Professional Documents
Culture Documents
teki Ajans
KAPAK TASARIMI
Arif Turan
REDAKTR
Celal Inal
BASKI ve CILT
Emel Matbaasi
BIRINCI BASKI
1994
IKINCI BASKI
1996
YNETIM YERI
” 06421 Kizilay/ANKARA
ISBN 975-7782-57-2
TRKESI
1.
BASLANGI OLARAK
Simdiye kadar kayda deger zelliklerin olmadigi kentimizdeki garip olaylari anlatmadan nce, tecrbeli bir yazar olmadigimdan, biraz geriye
gidip, pek becerikli ve saygideger Stepan Trofimovich Verkhovensky’mizi ilgilendiren biyografik bilgilerle baslamanin gerekli oldugunu
anladim. Aktarmak amacini gttgm yk daha sonra anlatilacagina gre, bu bilgilerin, kentimizin sosyal ve politik tarihinin aiklanmasina hizmet
edecegini umarim.
Derhal syleyeyim ki, Mr. Verkhovensky, aramizda daima, olduka zel ve zel oldugu kadar da uygar bir rol oynardi ve bu rolnbyk bir tutkuyla
severdi; yle ki, bu rol olmadan onun, bir varlik gs teremeyecegini ds nmemek elimden gelmez. Bu ds ncem, onu, bir sahne oyuncusuna
benzettigimden dolayi degildir; ayrica byle bir niyetim de yok; s telik ona son derece saygi duyarim. Belki de bu, sadece bir aliskanlik
meselesidir; daha dogrusu genlik yillarindan beri, halk arasinda meshur bir insan olma arzusunun ok gl olmasindan dogabilir. rnegin,
“mimli” bir adam olmaktan, ya da mimli oldugu kadar bir “srgn” olmaktan son derece hoslanirdi. Bu iki kelimenin, onu byleyen ve yillar
boyunca kendisini yine kendi gznde yavas yavas ykselten, nihayet onu, benligini tatmin eden yksek bir kaide zerinde durdugunu zihninde
canlandirmasina neden olan, klasik bir grkemliligi vardir. Son yzyilin hicivli bir Ingiliz romaninda, kahraman olarak anilan Gulliver, halkin
ancak on santim boyunda oldugu Lilliputlar lkesinden dns nde, kendisini bir dev olarak grmeye o kadar alismisti ki, Londra caddelerinde
yrrken, kendisinin hl bir dev oldugunu ve onlarin cc e olduklarini ds nerek, onlari ezmemek amaciyla yoldan geen arabalara ve insanlara
nnden kamalari iin bagirirdi. Fakat, bu hareketleri halkin ona glmesine ve onunla alay etmesine neden olurdu. Hatta, bazi arabacilar
kendisini dev olarak gren bu adama, kirbalarini acimadan indirirlerdi. Oysa, bu dogru muydu? Aliskanlik bir insana neler yaptirmaz ki!
Aliskanliklari, Bay Verkhovensky’yi ayni duruma sokmustu. Bir farkla ki, onun, aliskanliklarindan tr karsilastigi tavir daha masum ve
yumusakti. Sylenmesi gerekirse, o son derece yc e bir insandi.
Dogrusu, yasantisinin sonuna dogru herkes tarafindan unutulmus oldugunu sylemem gerekir; oysa, diger taraftan, hi taninmamis oldugunu
sylemek de ok sama olur. Gerekten, hi kusku yoktur ki, O da agin nl kisileri arasina karismistir. Kisa bir sre iin de olsa, adi, dnemin nl
birok insanlari tarafindan, Chaadeyev, Belinsky, Granovsky ve henz alismalarina yeni yeni baslayan Herzen’in adlarinin yaninda anilmistir.
Fakat, Bay Verkhovensky’nin alismalari, sylendigine gre, “ayni zamanda
gerek olan bir olaylar kasirgasi”nin ardindan hemen hemen baslamasi ile sona ermesi bir oldu. Ve ne umarsiniz? Sonunda, byle bir
“kasirga”nin, hatta “olaylar”in olmadigi anlasildi. Geen gn gvenilir bir kaynaktan byk bir saskinlikla grendim ki, Bay Verkhovensky,
aramizda hibir zaman, bizler gibi, bir srgn olarak yasamamis ve hibir zaman polis takibine ugramamistir. Bu sadece, bir insanin hayal gc nn
ne kadar canli oldugunu gs terir! Btn yasantisi sresince belirli evrelerce tanindigina, attigi her adimin bilindigine ve kontrol edildigine, btn
samimiyeti ile inanirdi. Hatta, son yirmi yil iinde, birbirinden basarili olan valimizin, ilimizi ynetmek iin atandiklari zaman, s t makamlar
tarafindan kendi hakkinda verilen bazi bilgilerle doldurulduklarini ds nrd. Eger, herhangi bir kimse, bizim hi de art ds ncesi olmayan Bay
Verkhovenksy’ mizi, inkr edilmez delillerle, korkmasi iin hibir neden olmadigina inandirmaya kalkissa, muhakkak ki, son derece gc enirdi.
Bununla beraber son derece akilli ve yetenekli bir insan olduguna kusku yoktu. Geri bilimsel alanda herhangi bir adim atmamis olmasina
ragmen ona bilgin bile denebilirdi. Zaten bilimsel bir alismasi oldugunu da sanmam. Oysa, grenen insanlar iin Rusya’da durum byle degil
midir?
Dis lkelerden dns nde, kirk yaslarinin sonuna dogru kendisini, niversite doenti olarak tanitti. Fakat, yanilmiyorsam, ancak birka gretide
bulunmustu… bunun, Araplar hakkinda oldugunu saniyorum. 1413 ve 1428 yillari arasindaki dnemde, kk bir Alman kasabasi olan
Hanau’nun toplumsal nemi hakkinda ok parlak bir tezi savunma firsatini da bulmustu. Bununla beraber, bu savunmanin hangi zel ve olduka
karanlik nedenden tr yapilmadigi bilinmiyor. Bu tez, devrin Slavcilarina yerinde ve aci veren bir darbe oldugundan, kisa zamanda sayisiz ve
amansiz ds man edindi. Daha sonra -niversitedeki durumunu kaybettikten sonra-sirf intikam alma ve nasil bir adam kaybettiklerini onlara
anlatma bakimindan, Dickens’tan eviriler yapan ve George Sand’in fikirlerini yayimlayan ilerici aylik bir dergide, byk davalarin nedenlerine
kadar inen, derinligine ve dikkatle yaptigi arastirmalari-7nin ilk blmn yayimlamayi basardi; yanilmiyorsam bu arastirmalar, belirli bir devrin,
belirli svalyelerinin drs t ve ahlkli asaletlerinden ya da buna benzer bir seyden sz ediyordu. Nasil olursa olsun, bu arastirmalar, asiri derecede
yksek ve olagans t yc e fikirler olarak yorumlandi. Sonradan ikan sylentilere gre, bu arastirmalara devam etmesi hemen yasaklandi; hatta,
ilerici dergi bile, arastirmalarin ilk blmn yayimladigi iin kazaya ugradi. Bu dogru olabilir; o gnlerde byle seyler olmuyor muydu? Fakat,
zellikle bu olayda byle bir sey olmadigi ve yazarin basladigi isi bitiremeyecek kadar tembel oldugu sylenebilir. Araplar hakkindaki gretisine
son vermesinin nedeni, birinin (olasilikla gerici ds manlarindan) yazdigi mektup sonucudur. Sonu olarak, biri ondan bazi aiklamalar
yapmasini istemisti. Dogru olup olmadigini bilmiyorum; fakat, ileri srldgne gre, o siralarda Petersburg’da devletin temelini sarsan on yesi
bulunan, devlete karsi yikici bir rgt ortaya ikarildi. Sylentilere gre, Fourier’in yapitlarini evirmeye niyetliydiler. O sirada, Moskova’daki
otoriteler, Bay Verkshovensky’nin ok genken, alti yil evvel Berlin’de yazdigi ve teksir edilerek edebiyata merakli iki genle bir grenci arasinda
paylasilan siir tarzindaki bir oyununu ellerine geirdiler. O oyun, simdi masamin zerinde duruyor. Kendi el yazisi ile kopya edilmis bu yapiti,
bir yil kadar nce bizzat Bay Verkhovensky gndermisti. Kendi imzasini tasiyan bu oyun kitabinin ok gzel, kirmizi maroken bir cildi var. Sunu
itiraf etmeliyim ki, oyunun edebi bir degeri var ve hatta onun yetenekli oldugunu da syleyebilirim; gariptir, ama, o zamanlar (otuz yillarinda)
byle dram yazarlari oktu. Oyunun ne oldugunu sylemeye gc m yetmez; nk, samimi olmak gerekirse, basini ve sonunu ben de anlayamadim.
Faust’un ikinci blmn hatirlatan lirik ve dramatik trde yazilmis bir esit yk. Kadinlar korosu ile ailir, erkekler korosu ile devam eder, sonra
bazi ruhlarin korosu diger korolari takip eder ve nihayet, yasamaya hevesli, fakat hibir zaman yasamamis olan ruhlarin korosu ile son bulur.
Btn bu korolar belirli olmayan bir sarki syler; daha ok birisinin laneti hakkinda; fakat bu lanette, yksek bir doganin
telkini vardir. Sonra birden sahne degisir ve bir esit “yasam bayrami” baslar. Bu bayramda bc ekler bile sarkiya katilirlar, bir kaplumbaga
Latince, dini szckler syleyerek grnr ve eger dogru hatirliyorsam, bazi madenler bile -tamamen cansiz-su ya da bu sekilde koroya katilirlar.
Aslinda, hepsi araliksiz olarak sylerler ve konustuklari zaman birbirlerini belirsiz olarak yererler; fakat syledikleri kelimeler gittike etkili olur.
Sonuta, sahne yine degisir ve orak bir araziye dns r; kltrl gen bir adam kayalarin arasinda avare avare dolasir; belirli otlan toplayip emer; bir
peri, bu otlari neden emdigini sorar; kltrl gen, iindeki hayatin zenginligini hissetmek istedigini ve bu bitkilerin sularinda buldugunu, btn
arzusunun, mmkn oldugu kadar abuk inancini kaybetmek oldugunu syler. (Gereksiz bir arzu gibi grnyor). Sonra tanimlanamayacak kadar
gzel, gen bir adam, siyah atinin s tnde drtnala gelir; pesinde btn uluslardan birlesmis byk bir ordu vardir. Gen adam lm simgeler; btn uluslar
lm zlemektedir. Nihayet, son sahnede, Kabil Kulesi grnr; bazi tutsaklar yeni bir umut sarkisi ile kuleyi tamamlamaktadirlar. Kulenin tepesine
eristikleri zaman, Tanri (zannederim Olimpos Tanrisi) komik bir tarzda kaar ve insanlar hemen onun yerine geip yeni bir hayata baslarlar.
iste o gnlerde tehlikeli, sakincali olarak kabul edilen byle bir oyundu. Geen yil bunu yayimlamak iin Bay Verkhovensky’ye bir teklif yaptim.
nk, bugnlerde son derece zararsiz kabul ediliyordu. Oysa, teklifimi gc enerek, nazike reddetti. Oyunun zararsiz oldugu hakkindaki
ds ncemden hosnut olmamisti ve hatta, iliskilerimiz iki ay boyunca kesildi. Ne tahmin edersiniz? Birden ve burada yayimlama hazirliklarimi
yaptigim sirada, oyun yayimlandi, -dogrusunu sylemek gerekirse, devrim yapan bir lkede-oyunun yayimlandigindan Bay Verkhovensky’ nin
haberi bile yoktu. nce, mthis tels a kapildi; solugu valinin yaninda aldi. Sonra, kendisini savunmak iin Petersburg’a, onlara sadik oldugunu
anlatan bir mektup yazdi. Bu mektubu bana iki kere okudugu halde hibir zaman postalamadi; nk, hangi adrese ve kime gnderecegini
bilmiyordu. Btn bir ay son derece rahatsiz oldu;
9fakat, kalben ok sevinli olduguna inaniyordum. Birisinin ona sagladigi gazeteyi yatarken bile koynuna aliyordu. Gndzleri yataginin altina
sakliyor, yatagini dzeltmelerine izin vermiyordu. Her gn telgraf bekliyor ve btn dnyaya alay ederek bakiyordu. iste o zamanlar benimle
arkadaslik iliskilerini yine kurdu. Bundan, onun ne kadar iyi kalpli ve kin tutmayan bir insan oldugunu anlasilir.
***
Inanlari yznden sikinti ekmemis oldugunu hibir zaman iddia etmem; oysa, inaniyorum ki, kendisine gerekli aiklamalar yapilmis olsaydi,
Araplar hakkindaki gretilerine devam edebilirdi. Fakat, o zamanlar ykselme tutkusunun seline kapilmis gidiyordu ve btn alismalarinin
“olaylar kasirgasi” tarafindan yikildigina inaniyordu. Eger, tm geregin sylenmesi gerekirse, meslek hayatindaki degisikligin gerek nedeni, bir
tmgeneralin karisi, Varvara Petrovna Stavrogin’in son derece nazik teklifi ve bu teklifin yinelenmesiydi. Kadin, tek oglunun egitiminin, ok
iyi ve yetenekli bir egitmen, ayni zamanda dost olan Bay Verkhoversky tarafindan yapilmasini arzu ediyordu. Bu is iin teklif edilen maasin,
gz kamastirici yksekligi sz konusu olamazdi. Bu teklif ona, ilk defa Berlin’deyken yapilmisti. Bu teklifin yapildigi tarih, tesadfen, ilk
karisinin lm tarihine rastlamisti. ilk karisi bizim ilden hafifmesrep bir kizdi. Onunla evlenisi, ds ncesiz, gen bir adam oldugu zamana rastlar.
O gen kadinla olduka sikintili gnler geirdigine inanirim. ok cazibeli ve gzel olan karisiyla anlasamamasinin nedeni, onu geindirmekten
yoksun olmasi ve bazi ok ince hususlardi. yillik bir ayriliktan sonra karisi, bes yasinda bir erkek ocugu birakarak Paris’te ld. Bay
Verkhovensky, zntl gnlerinden birinde ocugundan “ilk mutlu ve askimizin bulutlanmadigi” gnlerin hatirasi diye szetmisti. ocuk Rusya’ya
gnderilmis, uzak bir ilde, uzaktan akraba olan teyzeler tarafindan
10
yetistirilmisti. Bay Verskhovensky byle bir haldeyken, Bayan Stavrogin’in teklifini reddederek, hi neden yokken Berlin’li, konuskan
olmayan bir kizla evlendi. Henz karisinin lm zerinden bir yil gememisti. Fakat, evlenmesinin disinda, egitmen olarak grevi kabul
etmemesinin baska nedenleri de vardi. O zamanlar taninmak sevdasi ile yanip tutustugundan, dillere destan olan taninmis bir profesrn
szlerine kanmis, niversitede doentlik teklifini kabul etmisti. Zaten uzun sreden beri kendisini buna hazirliyor, kartal kanatlarim denemek
istiyordu. Ve simdi, kanatlan kirildiktan sonra, daha evvel reddetmekte hakli olup olmadigini ds nmedigi teklifi hatirlamasi normaldi.
Evliliginden bir yil sonra karisinin ani lm bu konuyu kesin olarak zmledi. Samimi olayim: Bayan Stavrogin’in atesli sempatisi, paha biilmez
ve klasik dostlugu her seyi kknden zmlemisti. Tabii, dostluk hakkinda byle deyisler kullanilabilirse… Bay Verkhovensky, kendisini bu
dostlugun kollarina firlatip atti ve her sey yirmi yil srece zmlenmis oldu. “Kollarina firlatip atti” deyisini kullandim diye yanlis fikirlere
kapilinmasini arzu etmem; kollarin, en yksek moral duygusu anlaminda degerlendirilmesi gerekir. Bu iki kayda deger varlik, soylu ve zarif
bir beraberlik kurarak sonsuza dek birlestiler.
Ayni zamanda, Bay Varkhovensky’nin egitmenligi kabul etmesinin baska bir nedeni de vardi. Ilk karisindan miras olarak kalan yer, (burasi
kk bir yerdi) kentimizin birka mil tesinde, Stavrogin’lerin gs terisli arazilerinin bulundugu Skvoreshniki’ye yakindi. Ayrica, kendisini grenme
gibi byk bir konuya verebilmesi her zaman mmknd ve alisma odasinin sessiz yalnizliginda, zengin Rus edebiyati hakkinda pek derin
arastirmalar yapabilirdi. Burada, niversitede oldugu gibi, arastirmalarindan baska islerle de ugrasmayacakti. Bu arastirmalar, hibir zaman
meydana ikmadi; fakat, diger taraftan, hayatinin geri kalan kismini, yirmi yildan fazlasini, “canli bir sitem heykeli” olarak geirebileceginin
mmkn oldugunu anladi. Zaten bu sz, taninmis bir ozanin siirinde de geiyordu.
Dogrusunu sylemek gerekirse, kgit oyununa bayilirdi. zellikle son yillarda, daima kaybetmesinden tr, Bayan Stavrogin’le sik sik
tartismalara girisirdi. Bu tartismalari pek can sikici olurdu. Bunlari daha sonra anlatacagim. Surasini isaret etmek isterim ki, vicdanli bir
insandi (bazen) ve bu yzden sik sik kederlenirdi. Bayan Stavrogin’le yirmi yillik arkadasliklari sresince, yilda ya da drt kez, dzenli olarak,
aramizda “yurttas kederi” diye bilinen bir zntye kapilirdi. Bizim pek saygideger Bayan Stavrogin, zellikle bu deyisi begenirdi. Daha
sonralari, “yurttaslik kederi” hastaligi yani sira, bir de sampanya hastaligina kapildi. Fakat, isbilir Bayan Stavrogin, btn hayati sresince, onu,
bu nemsiz arzularina karsi btn gc ile korudu. Ve dogrusu, ok garip davranislari olmasindan tr onun bir bakiciya ihtiyaci vardi. Coskun bir
kederin tam ortasinda kahkahalarla glmeye baslardi. Kendi kendine konustugu bile olurdu; tabii, bu konusmalari nkteli olurdu. Ve Bayan
12
Stavrogin onun byle nkteli konusmalarindan ekinirdi. nk, hayatinda en ok korktugu, nkteli konusmalardi. Daima en s tn nedenlerle grevini
yapan klasik bir kadindi. Bu s tn kadinin, zavalli olarak kabul ettigi arkadasi zerindeki etkisi, yirmi yil srd. Bu kadindan ayrica szetmeliyim
ki, bunu da simdi yapmak ka-rarindayim.
Garip dostluklar vardir; iki dost, birbirlerini hemen hemen ldrmek zere hazirdir. Btn yasantilari sresince bu byle srer gider ve ayrilmayi
kesin olarak ds nmezler; tartisan kisi, yakin dostluklarini bozacak olursa, hastalanir ve hatta kederinden lebilir. Bayan Stavrogin ile yaptigi
zel tartismalardan sonra, onun yanindan ayrilisi zerine, Bay Verkhovensky’nin kanepeden firlayarak kalkip duvari yumrukladigina ka kere
tanik olmusumdur.
Sylediklerimde zerre kadar yalan yok. Hatta, bir keresinde duvarin sivasini bile yikmisti. Bu kadar ince ayrintilari nasil bildigim sorulabilir.
Bunlara yakindan tanik oldugumu sylersem ne dersiniz? Ya Bay Verkhovensky, Bayan Stavrogin’le yaptigi konusmayi renkli kelimelerle
anlatirken basini omzuma dayayarak defalarca aglamissa? Fakat, bu aglamalar sonunda, daima degismez davranislari vardi. Ertesi sabah,
kendisine nankrlgnden tr iskence yapmaya hazirdir; ya aceleyle beni agirtir ya da kosarak bana gelir ve Bayan Stavrogin’in ne kadar serefli,
hassas bir insan oldugunu sylerdi. Sadece bana gelmekle de kalmaz, Bayan Stavrogin’e mektuplar yazar ve iini dktg bu mektuplara da
imzasini basardi. Birka gn evvel, yabanci birine, onu evinde sirf nnden yararlanmak iin tuttugunu, bilgisine ve kabiliyetine imrendigini, bu
nedenle ondan nefret ettigini; fakat, bu nefretini aik olarak gs teremedigini nk, onu terkettigi zaman Bayan Stavrogin’in, kltrne zarar
verecegini bildigini; bu kadar alalabildigi iin
13kendinden igrendigini ve en berbat bir lm hakettigini; ondan, kaderini izecek son kelimeleri sylemesini bekledigim falan yaziyordu; tabii
btn bu yazdiklari, nkteli bir anlatim tasiyordu. Bunu okuduktan sonra, elli yasindaki masum ocuklarin, sinir buhranlari sonucu isi nereye
kadar vardirdiklarini anlarsiniz!… Kk bir konudan dolayi aralarinda ikan tartisma sonucu yazdigi bu mektuplardan birini de ben okudum.
Anladigima gre, birbirlerine olduka igneli szler sylemis ve birbirlerini kirmislar. Mektubu okuduktan sonra dehsete kapilmis ve gndermemesi
iin yalvarmistim.
- Bu mmkn degil, demisti. Bylesi daha onurlu bir davranis. Grevim bu. Ona her seyi anlatmadigim takdirde kahrimdan lebilirim.
Ve o mektubu gnderdi.
Bayan Stavrogin -iste burada ayriliyorlardi-byle bir mektubu hibir zaman gndermezdi. Bay Verkhovensky’nin yazmaya karsi byk tutkusu
oldugu bir gerektir. Ayni evde kaldiklari halde Bayan Stavrogin’e mektup yazar; sinir nbetleri aninda bu mektuplar gnde ikiye ikardi. Bayan
Stavrogin’in, gnde iki mektup da alsa, bunlari byk bir dikkatle okudugunu kesin olarak biliyorum. Onlari okuduktan sonra, siraya koyarak
zel bir kutuda saklardi. Ayrica, onlari kalbinin bir hazinesi olarak kabul ederdi. Sonra, dostunu btn gn cevap bekler olarak birakir; sanki
hibir seyin nemi yokmus ve bir gn evvel aralarinda nemli bir olay gememis gibi davranarak onunla grs rd. Zamanla, onu yle bir alistirdi ki,
Bay Verkhovensky, bir gn nce olan olaylari ona hatirlatmak cesaretini bulamazdi; fakat, dostunun gzlerine sert bir bakisla bakmaktan da
geri durmazdi. Bay Verkhovensky, olanlari ok abuk unutmakla beraber, Bayan Stavrogin, kolay kolay unutmazdi. Onun sogukkanliligindan
cesaret alan Bay Verkhovensky, arkadaslari geldigi zaman, sampanya ierek eglenirken bol bol gler ve btn saklabanliklarini dktrrd. Byle
anlarda, Bayan Stavrogin ona ze-14
hirli bir nefretle bakardi; ama, o, bunun farkina bile varmazdi. Aradan bir hafta, belki bir ay, hatta alti ay getikten sonra, nasil oldugu
bilinemez, yazdigi mektuplarda kullanmis oldugu bir deyisi hatirlar, ylesine zlr ve acinirdi ki, midesine sancilar girer kivranirdi. Bu zel
sancilari, bazi hallerde, bir sinir soku geirdigi zaman tutardi. Beden yapisinin degisik bir zelligi de buydu.
Hi kusku yok ki, Bayan Stavrogin, ondan sik sik nefret ederdi; fakat, Bay Verkhovensky’nin sonuna kadar gremedigi bir husus, nihayet
onun oglu, ondan olma bir varlik, hatta onun bir bulusu haline gelmis olmasiydi. Bay Verkhovensky, onun eti, kemigi olmustu; onu yalniz,
“yeteneklerini kiskanmasi” nedeniyle evinde barindirip bakmamisti. Byle ds nlmesi, kadim kimbilir ne kadar zms tr… Srekli nefretinin,
kiskanliginin ve kk grmesinin yani sira ona, kalbinin en gizli ks elerine; saklanmis bir sevgi besliyor olmaliydi. Onu en kk bir lekeden dahi
korurdu. Tam yirmi iki yil onun zerine titredi. Onun, bir sair, bir bilgin ya da bir hayat adami olarak n tehlikeye girecek olsa, gecelerini
uykusuz geirirdi. Onu icat etmisti ve kendi icadina, nce kendisi inanmisti. Bay Verkhovenksy, onun grdg bir esit ryaydi… Fakat karsiliginda
ondan ok seyler isterdi. Hatta, bazen, ondan bir kle bagliligi beklerdi. Onun, nasil kindar bir insan olduguna ina-nilamaz! Bunun hakkinda iki
yk anlatsam fena olmaz sanirim.
***
Klelerin zgrlklerine kavusacaklari hakkindaki sylentilerin ilk iktigi, tm Rusya’nin birden yz gldg, tamamen yeni bir dogus hazirliklarina
basladigi zamana rastlayan gnlerden birinde, reformla yakindan ilgili ve yksek tabaka ile siki iliskileri bulunan Petersburg’lu bir Baron,
kentimizden geerken Bayan Stavrogin’i ziyaret etti. Kocasinin lmyle, yksek sosyetedeki baglarinin zayiflamasi ve gittike azalarak tamamen
kopmasindan tr, Bayan Stavrogin iin byle bir ziyaret ok nemliydi. Baron,
15bir saat kadar kaldi ve ay iti. Yanlarinda baska kimse yoktu. Bayan Stavrogin, Stepan Verkhovensky’yi davet etti ve Baronla tanistirdi.
Baron, Bay Verkhonevsky’nin itibarini daha nce duymustu ya da duymus grnd; fakat, ay ierken onunla pek az ilgilendi. Bay Verkhonevsky,
onun zerinde iyi bir etki birakmak iin elinden gelen gayreti esirgemiyordu. Ayrica, davranislari son derece kibar ve gz aliciydi. Her ne kadar
soylu bir aileden gelmiyorsa da, Moskova’da aristokrat bir ailenin yaninda yetismis oldugundan, onla! gibi davraniyordu. Fransizcayi bir
Parisli kadar dzgn konusurdu. Bu bakimdan, Bayan Stavrogin tasrada bile yasasa, etrafinda ne esit insanlarin bulundugunu anlamamak
mmkn degildi. Baron, bunu anlamis olmaliydi. Oysa, beklenilen sonu alinamadi. Baron henz etrafa yayilmis olan byk reform sylentilerinin
dogrulugunu onaylarken, Bay Verkhovensky, coskunlugunu engelle yemeyerek” Yasa!”, diye haykirdi; bu haberden duydugu asiri heyecani
anlatabilmek iin de bagirmasi ile beraber bir el hareketi de yapmisti. Haykirisi fazla yksek sesle degildi. Hatta, kibarca da denilebilirdi;
gerekte, coskunlugu iten dogan bir davranis degildi. ve ay partisinden nce, davranislarini ayna karsisinda yarim saat kadar byk bir dikkatle
incelemisti; fakat grns e gre, bir hata olmustu; nk, hafife glmseyen Baron, bu byk olay karsisinda tm Rus ulusunun duygulanmasinin
normal oldugunu syledi. Bundan sonra, Baron, hemen kalkti ve Bay Verkhovensky’ nin elini sikmak iin iki parmagini uzatmayi da unutmadi.
Bayan Stavrogin, byk salona dndg zaman masanin zerindeki bir seyle ilgileniyormus gibi dakika kadar bir sey sylemedi; sonra birden Bay
Verkshovensky’ye dnd. Soluk bir yz ve ates ps kren gzlerle tislar gibi fisildadi:
- Bu yaptiginizdan tr sizi hi affetmeyecegim!… Ertesi gn dostuyla karsilastigi zaman sanki hibir sey olmamis gibi davrandi; o olaya hibir
sekilde deginmedi. Ancak, on yil sonra, kt bir aninda, olayi hatirladi ve dostuna sitem etti; on yil evvelki gibi, rengi yine soluk, gzleri ates
ps kryordu.
16
mrnde ancak iki kere Bay Verskhovensky’ye “Bu yaptiginizdan tr sizi hi affetmeyecegim!” demisti. Baronun yaninda olan olay ikinciydi;
fakat, birinci olay da en az onun kadar karakteristikti ve grns e gre, Bay Verskhovensky’nin geleceginde byk bir rol oynamistir. Bu
bakimdan, birinci olaya da deginmem gerekiyor.
Bu olay, 1855 yili ilkbaharinin mayis ayina rastlar. Hareket halindeki orduya katilmak zere aceleyle Kirim’a gitmekte olan, akilsiz, yasli bir
centilmen olan Tmgeneral Stavrogin’in mide kanamasindan ldg haberi Skvoreshniki’de duyuldugu zamana aittir. Dul kalan Bayan
Stavrogin, byk bir yas iindeydi. Kocasindan drt yildan beri ayri yasayan Bayan Stavrogin, byk bir yas iindeydi. Kocasindan ayri yasamasi,
karakter ayriligi nedeniyleydi. Kocasina bir aylik baglamisti. (Tmgeneralin, 150 kyls ve c retlerini demek zorunda kaldigi bir ordusu ve
sosyete ile iliskileri vardi; btn para ve Skvoreshniki, ok zengin, Devlet mteahhidi bir adamin tek kizi olan Bayan Stavrogin’indi.) Byle
olmakla beraber, lm haberinin ahi olmasindan sarsilmisti. Bay Verkshovensky’nin daima onun yaninda bulundugunu sylemek gereksiz
olacak.
Mayisin en civcivli zamaniydi; Geceler son derece gzel oluyordu; yabani kirazlar iek amisti. Iki dost her gece bahede bulusur ve karanlik
bastirana kadar kameriyede oturur, birbirlerine ilerini dkerlerdi. Romantik anlar da olurdu… Yasantisindaki degisikligin etkisi altinda kalan
Bayan Stavrogin, her zamankinden daha ok konusurdu. Dostuna kopmaz baglarla baglanmis grnrd ve bylece birok gece geirdiler. Birden
Bay Verkhovensky’nin aklina garip bir ds nce saplandi: “Acaba bu teselli kabul etmeyen kadin, yas tuttugu yilin sonunda, ondan bir evlenme
teklifi mi bekliyordu?” Bu sama bir fikirdi; fakat, gz ykseklerde olan bir adamin manevi gelismesinin ok yn oldugundan, isteklerini artirmak
izin bazen byle sama fikirlere saplandigi gerektir. Bu ds nceyi, byk bir dikkatle kafasinda evirip evirdi ve sonunda, durumun byle olduguna
karar verdi. Bunun zerinde,
17tekrar ds nd: “Kadinin byk bir gelecegi oldugu muhakkak, ama…” Bayan Stavrogin gzel sayilmazdi; uzun boylu, soluk benizli, kemikleri
ok iri ve at gibi uzun yzl bir kadindi. Bay Verkhovensky, gittike tereddt ediyordu; kusku iinde kivraniyordu ve karar veremedigi iin birka
kere de agladi (zaten sik sik aglardi). Geceleri kameriyede otururlarken yzne, elinde olmayarak, kaprisli ve alayci bir anlatim geliyordu. Bu
anlatim, biraz isveli ve tepeden bakan anlam da tasiyordu. Her nasilsa bu, iradesi disinda oluyordu ve gerekten bir insan ne kadar onurlu
ise, yznn anlatimi da o kadar aik olurdu. Bu kuskularin ne kadar dogru oldugunu ancak Allah bilir; fakat onun kalbinde Bay
Verkhovensky’nin kuskularini dogru ikaracak hibir his olmadigini sylemek daha dogru olur kanisindayim. Ve ayrica, istedigi kadar nl olsun,
Stavrogin, ismini onun ismi ile degistirmeye niyetli degildi. Olasilikla, bir adamla ayni fikirde olmasi, tamamen kadinca bir arzu ve byle
durumlarda ok normal olan zlem olabilirdi. Nitekim, bugne kadar kadin kalbinin derinliklerine inilememistir diyebilirim; yazmaya devam
edecegim.
Dostunun yzndeki garip anlatimi sezmekte gecikmedigini syleyebilirim. nk, ok hassas ve sezgi gc yksek bir kadindi. Ayrica, Bay
Verkhovensky, byle zamanlarda ok safti. Geceler eskisi gibi devam ediyor, konusmalar hep sairane ve ok daha ilgin oluyordu. Bir gn, hava
karardigi zaman, ok canli ve sairane konusmalardan sonra, iki dost, Bay Verkhovensky’nin oturdugu barakanin merdivenlerinde,
birbirlerinin ellerini sicak ve candan bir tavirla sikarak neseyle ayrilmislardi. Bay Verkhovensky, her yaz, Skvoreshniki villasindan, hemen
hemen bahenin ortasinda duran bu kk barakaya tasinirdi: Odasina henz girmis, kederli ds ncelere dalmis, elinde henz yakmadigi bir pro,
pencerinin nnde yorgun ve hareketsiz duruyor ve ty gibi hafif bulutlarin ayin yanindan kayarak geisini seyrediyordu ki, aniden duydugu bir
hisirti ile sasirarak arkasina dnd. Drt dakika kadar nce ayrilmis oldugu Bayan Stavrogin’in yine gelmis oldugunu grd. Kadinin soluk yz
hemen hemen mavilesmis, dudaklari kisilmisti ve u-
18
lan arada sirada titriyordu. Bayan Stavrogin, amansiz bir ifadeyle gzlerini Bay Verkhovensky’nin gzlerine dikerek tam on saniye
konusmadan durdu; sonra, aceleyle fisildadi:
On yil sonra, Bay Verkhovensky, kapiyi zellikle kilitleyerek bu zc olayi bana fisiltiyla anlattigi zaman, ok sasirmis oldugundan Bayan
Stavrogin’in gittiginin farkina bile varmadigini yeminle sylemisti. Bayan Stavrogin bu olaydan bir daha sz etmedigi ve iliskilerinin hibir sey
olmamis gibi devam ettigi iin Bay Verkhovensky, bu olayin hastaliktan nce grlen bir kbus oldugunu kabul etmisti. Nitekim, bu olaydan
sonra, o gece hastalanmis ve hastaligi on bes gn srms , dolayisiyla, kameriyede bulusmalari kendiliginden son bulmustu.
Bununla beraber, bu olayin bir kbus oldugunu bile ds nse, yine de devamim her gn beklemis ve bunun bitmis olduguna inanmak
istememisti.
***
Hatta, btn hayati boyunca giydigi giysilerini bile, Bayan Stavrogin, bizzat diktirmisti. Pek gz alici ve zel giysilerdi; uzun etekli, dgmeleri
neredeyse bogaza kadar iliklenen, fakat, zerine ok gzel oturan bir ceket; yumusak genis kenarli sapka (yazlari hasir olurdu); iri baglanmis,
ulari sarkan beyaz kravat; gms basli baston ve omuzlarina kadar uzanan uzun sa. Bay Verkhovensky’nin salari koyu kahverengiydi. Son
zamanlarda sakaklarindan itibaren kirlasmaya baslamisti. Daima sinek kaydi tiras olurdu. Genliginde ok yakisikli oldugunu sylerler. Fakat
kanimca, yasliliginda ok daha etkili bir grns vardi. Ayrica, elli yasinda oldugu halde ona yasli denemezdi. Fakat, kendini begenmisligin yani
sira, gen oldugunu iddia etmektense, yasli olmayi tercih eder ve yasiyla son derece gururlanirdi. Uzun boyu,
19ince yapisi ve omuzlarina kadar dklen salariyla bir piskoposu andirirdi. Ya da daha ok yazin bahede, iek amis bir leylak agacinin altindaki
bankta, iki elini gms basli bastonuna dayamis, yaninda aik bir kitap, dalgin ve hlyali gzlerle gnesin batisini seyrederken, otuz yillarindaki
yayinlarda yapitlarinin yaninda bir de basma resmi ikan oyun yazan Kukolnik’i andirirdi. Kitaplarla ilgili olarak sunu sylemem gerekir ki,
son zamanlarda okumaktan kainir grnrd. Fakat bu, hayatinin son anlarinda olmustu. Bayan Stavrogin’in siparis ederek getirttigi ok sayidaki
gazete ve dergiyi devamli olarak okurdu. Agirbasliligindan bir sey kaybetmemeye dikkat ederek Rus Edebiyati’nin yaptigi ilerlemelerle
yakindan ilgilenirdi. Bir ara, i ve dis politika ile ilgilenmis; fakat, bundan kisa bir sre sonra nedense vazgemisti. Sik sik olagelen olaylardan
biri de, baheye ikarken yanina De Tocqueville’yi almasi ve cebinde de bir Paul de Kock’u gizlice tasimasidir. Bununla beraber, nemsiz bir
olaydir bu.
Parantez iinde kalmak zere Kukolnik’in portresinden de bahsedecegim. Bayan Stavrogin, henz gen kizliginda Moskova’daki yatili bir okulda
grenciyken bu resim eline gemisti. Yatili okullarda her gen kizin, yazi ve resim gretmenlerine s ik oldugu gibi o da bu portreye hemen s ik
oldu. Fakat burada nemli olan, Bayan Stavrogin’in gen bir kizken yaptigi degil, o portreyi elli yasina kadar eyiz sandiginda saklamasidir.
Belki, Bay Verkhovensky’ye diktirdigi elbiselerin o portredeki giysilere benzemesinin nedeni de budur. Fakat, sunun surasi da muhakkak ki,
bu da nemi olmayan bir noktadir.
Ilk yillarda ya da daha kesin sylemek gerekirse, Bayan Stavrogin’in yaninda kaldigi srenin ilk yarisinda, Bay Verkhovensky, hl bir kitap
yazmayi ds nyor ve her gn ciddi olarak kitabina baslamaya niyet ediyordu. Fakat, Bayan Stavrogin’in yaninda kaldigi srenin ikinci yarisinda,
bildigi her seyi unutmus grnyordu. Gnler getike bize sik sik syle sylerdi: “alismaya hazir grnyorum, btn malzemeyi toplamis durumdayim
fakat, her na-20
silsa, alismaya bir trl baslayamiyorum. Hibir sey yapamiyorum!” Sonra basini kederle nne egiyordu. Sphesiz ki bu hareketi, fikir kurbani
olarak nn bizim gzmzde ogaltmak iindi; fakat, kendisi baska bir seyin pesindeydi. ogu kez “Unutuldum! Artik kimseye faydali degilim!”
diye dert yanardi. Bu siddetli mitsizlik, onda, zellikle ellinci yasinin sonlarina dogru grlmeye baslamisti. Bayan Stavrogin, nihayet bunun
ciddiyetini kavramisti. Ayrica, dostunun unutulmus oldugunu ve kimseye yararli olmadigi gerekesini kabul edemezdi. Onun ds ncelerini
saplantidan kurtarmak ve bir yenilik vermek amaci ile onu Moskova’ya gtrd. Moskova’da dnya edebiyatinin gelismeleri ile yakindan
ilgilenen
Garip bir zamandi; yeni bir heyecan vardi; gemisteki sessizlige benzemeyen, gerekten garip bir seydi. Her yerde hissedildigi kadar,
Skvoreshniki’de de hissediliyordu. Kentimize kadar ulasan birok sylenti vardi. Gerek, genellikle az ya da ok biliniyordu. Fakat, gerege ek
olarak belirli fikirlerin de geldigi aikti ve nemli olan bu ds ncelerin asiri okluguydu. Bu da ok sasirtici oluyordu. Bir kimsenin kendisini bu
fikirlere alistirmasi hemen hemen imknsizdi ya da onlarin tam olarak ne anlama geldigini anlamak mmkn degildi. Bayan Stavrogin kadin
oldugu halde, onlarin anlamlarinda gizli bir sey oldugundan spheleniyordu. Hatta, gazete ve dergileri, dis lkelerde basilmis yasak yayinlari
okumaya baslamisti. Hatta, o gnlerde, yavas yavas ortaya ikan devrimci bildirileri bile okuyordu (onlarin hepsini temin edebiliyordu); fakat,
btn bunlar aklini karistirmaktan baska bir ise yaramiyordu. Mektuplar yazmaya basladi; fakat, mektuplarina ok az cevap aliyordu ve bu
uzadika anlamlarini zmek de zor oluyordu. “Btn bu ds nceleri” aiklamasi iin, byk bir ciddiyetle Bay Verkhovensky’yi yanina agirir, oysa
onun yaptigi aiklamalar bile yetersiz kalirdi. Bay Verkhovensky’nin genel duruma bakisi yksektendi; unutulmus ve kimseye yararli olamama
ds ncesine siki
21siki sarilmisti. Nihayet, Bay Verkhovensky de hatirlandi; nceleri dis lkelerde basilan dergilerde, srgn bir ds nce sulusu olarak anildi ve ok
gemeden adi, nl yildizlar arasinda eski bir yildiz olarak Petersburg’da agizdan agiza dolasmaya basladi. Bazi nedenlerden tr Radsihchev ile
karsilastirildi. Sonra, biri ortaya ikti ve onun lm haberini yayimlayarak, hakkinda biyografik bilgi verecegine dair sz verdi. Bay
Verkhovensky birden dirildi ve gururlandi. agdas insanlara karsi duydugu kmseme derhal yok oldu ve bu hareketlere katilarak gc n onlara
gs termek arzusuyla yanip tutustu. Bayan Stavrogin, derhal kendine olan gvenini tekrar kazandi ve yogun bir alismaya giristi. Vakit
geirmeden Petersburg’a gitmeye, her seyi yerinde grenmeye ve mmkn olursa, btn inanlari ile bu yeni ise atlamaya karar verdiler. te yandan,
Bayan Stavrogin, kendi adina bir dergi yayinlamaya ve mrnn geri kalan kismini bu ugurda harcamaya niyetli oldugunu bildirdi. Durumun
bu kadar ileriye gittigini gren Bay Verkhovensky, daha fazla magrurlasmis ve Petersburg yolculugunda Bayan Stavrogin’e patronluk
taslamaya baslamisti ki, bu durum Bayan Stavrogin’in gznden kamamisti. Bunu ilerde hatirlayacagi kesindi. Aslina bakilacak olursa, onun
bu yolculuga ikmasinda nemli bir neden daha vardi; bu da, sosyetedeki eski iliskilerini yeniden canlandirmak amaciydi. Kendisini sosyeteye
su ya da bu sekilde hatirlatmasi gerektigine inaniyordu. Hi degilse bir kere denemis olacakti. Bu yolculugun resmi nedeni, o siralarda
Petersburg Lisesi’ni yeni bitken tek oglunu grmekti.
***
Hemen hemen btn kisi Petersburg’da geirdiler. Byk perhiz zamani, her nasilsa, her sey gkkusagi rengini veren sabun kpg bir balon gibi snp
bitti. Ryalari da bir anda yok olmus ve karisikliklar aydinlanacagina bs btn iinden ikilmaz duruma girmisti. Btn abalamalara ragmen kk bir
iliski disinda
22
yksek sosyete ile tatmin edici bir bag kurulamamisti. Gururu incinen Bayan Stavrogin nce “yeni ds ns ”lere karsi asiri bir ilgi gs terdi ve
evinde gece partileri vermeye basladi. Aydin kisilere davetiyeler gnderdi. Kisa bir sre iinde yzlercesi Bayan Stavrogin’in evinde toplanmaya
basladi. Daha sonralari, artik davet edilmeden de gelmeye basladilar. Gelirken de arkadaslarini da getirdiler. Bayan Stavrogin, hayatinda bu
kadar aydini birarada grmemisti. Inanilmaz derecede kendini begenmis kimselerdi. Bunu da sanki, baslica grevleri buymus gibi
saklamiyorlardi. Bazilari (her ne kadar zararsizsa da) sarhos bile geliyor, fakat bu tutumlarini, sanki bir gn nce grendikleri zarafet belirtisi
gibi gs teriyorlardi. Tmnn grns nde, bir seyden son derece gu-rurlaniyormus gibi bir hl vardi. Her birinin yznden, ok nemli bir sirri henz
grenmis gibi garip bir anlatim yansiyordu. Birbirlerine kfr ediyorlar ve bundan gururlaniyorlardi. Ne yazdiklarini anlamak olduka gt. Fakat
birbirlerine kfr ederek konusanlar arasinda, elestirmenler, romancilar ve tiyatro yazarlari, yergi yazarlari ve muhabirler vardi. Bay
Verkhovensky, onlarin arasinda, hareketlerin ynetildigi en yksek noktaya ikmisti. Bu zor bir ykselisti; fakat, onu aik kollarla karsiladilar.
Bununla beraber, bir fikri temsil etmesi disinda onu taniyan ve onun hakkinda bilgi sahibi olan kimse yoktu. Onlarin arasinda o kadar
hnerlice davranislarda bulundu, onlari o kadar ikna etti ki, pek kurumlu ve grkemli tutumlarina ragmen Bayan Stavrogin’in salonlarina iki
kere geldiler. Bu insanlar, ok ciddi ve son derece kibar kimselerdi; ok terbiyeli davranislari vardi; digerleri onlardan aik olarak e-kiniyorlardi;
fakat, kaybedecek zamanlari olmadigi da aikti. Toplantilara iki yada eski edebiyati da geliyordu. O tarihte bir rastlanti sonucu
Petersburg’da bulunuyorlardi ve Bayan Stavrogin uzun sreden beri onlarla olan iliskilerini en gzel ve hos bir sekilde srdrms t. Bu gerekten nl
sanatilarin ok sessiz olmalari ve bazilarinin hi ekinmeden toplantida bulunan dknt kisilere yanasmasi, Bayan Stavrogin’i hayrete ds ryordu.
Ilk zamanlar, Bay Verkhovensky’nin sansi vardi; onlar tarafindan tutulmus ve
23edebi toplantilarda halkin nne ikarilmisti. Byle genel toplantilarin birinde krsye ilk defa iktigi zaman, bes dakika sreyle halk tarafindan
ilginca alkislanmisti. Dokuz yil sonra bu olayi, skran duygusundan ok artistik yeteneginden tr, gz yaslariyla andi. Bizzat kendisi, (sadece
bana ve sir olarak) “Size yemin eder ve bu hususta bahse girerim ki” demisti. “O kalabalik arasinda benim hakkimda en kk bilgisi olan
kimse yoktu.” Kayda deger bir itirafti bu; krsye iktigi zaman, o heyecaninin arasinda durumunu aik olarak sezinledigine gre, keskin bir
zeks i var demekti; fakat diger y andan, dokuz yil sonra bu olayi iinde bir ks knlk duyarak hatirlamasi keskin bir zeks i olmadiginin aik bir
kanitiydi. Bir ara toplanmis iki ya da protesto bildirisini imzalamaya zorlandi (kendisi bunlarin neyin aleyhine oldugunu bilmiyordu); onlari
imzaladi. Bayan Stavrogin de bazi “igren hareketler” aleyhine bir protesto imzalamaya zorlandi ve imzaladi da. Her ne kadar bu “yeni”
adamlar Bayan Stavrogin’in partilerinde ogunlugu olusturuyorlarsa da, bazi nedenlerden tr, Bayan Stavrogin’e, alayli ve saklamadiklari bir
kmseme ile bakmalarinin grevleri oldugunu ds nyorlardi. Bay Verkhovensky, kederli anlarinda, bu olaylardan sz ederken, Bayan
Stavrogin’in, onu, o zamandan beri kiskandigini ima ederdi. Kuskusuz ki, Bayan Stavrogin, bu insanlarla isbirligi yapmak iin ortak ynleri
olmadigini biliyor, fakat, yine de asiri bagimlilik ve kadinlara vergi isterik bir sabirsizlikla, onlari evinde topluyordu. Daha nemlisi, daima bir
seyler olmasini bekliyordu. Gece toplantilarinda ok az konusur; arzu ettigi takdirde istedigi kadar konusabilecekken, genellikle dinlemeyi
tercih ederdi. Btn konusmalari, sansrn kaldirilmasi, Rus Alfabesi’ nin Latin Alfabesi ile degistirilmesi, bir gn evvel srgne gnderilmis olan
biri, arsida olan uygunsuz bir olay, Rusya’daki yabanci uyruklulari gz nne alarak federal bir mesrutiyet kurulmasinin yararlari, ordunun ve
donanmanin kaldirilmasi, Polonya’nin Dinyeper nehrine kadar yeniden kurulmasi, tarimda reform ve siyasal bildiriler, verasetin, ailenin,
ocuklarin, din adamlarinin kaldirilmasi, kadin haklan, kimsenin bagislamadigi Bay Krayevsky’nin debdebeli evi
24
ve su ya da bu konu zerine oluyordu. Bu “yeni” insan srs nde dalaverecilerin ok oldugu kadar drs t insanlarin da bulundugu aikti. Drs t
insanlar, kaba ve drs t olmayanlardan ok daha anlasilmaz kisilerdi; fakat, hangisi hangisinin oyuncagidir bilinemez. Bayan Stavrogin, bir
dergi yayimlamak niyetinde oldugunu syledigi zaman, yaptigi toplantilara daha ok insan katilmaya basladi. Fakat, hemen hemen ayni anda,
onun bir kapitalist ve kt niyetli bir kisi oldugunu sylemeye basladilar. Bu sulamalarin teklifsizligi, ancak onlarin beklenmedik hareketler
yapmalari ile denklestirile-bilir. Rahmetli Tmgeneral Stavrogin’in eski bir dostu ve meslektasi olan, olduka degerli (tabii kendi alaninda),
bizim ok inati ve huysuz olarak tanidigimiz, ok yiyen ve dinsizlikten ekinen yasli general Ivan Drozdov, Bayan Stavrogin’in byle aksam
toplantilarindan birinde, taninmis bir genle tartismaya girisince, gen adamin ilk syledigi su oldu:
“General” deyiminden daha kt bir hakaret sz bulamadigi iin byle sylemis olmaliydi.
- Evet, efendim, dedi. Evet bir generalim, hem de tmgeneral. arima byk hizmetlerde bulundum. Ve siz, efendim, gen bir kpek ve dinsizin
birisiniz.
Bu konusmayi hi de hos olmayan bir rezalet izledi. Ertesi gn, bu olay basinda yer almisti. Generali derhal evinden kovmadigi gerekesi ile
Bayan Stavrogin’in “igren hareketi”ni protesto ederi bir bildiri iin imza toplanmaya baslandi. Resimli dergilerden birinde, Bayan
Stavrogin’in, General’in ve Bay Verkhovensky’nin gurur kirici bir karikatr, “ gerici dost” basligiyla yayimlandi. Hatta, bu karikatrn altinda
devrin en nl bir ozani tarafindan zellikle bu olay iin yazilmis birka kelimelik bir yergi siiri de vardi. Kendimden sunu ekleyebilirim ki, o
devirde, orduda general rtbesindeki subaylarin ogu, sanki, hizmet ettikleri ar kendilerine
Sphesiz, bu olay zerine Petersburg’da kalmalari mmkn degildi. zellikle, Bay Verkhovensky iin Petersburg serveni tam bir fiyaskoyla
sonulanmisti. Kendisine hkim olamayarak, sanatin imtiyazlarindan sz ederek herkesin kendisine eskisinden daha fazla glmesine neden
olmustu. Halkin nne iktigi son gnde, “srgn” olmasina gvenip, yurtseverce bir aiklikla onlarin kalplerini etkileyecegini tasarladigi bir
konusma yapmak istedi. “Ana Vatan” kelimesinin yararsizligini ve samaligini kabul etmeye arzuluydu; dinin zararli oldugu fikrini kabul
etmeye hazir oldugunu bildirdi; fakat, kararli bir tavir takinip, Puskin’in her seyden nemli, hem de ok nemli oldugunu bagira bagira syledi.
yle bir “yuh” ektiler, onu yle bir yuhaladilar ki, dinleyicilerin gzleri nnde, henz krsden inmeden hngr hngr agladi. Bayan Stavrogin, onu yari
l bir halde eve gtrd. Sama sapan mirildaniyordu:
- On m’a traite comme un vieux bonnet de cotton! (Bana kt bir pamuk takke gibi davrandilar.)
Bayan Stavrogin, btn gece onunla ilgilendi. Ona, defne yapragi ve kiraz kaynatip iirdi. Sonra gn agarincaya kadar:
- Hl yararlisiniz. Halkin nne yine ikacaksiniz. Baska bir yerde degerinizi takdir edeceklerdir.., diye tekrarlayip durdu.
Ertesi sabah erkenden, ilerinden nn yabanci oldugu bes edebiyati centilmen, Bayan Stavrogin’i ziyarete geldi. Bayan Stavrogin’e, ikarmak
istedigi derginin sorumlulugunu tetkik ettiklerini ve bir karara vardiklarini bildirdiler. Bayan Stavrogin, muhakkak ki, dergisinin
sorumlulugunu inceleyip karar vermeleri iin herhangi bir ricada bulunmamisti. Bu kisilerin vardiklari karar, dergiyi kurduktan sonra, serbest
bir kooperatif tarafindan idare edilmek zere sermayesiyle birlikte onlara devredilmesiydi. Derhal Skvoreshniki’ye dnecek ve beraberinde
“gne uymayan” Bay Verkhovensky’yi de gtrmeyi unutmayacakti. Haksizlik yapmak
26
amacinda olmadiklarindan, derginin sahibi oldugunu unutmayacaklar ve her yil, net kazancin altida birini gndereceklerdi. Yapilan bu
teklifteki en dokunakli husus, bu bes kisiden drdnn, kisisel bir ikarlari olmamasiydi.
- Byk bir saskinlik iinde Petersburg’dan ayrildik. Olanlardan bir sonu ikartamayacak kadar saskindim. Moskova’ya kadar, tekerleklerin
tikirtilarina uyarak sama sapan misralar sylemisim, Allah biliyor ya ne olduklarini, hi hatirlamiyorum. Sanki, orada bir sey bulacakmisim
gibi kendime ancak Moskova’da gelebildim. Ah, dostlarim!..
- Uzun bir sreden beri kutsal sayilan byk bir ds ncenin, bazi bozguncular tarafindan caddelerde srklenerek kendileri gibi sersemlere
gtrlmesi, insanin iini nasil hzne bogar bilemezsiniz. Bu ds nceye birden, bitpazarinda rastlarsiniz. Artik taninmayacak durumda, amura
bulanmis, s tnkr bir tarafa atilmis, ne sekli kalmis ne armonisi, ocuklarin elinde oyuncak olmus grrsnz! Hayir! Bizim zamanimizda baskaydi;
elde etmeye abalamadigimizdan degil. Hayir, hayir, hibir zaman byle degildi. Artik hibir seyi taniyamiyorum… Fakat bizim devrimiz yine
dogacak ve sallantida olan her sey yine yerli yerine oturacak. Aksi halde kimbilir neler olacak?
***
Petersburg’dan dns lerinden hemen sonra, Bayan Stavrogin, dostunu “dinlenmek” zere Avrupa’ya yolladi; ayrica, bir sre ayrilmalari
gerektigini hissediyordu. Bay Verkhovensky, yolculuguna byk bir coskunlukla basladi.
- Orada yeniden hayat bulacagim, diye mirildaniyordu. Nihayet, orada alismaya baslayabilecegim.
Bayan Stavrogin’e:
“Kalbim kirik” diye yazdi. “Hibir seyi unutamiyorum. Berlin’deki her sey bana gemisimi, ilk deliliklerimi ve istirabimi hatirlatiyor. Karim
nerede? Onlarin ikisi de neredeler? Onlar iin, hibir zaman degerli olmadigim iki melegim neredesiniz? Oglum, sevgili oglum nerede? Ve
nihayet ben neredeyim? Bugn, sakalli Yunan Ortodoks soytarisi Andreyev diye biri, peut briser mon exi-tence en deux (varligimi ikiye
blerken)… falan filan.”
Ogluna gelince, Bay Verkhovensky, onu ancak iki kere grms t. Ilk grs dogdugu zaman, ikinci grs ise, yakin bir gemiste, Petersburg’da
niversiteye girisinde olmustu. Daha nce de syledigim gibi, oglunun btn hayati (geimini Bayan Stavrogin sagliyordu) Skvoreshniki’ye bes yz
mil uzakliktaki Orenburg ilinde gemisti. Andreyev’e gelince, bizim ilden basit bir tc car, dkkn sahibi, ok garip, kendi kendini yetistirmis bir
arkeolojik ve antik Rus eserleri toplamaya merakli bir kimseydi. Ara sira, Bay Verkhovensky ile bilgi yarisina kalkar, esitli akimlar zerine,
zellikle, “gelisme” akimi zerine onunla tartisirdi. Kir sakalli ve byk gms ereveli gzlkl, degerli tc carin, Bay Verkhovensky’nin kk arazisinden
(Skvoreshniki’ye yakin) satin aldigi kesimlik odun hesabindan halen 400 ruble borcu vardi. Geri, Bayan Stavrogin, dostunu Berlin’e
gndermeden nce, onun btn ihtiyalarini karsilayacak kadar para vermisti; ama, Bay Verkhovensky belki kendi zel bir ihtiyaci iin olacak, bu
400 rubleyi almakta israr etmisti. Andreyev, bir ay daha beklemesini syledigi zaman aglamakli oldu. Andreyev’in byle bir erteleme istegine
de hakki yok degildi; nk, Bay Verkhovensky’nin paraya ihtiyaci oldugu bir dnemde taksit borcunu, vakti henz gelmedigi halde alti ay
nceden demisti. Bayan Stavrogin, ilk mektubu byk bir dikkatle okudu ve “Onlarin ikisi neredeler?” sznn altini kalemle izdi ve bir de tarih
koyduktan sonra ekmecesine kilitledi. Bay
28
Verkhovensky sphesiz ki len iki karisini ds nms t. Bayan Stavrogin’in Berlin’den aldigi ikinci mektupta konu ok degisikti.
“Gnde on iki saat alisiyorum. (Bayan Stavrogin, keske yedi saat deseydi, diye mirildandi.) Ktphaneleri dolasarak kitaplar karistiriyor ve
notlar aliyorum; profesrlerle grs tm. Soylu Dundasov ailesiyle eski dostlugumu yeniden canlandirdim. Bayan, Dundasov sahane bir kadin!
Size ok saygilari var. Gen kocasi ve yegeni Berlin’deler. Genlerle gn agarincaya kadar oturup sylesiyoruz ve hemen hemen Atina
partilerine benziyor; ama, onlarin incelik ve nezaketine saygi duymak gerekir; buradaki her sey soylu; bol mzik, Ispanyol havasi, insanlarin
yeniden canlandirilmalari hlyasi, ebedi gzellik, Sistine Meryem Ana tasfiri, karanlikla degisen isik; fakat, gneste bile lekeler vardir! Ah,
dostum, benim soylu ve sadik dostum, kalben sizinle beraberim ve ben sizinim; daima sizinleyim, en tout pays (her lkede), hatta, dans le
pays de Makar et de ses veaux, (Makar’in davar srs n asla srmedigi yer), ki bunu hatirlarsiniz, Petersburg’dan ayrilmadan evvel korku
iinde titreyerek szederdik. Bunlari glmseyerek hatirliyorum. Siniri getikten sonra kendimi daha gvende hissettim; garip ve yeni bir duygu;
bu kadar yildan sonra ilk defa…” vesaire, vesaire.
-Hepsi sama, diye karar verdi. Sayet gn isigina kadar Atina partilerindeyse, gnde on iki saat kitap karistiramaz demektir. Acaba, bu
mektubu yazarken sarhos muydu? Dundasov denen kadin bana nasil selam gnderebilir? Ama yine de ilginliklarini yapsin…
“Dans le pays de Makar et de ses veaux” deyisi, “Makar’in davar srs n asla srmedigi yer” “Sibirya’da” anlamina gelirdi. Bay Verkhovensky,
Rus ataszlerini ve yerlesmis halk deyimlerini en sama bir sekilde Fransizcaya evirirdi. Sphesiz ki, bunlari ok iyi anlar, iyi tercme edebilirdi;
ama, bunu sirf laf olsun diye yapiyor ve ince zeks inin bir kaniti kabul ediyordu.
29Fakat, Bay Verkhovensky’nin bu coskunlugu fazla uzun srmedi. Avrupa’da ancak drt ay kalabildi ve hemen Skvoreshniki’ye dnd. Son
mektuplari, uzaktaki dostuna besledigi en duygulu sevgi szleriyle dolu ve hasret gzyaslariyla islakti. Sadik kpekler gibi evlerine asiri bir
baglilik gs teren insanlar vardir. Iki dostun bulusmalari ok heyecanli oldu. iki gn sonra her sey eskisi gibiydi; hatta, eskisinden de sikici
olmaya basladi. Bay Verkhovensky, on bes gn sonra bana ok gizli olarak “Dostum” dedi. “Sevgili dostum, kelimelerle anlatamayacagim bir
sey grendim: Je suis un (ben bir) basit sigintidan, et rien de plus! (baska bir sey degilim) Mais r-r-rien de plus! (Baskabir sey!)”.
***
Hemen hemen dokuz yil sren ve derin bir sessizlikle geen devre basladi. Belirli araliklarla basini omzuma dayayip hikirarak aglamalari
mutlulugumuzla hi de ilgili degildi. Bu sre iinde Bay . Verkhovensky’nin nasil olup da sismanlamadigina hep hayret ederim. Ondaki btn
degisiklik, burnunun biraz daha kizarmasi ve biraz daha yumusak huylu olmasindan teye gitmiyordu. Yavas yavas etrafini bir arkadas
grubu sarmaya basladi; ama, bu grup hibir zaman kalabalik olmadi. Her ne kadar Bayan Stavrogin, bizim grupla pek az ilgileniyor grnyorsa
da biz onu daima koruyucumuz olarak gryorduk. Petersburg’da aldigi dersten sonra ilimize temelli olarak yerlesti. Kislari sehirdeki evinde,
yazlari ise, sehir disindaki konaginda geirirdi. Bizim tasra sosyetemizde geen son yedi yil sirasinda, Bayan Stavrogin bu kadar etkili ve
otoriter olmamisti; yani, simdiki valimizin atanmasina kadar geen sre iinde. nceki valimiz, unutulmaz, iyi tabiatli Ivan Osipovich, Bayan
Stavrogin’in yakin bir akrabasiydi ve ona bazi yardimlarda bulunmustu. Valinin karisi Bayan Stavrogin’i hosnut edemeyeceginden son
derece korkar, tir tir titrerdi. Tasra sosyetemiz de ona son derece byk bir saygiyla bagliydi. Bu bakimdan, Bay Verk-30
hovensky’nin durumu da sarsilmaz bir noktadaydi. Kulbe yeydi, kgit oyununda kaybettigi zaman agirbasliligini hi bozmazdi. Geri, ona
sadece bir “gretim yesi” olarak bakarlardi; ama, herkes sayardi. Daha sonralari, Bayan Stavrogin onun ayri bir evde oturmasina razi oldugu
zaman, kendimizi eskisinden ok daha zgr hissettik. Haftada iki kere evinde toplanirdik; sampanyaya acimadigi zamanlar toplantilarimiz ok
daha neseli olurdu. Sarap, yine Andreyev’in dkknindan gelirdi. Bayan Stavrogin her alti ayda bir dkknin borcunu derdi ve bu borcun
dendigi gn, Bay Verkhovensky daima sinirsel gastrit sancilarindan kivranip dururdu.
Grubun en yasli yesi, Liputin adinda, orta yasli bir memur, ilde dinsizligi ile taninan byk bir liberal adamdi. Ikinci kez gen ve gzel bir kadinla
evlenmis ve olduka ykl bir drahoma almisti. Ayrica, yetiskin kizi vardi. Ailesini, Tanri korkusu iinde ve kafes arkasinda yasatirdi. Son
derece cimriydi. Maasindan artirdigi para ile bir ev satin almis ve olduka ykl bir para da biriktirmisti. Huzursuz bir adamdi ve isinde de fazla
ykselememisti. Halk arasinda pek sayilmaz ve yksek evrelere alinmazdi. Ayrica, birok kere siddetle cezalandirilmis, son derece dedikoducu
ve iftiraci bir adamdi. Bir keresinde, bir subay tarafindan ve bir keresinde de iyi ve taninmis bir aile reisi olan toprak sahibi bir adam
tarafindan cezalandirilmisti. Fakat, onun keskin zeks ini, arastirici zihnini ve kendisine zg canli nesesini severdik. Aslinda, Bayan Stavrogin
onu hi sevmezdi; fakat, nasilsa, Bayan Stavrogin’le beraber oldugu zaman onun hosuna gidecek bir seyler yapmayi basarirdi.
Bayan Stavrogin, geen yil grubumuza giren Shatov’u da sevmezdi. Shatov, daha nceleri grenciydi; fakat, bazi olaylardan sonra niversiteden
atilmisti. ocuklugunda Bay Verkhovensky’ nin grencisiydi ve Stavrogin’in bir klesi olarak dnyaya gelmisti; son usaklarindan biri olan Pavel
Fedorov’un ogluydu ve Bayan Stavrogin’in ok iyiligini grms t. Shatov’un gururunu ve nankr olusunu hos karsilamamisti ve niversiteden
atilir atilmaz hemen ona kosmamasini kesin olarak bagislamiyordu; tersine, Shatov o zaman
31Bayan Stavrogin’in acele olarak gnderdigi mektuba bile cevap vermemis; mnevver bir tc carin ocuklarina, byk bir alakgnlllkle gretmen
olmayi s tn tutmustu. gretmenden ok ocuklarin egitmeni olarak tc car ailesi ile birlikte Avrupa’ya gitmisti; o zamanlar Avrupa’yi grmek iin
ok sabirsizlaniyordu. ocuklarin ayni zamanda bir de bakicisi vardi; bu bakici, ailenin tam yolculuga ikacagi zaman, ok az bir c reti kabul
ettiginden tr tutulmus, sen ve canli bir Rus kiziydi. Iki ay sonra tc car, bu kizi “serbest fikirli” diye isten ikardi. Shatov da kizin pesinden
gitti ve Cenova’da evlendiler. hafta beraber yasadilar ve sonra aralarinda ortak bir bag olmadigini anlayan zgr insanlar gibi ayrildilar; tabii,
ayrilmalarinin bir nedeni de yoksulluklariydi. Bundan sonra, Shatov, Avrupa’da uzun sre tek basina dolasti durdu. Bazi limanlarda hamallik
ve sokaklarda boyacilik yaparak yetersiz bir kazanla kit kanaat geindi. Nihayet, bir yil nce, dogdugu sehre dnd ve dns nden bir ay sonra
topraga verdigi yasli halasinin evine yerlesti. Bayan Stavrogin tarafindan yetistirilen, onun gz bebegi, zenginlik iindeki kiz kardesi Dasha’yi
ok seyrek gryor ve onunla bir iliski kurmuyordu. Aramizda daima iine kapanik durur ve pek konusmazdi; ama, ara sira, inanlarina
dokunuldugunda, fkeyle agzina geleni sylemekten kendini alamazdi. Bay Verkhovensky bazen alay ederdi: “Shatov’la tartismaya
baslamadan nce onu sikica baglamak gerekiyor”; fakat, onu severdi. Shatov, Avrupa’da, eski inanlarini kkten degistirmis ve savurganliktan
vazgeip tutumlu olmustu. Sabit bir fikre saplanan ve bu fikri aklindan silip atamayan lks el Rus kisilerinden biriydi. Onlarin byle ds ncelere
karsi koyacak gleri yoktur; fakat, ona ihtirasla baglidirlar ve bundan sonra btn mrleri, sanki zerlerine kms , onlari yari yariya ezen byk bir
tasin altinda istirapla geer. Grns te Shatov inanlarina tamamen uymus grnrd: kaba, sari salari karmakarisik, kisa, genis omuzlu, kalin
dudakli, gr kasli, kirisik alinli ve sanki daima bir seyden utaniyormus gibi nne bakan ve dosta olmayan bakisli bir genti. B asinda daima, bir
trl yatmayan bir tutam sa vardi. Yirmi yedi ya da yirmi sekiz yas-32
larindaydi. Bayan Stavrogin bir keresinde ona dik dik baktiktan sonra:
Yoksullugunu dikkate almadan elinden geldigi kadar temiz giyinmeye gayret ederdi. Bayan Stavrogin’den yine yardim istememis, kit kanaat
geinip gidiyordu. Dkknlarda alisarak her esit isi grrd. Bir zaman, tezghtar yardimcisi, baska bir zaman da bir tc carin yardimcisi olarak,
vapurla mal gtrecekti; fakat, yola ikmadan nce hastalandi. Umursamadan katlandigi yoksullugun derecesini lmek bence ok gtr.
Hastaligindan sonra, Bayan Stavrogin, kimligini gizleyerek, kimsenin haberi olmadan ona, 100 ruble gnderdi. Fakat, paranin nereden
geldigini grendi; biraz tereddtten sonra kabul etti ve Bayan Stavrogin’e tesekkr etmek iin gitti. Bayan Stavrogin onu byk bir sicaklikla
karsiladi; ama, o, Bayan Stavrogin’in umdugunu veremedi. Tek kelime sylemeden, mahcup mahcup nne bakip aptal aptal glmseyerek bes
dakika kadar Bayan Stavrogin’in yaninda oturdu. Birden, Bayan Stavrogin’in sylemek istediklerini bitirmesini beklemeden, yerinden kalkti;
acemice ve kaamak bir selam verdi. Utancindan kipkirmizi olmustu. Saskinligi arasinda Bayan Stavrogin’in ok degerli bir sehpasina arpip,
sehpanin devrilerek kirilmasina neden oldu; sonra, utancindan yerin dibine geercesine Bayan Stavrogin’in yanindan ayrildi. Bu olaydan
sonra, Liputin, Shatov’a siddetle atti. Eski hanimindan sikilmadan 100 ruble almasina, s telik ona tesekkr bile etmemesine son derece
sinirlendi. Ona sylemedigini birakmadi. Shatov, ilin kenar mahallerinin birinde tek basina yasar ve iimizden kimsenin gidip onu grmesine
razi olmazdi. Bay Verkhovensky’nin toplantilarina dzenli olarak gelir ve ondan dn gazete ve kitap alirdi.
Bay Verkhovensky’nin toplantilarina gelen, ilimizin memurlarindan olan, Virginsky adinda gen bir adam daha vardi. Her bakimdan
Shatov’dan tamamen degisik karakterde gibi grnr, fakat biraz ona benzerdi. O da “evcil” bir genti. Son derece sessiz,
33otuzuna yeni basmis, zellikle kendi kendini yetistirmis, iyi grenim grms bir genti. Yoksul, evli, kk bir devlet memuruydu ve halasiyla
baldizina da bakiyordu. Karisi ve ailenin iindeki btn kadinlar en ileri ds nceleri tasiyan insanlardi; ama, ok kaba grns leri vardi. Bay
Verkhovnsky’nin baska bir konu zerine syledigi gibi, “sokaga ds en bir fikir” olayiydi. Her seyi kitaplardan aliyorlardi ve Petersburg ya da
Moskova’daki kk ilerici gruplarimizin ilk sylentilerinde her seylerini feda etmeye hazirdilar. Yeter ki byle bir sey onlardan istenmis olsun.
Bayan Virginsky ilimizde tecrbeli bir ebeydi; gen kizliginda Petersburg’da uzun sre kalmisti. Virginsky’nin kendisi de ok temiz kalpliydi ve
su muhakkak ki, hayatimda bu kadar onurlu ve inanlarinda tutkuyla bagli bir adama ok ender rastlayabilirdim. Bana, ogu kez gzleri
parlayarak “bu parlak umutlardan hibir zaman geri kalmayacagim” derdi. Bu “parlak umutlar”dan sakin ve duyarak szederken, daima sanki,
bir sirdan sz ediyormus gibi, yari fisiltiyla konusurdu. Olduka uzun boylu, fakat son derece zayif ve dar omuzlu, seyrek kizil saliydi. Bazi
ds nceleriyle Bay Verkhovensky’nin ustalikla alay etmesini uysallikla karsilar; fakat, bazen Bay Verkhovensky’ye ustalikla cevap verir ve
onu g duruma sokardi. Bay Verkhovensky ona ok iyi davranirdi; zaten genellikle hepimize babacan davranirdi.
- Hepiniz ‘yari-pismis’ kimselersiniz, derdi. Sizin gibi olan herkes de byledir. Ama yine de, itiraf etmeliyim ki, Virginsky, Petersburg’da
chez ces sminarites (toplantilara katilanlarda), ‘dar-ds nceliligi’ sizde grmedim; fakat, yine de ‘yari-pismis’siniz. Shatov tamamen pismis
olmayi ok arzu ederdi; fakat korkarim ki, o da, sadece yari-pismistir.
Liputin sordu:
34
Resmi nikhi zerinden henz bir yil gemeden, Virginsky hakkinda, karisinin aniden onu birakmak istedigime Lebyatkin’le anlasmis oldugu
syleniyordu. Sz edilen Lebyatkin, ilimize yeni gelmis, daha sonralari ok spheli bir kisi oldugu ve syledigi gibi yzbasi olmadigi anlasilmisti.
Btn bildigi, biyik burmak, imek ve akla gelmeyen samaliklar zerine konusmakti. Bu adam, yzsz bir sekilde Virginsky’lerin evine yerlesti.
Baskasinin sirtindan geinmek pek hosuna gidiyor olmaliydi. Nihayet, evin efendisinin evlilik hayatini tehlikeye soktu. Karisi tarafindan
bosanma ihtari yapildiktan sonra Virginsky’nin syle syledigini anlattilar:
- Dostum, su ana kadar seni sadece seviyordum; fakat, simdi sana saygi duyuyorum.
Fakat, bu eski Roma sznn gerekten sylenmis oldugundan kusku duyarim; tersine, onun yksek sesle agladigi sylenir. Bir gn, Virginsky’nin
aiga ikmasindan on bes gn sonra, btn aile hep beraber, arkadaslari ile ay imek iin il disindaki bir korulukta piknige gitti. Virginsky asiri
derecede neseliymis gibi grnyordu. Hatta, dansa bile katildi; fakat, aniden ve belirli bir tartisma olmadan, tek basina kankan dansi yapan
dev Lebyatkin’i salarindan tutup yere devirdikten sonra bagirip agirarak, aglayarak yerlerde srklemeye basladi. Dev o kadar korkmustu ki,
yerlerde srklendigi srece ne tek bir kelime syleyebildi ve ne de kendini korumak iin bir hareket yapabildi; fakat, bundan sonra kurtulup
ayaga kalktigi zaman her namuslu insan gibi yz kipkirmizi oldu. Virginsky, btn geceyi, karisinin nnde diz kp zr dilemekle geirdi; fakat, btn
abalan bosuna oldu; nk, Lebyatkin’den zr dilemeyi reddetmisti. Ayrica, inancinin kit oldugu bir kadina, yanlis anladigi bir seyi anlatirken,
onun ayaklarina kapanmasinin gereksiz oldugu sylendi. Yzbasi, kisa bir sre sonra kayiplara karisti; fakat, yakin zamanda kiz kardesiyle
beraber, yeni yeni amalarla tekrar ortaya ikti, bundan daha sonra szedecegim. Zavalli “evcil”in kalbini bize amak aliskanliginda
35olmasi ve bizim arkadasligimiza ihtiyaci oldugunu sylemek yanlis olmaz. Bununla beraber, ailevi konularindan bize szetmis oldugunu hi
sanmam. Sadece bir kere, Bay Verkhovensky’den birlikte, dnerken durumunu kapali bir ifadeyle anlatti; ama birden kolumu yakaladi ve
byk bir coskuyla haykirdi.
- Bu bir sey degil! Sadece zel bir olay. “Sorun”umuzla hibir sekilde ilgili degildir, olamaz da.
Arada sirada toplantilarimiza katilan konuklarimiz da olurdu. Yzbasi Kartuzov gibi, Lyamshin adinda bir Yahudi de zaman zaman ortaya
ikardi. Arastirici bir zekya sahip olan yasli bir centilmen de toplantilara katilirdi; ama, adamcagiz ld. Liputin bir gn, Sloczewski adinda srgn
bir Polonyali papaz getirdi; onu bir sre iin aramiza kabul ettik. Daha sonralari toplantilarimiza katilmasini izin vermedik.
***
Bir ara ilde, grubumuzun, serbest ds ncenin, ktlgn ve dinsizligin yuvasi oldugu sylentileri dolasti; bu sylentiler, aklimda kaldigina gre, daima
esrarliydi. Fakat, grubumuzda btn yaptigimiz, en masum, eglenceli, neseli tipik Rus liberaline ait konusmalardi. “Daha yksek liberalizm” ve
“daha yksek liberal”; yani, hibir gayesi olmayan bir liberal sadece Rusya’da mmkndr. Her akilli insan gibi Bay Verkhovensky’ye de bir
dinleyici gerekti ve buna ek olarak, ds nceleri yaymak gibi yksek bir grevin yerine getirildigine inanci olmasi gerekirdi. Ve nihayet,
sampanya iebilecegi; bir sise sarabin basinda, Rusya hakkinda ok iyi bilinen gerekler ve “Rusyalinin ruhu”ndan, genellikle Tanridan, zellikle
“Rusyalinin Tanrisi”ndan szedebilecegi; herkesin bildigi ve yzlerce defa tekrarlayarak ezberledigi Rusya’daki skandal haberlerini
tekrarlayabilecegi biri olmaliydi. Skandal sylentilerinin ilde ayrintilariyla anlatilmasindan, ara sira, sert ve s tn ahlk ka-36
rarlarina varilmasindan tr bir karsilik gtmyorduk. Ayni zamanda, Dnya sorunlari, Avrupa’nin kaderi ve insanligin gelecegi zerine
tartisiyorduk; nceden haber vermek moda olduguna gre, Fransa’da kralligin kalkmasi, ile beraber, Fransa’nin ikinci planda kalan bir devlet
haline gelecegini ve bunun ok gemeden olacagini kesinlikle ileri sryorduk. Papanin Birlesik Italya’da basit bir Baspiskopos roln
kabullenecegine dair ok nceden kehanette bulunmustuk ve bu bin yillik sorunun, insanlik ds nceleri, ends tri ve demiryolu agimizin ok
nemsiz bir konusu olduguna iliskin bir kusku duymamistik. Fakat, “Rus’un daha yksek liberalizm”!, daima her seyi silip atiyordu. Bay
Verkhovensky bazen ‘sanat zerine konusur ve bu konusmalari da olduka gzel olurdu; ama, biraz belirsiz olurdu. Ara sira Bay Verkhovensky
genlik arkadaslarindan szederdi; bunlar, Rus gelisme tarihinde isim yapmis kimselerdi, onlari saygiyla anar; ama, bu ilgisi biraz da kiskanlik
ierirdi. Sayet canimiz ok sikilacak olursa, ok gzel piyano alan ufak tefek Yahudi Lyamshin, (postanede memurdu) piyanonun basina geer,
bir seyler almaya baslar, arada domuz, gk grlts , ilk ocuguna lohusa kadin ve yeni dogmus ocuk taklidi falan yapardi. Zaten onu sirf bunun
iin agirirdik. ok iip, iyice sarhos oldugumuzda, (sik olmamakla beraber bazen sarhos olurduk) heyecanlanirdik. Bir keresinde, Lyamshin’in
esliginde, avazimiz iktigi kadar “Marseillaise” (Fransiz Milli Marsi) sarkisini syledik; ama, bunun btn gece srp srmedigini bilmiyorum. 19
Subat’ta, klelerin esaretten kurtulmasinin byk gnnde heyecanla toplandik ve bize erismesinden ok nce onu karsilamak iin imeye, serefine
kadeh tokusturmaya basladik. Bu ok zaman nceydi; Shatov’la Virginsky’nin gelisinden nceydi; o zamanlar Bay Verkhovensky, halen Bayan
Stavrogin’in evinde oturuyordu. Byk gnden bir sre nce, Bay Verkhovensky kendi kendine, eski bir liberal toprak sahibinin yazmis olmasi
muhtemel, herkese taninmis, biraz gerege uymayan bir dizeyi mirildanmak huyunu edinmisti.
Tam szlerini hatirlayamamakla beraber byle bir sey olmasi gerekir. Bayan Stavrogin, bir gn, onun byle mirildandigim duydu ve:
- Sama! Sama!, diye haykirarak rastlantiyla orada hazir bulunan Liputin ve Bay Verkhovensky’ye alayla syle dedi:
-lkemizin emlak sahipleri, kazandiklari zaferden sarhos olan eski klelerinden ciddi bir zarar grecek olurlarsa ok acikli olurdu.
Ve sahadet parmagini bogazinin etrafinda dolastirdi.
— Cher ami, inanin (ayni isareti tekrarladi) onlarin yapacaklari kt bir hareket ne toprak sahiplerine, ne de ulusumuza yararli olur.
Anlayisimiza baslica engel kafalarimiz olduguna gre, onlar da olmazsa hibir sey yapamayiz.
Sunu da ekleyeyim ki, bizi destekleyen birok insan, bildirinin yayinlanacagi gn, Liputin’in nceden syledigi gibi, olagans t bir olayin meydana
gelmesini bekledi. Kyllerin ve Devletin, szm ona, ileri gelenleri bile byle bir olayi beklemislerdi. Bay Verkhovensky’nin de byle bir seye
inandigini zannediyorum ki, byk gnn hemen aksami Bayan Stavrogin’e kendisini Avrupa’ya gndermesi iin ricalarda bulunmaya basladi; kisa
zamanda hu-zursuzlasmisti. Fakat, byk gn geti ve Bay Verkhovensky’nin yzne yine magrur bir glmseme geldi. Genellikle Ruslarin
karakterleri, zellikle Rus kyllerinin karakterleri hakkinda birka ilgin sz syledi.
- Acelesi olan insanlar gibi, dedi. Biz de sevgili kyllerimize ‘ok aceleci davrandik. Onlari modaya soktuk ve edebiyatimizin
btn bir blm, sanki yeni bulunmus bir hazineymis gibi yillarca
38
onlardan szetti. Kirli kafalarina defne dalindan elenk koyduk. Rus ky, bin yildan beri bize, Kamarinsky dansindan baska bir sey vermedi.
Insanlik duygusundan yoksun garip bir Rus sairi, byk Rasel’i sahnede ilk grdg zaman, heyecanla haykirdi: “Rasel’i bin Rus kyls ne
degismem.” Daha ileri gitmeye hazirim: Rusya’daki btn kylleri bir Rasel ugruna severek feda ederdim. Olaylari daha ayik olarak grmenin
zamanidir ve bouquet de I’impratrice (Imparatorie’nin buketi) iin dogal asaletimizde yanilmamaliyiz. Liputin derhal kabullendi; fakat, Rus
kyls n yalan sylemeden vmenin o zaman iin gerekli oldugunu, hatta yksek sosyete hanimlarinin bile Grigorovich’in romani “Zavalli Sefil
Anton”u okurken iftliklerinin khyalarina mektup gnderip, artik klelere mmkn oldugu kadar insanca davranilmasini istediklerini syledi.
Kt bir sans eseri olarak, Anton Petrov olayiyla ilgili sylentilerin hemen ardindan Skvoreshniki’den on mil uzaklikta bir karisiklik oldu. Oraya
acele olarak bir askeri birlik gnderdiler. Bay Verkhovensky bu kez o kadar heyecanlandi ki bizi bile korkuttu. Kulpte bagira agira, oraya
daha fazla asker gnderilmesinin gerekli oldugunu ve baska blgeden telgrafla yardim istemelerinin sart oldugunu syledi, kosarak valiye gitti
ve onu, bu iste bir parmagi olmadigina inandirmaya alisti. Eski iliskilerinden dolayi kendisini bu ise karistirmamasini rica etti ve
Petersburg’daki gerekli yerlere, vermis oldugu ifadenin rapor edilmesini istedi. Allatilan ki, bu olay kt sonular dogurmadan snp bitti; fakat,
o zaman Bay Verkhovensky’ye hayret etmeme engel olamadim.
ok iyi bilindigi gibi yil sonra, halk milliyetilikten szetmeye basladi ve “kamuoyu” dogdu. Bay Verkhovensky bol bol glyordu.
-Dostlarim, diye talimat veriyordu. Gazetelerde yazdiktan gibi milliyetiligimiz hakikaten ‘dogdu’ ise, ocuklarimiz hl okulda, bir Alman
okulunda, bir Almanca kitabin basina oturmus ve bitmeyecekmis gibi grnen Almanca dersini tekrarlayip duruyor.
39Alman gretmen arzu ettigi an, onu, nnde diz ktrr. Alman gretmeni takdir ederim; fakat, hibir seyin olmadigi, byle bir seyin dogmamis
oldugu, her seyin eskisi gibi Allah’in buyurduguna gre olmasi daha olasidir. Grs me gre Rusya iin bu yeterli, pour ntre sainte Russie (bizim
aziz Rusya’miz iin). Ayrica, btn, bu Slav hareketleri ve uluslar, yeni olabilmeleri iin ok eskidirler. Aslinda, milliyetilik, sadece Moskova
kulplerinde konusulmasi disinda, vatanimizda hibir zaman var olmamistir. Tabii Prens Igor’un zamanindan sz etmiyorum. Aslinda btn
bunlar-bos oturmanin sonucudur. Her sey, asillerden sonra gelen tabakanin sevimli, kltrl ve garip issizliginden dogmaktadir. Son otuz bin
yildan beri ayni seyi tekrarlayip duruyoruz. Kendi alismalarimizla nasil yasanacagini bilmiyoruz. Simdi “dogus” zerine yapilan btn sylentiler
kamuoyundan ibarettir; yoksa, gkten zembille, mi indi, dersiniz? Kendimize ait fikirlerin ortaya ikmasi iin, nce . kendimize ait bir isin
bulunmasi gerektigini anlamiyorlar mi? Bir sey verilmeden bir sey almak asla sz konusu, olamaz. Eger alisirsak, o zaman kendimize zg bir
fikrimiz olabilir. Ama, hibir zaman alismayacagimiz iin simdiye kadar bizim yerimize alisanlar, yani Avrupa, son iki yzyildan beri
gretmenimiz olan Almanlar, bizim hesabimiza ds neceklerdir. Ayrica, Rusya, Almanlar olmadan ve alismadan kendi basimiza -
zmleyemeyecegimiz kadar byk bir sorundur, bizim iin. Son yirmi yildan beri her seyimi ortaya dkerek toplumu alismaya zorladim. mrm bu
yola verdim; yararli olacagina btn kalbimle inandim. Artik inanmiyorum ama, an almaya devam ediyorum, son nefesime kadar da almaya
devam edecegim; onlari bu yne dogrultana kadar ipe asilmaktan geri kalmayacagim.
Yazik ki, sadece basimizi salladik. Byk bir heyecanla alkisladik. Fakat baylar, bugn hl ve sik sik byle ‘sevimli’, ‘zekice’ liberal Rus
samaliklarini duymaz miyiz?
gretmenimiz Tanri’ya inanirdi; bazen “anlamiyorum” derdi. “Neden herkes benim dinsiz oldugumu ds nr? Allaha inancim
40
vardir, mais distinguons (ayirdedilmesi gerekir) Ona, sadece benim Iimde varligini hissettigim bir yaratiga inandigim gibi inaniyorum.
Benim, Nastasya’nin (hizmetisi) inandigi gibi, ya da “ne olur ne olmaz” diye bazi beylerin inandigi gibi, ya da sevgili Shatov’umuzun
inandigi gibi inanmami bekleyemezsiniz; fakat hayir. Shatov sz konusu olamaz; nk, Shatov, bir Moskova Slavophil’i gibi zorlukla inanir.
Hiristiyanliga gelince, onlara ne kadar saygi duyarsa duyayim Hiristiyan degilim. Daha ok byk Goethe ya da eski bir Yunanli gibi eski bir
putperestim. George Sand’in byk bir ustalikla anlattigi gibi, Hiristiyanlik kadini anlayamamistir. Kiliseye gidip gitmedigime ve oru tutup
tutmadigima gelince, bunlari yerine getirip getirmedigimle neden ilgilendiklerini bir trl anlayamam. Yerli casuslarimiz ne kadar gayret
ederlerse etsinler, Isa’nin mridi olmak istemiyorum. 1847’de yurtdisinda olan Belinsky’nin, “bir esit Allaha” inaniyor diye sitem ettigi o nl
mektubunu Gogol’a gndermis oldugu bilinir. Entre nous soit dit (aramizda kalmali), Gogol (o zamanin Gogol’) o cmleyi ve tm mektubu
okudugu zamandan daha komik bir sey olabilecegine aklim ermiyor!.. Ama gln tarafini bir kenara birakip, gerekleri daima kabullenen bir
kimse olarak, sadece onlari gs teririm ve: Onlar erkekti!, derim.. Vatandaslarini nasil seveceklerini, onlar iin nasil zleceklerini, onlar iin her
seylerini nasil feda edebileceklerini bilirlerdi; ayni zamanda, onlardan uzak kalmayi ve onlar iin bazi seyleri yapmamanin gerektigini de
bilirlerdi. Belinsky gibi bir adamin, kurtulusu, yagsiz havulu bezelye yemeginde aramasini nasil bekleyebilirsiniz!..
- Sylediginiz bu adamlar halki hibir zaman sevmemislerdir, onlar iin hi aci ekmemislerdir ve onlar iin hibir sey feda etmemislerdir, daha ok,
kendi rahatlari iin ancak tasavvur etmislerdir.
- Onlar halki sevmemisler mi? Ah, Rusya’yi o kadar ok sevmislerdir ki!
-Ne Rusya’yi ne de halki sevdiler. Bilmedigin seyi sevemezsin ve onlarin Rus halkindan haberleri bile yok! Hepsi, siz de onlara dahilsiniz.
Rus halkina aldirmadilar bile, zellikle Belinsky; bu, Gogol’a yazdigi mektuptan belli olmustur. Belinsky, tamamen Krylov’un efsanesindeki
merakli adam gibi, antika esyalar mzesindeki canli filin bile farkina varamiyor; fakat, btn dikkatini Fransiz sosyalist bokbc eklerine veriyor;
onlarin tesine bile geemiyor. Bununla beraber, onun hepinizden ok daha kafali oldugunu sanirim. Siz sadece halka aldiris etmemekle
kalmadiniz, onlara asiri bir igrenmeyle baktiniz. Halk deyince akliniza sadece Fransiz halki geldi; hem de sadece Paris’te yasayanlar ve Rus
halkinin onlara benzememesinden utandiniz. Bu, iplak bir gerektir! Halki olmayan insanin Tanrisi da olmaz. Suna kesinlikle inanin ki, halka
karsi anlayislarini azaltanlar ve onlarla iliskilerini kaybedenler, kisa zamanda ve bu lde kendi z babalarinin bile gvenini sarsacak bir dinsiz ya
da kt bir insan olacaktir. Gerekten szediyorum! Birok bakimdan bunun dogrulugu tanimlanmistir. Bu nedenledir ki, hepiniz ve hepimiz bu
konuda, ya can sikici dinsizler ya da sadece kt kisileriz. Siz de Bay Verkhovensky. Sizi bunun disinda tutmuyorum. Aslinda tm konusmam
sirf sizi ds nerek oldu. Bunu bilirseniz memnun olacagim.
Her zaman oldugu gibi byle bir monologu bitirince (ve bu sik sik olurdu ona) Shatov sapkasini kapti ve kapiya yneldi. Artik her seyin
bittigine ve Bay Verkhovensky ile btn iliskilerinin tamamen kesildigine inanci vardi. Fakat, Bay Verkhovensky onu daima tam zamaninda
durdurmayi basarabiliyordu.
42
Kaba ve utanga olan Shatov ince ve kibar olmaktan hoslanmazdi. Distan kaba bir insan olmakla beraber, iten son derece duygulu ve ince
bir insandi. Bazen ly kairirdi; ama, bundan sikinti duyan yine kendisi olurdu. Bay Verkhovensky’nin szlerine karsilik iinden bir seyler
mirildanarak ve iri bir ayi gibi yerinde kapirdanarak birden glmser, sapkasini elinden atarak, yine eski yerine otururdu. Tabii, bu olaydan
sonra hemen sarap ortaya gelir, Bay Verkhovensky uygun bir seyin, daha ok eski gnlerin nderlerinden birinin anisina kadeh kaldirirdi.
Bayan Stavrogin’in, en azindan Bay Verkhovensky’ye hayranligi kadar tutkun oldugu bir kisi daha vardi dnyada; tek oglu, Nicholas
Stavrogin. Bay Verkhovensky onun greticisi olarak tutulmustu. O siralarda ocuk sekiz yaslarindaydi ve babasi uari general Stavrogin,
karisindan ayri yasadigi iin, ocuk tamamen annenin bakimi altinda yetismisti. Samimiyetle sylemek gerekir ki, Bay Verkhovensky,
grencisinin gvenini kazanmasini ve onu kendine baglamasini ok iyi bilirdi. Bunun btn sirri, kendisinin de bir ocuk olmasinda sakliydi. O
zamanlar orada degildim. Bay Verkhovensky’nin candan bir dosta ihtiyaci vardi. ocuk biraz palazlanir palazlanmaz, kk oglani arkadas
edinmekte gecikmedi. Her nasilsa bu o kadar dogal oldu ki, aralarinda en ufak bir ayrinti dahi yoktu. O siralarda on ya da on bir yasinda
olan bu kk dostunu, yaralanmis duygularini anlatmak; ya da yapmamasi gereken bir sey oldugunu ds nmeden, aile sirlarindan szetmek iin
gece yarisi dahi olsa, uyandirirdi. Birbirlerinin kollarina atilir, beraberce aglarlardi. ocuk, annesinin onu ok sevdigini bilmekle beraber,
annesini pek sever grnmezdi. Bayan Stavrogin onunla fazla konusmaz, ona ok az karisirdi; ama, her nasilsa, ocuk annesinin bakislarinin
s tnde dolastigini daima zlerek hissederdi. Bununla beraber, Bayan Stavrogin oglunun egitimini ve terbiyesini ok
43gvendigi Bay Verkhovensky’ye birakirdi. O gnlerde ona son derece gvenirdi. Sunu sylemenin dogru oldugunu ds nrm ki, gretmen,
grencisinin sinirlerini bir lye kadar bozmaktan sorumludur. Nicholas on alti yasina geldigi zaman liseye verildi. Son derece siska, asin sessiz
ve dalgin bir ocuktu. (Daha sonralari fiziki yapisinin gc ile nl olmustu). Surasi da anlasilmalidir ki, eger iki dost birbirlerinin kollarinda
aglasiyorsa, bunun evdeki anlasmazliklardan dolayi olmasi sart degildir. Bay Verkhovensky, kk dostunun ruhuna girmesini, onda sekin
hisler uyandirmasini, zntnn belirsiz duygularini ona asilamasini ok iyi basardi. (Bu eyleme, sanki byle bir sey mmknms gibi, ok deger
verenler vardir.) Biraz ge de olsa, gretici ile grencisinin ayrilmalari ok iyi oldu.
Delikanli, lisede okudugu ilk iki yil, yaz tatillerinde eve gelirdi. Bayan Stavrogin ve Bay Verkhovensky’nin Petersburg’da oldugu siralarda,
annesinin evinde yapilan edebi toplantilarda bulunurdu. Sadece seyreder ve dinlerdi. ok az konusurdu; eskisi gibi yine sessiz ve utangati.
Bay Verkhovensky’ye karsi eski bagliligi olmakla beraber, biraz ekimserdi; onunla aralarindaki gemisten szetmek istemez gibi grnrd.
grenimini tamamladiktan sonra, annesinin istegine uyarak orduya basvurdu ve kisa zamanda, en taninmis Atli Muhafiz Svari Alayi’na girdi.
Annesi onu resmi elbisesi ile grmesi iin gelmemis, Petersburg’dan arada sirada mektup yazmakla yetinmisti. Bayan Stavrogin, reformdan
sonra eski gelirinin ancak yarisini aldigi halde, ogluna gzn kirpmadan para yollardi. Bayan Stavrogin uzun yillar yapmis oldugu tutumla
olduka hatiri sayilir bir servet biriktirmisti. Oglunun Petersburg’un en yksek sosyetesindeki iliskileri ile yakindan ilgilenirdi. Kendisine
kismet olmayan btn seyler, zengin ve gelecegi pek parlak olan ogluna kismet oluyordu. Bayan Stavrogin’in ryasinda bile gremedigi sekilde
dostluklarini yeniliyor ve her yerde byk bir ilgi ile karsilaniyordu. Fakat ok gemeden garip sylentiler Bayan Stavrogin’e kadar gelmeye
basladi; gen adam birden bire eglence
44
lemine dalmisti. Kendisini kumara ya da ikiye kaptirmis degildi; fakat, yabanice yapilan ilginliklarindan, atinin ayaklari altinda ezilen
insanlardan ve yksek sosyetede iliski kurdugu bir kadina kabaca davrandiktan sonra onu herkesin iinde rezil etmesinden sz ediliyordu. Btn
bu sylentilerde igren bir geregin payi var gibi grnyordu. Ayrica, bunlara ek olarak, basit bir kavgaci oldugu ve karsisindaki kimselere
hakaret etmekten zevk aldigi iin, laf olsun diye kavga ikarip, hakaret ettigi de syleniyordu. Bayan Stavrogin meraklanarak zld. Bay
Verkhovensky, btn bunlarin asiri zengin bir evrenin ilk firtinali atilislari oldugunu, zamanla bu firtinanin durulacagini ve oglunun
hareketlerini, Shakespear’in bir kitabinda oldugu gibi, Prens Harry’nin Falstaff, Poins ve Bayan Quikly ile beraber yaptiklari asiri ilginliklara
benzeterek, onu avutmaya alisirdi. Bu kez, Bayan Stavrogin, son zamanlarda Bay Verkhovensky’ye “Sama, sama!” diye bagirdigi gibi
bagirmadi; tersine, onu dikkatle dinledi ve ondan durumu daha ok aiklamasini istedi. Sonra, Shakspear’in lmez oyununu alip btn
ayrintilarini inceleyerek okumaya basladi. Fakat, okudugu oyun arasindaki benzerligi pek etkili bulmadi. Yazdigi birok mektuba, byk bir
heyecanla cevap bekledi. Fazla beklemesine de gerek kalmadi. Kisa bir sre sonra kt haber hemen ulasti; Prens Harry, hemen hemen ayni
anda iki dello yapmis, birinde rakibini ldrms , ikincisinde ise agir yaralanmisti. Bu yzden de askeri mahkemeye verilmisti. Sonunda, rtbesinin
indirilmesine, bazi haklarinin kaldirilmasina ve bir piyade alayina srgn gnderilmesine karar alinmisti. Bazi szgeer kisilerin sayesinde bu kadar
ucuz kurtulabildigi de sylenmiyor degildi.
1863 yilinda nasil olduysa tekrar gze girdi; bir serit verip onu avus yaptilar ve sonra, olduka abuk olarak eski rtbesi geri verildi. Bu sre
iinde, Bayan Stavrogin, Petersburg’a, rica dolu en azindan yz mektup yollamisti. Byle olagan bir durum karsisinda, klmek zorunda
kaldigina aldirmamisti bile. Terfisinden hemen sonra gen adam istifa etti; fakat, Skvoreshniki’ye dnmedigi gibi annesine mektup yazmayi da
tamamen kesti. Sonunda, el altindan
45yapilan arastirmalardan sonra halen Petersburg’ da oldugu grenildi; sosyeteye girmedigi anlasildi. Tahminlere gre, bir kovuga sinmis
saklanmaktaydi. Bir sre sonra, garip kimselerle arkadaslik yaptigi; Petersburg’un yoksul memurlariyla, yasantilari iin kibarca dilenmeleri
gereken ordudan ayrilmis subaylarla, sarhoslarla dostluk kurdugu ve onlarin ailelerini ziyaret ettigi; gecelerini, gndzlerini karanlik inlerde,
Allah bilir daha hangi pis bodrumlarda geirdigi; s t basi yirtik perisan dolastigi ve grns e gre, bu sekildeki yasantisindan memnun oldugu
ortaya ikti. Annesinden para istemedi; kendisine ait kk bir mlk vardi; burasi bir zamanlar babasi general Stavrogin’e aitti ve ona kk bir gelir
sagliyordu. Sylentilere gre, bu mlkn Saksonya’li bir Alman’a kiralamisti. Nihayet, annesi onu, geri dnmesi iin kandirdi ve Prens Harry
ilimize geldi. iste onu ilk defa orada grmek ve yakindan tanimak firsatini buldum.
Yirmi bes yasinda, yakisikli bir genti ve itiraf etmeliyim ki, bende ok iyi bir etki birakti. s t basi perisan, votka kokan bir serseri ile
karsilasacagimi sanirdim. Tersine, o gne kadar karsilastigim centilmenler arasinda en gz alici, son derece sik giyimli ve ancak, yksek
sosyeteye aliskin kimselerde grlebilecek kadar efendice tavirlari olan bir genti. Sasiran sadece ben degildim; btn il sasirmisti; kuskusuz, Bay
Stavrogin’in btn gemisini bilen, (nasil grendikleri tahmin bile edilemezdi) btn olaylari en kk ayrintilarina kadar grenmis bulunan sehir halki
da sasirmisti. Ayrica, anlatilanlarin yarisindan fazlasi da dogruydu. Yeni gelen bu ziyareti, btn kadinlarimizin da aklini basindan almisti.
Kadinlar hemen ikiye blndler; bir tarafta ona delicesine tapanlar ve diger tarafta ondan lesiye nefret edenler vardi; fakat, her iki taraf da
onun iin deli oluyordu. B azilan, kalbinin derinliklerinde belki sakli bir sirrin bulunabilecegini ds ndklerinden zellikle byleniyordu; bazilari ise,
onun bir katil olmasindan heyecanlaniyordu. ok iyi tahsil grms oldugu da muhakkakti; nk, ok bilgili bir genti. Kuskusuz, bizi etkisi altina
almasi iin fazla bilgiye de gerek yoktu; fakat o, nemli, olduka ilgin konulara deginebi-46
liyor, bu deginmesi kayda deger derecede mantikli oluyordu. Olduka garip bir sey olarak sundan da szedeyim; hemen hemen daha ilk gn
hepimiz, onun son derece anlayisli bir kisi oldugunu anladik. Konuskan degildi. Alak gnll, ayni zamanda, hepimizden cesur bir adamdi.
Kendine gveni olan bir kisiligi vardi. Ilimizin zppeleri ona kiskanlikla bakiyorlar ve onun yaninda daima silik kaliyorlardi. Ayni zamanda, yz
de sasirticiydi; salari koyu siyahti; aik renk gzlerinde biraz fazla rahatlik ve berraklik vardi; cildi biraz fazla ince ve beyaz, rengi ok parlak
ve duruydu; disleri inci gibi grnyordu; bununla beraber, son derece irkin sayilabilirdi. Bazilari, yznn bir maskeyi andirdigini sylyorlardi;
hayret edilecek derecede olan fiziki kuvvetinden de szediliyordu. Olduka uzun boyluydu. Bayan Stavrogin, ogluna gururla bakmakla
beraber, iinde byk bir hzn duyardi. Bizimle beraber alti ay geirdi; sessiz, bezgin ve olduka ks knd; toplantilarda grnyor ve byk bir inatilikla
ilimizin trenlerine uymaya alisiyordu. Baba tarafindan valinin akrabasi oldugundan valinin evine yakin bir akraba gibi kabul ediliyordu.
Fakat, aradan birka ay getikten sonra, vahsi canavar birden tirnaklarini gs termeye basladi.
Sirasi gelmisken sz edeyim ki, sabik valimiz, iyi kalpli Ivan Osipovich, biraz yasli bir kadina da benzerdi; ama, ok iyi bir aileden gelme ve
sosyete iliskileri gl bir kisiydi. Zaten, ilimizin olaylarinda hibir aktif rol oynamadan aramizda bu kadar uzun yillar kalmasinin nedeni de
buydu. Konukseverligi, kendisini sevdirmesini bilmesi bakimindan iinde bulundugumuz zorlu devirde valilik etmek iin degil, eski iyi gnlerde
kibar takiminin arasinda bulunmak iin yaratilmis bir insandi. Ili, onun degil Bayan Stavrogin’inin ynettigi daima sz konusu olurdu. Tabii, bu
alayli bir sylentiydi; fakat korkarim ki, sylenenler arasinda dogru olan tek sz bile yoktu. Ilimizde, bu konu hakkinda olduka fazla saka
yapilirdi! Aslina bakilacak olursa, Bayan Stavrogin, ilimiz halki tarafindan son derece sevilmesine aldirmadan, son birka yildan beri kendini
kamu islerinden bilerek geri ekmis ve gnll olarak kendisine izdigi sinirin disina ikmamaya karar vermisti. Kamu
47isleri yerine, birdenbire kendi mlknn ynetimi ile ilgilenmeye baslamisti. Iki ya da yil sonra, gelirini hemen hemen eski dzeyine ikarmisti.
Eski romantik ilgileri yerine (Petersburg’a yolculugu, dergi ikarmak arzusu gibi…) giderlerini kismaya ve tutumlu olmaya baslamisti. Hatta,
Bay Verkhovensky ile arasinda bir bosluk birakmis, kendisine baska bir ev tutmasina izin vermisti (Bay Verkhovensky her firsatta bu izni
koparabilmek iin bir sr bahaneler uydurarak Israr ederdi). Zaman zaman Bay Verkhovensky, ondan yavan bir kadin olarak sz ediyor ya da
daha ok alay ederek “yavan dostum” diyordu. Tabii, btn bu sakalari, asiri bir saygi iinde ve en uygun zamanda oluyordu.
Bayan Stavrogin’in dar erevesindeki dostlari arasinda olan bizler, herkesten ok Bay Verkhovensky, Bayan Stavrogin’in oglunu yepyeni bir
umut ve hatta bir esit hayal gibi grdgn anliyorduk. Ogluna olan ds knlg, onun Petersburg sosyetesinde basarilar kazandigi zamandan
baslamis ve rtbesinin indirildigi haberinin gelmesi ile de glenmisti. Bununla beraber, ondan korktugu aik olarak belliydi ve onun karsisinda
bir kleymis gibi durdugu gzden kamiyordu. Belirsiz, esrarli ve kendisinin bile adlandiramadigi korkusunu anlayabiliyordum. ogu zaman,
kimsenin bakmadigi anda, Nicholas’i, aklindan bir seyler geirerek uzun uzun szyordu… ve ondan sonra, vahsi canavar dislerini gs termeye
basladi.
Prensimiz birden ve nedensiz yere, degisik kisilere insani hayrete ds recek kadar zorbalik yapti. nemli olan, bu zorbaliklarin duyulmus trde
olmamalari, her zaman yapilan zorbaliklardan ok degisik, anlamsiz, ocuka, sama olmalaridir; zorbaligin nedeninin bilinmesi, ancak Allaha
zgdr. Kulbmzn en saygideger, eski yelerinden biri olan, biraz yaslica ve centilmen Peter Gaganov’un, syledigi her szn pesinden,
heyecanlanarak; “Hayir,
48
efendim, beni burnumdan tutup kimse sryemez” demek gibi saf bir aliskanligi vardi. Eh, bu szde kt bir anlam yoktu. Fakat, bir gn etrafina
toplanan, kalabalik olmayan ye grubuna (grupta bulunan btn yeler nemli kisilerdi) hararetle bir seyler anlatirken, byk bir aliskanlikla yine bu
deyisi kullandigi zaman, tartismaya karismadan gruptan biraz ilerde duran Nicholas Stavrogin, birden Bay Gaganov’a yanasti; hi
beklenmedik bir hareketle, adamcagizin burnunu iki parmagi ile sikica yakaladi ve onu birka adim yrtt. Bay Gaganov’a herhangi bir kin
gtms olmasi mmkn degildi. Hi affedilmeyecek bile olsa, onun bu hareketinin ancak ocuka oldugu ds nlebilir; bununla beraber, bu hareket
yaptigi sirada dalgin oldugu, sanki aklini kairmis gibi grndg de sylendi; fakat, bu ds nceye, uzun bir sre sonra varilmisti. Olayin meydana
gelmesinden bir dakika sonra, herkes, hakareti bilerek yaptigini ve niin yaptigini bildigini, sonra da hi pismanlik duymadan neseyle
glmsedigini grd. Byk bir grlt ikti; kalabalik onun etrafini evirdi. Nicholas kendi etrafinda dnyor ve evresinde bagirip agiran yelere merakla
bakiyordu. Sonunda, tekrar ds nceye dalmis gibi grnd; (bana byle sylenmisti) yzn eksitti, kararli bir tavirla hakarete ugrayan Peter
Gaganov’un yanina gitti ve byk bir zntyle abuk abuk konusarak:
- Aman affedersiniz, efendim, diye mirildandi. Neden birdenbire byle yapmak istedigimi serefim hakki iin bilmiyorum… byle sama bir
sey…
Is olsun diye yapilmis bir hakaret havasini tasiyan bu zr di-leyis de yeni bir hakaretten baska bir sey degildi. Bagrismalar bs btn artti; fakat,
Nicholas omuz silkti ve oradan uzaklasti.
Olay yakisik almazligi bir yana, son derece budalaca, nceden ds nlerek, hesapli olarak yapildigi ilk bakista anlasilan bir hareketti. Bu nedenle
de, tm topluma yneltilmis ve kasitli bir hareketti. Herkes onun bu davranisini byle anlamisti. Bay Stavrogin, derhal ve oybirligiyle kulpten
ikarildi; ondan sonra btn kulp yeleri adina valiye bir dileke yazilmasi kararlastirildi. Validen,
49kendisine taninan yetkilere dayanarak, (olayin durusma sonucunu beklemeden) bu azili “sosyete zorbasini” hemen tutuklamasini ve
bylece ilimizin yasalara saygi gs teren namuslu halkinin saldirilardan korunacagini ve huzurun saglanacagini bildirip, gereken ilgiyi gs termesi
istendi. Dilekeye masum bir fkeyle “belki Bay Stavrogin iin bir yasa bulunup onun bu hareketlerine engel olunabilir” diye bir de ek
yapilmisti. Byle yazmalarinin tek nedeni, valiye, Bayan Stavrogin iin tas atmak istemeleriydi. Bu isi bytrken byk bir zevk duydular. Aksi gibi
vali ilde yoktu; gebeligi sirasinda kocasi len ok sevimli dul bir hanimin ocugunun vaftiz babasi olmak zere ilin yakin bir kasabasina gitmisti.
Fakat, oradan abuk dnmesi bekleniyordu. Bu arada hakarete ugramis ok saygideger Bay Gaganov’u pohpohluyorlardi; halk onu kucakliyor
ve pyordu; btn il halki onu ziyarete gidiyordu. Hatta, onun adina bir ziyafet vermeye karar verildi ve onun ricasi ile bu girisimlerinden
vazgetiler. Kimbilir, belki de, insanin burnundan yakalanip srklenmesinin byle bir ziyafete degmeyecegini onlar da anlamislardi.
Oysa, bu nasil olmustu? Byle bir sey nasil olabilmisti? Kayda deger husus sudur ki, ilimizde hi kimsenin, bu vahsi olayi delilige yormak
aklina gelmedi. Dernek ki, Bay Savrogin gibi akli basinda bir insandan byle bir davranis beklemeye egilimleri vardi. Hemen sonra olan, her
seyi aiklar grnen, herkesi rahatlatan olaya ragmen, ben bile bunu nasil aiklayabilecegimi bilemiyorum. Sunu da ilave edeyim ki, drt yil
sonra, kulpteki olay hakkinda ekinerek sordugum soruya, Stavrogin kaslarini atarak: -Evet, o siralarda kendimde degildim, dedi. Fakat,
olaylarin sirasini atlamamam gerekir. Genel nefretin kabarmasi ile herkesin “azgin, sosyete zorbasi” nin s tne s s mesi benim de merakima
neden oldu. Herkes, bu tek hareketin, nceden kararlastirilip hesaplanarak, topluma karsi yapilmis bir hakaret oldugunda hemfikirdi. Hi
kusku yoktu ki, bu gen, kimseye yaranamamis ve btn dnyayi kendi aleyhine
50
dndrms t; fakat, bunu nasil basarabilmisti? Sz geen olaydan nce ne kimseyle tartismis ne de kimseye hakaret etmisti; aksine, birisiyle
konusma firsati buldugu takdirde, tavirlari, moda dergilerinde oldugu gibi ok kibar olmustu. Tahminimde aldanmiyorsam, ondan, kibirli
oldugu iin nefret etmislerdi. Daha nce onun iin deli olan kadinlarimiz bile, simdi, erkeklerden ok ses ikariyorlardi.
Bayan Stavrogin son derece saskindi. Bu olaydan sonra Bay Verkhovensky’ye, oglunun ilde bulundugu alti ay srede, her zaman byle bir
olay bekledigini; hi degilse “bu esit” bir olay bekledigini itiraf etti. Bu, ayni zamanda, bir annenin ok ilgin bir itirafiydi. Bayan Stavrogin, bu
olayi duydugu zaman “basladi”, diye titreyerek ds nms t. Kulpte olan olayin ertesi sabahi, bu olay hakkinda oglundan genis bilgi almaya
kararli olmakla beraber tir tir titremisti. Btn gece uyuyamamisti ve hatta, sabahleyin erkenden kalkip Bay Verkhovensky’nin alisma odasina
gitmis ve simdiye kadar kimsenin nnde aglamadigi gibi gzyaslari iinde ondan fikir almak istemisti. Btn istegi, Nicholas’in hi olmazsa bir
seyler sylemesi, hareketlerinin amacini bildirmesiydi, ki Nicholas annesine karsi her zaman nazik ve saygiliydi. Kaslarini atarak annesinin
konusmasinin bitmesini beklemis, birden yerinden kalkip annesinin elini ptkten sonra tek kelime bile sylemeden ikip gitmisti. Ayni aksam,
sanki maksatli olarak yapilmis gibi, baska bir olay meydana geldi. Ilk olaydan daha az vahsi ve siradan olmakla beraber, kamuoyunun genel
durumu nedeniyle, ildeki bagirtilarin ykselmesine neden oldu.
Bu kez kabak, Liputin’in basina patladi. Bayan Stavrogin’le grs mesinden hemen sonra, Stavrogin’i grmeye geldi ve o aksam karisinin
dogum gn serefine evinde dzenleyecegi toplantiya onur vermesini zellikle rica etti. Bayan Stavrogin, oglunun byle asagilik kimselerle
dostluk kurmasini arzu etmemekle beraber, ogluna bu hususta bir sey sylemekten ekiniyordu. Bay Stavrogin, Liputin disinda, nc tabakadan
baskalari ile de iliski kurmustu ve bu iliskilerinden memnun grnyordu. Liputin’i birok kereler
51grdg halde evine o zamana kadar hi gitmemisti. Liputin’in onu, bir gn nce kulpte olan olaydan tr agirdigini; yerli bir liberal oldugundan
bu olayi memnunlukla karsiladigini; kulp yelerine byle davranan birinin ikmasi gerektigine ve bu hakaretin tam yerini bulduguna kalben
inandigini sezen Stavrogin bir kahkaha atarak, toplantiya gelecegine dair sz verdi.
ok sekin olmamakla beraber olduka kalabalik ve neseli bir gruptu. Magrur ve kiskan olan Liputin, yilda ancak iki kere ziyafet verir; fakat,
hibir masraftan kainmazdi. En serefli konuk olan Bay Verkhovensky, hastaligi dolayisiyla toplantiya gelememisti. ay, aperitif ve bolca iki
vardi; masada oyun oynaniyor ve genler yemegin hazirlanmasini beklerken piyanonun esliginde dans ediyorlardi. Stavrogin, son derece
gzel gen bir kadin olan ve kendisinden ok rken Bayan Liputin’i dansa kaldirdi. Odada iki tur attiktan sonra kadinin yanina oturdu. Onunla
sohbet edip, onu gldrd. Sonunda gen kadinin gldg zaman ok gzel oldugunu farkedince, birden kadinin beline sarildi ve kendine ektikten
sonra herkesin iinde uzun uzun dudaklarindan pt. Son derece korkan zavalli kadin hemen bayildi. Stavrogin, sapkasini alip kadinin kocasina
gitti. Adamcagiz, genel saskinligin arasinda aptal aptal duruyordu. Stavrogin, adamin yzne bakinca utandi ve aceleyle mirildandi:
“Kizmayiniz”. Sonra alelacele odadan ikti. Liputin, hemen onun ardindan kostu; krk paltosunu giymesine yardim ettikten sonra yerlere
kadar egilerek onu ugurladi. Ama ertesi gn, gerekten masum olan bu olay, nceki olaya eglenceli bir ek oldu. Bu eklenti, Liputin’e genel bir
n kazandirdi ve bu olayi sonradan kendisi yararina kullanmasini bildi.
Sabah on sularinda, Liputin’in yilisik, hoppa ve al yanakli, otuz bes yas civarinda olan hizmetisi Agafya, efendisinden bir mesajla
Stavrogin’lerin evine geldi. Hizmeti “gen centilmeni” zel olarak grmekte dayatti. Stavrogin’in kt bir bas agrisi olmasina ragmen hizmetiyi
grmek zere geldi. Mesajin verildigi zaman Bayan Stavrogin rastlantiyla orada bulunuyordu. \
52
- Bay Liputin, efendim, her seyden nce, en derin saygilarini size iletmemi, sagliginizi, dn geceki olaydan sonra rahat uyuyup
uyuyamadiginizi, bu sabah kendinizi nasil hissettiginizi sormami emretti.
Stavrogin glmsedi.
- Efendine selamlarimi bildir ve tesekkr et, dedi. Ona syle, Agafya, sehrin en akilli adami o.
- Bay Liputin, efendim, bu sylediklerinizi nceden tahmin ederek, sizin de en az onun kadar akilli oldugunuzu sylememi istemisti.
- Bunu nasil bildiklerini bilemiyorum, efendim; fakat evden ayrildiktan sonra kosarak pesimden geldi. Hatta, basinda sapkasi bile yoktu.
“Sakin unutma, Agafya, dostum” dedi. “Sana, efendine, ilin en zeki adami oldugunu syle, derlerse, hemen syle cevap verirsin: Bunu
kendisi de biliyor ve ayni seyi sizin iinde diliyor, efendim…”
***
Sonuta, valiyle de grs ld. Candan, iyi kalpli Ivan Osipovich, yolculuktan henz dnms ve kulp tarafindan yapilan hararetli sikyeti ancak
duyabilecek kadar zamani olmustu. Bir seyler yapmasi gerektiginden sphe yoktu; ama, kendisini saskin hissetti. Konuksever ihtiyarimiz da
bu gen akrabasindan ekinir grnyordu. Bununla beraber, Stavrogin’i, kulp yelerinden ve hakaret ettigi kisiden zr dilemesi; ama, bunu tatmin
edecek bir biimde, gerekirse mektupla da saglamlastirmasi iin kandirmak zere karar verdi; ondan sonra da, yumusak bir dille, ili terketmesi;
rnegin, inanlarini gelistirmek zere Italya’ya ya da neresi olursa olsun Avrupa’ya gitmesi iin onu razi etmeye alisacakti. Vali bu
53kez Stavrogin’i kabul salonuna aldi (diger zamanlarda, gen adam bir akraba olarak eve serbest olarak girer ikar ve her tarafta dolasirdi).
Salonun bir ks esinde, ok iyi yetistirilmis ve ayni zamanda vali ailesinin yakin dostu olan, Alyosha Telyanikov, bir masanin s tndeki posta
paketlerini amakla mesguld; salonun yanindaki odada, valinin eski bir dostu olan, sismanca ve din grns l albay, salon kapisina yakin bir
pencerenin nne oturmus Voice’yi okuyor, odanin yanindaki salonda geenlerle hi ilgilenmiyordu; aslinda, sirti kapiya dnk oturuyordu. Ivan
Osipovich, hemen hemen bir fisilti halinde esas konuya deginmeden konusmaya basladi; fakat, ds manca bir tavirla oturuyordu. Rengi
soluktu ve gzlerini yere dikmisti. Arada bir, sanki siddetli bir bas agrisindan aci ekiyormus gibi kaslarini atiyordu.
Nicholas, sabirla ve can sikintisi ile dinliyordu. Birden gzlerinde, ok kisa sren kurnazlik ve alay kivilcimlari yanip snd.
-Bunlari neden yaptigimi size sylesem iyi olacak, dedi. Sonra etrafina bakinarak Ivan Osipovich’in kulagina egildi.
ok grgl Alyosha Telyanikov, pencereye dogru birka adim daha uzaklasti ve yz Voice’nin arkasinda kalan albay, hafif bir ksrkle girtlagini
temizledi. Zavalli Ivan Osipovich aceleyle ve gvenle kulagini uzatti; son derece merakliydi. Iste tam bu anda
54
hi olmayacak, bununla beraber, baska bir deyisle gen adamdan beklenebilecek bir sey oldu. Ihtiyar adam, kulagina ilgini bir sir
fisildanacagini beklerken, kulaginin s t kisminin Nicholas tarafindan siddetle isirildigini hissetti. Btn vc udu rperdi ve solugu kesilecekmis gibi
oldu.
Alyosha ve albay ne oldugunu henz anlayamamislardi; ayrica, Nicholas’in ne yaptigini gremiyorlar ve son dakikaya kadar vali ile
Nicholas’in birbirleriyle fisildastiklarini ds nyorlardi; bununla beraber, ihtiyar valinin yzndeki saskin ifade, onlari telasa ds rd. Daha nce karar
verildigi gibi yardima kosmalari mi yoksa, biraz daha beklemeleri mi gerektigine karar veremeden birbirlerine bakistilar. Nicholas bunu
sezmis olacak ki dislerinin arasindaki kulagi biraz daha kuvvetlice isirdi.
Kurbani tekrar:
- Nicholas, Nicholas! diye inledi. Tamam artik, bu kadar saka yeter… hadi birak simdi!
Bir dakika daha srms olsaydi, zavalli adam korkudan lecekti; fakat canavar ona acidi ve kulagini bagisladi. Ihtiyarin lm korkusu tam bir
dakika srd ve bundan sonra da zerine fenalik geldi. Fakat, yarim saat sonra Nicholas tutuklanmis ve simdilik nbeti odasindaki zel bir hc reye
kapatilarak kapisina da zel bir nbeti dikilmisti. Olduka sert bir karar alinmis olmakla beraber, yumusak huylu valimiz ylesine kizmisti ki,
Bayan Stavrogin’le bile karsilasmayi gze alarak btn sorumlulugu yklenmisti. Durumun aiklanmasi iin valinin yanina kosan Bayan
Stavrogin’in kapidan evrilmesi herkesin agzini bir karis aik birakti; vali konagina kabul edilmeyen Bayan Stavrogin arabasindan inmeden,
saskinlikla gerisin geriye dnmek zorunda kaldi.
Sonunda her sey anlasildi! Sabahin saat ikisinde, o ana kadar, son derece sakin olan ve hatta, uyuyan tutuklu, birdenbire grlt
55etmeye, ilgin gibi kapiyi yumruklamaya basladi; kapinin gzetleme deligindeki parmakligi inanilmamayacak bir gle skp aldi ve camini
kirarak ellerini feci sekilde kesti. Nbeti subay bir manga askerle, anahtarlar elinde kosup geldi ve sayica s tn olduklarindan azan tutuklunun
zerine atlayip onu baglayabilmek iin kapinin ailmasini emretti; ieri daldiklarinda onun, siddetli bir beyin hummasi geirmekte oldugunu anladi.
Annesinin evine gtrld. Her sey bir anda aydinlaniverdi. Onu muayene eden, ilimizin doktoru da ayni fikirdeydi. Hasta, her ne kadar akli
dengesi yerinde grnyorsa da, gn nce bilincini kaybetmisti; zaten gnden beri olan olaylar bunun aik bir kanitiydi. Bu bakimdan, anlasildigina
gre, bunu ilkin sezinleyen Bay Liputin olmustu. Duygulu bir kimse olan Ivan Osipovich pek sasirmisti; ama, ok ilgin gerek, Ivan
Osipovich’in bile, Nicholas’in bilinci yerinde oldugu halde delice hareketlerde bulunacagina inanmis olmasidir. Kulpte btn yeler, utaniyorlar
ve bu kadar aik bir seyi nasil gremediklerine; olagans t btn olaylarda, bu durumu fark edemediklerine hayret ediyorlardi. Durumu kuskuyla
karsilayanlar da olmakla beraber, bunlar fazla tutunamadilar.
Nicholas iki aydan fazla yatti. Konsltasyon iin Petersburg’un en nl doktoru getirtildi; Bayan Stavrogin’i btn il ziyaret etti. Kendisini ziyarete
gelenlerin hepsini bagisladi. Ilkbaharda, Nicholas tamamen iyilesti ve annesinin Italya’ya gitmesi teklifini itirazsiz kabul etti; Bayan
Stavrogin, hepimizle vedalasmasi ve gerekli yerlere zr dilemesi iin onu ikna etmisti; Nicholas, annesinin bu teklifini de itirazsiz kabul etti.
Kulpte herkes, onun, Bay Gaganov’u evinde ziyaret ettigini ve Bay Gaganov’un bundan son derece memnun oldugunu biliyordu. Nicholas,
bu ziyaretleri sirasinda ok ciddi ve biraz nesesiz grnyordu. Herkes onu iten gelme bir sempati ile karsiliyor; fakat, nedense Italya’ya
gitmesinden memnun grnyordu. Ivan Osipovich bile gzyaslarini tutamadi; ama, nedense onu kucaklamaya bir trl yanasmadi. Gerekten, il
halkinin ogunlugu, onun kendileri ile alay ettigine ve hastaliginin pek
56
- Syler misiniz? Zeki oldugunuzu syleyecegimi nasil anlayip da Agafya’ya verecegi cevabi nceden bildirdiniz?
Liputin glerek:
- ok basit, dedi. nk, sizi akilli bir kisi olarak kabul ederim ve bu nedenle de vereceginiz cevabin ne olacagini nceden kes-‘tirebildim.
-Ne de olsa ilgin bir raslanti. Ama yine de, bana sunu syleyin; Agafya’yi gnderdiginiz zaman, benim bir deli degil de akilli bir adam
oldugumu ds ndnz, degil mi?
- En akilli ve en mantikli bir kisi oldugunuza inanirdim. Sadece, bilincinizin yerinde olmadigi kanisindaymisim gibi bir tavir takindim.
- O zaman siz de benim iimden geenleri anlamis ve bana Agafya ile haber gndermistiniz.
Sonra:
- Allah, Allah! diye bagirdi. Bilincim yerinde oldugu halde insanlara saldirabilecegimi gerekten ds nebiliyorsunuz demek? Neden yle
davranmis olayim?
Liputin, verecek bir cevap bulamadi. Nicholas’in rengi biraz umustu, ya da Liputin’e yle geliyordu.
- Ne olursa olsun, ds nce zinciriniz ok eglenceli. Agafya’ya gelince, onu zellikle bana hakaret etmek iin gndermis oldugunuzu anliyorum,
tabii.
57-Ulusal trelere sadiksiniz, degil mi? Liputin, biraz daha ezilmis grnd.
- Bak hele! diye haykirdi. Bu da nesi? Yoksa, Fourierist olmayasin? Eger yleysen hayret etmemeliyim! Bu Fransizca’dan eviri degil mi?
- Hayir, Fransizca’dan eviri degil! Sadece Fransizca’dan degil, insanlik leminin dilinden evrilmistir! Evren, sosyal toplumunun ve evren
uyumunun dilinden… Iste bu, byle bir eviri, efendim! Ve sadece Fransizca’dan degil!
Bazen kk bir ayrinti, insanin uzun bir sre dikkatini eker ve bu ayrinti her seyi dislar. Daha sonra, Bay Stavrogin hakkinda syleyecegim ok
sey var; fakat, simdi, sirf merak nedeniyle, belirtmek isterim ki, Liputin, dikkate degmez ve hemen hemen sefil kilikli, kiskan bir koca ve
zalim bir aile reisi olan, cimri ve faizci, yemek artiklarini ve mum diplerini kilit altinda saklayan ve ayni zamanda gelecegin, ancak Allah
tarafindan bilindigi “Toplum uyumu”na bagli olduguna, kendi varligina oldugu kadar, Rusya’ya da mutlu gnlerin gelecegine de inanarak
hayallere dalip, gecelerini sarhos geiren, kk bir tasra memuruydu. Bu adam, ilimizde derme atma bir ev almak iin para biriktirmis; ikinci
defa evlenip karisindan birka yz ruble drahoma almisti. Aslinda, kendisi de dahil olmak zere, belki de yz mil civarinda, “Evren, Sosyal
Cumhuriyet ve Uyumu” na inanan tek bir kisi bile bulunmayan bir yerdeydi.
Nicholas bazen, aranmayan bu Fourierist’i hatirladiginda: - Allah bilir byle insanlar nasil trer! diye hayretle sylenirdi.
58
Prensimiz yildan fazla bir sre Avrupa’da kaldi; yle ki, hemen hemen ilimizdeki herkes tarafindan unutulmustu. Ama, Bay
Verkhovensky’den grendigimize gre btn Avrupa’nin altini s tne getirmis; Misir’a gitmis; hatta, Kuds ’te bir sre kalmis; sonra, Izlanda’ya
bilimsel bir arastirma yapmak zere gidecek olan bir heyete katilarak Izlanda’ya bile gitmisti. Ayni zamanda, bir Alman niversitesinde, btn bir
kis egitim yaptigi da syleniyordu. Annesine ok seyrek mektup yaziyordu; alti ayda bir, hatta daha seyrek; fakat, Bayan Stavrogin ondan
mektup almayisina ne kiziyor ne de gc eniyordu. Ogluyla arasinda bir kere byle baslamis olan iliskiden sikyet etmiyor; araliksiz olarak
Nicholas’inin hasretini ekiyor ve onu hayal ediyordu. Ryalarini ve znts n kimseye amiyordu. Bay Verkhovensky’le bile dostluklari azalmis
grnyordu. Bazi planlar kuruyor ve grns e gre, eskisinden daha eli siki oluyor; eskisinden daha ok para biriktiriyor ve kgit oyunlarinda
kaybettiginden tr Bay Verkhovensky’ye kiziyordu.
Nihayet, bu yilin nisan ayinda, Paris’ten, ocukluk arkadasi ve bir generalin dul karisi olan Praskovya Drozdov’dan bir mektup aldi. Sekiz
yildan beri mektuplasmadigi ve grmedigi Bayan Drozdov mektubunda, Nicholas’in ailenin yakin bir dostu oldugunu ve zellikle Lisa’nin
arkadasi oldugunu (Lisa tek kiziydi); halen, Paris’te oturan Kont K.‘nin evine (Petersburg’un nemli kisilerinden) bir ogul gibi kabul edilmis
oldugunu ve hemen hemen btn gnlerini onun evinde geirdigi halde, yazin onlarla Isvire’ye, Verney-Montreux’ye gelmek niyetinde oldugunu
yaziyordu. Mektup kisa, amaci aikti; ayrica, mektupta yazilanlardan baska bir sonu da ikarilmasi sz konusu olamazdi. Bayan Stavrogin
vakit kaybetmeden, hemen hazirliklarini yapti ve yanina evlatligi Dasha’yi (Shatov’un kiz kardesi) alarak nisanin ortasinda Paris’e oradan
da Isvire’ye gitti. Temmuz ayinda yalniz olarak dnd. Dasha’yi Drozdov’larda birakmisti; syledigine gre, Drozdov’lar agustos ayinin
sonlarina dogru ilimize geleceklerdi.
Drozdov ailesi de ilimizin toprak sahiplerindendi; Fakat, general Drozdov’un grevi, Bayan Drozdov’un (Bayan Stavrogin’in okul
59arkadasi ve Bay Drozdov da Bay Stavrogin’in asker arkadasiydi), byk iftliklerini ziyaretlerini devamli olarak nlemisti. Generalin lmnden
sonra, (kocasi nceki yil lms t) acisini bir trl unutamayan dul karisi, hem acisini unutmak ve hem de Verney -Montreux’de zm kr yapmak
zere ayni yilin yaz sonunda Avrupa’ya gitmisti. Yurda dndgnde ilimize yerlesmek kararindaydi. Sehirde, bos duran ve yillardir kepenkleri
ailmamis olan byk bir konaklari vardi. Zengindiler. Bayan Drozdov, ilk evliligi sirasinda Bayan Tushin olarak taninirdi. Okul arkadasi Bayan
Stavrogin gibi byk bir mteahhidin kiziydi. Drahomasi iin o da babasindan byk bir para almisti. Emekli bir svari yzbasisi olan Tushin de
varlikli ve olduka yetenekli bir adamdi. lmyle, o zamanlar yedi yasinda olan kizi Lisa’ya olduka ykl bir servet birakmisti. Simdi ise, Lisa
yirmi iki yasinda gen bir kizdi ve ikinci evliliginden ocugu olmayan annesinin lm ile kendisine kalacak servet disinda, halen en azindan
200.000 bin ruble serveti vardi. Bayan Stavrogin, Avrupa yolculugundan ok memnun kalmis grnyordu. Kendi ds ncesine gre, Bayan
Drozdov ile iyice grs tkten sonra bir karara varmisti ve btn bunlari Avrupa dns nde hemen Bay Verkhovensky’ye anlatmisti; sphesiz, Bayan
Stavrogin ok samimiydi; uzun bir sreden beri byle sey olmamisti.
Son derece heyecanlanmisti; dostundan ayri kaldigi srede ok zntlyd. Bayan Stavrogin, Avrupa’ya giderken onunla dogru drs t
vedalasmamisti bile. Ayni zamanda, planlarindan da hi bahsetmemisti; Tabii, agzini siki tutamayacagi korkusundan olacak. O siralar, kgit
oyununda ykl miktarda para kaybettigi iin de ona ok kiziyordu. Fakat, isvire’ye adimini atar atmaz, oktan beri ok sert davrandigi dostunun
gnln almasinin gerektigine karar vermisti. Tepeden inme bu ayrilik Bay Verkhovensky’nin hassas kalbi zerine buz gibi bir etki yapti; s telik,
sanki kasitliymis
60
gibi, ayrilik acisinin s tne, birtakim sasirtici sikintilar da kt. Bayan Stavrogin’in yardimi olmadan altindan kalkamayacagi, uzun zamandan
beri sregelen olduka nemli bir para sikintisi iindeydi. Bundan baska, iyi kalpli, yumusak huylu Ivan Osipovich’in valiligi de, bu yilin mayis
ayinda son bulmustu; yerine baska biri atanmis ve eski valinin ayrilisinda bazi tatsiz olaylar olmustu. Sonra, Bayan Stavrogin’in yoklugu
aninda, yeni valimiz Andrey Von Lembke gelmisti; buna esit olarak, Bayan Stavrogin ve dolayisiyla Bay Verkhovensky aleyhine yapilan fark
edilir derecede degisiklikler gze arpmaya baslamisti. Hi olmazsa, irkin olmakla beraber, bazi izlenimlerde bulunmus; fakat, Bayan
Stavrogin’in sehirde olmayisindan dolayi korkuya kapilmisti. ok tehlikeli bir kisi oldugunu, yeni valiye sylemis olabilecekleri ds ncesiyle
endiseden kivraniyordu. Sehir sosyetesinden bazi hanimlarin, Bayan Stavrogin ile iliskilerini keseceklerini kesin olarak biliyordu. Valinin
karisi iin, (sonbahardan nce gelmesi beklenmiyordu) ok gururlu ve gerek bir aristokrat oldugu ve “zavalli Bayan Stavrogin”e hi
benzemedigi syleniyordu. Su ya da bu nedenle, sehirdeki herkes, valinin karisi ile Bayan Stavrogin’in bir zamanlar sosyetede karsi karsiya
geldiklerini ve o zamandan beri iki ds man olduklarini, Bayan Von Lembke’nin adi getiginde Bayan Stavrogin’in tylerinin diken diken
oldugunu btn ayrintilari ile biliyor grnyordu. Bayan Stavrogin’in kendine gvenir ve neseli tavirlari, kadinlarimizin niyetini grendigi zamanki
umursamaz tutumu ve sosyetedeki heyecani byk bir hafifseme ile karsilayisi, Bay Verkhovensky’nin bozulan moralini hemen ykseltti ve
nesesini bir anda bulmasini sagladi. Yeni valinin gelisini zel bir alayla anlatmaya basladi.
- Bir Rus yneticisinin, genellikle, yeni bir Rus yneticisinin, yani, yeni firinlanmis, yeni atanmis birinin ne demek oldugunu sanirim ki
bilirsiniz, excellente amie (mkemmel dostum), dedi. Ces interminables mots Russes!… (Bitmek bilmeyen Rusa kelimeler).
-Yani - vous savez chez nous, en un mot-(Biliyorsunuz bizde, kisacasi) son derece degersiz bir adami demiryolu bilet gisesine oturtun; bilet
almaya gittiginizde, o degersiz adamin, sanki Jpiter’in kendisiymis gibi size tepeden bakma hakkina sahip oldugunu grrsnz; pour vous
montrer son pouvoir (gc n size gs termek iin) iinden “Bekle” der. “Simdi size gc m gs teririm.” Ve bu duygu onlarda, ynetim coskunluguna
esittir. En un mot, (bir yerde okudum), Avrupa’daki kiliselerimizden birinde bir zango - mais c’est tres curieux - (ok ilgintir), tam byk ayin
baslayacagi sirada, - vous savez ces chantes et le livre de job - (Peygamberin kitabindaki ilahileri bilirsiniz) bir Ingiliz ailesini, les dames
charmentes (gzel kadinlari) “yabancilarin Rus kiliselerinde basibos dolasmalari yanlistir, gezmek isterlerse zamaninda gelsinler” nedeniyle
kiliseden kovmus. Ingilizler bayginlik geirmisler… Bu zango, ynetim coskunluguna kapilmis olmalidir, et il a montre son pouvoir… (ve gc n
gs terdi.)
- Amatan ayrilmayalim, ltfen. Sahi, kirmizi bir kravat taktiginizi gryorum… ne zamandan beri?
62
- Krlerinize devam ediyor musunuz? Doktorunuzun syledigi gibi her gn bes mil yryor musunuz?
- Biliyorum! Daha Isvire’deyken yrys leri yapmadiginizi hissetmistim! Simdi, gnde tam sekiz mil yryeceksiniz. Kendinizi korkun derecede
ihmal etmissiniz! kecek kadar ihtiyarlamadiniz… demin sizi ilk grdgm zaman sasirdim… kirmizi kravatiniza ragmen.. quelle ide rouge!
(kizil bir ds nce). Sayet sylenecek bir sey varsa, Von Lembke hakkindaki konusmaniza devam edin; ama, rica ederim, ok kisa kesin, nk ok
yorgunum.
- En un mot (bir yerde okudum), kirk yasindan nce karanlik bir yasam srdgn, kirk yasinda bir kadin araciligi ile ya da buna benzer bir yolla
ynetim hayatina atilmis oldugunu sylemek istiyordum. Yani su anda sehirde degil… Demek istiyorum ki, benim, genligi kt yollara srkleyen
ve sehirde dinsizligi yayan bir adam oldugumu sylemisler. Hemen sorusturmaya baslamis…
- Dogrusunu isterseniz, gerekli nlemleri aldim bile. Sizin “ili ynettiginiz” kendisine haber verildigi zaman, Vous savez (biliyor musunuz?),
“artik bundan sonra byle bir sey olmayacak” demek nezaketinde bulundu.
- Byle mi syledi?
- Kelimesi kelimesine “artik bundan sonra byle bir sey olmayacak” ve avec cette morgue (burnu havalarda)… Karisini Agustos sonlarina
dogru karsilamak onuruna erecegiz; Petersburg’dan dogruca buraya geliyor.
- Vraiment?(Sahimi?)
- Sama! Baglantilari her ne ise, pek nemli sayilmaz! Kirk bes yasina gelene kadar meteligi olmayan hi evlenmemis yasli bir kizdi ve simdi su
von Lembke’sini kancasina takti; tabii, btn emeli adami nemli bir kisi yapmak. Her ikisi de entrikacidir.
- Bes. Moskova’da annesi kapimin esiginde ayakkabilarini paraladi; kocam henz sagken, verdigimiz balolara gelebilmek iin davetiye
dilenirdi. Ve Julia, alninda firuze bir kelebek, kavalyesiz bir ks ede oturur kalirdi. Ona ylesine acirdim ki, sabahin ikisinden sonra ona, ilk
kavalyesini gnderirdim. O zamanlar yirmi besinde vardi ve onu ocuk gibi kisa etekli entariyle dolastirirlardi. Sonunda onlari evime davet
etmeye utandim.
- Oraya erisir erismez bir dalavere ile karsilastigimi syleyeyim. Bayan Drozdov’un mektubunu okudunuz… daha aik ne olabilir? Fakat ne
buldum? Bayan Drozdov budalasi -zaten her zaman budaladir-sanki ne iin geldigimi merak ediyormus gibi dik
, dik bana bakti. Ne kadar sasirdigimi tahmin edersiniz. Efrafima bakindim ve ne grdgm tahmin edersiniz? Su Bayan Lembke oturmus,
rahmetli Bay Drozdov’un yegeni ile kiristirmiyor mu? Her sey aik seik ortadaydi!… Kuskusuz, derhal duruma bir son verdim ve
Praskovya yine benim tarafimdan…
- Ama yine de, onu bastirdiniz. Ah, siz bir Bismarck’siniz!… -Bismarck degilim; ama, ikiyzllk ile aptalligi ayirabilecek
kadar yetenekliyim. Bayan Lembke’nin sahtekrligi ve Praskovya’nin aptalligi. Hayatimda bu kadar gevsek kadin grmedim. Bacaklari davul
gibi sismisti. Szm ona iyi kalpliymis. Iyi tabiatli bir budaladan daha akilsiz ne vardir?
Bay Verkhovensky, yumusak baslikla:
64
- Kt kalpli bir budala, ma bonne ami (sevgili dostum), dedi. Kt kalpli bir budala, daha akilsizdir.
- Fakat simdi bir “enfant” (ocuk) degil, kocaman bir kadin, hem de karakterli bir kadin. Cmert ve duygulu. Hosuma en ok tiden sey de,
salak annesine karsi gelebilmesi. Akrabalari olan o yegen iin az kalsin byk bir atismaya giriyorduk.
-Fakat, yle ya, Lisa ile hibir akrabaligi olamaz!… Lisa hakkinda herhangi bir niyeti yok, degil mi?
- Gen bir subay, pek konuskan degil ve aslini isterseniz, ol-duka alakgnll bir gen. Insafli olmayi her zaman isterim. O da entrikadan
hoslanmiyor sanirim ve pesinde oldugu kimse yok; yalniz, Bayan Lembke kendi kendine gelin gvey oluyor, o kadar.
Gen subayin, Nicholas’a karsi byk bir saygisi var. Anliyorsunuz ya, her sey Lisa’nin elinde; fakat, ayrildigim zaman Nicholas ile aralari ok
iyiydi ve Nicholas, kasim ayinda eve dnecegine kesin olarak sz verdi. Bu bakimdan, entrika evirmeye alisan sadece Bayan Lembke ve
Praskovya, sadece kr bir kadin. Durup dururken endise etmemin yersiz oldugunu syledi; aptallik ettigini onun yzne karsi syledim. Allahin
huzurunda da ayni szleri tekrarlayabilirim. Fakat, Nicholas basit seyler zerinde durmamam iin yalvarmamis olsaydi, o sahtekr kadinin
foyasini ortaya ikarmadan oradan ayrilmazdim. Nicholas’i kullanarak Kont K.‘ye yanasmaya alisiyor. Ana-ogul arasini amak istiyor. Fakat,
Lisa, memnunlukla syleyebilirim, bizden yana ve Praskovya ile de bir anlasmaya vardim. Karmazinov’un akrabasi oldugunu biliyor
muydunuz?
65-Tabii, yazar! Neden bu kadar sasirdiniz? Tabii, kendini byk bir yazar saniyor. Kendini begenmis mahluk!.. Bayan Lembke onunla
beraber gelecek. Adamin zerine titriyor, orada. Hanim burada birtakim edebi toplantilar yapmak amacinda. Bir ay sre ile kalacak ve geri
kalan birka para yerini de satacakmis. Az kalsin, Isvire’de onunla karsilasiyordum; tabii onunla karsilasmayi arzu ettigimden degil.
Bununlar beraber, beni hatirlamak inceligini gs terecegini umarim. Vaktiyle mektuplasirdik ve evime de gelirdi. Daha iyi giyinmis olmanizi
isterdim, Bay Verkhovensky. Her geen gn biraz daha kendinizi koyuveriyorsunuz… Oh, beni ok zyorsunuz!… Simdi ne okuyorsunuz?
- Anliyorum. Her zamanki gibi… dostlar, iki, kulp ve kgit oyunlari. Bunlara ek olarak dinsiz damgasi. Sizin bu lakabinizi begenmiyorum,
Bay Verkhovensky. Size dinsiz dememelerini arzu ederim, zellikle su siralarda. nceden de hoslanmazdim; nk, bunlar bos konusmalar, baska
bir sey degil. Nihayet size sylenmeliydi.
- Beni dinleyin. Bay Verkhovensky. Sphesiz, bilgi bakimindan sizinle boy ls mem mmkn degil; fakat, buraya dns mde, sizin hakkinizda uzun
sre ds ndm. Ve bir karara vardim.
- Dnyanin en akilli insanlari olmadigimiza, bizden daha akilli insanlarin bulundugu kararma vardim.
-Akillica ve yerinde bir karar. Eger bizden daha akilli kimseler varsa, bizden daha hakli kimseler de var demektir. Ve bu da demektir ki, biz
de yanilabiliriz, yle degil mi? Mais, ma bonne amie, (ama, iyi dostum) bir hata yaptigimi ds nelim; fakat hl, insanligimi, ezeli ve ebediligimi,
vicdanimin zgrlgn kaybetmis olmam, degil mi? Arzu ettigim takdirde, dar ds nceli ve kaba bir sofu olmayi reddetmeye hakkim var, yle degil
mi? Tabii, byle oldugum
66
iin hayatimin sonuna kadar benden nefret eden insanlar olacaktir. Et puis, comme on trouve toujours plus de monies que de raison, (hem
sonra, akil verecek ok papaz bulunduguna gre) ve ben de tamamen ayni fikirdeyim.
- Ne, ne dediniz?
- Dedim ki “on trouve toujours plus de moines que de raison, (Hem sonra, her zaman akildan ok akil veren bulunduguna gre.) ve ben
de…”
- Bu ds nce sizin mi, yoksa? Baska bir yerden almis olmalisiniz.
- Bunu syleyen, Pascal.
- Zaten anlamistim… ah, siz!… Neden hibir seyi kisaca sylemiyor da uzattika uzatiyorsunuz? Bylesi, ynetme coskunlugunu anlatmanizdan
ok daha iyi.
j - Ma foi, chre… (Vallahi sekerim) Neden? nce nihayet ben bir Pascal degilim, hem sonra, biz Ruslar herhangi bir seyin kendi dilimizde
nasil sylenmesi gerektigini bilmeyiz. Hi degilse, bugne kadar herhangi bir sey sylemis degiliz.
- Simdi btn bu Lembke’ler ve Karmazinov’lar… Allahim, kendinizi nasil bu kadar koyuverdiniz!… Ah, beni ne kadar zyorsunuz!… Btn bu
insanlar attiginiz tirnaga degmediginden onlarin size saygi duymalarini arzu ederdim; fakat, su halinize bakin!… Sizde ne bulacaklar? Onlara
ne gs terecegim? Herkese rnek olmaya devam edecek, degerinizi kabul ettirecek yerde, etrafiniza bir sr serseri toplamis, bir sr kt
aliskanliklar edinmis, yaslanmis ve gs z, sarapsiz ve kumarsiz yasayamayan, Paul de Kock’dan baskabir sey okumayan ve herkes yazarken
hibir sey yazamayan bir kisi oldunuz. Btn vaktinizi konusmakla harciyorsunuz. Hi ayrilamadiginiz Liputin gibi can sikici kimselerle nasil
arkadaslik edebiliyorsunuz?
- Simdi nerededir?
- Onun… onun size karsi daima byk bir saygisi vardir. Annesinden kalan bir mirasi almak zere S…H ‘ye gitti.
- Para almaktan baska bir is yapmaz grnyor. Shatov nasil? Hep eskisi gibi mi?
- Su sizin Shatov’unuza da hi tahammlm yok. Nisbeti ve her zaman kendisini ds nen bir insan.
- Dasha mi, demek istiyorsunuz? Neden grenmek istiyorsunuz? ok iyidir. Onu, Drozdov’larda biraktim. Isvire’deyken; oglunuz hakkinda
bir seyler duydum. Kt, iyi olmayan seyler duydum.
- Oh, C’est une histoire bien bete! Je vous attendais, ma bonne amie,pour vous reconter… (Oh, ok kt bir yk bu! Anlatmak iin sizi
bekliyordum, aziz dostum.)
- Yeteri kadar grendim, Bay Verkhovensky, beni artik rahat birakin. ok bitkinim. Bol bol konusacak vaktimiz olacak, zellikle kt seylerden.
Glerken agzinizdan tkrk saiyorsunuz… bunaklik ya da buna benzer bir sey. Sonra ne kadar da garip glyorsunuz!… Allahim, ne kadar kt
aliskanliklar edinmissiniz L. Karmazinov sizi hibir zaman ziyaret etmeyecek! Bundan da memnun kalacaklar. Oh, simdilik artik yeter.
Yorgunum! Bana hakikaten acimalisiniz!…
Bay Verkhovensky ona “acidi”; fakat, Bayan Stavrogin’in yanindan ayrilirken son derece endiseliydi.
***
68
Dostumuz, gerekten de kt birka aliskanlik edinmisti, zellikle son aylarda. Hizla ktg gzle grlebiliyordu ve kiliginin kt oldugu da dogruydu.
Daha ok iiyor, gzleri daha abuk sulaniyor ye sinirleri gittike zayifliyordu. Sanat degeri olan her seye karsi asiri bir hassasiyeti vardi. Yz de
ok abuk degismeye baslamisti; rnegin, yzndeki gururlu ifade, sama, hatta, ahmaka bir ifadeyle yer degistirmisti. Yalniz birakilmaya tahamml
yoktu ve daima eglence ariyordu. En son rezaletlerin; gln fikralarin anlatilmasini istiyor ve bunlarin her gn degisik olmasini
arzu ediyordu. Eger uzun bir sre onu ziyarete gelmezlerse, odasinda kederli kederli dolasiyor; pencereye gidiyor; dalginlikla dudaklarini
kemiriyor; derin derin i geiriyor ve hemen hemen aglamakli olarak gnn geiriyordu. Sanki, hep bir seyler olmasini bekliyor, umulmadik ve
kainilmaz bir seylerden korkuyordu; endiseliydi; ryalarina byk lde deger vermeye baslamisti.
O gn ve gecesini asiri bir endiseyle geirdi; beni agirtti; ok l heyecanliydi; ok konustu; bana birok sey anlatti; ama, anlattiklarinin hepsi
birbirini tutmaz seylerdi. Bayan Stavrogin, onun benden hibir sey saklamadigini uzun bir sredir biliyordu. Sonunda, kendisinin bile
anlayamadigi bir seyden endiselendigine karar vermekten kendimi alamadim. Kural olarak, daha nceleri biraraya geldigimizde, hemen
sikyetlere baslar ve sikyetlerin arkasindan bir sise votka gelir ve her sey daha eglenceli olmaya baslardi. Fakat, bu sefer votka yoktu ve
birini gnderip votka aldirmak istegini devamli olarak bastirdigi belliydi.
- Bayan Stavrogin neden bana hep kiziyor? Tous les hommes i de genie et de progres en Russie etaient, sont et seront toujours des
ayyaslar et des kumarbazlar, qui boivent (balik gibi ikide yzerler, Rusya’daki btn dahiler, kumarbazlarla, ikide yzen sar-hoslardir)… ama
ben ne byle bir sarhos ne de kumarbazim… Neden yazmadigimi anlamak istiyor. Ne garip bir ds nce. Neden yatiyor olayim? Benim bir rnek
olmami ve kendimi saydirmami istiyor.
69Mais entre nous soit dit (ama aramizda kalsin) kaderi “saygi” olan bir insan yatmaz da ne yapar… o bunu bilmiyor mu?
Ve nihayet, onun yakasina sarilmis olan znts nn ne oldugunu o aksam anladim. Birok kere aynanin nnde durmus ve bir sre oyalanmisti.
Nihayet, aynadan bana dnp byk bir mitsizlikle:
- Mon cher, je suis (dostum ben) kendisini koyuvermis bir adamim, dedi.
Gerekten de o gne kadar, tek bir inanci vardi. Bayan Stavrogin’in “yeni grs leri” ve btn “degisen fikirleri” yaninda; onun kadinca kalbinde,
sadece bir srgn ya da nl bir bilgin degil; ayni zamanda, yakisikli bir erkekti. Yirmi yildan beri bu zevk verici inanca btn benligi ile sarilmisti
ve olasilikla bu inancindan ayrilmaktan tr zlyordu. Yakin bir gelecekte, kaderin kendisine byle bir oyun hazirlayacagi, acaba, o gece iine mi
dogmustu?
Simdi, hemen hemen unutulmus, anlatacaklarimin esas baslangici olacak olayi anlatayim.
Drozdovlar, agustos ayinin son gnlerinde geldiler. Gelisleri, akrabalari olan valinin uzun sredir beklenen karisinin gelisinden biraz nce
olmus, sehrimiz toplumu zerinde hos bir etki birakmisti. Fakat, btn bu ilgi ekici olaylardan daha sonra szedecegim; burada sadece su
kadarini syleyecegim ki, Bayan Drozdov, kendisini sabirsizlikla bekleyen Bayan Stavrogin’e ok zc bir haber getirmisti; Nicholas, temmuz
ayinda onlardan ayrilmis, Rhine’de Kont K. ile bulusarak, onlarla beraber Petersburg’a gitmisti. Kont’un evlenme aginda olan kk bir kizi
vardi.
- Lisa’dan bir sey grenemedim, diye basladi. Onun ne kadar gururlu ve inati oldugunu bilirsiniz. Fakat, Lisa ile Nicholas arasinda bazi tatsiz
olaylarin gemis oldugunu gzlerimle grdm. Aralarindaki olayin btn ayrintilarini bilemem; ama, Dasha’ya sorsaniz iyi olur diye ds nyorum,
aziz dostum. Nihayet, gzbe—
70
beginiz olan bu kadini size geri getirmis olmaktan memnunum; j byk bir ykten kurtulmus oldum.
Bu zehirli kelimeler belirli bir fkeyle sylenmisti. “Sisko” kadinin, szlerini daha nceden hazirlamis oldugu ve etkisini de tah-min ettigi belliydi.
Fakat, Bayan Stavrogin, bu kadar duygulu konusmalardan sasiracak bir kadin degildi. Nitekim, sert bir dille, ok E kesin ve yeterli bir
aiklama talep etti. Bayan Drozdov sesini hemen alaltti; hatta, konusmasinin sonunda aglamaya ve dosta kelimeler l sylemeye bile basladi.
Bu, sinirli oldugu kadar da hassas olan kibar kadinin, Bay Verkhovesnky gibi, candan bir dosta ihtiyaci vardi; kizi Lisa’dan baslica sikyeti,
kizinin “bir dost” olmamasiydi. Fakat, kadinin anlattiklarindan kesin olarak ikarilan tek anlam, Lisa ile Nicholas’in hakikaten tartismis
olmalariydi. Bayan Drozdov’un bu tartisma hakkinda kesin bir bilgisi yoktu. Dasha hakkindaki imali szlerine gelince, konusmasinin
sonunda, onun l hakkinda sylediklerini sadece geri almakla kalmadi; byle konusmasinin “fkeye” kapilmasindan tr oldugunu syleyerek, zr de
diledi. Kisacasi, her sey son derece belirsiz ve kuskuluydu. Bayan Drozdov’a gre, tartisma, Lisa’nin “inati ve alayci” karakterinden tryd;
diger taraftan, Nicholas her ne kadar s iksa da, onun alayci szlerine aldirmayacak kadar gururlu oldugundan kendisi de alayci olmustu.
Bayan Drozdov:
- Bundan hemen sonra, diye devam etti. Gen biriyle tanistik, | sizin “profesr”n yegeni oluyor, herhalde ve yanildigimi da sanmiyorum, nk
ayni soyadini tasiyor…
Bayan Stavrogin:
Bayan Drozdov, Bay Verkhovensky’nin soyadini hibir zaman hatirlayamaz ve ondan szederken daima “profesr” derdi.
-Eh, oglu, su halde; ogluysa daha iyi, benim iin pek fark etmez. Alelade bir gen, ok canli ve serbest; fakat, hibir zelligi yok. Eh,
71korkarim ki, Lisa kt davrandi. Nicholas’i kiskandirmak iin bu genle arkadas oldu. Kizimi bu bakimdan fazla sulu bulmam; her gen kizin
yapacagi seyler bunlar… Olduka da sevimli hareketlerdir, sanirim. Yalniz, Nicholas kiskanacagi yerde bu genle zellikle arkadas oldu. Sanki
hibir seyin farkinda degilmis, daha ok, aldiris etmez gibiydi. Onun bu hareketi Lisa’yi ilgina evirdi. Gen adam, kisa zaman sonra gidecegi
bir yere yetismek iin acele ediyor gibiydi ve Lisa, her firsatta Nicholas ile tartismaya basladi. Nicholas’in bazen Dasha’yla konustugunu
fark etti ve bu onu o kadar sinirlendirdi ki, hayat ekilmez olmustu; tabii bizler iin. Doktorlar sinirlenmemi yasaklamislardi. Dillere destan
ettikleri gl, sinirime dokunmaya, bana sadece dis agrisi vermeye ve romatizma agrilarimin artmasina neden oldu. Hem neden olmasin,
Cenova Gl‘nn dis agrisina neden oldugunu bir yerde okumustum zaten. Tam o siralarda, Nicholas, Kontes’ten bir mektup aldi ve bizi
terketti; btn teberisini bir gnde topladi. Dosta ayrildiklarini sylemeliyim. Lisa da ok neseli ve hoppaydi. Onu yolcu ederken kahkahalarla
glyordu. Sadece btn haraketleri yapmacikti. Nicholas gittikten sonra, ok dalgin oldu ve onun szn bile etmedi. Benim bile ondan sz etmemi
istemiyordu. Size de, Nicholas’tan, Lisa’ya bahsetmemenizi tavsiye ederim, aziz dostum. Her seyi bs btn karistirmaktan baska bir ise
yaramayacaktir. Eger sz etmeyecek olursaniz, size kendiliginden syleyecektir. Bu takdirde, daha ok sey grenebilirsiniz. Bence, eger
Nicholas sznde durur da abuk dnecek olursa, aralan yine dzelecektir.
- Derhal yazacagim. Eger btn tartisma buysa, bunun kadar sama bir sey olamaz; hepsi sama!… Anliyorsunuz ya, Dasha’yi ok iyi tanirim.
Onun herhangi bir suu olamaz.
- Aziz Dasha iin zldm. Onun iin byle konusmamaliydim. Konusmalari hep yksek sesle ve normal kanallarda oluyordu zaten. Fakat, o zaman
olanlar beni tamamen sasirmisti, aziz dostum. Ayrica, Lisa bile onun gnahsiz oldugunu anladi ve ona eskisi gibi nazik davranmaya basladi.
72
Bayan Stavrogin, hemen o gn Nicholas’a bir mektup yazarak, syledigi tarihten hi olmazsa bir ay nce gelmesi iin rica etti. Fakat yine de, bu
meselede anlayamadigi bir durum vardi ki, ne oldugunu tahmin bile edemiyordu. Btn gece sabaha kadar bunu ds np durdu. Bayan
Drozdov’un ds ncesini fazlaca masum ve duygulu buluyordu. “Praskovya’, diye ds nd, “yatili okulda oldugu gibi, btn hayati fazla duygulu
gemis. Nicholas, gen bir kizin alayli szleri zerine kaacak erkek degil. Gerekten tartistilarsa, bunun daha baska bir nedeni olmasi gerekir.
Geri, o subayi da be-rebarlerinde getirdiler. Bir akraba olarak evlerinde oturuyor. Praskovya, Dasha iin zr dilemekte ok acele etti; sylemek
istemedigi bir seyi kendisine saklamis olmali…”
Sabahleyin, Bayan Stavrogin, hi olmazsa zihnini karistiran sorunlardan birini zmlemek iin kesin kararini verdi ve yaptigi plan, beklenmedik
olmasi bakimindan olduka ilginti. Bu planim hazirlarken aslinda ne ds nms t? Sylemesi ok g, ayrica, anlatan olarak, olaylari olduklari gibi
aktarmaktan sorumluyum ve anlatacaklarim gerege uymaz grnrse su benim olmayacaktir. Surasini da kaydetmek zorundayim ki, sabah
oldugu zaman, iinde Dasha hakkinda en kk bir kusku dahi yoktu ve geregi sylemek gerekirse, zaten ondan hibir sekilde sphelenmemisti;
ona ok gvenirdi. Ayrica, Nicholas’in ona s ik olabilecegini aklinin kiyisindan bile geirmezdi… “Dasha ile ha!” Ertesi sabah, Dasha,
fincanlara ay koyarken, Bayan Stavrogin gzlerini ondan ayirmadan uzun uzun bakti ve belki, bir gn ncesinden beri yirminci kez kendi
kendine sylendi: “Hepsi sama!…”
Bununla beraber, Dasha’nin yorgun grndgn, daha sessiz durdugunu ve ilgisiz oldugunu fark etti. Kahvaltidan sonra, her ikisi de, her zaman
yaptiklari gibi, elisine oturdular. Bayan Stavrogin, Dasha’ya, Avrupa izlenimlerini, zellikle manzaralarini, halkini, Sehirlerini, trenlerini, sanat
ve ticaretlerini… grebilmek firsatini Buldugu her seyi anlatmasini syledi. Drozdov’lar ve onlarin yalindaki yasantisindan hi sz etmedi. Is
masasinda Bayan Stav-73rogin’in yaninda oturan ve igneyle nakis islemesine yardim eden Dasha, yarim saat sreyle, dz, tekdze ve biraz
zayif sesle btn izlenimlerini anlatti.
- Dasha, bana zellikle anlatmak istedigin bir sey yok, degil mi?
Dasha, biraz ks kn bir tavirla ve sakin bir sesle tekrarladi.
- Olmadigini biliyordum! Bilmeni istiyorum, Dasha senden hibir zaman kusku duymayacagim. Simdi otur ve dinle. Su karsimdaki
sandalyeye otur. Seni karsimda grmek istiyorum. Tamam. Dinle… evlenmek ister misin?
Dasha, sorgulu uzun bir bakisla cevap verdi; ama, bu bakisinda pek fazla hayret yoktu.
-Dur, bir sey syleme. Ilknce, yas bakimindan byk bir fark var… ok byk bir fark… Fakat, bunun ne kadar sama bir sey oldugunu
herkesten iyi bilirsin. Akilli bir kizsin ve hayatinda hata olmamali. Bununla beraber, hl yakisikli bir adamdir… yani, Bay Verkhovensky, her
zaman saygi duydugun bir adam. Ne dersin?
Dasha yine sorgulu bakislarini Bayan Stavrogin’e evirdi. Bu kez ok sasirmis ve biraz da kizarmisti.
-Dur bir sey syleme. Acele etme. Geri vasiyetnamemde sana para biraktim; ama, ben ldkten sonra paran bile olsa ne yaparsin?
Aldatilacaksin ve paran elinden alinacak… perisan olacaksin. Fakat, onunla evlenecek olursan, nl bir kisinin karisi olacaksin. Simdi de
durumu, onun grs zerinden inceleyelim: Simdi lsem, onun hali ne olacak? Para bakimindan sikintisi olmaz. Fakat, ona ba-74
kabilecegine gvenirim. Dur, henz bitirmedim: havai, beceriksiz, huysuz, bencil ve ds k aliskanliklari olan bir kisidir. Fakat, ondan daha kt
kisiler olabilecegini ds nerek onu kabul etmelisin. Seni asagilik bir adama vererek, senden kurtulmak istedigimi ds nmezsin, degil mi? Yoksa
byle mi ds nyorsun? Fakat onu tercih etmene en byk neden, bunu senden benim istemem. Sznn burasinda sesini biraz fkeyle ykseltti. -
Anladin mi? Neden bana yle bakiyorsun? Dasha, hl susuyor ve sadece dinliyordu.
: - Bir dakika dur… konusma! Yasli bir kadina benzer… fakat, senin iin ok daha iyidir. Zavalli yasli bir kadin gibi oldugunu itiraf ederim.
Dnyada onun sevgisine layik bir kadin yoktur. Fakat, zavalliligindan tr sevilmek hakkini kazaniyor ve sen de onu bu zavalligindan tr
seveceksin. Beni anliyorsun, degil mi? Degil mi?
75onu fazla sikmamalisin… bu, evlilik hayatinin ilk kosuludur. Sair oldugunu da unutmamalisin. Dinle, Dasha, kendini feda etmek kadar
byk bir mutluluk yoktur. Ayrica, bana byk bir iyilik yapmis olacaksin ve bu da ok nemlidir. Sama konustugumu ds nme. Ne syledigimi ok
iyi biliyorum. Ben bencilim, bu bakimdan sen de bencil olacaksin. Seni hibir seye zorlamiyorum; her sey sana bagli, nasil istersen yle
olacak. Karsimda neden byle oturuyorsun? Bir seyler syle!… Dasha, kararli bir dille:
- Birisi ile evlenmek zorundaysam, benim iin pek fark etmez, Bayan Stavrogin, dedi.
- Zeki bir kiz olabilirsin; ama, sama konusuyorsun. Seni evlendirmek istemem tamamen dogrudur; fakat, seni evlendirmeyi arzu etmem,
evlenmenin gerekli olmasindan degil. Bay Verkhovensky’yi ds nerek, evlenmeni istiyorum. Bununla beraber, yirmi yasinda oldugundan…
Bay Verkhovensky olmasaydi, seni evlendirmeyi hi ds nmeyecektim… Ne diyorsun?
- Su halde kabul ediyorsun!… Dur, bir sey syleme. Neden acele ediyorsun? Szm henz bitirmedim. Vasiyetimde sana on bes bin ruble
biraktim. Evlenme gnnde bu parayi sana verecegim. Sekiz binini ona vereceksin… yani, ona degil bana vereceksin. Geriye kalan yedi binin
bir kurusunu dahi ona vermeyeceksin. Bunu hi unutma. Borlarini asla demeyeceksin. Bir kere deyecek olursan, arkasinin kesilmedigini
grrsn. Sekiz bin ruble borcu var; borcunu ben deyecegim; fakat, senin paranla denmis oldugunu bilmeli. Simdi yaptigim gibi, ev, yiyecek
ve iecek masraflarinizi karsilayacagim; ikinize yilda, bin iki yz rublelik ve ayrica bin bes yz rublelik denek verecegim. Yalniz himetilerinizi
kendiniz tutacaksiniz.
76
Yillik deneklerinizi toplu olarak sana verecegim. Fakat, sen de ona karsi biraz anlayisli olup, arada sirada para vereceksin. Arkadaslarinin,
ancak haftada bir gelmelerini temin et, daha sik geldikleri takdirde kov. Zaten ben de burada olacagim. Eger lecek olursam, yillik deneginiz
onun lmne kadar; nk, bu denek sana degil onadir. Vasiyetimde, yedi bin rubleden hari sekiz bin ruble daha birakacagim. Eger akilli bir
insansan bu paraya dokunmazsin. Bu paradan baska benden kirk para alamazsin. Bunu grenmek hakkindir. Kabul ediyor musun, etmiyor
musun? Nihayet bir sey sylemeyecek misin?
- Yalniz unutma, karar vermek senin hakkin. Arzu ettigin gibi olacak.
- Bu takdirde, syler misiniz, Bayan Stavrogin, bu konuda Bay Verkhovensky bir sey syledi mi?
-Hayir, sylemedi, bundan haberi bile yok, fakat… kisa zamanda grenecek.
Bayan Stavrogin hemen yerinden firladi ve siyah salini omuzlarina atti. Dasha yine kizardi ve sorgu dolu bakislarla hanimini takip etti.
Bayan Stavrogin birden fkeyle geri dnd. Gzlerinden ates fiskiriyordu.
- Salak!…, diye atmaca gibi atildi. Nankr salak!… Ne ds nyorsun? Seni biraz da olsa kt bir duruma sokacagimi mi saniyorsun? Onunla
evlenmen iin yerlerde srnerek yalvaracak, mutluluktan lecek… iste bu evlilik byle ayarlanacak. Kimsenin sana zarar vermesine izin
vermeyecegimi ok iyi bilirsin. Yoksa seninle sekiz bin ruble iin evlenecegini ve seni ona satmak iin kostugumu mu ds ndn? Budala, budala!
… Siz, hepiniz nankr budalalarsiniz. Semsiyemi ver benim!…
Islak tugla kaldirimin, tahta kalaslarin zerinden kosarak Bay Verkhovensky’ye gitti.
***
77Dasha’nin kimse tarafindan hirpalanmasini istemedigi muhakkakti; tersine, su anda onun haklarini koruyordu. Salini omuzlarina atarken,
evlatliginin sorgu dolu bakislarini yakaladigi zaman fkeden ilgina dnms t. Dasha’yi ocuklugundan beri ok severdi. Bayan Drozdov’un Dasha
iin, “onun gzbebegi” demekte hakki vardi. Bayan Stavrogin, Dasha’nin karakterinin agabeyine hi benzemedigine karar vermisti; yani,
karakteri Ivan Shatov’a benzemezdi. Dasha, sessiz ve yumusak huylu; kendisini feda etmeye her zaman hazir; sadik, son derece alakgnll;
asiri derece mantikli ve en nemlisi, nankr olmayan bir kizdi. Bugne kadar Dasha, umdugu gibi bir kiz ikmisti. Henz on iki yasindayken,
Bayan Stavrogin, onun iin “yasantisinda hibir aksaklik olmayacak” demisti ve her parlak grdg ds nceye, her aklina koydugu seye, her
hlyaya, her yeni fikre byk bir tutkuyla baglanan bir kadin oldugundan Dasha’yi kendi z ocugu gibi yetistirmeye karar vermisti. Derhal,
Dasha’ya byk bir miktar para ayirdi ve Dasha’ya on alti yasina gelene kadar evlerinde kalan, sonra bilinmeyen bir nedenle isine son verilen
Miss Criggs adinda yabanci bir dadi tutuldu. Gramer okulundan Dasha’ya ders vermek iin ok degerli gretmenler geliyordu. Bu
gretmenlerin arasinda gerek bir Fransiz vardi ve Dasha’ya Fransizca gretti. Bu Fransizin isine de birden son verildi ve deta evden kovuldu.
Sehirde yeni olan, iyi bir aileden dul kalan, fakir bir kadindan piyano dersleri aldi. Fakat bas egitmen Bay Verkhovensky’ydi. Gerekte,
Dasha’yi bulan ve meydana ikartan Bay Verkhovensky’ydi; Bayan Stavrogin, Dasha’yi evlatlik almayi henz ds nmyorken, Bay
Verkhovensky bu sessiz ocuga ders veriyordu. Yine tekrarlamaliyim: ocuklarin ona baglanmalari ok sasilacak bir seydir!… Lisa Tushin’e
de sekiz yasindan on bir yasina kadar ders vermisti (Bay Verkhovensky ona bedava ders veriyordu; nk, Drozdov’lardan dnya yerinden
oynasa para almazdi). Fakat, sevimli ocuga kendisi de tutulmustu. Evrenin kurulusu ve dnya hakkinda ok ili ykler anlatir ve insanligin
tarihinden szederdi. Ilk insan topluluklari, tarih ncesi insanlari hakkindaki konferanslari, Arap yklerinden ok daha ilgin olurdu.
78
Bu yklerden son derece hoslanan Lisa, Bay Verkhovensky’nin yz hareketlerini yaparak, bu ykleri evde anlatirdi. Bay Verkhovensky bunu
nasilsa duydu ve bir gn onu sus t yakalayiverdi. Son derece utanan Lisa, onun kollarina atilarak aglamaya basladi. Bay Verkhovensky de
onunla beraber agladi. Kisa bir sre sonra Lisa gitti ve sadece Dasha kaldi. Dasha iin baska gretmenler tutuldugu zaman, Bay Verkhovensky,
ona ders vermemeye basladi ve zamanla da ona karsi olan ilgisini kaybetti. Bu, uzun bir sre byle devam etti. Bir gn, onun gzelligi karsisinda
saskina dnd. Kiz, o zaman henz on yedi yasindaydi. Bayan Stavrogin’in evindeki bir yemekte karsilasmisti onunla. Gen kizla konusmaya
basladi ve onun verdigi zekice cevaplardan memnun oldu. Bu konusmalari, Rus edebiyatinin tarihi hakkinda ciddi ve genis konferanslarin
verilmesinin kararlastirilmasiyla son buldu. Bayan Stavrogin, ok memnun olmus ve bu olagans t fikri nedeniyle onu tebrik etmisti. Dasha ise
sevinten uuyordu. Bay Verkhovensky zel bir dikkatle konferanslarini hazirladi ve sonunda basladi. En eski devirden basladilar; ilk konferans
ok verimli geti; Bayan Stavrogin de konferansta bulundu. Bay Verkhovensky konferansini bitirdigi zaman, grencisine gelecek derste, “The
Lay of Igor’s Army”yi tartisacaklarini sylerken, Bayan Stavrogin birden yerinden kalkti ve baska ders olmayacagini syledi. Bay
Verkhovensky yzn eksitmekle beraber cevap vermedi. Dasha kipkirmizi oldu. Ama, bu konu bylece kapandi. Bu olay, Bayan Stavrogin’in
simdi aklina koydugu beklenmedik ds nceden yil nce olmustur.
Zavalli Bay Verkhovensky, basina geleceklerden habersiz, odasinda oturuyordu. Melankolik ds ncelere dalmis, uzun bir sreden beri, tanidik
bir dostunun gelip gelmedigini grmek iin, pencereden bakiyordu. Fakat, gelen giden yoktu. Yagmur iseliyordu. Hava soguyordu. Sobanin
yakilmasi gerekiyordu. Iini ekti. Birden gzlerinin nnde korkun bir sey belirdi: Bayan Stavrogin, byle bir havada ve olmayacak bir saatte ona
geliyordu. Ve yayan!… O kadar sasirmisti ki, ceketini giymeyi unuttu ve onu
Onu karsilamak iin yerinden kalkarken zayif bir sesle: -Ma bonne amie (sevgili dostum)! diye haykirdi.
- Yalniz misiniz? Memnun oldum. Dostlariniza tahammlm yok. Oh, ne kadar sigara imissiniz!… Ulu Tanrim, ne hava!… ayinizi da
bitirmemissiniz, oysa saat on iki oldu!… Cennet ds nceniz, tertipsizliktir. Zevk ds nceniz, pisliktir. Bu yirtik kgit paralari yerde ne ariyor?
Nastasya! Nastasya!… Nastasya’niz ne isle mesgul? Pencereleri ain, azizim, vasistaslari, kapilari… her tarafi!… Ardina kadar ain, ltfen!
Salona geelim. Is grs mesi yapmak iin geldim. Ve, rica ederim, hayatinda ilk kez olsun surayi spr Nastasya!
- Sen de her zaman spr!… Gnde on bes kere spr!… Gnde on bes kere spr, azizim! Ne korkun bir oda!…
- Kapilari sikica kapayin, dedi. Bizi dinleyecegi muhakkaktir. Duvar kgitlarini degistirmelisiniz. Geenlerde rneklerle beraber bir dekoratr de
gndermistim, neden semediniz? Oturun ve dinleyin. Oturun ltfen!… Nereye gidiyorsunuz?Nereye gidiyorsunuz? Nereye?
- Bir dakika…ben…buradayim!…
- Evet, dedi. Bylesi daha iyi oldu. Size syleyeceklerime uyacak. Oturun, ltfen!…
Her seyi kisa ve aik olarak anlatti. Bay Verkhovensky’nin ihtiyaci olan sekiz bin rubleye de degindi. Drahoma zerinde uzun uzun konustu.
Bay Verkhovensky, saskinligindan irilesmis gz—
80
lerle bakiyor ve titriyordu. Bay Verkhovensky her seyi ok iyi duymakla beraber iyice anlayamamisti. Konusmak istedi; fakat, sesi ikmadi.
Btn bildigi, her seyin, Bayan Stavrogin’in istedigi gibi olacagiydi. Bu bakimdan, onunla tartismak, ona karsi koymak yararsizdi ve evlilik
konusu karsi konulmaz bir kesinlikle kabul edilecekti.
-Mais a bonne amie (Ama, sevgili dostum), diyebildi. nc kez, hem de bu yasta ve byle bir ocukla!… Mais c’est une enfant! (Ama o bir
ocuk).
- Skr Tanri’ya ki, yirmi yasinda bir ocuktur!… Gzlerinizi devirmeyiniz, ltfen, rica ederim. Sahnede degilsiniz. ok zeki ve bilgilisiniz; ama,
hayat hakkindaki ds nceleriniz eksik. Daima bir dadiya ihtiyaciniz var. lrsem haliniz ne olacak? O size ok iyi bir dadi olacaktir. Alakgnll, akilli
ve kararli bir kizdir. Ayrica, henz lmeyi ds nmedigim iin ben de her zaman yaninizda olacagim. ok evcil ve iyilik melegi gibi bir kizdir. Bu
hos fikir, Isvire’deyken aklima geldi. Anlamiyor musunuz? Melek gibi bir kiz oldugunu syledim!…
- Eviniz pislik yuvasi halinde!… Dasha evinize dzen verecektir. Her taraf ayna gibi parlayacak. Tanrim, onunla evlendiginiz takdirde
kazanacaginiz seyleri teker teker saymami, nnzde diz kmemi mi bekliyorsunuz? Asil sizin benim nmde diz kmemiz gerekir!… Ah, kendini
begenmis, kalpsiz bir insansiniz!…
- Elli yasinda olmanizin nemi ne? Elli yas mrn sonu degil, erkek hayatinin yarisidir. Yakisikli bir adamsiniz ve bunu da biliyorsunuz. Ayni
zamanda, size karsi nasil bir saygi duydugunu da biliyorsunuz. lrsem, onun hali ne olacak? Fakat, sizinle evlenecek olursa, ne onun ne de
benim bir endisem olacak. nemli bir kisisiniz; isminiz, seven bir kalbiniz var. Kendimi vermeye zorunlu
81tuttugum emekli ayliginiz olacak. Belki onu siz kurtarirsiniz, kurtarirsiniz!… Her ne olursa olsun, ona onur kazandiracaksiniz. Ona
yasamayi greteceksiniz; bilgilerini artiracak, ds ncelerine yn vereceksiniz. Ds ncelerine dogru drs t yn veremedikleri iin, bugn, mahvolmayan
az insan mi var?.. Kitabinizi tamamladiginiz zaman, kendinizi herkese tanitmis olacaksiniz.
- Onu merak etmeyin; isin o yanini ds nmeniz gerekmiyor. Tabii, ona evlenme teklif etmeli, bu serefi size bagislamasi iin yalvarmaksiniz…
Anladiniz mi? Fakat, meraklanmayin, ben yaninizda olacagim. Ayrica, onu seviyorsunuz, degil mi?
Bay Verkhovensky’nin basi dnmeye basladi; sanki duvarlar dnp duruyordu. Ne kadar gayret ederse etsin kavrayamadigi korkun bir fikir
vardi.
- Excellente amie (mkemmel dost), dedi. As… asla tasavvur edemezdim ki …ki… siz… beni baska bir ka… kadinla evlendirmek is…
isteyesiniz!…
- Siz kadin degilsiniz, aziz efendim, dedi. Sadece gen kizlar evlendirilir; halbuki siz evleneceksiniz.
Bay Verkhovensky gzlerini ona dikti. Sanki kendisinden gemis gibi bir sesle:
- Oui, j’ai pris un mot pour un autre. Mais… c’est egal… dedi. (Baska bir sey sandim ama… ikisi de ayni)
82
- Egal (ayni) oldugunu grebiliyorum, dedi. Tanrim, bayildi! Nastasya, Nastasya! Su!…
Fakat suya ihtiya gs termeden Bay Verkhovensky kendine geldi. Bayan Stavrogin semsiyesini aldi.
- Fakat yarina kadar, mit ederim ki, dinlenmis olur ve bunu etraflica ds nebilirsiniz. Evden ikmayin. Bir sey olursa, gece de olsa haber verin.
Okumayacagim iin bana mektup falan yazmaya da kalkmayin. Fakat, yarin ayni saatte bizzat gelip son cevabinizi grenecegim. Bu
cevabinizin tatmin edici olacagini umarim. O saatte evde kimsenin olmamasina ve etrafin derli toplu olmasina dikkat edin; nk, hakikaten
igren. Nastasya, Nastasya!…
Ertesi gn Bay Verkhovensky razi oldugunu bildirdi; aksini zaten yapamazdi. Degisik bir durum vardi burada…
***
Bay Verkhovensky’nin mlk, hepimizin bildigi gibi (eski kayitlara gre elli kleli ve Skvoreshniki’ye bitisik) aslinda ilk ka-risimndi ve halen oglu
Peter’e aitti. Bay Verkhovensky sadece onun vasisiydi ve bylece, oglu rs tn ispat ettikten sonra da ondan aldigi vekletname ile mlkn
bakimini yrtyordu. Byle bir anlasma gen adamin yararinaydi; nk, mlkn geliri olarak, her yil babasindan 1,000 ruble aliyordu. Oysa, mlkn
geliri, klelik kanunu yrrlge girdikten sonra 500 rubleye (hatta daha az) ds ms t. Byle bir iliskinin nasil kurulabildigini ancak, Tanri bilir. Her ne
olursa olsun, bu bin ruble Bayan Stavrogin tarafindan gnderiliyor ve Bay Verkhovensky’nin bir ruble dahi katkisi olmuyordu. Aksine,
mlkten gelen btn geliri cebine indiriyordu. Ayrica, mlkn tek geliri olan agalan Bayan Stavrogin’in haberi olmadan satmasi mlkn yikimina
neden olmustu. Mlkten elde edilen ke-83resteyi azar azar satmisti. Btn kereste 8000 ruble ettigi halde 5000 rubleye satmisti. Bazen kulpte
ykl para kaybettiginden Bayan Stavrogin’den istemeye cesareti yoktu. Bayan Stavrogin, bunlari grendigi zaman kudurmuscasina fkelendi.
Simdi ise sevgili oglu mlkn satmak iin gereken islemleri yapmasini babasindan istiyordu. Kuskusuz, soylu ve kendisini ds nmeyen bir kisi
olan Bay Verkhovnesky, dokuz yil nce, grenciyken Petersburg’da grdg le cher enfant (bu sevgili ocuga) byle davranmis oldugundan tr
utaniyordu. Aslinda mlkn degeri 12000 ya da 13000 ruble civarindaydi; ama, bugnk durumuyla bu mlke 5000 ruble verecekleri
kuskuluydu. Kuskusuz ki, Bay Verkhovensky elindeki anlasmaya gre keresteleri satmak yetkisine sahipti; bunca yil hi aksatmadan ogluna
1000 ruble gndermisti; ama, bunun mmkn olamayacagini her zaman kanitlayarak kendisini temize ikarabilirdi. Fakat, Bay Verkhovensky,
yksek prensipleri olan onurlu bir adamdi. Aklina son derece hos bir fikir geldi; sevgili Peter’i geldiginde, masanin s tne 15000 rubleyi
koyacak (mlkn getirebileceginden fazlaydi) sonra, her yil demekte oldugu gelire aldirmadan, ce cher fils’i (sevgili ogul) ggsne bastirarak
aglayacak ve baba ogul arasindaki is konusu bylece son bulacakti. Bu gzel ds ncesini, her zaman oldugu gibi dolambali yollardan Bayan
Stavrogin’e ati. Bunun, aralarindaki dostluk baglarina zel bir anlam katacagini ima ediyordu. Ayni zamanda, eski devirlere ait babalarin,
genellikle eski insanlarin, simdiki akli bir karis havada gezen, sosyalist ds ncelere saplanan genlerden daha soylu olduklarini, kendi ikarlarini
ds nmediklerini de gs termis olacakti.
Daha birok sey de sylemekle beraber, Bayan Stavrogin hep susuyor, herhangi bir fikir yrtmyordu. Sonunda kuru bir sesle, mlk en yksek
degerinden satin almaya razi oldugunu; bu deger 6000 ya da 7000 ruble civarindaydi; belki, 4000 rubleye bile satin alinabilirdi; geri kalan
8000 ruble iin, yani kerestelerle beraber uup giden paradan sz etmedi.
84
Bu olay, Bayan Stavrogin’in, Dasha’yi evlendirme teklifinden bir ay ncesine rastliyordu. Bay Verkhovensky sasirmis ve derin ds ncelere
dalmisti. Eskiden oldugu gibi, oglunun gelmeme olasiligi vardi; ama, bunu ancak bir yabanci ds nebilirdi. Oysa, Bay Verkhovensky, bir baba
olarak byle bir ds nceyi siddetle reddederdi. Her ne olursa olsun, sevgili Peter hakkinda birtakim garip sylentiler kulagimiza kadar geliyordu.
nce niversite grenimini tamamladiktan sonra, Petersburg’da bir sre issiz dolasmisti. Bu alti yil nceydi. Birdenbire, gnn birinde, gizli
bildirilerin dagitilmasinda parmagi oldugu ve durusmasini bekledigi haberi geldi. Sonra, Isvire’nin Cenevre sehrinde grlnce kamis
oldugundan endise etmistik.
Son derece saskin grnen Bay Verkhovensky, o zamanlar, bir sr palavra atmak gibi bir aliskanlik edinmisti.
- Btn bunlar bana ok garip geliyor. Sevgili Peter, c’est une si pauvre tete! (zavalli bir insandir) Iyi kalpli, soylu, ok duyguludur ve sunu
sylemeliyim ki, Petersburg’da onu, modern genlerle karsilastirdigim zaman vnms tm; fakat, c’est un pauvre sire tout de meme… (ne de
olsa zavalli bir gentir) ve, bilirsiniz, duygululuk, yari olgunluk sonucudur. Onlari byleyen gerekilik degildir; sosyalizmin duygulu ve idealist
yndr; oldugu gibi onun dini grns dr; onun siiri, tabii herkes tarafindan evvelce kullanilmistir. Ve bununla beraber, btn bunlarin bence anlami
nedir? Burada bir sr ds manim var, orada daha da fazlasi ve babasinin etkisiyle yapmis oldugu sylenecek. Tanrim, Peter, kalkinma harektinin
nderi, ha!… Ne gnlerde yasiyoruz!…
Bununla beraber, kisa bir zaman sonra Peter, her zaman oldugu gibi parasinin gnderilmesi iin Isvire’deki kesin adresini bildirdi. Bu da
gs teriyordu ki, siyasal bir gmen degildir. Ve simdi, dis lkelerde drt yil geirdikten sonra, birden bire z vatanina dnyor ve kisa bir zaman sonra
da sehre gelecegini bildiriyordu. Bunun da anlami, herhangi bir sula sulanmamis olmasiydi. Dahasi da vardi; sanki, biri onun isleriyle
ilgileniyor ve onu ynetiyordu/Simdi,
85Rusya’nin gneyinden yaziyor ve oraya nemli bir is iin gitmis oldugunu sylyordu. Btn bunlar iyiydi; ama, Bay Verkhovensky mlkn
satisindan arta kalan 7000 ya da 8000 rubleyi nasil bulacagini ds nr ordu. Eger oglu bu konu zerine tatsizlik ikarir da mahkemelik olurlarsa
ne olacakti? Duygulu Peter’inin mlkn hibir seye feda etmeyecegini de hissediyordu.
- Dikkat ettim, diye fisildadi. Acaba, neden btn sosyalistler ve komnistler, bu kadar cimri, bu kadar malina ds kn oluyorlar? Kuskusuz, en
byk sosyalistler, sosyalistliklerinin byklg kadar da malina ds knlkleri byk oluyor… neden acaba? Acaba, bu sadece fazla duysalliktan mi
oluyor?
Bay Verkhovensky’nin bu szlerinde gerek payi olup olmadigini bilemiyorum. Btn bildigim, Peter’in kerestelerin satisindan haberdar oldugu
ve bunun da Bay Verkhovensky tarafindan bilindigidir. Ayni zamanda, Peter’in babasina yazdigi mektuplari da okudum; Peter ok seyrek,
yilda ancak bir mektup yazardi. Yalniz son zamanlarda iki mektup gndermis, bu mektuplar hemen hemen birbirini izlemisti. Ikinci mektup,
gelisini babasina bildirmek iindi. Bu mektuplar kisa, kuru bir dille yazilmis ve sadece emir veren mektuplardi. Baba ogul, daha
Petersburg’da ilk karsilasmalarinda son modaya uyarak senli benli olduklarindan, Peter’in mektuplari bana, eski mlk sahiplerinin Moskova
ya da Petersburg’dan, mlklerini yneten klelerine yazdiklari mektuplari hatirlatiyordu. Ve simdi, Bay Verkhovensky’nin mali durumunu
dzeltecek olan 8000 ruble, Bayan Stavrogin’in teklifi ile birden ortaya ikiyordu. Ayni zamanda, Bayan Stavrogin, bu paranin baska sekilde
temin edilemeyecegini de kesinlikle ima etmisti. Bu bakimdan, Bay Verkhovensky bu teklife boyun egmek zorunda kalmisti.
Bayan Stavrogin gider gitmez, btn gn evine kapanip kimse ile grs medi ve hemen bana haber saldi. Tabii, aglayarak uzun uzun konustu; gzel
szler syledi; arada bir sz dizisini kaybetti ve konudan uzaklasti; bazen bir sz kt anlamda kullaniyor ve son
86
derece memnun oluyordu. Sonra hafif bir mide sancisina tutuldu… ok gemeden her sey normal seyrini takip etti. Sonunda, yirmi yil evvel
len Alman karisinin resmini ikartti ve acikli bir sesle onunla konusmaya basladi: “Beni affedebilecek misin?” Kendisini tamamen kaybetmis
grnyordu. Kederimizi bogmak iin biraz da itik. Biraz sonra tatli bir uykuya dalmisti. Ertesi sabah kravatini son modaya uygun olarak
bagladi; dikkatle giyindi ve aynanin nnde sik sik kendisini kontrol etti. Mendiline esans dkt… hi olmazsa birka damla… ve pencereden
Bayan Stavrogin’i fark eder etmez, hemen baska bir mendil aldi ve esansli mendili minderin altina sakladi.
- ok gzel, dedi. nce kararliliginizdan, sonra da, zel hayatinizda pek dinlemediginiz mantiginizin sesini duymanizdan tr memnun oldum. Ama,
aceleye gerek yok.
- Simdilik kimseye bir sey sylemeyin, ben de sylemeyecegim. Yakin zamanda dogum gnnz olacak; onunla beraber sizi ziyarete gelecegim.
Bir ay yaparsiniz; fakat, rica ederim, aperitif ya da sarap olmasin; ama, buna ben dikkat ederim. Arkadaslarinizi da davet edin… yine de
arkadaslarinizin seimini beraberce yapariz. Eger gerekirse, Dasha ile bir gn nceden konusabilirsiniz. Dogum gn partinizde resmi bir aiklama
yapacak degiliz; fakat, sadece kk bir imada bulunacagiz ya da herhangi bir tren yapmadan herkese duyuracagiz. Ondan sonra, on bes gn
iinde sessiz bir evlenme treni olacak; tabii, mmkn olursa. Dgnden sonra bir sre iin bir yere; rnegin, Moskova’ya gidersiniz. Ben bile sizinle
beraber gelebilirim. Fakat, en nemlisi, o zamana kadar bu hususta kimseye bir sey sylememenizdir.
Bay Verkhovensky sasirmisti. Byle olamayacagini, Dasha ile karsilikli konusmasi gerektigini syleyecek oldu; fakat Bayan Stavrogin fkeyle
haykirdi:
- Onunla konusmanizin size ne yaran olacak. Belki de btn bunlardan hibir sey ikmayabilir…
- Ne demek istiyorsunuz?
- Ne sylyorsam onu. Henz kesin bir karar vermis degilim. Fakat her seyin syledigim gibi olacagini ds ndgmden, endise etmenize gerek yok.
Dasha’yi bizzat kendim hazirlayacagim. Hibir sey yapmak zorunda degilsiniz. Sylenmesi ve yapilmasi gereken her sey yapilacaktir. Bu
bakimdan onu grmenize gerek yok. Onu ne iin greceksiniz? Yapacaginiz ne var ki? Hem ne gidin ne de mektup yazin. Rica ederim bu
hususta tek sz dahi istemiyorum. Ben de tek sz etmeyecegim.
Bayan Stavrogin herhangi bir aiklama yapmadan olduka zgn ayrildi. Grns e gre, Bay Verkhovensky’nin hemen hazir tavirlarindan sasirmisti.
ok yazik!… Bay Verkhovensky’nin durumdan hi haberi yoktu ve birok bakimdan ds nme firsatini bile bulamamisti. Aksine, yeni bir hava
almaya, byk bir basari almis gibi tavir almaya baslamisti. Srekli atip tutuyordu.
- Hosuma gitti!… Duydunuz mu? isi yle bir duruma getiriyor ki sonunda vazgeecegim. Ben bile sabrimi tketebilir ve red-debilirim!?..
“Yerinden kimildamadan otur, onu ne iin greceksin?” Fakat neden olmasin, sorarim size, neden evlenmek zorundayim? Kafasina bazi garip
ds nceler geldi diye mi? Fakat, ben ciddi bir adamim ve deli bir kadinin hakkimdaki ds ncelerini her zaman iin reddedebilirim!… Ogluma ve
kendime karsi bazi grevlerim var!… Kendimi feda ediyorum, bunu anlayamiyor mu? Belki de hayattan sikildigim, hibir seyi
umursamadigim iin kabul ettim. Fakat, beni kizdirip umursamazligimi bir anda yok edebilir. Beni fazla zorlayacak ve ben de vazgeecegim.
Et enfin le ridicule… (Hem sonunda ok gln olacak)… Bana kulpte ne diyecekler? Liputin ne… ne syleyecek? “Belki de hibir sey olmaz!…”
Tamam degil mi? Yeterli degil mi? Bu… bu kadari da fazla oldu! Jesuis un forat, un Badinquet, (bir forsayim ben.) Napolyon’un kamasi iin
elbiselerini ona veren bir forsa…. ks eye kistirilmis un (bir) adamim ben…
88
Btn bu yakinmalar arasinda, bencil bir gurur vardi. Bununla beraber, o aksam yine biraz itik.
3.
Arada sunu da syleyeyim ki, bu ugursuz hafta iinde, en yakin sirdasi olarak, zavalli dostumdan hemen hemen hi ayrilmadim. O hafta
kimseyi grmedigimiz ve hep yalniz kaldigimiz halde utantan yerin dibine geiyordu; hatta, benden bile utaniyordu; yle ki, bana aildika, bs btn
yanip yakiniyordu. ok hassas oldugu iin sehirde herkesin bildiginden endiseleniyordu. Degil kulpte, kendi arkadaslari arasinda grnmekten
ekiniyordu. Normal gnlk yrys lerine bile hava iyice karardiktan sonra ikiyordu.
Aradan bir hafta geti; o hl nisanli olup olmadigini ne kadar gayret ederse etsin, kesin olarak grenememisti. Nisanlisi ile g-rs ememisti ve
kuskusuz, onun nisanlisi olup olmadigini, bu isin ciddi bir ynnn bulunup bulunmadigini bile bilmiyordu. Her nedense, Bayan Stavrogin onu
kesin olarak grmek istemiyordu. Mektuplarinin ilkine cevap olarak (ve ona ok sayida mektup yazdi) Bayan Stavrogin, ok mesgul
oldugundan kendisini rahatsiz etmemesini; nemli isler pesinde oldugunu; onunla grs emeyecegini; isi azaldigi zaman kendisini grmeye
gelebilecegini yazdi. Mektuplarina gelince, “maskaralik” diye adlandirdigini ve onlari amadan geri evirecegini ekledi. Bu notu okudum; Bay
Verkhovnesky okumam iin vermisti.
Bununla beraber, btn bu sert kelimelerin her biri, byk endisesinin yaninda anlamsizdi. Bu endisesi onu byk apta hirpaliyordu; bu nedenle,
zayifladi ve cesaretini kaybetti. Her seyden utanmasina neden olan, benimle bile tartismayi reddettigi bir seydi. Tersine, her ne zaman bu
konuyu aacak olsam, bana yalan sylyor
89ve kk bir ocuk gibi sz degistirmeye alisiyordu; byle olmasina ragmen beni her gn agirtiyordu; bensiz iki saatini bile geiremiyordu;
ekmege, suya ihtiyaci oldugu kadar bana da ihtiyaci vardi.
Byle bir tutum, bir bakima benligimi incitiyordu. O zaman, Bay Verkhovnesky’nin bu sirrini, endisesini aiklamasinin, kredisini
artirmayacagina kesin olarak inanmistim ve bu nedenledir ki, henz gen oldugumdan hislerinin kabaligi ve kuskularinin irkinligi karsisinda
fkelenmemek elimden gelmiyordu. O kizginligim aninda, itiraf etmeliyim ki, belki onun sirdasi olmak beni yordugundan tr, onu suluyor da
olabilirdim. Bazi seylerin itirafinin g oldugunu bildigim halde, direterek her seyi aiklamasini saglamaya alistim. O da benim iimi gryor; yani,
onun iini grdgm ve ona kizdigimi hissediyor; ona kizdigim ve iini grdgm iin o da bana kiziyordu. Belki de ona karsi fkelenmem anlamsiz ve
samaydi; fakat, iki adam uzun zaman beraber bulun-muslarsa, o iki kisi arasindaki dostluk gerekten glenir. Belirli bir grs aisindan, kendi
durumunun belirli taraflarini ok iyi anliyordu; kuskusuz, saklamasinin gerekli oldugunu ds ndg noktalari ustalikla atliyordu.
- Ah, nceleri byle degildi. Beraberce oturup tatli tatli tartistigimiz zaman byle degildi. O gnler konusabilirdi, biliyor musunuz? O gnlerde
kendisine zg ds nceleri oldugunu sylersem inanir misiniz? Simdi her sey degisti!… Eski gnlerin gemis oldugunu sylyor. Gemisi hor gryor…
Simdi bir esit ynetici, dnyaya karsi dis bileyen bir kisi oldu ve daima yz asik…
- Emirlerini yerine getirdiginize gre neden kizmis olsun? Cin gibi bir tavirla yzme bakti.
- Cher ami, (sevgili dostum) arzusunu kabul etmeseydim, son derece fkelenecekti!… Ama yine de, kabul ettigim zamankinden daha az
kizacakti!
90
Bu yorumundan son derece memnun oldu ve o gece bir siseyi beraberce bosalttik. Fakat, neseli durumu pek kisa srd; ertesi sabah, her
zamankinden daha kt bir durumda ve daha kederliydi.
Fakat daha ok, sehre yeni gelmis olan Drozdov’lara, eski dostlugunu yenilemek iin gereken ziyareti yapmaya bir trl karar verememesine
kiziyordum. Anladigima gre, Drozdov’lar da bunu bekliyor ve gelmeyisinin nedenini sorup duruyorlardi. Kendisi de bu ziyareti yapmayi
arzu ediyordu. Lisa’dan szederken anlayamadigim bir heyecanla konusuyordu. Kuskusuz ki onu, bir zamanlar ok sevdigi kk bir ocuk
olarak hatirliyordu. Fakat nedense, simdiki dertlerinin ve en nemli sikintilarinin onun yaninda sona erecegini ds nmyordu. Lisa’nin kisiliginde
olagans t bir yaratik bulacagina inaniyordu. Her gn ona gitmeye karar verdigi halde gitmiyordu. Isin en garip tarafi, onunla benim de
tanismak istememdir; bu da ancak, Bay Verkhovensky tarafindan yapilabilirdi. Onunla sik sik karsilasmalarim, zerimde derin bir etki
birakmisti… Tabii bu karsilasmalarim, sokakta oluyordu. Onu, sik bir binici elbisesiyle, gzel bir atin s tnde ve rahmetli general Drozdov’un
yakisikli akrabasi gen subayin esliginde gryordum. Gzlerimin kamasmasi kisa srms t ve hayalimin olmayacak bir sey oldugunu hemen
anlamistim. Bununla beraber, kisa bir zaman bile srms olsa, gerek olduguna gre, evinden ikmamakta israr eden zavalli dostuma o zamanlar
nasil kizdigimi tahmin etmek kolay olur.
Grubumuzda bulunan herkes, Bay Verkhovensky’nin bir sre iin hibir ziyareti kabul etmeyeceginden ve rahatsiz edilmemesini istediginden
haberdar edilmisti. Vazgemesi iin ok ugrasmakla beraber, kimseyle grs mek istemedigini dostlarina bildirmesine engel olamadim. Arzusuna
uyarak btn dostlarinin evini teker teker dolastim; Bayan Stavrogin’in bizim ‘ihtiyar’a bazi isler verdigini (aramizda ona ihtiyar derdik),
yillardan beri daginik duran mektuplarin bir dzene sokulmasini istedigini, bu nedenle evine kapandigini ve kendisine yardim ettigimi syledim.
Sadece, Liputin’e
91ugramadim; ona gitmeyi, her gn ertesi gne birakiyordum; fakat, dogrusunu sylemek gerekirse ondan korkuyordum. Syledigim tek
kelimeye inanmayacagini biliyordum; ondan saklamak istedigimiz bir sir oldugunu ds neceginden ve yanindan ayrilir ayrilmaz hemen disari
firlayacagindan ve ortada neler dndgn grenmek iin bir sr samaliklar yapacagindan emindim. Btn bunlari kendi kendime tekrarlayip
dururken, ona rastladim. Durumu anlattigim tanidiklardan her seyi grenmisti bile. Fakat, sylemesi gariptir ki, Bay Verkhovensky hakkinda
tek soru sormadi ve ona ug-rayamadigim iin zr dileyecegim sirada hemen szm kesti; konusmayi baska bir konuya evirdi. Bana sylenecek
ok seyi vardi; ok heyecanli ve kendisini dinleyecek birini buldugundan dolayi ok memnundu. Sehir haberlerinden deginmeye basladi; valinin
“degisik agizli” karisinin gelisinden, kulpte onlara karsi yapilan hareketlerden, herkesin ortaya yeni yeni fikirler atmasindan ve bunun
herkese nasil bulastigindan falan szetti. Tam on bes dakika konustu ve ylesine eglenceli anlatiyordu ki bir trl kendimi yanindan
koparamiyordum. Geri ondan hi hoslanmazdim; ama, itiraf etmeliyim ki, kendisini dinletme hneri vardi; zellikle, fkeli oldugu zamanlar. Bu
adam, benim fikrime gre, dogustan casustu. Sehrimizde geen btn olaylari dakikasi dakikasina haber alirdi; sehrin en olmadik sirlarini bilirdi;
bazen kendisini hi ilgilendirmeyen olaylari bu kadar ince ayrintilari ile bilmesine hayret etmemek elden gelmezdi. ogunlukla, karakter
yapisinin kiskanlik olduguna inanmisimdir. Ayni gece, Bay Verkhovensky’ye, o sabah Liputin ile karsilasmami ve anlattiklarini syledigim
zaman, heyecanlanarak beni sasirtan bir soru sordu: “Liputin biliyor mu, bilmiyor mu?”. Bu konuyu byle kolaylikla grenemeyecegine;
ayrica, grenebilecegi bir kimsenin olmadigina inandirmaya alistim; fakat, Bay Verkhovnesky bir trl, bana inanmak istemedi.
-Ister inanin ister inanmayin, dedi. Fakat, sadece durumumuzu btn ayrintilariyla bilmesinin disinda, her ikimizin de bilmedigi, belki de hi
grenemeyecegimiz ya da grendigimiz zaman geri
92
Cevap vermemekle beraber, sylediklerinde bazi gereklerin gizli oldugundan emindim. Bu konusmadan sonra, bes gn Liputin’in ismini bile
agzimiza, almadik; Bay Verkhovnesky’nin, birtakim kuskularini bana atigi, istemedigi seyleri syledigi iin caninin sikildigini hissetmemek
elimden gelmiyordu.
***
Bir sabah… Bay Verkhovensky’nin evlenmeye razi oldugunun yedinci ya da sekizinci gn… saat on bir sularinda, her zamanki gibi yine
kederli dostuma gitmek iin acele ederken, basimdan bir olay geti.
Liputin’in “byk yazar” dedigi Karmazinov’la karsilastim. Onun romanlari ve ykleri yedisinden yetmisine kadar herkes tarafindan bilinirdi.
Onlara ben de ds kndm; ocuklugumun ve genligimin, bana en ok zevk veren yapitlariydi. Ama, sonralari ondan sogumustum; son
zamanlarda ok sik yazdigi ds ndrc romanlari eskiden yazdigi siir dolu uzun ykleri kadar ilgin degildi ve son yazilarini hi begenmiyordum.
Genel olarak, bylesine nemli bir konuda zel ds ncelerimi de aiklamama izin verecek olursaniz, syle konusabilirim: Hayatlari sresince
ogunlukla bir dhi olarak bellenen orta halli bu centilmenler, ldklerinde yalniz iz birakmadan gitmekle kalmazlar; ayni zamanda, anilarimizdan
bile silinirler. Fakat, bazilari, hayattayken bile, yeni bir kusagin ikmasi ile tamamen unutulup btn zihinlerden silinirler. Hele bizim lkede,
tiyatroda sahnenin degismesi gibi kolaylikla oldugu dogrudur. Her zaman iin, syleyebilecekleri yeni bir sey olan Pushkin’ler, Gogol’ler,
Molir ’ler ve Voltaire’ler ya da btn meshurlar bu sylediklerimin disinda kalirlar!…
Bu orta halli, yetenekli centilmenlerimizin, kendilerinin bile farkina varmadan, mrlerinin sonuna geldikleri de bir gerektir.
93Bitmez bir ds nce hazinesi olduguna uzun bir sre inanilan; kendisinden toplumun kipirdanisina olagans t, ciddi katkilari beklenilen bir
yazarin, sonunda, en esasli ds ncesinin bile bir hi oldugu, olduka sik grlr ve bu nedenden dolayi, onlarin ok abuk silinmelerine de hayret
edilmemelidir. Fakat, yasli adamlar bunun farkina varmazlar ve kizarlar. alismalarinin sonunda, fkeleri sasirtacak derecede artar. Kendilerini
ne sanirlar, ancak Tanri bilir… Karmazinov iin, sz geen kisilerle ve yksek sosyete ile olan iliskilerine, hemen hemen, kendi benliginden daha
ok nem verdigini sylyorlardi. Eger ona iyi bir tavsiye ile geliyorsaniz, tabii, zellikle ona bir sey iin gerekliyseniz, sizi ok candan
karsilayacagi, pohpohlayacagi, basit kalpliligi ve alakgnlllg ile sizi byleyecegi sylenirdi. Fakat, siz yanindayken, bir prens, kontes ya da
korktugu biri gelecek olursa, oradan ayrilmaniza firsat kalmadan size, bir paavra ya da kk bir bc ekmissiniz gibi kt davranmayi en kutsal
grevi kabul eder ve bu hareketinin soylu bir davranis olduguna inandigi sylenir. Arzu ettigi takdirde kendisini tutabildigi, soylu davranislari
ok iyi bildigi halde, o kadar ben-cilmis ki, toplumun edebiyatla pek ilgisi olmayan evrelerinde bile yazarligini ileri srmeden edemezmis. Diger
taraftan, eger biri yanlislikla umursamazligi ile canini sikacak olsa, son derece gc enir ve almak iin firsat ararmis.
Yaklasik bir yil kadar nce, ruhbilimle ilgili oldugu kadar, en kaba bir siirsel trde de yazilmaya alisilmis bir yazisini, bir dergide okumustum.
Ingiltere kiyilarinda bir yerde, bizzat kendisinin tanik oldugu, bir geminin batisini, bogulmak zere olanlarin kurtarilmalarini ve bogulanlarin
cesetlerinin sahile getirilislerini nasil seyretmis oldugunu anlatmisti. Bu olduka uzun ve kalabalik szl yazi, kendisinin ne kadar iyi bir insan
oldugunu gs termek amaciyla yazilmisti. Satirlarin arasinda yazarin sanki syle dedigi anlasiliyordu: “Bakin bana, su dakikalarda nasil cesurca
davrandim. Denizin, firtinanin, kayalarin, paralanan geminin kalintilari size ne anlatir? Btn bunlari kalemimin gc ile size anlattim. l kollari
arasinda l ocugunu sikica tutan bogulmus kadina neden
94
bakiyorsunuz? Bana baksaniz daha iyi edersiniz. Olayin grns ne dayanamayip arkasini dnen bana bakin. Bakin, ben arkami dnms
duruyorum; (dehset iindeyim ve onlara dnp bakacak gc bulamiyorum; gzlerimi yumdum… bunu daha ilgin bulmuyor musunuz?”
Karmazinov’un bu makalesi hakkindaki fikrimi Bay Verkhovensky’ye syledigim zaman benimle ayni fikirde oldugunu syledi.
Son gnlerde Bay Karmazinov’un gelecegi haberi sehirde yayildigi zaman, normal olarak onu ben de grmek; hatta, mmkn olursa onunla
tanismak istemistim. Bir zamanlar arkadas olduklarindan bu arzumu Bay Verkhovensky araciligiyla yerine getirebilecegimi biliyordum. Ve
simdi, onunla bir ks e. basinda karsilastim. Onu derhal tanidim; valinin karisiyla bir arabada giderlerken gn kadar nce bana gs termislerdi.
Yaklasik elli bes yaslarinda, kisa boylu, agirbasli ve silindir sapkasinin kenarlarimdan, tertemiz pembe kulaklarinin arkasina kivrilan gr, kir
sali bir ihtiyardi. Ince, uzun, alay edercesine kivrilmis dudaklari, biraz etlice burnu ve keskin bakisli gzleriyle, teiniz, kk yz pek gzel
sayilmazdi. Giyimi biraz dikkatsizceydi. zerinde, ancak yilin bu mevsiminde Kuzey Italya ya da Isvire’de giyilebilecek cinsten siyah bir
pelerin vardi. Fakat giyiminin ok kk seyleri dahi; kol dgmeleri, yakasi, dgmeleri; ince, siyah bir kurdelenin ucuna bagli baga gzlg ve yzg,
yksek tabakadaki insanlarin kullandiklari cinstendi. Yazin muhakkak kumastan yapilmis, yaninda sedef dgmeleri olan renkli tozluklarla
dolastigi kanisindayim. Onu grdgmde, ks e basinda durmus etrafina bakmiyordu. Kendisine ilgi ile baktigimi grnce, tatli, fakat biraz tiz bir
sesle sordu:
- Bykov Sokagi mi? diye haykirdim. Buradan uzak degildir. Bu cadde boyunca yrrseniz soldaki ikinci sokak.
Oh, kahrolsun o dakika!… O dakikada rkek ve son derece alakgnll grndgme inaniyorum. Her seyin bir anda farkina vardi ve tabii, her seyi
anladi; yani, kim oldugunu bildigimi, onun kitaplarini okudugumu ve ocuklugumdan beri ona taptigimi ve rktgm, alakgnlllkle ona saygi
duydugumu anlamisti. Glmsedi; tekrar basini egdi ve tarif ettigim yne dogru yrd. Neden geri dnp pesinden gittim bilmiyorum; neden
yaninda on adim kostum bilmiyorum. Yine birdenbire durdu.
- En yakin araba duragini da syleyebilir miydiniz? Igren bir haykiris; igren bir ses!
- Araba duragi mi? En yakin araba duragi… katedralin yaninda… orada daima araba bulmak mmkndr.
Tahmin ederim ki, bunu bekliyordu. Tabii, hemen kendime geldim ve kazik gibi durdum; fakat, hareketimi fark etmis ve o tatsiz
glmsemesiyle yzme bakiyordu. Tam o sirada mrm olduka unutamayacagim bir sey oldu. Birdenbire sol elinde tasimakta oldugu kk antayi
yere ds rd. Dogrusu bu anta da degildi; kk bir kutu, atase antasina da benziyordu; fakat, daha ok kadinlarin tasidiklari makyaj antasini
andiriyordu. Ne oldugunu kesin olarak bilmiyorum; bildigim, onu yerden almak iin dnms oldugumdur.
Onu yerden almadigima kesin olarak eminim; fakat, yerden almak iin yaptigim ilk hareket kimseyi yaniltamazdi. Bu hareketimi
gizleyemedigim de muhakkak; hem de aptal gibi kizarmistim. Alayci adam, anlamak istedigi her seyi bir anda anlayivermisti.
Sanki antayi yerden almayacagimi anlamamis gibi bir tavirla egilip yere ds en antasini aldi. Bu hareketi yaparken sanki benden
96
evvel davranmis gibi bir abuklugu vardi. Tekrar basiyla selamladi ve beni bir budala gibi oldugum yerde birakarak yoluna devam etti. antayi
yerden almis bile olsam durumda bir degisiklik olacagini sanmazdim.
Bes dakika sreyle kendimi tamamen rezil olmus zannettim; fakat, Bay Verkhovensky’nin evine geldigim zaman kahkahalarla glmeye
basladim. Bu karsilasmayi yle gln bulmustum ki, btn olayi, hareketlerimiz de dahil olmak zere Bay Verkhovensky’ye anlatmaya karar
verdim.
***
Bu kez Bay Verkhovensky’yi olagans t degismis bulunca ok sasirdim. Beni grr grmez byk bir heyecanla karsilamak iin kostugu gerektir.
Fakat, ylesine dalgindi ki, anlattiklarimi dinlediginden bile kuskuluydum. Karmazinov’un isminden sz eder etmez, kendisini ilgin gibi
kaybetti.
- Ondan szetmeyin!… diye haykirdi. Onun ismini agziniza almayin! Bakin, suna bakin! Oku! Oku!…
Bir ekmece ekti ve masanin s tne, kursun kalemle acele acele yazilmis kgit parasi atti. Bunlarin hepsi Bayan Stavrogin’ dendi. Ilk not, iki gn
nce, ikincisi dn ve ncs de bugn, bir saat nce yazilmisti; mektup da pek nemsizdi. Tek konu, Karmazinov’du; Karmazinov’un onu ziyarete
gelmemesi halinde ne kadar zleceginden ve gururunun incineceginden sz ediyordu. Iste iki gn nce gelen birinci not (belki gn nce ve drt gn
nce yazilanlar da vardi):
“Nihayet bugn ziyareti ile size seref verecek olursa, benden szetmemenizi rica ederim. En kk bir imada bile bulunmayin. Benim hakkimda
konusmayin ve beni ona hatirlatmayin.”
V.S.
97Dnk not:
“Nihayet bu sabah sizi ziyarete harar verecek olursa, en agirbasli hareketin onu evinize kabul etmemek olacagini saniyorum. Ben byle
ds nyorum, sizin nasil ds ndgnz bilmiyorum.”
V.S.
“Evinizin kirli ve ttn dumani ile dolu oldugundan eminim. Maria ve Foma’yi gnderiyorum; yarim saatte her tarafi temizleyip toplarlar.
Onlara karismayin, odanizi toplarlarken siz mutfakta oturun. Bir Buhara halisi ve iki in vazosu gnderiyorum: onlari uzun zamandan beri size
hediye etmeyi ds nyordum zaten; ayni zamanda Teniers’imi gnderiyorum (bir sre iin). Vazolari pencerenin iine koyabilirsiniz ve Teniers’i de
tam Goethe’nin resminin altina asin; orada daha ok gze arpar ve sabahlan da orasi daima aydinlik olur. Nihayet gelirse, onu son derece
kibar karsilayin; fakat nemsiz seylerden ya da bilimsel konulardan sz edin; sanki, ondan henz dn ayrilmis gibi davranin. Benim hakkimda
tek kelime dahi sylemeyin. Aksam belki sizi grmeye gelebilirim.”
Notlan okuyunca dostumun byle basit seylerden heyecanlanmasina sastim. Sorgu dolu bakislarimi ona kaldirdigim zaman notlari
okudugum srede her zaman takmakta oldugu beyaz kravatini, kirmizi bir kravatla degistirmis oldugunu grdm. Sapkasi ve bastonu masanin
s tnde duruyordu. Rengi solmustu ve elleri titriyordu.
- Onun heyecani umurumda bile degil!… Je m’en fiche! (bile degil!) Benim mektuplarima cevap vermedigi halde Karmazinov iin
heyecanlaniyor!… Iste, iste bana dn geri gnderdigi ailma—
98
mis mektuplarimdan biri, orada masanin s tnde, kitabin altinda, L’Homme qui rit’in altinda, (glen adam) Sevgili Nicholas iin zlyorsa bana
ne? Je m’en fiche et je proclame ma libert. Au di-able le Karmazinov! Au diable Lembke! (Viz gelir, hrriyetimi ilan ediyorum.
Karmazinov’un cani cehenneme! Lembke’nin cani cehenneme!) Vazolari hole, Teniers’i ekmeceye sakladim ve beni derhal kabul etmesini
istedim. Duydunuz! Ondan istedim!… Ben de kursun kalemle ayni cins kgida karaladim ve Nastasya ile gnderdim ve bekliyorum.
Dasha’nin kendi agziyla ve Tanrinin huzurunda ya da hi degilse, sizin huzurunuzda sylemesini istiyorum. Vous me seconderes, n’est-ce
pas, comme ami et tmoin. (Bana bir dost ve tanik olarak yardim edeceksiniz, degil mi?) Yzm kizartmak, yalan sylemek istemiyorum; gizli
kapakli isler istemiyorum; bu iste gizli hibir sey istemiyorum!… Her seyi bana samimiyetle itiraf etsinler, aik olarak, onurluca ve sonra…
sonra belki ben onlari onurlu davranisimla utandiririm!…
Onun bir alak olduguna inanmisim gibi byk bir fkeyle bana bakti ve birden parladi.
Bir yudum su imesini rica ettim; onu daha nce hi bu kadar heyecanli grmemistim. Konusurken odanin bir ks esinden br ks esine kosuyordu;
fakat, birden garip bir tavirla karsimda durdu.
- Beni, Stepan Vershovensky’yi, onuru ve byk ilkeleri ugruna, gerekirse heybesini, yoksul ikinini, zayif omzuna vurup bir daha geri
dnmemek zere buradan gidebilecek kadar gl sanmiyor musunuz, efendim? Stepan Verkhovensky’nin, baskiyi, ilgin bir kadinin baskisini,
yani, dnyadaki en onur kirici, amansiz baskiyi, byk bir soylulukla geri evirmesi ilk defa olmuyor; geregi dikkate almadan szlerime gldgnz
gryorum, efendim!… Oh, bir tc carin yanina girip ocuklarina gretmenlik ederek son gnlerimi orada geirebilecegime, ya da bir itin dibinde
aliktan lecek
99kadar gl olduguma inanmiyorsunuz. Cevap verin, hemen cevap verin!… Inaniyor musunuz, inaniyor musunuz?
Bilerek cevap vermedim. Hatta, olumsuz cevabimla onu incitmek istemedigim iin cevap vermekten kainiyormusum gibi bir de tavir
takindim. Onun bu fkesinde gururumu kiran bir sey vardi ve kisisel de degildi, ah, hayir!… Fakat… bunu daha sonra anlatacagim.
- Belki yanimda sikiliyorsunuzdur, Bay G… (benim adim). Sonra, ogunlukla olagans t fkelenip parlamasindan nce
- Belki de…beni bir daha grmek istemezsiniz, dedi. Endiseyle ayaga firladim; tam o sirada Nastasya odaya girdi ve
zerine kursun kalemle bir seyler karalanmis bir kgit parasini sessizce ona uzatti. Bir gz attiktan sonra firlatip bana atti. Kgitta Bayan
Stavrogin’in yazisiyla iki kelime vardi: “Evde oturun.”
Bay Verkhovensky sapkasini, bastonunu sessizce aldi ve acele adimlarla kapiya dogru yrd; bir tutsak gibi ben de pesinden gittim. Birden
koridorda birtakim sesler ve acele adim sesleri duyuldu. Sanki yildirimla vurulmus gibi yerinde akilip kaldi.
Bay Verkhovensky, Liputin geldi diye neden mahvolacakti bilmiyordum ve bu szne bir anlam da verememistim; her seyi ruhsal dzeninin
bozukluguna verdim. Fakat, byle olmakla beraber duydugu dehset olagans tyd ve olacaklari yakindan izlemeye karar verdim.
Odaya girerken Liputin’in yz ifadesi, btn yasaklamalara ragmen, bu kez ieri girmeye zel bir hakki oldugunu gs teriyordu. Beraberinde hi
tanimadigimiz, kiligina bakilirsa, henz yoldan
100
geldigi belli birini de getirmisti. Bay Verkhovensky’nin anlamsiz bakisma karsilik yksek sesle konusmaya basladi.
- Size yeni bir ziyareti getiriyorum, hem de nemli biri! Bu bakimdan yalnizliginizi bozmaya cesaret ediyorum. Bay Kirilov, ender rastlanan
bir insaat mhendisidir. Ve en nemlisi, efendim, oglunuzu taniyor, Peter Verkhovensky’yi. Oglunuzun ok yakin bir arkadasi. Ondan bir de
haber getirmis. Yoldan henz geldi.
- Haber getirmis oldugumu siz uyduruyorsunuz, dedi. Haber getirmedim; fakat, Verkhovensky’yi tanidigim dogrudur. Ondan, on gn evvel
Kharkov sehrinde ayrildim.
Bay Verkhovensky tereddt etmeden adamin elini sikti ve oturmasi iin isaret etti; bir bana, bir de Liputin’e bakti; sonra, sanki kendisine
gelmis gibi aceleyle oturdu; fakat, sapkasi ve bastonu hl elindeydi.
Bay Verkhovensky birden sustu ve elindeki sapkayla bastonunu divanin s tne birakti ve kizardi.
Bu arada aceleyle konugu inceliyordum. Gen bir adamdi… tahminen yirmi yedi yaslarinda… dzgn kilikli, biraz kirlice solgun benizli, donuk
siyah gzl, uzunca boylu ve esmerdi. Biraz ds nceli ve dalgin grnyordu. Konusmasini kesik kesik, dilbilgisi bakimindan kit cmlelerle
srdryordu. Biraz uzunca cmle kurmak zorunda kaldigi zaman, olduka garip kelime ds klkleri yapiyordu. Liputin, Bay Verkhovensky’nin
hayretini fark ediyor ve bundan sevinir grnyordu. Odanin zit ks elerindeki koltuklara oturan ev sahibi ile konuga ayni uzaklikta olabilmek iin
oturdugu hasir sandalyeyi hemen hemen odanin ortasina dogru srms t. Keskin bakisli gzleri, odanin her ks esini arastiriyordu.
-Bay Kirilov, drt yillik bir ayriliktan sonra Avrupa’dan henz dnd. Mesleginde ilerlemek iin gitmisti ve simdi de demiryolu kprs nde is
alabilmek amaciyla buraya geldi. Simdilik cevap bekliyor. Peter’in araciligiyla da Drozdov’lari ve Lisa’yi taniyor.
Mhendis dimdik oturuyor ve yapmacik bir sabirsizlikla dinliyordu. Bir seylere kizdigi her halinden belli oluyordu.
- Peter’i o kadar uzun zamandan beri grmedim ki… kendimde onun ba… babasi olmak hakkini gremiyorum… C’est le mot. (sadece bir
deyis) Ben… sey… ondan ayrildiginiz zaman nasildi?
Bay Kirilov yine ayrintili olarak cevap vermeyi gereksiz grms olacak ki kisaca:
- Ondan ayrildigim zaman iyiydi… o da gelecek, dedi. Bir seye kizdigi belli oluyordu.
- Geliyor ha! Nihayet ben… anliyorsunuz ya, Peter’i o kadar uzun zamandan beri grmedim ki!
tne ha izerdi… Je m’en souviens. Enfin, (onu hatirliyorum. Nihayet,) ne soylu bir duygu, yani degerli bir sey, ne de gelecek iin bir ds nce
filizi… C’etait comme un petit idiot (kk bir budalaydi.) Fakat ne syledigimi bilmiyorum galiba. zr dilerim, Ben… sey… beni buldunuz…
- Evet, izerdi.
- Pekl; sadece grenmek istemistim… devam edin. Bay Verkhovensky sorgu dolu gzlerle, Liputin’e bakti.
- Beni ziyarete geldiginiz iin memnunum; ama, simdiki durumum benim… sey… sahi, nerede kaliyorsunuz?
- Evet, ayni evde, dedi. Shatov tavan arasinda oturuyor. Bay Kirilov, Yzbasi Lebyatkin’in katinda bir odada kaliyor. Shatov’u ve karisini da
taniyor. Avrupa’da karisinin yakin arkadasiymis.
- Comment!… (Nasil!) De ce pauvre ami (bu zavalli dostumuzla) ve su kadinin sanssiz evlilikleri hakkinda bir seyler biliyor musunuz?
Kadini sahsen taniyan biri olarak ilk kez sizinle karsilasiyorum ve eger sadece…
- Ne kadar sama!… Her seyi nasil uyduruyorsunuz, Liputin! Shatov’un karisini hi grmedim… belki sadece uzaktan bir kere grms mdr, o
kadar. Yakindan hi grmedim diyebilirim. Shatov’u tanirim. Neden byle uydurup duruyorsunuz?
Kanepenin zerinde sert bir hareketle dnd; sapkasini kapti, tekrar yerine birakti; yine eskisi gibi oturdu; sonra, kivilcimlar
103fiskiran gzlerle meydan okurcasina Bay Verkhovensky’ye bakti. Bylesine fkelenmesini hibir zaman anlayamadim. Bay Verkhovensky,
duygulu bir tavirla:
- Burada nazik bir mesele falan yok. Ayip, hakikaten ayip ama, “sama” diye size degil, Liputin’e bagirdim; nk, daima uyduruyor. Size hitap
ettigimi ds ndnzse bagislayin. Shatov’u taniyorum; ama, karisini hi tanimiyorum… hi!…
- Anladim. Anladim. Ve israr ettiysem, sadece, zavalli dostumuzu, ntre irascible’ami, (fkeli dostumu) ok sevdigimden ve onunla daima
ilgilendigimdem… Eski, belki de genlikten; fakat olduka degerli ds ncelerini birden degistirmis oldugunu ds nmemek elimden gelmiyor. Ve
simdi de ntre sainte Russie (Kutsal Rusya’miz) hakkinda o kadar yaygara kopariyor ki, bu organik degismeyi, baska trl adlandiramam; aile
iindeki mthis bir sarsintiya, yani demek ki, sanssiz evliligine vermek egi-limindeyim. Zavalli Rusyamizi iyice taniyan, avcunun ii gibi bilen
ve btn hayatini Rus halkina vermis olan ben ve dahasi da…
Sonra, yine kanepede sert bir dns yapti. Bay Verkhovensky sznn yarisinda kalmisti. Liputin:
- Inceliyor, Rusya’yi inceliyor, diye araya girdi. Incelemelerine henz basladi ve Rusya’da artan intihar olaylarinin nedenleri ve genel olarak,
toplumda intihar olaylarini artiran ve azaltan nedenler zerine ok ilgin bir makale hazirliyor. Pek sasirtici sonulara varmis.
- Hi hakkiniz yok, diye fkeyle mirildandi. Hi de makale degil… Ben asla… byle sama seyler… rastlantiyla, size gizli olarak
104
- zr dilerim; belki de edebi alismaniza makale demekle yanildim. Bay Kirilov sadece gzlem yapiyor ve meselenin aslina ya da daha dogrusu,
onun ahlaki ynne deginmiyor. Gerekten, byle erdeme ait seyleri kabul etmiyor ve iyilik amacinin hatiri iin genel yikimin en son ilkeleri
taraftaridir. Avrupa’da sagduyunun saglanabilmesi iin yz milyondan fazla bas talep ediyor… Son baris grs melerinde istenenden olduka
fazla: Bu bakimdan Bay Kirilov herkesten nde gidiyor.
Mhendis, karsisindakileri kk gren bir tebessmle dinliyordu. Yarim dakika kadar herkes sustu. Nihayet Bay Kirilov magrur bir tavirla:
- Bunlarin hepsi sama, Liputin, dedi. Eger rastlantiyla size bazi seyler anladiysam ve siz onlara hemen sarildiysaniz, elimden bir sey gelmez.
Fakat hakkiniz yok; nk, bunlardan kimseye s-zetmedim. Konusmaya tenezzl etmem. Eger inanlarim varsa, onlar bana aittir; fakat siz…
ahmaka davrandiniz. Bir karara baglanmis konular zerine konusmam. Tartismadan nefret ederim. Hibir zaman tartismak istemedim…
- zr dilerim, fakat burada kimseye kirilmis degilim. Konuk, heyecanla ve abuk abuk konusmasina devam etti:
- Drt yil iinde pek az insan grdm… Drt yil ok az konustum ve kimseyle konusmamak iin elimden geleni yaptim; bence nedenler vardi ki,
kimseyi ilgilendirmez… Tam drt yil. Liputin grendi ve glyor. Anliyorum ve aldirmiyorum. Gc enmiyorum… sadece serbestligine sasiyorum.
Ds ncelerimi size amiyorsam…
105-Beni hkmete ihbar edeceginiz korkusundan degil. Kesinlikle ltfen, byle sama seyleri akliniza getirmeyin…
Bu szlere hibirimiz cevap vermedik. Sadece birbirimize bakistik. Hatta, Liputin bile kis kis, alayli glmesini unutmustu. Bay Verkhovensky
kararli bir tavirla kanepeden kalkti.
- ok zgnm, baylar; fakat kendimi iyi hissetmiyorum ve olduka da zgnm. Kusuruma bakmamalisiniz.
- Ah, gitmemizi istiyorsunuz, dedi. Byle sylediginiz iin memnun oldum; son derece unutkanim, biliyorsunuz.
Yerinden kalkti ve iten bir tavirla, elini uzatarak Bay Verkhovnesky’ye dogru yrd.
- Rahatsiz oldugunuz iin zldm. Bilmeden gelmis oldum. Bay Verkhovensky acele etmeden onun elini dosta sikti.
- Aramizda basari saglamaniz en iyi dileklerim, dedi. Sylediginiz gibi, kendinize zg nedenler yznden bu kadar yil Avrupa’da kalmis,
insanlardan kainmis ve Rusya’yi unutmus olmanizi anliyorum. Burada dogup byms biz Ruslar’a saskinlikla bakiyor olmalisiniz. Bize
gelince, biz de size sasiyoruz. Mais cela passera (bu da geecek). Yalniz bir sey var, beni sasirtan bir sey: Kprmz insa etmek istiyorsunuz,
bununla beraber, genel yikim ilkelerine taraftar oldugunuzu sylyorsunuz. Kprmz yapmamiza izin vermeyeceklerdir!…
Birden son derece iyi kalplilikle ve neseli kahkahalarla glmeye basladi. Bir dakika kadar yznde ocuksu bir anlam belirdi. Bu anlamin ona ok
uydugunu ds ndm. Bay Verkhovnesky’nin bu szne sevinen Liputin ellerini zevkle birbirine srtyordu. Fakat, btn bu sre iinde Bay
Verkhovnesky’nin neden dolayi Liputin’den korktugunu ve onun geldigini anlayinca neden “Mahvoldum!” diye haykirdigini hayretle
ds nmekten kendimi alamam.
***
106
Hepimiz kapida duruyorduk. Ev sahibiyle konuklarin birbirlerine en iyi son szlerini syleyecekleri ve biraz sonra iyi dileklerle ayrilacaklari
andi.
- Bay Kirilov’un bugn pek nesesi yok, dedi. nk, kiz kardesi iin Yzbasi Lebyatkin ile tartisti. Yzbasi Lebyatkin yarim akilli kiz kardesini
kamiyla;., hakiki bir Kazak kamisiyla d-vyormus… her sabah ve aksam. Onun isine karismak istemeyen Bay Kirilov avludaki kk blge geti.
Eh, iyi gnler.
- Kiz kardesini mi? Hasta kizi mi? Kamiyla, ha? Hangi kiz kardesi? Hangi Lepyatkin?
- Rtbesinden bana ne? Kiz kardesi kim? Tanrim! Lebyatkin diyorsunuz? Fakat, burada bir Lebyatkin vardi ki…
-Eh, geri dnd. Hemen hemen haftadan beri burada ve hem de zel kosullarla.
- Aramiza bir alak almamamiz iin bir neden var mi? Liputin birden siritti ve hos olmayan bakislarini Bay Verkhovensky’nin yzne dikti.
- Ulu Tanrim! Byle sylemek istemedim… fakat aslina bakacak olursaniz, alaklik hususunda sizinle ayni ds ncedeyim; zellikle sizinle. Fakat,
devam edin, devam edin; biraz daha anlatin. Byle sylemekle neyi kastettiniz? Byle sylemekle bir sey kastettiginize inaniyorum !…
107-Oh, hepsi sama seyler, efendim. Yani, duruma bakarsaniz, yzbasi sahte kgitlar yznden aramizdan ayrilmamis. Kendisinden saklanan kiz
kardesini bulmak iin gitmis. Simdi de onu getirmis; btn mesele bu. Neden korkmus grnyorsunuz, efendim? Sadece sarhos oldugu zaman,
bana anlattiklarini sylyorum. Ayik oldugu zaman bu hususta tek kelime bile sylemez. Son derece sinirli bir kisi ve ne demek istedigimi
anliyorsaniz; yani, kt bir askeri aliskanlik. Kiz kardesi deli oldugu kadar da topal. Birisi kizi, szde bastan ikarmis grns e gre; Lebyatkin,
ailenin onuruna srlen bu lekeye karsilik, uzun zamandan beri bu adamdan her yil belirli bir para alirmis. Sarhos konusmalarindan
anlayabildigim bu kadar. Fakat, bana sorarsaniz btn bunlar sarhos samalan. Sadece vnyor. Ve ayrica, byle durumlar ok daha ucuz yoldan
halledilir. Bununla beraber, bolca parasi oldugu muhakkak; on bes gn kadar nce, yalinayak dolasiyordu; fakat simdi, elinde yz rubleyle
dolasiyor. Kiz kardesine her gn bir esit nbet geliyor. Kadin iglik igliga; o da kirbaciyla onu “yola” getiriyor. Kadin saygili olmayi bilmelidir,
diyor… Anlayamadigim bir husus var; o da, Shatov’un o adamla beraber nasil oturabildigidir. Bay Kirilov, orada ancak gn kalabildi. Onu
Petersburg’dan taniyor ve simdi de rahatsiz edilmemesi iin avludaki kk blge geti.
-Dogrumu?
- Liputin’e sorun.
- Sirlar, sirlar!… diye haykirdi. Birdenbire bu kadar ok sirlar ve sirlar nasil toplandi?
- Bay Kirilov kirbaci bile ekip elinden almis, diye ekledi. Kirip, pencereden disari firlatmis ve siddetli bir tartismaya girismis.
108
- Neden gevezelik ediyorsunuz, Liputin, dedi. Ahmaklik yapiyorsunuz. Neden byle konusuyorsunuz?
- Alakgnllkle ruhunuzun asil bir davranisini neden gizleyeyim? Hem sizin iin konusuyorum…
- Ne kadar sama ve gereksiz… Lebyatkin’in aptalligi ve degersizligi… Bu iste tamamen zararli ve son derece… Hem neden byle
samaliyorsunuz? Gidiyorum.
- Ah, ne yazik! diye haykirdi. Size baska bir fikra anlatarak biraz neselendirecektim, Bay Verkhovesky. Aslinda bunu anlatmak iin
gelmistim; oysa, bunu siz de duymus olacaksiniz ya, neyse… baska bir zaman anlatirim. Bay Kirilov’un acelesi var. Allahaismarladik,
efendim. Anlatacagim fikra Bayan Stavrogin hakkindaydi. Geenlerde beni ok eglendirdi. Beni zellikle agirt-misti. Kelimelerle
anlatilamayacak kadar komik. Allahaismarladik, efendim.
Fakat tam bu sirada Bay Verkohvensky onun omzuna yapisti; sonra ekerek odaya soktu ve bir sandalyeye oturmaya zorladi. Liputin
korkmus grnyordu.
- Garip sey, evet, birden beni agirtti ve “sir olarak” Bay Stavrogin hakkinda ne ds ndgm sordu. Deli miydi, yoksa degil miydi? Sasilacak sey
degil mi?
Bay Verkhovensky btn kontroln kaybetmis gibi mirildandi:
Bu iste dostumun, Liputin’in bizden daha ok, hatta bizim bilmedigimiz seyleri bildigini sylemesini hatirladim.
109-Baslayin! Sizden de rica ediyorum, Bay Kirilov, sizden de gelip oturmanizi ve taniklik etmenizi istiyorum. Ltfen, syle buyurun. Oturun.
Siz Liputin, her seyi samimi ve basit olarak anlatin ve analatacaklariniz, dolambali szlerle de olmasin!…
- Bylesine heyecanlanacaginizi bilseydim, efendim, bundan hi szetmezdim. Ve btn bunlari Bayan Stavrogin’den grendiginizi saniyordum!
-Ah pekl, yalniz oturmak nezaketinde bulunur musunuz? Siz bu kadar heyecanliyken basimda ayakta durmanizi arzu etmiyorum. Aksi
halde, rahatlikla anlatabilecegimi sanmam.
Bay Verkhovensky heyecanina hkim olmaya alisarak magrur bir tavirla koltuga kt. Mhendis, karanlik bakislarini yere dikmis, basini
kaldirmamakta israr ediyordu. Liputin byk bir zevkle onlari szyordu.
-Eh, nasil baslayacagim, bilmem? Beni yle bos bulundugum zaman avladiniz ki…
***
- nceki gn, aniden Bayan Stavrogin’in bir usagi geldi ve yarin saat tam on ikide hanimini aramami syledi. Ds nebiliyor musunuz? Broma
gitmedim ve dn saat tam on ikide Bayan Stavrogin’in kapisini aliyordum. Byk salona alindim ve bir dakika sonra Bayan Stavrogin geldi,
oturmami syledi ve kendisi de karsima geip oturdu. Duygularima inanamadan oturdugum yerde kalmistim; siz de bilirsiniz, efendim, beni
nasil karsilar! Adeti oldugu zere, dolambali konusmaya gerek grmeden hemen konuya girdi. “Hatirlarsiniz” dedi. “Drt yil nce Bay Stavrogin
rahatsizken, her sey aydinlanana kadar bazi garip olaylardan sorumluydu. Bu olaylar herkesi saskina evirmisti. Bu olaylardan biri de sizi ok
110
yakindan ilgilendirmisti. Bay Stavrogin iyilestigi zaman benim arzum zerine sizi ziyaret etmisti. Daha nce de sizinle birka kere konusmus
oldugunu biliyorum. ok samimi ve aik olarak syleyin…” sznn burasinda Bayan Stavrogin biraz saskin grnyordu… “O zaman Bay
Stavrogin’i nasil bulmustunuz? Genel olarak onun hakkindaki ds nceleriniz nelerdi? Sizin s tnzde nasil bir etki yaratmisti? Ve simdi,onun
hakkinda ne ds nyorsunuz?” Bayan Stavrogin tamamen saskindi; bir dakika kadar susarak bekledi; sonra kizardi. Bayagi korkmustum.
Dokunakli olmayan bir dille tekrar konusmaya basladi. Onun byle bir anlatimla konusabilecegi kimsenin aklina gelmezdi. Fakat, szleri ok
anlamliydi. “Beni ok dikkatle dinlemenizi istiyorum,” dedi. “Sizi, anlayisli, gerekleri grebilen, tahminlerinde yanilmayan bir kimse olarak
tanidigim iin agirttim.” (Ne iltifat!) “Kuskusuz ki”, dedi. “Sizinle konusan bir annedir. Bay Stavrogin, basindan ok mutsuzluklar geen,
olmayacak seylerle karsilasan bir kimsedir. Btn bunlarin akli dengesini etkileyebilecegi kuskusuzdur. Tabii, delilik demek istemiyorum.”
Sznn burasinda bir an sustu. Sonra byk bir gvenle ve magrur bir tavirla konusmasina devam etti. “Byle bir sey hibir zaman ds nlemez.
Fakat, garip, degisik bir sey olabilir. Ds ncelerinde, egilimlerinde, grs lerinde bir kayma olabilir.” Bu szler Bayan Stavrogin’in tam szleridir,
efendim ve Bayan Stavrogin’in, durumu bu kadar aik ve kesinlikle aiklayabilmesi beni son derece sasirtti. Pek s tn anlayisli bir hanimefendi!
… Bayan Stavrogin “Nihayet” dedi. “Ben bile, onda bazi degisik egilimler ve devamli bir huzursuzluk sezmistim. Ama ben bir anne, siz ise
bir yabancisiniz ve bu bakimdan, kafasi alisan bir insan olarak daha saglam bir sonuca varabilirsiniz. Nihayet size yalvaririm.” Bu deyisi
kullandi. “Btn geregi tm iplakligi ile bana anlatin. Bu konusmamizin gizli oldugunu hibir zaman unutmayacaginiza sz verirseniz; ilerde, her
esit yardimimi sizden esirgemem.” Iste, efendim, hepsi bu. Ne dersiniz?
-Hayir, hayir, ltfen iyi ds nn. Byle yksek bir kisi, benim gibi bir adama, byle bir soru sorar ve s telik sorduklarinin aramizda kalmasini isterse,
bu kadinin ne kadar zor durumda oldugu anlasilmaz mi? Bu ne demektir? Acaba, Bay Stavrogin hakkinda bazi beklenmedik haber mi
almislar?
- Bilmiyorum… herhangi bir haber oldugundan bilgim yok… onu bir sreden beri gremedim, fakat… fakat sunu syleyebilirim ki, efendim…
fakat sunu syleyeyim ki, Liputin, eger bunlari size bir sir olarak sylediyse ve siz bunlari bizim huzurumuzda sylyorsunuz ki…
- Tamamen bir sir olarak! Kimseye syleyecek olursam Tanri beni arpsin ben… fakat burada anlatmama gelince… bundan ne ikar? Biz
yabanci miyiz? Bay Kirilov da yle… o da aslinda yabanci sayilmaz, degil mi?
- Korkarim ki sizinle ayni fikirde olamayacagim. Sirri saklayacagimizdan kusku yoktur… mzn… yani… fakat korkarim ki siz, Liputin,
saklayamazsiniz ve size hibir sey iin gvene-mem.
-Ne demek istiyorsunuz, efendim? Bana devamli yardim teklif edildigine gre, herkesten ok beni ilgilendirir, degil mi? Aslinda, bu konuya
dikkatinizi ekmem, olduka garip ve psikolojik bir olaydan daha szetmek iindi. Dn aksam, Bayan Stavrogin’le yaptigim konusmanin etkisi
altindayken, benim s tmdeki etkisini siz de takdir edersiniz. Bay Kirilov’a bu konuyla uzaktan ilgili bir soru sordum: “Bay Stavrogin’i hem
Petersburg’dan hem de Avrupa’dan taniyorsunuz” dedim. “Akli dengesi ve yetenekleri hakkinda neler ds nyorsunuz?” Bay Kirilov, her
zamanki gibi kisa olarak, onun ince zekli ve saglam karakterli bir kimse oldugunu syledi. Sorumu biraz daha genislettim: “Bu kadar yil
sresince,
112
inanlarinda bir yn degistirme, ya da ters dnme gibi… nasil syleyeyim?… Delilik gibi ya da ona benzer bir seyler sezdiniz mi?” Kisaca,
Bayan Stavrogin’in sorusunu tekrarladim. Ne tahmin edersiniz? Bay Kirilov, simdi yaptigi gibi kaslarini atti ve derin bir ds nceye daldi.
“Evet,” dedi. “Bazen birtakim gariplikler dikkatimi ekerdi.” Bay Kirilov da byle ds ndkten sonra, onun bir derdi olmasi gerekmez mi?
- Bu konuda sz etmeye hakkim yok, diye cevap verdi. Size karsi ikmak zorundayim, Liputin. Bu konuda adimi sylemeniz dogru degil. Size
bu husustaki ds ncelerimin tmn sylemedim, zaten. Onu Petersburg’dan taniyabilirim; ama, bu yillar nceydi ve her ne kadar Bayan
Stavrogin’i son zamanlarda grms sem de, onu ok az taniyorum. Beni karistirmamanizi rica ederim ve… ve btn bunlarin dedikodudan farki
da yok.
- Demek dedikoducuyum, ha? Dedikoducu oldugum kadar, acaba casus oldugumdan da kusku duyar misiniz? Bu meselenin disinda
tutulmak istediginize gre, Kirilov, baskalarina kusur bulmamiz ok kolaydir. Buna inanmayacaksiniz, Bay Verkhovensky… yani, Yzbasi
Lebyatkin, efendim, aptal bir kisi olarak grnebilir… dogru, sey… kadar aptaldir… eh, ne kadar aptal oldugunu soy imekten utaniyorum…
Budalaligin derecesini gs teren bir Rus deyisi vardir; fakat, o da, Bay Stavrogin tarafindan incindigi kanisinda; fakat, onun ince zeks ini vyor.
“Bu adama sasiyorum” diyor. “Zeki bir yilan.” Bunlar onun kendi szleri, efendim. Ona sordum. Hl, dnk grs memin ve Bay Kirilov’la
yaptigim konusmanin etkisi altindaydim. “Yzbasi”, dedim. “Ne dersiniz? Zeki yilaniniz deli mi degil mi?” Eh, inanin bana, sanki hassas bir
yerine kirbala vurmusum gibi birden yerinden firladi. “Evet”, dedi. “Evet,
113fakat bunun etkisi olamaz…” Fakat yzbasi bunun neye etkisi olamayacagini sylemedi ve o kadar derin ve zntl ds nceye daldi ki, sanki
birden ayilmis grnyordu. O zaman Filippov’un mey-hanesindeydik. Yarim saat sonra yumrugunu masanin s tne vurdu. “Evet” dedi. “Belki
delidir; fakat bunun etkisi ola…” ve tekrar neye etkisi olacagini sylemedi. Sphesiz, konusmamizin bir zetini yapiyorum; fakat, fikir yeteri
kadar aik: kime isterseniz sorunuz, hepsi tek ds ncenin s tndeler. Gerekten bunu daha nce akil edememisler. Herkes “Evet” diyor. “Delidir,
akillidir; fakat, akilli oldugu kadar da delidir.”
- Beni biraz nce casuslukla sulayan Bay Kirilov’a sorsaniz daha dogru olur. Ben bir casusum, bilmiyorum; ama, Bay Kirilov bu durum
hakkinda bilinmesi gereken her seyi biliyor; fakat susmakta israr ediyor.
-Hibir sey bilmiyorum ya da ok az sey biliyorum, dedi. Bunu grenmek iin Lebyatkin! sarhos ettiniz. Beni konusturup grenmek iin buraya
getirdiniz. Su halde gerekten bir casussunuz!…
- Onu sarhos etmedim! Btn bildiklerine ragmen para harcanmaya degmez. Bu sirlarin degeri bence bu kadar; bu sirlarin degerinin sizce ne
oldugunu biliyorum. Para harcayan kendisiydi. On iki gn nce benden on bes kopik bor istedi; ona sampanya ikram eden ben degilim;
aksine o bana ikramda bulundu. Oysa, bana gzel bir fikir verdiniz; gerekli oldugunu ds ndgm zaman, her seyi grenmek iin onu sarhos
edecegim ve grenirim de… btn kk sirlarinizi…
Bay Verkhovensky saskinlikla, tartisan bu iki kisiye bakti. Her ikisi de kendilerini ele veriyorlardi ve umursamaz grnyorlardi. Liputin’in bu
adami buraya getirmesindeki nedenin, nc bir kisinin araciligi ile onu, gerekli tartismaya ekmek iin oldugunu
114
ds nmemek elden gelmiyordu. Byle bir davranis, Liputin’in en ok sevdigi oyunlardan biriydi…
- Dikkat edin, Liputin! Sizi uyariyorum, Stavrogin kisa zaman sonra gelecek ve kendisini nasil savunacagini pek iyi bilir.
- Neden beni uyariyorsunuz? Onun son derece ince ve keskin bir zekya sahip oldugunu ilk bagiran benim ve dn Bayan Stavrogin’i bu
konuda aydinlattim. “Bu konuda syleyemeyecegim tek sey karakteridir” dedim. Dn Lebyatkin de tekrarlayip duruyordu: “O kendi
karakterinin kurbanidir.” Evet, kuskusuz, Bay Verkhovensky, benim agzimdan laf aldiktan sonra, dedikoducu, casusluk diye bagirmak
kolay oluyor. Hem de bunu byk bir merakla yaptiniz. Simdi, Bayan Stavrogin… dn dogrudan dogruya konuya degindi. “Bu konu ile
dogrudan dogruya ilgilendiniz” dedi “ve bu nedenledir ki size basvuruyorum.” Ben de byle ds nyorum! Sizin gibi asil birinden, toplumun
iinde kisiligime yneltilen bir hakaret grms ken, ne gibi bir ikarim olabilir? Ilgilenmek iin olagans t bir nedenim olmasini ds nmeliyim ve bu da
sirf dedikodu bakimindan degildir. Bir gn elinizi sikar; ertesi gn, konuk severligine karsilik, en degerli arkadaslarinizin yaninda, cani istedi
diye suratiniza tokadi yapistirir. Bana soracak olursaniz, fazla simariklik! Ve gzel bir seks, kelebeklere ve cesur erkek serelere her sey
demektir. Roma devrinde aski temsil eden kanatli bebekler gibi, minik kanatli, lke kavalyeleri. Romantik, kadin-katilleri!… Kk salmis
115bir bekr olan sizin iin, efendim, sizin gibi asil birisinin geici arzularinin kurbani olduguna ve Yzbasi Lebyatkin’in “Aile serefi” diye
adlandirdigi lekenin onun tarafindan srlms olduguna muhakkak ki inanirdim. Fakat, bunun onu durduracak bir neden olabilecegini de
sanmam. Keyfi yerinde oldugu zaman, her gzel yzn, ona cazip gelen bir yn vardir. Rezil dedikoduyu yaydigimdan sz ediyorsunuz; fakat,
acaba btn sehir bu konu zerine konusurken, bu rezil dedikodulari ben mi, yayiyorum? Sadece dinliyor ve onay anlaminda basimi
salliyorum. Bas sallamanin da bir su oldugunu syleyemezsiniz ya?
- Yani, sarhos oldugu zaman bagira bagira btn sehir halkina duyuran Yzbasi Lebyatkin ve onun byle hareketinin, bu olayin btn arsiya
davulla duyurulmasindan ne farki var? Benim hatam mi? Dostlar arasinda oldugum iin ilgileniyorum ve burada dostlar arasinda degil
miyim?
- Simdi, su syleyeceklerime dikkat edin. rnegin, sizin gibi asil biri, Yzbasi Lebyatkin’e, tanismak onuruna eristigim, yetim, ok alakgnll, ok
onurlu gen bir hanimla Isvire’den yz ruble gndermis. Fakat kisa bir sre sonra, Lebyatkin, ismini sylemek istemedigim, yine ok serefli ve
son derece gvenilir bir kimseden yz yerine bin ruble gnderilmis oldugunu grenmis., Bu da demektir ki, Lebyatkin, “gen hanim yedi yz
rublemi aldi” diye kiyameti kopariyor ve polis yoluyla bile olsa parasini geri alacagina yemin ediyor. Hi degilse byle tehdit ediyor ve btn
sehir halkinin duymasi iin bar bar bagiriyor.
- Fakat, Bay Stavrogin adina, gnderilen paranin yz ruble olmayip bin ruble oldugu hakkinda Lebyatkin’e garanti veren onurlu
116
- Bu bir… bir yanlis anlasilmadir. Biri, bir hata isledi ve… sama, ve siz, efendim, siz… igren!…
- Fakat, bunun samaligina ben de inanmak isterdim ve btn bu konusmalari ok zlerek dinledim. nk, ne sylerseniz syleyin, ok temiz karakterli
bir kizin adi, hem yedi yz ruble isine karistirildi, hem de Bay Stavrogin’le inkr edilemez bir iliskisi oldugu ima edildi. Bizim soylu efendimize
kalirsa, temiz karakterli bir kizi rezil etmekten ya da evli bir kadina leke srmekten kainmaz. Kuskusuz ki, evimde olan olay bunun basit bir
kanitidir. Iyi kalpli bir kisiye rastladigi takdirde, baska bir adamin gnahini, onurlu adi ile rtmesi iin onu zorlayacaktir. Benim de karsi
koymam gereken bir sey bu… kendimden szediyorum, efendim…
- Ona inanmayin!… Ona inanmayin!… diye sylendi. Birisi bir hata isledi ve Lebyatkin sarhosun biridir… her sey anlasilacaktir… Artik
dayanamiyorum… Bunun adilik oldugunu ds nyorum… ve…yeter…yeter!…
- Ne yapiyorsunuz? Bekleyin, sizinle geliyorum! diye telasla haykirdi ve sandalyesinden firlayarak kalkip Kirilov’un arkasindan kostu.
***
Bay Verkhovensky bir dakika ds nerek durdu. Gz ucuyla bana bakti; sapkasini ve bastonunu aldi ve sessizce odadan ikti. Her zaman oldugu
gibi ben de pesinden gittim.
- Oh, evet, tanik olabilirsiniz… de l’accident (rastlantilara), dedi. Vous m’accompagnerez, n’est-ce pas? (Bana arkadaslik edersiniz, degil
mi?)
- Yine oraya gitmiyorsunuz, degil mi, efendim? Neler olabilecegini gz nne aldiniz mi?
- Baska bir adamin gnahini rtmek iin evlenmem mmkn olamaz, degil mi? diye fisildadi.
Glmsemesinde, utan ve aresizlik anlami vardi; ayni zamanda, bu glmseyiste garip bir coskunluk gze arpiyordu.
Ben de byle sylemesini bekliyordum. Nihayet, benden byk bir dikkatle saklanan, dudaklardan dklmeyen kelimeler, btn bir hafta sren
kainmalardan ve yapmacik yalanlardan sonra ortaya ikmisti. fkeden deta ilgina dndm.
- Bylesine kt, bylesine basit bir ds nce nasil olur da akliniza gelebilir, efendim, siz ki parlak zekli, sefkatlisiniz ve… hem de Liputin bile byle
bir seyi ds nmedigi halde!…
Bana bakti, cevap vermeden yrmesine devam etti. Geri kalmak istemedim. Btn ds ndklerimi Bayan Stavrogin’e sylemek istiyordum. Korkak
oldugunu bildigim iin, eger bunu Liputin’den grenmis olsaydi onu bagislayabilirdim; fakat byle bir seyi Liputin’den ok daha nce ds ndg aikti.
Liputin sadece onun kuskularim kesinlestirmis ve iindeki kusku kivilcimlarinin alevlenmesini saglamisti. Daha ilk gnden, hibir esasa
dayanmadigi halde, hatta, Liputin’in aklinda byle bir ds nce yokken, kizdan sphelenmekte tereddt etmemisti. Bayan Stavrogin’in bu isin
zerinde bu kadar israrla durmasini, ok degerli Nicholas’inin soylu kisilere zg gnahlarini, serefli bir adamin evlenmesi ile kapamak istegine
veriyordu!… Byle ds nmesi yznden cezalandirilmasini btn samimiyetimle arzu ederdim.
118
- O! Dieu, qui est si grand et bon! (Oh, Ulu Tanrim), diye haykirdi. Ah, beni kim avutabilir?
- Ltfen, hemen geri dnelim, size her seyi anlatacagim! Hemen yakinimizda canli, neseli ve gen bir ses, tatli bir mzik
gibi duyuldu.
Saskinligimiz gemeden, atin s tndeki gen kiz, Lisa Tushin, ayrilmaz kavalyesiyle beraber, birden yanimizda bitti. Dizginleri ekerek atini
durdurdu.
-Buraya gelin, buraya gelin, abuk! diye bagirdi. On iki yildan beri onu grmemistim; ama hemen tanidim, o… Yoksa beni tani-yamadmiz mi?
Bay Verkhovensky, kendisine uzatilan eli tuttu ve kibarca pt. Sanki, kendisini dua ederken kaybetmis gibi kiza bakiyor ve tek kelime dahi
syleyemiyordu.
“Beni tanidi ve memnun! Maurice, beni grdgne son derece memnun!” diye ds nd Bay Verkhovensky ve:
- Iki haftadan beri neden bizi grmeye gelmediniz? Teyzem, hasta oldugunuzu ve rahatsiz edilmemeniz gerektigini sylyordu; fakat, teyzemin
yalan syledigini biliyordum. Durmadan tepiniyor ve kfr ediyordum; fakat nce bizi, sizin aramaniz gerektigine kesin olarak inaniyordum ve
bu yzden de haber gndermedim. Tanrim, hi degismemissiniz!
“Inanilmayacak kadar gen kalmis! Oh, evet, degismis. Kirisiklar var, gzlerinin etrafinda, yanaklarinda ok kirisik var; salari da biraz
kirlasmis; fakat, gzleri ayni” diye ds nd Lisa ve merakli gzlerle: ,
Bir anda, on bir yasindayken Petersburg’a gtrldgnde, hastalanmasi ve hastaligi sresince aglayip Bay Verkhovensky’yi istemesi hakkindaki
sylentiyi hatirladim.
-En Diev!, En Dieu qui est l-haut et qui est si grand et si bon!… (Tanriya! Yukaridaki ylesine ulu, ylesine iyi olan Tanriya!) Gryorsunuz,
btn derslerinizi ezbere hatirliyorum. Maurice, o zaman bana inanci nasil asilamaya alisirdi, bilemezsiniz en Dieu, qui est si grand et si bon!
(ok ulu, ok iyi olan Tanriya!) Kolomb, Amerika’yi buldugu zaman, hep bir agizdan: “Kara,! Kara!” diye bagirislari hakkinda anlattiginiz
tarih dersini hatirliyor musunuz? Dersten sonra, o gece, dadim Alyona, uykumun arasinda hep; “Kara! Kara!” diye bagirdigimi syler. Prens
Hamlet’in yks n anlattiginizi hatirlar misiniz? Ve zavalli gmenlerin Avrupa’dan Amerika’ya nasil gnderildiklerini tarif ettiginizi hatirlar misiniz?
Ve bunlar dogru degildi: nasil gnderildiklerini daha sonra grenmistim. Fakat, bana ne kadar gzel yalan sylemisti, Maurice! Hemen hemen
aslindan daha gzeldi. Neden Bay Drozdov’a yle bakiyordunuz? Dnyadaki en iyi ve en sadik adamlardan biridir ve beni sevdiginiz kadar onu
da sevmelisiniz! II fait tout ce que je veux. (Istedigim her seyi yapar.) Fakat, sevgili Bay Verkhovensky, yine mutsuz olmalisiniz, aksi halde
sokak ortasinda, sizi kimin avutacagini sorarak bagirmazdiniz. Mutsuzsunuz, degil mi? Degil mi?
- Simdi mutluyum!
120
- Yine huysuz, haksiz, her zaman pek sevdigimiz teyzem! Ve hatirlar misiniz bahede nasil kollarima atilirdiniz, ben de sizi avutmaya alisir ve
aglardim… Fakat, Bay Drozdov’dan ekinmeyin. Hakkinizda her seyi biliyor. Uzun zamandan beri biliyor. Onun omzunda istediginiz kadar
aglayabilirsiniz ve o da arzu ettiginiz kadar yaninizda kalir. Sapkanizi kaldirin, bir dakika iin ikartin basinizdan, parmaklarinizin ucuna ykselin
ki, son ayrildigimiz zamanki gibi alninizdan pebileyim. Su pencereden bizi seyreden gen kizi gryor musunuz? Fakat, daha yaklasin,
yaklasin! Tanrim, salariniz ne kadar aklasmis!
- Simdi evinize gidelim! Nerede oturdugunuzu biliyorum. Bir dakika sonra sizi eve srkleyerek btn gn birakmayacagim. Gidin, ltfen ve beni
karsilamaya hazirlanin.
Ve gen arkadasiyla beraber drtnala uzaklasti. Eve dndk. Bay Verkhovensky kanepenin s tne oturdu ve hngr hngr aglamaya basladi.
- Dieu! Dieu! diye haykirdi. Enfin une minute de bonheur. (Tarim! Tarim! Nihayet bir dakikalik mutluluk.)
Lisa, sz verdigi gibi, Bay Drozdov’la beraber on dakikadan az bir sre sonra geldi.
- Vous et le bonheur, vous arrivez en meme temps! dedi. (Siz ve mutluluk ayni anda geliyorsunuz.)
- Iste size bir demet iek; simdi, Madam Chevalier’e ugradim; dogum gnleri iin btn kis iek bulunuyor onda. Iste, Bay Drozdov. Izin verin
sizinle tanistirayim. iek yerine pasta getirecektim; ama, Bay Drozdov, bunun Rus geleneklerine uymayacagini syleyerek vazgeirdi.
Maurice Drozdov topu yzbasisiydi. Yaklasik otuz yaslarinda, uzun boylu ve yakisikliydi. Son derece kibar, tanistigi her insanin daha ilk
bakisda dikkatini eken, asiri inceligine, yumusak
121kalpliligine ragmen, heybetli ve sert bir grns vardi. Bununla beraber, konuskan ve dost edinmeye merakli degildi. Daha sonra, sehirde,
onun fazla zeki bir kisi olmadigini sylediler; ama, bu tamamen yanlisti.
Lisa’nin gzelligini anlatmaya kalkismayacagim. Her ne kadar bazi hanimlar ve gen kizlar, onun gzelligi hakkindaki sylentilere fkeyle karsi
duruyorlarsa da, onun gzelligi tm sehirlinin agzindan ds myordu. Kadinlarin ve gen kizlarin arasinda ondan nefret edenler bile vardi.
Nefretlerinin baslica nedeni onun fazla gururlu olusuydu; Drozdov’lar, birok kisiyi gc endiren ziyaretlerine henz baslamamislardi. Gerekte,
bunun asil nedeni Bayan Drozdov’un hasta olusuydu. Lisa’dan nefret edislerinin ikinci nedeni, onun valinin karisinin akrabasi olusu ve her
sabah at gezilerine ikmasiydi. Simdiye kadar, sehrimizde atla dolasan kadin svari yoktu; bu bakimdan, ziyaretlere vakit ayiramadigi halde,
sehrin sokaklarinda atla dolasmasindan dolayi sehir halkinin gc enmesi olagandi. Bununla beraber, herkes onun bu at gezmelerine, doktorun
sz zerine iktigini biliyordu ve hassas bnyesi hakkinda alayli szler ediyorlardi. Lisa’nin sinirli ve srekli bir huzursuzluk iinde bulundugu ilk
bakista anlasiliyordu. Yazik! Zavalli kiz ok mutsuzdu ve bu durumu daha sonra anlasildi. Simdi, gemisi hatirliyorum; o zamanlar, simdi bana
gzel grndg kadar gzel oldugunu syleyemem. Belki hi de gzel degildi. Uzun boylu, narin yapili, fakat gl ve uysal bir kizdi. Yz hatlarinin
birbirine aykiriligina hayret etmemek elden gelmezdi. Gzleri hafif sehlaydi; yz solgun, elmacik kemikleri hafife ikikti; genellikle esmer
sayilabilirdi; ince bir yz, fakat bu yzde alimli ve dayanilmaz bir ekiciligi vardi. Koyu gzlerinin yakici bakislarinda korkun bir g okunuyordu;
herkesi “yenilgiye ugratmak ve ele geirmek” iin gelmis bir tavri vardi. Ara sira, kibirli, hatta ks tahti; hayatinda iyi kalpli olmayi hi basardi mi
bilmiyorum; ama, byle olmayi ok arzuladigini ve biraz iyi kalpli olabilmek iin kendisini zorlayarak istirap ektigini biliyorum. Yaradilisinda,
pek ok iyi egilimlerin
122
ve kuvvetli bir nsezinin bulundugu kuskusuzdu; fakat, iindeki her sey, srekli dengesini ariyor, bulamiyordu; her sey karisik, kaynasma
halinde ve huzursuzluk iindeydi. Belki kendisinden istekleri yogundu ve bu isteklerini tatmin edebilmek iin, kendisinde yeterli gc
bulamiyordu.
- Byle anlarda neden kendimi kederli hissederim? Bunu cevaplandirabilir misiniz, bilgin adam? Btn hayatimca, sizi grp her seyi andigim
zaman son derece sevinecegimi ds nrdm ve simdi sizi her ne kadar seviyorsam da memnun olmus g-rnmyorum… Ulu Tanrim, bak, benim
portrem! Durun bakayim. Oh, evet bunu hatirladim, hatirladim!…
” On iki yasindaki Lisa’nin, suluboya ile yapilmis ok gzel bir minyatr, Petersburg’dan dokuz yil evvel Drozdov’lar tarafindan Bay
Verkhovensky’ye gnderilmisti. O zamandan beri bu minyatr portre, daima onun alisma odasindaki duvarda asili dururdu.
- Gerekten bu kadar gzel bir ocuk muydum? Bu yz, benim yzm olabilir mi?
-abuk alin! diye haykirdi. Simdi asmayin, ltfen. Daha sonra asarsiniz. O portreye bir daha bakmak istemiyorum! Kanepedeki yerine
oturduktan sonra devam etti:
- Bir hayat sona erer, baska bir hayat baslar ve sona erer, sonra bir ncs baslar ve bu bylece srp gider. Hayatin her bitisi sanki bir makasla
kesilmis gibidir. Size ne kadar eski masal sylyorum, gryorsunuz; ama, bu masalin iinde gereklerin byk bir payi var.
Bana bakip glmsedi; daha nce birka kere daha bakmisti; fakat, Bay Verkhovensky coskunlugunun arasinda beni tanistirma szn unutmustu.
123-Portremi neden odanizdaki hanerlerin altina astiniz? Ve neden bu kadar ok haner ve kili koleksiyonunuz var?
Gerekten de, neden oldugunu bilmem, duvarinda aprazlama asilmis, iki egri haner ve gerek bir erkes kilici vardi. Bu soruyu sorarken, yzme
ylesine bir dikkatle bakmisti ki, bir seyler sylemek istedim; fakat, syleyemeden susmak zorunda kaldim. Bay Verkhovensky, sonunda garip
durumu kavradi ve beni ona tanistirdi.
Lisa:
-Biliyorum, biliyorum, dedi. Sizinle tanistigima ok memnun oldum. Annem de sizin hakkinizda ok sey duymus. Sizi, Bay Drozdov’la
tanistirayim… son derece degerli bir kisidir. Sizin hakkinizda bazi eglenceli seyler duydum. Bay Verkhovensky’nin sirdasisiniz, degil mi?
Kipkirmizi oldum.
- Oh, ok affedersiniz; hi de dogru kelime kullanmadim… eglenceli degil, fakat…
- Bununla beraber, ok iyi bir kisiliginiz oldugu iin utanmaniza neden olmadigini sanirim. Eh, gitme zamani geldi, Maurice. Sizi yarim saat
sonra bekliyorum, Bay Verkhovensky. Tanrim konusacak o kadar ok seyimiz var ki!… Simdi sirdasiniz benim ve her sey zerine
konusacagiz… her sey zerine, anladiniz mi?
- Oh, dedi. Bay Drozdov her seyi biliyor! Ondan ekinmenize gerek yok!
- Ne biliyor?
- Ne demek istediniz?!… Yaa, demek sakladiklari dogruymus!… Inanmak istememistim. Dasha’yi da sakliyorlar. Bu sabah teyzem
Dasha’yi grmemi istemedi. Dasha’nin basinin agridigini syledi.
124
- Tabii, ya!… Annem, dadidan grenmis, dadima da sizin Nastasya sylemis. Nastasya’ya sylediniz, degil mi? Sizin sylemis oldugunuzu
sylyor.
- Sirdasiniz yaninizda degildi ve o sirada Nastasya yaniniz-daydi… eh, bu kadari yeter de artar!… Nastasya iin en hos anlar samimi
dostlariyla sehirde yaptigi dedikodulardir!… Oh, bos verin, nemli degil; herkes birakin bilsin, bylesi daha iyi. Ge kalmayin, ltfen; aksam
yemegini erken yiyoruz. Oh, unuttum…
- Shatov? Bayan Shatov’un agabeyi… Lisa sabirsiz bir tavirla sz yarida kesti.
- Onun agabeyi oldugunu biliyorum. Ne kadar garip bir insansiniz!… Nasil bir kisi oldugunu grenmek istiyorum; karakteri nasil bir
insandir?
- C’estun pense-creux d’ici. C’est le meilleur et le plus irascible homme du monde. (En bos kafali adamidir buranin. Dnyanin abuk kizan
en iyi adamidir.)
- Garip bir insan oldugunu ben de duydum. Bununla beraber, demek istedigim bu degil. Anladigima gre dil biliyor; tabii Ingilizce de. Ayni
zamanda, edebiyatla da ilgilenirmis. Eger byleyse, ona yaptiracak ok isim olacak; bir yardimciya ihtiyacim var ve ne
125kadar abuk bulursam o kadar iyi olacak. Acaba isi alir mi dersiniz? Biri tarafindan tavsiye edilmisti.
- Isi alacagindan eminim, et vous ferez un bienfait. (Bir iyilik yapmis olacaksiniz).
- Bir bienfait’in (iyilik) hatiri iin byle davranmiyorum; gerekten bir yardimci istiyorum.
- Shatov’u iyi tanirim, dedim. Eger ona haber vermek grevini bana aktaracak olursaniz, kendisini derhal bulup haber verebilirim. Hem de
derhal.
-Yarin gle zeri saat on ikide gelmesini syleyin. ok gzel! Tesekkr ederim. Hazir misin, Maurice?
Gittiler. Ben, tabii, derhal Shatov’u bulmak zere kostum. Bay Verkhovensky son basamaklarda bana yetisti.
- Mon ami (dostum), dedi. Ben dndkten sonra saat on ya da on bir sularinda sizi kesin olarak grmek zorundayim. Oh, kendimi sizin
yaninizda ok, ok sulu hissediyorum ve… ve herkesin yaninda da.
Shatov evde yoktu. Iki saat oyalandiktan sonra tekrar ugradim, yine evde bulamadim. Nihayet, evde bulamasam bile not birakabilmek
umuduyla, saat sekizde tekrar gittim. Henz gelmemisti. Shatov’u, alt katta oturan yzbasi Lebyatkin’e sormayi ds ndm; fakat her taraf kilitli
ve her yer sessizdi. Ev, sanki tamamen terk edilmis gibi karanlikti. Son zamanlarda duydugum sylentileri hatirladigim iin Lebyatkin’in
kapisinin nnden geerken biraz heyecanlanmistim. Sonunda Shavtov’u ertesi sabah erkenden aramaya karar verdim. Geregi sylemek
gerekirse, not birakmak ds ncesine pek yanasmamistim. Shatov, aldigi notu nmsemeyebilirdi… o bylesine utanga ve inati bir kimseydi. Kt
talihime sverek, dis kapidan ikmak zereyken Bay Kirilov’la karsilastim; eve
126
girmek zereydi ve beni nce o tanidi. Sormaya nce o basladigi iin, genel olarak her seyi zetledim ve Shatov’a bir not birakmak amacinda
oldugumu syledim.
O sabah Liputin’in bize, Kirilov’un avludaki blge tasinmis , oldugundan szettigini hatirladim. Kendisi iin ok genis olan bu blkte, onun islerini
gren sagir, yasli bir kyl kadinla beraber oturuyordu. Ev sahibi baska bir sokaktaki yeni evinde oturuyor ve ayni sokakta bir meyhane
isletiyordu. Anlasildigina gre bu yasli kadin akrabasi olacakti; burada oturuyor ve adamin evine bakiyordu. Odalar olduka temizdi; fakat
duvar kgitlari kirlenmisti. Girdigimiz odadaki mobilya, tamamen degersiz ve irili ufakliydi; iki oyun masasi, Alder agacindan yapilmis bir
konsol, bir kyl evinden ya da lokantadan temin edilmis uzunca bir masa, sandalyeler; bir deri bir de rme hasir arkali bir koltuk vardi. Bir
ks ede duran eski bir Meryem Ana tasvirinin nndeki lambayi, bizim gelmemizden nce, ihtiyar kadin yakmis olmaliydi. Duvarlarda koyu
renkli iki yagliboya tablo asiliydi. Tablolardan biri, son Imparator Nicholas I’in portresiydi. Grns ne bakilacak olursa, yirmili yillarda
yapilmisti; diger tablo da bir papazin portresiydi.
Odaya girer girmez, Bay Kirilov, bir mum yakti ve bir ks ede hl ailmamis olarak duran bavulundan bir zarf, mhr mumu ve cam bir mhr
ikardi.
Kirilov:
- Bir fincan ay ieceginizi ds nms tm, dedi. Imez miydiniz?
Onu kiramadim. Kisa bir sre sonra, ihtiyar kadin, ayi hazirladi… kaynar su dolu bir aydanlik, kk bir demlik, zeri
127zevksizce islenmis iki toprak fincan, bir somun ekmek ve bir ay tabagi dolusu kesme seker getirdi.
Kirilov:
-ayi severim, dedi. zellikle geceleri; hem dolasir hem de ay ierim; gn agarana kadar. Yurtdisinda geceleri pek ay iilmiyor.
- Daima, yillardan beri. Fazla yemem; daima ay. Liputin kurnaz bir adam, ama sabirsiz.
Surati asildi.
- Allahin belasi samalik; sama!… Hepsi Allahin belasi samalik; nk, Lebyatkin sarhosun biri. Liputin’e bir sey sylemis degildim; fakat,
anlattigim ufak tefek seylerin hepsini de yanlis yorumladi. Hayali ok genis bir adam. Kk bir tepecikten koca bir dag yapmak istiyor.
Liputin’e dn inanmistim.
Glerek:
— Her seyi biliyorsunuz, degil mi? Bu sabah Liputin zayif ya da sabirsizdi ya da kt ruhlu… kiskanti. Son kelimesi beni ok sasirtti.
- O kadar ok sifat kullandiniz ki, bunlardan birinin ona uymamasi ok garip olurdu.
- Aslinda Liputin byle bir adamdir. Coskundur! Syleyin, bu sabah bir seyler yazmak istediginizi syledigi zaman yalan sylyordu, degil mi?
Kaslarini atip nne bakarak:
128
- Dogru syledi… yaziyorum. Fakat, bu bir sey degistirmez. Bir dakika kadar konusmadan durduk. Birden, bu sabahki gibi
- Baslar hakkindaki hususu kendisi uydurdu. Bir kitaptan okumus olmali. nce o bana syledi. Kt bir anlayisi var. Btn aradigim, insanlarin
kendilerini neden ldrmeye cesaret edememeleridir. Hepsi bu. Ve btn bunlar da bir seyi degistirmez.
- ok az.
Cevap vermeden kalkti ve ds nceli ds nceli odada dolasmaya basladi.
- Sizin ds ncenize gre, insanlari intihardan vazgeiren nedir, diye sordum.
Dalgin dalgin bana bakti. Sanki neyin hakkinda konusmakta oldugumuzu hatirlamaya alisiyordu.
- Kor… korkarim ki, henz ok az bilgim var. Insanlari nleyen iki neden var. Iki sey. Sadece iki. Biri ok kk ve digeri ok byk. Fakat, kk olan
da byktr.
- Aci mi? Bunun byle bir olayda, bu kadar nemli olduguna inaniyor musunuz?
- Hem de en nemlisi olduguna… Iki esit insan var. Byk bir, keder ya da fkenin etkisiyle intihar edenler ve deliliklerinden tr intihar edenler, ki
bunlar birden yaparlar. Aciyi pek az ds nrler; fakat aniden yaparlar. Ama, digerleri, yani akli basinda olanlar… ok ds nrler.
- ok… nsezi olmasaydi daha da ok olurdu; ok daha fazla; btn insanlar…
- Ds nn, dedi. Byk bir ev kadar iri bir kaya parasi canlandirin gznzde; bir yerde asili bulundugunu ve bunun altinda durdugunuzu ds nn; eger
s tnze… tam basinizin s tne ds ecek olursa… hi aci duyar miydiniz?
- Bir dag kadar byk bir kaya ve milyonlarca ton agirliginda mi? Aci duymayacagim muhakkaktir.
-Fakat basinizin s tnde asili dururken, duyacaginizi tahmin ettiginiz acidan dehsete ds ecektiniz. Herkes dehsete ds erdi… En byk bilim
adamlari… En byk doktorlar bile. Herkes aci duymayacagini bilecek; ama yine de, aci duymaktan korkacaklardi.
- teki dnya!
- Fakat teki dnyaya inanmayan dinsizler yok mu? Yine bir sey sylemedi.
- Herkes kendisine bakarak hkm vermeli, dedi. Tam bir zgrlk, yasamakla lmek arasinda bir fark kalmadigi zaman gelecektir. Herkesin
amaci budur.
130
- Insanoglu hayati sevdigi iin lmden korkar, diye uyardim. Ben byle gryorum ve dogal yasa da budur.
- Bu bayagiliktir ve btn aldatmalar da bu bayagiliktadir. Hayat acidir, hayat korkudur ve insanoglu mutsuzdur. Simdi btn bunlar aci ve
korkudur. Simdi insanoglu hayati seviyor. Sevmelerinin nedeni de budur. Aci ve korku oldugu iin insanogluna hayat verilmistir. Iste btn
aldanmalarimiz da bundan. Simdi insanoglu benligini henz bulamamistir. Yeni bir insanoglu gelecek, mutlu ve magrur. Onlar iin, yasamakla
lm bir fark g-zetmeyecektir. Yepyeni bir insanoglu olacak… Aciya ve korkuya s tn gelen, Tanri olacaktir. Iste o zaman br Tanri ortadan
kalkacaktir.
- Var olamaz, ama Tanridir. Bir tas aci duymaz; ama fasin ds mesinden duyulan korkuda aci vardir. Aci ve korkuya s tn gelenin kendisi Tanri
olacaktir. O zaman yeni bir hayat baslayacak, yeni bir insanoglu dogacak ve her sey yenilenecektir. Ondan sonra da tarih ikiye ayrilacaktir.
Gorilden Tanri’nin yok edilmesine kadar olan ag ve Tanri’nin yok edilmesinden…
- … Yeryznn ve insanoglunun fiziksel degismesine kadar olan ag. Insanoglu Tanri olacak. Fiziksel yapisi degisecek. Dnya da degisecek.
Her sey degisecek… ds ns ler ve duygular bile. Ne zannediyorsunuz? Insanoglu o zaman fiziksel olarak degismeyecek mi?
- Yasamak ya da yasamamak arasinda bir fark gzetilmeyecek olursa herkes kendi kendisini ldrecektir. Belki de tek degisiklik bu olacaktir.
131-Fark etmez. Byk zgrlg zleyen herkes, kendisini ldrmek cesaretini gs termelidir. Kendisini ldrmeye cesaret eden insanoglu, aldanmanin
sirrini grenmis demektir. Bunun tesinde zgrlk yoktur; hepsi bu ve bunun tesinde hibir sey yoktur. Kendini ldrmeye cesaret eden insanoglu
Tanridir. Simdi herkes Tanriyi yok edebilir ve her sey de yok olabilir. Fakat, daha kimse byle bir sey yapamadi.
- Fakat onlarin hibiri bu nedenle intihar etmiyor. Hepsi korkudan tr intihar ediyorlar. Sirf korkuyu ldrmek iin kendisini ldren insanoglu Tanri
olacaktir.
-Bu sabahki sinirli halinizi ds ndke, simdiki sakin halinizi ve durgunlugunuzu… ve hararetle konusmanizi garip buluyorum.
- Bu sabah mi? diye glmsedi. Bu sabah ok glnt. Sonra kederli bir dille ekledi:
- Baskalarini bilmiyorum; ama herkesin yaptigini yapabilecegimi hissediyorum. Herkes ds nr ve birden ds nceleri degisir, baska sey ds nmeye
baslar. Ben ,baska sey ds nemi—
132
-yorum. Btn hayatim boyunca tek seyi ds ndm. Tanri btn hayatim boyunca bana istirap verdi.
- Dilimizi neden tr iyi konusmadiginizi syleyebilir misiniz? diye sordum. Dis lkelerde geirdiginiz bes yildan sonra nasil konusulacagini
unuttunuz mu, yoksa?
- Dogru konusmuyor muyum? Bilmiyorum. Dis lkelerde yasadigimdan degil. Btn hayatim boyunca byle konustum. Benim iin fark etmez.
- Daha nce baska bir soru. insanlarla tanismak istemediginize ve az konustugunuza tamamen inaniyorum. Neden simdi benimle bu kadar
uzun konustunuz?
- Sizinle mi? Bu sabah ok sessiz ve sakin oturuyordunuz ve siz… fakat, fark etmez… agabeyime son derece benziyorsunuz. Yedi yil nce
ld. Sizden daha yasliydi…
- Hayir, ok az konusurdu… hemen hemen hi konusmazdi. Biraktiginiz notu Shatov’a verecegim.
Eline bir fener alarak beni kapiya kadar ugurladi. “Amerika’nin meshur sapka saticisi kadar deli” diye karar verdim. Kapidan iktiktan sonra
baska bir karsilasma oldu.
***
- Kimsin, diye bir ses grledi. Dost mu ds man mi? Syle!… Hemen yakindan Liputin’in cirtlak sesi duyuldu.
- Bizden, bizden biri! Bay G…v’dir. Yksek sosyete ile yakindan iliskileri olan, klasik grenim yapmis gen bir centilmendir.
133-Sosyeteden olan efendileri severim…. klasik… yani yksek g…re…nimli genleri severim. Dnyanin ve dostlarin hizmetinde Emekli
yzbasi Ignatius Lebyatkin, efendim… eger gerek dostlarsa… gerek dostlarsa, bu alaklar!…
Yzbasi Lebyatkin, saglam yapili, sisman, bir doksan boyunda, kivircik sali ve kirmizi suratli bir adamdi. Ayakta duramayacak kadar
sarhostu ve kelimeleri zorlukla syleyebiliyordu. Aslina bakarsaniz, onu daha nce uzaktan grms tm.
Elinde fener, hl kapida duran Kirilov’u grms t. Yumrugunu kaldirmisken, tekrar indirdi.
- Her ne kadar Sivastopol’da bulunmadim ve kolumu kay-betmedimse de, ne siir, efendim, ne siir!… diye bagirdi.
Bir kiz ata biniyor salina salina Vahsi Amazonlar’in arasinda; Ve atindan glmsyor bana Bu soylu yavru.
134
Yaaa, bu bir zafer trks dr! Amazonlarin bir zafer trks dr bu, aptal esek!… Serseriler anlayamaz! Dur!…
Kapidan ikip ondan kurtulmak istiyorsam da, paltomu tutmus birakmiyor, bana engel oluyordu.
-Lisa’ya syle, ben byk bir namusum. Su edepsiz kiz Dasha’ya gelince, onu ikiye ayiririm. Allahin belasi kle kiz cesaret edemez ki…
Tam bu sirada btn gc mle ekip paltomu elinden kurtardigim iin yzkoyun yere kapaklandi. Caddenin asagisina dogru kosmaya basladim.
Liputin de arkamdan kostu.
- Kirilov onu kaldirir. Biraz nce ondan ne grendim biliyor musunuz? Siirini duydunuz, ya? Amazon kiza yazdigi bu siiri bir zarfa koyup,
zarfi da mhrledi. Yarin Bayan Tushin’e gnderecek. Altina da aik imzasini atti! Ne adam!…
- Bunu sizin teklif ettiginize bahse girebilirim. Liputin gr bir kahkaha atti.
- Bahsi kaybedersiniz. Asik, deli gibi s ik. Hem biliyor musunuz, bu aski, ondan nefret etmesiyle basladi. Bayan Tushin’in sokaklarda atla
dolasmasina o kadar kiziyordu ki, bir keresinde neredeyse yksek sesle kfr edecekti!. Ama, kfr etmedi!… Sonunda Allahtan ki kiz duymadi.
Ve bugn ise bir siir yazdi! Hatta, biliyor musunuz, ona evlenme teklif etmeye cesaret edecek!… Gerekten!
- Size sasiyorum, Liputin, dedim. Her kt iste parmaginiz oluyor ve onu daima siz srklyorsunuz.
- Biraz fazla oldunuz, Bay G…V!… Acaba karsinizda bir rakip grmenizden tr m?
135-Pekl, size ceza olmasi iin daha fazla sylemeyecegim!… Ama, grenmek istiyorsunuz, degil mi? rnegin, bu salak sadece basit bir subay
degil artik, mlk sahibi bir efendi oldu. Hem de hatiri sayilir efendilerden biri oldu. Bay Stavrogin ona, iki yz klesi olan byk bir yer satti.
Tanri sahidimdir ki yalan sylemiyorum. Bunu, ok emin bir kaynaktan ve onurlu bir kisiden grendim. Simdi de gerisini siz tamamlayip ikarin
ortaya. Baska tek kelime dahi sylemem. Allahaismarladik!…
***
Bay Verkhovensky beni byk bir sabirsizlikla bekliyordu. Bir saat nce dnms t. Bende, sarhosmus kanisini uyandirdi; kuskusuz eve gelisinden
bes dakika sonra sarhos olmustu. Yazik! Drozdovlar’i ziyaret etmesi onu iyice sarsmisti.
— Mon ami, (dostum) ds nce zincirimi tamamen kaybettim. Lisa… o melege tapar ve onu ok ds nrm; fakat, her ikisinin de beni, benden
bazi seyler grenebilmek amaci ile agirdiklarini ds nmeden edemiyorum. Su var ki, agzimdan laf aldiktan sonra beni silkeleyip atacaklardi!…
Evet, korkarim ki bu byle olacakti…
- Aziz dostum, simdi tamamen yalniz kaldim. Enfin c’est ridicule, (bu gln). Orada bile, her sey sir perdesi altinda sakli; Petersburg
dedikodularini sorarak bana saldirdilar. Anliyorsunuz ya, Nicholas’in drt yil evvel yaptiklarini grenmisler. “Siz buradaydiniz, olanlari grdnz;
deli oldugu dogru mu?” Bunu nereden grendiklerini bilmiyorum. Bayan Drozdov, neden Nicholas’in deli oldugunu hemen kabullenmek
istiyor? Kadin bunu istiyor. Size sylyorum, kadin byle istiyor. CeMaurice (Bu Maurice), ismi neydi?.. Su Drozdov denilen adam, brave
homme tout
136
dememe (yine de drs t adamdir), onun hesabina olmadigi gerek; cette pauvre amie’ye (bu zavalli dost) Paris’ten nce o yazdiktan sonra…
Enfin (neyse), bu Praskovya, ona cette chere amie (aziz dostum) diyor; gerek bir tip, Gogol’n Korobochka’sidir (*); sadece daha nispeti,
daha kiskirtici ve daha bytlms bir Korobochka…
- Su halde daha kltlms olsun. Ne fark eder? Yalniz szm kesmeyin; nk, kafamin ii karma karisik, her sey dnp duruyor. Iyice takismis
grnyorlar. Lisa hari; hl “teyze, teyze” diye dnp duruyor etrafinda; ama, Lisa akillidir, kurnazdir ve orada anlayamadigim bir sey var. Sirlar.
Fakat, ihtiyar kadinla atisti. Cette pauvre (zavalli) teyze, gerekten herkesi eziyor… ve simdi de valinin karisi, toplumun saygisizligi ve
Karmazinov’un “saygisizligi” ile ugrasacak. Sonra birden oglunun deliligi ds ncesine saplaniyor, ceLipoutine, ce queje ne comprendres pa,
(su Liputin’i de anlayamadim); ve… ve alnina sirkeli bezlerle pansuman yapmakta oldugunu sylediler ve biz burada yakinmalarimiz ve
mektuplarimizla ugrasip duruyoruz. Oh, ona ne kadar istirap verdim; hem de byle bir zamanda! je suis un ingrat! (Ne kadar nankrm ben!)
Ds nn bir kere, dns mde ondan bir mektup aliyorum. Okuyun, okuyun! Oh, ne kadar hayvanca davrandim!…
Bayan Stavrogin’den aldigi mektubu verdi. Bu sabah gnderdigi pusulada “evden ikmayin” ifadesini kullandigi iin pisman olmus grnyordu.
Mektubu kibar, fakat kisa ve kesindi. Bay Verkhovensky’nin pazar gn, saat on ikide gelmesini ve gelirken de bir arkadasini getirmesini
(ismimi yazmisti) istiyordu. Kendisinin de, Dasha’nin agabeyi olarak Shatov’u davet edecegine sz veriyordu. “Kesin cevabi kendisinden
alabileceksiniz; bu sizi memnun edecek mi? Sabirsizlikla beklediginiz formalite bu degil mi?”
(*) Korobochka, Gogol’n lmnden iki yil evvel ikinci cildini yaktigi Mer-tuya Ds i (l Canlar) adli eserindeki kadin karakter.
137-Mektubundaki son satira yazmis oldugu, formalite hakkindaki sabri tkenmis anlatimina dikkat edin. Zavalli, zavalli kadiri, hayattaki en
iyi dostum! Btn gelecegimi etkileyecek olan bu ani kararin bana byk bir darbe oldugunu itiraf edebilirim. Hl mitli oldugumu syleyebilirdim;
ama, simdi tout est dit (son sz sylendi), her seyin bittigini biliyorum; c’est terrible. (Korkun sey) Ah, su pazar hi gelmese de her sey yine
eskisi gibi olsa: Beni grmeye gelecektiniz ve ben de sizi bekleyecektim….
-Liputin’in bu sabah syledigi kt seylerin etkisi altindasiniz. Hepsi uydurma ve asilsiz seylerdi.
- Dostum, parmaginizi aciyan baska bir noktaya bastiniz. Bu iyi niyetli parmaginiz ogunlukla merhametsiz ve bazen deginmeniz ok acimasiz
oluyor. zr dilerim; ama, biliyor musunuz, tamamen unutmustum. Yani, su tatsiz uydurmalari demek istedim. Aslinda unutmus da degilim;
Fakat, byk bir budalalikla, Lisa’nin yaninda mutlu olmaya ve kendimi, mutlu olduguma kandirmaya alistim. Fakat simdi… oh, simdi, bu
cmert ve byk kalpli kadim ds nyorum. Sylenmesi gerekirse, eksikliklerime sabirla hosgr gs terdi, aslinda hosgrl olmayabilirdi de; fakat ds nn,
rms karakterim, degersizligimle ben neyim!… Simarik, bencil ve masum olmaktan uzak bir ocugum. Lisa’nin pek hos olarak syledigi gibi,
cette pauvre (bu zavalli) teyze, tam yirmi yildir bana bir dadi gibi bakti. Ve birden, yirmi yildan sonra, bu ocugun kafasina evlenmek arzusu
saplanmis… ona pes pese mektuplar gnderiyor; oysa, o zavalli alnina sirkeli bez koymakla mesgul ve… ve, eh, simdi istedigimi elde ettim
ve pazar gn evli bir adam olacagim… her seye ragmen!… Hangi akla hizmetle evlenmekte israr ettim? O mektuplari neden yazdim? Oh,
evet, sylemeyi unuttum: Lisa, Dasha’yi vgyle aniyor. Hi degilse yle grnyor. Onun hakkinda “C’est un angle ” (bir melektir) diyor, yalniz
olduka “iine kapanik” olarak. Her ikisi de evlenmemi tavsiye ediyorlar… hatta, Praskovya… eh, hayir, Praskovya degil. O tavsiye etmedi.
Oh, o kc k “kutusunda” ne kadar zehir var bilemezsiniz! Aslina bakarsaniz, Lisa da tavsiye et-138
medi. “Neden evleneceksiniz, sanki?” dedi. “Yksek zekli zevklerinizin size yeterli olmasi gerekir!” Sonra kahkahalarla gld. Lisa’da ok
mutsuz oldugundan byle glmesini bagisladim. Fakat, bana sylediklerine gre erkekler kadinsiz yasayamazlarmis. Dermansizlik aginiz
yaklasiyor ve size bakacaktir, ya da her ne ise… Ma foi (Vallah), burada sizinle otururken, kendi kendime, firtinali gnlerime yaklastigim su
zamanda, onun cennetten gnderilmis bir melek oldugunu ve bana bakacagim… falan, tekrarlayip duruyorum… enfin (neyse), evin dzeni iin
bana faydali olacaktir. Evde her sey karmakarisik. Su pislige bakin!. Bu sabah, buralari toplamasi iin Nastasya’ya sylemistim; oysa su kitap
hl yerde duruyor. La pauvre amie (zavalli dostum), odamin bu tertipsizligi iin daima bana kiziyor. Oh, artik onun tarafindan
azarlanmayacagim! Vingt ans! (yirmi yil) Ve… ve zannedersem imzasiz, kimligi belirsiz mektuplar da aliyorlar. Ds nn! Nicholas’in, btn
mlkn Lebyatkin’e sattigi yazilmis. C’est un monstre! (Ne canavarlik!) et enfin, (neyse), su Lebyatkin de kim oluyor? Lisa, dinliyor…
dinliyor… oh, ylesine dinliyor ki! Alayla glmesini bagisladim; nk, dinlerken yznn anlatimini grdm ve ce Maurice… simdi onun yerinde
olmak isterdim, dogrusu, brave homme tout de meme (yine de iyi adamdir), fakat olduka ekingen; fakat ona bos ver.
Sustu. Yorgun ve saskindi; yorgun gzlerini yere dikmis, basi ggsne sarkmis oturuyordu. Konusmamizin l noktaya ulastigi bu andan
yararlanarak Filippov’un evine gidisimi syledim byk bir ve kesin, kuru bir dille, Lebyatkin’in kiz kardesinin (onu hi grmemistim) gerekten,
Liputin’in dedigi gibi, hayatinin bilinmeyen bir devresinde, Nicholas’in kurbani olabilecegi ve Lebyatkin bazi nedenlerle Nicholas’tan para
aldigina gre, bu sylentinin olasilikla dogru olabilecegi hakkindaki ds ncelerimi anlattim. Fakat, anlattiklarimin hepsi bu kadardi. Dasha
hakkindaki iftiralara gelince, btn sylenenlerin Liputin’in uydurmasi oldugunu syledim ve yalan sylemek zorunda olmayan Kirilov’un bile
byle ds ndgn szlerime ekledim. Bay Verkhovensky, anlattiklarimla ilgili degilmis gibi dalgin dalgin dinliyordu. Bu
139arada, Kirilov ile aramizda geen konusmayi da anlattim ve sonunda kaak olabilecegini belirttim.
Bay Verkhovensky, sanki arzusunun aksine konusuyormus gibi, bezgin bir tavirla:
- Deli degil, dedi. Fakat, kafasi alismayanlar sirasinda yer alabileceklerden biridir. Ces gens-la supposent la nature et la societe humaine
autres que Dieu ne les a faites te gu’elles ne sont r’eellement. (Bu insanlar dogayla insan toplumunu, Tanri’nin yarattigindan ve aslindan
baska trl oldugunu saniyorlar.) Insanlar onlara egilirler; fakat, her ne pahasina olursa olsun, Stephan Verkhovensky bunu yapmaz. Bir
zamanlar onlari Petersburg’da avec cette chere amie, (bu aziz dost ile) grms tm, Ah, onu o zaman ne kadar zms tm! Ve onlarin
hakaretlerinden ve sulamalarindan korkmuyordum. Simdi de korkmam; mais parlons d’autre chose (ama bu konuyu birakalim).
Anliyorsunuz ya, korkun bir sey yaptim, dn Dasha’ya bir mektup gnderdim ve… oh, bunun iin kendime ne kadar lanet ediyorum,
bilemezsiniz!…
- Oh, dostum, inanin bana, ok onurluca yazilmis bir mektuptu. Mektubumda, bes gn nce Nicholas’a bir mektup yazdigimi bildirmistim. O
mektubum da ok onurluca yazilmistir.
Hararetle:
- Simdi anliyorum! diye bagirdim. Onlarin adlarini bu sekilde birlestirmek hakkiniz mi?
- Fakat, mon cher (monser), ltfen beni tamamen ezmeyin, bana byle bagirmayin! Zaten son derece sey gibi… circirbc egi gibi ezildim ve
nihayet, yazdiklarimin ok onurlu olduklarina da inaniyorum. Ds nelim ki, aralarinda gerekten bir sey vardi… en Suisse (Isvire’de)… ya da
bir sey baslamak zeredir. Her seyden nce, onlarin kalplerini grenmem gerekmez mi? ve… enfin (neyse) onlarin hislerine karismamak ve
yollarinin zerinde durmamak iin byle hareket etmem gerekmez mi?… Ayrica, amacim tamamen drs tlkt…
140
- Oh, dostum, ne kadar aptalca bir sey yapmissiniz! dedim. Gayretkes bir tavirla tekrarladi.
- Aptallikti, dogru! Bu kadar gzel bir sz ilk defa kul-laniyorsunuz, c’etait bete, mais gue faire, toiit est dit (Sama olabilir ama, her sey
sylenmisti). Baska birinin gnahini kapamak iin bile olsa, onunla evlenecegim. Byle olunca, o mektuplari neden yazdim, bilmem ki? Byle
degil mi?
- Oh, simdi de haykirmalarinizla beni korkutmaya alisiyorsunuz. Gryorsunuz ki, nnzde bambaska bir Stepan Verkhovensky var. Digeri
oktan gmld; enfin, tout esi dit (neyse sylenmeyen bir sey kalmadi). Peki, neden bagiriyorsunuz? Ev-ilenen siz olmadiginizdan ve kafanizda
adi ikmis ss esyasini tasimak zorunda bulunmadiginizdan mi? Yine mi yznz eksiyor? Zavalli dostum, kadinlari tanimiyorsunuz. Btn hayatimi
onlari incelemekle yitirdim. “Eger btn dnyayi fethetmek istiyorsaniz, nce kendinizi fethetmelisiniz.” Sizin gibi romantik olan, ms takbel
karimin kardesi Shatov’un hayatinda bana syledigi en gzel szdr. Onun bu szn seve seve kabulleniyorum. Eh, ben de kendimi
fethetmeye hazirim ve evlenecegim; fakat, dnya yerine fet-hedecegim ne olacaktir? Ah, dostum, evlilik her gururlu kisinin, her zgrlgn
moral bakimindan lmdr. Evlilik hayati, beni yip-ratacak, gc m yitirecek, amacimiza hizmet cesaretimi kiracaktir. ocuklar olacak; bunlar
benden de olmayabilir… yani benden olmayacagina eminim demek istedim; akilli bir adam gerekle karsilasmaktan korkmaz. Bu sabah,
Liputin, evimi Nicholas’a karsi kapamami syledi; Liputin salagin biridir. Kadin, her seyi gren bir gz bile aldatir. Kadini yaratirken, le bon
Diue (Allah baba) bunu Diliyordu kuskusuz, byle bir seyi tehlikeye atmak zorundaydi; fakat kadinin Tanriyi etkileyerek onu byle
yaratmasini sagladigindan eminim… byle zelliklerle… Aksi halde kim byle karsiliksii bir sikintiya girerdi? Nastasya, biliyorum, byle serbest
141ds nmeme kiziyor; fakat enfin, tout est dit (neyse, her sey sylendi).
Kendi aginda pek sevilen, bylesine basit, kinayeli kelimeler kullanmamis olsaydi, Stepan Verkhovensky olamazdi. Simdi, hi degilse kisa bir
sre iin bu kelimelerle avunuyordu.
- Oh, keske brgn olmasa, hi pazar olmasa! diye haykirdi. Neden pazarsiz bir hafta olmaz ki… si le mimde existe? (Mucize: diye bir sey
varsa). Hi degilse bir kereye zg olmak zere, takvimden pazari silse, Tanri ne kaybeder ki? Sadece et quet tout soit dit, (her seyin bitmis
oldugunu) dinsizlere gs termek, kudretini kanitlamak iin yapsa!… Ah, onu ne kadar ok sevmistim! Yirmi yil, tm yirmi yil ve beni hibir
zaman anlamadi!
Hayretle:
- Vingt ans! (Yirmi yil) Ve beni bir kere olsun anlayamadi… Ah, bu zulm!… Ve gerekten ondan korktugum ya da fakir oldugum iin mi
onunla evlenecegimi saniyor? Ah, bunun igrenligi!… Teyze, teyze, bunu sizin iin yapiyorum! Ah, birak bunu grensin, teyze; grensin ki,
yirmi yildir taptigim tek kadindir! Bunu bilmeli, aksi halde byle bir evlenme olamaz; beni; ce qu’an apelle le (nasil derler), mihraba kadar
zorla srklemeleri gerekecektir!…
Byle bir itirafini ilk kez duyuyordum. Hem ylesine bir hararetle yapmisti ki bu itirafini!… Kahkahalarla glmemek iin kendime zor engel
oldugumu saklayamayacagim. Fakat hataliydim.
Aklina yeni bir ds nce gelmis gibi byk bir heyecanla bagirdi.
- Bana simdi sadece o kaldi, sadece biri, tek umudum!… Simdi beni sadece zavalli oglum kurtarabilir ve… Oh, neden abuk gelmez bilmem
ki? Ah, oglum, ah sevgili Peter’im… her ne kadar baba denmeye degmezsem de, kaplan deseler daha dogru olurdu, bununla beraber…
laissez-moi, mon amie, (beni birakin, dostum) d-
142
sncelerimi toparlayabilmek iin biraz yatacagim. ok yorgunum ok ve sizin de yatma vaktinizin geldigini ds nyorum. Voyez vous, (gryor
musunuz) saat on iki…
4. TOPAL
Shatov hibir zorluk ikarmadan, birakmis oldugum pusulaya uyarak, ertesi gn gle vakti Lisa’ya gitti. Hemen hemen ayni anda gitmistik; ben
de onun gibi ilk ziyaretimi yapiyordum. Hepsi… Lisa, annesi ve Bay Drozdov… byk salonda oturmus tartisiyorlardi. Annesi, Lisa’dan
piyanoda bir vals almasini istiyordu… ve Lisa alinmasini istenen parayi almaya baslayinca, annesi istemis oldugu valsin bu olmadigini iddia
etmeye basladi. Bay Drozdov, kalbinin buyurdugu gibi Lisa’nin tarafini tuttu ve ihtiyar hanimefendiyi, alinan paranin dogru olduguna
inandirmaya alisti; fakat, Bayan Drozdov kendisine hkim olamayarak aglamaya basladi. Hastaydi; hatta, zorlukla yryebiliyordu. Bacaklari
sismisti ve Lisa’dan ekinmesine ragmen, huysuzluk ediyor, her nne gelene atiyordu. Bizi grmekten memnun oldular. Lisa, sevincinden
kizararak bize yaklasti. Shatov’u getirmemden tr “mersi” dedikten sonra merakli gzlerle szerek ona dogru yrd.
Shatov, sikintili bir tavirla kapinin yaninda durdu. Lisa, geldiginden tr kendisine tesekkr ettikten sonra onu annesine gtrd.
- Size szetmis oldugum, Bay Shatov ve bu bay da G…v, benim ve Bay Verkhovensky’nin en yakin arkadasi. Maurice onunla dn tanismisti.
- Profesr olmalari gerekir. Hi degilse birinin. Bir profesr olacagini kendin sylemistin… zannedersem profesr olani bu.
143Lisa:
- Bir profesr bekledigim hakkinda size bir sey sylemis degilim, dedi. Bay G…V kamu hizmetindedir ve Bay Shatov eski bir niversite
grencisidir.
- grenci olsun, profesr olsun, hepsi niversiteli. Sadece tartismak istiyorsunuz. Fakat, Isvireli’nin biyigi ve kk bir sakali vardi.
Lisa:
- Annem daima Bay Verkhovensky’nin ogluna profesr der, dedi ve Shatov’u salonun br ucundaki bir kanepeye gtrd.
Lisa:
- Son derece zldm, diye fisildadi. Fakat bacaklari byle sistigi zaman daima huysuz oluyor. Korkarim ki hasta.
Sonra byk bir merakla Shatov’u incelemesine devam etti. zellikle onun daginik salari ile ilgileniyordu.
- Gerek hayatta ok profesr vardir. Annenle daima zit gidiyorsun, sevgilim. Bay Stavrogin annesinin yaninda kalirken, drt yil nce burada
miydiniz?
144
Lisa gld:
- Eh, anliyorsun, ya, bir Ingiliz yokmus. Su halde yalandi. Bayan Stavrogin ve Bay Verkhovensky yalan sylyor. Herkes yalan sylyor..
- Dn Teyze ile Bay Verkhovensky, Bay Stavrogin ile Shakespeare’in IV. Henry kitabindaki Prens Harry arasindaki bazi es-degerlikten
bahsediyorlardi ve annem bu nedenle bir Ingiliz’in bulunmasi gerektiginde israr ediyor.
-Eger Harry orada bulunmamissa, bir Ingiliz de bulunmamis demektir. Soytariligi yapan Nicholas’in kendisiydi. Lisa, Shatov’a aiklama
yapmak zorunlugunu hissetti.
- Sizi temin ederim ki annem maksatli konusuyor, dedi. Shakespear’in btn yapitlarini bilir. Othello’nun birinci blmn ona ben okudum; fakat,
simdi ok aci ekiyor. Anne, saat on ikiyi vuruyor… Ila alma zamaniniz geldi.
Zemirka, igren bir sokak kpegi, sahibesinin buyruguna aldirmadan, Lisa’nin oturmakta oldugu kanepenin altina szld.
- Anton Lavrentyevich…
- nemli degil, efendim; bir kulagimdan girip brnden ikar. Benimle gelmiyorsunuz, Maurice; Zemirka’yi agirmistim. Tanriya skr, yalniz
basima dolasabiliyorum. Yarin da araba gezisine ikacagim.
- Ltfen, dedi. Bay Drozdov’la konusun. Birbirinizi tanimaktan ok memnun olacaginiza eminim.
Lisa, tatli tatli tebessm ederek Bay Drozdov’a bakinca, adamin neseyle yz parladi. Ister istemez Bay Drozdov’la konusmak zorunda
kaldim.
***
Lisa’nin Shatov’la ilgisinin, gerekten sadece edebiyat konusunda olmasi beni ok sasirtti. Neden oldugunu bilmiyorum; ama, Shatov’u
tamamen ayri bir konuda grmek istedigini tasavvur etmistim. Biz, yani Bay Drozdov ve ben, konustuklarinin gizli olmadigini yksek sesle
konusmalarindan anlayinca onlari dinlemeye koyulduk. ok gemeden biz de yanlarina davet edildik. Btn mesele, Lisa’nin yararli olacagini
ds ndg, bir kitabi yayimlamak istemesiydi; fakat, tecrbesiz oldugundan bu konuda kendisine bir yardimci ariyordu. Planini Shatov’a
anlatirken takindigi ciddi tavir beni olduka sasirtti. “Yeni kadinlardan biri olmali” diye ds ndm, “isvire’deki yillarini bosuna harcamamis”.
Shatov, gzlerini yere dikmis byk bir dikkatle dinliyordu. Hayati renkli gren bir sosyete kizinin, grns te kendisine hi de uymayan bir konu ile
ilgilenmesine hayret bile etmiyordu.
Lisa’nin plani syleydi: Rusya’da, hem baskent ve hem de tasrada olmak zere birok gazete ve dergi yayimlanir ve her gn bu yayimlarda
sayisiz haberler ikardi. Bir yil sresince, bu gazete ve dergiler, dolaplara serilir, yirtilip atilir ya da kesekgidi yapmakta kullanilir ya da her esit
is isin kullanilirdi. Olaylarin ogu, toplum zerinde etki yapar ve onlar tarafindan ezberlenebilirdi; fakat, bu ezber zamanla unutulurdu. Birok
kimse bazi olaylara bakmak ister; fakat, bir sr gazete karistiracagindan bu sikintiya katlanmazdi. Ayrica, olaylarin gnnn ve yerinin
hatirlanabilmesi ok gt.
146
Hatta, bazen yil bile hatirlanamazdi. Bunu gz nne alarak, bir yilin ok nemli olaylari, belli bir plana gre, bilinen bir anlamda, basliklariyla,
alfabetik sirasiyla, aylara ve gnlere gre hazirlanmis olarak bir kitapta toplanacak olursa; byle bir kitap, gazetelerde yayimlanan olaylar, yillik
olaylarin yaninda, ok az kalsalar bile, bir yillik Rus yasantisinin karakterestik zelligini verebilirdi. Shatov:
- Birok kgidin yerini, birka kalin cilt alir, hepsi o kadar, dedi.
Fakat, Lisa, bu ds ncesinin savunmasini byk bir hararetle yapmaya alismakla beraber, bu konudaki yetersizligi, grs n tam olarak anlatmasina
engel oluyordu. Bir kitaptan fazlasinin gereksizligini ve bu kitabin da kalin olmasina gerek olmadigini syledi. Fakat, kitap kalin bile olsa,
olaylar kolaylikla bulunabilecek; nk, her sey plana dayanacak ve olaylar bir dzen iinde olacakti. Tabii, tm olaylarin bulunabilmesi ve
yayimlanabilmesi mmkn olamayacakti. Zaten, byle bir niyeti de yoktu. Genelgeler, hkmetin esitli sorunlari, tutumu, blge ynetim kurullarinin
kararlari, yasalar ve buna benzer olaylar, her ne kadar nemli olurlarsa olsunlar, yayimlanacak konunun disinda birakilabilirdi. Birok olay
alinmayabilir; Sadece, Rus halkinin kisisel karakterine ve toplumun moral yasantisina, az ya da ok benzer tipik olaylar alinip digerlerinin ogu
alinmayabilirdi. Tabii, buna her trl olay dahil edilebilir; garip olaylar, yanginlar, toplumu ilgilendiren olaylar, iyi ya da kt davranislar, her trl
konusmalar ya da demeler; hatta, sel baskinlari ve hkmetin bazi kararlari bile alinabilirdi; fakat, seilen olaylarin karakteristik olmalari sartti;
her yayimlanan olayin, iyice incelenmesi, verilen zetin tm olayi, btn, ayrintilari ile aydinlatabilmesi gerekirdi. Ve nihayet, arastirmalar iin
gerekli olmasinin disinda dinlendirici de olmaliydi. Yani, okuyucunun, okuma zevkine de hitap etmeliydi. Rus halkinin bir yillik yasantisinin
karakterini gs termeli, ruhsal durumunun ve ahlakinin bir yansimasi olmaliydi.
147Lisa israrla:
- Herkesin satin almasini isteyecegiz, dedi. Her evde bulunmasini arzu edecegiz. Tabii, her seyin iyi bir plana dayanacagini biliyor ve bu
yzden yardiminizi talep ediyorum.
Lisa, hararetle konusmustu. Syledikleri her ne kadar pek anlamli degilse de, Shatov onun ne demek istedigini anlamaya baslamisti. Gzlerini
yerden kaldirmadan:
- Demek ki, belirli bir yn ve bildigimiz yndeki olaylari derleyen bir kitap olacak, diye mirildandi.
- yle degil. Yn olmayacak. Tarafsiz olacagiz ve bizim ynmz de tarafsizligimiz olacak. Shatov, yerinde kimildanarak:
- Yn olmak kt bir sey olamaz ki, dedi. Ayrica, eger herhangi bir seme yapilacaksa bundan kainmak mmkn olmayacaktir. Gereklerin seimi,
olaylari anlasilmasi iin bir aiklama yapilmasini gerektirecek. Ds nceniz hi de fena sayilmaz.
-Demek byle bir kitabin basilabilmesinin mmkn oldugunu ds nyorsunuz, degil mi?
- Dikkatle ds nlp incelenmeli. Byk bir is. Hemen bir plan yapmak mmkn degil. Insanin tecrbe edinmesi sart. Hatta, kitabi yayimlamaya hazir
oldugumuz zaman bile, bunun nasil yapilacagini anlayabilecegimizi sanmam. Birka tecrbeden sonra belki. Fakat ds nceniz, bu konuya
egilmeye deger. Yararli bir ds nce.
Shatov, nihayet basini kaldirdi. ylesine ilgilenmis olmaliydi ki gzleri alev alev yaniyordu. Yumusak bir sesle utanarak sordu:
- Ds ncenin pek nemi yok; btn sorun bu ds nceyi uygulama alanina koymakta. Pek zeki sayilmam. Anlayisim da biraz kit olduguna gre,
tamamen aik olarak grdgm yoldan yrmeyi tercih ederim.
148
- Dis lkelerde dolasirken, bazi islere yararli olabilecegimi ds ndm. Param var; fakat, kullanamiyorum. Neden ben de topluma yararli
olmayayim? Ayrica, byle bir sey aklima birden geldi. Ds np bulmus degilim ve buna ok da sevindim. Bu ds ncemi tek basima uygulama
alanina koyamayacagimi biliyordum; nk, kendi basima hibir sey yapamam. Tabii, isbirligi yaptigim insan kitabima ortak olacak. Yari yariya;
plan ve alisma ile siz ugrasacaksiniz, bulus ve yayini paraca desteklemek benim grevim olacak. Byle bir kitap masrafini ikarmaz mi?
- Su kadarini syleyebilirim ki, bu isi para kazanmak iin yapmiyorum. Fakat, kitabin satmasi hosuma gidecek ve eger bundan para
kazanabilirsek byk bir kivan duyacagim.
- Sizinle isbirligi yapacagiz ve yari yariya ortagiz; fakat plani siz yapacaksiniz.
-Fakat benim plan yapabilecek kapasitede bir insan oldugumu nereden biliyorsunuz?
- Sizin hakkinizda bilgi verdiler, burada da duydum… sizin ok zeki ve… ve byle islere aklinizin yatkin oldugunu… ve… ok ds nr bir kimse
oldugunuzu biliyorum. Bay Peter Verkhovensky, isvire’deyken sizden ok szetmisti.
- Bay Peter Verkhovensky ok zeki bir kimsedir, degil mi? Shatov, kaamak bir bakistan sonra basini nne egdi. Lisa:
149-Bay Stavrogin de sizin hakkinizda ok konusmustu, dedi. Shatov, birden kipkirmizi oldu.
Lisa, nceden hazirlamis oldugu, paket halindeki gazeteleri aceleyle sandalyenin zerinden aldi.
- Iste, iste gazeteler burada. Daha yararli bir seim yapabilmek iin hepsini bir siraya koymaya alistim ve numaraladim.. siz de greceksiniz.
Lisa:
- Bogoyavlenskaya sokagindaki Filippov’un evinde. Lisa, eskisi gibi abuk abuk konusarak:
Shatov, cevap vermeden uzun bir dakika sustu. Elinde gazete paketi oldugu halde gzlerini yere dikmis oturuyordu. Sesini garip bir tarzda
alaltarak, deta bir fisilti halinde:
- Byle bir is iin baska birini bulsaniz daha iyi olur kanisindayim, dedi. Size yararli olabilecegimi sanmiyorum.
Lisa kizardi.
- Hangi isten szediyorsunuz? diye bagirdi. Maurice, ltfen dn aldigim mektubu verir misiniz?
Lisa, birden bana hitap ederek, elindeki mektubu asiri bir heyecanla ati.
- Suna bir bakin. Byle bir sey grdnz m hi? Okuyun, ltfen. Hem de yksek sesle okuyun. Bay Shatov’un da duymasini istiyorum.
150
Ah, o ne zerafettir
Hanimefendi,
Vatanim ugruna Sivastopol’da kolumu kaybetmedigim, oraya hi gitmedigim ve savas sresince, en nefret ettigim sebze tasimak isiyle
ugrastigim iin kendime ok acirim. Siz, bir eski zaman tanriasi, ben ise bir hiim ve sonsuzlugun ne oldugunu biliyorum. Bu yazdiklarimi
sadece bir siir olarak kabul edin. nk, siirler nihayet samaliktir ve ks tahlik sayilacak seyleri dogrular. Mikroskopla bakildiginda bir damla
suyun iinde kaynasan milyonlarca mikroptan biri, gnese bir siir yazacak olsa, gnes o mikroba kizabilir mi ? Hatta, en iyi Petersburg
sosyetesinde, byk hayvanlari koruma kulb, atlarla ve kpeklerle ilgilenirken, kc k bir mikrobu dikkate almaz ve yeteri kadar byk olmadigi iin
onunla ilgilenmez. Ben de yeteri kadar byk degilim. Evlenme ds ncesi anlamsiz gelebilir; fakat, kisa bir zaman sonra, kleligin
kaldirilmasindan nce iki yz klenin alisabilecegi kadar byk bir mlk sahibi olacagim. Birok sey syleyebilir ve hatta, sonucu Sibirya olabilecek
dokmanlar bile temin edebilirim. Teklifimi kmsemeyin. Mikrobun, bu mektubunu, siir olarak kabul edin.
- Mektubu dn aldim. Tabii, bunun bir salak tarafindan yazilmis oldugunu hemen anladim. Annemi daha fazla zmemek iin henz ona gs termis
degilim. Fakat, byle mektuplarla beni rahatsiz edecekse, buna karsi ne yapabilecegimi bilmiyorum. Bay Drozdov, bu adama gidip onunla
konusmak ve beni bir daha rahatsiz etmemesini sylemek istiyor.
-Fakat, sizi halen is ortagim olarak grdgmden, Bay Shatov, onunla ayni evde oturdugunuza gre, bu adamin daha neler yapabilecegini
etraflica anlayabilmek iin onun hakkinda sizden bilgi almak istedim.
- Tanrim, hayir!… Ayik oldugu zaman hi de aptal bir kisi degildir.
Lisa sordu:
- Kiz kardesine kt davrandigi syleniyor. Dogru mu? Shatov, yine Lisa’ya bakti. Kaslarini atarak mirildandi.
152
- Bekleyin, ltfen, diye bagirdi. Nereye gidiyorsunuz? Tartisacak birok seyimiz var.
- Her seyden nemli bir sorun… basin konusu! Inanin ki bu isi laf olsun diye yapmiyorum. Bu konuda son derece ciddiyim.
-Yayimlamaya karar verecek olursak, nerede bastiracagiz? En nemli sorun bu… basin iin Moskova’ya gidemeyiz. Byle bir yayin iin hangi
basimevine gvenebiliriz? Uzun zamandan beri, kendim bir basimevi kurmak arzusundayim, gerekirse sizin adiniza… bu takdirde, Annemin
de izin verecegini biliyorum, yeter ki sizin adiniza olsun.
- Nereden mi? Bay Peter Verkhovensky, Isvire’deyken byle islerin s tesinden gelebileceginizi sylemisti. Hatta, size verilmek zere bir mektup
verecekti; fakat, mektubu istemeyi unuttum.
Shatov’un, simdi hatirladigima gre, rengi yine degisti. Birka saniye daha konusmadan durduktan sonra birden odadan ikti. Lisa, fkelendi.
Bana dnerek sordu:
Omuzlarimi silkerek cevap vermek zereyken, birden Shatov tekrar odaya girdi, elindeki gazete paketini masanin zerine birakti.
- Is ortaginiz olamayacagim, dedi. Ayiracak zamanim yok. Lisa, zgn bir tavirla yalvarir gibi sordu:
- Fakat neden? Neden olmasin? Kizdiniz mi yoksa? Lisa’nin ses tonundan sasirdigi belli oluyordu; birka saniye
Ve sonra evden ayrildi. Lisa, saskinligindan ne yapacagini bilmez grnyordu. Bana, saskinligi biraz asiri gibi geldi. Bay Drozdov, yksek bir
sesle:
***
“Garip” oldugu kusku gtrmemekle beraber, benim iin aik olmayan birok sorun vardi. Btn bu szlerde gizli bir sey vardi. Bu yayinevi
sorununa bir trl aklim ermiyordu; sonra, su sama mektup vardi ortada; bu mektupta, verilebilecek bazi bilgilerden ve “dokman”lardan
szediliyordu; mektupta geen bu szlere, hep beraber deginilmekten kainilmis gibi bir hava vardi; basimevi konusunda konusuldugu iin
Shatov’un aniden gitmesi de zerinde durulacak sorunlardan biriydi. Btn bunlar tek bir nedende toplaniyordu; benim gelisimden nce burada
bazi olaylar gemis ve beni ilgilendirmemesi gereken bazi konular konusulmustu. Ayrica, gitme zamani da gelmisti. Ilk ziyaret iin fazla uzun
bir zaman kalmistim. Gitmek iin izin istemek zere Lisa’nin yanina gittim.
Benim varligimi unutmus gibi grnyordu. Hl masanin yaninda, gzlerini halinin s tndeki bir noktaya dikmis duruyordu.
- Oh, zr dilerim, diye mirildandi. Siz de gidiyorsunuz. Bay Verkhovensky’ye saygilarimi bildirin ve mmkn oldugu kadar abuk olarak beni
grmesini syleyin. Maurice, Bay G…V gidiyor. Annemin, size iyi geceler dilemek zere burada bulunmayisi iin zr dilerim.
Odadan ikmis, merdivenlerin sonuna gelmistim ki arkamdan kosarak biri geldi ve bana n kapida yetisti.
154
Lisa’yi, evvelce oturdugumuz salonun yanindaki kabul odasinda buldum. Maurice’in yalniz kaldigi byk salonun kapisi kapaliydi.
Lisa, bana glmseyerek baktigi halde renginin soluklugu gzmden kamadi. Odanin tam ortasinda duruyor ve bir sey iin karar verememis
olmanin sikintisiyla kivranir gibi grnyordu. Fakat, birden elimden tuttu ve beni pencerenin nne gtrd.
- Kadini derhal grmem gerekiyor, dedi. Kendi gzlerimle grmeliyim ve sizden, bu hususta bana yardim etmenizi rica ediyorum.
Telasla sordum:
- Onu hi grmedim; fakat, topal oldugu sylentisini duydum, dedim. Dn duydum.
- Onu mutlaka grmeliyim. Muhakkak grmeliyim. Bunu, bugn temin edebilir misiniz?
- Korkarim ki bu mmkn olamaz, dedim. Ayrica, bunu nasil temin edebilecegimi de bilmiyorum. Gidip Shatov’u grecegim…
- Yarin bunu temin edemezseniz, Bay Drozdov benimle gelmeyi reddettiginden tek basima onu grmeye gidecegim. Tek midim sizsiniz; nk,
gvenebilecegim kimsem yok. Korkarim, Shatov’la ok aptalca konustum… drs t bir insan oldugunuzu biliyorum ve belki de, bana candan
baglisinizdir. Ltfen, bunu bana temin ediverin.
155Ne olursa olsun, Lisa’ya yardim edebilmek arzusuna kapildim. Bir dakika kadar ds ndkten sonra:
- Yapacagim su, dedim. Oraya kadar bizzat gidecegim ve onu grecegim. Bugn grecegim muhakkak. Onu grebilmek iin bir bahane
uydurabilirim. Size sz veriyorum. Yalniz, izin verirseniz durumu Shatov’a aacagim.
- Ona, kadini grmek istedigimi, daha fazla bekleyemeyece-gimi ve biraz nce onu kandirmak iin konusmamis oldugumu syleyin. Belki de ok
drs t bir insan oldugundan, kendisini kandirmak istedigimi ds nmektense gitmeyi tercih etmistir. Onu aldatmadim. Kitabi gerekten basmak ve
baski isine girmek istiyorum.
- Ama, grs meyi yarin temin edemezseniz, her ne olursa olsun, kimin haberi olursa olsun, oraya tek basima gidecegim.
- Su halde yarin te. Demek ki, Bay Verkhovensky’nin evindeyken bana biraz bagli oldugunuzu ds nmekle yanilmamistim, degil mi?
Glmseyerek bakti ve “gle gle” der gibi elimi hafife sikti; sonra, Drozdov’un yanina gitmek iin aceleyle byk salona geti.
Ne olup bittigini kesin olarak anlayamadan, verdigim szden dolayi huzursuzlanarak evden ayrildim. aresizlik iinde irpinan, hi tanimadigi bir
adama bile iini dkmekten kainmayan bir kadin grms tm. Hayatindaki belki en g bir anda, tatli tatli glmseyerek ona karsi olan hislerimi bu
kadar kolaylikla anlamasi beni ok etkilemisti. Fakat, ona sadece aciyordum, hepsi o kadar!… Sirlari birden bana ok kutsalmis gibi geldi.
Hatta, herhangi biri bu sirlari bana syleyecek olsa, onlari duymamak iin kulaklarimi ti-, kayabilirdim. Iimde garip bir nsezi vardi… Ayrica,
ne yapacagimi
156
da bilmiyordum. s telik, ne hazirlayacagimi da bilmiyordum… bir grs me, fakat nasil bir grs me? Ve onlari bir araya nasil getirebilecektim?
Btn midim, Shatov’daydi; ama, onun bana bu hususta herhangi bir yardim yapamayacagini nceden ds nmem gerekirdi. Yine de, onu grmek
iin aceleyle yola koyuldum.
***
Shatov’u ancak aksam saat yediden sonra evinde bulabildim. Ziyaretisi oldugunu grmek beni sasirtti…. Bay Kirilov ve Bay Virginsky’nin
uzaktan tanidigim, Bay Shigalyov adindaki, kayinbiraderi vardi.
Bu Shigalyov, sehirde iki aydan beri bulunuyordu; nereden geldigini bilmiyordum; btn bilgim, Petersburg’daki ilerici bir dergide birtakim
makalelerinin yayimlanmis olmasindan ileri gitmiyordu. Virginsky, sokaktaki karsilasmalarimizin birinde tanistirmisti. Hayatimda hibir
zaman, bu kadar asik suratli ve zntl bir adam grmemistim. Sanki, dnyanin sonunun gelmesini bekler bir hali vardi. Hem de bu bekleyisi,
herhangi bir kehanete dayanmiyordu; dnyanin sonunun gelmesini kesinlikle bekliyor gibiydi; sanki, yarin degil, br gn, saat tam onu yirmi
gee dnyanin sonu gelecekmis gibi bekliyordu. O karsilasmamizda, ancak birka kelime ko-nusabilmistik. Sanki, taninmak istemeyen
casuslar gibi sadece el sikismakla yetinmistik. zellikle, kulaklari beni saskina evirmisti; bu kulaklar, anormal byklkte, uzun, genis ve kalindi;
ok garip duruyordu. Hareketleri acemice ve agirdi. zerimde kt bir izlenim birakmisti; Shatov’un konuga karsi pek sevgisi olmadigini
bildigimden, onu, Shatov’un evinde grnce sasirmam ok dogaldi.
Merdivenlerden ikarken nn birden hep bir agizdan konustuklarini duydum; bir konu tartisiyor olmaliydilar; fakat, ben odaya girer girmez
sustular. Tartismalarini ayakta yapiyorlardi; fakat, beni grnce hep beraber oturdular; yle ki, ben de oturmak
157zorunda kaldim. Budalaca sessizlik tam dakika srd. Shigalyov beni hatirlamakla beraber, bir neden olmadigi halde tanimamaz-liktan
geldi. Kirilov’la karsilikli egilerek birbirimizi selamladik; fakat, her nedense el sikismadik. Shigalyov, nihayet, kaslarini atarak inatla bana
bakmaya basladi; bu bakislarinda, hemen kalkip oradan gitmem isteniyormus gibi bir anlam vardi. Sonunda, Shatov, yerinden kalkinca
hepsi, altlarinda igne varmis gibi ayaga firladilar ve vedalasmadan odadan iktilar.
Shatov:
- Hesaplarinizin cam cehenneme, diye cevap verdi. Kapiyi kapayip, engelledikten sonra, bana bakarak arpik glmsemeyle:
fkeli grnyordu; nce onun konusmasi da bana garip geldi. Ne zaman onu grmek zere gelsem (bu pek sik olmazdi), ogunlukla suratini asarak
bir ks eye oturur ve kaamak cevaplar vererek konusurdu. Ancak, uzun bir zaman sonra alisir ve neseyle konusmaya baslardi. Ondan sonra
da, ayrilirken somurtarak “gle-gle” der ve sanki zel bir ds manindan bir an nce kurtulmak istermis gibi ugurlardi.
- Su Kirilov’la dn aksam ay itim, dedim. Dinsizlik konusunda ilgin gibi grnyordu.
-Hayir, o adam bana pek de sakaci gibi grnmedi. Saka yapmayi bir tarafa birakin, konusmasini bile bilmiyor.
Shatov, odanin bir ks esindeki sandalyeye oturup dirseklerini dizlerinin s tne dayadi. Sakin bir sesle:
158
- Onlar kgittan yapilmis adamlardir, dedi. Bunlarin hepsi “usaklik” ds nmelerinden. Ayni zamanda ilerinde nefret de var.
- Rusya’da ani bir dzen degisikligi olsa, hatta bu degisiklik onlarin ds ncelerine gre bile olsa, eger su ya da bu sekilde, lke aniden llemeyecek
kadar zengin ve rahat olsa, btn bu degisikliklerden nce onlar mutsuz olurlar. O zaman nefret edebilecekleri kimse olmayacaktir;
igrenecekleri kimse olmayacaktir; glnecek kimse bulamayacaklardir. Rusya’dan sonsuz hayvanca nefretleri btn organizmalarini yiyip
bitirmis. Gls lerin arasindan szlen ve dnyadan saklanan gzyaslari da sz konusu olamaz. Rusya’da, bu konu hakkinda sylenmis olan yalan,
hibir konu iin bu kadar ok sylenmemistir.
- Siz kuskusuz “Normal Liberal” siniz, dedi. Kisa bir sessizlikten sonra konusmasina devam etti:
- “Usaklik ds nceleri” konusunda samalamis olacagimi biliyorsunuz, bana hemen syle sylemenizi bekliyebilirdim: “Usak ocugu sizsiniz, ama
ben usak degilim.”
- zr dilemeyin. Sizden korkmuyorum. Bir zamanlar sadece bir usagin ogluydum; fakat, simdi ben usak oldum. Sizin gibi. Bizim Rus
Liberali her seyin nnde usaktir. Sadece baskasinin izmelerinin tozunu almak iin firsat bekliyor, o kadar.
-Yok canim, hi de bir anlatim sekli degil! Gldgnz gryorum. Bay Verkhovensky, tasin altinda ezilip yattigim halde
- Bay Verkhovensky herkesi, sizin bir Alman hayrani oldugunuza inandirmaya alisiyor, diye gldm. Fakat onlardan bir seyler aldigimiz
degismez bir gerektir.
- Kirilov’dan sz ediyorum. Bir barakanin kuru tahtalari s tnde drt ay beraber yattik.
Byk bir hayretle sordum:
- Syleyecek bir sey yoktu. Iki yil nce, Amerika’ya bir gmen gemisi ile gitmek zere son meteligimize kadar harcamistik. Oraya
gitmemizdeki neden, “Amerika’daki isilerin yasantilarinin nasil oldugunu grenmek ve bylece, en kt sosyal kosullar altinda yasayan bir
insanin durumunu “kisisel” deneyimlerle kendi zerimizde denemekti.
- Hay Allah! diye gldm. “Kisisel deneyimler”le bunu grenebilmek iin Amerika’ya gidecek yerde, hasat zamani tasra kylerinden birine
gitseydiniz, ya!…
- Bir isletmecinin yanina isi olarak girdik. Orada alisan alti Rus’tuk… grenciler, mlklerini terk eden iftiler, ordu mensuplari… ve hepsi de
kutsal amacin pesindeydiler. alistik, didindik, yiprandik ve nihayet Kirilov’la beraber isi biraktik. Hastalandik. Artik gc mz kalmamisti.
Isletmeci, paramizi derken bizi aldatti. Anlasmamiza gre otuz dolar deyecegi yerde, bana sekiz, ona on bes dolar dedi; oradayken bir
kereden fazla dayak da yedik. Kirilov ve ben, ikinci bir is bulamadigimizdan, o kk, pis
160
ilede tam drt ay, yan yana, bir barakanin tahta ds emesi zerinde yattik; o bir sey ds nyordu, ben baska bir sey.
- Isveren sizi gerekten dvd m? Hem de Amerika’da, ha? Ona yapmis oldugunuz hakareti tasavvur edebiliyorum!…
- Byle bir sey yoktu. Aksine, Kirilov ve ben derhal, biz Rus-lar’in Amerikalilar’in yaninda birer ocuk gibi kaldigimiza ve onlarla ayni
seviyeye erisebilmemiz iin ya Amerika’da dogmanin ya da uzun sre orada kalmanin gerekli oldugu kanisina vardik. Bir “sent” bile etmeyen
bir sey iin bir dolar istediklerinde, asiri bir zevkle ve duyguyla bu parayi derdik. Her seye hayrandik: ipnotizma, lin yasasi, tabancalar ve
serseriler… Bir gn yolculuk aninda, adamin biri elini cebime daldirdigi gibi taragimi alip salarini taramaya basladi; Kirilov ve ben, sadece
bakistik ve bunun ok normal olduguna hemen karar verdik; hatta, bu davranisi begendik bile.
- Gariptir ki, biz byle seyleri sadece ds nmekle kalmayiz, gerekten yapariz, dedim.
- Kgit adamlar.
- Ne de olsa, “kisisel bir deney” yapmak iin olsa bile, bir gmen gemisi ile koca okyanusu asmak, falan… olduka cesaret isteyen bir is.
Fakat, oradan nasil ayrilabildiniz?
- Avrupa’daki bir adama yazdik, o bize yz ruble gnderdi. Konusurken Shatov, her zaman oldugu gibi gzlerini yerdeki bir
noktaya dikmis oturuyordu. Heyecanlandigi zamanlar bile basini kaldirmaz, gzlerini o noktadan ayirmazdi. Fakat, simdi, basim birden
kaldirdi.
- Kimdi?
-Nicholas Stavrogin.
Birden yerinden kalkip ihlamur agacindan yapilmis yazi masasina gitti ve masanin zerini karistirmaya basladi. Yaklasik iki
161yil nce, karisinin Paris’te Stavrogin’in metresi oldugu hakkinda bazi belirsiz; ama, gvenilir sylentiler vardi. O zamanlar Shatov,
Amerika’daydi. Fakat bu olayin, karisinin onu Cenevre’de birakip kamasindan ok sonra oldugu da dogrudur. “Eger byleyse” diye ds ndm.
“Su anda Stavrogin’in adindan sz etmesinin sebebi nedir?”
Dikkatle yzme bakti ve tekrar eski yerine oturdu ve birden tamamen degisik bir ses tonuyla sordu:
- Buraya bir sey iin geldiginizi saniyorum. Nedir? Hemen btn bildiklerimi, bana sylendigi gibi anlattim. Her ne
kadar ilk heyecanim gemis ve zihnimi toparlamissam da, eskisinden ok daha saskindim. Bunun, Lisa iin neminin byk olduguna inandigimi,
ona yardim etmek istedigimi; fakat isin kts , verdigim sz nasil yerine getirecegimi bilmedigimi ve hatta Lisa’ya nasil bir sz vermis oldugumu
hatirlayamadigimi anlattim. Sonra, kesin bir dille bir kere daha, Lisa’nin onu gerekten aldatmadigini, bazi anlasmazliklarin oldugunu ve bu
sabah gidisinden tr son derece zldgn tekrarladim. Byk bir ilgiyle beni dinledi.
- Belki de bu sabah ok sama davrandim. Korkarim ki her zaman byle davranislarim oluyor. Ama, bu sabah oradan neden o kadar aceleyle
ayrilisimin nedenini anlayamamissa, bylesi onun iin daha iyi…
Yerinden kalkip kapiya gitti ve biraz araladiktan sonra, merdivenlerde ayak sesleri olup olmadigini dinledi.
- Bu kadini siz de grmek ister miydiniz? Byk bir sevinle yerimden firlarken:
-Basbayagi, evde yalnizken asagi inip onu grecegiz. Agabeyi gelip de onunla konusmus oldugumuzu grenecek olursa, onun
162
kemiklerini kirar, btn vc udunu rk iinde birakir. Onun haberi olmadan ogu kez zavalli kadini grmeye giderim. Onu tekrar dvmeye basladigi
iin geenlerde onunla kavga ettim.
- Hay Allah!…
- Oh, evet. Salarindan yakalayip kadinin yanindan uzak-lastirdim. Bana vuracak oldu; fakat, onu korkuttum. Kavga da hemen bitti.
Korkarim ki sarhos gelecek ve bu olayi hatirlayacaktir… bu neden, ona kt dakikalar yasatacaktir.
***
Lebyatkin’in dairesinin kapisi kapali; fakat kilitli degildi ve ieri girmek iin zorluk ekmedik. Btn kat, kirli duvarlarindan yirtik duvar kgitlari
sarkmis, kasvetli, iki kk odadan olusmustu. Evin bu kismi, Filippov, yeni evine tasinmadan nce, meyhane olarak kullanilmisti. Diger odalar
kilitliydi. Sadece bu iki oda Lebyatkin’e kiralanmisti. Mobilya olarak, siralar, uzun masalar ve kol dayanacak yerlerinden biri kirik, bir
koltuk vardi. Ikinci odanin bir ks esinde, s tnde pamuklu bir rt olan Bayan Lebyatkin’in karyolasi vardi; yzbasi kendisine gelince, ekseri
soyunmadan yerde yatardi. Ekmek kiriklari, pler, pis su birikintileri her tarafi kaplamisti; birinci odanin tam ortasinda, byk ve islak bir bez
parasi, onun yaninda ise, alti delik eski bir ayakkabi teki duruyordu. Burada hi ev isi yapilmadigi ilk bakista anlasiliyordu; Shatov’un daha
sonra anlattigi gibi, burada soba yanmiyor, yemek pisirilmiyordu; hatta, semaverleri bile yoktu. Yzbasi, kiz kardesi ile beraber meteliksiz
olarak gelmis ve Liputin’in syledigi gibi kapi kapi dolasarak di-lenmisti. Eline beklenmedik bir zamanda para geince, kendini hemen ikiye
vermis ve eve bakmaz olmustu.
Tanismak iin sabirsizlandigim Bayan Lebyatkin, ikinci odadaki uzun masalarin birinin nndeki uzun sirada, bir fare kadar sessiz oturuyordu.
Kapiyi atigimiz zaman bize seslenmedi; hatta, yerinden bile kipirdamadi. Shatov, kapilarini hi kilitlemediklerini;
163hatta, bir gn sabaha kadar ardina dek aik birakmis olduklarini syledi. Demir bir samdanda yanan mumun soluk ve titrek alevinde, otuz
yaslarinda; siska ve solgun; eski bir basma elbise giymis; siyah seyrek salari, zayif ve uzunca ensesinin s tnde bir ocuk yumrugu kadar
ufak bir topuz halinde toplanmis kadini fark ettim. Bize olduka neseli bakti; nndeki mumdan baska, masanin zerinde, kk bir el aynasi, bir
deste eski oyun kgidi, kapagi paralanmis bir sarki kitabi ve ucundan bir ya da iki para isirilmis, Alman unundan yapilmis, beyaz bir ekmek
duruyordu. Bayan Lebyatkin’in pudra, allik ve ruj kullandigi aik olarak belliydi. Zaten koyu renk olan ince kaslarini daha da koyulastirmisti.
Srdg pudraya ragmen, yksek ve dar alnindaki olduka sert ve derin izgi kaybolmamisti. Kadinin topal oldugunu biliyordum; ama,
ziyaretimiz sresince yerinden hi kalkmadi. Genlik aglarinda, bu siska yz, ok gzel olmaliydi; fakat, yumusak bakisli gri gzleri hl gzeldi;
durgun, hemen hemen mutlu bakislarinda, hlyali ve samimi bir anlam vardi. Bakislarindaki yumusak ve neseli anlatim, tebessmnde bile
vardi; degerli agabeyin yaptiklari ve Kazak kirbacini ds nnce, onun bakislarindaki bu anlam beni olduka sasirtti. Gariptir ki, Tanrinin
cezalandirdigi bu yaratiklarin huzurunda, insani sarmasi gereken huzursuzluk, hatta tiksinti yerine, daha onu grr grmez, ona bakmaktan
hoslanmistim; yalniz insanin iini bir acima duygusunun kapladigini kesinlikle syleyebilirim. Shatov, kadini, daha kapidan girer girmez
gs tererek:
-Iste btn gn byle yalniz basina, kimildamadan oturur; fal aarak gelecegini grmeye alisir ve aynada kendisim inceler, dedi. Agabeyi ona
yiyecek bile getirmez. Avludaki blkte oturan kadin, ona aciyarak, ara sira yiyecek bir seyler getirir. Onu sadece bir mum isiginda yalniz
basina nasil birakirlar aklim almaz!:..
Shatov’un, sanki kadin odada yokmus gibi yksek sesle konusmasi beni sasirtmisti.
164
- Onu grdgme memnun oldum, dedi. Getirdiginiz kisiyi tanimiyorum. Onu daha nce grms oldugumu hatirlamiyorum.
Bayan Lebyatkin, tekrar Shatov’a dnd. Sanki ben odada hi yokmusum gibi, bana aldirmadan onunla konusmaya basladi.
- Zannedersem, tavan arasindaki kk odanizda bir asagi bir yukari dolasmaktan bikmis olmalisiniz, dedi.
- Evet, biktim ve sizi ziyaret etmek istedim.
Shatov, bir sirayi masanin nne ekerek oturdu ve beni de yanina oturttu.
- Konusmaktan daima hoslanirim, dostum; yalniz garip bir adamsiniz. Sizi grnce canim glmek istiyor. Tipki bir rahip gibisiniz. Salarinizi en
son ne zaman taramistiniz? Haydi gelin de salarinizi tarayayim.
Shatov da glerek:
- Gerekten de yok mu?. Bu takdirde size benimkini vereyim… bunu degil… brn… yalniz bana hatirlatmayi unutmayin.
Byk bir ciddiyetle Shatov’un salarini taramaya basladi. Yandan ayirip iki tarafa yatirdi. Sonra, biraz geri ekilerek iyi tarayip taramadigini
inceledi ve taragi cebine soktu.
Basini sallayarak:’
-Biliyor musunuz, dostum, dedi. Hassas bir adam olabilirsiniz; ama, biraz caniniz sikiliyor. Size bakmak bana garip geliyor. Sizin
165gibi insanlarin neden cani sikilir bir trl anlayamiyorum. Kalp acisi can sikici degildir. Ben mutluyum.
- Lebyatkin mi demek istiyorsunuz? Benim usagimdir o. Burada olup olmamasi bence nemli sayilmaz. Ona buyuruyorum: Lebyatkin, bana
su ver, Lebyatkin, ayakkabilarimi getir ve o da buyruklarimi yerine getirmek iin hemen kosuyor. Bazen ona glmeden yapamam.
Shatov, yine herhangi bir nezakete aldirmadan bana dnp yksek sesle:
- Ve gerekten de byledir, dedi. Ona karsi sadece usagiymis gibi davranir. Sahsen ben kulaklarimla duydum: “Lebyatkin, bana su ver!”
Yalniz, anlarsiniz ya, ona su getirmek iin kosmaz; ama, byle buyruklar verdigi iin onu hirpalar ve dver. Fakat byle de olsa Bayan Lebyatkin
ondan hi korkmaz. Hemen hemen her gn bir sinir nbetine tutulur ve zamani karistirarak bir seyi unutur. Bizim ne zaman geldigimizi hatirlar
mi saniyorsun? Eh, belki de hatirlar; fakat, her seyi kendi anlayisina gre evirdiginden eminim ve her ne kadar beni, sevgili Shatov’u olarak
hatirliyorsa da, bizi baska kisi olarak kabullenir. Yksek sesle konusup konusmamam bir sey degistirmez. Seni hibir zaman dinlemez. Hemen
kendi hayal alemine dalar. Evet, hayal alemine gmlr. Olagans t hayal kuran bir kisidir. Yerinden hi kimildamadan sekiz saat, hatta btn gn
oturabilir. Su ekmege bakin: belki ekmekten bir lokma yemistir ve yarin bitirecektir. Iste simdi de fal bakmaya baslamis…
- Gelecegimi syleyebilmek iin elimden geleni yapiyorum; ama, nasil oluyorsa falim ikmiyor, dedi.
Bize bakmadan sol elini masanin zerinde duran ekmege dogru uzatti; (Shatov’un ekmekten de bahsettigini anlamis olmaliydi) fakat, ekmegi
bir sre elinde tuttuktan sonra, fal iin sylediklerine o kadar dalmis olmaliydi ki, farkinda olmadan ekmegi tekrar masanin zerine birakti.
Ekmekten bir lokma dahi koparmamisti.
166
.__Fal hep ayni ikiyor: bir yolculuk, kt bir adam, birisinin
yaptigi alaklik, bir lm ds egi, bir yerden gelen mektup, beklenmedik haberler. Hepsinin yalan oldugunu saniyorum. Siz nasil ds nrsnz,
dostum? Insanlar bile yalan syledikten sonra, iskambil kgitlari neden yalan sylemesinler?
- Praskovya Ana’ya da… ylesine iyi bir kadindir… ayni seyi syledim. Basrahibenin haberi olmadan, fal baktirmak iin hc reme gelirdi. Ve fal
baktirmak iin gelen sadece o degildi. Bir sr gevezelik ederler, baslarini sallarlar ve daima “Oh… Oh…” diye heyecanla haykirirlardi; ben
sadece glmekle yetinirdim. “On iki yildan beri mektup almadiginiza gre, simdi neden alasiniz, Praskovya Ana”, dedim. Praskovya Ana’nin
kizi, kocasiyla beraber Trkiye’nin bir yerine yerlesmislerdi ve ondan on iki yildir haber alamiyordu. Ertesi aksam Basrahibe ile (dogustan
bir prensesti) ay iiyordum; odasinda bir ziyareti vardi… ok hisli bir kadindi… ve ayni zamanda, Athos Manastiri rahiplerinden biri de
rastlantiyla orada bulunuyordu; onun komik bir adam oldugunu ds nms tm. Ve ne tahmin edersiniz dostum? Bu rahip, Praskovya Ana’ya
Trkiye’deki kizindan bir mektup getirmemis mi?.’ Grdn m, karo valesinin neler yaptigini? Eh, ayimizi ierken, Athos’lu bu rahip Bas-
rahibeye, “Her seyden ok Tanri yuvanizi, byle bir hazineyi yuvanizda barindiginiz iin sizi koruyacaktir, Sayin Basrahibe,” dedi. Basrahibe
Ana sordu: “Ne hazinesi?” Rahip: “Cennetlik Lisaveta Ana”, diye cevap verdi. Bu ermis Lisaveta, iki metre genisliginde, bir buuk metre
yksekliginde, duvar iinde oyulmus bir kovukta yasardi. O kovuktaki demir parmakliklarin arkasinda tam on yedi yildir yasiyordu. Yaz ve
kis, kaba kumastan yapilmis bir elbiseden baska sey giymez, bulabildigi p paralarini elbisesine sokustururdu. Tek kelime dahi sylemezdi.
Tam on yedi yildir ne salarini taramis ve ne de yikanmisti. Kisin, demir parmakliklarin arasindan bir koyun postu ve her gn, bir somun
ekmekle, bir testi su verilirdi. Ziyaretiler hayretle ona bakarlar, ilerini ekerler ve
167ona aciyarak, parmakliklarin nne para birakirlardi. Basrahibe Ana, Lisaveta’yi hi sevmediginden ona kizardi. “Ama ne hazine!”, diye
cevap verdi. “Lisaveta orada sadece, kei gibi inadindan, domuzlugundan oturuyor. Yaptiklari numaradan baska bir sey degildir.”
Basrahibenin byle konusmasindan hoslanmadigimi sylemeliyim; nk, o gnlerde ben de bir yere kapanmak istiyordum. “Byle konusmami hos
grrseniz” dedim. “Tanri ve Doga ayni seydir.” Hep bir agizdan “Ben asla byle ds nmem” dediler ve Basrahibe glerek kadin ziyaretiye bir
seyler fisildamaya basladi. Bana karsi ok iyi davranan bu kadin ziyareti, beni yanina agirip pembe bir kurdeleyi armagan olarak verdi. Size
gs termemi ister misiniz? Kk rahip hemen vaaz vermeye basladi; ylesine nazik ve akillica konusuyordu ki, onu dikkatle dinlemeye
koyulmustum. “Anliyor musunuz?”, diye sordu. “Hayir”, dedim. “Tek kelimesini bile anlayamadim. Beni rahat biraksaniz olmaz mi?” ve
iste o zamandan beri, beni byk bir skn iinde biraktilar, dostum. O siralarda, ilesini doldurmaya alisan rahibelerden biri, kiliseden ikarken
kulagima fisildadi: “Tanri Ana’nin ne oldugunu sanirsin?” “En Ulu Ana”, dedim. “Insanlik yansinin tm umudu.” “Evet”, dedi. “Tanri Ana,
toprak anadir ve erkeklerin byk mutlulugu orada yatar. Ve dnyadaki her znt, her gzyasi bizim mutlulugu-muzdur. Ayaklarinin altindaki
topragi bir metre derinligine kadar gzyasi ile doyuracak olursan, o zaman huzura kavusursun. Ondan sonra znt nedir bilmezsin. Tanri byle
buyurmustur.” O zaman, bu szler kafamda yer etmisti. O zamandan beri dua ettigim an, yere ker ve topragi perim. Hem per hem aglarim.
Ve sunu syleyeyim, dostum, bu gzyaslarinin hibir ktlg yoktur; zntl bile olmasaniz, bu gzyaslari sevinten dklr. Gzlerinizden kendiliklerinden
tasarlar; gerek de budur. Bazen gln kiyisina giderdim; gln bir tarafinda bizim manastir, diger tarafinda sivri tepeli bir dag vardir… bu daga
Sivri Dag… derler. Bu daga ikar, yzm doguya dner, yere kapanir, aglar ve aglardim; ne kadar zaman agladigimi bilmez, sonra da hibir sey
hatirlamazdim. Sonra, kalkar manastira dnerdim. Daga her ikisimdan sonra dnerken
168
gnes batmak zere olurdu; o kadar gzel, o kadar sevimli olurdu ki, oh., gnesi seyretmekten hoslanir misiniz, dostum? Gzel oldugu kadar da
zc dr!… Tekrar batiya dnerdim. Hele glgeler! Dagimizin glgeleri, gln s tne dogru bir mizrak gibi uzanir; o kadar dar, o kadar uzundur ki,
hemen hemen bir mil uzunlugunda… kiyiya kadar uzanir; kayalik adayi tam ikiye bler; ada ikiye blndg zaman da gnes batmis olur ve
ortaligi sakin bir karanlik kaplar. Iste o zaman, iim hznle dolar ve birden anilarim canlanirdi. Karanliktan korkarim, dostum. Fakat,
ogunlukla minik bebegim iin aglardim…
Kadinin konusmasini byk bir dikkatle dinleyen Shatov, dirsegi ile beni drtt:
- ocugum tabii vardi; minicik, pembe yzl, kc k tirnaklari olan bir bebekti; tm zntm, ogunlukla, onun kiz mi yoksa erkek mi oldugunu
hatirlayamamdan doguyor. Bazen onun bir kiz oldugunu bazen de erkek oldugumu ds nrdm. ocuk dogar dogmaz, patiska kundagina
sardim; pembe kurdele ile bagladim; ieklerle ss ledim, hazirladim; basucunda dua ettim ve vaftiz ettirmeden kucagima alarak ormana
daldim; ormandan korkuyor ve dehsete kapiliyordum; ogu kez, ocugum oldugu halde bir babasi bulunup bulunmadigini
hatirlayamadigimdan aglardim.
-ok garipsiniz, dostum. zellikle konusma tarziniz!.. Kocam olabilirdi; fakat, sanki kocam yokmus gibi olduktan sonra neye yarardi?
-Iste sizin iin zlmesi kolay bir bilmece… elinizden gelirse zn!…
- Gle gtrdm.
- Fakat ya ocugunuz hi olmadiysa ve btn bunlari siz hayal ediyorsaniz… ha?
- G bir soru sordunuz, dostum. Bunun hakkinda hibir sey syleyemem. Belki de yoktu. Fakat, merak ettiginiz iin byle bir soru sordugunuzu
sylemek cesaretini gs terecegim. Her ne ise, onun iin aglamaya devam edecegim. Onu ryamda grms olamam, degil mi?
Sznn burasinda gzyaslari gz pinarlarini zorladi. Kirpikleri islandi. Ellerini aniden Shatov’un omuzlarina koydu. Gzlerinde merhamet
kivilcimlari yanip snd.
- Ah, dostum, dedi. Karinizin sizi birakip katigi dogru mu? kizmayin; ben de znt iindeyim. Nasil bir rya grdgm biliyor musunuz, dostum?
Bana tekrar dnd, bana isaret ederek yanina agirdi:” Kk kedim, kk kedim, bana dn!…” Evet bu ses onun sesiydi: “Kk kedim! ..“Bu beni son
derece sevindirdi; beni sevdigini ds nyorum.
- Hayir, dostum, bu sadece bir ryadir… hibir zaman geri dnmeyecektir. Su sarkiyi biliyor musunuz?
170
- nk bana anlatmazsiniz… bu nedenle sormuyorum. Bayan Lebyatkin, abuk abuk konusarak:
- Sylemem, sylemem, sylemem, dedi. Beni ldrseniz de sylemem. Arzu ederseniz, beni yakabilirsiniz; ama, yine de sylemem. Ne kadar znt
ekersem ekeyim, hibir sey anlatmam. Insanlar hibir zaman grenemeyecekler!…
- Fakat sorsaydiniz, belki syleyebilirdim, dedi. Neden sormuyorsunuz? Bana dogru drs t sorun, belki anlatirim. Yalvar, dostum, yle ki,
szlerine kanabileyim… Ah, dostum, dostum!…
Fakat, Shatov, cevap vermedi; sessizlik bir dakika kadar srd. Bayan Lebyatkin’in pudrali yanaklarindan, gzyaslari sel gibi szlyordu; elleri
Shatov’un omzunda oldugu halde oturuyor; fakat onun yzne bakmiyordu.
- Oh, sizden bana ne? dedi. Ayrica, sizin sorunlariniza karismaya da hakkim yok. Haydi, kalk!
- Oh, hl su usagimi ds nyorsun, degil mi? Korkuyorsun!… Eh, iyi geceler, aziz ziyaretiler. Ama bir dakika; size sylenecek bir szm var. Su
Kirilov ve ev sahibimiz Filippov, kirmizi sakalli adam; bu sabah buraya geldiler, tam agabeyimin bana saldirdigi zaman. Ev sahibimiz onu
yakalayip odanin bir ks esine savunanca, bagirdi: “Benim hatam degil, efendim; baskasinin cezasini ekiyorum!” Inanir misiniz, atlayincaya
kadar gldk…
171-Oh, aziz dostum, o bendim, kirmizi sakalli adam degil. Onu salarindan yakalayip yaninizdan eken bendim; ev sahibiniz, dn degil evvelki
gn gelmisti. Sizinle konusmaya gelmisti, siz karistiriyorsunuz.
-Durun; zannedersem yanildim. Belki de sizdiniz. Fakat, neden byle samaliklar iin tartisalim? Onu kim ekerse eksin, bu kadar nemlimi?
- Gidelim, dedi. Kapi gicirdiyor. Eger bizi burada bulursa, kadinin her tarafini rk iinde birakacaktir.
Fakat, merdivenleri ancak ikmistik ki, avludan gelen bgrmeyi ve kfrleri duyduk. Shatov, beni odasina sokarak kapiyi kilitledi.
- Kavgaya katilmak istemiyorsan birka dakika burada kalmalisin. Bak, domuz gibi bgrmeye basladi bile. Yine kapinin esigine takilip ds ms
olmali. Her seferinde ayagi takilir ve boylu boyunca yere kapaklanir.
Shatov, kilitli kapisina kulagini dayayarak dinledi. Birden geri siradi. Dehsete ds erek fisildadi:
- Buraya geliyor; biliyordum zaten! Korkarim ki gece yarisina kadar ondan kurtulamayacagiz.
Sana iyi yarinlar dilemeye geldim, dostum, Sana gnesin dogdugunu sylemeye geldim,
172
‘(
Oh, su budalaca merakin cani cehenneme! Shatov, hayatta kalmanin ne kadar gzel oldugunu biliyor musun? Shatov, yine fisildadi:
- Cevap vermeyin.
- As ana! Erkekler arasinda… kavgadan daha byk bir sey oldugunu anlamiyor musun? Onurlu bir kisinin bazi kt dakikalari oldugunu
bilmiyor musun? Shatov, ben iyi bir adamim; seni affedecegim… Shatov, gizli bildirilerin cani cehenneme, ha?
Sessizlik.
- Anlamiyor musun, aptal esek, s igim!… Kendime kuyruklu bir ceket aldim. Kuyruklu ceketin askina, hi olmazsa bir kere gr! Tam on bes
ruble saydim, bu ceket iin. Asik bir yzbasinin kibar olmasi gerekir…
- Defol kapimdan!…
- Yalan! Kt bir iftira! Fakat tek kelimeyle ben.. onun kim oldugunu biliyor musun?
- Kim?
- Zannetmem.
- Syleyemez miyim?
- Zannetmiyorum.
-Zannetmiyor musun?
- Eh, efendinden sopa yemekten korkmuyorsan, sylersin. Korkagin birisin degil mi? Hem de yzbasi!…
-Eeee?
Yzbasi nihayet:
Sonra, her basamakta tkezlenerek, bir semaver gibi soluyarak merdivenlerden inmeye basladi. Shatov kapidan uzaklasarak:
- Alayci seytan, dedi. Sarhosken bile agzindan sz almak mmkn olmuyor.
Shatov, soruma cevap vermeden eliyle bastan savma bir hareket yapti ve kapiyi aarak tekrar dinledi. Uzun bir sre dinledi; hatta, emin
olmak iin birka basamak bile indi. Nihayet odaya dnd.
174
- Hibir ses duyulmadigina gre kadincagizi dvmyor demektir. Hemen sizmis olmali. Gitme zamaniniz geldi.
- Nasil bir anlam ikarirsaniz ikarin, dedi. Sonra, yazi masasinin ks esine oturdu.
Shatov’un evinden ayrildim. Kesin bir ds nce kafamda gittike kuvvetleniyordu. Ertesi gnn ds ncesi kalbimin ezilmesine neden oluyordu.
Ertesi gn, yani, Bay Verkhovensky’nin kaderinin tayin edilecegi pazar gn, notlarimin iindeki en nemli gnlerden biridir. Umulmadik olaylarin
gnyd; gemisin olaylarinin yze iktigi ve gelecegin olaylarinin basladigi gnd; sert aiklamalarin yapildigi ve hatta, daha da karistigi bir gnd.
Sabahleyin, okuyucularin bildigi gibi, dostum Bay Verkhovensky’ye arkadaslik ederek, Bayan Stavrogin’e gitmek zorundaydim; gleden
sonra te ise, durumu anlatmak (ne oldugunu ben de bilmiyordum) zere Lisa’ya gidecektim. Bununla beraber, her sey kimsenin tahmin bile
edemeyecegi bir sekilde sonulandi. Bir baska deyisle, o gn, en olagans t rastlantilarin gnyd.
Olaylar, evvelce kararlastirildigi gibi saat tam on ikide Bayan Stavrogin’e gittigimizde onu evde bulamayisimizla basladi. Henz kiliseden
dnmemisti. Zavalli dostumun ruhsal durumu o kadar bozuktu ki, byle bir olayla karsilasmasi hemen ruhsal yikimina neden oldu. Sanki
kendinden gemisesine koltuklardan birine kt. Kendisine bir bardak su verdim; yznn sariligina ve ellerinin titremesine ragmen byk bir inatla
suyu reddetti. Aklimdayken syleyeyim, bugn iin son derece sik giyinmisti; sanki,
175baloya gidiyormus gibi ss lenmisti; zerinde islemeli bir gmlek vardi ve beyaz bir kravat takmisti; yeni sapkasi elindeydi; saman rengi yeni
eldivenlerini sapkasiyla avucunun arasina kistirmisti; hatta, hafif bir koku da srnms t. Henz oturmustuk ki usak, Shatov’u salona getirdi;
anlasildigina gre o da zel bir agri ile gelmisti. Bay Verkhovensky, yerinden kalkip onun elini sikacak oldu; fakat, Shatov dikkatle bize
baktiktan sonra, selam bile vermeden salonun br ks esine gitti ve bir koltuga oturdu. Bay Verkhovensky, rkek gzlerini yine bana evirdi.
Birka dakika kadar derin bir sessizlige gmlerek oturduk. Bay Verkhovensky, acele acele bir seyler fisildamaya basladi; fakat, tek kelimesini
bile anlayamadim. Sylemek istedigini bitiremeyecek kadar heyecanlanarak birden sustu. Usak, szm ona, masanin zerine bir sey koymak iin
geldi; ama, aslinda bize bir gz atmisti.
- Bayan Stavrogin kiliseye yalniz gittiler, efendim. Bayan Shatov ise biraz rahatsiz olduklarindan odalarindan ikmak istemediler.
Zavalli dostum, yine endiseli ve rkek bakislarini bana evirdi; yle ki, basimi baska tarafa evirmek zorunda kaldim. Birden avluda duyulan
tekerlek sesleri ve konusmalar Bayan Stavrogin’in kiliseden dns n haber vermis oldu. Hep beraber sirayarak oturdugumuz yerden kalktik;
fakat, bizi baska bir srpriz bekliyordu; salona yaklasan birok ayak sesi duyduk; Bayan Stavrogin’in yalniz olmadigi anlasiliyordu; bu da ok
garipti; nk, belirli bir saatte gelmemizi isteyen kendisiydi. Nihayet, kosar adimlarla birinin gelmekte oldugunu duyduk; Bayan Stavrogin’in
byle yrmeyecegi kesin olarak bilinirdi. Birdenbire, Bayan Stavrogin byk bir heyecan iinde soluk soluga salona daldi. Biraz
176
arkasindan ve daha yavas adimlarla Lisa geliyordu; Lisa’nin kolunda Bayan Mary Lebyatkin vardi. Bunu ryamda grsem inanamazdim!..
Bu anlasilmaz durumu daha etraflica anlatabilmek iin, bir saat kadar geriye gitmek ve Bayan Stavrogin’in kilisede basina gelen olaylari btn
ayrintilari ile anlatmam gerekecek.
Kilisenin sabah ayininde, btn sehirli, tabii sosyetenin ileri gelenleri de dahil, hazir bulunuyordu. Valinin karisinin, sehrimize gelisinden beri ilk
defa kiliseye gelecegi de biliniyordu. Sunu da kaydedeyim ki, valinin karisinin serbest ds nceli ve “yeni kosullar”a bagli bir kadin oldugu
sylentileri de sehirde dolasiyordu. Ayrica, btn kadinlarimiz, onun ok sik giyinecegini de bi-.liyorlardi; zaten bu nedenle hepsi giyimlerine
byk bir titizlik gs termislerdi. Yalniz, Bayan Stavrogin, her zaman oldugu gibi, sade ve siyah bir elbiseyle gelmisti; zaten, son drt yildan beri
byle giyiniyordu. Kiliseye gelir gelmez, n sirada, ve soldaki yerini aldi; kilise hademelerinden biri hemen kadife bir minderle geldi ve minderi
Bayan Stavrogin’in diz kecegi yere koydu. Kisacasi, her sey olagandi. Fakat, Bayan Stavrogin’in byk bir arzuyla dua etmesi de gzden
kamamisti; daha sonra, o gnn olaylari hatirlandiginda, Bayan Stavrogin’in gzlerinin yasli oldugu bile sylenirdi. Nihayet, ayin bittikten sonra
Basrahibimiz, Peder Pavel, vaaz vermek zere krsye ikti. Vaazlari tm sehirli tarafindan ok sevilirdi; hatta, hepsinin biraraya toplanarak
bastirilmasini arzularlar; fakat, Peder Pavel, kesin kararini bir trl veremezdi. Bu kez vaaz, her zamankinden ok daha uzun srms t.
Vaaz sresinde, bir hanimefendi kiliseye eski bir arabayla geldi; bu arabalarda, hanimlar, ancak yan olarak oturabilirler ve sarsintidan
ds memeleri iin arabacinin kemerine tutunurlardi. Sehrimizde hl bu tip arabalara rastlamak mmknd. Kilisenin ks esinde duran arabadan (ok
sayida araba ve hatta, atli polis bile vardi) yere atlayan hanimefendi, arabaciya drt gms kopik verdi.
177- ok fazla istemediniz mi, diye haykirdi. Sonra acikli bir sesle ekledi:
- Zaten bundan baska param da yok. Arabaci umutsuz bir tavirla elini salladi.
Sonra kadina” seni kirmak da zaten gnah olurdu” der gibi bakti ve deri para kesesini paltosunun cebine soktu; sonra yakindaki arabacilarin
alaylari arasinda atlarini kirbalayarak oradan uzaklasti. Efendilerinin kiliseden ikmalarini bekleyen usaklarin ve arabacilarin arasindan geerek
kiliseye dogru yrrken, alayli gls ler onun pesini de takip etti. Kuskusuz, byle bir kadinin aniden sokagi dolduran kalabaligin arasinda
grnmesi, garip karsilanmisti. Kadin asiri derecede zayifti ve biraz da topalliyordu; yznde kalin bir pudra ve allik tabakasi vardi; eyll ayinin
gnesli, fakat serin bir gn olmakla beraber, kadinin zerinde, incecik siyah bir elbise vardi; uzun iplak boynuna ne esarp sarmis ne de
omuzlarina sal atmisti. Basi iplakti: Siyah salarini iplak ensesinin s tne toplamis ve salarinin sag tarafina, kutsal gnlerde ikonalari ss lemek iin
satilan kgit gllerden takmisti. Bu gllerin benzerini, Bayan Lebyatkin’i ziyaretim aninda, odasinda asili olan ikonanin altinda grms tm. Gen
kadin her ne kadar basini nne egmis gidiyorsa da, dudaklarinda kurnazca, sevimli bir tebessm vardi. Kadin, eger bir dakika daha oyalanmis
olsaydi, belki de kiliseye girmesine izin verilmeyecekti. Fakat, kadin kilisenin kapisindan ieri szlmeyi basardi. Ieri girdikten sonra da,
kalabaligi yararak n tarafa dogru yrd.
Geri vaaz yanlanmis, kilisenin salonunu dolduran kalabalik, Basrahibi byk dikkat ve sessizlikle dinliyordu; ama, yine de merakli birka gz
yeni gelen bu kadini saskinlikla izlemisti. Kadin yksek krsnn nndeki kutsal minderin s tne diz kt ve pudrali yzn yere degecek kadar egdi; o
sekilde uzun bir sre kaldi; grns e gre agliyordu. Fakat, basini dogrultup tekrar ayaga kalktigi zaman, yine eski neseli tavrini takindi. Byk
nese
178
ve asiri zevkle, bakislarini, salonu dulduran kalabaligin yznde, kilisenin duvarlarinda dolastirmaya basladi. Bazi kadinlara zel bir merakla
bakiyor, hatta daha iyi grebilmek iin ayak parmaklarinin ucunda dogruluyordu; bir iki kere de kikir kikir glms t. Vaaz bitmis ve byk kutsal ha
ortaya ikarilmisti. Valinin karisi haa ilk gitmesi gereken kimse olmakla beraber, hain birka adim nnde durdugu halde, sanki Bayan
Stavrogin’in daha nce gitmesini beklermis gibi bir hali vardi; Bayan Stavrogin’e gelince sanki nnde kimse yokmus gibi dogruca haa
gidiyordu. Valinin karisinin bu garip nezaketi, kusku yok ki, zekice hazirlanmis bir oyundu; kilisedeki herkes bunu byle yorumlamisti.
Bayan Stavrogin’in de bunu byle yorumladigina kusku y oktu; fakat, kimsenin farkinda degilmis gibi yoluna devam etti; hai ptkten sonra
ikis kapisina yneldi. Herkes ona yol vermekle beraber kilisenin hademesi de ona yol amak iin nnden yryordu. Fakat kapiya yaklastiginda,
henz basamaklara ulasmadan, kk bir kalabalik kisa bir sre yolunu kesti. Bayan Stavrogin, ister istemez durmak zorunda kalmisti; tam bu
sirada garip bir yaratik, sainda kgit bir gl olan kadin, kalabaligi yararak geldi ve Bayan Stavrogin’in nnde diz kt. Kolay kolay sasirmayan,
zellikle toplumun iinde hislerine ok iyi hkim olmasini bilen Bayan Stavrogin, ayaklarina kapanan bu kadina magrur ve sert bir tavirla bakti.
Burada, mmkn oldugu kadar kisaca isaret etmem gerekir ki, Bayan Stavrogin, son zamanlarda her ne kadar biraz daha tutumlu ve hatta
biraz cimri olmussa da, bazen hayir isleri iin paraya acimazdi. Petersburg’da bir hayir kurumunun yesi oldugu da bilmen gereklerdendi.
Kitligin son yilinda, Petersburg’daki Alik ekenlere Yardim Komitesi’ne bes yz ruble yardimda bulunmus ve bu yardimi sehirde agizdan agza
dolasmisti. Nihayet, ok yakin bir zamanlarda, yeni valinin atanmasindan hemen nce, ilimizin fakir kadinlarina yardim etmek iin bir kadinlar
birligi kurmak zereydi. Bu fikir nderin kafasinda gittike genisliyordu; byle bir birligin Moskova ve civarindaki illerde de kurulmasini
tasarlamaya
179baslamisti bile. Ve simdi, yeni valinin ani atanmasi ile btn hazirliklar yzs t kalmisti; sylenildigine gre, yeni valinin karisi, byle bir birligin
gereksizligi hakkinda birka igneli sz etmisti ve bu konusmalar, bire bin katilarak Bayan Stavrogin’e kadar iletilmisti. Erkeklerin kalbinde
nelerin gizli oldugunu ancak Tanri bilir; ama, tahmin ederim ki, Bayan Stavrogin kilisenin kapisinda dururken, valinin karisinin ve salonu
dolduran kalabaligin biraz sonra yanindan geecegini bilerek iin iin sevmiyordu; kendi kendine syle ds nyor olmaliydi: “Kendisi de gzleriyle
grsn ki, benim hakkimdaki ds nceleri ve zekice yaptigini sandigi konusmalari bana viz gelir. Hepiniz de bana viz gelirsiniz!…”
Bayan Stavrogin, ayaklarina kapanan gen kadina byk bir dikkatle bakarak sordu:
Mary Lebyatkin, dehset iinde ve utanmis, fakat son derece saygili bir anlamla ona bakiyordu. Birdenbire, garip bir kikirdamayla gld.
- Ne istiyor benden? Bu kadin kimdir, diye sordu. Mutsuz musunuz? Yardima ihtiyaciniz mi var?
-Evet, Madam, ihtiyacim var… buraya… diye kekeledi. Buraya sadece elinizi pmek iin gelmistim…
B akislarinda, bygnden bir sey isteyen kk bir ocugun saf anlami vardi. Bayan Stavrogin’in eline sarilmak iin ne dogru egildi; fakat, birden
rkms gibi ellerini tekrar geri ekti.
- Sadece bunun iin mi geldiniz, diye sordu ve hemen sedef islemeli para kesesini ikardi ve iinden on rublelik kagit bir parayi alarak kadina
uzatti. Kadin parayi itiraz etmeden aldi. Bayan Stav—
180
rogin, ok ilgilenmisti ve kadini basit bir dilenci olarak kabul etmedigi belliydi. . Kalabaligin iinden biri bagirdi.
“Mutsuz” kadin, rzgrdan ucu sallanan on rublelik kagit parayi sol elinin parmaklari ile sikica tutarak:
Bayan Stavrogin, her ne sebeple ise, kaslarini hafife atarak, hemen hemen sert bir tavirla elini uzatti; gen kadin kendisine uzatilan eli
saygiyla pt. Gzleri heyecanla parildadi. Tam bu sirada, pesinde sehir sosyetesinin hanimlari ve yksek memurlar oldugu halde valinin karisi
geldi. nndeki kalabalik yznden durmak zorunda kalmisti; onunla beraber birok kisi de durmustu.
Sonra, paltosunu ikartip usagina atti ve omuzlarindan olduka pahali siyah salini alarak, hl nnde diz kms duran gen kadinin zayif omuzlarina
sardi.
- Nerede oturuyorsunuz? Nerede oturdugunu bilen var mi? Fakat kalabalik biraz nceki kalabalik degildi; etrafini evirenler
hep tanidik sosyete kisileriydi; erkek ve kadin karisikti; kimisi hos grmeyen bakislarla ve hayretle, kimisi merakla bakiyordu; hatta, ilerinde
bazilari, bir olayin arifesinde olduklarini hissetmis gibi, hafif bir tebessmle bakiyordu.
- Tahmin ederim ki, Bay Lebyatkin’in kiz kardesidir. Konusan, tm sehirli tarafindan sevilen ve sayilan tc carlardan
181Bay Andreyev’di. Gzlkl, kir sakalli bir adamdi. zerinde bir Rus paltosu ve elinde silindir sapka vardi.
- Kendisine yzbasi diyen biri, Madam. Korkarim, sylediklerine ve hareketlerine pek dikkat etmeyen biridir. Onun kiz kardesi oldugundan
kusku yok.
Bay Andreyev sesini alaltip, anlamli anlamli Bayan Stavrogin’e bakarak ekledi.
- Anliyorum. Tesekkr ederim, Bay Andreyev. Siz Bayan Lebyatkin misiniz, sevgili yavrum?
- Simdi bakin ne yapacagim, yavrum. Benimle bareber geleceksiniz, sizi oradan evinize yollayacagim. Benimle gelmek ister miydiniz?
Belki bunu da aiklamak zorundayim; Lisa, ayine valinin karisiyla gelmisti; Annesi doktorun tavsiyesiyle araba gezisine ikmis ve cani
sikilmasin diye Bay Drozdov’u da yanina almisti.
-Her zaman bana gelmeni istedigimi bilirsin, yavrum, dedi. Ya annen kizarsa?
182
Bayan Stavrogin szn tamamlar tamamlamaz Lisa’nin asiri heyecanini grnce sasirdi.
Lisa, Bayan Stavrogin’i yanaklarindan perek yalvardi. -Ltfen, teyzecigim, sizinle gelmek zorundayim. Valinin karisi ok sasirmisti. -Mais
qu’avez vous done, Lisa! (Ne oldu size, Lisa!)
- Oh, son derece zgnm, sevgili kuzen; fakat, teyzemle gitmek zorundayim.
Byle syleyen Lisa, hosnutsuzlugunu saskinligi ile belirten chere cousine’e (sevgili kuzen) dnd ve yanaklarindan pt. Sonra aceleyle:
- “Maman”a syleyin beni derhal teyzemin evinde bulsun, dedi. “Maman” sizi ziyaret etmek iin sabirsizlaniyordu. Bu sabah bana byle
sylemisti. Size sylemeyi unutmustum. zr dilerim. Ltfen kizma, Julie, chere… cousine (sevgili kuzen). Teyzecigim, ben hazirim!..
- Beni beraberinizde gtrmezseniz, teyzecigim, diye fisildadi, arabanizin arkasindan haykirarak kosarim.
Onu kimsenin duymamis olmasi ok iyiydi. Hatta, Bayan Stavrogin bile bir adim geri ekilerek bu kudurmus gibi heyecanli kiza bakti. Bu
bakis her seye bir anda karar vermesine yetti; o anda Lisa’yi beraberinde gtrmeye karar vermisti.
Bu arada, iten gelme magrur bir tavirla valinin karisina dnms t.
- zellikle onun nasil dikbasli oldugunu ben de biliyorum. Bayan Stavrogin, magrur ve kibar bir tavirla:
- Anlayisiniza tesekkr ederim, dedi
- Ayrica, dedi. Evinize gelmekle duyacagi zevkin yani sira, Lisa’yi yle soylu ve elemli bir ekis nedeni var ki…
- Sayet ifadem dogruysa, tam da kilisenin kapisi nnde. Bayan Stavrogin, byk bir agirbaslilikla sylenenleri dogruladi.
Bayan Lembke, birden elini uzatti ve Bayan Stavrogin elinin parmak ularina aceleyle dokundu. Genel etki ok gzeldi; orada hazir bulunan
kisilerin bazisi, gerek bir itenlikle, bazisi ise, yapmacik bir hayretle glmsyordu.
Orada hazir bulunanlarin glmseyislerini kelimelerle canlandiracak olursak; Bayan Stavrogin’i kmseyerek, ziyarete gitmeyenin Bayan
Lembke olmadigi, tersine, Bayan Stavrogin’in onu kendisinden uzak tuttugu ve valinin karisinin, Bayan Stavrogin’in evinden
kovulmayacagim bilmis olsa onu kosa kosa ziyarete gidecegi herkes tarafindan anlasilmisti.
Bayan Stavrogin, kilisenin kapisina henz yanasmis olan arabasini Bayan Lebyatkin’e gs tererek:
“Mutsuz” kadin byk bir neseyle arabaya kostu ve bir usagin yardimi ile bindi.
Bayan Stavrogin’in renginin solmasini herkes grms t; ama, nedenini anlayamamisti.
184
Araba, parke yollarda sarsilarak uzaklasti. Bayan Stavrogin’in evi kiliseye ok yakindi. Daha sonra, bana Lisa anlatmisti; Bayan Lebyatkin
dakika sren yolda ilginlar gibi kahkahlarla glms , Bayan Stavrogin ise, Lisa’nin deyisiyle, “ipnotize edilmis” gibi oturmustu.
AKILLI YILAN .
Bayan Stavrogin, usagi agiran ingiragi aldiktan sonra kendisini bir koltugun s tne atti.
Bayan Lebyatkin’in, odanin hemen hemen tam ortasinda duran byk masanin yanindaki bir sandalyeye oturmasini isaret etti.
- Oraya oturun, yavrum. Bay Verkhovensky, buna ne anlam verirsiniz? Su kadina bakin… nedir bunun anlami?
Bay Verkhovensky:
-Hemen bir fincan ltfen! Mmkn oldugu kadar abuk! Araba da beklesin!… ,
- Mais, chere etexcellente amie, dans qiielle inquietude… (Ama sevgili dostum, ne kadar znt ile…)
Hepimiz sessizce, bu olayin nasil sonulanacagini anlamak iin oturuyorduk. Shatov, basini nne egmis ve Bay Verkhovensky, sanki olayin btn
sorumlulugu onunmus gibi ekingen bir tavirla
185oturuyordu. Sakaklarinda ter damlaciklari parildiyordu. Lisa’ya bir gz attim; salonun bir ks esinde, hemen hemen Shatov’un yaninda
oturuyordu. Gzleri, Bayan Stavrogin ile topal kadin arasinda dolasip duruyordu; dudaklarinda bir tebessm vardi; fakat, bu tebessm hos
degildi. Bayan Stavrogin bu tebessm grd. Bayan Lebyatkin, tamamen dalgin grnyordu; Bayan Stavrogin’in gzel ds enmis salonunu hayran
hayran seyrediyordu; mobilyaya, halilara, duvardaki resimlere, rokoko tarzi boyali tavana, ks edeki byk bronz Isa heykeline, porselen
lambalara, albmlere ve masanin zerindeki teberiye dikkatle bakiyordu. Birden Shatov’a hitaben haykirdi.
- Demek siz de buradasiniz, dostum!.. Epey zamandan beri grs emiyorduk; fakat, kendi kendime ds ndm: “O olamaz! Buraya nasil gelebilir
ki?”
Shatov, yerinden kalkacakmis gibi bir hareket yapmakla beraber, kalkmadan mirildandi: -Evet, Madam.
- Eeee?
- Oh, gerekten szetmeye degmez, diye mirildandi. Sonra, kararli bir tavirla sustu. Hatta, kararinin kesin olmasi,
186
Herkesin bir seyler bildigini; fakat, her nedense sylemekten korktugunu ve sordugu sorulara kaamak cevaplar vermek yoluyla kendisinden
bir seyleri saklamaya alistigini kesinlikle anlamisti.
Usak, elinde kk bir gms tepsiyle geldi ve Bayan Stavrogin’in istedigi kahveyi uzatti; fakat, haniminin kk bir el hareketi ile Bayan
Lebyatkin’e dogru yrd.
Bayan Stavrogin:
- Mersi, diyerek kahveyi aldiktan sonra, usaga “mersi” demesinden tr kahkahalarla glmeye basladi. Fakat, Bayan Stavrogin’in fkeli bakisini
grnce hemen sustu ve fincani masanin zerine birakti.
- Bana kizmiyorsunuz, ya, Teyzecigim, dedi. Bayan Stavrogin saskinlikla yerinde dogruldu.
Bayan Lebyatkin, bu kadar siddetli bir fkeyle karsilasacagini kestirememis olmali ki, korkudan zangir zangir titreyerek arkasina yaslandi.
- Size… size… byle hitap etmem gerektigini d… ds nms tm, diye mirildandi. Lisa, size byle diyordu.
- Ne zamandan beri ona Lisa diyorsunuz? Bayan Lebyatkin kendisim biraz toparlayabilmisti.
187-Neden olmasin? On dakika evvel, siz kendiniz ona byle demediniz mi?
- Onun kadar gzel bir kizi her zaman ryamda grrm. Bayan Stavrogin, durumu biraz kavrayarak sakinlesmisti; Hatta,
Bayan Lebyatkin’in son kelimelerine hafife glmsedi. Gen kadin, onun glmsedigini grnce yerinden kalkti ve sekerek onun yanina gitti…
Birden, Bayan Stavrogin’in, daha nce omuzlarina koymus oldugu sali omuzlarindan ekerek uzatti.
- Ltfen, sunu geri alin, dedi. Geri vermeyi unutmustum. Bu kadar kaba davrandigini iin bana kizmayin.
- O sali hemen omuzlariniza rtn ve sizde kalsin. Simdi gidip yerinize oturun, kahvenizi iin. Sakin benden korkmayin, yavrum. Sakin olun.
- Oh, Bay Verkhovensky, siz olmasaniz ne yaparim bilmem… Bari bana siz yardim edin. Ltfen, yaninizdaki hizmeti odasinin ingiragini alin.
Kimse konusmadi. Gzleri kuskuyla hepimizin yznde dolasti. ok sevdigi oda hizmetisi Agasha salona girdi.
- Ltfen, bana, Cenevre’de almis oldugum kareli sali getirin. Bayan Shatov ne yapiyor?
- Ona buraya kadar zahmet etmesini syler misin, Ltfen. Hasta olsa bile, gelebildigi takdirde ok memnun olacagimi da bildir.
Tam o sirada, holden gelen sesler duyuldu. Biraz sonra, salonun kapisinda, Maurice’nin koluna dayanarak soluk soluga yryen, Bayan
Drozdov grnd.
188
Zayif, fakat ok sinirli kadinlarda sik sik grlen huzursuzlugu, tamamen sesine aksettiren bir haykirisla:
- Oh, aman, buraya kadar glkle gelebildim! dedi. Lisa, ilgin kiz, anneni ne kadar sikintilara sokuyorsun? Sevgili Stavrogin, buraya kadar
kizimi almak iin geldim.
Bayan Stavrogin, yasli kadina suratini asarak bakti. Yerinden kalkacak oldu; hatta, yari yariya kalkmis da sayilirdi. Hosnutsuzlugunu
saklamaya gerek grmeden:
***
Bayan Drozdov, byle bir karsilamadan tr hayret etmis olamazdi. Bayan Stavrogin, eski okul arkadasina, genlik yillarindan beri, dostluk
grnm altinda daima sert davranir; hatta, bu davranislarinda kk bir tiksinti bile olabilirdi. Oysa, bu defa olagans t bir durumdu. Daha nce
bahsettigim gibi, bu iki arkadasin arasi son gnlerde nedense aikti. Bayan Stavrogin, bu soguklugun nedenlerini simdilik bilmiyordu ve bu
bilgisizligi arayi bs btn sogutuyordu; fakat, Bayan Stavrogin’in fkelenmesinin asil nedeni, son zamanlarda, Bayan Drozdov’un ona karsi
garip bir s tnlk elde etmesiydi. Kuskusuz Bayan Stavrogin, son derece zgnd ve kulagina kadar bazi sylentiler de geliyordu; zellikle, bu
sylentilerin belirsiz olmasi onu daha fazla zyordu. Bayan Stavrogin, ok aik szl ve szn esirgemeyen bir kadindi. Bunu syle aiklayabilirim ki
onun gizli kapakli islerle ilgisi yoktu; ugrasacagi kimselerle aika ve korkusuzca arpisirdi. Her ne hal ise, iki kadin birbirlerini bes gnden beri
grmyorlardi. Son grs me, Bayan Stavrogin tarafindan yapilmis, “su Drozdov yaratigini” gc endirmis ve onu utan iinde birakmisti. Sunu
kaydetmekte hakiyim ki, Bayan Drozdov, Bayan Stavrogin’in ondan korkmasi
189iin bir neden oldugunu bilerek gelmisti. Bunun byle oldugu, bakislarindan aika anlasiliyordu. Fakat, grns e bakilacak olursa, ne zaman
Bayan Stavrogin’in utantan yerin dibine gemesi beklenirse, seytanca bir zekyla bu zor durumdan kurtulmasini biliyordu. Hi itiraz etmeden
kendilerine hakaret edilmesine gz yuman birok zayif karakterli kadin gibi, durumun kendi yararina dndgn hisseden Bayan Drozdov, ilk
firsatta saldirgan kesilirdi. O zamanlar hasta oldugu dogruydu ve eskisinden daha sinirli olmasinin nedeni de bu hastaligiydi. Nihayet, sunu
da ekleyebilirim ki, eger bu iki eski okul arkadasi arasinda herhangi bir tartisma ikacak olsaydi, bizden sakinmalarina gerek yoktu; nk, bizler
de yakin birer aile dostu sayiliyorduk. O zamanlar bunu, belirli bir hayretle anlamistim. Bayan Stavrogin’in gelisinden beri ayakta duran Bay
Verkhovensky, Bayan Drozdov’un haykirimi ile koltuguna ker gibi oturdu ve aresizlik iinde benim bakislarimi yakalamaya alisti. Shatov,
sert bir hareketle yerinde dnd ve hatta soluyarak bir seyler bile mirildandi. Bende biraktigi izlenim, bir an evvel buradan kurtulup gitmek
istemesiydi. Lisa da ayaga kalkmak zereyken, tekrar yerine oturdu. Annesinin bagirisina nem vermemis grnyordu. Bu tavri, onun dikbasli
olusundan degildi; fakat, daha baska ve etkili duygularin tutsagi olusundan tryd. Gzlerini dalgin dalgin yere dikmisti; hatta, Bayan
Lebyatkin’in bile farkinda degilmis gibi grnyordu.
Sonra, Bay Drozdov’un yardimi ile koltuga otururken gergin bir sesle:
-Eger bacaklarim agrimamis olsaydi, sizin evinizde bir dakika bile oturmazdim, dostum, dedi.
Bayan Stavrogin, basini hafife kaldirdi ve sag elinin parmaklarini, basinin agridigina isaret etmek istermis gibi sak; gina bastirdi.
- Hey gzel Tanrim! Evimde neden oturamazmissiniz, Praskovya? Kocaniz btn hayati sresince bana en yakin bir dost olarak
190
- Biliyordum! Bana sitem etmeye kalkisacaginiz zaman daima ocuklugumuzdan ve okuldan szedersiniz… sizin ok iyi bilinen bir hilenizdir
bu! Fakat, bana sorarsaniz, bunlar gzel konusmalardir. Su sizin yatili okulunuz sznden artik usandim diyebilirim!..
- zellikle bugn ok sinirli oldugunuzu gryorum. Bacaklariniz nasil? Iste, size kahve getiriyorlar. Ltfen, buyurun ve surat asmayin… ne de
olsa aramizda bir dostluk var!
- Benimle daima, sanki kk bir kizmisim gibi konusuyorsunuz. Kahvenizi de istemiyorum… orada kalsin!..
Ve sonra, kendisine kahve uzatan usaga, fkeyle elini salladi. Ben ve Bay Drozdov disinda herkes kahve imeyi istememisti. Bay
Verkhovensky, kahveyi almakla beraber, imeden masanin zerine koymustu. Ama, Bayan Lebyatkin bir fincan daha arzu etmis olmali ki,
kahveyi almak zere uzandi; fakat, nedense, vazgeerek elini ekti ve bu hareketinden ok memnun grnd.
- Sanirim ki bir seyler tasarliyorsunuz, sevgili dostum, Praskovya, zaten burada bulunusunuzun nedeni de budur. Btn hayatiniz boyunca
bazi tasavvurlarinizla yasadiniz. Yatili okuldan szettigini iin bana kizdiniz. Fakat, hatirlar misiniz, bir gn sinifa gelip bizi, svari subayi
Shablykin’in size evlenme teklif ettigine inandirmaya alismis; fakat, hemen oracikta Matmazel Lefebure tarafindan yalaniniz meydana
ikarilmisti. Fakat yalan sylememistiniz… oh, hayir… sadece kendi kendinizi tatmin edebilmek iin hayalinizde canlandirmistiniz, o kadar. Eh,
simdi syleyin bakalim derdiniz nedir? Simdi neler hayal ediyorsunuz? Caninizi bu kadar sikan sey nedir?
- Ve siz de, bizim din derslerine gelen rahibe kapilmistiniz. Mademki bu kadar meraklisiniz, eski gnleri hatirlayalim bari!.. Hah hah hah…
Yz yemyesil oldu. Bayan Drozdov birden byk bir gururla yerinde dogruldu.
- Korkarim ki dostum, simdi glecek halim yok. Neden ailenizi ilgilendiren bir rezalete toplumun nnde kizimi karistiriyorsunuz? Buraya da bu
nedenle geldim.
-Anne, ben de, kelimelerinize dikkat etmeniz iin sizi uyarmak zorundayim.
- Ne dedin, ne dedin?
Annesi yine feryadi basmak zereyken kizinin ates ps kren bakislarini grnce bu kararindan vazgeti.
- Aileyi ilgilendiren bir rezalet diye nasil szedersin bundan, anne?! Bayan Lembke’den izin alarak kendi arzumla geldim buraya. Btn arzum
su zavalli kadinin durumunu grenip ona yardimci olabilmekti.
- Su zavalli kadinin durumu!.. Byle “masallarla” ugrasmak senin isin mi? Senin zorbaliklarindan artik usandim, kizim.
-Dogru olup olmadigini bilmiyorum; ama, btn sehir halkini kendinize uydurmus oldugunuz syleniyor. Fakat korkarim ki sizin de sonunuz
geldi artik.
Bayan Stavrogin, yayindan firlamak zere olan bir ok gibi oturuyordu. On saniye kadar sabit ve dik bakisli gzlerini Bayan Drozdov’a dikti.
Sonra, hayret edilecek derecede sakin bir sesle:
192
- Eh, Praskovya, dedi. Tanriya skr ki burada yabanci yok. Sonradan pisman olacaginiz ok sey sylediniz.
- Adlandirabilecegim bazi kimseler gibi toplumun ds ncelerinden korkan bir kimse degilim, dostum. Gururunuzdan dolayi toplumun
ds ncelerinden irkilen sizsiniz. Burada yabanci olmamasina gelince, bundan son derece memnun olmalisiniz.
-Bu son hafta iinde gryorum ki biraz daha akillanmissiniz, degil mi?
- Bu son hafta iinde akillanan ben degilim. Sadece bu hafta gerek ortaya ikmistir, o kadar.
- Hangi gerek bu hafta ortaya ikmis? Dinleyin, Praskovya; beni sinirlendirmeye alismayin, hemen su dakika durumu aiklamalisiniz. Size
samimiyetle soruyorum, hangi gerek ortaya ikmistir ve bunu sylemekle neyi kastediyorsunuz?
Bayan Drozdov birden, karsisindakini yenmek amaciyla sonucun ne olacagina aldirmadan, parmagi ile Bayan Lebyatkin’i gs terdi.
Neseli bir merakla Bayan Drozdov’u izleyen Bayan Lebyatkin, onun parmagi ile kendisini isaret etmesi zerine katila katila glmeye ve
heyecanla yerinde kipirdanmaya basladi.
- Ulu Tanrim! Bunlar hep beraber akillarini mi kairdilar?!.. Yznn rengi o kadar solmustu ki, salondakiler tels landilar.
Onun yanina ilk kosan Bay Verkhovensky oldu; ben bile biraz daha yaklastim; sandalyenin yaninda kalmakla beraber, Lisa bile ayaga firladi;
fakat en ok korkan kimse Bayan Drozdov oldu; bacaklarinin agrisina aldirmadan yerinden dogruldu ve aglamakli bir sesle haykirdi.
- Dostum, ltfen beni, aptalligimdan dolayi bagisla!.. Su!.. Birisi biraz su versin ona!..
193Bayan Stavrogin’in bembeyaz dudaklari kipirdadi. Kesin bir dille ve hafif bir sesle:
- Aglamayin, rica ederim, Praskovya, dedi. Beyler ltfen yerlerinize dnn. Su istemem!
- Oh, sevgili dostum, belki de sylememem gerekirdi; fakat, birtakim alaklarin yagdirdigi mektuplarin etkisi altinda kaldim. Sizi ilgilendiren
yazilar olduguna gre, onlari size gndermeliydiler!.. Nihayet, sevgili dostum, benim gen bir kizim var!..
Bayan Stavrogin, irilesmis gzlerle ona bakiyor ve hayretten agzi bir karis aik olarak dinliyordu. Tam o sirada, ks edeki bir kapi sessizce aildi
ve Dasha Shatov salona girdi. Hemen durdu ve etrafina bakindi. Heyecanimiza sasirmisti. Kimsenin haber vermedigine gre, Bayan
Lebyatkin’i grmemis oldugu belliydi. Dasha’yi nce Bay Verkhovensky grd. Acele bir hareket yapti, yz kizardi ve bilinmeyen bir nedenle
yksek sesle bildirdi. Bayan Shatov!.. Sesi ylesine yksek ikmisti ki hepimiz elimizde olmayarak basimizi dndrp Dasha Shatov’a baktik.
Bayan Lebyatkin:
- Demek Dasha bu! diye haykirdi. Eh, Shatov, dostum, kiz kardesiniz hi de size benzemiyor! Agabeyim bu kadar gzel bir kizi “kle kiz
Dasha” diye adlandirmaya nasil cesaret edebiliyor?
Bayan Stavrogin’e dogru yrmekte olan Dasha, isminin sylenmesi zerine birden durdu ve Bayan Lebyatkin’e dnd. Gzlerini bu yarim akilli
kadina dikerek donmus gibi oldugu yerde kaldi.
- Oturun, Dasha, dedi. Daha yakinina; tamam. Oturdugunuz yerden bu kadini grebiliyorsunuz. Onu taniyor musunuz? Dasha, hafif bir
sesle:
- Onu simdiye kadar hi grmemistim, dedi. Kisa bir duraklamadan sonra ekledi:
194
- Her hareketinizden okumus bir hanini oldugunuz belli oldugundan sizinle daha evvel tanismak istemekle beraber, ben de sizi ilk kez
gryorum, dedi. Usagimin svmesine gelince, sizin gibi sevimli ve okumus gen bir hanimin, onun parasini almasi cidden mmkn olabilir rni?
ok hos, hos, hos bir kiz oldugunuzdan, parayi benden alabilirsiniz!..
Son kelimelerini elini sallayarak sylemisti. Bayan Stavrogin, magrur bir tavirla:
- Sylediklerinden bir anlam ikarabiliyor musunuz, diye sordu.
- Tahmin ederim ki, Isvire’deyken Bay Stavrogin tarafindan Bay Lebyatkin’e verilmek zere gnderilen paradan szediyor olmali.
- yz ruble tutarindaki parayi Bay Lebyatkin’e gndermek istiyordu. Adresini kesin olarak bilmemekle beraber bu sehirde oldugundan
emindi. Eger buradaysa parayi Bay Lebyatkin’e vermemi rica etti.
- Fakat paranin ne kadari kaybolmus? Bu kadinin sz ettigi kayip para nedir?
- Isin burasini bilmiyorum, Madam. Ben de, Bay Lebyatkin’in uluorta, herkesin iinde, parasinin tamamini vermemis oldugumu syledigini
duymustum; fakat, ne demek istedigini bilmiyorum. Bana verilen yz rubleydi, ben de ona yz ruble gnderdim.
Bayan Shatov, kendine gvenini yeniden kazanmisti. Ve burada ilave etmeliyim ki, bu kizi uzun mddet sasirtmak mmkn degildi.
195Duygulan her ne olursa olsun, kendisine ikar bir yol bulmasini bilirdi. Simdi cevaplarini acele etmeden, sakin ve vicdanen sulu
oldugunu belirtebilecek bir saskinlik gs termeden veriyordu. O anlatirken Bayan Stavrogin gzlerini bir saniye olsun onun zerinden
ayirmiyordu. Verilen cevaplan bir sre kafasinin iinde evirip evirdikten sonra kendinden emin ve kararli bir sesle konusmaya basladi. Btn
dikkati ile Dasha’ya bakiyordu.
-Eger, dedi, Nicholas bu arzusunun yerine getirilmesini benden isteyecegine, sizden istemisse, kendisine zg nedenleri vardir. Eger bunu
benden saklamak istemisse, onun zel islerine karismak istemem. Fakat, bu ise sizin karismaniz, iimin rahat etmesi iin yeterli bir nedendir.
Bunu bilmenizi istiyorum, Dasha, siz her seyin s tndesiniz. Oysa, gryorsunuz, dostum, dnyadaki yalanlara ve aldatmalara akliniz
ermediginden, temiz kalplilikle de olsa hata yapabiliyorsunuz. Bu hatayi, bazi alaklarla isbirligi yapmakla islediniz. Bu alagin yaydigi
dedikodu da hatanin degismez bir tanimlamasidir. Fakat, onun hakkinda gerekli bilgileri grenecegim; haklarinizi korumak ilk grevim
olduguna gre, bu konuda sizi koruyacagim. Simdi bu konuya kapatalim.
- Sizi grmek iin geldigi zaman yapilacak ilk gzel ve dogru davranis, Onu dogruca usaklar kismina yollamaniz olacaktir. Biz burada oturup
kahvelerimizi ierken birakin o usaklarla, sandik zerinde kgit oynasin. Ona bir fincan kahve bile gnderebilirsiniz; ama ondan o kadar
igreniyorum ki…
- Bu konuyu artik kapatalim. Bay Verkhovensky, ltfen ingiragin ipini eker misiniz?
Bay Verkhovensky kendisinden istenileni yaptiktan sonra byk bir heyecanla ileri dogru bir adim atti. Yz kipkirmizi, kekelemeye basladi.
196
-Eger… eger ben… ben de ok igren olan bu yky duydumsa; daha dogrusu, iftirayi dogru duydumsa, bu takdirde… diyebilirim ki… enfin
c’est un homme perdu et quelque chose comme un forat evad… (kisacasi sonu gelmis bir adamdir, bir kaak gibidir…)
Cmlesini bitirmeden yarida kesti; Bayan Stavrogin, sorgu dolu bakislarla onu tepeden tirnaga kadar szd. Agir basli khya salona girdi.
Bayan Stavrogin:
-Araba hazirlansin, dedi. Sen Alexey, Bayan Lebyatkin’i evine gtrmeye hazirlan. Yolu kendisi tarif edecektir.
- Bay Lebyatkin bir sreden beri bu hanimi bekliyorlar ve beklemekte oldugunun bildirilmesini istediler.
Tek kelime sylemeden sadece dinlemekle yetinen Maurice Drozdov birden atildi:
- Bu mmkn olamaz, Madam. Eger bu sekilde konusmami bagislarsaniz, madam, bir salona kabul edilebilecek karakterde bir insan degildir.
O… o… tahamml edilmez bir kimsedir, Madam.
- C’est un homme malhonnte et je crois meme que c’est un forat evde, ou quelqiie chose dans ce genre… (Ahlaksiz bir adamdir o, hatta
bir hapishane kakini oldugunu saniyorum…)
Birka dakika nce, fazla heyecanli aninda kendi kendine bir budala oldugunu syledigi iin zlyor grnyordu. Dasha’nin konusmasini dudak
kivirarak dinlemisti. Fakat, beni en ok sasirtan, Dasha’nin gelmesi ile degisen Lisa’nin grnmyd.
- Bir dakika bekleyin, Praskovya, rica ederim, dedi. Ltfen oturur musunuz? Btn syleyeceklerimi bitirmek istiyorum ve ayakta durmaniz
uzun srebileceginden bacaklariniz agrir. Tamam, tesekkr ederim. Kisa bir sre nce kendimi kaybettim ve sizinle biraz kirici konustum. zr
dilerim ve beni bagislamanizi rica ederim. ok aptalca davrandim ve bunu ilk itiraf eden de benim. Ayrica, her seyin haka yapilmasini da
severim. Simdi siz de kendinize hkim olamadiniz, kuskusuz, ve bazi imzasiz mektuplardan szettiniz. Her imzasiz mektup degerini
bulmalidir; byle bir mektubu yazan, altina imzasini atacak kadar kisilige sahip olmadigina gre, mektuplarin da okunmadan p sepetine
atilmasi gerekir. Siz de bu fikirde degilseniz, sizi anlayamiyorum demektir. Her ne olursa olsun, sizin yerinizde olsaydim, o mektuplarin
adini bile agzima almazdim. Ellerimi dahi, o pis mektuplarla kirletmek sikintisina sokmazdim. Fakat, siz bunu yaptiniz. Bununla beraber,
mektuplardan nce siz szettiginize gre; alti gn nce byle bir mektup aldigimi syleyebilirim. O mektubu yazan alak, “hayatimda nemli bir rol
oynayacak” topal bir kadindan sakinmam gerektigini ve Nicholas’in artik ildirmis oldugunu bildiriyordu. Evet, o alagin kullandigi tabir
byleydi, ok iyi hatirliyorum. Nicholas’in ok ds mani oldugunu bildigimden, derhal ds manlarindan birini buraya agirttim. Bu kisi onun
ds manlari arasindaki en gizli, en kt ve asagilik ds maniydi. Onunla yaptigim kisa bir konusma sonucu, imzasiz mektup yazan alagin kim
oldugunu hemen anladim. Eger, siz de, zavalli Praskovya, “benim yzmden”, bana gnderilmis olan mektuplar gibi mektuplarla rahatsiz
edilmisseniz, ki siz “mektup yagmuruna tutuldum” demistiniz, elimde olmadan size sikinti verdigim iin nce ben zlrm. Size sylemek ve
anlatmak istedigim bu kadardi. Su anda hasta ve zgn oldugunuzu grmekten
198
zlyorum. Dahasi da var; Bay Drozdov’un ok uygun bir deyisle, ieri “alinamayacagini” syledigi kuskulu kisiyi hemen “kabul” etmek kararini
verdim. zellikle, Lisa’nin burada yapacak bir isi yoktur. Gel, Lisa, yavrum. Seni bir kere daha peyim.
Lisa, byk salonu geerek Bayan Stavrogin’in nnde durdu. Bayan Stavrogin, onu ptkten sonra kendisinden bir kol boyu kadar uzaklastirdi ve
eliyle Lisa’nin basi zerine bir ha yapip onu kut-sadiktan sonra bir kere daha pt.
- Kaderim ne olursa olsun sizi ok sevecegime inanin. Tanri sizi korusun. Her zaman Tanri’ya karsi boynum bkktr.
Daha fazla konusmak istemekle beraber kendisini tutarak sustu. Lisa, derin ds ncelere dalmis gibi tekrar yerine dnd. Tek kelime dahi
sylememisti. Birden yerinden kalkip annesinin nnde durdu.
- Hemen gitmeyecegim, Anne, dedi. Teyzemin yaninda biraz daha kalmak istiyorum.
Lisa’nin sakin sesinde demir gibi bir kararlilik vardi. Bayan Drozdov, aresizlik iinde ellerini havaya kaldirarak bagirdi.
Fakat, Lisa cevap vermedi, isitmis bile grnmedi. Salonun ks esindeki yerini aldi ve gzlerini bosluktaki bir noktaya dikerek sessizce oturdu.
- Bay Drozdov, dedi. Sizden byk bir ricada bulunacagim. Ltfen asagidaki adama bir bakiverin ve “ieri alinmasi” uygun olmasa bile onu
buraya getirin.
Bay Drazdov yerlere kadar egilerek selam verdikten sonra salondan ikti. Bir dakika sonra Bay Lebyatkin’le beraber dnd.
***
199Yzbasi Lebyatkin’in grns nden daha nce de sz ettigimi hatirliyorum. Uzun boylu, karmakarisik sali, kirmizi ve biraz sarkik yanakli;
basinin her hareketinde titreyen gerdanli; bazen kurnaz bakisli, kk, kanli gzl; biyikli, favorileri uzun; etli girtlak kemigi biraz fazlaca ikik;
kirk yaslarinda, iriyari ve tm grns ekici olmayan bir adamdi. Fakat, grns nde en ok gze arpan, kuyruklu ceketi ve temiz, beyaz keten
gmlegiydi. Bay Verkhovensky, Liputin’in giyimini elestirdigi bir gn, Liputin: ‘Temiz gmlek giydikleri halde irkin grns olan adamlar da vardir’
demisti. Yzbasinin bir ift de siyah eldiveni vardi; eldivenin sag tekini elinde tutuyor, sol tekini ise, kocaman etli eline zorla geirmis ve eldiven
eline kk geldiginden dgmesini ilikleye-memisti. Sol elinde ise, bugn ilk defa giydigi belli, yepyeni silindir bir sapka vardi. Dn Shatov’a bagira
bagira syledigi “ask-ceketi” nin gerek oldugu anlasiliyordu. Btn bunlarin, yani kuyruklu ceket ve beyaz keten gmlek (sonradan grendim),
bazi gizli nedenlerle, Liputin tarafindan tavsiye edilmisti. Hi kusku yok ki, buraya gelisi, (kiralik arabayla gelmisti) baskasinin yardimi ve
kiskirtmasi ile olmustu; yalniz basina imkni yok akil edemezdi; kilisenin nndeki olaydan hemen haberdar edildigini bile kabul etsek, kirk bes
dakika iinde, byle giyinip kusanip, buraya gelmeye karar vermesi pek kolay degildi. Sarhos olmamakla beraber, zerinde, gnlerce itikten
sonra yavas yavas kendine gelen bir kimsenin, tembel ve bulanik havasi vardi. Bana yle geliyordu ki, eger biri ikip da omzuna bir ya da iki
kere parmagi ile dokunacak olsa, hemen sizacak kadar sarhos olabilirdi.
Byk salona kosarak dalmak zereyken ayagi kapinin nndeki haliya takildi. Bayan Lebyatkin, glmekten neredeyse katilmak zereydi. Yzbasi,
fkeli bakislarla, kadina onu yiyecekmis gibi baktiktan sonra, abuk adimlarla Bayan Stavrogin’e dogru yrd.
200
- Syle oturmak ltfunda bulunur musunuz, ltfen, su sandalyeye, dedi. Sizi oradan da duyabilirim ve yznz daha iyi grebilirim.
Yzbasi, bn bn nne bakarak durdu; fakat, geriye dnd ve kapinin hemen yaninda kendisine gs terilen sandalyeye oturdu. Yznden, kendine
gvensizligi ve ayni zamanda, ks tahligi ve devamli fkesi belli oluyordu. Byk bir panik iinde oldugu da aikti; fakat, gururu da incinmisti;
korkakligina ragmen, gururunun bazen ks taha hareketlerde bulunmasina neden olabilecegi de aik olarak grlebilirdi. Kaba vc udunun her
hareketinden korkar bir hali vardi. Su bir gerek olarak bilinir ki, olagans t bir rastlanti ile kendilerini sosyetenin iinde bulan byle
centilmenlerin en byk dertleri elleridir ve onlari nereye koyacaklarini bilmezler. Yzbasi, sapkasi bir elinde, eldivenleri diger elinde, aptal
bakislari Bayan Stavrogin’in sert yznde oldugu halde sandalyesinde kimildamadan oturuyordu. Kusku yok ki, etrafina bakinmak istiyor;
fakat, simdilik bu gc kendisinde bulamiyordu. Onun kiligini eglenceli bulan Bayan Lebyatkin yine bir kahkaha tufanina tutulmustu; ama,
Lebyatkin’in ona bakacak cesareti yoktu. Bayan Stavrogin, onu bu sekilde uzun bir sre, belki tam bir dakika, acimadan oturttu ve devamli
olarak bastan asagi szp durdu.
- Izin verin! dedi. Bu kadar ilgimi eken bu zavalli yaratik, gerekten kiz kardesiniz mi?
- Evet, Madam, kiz kardesimdir. Evden gizlice kamayi basarmis ve simdi de…
- Beni yanlis anlamayin, Madam. Onun z kardesi olan ben, byle lekelenmesine… yani, byle bir durumda, byle bir durumda demek
degildir..bir bakima ona yarari olmayan… Onun itibari… son zamanlarda…
Birden sustu.
- Efendim!…
- Madam, kilisenin kapisinda Rus tresine gre, gs terdiginiz iyilik iin size kardese tesekkre geldim…
- Kardese mi?
- Yani kardese demek istemedim; ama, sadece kiz kardesimin agabeyi oldugumdan tr, Madam ve inanin bana, Madam…
-… kabul salonunuza geldigim zaman, ilk grndgm kadar grgs z degilim. Kiz kardesim ve ben, Madam, bu salonun lksnn iinde ok kk
kaliyoruz. Ve ayrica, Madam, benim hakkimda ok haksiz sylentiler ikaran ok ds manim var, korkarim. Fakat itibarima aldirmam. Lebyatkin,
Madam, gururludur, ve… ve ben… size tesekkr iin geldim.. iste paraniz, Madam!…
Byle syleyerek cebinden bir czdan ikardi. Czdandan ekip aldigi bir deste kagit parayi elleri titreyerek, asiri bir sabirsizlikla saymaya basladi.
Bir seyi ok acele olarak aiklamak arzusu bel—
202
liydi, aslinda aiklamasi da gerekiyordu; fakat byk olasilikla, parayla oynamasinin kendisine aptalca bir grnm verdigini sezinlemis olmali ki,
hareketlerinin kontroln tamamen kaybetti; parayi bir trl sayamiyordu; parmaklari birbirine dolaniyordu ve sanki onu bs btn rezil etmek
istermis gibi yesil sirtli paralardan biri parmaklarinin arasindan kaydi ve havada zikzaklar izerek halinin s tne ds t.
Sonra, yz sikintidan ter iinde yerinden firladi; yere ds en parayi grnce, almak iin egildi; fakat, her ne nedense utanarak parayi almaktan
vazgeti ve elini belirsiz bir anlamla salladi.
- Usaklariniz iin, Madam… onu yerden alan usaginiz iin… birakin Bayan Lebyatkin’i hatirlasinlar!…
- Bu takdirde…
Egilerek parayi yerden aldi. Rengi kipkirmizi olmustu. Birden Bayan Stavrogin’e yrd ve saydigi parayi uzatti.
Bay Drozdov, Bay Verkhovensky ve ben ileri dogru bir adim attik.
-Madam, ds ndgnz gibi degil! Kuskusuz, hayat zincirinin basit bir halkasiyim… Konaginiz zengin olarak ds enmis; fakat, Mehul Mary’nin
evi byle degildir, kiz kardesimin evi, Madam, kiz kardesim, Lebyatkin; fakat, simdilik ona mehul Mary diyecegiz, simdilik, Madam,
simdilik, anlarsiniz ya! Tanri bile buna razi ol—
203mazdi! Madam, ona on ruble verdiniz ve o da bunu aldi; fakat, bu para tarafinizdan verildi diye aldi, Madam! Bunu anliyor musunuz,
Madam? Bu mehul Mary, dnyada kimseden para alamaz; nk, aldigi takdirde, General Yermolov’un gzleri nnde, Kafkasya savasinda sehit
ds en dedesinin kemikleri sizlar; fakat sizden, Madam, sizden her seyi alir. Fakat bir eliyle alir, diger eliyle size yirmi ruble uzatir… Evet,
Madam, yirmi… bu parayi, sizin de ye oldugunuz Petersburg’daki Yardim Sevenler Kurumu’na bagislar, Madam. Siz, kendiniz, Moskova
Gazetesi’nde yayimladiginiz gibi, Madam, bu kuruma yardim edenleri ye kaydetmek iin bir defter tutuyorsunuz, Madam, bu kuruma
herkesin yardimda bulunabilecegini…
Yzbasi “kelime bulma glg” ektiginden birden sustu; sanki g bir basari kazanmis gibi derin derin soluyordu. Yardim Sevenler Kurumu
hakkinda sylediklerini olasilikla nceden hazirlamisti; belki de Liputin’in yardimiyla kararlastirilmisti. Eskisinden daha fazla terliyordu; ter
taneleri sakaklarindan szlyordu. Bayan Stavrogin, onu ok yakindan dikkatle inceliyordu.
- Kayit defterim, dedi. Asagida, kapicinin odasinda durur. Eger, yardim iin kaydolmak istiyorsaniz, ona basvurabilirsiniz. Bu bakimdan
paranizi burnumun ucunda sallamaktan vazgein ve derhal cebinize sokun. Tesekkr ederim. Yine yerinize oturmanizi da istemeliyim sizden.
Tesekkr ederim. Kiz kardesiniz bylesine zenginken onu fakir sanip para verdigim iin zr dilerim, efendim. Fakat, bir sey var ki anlayamadim,
efendim. Kiz kardesiniz neden sadece benden para alabilir de baskasindan alamaz? Bu konuda o kadar israr ettiniz ki, bunu aiklamanizi
zellikle rica etmeliyim.
Yzbasi:
- Madam, bu sadece mezara kadar srklenebilecek bir sirdir!… diye cevap verdi.
204
- Fakat neden?
- Madam, madam!…
Sag elini kalbinin s tne bastirip, gzlerini bir noktaya dikerek, basini nne egdi ve sustu. Bayan Stavrogin, gzlerini ondan ayirmadan bekledi.
Lebyatkin birden:
-Madam, diye grledi. Size bir soru sormama izin verir misiniz? Sadece bir soru; samimi, aik, Rus tresine gre, kalpten gelen bir soru?
- Buyurun.
- Zannedersem, birinin size aci ektirdigini ya da ektirmekte oldugunu ima etmek istiyorsunuz.
Yzbasi Lebyatkin yine yerinden firladi ve belki de farkinda olmadan ggsn yumruklamaya basladi.
-Madam, madam! diye haykirdi. Su kalbimde o kadar ok sey var ki, Tanri kati, Mahser gnnde aildigi zaman Tanri bile sasiracak!…
- Bilmiyorsunuz! Kendi kendinize bu soruyu hi sormadiniz! Sznn burasinda hararetle haykirdi:
Yine salonda dolasmaya basladi. Bu insanlarin karakteristik zellikleri, kendi arzularini kontrol etmekten yoksun olmalaridir; bunun aksine,
ateslendikleri an, ilerinin btn irkinliklerini dkebilmek iin, nne geemedikleri bir arzu duyarlar. Kendisini yabanci bir ortamda bulan bu insanlar,
nce ekingen olarak baslar; fakat, biraz gz yumuldugu zaman hemen ks tahlasiverirler. Yzbasi simdi cosmustu. Salonda dolasiyor; kollarini
salliyor; sorulan sorulara kulak asmiyor; abuk abuk kendinden sz ediyor; bazen acelesinden dili dolasiyor ve bir cmleyi tamamlamadan
baska bir cmleye basliyordu. Tamamen ikisiz olmadigi ok dogruydu. Lisa da salondaydi… Lisa’nin varligindan saskina dnms olabilirdi;
bununla beraber, basini evirip bir kere bile ona bakmamisti. Ama, bu sadece benim tanimlamam olabilir. Her neyse, Bayan Stavrogin bile,
iindeki fkeyi ve igrentiyi bastirip onu dinliyordu; belki bunun bence bilinmeyen bir nedeni olabilirdi. Bayan Drozdov, grns e gre isin aslini
anlamamis oldugundan, zangir zangir titriyordu. Bay Verkhovensky de titriyordu; ama, onun titremesi her seyi ok fazlasiyla anlamasindan
tryd. Bay Drozdov, her an, herkesin yardimina kosacakmis gibi tetikte bekliyordu. Lisa’nin rengi kl gibi olmustu. Hayretten iri iri ailmis
gzlerini insan azmani gibi odada dolasan yzbasidan ayiramiyordu. Shatov, kimildamadan oturuyordu; fakat her seyden ilgin olan, Bayan
Lebyatkin’in glmekten vazgemekle kalmayip son derece zgn oturmasiydi. Sag kolunu masaya dayamis, zgn bakislarini, durmadan konusan
agabeyinden ayirmiyordu. Yalniz, Dasha sakin grnyordu.
- Bunlarin tm anlamsiz samaliklar, dedi. Soruma cevap vermediniz… Neden? Cevap bekliyorum.
206
larina her gn haykirirlar: “Neden?” Yedi bin yildan beri de cevap alamamislardir. Sadece yzbasi Lebyatkin’den mi cevap bekliyorsunuz,
Madam? Bu haksizlik olmaz mi, Madam?
-Hepsi sama ve demek istedigim de sadece bu degil, dedi. Siz ders vermeye kalkiyorsunuz. Ve ayrica, efendim, ok fazla gs teris
yapiyorsunuz, bu davranisinizin, biraz ks tahlik oldugunu ds nyorum.
- Madam, bana Ernest denmesinden memnun olabilirdim ve bununla beraber, hayatima, dogustan takma Ignatus adiyla devam etmek
zorundayim… Neden byle oldugunu tahmin edersiniz? Prens de Monbart diye agrilmak isterdim ve bununla beraber, sadece Lebyatkin’im,
Rusa deyimiyle “Lebed” yani, kugu kusu. Simdi soruyorum, Neden? Ben bir sairim, Madam, dogustan bir sair ve bir yayimcidan bin ruble
alabilirdim; oysa, bir domuz yuvasinda yasamaya zorlaniyorum… Neden? Neden? Madam, Rusya bence, doganin bir alayindan baska bir
sey degildir… baska hibir sey degil? ,
- Ne…Neee?
-Madam, deli degilim! Bir gn delirecegim, bir gn gerekten delirecegim; fakat, henz delirmedim. Madam, bir arkadasim, ok soylu bir kisi,
Hamambc egi adi altinda, Krylov, manzum bir eser yazmisti… okuyabilir miyim?
- Hayir, Madam, Krylov’un manzum bir eserini okumak istemiyorum; fakat benim manzum eserim, benim olan manzum eser,
207benim kendi alismam!… Ltfen Madam, inanin bana… yani, sizi gc endirmek istemiyorum… nk, ben, Milli Egitim Bakanligi’nca, kk
ocuklar iin Yaz Bahelerine heykeli dikilen, Rusya’nin meshur manzum yazan Krylov’u tanimayacak kadar cahil ve grgs z bir kisi degilim.
Cevabimi siirin son satirlarinda atesten bir mektup olarak bulacaksiniz!…
“Bir Hamambc egi yasardi ormanda, Zeki ve yasli bir Hamambc egi, Daldi bir gn bir bardaga, Yamyam sineklerin dolu oldugu.”
Yzbasi, okumakta oldugu bir eserin yarida kesilmesinden sinirlenen bir sanati gibi, ellerini, kollarini sabirsizlikla sallayarak aceleyle
aiklamaya koyuldu.
-Demek istedigim, yazin bardagin iine giren sinekler yamyam kesilirler; aptal olan bir kisi bile bunu anlar. Ltfen, Madam, szm kesmeyin.
Kesmeyin. Greceksiniz… greceksiniz…
208
Yzbasi siiri bitirdikten sonra konusmasina devam etti:
- Korkarim ki tamamen bitiremedim; fakat, bos verin, birka kelimeyle aiklayabilirim. Nikifor bardagi alir ve bardagin iinde olagelen
bagirislari duymadan, bardagi pe bosaltir, sinekler, Hamambc egi ve her seyi; oktan yapmasi gereken bir isti bu. Fakat, kusura bakmayin,
Madam, Hamambc egi agzini bile amamis ! S oramiza cevap da budur.
- Neden? Hamambc egi sikyet etmez. Nikifor’a gelince, dogayi temsil ediyor.
- Ve size sorabilir miyim, efendim, Bay Stavrogin’in size gndermis oldugu ve eksik almis oldugunuzu syleyerek evimden birini suladiginiz
para meselesi ne olacak?
- Iftira! diye bgrd. Hayir, efendim, kt bir iftira! Madam, bir erkegi, geregi aiklamaktansa aile adinin lekelenmesine razi olmaya zorlayan
nedenler vardir. Madam, Lebyatkin, sylememesi gereken hibir seyi sylemez!….
Sasirmis gibi grnyordu; heyecanliydi; kendisini nemli sayiyordu. Hayalinde bile gremeyecegi kadar nemli sayiyordu kendisini. Sanki, birini
tahkir ediyormus, ona kt bir oyun oy-nuyormus ve gc n gs teriyormus gibi bir hali vardi.
Bayan Stavrogin:
- Ltfen ingiragin ipini ekin, Bay Verkhovensky, dedi. Lebyatkin, igren bir tavirla gz kirparak:
- Lebyatkin kurnazdir, Madam, dedi. Kurnazdir; fakat, onun da Asil’in topugu gibi topugu vardir. Onun da arzularinin bir kapisi vardir! Ve
bu kapilar, Madam, eskidir, Denis Davydov’un sarkilarinda syledigi gibi savastan asinmis kapilardir. Ve Madam,
209insan bu kapidan girdi mi, bakarsiniz, ok gzel bir mektup yazar, gnderir; ama sonra pisman olur; bu mektubu geri evirmek iin mr
boyunca gzyasi dker, btn acisi bu gzel mektubun yok edilmesidir. Ama, kus umustur ve onu, kuyrugundan bile yakalayamazsiniz !… Iste
bu kapilarda, Madam, su Lebyatkin, serefli bir gen kiz iin bazi seyler sylemistir ve dedikodu severler de bundan yararlanmislardir. Fakat
Madam, Lebyatkin alaycidir. Aliktan kivranan kurt, onu saklandigi yerden kolluyor ve sonu bekliyor; Lebyatkin, sylememesi gereken hibir
sey sylemeyecektir. Bekleyenler Lebyatkin’in ne kadar alayci oldugunu anlayacaklardir. Fakat yeter… Ah, yeter! Madam, olagans t
konaginiz ok serefli bir adama ait olabilir; fakat, hamambc egi sikyette bulunmayacaktir. Bunu kaydedin Madam ve onun byk ruhunu takdir
edin, Madam!
Bu anda, usaklar odasinin ingiraginin sesi duyuldu ve kisa bir srede Khya, Bay Verkhovensky’nin agrisina biraz ge de olsa cevap verdi.
Agir basli khya, olagans t heyecanliydi.
Bayan Stavrogin’i zellikle bu durumda hatirlanin; nce sarardi; fakat sonra gzlerinden ates ps krd. Olagans t bir kararla koltugunda dogruldu.
Aslinda herkes sasirmisti. O ay iinde gelmesi beklenen Stavrogin’in aniden gelmesi sadece garip degil, tam bu konusmalar aninda gelmesi
beklenmedik bir olaydi. Hatta, yzbasi bile, agzi bir karis aik oldugu halde kapiya, yznde aptal, bir ifadeyle bakakalmisti.
Kisa bir sre sonra, salonun yanindaki odadan gelen ayak seslerini duyduk; ayak sesleri seri olarak yaklasmaktaydi. Birinin kostugu
sanilabilirdi. Birden salona, Bay Stavroginin yerine, kimsenin tanimadigi gen bir adam daldi.
***
210
Izin verirseniz, birden tam aramizda ortaya ikan bu kimseyi birka szle anlatmaya alisacagim.
Yirmi yedi yaslarinda, biraz normalden uzun boylu, olduka uzun, seyrek sari sali; ancak ok dikkatle bakildigi zaman seilebilen sarkik biyikli
ve sakalli, gen bir adamdi. Modaya gre giyimli olmakla beraber iyi bir giyimi yoktu; ilk bakista biraz ds k omuzlu ve beceriksiz grnyordu;
ama hi de byle degildi; hareketleri ok serbestti. Bir bakima garip grnyordu; byle olmakla beraber, daha sonra, tavirlarinin son derece kibar
ve konusmalarinin daima yerinde oldugunu anladik.
irkin oldugunu kimse syleyemezdi; ama, yzn kimse begenmedi. Dolikosefal ve yanlari dz kafasi vardi; yleki, yzn sipsivri gs teriyordu. Alni
yksek ve dardi; fakat, kemikleri iri degildi; gzleri keskin bakisli, burnu kk ve sivri, dudaklari uzun ve inceydi. Biraz hasta gibi grnyordu;
ama, bu sadece g-rns ndeydi. Yanaklarinin zerinde kirisikliklar vardi; elmacik kemikleri biraz ikik oldugundan, hastaliktan henz kalkmis bir
insani andiriyordu. Bununla beraber, sagligi yerindeydi ve hayatinda hi hasta olmamis grnyordu.
Yrys ve hareketleri abuk abuk olmakla beraber, acelesi yoktu. Onu hibir sey sasirtmaz grnyordu; her trl kosul altinda ve ortamda daima
ayni kalirdi. Son derece kendini begenmis bir insandi; ama, bunun farkinda bile degildi. :
abuk ve aceleyle konusurdu; fakat, ayni zamanda, gvenle ve kelime bulmakla zorluk ekmeden konusurdu. Aceleci grns ne karsin, ds nceleri
karisik degildi… ve zellikle gze arpardi. Konusmasi ok iyi anlasilir, kelimeler agzindan deta tane tane ikardi. Daima sekin kelimelerle
konusurdu. Byle konusmasindan hoslanirdiniz; ama, daha sonra, daima hazir sz dizisinden tiksinir ve ondan nefret ederdiniz. Dilinin, bir
bakima, garip bir sekilde ince ve uzun, anormal kirmizi ve daima harekete hazir oldugunu ds nmemek elinizden gelmezdi.
211Iste bu gen adam uar adimlarla salona dalmisti. Drs t olarak sylemem gerekirse, daha kk odadayken konusmaya basladigina ve salona
konusarak girdigine hl inanirim. Gz aip kapayincaya kadar kisa bir zamanda Bayan Stavrogin’in karsisina dikildi.
- … Ds nn bir kere, Bayan Stavrogin, hi degilse on bes dakikadan beri burada oldugunu ds nerek geldim… bir buuk saat nce gelmisti…
Kirilov’larda ona rastlamistim… yarim saat nce dogruca buraya gelecegini syleyerek benden ayrildi. On bes dakika sonra, benim de
gelmemi istedi…
- A… tabii ki Bay Stavrogin! Ulu Tanrim! Yoksa geldigini simdi mi duydugunuzu ima ediyorsunuz? Fakat, her ne olursa olsun bavullarinin
oktan buraya gelmis olmasi gerekirdi! Yani, size haber vermediler mi demek istiyorsunuz?!.. Eh, su halde size haberi ilk veren ben oldum.
Sphesiz, onu aramak zere birini gnderebilirdik; ama, her an gelebilir ve haddim olmayarak syleyebilirim ki, kendisine en uygun zamanda
gelecektir, tabii yanilmiyorsam.
- Ve gryorum ki anneniz “profesr” n unutmamis. Umarim ki, profesre Isvire’de oldugu gibi kizmiyordur, yle degil mi? Bacak agrilariniz
nasil, muhterem hanimefendi? Isvireli doktorlarinizin tavsiye ettikleri gibi, kendi lkenizin havasi romatizmam/a iyi geldi mi? Pardon? Sicak
su banyosu mu? Evet, ilicalarin bacaklariniza iyi gelecegini tahmin ederim. Fakat, sevgili Bayan Stavrogin…
212
-…. Sizi Avrupa’da gremedigim ve saygilarimi kisisel olarak bildiremedigim iin ok zgnm. Ayrica, size anlatacaklarim o kadar oktu ki…
Surada oturan bizim ihtiyara mektup yazmistim; her zamanki gibi yine…
-Peter!…
- Haydi, haydi, ocuklasmayin, ocuk olmayin!… Asiri hareketlerde bulunmayin, ltfen. Yeter, yeter artik. Ltfen, ltfen…
- Pekl, bu kadari yeter. Bu konuyu daha sonra konusuruz. ocuk gibi davranacaginizi biliyordum. Haydi, kendinize gelin, ltfen.
- Pekl, beni sevdiginizi biliyorum, peder bey. Size inaniyorum. Ltfen, ellerinizi ekin. Burada bulunanlari rahatsiz ettiginizi grmyor musunuz?
Ah, nihayet Stavrogin geldi! Bana bakin, peder bey, kendinize gelin!…
Nicholas Stavrogin salona girmisti. Sessizce gelmis, salonun kapisinda kisa bir sre durarak, durgun bakislarla salondakileri szms t.
Onu drt yil nce, ilk defa grdgmde sasirdigim gibi, simdi de sasirmistim. Onu hi unutmamistim; yzlerce defa grms bile
213olsaniz, her grndgnde yeni ynn fark ettiginiz yzler vardir. Grns e gre, drt yil nceki ayni adamdi; her zamanki gibi alimliydi. Insanin
zerinde kuvvetli etki yapiyordu; hemen hemen eskisi kadar genti; salona her zamanki gibi kurumlu bir tavirla girmisti. Hafif tebessm yine
oksayici ve gven vericiydi; bakislari yine sert, ds nceli ve olduka dalgindi. Kisacasi, sanki aramizdan dn ayrilmis gibiydi. Fakat, bir sey beni
ok etkiledi; geri eskiden yakisikli sayilirdi; yz, sosyete hanimlarindan bazi keskin dilli olanlarin syledigi gibi “bir maske” gibiydi. Ama
simdi… simdi, neden oldugunu bilmiyorum, ilk bakista bana ok yakisikli gibi geldi; yleki, yznn bir maske gibi oldugunu sylemek mmkn
olamazdi. Acaba, yznn eskisine gre daha soluk ve biraz daha zayiflamis olmasindan tr myd? Yoksa, gzlerinde yepyeni bir ds ncenin
parlamasindan tr myd?
Bayan Stavrogin, koltugunda iyice dogrularak eliyle sabirsiz bir hareket yapip, Nicholas’i durdurdu.
Bu el hareketi ile haykirisin hemen pesinden gelen mthis soruyu daha iyi anlayabilmek iin; byle bir soruyu ben bile Bayan Stavrogin’den
bekleyemezdim! Okuyuculardan, Bayan Stavrogin’in ne yaradilista bir insan oldugunu, bazi durumlardaki atilganligini hatirlamalarini rica
ederim. Ayni zamanda, okuyucularin, Bayan Stavrogin’in ok mantikli, pratik zekli, hibir seyin karsisinda gerilemeyen bir kisiligi oldugunu
dikkate almalari da gerekmektedir. Nihayet, bu dakikanin onun iin gerekten nemli oldugu bilinmez bir gle, tm hayatin gereginin aniden bu
dakikaya yklendigi de dikkate alinmalidir. Bir de, biraz nce Bayan Drozdov’a, aldigini syledigi ve baska bir bilgi vermedigi kimligi
bilinmeyen mektubu da hatirlatmak isterim; okuyucular Bayan Stavrogin’in o anda ogluna sordugu korkun sorunun nedenininin belki bu
mektupta sakli oldugunu da ds nmelidir.
214
- Nicholas, diye tekrarladi. Bana derhal sylemeni rica ediyorum; yerinden kimildamadan surada oturan… surada… su zavalli sakat, ona
iyice bak!… Onun… kanunen karin oldugu dogru mu?
O dakikayi ok iyi hatirliyorum; gzn dahi kirpmadan devamli olarak annesine bakti; yznn anlami biraz olsun degismemisti. Sonunda agir agir
glmsedi; glmseyisinde byk bir hosgr vardi ve cevap olarak tek kelime sylemeden, yavasa annesinin yanina gitti, elini tutup saygili bir tavirla
dudaklarina kaldirdi ve pt. Annesinin zerinde yle gl, yenilmez bir etkisi vardi ki, o dakikada annesi bile elini ekmek cesaretini gs teremedi.
Sadece ona bakmakla yetindi. Durusunda, bir dakika bile, bilmezlige dayanamayacak bir anlam vardi.
Fakat, Nicholas hl susuyordu. Annesinin elini ptkten sonra, yine acele etmeden salondakileri gzden geirdi ve dogruca Bayan Lebyatkin’in
yanina gitti. Belirli anlarda insanlarin yz anlamlarim yeterli olarak tarif etmek mmkn degildir. rnegin, Bayan Lebyatkin’in, panige kapilarak
donup kaldigini, sanki ona yalvariyor-mus gibi ellerini kavusturdugunu hatirlarim; ayni zamanda, gzlerindeki delice sevinci, yzn allak bullak
eden bir esit sevinci… insanin dayanmasi g olan bir esit sevinci, net olarak hatirlarim. Belki de gzlerinde hem dehset ve hem de sevin
anlami vardi; fakat, aceleyle Bayan Lebyatkin’in yanina gittigimi (hemen hemen tam yaninda duruyordum), nk, onun bayilacagini ds ndgm
de hatirlarim.
Stavrogin, gzleri olagans t bir sefkatle dolu olarak Bayan Lebyatkin’e bakti ve oksayici, yumusak bir sesle:
Gen kadinin nnde saygili bir tavirla duruyor ve her hareketi ona karsi duydugu saygiyi belli ediyordu.
Stavrogin:
215-Hayir, byle bir sey yapamazsiniz, diye cevap yerdi ve gen kadina ilik bir tebessmle bakti. Gen kadin, onun bu bakisi zerine neselenerek
kahkahalarla glmeye basladi.
Stavrogin, yine yumusak ve saygili sesiyle, sanki bir ocugu yola getirmek istiyormus gibi devam etti:
- Hatirlamalisiniz ki, siz gen bir kizsiniz ve her ne kadar sevgili bir dostunuzsam da, size tamamen yabanciyim, kocaniz, babaniz ya da
nisanliniz degilim. Kolunuzu ltfen bana verin ve gidelim; size arabaniza kadar eslik edecegim ve izin verirseniz, sizi evinize gtrecegim.
Bayan Lebyatkin, dikkatlice onu dinledi ve sanki ne yapmasi gerektigini bilmiyormus gibi gzlerini yere evirdi. Sonra iini ekerek elini
Stavrogin’e uzatti.
- Gidelim, dedi.
Fakat tam bu sirada kk bir kaza oldu. Biraz dikkatsizce dnms olacak ki digerinden biraz daha kisa olan sakat ayagina basti ve yanlamasina
koltugun zerine ds t. Koltuk olmasaydi, yere ds ecegi muhakkakti. Stavrogin, derhal gen kadini tuttu ve ona yardim etti. Sonra, sikica
kolundan tutup byk bir dikkatle salonun kapisina dogru gtrd. Bayan Lebyatkin’in, ds mesinden dolayi cani sikilmisa benziyordu. Son derece
utandigindan yz kipkirmizi olmustu. Gzleri yere dikilmis olarak sessizce yrd. Simdi daha beter topalliyordu. Hemen hemen Stavrogin’in
koluna asilmis gibiydi. Salondan bylece iktilar. Birden Lisa’nin yerinden firlayarak, gzleri kapiya dikilmis oldugu halde onlarin arkasindan
baktigini fark ettim. Sonra, sesini ikarmadan yine yerine oturdu; sanki, zehirli bir yilana dokunmus gibi, yz ara sira segiriyordu.
Stavrogin ile Mary Lebyatkin arasinda bu kisa olay geerken, salonda bulunanlar, byk bir saskinlikla susuyorlardi; yere ds en bir ignenin sesi
bile duyulabilirdi; fakat, onlar salondan ayrilir ayrilmaz, herkes hep bir agizdan konusmaya basladi.
216
Ama, ok az sey syleniyordu; nk, konusmaktan ok hay-kiriyorlardi. O kadar ok kargasalik olmustu ki, olaylarin sirasini pek hatirlamiyorum.
Bay Verkhovensky, kollarini havaya kaldirmis Fransizca bir seyler bagirirken, Bayan Stavrogin kendi ds ncelerine gmldgnden onu pek
anlamiyordu. Hatta, Bay Drozdov bile kendi kendine, abuk abuk bir seyler homurdanmaya baslamisti. Fakat Peter Verkhovensky herkesten
ok heyecanlanmisti; ellerini kollarini sallayarak Bayan Stavrogin’i birseye inandirmak iin hararetle ugrasiyordu. Uzun bir sre ne
konustugunu anlayamadim. Ayni zamanda, Bayan Drozdov’a ve Lisa’ya hitap ediyordu; hatta, arada sirada babasina da heyecanla
bagiriyordu. Kisacasi, salonun iinde dolanip duruyordu.
Bayan Stavrogin, yz kipkirmizi olmus, yerinden firladi ve Bayan Drozdov’a haykirdi:
Fakat, Bayan Drozdov cevap verebilecek durumda degildi. Sadece elini sallayarak anlasilmaz bir seyler mirildandi. Zavalli kadinin kendi
derdi vardi; her saniye Lisa’ya bakiyor ve korkulu bakislarini hemen hemen ondan hi ayirmiyordu; hatta, Lisa kalkmadan, gitmeye
yeltenemiyordu bile. Bu sre iinde, bir an nce sivisip gitmek isteyen Yzbasi Lebyatkin’di. Bunu ok iyi hatirliyorum. Nicholas Stavrogin’in
gelisiyle byk bir dehsete kapilmis oldugu belliydi; fakat, Peter onu kolundan yakalamis gitmesine engel oluyordu.
-Bu mutlaka gereklidir; mutlaka gereklidir, diye syleniyordu. Bu gereksizdir. Bunu siz de anlayabilirsiniz ki, Madam, burada yanlis bir
anlayis vardir. ok garip oldugunu itiraf ederim; fakat, aslinda, btn olay, gn isigi kadar aydinlik. Bunu aiklamak hakkini bana kimsenin
vermedigini ve kendimi zorla dinlettigim iin gln durumda oldugumu anliyorum. Fakat, nce, Bay Stavrogin bu isi nemsemiyor ve nihayet, siz
de itiraf etmelisiniz ki, Madam,
217bazi olaylarda insanin kisisel aiklama yapmasi ok gtr. Bu bakimdan, durumun aiklanmasinda nc bir kisinin kullanilmasi mutlaka
gereklidir; zellikle, birtakim nazik noktalarin tartisilmasi, o kisi iin ok daha kolay olur. Inanin bana, Madam, Bay Stavrogin, sorunuza derhal
tatmin edici bir cevap vermemesinden tr sulu bulunmamalidir ve ayrica btn olay son derece basittir. Onu Petersburg’dan taniyorum.
Ayrica, tm olay, aslinda ona ok onur vericidir, eger biri “onur” gibi belirsiz bir kelimeyi kullanmak zorundaysa… Bayan Stavrogin sordu:
Peter, aceleyle:
- Sadece tanik olmakla kalmadim, bu olaya ben de kismen karistim, diye cevap verdi.
- Bunun, bana karsi daima ok iyi ve anlayisli olan, benden hibir seyini saklamayan Bay Stavrogin’i gc endirmeyecegine dair bana sz
verirseniz ve bunu aiklamakla ona byk bir yardiminiz olacagina tamamen inaniyorsaniz…
- Garip sey, kuskusuz ki onu memnun edecektir; bana ds enin byk bir grev oldugunu da kabul ediyorum. Bunu benden isteyecegine de
inaniyorum.
Birdenbire, havadan ds er gibi ortaya ikan bu centilmenin, baskasiyla ilgili bir olayi anlatmakta gs terdigi bu asin istek, olagan davranislarin
disinda bile olsa, garipti. Fakat, Bayan Stavrogin’in zayif noktasini bulmus ve kadini kandirmayi basarmisti. O zamanlar, adamin gerek
karakteri hakkinda bilgim olmadigi gibi, niyetinden de haberim yoktu.
218
- Aslinda anlatacak fazla bir sey yok ve dogrusunu sylemek gerekirse buna bir olay bile denemez. Ama, sunu sylemeye cesaret edebilirim
ki, isi olmayan bir roman yazari, bu olaydan bir roman meydana getirebilir. Olduka ilgin, kk bir olaydir, Bayan Drozdov ve eminim ki Bayan
Lisa bile bunu grenmekten memnun kalacaktir; nk, bu olayin iinde, zellikle garip olmasa da, olduka gln birok sey vardir. Bes yil nce, Bay
Stavrogin, bu adamla Petersburg’da tanisti… yani, surada agzi bir karis aik duran ve aldanmiyorsam buradan siyrilip kamak isteyen Bay
Lebyatkin’le tanisti. Bagislayin, Bayan Stavrogin. Ama, buradan savusmaniza salik vermem, azizim levazim subesinin emekli subayi,
gryorsunuz ya, sizi ok iyi hatirliyorum. Hesap vermek zorunda kalacaginiz, burada evirmekle ugrastiginiz dolaplarin hepsinden, Bay
Stavrogin’le benim haberimiz oldugunu unutmamalisiniz. Tekrar bagislamanizi dileyecegim, Bayan Stavrogin. O gnlerde, Bay Stavrogin, bu
centilmene ‘benim Falstaff’im derdi.
- “Falstaff” eski bir palyao olmali, diye devam etti. Herkesin gldg ve herkesin glmesine gz yumdugu ve bunun iin de para aldigi bilinen bir
palyao olmali. O gnlerde, Bay Stavrogin, olduka… syle syleyebilir miyim?… Petersburg’da olduka eglenceli ve degisik bir hayat yasiyordu.
Korkarim ki, baska bir ifadeyle anlatmam mmkn olmayacak; nk, Bay Stavrogin, hibir zaman mitsizlige kapilmayan ve herhangi bir isle
ugrasmayi kmseyen bir kimsedir. Sadece o zamanlardan szediyorum, Bayan Stavrogin. Lebyatkin’in, bir kiz kardesi vardi… biraz nce
burada oturan kizcagiz. Agabey ve kardesin kendilerine ait bir yerleri yoktu. nlerine neresi ikarsa orada yasarlardi. Bu adam, kemerli
geitlerin altinda resmi elbisesi ile dolasir; biraz iyi giyimli yayalarin nn keserek dilenir ve topladigi parayi da ikiye yatirirdi, Kiz kardesi ise,
yari tok yari a otururdu. Hizmetilik yaparak kazandigi birka kurus parayla yasamaya alisirdi. Korku verici bir yasantiydi bu. O gnlerde Bay
Stavrogin’i de garipliginden tr eken, o yan mahallelerdeki sefil hayattan szedecek degilim. Sa-219dece o zamanin belirli olaylarindan sz
edecegim, Bayan Stavrogin; oradaki hayatin garipligi ise, Stavrogin’in kendi ifadesiydi. Benden fazla bir sey saklamaz. Bir ara, Bay
Stavrogin’le karsilasan Bayan Lebyatkin, deta ona vurulmustu. O gnk haliyle Bayan Lebyatkin’ in kirli yasantisi iinde bir pirlanta gibiydi.
Duygulan anlatmakta pek usta olmadigimdan onlara deginmeyecegim; fakat, orada bulunan ayaktakimi daima kizla alay ediyor ve kiz da
buna son derece zlyordu. Onunla her zaman alay ederlermis; ama, kiz bunun farkina bile varmazmis. Tabii, o zamanlar bile kizin aklindan
zoru varmis; ama, simdiki kadar degil. Onun kkken zengin bir hanim tarafindan yetistirilmis olduguna inanmam iin bazi nedenler var. Bay
Stavrogin onunla hi ilgilenmemisti. Hemen hemen btn vaktini, yagli, pis kgitlarla geirir ve Devlet memurlari ile meteligine oyun oynardi.
Fakat gnn birinde, kizcagiza kt davranan memurlardan birini (neden basitti sanirim) ensesinden yakaladigi gibi birinci katin penceresinden
firlatip sokaga atti. Hakarete ugramis, masum ve zavalli bir kiza karsi yapilan bu hareket, svalyece yapilmis bir hareket degildi; btn olay
kahkaha tufani iinde gemisti ve Bay Stavrogin en ok glenler arasindaydi! Sonunda her sey neseyle bitince, tekrar dostluk kurulmus ve pun
iilmeye baslanmisti. Fakat, hakarete ugramis olan kiz, onun bu hareketini hibir zaman unutmamisti. Sonunda, tabii, kiz aklini tamamen
kaybetti. Yine sylyorum, duygulari anlatmakta ok beceriksizim; ama, kizin olayinda, hayal en nemli rol oynamistir. Ve sanki zellikle
yapiyormus gibi, Bay Stavrogin kizin bu hayalini kuvvetlendiriyordu; ona glecegi yerde, byk bir saygiyla davranmaya baslamisti. O
siralarda orada bulunan Kirilov; ok degisik karakterde bir kimsedir, Bayan Stavrogin ise son derece serttir; simdi, burada oturdugundan
belki bir gn onunla tanisirsiniz; bu Kirilov, prensip olarak agzini aip tek kelime sylemeyen bu adam, birden parladi. Hatirladigima gre, Bay
Stavrogin’e, byle bir kiza, bir kontesmis gibi davranmasinin onun hayatini kknden yikacagim sylemisti. Sunu da ekleyebilirim ki, Bay
Stavrogin, Kirilov’a karsi, belirli bir sinira kadar, saygi duyardi. Ona nasil cevap ver-220
digini tahmin edersiniz? ‘Siz, Bay Kirilov’, dedi. ‘Ona gldgm onunla alay ettigimi saniyorsunuz; ama yaniliyorsunuz. Ona saygi
duyuyorum, nk, hepimizden ok daha iyi bir insandir’. Ve biliyor musunuz, bunu sylerken sesinin tonu ok ciddiydi. Bununla beraber, iki ya
da ay sresinde onunla, “gnaydin” ve “Allahaismarladik” haricinde tek kelime konusmadi. Orada bulunan bir kimse olarak ok iyi
hatirliyorum, kiz sonunda, Bay Stavrogin’i, ok ds mani ve aile engelleri oldugundan ya da buna benzer nedenlerden tr onu “kairmayi” gze
alamayan nisanlisi olarak grmeye basladi. Sunu syleyebilirim ki herkes egleniyordu bu durumla!… Bay Stavrogin, buraya gelecegi zaman
her sey son buldu; yalniz, hatirladigima gre, kizin geimi ile yakindan ilgilenerek ona, hatiri sayilir bir yillik bagladi; yanilmiyorsam, yz ruble
ya da daha fazla. Neyse, diyelim ki, btn bunlar, zamanindan nce yorulan bir insanin samaliklari, gariplikleridir. Hatta, Kirilov’un dedigi gibi,
hayattan bikmis bir kimsenin, deli ve sakat bir kizin, isi nereye kadar gtrebilecegini merak etmesinden tr yapilmis bir deneyden ibarettir.
Kirilov: “En aresiz yaratigi kasten setiniz’, diyordu. ‘Btn hayati boyunca alay edilmeye ve ezilmeye mahkm edilmis oldugunu da
biliyordunuz. Bu zavalli kadinin, size olan gln askindan haberdarsiniz ve bunun nereye kadar varacagini grenmek iin onu krkleyip
duruyorsunuz.’ Fakat, birka kelime dahi konusmadigi deli bir kadinin, kendi kendine kurdugu hayaller yznden bir insani sulamak ne
dereceye kadar dogrudur, acaba? Bazi konular vardir ki, Bayan Stavrogin, bu konularin mantikli olarak tartisilmasi bir yana, onlardan
szetmek bile akillica bir is sayilmaz. Pekl, diyelim ki, biraz gariptir; fakat, bu konuda bundan baska bir sey sylenebilir mi? Bununla beraber,
bu kc k olayi koskocaman bir konu yapip ikarmislar ortaya. Gryorsunuz ya, Bayan Stavrogin, burada dnen olaylardan tamamen habersiz
degilim…
Bu kadar uzun bir nutuk eken gen birden sustu; ve Lebyatkin’e dnecegi anda, Bayan Stavrogin onu durdurdu. Son derece heyecanliydi.
- Henz degil… ykm tamamlayabilmek iin, kusura bakmazsaniz, su centilmene bazi olaylar hakkinda basit birka soru sormak istiyorum.
Bunlarin neler oldugunu birka dakika iinde anlayacaksiniz, Bayan Stavrogin.
- Simdi degil; gerisi sonraya kalsin, ltfen. Bir dakikanizi rica edecegim. Ah, konusmaniza izin vermekle ne kadar dogru davranmisim!…
- Ltfen, sunu dikkate aliniz, Bayan Stavrogin, dedi. Acaba, Bay Stavrogin’e biraz nce sordugunuz soruya, kendisi benim kadar kesin bir
cevap verebilir miydi?
- Bazi durumlarda, nc bir kimsenin, olayla dogrudan dogruya ilgili bir kimseye gre, olayi daha rahat aiklayabilecegini sylemekte hakliydim,
degil mi?
- Evet… evet… Fakat bir konuda yaniliyorsunuz ve zlerek sylyorum ki yanilmaniz devam ediyor…
- Ah? Neymis bu?
- Biliyorsunuz… fakat oturmaz misiniz, Bay Verkhovensky? -Ah, nasil arzu ederseniz, olduka yoruldugumu hissediyorum.
Tesekkr ederim.
Seri bir hareketle bir sandalye aldi ve sandalyeyi yle koydu ki, bir yaninda Bayan Stavrogin, diger yaninda, masanin basinda oturan Bayan
Drozdov ve bir an bile gzlerini zerinden ayirmadigi Bay Lebyatkin de tam nnde kalmisti.
Bayan Stavrogin’in uzun bir konusmaya baslayacagi belliydi. Elini kaldirip Peter’in konusmasini kesti.
222
- Hayir, bu gariplikten daha yc edir ve hatta, kutsal bir seydir. Gururlu, hayatin birok sikintilarini kk yaslardan beri ekmis bir adam; bu
adam, sizin ok yerinde kullandiginiz gibi hayati “alay” olarak kabul etmistir. Kisacasi, babanizin bir zamanlar ona taktigi Prens Harry adi,
onu ok iyi tarif edecektir; ne var ki, benim ds nceme gre, o Prens Harry’den ok Hamlet’i andirir.
- Tesekkr ederim, dostum Bay Verkhovensky. zellikle, Nicholas’in ruh yc eligine ve yeteneklerine olan degismez gveninizden tr, size de
ayrica tesekkr bir bor bilirim. Hatta, mitsizlige ds tgm zamanlar, bu duygunuzu bana bile asiladiniz.
- Chere, chere… (sekerim, sekerim), diye mirildandi. Fakat, bu anda Bayan Stavrogin’in szn kesmenin tehlikeli
- Nicholas’in yaninda daima, durgun ve yumusak yaradilisli bir Horatio olsaydi, mrnce ona istirap veren, aci ektiren “eglence seytani” nin
elinde oyuncak olmaktan belki oktan kurtulmus olacakti. Bu “eglence seytani” deyisi de sizin ok gzel ifadelerinizden biridir, dostum Bay
Verkhovensky. Fakat Nicholas’in hibir zaman bir Horatio’su ya da bir Ophelia’si olmadi. Onun sadece bir annesi vardi ve bir anne byle
durumlarda ona ne kadar yardimci olabilirdi?
- Biliyor musunuz, Bay Verkhovensky, demin anlattiginiz igren toplumlara Nicholas gibilerinin ne kadar kolaylikla girebilecegini simdi daha
iyi anliyorum. Simdi ok iyi anliyorum ki, su
223”hayatin alayi”, sizin bu ok yerinde ve gzel deyisinizle, gzlerimin nne aik seik serilmistir. Onun, bylesine zit bir yasantida, sizin
ifadenizle, Bay Verkhovensky, karanlik bir tabloda, pirlanta gibi parladigina inaniyorum. Ve gnn birinde, bu insan, herkes tarafindan kt
davranislar gren bir yaratiga rastliyor, bu yaratik, yari deli ve topaldir; ama soylu bir kalbi ve kisiligi vardir!
- Ve bundan sonra, onun herkes gibi zavalliya glmedigini, anlamiyor musunuz? Ah, siz insanlar! Zavalli kadim, ona hakaret edenlerden
korumasindan baska, ona neden bir “markiz” gibi davrandigini, su Kirilov, her ne kadar Nicholas’i anlayamamissa da insanlari ok iyi
anlayan biri! Anlayamiyorsunuz! Dogrusunu sylemek gerekirse, felket de bu zitliktan doguyor; eger sanssiz’kadincagiz daha degisik bir
ortamda bulunsaydi, muhakkak ki byle bir hayal alemine dalmayacakti. Bir kadin, sadece bir kadin bunu anlayabilir, azizim Bay
Verkhovensky ve ne yaziktir ki… yani, kadin olmamaniz bir yana, her ne hal ise, siz bunu anlayabilecek biri degilsiniz!…
- Yani durum ne kadar kt olursa olsun, yine de iyidir, demek istiyorsunuz… sizi ok iyi anliyorum, Bayan Stavrogin, ok iyi anliyorum. Dinde
buldugumuz gibi bir sey; kisi ne kadar kt kosullar altinda yasarsa yasasin, toplum ne kadar kt ve ezici olursa olsun, o insanoglu sonunda
cennetlik olacaktir ve byle olacagini da byk bir inatla hayal eder durur; yzlerce din adami da byle ds ndklerine ve bu isteklerini ellerinden
geldigi kadar krklediklerine gre… sizi ok iyi anliyorum, Bayan Stavrogin, meraklanmayin.
- Sylemek istedigim tamamen bu degil; fakat syleyin bana, acaba Nicholas da, su bedbaht organizmadaki hayali yikmak iin glmeli, (Bayan
Stavrogin’in organizma kelimesini neden kullandigini anlayamadim) diger memurlarin yaptigi gibi onunla alay edip, ona kt m
davranmaliydi? Nicholas’in Kirilov’a, “ona glmyorum” dedigi zamanki o soylu merhametini gerekten anlamadiniz mi? Oh, ne soylu, ne
kutsal bir cevap!…
224
- Sublime… (Yc e)
- Ve sunu da hatirlayin ki, o zannettiginiz kadar zengin de degildir. Zengin olan benim, o degil. O zamanlar ise, benden bir kurus dahi talep
etmiyordu.
- Oh, tam benim karakterim! Kendimin bir kopyasini Nicholas’ta gryorum. Bu genligi, karanliklara karsi yumusakligi ve fkeli atilganligi
hatirliyorum. Ve eger birbirimizle daha iyi dost olursak, Bay Verkhovensky, bana sorarsaniz bunu gnlden istiyorum; zellikle size karsi byk
bir skran borcum var… belki o zaman daha iyi anlayacaksiniz…
- Bir insanin bencil olmayan hislerin krlgnde, hibir bakimdan bagdasamayacagi, ilk firsatta insana en kt acilari ektirmeye hazir bir kimseye,
nasil baglanabildigini; her seye ragmen, byle bir insani kendisine lk diye nasil kabullendigini anlayacaksiniz. Btn umutlarin o kimseye nasil
baglandigini, tm umutlarinin onda nasil toplandigini, neden oldugunu bilmeden btn hayat sresinde onu nasil sevdigini, belki de degmedigi
iin, kim bilir, ok iyi anlayacaksiniz… Oh, btn hayatimca nasil aci ektim bilemezsiniz, Bay Peter Verkhovenskyy!…
Baba Verkhovensky, yznde byk bir aci izi, bakislarimi yakalamaya alisti; ama, tam vaktinde basimi baska tarafa evirdim.
-… ve pek yakin bir gemiste, son zamanlarda., oh, Nicholas’a ne kadar haksiz davrandim! Bana inanmazsiniz; ama, her taraftan znt
duyuyordum, herkesten, btn… ds manlarimdan, dostlarimdan, her trl aptal, degersiz insanlardan; herkes bana aci veriyordu. Zannedersem
dostlarim, ds manlarimdan ok aci veriyor—
225lardi bana. Ilk imzasiz mektubu gnderdikleri zaman, inanmayacaksiniz, Bay Peter Verkhovensky; fakat, bana karsi girisilen bu kadar
soysuzluga karsi duracak gc m yitirmistim. Bu kklgm hibir zaman unutamayacagim!… Peter Verkhovensky birden canlanarak:
- Bazi imzasiz mektuplardan szedildigini duymustum, dedi. Fakat tasalanmayin, nk, bu mektuplari kimin yazdigini hemen grenecegim.
- Fakat, burada ne esit dolaplarin dndrlmekte oldugunu hibir zaman anlayamazsiniz! Hatta, zavalli Bayan Drozdov’u bile bu mektuplarla
zdler. Onun byle mektuplarla ilgisi nedir?
Sonra, son derece duygulu, az da olsa, magrur bir kmseme ile Bayan Drozdov’a dnerek ekledi:
- Oh, bunun s tnde bile durma, dostum. Bana sorarsaniz, bu konusmalara bir son vermeliyiz… o kadar ok konusuldu ki…
rkek bakislarini yine Lisa’ya evirdi; fakat, Lisa, Peter Verkhovensky’ye bakiyordu. Bayan Stavrogin birden:
- Bu mutsuz yaratigi, deli kadini, kalbinden baska her seyini yitiren bu zavalli kadini, evlatlik edinmeye su anda karar verdim, diye haykirdi.
Yerine getirmem gereken kutsal bir grevdir bu. Bu gnden itibaren onu himayeme aliyorum!
- Bu bir bakima ok yerinde bir karar. zr dilerim, fakat konusmami henz bitirmemistim. Tartismak istedigim o kadinin korunmasidir. O
zaman Bay Stavrogin ayrildiginda konusmama biraktigim yerden devam ediyorum. Bayan Stavrogin, buradaki su centilmen, su ayni Bay
Lebyatkin, kiz kardesine ayrilan bu parayi istedigi gibi harcayabilecegi ds ncesine saplandi ve bunu da yapti.
226
O zaman bu paranin Bay Stavrogin tarafindan nasil dzenlenmis oldugunu tam olarak bilmemekle beraber bir yil sonra, Bay Stavrogin’in
Avrupa’dayken, durumdan haberdar edilmesi ve yeni bir dzen yapmasi gerekiyordu. Bu yeni dzenin ayrintilarindan da haberim yok; ama,
bu gen kadinin, gzel bir yere yerlestirildigini biliyordum ve orada tam anlami ile bakilacakti. Tabii, btn bunlar dosta bir anlayisla yapilmisti.
Ne demek istedigimi anliyorsunuz, degil mi? Peki, Bay Lebyatkin’in ne yapmaya karar verdigini tahmin edersiniz? Her seyden nce, bu gelir
kaynagini bulmak iin alismaya basladi. Yani, kiz kardesini nereye sakladiklarini grenebilmek iin yapmadigi kalmadi. Kisa bir sre nce, kiz
kardesinin yerini buldu ve kizin zerinde hak idida ederek onu, yerlestirildigi manastirdan alarak buraya getirdi. Burada kiza bakmiyor; onu
dvyor ve a birakiyordu. Nasil oldugunu bilmiyorum, Bay Stavrogin’den ykl bir para aldiktan sonra, tm parayi ikiye yatirdi. Bay Stavrogin’e
tesekkr edecegi yerde, onu tehdit etmeye, ondan daha ykl para istemeye ve yillik tahsisin eline verilmedigi takdirde trl yalanlarla onu rezil
edecegini sylemeye basladi. Ve bylece, Bay Stavrogin’in istekle verdigi parayi hara gibi almak istedi. Buna ne buyurulur? Bay Lebyatkin,
simdi syleyin bakalim, anlattiklarimin hepsi de dogru mu?
Sessizce, gzlerini yere dikmis duran Yzbasi seri bir iki adim atti ve rengi morardi,
- Zalimce demekle ne kastediyorsunuz… neden? Fakat, kusura bakmazsaniz, zulm ya da merhametten daha sonra konusacagiz; simdi, ilk
soruma cevap vermenizi istiyecegim: Sylediklerim dogru mu, yanlis mi? Sylediklerimin dogru olmadigini syleyecek olursaniz, bu husustaki
ds ncelerinizi hemen duymak isteriz.
Yzbasi:
227bacak bacak s tne atmis otururken, yzbasi ayakta ve onun nnde byk bir saygiyla duruyordu.
Yzbasi Lebyatkin’in saskinligi, grns e gre Peter Verkhovensky’nin hosuna gitmemisti; yz, bir an iin byk bir fkeyle burustu. Anlamli anlamli
Lebyatkin’e bakarak:
- Herhangi bir sey sylemek olasiliginiz yok mu? diye sordu. Eger varsa, ltfen baslayin… bekliyoruz.
- Fakat, size sordugum sorunun karsiligini vermeden degil. Sylediklerim dogru muydu?
Lebyatkin, gzlerini kendisini harap eden adama kaldirdi. Alnindan ter bosaniyordu.
- Dogrudur, efendim.
- Syleyecek ya da ekleyecek bir seyiniz yok mu? Bizim haksizlik ettigimizi ds nyorsaniz, aik syleyin. Reddedin. Sylenenlerden
hoslanmadinizsa, yksek sesle syleyin.
- Bu… bu… daha ok ikiden oldu, efendim. Birden basini kaldirdi. Kendisini kaybederek:
- Efendim, aile gururu ve degersiz yzkarasi insanoglunun arasinda haykirirsa, o zaman da… o zaman da insanoglu sulu olur mu, diye
kkredi.
228
- Kimse iin sylemis degilim, diye geriledi. Bunu sylerken kimseyi ds nmyordum… sadece kendi kendimle konusuyordum.
- Tahmin ederim ki, sizin ve sizin gibilerin yasantilari hakkinda ettigim szlerden tr, degil mi? ok alingansiniz,Bay Lebyatkin. Ama, kusura
bakmazsaniz, yasantinizin gerek ynn henz anlatmis degilim. Ama anlatacagim; fakat, henz geregi tm ynleriyle anlatmaya baslamadim.
- Evet, efendim, beni ayiltan sizsiniz. Drt yildan beri, bulutlu bir gkyznn altinda uyumustum. Simdi gidebilir miyim, efendim?
Bayan Stavrogin elinin bir hareketi ile onunla yapacak bir isi olmadigini belirtti.
Yzbasi egilerek salondakileri selamladi; kapiya dogru iki adim atti; birden durdu ve elini kalbinin s tne bastirarak bir sey sylemeye alisti.
Fakat, tek kelime syleyemeden salondan ikti. ikarken o sirada salona girmek zere olan Stavrogin’e arpti. Stavrogin hemen kenarci ekildi;
fakat, Lebyatkin, onun tam nnde duruyor, boa yilani grms tavsan gibi ona bakiyordu. Bir dakikalik duraksamadan sonra, Stavrogin eliyle
yzbasiyi iterek salona girdi.
229Neseli ve huzur iine grnyordu. Belki de bizim bilgimiz olmayan tatli bir olaya tanik olmustu. Bir seyden tr son derece neseli oldugu ilk
bakista anlasiliyordu.
Fakat, Nicholas sadece gld. Sonra iten gelme sakaci bir tavirla:
- Her seyi grenmis oldugunuzu anliyorum, diye haykirdi. Buradan ayrildiktan sonra arabada giderken, size cevap vermeden ayrilmamin ok
garip oldugunu, belki size her seyi anlatmam gerektigini ds nms tm. Fakat, Peter’i yaninizda biraktigimi hatirlayinca bu endiseden
kurtuldum.
- Garip yaradilisli bir kimsenin, Petersburg’da basindan geen kk bir macerayi, Bay Verkhovensky’den dinledik, dedi. Daima soylu ve kutsal
hisleri olan, delice davranislari bulunan svalye ruhlu bir kimsenin basit bir yks …
Nicholas glerek:
- Svalye ruhlu, ha? Hey Ulu Tanrim, isi bu kadara mi vardirdin? dedi.
Bununla beraber, bu kez, Peter’in bu kadar aceleci olmasi hosuma gitmis gryordu.
- Peter’in evrende tek baris yapici insan oldugunu bilmelisiniz, anne, dedi. Hayattaki rol, aliskanligi, hastaligi budur ve onu, zellikle bu
erdemlerinden dolayi size tavsiye etmeliyim. Burada size anlattiklarini tahmin edebiliyorum. Anlatmaya basladigi zaman neler bulup ortaya
ikardigini tahmin edemezsiniz. Kitaplik gibi bir kafasi vardir. Ve ltfen, sunu hatirlayin ki, bir realist olarak yalan syleyemez ve gerekleri
oldugundan fazla gerek yapar.
230
- Bu bakimdan aik olarak anlayabilirsiniz ki, sizin, benden zr dilemeniz gerekmez, anne. Bu davranislardan sorumlu bir kaik varsa, o da
benim. Demek oluyor ki, her sey sylenip yapildigina gre, burada saldigim n srdrmem gerekir.
Sznn burasinda annesini iten gelen bir sevgiyle kucakladi. Sonra, sesine kuru bir anlam vererek ekledi:
-Her sey anlatilip aiklandiktan sonra, bu konu zerinde daha fazla durmamak gerekiyor.
Bayan Stavrogin, onun ses tonundaki anlami sezmekle beraber, heyecani yatisacagina bs btn artmisti.
- Tabii, size her seyi anlatacagim, anne; ama simdi… Szn burada keserek, Bayan Drozdov’a dogru yrd. Fakat, Bayan Drozdov, onun
aniden ikagelisi ile saskinligi
syle dursun basini evirip, ondan yana bir kere olsun bakmamisti. Simdi yeni yeni dertler iindeydi; yzbasinin odadan ikarken Nicholas ile
arpismasindan bu yana, Lisa, iin iin glmeye baslamisti ve simdi glmesi kontrol edemedigi kahkaha halini almisti. Yz kipkirmizi olmustu.
Biraz nceki zgn hali ile simdiki neseli hali arasinda byk fark vardi. Stavrogin, annesi ile konusurken Lisa, Bay Drozdov’a yaklasmasi iin iki
kere isaret etmisti. Sanki, kulagina bir seyler fisildamak istemisti; fakat, adamcagiz kulagini ona dogru yaklastirdigi sirada yine kahkahalarla
glmeye koyulmustu. Sanki, zavalli Bay Drozdov’un haline glyormus gibiydi. Lisa, kendisini tutmaya alisarak mendilini agzina bastirdi.
Nicholas, byk bir itenlikle ve masum bir tavirla onu selamlamak iin dnd.
-Ltfen, beni bagislayin, dedi. Kuskusuzki… Bay Drozdov’la tanismistiniz. Tanrim, boyunuz ne kadar da uzun, Maurice!
Tekrar glmeye basladi. Evet, Bay Drozdov uzundu, ama, Lisa’ nin dedigi kadar degil.
231Lisa yine kendisini tuttu. Hatta, biraz da sasirmis grnyordu. Gzleri parlayarak:
- Geleli… ok oluyor mu? diye mirildandi. Nicholas, dikkatle Lisa’yi inceleyerek:
Sunu da aiklamaliyim ki, Nicholas genellikle ekingen ve nazikti. Fakat, simdi nezaketi bir yana birakip, tamamen degismisti ve hatta bikkin
bir grns vardi.
- Burada.
Bayan Stavrogin de Lisa’yi inceliyordu; fakat birden aklina bir ds nce geliverdi. Oglunun yanina giderek:
-Fakat, bu kadar saatten beri nendeydin, Nicholas, diye sordu. Tren saat onda geliyor.
- nce Peter’i, Kirilov’u ziyarete gtrdm. Peter’e Matveyeva’da rastladim, sehrimizden istasyon nceki bir kasaba. Ve ayni kompartimanda
yolculuk ettik.
- Sabahtan beri Matveyeva’da tren bekliyordum. Trenin son vagonlari raydan ikmisti. Az kaldi bacaklarim kiriliyordu.
Lisa:
- Bacaklariniz mi kiriliyordu! diye haykirdi. Annecigim, geen hafta biz de Matveyeva’ya gitmek istemistik, gitseydik, bizim bacaklarimiz da
kirilabilirdi!
- Annecigim, annecigim, sevgili annecigim, gerekten de iki bacagimi kirmis olsam, korkmamalisin. Bacaklarimi gerekten de kirabilirim. Her
gn deliler gibi kosup durdugumu kendiniz sylyordunuz. Topal oldugum zaman beni yrys e ikarir miydin, Maurice?
232
- Eger topal olursam, sizden baskasi ile gerekten ikamam. Bundan hi kuskunuz olmasin. Fakat, ya tek bacagimi kiracak olursam! Bunun
bile byk bir seref olacagini syleyecek kadar nazik olun bari!
- Tanrim, saka yapmaya alistigimi fark etmediniz mi? diye haykirdi. Bir daha sakin byle bir sey yapmaya kalkmayin, Maurice! Fakat,
Gerekten, ne kadar bencil bir insansiniz! Sizin hesabiniza, kendi kendinizi aldataginizi syleyecegim. Aksine, sabahtan aksama kadar,
bacaksiz daha ilgin oldugumu syleyip dururdunuz. Oysa, bir sey var ki, bunun nne gemek mmkn olmaz sanirim; siz ok uzun boylusunuz,
ben bacaksiz olunca sizin yaninizda ok kisa kalacagim; o zaman beni kolunuza takip nasil gezdireceksiniz, merak ediyorum? Hayir, o
zaman tamamen uygunsuz oluruz!
Sarsila sarsila glmeye basladi. Sakalari ve imalari ok basit olmakla beraber, herhangi bir basarinin pesinde olmadigi da belliydi.
- Isteri! abuk tarafindan bir bardak su getirmeleri gerekir! Hakliydi. Bir dakika sonra herkes Lisa’nin basina s s t ve
derhal su getirildi. Lisa, sevgili annesine sarilarak onu pt ve omzuna kapanarak aglamaya basladigi sirada, tekrar basini kaldirip
233dikkatle annesinin yzne bakti ve kahkahayla glmeye basladi. Bayan Stavrogin, onlari, Dasha’nin daha nce girmis oldugu kapidan
geirerek odasina ikardi. Fakat, yokluklari ancak drt dakika srd.
Simdi, bu unutulmaz sabahin btn ayrintilarini hatirlamaya alisiyorum. Kadinlarin salondan ikmasindan sonra (Dasha yerinden bile
kipirdamadan oturuyordu), Stavrogin, hepimizin tek tek elini sikmis ve hatir sormustu. Yalniz, oturdugu yerden kimildamayan ve basi
ggsne sarkmis olan Shatov’la konusmadigini ok iyi hatirliyorum. Bay Verkhovensky, onunla nemli konular hakkinda konusmaya
niyetleniyordu ki, Nicholas onu dinlemeden Dasha’nin yanina kostu. Ama, tam yari yolda, Peter Verkhovensky, onun nn kesti ve onu
srklercesine pencerenin nne gtrp bir seyler fisildamaya basladi. Yz anlamlarina bakilacak olursa bunlarin nemli seyler oldugu anlasiliyordu.
Stavrogin, dudaklarinda soguk bir tebessmle, kendisine sylenenleri dalgin dalgin dinliyordu. Tavirlarinda oradan bir an evvel kurtulmak
istermis gibi bir grns vardi. Hanimlar dndgnde pencereden ayrildi. Bayan Stavrogin, Lisa’yi eski yerine oturtarak, hi olmazsa on dakika
daha dinlenmesi gerektigini ve temiz havanin sinirlere pek iyi gelecegini sanmadigini syledi. Lisa’nin zerine titrer gibi bir hali vardi. Kendisi
de onun yanina oturdu. Serbest kalan Peter, hemen onlarin yanina kosarak neseli bir konusmaya daldi. Iste o zaman, Stavrogin agir
adimlarla Dasha’nin yanina gitti. Dasha, onun yaklastigini grnce gzle grlebilir derecede titredi ve yz kizararak ayaga firladi.
- Sizi tebrik etmem gerekiyor… yoksa tebrik iin biraz erken mi, dedi.
Dasha, cevap verdi; ama, sylediklerini duyamadim. Nicholas, sesini biraz ykselterek:
- Ds ncesiz davrandigim iin zr dilerim, dedi. Fakat biliyorsunuz, bana zellikle duyuruldu. Biliyor muydunuz?
234
- Ne oluyor? Tebrik edilecek ne var? S izi ne nedenle tebrik etmeliyiz, Bayan Shatov? Onun iin degildir, herhalde? Yznzn
kizarmasindan dogru tahmin ettigimi anliyorum. Ve kuskusuz, gzel, soylu kizlarimizi baska neden tebrik edebiliriz ki? Ve baska hangi tebrik
onlarin yzlerini kizartir? Eh, benim de tebriklerimi kabul buyurun, eger tahminlerimde yanilmiyorsam tabii. Ve parami da verin bakalim!
Hatirlarsaniz Isvire’de, evleneceginize dair bahse girmistik, yle degil mi? Ah, evet, Isvire dedim de hatirladim, neler ds nyorum! Aslinda
buraya da bir is iin gelmistim; ama, hemen hemen unutmustum. Syleyin bana…
- Garip sey, gitmiyor musunuz? Fakat evleniyorsunuz, degil mi? yle yazmamis miydiniz?
Bay Verkhovenky:
-Pierre… ne demek istiyorsunuz? Mmkn oldugu kadar abuk olarak fikrimi grenmek istediginize gre, bu evlenmeye karsi olmadigimi
bildirmek iin kosarak geldigimi sylememden memnun olursunuz sanirim.
- Fakat, mektubunuzda yazdiginiz gibi “kurtarilmak” zorundaysaniz, her zamanki gibi yardiminiza kosmaya hazirim. Evlenecegi dogru mu,
Bayan Stavrogin?
- Ds ncesizlik etmedigimi umarim. Btn sehir halkinin bu evlenmeden haberi oldugunu ve kendisini tebrikleri ile rahatsiz ettiklerini, bu
nedenle, daima geceleri yrys e iktigini yazmisti. Mektubu halen cebimde. Fakat, inanir misiniz, Bayan Stavrogin, mektuptan bir sey
anlayamadim. Ne basi belli ne de sonu!
- Bana sadece bir seyi syleyin, efendim, sizi tebrik mi edecegim yoksa, kurtaracak miyim? Inanilmaz gibi grnecegini biliyorum; ama, bir
satirinda dnyanin en mutlu diger satirinda ise en bedbaht adami oldugunu yaziyor. nce, onu affetmemi istiyor. Byle yazmakta haklidir
diyelim; fakat, yine de sunu sylemeliyim. Ds nn bir kere, adamcagiz btn hayati boyunca beni sadece iki kere grms ki, bu da kazayla olmus
ve simdi de nc defa da evleniyor, birden evlenmekle bana karsi olan babalik grevlerini yapamayacagindan dolayi yanip yakiliyor.
Kilometrelerce uzaktan bana yalvariyor ve ona kizmamami, evlenmesine izin vermemi diliyor! Ltfen gc enmeyin, efendim. Yasinizin geregi
olabilir. Genis fikirliyim ve sizi sulamiyorum. Ds nelim ki size onur veriyor falan, filn. Fakat, yine de asil derdinizin ne oldugunu
anlayamiyorum. Mektubunuzda Isvire’deki gnahlar’ dan dem vuruyorsunuz.‘Evleniyorum’, diye yaziyor. “Belki bir esit gnahtan, belki de
baska birinin gnahindan dolayi.’ Ya da her ne ise… kisacasi, “gnahlar’. ‘Kiz’, diyor. ‘Gerekten bir hazinedir.’ Fakat ona ‘degersiz’
oldugunu sylyorsunuz. Tabii, bu sanirim sizin tarziniz. Fakat, tahminimce, bu ‘gnahlardan’ ya da kosullardan tr, kiliseye ve sonra da
isvire’ye gitmeye zorlaniyorsunuz. Bu bakimdan, her seyi yzs t birakip gelmemi istediniz. Siz bundan bir sey ikarabiliyor musunuz? Oysa…
yznzn anlamindan da anliyorum ki…
Cebinden ikardigi mektubu sallayarak salondakilere bakiyordu. Dudaklarinda masum bir tebessm vardi. ”
- … bir seylere engel olmak zereyim. Galiba baltayi tasa vurmak zereyim. Hi olmazsa inaniyorum ki… benim samimi ge—
236
- Anliyorsunuz, ya, efendim… burada dostlarin arasinda oldugumu ds ndm, daha dogrusu sizin dostlarinizin arasinda oldugumu ds ndm,
efendim, sizin dostlariniz. Aslinda, burada yabanci olan benim ve gryorum… gryorum ki hepiniz bir seyler biliyorsunuz ve bildiginiz bu
seyi bilmeyen sadece benim.
Bakislarini hl salonda dolastiriyordu. Bayan Stavrogin, yz sararmis, dudaktan fkeden titreyerek Peter’in yanina gitti.
- Demek Bay Verkhovensky, size, isvire’de islenmis baskasinin gnahlari ile evlenecegini ve onu “kurtarmak” zere hemen gelmenizi yazdi…
Kullandigi kelimeler bunlardi, degil mi?
- Yani demek istedim ki, burada dnen bir seyler varsa, benim bunlardan haberim yok, dedi. Sonra, ne var ki, byle yazmak tamamen onun
suu. Iste mektubu. Biliyor musunuz, Bayan Stavrogin, son birka aydir mektuplarinin ardi arkasi kesilmek bilmedi. yle oldu ki, ogu zaman
mektuplarini sonuna kadar bile oku-yamadim. Gevezeligimden dolayi bagislamalisiniz, baba; fakat, sunu samimiyetle sylemelisiniz ki, bu
mektuplari laf olsun diye yaziyordunuz, aslinda onlari okuyup okumamam zerinde durmuyordunuz. Ltfen, ltfen gc enmeyin. Neticede,
akraba degil miyiz? Fakat, bu mektubu, Bayan Stavrogin, bu mektubu, sonuna kadar okudu. Bu ‘gnahlar’, efendim, bu ‘baskasinin
gnahlari’, bizim birtakim kabahatlerimiz olsa gerek. Ve bahse girerim ki bu kabahatler nemsiz seylerdir. Fakat, bu kk kabahatleri, biz
bytmeye alisiyoruz. Anliyorsunuz ya, mali durumumuz zannettiginiz kadar iyi degil ve artik biz bunu bir sir olarak sak-, layamiyoruz.
Biliyorsunuz, kgida karsi da bir tutkumuz var… fakat zr dilerim belki byle konusmamam gerekirdi… aynca, konunun
237disinda kaliyor… korkarim ki ok gevezelik ediyorum. Fakat, sizi temin ederim, Bayan Stavrogin, beni o kadar korkuttu ki, hemen
neredeyse onu gerekten ‘kurtarmak’ iin hazirdim. Nihayet, kendimi olduka utanmis hissediyorum. Neden bogazina biagi dayayan ben
olayim? Bu kadar merhametsiz bir kimse degilim, degil mi? Burada, drahomadan szediyor… fakat, buraya bakin, ihtiyar, gerekten
evlenmek istemiyorsunuz, degil mi? Bu bizim huyu-muzdur… bos konusmayi severiz… sirf kendi sesimizi duyabilmek iin… Ah, Bayan
Stavrogin, ok fazla ve yersiz konustugum iin beni suladiginizi biliyorum…
- Aksine, dedi. Sabrinizin sonuna geldiginizi gryorum ve bunun iin de nedenleriniz olmali.
Bayan Stavrogin, anlatilanlarda byk rol olan Peter Verkhovensky’nin iini dkmesini sinsi bir zevkle dinlemisti, (o zamanlar, Peter
Verkhovensky’nin nasil bir rol oynadigini bilmiyordum, ama roln ok beceriksizce oynuyordu)
Bayan Stavrogin:
- Aksine, diye devam etti. Konustugunuz iin size son derece minnettarim. Siz olmasaydiniz, bunlari grenmem mmkn olamazdi. Yirmi yildan
beri ilk defa olarak gzlerim aildi. Nicholas, siz de, bu olaydan zellikle haberdar edildiginizi sylemistiniz. Size bunu yazip haber veren, Bay
Verkhovensky miydi?
- … bana byk bir iyilikte bulunmanizi isteyecegim. Bizi derhal terk etmek nezaketinde bulunur musunuz? Ve bir daha da kapimdan ieri
adiminizi atmayin, ltfen!
Okuyuculardan, Bayan Stavrogin’in hl gemeyen ‘byk heyecanini’ hatirlamalarini istemeliyim. Bay Verkhovensky’nin sulu
238
olmadigi sylenemezdi. Ama, o anda beni en ok sasirtan, Peter’in ‘sulamalarini’, onun konusmasina mani olmak aklina gelmeden dinlemesi
ve Bayan Stavrogin’in kendisini evinden ‘Kovmasini’ byk bir sogukkanlilikla karsilamasiydi. Bylesine sogukkanli olabilme gc n nereden
almisti? Benim iin aik olan tek sey vardi: Onun iin ok degerli oglu Peter’le karsilasmasi ve zellikle onun szleri gururunu incitmisti. Bu derin
acinin gerek oldugu gzlerinden anlasiliyordu. O anda onu inciten baska bir sey daha vardi; yani, alaklik etmis oldugunu kalbinin en derin
yerinde hissediyordu. Daha sonra, bunu bana byk bir itenlikle itiraf etmisti. Bazen, gerek bir aci, uari bir insani bile birden agirbasli
yapabilirdi. Bazi zamanlar, gerek aci, en aptal bir kisiyi bile, akilli bir adam yapabilirdi. Gerek acinin zelligi de buydu, zaten. Eger bu
byleyse, Bay Verkhovensky gibi bir adamda, bu degisikliklerin hangisi olabilirdi? Aslinda, onda byk bir degisme vardi, tabii bu kisa bir
zaman iindi.
Tek kelime sylemeden, Bayan Stavrogin’i byk bir gururla yerlere kadar egilerek selamladi. (Yapabilecegi bir seyin olmadigi dogruydu.)
Hemen ikip gitmek istiyordu; ama, kendisine hkim olamadan Dasha’nin yanina gitti.
Bayan Dasha, birden heyecana kapildi. Sanki onun ne syleyecegini pesinen biliyormus gibi haykirdi.
Sonra, abuk abuk konusmaya basladi. Yznde zntl bir anlam vardi.
- Tanri adina susun!… Size eskisi gibi saygi duyduguma ve yine deger verdigime emin olun… ve… ve… Bay Verkhovensky, siz de benim
iin iyi ds nn… bu benim iin her seyden ok nemli.
- Bu seni ilgilendirir, Dasha, dedi. Arzu ettigin gibi hareket etmeye mutlak olarak serbestsin. nce byleydi, simdi de byle ve gelecekte de byle
olacak.
- Ulu Tanrim, simdi her seyi btn iplakligi ile grebiliyorum ! diye haykirdi. Fakat… fakat btn bunlardan sonra, ben ne duruma ds tm!…
Sevgili Bayan Shatov, son derece zgnm!.
- Grdnz m, ihtiyar, beni ne durumda biraktiniz, ha? Bay Verkhovensky sakin bir sesle:
- Pierre, benimle baska trl konusabilirdin, yle degil mi, dostum? dedi.
- Bagirmayin, ltfen, dedi. Inanin bana, btn bunlar, yaslandiginizdan tr sinirlerinizin zayif olmasindan ileri geliyor ve bagirmak sagliginiz iin hi
de iyi degildir. Beni neden uyar-madiginizi sylemelisiniz; nk, konusmaya nce benim baslayacagimi biliyor olmaliydiniz!…
- Pierre, burada olup bitenleri bu kadar iyi bildigin halde, bu konuda gerekten bir bilgin yok muydu? Bunu mu sylemek istiyorsun?
- Ulu Tanrim! Ne olagans t bir insan! Yasli bir bebek olmaktan ok, insanin yzne tkren bir bebeksiniz, ayni zamanda, yle mi? Bayan
Stavrogin, ne syledigini duydunuz mu?
Bir ugultudur basladi; fakat birdenbire, kimsenin nasil oldugunu anlayamadigi olagans t bir durum ortaya ikti.
***
Her seyden nce, su geregi sylemeliyim ki, son birka dakikadan beri, Lisa tamamen degismis, artik bambaska biri olmustu. Annesine ve ona
dogru egilmis olan Bay Drozdov’un kulagina aceleyle bir seyler fisildiyordu. Endiseli, fakat kararli grnyordu. Nihayet yerinden kalkti,
derhal oradan ayrilacaklarmis gibi, Bay
240
Drozdov’un yardimiyla yryen annesine acele ettiriyordu. Halbuki, burada olanlar son bulmadan gidemeyecekleri kaderlerinde varmis.
Ks esinde herkes tarafindan unutulan Shatov (Lisa’ya yakin oturuyordu), tahmin ederim ki neden tr burada oldugunu bile bilmiyordu;
birden yerinden kalkti ve acele etmeden salonu geerek Stavrogin’e dogru yrd. Gzlerini bir kere olsun ondan ayirmamisti. Shatov’un
yaklastigini fark eden Stavrogin, belli belirsiz glmsedi; fakat, Shatov karsisinda durunca dudaklarindaki tebessm kayboldu.
Shatov’un, hibir sey sylemeden ve gzlerini -Stavrogin’in gzlerinden ayirmadan tam karsisinda durdugunu fark eden herkes konusmayi
kesti; en son susan Peter Verkhovensky oldu; Lisa ve annesi salonun tam ortasinda kaldilar. Bylece bes saniye kadar bir zaman geti;
Stavrogin’in yznde, saskinlik yerine fke izleri belirdi, kaslari atildi ve birdenbire…
Ve birdenbire, Shatov, agir yumrugunu kaldirip, Stavrogin’in yzne var gc yle vurdu. Stavrogin siddetle geriye dogru savruldu.
Shatov, herkes gibi avucunun iiyle tokat atmamisti (deyisim dogruysa), onu yumruklamisti. Yumrugu kocaman, kemikliydi ve zerinde
kirmizi tyler ve kirmizimsi iller vardi. Eger yumruk Stavrogin’in burnuna raslamis olsaydi, burun kemigini kiracagi gerekti. Fakat yumruk,
Stavrogin’in sol yanagina, dudaginin s t kismina ve dislerine rasladi ve dudaklarindan enesine dogru ince bir kan seridi uzandi.
Bu davranisi bir igligin takip ettigini hatirliyorum; belki, haykiran Bayan Stavrogin’di; bunu pek iyi hatirlayamiyorum; nk, salonda yine it
ikmiyordu. Btn olay, on saniye kadar kisa bir zaman iinde olmustu.
241Tekrar okuyucularima hatirlatirim ki, Bay Stavrogin korku bilmeyen bir adamdi. Dellolarda, rakibinin tabancasinin karsisinda
sogukkanlilikla nisan alir ve ayni sogukkanlilikla tetigi ekerek rakibini ldrrd. Birisi onu tokatlayacak olsa, degil onu delloya agirmak, hemen
oracikta ldrrd, sanirim; gerekten de, karsisindakini, ne yaptigini bilerek ldren cinsten insanlarin sinifina dahildi. Iste, Stavrogin byle
yaradilista bir adamdi. Zannederim ki, insanin ds nme yetenegini yok eden fkelenmeyi hi tat-mamistir. Bazen, btn benligini saran fkeli
anlarinda bile kendisini kontrol edebilmis ve delloya agirmadan adam ldrdg takdirde Sibirya’ya srlecegini idrak etmistir. Byle olmakla
beraber, kendisine hakaret eden kimseyi, hi ds nmeden orada l-drlebilecek kapasitede bir adam olduguna inaniyorum.
Son yilda, Stavrogin’i devamli olarak inceliyordum; bu nedenle, onun hakkinda bu satirlari yazarken, onu ilgilendiren birok geregi btn
aikligi ile biliyorum. Gemiste yasanmis, akla durgunluk veren servenleri zamanimiza kadar gelmis olan bazi kimselerle onu
karsilastirabilirim. rnegin, isyancilardan L…n hakkinda; L…n’in tehlikeye bilerek atildigi, bundan son derece zevk aldigi; tehlikeyi kendisine
bir ihtiya saydigi; genken, hibir neden yokken dello ettigi; Sibirya’da yalniz bir biakla ayi avina iktigi; Sibirya ormanlarinda, kaak krek
mahkmlari ile, - bir ayidan daha tehlikeli olduklarindan-karsilasmaktan zevk aldigi sylenir. Hi kusku yoktur ki, bu efsanevi kimselerin, pek
gl korkulan vardi; aksi halde, sakin bir hayat geirirler ve tehlikeye karsi fiziki bir ihtiya duymazlardi. Onlari en ok etkisi altina alan, bu
korkularini yenme ihtiyacidir. Daima bir zafer sarhoslugu iinde bulunmaktan, onlarin s tesinden gelecek bir g olmadigini ds nmekten
hoslanirlar. Szn ettigim L…n, Sibirya’ya srgne gnderilmeden nce, zengin babasinin isteklerine boyun egmek istemedigi iin bir sre alikla
kivranmis ve karnini doyurabilmek iin alisarak ekmek parasi kazanmak zorunda kalmistir. Demek ki, o adam, ugrasi birok ynleriyle
kabulleniyormus; gc n sadece, ayi avlarinda ve delloda gs termiyormus demektir.
242
Fakat, ne olursa olsun, o zamandan bu zamana kadar ok yillar geti ve zamanimizin sinirli, ne istediklerini bilmeyen yaradilistaki insanlari,
gemisin drs t, namuslu maceraperestleri ile kiyas bile kabul etmez. Stavrogin, belki, L…n’e yukardan bakar ve onun iin kahramanlik
taslayan bir korkak diyebilir; ama, bunu da yksek sesle syleyemez. Bir delloda rakibini vurabilir ve ayi avina gidebilir ve gerekirse, kendisini
bir ormanda haydutlara karsi savunabilirdi; L., .n kadar korkusuz olabilirdi; ama btn bunlari, zevk duymadan, bir sorun karsisinda,
bezginlik ve tembellikle, biraz da bikkinlikla yapardi. fkesine gelince, L…n ve Lermontov’la karsilastirildigi takdirde onlari kat kat geride
birakirdi. Belki de, bu iki adamin fkelerinin toplami bile, Stavrogin’in fkesine esit olamazdi; fakat, onun fkesi, soguk, sakin, hatta, fke iin
sylenebilirce, mantikliydi; fkelerin en igrenci ve en korkulusuydu. Tekrarliyorum; o zaman yle ds nms tm ve simdi de ayni sekilde ds nyorum
(simdi her sey bitti) ki, Stavrogin, byle bir tokat yemis olsaydi ya da buna benzer bir hakarete ugramis olsaydi, kendisine hakaret edeni,
delloya agirmadan hemen oracikta ldrrd.
Bununla beraber, iinde bulundugumuz olayda geenler tamamen baska ve hayret vericidir.
Yedigi yumrugun etkisiyle hemen hemen yere yuvarlanacak kadar kaybettigi dengesini bulur bulmaz ve daha yanagina siddetle arpan
yumrugun yankisi kocaman salonda kaybolmadan; Shatov’u omuzlarindan yakaladi; fakat, birden ellerini geri ekerek arkasinda kavusturdu.
Tek kelime dahi sylemedi; fakat Shatov’a bakarken rengi kgit gibi bembeyaz olmustu. Oysa, gariptir, gzlerindeki parilti birden kaybolmus
gibi grnd. On saniye sonra gzleri, yanilmadigima eminim, buz gibi ve sakindi. Sadece rengi son derece soluktu. Tabii, iinde neler getigini
bilemem, onu sadece dis grns ile tarif ediyorum. Bir adam iksa ve dayanikliligini lebilmek iin, rnegin, kor halindeki demir bir ubugu
yakalasa, on saniye kadar, dayanilmaz aciya katlansa, sonunda bu aciyi yense, bu adam sanirim ki, bu on saniyede Stavrogin’in o anda
duyduklarinin aynen benzerini duyardi.
243Gzlerini yere ilk eviren Shatov oldu ve grns e gre buna mecbur olmustu. Sonra yavas yavas arkasina dnd ve salondan ikti. Fakat
ikisi, Stavrogin’e dogru yrys gibi olmamisti. Salondan sessizce, omuzlari kms ; sanki kendi kendine syle-niyormus gibi, basi ggsne ds ms
olarak ikmisti. Zannederim ki bir seyler fisildiyordu. Kapiya kadar byk bir dikkatle yrms t. Ne bir sey devirmis ne de bir seye arpmisti;
kapiyi hafife aralamis ve disari szlms t. Disari ikarken, ensesinin zerinde toplanan salar, zellikle gze arpiyordu.
Sonra, kimsenin konusmasina firsat kalmadan ortaligi canhiras bir feryat yirtti. Lisa’nin, annesini omzundan, Bay Drozdov’u kolundan
yakalarak onlari salondan ikarmak amaciyla birka kere siddetle ekistirdigini grdm. Fakat, birden aci bir iglikla baygin olarak yere
yuvarlandi. Basini haliya arptigi zaman ikan tok ses hl, kulaklarimdadir.
244
Ikinci Blm
GECE
Sekiz gn geti. Simdi her sey bittikten sonra bu olaylari kk bir tarih olarak yaziyorum ve olaylarin neler oldugunu biliyoruz; fakat o zamanlar
hibir sey bilmiyorduk ye btn bunlarin bize garip gelmesi kuskusuz ki ok normaldi. Bay Verkhovensky ve ben, hi degilse, ilk gnlerde eve
kapandik ve olaylari uzaktan izledik. Eskiden oldugu gibi ok seyrek olarak disari ikiyor ve grenmeden rahat edemedigi haberleri
getiriyordum.
Atilan yumruk Lisa’nin bayilma olayi ve pazar gnnn diger olaylari hakkinda, sehirde degisik sylentilerin yayilmis oldugunu sylemeye gerek
yok. Fakat anlayamadigimiz bir husus vardi, o da btn bu olaylarin bu kadar dogru ve bu kadar abuk nasil yayildigiydi. Bize gre, orada
bulunanlarin hibiri, kendilerini de ilgilendiren olaylarin gizliligini bozmak istemezdi. Ayrica, orada olanlari kendi yararlarina da kullanamazdi.
Salonda usaklar yoktu; ancak, Lebyatkin bir seyler sylemis olabilir, fakat bunu fkesinden
245tr yapmis olamazdi; nk o gn son derece korkmus olarak oradan ayrilmisti (ve ds mandan korku, ona karsi duyulan fkeyi yok eder);
fakat, kendini tutamayip, sirf gevezelik olsun diye bazi seyler sylemis olabilirdi. Fakat, Lebyatkin ve kizkardesi ertesi gn, hibir iz
birakmadan ortadan kaybolmuslardi; artik Filippov’un evinde oturmuyorlardi; nereye gittiklerini de kimse bilmiyordu; sanki, yer yarilip iine
girmistiler. Bayan Lebyatkin hakkinda bilgi almak istedigim Shatov, odasina kapanmisti ve tahmin ederim ki bu sekiz gn sresinde hibir
tarafa ikmadigi gibi, isine bile gitmemisti. Beni grmeyi bile reddetti. Sali gn onu grmeye gittim ve kapisini aldim. Cevap alamadim; fakat
evde oldugunu kesinlikle bildigimden, kapiyi bir kere daha aldim. Birden yatagindan firlayip kapinin nne geldi ve olanca gc yle haykirdi:
“Shatov evde yok” Bu cevabi aldiktan sonra oradan ayrilmak zorunda kaldim.
Bay Verkhovensky ve ben, herhangi bir korkuya kapilmadan, nihayet, sehre yayilan sylentilere ancak, Peter Verkhovensky’nin neden
olabilecegine karar verdik. O olaydan kisa bir sre sonra, Peter Verkhovensky babasi ile konusurken, olayin herkesin agzinda dolastigim;
zellikle, kulpte hep ondan konusuldugunu; vali ve karisinin olaydan en ince ayrintilarina kadar haberli olduklarini grnce ok sasirdigini israrla
sylemisti. Ilgi ekici baska bir sey daha vardi; pazartesi gecesi Liputin’le karsilastigimda olayi btn ayrintilari ile farkettim. Bundan da
anlasildigina gre, olaydan ilk haberli olanlardan biriydi.
Kadinlarin ogu (ve yksek sosyeteden bazi hanimlar), Mary Lebyatkin’le, yani, onlarin deyisiyle ‘esrarli topal’ ile olagans t ilgileniyorlardi.
Hatta, bazilari onunla tanismak ve iliski kurmak istiyordu. Bu da gs terir ki, Lebyatkinler’i koruyan kimseler ellerini ok abuk tutmuslardi.
Fakat, hemen hemen herkes, Lisa’nin bayilma olayi ile ilgileniyordu. Gen kizin akrabasi, koruyucusu olarak, valinin karisini ilgilendirdigi iin
btn ‘sosyete’, bu olaya karsi son derece byk merak gs teriyordu. Ve neler sylenmedi!… Olayi saran esrar perdesi de gevezeliklerine
yardimci oluyordu; her iki evin
246
kapisi da siki siki kapatilmisti; Lisa’nin yksek atesle yattigi syleniyordu; ayni seyler Stavrogin iin de sylenmekteydi; bir disinin kirilmis
oldugu ve yanaginin sistigi hakkinda olmadik dedikodular yapiliyordu. Hatta, orada burada, yakin bir gelecekte, sehrimizde olacak
cinayetlerden bile sz ediliyordu; Stavrogin’in bylesine bir hakareti sineye ekemeyecegini ve Shatov’u ldrecegini; fakat, bunu Korsika’daki
kan davalarinda oldugu gibi, el altindan yapacagi syleniyordu. Bu ds nce olduka ilgin bulunmustu; fakat, yksek sosyetede bulunan genlerin
ogunlugu, bu sylentileri, byk bir igrenti duyarak ve umursamadan dinliyordu; ama, bunun yapmacik oldugu kanisindaydim. Genel olarak,
toplumun Stavrogin’e karsi olan ds manligi yeniden filizlenmisti. Hatta, akli basinda olanlar bile, nedenini bilmeden onu sulamaya
alisiyorlardi. Lisa’nin onurunu kirlettigi ve Isvire’de aralarinda bazi olaylarin gemis oldugu fisiltilari, ortalarda dolasiyordu. Tabii, tedbirde
kusur etmeyen kimseler, kendilerini bu dedikodulardan uzak tutuyorlarsa da, sylenenleri sinsi bir zevkle dinliyorlardi. Seyrek olarak sylenen
bazi seyler de vardi ki, bunlar toplumun iinde sylenemiyor, gizlice ve genlikle kapali kapilarin ardinda konusuluyordu. Bu garip sylentilerden
sz etmekteki amacim, okuyucuya ilerdeki olaylari daha iyi anlayabilmeleri iin yardimci olmaktir. Bazi kimseler, kaslarini atarak, kim bilir
hangi kanitlara dayanip, Stavrogin’in sehrimizde zel bir isi oldugunu; Petersburg’da Kont K. araciligiyla birtakim yksek kimselerle tanismis
oldugunu; hatta, devletle ilgili bir memuriyete bile girmis olabilecegini; buraya belki de gizli bir grevle geldigini sylyorlardi. Akli basinda,
agirbasli kimseler, bu sylentileri glmseyerek karsiliyorlar ve sosyetede rezaletlere karisan, topluma sis bir yanakla ikan bu adamin devletle
ya da memuriyetle iliskisi olamayacagini sylyorlardi. O zaman da kulaklarina, onun resmi bir grevden ok, gizli bir grevle geldigi ve byle
grevlerde de o kimsenin memura benzememesi gerektigi fisildaniyordu. Byle szler ayni zamanda etkili olmustu; ilin sinirlari iindeki ile ve
kylerin zel ynetiminin Petersburg’da yakindan izlendigini bi-247liyorduk. Tekrar ediyorum, bu sylentiler sadece kisa bir sre devam etti ve iz
birakmadan kayboldu; simdilik bu sylentilerin kaybolmasini, Stavrogin’in sosyetede grnmesiyle birlestirecegim; fakat, sunu da ekleyebilirim
ki, bu sylentiler, belirli bir noktaya kadar, yakin bir zamanda Petersburg’dan dnen, emekli muhafiz yzbasisi Artemy Gaganov’un, kulpte
fkeyle syledigi birka belirsiz sze de dayaniyordu. Gaganov, ilimizin ve evresinin en byk toprak sahibi, Petersburg sosyetesinin sz geer bir
adami, kulbmzn ynetim kurulunda saygi duyulan bir yesi ve ykmzn basinda anlattigim drt yil nce toplumun iinde beklenmedik bir.hakarete
ugrayan rahmetli Pavel Gaganov’un ogluydu.
Bayan Lebke’nin, Bayan Stavrogin’e zel bir ziyarette bulundugu, kapida Bayan Stavrogin’in zr diledigi ve hasta oldugundan dolayi onu
kabul edemeyecegi haberi btn sehre yayildi. Ayni zamanda, bu olaydan iki gn sonra, Bayan Lembke’nin adam gnderip Bayan Stavrogin’in
sagligi ile ilgilendigi de bilmiyordu. Nihayet, Bayan Lembke, her yerde Bayan Stavrogin’i ‘korumaya’ basladi; yani, mmkn oldugu kadar,
belirli bir sekilde ve tabii ancak yc e anlamda. Pazar gnk olaylar anlatildiginda, nce sert ve soguk bir tavir takinarak dinledi; yle ki, onun
bulundugu yerlerde bu olaydan bir daha sz edilmez oldu. Bylece, Bayan Lembke’nin bu olayi, yabanci biri gibi degil de, olaya katilan bir
kimse gibi en kk ayrintilarina kadar bildigi sylentisi her tarafa yayildi. Yeri gelmisken syleyeyim, Bayan Lembke, elde etmek iin didindigi,
can attigi yksek etkiyi elde etmis ve kendisini ‘evresi alinmis’ olarak grmeye baslamisti. Toplumun bir kismi, onun pratik zekli ve is bilir
olduguna inanmisti… ama bundan daha sonra szedecegim. O zamanlar babasini pek sasirtan, Peter Verkhovensky’nin sosyetede sivrilmesi,
Bayan Lembke’nin destegi ile oldugu sylenebilir.
Belki de Bay Verkhovensky ve ben isi biraz bytyorduk. nce, Peter Verkhovensky, sehre gelisinin ilk drt gnnde btn sehirli tarafindan
taninmisti. Peter Verkhovensky, pazar gn gelmisti ve ben onu sali gn, ok magrur, sinirli ve alingan; sosyetede sevilmekle beraber karakteri
bakimindan geinilmesi ok g bir
248
kimse olan Gaganov’un arabasinda grms tm. Peter, ayni zamanda vilayet konaginda da iyi karsilanmisti… hem de o kadar iyi karsilanmisti
ki, gerekten, vali konaginda yoklugu hissedilen ve her zaman aranan gen bir adam haline gelmisti. Hemen hemen her gn yemeklerini
konakta yiyordu. Bayan Lembke ile daha nce Isvire’de tanismis olmakla beraber, onun konakta bu kadar abuk basariya ulasabilmesi,
evrede olduka kuskulu karsilaniyordu. Oysa, bir zamanlar Avrupa’da devrimci olarak taninmis, dogru ya da yanlis bilmiyorum, Avrupa’da
birtakim etkinliklere katilmis, toplantilarda bulunmustu; btn bunlarin gazete yayimlari ile kanitlanabilecegini bana syleyen Alyosha
Telyatmikov da, ds k kalitede emekli bir memur oldugu halde, son valimizin konaginda byk bir itibar gryor ve dost olarak karsilaniyordu!
Fakat, bir gerek inkr edilemezdi; eski devrimci, sadece anavatana kabul edilmekle kalmamis, zellikle anavatana dnmesi iin kiskirtilmisti; bu
bakimdan btn bu sylentiler yanlis olabilirdi. Liputin, bir gn, Peter Verkhovensky hakkindaki sylentilerden sz ederek, yaptiklarindan tr onun
sulu grldgn; fakat, bazi devrimcilerin adim verdigi iin affedildigini ve belki de vatanina gizli alismalari ortaya ikarip yararli olacagina sz
verdigi iin serbest birakildigini fisildamisti. Bu kt yky, Bay Verkhovensky’ye takrarladim; ds necek durumda olmayan dostum derin
ds ncelere daldi. Daha sonra anlasildigina gre, Peter Verkhovensky, buraya gelirken ok iyi tavsiye mektuplari ile gelmis, hi degilse,
Petersburg’un sayili ve sz geer kisilerinden birinin yasli karisi tarafindan valinin karisina hatiri sayilir bir tavsiye mektubu getirmisti. Bu
yasli hanim, Bayan Lembke’nin vaftiz anasi, mektubunda, Kont K,‘nin, Peter Verkhovensky’yi, Stavrogin vasitasiyla tanidigini; ‘eski
hatalarina ragmen’ onu ok degerli bir insan olarak buldugunu yazmisti . Sosyete ile az olan baglarina ok deger veren ve bunlari byk glklerle
elde eden Bayan Lembke, Petersburg’un sayili hanimlarindan biri olan yasli kadindan aldigi mektup nedeniyle son derece memnun olmustu.
Fakat, byle de olsa ortada garip bir tutum vardi. Kocasini bile Peter’le ayni ayarda tutuyordu; kocasi bundan
249yakinmaya baslamisti… bu olaydan daha sonra szedecegim. Ayni zamanda sundan da sz etmeliyim ki, byk yazar Karmazinov da Peter
Verkhovensky’ye dosta davraniyor ve onu sik sik evine davet ediyordu. Kendisinin ok byk bir kisi oldugunu ds nen byle bir adamin, bu
kadar abuk davranisi Bay Verkhovensky’yi her seyden fazla inciten bir durumdu. Fakat, ben bunu baska trl yo-rumluyordum; bu aydin
genci evine agiran Karmazinov’un, kuskusuz ki, onun Moskova ve Petersburg’daki devrimci genlerle iliskilerini gz nne almis oldugu bir
gerekti. Byk yazar, Rusya’nin yeni devrimci genlerinden son derece korkuyordu ve Rusya’nin geleceginin anahtarlarinin bu genlerin elinde
oldugunu ds nyor; onlara son derece iyimser davranmaya alisiyordu; tabii, byle davranmasina neden devrimci genlerin onu umursamamasi
oluyordu.
***
Peter Verkhovensky, iki kere babasini grmeye gelmis, iki keresinde de ben bulunamamistim. Ilk ziyareti arsamba gn olmustu; yani, ilk
karsilasmalarindan drt gn sonraydi ve sadece is grs mesiydi. Aklimdayken sunu eklemeliyim; mlk sorununu kendi aralarinda, kimseye
duyurmadan zmlemislerdi. Bayan Stavrogin her seyi zerine almis; btn parayi demis ve tabii mlkn idaresini de ykmlenmis; sadece, Bay
Verkhovensky’ye her seyin zmlendigi haberini yollamis; khyasi Alexey Yego-rovich, imzalamasi iin bazi kgitlar getirmisti. Bay
Verkhovensky tek kelime sylemeden byk bir agirbaslilikla kgitlari imzalamisti. Onun agirbasliligi ile ilgili olarak syleyebilirim ki, yasli dostum
son gnlerde tamamen degismisti. Daha nceden hi grlmemis bir sekilde davraniyordu ve son derece sessizdi; pazar gnnden beri Bayan
Stavrogin’e tek mektup bile yazmamasini garipsiyordum. Ve daha da hayret verici bir durum vardi; eskisinden ok sakin ve iine kapanikti.
Sonsuz ve degismez bir karara varmis
250
gibi grnyor, dnyaya daha sogukkanli bakiyordu. Byle oldugu aik seik belliydi. Bu karara vardiginda, sanki bir seyler bekler gibiydi. Bununla
beraber, ilk anlarda hep hastaydi; zellikle pazartesi gn, gastrit sancisi tutardi. evrede olanlardan haber almadan da duramazdi; fakat, her ne
zaman, gereklere deginmeden, olayin ana noktalarini tartismaya kalkisacak ve bazi tasarilardan sz etmeye baslayacak olsam, elini kolunu
sallayarak beni sustururdu. Fakat, sevgili ogluyla yaptigi her iki grs me de, onu yikmamakla beraber ok etkilemisti. Bu grs melerin her
ikisinden sonra da, divanin s tne, basina sirkeye batirilmis havlu sararak yatmisti; fakat, kalben ok soguk kalmisti.
Bununla beraber, ok ender olarak beni susturmaya alismazdi. Bazen de, esrarli kararliligini yitirmis, yeni ds ncelerin saldirisina karsi
kendisini korumaya alisiyormus gibi grnrd. Byle zamanlar ok kisa srmekle beraber ben yine de bunlari kaydetmeden yapamiyorum. Yine
eskisi gibi ortaya atilmayi, kendisini gs termeyi, bir kere daha meydana ikip, kendisine karsi duranlarla savasmayi ds ndgnden kuskulandigim
ok oluyordu.
Persembe gn aksami, Peter’le ikinci grs mesinden sonra, basi sirkeli havluya sarilmis olarak divanda yatarken, birden haykirdi.
- ‘Fils,fils cher’ (ogul, sevgili ogul) ve daha bilmem ne, btn bu deyimlerin sama oldugunu, ancak asilarin kullandigi deyimler oldugunu
biliyorum, fakat, bos verin. Simdi kendim anliyorum bunlari!… Ona hibir sey yapmadim; onu Berlin’den Rusya’daki halasinin yanina
gnderdim; hem de posta arabasiyla ve daha bilmem ne… itiraf ederim… Bana ‘siz’, dedi. ‘Bana hibir sey yapmadiniz; beni posta arabasiyla
gnderdiniz ve burada beni soydunuz. Ona, ‘Siz kts nz’, diye bagirdim. ‘Her ne kadar sizi posta arabasiyla gnderdimse de, btn hayatim
boyunca kalbim kan aglamadi mi?’ Il rit (gld). Fakat itiraf ederim, itiraf ederim… pekl, farz edelim ki, posta arabayla gnderdim, ne olur,
yani?
251Szlerini sayikliyormus gibi bitirmisti. Bes dakika sonra yine basladi.
- Passons (geelim). Turgenyev’i anlamiyorum. Brazov’u uydurma bir karakter, hi var olmamis; kimseye benzemediginden nce kendileri
reddettiler. Su Bazarov, Nozdryov’la Byron’un bir esit belirsiz karisimi, c’est le mot (tastamam)! Onlara ok iyi bakin: Kpek encikleri gibi
neseyle ciyaklayarak takla atiyorlarlar. Mutludurlar, galiptirler! Bu ne biim Bryon’dur? Ve ayrica, ne kadar nemsizdir! Ne bayagilik, ne
samalik, su son nom’a (isme) aldirmadan,faire du bruit autour de son nom (ismi etrafinda grlt yapmak) iin ne siddetli arzudur… Oh, ne
karikatr! “Ulu Tanrim!”, diye istiyorsun gerekten?” Il rit. (gld. ) Il rit beaucoup, il rit trop (ok gld, hl gler). ok garip bir gls var. Annesinin
byle bir gls yoktu. Il rit toujours (her zaman gler.)
- Alay ediyorlar; pazar gnk olaylari hep nceden hazirladilar, diye birden parladi.
- Oh, hi kusku yok, diye haykirdim. Bastan basa komploydu ve bunu da saklamadilar. Ayni zamanda, ok da kt rol yaptilar.
- Ondan szetmiyorum. zellikle bunu saklamadiklarini ve onlarin… ilgililerin… anlamlarini istediklerine akil erdirebiliyor musun? Anliyor
musun?
- Hayir, anlamiyorum.
- Je voulais convertir (onunla konusmak istiyordum). Arzu edersen glebilirsin. Cette pauvre auntie, elle entendra de belles choses (zavalli
teyze, gzel seyler bekliyor). Oh, aziz dostum, geen gn kendimi bir vatanperver sandim, inanir misiniz? Fakat, sonra,
252
daima Rus oldugumu biliyordum… ve gerek bir Rus da sizin ve benim gibi olmalidir. Il y a ldedans quel-quechose d’aveugle et de louche
(burada karanlik spheli yanlar var).
- Aziz dostum, bilirmisiniz ki, gerek ve dogru daima mmkn olamaz? Dogrunun mmkn olabilmesi iin ona biraz da yalan karistirmak gerekir.
Insanlar daima byle yapmistir. Belki de zafer haykirisinda bizim anlayamadigimiz bir sey var? Keske olsaydi. Keske olsaydi.
Bir sey sylemedim. O da uzun bir sre sessiz kaldi. Sanki humma atesiyle kavruluyormus gibi birdenbire:
- Fransiz akli derler, dedi. Bu yalandir; her zaman da byle olmustur. Neden Fransiz aklina dokunurlar? Sadece Rus tembelligidir; bizim
insanligimizin, bir fikir ortaya ikarmamiza yeterli olmamasidir. teki uluslar arasindaki asalak durumumuzdur. Ils sont simplemet
desparesseux (bir sr tembel hepsi de) ve bunun Fransiz akliyla bir iliskisi yoktur! Oh, insanligin mutlulugu iin Ruslar’in zararli asalaklar
gibi kknden temizlenmesi gerekir! Byle degil… bizim arzumuz byle degildi. Hibir sey anlamiyorum. Anlayabilmek iin her seyimi feda
edebilirdim! ‘Sen anliyor musun?” diye haykirdim ona. ‘Anliyor musun ki, suraya bir giyotin kursaniz ve bunu da byk bir coskuyla
yapsaniz, bunun nedeni kafa uurmanin, lk edinmekten daha kolay oldugundandir!” Vous etes des paresseux! Votre drapeau est une gumille,
une impuisanca. (Sizler tembel adamlarsiniz. Bayraginiz paavradan ibaret). O yk arabalari ya da nasil derler: “Insanlara ekmek tasiyan yk
arabalarinin tekerlek sesleri”, Sistine Madonna’dan daha faydalidir; yoksa, nasil derler… une btise dans ce genre (onun gibi bir samalik).
Ona haykirdim: ‘Fakat anliyor musun ki, mutsuzluk, insanlara mutluluk kadar gereklidir… sadece gereklidir!’ Il rit. (gld. ) ‘Edebiyat
yapiyorsunuz’ dedi. ‘Hem de yumusacik divanda yan gelmis yatarken’. Daha kaba bir tabir kullanmisti. Gryorsunuz ya, baba ogul ok
samimiyizdir ve iki arkadas gibiyizdir; fakat ya birbirlerini ktye kullanmakta devam ederlerse?
— Cher, (dostum) dedi. Bunun gerekten de bir sonuca varacagini biliyor musunuz?
— Vous ne comprenez pas. Passons. (Anlamiyorsunuz. Geelim). Oysa kural olarak, dnyamizda byle olaylardan bir sey ikmaz; fakat bu, bir
sonuca varacak. Bundan eminim, eminim.
Kalkip, heyecanla odada dolasmaya basladi. Sonra yine bitkin bir tavirla divana kt.
Cuma sabahi Peter, il civarindaki kylerden birine gitti ve pazartesi gnne kadar kaldi. Gidisini Liputin’den grendim ve bu haberden hemen
sonra, konusmalarda Lebyatkin’le kiz kardesinin, nehrin br kiyisindaki, Gorschechnaya varoslarinda yasadigini grendim. Liputin “Onlari
oraya ben tasidim”, dedi. Sonra birden konusmayi baska bir konuya getirerek, her ne kadar resmen bir aiklama yapilmamis olsa da, Lisa ile
Bay Drozdov’un evleneceklerini, nisanin oktan yapilmis ve her seyin kararlastirilmis oldugunu syledi. Ertesi gn, Drozdov’la at gezintisine
ikan Lisa’yi grdm. Hastaligindan beri ilk defa disari ikiyordu. Beni grr grmez, gzleri neseden parlayarak basiyla dosta selamladi. Bu haberi
Bay Verkhovensky’ye bildirdim; ama o, daha ok Lebyatkinler’le ilgilendi.
Ve simdi, her seyden habersiz oturdugumuz bu sekiz gn sresinde, iinde bulundugumuz esrarli durumu anlattiktan sonra, her seyin
aiklanmasi ve bilinmesiyle, kalemimin gc yettigi kadar, bu olaylari aik olarak ve oldugu gibi yazmaya devam edecegim. Pazar gnn izleyen
sekiz gnden baslayacagim; yani, pazartesi gnnn aksamindan baslayacagim; nk, ‘yeni dertler o gnn gecesi basladi.
Aksam saat yediydi. Stavrogin, alisma odasinda tek basina oturuyordu. Hali ve eski model mobilya ile ds enmis olan bu odayi
254
ok severdi. Bir ks edeki kanepede oturuyordu. Gece gezmesi giyimli olmakla beraber disari ikmak iin acele eder bir hali yoktu. nndeki
masanin zerinde abajurlu bir gece lambasi vardi. Genis odanin duvarlari ve uzak ks eleri karanlikta kaliyordu. Olduka huzursuz, dalgin ve
ds nceliydi. Yz yorgun ve bitkin grnyordu. Yanaklarindan biri gerekten sisti; fakat, disinin kirik oldugu tamamen uydurulmustu. Disi, sadece
sallaniyordu; fakat, bir sre sonra sallanmasi durmus, eski halini almisti. s t dudaginin ks esinde de hafif bir yarik vardi; bu da kapanmak
zereydi. Yanaginin sisligi, doktora grnmek istememesinden tr bir hafta kadar devam etmisti. Doktor istemiyordu, annesini grmeyi bile
reddetmisti. Annesini gnde ancak bir dakika kadar gryordu; bu da ancak, hava karardiktan sonra ve lamba yanmadan nce mmkn oluyordu.
Peter Verkhovensky’yi bile kabul etmek istememisti. Halbuki, Peter Verkhovensky, sehirde bulundugu zaman, gnde iki ya da kere Bayan
Stavrogin’i ziyarete kosmustu. Nihayet, pazartesi gn, gnlk ayriliktan sonra sehre dndg zaman, herkesi dolasip, aksam yemegini Bayan
Lembke ile yedikten sonra, kendisini sabirsizlikla bekleyen Bayan Stavrogin’i grmeye kostu. Yasak kalkmis, Stavrogin ziyaret kabulne
baslamisti. Bayan Stavrogin, Peter’i oglunun kapisina kadar getirdi; onlarin grs melerini uzun bir sreden beri sabirsizlikla bekliyordu; Peter,
Nicholas’la grs tkten sonra, konustuklarinin tmn anlatacagina dair Bayan Stavrogin’e sz verdi. Bayan Stavrogin, alisma odasinin kapisini
rkek bir tavirla tikirdatti. Cevap alamayinca, kapiyi aralamak cesaretini gs terdi.
Oglunun, lmba isiginin arkasindaki grnts n semeye alisarak, ekingen ve alak bir sesle:
- Tabii, tabii kabul edecek, diyerek odaya daldi. Stavrogin, kapinin vuruldugunu duymamisti; sadece annesinin
255misti. O anda, nnde biraz nce okudugu ve zerinde derin ds nceye daldigi bir mektup duruyordu, Peter’in yksek sesle konusmasini
duyar duymaz birden harekete geerek, kgitlarin umasina engel.olmak iin kullanilan bir agirligi, mektubun zerine koydu; fakat mektubu
tamamen rtemeyen agirligin ucundan mektubun bir kismi ve hemen hemen zarfin tamami grnyordu. Peter, odaya dalar dalmaz hemen
masanin yanina gitti ve gzlerini aikta kalan mektuba dikerek saf bir tavirla:
- Kendini toparlaman iin, sesimin olanca gc yle bilerek bagirdim, diye fisildadi.
- Ve saniyorum ki, yeni aldigim su mektubu, kgit agirliginin altina sakladigimi grmek iin tam vaktinde geldin, dedi.
Peter Verkhovensky:
-Mektup mu? Ulu Tanrim! Mektuptan bana ne? diye haykirdi. Fakat… asil sorun…
Sznn burasinda kapidan yana bir gz atarak, yeni kapanmis olan kapiya dogru basiyla isaret etti.
Peter, sesini neseyle ykselterek bir sandalyeye oturdu ve sz arkadasinin agzindan aldi.
-Dinlese de benim iin nemi yok. Buna hibir itirazim olamaz. Sadece, seninle yalniz olarak grs meye geldim. Eh, sonunda seni grebilme firsati
geti elime. Her seyden nce, nasilsin bakalim? Iyi oldugunu gryorum. Saniyorsam yarin gelebileceksin, degil mi?
- Muhtemelen.
- Sonunda herkesi ferahlat… beni ferahlat! dedi. Onlara ne kadar sama seyler sylemek zorunda kaldigimi bir bilsen. Fakat bildigini
saniyorum.
256
- Her seyi bilmiyorum. Sadece annemden, senin olduka… mesgul oldugunu duydum.
Peter, birden, sanki kendisini bir saldiriya karsi koruyormus gibi bir tavir takindi:
- Yani, onlara kesin bir sey sylemis degilim, dedi. Shatov’un karisini devreye soktugumu biliyorsun. Yani, Paris’te onunla iliskin hakkindaki
sylentiler, pazar gnk olayi aikliyor… kizmadin, degil mi?
- Eh, benim de korkum bu yzdendi, zaten. Fakat, ‘elinden geleni yaptin’ sznn anlami nedir? Bu bir serzenis degil midir? Bununla beraber,
aik konusuyorsun. Buraya gelirken btn korkum, aik konusmamandi.
- Dogrudan dogruya konuya girmek gibi bir ds ncem yoktu, dedi.
Peter, kollarini sallayarak, szckleri birbirinin arkasindan siralamaya basladi. Nihayet, Stavrogin’i sinirlendirdigi iin memnundu.
-Byle demek istemedim, hayir hayir, beni yanlis anlama, hi de byle demek istemedim! diye haykirdi, ‘bizim’ islerle seni rahatsiz etmeye
hakkim yok, tabii. zellikle simdi bulundugun durumdan tr. Sadece pazar olaylarini tartismak iin gelmistim, o kadar. Bunun byle devam
edemeyecegini bildigimden, en uygun olan adimi atabilmek iin bir karara varmaya geldim. Senden fazla zorunluluk duydugum, en iten
aiklamalari yapabilmek iin geldim… gururunu oksamak iin syledim; ama, sylediklerimin hepsi de gerektir. Bu gnden tezi yok, seninle ok aik
konusmak zorundayim.
257-Bunu sen de biliyorsun. Seni bir ok defa kandirdim. Glyorsun. Eh, glmene memnunum; nk, bu glmsemeni aiklama yapabilmek iin bir
neden kabul ediyorum. ‘Kandirma’ szcgn zellikle seni gldrmek iin kullandim. yle ki, bana kizasin ve seni aldatabildigim! ds nesin ki, ben de
hemen kendimi anlatabilmek iin firsat bulmus olayim. Gryorsun ya, hemen ne kadar iten ve aik olmaya basladim. Eh, artik beni dinlemeye
hazir misin?
Peter’in nceden tasarlanmis kaba konusmalari ile kendisini sinirlendirmek arzusunu, tiksinti ile karsilayarak onun konusmalarini dinleyen
Stavrogin’in yznde huzursuz bir merak izi belirdi.
- Simdi, ltfen dinle, diye basladi. Buraya gelirken… yani, genel olarak… on gn kadar nce bu sehre gelirken, belirli bir rol almayi kafamda
tasarlamistim. Hibir rol yapmadan insanin kendi kisiligiyle dolasmasi daha iyi olabilirdi, degil mi? Kimse inanmaz, ama, benim kisiligimden
daha gln bir sey ds nlemez. Samimi olmak gerekirse, biraz aptal rol yapmak istedim. nk, aptal olarak dolasmak, insanin kendi kisiligi ile
dolasmasindan daha kolay olur diye ds ndm. Fakat, sonuta bir aptal, kural disidir ve kural disi olan seyler de merak uyandirir. Sonunda
kendi kisiligimde kalmaya karar verdim. Iste, efendim, kendi kisiligim neye benzer? Altin gibi degerli bir anlami vardir: ne aptal ne zeki,
yetenekleri olduka noksan, buradaki sivri akillilarin syledikleri gibi, aydan gelme, yle degil mi?
- Ah, su halde benimle ayni fikirdesin… ok memnun oldum. Zaten byle ds necegini nceden biliyordum. zlme, zlme, kizmadim ve kisiligimi
de senden kompliman beklemek iin aiklamadim. Oh, hayir, hayir!… Sen yetenekleri ok ve kuskusuz ki bilgili bir kisisin! Aha, yine
glyorsun! Yoksa, yine mi ayagim bir
258
yerde srt?yle de olsa sylemezdin. Sen o kadar zeki bir kisisin. Su halde pekl, sana inaniyorum. Bunu byle kabul edelim. Sevgili babamin
dedigi gibi, Passons ve sunu ilave edeyim ki, gevezeligime de kizma. Aklima gelmisken sylemeliyim ki, ok sasiracaksiniz; daima ok
konusurum; yani, ok szck kullanir ve abuk konusurum; ama, yine de, nasil oluyor bilmiyorum, sylemek istedigimi syleyemem. Peki, neden
bu kadar ok kelime kullanirim da, sylemek istedigimi anlatamam? Eh, nk, konusmasini bilmem de ondan. Konusmasini iyi beceren
kimseler, kisa konusur. Bylece, bu da tanimlanmis olur, degil mi? Yani, yeteneklerimin noksanligi tanimlanmis olur. Fakat, yeteneksiz olma
yetenegim bana dogal geliyor. Neden bu yaradilisimdan yararlanmayayim? Ve gerekten de kullaniyorum. Buraya gelirken, nceleri susmayi
ds ndgm dogrudur. Fakat, biliyorsun, insanin susabilmesi iin birok yetenekleri olmasi gerekir; bu bakimdan bana hi de uymaz. Ayrica, sen
ne sylersen syle, susmak tehlikelidir. Ve nihayet, konusmaya karar verdim; ama, sadece yeteneksiz bir insanin yapabilecegi gibi; yani,
konusmak ki, sanki sylenenleri bir an nce kanitlamak istiyormus gibi… Sonunda, verdigim kanitlari birbirine ylesine karistiririm ki, beni
dinleyen kimse, ne syledigime ve neyi kanitlamak istedigime karar veremeden omuzlarini silkmek suretiyle yanimdan ayrilmak zorunda
kalsin. Yada, daha dogrusu, o kisi yanimdan beni kmseyerek ayrilsin. Sonuta, basitligini karsindakilere gs termis olursun; onlari gzyasina
bogarsin ve tamamen anlasilmaz bir insan olarak kalirsin… bir kerede avantaji birden saglamis olursun, bylece! Simdi sorarim, hakkimda
byle ds nen kim benim gizli isler pesinde kostuguma inanir? Evet, beni daha nce dinleyen bir kimse, hakkimda, gizli amalan var diye
sylendiginde, bu sz edene gc enecektir. Ve ayrica, bazen onlari eglendiririm de… bu da mutlak olarak son derece degerlidir. Iste simdi,
nceden yaptiklarimdan tr beni tamamen bagislamaya taraftarlar; nk, Avrupa’da devrimci bildiriler yayimlayan zeki bir kimsenin,
kendilerinden bile aptal oldugu ortaya ikmistir. Bu byledir, degil mi? Glmsemenden beni hakli buldugunu anliyorum.
259Aslinda Stavrogin hi de glmyordu; aksine, biraz sabirsiz bir tavirla ve kaslarini atmis olarak dinliyordu.
Stavrogin, tek kelime dahi sylemedigi halde Peter, makine gibi konusmasina devam etti:
-Anlayamadim? Ne dedin ? Fark etmez mi? Emin ol ki, burada, arkadasligimiza gvenerek seni lekelemek iin bulunmuyorum. Fakat
korkarim ki, bugn son derece alingansin. Byk bir nese ve aik kalplilikle sana kostum. Fakat, sanki sylediklerimi ilerde aleyhime bir kanit
olarak kullanmak iin, zihnen notlar aliyormus gibi grnyorsun. Seni temin ederim ki, bugn, hibir konuya deginecek degilim. Sana sz veririm
ve btn sartlarini da hemen kabul ederim.
- Anlayamadim. Ne dedin? Bir sey mi syledin? Anliyorum, anliyorum, yine samaladim, galiba. Hibir sart kosmadin ve kosmayacaksin da.
Ben de ok iyi biliyorum ki, sart kosulmaya degmez bir kimseyim. Hakliyim, degil mi? Agzindan laflari zorla aliyorum ve kuskusuz ki, bu da
yeteneksizligimden tr. En kk bir yetenek izi bile yok. Glyor musun? Anlamadim? Ne dedin?
- Hibir sey demedim. Sadece, bir zamanlar senin iin, gerekten yeteneksiz bir insan dedigimi hatirliyorum; fakat bunu syledigimde sen orada
yoktun. Anladigima gre, benim byle konustugum sana sylenmis. mit ederim ki, biraz abuk olur ve konuya bir an nce girersin.
- Fakat konunun tam zerindeydim! dedi. Pazar gnnden sz ediyorum. Pazar gn ben neydim? Ne tahmin edersin? Aceleci, siradan bir
insandim ve konusmayi en berbat sekilde zerime zorla aldim. Fakat hepsi beni bagisladilar. nce, aydan geldigim iin, buna ben de inanmaya
basladim, bu konuda herkes ayni fikirdedir. Sonra, onlara gzel, kk bir yk anlatarak seni, iinde bulun-260
dgn kt durumdan siyirip kurtardigim iin. Byle degil mi? Hakli degil miyim?
- Yani, zellikle, ilerinde bir kusku birakacak sekilde ve nceden szbirligi etmisiz gibi. Aksine, bu konuda ne szlesmistik ne de ben byle bir sey
yapmani istemistim.
- Dogrudur, dogrudur! diye haykirdi. Kafamda tasarladiklarimin neler oldugunu anlayabilmem iin byle hareket ettim. Genellikle aptal rol
oynuyordum; nk, seni yakalamak, gururunla oynamak istiyordum. Aslinda, senin ne kadar korktugunu grenmek istiyordum.
- Kizma! Kizma! Bana yle dik dik bakma! Fakat bana hi de dik dik bakmiyorsun, degil mi? Neden bu kadar samimi oldugumu mu grenmek
istiyorsun? Simdi her sey ok degisik de ondan. Her sey bitmis ve sonuca ulasmis, kllenmis. Birden hakkindaki ds ncelerimi degistirdim.
Eski yolun sonuna geldik; bundan sonra kesin olarak eski yntemlerle onurunu kirmaya alismayacagim. Simdi, artik yeni yntemler
kullanacagim.
- Taktik yok. Simdi tamamen, yapmak istediklerini yapmakta serbestsin. Yani, evet demek istersen evet dersin, hayir demek istersen hayir
dersin. Iste, sana karsi yeni taktigim. Ve bundan sonra, bana kendin sormadan, bizim islerimizden sz etmeyecegim. Glyor musun? Gl
bakalim. Ben de glyorum. Fakat su anda ciddiyim, ciddi, ciddi… ama dogrudur…? degil mi?… Bu kadar aceleci bir insan yetenekli
olamaz… Pekl, yeteneksiz olabilirim; fakat, gayretliyim, gayret ediyorum.
Gerekten de ciddi olarak konusuyordu. Sesinin tonunda ve tavirlarinda garip bir heyecan vardi. Stavrogin, merakla Peter’e bakti.
-Shatov’un sana vurmasindan sonra ona elini srmedigin andan itibaren hakkindaki ds ncelerim degisti. Artik yeter, ltfen, yeter! Baska soru
sormak yok. Baska tek kelime sylemem.
Sorulardan kurtulmak istermis gibi ellerini sallayarak ayaga firladi. Sonra, baska soru sorulmadigi ve gitmesi iin aik bir neden olmadigindan
tekrar yerine oturdu. Biraz sakinlesmisti.
- Bunu ‘siradan’ bir insan oldugum iin yapmadim. Sadece samimiyetimden, sana yardimci olabilmek iin yaptim. Eger, bu hareketimden
herhangi bir siradanlik sezdinizse; bu tamamen sa-miyetimdendir.
- Oh, nemli degil sanirim, diye sylendi. Belki de yapilacak baska bir sey yoktu. Yalniz, ltfen, bana bir daha not gnderme.
- Bu konuda da elimden bir sey gelmezdi. Fakat, Liputin, sen de bilirsin, cesaret edemez.,. Aklima geldi, bizimkilere ugramak fena bir fikir
sayilmaz; yani demek istiyorum ki, onlara, ‘bizimkilere’ degil, yoksa yine beni sulu bulacaksin. Fakat merak etme, hemen degil, bir ara.
Simdi hava yagisli. Onlara haber veririm, toplanirlar, aksam da biz gideriz. Onlara nasil bir armagan gtrdgmz an-262
lamak iin, yuvada agzi aik bekleyen karga yavrulari gibi beklesip duruyorlar. ok heyecanli insanlar, notlarini ikarmislar, tartismaya
hazirlaniyorlar. Virginsky… bir ‘Cosmopolitan’, Liputin, polis alismalarina kuvvetle egilmis bir ‘Fourierist’; ne yalan syleyeyim, bir bakima
degerli bir kimse, ama her seyde siddet istiyor ve uzun kulakli adam, son fakat nemli; kendi bildigi gibi yapacaktir. Ve, biliyorsun, onlari
nemsemez gibi davrandigimdan bana gc eniyorlar… ha, ha! Onlari muhakkak grmemiz gerekiyor. Stavrogin, mmkn oldugu kadar
nemsemez bir tavirla:
- Beni onlara bir esit nder olarak mi tanittin? diye sordu. Peter, ona syle bir bakti. Stavrogin’in sorusunu duymamis gibi
- Sahi, dedi. Anneni grmek iin buraya birka defa gelmistim ve ona da bazi seyler anlatmak zorunda kaldim.
- Tahmin ederim.
- Hayir, hibir seyi tahmin etme. Annene sadece, Shatov’u ldrmeye niyetin olmadigini syledim ve gzel seylerden sz ettim. Ve biliyor musun?
Hemen ertesi gn, Lebyatkinler’i nehrin karsi kiyisina tasidigimi grenmis. Bunu ona sen mi syledin?
- Syleyenin sen olmadigini biliyordum, zaten. Fakat, senden baska kim haber verebilir ki? Syleyenin kim oldugunu bulmak ok ilgin olacak.
- Ha…. hayir, Liputin degil, diye mirildandi. Kim oldugunu grenecegim. Bana, Shatov syledi gibi geliyor. Ama, nemli de sayilmaz, hani. Bu
konuyu birakalim. Aklima geldi, annenin hep en nemli soruyu sormasini bekliyordum… Garip sey, evet, nceleri yz ok asikti; fakat, bugn
geldigimde gzleri piril piril yaniyordu. Acaba bunun anlami ne olsa gerek?
263- nk, bes gn iinde Lisa’ya evlenme teklif edecegime sz verdim, dedi.
- Oh, su halde… kuskusuz diye mirildandi. Onun nisanlanmasi hakkinda bazi sylentiler var, biliyor musun”? Hem dogru da. Fakat haklisin;
kiliseden kosar adimlarla dnecektir. Sadece senin bir szne bakar. Byle syledigim iin kizmadin, ya?
- Hayir, kizmadim.
- Gryorum ki bugn seni kizdirabilmek olduka g. Senden korkmaya basliyorum. Yarin nasil grnecegini o kadar ok merak ediyorum ki. Birok
sey hazirlamis oldugunu umarim. Byle konustugum iin bana kizmiyorsun, ya?
-Lisa iin annene cevap verdin mi? diye sordu. Stavrogin, soguk bakislarini Peter’e dikti.
- Oh, anliyorum. Kuskusuz anneni rahatlatmak iin sadece. Stavrogin kesin bir dille sordu:
-Ben… bir sey zannetmiyorum, dedi. nk, zel islerini daha nceden ds ndgne gre, yapmaya karar verdigin seyin de ll olacagini bilirim. Sadece,
hizmetinde oldugumu sylerken samimiydim. Daima ve her yerde, her an hazirim. Yani, anliyorsun, degil mi?
Stavrogin esnedi.
264
Peter, hemen yerinden kalkti ve hemen gidecekmis gibi yine sapkasini kapti.
Fakat, gidecegi yerde devamli olarak konusmaya, odada dolasmaya basladi. Anlattiklarinin heyecanli kisimlarinda sapkasini bacagina
vuruyordu.
- Hayir, tesekkr ederim. Belki daha sonra neselenirim. Sahi, Bayan Lembke nasil?
-Ne garip tavirlariniz ve anlayisiniz var!… Onun sagligi, sizin iin bir kedinin sagligi kadar nemli degildir. Bununla beraber, yine de
ilgileniyorsunuz. Hosuma da gitmiyor degil. ok iyidir ve size son derece saygisi var. Sizden ok sey bekliyor. Pazar gnk olaydan hi sz
etmiyor ve ortaya ikmanizla her seyi halledeceginize inaniyor. Sizi temin ederim ki, her seyin s tesinden geleceginize gerekten inaniyor.
Bununla beraber, simdi her zamankinden ok daha esrarli ve romantik bir kisi oldu… son derece avantajli bir durum. Sizinle tanismak iin
herkes sabirsizlikla bekliyor. Sehirden ayrildigim zaman iin iin kayniyorlardi; ama simdi fokurduyorlar. Aklima geldi, su mektup iin tekrar
tesekkr ederim. Hepsi Kont K.‘den korkuyor. Biliyorsunuz, devletin bir casusu oldugunuzu ds nyorlar. Ben de inkr etmiyorum… zarari yok,
degil mi?
- Hayir.
- Bu bir sey degil. Gelecekte bize faydali olacaktir. Burada bildikleri gibi davraniyorlar. Tabii, ben de onlara cesaret veriyorum. Bayan
Lembke basta. Gaganov da… Glyor musun? Benim taktigim bu; samaliyorum ve sonra birdenbire bekledikleri gibi zekice bir sz ediyorum.
Etrafimi sardiklari zaman da, yine samalamaya basliyorum. Su anda beni gzden ikarmis durumdalar. ‘Yetenekli bir kimse’ diyorlar. Fakat
aydan ds ms . Beni dogru yola sokabilmek iin Lembke, memuriyet teklif ediyor. Biliyorsun, ona son de-265rece kt davraniyorum. Yani,
gururunu incitiyorum; sadece dik dik bakmakla yetiniyor. Bayan Lembke de tesvik ediyor. Dukhovo’da dn senin iin pek hos olmayan
seyler syledi. Ona hemen btn geregi anlattim. Yani, btn geregi degil tabii. Btn gnm Dukhovo konaginda geirdim. Konagi ve arazisi ok gzel.
Stavrogin, birden ayaga firladi ve ileri dogru egilerek:
-Hayir, bu sabah beni getirdi. Beraber dndk. Peter, Stavrogin’in ani heyecanini fark etmemis gibi devam etti:
- zr dilerim, galiba bir hata yaptim. Kitabi ds rdm. Yere ds rdg pahali ciltli kitabi almak iin egildi. Aceleyle
sayfalari karistirdi.
- Sahimi?
-Rusa. Tabii gizli gizli yaziyor. Bayan Lembke’nin haberi var ve izin veriyor. Ama, kendine gre yntemleri olan bir mankafa. Mankafalar da
alisarak kazanirlar. yle kesinlik, agirbaslilik!… Keske bizim de yle bir yanimiz olsa.
- Neden olmasin? Rusya’da tek dogal olan sey de bu… Birden haykirdi.
-vmem… vmem… bundan sz etmiyorum. Bu nazik konuda tek kelime sylemiyorum. Haydi, allahaismarladik. Suratin yemyesil oldu.
-Inanirim. Hemen yatsaniz iyi olacak. Aklima geldi de, tasrada hadimlar tarikatindan yelerimiz var… ok ilgin insanlar. Fakat, bundan sonra
sz ederim. Size bir haber daha; cuma gecesi bazi su—
266
baylarla iiyordum. Aralarinda dostumuz var, vous comprenez (anladin mi)? Dinsizligi tartisiyorlardi ve sylememe gerek yok, tabii, Tanri’yi
ortadan kaldirmislardi. Neseden kiriliyorlardi. Sahi, Shatov, eger Rusya’da bir devrim yapilacaksa, bu devrimin Tanri’yi inkrla baslamasi
gerektigi kanisinda. Dogru olabilir. Ak sali bir yzbasi, hep oturuyor, tek kelime sylemiyordu. Birden yerinden firlayip odanin ortasina atladi.
Kendi kendine konusuyormus gibi yksek sesle: Tanri yoksa, ben ne yzbasisiyim’, diye haykirdi. Sonra, sapkasini alip ikti gitti. Stavrogin,
nc defa esneyerek:
- yle mi? Ben anlayamadim. Zaten bu nedenle size sormak istemistim. Eh, baska ne olabilirdi ki? Spigulinler’in fabrikasi da ok ilgin.
Bildiginiz gibi bes yz isi alistiriyorlar. Bir kolera yuvasi haline gelmis. On bes yildan beri temizlenmemis ve fabrikada alisanlarin paralari da
dogru drs t denmemis. Sahipleri milyoner. Isilerden bazilarinin ‘Enternasyonal’ hakkinda olduka bilgili olduklarina seni temin ederim.
Glyorsun, degil mi? Greceksin. Sadece bana biraz zaman tani! Sana zamani ayarlamani daha nce de sylemistim, bak simdi de sylyorum ve
sonra… fakat zr dilerim, sylemeyecegim. Bunun hakkinda konusmayacagim. Kaslarinizi atmayin yle. Eh, allahaismarladik.
- Hey gzel Tanrim! En nemli seyi unuttum. Sandiginizin Petersburg’dan gelmis oldugunu sylememi istediler.
- Yani sizin sandik… teberiniz; ceketleriniz, pantolonlariniz, amasirlariniz, gmlekleriniz gelmis. Dogru mu?
- Alexey’e sor.
267-Pekl, su halde yarin… yarin. Yeni ceketim, Frak ve pantolonum, senin esyalarla beraber. Tavsiyen zerine Charmer’den almistim,
hatirladiniz mi?
Stavrogin glmseyerek:
- Burada kibar davrandigini duydum, dedi. Binicilik dersleri alacagin dogru mu?
- Bana bak, dedi. Bana bak, ilk ve son defaya mahsus olmak zere su kisilikleri bir tarafa birakalim. Hi kusku yok ki beni arzu ettigin kadar
hor grebilirsin. Beni hor grmek seni memnun etse bile, bir sre kisiliklerimizi bir kenara itelim. Sen de byle ds nmez misin?
Stavrogin:
Peter glmsedi, sapkasi ile dizine vurdu, agirligini bir ayagindan brne geirdi ve tekrar eskisi gibi durdu. Bir kahkaha atarak:
- Buradaki bazi kimseler, dedi. Beni, Lisa konusunda senin rakibin sayiyorlar. Bu bakimdan kiligimi dzeltmem gerekir, degil mi? Fakat, btn
bu bilgileri sana kim getiriyor? Hey Tanrim, saat hemen hemen sekiz olmus. Gitmem gerekiyor. Annen gitmeden nce kendisini grmemi
istedi; ama, simdi vaktim olmayacak. Sen simdi yat, yarin kendini daha iyi hissedersin. Disarsi karanlik, hava yagisli, fakat beni bekleyen
bir araba var; nk, geceleri sokaklar pek emin degil… Oh, sahi aklima geldi, Fedka isimli bir mahkm Sibirya’dan kamis, civarda ve sehirde
basibos dolasiyor. Bir zamanlar benim esirimmis; ama, babam onu orduya satmis ve para almis. Olduka ilgin kisiligi olan biri.
- Konustum. Benden kamiyor. Hemen hemen her seye hazir; tabii para karsiliginda; ama, kendisine gre bazi inanlari var. Oh,
268
yine aklima geldi. Eger planlarinda ciddiysen… hatirlarsan, Lisa hakkinda… o takdirde yine hatirlatirim ki, ben de her seye hazirim. ‘ Ne
sylersen syle, emirlerine hazirim. Ne o, ne oldu? Bastonuna neden uzandin? Gzel Tanrim, ben de nelerden sz ediyorum? Meger baston
degilmis. Bir an iin bastonuna uzandigini sandim!..
Stavrogin, ne bir sey ariyor ve ne de konusuyordu. Fakat olduka ani bir hareketle yerinden firladi. Yznde garip bir anlam vardi.
Peter, basiyla kgit agirliginin altindaki mektubu isaret ederek:
-Bay Gagonov hakkinda da bir seyler yapmami istiyorsan, diye mirildandi. Gerekli btn seyleri hazirlamak iin bana gvenebilirsin. Benim
yardimim olmadan bir sey yapamazsin.
Cevap beklemeden odadan ikti. Fakat, basini bir kere daha kapinin araligindan uzatti. Yksek sesle bagirarak:
- Byle sylyorum; nk, Shatov, geen pazar sana hakaret ederek hayatini tehlikeye sokmakta haksizdi, degil mi? Bunu ds nmeni istiyorum.
***
Peter Verkhovensky, kapinin arkasindan kayboldugu zaman belki de, yalniz kalan Stavrogin’in fkeyle duvarlari yumruklaya-cagini ds nd ve
mmkn olsa onu seyretmekten memnun olacakti. Fakat, ok yaniliyordu; Stavrogin tamamen sakindi. Iki dakika kadar masanin yaninda
durdu; derin ds nceye dalmis grnyordu; fakat, ok gemeden dudaklarinda soguk bir tebessm belirdi. Yavasa yine koltuktaki eski yerine
oturdu ve sanki btn gc n yitirmis gibi gzlerini yumdu. Mektubun ucu hl kagit agirliginin altindan grnyordu, onu dzeltmek iin hibir hareket
yapmadi.
Kisa zamanda kendisini tamamen unuttu. Son birka gnden beri, son derece endiseli olan Bayan Stavrogin, Peter Verkhovensky’nin
269verdigi szde durmayarak evden ayrilmasi zerine, zamansiz olmakla beraber, Nicholas’i grmek arzusuna engel olamadi. Nihayet,
oglunun kesin bir seyler syleyecegini btn kalbiyle umuyordu. Eskisi gibi kapiyi yine hafife tikirdatti. Yine cevap alamayinca kapiyi ati.
Nicholas’in kimildamadan oturdugunu grnce, heyecanindan kalbi kt kt arparak koltuga dogru yrd. Oglunun bu kadar abuk uykuya
dalmasina ve zorlukla soluk aliyormus gibi oturarak uyuyabilmesine sasirdi. Nicholas’in yz soluk, tamamen donmus ve hareketsizdi; kaslari
hafife atilmisti; yz gerekten balmumundan yapilmis bir maskeyi andiriyordu. Bayan Stavrogin, dakika kadar oglunun basucunda, deta
soluk almaktan korkarak durdu. Sonra, birden panige kapildi. Ayaklarinin ucuna basarak odadan ikti ve kapida bir saniye kadar oyalanarak
ogluna dogru bir ha isareti yaparak onu kutsadi. Sonra, kimseye grnmeden iinde yepyeni bir zntyle uzaklasti.
Stavrogin, yerinden hi kimildamadan, taslasmis gibi hemen hemen bir saat kadar uyudu. Uyudugu sre iinde, yznn tek adalesi dahi
kimildamamisti; kaslari yine eskisi gibi atikti. Bayan Stavrogin, odada dakika daha kalmis olsaydi; hi kusku yok ki, bu l hareketsizligin ezici
duygusuna dayanamaz, oglunu uyandirirdi. Stavrogin’in gzleri kendiliginden aildi. Yine hi kipirdamadan oturdu ve gzlerini, odanin bir
ks esine dikti. Sanki orada bulunan ok merak uyandirici bir seye bakiyormus gibi grnyordu. Oysaki, baktigi yerde degisik ve yeni bir sey
yoktu.
Nihayet, byk duvar saatinin gongu, hafif bir sesle, yarim saati vurdu. Stavrogin huzursuz bir tavirla basini saate bakmak iin dndrdg zaman,
odanin arka kapisi aildi ve khya Alexey Ye-gorovich odaya girdi. Bir elinde, kalin bir palto, esarp ve sapka, diger elinde ise zerinde bir kgit
bulunan gms bir tepsi vardi.
- Saat dokuz buuk, diye bildirdikten sonra, elindeki giyecekleri ks edeki bir sandalyenin s tne koydu ve zerinde, kursun kalemle sadece iki
satir yazili ve katlanmamis bir kgit bulunan tepsiyi, Stavrogin’e uzatti.
270
Stavrogin notu okuduktan sonra, ayni kgidin ks esine bir seyler karaladi ve kgidi tekrar tepsinin s tne atti. Kanepeden kalkarken:
- Ben evden ayrilir ayrilmaz verirsin, dedi. Simdi giyinmeme yardim et.
zerinde kadife bir ceket oldugunu fark edince bir an ds nd; sonra khyaya, resmi ziyaretlerde giydigi ceketini getirmesini syledi. Nihayet,
giyinmesini bitirerek, sapkasini basina geirdi. Annesinin girmis oldugu kapiyi kilitledikten sonra masanin zerindeki mektubu aldi ve pesinde
khya oldugu halde odanin diger kk kapisindan hole ikti. Koridordan, dogrudan dogruya baheye ailan, kk bir sahanliga giden, daracik tas
basamaklardan indiler. Sahanligin ks esinde, bu gece iin nceden hazirlanmis, kk bir fener ve byk bir semsiye vardi.
Khya, efendisini bu gece ziyaretinden alikoymak iin son bir deneme daha yapti.
- Bu devamli yagmur sokaklari ok amurlu yapti, efendim. Fakat Stavrogin cevap vermeden semsiyeyi aldi. Eski bahenin
rutubetli ve zifiri karanligina daldi. Rzgr, agalarin yari iplak tepelerini sallayarak ugulduyordu. Daracik, akil ds eli patika amurlu ve kaygandi.
Baheye basi aik ve sadece ceketiyle ikmis olan Alexey, bir adim nde yryerek patikayi elindeki fenerle aydinlatiyordu.
Stavrogin birden:
- Bu sekilde grlms olmayacak miyiz? diye sordu. Khya, yumusak ve tane tane konusarak:
- Saat tam dokuzda odasina ekildi, efendim. Son birka gnden beri ayni saatte odasina ekiliyor ve bir sey grenebilecegini de sanmam.
271Sonra byk bir cesaretle sordu:
Her ikisinin de ok iyi bildikleri dolambali patikayi geerek bahenin yksek tas duvarlarinin dibine geldiler. Duvarin uzak ks esinde, tenha bir
sokaga ailan kk bir kapi vardi. Bu kk kapi hemen hemen hep kilitli bulunurdu; ama kapinin anahtari simdi khyanin elindeydi.
Alexey, kapinin bir gn nce ve tekrar bugn de yaglanmis oldugunu syledi. Sirilsiklam olmustu. Kapiyi atiktan sonra anahtari Stavrogin’e
uzatti.
-Eger uzaga gidecekseniz efendim, tenha sokaklarda kol gezen serserileri hatirlatirim. zellikle, nehrin br tarafinda.
Alexey, Stavrogin’i kucaginda tasimis, ona ocuklugundan beri bakmis emektar bir usakti. Ciddi ds nceli, okumayi seven bir adamdi.
- Tanri sizi korusun, efendim. Yaptiklarinizin dogruluguna inaniyorum. Tanri dogrularin yardimcisidir, efendim.
- Ne syledin?
Khya, biraz nce sylediklerini tekrarladi. Efendisinin karsisinda, simdiye kadar hi byle konusmamisti.
Stavrogin kapiyi kilitledikten sonra anahtari cebine soktu ve amurlu yollarda bata ika yrmeye basladi. Nihayet issiz ve uzun bir caddeye ikti.
Sehri avucunun ii gibi biliyordu; Bogoyavlenskaya caddesi olduka uzakti. Filipov’un khne evinin kapali ka—
272
pisinin nne geldigi zaman saat onu geiyordu. Lebyatkin’lerin nceden oturdugu alt kat bostu ve pencerelerin kepenkleri kapaliydi. Shatov’un
oturdugu ati katinda isik vardi. ingirak olmadigindan kapiyi yumruklamaya basladi. s t kattan kk bir pencere aildi. Shatov basini uzatarak
sokaga bakti. Disarisi ok karanlik oldugundan bir sey grmek mmkn olmuyordu. Shatov bir dakika kadar btn dikkati ile geleni grmeye alisti.
Birden sordu:
- Benim.
Shatov, pencereyi arparak kapatti ve asagi inerek kapiyi ati. Stavrogin tahta esigin s tnden atlayarak ieri girdi ve tek kelime sylemeden,
Kirilov’un oturdugu blme dogru yrd.
Buradaki btn kapilar ardina kadar aikti. Koridor ve n iki oda karanlikti; fakat, Kirilov’un oturdugu son odada isik vardi. Odadan gls meler ve
birtakim garip bagrismalar duyuluyordu. Stavrogin, dogrudan dogruya aydinlik odaya yrd; fakat, odaya girmeden kapida durdu. Odanin
ortasindaki byk masanin s tnde aydanlik duruyordu. Ev sahibinin akrabasi yasli kadin, basi aik, zerinde sadece bir eteklik, iplak ayaklarinda
erkek potinleri ve sirtinda tavsan derisi bir ceket oldugu halde odanin tam ortasinda duruyordu. Kucaginda, zerinde sadece bir zibin olan,
kk bacaklari iplak, yanaklari pembe-beyaz, aik sari salari daginik, on sekiz aylik bir ocuk vardi. Grns e gre besiginden henz alinmisti.
Aglamis oldugu, kirpiklerinin islakligindan belli oluyordu. Fakat simdi, kk kollarini uzatiyor, ellerini irpiyor ve her kk ocugun yaptigi gibi
kendi kendine garip sesler ikartarak glyordu. Kirilov, bebegin nnde durmus elindeki kk kirmizi bir topu yere vuruyor, tavana kadar ziplayan
topu yine yakaliyordu. ocuk, yarim yamalak becerebildigi kadar Žtop, topŻ diye bagirinca, Kirilov topu ocuga veriyor ve onun tekrar attigi
topu yakalamak iin kosuyordu. Nihayet top dolabin altina yuvarlandi. ocuk, Žtop, topŻ diye fer-273yadi basti. Kirilov yzkoyun yere
uzanarak topu almaya alisti. Stavrogin odaya girdi; onu gren ocuk, yasli kadina sarilarak yaygarayi basti. Yasli kadin onu hemen odadan
gtrd.
Kirilov, top elinde yerden kalkarken bu beklenmedik ziyaretiye hi de sasirmis grnmyordu.
- Evet, sicak… hatta kayniyor, dedi. Oturun. amur iinde kalmissiniz, ama nemli degil. Daha sonra silip temizlerim.
Stavrogin, bir sandalyeye rahata oturdu ve verilen ayi hemen bir dikiste iti. Kirilov sordu:
O zamana kadar ayakta duran Kirilov, Stavrogin’in tam karsisindaki sandalyeye oturdu.
- Is. Su mektubu okuyun. Gaganov’dan. Petersburg’da onun hakkinda sylediklerimi hatirlar misiniz?
Kirilov, mektubu alip okudu; sonra masanini zerine koydu ve Stavrogin’e bakarak bekledi. Stavrogin anlatmaya basladi.
- Bildiginiz gibi bu Gaganov’la hayatimda ilk kez karsilastim. Bir ay nce Petersburg’da. Baskalarinin yaninda birka kere karsilastik. Benimle
samimiyeti olmadigi ve konusmadigi halde, bana karsi son derece ks tah davranma firsatini buldu. O zaman bunu size anlatmistim. Fakat
bilmediginiz bir zellik var. Petersburg’dan ay-274
rilmadan nce bana bir mektup yolladi. Tabii bu mektup bambaska bir dille yazilmisti. Niin yazildigi belli olmayan kaba bir dille yazilmisti.
Ben de hemen bir mektupla cevap verdim. Byk bir samimiyetle, drt yil nce babasi ile aramda geen kulpteki olayin, istenmeden, hastaligim
nedeniyle yapilmis bir olay oldugunu ve zr dilemeye hazir oldugumu bildirdim. Bunu dikkate alarak beni bagislamasini rica ettim.
Mektubuma cevap vermeden ekip gitti. Buraya geldigimde; onu azgin bir boga gibi kprms olarak karsimda buluyorum. Daha evvel
toplumun iinde bana sylediklerini tekrarliyor. Beni kt olarak suluyor. Ondan sonra bugn, bu mektubu aldim. yle bir mektup ki, bylesini
simdiye kadar kimsenin almis olabilecegini ds nemem. Ii trl hakaretlerle dolu. ‘Tokatlanmis suratimiz’ falan diye bir sr hakaret var iinde.
Dello sahidim olmayi reddetmeyeceginiz umuduyla geldim. Kirilov:
- Hi kimse byle bir mektup almamistir diyorsunuz, dedi. fkeliyken her insam byle bir mektup yazabilir. Pushkin, Hekern’e byle bir mektup
yazmisti. Pekl, gelecegim. Ne yapacagimi syleyin, yeter.
Stavrogin, bu durumun yarin halledilmesini istedigini syledi. Fakat nce, Kirilov ‘un tekrar Gaganov’u grmesini, ona, yine zr dilemeye hazir
oldugunu; hatta, gerekirse mektupla da ayrica zr dileyebilecegini; fakat, Gaganov’un da bir daha byle mektuplar yazmamaya sz vermesinin
sart oldugunu ve daha nce gnderilen mektubun hi yazilmamis olarak kabul edilecegini bildirmesini istiyordu.
Kirilov:
- Buraya gelmemin asil nedeni, ona byle syleyip syleyemeyeceginizi grenmek istememdi.
- Anliyorsunuz, ya, ben her seyin yarin olup bitmesini arzu ediyorum. Yarin sabah saat tam dokuzda Gaganov’un evine gideceksiniz. Sizi
dinleyecek ve sylenenleri kabul etmeyecektir; fakat size, kendi tanigi ile grs ebileceginiz bir saat verecektir. Saat on biri verdigini kabul
edelim. Onlarla btn konular zerinde anlasin ve saat bir ya da iki sularinda, kararlastirilacak yerde bulusuruz. Byle bir anlasma iin elinizden
geleni yapmanizi rica edecegim. Tabii, dvs silahi tabanca olacaktir. zellikle, sunu istiyorum; dvs sahasinda, arasi on adim olan iki izgi ekin;
bu izgilerden yine onar adim sayarak iki tarafa da tekrar birer izgi ekin. Yerilen isaret zerine bu izgilerden baslayarak atis izgilerine kadar
yryecegiz. Her ikimizin de bu izgiye kadar yrmesi gerekiyor. Tabii, taraflar arzu ettikleri takdirde daha nce de ates edebilirler. Zannederim ki
btn syleyeceklerim bu kadar.
Kirilov:
-Madem byle ds nyorsunuz, yirmi adim olsun; ama, daha fazla degil. Onun dvs mek iin arzulu oldugunu ds nyorsunuz, degil mi? Bir
tabancanin nasil dolduruldugunu bilir misiniz?
-Biliyorum. Iki tabancam var. Onlari hi kullanmadiginiza dair yemin edecegim. Onun tanigi da benim gibi syleyecek. Iki takim tabanca
olacak, kura ile ya onun tabancalari ya da bizimkiler seilmis olacak.
- Gzel.
Kirilov, odanin bir ks esinde duran bavulunun zerine egildi. Bavul bosaltilmamisti ve istedigi zaman kendisine gerekli teberiyi
276
zaman zaman aliyordu. Bavulun dibinden, hurma agacindan yapilmis ve ii kirmizi kadife ile ds enmis bir kutuyu aldi ve olduka pahali, ok
gzel bir ift tabanca ikardi.
- Her sey var. Barut, kursun, kovan… Ayrica, bir de toplu tabancam var. Bir dakika bekleyin.
Tekrar bavulunun s tne egildi ve baska bir kutudan, Amerikan yapisi toplu bir tabanca ikardi.
Fakir ve ihtiya iinde olan Kirilov, hibir zaman kt durumunu gs termek istemezdi. Zorlukla sagladigi belli olan bu silahlarini simdi byk bir
gururla gs teriyordu.
Kirilov, Stavrogin’in sorusunun ne anlama geldigini onun ses tonundan anlayarak hemen cevap verdi.
- Hayir.
- Ne zaman?
Sorulan sorudan biraz sikilmis oldugunu; fakat, sorulabilecek btn sorulara cevap vermeye hazir oldugunu hissettirerek:
- Bildiginiz gibi, benim elimde olan bir sey degil, dedi. Ne zaman sylerlerse.
Stavrogin kaslarini atip, uzun sren birka dakika ds ndkten sonra:
- Kendi kendisini vurmak isteyen bir kimseyi anlarim, dedi. Bazen benim bile byle ds ndgm anlar oldu. Fakat her defasinda
277da yeni yeni ds ncelerle kendime geldim. Eger biri, bir su islese, ya da daha nemlisi, yz kizartici bir su islese; yani alaklik etse, hem de…
yaptigi olduka sama olsa; insanlarin bin yil hatirlayacaklari, nefretle anacaklari, her andiklarinda yere tkrecekleri bir su olsa… birdenbire
‘sakaga sikilan bir kursun, her seyi kknden halledecektir.’ Insanlar hatirlayacaklarmis, nefretle ana-caklarmis… bunun ne nemi olabilir
artik, yle degil mi? Kirilov bir anlik tereddtten sonra:
- Hayir, byle bir sey demiyorum, yalniz, aklima byle bir ds nce gelince, bu ds ncenin tamamen yeni oldugunu hissediyorum.
Kirilov:
- Ds nceyi mi hissediyorsunuz? dedi. ok gzel! Insanin kafasinda birok ds nce vardir ve her akla gelisinde yeni olur. Dogrudur. Sanki ilk kez
oluyormus gibi, kafam byle ds ncelerle dolup tasiyor.
- Ay’da yasadiginizi ve bir sr sama sular islediginizi ds nelim. Siz buradayken, ay var oldugu srece, oradaki insanlarin, bu yaptiklariniza
binlerce yil glecegini, isminizi igrenti ile anacaklarini biliyorsunuz. Fakat, siz buradasiniz ve Ay’a buradan bakiyorsunuz. Orada
yaptiklarinizdan ve oradaki insanlarin adinizi nefretle anmalarindan size ne? Dogru, degil mi?
Kirilov:
- Bilmiyorum, diye cevap verdi. Sonra soguk, fakat kesin bir dille ekledi:
. - Ihtiyar kadinin kaynanasi geldi… yani gelini geldi… hepsi bir. gn oluyor. Hasta. Midesinden sanci ekiyor ve sabahlara kadar
278
kivranip haykiriyor. Kadin uyuduktan sonra, ihtiyar ocugu alip buraya getiriyor. Onu topla eglendiriyorum. Topu Hamburg’dan almistim…
havaya atip yine kapiyorum. Insanin belini ve sirtini glendirir. Kiz ocugu.
- Su halde, hayati da seviyor olmalisiniz, degil mi? -Evet hayati severim. Neden?
- Verdimse ne olacak? Bunun ikisini neden birlestiriyoruz? Hayat bir sey, br baska bir sey. Hayat var lm ise yok.
- br dnyadaki sonsuz hayata degil, bu dnyadaki sonsuz hayata inaniyorum. Bazi anlar vardir. Bazi anlara gelirsiniz ve zaman birden durur.
Iste o zaman, lmszlk baslayacaktir.
- Evet.
- Zamanimizda bunun olabilecegini sanmam, dedi. Evrenin sonu zerinde kehanetlerde bulunan kutsal kitapta, melek, zamanin olmadigina
yemin eder.
- Biliyorum. ok dogrudur. Aik ve kesindir. Insanoglu mutlulugu buldugunda zaman olmayacak; nk, zamana ihtiya grlmeyecek. ok dogru bir
ds nce.
- Hibir yere saklanmayacak. Zaman bir cisim degil, ds ncedir. Zihinlerden silinecektir.
- Zaman basladigindan bu yana, filozoflarin basmakalip sz haline gelmistir, diye mirildandi.
279Stavrogin’in syledigi bu sz, sanki btn ds ncelerini kap-siyormus gibi, Kirilov gzleri parlayarak haykirdi.
- Mutlu olduguna inaniyorum, Kirilov. Mutlusun, degil mi? Kirilov sanki en olumlu cevabi veriyormus gibi:
- Fakat son zamanlarda istirap ektiniz, degil mi? Liputin’e kizmamis miydiniz?
- Iste, simdi kimseye kizmiyorum. O zamanlar mutlu oldugumu bilmiyordum. Agatan ds ms yaprak grdnz m hi?
- Grdm.
- Son gnlerde ben de bir yaprak grdm; ortasinda pek az yesili kalmis ve sararmis bir yaprak. Kenarlari da rms t. Rzgra kapilmis uuyordu.
Henz on yasinda bir ocukken, kisin gzlerimi yumar, henz damarlari yeni yeni belli olan yesil yapraklari ve gnesi hayal ederdim. Gzlerimi aar
ve grdklerime inanmazdim; nk, gzlerimi kapadigim zaman grdklerim o kadar gzeldi ki gzlerimi hemen tekrar yumardim.
- Ha… hayir… Neden? Ima etmiyorum, sadece bir yapraktan, yesil bir yapraktan sz ediyorum. Yaprak gzeldir. Her sey gzeldir.
- Her sey mi?
- Her sey. Insanoglu mutlu degil; nk, mutlu oldugunu bilmiyor. Hepsi bu… hepsi bu!.. Bunu grenen bir kimse hemen mutlu olacaktir.
Hemen o dakikada. Kaynana lecek, gelin yasayacaktir… hepsi gzel. Bunu birden anladim.
-Fakat aliktan lenler ya da gen kizlari igfal edenler… bunlar da iyi mi hep?
- Evet, iyidir. ocuk iin beynini dagitan bir insan bile iyidir. Kafasini dagitmayan kisi, bile iyidir. Her sey iyidir… her sey. Her seyin iyi
oldugunu bilen de iyidir. Kendileri iin iyi oldugunu bi—
280
lirlerse, onlar iyi olacaktir demektir ve kendileri iin iyi oldugunu bilmedikleri srece de, onlar iin iyi olmayacaktir. Btn ds ncelerim budur…
bundan baska ds ncem de yoktur.
- Geen hafta, sali gn… hayir, hayir arsamba gn, nk, zaten arsambaydi… gece.
- Hatirlamiyorum. yle oldu iste. Odada dolasiyordum… bir sey fark etmez. Saati durdurdum. Tam, e yirmi dakika vardi.
- Zamanin durmasi gerektigine bir sembol olarak herhalde? Kirilov cevap vermedi.
Sonra birden:
-Onlar iyi degildirler, dedi. nk, iyi olduklarini bilmiyorlar. Bunu anladiklari zaman, kk bir kizi igfal etmeyeceklerdir. Iyi olduklarini anlamalari
gerekir. Bundan sonra da hepsi, hepsi iyi olacaktir.
- Insanlara her seyin iyi oldugunu greten kimse, dnyanin sonunu getirecektir.
- Tanri-Insan mi?
- Her seye dua ederim. Bakin; duvarda bir rmcek yryor… ona bakiyor ve yryebildigi iin skrediyorum.
Kirilov’un gzleri yine isildadi. Devamli olarak Stavrogin’e bakiyordu. Bakislari sert ve sabitti. Stavrogin, kaslarini hafife atmis, biraz
kmseyerek bakiyordu; ama, bakislarinda alay eden bir anlam yoktu.
- Bir daha geldigimde, sizi Tanriya da inanmis olarak bulacagimi umarim, dedi.
- Tanriya inancinizin oldugunu anlarsaniz, ona inanirsiniz. Halbuki, Tanriya inanciniz oldugunu anlamazsaniz, ona inanmazsiniz.
Stavrogin, szn bitirdikten sonra kahkahayla gld. Kirilov, bu szleri bir an ds ndkten sonra:
- Byle degil, dedi. Ds ncemi tamamen tersyz ettiniz. Meyhane sakasi bu. Hayatimdaki degerinizi hatirlayin. Stavrogin.
- Allahaismarladik, Kirilov.
- Gene gelin.
-Oh, unutmustum. Fakat meraklanmayin, uyuyakalmam. Saat tam dokuzda. Arzu ettigim zaman nasil erken kalkabilecegimi biliyorum.
Yataga yatar kendi kendime ‘Saat yedide’ derim. Ve saat tam yedide uyanirim. ‘Saat onda’ derim ve saat tam onda uyanirim.
282
***
Shatov’un oturdugu evin kapisi aikti. Fakat, koridora giren Stavrogin, zifiri karanlikta kaldi ve el yordami ile atiya ikan merdivenleri aradi.
Birden s t kattaki bir kapi aildi ve isik koridora kadar aksetti. Shatov, disari ikmamis, sadece kapisini amisti. Stavrogin odanin kapisinda
durdugu zaman, Shatov’un, masanin yaninda kendisini bekledigini grd.
Kapiyi kilitledikten sonra geldi ve Stavrogin’in karsisina oturdu. Hafta sresince olduka zayiflamisti. Sanki atesli bir hastalikla yatmis gibi
grnyordu.
- Evet. Bir dakika durun… sayikliyordum, belki de hl sayikliyorum… bir dakika durun.
Yerinden kalkip duvarin yaninda duran gzl raftan bir sey aldi. Bir tabancaydi bu.
- Bir gece sabaha kadar beni ldrmeye geleceginizi sayikladim ve ertesi sabah erkenden son kurusuma kadar vererek bu tabancayi satin
aldim. Serseri Lyamshin’den. Sonra birden kendime geldim. Tabancanin kursunu yok. O zamandan beri de rafta yatip duruyordu. Bir
dakika…
283Yerinden kalkti. Tavandaki havalandirma penceresini amak zereyken Stavrogin ona engel oldu.
- Atmayin. Neden atacaksiniz? Paraca degeri var. Hem sonra, Shatov’un penceresinin altinda tabanca var, diye sz ederler. Tekrar yerine
koyun. Ve syle oturun. Sizi ldrmeye gelecegimi ds ndgnz iin neden zr dilediginizi syler misiniz? Sizinle barismak iin gelmis degilim. nemli bir
konunun tartismasini yapmak iin geldim. Her seyden nce bana sunu syleyin: Karinizla ilgim oldugundan tr beni tokatlamadiginizi ds nmekle
hata mi ediyorum?
Shatov, sabirsiz bir tavirla ayaklarini yere vurarak: -Hayir, hayir, kuskusuz ki degil! dedi. Kiz kardesim daha isin basinda byle bir sey
olmadigini sylemisti. Stavrogin, sakin bir tavirla devam etti:
- Demek ki ben de hakliyim ve siz de hakliydiniz. Haklisiniz. Mary Lebyatkin, kanunen katimdir; drt buuk yil nce Petersburg’ da
evlenmistim. Bana, Mary Lebyatkin nedeniyle vurdunuz, degil mi?
- Ve bana vurdunuz?
- Ds tgnz iin vurdum, dedi. Yalaniniz iin vurdum. Size dogru yrdgm zaman sizi cezalandirmak gibi bir arzum yoktu, size vuracagimi
bilmiyordum. Hayatimda size ok deger verdigim iin vurdum. Ben…
284
- Anliyorum, anliyorum. Syleyecekleriniz sizde kalsin. Atesiniz olmasina zldm. Benim isim ok daha nemli.
- Sizi uzun zamandan beri bekliyordum, dedi. Isimizin ne oldugunu syleyin… ben de syleyecegim.. daha sonra.
Yerine oturdu.
- Konusmak zere geldigim is, diger islerden ok daha baskadir, dedi. Bazi kosullar altinda, bu saatte gelmek zorunda kaldim. Size sunu haber
vermeliyim ki, belki ldrlebilirsiniz.
Shatov, gzlerinde vahsi piriltilar yanarak Stavrogin’e bakti. Sonra, yumusak bir sesle:
-Hayatimin tehlikede olabilecegini biliyorum, dedi. Fakat siz… bunu nasil grenebildiniz?
- nk, ben de sizin gibi onlardan biriyim. Sizin oldugunuz gibi ben de onlarin birligine kayitliyim.
- Siz… siz de… birligin yesi misiniz? Stavrogin hafif bir tebessmle:
- Bakislarinizdan, benden her seyi beklediginizi; fakat, bunu beklemediginizi anliyorum, dedi. Fakat, ltfen cevap verin, hayatiniza
kastedilecegini nceden biliyor muydunuz?
- Byle bir seyi aklima bile getirmezdim!… Hatta, bana sylediginiz halde bile inanamiyorum… oysa… oysa, o salaklarin neler yapabilecegini
kimse tahmin edemez! Onlardan korkmuyorum! Onlardan ayrildim artik. Bunun mmkn olamayacagini sylemek iin adam tam drt defa
geldi… fakat…
- Hemen telaslanmayin, sizi aldatmiyorum, dedi. Ne bildigimi sordunuz. Iki yil nce Avrupa’da birlige katildiginizi biliyorum. O
285zamanlar eski rgt vardi. Birlige katilmaniz Amerika’ya gidisinizden hemen nce olmustu. Amerika’dayken bana uzun uzun yazmistiniz.
Aklima gelmisken sylemek isterim, mektuplariniza mektupla cevap vermedigim iin zr dilerim. Sadece…
Shatov:
Masanin ekmesinden gkkusagi rengi kgit bir para ikartarak szne devam etti:
- Iste, alin. Bana gnderdiginiz yz ruble. Siz olmasaydiniz orada lp kalacaktim. Anneniz olmasaydi, bu parayi demem iin, daha ok uzun
zaman beklerdiniz. Hastaliktan sonra ok fakir ds nce, bu parayi anneniz vermisti. Tam dokuz ay oluyor. Fakat devam edin, ltfen.
- Amerika’da kaldiginiz srede, grs leriniz degisti ve Isvire’ye dndgnzde istifa etmek istediniz. Size bir cevap vermeden, Rusya’ya gitmenizi,
birinden bir baski makinesini devir almanizi ve onlar tarafindan gnderilecek birine teslim etmenizi sylediler. Btn ayrintilarini bilmemekle
beraber buraya kadar sylediklerim dogru, degil mi? Bu isteklerinin son oldugu ve greviniz bittikten sonra sizi serbest birakacaklarini
umarak, bu grevi kabullendiniz. Dogru ya da yanlis, btn bunlari onlardan degil, rastlantiyla baska yerden grendim. Yalniz, simdi bile
anlayamadiginiz bir husus var ki, o da, o baylarin sizden ayrilmak niyetinde olmadiklaridir.
- Byle bagirmasaniz iyi olur, dedi. Su Verkhovensky yle kararli bir adamdir ki, belki su anda kapinizi ya kendisi dinliyor ya
286
da baska birine dinletiyordur. Hatta, su sarhos Lebyatkin bile size gz kulak olmak talimatini almis olabilirdi. Belki de siz onu gz-lyordunuz…
hakli miyim? Dile getirdiginiz nedenleri Verkhovensky kabul etti mi etmedi mi, siz onu syleyin?
- Eh, bu takdirde sizi aldatiyor. Hatta, onlardan olmayan Kirilov bile sizi gzleyip onlara bilgi veriyor. Birligin hizmetinde olduklarim bilmeden
alisan bir sr ajanlari var. Hareketleriniz daima kontrol altinda. Peter Verkhovensky, buraya sirf bu isi halletmek iin geldi ve yetkileri de ok
genis… ok sey biliyorsunuz. Yasamaniz onlar iin ok tehlike olusturdugundan uygun bir zamanini bulup sizi temizleyecekler. Bunun gerek
oldugunu tekrar sylemeliyim. Ve sunu da eklemeleyim ki, hangi nedenle oldugunu bilmem; ama, sizin polisten oldugunuza ve simdiye kadar
onlari ihbar etmediyseniz bile ilk firsatta ihbar edeceginize inaniyorlar. Dogru mu bu?
Isini bilen bir ses tonu ile sorulan bu soruya, Shatov, yzn eksiterek fkeyle kaamak cevap verdi:
Stavrogin’in durumunu kendi durumundan bile nemli kabul ettigi her halinden belli olan Shatov, ilk ds ncesine sarilarak:
- Hayir, beni bir tarafa birakin, diye haykirdi. Benim canim cehenneme!.. Siz, siz, Stavrogin, bylesine igren, degersiz, aptalca bir ise nasil
karisabiliyorsunuz? Onlarin birliginin bir yesisiniz!…
- Nicholas Stavrogin’in byk kahramanligi bu mu olacakti? Bundan daha acikli bir sey olamazmis gibi ellerini bile ogus—
turmaya baslamisti.
287sinekmis gibi gs teriyorsunuz. Bunun byle oldugunu Amerika’dan gnderdiginiz mektuplardan bile anliyordum. Shatov birden konusmaya
basladi.
- Siz… siz… biliyorsunuz… Oh, benim tartismami yapmayalim; Hakkinizda aiklayacaginiz bir sey varsa, durmayin aiklayin!..
-Memnuniyetle. Bylece bir lagim ukuruna nasil ds tgm m soruyorsunuz? Size sylediklerimden sonra, bu konuda sizinle biraz daha samimi
olmaliyim. Gryorsunuz ya kesin konusuyorum; gerekten bu birlige bagli degilim ve hibir zaman da bagli olmadim ve aralarina katilmadigim
iin onlardan ayrilmaya sizden ok hakkim var. Bunun tam tersine, isin daha basinda, onlara ilerinden biri olmadigimi, onlara yardim ettiysem,
bunun tamamen rastlanti oldugunu ve kendileri ile hibir iliskim olamayacagini syledim. Birligin yeni plana gre yeniden rgtlenmesinde belirli
bazi isler yaptim, hepsi o kadar. Fakat, simdi ds ncelerini degistirmisler ve beni birakmalarinin tehlikeli ve sakincali olacagini ds nms ler. Bu
bakimdan benim de kra listede olmamsz konusu
- Ah, hep lm karan verirler, zaten. Bu kararlari da resmi mhrl, buuk kisinin imzaladigi resmi kgitlarla olur. Bu isi sonuna kadar
gtrebileceklerine gerekten de inaniyor musunuz?
-Bu noktaya gelince, bir bakima hakli, bir bakima haksizsiniz. Kuskusuz ki, byle durumlarda, her zaman oldugu gibi daha ok hayal vardir;
bir avu insan, kapasitesini ve nemini bytyor. Hatta, bunu su kadara da vardirabilirim ki, btn birlik sadece Peter Verkhovensky’yi kapsiyor
ve sadece onun alakgnlllg, kendi birliginin basit bir ajani oldugunu kabullenmesine neden oluyor. Bununla beraber, bu birligin temel ds ncesi,
kendisine benzeyen
288
birliklerin temel ds ncelerinden daha sama degil. ‘Enternasyonal’ ile iliskileri var. Ajanlarini Rusya’ya sokmayi basardilar. Hatta, olduka
degisik bir yntem bulmuslar… fakat, kuskusuz ki teorik olarak. Buradaki amalarina gelince, Rus rgtnn gelismesinin ok belirsiz oldugunu ve
bu lkede hemen hemen daima beklenmedik seyler yapabileceklerini unutmamalisiniz. Hatirlarsiniz ki Verkhovensky inati bir insandir. Shatov
fkeyle:
- Rusya’yi hi anlamayan bir bit, bir kara cahil, koca bir ahmaktir! diye haykirdi.
- Onu yeteri kadar tanimiyorsunuz. Rusya hakkinda bilgilerinin zayif oldugu dogrudur; fakat, yine de sizin ve benim bilgim kadar bilgisi
vardir. Ve ayrica, Verkhovensky, Rusya hayranidir.
- Evet, kusku yok. Soytariligi terk edip yari ilgin oldugu bir ani vardir. Sizin szlerinizden birini yine size hatirlatacagim; ‘Bir insanin ne
kadar glenecegini kavrayabiliyor musunuz?’ Ltfen glmeyin. Bir tetigi ekecek kadar yetenegi vardir. Benim de bir casus oldugumdan
spheleniyorlar. islerinde ok az tecrbeleri oldugu iin, karsilarina ikan herkesin casus oldugundan kuskulaniyorlar.
- Ha… hayir. ok korkmuyorum. Fakat sizin durumunuz ok daha degisik. Uyarmamin nedeni dikkatli olmaniz iindir. Benim ds nceme gre,
budalalar tarafindan tehdit edildiginizi ds nmemelisiniz. Sz konusu olan onlarin zeki olup olmadiklari degil. Sizden ve benden ok daha gl
kisilere el kaldirdilar. Oh, saat on bir buuga gelmis.
- Size bir soru daha sormak istiyorum, fakat bunun konustugumuz sorunlarla ilgisi yok.
289-Tanri askina!… diye haykirdi. Stavrogin, sorgu dolu bakislarla bakti. -Ne demek istiyorsun?
- Sorunuzu sorun, Tanri adina!… diye haykirdi. Fakat, size de benim bir soru sormam sartiyla. Ltfen izin verin… yapamam… sorun
sorunuzu!…
- Anladigima gre, Mary’nin zerinde belirli bir etkiniz var. Sizinle konusmaktan ve sizi dinlemekten hoslaniyor. yle degil mi?
- Evet… dinledi…
- Onunla evli oldugumu resmen bildirmek istiyorum. Shatov dehset iinde fisildadi.
- Ne demek istiyorsunuz? Bunun g bir tarafi yok. Evliligin taniklari bu sehirde. Evlilik tamamen resmi bir sekilde yapildi. Topluma
duyurulmamasinin nedeni, evliligin taniklari, Kirilov, Peter Verkhovensky ve nihayet, akrabam saymakta gurur duydugum Lebyatkin’in
susmaya sz vermis olmalaridir.
- Bunu demek istemedim. O kadar sogukkanli konusuyorsunuz ki… fakat devam edin! Bu evlilige zorlanmadiniz, degil mi?
- ocugundan mi sz ediyor? Ulu Tanrim, byle bir seyden haberim yok. Ilk kez duyuyorum. Hibir zaman ocugu olmamisti. Olamazdi da,
halen bakiredir… nk!
290
Shatov yzn elleriyle kapayarak arkasina dnd; sonra birden Stavrogin’i omuzlarindan yakaladi.
- Biliyor musunuz, diye bagirdi. Hi degilse, btn bunlari neden yaptiginiz ve simdi byle bir cezayi kendinize neden verdiginizi biliyor
musunuz?
- Sorunuz zehirli ve zekice; fakat, sizi sasirtacagim; evet, o zaman onunla neden evlendigimi ve simdi, sizin deyisinizle, kendime neden byle
ceza verdigimi biliyorum.
- Bunu birakalim simdi… tartismasini daha sonra yapariz. Ana konu zerinde konusalim, ana konu. Sizin iin tam iki yil bekledim.
- Beklediniz mi?
-Sizin iin ok uzun zaman bekledim. Durmadan dinlenmeden sizi ds ndm. Sizden baska hi kimse… bunu size Amerika’dan da yazmistim.
- Okunamayacak kadar uzun muydu? Sizinle ayni fikirdeyim. Alti, kocaman sayfa. Konusmayin… konusmayin! Bana on dakikanizi daha
ayirabilir misiniz; ama simdi, derhal? Sizi ok uzun zamandir bekliyordum!
Shatov fkeyle:
-Fakat, dedi. Bu tavrinizi da birakacaksiniz. Anliyor musunuz? Size yalvarmam gerekirken, sizden bunu istiyorum… yalvarmasi gereken
birinin, istemesi ne demektir bilir misiniz?
- Bylece, yksek kimseler iin olagan seylerin s tnden bakacaksiniz, dedi. Atesiniz oldugunu zlerek gryorum.
291Shatov:
- Bana saygili davranmanizi istiyorum… talep ediyorum! diye haykirdi. Kisiligime saygi degil… kisiligimin cani cehenneme!… Baska bir
sey iin, sadece bu seferlik, sadece birka sz iin. Dnyada son defa olmak zere… sonsuzda bulusan iki yaratigiz. Ifadenizi degistirin Ve insan
gibi konusun! mrnzde bir kere olsun insan sesiyle konusun! Bunu kendim iin degil sizin iin istiyorum. Sinirsiz gc nz grenmenize yardimci
oldugumdan tr, yznze attigim yumruk iin beni bagislamak zorunda oldugunuzu kavrayabiliyor musunuz? Yine, o byklk taslayan, tiksinti
dolu tebessmn dudaklarinizda dolastigini gryorum. Oh, beni ne zaman anlayabileceksiniz? Birakin artik bu kibirli tavirlarinizi!… Ltfen, bunu
sizden talep ettigimi anlayin… talep ediyorum… aksi halde konusmam. Dnyada hibir sey iin konusmam!
Shatov, fkeden sayiklamaya baslamisti. Kaslari atilmis olan Stavrogin, eskisinden daha dikkatli gibi grnyordu. Stavrogin ciddi ve inandirici
bir sesle:
- Yarim saat kalacagima sz verdigime gre, dedi. Zaman benim iin ok degerlidir. Sizi dinlemeye niyetli oldugumu da bilmenizi isterim. Hi
degilse ilgi ile dinleyecegim ve… ve sizden benim iin yeni olan birok sey grenecegime de eminim.
- Fakat size hatirlatayim, dedi. Sizden Mary ile ilgili bir ricada bulunacaktim. yle bir rica ki, Mary iin ok nemlidir.
Konusmasinin en can alici yerinde sz birden kesilen ve kendisine sorulani anlayamayan bir kimsenin saskinligi gibi, sasiran Shatov’un
kaslari atildi.
- Nedir?
292
Shatov birden durumu kavrayarak elini salladi ve hemen kendi konusuna gemek isteyerek:
***
Hemen hemen tehdit eder bir tavirla, gzlerinden ates ps krerek iskemlesinde ileri dogru egilen Shatov, sag elinin isaret parmagini sallayarak
(belki bu hareketinin farkinda bile degildi) konusmaya basladi.
- Biliyor musunuz, simdi yeryznde “Tanri zelligini tasiyan”, yeni Tanri adina dnyayi kurtaracak olan, hayatin anahtarlarim elinde tutan
insanlarin kim oldugunu… bu insanlarin hangi ulustan oldugunu ve isimlerini biliyor musunuz?,
-Tavriniza bakilacak olursa, bunun Rus halki oldugunu derhal syleyebilirim.
- Kendinize gelin, rica ederim. Aksine, byle bir sey syleyeceginizi tahmin ettigim iin glmsedim.
- Byle bir sey mi bekliyordunuz? Peki, bu szler, sizin bildiginiz seyler degil mi?
- Hem de ok iyi biliyorum. Sz nereye getirmek istediginizi de biliyorum. Btn cmleniz, hatta Tanri zelligini tasiyan insanlar deyisiniz sadece,
Amerika’ya hareketinizden iki yil evvel Avrupa’da konustuklarimizin devamidir. Hi degilse, simdi hatirladigim kadari bu.
- Bu sizin deyisinizdir, benim degil. Sizin kendi deyisinizdir; hem de konusmanizin devami degildir. Biz byle bir sey hi ko—
293nusmadik. Byk szler eden bir gretmenle yeniden dirilen bir grencisi vardi. O grenci ben, gretmen ise sizdiniz.
- Fakat hatirlarsaniz, benim szlerimden sonra, siz birlige katildiniz. Zaten ondan sonra da hemen Amerika’ya gittiniz.
- Dogru. Bunun hakkinda size Amerika’dan da yazmistim. Size, hemen hemen her seyi yazmistim. ocuklugumdan beri benimsedigim, btn
mitlerimi bagladigim ve ugrunda gzyasi dktgm bir inantan, kendimi bu kadar abuk koparip kurtaramadigim dogrudur. Tanri degistirmek ok
gtr. O zaman size inanmak istememistim; nk, inanmak istemiyordum ve son defa olmak zere btn umutlarimi su lgim ukuruna bagladim.
Fakat ekilen tohum kalbimde kaldi ve byd. Bana ciddi, ama ok ciddi olarak syleyin, Amerika’dan yazdigim mektubu sonuna kadar okumus
muydunuz? Belki de hi okumamissinizdir, ha?
- O mektubun sayfasini okudum. Ilk ve son sayfalarini okudum. Orta sayfasina da syle bir gz attim. Bununla beraber, daima okumaya
niyetliydim.
-Oh, hepsi bir… Unuttunuz bunu! Insanlar zerine sylediginiz o szleri inkr ediyorsaniz, o zaman byle bir seyi nasil syleye-bildiniz? Iste buna
dayanamiyorum.
- O zamanlar da sizinle saka etmiyordum, dedi. Sizi inandirmaya alisirken, belki de sizden ok kendimi ds nyordum.
- Saka etmiyordunuz!… Amerika’da ay samanlarin s tnde aresiz bir adamla beraber yattim ve ondan, benim iime Tanri ve vatan sevgisinin
tohumlarini ektiginiz zamanlarda, belki de ayni gnlerde, bu zavalli, manyak Kirilov’un da kalbine ayni tohumlari ektiginizi grendim.
Zavallinin iini yalanlarla, iftiralarla dol-durdunuz ve onu yari deli bir hale soktunuz. Simdi ona gidip bir bakin… sizin yaratiginizdir. Fakat
onu grdnz, degil mi?
- Her seyden nce sunu bilmelisiniz ki, biraz nce ok mutlu ve iyi oldugunu bizzat kendisi syledi. Bunlarin hepsinin ayni za—
294
mana rastladigini ds nmekle hata etmiyorsunuz; fakat, bundan ne ikar? Her ikinizi de kandirmadigimi bir daha sylyorum.
- Evet.
- Ya o zaman?
- Konusmaya basladigim zaman saygi duymanizi istedigim kisi ben degildim. Sizin gibi zeki bir insanin bunu anlamasi gerekirdi.
- Ilk szlerinizi duyar duymaz kalkmadim, konusmayi rtbas etmedim. Sizden uzaklasmadim, hl buradayim ve sorulariniza cevap veriyorum.
Bagirmaniza bile ses ikarmadigima gre, size karsi olan saygimi kaybetmemisim demektir.
- ‘Bir dinsiz Rus olamaz. Bir dinsiz Rus olmaktan ikar’ deyisinizi hatirlar misiniz? Byle sylediginizi hatirliyor musunuz? diye sordu.
- Siz mi soruyorsunuz? Hatirlamadiniz mi? yle de olsa, Rus ruhunun baslica zelliklerinden birini kesfetmis oluyorsunuzun. Bunu unutmaniz
mmkn degil! O zamanlar sylediginiz baska bir seyi daha hatirlatayim: ‘Yunan Ortodoks inanci olmayan bir kimse Rus olamaz?’
- Bunun Slavci bir ds nce oldugunu zannederim.
- Hayir, simdiki Slavcilar byle bir ds nceyi kabullenmiyorlar. Ama, siz daha da ileri gitmistiniz. Roma Katolikliginin Hiristiyanlik olmadigi
inancindaydiniz, Roma’nin, seytanin nc bir oyununa kanan Isa’nin, bir kralligi olmadan yeryznde kalamayacagini bildirdigini; Katoliklerin
ise yeni bir Isa yarattigini ve btn Bati Dnyasi’ni yiktigim, syleyen siz degil misiniz?
295Fransanin Katolik kilisesi yznden aci ektigini, Roma Tanrisi’ni kabullenmediklerini; fakat, baska bir Tanri da bulamadiklarini syleyen, siz
degil misiniz? O zamanlar iste byle konusabiliyordunuz!… Konusmalarimizi ok iyi hatirliyorum. Stavrogin, ciddi bir sesle:
- O zamanlar buna inansaydim; kusku yok ki ayni seyleri yine takrarlayacaktim, dedi. Fakat sizi temin ederim ki, bu eski ds ncelerimi
tekrarlamaniz bende son derece kt bir etki yaratiyor. Artik kesmez misiniz?
- O zamanlar inansaydiniz, ha?!.. Fakat geregin Isa’nin disinda oldugunu size matematiksel olarak tanimlasalar bile, geregin yaninda
olmaktansa Isa’nin yaninda olmayi tercih edeceginizi syleyen siz degil miydiniz? Sylediniz mi bunu? Sylediniz mi?
-Fakat ben de size bir soru sorayim, dedi? Bu sabirsiz… insana huzursuzluk veren imtihanin amaci nedir?
- Susun! Aptal ve beceriksiz olabilirim; ama, birakin gln duruma ds eyim! O zamanki esas ds ncenizi bir kere daha tekrarlamama izin verir
misiniz? Sadece on iki satir kadar… hem de zetleyecegim.
Shatov sandalyesinden ileri dogru uzandi ve hatta, kisa bir sre iin parmagini yine salladi. Stavrogin’e kt kt bakmaya devam ederek, sanki
bir yerden okuyormus gibi tane tane konusarak anlatmaya basladi.
296
- Hibir ulus, henz bilim ve mantik erevesi dahilinde oturmus degildir. Hatta, simdiye kadar kk bir rnek bile gs termemislerdir. Sosyalizm,
dogusu bakimindan, dinsiz olmak zorundadir; nk, ilk basindan beri, dinsizligin nderi oldu ve kendi kendini bilim ve mantik erevesi iinde
dzenledi ve siraladi. Dnya kuruldugundan bugne kadar, mantik ve bilim, daima ikinci derecede bir plan halinde kalmistir. Ve dnya
duruncaya kadar da byle devam edecektir. Insanlar tamamen degisik bir gle sekillendirilmis ve hareket ettirilmistir. Bu g yle bir gtr ki, her
ne kadar nasil dogdugu bilinmiyorsa da, onlarin s tnde gl bir etki yrtmektedir. Isi sonuna kadar gtrmeyi bilinmez bir hirsla arzulayan, lm ve
varligini inkr eden bir gtr. Kutsal kitapta ‘Hayat irmagi’nin kuruyacagi sylendigi gibi, bu g de hayatin ruhudur. Filozoflarin dedikleri gibi, bu
g, bir estetik prensibi, bir ahlak prensibidir. Basit olarak adlandirdigim gibi Tanri’yi arama’ prensibidir. Btn uluslarin gelismelerindeki, her
insanin iindeki ve varliklarinin her noktasindaki belirli ama, sadece Tanri’nin, Tan- -rilari’nin, onlara zg Tanrilarinin pesinden kosmak ve
geregi, o Tanri’ya inanta aramaktir. Dnyanin var olusundan bu yana ve dnyanin sonuna kadar Tanri, tm insanligin yarattigi bir varlik
olmustur ve olmakta devam edecektir. Simdiye kadar btn insanlarin ya da ogunlugunun ortak bir Tanri’si olmamistir; ama, kendilerine zg
bir Tanrilari olmustur. Tek bir Tanri’ya inan, ulusal kavramin ortadan kalkacaginin ilk isaretidir. Tanrilar ortak Tanri haline gelince, kendileri
ile beraber, onlara olan inanci ve insanligi da yok edeceklerdir. Bir ulus glendike, Tanri’si da digerlerinden ayrilacaktir. Henz dinsiz bir ulus
yoktur; yani, iyilikle ktlk kavrami olmayan bir ulus yoktur. Her insanin kendisine zg bir iyilik ve ktlk kavrami, kendisine olan bir iyiligi ve
ktlg vardir. Birok ulus, iyi ve kt kavrami ortak oldugu takdirde, o uluslar yok almaya ve iyi ile kt arasindaki fark kavrami da yavas yavas
silinmeye ve kaybolmaya baslar.
Mantik hibir zaman, iyi ile kt arasindaki ayrimi grebilecek, hatta, yaklasik olsa bile iyiyi ktden ayirabilecek gc e erisme—
297mistir. Tersine olarak, bunlari acinacak sekilde birbirine karistirmistir; Bilime gelince, onun zmlenmis sekli, daima zor kullanma temeline
dayanmistir. Bu zor kullanma, yzyilimiza kadar hi bilinmemis, salgin bir hastaliktan, kitliktan, savastan bile korkun olan, insanligin en byk
felaketi yari bilim iin zellikle dogrudur. Yari bilim, simdiye kadar dnyanin grmedigi bir despottur. Kendi rahipleri ve esirleri olan, insanligin
bugne kadar ds nmeden nnde secde ettigi, bilimin kendisinin bile nnde utan verecek bir sekilde egildigi bir despottur. Btn bunlar sizin sz-
lerinizdir, Stavrogin. Tabii, sz ettigim yari bilim hari; bu bana ait bir deyis; nk, ben yari bilimi temsil ediyorum ve bu nedenle de ondan
nefret ediyorum. Sizin ds ncelerinize ve kendi deyimlerinize gelince, onlarin hibirini degistirmeden syledim. Tek kelimesini bile
degistirmedim.
- Zannetmiyorum, dedi. Sylediklerimi hareretle kabullenmistiniz ve farkinda olmadan degistirmis olabilirsiniz. Tanri’yi, ulusun basit bir
esyasi dzeyine indirdiginiz gerek…
Birdenbire, Shatov’un sadece szlerini degil hareketlerini de yakindan izlemeye basladi. Shatov:
- Tanriyi ulusun basit bir esyasi dzeyine mi indirdim? diye bagirdi. Tamamen tersine, insanlari Tanri’ya ykselttim. Bunun aksi ne zaman
olmustur ki? Insanlar Tanri’nin bedenidir. Her insan ancak, kendisinin zel bir Tanrisi oldugu, diger Tanrilar’a bakmadigi zaman insandir;
kendi Tanrisiyla dnyanin s tesinden gelecegine ve btn diger Tanrilar’i kovacagina inandigi srece byle olacaktir. Byk uluslar, hi degilse
kendisini gs termis, insanligin basinda yryen uluslar, buna daima inanmislardir. Gereklere karsi durmak mmkn olamaz. Yahudiler, gerek
Tanri’yi bekledikleri iin yasadilar ve gerek Tanri’yi dnyaya biraktilar. Yunanlilar dogayi Tanrilastirdilar ve dinlerini dnyaya yaydilar…, yani,
felsefe ve sanati. Romalilar Devlet iinde insanlari Tan-298
rilastirdilar ve Devleti uluslara miras biraktilar. Fransa, uzun tarihi boyunca, sadece Romanin Tanri ds ncesinin gelismesi ve se-
killenmesiydi. Nihayet, Roma Tanrisini lagima atti ve kendisini dinsizlige verdi! Simdilik buna sosyalizm diyorlar; nk, dinsizlik Roma
Katolikliginden daha saglikliydi. Byk bir ulus, geregin yalniz kendisinde, kesin olarak yalniz kendisinde oldugu ve dnyayi elindeki bu gerekle
kurtarmaya, yeniden canlandirmaya sadece kendisinin yetenekli oldugu hakkindaki inancim yitirdigi an, o ulus byklgn kaybeder ve yalniz
etnografik bir materyal olur. Gerek byk bir ulus, insanlikta ikinci derecede bir rol oynamayi hibir zaman kabullenemez. Birinci dereceye bile
razi olamaz. Kesinlikle tek olmayi ister. Bu inanci yitiren bir ulus artik ulus degildir. Fakat yalniz bir gerek vardir ve bu nedenle, her ne
kadar diger uluslarin kendi zel Tanrilari bulunsa bile, btn uluslar arasinda, gerek Tanri’ya sahip olacak ancak bir ulus vardir. Ve Tanriyi
kendinde tasiyan insanlar sadece Rus ulusudur ve… ve. Sznn burasinda fkeyle:
- … ve siz Stavrogin, beni bu kadar budala mi saniyorsunuz? diye haykirdi. Su anda sylediklerimin, Moskova Slavcilari’nin agizlarinda
gevis getirdikleri, bayatlamis kelimeler ya da tamamen yeni kelimeler, en son kelimeler, yeniden dogusun tek kelimesi oldugunu bilmeyecek
kadar budala miyim? Ve… ve su dakikada bana glp glmemenizden bana ne? Tek kelimenin bile anlamini anlayamamaniz umurumda mi? Ah,
su andaki yznzn anlamindan ve gururla glmsemenizden nasil igreniyorum!…
- Tamamen aksine, Shatov, tamamen aksine, dedi. Sylediklerinin tamamen aksine olarak, atesli szleriniz ok gl anilarimi canlandirdi.
Szlerinizde, iki yil nceki ruhsal durumumu buluyorum. Biraz nce syledigim gibi, o zamanki ds ncelerimi byttgnz sylemeyecegim. Hatta,
nceden sylediklerim daha degisik, daha kesin szlerdi sanirim. nc kez sylyorum;
299inanin ki, simdi anlattiklarinizi son kelimelerine kadar dogrulamak isterdim, ama…
- Size ait olan asagilik bir deyisdir, dedi. Tavsan yemek iin… nce onu yakalamak gerekir. Tanri’ya inanmak iin de… Tanri’nin olmasi
gerekir. Bana sylendigine gre, Petersburg’da sizin en ok deger verdiginiz bir szms . Nozdryov’un tavsani art bacaklarindan yakalamak
istemesi gibi.
- Hayir, yakaladigini syleyerek vnr, o kadar. Sirasi gelmisken, izninizle bir soru da ben soracagim. Zaten bunu sormak hakkini da kazandim.
Syleyin bana, tavsani yakaladiniz mi, yoksa hl kamakta devam ediyor mu?
- Byle kelimeler kullanmaya cesaret etmeyin! dedi. Baska, daha degisik kelimeler kullanin!…
-Nasil isterseniz, dedi. Daha baska sekilde sorabilirim. Btn grenmek istedigim, Tanri’ya inanip inanmadiginiz. Shatov, fkeyle mirildandi.
- Rusya’ya inaniyorum. Yunan Ortodoks Kilisesi’ne inaniyorum. Ben… ben Isa’nin varligina inaniyorum… Onun benzerinin Rusya’da
dogacagina inaniyorum. inaniyorum ki…
- Tan…Tanri’ya da inanacagim.
Stavrogin’in yznde en ufak bir kipirdanis bile olmadi. Shatov, meydan okurcasina, ates ps kren gzlerle, karsisindakini kl etmek istermis gibi
bakiyordu.
Nihayet:
- Gryorsunuz ya, ona hi inanmadigimi sylemedim size! diye haykirdi. Simdilik, mutsuz, can sikici bir insan oldugumu an—
300
latmak istiyorum… sadece simdilik… Fakat canim cehennemin dibine gitsin! nemli olan sizsiniz, ben degil. Ben yeteneksiz bir ki—
siyim. Her yeteneksiz kisi gibi sadece kanimi verebilirim, fazlasini veremem. Fakat kanimin da cehenneme kadar yolu var!… Sizin
hakkinizda konusuyorum. Burada iki yildan beri sizi bekliyordum. Yarim saatten beri nnzde deta iriliplak dans ediyorum. Siz, ancak siz…
bayragi ekebilirsiniz!…
Sylemek istedigini bitirmedi. Sanki aresizlik iindeymis gibi dirseklerini masaya dayadi ve basini ellerinin arasina aldi. Stavrogin:
- Mademki siz sz ettiniz, dedi. Olduka garip bir noktaya dikkatinizi ekmek isterim: Neden herkes elime bir bayrak tutusturmaya kalkisir?
Peter Verkhovensky bile, ‘Onlarin bayraklarini’ kaldirabilecegine inaniyor. Hi degilse bana yle sylyor. Su islemekteki olagans t yetenegim
yznden, onlar iin Stenka Razin rol oynayabilecegimi ds nyor. Bu kelimeler de aynen onun szleridir.
Shatov:
- Tamamen.
- Anliyorum, dedi. Petersburg’da hayvanca tutkulari olan gizli topluluktan oldugunuz dogru mu? Markiz de Sade’in bile sizden ders
alabilecegi dogru mu? ocuklari ayarttiginiz, yoldan ikarttiginiz dogru mu?
- Cevap verin, yalan sylemeye sakin kalkmayin Nicholas Stavrogin, yzn yumruklamis Shatov’un karsisinda yalan syleyemez!… Her seyi
oldugu gibi syleyin ve sayet bu dogruysa, sizi hemen burada ldrrm!…
Biraz uzunca sren sessizlikten sonra Stavrogin, yz solmus ve gzleri ates ps krerek:
301-Bu szleri syledim; ama, ocuklara herhangi bir zararim dokunmadi, dedi.
- Fakat siz byle sylediniz! dedi. Insanligin iyiligi bakimindan, gzellikle, kaba bir hareket ya da herhangi bir kahramanlik arasinda bir ayrim
gzetmediginiz ve hatta insanligin ugruna hayati bile feda edebileceginiz dogru mu? Her iki gzelligin ve zevkin arasinda benzerlik buldugunuz
dogru mu?
Arzu ettigi anda kalkip gidebilecek olan Stavrogin, ne yerinden kimildiyor ve ne de gitmeye istekli grnyordu.
- Byle sorulara cevap vermek mmkn olamaz… cevap vermeyi reddediyorum, diye mirildandi.
- Ktlgn, neden kt ve iyiligin neden iyi oldugunu ben de bilmiyorum, dedi. Fakat bunlar arasindaki ayrimin, Stavroginler gibi soylu beylerde
neden silinip kayboldugunu biliyorum. Su kadinla neden byle alaka evlendiginizi biliyor musunuz? nk, byle bir evliligin rezaleti ve
anlamsizligi yeteneksizliginizin en yksek derecesine ikiyor!.. Oh, lagimin hibir zaman kenarinda yrmezsiniz; ama, lagimin iine paldir kldr
tepetaklak dalarsiniz. Bu evliligi, manevi alakliginizin, vicdan azabinizin, iskence zevkinizin ihtirasindan yaptiniz. Bu olay, kt seylere belirtili
bir ilgi gs teren sinir bozuklugundan meydana gelmistir. Sagduyuya karsi meydan okuma hissi karsi konamayacak derecede kiskirticiydi!…
Stavrogin ve bir zavalli, bellegi noksan, yoksul, topal! Valinin kulagini isirdiginiz zaman hoslanmis miydiniz? Syleyin hoslanmis miydiniz?
Soylu bir kisinin, bos gezen ve serseri bir oglusunuz, degil mi?
- Evlenme nedenim hakkinda yanilmakla beraber siz bir psikologsunuz, dedi. ok hayret ediyorum dogrusu. Kirilov mu? Fakat onun bununla
bir iliskisi olamaz.
302
- Fakat ne istiyorsunuz? diye sordu. Yarim saatten beri kirbacinizin altinda oturuyorum ye hi degilse kibarca gitmeme izin verebilirdiniz,
eger… eger bana byle davranmaniz iin mantiga uygun bir amaciniz yoksa…
-Elbette. Hi degilse amacinizi sylemek zorundasiniz. Byle davranmanizi bekliyordum; fakat, btn grdgm tkrr gibi konusmaniz. Kapiyi amak
zahmetine katlanir misiniz, ltfen.
Stavrogin, oturdugu sandalyeden kalkti. Shatov fkeyle arkasindan firladi. Stavrogin’in omzunu tutarak:
- Topragi p, gz yaslarinla sula, merhamet dilen! diye haykirdi.
- Fakat o sabah sizi… ldrmedim, degil mi? diye sordu. Ellerimi ektim, degil mi?
- Haydi bana her seyi anlatin! Bana tehlikeyi haber vermeye geldiniz… beni konusturdunuz… yarin evliliginizi resmen aiklamaya niyetli
oldugunuzu sylediniz! Yeni korkun bir ds ncenin elinde kivrandiginizi yznzden anlamiyor muyum saniyorsunuz? Stavrogin, neden ebediyen
size inanmaya mahkmum? Baska birisiyle byle konusabilir miydim? Alakgnllym; fakat, Stav-rggin’le konusuyorum diye iplakligimdan
utanmiyordum. Stavrogin beni dinliyor diye, kendi deyislerimle byk bir ds nceyi karikatrize etmekten korkmadim… Siz gittikten sonra ayak
izlerinizi bile pecegimi bilmiyor musunuz? Sizi kalbimden skp atamam, Nicholas Stavrogin!
Stavrogin susuyordu.
- Bir beyefendinin simarik oglusunuz, bir beyefendinin son oglu. Kendi halkinizi tanimadiginizdan, iyilik ve ktlk arasindaki ayrimi
tanimlayamiyorsunuz ve tanimlayamayacaksiniz da… ne siz ne de Verkhovenskyler, baba ve ogul… ne de ben… ben de bir
beyefendiyim… ben, kleniz ve usaginiz Pashka’nin ogluyum… Dinleyin, alisarak Tanri’ya varin; her sey ondadir; yoksa, siz de kf gibi yok
olacaksiniz; Tanri’ya, alismakla erisin.
- Renberlik. Varlikli olmaktan vazgein. Ah, glyorsunuz! Bir hile olacagindan mi korkuyorsunuz?
Fakat Stavrogin glmyordu. Gerek bir sey bulmus gibi bir an ds ndkten sonra:
- alismakla Tanri’ya erisilebilecegini ve bu alismanin da renberlik oldugunu ds nyorsunuz, degil mi? diye sordu.
- Sahi, dedi. Bana hatirlattiniz. Zengin olmadigimi ve atacak bir seyim bulunmadigini biliyor muydunuz? yleki, Mary’nin gelecegini bile
garanti edecek durumda degilim. Baska bir sey daha var. Eger sizce bir sakinca yoksa, ilerde Mary’yi grebilir misiniz diye sormaya
gelmistim. Onun zavalli ds ncelerine ancak siz bir etki yapabilirsiniz. Bunu size, bana herhangi bir sey olursa, diye sylyorum.
Shatov bir eliyle mumu alirken, br elini salladi. , - Pekl, dedi. Mary’yi grmemi istiyorsunuz. Tabii daha sonra.. Gidip Tikhon’u grsenize.
- Kimi.
-Tikhon. Eskiden rahipti; simdi, hasta oldugundan alismiyor. Sehrin sinirina yakin bir yerdeki Efimevsky Borogorodsky Manastiri’nda
oturuyor.
304
-Hibir sey demek istemedim. Onu ziyarete giden birok insan var. Siz de gidip onu grn. Neden .grmeyesiniz? Neden olmasin, yani?
- Ismini ilk kez duyuyorum ve… ve simdiye dek byle bir adamla tanismamistim. Tesekkr ederim, gidip onu grecegim.
- Bu taraftan, dedi.
- Bir daha sizi grmeye gelmeyecegim, dedi. Sokak hl zifiri karanlikti ve yagmur dinmemisti.
2
GECE DEVAM EDIYOR
Stavrogin, Bogoyavlenskaya Sokagi boyunca yrd; yol hafife meyilliydi ve ayaklari amurda kayiyordu. Sonunda, karsisina sisle kapli genis
bir bosluk ikti…Nehir. Buradaki evler kk kulbelerden ibaretti ve karisik birok sokak vardi. Stavrogin, uzun bir sre nehirden fazla
ayrilmadan itlerin boyunca yrd. Buralari ok iyi bildigi, yolunu sasirmadan yrmesinden belli oluyordu. Ds ncelere dalmis grnyordu. Kendisini
birden, dubalar zerine kurulmus islak kprnn zerinde bulunca sasirarak etrafina bakindi. Etrafta kimseler yoktu. Yollar o kadar tenhaydi ki,
hemen dirseginin dibinde, kendisine yabanci gelmeyen simarik bir ses duydugu zaman elinde olmadan irkildi.
- zr dilerim, efendim, semsiyenizden ben de yararlansam, sizce bir sakincasi olur mu?
305Gerekten de, bir glge semsiyenin altina szld ya da Stavrogin’e yle geldi. Askerlerin dedigi gibi adamla omuz omuza yryordu. Stavrogin,
adimlarini agirlastirarak, karanligin elverdigi lde yanindaki adamin yzn grmeye alisti. zerinde kaba elbiseler bulunan adam kisa boyluydu.
Kivircik salarini ancak rtebilen, kenarlari yirtik bir sapka, basinda limon kabugu gibi duruyordu. Salari kuzguni siyah, gzleri olduka iri, gl
kuvvetli bir adamdi. Gzlerinde, genelde ingenelerde oldugu gibi sarimtirak bir parilti vardi. yleki, bu zifiri karanlikta bile pariltilari grmek
mmknd. Yaklasik kirk yaslarinda vardi ve sarhos da degildi.
Stavrogin:
- Siz Bay Stavrogin’siniz, efendim. Geen pazar tren istasyonunda sizi gs termislerdi. Ayrica, sizin hakkinizda daha nce de ok sey
duymustum, efendim.
-Vaftiz adim Fyodor’dur, efendim. Buralarda oturan bir annem var, efendim. Simdi ok yasli, efendim ve her geen gn biraz daha kyor.
Yasliligina, ayaginin bir ukurda olduguna bakmadan, benim iin gece gndz dua eder, efendim.
- Evet, efendim, sadece ikametghimi degistirdim, o kadar. mr boyu hapis cezasi aldigimdan, kitaplarima, kiliseye ve anlara veda etmistim.
Cezami bitirmek iin de ok uzun bir zaman gerekiyordu, efendim.
- Burada ne ariyorsunuz?
- Elimden geldigi kadar geinmeye alisiyorum, efendim. Geen hafta, amcam buradaki hapishanede ld, efendim. Kalpazanliktan mahkmdu.
Onun ruhuna, kpeklere iki dzine tas attim, efendim. Simdilik yaptigim is bu kadar. Ayrica, Bay Verkhovensky, efendim, btn Rusya’da
serbest olarak dolasabilmem iin bana bir
306
tc car pasaportu temin edecek. Anladiginiz gibi, efendim, Bay Verkhovensky byle bir evraki temin edene kadar oyalanmam gerekiyor. Bana
karsi ok nazik davraniyor; nk, efendim, bana diyor ki ‘Babam seni Ingiliz Kulb‘nde kumarda kaybetmis. Bu haksizliktir. Insanliga sigmaz
bir davranistir. Iimi biraz isitabilmek iin bana ruble verebilir misiniz, efendim?
- Demek ki burada beni bekliyordunuz, degil mi? Bundan hoslanmadim. Kimin emriyle?
- Kimseden emir almis degilim, efendim. Sizin ne kadar merhametli oldugunuzu bildigimden, efendim, bunu herkes biliyor. Sizin de
anlayacaginiz gibi sifiri tketmek zereyim, efendim. Son cuma, midemi etli brekle tika basa doldurdum. O zamandan beri bir sey yemedim.
Bir gn hibir sey yemedim. Ertesi gn sabrettim. nc gn yine bir sey yemedim. Nehirde su bol; fakat, o kadar ok itim ki, midemde kurbagalar
kol gezmeye basladilar. Benim gibi zavalli birine birka kurus ayiramaz misiniz, efendim? Buraya yakin bir yerde beni bekleyen bir hanim
arkadasim var, efendim; fakat, cebimde birka ruble olmadan gitmeye cesaretim yok.
- Bay Peter Verkhovensky, benim adima size nasil bir sz verdi?
- Hibir sz vermedi, efendim, ama przl bir isinizde size yardimci olabilecegimi ima etti. Fakat, kafasindan geen ds nceleri bilemiyorum,
efendim. Bir kazak kadar sabrim olup olmadigini denemek ister sanirim. Ayrica, bana zerre kadar olsun gvenemez.
- Bay Verkhovensky iyi bir astronomdur ve gkyznde bilmedigi yildiz yoktur fakat o da hepimiz gibi yanilabilir, efendim. Tanri’nin
huzurunda size sylediklerim dogrudur, efendim; nk, sizin nasil bir kimse oldugunuzu herkes biliyor. Bay Verkhovensky ve sizin karakteriniz
bagdasamaz, efendim. Bir keresinde, insanin hain oldugunu ve ds ncelerini kimsenin degistiremeyecegini ve bir hain olarak kalacagini
sylemisti. Eger bir kimseye aptaldir
307derse, o insan onun gznde aptal olarak kalir, efendim. Fakat ben, efendim, sali ve arsamba gn aptal olabilirim; ama, persembe gn ondan
daha akilli bir insan olabilirim. Bu bakimdan, anliyorsunuz ya, efendim, pasaportum olmadigindan Rusya’da kalamayacagimi ds nyor ve
beni avcunun iinde sayiyor. Bay Verkhovensky’nin hayati ok ucuz buldugunu da syleyebilirim, efendim; nk, insanlara kendince bir deger
veriyor ve inancindan bir milim olsun ayrilmiyor. Ve ayrica, son derece yanilan bir insandir. Kendisinin haberi olmadan, sizin nnze
ikamayacagimi ds nyor; oysa, grdgnz gibi karsinizdayim. gndr yolunuzu bekliyorum, efendim. gecedir bu kprnn s tnde yolunuzu gzlyorum
ve simdi de Tanri’nin huzurundaymis gibi nnz-deyim. Onsuz da yoluma devam edecegimi ona kanitlamak istiyorum. Daha dogrusu, arigin
nnde egilmektense, izmenin nnde egilmek benim iin daha iyidir, diye ds nrm.
- Dogrusunu sylemek gerekirse, efendim, agzini bir an olsun kapamasini bilmeyen Yzbasi Lebyatkin’den grendim. Bu bakimdan, gn
gecemin karsiligi sizden alacagim ruble olacaktir. Elbiselerimin islanmasindan, tepeden tirnaga sirilsiklam oldugumdan sz etmeyecegim.
Sadece buna katlanip glecegim, efendim.
- Ben sol tarafa siz ise, sag tarafa gidiyorsunuz. Iste kprnn sonuna geldik. Bakin Fyodor, sylediklerimi anlayan kimseleri severim. Size
metelik bile vermeyecegim. Karsima bir daha ne kprde ne de baska bir yerde ikin. Size ne simdi ne de gelecekte ihtiyacim olacak ve simdi
sylediklerimi yerine getirmeyecek olursaniz, ellerinizi, kollarinizi baglayip sizi polise teslim ederim. Haydi, simdi defolun bakalim!
- Hi degilse, size buraya kadar eslik ettigim iin bana birka kurus vermelisiniz, efendim. Sizin yaninizda yrmek benim iin byk bir serefti,
efendim.
308
- Fakat yolunuzu bulabilecek misiniz, efendim? Burada yzlerce dneme vardir… sehrin bu yakasinda size yolunuzu gs terebilirim, efendim.
nk, buradaki yollar, sanki seytan buradan geerken sepetinden ikartip oraya buraya serpistirmis gibi karmakarisiktir.
- Belki de fikrinizi, degistiririsiniz, efendim. Benim gibi bir ksze aci vermek size ne kazandirir ki?…
-Fakat btn mesele, benim size ihtiyacim olmasinda, efendim. Eh, baska arem yok, sizin dns nz bekleyecegim, efendim.
- Fakat ben de serefim zerine sz veririm ki, eger bir daha karsima ikacak olursaniz, sizi baglarim.
- Bu takdirde, kemerimi de hazir edecegim, efendim. Allahaismarladik, efendim. Semsiyeniz altinda beni barindirdiginiz iin de tesekkr
ederim. lene kadar bu iyiliginizi unutmayacagim, efendim.
Adam geride kaldi. Stavrogin, byk bir huzursuzluk iinde gidecegi yere vardi. Yerden bitmis gibi ortaya ikan adamin kendisine ihtiyaci
olduguna kesin bir inanci vardi ve bunu bildirmek iin fazla bekleyememisti. Serserinin tamamen yalan sylemedigi de belliydi. Belki de
Verkhovensky’den gizli olarak kendi hesabina alisiyor ve ondan bir is alacagini umuyordu. Eger byleyse, bu karsilasmanin ok ilgin bir yn
vardi.
***
. Stavrogin’in gittigi ev, issiz bir sokakla, mutfak bahelerinin itleri arasindaydi ve kelimenin tam anlami ile sehrin kenarindaydi.
309Bu, henz dis kaplamalari yapilmamis, yeni, kk ahsap bir evdi. Panjurlu pencerelerden birinin panjuru zellikle aik birakilmis ve pencerede
bir mum yakilmisti. Grns e gre o gece gelecek olan bir ziyareti iin yakilmisti. Stavrogin, eve daha otuz adim kala, ev sahibi olmasi gereken,
uzun boylu bir adamin merakla sokagi kontrol ettigini grd. Biraz sonra da, adamin sabirsiz ve endiseli sesini duydu.
Stavrogin, kapiya kadar gidip semsiyesini kapayana kadar cevap vermedi. Sonra:
Kapida duran adam, yani yzbasi Lebyatkin, heyecanla birka adim atti.
- Nihayet gelebildiniz! Ltfen, semsiyenizi alayim, efendim. Hava ok yagisli, efendim. Semsiyenizi aip bir ks eye koyarak kurutacagim.
Buyurun, efendim, buyurun.
Koridordan, iinde iki mum yanan odaya ailan kapi ardina kadar aik duruyordu.
- Geleceginizi bu kadar kesinlikle bildirmemis olmasaydiniz, geleceginizden umudumu kesecektim artik.
- O kadar ok yagiyor ve o kadar uzaktan geldiniz ki. Saatim olmadigindan zamani bilemiyorum ve… ve pencereden ise baheden baska bir
sey grnmyor… yani, sikyet etmiyorum, efendim; nk, sikyet etmeye hakkim yok. Sadece, btn hafta beklemekten sabirsizlandim, o kadar…
nihayet bir karara baglanmasini arzu ediyordum…
- Ne demek istiyorsun?
310
Stavrogin evresine bakindi; tavani alak kk bir odaydi; mobilya olarak sadece son derece gerekli esyalar vardi; yepyeni sandalyelerin ve
kanepenin rtleri yoktu; biri koltugun yaninda digeri odanin ks esinde duran, ihlamur agacindan yapilmis iki masa vardi; masanin birinin
zerine rt rtlms , her trl teberi konmus ve bunlarin s tne de tertemiz bir peete yayilmisti. Grns e bakilacak olursa, oda tmyle tertemiz
tutulmustu. Yzbasi Lebyatkin sekiz gnden beri imiyordu. Yz sismis ve sari grnyordu. Bakislari oradan oraya dolasiyor ve gzlerinin iinde
merak kivilcimlari uusuyordu. Daha da garibi, konusmasi ve davranisinin nasil olmasi gerektigine bir trl karar verememis grnmesiydi.
- Grdgnz gibi, dedi. Bakin, artik Kesis Zossima gibi yasiyorum. Imemek, yalnizlik ve yoksulluk… Eski zaman svalyelerinin yemini…
- Belki de yaniliyorum. Yazik ki, dogru drs t bir egitimim yok! Her seyi berbat ettim!.. Inanin efendim, yz kizartici zayifligimi ancak burada
anlayabildim. Ne bir bardak ne de bir damla iiyorum, efendim!… Kk bir yuvam var ve tam alti gndr vicdan temizliginin anlamini ok iyi
anladim. Hatta, duvarlar bile reine kokuyor ve bana dogayi hatirlatiyor. Nasil bir adammisim meger? Ben nasil bir adamdim? Sairin tam
yerinde syledigi gibi,
- Semaver saat sekizden beri kayniyordu, ama…korkarim ki… snms tr. Dnyada her sey ayni sekilde snmyor mu? Bir gn
311gelecek, gnesin bile snecegini sylyorlar. Bununla beraber, semaverin altini yeniden yakacagim, tabii gerekirse. Agafya henz uyumadi.
- Burada, burada, diye fisildadi. Ona syle bir bakmak ister miydiniz?
Stavrogin sordu:
- Uyumuyor mu?
- Hayir, hayir, Tanri hakki iin hayir! Nasil uyuyabilir. Aksine, aksamdan beri sizi bekliyordu ve dn sizin geleceginizi grenir grenmez salarini
taramaya basladi.
- Genel olarak durumu nasil? diye sordu. Lebyatkin, yznde aci bir anlamla omuzlarim kaldirdi.
- Genellikle mi? Siz kendiniz biliyorsunuz, efendim; fakat, su anda… su anda, efendim, iskambille kendi falina bakiyor.
- Pekl, daha sonra. nce sizinle hesaplasmamiz gerekiyor. Stavrogin sandalyeye oturdu.
Yzbasi koltuga oturmaya cesaret edemeyerek baska bir sandalyeye oturdu ve sylenecekleri dinlemek zere biraz ne egilerek bekledi.
Stavrogin birden farkina vararak sordu:
- Ks edeki masanin s tnde ve rt altinda duran nedir? Lebyatkin masaya bakmak zere dnd.
- O mu, efendim? dedi. Sizin cmertliginizin bir parasi, efendim. Yeni tasindigimizdan ve sizin uzun yoldan geldiginizi gz nne alarak…
312
Minnet dolu bir anlamla glmsedi. Sonra yerinden kalkip ayak parmaklarinin ucuna basarak masanin yanina gitti ve rty dikkatle kaldirdi. rtnn
altinda yiyecek soguk bazi seyler hazirlanmisti; haslanmis et, domuz salami, sardalya, peynir, kk bir srahi ve uzun bir sise sarap. Btn
yiyecekler byk bir dikkatle yerlestirilip hazirlanmisti.
- Siz mi hazirladiniz?
- Evet. Dn hazirlamistim. Elimden gelen gayreti gs terdim. Bildiginiz gibi Mary, byle seylerle pek ilgili degil. Btn bunlar sizin beni
bagislamanizdir. Burasi da sizin evinizdir, benim degil. Yani, ben sadece sizin basit bir hizmetkrinizim. Fakat ruhen, efendim, ruhen
tamamen zgrm. Elimde kalan bu son seyi benden almaniz mmkn olamaz!
-Size minnettarim, efendim, ama zgrm! diye haykirdi. Ah, efendim, kalbim o kadar doluydu ki sizi nasil sabirsizlikla bekledigimi
bilemezsiniz. Iste simdi kaderimi tayin edeceksiniz… hem benim hem de ierdeki zavallinin. Drt yil nce orada oldugu gibi… kalbimi yine
size aacagim. O zamanlar beni dinler siirlerimi okurdunuz… O zamanlar Shakespeare’den esinlenerek sizin palyaonuz adini takmislardi
bana. Kaderimde o kadar nemli yeriniz vardi ki… Simdi ok byk korkularin tutsagiyim. gd ve kaderimi aydinlatacak olan isigi da sizden
bekliyorum. Peter Verkhovensky bana karsi ok kt davraniyor.
Stavrogin onu ilgiyle dinledi ve yakindan inceledi. Yzbasi geri imeyi birakmisti; ama, ds ncelerinin yine de bir dzeni yoktu. Onun gibi
yillanmis ayyaslar da, ancak byle delice davranislar gs terebilirdi. Oysaki, madrabazlikta kimseden geri kalmamaya alisirlardi.
313yzbasi, dedi. Insan hayatinin ikinci yarisinin, genellikle birinci yarida edinilen aliskanliklarla dolu oldugu dogrudur. Lebyatkin, yari saka,
yari ciddi bir tavirla:
- Sylediklerinizin hibirini unutmadim, diye devam etti. zellikle Petersburg’da sylediginiz bir sz hi unutmadim. ‘Sagduyunun karsisinda
tutunabilmek iin gerekten de byk bir insan olmak gerekir.’ Evet, efendim kelimesi kelimesine byle sylemistiniz.
-Tamamen haklisiniz, efendim. Hayatiniz boyunca hep byk szler ettiniz. Halbuki, Liputin ve Peter Verkhovensky byle seyleri sylemekten
acizler! Ah, Bay Verkhovensky tarafindan nasil hakarete ugradigimi bilemezsiniz, efendim!
- Sarhostum, efendim. Ayrica, yzlerce ds manim var! Fakat… fakat simdi yeni bir sayfayi eviriyorum ve… ve simdi bir yilan gibi gmlek
degistirecegim. Vasiyetimi hazirlamis oldugumu biliyor musunuz, efendim?
- lkeme, insanliga ve grencilerime, efendim. Gazetelerde bir Amerikali’nin hayatini okudum. Btn servetini fabrikalara ve zel arastirmalara
birakmis. Kemiklerini tip grencilerine ve derisini de, gece gndz Amerikan Ulusal Marsi’nin alinmasi iin davul yapilmak zere bagislamis.
Yazik ki, bizler, Amerika Birlesik Devletleri’nin yaninda cc eler gibi kaliyoruz. Rusya dogadan zayiftir; fakat, zek bakimindan gldr. Ben de
derimi, greve baslamak serefine eristigim Akmolinsky Piyade Alayi’na, her gn Rus Ulusal Marsi’nin alinmasi iin birakacak olsam, bunun
byk bir gericilik olmasi nedeniyle yasaklanacagindan eminim. Iste bu
314
nedenlerle, yksek okul grencileriyle yetindim ve kemiklerimi akademiye birakmak arzusundayim. Ama bir sartla, kafatasimin alninda syle
bir yazi bulunacak: ‘Pisman olmus serbest ds nceli bir insandi.’ Evet, efendim, byle iste!…
Yzbasi heyecanlanmisti ve Amerikali’nin biraktigi vasiyetnameden hoslandigi belliydi. Ayni zamanda madrabazin biri oldugundan, her
zaman oldugu gibi Stavrogin’i eglendirip gldrmek arzusundaydi.
Fakat Stavrogin glecegi yerde, kuskulu bir tavirla:
- Demek ki, vasiyetinizi yayinlayip, bunun iin bir dl almak amacindasiniz, degil mi? diye sordu.
Lebyatkin, karsisindakini dikkatle inceleyerek: -Byle de olsa, bundan ne ikar, efendim? diye sordu. Ne ikar bundan? Nasil bir hayat
yasadigimi ds nn bir kere!.. Bir zamanlar sevdiginiz siirlerimi bile terkettim, efendim. Bir sise sarabin basinda ne kadar gzel yazardim, degil
mi? Hatirlamiyor musunuz? Fakat, yazarligimin dnemi kapandi artik. Gogol gibi sadece bir siir yazdim!… Son yks nde oldugu gibi.
Hatirlarsaniz, Gogol bu siirini bagrindan dklms bir duygu gibi tanitmisti. Hem de btn Rusya’ya… Ben de onun gibi son sarkimi syledim ve
sustum!…
Lebyatkin de bunu bekliyordu. Kendi siirlerine sonsuz bir saygi duyardi; fakat, bazi konularda ikiyzl olusundan, siirlerinin Stavrogin’i
gldrmesini isterdi. Bylece bir tasla iki kus vurmus oluyordu. Hem bir sair olarak kendisini tatmin ediyor, hem de Stavrogin’i eglendiriyordu.
Ama simdi, nc bir amaci vardi. Siirlerini ne srmekle, daima ok korktugu, kendisini sulu buldugu bir konuda sus uz oldugunu gs termek
istiyordu.
- ‘Eger O Kadin Ayagini Kirarsa’ Yani, atindan ds ecek olursa. Biraz fantazi bir ds nce, deli samasi; ama, bir sair bulusudur. Bir
315keresinde atla geen bir kiz grdgmde, sasmis ve kendi kendime su nemli soruyu sormustum: ‘O zaman ne olurdu?’ Yani, bir kaza
olursa? Cevabi aikti: Btn hayranlari kaisir ve ortada sadece kalbi ezik sair kalirdi. Kusura bakmayin; ama, bit bile s ik olabilir ve buna engel
olacak bir yasa da yoktur. Bununla beraber, kk hanim mektubuma ve siirime gc enmis. Hatta, sizin bile kizdiginizi sylyorlar. Dogru mu?
Acinacak bir sey bu. Inanamam. Ds ncelerimle kime zararim dokunabilir ki? Ayrica yemin ederim ki, btn bunlar Liputin’in basinin altindan
ikiyor. ‘Gnder, gnder! Herkesin mektup gndermeye hakki vardir.’ Onun szne kanarak ben de gnderdim.
- Ds manlar, ds manlar, ds manlar!… Stavrogin soguk bir tavirla:
Yalvariyorum ona,
Lebyatkin, sanki siir okuyan kendisi degilmis gibi konuyu hemen degistirerek:
- Petersburg’u ds nyorum, dedi. Yeniden dogusu ds nyorum… efendim, simdiye kadar bana ok byk yardimlarda bu—
316
lundunuz; yolculuk yapabilmem iin gerekli parayi benden esirgemeyeceginizi umabilir miyim? Bir haftadan beri, gnesi bekledigim gibi sizi
bekledim.
- zr dilerim. Fazla param kalmadi. Hem neden size para verecek misim?
Stavrogin birden fkelenmis grnd. Kura bir sesle, yzbasinin btn ktlklerini kisaca saydi; sarhosluk, yalan sylemek, Mary iin verilen paraya el
koymak, kiz kardesini manastirdan almak, aralarindaki sirri aiklayacagini syleyen mektuplar yazmak, Dasha’ya karsi davranisi… falan
filan. Yzbasi oldugu yerde kipirdaniyor, ellerini salliyor ve tam cevap vermek zere hazirlandigi zaman Stavrogin tarafindan susturuluyordu.
Stavrogin sonunda:
- Bir sey daha var, dedi. Aile gururu hakkinda atip tutuyorsunuz. Kiz kardesinizin Stavrogin ile evlenmesini neden onursuzluk
sayiyorsunuz?
- Fakat evliligi bir sir olarak saklandi, efendim! Kiz kardesimin evliligi kt bir seymis gibi toplumdan saklandi! Sizden para aliyorum ve bana
soruluyor: ‘Ne parasi bu?’ Dudaklarim bagli oldugu iin cevap veremiyorum. Cevap veremiyorum; nk, verecegim cevap kiz kardesime ve
aile gururumuza zarar verecektir.
Yzbasi sesini ykseltmisti. Bu konu onun en ok sevdigi konuydu ve btn kozlari elinde tuttugunu ds nyordu. Zavalli adam, biraz sonra
yiyecegi darbeden habersizdi. Stavrogin, evinin gnlk soranlarindan sz ediyormus gibi, sakin bir sesle, birka gne kadar, belki yarin ya da br
gn, evliliklerini topluma aiklayacagini; hatta topluma oldugu kadar polise de bildirecegini; bylece, aileye srlen leke ile beraber para
sorununun da ortadan kalkmis olacagini anlatti. Yzbasi gzlerini aarak ona bakti. nce sylenenleri anlayamamisti. Durumun etraflica
anlatilmasi gerekiyordu.
317-Peki…peki, ya anneniz?
- Belki gtrecegim. Fakat sizi ilgilendiren bir sorun degil. Hem en kk bir sekilde bile ilgilendirmez.
- Insanlar byle bir akrabaliktan kainirlar. Neden size para vermeye devam edeyim? Gc nz yeterse cevap verin.
- Fakat, efendim, bu mmkn degil. Bu sorunu bir kere daha gzden geireceginizden eminim. Intihar etmemi istemezsiniz, degil mi? Halk ne
ds necek? Dnya ne diyecek?
- Sizin dnyanizdan bana ne!.. Sarhoslugum aninda, bir iddia, bir sise sarap ugruna, arzu ettigim iin kiz kardesinizle evlendim ve simdi de
bunu topluma duyuracagim. Bu beni eglendirecekse neden topluma aiklamayayim?
Bunlari yle bir fkeyle sylemisti ki, Lebyatkin, sylenenlere inanmaya basladi.
- Peki ben ne olacagim? Ne yapacagim? Aslinda nemli olan benim! Saka etmiyorsunuz, degil mi?
- Byle davranacaginizi istediginiz kadar syleyin, s ze inanmiyorum. Fakat dediklerinizi yapacak olursaniz, sizi dava ederim.
- Aldirmam. Baska yapacak ne kaliyor ki? nceleri, alismasina karsilik hi degilse basimizi sokacak bir yer buluyorduk. Beni kaderimle bas
basa terkedecek olursaniz, ben ne olacagim?
- Peki ama, yeni bir is bulmak iin Petersburg’a gideceksiniz, degil mi? Sahi aklima geldi. Bagislanmak umuduyla baska arini ele
318
Yzbasi, agzi bir karis aik oldugu halde, bakmakla beraber cevap vermedi.
Stavrogin, bu ana kadar biraz imali ve biraz da alayla konusuyordu. yle ki, Lebyatkin, efendisi gerekten kiziyor mu, yoksa saka mi ediyor,
gerekten evli oldugunu aiklayacak mi, bir trl kesin bir karar veremiyordu. Simdi ise, Stavrogin’in asiri sert grns ylesine inandiriciydi ki,
Lebyatkin sirtinin rperdigini hissetti.
Stavrogin masanin zerine dogru egilerek son derece ciddi bir sesle:
- Dinleyin, yzbasi, dedi.Dinleyin ve dogru cevap verin. Lebyatkin, herhangi bir ihbarda bulundunuz mu bulunmadiniz mi? Bir seyler
yapmayi becerebildiniz mi? Yoksa, bir sey yapamadiniz mi? Byk bir budalalik yaparak herhangi birine mektup falan gnderdiniz mi?
-Yalan sylyorsunuz. Byle bir seyi ds ndnz. Petersburg’ a da bu nedenle gitmek istiyorsunuz. ‘Eger mektup yazmadinizsa, burada kimseye
bu hususta bir gevezelik de yapmadiniz mi? Bana dogruyu syleyin. Bir seyler duydum.
Zavalli yzbasi:
- Sarhosken Liputin’e sylemistim, diye fisildadi. Liputin bir haindir. Ona iimi dkms tm.
-Iinizi dktnz, ama insan bu kadar budala olamaz. Byle bir seyi ds nseniz bile, kendinize saklamaliydiniz. Insanlar bugnlerde dillerini tutmasini
ve ok az konusmasini bilmeli.
- Fakat, dedi. Siz hibir seye karismis degilsiniz ki. Ben sizi…
Lebyatkin:
- Siz kendiniz karar verin! dedi ve aresizlik iinde, gzyaslariyla, son drt yil iindeki yasantisini, abuk abuk konusurak zetlemeye basladi.
Son dakikaya kadar nemini anlayamadigi, kendisiyle hibir ilgisi olmadigi halde bir sr ise burnunu sokan byk bir budalanin, sarhosluk iinde
geen dzensiz ve son derece igren bir yasanti-siydi anlattiklari. Daha Petersburg’dayken, sirf dostluk yznden, niversite grencisi olmadigi
halde bir niversite grencisi gibi davranarak, herhangi bir seyin su oldugunu bilmeden, hibir kt sey ds nmeden, bir sr bildiriyi merdivenlere,
gazete yerine, mektup kutularina, tiyatrolarda seyircilerin sapkalarinin iine, paltolarinin ceplerine nasil sokusturdugunu bir bir anlatti. Daha
sonra onlardan para almaya baslamisti. ‘O zamanlar ok parasizdim, efendim’ diyordu. Iki ilin btn kylerine muhtelif bildiriler dagitmisti.
Lebyatkin: ‘ .
- Beni en ok zen, bu yaptiklarimin yasalara gre su olmasiydi, diye haykirdi. Gnn birinde, yabasini kaparak sabah evden firlayan birinin
aksam evine zengin olarak dnecegini bildiren bildiriler hazirlandi. Ds nn bir kere, efendim!… Korkudan titremekle beraber yine de bu
bildirileri dagittim. Bazen de bes alti satirlik, btn Rusya’ya hitap eden bildiriler ikartiyorlardi. ‘Acele edin ve kiliselerinizi kapatin, Tanriyi yok
edin, evlilik baglarinizi koparin, miras haklarini ortadan kaldirin, biaklarla silahlanin’ ve daha baska neler yazdiklarini Tanri bilir ancak. Bu
bildirilerden biriyle yakalandim. Fakat, Tanri onlari korusun, alayin subaylari bana bir temiz dayak attiktan sonra serbest biraktilar. Ve geen
yil, elli rublelik sahte Fransiz paralarini Korovayev’e verirken az kalsin yakalaniyordum. Tanriya skrler olsun ki, Korovayev, sarhosken
havuza ds p boguldu ve sulu oldugumu kesin olarak kanitla-320
yamadilar. Virginskyler’de, evli bir sosyalist kadinin zgrlgnden szettim. Geen Haziran, ilimiz blgelerinden birinde, yine yasak olan
bildirilerden dagitiyordum. Bu isi yine yapacagimi sylediler. Bay Verkhovensky, emirlerim yerine getirmemin gerektigini ima yollu anlatti. Bir
sreden beri beni tehdit ediyor. Bakin beni pazar gn nasil tehdit etti! Ben bir kleyim, efendim, ben bir kk tirtilim, Tanri degil. Bu bakimdan
sair Dershavin’den ayriliyorum; fakat, efendim, ds nn ne kadar yoksulum!…. Stavrogin btn anlatilanlari byk bir ilgiyle dinledi.
- Sylediklerinizden ogunu bilmiyordum, dedi. Fakat, size herhangi bir sey olacagi, yani basiniza bir is gelebilecegi kuskusuz.
— Dinleyin, diye devam etti. Arzu ederseniz, Liputin’in yalan syledigini, benim de bu islerle ilgili oldugumu sanarak ele verebileceginiz
tehdidi ile beni korkutmak istediginizi, bylelikle benden para sizdirabileceginizi ds ndgnz syleyebilirsiniz. Kime syleyeceginizi bilirsiniz
herhalde; Anliyorsunuz, degil mi?
- Fakat, gerekten bu kadar byk bir tehlikede oldugumu ds nyor musunuz, efendim?
- Size yolculuk iin para bile verecek olsam, sizi Petersburg’a gndermeyecekleri gerek… fakat Mary’yi grme zamanim geldi.
- Size sylemistim.
Stavrogin glerek:
321-Geregini yapariz, dedi. Pekl, yol verin simdi.
- Dis kapida beklememi ister miydiniz? Yani, bir seyler duyabilirim de… nk, odalar pek kk…
Konusmasi anlamsizlasmaya basladi; uydugu haberlerden saskina dnms t. Bununla beraber, kapiya ikip semsiyeyi atigi zaman, basit ds nceli
kafasinda garip bir ds nce sekilleniyordu. Mademki durum byleydi, kendisinin korkacak bir seyi yoktu; nk, onlar kendisinden korkuyorlardi.
Evliligin topluma duyurulmasi ona ok sama bir ds nce gibi geliyordu.
“Byle bir canavardan her seyin beklenebilecegi dogrudur. Insanlara ktlk etmek iin yasiyor. Fakat, ya pazar gnk hakaretten korkuyorsa ve
simdiye kadar korkmadigi gibi korkuyorsa? ylesine korkuyor ki, bu haberi benim yayacagimi ds nerek, ne yapmak niyetinde oldugunu
bildirmek ve bana engel olmak iin buraya kadar gelmek zahmetine katlaniyor. Aman, oyuna gelme, Lebyatkin!… Peki, mademki bunu
topluma aiklayacak, neden gece yarisi buraya gizlice geliyor? Ve eger korkuyorsa, son gnlerde korkmaya da hakki yok degil hani. Bak,
Lebyatkin, aman, isi yzne gzne bulastirma!…”
“Beni Verkhovensky ile korkutmaya alisiyor. Karisik bir durumdayim!… Korkun bir karisiklik iindeyim!… Liputin’e bir sey
322
sylememeliydim!… Bu serserilerin neler yapmaya niyetli olduklarini ancak seytan bilir. Zaten onlari hibir zaman anlayamadim. Bes yil nceki
gibi yine alismaya basladilar. Peki kimi kime ihbar edebilirim? ‘Insallah kimseye yazmak aptalligini gs termemis-sindir? Anliyorum!…
Demek ki aptalligi bahane ederek birilerine yazmak mmkn olabilecek? Acaba byle davranmam gerektigini mi ima etmek istedi?
‘Petersburg’a da bu amala mi gidiyorsun? Ah kereta!.., Byle bir seyi ds ndgm bile sezdi! Sanki gitmem iin beni kiskirtiyor. Iki seyden biri:
Ya yapmamasi gereken bir seyi yaptigi iin korkuyor, ya da… ya da hibir seyden korkmuyor ve beni onlari ihbar etmem iin kiskirtiyor!…
Oh, Lebyatkin, nasil bir ikmaza saplandin!… Hata yapmamam iin Tanri’ya yalvarmaliyim!…” :
Ds nceleri ile o kadar mesguld ki, Mary’nin odasinda konusulanlari dinlemek aklina bile gelmedi. Bununla beraber, onlari dinlemek pek de
kolay olmazdi; nk, odanin kapisi yekpare tahtadan yapilmisti ve ok kalindi. Btn duyabildigi boguk bir ugultudan ibaretti. Yzbasi, saskinlikla
yere tkrerek, ds nceleri arasinda kaybolmus bir halde odadan ikti.
Mary’nin odasi, Lebyatkin’in odasindan en az iki kat daha bykt; fakat, esyasi yine kaba olarak yapilmis seylerden ibaretti. Masanin zerine
iekli, gri renkli bir rt serilmisti ve zerinde bir lamba yaniyordu. Karyola, odanin bir ks esini boydan boya kaplayan yesil bir perdenin
arkasinda kaliyordu. Odadaki esyaya ilaveten, masanin yanina, Mary’nin hibir zaman oturmadigi rahat bir koltuk konmustu. Odanin bir
ks esinde, eski odada oldugu gibi byk bir Ikon vardi ve al tinda kk bir kandil yaniyordu. Masanin zerinde birka gerekli teberi vardi; bir deste
iskambil, kk bir el aynasi, bir sarki kitabi ve hatta, bir somun ekmek… Bunlardan baska, resimleri renkli iki kitap vardi. Kitaplardan biri,
meshur bir
323yolculuk kitabindan alinmis ve genler iin uyarlanmis, digeri ise, daha ok Noellerde armagan edilen cinsten, svalyelere ait servenler
kitabiydi. Ayni zamanda, bir de albm vardi. Yzbasinin syledigi gibi, Mary, konugunu bekliyordu; fakat, Stavrogin odaya girdiginde onu,
koltuga oturmus ve basini kusty bir yastiga dayamis uyurken buldu. Stavrogin, odanin kapisini usulca kapadiktan sonra, yerinden
kimildamadan, uyuyan kadim incelemeye basladi.
Lebyatkin, Mary’nin s tne basina eki dzen vermis oldugu hakkinda yalan sylemisti. zerinde, pazar gn Stavroginler’in evinde giymis oldugu
siyah dz elbise vardi. Salari yine eskisi gibi topuz halinde ensesinin zerine toplanmisti; ensesi yine eskisi gibi iplak kalmisti. Bayan
Stavrogin’in armagan olarak verdigi siyah sal dikkatlice katlanmis, divanin s tnde duruyordu. Yz, yine eskiden oldugu gibi dikkatsizce
pudralanmis ve allliklanmisti. Stavrogin’in odaya girisinden bir dakika kadar sonra, Mary, sanki seyredildigini hissetmis gibi birden gzlerini
aarak yerinden dog| ruldu. Fakat, konuga garip bir sey olmus gibiydi; yerinden kimildamadan kadinin yzn inceliyordu. Sanki gzlerini onun
yznden ayiramiyormus gibi bir hali vardi. Belki de bakislarinin sert olmasi gereksizdi. Belki de bakislarindan bir hosnutsuzluk, bir hor grs
akiyordu, ya da Mary, uyandigi zaman byle hissetmisti. Hemen hemen bir dakika sonra, Mary’nin yz mthis bir korkuyla sarardi. Dudaginin
bir kenari sinirli bir tikle oynuyordu. Birden korkmus bir ocuk gibi ellerini yzne kapayarak aglamaya basladi. Byle aglamaya devam ettigi
takdirde, kisa bir sre sonra iglik igliga bagirmaya baslayacagindan kusku yoktu. Fakat, ziyareti kendisini hemen toparladi; yzn hafif bir
pembelik kapladi; dudaklarinda nazik ve sevimli bir tebessmle masaya dogru yrd.
-Siz uyurken byle zamansiz olarak gelip sizi rktmek istemedim, dedi. ok zgnm.
Stavrogin’in sesinin yumusakligi etkisini hemen gs termisti. Mary’nin korkusu gemekle beraber her an umaya hazir rkek bir
324
kus tavrini birakmamisti. Korkarak elini uzatti. Sonunda, dudaklarinda rkek bir tebessm belirdi. Garip bir tavirla Stavrogin’e bakarak:
Birden tekrar titremeye ve Stavrogin’den kainmaya basladi. Kendisini korumak istermis gibi elini kaldirdi. Aglamaya baslamak zereydi.
- Haydi, kendinize gelin, dedi. Korkacak ne var ki? Beni tanimadiniz mi?
Fakat, uzun bir sre, szleri Mary zerinde hibir etki yapamadi. Mary, sesini ikarmadan, yznde o istirap verici saskinlik, kafasinda geen
ds nceyi anlamak abasi ile Stavrogin’e bakiyordu. Bir ara bakislarim ondan kairiyor, bazen de abuk bir gz atiyordu. Sonunda,
sakinlesmekten ok, karara varmis bir tavir takindi.
Yeni bir amata oldugu aika belli olan, kararli bir sesle:
- Yanima oturun, ltfen, dedi. O zaman sizi daha iyi grebilirim. Ve simdi merak etmeyin; nk, size bakacak degilim. Basimi nme egerek yere
bakacagim. Siz de bana bakmayin, ben syleyene kadar.
- Otursaniza.
Mary’nin yeni bir duyguyla davrandigi belliydi. Stavrogin, sylendigi gibi oturdu ve beklemeye basladi. Olduka uzun bir sre konusmadan
sessizce durdular. Mary birden igrenir bir tavirla:
- Sunu sylemeliyim ki, dedi. Bana ok garip geliyor. Kt rya grdgm bir gerek; ama, sizi neden o sekilde grdgm anlayamiyorum?
Bu arada kendisinden istenenin tersine Mary’ye dnms t. Bu hareketini, ya Mary’nin kendisine bakmaktan hoslandigini ds nerek ya da elinde
olmayarak yapmisti. Mary de ona bakmak istemekle beraber kendisini zorlayarak gzlerini yerden kaldirmamakta israr etmisti ve onun bu
davranisi Stavrogin’in gznden kamamisti.
-Neden arkanizi bana dndnz? diye bagirdi. Neden yzme bakmiyorsunuz? Bu komedinin anlami nedir?
Fakat Mary onu hi duymamis gibi grnyordu. Sert ve kararli bir sesle nc kez:
- Dinleyin, Prens, diye mirildandi. Geenlerde, arabada gelirken, bana, evliligimizi topluma aiklayacaginizi sylediginiz zaman, sirrimizin
ortadan kalkmis olacagi beni endiselendirdi. Fakat simdi bilmiyorum. Sylediklerinizi kafamda evirip evirdim ve buna degmeyecegim
sonucuna vardim. Ben de giyinip kusanip konuk agirlayabilirim; birini aya davet etmek g olmasa gerek, zellikle insanin usaklari olursa…
Fakat her ne olursa olsun, halk ne diyecektir? O pazar sabahi evremi ok yakindan incelemistim. O gzel kiz, zellikle siz odaya girdiginizde,
gzlerini zerimden ayirmadi hi. Gelen sizdiniz, degil mi? O kizin annesi sadece, kibarlik budalasi bir ihtiyardir. Lebyatkin’in de ne mal
oldugunu gs terdi. Kahkahalarla glmemek iin hep tavana bakiyordum… tavan da ok gzel boyanmisti, hani. Onun annesi bas rahibe olacak
bir kadin. Bana siyah salini vermekle beraber ondan korkuyorum. Kusku yok ki, hepsi benim iin degisik ds ncelere saplanmislardir.
fkeliydim ve oturdugum yerde ds nyordum. Onlara nasil akraba olabilirdim? Hi kusku yok ki, sryle usagi olan bir
326
konteste ruhsal bazi degerler aranir. Bunun yaninda, yabancilari iyi karsilayabilmek iin de biraz cilveli olmalidir. Fakat, yine de o pazar hepsi
bana mitsizce baktilar. Yalniz Dasha bir melekdir. Benim hakkimda dikkatsizce syleyecekleri szlerle, Prensin gururunu inciteceklerinden
korkarim.
- Bununla beraber, benim yzmden biraz utan duymasina aldirmiyorum. nk, utantan ok bir acima olacaktir, sphesiz bu da insana gre
degisecektir. Anliyorsunuz ya, Prens, onlarin bana acimalarindan ok benim onlara acimam gerektigini biliyor.
Mary, iyi niyetini gs termek istermis gibi neseli bir kahkaha atti.
- Kim, ben mi? Hayir, hi de kirgin degilim. O zaman hepinize dikkatlice bakmistim. Hepiniz fkeliydiniz, birbirinizle tartisiyordunuz.
Toplaniyorsunuz, fakat glmenin ne demek oldugunu bilmiyorsunuz. Bu kadar zengin, fakat kederli… neseden yoksun insanlar!
Tutumunuza ben de sastim dogrusu. Fakat, simdi kendimden baskasina acimiyorum.
- Ben olmadigim takdirde agabeyinle yasamanin zor oldugunu syledigini duydum. Dogru mu bu?
- Bunu size kim syledi? Sama. Simdi daha da kt. Iste simdi kt ryalar grmeye basladim ve ryalarim sizin gelmenizle daha da ktlesti. Neden
geldiginizi bilmek isterim?
- Bunun bana yine teklif edilecegini biliyordum, zaten! Gzel Tanrim, manastirinizin nasil oldugunu bilmiyor muyum saniyorsunuz? Hem
neden oraya dnecekmisim? Zorum ne? Simdi artik dnyada tamamen yapayalniz kaldim! nc bir hayata baslamak artik benim iin ok zor.
Karsisindakini hor grrms gibi kesik bir kahkaha atti. Sonra birden sanki kendi kendine konusuyormus gibi ekledi:
- ‘Ona’ karsi byk bir su islemis olmaliyim. Yalniz bunun ne oldugunu bilmiyorum. Bu sululuk hissi btn hayatim sresince yakami
birakmayacaktir. Daima… daima… btn bu bes yil sresinde… gece ve gndz… ‘ona’ byk bir ktlk ettigimden tr korku iindeyim. Ona nasil bir
ktlk yaptigimi ds nerek gece ve gndz dua edip durdum. Ve simdi de bunun tamamen dogru oldugunu anliyorum.
Mary, kuskusuz ki kendisine sorulan soruyu duymamisti. Bu soruya cevap vermeden konusmasina devam etti:
- Isledigim bu suta onun bir rol olup olmadigi beni zyor. Byle degersiz kimselerle nasil dostluk kurabildigine hl sasiyorum. Benimle ayni
arabada oturmakla beraber, kontesin beni paralamak iin terddt etmeyecegini biliyorum. Hepsi bu isin iindeler… acaba ‘O’ da bu isin iinde
mi? Acaba o da mi bana ihanet etti?
- Bakin ne syleyecegim size, yedi kilise tarafindan afaroz edilmis, Rus tahtina gz dikmis olan Grishka Otrepyev hakkinda yazilanlari
okudunuz mu?
- Tahmin ederim ki, simdi dnp yznze bakacagim, dedi. Sizde dnn bana bakin, ama ok yakindan, ltfen. Son kez emin olmak istiyorum.
- Uzun bir sreden beri size zaten bakiyordum. Mary dikkatle ona bakarak:
328
Bir sey sylemek zereyken birden yine rkek tavrini takindi ve kendisini mthis bir seyden korumak istermis gibi elini yzne kaldirdi. Mmkn
oldugu kadar ondan uzaklasrnaya alisti.
Fakat Mary’nin yzndeki dehset anlami ok kisa srd. Yz garip bir tebessmle burustu. Kusku dolu gzlerini Stavrogin’e dikti.
Birden israrli ve kesin bir tavirla:
- Bes yildan beri ieri nasil girecegini ds np durdum. Kalkin ve su kapidan br odaya gein. Sanki, bir seyden haberim yokmus gibi elime bir
kitap alip oyalanacagim ve siz bes yillik ayriliktan sonra birden odaya dalacaksiniz. Bunun nasil olabilecegini grmek istiyorum.
- Yeter artik, dedi. Ltfen beni dinleyin, Mary. Bana bir iyilik yapin ve btn dikkatinizi bana verin, ltfen. Tabii, elinizden geldigi kadar. Yarin
sabah evliligimizi topluma aiklayacagim. Byk bir konakta yasamayacaksiniz. Byk bir konakta yasama ds ncesini kafanizdan hemen silip atin.
Hayatinizin sonuna kadar benimle yasamak ister misiniz? Fakat buralardan ok, ama ok uzaklarda… Yani, daglarda, Isvire’de. Orada,
bildigim ok gzel bir yer var. Hem korkmayin, ne sizi yalniz birakacagim ne de timarhaneye kapatacagim. Yardim istemeden, kimseye muhta
olmadan yasayabilecek kadar param var. Bir hizmetiniz olacak ve is yapmak zorunda kalmayacaksiniz. Arzu ettiginiz her seye sahip
olacaksiniz. Yine duanizi yapabilecek ve istediginiz yere gidebileceksiniz. Size elimi bile srmeyecegim. Ve yaninizdan bir dakika iin bile olsa
ayrilmayacagim. Arzu etmediginiz takdirde sizinle hayatimin so-329nuna kadar konusmayacagim. Ya da Petersburg’daki kk
apartmanimizda oldugu gibi aksamlari bana yklerinizi anlatabilirsiniz. Arzu ederseniz size kitap bile okuyacagim. Fakat bir sartla; belki can
sikici olabilecek o yerde hayatimizin sonuna kadar beraber yasayacagiz. Hosunuza gitti mi? Kabul edecek misiniz? Beni gz-yaslarinizla
zmeyeceksiniz, degil mi?
Mary, byk bir ilgiyle onu dinledi. Uzun bir sre konusmadan sylenenlerin zerinde ds nd.
- Btn bunlara inanmak benim iin ok zor, dedi. O daglarda belki de kirk yil yasayabilirim. Sonra, tiz bir kahkaha atti. Stavrogin kaslarim
atarak:
— Hem sizinle neden gelecek misim? Sizinle beraber tam kirk yil dagin tepesinde mi oturacagim? Aman, ne gln!… Bugnlerde insanlar ne
kadar sabirli oluyorlar gerekten!… Hayir, bir sahinin bir baykus olmasi mmkn degil. Benim Prensim, byle bir insan degildir.
Mary, szn bitirince basini byk bir gururla kaldirdi. Stavrogin birden kendine geldi. Aceleyle sordu:
330
- Merhametli Tanrim!… ‘Onun’ ds manlarindan her seyi bekledim, fakat byle bir ks tahligi… asla!…
Fakat, Mary’yi korkutmak simdi mmkn degildi. zerinde byk bir zafer havasi esiyordu.
- Kim oldugunuzu ve nereden iktiginizi kim bilir ki? Bu dolaplari, kalbimin derinliklerinde hissetmistim!… Ve burada oturmus kr bir
baykusun bana onur vermesini bekliyorum!… Hayir, dostum, zayif bir aktrsnz, Lebyatkin’den bile kt bir aktrsnz. Kontese saygilarimi ve
bir daha sizden daha iyi bir adam gndermesini bildirin. Sizi bu is iin mi tuttu? Syleyin bana!… Size mutfaginda mi bir is verdi, yoksa?
Hilenizi anlayabiliyorum. Hepinizi anliyorum, hepinizi!…
Stavrogin, Mary’nin kolunu tuttu. Fakat, Mary onun yzne glyordu.
- Aslinda ona biraz benzemiyor degilsiniz, hani. Akrabasi misiniz yoksa? Ne akilli insanlar!… Sadece bir adam sahin ve prensdir. Siz ise bir
baykus ve igren bir usaksiniz!… Benim erkegim arzu ettigi takdirde Tanri’nin huzurunda egilir ancak. Shatov, oh sevgili Shatov, neden sizi
tokatladi? Lebyatkin syledi bana… Ve o pazar gn salona girdiginizde neden o kadar korkmustunuz? Sizi kim korkutmustu? Ds tgm zaman
beni kaldirdiginizda yznz yakindan grms ve kalbimin kurtlarla doldugunu hissetmistim. Kendi kendime ‘O degil’ demistim. ‘Benim sahinim,
gen sosyete kadinlarinin yaninda benden utanmaz.’ Oh, Tanrim, btn bu bes yil, sahinimin daglarda yasayip oraya buraya uustugunu
ds nerek yasadim.. Syleyin bana sahtekr adam, size ka para de-331diler? ok byk bir para karsiliginda razi olmus olmalisiniz? Bense size
metelik bile vermezdim. Ha, ha, ha!… Ha, ha, ha!… Stavrogin, Mary’nin kolunu birakmadan dislerini gicirdatti ve:
- Defol, dzenbaz herif!…. diye haykirdi. Prensimin karisiyim!… Sizin biaginizdan da korkmuyorum!….
- Biak!…
- Evet, biak!… Cebinizde bir biak var!… Uyudugumu ds nyordunuz, ama grdm. Odaya girer girmez biaginizi ikardiniz!…
Stavrogin:
Stavrogin, sznn sonunda Mary’yi yle bir siddetle itti ki, Mary hizini alamayarak sirtini ve basini kanepenin arkasina arpti.
Stavrogin, yerinden firlayarak odadan ikti. Fakat, Mary hemen yerinden firladi ve sekerek arkasindan kostu. Lebyatkin ona zorlukla hkim
olabiliyordu.
Mary, sesinin btn gc yle karanliga dogru haykirarak kahkahalarla glmeye basladi.
***
Stavrogin, bastigi yere dikkat etmeden amurlara, su birikintilerine bata ika yrrken, kendi kendine syleniyordu.
- Biak!…Biak!…
yle, dakikalar oldu ki, ilginca, kahkahalarla glmek istiyor, fakat byk bir gayretle bu arzusunu frenliyordu. Ancak, kprnn
332
zerinde, birka saat nce Fedka ile karsilastigi yere gelince kendine gelebildi. Fedka, ayni yerde bekliyordu. Stavrogin’i grnce sapkasini
ikartip onu yerlere kadar selamladi ve neseli bir sesle konusmaya, bir seyler anlatmaya basladi. Stavrogin durmadan onun yanindan geti ve
hatta sylediklerini bile bir sre dinlemedi. Serseri pesinden gelmekte israr ediyordu. Stavrogin birden, aklina gelen bir ds nceyle durdu. Kendi
kendine ‘Biak!… Biak!’, diye sylene sylene yrrken onu tamamen unutmustu. Serserinin yakasina sarildigi gibi, fkenin verdigi korkun bir
gle kprnn korkuluguna dogru savurdu. Fedka bir ara, karsi koymayi ds n-dyse de, bundan vazgeti. nk, karsisindakinin gc n kendisine gre
biraz fazla bulmustu. Bu kararla sakin sakin durdu. Yere diz kms ve bir kolu arkasina bkl oldugu halde kimildamadan sonucu bekledi.
Karsisindakinden herhangi bir tehlikenin gelmeyeceginden emin bir hali vardi.
Yanilmamisti, Stavrogin, boynundaki esarbini siyirmis onun ellerini baglamak zereyken birden caydi ve onu serbest birakarak itti. Serseri
hemen ayaga firladi ve elinde nereden iktigi belli olmayan, kisa ve genis agizli bir biak belirdi.
- Birak biagi! diye emretti: Hemen sok onu cebine, gzm grmesin!…
Stavrogin, arkasina bile bakmadan yine yoluna devam etti. Fakat inati serseri pesinden ayrilmiyordu. Simdi, artik gevezelik etmeyi
birakmis, ok saygili tavirla bir adim geriden yryordu. Kpry bylece getiler ve nehrin karanlik kiyisina geldiler. Bu kez, Bogoyavlenskaya
Caddesi’nden daha kestirme olan ve sehrin gbegine giden, issiz yollardan sol taraftakine saptilar.
Stavrogin birden:
- Geen gn civardaki bir kilisemizi soymus oldugunuzu duydum, dogru mu? diye sordu.
333Serseri, sanki aralarinda hibir sey gememis gibi agirbasli ve biraz magrur bir tavirla:
- Oraya dua etmek iin gitmistim, efendim, diye cevap verdi. Biraz nceki asiri samimiyetin yerini isini bilen bir adamin
agirbasliligi almisti.
- Tanri oraya yolumu nasil ds rd bilmiyorum, diye devam etti. Zaten bizler Tanri’nin yardimi olmadan yasayamayiz. Tanri hakki iin dogru
sylyorum ki zararli ikan yine ben oldum. Tanri gnahlarimin cezasini vermek istedi sanirim. Bir buhurdanlik, bir tas ve bir kemerden ancak
on iki ruble para alabildim. St. Nicholas’in saf gms heykeli para bile etmedi; kaplama oldugunu sylediler.
- Kiliseyi o bekiyle beraber soymustuk. Sonra, sabaha dogru nehrin kiyisina geldigimiz zaman, torbayi kimin tasiyacagindan tr tartistik.
Onu ldrmemeliydim, efendim; ama, ok gnahi oldugundan onun adina memnunum.
- Sey… efendim, Bay Verkhovensky de byle buyurdu… tam sizin gibi… Kelimesi kelimesine ayni szler… ok cimri ve ds knlere yardim
etmekte ok kati kalpli oldugundan byle davrandigini sanirim. Ayrica, bizi kuru bir toprak parasindan yaratan Tanriya da inanmiyor. Her seyi
doganin yaptigini kabul ediyor… hatta vahsi hayvanlarin bile doga tarafindan yaratildigina inaniyor. Ayrica, benim gibi bir insanin, yardim
eli uzatilmadan is gremeyecegini de anlamak istemiyor. Kendisine byle sylendigi zaman koyunun kaval dinlemesi gibi, alik alik insanin yzne
bakiyor. Ona sasmamak insanin elinden gelmez!… rnegin, biraz nce ziyaret ettiginiz yzbasi Lebyatkin’i ele alalim. Filippov’un evinde
otururken, kapisini ardina kadar aik birakarak kr ktk sarhos bir halde yerde yatiyor ve paralar da yerlerde srnyordu. Inanin ki gzlerimle
grdm; nk, bizim gibiler yardimsiz yasayamazlar.
334
- Ds nmedim degil, efendim. Anliyorsunuz ya? Dogrusunu sylemek gerekirse, kendime glkle hkim oldum, efendim. Her zaman iin onun
cebinden yz elli ruble alabilecegimi duymustum. Bu nedenle, belki bin bes yz ruble alabilecegimi de ds ndm. Onu ldrrsem, yagli bir kapiyi
kendi yzme kapamis olacaktim. Yzbasi Lebyatkin, sarhos oldugu zamanlar, sizin ok cmert bir insan oldugunuzu her tarafta sylyor. Bunu
kulaklarimla duydum, efendim. Sizin hakkinizda byle sylediklerini yzlerce kez duyunca, sizin eli aikliginiza gvenmeye karar verdim. Babam
ya da z kardesimmissiniz gibi sizinle konusuyorum, efendim. Bay Verkhovensky degil, hi kimse bunu grenemeyecektir. Bu bakimdan, eli
aikliginiz bana rublecik verdirmez mi, acaba? Beni huzura kavusturacaksiniz, efendim, yani ds ndklerinizi sylemekle demek istedim. Daha
evvel syledigim gibi, bizim gibiler bir yardim eli grmeden yasayamazlar.
Stavrogin kendisini tutamayarak bir kahkaha atti. Sonra, her zaman yaninda tasidigi kesesinden, tomar halinde duran kgit paralardan birini
siyirip atti. Onun pesinden ikinciyi, ncy ve drdncy atti. Fedka, atilan paralan havada kapiyordu. amurlarin iine ds enlerin ardindan
saldiriyordu. Onlari toplayip ceplerine sokustururken ‘Oh, oh, oh!’ diye haykiriyordu. Stavrogin hem glyor ve hem de paralan
savuruyordu. Sonunda btn parasini atti ve tek basina yoluna devam etti. Serseri geride kalmis, yerdeki paralan toplamakla mesguld. Rzgrin
su birikintilerine uurdugu paralari toplayabilmek iin dizlerinin zerinde amurlarda srnyordu. Paralari toplarken, ‘Oh, oh, oh!…’, diye attigi
naralar karanliklarda akisler yaparak dagiliyordu.
3353. DELLO
Dello, ertesi gn, kararlastirildigi gibi gleden sonra saat ikide yapildi. Artemy Gaganov’un her ne olursa olsun dvs mek istegi, kararin hemen
verilmesine neden olmustu. fkeden ildiracak gibi oldugundan, rakibinin davranisini anlayamiyordu. Bir aydan beri durmadan ona hakaret
ederek onun sabrini tketmek istemis, basaramamisti. Karsisindakini delloya davet etmek iin belirli bir neden olmadigindan, Stavrogin’in,
kendisini delloya davet etmesini beklemisti. Onunla dello etmek iin gizli nedeni aiklamaktan da * nedense utaniyordu. Drt yil nce, babasinin
ugradigi hakaretin de hincini ikartmak istemesi normaldi. Ayrica, Stavrogin’in toplumun iinde zr dilemesine karsilik onu delloya agiramazdi.
Stavrogin’in utanmaz bir korkak oldugu kararina vardi. Ayrica, Stavrogin’in, Shatov’dan grdg hakarete ses ikarmamasina da akli
ermiyordu. Bu nedenledir ki, Stavrogin’e yazdigi hakaret dolu o mektubu gndermis ve bunun sonucu olarak dello teklifini almisti. Bu
mektubu gnderdikten sonra, byk bir umut iinde Stavrogin’den gelecek cevabi beklemeye karar vermisti. Gelecek cevabin ne olacagini
bilmedigi halde, her ihtimale karsi, eski okul arkadasi Maurice Drozdov’u dello tanigi olmak zere kandirmisti. Bu bakimdan, Kirilov sabah
saat dokuzda geldigi zaman her seyin hazirlanmis oldugunu grd. Stavrogin’in zr dilemesi siddetle reddedildi. Durumdan ancak iki gn nce
haberdar olan Maurice Drozdov, iki gencin olmayacak bir sey iin dvs melerinin uygunsuzlugunu syleyecek oldu; ama, Gaganov’un
oturdugu yerde sinirden zangir zangir titredigini grnce bir sey sylemekten vazgeti. Arkadasina sz vermis olmasaydi hemen ikip gidecegi
kesindi. Btn umudunu, dello aninda bir seyler yapabilmesine baglayarak, sesini ikarmadan yerinde oturmakla yetindi. Kirilov, Stavrogin’in
dello davetini bildirdi. Btn kosullar, itirazsiz hemen kabul edildi. Sadece, Stavrogin’in kosullarina bir ek yapildi. Bu ek olduka zordu. Eger ilk
karsilasmada bir sonu alinmazsa, ikinci
336
bir karsilasma yapilacak ve bu karsilasmada da bir sonu alinamayacak olursa, nc bir karsilasma yapilacakti. Kirilov, nceleri, itiraz edecek
oldu; fakat sonunda, drdnc bir karsilasmanin yapilmamasi sarti ile kabul etti.
Drozdov ve Gaganov, Gaganov’un bizzat kullandigi, ift at kosulu sik bir arabayla geldiler; yanlarinda bir de usak vardi. Stavrogin ve Kirilov
ise at s tnde geldiler; onlarin yaninda da bir usak vardi. Hayatinda ata hi binmemis olan Kirilov, atin s tnde dim dik oturuyor ve usaga bile
itimat edemedigi tabanca kutusunu sag elinde tasiyordu. Sol eli ile dizginleri tutuyor; fakat, acemi olusundan dizginleri srekli kisiyor ve atin,
basini yukari atmasina neden oluyordu. Hayvan saha kalkmak istiyordu; ama, Kirilov’un bunu umursadigi yoktu. Ktmser ve ok alingan
olan Gaganov, onlarin atla gelmelerine mthis alindi. Ds maninin, yaralandigi takdirde arabayla evine tasinmasini bile gereksiz grecek kadar
kendinden emin oldugu kanisina vararak, bunu da kendisine karsi yapilmis bir hareket olarak nitelendirdi. Yz sapsari oldugu halde
arabasindan indi. Elleri fkesinden tir tir titriyordu. Bunu da hemen Drozdov’a syledi. Stavrogin’in selamina aldirmadan sirtini dnd. Dello
taniklari aralarinda yazi tura attilar: Kirilov kazandi. Atis izgileri hesaplandi ve ekipler yerlerini aldilar. Araba ve atlar usaklarla beraber yz
adim kadar uzaga gnderildi. Tabancalar dolduruldu ve rakiplere verildi.
Ne yazik ki, ykm hizlandirmak zorundayim ve tasvire fazla yer veremiyorum; fakat, birka hususu aydinlatmak zorundayim. Drozdov, son
derece zgn ve telasliydi. Kirilov ise tersine, son derece heyecansiz ve kayitsizdi. zerine almis oldugu grevin
337btn ayrintilarini, hi acele etmeden, bu ugursuz dellonun sonunu ds nmeden, yerine getirmeye alisiyordu. Stavrogin’in yz her
zamankinden biraz daha solgundu. Olduka hafif bir palto giymis ve basina da kei derisi bir sapka geirmisti. ok yorgun bir hali vardi. Arada
sirada yzn eksitmekle beraber, keyfinin yerinde olmadigini belli etmek istemiyordu. Fakat, Gaganov hepsinden daha ok dikkati ekecek
durumdaydi. Bu bakimdan onun hakkinda birka sz sylemek zorundayim.
***
Gaganov’un dis grns n anlatmak firsatini simdiye kadar bulamamistim. ok uzun boylu, yaklasik otuz yaslarinda, olduka beyaz tenli, halk
arasinda sylendigi gibi biraz sismanca ve olduka dzgn yz hatlari bulunan bir genti. Albayligi sirasinda emekliye ayrilmisti; general oluncaya
kadar orduda kalmis olsaydi, general elbisesi ile ok daha heybetli grnecegine ve iyi bir savasi olacagina kusku yoktu.
Kisiligini kesin olarak belli etmek iin, emekliye ayrilisindaki gerek nedenin, Stavrogin’in drt yil nce, kulpte babasina ettigi hakaretle ailesine
srlen ve bunca yil pesini birakmayan lekenin znts oldugunu zellikle belirtmek gerekir. Greve devam etmenin byk bir alaklik oldugu ve
aslinda olaydan haberleri bile olmayan subay arkadaslarini, birligini de lekeledigi kanisindaydi. Babasinin basindan geen olaydan ok daha nce
ordudan ayrilmak iin baska bir nedenle istifa etmis; fakat, bir trl kesin bir karar verememisti. Burada yazmasi bile ok garip olacak; ama,
ordudan ayrilisinin asil nedeni, kleligin kaldirildigini bildiren 19 Subat tarihli emirdi. Blgenin en varlikli toprak sahiplerinden biri olan
Gaganov, bildirinin yayinlanmasi ile fazla bir zarara ugramamisti. Alinan kararin insanliga yararinin byk oldugunu anlayabilecek, reformun
getirecegi faydalari kavrayabilecek yetenekte bir insan oldugu halde, bildirinin yayimlanmasindan hemen sonra, kendisinin
338
sahsen hakarete ugramis oldugunu ds nms t. Bu inanci, bi-lindisi, belirsiz bir duygu olsa da nne geilemeyecek gteydi. Bununla beraber,
babasi lnceye kadar herhangi bir adim atamamisti. Fakat, Petersburg’da, yakin iliskilerinin bulundugu insanlar arasinda ds ncelerinin
soylulugu ile tanindi. O zamanlar, iine kapanik bir genti. Karakterinin diger bir zelligi daha: Soylu ailesini ok benimseyen, eskiligi ile vnen ve
Rusya’da hl tu-tunabilen sayili kisilerdendi. Ayni zamanda, Rus tarihini nefretle karsilar ve Rus trelerini pek kaba bulurdu. Daha ocukluk
yillarinda, grenimine baslayip bitirdigi, ancak taninmis ve varlikli ailelerin ocuklarinin girebildigi askeri okulda, iinde birtakim romantik grs ler
filizlenmeye baslamisti. Satolardan, ortaag yasantisindan, svalyelik hayatindan son derece hoslanirdi. Hatta, o gnlerde, Moskova arligi
devrinde, ar’in, soylu bir kisiye meydan dayagi attirabilecegini okudugu zaman aglamakli olmustu, Dayak yiyecek olan soylu kisiyi kendisi
ile karsilastirinca da utancindan yz kizarirdi. Sert, son derece aksi, ordu hakkinda ok iyi bilgisi olan ve sorumlulugunu ok iyi bilen adamdi,
ama aslinda, byk bir hayalperestti. Toplantilarda konusabilecegini, konusmanin ona dogustan vergi oldugu sylenmekle beraber, otuz
senelik hayati sresinde agzini bir kere olsun amamisti. Son zamanlarda girdigi Petersburg sosyetesinde bile ok kibirli davranislari olurdu.
Avrupa’dan henz dnms olan Stavrogin’le karsilasmasi onu ilgina dndrms t. Bu dakikada, atis izgisinde beklerken son derece heyecanliydi.
Dellonun su ya da bu nedenden tr geri kalacagini tasarladika sabirsizligi bir kat daha artiyordu. Kirilov, baslamalari iin isaret verecegi yerde
birdenbire konusmaya baslayinca yznde bir znt anlatimi belirdi. Tabii, Kirilov’un byle davranmasi detti.
- Gerektigi iin sylyorum. Simdi tabancalariniz ellerinizde ve verilecek isareti bekliyorsunuz. Bu dellodan vazgemenizi son defa
tekrarliyorum. Bu bir tanik grevidir.
339kizan Drozdov, sanki zellikle yapiyormus gibi Kirilov’un teklifine cani gnlden sarildi.
- Bay Kirilov’un sylediklerine btn kalbimle katiliyorum. Delloda, taraflar yerlerini almisken barisamayacaklari ds ncesi, Fransizlarin kr
inanlarindan baska bir sey degildir. Ayrica, aranizdaki geimsizligin ok nemsiz oldugu kanisindayim. Bunu… Uzun bir sreden beri sylemek
istiyodum… nk… nk, gereken zr dileme defalarca tekrarlanmistir, degil mi?
- Byle bir sey olamaz, diye haykirdi. Eger benim tanigimsaniz ve ds manim degilseniz…
- Byle, gerilemelerin, hakareti daha da agirlastirdigini Stavrogin’e anlatmalisiniz! Benim tarafimdan hakarete ugrayacagini hi ds nmyor!…
Tam dello sirasinda benden kamanin ne”kadar igren olabilecegine aldirmiyor!… Beni ne zannediyor dersiniz? Ve siz… siz ki benim
tanigimsiniz, efendim!
- Hedefimi sasirabilmem iin elinizden geleni yapiyorsunuz gibi grnyor!… diye ekledi.
- Konusmalar sona ermistir! diye haykirdi. Ltfen, verilecek emri dinleyin. Biiir, ikiii, !…
‘’ kelimesinin bitisinde, rakipler birbirine dogru yrmeye basladilar. Gaganov, besinci ya da altinci adimda tabancasini kaldirip atesledi. Bir
saniye kadar, hedefi sasirdigini anlamak iin
340
durakladi; sonra, seri adimlarla ates izgisine gelip durdu; Stavrogin de izgide durdu ve tabancasini olduka yukari kaldirarak nisan almadan
atesledi. Sonra, hemen cebinden mendilini ikartip sag elinin sere parmagina sardi. Ancak o zaman, Gaganov’un hedefi tamamen
sasirmamis oldugu anlasildi. Fakat, kursun sadece parmagi siyirmis ve kemige dokunmadan gemisti. Kirilov, eger dellocular tatmin
olmadilarsa hemen ikinci bir karsilasmanin yapilabilecegini bildirdi.
Gaganov, yine Drozdov’a hitap ederek bgrr gibi bagirdi. Bogazi kurumustu sanki. Eliyle Stavrogin’i isaret etti.
— Bu adamin zellikle havaya ates etmis oldugunu iddia ediyorum. zellikle byle davrandi… Bunu da yeni bir hakaret olarak kabul ediyorum!
… Delloyu yapilmasi olanaksiz duruma sokmak istiyor!
- Dellonun kosullarina aykiri bir sey yapmadiktan sonra istedigim gibi ates etmekte serbestim, dedi.
Gaganov:
- Byle bir sey yoktur! diye haykirdi. Ltfen ona anlatin bunu!..
Kirilov:
- Bay Stavrogin’le ayni fikirdeyim, diye bildirdi. Gaganov, kimseyi dinlemek istemeyerek fkeden kudurmus
olarak haykirdi:
- Size hakaret etmek gibi bir amacim olmadigina serefim zerine yemin ederim, dedi. Ne sizi ve ne de baskasini ldrmeye niyetli
olmadigimdan havaya ates ettim. Sizin kisiliginizle bir ilgisi yok. Kendimi gc enmis kabullenmedigim dogrudur ve byle davranisimla sizi
sinirlendirdigim iin zr dilerim. Ama, hakkim olan bir seye baskasinin karismasina izin veremem.
- Mademki kandan bu kadar korkuyor, beni neden delloya agirmis oldugunu sorun kendisine.
- Size meydan okumamasi elinde miydi? Hibir seyi dinlemiyordunuz. Sizden nasil kurtulacakti?
- Bir sey sylemek isterim, dedi. Eger rakiplerden biri, bilerek havaya ates edecegini syleyecek olursa… nasil syleyeyim… bu dellonun
devami mmkn olamaz… bunun nedeni aika bellidir.
Drozdov, Gaganov’a:
Rakipler tekrar birbirlerine yrmeye basladilar. Gaganov, hedefe isabet ettiremedi ve Stavrogin yine havaya ates etti. Stavrogin’in havaya
ates ettigini iddia etmesi dogrudur. nk, zellikle bosa atmadigini sylememis olsaydi, dogru olarak nisan almis oldugunu iddia edebilirdi.
Tabancasini dogrudan dogruya havaya kaldirmamis, agaca falan nisan almamisti. Tabancanin namlusu rakibine dnk olmakla beraber
sapkasinin hizasindan ok daha yukarisini gs teriyordu. Ikinci atisi ise ok daha alaktan olmustu. Fakat yine de Gaganov’u ikna etmek mmkn
degildi.
- Tekrar! diye haykirdi. Karismayin! Delloya davet edildigime gre haklarimdan yararlanacagim. nc bir karsilasma yapmakta israr ediyorum!
…
342
Kirilov:
- nc bir atisi istemek hakkinizdir, diye bagirdi. Drozdov bir sey sylemedi. nc kez yerlerini aldilar. Atis
isareti verildi. Bu kez Gaganov, atis izgisine kadar yrd ve on iki adimdan dikkatle nisan almaya alisti. Iyi nisan almaya alistigindan eli
titriyordu… Stavrogin, tabancasi yana sarkmis kimildamadan bekliyordu.
- ok uzun!… ok uzun nisan aliyorsunuz. Ates! Ateees!… Tabanca birden patladi ve bu kez Stavrogin’in beyaz krk sapkasi
basindan utu. Nisan alisi olduka iyiydi. Sapkanin s t kismi ok asagidan delinmisti. Iki santim daha asagidan olsaydi, her sey bir anda
bitiverecekti. Kirilov sapkayi yerden alarak Stavrogin’e verdi.
Kirilov’la beraber, sapkadaki deligi inceleyen Stavrogin ates etmeyi unutmus gibiydi.
Stavrogin saskinlikla basini kaldirip Gaganov’a bakti; sonra sirtini ona dnerek, bu kez rakibinin duygularina aldirmadan koruya dogru ates
etti. Dello sona ermisti. Gaganov ezilmis gibi oldugu yerde donmus kalmisti. Drozdov, onun yanina gitmis bir seyler sylyor, fakat Gaganov
sylenenleri anlamaz grnyordu. Kirilov, gitmek zere hazirlanirken sapkasini ikartarak Drozdov’u selamladi; fakat, Stavrogin btn nezaket
kurallarim unutmus grnerek, koruya ates ettikten sonra, atis izgisine bile dnmemisti. Tabancasini Kirilov’un eline tutusturarak atlara dogru
seri adimlarla yrmeye basladi. fkeli grnyor ve konusmuyordu. Kirilov da sessizdi. Atlarina bindikten sonra, drt nala uzaklastilar.
***
343-Neden konusmuyorsunuz?
Saha kalkan atindan hemen hemen kayip ds mek zere olan Kirilov:
- Su budalayi incitmek istemiyordum, dedi. Fakat koca budala yine gc endi.
- Evet, onu yine gc endirdiniz, dedi. Ayrica, o bir budala degildir.
- Hayir, yapmadiniz.
. -Ne yapmam gerekirdi?
- Delloya agirmamaniz.
- Anlayamiyorum! dedi. Neden herkes benden, kimseden beklenilmeyen seyleri yapmami bekliyor? Neden baskalarinin katlanamayacagi
seylere katlanmam bekleniyor? Neden byle bir ykn altina girmem isteniyor?
- Evet.
- Evet.
- Evet
Bir dakika sreyle sessiz kaldilar. Stavrogin sikilmis grnyordu. Sanki taslasmisti. Kendi ds ncelerini yine kendisi onaylamak istiyormus gibi:
344
- Kimseyi ldrmek istemedigim iin ona ates etmedim, dedi. Baska bir amacim olmadigina teminat verebilirim.
- ldrebilirdiniz.
- Hibir seye zlmyorum. Onu gerekten ldrmek istediginizi ds nms tm. Ne aradiginizi siz de bilmiyorsunuz.
Stavrogin glerek:
- Onu delloya agirmamis olsaydim beni nasil olsa dello etmeden de ldrecekti.
-Bu da sizi ilgilendirmezdi. Siz yknz tasimaya bakin, aksi halde degeriniz sifira iner.
- Sizin deger lnzn adi yerin dibine batsin, kimsenin hareketlerimi onaylamasini istemiyorum.
- Bense byle istediginizi saniyordum, dedi. Stavroginler’in konaginin avlusuna girdiler. Stavrogin:
- Hayir, tesekkr ederim. Eve gidecegim. Allahaismarladik. Atindan inerek tabanca kutusunu koltugunun altina sikistirdi. Stavrogin elini
uzatarak:
-Hibir zaman kizmadim!…. diye cevap verdi. Ykm hafifse, bu benim yaradilisimdan trdr. Eger sizin yknz agirsa, o da sizin
yaradilismizdandir. Utanilacak bir sey yok, sadece ok kk bir utan, o kadar.
- Degersiz bir karakterim oldugunu biliyorum; ama, gl biri olarak grnmeye de alismiyorum.
- alismayin da. Siz gl bir insan degilsiniz. ay imeye buyurun.
***
Bayan Stavrogin’in, oglunun sekiz gnlk hastaliktan sonra atla gezmeye ikmasina son derece memnun oldu ve arabasini hazirlatip biraz
dolasmak zere ikti. Khyanin dedigine gre son sekiz gndr, Bayan Stavrogin temiz havanin ne demek oldugunu unutmustu.
Gen kizin hanimla beraber gidemeyecek kadar rahatsiz oldugunu ve halen odasinda bulundugunu grenince kaslarini atti. Birden karar
vermis gibi:
-Dinle ihtiyar, dedi. Bugn onu gzle, eger bana gelmek isterse engel ol ve birka gnden nce kendisini grmemin mmkn olamayacagini syle.
Zamani gelince benim onu agiracagimi bildir. Anliyor musun?
Ihtiyar usak bakislarini kairarak basini nne egdi ve hafif bir sesle:
346
- Merak etmeyin, efendim, hibir hata olmayacaktir. Simdiye kadar btn grs meleriniz benim tarafimdan yapilmisti. Bayan Shatov, yardim iin
her zaman beni arar.
- Biliyorum. Fakat, kendisi gelene kadar bir sey syleme. Mmkn oldugu kadar abuk bir fincan ay istiyorum, ltfen.
Ihtiyar usak odadan ikar ikmaz kapi aildi ve Dasha ieri girdi. Sakin grnmekle beraber rengi biraz uuktu. Stavrogin:
- Odaniza girmeden nce Alexey’in ikmasini bekliyordum. Ona sylediklerinizi duydum ve disari iktiginda sag taraftaki duvarin ks esine
saklandigim iin beni grmedi.
- Bir sreden beri aramizdaki iliskiyi kesmek istiyordum, Dasha. Simdi tam zamani… Notunuzu almakla beraber, sizi dn aksam grmem
mmkn degildi. Size yazmak istedim; ama, yazi yazmakta pek basarili sayilmam.
Dasha:
- Aramizdaki iliskiyi kesmenin gerekli oldugunu ben de ds nyordum, dedi. Bayan Stavrogin aramizdaki ilginin derecesinden kuskulanmaya
baslamisti.
- Birakin onu.
- Fakat burada son bulacaktir. Beni agirdiginiz zaman gelecegim. Simdi, allahaismarladik!
Stavrogin glerek:
- Btn is basindan beri samaydi, zaten. Merak etmeyin, kimseyi ldrmedim. Bununla beraber, her seyi herkesten bugn duyarsiniz. Biraz
keyifsizim.
- Ne bugn ne de yarin. Yarindan sonra ne olacagini ben de bilmiyorum. Belki o zaman hepimiz lms oluruz ve ylesi de ok daha hayirli olur.
Beni rahat birakin, ltfen rahat birakin!
- Delileri mahvetmem, ne onu ne de baskasini. Ama akli basinda olani mahvedecege benzerim. ylesine alak ve igren bir insanim ki, Dasha,
eger sylediginiz gibi sizi ‘sonunda’ agiracak olursam sasmayin. Siz de bu agrima cevap verecek ve gururunuza ragmen bana geleceksiniz.
Neden kendinizi mahvediyorsunuz?
- zr dilerim, demek istedigimi gerektigi gibi anlatamadim. Bana hibir zaman ihtiyaciniz olmamasini arzu ettigime Tanri sahittir.
348
- Beni hibir sekilde mahvedemeyeceginizi siz de bilirsiniz, dedi. Eger agriniza gelemezsem, ya bir hemsire ya da bir ebe olurum; ya da Incil
satarim. Yapmaya karar verdigim de budur. Kimsenin karisi olamam. Byle bir konakta da daha fazla yasayamam. Byle bir sey istemem. Btn
bunlari biliyorsunuz, degil mi?
- Hayir, ne arzu ettiginizi hibir zaman anlayamadim. Bazi hastabakicilarin, bazen bir hastayla diger hastalardan daha fazla ilgilenmeleri ya da
hibir cenaze trenini kairmayan ve bazi lleri digerlerinden ok daha ilgin bularak ilgilenmeleri gibi, benimle ilgilendiginizi saniyorum. Neden bu
kadar garip bakiyorsunuz?
Dasha, olduka garip bir tavirla Stavrogin’i inceleyerek acima dolu bir sesle:
-ok mu hastasiniz? diye sordu. Tanrim! Bir de bu adam bensiz yapabilecegini ds nyor!…
- Bakin, Dasha bu siralarda hep hayal grdgm saniyorum. Dn kprnn zerinde kk bir seytan karsima ikti ve evliligimin btn kanitlarini ortadan
kaldirmak iin Lebyatkin’le Mary’yi ldrmeyi teklif etti. Bunu da kimseyi kuskulandirmadan yapabilecegini syledi. Avans olarak da ruble
istedi; fakat, sz arasinda bu isin bin bes yz rubleden asagi yapilamayacagini da ima etti. Iste size is bilir bir seytan!.. Maliyeci! Ha, ha!…
- Oh, hayir, hayal falan degildi! Fedka isminde kaak bir hkmlyd. Fakat nemli olan bu degil. Ne yaptigimi tahmin edersiniz? Kesemdeki btn
parayi ona verdim ve simdi eminim ki bu parayi kendisine verilmis bir avans sayiyordur!
- Ona dn gece rastladiniz ve size byle bir teklif yapti, degil mi? Fakat, sizi tamamen aglarina ds rmek istediklerini anlamiyor musunuz?
- Oh, agi daraltsinlar bakalim! Anladigima gre, dilinizin ucuna kadar gelen bir soruyu sormak iin can atiyorsunuz.
- Soracak bir sorum ve hakkinizda da en kk bir kuskum yok, diye haykirdi. Bir sey sylemeseniz iyi olacak!..
- zr dilerim; aptalca sakami bagislayin. Onlardan kt davranislar edindigimi saniyorum. Inanir misiniz, dnden beri hep glmek istiyorum. Hem
de ardi arkasi kesilmeyen kahkahalarla… Saatlerce glmek istiyorum. Sanki glme hastaligina yakalandim. Dinleyin… annem geldi sanirim.
Araba n kapida durdugu zaman tekerlek seslerinden anlarim bunu.
- Tanri sizi iblisinizden korusun ve… beni bir an nce… abuk agirin!…
- Ne biim iblistir ki o? Kc k, igren, basinin s tnde kavak yelleri esen bir seytandir o. Fakat gryorum ki, Dasha, bana bir sey daha
sylemek istiyorsunuz. yle degil mi?
Dasha, sitem dolu zgn bir bakisla bakarak kapiya dogru yrd.
- Bakin… ne diyecektim… eger, su kk seytanin kapisini alacak olursam… ondan sonra da bana gelir misiniz?
- Byle bile olsa gelecektir, diye fisildadi. Sonra yznde tiksintili bir anlam belirdi.
350
4.
Kisa bir zamanda duyulan dello haberinin sosyetedeki etkisi, zellikle, herkesin bir anda Stavrogin’in evresini almasi bakimindan ok ilginti.
Eski ds manlarinin ogu onunla dost olduklarini aikladilar. Insanlarin ds ncelerinde byle bir degisikligin nedeni, o gne kadar hi konusmamis
olan birinin, yksek sesle syledigi birka szd. Bu syle oldu: Dellodan hemen bir gn sonra, btn sehirli emekli bir Maresal’in evinde, karisinin
dogum gn nedeniyle verilen partide toplanmisti. Bu toplantida bulunanlarin basinda Julia Lembke geliyordu. Gzelligi ve nesesiyle, btn
kadinlarimizin ilgisini eken Lisa Tushin ile beraber gelmisti. O siralarda Lisa’nin Maurice Drozdov ile nisanli olduguna kusku yoktu.
Kendisinden daha sonra sz edecegim emekli bir generalin saka yollu sorusuna Lisa, nisanli oldugu cevabini vermisti. Ne beklersiniz?
Hanimlarimizdan, hibiri Lisa’nin nisanlandigina inanmiyordu. Hepsi, byk bir inatla, Isvire’de gemis bir ask serveni zerinde duruyor ve bu
aile sirrina nedense Bayan Lembke’nin de karismis olduguna inaniyorlardi. Bu sylentilere, daha dogrusu, bu uydurmalara byle inatla
baglanmalarinda, zellikle, Bayan Lembke’yi bu ise neden israrla karistirmak istemelerindeki amaci anlamak olduka gt. Salona girer girmez,
herkes telasli bakislarla garip garip ona bakmisti. Sunu da sylemek gerekir ki, dellonun pek yakin bir zamanda gemis olmasi, birtakim
durumlar nedeniyle, bu olaydan alak sesle, hatta fisiltiyla sz ediliyordu. Ayrica, otoritelerin bu hususta atacaklari adimi da bilmiyorlardi. Iki
dellocu, bilindigi kadariyla, polis tarafindan rahatsiz edilmemisti. rnegin, Bay Gaganov’un hibir glkle karsilasmadan sabah erkenden
Dukhovo’daki iftligine gittigi, herkes tarafindan biliniyordu. Simdilik, kuskusuz ki, herkes ilerinden birinin bu konuya deginmesini ve orada
bulunanlari meraktan kurtarmasini bekliyordu. Herkes btn umudunu yukarida sz ettigim generale baglamis ve umutlarinda da
yanilmamislardi.
351Bu general, kulbn en debdebeli yesiydi. Pek varlikli bir mlk sahibi degildi; ama, ok oynak zekli, eski usul kadin avcisi ve generalliginin
verdigi aliskanlikla herkesin fisilti ile konustuklari seylerden yksek sesle sz etmeyi seven, sevimli bir ihtiyardi. Sylenmesi gerekirse,
toplumdaki rol de zellikle buydu. Byle durumlarda, konusmayi uzatir ve anlattiklarini herkese dinletirdi. Bu aliskanligini, Avrupa’da ok
dolasmis Ruslar’dan ya da kle reformu ile byk kayiplara ugrayan varlikli mlk sahiplerinden almis olmaliydi. Hatta, bir keresinde, Bay
Verkhovensky’ye, insanin kaybi ne kadar byk olursa, o derecede yumusak konusur demisti. Ama, kendisinin de kelimeleri yayarak, onlara
garip bir sevimlilik vererek konustugunun farkinda bile degildi.
General, bir fikri yerlestirmek isteyen bir insan tavri ile konusmaya basladi. Gaganov’un uzak bir akrabasi olmasindan baska, onunla bir de
durusmasi olmustu; fakat, kendisi de iki kez dello etmis; hatta, birinde rtbesi indirilerek Kafkasya’ya srlms t. Biri, geen gn ve dello gn
Bayan Stavrogin’i arabayla dolasirken grdgn syledi. Gerekte, adindan bile sz etmemis sadece, Stavroginler’in harasindan seilmis olan ok
gzel gri renkli drt aygirdan sz etmisti. General birden, o gn gen Stavrogin’i atla gezerken grdgn syledi. Herkes hemen sustu. General
dudaklarini isirip, elindeki altin enfiye kutusunu evirip evirerek:
-Buraya birka yil nce gelmedigime zlyorum, dedi. Yani, o zamanlar Carlsbad’daydim. Himmm!… O zamanlar bile hakkindaki sylentiler
kulagima kadar gelen bu gen adamla ok ilgilenmistim. Himmm! Deli oldugu dogru mu? Birisi byle sylemisti. Birka gn evvel, bir grenci
tarafindan kuzenlerinin nnde hakarete ugradigi ve onun korkusundan masa altina saklandigi sylendi. Ve dn, Stepan Vysotsky’den,
Stavrogin’in su… Gaganov denen adamla dello ettigini duydum. Hem de sirf, ondan kurtulabilmek iin, fkeli bir adama ggsn gererek.
Ondan kurtulmak iin. Himmm! Yirmi yillarinda byle bir seyi ancak Muhafiz subaylari yaparlardi. Burada bulunanlardan kimsenin ziyaretine
gidiyor mu?
352
General, sanki cevap bekliyormus gibi bir an sustu. Toplumun sabrini tketen kapi ardina kadar ailmisti.
Herkesin emir almak iin kendisine bakmasina birden sinirlenen Bayan Lembke:
- Bundan daha basit ne olabilir ki? diye bagirdi. Bir grenciye nem vermedi diye Stavrogin’in Gaganov ile dello etmesine sasilir mi? Bir
zamanlar klesi olan birini delloya agiramazdi, degil mi?
Olagans t bir sz! Bununla beraber, kimsenin simdiye kadar aklina gelmeyen temiz ve basit bir ds nceydi. Olagans t sonular doguran bir
ds nceydi bu. Btn rezaletler ve dedikodular, kk konusmalar hemen arka plana itilmisti. Bu kelimeler ortaya tamamen yeni bir anlam atmisti.
Herkesin hakkinda yanildigi, sosyal standartlara uyan yeni bir kimse ortaya ikmisti. Bir grencinin, yani artik kle olmayan ve egitim grms
olan bir kisinin hakaretini, bu grencinin eski bir klesi oldugunu ds nerek umursamayan soylu bir kisi… sosyete, hakkinda bir sr dedikodu
yapmisti; ds ncesi kit olan sosyete, tokat yiyen bir adama igrenti ile bakmisti; oysa, o adam, gelismemis olarak grdg sosyetenin ds ncelerini
nemsememisti.
- Ve siz ve ben, efendim, burada oturmus, standart davranislarin tartismasini yapiyoruz, dedi.
- Evet, efendim, evet. Gen nesil hakkinda pek fikir yrtlmyor, degil mi? Szn ettigimiz gen, byk bir yildizdir, efendim ve sadece olagan
genlerimizden biri de degildir. Bunu byle yorumlamak gerekir.
- Tam aradigimiz adamdir. Byle kisilere pek rastlanmiyor. Burada nemli olan, ‘yeni insan’ sadece ortaya ikmakla yetinmemis ‘gerek bir
soylu’ evresine ykselmisti. Ayrica, bu kisinin
353varlikli toprak sahiplerinden olmasi, toplumun sorunlarinda ileri ikabilecek bir nder olarak dakabul edilmesini saglamisti. Toprak
sahiplerinin ruhsal durumlarindan daha nce de kisaca sz etmistim.
- grenciyi dvs e agirmadigindan baska, ellerini arkasina baglamis, dedi. zellikle bu noktaya dikkat ediniz, efendim.
Baska biri:
-Dogustan soylu bir kisiye hakaret edildiginden dolayi on bes ruble tazminat alabilecegini bile dikkate almamis… ha, ha, ha!… nc biri
heyecanla atildi.
- Hayir, yeni mahkemelerimizin sirrim ben syleyeyim. Eger bir insan, para alarken ya da baska bir hirsizlik yaparken sus t yakalanirsa, henz
firsat varken derhal eve kosup z anasini l-drmelidir. Derhal btn sulari bagislanacak ve btn kadinlar, dinleyici siralarindan ona beyaz
mendillerini sallayacaklardir. Size syledigim tamamen dogrudur!…
Gln olaylardan sz edildi. Stavrogin’in Kont K. ile olan iliskileri anlatildi. Kont K.‘nin son devrim zerindeki ds ncelerini herkes biliyordu. Son
zamanlarda duraksayan alismalari da herkese biliniyordu. Geri, ortada bu sylentiyi dogrulayacak kesin bir belirti yoksa da, herkes
Stavrogin’in, Kont K.‘nin kizlarindan biriyle nisanli olduguna inaniyordu. Isvire’deki birtakim servenlerine ve Lisa ile olan iliskilerinden sz
edilmiyordu. Sirasi gelmisken sylemem gerekiyor. Bu arada Drozdovlar, ziyaretlerini tamamlamislardi. Herkes Lisa’yi, sinirli ve gs teris
meraklisi bir kiz olarak taniyordu. Stavroginler’de bayilma olayi simdi daha iyi aiklaniyordu. Stavrogin’in hakarete ugramasindan son
derece sinirlene-354
rek bayilmis oldugunu herkes kabul ediyordu. nceleri abartmakta birbirleriyle yaristiklari konuyu, simdi olagan olarak gryorlardi. Topal kiza
gelince, onu herkes unutmustu; hatta, byle bir kizdan szetmeye utaniyorlar denilebilirdi. ‘Yzlerce topal kiz bile olsa, genlikte her sey
olagandir.’ deniliyordu. Stavrogin’in annesine karsi olan asiri saygisini vyorlar, esitli iyi huylarini hatirliyorlardi. Heyecanla, Alman
niversitelerinde yapmis oldugu drt yillik egitimden sz ediliyordu. Gaganov’un davranisi kt olarak karsilaniyor ve adamina atmamis oldugu
syleniyordu. Hele, Bayan Lembke’nin bulusu dillere destan oluyor, syleye syleye bitirilemiyordu.
Ortalarda byle sylentiler dnerken, Stavrogin’in birden ortaya ikmasi herkes tarafindan byk bir olgunlukla karsilanmisti. Onu grdkleri zaman,
bir seyler bekledikleri gzlerinden okunuyordu. Stavrogin, derin bir sessizlige gmlyor ve susmasi ile onlari daha ok memnun ediyordu. Bir
bakima, yaptiklarinda basari saglamis bir kisiydi; herkesin arasinda moda yaratmisti deta. Tasra sosyetesinde grnen bir kimsenin
saklanmasi kolay olmazdi. Stavrogin, sosyetenin btn trelerini yerine getirmeye baslamisti. Onu pek neseli bir insan olarak grmyorlardi.
‘Adamcagizin basindan bir sr olay geti; diger kimselere benzemiyor. zlmesi gereken bir husus vardir’ deniyordu. Hatta, drt yil nceki,
nefretle karsilanan magrur tavirlari bile olumlu karsilaniyordu. Szn kisasi, herkes tarafindan saygi gryordu.
Herkesten ok gururlanan Bayan Stavrogin’di. Lisa, hakkinda kurdugu hayallerin yikilmasina caninin sikilmamis oldugunu syleyemem.
Tabii, bu defa da aile gururu imdadina yetismisti. Ama, garip bir sey vardi; Bayan Stavrogin, Nicholas’in Kont K.‘nin kizini setigine
kesinlikle inanmisti; ama, daha da garibi, herkese oldugu gibi, bazi sylentiler onun kulagina kadar da gelmisti. Stavrogin’e dogrudan
dogruya sormak cesaretini gs teremiyordu. Bununla beraber, bir ya da iki kez, kendini tutamayarak ogluna, kendisi ile eskisi gibi samimi
olmuyor diye sitem etmisti. Stavrogin,
355annesinin bu sitemini susmakla karsilamis, sadece glmsemekle yetinmisti. Stavrogin’in susmasi, Bayan Stavrogin iin ‘evet’ cevabi
yerine geiyordu. Bununla beraber, her ne olursa olsun sakat kizi unutmamisti. Topal kizin ds ncesi, tas bir kle gibi kalbinde yatiyordu.
Geceleri ryalarina giriyor, kbuslar grmesine neden oluyordu. Ayni zamanda, iinde Kont K.‘nin kizinin hayali de vardi. Fakat, bundan daha
sonra sz edecegim. Sosyetede Bayan Stavrogin’e karsi asin bir saygi beslendigini ve onun, bunu nemsemeden yine ziyaretlerini
seyreklestirdigi sylemeye gerek grmyorum.
Byle olmakla beraber, valinin karisina resmi bir ziyarette bulundu. Emekli maresalin karisinin dogum gn partisinde Bayan Lembke’nin
syledigi szlerin Bayan Stavrogin kadar kimseyi etkilememis oldugu kainilmaz bir gerekti. Bu szler, pazar gnk olaydan beri iine reklenen byk
bir agirligi ortadan kaldirmisti. ‘Bu kadini anlayamiyorum.’ diyordu. Bayan Stavrogin, kendisine zg, heyecanli bir tavirla, Bayan Lembke,
ok memnun olmakla beraber agirbasliligini elden birakmiyordu. Bu siralar, kendisini biraz, belki de biraz daha fazla, degerli grmeye
baslamisti. rnegin, sz arasinda Stepan Verkhovensky’nin hi grnmediginden sz ediyordu.
- Tabii Gen Verkhovensky’nin gelisine memnun oluyorum. Biraz sama, ama gentir. Her ne kadar grenimi yksekse de yine de gen sayilir.
Ama yine de, emekli, eskiden elestirmen olan babasinin yerini tutamaz.
Bayan Stavrogin, Bay Verkhovenky’nin elestiri ile ugrasmadigini, aksine, btn mrn evinde geirmis oldugunu sylemekte gecikmedi.
Mesleginin ilk devrelerinde, herkesin ok iyi bildigi birtakim durumlarla ve son olarak da Ispanya tarihi zerine yaptigi alismalariyla taninmis
bir bilim adami oldugunu syledi; simdi de, Alman niversitelerinin gnmzdeki durumunu, bir de, yanilmiyorsam, Dresden Madonna zerine
yazi yazmayi ds ndgn ekledi. Bir bakima, Bayan Stavrogin, Bay Verkhovenky’yi valinin karisinin eline ds rmemeye bakiyordu.
356
- Dresden Madonna’si mi? Yani, Sistin Madonna’si mi demek istiyorsunuz? Azizim Bayan Stavrogin, bu resmin nnde iki saat oturdum ve
sonunda tamamen saskina dnms olarak ayrildim. Tablodan hibir anlam ikamadim ve ok sasirdim. Karmazinov da o resmin anlasilmasinin
ok g oldugunu sylyor. Simdi onun zerine kayda deger hibir sey bulamiyorlar. Ne Ruslar ne de Ingilizler. Tabloya, yasli kimseler n
kazandirdilar.
- Biliyorsunuz, genlige karsi da saygi duymamiz gerekir. Insanlar, komnistim, diye haykiriyorlar. Onlari kmsememek ve onlarin ds ncelerine
de deger vermek gerektigi kanisindayim. Her seyi okuyorum… btn gazeteleri, bilimsel yazilari, ortak bildirileri… her ikan yeni kitabi,
dergiyi aliyorum. Nihayet, kisi nasil bir toplumda yasadigini, karsisinda kimlerin bulundugunu bilmelidir. Bir insan, mrnn sonuna kadar
kafasinda yasattigi dnyada yasayamaz. Kendi kendime, genligi sevmeye ve bylelikle onlarin uuruma gitmelerini nlemeye karar verdim.
Inanin bana, azizim Bayan Stavrogin, en iyi sosyeteye bagli olan bizler onlari etkileyebilir ve onlara karsi gs terecegimiz sevgiyle, onlarin ii
gemis ihtiyarlar tarafindan uuruma itilmelerine engel olabiliriz. Bununla beraber, Bay Verkhovensky hakkinda sylediklerinizden memnun
oldum. Bana ok gzel bir fikir vermis oldunuz. Edebiyatla ilgili toplantilarimizda bize yararli olabilir. Byk bir eglence dzenliyorum. Ilimizin
yoksul ocuk bakicilari yararina. Btn Rusya’ya dagilmis durumdalar. Bizim ilimizde sadece alti kisi var. Bunlara ek olarak, iki telgrafi kiz, iki
akademi grencisi var. Geri kalanlar da herhangi bir iste egitim grebilmek iin gerekli elin kendilerine uzanmasini bekliyorlar. Rus kadinlarinin
ogu korkun, Bayan Stavrogin. Bu, simdi niversitelerde bir sorun haline geldi ve Bakanlar Kurulu bile bu konuda toplanti yapti. Su bizim
garip Rusya’mizda, insan her istedigini yapabilir. Iste bu bakimdan, sadece iyilikle, topluma gs terilecek sicak ilgiyle, bu byk toplumsal
sorunun, dogru yola sokulabilecegine inaniyorum. Aman Yarabbi!..
357aramizda aydin kimseler ok degil mi? Kesin olarak syleyebilirim ki, ok var; ama-, hepsi dagilmis durumda. Gediklerimizi kapayacak
olursak daha gl oluruz. Szn kisasi, nce edebiyatla ilgili bir toplanti yapmak; sonra da hafif bir yemek, daha sonra kisa bir ara ve ayni gnn
aksami da byk bir balo vermek amacindayim. Geceyi ‘tableaux vivants’ (canli tablolar) ile baslatmayi ds ndk; ama, ok masrafli olacagi
kuskusuz. Bu bakimdan, toplum iin maskeli bir iki kadril dansi yapilacak ve iyi bilinen edebi akimlari gs termek iin de belirli elbiseler
giyilecek. Bu eglenceli fikri, Bay Karmazinov verdi. Bana ok yardimi dokunuyor. Biliyor musunuz, bize son alismasini okuyacak! Bu son
eseri de topluma veda olacak. ‘Merci’ (Mersi) adinda ok gzel bir siirmis. Ad, Fransiz adi, ama bunu ok eglenceli buluyor ve ince bir bulus
olarak kabul ediyor. Bay Verkhovensky’nin de ok eski olmayan bir seyler okumasini arzu ederdim. Zannedersem, Peter Verkhovensky ve
biri daha bir seyler okuyacak. Peter size gelip programi bildirecek. Ama, benim zel olarak getirmem her halde daha uygun olacaktir.
- Listenize adimi eklememe izin verirseniz memnun olacagim. Bay Verkhovensky’ye de durumu bizzat bildirecegim ve gelmesini rica
edecegim.
Bayan Stavrogin, eve uan bir sevinle dnd. Bayan Lembke’ nin arkasinda durmayi basarmisti. Zavalli Verkhovensky’ye evine kapanip kaldigi
ve bunlardan haberi olmadigi iin kiziyordu.
Bayan Stavrogin, o aksam kendilerini ziyarete gelen Peter Verkhovensky’ye ve Stavrogin’e:
- Bayan Lembke’ye hayran oldum ve bu kadin hakkinda bu kadar y anilmami aklim almiyor, dedi.
Peter:
-Eh, artik ihtiyar kurtla bir anlasmaya varmalisiniz, dedi. ok zlyor. Onu tamamen terk ettiniz. Dn sizi arabanizda grp selam vermis, oysa siz
basinizi evirmissiniz. Biliyorsunuz ona destek olabiliriz. Bana bir seyler hazirlamasi iin ona gveniyorum ve hl yararli olabilecegi
kanisindayim.
358
- Benim ds ncem bu degil. Bugn ona ugramak niyetindeyim. Haber vereyim mi?
- Nasil isterseniz, dedi. Ama bunu nasil yapabileceginizi de bilmiyorum. Onunla kendim grs mek niyetindeydim ve gnn, yerini ben bildirmek
isterim.
- Pekl, siz syleyin. Ama, onu grmek iin zamani benim tayin edecegimi de sylemeyi unutmayin. Ona aynen byle syleyin.
Peter, oradan glmseyerek ayrildi. Hatirlayabildigim kadariyla, son gnlerde ok aceleci olmustu. Hatta, hemen hemen herkese sabirsiz ikislar
yapiyordu. Her nedense, onun bu kaba ikislarini herkes bagisliyordu. Genel olarak, herkeste, ona baska trl bakilmasi gerekli oldugu ds ncesi
yer etmisti. Sunu da eklemeliyim ki, Stavrogin’in dellosuna karsi tutumu son derece fkeliydi. Haberi byk bir saskinlikla karsilamisti. Hatta,
haber ona ulastigi zaman rengi yesile dnms t. Belki de gururu incinmisti; nk, olayi ancak herkes grendikten sonra grenebilmisti.
Peter Verkhovensky, hemen hemen her gn Bayan Stavrogin’i ziyaret ettigi halde, bu bes gn sresinde bir kere olsun karsilasmamislardi.
Stavrogin, ne syledigini anlamamis gibi onun suratina dalgin dalgin bakmis, durmadan yryp gemisti. Kulbn byk balo salonundan bfeye
dogru gidiyordu. Peter, arkasindan kosarak omzundan tuttu.
Stavrogin, onun elini omzundan iterek, tehdit eden bir tavirla kaslarini atarak dnd. Peter, dudaklarinda garip bir tebessmle bakiyordu.
Stavrogin yoluna devam etti.
***
Peter Verkhovensky, Bayan Stavrogin’lerden ikar ikmaz dogruca ‘ihtiyara’ kostu. Bu kadar acele etmesi, benim o gne kadar bilmedigim bir
hakaretin c n almak iindi. Olay suydu: Baba ogulun geen hafta persembe gn grs melerinde, tartismaya Bay Verkhovensky kendisi basladigi
halde sonunda oglunu bastonla kovalamisti. Bu olayi o zamanlar benden gizlemisti; fakat simdi, Peter, dudaklarinda her zamanki alayci gls
ve fildir fildir dnen gzleri ile odayi arastirarak ieri daldigi zaman, Bay Verkhovensky, oradan ayrilmamam iin gizli bir isaret yapti. Bylece de
gerek iliskilerini grenmis oldum; nk, aralarinda geen konusmalari sonuna kadar dinledim.
Bay Verkhovensky, byk kanepeye uzanmisti. Persembeden beri zayiflamis, yanaklari kms t. Peter, hibir sikilganlik duymadan, babasina
gerekli saygiya aldirmadan, ayaklarini altina toplayarak, babasinin yanina oturdu. Bay Verkhovensky, ses ikarmadan magrur bir tavirla ona
kanepede yer verdi.
Masanin zerinde aik bir kitap duruyordu. ernisevski’nin ‘Nasil yapmali’ adli romaniydi. Ne yazik ki, burada dostumun garip bir
zayifligindan sz etmek zorundayim: Ininden ikip son savasi vermesinin gerekli oldugu ds ncesi her nedense kafasinda yer etmisti. Bu
romani, ilerde olmasini kesinlikle bekledigi ‘tartismalarda’ ters ds tg kimselerin durumlarim, ileri srdkleri iddialari, daha nceden onlarin ‘din
kitaplarindan’ grenmekle, tmn onun gzleri nnde yere sermeye hazir olmak iin inceledigini sezmistim. Oh, bu kitap ona ne kadar aci
veriyordu!…
360
Bazen kitabi fkeyle firlatip atiyor ve yerinden firlayarak odada dolasmaya basliyordu.
-Varmak istedigimiz sonu bu mudur? diye haykirdi. Buradaki z ds nceyi kim anlayabilir ki?
- Kltrnz m artiriyorsunuz? diye sordu. Bunu uzun bir sre nce yapmaliydiniz. Eger arzu ederseniz, size ok daha iyi kitaplar getirebilirim.
Bay Verkhovensky, yine oglunun szn byk bir gururlakar-siladi. Odanin diger ks esindeki bir koltukta oturuyordum.
Peter aceleyle ziyaretinin nedenini anlatti. Kusku yok ki, Bay Verkhovensky, asiri bir saskinlik ve tiksinti karisik bir korkuyla sesini
ikarmadan dinliyordu.
- Demek ki Bayan Lembke, evine gidip bir seyler okuyacagimi gerekten ds nyor, ha?
- Fakat, anlamiyorsunuz, size ihtiyalari yok. Bayan Stavrogin’e yaranmak iin size karsi iyi davranmak istiyorlar, o kadar. Ve zannetmem ki
bu teklifi reddedesiniz.
- Ayrica, byle yapmak iin de can atiyorsunuz. Sizin gibi yaslilarin ogu gurur ds kndr. Ama beni dinlerseniz, sikici olmayan bir seyler
okursunuz. Elinizde ne var? Ispanya tarihi mi? Okuma gnnden gn nce bana gs terin, aksi takdirde herkesi uyutursunuz.
361Bu atismalarin, aceleci kabaligin daha nceden hazirlanmis oldugu belliydi. Bay Verkhovensky ile bundan daha nce ve akilli bir sekilde
konusulamayacagini belli etmek ister gibi bir tutumu vardi. Bay Verkhovensky, oglunun hakaretini sezmemis gibi davranmakta inatla israr
ediyordu. Fakat oglunun getirmis oldugu haberin etkisinde kaldigi da belliydi.
- Peki, kendisi, kendisi mi, efendim, bunu byle sylemenizi istedi? diye sordu.
- Yani, gryorsunuz ya, karsilikli oturup anlasmamiz iin, bir zaman ve yer vermek istiyor; ama, bunun da nedeni, sizin hayati daha baska
aidan grmeniz yznden. Yirmi yil kiristirdiniz, gln davranislara alistirdiniz. Ama heyecanlanmayin, simdi durum baska. Her nedense
durmadan, aklinin henz ermeye basladigini sylyor. Aranizdaki dostlugun, birbirinize iinizdeki ze-hiri dkmek istemekten baska bir sey
olmadigini syledim. O kadar ok sey anlatti ki bana, dostum, tahmin edemezsiniz. Onun yaninda bir usaktan farkiniz yokmus, meger. Btn
bunlar bana anlatilirken utantan yzm kizardi.
-Daha da kts , yanasmaydiniz, yani gnll bir usak. Bir is yapmak iin ok tembeldiniz. Oysa, paraya ihtiyacimiz var, degil mi? Simdi, btn
bunlari da anliyor… hi degilse; hakkinizda ok korkun seyler anlatiyor. Ama, ona yazdiginiz mektuplara kahkahalarla gldm, ihtiyar. Utandim
ve igrendim, dogrusu. Ama, ok bozulmus bir insansiniz! Sadaka almada, kisiyi bozan kesin bir sey vardir, zaten. Bunun en iyi rnegini de
sizde buluyorum!
- Hepsini. Tabii, hepsini okumam mmkn olmadi. Zaten olamazdi, degil mi? Ulu Tanrim, sayfalar dolusu mektuplar!… Iki binden fazla
mektup olmali. O kadar da ok kgit kullanmissiniz
362
ki… Fakat biliyor musunuz, ihtiyar, nceleri sizinle evlenmeye hazir oldugunu sezdim. yle degil mi? Sansinizi, yine kendiniz yitirmissiniz.
Sizin naminiza konusuyorum, tabii, ama ‘baskasinin gnahlarini’ rtmek iin evlenmektense, burada yalniz basina oturmak ok daha iyidir. Para
iin evlenenlere sadece… glerler. Bay Verkhovensky ldrc yara almis gibi:
- Daha ne olsun ki? Fakat meraklanmayin, sizi olduka iyi savundum. Tabii, sizi hakli ikarmak iin en uygun yol da buydu. Herkes gibi sizin
de paraya ihtiyaciniz oldugunu kabul ediyor. Sizin ds ns nze gre, hakli da olabilirsiniz. Dilimin dndg kadar, byle anlasmalarin her iki tarafin da
yararina oldugunu anlattim. O bir kapitalist ve siz de onun hassas bir soytarisiydiniz. Bununla beraber, her ne kadar onu cins bir inek gibi
sagmissaniz da, para iin size kizmiyor. Tabii, benim anladigim kadariyla. Yirmi yildan beri size inandigi, tatli dilinize kandigi ve bu yalanlarla
yasamak zorunda kaldigi iin kiziyor. Kendisi de yalan sylemis… ama bunu itiraf etmiyor. Bu nedenle de size aci ektirmekten zevk aliyor.
Fakat, anlayamadigim, bir gn btn bunlarin hesabini vereceginizi hi ds nmemis olmanizdir. Bu kadar aptal olamazsiniz. Dn kendisine, sizi
ds knler evine yatirmasini syledim… ama sinirlerinize hkim olun, ltfen. Tabii, temiz bir yeri kastettim. Bunun alinacak ya da gc enecek bir
tarafi yok. Byle yapacagina da inaniyorum. hafta nce bana gndermis oldugunuz mektubu hatirliyor musunuz?
- Ne sanmistiniz? Ilk isim bu oldu. Bayan Stavrogin’in, yeteneklerinizi ekemediginden, sizi kiskandigindan… diger birinin gnahi sorunundan
sz ettiginiz mektup… Ne var ki, ihtiyar, gururunuza son derece ds knsnz. Sadece kahkahalarla glmekle yetiniyorum. Mektuplariniz da
olduka sikici, hani. s lubunuz
363korkun denecek kadar kt. Genellikle onlari okumam bile. Aslina bakarsaniz, hi amadigim bir mektubunuz da var. Yarin size gnderirim.
Fakat, son mektubunuz cidden bir harika!… Ne kadar gldm, Tanrim, ne kadar gldm, bilemezsiniz!… Bay Verkhovensky:
- Sizinle de konusulmaz zaten. Bakin, geen persembe gnk gibi bana kizmadiniz, ya?
- Bunu siz daha iyi bilirsiniz. Fakat, bazi babalarin byle durumlarda geregi pek iyi grmemeleri olagandir.
- Susun! Susun!…
- Bana bakin, geen persembe gn, beni bastonunuzla tehdit ederken de byle bagiriyor, kfr ediyordunuz; ama, aradigim evraki buldum. Hem
ayni gn buldum. Sirf merak nedeniyle bavullarimin altini s tne getirdim. Kesin bir sey olmadigi dogrudur… iiniz rahatlayabilir. Sadece,
annem tarafindan su Polanyali centilmene yazilmis kc k bir not. Fakat, annemin karakterini gz nne alacak olursak..
- Bir kelime daha sylersen kulaklarim koparirim. Peter, birden bana hitap ederek:
- Ne adam!… dedi. Gryorsunuz ya, bu tartismalar geen persembeden beri devam edip duruyor. Bugn burada bulusunuza cidden memnun
oldum. Ikimizin arasinda hakemlik yapabilirsiniz. nce gereklerden baslayalim. Ilk nce, kendisi byle sylemekle beraber, annem hakkinda
benim konusmami istemiyor. Petersburg’da, ben henz okurken, gecede iki kez beni uyandirip, bana
364
sarilarak aglayan kendisi degil miydi? Biliyor musunuz, o zamanlar neler syledigini? Annem hakkinda drs t olmayan seyler anlatirdi. Btn
bunlari nce ondan dinledim.
- O zamanlar onlari ok temiz, iyi niyetle anlatiyordum! Oh, demek ki beni anlayamamissiniz. Hibir sey, hibir sey anlamiyorsunuz!…
- Fakat, yine de sizin hareketleriniz benimkilerden ok daha igrenti. Bunu itiraf etmek zorundasiniz. Beni ilgilendirdigi kadari, merak etmeyin,
annemi sulu bulmuyorum. Babam ya siz, ya da Polonyali olacakti, benim iin hepsi bir. Berlin’deki budalaca olaylarda benim suum ne? Ama
yine de, sizden daha akillica bir davranis beklenemezdi dogrusu. Btn bunlardan sonra gln olmazsiniz da ne olursunuz? Ve sizin oglunuz olup
olmamam sizin iin fark eder mi? Bakin…
- Btn hayatinca bana bir kurus bile harcamamistir. On alti yasina gelinceye kadar beni tanimiyordu bile; ondan sonra da beni soydu sogana
evirdi. Simdi de karsima gemis, btn, hayatim sresince kalbim kan agladi diye rol yapip duruyor. Ama, insanin biraz insafli olmasi gerekir,
ben Bayan Stavrogin degilim ki!…
- Bundan sonra btn babalarin laneti zerinde olsun! Peter Verkhovensky iten gelme bir saskinlikla:
- Insan bazen ne aptalca szler eder, dedi. Haydi, allahaismarladik, ihtiyar. Bir daha sizi ziyarete gelmeyecegim. Toplanti iin hazirlayacaginiz
yazilari nceden gndermeyi unutmayin ve sama olmamalarina dikkat edin. Gerekler, gerekler ve gerekler; hepsinin s tnde, kisa olmasina
bakin, allahaismarladik.
***
365Bununla beraber, baska nedenler de vardi. Peter Verkhovensky’ nin, babasi hakkinda bazi ds nceleri oldugu gerekti. Bana kalirsa zavalli
ihtiyari son derece fkelendirip, onu byk bir rezaletin iine atmak istiyordu. Daha ilerde sz edecegim bazi yan amalari iin, bunun gerekli
olduguna kusku yoktu. O siralar byle niyetleri oktu. Ama hemen hemen hepsi olmayacak seylerdi. Grns e bakilacak olursa, Bay
Verkhovensky’den baska biriyle de ugrasiyordu. Sonradan anlasildigina gre, ugrastigi kimseler oktu. Fakat, szn edecegimiz kisiyle zellikle
ugrasiyordu. Bu kisi de Bay Von Lembke’den baskasi degildi.
Andrey Antonovich von Lembke (dogustan), resmi kayitlara gre Rusya’da sayilari ancak birka yz bin olan, siki siki birbirine baglanmis,
farkina varilmadan rgtlenmis bir birlige mensuptu. Tabii, nceden kararlastirilmis, ds nlms bir birlik olmamakla beraber, yelerinin her zaman,
her yerde, her trl kosullar altinda birbirlerine karsilikli yardim etmeleri, ahlaki bir zorunluluk gibi ortaya ikmis, konusulup anlasilmadan,
kendiliginden kurulmus bir birlikti. Von Lembke, daha ok varlikli ailelerin ocuklarinin gnderildigi Rus okullarinin birinde grenim yapmak
onuruna erismisti. grenimini tamamlayan bu okul grencileri, Devlet ynetiminde olduka iyi grevlere atanirlardi. Von Lembke’nin
amcalarindan biri, Istihkm birliginde yarbay, digeri ise firinciydi. Byle oldugu halde, bu okula yine de girebilmis ve orada ait oldugu birlikten
birok kimseye rastlamisti. Zeki ve aliskan bi grenci olmamakla beraber spor dalinda iyi bir grenciydi ve herkes tarafindan sevilirdi. Yksek
siniflardaki bazi grenciler, nemli sosyal sorunlari tartisir ve okulu bitirdikten sonra bunlarin zmne gideceklerini kararlastirirken, Von
Lembke, ocuka seylerle ugrasirdi. Gerekten ok saf ve bazen alayci ikislariyla herkesi gldrrd; ama, bunu kendisine bir ama edinmisti.
gretmen ders aninda ona bir soru sordugunda, mendilini ikartip burnunu yle acayip bir sekilde smkrrd ki hem arkadaslari her i de
gretmenleri katila katila glerdi; yatakhanede bazen taklit ya w bazen
366
de burnuyla ‘Fra Diavolo’ dan bir uvertr alardi ‘bunu ok iyi becerirdi.’ Nedense incelik saydigi pasakliligiyla dikkati ekerdi. Okuldaki son
yilinda Rus siirleri yazmaya basladi. Rusya’da bu birlikten olanlarin ogunlugu gibi o da birliginin dilini tam olarak bilmezdi. Siire karsi olan
egilimi, fakir bir Rus generalinin oglu olan, biraz iine kapali ve gelecegin byk edebiyatisi denen bir ocukla arkadaslik etmesine neden oldu.
Bu ocuk, Von Lembke’yi himayesi altina almis gibi davraniyordu. Ama, yle oldu ki, okulu bitirip yil alistiktan sonra, Rus edebiyati ugruna
grevini birakan bu hznl ve iine kapanik olan arkadas, ayaginda alti delik izmeler, sirtinda yazlik bir pardes, disleri soguktan takir takir terek
dolasirken bir gn, Anichkin kprs s tnde, eski okul arkadasi Lembke ile karsilasti. Ne tahmin edersiniz? nce onu taniyamadi ve saskinligindan
donmus gibi kaldi. Karsisinda, son derece sik giyinmis, muntazaman dzeltilmis kizil favorili, gznde monokl, tertemiz boyali izme giymis,
elinde gicir gicir yeni bir eldiven ve sirtinda Charmre bir palto bulunan bir gen vardi. Lembke, arkadasina karsi ok kibar davrandi ve
adresini vererek bir aksam bekledigini syledi. Onun, artik ‘Lembke’ degil von Lembke oldugu da bylelikle grenilmis oluyordu. Arkadasi
onun ziyaretine gitti. Olduka kt, hi de genis olmayan ve evin esas girisi olmadigi belli fakat, kirmizi hali serili merdivenlerde, onu bir usak
karsiladi ve kimi istedigini sordu. s t katta alinan tiz bir ingirak sesi duyuldu. Lembke’nin ziyaretine gelen konuk, karsilasmayi umdugu
zenginlik yerine, Lembke’yi karanlik, khne, koyu yesil byk bir perdeyle ikiye ayrilmis, ok eski esyayla ds enmis, dar yksek pencerelerine
koyu yesil perdeler asili kk bir odada bulmustu. Von Lembke, onu korumasina almis, uzaktan akrabasi olan bir generalin evinde kaliyordu.
Ziyaretisini byk bir ciddiyetle karsiladi. Edebiyat zerine konustular. Fakat konusmalari asiri degildi. Beyaz kravatli bir usak ok aik bir ayla
birka kuru rek getirdi. Konuk, fkesinden maden suyu istedi. Istenilen maden suyu biraz ge getirilmisti. Lembke, bozulmus ve usagi ikinci
defa agirarak sylemek zorunda kalmisti. Bununla beraber, konuguna
367karninin a olup olmadigini sordu. Konugun yemek istememesine sevindigi belliydi. Nihayet, biraz daha konustuktan sonra konugu zr
dileyerek kalkti ve gitti. Lembke, meslegine yeni baslamisti ve evinde kaldigi generalin birliginde grevliydi.
Ayni zamanda, generalin besinci kiziyla da ilgileniyordu. Tabii, bu ilgisinin karsiligini da gryordu. Fakat, sonunda Amalia, generalin eski bir
dostu olan yasli bir Alman fabrikatrle evlendirildi. Lembke, ok aglayip sizlanmakla beraber kartondan tam bir tiyatro maketi yapti. Perde
kalkiyor, oyuncular sahneye ikiyor, elleriyle ve kollariyla birtakim hareketler yapiyorlardi; localarda oturan seyirciler vardi; orkestranin
keman yaylan tellerin zerinde kk bir makina vasitasiyla gidip geliyordu; orkestrayi yneten adamin bageti kalkip iniyordu; salonda oturan
erkekli kadinli seyirciler ellerini irpiyorlardi. Her sey kartondan yapilmisti. Btn bulus Lemb-ke’nindi ve bizzat kendisi yapmisti. Bu tiyatroyu
yapabilmek iin tam alti ay alismis, emek harcamisti. General bu nedenle bir toplanti tertipledi; tiyatro, konuklarin grmesi iin ortaya ikarildi;
generalin bes kizi ve yeni evlenmis olan Amalia, fabrikatr kocasiyla ve birok evli kadin, Alman kavalyaleri ile beraber gelmislerdi. Kartondan
yapilmis tiyatroyu dikkatle incelediler ve Lembke’yi tebrik ettiler. Daha sonra dans edildi. Lembke, son derece memnun olmus ve kederini
tamamen unutmustu.
Aradan yillar geti ve Lembke mesleginde ilerledi. Daima, ayni birlikten olanlarin ynetimindeki nemli yerlerde alismis, sonunda yasina gre ok
nemli bir asamaya erismisti. oktan beri evlenmek istiyor ve dikkatle arastiriyordu. Amirlerinden gizli, bir dergiye gnderdigi yky kabul
etmemislerdi. Diger taraftan model bir karton tren yapti ve ok ilgi ekti. Ellerinde valizleri, yanlarinda ocuklari ya da kpekleri olan yolcular
platforma ikip trene biniyorlardi. Kondktrler, istasyon grevlileri gidip geliyorlar, an aliyor, ddk tyor ve tren kalkiyordu. Bu hos kompozisyon
zerine tam bir yil alisti. Fakat eninde sonunda yine evlenmesi gerekiyordu. ogu Almanlar arasinda olmak zere ok
368
tanidigi vardi. Ayni zamanda, Rus sosyetesine de karismisti; kuskusuz ki baslica neden, grevlerinin bir kismi olmasiydi. Sonunda, yirmi
dokuz yaslarindayken mirasa kondu. Firinci olan amcasi ldgnde vasiyetinde, ona otuz yedi bin ruble birakmisti. Simdi btn ihtiyaci, bir yer
bulmasiydi. Grev evresinin yksek olmasina ragmen, Bay von Lembke, ok alakgnll bir adamdi. Devlet dairelerine yakacak odun satin
almasina yetki verecek devamli, kk bir memuriyete ya da yine bunun gibi gzel ve rahat bir ise razi olacakti. Byle bir iste hayatinin sonuna
kadar kalabilirdi. Fakat, tam o siralarda, Minna ya da Ernestine yerine, sahnede birden Julie grnd. Grevi, derhal daha da ykseldi. Alakgnll
ve hassas bir adam olan von Lembke de, is alaninda hirsli olabilecegini hissetti.
Zenginligin eski tanimiyla, Julia’nin iki yz klesi, ayrica yksek yerlerde bulunan birok dostu vardi. Diger taraftan, von Lembke yakisikli bir
adamdi ve Julia kirkini oktan asmisti. Von Lembke kendisini onun nisanlisi sayiyor ve gnler getike ona tutuldugunu anliyordu. Evlendikleri
gnn sabahi, Julia’ya bir siir gnderdi. Julia bu siiri pek begendi; kirk yasinda olmak saka degildi. Kisa bir zaman sonra von Lembke, rtbesini
ve nisanini aldi ve hemen sonra da ilimize vali olarak atandi.
Sehrimize gelmeden nce, Julia Lembke kocasinin zerinde ok ugrasti. Oysa, von Lembke hi de yeteneksiz bir insan degildi; salona nasil
girilecegini ve kendisini nasil gs termesi gerektigini, bir kimseyi nasil dinleyecegini ve ds nceli bir tavirla nasil susacagini, nasil kibar
davranmasi gerektigini bilir ve hatta, nutuk bile verebilirdi. Tabii, bazi ufak tefek fikirleri de vardi ve en son “liberal” ds ncenin gerektirdigi
atak yaklasimin da izleri grlmeye baslamisti. Byle olmakla beraber, Julia Lembke, onu, yeni fikirlere karsi vurdumduymazligi ve uzun yillar
ykselme pesinde kosmus olmasindan dolayi, artik dinlenmek istemesine ok zlyordu. . Kendi iindeki alisma hirsini kocasina aktarmaya
gayret etti; ama, von Lembke bir Luther kilisesi maketi yapmaya basladi. Bas Papaz
369dini gtler veriyor, onu dinleyenler ellerini nlerine baglamis duruyor, bir kadin beyaz bir mendille gz yaslarini kuruluyor ve sonunda,
Isvire’den byk masraflarla zel olarak getirtilmis kk bir org almaya basliyordu. Julia Lembke, kocasinin byle oyuncaklarla oynamakta
oldugunu grenir grenmez byk bir endiseye kapildi ve kocasinin nesi var nesi yoksa hepsini toparlayip kendi odasindaki bir sandiga kilitledi.
Buna karsilik, kocasinin bir roman yazmasini istedi; ancak, bu romanin gizli kalmasi kosulu ile von Lembke alismaya basladi. Julia Lembke,
o zamandan beri sadece kendisine gvenmesi gerektigine karar vermisti. Ne yazik ki, planlarinda ok byk bir uarilik ve ok az yntem vardi.
Kader onu, yasli bir kiz olarak ok bekletmisti. Hirsli ve bir bakima sabrini yitirmis kafasinda ds nceler birbirini kovaliyordu. Birok umutlan
vardi; ilin ynetimini kesinlikle eline almak istiyor, evresinin sadik kimseler tarafindan kusatilacagim hayal ediyordu. Artik kendisine kesin bir
yn izmisti. Von Lembke bile biraz en-diselenmisti; ama, alisma ve memuriyet tecrbesinin verdigi gvenle, valilikten korkmasina bir neden
olmadigini kesinlikle kabul etmisti. Kuskusuz, ilk iki ya da ay, her sey basariyla ve yolunda gitmisti. Fakat, Peter Verkhovensky’nin
gelisinden sonra bazi garip seyler olmaya baslamisti.
Daha baslangita, gen Verkhovensky, von Lembke’ye karsi asiri bir saygisizlik gs termis ve onun zerinde bazi garip haklara sahip olmaya
baslamisti. Kocasinin durumunu her zaman kiskanan Julia Lembke, bunun farkina varamamisti. Hi degilse, bunun nemini kavrayamamisti.
Gen adam, onun en ok aradigi bir kisi . olmustu. Adeta gzdesi olmus denebilirdi; yiyor, iiyor ve hemen hemen orada yatip kalkiyordu. Von
Lembke, hemen kendi kendini savunmaya gemisti. Yabancilarin nnde ona ‘delikanli’ diyor, onu himayesine almis gibi omzuna vuruyor;
fakat, hibir imada bulunmuyordu; Peter Verkhovensky, ciddi konular tartisilirken bile onun yzne karsi glermis gibi bir tavir takmiyordu.
Ayrica, herkesin nnde ona, hi umulmadik seyler sylyordu. Bir gn,
370
evine geldigi zaman gen adamin izinsiz olarak alisma odasinda uyudugunu grd. Peter, onu aramak zere geldigini ve evde bulamayinca biraz
‘kestirdigini’ syledi. Von Lembke onun bu hareketine gc endi ve karisina dert yandi; Julia Lembke, kocasinin bu sikyetini alayla karsiladi ve
igneleyici bir tavirla kendisine nasil saygi gs terilecegini bilmedigini syledi; hi degilse, ‘o ocuk’ kendisine karsi hibir zaman ks tahlik
etmemisti; ayrica, ‘sosyeteye uymasa bile, samimi’ bir kimseydi. Von Lembke’nin surati asildi. Ama, kadin iki adamin arasini bulup onlari
baristirdi. Peter’in, zr dilemedigi dogrudur; ama, btn sorunu kaba bir nkte ile geistirdi. Bu nktesi, baska zaman olsa hakaret kabul
edilebilirdi; ama, bu kez pismanlik isareti olarak kabul edildi. Aralarindaki iliskinin zayif noktasi, von Lembke’nin, daha baslangita, ona
romanindan sz etmis olmasiydi. Onun hlyali, ince ruhlu bir gen oldugunu gz nne alarak, zaten oktan beri de dinleyici aradigindan,
tanismalarinin daha ilk gnlerinde bir aksam, romanindan iki blmn okumustu. Peter, sikintisini saklamaya gerek grmeden, terbiyesizce
esneyerek dinlemis ve hibir vgde bulunmamisti. Yalniz ayrilirken, bos zamanlarinda okuyarak bilgi edinmesi iin el yazmasi olan kitabi
istemis, von Lembke de vermek aptalliginda bulunmustu. Kitabi o geceden beri geri vermemisti. Von Lembke’ye her ugrayisinda, onun btn
sorularina glerek karsilik veriyordu. Sonunda, romani yolda giderken kaybetmis oldugunu syledi. Julia, bunu duydugu zaman kocasina ok
kizdi. Hayretten donup kalarak:
Von Lembke, kara kara ds nmeye basladi. Bylesine ds ncelere dalmasi, sagligi iin iyi degildi ve doktorlari tarafindan yasaklanmisti. Ildeki byk
dertlerin yaninda -bunlardan daha sonra szedecegiz- zlmesi iin zel nedeni vardi… hisleri zedelenmisti; vali olarak gururunun incinmesi de
cabasiydi. Evlendigi zaman, von Lembke, herhangi bir ailevi anlasmazligin ve tartismanin mmkn
371olabilecegini aklinin ucundan bile geirmemisti. Ernestine ya da Minna’sini hayal ettigi zaman, btn hayati sresince hep bunu ds nms t.
Ailevi firtinalara dayanamayacagini hissediyordu. Sonunda Julia, onunla samimi olarak konustu.
- Sirf bunun iin ona kizmis olamazsiniz, dedi. Her seyden nce, ondan en az kere daha akilli bir insansiniz ve mevki bakimindan ondan ok
daha ykseksiniz. Bu ocuk, henz serbest ds ncelilik aliskanligindan kurtulamamis. Fikrimce, bu yaramazliktan baska bir sey degil. Fakat hibir
sey aceleyle yapilamaz. Yavas yavas yapilmalidir. Gen nesli kmsememek gerekir. Benim politikam, onlara karsi iyi davranmak ve bylece de
onlari uuruma yuvarlanmaktan korumaktir.
Von Lembke:
- Fakat ok korkun seyler sylyor, diye cevap verdi. Benim yanimda, hkmetin, halki sersemletip ayaklanmasini nlemek iin onlara bol bol
votka iirmekte oldugunu sylemesini hazmedemem. Her esit insanin yaninda, byle konusmalari dinlemek zorunda kaldigim iin, benim
durumumu gznde canlandirabilirsin.
Bunu sylerken, von Lembke, birka gn nce Peter Verkhovensky ile aralarinda geen konusmayi hatirladi. Liberal ds nceleriyle onu yenmek
gibi masum bir amala, ds knlg olmadigi halde sirf nne geilmez bir merakla 1859 yilindan beri toplayarak biriktirmis oldugu Rusya’da ve
Avrupa’da yayimlanan her esit gizli bildiriden meydana gelmis zel koleksiyonunu ona gs termisti. Amacinin ne oldugunu sezen Peter, kaba
bir dille, bu bildirilerden bazilarindaki tek satirin bile, btn Devlet dairele-.rinden ok daha anlamli oldugunu, muhtemelen kendi dairesinden
bile byle bir sey beklemedigini syledi.
372
- Hayir, degildir. Gryorsunuz ya, korkuyorsunuz ve bu da gs terir ki bizim iin erken degildir.
-Fakat, bakin, suna bakin, rnegin, btn kiliselerin yikilmasi iin bir agri var.
- Neden olmasin? Siz akilli bir insansiniz ve siz, kendiniz de inanmadiginiza gre, insanlari hayvanlastirmak iin, dinin gerekliligini ok iyi
kavramis oldugunuzu sylemekte hakliyim sanirim. Gerek, yalanlardan ok daha onurludur.
- Hak veriyorum, hak veriyorum, sizinle tamamen ayni fikirdeyim, ama bu vatanda hl ok erken oldugu kanisindayim, dedi.
- Kiliselerin yikilmasini ve elde yabalarla Petersburg zerine yrmeyi dogru buluyor ve bunun ancak zamansiz olduguna inaniyorsaniz, nasil
devlet memurlugu yapabiliyorsunuz?
Bylesine budalaca yakalanan Lembke, son derece sasirmisti. Sabrini yitirmis bir tavirla:
- Byle degil, hi de byle degil, dedi. Siz ok gens iniz ve amalarimizi bilmiyorsunuz. Bu nedenle de yaniliyorsunuz. Anliyorsunuz ya aziz
dostum, bize devlet memurlari diyorsunuz, degil mi? Pekl. Serbest memur muyuz? Ona da pekl. Fakat ne yaptigimizi tahmin ediyorsunuz?
Sorumlulugu ykleniyor ve sonu olarak, biz de sizin gibi genel amaca hizmet ediyoruz. Biz sadece, olmadigimiz takdirde dagilacak olan ve
sizin dagitmayi alistiginiz seyi toplu olarak tutuyoruz. Sizin ds manlariniz degiliz. Byle bir sey sz konusu bile olamaz. Size sesleniyoruz:
Devam edin, yenileyin, belki de belirli bazi seylerin temelini yikabilirsiniz… yani, demek istiyorum ki, eski olan her seyin yenilenmesi,
kuskusuz gereklidir. Fakat, zorunluysak, sizi gerekli sinirlar iinde tutacagiz ve davranisimizla, sizi yine sizden korumus olacagiz. Amacimiz,
Rusya’nin grns n dzeltmek olduguna gre, biz olmadan, Rusya’yi yerinden sallar, temellerini yikarsiniz. Birbirimize gerekli
373oldugumuza inanin, ltfen. Ingiltere’deki Whig’ler, ve Tory’ler de birbirleri iin gereklidir. Su halde, biz Tory’ler, siz Whig’lersiniz. Benim
grs m budur.
Von Lembke son derece heyecanlanmisti. Petesrburg’dayken bile, byle akillica ve liberal konusmayi severdi. Ayrica, burada kendisini kapi
arkasindan dinleyen de yoktu. Peter hi konusmadi ve dogal yaradilisinin aksine, ok ciddi grnyordu. Onun bu grns , Lembke’yi bs btn
heyecanlandirmisti.
alisma odasinda bir asagi bir yukari dolasirken konusmasina devam etti:
-Biliyor musunuz ki, ben, “Ilin Efendisi” yim. Biliyor musunuz ki, bu nedenle birok grevlerim var, onlarin birini bile yapamiyorum ve te
yandan, burada benim iin yapacak bir sey olmadigini syleyebiliyorum. Btn sir, buradaki her seyin devletin grs ne bagli oldugu gereginde.
Varsayalim ki devlet, politik bir nedenle ya da asiri tutkulari yatistirmak amaci ile bir cumhuriyet kurmaya karar verdi ve buna paralel olarak
da valilerin yetkisini artirdi. Eger, byle bir sey gereklesirse biz valiler, cumhuriyeti kabul edecegiz. Fakat, neden sadece cumhuriyet olsun!
Arzu ettiginiz her seyi yutacagiz. Hi degilse, hazir oldugumu hissediyorum. Szn kisasi, birakin devlet telgrafla bir activite devorante
(yipratici alismalar) yapmami istesin. Onlara activite devorante yapacagim. Yzlerine karsi syledim: ‘Efendiler, ilin btn kuruluslarinin
dengede durup ilerlemesi iin bir sey gereklidir… valinin yetkilerinin genisletilmesi.’ Gryorsunuz ya, ister tarimsal ister kamu kuruluslari
olsun, bir bakima iki varlikli olmalari gerekir… yani, bir bakima var olmalari gereklidir ve bunun gerekli olduguna eminim; fakat, diger
taraftan var olmamalari gerekiyor… bunlarin hepsi devletin grs ne dayanir. Eger, devlet, kuruluslarin gerekli oldugunu ds nrse, bu
kuruluslarin var olmalarini hemen saglamaliyim. Onlara ihtiya gerekmezse bu kuruluslari benim ilimde kimse gremez. Iste ben, activite
dvorante’yl byle anlarim ve valinin yetkileri genisletilmedigi takdirde de bu mmkn olamaz. Sizinle erkek er-374
kege konusuyorum. Onlara Petersburg’dayken de syledim, biliyorsunuz, valinin evinin nnde zel bir nbetinin bulunmasi gerekir. Bir cevap
bekliyorum. Peter:
- Iki nbeti olmasi gerekir, dedi. Lembke, tam Peter’in nnde durarak:
-Insanlarin size saygi duyabilmeleri iin bir nbetinin yetersiz oldugunu ds nms tm. Iki nbetinizin olmasi gerekir. Lembke’nin yz asildi.
- Sizin… sizin niyetinizin ne oldugunu ancak Tanri bilir, efendim. Hosgrmden yararlanarak, her trl hakarette bulunuyor ve bourru
bienfaisant (iyiliksever somurtkan) rol oynuyorsunuz.
Peter mirildanarak:
- Sizin dediginiz gibi olsun, dedi. Fakat yine de bize yol aiyor ve bizi,,basariya ulastirmak iin elinizden geleni yapiyorsunuz.
- Fakat ‘biz’ dediginiz kimler ve ne basarisi? diye sordu, fakat cevap alamadi.
-Fakat, ok deger verdiginiz bir kimseyle sanki amiriymis gibi konusamazdim, zellikle, odada da yalnizdik. Sylememem gereken bazi seyleri
syledigimi iti…raf ederim, ama bu kalbimin te-mizligindendir.
- ok fazla temiz kalpliliginizden. Byle bildiri koleksiyonunuz oldugunu bilmiyordum. Grebilir miyim?
- Fakat… fakat bir gn iin dn olarak istemisti. Julia fkeyle:
- Ve yine verdiniz, yle mi?!… diye haykirdi. Ne kadar byk bir samalik!…
- Geri vermeyecektir.
- Kesin olarak isteyecegim!… O kim oluyor ki ondan korkacagim? Ben de elinden bir sey gelmeyen bir insan miyim, yani?
- Oturun ve heyecanlanmayin, dedi. Ilk sorunuza cevap verecegim; bana ok gl bir tavsiye mektubu ile geldi. Yetenekleri var ve bazen ok
zekice laflar syler. Karmazinov, hemen hemen her yerde iliskileri bulundugunu ve Petersburg ile Moskova’daki genler zerinde ok etkisi
oldugunu sylyor. Ve eger, onun yardimi ile, btn bu genleri etrafina toplar ve onlari yuvarlanmak zere olduklari uurumdan kurtarabilirsem,
ilgilenebilecekleri yeni bir yol bulabilirim belki. Bana btn kalbiyle baglidir ve sylediklerimi itirazsiz yapar.
- Ama siz onlari oksamaktayken, Tanri bilir neler yapacaklar!.. . Tabii bu sadece bir haberdir, ama… ama politik bir bildirinin ilimiz
civarinda grndgn haber aldim…
- Fakat yazin da byle bir sylenti vardi… bildiriler, sahte paralar, bir sr seyler… bununla beraber, bunlardan hibiri simdiye kadar bulunmus
degil. Size kim syledi?
- Ah, sizin su von Blum’unuzdan usandim artik ve ltfen, bir daha baha ondan sz etmeyin!…
Julia, o kadar fkelenmisti ki, bir dakika kadar konusamadi. Von Blum, Julia’nin hi sevmedigi, vali konaginda grevli bir adamdi. Bundan da
daha sonra sz edecegim.
- Ltfen, Verkhovensky iin endiselenmeyin, dedi. Herhangi gizli iste alismis olsaydi, ne sizinle ve ne de baskasiyla, simdi konustugu gibi
konusurdu. Iyi deyimler kullanabilen bir insan kt
376
olamaz. Ben bile byle konusabilirim. Eger herhangi bir sey olursa bunu ilk grenen ben olacagim. Bana ok siki olarak, evet ok siki olarak
baglidir…
Merakla beklenen olaylardan nce sunu ekleyebilirim ki, eger, Julia Lembke’nin, bu kendine gveni ve kendine zg hirsi olmasaydi, zavalli
insanlarin aramizda yaptiklari bu olaylar belki de hi olmayacakti. Btn sorumlulugun ona ait olduguna kusku yoktur.
5. EGLENCEDEN NCE
Julia Lembke’nin, ilimiz ocuk bakicilari adina dzenlemek istedigi eglence gn, birok kere kararlastirilmis ve her defasinda da ertelenmisti.
Julia Lembke’nin evresinde daima, Peter Verkhovensky ve Julia’nin ufak tefek islerinin pesinde kosan, kk bir memur olan Lyamshin vardi.
Lyamshin bir zamanlar Stepan Verkhovensky’yi sik sik ziyarete gelirdi; ama, simdi valinin evini tercih ediyordu; nk, piyano almasini ok
seviyordu. Julia’nin, ilerde ikarmayi tasarladigi bagimsiz bir derginin ynetmeni yapmak istedigi Liputin de ogunlukla onun yanindaydi. Ayni
zamanda evli ya da bekr bir sr kadin da etrafini sarmisti ve hatta, Karmazinov bile, her ne kadar digerleri gibi onun yanina pek
sokulmuyorsa da edebiyat geidi basladigi zaman herkesi sasirtacak bir srprizi oldugunu bagira bagira sylyordu. Gelecekler listesine adlarini
yazdiranlar ve yardimda bulunanlarin ogu sosyeteye girmis olan hanimlardi. Bunun yaninda, paraca yardimda bulunabilen, sekin olmayanlar
bile listeye dahil edilmisti. Julia Lembke, bazen siniflarin birbirine karismasinin gerekli oldugunu sylyor. ‘Aksi halde bizi kim eglendirir?’
diyordu. Ev hanimlarindan kurulu zel bir komite, eglencenin tamamen demokratik kosullarda yapilmasinda kararliydi. Eglenceye
katilacaklarin ok olmasi, asiri masraf etmelerine neden oluyordu; olagans t bir eglence tertip etmek is-377tiyorlardi… ve eglence de bu
nedenle erteleniyordu. Baloyu nerede vereceklerine henz kesin bir karar verememislerdi; baloyu, o gn iin evini vermeyi samimiyetle arzu
eden soylu maresalin evinde mi, yoksa, Bayan Stavrogin’in Skvoreshniki’deki byk konaginda mi vereceklerine bir trl karar veremiyorlardi.
Skvoreshniki biraz uzak olmakla beraber, komitenin birok yesi, balonun orada daha ‘Serbest’ olacagini israrla sylyordu. Bayan, Stavrogin,
festivalin evinde olmasindan son derece memnun olacakti. Bu magrur kadinin, Julia Lembke’ye deta yaltaklanacak derecede
yaklasmasindaki nedeni kestirmek ok zordu. Belki de, Bayan Lembke’nin, grdg yakinliga karsin, Nicholas Stavrogin’in, nnde deta klmesini
ve ona hi kimseye yapmadigi sekilde davranmasini grmekten hoslaniyordu. Tekrarliyorum; Peter Verkhovensky, Nicholas Stavrogin’in,
esrarli evrelerle iliskisi oldugunu ve buraya ok gizli bir grevle gelmis bulundugunu, her nne gelene fisildayarak, bu haberin vali konaginda
ve valinin evinde yerlesmesine ok byk bir nem veriyordu.
O zamanlar sehir halkinin garip bir ruhsal durumu vardi. zellikle kadinlarimiz arasinda garip bir uarilik grlmeye baslamisti. Ve bu
degisikliklerin yavas yavas oldugu da sylenemezdi. Birka asiri ks tah ds nce, etrafta kol geziyordu. Neseli, hafif, fakat her zaman hos
oldugunu syleyemeyecegim bir hava esiyordu. Ds ncelerin belirli bir lde dzensizligi moda haline gelmisti. Daha sonralari, her sey olup
bittikten sonra, su Julia Lembke’ye, evresine ve yardakilarina yklendi; fakat, btn bunlarin nedeninin Julia’da aranmasinin daha dogru
olacagi kanisindayim. Bunun tersine, ilk zamanlar, herkes, toplumu birlestirebilmesini ve herkese nese vermesini vyordu. Bayan
Lembke’nin hi suu olmayan, rezalet derecesine varan olaylar olmustu; ama, o zamanlar herkes glp eglenmis ve o rezaletleri durduracak
kimse ikmamisti. Olduka byk bir kalabaligin, o zamanki olaylar zerine kisisel grs lerini kendilerine saklayarak bir kenarda durduklari
tamamen dogrudur; fakat, onlar bile o zaman agizlarini aip tek kelime bile
378
Her nasilsa, merkezi belki gerekten de Julia Lembke’nin kabul salonunda bulunan, olduka, genis bir grup, kendi kendine meydana gelmisti.
Julia’nin her zaman evresinde olan bu toplulugun iinde, ok sayida gen vardi ve onlarin serbeste konusmalarina nedense izin veriliyordu;
hatta, bu gerekli sayilmaya baslamisti, Bu evrede, son derece sevimli birka hanim vardi. Bu gruptaki genler, piknikler, partiler tertipliyor,
bazen grup halinde arabalar ve atlarla sehirde dolasiyorlardi. Hepsi de serven ariyor ve hatta, sirf anlatacaklari eglenceli bir sey olsun diye
serveni kendileri yaratiyordu. Sehrimizi, Sedrin’in meshur Aptallar sehri olarak kabulleniyorlardi. Yapmadiklari hemen hemen hibir sey
olmadigindan, onlara ‘alayci’ diyorlardi. yle seyler oluyordu ki, rnegin, sehrimize atanmis ordu mensuplarindan bir tegmenin, olduka gzel
ve kumral karisi, kocasinin kt davranislarindan bikmis olacak ki, gzel bir pelerin alabilmek iin kumar masasina oturmus; fakat, kazanacagi
yerde on bes ruble kaybetmisti. Kocasindan korktugu ve kumar borcunu deyecek parasi da olmadigindan, o sirada partide bulunan,
belediye baskaninin, gen olmakla beraber ok igren oglundan, eski gzpekligini hatirlayarak bor istemeye karar vermis ve istemisti de. Gen
adam, kadincagizin bu istegini reddetmekle kalmamis, kahkahalarla glerek, yksek sesle bagira bagira kadinin kocasina haber vermeye
gitmisti. Ordudan aldigi az bir ‘ maasla ayin sonunu zor getiren tegmen, karisini hemen eve gtrms , ve onun aglamalarina, ayaklarina
kapanip yalvarmalarina aldirmadan bir gzel pataklamisti. Bu zc olaya sadece glmekle yetindiler. Tegmenin bu zavalli karisi her ne kadar
Bayan Lembke’nin evresindekilerden degilse de, ‘grup’taki garip ve her seye atilan, tegmenin karisini da daha nceden taniyan gen bir
hanim, onu ziyarete gitti ye evine kabul etti. Bizim apkin delikanlilarimiz kadincagizi hemen o evde yakalayip, armaganlara bogdular ve
kadini evine gndermeden tam drt gn kapattilar. Tegmenin karisi,
379bu servenci kadinin evinde kaliyor ve onunla beraber araba gezilerine ikarak dansli eglencelere katiliyordu. evresindekiler, kocasi
aleyhine bosanma ve nafaka davasi amasi iin onu kiskirtiyorlardi. Hepsi bir agizdan, taniklik edeceklerine yemin ediyorlardi. Kadinin kocasi,
onlarla basa ikamayacagini bildiginden, haklarini arayamiyordu. Zavalli kadin, sonunda, nasil bir topluma ds tgn anlayarak, drdnc gnn
gecesi, kalbi korkudan du-racakmis gibi arparak onlarin elinden kati ve tegmenine kostu. Kocasi ile kadinin arasinda geenler tam olarak
bilinmiyor; ama, tegmenin oturmakta oldugu kk kulbenin panjurlari tam iki hafta ailmadi. Bayan Lembke olanlari grendiginde, ok kizdi ve
servenci hanimin hareketine ok zld; oysa, o hanim, tegmenin karisini aldigi gn getirip Bayan Lembke’ye gs termisti. Fakat, bu olay hemen
unutulup gitti.
Baska bir keresinde de, sehrimizin memurlarindan birinin, herkesin tanidigi on yedi yasindaki gzel kizi, tasradan gen bir memurla evlendi.
Fakat birdenbire, gen kocanin, incinen gururunun fkesini ikarmak iin, daha ilk geceden, gzel geline yapmadigini birakmamis oldugu haberi
sizdi. Dgn gecesi ok sarhos oldugu iin evde konuk olarak kalan ve bu olaya tanik olan Lyamshin, sabah karanliginda btn sehri dolasarak
haberi yaydi. Derhal on iki kisilik bir parti kuruldu. Hemen hemen hepsi atliydi ve bazilari kiralik kazak atlarina binmisti… rnegin, Peter
Verkhovensky ve hatta, salarinin kirlasmasina aldirmadan genlerin btn olaylarina karisan Liputin bile vardi. Sehrimizin trelerine gre, her ne
hal olursa olsun, ertelememesi gereken ziyaretlerini yapmak iin dgnn ertesi gn, bu iki gen arabalariyla caddede grnnce, bu on iki kisilik
grup, hemen arabanin etrafini evirdi ve neseli kahkahalarla gen iftin pesini btn gn birakmadi. Evlere onlarla beraber girmedikleri dogrudur;
ama atlarindan inmeden bahe kapisinda beklediler. Yeni evlilere aik olarak hakaret etmemekle beraber, yine de byk bir rezalete neden oldular.
Btn sehir bu olay zerinde konustu. Herkes, kuskusuz, kahkahalarla gld. Fakat bu kez von
380
Lembke kizdi ve karisi ile tartisti. Bayan Lembke son derece kizgindi ve hatta, bu olaya neden olanlara kapisini kapamayi bile d-‘ snd.
Fakat, ertesi gn, Peter Verkhovensky’nin atesli konusmasi ve Karmazinov’un birka szyle hepsini bagisladi. Karmazinov, yapilan bu sakayi
olduka eglenceli buluyordu.
- Bizim yerel trelere gre, dedi. Her ne olursa olsun ok karakteristik ve… kahramanca. Ve bakin, herkes glyor; sadece siz fkeleniyorsunuz.
Fakat, hosgr kabul etmeyen ve belirli bir despotluk olan maskaraliklar da vardi.
Her ne kadar asagi siniftansa da, Incil satan, saygideger bir hanim, sehrimize gelmisti. O siralarda, Moskova ve Petersburg gazetelerinde,
Incil satan kadinlar hakkinda ilgin yazilar iktigi iin, sehirde onunla ilgili sylentiler dolasmaya basladi. Yine Lyamshin serserisi, bir okulda is
almayi umarak bos gezen bir grencinin yardimiyla, sonradan grenildigine gre, kitap alma bahanesiyle, ismini burada anmayacagim, nemli
bir nisan tasiyan, kendi deyimiyle ‘glmeyi ve sakayi’ pek seven, son derece saygideger bir ihtiyarin, bazi zel nedenlerle Avrupa’dan
getirttigi bir deste, iplak ve edepsizce davranislari gs teren kadin resmini gizlice kadinin antasina birakti. Bu zavalli kadin, pazar yerinde
kutsal kitaplarini satmak zere ikardigi zaman, antasina gizlice konan bu resimler her tarafa yayildi. Etrafta bir kahkaha koptu;
homurdanmalar oldu; kadinin etrafini kalabalik sardi; her agizdan bir sz ikmaya basladi; hatta, ilerinde kfr edenler bile vardi. Polis tam
vaktinde yetisip kadini kurtarmamis olsaydi, kadincagiz belki de dayak yiyecekti. Kadin, polis karakolunda bir hc reye kapatildi ve ancak o
gece, durumu btn ayrintilari ile grenen Maurice Drozdo / tarafindan serbest biraktirildi ve sehirden ikarildi. Bayan Lembke, ayni gn
Lyamshin’i evinden kovacakti; ama genler toplanip hep beraber geldiler ve Lyamshin’in yeni bir para bestelemis oldugunu syleyerek onu
dinlemeye zorladilar. Yeni para, ‘Fransiz-Prusya Savasi’ adinda olduka eglenceli bir sarkiydi. Marseillaise’in korkun notalariyla basliyordu:
381”Qu ‘un seng impur abreuve nos sillons! (Ayak izlerimizi kirli bir kanla doldursun)
Parlak bir meydan okuyus, gelecegin zafer sarhoslugu duyulur. Fakat birden, zafer marsinin ustaca yerlestirilmis notalari yaninda; asagidan
bir ks eden, fakat ok yakin bir yerden Mein Lieber Augustin’in igren sesleri gelmeye baslar. Marseillaise onlara aldirmaz; Marseillaise
heybetinin sarhoslugu iindedir; fakat Augustin, g kazanmaktadir; gittike ks tahlasir ve birden Augustin, Marseillaise’in notalari ile
kaynasmaya baslar. Beriki kizmaya baslar; artik Augustin’e aldirmazlik edemez, onu silkeleyip atmaya alisir; onu bir sinek gibi ezmek ister,
fakat, Mein Lieber Augustin, btn gc yle asilir; sen ve kendinden emin, sevinli ve ks tah olur ve Marseillaise her nasilsa birden ok aptalmis
gibi grnr; fkesini ve incinmesini artik gizleyemez; ellerini gkyzne dogru kaldirarak, gzyaslari iinde lanetler yagdirir:
Pas un pouce de ntre terrain, pas une de nos fortresses. (Topragimizin tek karisini, istihkmlarimizin tek tasin!..)
Fakat Mein Lieber Augustin’le beraber sylemek zorundaydi. Melodi, en budalaca bir yolla Augustin’e geer, yavas yavas azalir ve kaybolur.
Yalniz, zaman zaman orijinal melodi duyulabilir; qu’un sang impur… fakat hemen igren bir sekilde korkun bir valse geer, sonunda, birden
degisir; Bismarck’in ggsnde aglayan, her seyi, her seyi ona veren Jules Favre ortaya ikar… Fakat simdi sertlesen Augustin’dir; kisik sesler
duyulur, insan kendisini sayisiz sarap fiilarinin, asiri bir ilginligin, milyarlarca para arzusunun, pahali purolarin, sampanya ve rehinelerin
arasinda oldugunu sanir; Augustin hiddetle bgrmeye baslar… Fransiz-Prusya Savasi son bulmustur.”
Genlerimiz ilginca alkisladilar. Bayan Lembke gln sedi ve ‘Byle bir adam nasil kovulur?’ dedi. Bylece baris yapilmis oldu.
382
Bu alagin gerekten de mzik konusunda yetenegi vardi. Bay Verkhovensky bir keresinde, en yc e yetenekleri olan bir sanatinin en asagilik bir
serseri de olabilecegini, bunlardan birinin digerine etkisi olmadigini sylemisti. Sonralari bu paranin, Lyamshin tarafindan, rastlantiyla
sehrimizden geen, yetenekli ve ok alakgnll bir arkadasindan almis oldugu sylentisi ikti; ama, isin o tarafi bizi ilgilendirmiyor. Bay
Verkhovensky’nin etrafinda yillarca dolanan, aksam toplantilarinda genel istek zerine, esit esit Yahudi, sagir bir kyl kadinin itiraflari ya da
bir ocugun dogumu zerine taklitler yapan bu alak herif, Julia Lembke’nin toplantilarinda bazen, ‘Kirklarin Bir Liberali’ adi altinda, Bay
Verkhovensky’yi ok igren bir tarzda karikatrize ediyordu. Herkes, o kadar ok glyordu ki, sonunda toplantilardan atilamayacak bir adam
olup ikmisti. Btn toplantilarda araniyordu. Ayrica, Julia Lembke zerinde byk bir etkisi olan Peter Verkhovensky’ye de kpek gibi
yaltaklaniyordu.
Bu alaktan sz etmemeliydim ve zaten sz edilmeye deger bir adam bile degildi; ama sylentilere gre, onun da katilmis oldugu pek nemli bir
olay vardi. Bu nedenle onu notlarimdan ayri tutamadim.
Bir sabah, btn sehre, ok irkin ve zc bir rezalet haberi yayildi. Byk pazar alaninin girisinde, eski sehrimizin ok degerli tarihi yapitlarindan biri
olan Meryem Ana Kilisesi vardi. Duvarla evrilmis olan kilisenin bahe kapisinin yaninda, daima demir bir kafes arkasinda duran byk bir
Meryem Ana tasviri vardi”. Bir gece, bu tasvir soyulmustu; demir kafesin cami kirilmis, demir ereve paralanmis ve (kiymetli olup
olmadiklarini bilmiyorum) birka degerli tas ve inci, tasvirin basindaki hareden alinmisti. Ama nemli olan, soygunculuk disinda, budalaca
dzenlenmis, garip bir kepazelik vardi; Tasvirin kirik cami arkasinda canli bir farenin bulundugu syleniyordu. Simdi, drt ay sonra, bu suun,
kaak bir hkml olan Fedka tarafindan islendigi, nedense Lyamshin’in de bu sua katilmis oldugu kesin olarak biliniyordu. O zaman,
383Lyamshin’den kimse, kuskulanmamisti; ama, simdi fareyi onun koymus oldugunu herkes biliyor. O zaman, resmi makamlarin byk bir
saskinlik iinde olduklarini hatirliyorum. Suun islendigi gecenin sabahi, erkenden kilisenin nnde byk bir kalabalik vardi. O kilisede, neden
oldugu bilinmez, ama en azindan yz kisi her zaman bulunurdu. Bazilari gelir, bazilari giderdi. Gelenler ha ikartir ve tasviri perlerdi; bagista
bulunmaya baslayinca kilisenin bagis anagi hemen ortaya ikarilir, yanma bir de papaz dikilirdi; ancak gleden sonra saat sularinda, Il
Baskanligi, ziyaretilere, tasviri ptkten ve bagista bulunduktan sonra orada toplanmamalarinin sylemesi gerektigini anlayabildi. Bayan
Lembke, bana sylendigine gre, o ki zc olaydan sonra, kocasinin son derece zgn oldugunu hissetmis ve bundan iki ay nce, hastaligi
nedeniyle sehirden ayrildigi gne kadar da bu znts nn devam etmis oldugunu sylemisti; Ilimizdeki kisa grevinden sonra, Isvire’de dinlendigi
srede bu olayin zc etkisinden kurtalamadigi kanisindayim.
gleden sonra saat birde olay yerine gittigimi hatirlarim; kalabalik derin bir sessizlik iindeydi ve yzlerinden znt akiyordu. Bir kupa arabasiyla
zengin bir tc car geldi. Sisman ve tombul yanakli bir adamdi. Arabadan indi. Yerlere kadar egilerek tasviri selamladi ve pt. Sonra yardim
anagina bir ruble atarak, oflaya puflaya tekrar arabasina binip uzaklasti. Sonra, baska bir araba yanasti. Arabada, ilgin sosyetenin yesi iki
delikanli ve yanlarinda iki hanim vardi. Delikanlilar da (biri hi de gen degildi) arabadan indiler ve kaba tavirlarla kalabaligi yararak tasvire
dogru ilerlediler. Ikisi de sapkalarini ikarmamislardi; hatta biri, kelebek gzlgn burnunun ucuna tutturdu. Kalabaliktan hosnutsuz bir homurtu
ykseldi. Burnunun ucunda kelebek gzlk bulunan adam, kgit paralarla dolu kesesini ikardi ve iinden bakir bir metelik alarak yardim anagina
atti. Her ikisi de yksek sesle glp konusarak arabalarina dndler. Tam bu sirada Lisa geldi. Yaninda Maurice Drozdov vardi. Lisa, atindan
sirayarak yere atladi ve atindan in-384
memesini syledigi Drozdov’a dizginleri atti. Bakir meteligin anaga atildigi anda, tasvirin yanina vardi. Sapkasini eldivenlerini ikartip dizlerinin
s tne, amurlu yere kt ve byk bir saygi ile defa secde etti. Sonra, iinde birka gms para bulunan kesesini ikarip anaga atti. Hemen
kulaklarindaki elmas kpelerini ikartip, onlari da anaga atti.
- Olur mu? Olur mu? Bu taslarla rts ss lenebilir mi? Papaz:
Kalabaliktan it ikmiyordu. Ne sevin ne de hosnutsuzluk gs termiyorlardi. Lisa, amurlarina aldiris bile etmeden atina atladi ve drtnala
uzaklasti.
***
Henz anlattigim olaydan iki gn sonra, atli adamlarla kusatilmis, kupa arabasiyla bir yere giden kalabalik bir grubun arasinda onu grdm.
Eliyle isaret ederek beni yanina agirirken arabayi durdurttu ve benim de gruba katilmam iin israr etti. Arabada bana da yer vardi. Byk bir
neseyle beni yanindaki ok sik hanim arkadaslarina tanistirdi. Sonra, son derece ilgin bir geziye gittiklerini syledi. Durmadan kahkahalarla
glyordu ve mutlulugu biraz asin denebilirdi. Zaten son zamanlarda sasirtici derecede mutlu ve neseli grnmeye baslamisti. Gezi, gerekten de
ok ilginti; nehrin karsi yakasina, on yildan beri tc car Sevostyanov’un evinin bahesindeki kk bir kulbede hep baskalarinin sirtindan geinerek
yasayan, sadece sehirde ya da civarinda degil, Moskova ve Petersburg’da bile taninan ermis yari-deli ve gaipten haberler verdigini iddia
eden Semyon Yakovlevich’e gidiliyordu. Herkes onu ziyarete giderdi. zellikle, ilin her evresinden gelirlerdi. Gaipten birka
385haber aldiktan sonra, evinin masraflarini derler ve byk bagislarda bulunurlardi. Bagislar bazen dikkate alinacak kadar byk olurdu ve
ogunlukla ‘Our Lady’ manastirina olmak zere esitli kiliselere gnderilirdi; tabii, bu bagislari Semyon Yakovlevich kendisi i etmezse. Bu
nedenle de manastirdan grevli bir papaz daima Semyon Yakovlevich’in odasinda hazir bulunurdu. Gruptaki herkes, bu gezinin ok eglenceli
olacagi inancindaydi. Ilerinde hibiri, henz Semyon Yakovlevich’i grmemisti. Sadece Lyamshin onu nceden grms t ve herkese onun,
cennetten sprge sapiyla dvlerek kovuldugunu, arkasindan da, Isa’nin kendi eliyle iri iki patates atmis oldugunu anlatiyordu. Kalabaligin
arasinda, yine kiralik bir kazak ati s tnde, Peter Verkhovensky de vardi. Atin s tnde zorlukla duruyormus gibi grnyordu. Nicholas Stavrogin
de atlilar arasindaydi. Stavrogin byle eglenceli gruplara pek ender girer ve her ne kadar yaradilisi nedeniyle fazla konusmazsa da, onlarin
nesesine katilirdi. Grup kpry geip, orada bulunan hanlardan birinin nne geldiginde, kalabaligin arasindan biri, handa intihar etmis birinin
bulundugunu ve bu nedenle polis agirilmis oldugunu bildirdi. Derhal intihar edeni grmek iin burada durulmasi kararlastirildi. Teklif genellikle
hos karsilanmisti; nk, hanimlarimiz simdiye kadar intihar olayina rastlamamislardi. Hanimlardan birinin, yksek sesle syle syledigini
hatirlarim: ‘Artik canimiz ylesine sikilmaya baslamisti ki, eglence seecek durumda degiliz, yeter ki ilgin bir seyler bulabilelim.’ Hanimlardan
ancak birkai hana girmeyip disarda kaldilar; geri kalanlar hanin pis koridoruna grltyle daldilar; onlarin arasinda Lisa’yi grmek beni ok
sasirtti dogrusu. Kendisini vuran adamin odasinin kapisi aikti; tabii, bizim odaya dolmamiza engel olmak cesaretini kimse gs teremedi.
Intihar eden, on dokuz yaslarinda olduka yakisikli bir genti. Aik renk sik salari, oval bir yz ve soylulugunu gs teren genis bir alni vardi.
Ceset oktan sogumustu ve kk beyaz yz mermerden oyulmus gibi grnyordu. Masanin zerinde kendi el yazisi ile, lmnden kimseyi sorumlu
tutmamalarini, kendi kendini vurdugunu, nk, 400 rubleyi ‘bosa
386
harcadigini’ bildiren bir not vardi. ‘Bosa harcadigini’ gerekten de yazmisti; drt satirlik yazida gramer hatasi yardi. Onun komsusu oldugu
belli, bazi isleri nedeniyle bu handa kalan sismanca bir tc carin zntl oldugu grnyordu. Onun anlattiklarina gre, gen ocuk, ailesi, yani dul
annesi, kiz kardesleri ve teyzeleri tarafindan, sehrimizde oturan bir kadin akrabalarinin yardimiyla, yakin bir gelecekte evlenecek ablasi iin
bazi eyiz esyalari alip kye dnmek zere gnderilmisti. Korkudan aglayip sizlanarak ocuga bir trl arkasi kesilmeyen gtler verip, dualar,
kutsamalarla yolcu etmisler ve yillarca dislerinden tirnaklarindan artirdiklari 400 rubleyi de ona vermislerdi. ocuk o zamana kadar kendi
halinde ve drs t bir kimseymis. gn nce, sehre gelir gelmez akrabasi kadina ugrayacagi yerde, bu hana inmis ve hemen, kumar oynayip para
kazanmak amaciyla kulplerden birine kosmustu. Fakat o aksam herhangi bir oyun yokmus. Takriben gece yansina dogru hana dner
dnmez, sampanya, pro istemis ve alti yedi kisilik yemek siparis etmis. Fakat sampanyadan sarhos olmus ve purolar midesini bozdugundan
syledigi yemeklere elini bile srmeden, hemen hemen kendisini kaybetmis olarak yatmis. Ertesi sabah, yeni ikmis bir papatya kadar taptaze
uyanmis ve kulpte salik verilen, nehrin karsi yakasindaki ingene kampina kosmus ve tam iki gn hana dnmemis. Sonunda, dn saat bes
sularinda sarhos olarak dnms ve hemen yatarak aksam saat ona kadar uyumus. Uyandigi zaman, soguk et, bir sise Chteau d’yquem sarabi,
biraz zm, kgit, mrekkep ve hesabini istemis. Kimse onda bir degisiklik oldugunun farkina varmamis; sakin, kibar ve neseliymis. Kendisini
gece yarisina dogru vurmus olmaliydi; fakat; kimsenin silah sesini duymamis olmasi biraz garipti. Ancak ertesi gn saat birde, kapisinin
vurulmasina cevap vermeyince kapiyi kirip odaya girdiklerinde onu l bulmuslardi. Sarap sisesinin yari yariya bosalmis oldugunu ve zmn
yarisinin yenmis oldugunu grms lerdi. Kendisini, ift namlulu kk bir deringer tabancayla kalbinden vurmustu. ok az kan akmisti; tabanca
elinden halinin s tne ds ms t. ocuk, odanin ks esindeki divanda yatiyordu.
387lm ani olmustu; yznde hibir istirap anlami yoktu; yznde, hemen hemen mutlu bir anlam vardi; dnyada hi dertleri olmayan insanlarinki
gibi bir anlam, Grubumuz, gen ocuga byk bir ilgi ile bakiyordu. Aik konusmak gerekirse, baskasinin felketinde bir eglence ariyor gibiydiler.
Kadinlar, ses ikarmadan bakiyorlardi. Erkekler ise esit esit fikirler yrtyorlardi. Ilerinden biri, ocugun en iyi hareketi yapmis oldugunu, onun
iin baska ikar yol bulunmadigini; bir baskasi, hi olmazsa hayatinin bir gnn eglenerek geirmis oldugunu syledi. Ve nc biri, birdenbire,
aramizda kendini vuranlarin, asanlarin ogaldigini syledi ve sanki altlarindaki toprak kaymis da tutunacaklari bir yer kalmamis gibi neden
canlarina kiymis olduklarim sordu. Odada bulunanlar, filozofa konusan bu gencin yzne garip garip baktilar. Sonra, soytarilik yapmayi ok
seven Lyamshin, tabaktaki zmn bir salkimini aldi; bir baskasi da onu taklit ederek bir salkim aldi ve bir baskasi ise sarap sisesine uzandi.
Fakat, tam o sirada polis geldi ve ‘herkesin’ odadan ikmasini istedi. Hemen hemen herkes grmek istedigini grms t ve hi itiraz etmeden odayi
bosalttilar; yalniz Lyamshin polis komiserini igren sorularla oyaliyordu. Yolun geri kalan blmnde, grubun nesesi, kahkahalari, canli
konusmalari bir kat daha artmisti.
Semyon Yakovlevich’in evine gleden sonra saat tam birde vardik. Olduka byk olan bu evin kapisi ardina kadar acikti ve herkes diledigi gibi
girmekte serbestti. Semyon Yakovlevich’in gle yemegi yedigi, fakat yemekten sonra kabul edilecegimiz haber verildi. Ieriye hep beraber
girdik. Ermis yari-delinin yemek yedigi ve bizi kabul ettigi salon olduka bykt. Salonun penceresi vardi ve bir duvardan digerine uzanan,
yari bel yksekliginde bir tahta parmaklikla tam esit olarak ikiye ayrilmisti. Olagan ziyaretiler bu parmakligin gerisinde kalirlar, mutlu olanlar
ise, ermis yari-delinin isareti zerine, kendi oturdugu kisma alinir ve bazen ks edeki divana ya da eski deri koltuga oturmasi sylenirdi. Kendisi
ise, kumasi lime lime dklen ok eski Voltaire stili bir koltukta otururdu.
388
Kumral, salari dklms , tertemiz tirasli, agzini hafif arpik gs teren sag yanagi sis, genis burun deliginin hemen altinda koca bir et beni bulunan,
gzleri kk kk, rengi sari, durgun, agirbasli, uykulu bakisli ve elli bes yaslarinda bir adamdi. Almanlar gibi siyah redingot ceket giymisti;
fakat, yelegi yoktu ve kravat takmamisti. Ceketinin iinden olduka kalin kumastan yapilmis gmlegi grnyordu. Ayaklarinda (grns e gre
ayaklarindan rahatsizdi) terlikler vardi. Onun bir zamanlar memurluk ettigini ve hatta, rtbesi bile oldugunu duymustum. orbasini henz
bitirmis, haslanmis patatesini yemek zereydi. orba ve haslanmis patatesten baska yemek yemez, yalniz ayi ok severdi. Tc carin, sirf onun
iin tuttugu ve her isini gren hizmetisi vardi. Hizmetilerden birinin sirtinda frak vardi. Ikincisi bir ticaret adamim, ncs ise, daha ok bir
zangou andiriyordu. Bir de, on alti yaslarinda olduka zeki bakisli gen bir ocuk vardi. Hizmetilerin yaninda bir de elinde kumbara tutan
olduka yasli ve nur yzl ihtiyar bir rahip vardi. Rahip biraz sismancaydi. Masalardan birinin zerinde kocaman bir semaver vardi. Tepsinin
s tne konmustu ve fokur fokur kayniyordu. Tepsinin etrafina bardaklar siralanmisti. Bu masanin tam aksi ynndeki baska bir masanin
zerinde ise gelen hediyeler vardi; birka kilo kesme seker, bir kilo kadar ay, sirma islemeli bir ift terlik, ipekli bir mendil, bir para kumas, bir
para keten gibi… Para olarak yapilan yardimlarin hepsi, hemen rahibin elindeki toprak kumbaraya atiliyordu. Oda olduka kalabalik sayilirdi.
Ikisi, Semyon Yakovlevich’in yaninda oturan on iki kisi vardi. Semyon Yakovlevich’in yanindakilerden biri, ak sali, avam takimindan bir
ihtiyar ve digeri, saygili tavirla hep nne bakan, ok siska ve ufak tefek, bizim ilden olmadigi belli bir papazdi. teki ziyaretiler tahta paravanin
bu tarafinda oturuyorlardi; Rus giyimli, gr sakalli, en azindan yz binlik bir adam olarak bilinen, kyl bir tc carin disinda kalan btn ziyaretiler
halktandi. Ayrica, dinine bagli, orta yasli bir kadin ve toprak sahibi bir adam vardi. Hibiri konusmaya cesaret edemeden, mutluluga
erismelerini bekliyorlardi. Drt kisi yere diz kms t: Dikkatleri zerine eken Semyon
389Yakovlevich’in iten bir bakisini ya da szn heyecanla bekledigi belli olan, herkesin nnde, tam paravanin nne diz kms , sismanca, kirk bes
yaslarindaki toprak sahibiydi. Bir saatten beri, bu sekilde bekledigi halde, Semyon Yakovlevich’in onu fark etmedigi belliydi.
Grubumuzdaki hanimlar, neseli neseli fisildasip, kikir kikir gls erek paravana iyice yaklastilar. Diger ziyaretilerin ya nlerine getiler ya onlari
ittiler; ama, en n sirada yere diz kms , elleriyle paravana siki siki kavramis olan toprak sahibini yerinden kimildatamadilar. Neseli ve merakli
bakislar, kelebek gzlkler, hatta opera drbnleri Semyon Yakovlevich’in zerine evrilmisti. Ne sylenirse sylensin, Lyamshin, elindeki opera
drbnn ona dikmis bakiyordu. Semyon Yakovlevich, kk gzleriyle, bu kalabaligi tembel tembel szyordu.
Grubumuzdaki herkes gld: ‘Hos-bakislar ne demektir?’ Fakat, Semyon Yakovlevich, cevap vermeden patatesini yemege koyuldu. Nihayet
yemegini bitirip agzini bir peete ile sildigi zaman, bir fincan ay verdiler.
ogunlukla ayini yalniz imez ve konuklarina da ikram ederdi. Ama herkese degil, bizzat kendisinin gs terdigi kimselere ay ikram edilirdi. yle
umulmadik kimseleri gs terirdi ki, orada bulunanlar saskinliklarindan ne yapacaklarini bilemezlerdi. Varlikli kisileri, byk memurlari, soylu
kisileri atlar ve bir kylye ya da ihtiyar bir kadina ay verilmesini sylerdi. Baska bir keresinde, yoksullari atlayarak, varlikli bir tc cara ay
verilmesini istemisti. aylar ok degisik sekillerde verilirdi. Bazisina seker konurdu; bazisina sekersiz verilirdi. Bazilarinin ise, seker, ay
tabaklarina konurdu. Bu kez ay imeye eren mutlu kisiler, ayi ve sekeri tabaginda verilen, ufak tefek siska papazla; ayi sekersiz verilen ak
sali, avam takimindan ihtiyardi. Manastirdan gelmis olan sisman rahibe her zaman ay verilirken, bu sefer her nedense ay verilmemisti.
390
Yolda gelirken, eglence seecek durumlari olmadigindan sz eden, ilgin bir seyle yetinmelerini syleyen hanim, glmseyerek gzlerini kisti ve
yayvan bir sesle:
- Semyom Yakovlevich, dedi. Bana bir seyler syleyin. Asirlar boyu sizinle karsilasmak iin bu zamani bekliyordum.
Semyon Yakovlevich, kadina bakmadi bile. Diz kms olarak duran toprak sahibi, sirtindan byk bir yk kaldirmislar gibi derin bir ‘oh’ ekti.
Semyon Yakovlevich, ay doldurulup sekeri konduktan sonra:
- Daha ok, daha ok!… dedi. Bunun zerine bir seker daha atildi.
Tc car hi: itiraz etmeden surup haline gelmis olan ayini imeye basladi.
Toprak sahibi yine grltl bir sekilde ‘Oh’ ekti. Bizimkilerin duvara sikistirdiklari yasli bir kadin tiz bir sesle haykirdi. yle ki salonda bulunanlar
dnp kadina baktilar.
- Peder! Semyon Yakovlevich! Bir saatten beri takdis edilmek iin bekliyorum. Aziz Peder! Ne yapmam gerektigini syle bana! Bu zavalli
kadina bir gt ver!…
Zango, parmakligin nne geldi ve ll, sakin bir sesle kadina “sordu:
391-Nasil yapabilirdim, aziz Peder? diye sordu. Nasil yapabilirdim? Onlarla ne yapabilirim ki? Hepsi yamyam gibi; bana bir protesto ektiler.
Yksek mahkemeye vermekle korkutuyorlar. Hem de z annelerini!…
Semyon Yakovlevich, masanin zerindeki byk bir seker parasini gs tererek:
ocuk hemen masanin yanina kostu ve sekeri alarak dul kadina gtrd.
Bir seker daha getirip kadina verdiler. Ermis Yari-deli ‘Daha, daha’ dedike getirip bir nc ve drdnc sekeri de kadinin eline tutusturdular.
Manastirdan gelen rahip, btn bu sekerlerin manastira verilmesi gerektigini ds nms olacakti ki, derin bir i geirdi.
- Fakat bu kadar sekeri ne yapacagim? diye inledi. Hepsini de’ kullanamam, degil mi? Beni hasta eder. Bu bir emir mi, aziz Peder?
Masanin zerinde byk bir bas kesmeseker kalmisti, ama Semyon, kiloluk sekeri gs termisti. Kyller:
392
- Tanrim, Tanrim!… diye mirildanarak ha ikardilar. Manastirdan gelmis olan rahip, kendisine ay verilmedigi iin
- Simdilik kalbinizi merhametle doldurmak iin agzinizi tat-lilastinn, dedi. Et tirnaktan ayrilmaz denir ve bunun anlami da budur.
Dul kadin birden fkeyle kprd.
- Byle bir seyi nasil syleyebiliyorsunuz, Peder? Vershinin evi yandigi zaman beni ipe baglayarak alevlere srklemek istediler. Sandigima l bir
kedi koydular. Her esit adiligi yapmaya kalktilar.
Zangola gen ocuk bizim bulundugumuz blme kostular. Zango kadini kolundan yakaladi. Kadin korkudan sinerek kapiya dogruldu.
Arkasinda kalan ve ocugun getirdigi sekerlere bakti.
Usak digerlerinin arkasindan firlayip salondan ikti. Biraz sonra usak, salona girdiler; ellerinde kadina verilmis olan sekerler vardi. Bununla
beraber, kadin sekeri beraberinde gtrmeyi basarabilmisti.
- Semyon Yakovlevich!… Ryamda bir kus grdm… Mavi bir karga. Suyun iinden ikarak alevlerin arasina daldi. Bu ryanin anlami nedir,
acaba?
Semyon Yakovlevich:
- Semyon Yakovlevich, bana neden cevap vermiyorsun? Seninle uzun zamandan beri ilgileniyorum.
393Semyon Yakovlevich, yere diz kms olan toprak sahibini isaret ederek:
Manastirli rahip, kendisine bakilarak syleneni yerine getirmek zere toprak sahibine yaklasti.
Toprak sahibi verilen emrin yerine getirilmesini beklemeden ayaga firladi ve kosarak salondan kati.
Tc car itiraz etmeye cesaret edemeden altini aldi. . Rahip kendisine hkim olamadan:
Usak ayi koydu ve yanlislikla burnunun ucundan kelebek bir gzlk sarkan gence verecek oldu.
Semyon Yakovlevich, onun hatasini dzelterek:
394
Maurice kendisine uzatilan ayi aldi ve askerce bir selam verdikten sonra imeye basladi. Neden oldugunu bilmiyorum; ama, grubumuzdaki
herkes kahkahalarla glmeye basladi.
- Derim ki, dedi. Biraz nce diz kms duran bayin yerine diz kmen gerekmez mi?
- Ltfen, bana byk bir yardimda bulunmus olacaksiniz, dedi. Buraya bakin, Maurice. Derhal diz kmelisiniz. Sizin diz ktgnz grmeliyim. Eger
su anda diz kmeyecek olursaniz, sizi bir daha grmem. Byle yapmanizi, byle davranmanizi istiyorum!
Lisa’nin byle konusmasi ile ne demek istedigini bilmiyorum; ama, byk bir sinir krizine tutulmus gibi, hibir sey dinlemeden inatla
direniyordu. Asagida da grecegimiz gibi, Maurice Drozdov, Lisa’nin son zamanlarda ok siklasan bu sinir nbetlerinin, kendisine
yneltilmedigini (nk, onun kendisine olan saygisindan en kk bir kuskusu bile yoktu), biliyordu. Bu sinir nbetlerinin, bilins iz bir nefretten
dogdugu inancindaydi.
ay fincanini, hi sesini ikarmadan arkasinda duran yasli bir kadina verdi, parmakligin kapisini ati ve buyur edilmemis oldugu halde Semyon
Yakovlevich’in yanina girdi. Tam odanin ortasina gelince herkesin gz nnde diz kt. Lisa’nin, grubun iindeki bu kaba, kk ds rc talebinin, onun
ince ruhunu pek sarsmis oldugundan eminim. Belki de, kendisini bu kadar kisinin gz nnde kk ds rdgnden tr Lisa’nin utanacagini ds nms t.
Dogrusunu sylemek gerekirse, hi kimse, bir kadini bylesine bir yntemle yola getirmeye cesaret edemezdi. Yzndeki magrur anlam ve uzun
boyuyla ok gln grns vardi. Ama,
395bizim gruptakilerden kimse onun bu gln haline glmek cesaretini gs teremedi. Onun beklenmedik bu hareketi herkesi etkilemisti. Sanki
szbirligi etmis gibi, herkes dnp Lisa’ya bakti.
Semyon Yakovlevich:
Lisa’nin birden yz sarardi ve kosarak parmakligin arkasina geti. Bundan sonra, pek abuk bir sahne geti. Lisa, btn gc yle Drozdov’un
kolundan tutmus onu yerden kaldirmaya alisiyordu. Bir yandan da, kendini kaybetmiscesine:
- Kalkin! Kalkin! diye haykiriyordu. Hemen kalkin! Hemen simdi!… Diz kmeye nasil cesaret edebiliyorsunuz?!….
Drozdov agir agir dogruldu. Lisa, onun kolundan tutmus yzne bakiyordu. Gzlerinde dehsetli bir korku vardi. Semyon Yakovlevich yine
mirildandi.
- Hos-bakislar! Hos-bakislar!..
Lisa, nihayet Drozdov’u ekerek parmakliktan disari ikardi. Grubumuzda bir kipirdanma oldu. Bizim arabadaki kadinlardan biri, durumu
dzeltmek istemis olacak ki, cilveli bir tavirla ve yksek sesle:
- Ne olur, Semyon Yakovlevich, dedi. Bana bir sey buyur-mayacak misiniz? Oysa, size ne kadar gveniyordum.
Semyon Yakovlevich birden fkeyle kadina dnd. ok uygunsuz bir dille:
Korkun bir aiklikla tane tane sylemisti. Kadinlarimiz igliklarla kapiya dogru kosustular; erkeklerse katila katila glyorlardi. Semyon
Yakovlevich’i ziyaretimiz de bylece son bulmus oldu.
Sylenenlere bakilacak olursa, orada esrarli bir olay daha gemisti. Daha dogrusu, bu ziyareti bylesine ince ayrintilari ile anlatmamin nedeni,
bu olayi anlatabilmek iindi.
396
Herkes hep birden kapiya kostugunda, Maurice Drozdov, Lisa’nin kolundan tutmus kapiya dogru yrms t. Tam o sirada, Lisa’nin
Stavrogin’le yz yze geldigini sylyorlar. Sunu da hatirlatmaliyim ki, pazar gnk olaydan bu yana birok kez karsilasmislar; fakat, aralarinda
uzun boylu bir konusma gememisti. Kapida karsilasmalarini grdm; bir an iin ikisi de duraladilar. Birbirlerini garip bir tavirla szdler. Fakat
kalabalik yznden iyi grmemis olabilirim. Ama, iddialara gre, Lisa onunla karsilasir karsilasmaz elini kaldirmis ve tokat atmak zereyken
Stavrogin, atik bir hareketle geri ekilmisti. Belki de bunun nedeni, Stavrogin’in biraz nce olan olaydan tr alayla bakmasi olabilirdi.
Dogrusunu sylemem gerekirse, ben hibir sey grmemistim. Ama herkes grdgn iddia ediyordu. Oysa, o anki kargasalikta, byle bir seyi
kimsenin grmesi mmkn olamazdi. O zamanlar buna inanmayan bir ben vardim. Bununla beraber, dns te, Nicholas Stavrogin’in renginin
biraz soluk oldugunu hatirlarim.
***
Hemen hemen bu olayla ayni anda, yani ayni gnde, Bay Verkhovensky ile Bayan Stavrogin nihayet bulusmuslardi. Bayan Stavrogin, onunla
grs mek istedigini defalarca haber vermis olmakla beraber, her nedense daima bu grs meyi ertelemisti. Bulusmalari Skvoreshniki’de oldu.
Bayan Stavrogin, sehir disindaki bu evine biraz sinirli ve endiseli olarak gelmisti; bir gn nce, ta-sarlanan byk eglencenin Maresal’in evinde,
yapilmasina karar verilmisti. Fakat abuk karar vermeye aliskin olan Bayan Stavrogin, o eglenceden sonra, Skvoreshniki’de byk bir eglence
tertiplemeye ve btn sosyeteyi agirmaya karar verdi. Bylece, herkes kimin evinin daha uygun ve byk oldugunu anlayacakti. Genel olarak,
Bayan Stavrogin taninmayacak kadar degismisti. Sanki yeniden dogmustu; eski, ulasilmaz ‘yc e kadin’ (Stepan Verkhovensky’nin szyd bu)
gitmis, yerine simarik bir sosyete kadini gelmisti.
Sehir disindaki bu bos eve gelir gelmez, sadik khyasi Alexey Yegorych ve dekorasyon islerinde ok tecrbeli olan Foma’yla beraber evin btn
odalarini teker teker dolasmisti. Hemen planlarin tartismasina basladilar; sehirdeki evden hangi mobilyanin getirilecegini; hangi resimlerin
asilacagini; nerelere asilacagini; limonluktan hangi ieklerin getirilecegini ve nerelere konulacagini; perdelerin nerelere asilacagini, bfelerin
nerelere konacagini; ka bfe gerektigini tartistilar. Iste tam bu siradadir ki, aklina Bay Verkhovensky’ye arabasini gnderip onu agirtmak geldi.
Bay Verkhovensky, daha nceden bildigi ve onun byle ani agrilarina alisik oldugu iin hazirdi. Arabaya binerken byk bir dindarlikla ha ikardi;
bugn kaderi tayin olacakti. Bay Verkhovensky geldiginde, dostunu, byk salonda, duvardaki cumbanin iine yerlestirilmis kanepenin nne
ekilmis mermer masanin basinda, elinde kalem kgit otururken buldu. Foma, galeriyi, pencerelerin yksekligini lerken Bayan Stavrogin de
onun syledigi lleri yaziyordu. Isini birakmadan Bay Verkhovensky nin mirildanarak selamina karsilik vermesine aldirmadan yanina
oturmasini isaretle anlatti.
- Hislerime hkim olarak tam bes dakika oturup bekledim. Sanki karsimdaki yirmi yildir tanidigim kadin degildi. Her seyin bitmis oldugu
inanci, bana onu bile sasirtan bir g verdi Yemin ederim ki, son anlardaki sogukkanliligim onu bile sasirtmisti.
Bayan Stavrogin kalemini masanin zerine atti ve birden Bay Verkhovensky’ye dnd.
- Bay Verkhovensky, burada is grs mek zere bulunuyorsunuz. Parlak ve ss l szler hazirladiginizi biliyorum; ama. konuya girsek iyi olacak
sanirim. Siz de byle ds nmyor musun az?
Bay Verkhovensky saskinligindan irkilmisti. Elindeki kozlari dkmekte ok acele etmisti. Bunun devami acaba nasil olacakti?
398
- Durun. Bir sey sylemeyin. nce ben konudayim, sonra siz sylersiniz. Ama yine de, bana sylenecek bir seyiniz oldugunu sanmiyorum ya,
neyse. Yillik bin iki yz rublelik gelirinizi, hayatinizin sonuna kadar vermeyi, kutsal bir grev olarak kabulleniyorum. Belki de kutsal bir grev
degildir; ama, basit bir anlasmadir. Bylesi daha dogru, degil mi? Eger arzu edecek olursaniz bunu yazarak da yapabiliriz. lmm halinde
gerekli btn nlemleri aldim. Fakat simdilik, oturacaginiz evin bakimini ve hizmetilerinizin teminini zerime aliyorum. Bunu paraya evirecek
olursaniz, yillik bin bes yz ruble eder, degil mi? Bu yilliginiza yz ruble daha ekleyerek yuvarlak hesap yapacagim. Bu miktarin size bir yil
yeterli oldugunu bilirsiniz, degil mi? Az da sayilmaz, degil mi? Tabii, zel durumlar olursa, size ayrica para verebilirim. Bu bakimdan, parayi
pesin olarak alin, hizmetilerimi bana geri verin ve arzu ettiginiz gibi, istediginiz yerde yasayin… Petersburg’ da, Moskova’da, Avrupa’da ya
da sehrimizde bir yerde oturabilirsiniz, ama benim yanimda degil. Anladiniz mi ?
- Bundan kisa bir zaman nce, ayni dudaklardan, yine ayni abuklukla ve inatla bazi istekler dklms t, dedi. Bu isteklere boyun egmis ve arzu
edildigi iin ‘gopak’ oynamistim. Oui, la comparison peut tre permise. C’etait comme un petit cosak du Don, qui sautait sur sa propre
tombe (Bir mukayese yapalim. Sanki kendi mezari s tnden atlayan kk bir kazak gibiyim.) Simdi de…
-Durun, efendim. ok f azla konusuyorsunuz. Dans etmediniz; ama, bana, yeni bir kravat takmis, ss lenmis ps lenmis olarak geldiniz. Inanin
ki evlenmeyi siz de ok istiyordunuz. Yznzden anlamak mmkndr. Fakat yznzdeki anlamin, o zaman ok irkin oldugunu da syleyebilirim. Bunu
o zaman sylememis olmam, sadece kibarligimdan tryd. Ama siz, evleneceginiz kiz ve hakkimda yazdiklarinizi ds nn bir kere. Bununla
beraber, kizla yine de evlenmeye hazirdiniz. Simdi durum bambaska. Hem
399mezarinin s tnden atlayan kk kazagin bununla ne ilgisi var? Bunun nasil bir benzetis oldugunu anlayamadim, dogrusu. Tersine, ne kadar
uzun yasarsaniz, ben o kadar memnun olurum.
- Oh, simdi anladim, dedi. Peter, ds knler evi hakkinda kk bir saka yapmisti. Ulu Tanrim!.. Gerekten dikkate alinmasi gereken bir ds knler
evi var, tabii. Orasi en soylu kisiler iindir. Orada, albaylar varmis. Hatta, bir general oraya gitmeyi ds n- yormus. Elinizdeki btn parayla
oraya gidecek olursaniz, rahat eder ve istediginiz kadar usak bulursunuz. Orada bilimsel alismalariniza da devam edebilirsiniz. Hem oyun
arkadasi da bulabilirsiniz.
- Passons (geelim)
-Passons mu? yleyse syleyeceklerim bu kadar. Size durumu bildirdim. Bundan byle artik ayri yasayacagiz.
-Hepsi bu kadar mi? Yirmi yildan arta kalanlar sadece bu kadar mi? Ayrilisimizdaki son sznz bu mu?
- Duygulu konusmayi ok seviyorsunuz, Bay Verkhovensky. Artik byle konusmalarin modasi gemis, diyorlar. Kaba, ama basit konusuluyor,
simdi. Yirmi yili bir kere dilinize dolamissiniz! Karsilikli bencillikle gemis yirmi yildan baska bir sekilde sz edilemez. Bana yazdiginiz her
mektup, benim iin degil, edebiyat tarihine gemesi iin yazilmis. Siz bir dost degil, gzel yazmayi seven bir insansiniz, o kadar. Dostluk,
gerekten byk bir kelimedir. Gerekte, dostluk, iki kisinin iini birbirlerine dkebilmesidir.
- Tanrim, sylediklerinizde, baska insanlarin szleri o kadar ok ki!… Ezbere bilinen seyler!… Sizi de kendilerine benzetmisler!… Siz de
mutluluktan sarhossunuz! Siz de gnese karsi kah—
400
- Baskalarinin sylediklerini tekrarlayan bir papagan degilim. Bunlarin arasinda bana zg szlerin de bulunduguna inanabilirsiniz. Su sz ettiginiz
yirmi yil benim iin ne yaptiniz? Sizin iin getirttigim kitaplara bakmami bile istemediniz. Ayrica, ciltiye gnderilmeselerdi hi ailmadan
kalacaklardi. Benim nderim olmanizi istedigim ilk yillar, okumak iin bana ne verdiniz? Daima Kapfig. Kapfig’den baska bir sey
vermiyordunuz. Benim kltrl bir kadin olmami istemiyor ve elinizden geldigi kadar beni baltalamaya alisiyordunuz. Oysa, glenler sadece size
glyorlar. Dogrusunu syleyeyim, sizi sadece bir edebiyat elestirmeni olarak kabul etmistim. Bundan da ileri gidemediniz. Petersburg’a
giderken, aylik bir dergi yayimlamak istedigimi syledigimde, magrur bir tavirla yzme garip garip bakmakla yelindiniz.
- Yanlissiniz, yanlissiniz. O zamanlar pesimize ds lmesinden korkamazdiniz. Hatirlarsaniz, klelerin serbest birakildigina dair haber
yayildiginda, subatti; korku iinde bana kosmustunuz. Yayimlanmasi ds nlen aylik dergi ile hibir iliskiniz olmadigini; genlerin size degil, bana
gidip geldiklerini; sizinse evimde kalan bir gretmen oldugunuzu bildiren bir mektup yazip vermemi istediniz, yle degil mi? Hatirladiniz mi?
Daima kusursuz bir insan oldugunuzu gs termek istersiniz, Bay Verkhovensky.
- O sadece bir anlik zayiflikti, dedi. Baska bir sey degil. Byle nemsiz bir sey iin mi dostlugumuzu yikacagiz? Bu kadar uzun yillardan beri
bizi baglayan baska baglar da olmadi mi?
— Her seyi ok abuk hesapliyorsunuz. Beni daima size karsi borlu birakmak istiyorsunuz. Avrupa’dan dndgnzde, bana te—
401peden bakmaya basladiniz ve tek kelime sylememe imkn vermediniz. Oysa, Avrupa’ya gidip dndgmde, Madonna’nin bende biraktigi
izlenimlerden sz ettigim zaman, beni dinlemediniz; beyaz kravatiniza bakarak, duygularimi nemsemeden sylediklerimi kmseyerek, biyik
altindan gldnz,
- Evet, yleydi. Zaten bana karsi vnebileceginiz bir sey de yoktu. nk, sylediginiz her sey tmyle samaydi. Simdi kimse, hi kimse,
Madonna’dan heyecanlanmiyor. Yasli, eski kafali ihtiyarlardan baska kimse, onun iin kafa patlatmiyor. Bu kanitlanmistir.
- Kanitlanmis mi?
- Hibir ise yaradigi yok artik. Bir testi, iine su konuldugu srece yararlidir. Bu kalem degerlidir; nk, yazi yazabilirsin, ama Madonna sadece
alelade bir kadin yzdr ve dogada yzlercesi bulunabilir. Bir elma resmi yapin ve yanma da gerek bir elma koyun… hangisini alirdiniz? Hi
ds nmezdiniz, degil mi? Iste simdi btn varsayimlar, zgr bir arastirma isigi altinda renkleniyor.
- Anliyorum, anliyorum.
- Alayla glyorsunuz. rnegin, sadaka zerine ne ds nrsnz? Oysa, sadaka vermekten duyulan zevk, ahlaksizca duyulan bir zevktir. Zenginler,
sadaka vermekle zenginliklerini anlarlar. Fakir bir insan karsisindaki gc n anlar. Sadaka, vereni de alani da bozar. s telik amacina da varamaz
insan. Sadaka, yoksullugu krlestirmekten baska bir ise yaramaz. alismaktan kainan tembel insanlar, kazanma hirsiyla kumar masasinin
etrafini alan kumarbazlar gibi, kazanma abasi iindedirler. Tabii, bu sadece bos bir umuttur. te yandan nlerine atilan birka bakir para, yz
kiside bir kisiyi bile memnun etmez. Hayatiniz boyunca, acaba ka para sadaka verdiniz? Ka para bagista bulundunuz? Eminim ki birka
kurustan fazla degildir. Son kez verdiginiz bir seyi hatirlamaya alisin. Iki yil nce miydi? Belki de drt yildir. Bagirip agirmaktan
402
baska bir is grdgnz yok. Sadaka vermeyi, yasayla ortadan ka-dirmalari gerekir. Yeni rejim kuruldugunda artik fakir insan diye bir sey
kalmayacak ortada.
— Ah, baskalarinin szlerini nasil da tekrarlayip duruyorsunuz!… Simdi de ortaya yeni bir rejim ikti, ha? Mutsuz kadin, Tanri yardimciniz
olsun!
-Evet, efendim, simdi de ortaya bu ikti. Simdi herkesin bildigi ds nceleri, benden zenerek sakladiniz. Hem de bunu sirf, beni
ekemediginizden, beni avcunuzun iinde tutabilmek iin yaptiniz. Julia Lembke bile benden ok ilerde. Ama, artik gzlerim aildi ve her seyi daha
aik olarak grebiliyorum. Sizi, elimden geldigi kadar savundum, efendim. Herkes sizin sulu oldugunuzda fikir birligi ediyor.
- Yeter artik, dedi. Yeter. Size baska ne diyebilirim ki? Tvbe edin dememi beklemezsiniz, degil mi?
- Bir dakika oturun, efendim, ltfen. Size sormak istedigim baska bir sey daha var. Edebiyat matinesinde bir para okumak zere davet
edildiniz. Bunun sorumlusu benim. Ne okuyacaginizi syleyin, ltfen.
-Sizin ds ncelerinizde bir bardak ya da bir kalem kadar degeri olmayan, kralieler kraliesi, insanligin yks , Sistine Madonna’ sim okuyacagim.
- Her halde tarihten okumazsiniz, degil mi? diye sordu. Aksi halde sizi dinlemeyeceklerdir. Madonna’yi ds nyorsunuz!… Herkesi uyutacak
olduktan sonra, ondan sz etmenizin bir degeri kalir mi dersiniz? Sizi temin ederim ki, Bay Verkhovensky, btn bunlari sizi ds ndgm iin
sylyorum. Ispanya tarihinden, ortaaglara ait, kisa ama ilgi ekici bir saray olayini, ya da ufak tefek olaylari kendi gzel szlerinizle ss leyip
okusaniz daha iyi olmaz mi? O aglarda, saraylar, gzel kadinlar ve zehirlemeler kms
403derler. Karmazinov, Ispanya tarihinden hos bir sey bulup oku-yamamanizm ok garip olacagini sylyor.
-Karmazinov, kendisini yazarak tketmis olan o budala benim iin bir konu ariyor, ha!…
- Karmazinov hemen hemen ulusal bir degerdir!… ok ks taha konusuyorsunuz, efendim!…
- Karmazinov’unuz, degersiz ve igren bir kocakaridir. Chere, chere, ne zamandan beri onlarin esiri oldunuz? Oh, Tanrim!..
- Kendini begenmisliginden nefret ederim; ama, s tn zeks ini da takdir ederim. Elimden geldigince, dilimin dndg kadar sizi savunmus
oldugumu bir kere daha sylerim, efendim. Kendinizi gln, can sikici bir insan olarak bellemenizden elinize geen ne olacaktir? Byle
yapacaginiza, eski kusagin bir temsilcisi olarak, dudaklarinizda magrur bir glmsemeyle krsye ikin. Elinizden geldigi kadar, btn zeknizi
kullanarak birka eglenceli fikra anlatin. Yasli olmaniz, gemis yzyilin insani olmaniz, onlardan geri kalmaniz ne ifade eder? Btn bunlari siz
kendiniz de itiraf etmez miydiniz? Eski devrin bugne kadar gelen, sevimli, iyi kalpli ve zeki bir adami oldugunuzu derhal anlayacaklardir.
Kisacasi, eskiden kalmis olmakla beraber, byk yetenekleri olan bir kimse oldugunuzu anlayacaklardir. Rica ederim, beni kirmayin!….
- Chere, yeter! Benden istemeyin, yapamam. Madonna’dan sz edecegim. Ya onlari silip sprecek, ya da beni ezip yok edecek byk bir firtina
koparacagim.
- Bu da benim kaderim olur. Elinde makas, yc e lknn tanrisal yzn esitlik ve kiskanlik ugruna paralamak iin merdivenlere tirmanan kleden sz
edecegim onlara. Varsin herkes nefretle ansin beni, hem sonra… sonra…
- Belki de. Ama ne olursa olsun, yensem de yenilsem de, o aksam bohami sirtima vurup, varimi yogumu , btn armagan—
404
larinizi, bana bagladiginiz yillik geliri, vaat ettiginiz btn mutluluklari tepecek, mrmn geri kalan yillarini bir tc carin evinde gretmen olarak
geirmek ya da bir duvarin kenarinda aliktan lmek zere buralari terk edecegim. Syleyeceklerim bu kadar. Alea jacta est! Yani, ok yaydan ikti
bir kere!
-Size inandim, dedi. Byle sama sapan bir ykyle evimin ve benim serefimi ayaklar altina alacaginizi biliyordum, zaten. Tc carin evinde
gretmenlik yapacaginizi ya da bir duvar dibinde leceginizi sylerken, ima etmek istediginiz neydi? Nefretten ve iftiradan baska hibir sey yok
btn szlerinizde! ..
- Beni daima asagi grdnz. Ama, hanimina sadik bir svalye gibi bitirecegim… sizin ds nceleriniz benim iin daima her seyden degerli olmustur.
Bu andan itibaren hibir seyi kabul etmeyecek, ikar gzetmeden sizi sayacagim.
- Bana hibir zaman saygi duymadiniz. Binlerce zayif tarafim olabilirdi. Evet, sizi smrdm; nihilizm dili ile konusuyorum; fakat, smrmek, hibir
zaman davranislarimin ilk eregi olmamistir. Bu kendi kendine oluverdi; ben de nasil oldugunu bilmiyorum. Aramizda yemekten daha yc e bir
seyler oldugunu ds nrdm hep. Hibir zaman, evet, hibir zaman bir alak olmadim. Durumu dzeltmek amaci ile artik yola koyulmaliyim. Yilin
sonuna dogru, sonbaharin sonuna dogru, kirlari sis kaplarken, yollar rzgrdan inlerken yryecegim, yryecegim… fakat daima yeni kaderime
dogru yryecegim…
Oh, elveda, ryalarim. Yirmi yil! Alea jacta est! Yani, ok yaydan ikti!…
Kim bilir belki o da aglamak istemisti, ama kaprisi ve gururu bir kere daha ona hkim oldu.
- Yalniz bir sey biliyorum, dedi. Btn bunlarin ocukluk olduklarini biliyorum. Bencillikle dolu tehditlerinizi hibir zaman yerine getiremezsiniz.
Hibir yere gidemezsiniz. Hibir tc carin yaninda hoca olmayacaksiniz. Gnlerinizi, benden alacaginiz yillik gelirle, hibir ise yaramaz dostlarinizi
sali gnleri kabul ederek, yine benim ellerimde geireceksiniz. Iyi gnler, efendim.
Bu sz yerlere kadar egilerek sylemisti. Eve dndg zaman heyecandan lecek gibiydi.
teki Ajans
KAPAK TASARIMI
Arif Turan
REDAKTR
Celal Inal
BASKI ve CILT
Emel Matbaasi
BIRINCI BASKI
1994
IKINCI BASKI
1996
YNETIM YERI
” 06421 Kizilay/ANKARA
ISBN 975-7782-57-2
TRKESI
1.
BASLANGI OLARAK
Simdiye kadar kayda deger zelliklerin olmadigi kentimizdeki garip olaylari anlatmadan nce, tecrbeli bir yazar olmadigimdan, biraz geriye
gidip, pek becerikli ve saygideger Stepan Trofimovich Verkhovensky’mizi ilgilendiren biyografik bilgilerle baslamanin gerekli oldugunu
anladim. Aktarmak amacini gttgm yk daha sonra anlatilacagina gre, bu bilgilerin, kentimizin sosyal ve politik tarihinin aiklanmasina hizmet
edecegini umarim.
Derhal syleyeyim ki, Mr. Verkhovensky, aramizda daima, olduka zel ve zel oldugu kadar da uygar bir rol oynardi ve bu rolnbyk bir tutkuyla
severdi; yle ki, bu rol olmadan onun, bir varlik gs teremeyecegini ds nmemek elimden gelmez. Bu ds ncem, onu, bir sahne oyuncusuna
benzettigimden dolayi degildir; ayrica byle bir niyetim de yok; s telik ona son derece saygi duyarim. Belki de bu, sadece bir aliskanlik
meselesidir; daha dogrusu genlik yillarindan beri, halk arasinda meshur bir insan olma arzusunun ok gl olmasindan dogabilir. rnegin,
“mimli” bir adam olmaktan, ya da mimli oldugu kadar bir “srgn” olmaktan son derece hoslanirdi. Bu iki kelimenin, onu byleyen ve yillar
boyunca kendisini yine kendi gznde yavas yavas ykselten, nihayet onu, benligini tatmin eden yksek bir kaide zerinde durdugunu zihninde
canlandirmasina neden olan, klasik bir grkemliligi vardir. Son yzyilin hicivli bir Ingiliz romaninda, kahraman olarak anilan Gulliver, halkin
ancak on santim boyunda oldugu Lilliputlar lkesinden dns nde, kendisini bir dev olarak grmeye o kadar alismisti ki, Londra caddelerinde
yrrken, kendisinin hl bir dev oldugunu ve onlarin cc e olduklarini ds nerek, onlari ezmemek amaciyla yoldan geen arabalara ve insanlara
nnden kamalari iin bagirirdi. Fakat, bu hareketleri halkin ona glmesine ve onunla alay etmesine neden olurdu. Hatta, bazi arabacilar
kendisini dev olarak gren bu adama, kirbalarini acimadan indirirlerdi. Oysa, bu dogru muydu? Aliskanlik bir insana neler yaptirmaz ki!
Aliskanliklari, Bay Verkhovensky’yi ayni duruma sokmustu. Bir farkla ki, onun, aliskanliklarindan tr karsilastigi tavir daha masum ve
yumusakti. Sylenmesi gerekirse, o son derece yc e bir insandi.
Dogrusu, yasantisinin sonuna dogru herkes tarafindan unutulmus oldugunu sylemem gerekir; oysa, diger taraftan, hi taninmamis oldugunu
sylemek de ok sama olur. Gerekten, hi kusku yoktur ki, O da agin nl kisileri arasina karismistir. Kisa bir sre iin de olsa, adi, dnemin nl
birok insanlari tarafindan, Chaadeyev, Belinsky, Granovsky ve henz alismalarina yeni yeni baslayan Herzen’in adlarinin yaninda anilmistir.
Fakat, Bay Verkhovensky’nin alismalari, sylendigine gre, “ayni zamanda
gerek olan bir olaylar kasirgasi”nin ardindan hemen hemen baslamasi ile sona ermesi bir oldu. Ve ne umarsiniz? Sonunda, byle bir
“kasirga”nin, hatta “olaylar”in olmadigi anlasildi. Geen gn gvenilir bir kaynaktan byk bir saskinlikla grendim ki, Bay Verkhovensky,
aramizda hibir zaman, bizler gibi, bir srgn olarak yasamamis ve hibir zaman polis takibine ugramamistir. Bu sadece, bir insanin hayal gc nn
ne kadar canli oldugunu gs terir! Btn yasantisi sresince belirli evrelerce tanindigina, attigi her adimin bilindigine ve kontrol edildigine, btn
samimiyeti ile inanirdi. Hatta, son yirmi yil iinde, birbirinden basarili olan valimizin, ilimizi ynetmek iin atandiklari zaman, s t makamlar
tarafindan kendi hakkinda verilen bazi bilgilerle doldurulduklarini ds nrd. Eger, herhangi bir kimse, bizim hi de art ds ncesi olmayan Bay
Verkhovenksy’ mizi, inkr edilmez delillerle, korkmasi iin hibir neden olmadigina inandirmaya kalkissa, muhakkak ki, son derece gc enirdi.
Bununla beraber son derece akilli ve yetenekli bir insan olduguna kusku yoktu. Geri bilimsel alanda herhangi bir adim atmamis olmasina
ragmen ona bilgin bile denebilirdi. Zaten bilimsel bir alismasi oldugunu da sanmam. Oysa, grenen insanlar iin Rusya’da durum byle degil
midir?
Dis lkelerden dns nde, kirk yaslarinin sonuna dogru kendisini, niversite doenti olarak tanitti. Fakat, yanilmiyorsam, ancak birka gretide
bulunmustu… bunun, Araplar hakkinda oldugunu saniyorum. 1413 ve 1428 yillari arasindaki dnemde, kk bir Alman kasabasi olan
Hanau’nun toplumsal nemi hakkinda ok parlak bir tezi savunma firsatini da bulmustu. Bununla beraber, bu savunmanin hangi zel ve olduka
karanlik nedenden tr yapilmadigi bilinmiyor. Bu tez, devrin Slavcilarina yerinde ve aci veren bir darbe oldugundan, kisa zamanda sayisiz ve
amansiz ds man edindi. Daha sonra -niversitedeki durumunu kaybettikten sonra-sirf intikam alma ve nasil bir adam kaybettiklerini onlara
anlatma bakimindan, Dickens’tan eviriler yapan ve George Sand’in fikirlerini yayimlayan ilerici aylik bir dergide, byk davalarin nedenlerine
kadar inen, derinligine ve dikkatle yaptigi arastirmalari-7nin ilk blmn yayimlamayi basardi; yanilmiyorsam bu arastirmalar, belirli bir devrin,
belirli svalyelerinin drs t ve ahlkli asaletlerinden ya da buna benzer bir seyden sz ediyordu. Nasil olursa olsun, bu arastirmalar, asiri derecede
yksek ve olagans t yc e fikirler olarak yorumlandi. Sonradan ikan sylentilere gre, bu arastirmalara devam etmesi hemen yasaklandi; hatta,
ilerici dergi bile, arastirmalarin ilk blmn yayimladigi iin kazaya ugradi. Bu dogru olabilir; o gnlerde byle seyler olmuyor muydu? Fakat,
zellikle bu olayda byle bir sey olmadigi ve yazarin basladigi isi bitiremeyecek kadar tembel oldugu sylenebilir. Araplar hakkindaki gretisine
son vermesinin nedeni, birinin (olasilikla gerici ds manlarindan) yazdigi mektup sonucudur. Sonu olarak, biri ondan bazi aiklamalar
yapmasini istemisti. Dogru olup olmadigini bilmiyorum; fakat, ileri srldgne gre, o siralarda Petersburg’da devletin temelini sarsan on yesi
bulunan, devlete karsi yikici bir rgt ortaya ikarildi. Sylentilere gre, Fourier’in yapitlarini evirmeye niyetliydiler. O sirada, Moskova’daki
otoriteler, Bay Verkshovensky’nin ok genken, alti yil evvel Berlin’de yazdigi ve teksir edilerek edebiyata merakli iki genle bir grenci arasinda
paylasilan siir tarzindaki bir oyununu ellerine geirdiler. O oyun, simdi masamin zerinde duruyor. Kendi el yazisi ile kopya edilmis bu yapiti,
bir yil kadar nce bizzat Bay Verkhovensky gndermisti. Kendi imzasini tasiyan bu oyun kitabinin ok gzel, kirmizi maroken bir cildi var. Sunu
itiraf etmeliyim ki, oyunun edebi bir degeri var ve hatta onun yetenekli oldugunu da syleyebilirim; gariptir, ama, o zamanlar (otuz yillarinda)
byle dram yazarlari oktu. Oyunun ne oldugunu sylemeye gc m yetmez; nk, samimi olmak gerekirse, basini ve sonunu ben de anlayamadim.
Faust’un ikinci blmn hatirlatan lirik ve dramatik trde yazilmis bir esit yk. Kadinlar korosu ile ailir, erkekler korosu ile devam eder, sonra
bazi ruhlarin korosu diger korolari takip eder ve nihayet, yasamaya hevesli, fakat hibir zaman yasamamis olan ruhlarin korosu ile son bulur.
Btn bu korolar belirli olmayan bir sarki syler; daha ok birisinin laneti hakkinda; fakat bu lanette, yksek bir doganin
telkini vardir. Sonra birden sahne degisir ve bir esit “yasam bayrami” baslar. Bu bayramda bc ekler bile sarkiya katilirlar, bir kaplumbaga
Latince, dini szckler syleyerek grnr ve eger dogru hatirliyorsam, bazi madenler bile -tamamen cansiz-su ya da bu sekilde koroya katilirlar.
Aslinda, hepsi araliksiz olarak sylerler ve konustuklari zaman birbirlerini belirsiz olarak yererler; fakat syledikleri kelimeler gittike etkili olur.
Sonuta, sahne yine degisir ve orak bir araziye dns r; kltrl gen bir adam kayalarin arasinda avare avare dolasir; belirli otlan toplayip emer; bir
peri, bu otlari neden emdigini sorar; kltrl gen, iindeki hayatin zenginligini hissetmek istedigini ve bu bitkilerin sularinda buldugunu, btn
arzusunun, mmkn oldugu kadar abuk inancini kaybetmek oldugunu syler. (Gereksiz bir arzu gibi grnyor). Sonra tanimlanamayacak kadar
gzel, gen bir adam, siyah atinin s tnde drtnala gelir; pesinde btn uluslardan birlesmis byk bir ordu vardir. Gen adam lm simgeler; btn uluslar
lm zlemektedir. Nihayet, son sahnede, Kabil Kulesi grnr; bazi tutsaklar yeni bir umut sarkisi ile kuleyi tamamlamaktadirlar. Kulenin tepesine
eristikleri zaman, Tanri (zannederim Olimpos Tanrisi) komik bir tarzda kaar ve insanlar hemen onun yerine geip yeni bir hayata baslarlar.
iste o gnlerde tehlikeli, sakincali olarak kabul edilen byle bir oyundu. Geen yil bunu yayimlamak iin Bay Verkhovensky’ye bir teklif yaptim.
nk, bugnlerde son derece zararsiz kabul ediliyordu. Oysa, teklifimi gc enerek, nazike reddetti. Oyunun zararsiz oldugu hakkindaki
ds ncemden hosnut olmamisti ve hatta, iliskilerimiz iki ay boyunca kesildi. Ne tahmin edersiniz? Birden ve burada yayimlama hazirliklarimi
yaptigim sirada, oyun yayimlandi, -dogrusunu sylemek gerekirse, devrim yapan bir lkede-oyunun yayimlandigindan Bay Verkhovensky’ nin
haberi bile yoktu. nce, mthis tels a kapildi; solugu valinin yaninda aldi. Sonra, kendisini savunmak iin Petersburg’a, onlara sadik oldugunu
anlatan bir mektup yazdi. Bu mektubu bana iki kere okudugu halde hibir zaman postalamadi; nk, hangi adrese ve kime gnderecegini
bilmiyordu. Btn bir ay son derece rahatsiz oldu;
9fakat, kalben ok sevinli olduguna inaniyordum. Birisinin ona sagladigi gazeteyi yatarken bile koynuna aliyordu. Gndzleri yataginin altina
sakliyor, yatagini dzeltmelerine izin vermiyordu. Her gn telgraf bekliyor ve btn dnyaya alay ederek bakiyordu. iste o zamanlar benimle
arkadaslik iliskilerini yine kurdu. Bundan, onun ne kadar iyi kalpli ve kin tutmayan bir insan oldugunu anlasilir.
***
Inanlari yznden sikinti ekmemis oldugunu hibir zaman iddia etmem; oysa, inaniyorum ki, kendisine gerekli aiklamalar yapilmis olsaydi,
Araplar hakkindaki gretilerine devam edebilirdi. Fakat, o zamanlar ykselme tutkusunun seline kapilmis gidiyordu ve btn alismalarinin
“olaylar kasirgasi” tarafindan yikildigina inaniyordu. Eger, tm geregin sylenmesi gerekirse, meslek hayatindaki degisikligin gerek nedeni, bir
tmgeneralin karisi, Varvara Petrovna Stavrogin’in son derece nazik teklifi ve bu teklifin yinelenmesiydi. Kadin, tek oglunun egitiminin, ok
iyi ve yetenekli bir egitmen, ayni zamanda dost olan Bay Verkhoversky tarafindan yapilmasini arzu ediyordu. Bu is iin teklif edilen maasin,
gz kamastirici yksekligi sz konusu olamazdi. Bu teklif ona, ilk defa Berlin’deyken yapilmisti. Bu teklifin yapildigi tarih, tesadfen, ilk
karisinin lm tarihine rastlamisti. ilk karisi bizim ilden hafifmesrep bir kizdi. Onunla evlenisi, ds ncesiz, gen bir adam oldugu zamana rastlar.
O gen kadinla olduka sikintili gnler geirdigine inanirim. ok cazibeli ve gzel olan karisiyla anlasamamasinin nedeni, onu geindirmekten
yoksun olmasi ve bazi ok ince hususlardi. yillik bir ayriliktan sonra karisi, bes yasinda bir erkek ocugu birakarak Paris’te ld. Bay
Verkhovensky, zntl gnlerinden birinde ocugundan “ilk mutlu ve askimizin bulutlanmadigi” gnlerin hatirasi diye szetmisti. ocuk Rusya’ya
gnderilmis, uzak bir ilde, uzaktan akraba olan teyzeler tarafindan
10
yetistirilmisti. Bay Verskhovensky byle bir haldeyken, Bayan Stavrogin’in teklifini reddederek, hi neden yokken Berlin’li, konuskan
olmayan bir kizla evlendi. Henz karisinin lm zerinden bir yil gememisti. Fakat, evlenmesinin disinda, egitmen olarak grevi kabul
etmemesinin baska nedenleri de vardi. O zamanlar taninmak sevdasi ile yanip tutustugundan, dillere destan olan taninmis bir profesrn
szlerine kanmis, niversitede doentlik teklifini kabul etmisti. Zaten uzun sreden beri kendisini buna hazirliyor, kartal kanatlarim denemek
istiyordu. Ve simdi, kanatlan kirildiktan sonra, daha evvel reddetmekte hakli olup olmadigini ds nmedigi teklifi hatirlamasi normaldi.
Evliliginden bir yil sonra karisinin ani lm bu konuyu kesin olarak zmledi. Samimi olayim: Bayan Stavrogin’in atesli sempatisi, paha biilmez
ve klasik dostlugu her seyi kknden zmlemisti. Tabii, dostluk hakkinda byle deyisler kullanilabilirse… Bay Verkhovensky, kendisini bu
dostlugun kollarina firlatip atti ve her sey yirmi yil srece zmlenmis oldu. “Kollarina firlatip atti” deyisini kullandim diye yanlis fikirlere
kapilinmasini arzu etmem; kollarin, en yksek moral duygusu anlaminda degerlendirilmesi gerekir. Bu iki kayda deger varlik, soylu ve zarif
bir beraberlik kurarak sonsuza dek birlestiler.
Ayni zamanda, Bay Varkhovensky’nin egitmenligi kabul etmesinin baska bir nedeni de vardi. Ilk karisindan miras olarak kalan yer, (burasi
kk bir yerdi) kentimizin birka mil tesinde, Stavrogin’lerin gs terisli arazilerinin bulundugu Skvoreshniki’ye yakindi. Ayrica, kendisini grenme
gibi byk bir konuya verebilmesi her zaman mmknd ve alisma odasinin sessiz yalnizliginda, zengin Rus edebiyati hakkinda pek derin
arastirmalar yapabilirdi. Burada, niversitede oldugu gibi, arastirmalarindan baska islerle de ugrasmayacakti. Bu arastirmalar, hibir zaman
meydana ikmadi; fakat, diger taraftan, hayatinin geri kalan kismini, yirmi yildan fazlasini, “canli bir sitem heykeli” olarak geirebileceginin
mmkn oldugunu anladi. Zaten bu sz, taninmis bir ozanin siirinde de geiyordu.
Dogrusunu sylemek gerekirse, kgit oyununa bayilirdi. zellikle son yillarda, daima kaybetmesinden tr, Bayan Stavrogin’le sik sik
tartismalara girisirdi. Bu tartismalari pek can sikici olurdu. Bunlari daha sonra anlatacagim. Surasini isaret etmek isterim ki, vicdanli bir
insandi (bazen) ve bu yzden sik sik kederlenirdi. Bayan Stavrogin’le yirmi yillik arkadasliklari sresince, yilda ya da drt kez, dzenli olarak,
aramizda “yurttas kederi” diye bilinen bir zntye kapilirdi. Bizim pek saygideger Bayan Stavrogin, zellikle bu deyisi begenirdi. Daha
sonralari, “yurttaslik kederi” hastaligi yani sira, bir de sampanya hastaligina kapildi. Fakat, isbilir Bayan Stavrogin, btn hayati sresince, onu,
bu nemsiz arzularina karsi btn gc ile korudu. Ve dogrusu, ok garip davranislari olmasindan tr onun bir bakiciya ihtiyaci vardi. Coskun bir
kederin tam ortasinda kahkahalarla glmeye baslardi. Kendi kendine konustugu bile olurdu; tabii, bu konusmalari nkteli olurdu. Ve Bayan
12
Stavrogin onun byle nkteli konusmalarindan ekinirdi. nk, hayatinda en ok korktugu, nkteli konusmalardi. Daima en s tn nedenlerle grevini
yapan klasik bir kadindi. Bu s tn kadinin, zavalli olarak kabul ettigi arkadasi zerindeki etkisi, yirmi yil srd. Bu kadindan ayrica szetmeliyim
ki, bunu da simdi yapmak ka-rarindayim.
Garip dostluklar vardir; iki dost, birbirlerini hemen hemen ldrmek zere hazirdir. Btn yasantilari sresince bu byle srer gider ve ayrilmayi
kesin olarak ds nmezler; tartisan kisi, yakin dostluklarini bozacak olursa, hastalanir ve hatta kederinden lebilir. Bayan Stavrogin ile yaptigi
zel tartismalardan sonra, onun yanindan ayrilisi zerine, Bay Verkhovensky’nin kanepeden firlayarak kalkip duvari yumrukladigina ka kere
tanik olmusumdur.
Sylediklerimde zerre kadar yalan yok. Hatta, bir keresinde duvarin sivasini bile yikmisti. Bu kadar ince ayrintilari nasil bildigim sorulabilir.
Bunlara yakindan tanik oldugumu sylersem ne dersiniz? Ya Bay Verkhovensky, Bayan Stavrogin’le yaptigi konusmayi renkli kelimelerle
anlatirken basini omzuma dayayarak defalarca aglamissa? Fakat, bu aglamalar sonunda, daima degismez davranislari vardi. Ertesi sabah,
kendisine nankrlgnden tr iskence yapmaya hazirdir; ya aceleyle beni agirtir ya da kosarak bana gelir ve Bayan Stavrogin’in ne kadar serefli,
hassas bir insan oldugunu sylerdi. Sadece bana gelmekle de kalmaz, Bayan Stavrogin’e mektuplar yazar ve iini dktg bu mektuplara da
imzasini basardi. Birka gn evvel, yabanci birine, onu evinde sirf nnden yararlanmak iin tuttugunu, bilgisine ve kabiliyetine imrendigini, bu
nedenle ondan nefret ettigini; fakat, bu nefretini aik olarak gs teremedigini nk, onu terkettigi zaman Bayan Stavrogin’in, kltrne zarar
verecegini bildigini; bu kadar alalabildigi iin
13kendinden igrendigini ve en berbat bir lm hakettigini; ondan, kaderini izecek son kelimeleri sylemesini bekledigim falan yaziyordu; tabii
btn bu yazdiklari, nkteli bir anlatim tasiyordu. Bunu okuduktan sonra, elli yasindaki masum ocuklarin, sinir buhranlari sonucu isi nereye
kadar vardirdiklarini anlarsiniz!… Kk bir konudan dolayi aralarinda ikan tartisma sonucu yazdigi bu mektuplardan birini de ben okudum.
Anladigima gre, birbirlerine olduka igneli szler sylemis ve birbirlerini kirmislar. Mektubu okuduktan sonra dehsete kapilmis ve gndermemesi
iin yalvarmistim.
- Bu mmkn degil, demisti. Bylesi daha onurlu bir davranis. Grevim bu. Ona her seyi anlatmadigim takdirde kahrimdan lebilirim.
Ve o mektubu gnderdi.
Bayan Stavrogin -iste burada ayriliyorlardi-byle bir mektubu hibir zaman gndermezdi. Bay Verkhovensky’nin yazmaya karsi byk tutkusu
oldugu bir gerektir. Ayni evde kaldiklari halde Bayan Stavrogin’e mektup yazar; sinir nbetleri aninda bu mektuplar gnde ikiye ikardi. Bayan
Stavrogin’in, gnde iki mektup da alsa, bunlari byk bir dikkatle okudugunu kesin olarak biliyorum. Onlari okuduktan sonra, siraya koyarak
zel bir kutuda saklardi. Ayrica, onlari kalbinin bir hazinesi olarak kabul ederdi. Sonra, dostunu btn gn cevap bekler olarak birakir; sanki
hibir seyin nemi yokmus ve bir gn evvel aralarinda nemli bir olay gememis gibi davranarak onunla grs rd. Zamanla, onu yle bir alistirdi ki,
Bay Verkhovensky, bir gn nce olan olaylari ona hatirlatmak cesaretini bulamazdi; fakat, dostunun gzlerine sert bir bakisla bakmaktan da
geri durmazdi. Bay Verkhovensky, olanlari ok abuk unutmakla beraber, Bayan Stavrogin, kolay kolay unutmazdi. Onun sogukkanliligindan
cesaret alan Bay Verkhovensky, arkadaslari geldigi zaman, sampanya ierek eglenirken bol bol gler ve btn saklabanliklarini dktrrd. Byle
anlarda, Bayan Stavrogin ona ze-14
hirli bir nefretle bakardi; ama, o, bunun farkina bile varmazdi. Aradan bir hafta, belki bir ay, hatta alti ay getikten sonra, nasil oldugu
bilinemez, yazdigi mektuplarda kullanmis oldugu bir deyisi hatirlar, ylesine zlr ve acinirdi ki, midesine sancilar girer kivranirdi. Bu zel
sancilari, bazi hallerde, bir sinir soku geirdigi zaman tutardi. Beden yapisinin degisik bir zelligi de buydu.
Hi kusku yok ki, Bayan Stavrogin, ondan sik sik nefret ederdi; fakat, Bay Verkhovensky’nin sonuna kadar gremedigi bir husus, nihayet
onun oglu, ondan olma bir varlik, hatta onun bir bulusu haline gelmis olmasiydi. Bay Verkhovensky, onun eti, kemigi olmustu; onu yalniz,
“yeteneklerini kiskanmasi” nedeniyle evinde barindirip bakmamisti. Byle ds nlmesi, kadim kimbilir ne kadar zms tr… Srekli nefretinin,
kiskanliginin ve kk grmesinin yani sira ona, kalbinin en gizli ks elerine; saklanmis bir sevgi besliyor olmaliydi. Onu en kk bir lekeden dahi
korurdu. Tam yirmi iki yil onun zerine titredi. Onun, bir sair, bir bilgin ya da bir hayat adami olarak n tehlikeye girecek olsa, gecelerini
uykusuz geirirdi. Onu icat etmisti ve kendi icadina, nce kendisi inanmisti. Bay Verkhovenksy, onun grdg bir esit ryaydi… Fakat karsiliginda
ondan ok seyler isterdi. Hatta, bazen, ondan bir kle bagliligi beklerdi. Onun, nasil kindar bir insan olduguna ina-nilamaz! Bunun hakkinda iki
yk anlatsam fena olmaz sanirim.
***
Klelerin zgrlklerine kavusacaklari hakkindaki sylentilerin ilk iktigi, tm Rusya’nin birden yz gldg, tamamen yeni bir dogus hazirliklarina
basladigi zamana rastlayan gnlerden birinde, reformla yakindan ilgili ve yksek tabaka ile siki iliskileri bulunan Petersburg’lu bir Baron,
kentimizden geerken Bayan Stavrogin’i ziyaret etti. Kocasinin lmyle, yksek sosyetedeki baglarinin zayiflamasi ve gittike azalarak tamamen
kopmasindan tr, Bayan Stavrogin iin byle bir ziyaret ok nemliydi. Baron,
15bir saat kadar kaldi ve ay iti. Yanlarinda baska kimse yoktu. Bayan Stavrogin, Stepan Verkhovensky’yi davet etti ve Baronla tanistirdi.
Baron, Bay Verkhonevsky’nin itibarini daha nce duymustu ya da duymus grnd; fakat, ay ierken onunla pek az ilgilendi. Bay Verkhonevsky,
onun zerinde iyi bir etki birakmak iin elinden gelen gayreti esirgemiyordu. Ayrica, davranislari son derece kibar ve gz aliciydi. Her ne kadar
soylu bir aileden gelmiyorsa da, Moskova’da aristokrat bir ailenin yaninda yetismis oldugundan, onla! gibi davraniyordu. Fransizcayi bir
Parisli kadar dzgn konusurdu. Bu bakimdan, Bayan Stavrogin tasrada bile yasasa, etrafinda ne esit insanlarin bulundugunu anlamamak
mmkn degildi. Baron, bunu anlamis olmaliydi. Oysa, beklenilen sonu alinamadi. Baron henz etrafa yayilmis olan byk reform sylentilerinin
dogrulugunu onaylarken, Bay Verkhovensky, coskunlugunu engelle yemeyerek” Yasa!”, diye haykirdi; bu haberden duydugu asiri heyecani
anlatabilmek iin de bagirmasi ile beraber bir el hareketi de yapmisti. Haykirisi fazla yksek sesle degildi. Hatta, kibarca da denilebilirdi;
gerekte, coskunlugu iten dogan bir davranis degildi. ve ay partisinden nce, davranislarini ayna karsisinda yarim saat kadar byk bir dikkatle
incelemisti; fakat grns e gre, bir hata olmustu; nk, hafife glmseyen Baron, bu byk olay karsisinda tm Rus ulusunun duygulanmasinin
normal oldugunu syledi. Bundan sonra, Baron, hemen kalkti ve Bay Verkhovensky’ nin elini sikmak iin iki parmagini uzatmayi da unutmadi.
Bayan Stavrogin, byk salona dndg zaman masanin zerindeki bir seyle ilgileniyormus gibi dakika kadar bir sey sylemedi; sonra birden Bay
Verkshovensky’ye dnd. Soluk bir yz ve ates ps kren gzlerle tislar gibi fisildadi:
- Bu yaptiginizdan tr sizi hi affetmeyecegim!… Ertesi gn dostuyla karsilastigi zaman sanki hibir sey olmamis gibi davrandi; o olaya hibir
sekilde deginmedi. Ancak, on yil sonra, kt bir aninda, olayi hatirladi ve dostuna sitem etti; on yil evvelki gibi, rengi yine soluk, gzleri ates
ps kryordu.
16
mrnde ancak iki kere Bay Verskhovensky’ye “Bu yaptiginizdan tr sizi hi affetmeyecegim!” demisti. Baronun yaninda olan olay ikinciydi;
fakat, birinci olay da en az onun kadar karakteristikti ve grns e gre, Bay Verskhovensky’nin geleceginde byk bir rol oynamistir. Bu
bakimdan, birinci olaya da deginmem gerekiyor.
Bu olay, 1855 yili ilkbaharinin mayis ayina rastlar. Hareket halindeki orduya katilmak zere aceleyle Kirim’a gitmekte olan, akilsiz, yasli bir
centilmen olan Tmgeneral Stavrogin’in mide kanamasindan ldg haberi Skvoreshniki’de duyuldugu zamana aittir. Dul kalan Bayan
Stavrogin, byk bir yas iindeydi. Kocasindan drt yildan beri ayri yasayan Bayan Stavrogin, byk bir yas iindeydi. Kocasindan ayri yasamasi,
karakter ayriligi nedeniyleydi. Kocasina bir aylik baglamisti. (Tmgeneralin, 150 kyls ve c retlerini demek zorunda kaldigi bir ordusu ve
sosyete ile iliskileri vardi; btn para ve Skvoreshniki, ok zengin, Devlet mteahhidi bir adamin tek kizi olan Bayan Stavrogin’indi.) Byle
olmakla beraber, lm haberinin ahi olmasindan sarsilmisti. Bay Verkshovensky’nin daima onun yaninda bulundugunu sylemek gereksiz
olacak.
Mayisin en civcivli zamaniydi; Geceler son derece gzel oluyordu; yabani kirazlar iek amisti. Iki dost her gece bahede bulusur ve karanlik
bastirana kadar kameriyede oturur, birbirlerine ilerini dkerlerdi. Romantik anlar da olurdu… Yasantisindaki degisikligin etkisi altinda kalan
Bayan Stavrogin, her zamankinden daha ok konusurdu. Dostuna kopmaz baglarla baglanmis grnrd ve bylece birok gece geirdiler. Birden
Bay Verkhovensky’nin aklina garip bir ds nce saplandi: “Acaba bu teselli kabul etmeyen kadin, yas tuttugu yilin sonunda, ondan bir evlenme
teklifi mi bekliyordu?” Bu sama bir fikirdi; fakat, gz ykseklerde olan bir adamin manevi gelismesinin ok yn oldugundan, isteklerini artirmak
izin bazen byle sama fikirlere saplandigi gerektir. Bu ds nceyi, byk bir dikkatle kafasinda evirip evirdi ve sonunda, durumun byle olduguna
karar verdi. Bunun zerinde,
17tekrar ds nd: “Kadinin byk bir gelecegi oldugu muhakkak, ama…” Bayan Stavrogin gzel sayilmazdi; uzun boylu, soluk benizli, kemikleri
ok iri ve at gibi uzun yzl bir kadindi. Bay Verkhovensky, gittike tereddt ediyordu; kusku iinde kivraniyordu ve karar veremedigi iin birka
kere de agladi (zaten sik sik aglardi). Geceleri kameriyede otururlarken yzne, elinde olmayarak, kaprisli ve alayci bir anlatim geliyordu. Bu
anlatim, biraz isveli ve tepeden bakan anlam da tasiyordu. Her nasilsa bu, iradesi disinda oluyordu ve gerekten bir insan ne kadar onurlu
ise, yznn anlatimi da o kadar aik olurdu. Bu kuskularin ne kadar dogru oldugunu ancak Allah bilir; fakat onun kalbinde Bay
Verkhovensky’nin kuskularini dogru ikaracak hibir his olmadigini sylemek daha dogru olur kanisindayim. Ve ayrica, istedigi kadar nl olsun,
Stavrogin, ismini onun ismi ile degistirmeye niyetli degildi. Olasilikla, bir adamla ayni fikirde olmasi, tamamen kadinca bir arzu ve byle
durumlarda ok normal olan zlem olabilirdi. Nitekim, bugne kadar kadin kalbinin derinliklerine inilememistir diyebilirim; yazmaya devam
edecegim.
Dostunun yzndeki garip anlatimi sezmekte gecikmedigini syleyebilirim. nk, ok hassas ve sezgi gc yksek bir kadindi. Ayrica, Bay
Verkhovensky, byle zamanlarda ok safti. Geceler eskisi gibi devam ediyor, konusmalar hep sairane ve ok daha ilgin oluyordu. Bir gn, hava
karardigi zaman, ok canli ve sairane konusmalardan sonra, iki dost, Bay Verkhovensky’nin oturdugu barakanin merdivenlerinde,
birbirlerinin ellerini sicak ve candan bir tavirla sikarak neseyle ayrilmislardi. Bay Verkhovensky, her yaz, Skvoreshniki villasindan, hemen
hemen bahenin ortasinda duran bu kk barakaya tasinirdi: Odasina henz girmis, kederli ds ncelere dalmis, elinde henz yakmadigi bir pro,
pencerinin nnde yorgun ve hareketsiz duruyor ve ty gibi hafif bulutlarin ayin yanindan kayarak geisini seyrediyordu ki, aniden duydugu bir
hisirti ile sasirarak arkasina dnd. Drt dakika kadar nce ayrilmis oldugu Bayan Stavrogin’in yine gelmis oldugunu grd. Kadinin soluk yz
hemen hemen mavilesmis, dudaklari kisilmisti ve u-
18
lan arada sirada titriyordu. Bayan Stavrogin, amansiz bir ifadeyle gzlerini Bay Verkhovensky’nin gzlerine dikerek tam on saniye
konusmadan durdu; sonra, aceleyle fisildadi:
On yil sonra, Bay Verkhovensky, kapiyi zellikle kilitleyerek bu zc olayi bana fisiltiyla anlattigi zaman, ok sasirmis oldugundan Bayan
Stavrogin’in gittiginin farkina bile varmadigini yeminle sylemisti. Bayan Stavrogin bu olaydan bir daha sz etmedigi ve iliskilerinin hibir sey
olmamis gibi devam ettigi iin Bay Verkhovensky, bu olayin hastaliktan nce grlen bir kbus oldugunu kabul etmisti. Nitekim, bu olaydan
sonra, o gece hastalanmis ve hastaligi on bes gn srms , dolayisiyla, kameriyede bulusmalari kendiliginden son bulmustu.
Bununla beraber, bu olayin bir kbus oldugunu bile ds nse, yine de devamim her gn beklemis ve bunun bitmis olduguna inanmak
istememisti.
***
Hatta, btn hayati boyunca giydigi giysilerini bile, Bayan Stavrogin, bizzat diktirmisti. Pek gz alici ve zel giysilerdi; uzun etekli, dgmeleri
neredeyse bogaza kadar iliklenen, fakat, zerine ok gzel oturan bir ceket; yumusak genis kenarli sapka (yazlari hasir olurdu); iri baglanmis,
ulari sarkan beyaz kravat; gms basli baston ve omuzlarina kadar uzanan uzun sa. Bay Verkhovensky’nin salari koyu kahverengiydi. Son
zamanlarda sakaklarindan itibaren kirlasmaya baslamisti. Daima sinek kaydi tiras olurdu. Genliginde ok yakisikli oldugunu sylerler. Fakat
kanimca, yasliliginda ok daha etkili bir grns vardi. Ayrica, elli yasinda oldugu halde ona yasli denemezdi. Fakat, kendini begenmisligin yani
sira, gen oldugunu iddia etmektense, yasli olmayi tercih eder ve yasiyla son derece gururlanirdi. Uzun boyu,
19ince yapisi ve omuzlarina kadar dklen salariyla bir piskoposu andirirdi. Ya da daha ok yazin bahede, iek amis bir leylak agacinin altindaki
bankta, iki elini gms basli bastonuna dayamis, yaninda aik bir kitap, dalgin ve hlyali gzlerle gnesin batisini seyrederken, otuz yillarindaki
yayinlarda yapitlarinin yaninda bir de basma resmi ikan oyun yazan Kukolnik’i andirirdi. Kitaplarla ilgili olarak sunu sylemem gerekir ki,
son zamanlarda okumaktan kainir grnrd. Fakat bu, hayatinin son anlarinda olmustu. Bayan Stavrogin’in siparis ederek getirttigi ok sayidaki
gazete ve dergiyi devamli olarak okurdu. Agirbasliligindan bir sey kaybetmemeye dikkat ederek Rus Edebiyati’nin yaptigi ilerlemelerle
yakindan ilgilenirdi. Bir ara, i ve dis politika ile ilgilenmis; fakat, bundan kisa bir sre sonra nedense vazgemisti. Sik sik olagelen olaylardan
biri de, baheye ikarken yanina De Tocqueville’yi almasi ve cebinde de bir Paul de Kock’u gizlice tasimasidir. Bununla beraber, nemsiz bir
olaydir bu.
Parantez iinde kalmak zere Kukolnik’in portresinden de bahsedecegim. Bayan Stavrogin, henz gen kizliginda Moskova’daki yatili bir okulda
grenciyken bu resim eline gemisti. Yatili okullarda her gen kizin, yazi ve resim gretmenlerine s ik oldugu gibi o da bu portreye hemen s ik
oldu. Fakat burada nemli olan, Bayan Stavrogin’in gen bir kizken yaptigi degil, o portreyi elli yasina kadar eyiz sandiginda saklamasidir.
Belki, Bay Verkhovensky’ye diktirdigi elbiselerin o portredeki giysilere benzemesinin nedeni de budur. Fakat, sunun surasi da muhakkak ki,
bu da nemi olmayan bir noktadir.
Ilk yillarda ya da daha kesin sylemek gerekirse, Bayan Stavrogin’in yaninda kaldigi srenin ilk yarisinda, Bay Verkhovensky, hl bir kitap
yazmayi ds nyor ve her gn ciddi olarak kitabina baslamaya niyet ediyordu. Fakat, Bayan Stavrogin’in yaninda kaldigi srenin ikinci yarisinda,
bildigi her seyi unutmus grnyordu. Gnler getike bize sik sik syle sylerdi: “alismaya hazir grnyorum, btn malzemeyi toplamis durumdayim
fakat, her na-20
silsa, alismaya bir trl baslayamiyorum. Hibir sey yapamiyorum!” Sonra basini kederle nne egiyordu. Sphesiz ki bu hareketi, fikir kurbani
olarak nn bizim gzmzde ogaltmak iindi; fakat, kendisi baska bir seyin pesindeydi. ogu kez “Unutuldum! Artik kimseye faydali degilim!”
diye dert yanardi. Bu siddetli mitsizlik, onda, zellikle ellinci yasinin sonlarina dogru grlmeye baslamisti. Bayan Stavrogin, nihayet bunun
ciddiyetini kavramisti. Ayrica, dostunun unutulmus oldugunu ve kimseye yararli olmadigi gerekesini kabul edemezdi. Onun ds ncelerini
saplantidan kurtarmak ve bir yenilik vermek amaci ile onu Moskova’ya gtrd. Moskova’da dnya edebiyatinin gelismeleri ile yakindan
ilgilenen
Garip bir zamandi; yeni bir heyecan vardi; gemisteki sessizlige benzemeyen, gerekten garip bir seydi. Her yerde hissedildigi kadar,
Skvoreshniki’de de hissediliyordu. Kentimize kadar ulasan birok sylenti vardi. Gerek, genellikle az ya da ok biliniyordu. Fakat, gerege ek
olarak belirli fikirlerin de geldigi aikti ve nemli olan bu ds ncelerin asiri okluguydu. Bu da ok sasirtici oluyordu. Bir kimsenin kendisini bu
fikirlere alistirmasi hemen hemen imknsizdi ya da onlarin tam olarak ne anlama geldigini anlamak mmkn degildi. Bayan Stavrogin kadin
oldugu halde, onlarin anlamlarinda gizli bir sey oldugundan spheleniyordu. Hatta, gazete ve dergileri, dis lkelerde basilmis yasak yayinlari
okumaya baslamisti. Hatta, o gnlerde, yavas yavas ortaya ikan devrimci bildirileri bile okuyordu (onlarin hepsini temin edebiliyordu); fakat,
btn bunlar aklini karistirmaktan baska bir ise yaramiyordu. Mektuplar yazmaya basladi; fakat, mektuplarina ok az cevap aliyordu ve bu
uzadika anlamlarini zmek de zor oluyordu. “Btn bu ds nceleri” aiklamasi iin, byk bir ciddiyetle Bay Verkhovensky’yi yanina agirir, oysa
onun yaptigi aiklamalar bile yetersiz kalirdi. Bay Verkhovensky’nin genel duruma bakisi yksektendi; unutulmus ve kimseye yararli olamama
ds ncesine siki
21siki sarilmisti. Nihayet, Bay Verkhovensky de hatirlandi; nceleri dis lkelerde basilan dergilerde, srgn bir ds nce sulusu olarak anildi ve ok
gemeden adi, nl yildizlar arasinda eski bir yildiz olarak Petersburg’da agizdan agiza dolasmaya basladi. Bazi nedenlerden tr Radsihchev ile
karsilastirildi. Sonra, biri ortaya ikti ve onun lm haberini yayimlayarak, hakkinda biyografik bilgi verecegine dair sz verdi. Bay
Verkhovensky birden dirildi ve gururlandi. agdas insanlara karsi duydugu kmseme derhal yok oldu ve bu hareketlere katilarak gc n onlara
gs termek arzusuyla yanip tutustu. Bayan Stavrogin, derhal kendine olan gvenini tekrar kazandi ve yogun bir alismaya giristi. Vakit
geirmeden Petersburg’a gitmeye, her seyi yerinde grenmeye ve mmkn olursa, btn inanlari ile bu yeni ise atlamaya karar verdiler. te yandan,
Bayan Stavrogin, kendi adina bir dergi yayinlamaya ve mrnn geri kalan kismini bu ugurda harcamaya niyetli oldugunu bildirdi. Durumun
bu kadar ileriye gittigini gren Bay Verkhovensky, daha fazla magrurlasmis ve Petersburg yolculugunda Bayan Stavrogin’e patronluk
taslamaya baslamisti ki, bu durum Bayan Stavrogin’in gznden kamamisti. Bunu ilerde hatirlayacagi kesindi. Aslina bakilacak olursa, onun
bu yolculuga ikmasinda nemli bir neden daha vardi; bu da, sosyetedeki eski iliskilerini yeniden canlandirmak amaciydi. Kendisini sosyeteye
su ya da bu sekilde hatirlatmasi gerektigine inaniyordu. Hi degilse bir kere denemis olacakti. Bu yolculugun resmi nedeni, o siralarda
Petersburg Lisesi’ni yeni bitken tek oglunu grmekti.
***
Hemen hemen btn kisi Petersburg’da geirdiler. Byk perhiz zamani, her nasilsa, her sey gkkusagi rengini veren sabun kpg bir balon gibi snp
bitti. Ryalari da bir anda yok olmus ve karisikliklar aydinlanacagina bs btn iinden ikilmaz duruma girmisti. Btn abalamalara ragmen kk bir
iliski disinda
22
yksek sosyete ile tatmin edici bir bag kurulamamisti. Gururu incinen Bayan Stavrogin nce “yeni ds ns ”lere karsi asiri bir ilgi gs terdi ve
evinde gece partileri vermeye basladi. Aydin kisilere davetiyeler gnderdi. Kisa bir sre iinde yzlercesi Bayan Stavrogin’in evinde toplanmaya
basladi. Daha sonralari, artik davet edilmeden de gelmeye basladilar. Gelirken de arkadaslarini da getirdiler. Bayan Stavrogin, hayatinda bu
kadar aydini birarada grmemisti. Inanilmaz derecede kendini begenmis kimselerdi. Bunu da sanki, baslica grevleri buymus gibi
saklamiyorlardi. Bazilari (her ne kadar zararsizsa da) sarhos bile geliyor, fakat bu tutumlarini, sanki bir gn nce grendikleri zarafet belirtisi
gibi gs teriyorlardi. Tmnn grns nde, bir seyden son derece gu-rurlaniyormus gibi bir hl vardi. Her birinin yznden, ok nemli bir sirri henz
grenmis gibi garip bir anlatim yansiyordu. Birbirlerine kfr ediyorlar ve bundan gururlaniyorlardi. Ne yazdiklarini anlamak olduka gt. Fakat
birbirlerine kfr ederek konusanlar arasinda, elestirmenler, romancilar ve tiyatro yazarlari, yergi yazarlari ve muhabirler vardi. Bay
Verkhovensky, onlarin arasinda, hareketlerin ynetildigi en yksek noktaya ikmisti. Bu zor bir ykselisti; fakat, onu aik kollarla karsiladilar.
Bununla beraber, bir fikri temsil etmesi disinda onu taniyan ve onun hakkinda bilgi sahibi olan kimse yoktu. Onlarin arasinda o kadar
hnerlice davranislarda bulundu, onlari o kadar ikna etti ki, pek kurumlu ve grkemli tutumlarina ragmen Bayan Stavrogin’in salonlarina iki
kere geldiler. Bu insanlar, ok ciddi ve son derece kibar kimselerdi; ok terbiyeli davranislari vardi; digerleri onlardan aik olarak e-kiniyorlardi;
fakat, kaybedecek zamanlari olmadigi da aikti. Toplantilara iki yada eski edebiyati da geliyordu. O tarihte bir rastlanti sonucu
Petersburg’da bulunuyorlardi ve Bayan Stavrogin uzun sreden beri onlarla olan iliskilerini en gzel ve hos bir sekilde srdrms t. Bu gerekten nl
sanatilarin ok sessiz olmalari ve bazilarinin hi ekinmeden toplantida bulunan dknt kisilere yanasmasi, Bayan Stavrogin’i hayrete ds ryordu.
Ilk zamanlar, Bay Verkhovensky’nin sansi vardi; onlar tarafindan tutulmus ve
23edebi toplantilarda halkin nne ikarilmisti. Byle genel toplantilarin birinde krsye ilk defa iktigi zaman, bes dakika sreyle halk tarafindan
ilginca alkislanmisti. Dokuz yil sonra bu olayi, skran duygusundan ok artistik yeteneginden tr, gz yaslariyla andi. Bizzat kendisi, (sadece
bana ve sir olarak) “Size yemin eder ve bu hususta bahse girerim ki” demisti. “O kalabalik arasinda benim hakkimda en kk bilgisi olan
kimse yoktu.” Kayda deger bir itirafti bu; krsye iktigi zaman, o heyecaninin arasinda durumunu aik olarak sezinledigine gre, keskin bir
zeks i var demekti; fakat diger y andan, dokuz yil sonra bu olayi iinde bir ks knlk duyarak hatirlamasi keskin bir zeks i olmadiginin aik bir
kanitiydi. Bir ara toplanmis iki ya da protesto bildirisini imzalamaya zorlandi (kendisi bunlarin neyin aleyhine oldugunu bilmiyordu); onlari
imzaladi. Bayan Stavrogin de bazi “igren hareketler” aleyhine bir protesto imzalamaya zorlandi ve imzaladi da. Her ne kadar bu “yeni”
adamlar Bayan Stavrogin’in partilerinde ogunlugu olusturuyorlarsa da, bazi nedenlerden tr, Bayan Stavrogin’e, alayli ve saklamadiklari bir
kmseme ile bakmalarinin grevleri oldugunu ds nyorlardi. Bay Verkhovensky, kederli anlarinda, bu olaylardan sz ederken, Bayan
Stavrogin’in, onu, o zamandan beri kiskandigini ima ederdi. Kuskusuz ki, Bayan Stavrogin, bu insanlarla isbirligi yapmak iin ortak ynleri
olmadigini biliyor, fakat, yine de asiri bagimlilik ve kadinlara vergi isterik bir sabirsizlikla, onlari evinde topluyordu. Daha nemlisi, daima bir
seyler olmasini bekliyordu. Gece toplantilarinda ok az konusur; arzu ettigi takdirde istedigi kadar konusabilecekken, genellikle dinlemeyi
tercih ederdi. Btn konusmalari, sansrn kaldirilmasi, Rus Alfabesi’ nin Latin Alfabesi ile degistirilmesi, bir gn evvel srgne gnderilmis olan
biri, arsida olan uygunsuz bir olay, Rusya’daki yabanci uyruklulari gz nne alarak federal bir mesrutiyet kurulmasinin yararlari, ordunun ve
donanmanin kaldirilmasi, Polonya’nin Dinyeper nehrine kadar yeniden kurulmasi, tarimda reform ve siyasal bildiriler, verasetin, ailenin,
ocuklarin, din adamlarinin kaldirilmasi, kadin haklan, kimsenin bagislamadigi Bay Krayevsky’nin debdebeli evi
24
ve su ya da bu konu zerine oluyordu. Bu “yeni” insan srs nde dalaverecilerin ok oldugu kadar drs t insanlarin da bulundugu aikti. Drs t
insanlar, kaba ve drs t olmayanlardan ok daha anlasilmaz kisilerdi; fakat, hangisi hangisinin oyuncagidir bilinemez. Bayan Stavrogin, bir
dergi yayimlamak niyetinde oldugunu syledigi zaman, yaptigi toplantilara daha ok insan katilmaya basladi. Fakat, hemen hemen ayni anda,
onun bir kapitalist ve kt niyetli bir kisi oldugunu sylemeye basladilar. Bu sulamalarin teklifsizligi, ancak onlarin beklenmedik hareketler
yapmalari ile denklestirile-bilir. Rahmetli Tmgeneral Stavrogin’in eski bir dostu ve meslektasi olan, olduka degerli (tabii kendi alaninda),
bizim ok inati ve huysuz olarak tanidigimiz, ok yiyen ve dinsizlikten ekinen yasli general Ivan Drozdov, Bayan Stavrogin’in byle aksam
toplantilarindan birinde, taninmis bir genle tartismaya girisince, gen adamin ilk syledigi su oldu:
“General” deyiminden daha kt bir hakaret sz bulamadigi iin byle sylemis olmaliydi.
- Evet, efendim, dedi. Evet bir generalim, hem de tmgeneral. arima byk hizmetlerde bulundum. Ve siz, efendim, gen bir kpek ve dinsizin
birisiniz.
Bu konusmayi hi de hos olmayan bir rezalet izledi. Ertesi gn, bu olay basinda yer almisti. Generali derhal evinden kovmadigi gerekesi ile
Bayan Stavrogin’in “igren hareketi”ni protesto ederi bir bildiri iin imza toplanmaya baslandi. Resimli dergilerden birinde, Bayan
Stavrogin’in, General’in ve Bay Verkhovensky’nin gurur kirici bir karikatr, “ gerici dost” basligiyla yayimlandi. Hatta, bu karikatrn altinda
devrin en nl bir ozani tarafindan zellikle bu olay iin yazilmis birka kelimelik bir yergi siiri de vardi. Kendimden sunu ekleyebilirim ki, o
devirde, orduda general rtbesindeki subaylarin ogu, sanki, hizmet ettikleri ar kendilerine
Sphesiz, bu olay zerine Petersburg’da kalmalari mmkn degildi. zellikle, Bay Verkhovensky iin Petersburg serveni tam bir fiyaskoyla
sonulanmisti. Kendisine hkim olamayarak, sanatin imtiyazlarindan sz ederek herkesin kendisine eskisinden daha fazla glmesine neden
olmustu. Halkin nne iktigi son gnde, “srgn” olmasina gvenip, yurtseverce bir aiklikla onlarin kalplerini etkileyecegini tasarladigi bir
konusma yapmak istedi. “Ana Vatan” kelimesinin yararsizligini ve samaligini kabul etmeye arzuluydu; dinin zararli oldugu fikrini kabul
etmeye hazir oldugunu bildirdi; fakat, kararli bir tavir takinip, Puskin’in her seyden nemli, hem de ok nemli oldugunu bagira bagira syledi.
yle bir “yuh” ektiler, onu yle bir yuhaladilar ki, dinleyicilerin gzleri nnde, henz krsden inmeden hngr hngr agladi. Bayan Stavrogin, onu yari
l bir halde eve gtrd. Sama sapan mirildaniyordu:
- On m’a traite comme un vieux bonnet de cotton! (Bana kt bir pamuk takke gibi davrandilar.)
Bayan Stavrogin, btn gece onunla ilgilendi. Ona, defne yapragi ve kiraz kaynatip iirdi. Sonra gn agarincaya kadar:
- Hl yararlisiniz. Halkin nne yine ikacaksiniz. Baska bir yerde degerinizi takdir edeceklerdir.., diye tekrarlayip durdu.
Ertesi sabah erkenden, ilerinden nn yabanci oldugu bes edebiyati centilmen, Bayan Stavrogin’i ziyarete geldi. Bayan Stavrogin’e, ikarmak
istedigi derginin sorumlulugunu tetkik ettiklerini ve bir karara vardiklarini bildirdiler. Bayan Stavrogin, muhakkak ki, dergisinin
sorumlulugunu inceleyip karar vermeleri iin herhangi bir ricada bulunmamisti. Bu kisilerin vardiklari karar, dergiyi kurduktan sonra, serbest
bir kooperatif tarafindan idare edilmek zere sermayesiyle birlikte onlara devredilmesiydi. Derhal Skvoreshniki’ye dnecek ve beraberinde
“gne uymayan” Bay Verkhovensky’yi de gtrmeyi unutmayacakti. Haksizlik yapmak
26
amacinda olmadiklarindan, derginin sahibi oldugunu unutmayacaklar ve her yil, net kazancin altida birini gndereceklerdi. Yapilan bu
teklifteki en dokunakli husus, bu bes kisiden drdnn, kisisel bir ikarlari olmamasiydi.
- Byk bir saskinlik iinde Petersburg’dan ayrildik. Olanlardan bir sonu ikartamayacak kadar saskindim. Moskova’ya kadar, tekerleklerin
tikirtilarina uyarak sama sapan misralar sylemisim, Allah biliyor ya ne olduklarini, hi hatirlamiyorum. Sanki, orada bir sey bulacakmisim
gibi kendime ancak Moskova’da gelebildim. Ah, dostlarim!..
- Uzun bir sreden beri kutsal sayilan byk bir ds ncenin, bazi bozguncular tarafindan caddelerde srklenerek kendileri gibi sersemlere
gtrlmesi, insanin iini nasil hzne bogar bilemezsiniz. Bu ds nceye birden, bitpazarinda rastlarsiniz. Artik taninmayacak durumda, amura
bulanmis, s tnkr bir tarafa atilmis, ne sekli kalmis ne armonisi, ocuklarin elinde oyuncak olmus grrsnz! Hayir! Bizim zamanimizda baskaydi;
elde etmeye abalamadigimizdan degil. Hayir, hayir, hibir zaman byle degildi. Artik hibir seyi taniyamiyorum… Fakat bizim devrimiz yine
dogacak ve sallantida olan her sey yine yerli yerine oturacak. Aksi halde kimbilir neler olacak?
***
Petersburg’dan dns lerinden hemen sonra, Bayan Stavrogin, dostunu “dinlenmek” zere Avrupa’ya yolladi; ayrica, bir sre ayrilmalari
gerektigini hissediyordu. Bay Verkhovensky, yolculuguna byk bir coskunlukla basladi.
- Orada yeniden hayat bulacagim, diye mirildaniyordu. Nihayet, orada alismaya baslayabilecegim.
Bayan Stavrogin’e:
“Kalbim kirik” diye yazdi. “Hibir seyi unutamiyorum. Berlin’deki her sey bana gemisimi, ilk deliliklerimi ve istirabimi hatirlatiyor. Karim
nerede? Onlarin ikisi de neredeler? Onlar iin, hibir zaman degerli olmadigim iki melegim neredesiniz? Oglum, sevgili oglum nerede? Ve
nihayet ben neredeyim? Bugn, sakalli Yunan Ortodoks soytarisi Andreyev diye biri, peut briser mon exi-tence en deux (varligimi ikiye
blerken)… falan filan.”
Ogluna gelince, Bay Verkhovensky, onu ancak iki kere grms t. Ilk grs dogdugu zaman, ikinci grs ise, yakin bir gemiste, Petersburg’da
niversiteye girisinde olmustu. Daha nce de syledigim gibi, oglunun btn hayati (geimini Bayan Stavrogin sagliyordu) Skvoreshniki’ye bes yz
mil uzakliktaki Orenburg ilinde gemisti. Andreyev’e gelince, bizim ilden basit bir tc car, dkkn sahibi, ok garip, kendi kendini yetistirmis bir
arkeolojik ve antik Rus eserleri toplamaya merakli bir kimseydi. Ara sira, Bay Verkhovensky ile bilgi yarisina kalkar, esitli akimlar zerine,
zellikle, “gelisme” akimi zerine onunla tartisirdi. Kir sakalli ve byk gms ereveli gzlkl, degerli tc carin, Bay Verkhovensky’nin kk arazisinden
(Skvoreshniki’ye yakin) satin aldigi kesimlik odun hesabindan halen 400 ruble borcu vardi. Geri, Bayan Stavrogin, dostunu Berlin’e
gndermeden nce, onun btn ihtiyalarini karsilayacak kadar para vermisti; ama, Bay Verkhovensky belki kendi zel bir ihtiyaci iin olacak, bu
400 rubleyi almakta israr etmisti. Andreyev, bir ay daha beklemesini syledigi zaman aglamakli oldu. Andreyev’in byle bir erteleme istegine
de hakki yok degildi; nk, Bay Verkhovensky’nin paraya ihtiyaci oldugu bir dnemde taksit borcunu, vakti henz gelmedigi halde alti ay
nceden demisti. Bayan Stavrogin, ilk mektubu byk bir dikkatle okudu ve “Onlarin ikisi neredeler?” sznn altini kalemle izdi ve bir de tarih
koyduktan sonra ekmecesine kilitledi. Bay
28
Verkhovensky sphesiz ki len iki karisini ds nms t. Bayan Stavrogin’in Berlin’den aldigi ikinci mektupta konu ok degisikti.
“Gnde on iki saat alisiyorum. (Bayan Stavrogin, keske yedi saat deseydi, diye mirildandi.) Ktphaneleri dolasarak kitaplar karistiriyor ve
notlar aliyorum; profesrlerle grs tm. Soylu Dundasov ailesiyle eski dostlugumu yeniden canlandirdim. Bayan, Dundasov sahane bir kadin!
Size ok saygilari var. Gen kocasi ve yegeni Berlin’deler. Genlerle gn agarincaya kadar oturup sylesiyoruz ve hemen hemen Atina
partilerine benziyor; ama, onlarin incelik ve nezaketine saygi duymak gerekir; buradaki her sey soylu; bol mzik, Ispanyol havasi, insanlarin
yeniden canlandirilmalari hlyasi, ebedi gzellik, Sistine Meryem Ana tasfiri, karanlikla degisen isik; fakat, gneste bile lekeler vardir! Ah,
dostum, benim soylu ve sadik dostum, kalben sizinle beraberim ve ben sizinim; daima sizinleyim, en tout pays (her lkede), hatta, dans le
pays de Makar et de ses veaux, (Makar’in davar srs n asla srmedigi yer), ki bunu hatirlarsiniz, Petersburg’dan ayrilmadan evvel korku
iinde titreyerek szederdik. Bunlari glmseyerek hatirliyorum. Siniri getikten sonra kendimi daha gvende hissettim; garip ve yeni bir duygu;
bu kadar yildan sonra ilk defa…” vesaire, vesaire.
-Hepsi sama, diye karar verdi. Sayet gn isigina kadar Atina partilerindeyse, gnde on iki saat kitap karistiramaz demektir. Acaba, bu
mektubu yazarken sarhos muydu? Dundasov denen kadin bana nasil selam gnderebilir? Ama yine de ilginliklarini yapsin…
“Dans le pays de Makar et de ses veaux” deyisi, “Makar’in davar srs n asla srmedigi yer” “Sibirya’da” anlamina gelirdi. Bay Verkhovensky,
Rus ataszlerini ve yerlesmis halk deyimlerini en sama bir sekilde Fransizcaya evirirdi. Sphesiz ki, bunlari ok iyi anlar, iyi tercme edebilirdi;
ama, bunu sirf laf olsun diye yapiyor ve ince zeks inin bir kaniti kabul ediyordu.
29Fakat, Bay Verkhovensky’nin bu coskunlugu fazla uzun srmedi. Avrupa’da ancak drt ay kalabildi ve hemen Skvoreshniki’ye dnd. Son
mektuplari, uzaktaki dostuna besledigi en duygulu sevgi szleriyle dolu ve hasret gzyaslariyla islakti. Sadik kpekler gibi evlerine asiri bir
baglilik gs teren insanlar vardir. Iki dostun bulusmalari ok heyecanli oldu. iki gn sonra her sey eskisi gibiydi; hatta, eskisinden de sikici
olmaya basladi. Bay Verkhovensky, on bes gn sonra bana ok gizli olarak “Dostum” dedi. “Sevgili dostum, kelimelerle anlatamayacagim bir
sey grendim: Je suis un (ben bir) basit sigintidan, et rien de plus! (baska bir sey degilim) Mais r-r-rien de plus! (Baskabir sey!)”.
***
Hemen hemen dokuz yil sren ve derin bir sessizlikle geen devre basladi. Belirli araliklarla basini omzuma dayayip hikirarak aglamalari
mutlulugumuzla hi de ilgili degildi. Bu sre iinde Bay . Verkhovensky’nin nasil olup da sismanlamadigina hep hayret ederim. Ondaki btn
degisiklik, burnunun biraz daha kizarmasi ve biraz daha yumusak huylu olmasindan teye gitmiyordu. Yavas yavas etrafini bir arkadas
grubu sarmaya basladi; ama, bu grup hibir zaman kalabalik olmadi. Her ne kadar Bayan Stavrogin, bizim grupla pek az ilgileniyor grnyorsa
da biz onu daima koruyucumuz olarak gryorduk. Petersburg’da aldigi dersten sonra ilimize temelli olarak yerlesti. Kislari sehirdeki evinde,
yazlari ise, sehir disindaki konaginda geirirdi. Bizim tasra sosyetemizde geen son yedi yil sirasinda, Bayan Stavrogin bu kadar etkili ve
otoriter olmamisti; yani, simdiki valimizin atanmasina kadar geen sre iinde. nceki valimiz, unutulmaz, iyi tabiatli Ivan Osipovich, Bayan
Stavrogin’in yakin bir akrabasiydi ve ona bazi yardimlarda bulunmustu. Valinin karisi Bayan Stavrogin’i hosnut edemeyeceginden son
derece korkar, tir tir titrerdi. Tasra sosyetemiz de ona son derece byk bir saygiyla bagliydi. Bu bakimdan, Bay Verk-30
hovensky’nin durumu da sarsilmaz bir noktadaydi. Kulbe yeydi, kgit oyununda kaybettigi zaman agirbasliligini hi bozmazdi. Geri, ona
sadece bir “gretim yesi” olarak bakarlardi; ama, herkes sayardi. Daha sonralari, Bayan Stavrogin onun ayri bir evde oturmasina razi oldugu
zaman, kendimizi eskisinden ok daha zgr hissettik. Haftada iki kere evinde toplanirdik; sampanyaya acimadigi zamanlar toplantilarimiz ok
daha neseli olurdu. Sarap, yine Andreyev’in dkknindan gelirdi. Bayan Stavrogin her alti ayda bir dkknin borcunu derdi ve bu borcun
dendigi gn, Bay Verkhovensky daima sinirsel gastrit sancilarindan kivranip dururdu.
Grubun en yasli yesi, Liputin adinda, orta yasli bir memur, ilde dinsizligi ile taninan byk bir liberal adamdi. Ikinci kez gen ve gzel bir kadinla
evlenmis ve olduka ykl bir drahoma almisti. Ayrica, yetiskin kizi vardi. Ailesini, Tanri korkusu iinde ve kafes arkasinda yasatirdi. Son
derece cimriydi. Maasindan artirdigi para ile bir ev satin almis ve olduka ykl bir para da biriktirmisti. Huzursuz bir adamdi ve isinde de fazla
ykselememisti. Halk arasinda pek sayilmaz ve yksek evrelere alinmazdi. Ayrica, birok kere siddetle cezalandirilmis, son derece dedikoducu
ve iftiraci bir adamdi. Bir keresinde, bir subay tarafindan ve bir keresinde de iyi ve taninmis bir aile reisi olan toprak sahibi bir adam
tarafindan cezalandirilmisti. Fakat, onun keskin zeks ini, arastirici zihnini ve kendisine zg canli nesesini severdik. Aslinda, Bayan Stavrogin
onu hi sevmezdi; fakat, nasilsa, Bayan Stavrogin’le beraber oldugu zaman onun hosuna gidecek bir seyler yapmayi basarirdi.
Bayan Stavrogin, geen yil grubumuza giren Shatov’u da sevmezdi. Shatov, daha nceleri grenciydi; fakat, bazi olaylardan sonra niversiteden
atilmisti. ocuklugunda Bay Verkhovensky’ nin grencisiydi ve Stavrogin’in bir klesi olarak dnyaya gelmisti; son usaklarindan biri olan Pavel
Fedorov’un ogluydu ve Bayan Stavrogin’in ok iyiligini grms t. Shatov’un gururunu ve nankr olusunu hos karsilamamisti ve niversiteden
atilir atilmaz hemen ona kosmamasini kesin olarak bagislamiyordu; tersine, Shatov o zaman
31Bayan Stavrogin’in acele olarak gnderdigi mektuba bile cevap vermemis; mnevver bir tc carin ocuklarina, byk bir alakgnlllkle gretmen
olmayi s tn tutmustu. gretmenden ok ocuklarin egitmeni olarak tc car ailesi ile birlikte Avrupa’ya gitmisti; o zamanlar Avrupa’yi grmek iin
ok sabirsizlaniyordu. ocuklarin ayni zamanda bir de bakicisi vardi; bu bakici, ailenin tam yolculuga ikacagi zaman, ok az bir c reti kabul
ettiginden tr tutulmus, sen ve canli bir Rus kiziydi. Iki ay sonra tc car, bu kizi “serbest fikirli” diye isten ikardi. Shatov da kizin pesinden
gitti ve Cenova’da evlendiler. hafta beraber yasadilar ve sonra aralarinda ortak bir bag olmadigini anlayan zgr insanlar gibi ayrildilar; tabii,
ayrilmalarinin bir nedeni de yoksulluklariydi. Bundan sonra, Shatov, Avrupa’da uzun sre tek basina dolasti durdu. Bazi limanlarda hamallik
ve sokaklarda boyacilik yaparak yetersiz bir kazanla kit kanaat geindi. Nihayet, bir yil nce, dogdugu sehre dnd ve dns nden bir ay sonra
topraga verdigi yasli halasinin evine yerlesti. Bayan Stavrogin tarafindan yetistirilen, onun gz bebegi, zenginlik iindeki kiz kardesi Dasha’yi
ok seyrek gryor ve onunla bir iliski kurmuyordu. Aramizda daima iine kapanik durur ve pek konusmazdi; ama, ara sira, inanlarina
dokunuldugunda, fkeyle agzina geleni sylemekten kendini alamazdi. Bay Verkhovensky bazen alay ederdi: “Shatov’la tartismaya
baslamadan nce onu sikica baglamak gerekiyor”; fakat, onu severdi. Shatov, Avrupa’da, eski inanlarini kkten degistirmis ve savurganliktan
vazgeip tutumlu olmustu. Sabit bir fikre saplanan ve bu fikri aklindan silip atamayan lks el Rus kisilerinden biriydi. Onlarin byle ds ncelere
karsi koyacak gleri yoktur; fakat, ona ihtirasla baglidirlar ve bundan sonra btn mrleri, sanki zerlerine kms , onlari yari yariya ezen byk bir
tasin altinda istirapla geer. Grns te Shatov inanlarina tamamen uymus grnrd: kaba, sari salari karmakarisik, kisa, genis omuzlu, kalin
dudakli, gr kasli, kirisik alinli ve sanki daima bir seyden utaniyormus gibi nne bakan ve dosta olmayan bakisli bir genti. B asinda daima, bir
trl yatmayan bir tutam sa vardi. Yirmi yedi ya da yirmi sekiz yas-32
larindaydi. Bayan Stavrogin bir keresinde ona dik dik baktiktan sonra:
Yoksullugunu dikkate almadan elinden geldigi kadar temiz giyinmeye gayret ederdi. Bayan Stavrogin’den yine yardim istememis, kit kanaat
geinip gidiyordu. Dkknlarda alisarak her esit isi grrd. Bir zaman, tezghtar yardimcisi, baska bir zaman da bir tc carin yardimcisi olarak,
vapurla mal gtrecekti; fakat, yola ikmadan nce hastalandi. Umursamadan katlandigi yoksullugun derecesini lmek bence ok gtr.
Hastaligindan sonra, Bayan Stavrogin, kimligini gizleyerek, kimsenin haberi olmadan ona, 100 ruble gnderdi. Fakat, paranin nereden
geldigini grendi; biraz tereddtten sonra kabul etti ve Bayan Stavrogin’e tesekkr etmek iin gitti. Bayan Stavrogin onu byk bir sicaklikla
karsiladi; ama, o, Bayan Stavrogin’in umdugunu veremedi. Tek kelime sylemeden, mahcup mahcup nne bakip aptal aptal glmseyerek bes
dakika kadar Bayan Stavrogin’in yaninda oturdu. Birden, Bayan Stavrogin’in sylemek istediklerini bitirmesini beklemeden, yerinden kalkti;
acemice ve kaamak bir selam verdi. Utancindan kipkirmizi olmustu. Saskinligi arasinda Bayan Stavrogin’in ok degerli bir sehpasina arpip,
sehpanin devrilerek kirilmasina neden oldu; sonra, utancindan yerin dibine geercesine Bayan Stavrogin’in yanindan ayrildi. Bu olaydan
sonra, Liputin, Shatov’a siddetle atti. Eski hanimindan sikilmadan 100 ruble almasina, s telik ona tesekkr bile etmemesine son derece
sinirlendi. Ona sylemedigini birakmadi. Shatov, ilin kenar mahallerinin birinde tek basina yasar ve iimizden kimsenin gidip onu grmesine
razi olmazdi. Bay Verkhovensky’nin toplantilarina dzenli olarak gelir ve ondan dn gazete ve kitap alirdi.
Bay Verkhovensky’nin toplantilarina gelen, ilimizin memurlarindan olan, Virginsky adinda gen bir adam daha vardi. Her bakimdan
Shatov’dan tamamen degisik karakterde gibi grnr, fakat biraz ona benzerdi. O da “evcil” bir genti. Son derece sessiz,
33otuzuna yeni basmis, zellikle kendi kendini yetistirmis, iyi grenim grms bir genti. Yoksul, evli, kk bir devlet memuruydu ve halasiyla
baldizina da bakiyordu. Karisi ve ailenin iindeki btn kadinlar en ileri ds nceleri tasiyan insanlardi; ama, ok kaba grns leri vardi. Bay
Verkhovnsky’nin baska bir konu zerine syledigi gibi, “sokaga ds en bir fikir” olayiydi. Her seyi kitaplardan aliyorlardi ve Petersburg ya da
Moskova’daki kk ilerici gruplarimizin ilk sylentilerinde her seylerini feda etmeye hazirdilar. Yeter ki byle bir sey onlardan istenmis olsun.
Bayan Virginsky ilimizde tecrbeli bir ebeydi; gen kizliginda Petersburg’da uzun sre kalmisti. Virginsky’nin kendisi de ok temiz kalpliydi ve
su muhakkak ki, hayatimda bu kadar onurlu ve inanlarinda tutkuyla bagli bir adama ok ender rastlayabilirdim. Bana, ogu kez gzleri
parlayarak “bu parlak umutlardan hibir zaman geri kalmayacagim” derdi. Bu “parlak umutlar”dan sakin ve duyarak szederken, daima sanki,
bir sirdan sz ediyormus gibi, yari fisiltiyla konusurdu. Olduka uzun boylu, fakat son derece zayif ve dar omuzlu, seyrek kizil saliydi. Bazi
ds nceleriyle Bay Verkhovensky’nin ustalikla alay etmesini uysallikla karsilar; fakat, bazen Bay Verkhovensky’ye ustalikla cevap verir ve
onu g duruma sokardi. Bay Verkhovensky ona ok iyi davranirdi; zaten genellikle hepimize babacan davranirdi.
- Hepiniz ‘yari-pismis’ kimselersiniz, derdi. Sizin gibi olan herkes de byledir. Ama yine de, itiraf etmeliyim ki, Virginsky, Petersburg’da
chez ces sminarites (toplantilara katilanlarda), ‘dar-ds nceliligi’ sizde grmedim; fakat, yine de ‘yari-pismis’siniz. Shatov tamamen pismis
olmayi ok arzu ederdi; fakat korkarim ki, o da, sadece yari-pismistir.
Liputin sordu:
34
Resmi nikhi zerinden henz bir yil gemeden, Virginsky hakkinda, karisinin aniden onu birakmak istedigime Lebyatkin’le anlasmis oldugu
syleniyordu. Sz edilen Lebyatkin, ilimize yeni gelmis, daha sonralari ok spheli bir kisi oldugu ve syledigi gibi yzbasi olmadigi anlasilmisti.
Btn bildigi, biyik burmak, imek ve akla gelmeyen samaliklar zerine konusmakti. Bu adam, yzsz bir sekilde Virginsky’lerin evine yerlesti.
Baskasinin sirtindan geinmek pek hosuna gidiyor olmaliydi. Nihayet, evin efendisinin evlilik hayatini tehlikeye soktu. Karisi tarafindan
bosanma ihtari yapildiktan sonra Virginsky’nin syle syledigini anlattilar:
- Dostum, su ana kadar seni sadece seviyordum; fakat, simdi sana saygi duyuyorum.
Fakat, bu eski Roma sznn gerekten sylenmis oldugundan kusku duyarim; tersine, onun yksek sesle agladigi sylenir. Bir gn, Virginsky’nin
aiga ikmasindan on bes gn sonra, btn aile hep beraber, arkadaslari ile ay imek iin il disindaki bir korulukta piknige gitti. Virginsky asiri
derecede neseliymis gibi grnyordu. Hatta, dansa bile katildi; fakat, aniden ve belirli bir tartisma olmadan, tek basina kankan dansi yapan
dev Lebyatkin’i salarindan tutup yere devirdikten sonra bagirip agirarak, aglayarak yerlerde srklemeye basladi. Dev o kadar korkmustu ki,
yerlerde srklendigi srece ne tek bir kelime syleyebildi ve ne de kendini korumak iin bir hareket yapabildi; fakat, bundan sonra kurtulup
ayaga kalktigi zaman her namuslu insan gibi yz kipkirmizi oldu. Virginsky, btn geceyi, karisinin nnde diz kp zr dilemekle geirdi; fakat, btn
abalan bosuna oldu; nk, Lebyatkin’den zr dilemeyi reddetmisti. Ayrica, inancinin kit oldugu bir kadina, yanlis anladigi bir seyi anlatirken,
onun ayaklarina kapanmasinin gereksiz oldugu sylendi. Yzbasi, kisa bir sre sonra kayiplara karisti; fakat, yakin zamanda kiz kardesiyle
beraber, yeni yeni amalarla tekrar ortaya ikti, bundan daha sonra szedecegim. Zavalli “evcil”in kalbini bize amak aliskanliginda
35olmasi ve bizim arkadasligimiza ihtiyaci oldugunu sylemek yanlis olmaz. Bununla beraber, ailevi konularindan bize szetmis oldugunu hi
sanmam. Sadece bir kere, Bay Verkhovensky’den birlikte, dnerken durumunu kapali bir ifadeyle anlatti; ama birden kolumu yakaladi ve
byk bir coskuyla haykirdi.
- Bu bir sey degil! Sadece zel bir olay. “Sorun”umuzla hibir sekilde ilgili degildir, olamaz da.
Arada sirada toplantilarimiza katilan konuklarimiz da olurdu. Yzbasi Kartuzov gibi, Lyamshin adinda bir Yahudi de zaman zaman ortaya
ikardi. Arastirici bir zekya sahip olan yasli bir centilmen de toplantilara katilirdi; ama, adamcagiz ld. Liputin bir gn, Sloczewski adinda srgn
bir Polonyali papaz getirdi; onu bir sre iin aramiza kabul ettik. Daha sonralari toplantilarimiza katilmasini izin vermedik.
***
Bir ara ilde, grubumuzun, serbest ds ncenin, ktlgn ve dinsizligin yuvasi oldugu sylentileri dolasti; bu sylentiler, aklimda kaldigina gre, daima
esrarliydi. Fakat, grubumuzda btn yaptigimiz, en masum, eglenceli, neseli tipik Rus liberaline ait konusmalardi. “Daha yksek liberalizm” ve
“daha yksek liberal”; yani, hibir gayesi olmayan bir liberal sadece Rusya’da mmkndr. Her akilli insan gibi Bay Verkhovensky’ye de bir
dinleyici gerekti ve buna ek olarak, ds nceleri yaymak gibi yksek bir grevin yerine getirildigine inanci olmasi gerekirdi. Ve nihayet,
sampanya iebilecegi; bir sise sarabin basinda, Rusya hakkinda ok iyi bilinen gerekler ve “Rusyalinin ruhu”ndan, genellikle Tanridan, zellikle
“Rusyalinin Tanrisi”ndan szedebilecegi; herkesin bildigi ve yzlerce defa tekrarlayarak ezberledigi Rusya’daki skandal haberlerini
tekrarlayabilecegi biri olmaliydi. Skandal sylentilerinin ilde ayrintilariyla anlatilmasindan, ara sira, sert ve s tn ahlk ka-36
rarlarina varilmasindan tr bir karsilik gtmyorduk. Ayni zamanda, Dnya sorunlari, Avrupa’nin kaderi ve insanligin gelecegi zerine
tartisiyorduk; nceden haber vermek moda olduguna gre, Fransa’da kralligin kalkmasi, ile beraber, Fransa’nin ikinci planda kalan bir devlet
haline gelecegini ve bunun ok gemeden olacagini kesinlikle ileri sryorduk. Papanin Birlesik Italya’da basit bir Baspiskopos roln
kabullenecegine dair ok nceden kehanette bulunmustuk ve bu bin yillik sorunun, insanlik ds nceleri, ends tri ve demiryolu agimizin ok
nemsiz bir konusu olduguna iliskin bir kusku duymamistik. Fakat, “Rus’un daha yksek liberalizm”!, daima her seyi silip atiyordu. Bay
Verkhovensky bazen ‘sanat zerine konusur ve bu konusmalari da olduka gzel olurdu; ama, biraz belirsiz olurdu. Ara sira Bay Verkhovensky
genlik arkadaslarindan szederdi; bunlar, Rus gelisme tarihinde isim yapmis kimselerdi, onlari saygiyla anar; ama, bu ilgisi biraz da kiskanlik
ierirdi. Sayet canimiz ok sikilacak olursa, ok gzel piyano alan ufak tefek Yahudi Lyamshin, (postanede memurdu) piyanonun basina geer,
bir seyler almaya baslar, arada domuz, gk grlts , ilk ocuguna lohusa kadin ve yeni dogmus ocuk taklidi falan yapardi. Zaten onu sirf bunun
iin agirirdik. ok iip, iyice sarhos oldugumuzda, (sik olmamakla beraber bazen sarhos olurduk) heyecanlanirdik. Bir keresinde, Lyamshin’in
esliginde, avazimiz iktigi kadar “Marseillaise” (Fransiz Milli Marsi) sarkisini syledik; ama, bunun btn gece srp srmedigini bilmiyorum. 19
Subat’ta, klelerin esaretten kurtulmasinin byk gnnde heyecanla toplandik ve bize erismesinden ok nce onu karsilamak iin imeye, serefine
kadeh tokusturmaya basladik. Bu ok zaman nceydi; Shatov’la Virginsky’nin gelisinden nceydi; o zamanlar Bay Verkhovensky, halen Bayan
Stavrogin’in evinde oturuyordu. Byk gnden bir sre nce, Bay Verkhovensky kendi kendine, eski bir liberal toprak sahibinin yazmis olmasi
muhtemel, herkese taninmis, biraz gerege uymayan bir dizeyi mirildanmak huyunu edinmisti.
Tam szlerini hatirlayamamakla beraber byle bir sey olmasi gerekir. Bayan Stavrogin, bir gn, onun byle mirildandigim duydu ve:
- Sama! Sama!, diye haykirarak rastlantiyla orada hazir bulunan Liputin ve Bay Verkhovensky’ye alayla syle dedi:
-lkemizin emlak sahipleri, kazandiklari zaferden sarhos olan eski klelerinden ciddi bir zarar grecek olurlarsa ok acikli olurdu.
Ve sahadet parmagini bogazinin etrafinda dolastirdi.
— Cher ami, inanin (ayni isareti tekrarladi) onlarin yapacaklari kt bir hareket ne toprak sahiplerine, ne de ulusumuza yararli olur.
Anlayisimiza baslica engel kafalarimiz olduguna gre, onlar da olmazsa hibir sey yapamayiz.
Sunu da ekleyeyim ki, bizi destekleyen birok insan, bildirinin yayinlanacagi gn, Liputin’in nceden syledigi gibi, olagans t bir olayin meydana
gelmesini bekledi. Kyllerin ve Devletin, szm ona, ileri gelenleri bile byle bir olayi beklemislerdi. Bay Verkhovensky’nin de byle bir seye
inandigini zannediyorum ki, byk gnn hemen aksami Bayan Stavrogin’e kendisini Avrupa’ya gndermesi iin ricalarda bulunmaya basladi; kisa
zamanda hu-zursuzlasmisti. Fakat, byk gn geti ve Bay Verkhovensky’nin yzne yine magrur bir glmseme geldi. Genellikle Ruslarin
karakterleri, zellikle Rus kyllerinin karakterleri hakkinda birka ilgin sz syledi.
- Acelesi olan insanlar gibi, dedi. Biz de sevgili kyllerimize ‘ok aceleci davrandik. Onlari modaya soktuk ve edebiyatimizin
btn bir blm, sanki yeni bulunmus bir hazineymis gibi yillarca
38
onlardan szetti. Kirli kafalarina defne dalindan elenk koyduk. Rus ky, bin yildan beri bize, Kamarinsky dansindan baska bir sey vermedi.
Insanlik duygusundan yoksun garip bir Rus sairi, byk Rasel’i sahnede ilk grdg zaman, heyecanla haykirdi: “Rasel’i bin Rus kyls ne
degismem.” Daha ileri gitmeye hazirim: Rusya’daki btn kylleri bir Rasel ugruna severek feda ederdim. Olaylari daha ayik olarak grmenin
zamanidir ve bouquet de I’impratrice (Imparatorie’nin buketi) iin dogal asaletimizde yanilmamaliyiz. Liputin derhal kabullendi; fakat, Rus
kyls n yalan sylemeden vmenin o zaman iin gerekli oldugunu, hatta yksek sosyete hanimlarinin bile Grigorovich’in romani “Zavalli Sefil
Anton”u okurken iftliklerinin khyalarina mektup gnderip, artik klelere mmkn oldugu kadar insanca davranilmasini istediklerini syledi.
Kt bir sans eseri olarak, Anton Petrov olayiyla ilgili sylentilerin hemen ardindan Skvoreshniki’den on mil uzaklikta bir karisiklik oldu. Oraya
acele olarak bir askeri birlik gnderdiler. Bay Verkhovensky bu kez o kadar heyecanlandi ki bizi bile korkuttu. Kulpte bagira agira, oraya
daha fazla asker gnderilmesinin gerekli oldugunu ve baska blgeden telgrafla yardim istemelerinin sart oldugunu syledi, kosarak valiye gitti
ve onu, bu iste bir parmagi olmadigina inandirmaya alisti. Eski iliskilerinden dolayi kendisini bu ise karistirmamasini rica etti ve
Petersburg’daki gerekli yerlere, vermis oldugu ifadenin rapor edilmesini istedi. Allatilan ki, bu olay kt sonular dogurmadan snp bitti; fakat,
o zaman Bay Verkhovensky’ye hayret etmeme engel olamadim.
ok iyi bilindigi gibi yil sonra, halk milliyetilikten szetmeye basladi ve “kamuoyu” dogdu. Bay Verkhovensky bol bol glyordu.
-Dostlarim, diye talimat veriyordu. Gazetelerde yazdiktan gibi milliyetiligimiz hakikaten ‘dogdu’ ise, ocuklarimiz hl okulda, bir Alman
okulunda, bir Almanca kitabin basina oturmus ve bitmeyecekmis gibi grnen Almanca dersini tekrarlayip duruyor.
39Alman gretmen arzu ettigi an, onu, nnde diz ktrr. Alman gretmeni takdir ederim; fakat, hibir seyin olmadigi, byle bir seyin dogmamis
oldugu, her seyin eskisi gibi Allah’in buyurduguna gre olmasi daha olasidir. Grs me gre Rusya iin bu yeterli, pour ntre sainte Russie (bizim
aziz Rusya’miz iin). Ayrica, btn, bu Slav hareketleri ve uluslar, yeni olabilmeleri iin ok eskidirler. Aslinda, milliyetilik, sadece Moskova
kulplerinde konusulmasi disinda, vatanimizda hibir zaman var olmamistir. Tabii Prens Igor’un zamanindan sz etmiyorum. Aslinda btn
bunlar-bos oturmanin sonucudur. Her sey, asillerden sonra gelen tabakanin sevimli, kltrl ve garip issizliginden dogmaktadir. Son otuz bin
yildan beri ayni seyi tekrarlayip duruyoruz. Kendi alismalarimizla nasil yasanacagini bilmiyoruz. Simdi “dogus” zerine yapilan btn sylentiler
kamuoyundan ibarettir; yoksa, gkten zembille, mi indi, dersiniz? Kendimize ait fikirlerin ortaya ikmasi iin, nce . kendimize ait bir isin
bulunmasi gerektigini anlamiyorlar mi? Bir sey verilmeden bir sey almak asla sz konusu, olamaz. Eger alisirsak, o zaman kendimize zg bir
fikrimiz olabilir. Ama, hibir zaman alismayacagimiz iin simdiye kadar bizim yerimize alisanlar, yani Avrupa, son iki yzyildan beri
gretmenimiz olan Almanlar, bizim hesabimiza ds neceklerdir. Ayrica, Rusya, Almanlar olmadan ve alismadan kendi basimiza -
zmleyemeyecegimiz kadar byk bir sorundur, bizim iin. Son yirmi yildan beri her seyimi ortaya dkerek toplumu alismaya zorladim. mrm bu
yola verdim; yararli olacagina btn kalbimle inandim. Artik inanmiyorum ama, an almaya devam ediyorum, son nefesime kadar da almaya
devam edecegim; onlari bu yne dogrultana kadar ipe asilmaktan geri kalmayacagim.
Yazik ki, sadece basimizi salladik. Byk bir heyecanla alkisladik. Fakat baylar, bugn hl ve sik sik byle ‘sevimli’, ‘zekice’ liberal Rus
samaliklarini duymaz miyiz?
gretmenimiz Tanri’ya inanirdi; bazen “anlamiyorum” derdi. “Neden herkes benim dinsiz oldugumu ds nr? Allaha inancim
40
vardir, mais distinguons (ayirdedilmesi gerekir) Ona, sadece benim Iimde varligini hissettigim bir yaratiga inandigim gibi inaniyorum.
Benim, Nastasya’nin (hizmetisi) inandigi gibi, ya da “ne olur ne olmaz” diye bazi beylerin inandigi gibi, ya da sevgili Shatov’umuzun
inandigi gibi inanmami bekleyemezsiniz; fakat hayir. Shatov sz konusu olamaz; nk, Shatov, bir Moskova Slavophil’i gibi zorlukla inanir.
Hiristiyanliga gelince, onlara ne kadar saygi duyarsa duyayim Hiristiyan degilim. Daha ok byk Goethe ya da eski bir Yunanli gibi eski bir
putperestim. George Sand’in byk bir ustalikla anlattigi gibi, Hiristiyanlik kadini anlayamamistir. Kiliseye gidip gitmedigime ve oru tutup
tutmadigima gelince, bunlari yerine getirip getirmedigimle neden ilgilendiklerini bir trl anlayamam. Yerli casuslarimiz ne kadar gayret
ederlerse etsinler, Isa’nin mridi olmak istemiyorum. 1847’de yurtdisinda olan Belinsky’nin, “bir esit Allaha” inaniyor diye sitem ettigi o nl
mektubunu Gogol’a gndermis oldugu bilinir. Entre nous soit dit (aramizda kalmali), Gogol (o zamanin Gogol’) o cmleyi ve tm mektubu
okudugu zamandan daha komik bir sey olabilecegine aklim ermiyor!.. Ama gln tarafini bir kenara birakip, gerekleri daima kabullenen bir
kimse olarak, sadece onlari gs teririm ve: Onlar erkekti!, derim.. Vatandaslarini nasil seveceklerini, onlar iin nasil zleceklerini, onlar iin her
seylerini nasil feda edebileceklerini bilirlerdi; ayni zamanda, onlardan uzak kalmayi ve onlar iin bazi seyleri yapmamanin gerektigini de
bilirlerdi. Belinsky gibi bir adamin, kurtulusu, yagsiz havulu bezelye yemeginde aramasini nasil bekleyebilirsiniz!..
- Sylediginiz bu adamlar halki hibir zaman sevmemislerdir, onlar iin hi aci ekmemislerdir ve onlar iin hibir sey feda etmemislerdir, daha ok,
kendi rahatlari iin ancak tasavvur etmislerdir.
- Onlar halki sevmemisler mi? Ah, Rusya’yi o kadar ok sevmislerdir ki!
-Ne Rusya’yi ne de halki sevdiler. Bilmedigin seyi sevemezsin ve onlarin Rus halkindan haberleri bile yok! Hepsi, siz de onlara dahilsiniz.
Rus halkina aldirmadilar bile, zellikle Belinsky; bu, Gogol’a yazdigi mektuptan belli olmustur. Belinsky, tamamen Krylov’un efsanesindeki
merakli adam gibi, antika esyalar mzesindeki canli filin bile farkina varamiyor; fakat, btn dikkatini Fransiz sosyalist bokbc eklerine veriyor;
onlarin tesine bile geemiyor. Bununla beraber, onun hepinizden ok daha kafali oldugunu sanirim. Siz sadece halka aldiris etmemekle
kalmadiniz, onlara asiri bir igrenmeyle baktiniz. Halk deyince akliniza sadece Fransiz halki geldi; hem de sadece Paris’te yasayanlar ve Rus
halkinin onlara benzememesinden utandiniz. Bu, iplak bir gerektir! Halki olmayan insanin Tanrisi da olmaz. Suna kesinlikle inanin ki, halka
karsi anlayislarini azaltanlar ve onlarla iliskilerini kaybedenler, kisa zamanda ve bu lde kendi z babalarinin bile gvenini sarsacak bir dinsiz ya
da kt bir insan olacaktir. Gerekten szediyorum! Birok bakimdan bunun dogrulugu tanimlanmistir. Bu nedenledir ki, hepiniz ve hepimiz bu
konuda, ya can sikici dinsizler ya da sadece kt kisileriz. Siz de Bay Verkhovensky. Sizi bunun disinda tutmuyorum. Aslinda tm konusmam
sirf sizi ds nerek oldu. Bunu bilirseniz memnun olacagim.
Her zaman oldugu gibi byle bir monologu bitirince (ve bu sik sik olurdu ona) Shatov sapkasini kapti ve kapiya yneldi. Artik her seyin
bittigine ve Bay Verkhovensky ile btn iliskilerinin tamamen kesildigine inanci vardi. Fakat, Bay Verkhovensky onu daima tam zamaninda
durdurmayi basarabiliyordu.
42
Kaba ve utanga olan Shatov ince ve kibar olmaktan hoslanmazdi. Distan kaba bir insan olmakla beraber, iten son derece duygulu ve ince
bir insandi. Bazen ly kairirdi; ama, bundan sikinti duyan yine kendisi olurdu. Bay Verkhovensky’nin szlerine karsilik iinden bir seyler
mirildanarak ve iri bir ayi gibi yerinde kapirdanarak birden glmser, sapkasini elinden atarak, yine eski yerine otururdu. Tabii, bu olaydan
sonra hemen sarap ortaya gelir, Bay Verkhovensky uygun bir seyin, daha ok eski gnlerin nderlerinden birinin anisina kadeh kaldirirdi.
Bayan Stavrogin’in, en azindan Bay Verkhovensky’ye hayranligi kadar tutkun oldugu bir kisi daha vardi dnyada; tek oglu, Nicholas
Stavrogin. Bay Verkhovensky onun greticisi olarak tutulmustu. O siralarda ocuk sekiz yaslarindaydi ve babasi uari general Stavrogin,
karisindan ayri yasadigi iin, ocuk tamamen annenin bakimi altinda yetismisti. Samimiyetle sylemek gerekir ki, Bay Verkhovensky,
grencisinin gvenini kazanmasini ve onu kendine baglamasini ok iyi bilirdi. Bunun btn sirri, kendisinin de bir ocuk olmasinda sakliydi. O
zamanlar orada degildim. Bay Verkhovensky’nin candan bir dosta ihtiyaci vardi. ocuk biraz palazlanir palazlanmaz, kk oglani arkadas
edinmekte gecikmedi. Her nasilsa bu o kadar dogal oldu ki, aralarinda en ufak bir ayrinti dahi yoktu. O siralarda on ya da on bir yasinda
olan bu kk dostunu, yaralanmis duygularini anlatmak; ya da yapmamasi gereken bir sey oldugunu ds nmeden, aile sirlarindan szetmek iin
gece yarisi dahi olsa, uyandirirdi. Birbirlerinin kollarina atilir, beraberce aglarlardi. ocuk, annesinin onu ok sevdigini bilmekle beraber,
annesini pek sever grnmezdi. Bayan Stavrogin onunla fazla konusmaz, ona ok az karisirdi; ama, her nasilsa, ocuk annesinin bakislarinin
s tnde dolastigini daima zlerek hissederdi. Bununla beraber, Bayan Stavrogin oglunun egitimini ve terbiyesini ok
43gvendigi Bay Verkhovensky’ye birakirdi. O gnlerde ona son derece gvenirdi. Sunu sylemenin dogru oldugunu ds nrm ki, gretmen,
grencisinin sinirlerini bir lye kadar bozmaktan sorumludur. Nicholas on alti yasina geldigi zaman liseye verildi. Son derece siska, asin sessiz
ve dalgin bir ocuktu. (Daha sonralari fiziki yapisinin gc ile nl olmustu). Surasi da anlasilmalidir ki, eger iki dost birbirlerinin kollarinda
aglasiyorsa, bunun evdeki anlasmazliklardan dolayi olmasi sart degildir. Bay Verkhovensky, kk dostunun ruhuna girmesini, onda sekin
hisler uyandirmasini, zntnn belirsiz duygularini ona asilamasini ok iyi basardi. (Bu eyleme, sanki byle bir sey mmknms gibi, ok deger
verenler vardir.) Biraz ge de olsa, gretici ile grencisinin ayrilmalari ok iyi oldu.
Delikanli, lisede okudugu ilk iki yil, yaz tatillerinde eve gelirdi. Bayan Stavrogin ve Bay Verkhovensky’nin Petersburg’da oldugu siralarda,
annesinin evinde yapilan edebi toplantilarda bulunurdu. Sadece seyreder ve dinlerdi. ok az konusurdu; eskisi gibi yine sessiz ve utangati.
Bay Verkhovensky’ye karsi eski bagliligi olmakla beraber, biraz ekimserdi; onunla aralarindaki gemisten szetmek istemez gibi grnrd.
grenimini tamamladiktan sonra, annesinin istegine uyarak orduya basvurdu ve kisa zamanda, en taninmis Atli Muhafiz Svari Alayi’na girdi.
Annesi onu resmi elbisesi ile grmesi iin gelmemis, Petersburg’dan arada sirada mektup yazmakla yetinmisti. Bayan Stavrogin, reformdan
sonra eski gelirinin ancak yarisini aldigi halde, ogluna gzn kirpmadan para yollardi. Bayan Stavrogin uzun yillar yapmis oldugu tutumla
olduka hatiri sayilir bir servet biriktirmisti. Oglunun Petersburg’un en yksek sosyetesindeki iliskileri ile yakindan ilgilenirdi. Kendisine
kismet olmayan btn seyler, zengin ve gelecegi pek parlak olan ogluna kismet oluyordu. Bayan Stavrogin’in ryasinda bile gremedigi sekilde
dostluklarini yeniliyor ve her yerde byk bir ilgi ile karsilaniyordu. Fakat ok gemeden garip sylentiler Bayan Stavrogin’e kadar gelmeye
basladi; gen adam birden bire eglence
44
lemine dalmisti. Kendisini kumara ya da ikiye kaptirmis degildi; fakat, yabanice yapilan ilginliklarindan, atinin ayaklari altinda ezilen
insanlardan ve yksek sosyetede iliski kurdugu bir kadina kabaca davrandiktan sonra onu herkesin iinde rezil etmesinden sz ediliyordu. Btn
bu sylentilerde igren bir geregin payi var gibi grnyordu. Ayrica, bunlara ek olarak, basit bir kavgaci oldugu ve karsisindaki kimselere
hakaret etmekten zevk aldigi iin, laf olsun diye kavga ikarip, hakaret ettigi de syleniyordu. Bayan Stavrogin meraklanarak zld. Bay
Verkhovensky, btn bunlarin asiri zengin bir evrenin ilk firtinali atilislari oldugunu, zamanla bu firtinanin durulacagini ve oglunun
hareketlerini, Shakespear’in bir kitabinda oldugu gibi, Prens Harry’nin Falstaff, Poins ve Bayan Quikly ile beraber yaptiklari asiri ilginliklara
benzeterek, onu avutmaya alisirdi. Bu kez, Bayan Stavrogin, son zamanlarda Bay Verkhovensky’ye “Sama, sama!” diye bagirdigi gibi
bagirmadi; tersine, onu dikkatle dinledi ve ondan durumu daha ok aiklamasini istedi. Sonra, Shakspear’in lmez oyununu alip btn
ayrintilarini inceleyerek okumaya basladi. Fakat, okudugu oyun arasindaki benzerligi pek etkili bulmadi. Yazdigi birok mektuba, byk bir
heyecanla cevap bekledi. Fazla beklemesine de gerek kalmadi. Kisa bir sre sonra kt haber hemen ulasti; Prens Harry, hemen hemen ayni
anda iki dello yapmis, birinde rakibini ldrms , ikincisinde ise agir yaralanmisti. Bu yzden de askeri mahkemeye verilmisti. Sonunda, rtbesinin
indirilmesine, bazi haklarinin kaldirilmasina ve bir piyade alayina srgn gnderilmesine karar alinmisti. Bazi szgeer kisilerin sayesinde bu kadar
ucuz kurtulabildigi de sylenmiyor degildi.
1863 yilinda nasil olduysa tekrar gze girdi; bir serit verip onu avus yaptilar ve sonra, olduka abuk olarak eski rtbesi geri verildi. Bu sre
iinde, Bayan Stavrogin, Petersburg’a, rica dolu en azindan yz mektup yollamisti. Byle olagan bir durum karsisinda, klmek zorunda
kaldigina aldirmamisti bile. Terfisinden hemen sonra gen adam istifa etti; fakat, Skvoreshniki’ye dnmedigi gibi annesine mektup yazmayi da
tamamen kesti. Sonunda, el altindan
45yapilan arastirmalardan sonra halen Petersburg’ da oldugu grenildi; sosyeteye girmedigi anlasildi. Tahminlere gre, bir kovuga sinmis
saklanmaktaydi. Bir sre sonra, garip kimselerle arkadaslik yaptigi; Petersburg’un yoksul memurlariyla, yasantilari iin kibarca dilenmeleri
gereken ordudan ayrilmis subaylarla, sarhoslarla dostluk kurdugu ve onlarin ailelerini ziyaret ettigi; gecelerini, gndzlerini karanlik inlerde,
Allah bilir daha hangi pis bodrumlarda geirdigi; s t basi yirtik perisan dolastigi ve grns e gre, bu sekildeki yasantisindan memnun oldugu
ortaya ikti. Annesinden para istemedi; kendisine ait kk bir mlk vardi; burasi bir zamanlar babasi general Stavrogin’e aitti ve ona kk bir gelir
sagliyordu. Sylentilere gre, bu mlkn Saksonya’li bir Alman’a kiralamisti. Nihayet, annesi onu, geri dnmesi iin kandirdi ve Prens Harry
ilimize geldi. iste onu ilk defa orada grmek ve yakindan tanimak firsatini buldum.
Yirmi bes yasinda, yakisikli bir genti ve itiraf etmeliyim ki, bende ok iyi bir etki birakti. s t basi perisan, votka kokan bir serseri ile
karsilasacagimi sanirdim. Tersine, o gne kadar karsilastigim centilmenler arasinda en gz alici, son derece sik giyimli ve ancak, yksek
sosyeteye aliskin kimselerde grlebilecek kadar efendice tavirlari olan bir genti. Sasiran sadece ben degildim; btn il sasirmisti; kuskusuz, Bay
Stavrogin’in btn gemisini bilen, (nasil grendikleri tahmin bile edilemezdi) btn olaylari en kk ayrintilarina kadar grenmis bulunan sehir halki
da sasirmisti. Ayrica, anlatilanlarin yarisindan fazlasi da dogruydu. Yeni gelen bu ziyareti, btn kadinlarimizin da aklini basindan almisti.
Kadinlar hemen ikiye blndler; bir tarafta ona delicesine tapanlar ve diger tarafta ondan lesiye nefret edenler vardi; fakat, her iki taraf da
onun iin deli oluyordu. B azilan, kalbinin derinliklerinde belki sakli bir sirrin bulunabilecegini ds ndklerinden zellikle byleniyordu; bazilari ise,
onun bir katil olmasindan heyecanlaniyordu. ok iyi tahsil grms oldugu da muhakkakti; nk, ok bilgili bir genti. Kuskusuz, bizi etkisi altina
almasi iin fazla bilgiye de gerek yoktu; fakat o, nemli, olduka ilgin konulara deginebi-46
liyor, bu deginmesi kayda deger derecede mantikli oluyordu. Olduka garip bir sey olarak sundan da szedeyim; hemen hemen daha ilk gn
hepimiz, onun son derece anlayisli bir kisi oldugunu anladik. Konuskan degildi. Alak gnll, ayni zamanda, hepimizden cesur bir adamdi.
Kendine gveni olan bir kisiligi vardi. Ilimizin zppeleri ona kiskanlikla bakiyorlar ve onun yaninda daima silik kaliyorlardi. Ayni zamanda, yz
de sasirticiydi; salari koyu siyahti; aik renk gzlerinde biraz fazla rahatlik ve berraklik vardi; cildi biraz fazla ince ve beyaz, rengi ok parlak
ve duruydu; disleri inci gibi grnyordu; bununla beraber, son derece irkin sayilabilirdi. Bazilari, yznn bir maskeyi andirdigini sylyorlardi;
hayret edilecek derecede olan fiziki kuvvetinden de szediliyordu. Olduka uzun boyluydu. Bayan Stavrogin, ogluna gururla bakmakla
beraber, iinde byk bir hzn duyardi. Bizimle beraber alti ay geirdi; sessiz, bezgin ve olduka ks knd; toplantilarda grnyor ve byk bir inatilikla
ilimizin trenlerine uymaya alisiyordu. Baba tarafindan valinin akrabasi oldugundan valinin evine yakin bir akraba gibi kabul ediliyordu.
Fakat, aradan birka ay getikten sonra, vahsi canavar birden tirnaklarini gs termeye basladi.
Sirasi gelmisken sz edeyim ki, sabik valimiz, iyi kalpli Ivan Osipovich, biraz yasli bir kadina da benzerdi; ama, ok iyi bir aileden gelme ve
sosyete iliskileri gl bir kisiydi. Zaten, ilimizin olaylarinda hibir aktif rol oynamadan aramizda bu kadar uzun yillar kalmasinin nedeni de
buydu. Konukseverligi, kendisini sevdirmesini bilmesi bakimindan iinde bulundugumuz zorlu devirde valilik etmek iin degil, eski iyi gnlerde
kibar takiminin arasinda bulunmak iin yaratilmis bir insandi. Ili, onun degil Bayan Stavrogin’inin ynettigi daima sz konusu olurdu. Tabii, bu
alayli bir sylentiydi; fakat korkarim ki, sylenenler arasinda dogru olan tek sz bile yoktu. Ilimizde, bu konu hakkinda olduka fazla saka
yapilirdi! Aslina bakilacak olursa, Bayan Stavrogin, ilimiz halki tarafindan son derece sevilmesine aldirmadan, son birka yildan beri kendini
kamu islerinden bilerek geri ekmis ve gnll olarak kendisine izdigi sinirin disina ikmamaya karar vermisti. Kamu
47isleri yerine, birdenbire kendi mlknn ynetimi ile ilgilenmeye baslamisti. Iki ya da yil sonra, gelirini hemen hemen eski dzeyine ikarmisti.
Eski romantik ilgileri yerine (Petersburg’a yolculugu, dergi ikarmak arzusu gibi…) giderlerini kismaya ve tutumlu olmaya baslamisti. Hatta,
Bay Verkhovensky ile arasinda bir bosluk birakmis, kendisine baska bir ev tutmasina izin vermisti (Bay Verkhovensky her firsatta bu izni
koparabilmek iin bir sr bahaneler uydurarak Israr ederdi). Zaman zaman Bay Verkhovensky, ondan yavan bir kadin olarak sz ediyor ya da
daha ok alay ederek “yavan dostum” diyordu. Tabii, btn bu sakalari, asiri bir saygi iinde ve en uygun zamanda oluyordu.
Bayan Stavrogin’in dar erevesindeki dostlari arasinda olan bizler, herkesten ok Bay Verkhovensky, Bayan Stavrogin’in oglunu yepyeni bir
umut ve hatta bir esit hayal gibi grdgn anliyorduk. Ogluna olan ds knlg, onun Petersburg sosyetesinde basarilar kazandigi zamandan
baslamis ve rtbesinin indirildigi haberinin gelmesi ile de glenmisti. Bununla beraber, ondan korktugu aik olarak belliydi ve onun karsisinda
bir kleymis gibi durdugu gzden kamiyordu. Belirsiz, esrarli ve kendisinin bile adlandiramadigi korkusunu anlayabiliyordum. ogu zaman,
kimsenin bakmadigi anda, Nicholas’i, aklindan bir seyler geirerek uzun uzun szyordu… ve ondan sonra, vahsi canavar dislerini gs termeye
basladi.
Prensimiz birden ve nedensiz yere, degisik kisilere insani hayrete ds recek kadar zorbalik yapti. nemli olan, bu zorbaliklarin duyulmus trde
olmamalari, her zaman yapilan zorbaliklardan ok degisik, anlamsiz, ocuka, sama olmalaridir; zorbaligin nedeninin bilinmesi, ancak Allaha
zgdr. Kulbmzn en saygideger, eski yelerinden biri olan, biraz yaslica ve centilmen Peter Gaganov’un, syledigi her szn pesinden,
heyecanlanarak; “Hayir,
48
efendim, beni burnumdan tutup kimse sryemez” demek gibi saf bir aliskanligi vardi. Eh, bu szde kt bir anlam yoktu. Fakat, bir gn etrafina
toplanan, kalabalik olmayan ye grubuna (grupta bulunan btn yeler nemli kisilerdi) hararetle bir seyler anlatirken, byk bir aliskanlikla yine bu
deyisi kullandigi zaman, tartismaya karismadan gruptan biraz ilerde duran Nicholas Stavrogin, birden Bay Gaganov’a yanasti; hi
beklenmedik bir hareketle, adamcagizin burnunu iki parmagi ile sikica yakaladi ve onu birka adim yrtt. Bay Gaganov’a herhangi bir kin
gtms olmasi mmkn degildi. Hi affedilmeyecek bile olsa, onun bu hareketinin ancak ocuka oldugu ds nlebilir; bununla beraber, bu hareket
yaptigi sirada dalgin oldugu, sanki aklini kairmis gibi grndg de sylendi; fakat, bu ds nceye, uzun bir sre sonra varilmisti. Olayin meydana
gelmesinden bir dakika sonra, herkes, hakareti bilerek yaptigini ve niin yaptigini bildigini, sonra da hi pismanlik duymadan neseyle
glmsedigini grd. Byk bir grlt ikti; kalabalik onun etrafini evirdi. Nicholas kendi etrafinda dnyor ve evresinde bagirip agiran yelere merakla
bakiyordu. Sonunda, tekrar ds nceye dalmis gibi grnd; (bana byle sylenmisti) yzn eksitti, kararli bir tavirla hakarete ugrayan Peter
Gaganov’un yanina gitti ve byk bir zntyle abuk abuk konusarak:
- Aman affedersiniz, efendim, diye mirildandi. Neden birdenbire byle yapmak istedigimi serefim hakki iin bilmiyorum… byle sama bir
sey…
Is olsun diye yapilmis bir hakaret havasini tasiyan bu zr di-leyis de yeni bir hakaretten baska bir sey degildi. Bagrismalar bs btn artti; fakat,
Nicholas omuz silkti ve oradan uzaklasti.
Olay yakisik almazligi bir yana, son derece budalaca, nceden ds nlerek, hesapli olarak yapildigi ilk bakista anlasilan bir hareketti. Bu nedenle
de, tm topluma yneltilmis ve kasitli bir hareketti. Herkes onun bu davranisini byle anlamisti. Bay Stavrogin, derhal ve oybirligiyle kulpten
ikarildi; ondan sonra btn kulp yeleri adina valiye bir dileke yazilmasi kararlastirildi. Validen,
49kendisine taninan yetkilere dayanarak, (olayin durusma sonucunu beklemeden) bu azili “sosyete zorbasini” hemen tutuklamasini ve
bylece ilimizin yasalara saygi gs teren namuslu halkinin saldirilardan korunacagini ve huzurun saglanacagini bildirip, gereken ilgiyi gs termesi
istendi. Dilekeye masum bir fkeyle “belki Bay Stavrogin iin bir yasa bulunup onun bu hareketlerine engel olunabilir” diye bir de ek
yapilmisti. Byle yazmalarinin tek nedeni, valiye, Bayan Stavrogin iin tas atmak istemeleriydi. Bu isi bytrken byk bir zevk duydular. Aksi gibi
vali ilde yoktu; gebeligi sirasinda kocasi len ok sevimli dul bir hanimin ocugunun vaftiz babasi olmak zere ilin yakin bir kasabasina gitmisti.
Fakat, oradan abuk dnmesi bekleniyordu. Bu arada hakarete ugramis ok saygideger Bay Gaganov’u pohpohluyorlardi; halk onu kucakliyor
ve pyordu; btn il halki onu ziyarete gidiyordu. Hatta, onun adina bir ziyafet vermeye karar verildi ve onun ricasi ile bu girisimlerinden
vazgetiler. Kimbilir, belki de, insanin burnundan yakalanip srklenmesinin byle bir ziyafete degmeyecegini onlar da anlamislardi.
Oysa, bu nasil olmustu? Byle bir sey nasil olabilmisti? Kayda deger husus sudur ki, ilimizde hi kimsenin, bu vahsi olayi delilige yormak
aklina gelmedi. Dernek ki, Bay Savrogin gibi akli basinda bir insandan byle bir davranis beklemeye egilimleri vardi. Hemen sonra olan, her
seyi aiklar grnen, herkesi rahatlatan olaya ragmen, ben bile bunu nasil aiklayabilecegimi bilemiyorum. Sunu da ilave edeyim ki, drt yil
sonra, kulpteki olay hakkinda ekinerek sordugum soruya, Stavrogin kaslarini atarak: -Evet, o siralarda kendimde degildim, dedi. Fakat,
olaylarin sirasini atlamamam gerekir. Genel nefretin kabarmasi ile herkesin “azgin, sosyete zorbasi” nin s tne s s mesi benim de merakima
neden oldu. Herkes, bu tek hareketin, nceden kararlastirilip hesaplanarak, topluma karsi yapilmis bir hakaret oldugunda hemfikirdi. Hi
kusku yoktu ki, bu gen, kimseye yaranamamis ve btn dnyayi kendi aleyhine
50
dndrms t; fakat, bunu nasil basarabilmisti? Sz geen olaydan nce ne kimseyle tartismis ne de kimseye hakaret etmisti; aksine, birisiyle
konusma firsati buldugu takdirde, tavirlari, moda dergilerinde oldugu gibi ok kibar olmustu. Tahminimde aldanmiyorsam, ondan, kibirli
oldugu iin nefret etmislerdi. Daha nce onun iin deli olan kadinlarimiz bile, simdi, erkeklerden ok ses ikariyorlardi.
Bayan Stavrogin son derece saskindi. Bu olaydan sonra Bay Verkhovensky’ye, oglunun ilde bulundugu alti ay srede, her zaman byle bir
olay bekledigini; hi degilse “bu esit” bir olay bekledigini itiraf etti. Bu, ayni zamanda, bir annenin ok ilgin bir itirafiydi. Bayan Stavrogin, bu
olayi duydugu zaman “basladi”, diye titreyerek ds nms t. Kulpte olan olayin ertesi sabahi, bu olay hakkinda oglundan genis bilgi almaya
kararli olmakla beraber tir tir titremisti. Btn gece uyuyamamisti ve hatta, sabahleyin erkenden kalkip Bay Verkhovensky’nin alisma odasina
gitmis ve simdiye kadar kimsenin nnde aglamadigi gibi gzyaslari iinde ondan fikir almak istemisti. Btn istegi, Nicholas’in hi olmazsa bir
seyler sylemesi, hareketlerinin amacini bildirmesiydi, ki Nicholas annesine karsi her zaman nazik ve saygiliydi. Kaslarini atarak annesinin
konusmasinin bitmesini beklemis, birden yerinden kalkip annesinin elini ptkten sonra tek kelime bile sylemeden ikip gitmisti. Ayni aksam,
sanki maksatli olarak yapilmis gibi, baska bir olay meydana geldi. Ilk olaydan daha az vahsi ve siradan olmakla beraber, kamuoyunun genel
durumu nedeniyle, ildeki bagirtilarin ykselmesine neden oldu.
Bu kez kabak, Liputin’in basina patladi. Bayan Stavrogin’le grs mesinden hemen sonra, Stavrogin’i grmeye geldi ve o aksam karisinin
dogum gn serefine evinde dzenleyecegi toplantiya onur vermesini zellikle rica etti. Bayan Stavrogin, oglunun byle asagilik kimselerle
dostluk kurmasini arzu etmemekle beraber, ogluna bu hususta bir sey sylemekten ekiniyordu. Bay Stavrogin, Liputin disinda, nc tabakadan
baskalari ile de iliski kurmustu ve bu iliskilerinden memnun grnyordu. Liputin’i birok kereler
51grdg halde evine o zamana kadar hi gitmemisti. Liputin’in onu, bir gn nce kulpte olan olaydan tr agirdigini; yerli bir liberal oldugundan
bu olayi memnunlukla karsiladigini; kulp yelerine byle davranan birinin ikmasi gerektigine ve bu hakaretin tam yerini bulduguna kalben
inandigini sezen Stavrogin bir kahkaha atarak, toplantiya gelecegine dair sz verdi.
ok sekin olmamakla beraber olduka kalabalik ve neseli bir gruptu. Magrur ve kiskan olan Liputin, yilda ancak iki kere ziyafet verir; fakat,
hibir masraftan kainmazdi. En serefli konuk olan Bay Verkhovensky, hastaligi dolayisiyla toplantiya gelememisti. ay, aperitif ve bolca iki
vardi; masada oyun oynaniyor ve genler yemegin hazirlanmasini beklerken piyanonun esliginde dans ediyorlardi. Stavrogin, son derece
gzel gen bir kadin olan ve kendisinden ok rken Bayan Liputin’i dansa kaldirdi. Odada iki tur attiktan sonra kadinin yanina oturdu. Onunla
sohbet edip, onu gldrd. Sonunda gen kadinin gldg zaman ok gzel oldugunu farkedince, birden kadinin beline sarildi ve kendine ektikten
sonra herkesin iinde uzun uzun dudaklarindan pt. Son derece korkan zavalli kadin hemen bayildi. Stavrogin, sapkasini alip kadinin kocasina
gitti. Adamcagiz, genel saskinligin arasinda aptal aptal duruyordu. Stavrogin, adamin yzne bakinca utandi ve aceleyle mirildandi:
“Kizmayiniz”. Sonra alelacele odadan ikti. Liputin, hemen onun ardindan kostu; krk paltosunu giymesine yardim ettikten sonra yerlere
kadar egilerek onu ugurladi. Ama ertesi gn, gerekten masum olan bu olay, nceki olaya eglenceli bir ek oldu. Bu eklenti, Liputin’e genel bir
n kazandirdi ve bu olayi sonradan kendisi yararina kullanmasini bildi.
Sabah on sularinda, Liputin’in yilisik, hoppa ve al yanakli, otuz bes yas civarinda olan hizmetisi Agafya, efendisinden bir mesajla
Stavrogin’lerin evine geldi. Hizmeti “gen centilmeni” zel olarak grmekte dayatti. Stavrogin’in kt bir bas agrisi olmasina ragmen hizmetiyi
grmek zere geldi. Mesajin verildigi zaman Bayan Stavrogin rastlantiyla orada bulunuyordu. \
52
- Bay Liputin, efendim, her seyden nce, en derin saygilarini size iletmemi, sagliginizi, dn geceki olaydan sonra rahat uyuyup
uyuyamadiginizi, bu sabah kendinizi nasil hissettiginizi sormami emretti.
Stavrogin glmsedi.
- Efendine selamlarimi bildir ve tesekkr et, dedi. Ona syle, Agafya, sehrin en akilli adami o.
- Bay Liputin, efendim, bu sylediklerinizi nceden tahmin ederek, sizin de en az onun kadar akilli oldugunuzu sylememi istemisti.
- Bunu nasil bildiklerini bilemiyorum, efendim; fakat evden ayrildiktan sonra kosarak pesimden geldi. Hatta, basinda sapkasi bile yoktu.
“Sakin unutma, Agafya, dostum” dedi. “Sana, efendine, ilin en zeki adami oldugunu syle, derlerse, hemen syle cevap verirsin: Bunu
kendisi de biliyor ve ayni seyi sizin iinde diliyor, efendim…”
***
Sonuta, valiyle de grs ld. Candan, iyi kalpli Ivan Osipovich, yolculuktan henz dnms ve kulp tarafindan yapilan hararetli sikyeti ancak
duyabilecek kadar zamani olmustu. Bir seyler yapmasi gerektiginden sphe yoktu; ama, kendisini saskin hissetti. Konuksever ihtiyarimiz da
bu gen akrabasindan ekinir grnyordu. Bununla beraber, Stavrogin’i, kulp yelerinden ve hakaret ettigi kisiden zr dilemesi; ama, bunu tatmin
edecek bir biimde, gerekirse mektupla da saglamlastirmasi iin kandirmak zere karar verdi; ondan sonra da, yumusak bir dille, ili terketmesi;
rnegin, inanlarini gelistirmek zere Italya’ya ya da neresi olursa olsun Avrupa’ya gitmesi iin onu razi etmeye alisacakti. Vali bu
53kez Stavrogin’i kabul salonuna aldi (diger zamanlarda, gen adam bir akraba olarak eve serbest olarak girer ikar ve her tarafta dolasirdi).
Salonun bir ks esinde, ok iyi yetistirilmis ve ayni zamanda vali ailesinin yakin dostu olan, Alyosha Telyanikov, bir masanin s tndeki posta
paketlerini amakla mesguld; salonun yanindaki odada, valinin eski bir dostu olan, sismanca ve din grns l albay, salon kapisina yakin bir
pencerenin nne oturmus Voice’yi okuyor, odanin yanindaki salonda geenlerle hi ilgilenmiyordu; aslinda, sirti kapiya dnk oturuyordu. Ivan
Osipovich, hemen hemen bir fisilti halinde esas konuya deginmeden konusmaya basladi; fakat, ds manca bir tavirla oturuyordu. Rengi
soluktu ve gzlerini yere dikmisti. Arada bir, sanki siddetli bir bas agrisindan aci ekiyormus gibi kaslarini atiyordu.
Nicholas, sabirla ve can sikintisi ile dinliyordu. Birden gzlerinde, ok kisa sren kurnazlik ve alay kivilcimlari yanip snd.
-Bunlari neden yaptigimi size sylesem iyi olacak, dedi. Sonra etrafina bakinarak Ivan Osipovich’in kulagina egildi.
ok grgl Alyosha Telyanikov, pencereye dogru birka adim daha uzaklasti ve yz Voice’nin arkasinda kalan albay, hafif bir ksrkle girtlagini
temizledi. Zavalli Ivan Osipovich aceleyle ve gvenle kulagini uzatti; son derece merakliydi. Iste tam bu anda
54
hi olmayacak, bununla beraber, baska bir deyisle gen adamdan beklenebilecek bir sey oldu. Ihtiyar adam, kulagina ilgini bir sir
fisildanacagini beklerken, kulaginin s t kisminin Nicholas tarafindan siddetle isirildigini hissetti. Btn vc udu rperdi ve solugu kesilecekmis gibi
oldu.
Alyosha ve albay ne oldugunu henz anlayamamislardi; ayrica, Nicholas’in ne yaptigini gremiyorlar ve son dakikaya kadar vali ile
Nicholas’in birbirleriyle fisildastiklarini ds nyorlardi; bununla beraber, ihtiyar valinin yzndeki saskin ifade, onlari telasa ds rd. Daha nce karar
verildigi gibi yardima kosmalari mi yoksa, biraz daha beklemeleri mi gerektigine karar veremeden birbirlerine bakistilar. Nicholas bunu
sezmis olacak ki dislerinin arasindaki kulagi biraz daha kuvvetlice isirdi.
Kurbani tekrar:
- Nicholas, Nicholas! diye inledi. Tamam artik, bu kadar saka yeter… hadi birak simdi!
Bir dakika daha srms olsaydi, zavalli adam korkudan lecekti; fakat canavar ona acidi ve kulagini bagisladi. Ihtiyarin lm korkusu tam bir
dakika srd ve bundan sonra da zerine fenalik geldi. Fakat, yarim saat sonra Nicholas tutuklanmis ve simdilik nbeti odasindaki zel bir hc reye
kapatilarak kapisina da zel bir nbeti dikilmisti. Olduka sert bir karar alinmis olmakla beraber, yumusak huylu valimiz ylesine kizmisti ki,
Bayan Stavrogin’le bile karsilasmayi gze alarak btn sorumlulugu yklenmisti. Durumun aiklanmasi iin valinin yanina kosan Bayan
Stavrogin’in kapidan evrilmesi herkesin agzini bir karis aik birakti; vali konagina kabul edilmeyen Bayan Stavrogin arabasindan inmeden,
saskinlikla gerisin geriye dnmek zorunda kaldi.
Sonunda her sey anlasildi! Sabahin saat ikisinde, o ana kadar, son derece sakin olan ve hatta, uyuyan tutuklu, birdenbire grlt
55etmeye, ilgin gibi kapiyi yumruklamaya basladi; kapinin gzetleme deligindeki parmakligi inanilmamayacak bir gle skp aldi ve camini
kirarak ellerini feci sekilde kesti. Nbeti subay bir manga askerle, anahtarlar elinde kosup geldi ve sayica s tn olduklarindan azan tutuklunun
zerine atlayip onu baglayabilmek iin kapinin ailmasini emretti; ieri daldiklarinda onun, siddetli bir beyin hummasi geirmekte oldugunu anladi.
Annesinin evine gtrld. Her sey bir anda aydinlaniverdi. Onu muayene eden, ilimizin doktoru da ayni fikirdeydi. Hasta, her ne kadar akli
dengesi yerinde grnyorsa da, gn nce bilincini kaybetmisti; zaten gnden beri olan olaylar bunun aik bir kanitiydi. Bu bakimdan, anlasildigina
gre, bunu ilkin sezinleyen Bay Liputin olmustu. Duygulu bir kimse olan Ivan Osipovich pek sasirmisti; ama, ok ilgin gerek, Ivan
Osipovich’in bile, Nicholas’in bilinci yerinde oldugu halde delice hareketlerde bulunacagina inanmis olmasidir. Kulpte btn yeler, utaniyorlar
ve bu kadar aik bir seyi nasil gremediklerine; olagans t btn olaylarda, bu durumu fark edemediklerine hayret ediyorlardi. Durumu kuskuyla
karsilayanlar da olmakla beraber, bunlar fazla tutunamadilar.
Nicholas iki aydan fazla yatti. Konsltasyon iin Petersburg’un en nl doktoru getirtildi; Bayan Stavrogin’i btn il ziyaret etti. Kendisini ziyarete
gelenlerin hepsini bagisladi. Ilkbaharda, Nicholas tamamen iyilesti ve annesinin Italya’ya gitmesi teklifini itirazsiz kabul etti; Bayan
Stavrogin, hepimizle vedalasmasi ve gerekli yerlere zr dilemesi iin onu ikna etmisti; Nicholas, annesinin bu teklifini de itirazsiz kabul etti.
Kulpte herkes, onun, Bay Gaganov’u evinde ziyaret ettigini ve Bay Gaganov’un bundan son derece memnun oldugunu biliyordu. Nicholas,
bu ziyaretleri sirasinda ok ciddi ve biraz nesesiz grnyordu. Herkes onu iten gelme bir sempati ile karsiliyor; fakat, nedense Italya’ya
gitmesinden memnun grnyordu. Ivan Osipovich bile gzyaslarini tutamadi; ama, nedense onu kucaklamaya bir trl yanasmadi. Gerekten, il
halkinin ogunlugu, onun kendileri ile alay ettigine ve hastaliginin pek
56
- Syler misiniz? Zeki oldugunuzu syleyecegimi nasil anlayip da Agafya’ya verecegi cevabi nceden bildirdiniz?
Liputin glerek:
- ok basit, dedi. nk, sizi akilli bir kisi olarak kabul ederim ve bu nedenle de vereceginiz cevabin ne olacagini nceden kes-‘tirebildim.
-Ne de olsa ilgin bir raslanti. Ama yine de, bana sunu syleyin; Agafya’yi gnderdiginiz zaman, benim bir deli degil de akilli bir adam
oldugumu ds ndnz, degil mi?
- En akilli ve en mantikli bir kisi oldugunuza inanirdim. Sadece, bilincinizin yerinde olmadigi kanisindaymisim gibi bir tavir takindim.
- O zaman siz de benim iimden geenleri anlamis ve bana Agafya ile haber gndermistiniz.
Sonra:
- Allah, Allah! diye bagirdi. Bilincim yerinde oldugu halde insanlara saldirabilecegimi gerekten ds nebiliyorsunuz demek? Neden yle
davranmis olayim?
Liputin, verecek bir cevap bulamadi. Nicholas’in rengi biraz umustu, ya da Liputin’e yle geliyordu.
- Ne olursa olsun, ds nce zinciriniz ok eglenceli. Agafya’ya gelince, onu zellikle bana hakaret etmek iin gndermis oldugunuzu anliyorum,
tabii.
57-Ulusal trelere sadiksiniz, degil mi? Liputin, biraz daha ezilmis grnd.
- Bak hele! diye haykirdi. Bu da nesi? Yoksa, Fourierist olmayasin? Eger yleysen hayret etmemeliyim! Bu Fransizca’dan eviri degil mi?
- Hayir, Fransizca’dan eviri degil! Sadece Fransizca’dan degil, insanlik leminin dilinden evrilmistir! Evren, sosyal toplumunun ve evren
uyumunun dilinden… Iste bu, byle bir eviri, efendim! Ve sadece Fransizca’dan degil!
Bazen kk bir ayrinti, insanin uzun bir sre dikkatini eker ve bu ayrinti her seyi dislar. Daha sonra, Bay Stavrogin hakkinda syleyecegim ok
sey var; fakat, simdi, sirf merak nedeniyle, belirtmek isterim ki, Liputin, dikkate degmez ve hemen hemen sefil kilikli, kiskan bir koca ve
zalim bir aile reisi olan, cimri ve faizci, yemek artiklarini ve mum diplerini kilit altinda saklayan ve ayni zamanda gelecegin, ancak Allah
tarafindan bilindigi “Toplum uyumu”na bagli olduguna, kendi varligina oldugu kadar, Rusya’ya da mutlu gnlerin gelecegine de inanarak
hayallere dalip, gecelerini sarhos geiren, kk bir tasra memuruydu. Bu adam, ilimizde derme atma bir ev almak iin para biriktirmis; ikinci
defa evlenip karisindan birka yz ruble drahoma almisti. Aslinda, kendisi de dahil olmak zere, belki de yz mil civarinda, “Evren, Sosyal
Cumhuriyet ve Uyumu” na inanan tek bir kisi bile bulunmayan bir yerdeydi.
Nicholas bazen, aranmayan bu Fourierist’i hatirladiginda: - Allah bilir byle insanlar nasil trer! diye hayretle sylenirdi.
58
Prensimiz yildan fazla bir sre Avrupa’da kaldi; yle ki, hemen hemen ilimizdeki herkes tarafindan unutulmustu. Ama, Bay
Verkhovensky’den grendigimize gre btn Avrupa’nin altini s tne getirmis; Misir’a gitmis; hatta, Kuds ’te bir sre kalmis; sonra, Izlanda’ya
bilimsel bir arastirma yapmak zere gidecek olan bir heyete katilarak Izlanda’ya bile gitmisti. Ayni zamanda, bir Alman niversitesinde, btn bir
kis egitim yaptigi da syleniyordu. Annesine ok seyrek mektup yaziyordu; alti ayda bir, hatta daha seyrek; fakat, Bayan Stavrogin ondan
mektup almayisina ne kiziyor ne de gc eniyordu. Ogluyla arasinda bir kere byle baslamis olan iliskiden sikyet etmiyor; araliksiz olarak
Nicholas’inin hasretini ekiyor ve onu hayal ediyordu. Ryalarini ve znts n kimseye amiyordu. Bay Verkhovensky’le bile dostluklari azalmis
grnyordu. Bazi planlar kuruyor ve grns e gre, eskisinden daha eli siki oluyor; eskisinden daha ok para biriktiriyor ve kgit oyunlarinda
kaybettiginden tr Bay Verkhovensky’ye kiziyordu.
Nihayet, bu yilin nisan ayinda, Paris’ten, ocukluk arkadasi ve bir generalin dul karisi olan Praskovya Drozdov’dan bir mektup aldi. Sekiz
yildan beri mektuplasmadigi ve grmedigi Bayan Drozdov mektubunda, Nicholas’in ailenin yakin bir dostu oldugunu ve zellikle Lisa’nin
arkadasi oldugunu (Lisa tek kiziydi); halen, Paris’te oturan Kont K.‘nin evine (Petersburg’un nemli kisilerinden) bir ogul gibi kabul edilmis
oldugunu ve hemen hemen btn gnlerini onun evinde geirdigi halde, yazin onlarla Isvire’ye, Verney-Montreux’ye gelmek niyetinde oldugunu
yaziyordu. Mektup kisa, amaci aikti; ayrica, mektupta yazilanlardan baska bir sonu da ikarilmasi sz konusu olamazdi. Bayan Stavrogin
vakit kaybetmeden, hemen hazirliklarini yapti ve yanina evlatligi Dasha’yi (Shatov’un kiz kardesi) alarak nisanin ortasinda Paris’e oradan
da Isvire’ye gitti. Temmuz ayinda yalniz olarak dnd. Dasha’yi Drozdov’larda birakmisti; syledigine gre, Drozdov’lar agustos ayinin
sonlarina dogru ilimize geleceklerdi.
Drozdov ailesi de ilimizin toprak sahiplerindendi; Fakat, general Drozdov’un grevi, Bayan Drozdov’un (Bayan Stavrogin’in okul
59arkadasi ve Bay Drozdov da Bay Stavrogin’in asker arkadasiydi), byk iftliklerini ziyaretlerini devamli olarak nlemisti. Generalin lmnden
sonra, (kocasi nceki yil lms t) acisini bir trl unutamayan dul karisi, hem acisini unutmak ve hem de Verney -Montreux’de zm kr yapmak
zere ayni yilin yaz sonunda Avrupa’ya gitmisti. Yurda dndgnde ilimize yerlesmek kararindaydi. Sehirde, bos duran ve yillardir kepenkleri
ailmamis olan byk bir konaklari vardi. Zengindiler. Bayan Drozdov, ilk evliligi sirasinda Bayan Tushin olarak taninirdi. Okul arkadasi Bayan
Stavrogin gibi byk bir mteahhidin kiziydi. Drahomasi iin o da babasindan byk bir para almisti. Emekli bir svari yzbasisi olan Tushin de
varlikli ve olduka yetenekli bir adamdi. lmyle, o zamanlar yedi yasinda olan kizi Lisa’ya olduka ykl bir servet birakmisti. Simdi ise, Lisa
yirmi iki yasinda gen bir kizdi ve ikinci evliliginden ocugu olmayan annesinin lm ile kendisine kalacak servet disinda, halen en azindan
200.000 bin ruble serveti vardi. Bayan Stavrogin, Avrupa yolculugundan ok memnun kalmis grnyordu. Kendi ds ncesine gre, Bayan
Drozdov ile iyice grs tkten sonra bir karara varmisti ve btn bunlari Avrupa dns nde hemen Bay Verkhovensky’ye anlatmisti; sphesiz, Bayan
Stavrogin ok samimiydi; uzun bir sreden beri byle sey olmamisti.
Son derece heyecanlanmisti; dostundan ayri kaldigi srede ok zntlyd. Bayan Stavrogin, Avrupa’ya giderken onunla dogru drs t
vedalasmamisti bile. Ayni zamanda, planlarindan da hi bahsetmemisti; Tabii, agzini siki tutamayacagi korkusundan olacak. O siralar, kgit
oyununda ykl miktarda para kaybettigi iin de ona ok kiziyordu. Fakat, isvire’ye adimini atar atmaz, oktan beri ok sert davrandigi dostunun
gnln almasinin gerektigine karar vermisti. Tepeden inme bu ayrilik Bay Verkhovensky’nin hassas kalbi zerine buz gibi bir etki yapti; s telik,
sanki kasitliymis
60
gibi, ayrilik acisinin s tne, birtakim sasirtici sikintilar da kt. Bayan Stavrogin’in yardimi olmadan altindan kalkamayacagi, uzun zamandan
beri sregelen olduka nemli bir para sikintisi iindeydi. Bundan baska, iyi kalpli, yumusak huylu Ivan Osipovich’in valiligi de, bu yilin mayis
ayinda son bulmustu; yerine baska biri atanmis ve eski valinin ayrilisinda bazi tatsiz olaylar olmustu. Sonra, Bayan Stavrogin’in yoklugu
aninda, yeni valimiz Andrey Von Lembke gelmisti; buna esit olarak, Bayan Stavrogin ve dolayisiyla Bay Verkhovensky aleyhine yapilan fark
edilir derecede degisiklikler gze arpmaya baslamisti. Hi olmazsa, irkin olmakla beraber, bazi izlenimlerde bulunmus; fakat, Bayan
Stavrogin’in sehirde olmayisindan dolayi korkuya kapilmisti. ok tehlikeli bir kisi oldugunu, yeni valiye sylemis olabilecekleri ds ncesiyle
endiseden kivraniyordu. Sehir sosyetesinden bazi hanimlarin, Bayan Stavrogin ile iliskilerini keseceklerini kesin olarak biliyordu. Valinin
karisi iin, (sonbahardan nce gelmesi beklenmiyordu) ok gururlu ve gerek bir aristokrat oldugu ve “zavalli Bayan Stavrogin”e hi
benzemedigi syleniyordu. Su ya da bu nedenle, sehirdeki herkes, valinin karisi ile Bayan Stavrogin’in bir zamanlar sosyetede karsi karsiya
geldiklerini ve o zamandan beri iki ds man olduklarini, Bayan Von Lembke’nin adi getiginde Bayan Stavrogin’in tylerinin diken diken
oldugunu btn ayrintilari ile biliyor grnyordu. Bayan Stavrogin’in kendine gvenir ve neseli tavirlari, kadinlarimizin niyetini grendigi zamanki
umursamaz tutumu ve sosyetedeki heyecani byk bir hafifseme ile karsilayisi, Bay Verkhovensky’nin bozulan moralini hemen ykseltti ve
nesesini bir anda bulmasini sagladi. Yeni valinin gelisini zel bir alayla anlatmaya basladi.
- Bir Rus yneticisinin, genellikle, yeni bir Rus yneticisinin, yani, yeni firinlanmis, yeni atanmis birinin ne demek oldugunu sanirim ki
bilirsiniz, excellente amie (mkemmel dostum), dedi. Ces interminables mots Russes!… (Bitmek bilmeyen Rusa kelimeler).
-Yani - vous savez chez nous, en un mot-(Biliyorsunuz bizde, kisacasi) son derece degersiz bir adami demiryolu bilet gisesine oturtun; bilet
almaya gittiginizde, o degersiz adamin, sanki Jpiter’in kendisiymis gibi size tepeden bakma hakkina sahip oldugunu grrsnz; pour vous
montrer son pouvoir (gc n size gs termek iin) iinden “Bekle” der. “Simdi size gc m gs teririm.” Ve bu duygu onlarda, ynetim coskunluguna
esittir. En un mot, (bir yerde okudum), Avrupa’daki kiliselerimizden birinde bir zango - mais c’est tres curieux - (ok ilgintir), tam byk ayin
baslayacagi sirada, - vous savez ces chantes et le livre de job - (Peygamberin kitabindaki ilahileri bilirsiniz) bir Ingiliz ailesini, les dames
charmentes (gzel kadinlari) “yabancilarin Rus kiliselerinde basibos dolasmalari yanlistir, gezmek isterlerse zamaninda gelsinler” nedeniyle
kiliseden kovmus. Ingilizler bayginlik geirmisler… Bu zango, ynetim coskunluguna kapilmis olmalidir, et il a montre son pouvoir… (ve gc n
gs terdi.)
- Amatan ayrilmayalim, ltfen. Sahi, kirmizi bir kravat taktiginizi gryorum… ne zamandan beri?
62
- Krlerinize devam ediyor musunuz? Doktorunuzun syledigi gibi her gn bes mil yryor musunuz?
- Biliyorum! Daha Isvire’deyken yrys leri yapmadiginizi hissetmistim! Simdi, gnde tam sekiz mil yryeceksiniz. Kendinizi korkun derecede
ihmal etmissiniz! kecek kadar ihtiyarlamadiniz… demin sizi ilk grdgm zaman sasirdim… kirmizi kravatiniza ragmen.. quelle ide rouge!
(kizil bir ds nce). Sayet sylenecek bir sey varsa, Von Lembke hakkindaki konusmaniza devam edin; ama, rica ederim, ok kisa kesin, nk ok
yorgunum.
- En un mot (bir yerde okudum), kirk yasindan nce karanlik bir yasam srdgn, kirk yasinda bir kadin araciligi ile ya da buna benzer bir yolla
ynetim hayatina atilmis oldugunu sylemek istiyordum. Yani su anda sehirde degil… Demek istiyorum ki, benim, genligi kt yollara srkleyen
ve sehirde dinsizligi yayan bir adam oldugumu sylemisler. Hemen sorusturmaya baslamis…
- Dogrusunu isterseniz, gerekli nlemleri aldim bile. Sizin “ili ynettiginiz” kendisine haber verildigi zaman, Vous savez (biliyor musunuz?),
“artik bundan sonra byle bir sey olmayacak” demek nezaketinde bulundu.
- Byle mi syledi?
- Kelimesi kelimesine “artik bundan sonra byle bir sey olmayacak” ve avec cette morgue (burnu havalarda)… Karisini Agustos sonlarina
dogru karsilamak onuruna erecegiz; Petersburg’dan dogruca buraya geliyor.
- Vraiment?(Sahimi?)
- Sama! Baglantilari her ne ise, pek nemli sayilmaz! Kirk bes yasina gelene kadar meteligi olmayan hi evlenmemis yasli bir kizdi ve simdi su
von Lembke’sini kancasina takti; tabii, btn emeli adami nemli bir kisi yapmak. Her ikisi de entrikacidir.
- Bes. Moskova’da annesi kapimin esiginde ayakkabilarini paraladi; kocam henz sagken, verdigimiz balolara gelebilmek iin davetiye
dilenirdi. Ve Julia, alninda firuze bir kelebek, kavalyesiz bir ks ede oturur kalirdi. Ona ylesine acirdim ki, sabahin ikisinden sonra ona, ilk
kavalyesini gnderirdim. O zamanlar yirmi besinde vardi ve onu ocuk gibi kisa etekli entariyle dolastirirlardi. Sonunda onlari evime davet
etmeye utandim.
- Oraya erisir erismez bir dalavere ile karsilastigimi syleyeyim. Bayan Drozdov’un mektubunu okudunuz… daha aik ne olabilir? Fakat ne
buldum? Bayan Drozdov budalasi -zaten her zaman budaladir-sanki ne iin geldigimi merak ediyormus gibi dik
, dik bana bakti. Ne kadar sasirdigimi tahmin edersiniz. Efrafima bakindim ve ne grdgm tahmin edersiniz? Su Bayan Lembke oturmus,
rahmetli Bay Drozdov’un yegeni ile kiristirmiyor mu? Her sey aik seik ortadaydi!… Kuskusuz, derhal duruma bir son verdim ve
Praskovya yine benim tarafimdan…
- Ama yine de, onu bastirdiniz. Ah, siz bir Bismarck’siniz!… -Bismarck degilim; ama, ikiyzllk ile aptalligi ayirabilecek
kadar yetenekliyim. Bayan Lembke’nin sahtekrligi ve Praskovya’nin aptalligi. Hayatimda bu kadar gevsek kadin grmedim. Bacaklari davul
gibi sismisti. Szm ona iyi kalpliymis. Iyi tabiatli bir budaladan daha akilsiz ne vardir?
Bay Verkhovensky, yumusak baslikla:
64
- Kt kalpli bir budala, ma bonne ami (sevgili dostum), dedi. Kt kalpli bir budala, daha akilsizdir.
- Fakat simdi bir “enfant” (ocuk) degil, kocaman bir kadin, hem de karakterli bir kadin. Cmert ve duygulu. Hosuma en ok tiden sey de,
salak annesine karsi gelebilmesi. Akrabalari olan o yegen iin az kalsin byk bir atismaya giriyorduk.
-Fakat, yle ya, Lisa ile hibir akrabaligi olamaz!… Lisa hakkinda herhangi bir niyeti yok, degil mi?
- Gen bir subay, pek konuskan degil ve aslini isterseniz, ol-duka alakgnll bir gen. Insafli olmayi her zaman isterim. O da entrikadan
hoslanmiyor sanirim ve pesinde oldugu kimse yok; yalniz, Bayan Lembke kendi kendine gelin gvey oluyor, o kadar.
Gen subayin, Nicholas’a karsi byk bir saygisi var. Anliyorsunuz ya, her sey Lisa’nin elinde; fakat, ayrildigim zaman Nicholas ile aralari ok
iyiydi ve Nicholas, kasim ayinda eve dnecegine kesin olarak sz verdi. Bu bakimdan, entrika evirmeye alisan sadece Bayan Lembke ve
Praskovya, sadece kr bir kadin. Durup dururken endise etmemin yersiz oldugunu syledi; aptallik ettigini onun yzne karsi syledim. Allahin
huzurunda da ayni szleri tekrarlayabilirim. Fakat, Nicholas basit seyler zerinde durmamam iin yalvarmamis olsaydi, o sahtekr kadinin
foyasini ortaya ikarmadan oradan ayrilmazdim. Nicholas’i kullanarak Kont K.‘ye yanasmaya alisiyor. Ana-ogul arasini amak istiyor. Fakat,
Lisa, memnunlukla syleyebilirim, bizden yana ve Praskovya ile de bir anlasmaya vardim. Karmazinov’un akrabasi oldugunu biliyor
muydunuz?
65-Tabii, yazar! Neden bu kadar sasirdiniz? Tabii, kendini byk bir yazar saniyor. Kendini begenmis mahluk!.. Bayan Lembke onunla
beraber gelecek. Adamin zerine titriyor, orada. Hanim burada birtakim edebi toplantilar yapmak amacinda. Bir ay sre ile kalacak ve geri
kalan birka para yerini de satacakmis. Az kalsin, Isvire’de onunla karsilasiyordum; tabii onunla karsilasmayi arzu ettigimden degil.
Bununlar beraber, beni hatirlamak inceligini gs terecegini umarim. Vaktiyle mektuplasirdik ve evime de gelirdi. Daha iyi giyinmis olmanizi
isterdim, Bay Verkhovensky. Her geen gn biraz daha kendinizi koyuveriyorsunuz… Oh, beni ok zyorsunuz!… Simdi ne okuyorsunuz?
- Anliyorum. Her zamanki gibi… dostlar, iki, kulp ve kgit oyunlari. Bunlara ek olarak dinsiz damgasi. Sizin bu lakabinizi begenmiyorum,
Bay Verkhovensky. Size dinsiz dememelerini arzu ederim, zellikle su siralarda. nceden de hoslanmazdim; nk, bunlar bos konusmalar, baska
bir sey degil. Nihayet size sylenmeliydi.
- Beni dinleyin. Bay Verkhovensky. Sphesiz, bilgi bakimindan sizinle boy ls mem mmkn degil; fakat, buraya dns mde, sizin hakkinizda uzun
sre ds ndm. Ve bir karara vardim.
- Dnyanin en akilli insanlari olmadigimiza, bizden daha akilli insanlarin bulundugu kararma vardim.
-Akillica ve yerinde bir karar. Eger bizden daha akilli kimseler varsa, bizden daha hakli kimseler de var demektir. Ve bu da demektir ki, biz
de yanilabiliriz, yle degil mi? Mais, ma bonne amie, (ama, iyi dostum) bir hata yaptigimi ds nelim; fakat hl, insanligimi, ezeli ve ebediligimi,
vicdanimin zgrlgn kaybetmis olmam, degil mi? Arzu ettigim takdirde, dar ds nceli ve kaba bir sofu olmayi reddetmeye hakkim var, yle degil
mi? Tabii, byle oldugum
66
iin hayatimin sonuna kadar benden nefret eden insanlar olacaktir. Et puis, comme on trouve toujours plus de monies que de raison, (hem
sonra, akil verecek ok papaz bulunduguna gre) ve ben de tamamen ayni fikirdeyim.
- Ne, ne dediniz?
- Dedim ki “on trouve toujours plus de moines que de raison, (Hem sonra, her zaman akildan ok akil veren bulunduguna gre.) ve ben
de…”
- Bu ds nce sizin mi, yoksa? Baska bir yerden almis olmalisiniz.
- Bunu syleyen, Pascal.
- Zaten anlamistim… ah, siz!… Neden hibir seyi kisaca sylemiyor da uzattika uzatiyorsunuz? Bylesi, ynetme coskunlugunu anlatmanizdan
ok daha iyi.
j - Ma foi, chre… (Vallahi sekerim) Neden? nce nihayet ben bir Pascal degilim, hem sonra, biz Ruslar herhangi bir seyin kendi dilimizde
nasil sylenmesi gerektigini bilmeyiz. Hi degilse, bugne kadar herhangi bir sey sylemis degiliz.
- Simdi btn bu Lembke’ler ve Karmazinov’lar… Allahim, kendinizi nasil bu kadar koyuverdiniz!… Ah, beni ne kadar zyorsunuz!… Btn bu
insanlar attiginiz tirnaga degmediginden onlarin size saygi duymalarini arzu ederdim; fakat, su halinize bakin!… Sizde ne bulacaklar? Onlara
ne gs terecegim? Herkese rnek olmaya devam edecek, degerinizi kabul ettirecek yerde, etrafiniza bir sr serseri toplamis, bir sr kt
aliskanliklar edinmis, yaslanmis ve gs z, sarapsiz ve kumarsiz yasayamayan, Paul de Kock’dan baskabir sey okumayan ve herkes yazarken
hibir sey yazamayan bir kisi oldunuz. Btn vaktinizi konusmakla harciyorsunuz. Hi ayrilamadiginiz Liputin gibi can sikici kimselerle nasil
arkadaslik edebiliyorsunuz?
- Simdi nerededir?
- Onun… onun size karsi daima byk bir saygisi vardir. Annesinden kalan bir mirasi almak zere S…H ‘ye gitti.
- Para almaktan baska bir is yapmaz grnyor. Shatov nasil? Hep eskisi gibi mi?
- Su sizin Shatov’unuza da hi tahammlm yok. Nisbeti ve her zaman kendisini ds nen bir insan.
- Dasha mi, demek istiyorsunuz? Neden grenmek istiyorsunuz? ok iyidir. Onu, Drozdov’larda biraktim. Isvire’deyken; oglunuz hakkinda
bir seyler duydum. Kt, iyi olmayan seyler duydum.
- Oh, C’est une histoire bien bete! Je vous attendais, ma bonne amie,pour vous reconter… (Oh, ok kt bir yk bu! Anlatmak iin sizi
bekliyordum, aziz dostum.)
- Yeteri kadar grendim, Bay Verkhovensky, beni artik rahat birakin. ok bitkinim. Bol bol konusacak vaktimiz olacak, zellikle kt seylerden.
Glerken agzinizdan tkrk saiyorsunuz… bunaklik ya da buna benzer bir sey. Sonra ne kadar da garip glyorsunuz!… Allahim, ne kadar kt
aliskanliklar edinmissiniz L. Karmazinov sizi hibir zaman ziyaret etmeyecek! Bundan da memnun kalacaklar. Oh, simdilik artik yeter.
Yorgunum! Bana hakikaten acimalisiniz!…
Bay Verkhovensky ona “acidi”; fakat, Bayan Stavrogin’in yanindan ayrilirken son derece endiseliydi.
***
68
Dostumuz, gerekten de kt birka aliskanlik edinmisti, zellikle son aylarda. Hizla ktg gzle grlebiliyordu ve kiliginin kt oldugu da dogruydu.
Daha ok iiyor, gzleri daha abuk sulaniyor ye sinirleri gittike zayifliyordu. Sanat degeri olan her seye karsi asiri bir hassasiyeti vardi. Yz de
ok abuk degismeye baslamisti; rnegin, yzndeki gururlu ifade, sama, hatta, ahmaka bir ifadeyle yer degistirmisti. Yalniz birakilmaya tahamml
yoktu ve daima eglence ariyordu. En son rezaletlerin; gln fikralarin anlatilmasini istiyor ve bunlarin her gn degisik olmasini
arzu ediyordu. Eger uzun bir sre onu ziyarete gelmezlerse, odasinda kederli kederli dolasiyor; pencereye gidiyor; dalginlikla dudaklarini
kemiriyor; derin derin i geiriyor ve hemen hemen aglamakli olarak gnn geiriyordu. Sanki, hep bir seyler olmasini bekliyor, umulmadik ve
kainilmaz bir seylerden korkuyordu; endiseliydi; ryalarina byk lde deger vermeye baslamisti.
O gn ve gecesini asiri bir endiseyle geirdi; beni agirtti; ok l heyecanliydi; ok konustu; bana birok sey anlatti; ama, anlattiklarinin hepsi
birbirini tutmaz seylerdi. Bayan Stavrogin, onun benden hibir sey saklamadigini uzun bir sredir biliyordu. Sonunda, kendisinin bile
anlayamadigi bir seyden endiselendigine karar vermekten kendimi alamadim. Kural olarak, daha nceleri biraraya geldigimizde, hemen
sikyetlere baslar ve sikyetlerin arkasindan bir sise votka gelir ve her sey daha eglenceli olmaya baslardi. Fakat, bu sefer votka yoktu ve
birini gnderip votka aldirmak istegini devamli olarak bastirdigi belliydi.
- Bayan Stavrogin neden bana hep kiziyor? Tous les hommes i de genie et de progres en Russie etaient, sont et seront toujours des
ayyaslar et des kumarbazlar, qui boivent (balik gibi ikide yzerler, Rusya’daki btn dahiler, kumarbazlarla, ikide yzen sar-hoslardir)… ama
ben ne byle bir sarhos ne de kumarbazim… Neden yazmadigimi anlamak istiyor. Ne garip bir ds nce. Neden yatiyor olayim? Benim bir rnek
olmami ve kendimi saydirmami istiyor.
69Mais entre nous soit dit (ama aramizda kalsin) kaderi “saygi” olan bir insan yatmaz da ne yapar… o bunu bilmiyor mu?
Ve nihayet, onun yakasina sarilmis olan znts nn ne oldugunu o aksam anladim. Birok kere aynanin nnde durmus ve bir sre oyalanmisti.
Nihayet, aynadan bana dnp byk bir mitsizlikle:
- Mon cher, je suis (dostum ben) kendisini koyuvermis bir adamim, dedi.
Gerekten de o gne kadar, tek bir inanci vardi. Bayan Stavrogin’in “yeni grs leri” ve btn “degisen fikirleri” yaninda; onun kadinca kalbinde,
sadece bir srgn ya da nl bir bilgin degil; ayni zamanda, yakisikli bir erkekti. Yirmi yildan beri bu zevk verici inanca btn benligi ile sarilmisti
ve olasilikla bu inancindan ayrilmaktan tr zlyordu. Yakin bir gelecekte, kaderin kendisine byle bir oyun hazirlayacagi, acaba, o gece iine mi
dogmustu?
Simdi, hemen hemen unutulmus, anlatacaklarimin esas baslangici olacak olayi anlatayim.
Drozdovlar, agustos ayinin son gnlerinde geldiler. Gelisleri, akrabalari olan valinin uzun sredir beklenen karisinin gelisinden biraz nce
olmus, sehrimiz toplumu zerinde hos bir etki birakmisti. Fakat, btn bu ilgi ekici olaylardan daha sonra szedecegim; burada sadece su
kadarini syleyecegim ki, Bayan Drozdov, kendisini sabirsizlikla bekleyen Bayan Stavrogin’e ok zc bir haber getirmisti; Nicholas, temmuz
ayinda onlardan ayrilmis, Rhine’de Kont K. ile bulusarak, onlarla beraber Petersburg’a gitmisti. Kont’un evlenme aginda olan kk bir kizi
vardi.
- Lisa’dan bir sey grenemedim, diye basladi. Onun ne kadar gururlu ve inati oldugunu bilirsiniz. Fakat, Lisa ile Nicholas arasinda bazi tatsiz
olaylarin gemis oldugunu gzlerimle grdm. Aralarindaki olayin btn ayrintilarini bilemem; ama, Dasha’ya sorsaniz iyi olur diye ds nyorum,
aziz dostum. Nihayet, gzbe—
70
beginiz olan bu kadini size geri getirmis olmaktan memnunum; j byk bir ykten kurtulmus oldum.
Bu zehirli kelimeler belirli bir fkeyle sylenmisti. “Sisko” kadinin, szlerini daha nceden hazirlamis oldugu ve etkisini de tah-min ettigi belliydi.
Fakat, Bayan Stavrogin, bu kadar duygulu konusmalardan sasiracak bir kadin degildi. Nitekim, sert bir dille, ok E kesin ve yeterli bir
aiklama talep etti. Bayan Drozdov sesini hemen alaltti; hatta, konusmasinin sonunda aglamaya ve dosta kelimeler l sylemeye bile basladi.
Bu, sinirli oldugu kadar da hassas olan kibar kadinin, Bay Verkhovesnky gibi, candan bir dosta ihtiyaci vardi; kizi Lisa’dan baslica sikyeti,
kizinin “bir dost” olmamasiydi. Fakat, kadinin anlattiklarindan kesin olarak ikarilan tek anlam, Lisa ile Nicholas’in hakikaten tartismis
olmalariydi. Bayan Drozdov’un bu tartisma hakkinda kesin bir bilgisi yoktu. Dasha hakkindaki imali szlerine gelince, konusmasinin
sonunda, onun l hakkinda sylediklerini sadece geri almakla kalmadi; byle konusmasinin “fkeye” kapilmasindan tr oldugunu syleyerek, zr de
diledi. Kisacasi, her sey son derece belirsiz ve kuskuluydu. Bayan Drozdov’a gre, tartisma, Lisa’nin “inati ve alayci” karakterinden tryd;
diger taraftan, Nicholas her ne kadar s iksa da, onun alayci szlerine aldirmayacak kadar gururlu oldugundan kendisi de alayci olmustu.
Bayan Drozdov:
- Bundan hemen sonra, diye devam etti. Gen biriyle tanistik, | sizin “profesr”n yegeni oluyor, herhalde ve yanildigimi da sanmiyorum, nk
ayni soyadini tasiyor…
Bayan Stavrogin:
Bayan Drozdov, Bay Verkhovensky’nin soyadini hibir zaman hatirlayamaz ve ondan szederken daima “profesr” derdi.
-Eh, oglu, su halde; ogluysa daha iyi, benim iin pek fark etmez. Alelade bir gen, ok canli ve serbest; fakat, hibir zelligi yok. Eh,
71korkarim ki, Lisa kt davrandi. Nicholas’i kiskandirmak iin bu genle arkadas oldu. Kizimi bu bakimdan fazla sulu bulmam; her gen kizin
yapacagi seyler bunlar… Olduka da sevimli hareketlerdir, sanirim. Yalniz, Nicholas kiskanacagi yerde bu genle zellikle arkadas oldu. Sanki
hibir seyin farkinda degilmis, daha ok, aldiris etmez gibiydi. Onun bu hareketi Lisa’yi ilgina evirdi. Gen adam, kisa zaman sonra gidecegi
bir yere yetismek iin acele ediyor gibiydi ve Lisa, her firsatta Nicholas ile tartismaya basladi. Nicholas’in bazen Dasha’yla konustugunu
fark etti ve bu onu o kadar sinirlendirdi ki, hayat ekilmez olmustu; tabii bizler iin. Doktorlar sinirlenmemi yasaklamislardi. Dillere destan
ettikleri gl, sinirime dokunmaya, bana sadece dis agrisi vermeye ve romatizma agrilarimin artmasina neden oldu. Hem neden olmasin,
Cenova Gl‘nn dis agrisina neden oldugunu bir yerde okumustum zaten. Tam o siralarda, Nicholas, Kontes’ten bir mektup aldi ve bizi
terketti; btn teberisini bir gnde topladi. Dosta ayrildiklarini sylemeliyim. Lisa da ok neseli ve hoppaydi. Onu yolcu ederken kahkahalarla
glyordu. Sadece btn haraketleri yapmacikti. Nicholas gittikten sonra, ok dalgin oldu ve onun szn bile etmedi. Benim bile ondan sz etmemi
istemiyordu. Size de, Nicholas’tan, Lisa’ya bahsetmemenizi tavsiye ederim, aziz dostum. Her seyi bs btn karistirmaktan baska bir ise
yaramayacaktir. Eger sz etmeyecek olursaniz, size kendiliginden syleyecektir. Bu takdirde, daha ok sey grenebilirsiniz. Bence, eger
Nicholas sznde durur da abuk dnecek olursa, aralan yine dzelecektir.
- Derhal yazacagim. Eger btn tartisma buysa, bunun kadar sama bir sey olamaz; hepsi sama!… Anliyorsunuz ya, Dasha’yi ok iyi tanirim.
Onun herhangi bir suu olamaz.
- Aziz Dasha iin zldm. Onun iin byle konusmamaliydim. Konusmalari hep yksek sesle ve normal kanallarda oluyordu zaten. Fakat, o zaman
olanlar beni tamamen sasirmisti, aziz dostum. Ayrica, Lisa bile onun gnahsiz oldugunu anladi ve ona eskisi gibi nazik davranmaya basladi.
72
Bayan Stavrogin, hemen o gn Nicholas’a bir mektup yazarak, syledigi tarihten hi olmazsa bir ay nce gelmesi iin rica etti. Fakat yine de, bu
meselede anlayamadigi bir durum vardi ki, ne oldugunu tahmin bile edemiyordu. Btn gece sabaha kadar bunu ds np durdu. Bayan
Drozdov’un ds ncesini fazlaca masum ve duygulu buluyordu. “Praskovya’, diye ds nd, “yatili okulda oldugu gibi, btn hayati fazla duygulu
gemis. Nicholas, gen bir kizin alayli szleri zerine kaacak erkek degil. Gerekten tartistilarsa, bunun daha baska bir nedeni olmasi gerekir.
Geri, o subayi da be-rebarlerinde getirdiler. Bir akraba olarak evlerinde oturuyor. Praskovya, Dasha iin zr dilemekte ok acele etti; sylemek
istemedigi bir seyi kendisine saklamis olmali…”
Sabahleyin, Bayan Stavrogin, hi olmazsa zihnini karistiran sorunlardan birini zmlemek iin kesin kararini verdi ve yaptigi plan, beklenmedik
olmasi bakimindan olduka ilginti. Bu planim hazirlarken aslinda ne ds nms t? Sylemesi ok g, ayrica, anlatan olarak, olaylari olduklari gibi
aktarmaktan sorumluyum ve anlatacaklarim gerege uymaz grnrse su benim olmayacaktir. Surasini da kaydetmek zorundayim ki, sabah
oldugu zaman, iinde Dasha hakkinda en kk bir kusku dahi yoktu ve geregi sylemek gerekirse, zaten ondan hibir sekilde sphelenmemisti;
ona ok gvenirdi. Ayrica, Nicholas’in ona s ik olabilecegini aklinin kiyisindan bile geirmezdi… “Dasha ile ha!” Ertesi sabah, Dasha,
fincanlara ay koyarken, Bayan Stavrogin gzlerini ondan ayirmadan uzun uzun bakti ve belki, bir gn ncesinden beri yirminci kez kendi
kendine sylendi: “Hepsi sama!…”
Bununla beraber, Dasha’nin yorgun grndgn, daha sessiz durdugunu ve ilgisiz oldugunu fark etti. Kahvaltidan sonra, her ikisi de, her zaman
yaptiklari gibi, elisine oturdular. Bayan Stavrogin, Dasha’ya, Avrupa izlenimlerini, zellikle manzaralarini, halkini, Sehirlerini, trenlerini, sanat
ve ticaretlerini… grebilmek firsatini Buldugu her seyi anlatmasini syledi. Drozdov’lar ve onlarin yalindaki yasantisindan hi sz etmedi. Is
masasinda Bayan Stav-73rogin’in yaninda oturan ve igneyle nakis islemesine yardim eden Dasha, yarim saat sreyle, dz, tekdze ve biraz
zayif sesle btn izlenimlerini anlatti.
- Dasha, bana zellikle anlatmak istedigin bir sey yok, degil mi?
Dasha, biraz ks kn bir tavirla ve sakin bir sesle tekrarladi.
- Olmadigini biliyordum! Bilmeni istiyorum, Dasha senden hibir zaman kusku duymayacagim. Simdi otur ve dinle. Su karsimdaki
sandalyeye otur. Seni karsimda grmek istiyorum. Tamam. Dinle… evlenmek ister misin?
Dasha, sorgulu uzun bir bakisla cevap verdi; ama, bu bakisinda pek fazla hayret yoktu.
-Dur, bir sey syleme. Ilknce, yas bakimindan byk bir fark var… ok byk bir fark… Fakat, bunun ne kadar sama bir sey oldugunu
herkesten iyi bilirsin. Akilli bir kizsin ve hayatinda hata olmamali. Bununla beraber, hl yakisikli bir adamdir… yani, Bay Verkhovensky, her
zaman saygi duydugun bir adam. Ne dersin?
Dasha yine sorgulu bakislarini Bayan Stavrogin’e evirdi. Bu kez ok sasirmis ve biraz da kizarmisti.
-Dur bir sey syleme. Acele etme. Geri vasiyetnamemde sana para biraktim; ama, ben ldkten sonra paran bile olsa ne yaparsin?
Aldatilacaksin ve paran elinden alinacak… perisan olacaksin. Fakat, onunla evlenecek olursan, nl bir kisinin karisi olacaksin. Simdi de
durumu, onun grs zerinden inceleyelim: Simdi lsem, onun hali ne olacak? Para bakimindan sikintisi olmaz. Fakat, ona ba-74
kabilecegine gvenirim. Dur, henz bitirmedim: havai, beceriksiz, huysuz, bencil ve ds k aliskanliklari olan bir kisidir. Fakat, ondan daha kt
kisiler olabilecegini ds nerek onu kabul etmelisin. Seni asagilik bir adama vererek, senden kurtulmak istedigimi ds nmezsin, degil mi? Yoksa
byle mi ds nyorsun? Fakat onu tercih etmene en byk neden, bunu senden benim istemem. Sznn burasinda sesini biraz fkeyle ykseltti. -
Anladin mi? Neden bana yle bakiyorsun? Dasha, hl susuyor ve sadece dinliyordu.
: - Bir dakika dur… konusma! Yasli bir kadina benzer… fakat, senin iin ok daha iyidir. Zavalli yasli bir kadin gibi oldugunu itiraf ederim.
Dnyada onun sevgisine layik bir kadin yoktur. Fakat, zavalliligindan tr sevilmek hakkini kazaniyor ve sen de onu bu zavalligindan tr
seveceksin. Beni anliyorsun, degil mi? Degil mi?
75onu fazla sikmamalisin… bu, evlilik hayatinin ilk kosuludur. Sair oldugunu da unutmamalisin. Dinle, Dasha, kendini feda etmek kadar
byk bir mutluluk yoktur. Ayrica, bana byk bir iyilik yapmis olacaksin ve bu da ok nemlidir. Sama konustugumu ds nme. Ne syledigimi ok
iyi biliyorum. Ben bencilim, bu bakimdan sen de bencil olacaksin. Seni hibir seye zorlamiyorum; her sey sana bagli, nasil istersen yle
olacak. Karsimda neden byle oturuyorsun? Bir seyler syle!… Dasha, kararli bir dille:
- Birisi ile evlenmek zorundaysam, benim iin pek fark etmez, Bayan Stavrogin, dedi.
- Zeki bir kiz olabilirsin; ama, sama konusuyorsun. Seni evlendirmek istemem tamamen dogrudur; fakat, seni evlendirmeyi arzu etmem,
evlenmenin gerekli olmasindan degil. Bay Verkhovensky’yi ds nerek, evlenmeni istiyorum. Bununla beraber, yirmi yasinda oldugundan…
Bay Verkhovensky olmasaydi, seni evlendirmeyi hi ds nmeyecektim… Ne diyorsun?
- Su halde kabul ediyorsun!… Dur, bir sey syleme. Neden acele ediyorsun? Szm henz bitirmedim. Vasiyetimde sana on bes bin ruble
biraktim. Evlenme gnnde bu parayi sana verecegim. Sekiz binini ona vereceksin… yani, ona degil bana vereceksin. Geriye kalan yedi binin
bir kurusunu dahi ona vermeyeceksin. Bunu hi unutma. Borlarini asla demeyeceksin. Bir kere deyecek olursan, arkasinin kesilmedigini
grrsn. Sekiz bin ruble borcu var; borcunu ben deyecegim; fakat, senin paranla denmis oldugunu bilmeli. Simdi yaptigim gibi, ev, yiyecek
ve iecek masraflarinizi karsilayacagim; ikinize yilda, bin iki yz rublelik ve ayrica bin bes yz rublelik denek verecegim. Yalniz himetilerinizi
kendiniz tutacaksiniz.
76
Yillik deneklerinizi toplu olarak sana verecegim. Fakat, sen de ona karsi biraz anlayisli olup, arada sirada para vereceksin. Arkadaslarinin,
ancak haftada bir gelmelerini temin et, daha sik geldikleri takdirde kov. Zaten ben de burada olacagim. Eger lecek olursam, yillik deneginiz
onun lmne kadar; nk, bu denek sana degil onadir. Vasiyetimde, yedi bin rubleden hari sekiz bin ruble daha birakacagim. Eger akilli bir
insansan bu paraya dokunmazsin. Bu paradan baska benden kirk para alamazsin. Bunu grenmek hakkindir. Kabul ediyor musun, etmiyor
musun? Nihayet bir sey sylemeyecek misin?
- Yalniz unutma, karar vermek senin hakkin. Arzu ettigin gibi olacak.
- Bu takdirde, syler misiniz, Bayan Stavrogin, bu konuda Bay Verkhovensky bir sey syledi mi?
-Hayir, sylemedi, bundan haberi bile yok, fakat… kisa zamanda grenecek.
Bayan Stavrogin hemen yerinden firladi ve siyah salini omuzlarina atti. Dasha yine kizardi ve sorgu dolu bakislarla hanimini takip etti.
Bayan Stavrogin birden fkeyle geri dnd. Gzlerinden ates fiskiriyordu.
- Salak!…, diye atmaca gibi atildi. Nankr salak!… Ne ds nyorsun? Seni biraz da olsa kt bir duruma sokacagimi mi saniyorsun? Onunla
evlenmen iin yerlerde srnerek yalvaracak, mutluluktan lecek… iste bu evlilik byle ayarlanacak. Kimsenin sana zarar vermesine izin
vermeyecegimi ok iyi bilirsin. Yoksa seninle sekiz bin ruble iin evlenecegini ve seni ona satmak iin kostugumu mu ds ndn? Budala, budala!
… Siz, hepiniz nankr budalalarsiniz. Semsiyemi ver benim!…
Islak tugla kaldirimin, tahta kalaslarin zerinden kosarak Bay Verkhovensky’ye gitti.
***
77Dasha’nin kimse tarafindan hirpalanmasini istemedigi muhakkakti; tersine, su anda onun haklarini koruyordu. Salini omuzlarina atarken,
evlatliginin sorgu dolu bakislarini yakaladigi zaman fkeden ilgina dnms t. Dasha’yi ocuklugundan beri ok severdi. Bayan Drozdov’un Dasha
iin, “onun gzbebegi” demekte hakki vardi. Bayan Stavrogin, Dasha’nin karakterinin agabeyine hi benzemedigine karar vermisti; yani,
karakteri Ivan Shatov’a benzemezdi. Dasha, sessiz ve yumusak huylu; kendisini feda etmeye her zaman hazir; sadik, son derece alakgnll;
asiri derece mantikli ve en nemlisi, nankr olmayan bir kizdi. Bugne kadar Dasha, umdugu gibi bir kiz ikmisti. Henz on iki yasindayken,
Bayan Stavrogin, onun iin “yasantisinda hibir aksaklik olmayacak” demisti ve her parlak grdg ds nceye, her aklina koydugu seye, her
hlyaya, her yeni fikre byk bir tutkuyla baglanan bir kadin oldugundan Dasha’yi kendi z ocugu gibi yetistirmeye karar vermisti. Derhal,
Dasha’ya byk bir miktar para ayirdi ve Dasha’ya on alti yasina gelene kadar evlerinde kalan, sonra bilinmeyen bir nedenle isine son verilen
Miss Criggs adinda yabanci bir dadi tutuldu. Gramer okulundan Dasha’ya ders vermek iin ok degerli gretmenler geliyordu. Bu
gretmenlerin arasinda gerek bir Fransiz vardi ve Dasha’ya Fransizca gretti. Bu Fransizin isine de birden son verildi ve deta evden kovuldu.
Sehirde yeni olan, iyi bir aileden dul kalan, fakir bir kadindan piyano dersleri aldi. Fakat bas egitmen Bay Verkhovensky’ydi. Gerekte,
Dasha’yi bulan ve meydana ikartan Bay Verkhovensky’ydi; Bayan Stavrogin, Dasha’yi evlatlik almayi henz ds nmyorken, Bay
Verkhovensky bu sessiz ocuga ders veriyordu. Yine tekrarlamaliyim: ocuklarin ona baglanmalari ok sasilacak bir seydir!… Lisa Tushin’e
de sekiz yasindan on bir yasina kadar ders vermisti (Bay Verkhovensky ona bedava ders veriyordu; nk, Drozdov’lardan dnya yerinden
oynasa para almazdi). Fakat, sevimli ocuga kendisi de tutulmustu. Evrenin kurulusu ve dnya hakkinda ok ili ykler anlatir ve insanligin
tarihinden szederdi. Ilk insan topluluklari, tarih ncesi insanlari hakkindaki konferanslari, Arap yklerinden ok daha ilgin olurdu.
78
Bu yklerden son derece hoslanan Lisa, Bay Verkhovensky’nin yz hareketlerini yaparak, bu ykleri evde anlatirdi. Bay Verkhovensky bunu
nasilsa duydu ve bir gn onu sus t yakalayiverdi. Son derece utanan Lisa, onun kollarina atilarak aglamaya basladi. Bay Verkhovensky de
onunla beraber agladi. Kisa bir sre sonra Lisa gitti ve sadece Dasha kaldi. Dasha iin baska gretmenler tutuldugu zaman, Bay Verkhovensky,
ona ders vermemeye basladi ve zamanla da ona karsi olan ilgisini kaybetti. Bu, uzun bir sre byle devam etti. Bir gn, onun gzelligi karsisinda
saskina dnd. Kiz, o zaman henz on yedi yasindaydi. Bayan Stavrogin’in evindeki bir yemekte karsilasmisti onunla. Gen kizla konusmaya
basladi ve onun verdigi zekice cevaplardan memnun oldu. Bu konusmalari, Rus edebiyatinin tarihi hakkinda ciddi ve genis konferanslarin
verilmesinin kararlastirilmasiyla son buldu. Bayan Stavrogin, ok memnun olmus ve bu olagans t fikri nedeniyle onu tebrik etmisti. Dasha ise
sevinten uuyordu. Bay Verkhovensky zel bir dikkatle konferanslarini hazirladi ve sonunda basladi. En eski devirden basladilar; ilk konferans
ok verimli geti; Bayan Stavrogin de konferansta bulundu. Bay Verkhovensky konferansini bitirdigi zaman, grencisine gelecek derste, “The
Lay of Igor’s Army”yi tartisacaklarini sylerken, Bayan Stavrogin birden yerinden kalkti ve baska ders olmayacagini syledi. Bay
Verkhovensky yzn eksitmekle beraber cevap vermedi. Dasha kipkirmizi oldu. Ama, bu konu bylece kapandi. Bu olay, Bayan Stavrogin’in
simdi aklina koydugu beklenmedik ds nceden yil nce olmustur.
Zavalli Bay Verkhovensky, basina geleceklerden habersiz, odasinda oturuyordu. Melankolik ds ncelere dalmis, uzun bir sreden beri, tanidik
bir dostunun gelip gelmedigini grmek iin, pencereden bakiyordu. Fakat, gelen giden yoktu. Yagmur iseliyordu. Hava soguyordu. Sobanin
yakilmasi gerekiyordu. Iini ekti. Birden gzlerinin nnde korkun bir sey belirdi: Bayan Stavrogin, byle bir havada ve olmayacak bir saatte ona
geliyordu. Ve yayan!… O kadar sasirmisti ki, ceketini giymeyi unuttu ve onu
Onu karsilamak iin yerinden kalkarken zayif bir sesle: -Ma bonne amie (sevgili dostum)! diye haykirdi.
- Yalniz misiniz? Memnun oldum. Dostlariniza tahammlm yok. Oh, ne kadar sigara imissiniz!… Ulu Tanrim, ne hava!… ayinizi da
bitirmemissiniz, oysa saat on iki oldu!… Cennet ds nceniz, tertipsizliktir. Zevk ds nceniz, pisliktir. Bu yirtik kgit paralari yerde ne ariyor?
Nastasya! Nastasya!… Nastasya’niz ne isle mesgul? Pencereleri ain, azizim, vasistaslari, kapilari… her tarafi!… Ardina kadar ain, ltfen!
Salona geelim. Is grs mesi yapmak iin geldim. Ve, rica ederim, hayatinda ilk kez olsun surayi spr Nastasya!
- Sen de her zaman spr!… Gnde on bes kere spr!… Gnde on bes kere spr, azizim! Ne korkun bir oda!…
- Kapilari sikica kapayin, dedi. Bizi dinleyecegi muhakkaktir. Duvar kgitlarini degistirmelisiniz. Geenlerde rneklerle beraber bir dekoratr de
gndermistim, neden semediniz? Oturun ve dinleyin. Oturun ltfen!… Nereye gidiyorsunuz?Nereye gidiyorsunuz? Nereye?
- Bir dakika…ben…buradayim!…
- Evet, dedi. Bylesi daha iyi oldu. Size syleyeceklerime uyacak. Oturun, ltfen!…
Her seyi kisa ve aik olarak anlatti. Bay Verkhovensky’nin ihtiyaci olan sekiz bin rubleye de degindi. Drahoma zerinde uzun uzun konustu.
Bay Verkhovensky, saskinligindan irilesmis gz—
80
lerle bakiyor ve titriyordu. Bay Verkhovensky her seyi ok iyi duymakla beraber iyice anlayamamisti. Konusmak istedi; fakat, sesi ikmadi.
Btn bildigi, her seyin, Bayan Stavrogin’in istedigi gibi olacagiydi. Bu bakimdan, onunla tartismak, ona karsi koymak yararsizdi ve evlilik
konusu karsi konulmaz bir kesinlikle kabul edilecekti.
-Mais a bonne amie (Ama, sevgili dostum), diyebildi. nc kez, hem de bu yasta ve byle bir ocukla!… Mais c’est une enfant! (Ama o bir
ocuk).
- Skr Tanri’ya ki, yirmi yasinda bir ocuktur!… Gzlerinizi devirmeyiniz, ltfen, rica ederim. Sahnede degilsiniz. ok zeki ve bilgilisiniz; ama,
hayat hakkindaki ds nceleriniz eksik. Daima bir dadiya ihtiyaciniz var. lrsem haliniz ne olacak? O size ok iyi bir dadi olacaktir. Alakgnll, akilli
ve kararli bir kizdir. Ayrica, henz lmeyi ds nmedigim iin ben de her zaman yaninizda olacagim. ok evcil ve iyilik melegi gibi bir kizdir. Bu
hos fikir, Isvire’deyken aklima geldi. Anlamiyor musunuz? Melek gibi bir kiz oldugunu syledim!…
- Eviniz pislik yuvasi halinde!… Dasha evinize dzen verecektir. Her taraf ayna gibi parlayacak. Tanrim, onunla evlendiginiz takdirde
kazanacaginiz seyleri teker teker saymami, nnzde diz kmemi mi bekliyorsunuz? Asil sizin benim nmde diz kmemiz gerekir!… Ah, kendini
begenmis, kalpsiz bir insansiniz!…
- Elli yasinda olmanizin nemi ne? Elli yas mrn sonu degil, erkek hayatinin yarisidir. Yakisikli bir adamsiniz ve bunu da biliyorsunuz. Ayni
zamanda, size karsi nasil bir saygi duydugunu da biliyorsunuz. lrsem, onun hali ne olacak? Fakat, sizinle evlenecek olursa, ne onun ne de
benim bir endisem olacak. nemli bir kisisiniz; isminiz, seven bir kalbiniz var. Kendimi vermeye zorunlu
81tuttugum emekli ayliginiz olacak. Belki onu siz kurtarirsiniz, kurtarirsiniz!… Her ne olursa olsun, ona onur kazandiracaksiniz. Ona
yasamayi greteceksiniz; bilgilerini artiracak, ds ncelerine yn vereceksiniz. Ds ncelerine dogru drs t yn veremedikleri iin, bugn, mahvolmayan
az insan mi var?.. Kitabinizi tamamladiginiz zaman, kendinizi herkese tanitmis olacaksiniz.
- Onu merak etmeyin; isin o yanini ds nmeniz gerekmiyor. Tabii, ona evlenme teklif etmeli, bu serefi size bagislamasi iin yalvarmaksiniz…
Anladiniz mi? Fakat, meraklanmayin, ben yaninizda olacagim. Ayrica, onu seviyorsunuz, degil mi?
Bay Verkhovensky’nin basi dnmeye basladi; sanki duvarlar dnp duruyordu. Ne kadar gayret ederse etsin kavrayamadigi korkun bir fikir
vardi.
- Excellente amie (mkemmel dost), dedi. As… asla tasavvur edemezdim ki …ki… siz… beni baska bir ka… kadinla evlendirmek is…
isteyesiniz!…
- Siz kadin degilsiniz, aziz efendim, dedi. Sadece gen kizlar evlendirilir; halbuki siz evleneceksiniz.
Bay Verkhovensky gzlerini ona dikti. Sanki kendisinden gemis gibi bir sesle:
- Oui, j’ai pris un mot pour un autre. Mais… c’est egal… dedi. (Baska bir sey sandim ama… ikisi de ayni)
82
- Egal (ayni) oldugunu grebiliyorum, dedi. Tanrim, bayildi! Nastasya, Nastasya! Su!…
Fakat suya ihtiya gs termeden Bay Verkhovensky kendine geldi. Bayan Stavrogin semsiyesini aldi.
- Fakat yarina kadar, mit ederim ki, dinlenmis olur ve bunu etraflica ds nebilirsiniz. Evden ikmayin. Bir sey olursa, gece de olsa haber verin.
Okumayacagim iin bana mektup falan yazmaya da kalkmayin. Fakat, yarin ayni saatte bizzat gelip son cevabinizi grenecegim. Bu
cevabinizin tatmin edici olacagini umarim. O saatte evde kimsenin olmamasina ve etrafin derli toplu olmasina dikkat edin; nk, hakikaten
igren. Nastasya, Nastasya!…
Ertesi gn Bay Verkhovensky razi oldugunu bildirdi; aksini zaten yapamazdi. Degisik bir durum vardi burada…
***
Bay Verkhovensky’nin mlk, hepimizin bildigi gibi (eski kayitlara gre elli kleli ve Skvoreshniki’ye bitisik) aslinda ilk ka-risimndi ve halen oglu
Peter’e aitti. Bay Verkhovensky sadece onun vasisiydi ve bylece, oglu rs tn ispat ettikten sonra da ondan aldigi vekletname ile mlkn
bakimini yrtyordu. Byle bir anlasma gen adamin yararinaydi; nk, mlkn geliri olarak, her yil babasindan 1,000 ruble aliyordu. Oysa, mlkn
geliri, klelik kanunu yrrlge girdikten sonra 500 rubleye (hatta daha az) ds ms t. Byle bir iliskinin nasil kurulabildigini ancak, Tanri bilir. Her ne
olursa olsun, bu bin ruble Bayan Stavrogin tarafindan gnderiliyor ve Bay Verkhovensky’nin bir ruble dahi katkisi olmuyordu. Aksine,
mlkten gelen btn geliri cebine indiriyordu. Ayrica, mlkn tek geliri olan agalan Bayan Stavrogin’in haberi olmadan satmasi mlkn yikimina
neden olmustu. Mlkten elde edilen ke-83resteyi azar azar satmisti. Btn kereste 8000 ruble ettigi halde 5000 rubleye satmisti. Bazen kulpte
ykl para kaybettiginden Bayan Stavrogin’den istemeye cesareti yoktu. Bayan Stavrogin, bunlari grendigi zaman kudurmuscasina fkelendi.
Simdi ise sevgili oglu mlkn satmak iin gereken islemleri yapmasini babasindan istiyordu. Kuskusuz, soylu ve kendisini ds nmeyen bir kisi
olan Bay Verkhovnesky, dokuz yil nce, grenciyken Petersburg’da grdg le cher enfant (bu sevgili ocuga) byle davranmis oldugundan tr
utaniyordu. Aslinda mlkn degeri 12000 ya da 13000 ruble civarindaydi; ama, bugnk durumuyla bu mlke 5000 ruble verecekleri
kuskuluydu. Kuskusuz ki, Bay Verkhovensky elindeki anlasmaya gre keresteleri satmak yetkisine sahipti; bunca yil hi aksatmadan ogluna
1000 ruble gndermisti; ama, bunun mmkn olamayacagini her zaman kanitlayarak kendisini temize ikarabilirdi. Fakat, Bay Verkhovensky,
yksek prensipleri olan onurlu bir adamdi. Aklina son derece hos bir fikir geldi; sevgili Peter’i geldiginde, masanin s tne 15000 rubleyi
koyacak (mlkn getirebileceginden fazlaydi) sonra, her yil demekte oldugu gelire aldirmadan, ce cher fils’i (sevgili ogul) ggsne bastirarak
aglayacak ve baba ogul arasindaki is konusu bylece son bulacakti. Bu gzel ds ncesini, her zaman oldugu gibi dolambali yollardan Bayan
Stavrogin’e ati. Bunun, aralarindaki dostluk baglarina zel bir anlam katacagini ima ediyordu. Ayni zamanda, eski devirlere ait babalarin,
genellikle eski insanlarin, simdiki akli bir karis havada gezen, sosyalist ds ncelere saplanan genlerden daha soylu olduklarini, kendi ikarlarini
ds nmediklerini de gs termis olacakti.
Daha birok sey de sylemekle beraber, Bayan Stavrogin hep susuyor, herhangi bir fikir yrtmyordu. Sonunda kuru bir sesle, mlk en yksek
degerinden satin almaya razi oldugunu; bu deger 6000 ya da 7000 ruble civarindaydi; belki, 4000 rubleye bile satin alinabilirdi; geri kalan
8000 ruble iin, yani kerestelerle beraber uup giden paradan sz etmedi.
84
Bu olay, Bayan Stavrogin’in, Dasha’yi evlendirme teklifinden bir ay ncesine rastliyordu. Bay Verkhovensky sasirmis ve derin ds ncelere
dalmisti. Eskiden oldugu gibi, oglunun gelmeme olasiligi vardi; ama, bunu ancak bir yabanci ds nebilirdi. Oysa, Bay Verkhovensky, bir baba
olarak byle bir ds nceyi siddetle reddederdi. Her ne olursa olsun, sevgili Peter hakkinda birtakim garip sylentiler kulagimiza kadar geliyordu.
nce niversite grenimini tamamladiktan sonra, Petersburg’da bir sre issiz dolasmisti. Bu alti yil nceydi. Birdenbire, gnn birinde, gizli
bildirilerin dagitilmasinda parmagi oldugu ve durusmasini bekledigi haberi geldi. Sonra, Isvire’nin Cenevre sehrinde grlnce kamis
oldugundan endise etmistik.
Son derece saskin grnen Bay Verkhovensky, o zamanlar, bir sr palavra atmak gibi bir aliskanlik edinmisti.
- Btn bunlar bana ok garip geliyor. Sevgili Peter, c’est une si pauvre tete! (zavalli bir insandir) Iyi kalpli, soylu, ok duyguludur ve sunu
sylemeliyim ki, Petersburg’da onu, modern genlerle karsilastirdigim zaman vnms tm; fakat, c’est un pauvre sire tout de meme… (ne de
olsa zavalli bir gentir) ve, bilirsiniz, duygululuk, yari olgunluk sonucudur. Onlari byleyen gerekilik degildir; sosyalizmin duygulu ve idealist
yndr; oldugu gibi onun dini grns dr; onun siiri, tabii herkes tarafindan evvelce kullanilmistir. Ve bununla beraber, btn bunlarin bence anlami
nedir? Burada bir sr ds manim var, orada daha da fazlasi ve babasinin etkisiyle yapmis oldugu sylenecek. Tanrim, Peter, kalkinma harektinin
nderi, ha!… Ne gnlerde yasiyoruz!…
Bununla beraber, kisa bir zaman sonra Peter, her zaman oldugu gibi parasinin gnderilmesi iin Isvire’deki kesin adresini bildirdi. Bu da
gs teriyordu ki, siyasal bir gmen degildir. Ve simdi, dis lkelerde drt yil geirdikten sonra, birden bire z vatanina dnyor ve kisa bir zaman sonra
da sehre gelecegini bildiriyordu. Bunun da anlami, herhangi bir sula sulanmamis olmasiydi. Dahasi da vardi; sanki, biri onun isleriyle
ilgileniyor ve onu ynetiyordu/Simdi,
85Rusya’nin gneyinden yaziyor ve oraya nemli bir is iin gitmis oldugunu sylyordu. Btn bunlar iyiydi; ama, Bay Verkhovensky mlkn
satisindan arta kalan 7000 ya da 8000 rubleyi nasil bulacagini ds nr ordu. Eger oglu bu konu zerine tatsizlik ikarir da mahkemelik olurlarsa
ne olacakti? Duygulu Peter’inin mlkn hibir seye feda etmeyecegini de hissediyordu.
- Dikkat ettim, diye fisildadi. Acaba, neden btn sosyalistler ve komnistler, bu kadar cimri, bu kadar malina ds kn oluyorlar? Kuskusuz, en
byk sosyalistler, sosyalistliklerinin byklg kadar da malina ds knlkleri byk oluyor… neden acaba? Acaba, bu sadece fazla duysalliktan mi
oluyor?
Bay Verkhovensky’nin bu szlerinde gerek payi olup olmadigini bilemiyorum. Btn bildigim, Peter’in kerestelerin satisindan haberdar oldugu
ve bunun da Bay Verkhovensky tarafindan bilindigidir. Ayni zamanda, Peter’in babasina yazdigi mektuplari da okudum; Peter ok seyrek,
yilda ancak bir mektup yazardi. Yalniz son zamanlarda iki mektup gndermis, bu mektuplar hemen hemen birbirini izlemisti. Ikinci mektup,
gelisini babasina bildirmek iindi. Bu mektuplar kisa, kuru bir dille yazilmis ve sadece emir veren mektuplardi. Baba ogul, daha
Petersburg’da ilk karsilasmalarinda son modaya uyarak senli benli olduklarindan, Peter’in mektuplari bana, eski mlk sahiplerinin Moskova
ya da Petersburg’dan, mlklerini yneten klelerine yazdiklari mektuplari hatirlatiyordu. Ve simdi, Bay Verkhovensky’nin mali durumunu
dzeltecek olan 8000 ruble, Bayan Stavrogin’in teklifi ile birden ortaya ikiyordu. Ayni zamanda, Bayan Stavrogin, bu paranin baska sekilde
temin edilemeyecegini de kesinlikle ima etmisti. Bu bakimdan, Bay Verkhovensky bu teklife boyun egmek zorunda kalmisti.
Bayan Stavrogin gider gitmez, btn gn evine kapanip kimse ile grs medi ve hemen bana haber saldi. Tabii, aglayarak uzun uzun konustu; gzel
szler syledi; arada bir sz dizisini kaybetti ve konudan uzaklasti; bazen bir sz kt anlamda kullaniyor ve son
86
derece memnun oluyordu. Sonra hafif bir mide sancisina tutuldu… ok gemeden her sey normal seyrini takip etti. Sonunda, yirmi yil evvel
len Alman karisinin resmini ikartti ve acikli bir sesle onunla konusmaya basladi: “Beni affedebilecek misin?” Kendisini tamamen kaybetmis
grnyordu. Kederimizi bogmak iin biraz da itik. Biraz sonra tatli bir uykuya dalmisti. Ertesi sabah kravatini son modaya uygun olarak
bagladi; dikkatle giyindi ve aynanin nnde sik sik kendisini kontrol etti. Mendiline esans dkt… hi olmazsa birka damla… ve pencereden
Bayan Stavrogin’i fark eder etmez, hemen baska bir mendil aldi ve esansli mendili minderin altina sakladi.
- ok gzel, dedi. nce kararliliginizdan, sonra da, zel hayatinizda pek dinlemediginiz mantiginizin sesini duymanizdan tr memnun oldum. Ama,
aceleye gerek yok.
- Simdilik kimseye bir sey sylemeyin, ben de sylemeyecegim. Yakin zamanda dogum gnnz olacak; onunla beraber sizi ziyarete gelecegim.
Bir ay yaparsiniz; fakat, rica ederim, aperitif ya da sarap olmasin; ama, buna ben dikkat ederim. Arkadaslarinizi da davet edin… yine de
arkadaslarinizin seimini beraberce yapariz. Eger gerekirse, Dasha ile bir gn nceden konusabilirsiniz. Dogum gn partinizde resmi bir aiklama
yapacak degiliz; fakat, sadece kk bir imada bulunacagiz ya da herhangi bir tren yapmadan herkese duyuracagiz. Ondan sonra, on bes gn
iinde sessiz bir evlenme treni olacak; tabii, mmkn olursa. Dgnden sonra bir sre iin bir yere; rnegin, Moskova’ya gidersiniz. Ben bile sizinle
beraber gelebilirim. Fakat, en nemlisi, o zamana kadar bu hususta kimseye bir sey sylememenizdir.
Bay Verkhovensky sasirmisti. Byle olamayacagini, Dasha ile karsilikli konusmasi gerektigini syleyecek oldu; fakat Bayan Stavrogin fkeyle
haykirdi:
- Onunla konusmanizin size ne yaran olacak. Belki de btn bunlardan hibir sey ikmayabilir…
- Ne demek istiyorsunuz?
- Ne sylyorsam onu. Henz kesin bir karar vermis degilim. Fakat her seyin syledigim gibi olacagini ds ndgmden, endise etmenize gerek yok.
Dasha’yi bizzat kendim hazirlayacagim. Hibir sey yapmak zorunda degilsiniz. Sylenmesi ve yapilmasi gereken her sey yapilacaktir. Bu
bakimdan onu grmenize gerek yok. Onu ne iin greceksiniz? Yapacaginiz ne var ki? Hem ne gidin ne de mektup yazin. Rica ederim bu
hususta tek sz dahi istemiyorum. Ben de tek sz etmeyecegim.
Bayan Stavrogin herhangi bir aiklama yapmadan olduka zgn ayrildi. Grns e gre, Bay Verkhovensky’nin hemen hazir tavirlarindan sasirmisti.
ok yazik!… Bay Verkhovensky’nin durumdan hi haberi yoktu ve birok bakimdan ds nme firsatini bile bulamamisti. Aksine, yeni bir hava
almaya, byk bir basari almis gibi tavir almaya baslamisti. Srekli atip tutuyordu.
- Hosuma gitti!… Duydunuz mu? isi yle bir duruma getiriyor ki sonunda vazgeecegim. Ben bile sabrimi tketebilir ve red-debilirim!?..
“Yerinden kimildamadan otur, onu ne iin greceksin?” Fakat neden olmasin, sorarim size, neden evlenmek zorundayim? Kafasina bazi garip
ds nceler geldi diye mi? Fakat, ben ciddi bir adamim ve deli bir kadinin hakkimdaki ds ncelerini her zaman iin reddedebilirim!… Ogluma ve
kendime karsi bazi grevlerim var!… Kendimi feda ediyorum, bunu anlayamiyor mu? Belki de hayattan sikildigim, hibir seyi
umursamadigim iin kabul ettim. Fakat, beni kizdirip umursamazligimi bir anda yok edebilir. Beni fazla zorlayacak ve ben de vazgeecegim.
Et enfin le ridicule… (Hem sonunda ok gln olacak)… Bana kulpte ne diyecekler? Liputin ne… ne syleyecek? “Belki de hibir sey olmaz!…”
Tamam degil mi? Yeterli degil mi? Bu… bu kadari da fazla oldu! Jesuis un forat, un Badinquet, (bir forsayim ben.) Napolyon’un kamasi iin
elbiselerini ona veren bir forsa…. ks eye kistirilmis un (bir) adamim ben…
88
Btn bu yakinmalar arasinda, bencil bir gurur vardi. Bununla beraber, o aksam yine biraz itik.
3.
Arada sunu da syleyeyim ki, bu ugursuz hafta iinde, en yakin sirdasi olarak, zavalli dostumdan hemen hemen hi ayrilmadim. O hafta
kimseyi grmedigimiz ve hep yalniz kaldigimiz halde utantan yerin dibine geiyordu; hatta, benden bile utaniyordu; yle ki, bana aildika, bs btn
yanip yakiniyordu. ok hassas oldugu iin sehirde herkesin bildiginden endiseleniyordu. Degil kulpte, kendi arkadaslari arasinda grnmekten
ekiniyordu. Normal gnlk yrys lerine bile hava iyice karardiktan sonra ikiyordu.
Aradan bir hafta geti; o hl nisanli olup olmadigini ne kadar gayret ederse etsin, kesin olarak grenememisti. Nisanlisi ile g-rs ememisti ve
kuskusuz, onun nisanlisi olup olmadigini, bu isin ciddi bir ynnn bulunup bulunmadigini bile bilmiyordu. Her nedense, Bayan Stavrogin onu
kesin olarak grmek istemiyordu. Mektuplarinin ilkine cevap olarak (ve ona ok sayida mektup yazdi) Bayan Stavrogin, ok mesgul
oldugundan kendisini rahatsiz etmemesini; nemli isler pesinde oldugunu; onunla grs emeyecegini; isi azaldigi zaman kendisini grmeye
gelebilecegini yazdi. Mektuplarina gelince, “maskaralik” diye adlandirdigini ve onlari amadan geri evirecegini ekledi. Bu notu okudum; Bay
Verkhovnesky okumam iin vermisti.
Bununla beraber, btn bu sert kelimelerin her biri, byk endisesinin yaninda anlamsizdi. Bu endisesi onu byk apta hirpaliyordu; bu nedenle,
zayifladi ve cesaretini kaybetti. Her seyden utanmasina neden olan, benimle bile tartismayi reddettigi bir seydi. Tersine, her ne zaman bu
konuyu aacak olsam, bana yalan sylyor
89ve kk bir ocuk gibi sz degistirmeye alisiyordu; byle olmasina ragmen beni her gn agirtiyordu; bensiz iki saatini bile geiremiyordu;
ekmege, suya ihtiyaci oldugu kadar bana da ihtiyaci vardi.
Byle bir tutum, bir bakima benligimi incitiyordu. O zaman, Bay Verkhovnesky’nin bu sirrini, endisesini aiklamasinin, kredisini
artirmayacagina kesin olarak inanmistim ve bu nedenledir ki, henz gen oldugumdan hislerinin kabaligi ve kuskularinin irkinligi karsisinda
fkelenmemek elimden gelmiyordu. O kizginligim aninda, itiraf etmeliyim ki, belki onun sirdasi olmak beni yordugundan tr, onu suluyor da
olabilirdim. Bazi seylerin itirafinin g oldugunu bildigim halde, direterek her seyi aiklamasini saglamaya alistim. O da benim iimi gryor; yani,
onun iini grdgm ve ona kizdigimi hissediyor; ona kizdigim ve iini grdgm iin o da bana kiziyordu. Belki de ona karsi fkelenmem anlamsiz ve
samaydi; fakat, iki adam uzun zaman beraber bulun-muslarsa, o iki kisi arasindaki dostluk gerekten glenir. Belirli bir grs aisindan, kendi
durumunun belirli taraflarini ok iyi anliyordu; kuskusuz, saklamasinin gerekli oldugunu ds ndg noktalari ustalikla atliyordu.
- Ah, nceleri byle degildi. Beraberce oturup tatli tatli tartistigimiz zaman byle degildi. O gnler konusabilirdi, biliyor musunuz? O gnlerde
kendisine zg ds nceleri oldugunu sylersem inanir misiniz? Simdi her sey degisti!… Eski gnlerin gemis oldugunu sylyor. Gemisi hor gryor…
Simdi bir esit ynetici, dnyaya karsi dis bileyen bir kisi oldu ve daima yz asik…
- Emirlerini yerine getirdiginize gre neden kizmis olsun? Cin gibi bir tavirla yzme bakti.
- Cher ami, (sevgili dostum) arzusunu kabul etmeseydim, son derece fkelenecekti!… Ama yine de, kabul ettigim zamankinden daha az
kizacakti!
90
Bu yorumundan son derece memnun oldu ve o gece bir siseyi beraberce bosalttik. Fakat, neseli durumu pek kisa srd; ertesi sabah, her
zamankinden daha kt bir durumda ve daha kederliydi.
Fakat daha ok, sehre yeni gelmis olan Drozdov’lara, eski dostlugunu yenilemek iin gereken ziyareti yapmaya bir trl karar verememesine
kiziyordum. Anladigima gre, Drozdov’lar da bunu bekliyor ve gelmeyisinin nedenini sorup duruyorlardi. Kendisi de bu ziyareti yapmayi
arzu ediyordu. Lisa’dan szederken anlayamadigim bir heyecanla konusuyordu. Kuskusuz ki onu, bir zamanlar ok sevdigi kk bir ocuk
olarak hatirliyordu. Fakat nedense, simdiki dertlerinin ve en nemli sikintilarinin onun yaninda sona erecegini ds nmyordu. Lisa’nin kisiliginde
olagans t bir yaratik bulacagina inaniyordu. Her gn ona gitmeye karar verdigi halde gitmiyordu. Isin en garip tarafi, onunla benim de
tanismak istememdir; bu da ancak, Bay Verkhovensky tarafindan yapilabilirdi. Onunla sik sik karsilasmalarim, zerimde derin bir etki
birakmisti… Tabii bu karsilasmalarim, sokakta oluyordu. Onu, sik bir binici elbisesiyle, gzel bir atin s tnde ve rahmetli general Drozdov’un
yakisikli akrabasi gen subayin esliginde gryordum. Gzlerimin kamasmasi kisa srms t ve hayalimin olmayacak bir sey oldugunu hemen
anlamistim. Bununla beraber, kisa bir zaman bile srms olsa, gerek olduguna gre, evinden ikmamakta israr eden zavalli dostuma o zamanlar
nasil kizdigimi tahmin etmek kolay olur.
Grubumuzda bulunan herkes, Bay Verkhovensky’nin bir sre iin hibir ziyareti kabul etmeyeceginden ve rahatsiz edilmemesini istediginden
haberdar edilmisti. Vazgemesi iin ok ugrasmakla beraber, kimseyle grs mek istemedigini dostlarina bildirmesine engel olamadim. Arzusuna
uyarak btn dostlarinin evini teker teker dolastim; Bayan Stavrogin’in bizim ‘ihtiyar’a bazi isler verdigini (aramizda ona ihtiyar derdik),
yillardan beri daginik duran mektuplarin bir dzene sokulmasini istedigini, bu nedenle evine kapandigini ve kendisine yardim ettigimi syledim.
Sadece, Liputin’e
91ugramadim; ona gitmeyi, her gn ertesi gne birakiyordum; fakat, dogrusunu sylemek gerekirse ondan korkuyordum. Syledigim tek
kelimeye inanmayacagini biliyordum; ondan saklamak istedigimiz bir sir oldugunu ds neceginden ve yanindan ayrilir ayrilmaz hemen disari
firlayacagindan ve ortada neler dndgn grenmek iin bir sr samaliklar yapacagindan emindim. Btn bunlari kendi kendime tekrarlayip
dururken, ona rastladim. Durumu anlattigim tanidiklardan her seyi grenmisti bile. Fakat, sylemesi gariptir ki, Bay Verkhovensky hakkinda
tek soru sormadi ve ona ug-rayamadigim iin zr dileyecegim sirada hemen szm kesti; konusmayi baska bir konuya evirdi. Bana sylenecek
ok seyi vardi; ok heyecanli ve kendisini dinleyecek birini buldugundan dolayi ok memnundu. Sehir haberlerinden deginmeye basladi; valinin
“degisik agizli” karisinin gelisinden, kulpte onlara karsi yapilan hareketlerden, herkesin ortaya yeni yeni fikirler atmasindan ve bunun
herkese nasil bulastigindan falan szetti. Tam on bes dakika konustu ve ylesine eglenceli anlatiyordu ki bir trl kendimi yanindan
koparamiyordum. Geri ondan hi hoslanmazdim; ama, itiraf etmeliyim ki, kendisini dinletme hneri vardi; zellikle, fkeli oldugu zamanlar. Bu
adam, benim fikrime gre, dogustan casustu. Sehrimizde geen btn olaylari dakikasi dakikasina haber alirdi; sehrin en olmadik sirlarini bilirdi;
bazen kendisini hi ilgilendirmeyen olaylari bu kadar ince ayrintilari ile bilmesine hayret etmemek elden gelmezdi. ogunlukla, karakter
yapisinin kiskanlik olduguna inanmisimdir. Ayni gece, Bay Verkhovensky’ye, o sabah Liputin ile karsilasmami ve anlattiklarini syledigim
zaman, heyecanlanarak beni sasirtan bir soru sordu: “Liputin biliyor mu, bilmiyor mu?”. Bu konuyu byle kolaylikla grenemeyecegine;
ayrica, grenebilecegi bir kimsenin olmadigina inandirmaya alistim; fakat, Bay Verkhovnesky bir trl, bana inanmak istemedi.
-Ister inanin ister inanmayin, dedi. Fakat, sadece durumumuzu btn ayrintilariyla bilmesinin disinda, her ikimizin de bilmedigi, belki de hi
grenemeyecegimiz ya da grendigimiz zaman geri
92
Cevap vermemekle beraber, sylediklerinde bazi gereklerin gizli oldugundan emindim. Bu konusmadan sonra, bes gn Liputin’in ismini bile
agzimiza, almadik; Bay Verkhovnesky’nin, birtakim kuskularini bana atigi, istemedigi seyleri syledigi iin caninin sikildigini hissetmemek
elimden gelmiyordu.
***
Bir sabah… Bay Verkhovensky’nin evlenmeye razi oldugunun yedinci ya da sekizinci gn… saat on bir sularinda, her zamanki gibi yine
kederli dostuma gitmek iin acele ederken, basimdan bir olay geti.
Liputin’in “byk yazar” dedigi Karmazinov’la karsilastim. Onun romanlari ve ykleri yedisinden yetmisine kadar herkes tarafindan bilinirdi.
Onlara ben de ds kndm; ocuklugumun ve genligimin, bana en ok zevk veren yapitlariydi. Ama, sonralari ondan sogumustum; son
zamanlarda ok sik yazdigi ds ndrc romanlari eskiden yazdigi siir dolu uzun ykleri kadar ilgin degildi ve son yazilarini hi begenmiyordum.
Genel olarak, bylesine nemli bir konuda zel ds ncelerimi de aiklamama izin verecek olursaniz, syle konusabilirim: Hayatlari sresince
ogunlukla bir dhi olarak bellenen orta halli bu centilmenler, ldklerinde yalniz iz birakmadan gitmekle kalmazlar; ayni zamanda, anilarimizdan
bile silinirler. Fakat, bazilari, hayattayken bile, yeni bir kusagin ikmasi ile tamamen unutulup btn zihinlerden silinirler. Hele bizim lkede,
tiyatroda sahnenin degismesi gibi kolaylikla oldugu dogrudur. Her zaman iin, syleyebilecekleri yeni bir sey olan Pushkin’ler, Gogol’ler,
Molir ’ler ve Voltaire’ler ya da btn meshurlar bu sylediklerimin disinda kalirlar!…
Bu orta halli, yetenekli centilmenlerimizin, kendilerinin bile farkina varmadan, mrlerinin sonuna geldikleri de bir gerektir.
93Bitmez bir ds nce hazinesi olduguna uzun bir sre inanilan; kendisinden toplumun kipirdanisina olagans t, ciddi katkilari beklenilen bir
yazarin, sonunda, en esasli ds ncesinin bile bir hi oldugu, olduka sik grlr ve bu nedenden dolayi, onlarin ok abuk silinmelerine de hayret
edilmemelidir. Fakat, yasli adamlar bunun farkina varmazlar ve kizarlar. alismalarinin sonunda, fkeleri sasirtacak derecede artar. Kendilerini
ne sanirlar, ancak Tanri bilir… Karmazinov iin, sz geen kisilerle ve yksek sosyete ile olan iliskilerine, hemen hemen, kendi benliginden daha
ok nem verdigini sylyorlardi. Eger ona iyi bir tavsiye ile geliyorsaniz, tabii, zellikle ona bir sey iin gerekliyseniz, sizi ok candan
karsilayacagi, pohpohlayacagi, basit kalpliligi ve alakgnlllg ile sizi byleyecegi sylenirdi. Fakat, siz yanindayken, bir prens, kontes ya da
korktugu biri gelecek olursa, oradan ayrilmaniza firsat kalmadan size, bir paavra ya da kk bir bc ekmissiniz gibi kt davranmayi en kutsal
grevi kabul eder ve bu hareketinin soylu bir davranis olduguna inandigi sylenir. Arzu ettigi takdirde kendisini tutabildigi, soylu davranislari
ok iyi bildigi halde, o kadar ben-cilmis ki, toplumun edebiyatla pek ilgisi olmayan evrelerinde bile yazarligini ileri srmeden edemezmis. Diger
taraftan, eger biri yanlislikla umursamazligi ile canini sikacak olsa, son derece gc enir ve almak iin firsat ararmis.
Yaklasik bir yil kadar nce, ruhbilimle ilgili oldugu kadar, en kaba bir siirsel trde de yazilmaya alisilmis bir yazisini, bir dergide okumustum.
Ingiltere kiyilarinda bir yerde, bizzat kendisinin tanik oldugu, bir geminin batisini, bogulmak zere olanlarin kurtarilmalarini ve bogulanlarin
cesetlerinin sahile getirilislerini nasil seyretmis oldugunu anlatmisti. Bu olduka uzun ve kalabalik szl yazi, kendisinin ne kadar iyi bir insan
oldugunu gs termek amaciyla yazilmisti. Satirlarin arasinda yazarin sanki syle dedigi anlasiliyordu: “Bakin bana, su dakikalarda nasil cesurca
davrandim. Denizin, firtinanin, kayalarin, paralanan geminin kalintilari size ne anlatir? Btn bunlari kalemimin gc ile size anlattim. l kollari
arasinda l ocugunu sikica tutan bogulmus kadina neden
94
bakiyorsunuz? Bana baksaniz daha iyi edersiniz. Olayin grns ne dayanamayip arkasini dnen bana bakin. Bakin, ben arkami dnms
duruyorum; (dehset iindeyim ve onlara dnp bakacak gc bulamiyorum; gzlerimi yumdum… bunu daha ilgin bulmuyor musunuz?”
Karmazinov’un bu makalesi hakkindaki fikrimi Bay Verkhovensky’ye syledigim zaman benimle ayni fikirde oldugunu syledi.
Son gnlerde Bay Karmazinov’un gelecegi haberi sehirde yayildigi zaman, normal olarak onu ben de grmek; hatta, mmkn olursa onunla
tanismak istemistim. Bir zamanlar arkadas olduklarindan bu arzumu Bay Verkhovensky araciligiyla yerine getirebilecegimi biliyordum. Ve
simdi, onunla bir ks e. basinda karsilastim. Onu derhal tanidim; valinin karisiyla bir arabada giderlerken gn kadar nce bana gs termislerdi.
Yaklasik elli bes yaslarinda, kisa boylu, agirbasli ve silindir sapkasinin kenarlarimdan, tertemiz pembe kulaklarinin arkasina kivrilan gr, kir
sali bir ihtiyardi. Ince, uzun, alay edercesine kivrilmis dudaklari, biraz etlice burnu ve keskin bakisli gzleriyle, teiniz, kk yz pek gzel
sayilmazdi. Giyimi biraz dikkatsizceydi. zerinde, ancak yilin bu mevsiminde Kuzey Italya ya da Isvire’de giyilebilecek cinsten siyah bir
pelerin vardi. Fakat giyiminin ok kk seyleri dahi; kol dgmeleri, yakasi, dgmeleri; ince, siyah bir kurdelenin ucuna bagli baga gzlg ve yzg,
yksek tabakadaki insanlarin kullandiklari cinstendi. Yazin muhakkak kumastan yapilmis, yaninda sedef dgmeleri olan renkli tozluklarla
dolastigi kanisindayim. Onu grdgmde, ks e basinda durmus etrafina bakmiyordu. Kendisine ilgi ile baktigimi grnce, tatli, fakat biraz tiz bir
sesle sordu:
- Bykov Sokagi mi? diye haykirdim. Buradan uzak degildir. Bu cadde boyunca yrrseniz soldaki ikinci sokak.
Oh, kahrolsun o dakika!… O dakikada rkek ve son derece alakgnll grndgme inaniyorum. Her seyin bir anda farkina vardi ve tabii, her seyi
anladi; yani, kim oldugunu bildigimi, onun kitaplarini okudugumu ve ocuklugumdan beri ona taptigimi ve rktgm, alakgnlllkle ona saygi
duydugumu anlamisti. Glmsedi; tekrar basini egdi ve tarif ettigim yne dogru yrd. Neden geri dnp pesinden gittim bilmiyorum; neden
yaninda on adim kostum bilmiyorum. Yine birdenbire durdu.
- En yakin araba duragini da syleyebilir miydiniz? Igren bir haykiris; igren bir ses!
- Araba duragi mi? En yakin araba duragi… katedralin yaninda… orada daima araba bulmak mmkndr.
Tahmin ederim ki, bunu bekliyordu. Tabii, hemen kendime geldim ve kazik gibi durdum; fakat, hareketimi fark etmis ve o tatsiz
glmsemesiyle yzme bakiyordu. Tam o sirada mrm olduka unutamayacagim bir sey oldu. Birdenbire sol elinde tasimakta oldugu kk antayi
yere ds rd. Dogrusu bu anta da degildi; kk bir kutu, atase antasina da benziyordu; fakat, daha ok kadinlarin tasidiklari makyaj antasini
andiriyordu. Ne oldugunu kesin olarak bilmiyorum; bildigim, onu yerden almak iin dnms oldugumdur.
Onu yerden almadigima kesin olarak eminim; fakat, yerden almak iin yaptigim ilk hareket kimseyi yaniltamazdi. Bu hareketimi
gizleyemedigim de muhakkak; hem de aptal gibi kizarmistim. Alayci adam, anlamak istedigi her seyi bir anda anlayivermisti.
Sanki antayi yerden almayacagimi anlamamis gibi bir tavirla egilip yere ds en antasini aldi. Bu hareketi yaparken sanki benden
96
evvel davranmis gibi bir abuklugu vardi. Tekrar basiyla selamladi ve beni bir budala gibi oldugum yerde birakarak yoluna devam etti. antayi
yerden almis bile olsam durumda bir degisiklik olacagini sanmazdim.
Bes dakika sreyle kendimi tamamen rezil olmus zannettim; fakat, Bay Verkhovensky’nin evine geldigim zaman kahkahalarla glmeye
basladim. Bu karsilasmayi yle gln bulmustum ki, btn olayi, hareketlerimiz de dahil olmak zere Bay Verkhovensky’ye anlatmaya karar
verdim.
***
Bu kez Bay Verkhovensky’yi olagans t degismis bulunca ok sasirdim. Beni grr grmez byk bir heyecanla karsilamak iin kostugu gerektir.
Fakat, ylesine dalgindi ki, anlattiklarimi dinlediginden bile kuskuluydum. Karmazinov’un isminden sz eder etmez, kendisini ilgin gibi
kaybetti.
- Ondan szetmeyin!… diye haykirdi. Onun ismini agziniza almayin! Bakin, suna bakin! Oku! Oku!…
Bir ekmece ekti ve masanin s tne, kursun kalemle acele acele yazilmis kgit parasi atti. Bunlarin hepsi Bayan Stavrogin’ dendi. Ilk not, iki gn
nce, ikincisi dn ve ncs de bugn, bir saat nce yazilmisti; mektup da pek nemsizdi. Tek konu, Karmazinov’du; Karmazinov’un onu ziyarete
gelmemesi halinde ne kadar zleceginden ve gururunun incineceginden sz ediyordu. Iste iki gn nce gelen birinci not (belki gn nce ve drt gn
nce yazilanlar da vardi):
“Nihayet bugn ziyareti ile size seref verecek olursa, benden szetmemenizi rica ederim. En kk bir imada bile bulunmayin. Benim hakkimda
konusmayin ve beni ona hatirlatmayin.”
V.S.
97Dnk not:
“Nihayet bu sabah sizi ziyarete harar verecek olursa, en agirbasli hareketin onu evinize kabul etmemek olacagini saniyorum. Ben byle
ds nyorum, sizin nasil ds ndgnz bilmiyorum.”
V.S.
“Evinizin kirli ve ttn dumani ile dolu oldugundan eminim. Maria ve Foma’yi gnderiyorum; yarim saatte her tarafi temizleyip toplarlar.
Onlara karismayin, odanizi toplarlarken siz mutfakta oturun. Bir Buhara halisi ve iki in vazosu gnderiyorum: onlari uzun zamandan beri size
hediye etmeyi ds nyordum zaten; ayni zamanda Teniers’imi gnderiyorum (bir sre iin). Vazolari pencerenin iine koyabilirsiniz ve Teniers’i de
tam Goethe’nin resminin altina asin; orada daha ok gze arpar ve sabahlan da orasi daima aydinlik olur. Nihayet gelirse, onu son derece
kibar karsilayin; fakat nemsiz seylerden ya da bilimsel konulardan sz edin; sanki, ondan henz dn ayrilmis gibi davranin. Benim hakkimda
tek kelime dahi sylemeyin. Aksam belki sizi grmeye gelebilirim.”
Notlan okuyunca dostumun byle basit seylerden heyecanlanmasina sastim. Sorgu dolu bakislarimi ona kaldirdigim zaman notlari
okudugum srede her zaman takmakta oldugu beyaz kravatini, kirmizi bir kravatla degistirmis oldugunu grdm. Sapkasi ve bastonu masanin
s tnde duruyordu. Rengi solmustu ve elleri titriyordu.
- Onun heyecani umurumda bile degil!… Je m’en fiche! (bile degil!) Benim mektuplarima cevap vermedigi halde Karmazinov iin
heyecanlaniyor!… Iste, iste bana dn geri gnderdigi ailma—
98
mis mektuplarimdan biri, orada masanin s tnde, kitabin altinda, L’Homme qui rit’in altinda, (glen adam) Sevgili Nicholas iin zlyorsa bana
ne? Je m’en fiche et je proclame ma libert. Au di-able le Karmazinov! Au diable Lembke! (Viz gelir, hrriyetimi ilan ediyorum.
Karmazinov’un cani cehenneme! Lembke’nin cani cehenneme!) Vazolari hole, Teniers’i ekmeceye sakladim ve beni derhal kabul etmesini
istedim. Duydunuz! Ondan istedim!… Ben de kursun kalemle ayni cins kgida karaladim ve Nastasya ile gnderdim ve bekliyorum.
Dasha’nin kendi agziyla ve Tanrinin huzurunda ya da hi degilse, sizin huzurunuzda sylemesini istiyorum. Vous me seconderes, n’est-ce
pas, comme ami et tmoin. (Bana bir dost ve tanik olarak yardim edeceksiniz, degil mi?) Yzm kizartmak, yalan sylemek istemiyorum; gizli
kapakli isler istemiyorum; bu iste gizli hibir sey istemiyorum!… Her seyi bana samimiyetle itiraf etsinler, aik olarak, onurluca ve sonra…
sonra belki ben onlari onurlu davranisimla utandiririm!…
Onun bir alak olduguna inanmisim gibi byk bir fkeyle bana bakti ve birden parladi.
Bir yudum su imesini rica ettim; onu daha nce hi bu kadar heyecanli grmemistim. Konusurken odanin bir ks esinden br ks esine kosuyordu;
fakat, birden garip bir tavirla karsimda durdu.
- Beni, Stepan Vershovensky’yi, onuru ve byk ilkeleri ugruna, gerekirse heybesini, yoksul ikinini, zayif omzuna vurup bir daha geri
dnmemek zere buradan gidebilecek kadar gl sanmiyor musunuz, efendim? Stepan Verkhovensky’nin, baskiyi, ilgin bir kadinin baskisini,
yani, dnyadaki en onur kirici, amansiz baskiyi, byk bir soylulukla geri evirmesi ilk defa olmuyor; geregi dikkate almadan szlerime gldgnz
gryorum, efendim!… Oh, bir tc carin yanina girip ocuklarina gretmenlik ederek son gnlerimi orada geirebilecegime, ya da bir itin dibinde
aliktan lecek
99kadar gl olduguma inanmiyorsunuz. Cevap verin, hemen cevap verin!… Inaniyor musunuz, inaniyor musunuz?
Bilerek cevap vermedim. Hatta, olumsuz cevabimla onu incitmek istemedigim iin cevap vermekten kainiyormusum gibi bir de tavir
takindim. Onun bu fkesinde gururumu kiran bir sey vardi ve kisisel de degildi, ah, hayir!… Fakat… bunu daha sonra anlatacagim.
- Belki yanimda sikiliyorsunuzdur, Bay G… (benim adim). Sonra, ogunlukla olagans t fkelenip parlamasindan nce
- Belki de…beni bir daha grmek istemezsiniz, dedi. Endiseyle ayaga firladim; tam o sirada Nastasya odaya girdi ve
zerine kursun kalemle bir seyler karalanmis bir kgit parasini sessizce ona uzatti. Bir gz attiktan sonra firlatip bana atti. Kgitta Bayan
Stavrogin’in yazisiyla iki kelime vardi: “Evde oturun.”
Bay Verkhovensky sapkasini, bastonunu sessizce aldi ve acele adimlarla kapiya dogru yrd; bir tutsak gibi ben de pesinden gittim. Birden
koridorda birtakim sesler ve acele adim sesleri duyuldu. Sanki yildirimla vurulmus gibi yerinde akilip kaldi.
Bay Verkhovensky, Liputin geldi diye neden mahvolacakti bilmiyordum ve bu szne bir anlam da verememistim; her seyi ruhsal dzeninin
bozukluguna verdim. Fakat, byle olmakla beraber duydugu dehset olagans tyd ve olacaklari yakindan izlemeye karar verdim.
Odaya girerken Liputin’in yz ifadesi, btn yasaklamalara ragmen, bu kez ieri girmeye zel bir hakki oldugunu gs teriyordu. Beraberinde hi
tanimadigimiz, kiligina bakilirsa, henz yoldan
100
geldigi belli birini de getirmisti. Bay Verkhovensky’nin anlamsiz bakisma karsilik yksek sesle konusmaya basladi.
- Size yeni bir ziyareti getiriyorum, hem de nemli biri! Bu bakimdan yalnizliginizi bozmaya cesaret ediyorum. Bay Kirilov, ender rastlanan
bir insaat mhendisidir. Ve en nemlisi, efendim, oglunuzu taniyor, Peter Verkhovensky’yi. Oglunuzun ok yakin bir arkadasi. Ondan bir de
haber getirmis. Yoldan henz geldi.
- Haber getirmis oldugumu siz uyduruyorsunuz, dedi. Haber getirmedim; fakat, Verkhovensky’yi tanidigim dogrudur. Ondan, on gn evvel
Kharkov sehrinde ayrildim.
Bay Verkhovensky tereddt etmeden adamin elini sikti ve oturmasi iin isaret etti; bir bana, bir de Liputin’e bakti; sonra, sanki kendisine
gelmis gibi aceleyle oturdu; fakat, sapkasi ve bastonu hl elindeydi.
Bay Verkhovensky birden sustu ve elindeki sapkayla bastonunu divanin s tne birakti ve kizardi.
Bu arada aceleyle konugu inceliyordum. Gen bir adamdi… tahminen yirmi yedi yaslarinda… dzgn kilikli, biraz kirlice solgun benizli, donuk
siyah gzl, uzunca boylu ve esmerdi. Biraz ds nceli ve dalgin grnyordu. Konusmasini kesik kesik, dilbilgisi bakimindan kit cmlelerle
srdryordu. Biraz uzunca cmle kurmak zorunda kaldigi zaman, olduka garip kelime ds klkleri yapiyordu. Liputin, Bay Verkhovensky’nin
hayretini fark ediyor ve bundan sevinir grnyordu. Odanin zit ks elerindeki koltuklara oturan ev sahibi ile konuga ayni uzaklikta olabilmek iin
oturdugu hasir sandalyeyi hemen hemen odanin ortasina dogru srms t. Keskin bakisli gzleri, odanin her ks esini arastiriyordu.
-Bay Kirilov, drt yillik bir ayriliktan sonra Avrupa’dan henz dnd. Mesleginde ilerlemek iin gitmisti ve simdi de demiryolu kprs nde is
alabilmek amaciyla buraya geldi. Simdilik cevap bekliyor. Peter’in araciligiyla da Drozdov’lari ve Lisa’yi taniyor.
Mhendis dimdik oturuyor ve yapmacik bir sabirsizlikla dinliyordu. Bir seylere kizdigi her halinden belli oluyordu.
- Peter’i o kadar uzun zamandan beri grmedim ki… kendimde onun ba… babasi olmak hakkini gremiyorum… C’est le mot. (sadece bir
deyis) Ben… sey… ondan ayrildiginiz zaman nasildi?
Bay Kirilov yine ayrintili olarak cevap vermeyi gereksiz grms olacak ki kisaca:
- Ondan ayrildigim zaman iyiydi… o da gelecek, dedi. Bir seye kizdigi belli oluyordu.
- Geliyor ha! Nihayet ben… anliyorsunuz ya, Peter’i o kadar uzun zamandan beri grmedim ki!
tne ha izerdi… Je m’en souviens. Enfin, (onu hatirliyorum. Nihayet,) ne soylu bir duygu, yani degerli bir sey, ne de gelecek iin bir ds nce
filizi… C’etait comme un petit idiot (kk bir budalaydi.) Fakat ne syledigimi bilmiyorum galiba. zr dilerim, Ben… sey… beni buldunuz…
- Evet, izerdi.
- Pekl; sadece grenmek istemistim… devam edin. Bay Verkhovensky sorgu dolu gzlerle, Liputin’e bakti.
- Beni ziyarete geldiginiz iin memnunum; ama, simdiki durumum benim… sey… sahi, nerede kaliyorsunuz?
- Evet, ayni evde, dedi. Shatov tavan arasinda oturuyor. Bay Kirilov, Yzbasi Lebyatkin’in katinda bir odada kaliyor. Shatov’u ve karisini da
taniyor. Avrupa’da karisinin yakin arkadasiymis.
- Comment!… (Nasil!) De ce pauvre ami (bu zavalli dostumuzla) ve su kadinin sanssiz evlilikleri hakkinda bir seyler biliyor musunuz?
Kadini sahsen taniyan biri olarak ilk kez sizinle karsilasiyorum ve eger sadece…
- Ne kadar sama!… Her seyi nasil uyduruyorsunuz, Liputin! Shatov’un karisini hi grmedim… belki sadece uzaktan bir kere grms mdr, o
kadar. Yakindan hi grmedim diyebilirim. Shatov’u tanirim. Neden byle uydurup duruyorsunuz?
Kanepenin zerinde sert bir hareketle dnd; sapkasini kapti, tekrar yerine birakti; yine eskisi gibi oturdu; sonra, kivilcimlar
103fiskiran gzlerle meydan okurcasina Bay Verkhovensky’ye bakti. Bylesine fkelenmesini hibir zaman anlayamadim. Bay Verkhovensky,
duygulu bir tavirla:
- Burada nazik bir mesele falan yok. Ayip, hakikaten ayip ama, “sama” diye size degil, Liputin’e bagirdim; nk, daima uyduruyor. Size hitap
ettigimi ds ndnzse bagislayin. Shatov’u taniyorum; ama, karisini hi tanimiyorum… hi!…
- Anladim. Anladim. Ve israr ettiysem, sadece, zavalli dostumuzu, ntre irascible’ami, (fkeli dostumu) ok sevdigimden ve onunla daima
ilgilendigimdem… Eski, belki de genlikten; fakat olduka degerli ds ncelerini birden degistirmis oldugunu ds nmemek elimden gelmiyor. Ve
simdi de ntre sainte Russie (Kutsal Rusya’miz) hakkinda o kadar yaygara kopariyor ki, bu organik degismeyi, baska trl adlandiramam; aile
iindeki mthis bir sarsintiya, yani demek ki, sanssiz evliligine vermek egi-limindeyim. Zavalli Rusyamizi iyice taniyan, avcunun ii gibi bilen
ve btn hayatini Rus halkina vermis olan ben ve dahasi da…
Sonra, yine kanepede sert bir dns yapti. Bay Verkhovensky sznn yarisinda kalmisti. Liputin:
- Inceliyor, Rusya’yi inceliyor, diye araya girdi. Incelemelerine henz basladi ve Rusya’da artan intihar olaylarinin nedenleri ve genel olarak,
toplumda intihar olaylarini artiran ve azaltan nedenler zerine ok ilgin bir makale hazirliyor. Pek sasirtici sonulara varmis.
- Hi hakkiniz yok, diye fkeyle mirildandi. Hi de makale degil… Ben asla… byle sama seyler… rastlantiyla, size gizli olarak
104
- zr dilerim; belki de edebi alismaniza makale demekle yanildim. Bay Kirilov sadece gzlem yapiyor ve meselenin aslina ya da daha dogrusu,
onun ahlaki ynne deginmiyor. Gerekten, byle erdeme ait seyleri kabul etmiyor ve iyilik amacinin hatiri iin genel yikimin en son ilkeleri
taraftaridir. Avrupa’da sagduyunun saglanabilmesi iin yz milyondan fazla bas talep ediyor… Son baris grs melerinde istenenden olduka
fazla: Bu bakimdan Bay Kirilov herkesten nde gidiyor.
Mhendis, karsisindakileri kk gren bir tebessmle dinliyordu. Yarim dakika kadar herkes sustu. Nihayet Bay Kirilov magrur bir tavirla:
- Bunlarin hepsi sama, Liputin, dedi. Eger rastlantiyla size bazi seyler anladiysam ve siz onlara hemen sarildiysaniz, elimden bir sey gelmez.
Fakat hakkiniz yok; nk, bunlardan kimseye s-zetmedim. Konusmaya tenezzl etmem. Eger inanlarim varsa, onlar bana aittir; fakat siz…
ahmaka davrandiniz. Bir karara baglanmis konular zerine konusmam. Tartismadan nefret ederim. Hibir zaman tartismak istemedim…
- zr dilerim, fakat burada kimseye kirilmis degilim. Konuk, heyecanla ve abuk abuk konusmasina devam etti:
- Drt yil iinde pek az insan grdm… Drt yil ok az konustum ve kimseyle konusmamak iin elimden geleni yaptim; bence nedenler vardi ki,
kimseyi ilgilendirmez… Tam drt yil. Liputin grendi ve glyor. Anliyorum ve aldirmiyorum. Gc enmiyorum… sadece serbestligine sasiyorum.
Ds ncelerimi size amiyorsam…
105-Beni hkmete ihbar edeceginiz korkusundan degil. Kesinlikle ltfen, byle sama seyleri akliniza getirmeyin…
Bu szlere hibirimiz cevap vermedik. Sadece birbirimize bakistik. Hatta, Liputin bile kis kis, alayli glmesini unutmustu. Bay Verkhovensky
kararli bir tavirla kanepeden kalkti.
- ok zgnm, baylar; fakat kendimi iyi hissetmiyorum ve olduka da zgnm. Kusuruma bakmamalisiniz.
- Ah, gitmemizi istiyorsunuz, dedi. Byle sylediginiz iin memnun oldum; son derece unutkanim, biliyorsunuz.
Yerinden kalkti ve iten bir tavirla, elini uzatarak Bay Verkhovnesky’ye dogru yrd.
- Rahatsiz oldugunuz iin zldm. Bilmeden gelmis oldum. Bay Verkhovensky acele etmeden onun elini dosta sikti.
- Aramizda basari saglamaniz en iyi dileklerim, dedi. Sylediginiz gibi, kendinize zg nedenler yznden bu kadar yil Avrupa’da kalmis,
insanlardan kainmis ve Rusya’yi unutmus olmanizi anliyorum. Burada dogup byms biz Ruslar’a saskinlikla bakiyor olmalisiniz. Bize
gelince, biz de size sasiyoruz. Mais cela passera (bu da geecek). Yalniz bir sey var, beni sasirtan bir sey: Kprmz insa etmek istiyorsunuz,
bununla beraber, genel yikim ilkelerine taraftar oldugunuzu sylyorsunuz. Kprmz yapmamiza izin vermeyeceklerdir!…
Birden son derece iyi kalplilikle ve neseli kahkahalarla glmeye basladi. Bir dakika kadar yznde ocuksu bir anlam belirdi. Bu anlamin ona ok
uydugunu ds ndm. Bay Verkhovnesky’nin bu szne sevinen Liputin ellerini zevkle birbirine srtyordu. Fakat, btn bu sre iinde Bay
Verkhovnesky’nin neden dolayi Liputin’den korktugunu ve onun geldigini anlayinca neden “Mahvoldum!” diye haykirdigini hayretle
ds nmekten kendimi alamam.
***
106
Hepimiz kapida duruyorduk. Ev sahibiyle konuklarin birbirlerine en iyi son szlerini syleyecekleri ve biraz sonra iyi dileklerle ayrilacaklari
andi.
- Bay Kirilov’un bugn pek nesesi yok, dedi. nk, kiz kardesi iin Yzbasi Lebyatkin ile tartisti. Yzbasi Lebyatkin yarim akilli kiz kardesini
kamiyla;., hakiki bir Kazak kamisiyla d-vyormus… her sabah ve aksam. Onun isine karismak istemeyen Bay Kirilov avludaki kk blge geti.
Eh, iyi gnler.
- Kiz kardesini mi? Hasta kizi mi? Kamiyla, ha? Hangi kiz kardesi? Hangi Lepyatkin?
- Rtbesinden bana ne? Kiz kardesi kim? Tanrim! Lebyatkin diyorsunuz? Fakat, burada bir Lebyatkin vardi ki…
-Eh, geri dnd. Hemen hemen haftadan beri burada ve hem de zel kosullarla.
- Aramiza bir alak almamamiz iin bir neden var mi? Liputin birden siritti ve hos olmayan bakislarini Bay Verkhovensky’nin yzne dikti.
- Ulu Tanrim! Byle sylemek istemedim… fakat aslina bakacak olursaniz, alaklik hususunda sizinle ayni ds ncedeyim; zellikle sizinle. Fakat,
devam edin, devam edin; biraz daha anlatin. Byle sylemekle neyi kastettiniz? Byle sylemekle bir sey kastettiginize inaniyorum !…
107-Oh, hepsi sama seyler, efendim. Yani, duruma bakarsaniz, yzbasi sahte kgitlar yznden aramizdan ayrilmamis. Kendisinden saklanan kiz
kardesini bulmak iin gitmis. Simdi de onu getirmis; btn mesele bu. Neden korkmus grnyorsunuz, efendim? Sadece sarhos oldugu zaman,
bana anlattiklarini sylyorum. Ayik oldugu zaman bu hususta tek kelime bile sylemez. Son derece sinirli bir kisi ve ne demek istedigimi
anliyorsaniz; yani, kt bir askeri aliskanlik. Kiz kardesi deli oldugu kadar da topal. Birisi kizi, szde bastan ikarmis grns e gre; Lebyatkin,
ailenin onuruna srlen bu lekeye karsilik, uzun zamandan beri bu adamdan her yil belirli bir para alirmis. Sarhos konusmalarindan
anlayabildigim bu kadar. Fakat, bana sorarsaniz btn bunlar sarhos samalan. Sadece vnyor. Ve ayrica, byle durumlar ok daha ucuz yoldan
halledilir. Bununla beraber, bolca parasi oldugu muhakkak; on bes gn kadar nce, yalinayak dolasiyordu; fakat simdi, elinde yz rubleyle
dolasiyor. Kiz kardesine her gn bir esit nbet geliyor. Kadin iglik igliga; o da kirbaciyla onu “yola” getiriyor. Kadin saygili olmayi bilmelidir,
diyor… Anlayamadigim bir husus var; o da, Shatov’un o adamla beraber nasil oturabildigidir. Bay Kirilov, orada ancak gn kalabildi. Onu
Petersburg’dan taniyor ve simdi de rahatsiz edilmemesi iin avludaki kk blge geti.
-Dogrumu?
- Liputin’e sorun.
- Sirlar, sirlar!… diye haykirdi. Birdenbire bu kadar ok sirlar ve sirlar nasil toplandi?
- Bay Kirilov kirbaci bile ekip elinden almis, diye ekledi. Kirip, pencereden disari firlatmis ve siddetli bir tartismaya girismis.
108
- Neden gevezelik ediyorsunuz, Liputin, dedi. Ahmaklik yapiyorsunuz. Neden byle konusuyorsunuz?
- Alakgnllkle ruhunuzun asil bir davranisini neden gizleyeyim? Hem sizin iin konusuyorum…
- Ne kadar sama ve gereksiz… Lebyatkin’in aptalligi ve degersizligi… Bu iste tamamen zararli ve son derece… Hem neden byle
samaliyorsunuz? Gidiyorum.
- Ah, ne yazik! diye haykirdi. Size baska bir fikra anlatarak biraz neselendirecektim, Bay Verkhovesky. Aslinda bunu anlatmak iin
gelmistim; oysa, bunu siz de duymus olacaksiniz ya, neyse… baska bir zaman anlatirim. Bay Kirilov’un acelesi var. Allahaismarladik,
efendim. Anlatacagim fikra Bayan Stavrogin hakkindaydi. Geenlerde beni ok eglendirdi. Beni zellikle agirt-misti. Kelimelerle
anlatilamayacak kadar komik. Allahaismarladik, efendim.
Fakat tam bu sirada Bay Verkohvensky onun omzuna yapisti; sonra ekerek odaya soktu ve bir sandalyeye oturmaya zorladi. Liputin
korkmus grnyordu.
- Garip sey, evet, birden beni agirtti ve “sir olarak” Bay Stavrogin hakkinda ne ds ndgm sordu. Deli miydi, yoksa degil miydi? Sasilacak sey
degil mi?
Bay Verkhovensky btn kontroln kaybetmis gibi mirildandi:
Bu iste dostumun, Liputin’in bizden daha ok, hatta bizim bilmedigimiz seyleri bildigini sylemesini hatirladim.
109-Baslayin! Sizden de rica ediyorum, Bay Kirilov, sizden de gelip oturmanizi ve taniklik etmenizi istiyorum. Ltfen, syle buyurun. Oturun.
Siz Liputin, her seyi samimi ve basit olarak anlatin ve analatacaklariniz, dolambali szlerle de olmasin!…
- Bylesine heyecanlanacaginizi bilseydim, efendim, bundan hi szetmezdim. Ve btn bunlari Bayan Stavrogin’den grendiginizi saniyordum!
-Ah pekl, yalniz oturmak nezaketinde bulunur musunuz? Siz bu kadar heyecanliyken basimda ayakta durmanizi arzu etmiyorum. Aksi
halde, rahatlikla anlatabilecegimi sanmam.
Bay Verkhovensky heyecanina hkim olmaya alisarak magrur bir tavirla koltuga kt. Mhendis, karanlik bakislarini yere dikmis, basini
kaldirmamakta israr ediyordu. Liputin byk bir zevkle onlari szyordu.
-Eh, nasil baslayacagim, bilmem? Beni yle bos bulundugum zaman avladiniz ki…
***
- nceki gn, aniden Bayan Stavrogin’in bir usagi geldi ve yarin saat tam on ikide hanimini aramami syledi. Ds nebiliyor musunuz? Broma
gitmedim ve dn saat tam on ikide Bayan Stavrogin’in kapisini aliyordum. Byk salona alindim ve bir dakika sonra Bayan Stavrogin geldi,
oturmami syledi ve kendisi de karsima geip oturdu. Duygularima inanamadan oturdugum yerde kalmistim; siz de bilirsiniz, efendim, beni
nasil karsilar! Adeti oldugu zere, dolambali konusmaya gerek grmeden hemen konuya girdi. “Hatirlarsiniz” dedi. “Drt yil nce Bay Stavrogin
rahatsizken, her sey aydinlanana kadar bazi garip olaylardan sorumluydu. Bu olaylar herkesi saskina evirmisti. Bu olaylardan biri de sizi ok
110
yakindan ilgilendirmisti. Bay Stavrogin iyilestigi zaman benim arzum zerine sizi ziyaret etmisti. Daha nce de sizinle birka kere konusmus
oldugunu biliyorum. ok samimi ve aik olarak syleyin…” sznn burasinda Bayan Stavrogin biraz saskin grnyordu… “O zaman Bay
Stavrogin’i nasil bulmustunuz? Genel olarak onun hakkindaki ds nceleriniz nelerdi? Sizin s tnzde nasil bir etki yaratmisti? Ve simdi,onun
hakkinda ne ds nyorsunuz?” Bayan Stavrogin tamamen saskindi; bir dakika kadar susarak bekledi; sonra kizardi. Bayagi korkmustum.
Dokunakli olmayan bir dille tekrar konusmaya basladi. Onun byle bir anlatimla konusabilecegi kimsenin aklina gelmezdi. Fakat, szleri ok
anlamliydi. “Beni ok dikkatle dinlemenizi istiyorum,” dedi. “Sizi, anlayisli, gerekleri grebilen, tahminlerinde yanilmayan bir kimse olarak
tanidigim iin agirttim.” (Ne iltifat!) “Kuskusuz ki”, dedi. “Sizinle konusan bir annedir. Bay Stavrogin, basindan ok mutsuzluklar geen,
olmayacak seylerle karsilasan bir kimsedir. Btn bunlarin akli dengesini etkileyebilecegi kuskusuzdur. Tabii, delilik demek istemiyorum.”
Sznn burasinda bir an sustu. Sonra byk bir gvenle ve magrur bir tavirla konusmasina devam etti. “Byle bir sey hibir zaman ds nlemez.
Fakat, garip, degisik bir sey olabilir. Ds ncelerinde, egilimlerinde, grs lerinde bir kayma olabilir.” Bu szler Bayan Stavrogin’in tam szleridir,
efendim ve Bayan Stavrogin’in, durumu bu kadar aik ve kesinlikle aiklayabilmesi beni son derece sasirtti. Pek s tn anlayisli bir hanimefendi!
… Bayan Stavrogin “Nihayet” dedi. “Ben bile, onda bazi degisik egilimler ve devamli bir huzursuzluk sezmistim. Ama ben bir anne, siz ise
bir yabancisiniz ve bu bakimdan, kafasi alisan bir insan olarak daha saglam bir sonuca varabilirsiniz. Nihayet size yalvaririm.” Bu deyisi
kullandi. “Btn geregi tm iplakligi ile bana anlatin. Bu konusmamizin gizli oldugunu hibir zaman unutmayacaginiza sz verirseniz; ilerde, her
esit yardimimi sizden esirgemem.” Iste, efendim, hepsi bu. Ne dersiniz?
-Hayir, hayir, ltfen iyi ds nn. Byle yksek bir kisi, benim gibi bir adama, byle bir soru sorar ve s telik sorduklarinin aramizda kalmasini isterse,
bu kadinin ne kadar zor durumda oldugu anlasilmaz mi? Bu ne demektir? Acaba, Bay Stavrogin hakkinda bazi beklenmedik haber mi
almislar?
- Bilmiyorum… herhangi bir haber oldugundan bilgim yok… onu bir sreden beri gremedim, fakat… fakat sunu syleyebilirim ki, efendim…
fakat sunu syleyeyim ki, Liputin, eger bunlari size bir sir olarak sylediyse ve siz bunlari bizim huzurumuzda sylyorsunuz ki…
- Tamamen bir sir olarak! Kimseye syleyecek olursam Tanri beni arpsin ben… fakat burada anlatmama gelince… bundan ne ikar? Biz
yabanci miyiz? Bay Kirilov da yle… o da aslinda yabanci sayilmaz, degil mi?
- Korkarim ki sizinle ayni fikirde olamayacagim. Sirri saklayacagimizdan kusku yoktur… mzn… yani… fakat korkarim ki siz, Liputin,
saklayamazsiniz ve size hibir sey iin gvene-mem.
-Ne demek istiyorsunuz, efendim? Bana devamli yardim teklif edildigine gre, herkesten ok beni ilgilendirir, degil mi? Aslinda, bu konuya
dikkatinizi ekmem, olduka garip ve psikolojik bir olaydan daha szetmek iindi. Dn aksam, Bayan Stavrogin’le yaptigim konusmanin etkisi
altindayken, benim s tmdeki etkisini siz de takdir edersiniz. Bay Kirilov’a bu konuyla uzaktan ilgili bir soru sordum: “Bay Stavrogin’i hem
Petersburg’dan hem de Avrupa’dan taniyorsunuz” dedim. “Akli dengesi ve yetenekleri hakkinda neler ds nyorsunuz?” Bay Kirilov, her
zamanki gibi kisa olarak, onun ince zekli ve saglam karakterli bir kimse oldugunu syledi. Sorumu biraz daha genislettim: “Bu kadar yil
sresince,
112
inanlarinda bir yn degistirme, ya da ters dnme gibi… nasil syleyeyim?… Delilik gibi ya da ona benzer bir seyler sezdiniz mi?” Kisaca,
Bayan Stavrogin’in sorusunu tekrarladim. Ne tahmin edersiniz? Bay Kirilov, simdi yaptigi gibi kaslarini atti ve derin bir ds nceye daldi.
“Evet,” dedi. “Bazen birtakim gariplikler dikkatimi ekerdi.” Bay Kirilov da byle ds ndkten sonra, onun bir derdi olmasi gerekmez mi?
- Bu konuda sz etmeye hakkim yok, diye cevap verdi. Size karsi ikmak zorundayim, Liputin. Bu konuda adimi sylemeniz dogru degil. Size
bu husustaki ds ncelerimin tmn sylemedim, zaten. Onu Petersburg’dan taniyabilirim; ama, bu yillar nceydi ve her ne kadar Bayan
Stavrogin’i son zamanlarda grms sem de, onu ok az taniyorum. Beni karistirmamanizi rica ederim ve… ve btn bunlarin dedikodudan farki
da yok.
- Demek dedikoducuyum, ha? Dedikoducu oldugum kadar, acaba casus oldugumdan da kusku duyar misiniz? Bu meselenin disinda
tutulmak istediginize gre, Kirilov, baskalarina kusur bulmamiz ok kolaydir. Buna inanmayacaksiniz, Bay Verkhovensky… yani, Yzbasi
Lebyatkin, efendim, aptal bir kisi olarak grnebilir… dogru, sey… kadar aptaldir… eh, ne kadar aptal oldugunu soy imekten utaniyorum…
Budalaligin derecesini gs teren bir Rus deyisi vardir; fakat, o da, Bay Stavrogin tarafindan incindigi kanisinda; fakat, onun ince zeks ini vyor.
“Bu adama sasiyorum” diyor. “Zeki bir yilan.” Bunlar onun kendi szleri, efendim. Ona sordum. Hl, dnk grs memin ve Bay Kirilov’la
yaptigim konusmanin etkisi altindaydim. “Yzbasi”, dedim. “Ne dersiniz? Zeki yilaniniz deli mi degil mi?” Eh, inanin bana, sanki hassas bir
yerine kirbala vurmusum gibi birden yerinden firladi. “Evet”, dedi. “Evet,
113fakat bunun etkisi olamaz…” Fakat yzbasi bunun neye etkisi olamayacagini sylemedi ve o kadar derin ve zntl ds nceye daldi ki, sanki
birden ayilmis grnyordu. O zaman Filippov’un mey-hanesindeydik. Yarim saat sonra yumrugunu masanin s tne vurdu. “Evet” dedi. “Belki
delidir; fakat bunun etkisi ola…” ve tekrar neye etkisi olacagini sylemedi. Sphesiz, konusmamizin bir zetini yapiyorum; fakat, fikir yeteri
kadar aik: kime isterseniz sorunuz, hepsi tek ds ncenin s tndeler. Gerekten bunu daha nce akil edememisler. Herkes “Evet” diyor. “Delidir,
akillidir; fakat, akilli oldugu kadar da delidir.”
- Beni biraz nce casuslukla sulayan Bay Kirilov’a sorsaniz daha dogru olur. Ben bir casusum, bilmiyorum; ama, Bay Kirilov bu durum
hakkinda bilinmesi gereken her seyi biliyor; fakat susmakta israr ediyor.
-Hibir sey bilmiyorum ya da ok az sey biliyorum, dedi. Bunu grenmek iin Lebyatkin! sarhos ettiniz. Beni konusturup grenmek iin buraya
getirdiniz. Su halde gerekten bir casussunuz!…
- Onu sarhos etmedim! Btn bildiklerine ragmen para harcanmaya degmez. Bu sirlarin degeri bence bu kadar; bu sirlarin degerinin sizce ne
oldugunu biliyorum. Para harcayan kendisiydi. On iki gn nce benden on bes kopik bor istedi; ona sampanya ikram eden ben degilim;
aksine o bana ikramda bulundu. Oysa, bana gzel bir fikir verdiniz; gerekli oldugunu ds ndgm zaman, her seyi grenmek iin onu sarhos
edecegim ve grenirim de… btn kk sirlarinizi…
Bay Verkhovensky saskinlikla, tartisan bu iki kisiye bakti. Her ikisi de kendilerini ele veriyorlardi ve umursamaz grnyorlardi. Liputin’in bu
adami buraya getirmesindeki nedenin, nc bir kisinin araciligi ile onu, gerekli tartismaya ekmek iin oldugunu
114
ds nmemek elden gelmiyordu. Byle bir davranis, Liputin’in en ok sevdigi oyunlardan biriydi…
- Dikkat edin, Liputin! Sizi uyariyorum, Stavrogin kisa zaman sonra gelecek ve kendisini nasil savunacagini pek iyi bilir.
- Neden beni uyariyorsunuz? Onun son derece ince ve keskin bir zekya sahip oldugunu ilk bagiran benim ve dn Bayan Stavrogin’i bu
konuda aydinlattim. “Bu konuda syleyemeyecegim tek sey karakteridir” dedim. Dn Lebyatkin de tekrarlayip duruyordu: “O kendi
karakterinin kurbanidir.” Evet, kuskusuz, Bay Verkhovensky, benim agzimdan laf aldiktan sonra, dedikoducu, casusluk diye bagirmak
kolay oluyor. Hem de bunu byk bir merakla yaptiniz. Simdi, Bayan Stavrogin… dn dogrudan dogruya konuya degindi. “Bu konu ile
dogrudan dogruya ilgilendiniz” dedi “ve bu nedenledir ki size basvuruyorum.” Ben de byle ds nyorum! Sizin gibi asil birinden, toplumun
iinde kisiligime yneltilen bir hakaret grms ken, ne gibi bir ikarim olabilir? Ilgilenmek iin olagans t bir nedenim olmasini ds nmeliyim ve bu da
sirf dedikodu bakimindan degildir. Bir gn elinizi sikar; ertesi gn, konuk severligine karsilik, en degerli arkadaslarinizin yaninda, cani istedi
diye suratiniza tokadi yapistirir. Bana soracak olursaniz, fazla simariklik! Ve gzel bir seks, kelebeklere ve cesur erkek serelere her sey
demektir. Roma devrinde aski temsil eden kanatli bebekler gibi, minik kanatli, lke kavalyeleri. Romantik, kadin-katilleri!… Kk salmis
115bir bekr olan sizin iin, efendim, sizin gibi asil birisinin geici arzularinin kurbani olduguna ve Yzbasi Lebyatkin’in “Aile serefi” diye
adlandirdigi lekenin onun tarafindan srlms olduguna muhakkak ki inanirdim. Fakat, bunun onu durduracak bir neden olabilecegini de
sanmam. Keyfi yerinde oldugu zaman, her gzel yzn, ona cazip gelen bir yn vardir. Rezil dedikoduyu yaydigimdan sz ediyorsunuz; fakat,
acaba btn sehir bu konu zerine konusurken, bu rezil dedikodulari ben mi, yayiyorum? Sadece dinliyor ve onay anlaminda basimi
salliyorum. Bas sallamanin da bir su oldugunu syleyemezsiniz ya?
- Yani, sarhos oldugu zaman bagira bagira btn sehir halkina duyuran Yzbasi Lebyatkin ve onun byle hareketinin, bu olayin btn arsiya
davulla duyurulmasindan ne farki var? Benim hatam mi? Dostlar arasinda oldugum iin ilgileniyorum ve burada dostlar arasinda degil
miyim?
- Simdi, su syleyeceklerime dikkat edin. rnegin, sizin gibi asil biri, Yzbasi Lebyatkin’e, tanismak onuruna eristigim, yetim, ok alakgnll, ok
onurlu gen bir hanimla Isvire’den yz ruble gndermis. Fakat kisa bir sre sonra, Lebyatkin, ismini sylemek istemedigim, yine ok serefli ve
son derece gvenilir bir kimseden yz yerine bin ruble gnderilmis oldugunu grenmis., Bu da demektir ki, Lebyatkin, “gen hanim yedi yz
rublemi aldi” diye kiyameti kopariyor ve polis yoluyla bile olsa parasini geri alacagina yemin ediyor. Hi degilse byle tehdit ediyor ve btn
sehir halkinin duymasi iin bar bar bagiriyor.
- Fakat, Bay Stavrogin adina, gnderilen paranin yz ruble olmayip bin ruble oldugu hakkinda Lebyatkin’e garanti veren onurlu
116
- Bu bir… bir yanlis anlasilmadir. Biri, bir hata isledi ve… sama, ve siz, efendim, siz… igren!…
- Fakat, bunun samaligina ben de inanmak isterdim ve btn bu konusmalari ok zlerek dinledim. nk, ne sylerseniz syleyin, ok temiz karakterli
bir kizin adi, hem yedi yz ruble isine karistirildi, hem de Bay Stavrogin’le inkr edilemez bir iliskisi oldugu ima edildi. Bizim soylu efendimize
kalirsa, temiz karakterli bir kizi rezil etmekten ya da evli bir kadina leke srmekten kainmaz. Kuskusuz ki, evimde olan olay bunun basit bir
kanitidir. Iyi kalpli bir kisiye rastladigi takdirde, baska bir adamin gnahini, onurlu adi ile rtmesi iin onu zorlayacaktir. Benim de karsi
koymam gereken bir sey bu… kendimden szediyorum, efendim…
- Ona inanmayin!… Ona inanmayin!… diye sylendi. Birisi bir hata isledi ve Lebyatkin sarhosun biridir… her sey anlasilacaktir… Artik
dayanamiyorum… Bunun adilik oldugunu ds nyorum… ve…yeter…yeter!…
- Ne yapiyorsunuz? Bekleyin, sizinle geliyorum! diye telasla haykirdi ve sandalyesinden firlayarak kalkip Kirilov’un arkasindan kostu.
***
Bay Verkhovensky bir dakika ds nerek durdu. Gz ucuyla bana bakti; sapkasini ve bastonunu aldi ve sessizce odadan ikti. Her zaman oldugu
gibi ben de pesinden gittim.
- Oh, evet, tanik olabilirsiniz… de l’accident (rastlantilara), dedi. Vous m’accompagnerez, n’est-ce pas? (Bana arkadaslik edersiniz, degil
mi?)
- Yine oraya gitmiyorsunuz, degil mi, efendim? Neler olabilecegini gz nne aldiniz mi?
- Baska bir adamin gnahini rtmek iin evlenmem mmkn olamaz, degil mi? diye fisildadi.
Glmsemesinde, utan ve aresizlik anlami vardi; ayni zamanda, bu glmseyiste garip bir coskunluk gze arpiyordu.
Ben de byle sylemesini bekliyordum. Nihayet, benden byk bir dikkatle saklanan, dudaklardan dklmeyen kelimeler, btn bir hafta sren
kainmalardan ve yapmacik yalanlardan sonra ortaya ikmisti. fkeden deta ilgina dndm.
- Bylesine kt, bylesine basit bir ds nce nasil olur da akliniza gelebilir, efendim, siz ki parlak zekli, sefkatlisiniz ve… hem de Liputin bile byle
bir seyi ds nmedigi halde!…
Bana bakti, cevap vermeden yrmesine devam etti. Geri kalmak istemedim. Btn ds ndklerimi Bayan Stavrogin’e sylemek istiyordum. Korkak
oldugunu bildigim iin, eger bunu Liputin’den grenmis olsaydi onu bagislayabilirdim; fakat byle bir seyi Liputin’den ok daha nce ds ndg aikti.
Liputin sadece onun kuskularim kesinlestirmis ve iindeki kusku kivilcimlarinin alevlenmesini saglamisti. Daha ilk gnden, hibir esasa
dayanmadigi halde, hatta, Liputin’in aklinda byle bir ds nce yokken, kizdan sphelenmekte tereddt etmemisti. Bayan Stavrogin’in bu isin
zerinde bu kadar israrla durmasini, ok degerli Nicholas’inin soylu kisilere zg gnahlarini, serefli bir adamin evlenmesi ile kapamak istegine
veriyordu!… Byle ds nmesi yznden cezalandirilmasini btn samimiyetimle arzu ederdim.
118
- O! Dieu, qui est si grand et bon! (Oh, Ulu Tanrim), diye haykirdi. Ah, beni kim avutabilir?
- Ltfen, hemen geri dnelim, size her seyi anlatacagim! Hemen yakinimizda canli, neseli ve gen bir ses, tatli bir mzik
gibi duyuldu.
Saskinligimiz gemeden, atin s tndeki gen kiz, Lisa Tushin, ayrilmaz kavalyesiyle beraber, birden yanimizda bitti. Dizginleri ekerek atini
durdurdu.
-Buraya gelin, buraya gelin, abuk! diye bagirdi. On iki yildan beri onu grmemistim; ama hemen tanidim, o… Yoksa beni tani-yamadmiz mi?
Bay Verkhovensky, kendisine uzatilan eli tuttu ve kibarca pt. Sanki, kendisini dua ederken kaybetmis gibi kiza bakiyor ve tek kelime dahi
syleyemiyordu.
“Beni tanidi ve memnun! Maurice, beni grdgne son derece memnun!” diye ds nd Bay Verkhovensky ve:
- Iki haftadan beri neden bizi grmeye gelmediniz? Teyzem, hasta oldugunuzu ve rahatsiz edilmemeniz gerektigini sylyordu; fakat, teyzemin
yalan syledigini biliyordum. Durmadan tepiniyor ve kfr ediyordum; fakat nce bizi, sizin aramaniz gerektigine kesin olarak inaniyordum ve
bu yzden de haber gndermedim. Tanrim, hi degismemissiniz!
“Inanilmayacak kadar gen kalmis! Oh, evet, degismis. Kirisiklar var, gzlerinin etrafinda, yanaklarinda ok kirisik var; salari da biraz
kirlasmis; fakat, gzleri ayni” diye ds nd Lisa ve merakli gzlerle: ,
Bir anda, on bir yasindayken Petersburg’a gtrldgnde, hastalanmasi ve hastaligi sresince aglayip Bay Verkhovensky’yi istemesi hakkindaki
sylentiyi hatirladim.
-En Diev!, En Dieu qui est l-haut et qui est si grand et si bon!… (Tanriya! Yukaridaki ylesine ulu, ylesine iyi olan Tanriya!) Gryorsunuz,
btn derslerinizi ezbere hatirliyorum. Maurice, o zaman bana inanci nasil asilamaya alisirdi, bilemezsiniz en Dieu, qui est si grand et si bon!
(ok ulu, ok iyi olan Tanriya!) Kolomb, Amerika’yi buldugu zaman, hep bir agizdan: “Kara,! Kara!” diye bagirislari hakkinda anlattiginiz
tarih dersini hatirliyor musunuz? Dersten sonra, o gece, dadim Alyona, uykumun arasinda hep; “Kara! Kara!” diye bagirdigimi syler. Prens
Hamlet’in yks n anlattiginizi hatirlar misiniz? Ve zavalli gmenlerin Avrupa’dan Amerika’ya nasil gnderildiklerini tarif ettiginizi hatirlar misiniz?
Ve bunlar dogru degildi: nasil gnderildiklerini daha sonra grenmistim. Fakat, bana ne kadar gzel yalan sylemisti, Maurice! Hemen hemen
aslindan daha gzeldi. Neden Bay Drozdov’a yle bakiyordunuz? Dnyadaki en iyi ve en sadik adamlardan biridir ve beni sevdiginiz kadar onu
da sevmelisiniz! II fait tout ce que je veux. (Istedigim her seyi yapar.) Fakat, sevgili Bay Verkhovensky, yine mutsuz olmalisiniz, aksi halde
sokak ortasinda, sizi kimin avutacagini sorarak bagirmazdiniz. Mutsuzsunuz, degil mi? Degil mi?
- Simdi mutluyum!
120
- Yine huysuz, haksiz, her zaman pek sevdigimiz teyzem! Ve hatirlar misiniz bahede nasil kollarima atilirdiniz, ben de sizi avutmaya alisir ve
aglardim… Fakat, Bay Drozdov’dan ekinmeyin. Hakkinizda her seyi biliyor. Uzun zamandan beri biliyor. Onun omzunda istediginiz kadar
aglayabilirsiniz ve o da arzu ettiginiz kadar yaninizda kalir. Sapkanizi kaldirin, bir dakika iin ikartin basinizdan, parmaklarinizin ucuna ykselin
ki, son ayrildigimiz zamanki gibi alninizdan pebileyim. Su pencereden bizi seyreden gen kizi gryor musunuz? Fakat, daha yaklasin,
yaklasin! Tanrim, salariniz ne kadar aklasmis!
- Simdi evinize gidelim! Nerede oturdugunuzu biliyorum. Bir dakika sonra sizi eve srkleyerek btn gn birakmayacagim. Gidin, ltfen ve beni
karsilamaya hazirlanin.
Ve gen arkadasiyla beraber drtnala uzaklasti. Eve dndk. Bay Verkhovensky kanepenin s tne oturdu ve hngr hngr aglamaya basladi.
- Dieu! Dieu! diye haykirdi. Enfin une minute de bonheur. (Tarim! Tarim! Nihayet bir dakikalik mutluluk.)
Lisa, sz verdigi gibi, Bay Drozdov’la beraber on dakikadan az bir sre sonra geldi.
- Vous et le bonheur, vous arrivez en meme temps! dedi. (Siz ve mutluluk ayni anda geliyorsunuz.)
- Iste size bir demet iek; simdi, Madam Chevalier’e ugradim; dogum gnleri iin btn kis iek bulunuyor onda. Iste, Bay Drozdov. Izin verin
sizinle tanistirayim. iek yerine pasta getirecektim; ama, Bay Drozdov, bunun Rus geleneklerine uymayacagini syleyerek vazgeirdi.
Maurice Drozdov topu yzbasisiydi. Yaklasik otuz yaslarinda, uzun boylu ve yakisikliydi. Son derece kibar, tanistigi her insanin daha ilk
bakisda dikkatini eken, asiri inceligine, yumusak
121kalpliligine ragmen, heybetli ve sert bir grns vardi. Bununla beraber, konuskan ve dost edinmeye merakli degildi. Daha sonra, sehirde,
onun fazla zeki bir kisi olmadigini sylediler; ama, bu tamamen yanlisti.
Lisa’nin gzelligini anlatmaya kalkismayacagim. Her ne kadar bazi hanimlar ve gen kizlar, onun gzelligi hakkindaki sylentilere fkeyle karsi
duruyorlarsa da, onun gzelligi tm sehirlinin agzindan ds myordu. Kadinlarin ve gen kizlarin arasinda ondan nefret edenler bile vardi.
Nefretlerinin baslica nedeni onun fazla gururlu olusuydu; Drozdov’lar, birok kisiyi gc endiren ziyaretlerine henz baslamamislardi. Gerekte,
bunun asil nedeni Bayan Drozdov’un hasta olusuydu. Lisa’dan nefret edislerinin ikinci nedeni, onun valinin karisinin akrabasi olusu ve her
sabah at gezilerine ikmasiydi. Simdiye kadar, sehrimizde atla dolasan kadin svari yoktu; bu bakimdan, ziyaretlere vakit ayiramadigi halde,
sehrin sokaklarinda atla dolasmasindan dolayi sehir halkinin gc enmesi olagandi. Bununla beraber, herkes onun bu at gezmelerine, doktorun
sz zerine iktigini biliyordu ve hassas bnyesi hakkinda alayli szler ediyorlardi. Lisa’nin sinirli ve srekli bir huzursuzluk iinde bulundugu ilk
bakista anlasiliyordu. Yazik! Zavalli kiz ok mutsuzdu ve bu durumu daha sonra anlasildi. Simdi, gemisi hatirliyorum; o zamanlar, simdi bana
gzel grndg kadar gzel oldugunu syleyemem. Belki hi de gzel degildi. Uzun boylu, narin yapili, fakat gl ve uysal bir kizdi. Yz hatlarinin
birbirine aykiriligina hayret etmemek elden gelmezdi. Gzleri hafif sehlaydi; yz solgun, elmacik kemikleri hafife ikikti; genellikle esmer
sayilabilirdi; ince bir yz, fakat bu yzde alimli ve dayanilmaz bir ekiciligi vardi. Koyu gzlerinin yakici bakislarinda korkun bir g okunuyordu;
herkesi “yenilgiye ugratmak ve ele geirmek” iin gelmis bir tavri vardi. Ara sira, kibirli, hatta ks tahti; hayatinda iyi kalpli olmayi hi basardi mi
bilmiyorum; ama, byle olmayi ok arzuladigini ve biraz iyi kalpli olabilmek iin kendisini zorlayarak istirap ektigini biliyorum. Yaradilisinda,
pek ok iyi egilimlerin
122
ve kuvvetli bir nsezinin bulundugu kuskusuzdu; fakat, iindeki her sey, srekli dengesini ariyor, bulamiyordu; her sey karisik, kaynasma
halinde ve huzursuzluk iindeydi. Belki kendisinden istekleri yogundu ve bu isteklerini tatmin edebilmek iin, kendisinde yeterli gc
bulamiyordu.
- Byle anlarda neden kendimi kederli hissederim? Bunu cevaplandirabilir misiniz, bilgin adam? Btn hayatimca, sizi grp her seyi andigim
zaman son derece sevinecegimi ds nrdm ve simdi sizi her ne kadar seviyorsam da memnun olmus g-rnmyorum… Ulu Tanrim, bak, benim
portrem! Durun bakayim. Oh, evet bunu hatirladim, hatirladim!…
” On iki yasindaki Lisa’nin, suluboya ile yapilmis ok gzel bir minyatr, Petersburg’dan dokuz yil evvel Drozdov’lar tarafindan Bay
Verkhovensky’ye gnderilmisti. O zamandan beri bu minyatr portre, daima onun alisma odasindaki duvarda asili dururdu.
- Gerekten bu kadar gzel bir ocuk muydum? Bu yz, benim yzm olabilir mi?
-abuk alin! diye haykirdi. Simdi asmayin, ltfen. Daha sonra asarsiniz. O portreye bir daha bakmak istemiyorum! Kanepedeki yerine
oturduktan sonra devam etti:
- Bir hayat sona erer, baska bir hayat baslar ve sona erer, sonra bir ncs baslar ve bu bylece srp gider. Hayatin her bitisi sanki bir makasla
kesilmis gibidir. Size ne kadar eski masal sylyorum, gryorsunuz; ama, bu masalin iinde gereklerin byk bir payi var.
Bana bakip glmsedi; daha nce birka kere daha bakmisti; fakat, Bay Verkhovensky coskunlugunun arasinda beni tanistirma szn unutmustu.
123-Portremi neden odanizdaki hanerlerin altina astiniz? Ve neden bu kadar ok haner ve kili koleksiyonunuz var?
Gerekten de, neden oldugunu bilmem, duvarinda aprazlama asilmis, iki egri haner ve gerek bir erkes kilici vardi. Bu soruyu sorarken, yzme
ylesine bir dikkatle bakmisti ki, bir seyler sylemek istedim; fakat, syleyemeden susmak zorunda kaldim. Bay Verkhovensky, sonunda garip
durumu kavradi ve beni ona tanistirdi.
Lisa:
-Biliyorum, biliyorum, dedi. Sizinle tanistigima ok memnun oldum. Annem de sizin hakkinizda ok sey duymus. Sizi, Bay Drozdov’la
tanistirayim… son derece degerli bir kisidir. Sizin hakkinizda bazi eglenceli seyler duydum. Bay Verkhovensky’nin sirdasisiniz, degil mi?
Kipkirmizi oldum.
- Oh, ok affedersiniz; hi de dogru kelime kullanmadim… eglenceli degil, fakat…
- Bununla beraber, ok iyi bir kisiliginiz oldugu iin utanmaniza neden olmadigini sanirim. Eh, gitme zamani geldi, Maurice. Sizi yarim saat
sonra bekliyorum, Bay Verkhovensky. Tanrim konusacak o kadar ok seyimiz var ki!… Simdi sirdasiniz benim ve her sey zerine
konusacagiz… her sey zerine, anladiniz mi?
- Oh, dedi. Bay Drozdov her seyi biliyor! Ondan ekinmenize gerek yok!
- Ne biliyor?
- Ne demek istediniz?!… Yaa, demek sakladiklari dogruymus!… Inanmak istememistim. Dasha’yi da sakliyorlar. Bu sabah teyzem
Dasha’yi grmemi istemedi. Dasha’nin basinin agridigini syledi.
124
- Tabii, ya!… Annem, dadidan grenmis, dadima da sizin Nastasya sylemis. Nastasya’ya sylediniz, degil mi? Sizin sylemis oldugunuzu
sylyor.
- Sirdasiniz yaninizda degildi ve o sirada Nastasya yaniniz-daydi… eh, bu kadari yeter de artar!… Nastasya iin en hos anlar samimi
dostlariyla sehirde yaptigi dedikodulardir!… Oh, bos verin, nemli degil; herkes birakin bilsin, bylesi daha iyi. Ge kalmayin, ltfen; aksam
yemegini erken yiyoruz. Oh, unuttum…
- Shatov? Bayan Shatov’un agabeyi… Lisa sabirsiz bir tavirla sz yarida kesti.
- Onun agabeyi oldugunu biliyorum. Ne kadar garip bir insansiniz!… Nasil bir kisi oldugunu grenmek istiyorum; karakteri nasil bir
insandir?
- C’estun pense-creux d’ici. C’est le meilleur et le plus irascible homme du monde. (En bos kafali adamidir buranin. Dnyanin abuk kizan
en iyi adamidir.)
- Garip bir insan oldugunu ben de duydum. Bununla beraber, demek istedigim bu degil. Anladigima gre dil biliyor; tabii Ingilizce de. Ayni
zamanda, edebiyatla da ilgilenirmis. Eger byleyse, ona yaptiracak ok isim olacak; bir yardimciya ihtiyacim var ve ne
125kadar abuk bulursam o kadar iyi olacak. Acaba isi alir mi dersiniz? Biri tarafindan tavsiye edilmisti.
- Isi alacagindan eminim, et vous ferez un bienfait. (Bir iyilik yapmis olacaksiniz).
- Bir bienfait’in (iyilik) hatiri iin byle davranmiyorum; gerekten bir yardimci istiyorum.
- Shatov’u iyi tanirim, dedim. Eger ona haber vermek grevini bana aktaracak olursaniz, kendisini derhal bulup haber verebilirim. Hem de
derhal.
-Yarin gle zeri saat on ikide gelmesini syleyin. ok gzel! Tesekkr ederim. Hazir misin, Maurice?
Gittiler. Ben, tabii, derhal Shatov’u bulmak zere kostum. Bay Verkhovensky son basamaklarda bana yetisti.
- Mon ami (dostum), dedi. Ben dndkten sonra saat on ya da on bir sularinda sizi kesin olarak grmek zorundayim. Oh, kendimi sizin
yaninizda ok, ok sulu hissediyorum ve… ve herkesin yaninda da.
Shatov evde yoktu. Iki saat oyalandiktan sonra tekrar ugradim, yine evde bulamadim. Nihayet, evde bulamasam bile not birakabilmek
umuduyla, saat sekizde tekrar gittim. Henz gelmemisti. Shatov’u, alt katta oturan yzbasi Lebyatkin’e sormayi ds ndm; fakat her taraf kilitli
ve her yer sessizdi. Ev, sanki tamamen terk edilmis gibi karanlikti. Son zamanlarda duydugum sylentileri hatirladigim iin Lebyatkin’in
kapisinin nnden geerken biraz heyecanlanmistim. Sonunda Shavtov’u ertesi sabah erkenden aramaya karar verdim. Geregi sylemek
gerekirse, not birakmak ds ncesine pek yanasmamistim. Shatov, aldigi notu nmsemeyebilirdi… o bylesine utanga ve inati bir kimseydi. Kt
talihime sverek, dis kapidan ikmak zereyken Bay Kirilov’la karsilastim; eve
126
girmek zereydi ve beni nce o tanidi. Sormaya nce o basladigi iin, genel olarak her seyi zetledim ve Shatov’a bir not birakmak amacinda
oldugumu syledim.
O sabah Liputin’in bize, Kirilov’un avludaki blge tasinmis , oldugundan szettigini hatirladim. Kendisi iin ok genis olan bu blkte, onun islerini
gren sagir, yasli bir kyl kadinla beraber oturuyordu. Ev sahibi baska bir sokaktaki yeni evinde oturuyor ve ayni sokakta bir meyhane
isletiyordu. Anlasildigina gre bu yasli kadin akrabasi olacakti; burada oturuyor ve adamin evine bakiyordu. Odalar olduka temizdi; fakat
duvar kgitlari kirlenmisti. Girdigimiz odadaki mobilya, tamamen degersiz ve irili ufakliydi; iki oyun masasi, Alder agacindan yapilmis bir
konsol, bir kyl evinden ya da lokantadan temin edilmis uzunca bir masa, sandalyeler; bir deri bir de rme hasir arkali bir koltuk vardi. Bir
ks ede duran eski bir Meryem Ana tasvirinin nndeki lambayi, bizim gelmemizden nce, ihtiyar kadin yakmis olmaliydi. Duvarlarda koyu
renkli iki yagliboya tablo asiliydi. Tablolardan biri, son Imparator Nicholas I’in portresiydi. Grns ne bakilacak olursa, yirmili yillarda
yapilmisti; diger tablo da bir papazin portresiydi.
Odaya girer girmez, Bay Kirilov, bir mum yakti ve bir ks ede hl ailmamis olarak duran bavulundan bir zarf, mhr mumu ve cam bir mhr
ikardi.
Kirilov:
- Bir fincan ay ieceginizi ds nms tm, dedi. Imez miydiniz?
Onu kiramadim. Kisa bir sre sonra, ihtiyar kadin, ayi hazirladi… kaynar su dolu bir aydanlik, kk bir demlik, zeri
127zevksizce islenmis iki toprak fincan, bir somun ekmek ve bir ay tabagi dolusu kesme seker getirdi.
Kirilov:
-ayi severim, dedi. zellikle geceleri; hem dolasir hem de ay ierim; gn agarana kadar. Yurtdisinda geceleri pek ay iilmiyor.
- Daima, yillardan beri. Fazla yemem; daima ay. Liputin kurnaz bir adam, ama sabirsiz.
Surati asildi.
- Allahin belasi samalik; sama!… Hepsi Allahin belasi samalik; nk, Lebyatkin sarhosun biri. Liputin’e bir sey sylemis degildim; fakat,
anlattigim ufak tefek seylerin hepsini de yanlis yorumladi. Hayali ok genis bir adam. Kk bir tepecikten koca bir dag yapmak istiyor.
Liputin’e dn inanmistim.
Glerek:
— Her seyi biliyorsunuz, degil mi? Bu sabah Liputin zayif ya da sabirsizdi ya da kt ruhlu… kiskanti. Son kelimesi beni ok sasirtti.
- O kadar ok sifat kullandiniz ki, bunlardan birinin ona uymamasi ok garip olurdu.
- Aslinda Liputin byle bir adamdir. Coskundur! Syleyin, bu sabah bir seyler yazmak istediginizi syledigi zaman yalan sylyordu, degil mi?
Kaslarini atip nne bakarak:
128
- Dogru syledi… yaziyorum. Fakat, bu bir sey degistirmez. Bir dakika kadar konusmadan durduk. Birden, bu sabahki gibi
- Baslar hakkindaki hususu kendisi uydurdu. Bir kitaptan okumus olmali. nce o bana syledi. Kt bir anlayisi var. Btn aradigim, insanlarin
kendilerini neden ldrmeye cesaret edememeleridir. Hepsi bu. Ve btn bunlar da bir seyi degistirmez.
- ok az.
Cevap vermeden kalkti ve ds nceli ds nceli odada dolasmaya basladi.
- Sizin ds ncenize gre, insanlari intihardan vazgeiren nedir, diye sordum.
Dalgin dalgin bana bakti. Sanki neyin hakkinda konusmakta oldugumuzu hatirlamaya alisiyordu.
- Kor… korkarim ki, henz ok az bilgim var. Insanlari nleyen iki neden var. Iki sey. Sadece iki. Biri ok kk ve digeri ok byk. Fakat, kk olan
da byktr.
- Aci mi? Bunun byle bir olayda, bu kadar nemli olduguna inaniyor musunuz?
- Hem de en nemlisi olduguna… Iki esit insan var. Byk bir, keder ya da fkenin etkisiyle intihar edenler ve deliliklerinden tr intihar edenler, ki
bunlar birden yaparlar. Aciyi pek az ds nrler; fakat aniden yaparlar. Ama, digerleri, yani akli basinda olanlar… ok ds nrler.
- ok… nsezi olmasaydi daha da ok olurdu; ok daha fazla; btn insanlar…
- Ds nn, dedi. Byk bir ev kadar iri bir kaya parasi canlandirin gznzde; bir yerde asili bulundugunu ve bunun altinda durdugunuzu ds nn; eger
s tnze… tam basinizin s tne ds ecek olursa… hi aci duyar miydiniz?
- Bir dag kadar byk bir kaya ve milyonlarca ton agirliginda mi? Aci duymayacagim muhakkaktir.
-Fakat basinizin s tnde asili dururken, duyacaginizi tahmin ettiginiz acidan dehsete ds ecektiniz. Herkes dehsete ds erdi… En byk bilim
adamlari… En byk doktorlar bile. Herkes aci duymayacagini bilecek; ama yine de, aci duymaktan korkacaklardi.
- teki dnya!
- Fakat teki dnyaya inanmayan dinsizler yok mu? Yine bir sey sylemedi.
- Herkes kendisine bakarak hkm vermeli, dedi. Tam bir zgrlk, yasamakla lmek arasinda bir fark kalmadigi zaman gelecektir. Herkesin
amaci budur.
130
- Insanoglu hayati sevdigi iin lmden korkar, diye uyardim. Ben byle gryorum ve dogal yasa da budur.
- Bu bayagiliktir ve btn aldatmalar da bu bayagiliktadir. Hayat acidir, hayat korkudur ve insanoglu mutsuzdur. Simdi btn bunlar aci ve
korkudur. Simdi insanoglu hayati seviyor. Sevmelerinin nedeni de budur. Aci ve korku oldugu iin insanogluna hayat verilmistir. Iste btn
aldanmalarimiz da bundan. Simdi insanoglu benligini henz bulamamistir. Yeni bir insanoglu gelecek, mutlu ve magrur. Onlar iin, yasamakla
lm bir fark g-zetmeyecektir. Yepyeni bir insanoglu olacak… Aciya ve korkuya s tn gelen, Tanri olacaktir. Iste o zaman br Tanri ortadan
kalkacaktir.
- Var olamaz, ama Tanridir. Bir tas aci duymaz; ama fasin ds mesinden duyulan korkuda aci vardir. Aci ve korkuya s tn gelenin kendisi Tanri
olacaktir. O zaman yeni bir hayat baslayacak, yeni bir insanoglu dogacak ve her sey yenilenecektir. Ondan sonra da tarih ikiye ayrilacaktir.
Gorilden Tanri’nin yok edilmesine kadar olan ag ve Tanri’nin yok edilmesinden…
- … Yeryznn ve insanoglunun fiziksel degismesine kadar olan ag. Insanoglu Tanri olacak. Fiziksel yapisi degisecek. Dnya da degisecek.
Her sey degisecek… ds ns ler ve duygular bile. Ne zannediyorsunuz? Insanoglu o zaman fiziksel olarak degismeyecek mi?
- Yasamak ya da yasamamak arasinda bir fark gzetilmeyecek olursa herkes kendi kendisini ldrecektir. Belki de tek degisiklik bu olacaktir.
131-Fark etmez. Byk zgrlg zleyen herkes, kendisini ldrmek cesaretini gs termelidir. Kendisini ldrmeye cesaret eden insanoglu, aldanmanin
sirrini grenmis demektir. Bunun tesinde zgrlk yoktur; hepsi bu ve bunun tesinde hibir sey yoktur. Kendini ldrmeye cesaret eden insanoglu
Tanridir. Simdi herkes Tanriyi yok edebilir ve her sey de yok olabilir. Fakat, daha kimse byle bir sey yapamadi.
- Fakat onlarin hibiri bu nedenle intihar etmiyor. Hepsi korkudan tr intihar ediyorlar. Sirf korkuyu ldrmek iin kendisini ldren insanoglu Tanri
olacaktir.
-Bu sabahki sinirli halinizi ds ndke, simdiki sakin halinizi ve durgunlugunuzu… ve hararetle konusmanizi garip buluyorum.
- Bu sabah mi? diye glmsedi. Bu sabah ok glnt. Sonra kederli bir dille ekledi:
- Baskalarini bilmiyorum; ama herkesin yaptigini yapabilecegimi hissediyorum. Herkes ds nr ve birden ds nceleri degisir, baska sey ds nmeye
baslar. Ben ,baska sey ds nemi—
132
-yorum. Btn hayatim boyunca tek seyi ds ndm. Tanri btn hayatim boyunca bana istirap verdi.
- Dilimizi neden tr iyi konusmadiginizi syleyebilir misiniz? diye sordum. Dis lkelerde geirdiginiz bes yildan sonra nasil konusulacagini
unuttunuz mu, yoksa?
- Dogru konusmuyor muyum? Bilmiyorum. Dis lkelerde yasadigimdan degil. Btn hayatim boyunca byle konustum. Benim iin fark etmez.
- Daha nce baska bir soru. insanlarla tanismak istemediginize ve az konustugunuza tamamen inaniyorum. Neden simdi benimle bu kadar
uzun konustunuz?
- Sizinle mi? Bu sabah ok sessiz ve sakin oturuyordunuz ve siz… fakat, fark etmez… agabeyime son derece benziyorsunuz. Yedi yil nce
ld. Sizden daha yasliydi…
- Hayir, ok az konusurdu… hemen hemen hi konusmazdi. Biraktiginiz notu Shatov’a verecegim.
Eline bir fener alarak beni kapiya kadar ugurladi. “Amerika’nin meshur sapka saticisi kadar deli” diye karar verdim. Kapidan iktiktan sonra
baska bir karsilasma oldu.
***
- Kimsin, diye bir ses grledi. Dost mu ds man mi? Syle!… Hemen yakindan Liputin’in cirtlak sesi duyuldu.
- Bizden, bizden biri! Bay G…v’dir. Yksek sosyete ile yakindan iliskileri olan, klasik grenim yapmis gen bir centilmendir.
133-Sosyeteden olan efendileri severim…. klasik… yani yksek g…re…nimli genleri severim. Dnyanin ve dostlarin hizmetinde Emekli
yzbasi Ignatius Lebyatkin, efendim… eger gerek dostlarsa… gerek dostlarsa, bu alaklar!…
Yzbasi Lebyatkin, saglam yapili, sisman, bir doksan boyunda, kivircik sali ve kirmizi suratli bir adamdi. Ayakta duramayacak kadar
sarhostu ve kelimeleri zorlukla syleyebiliyordu. Aslina bakarsaniz, onu daha nce uzaktan grms tm.
Elinde fener, hl kapida duran Kirilov’u grms t. Yumrugunu kaldirmisken, tekrar indirdi.
- Her ne kadar Sivastopol’da bulunmadim ve kolumu kay-betmedimse de, ne siir, efendim, ne siir!… diye bagirdi.
Bir kiz ata biniyor salina salina Vahsi Amazonlar’in arasinda; Ve atindan glmsyor bana Bu soylu yavru.
134
Yaaa, bu bir zafer trks dr! Amazonlarin bir zafer trks dr bu, aptal esek!… Serseriler anlayamaz! Dur!…
Kapidan ikip ondan kurtulmak istiyorsam da, paltomu tutmus birakmiyor, bana engel oluyordu.
-Lisa’ya syle, ben byk bir namusum. Su edepsiz kiz Dasha’ya gelince, onu ikiye ayiririm. Allahin belasi kle kiz cesaret edemez ki…
Tam bu sirada btn gc mle ekip paltomu elinden kurtardigim iin yzkoyun yere kapaklandi. Caddenin asagisina dogru kosmaya basladim.
Liputin de arkamdan kostu.
- Kirilov onu kaldirir. Biraz nce ondan ne grendim biliyor musunuz? Siirini duydunuz, ya? Amazon kiza yazdigi bu siiri bir zarfa koyup,
zarfi da mhrledi. Yarin Bayan Tushin’e gnderecek. Altina da aik imzasini atti! Ne adam!…
- Bunu sizin teklif ettiginize bahse girebilirim. Liputin gr bir kahkaha atti.
- Bahsi kaybedersiniz. Asik, deli gibi s ik. Hem biliyor musunuz, bu aski, ondan nefret etmesiyle basladi. Bayan Tushin’in sokaklarda atla
dolasmasina o kadar kiziyordu ki, bir keresinde neredeyse yksek sesle kfr edecekti!. Ama, kfr etmedi!… Sonunda Allahtan ki kiz duymadi.
Ve bugn ise bir siir yazdi! Hatta, biliyor musunuz, ona evlenme teklif etmeye cesaret edecek!… Gerekten!
- Size sasiyorum, Liputin, dedim. Her kt iste parmaginiz oluyor ve onu daima siz srklyorsunuz.
- Biraz fazla oldunuz, Bay G…V!… Acaba karsinizda bir rakip grmenizden tr m?
135-Pekl, size ceza olmasi iin daha fazla sylemeyecegim!… Ama, grenmek istiyorsunuz, degil mi? rnegin, bu salak sadece basit bir subay
degil artik, mlk sahibi bir efendi oldu. Hem de hatiri sayilir efendilerden biri oldu. Bay Stavrogin ona, iki yz klesi olan byk bir yer satti.
Tanri sahidimdir ki yalan sylemiyorum. Bunu, ok emin bir kaynaktan ve onurlu bir kisiden grendim. Simdi de gerisini siz tamamlayip ikarin
ortaya. Baska tek kelime dahi sylemem. Allahaismarladik!…
***
Bay Verkhovensky beni byk bir sabirsizlikla bekliyordu. Bir saat nce dnms t. Bende, sarhosmus kanisini uyandirdi; kuskusuz eve gelisinden
bes dakika sonra sarhos olmustu. Yazik! Drozdovlar’i ziyaret etmesi onu iyice sarsmisti.
— Mon ami, (dostum) ds nce zincirimi tamamen kaybettim. Lisa… o melege tapar ve onu ok ds nrm; fakat, her ikisinin de beni, benden
bazi seyler grenebilmek amaci ile agirdiklarini ds nmeden edemiyorum. Su var ki, agzimdan laf aldiktan sonra beni silkeleyip atacaklardi!…
Evet, korkarim ki bu byle olacakti…
- Aziz dostum, simdi tamamen yalniz kaldim. Enfin c’est ridicule, (bu gln). Orada bile, her sey sir perdesi altinda sakli; Petersburg
dedikodularini sorarak bana saldirdilar. Anliyorsunuz ya, Nicholas’in drt yil evvel yaptiklarini grenmisler. “Siz buradaydiniz, olanlari grdnz;
deli oldugu dogru mu?” Bunu nereden grendiklerini bilmiyorum. Bayan Drozdov, neden Nicholas’in deli oldugunu hemen kabullenmek
istiyor? Kadin bunu istiyor. Size sylyorum, kadin byle istiyor. CeMaurice (Bu Maurice), ismi neydi?.. Su Drozdov denilen adam, brave
homme tout
136
dememe (yine de drs t adamdir), onun hesabina olmadigi gerek; cette pauvre amie’ye (bu zavalli dost) Paris’ten nce o yazdiktan sonra…
Enfin (neyse), bu Praskovya, ona cette chere amie (aziz dostum) diyor; gerek bir tip, Gogol’n Korobochka’sidir (*); sadece daha nispeti,
daha kiskirtici ve daha bytlms bir Korobochka…
- Su halde daha kltlms olsun. Ne fark eder? Yalniz szm kesmeyin; nk, kafamin ii karma karisik, her sey dnp duruyor. Iyice takismis
grnyorlar. Lisa hari; hl “teyze, teyze” diye dnp duruyor etrafinda; ama, Lisa akillidir, kurnazdir ve orada anlayamadigim bir sey var. Sirlar.
Fakat, ihtiyar kadinla atisti. Cette pauvre (zavalli) teyze, gerekten herkesi eziyor… ve simdi de valinin karisi, toplumun saygisizligi ve
Karmazinov’un “saygisizligi” ile ugrasacak. Sonra birden oglunun deliligi ds ncesine saplaniyor, ceLipoutine, ce queje ne comprendres pa,
(su Liputin’i de anlayamadim); ve… ve alnina sirkeli bezlerle pansuman yapmakta oldugunu sylediler ve biz burada yakinmalarimiz ve
mektuplarimizla ugrasip duruyoruz. Oh, ona ne kadar istirap verdim; hem de byle bir zamanda! je suis un ingrat! (Ne kadar nankrm ben!)
Ds nn bir kere, dns mde ondan bir mektup aliyorum. Okuyun, okuyun! Oh, ne kadar hayvanca davrandim!…
Bayan Stavrogin’den aldigi mektubu verdi. Bu sabah gnderdigi pusulada “evden ikmayin” ifadesini kullandigi iin pisman olmus grnyordu.
Mektubu kibar, fakat kisa ve kesindi. Bay Verkhovensky’nin pazar gn, saat on ikide gelmesini ve gelirken de bir arkadasini getirmesini
(ismimi yazmisti) istiyordu. Kendisinin de, Dasha’nin agabeyi olarak Shatov’u davet edecegine sz veriyordu. “Kesin cevabi kendisinden
alabileceksiniz; bu sizi memnun edecek mi? Sabirsizlikla beklediginiz formalite bu degil mi?”
(*) Korobochka, Gogol’n lmnden iki yil evvel ikinci cildini yaktigi Mer-tuya Ds i (l Canlar) adli eserindeki kadin karakter.
137-Mektubundaki son satira yazmis oldugu, formalite hakkindaki sabri tkenmis anlatimina dikkat edin. Zavalli, zavalli kadiri, hayattaki en
iyi dostum! Btn gelecegimi etkileyecek olan bu ani kararin bana byk bir darbe oldugunu itiraf edebilirim. Hl mitli oldugumu syleyebilirdim;
ama, simdi tout est dit (son sz sylendi), her seyin bittigini biliyorum; c’est terrible. (Korkun sey) Ah, su pazar hi gelmese de her sey yine
eskisi gibi olsa: Beni grmeye gelecektiniz ve ben de sizi bekleyecektim….
-Liputin’in bu sabah syledigi kt seylerin etkisi altindasiniz. Hepsi uydurma ve asilsiz seylerdi.
- Dostum, parmaginizi aciyan baska bir noktaya bastiniz. Bu iyi niyetli parmaginiz ogunlukla merhametsiz ve bazen deginmeniz ok acimasiz
oluyor. zr dilerim; ama, biliyor musunuz, tamamen unutmustum. Yani, su tatsiz uydurmalari demek istedim. Aslinda unutmus da degilim;
Fakat, byk bir budalalikla, Lisa’nin yaninda mutlu olmaya ve kendimi, mutlu olduguma kandirmaya alistim. Fakat simdi… oh, simdi, bu
cmert ve byk kalpli kadim ds nyorum. Sylenmesi gerekirse, eksikliklerime sabirla hosgr gs terdi, aslinda hosgrl olmayabilirdi de; fakat ds nn,
rms karakterim, degersizligimle ben neyim!… Simarik, bencil ve masum olmaktan uzak bir ocugum. Lisa’nin pek hos olarak syledigi gibi,
cette pauvre (bu zavalli) teyze, tam yirmi yildir bana bir dadi gibi bakti. Ve birden, yirmi yildan sonra, bu ocugun kafasina evlenmek arzusu
saplanmis… ona pes pese mektuplar gnderiyor; oysa, o zavalli alnina sirkeli bez koymakla mesgul ve… ve, eh, simdi istedigimi elde ettim
ve pazar gn evli bir adam olacagim… her seye ragmen!… Hangi akla hizmetle evlenmekte israr ettim? O mektuplari neden yazdim? Oh,
evet, sylemeyi unuttum: Lisa, Dasha’yi vgyle aniyor. Hi degilse yle grnyor. Onun hakkinda “C’est un angle ” (bir melektir) diyor, yalniz
olduka “iine kapanik” olarak. Her ikisi de evlenmemi tavsiye ediyorlar… hatta, Praskovya… eh, hayir, Praskovya degil. O tavsiye etmedi.
Oh, o kc k “kutusunda” ne kadar zehir var bilemezsiniz! Aslina bakarsaniz, Lisa da tavsiye et-138
medi. “Neden evleneceksiniz, sanki?” dedi. “Yksek zekli zevklerinizin size yeterli olmasi gerekir!” Sonra kahkahalarla gld. Lisa’da ok
mutsuz oldugundan byle glmesini bagisladim. Fakat, bana sylediklerine gre erkekler kadinsiz yasayamazlarmis. Dermansizlik aginiz
yaklasiyor ve size bakacaktir, ya da her ne ise… Ma foi (Vallah), burada sizinle otururken, kendi kendime, firtinali gnlerime yaklastigim su
zamanda, onun cennetten gnderilmis bir melek oldugunu ve bana bakacagim… falan, tekrarlayip duruyorum… enfin (neyse), evin dzeni iin
bana faydali olacaktir. Evde her sey karmakarisik. Su pislige bakin!. Bu sabah, buralari toplamasi iin Nastasya’ya sylemistim; oysa su kitap
hl yerde duruyor. La pauvre amie (zavalli dostum), odamin bu tertipsizligi iin daima bana kiziyor. Oh, artik onun tarafindan
azarlanmayacagim! Vingt ans! (yirmi yil) Ve… ve zannedersem imzasiz, kimligi belirsiz mektuplar da aliyorlar. Ds nn! Nicholas’in, btn
mlkn Lebyatkin’e sattigi yazilmis. C’est un monstre! (Ne canavarlik!) et enfin, (neyse), su Lebyatkin de kim oluyor? Lisa, dinliyor…
dinliyor… oh, ylesine dinliyor ki! Alayla glmesini bagisladim; nk, dinlerken yznn anlatimini grdm ve ce Maurice… simdi onun yerinde
olmak isterdim, dogrusu, brave homme tout de meme (yine de iyi adamdir), fakat olduka ekingen; fakat ona bos ver.
Sustu. Yorgun ve saskindi; yorgun gzlerini yere dikmis, basi ggsne sarkmis oturuyordu. Konusmamizin l noktaya ulastigi bu andan
yararlanarak Filippov’un evine gidisimi syledim byk bir ve kesin, kuru bir dille, Lebyatkin’in kiz kardesinin (onu hi grmemistim) gerekten,
Liputin’in dedigi gibi, hayatinin bilinmeyen bir devresinde, Nicholas’in kurbani olabilecegi ve Lebyatkin bazi nedenlerle Nicholas’tan para
aldigina gre, bu sylentinin olasilikla dogru olabilecegi hakkindaki ds ncelerimi anlattim. Fakat, anlattiklarimin hepsi bu kadardi. Dasha
hakkindaki iftiralara gelince, btn sylenenlerin Liputin’in uydurmasi oldugunu syledim ve yalan sylemek zorunda olmayan Kirilov’un bile
byle ds ndgn szlerime ekledim. Bay Verkhovensky, anlattiklarimla ilgili degilmis gibi dalgin dalgin dinliyordu. Bu
139arada, Kirilov ile aramizda geen konusmayi da anlattim ve sonunda kaak olabilecegini belirttim.
Bay Verkhovensky, sanki arzusunun aksine konusuyormus gibi, bezgin bir tavirla:
- Deli degil, dedi. Fakat, kafasi alismayanlar sirasinda yer alabileceklerden biridir. Ces gens-la supposent la nature et la societe humaine
autres que Dieu ne les a faites te gu’elles ne sont r’eellement. (Bu insanlar dogayla insan toplumunu, Tanri’nin yarattigindan ve aslindan
baska trl oldugunu saniyorlar.) Insanlar onlara egilirler; fakat, her ne pahasina olursa olsun, Stephan Verkhovensky bunu yapmaz. Bir
zamanlar onlari Petersburg’da avec cette chere amie, (bu aziz dost ile) grms tm, Ah, onu o zaman ne kadar zms tm! Ve onlarin
hakaretlerinden ve sulamalarindan korkmuyordum. Simdi de korkmam; mais parlons d’autre chose (ama bu konuyu birakalim).
Anliyorsunuz ya, korkun bir sey yaptim, dn Dasha’ya bir mektup gnderdim ve… oh, bunun iin kendime ne kadar lanet ediyorum,
bilemezsiniz!…
- Oh, dostum, inanin bana, ok onurluca yazilmis bir mektuptu. Mektubumda, bes gn nce Nicholas’a bir mektup yazdigimi bildirmistim. O
mektubum da ok onurluca yazilmistir.
Hararetle:
- Simdi anliyorum! diye bagirdim. Onlarin adlarini bu sekilde birlestirmek hakkiniz mi?
- Fakat, mon cher (monser), ltfen beni tamamen ezmeyin, bana byle bagirmayin! Zaten son derece sey gibi… circirbc egi gibi ezildim ve
nihayet, yazdiklarimin ok onurlu olduklarina da inaniyorum. Ds nelim ki, aralarinda gerekten bir sey vardi… en Suisse (Isvire’de)… ya da
bir sey baslamak zeredir. Her seyden nce, onlarin kalplerini grenmem gerekmez mi? ve… enfin (neyse) onlarin hislerine karismamak ve
yollarinin zerinde durmamak iin byle hareket etmem gerekmez mi?… Ayrica, amacim tamamen drs tlkt…
140
- Oh, dostum, ne kadar aptalca bir sey yapmissiniz! dedim. Gayretkes bir tavirla tekrarladi.
- Aptallikti, dogru! Bu kadar gzel bir sz ilk defa kul-laniyorsunuz, c’etait bete, mais gue faire, toiit est dit (Sama olabilir ama, her sey
sylenmisti). Baska birinin gnahini kapamak iin bile olsa, onunla evlenecegim. Byle olunca, o mektuplari neden yazdim, bilmem ki? Byle
degil mi?
- Oh, simdi de haykirmalarinizla beni korkutmaya alisiyorsunuz. Gryorsunuz ki, nnzde bambaska bir Stepan Verkhovensky var. Digeri
oktan gmld; enfin, tout esi dit (neyse sylenmeyen bir sey kalmadi). Peki, neden bagiriyorsunuz? Ev-ilenen siz olmadiginizdan ve kafanizda
adi ikmis ss esyasini tasimak zorunda bulunmadiginizdan mi? Yine mi yznz eksiyor? Zavalli dostum, kadinlari tanimiyorsunuz. Btn hayatimi
onlari incelemekle yitirdim. “Eger btn dnyayi fethetmek istiyorsaniz, nce kendinizi fethetmelisiniz.” Sizin gibi romantik olan, ms takbel
karimin kardesi Shatov’un hayatinda bana syledigi en gzel szdr. Onun bu szn seve seve kabulleniyorum. Eh, ben de kendimi
fethetmeye hazirim ve evlenecegim; fakat, dnya yerine fet-hedecegim ne olacaktir? Ah, dostum, evlilik her gururlu kisinin, her zgrlgn
moral bakimindan lmdr. Evlilik hayati, beni yip-ratacak, gc m yitirecek, amacimiza hizmet cesaretimi kiracaktir. ocuklar olacak; bunlar
benden de olmayabilir… yani benden olmayacagina eminim demek istedim; akilli bir adam gerekle karsilasmaktan korkmaz. Bu sabah,
Liputin, evimi Nicholas’a karsi kapamami syledi; Liputin salagin biridir. Kadin, her seyi gren bir gz bile aldatir. Kadini yaratirken, le bon
Diue (Allah baba) bunu Diliyordu kuskusuz, byle bir seyi tehlikeye atmak zorundaydi; fakat kadinin Tanriyi etkileyerek onu byle
yaratmasini sagladigindan eminim… byle zelliklerle… Aksi halde kim byle karsiliksii bir sikintiya girerdi? Nastasya, biliyorum, byle serbest
141ds nmeme kiziyor; fakat enfin, tout est dit (neyse, her sey sylendi).
Kendi aginda pek sevilen, bylesine basit, kinayeli kelimeler kullanmamis olsaydi, Stepan Verkhovensky olamazdi. Simdi, hi degilse kisa bir
sre iin bu kelimelerle avunuyordu.
- Oh, keske brgn olmasa, hi pazar olmasa! diye haykirdi. Neden pazarsiz bir hafta olmaz ki… si le mimde existe? (Mucize: diye bir sey
varsa). Hi degilse bir kereye zg olmak zere, takvimden pazari silse, Tanri ne kaybeder ki? Sadece et quet tout soit dit, (her seyin bitmis
oldugunu) dinsizlere gs termek, kudretini kanitlamak iin yapsa!… Ah, onu ne kadar ok sevmistim! Yirmi yil, tm yirmi yil ve beni hibir
zaman anlamadi!
Hayretle:
- Vingt ans! (Yirmi yil) Ve beni bir kere olsun anlayamadi… Ah, bu zulm!… Ve gerekten ondan korktugum ya da fakir oldugum iin mi
onunla evlenecegimi saniyor? Ah, bunun igrenligi!… Teyze, teyze, bunu sizin iin yapiyorum! Ah, birak bunu grensin, teyze; grensin ki,
yirmi yildir taptigim tek kadindir! Bunu bilmeli, aksi halde byle bir evlenme olamaz; beni; ce qu’an apelle le (nasil derler), mihraba kadar
zorla srklemeleri gerekecektir!…
Byle bir itirafini ilk kez duyuyordum. Hem ylesine bir hararetle yapmisti ki bu itirafini!… Kahkahalarla glmemek iin kendime zor engel
oldugumu saklayamayacagim. Fakat hataliydim.
Aklina yeni bir ds nce gelmis gibi byk bir heyecanla bagirdi.
- Bana simdi sadece o kaldi, sadece biri, tek umudum!… Simdi beni sadece zavalli oglum kurtarabilir ve… Oh, neden abuk gelmez bilmem
ki? Ah, oglum, ah sevgili Peter’im… her ne kadar baba denmeye degmezsem de, kaplan deseler daha dogru olurdu, bununla beraber…
laissez-moi, mon amie, (beni birakin, dostum) d-
142
sncelerimi toparlayabilmek iin biraz yatacagim. ok yorgunum ok ve sizin de yatma vaktinizin geldigini ds nyorum. Voyez vous, (gryor
musunuz) saat on iki…
4. TOPAL
Shatov hibir zorluk ikarmadan, birakmis oldugum pusulaya uyarak, ertesi gn gle vakti Lisa’ya gitti. Hemen hemen ayni anda gitmistik; ben
de onun gibi ilk ziyaretimi yapiyordum. Hepsi… Lisa, annesi ve Bay Drozdov… byk salonda oturmus tartisiyorlardi. Annesi, Lisa’dan
piyanoda bir vals almasini istiyordu… ve Lisa alinmasini istenen parayi almaya baslayinca, annesi istemis oldugu valsin bu olmadigini iddia
etmeye basladi. Bay Drozdov, kalbinin buyurdugu gibi Lisa’nin tarafini tuttu ve ihtiyar hanimefendiyi, alinan paranin dogru olduguna
inandirmaya alisti; fakat, Bayan Drozdov kendisine hkim olamayarak aglamaya basladi. Hastaydi; hatta, zorlukla yryebiliyordu. Bacaklari
sismisti ve Lisa’dan ekinmesine ragmen, huysuzluk ediyor, her nne gelene atiyordu. Bizi grmekten memnun oldular. Lisa, sevincinden
kizararak bize yaklasti. Shatov’u getirmemden tr “mersi” dedikten sonra merakli gzlerle szerek ona dogru yrd.
Shatov, sikintili bir tavirla kapinin yaninda durdu. Lisa, geldiginden tr kendisine tesekkr ettikten sonra onu annesine gtrd.
- Size szetmis oldugum, Bay Shatov ve bu bay da G…v, benim ve Bay Verkhovensky’nin en yakin arkadasi. Maurice onunla dn tanismisti.
- Profesr olmalari gerekir. Hi degilse birinin. Bir profesr olacagini kendin sylemistin… zannedersem profesr olani bu.
143Lisa:
- Bir profesr bekledigim hakkinda size bir sey sylemis degilim, dedi. Bay G…V kamu hizmetindedir ve Bay Shatov eski bir niversite
grencisidir.
- grenci olsun, profesr olsun, hepsi niversiteli. Sadece tartismak istiyorsunuz. Fakat, Isvireli’nin biyigi ve kk bir sakali vardi.
Lisa:
- Annem daima Bay Verkhovensky’nin ogluna profesr der, dedi ve Shatov’u salonun br ucundaki bir kanepeye gtrd.
Lisa:
- Son derece zldm, diye fisildadi. Fakat bacaklari byle sistigi zaman daima huysuz oluyor. Korkarim ki hasta.
Sonra byk bir merakla Shatov’u incelemesine devam etti. zellikle onun daginik salari ile ilgileniyordu.
- Gerek hayatta ok profesr vardir. Annenle daima zit gidiyorsun, sevgilim. Bay Stavrogin annesinin yaninda kalirken, drt yil nce burada
miydiniz?
144
Lisa gld:
- Eh, anliyorsun, ya, bir Ingiliz yokmus. Su halde yalandi. Bayan Stavrogin ve Bay Verkhovensky yalan sylyor. Herkes yalan sylyor..
- Dn Teyze ile Bay Verkhovensky, Bay Stavrogin ile Shakespeare’in IV. Henry kitabindaki Prens Harry arasindaki bazi es-degerlikten
bahsediyorlardi ve annem bu nedenle bir Ingiliz’in bulunmasi gerektiginde israr ediyor.
-Eger Harry orada bulunmamissa, bir Ingiliz de bulunmamis demektir. Soytariligi yapan Nicholas’in kendisiydi. Lisa, Shatov’a aiklama
yapmak zorunlugunu hissetti.
- Sizi temin ederim ki annem maksatli konusuyor, dedi. Shakespear’in btn yapitlarini bilir. Othello’nun birinci blmn ona ben okudum; fakat,
simdi ok aci ekiyor. Anne, saat on ikiyi vuruyor… Ila alma zamaniniz geldi.
Zemirka, igren bir sokak kpegi, sahibesinin buyruguna aldirmadan, Lisa’nin oturmakta oldugu kanepenin altina szld.
- Anton Lavrentyevich…
- nemli degil, efendim; bir kulagimdan girip brnden ikar. Benimle gelmiyorsunuz, Maurice; Zemirka’yi agirmistim. Tanriya skr, yalniz
basima dolasabiliyorum. Yarin da araba gezisine ikacagim.
- Ltfen, dedi. Bay Drozdov’la konusun. Birbirinizi tanimaktan ok memnun olacaginiza eminim.
Lisa, tatli tatli tebessm ederek Bay Drozdov’a bakinca, adamin neseyle yz parladi. Ister istemez Bay Drozdov’la konusmak zorunda
kaldim.
***
Lisa’nin Shatov’la ilgisinin, gerekten sadece edebiyat konusunda olmasi beni ok sasirtti. Neden oldugunu bilmiyorum; ama, Shatov’u
tamamen ayri bir konuda grmek istedigini tasavvur etmistim. Biz, yani Bay Drozdov ve ben, konustuklarinin gizli olmadigini yksek sesle
konusmalarindan anlayinca onlari dinlemeye koyulduk. ok gemeden biz de yanlarina davet edildik. Btn mesele, Lisa’nin yararli olacagini
ds ndg, bir kitabi yayimlamak istemesiydi; fakat, tecrbesiz oldugundan bu konuda kendisine bir yardimci ariyordu. Planini Shatov’a
anlatirken takindigi ciddi tavir beni olduka sasirtti. “Yeni kadinlardan biri olmali” diye ds ndm, “isvire’deki yillarini bosuna harcamamis”.
Shatov, gzlerini yere dikmis byk bir dikkatle dinliyordu. Hayati renkli gren bir sosyete kizinin, grns te kendisine hi de uymayan bir konu ile
ilgilenmesine hayret bile etmiyordu.
Lisa’nin plani syleydi: Rusya’da, hem baskent ve hem de tasrada olmak zere birok gazete ve dergi yayimlanir ve her gn bu yayimlarda
sayisiz haberler ikardi. Bir yil sresince, bu gazete ve dergiler, dolaplara serilir, yirtilip atilir ya da kesekgidi yapmakta kullanilir ya da her esit
is isin kullanilirdi. Olaylarin ogu, toplum zerinde etki yapar ve onlar tarafindan ezberlenebilirdi; fakat, bu ezber zamanla unutulurdu. Birok
kimse bazi olaylara bakmak ister; fakat, bir sr gazete karistiracagindan bu sikintiya katlanmazdi. Ayrica, olaylarin gnnn ve yerinin
hatirlanabilmesi ok gt.
146
Hatta, bazen yil bile hatirlanamazdi. Bunu gz nne alarak, bir yilin ok nemli olaylari, belli bir plana gre, bilinen bir anlamda, basliklariyla,
alfabetik sirasiyla, aylara ve gnlere gre hazirlanmis olarak bir kitapta toplanacak olursa; byle bir kitap, gazetelerde yayimlanan olaylar, yillik
olaylarin yaninda, ok az kalsalar bile, bir yillik Rus yasantisinin karakterestik zelligini verebilirdi. Shatov:
- Birok kgidin yerini, birka kalin cilt alir, hepsi o kadar, dedi.
Fakat, Lisa, bu ds ncesinin savunmasini byk bir hararetle yapmaya alismakla beraber, bu konudaki yetersizligi, grs n tam olarak anlatmasina
engel oluyordu. Bir kitaptan fazlasinin gereksizligini ve bu kitabin da kalin olmasina gerek olmadigini syledi. Fakat, kitap kalin bile olsa,
olaylar kolaylikla bulunabilecek; nk, her sey plana dayanacak ve olaylar bir dzen iinde olacakti. Tabii, tm olaylarin bulunabilmesi ve
yayimlanabilmesi mmkn olamayacakti. Zaten, byle bir niyeti de yoktu. Genelgeler, hkmetin esitli sorunlari, tutumu, blge ynetim kurullarinin
kararlari, yasalar ve buna benzer olaylar, her ne kadar nemli olurlarsa olsunlar, yayimlanacak konunun disinda birakilabilirdi. Birok olay
alinmayabilir; Sadece, Rus halkinin kisisel karakterine ve toplumun moral yasantisina, az ya da ok benzer tipik olaylar alinip digerlerinin ogu
alinmayabilirdi. Tabii, buna her trl olay dahil edilebilir; garip olaylar, yanginlar, toplumu ilgilendiren olaylar, iyi ya da kt davranislar, her trl
konusmalar ya da demeler; hatta, sel baskinlari ve hkmetin bazi kararlari bile alinabilirdi; fakat, seilen olaylarin karakteristik olmalari sartti;
her yayimlanan olayin, iyice incelenmesi, verilen zetin tm olayi, btn, ayrintilari ile aydinlatabilmesi gerekirdi. Ve nihayet, arastirmalar iin
gerekli olmasinin disinda dinlendirici de olmaliydi. Yani, okuyucunun, okuma zevkine de hitap etmeliydi. Rus halkinin bir yillik yasantisinin
karakterini gs termeli, ruhsal durumunun ve ahlakinin bir yansimasi olmaliydi.
147Lisa israrla:
- Herkesin satin almasini isteyecegiz, dedi. Her evde bulunmasini arzu edecegiz. Tabii, her seyin iyi bir plana dayanacagini biliyor ve bu
yzden yardiminizi talep ediyorum.
Lisa, hararetle konusmustu. Syledikleri her ne kadar pek anlamli degilse de, Shatov onun ne demek istedigini anlamaya baslamisti. Gzlerini
yerden kaldirmadan:
- Demek ki, belirli bir yn ve bildigimiz yndeki olaylari derleyen bir kitap olacak, diye mirildandi.
- yle degil. Yn olmayacak. Tarafsiz olacagiz ve bizim ynmz de tarafsizligimiz olacak. Shatov, yerinde kimildanarak:
- Yn olmak kt bir sey olamaz ki, dedi. Ayrica, eger herhangi bir seme yapilacaksa bundan kainmak mmkn olmayacaktir. Gereklerin seimi,
olaylari anlasilmasi iin bir aiklama yapilmasini gerektirecek. Ds nceniz hi de fena sayilmaz.
-Demek byle bir kitabin basilabilmesinin mmkn oldugunu ds nyorsunuz, degil mi?
- Dikkatle ds nlp incelenmeli. Byk bir is. Hemen bir plan yapmak mmkn degil. Insanin tecrbe edinmesi sart. Hatta, kitabi yayimlamaya hazir
oldugumuz zaman bile, bunun nasil yapilacagini anlayabilecegimizi sanmam. Birka tecrbeden sonra belki. Fakat ds nceniz, bu konuya
egilmeye deger. Yararli bir ds nce.
Shatov, nihayet basini kaldirdi. ylesine ilgilenmis olmaliydi ki gzleri alev alev yaniyordu. Yumusak bir sesle utanarak sordu:
- Ds ncenin pek nemi yok; btn sorun bu ds nceyi uygulama alanina koymakta. Pek zeki sayilmam. Anlayisim da biraz kit olduguna gre,
tamamen aik olarak grdgm yoldan yrmeyi tercih ederim.
148
- Dis lkelerde dolasirken, bazi islere yararli olabilecegimi ds ndm. Param var; fakat, kullanamiyorum. Neden ben de topluma yararli
olmayayim? Ayrica, byle bir sey aklima birden geldi. Ds np bulmus degilim ve buna ok da sevindim. Bu ds ncemi tek basima uygulama
alanina koyamayacagimi biliyordum; nk, kendi basima hibir sey yapamam. Tabii, isbirligi yaptigim insan kitabima ortak olacak. Yari yariya;
plan ve alisma ile siz ugrasacaksiniz, bulus ve yayini paraca desteklemek benim grevim olacak. Byle bir kitap masrafini ikarmaz mi?
- Su kadarini syleyebilirim ki, bu isi para kazanmak iin yapmiyorum. Fakat, kitabin satmasi hosuma gidecek ve eger bundan para
kazanabilirsek byk bir kivan duyacagim.
- Sizinle isbirligi yapacagiz ve yari yariya ortagiz; fakat plani siz yapacaksiniz.
-Fakat benim plan yapabilecek kapasitede bir insan oldugumu nereden biliyorsunuz?
- Sizin hakkinizda bilgi verdiler, burada da duydum… sizin ok zeki ve… ve byle islere aklinizin yatkin oldugunu… ve… ok ds nr bir kimse
oldugunuzu biliyorum. Bay Peter Verkhovensky, isvire’deyken sizden ok szetmisti.
- Bay Peter Verkhovensky ok zeki bir kimsedir, degil mi? Shatov, kaamak bir bakistan sonra basini nne egdi. Lisa:
149-Bay Stavrogin de sizin hakkinizda ok konusmustu, dedi. Shatov, birden kipkirmizi oldu.
Lisa, nceden hazirlamis oldugu, paket halindeki gazeteleri aceleyle sandalyenin zerinden aldi.
- Iste, iste gazeteler burada. Daha yararli bir seim yapabilmek iin hepsini bir siraya koymaya alistim ve numaraladim.. siz de greceksiniz.
Lisa:
- Bogoyavlenskaya sokagindaki Filippov’un evinde. Lisa, eskisi gibi abuk abuk konusarak:
Shatov, cevap vermeden uzun bir dakika sustu. Elinde gazete paketi oldugu halde gzlerini yere dikmis oturuyordu. Sesini garip bir tarzda
alaltarak, deta bir fisilti halinde:
- Byle bir is iin baska birini bulsaniz daha iyi olur kanisindayim, dedi. Size yararli olabilecegimi sanmiyorum.
Lisa kizardi.
- Hangi isten szediyorsunuz? diye bagirdi. Maurice, ltfen dn aldigim mektubu verir misiniz?
Lisa, birden bana hitap ederek, elindeki mektubu asiri bir heyecanla ati.
- Suna bir bakin. Byle bir sey grdnz m hi? Okuyun, ltfen. Hem de yksek sesle okuyun. Bay Shatov’un da duymasini istiyorum.
150
Ah, o ne zerafettir
Hanimefendi,
Vatanim ugruna Sivastopol’da kolumu kaybetmedigim, oraya hi gitmedigim ve savas sresince, en nefret ettigim sebze tasimak isiyle
ugrastigim iin kendime ok acirim. Siz, bir eski zaman tanriasi, ben ise bir hiim ve sonsuzlugun ne oldugunu biliyorum. Bu yazdiklarimi
sadece bir siir olarak kabul edin. nk, siirler nihayet samaliktir ve ks tahlik sayilacak seyleri dogrular. Mikroskopla bakildiginda bir damla
suyun iinde kaynasan milyonlarca mikroptan biri, gnese bir siir yazacak olsa, gnes o mikroba kizabilir mi ? Hatta, en iyi Petersburg
sosyetesinde, byk hayvanlari koruma kulb, atlarla ve kpeklerle ilgilenirken, kc k bir mikrobu dikkate almaz ve yeteri kadar byk olmadigi iin
onunla ilgilenmez. Ben de yeteri kadar byk degilim. Evlenme ds ncesi anlamsiz gelebilir; fakat, kisa bir zaman sonra, kleligin
kaldirilmasindan nce iki yz klenin alisabilecegi kadar byk bir mlk sahibi olacagim. Birok sey syleyebilir ve hatta, sonucu Sibirya olabilecek
dokmanlar bile temin edebilirim. Teklifimi kmsemeyin. Mikrobun, bu mektubunu, siir olarak kabul edin.
- Mektubu dn aldim. Tabii, bunun bir salak tarafindan yazilmis oldugunu hemen anladim. Annemi daha fazla zmemek iin henz ona gs termis
degilim. Fakat, byle mektuplarla beni rahatsiz edecekse, buna karsi ne yapabilecegimi bilmiyorum. Bay Drozdov, bu adama gidip onunla
konusmak ve beni bir daha rahatsiz etmemesini sylemek istiyor.
-Fakat, sizi halen is ortagim olarak grdgmden, Bay Shatov, onunla ayni evde oturdugunuza gre, bu adamin daha neler yapabilecegini
etraflica anlayabilmek iin onun hakkinda sizden bilgi almak istedim.
- Tanrim, hayir!… Ayik oldugu zaman hi de aptal bir kisi degildir.
Lisa sordu:
- Kiz kardesine kt davrandigi syleniyor. Dogru mu? Shatov, yine Lisa’ya bakti. Kaslarini atarak mirildandi.
152
- Bekleyin, ltfen, diye bagirdi. Nereye gidiyorsunuz? Tartisacak birok seyimiz var.
- Her seyden nemli bir sorun… basin konusu! Inanin ki bu isi laf olsun diye yapmiyorum. Bu konuda son derece ciddiyim.
-Yayimlamaya karar verecek olursak, nerede bastiracagiz? En nemli sorun bu… basin iin Moskova’ya gidemeyiz. Byle bir yayin iin hangi
basimevine gvenebiliriz? Uzun zamandan beri, kendim bir basimevi kurmak arzusundayim, gerekirse sizin adiniza… bu takdirde, Annemin
de izin verecegini biliyorum, yeter ki sizin adiniza olsun.
- Nereden mi? Bay Peter Verkhovensky, Isvire’deyken byle islerin s tesinden gelebileceginizi sylemisti. Hatta, size verilmek zere bir mektup
verecekti; fakat, mektubu istemeyi unuttum.
Shatov’un, simdi hatirladigima gre, rengi yine degisti. Birka saniye daha konusmadan durduktan sonra birden odadan ikti. Lisa, fkelendi.
Bana dnerek sordu:
Omuzlarimi silkerek cevap vermek zereyken, birden Shatov tekrar odaya girdi, elindeki gazete paketini masanin zerine birakti.
- Is ortaginiz olamayacagim, dedi. Ayiracak zamanim yok. Lisa, zgn bir tavirla yalvarir gibi sordu:
- Fakat neden? Neden olmasin? Kizdiniz mi yoksa? Lisa’nin ses tonundan sasirdigi belli oluyordu; birka saniye
Ve sonra evden ayrildi. Lisa, saskinligindan ne yapacagini bilmez grnyordu. Bana, saskinligi biraz asiri gibi geldi. Bay Drozdov, yksek bir
sesle:
***
“Garip” oldugu kusku gtrmemekle beraber, benim iin aik olmayan birok sorun vardi. Btn bu szlerde gizli bir sey vardi. Bu yayinevi
sorununa bir trl aklim ermiyordu; sonra, su sama mektup vardi ortada; bu mektupta, verilebilecek bazi bilgilerden ve “dokman”lardan
szediliyordu; mektupta geen bu szlere, hep beraber deginilmekten kainilmis gibi bir hava vardi; basimevi konusunda konusuldugu iin
Shatov’un aniden gitmesi de zerinde durulacak sorunlardan biriydi. Btn bunlar tek bir nedende toplaniyordu; benim gelisimden nce burada
bazi olaylar gemis ve beni ilgilendirmemesi gereken bazi konular konusulmustu. Ayrica, gitme zamani da gelmisti. Ilk ziyaret iin fazla uzun
bir zaman kalmistim. Gitmek iin izin istemek zere Lisa’nin yanina gittim.
Benim varligimi unutmus gibi grnyordu. Hl masanin yaninda, gzlerini halinin s tndeki bir noktaya dikmis duruyordu.
- Oh, zr dilerim, diye mirildandi. Siz de gidiyorsunuz. Bay Verkhovensky’ye saygilarimi bildirin ve mmkn oldugu kadar abuk olarak beni
grmesini syleyin. Maurice, Bay G…V gidiyor. Annemin, size iyi geceler dilemek zere burada bulunmayisi iin zr dilerim.
Odadan ikmis, merdivenlerin sonuna gelmistim ki arkamdan kosarak biri geldi ve bana n kapida yetisti.
154
Lisa’yi, evvelce oturdugumuz salonun yanindaki kabul odasinda buldum. Maurice’in yalniz kaldigi byk salonun kapisi kapaliydi.
Lisa, bana glmseyerek baktigi halde renginin soluklugu gzmden kamadi. Odanin tam ortasinda duruyor ve bir sey iin karar verememis
olmanin sikintisiyla kivranir gibi grnyordu. Fakat, birden elimden tuttu ve beni pencerenin nne gtrd.
- Kadini derhal grmem gerekiyor, dedi. Kendi gzlerimle grmeliyim ve sizden, bu hususta bana yardim etmenizi rica ediyorum.
Telasla sordum:
- Onu hi grmedim; fakat, topal oldugu sylentisini duydum, dedim. Dn duydum.
- Onu mutlaka grmeliyim. Muhakkak grmeliyim. Bunu, bugn temin edebilir misiniz?
- Korkarim ki bu mmkn olamaz, dedim. Ayrica, bunu nasil temin edebilecegimi de bilmiyorum. Gidip Shatov’u grecegim…
- Yarin bunu temin edemezseniz, Bay Drozdov benimle gelmeyi reddettiginden tek basima onu grmeye gidecegim. Tek midim sizsiniz; nk,
gvenebilecegim kimsem yok. Korkarim, Shatov’la ok aptalca konustum… drs t bir insan oldugunuzu biliyorum ve belki de, bana candan
baglisinizdir. Ltfen, bunu bana temin ediverin.
155Ne olursa olsun, Lisa’ya yardim edebilmek arzusuna kapildim. Bir dakika kadar ds ndkten sonra:
- Yapacagim su, dedim. Oraya kadar bizzat gidecegim ve onu grecegim. Bugn grecegim muhakkak. Onu grebilmek iin bir bahane
uydurabilirim. Size sz veriyorum. Yalniz, izin verirseniz durumu Shatov’a aacagim.
- Ona, kadini grmek istedigimi, daha fazla bekleyemeyece-gimi ve biraz nce onu kandirmak iin konusmamis oldugumu syleyin. Belki de ok
drs t bir insan oldugundan, kendisini kandirmak istedigimi ds nmektense gitmeyi tercih etmistir. Onu aldatmadim. Kitabi gerekten basmak ve
baski isine girmek istiyorum.
- Ama, grs meyi yarin temin edemezseniz, her ne olursa olsun, kimin haberi olursa olsun, oraya tek basima gidecegim.
- Su halde yarin te. Demek ki, Bay Verkhovensky’nin evindeyken bana biraz bagli oldugunuzu ds nmekle yanilmamistim, degil mi?
Glmseyerek bakti ve “gle gle” der gibi elimi hafife sikti; sonra, Drozdov’un yanina gitmek iin aceleyle byk salona geti.
Ne olup bittigini kesin olarak anlayamadan, verdigim szden dolayi huzursuzlanarak evden ayrildim. aresizlik iinde irpinan, hi tanimadigi bir
adama bile iini dkmekten kainmayan bir kadin grms tm. Hayatindaki belki en g bir anda, tatli tatli glmseyerek ona karsi olan hislerimi bu
kadar kolaylikla anlamasi beni ok etkilemisti. Fakat, ona sadece aciyordum, hepsi o kadar!… Sirlari birden bana ok kutsalmis gibi geldi.
Hatta, herhangi biri bu sirlari bana syleyecek olsa, onlari duymamak iin kulaklarimi ti-, kayabilirdim. Iimde garip bir nsezi vardi… Ayrica,
ne yapacagimi
156
da bilmiyordum. s telik, ne hazirlayacagimi da bilmiyordum… bir grs me, fakat nasil bir grs me? Ve onlari bir araya nasil getirebilecektim?
Btn midim, Shatov’daydi; ama, onun bana bu hususta herhangi bir yardim yapamayacagini nceden ds nmem gerekirdi. Yine de, onu grmek
iin aceleyle yola koyuldum.
***
Shatov’u ancak aksam saat yediden sonra evinde bulabildim. Ziyaretisi oldugunu grmek beni sasirtti…. Bay Kirilov ve Bay Virginsky’nin
uzaktan tanidigim, Bay Shigalyov adindaki, kayinbiraderi vardi.
Bu Shigalyov, sehirde iki aydan beri bulunuyordu; nereden geldigini bilmiyordum; btn bilgim, Petersburg’daki ilerici bir dergide birtakim
makalelerinin yayimlanmis olmasindan ileri gitmiyordu. Virginsky, sokaktaki karsilasmalarimizin birinde tanistirmisti. Hayatimda hibir
zaman, bu kadar asik suratli ve zntl bir adam grmemistim. Sanki, dnyanin sonunun gelmesini bekler bir hali vardi. Hem de bu bekleyisi,
herhangi bir kehanete dayanmiyordu; dnyanin sonunun gelmesini kesinlikle bekliyor gibiydi; sanki, yarin degil, br gn, saat tam onu yirmi
gee dnyanin sonu gelecekmis gibi bekliyordu. O karsilasmamizda, ancak birka kelime ko-nusabilmistik. Sanki, taninmak istemeyen
casuslar gibi sadece el sikismakla yetinmistik. zellikle, kulaklari beni saskina evirmisti; bu kulaklar, anormal byklkte, uzun, genis ve kalindi;
ok garip duruyordu. Hareketleri acemice ve agirdi. zerimde kt bir izlenim birakmisti; Shatov’un konuga karsi pek sevgisi olmadigini
bildigimden, onu, Shatov’un evinde grnce sasirmam ok dogaldi.
Merdivenlerden ikarken nn birden hep bir agizdan konustuklarini duydum; bir konu tartisiyor olmaliydilar; fakat, ben odaya girer girmez
sustular. Tartismalarini ayakta yapiyorlardi; fakat, beni grnce hep beraber oturdular; yle ki, ben de oturmak
157zorunda kaldim. Budalaca sessizlik tam dakika srd. Shigalyov beni hatirlamakla beraber, bir neden olmadigi halde tanimamaz-liktan
geldi. Kirilov’la karsilikli egilerek birbirimizi selamladik; fakat, her nedense el sikismadik. Shigalyov, nihayet, kaslarini atarak inatla bana
bakmaya basladi; bu bakislarinda, hemen kalkip oradan gitmem isteniyormus gibi bir anlam vardi. Sonunda, Shatov, yerinden kalkinca
hepsi, altlarinda igne varmis gibi ayaga firladilar ve vedalasmadan odadan iktilar.
Shatov:
- Hesaplarinizin cam cehenneme, diye cevap verdi. Kapiyi kapayip, engelledikten sonra, bana bakarak arpik glmsemeyle:
fkeli grnyordu; nce onun konusmasi da bana garip geldi. Ne zaman onu grmek zere gelsem (bu pek sik olmazdi), ogunlukla suratini asarak
bir ks eye oturur ve kaamak cevaplar vererek konusurdu. Ancak, uzun bir zaman sonra alisir ve neseyle konusmaya baslardi. Ondan sonra
da, ayrilirken somurtarak “gle-gle” der ve sanki zel bir ds manindan bir an nce kurtulmak istermis gibi ugurlardi.
- Su Kirilov’la dn aksam ay itim, dedim. Dinsizlik konusunda ilgin gibi grnyordu.
-Hayir, o adam bana pek de sakaci gibi grnmedi. Saka yapmayi bir tarafa birakin, konusmasini bile bilmiyor.
Shatov, odanin bir ks esindeki sandalyeye oturup dirseklerini dizlerinin s tne dayadi. Sakin bir sesle:
158
- Onlar kgittan yapilmis adamlardir, dedi. Bunlarin hepsi “usaklik” ds nmelerinden. Ayni zamanda ilerinde nefret de var.
- Rusya’da ani bir dzen degisikligi olsa, hatta bu degisiklik onlarin ds ncelerine gre bile olsa, eger su ya da bu sekilde, lke aniden llemeyecek
kadar zengin ve rahat olsa, btn bu degisikliklerden nce onlar mutsuz olurlar. O zaman nefret edebilecekleri kimse olmayacaktir;
igrenecekleri kimse olmayacaktir; glnecek kimse bulamayacaklardir. Rusya’dan sonsuz hayvanca nefretleri btn organizmalarini yiyip
bitirmis. Gls lerin arasindan szlen ve dnyadan saklanan gzyaslari da sz konusu olamaz. Rusya’da, bu konu hakkinda sylenmis olan yalan,
hibir konu iin bu kadar ok sylenmemistir.
- Siz kuskusuz “Normal Liberal” siniz, dedi. Kisa bir sessizlikten sonra konusmasina devam etti:
- “Usaklik ds nceleri” konusunda samalamis olacagimi biliyorsunuz, bana hemen syle sylemenizi bekliyebilirdim: “Usak ocugu sizsiniz, ama
ben usak degilim.”
- zr dilemeyin. Sizden korkmuyorum. Bir zamanlar sadece bir usagin ogluydum; fakat, simdi ben usak oldum. Sizin gibi. Bizim Rus
Liberali her seyin nnde usaktir. Sadece baskasinin izmelerinin tozunu almak iin firsat bekliyor, o kadar.
-Yok canim, hi de bir anlatim sekli degil! Gldgnz gryorum. Bay Verkhovensky, tasin altinda ezilip yattigim halde
- Bay Verkhovensky herkesi, sizin bir Alman hayrani oldugunuza inandirmaya alisiyor, diye gldm. Fakat onlardan bir seyler aldigimiz
degismez bir gerektir.
- Kirilov’dan sz ediyorum. Bir barakanin kuru tahtalari s tnde drt ay beraber yattik.
Byk bir hayretle sordum:
- Syleyecek bir sey yoktu. Iki yil nce, Amerika’ya bir gmen gemisi ile gitmek zere son meteligimize kadar harcamistik. Oraya
gitmemizdeki neden, “Amerika’daki isilerin yasantilarinin nasil oldugunu grenmek ve bylece, en kt sosyal kosullar altinda yasayan bir
insanin durumunu “kisisel” deneyimlerle kendi zerimizde denemekti.
- Hay Allah! diye gldm. “Kisisel deneyimler”le bunu grenebilmek iin Amerika’ya gidecek yerde, hasat zamani tasra kylerinden birine
gitseydiniz, ya!…
- Bir isletmecinin yanina isi olarak girdik. Orada alisan alti Rus’tuk… grenciler, mlklerini terk eden iftiler, ordu mensuplari… ve hepsi de
kutsal amacin pesindeydiler. alistik, didindik, yiprandik ve nihayet Kirilov’la beraber isi biraktik. Hastalandik. Artik gc mz kalmamisti.
Isletmeci, paramizi derken bizi aldatti. Anlasmamiza gre otuz dolar deyecegi yerde, bana sekiz, ona on bes dolar dedi; oradayken bir
kereden fazla dayak da yedik. Kirilov ve ben, ikinci bir is bulamadigimizdan, o kk, pis
160
ilede tam drt ay, yan yana, bir barakanin tahta ds emesi zerinde yattik; o bir sey ds nyordu, ben baska bir sey.
- Isveren sizi gerekten dvd m? Hem de Amerika’da, ha? Ona yapmis oldugunuz hakareti tasavvur edebiliyorum!…
- Byle bir sey yoktu. Aksine, Kirilov ve ben derhal, biz Rus-lar’in Amerikalilar’in yaninda birer ocuk gibi kaldigimiza ve onlarla ayni
seviyeye erisebilmemiz iin ya Amerika’da dogmanin ya da uzun sre orada kalmanin gerekli oldugu kanisina vardik. Bir “sent” bile etmeyen
bir sey iin bir dolar istediklerinde, asiri bir zevkle ve duyguyla bu parayi derdik. Her seye hayrandik: ipnotizma, lin yasasi, tabancalar ve
serseriler… Bir gn yolculuk aninda, adamin biri elini cebime daldirdigi gibi taragimi alip salarini taramaya basladi; Kirilov ve ben, sadece
bakistik ve bunun ok normal olduguna hemen karar verdik; hatta, bu davranisi begendik bile.
- Gariptir ki, biz byle seyleri sadece ds nmekle kalmayiz, gerekten yapariz, dedim.
- Kgit adamlar.
- Ne de olsa, “kisisel bir deney” yapmak iin olsa bile, bir gmen gemisi ile koca okyanusu asmak, falan… olduka cesaret isteyen bir is.
Fakat, oradan nasil ayrilabildiniz?
- Avrupa’daki bir adama yazdik, o bize yz ruble gnderdi. Konusurken Shatov, her zaman oldugu gibi gzlerini yerdeki bir
noktaya dikmis oturuyordu. Heyecanlandigi zamanlar bile basini kaldirmaz, gzlerini o noktadan ayirmazdi. Fakat, simdi, basim birden
kaldirdi.
- Kimdi?
-Nicholas Stavrogin.
Birden yerinden kalkip ihlamur agacindan yapilmis yazi masasina gitti ve masanin zerini karistirmaya basladi. Yaklasik iki
161yil nce, karisinin Paris’te Stavrogin’in metresi oldugu hakkinda bazi belirsiz; ama, gvenilir sylentiler vardi. O zamanlar Shatov,
Amerika’daydi. Fakat bu olayin, karisinin onu Cenevre’de birakip kamasindan ok sonra oldugu da dogrudur. “Eger byleyse” diye ds ndm.
“Su anda Stavrogin’in adindan sz etmesinin sebebi nedir?”
Dikkatle yzme bakti ve tekrar eski yerine oturdu ve birden tamamen degisik bir ses tonuyla sordu:
- Buraya bir sey iin geldiginizi saniyorum. Nedir? Hemen btn bildiklerimi, bana sylendigi gibi anlattim. Her ne
kadar ilk heyecanim gemis ve zihnimi toparlamissam da, eskisinden ok daha saskindim. Bunun, Lisa iin neminin byk olduguna inandigimi,
ona yardim etmek istedigimi; fakat isin kts , verdigim sz nasil yerine getirecegimi bilmedigimi ve hatta Lisa’ya nasil bir sz vermis oldugumu
hatirlayamadigimi anlattim. Sonra, kesin bir dille bir kere daha, Lisa’nin onu gerekten aldatmadigini, bazi anlasmazliklarin oldugunu ve bu
sabah gidisinden tr son derece zldgn tekrarladim. Byk bir ilgiyle beni dinledi.
- Belki de bu sabah ok sama davrandim. Korkarim ki her zaman byle davranislarim oluyor. Ama, bu sabah oradan neden o kadar aceleyle
ayrilisimin nedenini anlayamamissa, bylesi onun iin daha iyi…
Yerinden kalkip kapiya gitti ve biraz araladiktan sonra, merdivenlerde ayak sesleri olup olmadigini dinledi.
- Bu kadini siz de grmek ister miydiniz? Byk bir sevinle yerimden firlarken:
-Basbayagi, evde yalnizken asagi inip onu grecegiz. Agabeyi gelip de onunla konusmus oldugumuzu grenecek olursa, onun
162
kemiklerini kirar, btn vc udunu rk iinde birakir. Onun haberi olmadan ogu kez zavalli kadini grmeye giderim. Onu tekrar dvmeye basladigi
iin geenlerde onunla kavga ettim.
- Hay Allah!…
- Oh, evet. Salarindan yakalayip kadinin yanindan uzak-lastirdim. Bana vuracak oldu; fakat, onu korkuttum. Kavga da hemen bitti.
Korkarim ki sarhos gelecek ve bu olayi hatirlayacaktir… bu neden, ona kt dakikalar yasatacaktir.
***
Lebyatkin’in dairesinin kapisi kapali; fakat kilitli degildi ve ieri girmek iin zorluk ekmedik. Btn kat, kirli duvarlarindan yirtik duvar kgitlari
sarkmis, kasvetli, iki kk odadan olusmustu. Evin bu kismi, Filippov, yeni evine tasinmadan nce, meyhane olarak kullanilmisti. Diger odalar
kilitliydi. Sadece bu iki oda Lebyatkin’e kiralanmisti. Mobilya olarak, siralar, uzun masalar ve kol dayanacak yerlerinden biri kirik, bir
koltuk vardi. Ikinci odanin bir ks esinde, s tnde pamuklu bir rt olan Bayan Lebyatkin’in karyolasi vardi; yzbasi kendisine gelince, ekseri
soyunmadan yerde yatardi. Ekmek kiriklari, pler, pis su birikintileri her tarafi kaplamisti; birinci odanin tam ortasinda, byk ve islak bir bez
parasi, onun yaninda ise, alti delik eski bir ayakkabi teki duruyordu. Burada hi ev isi yapilmadigi ilk bakista anlasiliyordu; Shatov’un daha
sonra anlattigi gibi, burada soba yanmiyor, yemek pisirilmiyordu; hatta, semaverleri bile yoktu. Yzbasi, kiz kardesi ile beraber meteliksiz
olarak gelmis ve Liputin’in syledigi gibi kapi kapi dolasarak di-lenmisti. Eline beklenmedik bir zamanda para geince, kendini hemen ikiye
vermis ve eve bakmaz olmustu.
Tanismak iin sabirsizlandigim Bayan Lebyatkin, ikinci odadaki uzun masalarin birinin nndeki uzun sirada, bir fare kadar sessiz oturuyordu.
Kapiyi atigimiz zaman bize seslenmedi; hatta, yerinden bile kipirdamadi. Shatov, kapilarini hi kilitlemediklerini;
163hatta, bir gn sabaha kadar ardina dek aik birakmis olduklarini syledi. Demir bir samdanda yanan mumun soluk ve titrek alevinde, otuz
yaslarinda; siska ve solgun; eski bir basma elbise giymis; siyah seyrek salari, zayif ve uzunca ensesinin s tnde bir ocuk yumrugu kadar
ufak bir topuz halinde toplanmis kadini fark ettim. Bize olduka neseli bakti; nndeki mumdan baska, masanin zerinde, kk bir el aynasi, bir
deste eski oyun kgidi, kapagi paralanmis bir sarki kitabi ve ucundan bir ya da iki para isirilmis, Alman unundan yapilmis, beyaz bir ekmek
duruyordu. Bayan Lebyatkin’in pudra, allik ve ruj kullandigi aik olarak belliydi. Zaten koyu renk olan ince kaslarini daha da koyulastirmisti.
Srdg pudraya ragmen, yksek ve dar alnindaki olduka sert ve derin izgi kaybolmamisti. Kadinin topal oldugunu biliyordum; ama,
ziyaretimiz sresince yerinden hi kalkmadi. Genlik aglarinda, bu siska yz, ok gzel olmaliydi; fakat, yumusak bakisli gri gzleri hl gzeldi;
durgun, hemen hemen mutlu bakislarinda, hlyali ve samimi bir anlam vardi. Bakislarindaki yumusak ve neseli anlatim, tebessmnde bile
vardi; degerli agabeyin yaptiklari ve Kazak kirbacini ds nnce, onun bakislarindaki bu anlam beni olduka sasirtti. Gariptir ki, Tanrinin
cezalandirdigi bu yaratiklarin huzurunda, insani sarmasi gereken huzursuzluk, hatta tiksinti yerine, daha onu grr grmez, ona bakmaktan
hoslanmistim; yalniz insanin iini bir acima duygusunun kapladigini kesinlikle syleyebilirim. Shatov, kadini, daha kapidan girer girmez
gs tererek:
-Iste btn gn byle yalniz basina, kimildamadan oturur; fal aarak gelecegini grmeye alisir ve aynada kendisim inceler, dedi. Agabeyi ona
yiyecek bile getirmez. Avludaki blkte oturan kadin, ona aciyarak, ara sira yiyecek bir seyler getirir. Onu sadece bir mum isiginda yalniz
basina nasil birakirlar aklim almaz!:..
Shatov’un, sanki kadin odada yokmus gibi yksek sesle konusmasi beni sasirtmisti.
164
- Onu grdgme memnun oldum, dedi. Getirdiginiz kisiyi tanimiyorum. Onu daha nce grms oldugumu hatirlamiyorum.
Bayan Lebyatkin, tekrar Shatov’a dnd. Sanki ben odada hi yokmusum gibi, bana aldirmadan onunla konusmaya basladi.
- Zannedersem, tavan arasindaki kk odanizda bir asagi bir yukari dolasmaktan bikmis olmalisiniz, dedi.
- Evet, biktim ve sizi ziyaret etmek istedim.
Shatov, bir sirayi masanin nne ekerek oturdu ve beni de yanina oturttu.
- Konusmaktan daima hoslanirim, dostum; yalniz garip bir adamsiniz. Sizi grnce canim glmek istiyor. Tipki bir rahip gibisiniz. Salarinizi en
son ne zaman taramistiniz? Haydi gelin de salarinizi tarayayim.
Shatov da glerek:
- Gerekten de yok mu?. Bu takdirde size benimkini vereyim… bunu degil… brn… yalniz bana hatirlatmayi unutmayin.
Byk bir ciddiyetle Shatov’un salarini taramaya basladi. Yandan ayirip iki tarafa yatirdi. Sonra, biraz geri ekilerek iyi tarayip taramadigini
inceledi ve taragi cebine soktu.
Basini sallayarak:’
-Biliyor musunuz, dostum, dedi. Hassas bir adam olabilirsiniz; ama, biraz caniniz sikiliyor. Size bakmak bana garip geliyor. Sizin
165gibi insanlarin neden cani sikilir bir trl anlayamiyorum. Kalp acisi can sikici degildir. Ben mutluyum.
- Lebyatkin mi demek istiyorsunuz? Benim usagimdir o. Burada olup olmamasi bence nemli sayilmaz. Ona buyuruyorum: Lebyatkin, bana
su ver, Lebyatkin, ayakkabilarimi getir ve o da buyruklarimi yerine getirmek iin hemen kosuyor. Bazen ona glmeden yapamam.
Shatov, yine herhangi bir nezakete aldirmadan bana dnp yksek sesle:
- Ve gerekten de byledir, dedi. Ona karsi sadece usagiymis gibi davranir. Sahsen ben kulaklarimla duydum: “Lebyatkin, bana su ver!”
Yalniz, anlarsiniz ya, ona su getirmek iin kosmaz; ama, byle buyruklar verdigi iin onu hirpalar ve dver. Fakat byle de olsa Bayan Lebyatkin
ondan hi korkmaz. Hemen hemen her gn bir sinir nbetine tutulur ve zamani karistirarak bir seyi unutur. Bizim ne zaman geldigimizi hatirlar
mi saniyorsun? Eh, belki de hatirlar; fakat, her seyi kendi anlayisina gre evirdiginden eminim ve her ne kadar beni, sevgili Shatov’u olarak
hatirliyorsa da, bizi baska kisi olarak kabullenir. Yksek sesle konusup konusmamam bir sey degistirmez. Seni hibir zaman dinlemez. Hemen
kendi hayal alemine dalar. Evet, hayal alemine gmlr. Olagans t hayal kuran bir kisidir. Yerinden hi kimildamadan sekiz saat, hatta btn gn
oturabilir. Su ekmege bakin: belki ekmekten bir lokma yemistir ve yarin bitirecektir. Iste simdi de fal bakmaya baslamis…
- Gelecegimi syleyebilmek iin elimden geleni yapiyorum; ama, nasil oluyorsa falim ikmiyor, dedi.
Bize bakmadan sol elini masanin zerinde duran ekmege dogru uzatti; (Shatov’un ekmekten de bahsettigini anlamis olmaliydi) fakat, ekmegi
bir sre elinde tuttuktan sonra, fal iin sylediklerine o kadar dalmis olmaliydi ki, farkinda olmadan ekmegi tekrar masanin zerine birakti.
Ekmekten bir lokma dahi koparmamisti.
166
.__Fal hep ayni ikiyor: bir yolculuk, kt bir adam, birisinin
yaptigi alaklik, bir lm ds egi, bir yerden gelen mektup, beklenmedik haberler. Hepsinin yalan oldugunu saniyorum. Siz nasil ds nrsnz,
dostum? Insanlar bile yalan syledikten sonra, iskambil kgitlari neden yalan sylemesinler?
- Praskovya Ana’ya da… ylesine iyi bir kadindir… ayni seyi syledim. Basrahibenin haberi olmadan, fal baktirmak iin hc reme gelirdi. Ve fal
baktirmak iin gelen sadece o degildi. Bir sr gevezelik ederler, baslarini sallarlar ve daima “Oh… Oh…” diye heyecanla haykirirlardi; ben
sadece glmekle yetinirdim. “On iki yildan beri mektup almadiginiza gre, simdi neden alasiniz, Praskovya Ana”, dedim. Praskovya Ana’nin
kizi, kocasiyla beraber Trkiye’nin bir yerine yerlesmislerdi ve ondan on iki yildir haber alamiyordu. Ertesi aksam Basrahibe ile (dogustan
bir prensesti) ay iiyordum; odasinda bir ziyareti vardi… ok hisli bir kadindi… ve ayni zamanda, Athos Manastiri rahiplerinden biri de
rastlantiyla orada bulunuyordu; onun komik bir adam oldugunu ds nms tm. Ve ne tahmin edersiniz dostum? Bu rahip, Praskovya Ana’ya
Trkiye’deki kizindan bir mektup getirmemis mi?.’ Grdn m, karo valesinin neler yaptigini? Eh, ayimizi ierken, Athos’lu bu rahip Bas-
rahibeye, “Her seyden ok Tanri yuvanizi, byle bir hazineyi yuvanizda barindiginiz iin sizi koruyacaktir, Sayin Basrahibe,” dedi. Basrahibe
Ana sordu: “Ne hazinesi?” Rahip: “Cennetlik Lisaveta Ana”, diye cevap verdi. Bu ermis Lisaveta, iki metre genisliginde, bir buuk metre
yksekliginde, duvar iinde oyulmus bir kovukta yasardi. O kovuktaki demir parmakliklarin arkasinda tam on yedi yildir yasiyordu. Yaz ve
kis, kaba kumastan yapilmis bir elbiseden baska sey giymez, bulabildigi p paralarini elbisesine sokustururdu. Tek kelime dahi sylemezdi.
Tam on yedi yildir ne salarini taramis ve ne de yikanmisti. Kisin, demir parmakliklarin arasindan bir koyun postu ve her gn, bir somun
ekmekle, bir testi su verilirdi. Ziyaretiler hayretle ona bakarlar, ilerini ekerler ve
167ona aciyarak, parmakliklarin nne para birakirlardi. Basrahibe Ana, Lisaveta’yi hi sevmediginden ona kizardi. “Ama ne hazine!”, diye
cevap verdi. “Lisaveta orada sadece, kei gibi inadindan, domuzlugundan oturuyor. Yaptiklari numaradan baska bir sey degildir.”
Basrahibenin byle konusmasindan hoslanmadigimi sylemeliyim; nk, o gnlerde ben de bir yere kapanmak istiyordum. “Byle konusmami hos
grrseniz” dedim. “Tanri ve Doga ayni seydir.” Hep bir agizdan “Ben asla byle ds nmem” dediler ve Basrahibe glerek kadin ziyaretiye bir
seyler fisildamaya basladi. Bana karsi ok iyi davranan bu kadin ziyareti, beni yanina agirip pembe bir kurdeleyi armagan olarak verdi. Size
gs termemi ister misiniz? Kk rahip hemen vaaz vermeye basladi; ylesine nazik ve akillica konusuyordu ki, onu dikkatle dinlemeye
koyulmustum. “Anliyor musunuz?”, diye sordu. “Hayir”, dedim. “Tek kelimesini bile anlayamadim. Beni rahat biraksaniz olmaz mi?” ve
iste o zamandan beri, beni byk bir skn iinde biraktilar, dostum. O siralarda, ilesini doldurmaya alisan rahibelerden biri, kiliseden ikarken
kulagima fisildadi: “Tanri Ana’nin ne oldugunu sanirsin?” “En Ulu Ana”, dedim. “Insanlik yansinin tm umudu.” “Evet”, dedi. “Tanri Ana,
toprak anadir ve erkeklerin byk mutlulugu orada yatar. Ve dnyadaki her znt, her gzyasi bizim mutlulugu-muzdur. Ayaklarinin altindaki
topragi bir metre derinligine kadar gzyasi ile doyuracak olursan, o zaman huzura kavusursun. Ondan sonra znt nedir bilmezsin. Tanri byle
buyurmustur.” O zaman, bu szler kafamda yer etmisti. O zamandan beri dua ettigim an, yere ker ve topragi perim. Hem per hem aglarim.
Ve sunu syleyeyim, dostum, bu gzyaslarinin hibir ktlg yoktur; zntl bile olmasaniz, bu gzyaslari sevinten dklr. Gzlerinizden kendiliklerinden
tasarlar; gerek de budur. Bazen gln kiyisina giderdim; gln bir tarafinda bizim manastir, diger tarafinda sivri tepeli bir dag vardir… bu daga
Sivri Dag… derler. Bu daga ikar, yzm doguya dner, yere kapanir, aglar ve aglardim; ne kadar zaman agladigimi bilmez, sonra da hibir sey
hatirlamazdim. Sonra, kalkar manastira dnerdim. Daga her ikisimdan sonra dnerken
168
gnes batmak zere olurdu; o kadar gzel, o kadar sevimli olurdu ki, oh., gnesi seyretmekten hoslanir misiniz, dostum? Gzel oldugu kadar da
zc dr!… Tekrar batiya dnerdim. Hele glgeler! Dagimizin glgeleri, gln s tne dogru bir mizrak gibi uzanir; o kadar dar, o kadar uzundur ki,
hemen hemen bir mil uzunlugunda… kiyiya kadar uzanir; kayalik adayi tam ikiye bler; ada ikiye blndg zaman da gnes batmis olur ve
ortaligi sakin bir karanlik kaplar. Iste o zaman, iim hznle dolar ve birden anilarim canlanirdi. Karanliktan korkarim, dostum. Fakat,
ogunlukla minik bebegim iin aglardim…
Kadinin konusmasini byk bir dikkatle dinleyen Shatov, dirsegi ile beni drtt:
- ocugum tabii vardi; minicik, pembe yzl, kc k tirnaklari olan bir bebekti; tm zntm, ogunlukla, onun kiz mi yoksa erkek mi oldugunu
hatirlayamamdan doguyor. Bazen onun bir kiz oldugunu bazen de erkek oldugumu ds nrdm. ocuk dogar dogmaz, patiska kundagina
sardim; pembe kurdele ile bagladim; ieklerle ss ledim, hazirladim; basucunda dua ettim ve vaftiz ettirmeden kucagima alarak ormana
daldim; ormandan korkuyor ve dehsete kapiliyordum; ogu kez, ocugum oldugu halde bir babasi bulunup bulunmadigini
hatirlayamadigimdan aglardim.
-ok garipsiniz, dostum. zellikle konusma tarziniz!.. Kocam olabilirdi; fakat, sanki kocam yokmus gibi olduktan sonra neye yarardi?
-Iste sizin iin zlmesi kolay bir bilmece… elinizden gelirse zn!…
- Gle gtrdm.
- Fakat ya ocugunuz hi olmadiysa ve btn bunlari siz hayal ediyorsaniz… ha?
- G bir soru sordunuz, dostum. Bunun hakkinda hibir sey syleyemem. Belki de yoktu. Fakat, merak ettiginiz iin byle bir soru sordugunuzu
sylemek cesaretini gs terecegim. Her ne ise, onun iin aglamaya devam edecegim. Onu ryamda grms olamam, degil mi?
Sznn burasinda gzyaslari gz pinarlarini zorladi. Kirpikleri islandi. Ellerini aniden Shatov’un omuzlarina koydu. Gzlerinde merhamet
kivilcimlari yanip snd.
- Ah, dostum, dedi. Karinizin sizi birakip katigi dogru mu? kizmayin; ben de znt iindeyim. Nasil bir rya grdgm biliyor musunuz, dostum?
Bana tekrar dnd, bana isaret ederek yanina agirdi:” Kk kedim, kk kedim, bana dn!…” Evet bu ses onun sesiydi: “Kk kedim! ..“Bu beni son
derece sevindirdi; beni sevdigini ds nyorum.
- Hayir, dostum, bu sadece bir ryadir… hibir zaman geri dnmeyecektir. Su sarkiyi biliyor musunuz?
170
- nk bana anlatmazsiniz… bu nedenle sormuyorum. Bayan Lebyatkin, abuk abuk konusarak:
- Sylemem, sylemem, sylemem, dedi. Beni ldrseniz de sylemem. Arzu ederseniz, beni yakabilirsiniz; ama, yine de sylemem. Ne kadar znt
ekersem ekeyim, hibir sey anlatmam. Insanlar hibir zaman grenemeyecekler!…
- Fakat sorsaydiniz, belki syleyebilirdim, dedi. Neden sormuyorsunuz? Bana dogru drs t sorun, belki anlatirim. Yalvar, dostum, yle ki,
szlerine kanabileyim… Ah, dostum, dostum!…
Fakat, Shatov, cevap vermedi; sessizlik bir dakika kadar srd. Bayan Lebyatkin’in pudrali yanaklarindan, gzyaslari sel gibi szlyordu; elleri
Shatov’un omzunda oldugu halde oturuyor; fakat onun yzne bakmiyordu.
- Oh, sizden bana ne? dedi. Ayrica, sizin sorunlariniza karismaya da hakkim yok. Haydi, kalk!
- Oh, hl su usagimi ds nyorsun, degil mi? Korkuyorsun!… Eh, iyi geceler, aziz ziyaretiler. Ama bir dakika; size sylenecek bir szm var. Su
Kirilov ve ev sahibimiz Filippov, kirmizi sakalli adam; bu sabah buraya geldiler, tam agabeyimin bana saldirdigi zaman. Ev sahibimiz onu
yakalayip odanin bir ks esine savunanca, bagirdi: “Benim hatam degil, efendim; baskasinin cezasini ekiyorum!” Inanir misiniz, atlayincaya
kadar gldk…
171-Oh, aziz dostum, o bendim, kirmizi sakalli adam degil. Onu salarindan yakalayip yaninizdan eken bendim; ev sahibiniz, dn degil evvelki
gn gelmisti. Sizinle konusmaya gelmisti, siz karistiriyorsunuz.
-Durun; zannedersem yanildim. Belki de sizdiniz. Fakat, neden byle samaliklar iin tartisalim? Onu kim ekerse eksin, bu kadar nemlimi?
- Gidelim, dedi. Kapi gicirdiyor. Eger bizi burada bulursa, kadinin her tarafini rk iinde birakacaktir.
Fakat, merdivenleri ancak ikmistik ki, avludan gelen bgrmeyi ve kfrleri duyduk. Shatov, beni odasina sokarak kapiyi kilitledi.
- Kavgaya katilmak istemiyorsan birka dakika burada kalmalisin. Bak, domuz gibi bgrmeye basladi bile. Yine kapinin esigine takilip ds ms
olmali. Her seferinde ayagi takilir ve boylu boyunca yere kapaklanir.
Shatov, kilitli kapisina kulagini dayayarak dinledi. Birden geri siradi. Dehsete ds erek fisildadi:
- Buraya geliyor; biliyordum zaten! Korkarim ki gece yarisina kadar ondan kurtulamayacagiz.
Sana iyi yarinlar dilemeye geldim, dostum, Sana gnesin dogdugunu sylemeye geldim,
172
‘(
Oh, su budalaca merakin cani cehenneme! Shatov, hayatta kalmanin ne kadar gzel oldugunu biliyor musun? Shatov, yine fisildadi:
- Cevap vermeyin.
- As ana! Erkekler arasinda… kavgadan daha byk bir sey oldugunu anlamiyor musun? Onurlu bir kisinin bazi kt dakikalari oldugunu
bilmiyor musun? Shatov, ben iyi bir adamim; seni affedecegim… Shatov, gizli bildirilerin cani cehenneme, ha?
Sessizlik.
- Anlamiyor musun, aptal esek, s igim!… Kendime kuyruklu bir ceket aldim. Kuyruklu ceketin askina, hi olmazsa bir kere gr! Tam on bes
ruble saydim, bu ceket iin. Asik bir yzbasinin kibar olmasi gerekir…
- Defol kapimdan!…
- Yalan! Kt bir iftira! Fakat tek kelimeyle ben.. onun kim oldugunu biliyor musun?
- Kim?
- Zannetmem.
- Syleyemez miyim?
- Zannetmiyorum.
-Zannetmiyor musun?
- Eh, efendinden sopa yemekten korkmuyorsan, sylersin. Korkagin birisin degil mi? Hem de yzbasi!…
-Eeee?
Yzbasi nihayet:
Sonra, her basamakta tkezlenerek, bir semaver gibi soluyarak merdivenlerden inmeye basladi. Shatov kapidan uzaklasarak:
- Alayci seytan, dedi. Sarhosken bile agzindan sz almak mmkn olmuyor.
Shatov, soruma cevap vermeden eliyle bastan savma bir hareket yapti ve kapiyi aarak tekrar dinledi. Uzun bir sre dinledi; hatta, emin
olmak iin birka basamak bile indi. Nihayet odaya dnd.
174
- Hibir ses duyulmadigina gre kadincagizi dvmyor demektir. Hemen sizmis olmali. Gitme zamaniniz geldi.
- Nasil bir anlam ikarirsaniz ikarin, dedi. Sonra, yazi masasinin ks esine oturdu.
Shatov’un evinden ayrildim. Kesin bir ds nce kafamda gittike kuvvetleniyordu. Ertesi gnn ds ncesi kalbimin ezilmesine neden oluyordu.
Ertesi gn, yani, Bay Verkhovensky’nin kaderinin tayin edilecegi pazar gn, notlarimin iindeki en nemli gnlerden biridir. Umulmadik olaylarin
gnyd; gemisin olaylarinin yze iktigi ve gelecegin olaylarinin basladigi gnd; sert aiklamalarin yapildigi ve hatta, daha da karistigi bir gnd.
Sabahleyin, okuyucularin bildigi gibi, dostum Bay Verkhovensky’ye arkadaslik ederek, Bayan Stavrogin’e gitmek zorundaydim; gleden
sonra te ise, durumu anlatmak (ne oldugunu ben de bilmiyordum) zere Lisa’ya gidecektim. Bununla beraber, her sey kimsenin tahmin bile
edemeyecegi bir sekilde sonulandi. Bir baska deyisle, o gn, en olagans t rastlantilarin gnyd.
Olaylar, evvelce kararlastirildigi gibi saat tam on ikide Bayan Stavrogin’e gittigimizde onu evde bulamayisimizla basladi. Henz kiliseden
dnmemisti. Zavalli dostumun ruhsal durumu o kadar bozuktu ki, byle bir olayla karsilasmasi hemen ruhsal yikimina neden oldu. Sanki
kendinden gemisesine koltuklardan birine kt. Kendisine bir bardak su verdim; yznn sariligina ve ellerinin titremesine ragmen byk bir inatla
suyu reddetti. Aklimdayken syleyeyim, bugn iin son derece sik giyinmisti; sanki,
175baloya gidiyormus gibi ss lenmisti; zerinde islemeli bir gmlek vardi ve beyaz bir kravat takmisti; yeni sapkasi elindeydi; saman rengi yeni
eldivenlerini sapkasiyla avucunun arasina kistirmisti; hatta, hafif bir koku da srnms t. Henz oturmustuk ki usak, Shatov’u salona getirdi;
anlasildigina gre o da zel bir agri ile gelmisti. Bay Verkhovensky, yerinden kalkip onun elini sikacak oldu; fakat, Shatov dikkatle bize
baktiktan sonra, selam bile vermeden salonun br ks esine gitti ve bir koltuga oturdu. Bay Verkhovensky, rkek gzlerini yine bana evirdi.
Birka dakika kadar derin bir sessizlige gmlerek oturduk. Bay Verkhovensky, acele acele bir seyler fisildamaya basladi; fakat, tek kelimesini
bile anlayamadim. Sylemek istedigini bitiremeyecek kadar heyecanlanarak birden sustu. Usak, szm ona, masanin zerine bir sey koymak iin
geldi; ama, aslinda bize bir gz atmisti.
- Bayan Stavrogin kiliseye yalniz gittiler, efendim. Bayan Shatov ise biraz rahatsiz olduklarindan odalarindan ikmak istemediler.
Zavalli dostum, yine endiseli ve rkek bakislarini bana evirdi; yle ki, basimi baska tarafa evirmek zorunda kaldim. Birden avluda duyulan
tekerlek sesleri ve konusmalar Bayan Stavrogin’in kiliseden dns n haber vermis oldu. Hep beraber sirayarak oturdugumuz yerden kalktik;
fakat, bizi baska bir srpriz bekliyordu; salona yaklasan birok ayak sesi duyduk; Bayan Stavrogin’in yalniz olmadigi anlasiliyordu; bu da ok
garipti; nk, belirli bir saatte gelmemizi isteyen kendisiydi. Nihayet, kosar adimlarla birinin gelmekte oldugunu duyduk; Bayan Stavrogin’in
byle yrmeyecegi kesin olarak bilinirdi. Birdenbire, Bayan Stavrogin byk bir heyecan iinde soluk soluga salona daldi. Biraz
176
arkasindan ve daha yavas adimlarla Lisa geliyordu; Lisa’nin kolunda Bayan Mary Lebyatkin vardi. Bunu ryamda grsem inanamazdim!..
Bu anlasilmaz durumu daha etraflica anlatabilmek iin, bir saat kadar geriye gitmek ve Bayan Stavrogin’in kilisede basina gelen olaylari btn
ayrintilari ile anlatmam gerekecek.
Kilisenin sabah ayininde, btn sehirli, tabii sosyetenin ileri gelenleri de dahil, hazir bulunuyordu. Valinin karisinin, sehrimize gelisinden beri ilk
defa kiliseye gelecegi de biliniyordu. Sunu da kaydedeyim ki, valinin karisinin serbest ds nceli ve “yeni kosullar”a bagli bir kadin oldugu
sylentileri de sehirde dolasiyordu. Ayrica, btn kadinlarimiz, onun ok sik giyinecegini de bi-.liyorlardi; zaten bu nedenle hepsi giyimlerine
byk bir titizlik gs termislerdi. Yalniz, Bayan Stavrogin, her zaman oldugu gibi, sade ve siyah bir elbiseyle gelmisti; zaten, son drt yildan beri
byle giyiniyordu. Kiliseye gelir gelmez, n sirada, ve soldaki yerini aldi; kilise hademelerinden biri hemen kadife bir minderle geldi ve minderi
Bayan Stavrogin’in diz kecegi yere koydu. Kisacasi, her sey olagandi. Fakat, Bayan Stavrogin’in byk bir arzuyla dua etmesi de gzden
kamamisti; daha sonra, o gnn olaylari hatirlandiginda, Bayan Stavrogin’in gzlerinin yasli oldugu bile sylenirdi. Nihayet, ayin bittikten sonra
Basrahibimiz, Peder Pavel, vaaz vermek zere krsye ikti. Vaazlari tm sehirli tarafindan ok sevilirdi; hatta, hepsinin biraraya toplanarak
bastirilmasini arzularlar; fakat, Peder Pavel, kesin kararini bir trl veremezdi. Bu kez vaaz, her zamankinden ok daha uzun srms t.
Vaaz sresinde, bir hanimefendi kiliseye eski bir arabayla geldi; bu arabalarda, hanimlar, ancak yan olarak oturabilirler ve sarsintidan
ds memeleri iin arabacinin kemerine tutunurlardi. Sehrimizde hl bu tip arabalara rastlamak mmknd. Kilisenin ks esinde duran arabadan (ok
sayida araba ve hatta, atli polis bile vardi) yere atlayan hanimefendi, arabaciya drt gms kopik verdi.
177- ok fazla istemediniz mi, diye haykirdi. Sonra acikli bir sesle ekledi:
- Zaten bundan baska param da yok. Arabaci umutsuz bir tavirla elini salladi.
Sonra kadina” seni kirmak da zaten gnah olurdu” der gibi bakti ve deri para kesesini paltosunun cebine soktu; sonra yakindaki arabacilarin
alaylari arasinda atlarini kirbalayarak oradan uzaklasti. Efendilerinin kiliseden ikmalarini bekleyen usaklarin ve arabacilarin arasindan geerek
kiliseye dogru yrrken, alayli gls ler onun pesini de takip etti. Kuskusuz, byle bir kadinin aniden sokagi dolduran kalabaligin arasinda
grnmesi, garip karsilanmisti. Kadin asiri derecede zayifti ve biraz da topalliyordu; yznde kalin bir pudra ve allik tabakasi vardi; eyll ayinin
gnesli, fakat serin bir gn olmakla beraber, kadinin zerinde, incecik siyah bir elbise vardi; uzun iplak boynuna ne esarp sarmis ne de
omuzlarina sal atmisti. Basi iplakti: Siyah salarini iplak ensesinin s tne toplamis ve salarinin sag tarafina, kutsal gnlerde ikonalari ss lemek iin
satilan kgit gllerden takmisti. Bu gllerin benzerini, Bayan Lebyatkin’i ziyaretim aninda, odasinda asili olan ikonanin altinda grms tm. Gen
kadin her ne kadar basini nne egmis gidiyorsa da, dudaklarinda kurnazca, sevimli bir tebessm vardi. Kadin, eger bir dakika daha oyalanmis
olsaydi, belki de kiliseye girmesine izin verilmeyecekti. Fakat, kadin kilisenin kapisindan ieri szlmeyi basardi. Ieri girdikten sonra da,
kalabaligi yararak n tarafa dogru yrd.
Geri vaaz yanlanmis, kilisenin salonunu dolduran kalabalik, Basrahibi byk dikkat ve sessizlikle dinliyordu; ama, yine de merakli birka gz
yeni gelen bu kadini saskinlikla izlemisti. Kadin yksek krsnn nndeki kutsal minderin s tne diz kt ve pudrali yzn yere degecek kadar egdi; o
sekilde uzun bir sre kaldi; grns e gre agliyordu. Fakat, basini dogrultup tekrar ayaga kalktigi zaman, yine eski neseli tavrini takindi. Byk
nese
178
ve asiri zevkle, bakislarini, salonu dulduran kalabaligin yznde, kilisenin duvarlarinda dolastirmaya basladi. Bazi kadinlara zel bir merakla
bakiyor, hatta daha iyi grebilmek iin ayak parmaklarinin ucunda dogruluyordu; bir iki kere de kikir kikir glms t. Vaaz bitmis ve byk kutsal ha
ortaya ikarilmisti. Valinin karisi haa ilk gitmesi gereken kimse olmakla beraber, hain birka adim nnde durdugu halde, sanki Bayan
Stavrogin’in daha nce gitmesini beklermis gibi bir hali vardi; Bayan Stavrogin’e gelince sanki nnde kimse yokmus gibi dogruca haa
gidiyordu. Valinin karisinin bu garip nezaketi, kusku yok ki, zekice hazirlanmis bir oyundu; kilisedeki herkes bunu byle yorumlamisti.
Bayan Stavrogin’in de bunu byle yorumladigina kusku y oktu; fakat, kimsenin farkinda degilmis gibi yoluna devam etti; hai ptkten sonra
ikis kapisina yneldi. Herkes ona yol vermekle beraber kilisenin hademesi de ona yol amak iin nnden yryordu. Fakat kapiya yaklastiginda,
henz basamaklara ulasmadan, kk bir kalabalik kisa bir sre yolunu kesti. Bayan Stavrogin, ister istemez durmak zorunda kalmisti; tam bu
sirada garip bir yaratik, sainda kgit bir gl olan kadin, kalabaligi yararak geldi ve Bayan Stavrogin’in nnde diz kt. Kolay kolay sasirmayan,
zellikle toplumun iinde hislerine ok iyi hkim olmasini bilen Bayan Stavrogin, ayaklarina kapanan bu kadina magrur ve sert bir tavirla bakti.
Burada, mmkn oldugu kadar kisaca isaret etmem gerekir ki, Bayan Stavrogin, son zamanlarda her ne kadar biraz daha tutumlu ve hatta
biraz cimri olmussa da, bazen hayir isleri iin paraya acimazdi. Petersburg’da bir hayir kurumunun yesi oldugu da bilmen gereklerdendi.
Kitligin son yilinda, Petersburg’daki Alik ekenlere Yardim Komitesi’ne bes yz ruble yardimda bulunmus ve bu yardimi sehirde agizdan agza
dolasmisti. Nihayet, ok yakin bir zamanlarda, yeni valinin atanmasindan hemen nce, ilimizin fakir kadinlarina yardim etmek iin bir kadinlar
birligi kurmak zereydi. Bu fikir nderin kafasinda gittike genisliyordu; byle bir birligin Moskova ve civarindaki illerde de kurulmasini
tasarlamaya
179baslamisti bile. Ve simdi, yeni valinin ani atanmasi ile btn hazirliklar yzs t kalmisti; sylenildigine gre, yeni valinin karisi, byle bir birligin
gereksizligi hakkinda birka igneli sz etmisti ve bu konusmalar, bire bin katilarak Bayan Stavrogin’e kadar iletilmisti. Erkeklerin kalbinde
nelerin gizli oldugunu ancak Tanri bilir; ama, tahmin ederim ki, Bayan Stavrogin kilisenin kapisinda dururken, valinin karisinin ve salonu
dolduran kalabaligin biraz sonra yanindan geecegini bilerek iin iin sevmiyordu; kendi kendine syle ds nyor olmaliydi: “Kendisi de gzleriyle
grsn ki, benim hakkimdaki ds nceleri ve zekice yaptigini sandigi konusmalari bana viz gelir. Hepiniz de bana viz gelirsiniz!…”
Bayan Stavrogin, ayaklarina kapanan gen kadina byk bir dikkatle bakarak sordu:
Mary Lebyatkin, dehset iinde ve utanmis, fakat son derece saygili bir anlamla ona bakiyordu. Birdenbire, garip bir kikirdamayla gld.
- Ne istiyor benden? Bu kadin kimdir, diye sordu. Mutsuz musunuz? Yardima ihtiyaciniz mi var?
-Evet, Madam, ihtiyacim var… buraya… diye kekeledi. Buraya sadece elinizi pmek iin gelmistim…
B akislarinda, bygnden bir sey isteyen kk bir ocugun saf anlami vardi. Bayan Stavrogin’in eline sarilmak iin ne dogru egildi; fakat, birden
rkms gibi ellerini tekrar geri ekti.
- Sadece bunun iin mi geldiniz, diye sordu ve hemen sedef islemeli para kesesini ikardi ve iinden on rublelik kagit bir parayi alarak kadina
uzatti. Kadin parayi itiraz etmeden aldi. Bayan Stav—
180
rogin, ok ilgilenmisti ve kadini basit bir dilenci olarak kabul etmedigi belliydi. . Kalabaligin iinden biri bagirdi.
“Mutsuz” kadin, rzgrdan ucu sallanan on rublelik kagit parayi sol elinin parmaklari ile sikica tutarak:
Bayan Stavrogin, her ne sebeple ise, kaslarini hafife atarak, hemen hemen sert bir tavirla elini uzatti; gen kadin kendisine uzatilan eli
saygiyla pt. Gzleri heyecanla parildadi. Tam bu sirada, pesinde sehir sosyetesinin hanimlari ve yksek memurlar oldugu halde valinin karisi
geldi. nndeki kalabalik yznden durmak zorunda kalmisti; onunla beraber birok kisi de durmustu.
Sonra, paltosunu ikartip usagina atti ve omuzlarindan olduka pahali siyah salini alarak, hl nnde diz kms duran gen kadinin zayif omuzlarina
sardi.
- Nerede oturuyorsunuz? Nerede oturdugunu bilen var mi? Fakat kalabalik biraz nceki kalabalik degildi; etrafini evirenler
hep tanidik sosyete kisileriydi; erkek ve kadin karisikti; kimisi hos grmeyen bakislarla ve hayretle, kimisi merakla bakiyordu; hatta, ilerinde
bazilari, bir olayin arifesinde olduklarini hissetmis gibi, hafif bir tebessmle bakiyordu.
- Tahmin ederim ki, Bay Lebyatkin’in kiz kardesidir. Konusan, tm sehirli tarafindan sevilen ve sayilan tc carlardan
181Bay Andreyev’di. Gzlkl, kir sakalli bir adamdi. zerinde bir Rus paltosu ve elinde silindir sapka vardi.
- Kendisine yzbasi diyen biri, Madam. Korkarim, sylediklerine ve hareketlerine pek dikkat etmeyen biridir. Onun kiz kardesi oldugundan
kusku yok.
Bay Andreyev sesini alaltip, anlamli anlamli Bayan Stavrogin’e bakarak ekledi.
- Anliyorum. Tesekkr ederim, Bay Andreyev. Siz Bayan Lebyatkin misiniz, sevgili yavrum?
- Simdi bakin ne yapacagim, yavrum. Benimle bareber geleceksiniz, sizi oradan evinize yollayacagim. Benimle gelmek ister miydiniz?
Belki bunu da aiklamak zorundayim; Lisa, ayine valinin karisiyla gelmisti; Annesi doktorun tavsiyesiyle araba gezisine ikmis ve cani
sikilmasin diye Bay Drozdov’u da yanina almisti.
-Her zaman bana gelmeni istedigimi bilirsin, yavrum, dedi. Ya annen kizarsa?
182
Bayan Stavrogin szn tamamlar tamamlamaz Lisa’nin asiri heyecanini grnce sasirdi.
Lisa, Bayan Stavrogin’i yanaklarindan perek yalvardi. -Ltfen, teyzecigim, sizinle gelmek zorundayim. Valinin karisi ok sasirmisti. -Mais
qu’avez vous done, Lisa! (Ne oldu size, Lisa!)
- Oh, son derece zgnm, sevgili kuzen; fakat, teyzemle gitmek zorundayim.
Byle syleyen Lisa, hosnutsuzlugunu saskinligi ile belirten chere cousine’e (sevgili kuzen) dnd ve yanaklarindan pt. Sonra aceleyle:
- “Maman”a syleyin beni derhal teyzemin evinde bulsun, dedi. “Maman” sizi ziyaret etmek iin sabirsizlaniyordu. Bu sabah bana byle
sylemisti. Size sylemeyi unutmustum. zr dilerim. Ltfen kizma, Julie, chere… cousine (sevgili kuzen). Teyzecigim, ben hazirim!..
- Beni beraberinizde gtrmezseniz, teyzecigim, diye fisildadi, arabanizin arkasindan haykirarak kosarim.
Onu kimsenin duymamis olmasi ok iyiydi. Hatta, Bayan Stavrogin bile bir adim geri ekilerek bu kudurmus gibi heyecanli kiza bakti. Bu
bakis her seye bir anda karar vermesine yetti; o anda Lisa’yi beraberinde gtrmeye karar vermisti.
Bu arada, iten gelme magrur bir tavirla valinin karisina dnms t.
- zellikle onun nasil dikbasli oldugunu ben de biliyorum. Bayan Stavrogin, magrur ve kibar bir tavirla:
- Anlayisiniza tesekkr ederim, dedi
- Ayrica, dedi. Evinize gelmekle duyacagi zevkin yani sira, Lisa’yi yle soylu ve elemli bir ekis nedeni var ki…
- Sayet ifadem dogruysa, tam da kilisenin kapisi nnde. Bayan Stavrogin, byk bir agirbaslilikla sylenenleri dogruladi.
Bayan Lembke, birden elini uzatti ve Bayan Stavrogin elinin parmak ularina aceleyle dokundu. Genel etki ok gzeldi; orada hazir bulunan
kisilerin bazisi, gerek bir itenlikle, bazisi ise, yapmacik bir hayretle glmsyordu.
Orada hazir bulunanlarin glmseyislerini kelimelerle canlandiracak olursak; Bayan Stavrogin’i kmseyerek, ziyarete gitmeyenin Bayan
Lembke olmadigi, tersine, Bayan Stavrogin’in onu kendisinden uzak tuttugu ve valinin karisinin, Bayan Stavrogin’in evinden
kovulmayacagim bilmis olsa onu kosa kosa ziyarete gidecegi herkes tarafindan anlasilmisti.
Bayan Stavrogin, kilisenin kapisina henz yanasmis olan arabasini Bayan Lebyatkin’e gs tererek:
“Mutsuz” kadin byk bir neseyle arabaya kostu ve bir usagin yardimi ile bindi.
Bayan Stavrogin’in renginin solmasini herkes grms t; ama, nedenini anlayamamisti.
184
Araba, parke yollarda sarsilarak uzaklasti. Bayan Stavrogin’in evi kiliseye ok yakindi. Daha sonra, bana Lisa anlatmisti; Bayan Lebyatkin
dakika sren yolda ilginlar gibi kahkahlarla glms , Bayan Stavrogin ise, Lisa’nin deyisiyle, “ipnotize edilmis” gibi oturmustu.
AKILLI YILAN .
Bayan Stavrogin, usagi agiran ingiragi aldiktan sonra kendisini bir koltugun s tne atti.
Bayan Lebyatkin’in, odanin hemen hemen tam ortasinda duran byk masanin yanindaki bir sandalyeye oturmasini isaret etti.
- Oraya oturun, yavrum. Bay Verkhovensky, buna ne anlam verirsiniz? Su kadina bakin… nedir bunun anlami?
Bay Verkhovensky:
-Hemen bir fincan ltfen! Mmkn oldugu kadar abuk! Araba da beklesin!… ,
- Mais, chere etexcellente amie, dans qiielle inquietude… (Ama sevgili dostum, ne kadar znt ile…)
Hepimiz sessizce, bu olayin nasil sonulanacagini anlamak iin oturuyorduk. Shatov, basini nne egmis ve Bay Verkhovensky, sanki olayin btn
sorumlulugu onunmus gibi ekingen bir tavirla
185oturuyordu. Sakaklarinda ter damlaciklari parildiyordu. Lisa’ya bir gz attim; salonun bir ks esinde, hemen hemen Shatov’un yaninda
oturuyordu. Gzleri, Bayan Stavrogin ile topal kadin arasinda dolasip duruyordu; dudaklarinda bir tebessm vardi; fakat, bu tebessm hos
degildi. Bayan Stavrogin bu tebessm grd. Bayan Lebyatkin, tamamen dalgin grnyordu; Bayan Stavrogin’in gzel ds enmis salonunu hayran
hayran seyrediyordu; mobilyaya, halilara, duvardaki resimlere, rokoko tarzi boyali tavana, ks edeki byk bronz Isa heykeline, porselen
lambalara, albmlere ve masanin zerindeki teberiye dikkatle bakiyordu. Birden Shatov’a hitaben haykirdi.
- Demek siz de buradasiniz, dostum!.. Epey zamandan beri grs emiyorduk; fakat, kendi kendime ds ndm: “O olamaz! Buraya nasil gelebilir
ki?”
Shatov, yerinden kalkacakmis gibi bir hareket yapmakla beraber, kalkmadan mirildandi: -Evet, Madam.
- Eeee?
- Oh, gerekten szetmeye degmez, diye mirildandi. Sonra, kararli bir tavirla sustu. Hatta, kararinin kesin olmasi,
186
Herkesin bir seyler bildigini; fakat, her nedense sylemekten korktugunu ve sordugu sorulara kaamak cevaplar vermek yoluyla kendisinden
bir seyleri saklamaya alistigini kesinlikle anlamisti.
Usak, elinde kk bir gms tepsiyle geldi ve Bayan Stavrogin’in istedigi kahveyi uzatti; fakat, haniminin kk bir el hareketi ile Bayan
Lebyatkin’e dogru yrd.
Bayan Stavrogin:
- Mersi, diyerek kahveyi aldiktan sonra, usaga “mersi” demesinden tr kahkahalarla glmeye basladi. Fakat, Bayan Stavrogin’in fkeli bakisini
grnce hemen sustu ve fincani masanin zerine birakti.
- Bana kizmiyorsunuz, ya, Teyzecigim, dedi. Bayan Stavrogin saskinlikla yerinde dogruldu.
Bayan Lebyatkin, bu kadar siddetli bir fkeyle karsilasacagini kestirememis olmali ki, korkudan zangir zangir titreyerek arkasina yaslandi.
- Size… size… byle hitap etmem gerektigini d… ds nms tm, diye mirildandi. Lisa, size byle diyordu.
- Ne zamandan beri ona Lisa diyorsunuz? Bayan Lebyatkin kendisim biraz toparlayabilmisti.
187-Neden olmasin? On dakika evvel, siz kendiniz ona byle demediniz mi?
- Onun kadar gzel bir kizi her zaman ryamda grrm. Bayan Stavrogin, durumu biraz kavrayarak sakinlesmisti; Hatta,
Bayan Lebyatkin’in son kelimelerine hafife glmsedi. Gen kadin, onun glmsedigini grnce yerinden kalkti ve sekerek onun yanina gitti…
Birden, Bayan Stavrogin’in, daha nce omuzlarina koymus oldugu sali omuzlarindan ekerek uzatti.
- Ltfen, sunu geri alin, dedi. Geri vermeyi unutmustum. Bu kadar kaba davrandigini iin bana kizmayin.
- O sali hemen omuzlariniza rtn ve sizde kalsin. Simdi gidip yerinize oturun, kahvenizi iin. Sakin benden korkmayin, yavrum. Sakin olun.
- Oh, Bay Verkhovensky, siz olmasaniz ne yaparim bilmem… Bari bana siz yardim edin. Ltfen, yaninizdaki hizmeti odasinin ingiragini alin.
Kimse konusmadi. Gzleri kuskuyla hepimizin yznde dolasti. ok sevdigi oda hizmetisi Agasha salona girdi.
- Ltfen, bana, Cenevre’de almis oldugum kareli sali getirin. Bayan Shatov ne yapiyor?
- Ona buraya kadar zahmet etmesini syler misin, Ltfen. Hasta olsa bile, gelebildigi takdirde ok memnun olacagimi da bildir.
Tam o sirada, holden gelen sesler duyuldu. Biraz sonra, salonun kapisinda, Maurice’nin koluna dayanarak soluk soluga yryen, Bayan
Drozdov grnd.
188
Zayif, fakat ok sinirli kadinlarda sik sik grlen huzursuzlugu, tamamen sesine aksettiren bir haykirisla:
- Oh, aman, buraya kadar glkle gelebildim! dedi. Lisa, ilgin kiz, anneni ne kadar sikintilara sokuyorsun? Sevgili Stavrogin, buraya kadar
kizimi almak iin geldim.
Bayan Stavrogin, yasli kadina suratini asarak bakti. Yerinden kalkacak oldu; hatta, yari yariya kalkmis da sayilirdi. Hosnutsuzlugunu
saklamaya gerek grmeden:
***
Bayan Drozdov, byle bir karsilamadan tr hayret etmis olamazdi. Bayan Stavrogin, eski okul arkadasina, genlik yillarindan beri, dostluk
grnm altinda daima sert davranir; hatta, bu davranislarinda kk bir tiksinti bile olabilirdi. Oysa, bu defa olagans t bir durumdu. Daha nce
bahsettigim gibi, bu iki arkadasin arasi son gnlerde nedense aikti. Bayan Stavrogin, bu soguklugun nedenlerini simdilik bilmiyordu ve bu
bilgisizligi arayi bs btn sogutuyordu; fakat, Bayan Stavrogin’in fkelenmesinin asil nedeni, son zamanlarda, Bayan Drozdov’un ona karsi
garip bir s tnlk elde etmesiydi. Kuskusuz Bayan Stavrogin, son derece zgnd ve kulagina kadar bazi sylentiler de geliyordu; zellikle, bu
sylentilerin belirsiz olmasi onu daha fazla zyordu. Bayan Stavrogin, ok aik szl ve szn esirgemeyen bir kadindi. Bunu syle aiklayabilirim ki
onun gizli kapakli islerle ilgisi yoktu; ugrasacagi kimselerle aika ve korkusuzca arpisirdi. Her ne hal ise, iki kadin birbirlerini bes gnden beri
grmyorlardi. Son grs me, Bayan Stavrogin tarafindan yapilmis, “su Drozdov yaratigini” gc endirmis ve onu utan iinde birakmisti. Sunu
kaydetmekte hakiyim ki, Bayan Drozdov, Bayan Stavrogin’in ondan korkmasi
189iin bir neden oldugunu bilerek gelmisti. Bunun byle oldugu, bakislarindan aika anlasiliyordu. Fakat, grns e bakilacak olursa, ne zaman
Bayan Stavrogin’in utantan yerin dibine gemesi beklenirse, seytanca bir zekyla bu zor durumdan kurtulmasini biliyordu. Hi itiraz etmeden
kendilerine hakaret edilmesine gz yuman birok zayif karakterli kadin gibi, durumun kendi yararina dndgn hisseden Bayan Drozdov, ilk
firsatta saldirgan kesilirdi. O zamanlar hasta oldugu dogruydu ve eskisinden daha sinirli olmasinin nedeni de bu hastaligiydi. Nihayet, sunu
da ekleyebilirim ki, eger bu iki eski okul arkadasi arasinda herhangi bir tartisma ikacak olsaydi, bizden sakinmalarina gerek yoktu; nk, bizler
de yakin birer aile dostu sayiliyorduk. O zamanlar bunu, belirli bir hayretle anlamistim. Bayan Stavrogin’in gelisinden beri ayakta duran Bay
Verkhovensky, Bayan Drozdov’un haykirimi ile koltuguna ker gibi oturdu ve aresizlik iinde benim bakislarimi yakalamaya alisti. Shatov,
sert bir hareketle yerinde dnd ve hatta soluyarak bir seyler bile mirildandi. Bende biraktigi izlenim, bir an evvel buradan kurtulup gitmek
istemesiydi. Lisa da ayaga kalkmak zereyken, tekrar yerine oturdu. Annesinin bagirisina nem vermemis grnyordu. Bu tavri, onun dikbasli
olusundan degildi; fakat, daha baska ve etkili duygularin tutsagi olusundan tryd. Gzlerini dalgin dalgin yere dikmisti; hatta, Bayan
Lebyatkin’in bile farkinda degilmis gibi grnyordu.
Sonra, Bay Drozdov’un yardimi ile koltuga otururken gergin bir sesle:
-Eger bacaklarim agrimamis olsaydi, sizin evinizde bir dakika bile oturmazdim, dostum, dedi.
Bayan Stavrogin, basini hafife kaldirdi ve sag elinin parmaklarini, basinin agridigina isaret etmek istermis gibi sak; gina bastirdi.
- Hey gzel Tanrim! Evimde neden oturamazmissiniz, Praskovya? Kocaniz btn hayati sresince bana en yakin bir dost olarak
190
- Biliyordum! Bana sitem etmeye kalkisacaginiz zaman daima ocuklugumuzdan ve okuldan szedersiniz… sizin ok iyi bilinen bir hilenizdir
bu! Fakat, bana sorarsaniz, bunlar gzel konusmalardir. Su sizin yatili okulunuz sznden artik usandim diyebilirim!..
- zellikle bugn ok sinirli oldugunuzu gryorum. Bacaklariniz nasil? Iste, size kahve getiriyorlar. Ltfen, buyurun ve surat asmayin… ne de
olsa aramizda bir dostluk var!
- Benimle daima, sanki kk bir kizmisim gibi konusuyorsunuz. Kahvenizi de istemiyorum… orada kalsin!..
Ve sonra, kendisine kahve uzatan usaga, fkeyle elini salladi. Ben ve Bay Drozdov disinda herkes kahve imeyi istememisti. Bay
Verkhovensky, kahveyi almakla beraber, imeden masanin zerine koymustu. Ama, Bayan Lebyatkin bir fincan daha arzu etmis olmali ki,
kahveyi almak zere uzandi; fakat, nedense, vazgeerek elini ekti ve bu hareketinden ok memnun grnd.
- Sanirim ki bir seyler tasarliyorsunuz, sevgili dostum, Praskovya, zaten burada bulunusunuzun nedeni de budur. Btn hayatiniz boyunca
bazi tasavvurlarinizla yasadiniz. Yatili okuldan szettigini iin bana kizdiniz. Fakat, hatirlar misiniz, bir gn sinifa gelip bizi, svari subayi
Shablykin’in size evlenme teklif ettigine inandirmaya alismis; fakat, hemen oracikta Matmazel Lefebure tarafindan yalaniniz meydana
ikarilmisti. Fakat yalan sylememistiniz… oh, hayir… sadece kendi kendinizi tatmin edebilmek iin hayalinizde canlandirmistiniz, o kadar. Eh,
simdi syleyin bakalim derdiniz nedir? Simdi neler hayal ediyorsunuz? Caninizi bu kadar sikan sey nedir?
- Ve siz de, bizim din derslerine gelen rahibe kapilmistiniz. Mademki bu kadar meraklisiniz, eski gnleri hatirlayalim bari!.. Hah hah hah…
Yz yemyesil oldu. Bayan Drozdov birden byk bir gururla yerinde dogruldu.
- Korkarim ki dostum, simdi glecek halim yok. Neden ailenizi ilgilendiren bir rezalete toplumun nnde kizimi karistiriyorsunuz? Buraya da bu
nedenle geldim.
-Anne, ben de, kelimelerinize dikkat etmeniz iin sizi uyarmak zorundayim.
- Ne dedin, ne dedin?
Annesi yine feryadi basmak zereyken kizinin ates ps kren bakislarini grnce bu kararindan vazgeti.
- Aileyi ilgilendiren bir rezalet diye nasil szedersin bundan, anne?! Bayan Lembke’den izin alarak kendi arzumla geldim buraya. Btn arzum
su zavalli kadinin durumunu grenip ona yardimci olabilmekti.
- Su zavalli kadinin durumu!.. Byle “masallarla” ugrasmak senin isin mi? Senin zorbaliklarindan artik usandim, kizim.
-Dogru olup olmadigini bilmiyorum; ama, btn sehir halkini kendinize uydurmus oldugunuz syleniyor. Fakat korkarim ki sizin de sonunuz
geldi artik.
Bayan Stavrogin, yayindan firlamak zere olan bir ok gibi oturuyordu. On saniye kadar sabit ve dik bakisli gzlerini Bayan Drozdov’a dikti.
Sonra, hayret edilecek derecede sakin bir sesle:
192
- Eh, Praskovya, dedi. Tanriya skr ki burada yabanci yok. Sonradan pisman olacaginiz ok sey sylediniz.
- Adlandirabilecegim bazi kimseler gibi toplumun ds ncelerinden korkan bir kimse degilim, dostum. Gururunuzdan dolayi toplumun
ds ncelerinden irkilen sizsiniz. Burada yabanci olmamasina gelince, bundan son derece memnun olmalisiniz.
-Bu son hafta iinde gryorum ki biraz daha akillanmissiniz, degil mi?
- Bu son hafta iinde akillanan ben degilim. Sadece bu hafta gerek ortaya ikmistir, o kadar.
- Hangi gerek bu hafta ortaya ikmis? Dinleyin, Praskovya; beni sinirlendirmeye alismayin, hemen su dakika durumu aiklamalisiniz. Size
samimiyetle soruyorum, hangi gerek ortaya ikmistir ve bunu sylemekle neyi kastediyorsunuz?
Bayan Drozdov birden, karsisindakini yenmek amaciyla sonucun ne olacagina aldirmadan, parmagi ile Bayan Lebyatkin’i gs terdi.
Neseli bir merakla Bayan Drozdov’u izleyen Bayan Lebyatkin, onun parmagi ile kendisini isaret etmesi zerine katila katila glmeye ve
heyecanla yerinde kipirdanmaya basladi.
- Ulu Tanrim! Bunlar hep beraber akillarini mi kairdilar?!.. Yznn rengi o kadar solmustu ki, salondakiler tels landilar.
Onun yanina ilk kosan Bay Verkhovensky oldu; ben bile biraz daha yaklastim; sandalyenin yaninda kalmakla beraber, Lisa bile ayaga firladi;
fakat en ok korkan kimse Bayan Drozdov oldu; bacaklarinin agrisina aldirmadan yerinden dogruldu ve aglamakli bir sesle haykirdi.
- Dostum, ltfen beni, aptalligimdan dolayi bagisla!.. Su!.. Birisi biraz su versin ona!..
193Bayan Stavrogin’in bembeyaz dudaklari kipirdadi. Kesin bir dille ve hafif bir sesle:
- Aglamayin, rica ederim, Praskovya, dedi. Beyler ltfen yerlerinize dnn. Su istemem!
- Oh, sevgili dostum, belki de sylememem gerekirdi; fakat, birtakim alaklarin yagdirdigi mektuplarin etkisi altinda kaldim. Sizi ilgilendiren
yazilar olduguna gre, onlari size gndermeliydiler!.. Nihayet, sevgili dostum, benim gen bir kizim var!..
Bayan Stavrogin, irilesmis gzlerle ona bakiyor ve hayretten agzi bir karis aik olarak dinliyordu. Tam o sirada, ks edeki bir kapi sessizce aildi
ve Dasha Shatov salona girdi. Hemen durdu ve etrafina bakindi. Heyecanimiza sasirmisti. Kimsenin haber vermedigine gre, Bayan
Lebyatkin’i grmemis oldugu belliydi. Dasha’yi nce Bay Verkhovensky grd. Acele bir hareket yapti, yz kizardi ve bilinmeyen bir nedenle
yksek sesle bildirdi. Bayan Shatov!.. Sesi ylesine yksek ikmisti ki hepimiz elimizde olmayarak basimizi dndrp Dasha Shatov’a baktik.
Bayan Lebyatkin:
- Demek Dasha bu! diye haykirdi. Eh, Shatov, dostum, kiz kardesiniz hi de size benzemiyor! Agabeyim bu kadar gzel bir kizi “kle kiz
Dasha” diye adlandirmaya nasil cesaret edebiliyor?
Bayan Stavrogin’e dogru yrmekte olan Dasha, isminin sylenmesi zerine birden durdu ve Bayan Lebyatkin’e dnd. Gzlerini bu yarim akilli
kadina dikerek donmus gibi oldugu yerde kaldi.
- Oturun, Dasha, dedi. Daha yakinina; tamam. Oturdugunuz yerden bu kadini grebiliyorsunuz. Onu taniyor musunuz? Dasha, hafif bir
sesle:
- Onu simdiye kadar hi grmemistim, dedi. Kisa bir duraklamadan sonra ekledi:
194
- Her hareketinizden okumus bir hanini oldugunuz belli oldugundan sizinle daha evvel tanismak istemekle beraber, ben de sizi ilk kez
gryorum, dedi. Usagimin svmesine gelince, sizin gibi sevimli ve okumus gen bir hanimin, onun parasini almasi cidden mmkn olabilir rni?
ok hos, hos, hos bir kiz oldugunuzdan, parayi benden alabilirsiniz!..
Son kelimelerini elini sallayarak sylemisti. Bayan Stavrogin, magrur bir tavirla:
- Sylediklerinden bir anlam ikarabiliyor musunuz, diye sordu.
- Tahmin ederim ki, Isvire’deyken Bay Stavrogin tarafindan Bay Lebyatkin’e verilmek zere gnderilen paradan szediyor olmali.
- yz ruble tutarindaki parayi Bay Lebyatkin’e gndermek istiyordu. Adresini kesin olarak bilmemekle beraber bu sehirde oldugundan
emindi. Eger buradaysa parayi Bay Lebyatkin’e vermemi rica etti.
- Fakat paranin ne kadari kaybolmus? Bu kadinin sz ettigi kayip para nedir?
- Isin burasini bilmiyorum, Madam. Ben de, Bay Lebyatkin’in uluorta, herkesin iinde, parasinin tamamini vermemis oldugumu syledigini
duymustum; fakat, ne demek istedigini bilmiyorum. Bana verilen yz rubleydi, ben de ona yz ruble gnderdim.
Bayan Shatov, kendine gvenini yeniden kazanmisti. Ve burada ilave etmeliyim ki, bu kizi uzun mddet sasirtmak mmkn degildi.
195Duygulan her ne olursa olsun, kendisine ikar bir yol bulmasini bilirdi. Simdi cevaplarini acele etmeden, sakin ve vicdanen sulu
oldugunu belirtebilecek bir saskinlik gs termeden veriyordu. O anlatirken Bayan Stavrogin gzlerini bir saniye olsun onun zerinden
ayirmiyordu. Verilen cevaplan bir sre kafasinin iinde evirip evirdikten sonra kendinden emin ve kararli bir sesle konusmaya basladi. Btn
dikkati ile Dasha’ya bakiyordu.
-Eger, dedi, Nicholas bu arzusunun yerine getirilmesini benden isteyecegine, sizden istemisse, kendisine zg nedenleri vardir. Eger bunu
benden saklamak istemisse, onun zel islerine karismak istemem. Fakat, bu ise sizin karismaniz, iimin rahat etmesi iin yeterli bir nedendir.
Bunu bilmenizi istiyorum, Dasha, siz her seyin s tndesiniz. Oysa, gryorsunuz, dostum, dnyadaki yalanlara ve aldatmalara akliniz
ermediginden, temiz kalplilikle de olsa hata yapabiliyorsunuz. Bu hatayi, bazi alaklarla isbirligi yapmakla islediniz. Bu alagin yaydigi
dedikodu da hatanin degismez bir tanimlamasidir. Fakat, onun hakkinda gerekli bilgileri grenecegim; haklarinizi korumak ilk grevim
olduguna gre, bu konuda sizi koruyacagim. Simdi bu konuya kapatalim.
- Sizi grmek iin geldigi zaman yapilacak ilk gzel ve dogru davranis, Onu dogruca usaklar kismina yollamaniz olacaktir. Biz burada oturup
kahvelerimizi ierken birakin o usaklarla, sandik zerinde kgit oynasin. Ona bir fincan kahve bile gnderebilirsiniz; ama ondan o kadar
igreniyorum ki…
- Bu konuyu artik kapatalim. Bay Verkhovensky, ltfen ingiragin ipini eker misiniz?
Bay Verkhovensky kendisinden istenileni yaptiktan sonra byk bir heyecanla ileri dogru bir adim atti. Yz kipkirmizi, kekelemeye basladi.
196
-Eger… eger ben… ben de ok igren olan bu yky duydumsa; daha dogrusu, iftirayi dogru duydumsa, bu takdirde… diyebilirim ki… enfin
c’est un homme perdu et quelque chose comme un forat evad… (kisacasi sonu gelmis bir adamdir, bir kaak gibidir…)
Cmlesini bitirmeden yarida kesti; Bayan Stavrogin, sorgu dolu bakislarla onu tepeden tirnaga kadar szd. Agir basli khya salona girdi.
Bayan Stavrogin:
-Araba hazirlansin, dedi. Sen Alexey, Bayan Lebyatkin’i evine gtrmeye hazirlan. Yolu kendisi tarif edecektir.
- Bay Lebyatkin bir sreden beri bu hanimi bekliyorlar ve beklemekte oldugunun bildirilmesini istediler.
Tek kelime sylemeden sadece dinlemekle yetinen Maurice Drozdov birden atildi:
- Bu mmkn olamaz, Madam. Eger bu sekilde konusmami bagislarsaniz, madam, bir salona kabul edilebilecek karakterde bir insan degildir.
O… o… tahamml edilmez bir kimsedir, Madam.
- C’est un homme malhonnte et je crois meme que c’est un forat evde, ou quelqiie chose dans ce genre… (Ahlaksiz bir adamdir o, hatta
bir hapishane kakini oldugunu saniyorum…)
Birka dakika nce, fazla heyecanli aninda kendi kendine bir budala oldugunu syledigi iin zlyor grnyordu. Dasha’nin konusmasini dudak
kivirarak dinlemisti. Fakat, beni en ok sasirtan, Dasha’nin gelmesi ile degisen Lisa’nin grnmyd.
- Bir dakika bekleyin, Praskovya, rica ederim, dedi. Ltfen oturur musunuz? Btn syleyeceklerimi bitirmek istiyorum ve ayakta durmaniz
uzun srebileceginden bacaklariniz agrir. Tamam, tesekkr ederim. Kisa bir sre nce kendimi kaybettim ve sizinle biraz kirici konustum. zr
dilerim ve beni bagislamanizi rica ederim. ok aptalca davrandim ve bunu ilk itiraf eden de benim. Ayrica, her seyin haka yapilmasini da
severim. Simdi siz de kendinize hkim olamadiniz, kuskusuz, ve bazi imzasiz mektuplardan szettiniz. Her imzasiz mektup degerini
bulmalidir; byle bir mektubu yazan, altina imzasini atacak kadar kisilige sahip olmadigina gre, mektuplarin da okunmadan p sepetine
atilmasi gerekir. Siz de bu fikirde degilseniz, sizi anlayamiyorum demektir. Her ne olursa olsun, sizin yerinizde olsaydim, o mektuplarin
adini bile agzima almazdim. Ellerimi dahi, o pis mektuplarla kirletmek sikintisina sokmazdim. Fakat, siz bunu yaptiniz. Bununla beraber,
mektuplardan nce siz szettiginize gre; alti gn nce byle bir mektup aldigimi syleyebilirim. O mektubu yazan alak, “hayatimda nemli bir rol
oynayacak” topal bir kadindan sakinmam gerektigini ve Nicholas’in artik ildirmis oldugunu bildiriyordu. Evet, o alagin kullandigi tabir
byleydi, ok iyi hatirliyorum. Nicholas’in ok ds mani oldugunu bildigimden, derhal ds manlarindan birini buraya agirttim. Bu kisi onun
ds manlari arasindaki en gizli, en kt ve asagilik ds maniydi. Onunla yaptigim kisa bir konusma sonucu, imzasiz mektup yazan alagin kim
oldugunu hemen anladim. Eger, siz de, zavalli Praskovya, “benim yzmden”, bana gnderilmis olan mektuplar gibi mektuplarla rahatsiz
edilmisseniz, ki siz “mektup yagmuruna tutuldum” demistiniz, elimde olmadan size sikinti verdigim iin nce ben zlrm. Size sylemek ve
anlatmak istedigim bu kadardi. Su anda hasta ve zgn oldugunuzu grmekten
198
zlyorum. Dahasi da var; Bay Drozdov’un ok uygun bir deyisle, ieri “alinamayacagini” syledigi kuskulu kisiyi hemen “kabul” etmek kararini
verdim. zellikle, Lisa’nin burada yapacak bir isi yoktur. Gel, Lisa, yavrum. Seni bir kere daha peyim.
Lisa, byk salonu geerek Bayan Stavrogin’in nnde durdu. Bayan Stavrogin, onu ptkten sonra kendisinden bir kol boyu kadar uzaklastirdi ve
eliyle Lisa’nin basi zerine bir ha yapip onu kut-sadiktan sonra bir kere daha pt.
- Kaderim ne olursa olsun sizi ok sevecegime inanin. Tanri sizi korusun. Her zaman Tanri’ya karsi boynum bkktr.
Daha fazla konusmak istemekle beraber kendisini tutarak sustu. Lisa, derin ds ncelere dalmis gibi tekrar yerine dnd. Tek kelime dahi
sylememisti. Birden yerinden kalkip annesinin nnde durdu.
- Hemen gitmeyecegim, Anne, dedi. Teyzemin yaninda biraz daha kalmak istiyorum.
Lisa’nin sakin sesinde demir gibi bir kararlilik vardi. Bayan Drozdov, aresizlik iinde ellerini havaya kaldirarak bagirdi.
Fakat, Lisa cevap vermedi, isitmis bile grnmedi. Salonun ks esindeki yerini aldi ve gzlerini bosluktaki bir noktaya dikerek sessizce oturdu.
- Bay Drozdov, dedi. Sizden byk bir ricada bulunacagim. Ltfen asagidaki adama bir bakiverin ve “ieri alinmasi” uygun olmasa bile onu
buraya getirin.
Bay Drazdov yerlere kadar egilerek selam verdikten sonra salondan ikti. Bir dakika sonra Bay Lebyatkin’le beraber dnd.
***
199Yzbasi Lebyatkin’in grns nden daha nce de sz ettigimi hatirliyorum. Uzun boylu, karmakarisik sali, kirmizi ve biraz sarkik yanakli;
basinin her hareketinde titreyen gerdanli; bazen kurnaz bakisli, kk, kanli gzl; biyikli, favorileri uzun; etli girtlak kemigi biraz fazlaca ikik;
kirk yaslarinda, iriyari ve tm grns ekici olmayan bir adamdi. Fakat, grns nde en ok gze arpan, kuyruklu ceketi ve temiz, beyaz keten
gmlegiydi. Bay Verkhovensky, Liputin’in giyimini elestirdigi bir gn, Liputin: ‘Temiz gmlek giydikleri halde irkin grns olan adamlar da vardir’
demisti. Yzbasinin bir ift de siyah eldiveni vardi; eldivenin sag tekini elinde tutuyor, sol tekini ise, kocaman etli eline zorla geirmis ve eldiven
eline kk geldiginden dgmesini ilikleye-memisti. Sol elinde ise, bugn ilk defa giydigi belli, yepyeni silindir bir sapka vardi. Dn Shatov’a bagira
bagira syledigi “ask-ceketi” nin gerek oldugu anlasiliyordu. Btn bunlarin, yani kuyruklu ceket ve beyaz keten gmlek (sonradan grendim),
bazi gizli nedenlerle, Liputin tarafindan tavsiye edilmisti. Hi kusku yok ki, buraya gelisi, (kiralik arabayla gelmisti) baskasinin yardimi ve
kiskirtmasi ile olmustu; yalniz basina imkni yok akil edemezdi; kilisenin nndeki olaydan hemen haberdar edildigini bile kabul etsek, kirk bes
dakika iinde, byle giyinip kusanip, buraya gelmeye karar vermesi pek kolay degildi. Sarhos olmamakla beraber, zerinde, gnlerce itikten
sonra yavas yavas kendine gelen bir kimsenin, tembel ve bulanik havasi vardi. Bana yle geliyordu ki, eger biri ikip da omzuna bir ya da iki
kere parmagi ile dokunacak olsa, hemen sizacak kadar sarhos olabilirdi.
Byk salona kosarak dalmak zereyken ayagi kapinin nndeki haliya takildi. Bayan Lebyatkin, glmekten neredeyse katilmak zereydi. Yzbasi,
fkeli bakislarla, kadina onu yiyecekmis gibi baktiktan sonra, abuk adimlarla Bayan Stavrogin’e dogru yrd.
200
- Syle oturmak ltfunda bulunur musunuz, ltfen, su sandalyeye, dedi. Sizi oradan da duyabilirim ve yznz daha iyi grebilirim.
Yzbasi, bn bn nne bakarak durdu; fakat, geriye dnd ve kapinin hemen yaninda kendisine gs terilen sandalyeye oturdu. Yznden, kendine
gvensizligi ve ayni zamanda, ks tahligi ve devamli fkesi belli oluyordu. Byk bir panik iinde oldugu da aikti; fakat, gururu da incinmisti;
korkakligina ragmen, gururunun bazen ks taha hareketlerde bulunmasina neden olabilecegi de aik olarak grlebilirdi. Kaba vc udunun her
hareketinden korkar bir hali vardi. Su bir gerek olarak bilinir ki, olagans t bir rastlanti ile kendilerini sosyetenin iinde bulan byle
centilmenlerin en byk dertleri elleridir ve onlari nereye koyacaklarini bilmezler. Yzbasi, sapkasi bir elinde, eldivenleri diger elinde, aptal
bakislari Bayan Stavrogin’in sert yznde oldugu halde sandalyesinde kimildamadan oturuyordu. Kusku yok ki, etrafina bakinmak istiyor;
fakat, simdilik bu gc kendisinde bulamiyordu. Onun kiligini eglenceli bulan Bayan Lebyatkin yine bir kahkaha tufanina tutulmustu; ama,
Lebyatkin’in ona bakacak cesareti yoktu. Bayan Stavrogin, onu bu sekilde uzun bir sre, belki tam bir dakika, acimadan oturttu ve devamli
olarak bastan asagi szp durdu.
- Izin verin! dedi. Bu kadar ilgimi eken bu zavalli yaratik, gerekten kiz kardesiniz mi?
- Evet, Madam, kiz kardesimdir. Evden gizlice kamayi basarmis ve simdi de…
- Beni yanlis anlamayin, Madam. Onun z kardesi olan ben, byle lekelenmesine… yani, byle bir durumda, byle bir durumda demek
degildir..bir bakima ona yarari olmayan… Onun itibari… son zamanlarda…
Birden sustu.
- Efendim!…
- Madam, kilisenin kapisinda Rus tresine gre, gs terdiginiz iyilik iin size kardese tesekkre geldim…
- Kardese mi?
- Yani kardese demek istemedim; ama, sadece kiz kardesimin agabeyi oldugumdan tr, Madam ve inanin bana, Madam…
-… kabul salonunuza geldigim zaman, ilk grndgm kadar grgs z degilim. Kiz kardesim ve ben, Madam, bu salonun lksnn iinde ok kk
kaliyoruz. Ve ayrica, Madam, benim hakkimda ok haksiz sylentiler ikaran ok ds manim var, korkarim. Fakat itibarima aldirmam. Lebyatkin,
Madam, gururludur, ve… ve ben… size tesekkr iin geldim.. iste paraniz, Madam!…
Byle syleyerek cebinden bir czdan ikardi. Czdandan ekip aldigi bir deste kagit parayi elleri titreyerek, asiri bir sabirsizlikla saymaya basladi.
Bir seyi ok acele olarak aiklamak arzusu bel—
202
liydi, aslinda aiklamasi da gerekiyordu; fakat byk olasilikla, parayla oynamasinin kendisine aptalca bir grnm verdigini sezinlemis olmali ki,
hareketlerinin kontroln tamamen kaybetti; parayi bir trl sayamiyordu; parmaklari birbirine dolaniyordu ve sanki onu bs btn rezil etmek
istermis gibi yesil sirtli paralardan biri parmaklarinin arasindan kaydi ve havada zikzaklar izerek halinin s tne ds t.
Sonra, yz sikintidan ter iinde yerinden firladi; yere ds en parayi grnce, almak iin egildi; fakat, her ne nedense utanarak parayi almaktan
vazgeti ve elini belirsiz bir anlamla salladi.
- Usaklariniz iin, Madam… onu yerden alan usaginiz iin… birakin Bayan Lebyatkin’i hatirlasinlar!…
- Bu takdirde…
Egilerek parayi yerden aldi. Rengi kipkirmizi olmustu. Birden Bayan Stavrogin’e yrd ve saydigi parayi uzatti.
Bay Drozdov, Bay Verkhovensky ve ben ileri dogru bir adim attik.
-Madam, ds ndgnz gibi degil! Kuskusuz, hayat zincirinin basit bir halkasiyim… Konaginiz zengin olarak ds enmis; fakat, Mehul Mary’nin
evi byle degildir, kiz kardesimin evi, Madam, kiz kardesim, Lebyatkin; fakat, simdilik ona mehul Mary diyecegiz, simdilik, Madam,
simdilik, anlarsiniz ya! Tanri bile buna razi ol—
203mazdi! Madam, ona on ruble verdiniz ve o da bunu aldi; fakat, bu para tarafinizdan verildi diye aldi, Madam! Bunu anliyor musunuz,
Madam? Bu mehul Mary, dnyada kimseden para alamaz; nk, aldigi takdirde, General Yermolov’un gzleri nnde, Kafkasya savasinda sehit
ds en dedesinin kemikleri sizlar; fakat sizden, Madam, sizden her seyi alir. Fakat bir eliyle alir, diger eliyle size yirmi ruble uzatir… Evet,
Madam, yirmi… bu parayi, sizin de ye oldugunuz Petersburg’daki Yardim Sevenler Kurumu’na bagislar, Madam. Siz, kendiniz, Moskova
Gazetesi’nde yayimladiginiz gibi, Madam, bu kuruma yardim edenleri ye kaydetmek iin bir defter tutuyorsunuz, Madam, bu kuruma
herkesin yardimda bulunabilecegini…
Yzbasi “kelime bulma glg” ektiginden birden sustu; sanki g bir basari kazanmis gibi derin derin soluyordu. Yardim Sevenler Kurumu
hakkinda sylediklerini olasilikla nceden hazirlamisti; belki de Liputin’in yardimiyla kararlastirilmisti. Eskisinden daha fazla terliyordu; ter
taneleri sakaklarindan szlyordu. Bayan Stavrogin, onu ok yakindan dikkatle inceliyordu.
- Kayit defterim, dedi. Asagida, kapicinin odasinda durur. Eger, yardim iin kaydolmak istiyorsaniz, ona basvurabilirsiniz. Bu bakimdan
paranizi burnumun ucunda sallamaktan vazgein ve derhal cebinize sokun. Tesekkr ederim. Yine yerinize oturmanizi da istemeliyim sizden.
Tesekkr ederim. Kiz kardesiniz bylesine zenginken onu fakir sanip para verdigim iin zr dilerim, efendim. Fakat, bir sey var ki anlayamadim,
efendim. Kiz kardesiniz neden sadece benden para alabilir de baskasindan alamaz? Bu konuda o kadar israr ettiniz ki, bunu aiklamanizi
zellikle rica etmeliyim.
Yzbasi:
- Madam, bu sadece mezara kadar srklenebilecek bir sirdir!… diye cevap verdi.
204
- Fakat neden?
- Madam, madam!…
Sag elini kalbinin s tne bastirip, gzlerini bir noktaya dikerek, basini nne egdi ve sustu. Bayan Stavrogin, gzlerini ondan ayirmadan bekledi.
Lebyatkin birden:
-Madam, diye grledi. Size bir soru sormama izin verir misiniz? Sadece bir soru; samimi, aik, Rus tresine gre, kalpten gelen bir soru?
- Buyurun.
- Zannedersem, birinin size aci ektirdigini ya da ektirmekte oldugunu ima etmek istiyorsunuz.
Yzbasi Lebyatkin yine yerinden firladi ve belki de farkinda olmadan ggsn yumruklamaya basladi.
-Madam, madam! diye haykirdi. Su kalbimde o kadar ok sey var ki, Tanri kati, Mahser gnnde aildigi zaman Tanri bile sasiracak!…
- Bilmiyorsunuz! Kendi kendinize bu soruyu hi sormadiniz! Sznn burasinda hararetle haykirdi:
Yine salonda dolasmaya basladi. Bu insanlarin karakteristik zellikleri, kendi arzularini kontrol etmekten yoksun olmalaridir; bunun aksine,
ateslendikleri an, ilerinin btn irkinliklerini dkebilmek iin, nne geemedikleri bir arzu duyarlar. Kendisini yabanci bir ortamda bulan bu insanlar,
nce ekingen olarak baslar; fakat, biraz gz yumuldugu zaman hemen ks tahlasiverirler. Yzbasi simdi cosmustu. Salonda dolasiyor; kollarini
salliyor; sorulan sorulara kulak asmiyor; abuk abuk kendinden sz ediyor; bazen acelesinden dili dolasiyor ve bir cmleyi tamamlamadan
baska bir cmleye basliyordu. Tamamen ikisiz olmadigi ok dogruydu. Lisa da salondaydi… Lisa’nin varligindan saskina dnms olabilirdi;
bununla beraber, basini evirip bir kere bile ona bakmamisti. Ama, bu sadece benim tanimlamam olabilir. Her neyse, Bayan Stavrogin bile,
iindeki fkeyi ve igrentiyi bastirip onu dinliyordu; belki bunun bence bilinmeyen bir nedeni olabilirdi. Bayan Drozdov, grns e gre isin aslini
anlamamis oldugundan, zangir zangir titriyordu. Bay Verkhovensky de titriyordu; ama, onun titremesi her seyi ok fazlasiyla anlamasindan
tryd. Bay Drozdov, her an, herkesin yardimina kosacakmis gibi tetikte bekliyordu. Lisa’nin rengi kl gibi olmustu. Hayretten iri iri ailmis
gzlerini insan azmani gibi odada dolasan yzbasidan ayiramiyordu. Shatov, kimildamadan oturuyordu; fakat her seyden ilgin olan, Bayan
Lebyatkin’in glmekten vazgemekle kalmayip son derece zgn oturmasiydi. Sag kolunu masaya dayamis, zgn bakislarini, durmadan konusan
agabeyinden ayirmiyordu. Yalniz, Dasha sakin grnyordu.
- Bunlarin tm anlamsiz samaliklar, dedi. Soruma cevap vermediniz… Neden? Cevap bekliyorum.
206
larina her gn haykirirlar: “Neden?” Yedi bin yildan beri de cevap alamamislardir. Sadece yzbasi Lebyatkin’den mi cevap bekliyorsunuz,
Madam? Bu haksizlik olmaz mi, Madam?
-Hepsi sama ve demek istedigim de sadece bu degil, dedi. Siz ders vermeye kalkiyorsunuz. Ve ayrica, efendim, ok fazla gs teris
yapiyorsunuz, bu davranisinizin, biraz ks tahlik oldugunu ds nyorum.
- Madam, bana Ernest denmesinden memnun olabilirdim ve bununla beraber, hayatima, dogustan takma Ignatus adiyla devam etmek
zorundayim… Neden byle oldugunu tahmin edersiniz? Prens de Monbart diye agrilmak isterdim ve bununla beraber, sadece Lebyatkin’im,
Rusa deyimiyle “Lebed” yani, kugu kusu. Simdi soruyorum, Neden? Ben bir sairim, Madam, dogustan bir sair ve bir yayimcidan bin ruble
alabilirdim; oysa, bir domuz yuvasinda yasamaya zorlaniyorum… Neden? Neden? Madam, Rusya bence, doganin bir alayindan baska bir
sey degildir… baska hibir sey degil? ,
- Ne…Neee?
-Madam, deli degilim! Bir gn delirecegim, bir gn gerekten delirecegim; fakat, henz delirmedim. Madam, bir arkadasim, ok soylu bir kisi,
Hamambc egi adi altinda, Krylov, manzum bir eser yazmisti… okuyabilir miyim?
- Hayir, Madam, Krylov’un manzum bir eserini okumak istemiyorum; fakat benim manzum eserim, benim olan manzum eser,
207benim kendi alismam!… Ltfen Madam, inanin bana… yani, sizi gc endirmek istemiyorum… nk, ben, Milli Egitim Bakanligi’nca, kk
ocuklar iin Yaz Bahelerine heykeli dikilen, Rusya’nin meshur manzum yazan Krylov’u tanimayacak kadar cahil ve grgs z bir kisi degilim.
Cevabimi siirin son satirlarinda atesten bir mektup olarak bulacaksiniz!…
“Bir Hamambc egi yasardi ormanda, Zeki ve yasli bir Hamambc egi, Daldi bir gn bir bardaga, Yamyam sineklerin dolu oldugu.”
Yzbasi, okumakta oldugu bir eserin yarida kesilmesinden sinirlenen bir sanati gibi, ellerini, kollarini sabirsizlikla sallayarak aceleyle
aiklamaya koyuldu.
-Demek istedigim, yazin bardagin iine giren sinekler yamyam kesilirler; aptal olan bir kisi bile bunu anlar. Ltfen, Madam, szm kesmeyin.
Kesmeyin. Greceksiniz… greceksiniz…
208
Yzbasi siiri bitirdikten sonra konusmasina devam etti:
- Korkarim ki tamamen bitiremedim; fakat, bos verin, birka kelimeyle aiklayabilirim. Nikifor bardagi alir ve bardagin iinde olagelen
bagirislari duymadan, bardagi pe bosaltir, sinekler, Hamambc egi ve her seyi; oktan yapmasi gereken bir isti bu. Fakat, kusura bakmayin,
Madam, Hamambc egi agzini bile amamis ! S oramiza cevap da budur.
- Neden? Hamambc egi sikyet etmez. Nikifor’a gelince, dogayi temsil ediyor.
- Ve size sorabilir miyim, efendim, Bay Stavrogin’in size gndermis oldugu ve eksik almis oldugunuzu syleyerek evimden birini suladiginiz
para meselesi ne olacak?
- Iftira! diye bgrd. Hayir, efendim, kt bir iftira! Madam, bir erkegi, geregi aiklamaktansa aile adinin lekelenmesine razi olmaya zorlayan
nedenler vardir. Madam, Lebyatkin, sylememesi gereken hibir seyi sylemez!….
Sasirmis gibi grnyordu; heyecanliydi; kendisini nemli sayiyordu. Hayalinde bile gremeyecegi kadar nemli sayiyordu kendisini. Sanki, birini
tahkir ediyormus, ona kt bir oyun oy-nuyormus ve gc n gs teriyormus gibi bir hali vardi.
Bayan Stavrogin:
- Ltfen ingiragin ipini ekin, Bay Verkhovensky, dedi. Lebyatkin, igren bir tavirla gz kirparak:
- Lebyatkin kurnazdir, Madam, dedi. Kurnazdir; fakat, onun da Asil’in topugu gibi topugu vardir. Onun da arzularinin bir kapisi vardir! Ve
bu kapilar, Madam, eskidir, Denis Davydov’un sarkilarinda syledigi gibi savastan asinmis kapilardir. Ve Madam,
209insan bu kapidan girdi mi, bakarsiniz, ok gzel bir mektup yazar, gnderir; ama sonra pisman olur; bu mektubu geri evirmek iin mr
boyunca gzyasi dker, btn acisi bu gzel mektubun yok edilmesidir. Ama, kus umustur ve onu, kuyrugundan bile yakalayamazsiniz !… Iste
bu kapilarda, Madam, su Lebyatkin, serefli bir gen kiz iin bazi seyler sylemistir ve dedikodu severler de bundan yararlanmislardir. Fakat
Madam, Lebyatkin alaycidir. Aliktan kivranan kurt, onu saklandigi yerden kolluyor ve sonu bekliyor; Lebyatkin, sylememesi gereken hibir
sey sylemeyecektir. Bekleyenler Lebyatkin’in ne kadar alayci oldugunu anlayacaklardir. Fakat yeter… Ah, yeter! Madam, olagans t
konaginiz ok serefli bir adama ait olabilir; fakat, hamambc egi sikyette bulunmayacaktir. Bunu kaydedin Madam ve onun byk ruhunu takdir
edin, Madam!
Bu anda, usaklar odasinin ingiraginin sesi duyuldu ve kisa bir srede Khya, Bay Verkhovensky’nin agrisina biraz ge de olsa cevap verdi.
Agir basli khya, olagans t heyecanliydi.
Bayan Stavrogin’i zellikle bu durumda hatirlanin; nce sarardi; fakat sonra gzlerinden ates ps krd. Olagans t bir kararla koltugunda dogruldu.
Aslinda herkes sasirmisti. O ay iinde gelmesi beklenen Stavrogin’in aniden gelmesi sadece garip degil, tam bu konusmalar aninda gelmesi
beklenmedik bir olaydi. Hatta, yzbasi bile, agzi bir karis aik oldugu halde kapiya, yznde aptal, bir ifadeyle bakakalmisti.
Kisa bir sre sonra, salonun yanindaki odadan gelen ayak seslerini duyduk; ayak sesleri seri olarak yaklasmaktaydi. Birinin kostugu
sanilabilirdi. Birden salona, Bay Stavroginin yerine, kimsenin tanimadigi gen bir adam daldi.
***
210
Izin verirseniz, birden tam aramizda ortaya ikan bu kimseyi birka szle anlatmaya alisacagim.
Yirmi yedi yaslarinda, biraz normalden uzun boylu, olduka uzun, seyrek sari sali; ancak ok dikkatle bakildigi zaman seilebilen sarkik biyikli
ve sakalli, gen bir adamdi. Modaya gre giyimli olmakla beraber iyi bir giyimi yoktu; ilk bakista biraz ds k omuzlu ve beceriksiz grnyordu;
ama hi de byle degildi; hareketleri ok serbestti. Bir bakima garip grnyordu; byle olmakla beraber, daha sonra, tavirlarinin son derece kibar
ve konusmalarinin daima yerinde oldugunu anladik.
irkin oldugunu kimse syleyemezdi; ama, yzn kimse begenmedi. Dolikosefal ve yanlari dz kafasi vardi; yleki, yzn sipsivri gs teriyordu. Alni
yksek ve dardi; fakat, kemikleri iri degildi; gzleri keskin bakisli, burnu kk ve sivri, dudaklari uzun ve inceydi. Biraz hasta gibi grnyordu;
ama, bu sadece g-rns ndeydi. Yanaklarinin zerinde kirisikliklar vardi; elmacik kemikleri biraz ikik oldugundan, hastaliktan henz kalkmis bir
insani andiriyordu. Bununla beraber, sagligi yerindeydi ve hayatinda hi hasta olmamis grnyordu.
Yrys ve hareketleri abuk abuk olmakla beraber, acelesi yoktu. Onu hibir sey sasirtmaz grnyordu; her trl kosul altinda ve ortamda daima
ayni kalirdi. Son derece kendini begenmis bir insandi; ama, bunun farkinda bile degildi. :
abuk ve aceleyle konusurdu; fakat, ayni zamanda, gvenle ve kelime bulmakla zorluk ekmeden konusurdu. Aceleci grns ne karsin, ds nceleri
karisik degildi… ve zellikle gze arpardi. Konusmasi ok iyi anlasilir, kelimeler agzindan deta tane tane ikardi. Daima sekin kelimelerle
konusurdu. Byle konusmasindan hoslanirdiniz; ama, daha sonra, daima hazir sz dizisinden tiksinir ve ondan nefret ederdiniz. Dilinin, bir
bakima, garip bir sekilde ince ve uzun, anormal kirmizi ve daima harekete hazir oldugunu ds nmemek elinizden gelmezdi.
211Iste bu gen adam uar adimlarla salona dalmisti. Drs t olarak sylemem gerekirse, daha kk odadayken konusmaya basladigina ve salona
konusarak girdigine hl inanirim. Gz aip kapayincaya kadar kisa bir zamanda Bayan Stavrogin’in karsisina dikildi.
- … Ds nn bir kere, Bayan Stavrogin, hi degilse on bes dakikadan beri burada oldugunu ds nerek geldim… bir buuk saat nce gelmisti…
Kirilov’larda ona rastlamistim… yarim saat nce dogruca buraya gelecegini syleyerek benden ayrildi. On bes dakika sonra, benim de
gelmemi istedi…
- A… tabii ki Bay Stavrogin! Ulu Tanrim! Yoksa geldigini simdi mi duydugunuzu ima ediyorsunuz? Fakat, her ne olursa olsun bavullarinin
oktan buraya gelmis olmasi gerekirdi! Yani, size haber vermediler mi demek istiyorsunuz?!.. Eh, su halde size haberi ilk veren ben oldum.
Sphesiz, onu aramak zere birini gnderebilirdik; ama, her an gelebilir ve haddim olmayarak syleyebilirim ki, kendisine en uygun zamanda
gelecektir, tabii yanilmiyorsam.
- Ve gryorum ki anneniz “profesr” n unutmamis. Umarim ki, profesre Isvire’de oldugu gibi kizmiyordur, yle degil mi? Bacak agrilariniz
nasil, muhterem hanimefendi? Isvireli doktorlarinizin tavsiye ettikleri gibi, kendi lkenizin havasi romatizmam/a iyi geldi mi? Pardon? Sicak
su banyosu mu? Evet, ilicalarin bacaklariniza iyi gelecegini tahmin ederim. Fakat, sevgili Bayan Stavrogin…
212
-…. Sizi Avrupa’da gremedigim ve saygilarimi kisisel olarak bildiremedigim iin ok zgnm. Ayrica, size anlatacaklarim o kadar oktu ki…
Surada oturan bizim ihtiyara mektup yazmistim; her zamanki gibi yine…
-Peter!…
- Haydi, haydi, ocuklasmayin, ocuk olmayin!… Asiri hareketlerde bulunmayin, ltfen. Yeter, yeter artik. Ltfen, ltfen…
- Pekl, bu kadari yeter. Bu konuyu daha sonra konusuruz. ocuk gibi davranacaginizi biliyordum. Haydi, kendinize gelin, ltfen.
- Pekl, beni sevdiginizi biliyorum, peder bey. Size inaniyorum. Ltfen, ellerinizi ekin. Burada bulunanlari rahatsiz ettiginizi grmyor musunuz?
Ah, nihayet Stavrogin geldi! Bana bakin, peder bey, kendinize gelin!…
Nicholas Stavrogin salona girmisti. Sessizce gelmis, salonun kapisinda kisa bir sre durarak, durgun bakislarla salondakileri szms t.
Onu drt yil nce, ilk defa grdgmde sasirdigim gibi, simdi de sasirmistim. Onu hi unutmamistim; yzlerce defa grms bile
213olsaniz, her grndgnde yeni ynn fark ettiginiz yzler vardir. Grns e gre, drt yil nceki ayni adamdi; her zamanki gibi alimliydi. Insanin
zerinde kuvvetli etki yapiyordu; hemen hemen eskisi kadar genti; salona her zamanki gibi kurumlu bir tavirla girmisti. Hafif tebessm yine
oksayici ve gven vericiydi; bakislari yine sert, ds nceli ve olduka dalgindi. Kisacasi, sanki aramizdan dn ayrilmis gibiydi. Fakat, bir sey beni
ok etkiledi; geri eskiden yakisikli sayilirdi; yz, sosyete hanimlarindan bazi keskin dilli olanlarin syledigi gibi “bir maske” gibiydi. Ama
simdi… simdi, neden oldugunu bilmiyorum, ilk bakista bana ok yakisikli gibi geldi; yleki, yznn bir maske gibi oldugunu sylemek mmkn
olamazdi. Acaba, yznn eskisine gre daha soluk ve biraz daha zayiflamis olmasindan tr myd? Yoksa, gzlerinde yepyeni bir ds ncenin
parlamasindan tr myd?
Bayan Stavrogin, koltugunda iyice dogrularak eliyle sabirsiz bir hareket yapip, Nicholas’i durdurdu.
Bu el hareketi ile haykirisin hemen pesinden gelen mthis soruyu daha iyi anlayabilmek iin; byle bir soruyu ben bile Bayan Stavrogin’den
bekleyemezdim! Okuyuculardan, Bayan Stavrogin’in ne yaradilista bir insan oldugunu, bazi durumlardaki atilganligini hatirlamalarini rica
ederim. Ayni zamanda, okuyucularin, Bayan Stavrogin’in ok mantikli, pratik zekli, hibir seyin karsisinda gerilemeyen bir kisiligi oldugunu
dikkate almalari da gerekmektedir. Nihayet, bu dakikanin onun iin gerekten nemli oldugu bilinmez bir gle, tm hayatin gereginin aniden bu
dakikaya yklendigi de dikkate alinmalidir. Bir de, biraz nce Bayan Drozdov’a, aldigini syledigi ve baska bir bilgi vermedigi kimligi
bilinmeyen mektubu da hatirlatmak isterim; okuyucular Bayan Stavrogin’in o anda ogluna sordugu korkun sorunun nedenininin belki bu
mektupta sakli oldugunu da ds nmelidir.
214
- Nicholas, diye tekrarladi. Bana derhal sylemeni rica ediyorum; yerinden kimildamadan surada oturan… surada… su zavalli sakat, ona
iyice bak!… Onun… kanunen karin oldugu dogru mu?
O dakikayi ok iyi hatirliyorum; gzn dahi kirpmadan devamli olarak annesine bakti; yznn anlami biraz olsun degismemisti. Sonunda agir agir
glmsedi; glmseyisinde byk bir hosgr vardi ve cevap olarak tek kelime sylemeden, yavasa annesinin yanina gitti, elini tutup saygili bir tavirla
dudaklarina kaldirdi ve pt. Annesinin zerinde yle gl, yenilmez bir etkisi vardi ki, o dakikada annesi bile elini ekmek cesaretini gs teremedi.
Sadece ona bakmakla yetindi. Durusunda, bir dakika bile, bilmezlige dayanamayacak bir anlam vardi.
Fakat, Nicholas hl susuyordu. Annesinin elini ptkten sonra, yine acele etmeden salondakileri gzden geirdi ve dogruca Bayan Lebyatkin’in
yanina gitti. Belirli anlarda insanlarin yz anlamlarim yeterli olarak tarif etmek mmkn degildir. rnegin, Bayan Lebyatkin’in, panige kapilarak
donup kaldigini, sanki ona yalvariyor-mus gibi ellerini kavusturdugunu hatirlarim; ayni zamanda, gzlerindeki delice sevinci, yzn allak bullak
eden bir esit sevinci… insanin dayanmasi g olan bir esit sevinci, net olarak hatirlarim. Belki de gzlerinde hem dehset ve hem de sevin
anlami vardi; fakat, aceleyle Bayan Lebyatkin’in yanina gittigimi (hemen hemen tam yaninda duruyordum), nk, onun bayilacagini ds ndgm
de hatirlarim.
Stavrogin, gzleri olagans t bir sefkatle dolu olarak Bayan Lebyatkin’e bakti ve oksayici, yumusak bir sesle:
Gen kadinin nnde saygili bir tavirla duruyor ve her hareketi ona karsi duydugu saygiyi belli ediyordu.
Stavrogin:
215-Hayir, byle bir sey yapamazsiniz, diye cevap yerdi ve gen kadina ilik bir tebessmle bakti. Gen kadin, onun bu bakisi zerine neselenerek
kahkahalarla glmeye basladi.
Stavrogin, yine yumusak ve saygili sesiyle, sanki bir ocugu yola getirmek istiyormus gibi devam etti:
- Hatirlamalisiniz ki, siz gen bir kizsiniz ve her ne kadar sevgili bir dostunuzsam da, size tamamen yabanciyim, kocaniz, babaniz ya da
nisanliniz degilim. Kolunuzu ltfen bana verin ve gidelim; size arabaniza kadar eslik edecegim ve izin verirseniz, sizi evinize gtrecegim.
Bayan Lebyatkin, dikkatlice onu dinledi ve sanki ne yapmasi gerektigini bilmiyormus gibi gzlerini yere evirdi. Sonra iini ekerek elini
Stavrogin’e uzatti.
- Gidelim, dedi.
Fakat tam bu sirada kk bir kaza oldu. Biraz dikkatsizce dnms olacak ki digerinden biraz daha kisa olan sakat ayagina basti ve yanlamasina
koltugun zerine ds t. Koltuk olmasaydi, yere ds ecegi muhakkakti. Stavrogin, derhal gen kadini tuttu ve ona yardim etti. Sonra, sikica
kolundan tutup byk bir dikkatle salonun kapisina dogru gtrd. Bayan Lebyatkin’in, ds mesinden dolayi cani sikilmisa benziyordu. Son derece
utandigindan yz kipkirmizi olmustu. Gzleri yere dikilmis olarak sessizce yrd. Simdi daha beter topalliyordu. Hemen hemen Stavrogin’in
koluna asilmis gibiydi. Salondan bylece iktilar. Birden Lisa’nin yerinden firlayarak, gzleri kapiya dikilmis oldugu halde onlarin arkasindan
baktigini fark ettim. Sonra, sesini ikarmadan yine yerine oturdu; sanki, zehirli bir yilana dokunmus gibi, yz ara sira segiriyordu.
Stavrogin ile Mary Lebyatkin arasinda bu kisa olay geerken, salonda bulunanlar, byk bir saskinlikla susuyorlardi; yere ds en bir ignenin sesi
bile duyulabilirdi; fakat, onlar salondan ayrilir ayrilmaz, herkes hep bir agizdan konusmaya basladi.
216
Ama, ok az sey syleniyordu; nk, konusmaktan ok hay-kiriyorlardi. O kadar ok kargasalik olmustu ki, olaylarin sirasini pek hatirlamiyorum.
Bay Verkhovensky, kollarini havaya kaldirmis Fransizca bir seyler bagirirken, Bayan Stavrogin kendi ds ncelerine gmldgnden onu pek
anlamiyordu. Hatta, Bay Drozdov bile kendi kendine, abuk abuk bir seyler homurdanmaya baslamisti. Fakat Peter Verkhovensky herkesten
ok heyecanlanmisti; ellerini kollarini sallayarak Bayan Stavrogin’i birseye inandirmak iin hararetle ugrasiyordu. Uzun bir sre ne
konustugunu anlayamadim. Ayni zamanda, Bayan Drozdov’a ve Lisa’ya hitap ediyordu; hatta, arada sirada babasina da heyecanla
bagiriyordu. Kisacasi, salonun iinde dolanip duruyordu.
Bayan Stavrogin, yz kipkirmizi olmus, yerinden firladi ve Bayan Drozdov’a haykirdi:
Fakat, Bayan Drozdov cevap verebilecek durumda degildi. Sadece elini sallayarak anlasilmaz bir seyler mirildandi. Zavalli kadinin kendi
derdi vardi; her saniye Lisa’ya bakiyor ve korkulu bakislarini hemen hemen ondan hi ayirmiyordu; hatta, Lisa kalkmadan, gitmeye
yeltenemiyordu bile. Bu sre iinde, bir an nce sivisip gitmek isteyen Yzbasi Lebyatkin’di. Bunu ok iyi hatirliyorum. Nicholas Stavrogin’in
gelisiyle byk bir dehsete kapilmis oldugu belliydi; fakat, Peter onu kolundan yakalamis gitmesine engel oluyordu.
-Bu mutlaka gereklidir; mutlaka gereklidir, diye syleniyordu. Bu gereksizdir. Bunu siz de anlayabilirsiniz ki, Madam, burada yanlis bir
anlayis vardir. ok garip oldugunu itiraf ederim; fakat, aslinda, btn olay, gn isigi kadar aydinlik. Bunu aiklamak hakkini bana kimsenin
vermedigini ve kendimi zorla dinlettigim iin gln durumda oldugumu anliyorum. Fakat, nce, Bay Stavrogin bu isi nemsemiyor ve nihayet, siz
de itiraf etmelisiniz ki, Madam,
217bazi olaylarda insanin kisisel aiklama yapmasi ok gtr. Bu bakimdan, durumun aiklanmasinda nc bir kisinin kullanilmasi mutlaka
gereklidir; zellikle, birtakim nazik noktalarin tartisilmasi, o kisi iin ok daha kolay olur. Inanin bana, Madam, Bay Stavrogin, sorunuza derhal
tatmin edici bir cevap vermemesinden tr sulu bulunmamalidir ve ayrica btn olay son derece basittir. Onu Petersburg’dan taniyorum.
Ayrica, tm olay, aslinda ona ok onur vericidir, eger biri “onur” gibi belirsiz bir kelimeyi kullanmak zorundaysa… Bayan Stavrogin sordu:
Peter, aceleyle:
- Sadece tanik olmakla kalmadim, bu olaya ben de kismen karistim, diye cevap verdi.
- Bunun, bana karsi daima ok iyi ve anlayisli olan, benden hibir seyini saklamayan Bay Stavrogin’i gc endirmeyecegine dair bana sz
verirseniz ve bunu aiklamakla ona byk bir yardiminiz olacagina tamamen inaniyorsaniz…
- Garip sey, kuskusuz ki onu memnun edecektir; bana ds enin byk bir grev oldugunu da kabul ediyorum. Bunu benden isteyecegine de
inaniyorum.
Birdenbire, havadan ds er gibi ortaya ikan bu centilmenin, baskasiyla ilgili bir olayi anlatmakta gs terdigi bu asin istek, olagan davranislarin
disinda bile olsa, garipti. Fakat, Bayan Stavrogin’in zayif noktasini bulmus ve kadini kandirmayi basarmisti. O zamanlar, adamin gerek
karakteri hakkinda bilgim olmadigi gibi, niyetinden de haberim yoktu.
218
- Aslinda anlatacak fazla bir sey yok ve dogrusunu sylemek gerekirse buna bir olay bile denemez. Ama, sunu sylemeye cesaret edebilirim
ki, isi olmayan bir roman yazari, bu olaydan bir roman meydana getirebilir. Olduka ilgin, kk bir olaydir, Bayan Drozdov ve eminim ki Bayan
Lisa bile bunu grenmekten memnun kalacaktir; nk, bu olayin iinde, zellikle garip olmasa da, olduka gln birok sey vardir. Bes yil nce, Bay
Stavrogin, bu adamla Petersburg’da tanisti… yani, surada agzi bir karis aik duran ve aldanmiyorsam buradan siyrilip kamak isteyen Bay
Lebyatkin’le tanisti. Bagislayin, Bayan Stavrogin. Ama, buradan savusmaniza salik vermem, azizim levazim subesinin emekli subayi,
gryorsunuz ya, sizi ok iyi hatirliyorum. Hesap vermek zorunda kalacaginiz, burada evirmekle ugrastiginiz dolaplarin hepsinden, Bay
Stavrogin’le benim haberimiz oldugunu unutmamalisiniz. Tekrar bagislamanizi dileyecegim, Bayan Stavrogin. O gnlerde, Bay Stavrogin, bu
centilmene ‘benim Falstaff’im derdi.
- “Falstaff” eski bir palyao olmali, diye devam etti. Herkesin gldg ve herkesin glmesine gz yumdugu ve bunun iin de para aldigi bilinen bir
palyao olmali. O gnlerde, Bay Stavrogin, olduka… syle syleyebilir miyim?… Petersburg’da olduka eglenceli ve degisik bir hayat yasiyordu.
Korkarim ki, baska bir ifadeyle anlatmam mmkn olmayacak; nk, Bay Stavrogin, hibir zaman mitsizlige kapilmayan ve herhangi bir isle
ugrasmayi kmseyen bir kimsedir. Sadece o zamanlardan szediyorum, Bayan Stavrogin. Lebyatkin’in, bir kiz kardesi vardi… biraz nce
burada oturan kizcagiz. Agabey ve kardesin kendilerine ait bir yerleri yoktu. nlerine neresi ikarsa orada yasarlardi. Bu adam, kemerli
geitlerin altinda resmi elbisesi ile dolasir; biraz iyi giyimli yayalarin nn keserek dilenir ve topladigi parayi da ikiye yatirirdi, Kiz kardesi ise,
yari tok yari a otururdu. Hizmetilik yaparak kazandigi birka kurus parayla yasamaya alisirdi. Korku verici bir yasantiydi bu. O gnlerde Bay
Stavrogin’i de garipliginden tr eken, o yan mahallelerdeki sefil hayattan szedecek degilim. Sa-219dece o zamanin belirli olaylarindan sz
edecegim, Bayan Stavrogin; oradaki hayatin garipligi ise, Stavrogin’in kendi ifadesiydi. Benden fazla bir sey saklamaz. Bir ara, Bay
Stavrogin’le karsilasan Bayan Lebyatkin, deta ona vurulmustu. O gnk haliyle Bayan Lebyatkin’ in kirli yasantisi iinde bir pirlanta gibiydi.
Duygulan anlatmakta pek usta olmadigimdan onlara deginmeyecegim; fakat, orada bulunan ayaktakimi daima kizla alay ediyor ve kiz da
buna son derece zlyordu. Onunla her zaman alay ederlermis; ama, kiz bunun farkina bile varmazmis. Tabii, o zamanlar bile kizin aklindan
zoru varmis; ama, simdiki kadar degil. Onun kkken zengin bir hanim tarafindan yetistirilmis olduguna inanmam iin bazi nedenler var. Bay
Stavrogin onunla hi ilgilenmemisti. Hemen hemen btn vaktini, yagli, pis kgitlarla geirir ve Devlet memurlari ile meteligine oyun oynardi.
Fakat gnn birinde, kizcagiza kt davranan memurlardan birini (neden basitti sanirim) ensesinden yakaladigi gibi birinci katin penceresinden
firlatip sokaga atti. Hakarete ugramis, masum ve zavalli bir kiza karsi yapilan bu hareket, svalyece yapilmis bir hareket degildi; btn olay
kahkaha tufani iinde gemisti ve Bay Stavrogin en ok glenler arasindaydi! Sonunda her sey neseyle bitince, tekrar dostluk kurulmus ve pun
iilmeye baslanmisti. Fakat, hakarete ugramis olan kiz, onun bu hareketini hibir zaman unutmamisti. Sonunda, tabii, kiz aklini tamamen
kaybetti. Yine sylyorum, duygulari anlatmakta ok beceriksizim; ama, kizin olayinda, hayal en nemli rol oynamistir. Ve sanki zellikle
yapiyormus gibi, Bay Stavrogin kizin bu hayalini kuvvetlendiriyordu; ona glecegi yerde, byk bir saygiyla davranmaya baslamisti. O
siralarda orada bulunan Kirilov; ok degisik karakterde bir kimsedir, Bayan Stavrogin ise son derece serttir; simdi, burada oturdugundan
belki bir gn onunla tanisirsiniz; bu Kirilov, prensip olarak agzini aip tek kelime sylemeyen bu adam, birden parladi. Hatirladigima gre, Bay
Stavrogin’e, byle bir kiza, bir kontesmis gibi davranmasinin onun hayatini kknden yikacagim sylemisti. Sunu da ekleyebilirim ki, Bay
Stavrogin, Kirilov’a karsi, belirli bir sinira kadar, saygi duyardi. Ona nasil cevap ver-220
digini tahmin edersiniz? ‘Siz, Bay Kirilov’, dedi. ‘Ona gldgm onunla alay ettigimi saniyorsunuz; ama yaniliyorsunuz. Ona saygi
duyuyorum, nk, hepimizden ok daha iyi bir insandir’. Ve biliyor musunuz, bunu sylerken sesinin tonu ok ciddiydi. Bununla beraber, iki ya
da ay sresinde onunla, “gnaydin” ve “Allahaismarladik” haricinde tek kelime konusmadi. Orada bulunan bir kimse olarak ok iyi
hatirliyorum, kiz sonunda, Bay Stavrogin’i, ok ds mani ve aile engelleri oldugundan ya da buna benzer nedenlerden tr onu “kairmayi” gze
alamayan nisanlisi olarak grmeye basladi. Sunu syleyebilirim ki herkes egleniyordu bu durumla!… Bay Stavrogin, buraya gelecegi zaman
her sey son buldu; yalniz, hatirladigima gre, kizin geimi ile yakindan ilgilenerek ona, hatiri sayilir bir yillik bagladi; yanilmiyorsam, yz ruble
ya da daha fazla. Neyse, diyelim ki, btn bunlar, zamanindan nce yorulan bir insanin samaliklari, gariplikleridir. Hatta, Kirilov’un dedigi gibi,
hayattan bikmis bir kimsenin, deli ve sakat bir kizin, isi nereye kadar gtrebilecegini merak etmesinden tr yapilmis bir deneyden ibarettir.
Kirilov: “En aresiz yaratigi kasten setiniz’, diyordu. ‘Btn hayati boyunca alay edilmeye ve ezilmeye mahkm edilmis oldugunu da
biliyordunuz. Bu zavalli kadinin, size olan gln askindan haberdarsiniz ve bunun nereye kadar varacagini grenmek iin onu krkleyip
duruyorsunuz.’ Fakat, birka kelime dahi konusmadigi deli bir kadinin, kendi kendine kurdugu hayaller yznden bir insani sulamak ne
dereceye kadar dogrudur, acaba? Bazi konular vardir ki, Bayan Stavrogin, bu konularin mantikli olarak tartisilmasi bir yana, onlardan
szetmek bile akillica bir is sayilmaz. Pekl, diyelim ki, biraz gariptir; fakat, bu konuda bundan baska bir sey sylenebilir mi? Bununla beraber,
bu kc k olayi koskocaman bir konu yapip ikarmislar ortaya. Gryorsunuz ya, Bayan Stavrogin, burada dnen olaylardan tamamen habersiz
degilim…
Bu kadar uzun bir nutuk eken gen birden sustu; ve Lebyatkin’e dnecegi anda, Bayan Stavrogin onu durdurdu. Son derece heyecanliydi.
- Henz degil… ykm tamamlayabilmek iin, kusura bakmazsaniz, su centilmene bazi olaylar hakkinda basit birka soru sormak istiyorum.
Bunlarin neler oldugunu birka dakika iinde anlayacaksiniz, Bayan Stavrogin.
- Simdi degil; gerisi sonraya kalsin, ltfen. Bir dakikanizi rica edecegim. Ah, konusmaniza izin vermekle ne kadar dogru davranmisim!…
- Ltfen, sunu dikkate aliniz, Bayan Stavrogin, dedi. Acaba, Bay Stavrogin’e biraz nce sordugunuz soruya, kendisi benim kadar kesin bir
cevap verebilir miydi?
- Bazi durumlarda, nc bir kimsenin, olayla dogrudan dogruya ilgili bir kimseye gre, olayi daha rahat aiklayabilecegini sylemekte hakliydim,
degil mi?
- Evet… evet… Fakat bir konuda yaniliyorsunuz ve zlerek sylyorum ki yanilmaniz devam ediyor…
- Ah? Neymis bu?
- Biliyorsunuz… fakat oturmaz misiniz, Bay Verkhovensky? -Ah, nasil arzu ederseniz, olduka yoruldugumu hissediyorum.
Tesekkr ederim.
Seri bir hareketle bir sandalye aldi ve sandalyeyi yle koydu ki, bir yaninda Bayan Stavrogin, diger yaninda, masanin basinda oturan Bayan
Drozdov ve bir an bile gzlerini zerinden ayirmadigi Bay Lebyatkin de tam nnde kalmisti.
Bayan Stavrogin’in uzun bir konusmaya baslayacagi belliydi. Elini kaldirip Peter’in konusmasini kesti.
222
- Hayir, bu gariplikten daha yc edir ve hatta, kutsal bir seydir. Gururlu, hayatin birok sikintilarini kk yaslardan beri ekmis bir adam; bu
adam, sizin ok yerinde kullandiginiz gibi hayati “alay” olarak kabul etmistir. Kisacasi, babanizin bir zamanlar ona taktigi Prens Harry adi,
onu ok iyi tarif edecektir; ne var ki, benim ds nceme gre, o Prens Harry’den ok Hamlet’i andirir.
- Tesekkr ederim, dostum Bay Verkhovensky. zellikle, Nicholas’in ruh yc eligine ve yeteneklerine olan degismez gveninizden tr, size de
ayrica tesekkr bir bor bilirim. Hatta, mitsizlige ds tgm zamanlar, bu duygunuzu bana bile asiladiniz.
- Chere, chere… (sekerim, sekerim), diye mirildandi. Fakat, bu anda Bayan Stavrogin’in szn kesmenin tehlikeli
- Nicholas’in yaninda daima, durgun ve yumusak yaradilisli bir Horatio olsaydi, mrnce ona istirap veren, aci ektiren “eglence seytani” nin
elinde oyuncak olmaktan belki oktan kurtulmus olacakti. Bu “eglence seytani” deyisi de sizin ok gzel ifadelerinizden biridir, dostum Bay
Verkhovensky. Fakat Nicholas’in hibir zaman bir Horatio’su ya da bir Ophelia’si olmadi. Onun sadece bir annesi vardi ve bir anne byle
durumlarda ona ne kadar yardimci olabilirdi?
- Biliyor musunuz, Bay Verkhovensky, demin anlattiginiz igren toplumlara Nicholas gibilerinin ne kadar kolaylikla girebilecegini simdi daha
iyi anliyorum. Simdi ok iyi anliyorum ki, su
223”hayatin alayi”, sizin bu ok yerinde ve gzel deyisinizle, gzlerimin nne aik seik serilmistir. Onun, bylesine zit bir yasantida, sizin
ifadenizle, Bay Verkhovensky, karanlik bir tabloda, pirlanta gibi parladigina inaniyorum. Ve gnn birinde, bu insan, herkes tarafindan kt
davranislar gren bir yaratiga rastliyor, bu yaratik, yari deli ve topaldir; ama soylu bir kalbi ve kisiligi vardir!
- Ve bundan sonra, onun herkes gibi zavalliya glmedigini, anlamiyor musunuz? Ah, siz insanlar! Zavalli kadim, ona hakaret edenlerden
korumasindan baska, ona neden bir “markiz” gibi davrandigini, su Kirilov, her ne kadar Nicholas’i anlayamamissa da insanlari ok iyi
anlayan biri! Anlayamiyorsunuz! Dogrusunu sylemek gerekirse, felket de bu zitliktan doguyor; eger sanssiz’kadincagiz daha degisik bir
ortamda bulunsaydi, muhakkak ki byle bir hayal alemine dalmayacakti. Bir kadin, sadece bir kadin bunu anlayabilir, azizim Bay
Verkhovensky ve ne yaziktir ki… yani, kadin olmamaniz bir yana, her ne hal ise, siz bunu anlayabilecek biri degilsiniz!…
- Yani durum ne kadar kt olursa olsun, yine de iyidir, demek istiyorsunuz… sizi ok iyi anliyorum, Bayan Stavrogin, ok iyi anliyorum. Dinde
buldugumuz gibi bir sey; kisi ne kadar kt kosullar altinda yasarsa yasasin, toplum ne kadar kt ve ezici olursa olsun, o insanoglu sonunda
cennetlik olacaktir ve byle olacagini da byk bir inatla hayal eder durur; yzlerce din adami da byle ds ndklerine ve bu isteklerini ellerinden
geldigi kadar krklediklerine gre… sizi ok iyi anliyorum, Bayan Stavrogin, meraklanmayin.
- Sylemek istedigim tamamen bu degil; fakat syleyin bana, acaba Nicholas da, su bedbaht organizmadaki hayali yikmak iin glmeli, (Bayan
Stavrogin’in organizma kelimesini neden kullandigini anlayamadim) diger memurlarin yaptigi gibi onunla alay edip, ona kt m
davranmaliydi? Nicholas’in Kirilov’a, “ona glmyorum” dedigi zamanki o soylu merhametini gerekten anlamadiniz mi? Oh, ne soylu, ne
kutsal bir cevap!…
224
- Sublime… (Yc e)
- Ve sunu da hatirlayin ki, o zannettiginiz kadar zengin de degildir. Zengin olan benim, o degil. O zamanlar ise, benden bir kurus dahi talep
etmiyordu.
- Oh, tam benim karakterim! Kendimin bir kopyasini Nicholas’ta gryorum. Bu genligi, karanliklara karsi yumusakligi ve fkeli atilganligi
hatirliyorum. Ve eger birbirimizle daha iyi dost olursak, Bay Verkhovensky, bana sorarsaniz bunu gnlden istiyorum; zellikle size karsi byk
bir skran borcum var… belki o zaman daha iyi anlayacaksiniz…
- Bir insanin bencil olmayan hislerin krlgnde, hibir bakimdan bagdasamayacagi, ilk firsatta insana en kt acilari ektirmeye hazir bir kimseye,
nasil baglanabildigini; her seye ragmen, byle bir insani kendisine lk diye nasil kabullendigini anlayacaksiniz. Btn umutlarin o kimseye nasil
baglandigini, tm umutlarinin onda nasil toplandigini, neden oldugunu bilmeden btn hayat sresinde onu nasil sevdigini, belki de degmedigi
iin, kim bilir, ok iyi anlayacaksiniz… Oh, btn hayatimca nasil aci ektim bilemezsiniz, Bay Peter Verkhovenskyy!…
Baba Verkhovensky, yznde byk bir aci izi, bakislarimi yakalamaya alisti; ama, tam vaktinde basimi baska tarafa evirdim.
-… ve pek yakin bir gemiste, son zamanlarda., oh, Nicholas’a ne kadar haksiz davrandim! Bana inanmazsiniz; ama, her taraftan znt
duyuyordum, herkesten, btn… ds manlarimdan, dostlarimdan, her trl aptal, degersiz insanlardan; herkes bana aci veriyordu. Zannedersem
dostlarim, ds manlarimdan ok aci veriyor—
225lardi bana. Ilk imzasiz mektubu gnderdikleri zaman, inanmayacaksiniz, Bay Peter Verkhovensky; fakat, bana karsi girisilen bu kadar
soysuzluga karsi duracak gc m yitirmistim. Bu kklgm hibir zaman unutamayacagim!… Peter Verkhovensky birden canlanarak:
- Bazi imzasiz mektuplardan szedildigini duymustum, dedi. Fakat tasalanmayin, nk, bu mektuplari kimin yazdigini hemen grenecegim.
- Fakat, burada ne esit dolaplarin dndrlmekte oldugunu hibir zaman anlayamazsiniz! Hatta, zavalli Bayan Drozdov’u bile bu mektuplarla
zdler. Onun byle mektuplarla ilgisi nedir?
Sonra, son derece duygulu, az da olsa, magrur bir kmseme ile Bayan Drozdov’a dnerek ekledi:
- Oh, bunun s tnde bile durma, dostum. Bana sorarsaniz, bu konusmalara bir son vermeliyiz… o kadar ok konusuldu ki…
rkek bakislarini yine Lisa’ya evirdi; fakat, Lisa, Peter Verkhovensky’ye bakiyordu. Bayan Stavrogin birden:
- Bu mutsuz yaratigi, deli kadini, kalbinden baska her seyini yitiren bu zavalli kadini, evlatlik edinmeye su anda karar verdim, diye haykirdi.
Yerine getirmem gereken kutsal bir grevdir bu. Bu gnden itibaren onu himayeme aliyorum!
- Bu bir bakima ok yerinde bir karar. zr dilerim, fakat konusmami henz bitirmemistim. Tartismak istedigim o kadinin korunmasidir. O
zaman Bay Stavrogin ayrildiginda konusmama biraktigim yerden devam ediyorum. Bayan Stavrogin, buradaki su centilmen, su ayni Bay
Lebyatkin, kiz kardesine ayrilan bu parayi istedigi gibi harcayabilecegi ds ncesine saplandi ve bunu da yapti.
226
O zaman bu paranin Bay Stavrogin tarafindan nasil dzenlenmis oldugunu tam olarak bilmemekle beraber bir yil sonra, Bay Stavrogin’in
Avrupa’dayken, durumdan haberdar edilmesi ve yeni bir dzen yapmasi gerekiyordu. Bu yeni dzenin ayrintilarindan da haberim yok; ama,
bu gen kadinin, gzel bir yere yerlestirildigini biliyordum ve orada tam anlami ile bakilacakti. Tabii, btn bunlar dosta bir anlayisla yapilmisti.
Ne demek istedigimi anliyorsunuz, degil mi? Peki, Bay Lebyatkin’in ne yapmaya karar verdigini tahmin edersiniz? Her seyden nce, bu gelir
kaynagini bulmak iin alismaya basladi. Yani, kiz kardesini nereye sakladiklarini grenebilmek iin yapmadigi kalmadi. Kisa bir sre nce, kiz
kardesinin yerini buldu ve kizin zerinde hak idida ederek onu, yerlestirildigi manastirdan alarak buraya getirdi. Burada kiza bakmiyor; onu
dvyor ve a birakiyordu. Nasil oldugunu bilmiyorum, Bay Stavrogin’den ykl bir para aldiktan sonra, tm parayi ikiye yatirdi. Bay Stavrogin’e
tesekkr edecegi yerde, onu tehdit etmeye, ondan daha ykl para istemeye ve yillik tahsisin eline verilmedigi takdirde trl yalanlarla onu rezil
edecegini sylemeye basladi. Ve bylece, Bay Stavrogin’in istekle verdigi parayi hara gibi almak istedi. Buna ne buyurulur? Bay Lebyatkin,
simdi syleyin bakalim, anlattiklarimin hepsi de dogru mu?
Sessizce, gzlerini yere dikmis duran Yzbasi seri bir iki adim atti ve rengi morardi,
- Zalimce demekle ne kastediyorsunuz… neden? Fakat, kusura bakmazsaniz, zulm ya da merhametten daha sonra konusacagiz; simdi, ilk
soruma cevap vermenizi istiyecegim: Sylediklerim dogru mu, yanlis mi? Sylediklerimin dogru olmadigini syleyecek olursaniz, bu husustaki
ds ncelerinizi hemen duymak isteriz.
Yzbasi:
227bacak bacak s tne atmis otururken, yzbasi ayakta ve onun nnde byk bir saygiyla duruyordu.
Yzbasi Lebyatkin’in saskinligi, grns e gre Peter Verkhovensky’nin hosuna gitmemisti; yz, bir an iin byk bir fkeyle burustu. Anlamli anlamli
Lebyatkin’e bakarak:
- Herhangi bir sey sylemek olasiliginiz yok mu? diye sordu. Eger varsa, ltfen baslayin… bekliyoruz.
- Fakat, size sordugum sorunun karsiligini vermeden degil. Sylediklerim dogru muydu?
Lebyatkin, gzlerini kendisini harap eden adama kaldirdi. Alnindan ter bosaniyordu.
- Dogrudur, efendim.
- Syleyecek ya da ekleyecek bir seyiniz yok mu? Bizim haksizlik ettigimizi ds nyorsaniz, aik syleyin. Reddedin. Sylenenlerden
hoslanmadinizsa, yksek sesle syleyin.
- Bu… bu… daha ok ikiden oldu, efendim. Birden basini kaldirdi. Kendisini kaybederek:
- Efendim, aile gururu ve degersiz yzkarasi insanoglunun arasinda haykirirsa, o zaman da… o zaman da insanoglu sulu olur mu, diye
kkredi.
228
- Kimse iin sylemis degilim, diye geriledi. Bunu sylerken kimseyi ds nmyordum… sadece kendi kendimle konusuyordum.
- Tahmin ederim ki, sizin ve sizin gibilerin yasantilari hakkinda ettigim szlerden tr, degil mi? ok alingansiniz,Bay Lebyatkin. Ama, kusura
bakmazsaniz, yasantinizin gerek ynn henz anlatmis degilim. Ama anlatacagim; fakat, henz geregi tm ynleriyle anlatmaya baslamadim.
- Evet, efendim, beni ayiltan sizsiniz. Drt yildan beri, bulutlu bir gkyznn altinda uyumustum. Simdi gidebilir miyim, efendim?
Bayan Stavrogin elinin bir hareketi ile onunla yapacak bir isi olmadigini belirtti.
Yzbasi egilerek salondakileri selamladi; kapiya dogru iki adim atti; birden durdu ve elini kalbinin s tne bastirarak bir sey sylemeye alisti.
Fakat, tek kelime syleyemeden salondan ikti. ikarken o sirada salona girmek zere olan Stavrogin’e arpti. Stavrogin hemen kenarci ekildi;
fakat, Lebyatkin, onun tam nnde duruyor, boa yilani grms tavsan gibi ona bakiyordu. Bir dakikalik duraksamadan sonra, Stavrogin eliyle
yzbasiyi iterek salona girdi.
229Neseli ve huzur iine grnyordu. Belki de bizim bilgimiz olmayan tatli bir olaya tanik olmustu. Bir seyden tr son derece neseli oldugu ilk
bakista anlasiliyordu.
Fakat, Nicholas sadece gld. Sonra iten gelme sakaci bir tavirla:
- Her seyi grenmis oldugunuzu anliyorum, diye haykirdi. Buradan ayrildiktan sonra arabada giderken, size cevap vermeden ayrilmamin ok
garip oldugunu, belki size her seyi anlatmam gerektigini ds nms tm. Fakat, Peter’i yaninizda biraktigimi hatirlayinca bu endiseden
kurtuldum.
- Garip yaradilisli bir kimsenin, Petersburg’da basindan geen kk bir macerayi, Bay Verkhovensky’den dinledik, dedi. Daima soylu ve kutsal
hisleri olan, delice davranislari bulunan svalye ruhlu bir kimsenin basit bir yks …
Nicholas glerek:
- Svalye ruhlu, ha? Hey Ulu Tanrim, isi bu kadara mi vardirdin? dedi.
Bununla beraber, bu kez, Peter’in bu kadar aceleci olmasi hosuma gitmis gryordu.
- Peter’in evrende tek baris yapici insan oldugunu bilmelisiniz, anne, dedi. Hayattaki rol, aliskanligi, hastaligi budur ve onu, zellikle bu
erdemlerinden dolayi size tavsiye etmeliyim. Burada size anlattiklarini tahmin edebiliyorum. Anlatmaya basladigi zaman neler bulup ortaya
ikardigini tahmin edemezsiniz. Kitaplik gibi bir kafasi vardir. Ve ltfen, sunu hatirlayin ki, bir realist olarak yalan syleyemez ve gerekleri
oldugundan fazla gerek yapar.
230
- Bu bakimdan aik olarak anlayabilirsiniz ki, sizin, benden zr dilemeniz gerekmez, anne. Bu davranislardan sorumlu bir kaik varsa, o da
benim. Demek oluyor ki, her sey sylenip yapildigina gre, burada saldigim n srdrmem gerekir.
Sznn burasinda annesini iten gelen bir sevgiyle kucakladi. Sonra, sesine kuru bir anlam vererek ekledi:
-Her sey anlatilip aiklandiktan sonra, bu konu zerinde daha fazla durmamak gerekiyor.
Bayan Stavrogin, onun ses tonundaki anlami sezmekle beraber, heyecani yatisacagina bs btn artmisti.
- Tabii, size her seyi anlatacagim, anne; ama simdi… Szn burada keserek, Bayan Drozdov’a dogru yrd. Fakat, Bayan Drozdov, onun
aniden ikagelisi ile saskinligi
syle dursun basini evirip, ondan yana bir kere olsun bakmamisti. Simdi yeni yeni dertler iindeydi; yzbasinin odadan ikarken Nicholas ile
arpismasindan bu yana, Lisa, iin iin glmeye baslamisti ve simdi glmesi kontrol edemedigi kahkaha halini almisti. Yz kipkirmizi olmustu.
Biraz nceki zgn hali ile simdiki neseli hali arasinda byk fark vardi. Stavrogin, annesi ile konusurken Lisa, Bay Drozdov’a yaklasmasi iin iki
kere isaret etmisti. Sanki, kulagina bir seyler fisildamak istemisti; fakat, adamcagiz kulagini ona dogru yaklastirdigi sirada yine kahkahalarla
glmeye koyulmustu. Sanki, zavalli Bay Drozdov’un haline glyormus gibiydi. Lisa, kendisini tutmaya alisarak mendilini agzina bastirdi.
Nicholas, byk bir itenlikle ve masum bir tavirla onu selamlamak iin dnd.
-Ltfen, beni bagislayin, dedi. Kuskusuzki… Bay Drozdov’la tanismistiniz. Tanrim, boyunuz ne kadar da uzun, Maurice!
Tekrar glmeye basladi. Evet, Bay Drozdov uzundu, ama, Lisa’ nin dedigi kadar degil.
231Lisa yine kendisini tuttu. Hatta, biraz da sasirmis grnyordu. Gzleri parlayarak:
- Geleli… ok oluyor mu? diye mirildandi. Nicholas, dikkatle Lisa’yi inceleyerek:
Sunu da aiklamaliyim ki, Nicholas genellikle ekingen ve nazikti. Fakat, simdi nezaketi bir yana birakip, tamamen degismisti ve hatta bikkin
bir grns vardi.
- Burada.
Bayan Stavrogin de Lisa’yi inceliyordu; fakat birden aklina bir ds nce geliverdi. Oglunun yanina giderek:
-Fakat, bu kadar saatten beri nendeydin, Nicholas, diye sordu. Tren saat onda geliyor.
- nce Peter’i, Kirilov’u ziyarete gtrdm. Peter’e Matveyeva’da rastladim, sehrimizden istasyon nceki bir kasaba. Ve ayni kompartimanda
yolculuk ettik.
- Sabahtan beri Matveyeva’da tren bekliyordum. Trenin son vagonlari raydan ikmisti. Az kaldi bacaklarim kiriliyordu.
Lisa:
- Bacaklariniz mi kiriliyordu! diye haykirdi. Annecigim, geen hafta biz de Matveyeva’ya gitmek istemistik, gitseydik, bizim bacaklarimiz da
kirilabilirdi!
- Annecigim, annecigim, sevgili annecigim, gerekten de iki bacagimi kirmis olsam, korkmamalisin. Bacaklarimi gerekten de kirabilirim. Her
gn deliler gibi kosup durdugumu kendiniz sylyordunuz. Topal oldugum zaman beni yrys e ikarir miydin, Maurice?
232
- Eger topal olursam, sizden baskasi ile gerekten ikamam. Bundan hi kuskunuz olmasin. Fakat, ya tek bacagimi kiracak olursam! Bunun
bile byk bir seref olacagini syleyecek kadar nazik olun bari!
- Tanrim, saka yapmaya alistigimi fark etmediniz mi? diye haykirdi. Bir daha sakin byle bir sey yapmaya kalkmayin, Maurice! Fakat,
Gerekten, ne kadar bencil bir insansiniz! Sizin hesabiniza, kendi kendinizi aldataginizi syleyecegim. Aksine, sabahtan aksama kadar,
bacaksiz daha ilgin oldugumu syleyip dururdunuz. Oysa, bir sey var ki, bunun nne gemek mmkn olmaz sanirim; siz ok uzun boylusunuz,
ben bacaksiz olunca sizin yaninizda ok kisa kalacagim; o zaman beni kolunuza takip nasil gezdireceksiniz, merak ediyorum? Hayir, o
zaman tamamen uygunsuz oluruz!
Sarsila sarsila glmeye basladi. Sakalari ve imalari ok basit olmakla beraber, herhangi bir basarinin pesinde olmadigi da belliydi.
- Isteri! abuk tarafindan bir bardak su getirmeleri gerekir! Hakliydi. Bir dakika sonra herkes Lisa’nin basina s s t ve
derhal su getirildi. Lisa, sevgili annesine sarilarak onu pt ve omzuna kapanarak aglamaya basladigi sirada, tekrar basini kaldirip
233dikkatle annesinin yzne bakti ve kahkahayla glmeye basladi. Bayan Stavrogin, onlari, Dasha’nin daha nce girmis oldugu kapidan
geirerek odasina ikardi. Fakat, yokluklari ancak drt dakika srd.
Simdi, bu unutulmaz sabahin btn ayrintilarini hatirlamaya alisiyorum. Kadinlarin salondan ikmasindan sonra (Dasha yerinden bile
kipirdamadan oturuyordu), Stavrogin, hepimizin tek tek elini sikmis ve hatir sormustu. Yalniz, oturdugu yerden kimildamayan ve basi
ggsne sarkmis olan Shatov’la konusmadigini ok iyi hatirliyorum. Bay Verkhovensky, onunla nemli konular hakkinda konusmaya
niyetleniyordu ki, Nicholas onu dinlemeden Dasha’nin yanina kostu. Ama, tam yari yolda, Peter Verkhovensky, onun nn kesti ve onu
srklercesine pencerenin nne gtrp bir seyler fisildamaya basladi. Yz anlamlarina bakilacak olursa bunlarin nemli seyler oldugu anlasiliyordu.
Stavrogin, dudaklarinda soguk bir tebessmle, kendisine sylenenleri dalgin dalgin dinliyordu. Tavirlarinda oradan bir an evvel kurtulmak
istermis gibi bir grns vardi. Hanimlar dndgnde pencereden ayrildi. Bayan Stavrogin, Lisa’yi eski yerine oturtarak, hi olmazsa on dakika
daha dinlenmesi gerektigini ve temiz havanin sinirlere pek iyi gelecegini sanmadigini syledi. Lisa’nin zerine titrer gibi bir hali vardi. Kendisi
de onun yanina oturdu. Serbest kalan Peter, hemen onlarin yanina kosarak neseli bir konusmaya daldi. Iste o zaman, Stavrogin agir
adimlarla Dasha’nin yanina gitti. Dasha, onun yaklastigini grnce gzle grlebilir derecede titredi ve yz kizararak ayaga firladi.
- Sizi tebrik etmem gerekiyor… yoksa tebrik iin biraz erken mi, dedi.
Dasha, cevap verdi; ama, sylediklerini duyamadim. Nicholas, sesini biraz ykselterek:
- Ds ncesiz davrandigim iin zr dilerim, dedi. Fakat biliyorsunuz, bana zellikle duyuruldu. Biliyor muydunuz?
234
- Ne oluyor? Tebrik edilecek ne var? S izi ne nedenle tebrik etmeliyiz, Bayan Shatov? Onun iin degildir, herhalde? Yznzn
kizarmasindan dogru tahmin ettigimi anliyorum. Ve kuskusuz, gzel, soylu kizlarimizi baska neden tebrik edebiliriz ki? Ve baska hangi tebrik
onlarin yzlerini kizartir? Eh, benim de tebriklerimi kabul buyurun, eger tahminlerimde yanilmiyorsam tabii. Ve parami da verin bakalim!
Hatirlarsaniz Isvire’de, evleneceginize dair bahse girmistik, yle degil mi? Ah, evet, Isvire dedim de hatirladim, neler ds nyorum! Aslinda
buraya da bir is iin gelmistim; ama, hemen hemen unutmustum. Syleyin bana…
- Garip sey, gitmiyor musunuz? Fakat evleniyorsunuz, degil mi? yle yazmamis miydiniz?
Bay Verkhovenky:
-Pierre… ne demek istiyorsunuz? Mmkn oldugu kadar abuk olarak fikrimi grenmek istediginize gre, bu evlenmeye karsi olmadigimi
bildirmek iin kosarak geldigimi sylememden memnun olursunuz sanirim.
- Fakat, mektubunuzda yazdiginiz gibi “kurtarilmak” zorundaysaniz, her zamanki gibi yardiminiza kosmaya hazirim. Evlenecegi dogru mu,
Bayan Stavrogin?
- Ds ncesizlik etmedigimi umarim. Btn sehir halkinin bu evlenmeden haberi oldugunu ve kendisini tebrikleri ile rahatsiz ettiklerini, bu
nedenle, daima geceleri yrys e iktigini yazmisti. Mektubu halen cebimde. Fakat, inanir misiniz, Bayan Stavrogin, mektuptan bir sey
anlayamadim. Ne basi belli ne de sonu!
- Bana sadece bir seyi syleyin, efendim, sizi tebrik mi edecegim yoksa, kurtaracak miyim? Inanilmaz gibi grnecegini biliyorum; ama, bir
satirinda dnyanin en mutlu diger satirinda ise en bedbaht adami oldugunu yaziyor. nce, onu affetmemi istiyor. Byle yazmakta haklidir
diyelim; fakat, yine de sunu sylemeliyim. Ds nn bir kere, adamcagiz btn hayati boyunca beni sadece iki kere grms ki, bu da kazayla olmus
ve simdi de nc defa da evleniyor, birden evlenmekle bana karsi olan babalik grevlerini yapamayacagindan dolayi yanip yakiliyor.
Kilometrelerce uzaktan bana yalvariyor ve ona kizmamami, evlenmesine izin vermemi diliyor! Ltfen gc enmeyin, efendim. Yasinizin geregi
olabilir. Genis fikirliyim ve sizi sulamiyorum. Ds nelim ki size onur veriyor falan, filn. Fakat, yine de asil derdinizin ne oldugunu
anlayamiyorum. Mektubunuzda Isvire’deki gnahlar’ dan dem vuruyorsunuz.‘Evleniyorum’, diye yaziyor. “Belki bir esit gnahtan, belki de
baska birinin gnahindan dolayi.’ Ya da her ne ise… kisacasi, “gnahlar’. ‘Kiz’, diyor. ‘Gerekten bir hazinedir.’ Fakat ona ‘degersiz’
oldugunu sylyorsunuz. Tabii, bu sanirim sizin tarziniz. Fakat, tahminimce, bu ‘gnahlardan’ ya da kosullardan tr, kiliseye ve sonra da
isvire’ye gitmeye zorlaniyorsunuz. Bu bakimdan, her seyi yzs t birakip gelmemi istediniz. Siz bundan bir sey ikarabiliyor musunuz? Oysa…
yznzn anlamindan da anliyorum ki…
Cebinden ikardigi mektubu sallayarak salondakilere bakiyordu. Dudaklarinda masum bir tebessm vardi. ”
- … bir seylere engel olmak zereyim. Galiba baltayi tasa vurmak zereyim. Hi olmazsa inaniyorum ki… benim samimi ge—
236
- Anliyorsunuz, ya, efendim… burada dostlarin arasinda oldugumu ds ndm, daha dogrusu sizin dostlarinizin arasinda oldugumu ds ndm,
efendim, sizin dostlariniz. Aslinda, burada yabanci olan benim ve gryorum… gryorum ki hepiniz bir seyler biliyorsunuz ve bildiginiz bu
seyi bilmeyen sadece benim.
Bakislarini hl salonda dolastiriyordu. Bayan Stavrogin, yz sararmis, dudaktan fkeden titreyerek Peter’in yanina gitti.
- Demek Bay Verkhovensky, size, isvire’de islenmis baskasinin gnahlari ile evlenecegini ve onu “kurtarmak” zere hemen gelmenizi yazdi…
Kullandigi kelimeler bunlardi, degil mi?
- Yani demek istedim ki, burada dnen bir seyler varsa, benim bunlardan haberim yok, dedi. Sonra, ne var ki, byle yazmak tamamen onun
suu. Iste mektubu. Biliyor musunuz, Bayan Stavrogin, son birka aydir mektuplarinin ardi arkasi kesilmek bilmedi. yle oldu ki, ogu zaman
mektuplarini sonuna kadar bile oku-yamadim. Gevezeligimden dolayi bagislamalisiniz, baba; fakat, sunu samimiyetle sylemelisiniz ki, bu
mektuplari laf olsun diye yaziyordunuz, aslinda onlari okuyup okumamam zerinde durmuyordunuz. Ltfen, ltfen gc enmeyin. Neticede,
akraba degil miyiz? Fakat, bu mektubu, Bayan Stavrogin, bu mektubu, sonuna kadar okudu. Bu ‘gnahlar’, efendim, bu ‘baskasinin
gnahlari’, bizim birtakim kabahatlerimiz olsa gerek. Ve bahse girerim ki bu kabahatler nemsiz seylerdir. Fakat, bu kk kabahatleri, biz
bytmeye alisiyoruz. Anliyorsunuz ya, mali durumumuz zannettiginiz kadar iyi degil ve artik biz bunu bir sir olarak sak-, layamiyoruz.
Biliyorsunuz, kgida karsi da bir tutkumuz var… fakat zr dilerim belki byle konusmamam gerekirdi… aynca, konunun
237disinda kaliyor… korkarim ki ok gevezelik ediyorum. Fakat, sizi temin ederim, Bayan Stavrogin, beni o kadar korkuttu ki, hemen
neredeyse onu gerekten ‘kurtarmak’ iin hazirdim. Nihayet, kendimi olduka utanmis hissediyorum. Neden bogazina biagi dayayan ben
olayim? Bu kadar merhametsiz bir kimse degilim, degil mi? Burada, drahomadan szediyor… fakat, buraya bakin, ihtiyar, gerekten
evlenmek istemiyorsunuz, degil mi? Bu bizim huyu-muzdur… bos konusmayi severiz… sirf kendi sesimizi duyabilmek iin… Ah, Bayan
Stavrogin, ok fazla ve yersiz konustugum iin beni suladiginizi biliyorum…
- Aksine, dedi. Sabrinizin sonuna geldiginizi gryorum ve bunun iin de nedenleriniz olmali.
Bayan Stavrogin, anlatilanlarda byk rol olan Peter Verkhovensky’nin iini dkmesini sinsi bir zevkle dinlemisti, (o zamanlar, Peter
Verkhovensky’nin nasil bir rol oynadigini bilmiyordum, ama roln ok beceriksizce oynuyordu)
Bayan Stavrogin:
- Aksine, diye devam etti. Konustugunuz iin size son derece minnettarim. Siz olmasaydiniz, bunlari grenmem mmkn olamazdi. Yirmi yildan
beri ilk defa olarak gzlerim aildi. Nicholas, siz de, bu olaydan zellikle haberdar edildiginizi sylemistiniz. Size bunu yazip haber veren, Bay
Verkhovensky miydi?
- … bana byk bir iyilikte bulunmanizi isteyecegim. Bizi derhal terk etmek nezaketinde bulunur musunuz? Ve bir daha da kapimdan ieri
adiminizi atmayin, ltfen!
Okuyuculardan, Bayan Stavrogin’in hl gemeyen ‘byk heyecanini’ hatirlamalarini istemeliyim. Bay Verkhovensky’nin sulu
238
olmadigi sylenemezdi. Ama, o anda beni en ok sasirtan, Peter’in ‘sulamalarini’, onun konusmasina mani olmak aklina gelmeden dinlemesi
ve Bayan Stavrogin’in kendisini evinden ‘Kovmasini’ byk bir sogukkanlilikla karsilamasiydi. Bylesine sogukkanli olabilme gc n nereden
almisti? Benim iin aik olan tek sey vardi: Onun iin ok degerli oglu Peter’le karsilasmasi ve zellikle onun szleri gururunu incitmisti. Bu derin
acinin gerek oldugu gzlerinden anlasiliyordu. O anda onu inciten baska bir sey daha vardi; yani, alaklik etmis oldugunu kalbinin en derin
yerinde hissediyordu. Daha sonra, bunu bana byk bir itenlikle itiraf etmisti. Bazen, gerek bir aci, uari bir insani bile birden agirbasli
yapabilirdi. Bazi zamanlar, gerek aci, en aptal bir kisiyi bile, akilli bir adam yapabilirdi. Gerek acinin zelligi de buydu, zaten. Eger bu
byleyse, Bay Verkhovensky gibi bir adamda, bu degisikliklerin hangisi olabilirdi? Aslinda, onda byk bir degisme vardi, tabii bu kisa bir
zaman iindi.
Tek kelime sylemeden, Bayan Stavrogin’i byk bir gururla yerlere kadar egilerek selamladi. (Yapabilecegi bir seyin olmadigi dogruydu.)
Hemen ikip gitmek istiyordu; ama, kendisine hkim olamadan Dasha’nin yanina gitti.
Bayan Dasha, birden heyecana kapildi. Sanki onun ne syleyecegini pesinen biliyormus gibi haykirdi.
Sonra, abuk abuk konusmaya basladi. Yznde zntl bir anlam vardi.
- Tanri adina susun!… Size eskisi gibi saygi duyduguma ve yine deger verdigime emin olun… ve… ve… Bay Verkhovensky, siz de benim
iin iyi ds nn… bu benim iin her seyden ok nemli.
- Bu seni ilgilendirir, Dasha, dedi. Arzu ettigin gibi hareket etmeye mutlak olarak serbestsin. nce byleydi, simdi de byle ve gelecekte de byle
olacak.
- Ulu Tanrim, simdi her seyi btn iplakligi ile grebiliyorum ! diye haykirdi. Fakat… fakat btn bunlardan sonra, ben ne duruma ds tm!…
Sevgili Bayan Shatov, son derece zgnm!.
- Grdnz m, ihtiyar, beni ne durumda biraktiniz, ha? Bay Verkhovensky sakin bir sesle:
- Pierre, benimle baska trl konusabilirdin, yle degil mi, dostum? dedi.
- Bagirmayin, ltfen, dedi. Inanin bana, btn bunlar, yaslandiginizdan tr sinirlerinizin zayif olmasindan ileri geliyor ve bagirmak sagliginiz iin hi
de iyi degildir. Beni neden uyar-madiginizi sylemelisiniz; nk, konusmaya nce benim baslayacagimi biliyor olmaliydiniz!…
- Pierre, burada olup bitenleri bu kadar iyi bildigin halde, bu konuda gerekten bir bilgin yok muydu? Bunu mu sylemek istiyorsun?
- Ulu Tanrim! Ne olagans t bir insan! Yasli bir bebek olmaktan ok, insanin yzne tkren bir bebeksiniz, ayni zamanda, yle mi? Bayan
Stavrogin, ne syledigini duydunuz mu?
Bir ugultudur basladi; fakat birdenbire, kimsenin nasil oldugunu anlayamadigi olagans t bir durum ortaya ikti.
***
Her seyden nce, su geregi sylemeliyim ki, son birka dakikadan beri, Lisa tamamen degismis, artik bambaska biri olmustu. Annesine ve ona
dogru egilmis olan Bay Drozdov’un kulagina aceleyle bir seyler fisildiyordu. Endiseli, fakat kararli grnyordu. Nihayet yerinden kalkti,
derhal oradan ayrilacaklarmis gibi, Bay
240
Drozdov’un yardimiyla yryen annesine acele ettiriyordu. Halbuki, burada olanlar son bulmadan gidemeyecekleri kaderlerinde varmis.
Ks esinde herkes tarafindan unutulan Shatov (Lisa’ya yakin oturuyordu), tahmin ederim ki neden tr burada oldugunu bile bilmiyordu;
birden yerinden kalkti ve acele etmeden salonu geerek Stavrogin’e dogru yrd. Gzlerini bir kere olsun ondan ayirmamisti. Shatov’un
yaklastigini fark eden Stavrogin, belli belirsiz glmsedi; fakat, Shatov karsisinda durunca dudaklarindaki tebessm kayboldu.
Shatov’un, hibir sey sylemeden ve gzlerini -Stavrogin’in gzlerinden ayirmadan tam karsisinda durdugunu fark eden herkes konusmayi
kesti; en son susan Peter Verkhovensky oldu; Lisa ve annesi salonun tam ortasinda kaldilar. Bylece bes saniye kadar bir zaman geti;
Stavrogin’in yznde, saskinlik yerine fke izleri belirdi, kaslari atildi ve birdenbire…
Ve birdenbire, Shatov, agir yumrugunu kaldirip, Stavrogin’in yzne var gc yle vurdu. Stavrogin siddetle geriye dogru savruldu.
Shatov, herkes gibi avucunun iiyle tokat atmamisti (deyisim dogruysa), onu yumruklamisti. Yumrugu kocaman, kemikliydi ve zerinde
kirmizi tyler ve kirmizimsi iller vardi. Eger yumruk Stavrogin’in burnuna raslamis olsaydi, burun kemigini kiracagi gerekti. Fakat yumruk,
Stavrogin’in sol yanagina, dudaginin s t kismina ve dislerine rasladi ve dudaklarindan enesine dogru ince bir kan seridi uzandi.
Bu davranisi bir igligin takip ettigini hatirliyorum; belki, haykiran Bayan Stavrogin’di; bunu pek iyi hatirlayamiyorum; nk, salonda yine it
ikmiyordu. Btn olay, on saniye kadar kisa bir zaman iinde olmustu.
241Tekrar okuyucularima hatirlatirim ki, Bay Stavrogin korku bilmeyen bir adamdi. Dellolarda, rakibinin tabancasinin karsisinda
sogukkanlilikla nisan alir ve ayni sogukkanlilikla tetigi ekerek rakibini ldrrd. Birisi onu tokatlayacak olsa, degil onu delloya agirmak, hemen
oracikta ldrrd, sanirim; gerekten de, karsisindakini, ne yaptigini bilerek ldren cinsten insanlarin sinifina dahildi. Iste, Stavrogin byle
yaradilista bir adamdi. Zannederim ki, insanin ds nme yetenegini yok eden fkelenmeyi hi tat-mamistir. Bazen, btn benligini saran fkeli
anlarinda bile kendisini kontrol edebilmis ve delloya agirmadan adam ldrdg takdirde Sibirya’ya srlecegini idrak etmistir. Byle olmakla
beraber, kendisine hakaret eden kimseyi, hi ds nmeden orada l-drlebilecek kapasitede bir adam olduguna inaniyorum.
Son yilda, Stavrogin’i devamli olarak inceliyordum; bu nedenle, onun hakkinda bu satirlari yazarken, onu ilgilendiren birok geregi btn
aikligi ile biliyorum. Gemiste yasanmis, akla durgunluk veren servenleri zamanimiza kadar gelmis olan bazi kimselerle onu
karsilastirabilirim. rnegin, isyancilardan L…n hakkinda; L…n’in tehlikeye bilerek atildigi, bundan son derece zevk aldigi; tehlikeyi kendisine
bir ihtiya saydigi; genken, hibir neden yokken dello ettigi; Sibirya’da yalniz bir biakla ayi avina iktigi; Sibirya ormanlarinda, kaak krek
mahkmlari ile, - bir ayidan daha tehlikeli olduklarindan-karsilasmaktan zevk aldigi sylenir. Hi kusku yoktur ki, bu efsanevi kimselerin, pek
gl korkulan vardi; aksi halde, sakin bir hayat geirirler ve tehlikeye karsi fiziki bir ihtiya duymazlardi. Onlari en ok etkisi altina alan, bu
korkularini yenme ihtiyacidir. Daima bir zafer sarhoslugu iinde bulunmaktan, onlarin s tesinden gelecek bir g olmadigini ds nmekten
hoslanirlar. Szn ettigim L…n, Sibirya’ya srgne gnderilmeden nce, zengin babasinin isteklerine boyun egmek istemedigi iin bir sre alikla
kivranmis ve karnini doyurabilmek iin alisarak ekmek parasi kazanmak zorunda kalmistir. Demek ki, o adam, ugrasi birok ynleriyle
kabulleniyormus; gc n sadece, ayi avlarinda ve delloda gs termiyormus demektir.
242
Fakat, ne olursa olsun, o zamandan bu zamana kadar ok yillar geti ve zamanimizin sinirli, ne istediklerini bilmeyen yaradilistaki insanlari,
gemisin drs t, namuslu maceraperestleri ile kiyas bile kabul etmez. Stavrogin, belki, L…n’e yukardan bakar ve onun iin kahramanlik
taslayan bir korkak diyebilir; ama, bunu da yksek sesle syleyemez. Bir delloda rakibini vurabilir ve ayi avina gidebilir ve gerekirse, kendisini
bir ormanda haydutlara karsi savunabilirdi; L., .n kadar korkusuz olabilirdi; ama btn bunlari, zevk duymadan, bir sorun karsisinda,
bezginlik ve tembellikle, biraz da bikkinlikla yapardi. fkesine gelince, L…n ve Lermontov’la karsilastirildigi takdirde onlari kat kat geride
birakirdi. Belki de, bu iki adamin fkelerinin toplami bile, Stavrogin’in fkesine esit olamazdi; fakat, onun fkesi, soguk, sakin, hatta, fke iin
sylenebilirce, mantikliydi; fkelerin en igrenci ve en korkulusuydu. Tekrarliyorum; o zaman yle ds nms tm ve simdi de ayni sekilde ds nyorum
(simdi her sey bitti) ki, Stavrogin, byle bir tokat yemis olsaydi ya da buna benzer bir hakarete ugramis olsaydi, kendisine hakaret edeni,
delloya agirmadan hemen oracikta ldrrd.
Bununla beraber, iinde bulundugumuz olayda geenler tamamen baska ve hayret vericidir.
Yedigi yumrugun etkisiyle hemen hemen yere yuvarlanacak kadar kaybettigi dengesini bulur bulmaz ve daha yanagina siddetle arpan
yumrugun yankisi kocaman salonda kaybolmadan; Shatov’u omuzlarindan yakaladi; fakat, birden ellerini geri ekerek arkasinda kavusturdu.
Tek kelime dahi sylemedi; fakat Shatov’a bakarken rengi kgit gibi bembeyaz olmustu. Oysa, gariptir, gzlerindeki parilti birden kaybolmus
gibi grnd. On saniye sonra gzleri, yanilmadigima eminim, buz gibi ve sakindi. Sadece rengi son derece soluktu. Tabii, iinde neler getigini
bilemem, onu sadece dis grns ile tarif ediyorum. Bir adam iksa ve dayanikliligini lebilmek iin, rnegin, kor halindeki demir bir ubugu
yakalasa, on saniye kadar, dayanilmaz aciya katlansa, sonunda bu aciyi yense, bu adam sanirim ki, bu on saniyede Stavrogin’in o anda
duyduklarinin aynen benzerini duyardi.
243Gzlerini yere ilk eviren Shatov oldu ve grns e gre buna mecbur olmustu. Sonra yavas yavas arkasina dnd ve salondan ikti. Fakat
ikisi, Stavrogin’e dogru yrys gibi olmamisti. Salondan sessizce, omuzlari kms ; sanki kendi kendine syle-niyormus gibi, basi ggsne ds ms
olarak ikmisti. Zannederim ki bir seyler fisildiyordu. Kapiya kadar byk bir dikkatle yrms t. Ne bir sey devirmis ne de bir seye arpmisti;
kapiyi hafife aralamis ve disari szlms t. Disari ikarken, ensesinin zerinde toplanan salar, zellikle gze arpiyordu.
Sonra, kimsenin konusmasina firsat kalmadan ortaligi canhiras bir feryat yirtti. Lisa’nin, annesini omzundan, Bay Drozdov’u kolundan
yakalarak onlari salondan ikarmak amaciyla birka kere siddetle ekistirdigini grdm. Fakat, birden aci bir iglikla baygin olarak yere
yuvarlandi. Basini haliya arptigi zaman ikan tok ses hl, kulaklarimdadir.
244
Ikinci Blm
GECE
Sekiz gn geti. Simdi her sey bittikten sonra bu olaylari kk bir tarih olarak yaziyorum ve olaylarin neler oldugunu biliyoruz; fakat o zamanlar
hibir sey bilmiyorduk ye btn bunlarin bize garip gelmesi kuskusuz ki ok normaldi. Bay Verkhovensky ve ben, hi degilse, ilk gnlerde eve
kapandik ve olaylari uzaktan izledik. Eskiden oldugu gibi ok seyrek olarak disari ikiyor ve grenmeden rahat edemedigi haberleri
getiriyordum.
Atilan yumruk Lisa’nin bayilma olayi ve pazar gnnn diger olaylari hakkinda, sehirde degisik sylentilerin yayilmis oldugunu sylemeye gerek
yok. Fakat anlayamadigimiz bir husus vardi, o da btn bu olaylarin bu kadar dogru ve bu kadar abuk nasil yayildigiydi. Bize gre, orada
bulunanlarin hibiri, kendilerini de ilgilendiren olaylarin gizliligini bozmak istemezdi. Ayrica, orada olanlari kendi yararlarina da kullanamazdi.
Salonda usaklar yoktu; ancak, Lebyatkin bir seyler sylemis olabilir, fakat bunu fkesinden
245tr yapmis olamazdi; nk o gn son derece korkmus olarak oradan ayrilmisti (ve ds mandan korku, ona karsi duyulan fkeyi yok eder);
fakat, kendini tutamayip, sirf gevezelik olsun diye bazi seyler sylemis olabilirdi. Fakat, Lebyatkin ve kizkardesi ertesi gn, hibir iz
birakmadan ortadan kaybolmuslardi; artik Filippov’un evinde oturmuyorlardi; nereye gittiklerini de kimse bilmiyordu; sanki, yer yarilip iine
girmistiler. Bayan Lebyatkin hakkinda bilgi almak istedigim Shatov, odasina kapanmisti ve tahmin ederim ki bu sekiz gn sresinde hibir
tarafa ikmadigi gibi, isine bile gitmemisti. Beni grmeyi bile reddetti. Sali gn onu grmeye gittim ve kapisini aldim. Cevap alamadim; fakat
evde oldugunu kesinlikle bildigimden, kapiyi bir kere daha aldim. Birden yatagindan firlayip kapinin nne geldi ve olanca gc yle haykirdi:
“Shatov evde yok” Bu cevabi aldiktan sonra oradan ayrilmak zorunda kaldim.
Bay Verkhovensky ve ben, herhangi bir korkuya kapilmadan, nihayet, sehre yayilan sylentilere ancak, Peter Verkhovensky’nin neden
olabilecegine karar verdik. O olaydan kisa bir sre sonra, Peter Verkhovensky babasi ile konusurken, olayin herkesin agzinda dolastigim;
zellikle, kulpte hep ondan konusuldugunu; vali ve karisinin olaydan en ince ayrintilarina kadar haberli olduklarini grnce ok sasirdigini israrla
sylemisti. Ilgi ekici baska bir sey daha vardi; pazartesi gecesi Liputin’le karsilastigimda olayi btn ayrintilari ile farkettim. Bundan da
anlasildigina gre, olaydan ilk haberli olanlardan biriydi.
Kadinlarin ogu (ve yksek sosyeteden bazi hanimlar), Mary Lebyatkin’le, yani, onlarin deyisiyle ‘esrarli topal’ ile olagans t ilgileniyorlardi.
Hatta, bazilari onunla tanismak ve iliski kurmak istiyordu. Bu da gs terir ki, Lebyatkinler’i koruyan kimseler ellerini ok abuk tutmuslardi.
Fakat, hemen hemen herkes, Lisa’nin bayilma olayi ile ilgileniyordu. Gen kizin akrabasi, koruyucusu olarak, valinin karisini ilgilendirdigi iin
btn ‘sosyete’, bu olaya karsi son derece byk merak gs teriyordu. Ve neler sylenmedi!… Olayi saran esrar perdesi de gevezeliklerine
yardimci oluyordu; her iki evin
246
kapisi da siki siki kapatilmisti; Lisa’nin yksek atesle yattigi syleniyordu; ayni seyler Stavrogin iin de sylenmekteydi; bir disinin kirilmis
oldugu ve yanaginin sistigi hakkinda olmadik dedikodular yapiliyordu. Hatta, orada burada, yakin bir gelecekte, sehrimizde olacak
cinayetlerden bile sz ediliyordu; Stavrogin’in bylesine bir hakareti sineye ekemeyecegini ve Shatov’u ldrecegini; fakat, bunu Korsika’daki
kan davalarinda oldugu gibi, el altindan yapacagi syleniyordu. Bu ds nce olduka ilgin bulunmustu; fakat, yksek sosyetede bulunan genlerin
ogunlugu, bu sylentileri, byk bir igrenti duyarak ve umursamadan dinliyordu; ama, bunun yapmacik oldugu kanisindaydim. Genel olarak,
toplumun Stavrogin’e karsi olan ds manligi yeniden filizlenmisti. Hatta, akli basinda olanlar bile, nedenini bilmeden onu sulamaya
alisiyorlardi. Lisa’nin onurunu kirlettigi ve Isvire’de aralarinda bazi olaylarin gemis oldugu fisiltilari, ortalarda dolasiyordu. Tabii, tedbirde
kusur etmeyen kimseler, kendilerini bu dedikodulardan uzak tutuyorlarsa da, sylenenleri sinsi bir zevkle dinliyorlardi. Seyrek olarak sylenen
bazi seyler de vardi ki, bunlar toplumun iinde sylenemiyor, gizlice ve genlikle kapali kapilarin ardinda konusuluyordu. Bu garip sylentilerden
sz etmekteki amacim, okuyucuya ilerdeki olaylari daha iyi anlayabilmeleri iin yardimci olmaktir. Bazi kimseler, kaslarini atarak, kim bilir
hangi kanitlara dayanip, Stavrogin’in sehrimizde zel bir isi oldugunu; Petersburg’da Kont K. araciligiyla birtakim yksek kimselerle tanismis
oldugunu; hatta, devletle ilgili bir memuriyete bile girmis olabilecegini; buraya belki de gizli bir grevle geldigini sylyorlardi. Akli basinda,
agirbasli kimseler, bu sylentileri glmseyerek karsiliyorlar ve sosyetede rezaletlere karisan, topluma sis bir yanakla ikan bu adamin devletle
ya da memuriyetle iliskisi olamayacagini sylyorlardi. O zaman da kulaklarina, onun resmi bir grevden ok, gizli bir grevle geldigi ve byle
grevlerde de o kimsenin memura benzememesi gerektigi fisildaniyordu. Byle szler ayni zamanda etkili olmustu; ilin sinirlari iindeki ile ve
kylerin zel ynetiminin Petersburg’da yakindan izlendigini bi-247liyorduk. Tekrar ediyorum, bu sylentiler sadece kisa bir sre devam etti ve iz
birakmadan kayboldu; simdilik bu sylentilerin kaybolmasini, Stavrogin’in sosyetede grnmesiyle birlestirecegim; fakat, sunu da ekleyebilirim
ki, bu sylentiler, belirli bir noktaya kadar, yakin bir zamanda Petersburg’dan dnen, emekli muhafiz yzbasisi Artemy Gaganov’un, kulpte
fkeyle syledigi birka belirsiz sze de dayaniyordu. Gaganov, ilimizin ve evresinin en byk toprak sahibi, Petersburg sosyetesinin sz geer bir
adami, kulbmzn ynetim kurulunda saygi duyulan bir yesi ve ykmzn basinda anlattigim drt yil nce toplumun iinde beklenmedik bir.hakarete
ugrayan rahmetli Pavel Gaganov’un ogluydu.
Bayan Lebke’nin, Bayan Stavrogin’e zel bir ziyarette bulundugu, kapida Bayan Stavrogin’in zr diledigi ve hasta oldugundan dolayi onu
kabul edemeyecegi haberi btn sehre yayildi. Ayni zamanda, bu olaydan iki gn sonra, Bayan Lembke’nin adam gnderip Bayan Stavrogin’in
sagligi ile ilgilendigi de bilmiyordu. Nihayet, Bayan Lembke, her yerde Bayan Stavrogin’i ‘korumaya’ basladi; yani, mmkn oldugu kadar,
belirli bir sekilde ve tabii ancak yc e anlamda. Pazar gnk olaylar anlatildiginda, nce sert ve soguk bir tavir takinarak dinledi; yle ki, onun
bulundugu yerlerde bu olaydan bir daha sz edilmez oldu. Bylece, Bayan Lembke’nin bu olayi, yabanci biri gibi degil de, olaya katilan bir
kimse gibi en kk ayrintilarina kadar bildigi sylentisi her tarafa yayildi. Yeri gelmisken syleyeyim, Bayan Lembke, elde etmek iin didindigi,
can attigi yksek etkiyi elde etmis ve kendisini ‘evresi alinmis’ olarak grmeye baslamisti. Toplumun bir kismi, onun pratik zekli ve is bilir
olduguna inanmisti… ama bundan daha sonra szedecegim. O zamanlar babasini pek sasirtan, Peter Verkhovensky’nin sosyetede sivrilmesi,
Bayan Lembke’nin destegi ile oldugu sylenebilir.
Belki de Bay Verkhovensky ve ben isi biraz bytyorduk. nce, Peter Verkhovensky, sehre gelisinin ilk drt gnnde btn sehirli tarafindan
taninmisti. Peter Verkhovensky, pazar gn gelmisti ve ben onu sali gn, ok magrur, sinirli ve alingan; sosyetede sevilmekle beraber karakteri
bakimindan geinilmesi ok g bir
248
kimse olan Gaganov’un arabasinda grms tm. Peter, ayni zamanda vilayet konaginda da iyi karsilanmisti… hem de o kadar iyi karsilanmisti
ki, gerekten, vali konaginda yoklugu hissedilen ve her zaman aranan gen bir adam haline gelmisti. Hemen hemen her gn yemeklerini
konakta yiyordu. Bayan Lembke ile daha nce Isvire’de tanismis olmakla beraber, onun konakta bu kadar abuk basariya ulasabilmesi,
evrede olduka kuskulu karsilaniyordu. Oysa, bir zamanlar Avrupa’da devrimci olarak taninmis, dogru ya da yanlis bilmiyorum, Avrupa’da
birtakim etkinliklere katilmis, toplantilarda bulunmustu; btn bunlarin gazete yayimlari ile kanitlanabilecegini bana syleyen Alyosha
Telyatmikov da, ds k kalitede emekli bir memur oldugu halde, son valimizin konaginda byk bir itibar gryor ve dost olarak karsilaniyordu!
Fakat, bir gerek inkr edilemezdi; eski devrimci, sadece anavatana kabul edilmekle kalmamis, zellikle anavatana dnmesi iin kiskirtilmisti; bu
bakimdan btn bu sylentiler yanlis olabilirdi. Liputin, bir gn, Peter Verkhovensky hakkindaki sylentilerden sz ederek, yaptiklarindan tr onun
sulu grldgn; fakat, bazi devrimcilerin adim verdigi iin affedildigini ve belki de vatanina gizli alismalari ortaya ikarip yararli olacagina sz
verdigi iin serbest birakildigini fisildamisti. Bu kt yky, Bay Verkhovensky’ye takrarladim; ds necek durumda olmayan dostum derin
ds ncelere daldi. Daha sonra anlasildigina gre, Peter Verkhovensky, buraya gelirken ok iyi tavsiye mektuplari ile gelmis, hi degilse,
Petersburg’un sayili ve sz geer kisilerinden birinin yasli karisi tarafindan valinin karisina hatiri sayilir bir tavsiye mektubu getirmisti. Bu
yasli hanim, Bayan Lembke’nin vaftiz anasi, mektubunda, Kont K,‘nin, Peter Verkhovensky’yi, Stavrogin vasitasiyla tanidigini; ‘eski
hatalarina ragmen’ onu ok degerli bir insan olarak buldugunu yazmisti . Sosyete ile az olan baglarina ok deger veren ve bunlari byk glklerle
elde eden Bayan Lembke, Petersburg’un sayili hanimlarindan biri olan yasli kadindan aldigi mektup nedeniyle son derece memnun olmustu.
Fakat, byle de olsa ortada garip bir tutum vardi. Kocasini bile Peter’le ayni ayarda tutuyordu; kocasi bundan
249yakinmaya baslamisti… bu olaydan daha sonra szedecegim. Ayni zamanda sundan da sz etmeliyim ki, byk yazar Karmazinov da Peter
Verkhovensky’ye dosta davraniyor ve onu sik sik evine davet ediyordu. Kendisinin ok byk bir kisi oldugunu ds nen byle bir adamin, bu
kadar abuk davranisi Bay Verkhovensky’yi her seyden fazla inciten bir durumdu. Fakat, ben bunu baska trl yo-rumluyordum; bu aydin
genci evine agiran Karmazinov’un, kuskusuz ki, onun Moskova ve Petersburg’daki devrimci genlerle iliskilerini gz nne almis oldugu bir
gerekti. Byk yazar, Rusya’nin yeni devrimci genlerinden son derece korkuyordu ve Rusya’nin geleceginin anahtarlarinin bu genlerin elinde
oldugunu ds nyor; onlara son derece iyimser davranmaya alisiyordu; tabii, byle davranmasina neden devrimci genlerin onu umursamamasi
oluyordu.
***
Peter Verkhovensky, iki kere babasini grmeye gelmis, iki keresinde de ben bulunamamistim. Ilk ziyareti arsamba gn olmustu; yani, ilk
karsilasmalarindan drt gn sonraydi ve sadece is grs mesiydi. Aklimdayken sunu eklemeliyim; mlk sorununu kendi aralarinda, kimseye
duyurmadan zmlemislerdi. Bayan Stavrogin her seyi zerine almis; btn parayi demis ve tabii mlkn idaresini de ykmlenmis; sadece, Bay
Verkhovensky’ye her seyin zmlendigi haberini yollamis; khyasi Alexey Yego-rovich, imzalamasi iin bazi kgitlar getirmisti. Bay
Verkhovensky tek kelime sylemeden byk bir agirbaslilikla kgitlari imzalamisti. Onun agirbasliligi ile ilgili olarak syleyebilirim ki, yasli dostum
son gnlerde tamamen degismisti. Daha nceden hi grlmemis bir sekilde davraniyordu ve son derece sessizdi; pazar gnnden beri Bayan
Stavrogin’e tek mektup bile yazmamasini garipsiyordum. Ve daha da hayret verici bir durum vardi; eskisinden ok sakin ve iine kapanikti.
Sonsuz ve degismez bir karara varmis
250
gibi grnyor, dnyaya daha sogukkanli bakiyordu. Byle oldugu aik seik belliydi. Bu karara vardiginda, sanki bir seyler bekler gibiydi. Bununla
beraber, ilk anlarda hep hastaydi; zellikle pazartesi gn, gastrit sancisi tutardi. evrede olanlardan haber almadan da duramazdi; fakat, her ne
zaman, gereklere deginmeden, olayin ana noktalarini tartismaya kalkisacak ve bazi tasarilardan sz etmeye baslayacak olsam, elini kolunu
sallayarak beni sustururdu. Fakat, sevgili ogluyla yaptigi her iki grs me de, onu yikmamakla beraber ok etkilemisti. Bu grs melerin her
ikisinden sonra da, divanin s tne, basina sirkeye batirilmis havlu sararak yatmisti; fakat, kalben ok soguk kalmisti.
Bununla beraber, ok ender olarak beni susturmaya alismazdi. Bazen de, esrarli kararliligini yitirmis, yeni ds ncelerin saldirisina karsi
kendisini korumaya alisiyormus gibi grnrd. Byle zamanlar ok kisa srmekle beraber ben yine de bunlari kaydetmeden yapamiyorum. Yine
eskisi gibi ortaya atilmayi, kendisini gs termeyi, bir kere daha meydana ikip, kendisine karsi duranlarla savasmayi ds ndgnden kuskulandigim
ok oluyordu.
Persembe gn aksami, Peter’le ikinci grs mesinden sonra, basi sirkeli havluya sarilmis olarak divanda yatarken, birden haykirdi.
- ‘Fils,fils cher’ (ogul, sevgili ogul) ve daha bilmem ne, btn bu deyimlerin sama oldugunu, ancak asilarin kullandigi deyimler oldugunu
biliyorum, fakat, bos verin. Simdi kendim anliyorum bunlari!… Ona hibir sey yapmadim; onu Berlin’den Rusya’daki halasinin yanina
gnderdim; hem de posta arabasiyla ve daha bilmem ne… itiraf ederim… Bana ‘siz’, dedi. ‘Bana hibir sey yapmadiniz; beni posta arabasiyla
gnderdiniz ve burada beni soydunuz. Ona, ‘Siz kts nz’, diye bagirdim. ‘Her ne kadar sizi posta arabasiyla gnderdimse de, btn hayatim
boyunca kalbim kan aglamadi mi?’ Il rit (gld). Fakat itiraf ederim, itiraf ederim… pekl, farz edelim ki, posta arabayla gnderdim, ne olur,
yani?
251Szlerini sayikliyormus gibi bitirmisti. Bes dakika sonra yine basladi.
- Passons (geelim). Turgenyev’i anlamiyorum. Brazov’u uydurma bir karakter, hi var olmamis; kimseye benzemediginden nce kendileri
reddettiler. Su Bazarov, Nozdryov’la Byron’un bir esit belirsiz karisimi, c’est le mot (tastamam)! Onlara ok iyi bakin: Kpek encikleri gibi
neseyle ciyaklayarak takla atiyorlarlar. Mutludurlar, galiptirler! Bu ne biim Bryon’dur? Ve ayrica, ne kadar nemsizdir! Ne bayagilik, ne
samalik, su son nom’a (isme) aldirmadan,faire du bruit autour de son nom (ismi etrafinda grlt yapmak) iin ne siddetli arzudur… Oh, ne
karikatr! “Ulu Tanrim!”, diye istiyorsun gerekten?” Il rit. (gld. ) Il rit beaucoup, il rit trop (ok gld, hl gler). ok garip bir gls var. Annesinin
byle bir gls yoktu. Il rit toujours (her zaman gler.)
- Alay ediyorlar; pazar gnk olaylari hep nceden hazirladilar, diye birden parladi.
- Oh, hi kusku yok, diye haykirdim. Bastan basa komploydu ve bunu da saklamadilar. Ayni zamanda, ok da kt rol yaptilar.
- Ondan szetmiyorum. zellikle bunu saklamadiklarini ve onlarin… ilgililerin… anlamlarini istediklerine akil erdirebiliyor musun? Anliyor
musun?
- Hayir, anlamiyorum.
- Je voulais convertir (onunla konusmak istiyordum). Arzu edersen glebilirsin. Cette pauvre auntie, elle entendra de belles choses (zavalli
teyze, gzel seyler bekliyor). Oh, aziz dostum, geen gn kendimi bir vatanperver sandim, inanir misiniz? Fakat, sonra,
252
daima Rus oldugumu biliyordum… ve gerek bir Rus da sizin ve benim gibi olmalidir. Il y a ldedans quel-quechose d’aveugle et de louche
(burada karanlik spheli yanlar var).
- Aziz dostum, bilirmisiniz ki, gerek ve dogru daima mmkn olamaz? Dogrunun mmkn olabilmesi iin ona biraz da yalan karistirmak gerekir.
Insanlar daima byle yapmistir. Belki de zafer haykirisinda bizim anlayamadigimiz bir sey var? Keske olsaydi. Keske olsaydi.
Bir sey sylemedim. O da uzun bir sre sessiz kaldi. Sanki humma atesiyle kavruluyormus gibi birdenbire:
- Fransiz akli derler, dedi. Bu yalandir; her zaman da byle olmustur. Neden Fransiz aklina dokunurlar? Sadece Rus tembelligidir; bizim
insanligimizin, bir fikir ortaya ikarmamiza yeterli olmamasidir. teki uluslar arasindaki asalak durumumuzdur. Ils sont simplemet
desparesseux (bir sr tembel hepsi de) ve bunun Fransiz akliyla bir iliskisi yoktur! Oh, insanligin mutlulugu iin Ruslar’in zararli asalaklar
gibi kknden temizlenmesi gerekir! Byle degil… bizim arzumuz byle degildi. Hibir sey anlamiyorum. Anlayabilmek iin her seyimi feda
edebilirdim! ‘Sen anliyor musun?” diye haykirdim ona. ‘Anliyor musun ki, suraya bir giyotin kursaniz ve bunu da byk bir coskuyla
yapsaniz, bunun nedeni kafa uurmanin, lk edinmekten daha kolay oldugundandir!” Vous etes des paresseux! Votre drapeau est une gumille,
une impuisanca. (Sizler tembel adamlarsiniz. Bayraginiz paavradan ibaret). O yk arabalari ya da nasil derler: “Insanlara ekmek tasiyan yk
arabalarinin tekerlek sesleri”, Sistine Madonna’dan daha faydalidir; yoksa, nasil derler… une btise dans ce genre (onun gibi bir samalik).
Ona haykirdim: ‘Fakat anliyor musun ki, mutsuzluk, insanlara mutluluk kadar gereklidir… sadece gereklidir!’ Il rit. (gld. ) ‘Edebiyat
yapiyorsunuz’ dedi. ‘Hem de yumusacik divanda yan gelmis yatarken’. Daha kaba bir tabir kullanmisti. Gryorsunuz ya, baba ogul ok
samimiyizdir ve iki arkadas gibiyizdir; fakat ya birbirlerini ktye kullanmakta devam ederlerse?
— Cher, (dostum) dedi. Bunun gerekten de bir sonuca varacagini biliyor musunuz?
— Vous ne comprenez pas. Passons. (Anlamiyorsunuz. Geelim). Oysa kural olarak, dnyamizda byle olaylardan bir sey ikmaz; fakat bu, bir
sonuca varacak. Bundan eminim, eminim.
Kalkip, heyecanla odada dolasmaya basladi. Sonra yine bitkin bir tavirla divana kt.
Cuma sabahi Peter, il civarindaki kylerden birine gitti ve pazartesi gnne kadar kaldi. Gidisini Liputin’den grendim ve bu haberden hemen
sonra, konusmalarda Lebyatkin’le kiz kardesinin, nehrin br kiyisindaki, Gorschechnaya varoslarinda yasadigini grendim. Liputin “Onlari
oraya ben tasidim”, dedi. Sonra birden konusmayi baska bir konuya getirerek, her ne kadar resmen bir aiklama yapilmamis olsa da, Lisa ile
Bay Drozdov’un evleneceklerini, nisanin oktan yapilmis ve her seyin kararlastirilmis oldugunu syledi. Ertesi gn, Drozdov’la at gezintisine
ikan Lisa’yi grdm. Hastaligindan beri ilk defa disari ikiyordu. Beni grr grmez, gzleri neseden parlayarak basiyla dosta selamladi. Bu haberi
Bay Verkhovensky’ye bildirdim; ama o, daha ok Lebyatkinler’le ilgilendi.
Ve simdi, her seyden habersiz oturdugumuz bu sekiz gn sresinde, iinde bulundugumuz esrarli durumu anlattiktan sonra, her seyin
aiklanmasi ve bilinmesiyle, kalemimin gc yettigi kadar, bu olaylari aik olarak ve oldugu gibi yazmaya devam edecegim. Pazar gnn izleyen
sekiz gnden baslayacagim; yani, pazartesi gnnn aksamindan baslayacagim; nk, ‘yeni dertler o gnn gecesi basladi.
Aksam saat yediydi. Stavrogin, alisma odasinda tek basina oturuyordu. Hali ve eski model mobilya ile ds enmis olan bu odayi
254
ok severdi. Bir ks edeki kanepede oturuyordu. Gece gezmesi giyimli olmakla beraber disari ikmak iin acele eder bir hali yoktu. nndeki
masanin zerinde abajurlu bir gece lambasi vardi. Genis odanin duvarlari ve uzak ks eleri karanlikta kaliyordu. Olduka huzursuz, dalgin ve
ds nceliydi. Yz yorgun ve bitkin grnyordu. Yanaklarindan biri gerekten sisti; fakat, disinin kirik oldugu tamamen uydurulmustu. Disi, sadece
sallaniyordu; fakat, bir sre sonra sallanmasi durmus, eski halini almisti. s t dudaginin ks esinde de hafif bir yarik vardi; bu da kapanmak
zereydi. Yanaginin sisligi, doktora grnmek istememesinden tr bir hafta kadar devam etmisti. Doktor istemiyordu, annesini grmeyi bile
reddetmisti. Annesini gnde ancak bir dakika kadar gryordu; bu da ancak, hava karardiktan sonra ve lamba yanmadan nce mmkn oluyordu.
Peter Verkhovensky’yi bile kabul etmek istememisti. Halbuki, Peter Verkhovensky, sehirde bulundugu zaman, gnde iki ya da kere Bayan
Stavrogin’i ziyarete kosmustu. Nihayet, pazartesi gn, gnlk ayriliktan sonra sehre dndg zaman, herkesi dolasip, aksam yemegini Bayan
Lembke ile yedikten sonra, kendisini sabirsizlikla bekleyen Bayan Stavrogin’i grmeye kostu. Yasak kalkmis, Stavrogin ziyaret kabulne
baslamisti. Bayan Stavrogin, Peter’i oglunun kapisina kadar getirdi; onlarin grs melerini uzun bir sreden beri sabirsizlikla bekliyordu; Peter,
Nicholas’la grs tkten sonra, konustuklarinin tmn anlatacagina dair Bayan Stavrogin’e sz verdi. Bayan Stavrogin, alisma odasinin kapisini
rkek bir tavirla tikirdatti. Cevap alamayinca, kapiyi aralamak cesaretini gs terdi.
Oglunun, lmba isiginin arkasindaki grnts n semeye alisarak, ekingen ve alak bir sesle:
- Tabii, tabii kabul edecek, diyerek odaya daldi. Stavrogin, kapinin vuruldugunu duymamisti; sadece annesinin
255misti. O anda, nnde biraz nce okudugu ve zerinde derin ds nceye daldigi bir mektup duruyordu, Peter’in yksek sesle konusmasini
duyar duymaz birden harekete geerek, kgitlarin umasina engel.olmak iin kullanilan bir agirligi, mektubun zerine koydu; fakat mektubu
tamamen rtemeyen agirligin ucundan mektubun bir kismi ve hemen hemen zarfin tamami grnyordu. Peter, odaya dalar dalmaz hemen
masanin yanina gitti ve gzlerini aikta kalan mektuba dikerek saf bir tavirla:
- Kendini toparlaman iin, sesimin olanca gc yle bilerek bagirdim, diye fisildadi.
- Ve saniyorum ki, yeni aldigim su mektubu, kgit agirliginin altina sakladigimi grmek iin tam vaktinde geldin, dedi.
Peter Verkhovensky:
-Mektup mu? Ulu Tanrim! Mektuptan bana ne? diye haykirdi. Fakat… asil sorun…
Sznn burasinda kapidan yana bir gz atarak, yeni kapanmis olan kapiya dogru basiyla isaret etti.
Peter, sesini neseyle ykselterek bir sandalyeye oturdu ve sz arkadasinin agzindan aldi.
-Dinlese de benim iin nemi yok. Buna hibir itirazim olamaz. Sadece, seninle yalniz olarak grs meye geldim. Eh, sonunda seni grebilme firsati
geti elime. Her seyden nce, nasilsin bakalim? Iyi oldugunu gryorum. Saniyorsam yarin gelebileceksin, degil mi?
- Muhtemelen.
- Sonunda herkesi ferahlat… beni ferahlat! dedi. Onlara ne kadar sama seyler sylemek zorunda kaldigimi bir bilsen. Fakat bildigini
saniyorum.
256
- Her seyi bilmiyorum. Sadece annemden, senin olduka… mesgul oldugunu duydum.
Peter, birden, sanki kendisini bir saldiriya karsi koruyormus gibi bir tavir takindi:
- Yani, onlara kesin bir sey sylemis degilim, dedi. Shatov’un karisini devreye soktugumu biliyorsun. Yani, Paris’te onunla iliskin hakkindaki
sylentiler, pazar gnk olayi aikliyor… kizmadin, degil mi?
- Eh, benim de korkum bu yzdendi, zaten. Fakat, ‘elinden geleni yaptin’ sznn anlami nedir? Bu bir serzenis degil midir? Bununla beraber,
aik konusuyorsun. Buraya gelirken btn korkum, aik konusmamandi.
- Dogrudan dogruya konuya girmek gibi bir ds ncem yoktu, dedi.
Peter, kollarini sallayarak, szckleri birbirinin arkasindan siralamaya basladi. Nihayet, Stavrogin’i sinirlendirdigi iin memnundu.
-Byle demek istemedim, hayir hayir, beni yanlis anlama, hi de byle demek istemedim! diye haykirdi, ‘bizim’ islerle seni rahatsiz etmeye
hakkim yok, tabii. zellikle simdi bulundugun durumdan tr. Sadece pazar olaylarini tartismak iin gelmistim, o kadar. Bunun byle devam
edemeyecegini bildigimden, en uygun olan adimi atabilmek iin bir karara varmaya geldim. Senden fazla zorunluluk duydugum, en iten
aiklamalari yapabilmek iin geldim… gururunu oksamak iin syledim; ama, sylediklerimin hepsi de gerektir. Bu gnden tezi yok, seninle ok aik
konusmak zorundayim.
257-Bunu sen de biliyorsun. Seni bir ok defa kandirdim. Glyorsun. Eh, glmene memnunum; nk, bu glmsemeni aiklama yapabilmek iin bir
neden kabul ediyorum. ‘Kandirma’ szcgn zellikle seni gldrmek iin kullandim. yle ki, bana kizasin ve seni aldatabildigim! ds nesin ki, ben de
hemen kendimi anlatabilmek iin firsat bulmus olayim. Gryorsun ya, hemen ne kadar iten ve aik olmaya basladim. Eh, artik beni dinlemeye
hazir misin?
Peter’in nceden tasarlanmis kaba konusmalari ile kendisini sinirlendirmek arzusunu, tiksinti ile karsilayarak onun konusmalarini dinleyen
Stavrogin’in yznde huzursuz bir merak izi belirdi.
- Simdi, ltfen dinle, diye basladi. Buraya gelirken… yani, genel olarak… on gn kadar nce bu sehre gelirken, belirli bir rol almayi kafamda
tasarlamistim. Hibir rol yapmadan insanin kendi kisiligiyle dolasmasi daha iyi olabilirdi, degil mi? Kimse inanmaz, ama, benim kisiligimden
daha gln bir sey ds nlemez. Samimi olmak gerekirse, biraz aptal rol yapmak istedim. nk, aptal olarak dolasmak, insanin kendi kisiligi ile
dolasmasindan daha kolay olur diye ds ndm. Fakat, sonuta bir aptal, kural disidir ve kural disi olan seyler de merak uyandirir. Sonunda
kendi kisiligimde kalmaya karar verdim. Iste, efendim, kendi kisiligim neye benzer? Altin gibi degerli bir anlami vardir: ne aptal ne zeki,
yetenekleri olduka noksan, buradaki sivri akillilarin syledikleri gibi, aydan gelme, yle degil mi?
- Ah, su halde benimle ayni fikirdesin… ok memnun oldum. Zaten byle ds necegini nceden biliyordum. zlme, zlme, kizmadim ve kisiligimi
de senden kompliman beklemek iin aiklamadim. Oh, hayir, hayir!… Sen yetenekleri ok ve kuskusuz ki bilgili bir kisisin! Aha, yine
glyorsun! Yoksa, yine mi ayagim bir
258
yerde srt?yle de olsa sylemezdin. Sen o kadar zeki bir kisisin. Su halde pekl, sana inaniyorum. Bunu byle kabul edelim. Sevgili babamin
dedigi gibi, Passons ve sunu ilave edeyim ki, gevezeligime de kizma. Aklima gelmisken sylemeliyim ki, ok sasiracaksiniz; daima ok
konusurum; yani, ok szck kullanir ve abuk konusurum; ama, yine de, nasil oluyor bilmiyorum, sylemek istedigimi syleyemem. Peki, neden
bu kadar ok kelime kullanirim da, sylemek istedigimi anlatamam? Eh, nk, konusmasini bilmem de ondan. Konusmasini iyi beceren
kimseler, kisa konusur. Bylece, bu da tanimlanmis olur, degil mi? Yani, yeteneklerimin noksanligi tanimlanmis olur. Fakat, yeteneksiz olma
yetenegim bana dogal geliyor. Neden bu yaradilisimdan yararlanmayayim? Ve gerekten de kullaniyorum. Buraya gelirken, nceleri susmayi
ds ndgm dogrudur. Fakat, biliyorsun, insanin susabilmesi iin birok yetenekleri olmasi gerekir; bu bakimdan bana hi de uymaz. Ayrica, sen
ne sylersen syle, susmak tehlikelidir. Ve nihayet, konusmaya karar verdim; ama, sadece yeteneksiz bir insanin yapabilecegi gibi; yani,
konusmak ki, sanki sylenenleri bir an nce kanitlamak istiyormus gibi… Sonunda, verdigim kanitlari birbirine ylesine karistiririm ki, beni
dinleyen kimse, ne syledigime ve neyi kanitlamak istedigime karar veremeden omuzlarini silkmek suretiyle yanimdan ayrilmak zorunda
kalsin. Yada, daha dogrusu, o kisi yanimdan beni kmseyerek ayrilsin. Sonuta, basitligini karsindakilere gs termis olursun; onlari gzyasina
bogarsin ve tamamen anlasilmaz bir insan olarak kalirsin… bir kerede avantaji birden saglamis olursun, bylece! Simdi sorarim, hakkimda
byle ds nen kim benim gizli isler pesinde kostuguma inanir? Evet, beni daha nce dinleyen bir kimse, hakkimda, gizli amalan var diye
sylendiginde, bu sz edene gc enecektir. Ve ayrica, bazen onlari eglendiririm de… bu da mutlak olarak son derece degerlidir. Iste simdi,
nceden yaptiklarimdan tr beni tamamen bagislamaya taraftarlar; nk, Avrupa’da devrimci bildiriler yayimlayan zeki bir kimsenin,
kendilerinden bile aptal oldugu ortaya ikmistir. Bu byledir, degil mi? Glmsemenden beni hakli buldugunu anliyorum.
259Aslinda Stavrogin hi de glmyordu; aksine, biraz sabirsiz bir tavirla ve kaslarini atmis olarak dinliyordu.
Stavrogin, tek kelime dahi sylemedigi halde Peter, makine gibi konusmasina devam etti:
-Anlayamadim? Ne dedin ? Fark etmez mi? Emin ol ki, burada, arkadasligimiza gvenerek seni lekelemek iin bulunmuyorum. Fakat
korkarim ki, bugn son derece alingansin. Byk bir nese ve aik kalplilikle sana kostum. Fakat, sanki sylediklerimi ilerde aleyhime bir kanit
olarak kullanmak iin, zihnen notlar aliyormus gibi grnyorsun. Seni temin ederim ki, bugn, hibir konuya deginecek degilim. Sana sz veririm
ve btn sartlarini da hemen kabul ederim.
- Anlayamadim. Ne dedin? Bir sey mi syledin? Anliyorum, anliyorum, yine samaladim, galiba. Hibir sart kosmadin ve kosmayacaksin da.
Ben de ok iyi biliyorum ki, sart kosulmaya degmez bir kimseyim. Hakliyim, degil mi? Agzindan laflari zorla aliyorum ve kuskusuz ki, bu da
yeteneksizligimden tr. En kk bir yetenek izi bile yok. Glyor musun? Anlamadim? Ne dedin?
- Hibir sey demedim. Sadece, bir zamanlar senin iin, gerekten yeteneksiz bir insan dedigimi hatirliyorum; fakat bunu syledigimde sen orada
yoktun. Anladigima gre, benim byle konustugum sana sylenmis. mit ederim ki, biraz abuk olur ve konuya bir an nce girersin.
- Fakat konunun tam zerindeydim! dedi. Pazar gnnden sz ediyorum. Pazar gn ben neydim? Ne tahmin edersin? Aceleci, siradan bir
insandim ve konusmayi en berbat sekilde zerime zorla aldim. Fakat hepsi beni bagisladilar. nce, aydan geldigim iin, buna ben de inanmaya
basladim, bu konuda herkes ayni fikirdedir. Sonra, onlara gzel, kk bir yk anlatarak seni, iinde bulun-260
dgn kt durumdan siyirip kurtardigim iin. Byle degil mi? Hakli degil miyim?
- Yani, zellikle, ilerinde bir kusku birakacak sekilde ve nceden szbirligi etmisiz gibi. Aksine, bu konuda ne szlesmistik ne de ben byle bir sey
yapmani istemistim.
- Dogrudur, dogrudur! diye haykirdi. Kafamda tasarladiklarimin neler oldugunu anlayabilmem iin byle hareket ettim. Genellikle aptal rol
oynuyordum; nk, seni yakalamak, gururunla oynamak istiyordum. Aslinda, senin ne kadar korktugunu grenmek istiyordum.
- Kizma! Kizma! Bana yle dik dik bakma! Fakat bana hi de dik dik bakmiyorsun, degil mi? Neden bu kadar samimi oldugumu mu grenmek
istiyorsun? Simdi her sey ok degisik de ondan. Her sey bitmis ve sonuca ulasmis, kllenmis. Birden hakkindaki ds ncelerimi degistirdim.
Eski yolun sonuna geldik; bundan sonra kesin olarak eski yntemlerle onurunu kirmaya alismayacagim. Simdi, artik yeni yntemler
kullanacagim.
- Taktik yok. Simdi tamamen, yapmak istediklerini yapmakta serbestsin. Yani, evet demek istersen evet dersin, hayir demek istersen hayir
dersin. Iste, sana karsi yeni taktigim. Ve bundan sonra, bana kendin sormadan, bizim islerimizden sz etmeyecegim. Glyor musun? Gl
bakalim. Ben de glyorum. Fakat su anda ciddiyim, ciddi, ciddi… ama dogrudur…? degil mi?… Bu kadar aceleci bir insan yetenekli
olamaz… Pekl, yeteneksiz olabilirim; fakat, gayretliyim, gayret ediyorum.
Gerekten de ciddi olarak konusuyordu. Sesinin tonunda ve tavirlarinda garip bir heyecan vardi. Stavrogin, merakla Peter’e bakti.
-Shatov’un sana vurmasindan sonra ona elini srmedigin andan itibaren hakkindaki ds ncelerim degisti. Artik yeter, ltfen, yeter! Baska soru
sormak yok. Baska tek kelime sylemem.
Sorulardan kurtulmak istermis gibi ellerini sallayarak ayaga firladi. Sonra, baska soru sorulmadigi ve gitmesi iin aik bir neden olmadigindan
tekrar yerine oturdu. Biraz sakinlesmisti.
- Bunu ‘siradan’ bir insan oldugum iin yapmadim. Sadece samimiyetimden, sana yardimci olabilmek iin yaptim. Eger, bu hareketimden
herhangi bir siradanlik sezdinizse; bu tamamen sa-miyetimdendir.
- Oh, nemli degil sanirim, diye sylendi. Belki de yapilacak baska bir sey yoktu. Yalniz, ltfen, bana bir daha not gnderme.
- Bu konuda da elimden bir sey gelmezdi. Fakat, Liputin, sen de bilirsin, cesaret edemez.,. Aklima geldi, bizimkilere ugramak fena bir fikir
sayilmaz; yani demek istiyorum ki, onlara, ‘bizimkilere’ degil, yoksa yine beni sulu bulacaksin. Fakat merak etme, hemen degil, bir ara.
Simdi hava yagisli. Onlara haber veririm, toplanirlar, aksam da biz gideriz. Onlara nasil bir armagan gtrdgmz an-262
lamak iin, yuvada agzi aik bekleyen karga yavrulari gibi beklesip duruyorlar. ok heyecanli insanlar, notlarini ikarmislar, tartismaya
hazirlaniyorlar. Virginsky… bir ‘Cosmopolitan’, Liputin, polis alismalarina kuvvetle egilmis bir ‘Fourierist’; ne yalan syleyeyim, bir bakima
degerli bir kimse, ama her seyde siddet istiyor ve uzun kulakli adam, son fakat nemli; kendi bildigi gibi yapacaktir. Ve, biliyorsun, onlari
nemsemez gibi davrandigimdan bana gc eniyorlar… ha, ha! Onlari muhakkak grmemiz gerekiyor. Stavrogin, mmkn oldugu kadar
nemsemez bir tavirla:
- Beni onlara bir esit nder olarak mi tanittin? diye sordu. Peter, ona syle bir bakti. Stavrogin’in sorusunu duymamis gibi
- Sahi, dedi. Anneni grmek iin buraya birka defa gelmistim ve ona da bazi seyler anlatmak zorunda kaldim.
- Tahmin ederim.
- Hayir, hibir seyi tahmin etme. Annene sadece, Shatov’u ldrmeye niyetin olmadigini syledim ve gzel seylerden sz ettim. Ve biliyor musun?
Hemen ertesi gn, Lebyatkinler’i nehrin karsi kiyisina tasidigimi grenmis. Bunu ona sen mi syledin?
- Syleyenin sen olmadigini biliyordum, zaten. Fakat, senden baska kim haber verebilir ki? Syleyenin kim oldugunu bulmak ok ilgin olacak.
- Ha…. hayir, Liputin degil, diye mirildandi. Kim oldugunu grenecegim. Bana, Shatov syledi gibi geliyor. Ama, nemli de sayilmaz, hani. Bu
konuyu birakalim. Aklima geldi, annenin hep en nemli soruyu sormasini bekliyordum… Garip sey, evet, nceleri yz ok asikti; fakat, bugn
geldigimde gzleri piril piril yaniyordu. Acaba bunun anlami ne olsa gerek?
263- nk, bes gn iinde Lisa’ya evlenme teklif edecegime sz verdim, dedi.
- Oh, su halde… kuskusuz diye mirildandi. Onun nisanlanmasi hakkinda bazi sylentiler var, biliyor musun”? Hem dogru da. Fakat haklisin;
kiliseden kosar adimlarla dnecektir. Sadece senin bir szne bakar. Byle syledigim iin kizmadin, ya?
- Hayir, kizmadim.
- Gryorum ki bugn seni kizdirabilmek olduka g. Senden korkmaya basliyorum. Yarin nasil grnecegini o kadar ok merak ediyorum ki. Birok
sey hazirlamis oldugunu umarim. Byle konustugum iin bana kizmiyorsun, ya?
-Lisa iin annene cevap verdin mi? diye sordu. Stavrogin, soguk bakislarini Peter’e dikti.
- Oh, anliyorum. Kuskusuz anneni rahatlatmak iin sadece. Stavrogin kesin bir dille sordu:
-Ben… bir sey zannetmiyorum, dedi. nk, zel islerini daha nceden ds ndgne gre, yapmaya karar verdigin seyin de ll olacagini bilirim. Sadece,
hizmetinde oldugumu sylerken samimiydim. Daima ve her yerde, her an hazirim. Yani, anliyorsun, degil mi?
Stavrogin esnedi.
264
Peter, hemen yerinden kalkti ve hemen gidecekmis gibi yine sapkasini kapti.
Fakat, gidecegi yerde devamli olarak konusmaya, odada dolasmaya basladi. Anlattiklarinin heyecanli kisimlarinda sapkasini bacagina
vuruyordu.
- Hayir, tesekkr ederim. Belki daha sonra neselenirim. Sahi, Bayan Lembke nasil?
-Ne garip tavirlariniz ve anlayisiniz var!… Onun sagligi, sizin iin bir kedinin sagligi kadar nemli degildir. Bununla beraber, yine de
ilgileniyorsunuz. Hosuma da gitmiyor degil. ok iyidir ve size son derece saygisi var. Sizden ok sey bekliyor. Pazar gnk olaydan hi sz
etmiyor ve ortaya ikmanizla her seyi halledeceginize inaniyor. Sizi temin ederim ki, her seyin s tesinden geleceginize gerekten inaniyor.
Bununla beraber, simdi her zamankinden ok daha esrarli ve romantik bir kisi oldu… son derece avantajli bir durum. Sizinle tanismak iin
herkes sabirsizlikla bekliyor. Sehirden ayrildigim zaman iin iin kayniyorlardi; ama simdi fokurduyorlar. Aklima geldi, su mektup iin tekrar
tesekkr ederim. Hepsi Kont K.‘den korkuyor. Biliyorsunuz, devletin bir casusu oldugunuzu ds nyorlar. Ben de inkr etmiyorum… zarari yok,
degil mi?
- Hayir.
- Bu bir sey degil. Gelecekte bize faydali olacaktir. Burada bildikleri gibi davraniyorlar. Tabii, ben de onlara cesaret veriyorum. Bayan
Lembke basta. Gaganov da… Glyor musun? Benim taktigim bu; samaliyorum ve sonra birdenbire bekledikleri gibi zekice bir sz ediyorum.
Etrafimi sardiklari zaman da, yine samalamaya basliyorum. Su anda beni gzden ikarmis durumdalar. ‘Yetenekli bir kimse’ diyorlar. Fakat
aydan ds ms . Beni dogru yola sokabilmek iin Lembke, memuriyet teklif ediyor. Biliyorsun, ona son de-265rece kt davraniyorum. Yani,
gururunu incitiyorum; sadece dik dik bakmakla yetiniyor. Bayan Lembke de tesvik ediyor. Dukhovo’da dn senin iin pek hos olmayan
seyler syledi. Ona hemen btn geregi anlattim. Yani, btn geregi degil tabii. Btn gnm Dukhovo konaginda geirdim. Konagi ve arazisi ok gzel.
Stavrogin, birden ayaga firladi ve ileri dogru egilerek:
-Hayir, bu sabah beni getirdi. Beraber dndk. Peter, Stavrogin’in ani heyecanini fark etmemis gibi devam etti:
- zr dilerim, galiba bir hata yaptim. Kitabi ds rdm. Yere ds rdg pahali ciltli kitabi almak iin egildi. Aceleyle
sayfalari karistirdi.
- Sahimi?
-Rusa. Tabii gizli gizli yaziyor. Bayan Lembke’nin haberi var ve izin veriyor. Ama, kendine gre yntemleri olan bir mankafa. Mankafalar da
alisarak kazanirlar. yle kesinlik, agirbaslilik!… Keske bizim de yle bir yanimiz olsa.
- Neden olmasin? Rusya’da tek dogal olan sey de bu… Birden haykirdi.
-vmem… vmem… bundan sz etmiyorum. Bu nazik konuda tek kelime sylemiyorum. Haydi, allahaismarladik. Suratin yemyesil oldu.
-Inanirim. Hemen yatsaniz iyi olacak. Aklima geldi de, tasrada hadimlar tarikatindan yelerimiz var… ok ilgin insanlar. Fakat, bundan sonra
sz ederim. Size bir haber daha; cuma gecesi bazi su—
266
baylarla iiyordum. Aralarinda dostumuz var, vous comprenez (anladin mi)? Dinsizligi tartisiyorlardi ve sylememe gerek yok, tabii, Tanri’yi
ortadan kaldirmislardi. Neseden kiriliyorlardi. Sahi, Shatov, eger Rusya’da bir devrim yapilacaksa, bu devrimin Tanri’yi inkrla baslamasi
gerektigi kanisinda. Dogru olabilir. Ak sali bir yzbasi, hep oturuyor, tek kelime sylemiyordu. Birden yerinden firlayip odanin ortasina atladi.
Kendi kendine konusuyormus gibi yksek sesle: Tanri yoksa, ben ne yzbasisiyim’, diye haykirdi. Sonra, sapkasini alip ikti gitti. Stavrogin,
nc defa esneyerek:
- yle mi? Ben anlayamadim. Zaten bu nedenle size sormak istemistim. Eh, baska ne olabilirdi ki? Spigulinler’in fabrikasi da ok ilgin.
Bildiginiz gibi bes yz isi alistiriyorlar. Bir kolera yuvasi haline gelmis. On bes yildan beri temizlenmemis ve fabrikada alisanlarin paralari da
dogru drs t denmemis. Sahipleri milyoner. Isilerden bazilarinin ‘Enternasyonal’ hakkinda olduka bilgili olduklarina seni temin ederim.
Glyorsun, degil mi? Greceksin. Sadece bana biraz zaman tani! Sana zamani ayarlamani daha nce de sylemistim, bak simdi de sylyorum ve
sonra… fakat zr dilerim, sylemeyecegim. Bunun hakkinda konusmayacagim. Kaslarinizi atmayin yle. Eh, allahaismarladik.
- Hey gzel Tanrim! En nemli seyi unuttum. Sandiginizin Petersburg’dan gelmis oldugunu sylememi istediler.
- Yani sizin sandik… teberiniz; ceketleriniz, pantolonlariniz, amasirlariniz, gmlekleriniz gelmis. Dogru mu?
- Alexey’e sor.
267-Pekl, su halde yarin… yarin. Yeni ceketim, Frak ve pantolonum, senin esyalarla beraber. Tavsiyen zerine Charmer’den almistim,
hatirladiniz mi?
Stavrogin glmseyerek:
- Burada kibar davrandigini duydum, dedi. Binicilik dersleri alacagin dogru mu?
- Bana bak, dedi. Bana bak, ilk ve son defaya mahsus olmak zere su kisilikleri bir tarafa birakalim. Hi kusku yok ki beni arzu ettigin kadar
hor grebilirsin. Beni hor grmek seni memnun etse bile, bir sre kisiliklerimizi bir kenara itelim. Sen de byle ds nmez misin?
Stavrogin:
Peter glmsedi, sapkasi ile dizine vurdu, agirligini bir ayagindan brne geirdi ve tekrar eskisi gibi durdu. Bir kahkaha atarak:
- Buradaki bazi kimseler, dedi. Beni, Lisa konusunda senin rakibin sayiyorlar. Bu bakimdan kiligimi dzeltmem gerekir, degil mi? Fakat, btn
bu bilgileri sana kim getiriyor? Hey Tanrim, saat hemen hemen sekiz olmus. Gitmem gerekiyor. Annen gitmeden nce kendisini grmemi
istedi; ama, simdi vaktim olmayacak. Sen simdi yat, yarin kendini daha iyi hissedersin. Disarsi karanlik, hava yagisli, fakat beni bekleyen
bir araba var; nk, geceleri sokaklar pek emin degil… Oh, sahi aklima geldi, Fedka isimli bir mahkm Sibirya’dan kamis, civarda ve sehirde
basibos dolasiyor. Bir zamanlar benim esirimmis; ama, babam onu orduya satmis ve para almis. Olduka ilgin kisiligi olan biri.
- Konustum. Benden kamiyor. Hemen hemen her seye hazir; tabii para karsiliginda; ama, kendisine gre bazi inanlari var. Oh,
268
yine aklima geldi. Eger planlarinda ciddiysen… hatirlarsan, Lisa hakkinda… o takdirde yine hatirlatirim ki, ben de her seye hazirim. ‘ Ne
sylersen syle, emirlerine hazirim. Ne o, ne oldu? Bastonuna neden uzandin? Gzel Tanrim, ben de nelerden sz ediyorum? Meger baston
degilmis. Bir an iin bastonuna uzandigini sandim!..
Stavrogin, ne bir sey ariyor ve ne de konusuyordu. Fakat olduka ani bir hareketle yerinden firladi. Yznde garip bir anlam vardi.
Peter, basiyla kgit agirliginin altindaki mektubu isaret ederek:
-Bay Gagonov hakkinda da bir seyler yapmami istiyorsan, diye mirildandi. Gerekli btn seyleri hazirlamak iin bana gvenebilirsin. Benim
yardimim olmadan bir sey yapamazsin.
Cevap beklemeden odadan ikti. Fakat, basini bir kere daha kapinin araligindan uzatti. Yksek sesle bagirarak:
- Byle sylyorum; nk, Shatov, geen pazar sana hakaret ederek hayatini tehlikeye sokmakta haksizdi, degil mi? Bunu ds nmeni istiyorum.
***
Peter Verkhovensky, kapinin arkasindan kayboldugu zaman belki de, yalniz kalan Stavrogin’in fkeyle duvarlari yumruklaya-cagini ds nd ve
mmkn olsa onu seyretmekten memnun olacakti. Fakat, ok yaniliyordu; Stavrogin tamamen sakindi. Iki dakika kadar masanin yaninda
durdu; derin ds nceye dalmis grnyordu; fakat, ok gemeden dudaklarinda soguk bir tebessm belirdi. Yavasa yine koltuktaki eski yerine
oturdu ve sanki btn gc n yitirmis gibi gzlerini yumdu. Mektubun ucu hl kagit agirliginin altindan grnyordu, onu dzeltmek iin hibir hareket
yapmadi.
Kisa zamanda kendisini tamamen unuttu. Son birka gnden beri, son derece endiseli olan Bayan Stavrogin, Peter Verkhovensky’nin
269verdigi szde durmayarak evden ayrilmasi zerine, zamansiz olmakla beraber, Nicholas’i grmek arzusuna engel olamadi. Nihayet,
oglunun kesin bir seyler syleyecegini btn kalbiyle umuyordu. Eskisi gibi kapiyi yine hafife tikirdatti. Yine cevap alamayinca kapiyi ati.
Nicholas’in kimildamadan oturdugunu grnce, heyecanindan kalbi kt kt arparak koltuga dogru yrd. Oglunun bu kadar abuk uykuya
dalmasina ve zorlukla soluk aliyormus gibi oturarak uyuyabilmesine sasirdi. Nicholas’in yz soluk, tamamen donmus ve hareketsizdi; kaslari
hafife atilmisti; yz gerekten balmumundan yapilmis bir maskeyi andiriyordu. Bayan Stavrogin, dakika kadar oglunun basucunda, deta
soluk almaktan korkarak durdu. Sonra, birden panige kapildi. Ayaklarinin ucuna basarak odadan ikti ve kapida bir saniye kadar oyalanarak
ogluna dogru bir ha isareti yaparak onu kutsadi. Sonra, kimseye grnmeden iinde yepyeni bir zntyle uzaklasti.
Stavrogin, yerinden hi kimildamadan, taslasmis gibi hemen hemen bir saat kadar uyudu. Uyudugu sre iinde, yznn tek adalesi dahi
kimildamamisti; kaslari yine eskisi gibi atikti. Bayan Stavrogin, odada dakika daha kalmis olsaydi; hi kusku yok ki, bu l hareketsizligin ezici
duygusuna dayanamaz, oglunu uyandirirdi. Stavrogin’in gzleri kendiliginden aildi. Yine hi kipirdamadan oturdu ve gzlerini, odanin bir
ks esine dikti. Sanki orada bulunan ok merak uyandirici bir seye bakiyormus gibi grnyordu. Oysaki, baktigi yerde degisik ve yeni bir sey
yoktu.
Nihayet, byk duvar saatinin gongu, hafif bir sesle, yarim saati vurdu. Stavrogin huzursuz bir tavirla basini saate bakmak iin dndrdg zaman,
odanin arka kapisi aildi ve khya Alexey Ye-gorovich odaya girdi. Bir elinde, kalin bir palto, esarp ve sapka, diger elinde ise zerinde bir kgit
bulunan gms bir tepsi vardi.
- Saat dokuz buuk, diye bildirdikten sonra, elindeki giyecekleri ks edeki bir sandalyenin s tne koydu ve zerinde, kursun kalemle sadece iki
satir yazili ve katlanmamis bir kgit bulunan tepsiyi, Stavrogin’e uzatti.
270
Stavrogin notu okuduktan sonra, ayni kgidin ks esine bir seyler karaladi ve kgidi tekrar tepsinin s tne atti. Kanepeden kalkarken:
- Ben evden ayrilir ayrilmaz verirsin, dedi. Simdi giyinmeme yardim et.
zerinde kadife bir ceket oldugunu fark edince bir an ds nd; sonra khyaya, resmi ziyaretlerde giydigi ceketini getirmesini syledi. Nihayet,
giyinmesini bitirerek, sapkasini basina geirdi. Annesinin girmis oldugu kapiyi kilitledikten sonra masanin zerindeki mektubu aldi ve pesinde
khya oldugu halde odanin diger kk kapisindan hole ikti. Koridordan, dogrudan dogruya baheye ailan, kk bir sahanliga giden, daracik tas
basamaklardan indiler. Sahanligin ks esinde, bu gece iin nceden hazirlanmis, kk bir fener ve byk bir semsiye vardi.
Khya, efendisini bu gece ziyaretinden alikoymak iin son bir deneme daha yapti.
- Bu devamli yagmur sokaklari ok amurlu yapti, efendim. Fakat Stavrogin cevap vermeden semsiyeyi aldi. Eski bahenin
rutubetli ve zifiri karanligina daldi. Rzgr, agalarin yari iplak tepelerini sallayarak ugulduyordu. Daracik, akil ds eli patika amurlu ve kaygandi.
Baheye basi aik ve sadece ceketiyle ikmis olan Alexey, bir adim nde yryerek patikayi elindeki fenerle aydinlatiyordu.
Stavrogin birden:
- Bu sekilde grlms olmayacak miyiz? diye sordu. Khya, yumusak ve tane tane konusarak:
- Saat tam dokuzda odasina ekildi, efendim. Son birka gnden beri ayni saatte odasina ekiliyor ve bir sey grenebilecegini de sanmam.
271Sonra byk bir cesaretle sordu:
Her ikisinin de ok iyi bildikleri dolambali patikayi geerek bahenin yksek tas duvarlarinin dibine geldiler. Duvarin uzak ks esinde, tenha bir
sokaga ailan kk bir kapi vardi. Bu kk kapi hemen hemen hep kilitli bulunurdu; ama kapinin anahtari simdi khyanin elindeydi.
Alexey, kapinin bir gn nce ve tekrar bugn de yaglanmis oldugunu syledi. Sirilsiklam olmustu. Kapiyi atiktan sonra anahtari Stavrogin’e
uzatti.
-Eger uzaga gidecekseniz efendim, tenha sokaklarda kol gezen serserileri hatirlatirim. zellikle, nehrin br tarafinda.
Alexey, Stavrogin’i kucaginda tasimis, ona ocuklugundan beri bakmis emektar bir usakti. Ciddi ds nceli, okumayi seven bir adamdi.
- Tanri sizi korusun, efendim. Yaptiklarinizin dogruluguna inaniyorum. Tanri dogrularin yardimcisidir, efendim.
- Ne syledin?
Khya, biraz nce sylediklerini tekrarladi. Efendisinin karsisinda, simdiye kadar hi byle konusmamisti.
Stavrogin kapiyi kilitledikten sonra anahtari cebine soktu ve amurlu yollarda bata ika yrmeye basladi. Nihayet issiz ve uzun bir caddeye ikti.
Sehri avucunun ii gibi biliyordu; Bogoyavlenskaya caddesi olduka uzakti. Filipov’un khne evinin kapali ka—
272
pisinin nne geldigi zaman saat onu geiyordu. Lebyatkin’lerin nceden oturdugu alt kat bostu ve pencerelerin kepenkleri kapaliydi. Shatov’un
oturdugu ati katinda isik vardi. ingirak olmadigindan kapiyi yumruklamaya basladi. s t kattan kk bir pencere aildi. Shatov basini uzatarak
sokaga bakti. Disarisi ok karanlik oldugundan bir sey grmek mmkn olmuyordu. Shatov bir dakika kadar btn dikkati ile geleni grmeye alisti.
Birden sordu:
- Benim.
Shatov, pencereyi arparak kapatti ve asagi inerek kapiyi ati. Stavrogin tahta esigin s tnden atlayarak ieri girdi ve tek kelime sylemeden,
Kirilov’un oturdugu blme dogru yrd.
Buradaki btn kapilar ardina kadar aikti. Koridor ve n iki oda karanlikti; fakat, Kirilov’un oturdugu son odada isik vardi. Odadan gls meler ve
birtakim garip bagrismalar duyuluyordu. Stavrogin, dogrudan dogruya aydinlik odaya yrd; fakat, odaya girmeden kapida durdu. Odanin
ortasindaki byk masanin s tnde aydanlik duruyordu. Ev sahibinin akrabasi yasli kadin, basi aik, zerinde sadece bir eteklik, iplak ayaklarinda
erkek potinleri ve sirtinda tavsan derisi bir ceket oldugu halde odanin tam ortasinda duruyordu. Kucaginda, zerinde sadece bir zibin olan,
kk bacaklari iplak, yanaklari pembe-beyaz, aik sari salari daginik, on sekiz aylik bir ocuk vardi. Grns e gre besiginden henz alinmisti.
Aglamis oldugu, kirpiklerinin islakligindan belli oluyordu. Fakat simdi, kk kollarini uzatiyor, ellerini irpiyor ve her kk ocugun yaptigi gibi
kendi kendine garip sesler ikartarak glyordu. Kirilov, bebegin nnde durmus elindeki kk kirmizi bir topu yere vuruyor, tavana kadar ziplayan
topu yine yakaliyordu. ocuk, yarim yamalak becerebildigi kadar Žtop, topŻ diye bagirinca, Kirilov topu ocuga veriyor ve onun tekrar attigi
topu yakalamak iin kosuyordu. Nihayet top dolabin altina yuvarlandi. ocuk, Žtop, topŻ diye fer-273yadi basti. Kirilov yzkoyun yere
uzanarak topu almaya alisti. Stavrogin odaya girdi; onu gren ocuk, yasli kadina sarilarak yaygarayi basti. Yasli kadin onu hemen odadan
gtrd.
Kirilov, top elinde yerden kalkarken bu beklenmedik ziyaretiye hi de sasirmis grnmyordu.
- Evet, sicak… hatta kayniyor, dedi. Oturun. amur iinde kalmissiniz, ama nemli degil. Daha sonra silip temizlerim.
Stavrogin, bir sandalyeye rahata oturdu ve verilen ayi hemen bir dikiste iti. Kirilov sordu:
O zamana kadar ayakta duran Kirilov, Stavrogin’in tam karsisindaki sandalyeye oturdu.
- Is. Su mektubu okuyun. Gaganov’dan. Petersburg’da onun hakkinda sylediklerimi hatirlar misiniz?
Kirilov, mektubu alip okudu; sonra masanini zerine koydu ve Stavrogin’e bakarak bekledi. Stavrogin anlatmaya basladi.
- Bildiginiz gibi bu Gaganov’la hayatimda ilk kez karsilastim. Bir ay nce Petersburg’da. Baskalarinin yaninda birka kere karsilastik. Benimle
samimiyeti olmadigi ve konusmadigi halde, bana karsi son derece ks tah davranma firsatini buldu. O zaman bunu size anlatmistim. Fakat
bilmediginiz bir zellik var. Petersburg’dan ay-274
rilmadan nce bana bir mektup yolladi. Tabii bu mektup bambaska bir dille yazilmisti. Niin yazildigi belli olmayan kaba bir dille yazilmisti.
Ben de hemen bir mektupla cevap verdim. Byk bir samimiyetle, drt yil nce babasi ile aramda geen kulpteki olayin, istenmeden, hastaligim
nedeniyle yapilmis bir olay oldugunu ve zr dilemeye hazir oldugumu bildirdim. Bunu dikkate alarak beni bagislamasini rica ettim.
Mektubuma cevap vermeden ekip gitti. Buraya geldigimde; onu azgin bir boga gibi kprms olarak karsimda buluyorum. Daha evvel
toplumun iinde bana sylediklerini tekrarliyor. Beni kt olarak suluyor. Ondan sonra bugn, bu mektubu aldim. yle bir mektup ki, bylesini
simdiye kadar kimsenin almis olabilecegini ds nemem. Ii trl hakaretlerle dolu. ‘Tokatlanmis suratimiz’ falan diye bir sr hakaret var iinde.
Dello sahidim olmayi reddetmeyeceginiz umuduyla geldim. Kirilov:
- Hi kimse byle bir mektup almamistir diyorsunuz, dedi. fkeliyken her insam byle bir mektup yazabilir. Pushkin, Hekern’e byle bir mektup
yazmisti. Pekl, gelecegim. Ne yapacagimi syleyin, yeter.
Stavrogin, bu durumun yarin halledilmesini istedigini syledi. Fakat nce, Kirilov ‘un tekrar Gaganov’u grmesini, ona, yine zr dilemeye hazir
oldugunu; hatta, gerekirse mektupla da ayrica zr dileyebilecegini; fakat, Gaganov’un da bir daha byle mektuplar yazmamaya sz vermesinin
sart oldugunu ve daha nce gnderilen mektubun hi yazilmamis olarak kabul edilecegini bildirmesini istiyordu.
Kirilov:
- Buraya gelmemin asil nedeni, ona byle syleyip syleyemeyeceginizi grenmek istememdi.
- Anliyorsunuz, ya, ben her seyin yarin olup bitmesini arzu ediyorum. Yarin sabah saat tam dokuzda Gaganov’un evine gideceksiniz. Sizi
dinleyecek ve sylenenleri kabul etmeyecektir; fakat size, kendi tanigi ile grs ebileceginiz bir saat verecektir. Saat on biri verdigini kabul
edelim. Onlarla btn konular zerinde anlasin ve saat bir ya da iki sularinda, kararlastirilacak yerde bulusuruz. Byle bir anlasma iin elinizden
geleni yapmanizi rica edecegim. Tabii, dvs silahi tabanca olacaktir. zellikle, sunu istiyorum; dvs sahasinda, arasi on adim olan iki izgi ekin;
bu izgilerden yine onar adim sayarak iki tarafa da tekrar birer izgi ekin. Yerilen isaret zerine bu izgilerden baslayarak atis izgilerine kadar
yryecegiz. Her ikimizin de bu izgiye kadar yrmesi gerekiyor. Tabii, taraflar arzu ettikleri takdirde daha nce de ates edebilirler. Zannederim ki
btn syleyeceklerim bu kadar.
Kirilov:
-Madem byle ds nyorsunuz, yirmi adim olsun; ama, daha fazla degil. Onun dvs mek iin arzulu oldugunu ds nyorsunuz, degil mi? Bir
tabancanin nasil dolduruldugunu bilir misiniz?
-Biliyorum. Iki tabancam var. Onlari hi kullanmadiginiza dair yemin edecegim. Onun tanigi da benim gibi syleyecek. Iki takim tabanca
olacak, kura ile ya onun tabancalari ya da bizimkiler seilmis olacak.
- Gzel.
Kirilov, odanin bir ks esinde duran bavulunun zerine egildi. Bavul bosaltilmamisti ve istedigi zaman kendisine gerekli teberiyi
276
zaman zaman aliyordu. Bavulun dibinden, hurma agacindan yapilmis ve ii kirmizi kadife ile ds enmis bir kutuyu aldi ve olduka pahali, ok
gzel bir ift tabanca ikardi.
- Her sey var. Barut, kursun, kovan… Ayrica, bir de toplu tabancam var. Bir dakika bekleyin.
Tekrar bavulunun s tne egildi ve baska bir kutudan, Amerikan yapisi toplu bir tabanca ikardi.
Fakir ve ihtiya iinde olan Kirilov, hibir zaman kt durumunu gs termek istemezdi. Zorlukla sagladigi belli olan bu silahlarini simdi byk bir
gururla gs teriyordu.
Kirilov, Stavrogin’in sorusunun ne anlama geldigini onun ses tonundan anlayarak hemen cevap verdi.
- Hayir.
- Ne zaman?
Sorulan sorudan biraz sikilmis oldugunu; fakat, sorulabilecek btn sorulara cevap vermeye hazir oldugunu hissettirerek:
- Bildiginiz gibi, benim elimde olan bir sey degil, dedi. Ne zaman sylerlerse.
Stavrogin kaslarini atip, uzun sren birka dakika ds ndkten sonra:
- Kendi kendisini vurmak isteyen bir kimseyi anlarim, dedi. Bazen benim bile byle ds ndgm anlar oldu. Fakat her defasinda
277da yeni yeni ds ncelerle kendime geldim. Eger biri, bir su islese, ya da daha nemlisi, yz kizartici bir su islese; yani alaklik etse, hem de…
yaptigi olduka sama olsa; insanlarin bin yil hatirlayacaklari, nefretle anacaklari, her andiklarinda yere tkrecekleri bir su olsa… birdenbire
‘sakaga sikilan bir kursun, her seyi kknden halledecektir.’ Insanlar hatirlayacaklarmis, nefretle ana-caklarmis… bunun ne nemi olabilir
artik, yle degil mi? Kirilov bir anlik tereddtten sonra:
- Hayir, byle bir sey demiyorum, yalniz, aklima byle bir ds nce gelince, bu ds ncenin tamamen yeni oldugunu hissediyorum.
Kirilov:
- Ds nceyi mi hissediyorsunuz? dedi. ok gzel! Insanin kafasinda birok ds nce vardir ve her akla gelisinde yeni olur. Dogrudur. Sanki ilk kez
oluyormus gibi, kafam byle ds ncelerle dolup tasiyor.
- Ay’da yasadiginizi ve bir sr sama sular islediginizi ds nelim. Siz buradayken, ay var oldugu srece, oradaki insanlarin, bu yaptiklariniza
binlerce yil glecegini, isminizi igrenti ile anacaklarini biliyorsunuz. Fakat, siz buradasiniz ve Ay’a buradan bakiyorsunuz. Orada
yaptiklarinizdan ve oradaki insanlarin adinizi nefretle anmalarindan size ne? Dogru, degil mi?
Kirilov:
- Bilmiyorum, diye cevap verdi. Sonra soguk, fakat kesin bir dille ekledi:
. - Ihtiyar kadinin kaynanasi geldi… yani gelini geldi… hepsi bir. gn oluyor. Hasta. Midesinden sanci ekiyor ve sabahlara kadar
278
kivranip haykiriyor. Kadin uyuduktan sonra, ihtiyar ocugu alip buraya getiriyor. Onu topla eglendiriyorum. Topu Hamburg’dan almistim…
havaya atip yine kapiyorum. Insanin belini ve sirtini glendirir. Kiz ocugu.
- Su halde, hayati da seviyor olmalisiniz, degil mi? -Evet hayati severim. Neden?
- Verdimse ne olacak? Bunun ikisini neden birlestiriyoruz? Hayat bir sey, br baska bir sey. Hayat var lm ise yok.
- br dnyadaki sonsuz hayata degil, bu dnyadaki sonsuz hayata inaniyorum. Bazi anlar vardir. Bazi anlara gelirsiniz ve zaman birden durur.
Iste o zaman, lmszlk baslayacaktir.
- Evet.
- Zamanimizda bunun olabilecegini sanmam, dedi. Evrenin sonu zerinde kehanetlerde bulunan kutsal kitapta, melek, zamanin olmadigina
yemin eder.
- Biliyorum. ok dogrudur. Aik ve kesindir. Insanoglu mutlulugu buldugunda zaman olmayacak; nk, zamana ihtiya grlmeyecek. ok dogru bir
ds nce.
- Hibir yere saklanmayacak. Zaman bir cisim degil, ds ncedir. Zihinlerden silinecektir.
- Zaman basladigindan bu yana, filozoflarin basmakalip sz haline gelmistir, diye mirildandi.
279Stavrogin’in syledigi bu sz, sanki btn ds ncelerini kap-siyormus gibi, Kirilov gzleri parlayarak haykirdi.
- Mutlu olduguna inaniyorum, Kirilov. Mutlusun, degil mi? Kirilov sanki en olumlu cevabi veriyormus gibi:
- Fakat son zamanlarda istirap ektiniz, degil mi? Liputin’e kizmamis miydiniz?
- Iste, simdi kimseye kizmiyorum. O zamanlar mutlu oldugumu bilmiyordum. Agatan ds ms yaprak grdnz m hi?
- Grdm.
- Son gnlerde ben de bir yaprak grdm; ortasinda pek az yesili kalmis ve sararmis bir yaprak. Kenarlari da rms t. Rzgra kapilmis uuyordu.
Henz on yasinda bir ocukken, kisin gzlerimi yumar, henz damarlari yeni yeni belli olan yesil yapraklari ve gnesi hayal ederdim. Gzlerimi aar
ve grdklerime inanmazdim; nk, gzlerimi kapadigim zaman grdklerim o kadar gzeldi ki gzlerimi hemen tekrar yumardim.
- Ha… hayir… Neden? Ima etmiyorum, sadece bir yapraktan, yesil bir yapraktan sz ediyorum. Yaprak gzeldir. Her sey gzeldir.
- Her sey mi?
- Her sey. Insanoglu mutlu degil; nk, mutlu oldugunu bilmiyor. Hepsi bu… hepsi bu!.. Bunu grenen bir kimse hemen mutlu olacaktir.
Hemen o dakikada. Kaynana lecek, gelin yasayacaktir… hepsi gzel. Bunu birden anladim.
-Fakat aliktan lenler ya da gen kizlari igfal edenler… bunlar da iyi mi hep?
- Evet, iyidir. ocuk iin beynini dagitan bir insan bile iyidir. Kafasini dagitmayan kisi, bile iyidir. Her sey iyidir… her sey. Her seyin iyi
oldugunu bilen de iyidir. Kendileri iin iyi oldugunu bi—
280
lirlerse, onlar iyi olacaktir demektir ve kendileri iin iyi oldugunu bilmedikleri srece de, onlar iin iyi olmayacaktir. Btn ds ncelerim budur…
bundan baska ds ncem de yoktur.
- Geen hafta, sali gn… hayir, hayir arsamba gn, nk, zaten arsambaydi… gece.
- Hatirlamiyorum. yle oldu iste. Odada dolasiyordum… bir sey fark etmez. Saati durdurdum. Tam, e yirmi dakika vardi.
- Zamanin durmasi gerektigine bir sembol olarak herhalde? Kirilov cevap vermedi.
Sonra birden:
-Onlar iyi degildirler, dedi. nk, iyi olduklarini bilmiyorlar. Bunu anladiklari zaman, kk bir kizi igfal etmeyeceklerdir. Iyi olduklarini anlamalari
gerekir. Bundan sonra da hepsi, hepsi iyi olacaktir.
- Insanlara her seyin iyi oldugunu greten kimse, dnyanin sonunu getirecektir.
- Tanri-Insan mi?
- Her seye dua ederim. Bakin; duvarda bir rmcek yryor… ona bakiyor ve yryebildigi iin skrediyorum.
Kirilov’un gzleri yine isildadi. Devamli olarak Stavrogin’e bakiyordu. Bakislari sert ve sabitti. Stavrogin, kaslarini hafife atmis, biraz
kmseyerek bakiyordu; ama, bakislarinda alay eden bir anlam yoktu.
- Bir daha geldigimde, sizi Tanriya da inanmis olarak bulacagimi umarim, dedi.
- Tanriya inancinizin oldugunu anlarsaniz, ona inanirsiniz. Halbuki, Tanriya inanciniz oldugunu anlamazsaniz, ona inanmazsiniz.
Stavrogin, szn bitirdikten sonra kahkahayla gld. Kirilov, bu szleri bir an ds ndkten sonra:
- Byle degil, dedi. Ds ncemi tamamen tersyz ettiniz. Meyhane sakasi bu. Hayatimdaki degerinizi hatirlayin. Stavrogin.
- Allahaismarladik, Kirilov.
- Gene gelin.
-Oh, unutmustum. Fakat meraklanmayin, uyuyakalmam. Saat tam dokuzda. Arzu ettigim zaman nasil erken kalkabilecegimi biliyorum.
Yataga yatar kendi kendime ‘Saat yedide’ derim. Ve saat tam yedide uyanirim. ‘Saat onda’ derim ve saat tam onda uyanirim.
282
***
Shatov’un oturdugu evin kapisi aikti. Fakat, koridora giren Stavrogin, zifiri karanlikta kaldi ve el yordami ile atiya ikan merdivenleri aradi.
Birden s t kattaki bir kapi aildi ve isik koridora kadar aksetti. Shatov, disari ikmamis, sadece kapisini amisti. Stavrogin odanin kapisinda
durdugu zaman, Shatov’un, masanin yaninda kendisini bekledigini grd.
Kapiyi kilitledikten sonra geldi ve Stavrogin’in karsisina oturdu. Hafta sresince olduka zayiflamisti. Sanki atesli bir hastalikla yatmis gibi
grnyordu.
- Evet. Bir dakika durun… sayikliyordum, belki de hl sayikliyorum… bir dakika durun.
Yerinden kalkip duvarin yaninda duran gzl raftan bir sey aldi. Bir tabancaydi bu.
- Bir gece sabaha kadar beni ldrmeye geleceginizi sayikladim ve ertesi sabah erkenden son kurusuma kadar vererek bu tabancayi satin
aldim. Serseri Lyamshin’den. Sonra birden kendime geldim. Tabancanin kursunu yok. O zamandan beri de rafta yatip duruyordu. Bir
dakika…
283Yerinden kalkti. Tavandaki havalandirma penceresini amak zereyken Stavrogin ona engel oldu.
- Atmayin. Neden atacaksiniz? Paraca degeri var. Hem sonra, Shatov’un penceresinin altinda tabanca var, diye sz ederler. Tekrar yerine
koyun. Ve syle oturun. Sizi ldrmeye gelecegimi ds ndgnz iin neden zr dilediginizi syler misiniz? Sizinle barismak iin gelmis degilim. nemli bir
konunun tartismasini yapmak iin geldim. Her seyden nce bana sunu syleyin: Karinizla ilgim oldugundan tr beni tokatlamadiginizi ds nmekle
hata mi ediyorum?
Shatov, sabirsiz bir tavirla ayaklarini yere vurarak: -Hayir, hayir, kuskusuz ki degil! dedi. Kiz kardesim daha isin basinda byle bir sey
olmadigini sylemisti. Stavrogin, sakin bir tavirla devam etti:
- Demek ki ben de hakliyim ve siz de hakliydiniz. Haklisiniz. Mary Lebyatkin, kanunen katimdir; drt buuk yil nce Petersburg’ da
evlenmistim. Bana, Mary Lebyatkin nedeniyle vurdunuz, degil mi?
- Ve bana vurdunuz?
- Ds tgnz iin vurdum, dedi. Yalaniniz iin vurdum. Size dogru yrdgm zaman sizi cezalandirmak gibi bir arzum yoktu, size vuracagimi
bilmiyordum. Hayatimda size ok deger verdigim iin vurdum. Ben…
284
- Anliyorum, anliyorum. Syleyecekleriniz sizde kalsin. Atesiniz olmasina zldm. Benim isim ok daha nemli.
- Sizi uzun zamandan beri bekliyordum, dedi. Isimizin ne oldugunu syleyin… ben de syleyecegim.. daha sonra.
Yerine oturdu.
- Konusmak zere geldigim is, diger islerden ok daha baskadir, dedi. Bazi kosullar altinda, bu saatte gelmek zorunda kaldim. Size sunu haber
vermeliyim ki, belki ldrlebilirsiniz.
Shatov, gzlerinde vahsi piriltilar yanarak Stavrogin’e bakti. Sonra, yumusak bir sesle:
-Hayatimin tehlikede olabilecegini biliyorum, dedi. Fakat siz… bunu nasil grenebildiniz?
- nk, ben de sizin gibi onlardan biriyim. Sizin oldugunuz gibi ben de onlarin birligine kayitliyim.
- Siz… siz de… birligin yesi misiniz? Stavrogin hafif bir tebessmle:
- Bakislarinizdan, benden her seyi beklediginizi; fakat, bunu beklemediginizi anliyorum, dedi. Fakat, ltfen cevap verin, hayatiniza
kastedilecegini nceden biliyor muydunuz?
- Byle bir seyi aklima bile getirmezdim!… Hatta, bana sylediginiz halde bile inanamiyorum… oysa… oysa, o salaklarin neler yapabilecegini
kimse tahmin edemez! Onlardan korkmuyorum! Onlardan ayrildim artik. Bunun mmkn olamayacagini sylemek iin adam tam drt defa
geldi… fakat…
- Hemen telaslanmayin, sizi aldatmiyorum, dedi. Ne bildigimi sordunuz. Iki yil nce Avrupa’da birlige katildiginizi biliyorum. O
285zamanlar eski rgt vardi. Birlige katilmaniz Amerika’ya gidisinizden hemen nce olmustu. Amerika’dayken bana uzun uzun yazmistiniz.
Aklima gelmisken sylemek isterim, mektuplariniza mektupla cevap vermedigim iin zr dilerim. Sadece…
Shatov:
Masanin ekmesinden gkkusagi rengi kgit bir para ikartarak szne devam etti:
- Iste, alin. Bana gnderdiginiz yz ruble. Siz olmasaydiniz orada lp kalacaktim. Anneniz olmasaydi, bu parayi demem iin, daha ok uzun
zaman beklerdiniz. Hastaliktan sonra ok fakir ds nce, bu parayi anneniz vermisti. Tam dokuz ay oluyor. Fakat devam edin, ltfen.
- Amerika’da kaldiginiz srede, grs leriniz degisti ve Isvire’ye dndgnzde istifa etmek istediniz. Size bir cevap vermeden, Rusya’ya gitmenizi,
birinden bir baski makinesini devir almanizi ve onlar tarafindan gnderilecek birine teslim etmenizi sylediler. Btn ayrintilarini bilmemekle
beraber buraya kadar sylediklerim dogru, degil mi? Bu isteklerinin son oldugu ve greviniz bittikten sonra sizi serbest birakacaklarini
umarak, bu grevi kabullendiniz. Dogru ya da yanlis, btn bunlari onlardan degil, rastlantiyla baska yerden grendim. Yalniz, simdi bile
anlayamadiginiz bir husus var ki, o da, o baylarin sizden ayrilmak niyetinde olmadiklaridir.
- Byle bagirmasaniz iyi olur, dedi. Su Verkhovensky yle kararli bir adamdir ki, belki su anda kapinizi ya kendisi dinliyor ya
286
da baska birine dinletiyordur. Hatta, su sarhos Lebyatkin bile size gz kulak olmak talimatini almis olabilirdi. Belki de siz onu gz-lyordunuz…
hakli miyim? Dile getirdiginiz nedenleri Verkhovensky kabul etti mi etmedi mi, siz onu syleyin?
- Eh, bu takdirde sizi aldatiyor. Hatta, onlardan olmayan Kirilov bile sizi gzleyip onlara bilgi veriyor. Birligin hizmetinde olduklarim bilmeden
alisan bir sr ajanlari var. Hareketleriniz daima kontrol altinda. Peter Verkhovensky, buraya sirf bu isi halletmek iin geldi ve yetkileri de ok
genis… ok sey biliyorsunuz. Yasamaniz onlar iin ok tehlike olusturdugundan uygun bir zamanini bulup sizi temizleyecekler. Bunun gerek
oldugunu tekrar sylemeliyim. Ve sunu da eklemeleyim ki, hangi nedenle oldugunu bilmem; ama, sizin polisten oldugunuza ve simdiye kadar
onlari ihbar etmediyseniz bile ilk firsatta ihbar edeceginize inaniyorlar. Dogru mu bu?
Isini bilen bir ses tonu ile sorulan bu soruya, Shatov, yzn eksiterek fkeyle kaamak cevap verdi:
Stavrogin’in durumunu kendi durumundan bile nemli kabul ettigi her halinden belli olan Shatov, ilk ds ncesine sarilarak:
- Hayir, beni bir tarafa birakin, diye haykirdi. Benim canim cehenneme!.. Siz, siz, Stavrogin, bylesine igren, degersiz, aptalca bir ise nasil
karisabiliyorsunuz? Onlarin birliginin bir yesisiniz!…
- Nicholas Stavrogin’in byk kahramanligi bu mu olacakti? Bundan daha acikli bir sey olamazmis gibi ellerini bile ogus—
turmaya baslamisti.
287sinekmis gibi gs teriyorsunuz. Bunun byle oldugunu Amerika’dan gnderdiginiz mektuplardan bile anliyordum. Shatov birden konusmaya
basladi.
- Siz… siz… biliyorsunuz… Oh, benim tartismami yapmayalim; Hakkinizda aiklayacaginiz bir sey varsa, durmayin aiklayin!..
-Memnuniyetle. Bylece bir lagim ukuruna nasil ds tgm m soruyorsunuz? Size sylediklerimden sonra, bu konuda sizinle biraz daha samimi
olmaliyim. Gryorsunuz ya kesin konusuyorum; gerekten bu birlige bagli degilim ve hibir zaman da bagli olmadim ve aralarina katilmadigim
iin onlardan ayrilmaya sizden ok hakkim var. Bunun tam tersine, isin daha basinda, onlara ilerinden biri olmadigimi, onlara yardim ettiysem,
bunun tamamen rastlanti oldugunu ve kendileri ile hibir iliskim olamayacagini syledim. Birligin yeni plana gre yeniden rgtlenmesinde belirli
bazi isler yaptim, hepsi o kadar. Fakat, simdi ds ncelerini degistirmisler ve beni birakmalarinin tehlikeli ve sakincali olacagini ds nms ler. Bu
bakimdan benim de kra listede olmamsz konusu
- Ah, hep lm karan verirler, zaten. Bu kararlari da resmi mhrl, buuk kisinin imzaladigi resmi kgitlarla olur. Bu isi sonuna kadar
gtrebileceklerine gerekten de inaniyor musunuz?
-Bu noktaya gelince, bir bakima hakli, bir bakima haksizsiniz. Kuskusuz ki, byle durumlarda, her zaman oldugu gibi daha ok hayal vardir;
bir avu insan, kapasitesini ve nemini bytyor. Hatta, bunu su kadara da vardirabilirim ki, btn birlik sadece Peter Verkhovensky’yi kapsiyor
ve sadece onun alakgnlllg, kendi birliginin basit bir ajani oldugunu kabullenmesine neden oluyor. Bununla beraber, bu birligin temel ds ncesi,
kendisine benzeyen
288
birliklerin temel ds ncelerinden daha sama degil. ‘Enternasyonal’ ile iliskileri var. Ajanlarini Rusya’ya sokmayi basardilar. Hatta, olduka
degisik bir yntem bulmuslar… fakat, kuskusuz ki teorik olarak. Buradaki amalarina gelince, Rus rgtnn gelismesinin ok belirsiz oldugunu ve
bu lkede hemen hemen daima beklenmedik seyler yapabileceklerini unutmamalisiniz. Hatirlarsiniz ki Verkhovensky inati bir insandir. Shatov
fkeyle:
- Rusya’yi hi anlamayan bir bit, bir kara cahil, koca bir ahmaktir! diye haykirdi.
- Onu yeteri kadar tanimiyorsunuz. Rusya hakkinda bilgilerinin zayif oldugu dogrudur; fakat, yine de sizin ve benim bilgim kadar bilgisi
vardir. Ve ayrica, Verkhovensky, Rusya hayranidir.
- Evet, kusku yok. Soytariligi terk edip yari ilgin oldugu bir ani vardir. Sizin szlerinizden birini yine size hatirlatacagim; ‘Bir insanin ne
kadar glenecegini kavrayabiliyor musunuz?’ Ltfen glmeyin. Bir tetigi ekecek kadar yetenegi vardir. Benim de bir casus oldugumdan
spheleniyorlar. islerinde ok az tecrbeleri oldugu iin, karsilarina ikan herkesin casus oldugundan kuskulaniyorlar.
- Ha… hayir. ok korkmuyorum. Fakat sizin durumunuz ok daha degisik. Uyarmamin nedeni dikkatli olmaniz iindir. Benim ds nceme gre,
budalalar tarafindan tehdit edildiginizi ds nmemelisiniz. Sz konusu olan onlarin zeki olup olmadiklari degil. Sizden ve benden ok daha gl
kisilere el kaldirdilar. Oh, saat on bir buuga gelmis.
- Size bir soru daha sormak istiyorum, fakat bunun konustugumuz sorunlarla ilgisi yok.
289-Tanri askina!… diye haykirdi. Stavrogin, sorgu dolu bakislarla bakti. -Ne demek istiyorsun?
- Sorunuzu sorun, Tanri adina!… diye haykirdi. Fakat, size de benim bir soru sormam sartiyla. Ltfen izin verin… yapamam… sorun
sorunuzu!…
- Anladigima gre, Mary’nin zerinde belirli bir etkiniz var. Sizinle konusmaktan ve sizi dinlemekten hoslaniyor. yle degil mi?
- Evet… dinledi…
- Onunla evli oldugumu resmen bildirmek istiyorum. Shatov dehset iinde fisildadi.
- Ne demek istiyorsunuz? Bunun g bir tarafi yok. Evliligin taniklari bu sehirde. Evlilik tamamen resmi bir sekilde yapildi. Topluma
duyurulmamasinin nedeni, evliligin taniklari, Kirilov, Peter Verkhovensky ve nihayet, akrabam saymakta gurur duydugum Lebyatkin’in
susmaya sz vermis olmalaridir.
- Bunu demek istemedim. O kadar sogukkanli konusuyorsunuz ki… fakat devam edin! Bu evlilige zorlanmadiniz, degil mi?
- ocugundan mi sz ediyor? Ulu Tanrim, byle bir seyden haberim yok. Ilk kez duyuyorum. Hibir zaman ocugu olmamisti. Olamazdi da,
halen bakiredir… nk!
290
Shatov yzn elleriyle kapayarak arkasina dnd; sonra birden Stavrogin’i omuzlarindan yakaladi.
- Biliyor musunuz, diye bagirdi. Hi degilse, btn bunlari neden yaptiginiz ve simdi byle bir cezayi kendinize neden verdiginizi biliyor
musunuz?
- Sorunuz zehirli ve zekice; fakat, sizi sasirtacagim; evet, o zaman onunla neden evlendigimi ve simdi, sizin deyisinizle, kendime neden byle
ceza verdigimi biliyorum.
- Bunu birakalim simdi… tartismasini daha sonra yapariz. Ana konu zerinde konusalim, ana konu. Sizin iin tam iki yil bekledim.
- Beklediniz mi?
-Sizin iin ok uzun zaman bekledim. Durmadan dinlenmeden sizi ds ndm. Sizden baska hi kimse… bunu size Amerika’dan da yazmistim.
- Okunamayacak kadar uzun muydu? Sizinle ayni fikirdeyim. Alti, kocaman sayfa. Konusmayin… konusmayin! Bana on dakikanizi daha
ayirabilir misiniz; ama simdi, derhal? Sizi ok uzun zamandir bekliyordum!
Shatov fkeyle:
-Fakat, dedi. Bu tavrinizi da birakacaksiniz. Anliyor musunuz? Size yalvarmam gerekirken, sizden bunu istiyorum… yalvarmasi gereken
birinin, istemesi ne demektir bilir misiniz?
- Bylece, yksek kimseler iin olagan seylerin s tnden bakacaksiniz, dedi. Atesiniz oldugunu zlerek gryorum.
291Shatov:
- Bana saygili davranmanizi istiyorum… talep ediyorum! diye haykirdi. Kisiligime saygi degil… kisiligimin cani cehenneme!… Baska bir
sey iin, sadece bu seferlik, sadece birka sz iin. Dnyada son defa olmak zere… sonsuzda bulusan iki yaratigiz. Ifadenizi degistirin Ve insan
gibi konusun! mrnzde bir kere olsun insan sesiyle konusun! Bunu kendim iin degil sizin iin istiyorum. Sinirsiz gc nz grenmenize yardimci
oldugumdan tr, yznze attigim yumruk iin beni bagislamak zorunda oldugunuzu kavrayabiliyor musunuz? Yine, o byklk taslayan, tiksinti
dolu tebessmn dudaklarinizda dolastigini gryorum. Oh, beni ne zaman anlayabileceksiniz? Birakin artik bu kibirli tavirlarinizi!… Ltfen, bunu
sizden talep ettigimi anlayin… talep ediyorum… aksi halde konusmam. Dnyada hibir sey iin konusmam!
Shatov, fkeden sayiklamaya baslamisti. Kaslari atilmis olan Stavrogin, eskisinden daha dikkatli gibi grnyordu. Stavrogin ciddi ve inandirici
bir sesle:
- Yarim saat kalacagima sz verdigime gre, dedi. Zaman benim iin ok degerlidir. Sizi dinlemeye niyetli oldugumu da bilmenizi isterim. Hi
degilse ilgi ile dinleyecegim ve… ve sizden benim iin yeni olan birok sey grenecegime de eminim.
- Fakat size hatirlatayim, dedi. Sizden Mary ile ilgili bir ricada bulunacaktim. yle bir rica ki, Mary iin ok nemlidir.
Konusmasinin en can alici yerinde sz birden kesilen ve kendisine sorulani anlayamayan bir kimsenin saskinligi gibi, sasiran Shatov’un
kaslari atildi.
- Nedir?
292
Shatov birden durumu kavrayarak elini salladi ve hemen kendi konusuna gemek isteyerek:
***
Hemen hemen tehdit eder bir tavirla, gzlerinden ates ps krerek iskemlesinde ileri dogru egilen Shatov, sag elinin isaret parmagini sallayarak
(belki bu hareketinin farkinda bile degildi) konusmaya basladi.
- Biliyor musunuz, simdi yeryznde “Tanri zelligini tasiyan”, yeni Tanri adina dnyayi kurtaracak olan, hayatin anahtarlarim elinde tutan
insanlarin kim oldugunu… bu insanlarin hangi ulustan oldugunu ve isimlerini biliyor musunuz?,
-Tavriniza bakilacak olursa, bunun Rus halki oldugunu derhal syleyebilirim.
- Kendinize gelin, rica ederim. Aksine, byle bir sey syleyeceginizi tahmin ettigim iin glmsedim.
- Byle bir sey mi bekliyordunuz? Peki, bu szler, sizin bildiginiz seyler degil mi?
- Hem de ok iyi biliyorum. Sz nereye getirmek istediginizi de biliyorum. Btn cmleniz, hatta Tanri zelligini tasiyan insanlar deyisiniz sadece,
Amerika’ya hareketinizden iki yil evvel Avrupa’da konustuklarimizin devamidir. Hi degilse, simdi hatirladigim kadari bu.
- Bu sizin deyisinizdir, benim degil. Sizin kendi deyisinizdir; hem de konusmanizin devami degildir. Biz byle bir sey hi ko—
293nusmadik. Byk szler eden bir gretmenle yeniden dirilen bir grencisi vardi. O grenci ben, gretmen ise sizdiniz.
- Fakat hatirlarsaniz, benim szlerimden sonra, siz birlige katildiniz. Zaten ondan sonra da hemen Amerika’ya gittiniz.
- Dogru. Bunun hakkinda size Amerika’dan da yazmistim. Size, hemen hemen her seyi yazmistim. ocuklugumdan beri benimsedigim, btn
mitlerimi bagladigim ve ugrunda gzyasi dktgm bir inantan, kendimi bu kadar abuk koparip kurtaramadigim dogrudur. Tanri degistirmek ok
gtr. O zaman size inanmak istememistim; nk, inanmak istemiyordum ve son defa olmak zere btn umutlarimi su lgim ukuruna bagladim.
Fakat ekilen tohum kalbimde kaldi ve byd. Bana ciddi, ama ok ciddi olarak syleyin, Amerika’dan yazdigim mektubu sonuna kadar okumus
muydunuz? Belki de hi okumamissinizdir, ha?
- O mektubun sayfasini okudum. Ilk ve son sayfalarini okudum. Orta sayfasina da syle bir gz attim. Bununla beraber, daima okumaya
niyetliydim.
-Oh, hepsi bir… Unuttunuz bunu! Insanlar zerine sylediginiz o szleri inkr ediyorsaniz, o zaman byle bir seyi nasil syleye-bildiniz? Iste buna
dayanamiyorum.
- O zamanlar da sizinle saka etmiyordum, dedi. Sizi inandirmaya alisirken, belki de sizden ok kendimi ds nyordum.
- Saka etmiyordunuz!… Amerika’da ay samanlarin s tnde aresiz bir adamla beraber yattim ve ondan, benim iime Tanri ve vatan sevgisinin
tohumlarini ektiginiz zamanlarda, belki de ayni gnlerde, bu zavalli, manyak Kirilov’un da kalbine ayni tohumlari ektiginizi grendim.
Zavallinin iini yalanlarla, iftiralarla dol-durdunuz ve onu yari deli bir hale soktunuz. Simdi ona gidip bir bakin… sizin yaratiginizdir. Fakat
onu grdnz, degil mi?
- Her seyden nce sunu bilmelisiniz ki, biraz nce ok mutlu ve iyi oldugunu bizzat kendisi syledi. Bunlarin hepsinin ayni za—
294
mana rastladigini ds nmekle hata etmiyorsunuz; fakat, bundan ne ikar? Her ikinizi de kandirmadigimi bir daha sylyorum.
- Evet.
- Ya o zaman?
- Konusmaya basladigim zaman saygi duymanizi istedigim kisi ben degildim. Sizin gibi zeki bir insanin bunu anlamasi gerekirdi.
- Ilk szlerinizi duyar duymaz kalkmadim, konusmayi rtbas etmedim. Sizden uzaklasmadim, hl buradayim ve sorulariniza cevap veriyorum.
Bagirmaniza bile ses ikarmadigima gre, size karsi olan saygimi kaybetmemisim demektir.
- ‘Bir dinsiz Rus olamaz. Bir dinsiz Rus olmaktan ikar’ deyisinizi hatirlar misiniz? Byle sylediginizi hatirliyor musunuz? diye sordu.
- Siz mi soruyorsunuz? Hatirlamadiniz mi? yle de olsa, Rus ruhunun baslica zelliklerinden birini kesfetmis oluyorsunuzun. Bunu unutmaniz
mmkn degil! O zamanlar sylediginiz baska bir seyi daha hatirlatayim: ‘Yunan Ortodoks inanci olmayan bir kimse Rus olamaz?’
- Bunun Slavci bir ds nce oldugunu zannederim.
- Hayir, simdiki Slavcilar byle bir ds nceyi kabullenmiyorlar. Ama, siz daha da ileri gitmistiniz. Roma Katolikliginin Hiristiyanlik olmadigi
inancindaydiniz, Roma’nin, seytanin nc bir oyununa kanan Isa’nin, bir kralligi olmadan yeryznde kalamayacagini bildirdigini; Katoliklerin
ise yeni bir Isa yarattigini ve btn Bati Dnyasi’ni yiktigim, syleyen siz degil misiniz?
295Fransanin Katolik kilisesi yznden aci ektigini, Roma Tanrisi’ni kabullenmediklerini; fakat, baska bir Tanri da bulamadiklarini syleyen, siz
degil misiniz? O zamanlar iste byle konusabiliyordunuz!… Konusmalarimizi ok iyi hatirliyorum. Stavrogin, ciddi bir sesle:
- O zamanlar buna inansaydim; kusku yok ki ayni seyleri yine takrarlayacaktim, dedi. Fakat sizi temin ederim ki, bu eski ds ncelerimi
tekrarlamaniz bende son derece kt bir etki yaratiyor. Artik kesmez misiniz?
- O zamanlar inansaydiniz, ha?!.. Fakat geregin Isa’nin disinda oldugunu size matematiksel olarak tanimlasalar bile, geregin yaninda
olmaktansa Isa’nin yaninda olmayi tercih edeceginizi syleyen siz degil miydiniz? Sylediniz mi bunu? Sylediniz mi?
-Fakat ben de size bir soru sorayim, dedi? Bu sabirsiz… insana huzursuzluk veren imtihanin amaci nedir?
- Susun! Aptal ve beceriksiz olabilirim; ama, birakin gln duruma ds eyim! O zamanki esas ds ncenizi bir kere daha tekrarlamama izin verir
misiniz? Sadece on iki satir kadar… hem de zetleyecegim.
Shatov sandalyesinden ileri dogru uzandi ve hatta, kisa bir sre iin parmagini yine salladi. Stavrogin’e kt kt bakmaya devam ederek, sanki
bir yerden okuyormus gibi tane tane konusarak anlatmaya basladi.
296
- Hibir ulus, henz bilim ve mantik erevesi dahilinde oturmus degildir. Hatta, simdiye kadar kk bir rnek bile gs termemislerdir. Sosyalizm,
dogusu bakimindan, dinsiz olmak zorundadir; nk, ilk basindan beri, dinsizligin nderi oldu ve kendi kendini bilim ve mantik erevesi iinde
dzenledi ve siraladi. Dnya kuruldugundan bugne kadar, mantik ve bilim, daima ikinci derecede bir plan halinde kalmistir. Ve dnya
duruncaya kadar da byle devam edecektir. Insanlar tamamen degisik bir gle sekillendirilmis ve hareket ettirilmistir. Bu g yle bir gtr ki, her
ne kadar nasil dogdugu bilinmiyorsa da, onlarin s tnde gl bir etki yrtmektedir. Isi sonuna kadar gtrmeyi bilinmez bir hirsla arzulayan, lm ve
varligini inkr eden bir gtr. Kutsal kitapta ‘Hayat irmagi’nin kuruyacagi sylendigi gibi, bu g de hayatin ruhudur. Filozoflarin dedikleri gibi, bu
g, bir estetik prensibi, bir ahlak prensibidir. Basit olarak adlandirdigim gibi Tanri’yi arama’ prensibidir. Btn uluslarin gelismelerindeki, her
insanin iindeki ve varliklarinin her noktasindaki belirli ama, sadece Tanri’nin, Tan- -rilari’nin, onlara zg Tanrilarinin pesinden kosmak ve
geregi, o Tanri’ya inanta aramaktir. Dnyanin var olusundan bu yana ve dnyanin sonuna kadar Tanri, tm insanligin yarattigi bir varlik
olmustur ve olmakta devam edecektir. Simdiye kadar btn insanlarin ya da ogunlugunun ortak bir Tanri’si olmamistir; ama, kendilerine zg
bir Tanrilari olmustur. Tek bir Tanri’ya inan, ulusal kavramin ortadan kalkacaginin ilk isaretidir. Tanrilar ortak Tanri haline gelince, kendileri
ile beraber, onlara olan inanci ve insanligi da yok edeceklerdir. Bir ulus glendike, Tanri’si da digerlerinden ayrilacaktir. Henz dinsiz bir ulus
yoktur; yani, iyilikle ktlk kavrami olmayan bir ulus yoktur. Her insanin kendisine zg bir iyilik ve ktlk kavrami, kendisine olan bir iyiligi ve
ktlg vardir. Birok ulus, iyi ve kt kavrami ortak oldugu takdirde, o uluslar yok almaya ve iyi ile kt arasindaki fark kavrami da yavas yavas
silinmeye ve kaybolmaya baslar.
Mantik hibir zaman, iyi ile kt arasindaki ayrimi grebilecek, hatta, yaklasik olsa bile iyiyi ktden ayirabilecek gc e erisme—
297mistir. Tersine olarak, bunlari acinacak sekilde birbirine karistirmistir; Bilime gelince, onun zmlenmis sekli, daima zor kullanma temeline
dayanmistir. Bu zor kullanma, yzyilimiza kadar hi bilinmemis, salgin bir hastaliktan, kitliktan, savastan bile korkun olan, insanligin en byk
felaketi yari bilim iin zellikle dogrudur. Yari bilim, simdiye kadar dnyanin grmedigi bir despottur. Kendi rahipleri ve esirleri olan, insanligin
bugne kadar ds nmeden nnde secde ettigi, bilimin kendisinin bile nnde utan verecek bir sekilde egildigi bir despottur. Btn bunlar sizin sz-
lerinizdir, Stavrogin. Tabii, sz ettigim yari bilim hari; bu bana ait bir deyis; nk, ben yari bilimi temsil ediyorum ve bu nedenle de ondan
nefret ediyorum. Sizin ds ncelerinize ve kendi deyimlerinize gelince, onlarin hibirini degistirmeden syledim. Tek kelimesini bile
degistirmedim.
- Zannetmiyorum, dedi. Sylediklerimi hareretle kabullenmistiniz ve farkinda olmadan degistirmis olabilirsiniz. Tanri’yi, ulusun basit bir
esyasi dzeyine indirdiginiz gerek…
Birdenbire, Shatov’un sadece szlerini degil hareketlerini de yakindan izlemeye basladi. Shatov:
- Tanriyi ulusun basit bir esyasi dzeyine mi indirdim? diye bagirdi. Tamamen tersine, insanlari Tanri’ya ykselttim. Bunun aksi ne zaman
olmustur ki? Insanlar Tanri’nin bedenidir. Her insan ancak, kendisinin zel bir Tanrisi oldugu, diger Tanrilar’a bakmadigi zaman insandir;
kendi Tanrisiyla dnyanin s tesinden gelecegine ve btn diger Tanrilar’i kovacagina inandigi srece byle olacaktir. Byk uluslar, hi degilse
kendisini gs termis, insanligin basinda yryen uluslar, buna daima inanmislardir. Gereklere karsi durmak mmkn olamaz. Yahudiler, gerek
Tanri’yi bekledikleri iin yasadilar ve gerek Tanri’yi dnyaya biraktilar. Yunanlilar dogayi Tanrilastirdilar ve dinlerini dnyaya yaydilar…, yani,
felsefe ve sanati. Romalilar Devlet iinde insanlari Tan-298
rilastirdilar ve Devleti uluslara miras biraktilar. Fransa, uzun tarihi boyunca, sadece Romanin Tanri ds ncesinin gelismesi ve se-
killenmesiydi. Nihayet, Roma Tanrisini lagima atti ve kendisini dinsizlige verdi! Simdilik buna sosyalizm diyorlar; nk, dinsizlik Roma
Katolikliginden daha saglikliydi. Byk bir ulus, geregin yalniz kendisinde, kesin olarak yalniz kendisinde oldugu ve dnyayi elindeki bu gerekle
kurtarmaya, yeniden canlandirmaya sadece kendisinin yetenekli oldugu hakkindaki inancim yitirdigi an, o ulus byklgn kaybeder ve yalniz
etnografik bir materyal olur. Gerek byk bir ulus, insanlikta ikinci derecede bir rol oynamayi hibir zaman kabullenemez. Birinci dereceye bile
razi olamaz. Kesinlikle tek olmayi ister. Bu inanci yitiren bir ulus artik ulus degildir. Fakat yalniz bir gerek vardir ve bu nedenle, her ne
kadar diger uluslarin kendi zel Tanrilari bulunsa bile, btn uluslar arasinda, gerek Tanri’ya sahip olacak ancak bir ulus vardir. Ve Tanriyi
kendinde tasiyan insanlar sadece Rus ulusudur ve… ve. Sznn burasinda fkeyle:
- … ve siz Stavrogin, beni bu kadar budala mi saniyorsunuz? diye haykirdi. Su anda sylediklerimin, Moskova Slavcilari’nin agizlarinda
gevis getirdikleri, bayatlamis kelimeler ya da tamamen yeni kelimeler, en son kelimeler, yeniden dogusun tek kelimesi oldugunu bilmeyecek
kadar budala miyim? Ve… ve su dakikada bana glp glmemenizden bana ne? Tek kelimenin bile anlamini anlayamamaniz umurumda mi? Ah,
su andaki yznzn anlamindan ve gururla glmsemenizden nasil igreniyorum!…
- Tamamen aksine, Shatov, tamamen aksine, dedi. Sylediklerinin tamamen aksine olarak, atesli szleriniz ok gl anilarimi canlandirdi.
Szlerinizde, iki yil nceki ruhsal durumumu buluyorum. Biraz nce syledigim gibi, o zamanki ds ncelerimi byttgnz sylemeyecegim. Hatta,
nceden sylediklerim daha degisik, daha kesin szlerdi sanirim. nc kez sylyorum;
299inanin ki, simdi anlattiklarinizi son kelimelerine kadar dogrulamak isterdim, ama…
- Size ait olan asagilik bir deyisdir, dedi. Tavsan yemek iin… nce onu yakalamak gerekir. Tanri’ya inanmak iin de… Tanri’nin olmasi
gerekir. Bana sylendigine gre, Petersburg’da sizin en ok deger verdiginiz bir szms . Nozdryov’un tavsani art bacaklarindan yakalamak
istemesi gibi.
- Hayir, yakaladigini syleyerek vnr, o kadar. Sirasi gelmisken, izninizle bir soru da ben soracagim. Zaten bunu sormak hakkini da kazandim.
Syleyin bana, tavsani yakaladiniz mi, yoksa hl kamakta devam ediyor mu?
- Byle kelimeler kullanmaya cesaret etmeyin! dedi. Baska, daha degisik kelimeler kullanin!…
-Nasil isterseniz, dedi. Daha baska sekilde sorabilirim. Btn grenmek istedigim, Tanri’ya inanip inanmadiginiz. Shatov, fkeyle mirildandi.
- Rusya’ya inaniyorum. Yunan Ortodoks Kilisesi’ne inaniyorum. Ben… ben Isa’nin varligina inaniyorum… Onun benzerinin Rusya’da
dogacagina inaniyorum. inaniyorum ki…
- Tan…Tanri’ya da inanacagim.
Stavrogin’in yznde en ufak bir kipirdanis bile olmadi. Shatov, meydan okurcasina, ates ps kren gzlerle, karsisindakini kl etmek istermis gibi
bakiyordu.
Nihayet:
- Gryorsunuz ya, ona hi inanmadigimi sylemedim size! diye haykirdi. Simdilik, mutsuz, can sikici bir insan oldugumu an—
300
latmak istiyorum… sadece simdilik… Fakat canim cehennemin dibine gitsin! nemli olan sizsiniz, ben degil. Ben yeteneksiz bir ki—
siyim. Her yeteneksiz kisi gibi sadece kanimi verebilirim, fazlasini veremem. Fakat kanimin da cehenneme kadar yolu var!… Sizin
hakkinizda konusuyorum. Burada iki yildan beri sizi bekliyordum. Yarim saatten beri nnzde deta iriliplak dans ediyorum. Siz, ancak siz…
bayragi ekebilirsiniz!…
Sylemek istedigini bitirmedi. Sanki aresizlik iindeymis gibi dirseklerini masaya dayadi ve basini ellerinin arasina aldi. Stavrogin:
- Mademki siz sz ettiniz, dedi. Olduka garip bir noktaya dikkatinizi ekmek isterim: Neden herkes elime bir bayrak tutusturmaya kalkisir?
Peter Verkhovensky bile, ‘Onlarin bayraklarini’ kaldirabilecegine inaniyor. Hi degilse bana yle sylyor. Su islemekteki olagans t yetenegim
yznden, onlar iin Stenka Razin rol oynayabilecegimi ds nyor. Bu kelimeler de aynen onun szleridir.
Shatov:
- Tamamen.
- Anliyorum, dedi. Petersburg’da hayvanca tutkulari olan gizli topluluktan oldugunuz dogru mu? Markiz de Sade’in bile sizden ders
alabilecegi dogru mu? ocuklari ayarttiginiz, yoldan ikarttiginiz dogru mu?
- Cevap verin, yalan sylemeye sakin kalkmayin Nicholas Stavrogin, yzn yumruklamis Shatov’un karsisinda yalan syleyemez!… Her seyi
oldugu gibi syleyin ve sayet bu dogruysa, sizi hemen burada ldrrm!…
Biraz uzunca sren sessizlikten sonra Stavrogin, yz solmus ve gzleri ates ps krerek:
301-Bu szleri syledim; ama, ocuklara herhangi bir zararim dokunmadi, dedi.
- Fakat siz byle sylediniz! dedi. Insanligin iyiligi bakimindan, gzellikle, kaba bir hareket ya da herhangi bir kahramanlik arasinda bir ayrim
gzetmediginiz ve hatta insanligin ugruna hayati bile feda edebileceginiz dogru mu? Her iki gzelligin ve zevkin arasinda benzerlik buldugunuz
dogru mu?
Arzu ettigi anda kalkip gidebilecek olan Stavrogin, ne yerinden kimildiyor ve ne de gitmeye istekli grnyordu.
- Byle sorulara cevap vermek mmkn olamaz… cevap vermeyi reddediyorum, diye mirildandi.
- Ktlgn, neden kt ve iyiligin neden iyi oldugunu ben de bilmiyorum, dedi. Fakat bunlar arasindaki ayrimin, Stavroginler gibi soylu beylerde
neden silinip kayboldugunu biliyorum. Su kadinla neden byle alaka evlendiginizi biliyor musunuz? nk, byle bir evliligin rezaleti ve
anlamsizligi yeteneksizliginizin en yksek derecesine ikiyor!.. Oh, lagimin hibir zaman kenarinda yrmezsiniz; ama, lagimin iine paldir kldr
tepetaklak dalarsiniz. Bu evliligi, manevi alakliginizin, vicdan azabinizin, iskence zevkinizin ihtirasindan yaptiniz. Bu olay, kt seylere belirtili
bir ilgi gs teren sinir bozuklugundan meydana gelmistir. Sagduyuya karsi meydan okuma hissi karsi konamayacak derecede kiskirticiydi!…
Stavrogin ve bir zavalli, bellegi noksan, yoksul, topal! Valinin kulagini isirdiginiz zaman hoslanmis miydiniz? Syleyin hoslanmis miydiniz?
Soylu bir kisinin, bos gezen ve serseri bir oglusunuz, degil mi?
- Evlenme nedenim hakkinda yanilmakla beraber siz bir psikologsunuz, dedi. ok hayret ediyorum dogrusu. Kirilov mu? Fakat onun bununla
bir iliskisi olamaz.
302
- Fakat ne istiyorsunuz? diye sordu. Yarim saatten beri kirbacinizin altinda oturuyorum ye hi degilse kibarca gitmeme izin verebilirdiniz,
eger… eger bana byle davranmaniz iin mantiga uygun bir amaciniz yoksa…
-Elbette. Hi degilse amacinizi sylemek zorundasiniz. Byle davranmanizi bekliyordum; fakat, btn grdgm tkrr gibi konusmaniz. Kapiyi amak
zahmetine katlanir misiniz, ltfen.
Stavrogin, oturdugu sandalyeden kalkti. Shatov fkeyle arkasindan firladi. Stavrogin’in omzunu tutarak:
- Topragi p, gz yaslarinla sula, merhamet dilen! diye haykirdi.
- Fakat o sabah sizi… ldrmedim, degil mi? diye sordu. Ellerimi ektim, degil mi?
- Haydi bana her seyi anlatin! Bana tehlikeyi haber vermeye geldiniz… beni konusturdunuz… yarin evliliginizi resmen aiklamaya niyetli
oldugunuzu sylediniz! Yeni korkun bir ds ncenin elinde kivrandiginizi yznzden anlamiyor muyum saniyorsunuz? Stavrogin, neden ebediyen
size inanmaya mahkmum? Baska birisiyle byle konusabilir miydim? Alakgnllym; fakat, Stav-rggin’le konusuyorum diye iplakligimdan
utanmiyordum. Stavrogin beni dinliyor diye, kendi deyislerimle byk bir ds nceyi karikatrize etmekten korkmadim… Siz gittikten sonra ayak
izlerinizi bile pecegimi bilmiyor musunuz? Sizi kalbimden skp atamam, Nicholas Stavrogin!
Stavrogin susuyordu.
- Bir beyefendinin simarik oglusunuz, bir beyefendinin son oglu. Kendi halkinizi tanimadiginizdan, iyilik ve ktlk arasindaki ayrimi
tanimlayamiyorsunuz ve tanimlayamayacaksiniz da… ne siz ne de Verkhovenskyler, baba ve ogul… ne de ben… ben de bir
beyefendiyim… ben, kleniz ve usaginiz Pashka’nin ogluyum… Dinleyin, alisarak Tanri’ya varin; her sey ondadir; yoksa, siz de kf gibi yok
olacaksiniz; Tanri’ya, alismakla erisin.
- Renberlik. Varlikli olmaktan vazgein. Ah, glyorsunuz! Bir hile olacagindan mi korkuyorsunuz?
Fakat Stavrogin glmyordu. Gerek bir sey bulmus gibi bir an ds ndkten sonra:
- alismakla Tanri’ya erisilebilecegini ve bu alismanin da renberlik oldugunu ds nyorsunuz, degil mi? diye sordu.
- Sahi, dedi. Bana hatirlattiniz. Zengin olmadigimi ve atacak bir seyim bulunmadigini biliyor muydunuz? yleki, Mary’nin gelecegini bile
garanti edecek durumda degilim. Baska bir sey daha var. Eger sizce bir sakinca yoksa, ilerde Mary’yi grebilir misiniz diye sormaya
gelmistim. Onun zavalli ds ncelerine ancak siz bir etki yapabilirsiniz. Bunu size, bana herhangi bir sey olursa, diye sylyorum.
Shatov bir eliyle mumu alirken, br elini salladi. , - Pekl, dedi. Mary’yi grmemi istiyorsunuz. Tabii daha sonra.. Gidip Tikhon’u grsenize.
- Kimi.
-Tikhon. Eskiden rahipti; simdi, hasta oldugundan alismiyor. Sehrin sinirina yakin bir yerdeki Efimevsky Borogorodsky Manastiri’nda
oturuyor.
304
-Hibir sey demek istemedim. Onu ziyarete giden birok insan var. Siz de gidip onu grn. Neden .grmeyesiniz? Neden olmasin, yani?
- Ismini ilk kez duyuyorum ve… ve simdiye dek byle bir adamla tanismamistim. Tesekkr ederim, gidip onu grecegim.
- Bu taraftan, dedi.
- Bir daha sizi grmeye gelmeyecegim, dedi. Sokak hl zifiri karanlikti ve yagmur dinmemisti.
2
GECE DEVAM EDIYOR
Stavrogin, Bogoyavlenskaya Sokagi boyunca yrd; yol hafife meyilliydi ve ayaklari amurda kayiyordu. Sonunda, karsisina sisle kapli genis
bir bosluk ikti…Nehir. Buradaki evler kk kulbelerden ibaretti ve karisik birok sokak vardi. Stavrogin, uzun bir sre nehirden fazla
ayrilmadan itlerin boyunca yrd. Buralari ok iyi bildigi, yolunu sasirmadan yrmesinden belli oluyordu. Ds ncelere dalmis grnyordu. Kendisini
birden, dubalar zerine kurulmus islak kprnn zerinde bulunca sasirarak etrafina bakindi. Etrafta kimseler yoktu. Yollar o kadar tenhaydi ki,
hemen dirseginin dibinde, kendisine yabanci gelmeyen simarik bir ses duydugu zaman elinde olmadan irkildi.
- zr dilerim, efendim, semsiyenizden ben de yararlansam, sizce bir sakincasi olur mu?
305Gerekten de, bir glge semsiyenin altina szld ya da Stavrogin’e yle geldi. Askerlerin dedigi gibi adamla omuz omuza yryordu. Stavrogin,
adimlarini agirlastirarak, karanligin elverdigi lde yanindaki adamin yzn grmeye alisti. zerinde kaba elbiseler bulunan adam kisa boyluydu.
Kivircik salarini ancak rtebilen, kenarlari yirtik bir sapka, basinda limon kabugu gibi duruyordu. Salari kuzguni siyah, gzleri olduka iri, gl
kuvvetli bir adamdi. Gzlerinde, genelde ingenelerde oldugu gibi sarimtirak bir parilti vardi. yleki, bu zifiri karanlikta bile pariltilari grmek
mmknd. Yaklasik kirk yaslarinda vardi ve sarhos da degildi.
Stavrogin:
- Siz Bay Stavrogin’siniz, efendim. Geen pazar tren istasyonunda sizi gs termislerdi. Ayrica, sizin hakkinizda daha nce de ok sey
duymustum, efendim.
-Vaftiz adim Fyodor’dur, efendim. Buralarda oturan bir annem var, efendim. Simdi ok yasli, efendim ve her geen gn biraz daha kyor.
Yasliligina, ayaginin bir ukurda olduguna bakmadan, benim iin gece gndz dua eder, efendim.
- Evet, efendim, sadece ikametghimi degistirdim, o kadar. mr boyu hapis cezasi aldigimdan, kitaplarima, kiliseye ve anlara veda etmistim.
Cezami bitirmek iin de ok uzun bir zaman gerekiyordu, efendim.
- Burada ne ariyorsunuz?
- Elimden geldigi kadar geinmeye alisiyorum, efendim. Geen hafta, amcam buradaki hapishanede ld, efendim. Kalpazanliktan mahkmdu.
Onun ruhuna, kpeklere iki dzine tas attim, efendim. Simdilik yaptigim is bu kadar. Ayrica, Bay Verkhovensky, efendim, btn Rusya’da
serbest olarak dolasabilmem iin bana bir
306
tc car pasaportu temin edecek. Anladiginiz gibi, efendim, Bay Verkhovensky byle bir evraki temin edene kadar oyalanmam gerekiyor. Bana
karsi ok nazik davraniyor; nk, efendim, bana diyor ki ‘Babam seni Ingiliz Kulb‘nde kumarda kaybetmis. Bu haksizliktir. Insanliga sigmaz
bir davranistir. Iimi biraz isitabilmek iin bana ruble verebilir misiniz, efendim?
- Demek ki burada beni bekliyordunuz, degil mi? Bundan hoslanmadim. Kimin emriyle?
- Kimseden emir almis degilim, efendim. Sizin ne kadar merhametli oldugunuzu bildigimden, efendim, bunu herkes biliyor. Sizin de
anlayacaginiz gibi sifiri tketmek zereyim, efendim. Son cuma, midemi etli brekle tika basa doldurdum. O zamandan beri bir sey yemedim.
Bir gn hibir sey yemedim. Ertesi gn sabrettim. nc gn yine bir sey yemedim. Nehirde su bol; fakat, o kadar ok itim ki, midemde kurbagalar
kol gezmeye basladilar. Benim gibi zavalli birine birka kurus ayiramaz misiniz, efendim? Buraya yakin bir yerde beni bekleyen bir hanim
arkadasim var, efendim; fakat, cebimde birka ruble olmadan gitmeye cesaretim yok.
- Bay Peter Verkhovensky, benim adima size nasil bir sz verdi?
- Hibir sz vermedi, efendim, ama przl bir isinizde size yardimci olabilecegimi ima etti. Fakat, kafasindan geen ds nceleri bilemiyorum,
efendim. Bir kazak kadar sabrim olup olmadigini denemek ister sanirim. Ayrica, bana zerre kadar olsun gvenemez.
- Bay Verkhovensky iyi bir astronomdur ve gkyznde bilmedigi yildiz yoktur fakat o da hepimiz gibi yanilabilir, efendim. Tanri’nin
huzurunda size sylediklerim dogrudur, efendim; nk, sizin nasil bir kimse oldugunuzu herkes biliyor. Bay Verkhovensky ve sizin karakteriniz
bagdasamaz, efendim. Bir keresinde, insanin hain oldugunu ve ds ncelerini kimsenin degistiremeyecegini ve bir hain olarak kalacagini
sylemisti. Eger bir kimseye aptaldir
307derse, o insan onun gznde aptal olarak kalir, efendim. Fakat ben, efendim, sali ve arsamba gn aptal olabilirim; ama, persembe gn ondan
daha akilli bir insan olabilirim. Bu bakimdan, anliyorsunuz ya, efendim, pasaportum olmadigindan Rusya’da kalamayacagimi ds nyor ve
beni avcunun iinde sayiyor. Bay Verkhovensky’nin hayati ok ucuz buldugunu da syleyebilirim, efendim; nk, insanlara kendince bir deger
veriyor ve inancindan bir milim olsun ayrilmiyor. Ve ayrica, son derece yanilan bir insandir. Kendisinin haberi olmadan, sizin nnze
ikamayacagimi ds nyor; oysa, grdgnz gibi karsinizdayim. gndr yolunuzu bekliyorum, efendim. gecedir bu kprnn s tnde yolunuzu gzlyorum
ve simdi de Tanri’nin huzurundaymis gibi nnz-deyim. Onsuz da yoluma devam edecegimi ona kanitlamak istiyorum. Daha dogrusu, arigin
nnde egilmektense, izmenin nnde egilmek benim iin daha iyidir, diye ds nrm.
- Dogrusunu sylemek gerekirse, efendim, agzini bir an olsun kapamasini bilmeyen Yzbasi Lebyatkin’den grendim. Bu bakimdan, gn
gecemin karsiligi sizden alacagim ruble olacaktir. Elbiselerimin islanmasindan, tepeden tirnaga sirilsiklam oldugumdan sz etmeyecegim.
Sadece buna katlanip glecegim, efendim.
- Ben sol tarafa siz ise, sag tarafa gidiyorsunuz. Iste kprnn sonuna geldik. Bakin Fyodor, sylediklerimi anlayan kimseleri severim. Size
metelik bile vermeyecegim. Karsima bir daha ne kprde ne de baska bir yerde ikin. Size ne simdi ne de gelecekte ihtiyacim olacak ve simdi
sylediklerimi yerine getirmeyecek olursaniz, ellerinizi, kollarinizi baglayip sizi polise teslim ederim. Haydi, simdi defolun bakalim!
- Hi degilse, size buraya kadar eslik ettigim iin bana birka kurus vermelisiniz, efendim. Sizin yaninizda yrmek benim iin byk bir serefti,
efendim.
308
- Fakat yolunuzu bulabilecek misiniz, efendim? Burada yzlerce dneme vardir… sehrin bu yakasinda size yolunuzu gs terebilirim, efendim.
nk, buradaki yollar, sanki seytan buradan geerken sepetinden ikartip oraya buraya serpistirmis gibi karmakarisiktir.
- Belki de fikrinizi, degistiririsiniz, efendim. Benim gibi bir ksze aci vermek size ne kazandirir ki?…
-Fakat btn mesele, benim size ihtiyacim olmasinda, efendim. Eh, baska arem yok, sizin dns nz bekleyecegim, efendim.
- Fakat ben de serefim zerine sz veririm ki, eger bir daha karsima ikacak olursaniz, sizi baglarim.
- Bu takdirde, kemerimi de hazir edecegim, efendim. Allahaismarladik, efendim. Semsiyeniz altinda beni barindirdiginiz iin de tesekkr
ederim. lene kadar bu iyiliginizi unutmayacagim, efendim.
Adam geride kaldi. Stavrogin, byk bir huzursuzluk iinde gidecegi yere vardi. Yerden bitmis gibi ortaya ikan adamin kendisine ihtiyaci
olduguna kesin bir inanci vardi ve bunu bildirmek iin fazla bekleyememisti. Serserinin tamamen yalan sylemedigi de belliydi. Belki de
Verkhovensky’den gizli olarak kendi hesabina alisiyor ve ondan bir is alacagini umuyordu. Eger byleyse, bu karsilasmanin ok ilgin bir yn
vardi.
***
. Stavrogin’in gittigi ev, issiz bir sokakla, mutfak bahelerinin itleri arasindaydi ve kelimenin tam anlami ile sehrin kenarindaydi.
309Bu, henz dis kaplamalari yapilmamis, yeni, kk ahsap bir evdi. Panjurlu pencerelerden birinin panjuru zellikle aik birakilmis ve pencerede
bir mum yakilmisti. Grns e gre o gece gelecek olan bir ziyareti iin yakilmisti. Stavrogin, eve daha otuz adim kala, ev sahibi olmasi gereken,
uzun boylu bir adamin merakla sokagi kontrol ettigini grd. Biraz sonra da, adamin sabirsiz ve endiseli sesini duydu.
Stavrogin, kapiya kadar gidip semsiyesini kapayana kadar cevap vermedi. Sonra:
Kapida duran adam, yani yzbasi Lebyatkin, heyecanla birka adim atti.
- Nihayet gelebildiniz! Ltfen, semsiyenizi alayim, efendim. Hava ok yagisli, efendim. Semsiyenizi aip bir ks eye koyarak kurutacagim.
Buyurun, efendim, buyurun.
Koridordan, iinde iki mum yanan odaya ailan kapi ardina kadar aik duruyordu.
- Geleceginizi bu kadar kesinlikle bildirmemis olmasaydiniz, geleceginizden umudumu kesecektim artik.
- O kadar ok yagiyor ve o kadar uzaktan geldiniz ki. Saatim olmadigindan zamani bilemiyorum ve… ve pencereden ise baheden baska bir
sey grnmyor… yani, sikyet etmiyorum, efendim; nk, sikyet etmeye hakkim yok. Sadece, btn hafta beklemekten sabirsizlandim, o kadar…
nihayet bir karara baglanmasini arzu ediyordum…
- Ne demek istiyorsun?
310
Stavrogin evresine bakindi; tavani alak kk bir odaydi; mobilya olarak sadece son derece gerekli esyalar vardi; yepyeni sandalyelerin ve
kanepenin rtleri yoktu; biri koltugun yaninda digeri odanin ks esinde duran, ihlamur agacindan yapilmis iki masa vardi; masanin birinin
zerine rt rtlms , her trl teberi konmus ve bunlarin s tne de tertemiz bir peete yayilmisti. Grns e bakilacak olursa, oda tmyle tertemiz
tutulmustu. Yzbasi Lebyatkin sekiz gnden beri imiyordu. Yz sismis ve sari grnyordu. Bakislari oradan oraya dolasiyor ve gzlerinin iinde
merak kivilcimlari uusuyordu. Daha da garibi, konusmasi ve davranisinin nasil olmasi gerektigine bir trl karar verememis grnmesiydi.
- Grdgnz gibi, dedi. Bakin, artik Kesis Zossima gibi yasiyorum. Imemek, yalnizlik ve yoksulluk… Eski zaman svalyelerinin yemini…
- Belki de yaniliyorum. Yazik ki, dogru drs t bir egitimim yok! Her seyi berbat ettim!.. Inanin efendim, yz kizartici zayifligimi ancak burada
anlayabildim. Ne bir bardak ne de bir damla iiyorum, efendim!… Kk bir yuvam var ve tam alti gndr vicdan temizliginin anlamini ok iyi
anladim. Hatta, duvarlar bile reine kokuyor ve bana dogayi hatirlatiyor. Nasil bir adammisim meger? Ben nasil bir adamdim? Sairin tam
yerinde syledigi gibi,
- Semaver saat sekizden beri kayniyordu, ama…korkarim ki… snms tr. Dnyada her sey ayni sekilde snmyor mu? Bir gn
311gelecek, gnesin bile snecegini sylyorlar. Bununla beraber, semaverin altini yeniden yakacagim, tabii gerekirse. Agafya henz uyumadi.
- Burada, burada, diye fisildadi. Ona syle bir bakmak ister miydiniz?
Stavrogin sordu:
- Uyumuyor mu?
- Hayir, hayir, Tanri hakki iin hayir! Nasil uyuyabilir. Aksine, aksamdan beri sizi bekliyordu ve dn sizin geleceginizi grenir grenmez salarini
taramaya basladi.
- Genel olarak durumu nasil? diye sordu. Lebyatkin, yznde aci bir anlamla omuzlarim kaldirdi.
- Genellikle mi? Siz kendiniz biliyorsunuz, efendim; fakat, su anda… su anda, efendim, iskambille kendi falina bakiyor.
- Pekl, daha sonra. nce sizinle hesaplasmamiz gerekiyor. Stavrogin sandalyeye oturdu.
Yzbasi koltuga oturmaya cesaret edemeyerek baska bir sandalyeye oturdu ve sylenecekleri dinlemek zere biraz ne egilerek bekledi.
Stavrogin birden farkina vararak sordu:
- Ks edeki masanin s tnde ve rt altinda duran nedir? Lebyatkin masaya bakmak zere dnd.
- O mu, efendim? dedi. Sizin cmertliginizin bir parasi, efendim. Yeni tasindigimizdan ve sizin uzun yoldan geldiginizi gz nne alarak…
312
Minnet dolu bir anlamla glmsedi. Sonra yerinden kalkip ayak parmaklarinin ucuna basarak masanin yanina gitti ve rty dikkatle kaldirdi. rtnn
altinda yiyecek soguk bazi seyler hazirlanmisti; haslanmis et, domuz salami, sardalya, peynir, kk bir srahi ve uzun bir sise sarap. Btn
yiyecekler byk bir dikkatle yerlestirilip hazirlanmisti.
- Siz mi hazirladiniz?
- Evet. Dn hazirlamistim. Elimden gelen gayreti gs terdim. Bildiginiz gibi Mary, byle seylerle pek ilgili degil. Btn bunlar sizin beni
bagislamanizdir. Burasi da sizin evinizdir, benim degil. Yani, ben sadece sizin basit bir hizmetkrinizim. Fakat ruhen, efendim, ruhen
tamamen zgrm. Elimde kalan bu son seyi benden almaniz mmkn olamaz!
-Size minnettarim, efendim, ama zgrm! diye haykirdi. Ah, efendim, kalbim o kadar doluydu ki sizi nasil sabirsizlikla bekledigimi
bilemezsiniz. Iste simdi kaderimi tayin edeceksiniz… hem benim hem de ierdeki zavallinin. Drt yil nce orada oldugu gibi… kalbimi yine
size aacagim. O zamanlar beni dinler siirlerimi okurdunuz… O zamanlar Shakespeare’den esinlenerek sizin palyaonuz adini takmislardi
bana. Kaderimde o kadar nemli yeriniz vardi ki… Simdi ok byk korkularin tutsagiyim. gd ve kaderimi aydinlatacak olan isigi da sizden
bekliyorum. Peter Verkhovensky bana karsi ok kt davraniyor.
Stavrogin onu ilgiyle dinledi ve yakindan inceledi. Yzbasi geri imeyi birakmisti; ama, ds ncelerinin yine de bir dzeni yoktu. Onun gibi
yillanmis ayyaslar da, ancak byle delice davranislar gs terebilirdi. Oysaki, madrabazlikta kimseden geri kalmamaya alisirlardi.
313yzbasi, dedi. Insan hayatinin ikinci yarisinin, genellikle birinci yarida edinilen aliskanliklarla dolu oldugu dogrudur. Lebyatkin, yari saka,
yari ciddi bir tavirla:
- Sylediklerinizin hibirini unutmadim, diye devam etti. zellikle Petersburg’da sylediginiz bir sz hi unutmadim. ‘Sagduyunun karsisinda
tutunabilmek iin gerekten de byk bir insan olmak gerekir.’ Evet, efendim kelimesi kelimesine byle sylemistiniz.
-Tamamen haklisiniz, efendim. Hayatiniz boyunca hep byk szler ettiniz. Halbuki, Liputin ve Peter Verkhovensky byle seyleri sylemekten
acizler! Ah, Bay Verkhovensky tarafindan nasil hakarete ugradigimi bilemezsiniz, efendim!
- Sarhostum, efendim. Ayrica, yzlerce ds manim var! Fakat… fakat simdi yeni bir sayfayi eviriyorum ve… ve simdi bir yilan gibi gmlek
degistirecegim. Vasiyetimi hazirlamis oldugumu biliyor musunuz, efendim?
- lkeme, insanliga ve grencilerime, efendim. Gazetelerde bir Amerikali’nin hayatini okudum. Btn servetini fabrikalara ve zel arastirmalara
birakmis. Kemiklerini tip grencilerine ve derisini de, gece gndz Amerikan Ulusal Marsi’nin alinmasi iin davul yapilmak zere bagislamis.
Yazik ki, bizler, Amerika Birlesik Devletleri’nin yaninda cc eler gibi kaliyoruz. Rusya dogadan zayiftir; fakat, zek bakimindan gldr. Ben de
derimi, greve baslamak serefine eristigim Akmolinsky Piyade Alayi’na, her gn Rus Ulusal Marsi’nin alinmasi iin birakacak olsam, bunun
byk bir gericilik olmasi nedeniyle yasaklanacagindan eminim. Iste bu
314
nedenlerle, yksek okul grencileriyle yetindim ve kemiklerimi akademiye birakmak arzusundayim. Ama bir sartla, kafatasimin alninda syle
bir yazi bulunacak: ‘Pisman olmus serbest ds nceli bir insandi.’ Evet, efendim, byle iste!…
Yzbasi heyecanlanmisti ve Amerikali’nin biraktigi vasiyetnameden hoslandigi belliydi. Ayni zamanda madrabazin biri oldugundan, her
zaman oldugu gibi Stavrogin’i eglendirip gldrmek arzusundaydi.
Fakat Stavrogin glecegi yerde, kuskulu bir tavirla:
- Demek ki, vasiyetinizi yayinlayip, bunun iin bir dl almak amacindasiniz, degil mi? diye sordu.
Lebyatkin, karsisindakini dikkatle inceleyerek: -Byle de olsa, bundan ne ikar, efendim? diye sordu. Ne ikar bundan? Nasil bir hayat
yasadigimi ds nn bir kere!.. Bir zamanlar sevdiginiz siirlerimi bile terkettim, efendim. Bir sise sarabin basinda ne kadar gzel yazardim, degil
mi? Hatirlamiyor musunuz? Fakat, yazarligimin dnemi kapandi artik. Gogol gibi sadece bir siir yazdim!… Son yks nde oldugu gibi.
Hatirlarsaniz, Gogol bu siirini bagrindan dklms bir duygu gibi tanitmisti. Hem de btn Rusya’ya… Ben de onun gibi son sarkimi syledim ve
sustum!…
Lebyatkin de bunu bekliyordu. Kendi siirlerine sonsuz bir saygi duyardi; fakat, bazi konularda ikiyzl olusundan, siirlerinin Stavrogin’i
gldrmesini isterdi. Bylece bir tasla iki kus vurmus oluyordu. Hem bir sair olarak kendisini tatmin ediyor, hem de Stavrogin’i eglendiriyordu.
Ama simdi, nc bir amaci vardi. Siirlerini ne srmekle, daima ok korktugu, kendisini sulu buldugu bir konuda sus uz oldugunu gs termek
istiyordu.
- ‘Eger O Kadin Ayagini Kirarsa’ Yani, atindan ds ecek olursa. Biraz fantazi bir ds nce, deli samasi; ama, bir sair bulusudur. Bir
315keresinde atla geen bir kiz grdgmde, sasmis ve kendi kendime su nemli soruyu sormustum: ‘O zaman ne olurdu?’ Yani, bir kaza
olursa? Cevabi aikti: Btn hayranlari kaisir ve ortada sadece kalbi ezik sair kalirdi. Kusura bakmayin; ama, bit bile s ik olabilir ve buna engel
olacak bir yasa da yoktur. Bununla beraber, kk hanim mektubuma ve siirime gc enmis. Hatta, sizin bile kizdiginizi sylyorlar. Dogru mu?
Acinacak bir sey bu. Inanamam. Ds ncelerimle kime zararim dokunabilir ki? Ayrica yemin ederim ki, btn bunlar Liputin’in basinin altindan
ikiyor. ‘Gnder, gnder! Herkesin mektup gndermeye hakki vardir.’ Onun szne kanarak ben de gnderdim.
- Ds manlar, ds manlar, ds manlar!… Stavrogin soguk bir tavirla:
Yalvariyorum ona,
Lebyatkin, sanki siir okuyan kendisi degilmis gibi konuyu hemen degistirerek:
- Petersburg’u ds nyorum, dedi. Yeniden dogusu ds nyorum… efendim, simdiye kadar bana ok byk yardimlarda bu—
316
lundunuz; yolculuk yapabilmem iin gerekli parayi benden esirgemeyeceginizi umabilir miyim? Bir haftadan beri, gnesi bekledigim gibi sizi
bekledim.
- zr dilerim. Fazla param kalmadi. Hem neden size para verecek misim?
Stavrogin birden fkelenmis grnd. Kura bir sesle, yzbasinin btn ktlklerini kisaca saydi; sarhosluk, yalan sylemek, Mary iin verilen paraya el
koymak, kiz kardesini manastirdan almak, aralarindaki sirri aiklayacagini syleyen mektuplar yazmak, Dasha’ya karsi davranisi… falan
filan. Yzbasi oldugu yerde kipirdaniyor, ellerini salliyor ve tam cevap vermek zere hazirlandigi zaman Stavrogin tarafindan susturuluyordu.
Stavrogin sonunda:
- Bir sey daha var, dedi. Aile gururu hakkinda atip tutuyorsunuz. Kiz kardesinizin Stavrogin ile evlenmesini neden onursuzluk
sayiyorsunuz?
- Fakat evliligi bir sir olarak saklandi, efendim! Kiz kardesimin evliligi kt bir seymis gibi toplumdan saklandi! Sizden para aliyorum ve bana
soruluyor: ‘Ne parasi bu?’ Dudaklarim bagli oldugu iin cevap veremiyorum. Cevap veremiyorum; nk, verecegim cevap kiz kardesime ve
aile gururumuza zarar verecektir.
Yzbasi sesini ykseltmisti. Bu konu onun en ok sevdigi konuydu ve btn kozlari elinde tuttugunu ds nyordu. Zavalli adam, biraz sonra
yiyecegi darbeden habersizdi. Stavrogin, evinin gnlk soranlarindan sz ediyormus gibi, sakin bir sesle, birka gne kadar, belki yarin ya da br
gn, evliliklerini topluma aiklayacagini; hatta topluma oldugu kadar polise de bildirecegini; bylece, aileye srlen leke ile beraber para
sorununun da ortadan kalkmis olacagini anlatti. Yzbasi gzlerini aarak ona bakti. nce sylenenleri anlayamamisti. Durumun etraflica
anlatilmasi gerekiyordu.
317-Peki…peki, ya anneniz?
- Belki gtrecegim. Fakat sizi ilgilendiren bir sorun degil. Hem en kk bir sekilde bile ilgilendirmez.
- Insanlar byle bir akrabaliktan kainirlar. Neden size para vermeye devam edeyim? Gc nz yeterse cevap verin.
- Fakat, efendim, bu mmkn degil. Bu sorunu bir kere daha gzden geireceginizden eminim. Intihar etmemi istemezsiniz, degil mi? Halk ne
ds necek? Dnya ne diyecek?
- Sizin dnyanizdan bana ne!.. Sarhoslugum aninda, bir iddia, bir sise sarap ugruna, arzu ettigim iin kiz kardesinizle evlendim ve simdi de
bunu topluma duyuracagim. Bu beni eglendirecekse neden topluma aiklamayayim?
Bunlari yle bir fkeyle sylemisti ki, Lebyatkin, sylenenlere inanmaya basladi.
- Peki ben ne olacagim? Ne yapacagim? Aslinda nemli olan benim! Saka etmiyorsunuz, degil mi?
- Byle davranacaginizi istediginiz kadar syleyin, s ze inanmiyorum. Fakat dediklerinizi yapacak olursaniz, sizi dava ederim.
- Aldirmam. Baska yapacak ne kaliyor ki? nceleri, alismasina karsilik hi degilse basimizi sokacak bir yer buluyorduk. Beni kaderimle bas
basa terkedecek olursaniz, ben ne olacagim?
- Peki ama, yeni bir is bulmak iin Petersburg’a gideceksiniz, degil mi? Sahi aklima geldi. Bagislanmak umuduyla baska arini ele
318
Yzbasi, agzi bir karis aik oldugu halde, bakmakla beraber cevap vermedi.
Stavrogin, bu ana kadar biraz imali ve biraz da alayla konusuyordu. yle ki, Lebyatkin, efendisi gerekten kiziyor mu, yoksa saka mi ediyor,
gerekten evli oldugunu aiklayacak mi, bir trl kesin bir karar veremiyordu. Simdi ise, Stavrogin’in asiri sert grns ylesine inandiriciydi ki,
Lebyatkin sirtinin rperdigini hissetti.
Stavrogin masanin zerine dogru egilerek son derece ciddi bir sesle:
- Dinleyin, yzbasi, dedi.Dinleyin ve dogru cevap verin. Lebyatkin, herhangi bir ihbarda bulundunuz mu bulunmadiniz mi? Bir seyler
yapmayi becerebildiniz mi? Yoksa, bir sey yapamadiniz mi? Byk bir budalalik yaparak herhangi birine mektup falan gnderdiniz mi?
-Yalan sylyorsunuz. Byle bir seyi ds ndnz. Petersburg’ a da bu nedenle gitmek istiyorsunuz. ‘Eger mektup yazmadinizsa, burada kimseye
bu hususta bir gevezelik de yapmadiniz mi? Bana dogruyu syleyin. Bir seyler duydum.
Zavalli yzbasi:
- Sarhosken Liputin’e sylemistim, diye fisildadi. Liputin bir haindir. Ona iimi dkms tm.
-Iinizi dktnz, ama insan bu kadar budala olamaz. Byle bir seyi ds nseniz bile, kendinize saklamaliydiniz. Insanlar bugnlerde dillerini tutmasini
ve ok az konusmasini bilmeli.
- Fakat, dedi. Siz hibir seye karismis degilsiniz ki. Ben sizi…
Lebyatkin:
- Siz kendiniz karar verin! dedi ve aresizlik iinde, gzyaslariyla, son drt yil iindeki yasantisini, abuk abuk konusurak zetlemeye basladi.
Son dakikaya kadar nemini anlayamadigi, kendisiyle hibir ilgisi olmadigi halde bir sr ise burnunu sokan byk bir budalanin, sarhosluk iinde
geen dzensiz ve son derece igren bir yasanti-siydi anlattiklari. Daha Petersburg’dayken, sirf dostluk yznden, niversite grencisi olmadigi
halde bir niversite grencisi gibi davranarak, herhangi bir seyin su oldugunu bilmeden, hibir kt sey ds nmeden, bir sr bildiriyi merdivenlere,
gazete yerine, mektup kutularina, tiyatrolarda seyircilerin sapkalarinin iine, paltolarinin ceplerine nasil sokusturdugunu bir bir anlatti. Daha
sonra onlardan para almaya baslamisti. ‘O zamanlar ok parasizdim, efendim’ diyordu. Iki ilin btn kylerine muhtelif bildiriler dagitmisti.
Lebyatkin: ‘ .
- Beni en ok zen, bu yaptiklarimin yasalara gre su olmasiydi, diye haykirdi. Gnn birinde, yabasini kaparak sabah evden firlayan birinin
aksam evine zengin olarak dnecegini bildiren bildiriler hazirlandi. Ds nn bir kere, efendim!… Korkudan titremekle beraber yine de bu
bildirileri dagittim. Bazen de bes alti satirlik, btn Rusya’ya hitap eden bildiriler ikartiyorlardi. ‘Acele edin ve kiliselerinizi kapatin, Tanriyi yok
edin, evlilik baglarinizi koparin, miras haklarini ortadan kaldirin, biaklarla silahlanin’ ve daha baska neler yazdiklarini Tanri bilir ancak. Bu
bildirilerden biriyle yakalandim. Fakat, Tanri onlari korusun, alayin subaylari bana bir temiz dayak attiktan sonra serbest biraktilar. Ve geen
yil, elli rublelik sahte Fransiz paralarini Korovayev’e verirken az kalsin yakalaniyordum. Tanriya skrler olsun ki, Korovayev, sarhosken
havuza ds p boguldu ve sulu oldugumu kesin olarak kanitla-320
yamadilar. Virginskyler’de, evli bir sosyalist kadinin zgrlgnden szettim. Geen Haziran, ilimiz blgelerinden birinde, yine yasak olan
bildirilerden dagitiyordum. Bu isi yine yapacagimi sylediler. Bay Verkhovensky, emirlerim yerine getirmemin gerektigini ima yollu anlatti. Bir
sreden beri beni tehdit ediyor. Bakin beni pazar gn nasil tehdit etti! Ben bir kleyim, efendim, ben bir kk tirtilim, Tanri degil. Bu bakimdan
sair Dershavin’den ayriliyorum; fakat, efendim, ds nn ne kadar yoksulum!…. Stavrogin btn anlatilanlari byk bir ilgiyle dinledi.
- Sylediklerinizden ogunu bilmiyordum, dedi. Fakat, size herhangi bir sey olacagi, yani basiniza bir is gelebilecegi kuskusuz.
— Dinleyin, diye devam etti. Arzu ederseniz, Liputin’in yalan syledigini, benim de bu islerle ilgili oldugumu sanarak ele verebileceginiz
tehdidi ile beni korkutmak istediginizi, bylelikle benden para sizdirabileceginizi ds ndgnz syleyebilirsiniz. Kime syleyeceginizi bilirsiniz
herhalde; Anliyorsunuz, degil mi?
- Fakat, gerekten bu kadar byk bir tehlikede oldugumu ds nyor musunuz, efendim?
- Size yolculuk iin para bile verecek olsam, sizi Petersburg’a gndermeyecekleri gerek… fakat Mary’yi grme zamanim geldi.
- Size sylemistim.
Stavrogin glerek:
321-Geregini yapariz, dedi. Pekl, yol verin simdi.
- Dis kapida beklememi ister miydiniz? Yani, bir seyler duyabilirim de… nk, odalar pek kk…
Konusmasi anlamsizlasmaya basladi; uydugu haberlerden saskina dnms t. Bununla beraber, kapiya ikip semsiyeyi atigi zaman, basit ds nceli
kafasinda garip bir ds nce sekilleniyordu. Mademki durum byleydi, kendisinin korkacak bir seyi yoktu; nk, onlar kendisinden korkuyorlardi.
Evliligin topluma duyurulmasi ona ok sama bir ds nce gibi geliyordu.
“Byle bir canavardan her seyin beklenebilecegi dogrudur. Insanlara ktlk etmek iin yasiyor. Fakat, ya pazar gnk hakaretten korkuyorsa ve
simdiye kadar korkmadigi gibi korkuyorsa? ylesine korkuyor ki, bu haberi benim yayacagimi ds nerek, ne yapmak niyetinde oldugunu
bildirmek ve bana engel olmak iin buraya kadar gelmek zahmetine katlaniyor. Aman, oyuna gelme, Lebyatkin!… Peki, mademki bunu
topluma aiklayacak, neden gece yarisi buraya gizlice geliyor? Ve eger korkuyorsa, son gnlerde korkmaya da hakki yok degil hani. Bak,
Lebyatkin, aman, isi yzne gzne bulastirma!…”
“Beni Verkhovensky ile korkutmaya alisiyor. Karisik bir durumdayim!… Korkun bir karisiklik iindeyim!… Liputin’e bir sey
322
sylememeliydim!… Bu serserilerin neler yapmaya niyetli olduklarini ancak seytan bilir. Zaten onlari hibir zaman anlayamadim. Bes yil nceki
gibi yine alismaya basladilar. Peki kimi kime ihbar edebilirim? ‘Insallah kimseye yazmak aptalligini gs termemis-sindir? Anliyorum!…
Demek ki aptalligi bahane ederek birilerine yazmak mmkn olabilecek? Acaba byle davranmam gerektigini mi ima etmek istedi?
‘Petersburg’a da bu amala mi gidiyorsun? Ah kereta!.., Byle bir seyi ds ndgm bile sezdi! Sanki gitmem iin beni kiskirtiyor. Iki seyden biri:
Ya yapmamasi gereken bir seyi yaptigi iin korkuyor, ya da… ya da hibir seyden korkmuyor ve beni onlari ihbar etmem iin kiskirtiyor!…
Oh, Lebyatkin, nasil bir ikmaza saplandin!… Hata yapmamam iin Tanri’ya yalvarmaliyim!…” :
Ds nceleri ile o kadar mesguld ki, Mary’nin odasinda konusulanlari dinlemek aklina bile gelmedi. Bununla beraber, onlari dinlemek pek de
kolay olmazdi; nk, odanin kapisi yekpare tahtadan yapilmisti ve ok kalindi. Btn duyabildigi boguk bir ugultudan ibaretti. Yzbasi, saskinlikla
yere tkrerek, ds nceleri arasinda kaybolmus bir halde odadan ikti.
Mary’nin odasi, Lebyatkin’in odasindan en az iki kat daha bykt; fakat, esyasi yine kaba olarak yapilmis seylerden ibaretti. Masanin zerine
iekli, gri renkli bir rt serilmisti ve zerinde bir lamba yaniyordu. Karyola, odanin bir ks esini boydan boya kaplayan yesil bir perdenin
arkasinda kaliyordu. Odadaki esyaya ilaveten, masanin yanina, Mary’nin hibir zaman oturmadigi rahat bir koltuk konmustu. Odanin bir
ks esinde, eski odada oldugu gibi byk bir Ikon vardi ve al tinda kk bir kandil yaniyordu. Masanin zerinde birka gerekli teberi vardi; bir deste
iskambil, kk bir el aynasi, bir sarki kitabi ve hatta, bir somun ekmek… Bunlardan baska, resimleri renkli iki kitap vardi. Kitaplardan biri,
meshur bir
323yolculuk kitabindan alinmis ve genler iin uyarlanmis, digeri ise, daha ok Noellerde armagan edilen cinsten, svalyelere ait servenler
kitabiydi. Ayni zamanda, bir de albm vardi. Yzbasinin syledigi gibi, Mary, konugunu bekliyordu; fakat, Stavrogin odaya girdiginde onu,
koltuga oturmus ve basini kusty bir yastiga dayamis uyurken buldu. Stavrogin, odanin kapisini usulca kapadiktan sonra, yerinden
kimildamadan, uyuyan kadim incelemeye basladi.
Lebyatkin, Mary’nin s tne basina eki dzen vermis oldugu hakkinda yalan sylemisti. zerinde, pazar gn Stavroginler’in evinde giymis oldugu
siyah dz elbise vardi. Salari yine eskisi gibi topuz halinde ensesinin zerine toplanmisti; ensesi yine eskisi gibi iplak kalmisti. Bayan
Stavrogin’in armagan olarak verdigi siyah sal dikkatlice katlanmis, divanin s tnde duruyordu. Yz, yine eskiden oldugu gibi dikkatsizce
pudralanmis ve allliklanmisti. Stavrogin’in odaya girisinden bir dakika kadar sonra, Mary, sanki seyredildigini hissetmis gibi birden gzlerini
aarak yerinden dog| ruldu. Fakat, konuga garip bir sey olmus gibiydi; yerinden kimildamadan kadinin yzn inceliyordu. Sanki gzlerini onun
yznden ayiramiyormus gibi bir hali vardi. Belki de bakislarinin sert olmasi gereksizdi. Belki de bakislarindan bir hosnutsuzluk, bir hor grs
akiyordu, ya da Mary, uyandigi zaman byle hissetmisti. Hemen hemen bir dakika sonra, Mary’nin yz mthis bir korkuyla sarardi. Dudaginin
bir kenari sinirli bir tikle oynuyordu. Birden korkmus bir ocuk gibi ellerini yzne kapayarak aglamaya basladi. Byle aglamaya devam ettigi
takdirde, kisa bir sre sonra iglik igliga bagirmaya baslayacagindan kusku yoktu. Fakat, ziyareti kendisini hemen toparladi; yzn hafif bir
pembelik kapladi; dudaklarinda nazik ve sevimli bir tebessmle masaya dogru yrd.
-Siz uyurken byle zamansiz olarak gelip sizi rktmek istemedim, dedi. ok zgnm.
Stavrogin’in sesinin yumusakligi etkisini hemen gs termisti. Mary’nin korkusu gemekle beraber her an umaya hazir rkek bir
324
kus tavrini birakmamisti. Korkarak elini uzatti. Sonunda, dudaklarinda rkek bir tebessm belirdi. Garip bir tavirla Stavrogin’e bakarak:
Birden tekrar titremeye ve Stavrogin’den kainmaya basladi. Kendisini korumak istermis gibi elini kaldirdi. Aglamaya baslamak zereydi.
- Haydi, kendinize gelin, dedi. Korkacak ne var ki? Beni tanimadiniz mi?
Fakat, uzun bir sre, szleri Mary zerinde hibir etki yapamadi. Mary, sesini ikarmadan, yznde o istirap verici saskinlik, kafasinda geen
ds nceyi anlamak abasi ile Stavrogin’e bakiyordu. Bir ara bakislarim ondan kairiyor, bazen de abuk bir gz atiyordu. Sonunda,
sakinlesmekten ok, karara varmis bir tavir takindi.
Yeni bir amata oldugu aika belli olan, kararli bir sesle:
- Yanima oturun, ltfen, dedi. O zaman sizi daha iyi grebilirim. Ve simdi merak etmeyin; nk, size bakacak degilim. Basimi nme egerek yere
bakacagim. Siz de bana bakmayin, ben syleyene kadar.
- Otursaniza.
Mary’nin yeni bir duyguyla davrandigi belliydi. Stavrogin, sylendigi gibi oturdu ve beklemeye basladi. Olduka uzun bir sre konusmadan
sessizce durdular. Mary birden igrenir bir tavirla:
- Sunu sylemeliyim ki, dedi. Bana ok garip geliyor. Kt rya grdgm bir gerek; ama, sizi neden o sekilde grdgm anlayamiyorum?
Bu arada kendisinden istenenin tersine Mary’ye dnms t. Bu hareketini, ya Mary’nin kendisine bakmaktan hoslandigini ds nerek ya da elinde
olmayarak yapmisti. Mary de ona bakmak istemekle beraber kendisini zorlayarak gzlerini yerden kaldirmamakta israr etmisti ve onun bu
davranisi Stavrogin’in gznden kamamisti.
-Neden arkanizi bana dndnz? diye bagirdi. Neden yzme bakmiyorsunuz? Bu komedinin anlami nedir?
Fakat Mary onu hi duymamis gibi grnyordu. Sert ve kararli bir sesle nc kez:
- Dinleyin, Prens, diye mirildandi. Geenlerde, arabada gelirken, bana, evliligimizi topluma aiklayacaginizi sylediginiz zaman, sirrimizin
ortadan kalkmis olacagi beni endiselendirdi. Fakat simdi bilmiyorum. Sylediklerinizi kafamda evirip evirdim ve buna degmeyecegim
sonucuna vardim. Ben de giyinip kusanip konuk agirlayabilirim; birini aya davet etmek g olmasa gerek, zellikle insanin usaklari olursa…
Fakat her ne olursa olsun, halk ne diyecektir? O pazar sabahi evremi ok yakindan incelemistim. O gzel kiz, zellikle siz odaya girdiginizde,
gzlerini zerimden ayirmadi hi. Gelen sizdiniz, degil mi? O kizin annesi sadece, kibarlik budalasi bir ihtiyardir. Lebyatkin’in de ne mal
oldugunu gs terdi. Kahkahalarla glmemek iin hep tavana bakiyordum… tavan da ok gzel boyanmisti, hani. Onun annesi bas rahibe olacak
bir kadin. Bana siyah salini vermekle beraber ondan korkuyorum. Kusku yok ki, hepsi benim iin degisik ds ncelere saplanmislardir.
fkeliydim ve oturdugum yerde ds nyordum. Onlara nasil akraba olabilirdim? Hi kusku yok ki, sryle usagi olan bir
326
konteste ruhsal bazi degerler aranir. Bunun yaninda, yabancilari iyi karsilayabilmek iin de biraz cilveli olmalidir. Fakat, yine de o pazar hepsi
bana mitsizce baktilar. Yalniz Dasha bir melekdir. Benim hakkimda dikkatsizce syleyecekleri szlerle, Prensin gururunu inciteceklerinden
korkarim.
- Bununla beraber, benim yzmden biraz utan duymasina aldirmiyorum. nk, utantan ok bir acima olacaktir, sphesiz bu da insana gre
degisecektir. Anliyorsunuz ya, Prens, onlarin bana acimalarindan ok benim onlara acimam gerektigini biliyor.
Mary, iyi niyetini gs termek istermis gibi neseli bir kahkaha atti.
- Kim, ben mi? Hayir, hi de kirgin degilim. O zaman hepinize dikkatlice bakmistim. Hepiniz fkeliydiniz, birbirinizle tartisiyordunuz.
Toplaniyorsunuz, fakat glmenin ne demek oldugunu bilmiyorsunuz. Bu kadar zengin, fakat kederli… neseden yoksun insanlar!
Tutumunuza ben de sastim dogrusu. Fakat, simdi kendimden baskasina acimiyorum.
- Ben olmadigim takdirde agabeyinle yasamanin zor oldugunu syledigini duydum. Dogru mu bu?
- Bunu size kim syledi? Sama. Simdi daha da kt. Iste simdi kt ryalar grmeye basladim ve ryalarim sizin gelmenizle daha da ktlesti. Neden
geldiginizi bilmek isterim?
- Bunun bana yine teklif edilecegini biliyordum, zaten! Gzel Tanrim, manastirinizin nasil oldugunu bilmiyor muyum saniyorsunuz? Hem
neden oraya dnecekmisim? Zorum ne? Simdi artik dnyada tamamen yapayalniz kaldim! nc bir hayata baslamak artik benim iin ok zor.
Karsisindakini hor grrms gibi kesik bir kahkaha atti. Sonra birden sanki kendi kendine konusuyormus gibi ekledi:
- ‘Ona’ karsi byk bir su islemis olmaliyim. Yalniz bunun ne oldugunu bilmiyorum. Bu sululuk hissi btn hayatim sresince yakami
birakmayacaktir. Daima… daima… btn bu bes yil sresinde… gece ve gndz… ‘ona’ byk bir ktlk ettigimden tr korku iindeyim. Ona nasil bir
ktlk yaptigimi ds nerek gece ve gndz dua edip durdum. Ve simdi de bunun tamamen dogru oldugunu anliyorum.
Mary, kuskusuz ki kendisine sorulan soruyu duymamisti. Bu soruya cevap vermeden konusmasina devam etti:
- Isledigim bu suta onun bir rol olup olmadigi beni zyor. Byle degersiz kimselerle nasil dostluk kurabildigine hl sasiyorum. Benimle ayni
arabada oturmakla beraber, kontesin beni paralamak iin terddt etmeyecegini biliyorum. Hepsi bu isin iindeler… acaba ‘O’ da bu isin iinde
mi? Acaba o da mi bana ihanet etti?
- Bakin ne syleyecegim size, yedi kilise tarafindan afaroz edilmis, Rus tahtina gz dikmis olan Grishka Otrepyev hakkinda yazilanlari
okudunuz mu?
- Tahmin ederim ki, simdi dnp yznze bakacagim, dedi. Sizde dnn bana bakin, ama ok yakindan, ltfen. Son kez emin olmak istiyorum.
- Uzun bir sreden beri size zaten bakiyordum. Mary dikkatle ona bakarak:
328
Bir sey sylemek zereyken birden yine rkek tavrini takindi ve kendisini mthis bir seyden korumak istermis gibi elini yzne kaldirdi. Mmkn
oldugu kadar ondan uzaklasrnaya alisti.
Fakat Mary’nin yzndeki dehset anlami ok kisa srd. Yz garip bir tebessmle burustu. Kusku dolu gzlerini Stavrogin’e dikti.
Birden israrli ve kesin bir tavirla:
- Bes yildan beri ieri nasil girecegini ds np durdum. Kalkin ve su kapidan br odaya gein. Sanki, bir seyden haberim yokmus gibi elime bir
kitap alip oyalanacagim ve siz bes yillik ayriliktan sonra birden odaya dalacaksiniz. Bunun nasil olabilecegini grmek istiyorum.
- Yeter artik, dedi. Ltfen beni dinleyin, Mary. Bana bir iyilik yapin ve btn dikkatinizi bana verin, ltfen. Tabii, elinizden geldigi kadar. Yarin
sabah evliligimizi topluma aiklayacagim. Byk bir konakta yasamayacaksiniz. Byk bir konakta yasama ds ncesini kafanizdan hemen silip atin.
Hayatinizin sonuna kadar benimle yasamak ister misiniz? Fakat buralardan ok, ama ok uzaklarda… Yani, daglarda, Isvire’de. Orada,
bildigim ok gzel bir yer var. Hem korkmayin, ne sizi yalniz birakacagim ne de timarhaneye kapatacagim. Yardim istemeden, kimseye muhta
olmadan yasayabilecek kadar param var. Bir hizmetiniz olacak ve is yapmak zorunda kalmayacaksiniz. Arzu ettiginiz her seye sahip
olacaksiniz. Yine duanizi yapabilecek ve istediginiz yere gidebileceksiniz. Size elimi bile srmeyecegim. Ve yaninizdan bir dakika iin bile olsa
ayrilmayacagim. Arzu etmediginiz takdirde sizinle hayatimin so-329nuna kadar konusmayacagim. Ya da Petersburg’daki kk
apartmanimizda oldugu gibi aksamlari bana yklerinizi anlatabilirsiniz. Arzu ederseniz size kitap bile okuyacagim. Fakat bir sartla; belki can
sikici olabilecek o yerde hayatimizin sonuna kadar beraber yasayacagiz. Hosunuza gitti mi? Kabul edecek misiniz? Beni gz-yaslarinizla
zmeyeceksiniz, degil mi?
Mary, byk bir ilgiyle onu dinledi. Uzun bir sre konusmadan sylenenlerin zerinde ds nd.
- Btn bunlara inanmak benim iin ok zor, dedi. O daglarda belki de kirk yil yasayabilirim. Sonra, tiz bir kahkaha atti. Stavrogin kaslarim
atarak:
— Hem sizinle neden gelecek misim? Sizinle beraber tam kirk yil dagin tepesinde mi oturacagim? Aman, ne gln!… Bugnlerde insanlar ne
kadar sabirli oluyorlar gerekten!… Hayir, bir sahinin bir baykus olmasi mmkn degil. Benim Prensim, byle bir insan degildir.
Mary, szn bitirince basini byk bir gururla kaldirdi. Stavrogin birden kendine geldi. Aceleyle sordu:
330
- Merhametli Tanrim!… ‘Onun’ ds manlarindan her seyi bekledim, fakat byle bir ks tahligi… asla!…
Fakat, Mary’yi korkutmak simdi mmkn degildi. zerinde byk bir zafer havasi esiyordu.
- Kim oldugunuzu ve nereden iktiginizi kim bilir ki? Bu dolaplari, kalbimin derinliklerinde hissetmistim!… Ve burada oturmus kr bir
baykusun bana onur vermesini bekliyorum!… Hayir, dostum, zayif bir aktrsnz, Lebyatkin’den bile kt bir aktrsnz. Kontese saygilarimi ve
bir daha sizden daha iyi bir adam gndermesini bildirin. Sizi bu is iin mi tuttu? Syleyin bana!… Size mutfaginda mi bir is verdi, yoksa?
Hilenizi anlayabiliyorum. Hepinizi anliyorum, hepinizi!…
Stavrogin, Mary’nin kolunu tuttu. Fakat, Mary onun yzne glyordu.
- Aslinda ona biraz benzemiyor degilsiniz, hani. Akrabasi misiniz yoksa? Ne akilli insanlar!… Sadece bir adam sahin ve prensdir. Siz ise bir
baykus ve igren bir usaksiniz!… Benim erkegim arzu ettigi takdirde Tanri’nin huzurunda egilir ancak. Shatov, oh sevgili Shatov, neden sizi
tokatladi? Lebyatkin syledi bana… Ve o pazar gn salona girdiginizde neden o kadar korkmustunuz? Sizi kim korkutmustu? Ds tgm zaman
beni kaldirdiginizda yznz yakindan grms ve kalbimin kurtlarla doldugunu hissetmistim. Kendi kendime ‘O degil’ demistim. ‘Benim sahinim,
gen sosyete kadinlarinin yaninda benden utanmaz.’ Oh, Tanrim, btn bu bes yil, sahinimin daglarda yasayip oraya buraya uustugunu
ds nerek yasadim.. Syleyin bana sahtekr adam, size ka para de-331diler? ok byk bir para karsiliginda razi olmus olmalisiniz? Bense size
metelik bile vermezdim. Ha, ha, ha!… Ha, ha, ha!… Stavrogin, Mary’nin kolunu birakmadan dislerini gicirdatti ve:
- Defol, dzenbaz herif!…. diye haykirdi. Prensimin karisiyim!… Sizin biaginizdan da korkmuyorum!….
- Biak!…
- Evet, biak!… Cebinizde bir biak var!… Uyudugumu ds nyordunuz, ama grdm. Odaya girer girmez biaginizi ikardiniz!…
Stavrogin:
Stavrogin, sznn sonunda Mary’yi yle bir siddetle itti ki, Mary hizini alamayarak sirtini ve basini kanepenin arkasina arpti.
Stavrogin, yerinden firlayarak odadan ikti. Fakat, Mary hemen yerinden firladi ve sekerek arkasindan kostu. Lebyatkin ona zorlukla hkim
olabiliyordu.
Mary, sesinin btn gc yle karanliga dogru haykirarak kahkahalarla glmeye basladi.
***
Stavrogin, bastigi yere dikkat etmeden amurlara, su birikintilerine bata ika yrrken, kendi kendine syleniyordu.
- Biak!…Biak!…
yle, dakikalar oldu ki, ilginca, kahkahalarla glmek istiyor, fakat byk bir gayretle bu arzusunu frenliyordu. Ancak, kprnn
332
zerinde, birka saat nce Fedka ile karsilastigi yere gelince kendine gelebildi. Fedka, ayni yerde bekliyordu. Stavrogin’i grnce sapkasini
ikartip onu yerlere kadar selamladi ve neseli bir sesle konusmaya, bir seyler anlatmaya basladi. Stavrogin durmadan onun yanindan geti ve
hatta sylediklerini bile bir sre dinlemedi. Serseri pesinden gelmekte israr ediyordu. Stavrogin birden, aklina gelen bir ds nceyle durdu. Kendi
kendine ‘Biak!… Biak!’, diye sylene sylene yrrken onu tamamen unutmustu. Serserinin yakasina sarildigi gibi, fkenin verdigi korkun bir
gle kprnn korkuluguna dogru savurdu. Fedka bir ara, karsi koymayi ds n-dyse de, bundan vazgeti. nk, karsisindakinin gc n kendisine gre
biraz fazla bulmustu. Bu kararla sakin sakin durdu. Yere diz kms ve bir kolu arkasina bkl oldugu halde kimildamadan sonucu bekledi.
Karsisindakinden herhangi bir tehlikenin gelmeyeceginden emin bir hali vardi.
Yanilmamisti, Stavrogin, boynundaki esarbini siyirmis onun ellerini baglamak zereyken birden caydi ve onu serbest birakarak itti. Serseri
hemen ayaga firladi ve elinde nereden iktigi belli olmayan, kisa ve genis agizli bir biak belirdi.
- Birak biagi! diye emretti: Hemen sok onu cebine, gzm grmesin!…
Stavrogin, arkasina bile bakmadan yine yoluna devam etti. Fakat inati serseri pesinden ayrilmiyordu. Simdi, artik gevezelik etmeyi
birakmis, ok saygili tavirla bir adim geriden yryordu. Kpry bylece getiler ve nehrin karanlik kiyisina geldiler. Bu kez, Bogoyavlenskaya
Caddesi’nden daha kestirme olan ve sehrin gbegine giden, issiz yollardan sol taraftakine saptilar.
Stavrogin birden:
- Geen gn civardaki bir kilisemizi soymus oldugunuzu duydum, dogru mu? diye sordu.
333Serseri, sanki aralarinda hibir sey gememis gibi agirbasli ve biraz magrur bir tavirla:
- Oraya dua etmek iin gitmistim, efendim, diye cevap verdi. Biraz nceki asiri samimiyetin yerini isini bilen bir adamin
agirbasliligi almisti.
- Tanri oraya yolumu nasil ds rd bilmiyorum, diye devam etti. Zaten bizler Tanri’nin yardimi olmadan yasayamayiz. Tanri hakki iin dogru
sylyorum ki zararli ikan yine ben oldum. Tanri gnahlarimin cezasini vermek istedi sanirim. Bir buhurdanlik, bir tas ve bir kemerden ancak
on iki ruble para alabildim. St. Nicholas’in saf gms heykeli para bile etmedi; kaplama oldugunu sylediler.
- Kiliseyi o bekiyle beraber soymustuk. Sonra, sabaha dogru nehrin kiyisina geldigimiz zaman, torbayi kimin tasiyacagindan tr tartistik.
Onu ldrmemeliydim, efendim; ama, ok gnahi oldugundan onun adina memnunum.
- Sey… efendim, Bay Verkhovensky de byle buyurdu… tam sizin gibi… Kelimesi kelimesine ayni szler… ok cimri ve ds knlere yardim
etmekte ok kati kalpli oldugundan byle davrandigini sanirim. Ayrica, bizi kuru bir toprak parasindan yaratan Tanriya da inanmiyor. Her seyi
doganin yaptigini kabul ediyor… hatta vahsi hayvanlarin bile doga tarafindan yaratildigina inaniyor. Ayrica, benim gibi bir insanin, yardim
eli uzatilmadan is gremeyecegini de anlamak istemiyor. Kendisine byle sylendigi zaman koyunun kaval dinlemesi gibi, alik alik insanin yzne
bakiyor. Ona sasmamak insanin elinden gelmez!… rnegin, biraz nce ziyaret ettiginiz yzbasi Lebyatkin’i ele alalim. Filippov’un evinde
otururken, kapisini ardina kadar aik birakarak kr ktk sarhos bir halde yerde yatiyor ve paralar da yerlerde srnyordu. Inanin ki gzlerimle
grdm; nk, bizim gibiler yardimsiz yasayamazlar.
334
- Ds nmedim degil, efendim. Anliyorsunuz ya? Dogrusunu sylemek gerekirse, kendime glkle hkim oldum, efendim. Her zaman iin onun
cebinden yz elli ruble alabilecegimi duymustum. Bu nedenle, belki bin bes yz ruble alabilecegimi de ds ndm. Onu ldrrsem, yagli bir kapiyi
kendi yzme kapamis olacaktim. Yzbasi Lebyatkin, sarhos oldugu zamanlar, sizin ok cmert bir insan oldugunuzu her tarafta sylyor. Bunu
kulaklarimla duydum, efendim. Sizin hakkinizda byle sylediklerini yzlerce kez duyunca, sizin eli aikliginiza gvenmeye karar verdim. Babam
ya da z kardesimmissiniz gibi sizinle konusuyorum, efendim. Bay Verkhovensky degil, hi kimse bunu grenemeyecektir. Bu bakimdan, eli
aikliginiz bana rublecik verdirmez mi, acaba? Beni huzura kavusturacaksiniz, efendim, yani ds ndklerinizi sylemekle demek istedim. Daha
evvel syledigim gibi, bizim gibiler bir yardim eli grmeden yasayamazlar.
Stavrogin kendisini tutamayarak bir kahkaha atti. Sonra, her zaman yaninda tasidigi kesesinden, tomar halinde duran kgit paralardan birini
siyirip atti. Onun pesinden ikinciyi, ncy ve drdncy atti. Fedka, atilan paralan havada kapiyordu. amurlarin iine ds enlerin ardindan
saldiriyordu. Onlari toplayip ceplerine sokustururken ‘Oh, oh, oh!’ diye haykiriyordu. Stavrogin hem glyor ve hem de paralan
savuruyordu. Sonunda btn parasini atti ve tek basina yoluna devam etti. Serseri geride kalmis, yerdeki paralan toplamakla mesguld. Rzgrin
su birikintilerine uurdugu paralari toplayabilmek iin dizlerinin zerinde amurlarda srnyordu. Paralari toplarken, ‘Oh, oh, oh!…’, diye attigi
naralar karanliklarda akisler yaparak dagiliyordu.
3353. DELLO
Dello, ertesi gn, kararlastirildigi gibi gleden sonra saat ikide yapildi. Artemy Gaganov’un her ne olursa olsun dvs mek istegi, kararin hemen
verilmesine neden olmustu. fkeden ildiracak gibi oldugundan, rakibinin davranisini anlayamiyordu. Bir aydan beri durmadan ona hakaret
ederek onun sabrini tketmek istemis, basaramamisti. Karsisindakini delloya davet etmek iin belirli bir neden olmadigindan, Stavrogin’in,
kendisini delloya davet etmesini beklemisti. Onunla dello etmek iin gizli nedeni aiklamaktan da * nedense utaniyordu. Drt yil nce, babasinin
ugradigi hakaretin de hincini ikartmak istemesi normaldi. Ayrica, Stavrogin’in toplumun iinde zr dilemesine karsilik onu delloya agiramazdi.
Stavrogin’in utanmaz bir korkak oldugu kararina vardi. Ayrica, Stavrogin’in, Shatov’dan grdg hakarete ses ikarmamasina da akli
ermiyordu. Bu nedenledir ki, Stavrogin’e yazdigi hakaret dolu o mektubu gndermis ve bunun sonucu olarak dello teklifini almisti. Bu
mektubu gnderdikten sonra, byk bir umut iinde Stavrogin’den gelecek cevabi beklemeye karar vermisti. Gelecek cevabin ne olacagini
bilmedigi halde, her ihtimale karsi, eski okul arkadasi Maurice Drozdov’u dello tanigi olmak zere kandirmisti. Bu bakimdan, Kirilov sabah
saat dokuzda geldigi zaman her seyin hazirlanmis oldugunu grd. Stavrogin’in zr dilemesi siddetle reddedildi. Durumdan ancak iki gn nce
haberdar olan Maurice Drozdov, iki gencin olmayacak bir sey iin dvs melerinin uygunsuzlugunu syleyecek oldu; ama, Gaganov’un
oturdugu yerde sinirden zangir zangir titredigini grnce bir sey sylemekten vazgeti. Arkadasina sz vermis olmasaydi hemen ikip gidecegi
kesindi. Btn umudunu, dello aninda bir seyler yapabilmesine baglayarak, sesini ikarmadan yerinde oturmakla yetindi. Kirilov, Stavrogin’in
dello davetini bildirdi. Btn kosullar, itirazsiz hemen kabul edildi. Sadece, Stavrogin’in kosullarina bir ek yapildi. Bu ek olduka zordu. Eger ilk
karsilasmada bir sonu alinmazsa, ikinci
336
bir karsilasma yapilacak ve bu karsilasmada da bir sonu alinamayacak olursa, nc bir karsilasma yapilacakti. Kirilov, nceleri, itiraz edecek
oldu; fakat sonunda, drdnc bir karsilasmanin yapilmamasi sarti ile kabul etti.
Drozdov ve Gaganov, Gaganov’un bizzat kullandigi, ift at kosulu sik bir arabayla geldiler; yanlarinda bir de usak vardi. Stavrogin ve Kirilov
ise at s tnde geldiler; onlarin yaninda da bir usak vardi. Hayatinda ata hi binmemis olan Kirilov, atin s tnde dim dik oturuyor ve usaga bile
itimat edemedigi tabanca kutusunu sag elinde tasiyordu. Sol eli ile dizginleri tutuyor; fakat, acemi olusundan dizginleri srekli kisiyor ve atin,
basini yukari atmasina neden oluyordu. Hayvan saha kalkmak istiyordu; ama, Kirilov’un bunu umursadigi yoktu. Ktmser ve ok alingan
olan Gaganov, onlarin atla gelmelerine mthis alindi. Ds maninin, yaralandigi takdirde arabayla evine tasinmasini bile gereksiz grecek kadar
kendinden emin oldugu kanisina vararak, bunu da kendisine karsi yapilmis bir hareket olarak nitelendirdi. Yz sapsari oldugu halde
arabasindan indi. Elleri fkesinden tir tir titriyordu. Bunu da hemen Drozdov’a syledi. Stavrogin’in selamina aldirmadan sirtini dnd. Dello
taniklari aralarinda yazi tura attilar: Kirilov kazandi. Atis izgileri hesaplandi ve ekipler yerlerini aldilar. Araba ve atlar usaklarla beraber yz
adim kadar uzaga gnderildi. Tabancalar dolduruldu ve rakiplere verildi.
Ne yazik ki, ykm hizlandirmak zorundayim ve tasvire fazla yer veremiyorum; fakat, birka hususu aydinlatmak zorundayim. Drozdov, son
derece zgn ve telasliydi. Kirilov ise tersine, son derece heyecansiz ve kayitsizdi. zerine almis oldugu grevin
337btn ayrintilarini, hi acele etmeden, bu ugursuz dellonun sonunu ds nmeden, yerine getirmeye alisiyordu. Stavrogin’in yz her
zamankinden biraz daha solgundu. Olduka hafif bir palto giymis ve basina da kei derisi bir sapka geirmisti. ok yorgun bir hali vardi. Arada
sirada yzn eksitmekle beraber, keyfinin yerinde olmadigini belli etmek istemiyordu. Fakat, Gaganov hepsinden daha ok dikkati ekecek
durumdaydi. Bu bakimdan onun hakkinda birka sz sylemek zorundayim.
***
Gaganov’un dis grns n anlatmak firsatini simdiye kadar bulamamistim. ok uzun boylu, yaklasik otuz yaslarinda, olduka beyaz tenli, halk
arasinda sylendigi gibi biraz sismanca ve olduka dzgn yz hatlari bulunan bir genti. Albayligi sirasinda emekliye ayrilmisti; general oluncaya
kadar orduda kalmis olsaydi, general elbisesi ile ok daha heybetli grnecegine ve iyi bir savasi olacagina kusku yoktu.
Kisiligini kesin olarak belli etmek iin, emekliye ayrilisindaki gerek nedenin, Stavrogin’in drt yil nce, kulpte babasina ettigi hakaretle ailesine
srlen ve bunca yil pesini birakmayan lekenin znts oldugunu zellikle belirtmek gerekir. Greve devam etmenin byk bir alaklik oldugu ve
aslinda olaydan haberleri bile olmayan subay arkadaslarini, birligini de lekeledigi kanisindaydi. Babasinin basindan geen olaydan ok daha nce
ordudan ayrilmak iin baska bir nedenle istifa etmis; fakat, bir trl kesin bir karar verememisti. Burada yazmasi bile ok garip olacak; ama,
ordudan ayrilisinin asil nedeni, kleligin kaldirildigini bildiren 19 Subat tarihli emirdi. Blgenin en varlikli toprak sahiplerinden biri olan
Gaganov, bildirinin yayinlanmasi ile fazla bir zarara ugramamisti. Alinan kararin insanliga yararinin byk oldugunu anlayabilecek, reformun
getirecegi faydalari kavrayabilecek yetenekte bir insan oldugu halde, bildirinin yayimlanmasindan hemen sonra, kendisinin
338
sahsen hakarete ugramis oldugunu ds nms t. Bu inanci, bi-lindisi, belirsiz bir duygu olsa da nne geilemeyecek gteydi. Bununla beraber,
babasi lnceye kadar herhangi bir adim atamamisti. Fakat, Petersburg’da, yakin iliskilerinin bulundugu insanlar arasinda ds ncelerinin
soylulugu ile tanindi. O zamanlar, iine kapanik bir genti. Karakterinin diger bir zelligi daha: Soylu ailesini ok benimseyen, eskiligi ile vnen ve
Rusya’da hl tu-tunabilen sayili kisilerdendi. Ayni zamanda, Rus tarihini nefretle karsilar ve Rus trelerini pek kaba bulurdu. Daha ocukluk
yillarinda, grenimine baslayip bitirdigi, ancak taninmis ve varlikli ailelerin ocuklarinin girebildigi askeri okulda, iinde birtakim romantik grs ler
filizlenmeye baslamisti. Satolardan, ortaag yasantisindan, svalyelik hayatindan son derece hoslanirdi. Hatta, o gnlerde, Moskova arligi
devrinde, ar’in, soylu bir kisiye meydan dayagi attirabilecegini okudugu zaman aglamakli olmustu, Dayak yiyecek olan soylu kisiyi kendisi
ile karsilastirinca da utancindan yz kizarirdi. Sert, son derece aksi, ordu hakkinda ok iyi bilgisi olan ve sorumlulugunu ok iyi bilen adamdi,
ama aslinda, byk bir hayalperestti. Toplantilarda konusabilecegini, konusmanin ona dogustan vergi oldugu sylenmekle beraber, otuz
senelik hayati sresinde agzini bir kere olsun amamisti. Son zamanlarda girdigi Petersburg sosyetesinde bile ok kibirli davranislari olurdu.
Avrupa’dan henz dnms olan Stavrogin’le karsilasmasi onu ilgina dndrms t. Bu dakikada, atis izgisinde beklerken son derece heyecanliydi.
Dellonun su ya da bu nedenden tr geri kalacagini tasarladika sabirsizligi bir kat daha artiyordu. Kirilov, baslamalari iin isaret verecegi yerde
birdenbire konusmaya baslayinca yznde bir znt anlatimi belirdi. Tabii, Kirilov’un byle davranmasi detti.
- Gerektigi iin sylyorum. Simdi tabancalariniz ellerinizde ve verilecek isareti bekliyorsunuz. Bu dellodan vazgemenizi son defa
tekrarliyorum. Bu bir tanik grevidir.
339kizan Drozdov, sanki zellikle yapiyormus gibi Kirilov’un teklifine cani gnlden sarildi.
- Bay Kirilov’un sylediklerine btn kalbimle katiliyorum. Delloda, taraflar yerlerini almisken barisamayacaklari ds ncesi, Fransizlarin kr
inanlarindan baska bir sey degildir. Ayrica, aranizdaki geimsizligin ok nemsiz oldugu kanisindayim. Bunu… Uzun bir sreden beri sylemek
istiyodum… nk… nk, gereken zr dileme defalarca tekrarlanmistir, degil mi?
- Byle bir sey olamaz, diye haykirdi. Eger benim tanigimsaniz ve ds manim degilseniz…
- Byle, gerilemelerin, hakareti daha da agirlastirdigini Stavrogin’e anlatmalisiniz! Benim tarafimdan hakarete ugrayacagini hi ds nmyor!…
Tam dello sirasinda benden kamanin ne”kadar igren olabilecegine aldirmiyor!… Beni ne zannediyor dersiniz? Ve siz… siz ki benim
tanigimsiniz, efendim!
- Hedefimi sasirabilmem iin elinizden geleni yapiyorsunuz gibi grnyor!… diye ekledi.
- Konusmalar sona ermistir! diye haykirdi. Ltfen, verilecek emri dinleyin. Biiir, ikiii, !…
‘’ kelimesinin bitisinde, rakipler birbirine dogru yrmeye basladilar. Gaganov, besinci ya da altinci adimda tabancasini kaldirip atesledi. Bir
saniye kadar, hedefi sasirdigini anlamak iin
340
durakladi; sonra, seri adimlarla ates izgisine gelip durdu; Stavrogin de izgide durdu ve tabancasini olduka yukari kaldirarak nisan almadan
atesledi. Sonra, hemen cebinden mendilini ikartip sag elinin sere parmagina sardi. Ancak o zaman, Gaganov’un hedefi tamamen
sasirmamis oldugu anlasildi. Fakat, kursun sadece parmagi siyirmis ve kemige dokunmadan gemisti. Kirilov, eger dellocular tatmin
olmadilarsa hemen ikinci bir karsilasmanin yapilabilecegini bildirdi.
Gaganov, yine Drozdov’a hitap ederek bgrr gibi bagirdi. Bogazi kurumustu sanki. Eliyle Stavrogin’i isaret etti.
— Bu adamin zellikle havaya ates etmis oldugunu iddia ediyorum. zellikle byle davrandi… Bunu da yeni bir hakaret olarak kabul ediyorum!
… Delloyu yapilmasi olanaksiz duruma sokmak istiyor!
- Dellonun kosullarina aykiri bir sey yapmadiktan sonra istedigim gibi ates etmekte serbestim, dedi.
Gaganov:
- Byle bir sey yoktur! diye haykirdi. Ltfen ona anlatin bunu!..
Kirilov:
- Bay Stavrogin’le ayni fikirdeyim, diye bildirdi. Gaganov, kimseyi dinlemek istemeyerek fkeden kudurmus
olarak haykirdi:
- Size hakaret etmek gibi bir amacim olmadigina serefim zerine yemin ederim, dedi. Ne sizi ve ne de baskasini ldrmeye niyetli
olmadigimdan havaya ates ettim. Sizin kisiliginizle bir ilgisi yok. Kendimi gc enmis kabullenmedigim dogrudur ve byle davranisimla sizi
sinirlendirdigim iin zr dilerim. Ama, hakkim olan bir seye baskasinin karismasina izin veremem.
- Mademki kandan bu kadar korkuyor, beni neden delloya agirmis oldugunu sorun kendisine.
- Size meydan okumamasi elinde miydi? Hibir seyi dinlemiyordunuz. Sizden nasil kurtulacakti?
- Bir sey sylemek isterim, dedi. Eger rakiplerden biri, bilerek havaya ates edecegini syleyecek olursa… nasil syleyeyim… bu dellonun
devami mmkn olamaz… bunun nedeni aika bellidir.
Drozdov, Gaganov’a:
Rakipler tekrar birbirlerine yrmeye basladilar. Gaganov, hedefe isabet ettiremedi ve Stavrogin yine havaya ates etti. Stavrogin’in havaya
ates ettigini iddia etmesi dogrudur. nk, zellikle bosa atmadigini sylememis olsaydi, dogru olarak nisan almis oldugunu iddia edebilirdi.
Tabancasini dogrudan dogruya havaya kaldirmamis, agaca falan nisan almamisti. Tabancanin namlusu rakibine dnk olmakla beraber
sapkasinin hizasindan ok daha yukarisini gs teriyordu. Ikinci atisi ise ok daha alaktan olmustu. Fakat yine de Gaganov’u ikna etmek mmkn
degildi.
- Tekrar! diye haykirdi. Karismayin! Delloya davet edildigime gre haklarimdan yararlanacagim. nc bir karsilasma yapmakta israr ediyorum!
…
342
Kirilov:
- nc bir atisi istemek hakkinizdir, diye bagirdi. Drozdov bir sey sylemedi. nc kez yerlerini aldilar. Atis
isareti verildi. Bu kez Gaganov, atis izgisine kadar yrd ve on iki adimdan dikkatle nisan almaya alisti. Iyi nisan almaya alistigindan eli
titriyordu… Stavrogin, tabancasi yana sarkmis kimildamadan bekliyordu.
- ok uzun!… ok uzun nisan aliyorsunuz. Ates! Ateees!… Tabanca birden patladi ve bu kez Stavrogin’in beyaz krk sapkasi
basindan utu. Nisan alisi olduka iyiydi. Sapkanin s t kismi ok asagidan delinmisti. Iki santim daha asagidan olsaydi, her sey bir anda
bitiverecekti. Kirilov sapkayi yerden alarak Stavrogin’e verdi.
Kirilov’la beraber, sapkadaki deligi inceleyen Stavrogin ates etmeyi unutmus gibiydi.
Stavrogin saskinlikla basini kaldirip Gaganov’a bakti; sonra sirtini ona dnerek, bu kez rakibinin duygularina aldirmadan koruya dogru ates
etti. Dello sona ermisti. Gaganov ezilmis gibi oldugu yerde donmus kalmisti. Drozdov, onun yanina gitmis bir seyler sylyor, fakat Gaganov
sylenenleri anlamaz grnyordu. Kirilov, gitmek zere hazirlanirken sapkasini ikartarak Drozdov’u selamladi; fakat, Stavrogin btn nezaket
kurallarim unutmus grnerek, koruya ates ettikten sonra, atis izgisine bile dnmemisti. Tabancasini Kirilov’un eline tutusturarak atlara dogru
seri adimlarla yrmeye basladi. fkeli grnyor ve konusmuyordu. Kirilov da sessizdi. Atlarina bindikten sonra, drt nala uzaklastilar.
***
343-Neden konusmuyorsunuz?
Saha kalkan atindan hemen hemen kayip ds mek zere olan Kirilov:
- Su budalayi incitmek istemiyordum, dedi. Fakat koca budala yine gc endi.
- Evet, onu yine gc endirdiniz, dedi. Ayrica, o bir budala degildir.
- Hayir, yapmadiniz.
. -Ne yapmam gerekirdi?
- Delloya agirmamaniz.
- Anlayamiyorum! dedi. Neden herkes benden, kimseden beklenilmeyen seyleri yapmami bekliyor? Neden baskalarinin katlanamayacagi
seylere katlanmam bekleniyor? Neden byle bir ykn altina girmem isteniyor?
- Evet.
- Evet.
- Evet
Bir dakika sreyle sessiz kaldilar. Stavrogin sikilmis grnyordu. Sanki taslasmisti. Kendi ds ncelerini yine kendisi onaylamak istiyormus gibi:
344
- Kimseyi ldrmek istemedigim iin ona ates etmedim, dedi. Baska bir amacim olmadigina teminat verebilirim.
- ldrebilirdiniz.
- Hibir seye zlmyorum. Onu gerekten ldrmek istediginizi ds nms tm. Ne aradiginizi siz de bilmiyorsunuz.
Stavrogin glerek:
- Onu delloya agirmamis olsaydim beni nasil olsa dello etmeden de ldrecekti.
-Bu da sizi ilgilendirmezdi. Siz yknz tasimaya bakin, aksi halde degeriniz sifira iner.
- Sizin deger lnzn adi yerin dibine batsin, kimsenin hareketlerimi onaylamasini istemiyorum.
- Bense byle istediginizi saniyordum, dedi. Stavroginler’in konaginin avlusuna girdiler. Stavrogin:
- Hayir, tesekkr ederim. Eve gidecegim. Allahaismarladik. Atindan inerek tabanca kutusunu koltugunun altina sikistirdi. Stavrogin elini
uzatarak:
-Hibir zaman kizmadim!…. diye cevap verdi. Ykm hafifse, bu benim yaradilisimdan trdr. Eger sizin yknz agirsa, o da sizin
yaradilismizdandir. Utanilacak bir sey yok, sadece ok kk bir utan, o kadar.
- Degersiz bir karakterim oldugunu biliyorum; ama, gl biri olarak grnmeye de alismiyorum.
- alismayin da. Siz gl bir insan degilsiniz. ay imeye buyurun.
***
Bayan Stavrogin’in, oglunun sekiz gnlk hastaliktan sonra atla gezmeye ikmasina son derece memnun oldu ve arabasini hazirlatip biraz
dolasmak zere ikti. Khyanin dedigine gre son sekiz gndr, Bayan Stavrogin temiz havanin ne demek oldugunu unutmustu.
Gen kizin hanimla beraber gidemeyecek kadar rahatsiz oldugunu ve halen odasinda bulundugunu grenince kaslarini atti. Birden karar
vermis gibi:
-Dinle ihtiyar, dedi. Bugn onu gzle, eger bana gelmek isterse engel ol ve birka gnden nce kendisini grmemin mmkn olamayacagini syle.
Zamani gelince benim onu agiracagimi bildir. Anliyor musun?
Ihtiyar usak bakislarini kairarak basini nne egdi ve hafif bir sesle:
346
- Merak etmeyin, efendim, hibir hata olmayacaktir. Simdiye kadar btn grs meleriniz benim tarafimdan yapilmisti. Bayan Shatov, yardim iin
her zaman beni arar.
- Biliyorum. Fakat, kendisi gelene kadar bir sey syleme. Mmkn oldugu kadar abuk bir fincan ay istiyorum, ltfen.
Ihtiyar usak odadan ikar ikmaz kapi aildi ve Dasha ieri girdi. Sakin grnmekle beraber rengi biraz uuktu. Stavrogin:
- Odaniza girmeden nce Alexey’in ikmasini bekliyordum. Ona sylediklerinizi duydum ve disari iktiginda sag taraftaki duvarin ks esine
saklandigim iin beni grmedi.
- Bir sreden beri aramizdaki iliskiyi kesmek istiyordum, Dasha. Simdi tam zamani… Notunuzu almakla beraber, sizi dn aksam grmem
mmkn degildi. Size yazmak istedim; ama, yazi yazmakta pek basarili sayilmam.
Dasha:
- Aramizdaki iliskiyi kesmenin gerekli oldugunu ben de ds nyordum, dedi. Bayan Stavrogin aramizdaki ilginin derecesinden kuskulanmaya
baslamisti.
- Birakin onu.
- Fakat burada son bulacaktir. Beni agirdiginiz zaman gelecegim. Simdi, allahaismarladik!
Stavrogin glerek:
- Btn is basindan beri samaydi, zaten. Merak etmeyin, kimseyi ldrmedim. Bununla beraber, her seyi herkesten bugn duyarsiniz. Biraz
keyifsizim.
- Ne bugn ne de yarin. Yarindan sonra ne olacagini ben de bilmiyorum. Belki o zaman hepimiz lms oluruz ve ylesi de ok daha hayirli olur.
Beni rahat birakin, ltfen rahat birakin!
- Delileri mahvetmem, ne onu ne de baskasini. Ama akli basinda olani mahvedecege benzerim. ylesine alak ve igren bir insanim ki, Dasha,
eger sylediginiz gibi sizi ‘sonunda’ agiracak olursam sasmayin. Siz de bu agrima cevap verecek ve gururunuza ragmen bana geleceksiniz.
Neden kendinizi mahvediyorsunuz?
- zr dilerim, demek istedigimi gerektigi gibi anlatamadim. Bana hibir zaman ihtiyaciniz olmamasini arzu ettigime Tanri sahittir.
348
- Beni hibir sekilde mahvedemeyeceginizi siz de bilirsiniz, dedi. Eger agriniza gelemezsem, ya bir hemsire ya da bir ebe olurum; ya da Incil
satarim. Yapmaya karar verdigim de budur. Kimsenin karisi olamam. Byle bir konakta da daha fazla yasayamam. Byle bir sey istemem. Btn
bunlari biliyorsunuz, degil mi?
- Hayir, ne arzu ettiginizi hibir zaman anlayamadim. Bazi hastabakicilarin, bazen bir hastayla diger hastalardan daha fazla ilgilenmeleri ya da
hibir cenaze trenini kairmayan ve bazi lleri digerlerinden ok daha ilgin bularak ilgilenmeleri gibi, benimle ilgilendiginizi saniyorum. Neden bu
kadar garip bakiyorsunuz?
Dasha, olduka garip bir tavirla Stavrogin’i inceleyerek acima dolu bir sesle:
-ok mu hastasiniz? diye sordu. Tanrim! Bir de bu adam bensiz yapabilecegini ds nyor!…
- Bakin, Dasha bu siralarda hep hayal grdgm saniyorum. Dn kprnn zerinde kk bir seytan karsima ikti ve evliligimin btn kanitlarini ortadan
kaldirmak iin Lebyatkin’le Mary’yi ldrmeyi teklif etti. Bunu da kimseyi kuskulandirmadan yapabilecegini syledi. Avans olarak da ruble
istedi; fakat, sz arasinda bu isin bin bes yz rubleden asagi yapilamayacagini da ima etti. Iste size is bilir bir seytan!.. Maliyeci! Ha, ha!…
- Oh, hayir, hayal falan degildi! Fedka isminde kaak bir hkmlyd. Fakat nemli olan bu degil. Ne yaptigimi tahmin edersiniz? Kesemdeki btn
parayi ona verdim ve simdi eminim ki bu parayi kendisine verilmis bir avans sayiyordur!
- Ona dn gece rastladiniz ve size byle bir teklif yapti, degil mi? Fakat, sizi tamamen aglarina ds rmek istediklerini anlamiyor musunuz?
- Oh, agi daraltsinlar bakalim! Anladigima gre, dilinizin ucuna kadar gelen bir soruyu sormak iin can atiyorsunuz.
- Soracak bir sorum ve hakkinizda da en kk bir kuskum yok, diye haykirdi. Bir sey sylemeseniz iyi olacak!..
- zr dilerim; aptalca sakami bagislayin. Onlardan kt davranislar edindigimi saniyorum. Inanir misiniz, dnden beri hep glmek istiyorum. Hem
de ardi arkasi kesilmeyen kahkahalarla… Saatlerce glmek istiyorum. Sanki glme hastaligina yakalandim. Dinleyin… annem geldi sanirim.
Araba n kapida durdugu zaman tekerlek seslerinden anlarim bunu.
- Tanri sizi iblisinizden korusun ve… beni bir an nce… abuk agirin!…
- Ne biim iblistir ki o? Kc k, igren, basinin s tnde kavak yelleri esen bir seytandir o. Fakat gryorum ki, Dasha, bana bir sey daha
sylemek istiyorsunuz. yle degil mi?
Dasha, sitem dolu zgn bir bakisla bakarak kapiya dogru yrd.
- Bakin… ne diyecektim… eger, su kk seytanin kapisini alacak olursam… ondan sonra da bana gelir misiniz?
- Byle bile olsa gelecektir, diye fisildadi. Sonra yznde tiksintili bir anlam belirdi.
350
4.
Kisa bir zamanda duyulan dello haberinin sosyetedeki etkisi, zellikle, herkesin bir anda Stavrogin’in evresini almasi bakimindan ok ilginti.
Eski ds manlarinin ogu onunla dost olduklarini aikladilar. Insanlarin ds ncelerinde byle bir degisikligin nedeni, o gne kadar hi konusmamis
olan birinin, yksek sesle syledigi birka szd. Bu syle oldu: Dellodan hemen bir gn sonra, btn sehirli emekli bir Maresal’in evinde, karisinin
dogum gn nedeniyle verilen partide toplanmisti. Bu toplantida bulunanlarin basinda Julia Lembke geliyordu. Gzelligi ve nesesiyle, btn
kadinlarimizin ilgisini eken Lisa Tushin ile beraber gelmisti. O siralarda Lisa’nin Maurice Drozdov ile nisanli olduguna kusku yoktu.
Kendisinden daha sonra sz edecegim emekli bir generalin saka yollu sorusuna Lisa, nisanli oldugu cevabini vermisti. Ne beklersiniz?
Hanimlarimizdan, hibiri Lisa’nin nisanlandigina inanmiyordu. Hepsi, byk bir inatla, Isvire’de gemis bir ask serveni zerinde duruyor ve bu
aile sirrina nedense Bayan Lembke’nin de karismis olduguna inaniyorlardi. Bu sylentilere, daha dogrusu, bu uydurmalara byle inatla
baglanmalarinda, zellikle, Bayan Lembke’yi bu ise neden israrla karistirmak istemelerindeki amaci anlamak olduka gt. Salona girer girmez,
herkes telasli bakislarla garip garip ona bakmisti. Sunu da sylemek gerekir ki, dellonun pek yakin bir zamanda gemis olmasi, birtakim
durumlar nedeniyle, bu olaydan alak sesle, hatta fisiltiyla sz ediliyordu. Ayrica, otoritelerin bu hususta atacaklari adimi da bilmiyorlardi. Iki
dellocu, bilindigi kadariyla, polis tarafindan rahatsiz edilmemisti. rnegin, Bay Gaganov’un hibir glkle karsilasmadan sabah erkenden
Dukhovo’daki iftligine gittigi, herkes tarafindan biliniyordu. Simdilik, kuskusuz ki, herkes ilerinden birinin bu konuya deginmesini ve orada
bulunanlari meraktan kurtarmasini bekliyordu. Herkes btn umudunu yukarida sz ettigim generale baglamis ve umutlarinda da
yanilmamislardi.
351Bu general, kulbn en debdebeli yesiydi. Pek varlikli bir mlk sahibi degildi; ama, ok oynak zekli, eski usul kadin avcisi ve generalliginin
verdigi aliskanlikla herkesin fisilti ile konustuklari seylerden yksek sesle sz etmeyi seven, sevimli bir ihtiyardi. Sylenmesi gerekirse,
toplumdaki rol de zellikle buydu. Byle durumlarda, konusmayi uzatir ve anlattiklarini herkese dinletirdi. Bu aliskanligini, Avrupa’da ok
dolasmis Ruslar’dan ya da kle reformu ile byk kayiplara ugrayan varlikli mlk sahiplerinden almis olmaliydi. Hatta, bir keresinde, Bay
Verkhovensky’ye, insanin kaybi ne kadar byk olursa, o derecede yumusak konusur demisti. Ama, kendisinin de kelimeleri yayarak, onlara
garip bir sevimlilik vererek konustugunun farkinda bile degildi.
General, bir fikri yerlestirmek isteyen bir insan tavri ile konusmaya basladi. Gaganov’un uzak bir akrabasi olmasindan baska, onunla bir de
durusmasi olmustu; fakat, kendisi de iki kez dello etmis; hatta, birinde rtbesi indirilerek Kafkasya’ya srlms t. Biri, geen gn ve dello gn
Bayan Stavrogin’i arabayla dolasirken grdgn syledi. Gerekte, adindan bile sz etmemis sadece, Stavroginler’in harasindan seilmis olan ok
gzel gri renkli drt aygirdan sz etmisti. General birden, o gn gen Stavrogin’i atla gezerken grdgn syledi. Herkes hemen sustu. General
dudaklarini isirip, elindeki altin enfiye kutusunu evirip evirerek:
-Buraya birka yil nce gelmedigime zlyorum, dedi. Yani, o zamanlar Carlsbad’daydim. Himmm!… O zamanlar bile hakkindaki sylentiler
kulagima kadar gelen bu gen adamla ok ilgilenmistim. Himmm! Deli oldugu dogru mu? Birisi byle sylemisti. Birka gn evvel, bir grenci
tarafindan kuzenlerinin nnde hakarete ugradigi ve onun korkusundan masa altina saklandigi sylendi. Ve dn, Stepan Vysotsky’den,
Stavrogin’in su… Gaganov denen adamla dello ettigini duydum. Hem de sirf, ondan kurtulabilmek iin, fkeli bir adama ggsn gererek.
Ondan kurtulmak iin. Himmm! Yirmi yillarinda byle bir seyi ancak Muhafiz subaylari yaparlardi. Burada bulunanlardan kimsenin ziyaretine
gidiyor mu?
352
General, sanki cevap bekliyormus gibi bir an sustu. Toplumun sabrini tketen kapi ardina kadar ailmisti.
Herkesin emir almak iin kendisine bakmasina birden sinirlenen Bayan Lembke:
- Bundan daha basit ne olabilir ki? diye bagirdi. Bir grenciye nem vermedi diye Stavrogin’in Gaganov ile dello etmesine sasilir mi? Bir
zamanlar klesi olan birini delloya agiramazdi, degil mi?
Olagans t bir sz! Bununla beraber, kimsenin simdiye kadar aklina gelmeyen temiz ve basit bir ds nceydi. Olagans t sonular doguran bir
ds nceydi bu. Btn rezaletler ve dedikodular, kk konusmalar hemen arka plana itilmisti. Bu kelimeler ortaya tamamen yeni bir anlam atmisti.
Herkesin hakkinda yanildigi, sosyal standartlara uyan yeni bir kimse ortaya ikmisti. Bir grencinin, yani artik kle olmayan ve egitim grms
olan bir kisinin hakaretini, bu grencinin eski bir klesi oldugunu ds nerek umursamayan soylu bir kisi… sosyete, hakkinda bir sr dedikodu
yapmisti; ds ncesi kit olan sosyete, tokat yiyen bir adama igrenti ile bakmisti; oysa, o adam, gelismemis olarak grdg sosyetenin ds ncelerini
nemsememisti.
- Ve siz ve ben, efendim, burada oturmus, standart davranislarin tartismasini yapiyoruz, dedi.
- Evet, efendim, evet. Gen nesil hakkinda pek fikir yrtlmyor, degil mi? Szn ettigimiz gen, byk bir yildizdir, efendim ve sadece olagan
genlerimizden biri de degildir. Bunu byle yorumlamak gerekir.
- Tam aradigimiz adamdir. Byle kisilere pek rastlanmiyor. Burada nemli olan, ‘yeni insan’ sadece ortaya ikmakla yetinmemis ‘gerek bir
soylu’ evresine ykselmisti. Ayrica, bu kisinin
353varlikli toprak sahiplerinden olmasi, toplumun sorunlarinda ileri ikabilecek bir nder olarak dakabul edilmesini saglamisti. Toprak
sahiplerinin ruhsal durumlarindan daha nce de kisaca sz etmistim.
- grenciyi dvs e agirmadigindan baska, ellerini arkasina baglamis, dedi. zellikle bu noktaya dikkat ediniz, efendim.
Baska biri:
-Dogustan soylu bir kisiye hakaret edildiginden dolayi on bes ruble tazminat alabilecegini bile dikkate almamis… ha, ha, ha!… nc biri
heyecanla atildi.
- Hayir, yeni mahkemelerimizin sirrim ben syleyeyim. Eger bir insan, para alarken ya da baska bir hirsizlik yaparken sus t yakalanirsa, henz
firsat varken derhal eve kosup z anasini l-drmelidir. Derhal btn sulari bagislanacak ve btn kadinlar, dinleyici siralarindan ona beyaz
mendillerini sallayacaklardir. Size syledigim tamamen dogrudur!…
Gln olaylardan sz edildi. Stavrogin’in Kont K. ile olan iliskileri anlatildi. Kont K.‘nin son devrim zerindeki ds ncelerini herkes biliyordu. Son
zamanlarda duraksayan alismalari da herkese biliniyordu. Geri, ortada bu sylentiyi dogrulayacak kesin bir belirti yoksa da, herkes
Stavrogin’in, Kont K.‘nin kizlarindan biriyle nisanli olduguna inaniyordu. Isvire’deki birtakim servenlerine ve Lisa ile olan iliskilerinden sz
edilmiyordu. Sirasi gelmisken sylemem gerekiyor. Bu arada Drozdovlar, ziyaretlerini tamamlamislardi. Herkes Lisa’yi, sinirli ve gs teris
meraklisi bir kiz olarak taniyordu. Stavroginler’de bayilma olayi simdi daha iyi aiklaniyordu. Stavrogin’in hakarete ugramasindan son
derece sinirlene-354
rek bayilmis oldugunu herkes kabul ediyordu. nceleri abartmakta birbirleriyle yaristiklari konuyu, simdi olagan olarak gryorlardi. Topal kiza
gelince, onu herkes unutmustu; hatta, byle bir kizdan szetmeye utaniyorlar denilebilirdi. ‘Yzlerce topal kiz bile olsa, genlikte her sey
olagandir.’ deniliyordu. Stavrogin’in annesine karsi olan asiri saygisini vyorlar, esitli iyi huylarini hatirliyorlardi. Heyecanla, Alman
niversitelerinde yapmis oldugu drt yillik egitimden sz ediliyordu. Gaganov’un davranisi kt olarak karsilaniyor ve adamina atmamis oldugu
syleniyordu. Hele, Bayan Lembke’nin bulusu dillere destan oluyor, syleye syleye bitirilemiyordu.
Ortalarda byle sylentiler dnerken, Stavrogin’in birden ortaya ikmasi herkes tarafindan byk bir olgunlukla karsilanmisti. Onu grdkleri zaman,
bir seyler bekledikleri gzlerinden okunuyordu. Stavrogin, derin bir sessizlige gmlyor ve susmasi ile onlari daha ok memnun ediyordu. Bir
bakima, yaptiklarinda basari saglamis bir kisiydi; herkesin arasinda moda yaratmisti deta. Tasra sosyetesinde grnen bir kimsenin
saklanmasi kolay olmazdi. Stavrogin, sosyetenin btn trelerini yerine getirmeye baslamisti. Onu pek neseli bir insan olarak grmyorlardi.
‘Adamcagizin basindan bir sr olay geti; diger kimselere benzemiyor. zlmesi gereken bir husus vardir’ deniyordu. Hatta, drt yil nceki,
nefretle karsilanan magrur tavirlari bile olumlu karsilaniyordu. Szn kisasi, herkes tarafindan saygi gryordu.
Herkesten ok gururlanan Bayan Stavrogin’di. Lisa, hakkinda kurdugu hayallerin yikilmasina caninin sikilmamis oldugunu syleyemem.
Tabii, bu defa da aile gururu imdadina yetismisti. Ama, garip bir sey vardi; Bayan Stavrogin, Nicholas’in Kont K.‘nin kizini setigine
kesinlikle inanmisti; ama, daha da garibi, herkese oldugu gibi, bazi sylentiler onun kulagina kadar da gelmisti. Stavrogin’e dogrudan
dogruya sormak cesaretini gs teremiyordu. Bununla beraber, bir ya da iki kez, kendini tutamayarak ogluna, kendisi ile eskisi gibi samimi
olmuyor diye sitem etmisti. Stavrogin,
355annesinin bu sitemini susmakla karsilamis, sadece glmsemekle yetinmisti. Stavrogin’in susmasi, Bayan Stavrogin iin ‘evet’ cevabi
yerine geiyordu. Bununla beraber, her ne olursa olsun sakat kizi unutmamisti. Topal kizin ds ncesi, tas bir kle gibi kalbinde yatiyordu.
Geceleri ryalarina giriyor, kbuslar grmesine neden oluyordu. Ayni zamanda, iinde Kont K.‘nin kizinin hayali de vardi. Fakat, bundan daha
sonra sz edecegim. Sosyetede Bayan Stavrogin’e karsi asin bir saygi beslendigini ve onun, bunu nemsemeden yine ziyaretlerini
seyreklestirdigi sylemeye gerek grmyorum.
Byle olmakla beraber, valinin karisina resmi bir ziyarette bulundu. Emekli maresalin karisinin dogum gn partisinde Bayan Lembke’nin
syledigi szlerin Bayan Stavrogin kadar kimseyi etkilememis oldugu kainilmaz bir gerekti. Bu szler, pazar gnk olaydan beri iine reklenen byk
bir agirligi ortadan kaldirmisti. ‘Bu kadini anlayamiyorum.’ diyordu. Bayan Stavrogin, kendisine zg, heyecanli bir tavirla, Bayan Lembke,
ok memnun olmakla beraber agirbasliligini elden birakmiyordu. Bu siralar, kendisini biraz, belki de biraz daha fazla, degerli grmeye
baslamisti. rnegin, sz arasinda Stepan Verkhovensky’nin hi grnmediginden sz ediyordu.
- Tabii Gen Verkhovensky’nin gelisine memnun oluyorum. Biraz sama, ama gentir. Her ne kadar grenimi yksekse de yine de gen sayilir.
Ama yine de, emekli, eskiden elestirmen olan babasinin yerini tutamaz.
Bayan Stavrogin, Bay Verkhovenky’nin elestiri ile ugrasmadigini, aksine, btn mrn evinde geirmis oldugunu sylemekte gecikmedi.
Mesleginin ilk devrelerinde, herkesin ok iyi bildigi birtakim durumlarla ve son olarak da Ispanya tarihi zerine yaptigi alismalariyla taninmis
bir bilim adami oldugunu syledi; simdi de, Alman niversitelerinin gnmzdeki durumunu, bir de, yanilmiyorsam, Dresden Madonna zerine
yazi yazmayi ds ndgn ekledi. Bir bakima, Bayan Stavrogin, Bay Verkhovenky’yi valinin karisinin eline ds rmemeye bakiyordu.
356
- Dresden Madonna’si mi? Yani, Sistin Madonna’si mi demek istiyorsunuz? Azizim Bayan Stavrogin, bu resmin nnde iki saat oturdum ve
sonunda tamamen saskina dnms olarak ayrildim. Tablodan hibir anlam ikamadim ve ok sasirdim. Karmazinov da o resmin anlasilmasinin
ok g oldugunu sylyor. Simdi onun zerine kayda deger hibir sey bulamiyorlar. Ne Ruslar ne de Ingilizler. Tabloya, yasli kimseler n
kazandirdilar.
- Biliyorsunuz, genlige karsi da saygi duymamiz gerekir. Insanlar, komnistim, diye haykiriyorlar. Onlari kmsememek ve onlarin ds ncelerine
de deger vermek gerektigi kanisindayim. Her seyi okuyorum… btn gazeteleri, bilimsel yazilari, ortak bildirileri… her ikan yeni kitabi,
dergiyi aliyorum. Nihayet, kisi nasil bir toplumda yasadigini, karsisinda kimlerin bulundugunu bilmelidir. Bir insan, mrnn sonuna kadar
kafasinda yasattigi dnyada yasayamaz. Kendi kendime, genligi sevmeye ve bylelikle onlarin uuruma gitmelerini nlemeye karar verdim.
Inanin bana, azizim Bayan Stavrogin, en iyi sosyeteye bagli olan bizler onlari etkileyebilir ve onlara karsi gs terecegimiz sevgiyle, onlarin ii
gemis ihtiyarlar tarafindan uuruma itilmelerine engel olabiliriz. Bununla beraber, Bay Verkhovensky hakkinda sylediklerinizden memnun
oldum. Bana ok gzel bir fikir vermis oldunuz. Edebiyatla ilgili toplantilarimizda bize yararli olabilir. Byk bir eglence dzenliyorum. Ilimizin
yoksul ocuk bakicilari yararina. Btn Rusya’ya dagilmis durumdalar. Bizim ilimizde sadece alti kisi var. Bunlara ek olarak, iki telgrafi kiz, iki
akademi grencisi var. Geri kalanlar da herhangi bir iste egitim grebilmek iin gerekli elin kendilerine uzanmasini bekliyorlar. Rus kadinlarinin
ogu korkun, Bayan Stavrogin. Bu, simdi niversitelerde bir sorun haline geldi ve Bakanlar Kurulu bile bu konuda toplanti yapti. Su bizim
garip Rusya’mizda, insan her istedigini yapabilir. Iste bu bakimdan, sadece iyilikle, topluma gs terilecek sicak ilgiyle, bu byk toplumsal
sorunun, dogru yola sokulabilecegine inaniyorum. Aman Yarabbi!..
357aramizda aydin kimseler ok degil mi? Kesin olarak syleyebilirim ki, ok var; ama-, hepsi dagilmis durumda. Gediklerimizi kapayacak
olursak daha gl oluruz. Szn kisasi, nce edebiyatla ilgili bir toplanti yapmak; sonra da hafif bir yemek, daha sonra kisa bir ara ve ayni gnn
aksami da byk bir balo vermek amacindayim. Geceyi ‘tableaux vivants’ (canli tablolar) ile baslatmayi ds ndk; ama, ok masrafli olacagi
kuskusuz. Bu bakimdan, toplum iin maskeli bir iki kadril dansi yapilacak ve iyi bilinen edebi akimlari gs termek iin de belirli elbiseler
giyilecek. Bu eglenceli fikri, Bay Karmazinov verdi. Bana ok yardimi dokunuyor. Biliyor musunuz, bize son alismasini okuyacak! Bu son
eseri de topluma veda olacak. ‘Merci’ (Mersi) adinda ok gzel bir siirmis. Ad, Fransiz adi, ama bunu ok eglenceli buluyor ve ince bir bulus
olarak kabul ediyor. Bay Verkhovensky’nin de ok eski olmayan bir seyler okumasini arzu ederdim. Zannedersem, Peter Verkhovensky ve
biri daha bir seyler okuyacak. Peter size gelip programi bildirecek. Ama, benim zel olarak getirmem her halde daha uygun olacaktir.
- Listenize adimi eklememe izin verirseniz memnun olacagim. Bay Verkhovensky’ye de durumu bizzat bildirecegim ve gelmesini rica
edecegim.
Bayan Stavrogin, eve uan bir sevinle dnd. Bayan Lembke’ nin arkasinda durmayi basarmisti. Zavalli Verkhovensky’ye evine kapanip kaldigi
ve bunlardan haberi olmadigi iin kiziyordu.
Bayan Stavrogin, o aksam kendilerini ziyarete gelen Peter Verkhovensky’ye ve Stavrogin’e:
- Bayan Lembke’ye hayran oldum ve bu kadin hakkinda bu kadar y anilmami aklim almiyor, dedi.
Peter:
-Eh, artik ihtiyar kurtla bir anlasmaya varmalisiniz, dedi. ok zlyor. Onu tamamen terk ettiniz. Dn sizi arabanizda grp selam vermis, oysa siz
basinizi evirmissiniz. Biliyorsunuz ona destek olabiliriz. Bana bir seyler hazirlamasi iin ona gveniyorum ve hl yararli olabilecegi
kanisindayim.
358
- Benim ds ncem bu degil. Bugn ona ugramak niyetindeyim. Haber vereyim mi?
- Nasil isterseniz, dedi. Ama bunu nasil yapabileceginizi de bilmiyorum. Onunla kendim grs mek niyetindeydim ve gnn, yerini ben bildirmek
isterim.
- Pekl, siz syleyin. Ama, onu grmek iin zamani benim tayin edecegimi de sylemeyi unutmayin. Ona aynen byle syleyin.
Peter, oradan glmseyerek ayrildi. Hatirlayabildigim kadariyla, son gnlerde ok aceleci olmustu. Hatta, hemen hemen herkese sabirsiz ikislar
yapiyordu. Her nedense, onun bu kaba ikislarini herkes bagisliyordu. Genel olarak, herkeste, ona baska trl bakilmasi gerekli oldugu ds ncesi
yer etmisti. Sunu da eklemeliyim ki, Stavrogin’in dellosuna karsi tutumu son derece fkeliydi. Haberi byk bir saskinlikla karsilamisti. Hatta,
haber ona ulastigi zaman rengi yesile dnms t. Belki de gururu incinmisti; nk, olayi ancak herkes grendikten sonra grenebilmisti.
Peter Verkhovensky, hemen hemen her gn Bayan Stavrogin’i ziyaret ettigi halde, bu bes gn sresinde bir kere olsun karsilasmamislardi.
Stavrogin, ne syledigini anlamamis gibi onun suratina dalgin dalgin bakmis, durmadan yryp gemisti. Kulbn byk balo salonundan bfeye
dogru gidiyordu. Peter, arkasindan kosarak omzundan tuttu.
Stavrogin, onun elini omzundan iterek, tehdit eden bir tavirla kaslarini atarak dnd. Peter, dudaklarinda garip bir tebessmle bakiyordu.
Stavrogin yoluna devam etti.
***
Peter Verkhovensky, Bayan Stavrogin’lerden ikar ikmaz dogruca ‘ihtiyara’ kostu. Bu kadar acele etmesi, benim o gne kadar bilmedigim bir
hakaretin c n almak iindi. Olay suydu: Baba ogulun geen hafta persembe gn grs melerinde, tartismaya Bay Verkhovensky kendisi basladigi
halde sonunda oglunu bastonla kovalamisti. Bu olayi o zamanlar benden gizlemisti; fakat simdi, Peter, dudaklarinda her zamanki alayci gls
ve fildir fildir dnen gzleri ile odayi arastirarak ieri daldigi zaman, Bay Verkhovensky, oradan ayrilmamam iin gizli bir isaret yapti. Bylece de
gerek iliskilerini grenmis oldum; nk, aralarinda geen konusmalari sonuna kadar dinledim.
Bay Verkhovensky, byk kanepeye uzanmisti. Persembeden beri zayiflamis, yanaklari kms t. Peter, hibir sikilganlik duymadan, babasina
gerekli saygiya aldirmadan, ayaklarini altina toplayarak, babasinin yanina oturdu. Bay Verkhovensky, ses ikarmadan magrur bir tavirla ona
kanepede yer verdi.
Masanin zerinde aik bir kitap duruyordu. ernisevski’nin ‘Nasil yapmali’ adli romaniydi. Ne yazik ki, burada dostumun garip bir
zayifligindan sz etmek zorundayim: Ininden ikip son savasi vermesinin gerekli oldugu ds ncesi her nedense kafasinda yer etmisti. Bu
romani, ilerde olmasini kesinlikle bekledigi ‘tartismalarda’ ters ds tg kimselerin durumlarim, ileri srdkleri iddialari, daha nceden onlarin ‘din
kitaplarindan’ grenmekle, tmn onun gzleri nnde yere sermeye hazir olmak iin inceledigini sezmistim. Oh, bu kitap ona ne kadar aci
veriyordu!…
360
Bazen kitabi fkeyle firlatip atiyor ve yerinden firlayarak odada dolasmaya basliyordu.
-Varmak istedigimiz sonu bu mudur? diye haykirdi. Buradaki z ds nceyi kim anlayabilir ki?
- Kltrnz m artiriyorsunuz? diye sordu. Bunu uzun bir sre nce yapmaliydiniz. Eger arzu ederseniz, size ok daha iyi kitaplar getirebilirim.
Bay Verkhovensky, yine oglunun szn byk bir gururlakar-siladi. Odanin diger ks esindeki bir koltukta oturuyordum.
Peter aceleyle ziyaretinin nedenini anlatti. Kusku yok ki, Bay Verkhovensky, asiri bir saskinlik ve tiksinti karisik bir korkuyla sesini
ikarmadan dinliyordu.
- Demek ki Bayan Lembke, evine gidip bir seyler okuyacagimi gerekten ds nyor, ha?
- Fakat, anlamiyorsunuz, size ihtiyalari yok. Bayan Stavrogin’e yaranmak iin size karsi iyi davranmak istiyorlar, o kadar. Ve zannetmem ki
bu teklifi reddedesiniz.
- Ayrica, byle yapmak iin de can atiyorsunuz. Sizin gibi yaslilarin ogu gurur ds kndr. Ama beni dinlerseniz, sikici olmayan bir seyler
okursunuz. Elinizde ne var? Ispanya tarihi mi? Okuma gnnden gn nce bana gs terin, aksi takdirde herkesi uyutursunuz.
361Bu atismalarin, aceleci kabaligin daha nceden hazirlanmis oldugu belliydi. Bay Verkhovensky ile bundan daha nce ve akilli bir sekilde
konusulamayacagini belli etmek ister gibi bir tutumu vardi. Bay Verkhovensky, oglunun hakaretini sezmemis gibi davranmakta inatla israr
ediyordu. Fakat oglunun getirmis oldugu haberin etkisinde kaldigi da belliydi.
- Peki, kendisi, kendisi mi, efendim, bunu byle sylemenizi istedi? diye sordu.
- Yani, gryorsunuz ya, karsilikli oturup anlasmamiz iin, bir zaman ve yer vermek istiyor; ama, bunun da nedeni, sizin hayati daha baska
aidan grmeniz yznden. Yirmi yil kiristirdiniz, gln davranislara alistirdiniz. Ama heyecanlanmayin, simdi durum baska. Her nedense
durmadan, aklinin henz ermeye basladigini sylyor. Aranizdaki dostlugun, birbirinize iinizdeki ze-hiri dkmek istemekten baska bir sey
olmadigini syledim. O kadar ok sey anlatti ki bana, dostum, tahmin edemezsiniz. Onun yaninda bir usaktan farkiniz yokmus, meger. Btn
bunlar bana anlatilirken utantan yzm kizardi.
-Daha da kts , yanasmaydiniz, yani gnll bir usak. Bir is yapmak iin ok tembeldiniz. Oysa, paraya ihtiyacimiz var, degil mi? Simdi, btn
bunlari da anliyor… hi degilse; hakkinizda ok korkun seyler anlatiyor. Ama, ona yazdiginiz mektuplara kahkahalarla gldm, ihtiyar. Utandim
ve igrendim, dogrusu. Ama, ok bozulmus bir insansiniz! Sadaka almada, kisiyi bozan kesin bir sey vardir, zaten. Bunun en iyi rnegini de
sizde buluyorum!
- Hepsini. Tabii, hepsini okumam mmkn olmadi. Zaten olamazdi, degil mi? Ulu Tanrim, sayfalar dolusu mektuplar!… Iki binden fazla
mektup olmali. O kadar da ok kgit kullanmissiniz
362
ki… Fakat biliyor musunuz, ihtiyar, nceleri sizinle evlenmeye hazir oldugunu sezdim. yle degil mi? Sansinizi, yine kendiniz yitirmissiniz.
Sizin naminiza konusuyorum, tabii, ama ‘baskasinin gnahlarini’ rtmek iin evlenmektense, burada yalniz basina oturmak ok daha iyidir. Para
iin evlenenlere sadece… glerler. Bay Verkhovensky ldrc yara almis gibi:
- Daha ne olsun ki? Fakat meraklanmayin, sizi olduka iyi savundum. Tabii, sizi hakli ikarmak iin en uygun yol da buydu. Herkes gibi sizin
de paraya ihtiyaciniz oldugunu kabul ediyor. Sizin ds ns nze gre, hakli da olabilirsiniz. Dilimin dndg kadar, byle anlasmalarin her iki tarafin da
yararina oldugunu anlattim. O bir kapitalist ve siz de onun hassas bir soytarisiydiniz. Bununla beraber, her ne kadar onu cins bir inek gibi
sagmissaniz da, para iin size kizmiyor. Tabii, benim anladigim kadariyla. Yirmi yildan beri size inandigi, tatli dilinize kandigi ve bu yalanlarla
yasamak zorunda kaldigi iin kiziyor. Kendisi de yalan sylemis… ama bunu itiraf etmiyor. Bu nedenle de size aci ektirmekten zevk aliyor.
Fakat, anlayamadigim, bir gn btn bunlarin hesabini vereceginizi hi ds nmemis olmanizdir. Bu kadar aptal olamazsiniz. Dn kendisine, sizi
ds knler evine yatirmasini syledim… ama sinirlerinize hkim olun, ltfen. Tabii, temiz bir yeri kastettim. Bunun alinacak ya da gc enecek bir
tarafi yok. Byle yapacagina da inaniyorum. hafta nce bana gndermis oldugunuz mektubu hatirliyor musunuz?
- Ne sanmistiniz? Ilk isim bu oldu. Bayan Stavrogin’in, yeteneklerinizi ekemediginden, sizi kiskandigindan… diger birinin gnahi sorunundan
sz ettiginiz mektup… Ne var ki, ihtiyar, gururunuza son derece ds knsnz. Sadece kahkahalarla glmekle yetiniyorum. Mektuplariniz da
olduka sikici, hani. s lubunuz
363korkun denecek kadar kt. Genellikle onlari okumam bile. Aslina bakarsaniz, hi amadigim bir mektubunuz da var. Yarin size gnderirim.
Fakat, son mektubunuz cidden bir harika!… Ne kadar gldm, Tanrim, ne kadar gldm, bilemezsiniz!… Bay Verkhovensky:
- Sizinle de konusulmaz zaten. Bakin, geen persembe gnk gibi bana kizmadiniz, ya?
- Bunu siz daha iyi bilirsiniz. Fakat, bazi babalarin byle durumlarda geregi pek iyi grmemeleri olagandir.
- Susun! Susun!…
- Bana bakin, geen persembe gn, beni bastonunuzla tehdit ederken de byle bagiriyor, kfr ediyordunuz; ama, aradigim evraki buldum. Hem
ayni gn buldum. Sirf merak nedeniyle bavullarimin altini s tne getirdim. Kesin bir sey olmadigi dogrudur… iiniz rahatlayabilir. Sadece,
annem tarafindan su Polanyali centilmene yazilmis kc k bir not. Fakat, annemin karakterini gz nne alacak olursak..
- Bir kelime daha sylersen kulaklarim koparirim. Peter, birden bana hitap ederek:
- Ne adam!… dedi. Gryorsunuz ya, bu tartismalar geen persembeden beri devam edip duruyor. Bugn burada bulusunuza cidden memnun
oldum. Ikimizin arasinda hakemlik yapabilirsiniz. nce gereklerden baslayalim. Ilk nce, kendisi byle sylemekle beraber, annem hakkinda
benim konusmami istemiyor. Petersburg’da, ben henz okurken, gecede iki kez beni uyandirip, bana
364
sarilarak aglayan kendisi degil miydi? Biliyor musunuz, o zamanlar neler syledigini? Annem hakkinda drs t olmayan seyler anlatirdi. Btn
bunlari nce ondan dinledim.
- O zamanlar onlari ok temiz, iyi niyetle anlatiyordum! Oh, demek ki beni anlayamamissiniz. Hibir sey, hibir sey anlamiyorsunuz!…
- Fakat, yine de sizin hareketleriniz benimkilerden ok daha igrenti. Bunu itiraf etmek zorundasiniz. Beni ilgilendirdigi kadari, merak etmeyin,
annemi sulu bulmuyorum. Babam ya siz, ya da Polonyali olacakti, benim iin hepsi bir. Berlin’deki budalaca olaylarda benim suum ne? Ama
yine de, sizden daha akillica bir davranis beklenemezdi dogrusu. Btn bunlardan sonra gln olmazsiniz da ne olursunuz? Ve sizin oglunuz olup
olmamam sizin iin fark eder mi? Bakin…
- Btn hayatinca bana bir kurus bile harcamamistir. On alti yasina gelinceye kadar beni tanimiyordu bile; ondan sonra da beni soydu sogana
evirdi. Simdi de karsima gemis, btn, hayatim sresince kalbim kan agladi diye rol yapip duruyor. Ama, insanin biraz insafli olmasi gerekir,
ben Bayan Stavrogin degilim ki!…
- Bundan sonra btn babalarin laneti zerinde olsun! Peter Verkhovensky iten gelme bir saskinlikla:
- Insan bazen ne aptalca szler eder, dedi. Haydi, allahaismarladik, ihtiyar. Bir daha sizi ziyarete gelmeyecegim. Toplanti iin hazirlayacaginiz
yazilari nceden gndermeyi unutmayin ve sama olmamalarina dikkat edin. Gerekler, gerekler ve gerekler; hepsinin s tnde, kisa olmasina
bakin, allahaismarladik.
***
365Bununla beraber, baska nedenler de vardi. Peter Verkhovensky’ nin, babasi hakkinda bazi ds nceleri oldugu gerekti. Bana kalirsa zavalli
ihtiyari son derece fkelendirip, onu byk bir rezaletin iine atmak istiyordu. Daha ilerde sz edecegim bazi yan amalari iin, bunun gerekli
olduguna kusku yoktu. O siralar byle niyetleri oktu. Ama hemen hemen hepsi olmayacak seylerdi. Grns e bakilacak olursa, Bay
Verkhovensky’den baska biriyle de ugrasiyordu. Sonradan anlasildigina gre, ugrastigi kimseler oktu. Fakat, szn edecegimiz kisiyle zellikle
ugrasiyordu. Bu kisi de Bay Von Lembke’den baskasi degildi.
Andrey Antonovich von Lembke (dogustan), resmi kayitlara gre Rusya’da sayilari ancak birka yz bin olan, siki siki birbirine baglanmis,
farkina varilmadan rgtlenmis bir birlige mensuptu. Tabii, nceden kararlastirilmis, ds nlms bir birlik olmamakla beraber, yelerinin her zaman,
her yerde, her trl kosullar altinda birbirlerine karsilikli yardim etmeleri, ahlaki bir zorunluluk gibi ortaya ikmis, konusulup anlasilmadan,
kendiliginden kurulmus bir birlikti. Von Lembke, daha ok varlikli ailelerin ocuklarinin gnderildigi Rus okullarinin birinde grenim yapmak
onuruna erismisti. grenimini tamamlayan bu okul grencileri, Devlet ynetiminde olduka iyi grevlere atanirlardi. Von Lembke’nin
amcalarindan biri, Istihkm birliginde yarbay, digeri ise firinciydi. Byle oldugu halde, bu okula yine de girebilmis ve orada ait oldugu birlikten
birok kimseye rastlamisti. Zeki ve aliskan bi grenci olmamakla beraber spor dalinda iyi bir grenciydi ve herkes tarafindan sevilirdi. Yksek
siniflardaki bazi grenciler, nemli sosyal sorunlari tartisir ve okulu bitirdikten sonra bunlarin zmne gideceklerini kararlastirirken, Von
Lembke, ocuka seylerle ugrasirdi. Gerekten ok saf ve bazen alayci ikislariyla herkesi gldrrd; ama, bunu kendisine bir ama edinmisti.
gretmen ders aninda ona bir soru sordugunda, mendilini ikartip burnunu yle acayip bir sekilde smkrrd ki hem arkadaslari her i de
gretmenleri katila katila glerdi; yatakhanede bazen taklit ya w bazen
366
de burnuyla ‘Fra Diavolo’ dan bir uvertr alardi ‘bunu ok iyi becerirdi.’ Nedense incelik saydigi pasakliligiyla dikkati ekerdi. Okuldaki son
yilinda Rus siirleri yazmaya basladi. Rusya’da bu birlikten olanlarin ogunlugu gibi o da birliginin dilini tam olarak bilmezdi. Siire karsi olan
egilimi, fakir bir Rus generalinin oglu olan, biraz iine kapali ve gelecegin byk edebiyatisi denen bir ocukla arkadaslik etmesine neden oldu.
Bu ocuk, Von Lembke’yi himayesi altina almis gibi davraniyordu. Ama, yle oldu ki, okulu bitirip yil alistiktan sonra, Rus edebiyati ugruna
grevini birakan bu hznl ve iine kapanik olan arkadas, ayaginda alti delik izmeler, sirtinda yazlik bir pardes, disleri soguktan takir takir terek
dolasirken bir gn, Anichkin kprs s tnde, eski okul arkadasi Lembke ile karsilasti. Ne tahmin edersiniz? nce onu taniyamadi ve saskinligindan
donmus gibi kaldi. Karsisinda, son derece sik giyinmis, muntazaman dzeltilmis kizil favorili, gznde monokl, tertemiz boyali izme giymis,
elinde gicir gicir yeni bir eldiven ve sirtinda Charmre bir palto bulunan bir gen vardi. Lembke, arkadasina karsi ok kibar davrandi ve
adresini vererek bir aksam bekledigini syledi. Onun, artik ‘Lembke’ degil von Lembke oldugu da bylelikle grenilmis oluyordu. Arkadasi
onun ziyaretine gitti. Olduka kt, hi de genis olmayan ve evin esas girisi olmadigi belli fakat, kirmizi hali serili merdivenlerde, onu bir usak
karsiladi ve kimi istedigini sordu. s t katta alinan tiz bir ingirak sesi duyuldu. Lembke’nin ziyaretine gelen konuk, karsilasmayi umdugu
zenginlik yerine, Lembke’yi karanlik, khne, koyu yesil byk bir perdeyle ikiye ayrilmis, ok eski esyayla ds enmis, dar yksek pencerelerine
koyu yesil perdeler asili kk bir odada bulmustu. Von Lembke, onu korumasina almis, uzaktan akrabasi olan bir generalin evinde kaliyordu.
Ziyaretisini byk bir ciddiyetle karsiladi. Edebiyat zerine konustular. Fakat konusmalari asiri degildi. Beyaz kravatli bir usak ok aik bir ayla
birka kuru rek getirdi. Konuk, fkesinden maden suyu istedi. Istenilen maden suyu biraz ge getirilmisti. Lembke, bozulmus ve usagi ikinci
defa agirarak sylemek zorunda kalmisti. Bununla beraber, konuguna
367karninin a olup olmadigini sordu. Konugun yemek istememesine sevindigi belliydi. Nihayet, biraz daha konustuktan sonra konugu zr
dileyerek kalkti ve gitti. Lembke, meslegine yeni baslamisti ve evinde kaldigi generalin birliginde grevliydi.
Ayni zamanda, generalin besinci kiziyla da ilgileniyordu. Tabii, bu ilgisinin karsiligini da gryordu. Fakat, sonunda Amalia, generalin eski bir
dostu olan yasli bir Alman fabrikatrle evlendirildi. Lembke, ok aglayip sizlanmakla beraber kartondan tam bir tiyatro maketi yapti. Perde
kalkiyor, oyuncular sahneye ikiyor, elleriyle ve kollariyla birtakim hareketler yapiyorlardi; localarda oturan seyirciler vardi; orkestranin
keman yaylan tellerin zerinde kk bir makina vasitasiyla gidip geliyordu; orkestrayi yneten adamin bageti kalkip iniyordu; salonda oturan
erkekli kadinli seyirciler ellerini irpiyorlardi. Her sey kartondan yapilmisti. Btn bulus Lemb-ke’nindi ve bizzat kendisi yapmisti. Bu tiyatroyu
yapabilmek iin tam alti ay alismis, emek harcamisti. General bu nedenle bir toplanti tertipledi; tiyatro, konuklarin grmesi iin ortaya ikarildi;
generalin bes kizi ve yeni evlenmis olan Amalia, fabrikatr kocasiyla ve birok evli kadin, Alman kavalyaleri ile beraber gelmislerdi. Kartondan
yapilmis tiyatroyu dikkatle incelediler ve Lembke’yi tebrik ettiler. Daha sonra dans edildi. Lembke, son derece memnun olmus ve kederini
tamamen unutmustu.
Aradan yillar geti ve Lembke mesleginde ilerledi. Daima, ayni birlikten olanlarin ynetimindeki nemli yerlerde alismis, sonunda yasina gre ok
nemli bir asamaya erismisti. oktan beri evlenmek istiyor ve dikkatle arastiriyordu. Amirlerinden gizli, bir dergiye gnderdigi yky kabul
etmemislerdi. Diger taraftan model bir karton tren yapti ve ok ilgi ekti. Ellerinde valizleri, yanlarinda ocuklari ya da kpekleri olan yolcular
platforma ikip trene biniyorlardi. Kondktrler, istasyon grevlileri gidip geliyorlar, an aliyor, ddk tyor ve tren kalkiyordu. Bu hos kompozisyon
zerine tam bir yil alisti. Fakat eninde sonunda yine evlenmesi gerekiyordu. ogu Almanlar arasinda olmak zere ok
368
tanidigi vardi. Ayni zamanda, Rus sosyetesine de karismisti; kuskusuz ki baslica neden, grevlerinin bir kismi olmasiydi. Sonunda, yirmi
dokuz yaslarindayken mirasa kondu. Firinci olan amcasi ldgnde vasiyetinde, ona otuz yedi bin ruble birakmisti. Simdi btn ihtiyaci, bir yer
bulmasiydi. Grev evresinin yksek olmasina ragmen, Bay von Lembke, ok alakgnll bir adamdi. Devlet dairelerine yakacak odun satin
almasina yetki verecek devamli, kk bir memuriyete ya da yine bunun gibi gzel ve rahat bir ise razi olacakti. Byle bir iste hayatinin sonuna
kadar kalabilirdi. Fakat, tam o siralarda, Minna ya da Ernestine yerine, sahnede birden Julie grnd. Grevi, derhal daha da ykseldi. Alakgnll
ve hassas bir adam olan von Lembke de, is alaninda hirsli olabilecegini hissetti.
Zenginligin eski tanimiyla, Julia’nin iki yz klesi, ayrica yksek yerlerde bulunan birok dostu vardi. Diger taraftan, von Lembke yakisikli bir
adamdi ve Julia kirkini oktan asmisti. Von Lembke kendisini onun nisanlisi sayiyor ve gnler getike ona tutuldugunu anliyordu. Evlendikleri
gnn sabahi, Julia’ya bir siir gnderdi. Julia bu siiri pek begendi; kirk yasinda olmak saka degildi. Kisa bir zaman sonra von Lembke, rtbesini
ve nisanini aldi ve hemen sonra da ilimize vali olarak atandi.
Sehrimize gelmeden nce, Julia Lembke kocasinin zerinde ok ugrasti. Oysa, von Lembke hi de yeteneksiz bir insan degildi; salona nasil
girilecegini ve kendisini nasil gs termesi gerektigini, bir kimseyi nasil dinleyecegini ve ds nceli bir tavirla nasil susacagini, nasil kibar
davranmasi gerektigini bilir ve hatta, nutuk bile verebilirdi. Tabii, bazi ufak tefek fikirleri de vardi ve en son “liberal” ds ncenin gerektirdigi
atak yaklasimin da izleri grlmeye baslamisti. Byle olmakla beraber, Julia Lembke, onu, yeni fikirlere karsi vurdumduymazligi ve uzun yillar
ykselme pesinde kosmus olmasindan dolayi, artik dinlenmek istemesine ok zlyordu. . Kendi iindeki alisma hirsini kocasina aktarmaya
gayret etti; ama, von Lembke bir Luther kilisesi maketi yapmaya basladi. Bas Papaz
369dini gtler veriyor, onu dinleyenler ellerini nlerine baglamis duruyor, bir kadin beyaz bir mendille gz yaslarini kuruluyor ve sonunda,
Isvire’den byk masraflarla zel olarak getirtilmis kk bir org almaya basliyordu. Julia Lembke, kocasinin byle oyuncaklarla oynamakta
oldugunu grenir grenmez byk bir endiseye kapildi ve kocasinin nesi var nesi yoksa hepsini toparlayip kendi odasindaki bir sandiga kilitledi.
Buna karsilik, kocasinin bir roman yazmasini istedi; ancak, bu romanin gizli kalmasi kosulu ile von Lembke alismaya basladi. Julia Lembke,
o zamandan beri sadece kendisine gvenmesi gerektigine karar vermisti. Ne yazik ki, planlarinda ok byk bir uarilik ve ok az yntem vardi.
Kader onu, yasli bir kiz olarak ok bekletmisti. Hirsli ve bir bakima sabrini yitirmis kafasinda ds nceler birbirini kovaliyordu. Birok umutlan
vardi; ilin ynetimini kesinlikle eline almak istiyor, evresinin sadik kimseler tarafindan kusatilacagim hayal ediyordu. Artik kendisine kesin bir
yn izmisti. Von Lembke bile biraz en-diselenmisti; ama, alisma ve memuriyet tecrbesinin verdigi gvenle, valilikten korkmasina bir neden
olmadigini kesinlikle kabul etmisti. Kuskusuz, ilk iki ya da ay, her sey basariyla ve yolunda gitmisti. Fakat, Peter Verkhovensky’nin
gelisinden sonra bazi garip seyler olmaya baslamisti.
Daha baslangita, gen Verkhovensky, von Lembke’ye karsi asiri bir saygisizlik gs termis ve onun zerinde bazi garip haklara sahip olmaya
baslamisti. Kocasinin durumunu her zaman kiskanan Julia Lembke, bunun farkina varamamisti. Hi degilse, bunun nemini kavrayamamisti.
Gen adam, onun en ok aradigi bir kisi . olmustu. Adeta gzdesi olmus denebilirdi; yiyor, iiyor ve hemen hemen orada yatip kalkiyordu. Von
Lembke, hemen kendi kendini savunmaya gemisti. Yabancilarin nnde ona ‘delikanli’ diyor, onu himayesine almis gibi omzuna vuruyor;
fakat, hibir imada bulunmuyordu; Peter Verkhovensky, ciddi konular tartisilirken bile onun yzne karsi glermis gibi bir tavir takmiyordu.
Ayrica, herkesin nnde ona, hi umulmadik seyler sylyordu. Bir gn,
370
evine geldigi zaman gen adamin izinsiz olarak alisma odasinda uyudugunu grd. Peter, onu aramak zere geldigini ve evde bulamayinca biraz
‘kestirdigini’ syledi. Von Lembke onun bu hareketine gc endi ve karisina dert yandi; Julia Lembke, kocasinin bu sikyetini alayla karsiladi ve
igneleyici bir tavirla kendisine nasil saygi gs terilecegini bilmedigini syledi; hi degilse, ‘o ocuk’ kendisine karsi hibir zaman ks tahlik
etmemisti; ayrica, ‘sosyeteye uymasa bile, samimi’ bir kimseydi. Von Lembke’nin surati asildi. Ama, kadin iki adamin arasini bulup onlari
baristirdi. Peter’in, zr dilemedigi dogrudur; ama, btn sorunu kaba bir nkte ile geistirdi. Bu nktesi, baska zaman olsa hakaret kabul
edilebilirdi; ama, bu kez pismanlik isareti olarak kabul edildi. Aralarindaki iliskinin zayif noktasi, von Lembke’nin, daha baslangita, ona
romanindan sz etmis olmasiydi. Onun hlyali, ince ruhlu bir gen oldugunu gz nne alarak, zaten oktan beri de dinleyici aradigindan,
tanismalarinin daha ilk gnlerinde bir aksam, romanindan iki blmn okumustu. Peter, sikintisini saklamaya gerek grmeden, terbiyesizce
esneyerek dinlemis ve hibir vgde bulunmamisti. Yalniz ayrilirken, bos zamanlarinda okuyarak bilgi edinmesi iin el yazmasi olan kitabi
istemis, von Lembke de vermek aptalliginda bulunmustu. Kitabi o geceden beri geri vermemisti. Von Lembke’ye her ugrayisinda, onun btn
sorularina glerek karsilik veriyordu. Sonunda, romani yolda giderken kaybetmis oldugunu syledi. Julia, bunu duydugu zaman kocasina ok
kizdi. Hayretten donup kalarak:
Von Lembke, kara kara ds nmeye basladi. Bylesine ds ncelere dalmasi, sagligi iin iyi degildi ve doktorlari tarafindan yasaklanmisti. Ildeki byk
dertlerin yaninda -bunlardan daha sonra szedecegiz- zlmesi iin zel nedeni vardi… hisleri zedelenmisti; vali olarak gururunun incinmesi de
cabasiydi. Evlendigi zaman, von Lembke, herhangi bir ailevi anlasmazligin ve tartismanin mmkn
371olabilecegini aklinin ucundan bile geirmemisti. Ernestine ya da Minna’sini hayal ettigi zaman, btn hayati sresince hep bunu ds nms t.
Ailevi firtinalara dayanamayacagini hissediyordu. Sonunda Julia, onunla samimi olarak konustu.
- Sirf bunun iin ona kizmis olamazsiniz, dedi. Her seyden nce, ondan en az kere daha akilli bir insansiniz ve mevki bakimindan ondan ok
daha ykseksiniz. Bu ocuk, henz serbest ds ncelilik aliskanligindan kurtulamamis. Fikrimce, bu yaramazliktan baska bir sey degil. Fakat hibir
sey aceleyle yapilamaz. Yavas yavas yapilmalidir. Gen nesli kmsememek gerekir. Benim politikam, onlara karsi iyi davranmak ve bylece de
onlari uuruma yuvarlanmaktan korumaktir.
Von Lembke:
- Fakat ok korkun seyler sylyor, diye cevap verdi. Benim yanimda, hkmetin, halki sersemletip ayaklanmasini nlemek iin onlara bol bol
votka iirmekte oldugunu sylemesini hazmedemem. Her esit insanin yaninda, byle konusmalari dinlemek zorunda kaldigim iin, benim
durumumu gznde canlandirabilirsin.
Bunu sylerken, von Lembke, birka gn nce Peter Verkhovensky ile aralarinda geen konusmayi hatirladi. Liberal ds nceleriyle onu yenmek
gibi masum bir amala, ds knlg olmadigi halde sirf nne geilmez bir merakla 1859 yilindan beri toplayarak biriktirmis oldugu Rusya’da ve
Avrupa’da yayimlanan her esit gizli bildiriden meydana gelmis zel koleksiyonunu ona gs termisti. Amacinin ne oldugunu sezen Peter, kaba
bir dille, bu bildirilerden bazilarindaki tek satirin bile, btn Devlet dairele-.rinden ok daha anlamli oldugunu, muhtemelen kendi dairesinden
bile byle bir sey beklemedigini syledi.
372
- Hayir, degildir. Gryorsunuz ya, korkuyorsunuz ve bu da gs terir ki bizim iin erken degildir.
-Fakat, bakin, suna bakin, rnegin, btn kiliselerin yikilmasi iin bir agri var.
- Neden olmasin? Siz akilli bir insansiniz ve siz, kendiniz de inanmadiginiza gre, insanlari hayvanlastirmak iin, dinin gerekliligini ok iyi
kavramis oldugunuzu sylemekte hakliyim sanirim. Gerek, yalanlardan ok daha onurludur.
- Hak veriyorum, hak veriyorum, sizinle tamamen ayni fikirdeyim, ama bu vatanda hl ok erken oldugu kanisindayim, dedi.
- Kiliselerin yikilmasini ve elde yabalarla Petersburg zerine yrmeyi dogru buluyor ve bunun ancak zamansiz olduguna inaniyorsaniz, nasil
devlet memurlugu yapabiliyorsunuz?
Bylesine budalaca yakalanan Lembke, son derece sasirmisti. Sabrini yitirmis bir tavirla:
- Byle degil, hi de byle degil, dedi. Siz ok gens iniz ve amalarimizi bilmiyorsunuz. Bu nedenle de yaniliyorsunuz. Anliyorsunuz ya aziz
dostum, bize devlet memurlari diyorsunuz, degil mi? Pekl. Serbest memur muyuz? Ona da pekl. Fakat ne yaptigimizi tahmin ediyorsunuz?
Sorumlulugu ykleniyor ve sonu olarak, biz de sizin gibi genel amaca hizmet ediyoruz. Biz sadece, olmadigimiz takdirde dagilacak olan ve
sizin dagitmayi alistiginiz seyi toplu olarak tutuyoruz. Sizin ds manlariniz degiliz. Byle bir sey sz konusu bile olamaz. Size sesleniyoruz:
Devam edin, yenileyin, belki de belirli bazi seylerin temelini yikabilirsiniz… yani, demek istiyorum ki, eski olan her seyin yenilenmesi,
kuskusuz gereklidir. Fakat, zorunluysak, sizi gerekli sinirlar iinde tutacagiz ve davranisimizla, sizi yine sizden korumus olacagiz. Amacimiz,
Rusya’nin grns n dzeltmek olduguna gre, biz olmadan, Rusya’yi yerinden sallar, temellerini yikarsiniz. Birbirimize gerekli
373oldugumuza inanin, ltfen. Ingiltere’deki Whig’ler, ve Tory’ler de birbirleri iin gereklidir. Su halde, biz Tory’ler, siz Whig’lersiniz. Benim
grs m budur.
Von Lembke son derece heyecanlanmisti. Petesrburg’dayken bile, byle akillica ve liberal konusmayi severdi. Ayrica, burada kendisini kapi
arkasindan dinleyen de yoktu. Peter hi konusmadi ve dogal yaradilisinin aksine, ok ciddi grnyordu. Onun bu grns , Lembke’yi bs btn
heyecanlandirmisti.
alisma odasinda bir asagi bir yukari dolasirken konusmasina devam etti:
-Biliyor musunuz ki, ben, “Ilin Efendisi” yim. Biliyor musunuz ki, bu nedenle birok grevlerim var, onlarin birini bile yapamiyorum ve te
yandan, burada benim iin yapacak bir sey olmadigini syleyebiliyorum. Btn sir, buradaki her seyin devletin grs ne bagli oldugu gereginde.
Varsayalim ki devlet, politik bir nedenle ya da asiri tutkulari yatistirmak amaci ile bir cumhuriyet kurmaya karar verdi ve buna paralel olarak
da valilerin yetkisini artirdi. Eger, byle bir sey gereklesirse biz valiler, cumhuriyeti kabul edecegiz. Fakat, neden sadece cumhuriyet olsun!
Arzu ettiginiz her seyi yutacagiz. Hi degilse, hazir oldugumu hissediyorum. Szn kisasi, birakin devlet telgrafla bir activite devorante
(yipratici alismalar) yapmami istesin. Onlara activite devorante yapacagim. Yzlerine karsi syledim: ‘Efendiler, ilin btn kuruluslarinin
dengede durup ilerlemesi iin bir sey gereklidir… valinin yetkilerinin genisletilmesi.’ Gryorsunuz ya, ister tarimsal ister kamu kuruluslari
olsun, bir bakima iki varlikli olmalari gerekir… yani, bir bakima var olmalari gereklidir ve bunun gerekli olduguna eminim; fakat, diger
taraftan var olmamalari gerekiyor… bunlarin hepsi devletin grs ne dayanir. Eger, devlet, kuruluslarin gerekli oldugunu ds nrse, bu
kuruluslarin var olmalarini hemen saglamaliyim. Onlara ihtiya gerekmezse bu kuruluslari benim ilimde kimse gremez. Iste ben, activite
dvorante’yl byle anlarim ve valinin yetkileri genisletilmedigi takdirde de bu mmkn olamaz. Sizinle erkek er-374
kege konusuyorum. Onlara Petersburg’dayken de syledim, biliyorsunuz, valinin evinin nnde zel bir nbetinin bulunmasi gerekir. Bir cevap
bekliyorum. Peter:
- Iki nbeti olmasi gerekir, dedi. Lembke, tam Peter’in nnde durarak:
-Insanlarin size saygi duyabilmeleri iin bir nbetinin yetersiz oldugunu ds nms tm. Iki nbetinizin olmasi gerekir. Lembke’nin yz asildi.
- Sizin… sizin niyetinizin ne oldugunu ancak Tanri bilir, efendim. Hosgrmden yararlanarak, her trl hakarette bulunuyor ve bourru
bienfaisant (iyiliksever somurtkan) rol oynuyorsunuz.
Peter mirildanarak:
- Sizin dediginiz gibi olsun, dedi. Fakat yine de bize yol aiyor ve bizi,,basariya ulastirmak iin elinizden geleni yapiyorsunuz.
- Fakat ‘biz’ dediginiz kimler ve ne basarisi? diye sordu, fakat cevap alamadi.
-Fakat, ok deger verdiginiz bir kimseyle sanki amiriymis gibi konusamazdim, zellikle, odada da yalnizdik. Sylememem gereken bazi seyleri
syledigimi iti…raf ederim, ama bu kalbimin te-mizligindendir.
- ok fazla temiz kalpliliginizden. Byle bildiri koleksiyonunuz oldugunu bilmiyordum. Grebilir miyim?
- Fakat… fakat bir gn iin dn olarak istemisti. Julia fkeyle:
- Ve yine verdiniz, yle mi?!… diye haykirdi. Ne kadar byk bir samalik!…
- Geri vermeyecektir.
- Kesin olarak isteyecegim!… O kim oluyor ki ondan korkacagim? Ben de elinden bir sey gelmeyen bir insan miyim, yani?
- Oturun ve heyecanlanmayin, dedi. Ilk sorunuza cevap verecegim; bana ok gl bir tavsiye mektubu ile geldi. Yetenekleri var ve bazen ok
zekice laflar syler. Karmazinov, hemen hemen her yerde iliskileri bulundugunu ve Petersburg ile Moskova’daki genler zerinde ok etkisi
oldugunu sylyor. Ve eger, onun yardimi ile, btn bu genleri etrafina toplar ve onlari yuvarlanmak zere olduklari uurumdan kurtarabilirsem,
ilgilenebilecekleri yeni bir yol bulabilirim belki. Bana btn kalbiyle baglidir ve sylediklerimi itirazsiz yapar.
- Ama siz onlari oksamaktayken, Tanri bilir neler yapacaklar!.. . Tabii bu sadece bir haberdir, ama… ama politik bir bildirinin ilimiz
civarinda grndgn haber aldim…
- Fakat yazin da byle bir sylenti vardi… bildiriler, sahte paralar, bir sr seyler… bununla beraber, bunlardan hibiri simdiye kadar bulunmus
degil. Size kim syledi?
- Ah, sizin su von Blum’unuzdan usandim artik ve ltfen, bir daha baha ondan sz etmeyin!…
Julia, o kadar fkelenmisti ki, bir dakika kadar konusamadi. Von Blum, Julia’nin hi sevmedigi, vali konaginda grevli bir adamdi. Bundan da
daha sonra sz edecegim.
- Ltfen, Verkhovensky iin endiselenmeyin, dedi. Herhangi gizli iste alismis olsaydi, ne sizinle ve ne de baskasiyla, simdi konustugu gibi
konusurdu. Iyi deyimler kullanabilen bir insan kt
376
olamaz. Ben bile byle konusabilirim. Eger herhangi bir sey olursa bunu ilk grenen ben olacagim. Bana ok siki olarak, evet ok siki olarak
baglidir…
Merakla beklenen olaylardan nce sunu ekleyebilirim ki, eger, Julia Lembke’nin, bu kendine gveni ve kendine zg hirsi olmasaydi, zavalli
insanlarin aramizda yaptiklari bu olaylar belki de hi olmayacakti. Btn sorumlulugun ona ait olduguna kusku yoktur.
5. EGLENCEDEN NCE
Julia Lembke’nin, ilimiz ocuk bakicilari adina dzenlemek istedigi eglence gn, birok kere kararlastirilmis ve her defasinda da ertelenmisti.
Julia Lembke’nin evresinde daima, Peter Verkhovensky ve Julia’nin ufak tefek islerinin pesinde kosan, kk bir memur olan Lyamshin vardi.
Lyamshin bir zamanlar Stepan Verkhovensky’yi sik sik ziyarete gelirdi; ama, simdi valinin evini tercih ediyordu; nk, piyano almasini ok
seviyordu. Julia’nin, ilerde ikarmayi tasarladigi bagimsiz bir derginin ynetmeni yapmak istedigi Liputin de ogunlukla onun yanindaydi. Ayni
zamanda evli ya da bekr bir sr kadin da etrafini sarmisti ve hatta, Karmazinov bile, her ne kadar digerleri gibi onun yanina pek
sokulmuyorsa da edebiyat geidi basladigi zaman herkesi sasirtacak bir srprizi oldugunu bagira bagira sylyordu. Gelecekler listesine adlarini
yazdiranlar ve yardimda bulunanlarin ogu sosyeteye girmis olan hanimlardi. Bunun yaninda, paraca yardimda bulunabilen, sekin olmayanlar
bile listeye dahil edilmisti. Julia Lembke, bazen siniflarin birbirine karismasinin gerekli oldugunu sylyor. ‘Aksi halde bizi kim eglendirir?’
diyordu. Ev hanimlarindan kurulu zel bir komite, eglencenin tamamen demokratik kosullarda yapilmasinda kararliydi. Eglenceye
katilacaklarin ok olmasi, asiri masraf etmelerine neden oluyordu; olagans t bir eglence tertip etmek is-377tiyorlardi… ve eglence de bu
nedenle erteleniyordu. Baloyu nerede vereceklerine henz kesin bir karar verememislerdi; baloyu, o gn iin evini vermeyi samimiyetle arzu
eden soylu maresalin evinde mi, yoksa, Bayan Stavrogin’in Skvoreshniki’deki byk konaginda mi vereceklerine bir trl karar veremiyorlardi.
Skvoreshniki biraz uzak olmakla beraber, komitenin birok yesi, balonun orada daha ‘Serbest’ olacagini israrla sylyordu. Bayan, Stavrogin,
festivalin evinde olmasindan son derece memnun olacakti. Bu magrur kadinin, Julia Lembke’ye deta yaltaklanacak derecede
yaklasmasindaki nedeni kestirmek ok zordu. Belki de, Bayan Lembke’nin, grdg yakinliga karsin, Nicholas Stavrogin’in, nnde deta klmesini
ve ona hi kimseye yapmadigi sekilde davranmasini grmekten hoslaniyordu. Tekrarliyorum; Peter Verkhovensky, Nicholas Stavrogin’in,
esrarli evrelerle iliskisi oldugunu ve buraya ok gizli bir grevle gelmis bulundugunu, her nne gelene fisildayarak, bu haberin vali konaginda
ve valinin evinde yerlesmesine ok byk bir nem veriyordu.
O zamanlar sehir halkinin garip bir ruhsal durumu vardi. zellikle kadinlarimiz arasinda garip bir uarilik grlmeye baslamisti. Ve bu
degisikliklerin yavas yavas oldugu da sylenemezdi. Birka asiri ks tah ds nce, etrafta kol geziyordu. Neseli, hafif, fakat her zaman hos
oldugunu syleyemeyecegim bir hava esiyordu. Ds ncelerin belirli bir lde dzensizligi moda haline gelmisti. Daha sonralari, her sey olup
bittikten sonra, su Julia Lembke’ye, evresine ve yardakilarina yklendi; fakat, btn bunlarin nedeninin Julia’da aranmasinin daha dogru
olacagi kanisindayim. Bunun tersine, ilk zamanlar, herkes, toplumu birlestirebilmesini ve herkese nese vermesini vyordu. Bayan
Lembke’nin hi suu olmayan, rezalet derecesine varan olaylar olmustu; ama, o zamanlar herkes glp eglenmis ve o rezaletleri durduracak
kimse ikmamisti. Olduka byk bir kalabaligin, o zamanki olaylar zerine kisisel grs lerini kendilerine saklayarak bir kenarda durduklari
tamamen dogrudur; fakat, onlar bile o zaman agizlarini aip tek kelime bile
378
Her nasilsa, merkezi belki gerekten de Julia Lembke’nin kabul salonunda bulunan, olduka, genis bir grup, kendi kendine meydana gelmisti.
Julia’nin her zaman evresinde olan bu toplulugun iinde, ok sayida gen vardi ve onlarin serbeste konusmalarina nedense izin veriliyordu;
hatta, bu gerekli sayilmaya baslamisti, Bu evrede, son derece sevimli birka hanim vardi. Bu gruptaki genler, piknikler, partiler tertipliyor,
bazen grup halinde arabalar ve atlarla sehirde dolasiyorlardi. Hepsi de serven ariyor ve hatta, sirf anlatacaklari eglenceli bir sey olsun diye
serveni kendileri yaratiyordu. Sehrimizi, Sedrin’in meshur Aptallar sehri olarak kabulleniyorlardi. Yapmadiklari hemen hemen hibir sey
olmadigindan, onlara ‘alayci’ diyorlardi. yle seyler oluyordu ki, rnegin, sehrimize atanmis ordu mensuplarindan bir tegmenin, olduka gzel
ve kumral karisi, kocasinin kt davranislarindan bikmis olacak ki, gzel bir pelerin alabilmek iin kumar masasina oturmus; fakat, kazanacagi
yerde on bes ruble kaybetmisti. Kocasindan korktugu ve kumar borcunu deyecek parasi da olmadigindan, o sirada partide bulunan,
belediye baskaninin, gen olmakla beraber ok igren oglundan, eski gzpekligini hatirlayarak bor istemeye karar vermis ve istemisti de. Gen
adam, kadincagizin bu istegini reddetmekle kalmamis, kahkahalarla glerek, yksek sesle bagira bagira kadinin kocasina haber vermeye
gitmisti. Ordudan aldigi az bir ‘ maasla ayin sonunu zor getiren tegmen, karisini hemen eve gtrms , ve onun aglamalarina, ayaklarina
kapanip yalvarmalarina aldirmadan bir gzel pataklamisti. Bu zc olaya sadece glmekle yetindiler. Tegmenin bu zavalli karisi her ne kadar
Bayan Lembke’nin evresindekilerden degilse de, ‘grup’taki garip ve her seye atilan, tegmenin karisini da daha nceden taniyan gen bir
hanim, onu ziyarete gitti ye evine kabul etti. Bizim apkin delikanlilarimiz kadincagizi hemen o evde yakalayip, armaganlara bogdular ve
kadini evine gndermeden tam drt gn kapattilar. Tegmenin karisi,
379bu servenci kadinin evinde kaliyor ve onunla beraber araba gezilerine ikarak dansli eglencelere katiliyordu. evresindekiler, kocasi
aleyhine bosanma ve nafaka davasi amasi iin onu kiskirtiyorlardi. Hepsi bir agizdan, taniklik edeceklerine yemin ediyorlardi. Kadinin kocasi,
onlarla basa ikamayacagini bildiginden, haklarini arayamiyordu. Zavalli kadin, sonunda, nasil bir topluma ds tgn anlayarak, drdnc gnn
gecesi, kalbi korkudan du-racakmis gibi arparak onlarin elinden kati ve tegmenine kostu. Kocasi ile kadinin arasinda geenler tam olarak
bilinmiyor; ama, tegmenin oturmakta oldugu kk kulbenin panjurlari tam iki hafta ailmadi. Bayan Lembke olanlari grendiginde, ok kizdi ve
servenci hanimin hareketine ok zld; oysa, o hanim, tegmenin karisini aldigi gn getirip Bayan Lembke’ye gs termisti. Fakat, bu olay hemen
unutulup gitti.
Baska bir keresinde de, sehrimizin memurlarindan birinin, herkesin tanidigi on yedi yasindaki gzel kizi, tasradan gen bir memurla evlendi.
Fakat birdenbire, gen kocanin, incinen gururunun fkesini ikarmak iin, daha ilk geceden, gzel geline yapmadigini birakmamis oldugu haberi
sizdi. Dgn gecesi ok sarhos oldugu iin evde konuk olarak kalan ve bu olaya tanik olan Lyamshin, sabah karanliginda btn sehri dolasarak
haberi yaydi. Derhal on iki kisilik bir parti kuruldu. Hemen hemen hepsi atliydi ve bazilari kiralik kazak atlarina binmisti… rnegin, Peter
Verkhovensky ve hatta, salarinin kirlasmasina aldirmadan genlerin btn olaylarina karisan Liputin bile vardi. Sehrimizin trelerine gre, her ne
hal olursa olsun, ertelememesi gereken ziyaretlerini yapmak iin dgnn ertesi gn, bu iki gen arabalariyla caddede grnnce, bu on iki kisilik
grup, hemen arabanin etrafini evirdi ve neseli kahkahalarla gen iftin pesini btn gn birakmadi. Evlere onlarla beraber girmedikleri dogrudur;
ama atlarindan inmeden bahe kapisinda beklediler. Yeni evlilere aik olarak hakaret etmemekle beraber, yine de byk bir rezalete neden oldular.
Btn sehir bu olay zerinde konustu. Herkes, kuskusuz, kahkahalarla gld. Fakat bu kez von
380
Lembke kizdi ve karisi ile tartisti. Bayan Lembke son derece kizgindi ve hatta, bu olaya neden olanlara kapisini kapamayi bile d-‘ snd.
Fakat, ertesi gn, Peter Verkhovensky’nin atesli konusmasi ve Karmazinov’un birka szyle hepsini bagisladi. Karmazinov, yapilan bu sakayi
olduka eglenceli buluyordu.
- Bizim yerel trelere gre, dedi. Her ne olursa olsun ok karakteristik ve… kahramanca. Ve bakin, herkes glyor; sadece siz fkeleniyorsunuz.
Fakat, hosgr kabul etmeyen ve belirli bir despotluk olan maskaraliklar da vardi.
Her ne kadar asagi siniftansa da, Incil satan, saygideger bir hanim, sehrimize gelmisti. O siralarda, Moskova ve Petersburg gazetelerinde,
Incil satan kadinlar hakkinda ilgin yazilar iktigi iin, sehirde onunla ilgili sylentiler dolasmaya basladi. Yine Lyamshin serserisi, bir okulda is
almayi umarak bos gezen bir grencinin yardimiyla, sonradan grenildigine gre, kitap alma bahanesiyle, ismini burada anmayacagim, nemli
bir nisan tasiyan, kendi deyimiyle ‘glmeyi ve sakayi’ pek seven, son derece saygideger bir ihtiyarin, bazi zel nedenlerle Avrupa’dan
getirttigi bir deste, iplak ve edepsizce davranislari gs teren kadin resmini gizlice kadinin antasina birakti. Bu zavalli kadin, pazar yerinde
kutsal kitaplarini satmak zere ikardigi zaman, antasina gizlice konan bu resimler her tarafa yayildi. Etrafta bir kahkaha koptu;
homurdanmalar oldu; kadinin etrafini kalabalik sardi; her agizdan bir sz ikmaya basladi; hatta, ilerinde kfr edenler bile vardi. Polis tam
vaktinde yetisip kadini kurtarmamis olsaydi, kadincagiz belki de dayak yiyecekti. Kadin, polis karakolunda bir hc reye kapatildi ve ancak o
gece, durumu btn ayrintilari ile grenen Maurice Drozdo / tarafindan serbest biraktirildi ve sehirden ikarildi. Bayan Lembke, ayni gn
Lyamshin’i evinden kovacakti; ama genler toplanip hep beraber geldiler ve Lyamshin’in yeni bir para bestelemis oldugunu syleyerek onu
dinlemeye zorladilar. Yeni para, ‘Fransiz-Prusya Savasi’ adinda olduka eglenceli bir sarkiydi. Marseillaise’in korkun notalariyla basliyordu:
381”Qu ‘un seng impur abreuve nos sillons! (Ayak izlerimizi kirli bir kanla doldursun)
Parlak bir meydan okuyus, gelecegin zafer sarhoslugu duyulur. Fakat birden, zafer marsinin ustaca yerlestirilmis notalari yaninda; asagidan
bir ks eden, fakat ok yakin bir yerden Mein Lieber Augustin’in igren sesleri gelmeye baslar. Marseillaise onlara aldirmaz; Marseillaise
heybetinin sarhoslugu iindedir; fakat Augustin, g kazanmaktadir; gittike ks tahlasir ve birden Augustin, Marseillaise’in notalari ile
kaynasmaya baslar. Beriki kizmaya baslar; artik Augustin’e aldirmazlik edemez, onu silkeleyip atmaya alisir; onu bir sinek gibi ezmek ister,
fakat, Mein Lieber Augustin, btn gc yle asilir; sen ve kendinden emin, sevinli ve ks tah olur ve Marseillaise her nasilsa birden ok aptalmis
gibi grnr; fkesini ve incinmesini artik gizleyemez; ellerini gkyzne dogru kaldirarak, gzyaslari iinde lanetler yagdirir:
Pas un pouce de ntre terrain, pas une de nos fortresses. (Topragimizin tek karisini, istihkmlarimizin tek tasin!..)
Fakat Mein Lieber Augustin’le beraber sylemek zorundaydi. Melodi, en budalaca bir yolla Augustin’e geer, yavas yavas azalir ve kaybolur.
Yalniz, zaman zaman orijinal melodi duyulabilir; qu’un sang impur… fakat hemen igren bir sekilde korkun bir valse geer, sonunda, birden
degisir; Bismarck’in ggsnde aglayan, her seyi, her seyi ona veren Jules Favre ortaya ikar… Fakat simdi sertlesen Augustin’dir; kisik sesler
duyulur, insan kendisini sayisiz sarap fiilarinin, asiri bir ilginligin, milyarlarca para arzusunun, pahali purolarin, sampanya ve rehinelerin
arasinda oldugunu sanir; Augustin hiddetle bgrmeye baslar… Fransiz-Prusya Savasi son bulmustur.”
Genlerimiz ilginca alkisladilar. Bayan Lembke gln sedi ve ‘Byle bir adam nasil kovulur?’ dedi. Bylece baris yapilmis oldu.
382
Bu alagin gerekten de mzik konusunda yetenegi vardi. Bay Verkhovensky bir keresinde, en yc e yetenekleri olan bir sanatinin en asagilik bir
serseri de olabilecegini, bunlardan birinin digerine etkisi olmadigini sylemisti. Sonralari bu paranin, Lyamshin tarafindan, rastlantiyla
sehrimizden geen, yetenekli ve ok alakgnll bir arkadasindan almis oldugu sylentisi ikti; ama, isin o tarafi bizi ilgilendirmiyor. Bay
Verkhovensky’nin etrafinda yillarca dolanan, aksam toplantilarinda genel istek zerine, esit esit Yahudi, sagir bir kyl kadinin itiraflari ya da
bir ocugun dogumu zerine taklitler yapan bu alak herif, Julia Lembke’nin toplantilarinda bazen, ‘Kirklarin Bir Liberali’ adi altinda, Bay
Verkhovensky’yi ok igren bir tarzda karikatrize ediyordu. Herkes, o kadar ok glyordu ki, sonunda toplantilardan atilamayacak bir adam
olup ikmisti. Btn toplantilarda araniyordu. Ayrica, Julia Lembke zerinde byk bir etkisi olan Peter Verkhovensky’ye de kpek gibi
yaltaklaniyordu.
Bu alaktan sz etmemeliydim ve zaten sz edilmeye deger bir adam bile degildi; ama sylentilere gre, onun da katilmis oldugu pek nemli bir
olay vardi. Bu nedenle onu notlarimdan ayri tutamadim.
Bir sabah, btn sehre, ok irkin ve zc bir rezalet haberi yayildi. Byk pazar alaninin girisinde, eski sehrimizin ok degerli tarihi yapitlarindan biri
olan Meryem Ana Kilisesi vardi. Duvarla evrilmis olan kilisenin bahe kapisinin yaninda, daima demir bir kafes arkasinda duran byk bir
Meryem Ana tasviri vardi”. Bir gece, bu tasvir soyulmustu; demir kafesin cami kirilmis, demir ereve paralanmis ve (kiymetli olup
olmadiklarini bilmiyorum) birka degerli tas ve inci, tasvirin basindaki hareden alinmisti. Ama nemli olan, soygunculuk disinda, budalaca
dzenlenmis, garip bir kepazelik vardi; Tasvirin kirik cami arkasinda canli bir farenin bulundugu syleniyordu. Simdi, drt ay sonra, bu suun,
kaak bir hkml olan Fedka tarafindan islendigi, nedense Lyamshin’in de bu sua katilmis oldugu kesin olarak biliniyordu. O zaman,
383Lyamshin’den kimse, kuskulanmamisti; ama, simdi fareyi onun koymus oldugunu herkes biliyor. O zaman, resmi makamlarin byk bir
saskinlik iinde olduklarini hatirliyorum. Suun islendigi gecenin sabahi, erkenden kilisenin nnde byk bir kalabalik vardi. O kilisede, neden
oldugu bilinmez, ama en azindan yz kisi her zaman bulunurdu. Bazilari gelir, bazilari giderdi. Gelenler ha ikartir ve tasviri perlerdi; bagista
bulunmaya baslayinca kilisenin bagis anagi hemen ortaya ikarilir, yanma bir de papaz dikilirdi; ancak gleden sonra saat sularinda, Il
Baskanligi, ziyaretilere, tasviri ptkten ve bagista bulunduktan sonra orada toplanmamalarinin sylemesi gerektigini anlayabildi. Bayan
Lembke, bana sylendigine gre, o ki zc olaydan sonra, kocasinin son derece zgn oldugunu hissetmis ve bundan iki ay nce, hastaligi
nedeniyle sehirden ayrildigi gne kadar da bu znts nn devam etmis oldugunu sylemisti; Ilimizdeki kisa grevinden sonra, Isvire’de dinlendigi
srede bu olayin zc etkisinden kurtalamadigi kanisindayim.
gleden sonra saat birde olay yerine gittigimi hatirlarim; kalabalik derin bir sessizlik iindeydi ve yzlerinden znt akiyordu. Bir kupa arabasiyla
zengin bir tc car geldi. Sisman ve tombul yanakli bir adamdi. Arabadan indi. Yerlere kadar egilerek tasviri selamladi ve pt. Sonra yardim
anagina bir ruble atarak, oflaya puflaya tekrar arabasina binip uzaklasti. Sonra, baska bir araba yanasti. Arabada, ilgin sosyetenin yesi iki
delikanli ve yanlarinda iki hanim vardi. Delikanlilar da (biri hi de gen degildi) arabadan indiler ve kaba tavirlarla kalabaligi yararak tasvire
dogru ilerlediler. Ikisi de sapkalarini ikarmamislardi; hatta biri, kelebek gzlgn burnunun ucuna tutturdu. Kalabaliktan hosnutsuz bir homurtu
ykseldi. Burnunun ucunda kelebek gzlk bulunan adam, kgit paralarla dolu kesesini ikardi ve iinden bakir bir metelik alarak yardim anagina
atti. Her ikisi de yksek sesle glp konusarak arabalarina dndler. Tam bu sirada Lisa geldi. Yaninda Maurice Drozdov vardi. Lisa, atindan
sirayarak yere atladi ve atindan in-384
memesini syledigi Drozdov’a dizginleri atti. Bakir meteligin anaga atildigi anda, tasvirin yanina vardi. Sapkasini eldivenlerini ikartip dizlerinin
s tne, amurlu yere kt ve byk bir saygi ile defa secde etti. Sonra, iinde birka gms para bulunan kesesini ikarip anaga atti. Hemen
kulaklarindaki elmas kpelerini ikartip, onlari da anaga atti.
- Olur mu? Olur mu? Bu taslarla rts ss lenebilir mi? Papaz:
Kalabaliktan it ikmiyordu. Ne sevin ne de hosnutsuzluk gs termiyorlardi. Lisa, amurlarina aldiris bile etmeden atina atladi ve drtnala
uzaklasti.
***
Henz anlattigim olaydan iki gn sonra, atli adamlarla kusatilmis, kupa arabasiyla bir yere giden kalabalik bir grubun arasinda onu grdm.
Eliyle isaret ederek beni yanina agirirken arabayi durdurttu ve benim de gruba katilmam iin israr etti. Arabada bana da yer vardi. Byk bir
neseyle beni yanindaki ok sik hanim arkadaslarina tanistirdi. Sonra, son derece ilgin bir geziye gittiklerini syledi. Durmadan kahkahalarla
glyordu ve mutlulugu biraz asin denebilirdi. Zaten son zamanlarda sasirtici derecede mutlu ve neseli grnmeye baslamisti. Gezi, gerekten de
ok ilginti; nehrin karsi yakasina, on yildan beri tc car Sevostyanov’un evinin bahesindeki kk bir kulbede hep baskalarinin sirtindan geinerek
yasayan, sadece sehirde ya da civarinda degil, Moskova ve Petersburg’da bile taninan ermis yari-deli ve gaipten haberler verdigini iddia
eden Semyon Yakovlevich’e gidiliyordu. Herkes onu ziyarete giderdi. zellikle, ilin her evresinden gelirlerdi. Gaipten birka
385haber aldiktan sonra, evinin masraflarini derler ve byk bagislarda bulunurlardi. Bagislar bazen dikkate alinacak kadar byk olurdu ve
ogunlukla ‘Our Lady’ manastirina olmak zere esitli kiliselere gnderilirdi; tabii, bu bagislari Semyon Yakovlevich kendisi i etmezse. Bu
nedenle de manastirdan grevli bir papaz daima Semyon Yakovlevich’in odasinda hazir bulunurdu. Gruptaki herkes, bu gezinin ok eglenceli
olacagi inancindaydi. Ilerinde hibiri, henz Semyon Yakovlevich’i grmemisti. Sadece Lyamshin onu nceden grms t ve herkese onun,
cennetten sprge sapiyla dvlerek kovuldugunu, arkasindan da, Isa’nin kendi eliyle iri iki patates atmis oldugunu anlatiyordu. Kalabaligin
arasinda, yine kiralik bir kazak ati s tnde, Peter Verkhovensky de vardi. Atin s tnde zorlukla duruyormus gibi grnyordu. Nicholas Stavrogin
de atlilar arasindaydi. Stavrogin byle eglenceli gruplara pek ender girer ve her ne kadar yaradilisi nedeniyle fazla konusmazsa da, onlarin
nesesine katilirdi. Grup kpry geip, orada bulunan hanlardan birinin nne geldiginde, kalabaligin arasindan biri, handa intihar etmis birinin
bulundugunu ve bu nedenle polis agirilmis oldugunu bildirdi. Derhal intihar edeni grmek iin burada durulmasi kararlastirildi. Teklif genellikle
hos karsilanmisti; nk, hanimlarimiz simdiye kadar intihar olayina rastlamamislardi. Hanimlardan birinin, yksek sesle syle syledigini
hatirlarim: ‘Artik canimiz ylesine sikilmaya baslamisti ki, eglence seecek durumda degiliz, yeter ki ilgin bir seyler bulabilelim.’ Hanimlardan
ancak birkai hana girmeyip disarda kaldilar; geri kalanlar hanin pis koridoruna grltyle daldilar; onlarin arasinda Lisa’yi grmek beni ok
sasirtti dogrusu. Kendisini vuran adamin odasinin kapisi aikti; tabii, bizim odaya dolmamiza engel olmak cesaretini kimse gs teremedi.
Intihar eden, on dokuz yaslarinda olduka yakisikli bir genti. Aik renk sik salari, oval bir yz ve soylulugunu gs teren genis bir alni vardi.
Ceset oktan sogumustu ve kk beyaz yz mermerden oyulmus gibi grnyordu. Masanin zerinde kendi el yazisi ile, lmnden kimseyi sorumlu
tutmamalarini, kendi kendini vurdugunu, nk, 400 rubleyi ‘bosa
386
harcadigini’ bildiren bir not vardi. ‘Bosa harcadigini’ gerekten de yazmisti; drt satirlik yazida gramer hatasi yardi. Onun komsusu oldugu
belli, bazi isleri nedeniyle bu handa kalan sismanca bir tc carin zntl oldugu grnyordu. Onun anlattiklarina gre, gen ocuk, ailesi, yani dul
annesi, kiz kardesleri ve teyzeleri tarafindan, sehrimizde oturan bir kadin akrabalarinin yardimiyla, yakin bir gelecekte evlenecek ablasi iin
bazi eyiz esyalari alip kye dnmek zere gnderilmisti. Korkudan aglayip sizlanarak ocuga bir trl arkasi kesilmeyen gtler verip, dualar,
kutsamalarla yolcu etmisler ve yillarca dislerinden tirnaklarindan artirdiklari 400 rubleyi de ona vermislerdi. ocuk o zamana kadar kendi
halinde ve drs t bir kimseymis. gn nce, sehre gelir gelmez akrabasi kadina ugrayacagi yerde, bu hana inmis ve hemen, kumar oynayip para
kazanmak amaciyla kulplerden birine kosmustu. Fakat o aksam herhangi bir oyun yokmus. Takriben gece yansina dogru hana dner
dnmez, sampanya, pro istemis ve alti yedi kisilik yemek siparis etmis. Fakat sampanyadan sarhos olmus ve purolar midesini bozdugundan
syledigi yemeklere elini bile srmeden, hemen hemen kendisini kaybetmis olarak yatmis. Ertesi sabah, yeni ikmis bir papatya kadar taptaze
uyanmis ve kulpte salik verilen, nehrin karsi yakasindaki ingene kampina kosmus ve tam iki gn hana dnmemis. Sonunda, dn saat bes
sularinda sarhos olarak dnms ve hemen yatarak aksam saat ona kadar uyumus. Uyandigi zaman, soguk et, bir sise Chteau d’yquem sarabi,
biraz zm, kgit, mrekkep ve hesabini istemis. Kimse onda bir degisiklik oldugunun farkina varmamis; sakin, kibar ve neseliymis. Kendisini
gece yarisina dogru vurmus olmaliydi; fakat; kimsenin silah sesini duymamis olmasi biraz garipti. Ancak ertesi gn saat birde, kapisinin
vurulmasina cevap vermeyince kapiyi kirip odaya girdiklerinde onu l bulmuslardi. Sarap sisesinin yari yariya bosalmis oldugunu ve zmn
yarisinin yenmis oldugunu grms lerdi. Kendisini, ift namlulu kk bir deringer tabancayla kalbinden vurmustu. ok az kan akmisti; tabanca
elinden halinin s tne ds ms t. ocuk, odanin ks esindeki divanda yatiyordu.
387lm ani olmustu; yznde hibir istirap anlami yoktu; yznde, hemen hemen mutlu bir anlam vardi; dnyada hi dertleri olmayan insanlarinki
gibi bir anlam, Grubumuz, gen ocuga byk bir ilgi ile bakiyordu. Aik konusmak gerekirse, baskasinin felketinde bir eglence ariyor gibiydiler.
Kadinlar, ses ikarmadan bakiyorlardi. Erkekler ise esit esit fikirler yrtyorlardi. Ilerinden biri, ocugun en iyi hareketi yapmis oldugunu, onun
iin baska ikar yol bulunmadigini; bir baskasi, hi olmazsa hayatinin bir gnn eglenerek geirmis oldugunu syledi. Ve nc biri, birdenbire,
aramizda kendini vuranlarin, asanlarin ogaldigini syledi ve sanki altlarindaki toprak kaymis da tutunacaklari bir yer kalmamis gibi neden
canlarina kiymis olduklarim sordu. Odada bulunanlar, filozofa konusan bu gencin yzne garip garip baktilar. Sonra, soytarilik yapmayi ok
seven Lyamshin, tabaktaki zmn bir salkimini aldi; bir baskasi da onu taklit ederek bir salkim aldi ve bir baskasi ise sarap sisesine uzandi.
Fakat, tam o sirada polis geldi ve ‘herkesin’ odadan ikmasini istedi. Hemen hemen herkes grmek istedigini grms t ve hi itiraz etmeden odayi
bosalttilar; yalniz Lyamshin polis komiserini igren sorularla oyaliyordu. Yolun geri kalan blmnde, grubun nesesi, kahkahalari, canli
konusmalari bir kat daha artmisti.
Semyon Yakovlevich’in evine gleden sonra saat tam birde vardik. Olduka byk olan bu evin kapisi ardina kadar acikti ve herkes diledigi gibi
girmekte serbestti. Semyon Yakovlevich’in gle yemegi yedigi, fakat yemekten sonra kabul edilecegimiz haber verildi. Ieriye hep beraber
girdik. Ermis yari-delinin yemek yedigi ve bizi kabul ettigi salon olduka bykt. Salonun penceresi vardi ve bir duvardan digerine uzanan,
yari bel yksekliginde bir tahta parmaklikla tam esit olarak ikiye ayrilmisti. Olagan ziyaretiler bu parmakligin gerisinde kalirlar, mutlu olanlar
ise, ermis yari-delinin isareti zerine, kendi oturdugu kisma alinir ve bazen ks edeki divana ya da eski deri koltuga oturmasi sylenirdi. Kendisi
ise, kumasi lime lime dklen ok eski Voltaire stili bir koltukta otururdu.
388
Kumral, salari dklms , tertemiz tirasli, agzini hafif arpik gs teren sag yanagi sis, genis burun deliginin hemen altinda koca bir et beni bulunan,
gzleri kk kk, rengi sari, durgun, agirbasli, uykulu bakisli ve elli bes yaslarinda bir adamdi. Almanlar gibi siyah redingot ceket giymisti;
fakat, yelegi yoktu ve kravat takmamisti. Ceketinin iinden olduka kalin kumastan yapilmis gmlegi grnyordu. Ayaklarinda (grns e gre
ayaklarindan rahatsizdi) terlikler vardi. Onun bir zamanlar memurluk ettigini ve hatta, rtbesi bile oldugunu duymustum. orbasini henz
bitirmis, haslanmis patatesini yemek zereydi. orba ve haslanmis patatesten baska yemek yemez, yalniz ayi ok severdi. Tc carin, sirf onun
iin tuttugu ve her isini gren hizmetisi vardi. Hizmetilerden birinin sirtinda frak vardi. Ikincisi bir ticaret adamim, ncs ise, daha ok bir
zangou andiriyordu. Bir de, on alti yaslarinda olduka zeki bakisli gen bir ocuk vardi. Hizmetilerin yaninda bir de elinde kumbara tutan
olduka yasli ve nur yzl ihtiyar bir rahip vardi. Rahip biraz sismancaydi. Masalardan birinin zerinde kocaman bir semaver vardi. Tepsinin
s tne konmustu ve fokur fokur kayniyordu. Tepsinin etrafina bardaklar siralanmisti. Bu masanin tam aksi ynndeki baska bir masanin
zerinde ise gelen hediyeler vardi; birka kilo kesme seker, bir kilo kadar ay, sirma islemeli bir ift terlik, ipekli bir mendil, bir para kumas, bir
para keten gibi… Para olarak yapilan yardimlarin hepsi, hemen rahibin elindeki toprak kumbaraya atiliyordu. Oda olduka kalabalik sayilirdi.
Ikisi, Semyon Yakovlevich’in yaninda oturan on iki kisi vardi. Semyon Yakovlevich’in yanindakilerden biri, ak sali, avam takimindan bir
ihtiyar ve digeri, saygili tavirla hep nne bakan, ok siska ve ufak tefek, bizim ilden olmadigi belli bir papazdi. teki ziyaretiler tahta paravanin
bu tarafinda oturuyorlardi; Rus giyimli, gr sakalli, en azindan yz binlik bir adam olarak bilinen, kyl bir tc carin disinda kalan btn ziyaretiler
halktandi. Ayrica, dinine bagli, orta yasli bir kadin ve toprak sahibi bir adam vardi. Hibiri konusmaya cesaret edemeden, mutluluga
erismelerini bekliyorlardi. Drt kisi yere diz kms t: Dikkatleri zerine eken Semyon
389Yakovlevich’in iten bir bakisini ya da szn heyecanla bekledigi belli olan, herkesin nnde, tam paravanin nne diz kms , sismanca, kirk bes
yaslarindaki toprak sahibiydi. Bir saatten beri, bu sekilde bekledigi halde, Semyon Yakovlevich’in onu fark etmedigi belliydi.
Grubumuzdaki hanimlar, neseli neseli fisildasip, kikir kikir gls erek paravana iyice yaklastilar. Diger ziyaretilerin ya nlerine getiler ya onlari
ittiler; ama, en n sirada yere diz kms , elleriyle paravana siki siki kavramis olan toprak sahibini yerinden kimildatamadilar. Neseli ve merakli
bakislar, kelebek gzlkler, hatta opera drbnleri Semyon Yakovlevich’in zerine evrilmisti. Ne sylenirse sylensin, Lyamshin, elindeki opera
drbnn ona dikmis bakiyordu. Semyon Yakovlevich, kk gzleriyle, bu kalabaligi tembel tembel szyordu.
Grubumuzdaki herkes gld: ‘Hos-bakislar ne demektir?’ Fakat, Semyon Yakovlevich, cevap vermeden patatesini yemege koyuldu. Nihayet
yemegini bitirip agzini bir peete ile sildigi zaman, bir fincan ay verdiler.
ogunlukla ayini yalniz imez ve konuklarina da ikram ederdi. Ama herkese degil, bizzat kendisinin gs terdigi kimselere ay ikram edilirdi. yle
umulmadik kimseleri gs terirdi ki, orada bulunanlar saskinliklarindan ne yapacaklarini bilemezlerdi. Varlikli kisileri, byk memurlari, soylu
kisileri atlar ve bir kylye ya da ihtiyar bir kadina ay verilmesini sylerdi. Baska bir keresinde, yoksullari atlayarak, varlikli bir tc cara ay
verilmesini istemisti. aylar ok degisik sekillerde verilirdi. Bazisina seker konurdu; bazisina sekersiz verilirdi. Bazilarinin ise, seker, ay
tabaklarina konurdu. Bu kez ay imeye eren mutlu kisiler, ayi ve sekeri tabaginda verilen, ufak tefek siska papazla; ayi sekersiz verilen ak
sali, avam takimindan ihtiyardi. Manastirdan gelmis olan sisman rahibe her zaman ay verilirken, bu sefer her nedense ay verilmemisti.
390
Yolda gelirken, eglence seecek durumlari olmadigindan sz eden, ilgin bir seyle yetinmelerini syleyen hanim, glmseyerek gzlerini kisti ve
yayvan bir sesle:
- Semyom Yakovlevich, dedi. Bana bir seyler syleyin. Asirlar boyu sizinle karsilasmak iin bu zamani bekliyordum.
Semyon Yakovlevich, kadina bakmadi bile. Diz kms olarak duran toprak sahibi, sirtindan byk bir yk kaldirmislar gibi derin bir ‘oh’ ekti.
Semyon Yakovlevich, ay doldurulup sekeri konduktan sonra:
- Daha ok, daha ok!… dedi. Bunun zerine bir seker daha atildi.
Tc car hi: itiraz etmeden surup haline gelmis olan ayini imeye basladi.
Toprak sahibi yine grltl bir sekilde ‘Oh’ ekti. Bizimkilerin duvara sikistirdiklari yasli bir kadin tiz bir sesle haykirdi. yle ki salonda bulunanlar
dnp kadina baktilar.
- Peder! Semyon Yakovlevich! Bir saatten beri takdis edilmek iin bekliyorum. Aziz Peder! Ne yapmam gerektigini syle bana! Bu zavalli
kadina bir gt ver!…
Zango, parmakligin nne geldi ve ll, sakin bir sesle kadina “sordu:
391-Nasil yapabilirdim, aziz Peder? diye sordu. Nasil yapabilirdim? Onlarla ne yapabilirim ki? Hepsi yamyam gibi; bana bir protesto ektiler.
Yksek mahkemeye vermekle korkutuyorlar. Hem de z annelerini!…
Semyon Yakovlevich, masanin zerindeki byk bir seker parasini gs tererek:
ocuk hemen masanin yanina kostu ve sekeri alarak dul kadina gtrd.
Bir seker daha getirip kadina verdiler. Ermis Yari-deli ‘Daha, daha’ dedike getirip bir nc ve drdnc sekeri de kadinin eline tutusturdular.
Manastirdan gelen rahip, btn bu sekerlerin manastira verilmesi gerektigini ds nms olacakti ki, derin bir i geirdi.
- Fakat bu kadar sekeri ne yapacagim? diye inledi. Hepsini de’ kullanamam, degil mi? Beni hasta eder. Bu bir emir mi, aziz Peder?
Masanin zerinde byk bir bas kesmeseker kalmisti, ama Semyon, kiloluk sekeri gs termisti. Kyller:
392
- Tanrim, Tanrim!… diye mirildanarak ha ikardilar. Manastirdan gelmis olan rahip, kendisine ay verilmedigi iin
- Simdilik kalbinizi merhametle doldurmak iin agzinizi tat-lilastinn, dedi. Et tirnaktan ayrilmaz denir ve bunun anlami da budur.
Dul kadin birden fkeyle kprd.
- Byle bir seyi nasil syleyebiliyorsunuz, Peder? Vershinin evi yandigi zaman beni ipe baglayarak alevlere srklemek istediler. Sandigima l bir
kedi koydular. Her esit adiligi yapmaya kalktilar.
Zangola gen ocuk bizim bulundugumuz blme kostular. Zango kadini kolundan yakaladi. Kadin korkudan sinerek kapiya dogruldu.
Arkasinda kalan ve ocugun getirdigi sekerlere bakti.
Usak digerlerinin arkasindan firlayip salondan ikti. Biraz sonra usak, salona girdiler; ellerinde kadina verilmis olan sekerler vardi. Bununla
beraber, kadin sekeri beraberinde gtrmeyi basarabilmisti.
- Semyon Yakovlevich!… Ryamda bir kus grdm… Mavi bir karga. Suyun iinden ikarak alevlerin arasina daldi. Bu ryanin anlami nedir,
acaba?
Semyon Yakovlevich:
- Semyon Yakovlevich, bana neden cevap vermiyorsun? Seninle uzun zamandan beri ilgileniyorum.
393Semyon Yakovlevich, yere diz kms olan toprak sahibini isaret ederek:
Manastirli rahip, kendisine bakilarak syleneni yerine getirmek zere toprak sahibine yaklasti.
Toprak sahibi verilen emrin yerine getirilmesini beklemeden ayaga firladi ve kosarak salondan kati.
Tc car itiraz etmeye cesaret edemeden altini aldi. . Rahip kendisine hkim olamadan:
Usak ayi koydu ve yanlislikla burnunun ucundan kelebek bir gzlk sarkan gence verecek oldu.
Semyon Yakovlevich, onun hatasini dzelterek:
394
Maurice kendisine uzatilan ayi aldi ve askerce bir selam verdikten sonra imeye basladi. Neden oldugunu bilmiyorum; ama, grubumuzdaki
herkes kahkahalarla glmeye basladi.
- Derim ki, dedi. Biraz nce diz kms duran bayin yerine diz kmen gerekmez mi?
- Ltfen, bana byk bir yardimda bulunmus olacaksiniz, dedi. Buraya bakin, Maurice. Derhal diz kmelisiniz. Sizin diz ktgnz grmeliyim. Eger
su anda diz kmeyecek olursaniz, sizi bir daha grmem. Byle yapmanizi, byle davranmanizi istiyorum!
Lisa’nin byle konusmasi ile ne demek istedigini bilmiyorum; ama, byk bir sinir krizine tutulmus gibi, hibir sey dinlemeden inatla
direniyordu. Asagida da grecegimiz gibi, Maurice Drozdov, Lisa’nin son zamanlarda ok siklasan bu sinir nbetlerinin, kendisine
yneltilmedigini (nk, onun kendisine olan saygisindan en kk bir kuskusu bile yoktu), biliyordu. Bu sinir nbetlerinin, bilins iz bir nefretten
dogdugu inancindaydi.
ay fincanini, hi sesini ikarmadan arkasinda duran yasli bir kadina verdi, parmakligin kapisini ati ve buyur edilmemis oldugu halde Semyon
Yakovlevich’in yanina girdi. Tam odanin ortasina gelince herkesin gz nnde diz kt. Lisa’nin, grubun iindeki bu kaba, kk ds rc talebinin, onun
ince ruhunu pek sarsmis oldugundan eminim. Belki de, kendisini bu kadar kisinin gz nnde kk ds rdgnden tr Lisa’nin utanacagini ds nms t.
Dogrusunu sylemek gerekirse, hi kimse, bir kadini bylesine bir yntemle yola getirmeye cesaret edemezdi. Yzndeki magrur anlam ve uzun
boyuyla ok gln grns vardi. Ama,
395bizim gruptakilerden kimse onun bu gln haline glmek cesaretini gs teremedi. Onun beklenmedik bu hareketi herkesi etkilemisti. Sanki
szbirligi etmis gibi, herkes dnp Lisa’ya bakti.
Semyon Yakovlevich:
Lisa’nin birden yz sarardi ve kosarak parmakligin arkasina geti. Bundan sonra, pek abuk bir sahne geti. Lisa, btn gc yle Drozdov’un
kolundan tutmus onu yerden kaldirmaya alisiyordu. Bir yandan da, kendini kaybetmiscesine:
- Kalkin! Kalkin! diye haykiriyordu. Hemen kalkin! Hemen simdi!… Diz kmeye nasil cesaret edebiliyorsunuz?!….
Drozdov agir agir dogruldu. Lisa, onun kolundan tutmus yzne bakiyordu. Gzlerinde dehsetli bir korku vardi. Semyon Yakovlevich yine
mirildandi.
- Hos-bakislar! Hos-bakislar!..
Lisa, nihayet Drozdov’u ekerek parmakliktan disari ikardi. Grubumuzda bir kipirdanma oldu. Bizim arabadaki kadinlardan biri, durumu
dzeltmek istemis olacak ki, cilveli bir tavirla ve yksek sesle:
- Ne olur, Semyon Yakovlevich, dedi. Bana bir sey buyur-mayacak misiniz? Oysa, size ne kadar gveniyordum.
Semyon Yakovlevich birden fkeyle kadina dnd. ok uygunsuz bir dille:
Korkun bir aiklikla tane tane sylemisti. Kadinlarimiz igliklarla kapiya dogru kosustular; erkeklerse katila katila glyorlardi. Semyon
Yakovlevich’i ziyaretimiz de bylece son bulmus oldu.
Sylenenlere bakilacak olursa, orada esrarli bir olay daha gemisti. Daha dogrusu, bu ziyareti bylesine ince ayrintilari ile anlatmamin nedeni,
bu olayi anlatabilmek iindi.
396
Herkes hep birden kapiya kostugunda, Maurice Drozdov, Lisa’nin kolundan tutmus kapiya dogru yrms t. Tam o sirada, Lisa’nin
Stavrogin’le yz yze geldigini sylyorlar. Sunu da hatirlatmaliyim ki, pazar gnk olaydan bu yana birok kez karsilasmislar; fakat, aralarinda
uzun boylu bir konusma gememisti. Kapida karsilasmalarini grdm; bir an iin ikisi de duraladilar. Birbirlerini garip bir tavirla szdler. Fakat
kalabalik yznden iyi grmemis olabilirim. Ama, iddialara gre, Lisa onunla karsilasir karsilasmaz elini kaldirmis ve tokat atmak zereyken
Stavrogin, atik bir hareketle geri ekilmisti. Belki de bunun nedeni, Stavrogin’in biraz nce olan olaydan tr alayla bakmasi olabilirdi.
Dogrusunu sylemem gerekirse, ben hibir sey grmemistim. Ama herkes grdgn iddia ediyordu. Oysa, o anki kargasalikta, byle bir seyi
kimsenin grmesi mmkn olamazdi. O zamanlar buna inanmayan bir ben vardim. Bununla beraber, dns te, Nicholas Stavrogin’in renginin
biraz soluk oldugunu hatirlarim.
***
Hemen hemen bu olayla ayni anda, yani ayni gnde, Bay Verkhovensky ile Bayan Stavrogin nihayet bulusmuslardi. Bayan Stavrogin, onunla
grs mek istedigini defalarca haber vermis olmakla beraber, her nedense daima bu grs meyi ertelemisti. Bulusmalari Skvoreshniki’de oldu.
Bayan Stavrogin, sehir disindaki bu evine biraz sinirli ve endiseli olarak gelmisti; bir gn nce, ta-sarlanan byk eglencenin Maresal’in evinde,
yapilmasina karar verilmisti. Fakat abuk karar vermeye aliskin olan Bayan Stavrogin, o eglenceden sonra, Skvoreshniki’de byk bir eglence
tertiplemeye ve btn sosyeteyi agirmaya karar verdi. Bylece, herkes kimin evinin daha uygun ve byk oldugunu anlayacakti. Genel olarak,
Bayan Stavrogin taninmayacak kadar degismisti. Sanki yeniden dogmustu; eski, ulasilmaz ‘yc e kadin’ (Stepan Verkhovensky’nin szyd bu)
gitmis, yerine simarik bir sosyete kadini gelmisti.
Sehir disindaki bu bos eve gelir gelmez, sadik khyasi Alexey Yegorych ve dekorasyon islerinde ok tecrbeli olan Foma’yla beraber evin btn
odalarini teker teker dolasmisti. Hemen planlarin tartismasina basladilar; sehirdeki evden hangi mobilyanin getirilecegini; hangi resimlerin
asilacagini; nerelere asilacagini; limonluktan hangi ieklerin getirilecegini ve nerelere konulacagini; perdelerin nerelere asilacagini, bfelerin
nerelere konacagini; ka bfe gerektigini tartistilar. Iste tam bu siradadir ki, aklina Bay Verkhovensky’ye arabasini gnderip onu agirtmak geldi.
Bay Verkhovensky, daha nceden bildigi ve onun byle ani agrilarina alisik oldugu iin hazirdi. Arabaya binerken byk bir dindarlikla ha ikardi;
bugn kaderi tayin olacakti. Bay Verkhovensky geldiginde, dostunu, byk salonda, duvardaki cumbanin iine yerlestirilmis kanepenin nne
ekilmis mermer masanin basinda, elinde kalem kgit otururken buldu. Foma, galeriyi, pencerelerin yksekligini lerken Bayan Stavrogin de
onun syledigi lleri yaziyordu. Isini birakmadan Bay Verkhovensky nin mirildanarak selamina karsilik vermesine aldirmadan yanina
oturmasini isaretle anlatti.
- Hislerime hkim olarak tam bes dakika oturup bekledim. Sanki karsimdaki yirmi yildir tanidigim kadin degildi. Her seyin bitmis oldugu
inanci, bana onu bile sasirtan bir g verdi Yemin ederim ki, son anlardaki sogukkanliligim onu bile sasirtmisti.
Bayan Stavrogin kalemini masanin zerine atti ve birden Bay Verkhovensky’ye dnd.
- Bay Verkhovensky, burada is grs mek zere bulunuyorsunuz. Parlak ve ss l szler hazirladiginizi biliyorum; ama. konuya girsek iyi olacak
sanirim. Siz de byle ds nmyor musun az?
Bay Verkhovensky saskinligindan irkilmisti. Elindeki kozlari dkmekte ok acele etmisti. Bunun devami acaba nasil olacakti?
398
- Durun. Bir sey sylemeyin. nce ben konudayim, sonra siz sylersiniz. Ama yine de, bana sylenecek bir seyiniz oldugunu sanmiyorum ya,
neyse. Yillik bin iki yz rublelik gelirinizi, hayatinizin sonuna kadar vermeyi, kutsal bir grev olarak kabulleniyorum. Belki de kutsal bir grev
degildir; ama, basit bir anlasmadir. Bylesi daha dogru, degil mi? Eger arzu edecek olursaniz bunu yazarak da yapabiliriz. lmm halinde
gerekli btn nlemleri aldim. Fakat simdilik, oturacaginiz evin bakimini ve hizmetilerinizin teminini zerime aliyorum. Bunu paraya evirecek
olursaniz, yillik bin bes yz ruble eder, degil mi? Bu yilliginiza yz ruble daha ekleyerek yuvarlak hesap yapacagim. Bu miktarin size bir yil
yeterli oldugunu bilirsiniz, degil mi? Az da sayilmaz, degil mi? Tabii, zel durumlar olursa, size ayrica para verebilirim. Bu bakimdan, parayi
pesin olarak alin, hizmetilerimi bana geri verin ve arzu ettiginiz gibi, istediginiz yerde yasayin… Petersburg’ da, Moskova’da, Avrupa’da ya
da sehrimizde bir yerde oturabilirsiniz, ama benim yanimda degil. Anladiniz mi ?
- Bundan kisa bir zaman nce, ayni dudaklardan, yine ayni abuklukla ve inatla bazi istekler dklms t, dedi. Bu isteklere boyun egmis ve arzu
edildigi iin ‘gopak’ oynamistim. Oui, la comparison peut tre permise. C’etait comme un petit cosak du Don, qui sautait sur sa propre
tombe (Bir mukayese yapalim. Sanki kendi mezari s tnden atlayan kk bir kazak gibiyim.) Simdi de…
-Durun, efendim. ok f azla konusuyorsunuz. Dans etmediniz; ama, bana, yeni bir kravat takmis, ss lenmis ps lenmis olarak geldiniz. Inanin
ki evlenmeyi siz de ok istiyordunuz. Yznzden anlamak mmkndr. Fakat yznzdeki anlamin, o zaman ok irkin oldugunu da syleyebilirim. Bunu
o zaman sylememis olmam, sadece kibarligimdan tryd. Ama siz, evleneceginiz kiz ve hakkimda yazdiklarinizi ds nn bir kere. Bununla
beraber, kizla yine de evlenmeye hazirdiniz. Simdi durum bambaska. Hem
399mezarinin s tnden atlayan kk kazagin bununla ne ilgisi var? Bunun nasil bir benzetis oldugunu anlayamadim, dogrusu. Tersine, ne kadar
uzun yasarsaniz, ben o kadar memnun olurum.
- Oh, simdi anladim, dedi. Peter, ds knler evi hakkinda kk bir saka yapmisti. Ulu Tanrim!.. Gerekten dikkate alinmasi gereken bir ds knler
evi var, tabii. Orasi en soylu kisiler iindir. Orada, albaylar varmis. Hatta, bir general oraya gitmeyi ds n- yormus. Elinizdeki btn parayla
oraya gidecek olursaniz, rahat eder ve istediginiz kadar usak bulursunuz. Orada bilimsel alismalariniza da devam edebilirsiniz. Hem oyun
arkadasi da bulabilirsiniz.
- Passons (geelim)
-Passons mu? yleyse syleyeceklerim bu kadar. Size durumu bildirdim. Bundan byle artik ayri yasayacagiz.
-Hepsi bu kadar mi? Yirmi yildan arta kalanlar sadece bu kadar mi? Ayrilisimizdaki son sznz bu mu?
- Duygulu konusmayi ok seviyorsunuz, Bay Verkhovensky. Artik byle konusmalarin modasi gemis, diyorlar. Kaba, ama basit konusuluyor,
simdi. Yirmi yili bir kere dilinize dolamissiniz! Karsilikli bencillikle gemis yirmi yildan baska bir sekilde sz edilemez. Bana yazdiginiz her
mektup, benim iin degil, edebiyat tarihine gemesi iin yazilmis. Siz bir dost degil, gzel yazmayi seven bir insansiniz, o kadar. Dostluk,
gerekten byk bir kelimedir. Gerekte, dostluk, iki kisinin iini birbirlerine dkebilmesidir.
- Tanrim, sylediklerinizde, baska insanlarin szleri o kadar ok ki!… Ezbere bilinen seyler!… Sizi de kendilerine benzetmisler!… Siz de
mutluluktan sarhossunuz! Siz de gnese karsi kah—
400
- Baskalarinin sylediklerini tekrarlayan bir papagan degilim. Bunlarin arasinda bana zg szlerin de bulunduguna inanabilirsiniz. Su sz ettiginiz
yirmi yil benim iin ne yaptiniz? Sizin iin getirttigim kitaplara bakmami bile istemediniz. Ayrica, ciltiye gnderilmeselerdi hi ailmadan
kalacaklardi. Benim nderim olmanizi istedigim ilk yillar, okumak iin bana ne verdiniz? Daima Kapfig. Kapfig’den baska bir sey
vermiyordunuz. Benim kltrl bir kadin olmami istemiyor ve elinizden geldigi kadar beni baltalamaya alisiyordunuz. Oysa, glenler sadece size
glyorlar. Dogrusunu syleyeyim, sizi sadece bir edebiyat elestirmeni olarak kabul etmistim. Bundan da ileri gidemediniz. Petersburg’a
giderken, aylik bir dergi yayimlamak istedigimi syledigimde, magrur bir tavirla yzme garip garip bakmakla yelindiniz.
- Yanlissiniz, yanlissiniz. O zamanlar pesimize ds lmesinden korkamazdiniz. Hatirlarsaniz, klelerin serbest birakildigina dair haber
yayildiginda, subatti; korku iinde bana kosmustunuz. Yayimlanmasi ds nlen aylik dergi ile hibir iliskiniz olmadigini; genlerin size degil, bana
gidip geldiklerini; sizinse evimde kalan bir gretmen oldugunuzu bildiren bir mektup yazip vermemi istediniz, yle degil mi? Hatirladiniz mi?
Daima kusursuz bir insan oldugunuzu gs termek istersiniz, Bay Verkhovensky.
- O sadece bir anlik zayiflikti, dedi. Baska bir sey degil. Byle nemsiz bir sey iin mi dostlugumuzu yikacagiz? Bu kadar uzun yillardan beri
bizi baglayan baska baglar da olmadi mi?
— Her seyi ok abuk hesapliyorsunuz. Beni daima size karsi borlu birakmak istiyorsunuz. Avrupa’dan dndgnzde, bana te—
401peden bakmaya basladiniz ve tek kelime sylememe imkn vermediniz. Oysa, Avrupa’ya gidip dndgmde, Madonna’nin bende biraktigi
izlenimlerden sz ettigim zaman, beni dinlemediniz; beyaz kravatiniza bakarak, duygularimi nemsemeden sylediklerimi kmseyerek, biyik
altindan gldnz,
- Evet, yleydi. Zaten bana karsi vnebileceginiz bir sey de yoktu. nk, sylediginiz her sey tmyle samaydi. Simdi kimse, hi kimse,
Madonna’dan heyecanlanmiyor. Yasli, eski kafali ihtiyarlardan baska kimse, onun iin kafa patlatmiyor. Bu kanitlanmistir.
- Kanitlanmis mi?
- Hibir ise yaradigi yok artik. Bir testi, iine su konuldugu srece yararlidir. Bu kalem degerlidir; nk, yazi yazabilirsin, ama Madonna sadece
alelade bir kadin yzdr ve dogada yzlercesi bulunabilir. Bir elma resmi yapin ve yanma da gerek bir elma koyun… hangisini alirdiniz? Hi
ds nmezdiniz, degil mi? Iste simdi btn varsayimlar, zgr bir arastirma isigi altinda renkleniyor.
- Anliyorum, anliyorum.
- Alayla glyorsunuz. rnegin, sadaka zerine ne ds nrsnz? Oysa, sadaka vermekten duyulan zevk, ahlaksizca duyulan bir zevktir. Zenginler,
sadaka vermekle zenginliklerini anlarlar. Fakir bir insan karsisindaki gc n anlar. Sadaka, vereni de alani da bozar. s telik amacina da varamaz
insan. Sadaka, yoksullugu krlestirmekten baska bir ise yaramaz. alismaktan kainan tembel insanlar, kazanma hirsiyla kumar masasinin
etrafini alan kumarbazlar gibi, kazanma abasi iindedirler. Tabii, bu sadece bos bir umuttur. te yandan nlerine atilan birka bakir para, yz
kiside bir kisiyi bile memnun etmez. Hayatiniz boyunca, acaba ka para sadaka verdiniz? Ka para bagista bulundunuz? Eminim ki birka
kurustan fazla degildir. Son kez verdiginiz bir seyi hatirlamaya alisin. Iki yil nce miydi? Belki de drt yildir. Bagirip agirmaktan
402
baska bir is grdgnz yok. Sadaka vermeyi, yasayla ortadan ka-dirmalari gerekir. Yeni rejim kuruldugunda artik fakir insan diye bir sey
kalmayacak ortada.
— Ah, baskalarinin szlerini nasil da tekrarlayip duruyorsunuz!… Simdi de ortaya yeni bir rejim ikti, ha? Mutsuz kadin, Tanri yardimciniz
olsun!
-Evet, efendim, simdi de ortaya bu ikti. Simdi herkesin bildigi ds nceleri, benden zenerek sakladiniz. Hem de bunu sirf, beni
ekemediginizden, beni avcunuzun iinde tutabilmek iin yaptiniz. Julia Lembke bile benden ok ilerde. Ama, artik gzlerim aildi ve her seyi daha
aik olarak grebiliyorum. Sizi, elimden geldigi kadar savundum, efendim. Herkes sizin sulu oldugunuzda fikir birligi ediyor.
- Yeter artik, dedi. Yeter. Size baska ne diyebilirim ki? Tvbe edin dememi beklemezsiniz, degil mi?
- Bir dakika oturun, efendim, ltfen. Size sormak istedigim baska bir sey daha var. Edebiyat matinesinde bir para okumak zere davet
edildiniz. Bunun sorumlusu benim. Ne okuyacaginizi syleyin, ltfen.
-Sizin ds ncelerinizde bir bardak ya da bir kalem kadar degeri olmayan, kralieler kraliesi, insanligin yks , Sistine Madonna’ sim okuyacagim.
- Her halde tarihten okumazsiniz, degil mi? diye sordu. Aksi halde sizi dinlemeyeceklerdir. Madonna’yi ds nyorsunuz!… Herkesi uyutacak
olduktan sonra, ondan sz etmenizin bir degeri kalir mi dersiniz? Sizi temin ederim ki, Bay Verkhovensky, btn bunlari sizi ds ndgm iin
sylyorum. Ispanya tarihinden, ortaaglara ait, kisa ama ilgi ekici bir saray olayini, ya da ufak tefek olaylari kendi gzel szlerinizle ss leyip
okusaniz daha iyi olmaz mi? O aglarda, saraylar, gzel kadinlar ve zehirlemeler kms
403derler. Karmazinov, Ispanya tarihinden hos bir sey bulup oku-yamamanizm ok garip olacagini sylyor.
-Karmazinov, kendisini yazarak tketmis olan o budala benim iin bir konu ariyor, ha!…
- Karmazinov hemen hemen ulusal bir degerdir!… ok ks taha konusuyorsunuz, efendim!…
- Karmazinov’unuz, degersiz ve igren bir kocakaridir. Chere, chere, ne zamandan beri onlarin esiri oldunuz? Oh, Tanrim!..
- Kendini begenmisliginden nefret ederim; ama, s tn zeks ini da takdir ederim. Elimden geldigince, dilimin dndg kadar sizi savunmus
oldugumu bir kere daha sylerim, efendim. Kendinizi gln, can sikici bir insan olarak bellemenizden elinize geen ne olacaktir? Byle
yapacaginiza, eski kusagin bir temsilcisi olarak, dudaklarinizda magrur bir glmsemeyle krsye ikin. Elinizden geldigi kadar, btn zeknizi
kullanarak birka eglenceli fikra anlatin. Yasli olmaniz, gemis yzyilin insani olmaniz, onlardan geri kalmaniz ne ifade eder? Btn bunlari siz
kendiniz de itiraf etmez miydiniz? Eski devrin bugne kadar gelen, sevimli, iyi kalpli ve zeki bir adami oldugunuzu derhal anlayacaklardir.
Kisacasi, eskiden kalmis olmakla beraber, byk yetenekleri olan bir kimse oldugunuzu anlayacaklardir. Rica ederim, beni kirmayin!….
- Chere, yeter! Benden istemeyin, yapamam. Madonna’dan sz edecegim. Ya onlari silip sprecek, ya da beni ezip yok edecek byk bir firtina
koparacagim.
- Bu da benim kaderim olur. Elinde makas, yc e lknn tanrisal yzn esitlik ve kiskanlik ugruna paralamak iin merdivenlere tirmanan kleden sz
edecegim onlara. Varsin herkes nefretle ansin beni, hem sonra… sonra…
- Belki de. Ama ne olursa olsun, yensem de yenilsem de, o aksam bohami sirtima vurup, varimi yogumu , btn armagan—
404
larinizi, bana bagladiginiz yillik geliri, vaat ettiginiz btn mutluluklari tepecek, mrmn geri kalan yillarini bir tc carin evinde gretmen olarak
geirmek ya da bir duvarin kenarinda aliktan lmek zere buralari terk edecegim. Syleyeceklerim bu kadar. Alea jacta est! Yani, ok yaydan ikti
bir kere!
-Size inandim, dedi. Byle sama sapan bir ykyle evimin ve benim serefimi ayaklar altina alacaginizi biliyordum, zaten. Tc carin evinde
gretmenlik yapacaginizi ya da bir duvar dibinde leceginizi sylerken, ima etmek istediginiz neydi? Nefretten ve iftiradan baska hibir sey yok
btn szlerinizde! ..
- Beni daima asagi grdnz. Ama, hanimina sadik bir svalye gibi bitirecegim… sizin ds nceleriniz benim iin daima her seyden degerli olmustur.
Bu andan itibaren hibir seyi kabul etmeyecek, ikar gzetmeden sizi sayacagim.
- Bana hibir zaman saygi duymadiniz. Binlerce zayif tarafim olabilirdi. Evet, sizi smrdm; nihilizm dili ile konusuyorum; fakat, smrmek, hibir
zaman davranislarimin ilk eregi olmamistir. Bu kendi kendine oluverdi; ben de nasil oldugunu bilmiyorum. Aramizda yemekten daha yc e bir
seyler oldugunu ds nrdm hep. Hibir zaman, evet, hibir zaman bir alak olmadim. Durumu dzeltmek amaci ile artik yola koyulmaliyim. Yilin
sonuna dogru, sonbaharin sonuna dogru, kirlari sis kaplarken, yollar rzgrdan inlerken yryecegim, yryecegim… fakat daima yeni kaderime
dogru yryecegim…
Oh, elveda, ryalarim. Yirmi yil! Alea jacta est! Yani, ok yaydan ikti!…
Kim bilir belki o da aglamak istemisti, ama kaprisi ve gururu bir kere daha ona hkim oldu.
- Yalniz bir sey biliyorum, dedi. Btn bunlarin ocukluk olduklarini biliyorum. Bencillikle dolu tehditlerinizi hibir zaman yerine getiremezsiniz.
Hibir yere gidemezsiniz. Hibir tc carin yaninda hoca olmayacaksiniz. Gnlerinizi, benden alacaginiz yillik gelirle, hibir ise yaramaz dostlarinizi
sali gnleri kabul ederek, yine benim ellerimde geireceksiniz. Iyi gnler, efendim.
Bu sz yerlere kadar egilerek sylemisti. Eve dndg zaman heyecandan lecek gibiydi.
teki Ajans
KAPAK TASARIMI
Arif Turan
REDAKTR
Celal Inal
BASKI ve CILT
Emel Matbaasi
BIRINCI BASKI
1994
IKINCI BASKI
1996
YNETIM YERI
” 06421 Kizilay/ANKARA
ISBN 975-7782-57-2