Professional Documents
Culture Documents
br
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Carole Mortimer
br
Dük'ün Sindrella Gelini
E
The Duke's Cinderella Bride
The Notorious St. Claires Serisi 1
Pl1 Yayınevi
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br çeviri değildir.
E
Çeviri: ebr
Kapak ve son ütü: pl1
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Stourbridge Dükü, Hawk St. Clair, son derece çekici
olsa da Jane Smith'in sadece bir hizmetçi kız
olduğuna inanır. Miss Jane Smith uygunsuz bir
şekilde evinden ayrıldığında Dük yine de onu
koruması altına alır.
E
Hawk onun kalbini çarptıran ilk erkek olsa da,
cazibesiyle mahvolma riskini göze alamazdı.
Aralarında bir evlilik söz konusu değildi. Özellikle
de genç kızın utanç verici sırrı keşfedildiğinde...
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
1816,St Clair House, Londra,
E
"Evlenmek için hiçbir acelem yok, Hawk. Lütfedip, okuldan yeni çıkmış
bir veledi benim için seçme"
Şehir evinin kütüphanesine hakim çalışma masasında oturan Hawk St
Claire, 10. Sourbridge Dük’ü, küçük erkek kardeşinin hırstan kızarmış
yüzünü seyrederken Sebastian’nın siyah gözerindeki isyankar ışıltıyı fark
etti.
Dudağını bükerek "Senin kiminle evleneceğini önermek akıma gelecek
en son şey." dedi.
Ağabeyinin çelik gibi bakışlarının altında Lord Sebastian’nın
yanaklarının kızarıklığı daha da arttı. Ama Hawk’ın memnuniyetsizliğinin
farkında olmak, kararlılığını azaltmıyordu. Evlenmek için ne çabası ne de
isteği vardı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
fiyasko oldu" diye ekledi sinsice. 18 yaşındaki inatçı kız kardeşinin son
birkaç aydır aldığı evlenme tekliflerini kabul etmediği biliniyordu. Hawk’ın
da kızkardeşine eskortluk yapmak durumunda olmaktan nefret ettiğinin
tamamen farkındaydı.
Stourbridge Dükü’nün balo ve partilerdeki alışılmadık varlığı, sosyeteye
yeni girmiş kızların ve onların hırslı annelerine davetiye çıkarıyordu.
Hawk biliyordu ki, hiçbir genç bayan gelecekteki Düşesi olması için
E
onun koyduğu yüksek standartları karşılayamazdı.
Genç adamın dudakları gerildi "Biz Arabella’nın durumunu tartışmı-
yoruz"
"Belki yapmalıyız. Veya belki Lucian?" Sebastian diğer kardeşini
kastederek "Aslında senin durumunu da" diye alay ederek devam etti. "Sen
bir Düksün ve bizim kesinlikle bir varise ihtiyacımız var."
Otuz bir yaşında 1.90'nın üzerindeki boyu, güçlü omuzları ve atletik
yapısıyla Hawk, terzisinin gurur ve neşe kaynağıydı. Bugün geniş
omuzlarına rahatça oturan siyah ceketi, soluk gri yelek ve kaliteli kumaştan
aynı renk pantolon giymişti. Aralarında altın meçler olan koyu renk gür
saçları, rüzgarda dağılmış gibi kesilmişti. Biçimli kaşları koyu bal rengi
gözleri, erkeksi burnu ve çıkık elmacık kemikleri, ince sert çizgilere sahip
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Lucian’ı gelecekteki Stourbridge Dükü olarak görmekten mutlu
olmayacağım" diyerek ters bir bakış gönderdi, Hawk.
Sebastian aldırmaz nazarlarla "Eğer ben yada Lucian gelecekteki
Stourbridge Dükü olursak, bunu görmek için buralarda olamayacağına
güvenebilirsin"
"Çok komik Sebastian"
E
"Fakat son aylarda meydana gelen…. olaylar bana senin durumunu ve
Lucian’nın geleceği için biraz ihmalci davrandığımı fark ettirdi."
"Son aylar? Lucian ve ben son aylarda değişik ne…? Ah." sonunda
uyandı. "Sen hoş dul Kontes Morefield’ı kast ediyorsun" dedi utanmazca.
"Bir centilmen leydileri ismiyle tartışmaz Sebastian" dedi Hawk kınayan
gözlerle. "Fakat şimdi bu konuya dikkatimi çektiğine göre; aslında anlatmak
istediğim bizim ortak tanıdığımız gerçek bir Leydi hakkındaki kınanması
gereken davranışların" sesi buz gibiydi.
Sebastian arsızca sırıttı. "Seni temin ederim, hiçbir Kontes ciddi olarak
ilgimizi çekmez."
"Yine de benim de içinde bulunduğum pek çok kulüple ilişkisi olan bir
Leydi. Bir çok arkadaşın senin Earl Whitney’i Konte….. leydinin yatak
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
rahatsızlık duydu ki bu kez öfkesine hakim oldu.
Sebastian ekledi. "Önce sen evlen… sonra şüphesiz ki söz veriyorum, bu
şakaya gelmeyen konuyu göz önüne alacağım." Kütüphanenin kapısını
arkasından yavaşça kapatıp kaygısızca yürüdü.
Hawk kapalı kapıyı bir süre seyrettikten sonra yavaşça sandalyenin
arkasına yaslandı. Sürahideki brendiye uzanıp, bardağına büyük bir miktar
E
koydu.
Sezon sonunda ev yaz için kapatılırken sayfiyedeki ev partilerine asla
katılmazdı. Sadece Norfolk’ta bir hafta geçirmek için Sulbylere söz vermişti.
Yegane amacı Sebastian’ı gelecekte karısı olacağını umduğu genç bayanla
tanıştırmaktı.
Sir Barnaby Sulby ve kendisi uzun yıllardan beri tanışırlardı. Devam
eden sezondaki Arabella’ya refakat ettiği üç baloda Sulby ailesi davetli
olmadığı için diğer centilmenin karısı ve kızıyla karşılaşma fırsatı olmamıştı
ama Hawk soruşturmalarından biliyordu ki, babası öldüğünde Markham
Park Olivia Sulby’e miras kalacaktı. Ve orası binlerce çiftlik alanıyla
çevriliydi. Bir Dük’ün kardeşi olan Sebastian için çok iyi bir evlilik olacaktı.
Şimdi Sebastian olmadan ki, o, Hawk evlenmeden ilgilenmiyordu bu
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
ipek olan…" Leydi misafirlerinin gelişini beklemek için telaşla ferah holde
duran kocasının yanına döndü. "Havanın değişeceğine inanıyorum, Sulby"’
Eşinden yirmi yaş büyük olan Sir Barnaby, yüksek yakalı ceketi ve kolalı
boyun bağıyla çok rahatsız görünüyordu. Sarı yeleği yuvarlak göbeğini
sıkmış ve kahverengi ceket, bej pantolonu ise darlıktan epeyce gerilmişti.
İstenen şalı almak için itaatkar bir şekilde merdivenlere geri dönen Jane,
zavallı Sir Barnaby diye düşündü. Biliyorku ki, velisi, eski rahat giysilerini
E
giyip sahip olduğu arazilerini yönetmeyi, Markham Park’ın holünde
beklediği kısa bir süre sonra gelecek misafirlerle başlayacak eğlenceli hafta
sonuna tercih ederdi.
"Yukarıdan beyaz şemsiyemi de getir Jane" diye bağıran Oivia, modaya
uygun yuvarlak hatları, büyük mavi gözleri, baştan çıkarıcı taze güzelliğini
çevreleyen altın rengi lüleleri ile annesinin gençliğinin kopyasıydı.
"Bağırma Oivia, Leydilere yakışmıyor." dedi Leydi Gwendoline kızının
davranışından utanmış bir şekilde.
"Bunu duysa Dük ne düşünür?" üzüntüyle yelpazesini salladı.
"Ama sende bağırdın anne" dedi genç kız bu azardan gücendiğini
belirterek "Ben de bu evin hanımıyım. Bağırmaya hakkım var."
Merdivenlerden yukarıya çıkan Jane sessizce gülümsedi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
için evde kalmasını teklif ettikleri uzak bir akrabaydı.
Sir Barnaby ve Leydi Gwendoline onu Markham Park’a getirdikleri
zaman burası Jane’e yabancı ve çok büyük gelmişti. Çocukluğunu kuzeydeki
papaz evinde dul babası ve onun yaşlı ama anaç kahyasıyla geçirmişti. Jane
kendisini Markham Park’a yürüme mesafesinde olan denizle avutuyordu.
Leydi Sulby’nin her şeyi gören gözlerinden kaçtığı kısa zamanlarda, kıyıdaki
E
kayalıklara inip, rüzgarı ve yabani güzellikleri seyrediyordu. Norfolk
rüzgarının denizi köpürten görüntüsünün bu yerdeki daralan sosyalliğinin
yarattığı bunalmış ruhuna iyi geldiğini çabucak keşfetmişti.
Önceleri, sınıfı ve dadıyı Olivia ile paylaşırken, onaltı yaşından sonra
kızlarının yaşıtı gibi davranmaya son verildi. Evin şımarık ve bir dediği iki
edilmemiş kızına refakat ve daha fazla hizmet etmeye başladı.
Jane Leydi Sulby’nin yatak odasındaki aynayı geçerken duraksadı, ciddi
olarak yansımasına baktı. Hiçbir şeyi modaya uygun değildi. İnce belli narin
vücudu, uzun bacakları ile bir kız için çok uzundu. Saçlarının koyu kestane
olduğunu söyleyebilmeyi isterdi ama gerçekte onlar ışıltılı, parlak kızıldı.
İnce burnunun üstüne serpilmiş çilleri krem rengi cildini sevimsiz
gösteriyordu. Ayrıca gözleri griydi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
haşin yüz hatları, otuzlarındaki bir Dük’e yakışıyordu. Ama yoğun erkeksi
güzelliğindeki haşinlik ona bakan Jane’nin nefesini kesti.
Jane gerçekten ona bakmayı durduramıyordu.
Geniş alnı zekasıyla beraber kibrini gösterse de, gözlerinde gizemli bir
şeyler vardı. Etrafındakileri, açıkça belli olan küstahlığıyla burnunun
üstünden süzdü.
E
Ev sahibesinin, Markham Park’ın içinde usulen anons edilmesini
beklemek yerine, telaşla ona doğru yaklaştığını görünce koyu renk kaşları
havalandı, bir heykeltıraş elinden çıkma dudaklarını büktü.
"Hizmetinizdeyim" Leydi Sulby azametle yürüyüp, hafif bir reverans
verdi ve kibirli başını kurumlu bir şekilde eğdi.
"Ne şeref" Telaşlıydı. "Ben… ama erkek kardeşiniz Lord St Clair nerede?"
Dük’ün arabasının içinde başka hiç kimse olmadığını fark edince sesindeki
tizlik yakışıksız hale geldi.
Jane Dük’ün cevabını anlayamadı. Duyduğu yalnızca gür derin sesiydi.
Belli ki ev sahibesine, yalnız gelişiyle ilgili bazı açıklamalar yapıyordu. Oh
Tanrım hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyordu. Yani, Leydi Sulby’nin planı.
Ve neredeyse on dakika önce Jane’den getirmesini talep ettiği şalını teslim
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
çekiştireceklerinden hiç kuşkusu yoktu. Jane akşam yemeği için Olivia’nın
elbisesini değiştirip saçını yaptıktan sonra bile onunla aynı haklara sahip
olmadığını biliyordu.
Aile evde olduğu zaman genellikle onlarla yemesine izin verilirdi. Ama
Leydi Sulby bu sabah misafirler gelmeden önce ona yemeğini diğer
hizmetçilerle birlikte aşağıda yemesini söylemişti.
Jane gardrobundaki çok az elbisesini düşündüğü zaman bundan hiç
E
rahatsız olmadı. Dük ile yenecek bir akşam yemeği için ondan daha
uygunsuz biri olamazdı. Kederle kabul ettiği bu gerçekle merdivenlerde
acele etti. Eğer hala ev sahibinin açıklamalarıyla meşgul Dük’ten uzak
durabilirse şemsiye ve şalı oradaki bir görevliye teslim edebilirdi. Diğer
türlü Leydi Sulby onu yavaş davrandığı için azarlayacaktı.
Sonrasında olanları Jane açıklayamazdı. Nasıl olmuştu? Merdivenlerde
acele ederken yalnızca ayağının kaydığını fark etti. Kendini inmek yerine
düşerken buldu. En azından bir çift güçlü el ona uzanmasaydı düşecekti. Bir
adamın göğsü. Jane çabucak fark etti ki burnu kusursuz bir şekilde
bağlanmış zarif bir boyun bağına gömülmüştü. Burnuna dolan sigara,
kolonya ve temiz erkeksi kokunun karışımına bayılmıştı. O eller kızı
kollarının üstünden kavrayıp kaldırdı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
yolların sarsıntısı için yeterli değildi. Bütün istediği akşam yemeğinde diğer
misafirlerle tanıştırılmadan önce yukarıdaki odasının gösterilmesi ve sıcak
bir banyonun temin edilmesiydi.
Yol boyunca akşam yemeğini hanlarda yemişti ve onun yüksek
standartlarının altındaki bu hanlar önceki gece artık içini kıymıştı. Ve
dakikalar önce ev sahibesi ki, tamamen yabancısıydı, daha arabadan
E
inerken ona asılarak görgüsüzlüğünü göstermişti.
Hawk, Londra’dan iki gün önce Markham Park’a gelmek için geçen uzun
yolculuğun izlerini yansıtmaktaydı. Buraya bitip tükenmeyen uzun saatler
sonunda varmıştı ve bu son olay -evdeki hizmetkarların kendilerini onun
kollarına fırlatmaları- Hawk’ın nasıl bir hizmet alacağı konusundaki
kuşkularını kanıtlıyordu. "Çok özür dilerim. Ekselansları" hizmetçi kızın sesi
nefes nefeseydi. Aşağıdaki hole doğru felakete uğramış bir yüz ifadesiyle
baktı.
Aşağıdan hala ev sahiplerinin Lord ve Leydi Tilton’la yaptıkları sohbetin
sesi geliyordu. Uşak Hawk’a süitini gösterirken, diğer çift oğulları Simon ile
henüz gelmişti. Hizmetçi kızın korkudan gölgelenmiş yeşil gözleriyle geri
dönüp ona baktığını fark eden Hawk’ın gözleri kısıldı. Çenesi kasıldı. O, hiç
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
zamanlarda verdiği cezalardan kaynaklandığına hükmetti. "Gerçekten
üzgünüm, Ekselansları. " Genç kız çarparken düşürdüğü şeyleri toparlamak
için hareketlendi. "Ben- oh, ben çok üzgünüm, Efendim. " kız dehşete
düşmüş bir haldeyken merdivenlerden aldığı şemsiyeyle bu seferde onun
midesini dürtükledi. Bu ikinci inanılmaz hücum sırasında Hawk, sertçe
nefesini içine çekti ve duruma hayret etti. Oysa henüz birkaç dakika önce
yolda gelirken keşfettiği bu muazzam geniş topraklar, bir hafta kalmak için
E
iyi bir izlenim bırakıyordu.
Gönderilen mektupta açıklanmıştı. Resmi mektupta erkek kardeşi
Sebastin’nın gelişinde hazır bulunamayacağı neticesinde, Hawk’ın ev
sahiplerinden özür dilediği kelimesi kelimesine açıklanıyordu. Geldiğinde
Leydi Sulby’nin tuhaf davranışlarının ışığında, özellikle de Olivia Sulby’in
daha takdim edilmeden verdiği yapmacık gülümsemenin sinir bozucu
etkisiyle anlıyordu ki, belki de Sebastian’nın gelmeyişinin nedeni Sulbyler
hakkında bazı gizli şeyleri sezmesiydi.
Dük’ün memnuniyetsizliğinin açık izlerini gördüğünde Jane, sessizce
inledi. Bu asil kişi bu tarz fiziksel yakınlıklara alışık değildi. Yalnızca
merdivenlerde üzerine düşmekle kalmamış, şemsiyeyle adamın midesini
delmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
John’a Dük'ün kesinlikle fark ettiği muhteşem bir gülümseme gönderdi. Ve
bir kez daha kendini güç bir durumda buldu. Dük’ün her şeyi gören altın
rengi gözleri kısa bir an Jane’nin üzerinde durakladı ve çatılmış kaşlarla son
bir bakış attı.
Gülümsemesi solan kız kucağındaki şalı ve şemsiyeyi kontrol etti.
Bakışları altında hipnotize olmuştu. Kalbi ikinci kez durdu. Dük dönüp
E
gitmeden önce kızıl saçlarında terlikli ayaklarına kadar kılığına bir göz atıp,
ince keskin hatlı dudaklarını kıstı.
Jane onu seyretmeye devam ederken güçsüzce nefes aldı. Özel dikilmiş
ceketini içindeki Dük'ün geniş omuzlarına dalmış bakarken, yanaklarına
rahatsız edici bir sıcaklık yayıldı. Nabzı at koşturmuş gibi atıyordu. Modaya
uygun kesilmiş saçlarının kıvrımlarına hayran kalmıştı.
"Allah aşkına, Jane! Sana sarı değil pembe güllü şalı getirmeni
söylemiştim." dedi Leydi Sulby nihayet onu merdivenlerde gördüğünde.
"Gerçekten" açıklamak için Tiltonlara dönerek, "Bu kız en basit talimatları
bile anlamıyor."
Merdivenlerde dönüp, Olivia’nın alay eden ifadesine baktığında
biliyordu ki yanlış anlama yoktu. Leydi Sulby özellikle zorluk çıkarıyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
daha fazla göze çarpar hale geliyordu. Onun yaptıkları Stourbridge
Dükü'nün meselesi değildi. Kızın belirsiz sosyal statüsünün çok çok
üstündeydi. O kadar ki yapılan ihtarı fark etmesi kızın yaşamını
kolaylaştırmayacaktı. Onun rahatı için Jane merdivenlerde üstüne
düşmekten ve şemsiyeyle dürtmekten vaz geçmeliydi.
O nasıl sakar, çok kaba ve tamamen incelikten yoksun olabilirdi? Jane
Leydi Sulby’nin yatağının kenarına ilişirken şaşkındı. Şalı ve şemsiyeyi
E
komidinin kenarına bıraktı. İki eline de kızarmış yanaklarına bastırdı.
Dük’ün kızdan tarafa o son açıkça küçümseyen bakışı belli ki benzer
konudaki aynı şaşkınlıktı. Bu korkunçtu. Çok berbat kelimeler. Bütün
istediği pencere kenarındaki yatağına top gibi kıvrılmak, o güzel siyah
arabası ve Dükalık armasıyla o bilinen misafir her nereden geldiyse, araba
yolundan aşağı ta Londra’ya gözden kaybolup gidinceye dek tekrar
görünmemekti. "Ne yapıyorsun Jane?" Leydi Sulby’nin yatak odasına aniden
girişine şaşırdı. Onun yatağında otururken yakalanmış olmasından dolayı
yanakları suçlulukla kızardı.
Yaşlı kadının gözleri ciddiyetle odada dolaştı. Masanın üzerindeki
mücevher kutusunu görünce kaşları çatıldı. Jane, ağzı hala açık olan kutuyu
çekmecenin içine koymaya niyetlenmişti ama Dük'ün gelişinin yarattığı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
koyarken Jane’e bir başka araştıran bakış gönderdi. "Şalım nerede, kızım. Ve
Olivia’nın şalını da getirmeyi beceremedin."
Açık kapının önünde duran Olivia kendini beğenmiş gülümsemesiyle
"Ki… Leydi Tilton ve Simon Tilton’a gül bahçesinde eşlik ederken ona
ihtiyacım vardı."
Jane o ana kadar genç kızı fark etmemişti. Aceleyle şemsiyesini verirken
E
kızın muzaffer bakışlarıyla karşılaşmaktan sakındı. Onun kafası hala Leydi
Sulb’nin mücevher kutusuyla ilgili sert tavrına takılmıştı.
Neden Leydi Sulb onun böyle bir şey yaptığından şüphelenmişti?
Kutunun içindekilerin Sulby ailesine ait mücevher ve bir takım özel
kağıtları kapsadığının farkındaydı ama bunların hiç biri Jane’i zerre kadar
ilgilendirmiyordu.
"Lord St. Clair’in katılamaması gerçekten kötü oldu" Olivia bahçedeki
yürüyüşe giderken Leydi Sulby şaşkınca mırıldandı. "Özellikle de bu
akşamki bütün yemek düzenini tekrar tertiplemem gerekecek. Hala işin
içinden çıkamadım. İnanıyorum ki, Dük Olivia’yı kendisine alacak." diye
hevesle ekledi. "Şimdi… ne avantajlı bir evlilik"
Jane onun bu konuşmaya bir cevap beklemediğinden emindi. Leydi
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
musun? Muhtemelen başım ağrıyacak ve bütün gece misafirlerime hizmet
etmekte zorlanacağım."
"Bana Clara’yı gönderir misin?" Leydi Sulby’nin hizmetçisi olarak bilinen
orta yaşlı kadın, yirmi beş yıl önce Gwendoline Simmons babasının
Yarmount’taki evinde Sir Barnaby ile evlendiğinden beri ona refakat
etmekteydi. Baş ağrısı rahat vermediğinde Leydi Sulby’le anlaşma
kapasitesine sahip tek kişiydi.
E
"Gülmek için ne sebebin var bilmiyorum, Jane." Leydi Sulby kendini
sandalyeye attı, güneş ışığı pencerede parlarken ellerini dramatik bir
şekilde alnına koydu. "Odana dönüp akşam yemeği için hazırlanarak şu
andakinden daha iyi hizmet edebilirsin. Biliyorsun, geç kalınmasına hiç
tahammül edemem, Jane."
Leydi Sulby’nin akşam yemeği için hazırlanmasını emretmesi genç kızın
kaşlarının çatılmasına neden oldu.
"Daha önce yemeği aşağıda yememi söylememiş miydiniz?"
"Söylediğim tek bir kelimeyi bile dinlemedin mi, kızım?" Leydi Sulby’nin
sesi tizleşti. Ve karşısındaki Jane’e bakarken hoşnutsuzluğu solgun
güzelliğinde göze çarpıyordu. "Dük erkek kardeşi olmadan bizimle kalmaya
geldi. Akşam yemeğinde sadece on üç kişi var. Bunu düşünebilmeme imkan
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Bu yeni bir parti oyunu mu? Yoksa gecenin geç saatlerindeki kişisel
zevkin için mi beni süzüyorsun? Hawk, saksı bitkilerinin arkasında duran -
E
saklanan?- kadını alayla düşünerek içinden geçirdi. "Belki de akşam yemeği
sırasında bana bir bardak şarap dökmeye niyetlisin. Ya da belki yemek
sonrası sıcak bir fincan çay sizin beğeninize daha uygun olur?" Hawk
iğneleyici şakalarına hiçbir cevap alamayınca ekledi. "Evet sıcak çay
şaraptan daha fazla rahatsızlığa neden olur, eminim. O saksı bitkisi seni
saklamak için yetersiz biliyorsun."
Yemekte birlikte oturacağı misafirlerle buluşup tanışmak için birkaç
dakika önce oturma odasına indiğinde ruh hali hiç de iyi değildi. Banyo suyu
sıcaktı ama ihtiyacı olandan azdı ve uşağı Dalton da şimdiki durumdan
mutlu değildi. O endişeli haliyle uzun yıllardır kendisine hizmet veren uşağı
ilk kez tıraş sırasında Hawk’ın çenesini kesti.
Leydi Ambridge ile yaptığı kibar bir sohbetten birkaç dakika sonra o
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
karanlık ruh hali arkasında adeta hayalet gibi uçuşan sarı renkli figürle
dağıldı. Büyük bir saksı bitkisinin arkasında saklanmaya çalıştığı belliydi.
Lakin tam tersini başarıyordu.
Bitki arkasında saklanan esrarengiz varlık aslında diğer misafirlerle
yaptığı konuşmalardan ne kadar sıkılmış olduğunu anlamasını sağlamıştı.
Arkasına attığı o tek bakışta o gün erken saatlerde şemsiyeyi midesine
indirerek canını yakan o kız olduğunu anlamasına yetti. Onun bir hizmetçi
olmayışı Hawk’ı şaşırttı. Ama asıl onu şaşırtan odaya girdiğinden beri
br
yaptığı tuhaf davranışlardı.
Ayrıca Hawk fark etti ki, bu acayip durumun nedenini daha çok merak
ediyordu. "Dışarı çıkabilirsin, biliyorsun." Diye tavsiye ederken kusursuz
siyah takımının içinde mağrur bakışları kızdan ziyade odada dolaşıyordu.
Bu kez en azında biraz kışkırtmaya karar verdi. "Ben gerçekten tercih
etmezdim"
Hawk açıkça görünen bir duruma parmak bastı. "Böyle yaparak
E
istemediğin halde dikkatleri kendi üzerine daha fazla çekiyorsun."
"Benimle konuşarak dikkatleri ikimizin üstüne senin çektiğine
inanıyorum." diyen kızın sesi keskindi.
Onun muhtemelen haklı olduğunu hüzünle kabul etti, Hawk. Gerçekten
de Leydi Gwendoline’nin sosyal konumuna göre oldukça üst seviyede bir
asilzade olduğu için konuklar arasında pek çok yan yan gizli bakışlara hedef
oluyordu. Stuorbridge Dük'ü olarak dikkat çekmeye elbette böyle durumları
görmezden gelmeyi yıllar içinde öğrenmişti. Açıkçası durumu bir sosyal
avantaj değildi.
"Belki neden yetersiz bir saksı bitkisinin arkasına saklanmak istediğini
bana açıklamak istersin...?"
"Sadece gidip beni yalnız bırakamaz mısınız? Lütfen, Ekselansları" Kız
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
nefesi daralmış bir şekilde cevap verirken belli ki son anda kiminle
konuştuğunu anımsamıştı.
Bazı açıklanamayan nedenlerle Hawk’ı bir gülme dürtüsü sardı.
Ve şaşkınlıkla fark etti ki son günlerde hele ki bir kadınla birlikteyken
gülünecek bir durum olmuyordu. Kadınlar, on yıl önce araba kazasında
anne-babasını kaybedip Dük unvanı aldığından beri yırtıcı hayvan
gibiydiler. Bunda gülünecek bir durum yoktu.
Genç adam içini çekti. "Gerçekten bütün gece böyle saklanamazsın"
"Deneyebilirim!"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
zavallı bir kadına büyük bir parça meyve gibi görünsün diye sarı bir elbise
vermez. Şuna bak. Bozuk meyve."
Bu sefer Hawk diğer misafirlerin onlara merakla bakmalarına neden
olan kısa kahkahasını içinde tutamadı.
Leydi Sulby’nin öbür misafirlerinin farkında olan Jane, içinden Dük'ün
uzaklaşmasını diledi. Elbise üzerinde tahmin ettiğinden daha kötü
durmuştu ve Leysi Sulby’nin başına takması için verdiği sarı kurdele
görüntüyü daha felaket hale getirmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
sana göre bazı şeylerde dezavantajlıyım…"
Jane tedirgin bir şekilde "Aksine Ekselansları. Bana göre hiçbir
dezavantajınız olamaz."
Hawk’ın bakışları genç kızın yüzüne odaklanmadan önce elbisesinin
düşük korsajından görünen kaymak gibi göğüslerinin şişkinliğine kaydı.
Kızın renkleri ve vücudunun biçimi modaya uygun değildi. Ama koyu
E
kirpiklerle çerçevelenmiş koyu yeşil gözleri küçük burnun üzerinde
özellikle boyanmış gibi görünen çilleri biraz geniş de olsa duygusal bir ifade
veren ağzı çehresine tam oturmuştu.
Hayır diye kabul etti genç adam. O, tıpkı Leydi Olivia’ya benzeyen
yumuşak sarışın bir güzellikle bir değildi. Ama bu genç hanım renkleri ve
güzel kemik yapısıyla yıllar sonra bile çekici olacaktı.
Bütün bunları birkaç saniye içinde keşfetmiş olmak Hawk’ bile şaşırttı.
Kadınlar, Stourbridge Dükü için sadece Dükalık görevlerinden
uzaklaşmak için kendine izin verdiği zamanlarda eğlence adına bir kolaylık
olmuştu. Kontes Morefield’la yaptığı anlaşma gereği yaşadığı kısa süreli
fiziksel tatmin bir metresi elde etmek için verilen emek ve zamana
değmeyeceğini Hawk’a ispat etmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
enteresan dobra yaratık Sir Barnaby’nin kızı olamazdı.
Belki Leydi Sulby’nin bir önceki evliliğinden olan kızı? Hawk, Leydi
Sulby’nin şişman solgun tipiyle yanında duran bu çarpıcı kızıl güzellik
arasında kesinlikle bir benzerlik göremiyordu.
Eğer bu kız iyi bir aileden evlenmemiş biriyse onu metres olarak
alamazdı -Hawk’ın beklenmedik ilgisi önemli değildi- Hatta bunu yapmayı
düşünmüş olması bile aralarına bir mesafe koymayı gerektirirdi. Er ya da
E
geç.
Genç adam yardımseverlik örneği gösterip, kızın yanından ayrılamadan
Leydi Sulby telaşlı ve onaylamayan tavırlarıyla onlara katıldı. "Görüyorum
ki, kocamın vesayeti altındaki Jane Smith’le tanışmışsınız, Ekselansları.
Babası ülkenin uzak bir bölgesinde ki yoksul bir papaz olan Sir Barnaby’nin
akrabası." Monoloğunu devam ettirirken sabit ve tenkitçi bakışlarını kıza
göndererek ekledi. "Bu elbiseyle çok iyi görünüyorsun, Jane."
Hawk’ın kaşları iltifatın arkasındaki ikiyüzlülük karşısında havalandı.
Samimiyetsizliği Jane Smith gibi o da görüyordu. Jane Smith? Bu sıradan
isim şu renkli genç kadına uymuyordu.
"Miss Smith" diyerek resmi bir tavırla başını eğip selam veren Hawk
yemek çanının duyulmasıyla devam etti. "Akşam yemeği için akrabanıza
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br İçinden bir his ona Jane Smith’in felakete uğramış yüz ifadesi ve ona
odaklanmış Leydi Sulby’nin öfkeyle parlayan gözlerine bakarak belki de
böyle bir tercih belirtmekle yanlış bir iş yapmış olduğunu söylüyordu.
Bu his hemen Jane Smith tarafından doğrulandı. "Ekselansları, yapma-
malısınız."
Hawk ona bir bakış attığında yanaklarının solduğunu artık neredeyse
E
çaresizlikle bakmakta olduğunu gördü. Jane Smith Hawk’ın tanıdığı diğer
kadınların aksine Stourbridge Dükü'nün ilgisini üzerine çekmek
istemiyordu. Aslında o yeşil gözler bunu yapmaması için ona sessizce
yalvarmaktaydı.
"Bu durumda… Leydi Sulby" diyerek kolunu uzatırken dudaklarındaki
kibar gülümseme buz gibi gözlerine ulaşmıyordu. Ev sahibesi dikkatini
ağırdan alarak Jane Smith’ten uzaklaştırırken yaltaklanan bir gülümsemeyle
genç adama döndü. "Elbette, Ekselansları" Yaşlı kadın misafirlerini yemeğe
davet etmeden önce sahiplenir bir edayla Hawk’ın koluna girdi.
Jane geride kalıp onları seyretti. Kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi
atıyordu. Dük'ün koluna girmeden önce Leydi Sulb’nin intikam vaat eden
bakışlarını fark etmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
genç kızın yanında belirdi. Leydi Sulby ve Dük’ün arkasından çıkmakta olan
konuklara katılmadan önce asabi bir tavırla yelpazesini kaldırdı. "Dük'ün
ilgisini bu şekilde çekmeye çalışman annemi çok öfkelendirecek."
Suçlamanın adaletsizliği karşısında Jane’nin soluğu kesildi. "Ama ben bir
şey yapmadım..."
"Yalan söyleme Jane. Hepimiz utanmaz bir şekilde adamla flört ederek
kendini aptal yerine koymanı seyrettik." O anda Olivia dudaklarını tıpkı
E
annesininki gibi büzerek "Dük'e karşı olan davranışların herhangi bir
utanca sebep olursa annem çok kızacak." diye uyarırcasına söylendi. "Bu
arada şu elbiseyle korkunç görünüyorsun" diye ekledi. Sonra gülümseyerek
kendi-sini bekleyen Leydi Ambridge’nin torunu Anthony’e doğru ilerleyip
onun koluna girdi.
Akşam yemeği gecenin en kötü kısmıydı. Solunda Sir Tilton oturdu ve
adamın durmadan kucağına koyduğu elini bileğine tırnaklarını batırarak
durdurmaya çalıştı. Sağında oturan sağır ve yaşlı kadın uzun söylevleri
sırasında Jane bir cevap verseydi bile duymayacaktı.
Daha da kötüsü Leydi Sulby Dük'ün sağına Olivia ise diğer tarafına
oturmuştu. İki sarışın korumanın arasında tamamen görmezden gelinen
Jane’nin kederi daha da artmıştı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
için daha yararlı olacağını düşünüyorum."
Bu intikam için verilen bir söz müydü? Eteklerini toplayıp koşarcasına
odadan ayrılırken genç kızın yüzü soldu.
"Şu bulaşıcı bir hastalık taşımak"
Elbette özellikle de Dük'ü endişelendirmemek için açıkça Jane’nin
hastalık taşıdığını söyleyemiyordu.
E
Hawk bütün ömrü boyunca bundan daha sıkıcı bir akşam
geçirmediğinden emindi. Ledi Sulby ve onun benmerkezci kızı ile geçirdiği
zaman yirmi yıl sonra bu kızın da annesi gibi dar kafalı ve statü atlama
meraklısı olacağını gösteriyordu.
Akşam yemeğinin tek iyi rafı, katlandığı tüm o sıkıcı konuşmaları
saymazsak Sulbylerin ahçısıydı. Hafta sonu ayrılırken onu kendisiyle
gelmek için ikna edebileceğini umuyordu.
Ve tabii Jane Smith’in gariplikleri unutulmaz bir olay olmuştu. Evli
olamayan genç bir bayanla meşgul olmanın Stourbridge Dükü olarak
akılsızca olacağına karar vermişti. Sir Barneby’nin koruması altındaki bu
kızın da avantajlı bir evlilik için kendi ihtirasları olmadığı anlamına
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
gelmiyordu.
Nitekim yemeğin başlangıcında Sir Barnaby’nin kısılmış gözlerle onu
izlemesi de bunu teyit ediyordu. Genç kız Lord Tilton’la flört etmeyi
ilerletirken diğer yanındaki zavallı kadınla hiç ilgilenmiyordu. O Lord ki,
Hawk’ın bildiği kadarıyla Londra’nın farklı yerlerinde her zaman iki metres
tutmayı adet edinmişti.
"Eee, Stourbridge, ne düşünüyorsun?"
İkram edilen mükemmel kanyaktan memnun bir şekilde yanındaki
br
centilmene dönerek, "Size tamamen katılıyorum, Ambridge." dedi genç
adam. Yaşlı centilmen başka bir konuya atlamadan evvel uyuşmuş
bacaklarını bir bardak kanyak eşliğinde canlandırması gerektiğini
düşünüyordu. "Beni bağışlarsanız, baylar. Ev sahibimizin önceden
bahsettiği enerjik Norfolk havasından faydalanmak istiyorum." dedi.
Fransız kapılarından birini açarak mehtaplı terasa çıktığında ferahlamıştı.
Tek düze konuşmaların sesi uzaktan geliyordu.
E
Hawk kendine buna altı gün daha nasıl dayanacağını sordu. Belki de bu
hafta sıkıntıdan ölmeden önce bazı ayarlamalar yapıp, kardeşi için
endişelendiği mazeretine sığınabilirdi. Mesela kendisine teslim edilmek
üzere hazırlayacağı bir mektup.
Canlandırıcı Norfolk havasına söylenecek söz yoktu. Derin bir nefes alır
almaz ferahladığını hissetti. Belki de tüm bunlardan sonra burada bir mülk
almayı düşünmeliydi. Şimdi kafasında tek bir düşünce vardı.
Olivia Sulby ile tanıştıktan sonra o ve Sebastian arasında yapmak
istediği evlilik anlaşmasından vazgeçmişti. St. Clair ailesine girişini sadece
bir sosyal statü atlama gibi gören bu kızla evlendiremeyecek kadar çok
seviyordu erkek kardeşini. Gerçekten...
Hawk’ın dikkati sol tarafındaki ay ışığı ile aydınlatılmış bahçedeki bir
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
gölgenin hareket etmesiyle dağıldı. Belki bir tilki ona katılmıştı veya bir
porsuk.
Ama, hayır. Gölge bir hayvan olamayacak kadar uzundu. Sesiz köşesinde
onu rahatsız eden saldırgan kesinlikle iki ayaklı bir türdü ve denize doğru
çit boyunca ilerliyordu.
Bir adam ya da bir kadın. Belki romantik bir buluşma? Ya da kaçakçılık
gibi daha ciddi bir şey? Hawk Norfolk’ta bunun hala yaygın olduğunu
düşünüyordu. Yabancının pelerini hafif bir meltemle havalanınca altındaki
renk genç adamın dikkatini çekti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Bu gözyaşları sevgiliniz gelmediğinden mi, yoksa henüz bir sevgiliniz
olmadığı için mi?"
E
Oturduğu yerin yukarısında gelen Stourbridge Dükü'nün derin ve biraz
bıkkın sesini tanıyan Jane gerildi. Çenesini dizlerine dayamış, saçları
rüzgardan vahşice dağılmıştı. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu.
Genç kız cevap vermeden önce pelerinine sıkıca sarıldı. "Gözyaşlarım
sizi ilgilendirmez, Ekselansları"
"Ya ben ilgilendirdiğini düşünüyorsam?"
"O zaman ilgilenmemenizi tercih ederim. Aslında beni yalnız
bırakmanızı tercih ederim." Genç kız o an kibar olamayacak kadar
perişandı. Özellikle de yüce Stourbridge Düküne karşı. Zaten nezaket o
zamana kadar genç kızın alışık olduğu tavır değildi.
"Yine mi seni rahat bırakmamı emrediyorsun, Jane?" dedi genç adam
hafif bir alayla.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Jane belli belirsiz adamın hareket ederek yanında durduğunu fark etti.
Bu şekilde kumlar muhtemelen gece ayakkabılarını mahvedecekti. Ama bu
genç kızın umurunda değildi. Çok mutsuzdu, çok umutsuz. O anda Dük'ün
rahatını düşünemezdi. Sonuçta onu kendisine katılması için davet
etmemişti.
"Öyle, Ekselansları" diyen genç kız ters bir şekilde başını salladı.
"Korkarım bu mümkün değil Jane" Dük pahalı kıyafetlerine dikkat
etmeden onun yanına oturup, içini çekti. "Sıkıntı içinde bir bayan
gördüğünde onu yalnız bırakıp, yürüyüp gitmek hiç centilmence olmaz.
br
Onun yalnız olduğu keşfedilip, bundan istifade etmek isteyebilirler."
Jane karanlıkta kaşlarını çatarak ona baktı. "O bayan bunu istemese bile
mi? Ve o bir Leydi olamasa bile mi?" diyerek hiddetinin çabucak gözyaş-
larıyla yer değiştirdiğini genç adam göremeden başını başka yöne çevirdi.
"Jane, bu, elbiseyle mi ilgili?" diye sorarken sesindeki artan sabırsızlık ve
küçümsemeyle devam etti. "Eğer öyleyse, Leydi Sulby’e bakmak bile iyi bir
E
elbisenin bir kadını Leydi yapmadığı görülebilir."
Jane hıçkırıkla kahkaha arası boğuk bir ses çıkardı. "Bu sözler
centilmence olmadı, Ekselansları"
Dük nefesini verdi. "Norfolk’a geldiğimden beri bir centilmen gibi
davranmakta güçlük çekiyorum" dedi.
Jane ona bir başka bakış attı. Mehtabın ışıkları onun aristokrat
profilindeki çıkık elmacık kemiklerine, güçlü ve kararlı çenesine vurmuştu.
Bu akşam yine titizlikle seçilmiş siyah gece takımı gri yelek yüksek
yakalı beyaz gömleğe düzgünce bağlanmış kravattan oluşuyordu. Ama güçlü
rüzgar bu akşamüzeri Markham Park’a gelen Stourbridge Dükü’nün koyu
renk saçlarını karıştırmış, ona bir korsan görünümü vermişti.
Ama Jane onun kim olduğunu kendine unutmamak için sıkı sıkı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
olmanın ve bunu bilmenin ne demek olduğunu anlayamazsınız."
Hawk ona bakakaldı. Bulutların arasından çıkan mehtap ışığı, onun asi
saçlarının parlak yeşil gözlerinin ve duygusal somurtkan dudaklarının
üzerine vurmak için tam o anı seçmişti.
Sevgili Tanrım! O dudakları öpmek istiyordu.
Onları sadece öpmek değil yalayıp yutmak istiyordu. Stourbridge Dükü
olduğu on yıldan beri ilk defa böyle kontrolsüz bir özlem hissediyordu. Dük
E
olduğundan beri tüm kelime ve hareketlerini iyice tartmadan yapmayan
Hawk için bu büyük bir şoktu.
Ama şu anda Jane Smith’in davetkar dudaklarını öpmekten başka bir şey
düşünemiyordu. Onu altına almak, dudaklarını yağmalayıp, parmaklarını
onun dağınık saçlarında, kreme gibi dolgun göğüslerinin şişkinliğinde, ince
belinde dolaştırıp, uyluklarının sıcak konukseverliğine yerleşmek istiyordu.
Jane Smith ne istenmeyen biriydi ne de öyle hissetmeliydi. Aslında Hawk,
Jane Smith denen bu kızdan daha acil ve umutsuzca istediği herhangi bir
kadın hatırlamıyordu.
Bu ani dürtülerin verdiği şokla ayağa kalkıp ondan uzaklaştı. "O zaman
seni yalnız bırakayım, Jane."
"Umarım sizi kırmadım, Ekselansları…" diyen genç kız da ayağa kalktı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
tutmak istiyordu.
Bir kadının sıcak konforundan çok mu uzak kalmıştı. Kısacası Morefield
Kontesiyle birlikteyken yetersiz bir fiziksel rahatlama mı alıyordu ki,
savunmasız ve korumasız bir genç kız dikkatini böylesine tehlikeli bir
şekilde üzerine çekiyordu. Stourbridge Dükü olarak geçirdiği zorunlu
yalnızlık ve kısıtlamalarla dolu geçen yılların getirisi miydi bu? Eğer öyleyse
E
Londra’ya döner dönmez kısa süre içinde bir metres bulmak için kendine
söz verdi.
Genç kız Dük'ün uyarısını dikkate alıp duraksamış üzgün bir şekilde
karanlığın içinde ona bakıyordu. Yoksul ve yetim bir kızın duygularının
değersiz olduğunu mu düşünmüştü? Kudretli ve soylu Stourbridge
Dükü'nün nezaket bile gösteremeyeceği kadar altında biri olduğunu mu
düşünmüştü?
"Öyleyse, gidin, Ekselansları." dedi başını meydan okurcasına gururla
geriye doğru atmıştı. "Ve Markham Park’ta kaldığınız süre içinde değersiz
varlığımla sizi rahatsız etmemeye çalışacağım."
"Beni yanlış anladın, Jane"
"Hiç sanmıyorum, Ekselansları"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Ekselansları?" Dük'ün kollarından kavrayıp onu kendine çekmeye
başladığını anladığında olanlara inanamayarak yutkundu.
"Hawk, Jane" dedi genç adam. Yüzü şimdi genç kıza çok yakında. Ay
ışığındaki mağrur ve yırtıcı görüntüsüne karşın nefesi sıcaktı. "Benim adım
Hawk" diye setçe açıkladı genç adam.
Genç kız ona sorarcasına baktı.
Hawk (şahin)?
E
Stourbridge Düküne yırtıcı bir kuşun adı mı verilmişti?
Tehlikeli yırtıcı bir kuş. Jane huşu içinde ona bakarken bugün erken
saatlerde onun için yaptığı değerlendirmeyi hatırladı.
"Anneme ait garip bir fikir" dedi kibirli bir şekilde ve genç kızı kolayca
kendi sert vücuduna bastırdı.
Jane şu anda Dük'ün sıradışı isminin nasıl verildiği ile ilgili değildi. O
Stourbridge Dükü ile ilgileniyordu -küstah, mağrur, kendini beğenmiş
Stourbridge Dükü- ve onun kollarında sıkıca tutulduğu gerçeği ile…
bakışları genç kızın yumuşak dudaklarına kilitlenmişti.
Aslında kurumlu Stourbridge Dükü'nün duruşundaki her şey onun genç
kızı öpeceği hakkında yeterli ipucunu veriyordu.
Bu düşünülemezdi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Tasavvur edilemez…
Yine de Jane kendini bunu düşünürken buldu. Zaten genç adamın
mükemmel dudaklarının onun ağzını işgal ettiğini hissedebiliyordu. Aklı
karışmıştı. Muhakkak ki, Stourbridge Dükü'nün bir kadını öpmek için kendi
hemcinslerinden daha seçici davranmalıydı ama Jane şu anda onun
gözlerindeki azgın ışıltıyı çok net görebiliyordu? Genç adamın kuvvetle
kendine bastırdığı sert vücudundaki gerginliği hissedebiliyordu.
"Buraya yalnız gelmemeliydin, Jane." Altın ışıklı gözleri iştahla genç
kızın solgun yüzünde dolaştı. "Gelmemeliydin" genç adamın başı Jane’e
br
doğru eğildi. Hayranlıkla donakalan Jane’nin dudakları onu karşılamak için
aralandı.
Bir öpücük.
Tek bir öpücük.
Jane’nin ilk öpüşmesi.
Elbette ki, bunu istemek çok değildi? Kendisi için bir şey? İnkarla geçen
E
on iki uzun yıldan sonra bir insanın dokunuşu ve sıcaklığı?
Ama daha derinlerde güçlü ve zorba Stourbridge Dükü'nün bir öpücükle
kalmayacağını biliyordu. Onun yaşında ve deneyiminde bir adam çok daha
fazlası için talepte bulunacaktı. O karşılığında kendisinden hiçbir şey
vermeden alan ve tekrar alan bir adamdı.
"Hayır" Öpmesini engellemek için başını çevirdi, çelik gibi kavrayışına
karşı mücadele etti. Genç adamı itti ama bu sadece Dük'ün onu kendisine
daha çok bastırmasına yaradı. "Hayır" diyerek genç kız hala açıkça görünen
arzusuna karşı koymaya çalıştı. "Yapmamalısın. Lütfen Hawk.
Yapmamalısın…"
Hawk, vücudunu yakıp kavuran arzunun arasında kızın ricasını
algılayınca duraksadı ve inanamayarak ona baktı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
vesayeti altında geçirdiği zorlu yıllar onun doğasını bir parça sindirmiş
görünüyordu yine de hala oradaydı -sanki Jane ona meydan okuyordu,
sanki Dük ile ters düşmekten çekinmiyordu. Stourbridge Dükü bu iki şeyi
nadiren görürdü.
Jane Smith’in onu sadece bir Dük olarak görmediğini anlamak sıra
dışıydı. Genç kız unvanının arkasındaki adamı görüyor ve şu anda onunla
konuşuyordu. Genç kızın bu güzel yanı ilgisini çekti. Son on yıldır kendisine
bir dereceye kadar en iyi hizmeti aldıysa da bunu unutmuştu.
Bu olmamalıydı -olamazdı- yeniden.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
gelecekte geceleri buraya yalnız gelmenizi tavsiye etmem. Bir başka zaman
kendinizi çok vahim bir tehlikenin içinde bulabilirsiniz."
"Şimdiye kadar bu tepeler daima benim sığınağım oldu."
Hawk izinsiz girene kadar.
Onu kollarından tutup, öpmeye kalkışana kadar.
Ama bu bir anlık şeytana uymaydı, genç kız bunu için özür talep
etmeyecekti…
Kız muhteşemdi. Hawk aralarında başka bir yakınlığın olamayacağının
br
bilincindeydi. Saçları alev bir perde gibi rüzgarda uçuşuyordu. Gözleri
genişlemiş, mükemmel somurtkan dudakları aralanmıştı.
Bütün bunlar Hawk’a genç kızın müthiş bir sevgili olacağını
gösteriyordu. Bu kadının onun herkesten gizlediği en dipteki tutkularını
içgüdüsel dokunuşlarla ateşleme kapasitesine sahipti.
Jane Smith Stourbridge Dükü'nün soğukkanlılığı için vahim bir
tehlikeydi.
E
Jane Smith zevkine düşkün Stuorbridge Dük'ünün ruhu ve kalbi için her
şeyden daha zararlıydı.
"Belli ki artık daha fazla koruma sağlayamayacaklar" diye soğukça
belirtti genç adam. "Size iyi geceler demeliyim, Miss Smith." Markham
Park’a geri dönerken bu sefer tereddüt etmedi.
Jane genç adamın haşin görüntüsü karanlıkta kaybolana kadar onu
gözleriyle takip etti. Storbridge Dük'ü bu gece yalnız sığınağını işgal
etmemişti. Ona öpmek için dokunurken genç kızın içindeki derin açlığı da
uyandırmıştı. Ona dokunduğunda içindeki hiç bilmediği tutkusuyla
göğüsleri şişip sertleşmiş, bacaklarını arasına öyle bir sıcaklık yaymıştı ki
bu birlikteliğin ne kadar yanlış olacağına dair her şeyi unutup onu öpmek
istemişti. Mağrur Dük ile kum tepelerinin üzerine uzanmak, giysilerinden
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Elbette Leydi Sulby dün gece Lord Tilton ile yaşananları tıpkı daha önce
Stuorbridge Dük'ü ile olanlar gibi yanlış anlamıştı?
Veya Leydi Sulby sadece Dük'e mi atıfta bulunuyordu acaba?
Genç adam hakkındaki erotik rüyaları hala hafızasında çok taze olan
Jane’nin yanakları kızardı.
Genç kız suçlamayı red etmek için kendini daha yeterince
toparlayamadan "Cevap vermek için kendini zorlama, Jane" diye tersledi
onu yaşlı kadın. "Sefil ayrıntıları duymak benim açımdan hiçbir şeyi
br
değiştirmez"
Jane şok içinde onun sözünü kesti. "Ama hiçbir sefil ayrıntı yok..."
"Duymak istemediğimi söylemiştim" Leydi Sulby açık bir nefretle ona
baktı. "Artık bu kadar yeter! On iki yıldır sana verdiğimiz onca emek ve
çabadan sonra yine de o hafifmeşrep annene benzedin."
Jane damarlarındaki her damla kanın çekilip başının döndüğünü
hissetti. "Benim... benim annem mi?’’
E
Leydi Sulby’nin üst dudağı tiksintiyle kıvrıldı. "Senin annen, Jane. Senin
gibi ve tamamen ahlaktan yoksun ve..."
"Nasıl cüret edersiniz...?" Leydi Sulby’nin kendisini beklediğini haber
veren hizmetçi onun memnuniyetsiz ruh halinden bahsetmişti ama yine de
kendisi ve annesi hakkındaki böylesi bir saldırıya hazırlıklı değildi. "Annem
iyi ve nazik..."
Diğer kadın küçümseyerek genç kıza baktı. "Ve bunu sana kim söyledi,
Jane?" yaşlı kadın hor gören bir tavırla başını salladı. "Onunla evlenen aptal
bir papaz? Joseph Smith. Öyle görünüyor ki o da diğer erkekle gibi
Janneth’in kusurlarını göremiyordu. Ama ben biliyordum. Onun utanmaz ve
ahlaksız biri olduğunu biliyordum." Kadının gözleri çılgınca parlıyordu. "Ve
sonunda onun ahlaksız karakteri hakkında yanılmadığım ortaya çıktı değil
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
söylediklerini hayretle dinleyip kendini savunmaya çalıştı ama onun
yüzündeki ham nefreti bütün açıklığıyla görüyordu.
"Janneth de utanmamıştı." Leydi Sulby gözlerinde vahşi pırıltılarla
öfkeyle sallandı. "Evlendiğinde üç aylık hamile olduğu için özür
dilememişti."
Bu son suçlama ile Jane kendini ölü gibi hissetti. Babasıyla evlendiği
E
zaman annesinin karnında çocuğu mu vardı? O çocuk Jane miydi?
Ama bu annesini fahişe yapmazdı. Bu sadece pek çok çift gibi anne
babasının evlilik yeminlerini beklemediğini gösterirdi. Düğünden altı ay
sonra gelen ilk çocuk Jane değildi…
Genç kız başını iki yana salladı. "Endişelenmesi gereken tek kişi benim
ve ben..."
"Sen öyle düşünebilirsin. Sen de ona benziyorsun. Ahlaksız
davranışlarınla bu aileyi küçük düşüreceğini asla düşünmezsin."
"Ama ben hiç bir şey yapmadım."
"Kesinlikle bir şey yapmışsın. Uşağı Brown Dük'ün bu sabah ayrılacağını
söyledi."
"Dük gidiyor mu?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
"Bana masum rolü yapma, Jane Smith. Dün akşam yaptıklarına hepimiz
şahit olduk. Hiç kuşkusuz onunla evlenebilmek için yatağına da
girmişsindir. Ama bu sabah aceleci umutlara kapılmışsa sana söyleyeyim,
çabaların boşa gitti. Dük gibi adamlar senin gibi ahlaksız veletlerle
evlenmez. Ah seni kötü kinci kız. Jane Smith!" derken Leydi Sulby’nin sesi
iyice histerik bir hal almıştı. "Aramızdaki yılan! Olivia’nın Stourbridge
Düşesi olma şansını tamamen mahvettin."
Jane Dük'ün Leydi Sulby’le tanıştıktan sonra Olivia’yı kendi için
br
isteyeceğinden kuşkuluydu. Lord St. Clair gelmeyince Olivia böyle uzak
umutlara kapılmışsa bu tamamen Leydi Sulby’nin sapkın fantezisi
yüzünden olmuştur.
"Jane bugün evden gitmeni istiyorum." Dedi kadın tiz bir sesle. "Bugün...
beni duydun mu?"
"Benim de niyetim o." Jane Leydi Sulby’nin kendisi ve annesi hakkındaki
düşüncelerini öğrendikten sonra burada bir gün, bir saat, kesinlikle gerekli
E
olandan bir an bile fazlasını kalmayacağını biliyordu.
"Ve annen gibi kendini hamile olarak bulursan buraya sürünerek
gelmeyi hayal bile etme. Uygun hiçbir erkek seninle evlenmez ama sarhoş
bir aptalı piçine isim vermeğe ikna edebilirsin"
Jane bütün o suçlamaların adaletsizliği karşısında acı içinde hala Leydi
Sulby’nin karşısında duruyordu. Sanki gri bir tünelin ucunda yaşlı kadına
bakar gibiydi. Tüm duyuları uyuşmuştu.
Leydi Sulby genç kızın şok geçirmiş görüntüsü karşısında gözlerini
kısmıştı. "Bilmiyordun değil mi? Seni doğururken öldüğü halde baban
sevgili Janneth’in anısını kirletmeye dayanamadı."
"O benim babamdı." Ellerini iki yanına bastırdı. "Babamdı..." bu korkunç
kadının anne babası hakkında söylediği şeyler yüzünden gözleri dolmuş
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
zafer çığlığı attı. "Janneth’e çok benziyorsun. Aynı vahşi güzellik. Aynı
fütursuz karakter."
Jane birden Leydi Sulby’le geçirdiği on iki yılda onun nasılda Janneth’ın
kızının ruhunu öldürmeye çalıştığını midesi bulanarak fark etti. Genç kıza
uymayan giysilerle nasıl güzelliğini soldurmaya çalıştığını… Leydi Sulby
annesinden nefret ettiği kadar Jane’den de nefret ediyordu…
E
"Janneth, inatçı ve şımarıktı." diye devam etti yaşlı kadın. "Erkekleri
küçük parmağında oynatma konusunda yetenekliydi. Ama sevgili seçiminde
korkunç bir hata yaptı. Bir hata yüzünden eve döndü. Hamile olduğunu
söylediğinde o adam onu hayatından çıkarmakta tereddüt etmedi. Sana
gebeydi, Jane."
"Yalan söylüyorsunuz" dedi genç kız kendini zorlayarak. "Janneth size
ne yaptı bilmiyorum ama yalan söylediğinizi biliyorum"
"Öyle mi?" genç kıza alayla bakarak masanın üzerine bir kağıt koydu.
"Belki de bunu okumalısın. O zaman annenin kim ya da ne olduğunu
öğrenebilirsin"
"Bu nedir?" diyerek ihtiyatla mektubu süzdü genç kız. Janneth’in
ölümünden yirmi iki yıl sonra kim Leydi Sulby’e mektup yazmış olabilirdi?
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
buldum. Kepaze iğrenç mektuplar"
"Birden fazla mı mektup vardı?" dedi Jane uyuşmuş bir şekilde.
"Dört tane vardı." oiye homurdandı Leydi Sulby. "Her birinde Janneth
sevgilisine günah içinde birlikte yarattıkları çocuktan bahsediyordu..."
"Onu bana ver" dedi pat diye Jane ve Leydi Sulby’nin tombul elleriyle
göğsüne bastırdığı mektubu kaptı. "Annemin mektuplarını okumaya hakkın
yoktu. Doğru değil! Diğer mektuplar nerede?" Jane masaya yaklaşarak
E
kağıtları karıştırmaya başladı. Aynı el yazısıyla yazılmış mektupları
bulmaya çalışıyordu. Odaya ilk geldiğinde Leydi Sulby’i okurken gördüğü o
kağıtlar olmalıydı. "Sir Barnaby’nin mektuplardan haberi var mı?"
"Elbette yok. On iki yıldır mektupları ondan sakladım. Dün seni
mücevher kutumla görünce neden endişelendim sanıyorsun?"
Çünkü mektuplar oradaydı!
"Nasıl cüret edersin?" dedi Jane yeşil gözleri hiddetli, yanakları kızarmış
olarak. "Annemin özeline saygı duymadın onun şahsi mektuplarını okudun."
Leydi Sulby bu ateşli öfke karşısında irkildi. Ellerini kendini korur gibi
göğsüne götürdü. "Benden uzak dur, ahlaksız kız. Hainkız!"
"Yakınında bir yerde olmak gibi bir niyetim yok. Sana dokunarak
ellerimi kirletmeyeceğim. Seninle iyi geçinmek için çok uğraştım ama
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
olmadı. Burada bana sadece Sir Barnaby nazik davrandı. Senin gibi hırslı ve
kindar bir karısı olduğu için şimdi ona acıyorum."
"Benden uzak dur, korkunç kız!"
"Oh, korkma gidiyorum. Bana ait birkaç parça eşyayı alır almaz
gideceğim. Annemin mektupları dahil!" diyerek odadan ayrılırken sırtını
dikleştirmiş, başını gururla kaldırmıştı.
Küçük odasına doğru koridorda aceleyle giderken mutlu ve rahatlamış
olduğunun farkındaydı. Sonunda Markham Park’ı terk etmek için bir nedeni
vardı. Gelecekte hayatta başını ne gelirse gelsin, Leydi Sulby’nin zalim
br
nefreti altında burada geçirdiği yıllar gibi berbat olmayacağını biliyordu.
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
E
Hawk, tamamen Dolton’nun becerisiyle elde ettiği sıcak banyonun
keyfini sürüyordu.
Genç adam güneş doğarken giyinmiş ve sahilde ata binerek tuzlu
havanın saçlarını ve aklındaki kuruntuları dağıtmasına izin vermişti.
Hatta kendine Jane Smith’i düşünmek için bile izin vermişti. Sabahın ilk
ışıkları geçen akşam yaptığı saçmalıkları farklı bir perspektife oturtmasına
yardımcı olmuştu. Hawk fazlasıyla sıkılmıştı ve biraz da sinirliydi ve Jane
düzgün fiziği, keskin diliyle dikkatini dağıtmasına yardımcı olmuştu. Hoş
biri olmakla birlikte neticede bir eğlenceydi.
Markham Park’a dönüp yokluğunda gelen mektubu okuduğu zaman
morali daha da düzeldi. Mektup, Londra’da onun adına çalışan Andrew
Windham’dan gelen haftalık rapordu ama Sulbylerin bunu bilmesi
gerekmiyordu. Onlara kolayca hemen ayrılmak zorunda olduğunu
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
söyleyebilirdi.
Yanındaki sürahiden saçlarına temiz su dökerken hiç olmazsa banyosu
biter bitmez bir saat içinde buradan uzaklaşabileceğini düşünüyordu.
Andrew’un mektubu gelmeden önce kendisi bir ayarlama yapmaya
niyetleniyordu -tesadüfün bu kadarı olmazdı.
Yarın Gloucestershire Mullbery Hall’de olabilirdi. Arazisini kontrol
ederdi.
Ve Jane Smith ile yaşananları güvenli bir şekilde aradan çıkarıp kontrolü
sağlardı.
br Beline bir havlu bağlayıp küvetten çıkarken kendine Jane Smith ve onun
yeşil gözlerini düşünmeyi yasakladı. Yola çıkmadan evvel giyinip tıraş
olmak için zile basarak Dalton’u çağırdı. Dalton buradan, Sulbylerden ve
kışkırtıcı Jane Smith’ten en kısa sürede uzaklaşmasında bir gecikme
yaşanmaması için ikinci uşağa nezaret ediyordu.
Ayrılmadan önce Jane Smith’i görmek ve konuşmak istememesi
E
korkaklık değildi. Şehvet bir metrese hissedilecek bir şeydi, aklında yatak
yerine evlilik olan bir kasaba papazın evlenmemiş yetim genç kızına değil.
Hawk yatak odasında dalgınca ihtiyaçlarını düşünerek dolaştı.
Karşılığında ondan pahalı birkaç hediyeden başka bir şey istemeyen
deneyimli bir kadın yatakta tatmin edici olurdu. Evet, bu düşüncelerinin
sürekli olarak Jane Smith’e kaymasını kalıcı olarak engellerdi.
Bu düşüncelerle hızla yatak odasının kapısını savurup hole fırladığında
düşüncelerini işgal eden kızı kırmızı yüzü aşırı parlak gözleri ve gevşemiş
topuzunda kurtulan yanaklarına dökülmüş bukleleriyle karşısında buldu.
‘’Ah’’ Jane Smith aniden durdu. Dük'ü henüz giyinmemiş olarak görmek
belli ki yanaklarını daha da kızarmıştı.
Genç adamın ilk içgüdüsü odasına dönüp koltuğun üzerindeki robunu
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
giymek oldu. İkinci içgüdüsü kendine bunu niye yaptığını sormaktı. O kendi
yatak odasının mahremiyeti içindeydi ve Jane özeline kabaca dalmıştı. O
halde genç kızın onun çıplaklığından utanması neden Hawk’ı ilgilendirsindi.
Genç adam kaşlarını kaldırdı. "Banyomu bölmek için iyi bir nedenin
olduğuna güveniyorum?"
Jane ona baktı. İyi bir nedeni var mıydı? Düşünemedi. Neden orada
olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Ve Hawk - kesinlikle Stourbridge Dükü
değil- ayakta öylece dururken çok... çok...
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Jane bunları okuduktan sonra oturup ağladı. Janneth için. Joseph Smith
için. Annesi ona derin bir aşkla bağlanmıştı ama evli sevgilisine hissettikleri
gibi değil… Jane gerçek babasının kim olduğunu bilmiyordu.
Gözyaşları dinince burayı terk etme konusunda ettiği yemini hatırlatan
Jane bugün Markham Park’tan onu da yanına alabilecek kimlerin ayrıldığını
sordu.
Stourbridge Dükü.
Genç adam bu sabah banyodan sonra dağılmış saçları ve yalnızca bir
havlunun örttüğü güçlü bacakları ile hiç de Stourbridge Dükü gibi
br
görünmüyordu!
"Ayrılırken seni yanımda götürmemi istiyorsun?…" diye inanamayarak
usulca sordu genç adam.
Jane başını salladı. "Eğer sakıncası yoksa, Ekselansları."
Eğer sakıncası yoksa!
Bu kız odasına habersizce pat diye dalıp giderken onu da yanında
E
götürmesini istiyordu!
Ne maksatla?
Evet, Hawk önceki akşam onu kollarına alarak pervasız bir dürtüsellikle
öpmeye çalıştığını kabul ediyordu. Ama bu genç kıza onunla bir ilişki
yaşamak istediğini düşünme hakkını vermezdi. Bugün buradan ayrılırken
onun da yanında götürmek istediği varsayımı kesinlikle yanlıştı.
Genç adam ağzını alayla büktü. "Jane, seni metresim yapmak istediğim
gibi bir yanılgının etkisi altında olabilir misin?"
"Hayır, tabii ki değil." Duyduklarıyla gerilen genç kızın güzel yeşil gözleri
soldu.
Hawk, onun isteklerine karşı kayıtsız olmadığını fark etti. Bu sinir
bozucuydu!
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
görmüştü. Sıcak erotik bir rüya. Ve bir kez daha midesinin altında alışık
olmadığı bir ağrı hissetti. Fiziksel olarak genç adamın fazlasıyla farkındaydı.
"Senin ne sorduğun hakkında hiçbir fikrim yok, Jane"
Jane bakışlarını onun altın rengi gözlerine doğru kaldırdı. "Sizi temin
ederim, herhangi bir sorun çıkarmamaya çalışacağım..."
Hawk keyifsizce gülerek onun sözünü kesti. "İnan bana Jane, çalışmana
E
gerek yok!" genç adam zaten fiziksel olarak bu kadar alışılmadık bir tepki
verdiği kadına eşlik etmek için saatlerini günlerini harcamayacaktı.
Lanet olsun! Onunla yalnız kaldığında tekrar aynı tepkiyi verecek olursa
bir koltuğun üzerinde bile genç kızla sevişebilirdi.
"Bu acele niye, Jane? Dün geceden bu yana ne oldu da burayı terk
etmeye bu kadar meraklısın?"
Yüzünden duyguları belli olamasın diye Jane başını başka yöne çevirdi.
"Artık Leydi Sulby’le aynı çatı altında kalamayacağıma karar verdim. Hepsi
bu."
Hayır. Lanet olsun! Hepsi bu değildi. Jane’nin kendini bu kadar çaresiz
hissetmesi için o cadı ne yapmış olabilirdi? Leydi Gwendoline bu sabah ne
demişti ki aniden Markhm Park’tan ayrılmaya karar vermişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
ederse hiç kuşkusuz bu beyefendi genç kızla evlenmeye zorlanırdı.
Hawk bunu gerçekleştirmek niyetinde değildi!
Yeşil gözlerdeki yakarışa yenilmemek için başka tarafa dönen genç
adam, "Hayır, Jane. Benimle seyahat etmen korkarım ki mümkün değil.
Leydi Sulby ile aranızdaki anlaşmazlık ne olursa olsun dönüp bununla
yüzleşmelisin. Sorunlarından kaçmak çözüm değil." Hawk bunun böyle bir
durumda yapılacak en iyi tavsiye olduğunu biliyordu. Ama kendini
E
dinlerken önerisindeki kendini beğenmişlikten hoşlanmadı.
Başka çaresi var mıydı? Genç adam başka bir seçenek göremiyordu.
Sadece Jane’e baktığında narin omuzlarının umutsuzluktan çöktüğünü
görmemiş olmayı dilerdi.
Genç adam derin bir nefes aldı. "Belki bana bu üzüntüye neyin sebep
oluğunu anlatırsan..."
"Teşekkür ederim. Ama hayır, Ekselansları. " Genç kızın omuzları
gururla gerilmişti. "Bana size güvenli bir yolculuk dilemek düşer. " diyerek
kapıya doğru ilerledi genç kız.
"Jane! "
"Güle güle, Ekselansları" genç kızın sesindeki sessiz onur adamı bir
bıçak gibi kesti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hawk uzun adımlarla odayı geçip daha açılmadan kapıya elini dayadı.
"Jane, benimle yalnız seyahat etmenin hiç de uygun olmadığını göremiyor
musun? "
"Tamamen anlıyorum, Ekselansları. "
"Jane, seni bana baştan savar tarzda 'Ekselansları' dememen konusunda
uyarmıştım. " derken genç adam iki eliyle onun omuzlarını kavramıştı.
"Bozulduğunu görebiliyorum. Ama senin göremediğin bu üzüntünün
çabucak geçeceği. Eminim Leydi Sulby merhametsiz olmak istememiştir..."
"Hiçbir şey bilmiyorsunuz. " Genç kız ellerini iki yanında kasmış Dük'e
br
bakıyordu. "O sert, nefret dolu, altındakilere tamamen kötü niyetle yaklaşan
biri. Eminim köpeğinize bile onun bana davrandığı gibi muamele
etmezsiniz. "
Genç kız Dük'ün onu tutmasına izin vermeden çıkmak için döndü. Holde
kendi odasına doğru ilerlerken genç adamın altın ışıklı gözlerinin kaşlarını
çatarak onu izlediğinin farkındaydı.
E
Dük'ün ona eşlik etmeyi kabul etmemesi buradan gitme kararını pek
etkilemezdi. Burada bir gün daha kalmayı reddediyordu.
Eğer Londra’ya yalnız gidecekse posta arabasıyla Someset’e gidip
babasının eski kahyası Bessie’yi bulabilirdi. Halen sadece iki mil ötedeki bir
köyde evli oğluyla yaşadığını düşünüyordu.
Bessie anne babasını Jane doğmadan önce de tanıyordu. Ve Jane
Sulbylerin evindeki pozisyonundan biliyordu ki hizmetliler sık sık ev
halkının bile bilmediği konular hakkında fikir sahibi olurlardı.
Bessie belki de Janneth’in sevgilisi hakkında Leydi Sulby’den daha fazla
şey biliyordu. Mektuplardan öğrenemediği bilgileri ondan edinebilirdi.
Annesinin asla sevgilisine göndermediği mektupları okuduğunda genç
kız bir karar vermişti. Vaktinde gerçek babası onu istememiş olabilirdi. Ama
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Biraz daha şarap, Ekselansları?" diye sordu genç adama geceyi
geçirmeye karar verdiği handaki hizmetçi kız. Dalgınca başını salladı genç
adam. Yanındaki bir sürahi şarapla geceyi geçirmeye karar vermişti.
Yemeklerde bir sorun olduğu için değil ama içki şu andaki karanlık ruh
haline daha iyi hizmet ediyordu.
Jane ile yaptığı hiç de tatminkar olmayan görüşmesinden sonra
E
Markham Park’dan ayrılmıştı. Jane’nin gözlerindeki incinmeyi gördüğünden
beri içi hiç rahat değildi. Araya mesafe koydukça bu duygusu daha da
artıyordu. Ve şimdi on saat sonra Jane’i kederiyle baş başa bıraktığı için
suçluluk duyuyordu.
Ama Jane’i yanında getirmek hem onun hem de kendisi için tehlikeli
olurdu. Tamamen.
Belkide genç kız bunu istemişti.
Her nasılsa Hawk öyle düşünmedi. Bu sabahki mutsuzluğu çok
şiddetliydi ve Leydi Sulby’nin fenalıklarında mümkün olduğu kadar uzağa
kaçmaya çalışıyordu.
O kötü davranışlardan kısmen Hawk’ın da sorumlu olduğundan hiç
şüphe yoktu. Yemekten önce ilgisini Jane’nin üzerinde tutunca ev sahibinin
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
şeklindeki tırnak izleri çok belirgindi. İzlerin girintileri düzgündü, tıpkı
Jane’nin muntazam kesilmiş tırnakları gibi.
Bu sabah aniden yatak odasında belirdiğinde Jane’nin hiç de baştan
çıkarıcı bir havası yoktu... kendisini de götürmesini isterken hiçbir ayartıcı
söz ya da davranışta bulunmamıştı. Sadece yanakları solmuş gözlerinde ise
umutsuz bir bakış vardı.
E
Lanet olsun! Yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Zaten bunu düşünmemişti de…
"Başka bir şey alır mıydınız, Ekselansları?"
Genç adam kaşlarını çatarak hizmetçi kıza baktı.
"Hayır" diyerek neredeyse hiç dokunulmamış yemek tabağını
kaldırmayı teklif eden kıza başıyla onay verdi. "Belki bir sürahi şarap…"
kapıya giderken kızı durdurdu. "uşağım hana geldiğinde en kısa sürede onu
bana gönderin, olur mu? "
Dalton’u ve Dük'ün kıyafetlerini taşıyan ikinci arabanın hana ulaşmamış
olması Hawk’ın memnuniyetsizliğini arttırmıştı.
Adamını ne alıkoymuştu? Jane ile ilgili yeni haberleri olabilirdi. Genç
adam ayrıldığından beri kızın keyfinin yerine geldiğini söyleyebilirdi…
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br "Ekselansları?"
Hawk derin düşüncelerinin arasında Daltonun geldiğini fark etmemişti.
Genç adamın yüzünde beliren dostça gülümseme buna alışık olmayan
uşağın yüzüne şaşkınlık olarak yansıdı. "Dalton" diyerek ciddileşti genç
adam. "Olaysız bir yolculuk yaptığına inanıyorum? "
"Eee, tam olarak değil, Ekselansları" adam rahatsızlıkla kaşlarını çattı.
Sarışın mavi gözlü orta yaşta ince bir adamdı. Şu anda gözlerini
E
işvereninden kaçırmakla meşguldü.
"Öyle mi?" Hawk, şaşırarak kaşlarını kaldırdı. Bunu sadece nezaketen
sormuştu. Yolculuk sırasında oluşan her türlü sorunu Dalton işverenine
yansıtmadan halletmesi beklenirdi.
"Hayır, Ekselansları" Dalton hala bakışlarını kaçırıyordu. "Belki de bunu
yukarıdaki odanızda görüşmeliyiz" diye ekledi hizmetçi kızın elinde
Hawk’ın istediği ikinci şarap sürahisiyle odaya aceleyle daldığını
gördüğünde.
Dalton’un tuhaf davranışları karşısında Hawk’ın kaşları daha da
havalandı. "Gördüğün gibi yemeğim henüz bitmiş değil. "
"Evet, Ekselansları" dedi adam ve alt dudağını ısırdı. "İzin verirseniz,
sizinle biraz özel görüşmek istiyorum, Ekselansları" uşak omuzlarını
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
beceriksizce silkeledi.
"Bizi yalnız bırak lütfen" dedi genç adam muhtemelen Dalton’nun akşam
yemeğiyle ilgili isteklerini öğrenmek için oyalanan hizmetçiye. Genç adam
"Şimdi" diyerek uşağına döndü. "Lütfen söyle nasıl bir karışıklığın içine
düştün?"
Uşak derin bir nefes alarak yüzünü buruşturdu. "Ben daha çok bunu size
gösterebilirim, Ekselansları. "
"Seni bu kadar endişelendiren ne olabilir" dedi genç adam ayağa
kalkarken. Başını salladı. "Benim ceketlerimden birini almayı mı unuttun?
br
Veya en iyi botlarımdan biri mi kayıp? " böyle bir durumda Dalton’nun kriz
geçireceği biliniyordu.
"Korkarım, o kadar basit bir şey değil, Ekselansları." Dalton odanın
kapısını geçmesi için Dük'e açarken kederle başını salladı.
Yatak odasına çıkan merdivenlerde ilerlerken "Arabanın tekerleği mi
çıktı?" diye alay etti Hawk.
E
Arkasından merdivenleri tırmanan uşak "Hayır, efendim" diyerek içini
çekti.
"Allah aşkına, adam. Tereddüt etme de ne olduğunu..."
Hawk kendisine tahsis edilen yatak odasının kapısını açtığında sade
döşenmiş odanın ortasında mahcup bir şekilde dikilen figürü görünce
aniden durdu.
Jane Smith sözde mahcup tavırlarla kirpiklerini kaldırıp, genç adama
baktı.
"Bunun anlamı nedir?" genç adam derin bir nefes aldı. En son ne zaman
bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu.
"Arabayı sadece birkaç dakikalığına boş bırakmıştım. Ahçının
seyahatiniz için hazırladığı piknik sepetini almak için." Dalton, Dük'ün
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
hissediyordu.
"Alay ettiğimi de nereden çıkardın? " dedi Dük kibirle kaşını kaldırırken.
"Benim Mr. Dalton’dan daha uzun belki de daha kuvvetli olmam
gerçeği... " kahkahaları hala meydan okurcasına gözlerinde parlıyordu.
Jane, genç adamın kızgınlığına karşı hiç sempati duymuyordu. Markham
Parkdan ayrıldığında onu son kez gördüğünü sanmak Dük'ün hatasıydı.
Uşağına dönüp konuşmadan önce altın mızrak gibi bakışları başından
ayağına kadar genç kızın üzerinde dolaştı. "Miss Smith burada kalamaz."
dedi uğursuz bir sesle .
br "Miss Smith kesinlikle burada kalacak" diye tercihini belirten genç kız
bonesini çıkarıp sandalyenin üzerine attı. "Belki bu odada değil" diye devam
ederken peleriniyle ilgilenmeye başlamıştı. Alayla başını salladı. "Eminim
hancı bu geceyi geçirebileceğim başka bir oda ayarlayabilir." diyerek
pelerinini sandalyenin sırtına koydu.
"Ve sonra ne olacak?" dedi genç adam. Taş gibi kesilmiş Jane’i izliyordu.
E
"Gideceğin yere kadar yürümeyi mi düşünüyorsun? "
"Gerekirse, evet" Jane dört direkli yatağın kenarında cesaretle ona baktı.
Genç adam dudaklarını sıktı. "Hiç kuşkusuz sen çok inatçı, sorumsuz..."
"Dük'ün öfkesini üstünüze alınmamalısınız diye düşünüyorum, Mr.
Dalton" dedi genç kız endişeli adama dönüp sıcacık bir gülümsemeyle.
Dük'ün uşağını Markham Park’tan kaçışına bulaştırmak belki de
hilekarlık olmuştu ama bu sabah boş arabaya usulca süzülmek çok cazip
gelmişti. Ve Dalton da sürücünün yanına yerleşince bu genç kızın saatlerce
fark edilmemesini sağlamıştı. Bu kadar saat geçtikten sonra Dük ya da uşağı
onu bu gece geri göndermeyi göze alamazdı.
Jane açıkça çileden çıktığı belli olan Dük'ün yarın onu geri dönmeye
zorlayabileceğini düşünmek istemiyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
"Evet, bizi yalnız bırakabilirsin, Dalton" dedi genç adam. "Şimdilik" diye
ekledi.
"Aşağı inip akşam yemeğinizi yiyin, Mr. Dalton" diyen genç kız teşvik
etmek için uşağa gülümsedi. "Birazdan ben de size katılacağım" uzun bir
gün olmuştu... hiçbir şey yiyip, içmeden geçen uzun bir gün... ve Jane şu an
ikisine de ihtiyacı vardı. Ama tabii ki öncelikle Stourbridge Dükü ile
görüşmesini bitirmeliydi.
"Benim personelime talimatlar vermene inanamıyorum"
br Mr. Dalton odadan ayrılıp kapıyı usulca örttükten sonra Jane ilgisini
Dük'e yöneltti. "Zavallı adama eziyet ediyordun... "
"Miss Smith! "
"Ekselansları "
Hawk odanın içinde dolanırken genç kızı beklenmedik şekilde odasında
bulduğundan beri öfkesinin hiç hafiflemediğini fark etti. Aslında tüm
samimiyetiyle onu ayaklarından çekip güzelce bir silkelemek istiyordu.
E
O anda Jane’e dokunma konusunda kendine güvenemedi. Onu silkeler
miydi yoksa öper miydi hiçbir fikri yoktu.
Jane’i korumasız olarak Leydi Sulby’nin insafına terk ettiği için saatlerce
kendine işkence etmişti. Ama öğreniyordu ki o anlarda genç kız Markham
Park’tan millerce uzaktaydı. Ve de bunu Dük'ün arkadan gelen ikinci
arabasına binip rahatça seyahat ederek başarmıştı.
Onun gülümsemesini gördüğünde genç adam gözlerini kıstı. "Sanırım
talimatlarıma bu kadar etkili bir biçimde karşı geldiğin için kendini tebrik
ediyorsundur?"
Doğru tanımın 'Tebrik' olduğundan emin değildi ama Markham Park’tan
başarılı bir şekilde uzaklaşmış olmaktan memnuniyet duyuyordu.
"Bu sabah arabaya binerken talimatlarınızın aklıma geldiğinden emin
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
değilim... "
"Eminim öyledir!" diyerek soğukça genç kıza baktı Dük.
"Ancak" diyerek yılmadan devam etti Jane. "Sulbylerin evinden
uzaklaşmış olmaktan memnuniyet duyduğum inkar edilemez."
Dük'ün dudakları inceldi. "Senin kayboluşunla benim ayrılışımdaki
tesadüfün fark edileceğini anlamıyor musun? Ki Sir Barnaby de arkandan
birini gönderecek?"
Leydi Sulby’nin kasıtlı olarak onu düşürdüğü kötü durumu ve
ayrılmasını yaşlı kadının emrettiğini düşünen genç kız "Sanmıyorum,
br
Ekselansları" diyerek başını güvenle salladı.
"Jane, nasıl bu kadar pervasızca davranabilirsin?" Gözlerinin içine
bakabilmek için Dük odayı boydan boya geçti. "Sen yalnız genç bir kadınsın.
Evlenmemiş bir kadın. Eğer herhangi biri seni benimle bu handa bulacak
olursa... "
"Bunu kendinize dert etmeyin, Ekselansları" diyerek aceleyle ayağa
E
kalkıp genç adamın kafa karıştırıcı yakınlığından uzaklaştı. "Eğer gerekirse,
Dalton’u beni bir akrabası gibi göstermesi için ikna edebileceğimden
eminim."
Genç adam kaşlarını çattı. "Dalton ve sen arabada ne kadar birlikte
kaldınız? "
Jane dönüp, genç adama baktı. Yeni bir flört suçlamasıyla karşılaşmayı
bekliyordu. Bunun yerine adamın büyüleyici altın gözlerini derinlik-
lerindeki isteksiz şakayı yakaladı.
Omuzlarındaki gerilimi atan genç kız "Sadece bir saat kadar. Ama birisi
soracak olursa beni yeğeni olarak tanıtacak kadar benden hoşlandığına
inanıyorum."
"Yapacağından eminim." Hawk öfkesinin biraz durulduğunu fark etti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hangi koşullar altında olursa olsun Hawk genç kızı gece vakti dışarı atmaya
çalışırsa Dalton bunu en etkili şekilde protesto ederdi.
Stourbridge Dükü olarak genç kızdan derhal vasisinin yanına dönmesini
istemesi gerektiğini biliyordu. Ama bu gün erken saatlerde vasisinden
kaçmak isteyen Jane’e yardımı reddetmesi bütün gün düşüncelerine
musallat olmuştu. Şimdi Jane’den geri dönmesini talep etmek genç adama
bir fayda sağlamazdı. Bunun yerine yorgun bir tavırla içini çekti.
"Aç mısın Jane?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
yakındı.
Elini yüzünü yıkadıktan kısa bir süre sonra hancının kızı Marry ona
kahvaltı tepsisini getirmişti. Yani Jane’nin yolculuğa çıkmak için arabaya
binene kadar Dük'ü görme ya da konuşma fırsatı olmamıştı.
Beklediği gibi araba sadece dışıyla değil muhteşem döşenmiş
koltuklarıyla maksimum konfor sağlıyordu. Hatta güneş bile onu
neşelendirmek için dışarıda parlıyordu.
E
Aslında Dük'ün sessizliğinin farkında olmasa çok hoş bir yolculuk
olabilirdi.
Ve de diş gıcırtılarının, elbette!...
Şimdi, Jane kirpiklerinin altından ona bakmaya cesaret ettiğinde ilk fark
ettiği o gıcırdayan dişlerdi. Çene kemiklerini gerçekten tehlikeli bir şekilde
sıkıyordu.
Genç kız son iki saat içinde konuşarak onu meşgul etmeye çalışmıştı.
Jane pelerinini çıkardığı zaman genç adamın devam eden sessizliği kızın
sinirlerini daha da arttırmıştı ki, bugün giydiği Sir Barnaby’nin doğum günü
hediyesi olan yeşil elbisenin en favori giysisi olduğunu anlatmıştı. Ve aldığı
cevap bir homurtu olmuştu. O zamandan beri yeni bir konuşma girişimi için
gerekli cesareti kendinde bulamıyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Jane koltuğunda biraz öne doğru kaydı. "Bu sabah sizi rahatsız edecek
bir şey mi yaptım, Ekselansları? "
"Defalarca bana bu tarzda 'Ekselansları' diye hitap etmemeni sana
söylemedim mi?’’
Genç kız gözlerini kırptı. "Size nasıl hitap edebileceğimi bilmiyorum,
Ekse..." Dük burnundan soluyunca "Sir…" diye aceleyle ekledi genç kız.
"Bana Hawk demeni önermemiş miydim? "
"Yaptınız." Dedi genç kız yumuşak bir sesle. Dük'ün ismini hangi
koşullarda öğrendiğini hatırlatınca yanaklarına bir kırmızılık yayıldı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
omuzlarına ve güçlü bacaklarına tam olarak oturtturmasından memnun
olurdu ama bu özel anda adama ona manevra alanı sağlayacak biraz daha
bol pantolonlar yapması için izin vermiş olmayı diledi. Jane yirmi iki
yaşında olma ideasına rağmen hala masumdu ve Hawk’ın rahatsızlık
nedenine tamamen kayıtsız kaldı.
Genç adam yeniden kaşlarını çattı. "Sessizliğim için beni azarlamaya
cesaret mi ediyorsun, Jane? "
E
Genç adamın onu azarlamasının nedenini tahmin eden Jane’nin yanağını
ısırdı. Dük, Jane’nin neden aceleyle Markham Park’tan ayrıldığını ve
özellikle Londra’ya gidince ne yapacağını tekrar tekrar sormasına karşın
genç kız direnmiş bir şey söylememişti.
Genç kız kökleri yüzyıllar ötesine dayanan Stourbridge Düküne
Londra’ya gitme nedeninin sadece Somerset’e ulaşmak ve gerçek babası
hakkında bir şeyler öğrenmek olduğunu söyleyebilirdi.
Jane bunu ona söyleyemezdi. Dük için onun gibi biriyle ilişkilendirilmek
sorun olmayabilirdi ama bu kızına bir isim vermek için sevmediği adamla
evlenen annesine ihanet demekti.
Ve böylece, açıkça görünen Dük'ün üzüntüsüne karşın Jane inatla sessiz
kalmıştı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
diyerek beklenmedik gözyaşlarının arkasından yanındaki pencereye dönüp,
dışarıdaki yanıp sönen güneş ışığını seyretmeye başladı.
Dük'e güvenmekle hata mı yapmıştı?
O iki gün önce kum tepelerinde konuştuğu Hawk St. Clair olsaydı özel
meselelerini anlatabilirdi. Ama o aynı zamanda Stourbridge Düküydü.
Alanında zengin ve güçlü biri olduğunu unutmak mümkün değildi. Jane bu
E
adama annesinin kendi doğumuyla sonuçlanan evli bir erkekle yaşadığı
ilişkiden bahsedemezdi.
Bu Dük'ü ne kadar memnun edecek olursa olsun yapamazdı!
Hawk, gereksiz öfkesinin neden olduğu gözyaşları gördüğünde kalbi
sıkıştı.
On yıl önce annesi öldüğünden beri hayatında sürekli olarak kalan tek
kadın kız kardeşi Arabella olmuştu. Çocukken Arabella iyi huylu ve
sevimliydi. Ama Londra’da ilk sezonunu geçirdiği bu son birkaç ayda iki
ağabeyi gibi kendi yolunda gitmek konusunda inatçı olacağını göstermişti.
Teyzeleri yani kız kardeşinin şaperonu Leydi Hamilton, onu tamamen
yönetilemez ilan etmişti ki, bu Araballa’nın şu anda refakatçisiz kaldığı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
anlamına geliyordu.
Jane de tıpkı onun gibi inatçıydı. Kız kardeşininkinden farklı bir
yöntemle de olsa istediğini elde etmişti. Hiç kuşku yok ki, onca yıldır Leydi
Sulby’nin sivri dilinin baskısı altında kaldığından daha fazla saygısızlık
etmiyordu. En iyi ihtimalle Sulbylerin evinde ona fakir akraba muamelesi
yapılmıştı. En kötü ihtimalle de dün Dük'ün de şahit oldup onaylamadığı
gibi bir hizmetçiden hallice davranılmıştı.
Genç adam derin derin içini çekti. "Sana bir özür borçlu olduğuma
br
inanıyorum, Jane"
Yeşil gözleri bastırdığı yaşlarla daha da parlayan genç kız şaşırarak ona
döndü. "Bir özür mü, Ekselansları? "
Genç adam ona yine resmi bir şekilde hitap etmiş olmasını görmezden
gelmeyi seçti. "Huysuz biriyim." dedi başını sallayarak genç adam. "Ama
hırsımı senden çıkarmamalıydım."
Jane hüzünle gülümsedi. "Öfkenizin sebebi ben olsam bile mi?"
E
"Ama değilsin. En azından tamamen sen değilsin." diye ekledi genç adam
kızın gözlerindeki kuşkucu bakışları gördüğünde. "Jane, hiç kardeşin yok,
değil mi?"
"Yok, Ekselansları." diye boğuk bir sesle cevap verdi genç kız.
Jane’nin aniden gözlerini kaçırıp, ellerini kucağında sıkı sıkı
birleştirmesine neden olacak ne söylemiş olabilirdi? O sadece kardeşlerden
bahsediyordu ki zaten Jane’nin yoktu. Konuşmanın havası birden
değişmişti.
Jane’nin Leydi Sulby’le yaptığı görüşmeden inatla bahsetmemesini çok
sıkıcı buluyordu. Ama aynı zamanda onun gelecekteki sıkıntılarının sebebi
olmakta da genç adamı mutsuz ediyordu.
Genç adam başını salladı. "Tek çocuk olduğun için ne kadar şanslı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Gerçekten evlilik bu muydu? Aşk için değil, çocuk sahibi olma adına gerekli
bir koşul.
Stourbridge Dükü ne için evliliğe gereksinim duyardı? Dükalık için
gereken varisleri doğuracak uygun bir eş ve genç adam da hiç şüphesiz
kentte edindiği metresiyle seçtiği hayatı yaşamaya devam edecekti.
Erkeklerin evlenmesinin sebebi bu muydu?
Eğer öyleyse Jane bunun bir parçası olmadığı için mutluydu.
E
Zaten hayatının son on iki yılını sevilmemek için ne yaptığını düşünerek
geçirmişti. Sevgisiz bir evliliğin getireceği acıdansa evde kalması daha iyi
olurdu. Ayrıca onunla kim evlenmek isterdi ki? Evli sevgilisinden hamile
kalan terk edilmiş kadının kızı!
"Jane…?"
Karşısında oturan Dük'e bakınca Jane, düşüncelere dalıp gardının
düşmesine izin verdiğini fark etti. Ve Stourbridge Dükü çok zeki bir adam
olmasıyla ünlüydü. O her şeyi gören altın renkli gözlerinden hiçbir detay
kaçmazdı.
Kraliyet mavisi ceketi ve kar beyaz gömleğiyle bu sabah çok yakışıklı
görünüyordu. Stourbridge Dükü'nün bugün ne kadar yakışıklı olduğunu
fark ettiğinde kendi evlenme olasılıkları gerçekten önemini yitirmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
ve yaramaz Sebastian ile Jane’nin tanışma ihtimalini hiç de sevmediğini
düşünüyordu.
Hawk geçen haftaki görüşmelerinde idea ettiğinin aksine küçük
kardeşlerine çok düşkündü. Ama aynı zamanda onların karakterlerini de iyi
biliyordu. Ve bu her iki yakışıklı alçak için masum güzel Jane’nin bir eğlence
olabileceği düşüncesiyle içi rahat değildi.
E
Genç kız onun bu yorumuyla kaşlarını kaldırdı. "Nasıl yani,
Ekselansları?"
Hawk’ın kaşları hala Jane’nin erkek kardeşlerini romantik ilgilerine
odak olması düşüncesiyle çatılmıştı. "Arabella yazı geçirmek için Mulberry
Hall’le döndüğü için haliyle bu sezon sona erdi."
Jane’nin gözleri büyüdü. Gittiklerinde Leydi Arabella Mulberry Hall’de
mi olacaktı? Zaten dört gözle ağabeyinin gelişini mi bekliyordu?
Şey… hayır. Dük'ün hafiften belirttiği gibi oldukça iradeli olan bu kızın
Mulberry Hall’ün koridorunda heyecanlı bir şekilde koşturarak Dük'ü
beklediğini tasavvur edemiyordu.
Dük yanında Jane ile oraya vardığında heyecanlı ya da değil Leydi
Arabella Mulberry Hall’de olacaktı. Ve Dük uzun bir araba yolculuğunda
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
kendisine eşlik eden hiç tanımadığı bir bayanı kız kardeşine nasıl izah
edecekti?
"Elbette." dedi genç kız. Kirpikleri yumuşak yanaklarına doğru indi.
"Ben..." dedi, duraksayıp, dudaklarını yaladı. "Ekselansları benim varlığım
hakkında Leydi Arabella’ya nasıl bir açıklama yapmak niyetinde?" derken
endişeyle genç adama baktı. "Ne de olsa sizin korumanız altında olmadığımı
bilecek."’
"Neden ona basitçe gerçeği söylemiyoruz, Jane? Benimle gelmek için
br
yalvardığını…"
Genç kız ağzı açık ona bakakaldı.
Genç adamın eve kadar ona eşlik etmesi konusunda bir açıklama
düşündüğünü sanıyordu. Ama herhangi bir açıklama yapmasa bile ev
çalışanlarında hiç biri Dükn davranışları hakkında bir yorumda bulunmaya
cesaret edemeyeceğine inanıyordu. Ama genç ve inatçı kız kardeşinin
Jane’nin şaperonsuz varlığını kolayca kabul edeceği şüpheliydi.
E
Ah, en sonunda Jane’nin o soğuk tavırlarının gittiğini ve çok
bozulduğunu görmek Dük'ü çok memnun etmişti. Şimdi Jane’nin Hawk’ın
hangi dürtüyle onunla birlikte Mulberry Hall’a gelmesine izin verdiğini
düşündüğünü yüzünün şaşkın ifadesinde görebiliyordu. Ve eve
vardıklarında kız kardeşinin de bu dürtüler hakkında varsayımda
bulunacağı konusunda…
Stourbridge Dükü olmadan önce tıpkı Sebastian gibi arkadaşlarıyla pek
çok çapkınlık yapmıştı ama son on yıldır hayatını değiştirmişti.
Sebastian’nın şikayet ettiği gibi dıştan bakıldığında soğuk biriydi ve bütün
ilişkilerini halkın gözünden uzak tutardı. Jane onu Mulberry Hall’de metresi
olarak tutacağını düşünse bile Hawk açısından kız kardeşinin kaldığı evde
bu durum aile prensipleri açısından kabul edilemezdi. Jane’i bu şüpheyle
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
benim ilgimi...it ici bulduğun izlenimi vermemiştin"
Gerçekte, Jane Stourbridge Dükünde itici bir şey bulamamıştı. Aslında
elleri böyle onun avuçlarındayken kum tepelerindeki o gece onu rahatsız
eden o özlem yeniden canlanmıştı. Kendisini o deneyimi tekrar hayal
ederken buldu.
Daha fazlasını hayal ederken!
E
Bu adam -Hawk- içinde, daha önce varlığından haberdar olmadığı şeyler
uyandırıyordu. Ona doğru çekildiğini hissediyordu. Bu altın bakışların
yoğunluğu tarafından tutsak edilmişti.
Artık durması gerektiğini biliyordu Hawk. Mulbery Hall’de ona gerçekte
nasıl bir rol vereceğini açıklamadan önce ellerini bırakıp kendisiyle onun
arasına mesafe koymalıydı.
Ama yine de onun günaha davet eden yumuşak dudaklarına bakarken
genç kızı kollarına alıp, yumuşak cildini dokunmak ve tadına bakmak
arzusunda olduğunu hissetti. Bir ihtiyaç vücuduna sertçe çarptı. İki gece
önce direndiği bu ihtiyaca şimdi karşı koyamıyordu. Gözlerini kapatıp, genç
kızı zahmetsizce dizlerinin üstüne yerleştirip dudaklarına uzandı.
Genç kızın dudakları hep hayal ettiği gibi yumuşak ve sıcaktı. Pürüzsüz
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
boğazından bir inleme yükseldi. Adamın bir eli Jane’nin göğsüne
uzanmadan önce onun narin omurgasına sabırsız bir şekilde boylu boyunca
dolaştı.
Jane Hawk’ın öpüşüyle kendini uyuşturulmuş gibi hissetti. Ölmüş ve
cennete gitmiş gibi. Sonra onun elini öpüşürlerken şişip sertleşmeye
başlayan göğsünde hissetti. Dikilmiş meme ucuna dokunuyordu. Artık
tanıdık olan bacaklarının arasında hissettiği sıcaklıkla nefesi boğazına
E
takıldı.
Bir kadın ve erkeğin yatakta aralarında yaşanan şeyler konusunda
Jane’nin hiçbir fikri yoktu. Sadece Leydi Sulby’nin Olivia’ya gelecekteki
kocasına nasıl davranması gerektiği hakkında ki bilgilendirmesi -yatakta
sırt üstü yatıp adamın yaptıklarına sessizce katlanmak. -Ama bu- Hawk’ın
kollarında olmak onun tarafından okşanıp, öpülmek katlanılması gereken
bir durum gibi değildi. Daha çok kendini aciz hissediyordu.
Bu Jane’nin yoldan çıktığı anlamına mı geliyordu? Annesi sevgilisine
yazdığı mektuplarda samimi ilişkilerinden ne kadar hoşlandığını yazmıştı.
Jane’de erkeklerle sevişmek isteyen o hafif meşrep kadınlardan biri miydi?
Hayır, olamazdı!
Jane Leydi Sulby’nin onu suçladığı o kimselerden biri değildi. Değildi!
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hawk, genç kızla koltuğa yayılıp, onunla mest olmuş, ihtiyacı nedeniyle
vücudu acı çekerken bile arzudan bulanıklaşmış aklıyla Jane’nin artık
kendisine cevap vermediği algıladı.
Hem Stourbridge Dükü hem de Jane’nin vasi vekili olarak bu duruma bir
nokta koyup, bitirmesi gerektiğini biliyordu. Ve tekrarlanmasının tehlikeli
olacağını…
Kollarında gevşekçe yatan kıza bakmak için başını eğdi. Bakışları sert ve
alaycı, ağzı zalimce bükülmüştü. "Bir beyefendiyle tek başına seyahat
etmenin tehlikeleri konusunda yaptığım ikazların ne kadar doğru ve haklı
br
olduğunu gördün mü, Jane?’’ dedi. Genç kızın bedenini kaldırıp, karşısındaki
koltuğa yerleştirdi.
Şok geçiren Jane’nin gözleri büyüyüp, yüzünün rengi kaçtı. "Sadece bana
bir ders vermek için mi beni öptünüz, Ekselansları?"
Hawk genç kızın gözlerindeki acının ve şişmiş dudaklarındaki titreyişin
onu nasıl etkilediğini göstermemek için kendini çelik gibi sertleştirdi.
E
"Kısmen" diyerek soğuk bir sesle kızı doğruladı. "Ama ne olursa olsun senin
düşündüğünün aksine..." genç adamın ses tonu buz gibiydi, "...bir
Stourbridge Dükü kasabadan gelmiş alımlı yosmayı yatağa atmak için şantaj
yapmaya gerek duymaz." dedi genç adam ve küçümsemeyle ekledi. "Böyle
kadınlar yatağıma kendi istekleriyle koşa koşa geldiklerinden, onları ikna
etmek için kendimi hiç sıkıntıya sokmam gerekmedi. "
Genç kız Dük'ün gerçeği söylediğinin farkındaydı. O da kasabadan
gelmiş bir yosmaydı ve o -bir an için- genç adamla sevişmeye fazlasıyla
gönüllüydü.
"Hakkımda düşündüğün buydu, değil mi, Jane?"
Genç adamın sesi bile donduruyordu. O anda -ilk karşılaşmalarındaki
küstah ve kendinden emin Stourbridge Dükü gibi görünüyordu- dudaklarını
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
heykel gibi sıkmış uğursuz niyetlerle dolu gözlerini kısmış genç kıza
bakıyordu.
Genç adamın bu suçlamasındaki haklı yönlerini Jane mağrur bir şekilde
kabul etti. Genç kız korkusuzca gözlerini onun bakışlarına dikti. Dük'ün
cesaretten yoksun insanları amirane bir kibirle aşağıladığı iyi bilinirdi.
"Yatağınıza bayılmıyorum, Ekselansları."
"Bütün deliller aksini gösteriyor, Jane!"
Genç kızın soğuk bir tavır takınıp, kaşlarını kaldırdı. "Ben bir yalancı
br
değilim, Ekselansları."
Dük başını alayla sallayarak cevap verdi. "Hiç kimse sana kendini
kandırmanın da bir çeşit yalan olduğunu söylemedi mi, Jane?"
O anda Jane’nin parmakları daha birkaç dakika önce onu yalayıp yutan
genç adamın kibirli dudaklarındaki gülümsemeyi silip atmak için kaşındı.
"Bunu tavsiye etmem, Jane" dedi genç adam. Jane’nin ellerini içgüdüsel
olarak sıktığını görmüş yumuşak bir sesle uyarıyordu. "Suçlarının arasına
E
bana vurmayı eklemeden de zaten yeterince huzurumu kaçırdın."
Genç kız hırsla bir nefes aldı. "Gloucestershire’a doğru gitmemin benim
fikrim olmadığını, kararı sizin verdiğinizi hatırlatabilir miyim, Ekselansları!"
"Öyle" diye başını salladı adam. "Seni temin ederim zaten pişman
olduğum bir karar. "
Genç kız öfkeyle "Varlığım rahatsızlık veriyorsa çaresi kolayca bulunur,
Ekselansları."
"Eğer bir kez daha Londra’ya tek başına yolculuk yapman için izin
vermemi isteyeceksen..."
"İstiyorum."
"Aklından bu düşünceyi tamamen çıkarmanı tavsiye ederim, Jane."
diyerek kaldığı yerden devam etti genç adam. "Yazın bu zamanında
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
geçireceği tek bir günün sonunda kendini bir erkeğin yatağında baştan
çıkarılırken bulurdu. Mesela, kardeşleri Sebastian ve Lucien gibi…
Jane Dük'ün suçlamalarını inkar etmek istiyordu ama onun öpüşünün ve
sevecen ellerinin göğüslerine dokunurken içini titretmesinin hala etkisi
altındayken bunu nasıl yapabilirdi?
Genç adamın kibirli dudakları çok bilmiş bir edayla büküldü.
E
"Ekleyeceğin başka bir konu var mı, Jane?" diye alay etti. "Bu durumda
Mulberry Hall’e varmadan evvel sana orada refakat etmek için müsait olana
kadar Londra’ya gitmek için herhangi bir girişimde bulunmayacağına söz
vermeni istiyorum." dedi.
Genç kızın gözleri genişledi. "Bu, bana Londra’da bana eşlik edeceğiniz
anlamına mı geliyor, Ekselansları?"
"Bu" dedi genç adam sabırsızca. "önümüzdeki birkaç gün arazimdeki
birkaç sorunla ilgilenmem gerektiği ama sonra seni Londra’ya
götürebileceğim anlamına geliyor. Başka bir değişle artık Londra’ya yalnız
gitmek hakkında bir şey duymak istemiyorum."
Jane’nin kaşları çatıldı. Dük nasıl tahmin etmişti? Düşüncelerini bir
şekilde belli mi etmişti?
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
"O sözü istiyorum, Jane." Dük uzanıp genç kızın bileğini güçlü eliyle
sıkıca kavradı. Kısılmış gözleri kızın yüzünde dolaşıyordu.
Jane seçeneklerini hızla aklından geçirdi. Böyle bir söz verdiğinde
tutması gerekirdi. Bir yalancı olmadığına dair güvence vermişti, öyle değil
mi? Ama Stourbridge Dükü bilmese de bu araba yolculuğu onu hedefine
yaklaştırsa da aslında Londra’ya gitmeye hiç niyeti yoktu.
Nihai hedefi Londra olmadığına göre Dük'e böyle bir söz vermesi yalan
olur muydu?
br Muhtemelen.
Belki de olmazdı.
Teorik bir anlam farkı. Ama Dük ona gerçekten fazla seçenek
bırakmamıştı. Stourbridge Dükü gittiği her yerde ona eşlik etmek
niyetindeydi!
Somerset’de Bessie’yle kendisiyle ilgili tamamen kişisel şeyler
konuşurken yanında bir tanık istemiyordu. En çok da tepeden bakan soğuk
E
Stourbridge Dükünü…
Genç kız başını eğdi. "Size söz veriyorum, Ekselansları." dedi.
Genç adamın gözleri kısıldı. "Neye söz veriyorsun, Jane?"
Jane, genç kızın bu kadar kolay uysallık göstermesinden şüphelenen
genç adama hüzünlü bir gülümseme verdi. "Siz bana eşlik etmek için müsait
olana kadar Londra’ya gitmeye çalışmayacağıma söz veriyorum"
Genç kızın ifadesini izleyen Hawk’ın gözleri kısılmıştı. Jane’nin söz
verişinde doğru olmayan bir şeyler vardı.
Sadece Hawk’ın bunun ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
Henüz.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Beni Leydi Arabella’nın yeni arkadaşı olarak tanıtmadan evvel bana
güvenmeyişiniz sorun yaratabilir, Ekselansları." dedi Jane.
E
Hawk kütüphanesindeki geniş masanın arkasında oturuyordu. Kapı
açılıp da odanın içinde kurumla ilerleyip, onun karşısına oturan genç kızı
görünce elinde olmadan şaşırdı.
Kısa bir süre önce tanıştırıp, izin isteyerek ayrıldığı bayanların öğleden
sonralarını çay içip, sohbet ederek geçireceklerine güvenmişti. Ve bunun
şimdi işgal edilmiş olan kütüphanesindeki kutsal sığınağına kaçmak için bir
fırsat olarak görmüştü.
Odanın duvarları boydan boya deri ciltli kitaplarla doluydu. Kolayca
uzanabileceği bir sürahi brendi, şöminenin karşısına yerleştirilmiş
koltuklarıyla kütüphane eğer normalde uğraştığı gayrimenkul işleri yoksa
genç adama birkaç saatlik yalnızlık sağlardı.
Açıkçası hiç kimse, kütüphanede olduğu zaman Dük'ün rahatsız edilmek
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
indirdiği gözkapaklarının ardından kıza bakarken sesinde aldatıcı bir
yumuşaklık vardı. "...benimle bu kadar saygısızca konuşmaya cesaret
edebilen tek kişisin." Hawk’ın sesi son birkaç kelimede buz gibi sertleşmişti.
"Gerçekten mi, Eksalansları." Jane’nin yanaklarındaki artan kızarıklık
aslında göründüğü kadar rahat olmadığını anlatıyordu. "Beni şaşırttınız,
Ekselansları."
"Öyle mi yaptım?" genç adam kalkıp masanın önüne doğru ilerleyince
E
genç kız içgüdüsel olarak iki adım geri gitti. Bunu gören Hawk’ın
dudaklarına hain bir gülümseme yerleşti. "Bir kez daha kendini kandırmayı
tercih ettiğini düşünüyorum, Jane" diye alay etti.
Kandırıyor muydu? Belki de! Ama on beş dakika önce onları taşıyan
araba heybetli demir kapılardan geçip Mulberry Hall’ın sükunetine
ulaştığından beri genç kız şaşkına dönmüştü. Öğleden sonra güneşinin
vurduğu geniş avluya varmadan önce kenarlarında yüzlerce yıllık ağaçların
olduğu uzun yolda yavaşça ilerlemişlerdi.
Jane hipnotize olmuş gibi Hall’in muhteşemliğini seyrediyordu. Dük
onun araçtan inmesine yardım etti. Evin görünen cephesi, büyük meşe
kapının üzerinde ki yüzlerce pencereden oluşuyordu. İnce kum taşından
inşa edilmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Kapıya giden taç basamakların ilkine Dük bir ayağını atmıştı. Son derece
parlak görünen botları için işvereninin bütün konforunu azimle karşılayan
uşağı tebrik etmek gerekiyordu. Jane, tüm Markham Park’ın Mulberry
Hall’in giriş salonuna sığacağından emin, çevresine bakmaya devam etti.
Kendisine tahsis edilmiş olan yatak odası tam bir sürpriz olmuştu. Son on
iki yıldır Markham’da dolap kadar bir yerde kalıyordu. Bu oda ise parlak
cilalı döşemesi sarı duvarları ve perdelerin sarktığı dört direkli yatağıyla
çok güzeldi. Kendisini Dük ve kızkardeşinin çay içmek için beklediği misafir
odasına götüren uşakla birlikte giderken yeni çevresi ile mest olmuştu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
hatırlatıyordu.
Genç adam ayağa kalkıp masanın önüne geçtiğinden beri Jane birden
burada onunla baş başa olduğunu kavradı.
Genç adam Jane’nin çok beğendiği kraliyet mavisi ceketini ve yeleğini
çıkarıp, boyunbağını gevşetmişti. Arabadakinin aksine daha az kusursuz
görünmesi Jane açısından biraz daha fazla rahatsızlık vericiydi.
Aniden genç kızın yanakları kızarınca Dük gözlerini kıstı. "Bir sorun mu
var Jane…?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
olmayı tercih ederdi.
Ama artık böyle bir tedbir almak için çok geçti. Dük, aldatıcı bir
tembellikle genç kızın cevabını bekliyordu.
Genç kız çenesini kaldırdı. "Ben size leydi Arabella’nın hoşnutsuzluğunu
dile getirdiğini söylediğimi sanmıyorum. İnanıyorum ki bu sadece -Leydi
Arabella öyle demek istemedi- kız kardeşiniz benim daha çok -sizin için bir
E
casus..." genç kızın sesi giderek zayıfladı.
Hawk onun gözlerinin içine bakacak kadar genç kıza doğru eğildi. "Bir
casus, Jane?" diye tekrarladı genç adam. "Neden kız kardeşim onun yanına
bir casus koymak istediğimi sanıyor? Meğer ki..." genç adam konuşmasını
kesip, karanlık bakışlarını kapıya dikti. "Bu kız ne işler çeviriyor şimdi?"
dedi.
"Ekselansları…?" genç adam sertçe topukları üzerinde dönerek
pencerenin önüne gidip dışarıyı seyretmeye başladı.
"Beni yalnız bırak, Jane. Misafir odasına git ve Leydi Arabella’ya onu
görmek istediğimi söyle. Hemen şimdi. Beni duydun mu, Jane?" genç kızın
onun emirlerini yerine getirmek için kıpırdamadığını anlatınca Jane’e doğru
döndü.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
bırakırdı. Ne yazık ki, onu asıl öfkelendiren, -ve kabul ediyordu asıl
eğlendiren- şey şimdi önünde durandı!
Açıkça ona meydan okuyan parlak yeşil gözler…
Hawk bunun kendisi için yeni bir deneyim olduğunu hüzünle kabul etti.
Daha önceden dile getirdiği anda her ihtiyacı karşılanan Dük'e Jane’nin
sürekli olarak karşı çıkması çok sıradışı bir durumdu. Hatta Mulberry Hall’e
vardıklarından beri bu durumun daha da fazla farkına varmıştı. Bu yeni
E
durum çeşitli vesilelerle onun eğlenmesini sağlamıştı ama iş kız kardeşiyle
olan ilişkilerine gelince bu kesinlikle tolere edilemezdi.
Genç adam koyu renk kaşlarını kibirle kaldırdı. "Benim emirlerimin
amacı seni ilgilendirmez, Jane."
"Eğer bu emir benim söylediklerim yüzünden verilmemişse" diye
sabırsızlıkla cevap verdi genç kız. "böyle bir talimatı yerine getirmeye
vicdanım el vermez..." genç kız lafını kesip, başını salladı. "eğer buraya
geldiğinde, Leydi Arabella’ya haksız yere bağıracaksanız..." Dük'ün
yüzündeki uğursuz ifade alarm zillerini çaldırdı ve genç kız konuşmasını
kesti.
Dük ona doğru yürüyüp, iri gövdesiyle tepesine dikilince Jane’nin nefesi
kesildi. Genç adam başını iyice ona doğru eğildiğinde gözleri tehlikeli bir
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
şekilde parlıyordu.
"Hiçbir fikrim yok, Jane. Hiçbir fikrim..." diye buz gibi sesiyle tekrar etti
genç adam. "şu kısacık tanışıklığımız süresince ne yapmış olabilirim ki bu
sana düşündürdü -ne demiştin?- ah, evet... 'kız kardeşime gereksiz yere
bağırıp çağırmak' kullandığın kelimeler bunlardı, değil mi? Bunlar değilse..."
"Yeter, Ekselansları" dedi Jane genç adamın o aldatıcı yumuşak sesinin
karşısında ağlarken.
Çünkü Dük'ün duygularında en ufak bir yumuşaklık yoktu. Aslında
öfkesi her an patlamaya hazır bir bomba gibi görünüyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
"Hala burada mısın, Jane?" derken genç adamın gözleri buz gibi, sesi de
ısırıyordu.
Jane dudaklarını dişlerinin arasına alıp, yavaşça dönerek kapıya doğru
ilerledi. Yarattığı bu durumu düzeltmek için yapacağı veya söyleyeceği bir
şeyler bulabilmeyi tüm kalbiyle diliyordu. Kendi hayatının kontrolünü
elinde tutmak isteyen leydi Anabella’nın ağabeyi ile görüştükten sonra
Jane’nin bu evdeki varlığını kabul edecek kadar saf değildi.
Bununla birlikte genç kız o ilk siniriyle olanları anlatmamış olsa Dük'ün
br
bu kadar sinirlenmesine engel olabileceğinin bilincindeydi.
"Ekselansları…?" genç kız dönüp ona bakarak kapıda tereddüt etti. Genç
adam başını öne eğmiş parmaklarını koyu renk saçlarının arasına
sokmuştu.
Yavaşça genç kıza doğru dönüp, genç kıza bıkkın bir bakış attı. "Evet,
Jane?"
Jane boğazını temizlemek için yutkundu. "belki... belki Leydi Arabella’ya
E
burada fazla kalmayacağımın güvencesini verirseniz..."
"Ama burada ne kadar kalacağın hakkında hiçbir fikrimiz yok, değil mi
Jane? Sen ben gerekli ayarlamaları yapana kadar kalacağına bana söz
verdin, unuttun mu?"
Evet, Dük'e söz vermişti. Jane bir şey söylemeden başını sallayarak bunu
kabul etti. Ve kapıyı açtığından daha sessiz bir şekilde çıkarken arkasından
kapadı.
Ama o söz Dükle birlikte yapılacak Londra seyahati ile ilgiliydi…
"Lütfen otur, Arabella." dedi Dük on dakika sonra odaya giren kız
kardeşine masanın önünde duran sandalyeyi kaba bir el hareketiyle
göstererek.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hawk’ın tahmin ettiği gibi kız kardeşinin çağrısına cevap vermesi hayli
uzun sürmüştü. Fikirlerini beğenmediğini belirtmek amaçlı olarak Arabella
ağabeyinin gösterdiği sandalye yerine boş şöminenin önündeki koltuğa
rahatça yerleşti. Ona katılmak için ayağa kalkan Hawk, hayatında iki inatçı
kızı birden barındırmak için nasıl bir günah işlediğini merak ediyordu. Biri
açıkça isyankar, diğeri onun kadar değilse bile yine de kendi yolunda
gitmekte kararlı.
Genç adam kız kardeşinin karşısındaki koltuğa oturdu. Arabella onu
soğukkanlı gözlerle baktı. "Miss Smith’i buraya getirmen senin meselen,
br
Hawk. Ben yardımcı olamam."
Hawk, kız kardeşinin saldırısına hazırdı -hazır olamadığı konusuydu-
Arabella’nın isyanla koyulaşmış gözleri zaten yeterli bir uyarıydı.
Arabella çocukluktan genç kızlığa çok çabuk geçmişti. Şimdi ona
bakarken Hawk, bu görüşmeye nasıl devam etmesi gerektiğinden emin
değildi. Onu tatlı dille kandıracak havada değildi. Ama yasaklamalarda
E
sadece Arabella’nın inatçılığını arttırıp onu pervasız davranmaya itebilirdi.
O anda kız kardeşinin Jane ve kendisi için yaptığı yorumu görmezden
gelmeye karar verdi. "Miss Smith’i sevmedin mi?"
Arabella gözlerini kırpmadan ona baktı. "Ben öyle söylemedim. Ben
sadece merak ediyorum, adetlere uyma konusunda..."
"Konuşmanı daha fazla bu çizgide devam ettirmeni tavsiye etmiyorum,
Arabella!" dedi Hawk kız kardeşini sertçe uyararak. "Şunu söylemem
yeterli, Jane’nin buradaki varlığı tamamen masumane."
Arabella’nın gözleri, -ki o kahverengi gözler baktığında bir erkeği
eritebilirdi, evet buna üç erkek kardeşi de dahil- bir aşağılamayla ağabeyine
döndü. "Miss Smith’in sadece beni eğlendirmek için burada olduğuna
inanmam mı gerekiyor?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
yaptım." dedi.
Genç adam başını salladı. "Ve anlıyorum ki, yanında sana eşlik eden
birisi olmadan her gün Jenkins’le ata bindin, değil mi?"
"Ne olmuş." diyerek meydan okudu Arabella.
Arabella büyük ağabeyini seviyordu ve ona hayrandı. Yaşı
kendisininkine en yakın olduğu için belki sevgili Sebastian’a biraz daha
düşkündü. Lucian orduda geçirdiği yıllardan sonra şimdi biraz suskun ve içe
dönüktü ama her zaman sadık koruyucusu olmuştu. Düştüğünde kaldırmak
br
için hep yanındaydı. Hawk, iri geniş omuzlu ağabeyi her zaman St. Clair
sülalesinin işleriyle meşguldü. Nadiren sosyetede boy gösterirdi. Bu erkek
kardeş, Arabella’nın en çok memnun etmek istediğiydi.
Ve devam eden ilk sezonu boyunca onu memnun edemediğini biliyordu.
Ama Hawk, Stourbridge Düküydü, gittiği her yerde saygı gören bir
adamdı. Arabella aldığı evlilik tekliflerinin çoğunun ağabeyinin kimliği ve
E
drohaması yüzünden olduğunu biliyordu. Diğer taliplerinden bazıları belki
de ondan gerçekten hoşlanmış olabilirlerdi. Ama genç kız en az hayran
olduğu ağabeyleri kadar sevebileceği bir erkek arıyordu. O taliplerden
herhangi birine bu duyguları hissetmemişti.
Bu genç yaşında Arabella ilk kez onu mutsuz ettiğini biliyordu. Mulberry
Hall’e döndüğü zaman Hawk ile baş başa kalıp ona bu duygularını
anlatabileceğini düşünmüştü. Ama erkek kardeşi onunla yalnız kalmak
yerine yanında nefes kesici güzellikteki bir kadınla eşikten girmişti.
Miss Jane Smith.
Arabella bu garipliğe ne anlam vermeliydi? Jane Smith’e ne anlam
vermeliydi.
Arabella’nın düşünce şekline göre, Hawk yanında getirdiği bu kadının
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Yarı kapalı göz kapaklarının altından genç kızı süzen Hawk, annesine
benzeyen çıkık elmacık kemikleri ve o ışıltılı gözleri takdir ederek
seyrediyordu. Giydiği uçuk sarı elbise -Jane’nin giydiği gibi parlak değil-
onun güzelliğini ön plana çıkarmıştı. Hawk’ın kız kardeşinin küçük bir
kızdan şımarık bir kokete dönüştüğüne dair bir kanıta ihtiyacı varsa
önünde duruyordu.
"Çok iyi Arabella." dedi genç adam sertçe. "Dışarı çıktığında neden
E
birileriyle buluştuğunu gerçekten bilmek istiyorum"
"Birileriyle buluşmak?" diye sorarken genç kızın şaşkınlık içinde
kaşlarını çattı. "Ne...? Ah." dudaklarında anladığını belirten bir gülümseme
belirdi. "Asıl sormak istediğin dışarıda iken yalnız ve şaperonsuz olarak
neden bir erkekle buluştuğum?"
"Bu şekilde ifade etmek de mümkün"
"Eğer bir sevgili edindiğimden şüpheleniyorsan Hawk neden yüzüme
karşı dürüstçe bunu söylemiyorsun?"
Arabella böyle meydan okusa bile Hawk, birazdan kız kardeşinin göz
yaşlarına boğulacağının sinyallerini onun titrek sesinde duyabiliyordu. Bu
kadınca heyecanlara karşı zayıftı. Jane Smith’de onun savunmasını bu yolla
yıkmıştı. Birkaç kez.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Genç adam içini çekti. "Ben böyle bir suçlama yapmış değilim.
Arabella..."
"Yapmadın mı?"
Hawk, onun küçümseyen ses tonu karşısında dudaklarını büzdü. Lanet
olsun! O, Stourbridge Düküydü. Bu ünvanla gittiği her yerde saygı
görüyordu. Bu saygısızlığa daha fazla katlanmak zorunda değildi!
"Hayır, Arabella yapmadım." Ayağa kalkarak tenkit eder tarzda kız
kardeşine baktı. "Ama yine de bundan sonra yalnız ata binmeni
yasaklıyorum."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
konuda daha fazla bir şey söylemenin iyi bir fikir olmayacağını anlamıştı.
"Çok iyi Hawk." Başını eğip, selam verdi. Kapı eşiğinde tıpkı Jane gibi
durup, "Ah, neredeyse unutuyordum…"
"Evet?" derken Hawk, Arabella’nın söyleyeceklerinden hiç hoşlanma-
yacağını düşünüyordu.
Arabella muzaffer bir gülümseme ile "Şu andan itibaren üç günlük bir
parti düzenlemeye karar verdim. ‘Küçük bir balo’ da olacak."
‘Küçük bir balo’ en az otuz kişi olacak demekti…
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
kabahati olduğunu bilmek öfkesini azaltmaya yaramıyordu.
Jane neden evden ayrılmıştı?
Nereye gidiyor olabilirdi?
Bildiği kadarıyla Jane’nin çevresi tamamen yabancılarla çevriliydi.
Öyleyse geldikten bu kadar kısa süre sonra neden dışarı çıkıyordu?
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Leydi Anabella ile görüşmeniz pek iyi gitmedi galiba, Ekselansları" dedi
Jane, yemek masasının diğer ucuna bakarken alaycı bir şekilde kaşlarını
E
kaldırarak. Yürüyüşten dönerken Dük'e kahya ile görüşürken rastlamıştı
ama şimdiye kadar konuşma fırsatı yakalayamamıştı.
Jane’nin yaptığı kız kardeşi ile ilgili tarafsız bir gözlemdi. Jenkins’in
yardımı ile ulaştığı yemek odasında Dük ile yalnızdı çünkü Leydi Arabella ve
teyzeleri Leydi Hammond yemeğe katılamayacaklarına dair özürlerini
yollamışlardı.
On iki kişilik masanın birer ucunda oturmanın yarattığı uzaklık hissi
Mulberry Hall’e geldiklerinden beri zaten var olan aralarındaki gerginliği
arttırır nitelikteydi.
Bu gece Dük her zamanki gibi siyah takımı ve kar beyazı gömleğinin
içinde kusursuz görünüyordu.
Ama bu kusursuz görüntü Jane’e Markham Park’tan gelirken giydiği
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
yoksunken’!
"Böyle davranışlar şımarıklık olarak görünebilir, Ekselansları" diye
yanıtladı genç kız onu.
"Ben de öyle düşünüyorum." diye cevap verdi Dük. Genç adam
sorusunun Jane’e kendi vasilerinin davranışlarını hatırlattığını hüzünle fark
etti. Ve aynı zaman da Jane’nin Jenkins’e attığı garip bakışlardan aşikar ki,
E
bu tartışmayı kahyanın önünde yapmaktan mutlu değildi.
Hawk, biftek ve sebze servisinden sonra yaşlı adamı "Hepsi bu kadar,
Jenkins. Teşekkür ederim. Sana ihtiyacımız olursa zile basarız." diyerek
gönderdi.
Kahya eğer alışılmadık bir şey gördüyse bile bunu yüzüne hiçbir şekilde
yansıtmadan resmi bir selam verip, odadan ayrıldı.
Dük içini çekti. "Arabella ile aramızda olanlar bana genç bayanların
kaprisli ruh halleri hakkında ne kadar deneyimsiz olduğumu gösterdi."
"Beni şaşırttınız, Ekselansları."
Alaycı bakışları Dük'ün gözünden kaçmadı. "Benimle akraba olan genç
bayanlar, Jane!"
"Tabii ki, Ekselansları." diyerek genç kız soğukkanlı bir tarzda başını
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
kardeşim."
"Kesinlikle, Ekselansları" diye kuru bir cevap verdi, Jane.
Genç adam kaşlarını kaldırdı. "Bu sözlerinde neden bir azarlama
hissediyorum, Jane?"
"Hiçbir fikrim yok, Ekselansları" dedi geç kız masum bir tavırla. "Ama
gözlemlediğim kadarıyla Leydi Arabella gibi on sekizine gelmiş genç
bayanlar kendilerine şımarık bir çocuk gibi davranılmasını istemezler.
E
Örneğin bir çocuk gibi gözetmen eşliğinde…"
Hakw azarlar bir tonda, "Arabella hala bir çocuk, Jane. Şu anda da
tamamen şımarık bir çocuk gibi davranıyor."
"Kısa bir süre önce pek çok evlilik teklifi alan bir çocuk mu? Siz bir
çocuğun bu telifleri kabul etmesini uygun bulur muydunuz?"
"Herhangi bir evlilik teklifini kabul ettiği için mutlu olacağımı düşünerek
beni aşağılama Jane! " diyerek kendini savundu genç adam.
"Bir insan için evliliğin doğası ve uygunluğu bu konuşmayla alakasız,
Ekselansları" diye yumuşak bir sesle cevap verdi genç kız. "Kabul
etmediğiniz gerçek, ona bir gün evlilik teklifleri alan bir kadın başka bir gün
çocuk gibi davranamayacağınız gerçeğidir. Ayrıca sadece bir çocuğa ne
yapıp ne yapamayacağı söylenir. "
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hawk aynen karşılık vermemek için nefesini sertçe içine çekti. Bir yanı
Jane’nin yaptığı eleştirideki haklılığını onaylarken diğer yanı bu onaylamaya
şaşırıyordu…
Hawk, St. Clair ailesinin reisi olduğundan beri kardeşlerinin onun
isteklerine saygı göstermesini beklemişti. Ama bu hafta bir değil iki kez
istediğini elde edememiş görünüyordu. Önce, Hawk’ın önerdiği şöyle
dursun herhangi bir evliliği reddeden inatçı Sebastian, bugün de
Arabella’nın ondan gelecek herhangi bir isteğe gösterdiği mutlak inatçılık.
Bu şahısların onu içine düşürdüğü durum karşısında her nedense Hawk,
br
Jane’i yeteri kadar takdir edemiyordu. Genç adam burnunun üstünden kıza
baktı. "Kardeşlerime karşı bu kadar kibirli davrandığıma inanmayı
reddediyorum, Jane. "
"Gerçekten mi? " genç kız başını anladığını belirtir bir ifadeyle yana eğdi.
"Ve ben bunu sadece ‘sizin huzurlu yaşamınızın’ alt üst olması kaygısına mı
yormalıyım…?"
E
Hawk şarap kadehini alıp, parlak masanın diğer ucundaki karşılaştıkları
andan beri ‘huzurlu yaşamını’ alt üst eden kadına gözlerini kısarak baktı.
Jane bu gece özellikle güzel görünüyordu. Pırıl pırıl saçları boynuna ve
alnına çok cazip lülelerle dökülmüştü. O ipek gibi boynunda muhtemelen
takısı olmadığı için hiçbir süsleme yoktu. Ve bu sade elbise sadece onun
düzgün vücut hatlarını vurgulamaya yaramıştı.
Sıcak bir baştan çıkarılmanın tüm vücuduna yayıldığını inkar edemedi
genç adam. "Bana haksızlık ettiğini düşünüyorum, Jane. Sana asla ne
yapman gerektiğini söylemedim. "
"Sadece ne yapamayacağımı söylediniz, Ekselansları. "
"Sanırım senin pervasızca Londra’ya kaçmana izin vermememden
bahsediyorsun. "
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br "Ve oradayken biriyle tanıştın? Belki de genç bir adam?" Hawk kaşlarını
çatıp devam etti. "Londra’ya gitmek istemenin nedeni bu mu? Belki o adamı
bulmak için…?"
Jane genç adama acıyan gözlerle baktı. "Londra’da kimseyle tanışmadım,
Ekselansları. Sadece alışveriş zamanı dışarı çıkıyordum o da Olivia’nın satın
aldıklarını taşımak içindi."
Hawk bir kez daha onun evde bir hizmetçiden başka bir şey olmadığını
E
anlamıştı. O akşam genç kızın yemek masasındaki varlığı istisnai bir
durumdu.
Genç adam şarabını yudumladı. "Bu akşam üstü dışarı çıktığında nereye
gittin, Jane?"
Jane gerginleşti. "En azından çevrede dolaşabilecek kadar özgür
olduğuma inanıyorum, Ekselansları."
Jane aşırı savunmacı davrandığının farkındaydı. Aslında Mulberry Hall’ü
tanımak gerekçesiyle dolaşsa da kasten ahırlara doğru uzanıp onun asıl
hedefi olan Somerset’e gitmek için araştırma yapmıştı. Herhangi bir şekilde
sorduğu sorularla seyisleri gerçek amacı hakkında şüphelendirmediğini
umut ediyordu.
Stourbridge Dükü adamları sorgulamazsa durum fark edilmezdi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br "Evet"
Hawk ayağa kalkıp derin bir nefes aldı. "Öyleyse yaptığın seçim senin
için tehlikeli olsa bile seni kendi haline bırakmalıyım! Sen pervasız
aptallıklarından vazgeçmediğin sürece bunu yapmayacağım." Sert adımlarla
kapıya doğru ilerleyen genç adam sadece brendi şişesini almak için
durakladı. Eğer şimdi bu odayı terk etmezse Jane’i ya öpeceğinin ya da
E
sarsmaya başlayacağından emindi.
"Hawk…?"
Yapmadı, -yapamazdı. Hawk, Jane’den mümkün olduğu kadar uzaklaşma
kararından dönmek için kendine izin vermedi. Ne adını ilk kez söyleyişi ne
de bunu yaparken sesindeki hissedilen belirsizlik. Şu an, tam şu an odayı
terk etmek zorundaydı yoksa Jane’nin hep şikayet ettiği gibi kibirli bir
davranışta bulunacaktı.
Kapı ağzında sadece kısa bir süre kızı bilgilendirmek için durakladı. "Kız
kardeşim üç gün sürecek bir parti düzenlediğini söylemeyi unuttum." Genç
adam ağzını alaycı bir şekilde bükerek ekledi. "Senin deyiminle ne yapıp ne
yapamayacağını söyleyerek sinirlerini bozmayı alışkanlık haline getirdiğim
aynı kız kardeş!"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br "Eğer seni rahatlatacaksa, bunu senin değil kendi rahatım için yaptığımı
düşün."
"Sanıyorum, bütün diktatörlerin iddiası bu!" diyerek çenesini kararlı bir
şekilde kaldırdı genç kız.
Hawk’ın gözleri önce alevlenip, sonra soğukça baktı. "Bir gün Jane, bir
gün çok ileri gideceksin." diyerek dişlerini gıcırdattı genç adam. "Ve o gün
geldiğinde yapabileceklerim konusunda seni ne kadar adil bir şekilde
E
uyardığımı keşfedeceksin."
Hawk döndü ve Jane’e o dersleri hemen verme dürtüsüne engel olmak
için odadan çıktı.
Jane plan yapıp ilk fırsatta Somerset’e gidecekti ve belki de oraya
vardığında Dük tasarladıklarını asla yapamayacaktı.
"Bu atları çok mu sevdin Jane, yoksa ahırıma musallat olmak için başka
bir nedenin mi var?"
Dük'ün sesiyle bir suçlu gibi sıçrayan Jane kalın saman tabakasının kaplı
olduğu zeminde genç adama doğru dönerken tamamen dengesini kaybetti.
Ama düşerken Dük'ün binici kıyafeti ile ne kadar yakışıklı olduğunu fark
edecek kadar zaman bulmuştu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
ciddiye mi alması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Önceki akşam sabırsızca yemek odasından ayrılışı göz önüne
alındığında Jane bunun genç adamın normal hali olduğuna karar verdi.
Yattığı yerden gözleri parlıyordu genç kızın. "O kadar sinsice arkamdan
süzülmeseniz ben de dengemi kaybedip düşmezdim." dedi.
"Lütfen kalkma, Jane." dedi Dük ve devam etti. "İlk kez aynı fikirdeyiz.
E
Ahır görüşmek için çok uygun bir yer." Sonra da genç kızın yanına kendini
bıraktı.
Genç adam yüzünü buruşturdu. Seyislerinden biri onu bu durumda
görecek olursa Stourbridge Dükü'nün akıl sağlığından ciddi endişe duyardı
ve çok da haklı olurdu.
"Görüşme, Ekselansları?" diye yavaş bir sesle ihtiyatla tekrarladı genç
kız. Bir taraftan da elbisesinin kolundaki saman çöplerini toplar gibi
yapıyordu.
Çok daha fazla saman çöpü kızın saçlarının arasındaydı ama Hawk, şu an
bunu belirtmenin doğru bir zaman olmadığına karar verdi. Ne de kendisi
onları çıkarmayı denemeliydi…
Dük ahırın günün bu saatlerinde ıssız ve sessiz olduğunun farkındaydı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
bilgilendirmesini yapmasa onu ahırda aramak aklına gelmezdi. Genç kızın
ikinci kez buraya gelişi anında Hawk’ın merakını uyandırmıştı.
Şu an genç kıza baktığında onun biraz dağınık göründüğünü fark etti. Ne
yazık ki onun kızarmış yüzü ve hafifçe ayrılmış yumuşak dudakların
Hawk’da uyandırdığı şey merak değildi.
"Ekselansları…?"
E
Genç adam aşağı, kıza doğru bakarken kaşlarını çattı. "Jane…?"
Genç kız şaşkınlık içinde adama baktı. "Benimle konuşmak istediğinizi
söylemiştiniz."
Hawk gözlerini kırptı. "Ben mi?" dedi ama bakışlarını Jane’nin nemli
dudaklarının cazip görüntüsünden ayırmak için hiçbir şey yapmadı.
Jane Dük'ün bakışlarını dudaklarına diktiğini ve orada da aşağı
elbisesinin basit kesiminin açıkta bıraktığı dekoltesine doğru indiğini
görünce alarm zilleri çalmaya başladı.
Jane onun nefesini duyabiliyordu. O nefes ki teninin üzerinde çok
yumuşak bir şekilde dolaşıyordu. Dük hareket mi etmişti? Ettiyse bile genç
kız farkına varmamıştı. Ama şu anda ona daha da yakın duruyordu.
Bu kadar yakınındayken genç kız onun gözlerinin altın ışıltılı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
rağmen onun omuz ve göğüs kaslarının yalın ve güçlü genişliğini takdir
etmemek mümkün değildi.
Ve o dudaklar, sık sık onu azarlamak ya da alay etmek için kıvrılan bu
dudaklar şimdi yoklayarak, mahvederek onunkilerin üzerinde dolaşıyor,
kızın nabız atışlarının artmasına neden oluyordu. Genç adamın ihtiras
ateşinin sıcaklığı kızın tüm vücudunda ahlaksızca kaplıyordu.
E
Hawk kendine öpüşünü yumuşatmayı telkin etse de genç kızı samandan
yastıkların sıcaklığına bastırmak daha cazip geldi. Jane’nin sıcak vücudu ve
ondan yayılan cazip parfüm aklını karşı konulması imkansız günahkar
düşünceler dolduruyordu.
Genç kızın yanına uzandığında Jane’nin ellerinin ceketinin altına
kaydığını fark etti. Ne genç adamı nasıl uyardığından ne de kendi ihtirasıyla
nasıl başa çıkacağından bi haber elleriyle Hawk’ı ince gömleğinin üstünden
huzursuzca okşuyordu.
Ne de Hawk tam olarak anlıyordu olanları. Sadece onu tutmak, onu
tatmak için olan ihtiyacının farkındaydı. Dudakları onun sütün gibi
boynunda dolaşıp aşağı krema yumuşaklığındaki göğüslerine doğru
ilerlerken parmakları büyük bir ustalıkla onun düğmelerini açıp, elbise ile
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
zevkle inlediğini onu daha yakınına çekmek için parmaklarını sertçe sırtına
bastırdığını hissetti.
Hawk’ın eli diğer göğsüne uzanıp aynı ritimle okşadığında meme ucu
tomurcuk gibi kabardı.
Hawk uyarılmayla sertleşmişti. Kızın onu bekleyen sıcaklığının içine
kaymak istiyordu.
Artık Hawk’ın durması gerekiyordu. İkisi de ihtiraslarında boğulmadan
E
önce kızı kendinden uzaklaştırması gerekiyordu. Ama onun çıplak tenine
dokunmak için yeleğini itip gömlek düğmelerini çekiştiren parmaklarını
hissetmek genç adamı güçsüzleştirdi. Jane’nin elleri adamın dokunuşlarının
ekosu gibiydi. Küçük parmaklar genç adamın sertliğine dokunduğunda
boğazından bir inilti yükseldi.
Daha önce hiçbir kadın Hawk’a böyle masum, böyle erotik bir şekilde
dokunmamıştı. Genç kızın deneyim eksikliği ona hudutsuz bir fiziksel
samimiyet vermiş kurallardan arındırmıştı. Parmakları dokunuyor okşuyor
ve genç adamın uyluklarının nabız gibi atıp daha da gerilmesine,
uyarılmasının neredeyse sancılı hale gelmesine neden oluyordu.
Onu istiyordu. Şimdi. Burada hoş kokulu samanların arasında. Aklı
tamamen kızın hoş kadınca kokusu ile onun okşayışlarının verdiği zevkli
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
darbeler vuruyordu. Nefesi kesilen Jane kendini samanlara doğru attı.
İçinde bir basıncın yükseldiğini hissederken başını bir o yana bir bu yana
salladı. Uyluklarındaki sıcaklığın neden olduğu beklentiyle bacaklarını
ayırdı.
"Ona söyledim. Dük'ü bu sabah dışarıda görmedim. Ya sen Tom? Dük'ü
buralarda gördün mü?"
E
Aklı seyisinin "Dük" deyişini algıladığı an gerçeklik Hawk’ın ihtirasının
üzerine bir kova soğuk buzlu su gibi inerek şok etti. Hızla başını kaldırdı.
Şok içinde Dük'e bakakalmış Jane’nin yüzü artık onun da burada yalnız
olmadıklarını kavradığını söylüyordu.
Hawk bakışlarını aşağı kaydırıp bakmadan önce de onun karmakarışık
olmuş elbisesinin farkındaydı. Eteği neredeyse beline kadar sıyrılmış,
korsajının düğmeleri çözülmüştü. Kombinezonu nemden göğsüne yapışmış
göğüsleri hala onun dilinin ve elinin sert dokunuşlarının etkisindeydi.
Genç adam sırt üstü yatıp, ahşap tavana bakarken kendinden iğrenerek
yavaşça inledi.
Sevgili Tanrım! Saniyeler önce kesintiye uğramasaydı niyeti Jane ile
tamamen sevişmekti. Saniyeler önce burada zengin patronunun isteklerine
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Harika görünüyorsun, Jane." İki gece sonra Arabella’nın yüzü
heyecandan kızarmıştı. Jane’nin bu akşamki yemek için giydiği elbisenin
E
içindeki değişen görüntüsüne mutlulukla bakıyordu.
Ahırlardaki olayı takip ederken günlerde Stourbridge Dükü ile çok fazla
görüşmediği için, Jane gerçekten rahatlamıştı.
Orada olanlar Jane’nin şu sıralar hemen hemen en önemli sıkıntısıydı.
Tepkisi ahlaksızcaydı. Onun vücuduna dokunmak için Dük'ün kaliteli
ketenden gömleğinin düğmelerini umutsuzca koparması da bu tepkinin
gerçek kanıtı olarak görüyordu. Daha da kötüsü elbiselerinin durumunu
görünce Dük'ün dokunuşlarına nasıl da samimiyetle izin verdiğini fark
etmişti.
Bu kavrayışla eli ayağı tutmayan Jane, aralarında olanları teşvik
etmekten öylesine utanmıştı ki, şeytan kovalıyor gibi ahırlardan kaçıp
gitmeden önce, o an sadece darmadağınık giysilerini toplama kapasitesine
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
sahip olmuştu.
Dük değil. O, bir şeytan olmadığından kızı takip etmedi. Bu da onun ne
kadar hafif meşrep davrandığının kanıtıydı. Aralarında geçenlerden aynı
derecede şok geçirdiği aşikardı ki, Dük’te son iki gündür yemeklerini evdeki
bayanlarla yemekten kaçınıyordu.
Jane, onu, zaman zaman yatak odasının penceresinden göz ucuyla
yakalıyordu. Yorulmak bilmez enerjisiyle park alanında yürürken, çiftlik
hayvanları veya sürülmüş topraklarda ki ekinleri kahyasıyla, elbise ve
çizmelerinin durumuna hiç endişe etmeksizin kontrol ederken. Ve Dalton
br
onları gördüğü zaman ağlamaklı hale geliyordu. Buna, Dalton bir gece
elinde çamurla lekelenmiş giysi ve çizmelerle Dük’ün odasından
sürüklenerek çıktığında, maalesef, Jane’nin kendisi bizzat tanık olmuştu.
Allahtan Leydi Arabella, Dük’ün evden uzun süren uzaklaşmalarını fark
ettiğinde ki, Jane güvendiği kadar bile itimat etmiyordu Hawk’a, başlangıçta
gönülsüzce olsa da, sonrasında Jane’nin işleriyle daha fazla zaman
E
geçirmeye başlamıştı. Markham Park’tan hızla kaçışının Jane için en
olumsuz yanı, şimdi Somerset’e yapacağı yolculuğu bir başka şekilde
ayarlamak için çok az fırsatı olmasıydı.
Genç kızı şaşırtan tek nokta Leydi Arabella’nın, belki Jane’nin ahıra
yaptığı ziyarettin dile getirilmemiş kuşkuları ve ağabeyinin kışkırtmasıyla
Jane’i kasıtlı olarak yalnız zaman geçirmesine izin vermeyişiydi.
Ama Dük’ün ismi geçtiğinde, Arabella’nın davranışları mesafeliydi. Jane
sebebin bu olmadığına karar verdi. Bununla beraber, Arabella, ağabeyinin
de talimatıyla, Jane’e akşam yemeği için ihtiyacı olan yeni elbiseyi
sağlamaya bütün içtenliği ile talip olmuştu. Sonuçta iki kadın en yakın
kasabaya gitmek için bir fayton aldı ve ertesi sabah yaptıkları ikinci
yolculuktan sonra, ancak son dakika değişiklikleri ile elbise uydun hale
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
gelebildi.
Belli ki, bir Dük’ün kız kardeşi olmanın bazı avantajları vardı. Elbisesi
yirmi dört saat içinde gerçekten üstüne göre ayarlanmıştı.
"Narin dantelleriyle soluk krem rengi ipeğin sana gerçekten yakışa-
cağını söylememiş miydim?" Şimdi onu memnuniyetle teşvik ediyordu.
Evet. Onu Arabella ikna etmişti. Jane’nin yeni bir elbisenin kumaşını ve
stilini seçmek için tecrübesi yeterli değildi ve sorumluluğu Arabella’ya
verdiği için çok mutluydu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
parlatmıştı.
Son iki gün boyunca, Jane’nin onun arkadaşlığından uzak durduğunun
farkındaydı. Odadan her içeri girişinde, ya kız sessice ayrılıyor ya da
bakışlarını başka tarafa çeviriyordu.
Neredeyse seviştikten sonra böylesine soğuk davranışları hak
etmemişti. Onuru kırıldığından böylesine uzak ve mesafeliydi, başka türlüsü
elinde değildi.
Oh, evet. Hawk Jane’nin son zamanlarda ona karşı oluşan nefretini
br
kesinlikle hak ettiğini biliyordu ve mülkünün işleriyle ilgilenmediği
zamanlarda, kütüphanede inzivaya çekilerek, kızdan uzak duruyordu.
"Jane’e bunları getirdim." Bir parça ilerleyip elindeki inci küpe ve
kolyeyi gösterdi. Onları getirirken aralarında bir ateşkes başlatabileceğini
umuyordu.
Şu son günlerde Arabella, parti organizasyonu ve Jane’nin elbisesi ile
çok meşgul görünüyordu, Jane ve onun arasında yaşanan soğukluğu fark
E
etmemişti. Ama bu akşam kız kardeşi aralarındaki gerginliği elinde olmadan
hissedecekti.
Dudakları üzüntüyle gerildi. "Şaşırarak fark ediyorum ki, zaten çok güzel
görünüyorsun. Eğer bunların gereksiz olduğunu düşünürsen…"
"Oh. Hawk. Bu inciler harika bir seçim." Kız kardeşi ışıldayan bakışları,
giydiği pembe elbisesiyle sevimlilik abidesiydi. "Sen de katılmıyor musun,
Jane?" dedi, samimi bir teşvikle. Dük’ün büyük ama nazik ellerindeki zarif
küpe ve kolyeye, Jane sadece yerinde kalıp, boş boş bakabildi. Günler süren
sessizlikten sonra yapılan böylesi bir jest, onu tamamen sersemletmişti.
İncilerin nereden çıktığını merak ediyordu.Tabii ki onları, özellikle kız
için satın almamıştı…? Öyleyse, onun adına nasıl böyle bir şey yaptığını
düşünmek Jane’nin sorunu değildi. Böylesine pahallı bir şeyi kabul etmesi
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
yanlış olurdu.
"Annemin mücevherleri içinde, Jane’e iyi uyacak olanlar kesinlikle
bunlar." Arabella mutlulukla onayladı.
Jane şaşkın bakışlarını incilerden Dük’ün hiçbir şey okunmayan yüz
ifadesine dikti. Küpeler ve kolye annesine mi aitti? Eski Stourbridge Düşesi?
Bu, gidip kız için onları satın almasından daha samimi bir jestti. Bir
şekilde bu teklifi, Jane’nin onları takması gerektiğini anlamasını sağlamıştı.
Başını keskin bir şekilde salladı. "Şüphesiz teklifiniz çok nazik ama aile
fertlerinize ait bir şeyi takmamalıyım diye düşünüyorum."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
verdi. Adamın genç kızın ilgisiz vasilerine duyduğu içindeki hiddet Jane’e
olan davranışlarına hükmediyordu. Markham Park’ta yaşadığı yıllarda,
ısınma, giyinme ve beslenme gibi ihtiyaçlarının Jane’e gönülsüzce
sağlandığından Hawk’ın kuşkusu yoktu. Jane’den hoşlanmaları için servet
sahibi insanlara daha iyi hizmet etmeliydi. Şimdi, Jane’i daha iyi- belki çok
daha iyi anlıyordu…?
Jane yaradılışındaki biri için Sulbylerin duygusal ihmalkarlıkları,
barınma ve yiyecekten daha fazla zedeleyiciydi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
bulamadı.
Mükemmel krem rengi inciler yumuşak bir şekilde kızın göğsünün
yüksekliğine yerleşmişti. Güzel kolye yeni elbisesinin üzerinden göze
çarpıyordu. Narin güllere benzeyen göğüsleri, kız nefes alıp verdikçe,
Hawk’ın çenesinin kasılmasına, ağzının büzülmesine neden oldu. Kızı
çevreleyen yumuşaklıktan bakışlarını alamıyordu.
Bir eliyle boğazındaki incilere dokunan Jane, üzüntüyle Dük’ün çok sert
E
baktığını fark etti.
"Belki…" diye başladı ama sesi giderek azaldı…
"Belki incilere tekrar baktığınızda, onları benim takmamamı tercih
edersiniz?"
Bunlar annesinin incileriydi ve kuşkusuz öncelikle Stourbridge
Düşeş’inin narin boynunu süslemeliydi. Başka türlüsü annesinin hatırasına
hakaret gibi görünürdü. Bitkin genç kadın üzerindeki rahatsız edici
varlığıyla adamı zorluyordu.
Bir genç kadın ki, gerçek babasının kimliği bilinmiyordu… Dük bile
bunun farkında değildi.
"Umuyorum ki Jane, benim ve Arabella’nın duygularını nasıl
aşağıladığını fark etmişsindir." sabırsız bir kızgınlıkla söylendi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
kendisi ile ilgili büyük bir keşif yaptırmıştı. Kıza karşı böyle soğuk
konuşması ve bakması Jane’nin duygularını derinden yaralamıştı. Birkaç
dakika önce anlamıştı ki, Stourbridge Düküne aşık oluyordu.
O, aşık olmak için kendisine uygun bir adam değildi. Bu imkansızdı-
Jane’nin gerçek babası annesiyle evli değildi
…
br
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Jane aşağı indiğinde pek çok erkeğin gözünü ona çevirdiğini Hawk’ta
fark etmişti. Belli belirsiz bir heyecan merdivenlerin başındaki geniş alanda
E
ve şimdi de giriş holünün çevresinde yeni gelmiş misafirler gülüşüp,
konuşuyorlardı. Haftalardır, aylardır görüşmemişlerdi.
Bu pek çok insanın bulunduğu manzaraya Jane, mahcubiyetle birkaç
dakika baktıktan sonra başını kraliçe edasıyla yukarı kaldırıp, yavaşça
merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Hawk’da onun çıplak omuzlarını
düzelttiğini ve çenesini kararlı bir şekilde kaldırdığını gördü.
Genç kız bu gece gerçekten muhteşem görünüyordu. Elbisenin sadeliği
ve rengi onun cildini kadife gibi gösteriyor, saçlarının koyu kızıl rengiyle
orada bulunan diğer kadınlardan farklı bir güzellik sergiliyordu. Renksiz
pervanelerin arasındaki egzotik bir kelebek gibi…
Hawk yanındaki misafirlere hiçbir mazeret sunmadan odanın ucundaki
Jane’e doğru yürümeye başladı. Yanındakiler gittiği yönü fark edince ancak
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
karşılaşmalarında yerinden feragat edebilir misin diye sorarak Hawk’ı fena
halde kızdırmıştı.
Henüz tanıştırılmadığı genç bir bayana yanaşmak tam da Whitney’e
göre bir şeydi. Elbette, genç bir bayan yakışıklı ve havalı Earl Whitney’nin
pohpohlama ve iltifatlarından kendini koruyamazdı.
Yoksa Jane de bunu mu istiyordu?
Sadece sosyete çöp çatanaları değil, daha yaşlı adamlar da Whitney’i
E
tavsiye ederlerdi. Oh, Whitney mülkleri olan varlıklı biriydi ama sahip
olduğu cazibesiyle kadınlar arasında zaten popülerdi. Onun sarışın
yakışıklılığı, düellolardaki havalı kahramanlıkları fark gözetmeksizin bütün
kadınların ilgisini çekiyordu.
Yirmi yıl önce oğlunu ve karısını grip salgınında kaybetmişti. O
zamandan beri bekar oluşu evlilik deneyimini tekrar yaşamaya meyilli
olmadığını gösteriyordu. Yeri geldiğinde o çocuksu mavi bakışlarını
kullanmakta hiç tereddüt göstermeyen adamın kadınlara olan acımasız
düşkünlüğü dillere destandı.
Ve Jane bu gece çok çekici görünüyordu…
Hawk, dişlerini sertçe sıkmış onlara katılmak üzere ilerledi. ‘’Whitney’’
derken adamı selamlaması kasten soğuktu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
olduğunu veya kime ait olduğu hakkında tam bir açıklama istemeye cüret
etmemesi gerektiğini bildiriyordu.
Ama Whitney onun bu gözdağını görmezden geldi ve onun Jane’e
büyüleyici bir gülümseme gönderdi. "Daha önceden tanıştırılmadan sizinle
konuşarak neden olduğum hatayı bağışlayacağınızı umuyorum, Miss Smith?
Bu akşamı eski dost ve tanıdıkların arasında her zamanki sıkıcı ve
inanılmaz bıktırıcı formaliteler olmadan geçirebileceğimizi düşünmüştüm."
Gerçekte Jane bu yakışıklı ve seçkin bey onunla konuştuğunda çok
br
şaşırmıştı ve hiçbir gücenme belirtisi göstermemişti. Genç kızın
bakışlarından belli olan gerginlik birinin gelip onunla konuşması ile
dağılmıştı.
Ama Dük’e kısa bir bakış atınca, küstah burnunun üstünden
aşağılayarak yaşlı adama bakışından anladı ki, bu gece kız kardeşinin
davetlisi olan bu kişiden hiç hoşlanmıyordu.
Ve bu iki adamın birbirlerine böylesine meydan okumalarına neden olan
E
Kontes gerçekte kimdi…?
"Kırılmadım, Lordum." diye güvence verdi yaşlı adama. Nazik ama karalı
bir şekilde parmaklarını adamın onu tutan avuçlarından çekti. "Ve
gecelerimi balolarda geçirmediğim için sıkıcı olup olmadıkları hakkında
hiçbir fikrim yok."
"Yok mu?" Earl’ün gözleri büyüdü. "Stuorbridge bu zamana kadar sizi
nerede sakladı, Miss Smith? " diye diğer adamla alay etti.
Dük sertçe "Miss Smith bu güne kadar akrabalarıyla kırsalda
oturuyordu." dedi.
"Gerçekten mi?" derken Earl hala genç adamla dalga geçiyordu. "Ülkenin
hangi bölümündeydiniz, Miss Smith?" diyerek kısılmış mavi gözlerini genç
kıza çevirdi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
durumda olsa da Hawk onun Londra’da oyun masalarında veya
başkalarının çalıntı eşleriyle yatakta geçirdiği zamanlara bakarak Earl’ün
işe yaramaz bir müsrif olduğunu düşünüyordu.
Kesinlikle Hawk’ın Jane gibi genç ve masum bir kıza olan ilgisini
onaylayacağı bir adam değildi.
Hawk kolunu Jane’e uzatıp, "Yemeğe gitme vaktinin geldiğine
E
inanıyorum." dedi ve dönmeden önce diğer adama başıyla soğuk bir selam
verdi. Jane’nin genç adamın koluna yerleştirdiği elini öyle sıkıca tutmuştu
ki, genç kızın onunla gitmekten başka şansı yoktu.
Birlikte Earl’ün işitme mesafesinden çıktıklarında Hawk sertçe genç kızı
uyardı. "Bu gece Whitney’den uzak duracaksın, Jane. Senin için çok yaşlı
olması bir yana, kadınlarla evlenmekle değil sadece yatağa girmekle
ilgilenen bir hovardadır o adam."
Hawk’ın yine o kibirli tavrıyla ona ne yapacağını söylemesi ve Earl
hakkındaki terbiyesiz yorumları genç kızın nefesini kesti. Sanki Jane yaşlı
adamın davranışlarına çanak tutmuş gibi yorum yapmıştı.
Evet, erkekler hakkında tecrübesiz olabilirdi ama bu zararsız bir flörtü
ayırt edemeyeceği anlamına gelmezdi. Bununla birlikte Earl Hawk yanlarına
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
düşünüyorum."
Dük kaşlarını çatarak dönüp, keskin hatlı küstah burnunun üstünden
genç kıza baktı. "Dikkatinden kaçmış olabilir, Jane ama ben henüz bu seçimi
yapmadım."
"Eminim bunun nedeni işlerinizin yoğunluğudur."
"Benim mülklerimin…"
"Ben sizin arazilerinizin işlerinden bahsetmiyordum, Ekselansları."
E
Genç adamın koyu renk kaşları havalandı. "Sen neyi kastediyordun,
Jane?"
Hawk’ın dudakları ufak bir gülümsemeyle kıvrılırken, gözleri kızgınlıkla
ona meydan okuyordu.
"Sanıyorum ki, bu yaşınıza kadar evlenmeyişinizin nedeni… otuz...?"
"Otuz bir" diye ihtiyatlı bir sesle düzeltti, Hawk. Jane’nin bu çok masum
tavırlarının arkasından başka bir berbat küçümsemenin geleceğinden
şüpheleniyordu.
"Doğru." diyerek serinkanlı bir şekilde başını salladı genç kız. "Başka
insanların hayatlarına karışmak için çok fazla zaman harcadığınızdan bu
yaşınıza kadar evlenmediğinizi düşünüyorum."
İkinci veya muhtemelen üçüncü keredir, Jane ile yaptığı sohbetlerde,
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
başını salladı genç adam. "Belki bu akşam yemekte sana eşlik etme onurunu
bana bağışlarsın, Jane."
Genç kızın kaşları havalandı. "Acilen Stourbridge Dükü'nün ilgisini
bekleyen değerli Leydiler yok mu bu akşam?"
Evet, Leydi Craft vardı. Bu fazlasıyla hezeyanlı kadın kesinlikle akşam
yemeğinde Dük'ün ona eşlik etmesini bekliyordu.
E
Ama neredeyse bir hafta önce Markham Parktaki akşamdan farklı olarak
hiç kimse Hawk’ın bu yemekte Jane ile birlikte olmasına engel olamayacaktı.
Genç adam sosyetenin kurallarına Whitney’den daha fazla meyilli
olmadığını hissetti. ‘Eski dostlar’ arasında geçen bu gecede görgü
kurallarına çok önem verilmese de olurdu.
Genç adam "Belki vardır." diyerek küstahça baştan savdı. "Ama hiç
birine eşlik etmesi için kolumu uzatmadım." derken dikkatine Arabella’nın
yemek odasına Earl Whitney ile gidişi takılmıştı.
Lanet adam!
Önce Jane, şimdi Arabella.
Kesinlikle birini ya da öbürünü bütün gece diğer erkeklerin ilgisinden
korumaya çalışarak geçiremezdi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
olmuyordu. Bu ciddi mavi bakışlar Jane’nin üzerine sabitlenmişti. Ve Jane
yanılmıyorsa, bu çapkınca bakışlar değildi.
O kurnaz bakışları akşam yemeği süresince birkaç defa daha üzerinde
hissetti ama kasıtlı olarak görmezden geldi. Yaşlı adam bir defasında da
gösterişli formalitelerle eğlenmesini teşvik eden komplocu bir gülümseme
gönderdi genç kıza. Ama Jane bunu kabul etmeyerek solunda oturan Lord
Croft’ta doğru dönüp, ilgisini ona verdi.
E
Dük ev sahibi olarak masanın başına oturmuştu ve kız kardeşi olarak
Arabella da masanın diğer ucundaydı. İki yanına Jane’nin solundaki Lord
Croft ve oğlu Jeremy yerleşmişti. Her iki adamda sevimli ve nazik kişilerdi.
Özellikle genç Jeremy onun daha önce Somerset’te oturduğunu öğrenince
hemen konuyu kendisinin de oraya yaptığı ziyaretin anılarına getirmiş o
bölge hakkında konuşmaya başlamışlardı.
Jane, Earl Whitney’in masanın diğer ucundan dikkatle ama söze hiç
girmeden aralarındaki konuşmayı takip ettiğinin farkındaydı ama buna bir
anlam veremiyordu.
Hawk yanında oturan Leydi Pamela’yı dinlemiyordu. Bunun yerine
düşünceli bir şekilde Jane’i izliyordu. Aralarında Earl’ün de bulunduğu diğer
erkeklerinde aynı şeyi yaptığı dikkatini çekince koyu kaşlarının arasında bir
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
çizgi belirdi.
"Miss Smith bu akşam çok sevimli olmuş değil mi?" diye bir yorum yaptı
yanındaki kadın.
"Ne?" dedi Hawk ona dönerek.
Arkadaşı ve komşusu olan kadın onun bariz rahatsızlığı karşısında
alayla kaşlarını kaldırdı. "Ben Miss Smith’in kocamı cezbetmiş, oğlumu
büyülemiş, erkek kardeşimi eğlendirmiş ve Stourbridge Dükünü
heyecanlandırmış olması hakkında ki yorumumu yapıyorum sadece." dedi
Leydi Pamela.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Arabella dans eden çifte dönerek, "Birlikte çok iyi görünüyorlar, değil
mi?" diye sordu.
Hawk, kız kardeşinin bakışlarını takip ederek bir kez daha kendini
kısılmış gözleriyle Earl Whitney ile dans eden Jane’i uğursuz bir şekilde
seyrederken buldu.
Arabella gözleminde çok haklıydı. İkisi birbirine yakışıyordu. Biri sarışın
diğeri kızıl saçlı olan bu iki kişi etrafa ışık saçıyordu ve dans özel
konuşmalara izin veriyordu.
Hawk bu kadar uyumsuz iki insanın böyle ciddiyetle ne konuştuklarını
br
merak ederek kaşlarını çattı…
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Uzun zamandır mı Stourbridge Dükü'nün… vesayeti altındasınız, Miss
Smith? "
E
Jane Arabella’nın deyimiyle ‘küçük’ balo salonunun büyüleyici atmosferi
altında kendini kaybetmişti. Bir düzine şamdanın aydınlattığı odada dans
eden çiftlerin görüntüsü duvarlara yerleştirilmiş aynalara yansıyordu.
Bahçeye uzanan açık kapılardan ılık bir esinti geliyordu.
Genç kız Earl’e kaşlarını çatarak bakıyordu. "Neden sordunuz, Lordum?"
Adamın sarı kaşları alayla kalktı. "Leydi Arabella senden arkadaşı gibi
bahsediyor, Dük ise senin vasin olduğunu söylüyor. Hangisi hatalı
konuşuyor acaba…?"
Jane Earl’ün dans ederken ani dönüşüyle biraz sendeledi. "Belki de ikisi
de doğrudur, Lordum. Hem Arabella’nın arkadaşı hem de Dük’ün vesayeti
altında olmam neden mantıksız olsun?"
"Hiç mantıksız değil." diye kabul etti Earl. "Ama bu açıklama bana
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Earl başını iki yana salladı. "Özür dilerim ama Jane ben sevgi dolu bir
annenin soyadı Smith olan bir çocuğa Jane ismini vereceğini kabul
edemiyorum."
"O zaman belki de beni pek sevmemiştir." Jane çocuğunun babası
olmayan bir adamla evlenen annesine olan duygularıyla hala yüzleşmeye
çalışırken yaşlı adama ters bir cevap vermişti. "O benim doğduğum gün
E
öldü." diye konuya açıklık getirdi genç kız.
Anında bir pişmanlık ifadesi yaşlı adamın yüzüne oturdu. "Gücenmene
neden oldumsa, beni affet, Jane." dedi ve tatsızca ekledi. "Benim eşim ve
çocuğumda uzun yıllar önce öldü." diye ekledi.
Onun hakkında çok şey anlatan bu açıklama Jane’nin kalbine dokundu
ve belki de bu onun sorumsuz davranışlarının da cevabıydı.
"Beni gücendirmediniz, Lordum." diyerek ona güvence verdi genç kız.
"Beni Justin diye çağırabilirsin, Jane." diye teklif etti adam.
"Uygun olmaz, Lordum."
"Sen sosyetenin makyajlı dünyasının parçası olabilecek ustalıkta
görünmüyorsun, Jane…?" diyerek hüzünle başını salladı Earl.
Belki de bu yüzden Jane bu dünyaya ait değildi. O davetsiz misafirdi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Earl’e dönüp, çenesini havaya dikti. "Arkadaşlığımı sıkıcı ya da ilginç
bulmanız umurumda bile değil, Lordum."
Adam omuzlarını silkti. "Açıkçası çok uzun zamandan beri senin kadar
genç bir bayanla böyle uzun süren samimi bir sohbet yapmamıştım."
Kaşlarını çatan adam tekrar sordu. "Nereden geliyorsun, Jane? Ailen
kimlerden?"
"Ben zaten kimse olmadığımı söyledim. "
E
"Ama ben inanmıyorum, Jane. Göller bölgesinde, Kent’te,
Bedfordshire’da Smitler var. Onlardan herhangi biriyle akrabağlığın var
mı…? Seni uyarıyorum, Jane. Bunun bir sır olarak kalması durumu
merakımı daha da derinleştirecektir." diye yumuşak bir sesle ekledi Earl.
Jane dehşetle kaşlarını çattı. Birinin onu merak etmesi istediği ve ya
ihtiyaç duyduğu en son şeydi. "Beni rahat bırakın, Sir." Genç kızın nefesi
heyecanından ağırlaşmıştı.
Earl’un kısılmış gözleri birkaç saniye genç kızın yüzünde dolaştıktan
sonra o yakışıklı suratında rahat, vahşi bir gülümseme belirdi. "Sana
söylemiştim, Jane. Bunu yapmaya henüz hazır değilim."
Earl’ün kolunu sıkan parmaklarının tek hareketi genç kıza onunla bu
ıssız terasta ne kadar yalnız olduklarını hatırlatınca Jane’nin gözleri
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
büyüdü.
Jane adamın onunla terasa gelmesine izin vermesinin aptalca olduğunu
gecikerek de olsa kendine itiraf etti. Gerçekte ona bu konuda bir seçim
hakkı verilmemişti…
"Bu kadar endişeli bakma, Jane." dedi adam yumuşak ve alaycı bir sesle.
"Benim aşığım olmak için çok gençsin. Belki bu ay ışığının etkisiyle
açıklanabilir..."
"Jane istesin yada istemesin, bu kesinlikle benim tercihim değil."
Stourbridge Dükü öfkeli, buz gibi soğuk sesiyle Earl’ün lafını kesip
br
ardından da Jane’i yaşlı adamdan uzaklaştırıp, kendi göğsüne doğru çekti.
Earl’ün gözleri ay ışığında meydan okurcasına parlıyordu. "Niyetin bu
gece Jane’nin bütün keyfini kaçırmak mı, Stourbridge?" dedi alay ederek.
Eğlence? Hawk ortaya çıkana kadar bu adamın sohbeti neşeden veya
flörtten çok uzaktı.
Yoksa Dük aksine mi inanıyordu?
E
Jane omuzunun üstünden Dük’e bir bakış atınca onun yüzündeki
ürpertici ifadeden tam olarak neye inandığını anladı.
Hawk yaşlı adamın yüzüne soğuk soğuk bakıp, sert bir sesle, "Ona ilk
ismiyle hitap etmeniz için izin vermedim." dedi.
Earl alaycı bir şekilde "Belki Leydinin kendisi bana bu özgürlüğü
vermiştir?" diye cevap verdi.
Hawk’ın dudakları gerildi. "Daha önce açıkladığım gibi Miss Smith
sosyetenin kurallarına alışık değil. Özellikle senin gibi adamlar için o, fazla
tecrübesiz, Whitney."
Jane, Hawk’ın kıskacında ancak bir devedikeni kadar neşeliydi. Genç
kızın yumuşak bukleleri çenesine sürünüyordu. Genç adam onun bir su
perisi kadar narin hatlarını en son Earl Whitney’e fazlasıyla yakınken
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
gördüğünden olsa gerek genç kızın bu kadınsı cazibesini takdir edecek ruh
halinde değildi.
"Benim gibi bir adam?" diye yumuşak bir sesle tekrarladı Earl. "Benim
çok daha az hakaretler için erkekleri dışarıya davet ettiğimi biliyorsundur,
Stourbridge!"
Ne sosyetede ne de Krallıkda tasvip edilmemesine karşın Hawk yaşlı
adamın düellodaki ününün pekala da farkındaydı.
Genç adam kendini asla ortaya atmasa da mükemmel atışlar yapan bir
br
ustaydı ve Earl Whitney’e bir istisna yapmak konusunda istekliydi!
"Evet?" diyerek meydan okudu. Jane’i kollarından uzaklaştırdı.
Earl gözlerinde soğuk bakışlarla Hawk’a yaklaştı. "Yeri ve zamanı
söylerseniz, ben..."
"Gerçekten!" diyerek öfkeli bir şekilde sözlerini kesti Jane. "Siz bu kadar
önemiz bir konuda düello yapmak için birbirinize meydan okumak
niyetinde misiniz?" Genç kız inanamayarak onlara bakıyordu.
E
Whitney’in genç kızı öpmek için kollarına aldığından emin olan Hawk,
bunu hiç de ‘önemsiz bir konu’ olarak görmüyordu. Aslında kendini cinayet
işleyebilecek havada hissediyordu.
"Peki, bunu nasıl çözmemizi öneriyorsun, Jane." diye sordu. Hawk.
Bakışlarını yaşlı adamın gözlerinden ayırmamıştı.
"Neyi çözmek?" dedi genç kız inanamayarak. "Soylu centilmenler yerine
kızgın çocuklar gibi davrandığınızı bilmelisiniz!"
"Sevgili Jane, soylu centilmenler anlaşmazlıklarını tam da bu şekilde
çözer." Kuru kuru açıkladı Earl.
"Ona ilk adıyla hitap etmemen için seni uyarmıştım." Tüyler ürpertici bir
sesle hatırlattı Hawk.
Earl, kaşlarını alayla kaldırdı. "Kendi ayrıcalıklarını saklı tutuyorsun ha
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Stuorbridge!"
Hawk yumruklarını sıktı. "Bu sözleri açıkla, lütfen!" dedi.
"Ne bu sözleri ne de diğerlerini gerçekten, açıklama." diyerek sabırsızca
talimat verdi Jane. İki adamın arasına girerek ellerini onların göğsüne
yerleştirip öfkeden yanakları kızarmış, yeşil gözleri uyarırcasına bir ona bir
diğerine bakıyordu. "Gerçekten, hayatımda böyle saçma bir şeyle
karşılaşmadım." derken birbirlerine zarar vermelerini önlemek için ellerini
hala onların göğsünde tutuyordu. Hiddetle konuşmaya devam etti. "Siz yer
ve zaman belirlemeyeceksiniz." diye Dük’e bıkkınca söylendi. Ve
br
sabırsızlıkla Whitney’e dönüp, "ve siz de Lordum... sizin bundan büyük bir
keyif aldığınızdan hiç kuşkum yok ama itibarınızdan söz ettirmek için Dük’ü
düelloya çağırmayacaksınız."
Whitney’in sırıtması takdir doluydu. "Sevgili Jane, beni bu kadar kısa bir
sürede tanımış olman ne iyi. Ama yine de…" diyerek Dük’e uyaran bir bakış
atıp, ciddileşti. "...bir centilmenin diğerinin itibarına çamur atması bu kadar
E
basit bir şey değil..."
"Dürüst olmanın çamur atmakla ilgisi olmadığına inanıyorum." dedi
Jane yaşlı adamın sözünü keserek.
"Bir bayan için dürüstlük olan bir şey bir centilmen için hakaret
olabilir." diye itiraf etti Earl. "Eminim, Stourbridge’nin durumu da böyle."
Bunları söylerken kısılmış gözleriyle Hawk’ı izliyordu.
"Yine de" dedi genç kız kararlı bir şekilde "Bu aptallığı devam
ettirmenizi yasaklıyorum."
Hawk, diğer adamla arasında duran genç kıza bakmak için başını eğdi.
Jane’nin elleri hala onların göğsünde duruyordu. Ondan çok daha uzun ve
kuvvetli erkeklere karşı bu tamamen etkisiz bir hareketti. Genç kızın narin
bedenini kolaylıkla bir yana kaldırıp, tartışmalarına kaldıkları yerden
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
devam edebilirlerdi.
Adamların ikisi de böyle bir davranışta bulunmayı tercih etmedi. Hawk,
genç kızın muhteşem göründüğünü düşünüyordu. Saçlarının kızılı çıtırtılı
alevler gibiydi. Yeşil gözleri zümrüt misali parlak, normalde daha dolgun
olan dudakları onaylamaz bir ifadeyle incelmiş ve göğüsleri öfkesinin
etkisiyle hızla inip kalkıyordu.
Bakışlarını hasmına çeviren Whitney genç adamın Jane’e tıslayan küçük
bir dişi tilkiymiş gibi baktığını görünce hoş görülü bir kahkaha patlattı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
mayla parlıyordu.
Hawk onun kolunu serbest bırakmadı. "Burada durup, senin karanlıkta
tek başına dolaşmana izin veremem, Jane." dedi genç adam.
"Beni durdurmaya çalışmanızı tavsiye etmem, Ekselansları. "
Jane ayağını kaldırıp topuğuyla Dük’ün ayağını ezmeden birkaç saniye
önce yeşil gözler altın sarısı olanla çarpıştı. Bu ani saldırının etkisiyle geriye
çekilen genç adamın Jane’nin bileğini tutan eli gevşeyince genç kız sakince
bu durumdan yararlanıp, ondan kurtuldu. Tiskinti dolu son bir bakış atıp,
br
döndü ve uzaklaştı.
Genç kız tıpkı söylediği gibi dosdoğru bahçeye gitti.
"Muhteşem." diye hayretle mırıldandı Earl. "Gerçekten muhteşem."
Hawk, ayağındaki acıya rağmen kızgınlıkla dikleşti. "Ondan uzak
duracaksın, Whitney!"
Yaşlı adam bakmak için gözlerini ona çevirdi. "Öyle mi yapacağım?" dedi
eğlenerek.
E
"Evet, lanet..."
"Bu Leydinin kendi kararı mı? Yoksa daha önce sorduğum gibi senin bir
öncelik talebin mi var…?" dedi Earl.
Hawk, sert bir nefes aldı. "Jane benim vesayetim..."
"Bunu söylemişti." diye başını salladı Earl. "Ama ben gözlemlediğim
kadarıyla, bu genç bayanın kendi iradesine sahip olduğuna söyleyebilirim. "
Hawk ne bunu inkar edebilirdi ne de Jane’nin davranışlarına en az
Whitney kadar hayran kaldığını.
Genç kızın paha biçilemez olduğunu biliyordu. Ve lezzetli! Ve
muhteşem…!
"Evet, öyle.’’ dedi genç adam ‘’Yüzde yüz aklı başında bir olduğuna sizi
temin ederim."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Hawk bahsi geçen ‘acil işin’ Jane olduğunun farkındaydı.
Arabella iki adam arasındaki gergin sessizlikten dolayı kararsız kalarak
kararsız bir şekilde "Hawk…?" dedi. "Muhakkak sorun her ne ise sabaha
kadar bekleyebilir…?"
"Kuşkuluyum, hımm, Stourbridge?" diye alay etti Earl.
Hawk kız kardeşine dönmeden önce diğer adama kısılmış gözleriyle bir
E
bakış attı. "Müsait olunca en kısa sürede size katılacağım." dedi. Her şeyden
önce Jane’nin karanlık bahçede tek başına dolaştığını bilirken öylece balo
salonuna dönemezdi genç adam.
"Oh, çok iyi." Kız kardeşi sabırsız bir el hareketi ile açıklamayı kabul etti.
Sanki müzisyenlerin yeni bir parçaya başladıklarını duymuş gibi
"Sanıyorum bu bizim dansımız Leydi Arabella." dedi gülümseyerek Earl.
Hawk bahçeye doğru bakışlarını çevirmeden önce kız kardeşi ve Earl’ün
uzaklaşmasını bekledi. Ama çimlerde veya çitlerin etrafında Jane’nin
varlığını gösterecek bir hareket belirtisi tespit edemedi.
Jane nereye kaybolmuş olabilirdi? Tekrar ahırlara mı gitmişti? Yada
başka bir yere?
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Öfkeyle uzaklaşıp, kaçtığı yazlık evin karanlığında Jane, arkasındaki
Dük'ün varlığını duymaktan ziyade hissetti.
E
Arkasını dönmeden "Tekrar korkularıma gülmek için mi geldiniz?" diye
sordu genç kız.
"Korkuların mı, Jane…?" diye yumuşak bir sesle tekrarladı Dük.
Jane yazlık eve geldiğinde lambaları yakmamıştı. Dük ve o alaycı Earl
Whitney’in karşısında az daha Hawk’a olan duygularının ele verecekti. Bu
farkındalık genç kızın yüzünü kızarttığı için karanlığı tercih etmişti.
Jane çenesini kaldırarak dönüp, Dük'ün kapıda duran karaltısına baktı.
Arabella ona yazlık evi dün öğleden sonra göstermişti. İki kadın sıcaktan
bunaldıklarında birer limonata içerek burada oyalanmışlardı.
Ama gün içinde havadar ve aydınlık olan bu oda gece onunca gölgelerle
doluydu. Dük kibirli çehresinin keskin hatları ve uzun boyuyla karanlıkta
çok heybetli görünüyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Jane ürpertisini bastırmaya çalıştı. "O zaman ona meydan okumanız iki
kat aptallık." diye genç adamı sabırsızca tersledi.
"Öyle mi, Jane?" diyen genç adam ileriye doğru hareket etmeden önce
yazlık evin kapısını arkasından yavaşça kapadı. Jane onunla burada yalnız
kalmaktan duyduğu rahatsızlık anlaşılmasın diye bir adam geri çekilme
dürtüsüne karşı koydu. "Gerçekten çok aptalca, Ekselansları." Genç kız
E
aniden başını salladı.
"Burada üşümedin mi, Jane?" diye boğuk bir sesle sordu genç adam.
"Belki biraz" diyerek kabul etti Jane kaşlarını çatarak. "Ama burada fazla
kalmak niyetinde değil..." derken kızın sesi Dük'ün yaklaşıp şömineyi
tutuşturmasıyla birlikte azaldı. Hayat bulan sarı ve turuncu alevler onun
keskin profilini aydınlattı.
"İşte" genç kıza bakmadan önce çömeldiği yerden doğruldu. "Bu daha iyi
değil mi, Jane?" dedi.
Kesinlikle daha sıcak olmuştu. Daha samimi. Daha yakın. Dük ile en son
yalnız kaldığı zaman olanlar düşünüldüğünde bu kesinlikle iyi olmamıştı.
"Jane?" diye boğuk bir sesle sorarken adamın altın renkli gözleri kızın
yüzünde dolaşıyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
hırsı, kıskançlık, zina hatta cinayetler olmuştu. Bir eşin yokluğu sebebiyle
bazen babası endişelerini -belki de Dük'ün dediği gibi bir genç kızın
kulaklarının duymaması gereken konularda- onunla paylaşmıştı.
"Nasıl bir adamdı senin baban, Jane?"
Bu yumuşak sesle yapılan sorgulamadan kuşkulanan Jane gözlerini
yukarı kaldırıp, sertçe genç adama baktı. "O, iyi bir adamdı." diyerek
babasını savundu. "İyi, nazik ve sevgi dolu bir adam."
Dük'ün ağzı alayla büküldü. "Bende olmadığına inandığın bütün
br
özellikler."
"Bu gerçek dışı, Ekselansları." dedi Jane soluk soluğa.
Genç adam katı görünüyordu. "Ne çeşit bir adam isteğini kabul edip,
yalnız başına seyahat etmene izin verip, seni buraya getirir, Jane? Kibar ve
sevgi dolu nasıl bir adam senin korumasız olmandan faydalanabilir?" genç
adam kendinden bıkmışçasına başını salladı. "Biz tanışalı altı gün oldu, Jane.
Bu süre içinde bana göre, babanda hayran olduğun özelliklerin hiç birinin
E
bende olmadığını sana gösterdim!"
Evet, onlar iki farklı adamdı. Ama son üç gündür Jane, yorgunluk nedir
bilmeden arazisinde çalışan Dük'ü izlerken onun ez az kilisesini yöneten
babası kadar arazisi üzerinde yaşayan insanlar için iyi bir yönetici olduğunu
görmüştü.
Ayrıca, Dük'ün o aristokrat yakışıklı yüzüne bakarken hissettiği
duyguların, tatlı karmaşık olmayan babasına karşı duyduğu sevgiyle
kesinlikle hiçbir alakası yoktu.
"Sizin hakkınızda böyle düşünmüyorum, Ekselansları." diyerek başını
salladı genç kız.
Hawk başını aşağı eğip, gözlerini genç kızın yüzünde dolaştırdı.
"Öyleyse, benim hakkımda ne düşünüyorsun, Jane…?" dedi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Genç kızın dudakları aralandı. Küçük pembe dili bir kez daha
dudaklarının üzerinde dolaştı. "Ben... ben bir adam görüyorum. Güçlü,
kibirli -isteklerine sorgulamadan- itaat edilmesini bekleyen bir adam. "
Hawk genç kızın bu açıklaması karşısında hüzünle gülümsedi. "Sen bana
itaat etmiyorsun ki, Jane." dedi.
Belli belirsiz gülümseyen genç kız "Belki de bu yüzden burada
benimlesiniz. Kontesle birlikte olmak yerine…" dedi.
Hawk’ın nefesi boğazına takıldı. Bunun sebebi, her hangi bir başka
kadından ziyade burada Jane ile birlikte oluşuydu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
öpüşünü açlıkla derinleştirirken dili iştahla genç kızı tattı.
Araştırdı. Ele geçirdi. Jane üzerinde hak iddia etti.
Jane onundu.
Ona aitti.
Jane bu adama ait olduğunu biliyordu. Sıkıca onun omuzlarına yapıştı.
Hawk öpüşmeye ara vermeden genç kızı kucaklayıp, bir şezlonga taşıdı.
Nazikçe onu yatırıp, kendisi de onun yanına uzandı ve vücudunun
E
ağırlığıyla Jane’i yastıklara bastırdı. Bu arada dili genç kızın ağzını
yağmalamaya devam etti.
O anda Jane, hiçbir şeye dikkat etmiyordu. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktu.
Sadece Hawk’ın dili ve bedeninde dolaşan elleri… Hawk arkasına uzanıp,
elbisenin bağlarını serbest bırakmasıyla, giysi vücudundan aşağı doğru
kaydı. Genç kızın üzerinde kombinezon ve çorapları kalmıştı. Hawk onun
meme ucunu ağzına alıp iştahla emmeden önce diliyle okşadı. Jane onun
çıplak tenindeki dokunuşlarıyla kendinden geçip, gözlerini kaparken
adamın dili bu sertleşmiş uçları vahşice okşuyordu.
Jane ona daha fazla dokunmak istiyordu. Buna ihtiyacı vardı. Genç
adamın ceketini omuzlarından sıyırdı. Onu yeleği sonra da gömleği takip
etti. Genç kızın parmakları adamın kaslı göğsünde dolaştı. Tırnağı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Kızın elleri göğsünde dolaşırken kasları titriyordu. Tecrübe ve deneyinden
yoksun bu dokunuşlar daha da tahrik ediciydi.
Hawk aşağıya doğru baktığında tokalarından kurtulup çıplak göğsüne
yayılan saçlarına vuran şömine alevlerinin ışığını gördü. Genç kızın
dudakları parmaklarını takip ederek göbeğine doğru iniyordu. Jane’e
dokunmak için kaldırdığı parmakları kasılıp kaldı.
E
Bu utangaç yağmalama artıp, genç kızın dilinin deneysel araştırmaları
derinleştikçe nefesi kesilen Hawk kontrolünü kaybetmeye çok
yaklaşıyordu.
Gözleri arzudan koyulaşmış Jane başını kaldırıp, ona baktı. "Canını mı
yaktım?"
Adamın kısa sert kahkahası kendiyle alay eder gibiydi. Hareket edip,
genç kızın üstüne çıktı. "Jane, eğer biraz daha benim canımı o şekilde
yakarsan, sonuçlarından sorumlu olmayacağım."
Genç kız şaşkınlıkla ona baktı. "Sana dokunmamdan hoşlandın…?"
Hawk yüzünü buruşturdu. "Çok çok sevdim. Devam etmene izin
veriyorum." dedi genç adam.
"Anlamadım…?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
dolaştırdı. "Ya da bunu?" deyip, diğer meme ucuyla ilgilenirken genç kızın
zevkle titrediğini hissetti. "Ve belki de bu…?" genç adam onun ipek gibi
buklelerine ilk kez dokunup yavaşça okşamadan önce özenle kombinezonu
kızın belinden aşağı doğru sıyırdı.
İpek gibi kıvrımlarına ilk dokunuşuyla genç kızın gözleri kapandı. Genç
adam onun bacaklarını nazikçe ayırıp zaten şişmiş ve uyarılmış tenine
sevecenlikle dokundu.
E
Hawk, Jane bu samimi dokunuşlara tamamen alışana kadar onu yavaş
yavaş maksatlı daireler çizerek okşadı. Genç kızın içgüdüsel olarak ona
doğru bükülene kadar bekleyip, elini daha derinlere indirdi.
Adamın başparmağı genç kızın arzusunun merkezini bulup ritmik bir
şekilde okşamaya başladı.
Jane saniyeler içinde harika bir arzu denizinde kaybolmuştu. Şimdi
gözlerini sonuna kadar açıp, Hawk’ın yoğun arzunun şiddetinde konsantre
olmuş ifadesine şaşkınlıkla baktı. Hawk bir parmağı ile onu nazikçe
araştırırken Jane kayganlaştığını hissetti. Adamın parmağı yavaşça
sorgularcasına içine girdi ve çıktı. Sonra bunu tekrar hissetti. Tekrar ve
tekrar. Hawk’ın başparmağı ise sürekli olarak onu bir sert bir yumuşak
ritimle okşamaya devam ediyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
göğsüne yaklaştırdı. Ucunu yakalayıp, emerek ağzının derinliklerine çekti.
Diliyle okşayıp, dişleriyle ısırdı. Eli Jane’nin içinde onu nazik ve ritmik
olarak okşarken kızın ilk kasılmalarını hissetti.
"Hawk…" dedi Jane nefesi kesilmiş, arzuyla dolmuş sersem bir şekilde.
Sonra zevk bacaklarının arasından kasıp kavuran bir yangın gibi dalga dalga
geldi. "Hawk…!" Jane sırt üstü geri düşüp, elleriyle minderleri kavradı.
E
"Evet, Jane. Evet." Diye sertçe homurdandı Hawk, ilgisini diğer göğsüne
yöneltmeden önce. Şişmiş tepesini ağzının derinliklerine çekip, eliyle onu
okşamaya devam ederek, Jane’nin aldığı zevki son ana kadar en yüksek
seviyede yaşamasını sağladı.
İnanılmaz. Çılgınca. Mucizevi zevk.
Jane, minderlere yavaşça yayıldı. Böyle bir arzunun var olduğunu hiç
bilmiyordu. Bir kadın ve bir erkek arasında ne yaşandığını hiç bilmiyordu.
Paylaşılan samimiyetin böyle bir kendinden geçmeyle sonuçlanacağını asla
tahmin edemezdi.
Bir erkek ve kadın arasında her zaman böyle mi oluyordu? Annesi ve
sevgilisi arasında da bu şekilde mi yaşanmıştı? Eğer öyleyse genç kız
Jannet’in nasıl karşı koyamadığını anlıyordu. Kendisinin Hawk’a karşı
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
koyamadığı gibi…!
Leydi Sulby’nin onu suçladığı şeyleri mi yapmaktaydı? O, gerçekten de
bir orospu, bir fahişe miydi?
"Ne oldu, Jane?" diyerek sorguladı genç adam onun yüzüne yerleşen
gölgeleri fark ederek. Daha birkaç saniye önce yüzünde doruğa ulaşan
zevkinin ateşi vardı. Bu gölgeler neyle ilgiliydi? Kendini kontrol
edememenin utancı mı? Ya da yaptıklarının pişmanlığı…?
Her ikisi de Hawk için kabul edilebilir mazeretlerdi.
br Genç adam başını ona doğru eğip, avuçlarıyla genç kızın yanaklarına
dokundu. Kız gözlerini kararlı bir şekilde kapalı tutuyordu. Genç adam
"Bana bak, Jane." diye emretti. Genç kız emrine hemen uymadığında "Jane."
diye sabırsızlıkla ısrar etti.
Jane gözlerini kapalı tutmakta ısrarlı dudağının acıtana kadar ısırdı.
"Şimdi beni yalnız bırakmanızın en iyisi olacağını düşünüyorum,
Ekselansları." dedi.
E
"Bana bu kadar soğuk bir şekilde hitap ederek aramıza mesafe sokmaya
çalışıyorsun. Buna nasıl cüret edersin?" diye şiddetle karşı çıktı genç adam.
"Hemen gözlerini açacaksın, Jane." diyerek ellerini onun omuzlarının
yumuşak etine gömüp, kızı silkeledi.
Ona tekrar nasıl bakabilirdi? O sevdiği güçlü aristokrat yüzüne bakacak
ve orada Jane’nin bir fahişe gibi ona zevk için yalvarırken ki hatıralarıyla
iğrenmiş yüz ifadesini bulacaktı.
Hawk genç kızın ruhsal olarak ondan uzaklaştığını fark ederek "Bana
bak, Jane." diye sertçe ısrar etti yeniden.
Daha birkaç dakika önce Jane’nin onun dikkatini ve dokunuşlarını
üzerinde hissetmek istediğinden emindi. Ama şu anda bundan kesinlikle
şüpheliydi. Onu görmeyi red eder gibi genç adama bakmaktan kaçıyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
için kendini ona teslim etmeye mecbur mu hissetmişti?
Evet, yeri geldiğinde Jane ona meydan okumuştu, karşı gelmiş, isyan
etmişti ama bu şartlarda aciz mi kalmıştı? Hawk’ın aşırı şehveti onu boyun
eğmeye mi zorlamıştı? Genç kızın ona soğuk bir şekilde ‘Ekselansları’
dediğini hatırlayınca bundan emin oldu.
Aniden yerinden kalkıp, buruşuk gömleğini sırtına geçirirken genç
E
adamın yüz ifadesi korkunçtu. Jane’e doğru dönüp düğmelerini iliklerken
"Seni yalnız bırakmamın en doğrusu olacağına inanıyorum, Jane" dedi.
Hawk’ın dikkatini üzerinden çekmesinin avantajıyla Jane bacaklarına
dolanmış kombinezonunu yukarı çekip, üzerini bir parça düzeltti. Sabırsız
parmaklarıyla karışmış saçlarını düzelten genç adamın sırtına bakıyordu.
Yeleğini ve ceketini giyen Hawk, genç kıza doğru döndü.
Jane onun yüz ifadesi karşısında neredeyse geri sıçrayacaktı. Genç
adamın ağzı incecik olmuş çenesi gerilmiş o kibirli burnunun üstünden kıza
bakan altın renkli gözleri soğuk soğuk parlıyordu. Özenli bir sevgilinin
hoşgörüsünün tüm izleri şimdiki sert ifadesinde tamamen kaybolmuştu.
Ama Jane zayıflığının fark edilmesine izin vermeyecekti. Onun
doğasında her hangi birinden korkup çekilmek yoktu. Stourbridge
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
genç kız gibi davranmak için çok geçti.
Masum bir genç kız olsa bile.
Ya da çok kısa bir süre önce öyle olsa bile…
Jane, Hawk’ın fiziksel yakınlığın zevk dolu dünyasını ona tanıttıktan
sonra bir daha aynı masum kız olabileceğinden emin değildi.
Genç kız kendini Hawk’ın kibirli bakışlarıyla karşılaşmaya zorladı.
"Lütfen Arabella’ya başım ağrıdığı için odama çekildiğimi söyler misiniz?"
E
diyen genç kızın sesi boğuktu. Onun, söylediği her kelimeyle uğursuz bir
şekilde kararan yüz ifadesi sayesinde gerçekten de başı ağrımaya
başlamıştı. "Sanıyorum, birlikte eve geri dönmesek daha iyi olur" diye
ekledi genç kız.
Hawk, genç kızın Earl Whitney’in eşliğinde balo salonundan ayrılıp,
daha sonra geç vakit Stourbridge Dükü'nün kolunda gelişinin dedikodulara
neden olacağını biliyordu. Suçlarının listesine onun sosyetedeki konumuna
hasar vermeyi eklemeden de bu gece Jane’nin yeteri kadar endişelenmesine
neden olmuştu. Hawk’ın dönüşü ve Jane’nin yokluğu şüphesiz fark
edilecekti.
Genç adam aniden başını salladı. "Senin için Arabella’ya bir mazeret
belirtirim ama burada çok uzun süre yalnız kalmamalısın, Jane" dedi sertçe
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
ve ekledi. "Bu gece güzelliğinden etkilenen tek erkek ben değilim." diye
eklerken, kendi kontrolsüzlüğünü kınıyordu.
Sözleri karşısında genç kızın gözleri genişleyince Hawk’ın bakışlarına
bir alaycılık yerleşti. "Her kadın için gecede bir aşığın yeterli olacağına
inanıyorum." dedi genç adam.
Genç kızın taze güzelliğini her hangi bir adamla paylaşma düşüncesi bile
Hawk’ın çenesinin gerilmesine neden oldu. Bu kabul edilemezdi.
Dayanılmaz olurdu.
Jane ona aitti. Lanet olsun!
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
sevebileceği umudunu taşıyabilirdi. Ama Stourbridge Dükü gibi evlenerek
bir varis sahibi olması gereken bir adam çocuklarının annesi olması için
kendi mevkiine uygun bir kadın seçerdi. Gerçek babasının bile kim
olduğunu bilmeyen Jane böylesi bir birleşme için onun yüksek
standartlarını kesinlikle karşılayamazdı.
Genç kız kendini alaycı bir gülümseme için zorladı. "Söylediğiniz gibi"
E
dedi. Adama alaycı bir selam verip "misafirlerinizin yanına dönmenizi daha
fazla geciktirmek istemem."
Genç adamın gözleri tehlikeli bir şekilde parladı. "Bu aşağılayıcı ses
tonuyla beni yanından kovamazsın, Jane." dedi.
Jane’nin yumuşak kahkahası alay doluydu. "Özür dilerim, Ekselansları."
derken abartılı bir reverans yaptı. "Beni affedin, Ekselansları. Sadece kısa
bir an için beni hizmetçiniz gibi görmediğinize gerçekten inandım." dedi.
Hawk onu silkelemek istedi. Dizlerinin üstüne yatırıp, pataklamak.
Ama bunlardan daha fazla onu bir kez daha kollarının arasına alıp
sevişmek istedi. Bu kez sonuna kadar gitmek. İçindeki cehennem gibi
yangında kaybolmadan önce kendini onun ipek kılıfının derinliklerine
gömmek istedi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"İçeri gir, Jane ve kapıyı arkandan kapa."
Balonun ertesi sabahı Arabella kahvaltısını kendi odasında yapmak
E
istemişti. Jane de yemek salonunda tek başına otururken bir hizmetçi
Dük'ün kendisini görmek için kütüphanede beklediğini bildirdi. Bir gece
önce öfkeyle birbirlerinden ayrıldıktan sonra Hawk’ın neden kendisiyle
tekrar konuşmak istediğini düşünürken bir fincan çay içerek kahvaltı
masasında yeterince oyalanmıştı.
Belki de ona evini terk etmesi gerektiğini anlatmak için?
Derhal?
Uykusuz geçirdiği uzun saatler boyunca aynı şartlar altında kendisinin
de böyle düşüneceği sonucuna varmıştı.
Genç adamın şu anda ki ses tonu hiç kuşkusuz Stourbridge Dükü'nün
sesiydi. Soğuk ve otoriter. Usul adımlarla içeri girip kapıyı arkasından
kapattı ve genç adam yüzünü döndü.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Uzun, heybetli, otoriter bir adam pencerenin önünde duruyordu. Usta işi
koyu renk takım giymiş, saçlarını arkaya doğru taramıştı. Ellerini
kararlılıkla arkasında kenetlemiş bu adamın dün gece sevişirken saçı başı
dağılmış olanla bir benzerliği yoktu.
Jane ona sabit bir şekilde bakan altın renkli gözlere kaçamak bir bakış
atınca tüyleri ürperdi. "İçeri girdim, efendim ve kapıyı da arkamdan
kapattım…" dedi genç kız.
Genç kızın gizli alayı karşısında Hawk derin bir nefes aldı. "Seni
br
uyarıyorum, Jane. Bu sabah canımı sıkmaya teşebbüs etme."
Genç kızın gözleri aldatıcı bir masumiyetle genişledi. "Sizin bana
yaptığınız gibi…?"
Hawk’ın dudakları genç kızın sahte itaatkarlığı karşısında inceldi.
Jane’nin tanıdığı hiçbir hizmetçiyle uzaktan yakından bir alakası yoktu.
"Şakanın sırası değil, Jane." diye sertçe tersledi genç adam.
Genç kız salınarak ilerleyip, boş şöminenin önündeki koltuklardan
E
birine otururken "Değil mi?" diye söylendi. Elbisesinin eteğini düzeltip,
mahcup bir tavırla ellerini dizlerinin üzerinde birleştirip, genç adama baktı.
"Ve şimdi neyin sırası, Ekselansları?" diye sordu.
Hawk, yanına gidip onu ayağa kaldırıp sonra da bir güzel silkelememek
için arkasına kavuşturduğu ellerini kuvvetle sıktı.
Genç kızın kızıl saçları dağılmış göğüsleri açıkta ve bacakları davetkarca
açılmış görüntüsü sabaha kadar ona işkence etmişti. Sonunda gün ışırken
uyumaktan ümidi kesmiş, giyinip ahırlara giderek atı Gabriel’i eyerlemişti.
Tempolu sabah sürüşü ile ona huzur vermeyen Jane’nin yarı çıplak hayalini
aklından çıkartmıştı.
Genç kızın aşırı resmi oturuşuna bakana kadar işe yaramıştı. Jane’nin
yaşlı bir dadının suç işleyen çocukları cezalandırmayı isteyen onaylamaz
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
tamamen başarısız yüz ifadesine bakana kadar. Çünkü genç adamın aklına
genç kızın gün geceki şehvetli güzelliğinin hatıraları işkence ediyordu.
Bu anıların onu bu sabah buraya çağırma sebebini konuşmaktan
caydırmasına fırsat vermeyecekti. "Aceleyle vasilerinin yanından ayrılman
hakkında konuşma zamanımızın gelip de geçtiğine karar verdim." dedi genç
adam.
Jane genç adamın söyledikleri karşısında öyle sersemlemişti ki verecek
hiçbir cevap düşünemedi. O, düşünmüştü -inanmıştı ki- Dük onu buraya
dün gece hakkında konuşmak için gelmesini istemişti. Hatta kahvaltı
br
salonunda çay içerek oyalanırken olası cevaplarını bile hazırlamıştı.
Şimdiyse verecek cevabı yoktu. Bunun yerine genç adamı bir soruyla
yanıtladı. "Neden, Ekselansları?"
Genç adamın altın renkli gözlerinden hiçbir şey okunmuyordu. Başını
sallayıp "Neden?" diye sordu genç kıza.
Jane kaşlarını çattı. "Ama Ekselansları, nedenini biliyorsunuz."
E
"Hayır, Jane. Bilmiyorum." diye sertçe cevap verdi. "Hatırladığım
kadarıyla o zaman sadece Leydi Sulby ile aynı çatı altında kalamayacağını
söylemiştin."
Bu bir dereceye kadar doğruydu. Ama Markham Park’tan kaçmasında
bundan çok daha fazlası vardı. Nedenlerini kendisine bu kadar soğuk bakan
bir yabancıyla paylaşmayacaktı. Şu an için genç adamın her bir santimi
ulaşılmaz Stourbridge Düküydü.
"Ben gerçeği ifade ettim." diye doğruladı genç kız.
"Ama bu şekilde hissetmenin nedeni ne?" dedi ve iki uzun adım atarak
genç kızın başına kule gibi dikildi.
Adamın delip geçen altın renkli bakışlarının altında Jane gözlerini kırptı.
"Nedenlerim tamamen kişisel..."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
ayrılmanla ilgili tüm sebeplerini bilmek istiyorum -talep ediyorum" dedi
soğuk soğuk.
Önce? Bunun ardından Jane’i kısa sürede göndermeyi mi tasarlamıştı?
Bir kez onun sorularını yanıtladıktan sonra gitmesi için gereken
düzenlemeleri yapmış olabilir miydi…? Dün gece aralarında geçenler
yüzünden? Veya başka bir sebepten…?
Jane kendini zorlayarak onun hiçbir şey okunmayan amansız yüzüne
E
baktı. Genç adamın bakışları soğuktu. "Ne oldu da, Ekselansları aniden beni
konuşmak için buraya çağırdınız?" demeye cesaret etti temkinli bir şekilde
genç kız.
Hawk karşılaştıkları ilk andan beri genç kızın zekasını hiç
küçümsememişti. Şimdi de bunu yapmayacaktı. "Bu sabah senin ortadan
kaybolmandan sonra Markham Park’ta olanlarla ilgili bilgiler aldım." dedi
genç adam.
Genç kızın öfkeyle yanakları kızardı. "Ben ortadan yok olmadım. Sadece
hoş karşılanmadığım o yerden ayrıldım." dedi.
"Gerçekten mi, Jane?"
"Gerçekten, Ekselansları."’ diye tekrarladı sabırsızlıkla genç kız. "Lütfen
kolumu bırakır mısınız? Canımı acıtıyorsunuz."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
koruma sunmamın doğru olmayacağını düşündüm."
"Sizi temin ederim, aramazlar. Ve böyle bir soruşturmaya hiç hakkınız
yok..."
"Hakkım var! Lanet olsun, kadın! Sulbyler cesedini ormanda veya gölde
arıyor olabilirlerdi!"
Jane hırsla kaşlarını çattı. "Ve onlar?" Tedbiri elden bırakıp, sormaya
cesaret etti genç kız.
E
Genç adamın omuz kasları gerildi. "Bu sabah bana ulaşan raporda, senin
ortadan kaybolmanın ardından Leydi Sulby’nin sinirlerinin tamamen harap
olduğu ve toparlanabilmek için erkek kardeşinin Great Yarmounth’taki
evine gittiği yazılıydı." diyen genç adamın sesi korkunçtu.
"Leydi Sulby’nin sinirlerinin bozulmasının nedeninin ben olduğumu mu
söylüyorsunuz?"
Hawk’ın ağzı uzlaşmaz bir ifadeyle ince bir çizi oldu. "Görevlendirdiğim
adamlardan şüphe mi duyuyorsun?"
Jane Dük'ün görevlendirilecek adamları seçerken gereken titizliği
gösterdiğinden emin bir şekilde başını salladı. "Öyle değil." dedi. ‘’Leydi
Sulby’nin bir şey hissedebileceğinden kuşkuluyum. Olsa olsa evindeki
istenmeyen varlığımdan kurtulduğu için sevinmiştir."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Dük gergin uzun saniyeler boyunca konuşmadı. Nihayet "Belki de." dedi
ve buz gibi bir sesle devam etti. "Ama benim anladığım sadece senin değil
mücevherlerinin de kaybolması Leydinin senirlerini bozmuş."
Jane boş boş baktı. Leydi Sulby’nin mücevherleri? Onun değerli tek
mücevheri vardı. Yirmi beş yıl önce evlenirken Sir Barnaby’nin verdiği
kolye ve küpe. Hawk bunlardan mı bahsediyordu?
Ama onların Jane ile ne alakası vardı?
"Leydi Sulby’nin bir kaç mücevheri seninle aynı gün ortadan kayboldu."
dedi Dük keskin bir dille.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
"Bu ne cüret." diyerek sözünü kesti genç kız. Yanakları kızarmış, yeşil
gözleri öfkeyle parlıyordu. "Bende nefret ettiği aşikar bir kadının sözleriyle
orada durup, beni bir yargıç gibi mahkum etmeye nasıl cesaret edebilirsin?"
Hawk’ın istediği en son şey onu yargılamak ya da kınamaktı. Tek istediği
Jane’e yardım etmekti. Ama Jane evi o gün neden terk ettiğini anlatmazsa
bunu yapamazdı.
"Bunu sadece Leydi Sulby söylemiyor, Jane." dedi yumuşak bir sesle.
"Başka kim beni suçluyor" diye sordu genç kız.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
adamın onun vasiliğini üstlenmesini ve Leydi Sulby’nin on iki yıl önce eve
gelerek eşyalarını toparlayıp, Jane’i yanında götürmesini…
Tüm bu süre boyunca babasının vesayeti altında yaşamışsa Jane’nin
evden gerçek babasını bulmak için kaçması tamamen gereksiz bir hareket
olabilirdi…?
Çocuğunun ona benzemesini umduğunu söyleyen annesinin yakışıklı
sevgilisinin yusyuvarlak Sir Barnaby olduğunu hayal etmek çok zordu. Ama
E
Sir Barnaby’nin de yirmi üç yıl önce farklı bir tipi olabilirdi…
"Jane…?"
Dikkati Hawk’ın üzerine toplanınca şaşkın şaşkın gözlerini kırpıştırdı.
Hüküm veren Stourbridge Dükü. "Derhal Mullbery Hall’den ayrılacağım."
dedi genç kız.
"Hayır, Jane. Olmaz!" Daha birkaç dakika önce Jane’i zorla düşünce-
lerinden koparmıştı. Düştüğü bu felaketten daha önemli ne olabilirdi?
Ve Jane’nin seçimleri önemli değildi. Bu felaketti. Hırsızlıkla
suçlanıyordu, tutuklanması emredilmişti. Ve Jane’nin masum olduğunu
düşünmesi tek başına iddiaları çürütmeye yetmezdi.
Ama güçlü Stourbridge Dükü'nün nüfuzu işe yarardı. "Sana yardım
etmeye hazırım, Jane." dedi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
merhametine kalacağı düşüncesi bile Hawk’ı ürpertmeye yetti.
Jane onun yardımını kabul etmektense bütün bunlara katlanmayı mı
tercih ediyordu…?
Genç adam bir adım geri gidince elleri genç kızın omuzundan aşağı
düştü. "O zaman sen bir aptalsın, Jane." diye garanti verdi.
Genç kızın gözleri meydan okuyarak parladı. "Daha fazla Stourbridge
E
Dükü'nün koruması altında yaşamaktansa aptal olmak daha iyiydir."
Jane ona fiziksel olarak vurmuş gibi geri çekildi Hawk. Genç kız
gerçekten bu şekilde mi hissediyordu? Dün gece aralarında yaşananlardan
yardımını kabul etmeyecek kadar bu kadar mı nefret etmişti?
Genç kızın hiç sakınmadan ona meydan okuyarak bakışı yeterli bir
cevaptı…
Genç adam tekrar konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Jane, bana
olan düşmanca duygularını bir yana koyup, konumuza konsantre olmanı
tavsiye ederim." dedi. Yüz ifadesi acımasızdı. "Sir Barnaby’e rica edebilirim.
O, kibar ve makul bir adamdır. Eminim..."
"Hayır!" diyerek Dük'ün sözünü kesti. "Markham Park’a geri dönüp Sir
Barnaby ile kendim konuşacağım." dedi genç kız.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
göstermek için.
Jane düşündükçe Leydi Sulby’nin mücevherlerinin kaybolmadığına daha
da çok inanıyordu. Jane’nin kaçışıyla genç kızın adını karalamak için Leydi
Sulby’nin eline bulunmaz bir fırsat geçmişti.
Dük'ün şaşkın yüz ifadesine dudaklarındaki inatçı gülümseme eşliğinde
gözlerini dikti. "Evet, tabii ki oraya gitmeyi kast ediyorum." dedi genç kız.
"Jane, yapamazsın..."
E
"Gitmeliyim." dedi genç kız tavizsiz bir tavırla. Ve Jane biliyordu ki, geri
dönme planları olsun ya da olmasın Dük'ün çatısı altında daha fazla
kalamazdı.
Jane’nin ona karşı olan düşmanca duygularından bahsederek Hawk
gerçeklerden ancak bu kadar uzak olabilirdi. Tüm kalbiyle sevdiği bir
adama karşı nasıl kötü duygular besleyebilirdi?
Az önce masumiyetine inanmayarak kalbini kırmış olan adam…
Genç adam Jane’nin yüzündeki ifadeye bakıp onu ikna etmenin mümkün
olmadığını anlayınca "Eğer bunu yapmakta ısrar ediyorsan..."
"Evet!"
"O zaman ben de geleceğim." dedi genç adam.
"Hayır, olmaz" dedi genç kız. Başını şiddetle iki yana sallayarak bu teklifi
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
red etti. "Şimdiye kadar bana yardım ettiğiniz için minnettarım. Ama ne
olursa olsun bundan sonrasını kendim halletmek istiyorum. Benimle
birlikte gelmeni istemiyorum, Hawk. Anlamıyor musun?" Genç kızın
dudaklarında alaycı bir gülümseme belirdi ve sabırsızca devam etti. "Sizin
de pek çok defa belirttiğiniz gibi -benim düşüncesiz davranışlarım
yüzünden koruyuculuğumu üstlenmek zorunda kaldınız. Artık sizi azat
etmek benim boynumun borcudur."
Genç adam yorgun bir şekilde başını salladı. "Sana bunun o kadar basit
olmadığını açıklayamadım, Jane." dedi.
br "Sizi temin ederim, görüşmemiz benim açımdan pek çok şeyi açıklığa
kavuşturdu." dedi genç kız anlaşılması zor bir ifadeyle.
Genç kızın inatla onu dinlemeyi reddetmesi karşısında Hawk yüzünü
buruşturdu. "Belki de en doğrusu daha sonra tekrar konuşmamız, Jane.
Konu hakkında daha fazla düşünecek zamanın olur."
"Belki." diyerek muallak bir cevap verdi ve odadan ayrılmak için
E
dönmeden önce başıyla hafifçe selam verdi.
Hawk, genç kızın başını gururla kaldırışını ve zarif hareketlerini
seyrederken hayal kırıklığı içinde arpacı kumrusu gibi düşünüyordu.
Jane Leydi Sulby’nin suçlamalarıyla hapse atılırsa bu zarif ve gururlu
halini ne kadar devam ettirebilirdi…?
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Jane…?"
Jane için en iyisi duymazdan gelip yanından geçip Londra yoluna doğru
E
devam etmekti.
"O pelerinin altındaki sen misin, Jane?" Soru sabırsızlıkla tekrarlandı.
Jane pişmanlık dolu bir gülümsemeyle dönüp Whitney Earl’ü Justin
Long’un kaşları çatılmış yakışıklı yüzüne baktı. Yürümeye devam ederken
"Gerçekten benim efendim." dedi.
"Bu ıssız yerde neden şaperonsuz dolaşıyorsun?" diye onaylamaz bir
tavırla sordu adam.
Jane kaşlarını alayla kaldırdı. "Dün geceki konuşmamız bana görgü
kuralları hakkında akıl verecek en son insan olduğunuz izlenimi verdi,
efendim."
Yaşlı adam bu sözden rahatsız olmuştu. "Bu görgü kurallarının bazıları
kaçınılmazdır, Jane." Kaşlarını çatarak devam etti. "Genç bir bayanın tek
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
boğulmaktan korkuyordu. Ve bir kez ağlamaya başlarsa duramayacağından
emindi.
"Jane, sana bu lanet yürüyüşü kesmeni söylemedim mi?" diye sertçe
hatırlattı Earl.
Genç kız aniden durup çenesini kızgınlıkla kaldırıp adama baktı. "Sizden
ya da Stourbridge Dükünden artık emir almıyorum." dedi.
E
"Ah!"
Jane onun bilmiş yüz ifadesinden işgillenerek "Bu tam olarak ne demek
oluyor, efendim?" diye gücenmiş bir tavırla sordu.
Adamın ifadesi alaycıydı. "Genç Dük ile tartıştınız, değil mi?"
Meydan okuyarak adama baktı Jane. "Öyleyse bile bundan size ne?"
Earl hüzünle gülümsedi. "Sadece bu olaya tanıklık etmekten fazlasıyla
keyif alabilirdim." dedi.
"Çünkü onun Kontesi kapması sizi hala rahatsız ediyor…?"
Earl’ün kahkahası takdir doluydu. "Sen ve Dük'ün sevgili Margeret
yüzünden kavga ettiğini söyleme…?"
"Hayır" diyerek tersledi. Adamın keyifli halinden rahatsız olmuştu.
"Şimdi beni bağışlarsanız, Lordum. Yolum devam etmeliyim -Ne
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Jane de tam olarak bunu ümit etmişti. Bununla beraber Earl, genç kıza
rastlamasıyla hedefini değiştirmişti.
Genç kız kendini zorlayarak gülümsedi. "Bana gerçekten yardım etmek
istiyorsanız, faytonunuzda bana da bir yer ayırın, Efendim"
Yaşlı adamın çatık kaşları geri döndü. "Ve sonra ne olacak, Jane? Senin
vasin başka bir düello için bana meydan mı okuyacak? Ya da sosyetedeki
lanet olası konumunu sarstığım için seninle evlenmek zorunda mı
E
kalacağım?"
Jane nefes nefese konuştu. "Sizi temin ederim, böyle bir isteğim yok,
Efendim. Sosyetenin beklentileri umrumda değil. Dük ve benim yollarımız
ayrıldı. Benimle ilgili konuların onu ilgilendirmeyeceği inancındayım."
Hiç şüphe yok ki Hawk, Jane’nin ona tekrar ve tekrar karşı gelmesine
öfkeliydi. Aslında genç kızın yıkıcı varlığından -hele de şimdi hırsız olmakla
suçluyordu- kurtulduğundan dolayı rahatlamış olmalıydı.
"Sevgili Jane, inancım odur ki, sen Stourbridge Dükü'nün ne istediğini
bilmiyorsun." dedi ve acıyan gözlerle kızın boş bakan yüz ifadesine bakıp
sabırsızlıkla ekledi. "Adam seninle büyülenmiş, seni küçük ahmak."
Genç kız Dük'ün onu fiziksel olarak çekici bulduğunu inkar etmiyordu.
Dün akşam yaşananlardan sonra bu anlamsızdı. Ama Hawk’ın onun
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
vereceğim." dedi.
Genç kızın yüzü mutlulukla aydınlandı. "Oh! Teşekkür ederim, Lordum."
adamın onun araca binmesine yardımcı olmasını kolaylaştırmak için zarifçe
eteklerini toplarken "Bu kararınızdan pişman olmayacaksınız, söz
veriyorum." dedi.
"İnan bana oldum bile!" diye mırıldandı Earl sert bir ifadeyle araca
E
binip, dizginleri eline alırken.
Jane sıkıntılarından uzaklaşmış mutlulukla gülümsüyordu. Onu da
beraberinde Londra’ya götürmeyi kabul ettiğinden beri Earl’ün alaylarına
tamamen ilgisizdi. Bekar adamların arabalarına kendini davet ettirmeyi
alışkanlık haline getirmiş gibi görünüyordu. Çapkın yakışıklı bekar
adamların.
"Bu kadar memnun kendinden razı görünmeye bir son ver Jane yoksa
kararımı tekrar gözden geçirebilirim." diye uyardı onu Earl.
Jane başını eğip, kapşonunun altından mahcup bir şekilde ona baktı.
"Bu daha da kötü." dedi kaşlarını çatarak Earl.
Genç kız bir kahkaha attı. "Sizi memnun etmek de çok zor, Lordum."
dedi.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
olmadığı için buna mecbur kalmıştı.
Genç kızı karısının ve yasal kızının yaşadığı evin kapısından içeri sokup
onu kabullenmelerini istemek bir hataydı…
"Bu Londra yolu değil, Lordum." dedi genç kız kaşlarını çatıp, geçtikleri
yerdeki yol işaretlerine bakarak. Londra onların gittikleri yönün ters
istikametinde kalmıştı.
E
Earl başını yana doğru eğdi. "Senin gibi yalnız bir kızın benimle
Londra’ya gitmesi gerçekten hiç uygun olmaz, Jane." dedi.
Genç kız hırsla ona baktı. "Nereye ve kiminle gideceğime ben karar
veririm, Lordum."
"Hayır, Jane. Veremezsin." dedi adam kararlı bir şekilde başını
sallayarak.
"Beni nereye götürüyorsunuz." derken bile bu sorunun cevabını
biliyordu. Mullbery Hall’ün arazisini tanımıştı.
"Mullbery Hall’den ayrılmak için haklı nedenlerin olduğuna inandığına
eminim." diye söze başladı Earl.
"Kesinlikle var!"
"Belki de." diye sertçe devam etti adam. "Ama ben Stourbridge’nin
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
değil mi?"
"Tabii ki korkmadım."
"İşte tam da bu senden korkma nedenim. Fazla masumsun, Jane."
"O kadar da masum değilim, Lordum." diye adamı inandırmaya çalıştı.
Dün gece Stourbridge Dükü Hawk St. Clair’e masumiyetini sunarken ne
yaptığının farkındaydı.
Earl dizginleri öyle sert çekti ki araç neredeyse durma noktasına geldi.
E
Adam araştıran bakışlarını genç kızın yüzünde dolaştırdı. Nihayet,
"Dün gece Stourbridge ile seviştin mi?" diye sordu.
"Bu sizi hiç ilgilendirmez, Efendim..." dedi genç kız.
"Çok ilgilendirir, Jane."
Jane, Stourbridge Dükü ve şimdi de Whitney Earl’nün genç kızın
öylesine emin oldukları masumiyetiyle ilgilenmelerinden ve onu kaybet-
mesinden korkmalarından çok ama çok yorulmuştu.
"Londra’ya gitmek için başka bir yol bulacağım." diyen genç kız araçtan
inmeye davrandı.
Daha genç kız yere inmeden adam aracın çevresinde dolaşıp, Jane’e
yetişti. Earl çelik gibi parmaklarıyla onun kolunu kavradı.
"Ben bu durumu iyice araştırıncaya kadar hiçbir yere gitmiyorsun."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
dedi.
"Yardımınızı istemiyorum, Lordum. Görmüyor musunuz?" dedi genç kız.
Gözleriyle Earl’den onu serbest bırakmasını talep etti.
Adamın ağzı alayla büküldü. "Yardımcı olmak için senin iznini istediğimi
sanmıyorum." dedi.
"Tanrı beni sizin gibi aşırı koruyucu erkeklerin müdahalesinden
korusun!"
Earl keyifsiz bir gülümsemeyle, "Ya Stourbridge?" diye sordu.
"Stourbridge Dükünü bir daha ne görmek ne de işitmek istiyorum!"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
boştu.
Ve makyaj masasının üzerinde alay edercesine duran annesinin incileri!
Kolye ve küpeler…
Onu aramak için peşine düştüğünde sonunda onu -Belki de önceden
ayarlamış- Whitney’in yanında bulmak dayanılmazdı.
Hawk çifte birkaç santim kalacak şekilde yaklaşıp, "Yani?" diye
dişlerinin arasından tısladı. Ellerini iki yanında yumruk yapmıştı. Sert
E
bakışları Jane’nin rengi kaçmış yüzüyle Whitney’in alaycı meydan okuyan
yüzü arasında gidip geliyordu.
"Gerçekten de." dedi Whitney alayla. "Gördüğün gibi Stourbridge, ilgili
bayanın itirazlarına rağmen küçük kuşunu yuvasına güvenle geri getirdim."
Hawk’ın kasılmış çenesinde bir sinir atıyordu. "Önce veya sonra onun
ayarttın mı?"
"Oh, birincisi, elbette." diye alay etti yaşlı adam. "İkincisi, öyle
görünüyor ki müsaadeni istemeliydim."
Hawk’ın gözleri o tenkitçi koyu mavi gözlerle karşılaştığında kısıldı. "Ne
demek istediğini açıkla." dedi genç adam.
Whitney geniş omuzlarını silkti. "Bunu gerçekten yapmam gerekiyor
mu?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hayır, gerekmiyordu. Hawk sadece, dün geceki hadiseyi Whitney gibi bir
adama anlatması için Jane’i neyin teşvik etmiş olabileceğini merak
ediyordu.
Hawk, hiçbir şeyin kendi davranışlarını mazur gösteremeyeceğini
nefretle kabul ediyordu. O, korumak için söz verdiği bir kızdan
faydalanmıştı. Sonrasında bu genç bayan Hawk’tan korunmaya ihtiyaç
duyacaktı.
Ama Jane, Whitneyin korunma için yanına koşması gereken en son insan
olduğunu göremiyor muydu?
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Jane adama tentikçi bir bakış attı. "Bu kasıtlı kışkırtmaya bir son
vereceksiniz, Lordum."
"Ben mi?" dedi Earl. Genç kız ona hırsla bakmaya devam ederken "Oh,
pekala." diye kuru kuru kabul etti adam.
Jane Dük'e döndü. "Ve siz, bana ne olduğunu gerçekten umursuyormuş
gibi davranmaya son vereceksiniz." dedi.
-muş gibi davranmak? Hawk kaşlarını çattı. Lanet olsun! Dün gece bu
E
kadınla sevişmişti. Tabii ki ona ne olduğunu umursuyordu.
Gerçekte, bu sabah Jane’nin Mullbery Hall’den hem de kendisinden
kaçmasıyla sonuçlanan tartışmaları aralarında var olan yakınlığı
değiştirmemişti.
"Mullbery Hall’e geri dönmemizi istiyorum, Jane. Böylece konuyu iki
makul yetişkin gibi tartışırız." dedi genç adam.
"İstiyorsunuz?" diye küçümseyerek tekrarladı genç kız. Başını
sallayarak, "Şu anda kendi isteklerim benim için daha önemli, Ekselansları.
Ve şimdi ya da gelecekte ki her hangi bir zamanda sizinle Mullbery Hall’e
dönmek için bir arzu duymuyorum." dedi.
"Sevgili, sevgili Stourbridge, hem gece hem de sabah- ikna kabiliyetin bu
kadar incelikten yoksun mu?" diye mırıldandı Earl Whitney. "Ben seni daha
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
karşılaşmamızın tesadüf olduğunu çok iyi biliyorsunuz." diye sabırsızlıkla
belirtti genç kız.
"Ama seni temin ederim, Jane çok düşündürücü bir tesadüftü…" Earl
gözlerini kısarak genç adama baktı. "İnanıyorum ki, birisinin Stourbridge’e
davranışlarının sorumluluğunu almayı öğretmesi gerek."
"Bu sözlerinizi açıklayınız, Efendim!"
E
Jane yüzünün solduğunu hissetti ve yavaşça dönüp Hawk’a baktı. Soğuk
bir ifade ve buz gibi gözlerle diğer adama baktığını gördüğünde endişeli bir
ürperti omurgasından aşağı indi.
O anda genç adam ne kibirli Stourbridge Dükü ne de sevgilisi Hawk St.
Clair idi. Daha ziyade soğuk kanlılıkla cinayet işleyecek bir adama
benziyordu.
Earl Whitney’de aynı acımasızlıkla bakıyordu. "Eminim, Jane davranış-
larının ne kadar uygunsuz..."
Jane sonrasında olanları tam olarak göremedi. Öyle görünüyor ki, Hawk
hızla hareket etmiş, Jane daha ne olduğunu anlayamadan Whitney Kontu
genç adamın vurduğunda çenesinde oluşan kızarıklıkla yere serilmişti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Ne yaptın, Hawk?" diye hafifçe mırıldandı Jane ve Earl’ün yanına diz
çöktü. "İncindiniz mi, Efendim," adamın koluna dokundu. "yapa-
E
bileceğim...?"
"Onu hak ettiği gibi yere devirdim." dedi Hawk ve o çelik gibi
parmaklarıyla genç kızın kolunu kavramak için kolunu uzattı.
"Çek elini üzerimden! " Jane genç adama bakmak için dönerken kolunu
da onun tutuşundan kurtarmaya çalışıyordu. O parmaklar yerinden
oynamadığı için bu nafile bir çabaydı. "Bu ne cüret" diyen genç kız hızla
ayağa kalktı. "Bu sabah bana iğrenç davrandın. Ve sonra da ben bu
adaletsizlikten kaçarken bana yardımcı olan savunmasız bir adama saldır-
maya devam ediyorsun."
Whitney ne kibardı ne de savunmasız. Genç adamın tek bildiği onun
engerek yılanı gibi bir dili olduğu ve ‘gentilmen’ John Jackson ile yaptığı
sayısız boks maçında, kaybettiğinden çok kazandığıydı!
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
getirdiniz." diyerek yaşlı adam bir başka acı dolu inilti koyuverdi. "O soğuk
ve duygusuz değil mi, Jane?" diye halsizce mırıldandı. Jane adamın yanına
diz çöküp, başını dikkatlice kucağına yerleştirdi.
"Çok duygusuz ve soğuk, Efendim." diye gergin bir şekilde onaylayan
Jane, genç adama bir başka suçlayıcı bakış gönderirken Whitney’in genç
kızın sol omuzu üzerinden Hawk’a gönderdiği komplocu bir göz kırpmasını
E
tamamen kaçırdı.
Lanet olsun! Adam numara yapıyordu. Sadece Jane’nin sempatisini
kazanmak için kendini olduğundan daha kötü bir durumda gösteriyordu. Ve
başarılı da oluyordu!
"Belki de beni Mullbery Hall’e götürüp, bir doktor çağırmalısın,
Stourbridge." diye mırıldandı Earl. Jane’nin kucağına rahatça yayılmış
yatıyordu. Genç kızın yatıştırıcı eli alnında dolaşırken adamın gözlerindeki
alaycı ışıltılar göze çarpıyordu.
Bu Hawk’ın bir kez daha anlatılamaz çılgınca bir öfkeyle dolmasına
sebep oldu. Adamı tekrar yumruklayarak yere sermek için güçlü bir istek
duyuyordu.
"Belki de faytona binmeme yardım etmelisin, Stourbridge…" diyerek
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
tırmandığından duymadı. "Bir kadın, genellikle bu durumda kaybedenin
savaş ganimeti olmaktan korkar."
Hawk kendinden emin bir şekilde "Jane kazanılacak bir ödül değil." dedi.
"Belki de senin hatandır…" dedi diğer adam alayla kaşlarını çatarak.
"Sen... Jane’nin fiyatını incilerle yükseltmediğini söyleyebilir misin..?" diye
yumuşak bir şekilde hatırlattı Earl.
Hawk’ın cevap verecek fırsatı olmadı. Yaşlı adam acı dolu bir yüz
E
ifadesiyle paytona binip, kendini bir kez daha Jane’nin şevkatli bakımına
teslim etti.
"Atını buraya bağla ve faytonun kullan." diyerek sertçe talimat verdi
Jane. Ve Earl’ün başını rahat etmesi için omuzuna yerleştirdi.
Jane Mullbery Hall’e dönmek gibi bir planı olmadığını kabul ediyordu
ama bu durumda fazla seçeneği yoktu.
Hawk neden böyle çılgınca Earl’e saldırmıştı? Kuşkusuz Earl her zaman
ki gibi kışkırtıcı davranmıştı ama bu Hawk’ın yumruklarını kullanması için
bahane olamazdı. Bundan sonra Hawk’a yapacak bir düello daveti
gerçekten haklı olurdu.
Ve o zaman da muhtemelen Jane’nin en büyük dileği iki adamın da
birbirlerini öldürmesi olacaktı!
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
fazlasıyla ilgilendi." dedi Earl yumuşak bir sesle. "Yine de bir brandy
muhtemelen benim iyileşmemi hızlandıracaktır." diye muzipçe ekledi.
"Jane…?" Arabella şimdi de şaşkınlıkla genç kıza bakıyordu.
"Dert etme, Arabella. Eminim ki, Earl’ün yarası ciddi değil." dedi genç
kız. Eve doğru yaptıkları kısa yolculukta buna inancı pekişmişti. Earl’ün
çenesinde şişme tehlikesi görünmüyordu ve Jane’nin korktuğu gibi
E
morarmamış yalnızca biraz kızarmıştı.
Aslında Jane, Earl’ün tüm olanları genç kızı geri getirmek için
abartmadığına ikna olmamıştı.
"Gaddar, Jane." diye dramatik bir şekilde azarladı onu Earl. "Çok çok
gaddar! "
Jane indirdiği kirpiklerinin altından Hawk’a bir göz attı. Yaşlı adamdan
uzaklaşırken yüzünde beliren soğuk ifade Earl’e Jane’den daha fazla
inanmadığının göstergesiydi.
Jane Earl’den kendini kurtardı. Onun ayakları üzerinde gayet düzgün
durabildiğini gördüğü zaman genç kızın şüphelerinin doğrulandı. "Benim de
yola devam etme vaktim geldi de geçiyor sanırım." dedi genç kız.
"Senin yolun neresi?" diye sordu Arabella. Devam eden olaylar dizisinin
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
kimseden yardım almadan doğruldu. "Bu nasıl bir saçmalık?" diye sorarak
kaşlarını çatıp, Dük’e döndü.
Hawk ve Jane’nin gözleri sessiz bir savaşla kilitlenmişti. Jane bakışlarını
ayırmadan "Stourbridge Dükü'nün beni mücevher hırsızlığından tutuklat-
mak niyetinde olduğunu sanıyorum. Öyle değil mi, Ekselansları?" diyerek
meydan okudu genç kız.
"Tutuklanma…? Mücevher…?" Arabella sertçe tekrar etti. "Hawk, sen ne
E
yaptın?" kız suçlayarak ağabeyine baktı.
Hawk şaşkınlıkla merak etti. Herkes, özellikle de Jane onu soğukkanlı-
lıkla İngiliz yasalarının kaprisine teslim edeceğine mi inanıyordu?
"Eminim yanılıyorsun, Jane?" dedi Arabella suratını asarak. "Annemin
incilerini daha bir saat önce tuvalet masasının üzerinde gördüm." diye
ekledi.
"Benim çalmakla suçlandığım mücevherler onlar değil." diye yorgunca
cevap verdi jane. "Norfolk’taki vasime ait olanlar."
"Norfolk’taki vasi…?" dedi Whitney hayretle. "Jane’nin senin korumanda
olduğunu iddia ettiğini sanmıştım, Stourbridge?"
"Biraz belirsiz olsa da öyle."
Jane sertçe genç adamın sözünü kesti. "Sabah ki tatsız konuşmamız
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
kapısından hole girmesiyle kesildi. "Bu konuşmaya devam edeceksek
oturma odasına geçmemiz gerektiğine inanıyorum." dedi gergin bir şekilde
genç adam.
"Ama biz bu konuşmaya devam etmeyeceğiz, Ekselansları." diyerek
kesin olarak söz verdi genç kız. "Bana yeterince hakaret..."
Earl sertçe kızın sözünü kesti. "Sen Norfolk’tan mı geldin, Jane?"
E
Jane kızgınlıkla cevapladı. "Evet, efendim."
Whitney somurtarak başını salladı. "Ama dün akşam yeğenimle
konuşurken evinin Somerset’te olduğundan bahsettiğini duydum…"
"Evet, çocukluğumun geçtiği ev, Lordum. Ama şimdi orada yaşamı-
yorum. Babam on iki yıl önce öldü ve ben annemin tanıdıklarıyla yaşamak
için gönderildim." Jane’nin yüzü yeşil kapşonunun altında son derece
soluktu.
"Ve bu tanıdıkların isimleri Sir Barnaby ve Leydi Gwendoline Sulby, öyle
mi Jane?" diye ısrarla bastırdı Whitney.
Hawk Whitnet’e sorgulayan bir bakış attı. Yaşlı adam Sulbyleri tanıyor
muydu? Konuşurken Whitney’in yüzünde beliren nefret dolu ifadeye
bakılırsa, öyle olmalıydı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Jane…
Hawk bu sabah onun gittiğini fark ettiğinde hissettiği çaresizliği
hatırlıyordu. Eğer Jane Londra’ya ulaşıp şehrin kalabalığında kaybolsaydı
onu bulduğunda çok geç olabilirdi. Whitney’in vakitli müdahale ettiğini
gönülsüzce de olsa kabul ediyordu.
"Jane’i güvenle Mullbery Hall’e ulaştırdığınız için size... size teşekkür-
lerimi sunarım."
Diğer adam alayla onu süzdü. "Hasar ne kadar?"
Hawk’ın kaşları yükseldi. "Bir yumruğun çenenizde oluşturduğu kızarık-
br
lıktan daha fazla olduğuna hiç kuşku yok!"
Whitney yüzünü buruşturdu. "Hiç kuşkusuz." diye kuru kuru kabul etti.
Jane Arabella ile beraber oturma odasına doğru ilerlerken arkadaki iki
adamın bu kadar dikkatle neyi tartıştığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Bütün
dikkatini Arabella’ya vermişti. Jane’nin asıl vasilerinin yaptığı suçlamalar
hakkında sorular soruyordu.
E
"Eminim sadece rastlantıdır, Jane? Seni birkaç gündür tanıyorum ama
Leydi Sulb’nin mücevherlerini aldığına bir an bile inanmam."
Arabella’nın Jane’nin masumiyetine olan mutlak inancı, sadece Hawk’ın
güvensizliğini daha fazla vurgulamıştı!
Oturma odasına girdiklerinde Hawk pencerenin önüne doğru yürüdü.
Dışarıdan vuran güneş ışığı adamın yüzünü gölgede bırakıyordu. Jane
kendisine Dükten mümkün olduğu kadar uzak bir pozisyon seçti.
Jane’nin genç adamın ruh halini anlaması için yüzüne bakmasına gerek
yoktu. Omurgası düz, omuzları gergin küstahça kaldırdığı başı ve kasılmış
çenesi bu sabah kütüphanedeki halinden daha keyifli olmadığını anlatmaya
yeterliydi.
Jenkins çay tapsisini getirdikten sonra bile hiç kimse konuşmaya hevesli
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
hakkında yeteri kadar kötü fikirleri vardı. Pencerenin yanında hareketsiz ve
sessiz duran genç adama döndü. "Eğer iddia ettiğiniz gibi beni hemen tutuk-
latmak niyetinde değilseniz..."
Dük sertçe "Değilim!" dedi.
Jane bu sözü kabul ettiğini belirtir şekilde başını eğdi. "O halde benimle
ilgili planınız nedir, Ekselansları?"
Bu çok yerinde bir soruydu. Ve Hawk’ın bir cevabı yoktu. Hawk’ın
E
yapmak istediği Arabella ve Whitney’in sorularını engelleyip, genç kızı
kollarına alarak yatak odasına taşımak ve ihtiyaçlarını doyurup ikisi de
güçsüz kalıncaya kadar sevişmekti.
Ama bu Jane’nin onu bir hapishane hücresine tıkacağıyla ilgili yanlış
düşüncelerini ilk fırsatta düzeltmeyeceği anlamına gelmezdi.
"Konuşmalıyız, Jane." dedi genç adam gergince.
"Konuşmak?" Jane şaşırarak kaşlarını kaldırdı. "Ne hakkında,
Ekselansları?"
Hawk bir nefes aldı. "Bana karşı devam eden soğukluğundan
başlayabiliriz, Jane!"
Genç adamın aralarında formaliteye ihtiyaç duymamasının nedenlerinin
farkındalığı Jane’nin yanaklarını kızarttı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Anlamıyorum…" dedi genç kız.
"Seni bir an önce Düşesim yapmak istediğimi söylersem belki bu
anlamana yardım eder. "
Jane inanamayarak genç adama bakarken yanaklarının yandığını
hissetti.
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
Stourbridge Dükü Hawk, onunla evlenmek mi istiyordu? Gece
paylaştıkları samimiyetten beri davranışlarındaki her şey tersini
E
gösterirken -ona diktiği gözleri hariç- genç adam isteğinin tam tersi
olduğunu mu söylüyordu?
Hal böyleyken şimdi nasıl bir sebep kibirli Stourbridge Dükü'nün böyle
bir duyuru yapmasına neden olabilirdi...?
Kibirli ama kuşkusuz onurlu Stourbridge Dükü!
Genç kızın yetim oluşu, gece yaşananlardan sonra sosyetede yer alma
umudunu yitirişi onurlu bir adam olan Dük'ü evlilik teklifi yapmaya mecbur
mu kılmıştı?
İlk önce genç adamın duyduğu sevgiyle yaptığını düşündüğü duyuru
Jane’nin umutlarını kısa birsüre mutluluk balonu gibi yükselti-sonra
göğsünde acıtan bir patlama…
Dudaklarını esefle büktü genç kız. "Senin hırsızlıkla suçlanan birini eş
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
erkek olsanız bile sizinle evlenemem... evlenmeyeceğim"
"Oh, kesme sözünü, Jane." diye fısıldadı Whitney somurtarak. "Çok
acıklı."
Hawk yaşlı adamı yok sayarak "Neden olmasın, Jane?" dedi. Gerginlikten
sıktığı çenesinde bir sinir atıyordu.
Genç kız taşlaşmış gözlerle ona baktı. "Bu fikri düşünmeyi bile
reddetmem yeterli değil mi, Ekselansları?"
E
Bu asla Hawk’ın aklına gelmezdi -ummazdı, göz önünde
bulundurmamıştı- Jane’nin yaptığı evlilik teklifini geri çevirebileceğini!
O, böyle bir teklif yapmak için otuz yıl beklemişti. Başından savdığı para
canlısı pek çok genç kadın ve onların annelerini hatırladı. Ve şimdi nihayet
teklif yapmaya kendini mecbur hissetmişti ama Jane tereddüt etmeden onu
red ediyordu.
Jane MullberyHall’den veda bile etmeden gittiğini anladığında onu
bulup, geri getirmesi gerektiğini fark etmişti. Onu bir daha hiç görmemek
üzere kaybetmenin katlanılmaz olduğunu ancak genç kızı tekrar
bulduğunda anlamıştı. Bundan hiç kuşkusu yoktu.
Hepsi boşunaydı.
Çünkü Jane, ondan ayrılmama konusunda aynı isteksizliği
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
hissetmiyordu.
Genç adam geriye doğru adım attı. "Aramızda oluşabilecek bir evlilikten
bahsederek size rahatsızlık verdim ise özür dilerim. Sizi temin ederim
amacım bu değildi." diye diye sertçe söylendi.
Jane çenesini gururla yukarı kaldırdı. "Özrünüzü kabul ediyorum. Ve
artık bana söylemek istediğiniz başka bir şey yoksa yoluma devam
etmeliyim."
"Ah, ama benim söyleyecek bir şeylerim var, Jane." Bu kez genç kıza
hitap eden kişi Earl Whitney idi.
br Jane adama doğru döndü, bakışları alaycıydı. "Şüphesiz bana başka bir
evlilik teklifinde bulunmak üzeresiniz değil mi, Lordum?"
Adam bu fikirden dehşete düşerek "Çok zor! Ancak ben senin şu
vasilerin hakkında daha fazlasını duymak istiyorum." dedi.
Jane ihtiyatla gerildi. "Neden?"
Adam bir omuzunu silkti. "Leydi Sulby ile daha önce tanışmış
E
olabileceğimi düşünüyorum. Tabii daha önceki ismi Gwendoline Simmons
ise…" diye ekledi.
Jane’nin tedirginliği arttı. "Sir Barnaby ile evlenmeden önceki isminin bu
olduğunu sanıyorum, evet." diye isteksizce doğruladı.
Genç kız Leydi Sulby ve Sir Barnaby hakkında konuşmak istemiyordu.
Fena halde buradan uzaklaşmaya ihtiyacı vardı -mümkün olabildiği kadar
Hawk’tan uzaklaşmaya- yoksa genç adamın önünde tamamen dağılıp,
Jane’nin onu sevdiği kadar onu sevmesi için yalvaracaktı.
Jane başını salladı. "Bu konuşmanın her hangi bir amaca hizmet ettiğini
sanmıyorum, Lordum." Döndü, pelerin ve şapkasını aldı. "Şimdi eğer beni
bağışlarsanız..."
"Jane, bilmek zorundayım. Annenin adı Janneth mıydı...?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
alay edercesine başını salladı. "Ama ben yıllarca pek çok kişide onun
yüzünü gördüm. Pek çok kadında. Ama hiçbiri Janneth değildi…"
Hawk koruma amacıyla Jane yöneldi. Şoktan beyazlamış yüzünde yeşil
gözleri donuklaşmıştı.
Genç adamın Earl’e bakan yüz ifadesi sert ve uyarı doluydu. "Onu
üzdüğünü göremiyor musun, Whitney?"
Earl’ün gözleri sadece Jane’i görüyordu. "Seni üzüyor muyum, Jane. Öyle
E
mi?" Ellerini sıkıca kavramak için genç kıza uzattı.
Jane’nin bakışları Earl’ün yüzünde dolaştı. "Nasıl... ne zaman annemle
tanıştınız?"
"Ne zaman, Jane?" diye tekrarladı Earl. "Onu son kez gördüğüm kesin
gün ve saati mi istersin? Yoksa sadece ay ve yıl yeterli olur mu…?"
Jane’nin dudakları şoktan gerilmişti. "Lütfen, Lordum. Sadece annemi
nereden tanıdığınızı söyleyin!"
"Hawk, Jane’nin gerçekten oturması gerektiğini düşünüyorum. Hasta
gibi görünüyor…" diyerek araya girdi Arabella.
"Hayır, hasta değilim Arabella." diye güvence verdi boğuk bir sesle Jane
genç kıza dönerek. "Ben sadece... Lütfen Lordum." Tekrar Earl’e döndü.
"Annemi nereden tanıdığınızı söyleyin."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Doğumda ölmüş annesi hakkında bir bilgi -herhangi bir bilgi için
Jane’nin sesindeki yalvarmayı kavradığında Hawk, kalbinin teklediğini
hissetti.
Hawk ilk başta ne hakkında konuştuklarını anlamamıştı. Sadece bu
bitmez tükenmez durum devam ederse Arabella gibi o da Jane’nin sağlığı
için endişe edeceğini biliyordu. Çabucak kız kardeşine döndü. "Çay koy,
Arabella." dedi genç adam. "Jane’ninki sıcak ve bol şekerli olsun."
Jane başını salladı. "Babamın kökeni ile yapılan bu acımasız bağ
açıklandığından beri şeker kullanmayı ret ettim."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
teklifini red etmiş olabilirdi ama bu ona karşı duyduğu koruma hissini
azaltmıyordu.
"Buna gerek yok, Arabella." diye güvence verdi Jane. "Aslında kalırsanız,
inanıyorum ki aydınlatıcı olacaktır." diye ekledi ve Hawk’a doğru kaçamak
bir bakış attı.
Bu bakışın anlamı... neydi ki? Hawk emin değildi. Kesinlikle, endişe. Ama
E
neye karşı…?
Whitney, düşüncelerini toparlamaya çabalar gibiydi. "İlk önce sana
Gwendoline Simmons’un takıntısından bahsetmeliyim. Benimle ilgili," Jane
şaşkın şaşkın bakınca adam yüzünü buruşturdu. "O, Londra’ya ilk sezonu
için geldiğinde ben yirmi dört yaşındaydım. Korkarım, kendimle çok
meşguldüm. Bütün sezon boyunca evli kadınlarla rezil flörtler, gizli gönül
ilişkileri." Başını tiksintiyle salladı. "Kibir doluydum, Jane."
"Bekar, uygun ve sadece yirmi dört yaşındaydınız, Lordum." dedi genç
kız yumuşak bir sesle onu mazur göstermek için.
"Bu bir mazeret değil, Jane." diye sert bir sesle. "Gwendoline Simmons
ilgimi çekti, anlıyor musun? Ve kendini benim gelecekte kontesim sandı.
Elbette, ona karşı meyilliydim ama ciddi değildim. Ben sadece eğleniyor-
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
hovarda davranışlarımı beğenmiyordu. Bir eş bulup, yerleşmemi istedi.
Kontluk için daha iyi bir varis olmalıydım."
"Ve sende yaptın mı?" diye sordu Jane boğuk bir sesle.
Yaşlı adam başını salladı. "Yaptım. Gözlerimi sezona ilk kez katılanların
üzerine diktim ve beni en az rahatsız edeceğime inandığım birini seçtim.
Hoş bir hikaye değil, öyle değil mi Jane?"
"Gurur duyabileceğiniz bir hikaye... hayır, Lordum.’’
E
Adam keyifsiz, kısa bir kahkaha attı. "Şimdi senin gerçekten Janneth’in
kızı olduğunu anladım. Karım Beatrice ile evlenme nedenlerimi anlattığım
zaman o da aynı şeyleri söylemişti." diye açıkladı genç kızın sorgulayan
bakışlarının karşısında.
Jane başını salladı. Bu hikayenin nereye doğru gittiğini anlamıştı. Emin
olmadığı Earl’ün Janneth’ın hayatındaki rolüydü. Jane’nin hayatında. Belki…
Earl içini çekti. "Gwendoline Norfolk’a geri döndü. Beş yıl sonra
Londra’ya tekrar geldiğinde Leydi Sulby olmuştu ve sezon için görümcesine
eşlik ediyordu." Yaşlı adamın korkunç görünüyordu. "Bu arada ben beş
yıldır evliydim ve bir oğlum olmuştu. Bundan sonra olanlarla gurur
duymuyorum, Jane." Earl başını salladı. "Ben... ben Janneth’e bir göz attım
ve kendini iyi tanırım, o anda kayboldum! Onun her şeyi güzeldi, Jane.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Hiç kimsenin beni bilgilendirmeyi düşünmemesi gibi basit bir nedenle."
"Bu duygusuzluk, Jane." Earl şimdi kızgın görünüyordu.
"Eğer Leydi Sulby’i tanıdıysanız." Jane derin derin iç çekti. Bu kadar
aldatmacanın o kadının teşvikiyle yapıldığından hiç şüphesi yoktu. Bundan
emindi genç kız. Sir Barnaby sakin ve sessiz bir hayat isteyen ezik ve zayıf
bir adamdı. Ondan daha güçlü ve iradeli bir kadına karşı mücadele etmek
onun için çok zordu.
E
Leydi Sulby’nin yapabileceklerinin sınırı var mıydı?
Leydi Sulby’nin o son sabah Jannet’i de kapsayan suçlamaları, Jane’i
mücevher hırsızlığıyla suçlaması ve on iki yıllık yalanları düşündüğünde
genç kız buna gerçekten sanmıyordu…
"Aman Tanrım!" dedi Earl. Nihayet Jane’e nasıl davranıldığını kavramış
gibi görünüyordu.
"Gerçekten." Jane başını onaylar bir şekilde yana eğdi.
Earl’ın yüzü artık iyice solmuştu. "Janneth o papazla mutlu muydu,
Jane?"
"O, sanırım... memnundu." diye dikkatle yanıtladı Jane. "Efendim,
annemi son gördüğünüz gün ve saat tam olarak bildiğinizi söylemiştiniz…"
"Bunu gerçekten söyleyebilirim, Jane." diye sertçe onayladı Earl.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
"Ve ne zaman…"
Yaşlı adam kaşlarını çattı. "Jane…"
"Tanrı aşkına, Whitney. Ona cevap ver!" Hawk bu konuşmanın
gerginliğine daha fazla tahammül edemeyerek sertçe araya girdi.
Hawk, burada tam olarak neler olduğunu iddia etmeyecekti ama
Jane’nin daha fazla acı çekmesine dayanamayacağını biliyordu. Gerçi tam da
şu anda Leydi Sulby’i pençelerinin içine almaktan büyük memnuniyet
duyardı!
"Ben... ama..." yaşlı adam Hawk’ın taciz eden bakışlarının altında başını
br
sallayıp, devam etti. "Janneth sadece on dokuz yaşındaydı ve benim
evliliğim başından beri rayına oturmamıştı. Birlikte yurt dışına gidip, orada
yaşayacağımızı, Beatrice’i terk edeceğimi söyledim. Ama Janneth bunu
duymak bile istemedi. Benim oğlum ve karımla kalmam ve kendisininde
gitmesi gerektiği konusunda ısrar ediyordu -çocukluğundan tanıdığı genç
bir adamla evleneceğini ve sosyeteden uzaklaşacağını söylediği gün onu son
E
görüşümdü.’’
Yaşlı adam konuştukça Jane’nin rengi daha da atıyordu. "Whitney!" dedi
Hawk pürüzlü bir sesle.
"Janneth’i son gördüğümde 1793 yılının 10 Kasımıydı. Saat sabah ondu."
Duygusallaşan Whitney’in sesi kısıldı. "Janneth’in isteğini yapmaya çalıştım.
Oğlum ve karımla bir yaşam kurmaya çalıştım. Ama yapamadım.
Yapamadım, Jane! Janneth’i sevdim... onun olmadığı bir yaşam eksikti. Ve
böylece, çaresizlik içinde, ondan bir haber alabilmek için Norfolk’a gittim.
Sir Barnaby evde değildi ama Leydi Sulby oradaydı. Büyük bir zevkle çok
geç kaldığımı.... Janneth’in çoktan öldüğünü söyledi. Papaza bir çocuk
verdikten sonra ölmüştü. Sen, Jane’’ diyen yaşlı adam aç bakışlarını Jane’e
dikti.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Hawk kısa bir süre Whitney’e baktı ama esas seyrettiği Jane’nin yüz
ifadesiydi. İnanılmaz bir sevinç ile Earl’e bakarken aniden gözleri yaşlarla
parladı genç kızın.
"Yalan söylüyordu, Lordum." dedi Jane nefes nefese.
Whitney şaşkınlıkla ona baktı. "Janneth ölmedi mi…?"
"Ah, evet. Ölmüştü. Ama Leydi Sulby yalan söylüyordu." Kendini zorla-
yarak tekrar etti Jane. Yavaşça yerinden doğruldu. Hawk’ın görmeye alışık
olduğu güçlü genç kadından farklı olarak, garip bir şekilde hassas,
br
neredeyse kırılgan görünüyordu. "Çantamda size ait olduğuna inandığım
bazı şeyler var... bu açıklayacak…" genç kız Whitney’e titrek bir gülümseme
verdi.
Whitney şaşırmıştı. "Bana ait, Jane…?"
"Ah, evet. Öyle sanıyorum." Jane yumuşak bir sesle devam etti. "Bazı
mektuplar, Lordum."
"Mektuplar, Jane? Benim için? Janneth’den mi?" diyerek arka arkaya
E
sertçe sorguladı.
Jane başını salladı. "Ben onları getirirken burada bekler misiniz,
Lordum? "
"Ben... evet, tabii ki."
Jane’i seyreden Whitney, Hawk’tan daha az afallamış görünmüyordu.
Heyecanla kapıya ilerleyen Jane, durakladı. Yüzünü odadakilere doğru
çevirdiğinde ifadesinde aynı ışıltı vardı.
Tekrar konuşmaya başladığında yine Whitney’e hitap ediyordu. "Jannet
isteyerek sizden ayrılmadı, Lordum. İnancım odur ki, sizi terk etti çünkü
kendini bunu yapmaya mecbur hissetti."
"Mecbur…?" diye şaşkın şaşkın tekrar etti Earl.
"Mecbur, Lordum." diye başını salladı Jane. "Belki bu anlamanıza
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Hawk, bu olabilir mi…?" Arabella sessizce Hawk’ın yanına yaklaştı.
"Earl Jane’nin babası mı?"
Ortaya çıkan bu sonuç, Hawk’ın kendine gelmesini sağladı.
E
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
"Bizim aramızda bir evliliğin söz konusu olamayacağını şimdi anladınız
mı, Ekselansları?" dedi muzipçe Jane kısa bir süre önce yalnız kaldıkları
E
Mullbery Hall’ün küçük oturma odalarının birinde.
Şimdi ve geçmişte zalim Leydi Sulby’nin Jane’e na kadar ahlaksızca
davrandığını anlamak genç kız için yorucu olmuştu. Ama bu acı babasının
onu ve annesini inkar etmediğini bilinciyle yatışmıştı. Babası onun
varlığından habersizdi.
Sevgilisine ait mektupları yalnız başına okumak ihtiyacında olan Earl’ün
yanından ayrılmışlardı.
Maalesef, Arabella’da öğle yemeğini ayarlamak için ahçıyla konuşma
bahanesiyle izin isteyerek buz gibi bir sessizliğin hüküm sürdüğü odada
genç kızı Dük ile yalnız bıraktı. Bu sebepten dolayı genç kızın konuşması
fazla canlıydı.
"Belki de bu durum bir fırsat bile oldu -sizin deneyim kazanmanız için,
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Genç kız başını salladı. "Peki. İlk olarak, size üçüncü şahısların önünde
evlilik teklif etmemenizi öneririm. Bu hiçbir şekilde romantik değil ve
herkes için daha az utandırıcı olur. İkincisi..." Genç kız derin bir nefes aldı.
"...inanıyorum ki, hangi yaş ve mizaçta olursa olsun her kadın evlilik teklifi
alırken en azından bir parça sevildiğini hissetmek ister’’
Genç adamın çenesinde bir sinir attı. "Sen buna inanıyorsun, öyle mi
E
Jane?"
O altın bakışların yoğunluğuna dayanmak çok zor olduğu için Jane,
elbisesinin eteklerini düzelterek kendini meşgul etti. "Oh, evet, öyle
düşünüyorum, Ekselansları." genç kız söylediklerini başıyla onaylarken
kırmızı lüleleri sallandı.
"Ve üçüncü olarak, Jane…?" diye sorarken durduğu şöminenin önünden
ayrılıp, genç kızın sandalyesinin yanına geldi. Jane göz ucuyla deve tüyü
renkli pantolonun kavradığı uzun kaslı bacakları gördü.
Genç kız ona baktı. "Üçüncü…?"
Bakmamalıydı. Bakmasaydı genç adamın bu kadar yakınında olduğunu
fark etmezdi. Tüm cesareti yok olmuş, her duyusu, -koku ve ses- onun
görüntüsüyle dolmuştu. Genç adamın erkeksiliğinin tamamen farkındaydı.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Varlığının her zerresiyle bu adamı seviyordu. Öylece, oh, öylece onun eşi
olma fırsatı teklif edilmişti.
Genç adamla yalnız kalmanın Jane için işkence gibi olduğunu Hawk
göremiyor muydu? Hiçbir şey bundan daha acı olamazdı.
"Bana bak, Jane."
Genç kız kalbi göğsünde çırpınırken kısa bir süre gözlerini yumdu. Ona
E
en son baktığında genç kız neredeyse tamamen dağılmıştı. Ve şimdi istediği
herhangi bir konumda Dük'ün hayatında kalabilmek için içindeki özlemle
onun kollarına atılmayacağından emin değildi.
"Jane, bana bakman konusunda ısrar ediyorum!"
Genç kızın gözleri parladı sertçe başını kaldırıp, "Israr mı, Ekselansları?"
Durumun vahametine rağmen Jane’nin yüzündeki öfke, genç adamın
dudaklarında tanıdık bir seyirmeye neden oldu. Genç adamın kasten
kışkırttığı öfke…
Genç adam başını alaycı bir şekilde eğdi. "Şimdi iddialarına karşı
kendimi savunabilir miyim, Jane?"
Genç kız gözlerini kırptı. "Kendinizi savunmak, Ekselansları?"
"Elbette, Jane. Bu sabahtan beri bana yaptığın suçlamaları kesin olarak
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
değerlendireceğim."
"Oh, ama..." dedi genç kız. Yüz ifadesindeki şaşkınlık artarken kaşlarını
çatıp, "Devam edebilirsiniz, Ekselansları." diye ekledi.
"Teşekkür ederim, Jane." Genç adam şezlonga gelip yanına oturduğunda
genç kız birkaç santim ötesindeki adamın bacaklarının sıcaklığını
hissedebiliyordu. "Öncellikle," diye kararlılıkla başladı genç adam. "bu
sabah konuşurken benim niyetimi yanlış anladın."
"Beni hırsızlık ve yalancılıkla suçlarken mi?"
br Genç kızın aşırı tatlı ses tonu karşısında Hawk’ın dudakları inceldi.
"Markham Park’tan ayrılırken mücevherlerini alarak Leydi Sulby’ye karşılık
verme ihtiyacını anladığımı ve sempati duyduğumu belirttiğim zaman!"
"Bu yalancı ve hırsız olmaktan daha çok gurur verici bir şey değil!"
Hawk ona doğru yaklaştı. "Neden beni kasten yanlış anlamaya devam
ediyorsun, Jane?" genç adam sabırsızlıkla söylenip, devam etti. "Wit...
annenin, babana yazdığı o mektupları öğrendiğin zaman Markham Park’tan
E
ayrılmaya mecbur oldun." Derken o sabah genç kızın kendisinide yanında
götürmesini isterken ki yıkılmış halini hatırladı genç adam.
Gwendoli Sulby’nin bir zalim olduğuna hiç şüphe yoktu. Hawk onunla
kısa bir süre sonra şahsen ilgilenecekti!
"Bundan çok daha fazlasını öğrendim, Ekselanslar." diyen Jane’nin sesi
ifadesizdi. "Leydi Sulby bana keyifle bildirene kadar Joseph’in babam
olmadığı hakkında hiçbir bilgim yoktu. Annemin sevgilisinden olan
piçiydim."
Ah, evet. Hawk, çok kişisel bir şekilde Leydi Sulby ile ilgilenmeliydi.
Genç adam derin bir nefes aldı. "Bu sabah, Sulbylerin senin
kayboluşunla ilgili davranışlarını öğrendikten sonra, fazlasıyla öfkeliy-
dim..."
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br Dayısı ve yengesine…?
Hala Sir Barnaby’nin onun öz dayısı olduğuna inanmakta zorluk
çekiyordu. Ve Leydi Sulby’nin yengesi olduğuna. Olivia onun ilk kuzeniydi.
Jane son on iki yıldır bir aile özlemi çekmişti. Ama şimdi nasıl bir aileye
sahip olduğunu kesinlikle biliyordu. Ve babası dışında, cehalet içindeyken
daha mutlu olduğunu düşünmeden edemiyordu.
E
Ve Hawk, Stourbridge Dükü, genç kız evlilik teklifini reddettiği zaman ne
kadar şanslı olduğunu fark etmiş olmalıydı…
"Teklifinizi sizin iyiliğiniz için reddettim. Bunu göremiyor musunuz,
Ekselansları? "
"Benim iyiliğim, Jane…?"
Genç kız yorgunca nefesini bıraktı. "Hırsızlıkla suçlanıyorum. Ve şimdi
de -bilmen gerekliydi- Janneth Sulby ile Earl Witney’in gayrimeşru kızı
olduğumu öğrendin. "
"Ve ben de Stourbridge Düküyüm... ve uygun gördüğümle evleneceğim.
Kimi istersem onunla evleneceğim, Jane." Genç adam boğuk bir sesle
konuşmaya devam etti. "Kimi seversem onunla evleneceğim."
Jane güçlükle yutkundu. "Ben... senin sevdiğin miyim?"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
devamında, kum tepelerinin arasında saçların rüzgarda savrulup, ay ışığı
gözlerine yansırken seni seviyordum. Ertesi gün yatak odama daldığın
zaman da seviyordum. O akşam handa ortaya çıktığında seni daha da çok
seviyordum." Genç adamın dudakları küçük bir gülümsemeyle kıvrıldı.
"Seni kollarıma alıp, seviştiğimden beri seni seviyor, sana tapıyorum. Tıpkı
Whitney ve onun Janneth’ı gibi, gözüme iliştiğin ilk andan beri seninle ilgili
her şeyi sevdim, Jane!"
E
Bu olamazdı. Hawk onu sevdiğini söyleyemezdi. Bir kez de değil -defa-
larca! Genç kız düzensizce nefes aldı. "Hawk, ben..."
"Lütfen kesme, Jane." diye sertçe buyurdu genç adam. "Kararını yeniden
düşünmen için dizlerimin üstüne çöküp, kendimi tam ve mutlak bir aptal
durumuna düşürme ayrıcalığına izin ver." genç adam kelimelerini eyleme
döküp, onun ayaklarının önüne diz çöküp, ellerini avuçlarının içine aldı.
"Benimle evlenir misin, Jane? Daha önce yaptığım beceriksiz teklifi unutup,
affedemez misin? O teklifle senin onurunu kırmak istemediğimi kabul
edemez misin? Sadece vakit kaybetmeden seni korumam altına almak
istedim. Bu sabah gittiğini ilk fark ettiğimde tek düşüncem bir daha iznim
olmadan Mullbery Hall’ü terk edemeyeceğin şekilde seni geri getirmekti.
Jane eşim olmayı kabul eder misin? Düşesim olmayı!"
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
öpmek için kızın başını yukarı kaldırdı.
Bu öpücük diğerlerinden tamamen farklıydı. Hawk, yudumladı, tattı ve
sonra fethetti.
"Seni utanmaz bir şekilde istediğim için fahişe mi oluyorum?" diye bir
süre sonra mırıldandı genç kız. Hawk’ın kolları koruyucu çelik bantlar gibi
kızı sarmalamıştı.
E
Hawk güldü. "Aşık olduğunda, istemek arzu etmek ahlaksızlık değildir.
Sevgili Jane, sevgi dolu ve sıcaksın... ve bu seni bir fahişe yapıyorsa, bunun
için Tanrıya şükrederim!"
O, Hawk’ın fahişesiydi. Başka erkekleri istemiyordu. Yalnızca onu.
"Buna memnun oldum." diye mutlulukla mırıldandı kız. "Biliyorsun,
Stourbridge Dükü'nün halının üzerinde kız kardeşinin refakatçisi ile
oynaşmasının uygun olduğundan emin değilim!"
Bu kez Hawk’ın kıkırdaması adamın göğsünde yankılandı. "Bu gibi
durumlar biz evlendiğimizde sık sık yaşanacağından belki de ev ahalisine
yeni talimatlar vermeliyim. Biz odada yalnızken kapıya vurup, giriş izni
aldıktan sonra odaya girmek gibi."
Bir kez daha genç kızın dudaklarına uzandı. Öpüşme nihayet bittiğinde
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
sokmanı tavsiye ederim. Artık beni çok sevdiğini biliyorum. Aramıza hiçbir
şeyin ya da hiç kimsenin girmesine izin vermeyeceğim."
"Ama Leydi Sulby beni hala hırsızlıkla suçluyor..."
"Leydi Sulby’i bana bırakabilirsin." diye sertçe genç kıza güvence verdi.
"Ve ayrıca Whitney Kontunun da o bayanla konuşacak bazı şeylerinin
olduğundan eminim!"
"Asıl mesele de bu." Jane endişeyle genç adama baktı. "Sen nasıl...
E
Stourbridge Dükü nasıl Earl Whitney’in gayrimeşru kızıyla evlenebilir?
Belki de daha iyi olur… biz sadece..."
"Aklından bile geçirmeni tavsiye etmem." diyerek sertçe kızın sözünü
kesti. Kollarıyla onu sıkıca sarıp, "Aramızda evlilikten daha az bir şeyi
önermek, birbirimize hissettiğimiz sevgiyi kirletmek ya da küçümsemek
olur. Benim iyiliğim için bile böyle bir şeyi önerme, Jane!" diye uyardı genç
adam. "Ben Stourbridge Düküyüm ve baban da Earl Whitney. Biz bazı
şeyleri aramızda makul bir şekilde halledeceğiz."
Jane ona inandı. Sapına kadar, tamamen. Genç kız için o, her şeye gücü
yeten Stourbridge Düküydü. Ve Jane’i seviyordu.
Hawk, Stourbridge Dükü ve Earl Whitney’in manevi kızı Janneth Justine
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
br
için.
Hawk, Jane'i şu andakinden daha fazla sevebileceğini sanmıyordu. Tüm
dünyası Jane olmuştu.
Ama bugün Lucian’nın düğüne bereli parmaklarıyla gelip, nedenini
sorgulayana gösterdiği cesaret kırıcı ifade endişe kaynağı olmuştu.
Bu endişe onların Avrupa’ya yapacağı balayı gezisinin sonuna kadar
beklemek zorunda kalacaktı.
E
"Altı hafta sonra döndüğümüzde Lucian ile ilgileneceğiz." Kollarını ile
kızı sardı. "Başka erkekler hakkında konuşmanı veya düşünmeni engel
olamam ama -en azından balayımız süresince bunu yapma!’’
"Bana ‘engel olun’, Ekselansları…" diye yumuşak bir sesle cevap verdi
genç kız.
Hawk, onu uzun uzun öptü. "Yapacağım, Jane." Karşı koltuğun cazibesi
şeytana uymak için fazlasıyla kışkırtıcıydı. Arabanın içinde ve Jane’le
yalnızdı…!
Derinliklerinde yaramaz pırıltıların dolaştığı Jane’nin muhteşem yeşil
gözleri adamın niyetini kolaylıkla okumuştu. "Yüksek otoritenize boyun
eğiyorum, Ekselansları." diye mırıldanırken, aldatıcı bir ağırbaşlılıkla
kirpiklerinin altından genç adama bakıyordu.
Çeviri Ebr
Carole Mortimer - Dük'ün Sindrella Gelini
SON
E
Çeviri Ebr