Oneitis Sendromu Nedir?

10 dakikalık yazı

Oneitis, her erkekte bir dönem baş gösteren çocukluk sorunlarından

biridir diyebiliriz. Gelip geçicidir ama aşılamadığı takdirde ağır geçen
ciddi bir hastalığa dönüşebilir. Bilirsiniz, çocukluk hastalıkları
atlatılamazsa kalıcı hasarlar bırakır. Oneitis de böyledir. Erken zamanda
fark edilemezse kurbana tarif edilemez acılar yaşatır. Hem de bir ömür.
Ayrıca alfa olmak isteyen yalnız, utangaç ve üzgün bir betanın ilk
çözmesi gereken sorundur.

(bkz: Alfa Erkek)
(bkz: Beta Erkek)

O yüzden bu yazımızda her erkeğin bağışıklık sistemini yoklayan “o çok

özel kadın.” imajını yani oneitis virüsünü inceleyeceğiz. Oneitis nedir?
Belirtileri nelerdir?  Nasıl tedavi edilir? Neden özellikle erkeklere vurgu
yaptık? Başlayalım:

Oneitis Nedir?

Oneitis, özel olduğu düşünülen kişiye saplantı derecesinde aşık olma

halidir. Hastamız hoşlandığı kişiyi orantısız yüceltip zamanla bir
tanrı(ça)ya dönüştür. Karşılıksız hislerle sürdürülen bu ilişki, akıl dışı
gerekçelerle devam ettirilir. Hastalığa tutulan kişinin kendince haklı
bahaneleri vardır. Bunlar: “O diğerlerinden farklı.”, “Gerçekten
aradığım kişi o.”, “Hayatımın aşkı o.” gibi mantık dışı senaryolardır.

Oneitis Bir Medya Hastalığı mı?

Evet. Çoğunuza komplo teorisi gibi gelse de medya aracılığıyla

toplumun bilinci çeşitli şekillerde programlanır. Eğer genç beynimiz
yeterince doğru bilgiyle donatılmamışsa algımız gerçekle kurguyu ayırt
edemez.
Karar vermemizi sağlayan, zararlı öğretileri engelleyen bir antivirüs
oluşmaz. Onun yerine Windows Defender kuruludur ve geleni geçeni
zihnimize “buyur” eder. Böylece kararlarımızda önemli rol oynayan
bilinç altımızın akıbeti medya patronlarının insafına kalır. Unutmayın,
beynimizi ya biz doldururuz ya da işi televizyona veya sosyal medyaya
bırakırız.

(bkz: Medya Manipülasyonu)

Medya manipülasyonuna uğrayan insanın hayat görüşü, kesilmeyi

bekleyen bir kümes hayvanı kadardır. Bilirsiniz, ya yumurtlar ya da
akşam yemeği olur. Medyanın bize sunduğu seçenekler de böyledir.
Hillary mi?Trump mı?. Seç birini. Peki ya başka bir seçenek? Tabii ki
yok! Olamaz da. Çünkü bilmiyoruz. Bize anlatılmıyor. Amerika, şu
sıralar dünyanın yörüngesinde kendine ait sınırları belirlemeye çalışıyor.
Dünya bir araya toplanmış hangi gezegenin hangi ülkeye ait olacağını
tartışıyor. Biz de aşağı kalmıyoruz. Hangi gelin adayı hangi damat
adayına (gönlünü) verecek onun takibindeyiz.

Hal böyle olunca evlenmek ve çocuk yapmaktan başka gayesi olmayan

bir nesil yetişiyor. Onların da oneitis hastalığa yakalanma ihtimali
diğerlerine göre çok daha yüksek. Şimdi bu komplo teorisi mi gerçek
mi? Siz karar verin…
Vizyonsuzluk Sizi Hasta Edebilir

Fark ettiyseniz yoksulluk sınırının altında yaşayan mahallelerde ezilmişlik,

mazlumluk ve yıkıklık furyası nesilden nesile devam eder. Varoş
mahallelerinin duvar yazıları bile gerçekleri gözlerimizin önüne sermek
için yeterlidir. Bu insanlar acı çekmeye öylesine alışmışlardır ki kötü bir
olaya dünden hazırdırlar. İşte bu insanların karşı cinsle ilişkileri de
böyledir. Bahtsız, buruk, hüzünlü ve çaresiz… Umutsuzluk ve mutsuzluk
bu kişilere fabrika ayarlarında geldiğinden oneitis gibi birçok psikolojik
rahatsızlığa daha yatkındırlar.

Şimdi size sorayım. Bu insanların çoğu tüm gün üç kuruş için çalışıp
evine yorgun argın gelen insanlar. Kaçı televizyon izlemek yerine
telefonundan e-book açıp okumayı tercih eder? Elektronik kitaptan
haberleri bile yoktur, değil mi? Buna dayanarak oneitis, eğitimin düşük
olduğu yerlerde sıklıkla görülür diyebiliriz. Kitabın kapandığı yerde
televizyon açılır. Dolayısıyla medyanın kölesi olan bu insanların vizyonu
gitgide daralacaktır. O yüzden oneitis temelinde vizyonsuzluğu barındırır
diyebiliriz.

(bkz: Arsız Bela’nın Yüzüğü Takmış Evleniyor   Şarkısı )

Hayatının Aşkını Çöpe Atabilir misin?

Yıllarca medya aracılığıyla beyni yıkanan erkeği tek seferde düzeltmek

imkansızdır. İlk etapta yapılan uyarılar ve öğütler fayda vermez.

Hatta siz suçlu olursunuz. Umreye gitme hazırlığındaki seksenlik bir

pamuk dedeye ateistin birinin yaklaşıp “Tüm yaptıkların boşuna.” dediğini
düşünün. Dede, “He tamam doğru söylüyorsun mu der?” yoksa “Vallahi
155’i ararın” mı der? Bu kişiler için harcanan çabalar da aynı buna
benziyor.

(bkz: Kürtaj Dede  Videosu )

Oneitis sendromu yaşayan bir adamın sağlıksız ilişkisi elbet birgün elinde
patlayacaktır. Çünkü Oneitis sendromuyla doğan bir ilişki, kesinlikle terk
ediliş ile sonlanır. İlişki başlamamışsa da reddedilme olasılığı oldukça
yüksektir. Özetle bu işin sonu iyi değildir.

Burada anlamanız gereken şu: Kadın, yüce bir tanrıça olduğu için sizi
kendine layık görmüyor sanıyorsunuz. Halbuki sizden korkuyor. Çünkü siz
oneitis sendromu yaşarken kadına aç, takıntılı, sapıklığa meyilli ve ağzının
suyu akan bir tecavüzcüye benziyorsunuz. Kadın da bu garip
davranışlarınızı hissedip size tekmeyi basıyor. Siz de telefonunuzda 20
adet arama 66 tane de SMS görseniz “Çok sağlam bir manyağa çattık
herhalde.” dersiniz. Değil mi?

Peki ya gerçekten zararsız olduğunuzu anlarsa? Öyle olduğunuzu anladığı

takdirde arada bir ilgiye ihtiyacı olacağından sizinle de iletişimi
koparmıyor. Siz artık onun sevimli pofuduk ayıcığı oluyorsunuz. Kötü
çocukların onu nasıl üzdüğünü dinleyip teselli ediyorsunuz. Onun
yatağının hep baş ucundasınız ama o yatağa hiç giremiyorsunuz. Hatta
girenleri de izliyor olabilirsiniz.

Aşk Gerçekten Bir Hastalık mı?

Aşk, ne kadar içimizi saran sıcak bir duygu gibi görünse de beynimizin
birkaç hormonu aynı anda basmasından kaynaklanan kimyasal bir
olaydır. Bu sayede soyumuzu devam ettirmek için bir sebebimiz
olur. Çocuklarımızın anası ve onun yuvasını ölmek pahasına koruruz.
Erkek olarak içimizdeki sevgi, ilgi ve şefkat karşılıksızdır. Sevdiğimiz
kadının statüsü, maaşı ve yetenekleriyle ilgilenmek yerine direk onun
kendisiyle ilgileniriz. Yani anlayacağınız erkeğin aşkı kadınlardan çok
daha farklıdır.

Evet, romantik komedilere göre erkeğin aşkı gerçek aşk sayılabilir. Ama
aşk erkeğin doğasına uymayan, hareketlerine yakışmayan bir davranış
bozukluğudur. Peki neden? Niye herkesin yücelttiği bu muhteşem kutsal
duyguya hastalık diyoruz? Psikolojik rahatsızlıklarla ilgili makalelere
dönüp bakacak olursak hepsinde bir davranışın abartıldığını görürüz.
Örneğin ertelemek gibi basit bir şey hayatımızı etkilerse bir hastalığa
dönüşür.

(bkz: Erteleme   Hastalığı )

Aşık Olan Erkeğin Akıbeti

 Romantik komediler bu duruma aşk dese de bu bir hastalıktır. Aşk,

erkeğe yakışmayan ve doğasına uymayan bir davranış şablonudur.
 Erkek doğası gereği çok eşlidir ama aşka kapılan erkeğin seçimi
artık tektir.
 Aşk erkeğin hayat kalitesini yerle yeksan eder.  Romantik bir takıntı
hastalığı olan oneitisin zeminini hazırlar.
 Aşık erkek hiç çekici değildir. Aşık olan erkek duygusal yönden
zayıflamıştır. Kırılgandır. Kadınlar zayıf ve kırılgan erkeklere sadece
acır.
 Aşk yaşayan erkek biricik meleğine en muhtaç olduğu anları yaşar.
Gizemi ve çekiciliği kaybolmuştur. Sevgiye ve ilgiye en ihtiyacı
olduğu bu dönem yüz üstü bırakılır.
 Aşk, erkeğin kalın zırhında açılmış koca bir delik gibidir. Erkeği,
hayatın zehirli oklarına karşı savunmasız bırakır.
 Aşık erkek, ulaşabileceği cinselliği tek kişiye odaklar. Böylece biricik
meleği tarafından ömrünün sonuna dek oyuncak gibi kullanılır.
  Aşık erkek, büyük fedakarlıklarına karşın kısa süren, durağan ve
isteksiz yatak seanslarıyla ödüllendirilir.
 Aşık erkeğin tek seçeneğinin biricik meleği olması, ona yapılan her
kötülüğü sineye çekeceği anlamına gelir. Aldatılmayı bile!

Görüldüğü üzere aşk, erkeğin hiçbir şekilde çıkarlarına uymayan mantık

dışı bir davranıştır. Bu seçim erkeğin tamamen kendi zararınadır ve
geleceği son nokta acı ve ızdırap döngüsüdür. Sevenlerin sevgisinin
karşılığını aldığı bir dünya sadece bir senaryodur.

Otuzlu yaşlarına merdiven dayayan bir anne adayı, saf duygularınız ve

karşılıksız sevginizden daha çok; kaliteli genlerden doğacak biricik
yavrusuna ve ona sağlayacağınız geleceğe önem verir. Toz pembe
hayallerin gerçekleştiği aşk senaryoları görmek istiyorsanız Walt Disney
filmleri izleyin.

Oneitis Belirtileri Nelerdir?

 Hayalinizde yarattığınız “o çok özel” kadını arar, onun olduğunu
düşündüğünüz kadınlara ömrünüzü harcarsınız.
 O kadın hakkında çok fazla konuşursunuz. Hatta tabak çevirdiğinizi
sanıp, onunla yaşadığınız saha deneyimini anlatırken beş paragraf
yazı döşersiniz.
 Kafaya taktığınız kızı günde yirmi kere arar, açmazsa sesli mesajlar
bırakırsınız.
 Attığınız mesajların miktarı yüzünden kızın telefonuna yeni bir
hafıza kartı gerekir.
 Yaptıklarınızın bir sevgi gösterisi olduğunu düşünürsünüz ama karşı
tarafın gözünden bakıldığında telefona dadanan bir sapıktan
farkınız yoktur.
 Çok özel olduğunu düşündüğünüz kızı saplantı haline getirirsiniz.
 Özel olduğunu düşündüğünüz kıza karşı gösterdiğiniz sevgi ve ilgi
karşılıksızdır.
 Eğer bir ilişki varsa kontrol tamamen kızın elindedir.
 Yorucu ve yıpratıcı ilişkiler yaşasanız dahi ondan vazgeçemezsiniz.
  Aşkınızı hayatınızın merkezine koyar ve önemli hayati kararlarınızı
ona göre verirsiniz.
 O sizi arkadaş olarak gördüğünü söylese de onunla bağlantınızı
koparamazsınız. Arkadaş olarak karşılıksız ilişkinizi sürdürürsünüz.
Ta ki birgün sevgisiyle görene kadar.
 Kötü giden bir ilişkinin yeterince fedakarlık yapamadığınız için kötü
gittiğini sanırsınız.
 İtaatkar sadık bir hayvan gibisinizdir. Sahibiniz olan tanrıçanın
sözünden asla çıkmazsınız, çıkamazsınız, çıkmayı dahi
düşünmezsiniz.
 Sonu kötü biten onca ilişkinize rağmen her yeni gelen kadını bir
önceki kadının tahtına geçirerek yeni tanrıçanız ilan edersiniz.
 Aldatıldığınız halde onu terk edemeyecek kadar onurunuz bir
yaratığa dönüşürsünüz.

Oneitis Hastalığına Yakalanma Sebepleri

 Okumamak ve akabinde gelen vizyonsuzluk.
 Cahillikle gelen savunmasızlık. Medyadan gelen bilgiyi analiz
edememek.
 Romantik komedilerin gerçek dışı senaryolarıyla büyümek.
 Sevdiği uğruna hayatını hiçe sayan erkeklerin destansı hikayelerine
maruz kalmak.
 Arabesk ve fantezi parçalarda kadınını başkasına kaptıran bir
betanın acılı hezeyanına ortak olmak. Bu parçalardaki yıkık
senaryoları sürekli dinleyerek hafızaya kazımak.
 Negatif duygulara sokan yıkık insanlarla çokça vakit geçirmek.
 Erkeğin saf duygularının çizgi romanlarda anlatılan fantezi
dünyasıyla örtüşmesi.
 İyi çocukların birgün ödüllendirileceğine inanarak büyümek.
 Kaliteli kadın imajını belirleyen kurumun medya organları olması.
 Dizi ve filmlerde aldatanların genelde erkek, aldatılanların genelde
kadın olması. Böylece kadınları günahsız birer melek olarak
algılamak.
 Hayatınızın kadınına ömrünüzde sadece bir kere rastlayacağınız ve
fırsatı kaçırırsanız sonsuz pişmanlığa kapılacağınız miti.

Oneitis Hastalığından Nasıl Kurtuluruz?

 Oneitis hastalığından kurtulmak için karşılıksız sevgiye savaş açın.
  Size ilgi göstermeyen ve burun kıvıran hiçbir kadın, harcadığınız
enerjiyi ve zamanı hak etmez. Filmlerdeki gibi birgün yaptığınız
fedakarlıkları anlamayacak!
 Kadınlar da sizin gibi etten kemikten canlılardır. Onları melek olarak
görmeyin.
 Kadınları sahiplenmeye çalışmayın. Onlar kediler gibi özgürdür.
Bilirsiniz, kediler canları ne zaman isterse o zaman kucağınıza
gelirler. Etraflarında pervane olmanız onları sadece kızdırır.
 Hayallerinizdeki tanrıçayı törenler eşliğinde kurban etmediğiniz
sürece damarlarınızdaki zehir temizlenemeyecek. Hayalinizdeki “o
özel kadın” imajından derhal kurtulun.
 Kadınları gözünüzde yüceltmeniz onlara ulaşacak donanımınızın
olmamasından kaynaklanır. Kendinizi geliştirin. Spor yapın,
diksiyonunuzu düzeltin, dil öğrenin…
 Hayatınızın merkezine giren kadınlar tehlikelidir. Derhal
hayatınızdan çıkarın. Bir kadın hayatınızın merkezinde olmamalıdır.
 “Bu seferki farklı, bir dahaki sefere böyle olmayacak.” diye kendinizi
avutmayın. Bu düşünceyi kafanızdan silin.
 Takıntılı olduğunuz kadınla ilişki sürdürmek için bahaneler
üretmeyin. Terk edilene kadar aynı bahaneleri sürdüreceksiniz ve
kimseye derdinizi anlatacak yüzünüz olmayacak.
 Terk edildikten sonra gönlünüzde yeni gelecek olan kadına bir taht
ayırmayın. Mümkünse o tahtı yakın.

Bu konuyla ilgili daha fazla içeriğe ulaşmak istiyorsanız Ruh Eşini Arama

Takıntısının  Sebepleri  makalesi işinize yarayabilir.