Professional Documents
Culture Documents
com 3
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
LİPİDLER
Lipidlerin sindirimi
Yetişkin insan günde ortalama 60-150 gr yağ almaktadır. Bu yağların %90’dan fazlası TAG’dür. Geri kalanı
kolesterol esterleri, fosfolipidler ve serbest yağ asidlerileridir (FFA). Bu kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.
pH<1.5
İnsülin sekresyonu
Asiditenin tamponlanması ve
intestinal sindirim ve emilim
4 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Ağızda sindirimi başlayan tek besin meddesi karbonhidratlardır. Ağızda karbonhidratlar α-amilazla sindirilir. Fakat
besinlerin ağızda kalış sürelerinin kıs olması nedeni ile ağızda etkin bir sindirim gerçekleşmemektedir. Ağızda bir
miktarda mekanik parçalanma oluşur.
Gastrin:
• Besinlerin mideye geçişi ile beraber ilk olarak “Gastrin” salınır.
• Gastrin midede en fazla antral mukozada bulunan G hücrelerince sentezlenir ve depolanır. Bunun yanında
proksimal duodenumdaki G hücreleri ve pankreas delta hücrelerince de salgılanır.
• Gastrin antran mukoza hücrelerinin gerilmesi, yemekler ve serbest aminoasitlere yanıt olarak salınır.
En fazla uyarımı yapan aminoasitler glisin, triptofan ve fenilalanindir.
• Gastrin mide asit sekresyonunu, pepsinojen sekresyonunu ve intrensek faktör salınımını uyarır. Ayrıca mide
motilitesini, mukozal gelişimi ve mide kan akımını da artırmaktadır.
Gastrin uyarımına yanıt olarak mide de periatal hücrelerden HCl ve esas hücrelerden pepsinojen salınır. Aynı zaman
da gastrine yanıt olarak mide kan akımı ve hareketleri de artmaktadır. Böylece mide de sindirim süreci başlatılır.
Pepsinojen inaktif zimojen olarak salınır ve mide de HCl ve otokatalizle (pepsin tarafından) aktif
pepsinojen haline çevrilir ve protein sindiriminde kullanılır. Yüksek asidite de protein yapıların denatüre
edilmesine katılır.
Kolesistokinin:
• CCK tüm ince barsak boyunca bulunmaktadır fakat en fazla duodenum mukozal I-cellerde ve
jejenumda yer alır. İleum ve kolonda ise sinir sonlanmalarında saptanmıştır. Ayrıca periferal ve
SSS’de de yaygın olarak saptanır.
• Safra kesesinin kasılmasını ve safra içeriğinin barsağa ulaşmasını sağlar
• Pankreas ekzokrin hücreleri tarafından sindirim enzimlerinin salgılanmasını ve bunların barsağa geçişini
sağlar (Oddi sfinkterini gevşetir).
• Mide üzerine inhibitör etkilidir. Mide hareketlerini azaltır ve mide içeriğinin ince barsağa yavaş geçişine neden
olur.
• Minör düzeyde pankreasdan bikarbonattan zengin sıvı salgılanmasını, antral motilite, gastrik HCL ve pepsinojen
salınımını minör düzeyde uyarır (gastrine yapısal bezerlik gösterir).
• İnsülin sekresyonunu ve barsak motilitesini uyarır.
• CCK dolaşımdan major olarak böbreklerle uzaklatırılır.
• CCK salınımı somatostatinle komplet olarak inhibe edilir.
DrTus.com 5
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Sekretin:
• Duodenum ve jejenum S hücrelerinden salgılanır ve aynı zamanda beyinde de yer alır.
• pH’I düşük sindirim materyalinin (pH<4.5) duodenuma ulaşması ile sekretin salgılanır.
• Sekretin bikarbonattan zengin pankreatik sıvının salgılanmasını sağlar. Bu etki membrana bağlı adenilat
siklaz ve cAMP ile oluşturulur.
• Safra kesesi kasılmasını ve safranın barsağa gelişini artırı.
• İnsülin salınımı içinse zayıf bir uyarandır.
• Gastrik ve duodenal motiliteyi azaltır, alt özefagial sfinkter basıncını azaltır. Bu kaynak drtus.com’da
yayınlanmaktadır.
Duodenumda diyetle alınan lipidlerin kritik bir emülsifikasyonu gerçekleşir. TAG gibi lipidler suda hiç çözünmedikleri
için, bunların enzimatik sindirimi sadece lipid damlacığının yüzeyinde gerçekleşir. Emülsifikasyon işlemi lipidlerin
yüzey alanını artırır ve böylece sindirim enzimleri daha etkin hale gelir.
1. Safra tuzlarının deterjan etkisi: Safra tuzları kolesterol türevidir. Halka yapısının yan zincirine bir
molekül glisin veya taurin amid bağı ile kovalent olarak bağlanmıştır. Bu tuzlar lipidlerin kümeleşmesini
engeller. Safra tuzları kuvvetli deterjanlardır.
2. Barsak hareketlerinin mekanik karıştırıcı etkisi
Diyetle alınan lipidlerden triaçilgliseroller (TAG), Kolesterol esterleri ve fosfolipidler (PL) doğrudan emilemeyecek
kadar büyük moleküllerdir. Bu lipid partikülleri salgılanmaları hormonal olarak kontrol edilen pankreas enzimlerince
enzimatik olarak parçalanır.
Diyette bulunan serbest kolesteroller ve serbest yağ asidleri ise sindirim sürecine gereksinim göstermeden
emilebilirler.
TAG yıkımı:
Yağ asidi
G G
L L
İ İ
S Pankreatik lipaz + kolipaz S
E E
R Yağ asidi R Yağ asidi
O O
L L
2 mol FFA
Yağ asidi
TAG MAG
DrTus.com 7
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Yağ OH
asidi
H2O Yağ asidi
Kolesterol (R- Kolesterol
t i COOH)
Fosfolipid yıkımı: Pankreas sıvısı, tripsince barsakta aktifleştirilen fosfolipaz A2 nin ön enzimince zengindir.
• Fosfolipaz A2 PL’in 2. C’nuna bağlı yağ asidini ayırır, böylece lizofosfolipid ve FFA oluşur.
• Fosfalipaz A2 aktivasyonu için Ca gereklidir.
• Pankreasdan salındıktan sonra triptik hidroliz ile aktive edilir.
• Fosfalipaz A2 fosfatidil etanolamin, fosfatidil gliserol, fosfatidil serin, fosfatidil inozitol ve kardiyolipine etkilidir
fakat sfingomyeline etki etmez. Örneğin lesitin (fosfatidil kolin) den, lizolesitin oluşur.
• C’a bağlı yağ asidi ise lizofosfolipaz’ca koparılır. Böylece bir gliseril fosforil bazı (gliseril fosforil kolin) oluşur.
Oluşan baz ya feçesle atılır yada ileri yıkıma uğrar. Bu kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.
Emilim:
Jejenumda dietsel lipidlerin yıkılımının başlıca ürünleri olarak:
• Serbest yağ asidleri
• Kısa ve orta zincirli yağ asidleri (karbon sayısı < 12)
• Uzun zincirli yağ asidleri (karbon sayısı > 12)
• Serbest kolesterol
• Monoaçilgliseroller (2 MAG) bulunur.
Kısa ve orta zincirli yağ asidleri diğer yağlardan biraz daha farklıdır. Çünkü bu yapıların hidrofilik özellikleri yüksekdir.
Bu nedenle bıunlar lingual ve pankreatik lipazlarla hızla yıkılırlar ve safra ile emulsifikasyone gereksinim
göstermezler. Bu yağ asidleri barsakda emilim içinde ikinci bir emülsifikasyona gereksinim göstermezler. Bunlar
duodenum ve jejenumdan pasif difüzyonla hücreye alınıp, hücrenin kontrluminal yüzünden kan dolşımına geçirilip,
albuminle beraber portal dolaşımla karaciğere gönderilirler.
Sindirilen lipidlerden uzun zincirli yağ asidleri, serbest kolesterol ve 2-MAG’ler emilmek için tekrar safra
tuzları ile beraber miçelleri oluşturur ve miçeller halinde incebarsak fırçamsı kenarlarından emilirler.
Emilim duodenum ve jejenumda pasif difüzyon ve Na’bağlı kotransportla olur. Lipid sindirim ürünleri hücre
yüzeyindeki lipid bariyerini geçerek hücreye girer. Safra asidleri enterositlerce emilemez ve ileuma doğru ilerler.
Terminal ileumda aktif olarak emilerek portal dolaşıma katılırlar.
Şilomikron oluşumu:
• Kısa ve orta zincirli yağ asidleri hidrofilik özellikleri yüksek olduğu için albumine bağlanarak direkt olarak
karaciğere taşınırlar. Fakat uzun zincirli yağ asidleri, kolesterol ve MAG’lerin hidrofobik özellikleri fazladır ve tek
başına bu moleküllerin albumine bağlanarak taşınmaları olası değildir. İşte bu hidrofobisite problemini aşmak ve
tüm lipid moleküllerinin metabolizmasını beraber gerçekleştirebilmek için insanda lipoprotein partikülleri
oluşturulmaktadır.
• Emilen yağ asidleri, barsak mukoza hücrelerinde yağ açil CoA sentetaz (tiokinaz) enzimi ile aktif forma
dönüştürülür.
• Bu aktiflenmiş yağ asidi türevleri (yağ açil-KoA’lar) artık rahatlıkla kolesterol ve MAG’lerle esterleştirilebilir.
• Barsak mukoza hücrelerinde 2 MAG’ler ve yağ açil CoA türevlerinden açil transferazlar yardımı ile TAG’ler
sentezlenir. Barsak mukoza hücrelerine giren uzun zincirli yağ asidlerinin çoğu TAG yapısına girer. Kolesterolle
yağ açil KoA’lar açil transferazla birleştirilir ve kolesterol esterleri elde edilir.
• Diyetle alınan TAG’ler, kolesterol esterleri ve barsak mukoza hücrelerinde de novo olarak üretilen fosfolipidler
ve apolipoprotein B48 biraraya getirilir. Bir araya getirmede en fazla hidrofobik özellik taşıyan lipidler en
merkeze gelecek şekilde yerleştirilir (TAG ve kolesterol esterleri), fosfolipidlerin fosfatlı polar uçları su ile temas
edecek şekilde yerleştirilerek nonpolar lipidler sarılır. Üzerinede işaretleyici olan (kimlik) Apolipoprotein B48
eklenerek şilomikron (ŞL) oluşturulur.
• ŞL’lar Barsak mukoza hücrelerinden ekzositozla salınır, barsak lenfatik kanallarından, duktus
torasikus yolu ile subklavyan vene ulaşır.
• Apoprotein B48 barsak mukoza hücrelerinde sentezlenen bir proteindir. Eğer bu proteinin
sentezlenmesinde bir problem olursa ŞL’la barsak mukoza hücrelerinde birikir ve konjenital
abetalipoproteinemi hastalığı oluşur.
DrTus.com 9
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
TAG’den LL etkisi ile oluşan FFA’lar direkt olarak kas ve yağ hücresine girebilir veya serum albuminine bağlı olarak
taşınır. FFA’lar:
• Bir çok hücrede enerji amaçlı kullanılır
• Yağ hücrelerinde tekrar TAG sentezinde kullanılır ve TAG olarak depolanır.
TAG’lerin periferik dokuda yıkımı ile ortaya çıkan gliserol fosfatlar periferik dokuda kullanılamazlar.
Tüm gliseroller karaciğere gönderilir ve karaciğerde gliserol 3-fosfata döner. Gliserol 3-fosfatta
dihidroksi aseton fosfat yolu ile glikoliz ve glukoneogeneze girebilir.
TAG uzaklaştırıldıktan sonra kalan ŞL kalıntıları (kolesterol esterleri, PL, protein ve bir miktar TAG) karaciğerce alınır
ve hidrolize edilir. Kolesterol ve PL’lerin azotlu bazları (kolin ve etanolamin v.b) vücutta tekrar kullanılabilir.
• Yağ asidleri küçük miktarlarda her dokuda oluşurlar. Özellikle açlıkda plazmada önemli miktarlarda bulunurlar.
• FFA’lar enerji amaçlı olarak karaciğer ve kas gibi dokularda okside olabilirler.
• FFA’lar glikolipid, fosfolipid, sfingolipid, prostaglandin ve kolesterol esterleri gibi bir çok bileşiğin öncül
maddesidir.
• TAG’deki esterleşmiş yağ asidleri vücudun temel enerji kaynağı olarak iş görür.
Yapı:
• Yağ asidleri amfipatik bileşiklerdir (hem hidrofilik hemde hidrofobik özellikleri üzerinde bulundurur).
Hidrofilik bölümü anyonik gruplar oluşturur.
• Özellikle uzun zincirli yağ asidlerinde hidrofobik kısım baskın olduğu için suda çözünürlükleri çok düşüktür. Bu
nedenle albumine bağlı olarak taşınmak zorundadırlar.
• Plazmadaki yağ asidlerinin %90’dan fazlası lipoproteinlerin yapısında bulunur.
• Yağ asidi zinciri çift bağ içermiyorsa doymuş (palmitik asid v.b), 1 veya daha fazla çift bağ içeriyorsa
doymamış yağ asidi (oleik asid v.b.) denilir.
• Genelde yağ asidlerinin erime sıcaklığı zincir uzunluğu arttıça artar. Çift bağ ile azalır. Membranların
yapısındaki yağ asidlerinin çift bağ içermesi buradaki lipidlerin sıvı halde kalmasını sağlar.
• Memelilerdeki tüm yağ asidleri düz zincirlidir. Doğada dallanmış zincirlileride bulunur (fitanik asid).
Fitanik asid yıkım eksikliği Refsum hastalığını oluşturur. Plazma ve dokularda fitanik asid birikir.
• Lipidler birbirinden kromatografik yöntemlerle ayrılır. İnce tabaka kromatografisi ve gaz-sıvı kromatografisi
tercih edilen yöntemlerdir.
•
YAYGIN ADI YAPI İŞLEVSEL ÖNEMİ
Formik asid 1 Tek karbonlu birim metabolizmasında yer alır
Asetik asid 2:0
Propiyonik asid 3:0
Bütirik asid 4:0 4-10 karbon zincirli yağ asidleri sütte bolca bulunurlar.
Kaprik asid 10:0
Palmitik asid 16:0 (en sık)
Palmitoleik asid 16:1 (9) (en sık) Yapısal lipidler ve TAG’ler başlıca en az 16 C’lu yağ asidlerini içerirler
Stearik asid 18:0 (en sık)
Oleik asid 18:1 (9) (en sık)
Linoleik asid 18:2 (9, 12) Esansiyel yağ asidi
Linolenik asid 18:3 (9, 12, 15) Esansiyel yağ asidi
Araşidonik asid 20:4 (5, 8, 11, 14) Prostaglandinlerin öncülü
DrTus.com 13
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
• Palmitik asid ve Stearik asid insanda en fazla bulunan doymuş yağ asidleridir. Palmitoleik asid ve
Oleik asid insanda en fazla bulunan doymamış yağ asidleridir
Yağ asidi sentezi insanda karaciğer (en fazla), böbrek, beyin, akciğer, meme bezi ve yağ dokusu dahil olmak
üzere bir çok dokuda oluşabilir. Yolun koenzim gereksinimleri NADPH, ATP, Mn, biotin, HCO3 (CO2 kaynağı
olarak) dır. Asetil KoA tek substrat olup son ürün palmitattır.
14 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Glukoz
7’li yağ asidi sentaz enzim kompleksi 7 tur tekrarlanır
Fruktoz-6-P
PFK-1
Glukoz-1,6-BiP
Malonil KoA
Malat
Malik enzim Asetil KoA
karboksilaz
(biotin)
KoA+ATP OAA+AMP Palmitat
Pirüvat
PDH
Asetil KoA
Sitrat
OAA
AKoA-ACP transasetilaz (AT) Açil gruplarını CoA’dan KS’nin sistin kalıntılarına taşır.
β-ketoaçil-ACP redüktaz (KR) β-keto gruplarını, β-OH gruplarına indirger (alkol dönüşümü)
Enoil-ACP redüktaz (ER) Satüre açil-ACP oluşturmak için çift bağı indirger
Yedi basamak sonunda son üç karbonu tamamen doymuş olan ve halen ACP’ye bağlı bulunan 4C’lu bileşik üretilmiş
olur. 4C’lu zincirin ACP’den sistin yan grubuna transferi ile başlayan (8), 1 molekül malonatın ACP’ye bağlanması (9)
ve CO2 ayrıldıktan sonra 2 molekülün kondensasyonu (10) ile devam eden bir süreçten sonra bu yedi basamak
tekrarlanır. Her seferinde gittikçe uzayan yağ asidi zincirine 2C’lu birim sokulur (malonil KoA’dan
gelen). Bu reaksiyonlar 7 kez tekrarlanıp Yağ asidi 16C’a ulaşınca sentez sonlanır. Böylece tamamen
doymuş bir palmitat molekülü oluşur.
• Palmitik asitteki C’ların baştaki iki tanesi Asetil KoA’dan geri kalanı malonil KoA’dan gelir.
• Palmitat 16 C’lu doymuş bir yağ asididir ve yağ asid sentaz aktivitesinin son ürünüdür. Palmitatın ayrı enzimatik
aktivitelerle zincir uzunluğu artırılabilir ve/veya doymamış hale getirilebilir. Bu enzimler düzendoplazmik
endoplazmik retikulumda bulunur. Mitokondride de bir zincir uzama sisitemi vardır ama çok az aktiftir.
• İnsanlar 9.C’dan daha ileride bir yere çift bağ sokamadıkları için, çoklu doymamış yağ asidleri olan
linoleik ve linolenik asidler diyetle alınmalıdır.
• Yağ asidi desatürasyonu: Memeliler ∆5-, ∆6-, ∆9- yağ açil KoA desatütaz olmak üzere 3 desatüraz enzimi
içermektedir. Bu enzimler temel olarak KC’de yer alırlar. Desatürasyon sistemi, KC’de DER’da yer alır
ve desatüraz enzimleri, sitokrom b5 ve sit.b5 redüktaz içermektedir.
Glukagon ve epinefrin: Asetil KoA Karboksilazı fosforile eder ve enzim inaktif hale gelir.
2. Uzun süreli düzenlenme: Uzun süreli karbonhidrat tüketimi ve yağdan yoksun diyet enzimi aktifleştirir.
Açlık ve fazla yağlı diyet enzimi inhibe eder. Organizmanın beslenme derecesi, lipogenez hızını
denetleyen ana etmendir.
18 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Uzun süreli düzenlenme Yüksek yağ içeren diyet Enzim sentezi inhibe edilir
(geç devreye giren düzenleyici
mekanizmalar) Açlık Enzim sentezi inhibe edilir
• Yağ asidleri gliserolle karboksil gruplarından esterleşirler ve negatif yük kaybına uğrarlarlar. Böylece nötral
yağlar oluşur.
• Gliserol moleküllerine bağlı yağ asidleri genelde aynı gruptan değildir. 1.C’a bağlı olanlar doymuş, 2.C’a bağlı
olanlar doymamış yağ asididir. 3.C’a bağlı olanlar doymuş veya doymamış olabilir.
Gliserol fosfat: TAG sentezinde yağ asidlerinin bağlandığı yapıdır. Temel olarak iki üretim yolu bulunur:
1. Gliserol fosfat hem karaciğerde hem de yağ dokuda glukozdan glikoliz yolu ile sentezlenebilir. DHAP
oluşumu için glikolitik yol kullanılır, daha sonra DHAP gliserol fosfat dehidrogenaz ile gliserol fosfata
indirgenir.
2. KC’de bulunan fakat yağ dokusunda bulunmayan ikinci yol serbest gliserolün, gliserol kinaz ile
gliserol fosfata indirgenmesidir.
Yağ hücreleri glukozu sadece insülin varlığında alabildiği için plazma glukozu düşük (insülin düşük) olan
durumlarda yağ dokuda gliserol fosfat üretimi azalır.
Yağ asitleri ve gliserol 3-fosfat üretildikten sonra, yağ asitleri gliserole bağlanarak TAG haline dönüştürülür. FFA, TAG
sentezine girmeden önce aktif şekle dönüştürülmelidir (A KoA ile birleşme). Bu reaksiyon yağ açil KoA sentaz
(tiokinaz)la katalizlenir. Daha sonra 1 mol gliserol fosfat ile 3 mol yağ açil KoA’dan 1 mol TAG oluşur.
TAG temel olarak yağ dokuda, az miktarda da KC’de depolanır. Karaciğerde üretilen TAG’ler, çoğu
kolesterol, kolesterol esterleri, fosfolipidler ve protein (ApoB-100) ile birlikte paketlenerek VLDL oluşrur. Bu partikül
kana salgılanır ve periferik dokulara yeni sentezlenen lipidler olarak verilir. Karaciğerde de novo olarak üretilen
TAG’lerin çok azı karaciğer dokusunda depolanır. Bunların çoğu VLDL olarak paketlenerek dolaşıma verilir ve
özellikle yağ dokusunda depolanması sağlanır.
DrTus.com 19
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Adipositler: Adipoz dokuda TAG sentezi ve depolanması yapan spesifik hücrelerdir. Bu hücreler spesifik hücresel
organeller taşırlar fakat sitoplazmaları büyük sferik yağ damlaları ile dolu olduğu için organeller periferik yerleşimlidir.
Adipoz doku vücutta yaygın olarak bulunur. En fazla cilt altı, özellikle böbrekler, barsaklar olmak üzere tüm visseral
organların etrafında yer alır.
Adipoz dokudaki kapillerler ile yağ asidi sentezinde kullanılacak glukoz getirilir. Glukoz kapiller duvardan ECL sıvıya
geçiş yapar. Beslenme sonrası dönemde insülin salgısı etkisi ile glukozun adipoz dokuya girişi 30 kat artmaktadır.
İnsülin latent GLUT4 havuzunda translokasyon oluşturur ve GLUT 4’ler adiposit sitozolünden plazma membranına
hareket ederler. Glukoz bu taşıyıcılar aracılığı ile adipositlere alınıp TAG’e çevrilir. Tüm vücut TAG’leri adipoz dokuda
oluşturulmaz. TAG’ler besinlerle alınabilir ve barsaklardan ŞL olarak dolaşıma salınırlar. ŞL’lar TAG’leri
barsaktan adipositlere depolanmak amacı ile gönderir. Karaciğer de novo olarak TAG üretir ve TAG’ü
adipositlere göndermek için VLDL olarak paketler.
• Beyin ve diğer SSS’I dokuları, RBC, böbrek üstü bezi medullası yağ asitlerini yakıt olarak kullanamaz.
Yağ asitleri β-oksidasyona katılmadan önce ATP ile tepkimeye girerek etkin bir ara
maddeye çevrilmelidir.
• Bu olay yağ asidlerinin tam yıkım için ATP’den gelen enerjiye gereksinim gösterdikleri tek
basamaktır.
• ATP ve KoA varlığında yağ açil-KoA sentetaz (tiyokinaz) bir yağ asidinin “etkin yağ asidi” veya açil-KoA’ya
çevrimini katalizler. Bu reaksiyonda ATP, AMP’ye kadar parçalanır yani 2 ATP eşdeğeri ATP kullanılmış olur.
• Açil-KoA sentetazlar, peroksizom, ER ve mitokondri dış ve iç zarlarında yer alır. Kısa, orta ve uzun
zincirli yağ asidlerine spesifik açil-KoA sentetaz enzimleri vardır.
• Uzun zincirli yağ asidleri mitokondri dış zarında aktiflendikten sonra mitokondri içine karnitin
sistemi ile taşınır. Orta ve kısa zincirli yağ asidleri önce karnitinde bağımsız olarak mitokondriye
taşınır sonra mitokondride açil-KoA sentetazlar ile aktiflenir (özellikle de karaciğerde).
β-oksidasyon mitokondri matriksinde olduğu için, oluşan yağ açil KoA esterleri
mitokondri iç membranını geçmelidir.
• Kısa ve orta zincirli yağ asidleri mitokondri matriksine karnitinden bağımsız olarak taşınır.
• Membrandaki özgün taşıyıcı ile açil grupları sitozolden mitokondri matriksine girer. Bu taşıyıcı karnitindir.
Karnitin sistemi uzun zincirli yağ asidlerini mitokondriye taşımakta kullanılır. Taşıma işlemide
karnitin mekiği olarak adlandırılır:
1. Sistemde yağ açil-KoA’daki yağ açil grubu sitozolik KoA’dan karnitine karnitin açil transferaz 1 ile
transfer edilir ve açil-karnitin meydana gelir. Bu reaksiyon mitokondri dış membranı iç yüzünde
gerçekleşir.
2. Açil-karnitin esterleri açil karnitin/karnitin taşıyıcısı ile mitokondri iç zarını geçer.
3. Mitokondri iç membran iç yüzünde karnitin açil transferaz 2 enzimi tarafından açil grubu
mitokondriyal KoA’ya transfer edilir. Karnitinde açil karnitin/karnitin taşıyıcısı ile intermembraner
aralığa geri döner.
Karnitin
• Karnitin 2 esansiyel özellikteki aa olan “lizin” ve “metionin”den sentezlenir. SAM (S-adenozil metionin) lizin’e 3
metil grubu verir ve oluşan trimetilizinin kısmi proteolizisi ile karnitin sentezlenir.
• Karnitin esas olarak karaciğer ve böbrekte sentezlenir. Buradan iskelet kası ve kardiak kasa iletilir. Bu taşıyıcı
sistem özellikle kaslarda bolca bulunmaktadır.
• Karnitin aracılı taşıma yağ asidi oksidasyonunun 2. hız kısıtlayıcı aşamasıdır. Malonil KoA karnitin açil
transferaz 1’i inhibe eder. Bu sayede sitozolde yağ asidi sentezi oluşurken (sitozolde malonil KoA arttığı
dönemde) yeni yapılan yağ asidi zincirleri zincirleri mitokondriye transfer edilemez ve yıkılamazlar.
• Diğer hızkısıtlayıcı basamaklar: β-OH Açil KoA dehidrogenaz NADH/NAD artışı ile inhibe olur. Tiolaz da
Asetil KoA artışı ile inhibe olmaktadır.
β-oksidasyon reaksiyonları:
Yağ asidlerinin mitokondriyal oksidasyonu 3 aşamada gerçekleşir:
1. β-oksidasyon: β-oksidasyonda yağ asid zincirinin karboksil ucundan başlamak üzere, 2C’lu birimler Asetil
KoA’lar şeklinde zincirden oksidatif yolla ayrılır. Örneğin 16C’lu palmitattan 8 tane 2 C’lu Asetil KoA oluşur.
DrTus.com 21
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Her 2Asetil KoA oluşumunda 4 H atomu dehidrogenazlar aracılığı ile serbestleşir. Bu H’ler NAD ve
FAD’lerce tutularak NADH+H ve FADH2’ler sentezlenir.
2. Aşamada elde edilen Asetil KoA’lar TCA’da metabolize edilir.
3. Aşamada 1. ve 2. aşamalarda elde edilen NADH+H ve FADH2’ler elektronlarını ETZ’ne verir ve ATP
sentezlerler.
1. Aşamada yağ açil-KoA dehidratasyona uğrar ve α ve β karbon atomları arasında çift bağ oluşur. Oluşan
ürün trans-∆2-enoil KoA’dır (∆2 çift bağın pozisyonunu ifade eder). Bu ilk aşama açil-KoA dehidrogenaz
ile başarılır. Bu enzimin uzun zincirli yağ asidleri, orta zincirli yağ asidleri ve kısa zincirli yağ asidleri için olan
tipleri vardır. 3 izoenzimde prostetik grup olarak FAD içerir. Açil KoA dehidrogenaz basamağında
FADH2 elde edilir ve FADH2’lerden ETZ’de 2’şer mol ATP üretilir. Hipoglisin β-oksidasyonu bu
basamakta inhibe eder ve hem ATP sentezi hemde glukoneogenez inhibe edilmiş olur. Hipoglisin
aynı zamanda dallı zincirli aminoasid yıkımınıda engeller ve hipoglisemi ve metabolik asidoz
ortaya çıkar.
2. Aşamada trans-∆2-enoil KoA’nın çift bağına 1 mol su sokulur ve trans-∆2-enoil KoA’nın L-sterioizomeri olan
L-β-hidroksi açil KoA elde edilir. Enzim enoil-KoA hidratazdır.
3. Aşamada β-hidroksi açil KoA dehidrogenazla, L-β-hidroksi açil KoA’dan β-ketoaçil KoA üretilir. Bu
aşamada ayrıca bir mol NADH+H üretilmektedir.
4. Aşamada (son basamak): Açil KoA asetil transferazla katalizlenir. Bu enzime tiolaz da denilmektedir. Bu
aşamada β-açil KoA serbest KoA ile reaksiyona girer ve orjinal yağ asidinden 2 C’lu birim Asetil KoA olarak
uzaklaştırılır.
5. Bu 4 reaksiyonun 1 kez tekrarlanması ile yağ asidinden 1 A KoA, 1 NADH+H ve 1 FADH2
sentezlenir.
6. Böylece bir mol palmitoil KoA’dan bu 4 reaksiyonun bir döngüsü sonunda miristoil KoA oluşur. Miristoil
KoA daha sonra bu 4 reaksiyona tekrar maruz kalır ve en sonunda 1 palmitoil KoA’dan 8 AcoA, 7 NADH+H
ve 7 FADH2 sentezlenir.
β-oksidasyonda: 1 Palmitoil CoA’dan
- 8 Asetil KoA→ TCA’da
• 24 NADH+H → ETZ → 72 ATP
• 8 FADH2 → ETZ → 16 ATP
• 8 GTP → 8 ATP
- 7 NADH+H → ETZ → 21 ATP
- 7 FADH2 → ETZ → 14 ATP
Toplam: 131 ATP elde edilir.
• Tiokinaz reaksiyonu için 2 ATP eşdeğeri harcandığından net enerji kazancı 129 ATP olmaktadır.
Yukarıda anlatılan yağ asid yıkım satüre (doymuş) yağ asidleri için geçerlidir. Fakat bir çok yağ asidi C-C arası çift
bağlar içermektedir yani ansatüre (doymamış ) haldedir. Bu yağ asidlerinin yıkımı için bazı ekstra reaksiyonlara
gereksinim vardır. Çünkü doymamış yağ asidlerindeki bu çift bağlar cis konfigürasyonundadır ve enoil KoA hidrataz
ile reaksiyon veremezler. Doymamış yağ asidlerinin oksidasyonu, doymuş yağ asidlerine göre daha az
enerji sağlar. Çünkü çok daha az indirgenirler ve bu nedenlede çok daha az indirgeyici ekivalan
sağlarlar.
22 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
DrTus.com 23
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
1. Basamak metilmalonil KoA sentezi: Propionil KoA önce okside olur ve metilmalonil KoA meydana gelir.
Propionil KoA karboksilaz enzimi biyotin koenzimine gereksinim gösterir.
2. Basamak süksinil KoA sentezi: Metilmelonil KoA’dan süksinil KoA meydana gelir. Süksinil KoA TCA’ya
girebilir. Enzim metilmalonil KoA mutaz’dır ve koenzim olarak vit.B12 gerektirir. Bu nedenle vit.B12 eksik
olanlarda hem propiyonat hemde metilmalonat idrarla atılır.
Vitamin B12’nin insanda koenzim olarak iki formu bulunur. 5’-deoksiadenozil kobalamin metilmalonil
KoA mutaz enziminin koenzimidir. Metilkobalamin de homosisteinden metionin sentez reaksiyonunda
kullanlır.
24 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Peroksizom
• H2O2 üreten D-aminoasit oksidaz ve ürat oksidaz gibi enzimleri içerir.
• H2O2’yi yıkan katalaz enzimini içerir.
• C24 ve C26 gibi çok uzun zincirli yağ asitlerinin yıkımını yapar
• Fitanik asitin (20 karbonlu dallı zincirli yağ asidi) yıkımını gerçekleştirir
• Safra asidi sentezinde kolesterol yan zincirlerini uzaklaştırır
• Plazmalojen sentezine katılır.
• Refsum hastalığı, adrenolökodisterofi ve zelweger sendromu peroksizomal hastalıklara örnek olarak
verilebilir.
Karnitin defektleri:
Plazma yağ asidi düzeyleri artar. Yetersiz ATP üretimine bağlı olarak kas lifi hasarı ve myoglobinüri izlenir. Hasar
ilerlediğinde azotemi ve renal yetmezlik olabilir.
β-oksidasyon defektleri:
• Genel olarak hipoglisemi, koma ve yağlı karaciğere yol açarlar.
• Uzun zincirli 3-hidroksiaçil-KoA dehidrogenaz eksikliği gebeliğin akut yağlı karaciğerine yol açabilir.
• Glibürid, glibenklamid, tolbutamid benzeri hipoglisemik sülfanilüreler karnitinpalmitoil transferazı
inhibe eder.
• Hipoglisin β-oksidasyonu Açil KoA dehidrogenaz basamağında inhibe eder ve hem ATP sentezi
hemde glukoneogenez inhibe edilmiş olur. Hipoglisin aynı zamanda dallı zincirli aminoasid
yıkımınıda engeller ve hipoglisemi ve metabolik asidoz ortaya çıkar.
• Hipoglisin A’da karnitin sistemini bloke eder.
26 DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
BİYOKİMYA
Dikarboksilik asitüri:
• C6-C10 ω-dikasrboksilik asitlerin atılımı ve ketotik olmayan hipoglisemiyle karakterizedir.
• Hastalarda mitokondriyal orta zincirli açil KoA dehidrogenaz eksikliği vardır.
X-linked adrenolökodistrofi (ALD), peroksizomal β-oksidasyon bozukluğuna bağlı olarak oluşur. Hastalarda başta
C24:0 (lignoserik asid) ve C26:0 (serotik asid) olmak üzere uzun zincirli yağ asidlerinin birikimi ile karakterizedir. Bu
hastalarda çok uzun zincirli yağ asidlerininin peroksizoma alınmasında etkili olan peroksizomal membran
proteininde bozukluk vardır.
ALD halkın gündemine Lorenzo ODON’un hastalığa yakalanması ile gelmiştir ve hastanın öyküsü 1993 yılında
Universal stüdyolarınca filme alınmıştır.
Refsum hastalığı:
α-oksidasyon yağlardan enerji üretiminde minör bir yol olsa da, metillenmiş diyet lipidlerinin esas yıkılım yoludur. Bu
lipidlerin temel örneği fitanik asiddir. Fitanik asid bitkilerde klorofilde oluşturulur. Ayrıca süt lipidlerinde ve
hayvansal yağlarda da bulunmaktadır.fitanik asid insanda temel olarak α-oksidasyonla metabolize edilir.
Nadir görülen genetik hastalık olan Refsum hastalığında peroksizomal α-oksidasyon reaksiyonları bozulmuştur ve
hastalarda yüksek miktarda fitanik asid birikir. Hastalarda retinitis pigmentoza, periferal nöropati, cerebellar ataxi
gibi ciddi nörolojik problemler ortaya çıkar. Diyetten fitanik asid çıkarılması ile semptomlar geri döner.
Yağ asidlerinin α-ω oksidasyonu: Yağ asidi oksidasyonunda nicel olarak en aktif yol mitokondriyal
β-oksidasyondur. Öte yandan beyin dokuda α-oksidasyon izlenmiştir. Özellikle dallı zincirli yağ asidlerinin
oksidasyonunda önemlidir. Bu yolda KoA ara maddeleri gereksinmez ve yüksek enerjili fosfatlar üretilmez.
ω oksidasyon normalde çok önemsiz bir yoldur ve ER’da sitokromlardaki P450’yi kapsayan hidroksilaz enzimleri ile
gerçekleştirilir.
Asetil Koenzim A’lar glukoneogenetik substrat olarak kullanılamazlar. Çünkü pirüvatı asetil koenzim A’ya çeviren
enzim pirüvat dehidrogenaz tek yönlüdür. Bu nedenle asetil koenzim A’lar pirüvata çevrilemez. Asetil koenzim A’lar
TCA üzerinden de oksaloasetata çevrilemez çünkü asetil koenzim A’larla TCA’ya giren 2 karbonlu birimler izositrat
dehidrogenaz ve α-ketoglutarat dehidrogenaz basamaklarında kaybedilirler. Yani glukozda asetil koenzim A’lardan
gelen karbonlar bulunmaz.
TCA’da ancak α-ketoglutarat ve sonrası ara ürünler glukoneogenezde kullanılabilir.
Çift sayıda karbon içeren yağ asitlerinin β-oksidasyonla yıkılması ile Asetil KoA oluşur ve asetil
KoA’lardan sadece keton cismi üretilebilir. Glukoz üretimi yapılamaz.
Tek sayıda karbon içeren yağ asidlerinin yıkımı ile son ürün olarak süksinil KoA oluşur. Süksinil
KoA’lardan glukoz elde edilebilir.
Fitanik asidin α-oksidasyonla yıkımından da son ürün olarak süksinil KoA oluşturulur. Süksinil
KoA’lardan glukoz elde edilebilir.
Çift sayıda karbon içeren yağ asidlerinin ω-oksidasyonla yıkımından süksinat elde edilir. Süksinat
glukoneogenezde kullanılabilir.