Professional Documents
Culture Documents
Öyle
bir yerde, o sefil insanlar arasında nasıl öğrenebilirdin meditasyonu, nefesini
tutmayı, nasıl öğrenebilirdin açlığa ve acıya karşı duyarsız kalmayı?”
Ve Siddhartha kendi kendisiyle konuşur gibi alçak sesle söyle dedi: “Nedir
bu murakabe? Neymiş bedenden çıkıp gitme? Neymiş oruç? Neymiş nefesin
tutulması? Ben’den kaçıştır bu, benliğin eza ve cefasından kısa süre için
yakayı kurtarmaktır, acıya ve yaşamın anlamsızlığına karşı kısa süreli bir
duyarsızlıktır. Han köşesinde birkaç tas pirinç şarabı ya da mayalanmış
hindistancevizi sütü içen bir sığırtmaç da kısa süre için aynı duyarsızlığı
yaşar. Kendi benliğini duyumsamaktan çıkar böyle zamanlarda, yaşamın
acılarını hissetmez olur, kısa süreli bir duyarsızlığa kavuşur. Şarap tasının
üzerinde sızıp kal r, uzun çalışmalar sonucu bedenlerinden çıkıp giderek
Ben’sizlikte kalan Siddhartha ile Govinda’nın ele geçirdiği şeyin aynısını ele
geçirir. İşte sana gerçek, dostum Govinda!”
Yine bir başka sefer Govinda’yla ormandan çıkıp köye inerek kardeşleri
Samanalar ve öğretmenleri için biraz yiyecek dilenmeye gittiklerinde,
Siddhartha şöyle konuştu: “Ne diyorsun, dostum Govinda, acaba doğru yolda
mıyız? Acaba bilim denen şeye, esenlik denen şeye yaklaşıyor muyuz? Bir
kısır döngü içinde dolanıp duruyor muyuz yoksa - oysa biz çevrim denen
şeyden kaçıp kurtulmayı düşünmüyor muyduk?”
Govinda buna şöyle karşılık verdi: “Pek çok şey öğrendik, Siddhartha,
öğreneceğimiz daha pek çok şey var. Kısır döngü içinde dolanıp durmuyoruz,
yukarı doğru ilerliyoruz sürekli, çember dediğin bir spiraldir, birçok
basamağını da çıktık bu spiralin.” Siddhartha sordu bunun üzerine: “Bizim en