You are on page 1of 8

Sayıların Sırrı

Teklik ve Çiftlik
Allah Tektir ve Teki Sever. Üç [3] Tek Sayıların İlkidir ve Bu Nedenle İlk Mertebe Üçe Eşittir. İlk
Olmak ise Aynı Zamanda Teklik Demektir. Teklik İktidar, Çiftlik ve Tekliğin Sahibidir. Eşyâ ise
Ancak Çift ve Tekliği Kendinde Birleştiren Bir Teklikle Bilfiil Var Olur. Bu ise Birliğin Kendisinde
Gözüktüğü İlk Durumdur. Öyleyse Üç Vardır ve Üç Ayak Üzerinde Durulabilir.

Bu Konuda Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyye Adlı Kitabında Açıkladığı ve


Kendisinin Gördüğü Bir Rüyâ Açıklayıcı Olabilir:

Birisi, “Sayıda Çokluğun En Azı Kaçtır?” Diye Sorunca Ben de, “Nahivcilere Göre Üç,
Fakîhlere Göre İkidir.” Dedim. Bunun Üzerine Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem, “Onlar da
Yanılmış Ötekiler de!” Dedi. Ben, “Nasıl Söylemeliyim?” Dedim. Şöyle Buyurdu, “Sayı Çift ve
Tektir. Allah Şöyle Buyurur: Çifte ve Teke Yemin Olsun [Fecr, 89/3.]. Hepsi Sayı Olduğu Hâlde,
Onları Ayırmıştır.” Sonra Mübârek Eliyle Beş Dirhem Çıkarıp Üzerinde Oturduğumuz Hasrın
Üzerine Attı. İki Dirhem Ayrı, Üç Dirhem Ayrı Düştü. Bana, “Soru Sorana Hangi Sayıyı
Sorduğunu Sormak Gerekir; Çift mi Tek mi?” Dedi. Sonra Elini İkinin Üzerine Koyarak, “Bu Çift
Sayılarda Çokluğun En Azıdır.” Sonra Elini Üçün Üzerine Koyarak, “Bu da Tek Sayılardaki
Çokluğun En Azıdır.” Buyurdu. Sonra Şöyle Ekledi; Bu Meseleyi Sorana Böyle Cevap Vermek
Gerekir. Gerçek Bizce Böyledir.

Sayıların Tek ve Çift Olarak Ayrılmasının Hikmeti Nedir? Bu Konuda Tasavvuf Literatüründe
Yeterli Açıklamalara Rastlamadık. Aynı Belirsizlik Sayılar Teorisinde de Vardır ki, Bugünkü
Matematik Biliminde, Sayıların Özellikleri Tek ve Çift Ayrımı Yapılmadan İncelenir. Dolayısı ile
Sayılar Teorisiyle İlgilenenlerin Tamsayıların Özelliklerini İki Kategoride, Yani Çift ve Tek
Olarak İncelemeleri, Tamsayıların Yapısında Bâzı Yeni Bilgilerin Ortaya Çıkmasına Neden
Olacağı Beklenir. Çünkü Bu Ayırım İlâhî Bir Hükümdür.

Sayıların Özel Sırları


Bir [1] Her Bir Sayı, Kendi Mertebesindeki 1’in Tekrarlanmasıyla Ortaya Çıkar. Dolayısıyla
Tasavvufta 1’e Sayı Gözüyle Bakılmaz. 1, Sayının Aynı, Yani Özüdür. Yukarıda Anlatıldığı
Gibi Çift Sayılar 2 ile Tek Sayılar 3 ile Başlarlar. Bütün Sayılar 1’in Tafsilinden İbârettir. İbn-i
Arabî’ye Göre 1, Allah İsminin Sayı Âlemindeki Mazharıdır. Allah İsmi Diğer Bütün İsimleri
Kendisinde Topladığı Gibi, 1 de Bütün Sayıları Kendisinde Toplamıştır. Bu Nedenle Sayılar
1’in Hükümleridir ve Bu Bakımdan 1 İlâhî Vahdetin (Birliğin) Sembolüdür.

Hakk ile Mahlûkat Arasındaki Münasebetin İlâhî Mertebe Bakımından Durumu Tıpkı el-Vâhid
İsmi ile Sayılar Arasındaki Münasebet Gibidir ve el-Vâhid İsmi 1’e Karşı Gelir ve Bu Saymakla
Ulaşılan Bir Sayı Değildir. Nasıl Hakk Teâlâ, Mahlûkatın Yaratıcısı Olduğu Gibi, 1 de Sayıların
Menşeidir. Zirâ Her Bir Sayı Kendi Mertebesindeki 1 Kadar Tekrarlanmadıkça Ortaya Çıkmaz:
1 + 1 + 1 + 1 + 1 = 5.

İbn-i Arabî’ye Göre 1 Sayısı ve Sayısal Değeri 1 ile Gösterilen Elif Harfi, Sayı ve Harf Değildir.
Ancak Avâmın Bundan Haberi Olmadığı İçin 1’i Sayı, Elif’i de Harf Görürler. 1, Allah İsminin
Sayılar Âlemindeki Mazharı Olarak Görüldüğünden, Bu Mazhariyet İnsan Türünde İnsan-ı
Kâmil’e, Harfler Arasında da Elif’e Verilmiştir. Yani Allah İsminin İnsanlar Arasında Ortaya
Çıktığı Mahal İnsan-ı Kâmil Olup, Harfler Arasında Ortaya Çıktığı Mahal Elif Harfidir.

1’in Makamı Cem Makamıdır ve 1’in Sıfatı, Allah İsminde Olduğu Gibi Kayyûmiyettir.
Kayyûmiyet, Kendi Zâtı ile Mevcûd Olma, Varlığında ve Varlığının Devamında Her Şey O’na
Muhtaç Olduğu Hâlde Kendisinin Hiçbir Şeye Muhtaç Olmama, Mahlûkatı Var Kılıp, Onların
Varlığını Devam Ettirme Anlamında Allahû Teâlâ’nın Bir Sıfatıdır. 1 de, Sayılar Arasında
Kayyûmiyet Sıfatı Nedeniyle Diğer Sayıların Varlıklarını Korumaktadır. Her Bir Sayı Kendisine
Delâlet Eden Bir Hakîkât Sayesinde (Hakîkât-i Vâhide) Diğer Sayılardan Ayrılır. Birlerin
Toplamı (Cem-i Ahad) İsmi ise Sayıların Her Biri Üzerinde Hüküm Sahibidir. Her Sayı Bu
Kapsamın İçerisindedir. Her Sayının Mertebesi ve Terkibi Cem-i Ahad Sayesinde Olmaktadır.

İki [2] Mülk Âleminin Sayısıdır. Zıtlık ve Kutupluğu Simgeler. Bu Nedenle 2 Sayısı, İçerisinde
Bulunduğumuz Kahır ve Mülk Âlemini Gösterir. Âlemde Her Şey Zıtlarıyla Beraber Ortaya
Çıkar. Bu Durum “Biz Her Şeyi Çift Yarattık [Zuhruf, 43/12.].” Meâlindeki Âyetinin Yorumudur.
Gerçekten Âlemde Dâima 2’lik, Yani Zıtlıklar Mevcûddur. Örneğin Nefes Alıp Verme İkili Bir
Harekettir. Kalbin Kanı Vücûda Pompalaması Sıkışma ve Boşalma Olarak İki Hareketten
İbârettir. Âlemde Aynı Ânda Oluş ve Bozulma Ortaya Çıkmaktadır + ve – Elektrik Yükleri,
Sıcaklık ve Soğukluk, Varlık ve Yokluk, Erkek ve Dişi, Doğum ve Ölüm Bu İkili Düzenin Birer
Yansımalarıdır. Bu Durum 2 Sayısının Eşyâ Üzerindeki İlâhî Bir Hükmüdür. Arabî’ye Göre
Evrendeki Bu Zıtlık, Allahû Teâlâ’nın İsim ve Sıfatlarındaki İkili Yapıdan Kaynaklanmaktadır. Bu
da İlk Tecelli Kabûl Edilen Rahmaniyet Tecellisinin Cemâl – Celâl Şeklindeki İkili Yapısını
Göstermektedir.

Arabî Hazretleri, 2’nin ve İki Olmanın Bu Âlemdeki Zıtlığa İşâret Ettiğini, 2 Sayısına Tekabül
Eden Be Harfinin Telaffuzundan Çıkarır. Çünkü Be Harfinin Mahreci (Ağızdaki Çıkış Yeri) İki
Dudaktır. Mahrecindeki Bu İkiliğin Mecbur Oluşu, 2 Sayısının Âlemde Ortaya Çıkabilmesi İçin
de Zıtlığa ve Kutupsallığa İhtiyacı Olmaktadır. Çünkü Varlık Âlemindeki Her Şey, Ancak Zıddı
ile Fark Edilebilmektedir.

İnsanların Ben ve Sen Ayrımı 2 Sayısının Bir Hükmünü Gösterir. Bundan Kurtulmak İçin
İnsanın Tasavvufî Bir Eğitimle Vahdetin (Birliğin) Egemen Olduğu, Dünyânın Nefs ve
Arzularından Kurtulmuş Bir Hâlde Fenâ ve Bekâ Makamına Geçmeleri Gerekir. Bu Konuda
Mevlâna Hazretleri Buyurur ki; Ben, Sen Ayrımında Kaldığın Sürece Bu Kapıdan Geçemezsin!

[Mesnevî, Cilt: 1, 3056-65.]

Buna Göre Dünyâ Âleminin İkiliği Aşılamadan Birlik Boyutuna Geçmek Mümkün Değildir. Bu
da Ancak Gerçek Bir Sûfî Eğitimi ile Mümkündür.

Üç [3] 3 Sayısı, Tek Sayıların İlkidir. Bu Sayının Hükmü Mümkünlerin Ortaya Çıkmasını
Sağlayan İsim Olmasıdır. Çünkü Hakk’ın Yaratması “Ol” Sözünden Meydana Gelir. “Biz Bir
Şeyin Olmasını Dilediğimiz Zaman Ona Ol Deriz O da Olur [Nahl, 16/40.].” Sözünün Arapçası
Kun Olup 3 Harftir. Bu Harfler Kef, Vav ve Nûn’dur. Bu Şekilde İlk Teklik Varlığa Yayılmıştır ve
Varlığın Ortaya Çıkmasında Kendisini Göstermiştir. Bu Nedenle Çoğulun İlki 3’tür ve İlk Tek
Sayıdır. Çünkü Her Mümkün, 1’den Var Olmamıştır. Her Mümkün, Bir Çokluktan Meydana
Gelmiştir. Çokluğun İlki ise 3’tür ve Tek Sayıdır. Bu Nedenle Allah’a Ortak Koşanın Nihâi Gücü
Üç Olmuş ve “Allah Üçün Üçüncüsüdür” Demiş ve 3’e Ekleme Yapmamıştır.

Arabî Hazretlerine Göre Âlem Üçlü Bir Yapı ile Vücûda Gelmiştir. Dolayısıyla Âlemdeki İcâd ve
Zuhurlar da 3 ile Başlar. Bu Bakımdan 3 Sayısı, İlâhî Yaratmanın (Tekvin) Sayısıdır. Bunun
Nedeni, İlâhî Zâtın Üzerinde Bulunduğu Hakîkâtin Zât, Sıfat ve Râbıt’tır. Râbıt, Zât ile Sıfat
Arasındaki İlişkiyi Düzenler ve Sıfatın Zâta İlişmesini Mümkün Hâle Getirir. Yani Zât, Onun
Sayesinde Sıfatı Kabûl Eder. Aynı Şey İlim, Âlim ve Malûm Arasında Vardır. Âlim ile Malûmu
Birbirine Bağlayan Râbıt İlmidir. Bütün İsim ve Sıfatlar Bu Şekilde Bir Üçlü Yapı İçerisinde
Bulunurlar.

Nasıl 3 Sayısı 2 ve 1’in Toplamından Elde Ediliyorsa, Çocuk da Aynı Şekilde Erkek ve Kadının
Birleşmesinin Bir Neticesidir. Sayıların Sonsuza Uzaması Gibi, İnsan Irkı da Bu Şekilde
Devamlılık Kazanmıştır. Bu Husus, Şu Âyet-i Kerîmede Açıkça İfâde Edilmektedir; Sizi Bir
Nefisten Yaratan, Ondan da Eşini Yaratan Rabbinizden Sakının [Nisâ, 4/1.].

Fusûsü’l Hikem’in Muhammed Fassında Dile Getirilen, “Bana Dünyânızdan Üç Şey Sevdirildi
ki Bunlar; Kadın, Güzel Koku ve Namazdır [Buhârî, es-Sahîh.].” Hadîsinde 3 Sayısının Eşyâya
Tahsis Edilmesi İcâd ve Tekvinin Üçlü Yapısını Gösterir. Sevdirildi Kelimesi, Muhabbetin Râbıt
Özelliğini ve Tekvinin Aslı Olduğunu Göstermektedir. Çünkü Üç Şey –ki Bunlar Kadın Güzel
Koku ve Namazdır– Arasındaki İrtibât, Muhabbet Sayesinde Kurulmaktadır. Buna Göre İlâhî
Yaratılışın Gerekçesi Olan Muhabbet, Allah ile Âlem Arasındaki İrtibâtı Sağlayan Râbıttır.

Dört [4] Bu Sayının İlâhî Hükmü En Geniş Makama Sahip Olmasıdır. Bu Bakımından
Peygamberlik Makamının Altındaki En Geniş Makam, Mânevîyatta 4 ile Tavsif Edilmiştir. Bu
Makam Sıddîklar Makamıdır. Allahû Teâlâ, 4 Sayısının En Geniş Makama Sahip Olması
Nedeniyle, 4 Kadınla Evliliğe Müsaade Etmiştir.

4 Sayısı Bu Genişlik Dolayısıyla Kemâl Özelliğine Sahip Olan 10 Sayısını İçermiştir.

Çünkü 1 + 2 + 3 + 4 = 10’dur, Yani 4 ile Kemâle Varılır, Yani En Geniş Makama Erişilir. 10
Sayısının Kemâli Hakkında Aşağıda Açıklama Verilmiştir.

Sağlık Açısından Nisan Ayının Ayrı Bir Önemi Vardır. O da Ayların Dördüncüsü Oluşudur.
Doktorlar Bedenlerdeki Dengeyi Tekrar Kurmaya, Ölçüleri Ayarlamaya Çalışırken, İnsanın
Nisan Ayındaki Yaratılışını Korumaya Çalışır. Çünkü Nisan Ayı, Dinçlik ve Gençlik Ayıdır.
Ayrıca Bu Ayda Meyveler ve Çiçekler Ortaya Çıkarlar. Her Şeyin Yeniden Canlandığı Bu Ay 4
Sayısının En Geniş Makama Sahip Olma Hükmünü Taşımaktadır.

Beş [5] Sayısı, Kendisini ve Diğer Sayıları Korur. Namaz Sayısının 5 Olması, Bu Nedenledir.
Allahû Teâlâ Şöyle Buyurur; Namazları Muhafaza Ediniz [Bakara, 2/238.]. “Namazlar” Vakti
Belirlenmiş, Farz Kılınmış ve Yazılmış 5 Vakit Namazdır. Eğer Denilirse ki, Vitr Namazının 5’e
İlâve Olduğu ve Namaz Sayısı Altıdır... Buna Karşı Şunu İfâde Edebiliriz; Vitrin, 5’in Kendisini
Koruduğu Bir Sayıyı Eklemiştir ki, O da Altıdır ve Altı ise İlk Mükemmel Sayıdır.

Altı [6] 6, Sayıların En Yetkinidir. 6, Matematikte Mükemmel Sayıların İlki Olarak Tanımlanır.
Çünkü 6’nin Has Bölenlerinin Toplamı, Kendisini Verir: 1 + 2 + 3 = 6.

Allahû Teâlâ Âlemi 6 Günde Yaratmıştır ve Tam Mükemmel Hâle Getirmiştir. Bu Bakımdan 6
Sayısının Hükmü Bir Tamamlanmayı veyâ Mükemmel Hâle Gelmeyi Gösterir. Bunu İnsan
Hayatında Görmekteyiz. Sırlar İlminin Bize Bildirdiğine Göre, İnsanın Dünyâya Gelmesinden
Sonraki İlk 6 Ayı ve İlk 6 Senesi, Çocuk İçin Çok Önemlidir. Bu Sürelerde Çocuğun Bakımında
ve Yetiştirilmesinde Çok Dikkatli Olunmalıdır. Ondan Sonraki Süreler, 10’ar Yıl Olarak Devam
Eder. Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimizin Kemâlinin Bir Yönü, Daha Önce Hiçbir
Peygambere Verilmemiş Olan 6 Özelliktir. Bu Özellikler:

1) Muhammed Aleyhisselâm’a Yeryüzü Hazinelerinin Anahtarları Verilmiştir. Âlemde


Ortaya Çıkan Her Rızkı, O Rızkın Dayandığı İlâhî İsim, Anahtarları Elinde Tutan Rasül
Aleyhisselâm Efendimizin Emrinden Verir.

2) Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimize, Cevâmiü’l-Kelîm Verilmiştir. Bu,


Sonsuz Olan Her Şeyin Bilgisinin Rasülullah Efendimize Verilmiş Olması Demektir.

3) Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem, Bütün İnsanların Hepsine Gönderilmiştir. Onun


Ümmeti, Şeriatı Öğretmek Üzere Gönderildiği Herkestir. Bununla Beraber Ümmetinin
Bir Kısmı Îmân Eder Fakât Bir Kısmı Îmân Etmez Fakât Bu, Onları Ümmet Olmaktan
Çıkarmaz.

4) Bir Aylık Mesâfeden Düşmanlarına Korku Salmakla Desteklenmiştir. Onun Karşısına


Çıkan Bütün Düşmanların Kalbinde Bu Korku Vardır. Ancak Bu Korku, Aslında, Karşı
Tarafın Yanlış Bir İş Yapmalarını Engellemesi Bakımından Bir Rahmettir.

5) Önceki Peygamberlere Helâl Kılınmayan Ganimetler, Ona Helâl Kılınmıştır.


6) Allah Onun İçin Yeryüzünü Temizlemiş ve Bütün Yeryüzünü Mescîd Yapmıştır.
Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem ve Ümmeti Her Nerede Namaz Vaktine Erişirler ise,
Namazlarını Orada Edâ Ederler. Buna Göre Bütün Dünyâ Allah’ın Evi Olur. Bu
Demektir ki Bu Vitr Namazının Eklenmesiyle Namaz Sayıları 6’ya Çıkmıştır ve Bu
Şekilde Namaz, 6 Sayısının Hükmü Altında Mükemmel Olarak Tamamlanmıştır. Açısı
Olan Şekillerin Benzerleri Birbirlerine Eklendiğinde, Elde Edilen Şekillerden Hiçbir
Boşluk Bırakmayan Şekil Altıgendir ve Bu Özellik de, 6 Sayısının Mükemmellik
Hükmünün Altındadır.

Yedi [7] 7 Sayısı İlâhî İlimde Kemâlin Zirvesidir. Tasavvuftaki Zikirler En Az 7 Defa Tekrarlanır.
Bu Nedenle Allah, Unsurlar Âleminde Eserlerinin Varlığındaki Hikmeti 12 Burçta Dolaşan 7
Gezegene Bağlayarak, Seyyar Gezegenlerin Sayısını 7 Yapmıştır. Buradan 7’nin Varlığa
Kemâli Olduğunu Anladık. Bugün 7 Feleklerdeki Bâzı Alt Feleklere Ait Olan Gezegenlerdir.

Mânevîyatta En Üst Makamda Bulunan 7 Kişi Vardır. Bunlardan 4’ü Evtad, 2’si Kutub ve 2’i de
Gavsdır. Bu Kişiler Üzerinden, Allah Kâinatı İdâre Eder. Bu 7 Kişiden Her Birisinin Görevi
Ayrıdır. 2 Kutub ve 1 Gavsdan Oluşan 3’lü Grup, Diğer 4 Kişinin Üzerindedir.

On [10] 10 Sayısı Kemâl Özelliğe Sahiptir. İnsan Hayatında 10’ar Yıllık Devreler Farklı
Özellikleri İçerir. Her 10 Yılda Bir, İnsan Farklı Bir Yapı İçerisine Girer.

On İki [12] 12 Sayısı Burçların Sayısıdır. Allah, Burçlardaki Hareketin Yetkinliğini 12’ye
Yerleştirdi. 12, 1’den 9’a, Sonra 10’lara, Sonra 100’lere, Sonra da 1000’lere Kadar Olan Sayı
Mertebelerinin Sayısıdır. Bu 12 İçerisinde Sonsuza Kadar Olan Terkipler Meydana Gelir. 7
Gezegen 12 Burç İçerisinde Hareket Eder.

On Dört [14] Kur’an’daki Mukattâ Harflerinin Sayısı 14’tür. Sûre Başlarındaki Bu Harflerin
Terkibi Meleklerin İsimleridir. Bu Harfleri Okumakla, Bu Melekler Çağırılmaktadır. Bu Melekler,
Okunan Sûredeki Olumsuzluklardan Okuyanı Korumak İçin Görevlidir. Bu Harflerle Başlayan
Sûrelerin Sayısı 28’dir. 28 Sayısı, 14’ün İki Katıdır ve Mükemmel Sayıların İkincisidir.

Çünkü 1 + 2 + 4 + 7 + 14 = 28’dir. Bu Bakımdan Burada da Bir Hikmet Gizlidir. Ayrıca 28


Sayısı, Gökteki Menzillerin Sayısıdır. Kur’an’daki Tilâvet Secdelerinin Sayısı da 14’tür. Kur’an
Hatmedildiğinde Bu Secdeler Yapılmazsa Hâtim Eksik Kalır. Ayrıca Hicrî 1400 Yıllarında
Bulunmamızın, İslâmiyet Açısından Önemli Olayların Vuku Bulacağı, Birçok Âlim Tarafından
Keşif Bilgileriyle Haber Verilmiştir.

Bu Tamsayıların Dışında da İlâhî Sırlara Sahip Tamsayılar Vardır.


Bunlardan Bâzıları Şunlardır:

Otuz Üç [33] Çekilen Tesbihlerin Sayısı Olarak Kullanılır.

Kırk [40] Sayısı Bir Olgunluk ve Kemâlatı Gösterir. Peygamberlik 40 Yaşında Ortaya Çıkar.
Tarikatlarda 40 Gün Süren Çile Eğitimi Vardır (Erbain).

Yetmiş [70] Sayısı Tevbe Adedi Olarak İfâde Edilir. Genelde Sınırsız Çokluğu İfâde Eder.

Yüz [100] Sayısı Cennet ve Cehennemdeki Mertebelerin Sayısını Gösterir.

Yukarıda Anlattıklarımız, Sayıların Kâinatın Yapısında Ne Derece Büyük Bir Hüküm Sahibi
Olduklarının İfâdeleridir. Evrenin Yapısının Temelinde Sayıların Hüküm Sürdüğünün En Büyük
Delili de, Evrendeki Fiziksel Olayların Açıklanmasında Kullanılan Matematiksel Modellerdir. Bu
Modeller, Fiziksel Olayları Kısmen Açıklayabilseler de, Evrenin Yapısının Zâhirî Tarafının
Matematiksel Bir Sistem İçerisinde Olduğunu Bize Göstermektedir. İnsanın Düşünmesi,
Matematik Sayesinde Kolaylaşmıştır. Bu Bakımdan İnsandaki Hayâl Gücünün Temelinde,
Matematik Önemli Bir Yer Tutar.

Yalnız Şunu Unutmamak Gerekir ki, İnsanın Hayâl Âlemindeki Matematiksel Kavramlar, Allah
Tarafından Yaratılıp, İnsanın Hayâl Âlemine Atılmıştır. Allah Tarafından, Yaratılıp Hayâl
Âlemine Atılan Bu Kavramlar, Sonradan Akıl Gücüyle İnsan Tarafından Algılanmaktadır.
Dolayısıyla İnsanın, Yeni Bir Kavram Hakkında Bunu Ben İcâd Ettim Diye Övünmesi Ne Kadar
Yanlıştır!

Fizik ve Matematik Bilimleri ile Uğraşan İnsanların En Etkinleri, Hayâl Gücünü En İyi
Değerlendirenlerdir. Çünkü Onlar, Hayâl Âlemine Atılan Olgu ve Kavramları En İyi Şekilde
Değerlendirmektedirler. Ancak Bunların Büyük Bir Kısmı, Hayâl Âlemindeki Yeni Ortaya Çıkan
Kavramları ve Olguları, Kendi Güçleriyle Oluşturduklarını Zannederler Fakât Bu Bir Yanılgıdır.
Çünkü Bir Şeyi Allah Dilemeden, İnsan Dileyemez!

Allah’ın Dilemesi Olmadıkça Siz Dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah, Hakkıyla Bilendir, Hüküm ve
Hikmet Sahibidir [İnsan, 76/30.].

Eğer Bu İnsanlar, Allah’ın Kendi Hayâl Âlemlerine Yerleştirdiği Yeni Kavramları İdrâk Ettikleri
Zaman, Bunun Allah’tan Olduğunu Düşünseler ve Buna Şükretseler, Kendileri İçin Ne Kadar
Hayırlı Bir Şey Olurdu!
Dostlar! Sayılar, Matematik ve Diğer İlimlerle İlgilenenler, Hayâl Âleminin Yapısını ve Burada
Allah’ın Bahşettiği Verilerin ve Güçlerin Neler Olduğunu Düşünmelidir. Allahû Teâlâ’nın Bu
İmkânları Yaratıp Bizlere Bahşetmesinin Çok Büyük Bir Nimet Olduğunu Bilmeliyiz. Bunun İçin
Cenâb-ı Hakk’a Ne Kadar Şükretsek Azdır. Çünkü Bu, Bizi Diğer Yaratıklardan Üstün Kılan Bir
Özelliktir. Bu Özellikle Bizler, Evrenin Efendisi Oluyoruz.

Allahû Teâlâ’nın Verdiği Bütün Nimetler İçin Hamd Ederiz.

Kaynakça:

✫ “Fusûsü’l Hikem”, İbn-i Arabî, İstanbul Kitapevi, İstanbul 1981.

✫ “Fusûsü’l Hikem’in Sırları”, Sadreddin Konevî, İz Yayıncılık, İstanbul, 2009.

✫ “Fusûsü’l Hikem’in Tercümesi ve Şerhi”, Ahmed Avni Konuk, Marmara Üniversitesi


İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul, 2005.

✫ “Fütûhât-ı Mekkiyye”, İbn-i Arabî, Litera Yayıncılık, İstanbul, 2008.

✫ “Kalplerin Keşfi”, Îmâm Gazâlî, Çelik Yayınevi, İstanbul, 2011.

✫ “Mârifetnâme”, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Hasankale Vakfı, Erzurum, 1980.

PDF Dosyası Olarak Hazırlayan: sertarsiv@gmail.com

You might also like