You are on page 1of 4

SENSİZLİĞ İN SESSİZLİĞ İ

Sevmek, herkes birini sevmek için kendine türlü bahaneler uydurur. Aşk da saçmalıklardan
biri değimlidir sanki. İşte biz insanoğulları derde sıkıntıya aşık olanlardanız. Hiçbir zaman kolay olanı
sevmeyiz. Nerede imkansız, zor varsa elimizle koymuş gibi gidip onu alıp hayatımızın merkezine
yerleştiririz. En komiği ise sonunda kendimizin üzülecegini bile bile bunları yaparız. Aşk öyle herkesin
kolayca ulaşabileceği bir şey değildir. Açık konuşmak gerekirse ben 21 yıldır daha o aşka ulaşamadım.
Tabii, biri doğru insanı bulamadı diye herkes bulamayacak diye bir şey yok. Buna isteyen kader desin
isteyen tesadüf desin bana göre doğru zamanda o doğru kişi bizi bulup o yıkık dökük harabe içindeki
hayatımızı bir gül bahçesine çevirecek. Fakat herkes buna o kadar kolay ulaşamayacak.

Hani yalnızlık huzur verir derler ya işte o huzuru bozmak birini sevmeye bakar. O huzur
bulduğun yalnızlık gün gelir senin nefesini keser. O huzurlu sessizlik senin geceleri kabusun
olur.Üzerine bir karabasan gibi çöker. İşte hayatımıza aldığımız her insan , genişleyen hayat
çemberi,o gidip biz tek başımıza kalınca o çember bize kafes oluyor. Kafesin anahtarı elimize değil mi
neden çıkmıyoruz ki diyeceksin fakat o anahtarı biz koşulsuz şartsız güvendiğimiz ,sevdiğimiz insana
verdik. Anahtar onda ve giderken kafesin kapısını açık bırakmadı. Biz kilitli kapılar ardında unutulmuş
olanlardanız. İşte bu anlatacaklarım unutulmuş bir kızın hayatı…

Her aşk yarım kalmayı gerçekten de hak ediyor mu? Her seferine inatla ,hırsla ayağa
kalkan o yürek her seferinde yıkılmaya mahkum muydu? Bazılarının değer vermediği şeylere önem
vermek miydi tek suçumuz? İşte hayatın en iğrenç yönlerinden biri bir şeyi istiyorsan o asla senin
olmaz. Ne yaparsan yap o gider birkaç günlük heveslerin olur.Ömürlükler ise hep unutulur. Onlar tek
kullanımlık bir peçete gibidirler.İşte ben de bunlardanmışım. Kimsenin gözünde zerre değeri olmayan
birkaç gün sonra unutulan sadece işleri düştükçe akıllarına gelen bir peçete…Ben Aylin bu ismi
babam koymuş anlamı Ay'ın çevresinde görülen ışıklı daire demek. O ışık etrafında dönmeye
istemsizce devam ettim ben. Elimde olmadan,istemsizce yaptığım bu şey sonu hep
hüsranla bitti.Hayatıma yeni bir sayfa açmaya geldiğim bu şehirde her şeyin alt-üst olacağını
bilseydim bu şehre adım bile atmazdım. Kim derdi ki hayatımdan çıkardığım o gereksiz
insanların daha kötüleri karşıma çıkacağını. İşte eğer söz konusu bensem hayat bana
karanlık yüzünden başka bir şey göstermiyor. Bu da aramızda yaptığımız gizli
antlaşmalardan biri sanırım.

Daha önce bu şehre 4-5 kere gelmiş olsam da hiç bu kadar uzun süre ailemden
uzakta kalmamıştım.Yeni umutlarla geldiğim bu şehir her adımımda beni öldürüyor. Elimi
nereye atsam o iş elimde patlıyor. Aslında ailem beni bu şehirde bırakıpta gittiklerinde sanki
olacakları anlamışım. O gün o kadar yalnız,çaresiz ve üzgün hissettim ki anlatamam. Bazen
buraya gelmeseydim dediğim olmadı değil. Ama buralara gelmek için nelerle mücadele
ettiğim aklıma geliyor da bütün bunları yaşamışken vazgeçmek olur mu Aylin demediğim de
olmuyor değil. Geçmişimi arkamda bırakamadım. Nedenini bilmiyorum ama hep peşimde
sürükledim. Her adımımda biraz daha bana yapışan bir geçmiş… İşte ben şimdide ayakta
durmaya çalışırken geçmişimle de bir savaş içerisindeyim. Herkesin savaşı çok ayrı. Herkes
farklı cephelerde aynı amaç uğruna savaşıyor.Ben bu savaşta şuan kaybetmek üzere olan
taraftayım.Çok büyük yaralar aldım, iyileşmeşi çok uzun zaman alan yaralar bunlar.

Buraya geleli tam 12 hafta olmuş.Dile kolay 12 hafta…


Bugün derslerden aşırı yorulduğum içi hemen yurda gidip biran önce uyumak istiyordum.
Yurda gidince üstüme hello kitty’li pijamalarımı giydim. Tam yatacakken oda arkadaşım
Aysel beni de gidecekleri yere davet etti. Aslında gitmek değil de uyumak isterken bir anda
teklifi nedense kabul ettim. İçimde tarif edemeyeceğim bir mutlulukla hazırlandım ve saat
sekiz gibi yurdun üst tarafında yer alan Cadde cafe’ye gittik.Kapıdan girer girmez onunla
göz göze geldik.Hafif bir tebessüm ettik birbirimize çünkü onunla konserde de karşılaşıp
tanışmıştık yine Aysel vasıtasıyla. Aysel,Melike,Döndü ve ben onların olduğu masaya
geçtik. Arkadaşım Aysel bizi tekrardan tanıştırdı. İsmini Ateş olarak bildiğim çocuk
meğersem onun arkadaşının ismiymiş.Doğru ismi Ömermiş.Onlar da üç arkadaş gelmişlerdi:
Ateş,Mert ve Ömer. Birbirimizle tanışma faslı geçtikten sonra masaya Döndü hariç hepimiz
çay söyledik. Döndü ise kahve istedi.Hep beraber biraz sohbet ettikten sonra masaya kart
istedik papaz kaçtı oynayacaktık. Aysel sigara içmek için yerlerimizi değiştirdi ve ben şuan
tam onun karşısındaydım Ömer’in.Arada ondan kartı alırken eline bakmaya çalışıyordum o
da bana cama yansıyan görüntüsünden göstermeye çalışıyordu. Tabii ki de oyunu hiç
kaybetmeden ikimizde bitirdik.Sonra Döndü bizi Ayselle sürekli giitikleri parka götürmek
istedi. Yolda giderken kaldırıma hepimiz sığamamıştık doğrusu tek ben sığmamıştım o
yüzden onlar ön tarafta ben de arkalarından hiç sohbetlerine dahil olmadan gelirken Ömer
arkasına baktı yani bana sonra adımlarını yavaşlattı benim yanımda yürümeye
başladı.Sonra bir konudan konuşmaya başladık.Onun yanında olmak bana dünya’nın en
güzel anını yaşatıyordu.Diğerleri yolda çocukca şeyler yaparken ben onun yanında huzurun
en güzel anlarını yaşıyordum.İnsan kimi isterse istesin sonunda kaderinde kim varsa o onu
hiç beklemediği anlarda bulur.İşte benim doğrum şuan tam yanı başımda duruyor benimle
yolda konuşuyordu.O altı kişi içinden sadece benle ilgileniyordu.Hani ben demiştim ya doğru
insan sizi doğru zamanda bir gün bulacak diye işte benim doğrum beni buldu.Hem de hiç
beklemediğim bir zamanda.Fakat her aşka engel bir şey çıkar.Benim engelim Aysel çıktı.
Bana hayatım boyunca asla unutamayacağım derin bir iz açtı.Beni hem dünya’nın en mutlu
insanı gibi hissetmeme vesile olurken o mutluğu elleriyle yerden yere çarpan da oydu.Mutlu
aşk yoktur diye Luis Aragon boşa dememiş.Aşk öyle hemen ulaşılsaydı pek de değerli
olmazdı.Fakat aşkı biraz bile olsun yaşamak hiç mi hakkım değildi? Ya da hep acı çeken
ben mi olacaktım? İşte beni aynı gün içinde bu hale sokan tek kişiydi.Aşkın belli bir süresi
yoktur.Ben sözde aşıklar gördüm.Arkadaş, aşkı için babamı bile satarım diyor! Hangimiz bir
parçasından öyle vazgeçebilir ki! Aşk, tabii ki fedakarlıklar gerektirir fakat bu fedakarlıklar
ailen olamaz.Eğer ailenden vazgeçiyorsan o ilişkide bir sıkıntı vardır.Şimdi Aysel’in yani oda
arkadaşımın yaptığı şey ise duyduğumda kafamdan aşağı kaynalar sular döktü.Bana ben
oda arkadaşlarımla sınıf arkadaşlarımın sevgili olmasını istemiyorum dedi.Bunu bana dedi.
Ben zaten her acıyla boğuşurken böyle saçma sapan konuşan ne dediğinin farkında
olmayan bir insanı dinlerken buldum kendimi. Şu an elimde olsa onu o odadan attırmak
isterdim.Artık hayatımda ben böyle saçma insanları çıkartmaya karar verdim.Hele Aysel bu
listenin en başında yer alıyor.Fakat Ömer eğer doğru insansa ve bana karşı duyguları varsa
gelir konuşur. Aramıza değil bir Aysel bin tane de Aysel girse o beni bulur.Çünkü ben ona o
kapıyı açık bıraktım.Ama sadece ona açık o kapı. Aşkının arkasında herkes duramaz çoğu
da ilk engelde yıkılır.Ben beklemeye devam edeceğim. Sen gelir misin gelmez misin
bilmiyorum Ömer fakat seven insan bekler ve ben seni bekleyeceğim. Bana bir tebessümün
bile dünyaları veriyorken ben sadece bana o birkaç saniyelik bakışlarına,gözlerinle
gözlerimin karşılaştığı o saniyelik anlara bile varım. Sen seni sevdiğimi bilmesen de ben
seni tek sevmeye bile varım. O imkansızlıklara inat hep de var olacağim. Taki sen beni fark
edene kadar.İçimden bir ses acele etmemem gerektiğini söylüyor. Ben ne kadar aceleci de
olsam söz konusu sen ve ben olunca yani yolun sonunda eğer biz varsak bu sefer acele
etmeyeceğim. Senin o ciddi duruşun, sinirli gibi görünüşün benimle konuşurken bunlardan
eser kalmayışı o anda bendeki yerini bir bilsen seni ne kadar sevdiğimi anlarsın.Seninle
yaşamak istediğim o kadar çok şey var ki bunları seninle beraber keşke
gerçekleştirebilsek.Keşke, ne tuhaf bir kelime değil mi? Ben keşke demek istemiyorum artık
iyiki demek istiyorum.Ve bu iyikiyi seninle beraber demek istiyorum.Ölü aşk diyarlarında
gezmek benlik değil. Senlik hiç değil.Ben bu diyardan senin ellerini tutarak çıkmak
istiyorum.Seni istemek söylerken hissettiğimi bir gün senin ellerini tutup beraber
yaşayabilecek miyiz acaba. Sen ve ben sessizliğimizle birbirimizi bulabilecek miyiz acaba!

Ben artık buraya yazmak istemiyorum ben artık senin ellerini tutmak istiyorum.
Sevilmeyi istemek kadar acı veren bir şey yok çünkü bizim elimizde olan bir şey değil!
Sevdiğimiz adamın ya da kadının elinde...

Olmazlara inat bu hayata tutunmak o kadar çok canımı yakıyor ki! Tek başına savaşmak kadar
can yakan şey yok. Neden benim de diğerleri gibi sıradan bir hayatım olmuyor ki?Mesela bende
isterdim arada arkadaşlarımla dışarı çıkıp eğlenmek fakat nedenini çözemediğim bir şekilde ben
insanların yanında iki hafta durabiliyorum. Sonra onlar beni yanlarına almıyorlar. Ya da diğerleri gibi
beni seven biri olsun isterdim fakat seveni sevemiyorum benim sevdiklerim beni sevmiyor oratda öyle
kalakalıyorum.Aşırı sinir bozucu şey değil mi? Sevilmeye çalışmak ama bir türlü
sevilememek.Gerçekten acı verici hemde çok.Sevdiğim insanlarda genelde beni onlara bağlayan bir
şey olurdu fakat bu sefer sebep bulamıyorum. Sebepsiz sevgimle ona olan sevgim her nasıl oluyorsa
bir şekilde artıyor.Keşke bunları sana da söyleyebilseydim. Fakat karşına geçip gözlerinin içine
bakmaya bile utanıyorum. Yine keşkeyi kullandım. Bu kelimeyi hayatımdan atıp seni hayatıma almak
istiyorum. Bugün seni kütüphanede göremediğim için içimde bir boşluk var. Kim bilir ne zaman hayat
seni bir daha karşıma çıkaracak. Aysel isterse sana söyleyebilir fakat bana uzak durmaya başladı.
Nedenini bilmiyorum ama içimde ona öyle bir nefret büyüyor ki tarifi imkansız. Keşke sana olan
sevgimi birazını görüp farketse ve seninle beni yani bizi bir kere daha yan yana getirse .İşte bir şeyde
keşke varsa o olmuyor. Doğrusu oldurmuyorlar. Sen benim duygularımdan haberin yokken senden
bir adım atmanı beklemek de acımasız oluyor biliyorum ama bunu senden istiyorum.Hemde o kadar
çok istiyorum ki! Fakat her şey istemekle olmuyormuş…
Hani seni seviyorum demiştim ya tek başına sevmek olmuyormuş öyle. Ben ne kadar
seversem seveyim sen sevmedikten sonra o sevgi bir hiç oluyor. Aysel seni sevmeme engel oluyor
diyordum ya hani sorun Ayselde değilmiş. Sorun senin beni sevmeyişindeymiş.Meğersem sen herkese
öyle güzel bakıyormuşsun.Sadece bana bakmıyormuşsun. Canımın nasıl yandığını tahmin bile
edemezsin.Seni sevmek hataymış. Sensizlik bir lütufmuş bana. Çünkü sevmeyen birini zorla kendine
sevdiremezsin. Hem sevgi zorla olacak şey değil ki.İnsanın içinden gelir. Engel olamazsın sevmeye. Ne
yaparsan yap sonunda yine aynı noktaya gelirsin. Sen tavizlerinden vazgeçemeyecek kadar onları çok
seviyorsun. Bense senin sevdiğin şeylerden vazgeçirmemek için senden vazgeçiyorsun. Çünkü insan
sevdiğinin bir damla gözyaşına dayanamz. Ben ağlarım yeterki sen sadece gül,mutlu ol.İki gün önce
Ayselle konuştum ona ne kadar duygularımın ciddi olduğundan bahsettim. O da benim o halimi
görünce ben senin bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum dedi. Tamam yarın gidip Ömerle konuşurum
dedi. Keşke ona söylemeseydi ama söyledi. Ömer,Aysel konuşmaya başlamadan konuyu hemen
anlamış. Aylin mi Demiş konu… Ayselde evet Aylin senden hoşlanıyor seni seviyor demiş. Aysel odaya
gelince beni bulamadığı için bana mesaj atmıştı. Bense canımın acısını biraz olsun unutmak için parka
tek başıma gidip orada 2,5 saat boyunca kulaklarımda çalan şarkım,elimde olan sigaramla sonunu
bildiğim fakat yine de bir ümitle beklediğim cevabı bekliyordum. Buraya geldim geleli her şey üstüme
geliyordu fakat yarın alacağım cevap kadar hiçbir şey canımı yakmamıştı.O çardakta oturmuş senin
beni sevmeyeceğini düşünmek canımdan can alırken bunun gerçekleşecek olması kadar acı bir şey
yoktu.Ne sigaram kaldı ne de orada o soğukta oturacak gücüm. Çocukken her şey o kadar güzeldi ki
keşke o günleri geri verseler. Oysa çocukken de hemen büyümek isterdim. Keşke o küçük Aylinle
konuşabilsem ve o zamanların değerini biraz daha ona anlatabilsem. Fakat geçmiş gitti gelecek ise bir
muamma asıl önemli olan bizim şimdi de ne yaptığımız. Odaya yıkık bir şekilde bir gelişim vardı Aysel
sana bir şey söyleyeceğim fakat fazla ümitlenme dedi. O ümit kelimesi benim için o kadar değerli ve
büyük bir şey oldu ki yıkık Aylin gitti heycandan yerinde duramayan bir Aylin vardı odanın ortasında.
Bana, Ömer ben biraz düşüneyim dedi, dedi. Akşam üzerime bir ağırlık çöktü ki her yerim ağrıyordu.
Erkenden hemen uyumak istedim. Fakat sabah 7’e kadar on kere uyandım. Ne zaman önemli bir şeyin
haberini bekleyecek olsam bana böyle olurdu.Fakat hayat yine bana yapacağını yapmıştı. Ömerin
cevabı benim hayatımı yerle bir etmeye yetecek kadar acı vericiydi benim için. Her aşk yarım
kalmalıydı ve bu da yarım kalmıştı.Sahi hangisi tamamlanmıştı ki! Hangisi sonsuza kadar o mutluluğu
yaşayabilmişti. Hiçbiri! Benim olumlu bir cevap beklemem doğrusu o ümide düşmem benim en büyük
aptallığım olmuştu.Hani gerçekleri söylemek acı verir ya işte onları yazmak ise tam bir çin işkencesi.
Bir hafta olacak ve ben yazamıyorum. Canım o kadar yakıyor ki bu olay kendimi toparlamam lazım.
Fakat bunu nasıl yapacağımı asla bilmiyorum. Tek bildiğim şey yazmak istediğim. Belki diyorum acım
biraz olsun hafifler ve bu ızdıraptan kurtulurum. Tek dayanağım da sadece bu sonu belli olmayan
fakat ondan başka da yapabielecek durumum olmayan benim tek tesellisi. Seni her gördüğümde inan
ki senden başka kimsenin bende yeri olmadını anladığım an ne kadar çaresiz olduğumu bir tek ben
bilirim. İnan ki!

Biliyorum kimi vedalar can yakar. Hemde tarifi imkansız acılardır bunlar. Fakat ben artık sana
veda etmem gerektiğini anlıyorum. Bu dünyadaki en ağır yük yerin olmadığı yerde kalmaya
çalışmaktır. Ben artık orada olmak istemiyorum . Evet senden vazgeçince canım çok yanacak
farkındayım,biliyorum ama elimden artık başka bir şey gelmiyor.

You might also like