarını, arkadaşlarını. Ama bir şehir gibi sevip,
bir şiir gibi yaşattığından vazgeçemezsin. Seni İstanbul'un sokakları gibi seviyorum. Her köşesinde
bir sevda olan İstanbul gibi. İzmir'in Atatürk'e saygısı gibi taşımak gerekli olduğunun bilinciyle
seviyorum. Memleket gibi özlüyorum mesela, kokularına hasret, yapılarına hayran. Ebru
GÜNDEŞ'in sesi gibi kadifemsi seviyorum mesela seni.
Huzur veren kalp atışlarını,alt üst eden ritim diye bir şey bırakmayan. Aslında seni bir kaç sevgiye
bölüyorum ben. Kardeş gibi ama AŞKLA... Annen gibi mesela anaç ama AŞKLA... Yani ailen gibi
seviyorum ama hep ve her zaman AŞKLA... Neden tanımadığım aileni sevdiğimi de biliyorum
aslında biliyor musun? Onlar senin yapın bence,sadık oluşun,hırsın,agresifliğin veya vicdanın.
Hepsini birinden almışsın. Parmak uçlarımla dolaşacağım seni. Kırılgan, narin bir gül yaprağını
sever gibi. Öyle bir gel ki bana gittiğinde ben karatoprak olayım. Öyle tut ki ellerimden
bıraktığında hareket edemesinler. Öyle bak ki gözlerime bir gün olur da düşersen kör olsunlar.
Öyle öp ki yanaklarımdan buseni esirgediğin her saniye kanasınlar. Öyle bir yat ki göğsüme,
başını çektiğin gün kafesi parçalanmış olsun. Öyle bir sarıl ki nefesim kesiliyor diye şikayet
edeyim, bırakmadığın her saniye için..
Benim sende hep sevaplarım olsun senin bende günahların. Benim sana olan Aşkımın
sevabı,senin günahlarının harfi olamaz. Yanar mı kalp ? Peki sen bakışlarıyla yangını söndüren
birini tanıyor musun? Ben tanıyorum... Hissediyorum bunu, ben senden uzak olduğum her
saniye resmen kalbim yanıyor. Taa ki seninle göz göze gelene kadar. İşte o an başlıyor kalbimin
yağmurları. Dört mevsimi yaşatan sol yanımsın sen benim. Benim... Ne de güzel ve güçlendirici
bir kelime değil mi? Nasıl da güven kokuyor, nasıl da aşk a kapılarını açıyor insanın bu kelime.
Öylesine yürekten, öylesine gönüldenki. Kalbimi yargıla benim. Eğer suç bulursan sensizliğin
mühebbetini ver. Tek kelime ederse dilim, keserim! Ama haklı bulursan kalbimi, tutuklu yargıla
yüreğinde, kalbimi olur mu? Ne dilime kilit vurabiliyorum, ne kalbime söz geçirme taraftarı
olabiliyorum. Ne yüreğim artık beni dinler, ne gönlüme söz geçirebilirim. Oldu işte bir kere...
Duaların örtsün bizi, hasret üşütmesin. Dileklerim var elbet. Seni diliyorum ALLAH'tan , Aşk'ı
diliyorum senden. Duyduğum en güzel ıslık, dudaklarından nefesini iterek öyle tatlı çıkıyor ki.
Benim için hareket ettirdiğine minnet duyduğum bal dudaklarının o eşsizliği. Nasıl anlatacağımı
bilemeyişimin çaresizliği var şuan üzerimde.
Kalbimden dökülenlerle idare etmeni temenni ediyorum...
10.
ŞARKILAR
11.
Uykuya yenik düştüğün anlarında yanında olmayı isterdim. Bana uyuya kalmanı, yalnız kaldığım
geceye tercih ederdim fazlasıyla.. Çünkü yine beni geceyle başbaşa bıraktın. Tabi ki kızmıyorum
sana sadece şartlara öfkeliyim.
Kirpiklerinden öpseydim..
Seni uyandırmama telaşı içinde okşasaydım en sevdiğim saçlarını...
Küçücük hareketlerle kolumu başının altına almaya gayret ederken zorlanmak isteyişimin nedeni
gece boyunca habersiz bana sunacağın cennet yaşantısındandır.
Saatlerce seni izlemek istememin yegane nedeni hayata karşı beni güçlendiren uykun olmalıydı.
Ve o an savaştığım şeyin adı zaman olmalıydı. Uykunda korktuğunu düşünerek dudaklarıma
düşen Dua'larım var benim seni koruyan. En dibe vurduğum andan habersiz oluşundan pek bir
keyifliyim aslında. Çünkü o an sen tahminim veya temennimce benli rüyalarda oluyorsun. Bir
erkeği rüyalarında sevmenin verdiği hazzı hiçbir şevişmeye değişmem. Hasretine her uzak
kaldığım saniye omuzladığım yaramaz küçük oğlumsun sen benim.
Yokluğunda gün geçiyor da gecem olmuyor. Hayat hepimizi vuracak elbet acımasızca. Beni senin
kollarında vurması hayatın ikinci hediyesi olurdu elbet. İlk hediyesini kollarında ikinci hediyesi
olurdu muhakkak bana vereceği. Tedirginliklerimde oluyor tabiki. Mesela sabah montsuz çıktığın
düşüncesi gibi. Veya öğle yemeği yemediğin hissiyatı. Moralini bozacak herşeye tekme atası
isteğimden ölünce vazgeçeceğim. İnsafsızca bağrıyor şimdi, hasretini koynuna almış gece.
Harflere dökmek , kelimelere sıkıştırmak ve cümleleri kalbimle özgürlüğüne bırakmak düşüyor
bana, her seni benden alan gecelerde.
Ki sen benim heyecanımsın.
Umudumuzun son lokmasını benim elimden yiyeceğinin gücüyle kaleme alıyorum her gece, seni
ve sensizliği.
Kırgınlığım var evet.
Saklıyor olduğun duygularınla amansız bir savaş içerisinde kalbim.
Kalbini dökmeyecek misin bana?
Zamanımız birbirimizin olmadan geçiyor oluşu beni kahrediyor.
Kırmadan sevmek için dökmediğim tek duygu öfke. Sana karşı güçlenememesinin tek sebebi
sana beslediğim birbirinden güçlü hislerimdir. Hissettirdiklerim, hissedeceklerimin teminatı
olması için soğuk bir savaş içerisinde yüreğim. Onu ısıtan bakışların var Allah'tan. Ben yere
düştüm, Allah seni tutuşturdu elime ve kalkıp yoluma elimdekiyle devam etmemi söyledi. Hiç bir
düşüş böyle ödüllendirilemezdi göz bebeğim. Hiç bir düşüş eline tutuşturulan bir erkek
çocuğuyla bu denli güç veremezdi bana. Yerden kalkmama nedenime Aşık oluşumda hayatın bir
cilvesi oldu. Bazen keşke beni onu sevdiğim gibi sevse diyorum. Sonra da imkansız bir düşünce
olduğu duygusuyla uzaklaşıyorum o histen. Çünkü ben derinim sana.
Sen benim en ücramsın. Kimsenin bırak dokunabileceğini elini dahi uzatamayacaklarımsın...
Hadi bakalım sana kocaman bir öpücüklü, stressiz sinirsiz bir günaydın. Bana ise senli yaşadığım
sensizlikle iyi denilen geceler...
Öperim parmak uçlarından benim mis kokulu yaramaz erkeğim..
12.
ÖFKELİ MİYİM?
Öfkeli miyim?
Bize ne gerekli ? Yada biz biz miyiz?
Sana dair olan herşey benim kalbime düşüyor oluşu benim suçum mu?
Geçiştirilircesine bir tavır mıydı o sana hiç yakıştıramadığım hissiyat?
Öfkeli miyim?
Darıldım sana...
Yaptıklarımdan, hissettirdiklerimden ben mesulken nasıl oluyor da yaşatmadıklarının seninle bir
ilgisi olmadığı izlenimi geçiyor bana?
Öfkeli miyim?
Duyabiliyorsun beni biliyorum.
Kalbinin bütün kapakları açık yüreğinin, tüm duyguları hissediyor biliyorum.
Bir şey var aramızı ekşiten...
Bu ekşilik tarafı olduğum bir tat değil bilesin.
Öfkeli miyim?
Agresif yapılarımız mı bizi bize düşüren. Kıran döken ne bizi?
Zamanımız mı değil?
Eskiden tanışıyor olsaydık da aynı mı olurdu herşey?
Öfkeli miyim?
Buna sebep olan sendeki ben mi bu ekşiliğin nedeni?
Ben fazla birşey istememiştim ki!!!
13.
KAVUŞAMAYANIM
14.
YÜREĞİME;
15.
DUA'M
16.
KARARDI HERYER
17.
SENİ TANIYORUM;
Seni öyle tanıyorum ki, kahve içerken farkında olmadan kahve kokusu , dudağının kenarında bir
tebessüme yol açıyor.
Seni öyle tanıyorum ki, üç parmağını göbeğinin üzerine koymadan asla uyuyamazsın.
Her içeceğini en az 4 dakika bekletirsin 2:40 a kadar düşer bu süre ama asla su haricinde
bekletmeden içmezsin.
Gözlerin soldan sağ tarafa dönerken kirpiklerini hep kırpıştırırsın, bunu bilerek yapmadığını
bilirim.
Tıpkı ellerini tertemiz tuttuğunu bildiğim gibi.
Saçlarını sadece tararken onlara sinirlenirsin çünkü çabuk yorarlar seni.
Uykuyu sever ama asla seni yenmesine izin vermezsin, görevlerini eksiksiz yerine getirmeye
bayılırsın.
Altmış saniyede yirmi bir kez gözlerini kırparsın, ortalamadır bu rakam.
Seni boğazını kaşırken kızardığını gördüğümde oradan öpmek istediğimden beri tanıyorum.
Sinirlensende hep sakin gibi görünürsün ta ki damarına basılana kadar.
Ten kokunu bilirim,uykularımı haram ettiren.
Bir de korkularını bilirim, şaka olmasını istediğin...
Ben seni bilirim adam..
18.
GÖKKUŞAĞIM
Varlığınla kavga etmeyi özleyecek duruma geldiğim bu günlerin tek suçlusu benim.
Yokluğunla savaş vermek çok daha zormuş bunu anladım.
Öğrenmenin yaşı olmazmuş bu bir kere daha yaşadım.
Kavgalarımız vardı hani bizim,
Şimdi hiç biri yok, çünkü sen yoksun. Olsanda tekrar kavga etsek ya.
Sen bana birinin elini tutmadan, sarmaş dolaş gezmeden, sebepsizce sarılamadan, onu öpmeden
ve daha bir çok yakınlık davranışlarda bulunmadan da sevebilmeyi öğrettin. Ben ise kötü bir
öğrenci gibi kaçıp gitmenin iyi bir yol olduğunu sandım.
Büyük yanılgı,
Seni alıp gitmek.
Herşeyi olduğun gibi bırakıp sadece seninle uzaklarda olmaktan bahsediyorum.
Saatlerce seni sadece izlemek istiyorum. İzleyeceğim en güzel oscarlık film olan gözlerine
bakarak bir hayat yaşamak.
Tabi ki biliyorum bunun imkansız olduğunu, bunu seninde istemediğini, buna asla cesaretin
olmadığını. Ama hayat öyle acımasız ki, bazen hayalin bile yüzümü güldürüyor. Bedel ödemek
zorunda olduğumun farkındayım, bunu hakettiğimi de biliyorum. Güvenin yok bana karşı, kırgın
kızgınsın bunlarda cabası. En korkutucu olanıda, içinde bana karşı hiç bir sevgi kırıntısının
kalmadığını düşünmek. İşte bu beni çıkmaza sokuyor. Ama olsun sevmesen de beni ben yine
seveceğim seni. Öyle ya, birini sevmek için onun da seni sevmesi gerekmez. Bunu sen öğrettin
bana. Zaman demişler, yaraların en güzel ilacının adına. Umduğum tek şey ise tehsirini çabuk
göstermesi zamanın. Ne olurdu ki şimdi kolumun üstünde uyusan. Siyah saçların yüzüme değse...
Aslında ben seni, rüyalarımda daha da çok sevdim. Az birşey olsa dahi dokunabiliyordum
gözbebeklerine, en azından göz göze gelmek bile benim allah tarafından aldığım en büyük
ödüldü. Ben hayatım boyunca birinin gözlerine böyle uzun uzun bakmayı hiç bu denli özlemedim
biliyor musun ? Yürekten sevdiğini görmediğim için kendimi ölene kadar affetmeyeceğim.
Sıradan ilişkiler yaşamışım sana gelene kadar. Kirpiklerini aşıp gözbebeklerine sızdığım zamanlar
çok değil bende biliyorum. Ama birşeyi defalarca yaşamak ile bir kaç defa yaşamak arasında ki
farkı sende öğrendim. Defalarca yaşadığın alışkanlık ,bir kaç defa yaşadığın ise AŞK olurmuş.
Sessizdi karanlıktı ve sen uykudaydın...
İşte ben ozamanlar da apayrı bir duygu yaşıyordum.
Dualarımdasın...
EVİM'E
Hatalar hatalar.
20.
ESMERİM'E ;
Çok zor...
Eğer hasretinden tutuştuysa artık yüreğim kalbimin ritmi değişip gönlüm yeteri kadar sensiz
kaldıysa inan bana çok zor.
Nasıl sevmeliyim seni biliyor musun?
Pamuklara sarıp sarmalayarak.
Saç tellerini sayarak.
Kimi zaman çenenden öperek uyandırarak.
Çoğu zaman sadece göz süzerek sevmeliyim.
Gözlerimi kapatıp sadece kokun ile senli rüyalara dalmalıyım.
Kaburgalarımın çatlama sesini duyana kadar sarılamanı istemem normal değil biliyorum.
Ancak AŞK anormallikleri seven bir manyaklıktır.
Neler söylendi adına aşkın neler yazıldı neler çizildi hiç biri umrumda değil.
Ben aşkı sen bilir,seni yaşarım.
Bilirim hatamı, susarım, sabrederim.
Benim gözleri bal sevdiğim, sana açım bunu bil...
Gözlerine aç,
Sesine aç,
Ruhuna aç,
O simsiyah saçlarını benim tarayacağım günler gelecek biliyorum.
Seni kazanınca herşey bitmiyor ki asıl hayat ondan sonra başlıyor.
Sana çok kızacağım mesela beni bu kadar çok beklettiğin için. Çok uğraşacağım seninle ama
kaybetmeyeceğimden asla şüphem yok.
Bilirsin ki ben kaybedeceğim savaşa girmem.
Sen benim geleceğimsin.
Geleceğim için savaşıyorum.
Sensizlik bir savaş benim için bunu unutma.
Sensizliğinle beni daha ne kadar vuracaksın.
Esmerim, inadı kendi kadar güzel yarim, bana dönmemen pek tabi ancak artık beni bul..!
HUZUR KOKULUM'A ;
Nasıl uzak durmak zorunda bırakılıyorsam sen tarafından, gün gelecek sabrımın sonu selamete
erecek ve seneler sonra da olsa benimle olacaksın.
Zorundalık ile değil asla, bunu sen isteyeceksin.
Öyle ya, sen bana hiç bir zaman kolay gelmedin yine gelmeyeceksin, biliyorum.
Sabrediyorum sadece sabrediyorum, kendimi sana ispatlayacağım göreceksin.
Senin dışında bir adam olmayacağını anlayacaksın.
Seni asla yönlendirmeyeceğim bunu denemeyeceğim bile.
Kendi doğruların seni mutlu bir yolculuğa çıkaracaktır.
Ben yanında olsamda, olmasamda kalbinin sesi o doğrularınla eşdeğer olduğu an, çok mutlu
olacaksın.
Sana dokunmaktan bahsetmiyorum.
Ben sana bakmaktan bahsediyorum.
Sadece doya doya bakmak, uyurken izlemek yada uyanma diye kıpırdamamaktan bahsediyorum.
Senden tek birşey rica ediyorum.
Eğer bensiz mutlu olacaksan yani buna kanaat getirdiğin an beni def et hayatından,
tek bir soru sormam yeter ki mutlu olduğunu bileyim.
Karşımda değilsin şuan buna rağmen ellerim kanayana kadar seni yazabilirim.
Sen öylesin ki içimde, aksilikler yapıpta asla bir yere gidemeyen evlat gibi hissediyorum kendimi,
evimsin demiştim sana hatırlarsan gerçekten öylesin. Sığnabildiğim tek liman, nefes alabildiğim
tek yer senin gözlerin.
İçindem kaybolmayı istemek diye bir his yerleşti kalbime.
Kahverengi gözlerin hayata bedel benim için.
Şimdi kendince inanmıyor hatta saçmaladığımı düşünüyorsundur.
Haklısın sonuna kadar çünkü bilmiyorsun, kahverengi gözlerindeki derinlikte kaybolmak
istemenin verdiği sabırsızlığı, bilmiyorsun.
Canımı yakan ne şuan kendini sakınman, ne susman, ne de sesini bile esirgemen.
Asıl canımı kor alevler içerisinde hissetmemin nedeni, benden bu denli uzaklaşabilmen.
Suçumu hafifletmek için değil asla.
Kes cezamı hakim bey, canımı sensizlikten dolayı kanayan kalbim kadar hiç birşey yakamaz.
Birşey itiraf etmeliyim, oda seninle buradan gitmek istemem.
Tabiki doğduğun şehre gitmekten bahsediyorum.
Senin dünyaya geldiğin her yeri görmek, çocukluğunun geçtiği her sokağı karış karış dolaşmaktan
bahsediyorum.
Bunlar bana hayal tabi şuan ama asla vazgeçmeyeceğim.
Bil istedim.
22.
RÜYALARDA BULUŞALIM
23.
YOKLUĞUN İÇİMDE BİR ATEŞ GİBİ;
24.
DERMANIM'A
25.
MUCİZE*M
26.
DOYAMADIĞIM
27.
28.
NEDENLERİM VAR ;
Her insan gibi sevmek, sevilmek isteme duygum var benim de.
Neden senden vazgeçmediğimi sorguladığımda sonuç, sevgim bağlanıyor.
Geleceğim senmişsin hissiyatım oldukça yüksek.
Bazen öyle düşler kuruyorum ki inan bana, yerimde olmak istersin.
Sen benim hayatımda çok mükemmel bir detaysın.
Kahverengi gözler, simsiyah saçlar, kan kırmızı arzular veya masmavi bir hasret...
Acı çektiriyorsun bana şuan.
Birşey yapmadığını bende biliyorum ancak birşey yapmamak, çokça şey yapmaktan daha acıdır.
Bekliyorum seni sormadan, bıkmadan, aksilik yapmadan, sadece bekliyorum.
Sence de artık oturup uzunca konuşma vaktimiz gelmedi mi ?
Hem ben hep ne derim, idam edilecek mahkumun bile son isteği sorulurmuş.
Bana son isteğimi, alacağın cevap yine sen olacaksın diye mi sormuyorsun ?
Seni öyle özledim ki...
Gel artık!
Senin yokluğunda ağlayan şehrin, geldiğinde gözyaşları dursun.
Benim de İstanbul'um sensin işte.
Her bir yanın ayrı bir manzara benim için.
Gözlerin Boğaz manzarası ise saçların Kız Kulesi, kirpiklerin Galata Kulesi adeta benim için.
Ellerin diyorum adam ellerin Rumeli Hisarı..
Dudakların Çırağan Sarayı senin.
Dediğim gibi sen benim İstanbul'umsun...
Bırak artık da bende senin memleketin olayım...
29.
BORDA/MAVİ
30.
EN SEVDİĞİM
Ne de güzel...
31.
RUHUN'A SESLENİŞİM
32.
Kahverengi diyorum.
Sadece gözlerinde güzel..
Sana ölüyorum...
33.
SEVDİĞİM ADAM ;
Bildiğiniz asil siyah saçları, göz kamaştıran, içimi ürperten bir siyahtan bahsediyorum size. Ellerim
le dokundum o saçlara, ama bu aramızda kalabilir değil mi?
Gözlerimi ?
Gözleri kahverengi değil benim için ancak ölümü gösterseler gözlerim kapalı gidebileceğim bir
dağ.
Küçük elleri var dostlar narin, pürüzsüz pamuk gibi elleri var.
Onları sarıpta dolaşmamış olabilirim.
Ancak nefesimi kesmek istese tepki dahi vermeyeceğim o pamuksu elleri.
Bir burnu var ki vallahi de billlahi de fındık gibi öyle şirin öyle öpülesi ve dokunurken ellerimi
titreten bir fındık burun.
Kirpik kirpik olalı; böylesine asalet yüklenen bir göz kapağı, perde püskülleri olamaz gençler.
Kaşları biraz çatıktır onun.
Ama böyle kalbimi yerinden çıkaracak bir çatıştı onlarda ki.
Hele ki bir ses tonu var ki “öleceksin” dese hayatımın en mutlu haberini vermişcesine kadifemsi
ve sarılabileceğim hissiyatımı her geçen gün güçlendiren bir ses tonu.
Boyu çok uzun değil mesela o ama o bunu sever.
Yani kendisi öyle söyler.
Ben ise boyu çok uzun olmadığı için katlayıp kalbime saklayabilirim diye daha da çok seviyorum
onu.
Bu arada işinin dışında yardım etmeyi sever kendileri.
O öyle bir istekle koşar ki insanlara yardım etmeye hayran olmamak elde değil.
Ama o var yaa o verdiği her karar sonrası kendinden emin duruşuyla, duyulması gereken saygıyı
öğretir cinsten.
Onu hiç bir şarkıya benzetmiyor, şiirlerde aramıyorum.
O benim için icra edilemeyecek kadar asil bir şarkı, dile alınamayacak kadar kudretli bir şiir.
Öylesine hasretim ki ona dostlar anlatmaya ne kelimelerin ne de cümlelerin gücü yetmez.
Hasretine karşılık veren, savaşmamı ve beni ayakta tutan kutsal duygunun adı “AŞK”.
Evet ona deli gibi aşığım falan demeyeceğim.
Onu o kadar akıllıca seviyorum ki zekama ben bile şaşıyorum.
Düşünsenize hayatınızda yok,dokunamıyor,sarılamıyor,onunla uyuyamıyor,hatta lanet olsun ki
konuşamıyorsun bile.
E şimdi sorarım size, deli olsam bunlara nasıl katlanır ve içimde beslediğim umutlara nasıl sahip
çıkarım.
Aşk aptallığın aksine aklını kullanabilenlerin, en yüce duygusudur.
Ona ölüyorum ..
34.
BAŞ EDEMEYİŞİM,
35.
KIRAN ADAM ;
4 TEMMUZ
37.
IŞIĞIM'A
Karanlıktaki kadın.
38.
YUTKUNUŞ'UM
39.
SABRIM;
40.
FARKLI DUYGULAR
Sabah uyandığımda göreceğim ilk göz, duyacağım ilk koku, dokunacağım ellerin senin olması için
kendimden geçebilirdim.
Hep sonradan geliyor oluşu aklımın başına, sanırım şuan yalnız uyumamın en doğru tanımı.
Yanıma geleceğin günler hatta hiç gitmeyeceğin saatlerde olacaktır elbet.
Odanın kapısı da kalbimin kapıları gibi ardına kadar açık sana ama gel diyemiyorum.
Bu çok acı birşey.
Yüzüm tutmuyor buna.
Ancak gelirsen eğer hayatımın en güzel gelişi senin olacak.
Güçlü adam, vicdanlı adam, en hoş en güzel adam, seni öyle bir mertebeye koydum ki kalbimde,
inan arşa çıktın artık ve bulunduğun seviyeye yemin ederim kimseyi koymadım.
41.
Farketmek...
Bu gece seni nasıl özlediğimi, nasıl bir yudum kokuna kendimi muhtaç bıraktığımı hissettim.
Gülüşün mesela; o nasıl gülüştür öyle yarabbim, papatyaların yüzü asılıyor sen gülünce, güller
dikenlerinden utanıyor.
Sen güldüğünde içimde duygu patlaması oluyor. Gülüşünden öpmemek için zor tutuyorum
kendimi.
Ama sen öğrettin bana sabrı öyle ya.
Bana o sahneden nasıl bakıyorsun sen öyle bir bilsen.
Bilmiyorum belki senin için gayri ihityari bir bakıştı ama beklediğim bakıştı o !
Sanki sever gibi...
İnsan ne hisseder ise onu söylemeli ve yazmalı değil mi?
Varlığını bu denli hissetmeyeli çok uzun zaman olmuş.
Senden milyarlarca kez en derinden ve kalben özür dilerim.
Bunu bize yaşattığım için.
Yolumuza bir kaya bıraktığım için.
Altın kirpiklerinden aylarca uzaklaştırdığım için kendimi.
Saçlarını sevgisiz bıraktığım için.
En önemliside sana ulaşamdığım için.
Senden milyarlarca kez özür dilerim.
Aylarca ürktüğünde beni yanında bulamadığın için,
Gece susadığında su getirenin ben olmadığım için.
Kitap okurken konuşup kafanı karıştıran aynı yeri bir daha okumak zorunda bırakan olmadığım
için,
Defalarca birlikte kahvaltı yapamadığımız için.
Sade kahvemi gözlerine bakarak yudumlayamadığım için.
Senden milyarlarca kez özür dilerim.
Ömürlük...
42.
GECEMİN SESİ;
Kendimi buluşum;
SEN VAROLUŞUMSUN.
SON