You are on page 1of 3

2172 SAYILI DEVLETÇE İŞLETİLECEK MADENLER HAKKINDA YASA

1978’li yıllarda enerji için kömür, sanayi için demir, bütçeye para için bor tuzları 2172
sayılı devletçe işletilecek madenler kapsamına alınmıştır. 2172 Sayılı Devletçe
İşletilecek Madenler Hakkında Yasa Başbakan Bülent Ecevit, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal’ın olduğu dönemde 14.10.1978 tarih ve 16431 sayılı
R.G.’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/16434.pdf
&main=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/16434.pdf

“Madde 1.- Belirli bölgelerde belirli cins madenlerin Devletçe aranmasına ve işletilmesine, bu
madenlerle ilgili olarak daha önce gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş arama
ruhsatnameleri ve işletme haklarının geri alınmasına karar vermeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.”

Dünyada yaşanan petrol krizleri nedeniyle ülkemizin enerji politikalarında köklü


değişimler yaşanmış ve öz kaynaklara dayalı enerji üretimi anlayışı büyük önem
kazanmıştır. 2172 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 1978 yılı Türk enerji ve madencilik
sektörünün dönüm noktalarından biridir.

Gerekçede; düzenlemenin 1961 Anayasası’nın 130. maddesine göre Devlete ait


ancak özel kişilere verilmiş arama ve işletme izinlerinin geri alınması işlemini, aslında
Devlete ait olan bir hakkın Devletçe kullanılması olduğu ifade edilmiştir. Bu nedenle
uygulamada madenlerin rezervi için herhangi bir bedelin ödenmesinin söz konusu
olmayacağı, ancak faaliyetle bir bütün teşkil eden tesisler ile aynı nitelikteki diğer
makinalara gerçek değerlerinin ödenmesi öngörülmüştür.

17.11.1978 tarih ve 16462 Sayılı R.G.’de yayımlanan 31.10.1978 tarihinde alınan


7/16681 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bor ruhsatları, 7/16682 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile kömür ruhsatları, 7/16699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile demir
ruhsatları gerçek ve tüzel kişilerden geri alınmıştır. Bu ruhsat alanları içinde maden
aranması ve işletilmesi ile ilgili haklar sırası ile çalışma konularına uygun iktisadi devlet
teşekkülleri Etibank, Türkiye Kömür İşletmeleri ve Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri
Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararları ekinde bu ruhsatlar
belirlenerek yasal çalışmalar tamamlanmış, gerekli işlemler bu kapsamda
yürütülmüştür.

2172 sayılı Yasanının yürürlüğe girmesinden yaklaşık 1.5 yıl sonra, iktidar değişmiş,
Sayın Süleyman Demirel’in başbakanlığında kurulan Adalet Partisi hükümetinin
09.06.1980 tarih ve 17012 Mükerrer Sayılı R.G.’de yayımlanan 05.06.1980 tarih ve
8/932 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1978 yılında alınmış 4 adet Bakanlar Kurulu
Kararları yürürlükten kaldırılarak, ruhsat haklarının eski sahiplerine geri iadesi
öngörülmüştür.

1978 yılında alınmış 7/16681 sayılı, 7/16682 sayılı ve 7/16699 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararlarının yasal dayanağı 2172 sayılı Yasa olmuştur. Ancak 05.06.1980 tarihinde
8/932 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yasal dayanaktan yoksun olduğundan bu karar
Maden Mühendisleri Odası adına Türk Mühendis ve Mimar Odası Birliği ile
1
9 demokratik kitle örgütünün açtıkları dava sonuncunda Danıştay’ın 09.01.1981
tarihinde aldığı karar ile iptal edilmiştir.

Danıştay’a açılan davanın öz olarak gerekçesi:

“2172 Sayılı Yasa, Bakanlar Kuruluna, belirli madenlerin Devletçe aranması ve işletilmesine, bu
madenlerle ilgili olarak daha önce gerçek ve özel hukuk ve tüzel kişilerine verilmiş arama ve
işletme haklarının geri alınması hususunda yetki vermiş olmasına karşın, bunların eski
sahiplerine iadesi ile ilgili bir yetki vermemiştir.”

BU SÜREÇLER HUKUK DEVLETLERİNDE KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİNİN


VAZGEÇİLMEZLİĞİNİN KANITINA GÜZEL BİR ÖRNEKTİR. YÜRÜTME ORGANI
YASAMA ORGANINI YOK SAYARAK BİR KARAR ALMIŞ, ANCAK YARGI BU
KARARI İPTAL ETMİŞTİR.

Bu gelişmelerin yaşandığı dönmelerde 1981 yılında ülkede demokrasi ikinci kez


kesintiye uğramış, ülke yönetimine generaller el koymuştur. 2840 sayılı yasanın
çıkması 12 Eylül dönemine rastlamaktadır. 2172 sayılı yasa sonrası özellikle devletin
işletmek amacıyla ruhsat sahiplerinden yasayla aldığı küçük demir ve kömür
ruhsatlarının bazıları 2840 sayılı Yasa ile eski sahiplerine iade edilmiştir.

2840 Sayılı Bor Tuzları ve Asfaltit Maddeleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin
İşletilmesini Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Yasa
13.06.1983 tarih ve 18076 sayılı R.G.’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasada;
2172 sayılı Devletçe İşletilecek Madenler Hakkındaki Yasayla kamu kuruluşlarına
devredilen maden hakları yeniden düzenlemiştir:

Yasada Devlet eli ile işletilecek madenler başlığı altında:

“Bor tuzları, trona(tabi soda), asfaltit, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesinin
Devlet eli ile yapılacağı, bu madenler için 6309 sayılı Maden Yasası gereğince gerçek ve özel
hukuk tüzel kişilerine verilmiş olan ruhsatların iptal edildiği”,

iade edilecek madenler başlığı altında:

“2172 sayılı Devletçe İşletilecek madenler hakkında yasa gereği ilgili kamu kuruluşlarına devri
öngörülen linyit ve demir sahalarından, yasaya ekli listede belirtilenler dışında olup kamu
kuruluşları uhdesine geçmiş maden sahalarının, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay
içinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına müracaat edildiği taktirde eski sahiplerine iade
edileceği”

ifade edilmiştir.

12 Eylül Döneminde Milli Güvenlik Konseyi'nin(MGK) çıkardığı 29.06.1981 tarihli ve


2485 sayılı Kurucu Meclis Teşkili Hakkında Yasaya göre, Kurucu Meclis MGK ve
Danışma Meclisi (DM) olarak iki ayrı organdan oluşmuştur. Yasama organı işlevi
taşıyan DM'nin, doğrudan yasa önerme yetkisinin yanı sıra, MGK'nın gönderdiği
yasalar üzerinde değişiklik yapma yetkisine de sahiptir. Kabul edilen yasa ve kararların
kesinleşmesi MGK'nın onayına bağlıdır.
2
Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 23.08.1982 tarihli toplantıda 17 sayılı
“Anayasa tasarısındaki doğal servet kaynaklarının konumuna ilişkin 161. Madde ile
ilgili Odamız görüşünün Danışma Meclisi üyelerine, Milli Güvenlik Konseyi Üyelerine
gönderilmesi“ kararını oy birliği ile almıştır.

Bu karar alındıktan sonra Maden Mühendisleri Odasının aşağıdaki görüşü Danışma


Meclisine ve ilgili diğer yerlere iletmiştir.

Maden Mühendisleri Odası 28.08.1982 tarihinde Türk-İş Sendikası salonunda


Anayasa Tasarısı ve Doğal Kaynaklarımız paneli düzenlemiştir. Alınan karar sonrası
Oda, Anayasanın 161. maddesiyle ilgili olarak 16.09.1982 tarihinde D.M. ile M.G.K'ne
aşağıdaki öneriyi göndermiştir:

“Madde 161-Tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların


aranması ve işletilmesi devlete aittir. Arama ve işletmenin devletin özel teşebbüsle ortak
veya doğrudan doğruya özel teşebbüs eliyle yapılması yasası açık iznine bağlıdır. Bu
durumda, özel teşebbüsün uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak denetim esasları
ve müeyyideler yasada gösterilir.”

Sonuçta Maden Mühendisleri Odasının girişimleriyle şu andaki Anayasanın


168.maddesi olarak aşağıdaki haliyle çıkması sağlanmıştır:

“1982 Anayasası :Tabiî servetlerin ve kaynakların aranması ve işletilmesi

Madde 168.– Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların
aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve
tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek
ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, yasası açık
iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak
gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler yasada gösterilir.”

1982 Anayasası 12 Eylül sonrası generallerin ülke idaresine el koydukları, ülkeyi


istedikleri, Anayasa ve yasaları askıya aldıkları bir dönemdir. Bu dönemde ülkedeki
ilerici, devrimci, yurtsever insanlar ve bu insanların bir araya geldikleri sivil toplum
örgütleri üzerinde inanılmaz antidemokratik bir baskı vardır. Böyle bir ortamda
Maden Mühendisleri Odası yönetimi kurulu geleneğine uygun tavrını ortaya
koymuştur.

NEREDEN NERELERE….

ALTIN ve diğer madenlerimiz ülkemizin yer altındaki “ZENGİNLIK STOKLARIMIZ”dır.


Madenler bir kez üretildikten sonra bir daha yerine konulamayan doğal servetlerdir. Bu
kaynaklar üzerinde hepimizin ve bizden sonraki nesillerin de hakkı vardır.

MADENLERIMIZE SAHİP ÇIKALIM.

You might also like