Professional Documents
Culture Documents
ATASOY MÜFTÜOGLU
HECE YAYINLARI
Hece Yayınları: 293
Düşünce
ISBN: 978-605-5108-20-5
HECE YAYINLARI
Konur Sk. No: 39/1-2 Kızılay/ Ankara
Yazışma: P.K. 79 Yenişehir/ Ankara
Telefon: (O 312) 419 69 13
Fax: (O 312) 419 69 14
e-posta: hece@hece.com. tr
İÇİNDEKİLER
Birinci Bölüm
Sunuş
Ağır Hasarlı Algılar-Ağır Hasarlı Zihinler / 9
İkinci Bölüm
Algılarımızın ve Vicdanlarımızın Parçalanması / 19
Üçüncü Bölüm
Resmi Sömürgecilikten Neo-Sömürgeciliğe / 29
Dördüncü Bölüm
Paradigma S avaşları Sürerken / 41
Beşinci Bölüm
Kaybedenler Direnerek Tarih Yazabilirler / 55
Altıncı Bölüm
Cinnet Hali / 67
Yedinci Bölüm
Algı B ozuklukları / 81
Sekizinci Bölüm
Günlük ve Yerel Ufukları Aşmak / 95
Dokuzuncu Bölüm
Patolojik Algılar ve Yanılsamalar / 107
Onuncu Bölüm
Utanç Verici, Yüz Kızartıcı Tercihler, Karşıtlıklar / 121
Onbirinci Bölüm
B ilinç Yoğunlukları / 133
Onikinci Bölüm
B ilinç Zehirlenmeleri / 145
Onüçüncü Bölüm
Nitelikli Umutlar, Nitelikli İnşa' lar / 157
Ondördüncü Bölüm
Kanıksanmış B ağımlılıkları Aşmak / 169
Onbeşinci Bölüm
Travmatik B ir Tarih ve Traj ik Karşıtlıklar / 183
BİRİNCİ BÖLÜM
SUNUŞ
9
ATASOY MÜFTÜOGLU
10
AGIR HASARLI ALGILAR
11
ATASOY MÜFTÜOGLU
12
AGIR HASARLI ALGILAR
13
ATASOY MÜFTÜOGLU
14
AGIR HASARLI ALGILAR
15
ATASOY MÜFTÜOGLU
16
İKİNCİ BÖLÜM
ALGILARIMIZIN VE VİCDANLARIMIZIN
PARÇALANMASI
19
ATASOY MÜFTÜOGLU
20
AGIR HASARLI ALGILAR
21
ATASOY MÜFTÜOGLU
22
AGIR HASARLI ALGILAR
23
ATASOY MÜFTÜOGLU
24
AGIR HASARLI ALGILAR
25
ATASOY MÜFTÜOGLU
26
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
RESMİ SÖMÜRGECİLİKTEN
NEOSÖMÜRGECİLİGE
Her ülkenin, her toplumun kendi başının çaresine baktığı, bütün ah
lfil<l kategorilerin altüst olduğu, yıkıcı bireyciliklerin güçlendiği, top
lumsal bağların, değerlerin dikkate alınmadığı, umursanmadığı; Türki
ye 'de yaşandığı üzere toplumun, topluluklara dönüştüğü, toplum dışı
laşma eğilimlerinin güç kazandığı, kimlik farklılıklarının , kimlik kar
şıtlıklarına, rekabet ve çatışmalarına dönüştürüldüğü, farklıyı düşman
gibi gören patolojilerin çoğaldığı, neoliberal, seküler, materyalist dün
yanın, Müslümanların üzerine çullandığı, toplumlarımızın, kültür ve
sanat hayatımızın, siyaset hayatımızın olayların sonuçlarını etkileme
yeteneklerini kaybettiği, siyasal gündemi kontrol edemediği, olayların
akışını belirleme yeteneğine sahip olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.
Hangi anlamda olursa olsun, toplumsal tercih ve davranışlarımı
zı şekillendirme iradesine, İslami anlamda kendimizi dönüştürme,
İslami bir model üzerinde konuşma özgürlüğüne sahip değiliz. İsla
mi kimliğin siyasal bir nitelik, içerik kazanması, İslami bilincin ge
lişmesi ve İslamın eylemci yorumunun hayata geçmesiyle birlikte,
İslami dünyamız, hayatımız, emperyal, küresel düzen tarafından se
küler müdahalelere ve manipülasyonlara tabi tutuluyor. İslami siya
sal tercihler, mücadeleler, örgütlenmeler söz konusu olduğunda bü
tün Müslümanlar fundamentalist, terörist gibi aşağılayıcı tanımlarla
etiketleniyor. Gerçekte, fundamentalist tanımının Müslümanlarla
ilişkilendirilmesi bir çarpıtmadır. Fundamentalizm Amerika' da Hı
ristiyan sağ, Hinduizm ve S ihizm için kullanılabilir. Amerikan Po-
29
ATASOY MÜFTÜOGLU
30
AGIR HASARLI ALGILAR
31
ATASOY MÜFTÜOGLU
32
AGIR HASARLI ALGILAR
33
ATASOY MÜFTÜOGLU
34
AGIR HASARLI ALGILAR
35
ATASOY MÜFTÜOGLU
36
AGIR HASARLI ALGILAR
37
ATASOY MÜFTÜOGLU
38
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
PARADİGMA SAVAŞLARI SÜRERKEN
41
ATASOY MÜFTÜOGLU
42
AGIR HASARLI ALGILAR
43
ATASO Y MÜFTÜOGLU
44
AGIR HASARLI ALGILAR
45
ATASOY MÜFTÜOGLU
46
AGIR HASARLI AL G ILAR
47
ATASO Y MÜFTÜOGLU
48
AGIR HASARLI ALGILAR
49
ATASOY MÜFTÜOGLU
50
AGIR HASARLI ALGI L AR
55
ATASOY MÜFTÜOGLU
56
AGIR HASARLI ALGILAR
57
ATASOY MÜFTÜOGLU
58
AGIR HASARLI ALGILAR
59
ATASOY MÜFTÜOGLU
60
AGIR HASARLI ALGILAR
61
ATASOY MÜFTÜOGLU
62
AGIR HASARLI ALGILAR
63
AL TiNCi BÖLÜM
CİNNET HALİ
67
ATASOY MÜFTÜOGLU
68
AGIR HASARLI ALGILAR
YABANCILAŞARAK V AROLMANIN
PATOLOJİK YANSIMALARI
Toplumlarımızda, özgün, köklü, kuşatıcı, bağımsız paradigma
lara sahip olmayan, her tür yabancılaşmaya açık genç kuşaklar;
muktedirlerin, müstekbirlerin idealleriyle, dünya görüşleriyle öz
deşleşerek toplumsal rahatsızlıklara neden oluyor. Bu kuşakların
ahlaki kaygıları yok, ekonomik ve ideolojik kaygıları var. Kendi
inançlarımız, değerlerimiz, dünya görüşümüz doğrultusunda bir
mücadele yürütmediğimiz, yeni bir toplum inşa etme sorumluluğu
taşımadığımız için başka dünyalara maruz kalıyoruz. Kendi hika
yemizi yaşamadığımız ve yazamadığımız için bir süre sonra maruz
kaldığımız hikayelere dönüşüyoruz. Bu nedenle de alınıp satılabi
len, yönlendirilebilen, pazarlanabilen, kontrol edilebilen, baskıla
nabi len, kısıtlanabilen, kendimize ait olmayan hayatlar yaşıyoruz.
Toplumlarımız, kültürlerimiz, hayatlarımız ideolojik, kültürel
müdahaleler yoluyla istenildiği anda belirsizliklere sürüklenebili
yor. Sözünü ettiğimiz müdahaleler karşısında fiziksel ve sayısal ik
tidarlar bir çözüm iradesi oluşturamıyor.
Kendimizi gerçek anlamda, bir bütünlük içerisinde Müslüman
olarak gerçekleştiremiyoruz.
Toplumsal, kültürel, ahlaki, politik sorunların ne olduğunu, ne
olması gerektiğini bizler belirlemiyoruz. Kaldı ki bugün hiçbir top
lumda, karşı karşıya bulunduğumuz sorunlara İsHl.mi çözümler aran
mıyor, demokratik çözümler aranıyor. Toplumlarımızda yaşanan,
yaşanması gereken sorunların, önceliklerin, tartışma konularının ne
ler olması gerektiğini neoliberal, küresel diktatörlük belirliyor.
İsHl.m toplumları, isıam adına bir iradeye sahip olmayan, Üm
met adına bir vizyonu temsil edemeyen, ortak bir bilinç, duyarlık,
mücadele, eylem ortaya koyamayan, yalnızca büyük sayılardan
ibaret topluluklara dönüştürülmüştür. Toplumlarımızda Ümmet uf
kunun yerini, ulusal ya da mezhepsel ufuklar almıştır. Her etnik
topluluk, her mezhep, her cemaat İsHl.m ' ı kendi mülkü gibi görebi
liyor. Dini hayat gerçekliklerle yüzleşerek değil, gerçekçi amaçlar
ve özgün çalışmalarla değil, ütopik alternatiflerle, masallarla, nos-
69
ATASOY MÜFTÜOGLU
70
AGIR HASARLI ALGILAR
71
ATASOY MÜFTÜOGLU
72
AGIR HASARLI ALGILAR
73
ATASOY MÜFTÜO G LU
74
AGIR HASARLI ALGILAR
75
ATASOY MÜFTÜOGLU
Ufuklarımız değişiyor.
İsiami bir toplumu, dünyayı, siyaseti düşünmeye, yazmaya, ko
nuşmaya, bu doğrultuda eylemde bulunmaya cesaret edemiyoruz. İs
lam toplumları, İsiami bir dünyayı, toplumu, modeli, telaffuz etme
sinler, gündemlerine almasınlar diye, sürekli istikrarsızlaştınlıyor,
güçsüzleştiriliyor, zayıflatılıyor, iç savaşlara sürükleniyor. Emperyal
tahakküm adına Müslüman toplumlar, hayatlar, kültürler birer birer
korkunç yıkımlara mahkum ediliyor. Müslüman kitlelere, neoliberal,
sektiler anlamda bir özgürlük yaklaşımı ve hayat tarzı dayatılıyor.
Modernlikleri, B atılılaştırıcı bir irade, bir tahakküm iradesi ola
rak okumak gerekir. Bugün, hepimizin hayatı, modem, sektiler, li
beral iktidarın nesnesidir. Müslümanlar için bundan daha kötü bir
akıbet olamaz. Bu noktaya nasıl geldiklerini ve getirildiklerini an
lamak için hiçbir çaba göstermeyen toplumlarımızın, bu acıklı du
rumu hakkında acil çözümlemeler yapmak gerekir. Modem, sekti
ler, liberal iktidar, insan hayatını olduğu kadar, toplumsal ve siya
sal hayatı da şekillendiriyor, yönetiyor. Bu iktidar her şeyden önce
iletişimi yönetiyor, kontrol ediyor, bilgi, eğitim sistemini sürekli
yeniden üretiyor, yönetiyor ve kontrol ediyor; kültürel dünyalarını,
para ve piyasaları yönetiyor ve kontrol ediyor. Gerçek böyle olun
ca, emperyal iktidar, bir tahakküm sistemi halinde, kendi dünya gö
rüşünü, hayat tarzını ve çıkarlarını toplumlarımıza acımasız bir bi
çimde dayatıyor. Bütün bu sözünü ettiğimiz süreçler biyopolitik bir
ontoloji temelinde gerçekleşiyor. Filistin 'de, Afganistan 'da, Pakis
tan ' da, Libya'da, Suriye 'de, şimdi de Mısır'da yaşananlar, hayatı
mızı, toplumlarımızı, zihinlerimizi, kültürlerimizi nesneleştiren pa
ramparça eden, dönüştürerek yöneten iradenin, iktidarın eseridir.
isıam dünyası toplumlarında İsiami cemaatler, hareketler bu gerçe
ği konuşmak, tartışmak, bu gerçekle yüzleşmek ve hesaplaşmak ye
rine mezhep çatışmalarına, rekabetlerine, gerilimlerine kapanarak
ahlaki, zihni, vicdani intihar yolunu seçiyor. Haremeyn 'e vaziyet
eden, Amerika' nın paryası Suudi diktatörlüğü, bütün mezheplere
aynı mesafede bulunması gerekirken, Şii karşıtı oluşumları yürek
lendiriyor, cesaretlendiriyor ve finanse ediyor.
76
AGIR HASARLI ALGILAR
77
YEDİNCİ BÖLÜM
ALGI BOZUKLUKLARI
81
ATASOY MÜFTÜOGLU
82
AGIR HASARLI ALGILAR
83
ATASOY MÜFTÜOGLU
84
AGIR HASARLI ALGILAR
85
ATASOY MÜFTÜOGLU
86
AG I R HASARL I ALG I LAR
87
ATASOY MÜFTÜOGLU
88
AGIR HASARLI ALGILAR
89
ATASOY MÜFTÜOGLU
90
AGIR HASARLI ALGILAR
91
SEKİZİNCİ BÖLÜM
GÜNLÜK VE YEREL UFUKLARI AŞMAK
95
ATASOY MÜFTÜOGLU
96
AGIR HASARLI ALGILAR
lah azalanyla akıntıya kapılıyor, ana yoldan çıkıyor, yan yollara sa
pı yor ve uçurumları görmüyoruz.
Ahlaki bir boşluğa düştüğümüzden anlamlar ve nitelikleri ço
ğaltmak için değil, kar ve başarıyı çoğaltmak için canhıraş bir mü
cadele veriyoruz.
B aşarı, şan, şöhret ve statüye adeta tapıyoruz.
Hayatımızın merkezindeki ilahi değerler, ölçüler; dünyevi , mad
di değerler ve ölçülerle yer değiştirmiştir. B ugün Ümmet ve tevhid
kaygısı içerisinde bulunduğumuzu iddia edemeyiz. Hiçbir iktidar bi
çimi karşısında bağımsız, onurlu bir duruş sergileyemiyoruz.
Bugünün tarihi içerisindeki konumumuz belirsizdir. S iyasal ey
lem düşüncesi konusunda geleneksel inançlarımız tarafından en
gelleniyoruz. B izleri , din adına sürdürdüğümüz geleneklerimiz en
gelliyor. Siyasal eylem düşüncesinden bağımsız İslami bilinç bu
gün yalnızca bir hayırseverlik yaklaşımına indirgenmiştir. Geçmi
şe özgü birikimin, bugünü anlamamıza ve çözümlememiz konu
sunda bize yardımcı olduğunu söyleyemeyiz. Geleneksel din algı
sı, bugün daha çok mezhep savaşlarını, gerilimlerini çoğaltıyor. Es
ki analiz kalıpları, yeni durumları, süreçleri kapsayamıyor.
Neoliberal bir dünyada, neoliberal arzulara maruz bırakıldığı
mız için ahlaki, ilkeli, v akur, bağımsız hayatlar yaşayamıyoruz. B ir
çıkmaz sokakta, bir o yana bir bu yana s avruluyoruz. Ahlaki y an
lışlıkları farketmiyoruz. Hiçbir iktidar biçimini (siyasal, ekonomik,
manevi iktidar biçimleri) ahlaki kaygılarla uyaramıyoruz. Düşün
sel, kültürel, entelektüel hassasiyetlerin yerini etnik ve mezhebi
hassasiyetler alıyor. Mezhepçi bir dil, söylem, retorik İslami dilin
yerine geçiyor.
Bencilliklere ve çıkarlara dayalı fırsatçı bir dille, popülizme da
yalı bir cemaat diliyle, politik bir dille İslami bir gelecek tasavvuru
oluşturulamaz.
İslami geleceğimize ilişkin mevcut umutlarımızı yeniden gözden
geçirmek zorundayız. Toplumlarımızda, din adına, bilgisizliğin, bi
linçsizliğin sömürülmesi had safhaya ulaşmıştır. B ütün bu gelişme
lerle ilgili herkes bizlerden eleştirisiz bir onay bekleyebiliyor.
97
ATASOY MÜFTÜOGLU
98
AGIR HASARLI ALGILAR
99
ATASOY MÜFTÜOGLU
Taklide dayalı bir öğrenme biçimi , taklide dayalı bir bilinç biçi
mi belirleyici olamaz.
Nefret, düşmanlık ve ötekileştirme refleksleriyle hareket eden
ler, rakip, karşıt telakki ettikleri insanların ve toplulukların insan
lıkdışı bir konumda olduklarını düşünürler. Bu kesimler, Türki
ye ' de yaşandığı üzere, bütün olumlu kavramları ve davranış biçim
lerini, kendi tekelleri altına alarak bu kavramların dışladığı unsur
ları hayasızca tahkir ederler.
Hayatımızı , aynılaştırıcı neoliberal klişe ve kalıplara hapsede
meyiz. Kendi yorumlarımızı ve tercihlerimizi de kendi hapishane
lerimiz hil.line getiremeyiz. Bu nedenle bütün insanlık dünyasını il
gilendiren bir sorumluluk alanı içerisinde bulunmalıyız.
İthal edilen düşünce ve davranışlarla, dünya görüşü ve hayat
tarzlarıyla, ithal edilmiş bir dil ve kavramla hiçbir mücadele yürü
tülemez, hiçbir yol alınamaz, hiçbir yere varılamaz.
Hangi ideolojiye bağlı olurlarsa olsunlar, her hangi bir ideoloji
nin güdümünde tercihte bulunanlar, hiçbir şekilde mantıklı , doğru
ve sağlıklı düşünemezler. Her hangi bir ideoloj inin güdümünde ya
şayanlar yalanlara karşı koyabilecek bir birikime sahip değildir.
Hangi anlamda ve bağlamda olursa olsun çıkarcı her yaklaşım kim
lik, karakter, kişilik bölünmesine yol açar.
Müslümanlar, ahlil.ki ufkun, tavrın, tarzın ödünsüz evrenselliği
ne göre kendilerini konumlandırmak zorundadır. Ümmet duyarlılı
ğı yerine etnik, cemaat ve mezhep duyarlılıklarını koyamayız. Mi
tolojik anlatıları, efsanevi anlatıları İslil.mi dilin, bilginin yerine ika
me etmeye çalışan cemaatler hiçbir zaman hakikatle buluşamazlar.
Evrensel doğruları temsil sorumluluğu ile karşı karşıya bulunan
Müslümanlar romantik abartılarla, tarihle oynayarak, tarihi siyasal
bir oyuncak olarak kullanarak, cemaat çıkarına hizmet edebilecek
hamasi bir tarih icat ederek, narsisist bir tarih algısı üreterek, tarihe
ve insanlığa hitap edemezler.
Mezhep, cemaat ve parti çıkarı için mitolojik anlatıların icat
edilmesi, geçmişin yanlış yorumlanması, geçmişin kimi çıkarlar
için sömürülmesi, kimi tarihsel şahsiyetlerin şu ya da bu mezhep
1 00
AGIR HASARLI ALGILAR
102
AGIR HASARLI AL G I LAR
hı zlı ve çok yoğun bir biçimde yayılması her toplumda olduğu gibi
İsl am toplumlarında da kültürel altüst oluşlara neden oluyor. Küre
se l, neoliberal etkiler, özellikle genç kuşakları kimliksiz, aidiyetsiz
yı ğınl ara dönüştürüyor.
Yenilik, üretkenlik, değişim konularıyla ilgilenmeyen toplum
ra yeni bir gözle, yeni bir bilinçle bakmak gerekiyor. Tek yanlı ana
li zl er, her zaman, her tür çözümleme girişimini akamete uğratır.
Olayları küçük sayılar, büyük sayılar mantığı içerisinde değerlen
dirmek büyük yanılsamalara neden olur. S ayılar üzerinde değil , fi
kirler üzerinde durmak önemlidir. Küresel kültürel etkilere açık
olan toplumlarımızda, hangi ölçüde özgün düşünsel , kültürel içe
rikler ürettiğimizi, üretip üretmediğimizi tartışmamız gerekir.
Modem, sektiler, liberal ideoloj iler, hayat tarzları , hayatın, ka
inatın ahlaki anlamını bütünüyle tahrip ettiler. Ahlakın kişisel , key
fi bir tercihe indirgenmesi de modem zamanların icadıdır. Militan
aklın, hesapçı rasyonalitenin belirleyici olduğu zamanlarda, günü
müzde olduğu gibi hiç kimse ahlaki bir otoriteden, ahlaki meşru
iyetten söz etmeye cesaret edemiyor.
Postmodem, küresel dünya, evrensel anlamda mutlak bir Haki
kat olamayacağı iddiasıyla düşünce, tartışma dünyasına girdi. Her
toplumda postmodem etkilere açık hale gelen genç kuşaklar, em
peryal, küresel çağla hesaplaşmak yerine, İslami dünya görüşü ve
hayat tarzıyla hesaplaşma yolunu seçiyor. Türkiye, bugün, bir kez
daha böyle bir süreçle sınanıyor.
Türkiye ' de yaşanan iktidar karşıtı gösteriler, sektiler, liberal
muhalefeti , öfkeyi yansıtıyor. Müslümanlar, hayatı , toplumu, ahla
ki değerlerle anlamlı kılmaya çalışırken; protestocular nihilist bir
şiddet sergiliyor. Protestoların yeni bir tartışma başlatması açısın
dan, farklı bakış açılarının, yaklaşımların tartışmaya katılması açı
sından yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak , ilke, duruş ve bağlı-
1 03
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 04
DOKUZUNCU BÖLÜM
PATOLOJİK ALGILAR VE YANILSAMALAR
107
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 08
AGIR HASARLI ALGILAR
1 09
ATASOY MÜFTÜOGLU
110
AGIR HASARLI ALGILAR
111
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 12
AGIR HASARLI ALGILAR
113
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 14
AGIR HASARLI AL G ILAR
115
ATASOY MÜFTÜOGL U
116
AGIR HASARLI ALGILAR
117
ATASOY MÜFTÜOGLU
118
ONUNCU BÖLÜM
UTANÇ VERİCİ, YÜZ KIZARTICI TERCİHLER,
KARŞITLIKLAR
121
ATASOY MÜFTÜOGLU
122
AGIR HASARLI ALGILAR
da bir düşünce, yorum , tav ır, duruş sahibi olmak cesaret istiyor. Bu
konuda yalnız kalmayı göze alarak yürümek gerekiyor. Zihinleri
miz, evlerimiz, sokaklarımız medya uyuşturucuları tarafından, ile
tişim ideolojisi tarafından işgal ediliyor. Her gün yeni çelişkiler, tu
tarsızlıklar, ilkesizlikler biriktiriyoruz.
Görselin, medyatik bayağılaştırmaların tahakkümü karşısında,
düşüncelerimizin, bakışlarımızın, yorumlarımızın, bağımsızlığından
ödün vermemeliyiz. Düşüncelerimizin, tercihlerimizin, duruşumu
zun hiçbir iktidar tarafından kontrol edilmesine izin vermemeliyiz.
Bütün zaman ve mekanlarda yaşayan bütün insanlara hitap eden İs
lam 'ın, yalnızca bir halka, cemaate, mezhebe hitap edecek ölçüde kı
sıtlanması, çarpıtılması, yumuşatılması ya da katılaştırılması düşünüle
mez. Bütün insanlığa hitap eden bir din için düşman kategorisi söz ko
nusu olamaz. İnsan olmayan kategorisini icat ederek insan olmadıkla
rını düşündüğü kesimleri sömürgeleştiren uygar dünya, bu kesimleri
her tür hak ve hukukun dışında sayıyor, saymaya devam ediyor.
İslam ' ın evrensel ufku, hangi mezhep tarafından yapılırsa yapıl
sın, her hangi bir mezhebin ufkuyla kapatılamaz . İçtenlikli, sorum
lu özeleştiriler yapmadığımız için iç sorunlar, çelişkiler, bağnazlık
lar ve bencillikler kronik hale geliyor. İçtenlikli, sorumlu özeleşti
riler yapmadığımız için utanç verici , yüz kızartıcı tercihler yapıyor,
karşıtlıklar içerisinde yer alıyoruz. Farklı yorumları ve bu yorumla
rın temsilcilerini düşman ilan ediyor, onlara karşı s avaş açıyoruz.
B u ilkel tablolar, İslami umutlarımızı yerle bir ediyor. Ümmetin ka
derini, geleceğini hiç mi hiç umursamıyoruz . Ümmeti kültürel ve
siyasal bir güce dönüştüremediğimiz için, hiçbir alanda her hangi
bir iradeye sahip değiliz.
İslami tercihler, geçmişte yaşanan kimi sorunlar etrafında sür
dürülen rekabet ve çatışmalarla sınırlandırılamaz.
123
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 24
AGIR HASARLI ALGILAR
125
ATASOY MÜFTÜOGLU
126
AGIR HASARLI ALGILAR
127
ATASOY MÜFTÜOGLU
tan çıkarıldığı için referans si stemi ithal ediyoruz. Bugün her alan
da, her şey neoliberal referanslara atıfla meşrulaştırılabiliyor.
Kendi düşünceleri olmayan, nihai tercihleri olmayan genç ku
şaklar, medya uyuşturucularına maruz kaldıkları için ya ideoloj ik
modalara ya da neoliberal modalara göre hareket ediyor; bu neden
le de ahlaki ölçüleri reddediyor, bu ölçüleri göreceli bil.le getiriyor,
ahlaki ölçülerin kontrolüne tepki göstererek direnişe geçebiliyor.
Hızla değişen, dönüşen küreselleşmiş ve neoliberalleşmiş bir dün
yada, konformist, muhafazakar, yerel yapılar ve politikalar genç
kuşakları bir arada tutmayı başaramıyor. Müslümanlar, liberal de
mokrasilerin, karma ekonomi kapitalizminin oluşturduğu ve maale
sef mutlaklaştırdığı bir modeli aşmayı başaramadığı, yeni bir seçe
nek üretemediği, İslami hayat tarzını çekici hiile getiremediği için
sık sık kültürel çatışma ve kutuplaşmalara sürükleniyoruz.
Romantik/nostalj ik ve popüler muhafazakarlıklar, dünyayı bir
bütünlük içerisinde izleyerek yeni çözümlemeler yapma konusuna,
ihtiyacına ilgi duymuyor. Her an küresel etkilere maruz kaldığımız
hiilde, yerel, mezhepçi , cemaatçi , partizan ufukların ötesindeki
ufukları göremiyoruz. Bu nedenledir ki hepimiz bir şekilde içsel
tekbiçimlilikler yaşıyoruz.
Günümüz toplumları neoliberal tahakküm yoluyla homojenleş
tiriliyor. Neoliberalizmin ideolojik içeriğini farketmiyor ve tartış
mıyoruz. Bu içeriği farketmediğimiz için yüzer gezer yorumlar ya
pıyoruz. Neoliberal dünya görüşü ve hayat tarzı, toplumların gele
neksel , özgün değer yapılarına, değer yargılarına ve değer kaygıla
rına karşı duyarsız, sorumsuz ve küstahtır. Hangi toplumda olursa
olsun, bütün ahlaki ölçütler, kurallar boşuna konulmuş keyfi kural
lar değildir. Hepimiz katılmak, paylaşmak, riayet etmek zorunda
olduğumuz kurallar etrafında titizlik gösteririz. Bu kurallara uyul
madığı takdirde toplumlar bozulur ve dağılır.
Neoliberal ideolojiye, dile, söyleme, tarza dahil olan genç ku
şaklar, ahlaki uyarı , öneri ve müdahaleden rahatsız oluyor, tepki
gösteriyor. İktidarların yabancılaştırıcı, çürütücü etkilerini konuş-
128
AGIR HASARLI ALGILAR
129
ONBİRİNCİ BÖLÜM
BİLİNÇ YOGUNLUKLARI
133
ATASOY MÜFTÜOGLU
134
AGIR HA S ARLI ALGILAR
1 35
ATASOY MÜFTÜOGLU
136
AGIR HASARLI ALGILAR
137
ATASOY MÜFTÜOGLU
138
AGIR HASARLI ALGILAR
ediy or.
Milliyetçilik, mezhepçilik, bağnazlık, aşırılık, ufuksuzluk ve dar
görüşlülükler yüzünden hayatı sürüklenerek, savrularak, aşağılana
rak yaşıyoruz, bilinçle değil. İslam toplumlarının niçin ve nasıl bu ta
hammül edilemez duruma geldikleri üzerinde önemle çalışmamız
gerekiyor. İslami sınırların, yasaların, ölçütlerin belirsizleşmesi, bu
lanık laşması, göreceli haJe getirilmesi kabul edilemez, savunulamaz.
İslam toplumlarında İslamın bütüncül yorumunu dışlayan, söylence
lere dayalı mistik, batini, hikeml bir dil; zaman dışı, tarih dışı bir zih
niyet oluşturmuştur. İslamın bütüncül yorumunu dışlayan akımların
birbirinden çok farklı, birbirine çok uzak bir gündemi var. Sözünü et
tiğimiz farklılıklardan ortak bir bilinç ve irade çıkarılamaz.
Yeni ve ortak bir bilincin, İslami bütünlük içerisinde tarih s ah
nesine çıkışını sağlamak için modem dünyanın bütün putlarıyla he
saplaşmak gerekir.
Bugünün dünyasını finansal çıkarlar yönetiyor. Bu tip toplumlar
piyasalaştırıcı politikaların baskısı altında bulunuyor. Bütün toplum
lar özgün, yerli kültürlerin sınırlarını aşan, aşındıran yeni bir kültürel
gerçeklikle dönüştürülüyor. İnternet, evrensel bir perspektif, evrensel
bir gündem oluşturuyor. Her yerde teknolojinin standartlaştırıcı özel
liğiyle karşılaşıyoruz. Küresel s istem içerisinde farklı tercihler yapma
imkanı her geçen gün daha da zorlaşıyor. Müslümanlar, her zaman
kinden daha yoğun, daha dikkatli, daha heyecanlı, hızlı hareket etmek
zorunda olduğu zamanlar yaşıyor. Bu dönemde, daha çok üretken ve
sorgulayıcı akla, daha çok içtenliğe, sahiciliğe ihtiyacımız var.
Müslümanlar, 2 1 . yüzyılda ne ifade ediyor, nerede duruyor, kar
şı karşıya bulunduğu tehditlerle nasıl başa çıkabilir gibi sorulara ik
na edici cevaplar bulmak zorunda. Her alanda evrensel geçerliliği
olan bir dil, söylem, düşünce, kültür üzerinde çalışmak, bu konular
etrafında gerektiğinde risk almaya hazır olmak durumundayız.
Her konuda, acaba B atı ne der, tavrı içerisinde olmak, bir çık
maz sokak içerisinde dönüp durmaktır. B ir çıkmaz sokağa kapan-
1 39
ATASOY MÜFTÜOGLU
mamak için her tür statükoya karşı, hep mesafeli ve dikkatli bir ze
min üzerinde bulunmalıyız. Politik s isteme dahil olan İslami uns ur
ların, bu yolla etkisiz hale getirildiğini, statükonun bir parçası ha
linde, edilgen bir biçimde hayatını devam ettirdiğini hatırlamalı yız .
İslam dünyası toplumları , B atı dünyasının karşı saldırıya geçti
ği 1492 yılından bu yana, sistematik bir şekilde, soğuk ve sıcak sa
vaşlarla çok ağır bir şekilde sınanıyor. Modem, seküler zamanlar,
Müslümanların iç bütünlüklerini kaybettiği ve bir daha kazanama
dığı zamanlardır. Rönesans ' a kadar süren İslami egemenliği niçin
kaybettiğimizi aradan geçen bunca zaman boyunca tatmin edici bir
şekilde konuşmuş, tartışmış değiliz.
B ugün de modem, seküler milliyetçiliklerle İslam arasında ça
tışma sürüyor. Ulusdevletlerle birlikte, Türkiye ' de yaşandığı üzere,
İslami kimliğe karşı , etnik kimlikler hayata geçirildiği için Ümmet
aidiyeti bir nostalj iye dönüştü .
İslami düşüncenin, hayatın derinliğini ve niteliğini kaybetmesi
sebebiyle toplumlarımız, ideoloj ik, etnik, mezhepçi propaganda ve
manipülasyonlarla kuşatıldılar. Propagandaya maruz kalan zihinler
ciddi bir biçimde s akatlandı. Politik ve eleştirel olmayan konfor
mist zihin, hiçbir alanda, hiçbir konuda direnmeyi başaramadı.
İslamcılık, her tür konformizme karşı, bir direniş bilincinin adıdır.
İslamcılık, Allah ' ın evrensel dinini gerçekleştirmek üzere, er
ken İslami dönemde v arolan , şimdi yeniden oluşturulan bir tarihi
ufuk, hassasiyet, sorumluluktur. İslamcılık, sömürgeci tarihin, sal
dırıların çok ağır zihinsel , ruhsal hasarlarını iyileştirmek, kronik
hale gelen bağımlılıkları aşarak siyasal bir cemaat algısı, ahlakı,
yaklaşımı, kavram ve kurumları oluşturmak ister.
İslamcılık, modem, seküler, neoliberal zamanlar boyunca ma
ruz kaldığımız bilinç kanamalarını durdurmak üzere girişimde bu
lunmak, eylem geliştirmektir. İslamcılık, günümüzde dokunulmaz
lık kazandırılan neoliberal algılarla yorumlanamaz, sorgulanamaz,
y argılanamaz.
İslamcılık, içerisinde y aşadığımız çağ insanının algılarına ve ih
tiyaçlarına bütünlüklü cevaplar vererek İslami miras ı , bütün boyut-
1 40
AG I R HASARL I ALG I LAR
141
ATASOY MÜFTÜOGLU
142
ONİKİNCİ BÖLÜM
BİLİNÇ ZEHİRLENMELERİ
145
ATASOY MÜFTÜOGLU
146
A C IR HASARLI ALGILAR
147
ATASOY MÜFTÜOGLU
148
AG I R HASARL I ALG I LAR
149
ATASOY MÜFTÜOGLU
150
AGIR HASARLI ALGILAR
152
AGIR HASARLI ALGILAR
153
ATASOY MÜFTÜOGLU
154
ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM
NİTELİKLİ UMUTLAR, NİTELİKLİ İNŞA'LAR
157
ATASOY MÜFTÜOGLU
158
AGIR HASARLI ALGILAR
159
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 60
AGIR HASARLI ALGILAR
161
ATASOY MÜFTÜO GLU
1 62
AGIR HASARLI ALG I LAR
1 63
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 64
AGIR HASARLI ALGILAR
1 65
ATASOY MÜFTÜO G LU
166
ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KANIKSANMIŞ BAGIMLILIKLARI AŞMAK
1 69
ATASOY MÜFTÜOCLU
1 70
AGIR H A S A R LI ALGI LAR
1 71
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 72
AGIR HASARLI ALGILAR
1 73
ATA S O Y MÜFTÜO G LU
1 74
AGIR HASARLI ALGI LAR
1 75
ATASOY MÜFT Ü OGLU
1 76
AGIR HASARLI ALGILAR
1 77
ATASOY M Ü FTÜOGLU
Hepimiz bir şekilde tüketim kapital izminin bir parçası hiiline geli
yoruz. İnsanlar kendilerini markaların yardımıyla ifade ediyor. B ü
tünüyle imaj l ar dünyasında yaşıyoruz. İslami kesimler de gösteriş
çi tüketim sistemi içerisinde yerlerini almıştır. İslami kesimlerle tü
ketim kapitalizmi arasında hiçbir gerilimin olmaması, kültürel bir
çatışma yaşanmaması çok düşündürücüdür.
Müslümanlar çok karmaşık yanılsamalar içerisindedir.
Kanıksanmış bağımlılıklar yaşıyoruz.
Zaman zaman prangalarımızı yenilemekten başka bir şey yaptı
ğımızı iddia edemeyiz.
Hangi konuya ilişkin olursa olsun, muvafakat da muhalefet de
sistemin çıkarları doğrultusunda, medya propagandası yoluyla üre
tilebiliyor.
Manevi kontrol, manevi , duygusal manipülasyon yoluyla, yani
dini hizmetler aracılığıyla kitle psikolojisi yönetilip hoşgörü üreti
lebiliyor, uyum sağlanabiliyor, Kitlesel uyumluluk sağlanınca, kit
lelerin duygularını , düşüncelerini, algılarını sorgulamakta zorlanı
yoruz . Her tür sorgulama risk almayı gerektiriyor. S ürüler halinde
düşünmeye ikna edildiğimiz için eleştirel düşünceye, tavra, tarza,
duruşa ihtiyaç duymuyoruz. Günümüzde İslami hizmetler de büyük
ölçüde ticarileşiyor. Hizmetler, duyguların manipülasyonu, kurma
ca, düzmece öyküler, menklbeler yoluyla sürdürülüyor. Tüketim
alışkanlıklarımız nasıl reklam ve propaganda aracılığıyla yönetili
yorsa, cemaat tercihlerimiz de duygusal propaganda yöntemleri ta
rafından belirleniyor. Propaganda, kitleleri duygusal otomatlara
dönüştürüyor. Eleştirel irdelemeler yapmadığımız için yapay ola
rak şişirilen propaganda yalanlarına inanıyoruz. Propaganda, insan
ları kendi köleliğinden hoşnut hale getiriyor. Herkes gibi düşünme
yenleri terörize eden bir geleneğimiz var. B ir bilinç devrimi ger
çekleştirmek istiyorsak, bu geleneğin aşındırılması gerekir.
Zihinsel bağımsızlık olmadan yeni bir kültür, genç ve üretken
bir kültür inşa edemeyiz.
Zihinsel özgürleşme, İslami bütünün, otoritenin, seküler otorite
karşısında bağımsızlığını kazanmasıyla başlayabilir. Seküler sınır-
1 78
A G I R HASARLI ALGILAR
lar içerisine hapsedilen, İslami bir inşadan, ilgi ve çabadan söz edi
lemez. Dini, antik bir kurum, antik bir ilgi ve kültür gibi gören , özel
inanca indirgeyen, tepeden inme şiddetl i sekülerleşmeye karşı , ila
hi vahyin, aklın, bilincin, ruhun, kalbin bütünlüğünü sağlayabile
cek yeni bir dili , ufku ve varoluşu hayata, tarihe kazandırabiliriz.
Konformist, sağcı, geleneçi bir din algısı, sektiler otoriteye karşı
hiçbir şey yapamaz. İtaat ve uyumluluğu kutsallaştıran , konformist
bir gelenek, yeni bir fikir, muhalefet ve mücadele üretemez.
Eleştirel gücü olan bir dil ve söylem oluşturabilmeliyiz. Ancak,
bağımsız hareket etmeyi başarabildiğimiz takdirde, her şeyi bütün
açıklığıyla konuşabiliriz. Ne tür bir bağımlılık olursa olsun, her tür
bağımlılık, yanlış giden şeyler hakkında sesimizi yükseltmemize en
gel oluyor. Anaakım medya, sansasyonel ayrıntıları, basit sıradan öy
küleri, tek yanlı yorum ve çarpıtmaları, yoğun olarak gündemde tu
tarken, Türkiye ' nin bölgesinde cereyan eden gelişmelerle ilgili eleş
tirel yayınlar yapamıyor. Suriye ' nin icat edilmiş muhalif unsurlar
aracılığıyla, İsrail için tehdit olmaktan çıkarılması, Amerika-İsrail çı
karlarına göre yeniden şekillendi'.ilmesi, İran ' ın her alanda etkisiz
hale getirilmesi, yalnızlığa mahkum edilmesi, Irak ' ın işlevsiz kılın
ması, Filistinlilerin kendi sınırlarını kontrol edemeyecek, kendi ken
disini savunma iradesini geliştiremeyecek bir noktaya kilitlenmesi,
Filistinlilerin saygı ve tanınma sorunlarının derinleşmesi, emperyal,
faşist silahlı güçler tarafından İslami onurun hayasızca çiğnenmesi
gibi konular etrafında kapsamlı, sorgulayıcı sorular sormuyoruz.
Ahlaki temelleri olmayan pragmatik politikalardan romantizm
ler üretmeye çalışıyoruz .
Dünyanın bütünüyle finansallaştırıldığı , elektronikleştiği b i r za
manda, özgürlükler, yalnızca finansal özgürlükten ibarettir. Emper
yal , küresel sistemin , şu veya bu ülkeye demokrasi götürüyoruz
şeklindeki iddiasını, ilgili ülkeye emperyalizm, sömürü ve yıkım
götürüyoruz şeklinde anlamak ve yorumlamak gerekir. Teknolojik
akılcılık, bilimsel, teknik uzmanlaşmayı mutlaklaştıran teknokrasi ,
teknolojik önyargılar, insanlığa mekanik kitle katliamları çağını ya
şattığı gibi insani varoluşun ve değerler dünyasının parçalanması-
1 79
ATASO Y MÜFTÜOGLU
1 80
ONBEŞİNCİ BÖLÜM
TRAVMATİK BİR TARİH VE TRAJİK
KARŞITLIKLAR
1 83
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 84
AGIR HASARLI ALGILAR
1 85
ATASOY MÜFTÜOGLU
186
AGIR HASARLI ALG I LAR
187
ATASOY MÜFTÜOGLU
1 88
AGIR HASARLI ALGILAR
1 89
ATASOY MÜFTÜOGLU
190
AGIR HASARLI ALGILAR