Professional Documents
Culture Documents
DÖKÜM PROSESLERİ
1. GİRİŞ
Basit olarak ifade etmek gerekirse; sıvı haldeki metal veya alaşımları önceden hazırlanmış bir
kalıba boşaltarak katılaştırma işlemine döküm denir . İlk olarak altın ve bakırın taş ve kil
kalıplara döküldüğü tahmin edilmektedir. Dökümcülüğün yaygınlaşması, îmâlâtçılar arasında
koordinasyon gerektirdi ve zamanla dökümcülük bir endüstri hâline geldi. Metal
dökümcülüğü, pek çok modern makine parçası ve vana elemanları için çok önemlidir. Meselâ
bir traktörün ağırlığının % 50’den fazlası dökümdür. Otomobil motorunda ise bu % 90’ı aşar.
Türbin ve jet motoru pervanesi yüksek hassaslık isteyen döküm parçalarıdır. Son 20 yılda
üretilen demir ve çeliğin ortalama olarak onda biri döküm olarak kullanılmıştır. Metal
dökümcülüğünü üretim miktarına göre genel olarak gri dökme demir, çelik, küresel grafitli
dökme demir, bakır alaşımları, Al, Zn alaşımları, Mg-Ni esaslı alaşımlar, Pb ve Ti dökümü
olarak sıralayabiliriz. Tarihsel olarak bakıldığında, en az 6000 yıldır bakır ve bakır alaşımları
(tunç), gri demir 4000 yıldır dökülmektedir. Alüminyum ise yaklaşık 1900 yılından beri
dökülmektedir
Diğer yandan günümüzde sadece metal dökümcülüğü değil, aynı zamanda plastik ve seramik
üretiminde de dökümcülük önemli yer teşkil etmektedir. Gelişen teknolojiye döküm imalat
yöntemi de adapte olmuş ve elektronik ve bilgisayar bu imalat yöntemine de girmiştir.
Modern döküm işletmelerinde bir parça imalatı yapılmadan önce bilgisayar destekli analiz
programları yardımıyla önce bilgisayarda simülasyonu yapılmakta ve daha sonra hata varsa
giderilerek buna göre imalat devam etmektedir.
Avantajları
Dezavantajları
1
3.2. DÖKÜM İŞLEMİNİN UYGULANMASI
Döküm yöntemi, sıvı malzeme, kalıp içine ya yer çekimi ivmesiyle (gravite döküm Şekil 3.1a)
yada ilave bir basınçla (santrifüj döküm, basınçlı döküm, Şekil 3.1b) doldurulur. Tek
kullanımlık kum kalıplar ucuzdur, çok kullanımlık kalıplar (örn. metal kalıp, seramik kalıp)
daha pahalıdır. Bunların dışında hassas döküm, alçı kalıba döküm ve kabuk kalıba döküm gibi
değişik döküm yöntemleri vardır.
Döküm kalıbının şekli, sıvının kalıbın her tarafına kolayca yayılmasını sağlamalı, aynı
zamanda da çekme boşluğu oluşumun engelleyecek şekilde katılaşmaya da imkan tanımalıdır.
Kalıp tasarımı, model ve döküm parça kalıptan kolay çıkacak şekilde yapılmalıdır. Parçanın
soğuması sırasında ise sıcak yırtılmaya neden olmayacak şekilde tasarlanmalıdır.
2
Kullanılan kalıp malzemesine göre de döküm parçanın yüzey kalitesi değişmektedir. Örn.
Kum kalıba dökümde, döküm parçanın yüzey kalitesi kötü iken, hassas döküm yöntemi ile
elde edilen döküm parçanın yüzey kalitesi çok daha iyidir.
3.3.DÖKÜM YÖNTEMLERİ
Döküm yöntemleri bir çok açıdan sınıflandırılabilir. Kullanılan kalıbın cinsi, basınç
uygulaması olup olmaması, kalıplama yöntemi v.s. açılardan sınıflandırma yapılabilir. Döküm
yönteminde kullanılan kalıplar açısından bakıldığında, genel olarak ürün üretilmesinde
kullanılan döküm yöntemleri bir defa kullanılan ve birden fazla defa kullanılan kalıba döküm
olarak 2 ana sınıfta toplanmaktadır (Şekil 3.2.).
Her birisi belirli bir grup parça üretimi için geliştirilmiş olan çok sayıda döküm yöntemi
mevcuttur. Bu yöntemler arasında temel farklılık kalıp malzemesi ve sıvı metalin kalıba giriş
şeklidir. Döküm yöntemleri genel olarak kullanılan kalıp malzemelerine göre aşağıdaki
şekilde iki gruba ayrılmaktadır. Bunlar ;
3
A - Harcanan ( Bir Defalık) Kalıp Kullanan Döküm Yöntemleri
Eritilmiş sıvı metal veya alaşım çıkacak parçanın negatifi olan bir boşluğa dökülüp,
onu katılaştırmak suretiyle istenilen şekli elde etme yöntemine döküm adı verilir.
Döküm 4 aşamalı bir işlemdir:
1. Model yapmak
2. Maça Yapmak
3. Kalıp Yapmak – Sıvı metali dökmek ve katılaştırmak
4. Biten döküm parçasını temizlemek
4
Şekil 3.3 Kum kalıba dökümün şematik izahı
5
Şekil 3.4. Kum kalıba dökümde işlem basamakları (devam)
6
Şekil 3.4. Kum kalıba dökümde işlem basamakları (devam)
Metal kalıba döküm erimiş metali çelikten yapılmış bir kalıba dökerek boşluğu doldurma
şeklinde yapılan bir işlemdir. Genellikle çok sayıda ve parça için kullanılır. Pahalı bir
yöntemdir. Kalıp tekrar tekrar kullanılabilir. Kalıp malzemesi özel çeliklerden ve dökme
demirlerden yapılır. Çıkan ürünün kalitesi kum kalıba döküm ürününden daha iyidir.
7
3.4.3 Basınçlı Döküm
Metalden yapılmış bir kalıba çok yüksek basınçta sıvı enjekte edilir. Katılaşma sona erinceye
kadar basınç uygulamaya devam edilir. Çok karışık parçalar dökülür. Saatte 100-800
parça/saat üretim yapılır. 10-80 atmosfer basınç uygulanır. Çıkan ürün için genelde talaşlı
işlemeye ihtiyaç kalmaz. Hızlı soğuma nedeniyle parçaların mukavemeti yüksek olur. En az
5000 parça ve üzeri için ve ergime sıcaklığı 1000 ° C’nin altındaki metaller için uygundur.
Çoğunlukla küçük parçalar üretilir.
8
3.4.4 Savurma (Santrifüj) Döküm
Savurma döküm yönteminde erimiş metal, bir eksen etrafında döndürülen kalıplar içine
dökülerek biçimlendirilir. Merkezkaç kuvvetlerinin oluşturduğu basınç, metalin kalıp cidarına
homojen olarak dağılmasını, parçanın dışının kalıbın iç şeklini almasını sağlar. Oluşan yüksek
merkezkaç kuvveti sayesinde dökülen sıvı metal içinde bulunan düşük yoğunluklu kum ve
cüruf tanecikleri, metal olmayan kalıntılar ve gazlar dönme eksenine doğru sürüklenir.
Dolayısıyla bu yöntemle parça yüzeyinin gözeneksiz temiz ve ince taneli olarak elde edilmesi
mümkün olur.
9
Resim 3.2. Savurma döküm uygulaması
10
3.4.5. Sürekli (Continous) Döküm
İki ucu açık kokil bir kalıbın içerisine bir tarafından sıvı metal dökülür. Erimiş metal kalıbın
içinden geçerken soğutma sıvısı püskürtülür. Böylece gittikçe sıcaklık düşer. Metal katılaşır.
Kalıbın diğer tarafından istenen şekle uygun ürün çıkar. Bu yöntemle karışık parçalar
dökülemez. Daha çok saç, şerit, levha tipi veya içi dolu silindirik ürünler dökülür.
Bir defalığa mahsus kullanılan, balmumu veya termoplastik malzemelerden imal edilmiş
modellerin kullanıldığı döküm yöntemidir. Bu modeller seramik malzemelerle kaplanır ve bu
seramik sertleştikten sonra, kalıp boşluğunu oluşturan model eritilerek sistemden geri
çıkarılır. Geride kalan ve dökülecek parçanın şeklini ihtiva eden boşluğa sıvı metal yerçekimi
kuvvetinin etkisiyle dökülerek sıvı metalin burada katılaşması sağlanır. Yöntem çelik, bakır,
alüminyum gibi malzemelerin dökümüne uygundur. 1 gram'dan 75 kg'a kadar olan parçaların
dökümü mümkündür.
11
Şekil 3.7. Hassas Dökümün şematik izahı
12
Şekil 3.7. Hassas Dökümün şematik izahı ( Devamı )
13
kullanılarak kaplanır. Refrakter boya kurutulduktan sonra; bağlayıcısız kuru kum içine
gömülür ve akabinde sıkıştırmak için vibrasyon işlemi uygulanır. Sonra sıvı metalin bu
modeller üzerine dökülmesi sonucu köpük model derece derece gaz hale geçer ve yerini sıvı
metal doldurarak burada katılaşır. Bu döküm yöntemi özellikle dökme demirlerde ve
alüminyum alaşımlarının dökümünde kullanılır.
Modellerde;
• Katılaşma sırasında kendini çekme,
• Soğuma sırasında büzülme,
• İşleme paylarının dikkate alınması gerekir,
.
3.5.1. Model Yapımında Dikkat Edilecek Hususlar
1.Çekme Payı: Dökülmüş sıvı metal katılaşırken kendini çeker ve döküm parçasının boyutu
küçülür ve bu nedenle modellerin çekme payı kadar büyük yapılması gerekir. Çekme payları
dökme demir için, %1 dökme çelik için %2, demir olmayan malzemeler için %1-2 alınabilinir
( Tablo 3.1).
2.İşleme Payı: Parçaların resimlerinde boyutlar parçaların işlenmiş şekline göre verilir. Kuma
dökülen parçaların çoğu da genelde talaş kaldırılarak işlenir. Bu nedenle modeller işleme payı
kadar büyük yapılırlar. Çekme payı fazla verilirse işçilik artar, az verilirse pay kalınlığı
işlemeye yetmeyebilir.Bunun için en uygun işleme payı verilmelidir ( Tablo 3.1).
14
Tablo 3.1. Model yapımında çekme ve işleme payları
15
Şekil 3.8. Modellerin çıkarılması
4. Modellerin konik yapılması: Kenarları dik olan modeller kalıptan çıkartılırken temas
yüzeyi fazla olduğu için kalıp yüzeyleri bozulabilir. Bu teması azaltmak için modeller
sıyrılma doğrultusunda 1-2° eğimli yapılırlar (Şekil 3.9).
16
5. Model Malzemeleri
a) Seramik Model: Basit şekilli ve çok az sayıdaki parçaların dökümünde kullanılır. En çok
alçıdan yapılırlar (Şekil 3.10).
b) Ağaç Model: En çok kullanılan model tipidir. Kullanılacak ağaçların kuru sert ve dayanıklı
olması gerekir. Bu iş için çam, gürgen ve ıhlamur kullanılır. Ağaç model yapıldıktan sonra
kesinlikle nem almamalıdır. Büyük ağaç modellerin içi boştur (Şekil 3.11).
17
c) Metal Model: Modelin uzun süre dayanması gerekiyorsa ve seri imalatta kullanılacaksa o
zaman metal model kullanılır (Şekil 3.12). Bu modeller yapılmadan önce ağaçtan modelleri
yapılır. Sonra metal modeller imal edilir. Bu işlemde hem ağacın çekme payı hem de metal
modelin çekme payı hesaba katılmalıdır. Metal modeller dökme demir, bronz ve
alüminyumdan yapılırlar. Model malzemelerin karakteristikleri Tablo 3.2 de özetlenmiştir.
6. Model Renkleri
18
3.6. KUM KALIP İÇİN MAÇA YAPIMI
İçi boş çıkacak parçaların döküldükten sonra boş çıkabilmesi için dökülen parçanın bu boş
kısmının şeklini oluşturan negatif parçalara maça denir. Maça malzemeleri çoğunlukla
kumdur. Fakat bu kumlar kalıp kumundan farklıdır. En önemli fark da kalıp kumundaki kil
yerine bağlayıcıların kullanılmasıdır. Bağlayıcılar iki grupta toplanırlar; organik ve inorganik.
Maça kumlarında su da bulunur fakat su bağlayıcı görevi yapmaz. Çok enteresandır su
katılmadığı takdirde bağlayıcılar görev yapmaz. Az su katılırsa maçalar piştikten sonra istenen
özellik elde edilemez. Çok su katılırsa pişme süresi uzar. Yüzeyde kabuklaşma olur ve
bağlayıcılar katmerleşir. Maça sandığında maça imalatı Şekil 3.13. de gösterilmiştir.
Maça Kumları
19
Maçaların Pişirilmesi
Bağlayıcıların özelliklerini ortaya çıkartmak için maçaların 2 ile 6 saat süreyle 200-250°C
sıcaklıkta pişirilmesi gerekir (Şekil 3.14 ). Böylece sertleşmiş dayanıklı maçalar meydana
gelir. Az pişen maçalar sarı renkte, çok pişen maçalar koyu sarı-kahverengi rengindedirler.
Normal maçalar hava dolaşımı düzgün olan adi fırınlarda pişirilir. Maçaları sert yapmak için
oksijen gereklidir. Fırına taze hava verilir. Özel bağlayıcıların kullanıldığı maçalar 90-140 °C
sıcaklıkta bir elektrik pişirme fırınında pişirilir ve pişme süreleri birkaç dakikayı geçmez.
Maçaların Yerleştirilmesi
Maçalar döküm esnasında sıvı metalin içinde kalırlar sıvı metal maçanın üzerine ağırlığının 3-
5 katı kadar bir kaldırma kuvveti etkisi yaratır. İşte maçaların bu kuvveti karşılayacak şekilde
desteklenmesi gerekir ( Şekil 3.15). Bunun için maçalar maça başlarıyla ve içlerine teller
yerleştirilerek asılmak suretiyle desteklenirler.
20
Maçaların Döküm Parçasının İçinden Çıkartılması
Maçalar sıvı metal katılaştıktan sonra dökülmüş olan parçanın içine pnömatik çekiç veya
normal çekiçle sarsılarak çıkartılmaya çalışılırlar. Maçaların dağılma özelliğinden istifade
edilerek iç kısım boşaltılır. Maçaların karışık tipte olanları için basınçlı su kullanılır.
•Maçaların yapışması : Maça kendisi, maça sandığında yapılırken sandığa yapışabilir. Bunun
önüne geçmek için önceden sandığın yüzeyine benzin sürülür.
•Maçalarda karıncalaşma : Gaz geçirgenliği az olan maçaların yüzeyinde karıncalaşma
oluşur.
•Maçaların yüzmesi : Maça başı yeterli yapılmayan, iyi şekilde desteklenmeyen maçalar, sıvı
metalin içinde yüzebilirler.
• Maçaların kırılması : Maçalarda yeterli mukavemet yoksa sıvı metal maçayı kırabilir.
•Maçalarda damarlar : Maçanın üzerindeki küçük çatlaklara sıvı metal girerek parça
yüzeyinde çıkıntılı damarların meydana gelmesine sebep olular.
•Maçalarda çatlaklar : Pişirme sırasında maçada çatlama olmuşsa o maça kesinlikle
kullanılmamalıdır.
Resim 3.4. Kum kalıba yerleştirilmiş maça ve maça ile yapılmış döküm örnekleri
21
3.7.KALIP KUMLARI
Kalıp yapımında kullanılan kalıp malzemesi kumlardır. Kalıp kumu, silis + kil + rutubet ten
oluşur. Kalıp malzemesi olan kumun esas görevi sıvı metal dökülüp de katılaşıncaya kadar
boşluğu bozulmadan muhafaza etmektir. Bu nedenle kalıp kumu aşağıdaki talepleri yerine
getirmek zorundadır:
1. Mukavemet : Kalıbın dökümü esnasında sıvı metalin basıncı ile bozulup bozulmadığını
temsil eder. 3 çeşit mukavemet vardır.
a)Yaş Mukavemet : Kalıbın içine sıvı metal dökülür dökülmez kalıp kumunda henüz nem
varken kalıbın şeklini muhafaza edebilmesine kumun yaş mukavemeti adı verilir.
b)Kuru Mukavemet : Erimiş metal kalıba dökülünce kumun rutubeti buharlaşır gider işte kum
kalıbın kil ve silisle birlikte bu haldeyken sıvı metalin basıncına dayanmasına kuru
mukavemet adı verilir.
c)Sıcak Mukavemet : Erimiş metal kalıp içersinde epey uzun bir vakit kaldıktan sonra kumun
sıcaklığı, erimiş metal sıcaklığına eşit olduğu anda sıvı metalin basıncına dayanmasına sıcak
mukavemet adı verilir.
2.Ateşe Dayanıklılık : Kalıp kumları ateşe dayanıklı değillerse taneler birbirine yapışır ve
topak bir hale dönüşürler. Böyle bir durumda sıcak metal kalıbı parçalar ve dışarı çıkar. İşte
döküm sıcaklığında kalıbın bozulmasına kumların topaklanmasına ateşe dayanıklılık adı
verilir. Dökme demir için bu sıcaklık 1300 °C civarındadır.
3.Gaz Geçirgenliği : Sıvı metal kalıbın içine döküldüğünde kalıp içinde var olan veya tam
döküm esnasında reaksiyonla yeni oluşan gazların geçebilmesine izin verebilecek kabiliyette
olmasına kumun gaz geçirgenliği adı verilir. Gaz geçirgenliği yetersiz ise ürünün yüzeyi
kabarcıklı ve gözenekli olur.
4.Akıcılık : Kumun kalıbın şeklini alabilmesi için kil ve rutubetle takviyeli şekilde belirli bir
akıcılığa sahip olması gerekir. Aksi taktirde kalıbın şekli olan negatif boşluk temin edilemez.
5.Düzgün Yüzey : Döküm parçalarının yüzeylerinin düzgün olması, ancak ince taneli
kumların modelin kalıplanması esnasında yüzeye dökülmesiyle gerçekleşir.
6.Yeniden Kullanma : Eritilmiş metal kalıbın içine döküldüğünde ilk temas eden kum
taneleri aşırı bir şekilde çatlayıp parçalanmadan ve topaklanma olmadan kalabilmelidir.
Çünkü ileride yeni kalıp hazırlanırken bu kumların yeniden kullanılması gerekecektir.
8.Plastiklik : Kalıp kumlarının kalıbın şeklini alabilmesi için plastik yapıda olması gerekir bu
da ancak kil ve rutubetin desteğiyle sağlanır.
22
3.7.1 Kalıp Kumunun Bileşenleri
Silis (kum) : Kumun esas bileşenidir. Kalıp kumunun %70-95’i silistir. 1700 °C ye kadar
erimeden kalabilir. Silisli kumlar oval, yuvarlak, düzgün yüzeyli bazen de pürüzlü bir şekilde
bulunurlar.
Kil (çamur) : Kum tanelerini tutkal gibi bağlayıcı vazife görür. Kuma plastiklik kazandırır.
Kalıp kumunun içinde istenen şartlara göre %2-50 oranında kil bulunur. Metalin yüksek
sıcaklığı nedeniyle yanmış bir kil tutkal özelliğini kaybeder.
Su (nem) : Kalıp kumlarının içinde %1,5-8 arasında nem bulunur. Nemin görevi kille beraber
kuma plastiklik ve mukavemet özelliği kazandırmaktır.
Bu üç ana unsurun dışında kalıp kumunda yabancı maddeler bulunabilir, fakat iyi bir kalıp
kumundaki yabancı maddelerin oranı %8’i geçmemelidir. Kalıp kumlarının sınıflandırılması
Şekil 3.16. da şematik olarak özetlenmiştir. Kalıp kumu hazırlanış sırası ise Şekil 3.17. de
verilmiştir.
1.Tabii Kum : Deniz veya göl kenarlarında veya ocaklardan çıkartılan kumdur. Kil miktarı
ocaktan çıktığı anda ne kadarsa o kadarı muhafaza edilir. Getirildikten sonra gerektiği kadar
su ilavesi yapılır. Bu kumların avantajlı tarafları ucuz olmaları ve kolay hazırlanmalıdır.
Dezavantajları ise özelliklerini çabuk kaybetmeleridir.
2.Sentetik Kum : Tabii kuma silis tozu, demir oksidi, mısır unu, odun talaşı, grafit gibi
maddelerin katılmasıyla bazı özellikleri arttırmak için hazırlanan kum çeşididir. Bu kumun
tabii kuma göre avantajı daha düzgün tane boyutlu oluşu, daha az su ve daha az kil ilave isteği
göstermesidir. Tabii kumda %6-8 nem bulunurken sentetik kumda bu oran %3 kadardır.
23
Şekil 3.16. Kalıp kumlarının sınıflandırılması
24
Kalıp Kumuna Bağlı Döküm Hataları ( Şekil 3.18):
Kusur Sebep
25
3.8. YOLLUK SİSTEMELERİ
Kalıbın boşluğunu sıvı metalle doldurmak için açılan kanal sistemine yolluk sistemi denir.
Yolluk sistemi dört kısımdan meydana gelmiştir.
1.Batak : Sıvı metalin etrafa sıçramamasını ve huniye düzgün bir şekilde girmesini sağlar.
Aynı zamanda kısmen curuf tutucu vazifesi görür. Zira curufun yoğunluğu düşük olduğu için
oksitler daima üstte kalır. Yolluk sisteminde kesitler sıraya göre azalmalıdır. Huni, curufluk
ve meme kesitleri arasında 5-4-3 gibi oran olmalıdır.
2.Huni : Batağa dökülen sıvı metalin kalıba gitmesi için açılan düşey silindirik kanala huni
adı verilir ve boyu curufluğa kadar uzanır.
3.Curufluk : Bataktan kurtulan curufları tutmak için yatay şekilde ve yamuk kesitli bir
kanaldır. Buraya düşen sıvı metal yatay şekilde hareket edeceği için curuflar hep üstte
kalacaktır. Ağır olan metal hep alttan gidecektir.
4.Meme : Curufluğun altında ve curufluğa dik durumda yatay olarak açılan eşkenar üçgen
kesitli yolluğa meme adı verilir. Meme sayısı ihtiyaca göre 1-2-3 ve daha fazla olabilir. Huni
ve curufluk için model kullanırken meme yapımı elle veya kaşık kullanılarak açılır.
5.Çıkıcı : Döküm sırasında kalıptan havanın ve döküm esnasında da ortaya çıkan gazların
çıkmasını sağlayan aynı zamanda sıvı metalin fazla olan kısmını alan ve kalıp içerisinde
yükseldiğini gösteren kısma çıkıcı denir. Çıkıcılar çoğunlukla dökülen parçanın en üst
noktasına yerleştirilirler.
6.Besleyiciler : Sıvı metal katılaşırken kendini çeker, bu çekme sırasında dökülen malzemede
boşluk kalmaması için metalin çok çeken kısımlarını takviye etmek gerekir. Bunun için
kalıbın dışındaki çıkıcılara ilaveten, özellikle büyük parçaların dökümünde fazladan sıvı metal
gereklidir. Bu da besleyicilerle karşılanır.
26
Şekil 3.19. Yolluk sistemleri ve terminolojisi
27
9. DÖKÜMLERİN TEMİZLENMESİ
Bu aşamada kabul edilebilir değerlerin üzerinde çekilme, gaz boşluğu, şişme, eksik döküm,
soğuk birleşme, sıçrama, kayma, çapak ve çatlak gibi döküm hatası içeren ve yukarıda
belirtilen kalite kontrol testlerinden olumsuz sonuç alınan dökümler hurdaya çıkarılarak tekrar
ergitme ünitesine geri döndürülürler.
- Döküm boyutları
- Döküm kompleksliği
- Döküm sayısı
Bazen bu faktörlerden biri daha çok önemli veya ön planda olabilir. Döküm metodu
seçiminde dikkate alınan en önemli faktör döküm sıcaklığıdır. Ayrıca kullanılan refrektarler
sınırsız döküm kolaylıkları sağlamaktadır. Diğer taraftan sabit kalıp ve kokil dökümler düşük
erğime sıcaklığına sahip alaşımların dökümünde kullanılır ve aynı zamanda kalıp ömrüde
arttırlmış olur.
Döküm işlemleri üretilen parçaların boyutları ve ağırlıkları açısından çok geniş bir alana
dağılmaktadır. Büyük dökümler basit kum kalıplama ile hazırlanan kalıplarda veya basit kum
kalıplara özellik kazandıran CO2 - Silikat yöntemiyle hazırlanmış kalıplarda yapılabilir.
Metal kalıpların üretim maliyeti yüksektir. Özellikle grafit (karmaşık) dökümler için yapılan
kalıpların maliyeti daha da yüksektir. Sınırlamalardan biride minimum kesit kalınlığıdır. Bu
hem kalıp yüzeyine ve hem de sıvı metal alaşımına bağlıdır. İnce kesitler basınçlı dökümle
rahatça elde edilebilir. Ayrıca hassa dökümle de ince kesitli parçalar dökülebilir. Yüzey
kalitesi işlemden işleme değişir. Kokil kalıba döküm en iyi boyutsal hassasiyeti ve yüzey
düzgünlüğünü verir. İnce refrakterlerin kullanıldığı hassa dökümde iyi bir yüzey düzgünlüğü
sağlanırken klasik kuma dökümde yüzey pürüzlülüğü yüksektir. Tablo 3.3’de ana döküm
tekniklerinin proses kapasiteleri ve Tablo 3.4’de döküm yöntemlerinin maliyet açısından
değerlendirilmesiyle ilgili kantitatif ve kalitatif veriler sunulmuştur.
28
Tablo 3.3. Döküm Tekniklerinin Proses Kapasiteleri
Bütün imalat usullerinde olduğu gibi dökümde de bazı hatalar meydana gelmektedir. Hata
boyutu parça boyutu ve biçimi, malzeme ve döküm uygulamalarına bağlı olarak %30’a kadar
varabilir. Üretimin değişik aşamalarında ortaya çıkan döküm hataları aşağıda belirtilen
olaylardan biri veya bir kaçındaki yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır;
- Parça tasarımı,
- Döküm işlemi,
- Malzeme seçimi,
- Bitirme işlemleri.
29
Döküm yöntemleriyle üretilen parçalarda rastlanan kusurlar ve nedenleri aşağıda
özetlenmiştir.
1 Çekme boşlukları
2 Gaz boşlukları
3 Kayma
4 Çapak
5 Soğuk birleşme
6 Sıçramalar
7 Eksik döküm
8 Şişme
9Metal Penetrasyonu (sızma)
10- Kalıp genleşmesi
11 Segregasyon
12 Pislikler
13 Maça yüzmesi
14 Sızdırma
15 Çatlaklar ve çarpılmalar
Dökülecek metali ergiterek döküm sıcaklığına ulaştırmak için ergitme ocakları veya fırınları
kullanılır. Fırın ortamı dökümün cinsine göre vakum veya koruyucu gaz gibi kontrollü veya
normal atmosferli olabilir. Ergitme işlemleri kimyasal bileşim değişimlerine göre;
a) ergitme
b) ergitme ve bileşim ayarlama
c) ergitme ve alaşım hazırlama
sınıflarına ayrılabilir.
İlk işlemde ergitme sırasında ya saf malzeme kullanıldığı için ya da ergitilen malzemedeki
alaşım elementlerinin karakteristiklerinden dolayı kompozisyonda bir değişim meydana
gelmez. İkinci halde ise çoğu alaşımların ergitilmesinde olduğu gibi ergitme ile birlikte
özellikle ısıl aktivitesi yüksek bazı elementlerin % oranları azalır ve bunu telafi etmek için bu
elementler aşağıdaki kısımda açıklanacağı üzere uygun formlarda ilave edilerek olması
gereken seviyeye getirilir. Üçüncü halde ise ana amaç alaşım oluşturmaktır. Ana metal, saf
veya ticari saflıkta olabileceği gibi daha seyreltik bir alaşımda olabilir. Ana metal ergitildikten
sonra, alaşım elementi ilavesi yumru, külçe, takoz, tel ve toz gibi çeşitli formlarda bulunan ve
endüstride temper veya mastar alaşımı (ön alaşım) olarak bilinen malzemelerle yapılır.
Çözünmenin gerçekleşebilmesi için bir süre beklenir. Daha sonra sıvı metalde oluşan çeşitli
oksitleri yüzeyde toplayarak cürüf teşekkül ettirilmesi ve daha sonra gelberi ile kolaylıkla
sıyırılabilmesi için flörür esaslı fluks malzemesi ilave edilir. Azot ve argon gazı veya klor ve
azot esaslı katı kimyasal maddelerle sıvı metalde çözünmüş olan gazlar giderilir. Tane
rafinasyonu için çekirdekleyici, dökme demirler ve Al-Si gibi ötektik alaşımlarda ötektik
fazın modifikasyonu için sodyum, stronsiyum, magnezyum gibi ilavelerden sonra sıvı metalin
sıcaklığı kontrol edilerek kepçe, pota ve tundiş yardımıyla havşaya dökülür ve kalıp
boşluğunun dolması sağlanır. Yukarıda izah edilen ergitme işlemlerinin tümünde curuf
teşekkülü, curuf çekme, gaz giderme, modifikasyon gibi sıvı metal işlemleri gerçekleştirilir.
30
Dökümhaneler için uygun ergitme ocağının seçiminde dikkate alınması gereken başlıca
kriterler şunlardır:
Ergitme işlemleri pota, kupol, reverber, elektrik ark, indüksiyon ocakları, döner fırınlar vb.
ocaklarda yapılır.
Potalı Ocaklar
Metal ergitmede kullanılan en basit ve eski araç, potalı ocaklardır. Bu ocakların sabir ve
devrilebilen tipleri vardır (Şekil 3.20 a ve b). Ocakların içleri ateş tuğlası ile örülmüştür ve
üzerinde bir kapak bulunur. Kapasiteleri 15 ila 1000/kg arasındadır. Yakıt olarak gaz veya sıvı
yakıtlar, bazende kömür veya elektrik enerjisi kullanılır. Bu tip ocaklarda alüminyum ve bakır
ergitmesi yapılır.
Kupol Ocağı
Kupol ocağı saçtan yapılmış ve içi refrakter tuğla ile örülerek astarlanmış düşey bir ocaktır.
Dış çapları 1-2 m arasındadır ve boyları büyük değişiklik gösterebilir. Bu tip ocaklar dökme
demir ergitmesinde ve kapasitesi 20 ton/saat’e kadar çıkabilir. Ocak içinde pik, hurda kok ve
kireç taşı belli oranlarda ve birbirini izleyen tabakalar halinde üst üste yüklenir ve sarj alttan
sıvı metalin alınmasıyla kendi ağırlığı ile aşağı iner. Rejim halindeki ocakta alttaki kok
yatağına tüyerlerden üflenen havanın sağladığı yanma ile oluşan ısı, birbirini izleyen kok ve
metal tabakalarından geçerek metali ergitir ve ergimiş metal aralıklarla ocak tabanından alınır.
Curufun alınması için sıvı metal ağzının biraz daha üst seviyesinde curuf ağzı vardır. Metal
çekilmeden önce curuf çekilir. Metal gelmeye başladığı anda curuf çekimine son verilir ve
metal çekilir (Şekil 3.21).
31
Şekil 3.21 Kupol Ocağı
32
Reverber Fırınları
Elektrikli Ocaklar
Elektrikli ocaklar ark ocakları, indüksiyon ocakları ve direnç ocakları olmak üzere üç gruba
ayrılırlar:
Ark ocaklarında metalin ergitilmesi, ocak içinde oluşturulan elekrik arkından açığa çıkan ısı
ile sağlanır. Ark ocakları indirekt ve direkt ark ocakları olarak ikiye ayrılır. Elektrik arkı
indirekt ark ocaklarında iki elektrot arasında oluşurken, direkt ark ocaklarında elektrotlarla
ergiyik metal banyosu arasında meydana gelir. Şekil 3.23’de indirekt ark ocağı gösterilmiştir.
Direkt ark ocağında genellikle 3 karbon elektrot bulunur; elektrotlara uygulanan gerilim
düşük, akım ise yüksektir. Direkt ark ocaklarının kullanımı daha yaygındır. Pahalı olan bu
ergitme yöntemi yüksek sıcaklıkta ergiyen kaliteli çeliklerin ve alaşımlı dökme demirlerin
ergitilmesinde kullanılmaktadır. Direkt ark ocaklarının kapasiteleri 1-1500 ton arasındadır.
Endüstride en çok kullanılanları 30-40 ton ergitme kapasitelidir. İndirekt ark ocaklarının
kapasitesi düşük olup (maksimum 1 ton) demir dışı metal ergitmesinde kullanılmaktadır.
İndüksiyon ocakları çekirdekli ve çekirdeksiz olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Her iki ocakta
da ergiyik metali normal bir transformatörün primer sargısı olarak düşünülebilecek elektirk
bobini çevreler. Bu bobinden geçen alternatif akım, sekonder sargı olarak düşünülebilecek
iletken sıvı metal içinde girdap akımlarını indükleyerek ısı oluşturur. Isı doğrudan doğruya
ergitilecek metal içinde ortaya çıktığından, çok temiz ve hızlı bir ergime gerçekleşir.
33
Şekil 3.23 Elektrik Ark Ocağı
Hat frekansından (50Hz) yüksek frekanslara (10.000 Hz) kadar değişik elektrik kaynaklarıyla
çalışan farklı indüksiyon ocakları geliştirilmiştir.
Çekirdeksiz tip indüksiyon ocağında potanın etrafı su ile soğutulan bakır borudan yapılmış bir
boru ile çevrilidir. Ergiyik metalde oluşan akımlar metal banyosunda aynı zamanda karıştırma
hareketi sağlamaktadırlar. Şekil 3.24 tipik bir çekirdeksiz indüksiyon ocağını göstermektedir.
Çekirdekli tipte, sıvı metal primer sargının çevresinde bir kanal oluşturur. Genellikle hat
frekansında çalışan bu ocakların elektrik verimleri daha yüksektir. Kanallı indüksiyon
ocaklarında çalışmaya ilk başlarken kanalı dolduracak kadar bir sıvı metalin ocağa konması
gerekir. Bu tip ocaklar genellikle ergitme için değil, bekletme ve aşırı ısıtma gibi işlerde tercih
edilir.
Direnç ocaklarında ise elektrik akımının bir direnç üzerinden geçmesi sırasında oluşan ısıdan
yararlanılır. Direnç ocaklarının uygulama alanları çok sınırlı olup genellikle ergime
sıcaklıkları düşük olan malzemelerin ergitilmesinde kullanılır. Dirençler tel olabildiği gibi,
içinden yüksek akım geçirilen grafit ve silisyum karbür çubuklarda kullanılabilir (Şekil 3.25).
34
Şekil 3.25 Elektrik Direnç Ocağı
Ergitme ocaklarının daha birçok çeşidi mevcuttur. Bunlardan döner fırınlarda ısı, sıvı veya
gaz yakıtların brülörle yakılması ile sağlanır. Bu tip fırınlar genellikle demir dışı metaller için
uygundur.
Genel anlamda ergitme işlemini takiben kalıp boşluğuna sevk edilen ergiyik metalin sıvıdan
katıya dönüşmesi olayı katılaşma olarak tanımlanırken spesifik olarak atomların sıvı faz
içinde uzak mesafeden kısa mesafeye veya kısa düzenden uzun düzene geçişleri olarak
tanımlanır. Ürün özelliklerini kontrol eden yapısal karakteristiklerin çoğu bu aşamada
meydana gelir. Aynı zamanda gaz ve çekilme porozitesi, segregasyon ve benzeri hatalar bu
esnada vuku bulurlar. Bunların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması katılaşma
prosesinin kontrolü ile mümkündür.
35
3.13.1 Çekirdeklenme
Çekirdeklenme sıvı içerisinde çevresinden belirgin sınırlarla ayrılmış yaklaşık olarak 200
atomdan oluşan ve atom salkımı olarak nitelendirilen kararlı bir katının teşekkülü olayıdır
(Şekil 3.26 ). Daha sonda oluşan çekirdek tüm sıvı katı hale dönüşünceye kadar büyür. Burada
bir itici kuvvetin etkisi altında kararlı veya yarı kararlı bir denge halinde diğerine geçiş söz
konusudur. Sistemin serbest enerjisinde bir azalma olarak ortaya çıkan itici kuvvet,
dönüşümün meydana gelebileceğini gösterir. Bu kuvvet gerekli fakat yeterli değildir.
Dönüşümün olup olmayacağı kinetik faktörler tarafından belirlenir.
Katı kristal yapının serbest enerjisi sıvının enerjisinden daha düşük olduğu için sıcaklık
dönüşüm noktasının altına indiği zaman sıvı katılaşır. Sıcaklık düştükçe sıvı ile katı arasındaki
serbest enerji farkı daha da büyür. Ve katı faz daha kararlı hale gelir. Bu enerji farkına hacim
serbest enerjisi adı verilir ( ∆Gv) (Şekil 3.27 ).
Ancak, katının oluşabilmesi için katı ve sıvıya birbirinden ayıran bir ara yüzeyin meydana
getirilmesi gerekir (Şekil 3.28). Yüzey serbest enerjisi bu ara yüzeyle ilgilidir; yüzey
alanındaki artışla birlikte bu enerji de artar. Sıvının sıcaklığı katılaşma noktasına ulaştığı anda
sıvıda ki atomlar toplanarak salkım oluştururlar ve katıya benzer küçük bir bölge meydana
getirirler. Bu küçük katı partikül embriyo (nüve ve çekirdekçik) olarak adlandırır ve çapı
belirli bir kritik değere ulaştığı anda çekirdek adını alır.
36
Şekil 3.28 Katı-Sıvı Ara Yüzeyi
1. Homojen Çekirdeklenme
2. Heterojen Çekirdeklenme
Katılaşmakta olan bir metalde kararlı bir çekirdek teşekkül ettikten sonra (Şekil 3.26 b )
büyüme kademesi başlar. Her katılaşan kristalde atomlar düzenli bir şekilde dizilmişlerdir,
ancak kristallerdeki x,y,z yönleri komşu kristale göre belirli oranda açı yaparlar. Katılaşma
tamamlandığında taneler birbirleriyle temas ederek birkaç atom boyutu genişliğindeki tane
sınırları meydana getirirler (Şekil 3.26.c ). Çok sayıda taneden oluşan katılaşmış metal çok
37
kristalli malzeme olarak adlandırılır. Katılaşmış metaldeki kristaller tane, bunların arasındaki
geçiş belgesi ise tane sınırı olarak nitelendirilmektedir ( Şekil 3.26 ).
Muhtemel çekirdeklenme yerleri veya çekirdek sayısı katı metaldeki tane yapısını belirler.
Eğer çok az sayıda çekirdeklenme olursa, nihai döküm yapısı az sayıdaki büyük tanelerden
meydana gelir. Çekirdeklenme yeri ve sayısı artışı ile çok ince bir tane yapısına ulaşılabilir.
Hemen hemen bütün mühendislik malzemelerinde yüksek mukavemet ve özelliklerde
homojenlik sağlandığından ince taneli yapılar istenir.
Bir metal, tane inceltici veya çekirdekleyici ilave etmeden bir kalıba döküldüğü zaman,
döküm ve katılaşma koşullarına göre (katı-sıvı ara yüzeyi önündeki kompozisyonal ve ısıl
gradyanların etkileşimi) iki tip tane yapısı meydana gelir ; eş eksenli taneler ve kolonsal (bir
yönde tercihli olarak büyümüş) taneler.
Şekil 3.29 Bir dökümün kesitinde çil, kolonsal ve eş eksenli bölgelerin oluşumu
38
Şekil 3.30 Muhtemel döküm yapıları a) Çil bölgesi hariç tamamıyla kolonsal yapı b) Kısmen
kolonsal kısmen eş eksenli yapı c) Tamamı eş eksenli yapı
Katı çekirdek teşekkül ettikten sonra, büyüme atomların katı-sıvı ara yüzeyine ilaveleri ile
gerçekleşir. Saf metallerde, katılaşma esnasında çekirdeğin büyümesi (katı-sıvı ara yüzeyinin
ilerleme şekli) katı sıvı ara yüzeyinden ısının transfer ediliş şekline bağımlıdır. İki tip ısı, sıvı
metalden uzaklaştırılmalıdır: sıvının özgül (spesifik) ve ergime gizli ısısı. Spesifik ısı
malzemenin birim ağırlığının sıcaklığını 10C yükseltmek için gerekli ısıdır. Spesifik ısı,
sıvının katılaşma sıcaklığına soğuyana kadar radyasyonla çevreye ya da kondüksiyonla kalıp
duvarından ilk olarak uzaklaştırılır. Düzensiz sıvı yapısının daha düzenli ve kararlı kristal
yapısına dönüşümü esnasında ortaya çıkan enerjiyi simgeleyen ergime gizli ısısı, katı-sıvı ara
yüzeyinden katılaşma tamamlanmadan önce uzaklaştırılmalıdır. Ergime gizli ısısının
sistemden alınış şekli büyüme mekanizmasını ve sonuç tane yapısını belirleyici en önemli
etkenlerden birisidir.
Soğuma eğrisi katılaşma esnasında zincirleme olarak vuku bulan olayları takip etmek
amacıyla kullanılır. Kalıp içerisine yerleştirilen bir termokupul ile sıcaklığın zamanla değişimi
kaydedilir.
Şekil 3.31’de saf ve ötektik kompozisyona sahip bir malzemeye ait tipik bir soğuma eğrisi
verilmiş olup, katılaşmanın çoğu prensip özellikleri ve terimleri gösterilmiştir.
Döküm sıcaklığı metalin kalıba giriş sıcaklığıdır. Süper ısı veya aşırı ısı ise ergime veya
katılaşma sıcaklığı ile döküm sıcaklığı arasındaki farkı ifade eder. Aşırı ısının yüksek olması
katılaşma süresini uzatarak sıvı metalin kalıp içerisinde ince kısımlara ulaşmasını ve kalıbı
doldurarak tüm detayların eldesini sağlar. Ancak bazı sınır değerlerin aşınması halinde bazı
döküm problemleri meydana gelebilir. Soğuma hızı ise eğrinin herhangi bir noktadaki
eğimine eşittir. Sabit bir katılaşma sıcaklığına sahip bir malzemede, metal kalıbı dolduktan
sonra sıcaklık lineer olarak azalmaya başlar ve dönüşüm sıcaklığına ulaştığında bir süre sabit
kalarak bir plato oluşturur ve dönüşüm tamamlandığında tekrar oda sıcaklığına kadar düşer.
Döküm başlangıcından katılaşma tamamlanana kadar geçen süreye toplam katılaşma süresi ve
katılaşma başlangıcı ile sonu arasındaki zamana ise bölgesel katılaşma süresi adı verilir.
39
Şekil 3.31 Saf bir malzemeye ait soğuma eğrisi
Sabit bir sıcaklıkta katılaşmayan bir alaşımda solidus ve likidus sıcaklık arasındaki farka
katılaşma aralığı adı verilir (Şekil 3.32). Çekirdeklenmenin başlatılabilmesi için gerekli olan
alt soğutmadan sonra katılaşma ile ergime gizli ısısı salıverilerek sıcaklık tekrar denge ergime
sıcaklığına yükselir. Bu şekilde sıcaklık yükselmesine ısıl dalgalanma denir ve Şekil 3.31’de
gösterilmiştir. Soğuma eğrisinin şekli dökülen malzemenin çeşidine (malzemenin katılaşma
karakteristiğine), çekirdeklenme tipine, kalıptan ısı transfer hızı ve şekline bağlıdır. Denesel
olarak kaydedilen soğuma eğrilerinin analizi ile katılaşma prosesi ve döküm hakkında çok
değerli bilgiler elde edilir. Yüksek katılaşma hızları ince yapılı ve mekanik özellikleri yüksek
dökümlerin üretimini sağlamaktadır.
Şekil 3.32 Bir sıcaklık aralığında katılaşan alaşımın faz diyagramı ve soğuma eğrisi
40
3.13.4 Katılaşma Zamanı
Katılaşmanın gerçekleştirilebilmesi için iletilmesi gereken ısı miktarı; süper ısı miktarı,
kalıptaki sıvının miktarı veya döküm parçasının hacmi ile orantılıdır. Bir döküm parçasındaki
ısının çevreye yayınım kabiliyeti ise parçanın yüzey ve kalıbın ısı iletim karakteristiği ile
doğrudan ilişkilidir. Bu bulgular Chvorinov kuralı ile ifade edilir:
ts= B(V/A)n
Burada ts katılaşma zamanı, V dökümün hacmi, A döküm parçasının yüzey alanı, n 1.5 ila 2
arasında değere sahip bir sabittir ve B ise dökülen malzemenin özelliğine (yoğunluk, ısı
kapasitesi, ergime gizli ısısı), kalıp malzemesine (yoğunluk, ısıl iletkenlik ve ısı kapasitesi),
kalıp kalınlığına ve süper ısı miktarına bağımlı bir kalıp sabitesidir.
B değeri belirli bir kalıp malzemesi, metal ve belirli döküm koşulları altında numune dökümü
ile tayin edilebilir. Bu değer daha sonra aynı koşullar altında üretilen diğer dökümlerin
katılaşma zamanının tesbiti için kullanılabilir. Chvorinov kaidesi dökümde besleyici
dizaynında ve besleyicilerin yerleşim noktalarının belirlenmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Katılaşma büzülmesinin besleyici içerisindeki sıvı metal ile etkin bir şekilde karşılanabilmesi
Chvorinov kaidesinin uygulanması halinde mümkündür.
41