Professional Documents
Culture Documents
I. Bireysellik
1
Dokuz Eylül Tarih Bölümü 3. Sınıf/ Volkan Şahbaz 2017290068/ Mesude Yonat 2016290056
aşırı özgürlük pek zararlı sonuçlar verebilir.”2 Osmanlı’da da bu bireysel olgunluk
seviyesine ulaşılamadığını düşünen Baha Tevfik, bireyin acilen memur zihniyetini terk
etmesi gerektiğini savunur. Ona göre az düşünen, bağımsızlığın zevkini duyacak kadar
gelişemeyen herkes bin türlü baskılar ve koşullar altında ziraat etmektense, o zavallı
çiftçilere buyurup yasak etmeyi tercih eder, bundan vahşi bir zevk duyar. Baha Tevfik
bu memur zihniyetinin bireylerin kabulüyle oluştuğunu anlatmaya çalışır. Yine
dönemin birçok aydını da bu memur zihniyetini eleştirir.
Baha Tevfik’e göre diğer gelişmelerin başı olan bireysel gelişmişlik, topluluk
bağlarına sıkı bir temel oluşturur. Bu temel sayesinde diğer her şey doğru bir şekilde
gelişebilir.
2
Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd Anarşizmin Osmanlıcası, Çeviri: Burhan Şaylı, Yumuşak G Yayınları,
İstanbul, 1997, s. 43.
3
Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd Anarşizmin Osmanlıcası, Çeviri: Burhan Şaylı, Yumuşak G Yayınları,
İstanbul, 1997, s. 96.
alanından hızla dışarı attık!.. Bir bölgenin devlete yararı, her devletin de
bireylerden oluşmuş olması itibarıyla, bireylere yararı demektir. Bununla
beraber vatan da vatanseverlik de her bireyin çıkar derecesiyle ölçülebilen bir
duygudan başka bir şey değildir.”4
II. Felsefe
Baha Tevfik Mektep Dersleri adlı ek kitapçığın Felsefe Nedir başlıklı yazısında
felsefe tanımına açıklık getirmeye çalışır. Bu yazısında ilk nedene de değinir:
“Her şeyin ilk sebebi, sebep olanı, yaratanı tabiattır. İnsan ve alemin
merkezidir. İlim dairemize giren her şey bizim için var olan, girmeyen ise var
olmayandır. Bize göre var olan da ilgi ve sevme derecemize göre ve aklımızın
kanunlarına göre vardır. Felsefe falan ve filan şeyi öğretmez, düşünmeyi
4
Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd Anarşizmin Osmanlıcası, çev: Burhan Şaylı, Yumuşak G Yayınları, İstanbul,
1997, s. 98.
5
Tuncay Saygın, “Baha Tevfik ve Bilimsel Felsefe Olarak Materyalizmin Bir Savunusu Denemesi”,
Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 22, 2016 Güz, s. 269.
öğretir. Her şeyi derinlemesine inceler ve her şeyi açıklamaya çalışır. Böylece
muktedir ve seçkin adamlar yetiştirir. Felsefe yolunun ilk işlevi gözlemdir,
insanın kendi kendini gözlemesidir.”6
Baha Tevfik bir fikri veya diğer herhangi bir şeyi yaratan nedenin diğer
nedenler olduğundan bahseder. Fikri idrak etmenin, şeylerde gözlemlenen genel
tabiatların izahı olduğunu savunur. Yani bir fikrin idrakini, onu teşkil eden bilgeler
toplamının tasdik ve idrak olunmasına bağlar. Fikrin hakiki olabilmesi için maddenin
tabiatının tam algılanması gerektiğini savunur. Tam algılamanın olmadığı durumlarda
ise hakikatle gerçek arasında zıtlık yaşanacağından bahseder.7
III. Materyalizm
Baha Tevfik zihnin oluşmasındaki en büyük etki olarak çevre faktörünü görür.
Ona göre ancak maddesel ortamda var olan bir şeyin algılanması mümkündür. Çünkü
yine o algıyı oluşturan maddesel ortamdır. Bu sebeple çıkardığı analizlerin hepsini bu
bilgi üzerinden oluşturur. Baha Tevfik’in bu düşüncesinin temelini evrimci yazarlar
oluşturur. Bu evrimci yazarlardan Büchner’e göre:
“Hakikati anlamak için yine tarafsız bir nazarla kendi geçmişimizi ve tabiatın
bazı duyuları kendilerinden esirgediği zavallıları bir kere gözden geçirmek
yeterlidir… Kendilerinde ilâhiyat âlimlerinin iddia ettikleri ‘doğuştan’
fikirlerden hiçbiri bulunmaz. ‘Ulûhiyetin kıvılcımı’ onlarda görünür değildir.
Bütün duyulardan ve şu halde her türlü izlenimlerden mahrum olarak doğmuş
bir adam tıpkı bir ağaç gibi yaşar, beyni bomboş ve faaliyetsizdir. Artık
6
Feyza Ceyhan Çoştu, “ ‘Felsefe Mecmuası’ Üzerine Bir Araştırma”, Çankırı Karatekin Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 2, 2015, s. 283.
7
Baha Tevfik, Biraz Felsefe, çev: A. Utku & K. Kahramanoğlu, Çizgi Kitabevi, Konya, 2019, s. 109.
zannederim ki hiç kimse, böyle bir adamın Allah tarafından kendine
bahşolunan, ‘doğuştan’ fikirler sayesinde düşünmeye ve akıl yürütmeye
muktedir olduğunu iddiaya cesaret edemez.”8
IV. Ahlak
“… Çeşitli dinlerle dolu olan bir ülkede herkesin ahlâkı kendi dinine göre
olması gerekeceğinden, farklı topluluklar arasında ayrı ayrı ahlâk cereyanları
oluşunca iyi geçinme yerine saldırı ve nefret oluşacaktır. 20. Asır
medeniyetinde ise buna benzer durumlara kimse dayanamaz. İnsanlar
arasındaki ortak özellik ‘insanlık’ olunca, onların birlikte iç içe yaşamalarının
ve ilişkilerinin önemli bir bölümünü idare eden ahlâk da ‘insanî’ olmalıdır. Şu
halde ahlâkın temelini, ne göklerde (dinlerde) ne de dini kitaplarda aramak
doğru olmaz. Bu temel yine insanlardadır. Onların hareketinde ve
davranışlarının kökeni olan fikir, hassasiyet, âdet, içgüdü gibi psikolojik
olguların olumlu idaresindedir.”10
8
Louıs Büchner, Mâdde ve Kuvvet, çev: B. Tevfik & A. Nebil, haz: K. Kahramanoğlu & A. Utku, Çizgi
Kitabevi, İstanbul, 2012, s. 595.
9
Tuncay Saygın, “Baha Tevfik ve Bilimsel Felsefe Olarak Materyalizmin Bir Savunusu Denemesi”,
Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 22, 2016 Güz, s. 271.
10
Baha Tevfik, Yeni Ahlâk ve Ahlâk Üzerine Yazılar, der: Faruk Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 2002, s. 61.
Nietzsche’nin düşüncesine yakınlık duyması, bu ahlak düşüncesinin dayanağı olabilir.
Baha Tevfik uzun edinimler sonucu kazanılan ahlakın kalıtsal olabileceğini de
savunur. Böylece bireyler içgüdüsel bir yön edinebilir.
“Fen ve felsefe geliştikçe iyiyi ve kötüyü ayırmak için her ilim, her fen ortak
çalışıyor, bunu yalnız ahlâka yüklemekte bir anlam yoktur. Ahlâk, iyi ve kötü
oldukları kesinleşen davranışların yapılmasını ya da yapılmamasını sağlasın!..
Şu halde ahlâk, insanları iyi olduğu kesinleşen yola yöneltmeye ve kötü olduğu
anlaşılan yoldan alıkoymaya çalışmalıdır. Bu da iradenin eğitilmesiyle
mümkündür. Çünkü iyiyi bildiği halde yapmayan, kötülük gördüğü halde
kendini ondan ayıramayanlar var. İşte ahlâk, insanda nefs hakimiyetini
oluşturmaya çalışmalı ve bir tür ‘irade eğitimi’ ilmi olmalıdır.”11
11
Baha Tevfik, Yeni Ahlâk ve Ahlâk Üzerine Yazılar, der: Faruk Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 2002, s. 64-65.
Tevfik’in ‘insan istediği gibi değil muktedir olabildiği kadar düşünür ve düşündüğü
kadar yapabilir!’12 sözü isabetlidir.
Yukarıda Baha Tevfik’in düşün dünyasını genel hatları ile inceledik. Şimdi
ise Baha Tevfik’in feminizm hakkındaki dikkatimizi çeken görüşlerini ayrı bir başlık
altında inceleyeceğiz.
Feminizm
12
Baha Tevfik, Yeni Ahlâk ve Ahlâk Üzerine Yazılar, der: Faruk Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 2002, s. 98.
Baha Tevfik, kitabında, evlilikle birlikte kadının salt bir annelik kimliğine
indirgenmesine karşı çıkar. Feminizmin tavsiye ettiği evlilikte, kocanın amir değil,
ancak yoldaş olabileceğinden bahseder. Böyle evliliklerin yalnız vücutların birleşmesi
ile değil, ruh ve vicdanların birleşmesi ve kaynaşması ile meydana gelebileceğini
söyler. Bireylerin eşit eğitim almaları gerektiğinden de bahsederek, toplumun zihinsel
olarak bu gibi bağnazlıkları aşmasını ister.
KAYNAKÇA
Baha Tevfik, Biraz Felsefe, çev: A. Utku & K. Kahramanoğlu, Çizgi Kitabevi, Konya, 2019
Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd Anarşizmin Osmanlıcası, Çeviri: Burhan Şaylı, Yumuşak G
Yayınları, İstanbul, 1997
Baha Tevfik, Yeni Ahlâk ve Ahlâk Üzerine Yazılar, der: Faruk Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 2002
Feyza Ceyhan Çoştu, “ ‘Felsefe Mecmuası’ Üzerine Bir Araştırma”, Çankırı Karatekin
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı: 2, 2015
Louıs Büchner, Mâdde ve Kuvvet, çev: B. Tevfik & A. Nebil, haz: K. Kahramanoğlu & A.
Utku, Çizgi Kitabevi, İstanbul, 2012
Tuncay Saygın, “Baha Tevfik ve Bilimsel Felsefe Olarak Materyalizmin Bir Savunusu
Denemesi”, Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 22, 2016 Güz
Umut Akagündüz, Kadın ve Kadınlığa Dair II. Meşrutiyet Dönemi Dergilerinden Yansımalar
(1908-1918), folklor/edebiyat, cilt: 19, sayı: 73, 2013
13
Umut Akagündüz, Kadın ve Kadınlığa Dair II. Meşrutiyet Dönemi Dergilerinden Yansımalar (1908-
1918), folklor/edebiyat, cilt: 19, sayı: 73, 2013, s. 67.