You are on page 1of 28

Atatük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 38 ● Erzurum 2012

KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA

Davut AĞBAL (*)

ÖZ
Burçlar, Müslüman toplumlar içerisinde aktüel bir değere sahip olduğu
için, bu konunun dinî epistemolojik temellerinin tespiti önem arz etmektedir.
Bu çalışmada burçların Kur’ân, Astronomi ve Astroloji’deki mahiyetine değinil-
miş, Kur’ân merkeze alınarak burçlarla ilgili verilerin genel bir tahlili yapılıp,
kavramın Kur’ân bağlamında ifade ettiği anlam ve bu anlamın Astronomi ve
Astroloji’deki burç kavramından farkı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırma-
nın neticesinde hem içerik hem de işlev bakımından Kur’ân’daki burç kavramıyla
-özellikle- Astroloji’deki burç kavramı arasında kapanması mümkün olmayan bir
ayrılığın olduğu sonucuna ulaşılmış ve burçların insanlara etkisi bu bağlamda ele
alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Astronomi, Astroloji, Semâ/Gökyüzü, Burç.

ABSTRACT
Constellations in Qur’an
In Context of Constellation’s Nature and their Effect to People
The determination of the constellations’ religious-epistemological foundations
is very important because the subject has been a current value in muslim societies.
In this study the position of constellation has been mentioned according to Quran,
Astronomy and Astrology; the knowledges about constellations has been analyzed
by taking Quran to center. The differences between the concepts of constellation
in Quran, Astronomy and Astrology has been determined. As a result, in terms of
both content and function, it has seen that there are big distinctions between the
concepts of constellation in Quran and -especially- Astrology and in this context,
the constellations’ effect to people has been analyzed.
Keywords: Astronomy, Astrology, Sky, Constellation.

* Arş. Gör., Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı.


(davutagbal@hotmail.com)
Davut AĞBAL
250

1. Giriş
İnsanoğlunun tarih boyunca gökyüzüyle alakadar olduğu bir vakıadır.
Bu ilgi insanlığın bilgisinin ve tasavvur gücünün ilerlemesine paralel olarak
daha da artmaktadır. Gökyüzü, varlığı itibariyle ilgi çeken bir odak olması
nedeniyle de üzerinde çokça tefekkür edilmiş, araştırmalar yapılmış ve teoriler
geliştirilmiştir. Ancak bu ilginin müsbet neticeleri olmakla birlikte menfi so-
nuçlarına da fazlaca rastlanmaktadır.
Heybeti, güzelliği ve esrarıyla insanoğlunun önceden beri kendisinden
ilgisiz kalamadığı gökyüzüne Kur’ân’da da insanların dikkati çekilmektedir.
Çünkü yaratılış olarak yeryüzünden daha girift ve daha tafsilatlı olan1 gökyü-
zü vasıtasıyla dikkatlerin, bu varlıkların bizzat işaret ettiği yaratıcıya yönelmesi
hedeflenmekte; hatta bu husus, konuyla ilgili âyetlerin içeriğini ve maksadı-
nın en önemli noktasını teşkil etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de gökyüzü hakkında farklı birçok bilgiye ulaşmaktayız.
Bunların bir kısmı gökyüzünün yaratılışı ile ilgili iken bir kısmı da yapısı
ile alakalıdır. Yine bu âyetlerin bazısı gökyüzündeki düzen ve ahenge dikkat
çekerken bazısı da aynı konunun diğer bir yönü olan gök cisimlerinin menzil-
leri/yörüngeleri, bunların varoluş gayeleri ve içinde bulundukları düzen içeri-
sindeki yerleri ile ilgilidir.
Kur’ân’da gökyüzündeki cisimlerin yapısı, yaratılışı ve düzeninden bahse-
den âyetler incelendiğinde onların nasıllığından ziyade niçin var edildiklerine
dikkat çekilir. Bu yönüyle de gök cisimlerinin varlık olarak neye işaret ettiği,
daha çok ön plana çıkarılır.
Bu noktayla alakalı olarak incelemek istediğimiz konu, aktüalitesi ve
uzunca bir geçmişi bulunan “burçların mahiyetinin, burçlar ve gök cisim-
lerinin insanoğlunun hem iradi hem de gayri iradi fiillerine etkisinin, -eğer
varsa- bu etkinin nasıllığının ve sınırlarının” Kur’ân odaklı yorumlanmasıdır.
Bu konu İslam toplumu içerisinde yer alan bazı eğilimlerin dinî epistemolojik
temellerini ortaya çıkarma açısından önem taşımaktadır.
Burçlar ve gök cisimlerinin özellikle geleneksel tıbbın tedavi sistemi içe-
risinde kullanılması, o cisimlerin taşıdıkları enerji sebebiyle Dünya’ya, dola-
yısıyla da insanın fizyolojik yapısına etkileri ve bu etkinin nasıl ve ne oranda
gerçekleştiği konumuzun dışında kalan hususlardır.
2. Kavramsal Çerçeve
2.1. Gökyüzü İle Alakalı İlimler:
Araştırmada yer yer atıfta bulunulan iki ilim dalına değinmekle iktifa
edeceğiz. Bunlar Astronomi ve Astroloji’dir.
1 Bu manaya işaret eden ayet-i kerimeler için bkz. 37. Saffât, 11; 79. Naziât, 27.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 251

2.1.1. Astronomi:
“Astronomi, gök cisimleri ile ilgilenen ve bu cisimlerin büyüklükleri,
düzeni, konumları, kökeni ve dinamik davranışlarını ele alan bir bilim dalı-
dır.”2 Bu bilim dalı İslam dünyasında “felekiyyât, ilm-i nücûm, ilm-i nücûm-i
ta’limî, sınaat-ı nücûm, sınaat-i tencîm, ilm-i hey’e, ilm-i hey’eti’l-âlem” te-
rimleri ile karşılık bulmuştur.3 Astronomi -beşerî ilimler açısından- reel du-
rumu bilimsel yöntemlerle incelemeye çalışması sebebiyle müsbet bir bilim
olarak addedilmektedir.
Neredeyse insanlık tarihiyle yaşıt olan bu bilim dalı son teknolojik geliş-
melerle gökyüzünü daha da ileri düzeyde incelemektedir. Hatta bu gün gök
cisimlerinin ve evreni oluşturan maddenin fiziksel ve kimyasal özelliklerini
konu edinen Astrofizik; Ay’ın ve güneş sistemi gezegenlerinin yanı sıra küçük
gezegenler, meteorlar ve kuyrukluyıldızlar gibi gökcisimlerinin jeolojik yapı-
larını, özellikle yerküreye etkileri açısından inceleyen Astrojeoloji gibi dallara
ayrılmış durumdadır.
2.1.2. Astroloji:
Astronomi ile yakından alakalı ve tarih içerisinde -belirli dönemlerde de
olsa- bu bilimle iç içe geçmiş bir şekilde varlığını sürdüren Astroloji, İslam
dünyasındaki adıyla İlm-i Ahkâm-ı Nücûm: “Erken dönem astronomlarının
Dünya’nın gelecekteki olayları hakkında sabit yıldızlar, Güneş, bilinen geze-
genler ve Ay’ın konumları ile alakalı gözlemler ve yorumlar yaparak tahmin
etme girişimi”4 olarak tarif edilmiştir.
Kullandığı yöntemler ve bilgi türü açısından tarih içerisinde yıldız falcı-
lığı ve müneccimlik olarak da isimlendirilen5 Astroloji ile Astronomi arasında
-tanımlarda da görüldüğü üzere- bariz farklılıklar bulunmaktadır.
Astroloji, -genel olarak- Tabiî Astroloji ve Ahkâm Astrolojisi olmak üzere
iki kısma ayrılmaktadır: Tabiî Astroloji: feleklerin (gök küre) atmosfer ve yer-
yüzündeki dört unsura dayalı fizikî nesne ve olaylar üzerine yaptığı tesirleri

2 Joseph A. Angelo JR, Encyclopedia of Space and Astronomy Science, New York, 2006, s. 62;
Benzer tanımlamalar için bkz. İbn Haldun, Mukaddime, Darul’l-Beyda, 2005, c.3, s. 187;
Muhammed Sıddîk b. Hüseyin el-Kannûcî, Mevsûatu Mustalahâti Ebcedi’l-Ulûm, Mekte-
betu Lübnan, Beyrut, 2001, s. 864.
3 Bkz. Fehd,Tevfik, “İlm-i Felek”, DİA, c. 22, s. 126; Yakıt, İsmail; Durak, Necdet, İslam’da
Bilim Tarihi, Isparta, 2002, s. 78.
4 Joseph A. Angelo JR, a.g.e., s. 61; Benzer tanımlamalar için bkz. The World Book Encyclo-
pedia of Science, Chicago, 1992, c. 1, s. 15; Muhammed Sıddîk b. Hüseyin el-Kannûcî,
a.g.e., s. 368; Fehd, Tevfik, “İlm-i Ahkam-ı Nücum”, DİA, c. 22, s. 124; Cevizci, Ahmet,
Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2005, s. 157.
5 Fehd, Tevfik, “İlm-i Ahkam-ı Nücum”, DİA, c. 22, s. 124.
Astroloji, -genel
Astroloji, -genel olarak-
olarak- Tabiî Tabiî Astroloji
Astroloji ve ve Ahkâm
Ahkâm Astrolojisi olmak üzere
Astrolojisi olmak üzere ikiiki
kısma ayrılmaktadır:
kısma ayrılmaktadır: Tabiî Tabiî Astroloji: feleklerin (gök
Astroloji: feleklerin (gök küre)
küre) atmosfer
atmosfer ve ve yeryüzündeki
yeryüzündeki
dört
dört252unsura dayalı
unsura dayalı fizikî
Davut AĞBAL fizikî nesne
nesne ve ve olaylar
olaylar üzerine
üzerine yaptığı
yaptığı tesirleri
tesirleri inceler
inceler ve ve eski
eski
astronominin kozmolojik
astronominin kozmolojik modelinimodelini esas esas alarak
alarak tahmin
tahmin ve ve kehânetlerde
kehânetlerde bulunur. bulunur.
Ahkâm
Ahkâm
inceler Astrolojisi:
Astrolojisi: Gök cisimlerinin
Gök
ve eski astronominin cisimlerinin insan kaderi
insan
kozmolojik kaderi üzerinde
üzerinde
modelini etkileri
esasetkileri olduğu
alarakolduğu
tahmin inancıyla
inancıyla
ve kehâ-
gelecek
netlerde hakkında
bulunur. kehânetlerde
Ahkâm
gelecek hakkında kehânetlerde bulunur. bulunur.
Astrolojisi: 6
6 Gök cisimlerinin insan kaderi üzerinde
etkileriFalcılıkla
olduğu ilişkilendirilmesinden
inancıyla gelecek hakkında dolayı sahte kehânetlerde
sahte gerçek bulunur.
ve gerçek dışı bir
6
bir ilim
ilim şeklinde
şeklinde
Falcılıkla ilişkilendirilmesinden dolayı ve dışı
Falcılıkla
vasfedilmesine karşın, ilişkilendirilmesinden
karşın, eski eski ve ve yeni
yeni birçok dolayı
birçok uygarlıksahte ve gerçek
uygarlık Astroloji’den dışı
Astroloji’den az bir
az veyaveyailimçokşek-
vasfedilmesine çok
linde vasfedilmesine
etkilenmiştir. Tercüme
karşın,
Tercüme dönemiyle,
eski Yunan
dönemiyle, Yunan
ve yeni mirasının
birçok uygarlık Astroloji’den
bir parçası
parçası olarak
olarak İslam
az veya
İslam
etkilenmiştir.
çok etkilenmiştir. Tercüme dönemiyle, mirasının
Yunan bir
mirasının bir parçası olarak İs-
dünyasına
dünyasına
lam dünyasına giren giren
giren Astroloji
Astroloji 77,, içeriğinde
Astroloji içeriğinde
7
, içeriğinde kehânet
kehânet kehânet ve ve
ve falcılıkla
falcılıkla alakalı
falcılıklaalakalı bilgiler
alakalıbilgiler
bilgiler
bulundurduğundan,
bulundurduğundan,
bulundurduğundan, hem bir
hem bir
hem ilimbir
ilim dalıilim
dalı olarak
olarak kabul
dalıkabul
olarak görmemiş hem de
kabul görmemiş
görmemiş hem de -İbn
-İbnhem Haldun
Haldun (ö.
de (ö.
-İbn
Haldun (ö. 808/1406)
808/1406) örneğindeki
örneğindeki gibi örneğindeki
gibi8-- İslamî
8 İslamî öğretilere gibi
öğretilere karşıt
8
- İslamî
karşıt bir öğretilere
bir konumda karşıt
konumda görülmüştür. bir
görülmüştür. Hattakonum-
Hatta
808/1406)
da görülmüştür.
bu özelliğinden
özelliğinden dolayı
Hatta
dolayı birkaçı
bu
birkaçı müstesna
özelliğinden
müstesna bütün İslam
dolayı birkaçı
İslam âlimlerinin
müstesna
âlimlerinin Astroloji’yi
bütün
Astroloji’yi reddetme
reddetme
İslam
bu âlimlerinin Astroloji’yi reddetme vebütün kötüleme konusunda hemfikir olduğu da
vesöylenebilir.
ve kötüleme konusunda
kötüleme konusunda
9 hemfikir olduğu
hemfikir olduğu da da söylenebilir.
söylenebilir.99
Gökyüzünü araştıran
Gökyüzünü
Gökyüzünü araştıran bu
araştıran bu iki
bu iki alan
iki alan iki
alan iki farklı
iki farklı bilgi
farklı bilgi türüne
bilgi türüne dayanmaktadır.
türüne dayanmaktadır.
dayanmaktadır.
Astronomi, bugün kabul gören standartlar içerisinde
Astronomi, bugün kabul gören standartlar içerisinde -yöntem ve muhteva ve
Astronomi, bugün kabul gören standartlar -yöntem
içerisinde ve muhteva
-yöntem açısından-
muhteva
açısından-
açısından-
bir “bilim” bir
“bilim” niteliğine “bilim”
niteliğine sahipken; niteliğine
sahipken; Astroloji, sahipken;
Astroloji, özellikle Astroloji,
özellikle tarihteki
tarihteki varoluşözellikle
varoluş koşulları tarihteki
koşulları birbir kenara varo-
kenara
bir
luş koşulları bir kenara bırakıldığında 10
, “bilim” olmaktan uzak kendine has
bırakıldığında1010,, “bilim”
bırakıldığında “bilim” olmaktan
olmaktan uzak uzak kendine
kendine has has yöntemleri
yöntemleri bulunan
bulunan bir bir alandır.
alandır.
yöntemleri bulunan bir alandır. Dolayısıyla bu iki alanla ilgili bilgiler çalış-
Dolayısıyla
Dolayısıyla
mamızdabu bu ikisahaların
buiki alanla ilgili
alanla ilgili
mevcut bilgilerözellikleri
bilgiler çalışmamızda
çalışmamızda dikkatebu sahaların
bu sahaların mevcut özellikleri
alınarak mevcut özellikleri
değerlendirilmeye
dikkate alınarak değerlendirilmeye
çalışılacaktır.
dikkate alınarak değerlendirilmeye çalışılacaktır.
çalışılacaktır.
2.2.Gökyüzü
2.2.
2.2. Gökyüzü İle
Gökyüzü İle İlgili
İleİlgili
İlgili Kavramlar:
Kavramlar:
Kavramlar:
2.2.1. Semâ/ ‫سماء‬
Semâ/‫السماء‬:
2.2.1. Semâ/
2.2.1. ‫ال‬ :
Semâ, Arapçabir
Semâ,Arapça
Semâ, Arapça birkelime
bir kelime olup
kelime olup ‫ وو‬-- ‫ مم‬-- ‫س‬
olup ‫( س‬Se-Me-Ve)
(Se-Me-Ve) kökünden
(Se-Me-Ve)kökündenkökünden türemiştir.
türemiştir.
türemiş-
Bu kök;
tir. Bu yükselmek,
kök; yükselmek, ulu, yüce,
ulu, seçkin
yüce, olmak,
seçkin belirginleşmek,
olmak,
Bu kök; yükselmek, ulu, yüce, seçkin olmak, 11belirginleşmek, bakışları göğe doğru bakışları
belirginleşmek, göğe
bakışları doğru
göğe
doğru uzatmak anlamlarına gelmektedir. Kelimenin Arap dili kalıplarındaki
diğer türevleri bu ilk manalar ile ilişkili anlamlarda kullanılmaktadır.
6 Bkz. Fehd, Tevfik, “İlm-i Ahkam-ı Nücum”, DİA, c. 22, s. 125.
6 Bkz. Fehd, Tevfik, “İlm-i Ahkam-ı Nücum”, DİA, c. 22, s. 125.
6 Bkz.
7 Fehd,
Yakıt,Tevfik, “İlm-i
İsmail, Ahkam-ı
Durak, Nücum”,
Necdet, DİA,s.c.78–79.
a.g.e., 22, s. 125.
7 Yakıt, İsmail, Durak, Necdet, a.g.e., s. 78–79.
7 Yakıt, İsmail, Durak, temel
Necdet,olarak s. 78–79.
a.g.e.,kader
8 Haldun,
8 İbn İbn Haldun,
temel olarak
olarak kader
kader anlayışı
anlayışı
anlayışı ve
ve kainatta
ve kainatta
kainatta tek
tek failin
failin
tek failin
Allah olduğu
Allah olduğu da
olduğu dolayısıyla
dolayısıyla da
dolayısıyla
yıldızların
da
8 İbn Haldun, temel Allah yıldızların
yıldızların
etkisiyle bazı etkisiyle
bazı hadiselerin bazı
hadiselerin meydana hadiselerin
meydana geldiğine meydana
geldiğine inanmanın geldiğine
inanmanın tevhid inanmanın
tevhid inancına
inancına aykırılığı tevhid inancına
aykırılığı açısından aykırı-
açısından itirazlarda
itirazlarda
etkisiyle
lığı açısından itirazlarda bulunmaktadır.
bulunmaktadır.
bulunmaktadır. İbn Haldun,
İbn Haldun, a.g.e.,
a.g.e., c.3, s.
c.3, 187-190;İbn
s. 187-190; Ayrıca
Ayrıca
Haldun,
bkz. Fehd,
bkz.
a.g.e.,Tevfik,
Fehd, c.3, s.“İlm-i
Tevfik,
187-190;
“İlm-i Ahkam-ıAyrıca
Ahkam-ı Nücum”,
Nücum”,
bkz.
DİA, c.Fehd,
c. 22,
22, s.Tevfik,
s. 124.
124. “İlm-i Ahkam-ı Nücum”, DİA, c. 22, s. 124.
DİA,
9 Albayrak,
9 Bkz.
9 Bkz. Bkz. Albayrak, Halis, Kur’ân’da
Halis, Kur’ân’da
Kur’ân’da İnsan Gayb
Gayb İnsan Gayb
İlişkisi, Şule İlişkisi, Şule
Yay., İstanbul,Yay., İstanbul,
İstanbul, 1993, s. 87. 1993, s. 87.
s. 87.
10 Tarih
Albayrak, Halis, İnsan İlişkisi, Şule Yay., 1993,
10 Tarih içerisinde;
10 Tarih Astroloji,
içerisinde; Astronomi
Astroloji, ile iç
Astronomiiçe geçmiş
ile iç olarak
içe varlığını
geçmiş sürdürmüş
olarak
içerisinde; Astroloji, Astronomi ile iç içe geçmiş olarak varlığını sürdürmüş olmasından olmasından
varlığını dolayıolma-
sürdürmüş
dolayı bir
bir
bilim dalı
bilim dalı olarak
sındanolarak kabulbir
dolayı
kabul edilebilirdi.
bilim dalı
edilebilirdi. Ancak zamanla
olarak
Ancak zamanlakabul incelediği konular
edilebilirdi.
incelediği konular ve kullandığı
Ancak
ve kullandığı
zamanla yöntemler açısından
incelediği
yöntemler konular
açısından
Astronomi’den
ve kullandığı
Astronomi’den farklılaştığı ve kendine
yöntemler
farklılaştığı ve kendine has bir
açısından
has bir çizgi
çizgi ile
Astronomi’den ile temeyyüz
temeyyüz ettiği için
farklılaştığı
ettiği için -geçmişteki
ve-geçmişteki
kendine has durumundan
bir çizgi ile
durumundan
farklı olarak-
temeyyüz bu gün kullanılan
ettiği için hususî
-geçmişteki anlamıyla
durumundanbir “bilim” olmaktan
farklı uzaklaşmış
olarak- bu
farklı olarak- bu gün kullanılan hususî anlamıyla bir “bilim” olmaktan uzaklaşmış ve daha çok “kehanet”gün ve daha çok
kullanılan “kehanet”
hususî an-
ile özdeşleşmiştir.
ile özdeşleşmiştir. Benzer değerlendirmeler
lamıyla bir “bilim”
Benzer değerlendirmeler
olmaktan uzaklaşmışiçin bkz.
için bkz. Cilacı,çok
ve Cilacı,
daha Osman, “Büyücülük,
“kehanet”
Osman, Modern Falcılık
Falcılık
ile özdeşleşmiştir.
“Büyücülük, Modern ve
Benzer
ve
Astroloji”, Diyanet
değerlendirmeler İlmi Dergi,
için sy.
bkz.4, 1997,
Cilacı,
Astroloji”, Diyanet İlmi Dergi, sy. 4, 1997, s. 38. s. 38.
Osman, “Büyücülük, Modern Falcılık ve Astroloji”, Di-
yanet İlmi Dergi, sy. 4, 1997, s. 38.
11 Ferâhîdî, Halil b. Ahmed, Kitâbu’l-Ayn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2003, c. 2,
s. 281; Zemahşerî, Mahmud b. Ömer, Esâsu’l-Belâğa, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut,
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
uzatmak
uzatmakanlamlarına
uzatmak anlamlarınagelmektedir.
anlamlarına gelmektedir. Kelimenin
gelmektedir.111111MAHİYETİ
KelimeninVE
Kelimenin Arap
Arap
Arap
İNSANA dili
dilikalıplarındaki
dili kalıplarındaki
kalıplarındaki
ETKİSİ BAĞLAMINDA diğer
diğertürevleri
diğer türevleri
253
türevleri
bu ilk
bu ilk
bu manalar
ilk manalar
manalar ile ile ilişkili
ile ilişkili anlamlarda
ilişkili anlamlarda kullanılmaktadır.
anlamlarda kullanılmaktadır.
kullanılmaktadır.
Bu
Bu
Bu kökten
Bukökten
kökten türeyen
kökten türeyen
türeyen semâ/
türeyen semâ/
semâ
‫ء‬
semâ/‫سماءء‬‫سما‬
‫الالسما‬,‫ال‬,,lügatte;
lügatte;gök,
lügatte;
lügatte; gök,
gök, semâ,
gök,semâ,semâ, gökyüzü,
gökyüzü,
semâ, gökyüzü,
yeryüzünün
yeryüzünün
gökyüzü,yeryüzünün
yeryüzünün
karşıtı
karşıtı gibi bilinen manalarındaki kullanımının yanında, çatı ve yağmur gibi
karşıtı
karşıtı gibi
gibi
gibi bilinen
bilinen
bilinen manalarındaki
manalarındaki
manalarındaki kullanımının
kullanımının
kullanımının yanında,
yanında, çatı
yanında, çatı ve
ve
çatı yağmur
veyağmur
yağmur gibi
gibi
gibi
kelimelerle
kelimelerle
kelimelerle
kelimelerle de
de eş
de eş eş anlamlı
anlamlı
deanlamlı olarak
eş anlamlı olarak
olarak kullanılmaktadır.
kullanılmaktadır.
olarak kullanılmaktadır.
kullanılmaktadır.
1212
12
12

Astronomi
Astronomi
Astronomi açısından
Astronomi açısındanaçısından bakıldığında
açısından bakıldığında
bakıldığında gökyüzü,
bakıldığında gökyüzü,
gökyüzü,
gökyüzü, uzay
uzay
uzayuzayveya
veya
veya
veya evren
evren
evren
evren kavramı
kavramı
kavramı
kavramı ile
ileile
ile
karşılanmaktadır.
karşılanmaktadır.
karşılanmaktadır. Bu
karşılanmaktadır. Bu kavramlar
Bu kavramlar
Bu kavramlar
kavramlar ise; ise; içerisinde
ise;
ise; içerisindeiçerisinde
içerisinde farklı farklı
farklı özelliklere
özelliklere
farklı özelliklere sahip
özelliklere sahip sahip yıldızlar,
yıldızlar,
sahip yıldızlar,
yıldızlar,
gezegenler
gezegenler
gezegenler v.b. v.b. v.b. oluşumların
oluşumların
v.b. oluşumların bulunduğu
oluşumların bulunduğu bulunduğu
bulunduğu alanı alanı alanı
ifade
alanı ifade ifade
etmektedir.
ifade etmektedir.
etmektedir.13etmektedir.
1313
13
gezegenler
2.2.2. Burç/
2.2.2. Burç
2.2.2.
2.2.2. ‫الربج‬
Burç/‫الربج‬
Burç/ ‫الربج‬::
:
Burç,
Burç,Arapça
Burç,
Burç, Arapça‫جج‬
Arapça
Arapça ‫ ج‬--- ‫ ررر‬--- ‫بب‬ ‫( ب‬Be-Ra-Ce)
(Be-Ra-Ce)kökünden
(Be-Ra-Ce)
(Be-Ra-Ce) kökünden türemiş
kökünden
kökünden türemişbir
türemiş
türemiş birbirkelimedir.
bir kelimedir.
kelimedir.
kelimedir.
Yükselmek,
Yükselmek,
Yükselmek,
Yükselmek, açığa
açığa çıkmak,
çıkmak,
açığaçıkmak,
açığa (kadın
çıkmak,(kadın(kadın için)
(kadıniçin) için) cazibesini
cazibesini
için)cazibesini
cazibesinive ve çekiciliğini
veve çekiciliğini
çekiciliğini göstermek,
göstermek,
çekiciliğinigöstermek,
göstermek,
süslenmek
süslenmek
süslenmek
1414anlamlarının
14
süslenmek14 anlamlarının anlamlarının
anlamlarının yanındayanında
yanında kalekale
yanında (hisar),
kale
kale (hisar), kule
(hisar),
(hisar), kule kule vevekulegökyüzündeki
ve gökyüzündeki
ve gökyüzündeki burçları
gökyüzündeki burçları ifade
burçlarıburçları
ifade
ifade
için ifade
de
için de için de
kullanılmaktadır.
de kullanılmaktadır. kullanılmaktadır.
kullanılmaktadır.15 1515
15
için
BurçBurçkavramı
Burç kavramıAstronomi’de:
kavramı Astronomi’de:
Astronomi’de: “Güneşin “Güneşin
“Güneşin bir birbir yılda
yıldatakip
yılda takipettiği
takip ettiğidüşünülen
ettiği düşünülenyö-
düşünülen
rüngenin Burç kavramı
içlerinden Astronomi’de:
geçtiği “Güneşin
belli sembollerle bir
gösterilen yılda ontakip ettiği
iki takımyıldızdandüşünülen her
yörüngenin
yörüngeniniçlerinden
yörüngenin içlerindengeçtiği
içlerinden geçtiğibelli
geçtiği bellisembollerle
belli sembollerle
sembollerle gösterilen
gösterilenon
gösterilen oniki
on ikitakımyıldızdan
iki takımyıldızdanher
takımyıldızdan her
her
biri” olarak tanımlanmaktadır. 16

biri”olarak
biri”
biri” olaraktanımlanmaktadır.
olarak tanımlanmaktadır.161616
tanımlanmaktadır.
İnsanlık tarihinde burçlarla ilgili en erken bilgilere Sümerler dönemin-
İnsanlık tarihinde
İnsanlık
İnsanlık tarihinde
de rastlanmıştır. Konuburçlarla
tarihinde burçlarla
burçlarla
daha sonra ilgili
ilgili enen erken
ilgilifarklı
en erken
erken
birçok bilgilere
bilgilere
bilgilere Sümerler
Sümerler
Sümerler
uygarlıkta döneminde
döneminde
döneminde
ve Yahudi-İbranî
rastlanmıştır.
rastlanmıştır.
literatüründe
rastlanmıştır. Konu
Konu daha
Konudedaha daha sonra
sonra
yer sonra farklı
almıştır.farklıBu
farklı birçok
birçok
birçok uygarlıkta ve
uygarlıkta burçların
kaynaklarda
uygarlıkta Yahudi-İbranî
ve Yahudi-İbranî
ve Yahudi-İbranî literatüründe
sayısının literatüründe
on iki ol-
literatüründe
de
de yer
de yer
duğu almıştır.
yer almıştır.
almıştır. Bu
bilgisine Bu kaynaklarda
Bu kaynaklarda
rastlanılmakla burçların
kaynaklarda burçların sayısının
burçların sayısının
birlikte, sayısının on
zikredilen on iki
on iki
sayının olduğu
iki olduğu
daha bilgisine
olduğu olduğunu
fazla bilgisine
bilgisine
söyleyenler
rastlanılmakla
rastlanılmakla birlikte, de olmuştur.
birlikte,
birlikte, zikredilen Örneğin
zikredilen sayının
zikredilen sayının “Milattan
sayının daha daha
daha fazla önce
fazla IV. Yüzyılda
olduğunu
fazla olduğunu yaşayan
söyleyenler
söyleyenler de
olduğunu söyleyenler Grek
de
rastlanılmakla de
matematikçisi
olmuştur. Örneğin Eudoxus
“Milattan kırk
önce IV.dörtYüzyıldaburç adı
yaşayan saymaktadır.
Grek Ptolemy/Batlamyus
matematikçisi Eudoxus
olmuştur. Örneğin
olmuştur. Örneğin “Milattan önce önce IV. Yüzyılda
Yüzyılda yaşayan yaşayan Grek Grek matematikçisi
matematikçisi Eudoxus Eudoxus
(m.s. 100–178)“Milattan ise kırk sekizIV.burç sıralar.17” Ptolemy ve Eudoxus tarafından
kırk dört
kırk dört
kırk burç
dört burç adı
burç adı saymaktadır.
adı saymaktadır. Ptolemy/Batlamyus
saymaktadır. Ptolemy/Batlamyus
Ptolemy/Batlamyus (m.s. (m.s. 100–178)
(m.s. 100–178)
100–178) iseise kırk
ise kırk sekiz
sekizburç
kırk sekiz burç
burç
1998, c. 1, s. 476; Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, Mu’cemu Mekâyisu’l-Luga, Dâru’l-Fikr,
sıralar.
sıralar. ”
sıralar.1979,
1717 Ptolemy
17”” Ptolemy
Ptolemy ve
c. 3, s. 98;ve Eudoxus
veZebîdî,
Eudoxus
Eudoxus tarafından
tarafından
tarafından
Muhammed yapılan bu sınıflandırmalar
yapılanTâcu’l-Arûs
yapılan
Murtazâ, bu sınıflandırmalar
bu sınıflandırmalar sadece
sadece kuzey
sadece
min Cevâhiri’l-Kâmûs, kuzey
kuzey
Kuveyt,
2004, c. 38, s. 312.
12 Ahmed
1111Ferâhîdî,
Ferâhîdî,
11 Ferâhîdî, Halilb.b.
Halil Fâris
b.Ahmed,b. Kitâbu’l-Ayn,
Ahmed, Zekeriyyâ, a.g.e.,
Kitâbu’l-Ayn, c. 3, s. 98; İbn Manzur,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,Beyrut, Cemâlu’d-dîn
Beyrut,2003,
2003, b.Zemahşerî,
c.c.2,2,s.s.281;
281; Muhammed,
Zemahşerî,
Halil
Lisanu’l-Arab,Ahmed, Kitâbu’l-Ayn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut,
Kahire ts., c.Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
3, 2003, c. 2, s. 281;
s. 2107; Isfahanî,Beyrut, Ragıb, Zemahşerî,
Müfredâtu
Mahmud
Mahmud
Mahmud
b.b.Ömer,
Ömer,Esâsu’l-Belâğa,
b. Ömer, Esâsu’l-Belâğa,
Esâsu’l-Belâğa, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut,1998,
Beyrut, 1998, 1,s.s.s.Elfâzi’l-Kur’ân,
1998,c.c.c.1,1, 476;
476;Ahmed
476; Ahmedb.b.
Ahmed
Dâru’l-
b.Fâris
Fâris
Fâris
Kalem,
b.b.Zekeriyyâ,
Zekeriyyâ, Dimeşk,
Mu’cemu
Mu’cemu 2002, s. 427.
Mekâyisu’l-Luga,
Mekâyisu’l-Luga, Dâru’l-Fikr,
Dâru’l-Fikr, 1979,
1979, c.c.3,3,s.s.98;
98; Zebîdî,
Zebîdî, Muhammed
Muhammed Murtazâ,
Murtazâ,
b. Zekeriyyâ, Mu’cemu Mekâyisu’l-Luga, Dâru’l-Fikr, 1979, c. 3, s. 98; Zebîdî, Muhammed Murtazâ,
Tâcu’l-Arûs
13 Josephmin
Tâcu’l-Arûs A.Cevâhiri’l-Kâmûs,
min Cevâhiri’l-Kâmûs,
Angelo JR, a.g.e., Kuveyt,
Kuveyt,
s. 554. 2004,
2004,c.c.c.38,
38,s.s.s.312.
312.
Tâcu’l-Arûs
1212Ahmed min Cevâhiri’l-Kâmûs, Kuveyt, 2004, 38, 312.
Ahmed b.b.Fâris
14 Zemahşerî,
12 Ahmed Fâris b.b.Mahmud
Zekeriyyâ,
Zekeriyyâ, a.g.e.,
b. a.g.e.,
Ömer, c.c.3,Esâsu’l-Belâğa,
3,s.s.98;
98; İbn
İbn Manzur,
Manzur,
c. 1, Cemâlu’d-dîn
Cemâlu’d-dîn
s.Cemâlu’d-dîn
53. b.b.Muhammed,
Muhammed,Lisanu’l-Lisanu’l-
b. Fâris b. Zekeriyyâ, a.g.e., c. 3, s. 98; İbn Manzur, b. Muhammed, Lisanu’l-
Arab,
Arab, Kahire
Kahire ts.,
ts., c.c.3,3,s.s.2107;
2107; Isfahanî,
Isfahanî, Ragıb,
Ragıb, Müfredâtu
Müfredâtu Elfâzi’l-Kur’ân,
Elfâzi’l-Kur’ân, Dâru’l-Kalem,
Dâru’l-Kalem, Dimeşk,
Dimeşk,
Arab, Kahire
15 Ferâhîdî, ts., c. 3, s. 2107; Isfahanî, Ragıb, Müfredâtu Elfâzi’l-Kur’ân,
Halil b. Ahmed, a.g.e., c. 1, 125; Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, a.g.e., c. 1, s. Dâru’l-Kalem, Dimeşk,
2002,
2002, s.s.427.
427.
2002,238;
1313Joseph s. 427.İbn Manzur, a.g.e., c. 1, s. 232; Isfahanî, Ragıb, a.g.e., s. 115; Zebîdî, Muhammed
JosephA.A.
13 Joseph A.Angelo
AngeloJR,
Angelo JR, a.g.e.,s.s.s.554.
JR,a.g.e.,
a.g.e., 554.
554.
Murtazâ,
1414Zemahşerî, a.g.e., c. 5, s.Esâsu’l-Belâğa,
414-415.
Zemahşerî,Mahmud
14 Zemahşerî, Mahmud
Mahmud
b.b.Ömer,
Ömer,
b. Ömer, Esâsu’l-Belâğa, c.c.1,1,s.s.53.
53.
1515Ferâhîdî,
16 Demirci,
Ferâhîdî,
15 Ferâhîdî, Halil
Halil b.Kürşat,
b.Ahmed,
Ahmed, “Burç”,
a.g.e.,
Esâsu’l-Belâğa,
a.g.e., c.c.1,1,125;
DİA, c.125; s.c. 421;
11,Ahmed
Ahmed
1, s. 53.
b.b.Fâris
Yazır,
FârisM.b.b.Zekeriyyâ,
Hamdi,
Zekeriyyâ, Hak a.g.e., Dini
a.g.e., c.c.Kur’ân
1,1,s.s.238; İbn
Dili,
238; Eser
İbn
Halil b.
Kitabevi, Ahmed, ts., c.
a.g.e., 5,c. s.1,3608
125; .Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, a.g.e., c. 1, s. 238; İbn
Manzur,
Manzur, a.g.e.,
a.g.e., c.İstanbul,
1,1,s.s.232;
c. 232; Isfahanî,
Isfahanî, Ragıb,
Ragıb, a.g.e.,
a.g.e., s.s.115;
115; Zebîdî,
Zebîdî, Muhammed
Muhammed Murtazâ,
Murtazâ, a.g.e.,
a.g.e., c.c.5,5,
Manzur, a.g.e., c. 1, s. 232; Isfahanî, Ragıb, a.g.e., s. 115; Zebîdî, Muhammed Murtazâ, a.g.e., c. 5,
s.s.414-415.
414-415.
s.17 “Batlamyus, yirmi biri kuzeyde on beşi güneyde, on ikisi ortada muaddilunnehar etrafında
414-415.
1616Demirci,
Demirci, Kürşat,
Güneşin
16 Demirci, Kürşat,bir“Burç”,
seneDİA,
“Burç”, DİA,c.c.c.11,
zarfında 11, s.s.421;
kateder Yazır,
Yazır,M.
421;göründüğü M.Hamdi,
Hamdi, HakHakDini
yörüngesinin DiniKur’ân
Kur’ânDili,
bulunduğu Dili,Eser
EserKitabevi,
noktada Kitabevi,
olmak
Kürşat, “Burç”, DİA, 11, s. 421; Yazır, M. Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Eser Kitabevi,
İstanbul,
İstanbul,
üzerets.,
ts.,c.c.5,5,s.s.3608
toplam 3608
kırk . . burç saymıştı. Bu kırk sekiz burç bin yirmi dokuz yıldızdan ibaret
sekiz
İstanbul, ts., c. 5, s. 3608 .
1717“Batlamyus,
“Batlamyus,
olup üç
17 “Batlamyus, yirmi
yüzbiri
yirmi birikuzeyde birion
kuzeyde
altmış onbeşi
kuzey güneyde,
güneyde,on
beşiburçlarında, onikisi ortada
ikisiyüz
üç onmuaddilunnehar
ortada muaddilunnehar
sekizi etrafında
güney burçlarında, etrafındaGüneşin
üç yüzbir
Güneşin bir
ellisi
yirmi biri kuzeyde on beşi güneyde, on ikisi ortada muaddilunnehar etrafında Güneşin bir
sene
sene zarfında
zarfında kateder
kateder göründüğü
göründüğü yörüngesinin
yörüngesinin bulunduğu
bulunduğu noktada
noktada olmak
olmak üzere
üzere toplam
toplam kırk
kırksekiz
sekiz
sene zarfında kateder göründüğü yörüngesinin bulunduğu noktada olmak üzere toplam kırk sekiz bir
de “mıntakatü’l-bürûc” denilen orta alandadır. Bu burç alanı üzerindeki on iki burç
burç
burçsaymıştı.
saymıştı.
sene Bu
zarfında Bukırk kırk
adetasekiz
sekiz burç
burçbin
Güneşin bin yirmi
yirmidokuz
birbirini dokuz
müteakipyıldızdan
yıldızdan ibaret
uğradığıibaretolup
olupüç
haneler üçyüz
gibiyüzaltmış
altmışbiri
mülahaza birikuzey
kuzey
olunur.”
burç saymıştı. Bu kırk sekiz burç bin yirmi dokuz yıldızdan ibaret olup üç yüz altmış biri kuzey
254yarımDavut
küreAĞBAL
gök haritasını ifade etmektedir. Güney yarım küre gök haritasındaki
takımyıldızları daha sonraki dönemlerde belirlenmiş ve gökyüzündeki
takımyıldızlarının sayısı bazı astronomlar tarafından yüz sekize kadar çıkartılmıştır.
yapılan bu sınıflandırmalar sadece kuzey yarım küre gök haritasını ifade et-
yarım
yarım küre küreharitasını
Son gök
olarak,gök haritasını
Uluslararası ifade etmektedir.
Astronomi
ifade etmektedir. Birliği Güney
Güneygökyüzünü yarım
yarım küre küreharitasındaki
seksen
gök gök haritasındaki
sekiz takımyıldıza
mektedir. Güney yarım küre gök haritasındaki takımyıldızları daha sonraki
takımyıldızları
bölmüştür.daha
takımyıldızları
dönemlerde 18 Bu da daha
belirlenmiş bize ve
sonraki sonraki
göstermektedir
dönemlerde
gökyüzündeki dönemlerde
ki Astronomi
belirlenmiş belirlenmiş
ilmi ve
takımyıldızlarının açısından ve gökyüzündeki
burçları
gökyüzündeki
sayısı bazıonas-iki ile
takımyıldızlarının
tronomlar tarafından
sınırlandırmak
takımyıldızlarının sayısı
sayısımümkün
bazı yüz bazı
sekize astronomlar
değildir.
astronomlar kadar
Burçların
tarafından tarafından
çıkartılmıştır.
sayısının
yüz sekize yüzSon
daha sekize
olarak,
fazla
kadar kadar çıkartılmıştır.
Uluslararası
olduğunu
çıkartılmıştır. ifade eden
Astronomi
Son
Son olarak,Elmalılı Birliği
olarak,
M. Hamdi
Uluslararası gökyüzünü
Uluslararası
Yazır
Astronomi (ö. seksen
Astronomi
1361/1942) sekiz
Birliği
Birliği gökyüzünü on iki takımyıldıza
gökyüzünü
burcun
seksen bölmüştür.
seksen
19 itibari
18
Bu
sekiz takımyıldıza
sekizolduğunu,
takımyıldıza da
diğerlerinin
bizebölmüştür.
göstermektedir ki Astronomi ilmi açısından burçları
18 Bu da bize göstermektedir ki Astronomi ilmi açısından burçları on iki on iki ile sınırlan-
bölmüştür. değil de da
18 Bu
dırmak mümkün
bu on ikisinin
bize “burç” olarak
göstermektedir
değildir. Burçların
adlandırıldığıaçısından
ki Astronomi
sayısınınilmi
malumatına
daha fazla olduğunu burçları iki ileeden20 ile
yer vermektedir.
onifade Bu
sınırlandırmak mümkün
gün kullanıldığı
sınırlandırmak mümkün Yazırdeğildir.
şekliyle
değildir. on(ö.
Burçların Burçların
iki 1361/1942)
burcun adlarısayısının
sayısının ise Latin
daha daha fazla
19 olduğunu
literatüründe
iki fazla olduğunu ortaya
ifade ifade eden
çıkmıştır.
eden 21
Elmalılı M. Hamdi on burcun itibari olduğunu,
Elmalılı Elmalılı
M. Hamdi
diğerlerinin M.3.değil
Hamdi
Kur’ân’da
Yazır Yazır
de(ö. bu (ö.ikisinin
Semâ
1361/1942)
on 1361/1942)
Kavramı:
on “burç” on ikiolarak
iki burcun burcun
19 itibari
19 itibari olduğunu,
olduğunu,
adlandırıldığı diğerlerinin
diğerlerinin
malumatına
dedeğil
değilyer de ikisinin
bu
vermektedir. on ikisinin
‫السماء‬
(Bu gün“burç” olarak
kullanıldığı adlandırıldığı
şekliyle onmalumatına
iki burcun yer vermektedir.
adları ise Bu
12020kere
Latin
20
bu on Semâ “burç” )/gökyüzü
olarak kelimesi
adlandırıldığı Kur’ân-ı
malumatına Kerîm’de
yer 116
vermektedir. âyette,20 Bu
literatüründe
gün
geçmektedir. ortaya
kullanıldığı çıkmıştır.
şekliyle onçoğulu
21
iki burcun“‫ات‬ise ‫و‬adları ‫ ”ال‬ise
‫سم‬Latin Latin
188 literatüründe ortaya çıkmıştır. 21
gün kullanıldığı şekliyleKelimenin
on iki burcun adları ise
literatüründeâyetteortaya 190 çıkmıştır.
kere geçmektedir.
21 22

Semâ
3. 3. Kur’ân’da
kelimesinin
3. Kur’ân’da
Kur’ân’da Semâ
Semâ çoğulSemâ ve Kavramı:
Kavramı:
Kavramı: tekil kullanımlarının Kur’ân üslûbu açısından bir özelliği
Semâ Semâ
olduğundan(‫السماء‬ (‫السماء‬
bahsedilmesine
)/gökyüzü
gökyüzü )/gökyüzü
kelimesi
kelimesi kelimesi
23 karşın buKur’ân-ı
Kur’ân-ı
Kur’ân-ı hususu
Kerîm’de Kerîm’de
Kerîm’de çalışmamızın
116116 116
âyette,
âyette,âyette,
kapsamı
120120 kere120 kere
dışında
kere
geçmektedir.
geçmektedir.
kaldığıKelimenin
geçmektedir. gözKelimenin
için Kelimenin
önüne
çoğulu çoğulu
“‫سموات‬çoğul
çoğulu
almayıp; “‫اتال‬
” ‫و‬ise
‫سم‬ve‫ال‬188
” iseâyette
tekil 188 âyette
188
kullanımları
190 kere 190geçmektedir.
190
birlikte kere
kere geçmektedir.
geçmekte-
değerlendireceğiz.22 22

Semâdir.kelimesinin
22
Semâ Semâ kelimesinin
kelimesinin
Semâ, çoğul
çoğulKur’ân’da
ve çoğul
tekil ve kullanımlarının
farklı tekil kullanımlarının
vekullanımlarının
tekil birçok anlamda
Kur’ân Kur’ân Kur’ân
üslûbu
kullanılmaktadır.
üslûbu açısından üslûbu
açısından
Örneğin; açısın-
bir
bir özelliği özelliği
herhangi
danolduğundan
bir özelliğibahsedilmesine
olduğundan bahsedilmesine
23 karşın bu hususu
23
karşın bu hususu
çalışmamızın çalışmamızın
kapsamı dışında
olduğundan bir mekândan mücerret; yükseklik, ‘üst’telik; yücelik, ululuk manasında kullanılmıştır.
kapsamı bahsedilmesine
23 karşın
dışında kaldığı için gözbuönüne hususu çalışmamızın
almayıp; çoğul vekapsamı dışında
tekil kullanımları
kaldığı kaldığı
Mülkgöz
için
birlikte için
Sûresi göz
önüne önüne
ve 17.almayıp;
16almayıp;
değerlendireceğiz. âyetlerde
çoğul ve çoğul
tekilve
geçen tekil kullanımları
semâ
kullanımları kelimesi
birliktebu birlikte değerlendireceğiz.
anlamdadır.
değerlendireceğiz. 24

Semâ,
Ayrıca Kur’ân’da
Kur’ân-ı farklı anlamda
birçok anlamda kullanılmaktadır. Örneğin; herhangi
Semâ,
Semâ, Kur’ân’da
Kur’ân’da farklıKerîm’de
farklı birçok kullanılan
birçok anlamda ‘yer ve gök/gökler’
kullanılmaktadır.
kullanılmaktadır. Örneğin;terkibi -birçok
herhangi
Örneğin; âyette-
her-
bir
bir mekândan
hangi mekândan
Allah
birTeâla’nın
mücerret;
mekândan mücerret;
yarattığı
yükseklik, yükseklik,
mücerret; bütün
‘üst’telik; ‘üst’telik;
mahlûkatı
yükseklik, yücelik, yücelik,
kapsayan ululuk
alanamanasında
ululuk manasında
‘üst’telik; yücelik, işaret eder. kullanılmıştır.
Bu kullanım
kullanılmıştır.
ululuk manasında
Mülk Sûresi
Mülkkullanılmıştır.
aynı 16
Sûresi zamanda
ve 17.16
Mülkve 17.
‘Semâ’
âyetlerde âyetlerde
Sûresi 16 vesemâ
kavramıyla,
geçen geçen
17.Dünya semâharicindeki
âyetlerde
kelimesi kelimesi
bugeçen buheranlamdadır.
semâ
anlamdadır. kelimesi
yerin 24
bu anlam-
24 ifade edilmesi olarak
dadır. 24
Ayrıca Ayrıca
Kur’ân-ıKur’ân-ı
Kerîm’de Kerîm’de
kullanılan kullanılan
‘yer ve ‘yer ve gök/gökler’
gök/gökler’ terkibi -birçok
terkibi -birçok âyette- âyette-
Allah
Allah Teâla’nın
Yazır, Teâla’nın
burçlarında,
M. üç yarattığı
yarattığı
Hamdi, yüz on c.
bütün
a.g.e., bütün
sekizi s.güney
mahlûkatı
5, mahlûkatı
3609. burçlarında,
kapsayan
(Tarafımızdan kapsayan
üçalana
yüz alana
ellisi
işaret
yapılan ufak işaret
eder. eder.
de “mıntakatü’l-bürûc”
Bu Bu denilen
kullanım
sadeleştirmelerle kullanım
alıntı- orta
alandadır. Bu burç alanı üzerindeki on iki burç bir sene zarfında adeta Güneşin birbirini müteakip
lanmıştır.)
aynı18 aynıuğradığı
zamanda zamanda
‘Semâ’
haneler
‘Semâ’
kavramıyla, kavramıyla,
gibiJ.,mülahaza Dünya Dünya
olunur.” haricindeki
Yazır,
haricindeki
M. Hamdi, herLondon,
yerin
a.g.e.,
herc.ifade
yerin
5,
ifade(Tarafımızdan
edilmesi
s. 3609.
edilmesi
olarak olarak
yapılan
Bkz. Robinson, Leif Philip’s Astronomy Encyclopedia, 2002, s. 92-93; The World
Book ufakEncyclopedia
sadeleştirmelerle alıntılanmıştır.)
of Science, c. 1, s. 21.
18 Bkz. Robinson, Leif J., Philip’s Astronomy Encyclopedia, London, 2002, s. 92-93; The World Book
19 burçlarında,
Bahsi
burçlarında, geçen üç
on
üç yüz onofsekizi yüz
iki on
burcunsekizi
güney güney burçlarında,
isimleri şunlardır: üç yüz
yüz Koç, ellisi
Boğa, de “mıntakatü’l-bürûc”
İkizler, Yengeç,denilen denilen
Aslan,ortaBaşak,orta
Encyclopedia
alandadır. Bu burç Science,
alanı c. 1,burçlarında,
s. 21. on iki üç
üzerindeki burç bir
ellisi
sene
de “mıntakatü’l-bürûc”
zarfında adeta Güneşin birbirini müteakip
Terazi,
alandadır.
19 Bahsi
Akrep,
Bu burç Yay,
alanı Oğlak,
üzerindeki Kova ve
on iki burç Balık
bir sene zarfında adetaYengeç,
GüneşinAslan,birbirini müteakip
uğradığı geçen
haneleron gibi
iki burcun
mülahazaisimleri şunlardır:
olunur.” Yazır, Koç, Boğa, İkizler,
M. a.g.e.,
Hamdi, a.g.e., c. 5, s. Başak,
3609. (TarafımızdanTerazi,yapılan
Akrep,
20 Yazır,
uğradığı haneler
Yay, M. Hamdi,
gibi
Oğlak, mülahaza
Kova a.g.e.,
ve Balıkc. 5,
olunur.” s. 3609.
Yazır, M. Hamdi, c. 5, s. 3609. (Tarafımızdan yapılan
ufak ufak sadeleştirmelerle
21 sadeleştirmelerle
Greklerin
20 Yazır, M.bu
alıntılanmıştır.)
alıntılanmıştır.)
takım yıldızlara
18 Bkz. Hamdi,
Robinson, a.g.e.,
Leif J., c. 5, s.kendi
3609. mitolojilerindeki yüce karakterlerin isimlerini verdik-
London,
18 Bkz. Robinson,
lerine Leif
dair bkz.
Greklerin buJ., Philip’s Philip’s
Astronomy
Abell,yıldızlara
takım George, Astronomy
kendi
Encyclopedia,
Encyclopedia,
Exploration Of TheLondon,
Universe, s. 2002,
2002,U.S.A., 92-93; s.The
1969,92-93; The
s.World
15; World
Book
The World Book
21.s.20; Ayrıca bkz.yüce
mitolojilerindeki karakterlerin isimlerini verdiklerine dair bkz.
21
Encyclopedia
Encyclopedia
Book of Science,
Encyclopedia of Science,
c.of1, s. c. 1,c.s.1,
21.
Science, Demirci, Kürşat, “Burç”, DİA, c. 11, s.
Abell,geçen
19 Bahsi George, Exploration
onAngelo
iki burcun Of The
isimleri Universe,
şunlardır: Koç,U.S.A., 1969,
İkizler,s.Yengeç,
Boğa,Yengeç, 15; The Aslan,
World Başak,
Book Encyclopedia
Terazi, Akrep,of
19 Bahsi geçen on iki burcun isimleri şunlardır: s.Koç, Boğa, İkizler,
421; Joseph
Science,
Yay, Oğlak, c.A.1, s.20;
Kova ve
JR,
Ayrıca
Balık
a.g.e., 148-151.
bkz. Demirci, Kürşat, “Burç”, DİA, Aslan,
c. 11, Başak,
s. 421;Terazi,
JosephAkrep,
A. Angelo JR,
Yay,
22 Oğlak, Kovas.ve
a.g.e.,
Abdülbâki, Balık
148-151.
Muhammed Fuad, Mu’cemu’l-Müfehres Li elfazi’l-Kur’âni’l-Kerim, Daru’l-Ha-
20
20 Yazır, M. Yazır, M.a.g.e.,
22 Hamdi,
Hamdi,c.a.g.e., c. 5, s. 3609.
5,445-450.
s. 3609.
dis, Abdülbâki,
Kahire, 2001, Muhammed Fuad, Mu’cemu’l-Müfehres Li karakterlerin
elfazi’l-Kur’âni’l-Kerim, Daru’l-Hadis, dairKahire,
21 GreklerinGreklerin bu takım yıldızlara kendi mitolojilerindeki yüce isimlerini verdiklerine bkz.
21
23 Semâ bu
2001, takım yıldızlara
445-450.
kelimesinin kendi
Kur’ân’da mitolojilerindeki
tekil geldiği yüce karakterlerin
yerlerde ‘yön’e; isimlerini
azamet verdiklerine
ve çokluğa dair bkz.eden
delâlet
Abell, George, Exploration
Abell, George,
23 Semâ Exploration Of The Of The Universe,
Universe, U.S.A., U.S.A.,s. 1969,
1969, 15; s. 15;
The WorldTheBookWorld Book Encyclopedia
Encyclopedia of of
çoğul
Science, kelimesinin
siga ile1,geldiğinde
c. s.20; Kur’ân’da
Ayrıca tekil Demirci,
isebkz. geldiği
‘sayı’ya yerlerde
işaret ‘yön’e;
ettiğine
Kürşat, dairazamet
“Burç”, görüş
DİA, ve
c. çokluğa
ve11, delâlet
değerlendirmeler
s. 421; Joseph eden çoğul
için
A. siga
bkz.
Angelo ile
JR,
Science, c.
Suyutî, 1, s.20;
geldiğinde Ayrıca
ise
Celâlu’d-dîn, bkz.
‘sayı’ya Demirci,
işaret
el-İtkan Kürşat,
ettiğine dair “Burç”,
görüş ve
fi Ulumi’l-Kur’ân, DİA, c. 11, s. 421;Kahire,
değerlendirmeler
Dâru’l-Hadîs, Joseph
için A.
bkz.2006, Angelo
Suyutî, 2, JR,
c. Celâlu’d-dîn,
s. 594- el-
a.g.e.,
s. 148-151.
a.g.e.,22595. s. 148-151.
İtkan fi Ulumi’l-Kur’ân,
Abdülbâki, Muhammed Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2006, c. Li
Fuad, Mu’cemu’l-Müfehres 2, s. 594-595. Daru’l-Hadis,
22 Abdülbâki, Muhammed Fuad, Mu’cemu’l-Müfehres elfazi’l-Kur’âni’l-Kerim,
Li elfazi’l-Kur’âni’l-Kerim, Daru’l-Hadis, Kahire, Kahire,
24 İlgiliayetlerdeki
24 İlgili
2001, 23 2001,
445-450. ayetlerdeki
445-450. semâ/
semâ ‫السماء‬ kelimesinin
kelimesininyorumu yorumu için bkz.
için Yazır,
bkz. M. Hamdi,
Yazır, a.g.e., c.a.g.e.,
M. Hamdi, 7, s. 5234.
c. 7, s.
5234.
Semâ kelimesinin Kur’ân’da tekil geldiği yerlerde ‘yön’e; azamet ve çokluğa delâlet eden çoğul siga ile
23 Semâ kelimesinin Kur’ân’da tekil geldiği yerlerde ‘yön’e; azamet ve çokluğa delâlet eden çoğul siga ile
geldiğindegeldiğinde ise işaret
ise ‘sayı’ya ‘sayı’ya işaret dair
ettiğine ettiğine dair
görüş vegörüş ve değerlendirmeler
değerlendirmeler için bkz. için bkz.Celâlu’d-dîn,
Suyutî, Suyutî, Celâlu’d-dîn,
el- el-
İtkan fi Ulumi’l-Kur’ân,
İtkan fi Ulumi’l-Kur’ân, Dâru’l-Hadîs,
Dâru’l-Hadîs, Kahire,
Kahire, 2006, c. 2006, c. 2, s. 594-595.
2, s. 594-595.
24
24 İlgili ayetlerdeki
İlgili ayetlerdeki semâ/
semâ/‫السماء‬ ‫ السماء‬kelimesinin
kelimesinin yorumu
yorumu için bkz. için bkz.
Yazır, M.Yazır,
Hamdi,M.a.g.e.,
Hamdi,c.a.g.e., c. 7, s. 5234.
7, s. 5234.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 255

Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan ‘yer ve gök/gökler’ terkibi -birçok


âyette- Allah Teâla’nın yarattığı bütün mahlûkatı kapsayan alana işaret eder.
Bu kullanım aynı zamanda ‘Semâ’ kavramıyla, Dünya haricindeki her yerin
ifade edilmesi olarak da okunabilir.25 Yine Semâ kavramının Kur’ân-ı Kerîm’de
kullanılışı -bu anlamların dışında- gökteki cisimleri anlatacak bir anlam geniş-
liğine de sahiptir.26
Semâ kavramı; Kur’ân-ı Kerîm’de, her hangi bir mekânla irtibatlandırıla-
cak şekilde yukarı, üst, yüksek anlamlarında da kullanılmıştır. Bu kullanım,
birçok mekânsal yüksekliği içerisinde barındırmaktadır. Örneğin Kur’ân’da;
‘evin tavanı’27 için semâ kelimesi kullanılırken; kelimenin, atmosferin yeryü-
züne en yakın olan ve içerisinde hava olaylarının (bulut, rüzgâr, yağış v.s.)
gerçekleştiği katmana da sema denmiştir.28 Bununla birlikte ‘en yakın gök’29
terkibindeki gök kelimesi, yıldızlarla süslendiği Kur’ân’da ifade edilen ve yıl-
dızların tamamının içerisinde bulunduğu alan manasındadır.
O halde Kur’ânî bağlamda burçlara bir yer tespit edebilmek için, Kur’ân’da
semâ kavramı ile tam olarak neyin kastedildiğine odaklanmak gerekmektedir.
Dolayısıyla kavramın bütün bu kullanımlarına ek olarak Kur’ân’daki “yedi kat
gök” ifadesi de burada önem arz etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetinde gökyüzünün yedi kat olarak yaratıldığı
vurgulanmaktadır. Farklı âyetlerde de en yakın göğün yıldızlarla süslendiğine
işaret edilmektedir. İşte bu iki husus, bizim “yedi kat gök” kavramını anlam-
landırmada hareket noktamız olacak niteliktedir. Konuya tam da bu nokta-
dan bakan Ahmed Naim’in (ö. 1353/1934) tespitleri ise, üzerinde durulmaya
değer nitelikledir. O, Kur’ân’daki “yakın göğün yıldızlarla süslendiği” bilgi-
sinden yola çıkarak birinci semâyı, yıldızların bulunduğu alanın ötesinden
başlatmaktadır. Daha sonra da yıldız ve gök cisimlerini kuşatan yakın semâyı
25 İlgili ayetlerin bir kısmı için bkz. 2, Bakara, 33, 107, 116, 255, 284; 3. Âl-i İmran, 29,
109, 129; 4. Nisa, 126.
26 22. Hacc, 65. Sema kelimesinin anlam olarak gökteki cisimleri karşılaması ile ilgili olarak
bkz. Merâği, Ahmed Mustafa, Tefsiru’l-Meraği, Mısır, 1946, c.17, s. 137.
27 22. Hacc, 15. Ayet-i kerimedeki sema kelimesine, ‘evin tavanı’ anlamının verilmesi ile ilgili
olarak bkz. Zeccâc, Ebu İshak İbrahim b. es-Serrî, Meâni’l-Kur’ân ve İ’rabuhu, Alemu’l-
Kütüb, Beyrut, 1988, c. 3, s. 417; İbn Ebi Zemenîn, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Aziz, Kahire, 2002,
c. 3, s. 173; Zemahşerî, Mahmud b. Ömer el-Keşşâf, Beyrut, 2009, c. 3, s. 144; Endülüsî,
Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhît, Beyrut, 1993, c. 6, s. 333; Râzi, Fahreddin, Mefâtihu’l-
Gayb, Daru’l-Fikr, Beyrut, 1981, c. 23, s. 17; Merâği, Ahmed Mustafa, a.g.e., c.17, s. 96;
Derviş, Muhyiddin, İ’rabu’l-Kur’ân ve Beyânuhu, Suriye, 1992, c. 6, s. 407; Ahmed b. Fâris
b. Zekeriyyâ, a.g.e., c. 3, s. 98.
28 2. Bakara, 22; 21, Enbiyâ. 32; 25. Furkan, 48; 27. Neml, 60.
29 37. Saffat, 6; 67. Mülk, 5; 50, Kâf. 6; 41. Fussilet, 12.
Davut AĞBAL
256

ikinci bir semâ’nın, onu da kuşatan üçüncü bir semâ’nın olduğunu ve bunun
yedi semâya kadar vardığını ifade eder. Ahmed Naim, Yedi kat göğü böyle
bir İlgili
İlgiliuzaklık/büyüklük
hadîs’te hadîs’te Peygamber
Peygamber ileEfendimiz
ele aldıktan Efendimiz
Ebu Zer’e Ebu
Hz.Zer’e
sonrahitaben: “Ya hitaben:
Ebâ Zer,
Peygamber’in “Ya(a.s.)
Ebâkat
yedi Zer,
bir gökyedi
hadî- ile kat gök ile
sini yediKürsî’ye
yedi zikrederek
kat yer kat yer ile
gökler Kürsî’ye
ilgili şubir
nispeten nispeten
tabloyu bir çölün
ortaya
çölün ortasına ortasına
koyar.
atılmış bir atılmış
İlgili hadîs’te
kapı veya birPeygam-
kapı
yüzükveya yüzük
ber Efendimiz
halkasındanhalkasından Ebu
fazla bir şeyZer’e hitaben:
fazladeğildir. “Ya
bir şeyArş’ın Ebâ
değildir. Zer, yedi
Arş’ınnazaran
Kürsî’ye kat gök
Kürsî’yebüyüklüğü, ile yedio çölünyero o çölün o
nazaran büyüklüğü,kat
Kürsî’ye nispeten bir çölün ortasına atılmış bir kapı veya yüzük halkasından
halkaya halkaya nazaran büyüklüğü derecesindedir.” 30 buyurmaktadır.
fazla birnazaran büyüklüğü derecesindedir.” 30 buyurmaktadır.
şey değildir. Arş’ın Kürsî’ye nazaran büyüklüğü, o çölün o halkaya
nazaran Her ne kadar
büyüklüğü Her ne kadar
“en yakın sema”
derecesindedir.” “en yakın sema”
30 olarak olarak bahsedilen
bahsedilen
buyurmaktadır. kısmın -Ahmed kısmınNaim’in
-Ahmed Naim’in
ifadeHer ifade
ettiği
ne gibi-ettiği
kadar yıldız
“en gibi-ve sema”
yakın yıldız ve gök
gök olarak
cisimlerinin cisimlerinin
bulunduğu
bahsedilen kısmınbulunduğu
alandan
-Ahmedötesi alandan
Naim’in için ötesi için
ifade ettiğikullanılabilmesi
kullanılabilmesigibi-muhtemel muhtemel
yıldız veolsagökda; “enolsa da;semâ”
yakın
cisimlerinin “en yakın
bulunduğu semâ”
lafzıyla lafzıyla
işaret
alandan edilen
ötesiişaret
içinedilen
yerin bizzatyerin bizzat
kulla-
nılabilmesi muhtemel
bu gök içine
bu gök cisimlerini olsa
cisimlerini da; “en
içine alan
alan mekân yakın semâ”
mekân manasında
manasında lafzıyla işaret edilen
olması da mümkündür.
olması da mümkündür. 31 yerin biz-
31

zat bu gök cisimlerini Birinciiçine alan mekân


semânın maddî manasında olması da mümkündür.
alem diğerlerinin
31
Birinci semânın maddî alem diğerlerinin ise mânevîisesemâlar mânevî olduğusemâlar olduğu
Birinci semânın maddî 32alem diğerlerinin iseolursak
mânevî semâlar olduğu şek- alanı olan
şeklindeki şeklindeki
görüşleri32 görüşleri
de dikkate de dikkate
alacak alacak
olursak Astronomi’nin Astronomi’nin
inceleme alanı incelemeolan
lindeki görüşleri32 de dikkate alacak olursak Astronomi’nin inceleme alanı
gök ile bahsettiği
Kur’ân’ın bahsettiği
gök ile
olan gökKur’ân’ın
ile Kur’ân’ın bahsettiği gökgök
gök birbirinden birbirinden
ayrılmaktadır.
birbirinden ayrılmaktadır.
Ancak herAncak
ayrılmaktadır. Ancak
halükardaher halükarda
her
halükarda araştırmamızın konusunu teşkil eden burçlar (ya da takımyıldızlar) âyetlerde
araştırmamızınaraştırmamızın
konusunu konusunu
teşkil eden teşkil eden
burçlar (ya burçlar
da (ya da
takımyıldızlar) takımyıldızlar)
hem hem
âyetlerde
hem
ifade edilen ifade
âyetlerde edilen
ifade gök
en yakın en yakın
edilen engök
içerisinde içerisinde
yakın
hem gök hem de Astronomi’nin
içerisinde
de Astronomi’nin hem çalışma
de Astronomi’nin
çalışma alanı alanı içerisinde
içerisinde
çalışma alanı içerisinde
değerlendirilecek
değerlendirilecek değerlendirilecek
bir konudur.bir konudur. bir konudur.
4. Kur’ân’da
4. Kur’ân’da 4. Kur’ân’da
Burç
Burç Kavramı:
Kavramı: Burç Kavramı:
BurçBurç kelimesi
kelimesi Burç kelimesiKerîm’de
Kur’ân-ı
Kur’ân-ı Kur’ân-ıtekil
Kerîm’de Kerîm’de
isimisim
tekil tekilolarak
olarak isim olarak
yer almaz. yer
Çoğulu
yer almaz. almaz. Çoğulu “Burûc”
“Burûc”
Çoğulu
“Burûc”
ise Kur’ân’da iseKur’ân’da
ise Kur’ân’da
dört yerde dört
dört yerdegeçmektedir.
yerde
geçmektedir. geçmektedir. Ayrıcakelimenin,
Ayrıca
Ayrıca kelimenin, kelimenin, tefe’ül/‫ل‬
ّ tefe’ül
tefe’ül/‫تفعل‬ babındaki ّ babındaki
‫تفع‬
babındaki
kullanımı Ahzab kullanımı
kullanımıSûresi Ahzab
Ahzab
33. Sûresi Sûresi
âyette ve 33.
33.aynı âyette
âyette ve
ve aynı
bâbtan aynı
bâbtan
türeyen bâbtan
bir türeyen türeyen bir
ism-i fâilibirdeism-i ism-i
Nûrfâili de Nûr Sûresi
Sûresi
fâili de Nûr Sûresi 60.
60. âyette mevcuttur.
âyette mevcuttur.
60. âyette mevcuttur.
Türevleri ile Kur’ân’da
Türevleri iletoplam
Kur’ân’daaltı âyette yedi kez geçenyedi kelimenin geçen bu
Türevleri ile Kur’ân’da toplam altıtoplamâyette altı
yediâyette
kez geçen kezkelimenin kelimenin
bu bu
âyetlerde kullanıldığı anlamları şu şekilde tespit etmek mümkündür:
âyetlerde kullanıldığı
âyetlerde kullanıldığı anlamları şu anlamları şu şekilde
şekilde tespit etmektespit etmek mümkündür:
mümkündür:
4.1.4.1.
Hisar, Kale:
Hisar, 4.1.
Kale:Hisar, Kale:
ِ‫سذنهِةٌ ي ُقولُوا ه ِذه‬ ِ ِ ‫تِركولَُكوم ُاكلْنتُممو ِتِف بولَرووجٍكنتمم َشِيَِّفَدةٍب روإِ ْن‬
ِ ٌ‫صَشْبيَّ ُهَد ْةٍم وإَِح ْنسنَتُة‬ ِ
َ َ َ َ ‫صيَْبُِقُهولُْموا َِحَه‬ َ َ ِ ‫وجٍِ تُُم‬ َِ ُ ُ ُُْْ ُ ُْ َُ ُِ ِْ َ ُِِْ َِ ْ ُ‫ِ ِ ِ ”أَِيْنَ َما تَ ُكونُوا”أيَيُْنَْدَمرْكا ُتكَ ُمُك اونلُْوَام ْويُ ْد‬
‫الْن ِدَه ُؤالَلَّلهء فاَلَْمَق ْوِالم ََهلُؤَل ِء الْ َق ْوِم َل‬ ِ ِ ِ ِِ ِ ِ ِ َّ
ِ‫صُقبولهُوام َهسيِّذئهةٌ مي ُْقنولُعواْندهَكِذهِقُ ِملنُكلٌِّعْن ِمد َْنك قُعْنلد ُكالللٌَّّه ِمفَنم ع‬
َْ ْ ْْ َ َ َ َ ْ ُ ْ َ‫م ْن عْند الله مَوْإن ْنعْنتُدِصْبالُلهَّهْم َوإَسيِّْنئَةٌتُ ي‬
“‫ح ِديثًا‬َ ‫ادوَحَند يَيثًْاف“َق ُهو َن‬
ُ ‫ادو َن يَ ْف َق ُيهَوَكَن‬
ُ ‫يَ َك‬
“Neredeolun
“Nerede olursanız olursanız olun ulaşır;
ölüm size ölüm size
sarpulaşır; sarp ve
ve sağlam kalelerde olsanız
sağlam olsanız
kalelerde
30 Naim, Ahmed; Miras, Kamil, Sahih-i Buhârî Muhtasarı ve Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi,
bile!Ankara, bile!
Kendilerine1981,Kendilerine
bir
c. 2,iyilik bir iyilik
dokunsa
s. 270-271 . ‘Bu dokunsa ‘Buderler;
Allah’tan’ Allah’tan’ derler; bir
başlarına başlarına
kötülük bir kötülük gelince
gelince
31 Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 1, s. 294; En yakın gök’ün, içerisinde yıldızların bulunduğu yer
olduğuna dair İbn Abbas’tan gelen rivayet için bkz. Nisâburî, Ebu Abdullah el-Hâkim, el-
Müstedrek, Dâru’l-Marife, Beyrut, ts., c. 2, s. 222; Makdîsî, Ebu Şâme, el-Mürşidü’l-Vecîz,
T.D.V. Yay., Ankara, 1986, s. 17.
30 Naim, Ahmed; Miras, Kamil, Sahih-i Buhârî Muhtasarı ve Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Ankara,
32 Naim,
Yazır,Ahmed; Miras, a.g.e.,
Kamil, c.
Sahih-i BuhârîAyrıca
Muhtasarı
bkz. ve Tecrid-i Sarih Tercemesi FenAnkara,
ve Şerhi,
30
M. Hamdi, 1, s. 294; Kırca, Celal, Kur’ân-ı Kerîm’de Bilim-
1981, c. 2, s. 1981, c. 2,
270-271 . s. 270-271 .
leri, Marifet Yay., İstanbul, 1984, s. 61.
31 Yazır,a.g.e.,
31
Yazır, M. Hamdi, M. Hamdi,
c. 1, s.a.g.e., c. 1,yakın
294; En s. 294; En yakın
gök’ün, gök’ün,
içerisinde içerisinde
yıldızların yıldızlarınyerbulunduğu
bulunduğu olduğunayer olduğuna
dair İbngelen
dair İbn Abbas’tan Abbas’tan
rivayetgelen rivayet
için bkz. için bkz.
Nisâburî, EbuNisâburî,
AbdullahEbu Abdullah
el-Hâkim, el-Hâkim, el-Müstedrek,
el-Müstedrek, Dâru’l- Dâru’l-
Marife, Beyrut,Marife,
ts., c.Beyrut, ts.,Makdîsî,
2, s. 222; c. 2, s. 222;
Ebu Makdîsî, Ebu Şâme, el-Mürşidü’l-Vecîz,
Şâme, el-Mürşidü’l-Vecîz, T.D.V. Yay.,
T.D.V. Yay., Ankara, 1986,Ankara,
s. 1986, s.
17. 17.
32 Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 1, s. 294; Ayrıca bkz. Kırca, Celal, Kur’ân-ı Kerîm’de Fen Bilimleri, Marifet
32 Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 1, s. 294; Ayrıca bkz. Kırca, Celal, Kur’ân-ı Kerîm’de Fen Bilimleri, Marifet
Yay., İstanbul,Yay.,
1984,İstanbul,
s. 61. 1984, s. 61.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 257

“Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız
bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa ‘Bu Allah’tan’ derler; başlarına bir kötülük
gelince de ‘Bu senden’ derler. ‘Hepsi Allah’tandır’ de. Bu adamlara ne oluyor ki bir
de
türlü ‘Bu senden’ derler. ‘Hepsi Allah’tandır’ de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf
‘Bulafsenden’ anlamıyorlar.” 33
de derler. ‘Hepsi Allah’tandır’ de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf
anlamıyorlar.”33 33
anlamıyorlar.”
de ‘Bu 4.2. senden’ Süslenmek derler. (Ziynet ‘Hepsi Allah’tandır’ takınmak): de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf
de ‘Bu senden’
4.2. derler. ‘Hepsi
Süslenmek (Ziynet Allah’tandır’
takınmak): de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf
anlamıyorlar.” 4.2. Süslenmek (Ziynet takınmak):
َّ ‫ُوَل َووأأَقَقِِ ْمم َنن‬ ‫اهلِِيَّ ٍِِة ْاْل‬ ِ ‫”وقَر َن ِِف ب يوتِ ُك َّن وَل تَب َّرجنٍتَب ُّرج ٍالْج‬
33
‫َطعن‬ ِ ‫الز‬ َّ ‫ني‬ ِ‫الص ََل َة وآت‬
ِ ‫الزََككااةَةَ َووأأ‬
anlamıyorlar.” ‫ُوَل‬
َ ‫اْل‬
33
‫َط ْْع ََن‬ َّ َ ِ َ ِ َ ‫” َوقَ ْر َن ِِف بُيُوتِ ُك َّن َوَل تَبَ َّر ْج َنٍتَبَ ُّر َج‬
َ 4.2. ‫ني‬ ‫آت‬
4.2.َ Süslenmek‫و‬ ‫ة‬ ‫َل‬ ‫الص‬
َ َ َ“َّ‫( تََطْ ِهريا‬Ziynet
Süslenmek ْ(Ziynet
‫م‬ ‫ك‬َُ ‫وي َطَ ِّه‬takınmak):
‫ر‬ ‫ت‬ ِ ‫ْجل الْبَّي‬
ٍ
‫ة‬
ْtakınmak): ‫ي‬ ‫ل‬ ‫اه‬ َ ‫سٍاألَه‬ َ ‫الرَج‬ ِّ َ‫يد ُالُلَّه لِي ْذ ِهَب عَْن ُكْم‬ ُ‫الالللََّّههَ َووَرر ُسسووللََ”ههُ َوإإِِقَََّّّنَّنََْراانييُِِررِف‬
‫ن‬ ‫ع‬ ِ
‫َط‬ ‫أ‬ ‫و‬ ‫ة‬ ‫ا‬ ‫ك‬‫الز‬َّ ‫ني‬ ِ‫آت‬‫و‬ ‫ة‬ ‫َل‬َ
“ ‫ا‬ً
‫ري‬
‫الص‬
َّ ‫ه‬ِ ‫ط‬
ْ ‫ن‬‫ت‬ ‫م‬ْ ِ ‫ك‬
‫َق‬ُ ‫ر‬‫أ‬َ
‫و‬ ‫ه‬ِّ َ‫ط‬ ُ
‫ُوَل‬
َ ‫ي‬ ‫و‬َ ‫ت‬
‫اْل‬
ْ ِ ِ
ٍ
‫ة‬‫ي‬ْ ‫ي‬َ
‫ب‬
َّ ِ
ْ‫ل‬ ‫ا‬ ِ
‫اه‬ َ
‫ل‬ ‫ْج‬ ْ
‫َه‬ ‫أ‬
‫ل‬ ‫ٍا‬‫س‬ َ‫ج‬ ‫ر‬ْ
‫ج‬
ُّ ‫الر‬
‫ب‬ ‫ٍت‬ ‫ن‬ ‫م‬ ُ ‫ج‬‫ك‬ُ ‫ر‬ ‫ن‬
َّ َ‫ب تَب‬
‫ع‬ َ‫يد ب ياللَّوتهُُِِ ُلكِيَُّنْذ ِهوَل‬
ِ َ
‫“ََوأَطْْع ََن‬Evlerinizde َ َ ِ َ ًَّ oturun. َ ِ
‫َقْْم ََن‬Cahiliye ِ ْ ِ
َُ َ‫لَيٍَّةِ ْاْل‬süslenmesi ِ ْ
َ ‫ج ٍال‬ َِّ
َََ ‫نٍتََبَ ُّر‬gibi
ْ ْ
َُ‫َّر ْج‬gibi ْ َ َِ‫ُ ِِف ُبُُيُوت ُِكُ َّن‬Allah’a
‫َوََل‬süslenmeyin ُ ‫َِوَقَْْرََن‬Allah’a َ”ُ ُveَ َ Re- َve
َ‫الزَكاة‬ َ ‫ََل َة ََوآت‬oturun.
َّ“Evlerinizde
‫ني‬ ‫الص‬
“‫ريا‬ ِ ‫ُوَل ََوأ‬ Cahiliye ‫َاه‬süslenmesi
‫ْج‬
َ َ ‫تَب‬süslenmeyin
َ َّ ِ َّ َّ‫الل‬
Resulüne
sulüne itaat
“Evlerinizde
itaatedin. edin. ًً ‫ه‬Ey
“‫ريا‬
Ey ِ‫طْطْه‬Ehl-i
oturun.
َ‫تَت‬Ehl-i
‫طَِّهِّهَرَُركُك ْمْم‬Beyt!
َ‫ط‬Beyt!
‫ت َوَيوُي‬
Cahiliye ‫ت‬ ‫ْيْي‬Allah
ِ Allah ‫أأَْهَْه َلَل االْلْبَب‬sizden,
süslenmesi
‫س‬‫س‬
ََ ‫الرْجْج‬ ‫الر‬
ِّ
‫ب َععنْن ُككُم‬
ِّ ‫م‬sadece ُ
sadece
gibi
ْ َ
‫ب‬ ِ‫ه‬günahı
ََ günahı
‫ه‬ ‫ذ‬
ْ
‫يديد الالللَّهُه للِيُيْذ‬
süslenmeyin
ُ
ُ ‫سولوَلَهُه إإَِّنَََّّناَا يُيرِر‬ve
gidermek
ُ
gidermek
Allah’a
ُ
‫هَه َووَررُس‬ve
َّ
‫ل‬
sizi
َ ‫ال‬
Resulüne“Evlerinizde itaat edin. Ey oturun. Ehl-i ُ
Cahiliye
Beyt! َ
Allah süslenmesi
sizden, ُsadece gibi günahıُ
süslenmeyin gidermek ُ Allah’a ُ ve َ َ sizi ve
tertemiz“Evlerinizde
tertemiz yapmakistiyor.”
yapmak istiyor.”oturun. 34 34
Cahiliye süslenmesi gibi süslenmeyin Allah’a ve
tertemiz
Resulüneyapmak ِ itaat edin. istiyor.” Ey34Ehl-i Beyt! Allahِ sizden, sadeceِ günahıِ gidermek ِ ‫ ”والْ َقو‬ve ve sizi
‫ ثِيَابَ ُه َّن غَْي ٍَر‬itaat
Resulüne ‫ض ْع َن‬
َ َ ‫ي‬edin.
‫اح أَ ْن‬ ٌ Eyَ ‫ َعلَْي ِِه َّن‬Beyt!
‫ ُجن‬34Ehl-i ‫س‬ َ ‫ فَلَْي‬Allah ‫احا‬ ً ‫نِ َك‬sizden,
‫ل يَْر ُجو َن‬sadece َ ‫ِت‬ ‫الَلِِِت‬ َّ ‫ ِاء‬günahı
َّ ‫ِّس‬
َ ‫ ِم َن الن‬gidermek ‫اعِ ُد‬ َ َ sizi
‫ٍر‬tertemiz
‫ي‬
ْ ‫غ‬
َ ‫ن‬َّ
َ ُ َ yapmak ‫ه‬ ‫اب‬ ‫ي‬ ‫ث‬
yapmak ‫ن‬ ‫ع‬ْ ‫ض‬
َ
َ َ َ istiyor.” ‫ي‬ ‫ن‬ْ َ‫أ‬ ‫اح‬
istiyor.”
ٌ ُ 34 ‫ن‬
َ ‫ج‬ ‫ن‬َّ ‫ه‬ ‫ي‬
ْ َ‫ل‬ ‫ع‬
َ ‫س‬ َ “‫يم‬ ‫ي‬
ْ ‫ل‬
َ َ‫ف‬ ‫ا‬ ‫اح‬ ِ ‫ك‬َ ‫ن‬ ‫ن‬َ
ِ ‫و‬ ‫ج‬ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫ل‬ َ
ً‫ستَ عف ْفَن خي ر ََل َّن وَالْلَّهُ ََسيع عل‬ ‫الَل‬ ‫اء‬ ‫ِّس‬ ‫ن‬
ِ ‫ال‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫د‬ُ ‫اع‬ ‫و‬ ٍ‫ق‬
َ ْ‫ل‬
َ ‫ُمتَبَ ِّر َجاتٍ بَِِزينَ ٍةَ وأَ ْن ي‬ ‫ا‬ ‫و‬ ”
tertemiz ِ‫يع َك َعل‬
ٌِ‫الَلرِِتََلُ ََّنل َويالرلَّهُجو َنَِس ن‬ ِ‫ست ْالعن‬
‫ضضْعع َنن ثِثيَِيابَابُهه َّنن غَغْييٍٍَرر‬ ‫اح أَأَْنن َيي‬‫اح‬ ‫ن‬ ‫ج‬ ‫ن‬َّ ِ
‫ه‬ ‫ي‬ َ‫ل‬ ‫ع‬ ‫س‬ ‫ي‬ ‫ل‬
َ ‫ف‬
َ“ ٌ‫احا‬
‫يم‬ ٌَّ‫ِّس َنِاءِ ََخْي‬‫ف‬ْ ‫ف‬ َ ‫اعُْدند ِيَمَِم َْْن‬ ِ‫متَب ِّرجاتٍ ”بِواِزلْينَقةو َو‬
َِ‫اعأ‬
َ َْ َّ ُ َ َ“Bir “Bir ْ
َ
nikâh
َ َ ْ ümidi
ٌ
َ nikâh ümidi beslemeyen,
َ
ٌ َ‫ ُُجن‬beslemeyen,
‫ن‬
َّ ِ ‫س َعلَْْي‬
‫ه‬ َ َ ‫ي‬
ْ َْ‫احاٌ فَل‬
َ “‫يم‬çocuktan
َ
çocuktan
ً
ٌِ
ًِ ‫ر ُجو َن ن َك‬kesilmiş
ِ
ُ
ْ ْ
َ‫ي‬ ُ
ََ‫الَلِِت َل‬ ْ
ٌَّ yaşlı ‫اء‬ َ‫ِّس‬
ََ ‫ن‬ ِ
ْ
‫ال‬
kadınların,‫ن‬َ ُ َ ٍ ‫ُ َ َ ”ََِوا‬
َ‫لْ َقَو‬ziynetlerini
ٌٌçocuktanِ‫يعيع َععلل‬ٌ ‫َسَِس‬ َّ
َ ‫لَّهُه‬kesilmiş
‫خْييٌرر ََلَُل َّنن َووالالل‬yaşlı
kesilmiş ‫بِِزِزينَينةٍة َوأوَأَْنن يَي ْسستَتْععف‬ziynetle-
‫ِفْفف َنن َخ‬kadınların,
yaşlı kadınların, ziynetlerini ‫اتٍ ب‬ ٍ‫ُممتَتبَبِّررَججات‬
teşhir“Bir etmeksizin nikâh ümidi (bazı)beslemeyen, elbiselerini “çıkarmalarında ‫يم‬ َ ٌ َ ُ َ َّ ُ َ
kendilerineٌ ْ َ َ ْ ْ bir
َ ْ َ ْ َ yoktur.
vebal yoktur.
َ ِّ ََ ُ
İffetli
َİffetli
teşhir
rini teşhir etmeksizin
“Bir nikâh (bazı)
ümidi elbiselerini
beslemeyen,
(bazı) çıkarmalarında
elbiselerini çocuktan kesilmiş
çıkarmalarında kendilerine yaşlı bir
kadınların,
kendilerine vebal ziynetlerini bir vebal
davranmaları “Bir etmeksizin
nikâh
kendileri ümidiiçinbeslemeyen, daha hayırlıdır. çocuktan Allah kesilmiş
işitendir,yaşlı bilendir.” kadınların, 35 ziynetlerini
teşhir etmeksizin
davranmaları
yoktur. İffetlikendileri davranmaları(bazı) içinelbiselerini
daha kendileri hayırlıdır. çıkarmalarında için Allah daha işitendir, kendilerine
hayırlıdır. bilendir.” Allah bir35vebal işitendir, yoktur.bilen- İffetli
teşhir35etmeksizin 4.3. Gökyüzündeki (bazı) elbiselerini Burçlar: çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli
dir.” 4.3. Gökyüzündeki
davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Burçlar: ِ ‫لِلن‬Allah Allah işitendir,ِ bilendir.”35 35
davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. ”‫ين‬ َ ‫َّاظ ِِر‬
ِ ِ ‫َّاها‬ َ ‫وجا‬
ً ‫ ِاءاء ببُ ُرر‬bilendir.”
َ ‫ووَززييََّّنن‬işitendir, ‫الس َم‬
َّ ‫ِف‬ ‫“ َولَ َق ْد َج َع ْلنَا ِِِف‬
4.3.4.3. 4.3. Gökyüzündeki
Gökyüzündeki Burçlar:
Burçlar: ” ‫ين‬
َ ‫ر‬ ‫َّاظ‬ ‫ن‬ ‫ل‬‫ل‬ ‫ا‬ ‫َّاه‬
َ َ ‫ا‬‫وج‬
ً
َ yarattık ُ
ُ َ ve bakanlar ‫م‬ ‫الس‬
َّ ‫“ َولَ َق ْد َج َع ْلنَا‬
“Andolsun, Gökyüzündeki biz gökte Burçlar: birtakım burçlar
ِ ‫لِِلن‬burçlar ِ için onları
“Andolsun, biz gökte ”
birtakım ‫ين‬ ِ
‫ر‬ ِ ‫َّاظ‬ ‫ا‬ ‫َّاه‬ ‫ن‬َّ‫ي‬ ‫ز‬َ
َ ‫وجا َوَزيَّن‬‫و‬ ‫ا‬ ‫وج‬ ‫ر‬
yarattık
ً ‫السَماء ُبُُر‬‫ب‬ ِ‫اء‬ ‫م‬ ‫الس‬
َّ ve ‫ِف‬ ِ
ِ ‫ ““َولَ َق ْد ََجََع ْلنَا‬onları
bakanlar‫ا‬ َ‫ن‬ ‫ل‬
ْ ‫ع‬ ‫ج‬ ‫د‬ ْ ‫ق‬
َ َ‫ل‬ ‫و‬için
süsledik.”36 36 ”‫ين‬ ََ ‫َّاها للنَّاظ ِر‬ َ ً ُ
َ yarattıkَ ve bakanlar َiçin onları َّ ‫ِف‬
süsledik.”“Andolsun, ِ biz gökte ِbirtakım burçlar
“Andolsun, “Andolsun, ”‫ريا‬
biz ً ِ‫ن‬ ‫م‬
biz
ُgökte‫ا‬
‫ر‬ً ‫م‬َ ‫ق‬ ‫و‬
gökte
َ َ ‫ا‬ ‫اج‬
ً
birtakım ‫ر‬َ ‫س‬ ‫ا‬
birtakım
ِ ‫يه‬
َ
ِ‫ف‬burçlar
ِ ‫ل‬
َ ‫ع‬
َ ‫ج‬َ ‫و‬ َ ٍ‫ا‬
burçlar ‫وج‬
ً ‫ر‬ ُ ُ
yarattık‫ِِاءٍب‬yarattık
‫الس َم‬َّ ve‫ِِِف‬bakanlar‫ َج َع َل‬bakanlar
ve ‫لََّّ ِِذي‬için ‫بَ َارَك ا‬onları َ‫ ““تت‬onları
için süs-
süsledik.”
ledik.” “Gökte burçları
36 ” ‫ا‬‫ري‬ ‫ن‬ ‫م‬
ً ُ ً َ var ‫ا‬
‫ر‬ ‫م‬ ‫ق‬
َ ‫و‬َ ًeden,‫ا‬ ‫اج‬ ‫ر‬ ‫س‬
َ َ onların‫ا‬ ‫يه‬ ‫ف‬ ‫ل‬
َ ‫ع‬ ‫ج‬ ‫و‬ ٍ‫ا‬
َ َ َ içinde ‫وج‬
ً ‫ر‬ ُ‫ب‬ ٍ ‫اء‬ ‫م‬ ‫الس‬
ُ birَ çerağَ (güneş)َّ ‫ِف‬ ‫ل‬ ‫ع‬
ََ ‫ج‬ ‫ي‬ ‫ذ‬ ‫ل‬ ‫ا‬ ‫ك‬ َ ‫ار‬
َ nurlu ‫ب‬ َ
َ bir ay
süsledik.” 36 36
ve
“Gökte burçları ”‫ريا‬
”‫ريا‬
ِ َvar
ًً ِ‫َمَمًرارا ُمُمنن‬yücesidir.”
‫ق‬‫اجاا َووق‬ ‫اج‬
ً eden,
‫ر‬‫يهيهاا ِِسسَر‬ َ ‫ف‬
ِ‫اٍوجعل ف‬içinde
onların
ِ ‫ل‬ َ ‫ع‬َ ‫ج‬َ ‫و‬ َ ٍ‫ا‬ ‫وج‬
‫وج‬ً ‫ر‬ ‫ِاءِاءٍٍبُبُر‬bir‫السَمم‬
‫الس‬
َّçerağ ‫ِف‬ ‫ع‬‫االَّلَِّذِذيي َججَع‬ve‫َارارَكك‬nurlu
‫(َلل ِِِف‬güneş) ‫ب‬ َ‫ ““تَتَب‬bir ay
barındıran Allah, yüceler َ َ eden, ً َ37
َ َ
َ َ içindebir ً ُ ُ َّ َ
َ çerağَ (güneş) veَ nurlu bir ay َ َ َ
barındıran “GökteAllah, yücelerً yücesidir.”
burçları var َ 37onların bir ِ ‫ِاء َذ‬veve
“Gökte “Gökte burçlarıburçlarıvar vareden, eden,onların onlarıniçinde içinde bir çerağ çerağ”‫وج‬ٍِ ‫( ُر‬güneş)‫(ْب‬güneş)
ُ ‫ات ال‬ ِ ِ ‫الس َم‬nurlu
َّ nurlu ‫ “ َو‬bir bir ay ay
barındıran Allah,
barındıran Allah,yüceler yüceleryücesidir.” yücesidir.” 37 37 ” ٍ
‫وج‬ ‫ر‬ ‫ْب‬
ِ ُ ُ َ َ َّ َ‫ل‬ ‫ا‬ ‫ات‬ ‫ذ‬ ‫اء‬ ‫م‬ ‫الس‬ ‫و‬ “
barındıran“Burçlara Allah, yüceler sahipyücesidir.” gökyüzüne37 andolsun.”38 ِ َ‫السم ِاءِ ذ‬
“Burçlara sahip gökyüzüne andolsun.”38
” ”‫وج‬
ٍٍِ ‫ات االلْبُْبُرر‬
‫وج‬ ‫ات‬
ِ ‫َماء َذ‬olan َ‫الس‬ َّ ‫““َوو‬bir takım
“Burçlara
Görüldüğü üzere sadece son gruptaki
sahip gökyüzüne andolsun.”
âyetler, ِ gökte
ُ ُ var َّ َ bir takım
Görüldüğü üzere sadece son gruptaki âyetler, gökte var olan
3838
“Burçlara sahip gökyüzüne andolsun.”38
“burç”lardan “Burçlara sözedilmektedir.sahip gökyüzüne Tefsirlerde, andolsun.” çoğul bir ifade ile kendisinden bahsedilen
“burç”lardan Görüldüğü Görüldüğü sözedilmektedir.
üzere üzere sadece sadece Tefsirlerde,
sonson gruptaki çoğul âyetler,
gruptaki birâyetler,ifade gökte ilegökte kendisindenvar varolan olanbahsedilen bir bir takım takım
“burç”ların
“burç”lardan Görüldüğümanasıyla üzere
sözedilmektedir. ilgili farklı sadece birçok son görüşe
Tefsirlerde, gruptaki çoğul âyetler,
rastlamak bir ifade gökte
mümkündür. ile var
kendisinden olan Müfessirlerin bir takım bah-
“burç”ların manasıyla ilgili farklı
“burç”lardan sözedilmektedir. Tefsirlerde, çoğul bir ifade ile kendisinden bahsedilen birçok görüşe rastlamak mümkündür. Müfessirlerin
“burç”lardan
çoğunluğu busözedilmektedir. âyetlerdeki burçTefsirlerde, kelimesini çoğul Astronomi’deki bir ifade ileanlamında kendisinden değerlendirmiş bahsedilen
çoğunluğu
33 “burç”ların
4. Nisâ, 78. bu âyetlerdeki
manasıyla ilgili burç farklıkelimesini birçok görüşe Astronomi’deki rastlamak anlamında mümkündür.değerlendirmiş Müfessirlerin
“burç”ların
ve bu kelimeyle manasıyla ilgili farklı Güneş,
kastedilenin; birçok görüşe Ay ve rastlamak bazı yıldızların mümkündür. menzilleri/konakları Müfessirlerin
ve
34 bu kelimeyle kastedilenin;
çoğunluğu bu âyetlerdeki burç kelimesini Astronomi’deki anlamında değerlendirmiş
33. Ahzâb, 33. Güneş, Ay ve bazı yıldızların menzilleri/konakları
çoğunluğu
olduğu
35 ve bunların bu âyetlerdeki ise on burç iki tane kelimesini olduğunu Astronomi’deki
ifade ettikten anlamında sonra da budeğerlendirmiş on iki burcun
ve 24.
olduğu bu Nur, ve
kelimeyle 60.
bunların ise on iki tane
kastedilenin; Güneş, olduğunu Ay ifade ve bazı ettikten yıldızların sonra da bu on iki burcun
menzilleri/konakları
ve
ismini
36 15. bu tek kelimeyle
Hicr, tek kastedilenin;Daha
16.zikretmişlerdir. Güneş, açıklayıcı Ay ve olması bazı yıldızların bakımından menzilleri/konakları
bu tür yorumları
ismini
olduğutek ve tek bunların zikretmişlerdir.
ise on iki tane Dahaolduğunu açıklayıcıifade olması ettikten bakımından sonra da bu bu tür on iki yorumlarıburcun
olduğu
içerisinde
37 25. Furkân, ve toplayan bunların 61. bir isemetni on ikiburada tane olduğunu zikretmekifade istiyoruz: ettikten sonra da bu on iki burcun
içerisinde
ismini tek toplayan bir metni burada
tek zikretmişlerdir. Daha açıklayıcı olması bakımından bu tür yorumları zikretmek istiyoruz:
ismini
38 85. tek Burûc, tek 1.zikretmişlerdir. Daha açıklayıcı olması bakımından bu tür yorumları
33 içerisinde
4. Nisâ, 78. toplayan bir metni burada zikretmek istiyoruz:
içerisinde
34 4. Nisâ, 78.
33 toplayan bir metni burada zikretmek istiyoruz:
33. Ahzâb, 33.
35 33.
34 Ahzâb,60.33.
33 24. Nur, 78.
4. Nisâ,
35 24.
34 15.
36 4.
33 Nur,
Hicr,
Nisâ, 60.
16.33.
78.
36 33. Hicr,
15. Ahzâb,16.33.
35 25. Furkân, 61.
37 33.
34 Ahzâb,
37 24. Furkân,
25. Nur, 60.61.
36 85. Burûc, 1.
38 24.
35 Nur, 60.
15. Hicr, 16.
38 85. Burûc, 1.
37 15.
25.Hicr, 16. 61.
36
Furkân,
37 25. Furkân, 61.
38 85. Burûc, 1.
38 85. Burûc, 1.
Davut AĞBAL
258
“Burç, lügatte kale, hisar, menzil, büyük yıldız manasınadır. Cem’i
r, menzil, büyük yıldız manasınadır. Cem’i “buruç”tur. kale,
sedilen “Burç,
“burç”ların lügatte
manasıyla Gökte hisar,
ilgili farklı
güneşin, menzil,
birçok ayınbüyük görüşe
ve seyyâre yıldız
rastlamak manasınadır.
denilen mümkün- Cem’i bulundukları
yıldızların
dür.“buruç”tur.
Müfessirlerin çoğunluğu bu âyetlerdeki burç kelimesini Astronomi’deki
ve seyyâre denilen yıldızların bulunduklarıGökte menzillere, güneşin, ayın ve
medârlara, hareket seyyâre noktalarına denilen burûç yıldızların denilmektedir bulundukları ki, başlıca on iki
anlamında
menzillere, değerlendirmiş
medârlara, ve
hareket bu kelimeyle
noktalarına kastedilenin;
burûç denilmektedir Güneş, ki, Ay başlıcave bazı on iki
ktalarına burûç denilmektedir ki,yıldızların iki burca ayrılmıştır. olduğu
başlıca onmenzilleri/konakları Bunlara;veHamel, bunların Sevr, ise Cevzâ, on iki tane Seratân, olduğunu Esed, Sünbüle, Mîzân,
burca ayrılmıştır.Akrep, Bunlara; Hamel, Sevr, Cevzâ, Seratân, Esed, Sünbüle, Mîzân,
Sevr, Cevzâ, Seratân, Esed, Sünbüle, ifade ettikten Mîzân,sonra da Kavs,
bu on Cedi, iki burcunDelv, ismini Hût namı tek verilmiştir. tek zikretmişlerdir. BunlardanDaha Esed burcu güneşe,
Akrep,
açıklayıcı Kavs,
olması Cedi,
Seratân
bakımından Delv,
“Burç,burcu Hût
kamere
lügatte bu namı
tür
kale, verilmiştir.
aittir.
yorumları
hisar,Hamelmenzil, ve AkrepBunlardan
içerisinde büyük Esed
burçları,
toplayan yıldız burcu
Merih bir güneşe,
yıldızına, Sevr
metni
manasınadır. ile Mîzân
mı verilmiştir. Bunlardan Esed burcu güneşe, “Burç,
“Burç, lügatte lügatte kale,
kale, hisar,
hisar, menzil,
menzil, büyük
büyük yıldız yıldız manasınadır.
manasınadır. Cem’i Cem’i
Cem’i
burada Seratân burcu
zikretmek
“buruç”tur. kamere
istiyoruz:
burçlarıGökte aittir. Hamel
Zühre yıldızına ayın ve Akrep
aittir.veCevzâ burçları, Merih
ile Delv yıldızına, Sevr
burçları da Zuhâl ile Mîzân yıldızına ait
ve Akrep burçları, Merih yıldızına, “buruç”tur. Sevr ile Mîzân
“buruç”tur. Gökte
Gökte güneşin, güneşin, güneşin, ayın
ayın ve seyyâre seyyâre
ve seyyâre denilen
denilen yıldızların denilen
yıldızlarınyıldızların bulundukları
bulundukları bulundukları
burçları
“Burç, Zühre
lügatte
yıldızınamenzillere, yıldızına
kale,
bulunmuştur…”medârlara, aittir.
hisar, Cevzâ
menzil, ile
hareket noktalarına büyük Delv burçları
yıldız
burûç denilmektedir da
manasınadır. Zuhâl yıldızına
Cem’i
ki,on başlıcaait
iki on iki
39
vzâ ile Delv burçları da Zuhâlmenzillere, menzillere, ait
medârlara,
medârlara, hareket
hareket
“buruç”tur.
bulunmuştur…” Gökte güneşin,
39 ayın venoktalarına
noktalarına
seyyâre denilen burûç
burûçyıldızların denilmektedir
denilmektedir ki,
bulundukları ki, başlıca
başlıca men- on iki
burca ayrılmıştır. Ancak, Bunlara;Sahâbe Hamel, ve tabiinden, Sevr,Seratân, Cevzâ, bu Seratân,âyetlerle Esed, ilgili nakledilen
Sünbüle, yorumlarda
Mîzân,
burca
burcamedârlara,
zillere, ayrılmıştır.
ayrılmıştır. Bunlara;
Bunlara;noktalarına
hareket Hamel,
Hamel, Sevr, Sevr, burûçCevzâ,
Cevzâ, denilmektedirSeratân, Esed,
Esed,ki, başlıca Sünbüle,
Sünbüle, onMîzân,
Mîzân,
iki
den, bu âyetlerle ilgili nakledilen yorumlarda Ancak, yukarıda
Akrep,Cedi, Sahâbe
Kavs, Cedi, ve
verilen tabiinden,
manaya bu
işaret âyetlerle
namı edilmemektedir. ilgili nakledilen İbn Abbas yorumlarda
(r.a.),
burcu bu âyetlerdeki
HûtDelv, Hût verilmiştir. Bunlardan Esed güneşe,
40
burcaAkrep,ayrılmıştır.
Akrep, Kavs,
Kavs, Bunlara;
Cedi, Delv,
Delv, Hamel,
Hût Sevr,
namı
namı Cevzâ,
verilmiştir.
verilmiştir. Seratân,
Bunlardan
Bunlardan Esed, EsedSünbüle,
Esed burcu
burcu Mîzân,güneşe,
güneşe,
yukarıda verilen manaya işaret edilmemektedir. 40 İbn Abbas (r.a.), ‫صٌر‬ bu âyetlerdeki
lmemektedir. İbn Abbas (r.a.),Akrep,
40 bu âyetlerdeki
Seratân
SeratânKavs, Seratân
burcu
burcu Cedi,burûc
kamere
kamereburcu
Delv, kelimesini;
kamere
aittir.HûtHamel
aittir. namı
Hamel
köşk,verilmiştir.
aittir.
ve
saray v.b.Akrep
veHamel
Akrepve
Akrep burçları,
burçları,
manalara
Bunlardan burçları,
Merih
Merih
gelen Merih
Esed
yıldızına,
yıldızına,
“burcu َ‫ ”ق‬çoğulu
ْyıldızına,
Sevr
Sevr güneşe,
ile
ileMîzânSevr
Mîzân
“‫قصور‬ ile” Mîzân
kelimesiyle
manalara gelen “‫صٌر‬ burûc kelimesini; köşk, saray v.b. manalara gelen “ ‫ر‬
ٌDelv ‫ص‬ ْ da ‫ق‬
َ ” çoğulu “ ‫قصور‬ ” kelimesiyle
ْ َ‫ ”ق‬çoğulu “‫قصور‬
Seratân burcu
” kelimesiyle kamere
burçları açıklamıştır. aittir.
Zühre yıldızına Hamel
İbrahim ve Akrep
en-Nehaî
aittir. Cevzâ burçları,
Delv ile
(ö. 96/714) Merih yıldızına,
de bu da
burçları fikri ZuhâlSevr ile
kabul yıldızınaetmiştir.42 aitFurkan
41
burçları
burçları Zühre
Zühre yıldızına
yıldızına aittir.
aittir. Cevzâ
Cevzâ ile
ile Delv burçları
burçları da Zuhâl Zuhâl yıldızına yıldızına ait
ait
ö. 96/714) de bu fikri kabul etmiştir. Mîzân açıklamıştır.
42burçları
Furkan Zühre
41 İbrahim
Sûresi’ndeki
bulunmuştur…” en-Nehaî
yıldızına
39 aittir.
âyetin (ö.Cevzâ
96/714)
tefsirinde ile de bu
Delv
Taberî’de burçları fikri
(ö. kabul
da Zuhâl
310/922) etmiştir.
yer yıldızına
42
alan Furkan
bir başka rivâyette
aitbulunmuştur…”
bulunmuştur…”
bulunmuştur…”
Sûresi’ndeki
3939
âyetin
39
tefsirinde Taberî’de (ö. 310/922) yer alan ِ
bir ِbaşka rivâyette
ِ
rî’de (ö. 310/922) yer alan bir başka rivâyette Atıyye Ancak, b. Sa’d Sahâbe (ö. ve 110-111/728-729)
tabiinden, bu âyetlerle “ilgili
‫س‬ ‫لَُّر‬nakledilen
ْ‫ا‬nakledilen
‫َيها‬ilgili
‫اء ف‬nakledilen
‫الس َم‬
َّyorumlarda ‫”قُص‬: “İçerisinde
‫ ًورا ِف‬yorumlarda
ِ ِ Ancak,
Atıyye
Ancak,
Ancak,
b. Sahâbe
Sa’d
Sahâbe
Sahâbe
ve tabiinden,
(ö.
ve
ve tabiinden,
110-111/728-729)
tabiinden,
bu âyetlerle bu
bu âyetlerle
“ ‫س‬ ‫ر‬َّ
âyetlerle
‫ل‬ ‫ا‬
ilgili
ْ ‫ا‬ ‫يه‬ ِ‫ف‬nakledilen‫اء‬ ُ ‫الس‬
ِilgili
‫م‬ َّ ‫ِف‬ ِ ‫ا‬
‫ور‬
yorumlarda ‫ص‬ ‫ق‬
ُ ” :
yorumlarda yu- ُ
“İçerisinde
29) “‫س‬ ِ ”: “İçerisinde ُ ُ40 İbn 4040 َİbn ً ُbu
ُ ‫الس َماء ف َيها اْلَُّر‬
َّ ‫ ًورا ِف‬karıda
‫ص‬ ‫ق‬yukarıda
ُ ُyukarıda yukarıda muhafızların
verilen işaret bulunduğu
manaya gökyüzündeki
işaret edilmemektedir. köşkler, َ (r.a.), saraylar…”
İbn Abbas yorumunu
bu(r.a.),
yapmıştır.43
bu âyetlerdeki
40
verilenverilen
verilen
manaya manaya
manaya işaret işaret edilmemektedir.
edilmemektedir.
edilmemektedir. İbn
Abbas Abbas
Abbas (r.a.),
(r.a.), bu âyetlerdeki
âyetlerdeki
âyetlerdeki
muhafızların
43burûcbulunduğu gökyüzündeki köşkler, saraylar…” yorumunu
“‫صٌر‬ yapmıştır. 43
ki köşkler, saraylar…” yorumunuburûc yapmıştır.
burûc
burûckelimesini;
kelimesini;
kelimesini; kelimesini;
köşk,
Mücahid
köşk, saray
köşk, saray köşk,v.b.
v.b.
(ö. 103-104/721-722),
v.b.saray
manalara
manalara
manalara v.b. manalara gelen ““‫صٌرٌر‬
gelen ‫ص‬ gelen
َ‫ق‬ ‫ق‬ Katade
”” çoğulu
َ çoğulu
çoğulu ْ َ‫(“ق‬ö.
”“‫قصور‬
‫قصور‬ 118/736)
çoğulu “‫قصور‬ve
”” kelimesiyle
kelimesiyle
kelime-
Dahhak da (ö.
” kelimesiyle
Mücahid (ö. 103-104/721-722), Katade (ö. ْ ْ 118/736) bu“‫ب‬ ِ ve
‫اك‬etmiştir.Dahhak
‫َك َو‬kabul
‫”ال‬etmiştir. “‫وم‬da (ö.
722), Katade (ö. 118/736) ve siyle Dahhak
açıklamıştır.
açıklamıştır.
açıklamıştır.(ö. 105/723),
daaçıklamıştır.
4141 İbrahim
İbrahim
41 41
İbrahim buen-Nehaî
İbrahim
en-Nehaî
en-Nehaî
âyetlerdeki
en-Nehaî
(ö. (ö. “burç”
(ö. 96/714)
96/714) (ö. de
96/714) de bu
kelimelerini
96/714) bu
ِ‫اك‬de‫كو‬fikri fikri
bu de fikrikabul
kabul fikri
kabul etmiştir.
ve ُ ‫ج‬42ُ ‫ ”الن‬kelimeleri
4242etmiştir.
Furkan
Furkan
42 Furkan ile
elimelerini “‫ك َواكب‬ ِ َ ‫ ”ال‬ve “‫وم‬ 105/723), bu âyetlerdeki “burç” kelimelerini “ ‫ب‬ َ ‫ال‬ ” ve “ ‫وم‬
ُyer ‫ج‬ ‫الن‬
ُalan ” kelimeleri ile
ُ ‫الن ُج‬Furkan
” Sûresi’ndeki
kelimeleri açıklamışlardır.
Sûresi’ndeki
ileâyetin âyetintefsirinde Yine Ebu
tefsirinde Salih’ten
Taberî’de (ö.(ö.310/922)(ö.َ 310/922) 101/719-720) nakledilen
alan birbirrivâyettebaşka bir görüşte
rivâyettebunun
44
Sûresi’ndeki
Sûresi’ndeki âyetin âyetin
tefsirinde
tefsirinde Taberî’de
Taberî’de Taberî’de
(ö.
(ö. 310/922) 310/922) yer yer alan alanyer bir
bir başka
başka başka
rivâyette
açıklamışlardır. 44 Yine Ebu Salih’ten (ö. 101/719-720) nakledilen ِ ِ bir görüşte
ِ bunun
n (ö. 101/719-720) nakledilen birrivâyette görüşte b.Atıyye
bunun “büyük
Sa’db.b.
yıldızlar”
Sa’d olduğu ifade edilmiştir.
(ö.(ö.110-111/728-729)
110-111/728-729) ‫س َ“يهَا‬
ِ‫السماْم ِاءلُِاءَّر فُِف‬ ‫ِف””ققصالسماء فيها‬
َّ َ ‫ص ًَّوراًوراَ ِِِفِف‬
‫ص ًورا‬ ُ ُ‫”ق‬: “İçerisinde
45
Atıyye (ö.Sa’d
Atıyye
Atıyye b.
“büyük
Sa’d
yıldızlar”
(ö.
olduğu
110-111/728-729)
110-111/728-729)
ifade edilmiştir. 45““‫س‬ُ‫س‬ُ ‫يها اْاْلُلَُّرَّر‬ َ ََّ‫الس‬ ُ ُ ُُ :: “İçerisinde
“İçerisinde
tir. 45 “İçerisinde
muhafızların
muhafızların muhafızların
muhafızların
bulunduğu
bulunduğu bulunduğu
bulunduğu
gökyüzündeki
gökyüzündeki gökyüzündeki
gökyüzündeki
köşkler,
köşkler,saraylar…” köşkler,
saraylar…”
köşkler, saraylar…”
yorumunuyorumunu
yorumunu
saraylar…” yapmıştır.yapmıştır.
yapmıştır.
yoru-
4343
43

munu yapmıştır. Mücahid (ö. 103-104/721-722), Katade (ö. 118/736) ve Dahhak da (ö.
43
Mücahid
Mücahid (ö. (ö. 103-104/721-722),
103-104/721-722), Katade Katade (ö. (ö. 118/736) 118/736) ve
105/723), bu âyetlerdeki “burç” kelimelerini ِ ِ “ ‫ب‬ ِ‫ال َكواك‬ve ” ve
Dahhak
Dahhak da
“ ‫وم‬ ‫ج‬ ‫الن‬
da (ö.

(ö.
kelimeleri ile
105/723),
105/723), bu bu âyetlerdeki
âyetlerdeki “burç” kelimelerini ““‫ب‬
“burç” kelimelerini ‫ ””الالَكَكَوَواكاكب‬veve َ““‫وم‬ ُ ‫وم‬
ُ ُ ُ
‫ ””النالن ُجُج‬kelimeleri
kelimeleri ile
ile
39 Metnin alındığı açıklamışlardır.
açıklamışlardır.
açıklamışlardır.
kaynak:
3944Metnin alındığı
Yine
Yine
44 Yine
Bilmen, EbuBilmen,
Ömer
kaynak: Salih’ten
Nasuhi,
Ömer(ö.
Kur’ân-ı 101/719-720)
Nasuhi,
Kerim’in
Kur’ân-ı nakledilen
Türkçe
Kerim’in
Meali
Türkçe birbunun
Alisi
Meali görüşte
ve bununİstanbul,
Alisi ve Tefsiri,
c. 4,EbuEbu Salih’ten
Salih’ten
Ayrıca(ö. (ö. 101/719-720)
101/719-720) nakledilen
nakledilen
İbrahimbir bir görüşte
görüşte bunun
44
Tefsiri, İstanbul, ts., s. 1719; bkz. Zeccâc, Ebu İshak b. es-Serrî, a.g.e.,
“büyük
39 Metnin alındığı kaynak: ts., c.
yıldızlar”4, s.
Bilmen, 1719;
olduğu Ayrıca
Ömerifade bkz.
Nasuhi, Zeccâc,
Kur’ân-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, İstanbul, Endülüsî, Ebu
edilmiştir. Ebu
45 İshak İbrahim b. es-Serrî, a.g.e., c. 3, s. 175;
uhi, Kur’ân-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve“büyük
“büyük
c. 3, s. yıldızlar”
ts., c.yıldızlar”
4, s. 1719;olduğu
olduğu ifade
ifade edilmiştir.
edilmiştir.
Tefsiri, 175; Endülüsî,
İstanbul, Ebu Hayyan, a.g.e., c.
45 5, s. 437; Kurtubî, Muhammed b. Ahmed, el-
45
Hayyan,
Ayrıca bkz. a.g.e.,
Zeccâc, c. Ebu
5, İshak
s. 437; İbrahim Kurtubî,b. es-Serrî, Muhammed a.g.e., c.b.3,Ahmed, s. 175; Endülüsî, el-Cami’ Ebu li Ahkami’l-Kur’ân,
İshak İbrahim b. es-Serrî, a.g.e., c. 3, s. 175;Cami’ Endülüsî, li Ahkami’l-Kur’ân,
Ebu Müessesetu’r-Risâle, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, ts., c. 17, s. 449; Râzi, Fahreddin,
Beyrut,Muhammed
ts., c. 17, s.b.449; Râzi, Fahreddin, c. 19, s.172; c. 24, s. 106; c.
Hayyan,
a.g.e, c. 19,a.g.e., s.172; c.c. 24, 5, s.s. 106;
437; c. Kurtubî,
31, s. 114; İbnu’l-Cevzî, Ahmed, el-Cami’ filia.g.e,
Zadü’l-Mesir Ahkami’l-Kur’ân,
İlmi’t-Tefsir,
î, Muhammed b. Ahmed, el-Cami’ li Ahkami’l-Kur’ân, 31, s.Beyrut,
114; İbnu’l-Cevzî, Zadü’l-Mesir fi İlmi’t-Tefsir, el-Mektebetu’l-İslami, Beyrut, 1984, c. 4, s. 387;
Müessesetu’r-Risâle,
el-Mektebetu’l-İslami, ts., c. 17, s. 449; Râzi, Fahreddin, a.g.e, c. 19, s.172; c. 24, s. 106; c.
449; Râzi, Fahreddin, a.g.e, c. 19, s.172; c. 24, s. 106; c. Suyutî,Beyrut, 1984,
Celâlettin, Mahallî,
c. 4, Celâlettin,
s. 387; Suyutî, Celâlettin, Mahallî,
Tefsiru’l-Celâleyn, Beyrut, Salah Bilici
Celâlettin,
Kitabevi, İstanbul, ts., c. 1, s.
31, s. 114; İbnu’l-Cevzî, Zadü’l-Mesir fi İlmi’t-Tefsir, el-Mektebetu’l-İslami, 1984, c. 4, s. 387;
mi’t-Tefsir, el-Mektebetu’l-İslami, Beyrut, 1984, c. 4, s. 387; 212;
Tefsiru’l-Celâleyn, SalahTantâvî
Bilici Cevherî,
Kitabevi,el-Cevâhir İstanbul,fîts., c. 1, s. 212; TantâvîMısır, Cevherî, el-Cevâ-
(h.)1346,
Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm, ts.,c.c.8,1,s. s. 7.
fsiru’l-Celâleyn, Salah Bilici Kitabevi, İstanbul, hirSuyutî, Celâlettin, Mahallî,
fîts.,Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm, Mısır,
c. 1, s. 40 Kurtubî’nin İbn Abbas’tan
Celâlettin, Tefsiru’l-Celâleyn,
(h.)1346, c. 8, s.
naklettiği bir rivayet
Salah Bilici Kitabevi, İstanbul,
7. hariç. O rivayette İbn Abbas, burç kelimesini güneş ve
212; Tantâvî Cevherî, el-Cevâhir fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm, Mısır, (h.)1346, c. 8, s. 7.
l-Kur’âni’l-Kerîm, Mısır, (h.)1346, c. 8, s.40
7.3939Kurtubî’nin 39 Metnin alındığı kaynak: Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’ân-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, İstanbul,
İbn Abbas’tan naklettiği bir rivayet hariç. OKurtubî
rivayette İbn Abbas, burç kelimesini
ayet hariç. O rivayette İbn Abbas, burç kelimesini
40 Kurtubî’nin
Metnin
Metnin alındığı
alındığı
güneş ve
İbnkaynak:
Abbas’tan
kaynak: Bilmen,
ay’a izafe naklettiği
Bilmen, Ömer
ederekÖmer bir
Nasuhi, rivayet
Nasuhi,
kullanır. hariç.
BuKur’ân-ı
kullanımı
Kur’ân-ı OKerim’in
rivayette
Kerim’in İbngüneş
de
Türkçe
Türkçe Abbas,
Meali
Meali burç
veAlisi
ay’ın
Alisi kelimesini güneş
olarakve
Tefsiri,İstanbul,
vemenzilleri
ve Tefsiri, İstanbul, te’vil eder. “ ‫والربوج‬
güneş ve ay’a ts.,
izafe c. ederek
4, s. 1719; AyrıcaBu
kullanır. bkz. Zeccâc, Kurtubî
kullanımı Ebu İshakdeİbrahimgüneş b.ay’ın
ve es-Serrî, c. 3, s. te’vil
a.g.e., olarak
menzilleri 175; Endülüsî, Ebu
ts.,
ts.,
ay’a c.c.4,izafe
4,s.s.1719;
1719;
ederek Ayrıca
Ayrıca bkz.
bkz.Bu
kullanır. Zeccâc,
Zeccâc,
kullanımı Ebu
EbuKurtubîİshak
İshakİbrahim
İbrahim
de güneş b.b.es-Serrî,
es-Serrî,
ve ay’ın a.g.e.,c.c.3,
a.g.e.,
menzilleri 3,s.s.175;
olarak 175; Endülüsî,
te’vilEndülüsî,
eder. “ ‫الربوج‬
EbuEbu‫و‬
rtubî de güneş ve ay’ın menzilleri olarak te’vil eder.eder. “ ‫الربوج‬
Hayyan,
Hayyan, a.g.e.,
a.g.e.,‫ و‬c.‫َلا‬c.‫مناز‬
Hayyan, a.g.e., ‫القمر‬
5,5, ‫أي‬
c. 5,‫الشمس‬
s.s. 437;
s. 437; Kurtubî,
437;‫ و‬Kurtubî,
Kurtubî,‫بروج‬ ‫ِف السماء‬Muhammed
Muhammed
Muhammed ‫جعلنا‬ ‫عباس أي‬
b.b. Ahmed,
Ahmed,
b. Ahmed, el-Cami’
‫ قال ابن‬li‫املنازل‬
el-Cami’
el-Cami’ ‫القصور و‬
li Ahkami’l-Kur’ân,
Ahkami’l-Kur’ân, ” Kurtubî, a.g.e., c. 12,
li Ahkami’l-Kur’ân,
‫َلا‬ ‫ز‬ ‫منا‬ ‫أي‬ Müessesetu’r-Risâle,
‫القمر‬ ‫و‬ ‫الشمس‬ ‫بروج‬ Beyrut,
‫السماء‬ ‫ِف‬ ts.,
‫جعلنا‬ c. 17,
‫أي‬ s. 449;
‫عباس‬ Râzi,
‫ابن‬ ‫قال‬ Fahreddin,
‫املنازل‬ ‫و‬ ‫القصور‬a.g.e,
” c. 19,
Kurtubî, s.172;
a.g.e., c.c. 24,
12, s. 106; c.
Müessesetu’r-Risâle,
Müessesetu’r-Risâle,
‫ ” القصور واملنازل قال ابن عباس أي جع‬Kurtubî, a.g.e., c. 31,
Kurtubî, 12, s. 114; İbnu’l-Cevzî, Zadü’l-Mesir fi İlmi’t-Tefsir, el-Mektebetu’l-İslami, Beyrut, 1984,c.c.c. 4, s. 387;
a.g.e., c. 12,
s. Beyrut,
Beyrut,
186.s. 186. ts.,
ts.,c.c. 17,
17, s. s. 449;
449; Râzi,
Râzi, Fahreddin,
Fahreddin, a.g.e,
a.g.e, c.
c. 19,
19, s.172;
s.172; c.
c. 24,
24, s.
s. 106;
106;
31,
31, s.
s. 114;
114; İbnu’l-Cevzî,
İbnu’l-Cevzî,
41 Taberî,Zadü’l-Mesir
Zadü’l-Mesir
Muhammed fifi İlmi’t-Tefsir,
İlmi’t-Tefsir,
b.Celâlettin, el-Mektebetu’l-İslami,
Cerîr, Camiu’l-Beyanel-Mektebetu’l-İslami, Beyrut,
Beyrut, 1984,
1984, c.
Beyrut,c. 4,
4, s.s.
2009, 387;
387;
s. c. ts.,
12, s.
41 Taberî, s. 186.Muhammed Suyutî, Celâlettin,b. Cerîr, Camiu’l-Beyan
Mahallî, AnTefsiru’l-Celâleyn, An Te’vili
Te’vili Ayi’l-Kur’ân, Ayi’l-Kur’ân,
SalahBeyrut, 2009,
Bilici Kitabevi, c.İstanbul,
12, c. 518.
1, s.
Suyutî,
Suyutî,
Taberî,Celâlettin,
Celâlettin, Mahallî,
Mahallî, Celâlettin,
Celâlettin, Tefsiru’l-Celâleyn,
Tefsiru’l-Celâleyn, Salah
Salah Bilici
Bilici Kitabevi,
Kitabevi, İstanbul,
İstanbul,
c. 12,c.s.ts.,ts., c.c. 1,1, s.s.
an An Te’vili Ayi’l-Kur’ân, Beyrut, 2009, c. 12, 212;
41
518.
s.212; 518.
Muhammed
Tantâvî
Tantâvî
212; 42Tantâvî
Cevherî,
b. Cerîr,
Taberî, Cevherî,
Cevherî,el-Cevâhir
Camiu’l-Beyan
a.g.e., c. 9, s.
el-Cevâhir 404 “
fî‫السماء‬
An ‫ِف‬
Te’vili ‫ا‬‫ر‬‫قصو‬ ,‫بروجا‬
Ayi’l-Kur’ân,
Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm,
Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm, Mısır,
el-CevâhirfîfîTefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm,
Beyrut,
”.
Mısır,(h.)1346,
Mısır,2009,
(h.)1346,
(h.)1346,c.c.8,8,s.s.7.7.
8,518.
s. 7.
42 Taberî,
42 4040Taberî, 40 Kurtubî’nin
a.g.e.,
a.g.e., c.9,Taberî,İbn
9,s.s.404
İbnc.Abbas’tan “ ‫السماء‬
Abbas’tan
404naklettiği
a.g.e., c. 9, ‫ِف‬ ‫را‬rivayet
‫قصو‬
naklettiği
birs.rivayet ,‫بروجا‬
404; Ayrıca bir rivayetEndülüsî,
hariç.”.bkz.
hariç. O rivayette
İbnEbu
İbn Abbas,
Hayyan, burça.g.e.,
burç
c. kelimesini
5,güneş
s. 437.ve güneş ve
‫ ق‬,‫”بروجا‬. Kurtubî’nin
Kurtubî’nin İbn 43
Abbas’tan naklettiği bir hariç. OOrivayette
rivayetteİbn Abbas,
Abbas, burç kelimesini
kelimesini güneş ve
ay’a izafe ederek
Taberî, kullanır.
a.g.e., c. 9,Bu s. kullanımı
404; c. Kurtubî
7, s. 499; de güneş
c. 12, s.ve ay’ın
518; menzilleri
Zemahşerî, olarak
el-Keşşâf,
‫ ووالربوج‬s.“ ‫الربوج‬
te’vil eder.
c. 4, 716;‫و‬İbn Ebi
44
43 Taberî,
43
ay’aTaberî,
ay’a izafea.g.e.,
izafea.g.e.,
ederek
ederek c.c.9,9,s.s.404;
kullanır.404;
kullanır. Bu
BuAyrıca
Ayrıca
kullanımı
kullanımıbkz.
bkz. Endülüsî,
KurtubîEndülüsî,
Kurtubî deEbu
de güneşEbu
güneş Hayyan,
veHayyan,
ve a.g.e.,
ay’ın
ay’ın c. 5, s.
a.g.e.,
menzilleri
menzilleri c. 437.
5, s.te’vil
olarak
olarak 437.eder.
te’vil eder.“ “‫الربوج‬
dülüsî, Ebu Hayyan, a.g.e., c. 5, s. 437. 44 Taberî, a.g.e., c.Zemenîn, 9, s. 404;a.g.e.,c. 7, c.s. 5,499; s. 114. c. 12, s. 518; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716; İbn Ebi
c. 12, s. 518; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716; İbn Ebi
‫زَلاَلا‬Zemenîn,
‫أيمنامناز‬‫القمرأي‬ ‫َلا‬a.g.e.,
‫القمر‬ ‫مناوز‬ ‫أي‬
‫و‬45‫الشمس‬
‫الشمس‬ ‫بروجالقمر‬
c. 5, s.‫بروج‬
Kurtubî, ‫و‬114.
‫الشمس‬
‫السماء‬
‫السماء‬
a.g.e., ‫بروج‬
‫جعلناِفِف‬
c. 12, ‫السماء‬
s.‫جعلنا‬
187;‫أي‬ ‫أي‬ ‫عباسِف‬
‫جعلنا‬a.g.e.,
‫عباس‬
Taberî, ‫ابن‬‫قالأي‬
‫ابن‬ ‫عباس‬
‫قال‬ s.‫ابن‬
c. ‫املنازل‬
‫املنازل‬
9, ‫قال‬
‫و‬404;
‫القصورو‬
‫القصور‬‫املنازل‬‫و‬Kurtubî,
Zemahşerî, ‫القصور‬
””Kurtubî, ” Kurtubî,12,
a.g.e.,c.c.c.12,
el-Keşşâf,
a.g.e., s. 716c.. 12,
4,a.g.e.,
45 Kurtubî, a.g.e., s. 186. c. 12, s. 187; Taberî, a.g.e., c. 9, s. 404; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716 .
, c. 9, s. 404; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716 s.s.186. 186.
. 41 Taberî, Muhammed b. Cerîr, Camiu’l-Beyan An Te’vili Ayi’l-Kur’ân, Beyrut, 2009, c. 12, s. 518.
4141Taberî,
Taberî,Muhammed Muhammedb.b.Cerîr, Cerîr,Camiu’l-Beyan
Camiu’l-BeyanAn AnTe’vili Ayi’l-Kur’ân,Beyrut,
Te’viliAyi’l-Kur’ân, Beyrut,2009,
2009,c.c.12, 12,s.s.518.
518.
42 Taberî, a.g.e., c. 9, s. 404 “ ‫ قصورا ِف السماء‬,‫”بروجا‬.
4242Taberî,
Taberî,a.g.e., a.g.e.,c.c.9,9,s.s.404 404“ “‫السماء‬
‫قصوراراِفِفالسماء‬ ‫قصو‬,‫بروجا‬ ,‫”بروجا‬.”.
43 Taberî, a.g.e., c. 9, s. 404; Ayrıca bkz. Endülüsî, Ebu Hayyan, a.g.e., c. 5, s. 437.
4343Taberî,
Taberî,a.g.e., 44 Taberî, a.g.e., c. 9, s. 404; c. 7, s. Ebu
a.g.e., c.c.9,9,s.s.404;
404; Ayrıca
Ayrıca bkz.
bkz. Endülüsî,
Endülüsî, EbuHayyan,
Hayyan,a.g.e.,a.g.e.,c.c.5,5,s.s.437.
437.
499; c. 12, s. 518; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716; İbn Ebi
4444 Taberî,
Taberî,a.g.e., a.g.e.,c.c.9,9,s.s.404; 404;c.c.7,7,s.s.499; 499;c.c.12, 12,s.s.518;
518;Zemahşerî,
Zemahşerî, el-Keşşâf,
el-Keşşâf,c.c.4,4,s.s.716; 716;İbn İbnEbi Ebi
Zemenîn, a.g.e., c. 5, s. 114.
Zemenîn,
Zemenîn,45a.g.e., a.g.e.,c.c.5,5,s.s.114. 114.
Kurtubî, a.g.e., c. 12, s. 187; Taberî, a.g.e., c. 9, s. 404; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716 .
4545Kurtubî,
Kurtubî,a.g.e., a.g.e.,c.c.12, 12,s.s.187;
187;Taberî,
Taberî,a.g.e.,
a.g.e.,c.c.9,9,s.s.404; 404;Zemahşerî,
Zemahşerî,el-Keşşâf,
el-Keşşâf,c.c.4,4,s.s.716 716. .
Akrep,
Akrep,Kavs,
Kavs,Cedi, Cedi,Delv,
Delv,Hût Hûtnamı
namıverilmiştir.
verilmiştir.Bunlardan BunlardanEsed Esedburcu burcugüneşe,güneşe,
Seratân
Seratânburcu
burcukamerekamereaittir.
aittir.Hamel
HamelveveAkrep
Akrepburçları,burçları,Merih Merihyıldızına,
yıldızına,Sevr SevrileileMîzân
Mîzân
burçları
burçlarıZühre
Zühreyıldızınayıldızınaaittir.
aittir.Cevzâ
CevzâileileDelv Delvburçları burçlarıdadaZuhâl Zuhâlyıldızınayıldızınaaitait
bulunmuştur…”
bulunmuştur…” 39 39

Ancak,
Ancak,Sahâbe Sahâbevevetabiinden,
tabiinden,bubuâyetlerleâyetlerleilgili ilgilinakledilen
nakledilenyorumlarda yorumlarda
yukarıda
yukarıdaverilen
verilenmanayamanayaişaretişaretedilmemektedir.
edilmemektedir. İbn 40 40 İbnAbbas Abbas(r.a.),(r.a.),bubuâyetlerdeki
âyetlerdeki
burûc
burûckelimesini;
kelimesini;köşk, köşk,saray
sarayv.b. v.b.manalara
manalaragelen gelen“‫ص“ٌر‬ ْ‫صٌر‬
َْ‫”قَ”ق‬çoğulu
çoğulu“‫قصور‬ “‫قصور‬ ” ”kelimesiyle
kelimesiyle
açıklamıştır.
açıklamıştır. İbrahim
41 41 İbrahimen-Nehaî
en-Nehaî(ö.(ö.96/714)
96/714)dedebubufikri fikrikabul
kabuletmiştir.
etmiştir.42Furkan
42 Furkan
Sûresi’ndeki
Sûresi’ndekiâyetinâyetintefsirinde
tefsirindeTaberî’de
Taberî’de(ö.(ö.310/922)
310/922)yer yeralan alanbirbirbaşkabaşkarivâyette
rivâyette
“‫“س‬VE
‫س‬
‫َّرلَّر‬İNSANA ِ ِ ِ ِ
KUR’ÂN’DA
ْ‫اء ف فَيهاَيها اْ ال‬ETKİSİ
‫السماء‬
َّ‫السم‬ ِ ِ BURÇLAR
‫صوراورا ِفِف‬ ُ‫قُ”ق‬:”:“İçerisinde
Atıyye
Atıyyeb.b.Sa’dSa’d(ö.(ö.110-111/728-729)
110-111/728-729)
MAHİYETİ َّ BAĞLAMINDA
ُ ُُ ُ ُ‫ص‬ “İçerisinde
ََ 259
ًً
muhafızların
muhafızlarınbulunduğu bulunduğugökyüzündeki gökyüzündekiköşkler, köşkler,saraylar…”
saraylar…”yorumunu yorumunuyapmıştır. yapmıştır. 43 43

MücahidMücahid
Mücahid (ö.(ö. (ö.103-104/721-722),
103-104/721-722),Katade
103-104/721-722), Katade
Katade(ö. (ö.(ö.118/736)
118/736)
118/736)ve veveDahhak
DahhakDahhakda dada(ö. (ö.(ö.
kelimelerini“‫ب‬ “‫ب‬ ِ ِ
‫”ال” َالك َوَك َاكواك‬veveve“‫وم‬
105/723),
105/723),bu
105/723), bu buâyetlerdeki
âyetlerdeki“burç”
âyetlerdeki “burç”kelimelerini
“burç” kelimelerini ُ “‫وم‬ ُ‫” ”النالنُج ُج‬kelimeleri
kelimeleri
kelimeleriile ileile
açıklamışlardır.
açıklamışlardır. Yine
açıklamışlardır. 44 44
44 YineEbu
Yine Ebu
Ebu Salih’ten
Salih’ten
Salih’ten (ö.(ö. 101/719-720)
(ö. 101/719-720)
101/719-720) nakledilen
nakledilennakledilen birbirgörüşte görüştebir görüşte bunun
bunun
bunun
“büyük “büyük
“büyükyıldızlar”yıldızlar”olduğu yıldızlar”
olduğuifade olduğu
ifadeedilmiştir.
edilmiştir. ifade 45 45 edilmiştir. 45

TefsirininTefsirinin ilgili Tefsirinin


Tefsirinin
yerlerinde
Tefsirinin ilgiliilgili
ilgiliilgili
yerlerinde yerlerinde
buyerlerinde
yerlerinde görüşleri bugörüşleri
bu
bu görüşleri görüşleri
busıralayan
görüşleri
sıralayan sıralayan
sıralayan
Taberî;
sıralayan Taberî; Taberî; Taberî;
burçlarla
Taberî; burçlarla burçlarla
burçlarla burçlarla
kaste- kastedilenin
kastedilenin
kastedilenin
kastedilenin
rinde bu görüşleri sıralayan Taberî; dileninburçlarla Güneş Güneş
Güneş ve
kastedilenin
Güneş ve Ay’ın
ve Ay’ın
ve
Ay’ın Ay’ın menzilleri
menzilleri
menzilleri
menzilleri olduğu
olduğu
olduğu olduğu ve ve
vemenzillerin
ve bu
bu menzillerin
bu bu menzillerin
menzillerin
menzillerin dedeiki de
ontane
on de on
iki on
iki tane tane
iki iki
tane tane
olduğu
olduğu olduğu görüşünü
görüşünügörüşünü
Güneş ve Ay’ın menzilleri olduğu ve bu de on olduğu görüşünü
olduğu görüşünü konuya ilişkin değişik görüşlerden doğruya en yakını olarak
lduğu ve bu menzillerin de on iki tanekonuya olduğu konuya
46 konuya
konuya görüşünü
ilişkin ilişkin
ilişkin ilişkin
değişik değişik
değişik değişik görüşlerden
görüşlerden
görüşlerden görüşlerdendoğruya doğruya
doğruya doğruya en
en yakını enyakını yakını
enolarakyakını olarak
olarak olarak
ifade ifade
ifade eder. ifade eder.
eder.
46 eder.
46 46 46
ifade eder.
erden doğruya en yakını olarak ifade Metnin
39 39 eder.
Metnin
46
alındığı
alındığı Klasik
kaynak:
kaynak: Klasik
Klasik Klasik
Bilmen,
Bilmen, tefsirlerin
Ömer tefsirlerin
tefsirlerin
tefsirlerin Ömer birNasuhi,
Nasuhi, birKur’ân-ı
bir bir
kısmında,kısmında,
kısmında,
kısmında,
Kur’ân-ı “gökyüzündeki
“gökyüzündeki
“gökyüzündeki
Kerim’in
Kerim’in Türkçe “gökyüzündeki
Türkçe Meali Meali burçlar”
Alisi
Alisi burçlar”
burçlar” burçlar”
veveTefsiri, ifadesinin
Tefsiri, ifadesinin
ifadesinin
İstanbul, ifadesinin
İstanbul, geçtiği geçtiği
geçtiğigeçtiği
Klasik tefsirlerin bir kısmında, “gökyüzündeki burçlar” ifadesinin geçtiği
ir kısmında, “gökyüzündeki burçlar” ts.,ts.,
ayetlerdeki ifadesinin
c.ayetlerdeki
c.
4, 4, ayetlerdeki
s.ayetlerdeki
s. 1719; 1719;
“burç” geçtiği
ayetlerdeki
Ayrıca
Ayrıca
“burç” “burç”
bkz.bkz.
“burç” “burç”
Zeccâc,
lafzını; lafzını;
Zeccâc,
lafzını; lafzını;
Ebu Ebu
kelime kelime
İshak
İshak
kelime kelime
İbrahimkökünün
İbrahim
kökünün kökünün kökünün
b. b.
es-Serrî, içine
es-Serrî,
içine
içinealdığı aldığı içine aldığı
a.g.e.,
a.g.e.,
aldığı aldığı
c.
diğer c. 3, diğer
3,s.
diğer s.
175;diğer
175;
anlamlarla anlamlarla
anlamlarla
Endülüsî,
anlamlarla Endülüsî, Ebu ilişkilendirip
Ebu ilişkilendirip
ilişkilendirip
ilişkilendirip
Hayyan,
Hayyan,a.g.e., a.g.e., c. c.5,lafzını;
5,s. s.437; kelime
437; Kurtubî,
Kurtubî, kökünün
Muhammed
Muhammed içineb. b.Ahmed, Ahmed,diğer el-Cami’
el-Cami’ anlamlarla
li liAhkami’l-Kur’ân,
Ahkami’l-Kur’ân,ilişki-
elime kökünün içine aldığı diğerlendirip anlamlarla açıklamaya
açıklamaya
açıklamaya
Müessesetu’r-Risâle,
Müessesetu’r-Risâle, ilişkilendirip
açıklamaya açıklamaya yönelik yönelik
yönelik
yönelik
Beyrut,
Beyrut, yönelik
ts., bir
bir
birts.,c.eğilim
bir
c.
17, 17,bir
eğilim
eğilim eğilim gözlenmektedir.
gözlenmektedir.
s.eğilim
s.449;
449; Râzi, gözlenmektedir.
gözlenmektedir.
gözlenmektedir.
Râzi, Fahreddin,
Fahreddin, Nitekim
a.g.e, Nitekim
Nitekim
a.g.e, c.Nitekim
müfessirler,
Nitekim
c.
19,19,s.172;müfessirler,
müfessirler,
s.172; müfessirler,
c.müfessirler,
c.24, Nisa Nisa
24,s. s.Nisa
106;Sûresi
106; Nisa Sûresi
c.Sûresi
c. Sûresi
78. 78.78.
78.
m gözlenmektedir. Nitekim müfessirler, Nisa31,31,s.Sûresi
âyeteNisa
s.114;
114; âyete
âyete Sûresi
İbnu’l-Cevzî,
İbnu’l-Cevzî,
78.
âyete
atıfla, âyete
atıfla,
atıfla, 78.Zadü’l-Mesir
Zadü’l-Mesir
atıfla,
burçlarınatıfla,
burçların
burçların burçların
burçların fi
tıpkıtıpkı İlmi’t-Tefsir,
fi İlmi’t-Tefsir,
tıpkı tıpkı el-Mektebetu’l-İslami,
tıpkı el-Mektebetu’l-İslami,
yeryüzündeki yeryüzündeki
yeryüzündeki
yeryüzündeki
yeryüzündeki kaleler kaleler
kaleler kaleler
ve ve Beyrut,
Beyrut,
kaleler
ve ve
burçları 1984,
burçları
burçları 1984, ve
burçları c. c.
gibi;gibi; 4, 4,
burçlarıs.
gibi; s.
387;
gibi;
gökyüzünde 387;
gökyüzünde
gökyüzünde
gökyüzünde
Suyutî,
gibi; Suyutî, Celâlettin,
gökyüzündeCelâlettin,Mahallî, Mahallî,
bulunan, Celâlettin,
Celâlettin,yüksek,Tefsiru’l-Celâleyn,
Tefsiru’l-Celâleyn,
sağlam Salah
SalahBilici
konaklar Bilici
Kitabevi,
(menzil) Kitabevi,İstanbul, İstanbul,ts.,ts.,c. c.
olduğunu 1, 1,s. s.
söy-
ı yeryüzündeki kaleler ve burçları 212;212; gibi;
bulunan,
Tantâvî bulunan, gökyüzünde
bulunan, bulunan,
yüksek, yüksek,
yüksek, yüksek,
sağlam sağlam
sağlam fîsağlam konaklar(menzil)
konaklar(menzil)
konaklar(menzil)
konaklar(menzil) olduğunu olduğunu
olduğunu olduğunu
söylerken söylerken
söylerken 8,söylerken
47 7. Ahzâb
7.Ahzâb 4747 Ahzâb
47 Ahzâb
Sûresi Sûresi
Sûresi Sûresi
33 33ve
33
ve 33
ve ve
47Tantâvî Cevherî,
Cevherî, el-Cevâhir
el-Cevâhir fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm,
Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm, Mısır,
Mısır, (h.)1346,
(h.)1346, c. c. 8,
s. s.
lerken
Kurtubî’nin
47Kurtubî’nin
Ahzâb İbn İbn Sûresinaklettiği
Abbas’tan
Abbas’tan 33 ve bir
naklettiği Nur bir
rivayet Sûresi
rivayet hariç. 60.
hariç.O O âyetlere
rivayette
rivayette İbn İbn atıfla
Abbas,
Abbas, da
burç burç burçların,
kelimesini
kelimesini diğer
güneş
güneş ve ve
naklar(menzil) olduğunu söylerken 40 40
Ahzâb
Nur Nur Nur Sûresi
Sûresi Nur Sûresi
Sûresi 33
Sûresi
60. ve60.60.
60.
âyetlere âyetlere
âyetlere âyetlere
atıflaatıflaatıfla
daatıfla
dada burçların,
da
burçların,
burçların, burçların,
diğer diğer
diğer gökdiğer gök
gök gök
cisimlerine cisimlerine
cisimlerine cisimlerine oranla oranla
oranla oranla
daha daha
dahafarkdaha farkfark
fark
gök ay’aay’acisimlerine
izafe
izafe ederek ederek oranla
kullanır.
kullanır. Budaha
Bukullanımı
kullanımıfark edilir
Kurtubî
Kurtubî dedeolması
güneşveve
güneş ve özellikle
ay’ın
ay’ın menzilleri
menzilleri onlara
olarakolarak bakanlar
te’vilte’vileder. “ için
eder.“ ‫الربوج‬ ‫الربوج‬‫و‬ ‫و‬
fla da burçların, diğer gök cisimlerinesüslenmiş oranla
edilirediliredilir
olması
olduğuna daha
edilirolması
olması ve fark
olması veveözellikle
özellikle
dikkat özellikle
ve özellikle
onlara
çekerler. onlara
onlara onlara bakanlar
bakanlar
bakanlar
48 bakanlar
için için içiniçin
süslenmiş süslenmiş
süslenmiş süslenmiş olduğuna olduğuna
olduğuna olduğuna
dikkat dikkat
dikkat dikkat
çekerler. çekerler.
çekerler. çekerler.48
48 48
48

ara bakanlar için süslenmiş olduğuna ‫مناَلازَلا‬


‫القمرأيأيمناز‬
dikkat ‫القمر‬
çekerler.‫الشمسو و‬ ‫الشمس‬ 48 ‫بروج‬
5.5. 5.‫بروج‬
Burçların
Burçların ‫السماء‬
‫السماء‬Mahiyeti
Burçların ‫ِف‬Mahiyeti
‫جعلناِف‬‫عباسأيأيجعلنا‬
Mahiyeti ‫املنازلقالقالابنابنعباس‬ ‫املنازل‬
‫القصورو و‬ ‫ ”القصور‬Kurtubî, ” Kurtubî,a.g.e., a.g.e., c. c.12,12,
5. Burçların Mahiyeti
s. s. 5.
186.186. Burçların Mahiyeti
eti Kur’ân’da
Kur’ân’da gökyüzünün
gökyüzünün yedi yedikat kat olarak olarak yaratıldığı yaratıldığı haber haber verilmektedir.
verilmektedir. YediYedi
Taberî,
41 41 Taberî, Muhammed
Kur’ân’daMuhammed b.Kur’ân’da
Kur’ân’da b.Cerîr,
gökyüzünün
gökyüzünün
gökyüzünün
Cerîr,Camiu’l-Beyan
Camiu’l-Beyan
yedi kat
yedi
An An yedi
Te’vili
Te’vili
olarak
kat
katAyi’l-Kur’ân,
olarak olarak
Ayi’l-Kur’ân,
yaratıldığı
yaratıldığıyaratıldığı
Beyrut,
Beyrut, 2009,
haber2009, haberc. haber
c.
12,12, s. s.
verilmektedir. 518.verilmektedir.
verilmektedir.
518. YediYedi
nün yedi kat olarak yaratıldığı haber verilmektedir.
kat katc.gök kat
gök gök
ile Yedi
ile ilgili
ile“ ‫السماء‬
ilgili “ilgili
görüşlerin
görüşlerin
görüşlerin farklılık
farklılıkfarklılıkarzarz
arz”. ”.arz etmesi etmesi biryana
biryana yana Kur’ân’aKur’ân’a uygunluğuuygunluğu açısından
açısından
Taberî,
Taberî,kata.g.e.,
gök
a.g.e., ile
c.
9, 9,ilgili
s.ilgili
s.
404 görüşlerin
404 ‫السماء‬ ‫راِفِف‬farklılık
‫قصو‬‫قصورا‬ ,‫بروجا‬
,‫بروجا‬ arzetmesi
etmesi bir bir
yana Kur’ân’a Kur’ân’a uygunluğu uygunluğu açısından açısından
42 42
Yedi kat gök ile görüşlerin farklılık etmesi bir yana Kur’ân’a uygun-
rklılık arz etmesi bir yana Kur’ân’a uygunluğu
Taberî,
43 43
luğu Taberî,daha daha
a.g.e., daha
a.g.e.,
açısından makul
c. açısından
dahac.
9, makul
makul
9,
daha makul
s. olduğunu
s.
404;404; olduğunu
olduğunu
Ayrıca
makul olduğunu
Ayrıca bkz. düşündüğümüz
bkz.Endülüsî,
olduğunu düşündüğümüz
düşündüğümüz
düşündüğümüz Endülüsî, Ebu Ebu yorumda,
Hayyan,
Hayyan,
düşündüğümüz yorumda,
yorumda, yorumda,
a.g.e.,
a.g.e.,gökyüzünün gökyüzünün
gökyüzünün
c.yorumda,
c.
5, 5,s. s. gökyüzünün
437. 437. burçlarla gökyüzünün burçlarla
burçlarla burçlarla
alakalı alakalı
alakalı alakalı
olan olanolan
olan
ndüğümüz yorumda, gökyüzünün Taberî,
44 44 Taberî,a.g.e.,
burçlarla a.g.e., c. c.9, 9,s.olan
alakalı s.404;404;c. c.7, 7,s. s.499; 499;c. c.12,12,s. s.518; 518;Zemahşerî,
Zemahşerî,el-Keşşâf, el-Keşşâf,c. c.4, 4,s. s.716; 716;İbnİbnEbiEbi
burçlarla kısmının kısmının
kısmının
alakalı kısmının olan Kur’ân-ı
Kur’ân-ı Kur’ân-ı
kısmının Kerîm’de
Kerîm’de Kerîm’de“en “en
Kur’ân-ı “en “enyakın
yakın
Kerîm’de yakın gök”
gök” “engök” olarak
olarak
yakın olarak belirtilen
belirtilen
gök” belirtilen
olarak kısım
kısım kısım
belir- olabileceğine
olabileceğine
olabileceğine
Zemenîn,
Zemenîn, a.g.e., a.g.e., c.Kur’ân-ı
c.
5, 5,s. s.114.
114. Kerîm’de yakın gök” olarak belirtilen kısım olabileceğine
“en yakın gök” olarak belirtilen tilen
45 45 kısım
Kurtubî, kısım
Kurtubî, a.g.e., olabileceğine
a.g.e., olabileceğine
değinilmişti.
değinilmişti.
değinilmişti. değinilmişti.
c. c.12,12, s. s.187;
187; değinilmişti.
Taberî,
Taberî,a.g.e., a.g.e., c. c.
9, 9,s. s.
404;
404; Zemahşerî,
Zemahşerî,el-Keşşâf, el-Keşşâf, c. c.4, 4, s. s. 716 716 . .
Kur’ân-ı Kur’ân-ı Kur’ân-ı
Kur’ân-ı
Kerîm’in Kur’ân-ı
Kerîm’in Kerîm’in
Kerîm’in
birçok Kerîm’in
birçok birçok
birçok
âyetinde birçok
âyetinde âyetinde
âyetindeâyetinde
geçen
geçen geçen
geçen ‫الدْاءنْيَايَ‘ا‘الدنْي‬
‘‫ا‬geçen
َ ‫الدن‬‘‫’السيَام‬
َ َّْ‫الداءن‬
‫’السَمَماء‬
َّ‫’الس‬
‫ َّاء‬ifadesindeki
49 49
49 ‫َم‬ifadesindeki
‫’الس‬ ifadesindeki
49 ifadesindeki
َّ ifadesindeki
49
‘dünya/ ‘dünya/
‘dünya/ ‘dünya/
rçok âyetinde geçen ‘‫’الس َماء الدنْيَا‬
َّ ‘dünya/ ‫ْيَايَا’الدنْيَا‬,‫’الدْن‬
49 ifadesindeki, ‘dünya/
‫’الدن‬
‫نْيَا‬,‫’الد‬
‘denâ/ ‘denâ/
‘denâ
‘denâ/,‫دىن‬ ‫دىن’ ’دىن‬
’ ‫دىن‬
‘denâ/ kökünden kökünden
’ kökünden
kökünden
kökünden müştak müştak
müştak müştak
müştak ‘ednâ/‫’أدىن‬
‘ednâ/‫’أدىن‬
‘ednâ
‘ednâ/‫’أدىن‬
‘ednâ/‫’أدىن‬ kelimesinin kelimesinin
kelimesininkelimesinin
kelimesinin müennesidir.
müennesidir.
müennesidir. müennesidir.
müenne- LafızLafız Lafız Lafız
olarak olarak
olarak olarak
‘‫اءنْيَايَ‘ا‬
‫الدن‬
ْ‫الد‬‘‫السيَام‬
‫الدن‬‫السَم’اء‬‫الس‬
‫الس’ ’َم َّاء‬
َenَّْ‫َماء‬yakın
müştak ‘ednâ/‫ ’أدىن‬kelimesinin müennesidir.
sidir. Lafız “en “en “en“en
yakın” Lafız
olarak yakın”
yakın” olarak
“en
yakın”
manasına yakın”
manasına
manasına manasına manasına
gelmektedir.
gelmektedir.
gelmektedir.
gelmektedir. gelmektedir.
Bu durumda
Bu
Bu durumda Bu
durumdadurumda Buayetlerdeki
ayetlerdeki
ayetlerdeki durumda
ayetlerdeki ‘‫الدنْيَا‬ ayetlerdeki َّifadesi ifadesi
’ “en
َّifadesiifadesi “en“en
“en
ktedir. Bu durumda ayetlerdeki ‘‫ الدنْيَا‬yakın ‫الس َماء‬
َّyakın
yakın ’gök” ifadesi
ifadesi
yakın gök”
gök” “en
gök” “en yakın
anlamınındadır.
anlamınındadır.
anlamınındadır.
anlamınındadır. gök”İşte İşte anlamınındadır.
İşte İşte
Dünya’ya Dünya’ya
Dünya’yaDünya’ya
en yakın enen yakın İşte
en
yakın olan yakın Dünya’ya
olan
olan buolan bu
gök bu gök bu
gök
Kur’ân’dagökKur’ân’da
Kur’ân’da Kur’ân’da
geçen geçen
geçen geçen
İşte Dünya’ya en yakın olan bu olan gökbu gök
Kur’ân’da
ifadeyle ifadeyle
ifadeyle Kur’ân’da
ifadeyle geçen
yıldızlarla
yıldızlarla
yıldızlarla
geçen
yıldızlarla ifadeyle
süslenmiştir.
süslenmiştir.
süslenmiştir.
süslenmiştir.
yıldızlarla
Başka Başka
Başka Başka
bir bir süslenmiştir.
birifadeyle
ifadeyle bir
ifadeyle ifadeyle
“İçerisinde “İçerisinde
“İçerisinde Başka
“İçerisinde yıldızların
bir ifadeyle
yıldızların
yıldızların yıldızların
ve diğer ve vediğerdiğer
vegök diğergökgök
gök
ştir. Başka bir ifadeyle “İçerisinde“İçerisinde
yıldızların ve
cisimlerinin
cisimlerinin
yıldızların
cisimlerinin diğer
cisimlerinin gök ve diğer gök cisimlerinin tamamının yer aldığı mekân
tamamının
tamamınıntamamının yeryer
yer aldığı
aldığı aldığımekân
mekân mekân enyakın
en en
yakın yakın göktür.”
göktür.” göktür.” Buna
Buna Buna göre
göre göre eğer
eğer eğer Kur’ân’da
Kur’ân’da
Kur’ân’da
en yakın göktür.”tamamının Buna göre yereğer aldığı mekân
Kur’ân’da en yakın
zikri geçen göktür.” “burç”lardanBuna göre eğer
bahset- Kur’ân’da
ldığı mekân en yakın göktür.” Buna göre eğer
zikrizikri zikri
geçen Kur’ân’da
zikri
geçen
geçen geçen “burç”lardan
“burç”lardan
“burç”lardan
“burç”lardan bahsetmek bahsetmek
bahsetmek bahsetmek istiyorsak
istiyorsak
istiyorsak
istiyorsak Astronomi’nin Astronomi’nin
Astronomi’nin
Astronomi’nin araştırma araştırma
araştırma araştırmasahası sahası
sahası sahası
ile ileaynı
ile
aynı aynı
ile aynı
setmek istiyorsak Astronomi’nin araştırma sahası
mekândan
mekândan mekândanile aynıbahsediyor
bahsediyor olmamız olmamız gerekir.
gerekir.
44 Taberî, mekândan a.g.e., c.bahsediyor 9, s.bahsediyor
404; c.olmamız 7, s.olmamız
499; gerekir.c. 12, gerekir.
s. 518; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716; İbn
mız gerekir. Ebi Zemenîn,Astronomi Astronomi
Astronomi
a.g.e., Astronomi
c. 5,açısından
s. 114. açısından
açısındanaçısından takımyıldızlar
takımyıldızlar
takımyıldızlar
takımyıldızlar da da diyebileceğimiz
da diyebileceğimiz da diyebileceğimiz
diyebileceğimiz burçlar burçlar
burçlar burçlar
gökyüzüne gökyüzüne
gökyüzünegökyüzüne
an takımyıldızlar da diyebileceğimiz 45 Kurtubî, burçlar bakıldığında
bakıldığında gökyüzüne
bakıldığında
bakıldığında
a.g.e., c. 12,
hemen hemen
s.
hemen187;hemen
dikkati dikkati
Taberî,
dikkati dikkati çeken,
a.g.e.,
çeken, çeken, çeken,
c. 9,
farkfark fark
s. 404;
edilirfark
edilir
biredilir
edilirZemahşerî, bir durumdadır.
bir
durumdadır. bir
durumdadır. durumdadır.
el-Keşşâf,
Kur’ân’da c. Kur’ân’da
4,
Kur’ân’da s.Kur’ân’da
716 .
yer yer yeryer
aldığı aldığı
aldığı aldığı
çeken, fark edilir bir durumdadır. 46 Taberî,
Kur’ân’da a.g.e.,yer c. 12, aldığı s. 519.
şekliyle,
şekliyle,
şekliyle, şekliyle,
burçburç burç burçkelimesinin,
kelimesinin,
kelimesinin,
kelimesinin, lugavî lugavî
lugavî lugavî
olarak olarak
olarak olarak
ifade ifade
ifade
ettiğiifade ettiği
ettiği ettiği
görünürlük, görünürlük,
görünürlük, görünürlük,süs süs süssüs
gibi gibigibi
gibi anlamlarının,
anlamlarının,
anlamlarının,
anlamlarının,
47 Bkz. Taberî, a.g.e., c. 9, s. 404; c. 8, s. 519; Kurtubî, a.g.e., c. 12, s. 186-187.
gavî olarak ifade ettiği görünürlük, süsyine gibiyine yineanlamlarının,
yine aynı
aynı aynıkelimenin
kelimenin
kelimenin göklere
göklere göklere atıfla
atıflaatıfla atıfla
kullanıldığı
kullanıldığı
kullanıldığı yerlerde
yerlerde yerlerde dede2006, de
içerik
içerik içerik olarak olarak varvar olduğunu
olduğunu
48 Beydâvî,aynı Nasruddin kelimenin Ömer, göklere
Envâru’t-Tenzîl kullanıldığı
ve yerlerde
Esrâru’t-Te’vîl, Beyrut,de içerik olarak c.olarak
2, var s. 584; var
olduğunu olduğunu
atıfla kullanıldığı yerlerde de içerik Kurtubî,
olarak
görmek var
görmek
görmek olduğunu
görmek
mümkündür.
a.g.e., mümkündür.
12,mümkündür.
c.mümkündür. s. 186-187.

Taberî,
46 Taberî,
4646Taberî,
Taberî, a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e., c.c.s.12,
a.g.e.,
c. 12, 4612,
c.s.s.
519.12, 519.
519. s. 519.
Bkz.
47 Bkz.
4747Bkz.
Bkz. Taberî,
Taberî,
Taberî, Taberî,
a.g.e., a.g.e.,
a.g.e.,
c. 9, s.c.9,
a.g.e.,
47 c. 9,c.
s.s.9,
404; c.404;
404;s.8, 404;
s.c.8,
c. 8,c.
s.s.8,
519; 519;
s. 519;
519; Kurtubî,
Kurtubî,
Kurtubî,
Kurtubî, a.g.e.,c.c.s.12,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e., c. 12, 12,
c.s.s.
12, 186-187.
s. 186-187.
186-187.
186-187.
Beydâvî,
48 Beydâvî,
4848 Beydâvî,
48 Beydâvî, Nasruddin
Nasruddin
Nasruddin
Nasruddin Ömer, Ömer,
Ömer, Ömer,Envâru’t-Tenzîl
Envâru’t-Tenzîl
Envâru’t-Tenzîl
Envâru’t-Tenzîl ve ve Esrâru’t-Te’vîl,
ve Esrâru’t-Te’vîl,
ve Esrâru’t-Te’vîl,
Esrâru’t-Te’vîl, Beyrut, Beyrut,
Beyrut,Beyrut,
2006, 2006,
c. 2006,
2006,2,c.c.
s.2,2,
c.s.s.2,584;
584; 584;
s. 584;
Kurtubî,
Kurtubî,
Kurtubî,
Kurtubî,
c. 8, s. 519; Kurtubî, a.g.e., c. 12, s. 186-187.
a.g.e., a.g.e.,
c. c.s.12,
a.g.e.,
a.g.e.,
12,c. 12,
c.s.s.
12, 186-187.
s. 186-187.
186-187.
186-187.
vâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Beyrut, 2006, c. 2,4949s. 584; Kurtubî,
37.
37.49 Saffât,
49 37. Saffât, 37.
6; Saffât,
67.6;6;Mülk,
Saffât, 67.
67. 6;Mülk,
Mülk,
67. Mülk,
5; 41. 5;5;Fussilet,
41.
41.5;Fussilet,
Fussilet,
41. 12.
Fussilet,
12. 12.
12.
ssilet, 12.
260 Davut Bu AĞBAL
husus Astronomi’deki burç ile Kur’ân’da ifade edilen burçların benzer
noktası olarak görülmektedir. Ancak Hicr Sûresi 16. âyet, Kur’an ve Astronomi’deki
“burç”
mek kavramının
istiyorsak birkaç noktadan
Astronomi’nin farklılığasahası
araştırma işaretile
etmektedir:
aynı mekândan bahsediyor
Âyet-i Kerîme’de şöyle denilmektedir: “ ‫َّاها‬ ِ َّ ‫ولَق ْد جع ْلنا ِِف‬
olmamız gerekir. َ ‫الس َماء بُروجاً َوَزيَّن‬
ُ َ ََ َ َ
‫ين‬ِ
‫ر‬ ِ ‫“ ”لِلن‬Andolsun,
‫َّاظ‬
Astronomi biz
açısından gökte birtakım burçlar
takımyıldızlar da yarattık ve
diyebileceğimiz bakanlar
burçlariçin o burçları
gökyüzü-
َ ِ
nesüsledik.”
bakıldığında “‫َّاها‬
َ ‫” َزيَّن‬dikkati
Âyettehemen ‫ ” َها‬zamirinin
çeken, “fark
kelimesindeki edilir birgökyüzüne/ ‫الس َماء‬
durumdadır. َّ Kur’ân’da
mi yoksa
yerbürûc/
aldığı şekliyle, burç kelimesinin, lugavî olarak ifade ettiği görünürlük, süs
ً‫ بُُروجا‬kelimesine mi âid olduğu konusunda ihtilaf mevcuttur. Ancak buradaki
gibi anlamlarının, yine aynı kelimenin göklere atıfla kullanıldığı yerlerde de
zamirin kendisine en yakın olan kelimeye -ki o da bürûc kelimesidir- aid olduğu
içerik olarak var olduğunu görmek mümkündür.
görüşü dahaBukuvvetlidir. Bu
husus husus 50
Astronomi’deki Astronomi’deki burç burç ile Kur’ân’da ile Kur’ân’da ifade ifade edilen edilen burçların burçların benzer benzer
BuBu husus husus Astronomi’deki
Astronomi’deki burç burç ile ile
Kur’ân’da Kur’ân’da ifade ifade edilen edilen burçların burçların benzer ben-
zer noktası noktası BuBuBu
noktası husus
husus
Bu
olarakBu
olarak zamir
Bu husus
olarak
husus Astronomi’deki
husus
Astronomi’deki bürûc/
görülmektedir.
görülmektedir. Astronomi’deki
görülmektedir.
Astronomi’deki ‫’بروج‬a burç
Astronomi’deki raciAncak
burç
Ancak ileile
burç
Ancak olursa
burç burç
Hicr Kur’ân’da
Kur’ân’da
ile ile
Hicr ile
Sûresi
Hicr yukarıda
Kur’ân’da
Kur’ân’da Kur’ân’da
Sûresi ifade
ifade
16.
Sûresi 16.
âyet, verdiğimiz
ifade edilen
ifade
edilen ifade
âyet,
16. Kur’an edilen
edilen
âyet, burçların
edilen
Kur’an
burçların mana
ve burçların
burçların
Kur’an burçların
ve
Astronomi’deki benzer
benzer
51 ortaya
Astronomi’deki vebenzer benzer benzer
noktasıçıkmaktadır. olarak görülmektedir. Böyle olunca Ancak Hicr
danoktadan âyette Sûresi geçen 16. âyet,“süs” Kur’an kelimesine ve Astronomi’dekideğinmek yararlı
noktası
noktası
Astronomi’deki noktası
noktası
“burç” olarak
noktası
“burç”
olarak olarak
olarak
kavramının görülmektedir.
olarak
kavramının
görülmektedir.
“burç” görülmektedir.
görülmektedir.görülmektedir.
birkaç birkaç
kavramının Ancak
Ancak
noktadan Ancak
Ancak Hicr
Ancak
Hicr Sûresi
Hicr
Sûresi
Hicr
farklılığa
birkaç Hicr
farklılığa Sûresi
Sûresi 16.
işaret
noktadan 16.
Sûresi âyet,
işaret
âyet, 16. 16.16.
etmektedir: Kur’an
âyet, Kur’an
âyet,
etmektedir:
farklılığa âyet, Kur’an
Kur’an veve
Kur’an Astronomi’deki
Astronomi’deki
işaretve veve Astronomi’deki
Astronomi’deki etmek-Astronomi’deki
“burç” kavramının birkaç noktadan farklılığa işaret etmektedir: ِ
“burç”
tedir:
“burç” olacaktır.
“bur甓burç”kavramının
“burç”
kavramının “Ziynet/süs”
kavramının
kavramının
kavramının
Âyet-i birkaç
Âyet-i
birkaç Kerîme’de birkaç kelimesi
noktadan
birkaç birkaç
Kerîme’de
noktadan noktadan
noktadan noktadan
şöyle Kur’ân-ı
farklılığa
şöyle
farklılığa farklılığa Kerîm’de
işaret
farklılığa
denilmektedir:
farklılığa
denilmektedir: işaret işaret etmektedir:
etmektedir:
işaret işaret“-bir ‫َّاها‬ “etmektedir:
etmektedir:
etmektedir:
َ َّ‫َّاهَازي‬
‫ن‬tanesi ‫وجزياًَّن َِو‬ َ‫ر َو‬Hicr ًُ‫بمُُرِاءِوجبُا‬Sûresi
َ َّ‫الس َمجعاء‬
‫الس‬ َّ‫ ِِف‬16. ‫ِفا‬ َ‫َج َعِْلن‬âyet ‫َولَ َق ْدَولَ َقَجْدَع ْلنَا‬
Âyet-i Kerîme’de
ِ”Kerîme’deِ şöyle denilmektedir: “ ‫ا‬ ‫َّاه‬ ‫ن‬ ‫ي‬
َّ‫ز‬ ‫و‬ ً‫ا‬ ‫وج‬ ‫ر‬ ‫ب‬ ‫اء‬ ‫م‬ ‫الس‬
ِ
َّ ِ ‫ِف‬ ِ ‫ا‬
‫ِاءُر‬bakanlar ‫ن‬ِ ‫ل‬
ْ ‫د‬ ْ ‫ق‬
‫ِفََِجَِجِفَعَع‬ ‫ل‬
َ ‫و‬ ِ
‫ين‬ِ
‫ر‬ ِ ‫لن‬olmak
‫َّاظ‬ َِِ‫َّاظ ِر‬
‫ين‬
ِِ‫ ”ِل‬Âyet-i ‫ين‬ ‫َّاظلِلِرن‬
ِÂyet-i
َ üzere-
Âyet-i ‫“ن‬Andolsun,
‫ل‬Âyet-i
Âyet-i ‫ل‬Kerîme’detoplam
”Kerîme’de
Âyet-i
“Andolsun, Kerîme’de
Kerîme’de Kerîme’de
şöyle beş
biz şöyle
şöyle biz
gökte âyette
şöyle denilmektedir:
şöyle
denilmektedir: şöyle
denilmektedir:
gökte gökyüzü
birtakımdenilmektedir:
denilmektedir:
birtakım
denilmektedir: burçlar َ““ileburçlar َ‫َّاه‬ ‫َّاه“َاوَوزيَ“َّزين‬
َََalakalı
‫َّاهاا‬ ‫َّ“ن‬yarattık ‫َّاهَا‬ ُ‫وجن‬
ُ‫وجاًا‬َّ‫َّاهي‬
ًَyarattık ‫َُرزويََّزن‬olarak ‫وجًَواًََبز‬
‫ُيَّبَُنور‬ve ‫امًوجاءاءا‬bakanlar
‫وجَم‬
َ‫ر‬ve
ُ َّ‫السب‬
‫السُر‬ ُ‫ِفَماءب‬o‫الساءَِفَم‬
َُّ‫ب‬geçmektedir. َِِّ‫الس‬
ََّ‫السَاَاَم‬ َ‫ِفْلْلن‬
‫َّن‬için ‫ا‬oَ‫اقَْلقعْنَدلْداَن‬burçları
için 52
َ‫ولَجلونَلجع‬oْ‫َع‬Bu ‫َولَ َقولََْدولَقَقْد‬
‫ْدَج‬burçları
“Andolsun, ِ ِ ِ ِ
‫ل”نل”لِن‬Saffât biz gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için ِ‫ب‬ ِ
burçları ِ
َ ‫ين‬ َ ‫َّاظِرِر‬
َ‫ين‬ ‫يننَّاظ‬
‫ينلن‬
âyetlerden ‫َّاظِر”ِ”لرَل‬
َsüsledik.” ‫ين‬ ‫َّاظلنِر‬
‫َّاظ‬
“Andolsun,
َ“Andolsun,
Âyette
süsledik.”
“Andolsun, ‫“ل‬Andolsun,
” Âyette
“Andolsun,
“ ‫ا‬
“Andolsun,
‫َّاه‬ ‫ن‬ ‫ي‬
‫ز‬
َّ ”
Sûresi
Âyette
biz
bizbiz “‫ا‬gökte
kelimesindeki
‫َّاه‬
َgökte
biz
göktebiz ‫َازي‬biz
‫َّ“ن‬6. ‫َّاه‬
َ”gökte ‫ن‬gökte
َّ‫زي‬birtakım
âyet-i
birtakım
kelimesindeki
birtakım kerîmede
” kelimesindeki
َgökte birtakım
birtakım
“‫ا‬ ‫ه‬ ”
burçlar
birtakım
burçlar
burçlar
zamirinin
‫ا‬gökyüzünün
“burçlar
burçlar “‫ا‬zamirinin
‫ َه‬yarattık
”yarattık
burçlar ‫ ” َه‬yarattık
yarattık zamirinin
yarattık
gökyüzüne/
vevesüsü
yarattık vebakanlarbakanlar
gökyüzüne/ve ve
bakanlar
‫اء‬
olarak
ِ gökyüzüne/
ve
bakanlar
‫م‬
bakanlar
‫الس‬ ِ
bakanlar için
için “‫اء‬
mi
için
ِ
‫َم‬o‫اك‬o‫الس‬
ِ
için
َّyoksa ‫َو‬burçları
‫اء‬için ‫ََكم‬için
oburçları‫ال‬o”;mi
‫الس‬
َّburç- o burçları Mülk
oburçları mi burçları
yoksa yoksa
süsledik.” َÂyette ‫َّاهََب‬
“‫َّاهاُا‬ ‫َّاه”“ا”َ“زيََّزيَّن‬
‫َّاهَا‬ ‫ان‬kerîmelerde
َّ‫َّاهي‬
‫نَ”زيََّزَن‬mi
”َّ‫ي‬kelimesindeki
‫ز‬kelimesindeki َ ise “‫يح”“”َهَهاا‬ ‫املصهَاهبِ“ا‬ ‫َه”ا‬zamirinin ِ
َّ
َ mevcuttur.
‫السَمَماءاء‬ َّ ‫َماءِاء‬Ancak
َّ‫الس‬ ‫السَاءم‬ ‫الس‬ ‫الس َم‬
5 süsledik.”
süsledik.”
süsledik.”
ları
‫ا‬
bürûc/ًgökyüzüne ‫وج‬
ve
‫ر‬
süsledik.”
süsledik.”
bürûc/
‫ب‬
Fussilet
bürûc/
süsledik.” ً‫اًُروجا‬Âyette
Âyette
Âyette
kelimesine
‫وج‬ 12.
ُ‫ب‬Âyette “‫ر‬kelimesine
ُÂyette ‫ن‬kelimesine
َâyet-i
mi âid
َ“kelimesindeki
kelimesindeki
olduğu
َ kelimesindeki
” âid kelimesindeki
mi âid
olduğu
konusunda
“olduğu “zamirinin
zamirinin
konusunda َ”“konusunda
ihtilaf
”” zamirinin
kelimesi
zamirinin
zamirinin gökyüzüne/
gökyüzüne/
mevcuttur.
ihtilaf ihtilaf
gökyüzüne/ kullanılmıştır.
gökyüzüne/ gökyüzüne/
mevcuttur.
gökyüzüne
Ancak buradaki
َّmi
mi َّDolayısıylaAncakyoksa
َّyoksa mi mi
buradaki
mi mi yoksa yoksa
buradaki
yoksa
ُbürûc
ُ‫وجاًا‬ ‫وج‬ ‫وجًاًبُبُر‬
‫ر‬zamirin ‫ا‬kelimesine
‫وج‬ً‫وجُرا‬
‫ر‬ait ُ‫ُرب‬kendisine
ُ‫ب‬kelimesine
bürûc/
bürûc/
yoksa
zamirin
ًbürûc/
bürûc/
zamirin
kendisine
bürûc/
ُ ُ‫ب‬en
kelimesine
kendisine bir
kelimesine
yakın
kelimesine
kelimesine âyette
mi
en mi âid
olan
âid
en
yakın mi mi “süs”
olduğu
mi
yakın
olduğu
miâid
kelimeye
âid
olan âid
âid veya
olduğu
olan
olduğu konusunda
olduğu
konusunda
olduğu
kelimeye
-ki
“süsleme/ziynetleme”
konusunda
kelimeye
konusunda
o
konusunda
da
konusunda ihtilaf
-kiihtilaf
bürûc
o-kida omevcuttur.
ihtilaf ihtilaf
mevcuttur.
ihtilaf daihtilaf
bürûc
kelimesidir-
mevcuttur.
bürûc
mevcuttur. mevcuttur. kelimesiAncak
Ancak kelimesidir-
mevcuttur.
kelimesidir-
aid
Ancak
Ancak
olduğu
geçtiğinde
buradaki
Ancak
buradaki aidAn- buradaki
buradaki aidolduğu buradaki olduğu
cak
zamirin
zamirin bununlaburadaki
zamirin
zamirin
görüşü kendisine
zamirin
görüşü
kendisine kastedileninzamirin
kendisine
kendisine
daha kendisine
daha en en kuvvetlidir.
kuvvetlidir. yakın kendisine
yıldızlar
yakınen enen yakın olan
yakın
olan
50 yakın olduğu en
kelimeye
olan
50 kelimeye
olan yakın
olan anlaşılabilir.
kelimeye
kelimeye kelimeye olan
-ki oo-ki
-ki kelimeye
da-ki
-ki
da obürûc
obürûc daodada bürûc -ki
bürûc kelimesidir-
bürûc
kelimesidir- o kelimesidir-
da bürûc
kelimesidir-
kelimesidir- aidaidkelime- olduğu
olduğu
aid aidaid olduğu olduğu olduğu
görüşüsidir- daha aid kuvvetlidir.
olduğu görüşü 50
daha kuvvetlidir. 50
görüşü
görüşü görüşügörüşü daha
görüşü
daha Bu hususu
kuvvetlidir.
daha daha
kuvvetlidir.
dahaBu Bu kuvvetlidir.
kuvvetlidir.
zamir göz
kuvvetlidir.
zamir 50 50 önüne
bürûc/ 50 50 alarak
50bürûc/ 50
‫’بروج’بروج‬ a raci a“burçların
raci olursa olursa süslenmesi”
yukarıda yukarıda tekrar
verdiğimiz verdiğimiz düşünüldüğünde; mana mana 51 ortaya 51 ortaya

BuBu
gökyüzünde zamir
zamir
Bu zamir zamirBubulunan
bürûc/
bürûc
Buzamir zamir bürûc/
zamir
‫’بروج‬ ’a
‫’بروج‬
bu
bürûc/
a
‫’بروج‬ bürûc/raci raci
aa‫’بروج‬
kaleler‫’بروج‬ olursa
‫’بروج‬
raci
olursa ve
olursa
yukarıda
yukarıda
hisarların yukarıda
verdiğimiz
verdiğimiz yıldızlarla verdiğimiz mana mana
süslenmiş mana
5151 ortaya
ortaya olduğunu
ortaya çık- 51
çıkmaktadır. çıkmaktadır.
Bu Bu Böyle bürûc/ Böyle bürûc/
olunca olunca raci
da aada araci
raci
olursa
âyette raci
âyette olursa
olursa
geçen olursa
yukarıda geçen yukarıda
yukarıda
“süs” yukarıda “süs”
verdiğimiz kelimesine verdiğimiz
verdiğimiz verdiğimiz
kelimesine mana değinmek mana
51 mana
51 mana
değinmek ortaya 5151 51 ortaya ortaya
yararlı ortaya
yararlı
çıkmaktadır.
maktadır.Böyle
söyleyebiliriz.
Böyleolunca olunca da
Dolayısıyla
da âyette geçen geçen “süs” “süs” kelimesine kelimesine değinmek değinmek yararlı yararlı ola-
çıkmaktadır.
çıkmaktadır. çıkmaktadır.
çıkmaktadır.
olacaktır. çıkmaktadır.
olacaktır. Böyle
Böyle “Ziynet/süs”Böyle Böyleolunca
Böyleolunca
“Ziynet/süs”
olunca olunca dadagökyüzündeki
olunca
kelimesi âyette
kelimesi
âyette
da dada âyette
âyette
Kur’ân-ı geçen
âyette
Kur’ân-ı
geçen geçen burçların,
geçen “süs”
geçen
“süs”
Kerîm’de Kerîm’de “süs”
“süs” kelimesine-birAstronomi’de
kelimesine
“süs” kelimesine
-bir
kelimesine tanesi kelimesinetanesi değinmek
değinmek
Hicr Hicr
değinmek ifade
değinmek değinmek
Sûresi Sûresiyararlı
yararlı edilen
16.yararlı yararlı
16. yararlı
âyet âyet
caktır.
olacaktır. “Ziynet/süs”
“Ziynet/süs” kelimesi
kelimesi Kur’ân-ı Kur’ân-ı Kerîm’de Kerîm’de -bir -bir
tanesi tanesi Hicr Hicr Sûresi Sûresi 16. 16. âyet âyet
“takımyıldızlar”
olacaktır.
olacaktır.
olmak olacaktır.
olacaktır.
olmak olmak
üzere- “Ziynet/süs”
olacaktır.
“Ziynet/süs”
üzere- değil
“Ziynet/süs”
“Ziynet/süs”
üzere-
“Ziynet/süs”
toplam toplam de;
kelimesi
toplam
kelimesi
beş okelimesi takımyıldızlarının
kelimesi
beş
âyette kelimesiKur’ân-ı
beş
Kur’ân-ı
âyette Kur’ân-ı
âyette
Kur’ân-ı
gökyüzü Kerîm’de
Kur’ân-ı
Kerîm’de
gökyüzü ile süslediği
gökyüzü Kerîm’de
Kerîm’de Kerîm’de
alakalı -bir ile
-bir
ile yerler
tanesi
tanesi
-bir
alakalı -bir
olarak -bir
alakalı tanesi olduğu
tanesi Hicr
Hicr tanesi
olarak geçmektedir. olarak anlaşılabilir.
Sûresi
Hicr
Sûresi
Hicr Hicr
geçmektedir. Sûresi
Sûresi geçmektedir.
16. 16.52âyet
Sûresi âyet
16.
Bu 16.16. 52âyet âyet
Bu52âyet Bu
olmak üzere- Bir toplam beş âyette gökyüzü ile alakalı olarak geçmektedir. 52 Bu
olmakolmak
olmak
âyetlerden olmak
âyetlerden üzere-
olmak
üzere-âyetlerden üzere-
üzere-
Saffât diğertoplam
üzere-
toplam Saffât Sûresi husus
toplam
Saffât
toplam beşbeş
toplam
Sûresi 6. ise,
Sûresi âyette
beş
âyette
beş 6.beş
âyet-i Hicr 6.âyette
âyette
âyet-i Sûresi
gökyüzü
âyette
âyet-i
gökyüzü
kerîmedekerîmede 16.
gökyüzügökyüzü
kerîmede
gökyüzü ileile âyetin
gökyüzünün alakalı
alakalı
gökyüzünün ileile ilesiyakı
gökyüzünün alakalı
alakalı olarak
alakalı
olarak “burç”süsü
süsü olarak
olarak süsü kavramının
geçmektedir.
olarak
geçmektedir. geçmektedir.
olarak
ِ‫واك‬geçmektedir.
olarak
olarak “‫“اكِب‬52‫ب‬
geçmektedir. ‫اكَِك‬Bu
‫و‬52َhakikati ‫ال‬Bu ‫َ;”و‬52‫َك‬52Mülk ‫ال‬52”;Bu
52
Bu Bu
Mülk
âyetlerden Saffât Sûresi 6. âyet-i kerîmede gökyüzünün süsü olarak “ ‫ب‬ ‫ك‬ َ ِ
َ ِ‫بكَو“َواكاك‬‫ال‬ ”; Mülk ِ ِ
konusunda
âyetlerden
âyetlerden
Mülk 5âyetlerden
âyetlerden 5ve âyetlerden Saffât
5veFussilet
ve
Saffât bize
Fussilet
Fussilet Sûresi
Saffât farklı
Sûresi
Saffât Saffât
12.12. 12.
Sûresi
âyet-ibir
6.6.
Sûresi Sûresi
âyet-i ipucu
âyet-i
âyet-i 6.6.kerîmelerde
kerîmelerde vermektedir.
kerîmede
6.âyet-i âyet-i
kerîmelerde
kerîmede
âyet-i kerîmede
kerîmede
ِ
kerîmede
ise gökyüzünün
gökyüzünün ise
“ise ِ‫ب‬gökyüzünün
‫يح‬gökyüzünün ‫يح‬
‫املص“ا‬
َ
ِ‫املص”اب‬
gökyüzünün süsü
süsü
َ kelimesi ” kelimesikelimesi olarak
süsü olarak
süsü süsü ‫ب‬
olarak
olarak
kullanılmıştır. ‫ب‬
““kullanılmıştır.
olarak
kullanılmıştır. َ“‫ب;”اكِال“البَك‬ ‫اك‬ َ ‫َاككَو‬Mülk
”;‫و‬Dolayısıyla
Mülk َ”;‫ال‬Mülk
‫الَالوَك‬Dolayısıyla
”;‫ك‬ ”;Mülk Mülk
5 ve Fussiletَّ‫ إِل‬5Fussilet ِ12. ٍ âyet-i kerîmelerde ِ ِ ise “‫يح‬ ‫ب‬ ‫ا‬ِ ‫املص‬ ِ ” kelimesi ِ ِ
kullanılmıştır. ‫ِِف‬kullanılmıştır. Dolayısıyla
5 ve ve
5Dolayısıyla /5ve
Fussilet
gökyüzüne ‫م‬5ٍve‫ي‬gökyüzüne
‫ج‬ve ‫َر‬Fussilet
Fussilet‫ان‬12. َ‫َشْيط‬ait
12.
Fussilet
gökyüzüne âyet-i
âyet-i12. ‫ك ِّل‬ait
12. ُbir
12. ‫ن‬âyet-i
âyet-i ‫م‬bir ‫اها‬
kerîmelerde
âyet-i
kerîmelerde
âyette
ait َ bir ‫ن‬kerîmelerde
ْ‫فظ‬kerîmelerde
َâyette
kerîmelerde ‫ َو‬/ise
‫“َح‬süs”
âyette َ ‫“ِر‬süs”
‫ين‬
ise
“süs” “‫َّاظ‬
veya َise
‫يح‬
“‫يح‬ ‫لبِن‬veya
ise ‫لاب‬ise
‫املصا‬‫يحا‬
َ‫املص‬
َ“veya ‫َّاه‬ َّ‫زبيِا‬kelimesi
َ‫يح”بنِ“”يح‬
““süsleme/ziynetleme”‫و‬kelimesi
‫املصاًاب‬
َ‫وج‬
‫“ا‬süsleme/ziynetleme”
َ‫املص‬
َ‫املص‬ ” ”kelimesi‫ُر‬kelimesi
“süsleme/ziynetleme” ”ُ‫ ب‬kelimesi
‫اء‬kullanılmıştır.
‫الس َم‬
kullanılmıştır. َّ kullanılmıştır.
kullanılmıştır. ‫نَا‬kelimesi
ْ‫ َج َعل‬Dolayısıyla ‫ ْد‬kelimesi
Dolayısıyla
kelimesi ‫ َولَ َق‬Dolayısıyla Dolayısıyla
geçtiğinde Dolayısıyla geçtiğinde
gökyüzüne ait bir âyette “süs” veya “süsleme/ziynetleme” 53 ِ
‫ني‬ kelimesi ِ geçtiğinde ‫َم ِن‬
gökyüzüne
geçtiğinde
gökyüzüne gökyüzüne
gökyüzüne
bununla gökyüzüne
bununla ait
bununla
aitkastedilenin bir
bir aitait
kastedilenin
ait âyettebirbirâyette
kastedilenin
âyette
bir âyette
yıldızlar “süs”
âyette
“süs” yıldızlar “süs” veya
“süs” “süs”
yıldızlar
veya
olduğu olduğuveya “süsleme/ziynetleme”
veya veya olduğu “süsleme/ziynetleme”
anlaşılabilir.
“süsleme/ziynetleme”
anlaşılabilir. “süsleme/ziynetleme”
“süsleme/ziynetleme” ٌ ‫اب مب‬
anlaşılabilir. ٌ ‫ش َه‬kelimesi ُ‫أَتْ بَ َعه‬kelimesi
kelimesi َ‫ف‬kelimesi
‫َع‬kelimesi
‫ْم‬geçtiğinde
‫الس‬
َّ ‫َق‬geçtiğinde
geçtiğinde ‫َر‬geçtiğinde
َ‫است‬ ْgeçtiğinde
bununla kastedilenin Bukastedilenin
âyet-i yıldızlar kerîmelerde; olduğu anlaşılabilir.
Allah Teâlâ’nın gökyüzünde burçlar yarattığı ve yine
bununla
bununla Bu bununla
bununla kastedilenin
bununla
kastedilenin
hususu Bukastedilenin
kastedilenin
Bu
gözyıldızlar
hususu yıldızlar
hususu önüne yıldızlar
yıldızlar
göz gözolduğu
yıldızlar
olduğu
önüne alarak önüne olduğu
olduğu anlaşılabilir.
olduğu alarak
anlaşılabilir.
“burçların
alarak anlaşılabilir.
anlaşılabilir.
anlaşılabilir.
“burçların “burçların süslenmesi”
süslenmesi” süslenmesi” tekrar tekrar tekrar düşünüldü-
düşünüldüğünde; düşünüldüğünde;
ğünde; Bu
o burçları hususu
gökyüzünde onlara göz önüne
bakanlar bulunan alarak için bu “burçların
kaleler
süslediği vesüslenmesi”
veve hisarların
taşlanmış tekraryıldızlarla
her şeytana düşünüldüğünde; süslenmiş
karşı koruduğu, ol-olduğunu
gökyüzünde BuBu hususu
gökyüzünde hususu
Bu BuBu hususu
hususu göz
bulunan göz
hususu bulunan önüne
önüne göz
göz göz önüne
bu önüne alarak
önüne
alarak bukaleler “burçların
alarakalarak
kaleler
“burçların
alarak “burçların
ve“burçların “burçların süslenmesi”
süslenmesi”
hisarların hisarların süslenmesi”
süslenmesi” süslenmesi”
yıldızlarla tekrar
yıldızlarla
tekrar düşünüldüğünde;
tekrar tekrar
düşünüldüğünde;
tekrar süslenmiş düşünüldüğünde;
süslenmiş düşünüldüğünde;
düşünüldüğünde; olduğunu
gökyüzünde
duğunu oradan bulunan
söyleyebiliriz.
kulak hırsızlığı bu kaleler
Dolayısıyla
yapanlar ve hisarların
gökyüzündeki
(şeytanlar) yıldızlarla
bulunursa burçların, süslenmiş
onları Astronomi’de
takip olduğunu
eden bir ifa- alev
gökyüzünde
gökyüzünde gökyüzünde
gökyüzünde gökyüzünde
söyleyebiliriz. söyleyebiliriz. bulunan
bulunan bulunan
bulunan bulunan
Dolayısıyla bu bu
Dolayısıyla kaleler
kaleler
bu bubukaleler kaleler ve ve
kaleler
gökyüzündeki gökyüzündekihisarların
vevehisarların
hisarların
ve hisarların
hisarların
burçların,yıldızlarla
burçların,
yıldızlarla yıldızlarla
yıldızlarla yıldızlarla Astronomi’de süslenmiş
süslenmişAstronomi’de süslenmiş
süslenmiş süslenmiş olduğunu
olduğunu ifade ifadeolduğunu
olduğunu olduğunu
edilen edilen
de edilen “takımyıldızlar”
söyleyebiliriz. Dolayısıyla gökyüzündeki değil de; o takımyıldızlarının burçların, Astronomi’de süslediği ifade yerleredilen olduğu
topunun
söyleyebiliriz.
söyleyebiliriz. söyleyebiliriz.
söyleyebiliriz.
“takımyıldızlar” olacağı
söyleyebiliriz.
“takımyıldızlar” Dolayısıyla
Dolayısıyla ifade Dolayısıyla
Dolayısıyla
değil edilmektedir.
Dolayısıyla
değil de;gökyüzündeki gökyüzündeki gökyüzündeki
ode;takımyıldızlarının gökyüzündeki
ogökyüzündeki
takımyıldızlarının burçların,
burçların, burçların,
burçların,
süslediği burçların,
süslediği Astronomi’de
Astronomi’de yerler Astronomi’de
yerler
Astronomi’de Astronomi’de
olduğu olduğu ifade ifade
anlaşılabilir. ifade
anlaşılabilir.
ifade edilen
ifadeedilen
edilen edilenedilen
anlaşılabilir.
“takımyıldızlar” değil de; o takımyıldızlarının süslediği yerler olduğu anlaşılabilir.
“takımyıldızlar”
“takımyıldızlar” “takımyıldızlar”
“takımyıldızlar”“takımyıldızlar” Bir değil
değil Birdeğil
diğer de;
değil
diğer
de; değiloode;
husus takımyıldızlarının
de;
husus de;
takımyıldızlarının
oise,otakımyıldızlarının
takımyıldızlarının
o ise,takımyıldızlarının
HicrHicr Sûresi süslediği
Sûresi
süslediği 16.süslediği süslediği
16.
âyetin yerler
süslediği
âyetin
yerler siyakı olduğu
yerler
olduğu
yerler yerler
siyakı olduğu
olduğu
“burç” anlaşılabilir.
olduğu
“burç”
anlaşılabilir. anlaşılabilir.
anlaşılabilir.
kavramının
anlaşılabilir.
kavramının hakikati hakikati
49 37. BirSaffât, diğer6;husus 67. Mülk, ise, 5; Hicr 41.Sûresi Fussilet, 16.12.âyetin siyakı “burç” kavramının hakikati
konusunda Bir diğer
konusunda
Bir diğer
Bir BirBir husus
diğer
husus
diğer
bize diğer
bize
farklı husus
husus ise,
husus
farklı
ise, birHicr Hicr
ise, ise,
birise,
ipucu Sûresi
Hicr
ipucu
Sûresi
Hicr Hicr Sûresi16.
Sûresi
vermektedir.
Sûresi
vermektedir. 16. âyetin
âyetin
16. 16.16. âyetin siyakı
âyetin âyetin
siyakı siyakı “burç”
siyakı
“burç” siyakı “burç” kavramının
“burç” “burç”
kavramının kavramının
kavramının kavramının hakikati
hakikati hakikati
hakikati hakikati
50 50Bu
konusunda Buayetteki ayetteki
bize ‫ِ ها‬zamirinin
farklı zamirinin
bir ipucu mercii
mercii vermektedir. konusundaki
konusundaki
ِ ihtilafihtilaf 25. Furkan, 25. Furkan,
ِ 61. Ayet 61.için Ayet
ِ de için geçerlidir. de geçerlidir. Gerek Hicr
konusunda
konusunda َّ‫ل‬konusunda
konusunda
ِSûresi’ndeki
Gerek َّ ‫ إٍِم‬bize
ِ‫ إ‬konusunda
ٍ /‫ل‬Hicr ‫ج‬/ِ‫ٍمر‬Sûresi’ndeki ve
‫ي‬bize ‫اني‬ ٍ‫ج‬farklı
‫ر‬bize
veَ‫ط‬gerekse
farklı
bize ِ‫انْي‬
ٍ‫ش‬farklı
bizeَ َ‫ط‬birbir‫كَشْيِّل‬farklı
farklı
َ ِ‫ا مٍن ٍ ٍُك‬irca ipucu
ُipucu ‫ ُِكم‬bir
ِ‫ِّلن‬birbir ‫نا‬ipucu
‫اه‬
gerekse ‫ِم‬Sûresi’ndeki
ْ‫اهاظ‬
َ‫ن‬ipucu
vermektedir.
ipucu
َvermektedir. َ‫َحِِف‬vermektedir.
َ‫ْن‬vermektedir.
‫ِف وظ‬vermektedir.
Furkan /‫ينو َح‬ ِSûresi’ndeki
ِ/‫َّاظ‬
َ ‫ر‬zamirlerin,‫ين‬ ِِ ‫َّاهازيَّنللن‬
َ ‫َّاهاَّاظللِرن‬ َِ‫اًن َو‬zamirlerin,
َ kendilerine َّ‫وجي‬
‫وجبُاًر َوَز‬daha ‫الس بُمُرِاء‬ َّ‫اء‬yakın ‫الس َم‬ َّ ِ olan
‫ِف‬
kendilerine ‫اَج َِعلِْفنَا‬kelimelere َ‫ْلن‬daha‫ ْدولَقَج َْعد‬ya- ‫َولَ َق‬irca
َّ‫َّ إِل‬/َّ‫جي إٍِمِل‬/kın
‫انجيِيلٍَّمٍََّمر‬
‫رِلَّإِج‬/َ‫طََر‬/ِc.‫انمإ‬
ٍ‫انْي‬
‫ٍم‬/‫َيش‬5,kelimelere
‫ِّلَِْرٍطجمَِطي‬s.‫ير‬ilgili
Furkan
‫اهنَنشطَْيَشُكْيُكط‬
‫اهُاكظْاُكنَِّلِمَشِِّلمَْي‬ ‫ف‬a.g.e., ‫َامح‬/ِ‫اهح‬
‫اهِفاِفنَِموظِْظْنمََحنَُنك‬ ‫و‬c.‫يننَو‬
‫اهَظَْا‬
ِِ‫َّاظ‬
‫ظ‬/‫ر‬24,
/‫ينِفنَف‬ ‫َّاظلِروَِِن‬
َِ‫َّاظل‬ ََ‫ينل‬
ِ‫و‬/‫نا‬bkz.
‫َّاه‬
ِ‫ل‬/ِ‫نِرل‬.‫َّاظَِّار‬
‫ازي‬Yazır,
‫و‬Razi,
ِ‫َّاه‬
َ‫َّاظ‬
َِ ِ‫وجيلَّزاِيًَّن‬ ِ‫ًلر‬a.g.e.,
ِ‫َّاهلاونول‬ ‫وجاب‬
ُ ‫زيبََّمبنوَرزرياء‬53c.‫الس‬
َّ‫وجًِو‬ِ‫ني‬ ُ53‫ِِف‬s.ِ ِ‫ِا‬106; َ‫ِفمَن‬c.‫السِِاءلْم‬
‫السَِع‬
‫اج‬5,‫السنناَِم‬ .s.‫د‬ ‫شق‬3609.
ْ‫ج‬Yazır,
ِ ََِ‫ِفالب‬
‫وعلاقلعقنهِدادَو‬M. َ
‫ إل‬/a.g.e., ‫انَشجَش‬3609.
‫انر‬‫ِّلطَِّل‬bkz.
‫ان‬ ‫اه‬
‫َِّل‬edilmesi ‫ن‬ile َْ‫ينظ‬
‫ح‬‫ف‬
‫ر‬ ‫ح‬ / ‫ن‬ ‫ين‬ ‫َّاه‬‫ر‬ ‫َّاظ‬
‫ن‬ ‫ز‬ ‫ا‬ ُ
‫ا‬‫ا‬
‫َّاه‬
‫وج‬ ‫َّاه‬
‫ن‬ ‫اء‬ ‫ا‬‫اء‬‫وج‬‫م‬‫ا‬
ً‫م‬ ِ
‫ر‬‫الس‬
‫وج‬
‫الس‬ ‫ب‬ ‫ني‬ ‫ر‬ ‫اء‬
‫ب‬ ‫ب‬‫ِف‬ ‫اب‬ ‫ل‬ ‫ل‬‫ع‬ ‫ع‬
‫ه‬ ‫ج‬
ََ َ ُ‫قومَ ِن ْاسَتََرق‬
‫ِف‬ ‫ب‬ ‫ل‬
‫ن‬‫و‬‫ج‬
‫ل‬ْ
‫َت‬ ‫ع‬
‫أ‬ ‫ف‬ ‫ج‬ ‫د‬ ‫ع‬ ‫ق‬‫د‬
‫م‬ ‫ل‬ ‫استََورلَ ََّق‬
‫الس‬ ْ‫َم ِن َم‬
‫اسِتَن َر َق‬
olan ilgili 24, Hamdi,
‫ل‬
edilmesi ‫إ‬ ‫ج‬
َ
ile ْ َ َ Razi, َ‫ن‬ َ ْ ‫ح‬ ‫و‬s. َ
106; ‫ين‬
َ َ َ َveَ bakanlar َ َ ‫ن‬ ‫ل‬ َ
َ 53‫ََني‬53ِ53‫مب‬için‫اب‬َ M. ًَ ‫ن‬ ‫ي‬
‫ز‬
َّ
َ ‫و‬
َّ
Hamdi, َ ً‫ا‬
َ
َُُoُ5353burçları َ ‫ر‬
a.g.e.,‫ب‬‫ب‬
َّ ‫م‬َّ ٌ ‫اء‬
‫اب‬
ُ ُ
ٌ‫ِش‬5353ََُُ‫ٌبِعُه‬süsledik.” ‫م‬
َ َّ ‫ه‬
ََ‫السَُمِع َف‬َّ ٌ‫ش‬َ َ ْ
ََّ ْ ‫ِف‬
َ ‫ع‬ ‫َت‬
ْ ‫ن‬
ْ
َ ‫أ‬‫ل‬
َْ ‫ف‬ََْ ‫ج‬ َ
‫ع‬ ْ ‫م‬ َ َ ‫د‬‫الس‬
َ
ْ َّ ‫ق‬
ْ َ ‫ل‬
َ‫و‬َ
ْ َ ْ
51 “Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık
ٌ ‫ني‬ ٌِ‫ممبِب‬için ‫ه‬ ٌَgökyüzünde ‫َت‬
ْ
ُِ‫شَِشمَهٌب‬burçları
‫ابٌَب‬ ‫أ‬ َّ ِ
َْ‫شهُفَفْهَأأشَتَِْت‬süsledik.” َ ‫السرْمَقَْْمفقَعَأَعَتَْف‬
37. Saffât, 6;Bu
51 52“Andolsun, biz 67.gökte Bu
âyet-i
Mülk, âyet-i
birtakım 5;kerîmelerde;41.kerîmelerde; Fussilet, burçlar12; Allah 50.Allah
yarattık Kâf, Teâlâ’nın ve6.Teâlâ’nınbakanlar ٌ‫ني‬
ٌgökyüzünde ‫اب‬ ‫اب‬ ٌ ِ‫مَهب‬o‫ني‬
‫نيٌني‬ ‫اب‬ ‫ابَعهُهٌُم‬ ‫بشَهبٌََعه‬burçlar ‫عهَُع‬burçlar
َ‫السبَتَْهُمْبمَع‬
َّ‫السَتَْعأ‬
ََّ‫بَأف‬yarattığı ‫السر‬ ََّ‫َنرَِنقَق‬ve
ََّ‫اساسْتَمت‬
َّ‫ََع‬yarattığı ْ‫الس‬ ِ‫اسمَقتمَر‬
‫اسْت‬ ‫َمِنِْن‬yine
‫َْر‬yine
َ‫ت‬ve
‫اس‬ ‫َم ِنَم‬
Bu âyet-i kerîmelerde; Allah Teâlâ’nın gökyüzünde burçlar yarattığı ve yine
15.
52 37. oBuburçları
Bu
Hicr,
o Saffât,
53
âyet-i
Bu
âyet-i
Bu
16–18.
burçları6; Bu kerîmelerde;
âyet-i
âyet-i
onlarakerîmelerde;
kerîmelerde;
âyet-i
onlara
67. Mülk, bakanlar
kerîmelerde;
bakanlar Allah
5;kerîmelerde;
Allah
41. Fussilet, Teâlâ’nın
Allah
için içinAllah
süslediği
Teâlâ’nın
Allah
süslediği
12; 50. gökyüzünde
Teâlâ’nın
Teâlâ’nın
ve
gökyüzünde
Teâlâ’nın
ve
Kâf, 6.gökyüzünde
taşlanmış burçlar
gökyüzünde
gökyüzünde
taşlanmış her
burçlar
her yarattığı
burçlar
burçlar
şeytana
yarattığı
burçlar
şeytana karşı ve
yarattığı
ve
yarattığı yine
yarattığı
karşı
yineve
ve veyine
yine
koruduğu,
yine
koruduğu,
o burçları onlara bakanlar için süslediği ve taşlanmış her şeytana karşı koruduğu,
oo burçları
burçları
ooradan onlara
o burçları
oburçları
burçları
oradan
onlara
kulak bakanlar
onlara
onlara
kulak
bakanlar
onlara için
bakanlar
bakanlar
hırsızlığı
için
bakanlar
hırsızlığı süslediği
için
için
yapanlar
süslediği
için
yapanlar ve(şeytanlar)
süslediği
ve
süslediği taşlanmış
süslediği veve
taşlanmış
ve
(şeytanlar) her şeytana
taşlanmış
taşlanmışşeytana
her
bulunursa
her
taşlanmış
bulunursa her her karşı
şeytana
şeytana
onları koruduğu,
karşı
takiptakip
karşı
şeytana
onları karşı
karşı
eden koruduğu,
eden
koruduğu, koruduğu,
bir alev
koruduğu,
bir alev
oradan kulak hırsızlığı yapanlar (şeytanlar) bulunursa onları takip eden bir alev
oradan
oradan oradankulak
oradan
oradan
topunun
kulak
topunun hırsızlığı
kulak
kulak
kulak olacağı
hırsızlığı
olacağı yapanlar
hırsızlığı
hırsızlığı
ifade
yapanlar
hırsızlığı
ifade (şeytanlar)
yapanlar
yapanlar
edilmektedir.
(şeytanlar)
yapanlar
edilmektedir. bulunursa
(şeytanlar)
(şeytanlar)
bulunursa
(şeytanlar) onlarıonları
bulunursa
bulunursa
onları
bulunursa takip
onları
onları
takip eden
takip
takip
eden
takip bireden
eden
bir
eden alev
birbir
alev
bir alev
alev
alev
topunun olacağı ifade edilmektedir.
topunun
topunun olacağı
topunun
topunun
olacağı
topunun ifadeifade
olacağı
olacağı
ifade
olacağı edilmektedir.
ifade
ifade edilmektedir.
edilmektedir.edilmektedir.
edilmektedir.

Bu ayetteki
50 Bu50ayetteki ‫ ها‬zamirinin
‫ ها‬zamirinin merciimercii konusundaki
konusundaki ihtilafihtilaf 25. Furkan,
25. Furkan, 61. Ayet61. Ayet
için de içingeçerlidir.
de geçerlidir.
Gerek Gerek
Hicr Hicr
50 Bu5050ayetteki ‫ها‬ zamirinin mercii konusundaki ihtilaf 25. Furkan, 61. Ayet için de geçerlidir. Gerek Hicr
Buayetteki
Bu 50 50
ayetteki
BuBu
50 Sûresi’ndeki
50
Bu ‫هاها‬ayetteki
Sûresi’ndeki
ayetteki
ayetteki ‫هاها‬vezamirinin
zamirinin
zamirinin ‫ها‬zamirinin
ve
gerekse
merciigerekse
mercii
zamirinin mercii
FurkanFurkan
konusundaki
mercii
konusundaki
mercii Sûresi’ndeki
ihtilaf 25.
konusundaki
konusundaki
Sûresi’ndeki
ihtilaf
konusundaki 25. zamirlerin,
Furkan,
ihtilaf
ihtilaf25.25.
zamirlerin,
ihtilafFurkan,
25. 61.
Furkan, kendilerine
Ayet
Furkan, 61.
kendilerine
61.
Furkan, Ayet61. için
61.
içinAyet
Ayet deiçin
Ayet
daha
de daha
içiniçin yakın
geçerlidir. olan
Gerek
degeçerlidir.
yakın de
geçerlidir.
de geçerlidir.
geçerlidir.
olan
Gerek kelimelere
Hicr
Gerek
kelimelere
Hicr
GerekGerek
Hicr
irca
Hicr irca
Hicr
Sûresi’ndeki veedilmesi
edilmesi gerekse
ile ileFurkan
ilgili bkz. Sûresi’ndeki
ilgili bkz.
Razi, Razi, a.g.e.,
a.g.e., c. zamirlerin,
24,c.s.24, 106; kendilerine
s. 106;
. Yazır,. Yazır,
M. daha
M. Hamdi,
Hamdi, yakın
a.g.e., olan
a.g.e.,
c. kelimelere
5, c.
s. 5, irca
s. 3609.
3609.
Sûresi’ndeki
Sûresi’ndeki
Sûresi’ndeki
edilmesi 51ileSûresi’ndeki
ilgili bkz. veRazi,
51Sûresi’ndeki
ve gerekse
gereksevevebizve Furkan
gerekse
gerekse
Furkan
gerekse
a.g.e., c. 24, Sûresi’ndeki
Furkan
Furkan
Sûresi’ndeki
Furkan
s. 106; zamirlerin,
Sûresi’ndeki
.Sûresi’ndeki
zamirlerin,
Sûresi’ndeki
Yazır, kendilerine
zamirlerin,
zamirlerin,
kendilerine
M.zamirlerin,
Hamdi, daha
kendilerine
kendilerine
c.daha
kendilerine
a.g.e., yakın
daha
yakın
daha
5,os.burçları
3609.daha olan
yakın
olan
yakın kelimelere
yakınolan
olan
kelimelere
olan irca irca
kelimelere
kelimelere
irca
kelimelere ircairca
“Andolsun,
“Andolsun,
edilmesi bizile gökte
ilgili gökte
bkz. birtakım
birtakım
Razi, burçlar
burçlar
a.g.e., yarattık
c. 24, yarattık
s. ve
106; ve
bakanlarbakanlar
. Hamdi,
Yazır, için
M. için
oHamdi,
burçları süsledik.”
süsledik.”
a.g.e., c.s.5, s. 3609.
edilmesi
edilmesi
51 “Andolsun, ile
edilmesi
ile
edilmesi
biz ilgili
ilgili
gökte bkz.
ile
bkz.
ile ilgili
birtakım Razi,
ilgili
Razi, bkz.
bkz. Razi,
a.g.e.,
a.g.e.,
Razi,
burçlar c.
c. 24,
a.g.e.,
24,
a.g.e.,
yarattık s.
s.
c.c. 106;
24,
106;
24, .
s.
ve bakanlar.
s. Yazır,
106;
Yazır,
106; . .
için M.
M.
Yazır,Hamdi,
Yazır, M.M.
o burçları Hamdi,
a.g.e.,
a.g.e.,
Hamdi, c.
c. 5,
a.g.e.,
5,
a.g.e., s.
s. 3609.
c.
3609.
c. 5,5, s. 3609.
3609.
52 37.
51 “Andolsun,
52 37. Saffât,
51 Saffât, 6;biz67. 6;Mülk,
67. Mülk, 5;Fussilet,
5;burçlar
41. 41. Fussilet,
12; 12;Kâf,
50. 50. 6. Kâf, 6. süsledik.”
“Andolsun,6;“Andolsun,
53“Andolsun,
biz gökte birtakım
bizgökte
gökte birtakım
birtakım yarattık
burçlar
burçlar ve
yarattıkbakanlar
yarattık
vevebakanlar
ve içinooburçları
bakanlar
bakanlarburçları
içiniçin süsledik.”
ooburçları
burçları
osüsledik.”
burçları süsledik.”
süsledik.”
51 5151“Andolsun,
51
biz gökte biz birtakım
gökte burçlar
birtakım yarattık
burçlar ve bakanlar
yarattık için için süsledik.”
52 37. Saffât,53 15.
52 37. 52 52 67. 15.
Hicr,
37.
Mülk,
Hicr,
16–18.
Saffât,
5;16–18.
41.
6; 67.
Fussilet,
Mülk, 5;
12;
41.
50. Kâf,
Fussilet,
6.
12; 50. Kâf, 6.
52
53 15. Hicr, Saffât,
37. Saffât,
52 37.
52
37.
16–18. 6;
Saffât, 67.
Saffât,
6; 67. Mülk,
6;
Mülk,
6; 67.67. 5;5; 41.
Mülk,
41.
Mülk, Fussilet,
5; 41.
Fussilet,
5; 41. 12;
Fussilet,
12;
Fussilet, 50.
50. Kâf,
12;
Kâf,
12; 50. 6.
50.
6. Kâf,
Kâf, 6. 6.
53
53 5353 5353 15. Hicr, 16–18.
Bu zamir bürûc/‫’بروج‬a raci olursa yukarıda verdiğimiz mana51 ortaya
çıkmaktadır. Böyle olunca da âyette geçen “süs” kelimesine değinmek yararlı
olacaktır. “Ziynet/süs” kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de -bir tanesi Hicr Sûresi 16. âyet
olmak üzere- toplam beş âyette gökyüzü ile alakalı olarak geçmektedir.52 Bu
âyetlerden Saffât Sûresi 6. âyet-i kerîmede gökyüzünün süsü olarak “‫ك َواكِب‬ َ ‫ ;”ال‬Mülk
ِ
5 ve Fussilet 12. âyet-i kerîmelerde ise “‫املصابيح‬َ ” kelimesi kullanılmıştır. Dolayısıyla
gökyüzüne ait bir âyette “süs” veya “süsleme/ziynetleme” kelimesi geçtiğinde
bununla kastedilenin yıldızlar olduğu anlaşılabilir.
Bu hususu göz önüne alarak “burçların süslenmesi” tekrar düşünüldüğünde;
gökyüzünde bulunan bu kaleler ve hisarların yıldızlarla KUR’ÂN’DA süslenmiş
BURÇLARolduğunu
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 261
söyleyebiliriz. Dolayısıyla gökyüzündeki burçların, Astronomi’de ifade edilen
“takımyıldızlar” değil de; o takımyıldızlarının süslediği yerler olduğu anlaşılabilir.
Bir diğer husus ise, Hicr Sûresi 16. âyetin siyakı “burç” kavramının haki-
Bir diğer husus ise, Hicr Sûresi 16. âyetin siyakı “burç” kavramının hakikati
kati konusunda bize farklı bir ipucu vermektedir.
konusunda bize farklı bir ipucu vermektedir.
َّ‫ إِل‬/ ‫ان َرِجي ٍم‬ ِ ِ ‫السم ِاء ب روجاً وزيَّن‬
ٍ َ‫ وح ِفظْنَاها ِمن ُك ِّل َشيط‬/ ‫َّاظ ِرين‬
ْ َ َ َ َ ‫َّاها للن‬ َ َ َ 53 ُُ َ َّ ‫َولَ َق ْد َج َعلْنَا ِِف‬
ِ
ٌ ِ‫اب مب‬
‫ني‬ ٌ ‫الس ْم َع فَأَتْ بَ َعهُ ش َه‬ ْ ‫َم ِن‬
َّ ‫استَ َر َق‬
Bu âyet-i kerîmelerde; Allah Teâlâ’nın gökyüzünde burçlar yarattığı ve yine
Bu âyet-i kerîmelerde; Allah Teâlâ’nın gökyüzünde burçlar yarattığı ve
o burçları onlara bakanlar için süslediği ve taşlanmış her şeytana karşı koruduğu,
yine o burçları onlara bakanlar için süslediği ve taşlanmış her şeytana karşı
oradan kulakoradan
koruduğu, hırsızlığı
kulak yapanlar
hırsızlığı(şeytanlar)
yapanlarbulunursa
(şeytanlar) onları takip eden
bulunursa onlarıbirtakip
alev
topunun
eden birolacağı ifade edilmektedir.
alev topunun olacağı ifade edilmektedir.
Âyetleri bir bütün olarak ele aldığımızda, burçlar ile şeytanların kulak
hırsızlığı yapmaya çalışmaları arasında bir bağ ortaya çıkmaktadır. Aradaki bu
50 Bu ayetteki ‫ ها‬zamirinin mercii konusundaki ihtilaf 25. Furkan, 61. Ayet için de geçerlidir. Gerek Hicr
ilişkinin sağlıklı bir şekilde yorumlanmasıyla, Kur’ân-ı Kerîm’deki burçların
neSûresi’ndeki
anlama geldiğive gereksedahaFurkan Sûresi’ndeki zamirlerin, kendilerine daha yakın olan kelimelere irca
belirginleşecektir.
edilmesi ile ilgili bkz. Razi, a.g.e., c. 24, s. 106; . Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 5, s. 3609.
Bu durumda
51 “Andolsun, Hicr Sûresi’nde
biz gökte birtakım burçlar yarattıkyer
ve alan istirak-ı
bakanlar sem’/kulak
için o burçları süsledik.”hırsızlığı kavra-
52 37. Saffât, 6; 67. Mülk, 5; 41. Fussilet, 12; 50. Kâf, 6.
mıyla yakından alakalı âyet-i kerîmeleri de analize dahil etmek gerekecektir.
53 15. Hicr, 16–18.

Cinlerin kulak hırsızlığı yapmaya çalışmaları Saffât sûresinde şöyle anla-


tılmaktadır: “Biz en yakın göğü, bir süsle; yıldızlarla süsledik. Ve onu itaat dışına
çıkan her şeytandan koruduk. Onlar artık mele-i a’lâya kulak veremezler. Her
taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak
(meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak
ışık takip eder.”54
Olay, Cin sûresinde ise şöyle zikredilir: “Doğrusu biz (cinler), göğü yokla-
dık. Fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Hâlbuki
biz onun bazı kısımlarında dinlemek için oturacak yerler bulup otururduk. Fakat
şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. Bilmi-
yoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa rableri onlara bir hayır
mı diledi?”55
Şuarâ sûresindeki ayetlerde ise: “O’nu (Kur’ân’ı) şeytanlar indirmedi. Bu
onlara düşmez; zaten buna güçleri de yetmez. Şüphesiz onlar vahyi işitmekten
uzak tutulmuşlardır.”56 şeklinde yer verilir.
Bu âyetlerde anlatılan vakıa ile Hicr Sûresi’nde zikredilen arasında hiçbir
fark yoktur. Şu halde bu durumu biraz daha detaylandırmak yerinde olacaktır.
53 15. Hicr, 16–18.
54 37. Saffât, 6-10.
55 72. Cin, 8-9.
56 26. Şu’arâ, 210–212.
Davut AĞBAL
262

Hicr, Saffât, Cin ve Şuarâ Sûreleri’nde anlatılan, cin ve şeytanların semâdaki


burçlara çıkıp kulak hırsızlığı yapmaya çalışmalarını Rasulullah (a.s.) şöyle
anlatmıştır:
“Cenab-ı Hak gökyüzündeki meleklere bir emrin infaz olunmasını hükmet-
tiği zaman Allah Teâlâ’nın -düz bir taş üstünde (hareket ettirilen) zincir sesi gibi
(mehabetli) olan- bu ilahi hükme melekler tamamıyla inkiyâd ederek (korku ile)
kanatlarını birbirine vururlar. Gönüllerinden bu korku gidince de melekler, Ceb-
rail ve Mikail gibi mukarrabîn meleklerine:
—Rabbiniz ne söyledi? Diye sorarlar. Mukarrabîn melekleri:
—Allah’ın söylediği hak sözdür, diye Allah’ın hüküm ve takdirini bildirir-
ler ve: Allah yücedir, Allah büyüktür, derler. Bu suretle kulak hırsızı şeytanlar
Allah’ın o emir ve takdirini işitirler. O sırada kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe
kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş (ve kulak hırsızlığına hazır-
lanmış) bulunurlar. Şeytanlar bu vaziyette iken bazı defa meleklerin diyaloğunu
işiten en üstteki şeytana bir ateş parçası yetişip altındaki şeytana o haberi işittir-
meden onu yakar. Bazı defa da ateş erişmeyip altındaki şeytana haberi verir. O da
altındakine vererek bu suretle yere kadar haber ulaşır ve sihirbazın ağzına verilir.
Şimdi sihirbaz o haberle beraber yüz yalan uydurup (halka söyler) ve emr-i ilahi
yeryüzünde tahakkuk edince sihirbaz doğru çıkmış olur ve ondan bu haberi işi-
tenler halka:
—Nasıl size vaktiyle şöyle şöyle olacak diye bunları birer birer haber verme-
miş miydim? Gördünüz ya sihirbazın gökyüzünden işittim dediği sözünü hak ve
doğru buluyoruz, derler.”57
Diğer bir rivâyet şöyledir:
Abdullah İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: Peygamber’in Ensar’dan olan
sahabeden biri bana haber verdi ki kendileri bir gece Rasulullah (a.s.) ile be-
raber otururlarken bir yıldız atılmış/kaymış da ortalık aydınlanmış. Rasulul-
lah da onlara: “Cahiliye devrinde bunun gibi bir yıldız atıldığı zaman sizler ne
derdiniz?” diye sordu. Oradakiler: “Allah ve Resulü en iyi bilendir. Bizler, bu
gece büyük bir kimse doğdu ve büyük bir kimse öldü derdik.” dediler. Rasulullah:
“Şüphesiz ki bu yıldız hiçbir kimsenin ölümü ve hayatı için atılmaz. Lakin ismi
çok mübarek ve âli olan Rabbimiz bir işe hükmettiği zaman hameletu’l-arş58
tesbih ederler. Sonra onların arkasından gelen semâ ehli tesbih eder. Nihâyet bu
tesbih şu yakın semâ ehline ulaşır. Sonra arşı taşıyan meleklerin ardından ge-
lenler, arşı taşıyan meleklere: Rabbiniz ne buyurdu? diye sorarlar. Onlar da bu
57 Buhârî, el-Câmiu’s-Sahih, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1998, Tefsir, 34; Bed’ul-Halk, 56; Tıb,
46; Tevhid, 57; İbn Mâce, es-Sünen, (Çev., Haydar Hatipoğlu), Kahraman Yay., İstanbul,
1982; Mukaddime, 13; Benzer bir hadîs için bkz. Tirmizî, es-Sünen, yy., ts., Tefsir, 69.
58 Arşı taşıyan melekler.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 263

taraftakilere, Rabbin buyurduğu şeyi haber verirler. Böylece semâlar ahalisinin


bir kısmı diğerinden haber ister. Nihâyet o haber şu yakın semâ’ya ulaşır. Bu
esnada cinler, kulak hırsızlığı yapıp süratle bir şey kaparlar da bunu kendi dost-
larına fırlatırlar/söylerler ve bu yıldızla kendileri taşlanırlar. İşte bu vecih üzere
yani kendisinde hiçbir tasarruf yapmadan getirdikleri şey, sabittir, vakidir. Lakin
onlar buna yalan karıştırırlar ve artırma yaparlar.”59
Konuyla ilgili benzer bir rivâyette de İbn Abbas (r.a.) kendi ifadesiyle
konuya şöyle değinir:
“Cinler göğe çıkarlar ve vahyi dinlerlerdi. Bir kelime işittikleri vakit ona, do-
kuz ilave ederlerdi. O kelime hak, ilave ettikleri şey ise batıl oluyordu. Rasulullah
(a.s.) gönderilince, (gökteki) oturma yerlerinden atıldılar. Sonra durumu İblis’e
anlattılar. Bu hadiseden (Peygamberin gönderilmesinden) önce (cinleri kovmak
için) yıldız atılmıyordu. İblis onlara: “Mutlaka bu, yeryüzünde meydana gelen
bir hadise yüzünden olmuştur!” dedi. Sonra İblis, askerlerini gönderdi. Bunlar
Rasulullah’ı (a.s.) iki dağ arasında -zannedersem Mekke’de, dedi- ayakta namaz
kılarken buldular. Sonra İblis ile buluştular ve ona bildirdiler. İblis: “Dünyada
meydana gelen hadise işte budur!”dedi.”60
İlgili âyetler ve bu hadîslerin ışığında, burçların “meleklerin içerisinde
iskan ettikleri mekanlar” olduğu fikri daha da ön plana çıkmaktadır. Zaten
yukarıda Atıyye bin Sa’d’dan zikredilen görüşte burçlar; “İçerisinde muhafızları
olan saraylar” olarak tavsif edilmişti.
Ayrıca Saffât Sûresi’nin baş kısmı da konumuzla ilgili bir muhtevaya sa-
hiptir. Allah (c.c.) bu âyetlerde saf saf dizilen, haykırıp da süren (yani def
edici) ve o yolda zikir okuyanlara yemin etmektedir. Daha sonraki âyetler ise
Allah’ın tek olduğu, yer, gökler ve bütün maşrıkların rabbi olduğunu ifade
eder ve sonrasında da kulak hırsızlığı yapmaya çalışanları anlatır. Burada adeta
bir ordu gibi saf saf duran oraya gelen casusları def eden ve orada zikir61 oku-
yan meleklerin varlığından bahsedilmektedir.62
Bu durumda burçlar; Zemahşerî (ö. 538/1144) ve Kadı Beydavî’nin (ö.
685/1286) vermiş olduğu farklı manada da anlaşılabilir: “Burçlar: gök kapıla-
rıdır. İndirilecekler oradan indirilir.”63 Bu yorum, Kur’ân’da bahsedilen burç-
59 Müslim, el-Camiu’s-Sahih, (Çev., Mehmet Sofuoğlu), İrfan Yay., İstanbul, 1988, Selâm,
35, h. no: 124.
60 Tirmizî, Tefsir, 69.
61 Burada, yukarıda geçen hadislerdeki “Allah’ın meleklere emir buyurması ve onların bu
emri aralarında konuşmaları” tekrardan düşünülebilir.
62 Bkz. Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 6, s. 4046.
63 Beydavî, a.g.e., c. 2, s. 584; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 716; Ayrıca bkz. Endülüsî, Ebu
Hayyan, a.g.e., c. 8, s. 443.
Davut AĞBAL
264

ların mahiyeti ve işleviyle alakalı tamamlayıcı bir yorum niteliğine sahip gö-
rünmektedir.
İçerisinde meleklerin bulunduğu ve Allah Teâlâ’nın emirlerinin kendile-
rine iletildiği hisar, kale veya burçlar ile ilgili bu bilgiler, bize; burçların yer-
yüzündekileri andırırcasına âlî bir mevkide, gösterişli, korunaklı, muhkem
olmasının yanında güçlü muhafızlar tarafından da hiçbir taviz verilmeksizin
korunduğunu göstermektedir. Nitekim burçların, yer halkı ve hatta bütün
kâinat için önemli haberlerin bulunduğu ve buralarla ilgili verilen ilahi hü-
kümlerin burçlarda bulunan görevli melekler tarafından tekrar edilip o emir-
lerin icra edilmeye başlandığı çok stratejik bir nokta olduğunu söyleyebiliriz.
Öyleyse Astronomi ilmi içerisinde farklı sayılar ile ifade edilen burçlar en
yakın semâ içerisinde tahayyül edilen sayılardan çok daha fazla da olabilir.64
Ayrıca burçların Kur’ân-ı Kerîm’de konu edilmesi, Astronomi’dekinden, gaye
olarak da farklılık arz etmektedir. Binaenaleyh araştırma hedef, teknik ve yön-
temleri açısından Astronomi “takımyıldızları” olarak tanımladığı burçların
nasıllığı üzerinde araştırma yaparken Kur’ân, onların ne için var olduğundan
bahsetmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de burçların bu şekilde ele alınması aynı zamanda
Astroloji’de konu edilen burçlar ve mahiyetinden ciddi oranda bir farklılık arz
eder. Burçların mahiyeti ile ilgili zikredilen hususlardan yola çıkarak burçların
yeryüzü için aktif bir rolü mümkün görülebilir. Ancak böyle bir etki, onların
bizzat var oluşları ile değil de ilahi emirlerin oradan icraata konulması şeklin-
dedir. Dolayısıyla da Astroloji’deki burçların insan karakterinin oluşmasına
etki etmesi fikrinden farklı bir durumdur.
Âyetlerdeki burç ifadesiyle; Astronomi ve Astroloji’de incelenen burçla-
rın kastedildiğini serdeden müfessirlerin görüşleri âyetin muhtemel anlam-
ları içerisinde görülebilir. Ancak özellikle yukarıda değindiğimiz hususiyet-
lerden dolayı Kur’ân-ı Kerîm’de burçlarla kastedilenin, hem Astronomi hem
de Astroloji’deki manasından farklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu haliyle de
burçların mahiyeti ve işlevlerinin geçmişte ve günümüzde genel olarak kabul
edilenin aksi bir konumda olduğu sonucuna varılabilir.
Burçların mahiyetini bu şekilde ortaya koyduktan sonra şimdi de burçlar
da dâhil olmak üzere diğer gök cisimlerinin insanlar üzerinde etkilerinin ol-
duğu yönündeki bir takım inançlara temas edelim.

64 Hicr Sûresi 16. ayette burç kelimesinin çoğul ve nekra olarak geçmesinden dolayı Elmalılı
burçların adedinin on ikiyle sınırlandırılmasının ayetin zahirine muhalefet ettiğini dile
getirir. Bkz. Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 5, s. 3048.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 265

6. Burçlar ve Gök Cisimlerinin İnsan Karakteri ve Fiilleri


Üzerindeki Etkisine İlişkin Görüşler
6.1. Burçlar ve Gök Cisimlerinin İnsan Karakterine Etkisi
İnsan karakteri ve fiillerine etki eden faktörler klasik eserlerde65 ve modern
çalışmalarda66 etraflıca incelenmiştir. Bu çalışmalarda insan karakterinin farklı
etkenlerle şekillendiği üzerinde durulmaktadır.67 Her bir etkene maruz kal-
ma oranı, şahsiyetin oluşumunda ayrı sonuçlar doğurmakla birlikte tamamen
aynı etkenlere maruz kalan insanların aynı şahsiyete sahip olduğunu söylemek
de zor görünmektedir.68 Bu etkilenme, bireyin faklı etkenlerle aktif veya pasif
durumdayken ilişkiye geçmesine göre de değişime uğramaktadır.
Konuya bu açıdan bakıldığında kozmik olayların insanı etkilememesi dü-
şünülemez. Özellikle geleneksel tıbbın tedavi sistemi içerisinde Ay’ın hareket-
lerinin insan üzerindeki etkisinin hesaba katılması69 bu savı doğrulamaktadır.
Kaldı ki Güneş ve Ay’ın hareketlerinin okyanuslarda gelgitlere sebep olduğu
göz önüne alındığında aynı hareketlerin insana ve diğer canlılara etkisinden
de söz edilebilir.
Özelde burçların ve gök cisimlerinin insan karakterine etkisi, Astroloji’nin
ilgi alanına girmektedir. Ancak ne var ki Astroloji, konuyu sadece tek bir etke-
ne indirgeme eğilimi içerisinde, kalıplaşmış ifadeler ve tanımlamalarla insan-
ları değerlendirmektedir.70
Astroloji’nin bir diğer eksikliği ise burçların sayısını on iki ile sınırlan-
dırmasıdır ki bu durumun Kur’ânî bağlamda bir karşılığı bulunmadığı gibi
bu,Astronomi içerisinde de müsellem bir husus değildir. Şu haliyle burçla-
rın, Astroloji’de ele alındığı şekliyle insana etkisi, on ikiden çok daha fazla
65 İbn Haldun, a.g.e., c.1, s. 132-146, (Üçüncü, dördüncü ve beşinci mukaddime).
66 Cüceloğlu, Doğan, İnsan ve Davranışı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002; Baymur, Feriha,
Genel Psikoloji, İnkılap yay., Ankara, 1976; Morgan, T. Clifford, Psikolojiye Giriş, (Çev.,
Komisyon), Hacettepe Ü. Psikoloji B. Yayınları, Ankara, 2005.
67 Bkz. İbn Haldun, a.g.e., c.1, s. 132-146; Kara, Osman, “Kur’an’a Göre İnsan Şahsiyetine
Etki Eden Faktörler”, SÜİFD, c. 14, sy. 25, Sakarya 2012/1, 1-24.
68 Benzer yorumlar için bkz. Baymur, Feriha, a.g.e., s. 218.
69 Hz. Peygamber’in ayın on yedisi, on dokuzu ve yirmi birinde hacamat olduğuna dair riva-
yetlerin (Tirmizî, Kitabu’t-Tıb, 12.) yanı sıra Tıp tarihinin önemli simalarından olan İbn
Sinâ da (ö. 428/1037), bir tedavi şekli olarak uyguladığı hacamatı ayın belirli günlerinde
yapmayı uygun görmektedir. Bkz. Köşe, Abdullah, “Hacamat”, DİA, c. 14, s. 422.
70 Benzer kalıplaşmış Astrolojik yorumlar için bkz. Goodman, Linda, Burçlar ve Yıldızlar,
(Çev., Gülten Suveren), Sümer Kitabevi, İstanbul, 1993; Yılmaz, Dilek, Burçlar, (Hazırla-
yan, Ahmet Hacıoğlu), İstanbul Kitabevi, İstanbul 2005; Lutin, Michael, Ailemin Astrolo-
jisi Annem, Babam ve Ben, (Çev., Güneş Yamanlıca, Sevgi Demiray), Barış İlhan Yayınevi,
İstanbul, 2009.
Davut AĞBAL
266

olduğu anlaşılan burçların da etkileri hesaba katılarak incelenmesi gereken


bir konu olmalıydı. “En yakın gök” olarak isimlendirdiğimiz gök cisimlerinin
bulunduğu alanın genişliği ve içerisindeki takımyıldızlarının sayıları yanında,
bu cisimlerin kendi yörüngelerinde dönme sürelerinin uzunluğu da hesaba
katıldığında konunun daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale geleceği
görülmektedir.71
Modern psikolojide şahsiyet/kişilik, bir insanın duyuş, düşünüş, davra-
nış tarzlarını etkileyen faktörlerin kendine özgü bir örüntüsü72 olarak tanım-
lanmakta ve şahsiyetin oluşumunun doğuştan, yaşamın sonuna kadar devam
ettiği üzerinde durulmaktadır.73 Bu da gösteriyor ki Astroloji’de sunulduğu
şekliyle insanın, doğum anında kendisini şekillendiren gücün etkisini adeta
hayatı boyunca taşımak zorunda olduğuna dair bir bakış açısı insanı anlama
açısından eksik görünmektedir.
Astroloji’nin sözünü ettiği etki, haddizatında, gök cisimleri arasında bu-
lunan manyetik alanlar, çekme itme kuvvetleri gibi burada ön plana çıkarılan
hususlarla ilgili değildir. Astrologların üzerinde durdukları etki, ‘insanoğlu-
nun kaderinin, doğuştan itibaren yıldızlar tarafından yönetildiği’ne74 dair eski
uygarlıkların mitolojilerine dayanmaktadır.
6.2. Burçlar ve Gök Cisimlerinin İnsan Fiillerine Etkisi
İnsan fiilleri irâdî ve gayr-ı irâdî olmak üzere iki kısımda incelenmek-
tedir.75 Vücudumuzdaki organların belirli bir düzen içerisinde çalışması gibi
gayr-ı irâdî fiiler Allah’ın (c.c.) yaratılışımıza koyduğu programlama ile ger-
çekleşmekte ve bu fiiller bir nevi icbar içermektedir. İslam Kelamında kulların
fiillerine dair sorumluluktan bahsedildiğinde gayr-ı iradî fiiller ele alınma-
makta, sorumluluk ile ihtiyarî fiiller arasında bir bağ kurulmaktadır.76

71 İbn Haldun da yıldızların hareketlerinin hesaplanması noktasında eleştiride bulunmakta-


dır. Bkz. Fehd, Tevfik, “İlm-i Ahkâm-ı Nücum”, DİA, c. 22, s. 124.
72 Baymur, Feriha, a.g.e., s. 254. Ayrıca bkz., Cüceloğlu, Doğan, a.g.e., s. 404.
73 Baymur, Feriha, a.g.e., s. 255;Çamdibi, Mahmut, Din Eğitiminin Temel Meseleleri, İfav
yay., İstanbul, 1994, 40-41.
74 Albayrak, Halis, a.g.e., s. 86; Bu inanışın en eski medeniyetlerden biri olan Sümerler’deki
karşılığı için bkz. Atmaca, Veli, Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi, Gerekli Kitap, İstanbul,
2011, s. 205-214.
75 Başka bir ifadeyle zarurî ve ihtiyarî fiiler. Bkz. Pezdevî, Ebu’l-Yüsr Muhammed, Ehl-i Sün-
net Akaidi, (Çev., Şerafettin Gölcük), Kayıhan Yay., İstanbul, 1994, s.159.
76 Bkz. Sabûnî, Nureddin, Mâturîdiyye Akaidi, (Çev., Bekir Topaloğu), D.İ.B. Yay., Ankara,
1998, s. 129.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 267

Gayr-ı irâdî fiiller harici bir etki ile sonradan programlanan bir özellik
arz etmediği için77 burçların vücut organlarının çalışmasına etkisinden söz
edilememektedir. Kur’an’da; burçların, bireyin gayr-ı irâdî fiilleri üzerindeki
etkisini düşünmeye sevk edecek bir ilintiye rastlanmamaktadır.
Buçların ve gök cisimlerinin, insanın iradî fiillerine etki etmesi fikri ise
teolojik çıkmazlara sebebiyet verecek niteliktedir. Bireyin ihtiyarî fiillerini or-
taya koyarken burçlar ve gök cisimlerinin ona etki etmesi, insanın eylemlerine
hariçten bir etkenin dâhil olması anlamına gelecektir. Dolayısıyla şahıs, yap-
mış olduğu fiillerini -tamamen veya kısmen- zorunlu olarak gerçekleştirecek-
tir. Neticede insanın sorumluluğunu ortadan kaldıran bir yapıyla karşı karşıya
kalınacaktır.
Burada ifade etmek gerekir ki Kur’an ve Sünnet’te burçlar da dâhil olmak
üzere gök cisimlerinin insanın ihtiyârî fiillerine etki ettiğine dair bir delil veya
karineye rastlanmamaktadır.
Saffât Sûresi’nde anlatılan Hz. İbrahim kıssası78 ise -ilk bakışta- gök ci-
simlerinin insana/insan fiillerine etkisinin olabileceğine işaret ediyor görün-
mektedir.
Sözü edilen kıssada; kavmi, Hz. İbrahim’e gelerek yerleşim yeri dışındaki
bayram kutlamaları için kendilerine katılmasını isteyince İbrahim’in (a.s.) yıl-
dıza bir göz attığı ve “ben hastayım” dediğine yer verilmektedir.79
Hz. İbrahim’in yıldızlara bakarak hastalanacağına hükmettiği ifadeler-
den yola çıkarak, gök cisimlerinin insan fiillerine etkisinin olacağını söylemek
yanlıştır. Zira kıssa, ele alındığı diğer Kur’ân pasajları80 ile bir bütün halinde
incelendiğinde İbrahim’in (a.s.) daha önceden planladığı “putları kırma” işini
77 Örneğin, insanın midesi ve karaciğeri gibi organlarının çalışma prensipleri, kan dolaşımı-
nın takip ettiği merhalelerin her biri Allah (c.c.) tarafından insan yaratılışına konulmuş bir
düzen dahilinde çalışmaktadır.
78 Kıssanın ilgili kısmı: “İbrahim de şüphesiz onun taraftarlarından biriydi. O, Rabbine ter-
temiz bir kalp ile yöneldi. Babasına ve halkına şöyle dedi: “Nedir bu tapındığınız nesneler?
İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mabud arıyorsunuz? Siz Rabbu’l-
alemin’i ne zannediyorsunuz? Onun sıfatlarını iyice biliyor musunuz? (Bir bayram günü
İbrahim halkın içinde iken) yıldızlara bir göz atıp: “Ben hastayım” dedi. Derhal onun
yanından uzaklaştılar. O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. (Onlara takdim edilmiş
öylece duran yemekleri görünce) “Buyursanıza neden yemiyorsunuz? Neyiniz var neden
konuşmuyorsunuz?” dedi. Hiddetini tutamıyarak iyice yaklaşıp putlara kuvvetli bir darbe
indirdi. Bunu haber alan halk telaşla ve süratle onun yanına gittiler. O da “A! Siz ellerinizle
yonttuğunuz bu heykellere mi tapıyorsunuz? Hâlbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan
Yüce Allah’tır” dedi… ” bkz. 37. Saffât, 83-96.
79 37. Saffât, 88-89.
80 21. Enbiya 51-73; 29. Ankebut 16-27.
Davut AĞBAL
268

gerçekleştirmeye çalıştığı görülmektedir. Bunun en güzel yolu da onları bir şe-


kilde kendinden ve şehirden uzaklaştırmaktı. İşte bundan dolayı da kavmiyle,
onların inandıkları bir doneyi kullanarak konuşmuş ve muhataplarını başın-
dan savabilmiştir. Bu ayetlerin mefhumundan bahsederken Hz. İbrahim’in
gerçekten hasta olduğu/olacağına dair fikirleri de ihtimal dahilinde zikreden
Razî (ö. 606/1209), yıldızlardan hastalık, sağlık ve daha başka konularla il-
gili bilgi alınabileceğini ve böyle bir uygulamanın caiz olduğunu söylemek-
tedir.81 Ancak böyle bir hastalık durumunda82 İbrahim’in (a.s.) planladığı işi
yapmasının nasıl mümkün olacağı düşünülmelidir. Hali hazırda kıssada sözü
edilen hastalıktan ne önce ne de sonra her hangi bir şekilde bahsi geçen has-
talığın akıbeti ile ilgili bir ipucuna rastlanılmamaktadır. Bu durum hastalığın
hiç olmadığı anlamına gelmemekle birlikte kıssanın genel durumu göz önüne
alındığında, hastalığın dile getirilmesi, İbrahim’in (a.s.) zihninde kurguladığı
planın bir parçası olarak görülmektedir.83
Her ne kadar bazı müfessirler bu kıssada Hz. İbrahim’in yalan söylediğini
ifade eden rivayetleri84 kabul etmeseler de85 kıssadaki genel atmosfer ve bir-
birini destekleyen farklı nakiller86 olayın, İbrahim’in (a.s.) kavmini başından
savmak için aslı olmayan bu sözü söylemesi şeklinde cereyan ettiğini göster-
mektedir. Dolayısıyla bu kıssada anlatılan husus, yıldızların insanı etkileme-
siyle alakalı görülmemektedir.
81 er-Razi, a.g.e., c. 26, s. 146-147.
82 Tefsirlerde İbrahim’in (a.s.) kastettiği hastalığın taun hastalığı olduğu ve kavminin bu
hastalıktan çok korktuğu için Hz. İbrahim’i hemen bırakarak gittikleri bilgisine yer veril-
mektedir. (Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s. 47; Taberî, a.g.e., c. 10, s. 500-501) Taun hastalı-
ğının ölüme sebebiyet veren salgın bir hastalık olduğuna dair bkz. Canan, İbrahim, Hz.
Peygamber’in Sünnetinde Tıp, Tıbb-ı Nebevî, Akçağ yay., Ankara, 1995, 204-205.
83 Benzer yaklaşımlar için bkz. Taberî, a.g.e., c. 10, s. 500-501; Zemahşerî, el-Keşşâf, c. 4, s.
47; Beydavî, a.g.e., c. 2, s. 297; Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 6, s. 4061.
84 Ebu Hureyre’den rivayetle Hz. Peygamber (s.a.s.):“İbrahim (a.s.) üç yer haricinde yalan
söylememiştir.” buyurmaktadır. Buhârî, Ehâdîsu’l-Enbiyâ, 8; Ayrıca bkz. Taberî, a.g.e., c.
10, s. 501.
85 er-Razi, a.g.e., c. 26, s. 147; Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’an, (Çev., komisyon), İnsan Yay.,
İstanbul, 1997, c. 5, s. 25.
86 Buhari’deki diğer rivayette Ebu Hureyre kendi ifadeleriyle Hz. İbrahim’in yalan söylediği
üç durumu sıralamaktadır. Bunlardan bir tanesi de üzerinde durduğumuz Kur’an kıssa-
sındaki ifadesidir. Buhârî, Ehâdîsu’l-Enbiyâ, 8; Tirmizî’nin rivayet ettiği şefaat ile ilgili
uzunca bir hadiste; kıyamet günü insanların biçare bir halde peygamberleri dolaştıkları ve
peygamberlerden kendileri için şefaat etmelerini istemeleri anlatılmaktadır. İnsanlar Hz.
İbrahim’e gelip bu isteklerini bildirdiklerinde Hz. İbrahim, kendisinin üç kere yalan söy-
lediğini gerekçe göstererek onların taleplerini çevirir. Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyame ve’r-Rakaik
ve’l-Vera’, 10.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 269

Aslında gök cisimlerine tapan kavimlerden kalma bu inanca göre; gök


cisimlerinin etkisinin, edilgeni sadece insan değil, aynı zamanda Dünya’da
gerçekleşen herhangi bir olaydır. Daha sonra Babil dinlerinin bir parçası
olarak eski Arabistan’da yayılan87 yıldızlara tapınmanın kalıntıları Kur’an’ın
nazil olduğu ortamdaki Araplarda da görülmeye devam etmiştir. Kur’ân, bu
inanışların karşısında durmuş ve gök cisimlerin aslında ne için yaratıldıkları
açıklanmıştır.
Fussilet Sûresi 37. âyet-i kerîmede Allah (c.c.): “Gece ve gündüz, güneş ve
ay O’nun âyetlerindendir. Güneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah’a
secde edin!” buyurmaktadır. Âyet açık bir şekilde, Araplarda bulunan ve gök
cisimlerine kudret atfeden bozuk itikada yönelik bir eleştiridir.
Konuya hadîslerde de dikkat çekilmiştir. İnsanların bu mesele hakkındaki
düşünce ve inançlarını duyan Rasulullah (a.s.), anında o yanlışları düzeltme
yoluna gitmiştir.
İlgili hâdiselerden birisi de şüphesiz Peygamberimizin çokça üzüldüğü
bir zamanda gerçekleşmiştir. Rasulullah’ın oğlu İbrahim vefat ettiği gün güneş
tutulması olur. Bunun üzerine insanlar: “Güneş İbrahim’in vefatından dolayı
tutuldu.” derler. Rasulullah (a.s.) orada hemen bu sözlere şöyle karşılık verir:
“Güneş ile Ay hiçbir kimsenin ne vefatından ne de hayatından dolayı tutulurlar.
Bunu görünce hemen namaza durup, Allah’a duaya koyulun.”88
Küsûf namazı konusunda hemen her hadîs kitabında Rasulullah’ın (a.s.)
bu ikazının bulunduğu hadîsler bulunmakta ve Güneş’in, Ay’ın Allah’ın âyet-
lerinden iki âyet olduğu üzerinde özenle durulmaktadır.89 Bununla da, o ci-
simler için tesir kabiliyeti ya da kudret değil; sadece Allah tarafından verilen
emir doğrultusunda hareket etmelerinin söz konusu olduğu ifade edilmekte-
dir. Nitekim Ay’ın menzillerinin olması90, gökyüzünde yörüngelerin bulun-
ması91, Güneş ve Ay’ın birer yörüngede92 ve bir hesaba göre93 yüzmesi, gökyü-
zünün devamlı bir döngüsünün olması94 onların her birinin ilahî güç ve tesir
etme kabiliyetinin değil95; kendilerine verilen emr-i ilahiye inkiyâdlarının bir
göstergesidir.
87 Fazlur Rahman, İslam Geleneğinde Sağlık ve Tıp, Ankara Okulu Yay., Ankara,1997, s. 51.
88 Buhârî, Küsûf, 1.
89 Bkz. Buhârî, Küsûf, 1; Müslim, Küsûf 1; Darimî, es-Sünen, Riyad 2000, Namaz, 187.
90 10. Yunus, 5; 36. Yasin, 39.
91 51. Zariyât, 8.
92 21. Enbiyâ, 33
93 55. Rahman, 5
94 86. Tarık, 11.
95 Eğer gök ve yerde Allah’tan başka bir ilah olsaydı orası fesada boğulurdu.” 21. Enbiyâ, 22.
Davut AĞBAL
270

Şüphesiz cahilî Arap düşüncesinde bulunan benzer yanlışlar sadece Güneş


ve Ay tutulmasıyla ilgili değildi. Örneğin yağmur, rüzgâr, sıcak, soğuk, bere-
ket ve kıtlık gibi durumlar da yıldızların doğması ve batmasına izafe edilirdi.
Zeyd b. Halid el-Cüheni (r.a.) şöyle demiştir: “Rasulullah (a.s.)
Hudeybiye’de geceleyin yağan yağmurdan sonra bize sabah namazını kıldırdı.
Namazdan çıkınca yüzünü cemaate döndürüp: ‘Bilir misiniz, Rabbiniz (c.c.)
ne buyurdu?’ diye sordu. ‘Allah ve Rasulü daha iyi bilir.’ dediler. (Allah Teâlâ)
buyurdu ki: ‘Kullarımdan kimi bana mü’min, kimi kâfir (olarak) sabahladı. Her
kim Allah’ın fazlı rahmeti ile üzerimize yağmur yağdı dedi ise, işte o bana iman
etmiş, yıldıza iman etmemiştir. Her kim de falan ve falan (yıldız)ın nev’i (doğup,
batması) ile üzerimize yağmur yağdı dediyse, işte o, bana iman etmemiş, yıldıza
iman etmiştir.’ buyurdu.”96 Hadîste bahsedilen Arapların bu yanlış itikadını
Ahmet Naim şöyle açıklamıştır:
“Enva’ veya Ay’ın menzilleri yirmi sekizdir ki, Ay her menzilde bir gece
bulunur. Bu menzillerin her biri o gökyüzü alanında bulunan yıldızlardan
birinin adıyla isimlendirilmiştir: Seratân, Butayn, Süreyyâ, Deberân, Hak’a,
Hen’a, Zirau’l-Esed, Nesre, Tarf, Cebhe, Zebre, Sarfe, Avva’, Simak-a’zel, Ga-
fer, Zubana, İklil, Kalbu’l-Akreb, Şevle, Neaim, Belde, Sa’d-i Zabih, Sa’d-ı
Bula’, Sa’du’s-Süud, Sa’du’l-Ahbiye, Fer’-i Evvel, Fer’i-Sani, Batnü’l-Hût. Bu
adlarla isimlendirilen yıldızların on dördü daima geceleyin ufkun üstünde,
diğer on dördü ufkun altındadır. Hangisi batı tarafından batarsa (râkib/takib
eden)i ismini alan yıldız doğu tarafından doğar. İlk on dört menzil “Menâzil-i
Şamiye”, sonrakiler “Menâzil-i Yemaniyye”dir ki, bu günkü ifademizde kuzey
ve güney menzilleri demektir. Araplar bu yıldızlardan herhangi birinin fecr
vaktinde düşmesi ve batmasıyla beraber takib eden yıldızın o saatte doğmasına
“Nev’ ” derlerdi. Onun için dilcilerin bir kısmı yıldızın batmasına, bir kısmı
da doğmasına, başka bir kısmı da her ikisine birden “Nev’ ” denildiğini söylü-
yorlar. Dil âlimlerinden İbnu’l-A’rabi: “Enva’ batan yıldızların adıdır. Doğan
yıldızın adı ise Bevârih’dir.” diyor.
Bunlar bir birini takip eder şekilde on üçer gün ara ile batar ve peşinden
gelen yıldızlar da doğar o müddet zarfında yağmur, rüzgâr, soğuk, sıcak, be-
reket, kıtlık ve her ne olursa batan yıldıza izafe edilir, “falan şey falan yıldızın
nev’inde gerçekleşti” derler…
Diğer bir tabirle sene yirmi sekiz kısma bölünüp takriben (senenin) her
on üç günü zarfında gerçekleşen hava olayları o günlerde hâkim addedilen
yıldıza isnat edilirdi.”97
96 Buhârî, Ezan, 156.
97 Naim, Ahmet; Miras, Kamil, a.g.e., c. 2, s. 920–921 (Yukarıdaki metin, tarafımızdan sa-
deleştirilerek verilmiştir.); Nev’ ile ilgili ayrıca bkz. Kurtubî, a.g.e., c. 12, s. 186; c. 17, s.
449.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 271

İlgili âyet ve hadîslerde gök cisimlerine yukarıda ifade edildiği şekliyle bir
kudret izafe etme ve onu bir inanç haline getirmeye yönelik bu yasaklar, aslın-
da burçlarla ilgili anlayışımızı da şekillendiren esaslar niteliğindedir.
7. Kehanet
Gerek Astroloji ve gerekse burçlarla alakalı bir diğer konu da kehanet-
tir. Astrologlar, gök cisimlerinin hareketleri ve konumlarından istifade ederek
muhatabına gelecek ve geçmiş ile ilgili haberler de vermektedirler. Bu çıkarım-
larda ise burçlar ön planda tutulmaktadır.
Gelecekten haber verme konusu gerek Kur’ân-ı Kerîm’de ve gerekse Hz.
Peygamber’in (a.s.) hadîs-i şerîflerinde kesin ifadelerle işlenmiştir. Gelecek,
her şeyden önce İslamî literatürde gaybî bir konudur. “Gayb”a ait konular ise
-İslam düşüncesinde- tasarrufu sadece Allah’a (c.c.) ait konulardır98 ve yine
O’nun tasarrufuyla kendisine bu ilmden verilen kişilerce (bir kısım gaybî ko-
nular) bilinebilir. Bu ise çok sınırlıdır ve “hariku’l-âde/sıra dışı/mucize” olarak
kabul edilir.99 Bu durumda mahiyet itibariyle kehânetin, hakikat ile bir alakası
olmadığı gibi dinen de yasaklandığını görüyoruz.
Hz. Peygamber (a.s.), “Arrâf ” denilen ve gelecekten haber verdiğini söyleyen
kişilere gidip onları tasdik edenlerin, kendisine indirilen Kur’ân’ı inkâr ettiğini”
ifade eder.100 Bir hadîsinde ise “Böyle kişilerin kırk gece namazı kabul olmaz”
der.101
Başka bir rivâyette Muaviye b. el-Hakem es-Sülemî: “Ben, ‘Ya Rasulallah!
Bir takım işler vardır ki, cahiliye devrinde biz onları yapardık. Bizler kâhinlere
giderdik.’ der. Rasulullah da (a.s.): ‘Sizler kâhinlere gitmeyiniz.’ buyurur. Bunun
üzerine (Muaviye) tekrar: ‘Biz teşe’um ederdik’102 der. Rasulullah: ‘Bu herhangi
birinizin gönlünde hissettiği asılsız bir şeyden ibarettir. Binaenaleyh böylesi asılsız
şeyler sakın sizleri kastedip giriştiğiniz işlerden men etmesin.’ buyurur.”103
Bu ve benzer hadîsler ve karşılaşılan olaylar, aslında bize konunun büyük
oranda insanın içerisinde bulunduğu psikolojiyle de alakalı olduğunu gös-
98 7. A’raf, 187–188; 6. En’âm, 50; 31. Lokman, 34.
99 Tartışmalı bir konu olsa da Hz. Peygamberin (a.s.) bile geçmiş, bugün ve gelecekle ilgili
herhangi gaybî bir bilgisinin olamayacağı, böyle bir bilgiden söz ediliyorsa bunun Kur’ân
ile sınırlı olacağını hususen inceleyen çalışmalar da vardır. Bkz. Hatipoğlu, M. Said, Hz.
Peygamber ve Kur’ân Dışı Vahiy, Otto Yay., Ankara, 2009.
100 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1997, c. 15, s. 331, h.no:
9536.
101 Müslim, Selâm, 35, h.no: 125.
102 Bazı şeyleri uğursuz saymak.
103 Müslim, Selâm, 35, h.no: 121.
Davut AĞBAL
272

termektedir. Problemli bir meselenin hallinde çözümsüz kalan insan, dıştan


gelen etkilere daha açık bir hale gelir. Belki mevcut birçok ihtimal arasında
kararsız kalan birey, kafa karışıklığı sebebiyle kâhinin laf cambazlığından etki-
lenecek; dahası, birçok yalan sözün arasında bulunan belki kendi durumunu
ifade ettiğini düşündüğü bir iki kelimeden dolayı o kâhinin söylediklerini
doğru kabul edecektir.
Hâlbuki karşılaşılan sıkıntılı durumlarda, çözümü aklî muhakeme ve işin
ehli insanlarla istişare etmek gibi İslâmî ve bedihî yöntemlerde aramak gerek-
mektedir. Nitekim Kur’an ve Sünnette mü’min, ferasetli104, zekî olmak105, fikir
alışverişine önem vermek106, şartları, imkânları değerlendirip en iyi çözüm
yolunu bulmak için gayret göstermek ve en sonunda da Allah’a tevekkül et-
mekle107 nitelendirilmiştir.
Bütün bunların ötesinde mü’min; içinden çıkamadığı bir meselenin çö-
zümünü; arrâf, kâhin, sâhir, medyumda değil bizzat Allah Teâlâ’nın kelamı ve
Rasülü’nün sünnetinde veya alanında yetkin din bilginlerinin rehberliğinde
aramakla emredilmiştir.108
Sonuç
Diğer gök cisimleri gibi burçların da Kur’ân’ın genel üslûbu ve gayesi
açısından ele alındığı görülmektedir.
Kur’an’ın, gök cisimlerini ele alış tarzı ise; ‘kâinatta bulunan her bir
varlığın, kendisini yaratana işaret ettiğine dikkatleri çekmek’ şeklinde ifade
edilebilir. Yani bir bilim adamının, gök cisimlerinin birbirleri ile uzaklıkları,
104 “Mü’minin ferasetinden (keskin zekâsından) sakının. Çünkü o Allah’ın nuru ile görür.”
Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’an, 16.
105 “Mü’min bir haşere deliğinden iki kere ısırılmaz.” Buharî, Edeb, 83.
106 “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli
olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları
için dua et; iş hakkında onlarla danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a dayanıp
güven/tevekkül et. Çünkü Allah kendisine dayanıp güvenenleri sever.” 3, Al-i İmran,
159. Ayette Hz. Peygamber’e yönelik istişare emri, ümmetinin bu konuya hassasiyetle
eğilmesinin gerekli olduğu açısından da okunabilir. Bkz. Yazır, M. Hamdi, a.g.e., c. 2, s.
1217; İstişare ile ilgili bkz. 42. Şûra, 38.
107 3. Al-i İmran, 159.
108 “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ulu’l-emre de itaat edin.
Eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu
Allah’a ve Rasulüne götürün bu hem hayırlı hem de netice bakımından daha güzeldir.”
4. Nisâ, 59. Ayette geçen “ulu’l-emr”in idareciler olduğu söylenmekle birlikte İbn Abbas
(r.a.), Mücahid ve Tabiin’den daha başkaları, bu kelimenin “dinde ince anlayış sahibi
kişi”yi anlattığı fikrindedirler. Taberî, a.g.e., c. 4, s. 151-152; Celâlu’d-dîn es-Suyutî,
a.g.e., c. 2, s. 347.
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 273

birbirlerine karşı konumları, o gök cisimlerinin kökeni gibi konuları ele al-
masından farklı bir mecraya sahiptir. Aynı şekilde bu üslûp o gök cisimlerine
atfedilen kudretin bir sonucu olarak ortaya çıkan Astroloji’nin de üslûbundan
ayrılmaktadır.
Elbette ki Kur’ân’ın ifade tarzı içerisinde işlenen bir kısım konuların fark-
lı birçok bilim dalındaki izdüşümlerini kabul etmeme gibi bir durum söz ko-
nusu değildir. Zira Kur’ân’da geçen bazı ifadelerin hakikatlerinin değişik bilim
dallarının gelişmesiyle daha iyi anlaşıldığı ortadadır. Ancak Kur’ân’da bulunan
bu tür bilgilerden yola çıkarak Kur’ân’ı, herhangi bir bilim dalının başyapıtı
gibi görme yanlışına düşülmemesi gerekmektedir. Çünkü Kur’ân’ın gayesi ve
o gayeye yönelik kullandığı dil farklı birçok husustan dolayı kendine hastır.
Bu yüzden ilahî hitabın bu bilim dallarının kullandığı dilden farklılaşması
burada belirginleşmektedir.
Burçların -birçok müfessirin ifade ettiği üzere- Astronomi veya
Astroloji’deki kullanımıyla kavram olarak eşitlenmesi, lafzın taşıdığı manalar
içerisinde mütalaa edilebilirse de, Kur’ân’da sözü edilen burçların hem varlık
hem de işlevleri açısından daha farklı bir konumda olduğu görülmektedir.
Burçların bulunduğu mekân esas alınacak olursa, Kur’ân ve Astronomi
aynı alandan bahsetmektedir. Ancak Kur’ânî kullanımdaki burç kavramının,
Astronomi’deki burçtan farklılaştığı noktalar da bulunmaktadır. Örneğin
burçlar Astronomi’de belirli sayılarla ifade edilirken; Kur’ân’da zikredilen bi-
rinci semânın genişliği düşünüldüğünde, burç sayısının çok daha fazla olabi-
leceği ve Kur’ân’da burç diye ifade edilen oluşumun ‘takımyıldızlar’ değil de,
takımyıldızların süslediği alan olabileceği gibi hususlar burada zikredilebilir.
Kur’ân’daki burç kavramının kullanım alanı Astrolojideki burçlardan da
ayrılmaktadır. Bu farklılık, özellikle burçların insan karakterine, irâdî ve gayr-ı
irâdî fiillerine etkisinin olduğuna dair astrolojik inançların Kur’ânî bir teme-
linin olamayacağı konusunda kendisini göstermektedir. Mevcut farklılığın as-
trolojik kehânetlere karşı net bir dinî konum belirlediği de düşünülmektedir.
Astroloji içerisinde burçlarla ilgili mütalaa edilen konularda i’tidal ve hak-
kaniyetli tavır ortaya koymanın, konunun Astronomi bilimindeki içeriğinden
ziyade dinî zeminini doğru tahlil etmekle mümkün olacağı görülmektedir.
Bunun da ancak temel dinî kaynaklara inmekle gerçekleşeceği düşünülmek-
tedir.
Davut AĞBAL
274

Kaynakça
Abdülbâki, Muhammed Fuad, Mu’cemu’l-Müfehres Li elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm,
Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2001.
Abell, George, Exploration Of The Universe, U.S.A., 1969.
Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, Mu’cemu Mekâyisu’l-Luga, Dâru’l-Fikr, 1979.
Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1997.
Albayrak, Halis, Kur’ân’da İnsan Gayb İlişkisi, Şule Yayınları, İstanbul, 1993.
Atmaca, Veli, Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi, Gerekli Kitap, İstanbul, 2011.
Baymur, Feriha, Genel Psikoloji, İnkılap yay., Ankara, 1976.
Beydâvî, Ebu Said Abdullah b. Ömer, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Dâru’l-
Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2006.
Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Meâli Âlîsi ve Tefsiri, Bilmen Yayı-
nevi, İstanbul, ts.
Buhârî, Muhammed b. İsmail, el-Camiu’s-Sahîh, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1998.
Canan, İbrahim, Hz. Peygamber’in Sünnetinde Tıp, Tıbb-ı Nebevî, Akçağ yay., An-
kara, 1995.
Cevizci, Ahmet, Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2005.
Cüceloğlu, Doğan, İnsan ve Davranışı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002.
Çamdibi, Mahmut, Din Eğitiminin Temel Meseleleri, İfav yay., İstanbul, 1994.
Dârimî, Abdullah b. Abdurrahman, es-Sünen, Riyad, 2000.
Demirci, Kürşat; Kutluer, İlhan, “Burç”, DİA 6/421-424.
Derviş, Muhyiddin, İ’râbu’l-Kur’ân ve Beyânuhu, Dâru’l-İrşâd, Suriye, 1992.
Ebu Abdullah el-Hâkim en-Nisâburî, el-Müstedrek, Dâru’l-Marife, Beyrut, ts.,
Ebu Hayyan el-Endülüsî, el-Bahru’l-Muhît, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1993.
Ebu Şâme el-Makdîsî, el-Mürşidü’l-Vecîz, T.D.V. Yay., Ankara, 1986.
Fazlur Rahman, İslam Geleneğinde Sağlık ve Tıp, Ankara Okulu Yayınları, Anka-
ra,1997.
Fehd, Tevfik, “İlm-i Ahkâm-ı Nücûm”, DİA c. 22/124-126.
-----------------, “İlm-i Felek”, DİA 22/126-129.
Ferâhîdî, Halil b. Ahmed, Kitâbu’l-Ayn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2003.
Goodman, Linda, Burçlar ve Yıldızlar, (Çev., Gülten Suveren), Sümer Kitabevi, İs-
tanbul, 1993.
Hatipoğlu, M. Said, Hz. Peygamber ve Kur’ân Dışı Vahiy, Otto Yay., Ankara, 2009.
Isfahanî, Ragıb, Müfredâtu Elfâzi’l-Kur’ân, Dâru’l-Kalem Dimeşk, 2002.
İbn Ebi Zemenîn, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azîz, Kahire, 2002.
İbn Haldun, Mukaddime, Darul’l-Beyda, 2005
KUR’ÂN’DA BURÇLAR
MAHİYETİ VE İNSANA ETKİSİ BAĞLAMINDA 275

İbn Mâce, Muhammed b. Yezid, es-Sünen, çev.: Haydar Hatipoğlu, Kahraman Ya-
yınları, İstanbul, 1982.
İbn Manzur, Cemâlu’d-Dîn b. Muhammed, Lisânu’l-Arab, Kahire, ts.
İbnu’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr fi İlmi’t-Tefsir, el-Mektebetu’l-İslamî, Beyrut, 1984.
Joseph, A. Angelo JR, Encyclopedia of Space and Astronomy Science, New York,
2006.
Kannûcî, Muhammed Sıddîk b. Hüseyin, Mevsûatu Mustalahâti Ebcedi’l-Ulûm,
Mektebetu Lübnan, Beyrut, 2001.
Kırca, Celal, Kur’ân-ı Kerîm’de Fen Bilimleri, Marifet Yay., İstanbul, 1984.
Köşe, Abdullah, “Hacamat”, DİA, c. 14, s. 422.
Kurtubî, el-Cami’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, ts.
Lutin Michael, Ailemin Astrolojisi Annem, Babam ve Ben, (Çev., Güneş Yamanlıca,
Sevgi Demiray), Barış İlhan Yayınevi, İstanbul, 2009.
Merâğî, Ahmed Mustafa, Tefsiru’l-Merağî, Mısır, 1946.
Morgan, T. Clifford, Psikolojiye Giriş, (Çev., Komisyon), Hacettepe Ü. Psikoloji B.
Yayınları, Ankara, 2005.
Müslim, Ebu’l-Hüseyin Müslim b. Haccâc, el-Câmiu’s-Sahîh, çev.: Mehmed Sofuoğ-
lu, İrfan Yayıncılık, İstanbul, 1988.
Naim, Ahmet; Miras, Kamil, Sahih-i Buhârî Muhtasarı ve Tecrid-i Sarîh Tercemesi ve
Şerhi, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1982.
Nisâburî, Ebu Abdullah el-Hâkim, el-Müstedrek, Dâru’l-Marife, Beyrut, ts.
Pezdevî, Ebu’l-Yüsr Muhammed, Ehl-i Sünnet Akaidi, (Çev., Şerafettin Gölcük),
Kayıhan Yay., İstanbul, 1994.
Râzi, Fahreddin, Mefâtihu’l-Gayb, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1981.
Robinson, Leif J., Philip’s Astronomy Encyclopedia, London, 2002.
Sabûnî, Nureddin, Mâturîdiyye Akaidi, (Çev., Bekir Topaloğu), D.İ.B. Yay., Ankara,
1998.
Suyûtî, Celâlu’d-dîn, Celâlu’d-dîn Mahallî, Tefsiru’l-Celâleyn, Salah Bilici Kitabevi,
İstanbul, ts.
Suyûtî, Celâlu’d-dîn, el-İtkân fi Ulumi’l-Kur’ân, Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2006.
Taberî, Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân fî Te’vîli’l-Kur’ân, Dâru’l-Kutubi’l-İl-
miyye, Beyrut, 2009.
Tantâvî Cevherî, el-Cevâhir fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Kerîm, Mısır, (h.)1346.
The World Book Encyclopedia of Science, Chicago, 1992.
Tirmizî, Muhammed b. İsa, es-Sünen, yy., ts.
Yakıt, İsmail; Durak, Nejdet, İslam’da Bilim Tarihi, Isparta, 2002.
Yazır, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Eser Kitabevi, İstanbul, ts.
Davut AĞBAL
276

Yılmaz, Dilek, Burçlar, (Hazırlayan, Ahmet Hacıoğlu), İstanbul Kitabevi, İstanbul


2005.
Zebîdî, Muhammed Murtazâ, Tâcu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, Kuveyt, 2004.
Zeccâc, Ebu İshak İbrahim b. es-Serrî, Meâni’l-Kur’ân ve İ’rabuhu, Alemu’l-Kütüb,
Beyrut, 1988.
Zemahşerî, Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf an Hakâiki ve Gavâmidi’t-Tenzîl, Dâru’l-
Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2009.
----------------, Esâsu’l-Belâğa, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1998.

You might also like