You are on page 1of 21

Osman KESKİN

Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni


Sevgili Öğrenciler;

 Bu sunum sizlerin hayal gücünüzü, düşünme ve kurgu


yetilerinizi geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır.

 Bu sunum sizi kurgu kuşağında yapacağınız çalışmalara


hazırlayacaktır.

 Sunumdaki her haber ile ilgili düşünmenizi ve o alanda


hangi gelişmelere yol açılabileceği , bugünden farklı
nelerin olabileceği konularını tartışacağız.

 Şimdi arkamıza yaslanıp sunumu izleyelim…


Güneş Paneli Teknolojisinde Bir Yenilik Daha
Bu günlerde sıklıkla güneş enerjisi konusunda haberlerle karşılaşıyoruz. Fosil
yakıtların giderek tükenmesiyle, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim de
giderek hızlanıyor.

Washington Üniversitesindeki araştırmacılar organik boyar maddeli güneş


panelleri üzerinde çalışıyorlar. Bu tip paneller, çatılarda ve hesap
makinelerinde kullanılan silikon temelli panellerden daha az verimli.
Avantajları ise daha esnek, ucuz ve kolay üretilebilir olmaları.

Bu tür panellerin verimliliğini arttırmak için başvurulan yöntem güneşin vurduğu


yüzey alanını arttırmak. Bunun için yüzeyde çok küçük parçacıklar kullanılıyor
ve girinti çıkıntılar sayesinde yüzey alanı artıyor. Öte yandan, ışığın dalga
boyuna yakın, daha büyük parçacıklarsa ışığın ışık emici yüzeyler arasında
daha fazla kalmasını sağlıyor.
Uzay Turizmi
Amerikalı bir şirket, bir uzay gemisi projesiyle ortaya çıktı.
Şirketin yaptığı açıklamada: ‟Lynx makul fiyatlar karşılığında kişilere,
araştırmacılara ve eğitimcilere uzayı görme fırsatı verecek‟ diyor.

Greason ekliyor: ‟Bir havayolu şirketi için çalışıyormuş gibi işleyecek bir araç
tasarladık. Tamamen geri dönüşebilir ve katı yakıt kullanan veya hibrit roket
motorlara göre daha çevre dostu olan yeni motor bu tür uçuşların çevre
üzerindeki olumsuz etkilerini de azaltacak.‟

Lynx‟i test eden eski pilot-astronot, Rick Searfoss araca hayran kalmış: ‟Lynx
‟Dünya‟nın En Harika Aracı‟ olacak. Hızlanması, hafifliği ve size sunacağı
manzara sıra dışı olacak. En güzel tarafı ise bir yük eşyası gibi arkada değil
de ön koltukta seyahat etmeniz olacak, tıpkı bir yardımcı pilot gibi.‟
Uzay Oteli 2012'de Kapılarını Açıyor

Uzaydaki ilk otel olacak olan Glactic Suite Space Resort, rezervasyon
almaya başladı. İlk misafirlerini 2012‟de ağırlayacak olan uzay otelinde üç
gece geçirebilmek için 4.4 milyon dolar ödemek gerekiyor. Yolculuk için
gerekli olan eğitim Karayip Adaları‟nda veriliyor ve üç ay sürüyor. 43 kişinin
rezervasyon yaptığı açıklanan uzay oteli, Dünya‟nın etrafını 80 dakikada
dönecek, yani her 15 dakikada bir güneş doğacak. Yolcuların, „Pod‟ adı
verilen odalarda hareket edebilmesi için özel olarak tasarlanan Velcro
giysilerinden giyecekleri de yapılan açıklamalar arasında.
Motosikletlerde Çevreci Teknolojiler
Yukarıdaki resimde gördüğünüz motorlu taşıta bir motosiklet mi yoksa bir
dış-iskelet mi demek gerekir' "Deus Ex Machina" isimli bu konsept tasarım,
California‟daki Pasadena Sanat Merkezi‟nde açılan motosiklet tasarım
dersinin bir ürünü. Dersi veren Bumsuk Lim, önemi giderek artan çevreci
teknolojileri motosiklet endüstrisiyle buluşturmayı amaçlamış.

Jake Loniak‟ın tasarımı: "Deus Ex Machina"


Öğrencilerden Jake Loniak‟ın 3 tekerlekli motosiklet tasarımı “Deus Ex
Machina” düşük hızlarda sürücüyü dik konumda tutuyor. Araç hızlandıkça
öndeki iki teker ileri doğru açılarak yol tutuşu ve aerodinamiği arttırıyor.
Pilleri 15 dakikada şarj oluyor, tekerinin içindeki elektrik motoru sayesinde
bu enerjiyle 1 saat gidebiliyor ve saatte 120 kilometre yapabiliyor.
Işığı Durdurmak...
Harvard Üniversitesi‟nden fizik profesörü Lene Vestergaard Hau ve ekibi,
ışıkla oynuyor. Ekip, yaptığı çalışmalarla daha önce ışığın hızını saniyede 17
metreye kadar düşürebiliyordu. Işığın boşlukta hızı saniyede yaklaşık 300 bin
kilometredir.
Devam eden çalışmalar sonucu, ışığı tamamen durdurmak mümkün oldu.
Bunu yapabilmek için Mutlak sıcaklığa çok yakın bir sıcaklığa ( yaklaşık -
273 derece) kadar soğutulan çok yoğun sodyum bulutu kullandılar. Bu
buluta Bose-Einstein bulutu deniyor. Bu bulutun içindeki atomlar çok sıkışık
bir durumda bulunuyor.
Bose-Einstein bulutuna gönderilen ışık ışınının bir çeşit madde hali oluşuyor.
Bu madde halini bulut içinde başka bir yere nakleden ekip daha sonra bu
maddenin tekrar ışığa dönüşmesini sağladı.
Bu buluş bilim insanlarının optik bilgiyi istenilen şekilde işlemeyi
sağlayabilecek.
Motosiklet
Resimlerini gördüğünüz araca bir motosiklet demek zor. "Car Design News
Contest 2008" tasarım yarışmasında öğrenci kategorisinde birinci olan bu
kavramsal tasarım iki teker ya da üç teker üzerinde gidebiliyor.
İranlı tasarımcı Seyyed Javad Ghaffarian'ın bu tasarımı otoyolda ve geniş
yollarda üç teker üzerinde bir otomobil gibi giderken, kalabalık alanlarda
iki teker üzerinde yol alabiliyor. Park yaparken de iki tekerinin üzerinde
daha az yer kaplıyor. Aracın koltukları, sürücüyü her konumda dik
tutabilmek için dönüyor.
Motosiklet halindeyken yukarıda kalan üçüncü teker, bir helikopterin
kuyruk pervanesi gibi denge sağlamak amacıyla dönüyor.
16 oyun alanı barındıran yonga

Nano-Futbol
Bir pirinç tanesi üzerinde, saç telinden daha kalın olmayan bir topla ve bir
amibin altıda biri büyüklüğünde oyuncuların oynadığı bir futbol maçı... Bilim
kurgu filmlerinden bir kesit gibi görünen bu tanımlama, aslında, mikro-
elektro-mekanik sistemler programları çalışan üniversiteler için yeni takım
sporunu anlatıyor: Nanofutbol. ABD Ulusal Standartlar ve Teknoloji
Enstitüsü‟nün ev sahipliğini yaptığı ilk nanofutbol turnuvası Atlanta‟da, 2007
RoboCup etkinlikleri içerisinde düzenlenmişti.
2008 RoboCup içerisinde tekrar düzenlenen turnuvada ikisi Kanadalı, ikisi
A.B.D.‟den ve biri İsveçli olmak üzere beş takım yer aldı.
Güneş + Su = Yakıt

Şu an için güneş enerjisinin fosil yakıtların yerini almasının önündeki en


büyük engel, üretilen enerjinin etkin bir şekilde depolanamaması.
MIT‟den (Massachussetts Teknoloji Enstitüsü) kimya profesörü Daniel Nocera,
geliştirdiği katalizör sayesinde güneş enerjisi kullanarak suyu hidrojen ve
oksijen olarak ayrıştırmayı başardı. Hidrojen, içten yanmalı motorlarda ya
da yakıt hücrelerinde enerji elde etmek için kullanılabiliyor. Böylece güneş
enerjisi, hidrojende depolanabiliyor.

Nocera‟nın önerdiği iki yöntem var. Birinci yöntemde, güneş panelinden


elde edilen elektrik suyun ayrıştırılması için kullanılan ve içinde katalizör
bulunan bölüme enerji sağlamak için kullanılıyor. Başka bir yol ise bitkilerin
fotosentezine benzer şekilde; güneş ışığını toplayan boya maddeleri,
katalizör ve su aynı ortamda bulunarak doğrudan hidrojen elde ediliyor.
Suyun ayrıştırılması aynı zamanda deniz suyundan elektrik üretilip, yakıt
hücresinde hidrojen ve oksijenin birleşmesiyle saf su elde etmeye de
yarayabilir.
Örümcek Ağından Diş, İpekten Kemik
Araştırmacılar kaybettiğimiz diş veya kemik gibi dokuların yerine
kullanılmak üzere türlü malzemeler geliştirme çalışmalarına devam ediyor.
Bu malzemelerin şu an için en gözdeleriyse ipek ve örümcek ağı.
ABD'deki Tufts Üniversitesi'nden Prof. David Kaplan, ipek ipliğinin çekme ve
sıkıştırmaya karşı çok dayanıklı olduğunu söylüyor. Ayrıca ipek ve örümcek
ağı, biyolojik olarak insan vücudunda kullanılmaya uygun. Yüksek ısıya ve
canlı içerisindeki koşullara dayanıklılık gösteren bu malzemeler,
parçalandıklarında da zararsız amino-asitlere dönüşüyor.
İnsanda kemiği oluşturan kemik matrisi, hidroksiapatit ve kolajenden
oluşuyor ve kemik hücreleri tarafından doldurularak kemik ve kemiksi
dokular oluşturuluyor.
Araştırmacılar kemik matrisini ipek proteininden oluşturarak, etrafını da
kemik iliğinden alınan kök hücrelerle doldurup, insan kemiğine çok benzer
yapılar elde edilebiliyor.
Araştırmacılar ayın teknikle, diş şeklinde ve büyüklüğünde yapılar üretmeyi
de başarmış.
İncecik Pil
Günümüz teknolojilerindeki incelme modasına piller de ayak uydurdu. 1
milimetreden daha ince, 1 gramdan daha hafif ve ipek baskı (serigrafi)
tekniğiyle üretilebildikleri için daha hesaplı piller geliyor.
İnce piller, bankacılık işlemlerinde gerekli olan bilgileri (vergi numarası gibi)
banka kartında saklayıp istenildiğinde kart üzerindeki bir göstergeden veren
bir sistem için elektronik nano sistemler üzerine çalışan bilim insanlarınca
geliştirilmiş.
Araştırmacılar pilin değişik tabakalardan oluştuğunu ve bu katmanlara
arasında çinko bir anot ile manganez bir katot bulunduğunu belirtiyorlar. Pil,
çinko ve manganezin birbiriyle kimyasal tepkimesinden elektrik elde ediyor.
Kimyasal tepkimeler sonunda anot ve katot zamanla harcandığından pilin
kullanım alanı olarak çok seyrek kullanılan ya da tebrik kartları gibi sınırlı
ömrü olan kartlar öneriliyor. Geleneksel pillerden oldukça farklı olan bu
ince pilin cıva içermediği için doğa dostu olduğu da açıklanıyor.
Akıllı Tekerlek
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları, geliştirdikleri Kopenhag
Tekerleği‟ni tanıttılar. Kopenhag Tekerleği, sürücüsüne enerji desteği veriyor.
Sıradan bir bisiklet tekerleğine benzeyen Kopenhag Tekerleği‟nin farkı
becerikli kırmızı merkezinde. Bu merkez alışılmamış özellikleri ve elektronik
aletlerin işlevini görme yetisiyle bisikletinizi „akıllı‟ kılıyor.

projenin öncelikli amacının, sürücülerin kat edebilecekleri mesafeyi artırarak


bisiklet kullanımı teşvik etmek olduğunu söylüyorlar. Bunu sağlamak için sürüş
deneyimi yumuşatılması ve yokuşların rahat bisiklet kullanımının önünde
engel olmaktan kaldırılmaya çalışılması hedeflenmiş. Sürücü frenleri her
kullandığında Tekerlek enerji depolayarak gerektiğinde (bir yokuşu
tırmanırken ya da hızlanmak istediğinizde) kullanmanız için saklıyor.

Kopenhag Tekerleği‟nin ilave özellikleri birkaç sensör, bluetooth bağlantısı ve


akıllı telefon aracılığıyla işliyor. Tekerlek, bisikletin gidonuna yerleştirilmiş
telefon sayesinde hızınızı, yönünüzü ve kat ettiğiniz mesafeyi ölçebiliyor, hava
kirliliği değerlerini ölçebiliyor hatta arkadaşlarınızın o sırada yakınlarda olup
olmadığını söyleyebiliyor.
Kuş Gribini Tespit Eden Aygıt
Singapurlu araştırmacılar, boğazdan sıyırma yoluyla alınan kültürlerde kuş
gribinin H5N1 tipi virüsünü tespit edebilen bir el aygıtı geliştirmeyi başardılar.
Virüsün varlığını yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir zamanda tespit edebilen
aygıt, teşhis ve önleme çalışmalarına hız kazandırma konusunda büyük
ölçüde umut veriyor. Normal laboratuarda, virüsün yalıtılması ve
incelenmesi sonucunda teşhis koyulabilmesi, ancak 4 saat süren testler
sonucunda mümkün oluyor. Yeni bir ciddi salgın durumunda özellikle ilk
vakaların teşhisinde hıza çok büyük gereksinim duyulacağını hatırlatan
yetkililer, söz konusu gelişmenin bu nedenle yaşamsal önem taşıdığını
vurguluyorlar. Birçok testi ve laboratuar aygıtını da aradan çıkaran bu yeni
icat, daha ucuz bir teknik alternatifi sunması açısından da, özellikle
ekonomik durumu iyi olmayan ülkeler için bulunmaz bir fırsat. Bilim insanları,
aynı aygıtı SARS, AIDS ve Hepatit B gibi diğer virüs kaynaklı hastalıkların
teşhisinde kullanabilmek için çalışmaya devam edeceklerini belirtiyorlar.
Kuşlar, Dünya'nın Manyetik Alanını "Görüyorlar"
Alman araştırmacılar, kuşların Dünya‟nın manyetik alanını gözlerinde
bulunan ve beynin görsel algıyı işlemeden sorumlu olan bölgesiyle bağlantılı
olan bazı moleküller yardımıyla algılayabildiklerini ortaya çıkardılar. Bilim
insanları, kuşların özellikle göç rotalarını belirlemede Dünya‟nın manyetik
alanını kullandıklarını ve bu alanı gözlerinde bulunan belirli moleküllerle
algıladıklarını zaten biliyorlardı. Oldenburg Üniversitesi araştırmacılarının
çalışmasıysa, bu moleküllerin gerçek anlamda bir tür “görsel” bilgiye
dönüştürüldüğünü kanıtlamış oldu. Böylece, kuşların beyinlerindeki
pusulanın çalışma mantığı da açıklığa kavuştu. Çalışmayı inceleyen bilim
insanları, son derece olumlu görüşler belirtmelerine karşın, pusulanın
yanında bir de haritaya gereksinim duyulabileceğini, bu nedenle de
kuşların göç yollarını belirlemede başka şeylerin de etkisi olabileceğini
hatırlatıyorlar. Araştırmacıların bir sonraki hedefi, bu bilgilerin kuşların
beyinlerinde nerede bir araya geldiğini ortaya çıkarabilmek ve böylece
“yön bulma” merkezinin tüm sırlarını öğrenebilmek.
Bilgisayarlı Yastıkla Horlamaya Son
“Bu buluşu yaptım, çünkü kendim de horluyorum” diye açıklıyor Alman
bilimci Daryoush Bazargani. “Her türlü ürünü denedim, ama hiç biri işe
yaramadı.” Bazargani‟nin buluşu, horultu kesilene kadar başın konumunu
değiştiren bilgisayarlı bir yastık. Yastık, kitap büyüklüğünde, yani
başucunuza rahatlıkla yerleştirebileceğiniz bir bilgisayara bağlı; bilgisayar
horultu sesini analiz edip yastık içindeki hava odacıklarını küçültüp
büyütebiliyor. Kullanıcının başı bu değişimlere göre yer değiştirirken de
burun içinde hava akışı yeniden sağlanabiliyor. Bazargani, yastığın boyun
masajı için de kullanılabileceği görüşünde.
İnsanüstü Görüş Yeteneğine Doğru
Washington Üniversitesi‟ndeki mühendisler mikroskobik üretim teknikleri
sayesinde esnek ve kullanımı emniyetli bir kontak lens içine elektronik
devre ve ışıklar koymayı başardılar.
Bu teknoloji sayesinde, ileride gözümüz, dış dünyadan bize gelen görsel
bilgiden fazlasını alabilecek. Bu konudaki çalışmalar henüz bu türden
gelişmelere yol açacak kadar ileri durumda değil fakat yine de gelecekteki
ilerlemeler konusunda umut verici.
Gelecekte bu teknolojinin çok geniş alanlarda kullanılabileceği kesin. Böyle
bir lensin kullanıcıları, başkalarının göremeyeceği şekilde, havada bir ekran
varmışçasına görüntü izleyebilecekler, internette dolaşabilecekler. Ya da
insanların görme yetenekleri bu lensler sayesinde geliştirilerek gece görüşü
ya da kızılötesi gibi yetenekler sağlanabilecek.
Yeni Bir Alternatif Enerji Kaynağı
Güneşten ve rüzgardan sonra artık yağmurdan da enerji elde edilebilecek.
Araştırmacılar, yağmur damlalarının kinetik enerjisini elektrik enerjisine
çevirecek bir teknik geliştirdiler. Aynı zamanda bu teknik, endüstriyel
iklimlendirme sistemlerinde yoğunlaşıp damlayan sular için de kullanılabilir.
Güneş enerjisi sistemleriyle beraber kullanıldığında ise enerji elde edimi
arttırılabilir.
Su damlalarından enerji PVDF (Poliviniliden Diflorid) maddesi yardımıyla
elde ediliyor. Bu madde alışılmışın dışında bir piezoelektrik özelliğe sahip.
Bu özelliği sayesinde, maddenin şekli değişince bir akım oluşturuyor.
Dokunmatik ekranlarda da buna benzer maddeler kullanılıyor.
Büyük bir damlanın bu madde üzerine düşmesiyle yaklaşık 12 miliwat‟lık
enerji elde ediliyor. Şu an için bu ölçüde enerji, çoğu cihazı çalıştırmak için
yeterli olmayabilir. Ama gün geçtikçe elektrik devreleri daha düşük güç
gereksinimine ihtiyaç duyar şekilde üretiliyor. Tekniğin de geliştirilmesiyle,
çevre koşullarını ölçen minik kablosuz alıcılar bu yöntemle çalıştırılabilir.
Isı ve Basıncı Algılayabilen Yapay Deri
“Nanoteknoloji sayesinde üretilecek yapay deri, gerçek derinin hissetme
özelliklerine sahip olabilecek, hatta normalden daha ileri gidecek.” diyor
Oak Ridge Laboratuarı‟ndan araştırmacı John Simpson.
Yapay deride kullanılacak karbon nanotüpler ısıyı, basıncı ya da elektriği
ölçecek algılayıcılar olarak tasarlanabiliyor. Ayrıca nanotüpleri oluşturan
karbon da biyolojik olarak insan dokularıyla uyumlu. Böylece bağışıklık
sistemi, bu maddeyi yabancı bir madde olarak algılamıyor. Bu sayede,
ileride alıcılardan gelen sinyaller insanın sinir sistemine iletilebilecek.
Araştırmacılar, karbon nanotüpleri kullanarak güneş enerjisinden ya da
vücut ısısından, algılayıcıları besleyecek enerjiyi de elde etmeye
çalışıyorlar.
Doktorunuz Bilgisayar
Belirtileri çok güçlü olmayan, ilk bakışta anlaşılması zor olan bazı genetik
hastalıkları keşfetmek yıllar alabiliyor. Bu test süreci aylarca devam ediyor
ve yüklü bir faturayı da beraberinde getiriyor.
Londra Üniversitesi araştırmacıları bu test sürecini kısaltmak ve maliyetini
düşürmek için bilgisayarlardan yardım alıyorlar.
Öncelikle hastanın yüzüne bin kadar noktadan oluşan bir örüntü
yerleştiriliyor, sonrasında da farklı açılardan hastanın yüzünün dijital
kameralar yardımıyla fotoğrafı çekiliyor. Bu fotoğraflar noktaların yerlerini
belirlemekte kullanılıyorlar. Araştırmacılar‟ın geliştirdiği yazılım bu
fotoğraflardan alınan veriyi üç boyutlu bir haritaya çeviriyor. Yazılım daha
sonra bu haritayı Noonan sendromu, Williams sendromu, Turner sendromu ,
Fragile X gibi genetik bozuklukların belirtileriyle kıyaslıyor. Söz gelimi yazılım
geniş gözler, düşük kulaklar, küçük çene ve düşük göz kapakları tespit
ederse bu belirtileri Noonan hastalığı ile eşleştiriyor. Araştırmayı yürüten
Peter Hammond‟un şimdiye kadar yaptığı araştırmalarda %90 başarı ile
hastalık tespit edilmiş.
Osman KESKİN
Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni

keskinoo@hotmail.com
505 803 87 04

Teknoloji ve Tasarım Öğretmenlerinin buluşma noktası:


Teknoloji ve Tasarımcılar Facebook sayfası

You might also like