Professional Documents
Culture Documents
Eski Türklerde Şehircilik - Faruk Sümer
Eski Türklerde Şehircilik - Faruk Sümer
Kl TÜRKLER'DE
ŞEHİRCİLİK
ı 10 06
İSTANBUL 1984
l U ESEK
Dizti-Baskı
Af§m M^tba/SS!
PS
önsöz VII-VIII
Balılı ve Kend
I. Gök Türkler Devrinde Şehircilik ... 2-26
A — Doğu Gök Türkleri'nde Şehircilik 3-13
B — Batı Gök Türkleri'nde Şehircilik 13-26
II. Uygurlar'da Şehircilik 27-49
III. Karluklar'da Şehircilik 49-79
IV. ÇigiUer'de ŞehircUik 79-81
V. Tokhsılar'da Şehircilik 81-82
VI. Kara Hanlılar Devrinde Şehircilik 82-99
VII. Oğ^ızlar'da Şehircilik 99-103
Resimler 104-110
Bibliyografya 111-114
Dizin 115-126
Yanlış - Doğru Gedveli 127
\
ÖNSÖZ
^ D a h i l i y e V e k â l e t i , K ö y l e r i m i z , İ s t a n b u l , 1 9 3 3 , türlü y e r l e r d e ; İçişleri B a
kanlığı, Türkiye'de meskûn yerler kılavuzu, Ankara, 1946 - 1 9 4 8 ,
I - I!, türlü yerlerde.
1^ Liu mau-tsai, s. 5 0 ; J u l i e n , s„ 4 9 5 .
15 Liu m a u - t s a i , s. 6 2 , 6 3 ; J u l i e n , s . 5 3 3 - 5 3 4 .
bununla beraber imparator K'i-min Kağan'ı takdir ediyor
hatta onun bazı düşüncelerini paylaşıyordu. Filhakika
K'i-min Kağan çadır hayatını bırakıp şehir kurarak mille
tini evlerde oturtmak istiyordu. Onun bu arzusunda sa
mimi olduğunu anlayan Çin imparatoru, K'i-min Kağan
için sınır eyâletlerinden birinde (Wan-sou-su) bir şehir
kurulmasını emretmişti. Fakat K'i-min bu esnada
öldü (608). İşte, bugünkü bilgilerimize göre (ve eğer yanıl
mıyorsam) çadır hayatını bırakıp şehirde oturmalı isteyen
ilk Türk hükümdarı K'i-min Kağan'dır.
K'i-min Kağan'm oğlu ve haleflerinden Hie-li Kağan
ise babasının aksine atalarının gururlu ruhunu taşıyan bir
hükümdardı. O, bir taraftan Çinlileri'n entirikaları ve di
ğer taraftan bir birini takip eden kıtlık, açlık ve başka
sebepler yüzünden tutsak alınıp Çin'e götürülünce, impa
rator ona saray hizmetçileri nazırının konağını tahsis et
mişti. Fakat esasen tutsaklık yüzünden pek mahzun olan
Hie-li Kağan'a bu konak bir zindan gibi geldi; belki şehir
hayatını da sevmediğinden konağın bahçesine kurdurduğu
bir otağda yaşadı. Buna rağmen şeref ve haysiyet sahibi,
gerçek bir «kağan» olduğundan ne bu otağ hayatı, no de
imparatorun teskin, teselli ve memnun edici gibi görünen
teklifleri, duyduğu derin üzüntüyü hafifletebildi; gittikçe
artan teessürü dört yıl sonra ölümüne sebep oldu. Fa
kat bu, şerefli bir ölümdü.
19 Gösterilen yerler.
türbe inşa etmesini bilen şehzadeler vardı. Yine Gök
Türkler'in çiftçilik yaptıklarını ve ticârete ehemmiyet
verdiklerini biliyoruz. Bütün bunlar ile onlar tam yer
leşik hayata çok yaklaşmış idiler. Tonyukuk engel olmasa
îdi, Buda dinine girmek belki pek kolay olmazdı amma
şehir kurulmasında ve şehir hayatına geçilmesinde önemli
güçlükler ile karşılaşılmazdı. Herhalde Ötüken'de anıt -
kabir şeklindeki yapılardan ayrı olarak başka binalar da
vardı. Ötüken'in adının XI. yüzyılda çok uzakta ya
şayan Türk âlimi Kaşgarlı Mahmud'a ulaşması pek dik
kate değer olup bu, ününün devam etmesi, âbideleri ve
diğer binalarının -dikkat ve alâka çekici yıkıntılar halinde
de olsa- varlıklarını sürdürmekte olmaları ile izah edile
bilir. Ötüken şüphesiz bir çok tahribata uğramıştı.
Buna rağmen adı XI. yüzyılda çok uzaklarda duyulabih-
2-1 «Ol yirgerü barsar Türük budun ölteçi sen. Ötüken yir olurup arkış
tir'kiş ısar neng bungug yok. ö t ü k e n y ı ş olursar b e n g g ü il tuta olurtacı
sen o y e r e doğru gidersen «Türk b u a u n » ö l e c e k s i n . Ö t ü k e n yerinde
oturup k e r v a n ve kafile gönderirsen hiç sıkıntın olmaz. Ö t ü k e n orma
nında o t u r u r s a n , e b e d i y e n ü l k e y e sahip olarak oturacaksın» ( E r g i n , me
tin, s. 154, satır 8 - 9 , transkripsion s. 6 6 , tercüme s. 1 8 ) . Ö t ü k e n ' d e her
halde ticâret için şartlar müsâid o l d u ğ u n d a n K a ğ a n bu t a v s i y e y i y a p ı y o r .
28 H. N. O r k u n ' d a k i asıl metinlerden Köl T i g i n ' e ait olanda Amga (s. 51,
satır 11, t r a n s k r i p s i o n , s . 5 0 ) , Bilge K a ğ a n ' ı n k i n d e ise A m g ı (s. 65,
satır 3, transkripsion, s. 6 4 ) . Engin'in eserindeki her iki metinde de
Amgı (metin s . 1 6 0 , satır 2 7 , s. 164, satır 2 6 ) . Bilge Kağan ve Köl
Tigin 7 1 6 k ı ş ı n ı bu k u r g a n d a (kale, hisar) geçirmişlerdi. Hatta bu e s
nada yut (hayvan kırımı) çıkmıştı. Fakat bunun felâket getirecek de
recede şiddetli olmadığı anlaşılıyor.
S'O «Otuz y a ş ı m a Biş Balık tapa süledim. Altı yolı süngüştüm [......... s ü ]
sin Kop ö [ l i j ] r t ü m . Anda içreki ne kişi tin [ i yok [bolda]
çı er [ti ] a okiğalı k e l t i . Biş Balık a n ı üçün ozdı» (asıl m e
tin doldurmalar olmamak üzere Ergin s. 164, satır 8 - 1 1 , transkipsion
s. 8 3 ; T e k i n s . 2 4 4 ) . Ergin ( s . 4 1 ) v e Tekin ( s . 2 7 6 ) «okığaıı kelti»
sözünü «davet etmek için geldi» (came in order to invite) şeklinde
anlamışlardır. L. B a z i n ise: ( m a n ) a «okığlı kelti, Beş Balık anı üçün
ozdı» cümlesini: (un envoyé) v i n t , chargé d ' u n message (pour moi)-
C'est ce q u i s a u v a les C i n q - Villes» şeklinde çevirmiş okığh'yı haber
(d'un message) şeklinde kabul etmiştir ( l e s C a l e n d r i e r s Turcs anciens
et m é d i é v a u x , s. 2 2 9 ) .
Rahib Hüeıı-Çang, T'ong Şe-Hu ( ~ Y a b g u ) Kağaıra bil
ırmağın ağzına yakın yerde Su-yelı, yani Sûyâb şeliri ci
varında rastgelmişti. Bu tarihlerden itibaren Moğol dev
rine kadar bütün devletlerin hükümet merkezlerini aşağı
Çu teşkil etmiştir.
Batı Gök Türk kağanları, müteaddid şehirlere sahib
olmaları bakımından, şüphesiz, talihli idiler. Gerçekten
VIL yüzyılın birinci yarısında Batı Gök Türk kağanları
nın ülkesinde birçok şehir görülmektedir. Ayrıca doğuda,
güney ve batıda birçok yerli şehir devletleri vardı. Bu
şehir devletlerinin Batı Gök Türk kağanlığına bağlılıkları,
kağanların kuvvetli ve zayıf şahsiyetler olmalarına göre
değişiyordu. VII. yüzyılın birinci yarısında Batı Gök Türk
ülkesindeki şehirler hakkında bir fikir edinmek için 630
yılında buradan geçen Çinli Rahib Hüen-Çang'ın verdiği
bilgilerden bahsetmek yerinde olacaktır.
Hüen-Çang 629 yılında Çin'in Kansu eyâletinden Hin
distan'ı ziyaret etmek üzere Doğu Türkistan'a geldiğinde
burada b i r t a k ı m şehirler görmüştü: T Gu (Komul=
Hami), Kao-Ç'ang ( K o ç u = K a r a Hoca), A-Ki-Ni (Yen-
k'i=:Karaşar) Kiu-Çi (Kuça) ve Poh-Loh-Kia (Ak Su). Böl
genin en güçlü kiralı Kao-Ç'ang yani Koçu'da oturuyordu,
î- Gu şehri de Koçu kırallığma tâbi idi. HüenÇang,
î- Gu'ya gelinceye kadar geçtiği çöl kesiminde beş kul.o
görmüştü ki, bunlar yolun güvenliğini sağlayan a^skeri
karakollardı. Koçu kiralı Batı Gök Türk kağanı T'ong
Şe-Hu Kağan'm tâbilerinden biri olduğu gibi, aynı zaman
da kağan'm dünürü bulunuyordu. Hüen-Çang Koçu kira
lının ricası üzerine, hiç de istemediği halde, kağan'ın yap
tırdığı bir budist mabedini (sutupa) ziyaret etti. Rahib A=
Ki-Ni (Yen-K'i—Karaşar) kırallığı topraklarmdaki çok yük
sek ve pek uzun In-şan (dağını) geçerken bu dağın zengin
gümüş madenleri ihtiva ettiğini gördü. Bu madenler ka
ğanlara aid olup, kağanlar çıkarılan gümüşten akça kes
tiriyorlardı; seyyah dağın batısında bir yerde çok tüccar
cesedi ile karşılaştı. Meslektaşlanndan geceleyin gizlice
ayrılan bu haris tacirler haydudlar tarafından öldürül
müş ve malları yağmalanmıştı. A-Ki-Ni şehri bir ırmak
üzerinde kurulmuştu. Şehrin hâkimi rahibi saygı ile kar-
şüamış ve onu sarayına davet etmişti. Buradan yoluna
devam eden Hüen-Çang, epeyce bir mesafe katettikten
sonra Kiu-Çi (Kuça) şehrine geldi. Bu şehrin kiralından da
saygı ve yakınlık gördü. Kuça da mamur bir şehir idi. Ku~
çalılar'ın ney ve gitar çalma^kta bütün komşularından
daha mahir olduklarını söyleyen Hüen-Çang, onların aynı
zamanda ahlâk ve karekterce de iyi insanlar idiklerini
yazıyor ve bu yörede pek güzel «şen» atları yetiştirildiğini
de ifade ediyor. Hülasa olarak, Çinli rahibin verdiği bil
gilerden Doğu Türkistan'da gelişmiş bir şehir hayatının
geçirildiği anlaşılıyor. Bu şehirlerde yaşayan toplulukların
3razıları vardı; hepsi veya büyük ekseriyeti samimi Bu
dist idiler. Onun için Hüen-Çang bu bölgeden geçerken
pek çok manastır görmüştü. Ancak Çinli rahib şehirler
deki halkın Türk olduklarını veya aralarında Türkîer'in
de yaşadıklarını söylemediği gibi, bu meselede başka de
lillere de sahib değiliz.
S'i Aynı yılda ( 6 3 0 ) Koçu kralının kızı olan hâtûnunun ölmesi üzerine
Y a b g u genç bîr k ı z ile e v l e n m i ş t i . Bu kız Yabgu'nun başka bir k a d ı n
dan doğan Tigin unvanlı oğlunun tahriki ile kocasını ağıladi. Bunun
üzerine Tigin babasının y e r i n e geçtiği gibi babasını a ğ ı l a y a n genç k a
dınla da e v l e n d i . .Hüen-Çang Hindistan'd'an dönüşünde (643-649) Ti-
g i n ' i n yanınd'a bir a y kaldı ( G h a v a n n e s , s . 1 9 6 ) . T i g i n ' e ait bir para ele
geçirilmiştir, parada «Tigin Horasan Şa'h» ibaresi okunuyor ve hâkimi
yetinin «Gandhâra»ya kadar uzandığı anlaşılıyor ( R . G h i r s h m a n , Les
Chionites - Hephtalites, K a h i r e , 1 9 4 8 , s . 4 8 - 4 9 ) . Üzerinde «Sri Yabgu>)
bulunan başka bir paranın ise 6 5 7 ' d e Çinliler tarafından tutsak ahnan
Hu-iU K a ğ a n ' a ait o l d u ğ u sanılıyor (aynı eser, s. 5 0 ) .
ğan da bir çok defalar asker göndererek T'ong-Şo-Hu
Kağan'm ülkesinde yağma ve tahribat yaptırmıştı. İşte
bu olaylardan faydalanan T'ong-Şe-Hu Kağan'm amcası
yukarıda söylediğimiz gibi, yeğenini öldürerek iktidan
eline geçirdi. (630 yıh). Bu gibi hâdiselerin - Gök Türk
hanedanının tarihinde sık sık vukubulduğu bir gerçektir:
Fakat yeğenini öldürmesini bilen yeni kağan kuvvetli bir
şahsiyet olduğunu gösteremedi. Bu yüzden On Oklar'ın
iki kolu, yani Tu~Lu ile Nu-Şe-Piler arasında, iki tarafı da
bitkin bir durumda bırakan bir mücâdele baş gösterdi
657 yılında Batı Gök Türkleri, birliklerini ve kudretlerini
kaybettiler ve bu yüzden Çinlin üstünlüğünü tanımak
zorunda kaldılar. Nihayet Tu-Lu koluna mensup Türgiş
boyunun beyi U-Çe-Le, 699'da hâkimiyetini bütün On Ok
lar üzerine tanıtmak başarısını gösterebildi.
37 A y n ı eser. s . 4 3 , 7 7 , 7 9 .
yılı) sonra yerine geçen kardeşi Sou-Ko ^'^ ve onun halefi
ünlü Su-lu kağanlar da aynı yerlerde oturdular. Fakat,
görmüş olduğumuz gibi, Taberî Su-lu Kağan'm 119 (737)
yılında Nevâket'de bulunduğunu kaydediyor. Su-lu Ka
ğan'm 737 yılında öldürülmesi üzerine büyük beylerden Tü-
Mo-Çe (yahut (Tu-mo-Tu), Su-lu Kağan'm oğlunu (T'ou-
Ho-sien Kou (Çuo=:::Çor-) Sûyâb şehrinde kağan ilân edıb
Bağa Tarkan'a karşı mücadeleye girişti. Bu esnada Kâra
Türgişler'in kağanı da Talaş şehrinde oturuyordu. Tü-
Mo-Şe, Kara Türgişler'in kağanı ile birleşerek Bağa Tar
kan'ı bozguna uğrattılar. Fakat Çin imparatoru. Bağa Tar
kan'ın ricası üzerine yardıma karar verdi. Bağa Tarkan,
Çin generali ve Şaş (Taş Kend) beyi, Sûyâb şehrinde
oturan Su-lu Kağan'ın oğluna hücum edib onu yendiler.
Su-lu Kağan'm oğlu şehirden kaçtı ise de yakalanıp küçük
kardeşi ile birlikte Çin'e gönderildiler. Talaş şehrinde
oturan Kara Türgişler'in kağanının hayatına ise son ve
rildi. Çinliler Türgiş hanedanından birini kağan yaptı
lar (A-Şi-Na Hin). Bu kağan da Kiu-lan =:Kûlân Talas'-
m doğusunda bir şehir) şehrinde adı geçen Bağa Tarkan
tarafından öldürüldü. Fakat bir habere göre kendisi de
S3 A y n ı eser, s . 4 3 - 4 4 , 7 9 - 8 1 .
'^2 Taberî'de Su-!u Kağan'ın büyük kumandanlardan Kür Sûl (Köl Çor)
tarafından öldürüldüğü söylenir. Birlikte oynadıkları tavla (nerd)da,
oyunu kazanan Kür Sûl, Kağan'dan mevkiini yükseltmesini istemiş, fakat
K a ğ a n ' ı n bir iki ağır söz söylemesi üzerine iş b ü y ü m ü ş ve Kür Sûl, K a
ğ a n ' ı n elini kırmıştır. B u tarihte her ikisinin de y a ş l a r ı ilerlemiş bir ç a ğ
da bulunuyordu. Sonra Kağan'ın elini kestireceğine a n d İçtiğini. haber
alan K ü r S û l bir gece baskını ile K a ğ a n ' ı n hayatına son vermiştir (İL
s. 1613). Çin kaynaklarına gelince, onlarda felç geçirerek bir eli tut
maz hale gelen Kağan'ın, Mo-Ho-Ta-Kan (Bağa Tarkan) tarafından ö l
dürüldüğü yazılır ( G h a v a n n e s , s . 4 6 , 8 3 , 284 haşiye 2 ) . Alman âlimi
J. Marquart K ü r S û ! ( K ö l - Ç o r ) ile Bağa T a r k a n ' ı n a y n T şabıs o l d u ğ u n u
ileri sürmüş ( D i e Chronologie der alttürkischen înschriften, Leipzig,
1898, s . 3 8 , haşiye 1 ) v e bu görüş iüm alemince kabul edilmişti. A n
cak K ü r S û l 121 ( 7 3 9 ) y ı l ı n d a , bir sefer esnasında Arablâr'a tutsak
düşmüş v e E m e v î l e r ' i n son Horasan valisi meşhur Nasr b. S e y y a r tara
fından aman v e r i l m e y e r e k öldürülmüştür ( T a b e r î , II, s . 1 6 8 9 - 1 6 9 1 ) . Ç i n
kaynaklarında ise Bağa T a r k a n ' ı n 7 4 4 yılında bir Ç i n k u m a n d a n ı tara-
fmdan boynu vurulmak sureti iSe ö l d ü r ü l d ü ğ ü kaydedilir (Ghavannes,
s. 2 8 6 haşiye 1 ) . Y i n e onlarda Bağa T a r k a n ' ı n 740'da v e y a daha sonra
çocuklar!, z e v c e l e r i , bayraktarları v e y a mevki sahibi y ü z d e n f a z l a adarn^
ile itücı ve inkıyadını arz etmek üzere Çin'e gittiği anlatılır. ( G h a v a n
nes, s . 8 4 - 8 5 , ilâveler kısmn s . 6 1 ) . B u i k i ş a h s ı n a y n ı bey o l d u ğ u k a
bul e d i l i r k e n bu güçlükler nasıl g i d e r i l d i . B u n u ben a n l a y a m a d ı m . Gba--
vannes'ın belirttiği ( s . 2 8 6 ) v e metin tercümelerinin incelenmesinden
anlaşıldığı üzere Türgiş devletinin son devirlerine dâir Ç i n y ı l l ı k l a r ı n d a
verilen bilgilerin k i f a y e t s i z , müphem v e bazan birbirinden farklı olduk-
larj görülür. S u - ! u K a ğ a n Türgişler'in son kudretli hükümdarı idİ. T o -
haristan'daki ağır mağlubiyete rağmen maneviyatının yerinde olduğu a n
laşılıyor T a v l a oynaması bunu gösterdiği gibi Semerkand üzerine bir
sefer y a p m a y a hazırlanıyordu. Ebû Muzahim Arablâr'a belki yeni sıkın
tılar verecekti. Fakat haris K ü r S û l buna imkân bırakmadı." '
Talaş şehirlerinde oturuyorlardı. Her iki kolun kağanları
zayıf şahsiyetler idiler. ^ On Oklar da bitkin bir duruma
düşmüşlerdi. O derecedeki doğuda Uygurlar'a karşı yap
tıkları mücâdeleyi kaybedip batıya göç etmek zorunda
kalan Karluklar, 766 yılında Sûyâb'ı ele geçirib Türgiş
devletine son vermek başarısını gösterdiler.
Batı Gök Türk kağanlığı ülkesinde yazı ve edebiyat
ları olan bir çok kavimler yaşıyoriardı. Bundan başka
pek çok ülkenin iktisadî hayatı için pek mühim olan Çin
kara ticâret yolu Gök Türk ülkesinden geçiyordu. Fazla
olarak Batı Türkleri iki asırdan fazla, yani oldukça uzun
bir zaman hüküm sürmüşler yani siyasi varlıklarını de
vam ettirmişlerdir. Bütün bunlara rağmen Batı Gök Türk
leri'nden bize kayda değer kültür hâtıraları gelmemiştir.
Buna gerçekten hayret edilir. Doğu Gök Türklerine ge
lince, onlar ülkelerinin kuytu bir yerde bulunması, çok
sert coğrafî şartlara ve diğer mahrumiyetlere rağmen
yazılarını ve edeıbiyatlannı geliştirip onlar ile anıt kabir
ler meydana getirmişler, ticârete ehemmiyet vermişler,
şehirler kurmayı düşünmüşlerdir. Onların halefleri Uygur
lar ise şehir kurmuşlar, Mâni dinini kabul etmişler. İkinci
bir alfabe kullanmışlardır. Onlar Mâni dinini ve ikinci
yazılarmı batılı bir kavim olan Suğdak (Soğd) lar'dan
almışlardır. ^
44 749 yılında Kara Türgişler'in başında İ-po Kutluğ Bilge Kağan (Cha
v a n n e s , ilâveler k ı s m ı , s . 8 1 - 8 2 ) , 7 5 3 y ı l ı n d a da Teng-Li-i-lo-iMi-Şe (Teng-
ride B o l m ı ş ) kağan geçirilmişti ( s . 8 5 , ilâveler kısmı s . 8 7 , haşiye 2 ) .
758 yıllarında (veya 7599'da) Kara T ü r g i ş l e r ' i n kağanı A - t o - p ' e i - l o (ikin
ci kelime C h a v a n n e s ' a göre Boyla)'dan Çin'e bir elçi geldiği bildirili
yor ( s . 8 5 , 2 8 6 h a ş i y e 1 ilâveler k ı s m ı , s . 9 5 ) . Ç i n y ı l l ı k l a r ı n a göre son
Kara Türgiş kağanları hakkında bilinenler bunlardan ibarettir. Sarı Tür
gişler'in kağanlarına dâir hiç bir k a y ı d görülemiyor.
52 Bu kavmin adı ilk defa Uygur Tenri'de Bolmış İl itmiş Bilge Kağah'm
kitabelerinde geçiyor,
K i t â b u - l - m e s â l i k ve'i-memâli'k, y a y ı n l a y a n M . J . De G o e j e , Leyden,
s. 3 1 . A y n ı müellif 221 ( 8 2 6 ) y ı l ı n a alt Horasan v e M â v e r â u n - n e h r ş e
hirlerinin vergilerini z i k r e d e r k e n vergi v e r e n Türk şehirlerini de k a y d e
diyor. Fakat o Tünk ş e h i r l e r i n i n adlarını y a z m ı y o r ( s . . 3 8 ) . B u şehirlerin
Seyhun (Sir Suyu) boylarındaki liâg. Şaş (Taş K e n d ) , hatta îsfîcâb
y ö r e l e r i n d e olıması muhtemeldir.
8-5 Aynı eser, s. 275; B a r l ı ğ için: aynı müellif. Addenda to the Hudûd
a l - ' Â i a m , B S O A S , 1 9 5 5 , X V 1 I / 2 , s. 2 6 3 .
m . KARLUKLAR'DA ŞEHİRCİLİK
SS S h a r a f - a l - Z a m â n Tâhir M a r v a z î , O n C h i n a , T h e T u r k s .and ì n d i a , y a y m -
layan v e ingiiizceye ç e v i r e n V , Nlinorsky, London, 1 9 4 2 , s. 19, t e i c ü -
me s, 3 1 .
him İçin güçtür. Ondan sonraki kollara gelince, bunlar
dan ikisini yani Bulâğ ve Tökhsı ( Z Toks) lar'ı tanımak»
tayız.
Karluklar'm Uygur ve BasmıUar ile ittifak edip GÖk
Türk devletinin yıkılmasında âmil oldukları, sonra Bas
mıUar'ı ağır bir mağlubiyete uğratarak tesirsiz hale geti
ren Uygurlar'a bu mücâdelelerinde yardım ettikleri yuka
rıda görülmüştü. Fakat çok geçmeden bu iki Türk «bu
dunu» arasında mücâdele baş gösterdi ise de Karluklai'
yenilip (İt yılı — 746) On Ok ülkesine kaçtılar; sonra
yurdlarına döndüler ve istiklâl içinde bir hayat sürmek
için Uyguriar'ın hücumlarına karşı koymaya çalıştılar, İki
«budunun» aralarının açılmasının asıl sebebi Karluklar'm
Uyguriar'ın hâkimiyetini kabul etmemeleri olmalıdır. Tav
şan yılında (751) Uygur İl İtmiş Bilge Kağan ikinci zafer
kitabesini (Taryat) diktirirken Karluklar da Gök'ün Oğ-
lu'nun (Çin imparatoru) kumandanı Kao-Sien-Çi'nin as
kerleri arasında batıya doğru gidiyorlardı. Ziyâd İbn S a
lih kumandasındaki Abbasi ordusu ile Taraz (:^ Talaş)
ırmağı civarında yapılan savaşı Kao-Sien-Çi kaybetti
(751 Temmuz). Muharebeden önce Karluklar (Ko-lo-lo) is
yan etmişler ve hatta, belki arkadan Çin askeflerine sal
dırmışlardı.
^2 G h a v a n n e s , ' s. 84 v e h a ş i y e 4 .
i.' in
ó
Z,
s/)
E 2ra ra
fj "d ra .
ca ca ra' ra"
ra
> '-6 ra Jü : ra
o'O <0) Z0 > ro ra ra ra
^
• ,U1 > İp T3 (D E E S E
<D £
:0
c D LU C U) y) . w
w T) j2 _ra ra
> ra H-
fD - JS
fü >
rö Jü > ro •ra
(ü N
ö)
fü ¿i fU D H».
> ^ > >• >
"E -e f-. 0 'jz
D D'
—
t 0
CÛ
O
C LU
a
O
LİJ O .E o
o
<y>> ^
O 00 <8
o Z 03
o c•
â D I â
o
l>
c D
f
.0) ra
c
D a.
••i O O
O
¿
£
o c:
o ra
ó
3 D a
T3 D 00
D t/pı Cp
/
D, X ra ^ <
O fü
CL
O
O
( C h a v a n n e s , Documents, s . 30, 60, 2 7 0 - 2 7 1 ) .
İzahlar:
1 '— N u - Ş e - P i l e r ' d e n en kudretli ve-en varhkîı b a y . 1. boy olup-, bir
kaç y ü z bin asker çıkardığı söyleniyoro
gun'un batısında, Ordu kasabasında oturan Türkmenler'in
98 M i n o r s k y s . 2 8 0 , tercüme s. 2 8 3 - 2 8 4 .
i) S. 266.
100 Y a y ı n i a y a n M. Bahar, T a h r a n , 1 3 1 8 , s. 4 2 1 .
- 5Ş -
Mücmelü't-tevârih'te Barsgan (onda da Barskhân) gibi
Türk'ün oğlu olarak îlâq da zikredilir. Bilindiği üzere
bu adda (yani Ilaq) aşağı Seyhun boylarında Hocend ile
Saş (Taş Kend) bölgeleri arasında bir yöre vardır. Mer
kezi Tunketh olan îlâq bölgesinde daha birçok şehir ve
kasaba görülür. Tunketh'in yanından geçen ırmak da aynı
adı taşır ve ona az çok muvazi akan Şaş bölgesindeki bir
ırmak da coğrafyacılarca Nehrü't-Türk (Türk ırmağı)
adiyle anılır. Eğer adı geçen kaynaktaki ifade ve isim
doğru ise îlâq bölgesinin adını bu Türk topluluğundan al
dığına hükmedilebilir. Esasen Şaş'm kuzeyindeki Isbîcâb
(— İsfîcâb =. Sâyram) bölgesinin başındaki beylerin IX.
yüzyılda Türk asıllı oldukları biliniyor. Hatta Şaş (Taş
kend) bölgesini idare eden beylerin de Türk asıllı olmaları
mümkündür. ^^'^
Mücmelü't-tevârih'te Türk'ün oğullan arasmda Tuti'm
da adı geçer. Hatta orada Tut.Fm tuz'u keşfettiği söyle
nir. Fakat böyle bir isim başka hiç bir yerde görülmedi.
Bu sebeble bu adın doğrusunun Tüng (yahut Tong) ve
nirdi. Diğer taraftan dilleri türkçe ile birlikte ortak bir k ö k t e n g e l d i ğ i bir
kısım âlimler tarafından ileri sürülen Moğol ve Tunguzlar'dan kalabalık
toplulukların kuzeydeki ormanlık bölgede yaşamış oldukları biliniyor.
Cengiz Han devrindeki Moğollar, ormanlık bölgede y a ş a y a n eldaşlarına
Hoyin İrgen (Ağaç E r i ) adını veriyorlardı.
İ07 Bart-hold, a y n ı eser, s.. 176, 2 1 2 . T a b e r î ' d e 191 (806 - 807) yılı hadise^
leri dolayısı ile Ş a ş ( T a ş K e n d ) beyinin askerinin Türkler'den müteşek
kil olduğu görülüyor : «Sâhibu'ş-Şâş fî Etrâkihi v e qaidun min quvva-
108 s . 1 0 0 .
bunun da Isığ Göl'ün güney batısında, Barsgan'a üç gün
lük mesafedeki şehir olduğu görüşü ileri sürülmüştür.
ni K a ş g a r l ı , I, s, 2 8 , 3 0 , 3 1 8 , M, s. 3 8 8 , tercüme I, s. 2 8 , 3 0 , 3 8 1 . A n a d o l u ^
da Ç a r ı k l ı adını taşıyan 6, Ç a r l ı k l a r adlı 5 ve Çarık şeklinde 3, diğer
kelimeler ile b i r l i k t e (meselâ Ç a r ı k Ala^başlı, Çarık B a l l ı ) 7 köy görülü
yor ( M e s k û n yerler k ı l a v u z u , s. 236 - 237). Ancak Çarukluğ (1 Ça-
rukîu }^ Ç a r ı k l ı ) adlı bir Oğuz boyu olduğu gibi, Ç a r ı k ' ı n şahıs adı
olarak k u l l a n ı l d ı ğ ı n ı da biliyoruz.
ne H u d û d ü ' l - â i e m , s. 79. - •
122 Metinde B.ğ.r Han ise de bunun doğrusunun. Buğra Han olduğu aşi
kârdır. Bu unvan Kara Hanlı hanedanın Yağmalar'dan olduğunu göste
ren delillerden biridir.
124 B u , muhtemel olarak, G e r d î z î ' d e k i (s. 279) Kolb.qar \\e ilgilidir. B u un
v a n Penci Ket şehri beyine aidtir. Y a n i her ikisindeki u n v a n v e şehir a y n ı
olabilir,
^ 6i
FARUK SÜr^ER': ESKİ TÜRKIER^DE ŞEHİRdlİK
— 65 — y'^'
«Bu ülkenin, doğusunda Tibet, Yağma ve Toğuz Ğuzz
ülkeleri vardn^ Güneyinde ise Yağma ülkesinin bir kısmı
ile Mâverâün-nelır bulunur. Batısında Ğuzz (Oğuz), ku
zeyinde de Tukhs (Tokhsı = Toksı), Çigil ve Toğuz Ğuzz
( = Uygur) ülkeleri yer alır. Karluk ülkesi mamur ve Türk
memleketlerinin en zenginidir. Orada çok akarsu görü
lür; havası da mu'tedildir. Bu ülkede türlü meyve de ye
tişir. Karluklar cana yakın, iyi huylu, tatlı ve nâzik insan
lardır. Eski zamanlarda hükümdarlarına cebğuy ve bey-
gu dahi denilirdi. Karluk ülkesinde şehirler ve köyler var
dır. Karluklar'm bir kısmı avcılık yapar, bir kısmı şehirler
de oturur, bir kısmı da çobanlık ile geçinir. Servetlerini
başlıca koyun, at ve türlü kürkler teşkil eder. Savaşçı ve
akıncı insanlardır.
1. Külân = küçük bir yöredir. İslâmiyet orada yayü-
mıştır. Yine burada ziraat yapılır.
2. Mirki = köydür. Karluklar oturur. Buraya tüccar
da gelir. Orada ve iki köy arasındaki üç oymak Karluk
lar'dandır. Bunlara Bîstân, (?), Khvam (?) ve Beriş (?
- Banş?) denilir.
1-52 The Regions of the w o r l d , s. 287, 289, 291, 298, 303. V I . numaralı
haritaya da bk.
da, Kemin'in Çu'ya karıştığı ysrîn yukarısında gösterdi
ğini bildirmiştir.
B S O A S , 1 9 5 5 , XV!1 - 2 , s. 2 6 4 .
•156 K a r l u k i a r ' ı n tarihleri hakkında daha fâzla bilgi edinmek için Oğuzlar'a
bk. ( d i z i n , s . 5 0 8 , ilâveler dizini s . 6 8 7 ) .
15T A . H e r m a n n Kayalık'ı Almalık v e Pulat'ın kuzey batısında İki Öküz
(Ögüz)'ün doğusunda gösteriyor (Historical a n d con-imercial atlas of
Ohina). Minorsky Sovyet neşriyatına dayanarak Kayalık harabelerinin
İli'nin sağ k ı y ı ı s n d a , Karatal yöresinde Çingildi (Dungene) yakınında
olduğunu yazıyor (Addenda, s, 2 6 3 ) ,
158 C u v e y n î , !, s , 5 6 , 5 8 , 6 3 ; Barthoid, T ü r k e s t a n , s , 4 0 3 , 4 0 4 , 4 4 2 ; Dersler,
s, 1 7 2 , 1 7 8 . 2 0 7 ,
Yine XIII. yüzyılm başlarında Ozar (yahud Bozar)
adil Kuyaşlı bir Karluk (yahud çok daha muhtemel olarak
Qanglı) da Almalık (yani Elmalık) şehrinin hâkimi ol
muştu. Almalık bugünkü Kulca'nm az l^uzey batısında, İli
ırmağı kıyısında bulunmakta olup yeni şehirlerden biri
dir. Ozar mesleğine at hırsızlığı ve soygunculuk ile başla
mış ve zamanla etrafındaki adamların sayısını çoğalttık-
dan sonra Almalık'ı ele geçirib buranın beyi oimştu. Fa
kat dirayetli bir insan olan Ozar dindarlığı ve âdil idaresi
ile halkı kendisine bağladı ve sevdirdi. O da Kara Hıtay
Kür Han'ının yerini alan Naymanlı Küşlük'un hâkimiye
tini tanımıyarak Cengiz Han'ın tabiiyetini kabul etti. Küs
lük onu ele geçirmek istiyordu. Nihayet Ozar, avlanırken
Naymanlar tarafından yakalanarak Almalık önüne geti
rildi. Özar'm hatunu, bir yandan Cengiz Han'dan yardım
istediği gibi, bir yandan da şehri Naymanlar'a karşı ko
rudu. Çünkü Hatun çok iyi biliyordu ki Almalık'ı teslim
etse de Naymanlar Ozar'ı öldüreceklerdi. Az sonra Moğol
kuvvetlerinin yardıma geldiğini gören Naymanlar kuşat
mayı bıraktılar ve giderken de Ozar'ı öldürdüler. Ozar'm
yerine oğlu Suğnak Tiğin geçti bu, batı seferinde Cengiz
Han'a beğenilen hizmetlerde bulundu. Bunun sonucunda
kendisi Cengiz Han'ın büyük oğlu Cuci'nin kızlarından biri
ile evlendirilerek Altan uruğa «küreken,» yani Cengiz
hanedanına güveyi oldu; 1253 veya 1254 yılında ölünce
oğullarından biri yerine geçirildi. -^^ Cengiz Han'ın batı
yürüyüşünde, yani Harizim.şah Sultan Muhammed üzeri
ne yaptığı seferde üç Türk beyinin veya hükümdarının bu
lunduğunu biliyoruz. Bunlar Uygur İdi Kut Barçuk, Al
malık beyi Suğnak Tigin ve yine Karluk Kayalık hâkimi
Arslan Han idiler. Daha sonraları da her yerde Moğollar
arasında TürMüğü başlıca Kıfçak ve Qanglılar ile Uygurlar
temsil etmişler, buna karşılık Karluklar pekaz denilebile
cek bir varlık göstermiişlerdir. Türk topluluklarının yaşa
dıkları yerleri iyi bilen Reşîdeddîn'in, Câmiüt-tevârîh'in-
den Karluklar'm XIV. yüzyıl başlarında daha ziyade bu
günkü Afganistan topraklarında (Gör ve Garcistan bölge-
V- TOKHSILAR'DA ŞEHİRCİLİK
— 8r —
de yaşadikları anlaşılıyor, Kaşgarlı Mahmud Tokhsılar'ın
Kuyaş'da oturduklarını ve onlara Tokhsı-Çigil dahi denil
diğini yazıyor.
Kuyaş'm yeri henüz kesin olarak tayin edilmemiş olup,
İli vadisinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Kaşgarlı
Tokhsılar'ın aşağı Çu boylarında yaşadıklarından söz et
miyor. Bu husus XI. yüzyılın ortalarında Çu boylarındaki
Tokhsüar'm yerleşik hayata geçmiş olmaları ile izah edi
lebilir. Esasen XL yüzyıldan itibaren Kaşgarlı'dan başka
çağdaş hiç bir kaynak da (^^ani müşâhadeleri XI. yüzyıl
ile ondan sonraiki zamanlara ait olan) Tokhsılar'ın adı geç
mez.
Görüldüğü üzere Hudûdu'l-âlem'de Tokhsılar'ın üç
şehıi ile iki köyleri zikrediliyor. Türgiş kağanlarının otur
dukları meşhur Sûyâb şehrinin onların ellerinde olması
dikkate değer. Buradan yirmi bin asker çıktığının söylen
mesi, Tokhsılar'ın kalabalık bir Türk topluluğu olduğunu
ve Sûyâb'm da ehemmiyetini koruduğunu gösterir. Bigli-
lığ için her ne kadar bir köy deniliyorsa da köyün geniş bir
yörenin merkezi olduğu anlaşılıyor. Çünkü, Ymal Beg Ti
ğin (?) unvanını taşıyan yörenin hâkimi, üç bin askere
sahib bulunmaktadır. Tokhsılar'ın Öz Keth (? Orket),
Lâzine ve Ferâkhiyye adlı köylerde de oturdukları kaynağı-
tnızda açıkça, yazılıyor. Kaşgarlı'nm Kuyaş'da yaşayan
Tohsılar'a Tohsı-Çigil denildiği ile ilgili sözleri, onlann
Karluk boylarından olduklarına dâir Mervezîn'in sözlerini
doğrular.
169 s . 2 6 0 .
170 Talat T e k i n , a y n ı m a k a l e , s . 8 0 7 , 8 1 1 .
171 s . 4 2 1 .
B^j bilgi için 146 numarali h a ş i y e y e bk. Haydar Mirza (kendi zamanm-
da, X V I . yüzyıl) Yengi denilen şehre tarih kitaplarında Taraz denildiği
ni y a z ı y o r ( s . 7 9 , 3 6 4 ) . Fakat müellifimiz bunu kesin bir şekilde söy
leyemiyor.
191 K u m i T a l a s ' ı n , Kaşgarlı'nm haritasına bakılarak, İli'nin çok kuzey doğu
sunda bir y e r d e bulunduğu da d ü ş ü n ü l ü y o r ( M i n o r s k y , s. 2 7 4 - 2 7 5 ) .
192 î, s . 5 8 , 11!, s . 2 7 7 , tercüme i, s. 5 9 , 111, s. 3 7 5 ; M i n o r s k y , s. 2 7 6 - 2 7 7 .
193 Gösterilen y e r . O n a göre İki Ö g ü z şehri Altun Emel'in doğusunda ol-
malıdır. A l t u n E m e l , Karatal ırmağının k a y n a ğ ı n a y a k m bir yerde bulu
nuyor (Türk ili h a r i t a s ı ) .
miz ile Minorsky'nin bu görüşünü kuvvetle desteklemiştik.
43 — Yafqu — Barsğan civarmda bir şehir.
44 — Yağma - Taraz yakmmda bir köy. Bu köy adı
nı, Kaşgarlı'nm da ifade ettiği gibi, Yağma bo'^nandan bir
bölüğün oraya yerleşmesi sonucunda almıştır.
İşte Kaşgarlı Mahmud'un eserinde geçen başlıca şe
hir, kasaba ve köy adları bunlardır. Ancak burada Oğuz
şehirlerine yer verilmemiştir. Çünkü onlardan aşağıda
ayrıca söz edilecektir.
Kaşgarlı, eserinde geçen şehirlerin Türkler tarafından
kurulduğunu, Iranı kavimlerin Türk şehirlerine sonra
dan gelib yerleştiklerini ileri sürmektedir. Müellifimizin
bu sözlerinde, şüphesiz hakikatin payı vardır. Ticârete çok
düşkün, çalışkan, cesur ve ihtiraslı Suğdaklar'm Türkler'
in eski yurdu olan Moğolistan ile Çin'de bile müsta'mere-
leri (kolonileri) bulunduğunu biliyoruz. Şüphesiz ki ad
ları geçen şehir, kasaba ve köylerden bir çokları da Türk
ler tarafından kurulmuştur. Kaşgarlı bunu kendi zama
nında da görüb işittiği için, bu hususu belirtmiştir. Esa
sen bu gerçek ile ilgili elimizde bir çok misaller vardır,
Türkler'in şehir kuruculuğu destanlarına bile aksetmiş
tir. Meselâ bu destanlara göre Oğuz yabgularmm baş
şehri Yeni Kend Oğuz Han tarafından, Balasagun, Uy
gur kağanı Bögü Han tarafından kurulmuştur.
~ 1Ó1 ~
TÜRK DÜNYÂSI ARAŞTÎRMALARS Ağustos 1984
198 1558 yılında Buhara'ya gelen İngiliz taciri Anthon'y Jenkinson Buhara'yı
sönük ve ticâre+i durgun bir şehir halinde bulmuştu. Çin ile ticâret'ke
silmişti. Bu yüzden kendisi de Çin'e gidemedi. Moğol istilâsından önce
İslâm âleminin her bakımdan en önde, en ileri şehirlerinden biri olan,
her yere en güzel şeyleri ihraç eden fakat hiçbir şeye muhtaç olma
yan Buhara'ya Rusya'dan kırmızı sabtiyân, deri, yün elbiseler ve hatta
eğer ve gemler geliyordu. (Early voyages and travels to Russia and
Persia by A . D , (1557 - 1572) and other Engilishmen, Hakluyt Socîety,
London, 1886, I, s . 89, 9 1 ) .
e
Q.
:D
:•
i.
:0
C»
d)
T3
C
E
.5
c
:d
C«i
o ra
c
io
£
O
>ö)
<D
S
>
•g
E
•i
:0
O
1-
c
p
E
ÍÖÎ5
I
1
i
di
Resim 2 — Kara Hofonun k u z s y d e s i g ö m ı ı ü f ü . (A.Stem'den)
• • •• s, . . . . •. .... .
^. ^ ^ ^ ^ ^ ^ l l g p ^ ^
— Ill ^
A . V . Gabailn, Das Leben im Uigurischen K ö n i g r e i c h v o n Qoco ( 8 5 0 - 1 2 5 0 ) ,
W i e s b a d e n , 1 9 7 3 , I - II.
1949, 29 - 1, s. 3 0 - 6 2 .
G e r d î z î , Z e y n u ' ! - a h b â r , y a y ı n l a y a n A . H a b î b î , T a h r a n , 1347.
Ef^Muqaddesî, A h s e n ü ' t - t e q â s i m , y a y ı n l a y a n M . J . De G o e j e , L e y d e n , 1 9 0 7 .
Q u d â m e b. C a ' f e r , K i t â b u ' l - k h à r â c , y a y ı n l a y a n M . J . De G o e j e , B G A , L e y d e n ,
1889.
^ l l Ş v ^ ••
Bizans (şehirleri) 20
Bolat 97
Edhgiş 60 ;
Bolçu (?) 50
Edime 17
Bugut (kitabesi) 27 (h.)
Emü 24: (h.), 51
Buhara 21, 85, 86, 102
Erk 46
Bukarak Uluş 88 (h.) bk.
Erivan (gölü) 91
Buhara
Esber 73
Evliya Ata 19
Canıgâr 26, 48, 69 F
C.mJiketh 47 Ferâkhiye 81, 82
Cemûketh 65 (h.), 71 (h.), 85 Fergana 21, 71, 97
Can Balık 45, 98 Firunketh 67 (h.)
Cend 99, 101
Cermiyye 72, 73 (h.) bk. Qum • G •
Ceyhun 15 Gandhâra 22
Cüvâre 99 Gangesîr (?) 67
Gegen Çağan 39
Ç H
Çarık 60 Halaç 57
Çankh 60 Halaçlar 57 (h.)
Çarıklar 60 Halaçh 57 (h.)
Çigil 70 (h.), 71 Hami 3, 48
Çinâniketh 43, 46 Harizm 63
Çin 4, 5, 9, 11, 13, 14, 16, 19, Hasan Kent 2
24, 25 (h.), 26, 33, 36, 40, 45. Hazar Denizi 3, 40
83 Heft Dih 71
Çin şeddi Hindistan 14, 16, 17, 22
Oingling dağı 42 (h.) Hooend 60, 76, 97
Çomul keth 46, 48 Horasan 19, 60, 100
Çöl 73 Hoten 86, 90
Çu ırmağı 13, 15, 54, 68, 74, Humul (Kumul) 47, 48
75, 76, 79, 92, 102 Huttal 19 (h.)
Hutukbay 45
D I
Dih=i Çûb 40 (h.) Iduk Baş 30
Dih-i Nev 2 Iğraç Art 47, 83
Dih-i Nûciket 71 (h.) ila ırmağı bk. İli ırmağı
Dihistan 57 Isığ İsig " Köl (Göl) 13, 15,
Doğu Sibirya 59 (h.) 48, 56, 61, 79, 90, 92, 103
Doğu Türkistan 50 İh) Ithk 90
Kaşgar 62, 83, 84, 85, 87
Katun-Sini 91
îdi Kut şehri 44 bk. Koçu
Katvan Çölü 76
Î-Gu 14
Kaya Kent 2
îki Ögüz 90, 91 (h.), 95, 108
Kayalık 91, 99, 102
İÜ (ila) Irmağı 23, 48, 51, 80,
Kayseri 9
90, 94, 103
Kazgurt dağı 94
m vadisi 13, 23, 92
Kemin ırmağı 74, 75
îndus Irmağı
Kemçik çayı 91
în-şan (dağı) 14
Kemçiketh 39 (h.)
İranlılar 20
Kençek Sengir 91
İran 9, 20
Kestek geçidi 41
İr Közkü Keth 47
Kengeres 55
İrtiş ırmağı 19, 50
Kermin Keth. 68, 74 (h.)
îsficâb (Sayram) 39 (h.),
Khulend Gün ırmağı 46, 83
53 (h.), 60, 70, 71 (h.), 87, 89
Kh.müd (Humul = Kumul?)
İşim 62
47
İsig Köl bk. Isıg Köl (Göl)
K.bâl 73, 75 bk. Sâğûr K.bâl
İtil havzası 27 (h.), 56 (h.),
Kie-Tan (dağı) 19 (h.)
99
Kinküt 93
K Kiü-çi 15 bk. Kuça
Kiu-lan 24 bk. Kulan
Koçkar - Koçgar - (Koçungar)
Koçu 14, 15, 16, 22, 42, 44, 45,
Başı 72 (h.), 90, 92
48, 86, 98
Kadırgan Yış 57, 97 (h.)
K.m.sığıya 46
Kalaçlar 57 (h.)
Kong-yu 20
Kamlançu 91
Kopal 91
Kansu 14
Korday (geçidi) 51
Karaçuk 99, 101
Kökçe Tengiz 91 (h.)
Karağan 28
Kökyâl 67
Kara-Hoca 44 bk. Koçu
Köl 70 (h.), 71 (h.)
Kara İrtiş 49, 52
Köl Şûb 53, 67 (h.), 73
Kara Kurum. 12, 33, 34, 39
Köşk Medrese 9
Kara Kuyas 92 Köz Erk 46, 48
Kara Sengir 29, 91 (h.), 92 Kuça (zırKüçe) 13, 14, 15, 32,
Ka^rgalığ 91 83, 90, 92
Karnak 99 Kulca 90, 97
Karyetu Hakanı Türkî, 73 Kum 72 bk. Cermiyye
bk. Medînetu Hakanı Tür- Kumul 48
gişî Kunduz 15, 21, 22
Kac-Ç'ang 14 bk. Koçu Kuyas 82, 92, 98
Kasri Bas 53, 72, 73 Külân 60, 66, 69, 70, 72, 73, 74
Kümb.rket 68 (h.), 74 (h.) Nûşecânul'-'âlâ (Yukarı Bars
bk. Kerminketh khân) 73
Kûm.s.Art 47 Nûşecânu's - suflâ (Aşağı
Kûnkût 93 Barskhân) 72, 73 (h.)
K.m.siğıyâ 46 Nûşket 71, 74, bk. Nüzket ve
Kökyal 67 Nûnket
Koçu 14, 15, 16, 22, 42, 44, 45, Nüzket 73
48, 86, 98
O
Kopal 91
Kong-yu 20 Ordu 63, 71 (h.), 74, 75, 94,
100
Ordu Bahk 11, 32, 33, 36, 37,
Lâzine 81, 82 38, 47, 55
Lûlığ 67 Ordu Kend 85, 90, 93, bk.
Lunt'ay 98 (h.) Kaşgar
Orhun ırmağı 3, 34, 38 (h.),
M 40
Orhun yöresi 4, 38, 39, 40, 47
Manas 45
Orta Asya , 4, 33 (h.), 41, 44
Mankent 93
(hJ, 48, 82, 101, 102
Maral Başı 48, 89
Orta Anadolu 9
Mâverâü'n-nehr 21, 40, 55
Orta Doğu 27 (h.)
(h.), 72 (h.), 76, 85, 86
Orta Kent 2 /
Medînetu Hakanı Türgişî 73
Otrar 97, 101 -i..
bk. Karyetu Hakanı Türkî
Oş 71 (h.)
Mekânketh 67 (h.) bk. Tekab-
keth Ö
Muıgiak 93
Ögüz 50, bk. Seyhun
Mirki 63, 67 (h.), 70, 71, bk.
Ötüken 3, 4, 10, 27, 29
Birki
Ötüken Yış 19
Moğolistan 20, 39, 96, 103
Öz Kend 67, 72, 90, 93, 101
Öz Ketli 68 (h.), 71, 81, 82
Narin 62
Nehrü't-Türk 60 Pei-ting 13, 44
Nemekiyo 40 Penci Keth 44, 46, 48, 64 (h.),
Nevâket 24, 71, 73, 74 68 (h.)
Nevîketh 67, 71 (h.), 74, bk. Pıng-yu (Bin Pınar) 18, 23
Nevâket Pöh-loh-kia (Ak Su) 14
Nuçe-Kien 20 bk. Nûçeketh
R
Nûçeketh 20
Nûnket 67 Ribâtât 100
. s V Talas 19, 20. 24, 25, 26, 27, 50,
51, 54, 76, 79, 87, 91, 94, 97
Sablığ Kuyas 92
bk. Taraz
Saçiu 58 (h.)
Talasse 19 bk. Talas
Sağûr K.bâl 64 (h.), 73 (h.),
Taraz 43, 50, 51, 52, 102 bk.
75 (h.)
Talas
Sâhğ 64
Tarbağatay 51
San-mi 23
Tartı 66 (h.) bk. Külân
Sayram 20, 94, 99
Tatalhayn 34
Sayram gölü 97, 99
Taş Kend 13, 20, 24, 95, 102
Sğlcân 70 (h.)
Tarım 82, 86
Selenge 28, 32 (h,), 59 (lı.)
Tartûk 94, 95
Semerkand 21, 25, 76, 90, 97,
Tekâbketh 73 (h.)
101
Temir Kapığ 57 (h.)
Semizkend 98 (h.) bk. Semer
Tering Köl 91, 95
kand
Terken 60 (h.) bk. Taş Kend
Seyhun 27 (hJ, 39 (h.), 53, 56,
Tibet 45, 83 •
60, 86, 87, 99, 100, 101
Tien-Şan (Doğu-) 44
Sıgun Samur (Buğra Han'm
Tobol (Yukarı) 62
ağüandığı yer) 72 (h.), 94
Toğla Ögüz 11, 14
Sibirya 37, 38
Toğu Balık 11, 12
Sir Derya 27 (h.), 100 (h.),bk.
Toğra Yonş 51
Seyhun ve Sir Suyu
Toharistan 15, 22, 25
Sir Suyu 27 (.h)
Tokmak 74, 89
Su-yeh (Sûyâb) 14, 15, 19
Tong 68 (h.) bk. Tonul
(h.) bk. Sûyâb
T.nzag 47
Sulmi 45 Tonul 68 (h.)
Sûs 71 (h.) Tuz Göl 67
Sûyâb 14, 15, 17, 18, 19 (h.), Tümket 74
20, 23, 24, 25, 26, 51, 54, 64, Türkistan 16, 46, 84, 85, 101
71, 73, 74 Türkistan 101 bk. Yesi
Türkiye 2, 91, 92
Tüzün Bulağ 67
Şaş 20, 24, 39 (h.) bk. Taş
U
Kend
Şehir Kend 2 Uç 69, 89, 90
Salci (yahud Siici) 64 (h.), Uç Turfan 69 (h.)
70 (h.) Ugeynor 34
Uzun 'Ânç 67
V
Tabar 55 (h.) Velasakûn 71 (h.) bk. Bala
Tafqan (dağı) sağun
w Yenisey ırmağı 59 (h.), 91
Y e n g i B a l ı k 45
Wan şou-şu 7
Y e n i K e n d 2, 86, 96, 99, 1 0 1
Y e s i 101
Y i n Ş a n d a ğ ı 97 ( h . ) , 99 (h.)
Yabas 30
Y u k a r ı İli 97
Y a f ı n ç 48, 90, 95, 102
Yukarı Selenge 27
Yafqu 96
Y u k a r ı İrtiş 62
Yar Kend 90
Y u l d u z K ö l 93
Y a r l ı ğ 48 b k . Barlığ
Y ü n g ü ç a y ı 89
Y a y ı k 65 (h.)
Y e d i S u 76
Y e ğ â n k e t 70 (h.), 7 1 (h.) Zerakh 70 (h.)
DEVLET, HANEDAN, EL, BOY, ŞAHIS
ADLARI VE UNVANLAR
yarasında yarısında 6 38
oplayı oplayu 11 33
tadunlar tudunlar 13 22
Muhâmmed Muhâmmed 19 19
7599 759 23 32
Be!5 Balık - Koço Beş Balık - Koçu 38 4
Toğuz = Ğuzz Toğuz Ğuzz 47 26
K'ive Ç'uo K'iue Ç'uo 54 3. sütün
Sa-po Şa-po 54 3. sütün
Köl-Tiğin Köl-Tigin 56 43
Baregan Barsğan 59 3
Diaqlılar Ilaqlilar 60 28
Yigil Çigil 62 3
Bayda'tlar'mm Bayautlan'nm 64 11
Qudemâ Qudame 65 21
pudemâ Qudame 65 23
mens meni 71 25
Pudsmâ Qudame 72 13
J.H. Karamers J.H. Kramers 72 38
yabgasunun yabgusunun 73 23
Qudemâ Qudame 74 5
Takmak Tokmak 74 22
distribütdon distribution 79 32
Kuyaş Kuyas 80 14
Edzkişler Edhkişler 82 2
maansında ma;nasında 88 9
Cihan maqâle Cellar maqale 90 33