You are on page 1of 3

FOT103U-FOTOĞRAF TARİHİ

Ünite 4: Fotoğrafın Sanat Yapıtı Olma Mücadelesi

zaaflarını fark ederek fotoğrafın “umutsuzluk verici


Giriş mükemmelliği” altında ezileceklerini ve “başka bir
Günümüzde üretilme amacına ya da kullanıldığı bağlama makinaya koşulmuş bir makine” hâline geleceklerini
göre kolaylıkla bir sanat yapıtı olarak kabul gören söylemiştir. 19. yüzyıl ortalarında Paris’in en önde gelen
fotoğrafın 19. yüzyıldaki durumu bundan çok farklıdır. sanat eleştirmeni, şair ve eğitmen Charles Baudelaire de,
1850’lerden itibaren hızla ticarileşen ve popülerleşen resim sanatının ısrarlı savunucularından birisi olmuştur.
fotoğraf makinesi, özellikle ilk dönemlerinde gerçekliği Yeni tekniğe ilişkin düşüncelerini yazdığı “1859
göstermenin ötesine geçemeyen mekanik bir kayıt aracı Salonu”nda mekanik olarak ilerleyen çağı lanetlemiş ve bu
olarak değerlendirilmiştir. Fotoğraf öznel bir ifade aracı ve anlamda fotoğrafı da sert bir dille eleştirmiştir. Baudelaire
yeni bir sanat formu olarak ele alındığında ise güzel çağdaşı olduğu toplumu, doğanın kopyalanmasını sanatla
sanatların geleneksel değerlerine karşı bir tehdit unsuru karıştırdığı ve bu kopyalamanın da bir endüstriye
oluşturduğu düşünülmüştür. Fotoğrafçının bir sanatçı, dönüştüğü için suçlamıştır. Bu ifadelere göre, elin ve
fotoğrafın da bir sanat yapıtı olarak değer görebilmesi için zihnin yargıları olmaksızın otomatik olarak kayıt yaptığı
19. yüzyılın ikinci yarısında itibaren mücadele verilmesi düşünülen fotoğraf makinesi, tabi olduğu kurallar
gerekmiştir. Bu dönemin yüksek sanatını temsil eden sebebiyle sanat yapıtı üretebilecek bir araç olarak
resimleri gibi fotoğraflarda, her bir baskının benzersiz görülmezken, Walter Benjamin’in “Fotoğrafın Kısa
olduğu biricik nesnelere dönüştürülmeye çalışılmıştır. Tarihi” adlı yazısında, aracın gerek ressamın gerek ise
Resim sanatından ödünç aldığı efektler aracılığıyla fotoğrafçının emrine bulunduğunu belirtmiştir.
seyircileri üzerinde estetik bir etki bırakmayı amaçlayarak Benjamin’e göre ressamın çizimi, renk seçimi keman
temsil ettiği katı gerçeklikten uzaklaştırılmıştır. çalmadaki ses oluşturmaya benzer, fotoğrafçı ile piyanistin
avantajları olan mekanik öğe onları aynı zamanda
Fotoğraf Makinesi ve Sanat
kısıtlayıcı yasalara bağlarken kemancı böyle
Fotoğraf, sürekli değişim halinde olan dış gerçekliğinin bir zorunluluklardan bir hayli uzaktır.” Benjamin’in aynı
anını durdurabilen, onları “o an” oldukları gibi kitabında ressamların, fotoğrafın bulunuşundan sonra
gösterebilen bir niteliğe sahiptir. Fotoğrafın bulunduğu ilk teknisyenlerle yollarını ayırdıklarını söylemiştir. Matbaa
yıllarda fotoğraf makinesinin yaptığı iş doğanın seçilmiş makinesiyle çoğaltılan metnin, el yazma ürünü biricik olan
bir parçasını kaydetmekten başka bir şey olmadığı kitabın sanatsal değerini kitabın bir nesne olarak
düşünülmüş bundan dolayı da fotoğrafçılık için bir kendisinden daha çok metnin içeriğine doğru kaydırması
yeteneğe gerek olmadığı sanılmıştır. Bu doğrultuda gibi fotoğrafta ressamları, insanların ve doğanın
fotoğraf makinesi birçok kişi tarafından, ışıktan meşakkatli bir şekilde kopyalarını oluşturma zahmetinden
faydalanarak kalıcı bir görüntü elde etmeye yarayan bir kurtarmıştır. Böylece kendi üslubunu değerlendirmeye
kayıt cihazı olarak görülmüştür. 1839 yılında bu bakış tabi tutan sanat, özünün gerçekte ne olduğuna ilişkin
açısıyla kaleme alınan pek çok yazıda, fotoğraftan tartışmalarla gündemini yeniden şekillendirmiştir. Sanatın
küçümseyici bir tavırla renkten ve ruhtan yoksun mekanik hızlandırılmış bu özgürleşme süreci, izlenimcilikten sonra
bir görüntü olarak bahsedilmiştir. Üretimin bir makine 20. yüzyılın başında sanatı avangart hareketlere
tarafından yapılıyor olması, fotoğrafın matbaa makinesine sürüklemiştir. Fakat resim sanatı fotoğrafın bulunuşundan
benzer bir yeniden üretim aracı olarak değerlendirilmesine sonra yolunu değiştirirken, diğer yandan sanatla
tol açmış ve yararlı bulunduğu ölçüde bir sanat formu yakınlaşma sürecindeki her türlü girişimi protesto edilen
olarak da küçümsenmesine sebep olmuştur. Bu anlamda ve acımasız suçlamalarla karşı karşıya kalan fotoğrafta,
dünyanın bir makine tarafından gerçekleştirilen doğaya sanat olarak kabul edilebilmesi için resim sanatının
ilişkin bir röprodüksiyonun, bir sanat eseri yaratmak için yolundan gitmeye çalışmıştır. Böylece fotoğraf disiplini
yeterli olmadığı görüşü ileri sürülmüştür. Özellikle içerisinde, manzara, portre gibi konulara ek olarak,
ressamlar, çizim yeteneğine sahip olmadan doğanın biçimle, estetikle, resim sanatının köklü geleneksel
gerçeğe uygun görüntülerinin kusursuz bir biçimde dünyasıyla ilgili; ünlü tabloları, mitolojik sahneleri, dini
kopyalanabilmesine olanak tanıyan bu makine karşısında tasvirleri konu alan yeni bir yaklaşım biçimi ortaya
hem hayranlık hem de çaresizlik duymuşlardır. Fotoğraf çıkmıştır.
makinesinin neden olduğu bu dönüşüm ile birlikte sanatı
yeniden tanımlama çabası başlamıştır. Resim Sanatının İzinde Fotoğraf
1839 yılında Daguerre’in buluşunun Fransız hükümetine Günümüz dijital teknolojilerine kadar hemen hemen tüm
rapor eden Paul Delaroche, ressamın ne denli yetenekli fotoğraf tarihinin üzerine kurulu olduğu negatif-pozitif
olursa olsun, çok uzunca bir süre gözlem yaparak ve ilkesini ortaya çıkartan Kalotip yönteminin mucidi
çalışarak, o da zahmetini karşılamayacak kadar kusurlu ve William Henry Fox Talbot, 1844 tarihli “Doğanın
eksik biçimde elde edebileceği birtakım görüntülere, Kalemi” başlıklı kitabında fotoğrafı yeni bir sanat aracı
fotoğraf makinesinin çok kısa sürede erişebildiğini olarak tanımlamıştır. Kitabının giriş bölümünde Talbot,
söylemiştir. John Ruskin ise fotoğraf makinesinin “hiçbir görüntülerin kendi çalışması olduğunu, sadece ışık
insan elinin yapamayacağı biçimsel incelikler” sunduğunu etkisiyle basıldıklarını, ressamın fırçasının hiçbir şekilde
dile getirmiştir. Eugene Delacroix, ressamların müdahale etmediğini belirterek bu görüntülerin, bazı
resimlerini fotoğrafa benzetmeye çalıştıkça, kendi kişilerin düşünebileceği gibi orijinalin gravür kopyaları

1
FOT103U-FOTOĞRAF TARİHİ
Ünite 4: Fotoğrafın Sanat Yapıtı Olma Mücadelesi

değil de ışık yardımıyla gerçekleştirilmiş fotoğraflar olan bu dönemde, Britanya İmparatorluğu ekonomik,
olduğunun altını çizmiştir. Fotoğrafın bulunuşundan 20. siyasal ve kültürel alanda gücünü arttırmıştır. Bu dönemde
yüzyılın başlangıcına kadar, bu makinenin sanatsal sanatçılar çoğunlukla dekorlardan, giysilere ve
kullanım olanaklarına sahip olup olmadığı pek çok kişi aksesuarlara kadar uzun hazırlık aşamaları gerektiren,
için büyük bir tartışma konusu olmuştur. Talbot kitabında teatral bir üslupla düzenlenmiş, resim geleneğinden
yeni yöntemiyle neler yapılabileceğini, henüz fotoğrafın faydalanan kompozisyon kurallarını ve aydınlatma
bulunduğu ilk dönemlerde tüm dünyaya ilan etmiştir. yöntemlerini kullanmışlardır. “İdeal” görüntüyü yeniden
Fotoğraf yeni bir sanat formudur ama asıl mesele onun oluşturmak adına fotomontaj adı verilen birleşik baskılara
nasıl ve hangi yönde gelişeceğidir. Bu anlamda fotoğrafın başvurmuşlardır. Zaman zaman gündelik hayat ve sıradan
örnek olarak başvuracağı biricik kaynak geleneksel konuları işlemekle birlikte, çoğunlukla gerçek yaşamdan
yapısıyla resim sanatı olmuştur. Dagerotip’in bilim kopuk, Victorian motiflerle bezenmiş, ahlaki mesajlar
insanlarının beğenisini kazanmasını sağlayan özelikleri, taşıyan, İncil’den ve önemli sanat yapıtlarından alınmış
ressamlar için tersi bir etki yaratmıştır. Ancak fotoğrafın dinsel, tarihsel, mitolojik veya alegorik hikâyeler, bu
zemini bakır levhadan kâğıt üzerine geçtiğinde, bu durum dönem fotoğrafçıları tarafından en çok işlenen temalar
kısmen değişiklik göstermiştir. 1840’ların başından olmuştur.
itibaren öncelikle Bayard’ın ve daha sonra da Talbot’ın
Oscar Gustav Rejlander: Rejlander, İtalya’da resim eğitimi
dagerotipe göre daha az gösterişli gibi görünen
almış İsveçli bir fotoğrafçıdır. Rejlander’in 1857 tarihli
yöntemleri, sanat çevrelerinin ilgisini çekmeye
“Hayatın İki Yolu” başlığını taşıyan ünlü bileşik baskısı, o
başlamıştır. 1850’lerin ortalarından itibaren İngiltere’de,
dönemi yansıtan en önemli eserlerden biridir. Bu çalışma,
fotoğrafçının bir sanatçı, fotoğrafın da bir sanat yapıtı olarak
kabul edilebilmesi adına bir araya gelen fotoğrafçılar, stüdyo ortamında elde edilen otuz farklı negatifin,
resimsel nitelikli çalışmalarıyla fotoğrafı yüksek sanat albümen tekniği ile tek bir baskı üzerinde bir araya
sınıfına çıkartmak için mücadele vermişlerdir. getirilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Raffaello öncesi
ekolden esinlenen, antik Yunan-Rönesans karışımı
Fotoğrafta Yüksek Sanat Dönemi dekorların fon olarak kullanıldığı bu alegorik
19. yüzyılın sonlarında Avrupa’daki “sanat” kavramı, eski fotomontajdaki her figür için ayrı kostüm ve dekor
sanat sisteminde olduğu gibi herhangi bir insan üretimi ve kullanılmıştır. Rejlander bu çalışmasıyla, gerçekleşmemiş
performansı için kullanılan bir cins isim ya da sadece kurgusal bir dünyanın eşsiz bir tasarımını ortaya koyarak
güzel sanatlar kategorisini tanımlayan bir kısaltma hâline fotoğraf makinesinin de bir sanatçının elinde, bir sanat
gelmekle kalmayıp, aynı zamanda da bağımsız eserler, aracı olarak kullanılabileceğini tüm dünyaya göstermiştir.
değerler ve kurumlar alanı hâline gelerek, aşkın bir gücün Henry Peach Robinson: Robinson da Rejlander gibi
ifadesi olmuştur. Gittikçe daha kuşkucu hâle gelen fotoğrafın gerçekliği doğrudan yansıtma özelliğiyle
entelektüel seçkinlerle birlikte, sanatı ve çeşitli toplumsal ilgilenmemiş, çalışmalarında gerçek yaşamdan kopuk,
ütopyaları eski dinsel ideallerin ve dogmaların yerine Victoria dönemine özgü motiflerle bezenmiş kurgusal bir
koyma, hatta sanatı dinin bir yedeği olarak görme yolunda dünya tasarımına yönelmiştir. Robinson, resim sanatında
gelişen bu eğilim, sanatçı idealini de büyük bir oranda olduğu gibi fotoğrafın da, ancak fotoğrafçının kendini
değiştirmiştir. Yüzyılın bu atmosferi içerisinde doğup, sınırlamadığı, ifade olanaklarının kullanımına özgürce
gelişen fotoğraf disiplini de, güzel sanat alanına dâhil başvurduğu takdirde gelişeceğini ileri sürmüştür.
edilebilmek için büyük bir mücadele içerisine girmiştir. Robinson’un diğer bir özelliği, buna ilişkin düşüncelerini
Fotoğrafın bir sanat formu olarak kabul edilebilmesine sadece fotoğraf çalışmalarıyla değil, aynı zamanda da
ilişkin giriştiği mücadelede 1850’li yıllarda başlamış ve daha geç bir dönemde (1869) yayınladığı, manifesto
1870’lere kadar etkisini sürdürmüştür. Fotoğrafçıların ilk niteliği taşıyan “Fotoğrafta Resimsel Etki” başlıklı
olarak ortak bir anlayış çerçevesinde tek bir çatı altında kitabında dile getirmiş olmasıdır. Yazısında, sanat
toplanmasını sağlamış, “Yüksek Sanat” adındaki fotoğraf fotoğrafına özgü “resim etkisi”ne sahip bir çalışmanın,
hareketi, önemli bir rol üstlenmiştir. Victoria Dönemi nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin bilgiler vermiştir. Öne
İngiltere’sinde gelişmiş ve kraliçenin desteğini arkasına çıkarılması gereken kompozisyon, armoni ve denge
alan bu sanatsal oluşum, melodramlar içeren konularıyla sorunlarını yeniden ele almıştır. Farklı negatiflerin bir
dönemin resim sanatı özelliklerini bünyesinde toplamıştır. araya getirilmesiyle oluşturulan baskıların doğal
William F. Lake Price (1810-1896), Oscar Gustav gerçeklikten uzaklaşmaması için her aşamasında dikkatli
Rejlander (1813-1875), Henry Peach Robinson (1830- davranılması gerektiğini vurgulamıştır. Ona göre, aynı
1901) ve geç dönemlerinde Julia Margeret Cameron ressam gibi fotoğrafa müdahale etmek, fotoğrafçıya büyük
(1815-1879) bu akımının önemli isimleri arasında yer bir özgürlük kazandırmaktadır.
almışlardır.
Julia Margeret Cameron: Kısa zamanda geliştirdiği
Victoria Dönemi: Kraliçe Alexandrina Victoria'nın 1837- kendine has tekniği ve döneminin üslubunu yorumlayış
1901 yılları arasında Birleşik Krallık ve İrlanda Kraliçesi biçimiyle Cameron, usta bir portre fotoğrafçısı hâline
olarak hükümdarlık yaptığı döneme "Victoria dönemi” gelmiştir. Fotoğraflarında, Shakespeare ve Tennyson’un
olarak isimlendirilir. Kraliçe Victoria'nın son derece şiirlerinden esinlenerek Raphael öncesi ekolün ve
otoriter tavrı ve baskıcı ahlak kuralları altında şekillenmiş

2
FOT103U-FOTOĞRAF TARİHİ
Ünite 4: Fotoğrafın Sanat Yapıtı Olma Mücadelesi

Hristiyan tipolojisinin etkileri altında, Ortaçağ Ring” grubuyla şekillenmiştir. Bu dönemin en bilinen
Avrupa’sına ait tarihsel ya da edebî konuları, o zamanın isimlerinden birisi olan İngiliz fotoğrafçı Peter Henry
dekor ve kostümlerini bahçesindeki stüdyosunda yeniden Emerson, Yüksek Sanatın yapay pozlara ve farklı
canlandırmıştır. Gerçeğin doğrudan temsili yerine, seçtiği negatiflerin tek bir baskı üzerinde birleştirilmesine
konuları, duygusal bir ifadenin arayışı içerisinde, keskin dayanan fotomontaj tekniğiyle üretilmiş
netlik yerine netsiz odaklamaları tercih ederek kompozisyonlarına karşı çıkmış, Resimselciliğin doğrudan
oluşturmuştur. ve doğal görüntüler üreten fotoğraf anlayışını savunan
kesiminde yer almıştır. Emerson çalışmalarının hem resme
Fotoğrafta Resimselcilik Dönemi hem de fotoğrafa benzediğini, fakat aynı zamanda her ikisi
Resimselci fotoğrafçılar, Sembolizm, Empresyonizm ve de olmadığını dile getirmiştir. Emerson, fotoğrafın sadece
Natüralizm gibi sanat yaklaşımlarından etkilenmişlerdir. mekanik ve teknik bir kopyalama aracı değil de bir sanat
Peter Henry Emerson, Frank Eugene, Robert eseri olarak değer görmesi için çaba sarf etmiştir.
Demachy, Clarence Hudson White, Alvin Langdon Emerson’un geliştirmiş olduğu “Naturalist” fotoğraf
Caburn, Fred Holland Day, Gertrude Kasebier, kuramı, fotoğrafın geleceği adına büyük bir önem arz
Edward Steichen ve Alfred Stieglitz bu üslubun önde etmiştir. 1889 yılında yayımladığı “Sanat Öğrencileri için
gelen isimleridir. Fotoğrafta “Yüksek Sanat” dönemi Natüralist Fotoğraf” adlı kitabında, 20. yüzyılın başında
1870’lerde etkisini yitirerek, 1880’lerde fotoğrafın bir Amerika’da etkisini göstermiş olan, ne çekim ne de baskı
sanat formu olarak kabul edilebilmesi için yine aşamasında fotoğrafa herhangi bir müdahalenin
resimselciliği savunan yeni bir akım etkili olmuştur. yapılmadığı “Doğrudan Fotoğraf” (Straight) anlayışına
Fotoğrafta “Resimselcilik” olarak adlandırılan bu yakın bir kuram geliştirmiştir. Emerson bu kitabında
dönemde, fotoğrafçının bir sanatçı olduğu iddialarına fotoğrafın diğer sanatlardan bağımsız bir sanat dalı
saygınlık kazandıran önemli adımlar atılmıştır. 1930’lara olduğunu ve fotoğrafın sanat yapıtı olabilmesi için resme
kadar Avrupa’da, Rusya’da fakat özellikle de Amerika’da öykünmesi gerekmediğini söylemiştir. Bağımsız bir
etkisini sürdüren bu akım, aslında hem öncesindeki sanatsal yaratım aracı olarak fotoğrafın olağanüstü
Yüksek Sanat dönemini, hem de sonrasında günümüze yanlarını irdelediği bu kitabından sonra Emerson,
kadar gerçekleşecek olan pek çok sanatsal çalışmayı “Natüralist Fotoğrafın Ölümü”nü (1890) ilan etmiştir.
kapsayacak kadar geniş bir tarihsel yelpazeye sahiptir. Daha önceki düşüncelerinin tersine, fotoğrafın bir sanat
Resimselcilik, bir yüzyılın sonlandığı ve başka bir formu olabileceğini reddetmiştir. Bu duruma benzer bir
yüzyılın başladığı, dünyada büyük ekonomik, sosyal, süreç yaşayan, uzun bir süre desteklediği resimselciliğe
politik ve teknolojik değişikliklerin yaşandığı bir dönemde sırt çevirerek, fotoğrafı “doğrudan”, “saf” bir yaklaşıma
ortaya çıkmıştır. Pozitivizme karşı başlayan isyanın bir sürükleyen bir diğer önemli kişi Alfred Stieglitz’tir.
yansımasını ve geleneksel gerçekçilik anlayışına karşı Fotoğrafın belgeci yönünü yadsıyan bu fotoğrafçılar,
oluşturulmuş bir tepkiyi içermektedir. Bu fotoğrafçılar, izlenimci bir üslupta yumuşak odaklı objektiflerle ya da
her ne kadar doğanın fotoğraf aracılığıyla yeniden kaydı karanlık odalarında negatiflere uyguladıkları fırçayla
yapılırken, gerçekliğin yanı sıra aynı anda boyama, renk değiştirme ve kazıma gibi elle rötuşa izin
manipülasyonun da uygulanabileceğini savunmuş olsalar veren yöntemlerle manipüle edilmiş görüntüler üzerine
da fotoğrafın özüne aykırı olduğunu iddia ettikleri Yüksek yoğunlaşmışlardır. Plastik sanatlardaki kişisel
Sanat hareketine karşı çıkmışlardır. Resimselciler dışavurumların izlerini taşıyan sanat eserleri gibi biricik
fotoğraflarına hem çekim öncesinde hem de sonrasında fotoğraflar üretmişlerdir. Talbot’dan Rejlandere,
müdahale etmişlerdir. Ortaya çıkan sonuçlar her ne kadar Robinsondan Cameron’a, Holland Day’den Emerson’a,
resme benzese bile, Yüksek Sanat hareketindeki gibi çoklu Stieglitz’den Strand’a, fotoğraf sanatı, içeriğini giderek
baskılar yapmadıkları, herhangi bir birleştirme yöntemi zenginleştirmiştir. Fotoğraf makinesinin mekanik
uygulamadıkları için kendi çalışmalarının, Yüksek Sanat işleyişinin arkasında, fotoğrafçının da bir sanatçı olduğu
fotoğrafçılarının çalışmalarında olduğu gibi fotoğrafın görüşü zamanla geçerlilik kazanmaya başlamıştır. Gelişen
diline aykırı olmadığını iddia etmişlerdir. Ayrıca öznelliğe fotoğraf teknolojisi ve modernist fotoğraf yaklaşımlarıyla
açık, içerikten çok görüntünün estetik yapısına önem birlikte, çağın dinamikleri ve yaşamın ritmi yakalanmaya
veren yaklaşımlarıyla da Yüksek Sanat’ın akademik çalışılmaktadır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren, güzel
kurallara sıkı sıkıya bağlı sınırlayıcı tutumunu sanatlar alanının şiir, müzik, resim, heykel ve mimarlıktan
küçümsemişlerdir. Üretim yöntemleri ve ortaya çıkan oluşan temel kadrosuna, öncesinde sanat olarak değer
sonuçlar birbirlerinden farklı olsa da Resimselci hareketin görmeyen fotoğraf gibi disiplinlerin de dâhil edilmesi,
amacı da aynı Yüksek Sanat gibi fotoğrafı bir sanat formu sanatı büyük bir değişimin içerisine sokmuştur. Bu
statüsüne çıkartmak olmuştur. Amerika’da Resimselciğin anlamda, 20. yüzyılın başlangıcından itibaren ortaya çıkan
sembolik kolunda yer alan Fred Holland Day, platin Fütürizm, Dadaizm gibi avangart sanat akımları içerisinde
baskılarıyla, kompozisyonları ve özellikle de temalarıyla yeni bir ifade biçimi olarak fotoğrafın önemli bir rolü
klasik yapıtların tarzını yansıttığı fotoğraflarında, olmuştur.
İncil’den alınmış ilahi konuları canlandırmıştır.
Resimselci hareket Amerika’daki güçlü yansımalarından
önce, 1892 yılında İngiltere’de kurulan “The Linked

You might also like