You are on page 1of 30

DIVAN ET r·,8 ARAliK.: 1JJ90


• • BU SAYlDA
DERGISI
içindekiler
DINI-İLMI-EDEBI
. ÜÇ AYLIK DERGi iLMi :KIR AAT OTORiTELERİNDEN
iMAM CEZERİ VETORUNU

EKIM- KASIM- ARALIK KASIM PAŞA

Cilt: 26 -Sayı: 4
Recep A~AKUŞ


Diyanet Işleri
MAHVOLAN AİLELER
A!i Ulvi KURUCU (Şiir)
Başkanlığı Adına
İmtiyaz Sl!lllbi
Salim GUNEY İMAN İNSANA NE KAZANDlRlR?
Döner Sermaye Işletme Yrd. D_oç. Dr. Şevki SAKA
Müdürü

Yazı ݧleri Müdürü
DiN (Şiir)
M. Akif ERSOY
OrhanBALCI
Süreli Yayınlar
ŞubeMüdürü KUR'AN'DA TEMSiLi ANLATlM
51 67

YazıTetkik Kurulu
Halil ALTUNTAŞ
g

~bdullah SEVİNÇ
Ihrahim URAL ASlM'lN NESLi (Şiir) ,c;.-,
UIÔ
Orhan BALCI Ali TÜRKASLAN
•Yayına Hazırlayanlar KUR'AN'DA RIZIK
Alaaddin KOÇAK Muhit MERT
BilalKOÇ
•Dr.Mediha Eldem Sok. No: 85 İSLAMDA BORCUN GECiKTiRiLMESi
87 95 g

Tlf: 125 66 11/379 Mustafa AVCI


Kocatepe/ANKARA

Baskı
DEVR-i CEHALET (Şiir)
96
AYYILDIZ MATEAASI A.S. Mustafa Necati SURSALI
34217 07-342 33 16 ANK.'
•Kapak M. Akif ERSOY'UN "SEYFi BABA"
ŞiiRiNC?.E B!.R DEVRİN PANORAMASI 97 102
g

MÜSENNA CELl SÜLÜS


LEVHA Hasan OZTURK
Hattatı:
Süleyman V asfi EFENDI M. Akif BEY MERHUMUN ARDlNDAN
Okunuşu, (Şiir) M. Asım KÖKSAL 103 104
Q

"EDEBYAHU"
Türkcesi:
"Ehl-i' diller arasında aradım, OSMANLI DEVLETiNDE iLMiYE SINIFININ
kıldım taleb
Her hüner makbul irnis, illa edeb,
RÜTBE VE PAYELERi 105 Q 111
illa edeb!" ,
Veli ERTAN
İLM-İ KIRAAT
OTORiTELERİNDEN:
İMAMCEZERİ
VE
TO RUNU
KASIMPAŞA
Recep AKAKUŞ

Din İşleri Yüksek Kurulu Emekli Üyesi

1938 yılında İnegöl Aşağı Ballık köyünde doğdu. 1951 yılında hıfzını tamamladı. Hafız Ab-
durrahman Gürses'ten tecvid ve tasbilı-i huruf dersleri aldı. İstanbulİmam -Hatip Lisesi-
ni ve Yüksek İslanı.Enstitüsü'nü bitirdi.
Müezzin - kayyınılık, imam - hatiplik, müftü yardımcılığı ve müftülük görevlerinde bulun-
du.
Nisan 1978 de Din İşleri Yüksek Kııı:ul.ıı_ijyçliğine atandı. 20 Eylül1990 tarihinde kendi is-
teğiyle emekli olan AKAKUŞ'uıı"Eyüp Sultan ve Mukaddes Emanetler" adında bir eseri
bulunmaktadır. - -·

İMAM CEZERi LALA KOCA raat ilminde .emsali bulunmayan bir


KASIMPAŞA
otoritedir. O, sekizinci asır ortaların­
dan dokuzuncu asnn ilk yarısına kadar
İmam Cezeri (751-833/1350-
geçen süre içinde başta Mısır olmak
1429), İslam kültür ve ilim tarihinin
üzere Hicaz, Anadolu, İran ve Orta
temel taşlarından biridir. Özellikle Kı-
Asya coğrafyasını dolaşmış ve Kur'an

3
ilimleri ile ilgili en geniş araştırınayı sen yaşlarında iken vefat etmiştir. Bu
gerçekleştirmiştir(l). uzunca hayatın: .
İmam Cezerl, kendinden önceki - 43 yıllık bölümü, Şam ve Mı­
asırlarda oluşan Kur'an kültürünü, hem sır coğrafyasında geçmiştir.
yazılı metinlere hem de şifahi ananesi-
-7 yıllık
bölümü, Osmanlı coğ­
ne bağlı kalarak yetkili üstazlardan al-
rafyasında -Bursa'da- geçmiştir.
mıştır(2). Altmış kadar kıraat kitabını,
yetkili üstazlardan bizzat okumuştur. - 3 yıllıkbölümü, Orta Asya
Yirmi yaşlarında iken fiilen Şiını­ coğrafyasında -Semerkant'da- geçmiş­
Ümeyye Camü'nde tedrlsata başlayan tir.
i İmam · Cezerl; başarılı bir eğitim­ - 25 yıllık bölümü ise İraı-ı coğ­
;

.i öğretim faaliyeti yanı sıra, verimli bir rafyasınd2 -·Şiraz'da- geçmiştir.


telif faaliyetini de gerçekleştirmiştir. · ·
İmam Cezeıi, 25 Ramazan 751/
Diğer yandan; hem Mısır­
1350'de Şam'ın "Hattü'l-Kassam'' sem-
Memlfik Sultanları, hem Osmanlı Sul-
tinde dünyaya gelmiştir. Pederi Mu-
tanlaıı nezdinde hem de Timur nezdin-
hammed Cezeıi'nin yazılı tesbitine gö-
de itibarlı bir kişi olan İmam Cezerl,
re doğumu, bir cumartesi gecesi vukfi
her üç İslam ülkesinde üst yönetimleri
bulmuştur.
etkilemiş ve çalışmalarına geniş des-
tek sağlamıştır. İmam Cezen'nin adı, MUHAM-
Geçmiş asırlardan kendisine inti- :MED'dir. "Ebü'l-Hayr", lakabıdır.
kal eden Kur'an kültürünü, tenkim bir "Cezeıi" ise nisbesidir. "Ebü'l-Hayr

süzgeçten geçiren İmam Cezerl, şöhret Muhammed b.Muhammed b.Mu-


derecesinde bulunan üç kıraatın, teva- hammed b.Ali b.Yusuf El-Cezeıi" di-
tür derecesinde bulunduğunu ispat et- ye künyelenmiştir(4).
miş ve "Kıraat-ı Seb'a"nın, "Kı.{aat-ı "Ebfı Abdillah" diye de anılan
Aşere"ye yükseltilmesini sağlamıştır. İmam Cezeıi'nin, pek çok ünvanı var-
Kaleme aldığı güçlü eserler ile, dır. AnGak; bunlardan en çok şöhret
1 - - - .

yaşadığı asır bilginlerini de, sonraki bulanı, "ŞEMSÜDDİN" dir. Aynca;


asırlarda yetişen bilginleri de derinden kendisine . "CEZERİ" nisbesi dışında
etkilemiştir(3). Biyografısi incelendi- pekçok nisbeler de verilmiştir. Bunla-
ğinde görüleceği üzere; İmam Cezerl, nn en meşhur olanları: Dımeşki, Öme-
Orta Asya, İran ve Anadolu Türklerine ıi, ŞirazJ:, Arabi, KureşL." gibi ırk ve
Kur'an.:ı Kerim tilavetinin, öğretilmesi ikaamet yönünü gösteren nisbeler ol- ·
hususunda büyük hizmetler vermiştir. duğu gibi "Selefi, Şafii, Mukıi, Mü-
İMAM CEZERi VE KISA Bİ­ fessir, Muhaddis, Müverrıh, HMız, Fa-
YOGRAFİSİ · kih ve Nahvi... " gibi mezhebi ve mes-
İmam Cezeıi, (1350-1429) yılian leki durumlarını gösteren rusbeleri de
arasında yaşadığına göre takriben sek- vardır.

4
"CEZERi" nisbesi üzerinde kay- (v.785/1383) dir. İmam Cezeıi, 764/
naklar, değişik yorumlar yapmışlardır. 1362 yılında hıfzını tamamlamış ve
Eski kaynaklar, bu terimin nisbet siga- bir yıl sonraki Ramazan'da hatim ile
sı olduğuna dikkati çekmişler ve söz- teravih namazı kıldırmıştır. Bunun
lükte bunun karşılığının: "Kesilmiş ve üzerine; aynı zamanda dayısı olan hıfz
çevreden aynlmış parça" anlamına hocası El-Habbaz, kendisine hıfz ica-
geldiğini söylemişlerdir. Bu sebepten; zetııfunesi vermiştir(6).
deniz ortasında bulunan adalara, "Ce-
zire" adı verilmiştir. Fırat ve Dicle ne-
İMAM CEZERi VE İLM-İ KI-
hirleri tarafından çevrilen ve diğer ka-
ra parçalanndan ayrılan topraklara da RAAT ÖGRENİMİ
"Cezire-i İbn Ömer" adı verilmiştir. 13 yaşlannda iken hıfzını tamam-
layan İmam Cezeıi, zaman kaybetme-
Son devir kaynakları, bu terimi
den ilm-i kıraat çalışmalarına başlamış
Mardin iline bağlı "Cizre" kasabasıyla
ve Dımeşk'ın tanınmış karilerinden
da bağlantılı görmektedirler(5).
ders· okumaya başlamıştır. Şam'daki
İmam Cezeri, üçüncü göbekten üstazlan şunlardır:
dedesi olan Ali b.Yusuf, Fırat-Dicle
-· Ebu Ali Hasan b.Abdillah Es-
arasındaki beldelerden olduğu için bu
Sürlld (v)64/1362). Bu zat, İmam
"Nisbeyi" almıştır.
Cezeri'nin pedeıi Muhammed El-
Künyesinde görüldüğü üzere; Cezeri'nin de üstazıdır. Kıraat imamla-
İmam Cezeri'nin, kendi adı da, baba nndan EbU Amr'ın kıraatını, infırad ta-
adı da Muhammed'dir. Pederi Dı­
rlkıyla (*)bu üstazından okumuştur.
meşk'ın sayılı kfıri'lerindendir. Aynı
-"İbn Recep" diye şöhret bulan
zamanda tidiretle meşgul bulunmakta-
Şihabüddin Alımed (v.770/1368). Bu
dır. Sağlam bir fizili yapıya sahip olan
zattan; Rusği (v.661/1262)'nin "Ti"
İmam Cezeri de, baba mesleğine bağlı
isimli kasidesi ile Mevsili (v.656/
kalarak zaman zaman tid'ıri fa1lliyette
1258) nin, "Şem'a ve Zatü'l-Hala"
bulunmuştur.
isimli eserlerini okumuştur.
İlk dini bilgileri pederinden alan
-· "İbn Sellar" diye şöhret bu-
İmam Cezeri, yüzünden Kur'an-ı Ke-
rim okumayı "El-Hudusi" diye anılan lan EbU Muhammed Abclü'l-Vehhab
(v.782/1381). ümm's-Salih Türbesi
. zattan öğrenmiş ve 762/1360 yılında
Şeyhü'l-Kurrası olan bu üstazından in-
ilk hatmini yapmıştır.
firact tarlkıyla kıraat okumuştur.
Hıfz hocası
ise EbU Abdiilah Mu-
-·· İbrahim El-Hamevi (v.771/
hammed b.İsmail El-Habbaz El-Ensfui
1369). Bu üstazından Ebfı Amr Ed-

* Her kırnal imamının okuyuşuyla ilgili müsLakil hatim yazma usulüdür.

5
Dani'nin, "Teysir" · isimli kitabı ile yasına gitmesine müsaade etmıştır.
İmam Şatıbi'nin, "Hırzü'l-Emani" Bundan dolayı; İmam Cezeri, 768/
isimli kitabını okumuştur. 1366 yılında ilk defa Şam dışına çık­
mış ve pederiyle.birlikte Mekke'ye git-
- "İbn Tahhan" diye şöhret bu-
miştir. Hac farizasını i:fa ettikten son-
lan Şihabüddin Ahmed b. İbrahim
(v.782/1380). Bu zattan; Ahvez1'nin ra; Medine'ye geçmişler ve burada Ha-
"El-Veciz" isimli eserine dayalı ola- rem şeyhi olan Ebfı Abdilialı Muham-
rak; İbn Amir (v.l18/736) ve Asım med b. Salih El-Medeni (v.785/1383),
· (v.127/744) kıraatıarını indiraac meto- den "Et-Teysir" ile "El-Kafi" adlı kıra­
du ile okumuştur. at kitaplarını okuyarak icazet almıştır.

- Ebfı'l~Meali Muhammed b. İmam Cezeri'nin, ilk defa gerçek-


leştirdiği, bu yurtdışı seyehatı O'na
Leban (v.776/1376). Bu zattan; K&Ia-
Mısır yolunu açmış ve ertesi yıl yani:
nisi'nin "İrşact" isimli eserine dayalı
olarak; "KIRMT-I SEB'A" yı, bütün 769/1367 yılında ihtisas yapmak ve
rivayet ve tarlkları ile birlikte okumuş­ "Ali İsnact" elde etmek üzere Mısır'a
gitmiştir. Mısır'a vardığında; lle-
tur.
rat'lıların kaldığı "El-Bilad" diye anı­
Şam'da otorite kabfıl
edilen ve lan hana yerleşmiş ve kısa zaman için- ·
isimleri yukarıya çıkarılan üstazlar-
de Mısır'daJd ilm - i kıraat otoriteleri
dan; İmam Cezeri, usUlüne uygun bir
ile tanışmıştır. Bunların başında:
tarzda ilm-i kıraat okumuş ve icazet
almıştır. Görüldüğü üzere; 765/1363
Ezher Şeyhi ve reisü'l-kurra Fah-
yılında başladığı ilm~i kıraat çalışma­
rüddin Osman b. Abdirrahman EI~
larını, 768/1366 yılı sonuna kadar sür- Bulbeysi (v.804/1401) ile "İbnü'l­
dürmüştür(7).
Cündi" diye tanınan Seyfüddin Ebu
Bekr b. Aydoğdu (v.769/1367) ve "İb­
nü's-Sruğ" diye şöhret bulan Şemsüd­
İMAM CEZERi VE DIŞ SE- dln Muhammed b. Abdirrahman El-
YAHATLERİ Hanefi (v.776/1374) gelmektedir.
İmam Cezeri, Şam kültür çevre- İmam Cezeri, Mısır'a yaptığı bu
sinde ilm-i kıraat çalışmalarını tamam- ilk seyahatında isimleri kaydedilen bu
ladıktan sonra; "Ali İsnad"(*) elde et- üç üstazdan ilm-i kıraat okumuş ve
mek için dış ülkelere gitme ilıtiyacını aradığı "Ali İsnadı" elde etmiştir.
9uymuştur. Bu konuda pederinin rıza­
770/1368 yılı sonlarında Şam'a
sını almak için uzun süre beklemiştir.
dönen İmam Cezeri, Şam'da Ümeyye
Sonunda; pederi, ancak kendisiyle bir-
Camiinde "KUBBETÜ'N-NEŞR" adı
likte hac yapmasına ve Hicaz Coğraf-

* "Ali isnad": Hadisin sened zincirinde yer alan ravf sayılannın tam, fakat sayıca az olmasıdır.

6
verilen mahalde ilm-i kıraat öğretimi­ - Cemalüddin Ebu Muhammed
ne başlamışt:ır. Bir yıl kadar buradaki Abdurrahman b. Hasan EI-isnevi
öğretimi sürdüren İmam Cezeri, 771/ (v.772/1370).
1369 yılı sonlarında tekrar Mısır'a git- - Bahaüddin Ebu Muhammed
miş ve ailesinin bir bölümünü. de Mı­
El-Mekki (v.777/1375).
sır'a götürmüştür. Bu dönemde; İmam
- Ebrukfıhi (v.875/1466) ve Ed-
Cezeri, kıraat ile ilgili yaptığı ihtisasın
Dimyati: (v.705/1306)'nin eshabı ...
yanısıra; hadis sahasına da ağırlık ver-
miştir. İkinci Mısır seyahatinde temas Bu zevattan hadis okuyan İmam
kurup kendilerinden feyz aldığı üstaz- Cezeri, Zeynüddin Iraki'nin ve Nured-
lar, şunlardır: din Ali b. El-Heysemi'nin hadis mete-
dolojisini takip etmiştir. Ayrıca; ha-
- Abddurrahman b.El-Bağdadi
diste ünlü bir otorite olan Ebü'l-Hasan
(v.781/1379). İmam Cezeri, bu zattan
Ali b. Şeddact El-Bürru Ez-Zebidi
Ahmet b. Ali El-Bağdadi (v.496/
(v.771/1369)'den de hadis okumak
ı 109), nin, "El- MüsTENİR" isimli
için bir Yemen seyehatı planlamıştır.
kitabı ile Ibn Gaibfin (v.377/987)'nun,
Ancak; adı geçen üstazın öİdüğü habe-
"ET-TEZKİRA" isimli kitabını ve
rini alınca İmam Cezeri, bu seyahattan
Ebü'l-Kasım Abdurrahman b. Ebi
vazgeçerek Şam'a dönmüştür.
Bekr .(v.516/ll22) in, "ET-TECRID"
isimli eserini okumuştur. Bu kitapların Geçici olarak Mısır'a yerleşmiş
muhtevasına göre "Kıraat-ı Aşere"ye olan İmam Cezeri, Şam'a döner dön-
ilaveten şaz kıraatlardan da üç kıraatı mez, Ümeyye Camü'ndeki ders halka-
ahzeylemiştir. · sını yeniden kurmuş ve kendisini telif
ve tedrise vermiştir. Bir taraftan da
Bilindiği üzere Kıraat-ı Aşere
Şam'ın ünlü bilginlerinden ders alma-
imamları şunlardır:
yı ihmal etmemiştir. Bu dönemde;
Niifi (v.169/785) - İbn Kesır kendilerinden feyz aldığı Şamlı üstaz-
(v.120/737) - Ebu Amr (v.154/770) - lar, şunlardır:
İbn Amir (v.l18/736) - Asım _Çv.128/
- Ebu Abdiilah Muhammed b.
7415) -Hamza (v,l89/804) -Ebu Cafer
Muhammed El-Ahvazi El-Mizi
(v.130/747) - · Yakub El-Hadrami
(v.780/1378).
(v .205/820) - Halefü'l-Aşir (v.292/
904) ... Şaz kıraatların üç tanesi ise: - Ahmet b. Yusuf b. Malik Er-
Ruayni el-Gımati: (v.780/1378).
El-Ameş (v.148/765) - İbn Mu-
haysın (v.123/740) - Hasenü'l-Basri - Kadi Ebu Yusuf Alımed b.
(v.l 10/728)'dir. Hüseyn El-Kefri El-Hanefi (v.776/
·ı374).
İmam Cezeri'nin hadis okudu-
ğu ü!Stazları ise şunlardır: Bu zevattan, usulüne uygun ola-

7
rak, "1EYSİR" ve "HIRZÜL- bu zattan; imam Malik'in (v.l79/795)
EMANİ" adlı kitaplan okumuş ve ica- "El-Muvattil." adlı eseri ile Es-Sayrafi
zet almıştır. Ayrıca; Er-Rüaynl'den; (v.748/1347)'nin, "Kitabü I-Ilan" isim-
. ' EI-Kaycau (v.730/1329)'nin telif ettiği li eserini okumuştur Ayrıca; bed!, be-
'
-ı- "Kitabü'l-müfid" isimli eseri de oku- yan ve maan!... gibi Arap Edebiyatı ile
muş ve icazet almıştır. ilgili dersler de almıştır(8).
Yine bu devrede; İmam Cezen,
Ba'lbek şehrine gitmiş ve buradaki ün- İMAM CEZERİ VE RESMİ
lü Hanbeli bilgini Ebü'l-Abbas Ahmed GÖREVLERİ
b. Abdi'I-Kerim Es-Sfıfi'den de icazet
Gi.1iş bölümünde kısaca temas
almıştır. Şam'ın ünlü bilginlerinden
edildiği üzeı:e; İmam Cezen, Memlu-
Ebü 1-Fida İsmail b. Kestr (v.774/
. 1372) de kendisine fetva ile ilgili ola- kller'in Mısır'a hakim olduğu bir dev-
rede yetişmiştir. Memlfık Sultam
rak icazet vermiştir..
Berkfık (v.802/1399)'un nezdinde bü-
İmam Cezen, .kesintisiz yedi yıl yük bir itibar kazanmış ve üst yöne-
kadar Şam-Ümeyye Camü'ndeki öğre­ timle ilgili önemli mevkilere gelıniş­
tim faaliyetini sürdürdükten sonra; tir. Ayrıca; Şam ve Kudüs'te öğretim
tekrar Mısır seyahatina çıkmıştır. Mı­ kurumlannda kendisine tedı:is görevi
sır'a yaptığı bu üçüncü seyahatinde; verilmiştir.
karaat, hadis konularına ilaveten fıkıh
ve Arap Edebiyatı konularına da ağır­ Hicri 780 - 795 yıllan arasında
İmam Cezeri, maddede ve manada ol-
lık vermiştir.
gun bir il.lim olarak şöhretin zirvesine
Bu devrede; İmam Cezen, özel- çıkmıştır. Denebilir ki Meınlfık ülke-
likle, telife yönelmiş, başta; "En- sinde taçsız bir hükümdar durumuna
Nihaye" olmak üzere bazı kıraat kitap- yükselmiştir. Bu sebepten; ileriki ba-
larını yazmaya başlamıştır(8). Üçüncü hislerde görüleceği üzere; sahip oldu-
Mısır seyahatında feyz aldığı üstadlar
ğu bu üstiin şöhret, Sultan Berkfık ile
şunlardır:
arasını açmış ve başına dert olınuştıır.
-Şeyh Ziyaüddin Sa'düllah El- İmam Cezeri'nin öğretımle ilgili
Kazvim (v.778/1376). görevleri, şöyle sıralanabilir:
Şeyhu'l-İslam El-Bülkfım
- Şam Ümeyye Camü'ndeki
(v.805/1403). "Kubbetü'n-Neşr" de yaptığı ilm-i kı­
- Muhyiddln Abdü'l-Vehhab El- raaat çalışmalan
Karavi (v.788/1386). -Şam Ümm'ü Silih Türbesi'nde
İmam Cezen, El-Karavi (v.788/ Kurra şeyhliği. İmam Cezeri, bu göre-
1386)'den okumak üzere; bu dönemde ve üstazı "İbnü's-Seli&" vefat eylediik-
Kahire'den İskenderiye'ye geçmiş ve ten sonra getirilmiştir.

8
- Şam Acliliyye Medresesi mü- Büyük oğlu Ebü'l-Feth Muham-
derrisliği. med El-Cezeri - İkinci oğlu Ebu Bekir
-Şam Eşrefıyye Medresesi mü- Ahmet El-Cezeri - Mahmud b. Hüse-
yin Eş-Şirazi - "Hatibü'r-Rum" diye
derrisliği.
şö hret bulan Mürnin
...---- -- b.-Ali
-- b.-Muham-
----........
-Şam Camiü't-Tevbe hatipliği. med Er-Rumi - Ebu Bekr b. Misbab
- KudÜs Salarlıiye Medresesi EI-Hamevi - Necibüdd'in Abdullah b.
müderrisliği. Kutup El-Beyhak'i - Ahmed b. Mah-
Yönetirole ilgili görevlerine ge- mud b. Ahmed El -Hicaz'i -Yusuf b.
lince: Ahmed b. Yusuf El-Habeşi -Muse'l-
Kürdi- Ahmed b. İbrahim Er-
İmam Cezeri, "Melik Zahir Bay-
Rumani... (10)
bars" diye de anılan Sultan Berkfık'un
yakın itimadını kazanmış ve "TEV- Yetiştirdiği bu öğrencilerden
Kİ'UD-DEST" diye ifade edilen nişan­ "Hatibü'r-Rfim" diye şöhret bulan
cılık ve tuğrakeşlik makamına kadar Mü'min b. Ali b. Muhammed Er-
yükseltilmiştir. Bir ara; Şam valiliğine Rumi, İmam Cezeri'nin Osmanlı ülke-
de getirilen İmam Cezeri, Hicri 793 sine göç etmesini sağlayacaktır.
Miladi 1390 yılında Şam-Şafı1 kadılı­
ğına atanmıştır.
İMAM CEZERİ VE KIR..\AT-
Yaklaşık 15 yıl
kadar süren bu LA İLGİLİ ÖNEMLİ ESERLERİ
parlak dönem, Şam valisi Aytemis ta- İmam Cezeri, kendinden önceki
rafından ortaya ç~an fıtne sebebiy-
asırlarda meydana gelen kıraat kültü-
le gölgelenecek ve ileriki babisierde rünü bütün detaylan ile öğrenmiştir.
görüleceği üzere; İmam Cezeri'nin,
Ayrıca; kıraatla ilgili bu kültürü,
Memlfık ülkesini terketmesine vesile
usfilüne göre incelemiş, değerlendir­
olacaktır(9).
miş ve tenkidi bir süzgeçten geçirerek
telif ettiği eserlerine aktarmıştır.
İMAM CEZERİ VE YETİŞ­ Esas itibariyle; İmam Cezed,
TİRDİGİTALEBELER ilm-i kıraat konusunda Endülüslü Ebfı
İmam Cezeri, yüzlerce talebe ye- Amr (v.444/1058)'ı ve aslen Endülüs-
tiştirmiştir. Bunlar arasında;
Hint'ten, lü olduğu halde Mısır'a yerleşmiş olan ::=-\
Çin'den, İran'dan, Endülüs'ten, İmam Şatib'i (v.590/1193)'yi izle~~
Irak'dan ve Anadolu'dan gelen öğren­ tir. Sehavi (v.643/1245), Ebfiisame
ciler vardır. Şam'da ve Ümeyye Cami- (v.665/1266) ve Ca'beri (v.732/h31)
i'ndeki "Kubbetü'n-Ne~ltında feyz vasıtasıyla kendisine intikal eden bu

verdiği öğrenciler arasında önde ge- metodu geliştirmiş ve "Kıraat-ı Se-


ba"yı, "Kıraat-ı Aşere"ye yükseltmiş-
lenler şunlardır:

9
. '

tir. Ale'I-Kani En-Ya'leme"dir. Tecvid-i


Haurlanacağı üzere; Hicri beşinci Cezeri diye de meşhurdur. Manzum
asır başlarına kadar kıraat ilmi "İnfirad
olarak te'lif edilmiştir.
Tankı" ile yani: her imarnın kıraau, II "MÜNCİDÜ'L-MUKRIİN".
ayrı bir hatim indirilerek tedris edilir- Kıraat konlllarını genel hatlar içinde
di. Ebu Amr ed-Dani: ise ilm-i kıraaun ele alan ve kıraatlar hakkında özet bil-
tedrisinde "İndirac Metodu" kullandı. gi veren İmam Cezeri'nin bu eseri,
Böylece; "Kıraat-ı Seb'a"nın, tek ha- 1980 yılında Beyrut'da basılmışur.
tim yapılarak tedris edilme yolu, açıl­ Kütüphanelerde birçok yazma nüsha-
mış oldu. Ebu Amr'ın yapmış oldu~u sına rastlanmaktadır. Asıl adı: "Mün-

' bu iş, çağına göre, bir inkılab idi. cidü'l-Muknin ve Mürşidü't-Ta.Ii-


·i bın "dir.
O'nun koyduğu sisteme göre; herbir A

mütevatir kıraat, bir imam ve bu ima- m "TEMHİD". Tecvid konula-


mı temsil eden iki ravi tarafından tila- nın ihtiva eden bu kitabın, kütüphane-
vet ediliyordu. Bundan dolayı; "Kıra­ lerde yazma nüshaları bulunmaktadır.
at-ı Seb'a" deyince yedi kıraat imaını
1950 yılında da Kahire'de basımı ya-
ile onları temsil eden ondört raVınin ti- pılmışur. Asıl adı: "Et-Temhld Fı
lavetleri kast ediliyordu. İmam-ı Ceze- İlm't- Tecvid"dir.
ri, işte bu metod üzere; "Kıraat-ı Sela-
·. IV "TUHFETÜ'L-İHV At"'l"".
se"yi, "Kıraat-ı Seb'a"ya ilave ederek
İmam Şaubl'nin, "Hırzü'l-Emam"
ve bu üç kıraatın, tevatür derecesine
isimli eseri ile Ahmed b. Muhammed
ulaşmış kıraatlar olduğunu ispat etmek
El-Merakeşi (v.721/1321)'nin, "Unva-
suretiyle; ilm-i kıraatda Ebu Amr Ed-
nü'd-Delil Fı Mersumi Hattı't-Tenzil"
Dani'den sonra ikinci bir inkılab daha
isimli eserlerini hedef alan ve bir yö-
yapmışur.
nüyle onları tamamlayan bir eserdir.
İmam Cezeri, hem başarılı bir öğ­ Bir yazma nüshası, İstanbul-Nuru Os-
retim hayau sergiiemiş hem de verimli maniye Kütüphanesi, 53 nurnarada ka-
bir telif hayau yaşamışur. Yetmişi aş­ yıtlıdır. Sözkonusu eserin asıl adı:
kın değerli eseri vardır. Bunlardan "Tuhfetü'l-İhvan Fi'l-Hulfı Beyn'ş­
ilm-i kıraatla ilgili olanların başlıcaları Şaubiyyeti ve'l-Ünvan"dır.
şunlardır;
V "USÜLÜ'L-KIRAA". Hadis
I - "MUKADDİME". Tevcid ka- metodolojisine göre (kıraatların qeğer­
idelerini ihtiva eden İmam Cezeri'nin lendirmesini yapan iş) bu eserin asıl
bu eseri, ençok okunan kitabıdır. adı: "Usfilü'l-Kıraati'd-Daira Ala İhti­
1310/1892 yılında İstanbul'da tab edil- lafi'l-Kıraa"dır. Yazma bir nüshası, İs­
miştir. Kütüphanelerde yüzlerce yaz-
tanbul-Süleymaniye Kitaplığı, Kılıçali
ma nüshası bulunmaktadır. Bu kitabın Kısmı, No: 1029/16'da görülmektedir.
asıl adı: "El-Mukaddirne Fıma Yecibü

ı o
VI "HİDAYETÜ'L-MEHE- "Tedric" metoduyla nasıl tedris edile-
RA". Kıraat-ı Seb'ayı, Kıraat-ı Aşe­ ceğini bu eserinde ortaya koymuş ve
re'ye tamamlayan meşhur üç kıraatı bu yönden; Ebfı Amr'ın eserini ta-
konu alıp değerlendiren işbu eserin, mamlamıştır.
yazma nüshalanndaıı biri, Süleymani- Konunun daha iyi anlaşılması
ye Kitaplığı Ayasofya Kısmı No:39/ için şu noktaların hatırlanmasında ya-
ı 'de diğeri ise aynı kitaplığın Laleli
rar vardır.
Kısmı No:70'te bulunmaktadır.
Hicri beşinci asır ortalanna kadar
kıraat bilginleri, geleneğe uyarak, her
VII "GAYETÜ'N-N1HA YE". kı,raat imamının kıraatını müstakil bir
Zehebi'nin ve Ebfı Amr Ed-Dani'nin, hatim yaparak öğrenirdi. Bu sebepten;
"TABAKATÜ'L-KURRA"lannı esas yedi kıraat imamının kıraatını öğren­
alarak yazdığı bu eser, İmam Ceze- mek ve icazet almak için yedi ayrı ha-
ri'nin en hacimli eserlerinden biridir. tim yapması gerekirdi.
Cezeri, bu eseri, "EN-NiHAYE" adıy­ Ebu Amr ed-Dan!, "Kıraat-i
la; önce mufassal bir surette kaleme Seb'a" imamlarından herbirini ikişer ..._
almış, sonra da "GAYETÜ'N - NİHA­ rav'i tarafından temsil ettirmek ve ara-
YE" adıyla muhtasar hale getirmiştir. lanndaki ortak noktalan belirlemek j
Kütüphanelerde birçok yazma nüshası­ suretiyle; İndirac metodunu ortaya ~
na rastlanan bu kıymetli eseri, Alman koymuş ve tek hatim de "Kıraat-ı ;v
müsteşriklerinden G.Bergs Traesser,
'-._./ . Seb'a"yı tedris eyleme usulünü ortaya
1932 yılında Mısır'da neşretıniştir. Iki koymuştur. Bir diğer ifade ile 7 Arap
cild halinde neşredilen bu kitabın asıl Lehçesi ile bu lehçelere bağlı 14 Arap
adı: "Gayetü'n-Nihaye Fı Esroru Rica-
Şivesi, Kur'an-ı Kerim tilavetinde dik-
li'I-Kıraat Evle'l-Rivaye ve'd-Dira-
kate alınmış ve ortak noktaları, göz \
ye"dir. önünde bulundurularak tedrisi yapı!-
VIII- "TAHBIR". imam Cezeri,
bu eserini Ebfı Amr ed-Dani (V.444/
1058)'nin, "TEYSIR" isimli eserini -
mıştır.

İmam Cezeri de aynı usfılü, "Kı­


raat-ı Selase" adı verilen üç kıraatın
1 \
/
bir yönü ile şerhetınek diğer yönü ile tedrisine uygulamak amacı ile işbu \
de- tamamlamak amacı ile kaleme al- eserini kaleme almıştır. Hadis metodo- \
mıştır. Hatırlanacağı üzere; Ebfı Amr,
lojisine göre; şöhret derecesine ulaştı­
"Teysir" adlı eserini "Kıraat-ı Seb'a"yı ğı bilinen Ebfı Cafer (V.130/747)'in
açıklamak ve bu kıraatların, "TED-
kıraatı ile Yakfıb El-Hadrami (V.205/
RIC" metoduna göre nasıl tedris edile- 820)'nin ve Halefü'l-Aşir (V.229/843)'
ceğini göstermek için yazmıştır.
in kıraatıarını İmam Cezeri, talık'ik ey-
Cezeri de tevatür derecesine ulaş­ lemiş ve bu üç kıraatın da, diğer müte-
tığını isbat ettiği "Kıraat-ı Selase"nin, vatir yedi kıraat gibi, tevatür derecesi-

ll
ne ulaştığını ispat eylemiştir. dir. Zira; Ebfi Amr'ın eseri olan "Et-
Diğer yandan; İmam Cezerl Ebfı Teysir"i, İmam Şatıbi diye şöhret bu-
Amr Ed-Dani'nin izlediği yolu takib lan Kasım b.Füyyirah (V590/1193), ÇA.J-ı--\.'\
ederek her üç imamı, ikişer ravi ile "Hürzü'l-Emaru ve Vechü't-Teharu"
adıyla nazına çekmiş ve bu kitabın
temsil ettirmiş ve aralarındaki ortak
noktaları dikkate alarak bunların da
tedrisini kolaylaştırmıştır.
tek hatim halinde tedris yolunu göster- İmam Cezerl de aynı yolu izleye-
miştir. rek kendi eseri olan "TAHBİR"i naz-
ına çekmiş ve adına da: "ED-
Görüldüğü üzere; İmam Cezerl,
"TAHBİR" isimli eseri ile şu iki ilmi DÜRRETÜ'L-MÜDIE ALA KIRA
gerçeği ortaya koymuştur: Bunlardan
ATİ'S-SELASETİ'L-MERDIYYE"
·i' birincisi, mütevatir kıraatların yedi ol- demiştir.

mayıp on adet olduğudur. Diğeri de bu X- "EN-NEŞR". İmam Ceze-


üç kıraatın, Ebfı Amr'ın ortaya koydu- rl'nin kaleme aldığı en hacimli kıraat
ğu indirac metoduna göre tedrls edile- kitabı, bu eseridir. Tevatür derecesine
bileceği gerçeğidir. ulaşsın, ulaşmasın bütün kıraatlar, bu

İmam Cezerl'nin telif ettiği "Tah- kitapta incelenmiştir. "KIRMT-I


AŞERE" esas alınarak bunlara bağlı
bir" isimli eserde; Ebfı Amr'ın telif ey-
lediği "Teysir" isimli eserde olduğu gi- rivayet ve taf'ıklar değerlendirilmiştir.
bi; her imam ve bu imarnlara bağlı iki- Cezerl, bu eserine 900 civarında tarik
almıştır.
şer ravi, birer rumfiz "HARF" ile anıl­
mıştır. Okuyuştaki ortak noktalar, bir Cezerl, Ebfı Amr ed-Dani'nin or-
defa tilavet olunmuş, farklı lehçe ve şi­ taya koyduğu "iNDiRAc METO-
veler ise ayrı ayrı tekrar edilmek sure- DU"nu, geliştirmiş ve genişletmiştir.
tiyle bir hatim indirilmiştir. "İNDiRAC METODU"nun, geliştiril-
Bundan dolayı; İmam Cezerl'nin miş ve genişletilmiş şekline ·~ 1
telif eylediği bu kitaba hem "Teysir"in METODU" denir. Şöyleki: İmam Ce-
şerhi hem de onu, muhteva ve konu
zer!, Ebu Amr'ın ortaya koyduğu her
kıraat imamının, iki ravi tarafından
itibariyle tamamlayan bir eser gözüyle
bakılır. Kütüphanelerde birçok yazma temsil edilmesi prensibini genişletmiş
nüshası görülen "TAHBİR", 1972 yı­ ve her ravinin de dörder veya aşamalı
lında Kumhavı Muhammed Es-Sıddlk
olarak ikişer ravi tarafından temsil
edilebileceği usfilünü ortaya koymuş-
tarafından tahklk edilerek Halep'de
neşredilmiştir.
tur.

IX- "DÜRRE". İmam Ceze- İmam Cezerl'nin ortaya koyduğu

ri'nin bu eseri, bir evvelki kitabımn ya- bu sisteme göre;


ni: "TAHBİR"in, nazına çekilmiş hali- - On kıraat imarnından her biri,

12
ikişer ravl tarafından, bir diğer ifadey- "Kubbetü'n-Ne r" denen mahalde öğ­
le; yirmi rav1 tarafından, temsil edile- retime başlamıştır. Tel · e ilgili en ha-
cektir. cimli ve muhtevaıı eserini de "KİTA­
- Yirmi ravlden her biri de dörder BÜ'N-NEŞR Fİ'L-KIRAATİ'L-AŞR"
adıyla ortaya koymuştur.
taıik sahibi tarafından, bir diğer ifade
ile seksen tarik sahibi tarafından, tem- İmam Cezeri, ortaya koyduğu bu
sil olunacaktır. hacimli eseri ile kıraat sahasında ken-
- Yahut da birinci derecede kırk dinden önce gelen müellifleri aşmış ve
taıik sahibi, yirmi raviyi temsil edecek
kendinden sonra gelen müelliflere ise
ikinci kadernede de kırk taıik sahibi tükenmeyen bir hazille bırakmıştır.
ikişer tarlk sahibi tarafından temsil
Kütüphanelerde birçok yazma nüshası
olunacaktır(ll). İşte Cezeri tarafından bulunan "Kitabü'n-Neşr", Ed-Debba
geliştirilerek kıraat ilminin tedrisinde
Ali b. Muhammed tarafından tahklk
uygulamaya konan bu yeni metoda, edilerek Mısır'da bastınlmıştır.
"TAKRİB METODU" ismi verilir. Bir XI- "TAKRİB". imam Cezeri,
parantez açarak şu hususu teyiden ha- "Kitabü'n-Neşr" isimli hacimli eserini
tırlatalım ki; indirac metoduyla kıraat "Takribü'n-Neşr" adıyla; hulasa eyle-
ilmi tedri~ edilirken bu iş, üç aşamada miştir. "Kitabü'n-Neşr'in, muhtasarı
yapılır: olan "Takribü'n-Neşr", tedrisatta daha
a- Kıraat-ı
Seb'a ... Bu seviyede fazla rağbet görmüş ve kitabın adı,
öğretim yapılırken sadece 7 kıraat
ilm-i kıraat tedrisinde uygulanan bir
imaını ve bu 7 imaını temsil eden ı 4 metoda, isim olmuştur. İndirac meto-
ravı dikkate alınır. du ile ilgili açıklama yapılırken veri-
len bilgiler değerlendirildiğinde görül-
b- Kıraat-ı Aşere ...
Bu seviyede
düğü üzere; "TAKRİB METODU" İn­
öğretim yapılırken ı O kıraat imaını ile
dirac Metodu'nun, en geniş biçimde
bunları temsil eden 20 ravi dikkate alı­
ilm-i kıraata uygulanışıdır.
nır.
Takrib adlı eserin, birçok yazma
c- Takrib ... Bu seviyede öğretim nüshaları kütüphanelerimizi süslemek-
yapılırken; ı o kıraat imamı, 20 rav1 ve
tedir. İbrahim b.Utve b.İvaz tarafından
bu ravilere bağlı 80 taıik sahibi alınır.
tahklk edilen bu kıymetli eser, ı96ı
İmam Cezeri'nin, ortaya koyduğu yılında Mısır'da tabedilmiştir. Bazı
bu ölümsüz eserini isimlendirirken; 20 yazma nüshalarda İmam Cezeri'nin,
yaşlarında tedrisata başladığı Şam­ bu eserini Bursa'da iken telif ettiği
Ümeyye Camii'ndeki "Kubbetü'n- kaydedilmektedir(ı2).
~r"den esinlendiği düşünülmektedir.
XII- "TA YYİBETÜ'N-NESR".
~ira O, Hicri 770 yıllarında ve 20 yaş­
İmam Cezeri'nin bu eseri, bir evvelki
larında iken Şam-Ümeyye Camii'nde
eserinin nazına çekilmiş şeklidir. Bir

13
diğer ifade ile; İmam Cezeri, önce "Ki- üzere diğer oğlum Ebfi Bekr Ahmed
tabü'n-Neşr"i kaleme almıştır. Sonra- Cezeri, bu eserimin büyük bir bölü-
muhtemelen Bursa'da iken- "Takıi­ münü benden alızetmiş ve icazet al-
bü'n-Neşr"i yazmıştır. Hayatımn son mıştır.

devrelerinde iken de -muhtemelen Bundan dolayı; büyük oğlum


;_~;· ekke'de mücavir bulunurken- "Ta - Ebü'l-Feth Muhammed Cezeri başta
ı,,~v> yibetü'n- eşr"i, · telif eyl.wıiştir. Kü- olmak üzere; Ebfı Bekr Ahmed El-
ti.iphanelerde birçok yazma nüshası Cezeri'ye, Ebü'l-Hayr Muh&mmed El-·
bulunan bu eserin, Ali b. Muhammed Cezeri'ye, Ebü'l-Baka İsmail'e, Ebü'l-
Ed-Debba 'tarafından tahkiki yapılarak Fadl İshak'a okutma konusunda icazet
1950 yılında Mısır'da bastırılmıştır.
'ı verdim. Ayrıca; . kızlarımdan Fatı­
ma'ya, Aişe'ye, büyük ve ikinci oğlu­
İMAM CEZERİ VE KIRAAT- mun kızları olan torunum iki Fatı­
LA İLGİLİ ESERLERİNİN BAŞLI­ ma'ya da yine kitaplarımı okutma hu-
CA ÖZELLİKLERİ: susunda icazet verdim. Aym tarzda
içinde yaşadığım işbu asır bilginleri
İmam Cezeri 80 yıllık hayatının -
de bu kitabırm okutınaya yetkilidir-
ilk yirmi yılı hariç- 60 yılını telif ve
ler."(13).
tedris ile geçirmiştir. "Gayetü'n-
Nihaye" isimli tabakatü'l-kurra konu- · Görülüyor ki İmam Cezeri, telif
suyla alakalı kitabının son bölümünde . eylediği eserler üzerinde uzun yıllar
şöyle demektedir:
çalışmıştır. Bu da onun, dinamik ve
enerjik bir yapıya sahip olduğunu ve
"Bu satırlar, "Gayetü'n-Nihaye"
kendini daima yenilediğini göstermek-
adlı eserimin son satırlarıdır. Allah,
tedir. Tarihi seyri içinde ilm-i kıraat
onu bana derlerneyi kolaylaştırmıştır.
konularını değerlendiren İmam Ceze-
Esasen bu kitabıının aslı olan "En-
ri, bunları inceleyip tetkik ederken de
Nihaye" isimli eserimi Hicri 772 yılın­
aynı perspektifi muhafaza etmiştir.
da Şam'da yazmaya başlamış ve 16
Çünkü; "En-Neşr" adlı eserini telif
Cemaziyel-Ahir 774 Pazar günü yine
ederken de aynı perspektifi kullanmış­
Şam'da tamamlamıştım. Aym eserimi,
tır. Önce: "EN-NEŞR", sonra "TAK-
Hicri 782 yılında Mısır'da kısaltınaya
RIB", daha sonra da "TAYYİBE" şek­
ve hulasa etmeye başladım. 16 Rama-
linde kaleme alınan ölümsüz muhte-
zan 795 Pazar günü Kahire'deki evim-
şem eseri, bunu göstermektedir.
de tamamladım. Elinizdeki nüsha ise
Hicri 805 yılında ana nüshadakilerle İşte bu eserin ışığı altında Os-
manlı Coğrafyasında ilm-i kıraat tedri-
milkabele yapılarak istinsah edilmiş ve
si yapılırken; SEE'A-AŞERE­
karşılaştırma, 14 Zilhıcce 804 Salı gü-
nü sona ermiştir. Başta büyük oğlum T AKRill Tarikiarı tarzında üç aşamalı
Ebü'l-Feth Muhammed Cezeri olmak olarak öğretim yapılmıştır. Okunan ki-

14
taplar dikkate alınarak; birinciye "Tey- iktihas edilen kaynakta görüldüğü
. sir" veya "Şatıbiyye" tarikı dendiği gi- üzere hepsine eserlerini tedris eyleme
bi ikinciye de :'Tahbir" tarikı denmiş­ hususunda icazet vermiştir. Torunları
tir. İndirac Metodu'na dayalı olarak iki Fatıma'nın bile icazet aldıkları aynı
yapılan en üst seviyedeki ilm-i kıraat kaynakta görülmektedir. Kurrillık, mu-
tedrisinde ise okutulan kitaplar dikkate haddislik ve ediplik, İmam Cezeri'nin
alınarak bu tarik, "TAKRIB" veya çocuklarına ve torunlarına bir ata ya-
"TAYYIBE" tarikı diye adlandınlmış­ digan olarak intikal eylemiştir.
tır.
Üç oğlu ile alakatı bilgileri şöyle­
İmam Cezeri'nin tesis eylediği bu ce özetlemek mümkündür:
usuller, günümüzde de halen geçerlili- - Ebü'l-Feth Muhammed El-
ğini muhafaza etmektedir.
Cezeri: İmam Cezeri'nin büyük oğlu­
dur. Hicri 777 yılında Şam'da dünyaya
gelmiştir. Babasından ve Şam'daki bü-
İMAM CEZERİ, ÇOCUKLA-
RI VE KENDİSİNİ ETKiLEYEN yük bilginlerden ders okumuştur. Pe-
T ALEBELERİ: deri ile Mısır'a gitmiş bir müddet ora-
da yaşamıştır. Pederi İmam Cezeri,
İmam Cezeri'nin 5'i.erkek, 3'ü kız
Bursa'ya göç ettikten sonra O'nun
olmak üzere; 8 çocuğu olmuştıır. Bun-
Şam'daki görevlerini üstlenmiştir.
ların sırasıyla isimleri şunlardır:
Hicri 807 yılında Şam'da vefat etmiş­
- Ebü'l-Feth Muhammed b.Mu- tir. Vefatedinceyedek tedris failliyeti-
hammed El-Cezeri (777/1374-807/ ni Şam'da sürdürmüştür(14). İmam
1404): Cezeri, büyük oğlu Ebü'l-Feth Mu-
- Ebfı Bekr Ahmed b.Muhammed hammed'in ölüm haberini Şiraz'da
El-Cezeri (0.780/1378-859/1454) iken öğrenmiştir.

- Ebü'l-Hayr Muhammed b.Mu- - Ebfı Bekr Ahmed El-Cezeri:


hammed El-Cezeri (V.867/1662) İmam Cezeri'nin ikinci oğludur. Hicri
780 yılında Şam'da dünyaya gelmiştir.
- Ebü'l-Baka İsmail El-Cezeri
ilk dini bilgilerini pederinden ve ağa­
- Ebü'l-Fadl İshak El-Cezeri beysi Ebü'l-Feth Muhammed El-
- Kızları: Fatıma, Aişe ve Sel- Cezeri'den almıştır. O da aileyle bir-
ma'dır. likte Mısır'a göçetmiş ve hayatırun bir
bölümünü burada geçirmiştir.
İlk üç çocuğu dışında kalanlar
hakkında; kaynaklıara fazla bir bilgi Pederi İmam Cezeri, Diyar-ı
aksetmemiştir. Ancak hepsinin bilgili Rfım'a yani Anadolu'ya (Bursa) göçe-

ve kültürlü kişiler oldukları anlaşıl­ dince küçük kardeşleriyle birlikte Ebu


maktadır. Zira; İmam Cezeri, yukarıda Bekr Ahmed de Bursa'ya göçetmiştir.
Yıldırım Beyazıt'ın çocukları ile bir-

15
i;:

likte ders gören Ebfı Bekr Ahmed, Ancak; ağabeysi Ebü'l-Feth Mu-
ağabeysi gibi O da pederinin kıraatla hammed El-Cezeri'nin, Hicri 807/
.;
ilgili eserlerini okumuş ve usUlüne gö- 1404 yılında vefat etmesi üzerine Mı­
..
~ re okutmuştur. Sesi çok güzel olan sır Coğrafyasında yaşayan Cezeri aile-
i
Ebfı Bekr Ahmed b.Muhammed El- si, etkili ve de yetkili bir aile reisinden
Cezeri, Bursa-Ulu Camü Kililiyesi ya- malırum kalmıştır. Bundan dolayı Şi­
pıldıktan sonra; Yıldınm Beyazıt tara- raz'a yerleşmiş bulunan imani Cezeri,
fından tesis edilen ve vakfıyye metni oğlu Ebfı Bekr Ahmed b.Muhammed

.ı İmam Cezeri tarafından kaleme alına­ El-Cezeri'nin Osmanlı coğrafyasından


rak ilk Osmanlı Şeyhu'l-İslamı Molla ayrılarak Mısır'a göç etmesini öner-
.i ı
Fenari tarafından da tescil ve tasdile miştir. Hatta bu amaçla; 826/1422 yı­
'
edilen Yıldınm Vakıflarının mütevelli- lında İmam Cezeri, Şam üzerinden
si olmuştur. Ulu Cami de Yıldınm Va- Mısır'a bir seyehat yapmış ve oğlu
kıflarına bağlı olduğu için Bursa-Ulu Ebfı Bekr Ahmed de Bursa'dan kalka-
Camii'nin ilk mütevellisi, bu zat ol- rak Kahire'ye gitmiştir. Baba-oğul, du-
muştur. rum değerlendirmesi yapmışlar ve o
Bursa-Ulu Camü birişiğinde kill- devrede Memlfık hükümdan olan Sul-
liyeyi tamamlayan bir unsur olarak in- tan Eşref ile de yakın temas kurmuş­
lardır.
şa edilen "HUNDI HATUN MEK1E-
Bİ'nde pederi İmam Cezeri ile birlikte Mısır Memlfık Sultanı Ebü'n-
kıraat tedrisirıde bulunmuştur. Nasr Baybars Tokmak Tahir, Ebfı
Yıldırım Beyazıt'ın, Ankara- · Bekr Ahmed b.Muhammed El-
Çubuk Meydan Muharebesi'nde yenil- Cezeri'ye ilgi göstermiş ve ağabeyi
''
mesi ve Tirnur'un oğlu tarafından· Bur- Ebü'l-Feth Muhammed El-Cezeri'ye
sa'nın yağı:1alanması üzerine pederiyle
ait bütün tedfıs görevlerini ona tevdl
eylemiştir. Hatta :Mısır diyarındaki bü-
birlikte o da Ankara'ya götürülmüş,
Timur'un huzuruna çıkarılmış ve pede- tün ifta, yani fetva venne işlerini bile
Ebfı, Bekr Ahmed b.Muhammed El-
ri İmam Cezeri'nin bilgisi tahtında Ti-
mur tarafından Mısır-Memlfık Sultanı Cezeri'ye bırakmıştır. Bundan dolayı;
Nasırüddin Ferec b.Berkfık'a elçi ola-
Hicr1826 Miladi 1422 yılından itiba-
rak gönderilmiştir. ren Ebfı Bekr Ahmed b.Muhammed
El-Cezen, Osmanlı coğrafyasından
Babası İmam Cezeri, Orta Asya
ayrılmış ve ailesiyle birlikte Mısır
Coğrafyasına, bir diğer ifade ile, Se-
Coğrafyasına yerleşmiştir.
merkant'a Timur tarafından gönderil-
dikten sonra; Ebu Bekr Ahmed - Ebü'l-Hayr Muhammed El-
b.Muhammed el-Cezeri tekrar diyar-ı Cezen: İmam Cezeri'nin küçük oğlu­
rfım'a dönmüş ve uzun yıllar Bursa'da
dur. Mısır Coğrafyasında dünyaya gel-
miş ve çocukluk çağları Osmanlı Coğ-
yaşamıştır.

16
rafyasında geçmiştir. Pederi İmam Ce- b.Hüseyin Eş-Şirazi'dir. Muhtemelen
zeri ile birlikte Orta Asya Coğrafya­ bu ünlü talebesinin telkin ve teşvikiyle
sına giden Ebü'l-Hayr Muhammed El- İmam Cezeri, İran Coğrafyasını kendi-
Cezeri, gençlik dönemlerini burada ge- sine daimi mesken seçmiştir.
çirmiştir. Timur'un vefau üzerine He- "İbn Fahr" diye şöhret bulan He-
rat yoluyla Şiraz şehrine intikal eden ratlı talebesi de İmam Cezeri'ye escr-
Ebü'l-Hayr Muhammed, uzun yıllar Ierini telif ederken büyük destek sağ­
pederi İmam Muhammed ile birlikte lamışur.
Şiraz'da yaşamışur. Ancak ağabeysi
EbU Bekr Ahmed b.Muhammed El-
Cezeri"nin, Bursa'yı terkederek Mısır'a İMAM CEZERİ VE OSM.AN-
yerleşmesi üzerine Ebü'l-Hayr Mu- LI COGRAFYASINA İNTİKALİ
hammed el-Cezeri, Osmanlı Coğrafya- . İmam Cezeri, Hicri 770 li yıllar­
sına göç euniştir. dan itibaren Şam Coğrafyasından Mı­

Fatih Sultan Mehmed'in ilk nişan­ sır Coğrafyasına doğru kaymıştır. İhti­
cıları arasında yer alan Ebü'l-Hayr sas çalışmalarına yönelik seyahatlar,
Muhammed el-Cezeri, pederi İmam yıllar geçince ve Memlfık hükümdar-
Cezeri'nin yakın dostları arasında yer ları ile yakın ilişki kuruldukça Mısır'a
alan Fenari ailesiyle de sıhriyyet ağı yerleşme biçimine dönüşmüştür.

kurmuştur. Fenari ailesinden kız alan Bu dönemde denebilir ki İmam


Ebü'l-Hayr Muhammed El-Cezeri, ay- Cezeri, bir ayağı Şam'da, diğer ayağı
nı zamanda bu aileye kız vermiştir. Mısır'da yaşamışur. Eğitim ve öğretim
İmam Cezeri'nin kendisini etkile- faaliyetlerini, hem Mısır, hem de
yen meşhur talabelerine gelince; bun- Şam'da sürdürmüştür. Şöhreti hızla ar-
ların başında "HATİBÜ'R-RÜM" di- tan İmam Cezeri, bu dönemde
ye şöhret bul~Mü'min b.Ali. Memlfık idaresinde üst yönetimlere

b.Muhammed Er-Rfımi ge~tedir, kadar urmanmış ve "Tuğrakeşlik" gibi


İşte bu ünlü talabesi, İmam Cezeri'yi etkili mevkilere gelmiştir.
Yıldırım Beyazıt'a medh-ü sena ede- Ancak; şöhretinin enginliği,
rek O'nun, ~ursa'ya davet edilınesini 7 İmam Cezeri'nin başına dert olmuştur.
§ağlamış_tJL.Denebilir ki İmam Ceze- i Şam valisi Aytem_i§]n tahriklerine de
ri'ye Bursa yolunu açan işte bu ünlü ta- kapılan Memlfık hükümdarı Sultan
labesidir. Yukarıda işaret edildiği üze- Berkfık, İmam Cezerl'yi bütün görcv-
re; İmam Cezeri "TAKRIBÜ'N- lerinden azleuniş ve onu ödeycmeyc-
NEŞR" adlı eserini bu talabesinin ceği kadar ağır bir mali cezaya çarptır­
evinde ikmal eylemiştir. mıştır. Aynca İmam Cezeri'nin Mı­
Diğerünlü bir talabesi de ilk tale- sır'daki bütün emlakine el koymuştur.

beleri arasında yer alan Mahmud Kaynakların telkikinden anlaşıl-

17
dığına göre; İmam
Cezeri, kurtuluşu tur.
Osmanlı Coğrafyasına intilcalde gör-
Kuruluş
döneminde; Bursa Ulu
müştür. Ünlti talebelennden olan ve Camü Külliyesi'nde tesis edilen ve mi-
"HATİBÜR-RÜM" diye şöhret bulan mari yapıyla bütünleşen fikri kompo-
Mü'min b.Ali'nin araya girmesiyle; zisyon, son derece anlamlıdır. Şöyle­
Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt, ki:
kendisini Bursa'ya davet e le · ve
Y..aynaklann verdiği bilgiye göre
onu kendisine "HACE" edinmiştir.
Ulu Camii'nin, kıble ciheti itibariyle
İskenderiye ve Antakya fizerin- sağ ön tarafında "V A'ZİYYE MED-
den Osmanlı Coğrafyasına intikal RESES İ" tesis edilmiştir. Sol ön cihe-
eden İmam Cezeri, Bursa'ya gelince tinde ise "HUNDI HATUN MEKTE-
1
.i htikümdarlar gibi karşıtanmış ve "HA- . Bİ" inşa edilmiştir. Yirmi kubbeli ca-
CE-İ SULTANI" olarak görevlendiril- mi ise büyük bir cemaat kütlesini bağ­
miştir. Yıldırım Beyazıt ile İstanbul nna basabilecek büyüklüktedir.
muhasarasına ve Niğbolu Meydan Sa-
Caminin mihrabı, minberi ve kürsüsü,
vaşı'na kaulan İmam Cezeri, bir taraf- aktif hizmetlere tahsis edilmiştir.
tan ilin-i kıraat tedris eylerken, diğer
Bu ünitelerden;
taraftan Osmanlı'mn kuruluş dönemin-
de görev üstlenen Hamidil'd-din i Ak- - VA'ZİYYE MEDRESESİ'nde
saray!, Molla Fenan, Emir Muham- Molla Fenan,
med Buhari ve Silleyman Çelebi... gibi - HUNDİ HATUN MEKTE-
seçkin zevat ile dini-milli külttirtin ma- Bİ'nde İmam Cezeri,
yatanmasını sağlamışur.
-Cami milirabında Süleyman Çe-
Çünkü; İmam Cezeri, 798/1395 lebi,
yılında Bursa'ya gelir gelmez hemen
- Cami minberinde Hamidil'd-
tedris faaliyetine başlamışur. Öncelik-
Din-i Aksarayi,
le; Sultan Yıldırım Beyazıt'ın çocukla-
nyla meşgul olmuştur. Bursa-Ulu Ca- - Cami kürsüsünde Muhammed
mü Külliyesi yapıldıktan sonra; kıble Buhari, görev üstlenmiştir. İşte bu ze-
ciheti itibariyle ve mabedin sol ön kıs­ vatın temsil ettiği fikri atmosfer içinde

mına rastlayan yerde Sultan Yıldı­ 7 yıl kadar Bursa'da kalan İmam Ce-
nın'ın kızı ve Emir Sultan'ın zevcesi zeri, başta; Bursa-Yeşil Camii'nin mi-
"Hundi Hatun" adına tesis edilen rnek- man İvaz Paşa (*) olmak üzere birçok
tepte de halka eğitim hizmeti sunmuş- kişiye ilm-i kıraat okutmuştur.

* !vaz Paşa, vezaret payesine yükselmiş ilk Osmanlı bilginlerindendir. Bursa-Yeşil Camii'nin mi-
mandır. Kıble ciheti itibariyle; Bursa-Ulu Camii'nin sol ön köşesine ve kendi adına "Esediyye Medrese-
si"ni yapmıştır. Medresesi, yol genişletme çalışmalan sebebiyle yıkılmıştır. Ancak mezan, halen yerinde
muhafaza edilmektedir. ·

18
İmam Cezeri'nin Bursa'da yetiş­ Yıldırım Beyazıt'ın mağlfıbiyyeti,
tİnfiği öğrencilerin önde gelenleri şun­ İmam Cezeri'nin hayatında büyük de-
lardır: ğişikliğe sebep olmuştur. Zira; Timur,
-İ vaz b.Beyaz. Ankara-Çubuk Meydan Muharebesini
kazandıktan sonra; oğlunu büyükçe
1 - Süleyman b.Beyaz
____,._...,
"7
bir askeri birliğin başında Bursa'ya
- Ahmed b.Recep göndermiş ve B ursa'yı baştan aşağı

- AliPaşa yağmalatmışur. Bu arada; Molla Fena-


ri'yi, Muhammed Buhariyi ve İmam
- Safer Şah
Cezeri'yi de yakalaup tutuklayan Ti-
- Mahmud b.İlyas mur'un oğlu, bu üç seçkin kişiyi Kü-
- Ebu Said b.Başlamış b.Menteşe tahya'ya göndermiştir. Babasından al-
dığı talimat üzere; Molla Fenari ve
-Ahmed b.Hüseyin Es-Sivas!
Muhammed Buhaıi'yi serbest bırakan
- Em!nüddln Muhammed b.Be- Tirnur'un oğlu, İmam Cezeri'yi Anka-
yaz Et-Tebriz!.
- İmam Cezeri, Niğbolu Sava-
ra'ya götürmüştür.
Çocuklan ile birlikte Ankara'ya
şı'ndan elde edilen ganımetler ile inşa getirilen İmam Cezeri, Timur'un tali-
edilen Bursa-Ulu Camii, müştemilau mau üzerine oğlu Ebu Bekr Ahmed'i
ile birlikte hizmete açıldıktan sonra; Mısır Sultanına elçi göndermiştir.
ağırlıklı olarak kendini tedris faaliyeti- Kendisi de Semerkant yakınındaki
ne vermiştir. Kendisine Yıldırım Be- KEŞ şehrinde yeni kurulan medresede
yazıt tarafından, harp esirleri arasın­ hadis akutmak üzere Orta Asya'ya
dan seçilerek gönderilen ve ayrı ayn gönderilmiştir( I 5).
diller konuşan. Balkan menşe'li yeni
Müslüman olmuş gençlere bile İmam
Cezeri kısa zamanda Kur'an-ı Kerim İMAM CEZERİ VE ORTA
okutınayı başarmıştır. ASYA'YA GÖTÜRÜLÜŞÜ:
Yıldırım Külliyesi etrafın~ oluş­ İmam Cezeri (798/1395 - 805/
turulan bu fikri atmosfer içinde çalış­ 1402) yıllan arasında takriben 7 yıl

malar sürdürülürken; Timur-Beyazıt kadar Osmanlı Coğrafyasında yaşa­

ihtilafı baş göstermiş ve iki Müslüman mıştır. Hicri yıl itibariyle; 27 Zilhicce
hükümdar, · Ankara-Çubuk .· Meyda- 805, miladi yıl itibariyle; 28 Temmuz
nı'nda karşılaşmışlardır. Yapılan kanlı 1402'de vukfıbulan Ankara-Çubuk
bir savaştan sonra; Yıldırım
Beya- Meydan Muharebesi'nden sonra; Orta
zıd'ın ordusu mağlfıbolmuş ve Sultan Asya Coğrafyasına geçmiştir. Görünü-
Yıldırım Beyazıt Timur'a esir düşmüş­ şü itibariyle bu göç, zorakl bir göçtür.

tür. Zira Tirnur'un karşı durulmaz baskı­


sıyla bu göç yapılmıştır. Ankara'dan

19
aynidıktan sonra; evvela Keş şehrine ni 808/1405 yılında; Buhara'dan He-
varan İmam Cezeri, aldığı talimat üze- rafa ve oradan da Yezd şehri üzerin-
re buradaki medreseyi faaliyete geçir- den Şiraz'a geçmiştir.
miştir. Bu medresede tedris edilmek
Adeti olduğu vechiyle; hem He-
üzere de "Mesabih" şerhini telif eyle- rat hem de Yezd şehirlerinde birçok
miştir.
kişiye ilm-i kıraat akutmuş ve icazet
Timur, Orta Asya'ya döndükten vermiştir. Özellikle Herat emın Sultan
.· sonra; İmam Cezeri'yi yanına yani Se- Şahrfıh, kendisine geniş imkanlar bah-
merkant'a almıştır. Kendisine yakın il- şetmiş, lfituf ve İhsanlarda bulunmuş­
gi gösteren Timur, vefat edinceye ka- tur. Şiraz'a geldiğinde buranın emiri
dar İmam Cezeri'yi yanından ayırma­ Sultan P"ır Mehmed, İmam Cezerl'ye
mıştır. Hatta; ümera ve ulema ile bir- sahip çıkmış ve dedesi Timur gibi o
likte yaptığı toplantılarda Cezeri'yi sağ da İmam Cezeri'ye Şiraz dışına çıkma­
yanına oturtmuş, Teftazani ve Cürca- yı yasaklamıştır. Şiraz kadılığına ata-
ni'ye onu tercih eylemiştir. dığı İmam Cezed'ye her türlü imkanı

Mes§.lik isimli eserinin, 16 ncı hazırlamış ve İmam Cezeri'yi Şiraz'a

varakında Taşköprülü bu konuya te-


yerleşmeye zorlamıştır. İlın-i kıraatla

mas etmiş ve Seyyid Şerif Cürcan1 ilgili çalışmalarını burada da kesintisiz


(v.816/1413)'ye karşı yapılan tercihin sürdüren İmam Cezed, yavaş yavaş
·. Şiraz'a ısınmış ve kendi adına bir da-
gerekçesini açıklamıştır.
rü'l-kurra yaptımrak buradaki iskanını
Timur, 807/1404 yılında "İN­
pekiştirmiştir.
ZAR" şehrinde ölünce; İmam Ceze-
ri'ye yeni ufuklar açılmıştır. Çünkü Ti- Böylece; İmam Cezeri, Şam, Mı­
sır, Bursa ve Semerkant'dan sonra 5
mur'un yerine geçen tarunu Sultan Ha-
nci vatanına yerleşmiştir. Yaptığı bazı
lil Miran Şah, Cezed'nin Semerkant
dışseyahatlar hariç tutulursa hayatının
dışına çıkmasına ve dilediği şehre yer-
leşmesine izin vermiştir. Bunun üzeri-
son 25 yılı, Şiraz'da geçmiştir.
ne; İmam Cezeri, Herat'a gitmek üzere
Semerkant'dan ayrılrruştır. Ancak; Sul- İMAM CEZERİ VE Şİ­
tan Halil Miran Şah, çevresindekilerin RAZ'DA GEÇİRDİGİ YILLAR
tahrikiyle verdiği izini geri aldığından
İmam Cezeri, olgunluk çağını
birkaç gün sonra İmam Cezed, yarı
İran Coğrafyasında geçirmiştir. Büyük
yoldan geri çevrilmiş ve Buhara'da
oğlu Ebü'l-Feth Muhammed'in vefa-
beklernesi emredilmiştir.
tından sonra kendini daha fazla tedris
Bir müddet Buhara'da bekleyen çalışmalarına vermiştir. Bir taraftan da·
İmam Cezed, ikinci defa Sultan Ha- yazdığı eserler üzerinde tekrar tekrar
lil'den izin talebinde bulunmuştur. Ya- çalışmalar yapmış, mufassal olanları
pılan talep kabul edilince ertesi yıl ya-

20
muhtasar hale getirmıştır. Muhtasar ğinde büyük oğlu Ebü'l-Feth Muham-
olanları da manzum şekle sokmuştur. med El-Cezeri'nin vefat haberini al-
mıştır. İşte bunun üzerine; "İbn ifti-
har" diye şöhret bulan öğrencisiyle
İMAM CEZERİ VE HAC SE-
birlikte Basra üzerinden _ş08/l 406_yı.­
YAHATLARI
İmam Cezeri, yoğun tedris ve te-
lmda Hicaz'a gitmişlerdir. Birlikte hac
faıizasını eda ettikten sonra Medine'ye
7
(

lif çalışmaları yanısıra; zaman zaman geçmişler ve ertesi yıl, hac mevsimine
Hac ibadetini yerine getirmeyi de ih- kadar burada mücavir kalmışlardır.
maı etmemiştir. Hatta hac için yaptığı İbn iftihar, bu seyahat süresince;
Hicaz seyahatlarından sonra Mekke ve İmam Cezeri'den hem ders okumuş ·
Medine'de mücavir olarale kalma gele- hem de onun eserlerinin tashih ve telif
neğini de sürdünnüştür. çalışmalarına yardırncı olmuştur. Dö-

Mekke ve Medine'de mücavir ha- nüşlerinde de Şam üzerinden Şiraz'a

yatı yaşarken bir taraftan kendini ağır­ gelmişlerdir.

lıklı olarak ibadete vermiş, diğer taraf- Şiraz'da kendi adına yaptırdığı
tan; tedds ve tederrüs faaliyetine de- darü'l-k:ırracta ilm-i kıraat okuturken
vam etmiştir. Ayrıca kaleme aldığı diğer yandan da kadilik görevini sür-
eserler üzerinde de çalışmayı ihmru et- dünnüştür. Ancak büyük oğlu Ebü'l-
memiştir. Feth Muhammed El-Cezeri'nin bırak­
Hac ile ilgili seyahatlarını şöyle tığı Şam'dalci boşluk doldurulamamış­

sıralamak mümkündür: tı. Bu husus, kendisini derinden meş­


gul ediyordu. Düşündü, taşındı ve
-İlk hac seyahatı, 768/1366 yılın­
Bursa'da Ulu Camii ve Yıldınm Külli-
dadır. 16 yaşlarında iken pederi Mu-
yesi mütevellisi olarak hizmet veren
hammed El-Cezed ile birlikte yapıl­
ikinci oğlu Ebu Bekr Ahmed El-
mıştır. Bu seyahat, Şam'dan Hicaz'a
Cezed'nin, Mısır Coğrafyasına dön-
yapılan bir seyahattır.
mesini kararlaştırdı. Buna zemin ha-
- İkinci hac seyahatı, 792/1389 zırlamak üzere de Mısır Sultanı nez-
yılında gerçekleşmiştir. İmam Ceze- dinde gerekli teşebbüslerde bulundu.
d'nin bu ikinci seyahatı, Mısır­ 823/1420 yılında, -muhtemelen Şiraz
Memlfık yönetiminin en üst kademele- ve Herat emirlerinin yaptıkları fıili
rinde görevli iken ve şöhretinin zirve- mücadelenin dışında kalmak için-
sine ulaştığı yıllarda yapılmıştır. Basra üzerinden Hicaz coğrafyasına
- Üçüncü hac seyahatı, İran Coğ­ intikal etti. Amacı hac faıizasını yeri-
rafyasında iken gerçekleşmiştir. Geç- ne getirdikten sonra bir müddet Mek-
miş bölümlerde anlatıldığı üzere İmam ke ve Medine'de mücavir kalmaku.
Cezeıi, Herat üzerinden Şiraz'a geldi- Basra'ya geldiğinde; İmam Ceze-

21
ı ri, Ebü'I-Hasan Tahir b.Az!z El- ri'nin, son defa hac farizasını yerine
i
i İsfahfuıi ile tanıştı. Kendisine "Neşrü'l­ getirdiğine şahit olmaktayız. Şöyleki:
1
Keblr" isimli eserini okuttu ve icazet İmam Cezeri, yukarıda işaret
verdi. Basra'dan, Necid yoluyla; Mek- edildiği üzere; büyük oğlu Ebü'l-Feth
ke'ye gitmek üzere yola çıktı. Kendile- Muhammed El-Cezeri'nin vefatıyla
rine Muinüddin b.Abdillah b.Kadi El- Şam'da meydana gelen ailevi boşluk
Kazrfıni refakat ediyordu. Yol boyun- doldurulamamıştı. Baba ocağı olan
ca Kazrfini, kendisinden ilm-i kıraat Şam coğrafyasında ve şöhretin zirvesi-
okumuştu. Ancak; Necid çölünü aşar­
ne ulaştığı Mısır Coğrafyasında kaza-
ken bedevilerin hücfımuna uğrayan nılmış irnkfuı ve itibarın, kaybedilme-
İmam Cezeri ve yanındakiler, esir mesi gerekiyordu. Bunun için Bur-
edilmişlerdir. O civarda bulanan sa'ya yerleşmiş olan ikinci oğlu Ebfı
"UNEYZE" köyüne mensup bir kişi­ Bekr Ahmed'e haber gönderdi. Hac
nin yaptığı müdahale sonunda esaret- mevsimi öncesinde Mısır'da buluşma­
ten kurtulmuşlardır. Yol emniyeti sağ­ yı kararlaştırdı. Bunun üzerine; baba-
landıktan sonra yine Necid yoluyla
oğul, Mısır'da buluştular. Memlfık hü-
Mekke'ye ulaşan İmam Cezeri, hac fa- kümdan ile gerekli temaslar yapıldı.
..' rizasını yerine getirmiş ve .buradan Ebfı Bekr Ahmed El-Cezeri'ye, vefat
Medine'ye geçmiştir. Bir müddet Me- eden ağabeysi Ebü'l-Feth Muhammed
dine'de mücavir kalan İmam Ceze- El-Cezeri'nin yaptığı bütün görevler
ri'den Harem şeyhi Et-Tavaşı kıraat al- tevdi edildi. Ayrıca; Mısır diyarındaki
mıştır.
fetva işleri de ona verildi.
Bir evvelki hac seyahatında; ken- Baba-oğul ve Memlfık
hükümda-
disine refakat eden ve "İbn Fahr" diye n arasında sağlanan bu mutabakat
şöhret bulan Ebfı Bekr Muhammed
üzerine Ebu Bekr Ahmed El-Cezeri,
b.Şemsüddin Muhammed b.Ebi Bekr aile-efradıııı almak üzere Bursa'ya ge-
Muhammed b.Hüseyin El-Gavri El- ri döndü. İmam Cezeri de son hac fari-
Herevi El-Hanefi'nin yaptığı çalışma­ zasım illı. etmek üzere; Mısır'dan Hi-
ların benzerini, Kazrfıni yapmıştır.
caz'a gitti. Hac farizasını yerine geti-
İmam Cezeri'ye eserlerini telif ve tas- ren İmam Cezeri, acteti vechiyle; ertesi
hih işlerinde yardımcı olmuştur. yıl hac mevsimine kadar Mekke ve
Bu hac seyahatı sırasında İmam Medine'de mücavir olarak kaldı. Hac
Cezeri, "Tahöır" adlı eserini nazına mevsiminde oğlu Ebu Bekr Ahmed ile
çekmiş ve adına: "Ed-Dürretü'l- Mekke'de buluştular. Son haccını oğ­
Mudie" demiştir. İmam Cezeri, Medi- luyla beraber yaptılar ve birlikte; Mı­
ne'deki müdiveret durumu sona erin- sır'a döndüler.
ce; Şam üzerinden Şlraz'a dönmüştür. Mısır'da uzunca süre kalan İmam
829/1425 yılında İmam Ceze- Cezeri, oğluyla birlikte; baba - ocağı

. '
Şam'a geldiler. Buradaki ailevi prob- (v.869/1464), İmam Cezeri'nin küçük
lemleri çözüme kavuşturdular. Oğul oğludur. Ebü'l-Hayr Muhammed
Ebu Bek:r Ahmet El-Cezeri, işlerini b.Muhammed El-Cezeri diye künye-
tasfiye edip Mısır'a dönmek için Bur- lenmiş ve Osmanlılar'da "Cezeri Zade
sa'ya g"ltti. İmam Cezeri de son vatanı Mehmed Çelebi" diye şöhret bulmuş­
olan Şiraz'a gitmek için yola çıku. tur. Bu zat, Mısır'da dünyaya gelmiş­
Görüldüğü üzere; İmam Cezeri, tir. Çocukluğunun bir kısmı Bursa'da,

---
hayau boyunca 65 defa hac seyahatına
çıkmıştır. Ancak; bunların son üçünde
bir yılı aşkın mücavir olarak Mekke
veya Medine'de kaldığı için yapuğı
diğer kısmı ise Orta Asya'da geçmiş­
tir. İlk dini bilgilerini ağabeyi Ebu
Bekr Ahmed El-Cezeri'den ve pede-
rinden almıştır. Hace-i Sultani sıfauy­
la; İmam Cezeri, Yıldırım Beyazıt'ın
7 ~ısı 9'u bulmuştur. Bir diğer ifa-
de ile hac e ahatı 6'dır. Yapuğı hac
sayısı ise 9 dur(16).
çocuklarını eğitirken kendi çocukları­
nı da aynı eğitim şartlarında öğretime
( tabi tutmuştur.
İMAM CEZERI'NİN SON GÜN-
LERİ VE ÖLÜMÜ Pederi İmam Cezeri'nin direkti-
fıyle Osmanlı Coğrafyasına gelen Ce-
İmam Cezeri, son haccını yaptık­
zeri Zade Mehmed Çelebi, Fenari aile-
tan sonra; Şiraz'a döndü. Herat emiri siyle sıhriyyet bağı kurmuş ve Molla
adına Şiraz kadılığına devaıİı etti. Ted- Fenari'nin oğlu Ali Efendi'nin kızını
ris faaliyetini de kesintisiz sürdürdü.
almışur. Böylece kuruluş döneminde
Taçsız bir kral misali, itibarlı ve Bursa'da bir araya gelen Cezeri ve Fe-
şerefli bir hayat yaşayan İmam Cezeri, ·nari aileleri arasında sıhriyyet bağı ku-
artık yaşlanmış, vücfıdça direnci azal- rulmuştur(18).
mışu.
İstanbul'un fethinden sonra da iki
İmam Cezeri, 80-82 yaşlarında ailenin aynısemte yerleşliğine şahid
iken 5 Rabiu'l-Evvel 833/1429 Cuma olmaktayız. Fetih sonrasında Sultan
günü Şiraz'da Hakk'a yürümüştür.
Fatih uyguladığı genel pohlitika çerçe-
Başta Şiraz emiri ve Şiraz ileri gelen-
vesinde; İstanbul Muhasarasına iştirak
leri olmak üzere; büyük bir cemaat
eyleyen ümera ve ulema'dan herbirine
topluluğu, cenaze narnazına iştirak et-
dilediği yere yerleşmesini ve birer ma-
miştir. Naaşı, evinin yakınında yer
alan ve kendi adına inşa edilmiş olan halle kurmalarını önermiştir. Bu cüm-
daru'l-kurra bahçesine defnedilmiştir leden olmale üzere; Cezeri ve Fenari
(17). aileleri de Eski Saray ile Yeni Sarayı
CEZERİ ZADE MEHMED birbirine bağlayan ana yol güzergahın­
ÇELEBİ VE LALA KOCA KASIM da mescidlerini inşa etmişler ve ma-
PAŞA
hallelerini kurrn uşlardır.

Cezeri Zade Mehmed Çelebi Günümüz İstanbul'unda Cağaloğ-

23
lu diye anılan semtte ve birbirine çok med Çelebi Efendi, bu zevatın başında
yakın mesafede bulunan Fenan ve Ce- gelmektedir. Fatih Sultan Mehmed
zer! Kasım Mescidleri, bu tarihi vaka- Han'a nişancılık yapan bu zat, uzun
nın, bugüne intikal etmiş mad- yıllar Osmanlılar'a hizmet vermiş ve
di kanı tlarıdır. 869/1464 yılında vefat etmiştir(19).
Ayvansarayl'nin telif ettiği "Hadi- Oğlu Lala Koca Kasım Paşa, fe-
katü'l-Cevami" isimli eser ile Ekrem tihten sonra İstanbul kadısı olan Hızır
Hakkı Ayverdi'nin telif eylediği "Fe- Bey'in yetiştirdiği değerli bilgin ve
tihtcn Sonra Kurulan İstanbul Mahal- ediplerdendir(19). Darb-ı Mesellerin,
leleri" adlı eserde bu mescidlerin çev- edebi bir tür olarak işlenebileceğini ilk
1j resinde aynı isimle anılan birer mahal- ortaya koyan Koca Kasım Çelebi,
.i lenin de bulunduğu kaydedilmektedir. "SAFI" mahlasıyla şiirler yazmıştır
Kaynakların verdiği bilgiye göre; (20).
fetihten sonra Fatih, fetih nişanesi ol- Nihat Sami Banarlı, · "Resimli
mak üzere Ayasofya Kilisesi'ni cami- Türk Edebiyatı Tarihi" adlı eserinde
ye çevirmiş ve ilk cuma namazını bu- Koca Kasım Paşa'nın edebi yönünü
rada kılmıştır. Sonra da İstanbul Üni- şöyle açıklamaktadır: "Rfım'da atasö-
versitesi'ne ait merkez binanın bulun- zü söylemek, SAFI ile yani Sultan Be-
duğu sahaya sarayını yaptırmıştır. yazıd'ın vezirlerinden Kasım Paşa ile
·. Günümüzde Topkapı Sarayı diye bili- başlamış, fakat kemalini Necati'de
nen sarayı Fatih, daha sonraki yıllarda bulmuştur.
yaptırmıştır. Bu ikinci saray, "YENİ "SAFI", terimi, İkinci Beyazıt
SARAY" diye anılmış, diğeri ise "ES- devri vezirlerinden Cezeri Kasım Pa-
Kİ SARAY" olarak isimlendirilmiştir. şa'nın şiirde kullandığı malılasıdır. Sa-
Fetihten sonra; genellikle Eski fi, devrinin hatırı sayılır şairleriııden­
Sarayın batı kısmına ulema yerleşmiş­ dir. Şiirde kullandığı ifade, Ahmet Pa-
tir. Doğu kısmına ise ümera yerleşmiş­ şa üslfıbuna yakındır. Tez_lcireci Sehl,
tir. Halen ayakta bulunan cami ve O'nun şiirde mesel söylediğine dikkati
mescid isimleri, bunu açıkça göster- çeker. Latill ise; "Şuaray-ı Rum'da
mektedir. Fenari ve Cezeri aileleri, bir mesel-gfıyluk, evvela ondan sactır ol-
yönüyle ümerndan diğer yönüyle de muş ve Necati'de kemalini bulmuş­
ülemfıdan sayıldığı için Eski Sarayın tur." cümlesini kullanır (C/2 s/469 ve
doğu cihetine yerleşmişlerdir. dipnot/30).
Birbirlerine sıhri yyet bağları ile İlme ve fıkre saygılı olan Sultan
de irtibatlanan bu aile fertleri, uzun Fatih ve oğlu Sultan II.Beyazıt, başta
yıllar Osmanlı üst yönetiminde önemli Mahmud Paşa olmak üzere, Karamani
hizmetler vermişlerdir. İşte Lala Koca Mehmed Bey, Fenan Zade Ahmed Pa-
Kasım Paşa'nın pederi, Cezeri Meh- şa, Çandarlı Zade İbrahim Paşa, Ve-

24
liyyüddin oğlu Ahmet Paşa, Tazarruat san Paşa'dır(22).
sahibi Sinan Paşa ve Cezeri Kasım Pa- Yukarıda işaret edildiği
üzere;
şa ... gibi kıymetli alim vezirleri daima
Lala Koca Kasım Paşa'nın hizmetleri
himaye etmişlerdir(l9). uzun yıllar sürmüştür. 1481-1542 yıl­
Lala Koca Kasım Paşa,
Sultan ları arasında geçen fiili hiz .etleri, alt-
II.Beyazıt'ın, padişah olması üzerine mış yıldan fazladır. 1482 yılında veza-
886/1481 yılında nişancı olarak Os- ret payesi alan Lala Koca Kasım Paşa,
manlı üst yönetiminde görev aldı. Bir 1420'de 4 ncü vezirliğe; 1529'da ise 2
yıl sonra da kendisine vezaret payesi nci vezirliğe yükselmiştir(23).
verildi(20). Uzun yıllar Osmanlı hü-
kümdfırlarından Sultan II.Beyazıl'a,
oğlu Yavuz Sultan Selim'e ve Ya-
LALA KOCA KASIM PA-
ŞA 'NIN BIRAKTIGI HA YRİ
vuz'un oğlu Kanuni Sultan Süleyman'a
ESERLER
hizmet etti. Her üç Osmanlı padişahı­
na, hem şehzadelik hem de hükümdar- Lala Koca Kasım Paşa'nın Hay-
Iık dönemlerinde yakın bulunmuştur. rada ilgili eserlerinin, bir bölümü, İs­
Zaman zaman onlara lalalık yapmış, tanbul'da Eyüp beldesindedir. Günü-
zaman zaman da Hazine-i Hassa def- müzde halk arasında "Akarçeşme Ca-
terdarlığı hizmeti görmüştür. Vezaret mii" olarak anılan cami, gerçekte "CE-
payesiyle; başdefterdarlık görevlerin- ZER! KASIM CAMİİ"dir. Kay-
nakların verdiği bilgiye göre bu cami-
de de bulunmuştur(21).
nin çevresinde bir medrese ve bir de
887/1482 yılında vezir olan Lala mektep vardır(24). Cami ve külliyesi,
Koca Kasım Paşa, nişancılık ve defter- 921/1515 yılında inşa edilmiştir. Med-
darlık gibi önemli devlet hizmetlerin- resesi uzun yıllar hizmet vermiştir.
de bulunurken kritik anlarda da daima Önceleri otuzlu medrese iken daha
önemli görevler üstlenmiştir. Sözgeli- sonraki yıllarda kırklı ve eliili medre-
mi: se haline getirilmiştir. 1063/1652 yı­
Yavuz Sultan Selim, 918/1512 yı­ lında ise "dahil mertebesi"ne(*) yük-

lında pederi Sultan II.Beyazıt'ı Uğraş seltilmiştir(25).

Deresi'nde mağlup edince onu kendi İstanbul'da diğer hayrat eseri, İs­
tanbul-Cağqloğlu semtinde kfıin mes-
isteği üzerine Dimetoka'ya göndermek
üzere yolcu etmiştir. Yanına refakatçi cididir. Bu mescid, fetihten sonra Ce-
olarak verdiği üç kişiden biri de Ceze- zer! Koca Kasım Paşa'nın, baba ocağı
şeklinde ifade edebileceğimiz mahal-
ri Lala Kasım Paşa'dır. Diğer 2 üst yö-
lesinin mescidi olarak inşa edilmiştir.
netici ise Sultan II.Beyazıt'ın doktoru
Uzun yıllar Müslümanlara hizmet ve-
Ahi Çelebi ve Rumeli Beylerbeyi Ha-

* Medreselerde o zaman en yüksek dereceyi ifade eden "Fatih-Salın Medreseleri"nin bJr alt sevi-
yesidir.

25
ren bu mabed çıkan· bir yangın sebe- muhtelif hayrat eserleri mevcuttur
biyle harap olmuştur. Ancak; Abdüla- (29). Ancak bunlardan bazıları zaman-
ziz devrinde 1283/1866 yılında adı ge- la unutulmuş ve başkasına izafe edilir
çen hükümdar tarafından onarılmıştır. olmuştur. Bursa'daki medresesinin,
Aynı dönemde kıraatla ilgili kitapların Emir Sultan Medresesi olarak anılma­
da ilk defa tabedildiğine şahit olmakta- sı gibi ... (30).
yız. Sözgelimi: "Zübdetü'l-İrfan" ve LALA KOCA KASIM PAŞA
onun şerhi olan "Umdetü'l-Hullan", bu VE ÇAGDAŞI KASIM PAŞALAR
dönemde bastırılmıştır. Şüphesiz, bun- Cezeri Zade Mehmed Çelebi'nin
da meşhur huffaz arasında yer alan ve oğlu olan Koca Kasım Paşa'nın, do-
birinci hünkar imaını iken Şeyhu'l­
ı ğum ıarihi bilinmemektedir. Ancak
. i' İslam olan Hasan Hayrollah Efendi'nin 1482 yılında kendisine vezaret payesi
önemli rolü olsa gerektir(26). verildiğine ve defterdarlık makamına
Lala Koca Kasım Paşa, takriben getirildiğine göre bu yıllarda 35-40
1530'lu yıllarda ihtiyarlığı sebebiyle yaşlarında olmalıdır.
emekli olmayı ihtiyar eylemiş ve yap- Kaynakların verdiği bilgiye göre
tığı taleb, Kanuni tarafından kabili çok ileri yaşlarda iken 1543 yılında
edilmiştir. Bunun üzerine; Bursa'ya çe- Bursa'da vefat etıniştir. Kabri, Emir
kilmiş ve buraya yerleşmiştir. Bursa- Sultan Camii hariresindedir(31).
Emir Sultan Külliyesi'nin kıble ciheti- "Hadlkatü'l-Ceviimi:" ve "Vefeyil-
ne bir medrese ve bir de hamam yap- tü Seliitin" isimli eserlerinde Ayvansa-
tırmıştır. Düzenlediği vakfiyye ile bu- riiyi Hafız Hüseyin Efendi, bu zatın
radaki hayrat eserleri, Emir Sultan hem nesebini hem de vefat tarihini ha-
Vakfınailhak eylemiştir(27). talı tesbit eylemiştir. Bu zatın; "İbn
Bilecik-Bozyük İlçesi Merkez Cezeri'ye hizmet eden ve ona karşı de-
Camii de, Cezeri Lala Koca Kasım Pa- rin sevgi besleyen bir zat olduğu için
şa hayratıdır. Cami civarında mektep, Cezeri lakabını almıştır... " tarzındaki
hamam gibi hayrat eserler bulunduğu kayıt, Koca Kasım Paşa'nın nesebinin
gibi işhanı gibi akar vakıfları da var- karışmasına sebep olmuştur. Halbuki;
dır. Sözkonusu ilçe merkez camisi ve Aşık Paşa tarihindeki tesbit, gerçeğe
imaret, halen faaliyettedir(28). uygun olan bir tesbittir(32).
Yavuz Sultan Selim tarafından İstanbul'da bir semte adını veren
oğlu Süleyman'a lala olarak tayin edi- Kasım Paşa, kaynaklarda "GÜZELCE
len Koca Kasım Paşa, şehzade Süley- KASIM PAŞA" olarak tescil edilmiş­
man'ın valilik yaptığı eyalet merkezle- tir. Bu zat, saraya devşirme olarak
rinde yıllarca kalmıştır. Bu sebepten; alınmış ve saray geleneğine göre ye-
başta Karadeniz'e bağlı Azak Denizi tiştirilmiştir. Rikap Ağalığına kadar
kıyısında yer alan KEFE eyalet merke- yükseldikten sonra; taşraya vali olarak
zi, Manisa eyalet merkezi, Selanik, atanmıştır. İlk valiliği Yavuz Sultan
Edirne, Gediz ve Silifke gibi yerlerde Selim'in padişah oluşundan sonradır.

26
Halep ve Mısır valiliklerinde bulun- mış ve "Timeşvar", eyalet merkezi ha-
muştur. Daha sonra Kanfınl'nin, Belg- line getirilince buranın ilk beylerbeyi,
rat Seferine iştirak eylemiş ve Budin bu Kasım Paşa olmuştur. Bir ara; Bu-
Valiliğine atanmıştır. Budin valiliğin­ din Beylerbeyliği de yapan bu zat,
den geri çekilen Güzelce Kasım Paşa, Kanfıni Sultan Süleyman'ın Alman
Kanfıni Sultan Süleyman'ın emriyle; imparatoru Şarlken'e karşı açtığı sa-
İstanbul'daki nüffıs kesafetini dengele- vaşta şehid düşmüş, birçok silah arka-
mek amacıyla bu gün kendi adıyla anı­ daşıyla birlikte; Hakk'a yürümüştür.
lan semte yeni mahalleler kurmuştur. Şehid· edilen Gazi Mihaloğlu Ka-
Uzun yıllar kubbe vezirliği yapan ve sım Paşa'nın miğferi ve silahları, Al-
Cezeri Lala Koca Kasım Paşa'nın da manlar tarafından gösterilen üstün bir
çağdaşı olan bu zat, 1537 yılında Mora başarı nişanesi olarak, imparator Şarl­
Sancak beyliğine atanmıştır. Dört yıl ken'e takdim edilmiştir(34).
kadar bu görevi sürdürdükten sonra Kefe beylerbeyi Kasım Paşa'ya
1541 yılında emekliye sevkedilmiş ve gelince; bu zat, aslen Kafkasya men-
Gelibolu'ya yerleşmiştir. Başta; İstan­ şe'lidir. "Şıkk-ı Sani Defterdarlığı"na
bul Kasım Paşa semtindeki cami, med- kadar yükselmiştir. Bu görevde iken;
rese, tekke, mektep ve hamam olmak Sokullu Mehmed Paşa tarafından Kefe
üzere ülkenin birçok yerinde hayrat beylerbeyliğine atanmıştır. Ayrıca
eserleri vardır. Vefat, tarihi, Lala Koca kendisine özel bir görev verilmiştir.
Kasım Paşa ile çakışmaktadır. O'nun Bu özel görev; Don nehri ile Volga
da vefatı, 1542-43 yılları olarak kay- nehri arasını bir kanal açarak birleştir­
naklara aksetmiştir. Mezarı, Gelibo- mekti. Bunuiı için emrine yeterince as-
lu'dadır. Fakat yeri, kesin olarak bilin- ker verilmiş ve kendisine geniş mali
memektedir(33). destek sağlanmıştır.
Lala Koca Kasım Paşa ile çağdaşı Hatırlanacağı üzere; Kefe Eyi'ıle­
Güzelce Kasım Paşa'ya ilaveten aynı ti, Osmanlı yönetiminde son derece
devirde paşalık iütbesine yükseltilen önemli bir eyalet merkezidir. Vezaret
ve Osmanlı üst yönetiminde önemli payesi verilen valiler veya bizzat şeh­
hizmetler veren iki Kasım Paşa daha zadeler tarafından yönetilmiştir. Kara-
vardır. deniz' e bağlı bir iç deniz mesabesinde
Bunlardan biri, Gazi Mihaloğlu olan Azak Denizi kenannda yer alan
Kasım Paşa diğeri ise Kefe Beylerbeyi Kefe, stratejik konuma sahip bir kale-
olan Kasım Paşa'dır. dir. Yavuz ve oğlu Kanuni Sultan Sü-
Gazi Mihaloğlu Kasım Paşa, leyman, burada sancak beyliği yap-
Alancı beylerindendir. Kanuni Sultan mışlardır. Kırım Hanlığı'nı kontrol al-
Süleyman devrinde Macar ve Avustur- tında bulundurmak ve Kafkasya'da ya-
ya içlerine doğru yapılan akınları yö- şayan kavimlere ulaşmak için burası
neten gözü pek komutanlardandır. Mo- bir üs olarak kullanılmıştır. İşte bu
haç Beyi iken yaptığı akınlarla ün sal- önemli ve özel konumlu eyalet merke-

27
zinin valisi de "Şıkk-ı Sanı Defterdan" rin sancak beyliğinde bulundukları
olan Kasım Paşa'dır ki yukanda kısaca eyaiet merkezlerinde uzun süre kal-
kimlikleri verilen Kasım Paşalardan mıştır. Bu sebepten; Cezeri Lala Koca
ayrıdır ve diğer Kasım Paşalara göre; Kasım Paşa'nın yaptırdığı hayri eserle-
en gencidir. "Çerkez Kasım Paşa" diye rin bir kısmı İstanbul'da ise de diğerle­
şöhret bulmuştur(35). ri sözkonusu eyalet merkezlerindedir.
CEZERI LALA KOCA KASIM Sözgelimi, Kefe'de büyük bir kervan-
PAŞA VE BIRAKTIGI HAYRI saray, Selanik'te cami ve imaret, Ay-
ESERLERiN MİMARİ DEGERi dın-Edincik'te bir mescid, Edirne'de
Cezeri Kasım Paşa, Kasım Paşa­ bir mescid, Silifke'de bir imaret ve
ların en uzun ömürlü olanlarındandır. Gediz'de de bir köprü yaptırmıştır.
. 'i Çok ileri yaşta iken kendi arzusu ile Aynca; İstanbul-Eyüp'te, cami, med-
vezirliği bırakmış ve Bursa'ya çekil- rese ve mektepten oluşan bir külliyesi
miştir. vardır. Bursa'da Emir Sultan Camiinin

Soyca, hem anne hem de baba ta- kıble tarafında ve yolun sağında kalan

rafmdan, bilgin yetiştiren iki tanınmış yörede bir hamam ve bir medrese inşa
aileye mensuptur. ettirmiş ise de zamanla medrese yıkıl­
mış ve yerine günümüzde eğitim ve
Fatih devrinin büyük bilginlerin-
öğretim hizmeti üstlenmiş olan "Emir
den olup ilk İstanbul kadılığına atanan
Hızır Bey'in talebesidir. Sultan 2 nci
Sultan İlkokulu" yapılmıştır. Hamam
·. Beyazıt, padişah olunca; kendisini ön-
ise halen ayaktadır(36).
ce nişancılığa sonra da -..:ezaret paye- Bilecik iline bağlı Bozhöyük ilçe
siyle başdefterdarlığa atamıştır. Oğlu merkezinde de Lala Koca Kasım Paşa,
Selim'e ve torunu Süleyman'a yani cami, imaret ve hamamdan meydana
Kanfıni Sultan Süleyman'a lalalık ya- gelen bir hayri eser kompleksi yaptır­
pan Cezeri Kasım Paşa, bu şehzactele- mıştır. Halen merkez camii olarak iba-
dete açık bulunan Cezeri Kasım Paşa
* Bozüyük Kasımpaşa Camii Külliyesi, inşa edilirken:
Carni-şadırvan-sıbyan mektebi-medrese-hamam-imaret ve kervansaray olarak planlanmıştır.
Cami ve külliye, Mimar Sinan'ın eseridir. İnşa tarihinin bitimi 935/1528 olarak ldtabesinde tescil
edilmiştir.
Cami, şadırvan, imaret ve sibyan mektebi halen ayaktadır.
Cami harem kısmı kare plan üzerine oturmuştur. Büyük ve bir tek ana kubbe ile örtülmüştür. Kuzey
tarafında yer alan son cemaat mahalli ise açık revak şeklindedir Bu kısım, 4 sütun ve 4 sivri kemer üzerine
oturan üç küçük kubbe ile örtülmüştür. Kesme taştan yapılmış minare ise caminin kıble ciheti itibariyle;
sağ arka köşede yer almıştır.
Haziran/1989 ayında yaptığım inceleme sırasında camiyi ve imaret binasını hizmete açık buldum.
Sıbyan mektebini ise son derece harap bir vaziyette kendisine uzanacak bir himmet sahibini beklemekte-
dir.
** Lala Koca Kasım Paşa dedesi İmam Cezeıfnin soy itibariyle'menşei olan topraklan da unutma-
mış buralaımı da hayri eserler ile süslemiştir. Söz gelimi Mardin iline bağlı Cizre kasabasına medrese ve
külliye inşa ettiımiştir. diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek krurulu arşivinde yer alan 1340-1341/
1923-1924 tarihli heyeti müşavere karar defterinin 177.sayfasında yer alan ve bir sureti aşağıda gösterilen
karardan Mardin il merkezinde de Kasım Paşa tarafından yaptınlan bir medresenin bulunduğuna şahid ol-
maktayız.

28
Camii, bütün haşmetiyle hayatiyyetini Mimar Sinan'ın çağdaşı olan Lala
sürdürmektedir. İmaret de ayaktadır ve Koca Kasım Paşa, hayri eserlerinin
aşevi olarak kullanılmaktadır. Hamam hepsini bu büyük mimara inşa ettir-
ise haraptır. Kendisini imar ve ihya miştir. Hillen ayakta bulunan İstanbul­
edecek hayır sahiplerini beklemekte- Eyüp'te kain camisi (Halk arasında
dir(37). Akarçeşme Camii olarak anılmakta­
Selanik ve Edirne gibi il merkez- dır.), Bilecik-Bozhöyük'te kain ve
lerinde birçok vakıflar tesis eden Lala kendi adıyla anılan cami, hamam ve
Koca Kasım Paşa'nın Manisa'da da imareti, bunu açıkça göstermektedir.
mescid, mektep ve hamamdan meyda- Muhtemelen; İstanbul-Cağaloğlu'nda
na gelen hayri eserleri vardır(38)***. kain mescidi ile Bursa-Emrr Sultan
Lala Koca Kasım Paşa dedesi İmam Külliyesi'ne bağlı olarak inşa ettirdiği
Cezeri'nin soy itibariyle menşei olan medrese ve hamam da yine Mimar Si-
toprakları da unutmamış bınalarını da nan'ın eseridir*.
hayri eserler ile süslemiştir. Sözgelimi Soy itibariyle; bilgin yetiştiren
Mardin iline bağlı Cizre kasabasına iki seçkin aileye dayanan ve Fatih Sul-
medrese ve külliye inşa ettirmiştir. tan Mehmed devrinin fikri ortamında
İzmir-Tire'de Kanun! Sultan Sü- yetişen Koca Kasım Paşa, asırlık bir
leyman tarafından; oğlu Selim adına çınar misali, üç Osmanlı hükümdanna
yaptınlan darü'l-kurra'da uygulanan lalalık, defterdarlık ve nişancılık yap-
müfredat programı da dikkat çekicidir. mıştır. "Safi" mahlasıyla şiir yazan
Adı geçen dfu'ü'l-kurra ile ilgili olarak (40) bu zat, ilmi, edebi ve mali saha-
tanzim edilen ve halen İstanbul'da daki tecrübesiyle uzun yıllar çevresini
Türk-İslam Eserleri Müzesi'nde muha- aydınlatmıştır. İnşa ettirdiği hayri
faza edilen Arapça vakfiyyede müfre- eserler ile de günümüze kadar yaşa­
dat ve bu müfrectat akutulurken takip mıştır.

edilecek kitaplar sıralanmıştır. Baba tarafından dedesi olan


Vakfiyye'de yer alan şartlara göre İmam Cezeri, kıraat ilminin tedrisinde
darü'l-kurra'da; ilm-i kıraat, tefsrr ve inkılap yapmış ve bu sahada ölümsüz
hadis konuları tedris olunacaktır. An- eserler ortaya koymuştur. Hem
cak; ilm-i kıraat tedris olunurken Memlfık, hem Osmanlı hem Oı.taasya
İmam Şatıbi ile İmam Cezeri'nin eser- ve hem de İran coğrafyasında yaşa­
leri esas alınacaktır. Haftanın dört gü- mıştır. Milyonlarca Müslüman, onun
nünde öğretim, kesintisiz devam ettiri- açtığı çığırdan giderek Kur'an-ı Kerim
lecektir(39). tilavetini öğrenmiş ve Hak ketarnını

*** Kasım Paşa'nın inşa ettirdiği bu hayri eserlerin mın;an, Mimar Sinan'dır. 1989 yılı Haziran
ayında Bursa Emir Sultan Camii ve çevresini incelerken gördüğüm ve halen bir vatandaşın mül.l.:iyetinde
olarak hizmet gören Cezen-Kasım Paşa Hamarnı'nın fiziki yapısı, buradaki eserlerinde Sinan'a ait olduğu­
nu göstermektedir.
Türkiye Diyanet Vakfı'nca ihya edilen İstanbul-Cağaloğlu'nda ka'in Kasımpaşa Camii, 1866 yılında
abdülaziz tarafından inşa edilen caminin fiziki yapısı esas alınarak inşa edilmiştir.

29
onun tesbit ettiği ölçüler içinde belle- kültür merkezi haline gelen bu eseri,
miştir. ülkemize kazandırıp 28 Nisan 1989
Tarunu Lala Koca Kasım Paşa da Cuma günü ibadete açan Eminönü İl­
.i
büyük çoğunluğunu Mimar Sinan'a in- çe müftümüz Sayın Mehmed Doğ­
şa ettirdiği hayri eserler ile dedesinin ru'yu ve ona destek veren hayır sahip-
hatırasını asırlar ötesine taşımıştır. Her lerini kutluyoruz. Umuyoruz ki, gele-
ikisini hayırla yact ediyor ve bıraktıkla­ cek nesiller de kendilerini hayırla ya-
n eserlerin daha nice yıllar İslam 'a ve dedeceklerdir.
Müslümanlara yarar sağlamasını dili-
yoruz. DiPNOTLAR
İstanbul'un fethini müteakıb, Fa- (1) Ali b. Muhammed Ed - Debba, En- Neşr
1 Fil- Kıriiati1- Aşr, C/1, s/(B- V), Mukad-
.'i tih'in çizdiği program gereği, İstan­ dime Bölümü;
bul'un İslamiaşması hedefine yönelik İbrahim b. Utve b.İvaz, Takribün-Neşr, S/
2 - 8; Mecdi Efendi, tecreme-i Şekayık, S/
olarak İstanbul-Cağaloğlu semtinde 59 - 66; Ebül - Hayr Muhammed b. Mu-
hammed El - Cezeri, Gayetü'n - Nihaye fi-
kurulan Cezer'i Kasım Mahallesi ve bu tabak-ti1- Kurrii, C/2, S/247 - 251, Mısır,
mahallenin ortasında inşa edilen Ceze- 1933 (G. Berogstraesserneşri); Ali Osman
Yüksel, Kıraat İlminde ibnü1-Cezeri ve
n Kasım Mescidi, yüz yıllarca Müslü- tayyibetü'n - Neşr, S/138 - 190 (Öğretim
manlar'a hizmet vermiştir. üyeliği tezi), İst
(2) Ali b .Muhammed Ed. Debba, En - Neşr
Geçirdiği bir yangın sebebiyle; fi 1 - Kıraati1 - Aşr, C/1, S/5 - 1O, Mısır.
harap olan sözkonusu mescid 1283/ (3) İbrahim b. Utve b. İvaz, Takribü n - Neşr,
·. s. 65-66.
1866 yılında Sultan Abdülaziz tarafın­ (4) Mecdi Efendi, Terceme-i Şekayık, S/59 -
dan ananlarak ibadete açılmış ve 1957 62; En - Neşr, C/1, S/2 - 6
(5) Ali Osman Yüksel, Kıraat İlminde lbn Ce-
yılına kadar kesintisiz Müslümanlar'a zeri ~e Tayyi)?etü'n - Neşr, S/138 - 142,
hizmet vermiştir. Ancak; 1957 yılında İst (Oğretim Uyeliği Tezi)
(6) Gayetü'n - Nihaye, C/2, S/248 - 249)
bu mabed yıktınlmış ve yeri, park ha- (7) Aynı eser, aynı sahifeler
line konmuştur.
(8) Takribü'n - Neşr, S/2- 8
Şu kadar varki; yıktınlan ve yeri
(9) En- Neşr, C/1, S/5- 6; Ali Osman Yük-
park haline konan Cezen Kasım Cami- sel, Kıraat İlminde İbn Cezeri ve tayyi be-
i'nin bu-hazin akıbeti, çevre sakinlerini tü'n- Neşr, S/170- 180
(10) takribü'n - Neşr, S/20 - 30,
derinden yaralamıştır. Bundan dolayı; (ll) Aynı eser ve aynı yer
İstanbul-Eminönü Müftülüğü'nün ·ön- (12) En - Neşr, C/1, S/5 ve devamı mısır,
(13) Gayetü'n - Nihaye, C/1, S/3; Ayni eser, C/
cülüğünde hayırsever vatandaşlar, bir- 2, S/409 (G. Bergstraesser N eş ri);
leşmişler ve Türkiye Diyanet Vakfı (14) terceme-i Ş ekayık, S/62 - 66;
(15) En - Neşr, C/1, S/6 - 10; Takrib, S/25 -
Genel Merkezi'nin de katkılanyla Ce- . 30; Terceme-i Şekayık, S. 59 - 62.
zen Kasım Camii, yeniden ihya edil- (16) Ali Osman 'ı.'ÜKSEL, Kıraat İlminde İbn
Cezeri ve Tayyibetü'n - Neşr, S/185 - 290
miştir.
(17) Terceme-i Şekayık, S/162- 166; Neşr, C/
Konferans salonu, kütüphanesi ve 1, S/5 - 6 Takribü'n - Neşr, S/25 - 30.
(18) Terceme-i Şekayık, S/62- 66.
diğer sosyal tesisleri ile birlikte bir
(19) İsmail Hami Danişmend, izahlı Osmanlı

**** Diyanet Gazetesi Temmuz/1989, sayı 365 sayfa 27.

30
Tarihi Kıronolojisi, C/1, S/461,1st., 1947, anılan eser, günümüzde "Emir Sultan Uko-
Türkiye Yayınevi; 1. Hakkı Uzun ÇARŞI­ kulu" olarak hizmet gören binanın yerin-
LI, Osmanlı Tarihi, C/2, S/591 - 592; dedir. Bitişiği ise Cezeri kasım paşa hama-
(20) Nihat Sami BAı'l"ARLI, Resimli Türk Ede- mıdır.
biyatı Tarihi, C/2, S/469 ve Dipnot/30, Abdülmecit tarafından yaptınlan onarım
Milli Eğitim Basımevi sırasında caminin kıble tarafında yer alan
(21) İsmail Hami Danışment, İzahlı Osmanlı hazine (küçük mezarlık) kaldınlmış ve yo-
Tarihi Kıronolojisi, C/1, S/456; C/2, SI la ilave olunmuştur. Muhtemelen bu sıra­
442, İst. 1947, Türkiye basımevi da Cezeri Kasım Paşanın mezan da nakle-
(22) İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı dilmiştir. 4.6.1989 pazar günü mahallinde
Tarihi, C/2, S/245, T. Tarih Kurumu yayı­ yaptığım araştırma, bende bu kanaati

uyandırmıştır.
(23) Yılmaz ÖZTUNA, TÜRKİYE TARİHİ, Medrese yıkılmış, yerine ilkokul yapılmış
C/8, S/457 ise de hamam halen ayakta olup halka hiz-
(24) DR. Cahit BAL TACI, XV ve XVI. Asırda met sunmaktadır.
Osmanlı Medreseleri, S/178 - 179;_ Aynı (33) İsmail Hakkı uzı:JNÇARŞILI, Osmanlı
eser S/27 4 - 277, İst., 1976; Tahsin Oz, Ist. Tarihi, C. 2, S/320, Ank., 1983;- Türk an-
Camileri, C/1, S/39 - 40 ve dip not: 62, siklopedisi C. 2, S. 372.
Ank., 1962 Türk Tarih Kurumu yayını (34) İsmail HAKKI UZUNÇARŞILI, Osmanlı
(25) Aynı eserler ve aynı yerler Tarihi, C/2, S/334 - 335 ve 341, Ank.,
(26) Alxlü'l - Fettah El - Palevi, Zübdetü1 -İr­ 1983.
fan Mukaddimesi, S/2 - 4; Eyyubi Mehmet (35) Yılınaz ÖZTUNA, Türkiye Tarihi, C. 13,
Emin Efendi (Molla Efendi), Umdetü'l - s. 124- 125
Hullan fi, !zah-ı Zübdeti1 - İrfan, S/1 - 4; (36) Dr. Cahit BALTACI, adı geçen eseri, s.
Umiye söz'namesi, S/605, 1334, Darül - 274 - 276; mahallinde tarafından yapıla
Hilafet'I - Aliyye ninceleme.
(27) "Zübdetül - vekayi der Belde-i Celile -; (37) Aynı eser ve aynı yer
Bursa" ile" hadikatü'l - Cevami"ye atfen (38) Aynı eser ve aynı yer
Dr. Cahit Baltacı, XV. ve XVI. Asırlarda (39) Aynı eser, S. 61 1
Osmanlı Medreseleri, S. 274 - 276, !st., (40) Nihat Sami BAı'l"ARLI, Resimil Türk ede-
1976 biyat Tarihi, C. 2, S. 469; Türk Dili ve
(28) Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivi, Bilecik Edebiyatı ansiklopedisi, C. 5, S. 204, Der-
Esas Defteri: 190; S. 17, Sıra: 12 ve şahsi­ gah yayını !stanbul.
yet Kaydı 1060. (Hicri 997 tarihli bu vak-
fiyeye bağlı tesisler, Hicri 1334 yılında
mazbut Vakıflar arasına alınmıştır.)
(29) Dr. Cahit BALTACI, XV. ve XVI. Asır­
larda Osmanlı Medreseleri, S/275 - 276,
!st. 1976.
(30) Adı geçen eser ve aynı sahife
(31) Dr. Cahid Baltacı Xv. Ve Xvı Asırlarda
Osmanlı Medreseleri S!2751st. 1976.
(32) adı geçen eser ve yer ve bir gözleınİ Emir
Sultan camii ve killiyesi değişik devirlerde
onarılmış ve Külliyeye bazı ilaveler yapıJ.­
mıştır. Sözkonusu caminin doğu tardfında
-yer alan bahçedeki çeşme kitabesinde gö-
rüldüğü üzere Sultan Abdili mecid tarafın­
dan Emir Sultan Camü ve Külliyesi, ona-
rılmış ve geniş çapta ilaveler yapılınıştır.
Evliya Çelebi, Emir Sultan Külliyesi ile il-
gili olarak iki medreseden söz eunektedir
.Muhtemelen Abdülmecid tarafından yap-
tınlan onarım sırasında Cami ile türbe ara-
sında yer alan ve hücre sistemi esasına gö-
re inşa edilıniş bulunan Emir Sultan Med-
resesesi yıkılınış, Cezeri kasım Paşa med-
resesesi, emir Sultan Medresesi diye
anılınaya başlanmıştır.
Aslında Cezeri Kasım Paşa medresesi ol-
duğu halde "Emir Sultan Medresesi" diye

31

You might also like