Doğru meslek seçimi yaparken giderler kalemine ilk girmemiz gereken
şey zamandır. Kaybedilecek zaman için tetikte olmak çok önemlidir. Kötü bir iş seçersiniz, koymaz. Berbat bir ilişkiniz olur, koymaz. Çok paralar kaybedersiniz, koymaz. Çünkü bunların hepsi geri gelebilir ama zamanı ne yapsanız geri getiremezsiniz. O yüzden ters giden işlerde zaman kaybını önlemek gerekir. Bu ilk almamız gereken önlemdir. Zaman kayıplarını önlemek üç ilkeye dayanır. Ateş, su, hava.. (şaka şaka)
1. En kötü durumu göze alacak cesarete sahip olmak.
2. İstediğin şeylere karşılık senin için önemli arz eden başka şeyleri feda edebilmek. 3. Çok fazla emek verdiğin yanlış işlerden vazgeçebilmek.
Doğru meslek seçimini yapabilmen için bu üç ilkeye sahip olman gerekir.
Belki, bunlara sahip olmasan da bir şekilde yolunu bulabilirsin. Ama ne kadar zamanda? Elli yıl sonra hatanın farkına varman senin için daha yıkıcı olacaktır. Bunun olmaması için zaman kaybına etki eden unsurlara değinelim. İlk unsur cesaret…
Doğru Meslek Seçimi için Cesaretin Önemi
Çevrenize baktığınızda şunu siz de fark etmişsinizdir. Kötü giden ilişkisini veya işini çaresizce sürdüren insanlar vardır. Yeni bir iş veya ilişki için cesaretleri yoktur. Çünkü boş kalmaktan korkarlar. Bu yüzden daha iyi bir iş varken eski kötü işlerine devam ederler. Eski işinin iyi yönleriyle kendilerini kandırırlar. “Çekilir iş değil ama en azından faturalarımı ödeyebiliyorum.” Keza ilişki de böyledir. “Berkecan sinirlenince belime kürekle vuruyor ama özünde çok iyi bir insan.” Bir yerlerden tanıdık geldi mi?
Böyle düşünen insanlar, dostları tarafından uyarıldıklarında ise
savunmaya geçerler. Aslında sorunu içten içe biliyorlardır ama yaraları kurcalanınca patlarlar. Bu davranışlarındaki asıl sorun şu: Aza tamah edilme ve beterin beteriyle korkutulma. Ne olursa olsun bu düşünce çok yanlış. Çünkü eninde sonunda ayrılık zamanı gelecektir. Bu iş bitecektir. O ilişki sonlanacaktır. İstemeyerek yapılan işin ömrü iki aydır. En fazla bir sene. Tamam, işten ayrıldık veya ilişkiyi bitirdik. Peki şimdi ne oldu? Hem aylarca (belki yıllarca) cefa çektik hem de kaybetmekten korktuğumuz şeyleri de kaybettik. Bir Berkecan’dan yeni ayrılmış bir Aleynasu aynen şunları söylemez mi? “Ya Allah’ım inanamıyorum ben bu öküze dört sene nasıl katlandım?” Cevap veriyorum: Korkuların yüzünden. Azıcık sıkıya gelmekten korktun. Yalnız kalmaktan korktun. Boşta kalmaktan korktun. Kendini hiç sıkıntıya sokmadığın için o dört seneye katlandın. İkinci bir öküz geldiği zaman da katlanmaya devam edeceksin. Çünkü sende yalnız kalmayı kaldırabilecek cesaret yok sevgili Aleynasu. (Ciddi ciddi böyle ismi olan varsa alınmasın. Örnek veriyoruz.)
Konumuza dönecek olursak, doğru meslek seçimi için konfor alanından
çıkmamız gerekir. Evet, düzgün bir iş yapma hayali kurarız. Öyle olmasını isteriz. Eğer bu olmazsa oluyormuş gibi yaşayamayız. Örnek verecek olursak: Sevgiliniz sizi paranız için istiyor diyelim. Bu durumu kabul etmeniz gerekir. Sizi uyaran arkadaşınızı yumruklamanız kullanıldığınız gerçeğini değiştirmez. Tepkiniz ne kadar sertse o kadar oka batmışsınız demektir. (Bu çok sivri bir oktur.
Korkaklığın Bedeli Çok Daha Büyüktür
Şunu unutmayın; insanlar değişimden nefret ederler. Alıştıkları kötüyü
iyiye tercih ederler. İnsanlar genellikle güzel ve iyi olanı değil alıştıkları şeyleri kendilerine yakıştırırlar. Kızlardan kötü muamele görmüş bir genç, iyi kızlardan korkar. Alışık değildir. Ona daha kötü davranan ve fazla güzel olmayan kızı iyi kıza tercih eder. Müsabakayı kendi sahasında isteyen dövüşçü gibidir.
Ayrıca korkaklık bizi tek bir noktaya hapsederek görüşümüzü kısıtlar.
Artık yeni işlere kapalıyızdır. Yeni ilişkilere de öyle. Şunu çoğu erkek kendisine söylemiştir. “Bu kız ile hiç anlaşamıyorum ama o olmazsa da yalnız kalacağım. En iyisi ona alışayım. Hem belki ileride düzelir. Ayrıca onun gibi güzelini bir daha bulamam.” Aynısını kariyere de uyarlayabilirsiniz
Hayaller ile Zamanı Takas Etmeyi Öğrenmek
Diyelim ki: pek memnun olmadığınız bir işiniz var. Ama bir sürü yeni iş teklifi geldi. Buna rağmen siz bu iş yerinde kalmayı tercih ettiniz. Çünkü bilindik kötü yer bilinmedik iyi yerden daha iyidir. Beyin bunu ister. Bunun sonucunda ne olur? Bu durum yeni fırsatların önünü keser. Bunu ilişki açısından da düşünebilirsiniz. Anlaşamadığınız bir kızla ilişki yaşamak yalnız kalmaktan çok daha kötüdür. Ayrılacaksınız, bu kesin. Üstüne yeni fırsatları da kaçıracaksınız. Ayrıca büyük bir zaman kaybı yaşayacaksınız. Sevgilinizin veya işinizin olmaması aslında bir avantajdır. Birgün çok iyi bir işiniz olabilir ama kötü bir işiniz varken bu olamaz. Çünkü zaten olan olmuştur. Çok güzel bir sevgiliniz de olabilir. Tabii ki siz cesaret gösterip yalnızlığı göze alana kadar.
Ne zaman elimizdeki şeyleri feda ederiz, o zaman hayallerimize
kavuşuruz. Bir örnekle açıklayayım: Her gün fast foodun üzerine yaş pasta yiyerek yaşayabilirim. Yanında sınırsız bol şekerli kremalı kahve ve kola da güzel olurdu. Alkol ve sigara ihtiyacım hiç olmadı ama eski bir abur cubur tiryakisiyim. Evde yediğim sebzeli yemeklerin yanında değişik ne olsa götürebilirim. Ama bunun sonucunda ağır bir bedel öderim. İlk olarak burnumda kocaman bir yağ bezesi çıkmaya başlar. Burnundan fitil fitil gelmemesi bu olsa gerek. Sonra ağır bir pişmanlıkla gelen kilolar, görüntünün kötüleşmesiyle azalan özgüvenle takip eder.
(bkz: Özgüven Eksikliği Neler Kaybettirir )
Seçim sizin: Rahatlık mı? Sağlık mı? Zaman kaybı mı? Fedakarlık mı?