You are on page 1of 2

Kelime Sayımı: 483 Betül Özcan 9/A

Hamlet’te Çatışmalar
Shakespeare'in Hamlet eseri, 17. yüzyıldan bu yana varlığını korumuş,
sadece yazıldığı döneme değil kendinden sonraki devirlere de hitap eden bir
oyundur. Karakterlerin iç monologları ve birbirleriyle olan çatışmaları ustaca
işlenir. Oyun boyunca ana karakter Hamlet'in bazen bir diğer karakterle, bazen
toplum ile, bazen ise kendisi ile olan çatışmalarını gözlemleriz.  

Hamlet'in iç çatışmaları, oyun boyunca en baskın gözlemlenen ve en


detaylı işlenen çatışmadır. Eserde benim de en çok üzerine düşündüğüm kısım
Hamlet'in iç çatışmaları ve eylemsizliğiydi. Babasını öldürerek tahta geçen ve
annesiyle evlenen amcasını öldürmeyi kendisine bir vazife olarak görür Hamlet.
Babasının intikamını alması gerektiğini düşünür fakat bu konuda yaşadığı iç
çatışma

“Hakkım değil mi temizlemek şu kollarımla? Cehennemlik olmaz mıyım bu pis


çıbanın insanlığı kemirmesine son vermezsem?”

sözleri ile anlatılır. Hamlet her ne kadar Kral’ı bir çıban olarak görüp ondan
intikam alması gerektiğini düşünse de, bir insan hayatını almaya hakkı olup
olmadığını sorgular. Bu Hamlet’in ahlaki değerlere karşı yaşadığı çatışmalara
bir örnektir. Bu sebeple Hamlet bir türlü eyleme geçmez, eline geçen fırsatları
geçiştirir. Hamlet yaşadığı bu çelişkiyi,

“Kılı kırk yaran duraklamanın, dörtte biri akıl, dörtte üçü korku.
Anlamıyorum neden hala kendime
bu iş yapılmalı demekle kalıyorum hep
yapmak için haklı sebeplerim
iradem gücüm imkanların her şeyim varken.”

sözleri ile aktarır. Bu sözlerinden kendisini tutan şeyin içinde yaşadığı korku
olduğuna da yorumlayabiliriz. Hamlet ne yapması gerektiğinin farkındadır ve
eyleme geçmek için ihtiyaç duyduğu her şeye de sahiptir. Fakat içinde bir korku,
sürekli bir çelişki vardır. Bu psikolojik durumunun sebebi yaşadığı travmalar,
babasının kaybı, hayaletini görmesi ve annesinin kendisini terk ederek amcasıyla
evlenmesi olabilir. Bunun üzerine Ophelia’da aradığı sevginin karşılığını
görememesi ve varoluşuna dair sorduğu sorular kendisini derin bir çelişikiye
sürükler. Bunu
“Öyle bir savaş vardı ki içimde dostum, uyku girmiyordu gözüme”
sözeleri ile de aktarır.

Oyun boyunca sıkça rastladığımız bir başka kavram ise kader kavramıdır.
Karakterler her işin sonunda olması gereken yere bir şekilde varacağını dile
getirir. Hamlet de böyle bir kader anlayışına sahiptir. Bu inanç onun
eylemsizliğine bir sebep olarak gösterilebilir.

Bir başka sahnede, Hamlet mezarcının kenara fırlattığı kafataslarına


bakarak onların yaşamış büyük kişilere ait olduğunu varsayarak ölümü ve
yaşamı sorgular. İnsanların dünyada ne kadar büyük izler bırakırsa bıraksın
sonunda sadece bir kafatası olacağını yorumlar ve bu trajediye dikkat çeker. Bu
sözler Hamlet’in hayatını ve anlamını sorguladığını gösterir.

Hamlet’in karakterler ile tek yaşadığı çatışmalar da vardır. Hamlet


Kral’dan babasının intikamını almaya çalışırken Kral’ın Hamlet’i öldürtmeye
çalışması, Hamlet ve Kral arasındaki çatışmadır. Hamlet ve Laertes arasındaki
düello da bu iki karakter arasındaki çatışmadır.

Hamlet ve toplum arasındaki çatışma da gözlemlenir. Karakterler


Hamlet'in aklını kaçırdığını ve deli olduğunu söyleyerek buna sebepler
gösterirler. Ophelia’ya duyduğu karşılıksız aşktan aklını kaybettiğini öne süren
de olur, babasının ölmesi ve annesinin evlenmesi üzerine böyle davrandığını
söyleyen de. Hamlet'in toplum tarafından delice olarak yorumlanan
davranışlarının sebebi bu olaylarla başlamış olsa bile, hikaye boyunca Hamlet’in
yaşadığı çatışma bu olaylardan çok daha büyüktür. Hamlet, ahlaki değerleri ve
hayatını sorgulamaktadır.

Kaynak;
William Shakespare, Hamlet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Temmuz
2020

You might also like