You are on page 1of 7

YAHUDÝLÝK

jinalinde bulunmayan bazý açýklayýcý bilgi the Jewish Religion, s. 55). “Pseudépig- din yýkýlýþý sebebiyle bazý apokaliptik eser-
ve tefsirler de içermektedir. Ýbrânîce kut- raphe” (sahte yazarlý) kitaplar ise nisbet ler kaleme almýþlardýr. Tanah’taki Daniel
sal kitabýn bazý pasajlarý Ârâmîce yazýlmýþ edildikleri kiþiler tarafýndan yazýlmayan, kitabý ile apokrif sayýlan IV. Ezrâ, II. ve III.
olan Daniel, Ezrâ ve Nehemya kitaplarý dinî alanda otorite saðlamasý için bu yola Baruch, II. Enoch apokaliptik literatüre
hariç tamamýna dair targumlar vardýr. Tev- baþvurulan eserlerdir. Bunlarýn sayýsý ba- örnek teþkil etmektedir.
rat’ýn Onkelos targumu, Filistin targum- zýlarýna göre on yedi, bazýlarýna göre ise BÝBLÝYOGRAFYA :
larý, Pseudo-Jonathan targumu, Neofiti yirmiden fazladýr: Enoh’un kitabý, Jübile- H. Lesetre, “Midrasch”, DB, IV/2, s. 1077-
kodeksi targumu gibi çeþitli targumlarý ler kitabý, on iki patriyarkýn vasiyeti, Sü- 1080; J. B. Frey, “Apocryphe de l’Ancient Testa-
mevcuttur. Bunlarýn içerisinde Bâbil Tal- leyman’ýn Mezmûrlarý, Mûsâ’nýn Urûcu, ment”, DBS, I, 354-460; Ch. Touati, “Rabbinique
mudu’nda da önem verilen ve yüzlerce Ýþaya’nýn Urûcu, Ezrâ’nýn III. ve IV. kitabý, (Litterature)”, a.e., IX, 1019-1045; M. Himmel-
farb, “Apocrypha and Pseudepigrapha”, The Ox-
yazma nüshasý bulunan eser Onkelos tar- III. ve IV. Makkabiler, Enoh’un Slavca kita-
ford Dictionary of the Jewish Religion (ed. R. J.
gumudur. Targum Þeni ise Ester kitabý- bý, Manasseh’in Duasý, Yûsuf ve Asenath, Z. Werblowsky – G. Wigoder), New York 1997, s.
nýn Ârâmîce midraþik açýklamalý tercüme- Âdem ile Havvâ’nýn Hayatý, Ýbrâhim’in Apo- 55-56; B. J. Schwartz, “Bible”, a.e., s. 121-125;
sidir (Dictionnaire encyclopedique du Ju- kalipsi, Ýbrâhim’in Vasiyeti, Eyub’un Vasi- L. Moscovitz, “Mekhilta de-Rabbi Shim’on Bar
daïsme, s. 1105-1106). yeti ve Yahudi Sibylle gibi. Ýkinci mâbed Yohai”, a.e., s. 452; a.mlf., “Mekhilta de-Rabbi
Yishmael”, a.e., s. 452; a.mlf., “Sifra”, a.e., s.
5. Ölüdeniz Yazmalarý. 1947-1956 yýlla- dönemine ve sonrasýna ait bu tür eser-
643; P. Mandel, “Midrash Rabbah”, a.e., s. 464;
rý arasýnda Ölüdeniz’in batýsýndaki Hýrbe- lerin ikinci mâbed dönemi Yahudiliði ile M. A. Signer, “Pardes”, a.e., s. 519; a.mlf., “Pes-
tükumrân, Vâdilmurabbaât, Hýrbetülmird Rabbânî Yahudiliðin metinlerini anlamada hat”, a.e., s. 526; A. Walfish, “Tosefta”, a.e., s.
ve Massada’da ele geçirilen yazmalar ve önemli katkýlarý vardýr (DBS, I, 354-358; 699-700; I. Epstein, “Midrash”, IDB, III, 376-377;
The Oxford Dictionary of the Jewish Reli- a.mlf., “Talmud”, a.e., IV, 511-515; K. Hruby,
fragmanlar koleksiyonudur. Bu yazmalar
“Midrash”, Catholicisme, IX, 124-130; Diction-
ikinci mâbed döneminin sonundaki Yahu- gion, s. 56).
naire encyclopedique du Judaïsme, Paris 1993,
diliðin incelenmesine önemli katký sað- D) Mistik Literatür. Yahudi düþüncesin- s. 157-158, 166, 167, 786-793, 847, 1054, 1105-
lamaktadýr. Ölüdeniz yazmalarý arasýnda de genellikle ezoterik ve mistik öðreti ka- 1106, 1140, 1231-1232.
özellikle Essenîler’e dair çok sayýda dokü- bala ile birleþtirilir, dolayýsýyla kabala de- ÿÖmer Faruk Harman
manla Kitâb-ý Mukaddes’i teþkil eden ki- nilince ikinci mâbed döneminden itibaren
taplara ait nüshalar ve bazý bölümlerin devam eden ve yahudi tarihinin temel di-
fragmanlarý bulunmuþtur. namikleri olan ezoterik akýmlar anlaþýlýr. IV. ÝNANÇ ESASLARI

C) Apokrifal Literatür. Ýsimlerinden ve- Bununla birlikte kabala, klasik mistisizm- A) Ýnanç Esaslarýnýn Teþekkülü. Yahudi
ya konularýndan dolayý ilâhî bir kaynaða de bulunmayan özel bir fenomeni ifade kutsal metinlerinde iman esaslarý açýk bi-
dayandýrýlan yahut önceleri bazýlarýnca kut- etmekte, hem ezoterizme hem teozofiye çimde belirlenmiþ deðildir ve bu metinler-
sal sayýlan, ancak dinî otoritelerce ilham dayanmaktadýr. Yahudi mistisizminin en de kalýplaþmýþ bir inanç sistemi formülü
mahsulü kabul edilmeyen, bu sebeple de eski kaynaklarý Talmud ve Geonim döne- (credo-âmentü) yoktur. Geleneksel kabule
kutsal kitaplar listesi dýþýnda kalarak dinî mine kadar (III-IV. asýrlar) gitmekte, bun- göre her yahudi doðuþtan Tanrý ile Ýsrâil
alanda otorite sayýlmayan kitaplara apok- lar Heikhalot ve Merkavah literatürü ola- arasýnda mevcut ahid kapsamýnda bulun-
rif denilmektedir. Yahudiler ve Protestan- rak adlandýrýlmaktadýr. Heikhalot litera- duðundan cemaate mensubiyeti ayrýca bir
lar, Ýbrânîce kutsal kitapta yer almayýp Yet- türünün ilk örneði Heikhalot Zutrati’dir. iman ikrarýný gerektirmez (EJd., II, 654).
miþler çevirisinde ve Jerome’un Latince Daha sonra Heikhalot Rabbati, Maaseh Bundan dolayý kiþinin Yahudiliðini ifade
çevirisi olan Vulgate’da bulunan kitap veya Merkavah, Sefer Heikhalot ve Þiur Komah edecek herhangi bir formülasyona, bir
bölümlere apokrif, Katolikler ise “deutéro- gelmektedir. XII. yüzyýldan sonra yeni mis- âmentüye en azýndan kutsal metinlerin ya-
canonique” (ikinci olarak kutsal kitaplar tik ekoller ve Sefer ha-bahir, Sefer ha-Hay- zýlýþ dönemlerinde gerek duyulmamýþtýr.
listesine giren) demektedir. Bunlarýn sa- yim ve Sefer ha-navon gibi eserler zuhur Esasen Yahudilik otorite oluþturma nokta-
yýsý I. Ezrâ, II. Ezrâ, Tobit, Judith, Ester ki- etmiþtir. Kabalanýn en temel kaynaðý olan sýnda inançtan ziyade pratiði öne çýkaran
tabýna yapýlan ilâveler, Süleyman’ýn Hikme- Zohar ise XIII. yüzyýlýn sonlarýnda ortaya bir dindir; ne Hýristiyanlýk’taki gibi kutsal
ti, Ben Sira, I. Baruch, Yeremya’nýn Mek- çýkmýþtýr (Dictionnaire encyclopedique du otoriteye dayalý dogmaya ne de Ýslâm’da-
tubu, Azarya’nýn Duasý ve Üç Genç Ada- Judaïsme, s. 786-793). ki gibi her devir için baðlayýcý bir âmentü-
mýn Þarkýsý, Suzanna, Bel ve Dragon, Ma- E) Apokaliptik Literatür. Dünyanýn so- ye sahiptir (Gürkan, s. 61). Bununla birlik-
nasseh’in Duasý, I. ve II. Makkabiler olmak nu ve hüküm günü ile ruhlarýn ölümden te Tevrat’taki bazý ifadeler ve özellikle on
üzere on beþtir. Katolik kilisesi bu kitap- sonraki durumlarý hakkýnda bilgi veren emir pek çok kiþi tarafýndan bir bakýma
lardan Manasseh’in Duasý ile I. ve II. Ezrâ eserlerdir. Ýlk apokaliptik eserler milâttan iman esaslarýnýn özeti kabul edilmiþtir. Zi-
dýþýndakileri deutérocanonique olarak ka- önce III. asra aittir. Ýsrâil ve Mýsýr yahudileri ra on emirin ilk yarýsý insanýn Tanrý ile, ikin-
nonik saymýþtýr (The Oxford Dictionary of ikinci mâbed döneminde ve ikinci mâbe- ci yarýsý insanlarýn birbirleriyle olan iliþkile-
rini düzenlemektedir. Ancak hem on emir
hem Tevrat’taki 248’i emir, 365’i yasak-
lardan oluþan 613 kural bir yahudinin ha-
yatýný düzenleyen esaslarý ortaya koymak-
tadýr; her ne kadar bunlar kabalistlerce
XIX. yüzyýlýn
baþlarýna ait bir iman esaslarý sayýlmaktaysa da aslýnda söz
Ester kitabý konusu emir ve yasaklar birer iman esa-
mahfazasý
sý olmaktan çok pratik hayata yönelik dü-
(Ýstanbul
Hahambaþýlýðý) zenlemelerdir (bk. ON EMÝR).

201
YAHUDÝLÝK

Ýlk dönemlerde Yahudiliðin temel pren- rallarýnýn ayný derecede önemli ve belirle- II, 150; ERE, IV, 245). Toledolu Abraham
siplerini ve insanýn Tanrý ile iliþkilerini be- yici olduðu yaklaþýmýndan hareketle iman b. Dâvûd inanç esaslarýnda Tanrý’nýn var-
lirtmek üzere on emrin dýþýnda Tevrat’ta- esasý tesbit etme fikrine karþý çýkanlar da lýðý, birliði ve diðer sýfatlara sahip oluþu,
ki, “Dinle ey Ýsrâil! Allah’ýmýz Rab bir olan olmuþtur (Gürkan, s. 61-62). Yaratýcý Tanrý kâinatý idare ediþi, geleneðe ve peygam-
Rab’dir ve Allah’ýn Rabb’i bütün yüreðin- fikrine aðýrlýk veren Filon’un beþ prensip- berliðe iman, Tanrý’nýn isimleri, ilâhî tak-
le, bütün canýnla, bütün varlýðýnla seve- lik âmentüsü Tanrý’nýn varlýðý, birliði, dün- dir ve insanýn özgür iradesi üzerinde dur-
ceksin” (Tesniye, 6/4-9) ifadelerinden olu- yayý yarattýðý, yaratýlmýþ dünyanýn tekliði muþtur (JE, II, 150; ERE, IV, 246). Karâî
þan Þema duasý ile, “Ey Ýsrâil! Allah’ýn Rab’- ve Tanrý’nýn takdirinin dünyayý yönetme- âlim Yehuda Hadasi’nin tesbit ettiði, Ka-
den korkmaktan, O’nun bütün yollarýnda si esaslarýndan teþekkül etmektedir (The râîler tarafýndan benimsenen on madde-
yürümekten, O’nu sevmekten, bütün yü- Oxford Dictionary of the Jewish Religion, lik âmentü Tanrý’nýn her þeyin yaratýcýsý
reðinle ve bütün canýnla Allah’ýn Rabb’e s. 181; EJd., II, 654; ERE, IV, 245). Bu esas- olduðu, her þeyden münezzeh olup orta-
hizmet etmekten, bugün iyiliðin için sana lara bazý kaynaklarda mânevî varlýklar, þe- ðýnýn bulunmadýðý, kâinatýn yaratýlmýþ ol-
emretmekte olduðum Rabb’in emirlerini riatýn vahyi ve þeriatýn ebedîliði maddeleri duðu, Tanrý’nýn Mûsâ’ya ve Kutsal Kitap’-
ve kanunlarýný tutmaktan baþka Allah’ýn de eklenmiþtir (EJd., II, 654). Filon’un belir- ta ismi geçen diðer Ýsrâil peygamberleri-
Rab senden ne istiyor?” (Tesniye, 10/12-13) lediði iman esaslarý Miþna ve Talmud âlim- ne vahiy gönderdiði, sadece Mûsâ’nýn öð-
gibi ifadeler iman esaslarý açýsýndan ye- leri arasýnda taraftar bulmamýþtýr. Bunun, retisinin doðru olduðu, Tanah lisanýnýn (Ýb-
terli görülmüþtür. Ancak yine de Miþna’- Filon’un Filistin dýþýnda Helenistik kültür rânîce) öðrenilmesinin dinî bir vecîbe teþ-
dan itibaren Rabbânî literatürde yahudi muhitinde yaþamasý, bu esaslarý tesbit kil ettiði, Kudüs’teki mâbedin dünyanýn sa-
âmentüsünün bazý yönleriyle ilgili formül- ederken Helenistik felsefenin etkisi altýn- hibinin mekâný olduðu prensipleri ve me-
ler ortaya konmuþtur. Talmud dönemi rab- da kalmasý, felsefî bir monoteizmi savun- sîhin geliþiyle birlikte gerçekleþecek olan
bileri Tevrat’taki emir ve yasaklarý sýnýflan- masý ve Filistin’deki dinî geliþmelerden ha- yeniden dirilme, ilâhî muhasebe ve ilâhî
dýrmanýn yanýnda iman alanýnda da bazý berdar olmamasý gibi sebeplerden kay- yargýya imaný öngörmektedir (Kutluay, s.
deðer hükümleri ortaya koymuþlar, me- naklandýðý kabul edilmektedir (Kutluay, s. 269; JE, II, 151; EJd., II, 655; ERE, IV, 246).
selâ Tanrý’nýn varlýðýný inkâr edeni “esa- 173-174; JE, II, 149). Ýbn Meymûn’un tesbit ettiði iman esas-
sý inkâr eden” (kofer be-iqqar) diye nitele- VIII. yüzyýlda müslüman dünyasý ile ku- larý günümüzde yahudilerin büyük çoðun-
yip Tanrý’ya imaný Tevrat’ýn temel unsuru rulan yakýn temas ve bunun sonucunda luðu tarafýndan benimsenmektedir. 1.
olarak görmüþler (Miþna, Arakhin, 15b), ortaya çýkan Karâîlik (Kara‘îm) mezhebiy- Tanrý var olan her þeyi yarattý ve onlara
diðer taraftan heretiklere karþý yahudinin le mücadele zorunluluðu, diðer taraftan hükmetmektedir. 2. Tanrý birdir, O’ndan
durumunu belirleyen, “Öldükten sonra müslüman kelâmcýlar tarafýndan Yahudi- baþka Tanrý yoktur. 3. Tanrý bir cisim de-
diriliþi, Tevrat’ýn Tanrý’dan geldiðini ve liðe yöneltilen eleþtirilere karþýlýk verme ðildir ve hiçbir þekilde tasvir edilemez. 4.
ilâhî inayetle mükâfat ve cezayý inkâr endiþesi iman esaslarýnýn yeniden ele alýn- Tanrý ezelî ve ebedîdir. 5. Ýbadet sadece
edenin âhirette yeri yoktur” (Talmud, San- masýný zorunlu kýlmýþtýr. Bu konuda ilk ça- Tanrý’ya mahsustur, O’na ortak koþulmaz.
hedrin, 90b-91a) gibi bazý itikadî kurallar lýþmayý yapan Saadiah Gaon’un kapsam- 6. Peygamberlerin bütün sözleri haktýr. 7.
koymuþlardýr. Daha sonra gerek Yunan lý âmentüsü þu esaslardan meydana gel- Efendimiz Mûsâ’nýn peygamberliði ger-
felsefesinin etkisi gerekse Rabbânî yahu- mektedir: 1. Âlem sonradan yaratýlmýþ- çektir. O kendisinden önce ve sonra gelen
dilerin Karâîler’le tartýþmalarý ve özellikle týr. 2. Allah tek olup cismi yoktur. 3. Vah- bütün peygamberlerin en büyüðüdür. 8.
müslüman kelâmcýlarla karþýlaþmalarý ye iman yahudi an‘anesini de içine almak Mevcut Tevrat’ýn tamamý Tanrý tarafýndan
iman esaslarýnýn tesbitini zorunlu hale üzere þarttýr. 4. Ýnsan müttaki olmaya, ru- Mûsâ’ya verilenin aynýdýr. 9. Tevrat deðiþ-
getirmiþtir. Bu sebeple bazý yahudiler hen ve bedenen günahlardan sakýnmaya tirilmeyecektir ve gelecekte Tanrý baþka
farklý dönemlerde inanç esaslarýný tesbi- davet edilmiþtir. 5. Mükâfat ve ceza hak- bir þeriat göndermeyecektir. 10. Tanrý in-
te yönelik çalýþmalar yapmýþlarsa da bun- týr. 6. Ruh saf ve temiz yaratýlmýþtýr, ölüm sanýn bütün iþlerini ve düþüncelerini bilir.
lar kutsal metinlerde yer almadýðýndan anýnda bedeni terkeder. 7. Yeniden diril- 11. Tanrý, emirlerini yerine getirenleri mü-
genellikle tartýþmalýdýr. mek haktýr. 8. Mesîhin beklenmesi, hesap kâfatlandýrýr, karþý gelenleri cezalandýrýr.
Ýlk örneði Ýskenderiyeli yahudi filozofu ve nihaî hüküm haktýr (Kutluay, s. 180; JE, 12. Mesîh gelecektir, geciktiði halde gele-
Filon’da (Philon, Philo) görülen iman esa- II, 150). Hananel ben Hushiel iman esas- ceðine inanýrým. 13. Tanrý’nýn bildiði bir za-
sý oluþturma giriþimi bilhassa Ortaçað’da larýný Tanrý’ya, peygamberliðe, âhirete ve manda dirilme gerçekleþecektir (ERE, IV,
yaygýnlýk kazanmýþ, müslümanlarla mü- mesîhe iman olarak dört esasta topla- 246). Ýbn Meymûn’dan sonra da bazý ya-
nasebetler neticesinde Ýslâm’dakine ben- maktadýr (a.g.e., a.y.). Judah Halevi, Ku- hudi âlimleri çeþitli inanç esaslarý tesbit
zer þekilde iman esaslarý tesbit etme za- zari adlý eserinde Yahudiliðin iman esas- etmiþlerdir. XIII-XV. yüzyýllarda Nahmani-
rureti ortaya çýkmýþ, sonunda yahudi din larýný akýl yerine mûcizelere ve gelenekle- des, Abba Mari ben Moses, Simon ben Ze-
bilginlerince iman esaslarý belirlenmiþtir. re baðlar. Ona göre tabiat üstü özellikle- mah Duran, Josef Albo, Isaac Arama ve
Bu konuyla ilgilenenlerden biri Saadiah riyle mûcizeler ve gelenekler gerçek ima- Joseph Jaabez gibi Ýbn Meymûn’un takip-
Gaon (Saîd b. Yûsuf el-Feyyûmî, ö. 942), nýn kaynaðý ve delilidir. Judah iman esas- çileri onun belirlediði on üç maddeyi Tan-
diðeri, tesbit ettiði esaslar günümüzde ya- larýný þu þekilde formüle eder: Ýbrâhim’in, rý’ya iman, yaratýlýþ ve takdîr-i ilâhî þeklin-
hudilerin büyük çoðunluðu tarafýndan be- Ýshak’ýn ve Ýsrâil’in Rabb’ine inanýrým ki O de üç esasa indirmiþlerdir (JE, II, 151). Da-
nimsenen Ýbn Meymûn’dur (Maimonides, Ýsrâiloðullarý’ný mûcize ile Mýsýr’dan çýkar- vid b. Samuel Kokhavi iman esaslarýný þöy-
ö. 1204). Ýbn Meymûn’un belirlediði on üç dý. Ýnancýmýz Tevrat’ta yer almaktadýr. Tan- le sýralamaktadýr: Dünyanýn yaratýlmýþlýðý,
prensiplik Yahudi âmentüsü de eleþtiril- rý’nýn krallýðýna, ebedîliðine, Tevrat’ý gön- irade özgürlüðü, ilâhî takdir, Tevrat’ýn ilâ-
miþ ve bunlara alternatif bazý prensipler derdiðine, takdirine, bütün bunlarýn deli- hî menþei, mükâfat ve mücâzat, kurtarýcý-
ortaya konmuþtur. Hatta bütün Tevrat ku- linin Mýsýr’dan çýkýþ olduðuna inanýrým (JE, nýn geliþi, diriliþ (EJd., II, 656). Karâîler’le

202
YAHUDÝLÝK

Rabbânîler’i uzlaþtýrmaya çalýþan Shema- dýr. Farklý gruplar tarafýndan çeþitli dönem- hudi dinî literatüründe Tanrý bilimi konu-
riah of Negropont, Tanrý’nýn varlýðýyla ilgi- lerde bazý prensipler benimsenmiþse de sunda sistemli tam bir çalýþma yer alma-
li olarak cisminin olmamasý, mutlak birliði, bu konuda alternatif görüþlere imkân ta- dýðý gibi (DBS, IV, 1147) Tanrý hakkýnda
yaratýcýlýðý, evreni belli bir zamanda ilâhî nýnmýþ veya genellikle nihaî mânada inanç farklý anlayýþ ve yorumlar da söz konusu
emirle yaratmasý þeklinde beþ prensip öne konusu bireysel yoruma ve deðiþime açýk olup bunlar Yahudiliðin özelliðinden kay-
sürmüþtür (a.g.e., II, 656). kabul edilmiþtir. Buna göre halahanýn oto- naklanmaktadýr; zira Yahudilik’te bireyin
XV. yüzyýl ile XVI. yüzyýlýn baþlarýnda ya- ritesini kabul eden Ortodoks Yahudilik, Ýbn Tanrý hakkýnda ne düþündüðünden ziyade
hudi inançlarý hususunda önemli çalýþma- Meymûn’un on üç prensibini benimse- Tanrý’ya nasýl ibadet ettiði hususu önem-
lar yapýlmýþtýr. Hasdai Crescas’a göre Yahu- mekle birlikte gelenek içinde mevcut di- lidir (Gürkan, s. 76). Tevrat’ýn ilk kelime-
diliðin itikadî üç temel prensibi Tanrý’nýn ðer iman esasý anlayýþlarýný da geçerli say- sinden itibaren (Tekvîn, 1/1) yahudi kut-
varlýðý, birliði ve cisimsiz oluþudur. Bunun maktadýr. Bireysel çoðulculuðu esas alan sal kitabý sürekli Tanrý’nýn varlýðýna vurgu
yanýnda altý esas daha vardýr ki bunlar Al- reformist Yahudilik, hýristiyan inancýný ka- yapmakta, O’nun varlýðýný inkâr edeni
lah’ýn her þeyi bilmesi, takdir etmesi, ka- bul etmesi dýþýnda gerek inancý gerekse “aslý, temeli inkâr eden” diye nitelemekte-
dir-i mutlak olmasý, peygamberlik, özgür pratiði ilgilendiren konularda bireye geniþ dir (Arakhin, 15b).
irade ve Tevrat’ýn Allah sevgisini insanlara bir yorum ve tercih hürriyeti tanýmakta- 1. Tanrý’nýn Birliði. Yahudi kutsal kita-
kazandýrmasý ve sonsuz mutluluða ulaþ- dýr. Geleneðe dayalý deðiþim ve devamlýlýk býnda Âdem’in bir olan Allah’ýn emrini din-
mada yardýmcý olmasýdýr (a.g.e., II, 657). üzerinde duran muhafazakâr Yahudilik lemediði için cennetten çýkarýldýðý, Nûh’un
Josef Albo, Ýbn Meymûn’un on üç iman ise monoteizm dýþýndaki herhangi bir yö- kendi kavmini Allah’a kulluða çaðýrdýðý ve
esasýný üçe indirmiþtir. 1. Tanrý’nýn varlýðý- neliþi kabul etmemekle birlikte hem pra- inkâr edenlerin tûfanla cezalandýrýldýðý ifa-
na iman. Albo’ya göre bu iman Tanrý’nýn tik hem inanç bakýmýndan farklý yorum- de edilmekte, “Nûh kanunlarý” diye bilinen
birliði, cismi olmadýðý, zamandan münez- larý onaylamaktadýr (Gürkan, s. 63). Bu kurallarýn baþýnda putperestliðin yasak-
zeh ve mükemmel olduðu, noksanlýklardan arada Sâmirîler’e göre iman esaslarý þun- lanmasý yer almaktadýr. Yahudilerin ulu
münezzeh olduðu hususlarýný da içermek- lardýr: 1. Ortaðý ve yardýmcýsý olmaksýzýn ata kabul ettikleri Ýbrâhim’in yine bir olan
tedir. 2. Vahye iman. Þu hususlarý ihtiva et- Allah birdir ve tektir. Bedeni veya insana Allah’a kulluða davet ettiði, oðlu Ýshak ve
mektedir: Ýbrânî peygamberler ilâhî vahyin benzer his ve sýfatlarý yoktur. O her þeyin torunu Ya‘kub’un da ayný þekilde bir olan
aracýsýdýr. Mûsâ peygamberlerin en büyü- sebebidir, gerçek mahiyeti ve tabiatý idrak Allah’a kulluða çaðýrdýklarý belirtilmektedir
ðüdür. Mûsâ þeriatý deðiþmeyecektir, on- edilemez. O’nun kutsal ismi Gerzîm daðý- (Tekvîn, 3/6, 22-24; 6/8; 7/1; 12/1, 7). Mû-
dan sonra baþka þeriat gelmeyecektir ve na vahyedilmiþtir. 2. Mûsâ, Allah’ýn yegâ- sâ’ya gelen ilâhî emirlerde de Tanrý’nýn
ondan sonra gelen hiçbir peygamber bu ne resulü ve bütün devirlerin peygambe- birliði üzerinde durulmaktadýr. On emir-
þeriatý asla ortadan kaldýramayacaktýr. 3. ridir. O nübüvvetin þerefidir, vahiy onun- de, “Seni Mýsýr diyarýndan, esirlik evinden
Ýlâhî adalete iman. Ölüm sonrasý diriliþi de la son bulmuþtur. Onun gibi bir peygam- çýkaran Allah’ýn Yehova benim, karþýmda
içermektedir. Öte yandan Tanrý tarafýn- ber gelmemiþtir ve gelmeyecektir. 3. Tev- baþka ilâhlarýn olmayacaktýr” denilmekte
dan doðrudan Hz. Mûsâ’ya verildiðine ina- rat mükemmel ve tamdýr, bütün zaman- (Çýkýþ, 20/3), Þema duasýnda, “Dinle ey Ýs-
nýlan on emir Ýbn Azrâ ve Yitshak Abrava- lar için geçerlidir. Hiçbir dönemde ona bir râil! Allahýmýz Rab bir olan Rab’dir. Allah’ýn
nel gibi yahudi âlimlerince Yahudiliðin te- þey eklenmeyecek ve hiçbir hükmü neshe- Rabb’i bütün yüreðinle, bütün canýnla ve
mel prensipleri kabul edilmiþtir. dilmeyecektir. Diðer bütün yaratýklardan bütün varlýðýnla seveceksin” ifadesi yer
Günümüz yahudi mezheplerinde bütün önce altý günde yaratýlmýþtýr. 4. Gerzîm almaktadýr (Tesniye, 6/4-5). Mûsâ aracýlý-
cemaati baðlayýcý nitelikte iman esasý oluþ- daðý ebedî hayat yurdu, bereket daðý, Al- ðýyla Tanrý ile Ýsrâiloðullarý arasýnda ya-
turma faaliyetine fazla rastlanmamakta- lah’ýn dünya üzerindeki tek makamýdýr; pýlan ahde göre (Çýkýþ, 19/5-6) Tanrý’nýn
Allah’ýn evidir. 5. Ýnsanlarýn yeniden diril- emirlerine uyduklarý takdirde Ýsrâiloðulla-
tileceði bir gün gelecektir (DBS, XI, 774- rý O’nun en has kavmi olacaktýr. Peygam-
775; Kutluay, s. 205-207). Modern ilmihal berlerin tebliðleri de Tanrý’nýn birliðine ve
kitaplarý dinî yükümlülük çaðýna ulaþan sadece O’na kulluk etmeye dairdir: “Ben-
gençlere veya Yahudiliðe gireceklere yö- den önce Allah olmadý, benden sonra da
XI. yüzyýlýn baþýna ait Leningrad Kodeksi ’nin baþlangýç say-
fasýndaki altý kollu yýldýz (Megan David)
nelik âmentü formülleri içermekte, bun- olmayacak. Ben Rabbim, benden baþka
larda Tanrý’nýn birliði, Ýsrâil’in seçilmiþliði kurtarýcý yoktur. Çünkü gökleri yaratan
ve mesîhin geliþi gibi hususlar yer almak- Rab dünyaya þekil veren, onu yaratan, onu
tadýr. Bu alandaki en son çalýþmalardan pekiþtiren, onu boþuna yaratmayan, üze-
biri 1896 yýlýnda Amerika’daki yahudi din rinde oturulsun diye ona þekil veren Allah
adamlarýnýn Milwauke þehrinde akdettik- þöyle diyor: Rab benim ve baþkasý yoktur”
leri Amerikan Rabbilerinin Merkezi Kon- (Ýþaya, 43/10; 45/18). Eski Ýsrâil toplumun-
feransý’nda gerçekleþmiþtir; burada fikir da monoteizm baþýndan beri dinin en te-
birliðine varýlan esaslar þunlardýr: Allah mel özelliðidir. Ancak Ýsrâiloðullarý kutsal
birdir, insan O’nun timsalidir, ruh ölüm- kitaplarýnda da anlatýldýðý üzere çoðunluk-
süzdür, ölüm sonrasý muhakeme vardýr, la baþka ilâhlarýn peþinden gitmiþlerdir (Ja-
Ýsrâil’in misyonu (mesîhin geliþi) gerçektir cobs, s. 21-37).
(Kutluay, s. 183; JE, II, 151). 2. Tanrý’nýn Ýsimleri. Yahudi kutsal kita-
B) Tanrý Ýnancý. Tanrý’nýn varlýðý ve bir- býnda Tanrý’nýn farklý isimler bulunmak-
liði yahudi inanç esaslarýnýn baþýnda gelir. tadýr; ancak Tanrý’nýn özel ismi olarak kul-
Buna çok önem verilmesine karþýlýk ya- lanýlan ve “tetragrammaton” denilen dört

203
YAHUDÝLÝK

ünsüzden oluþan “Yhwh” (Yehova) bunla- larýn ötesinden veya rüyada melek aracý- remya, 23/8; Haggay, 1/13). Yahudilik’te
rýn içinde en önemlisi ve en kutsal olaný- lýðý ile konuþmaktadýr. Ýbn Meymûn, Tan- vahyin en üstün þekli hiçbir aracý olma-
dýr; bu isim Ýbrânîce kutsal kitapta 6823 rý’nýn insanlara onlarýn anlayacaðý bir dille dan doðrudan Rab Yehova’dan alýnan va-
defa geçmektedir. On emirde yer alan, konuþtuðunu, dolayýsýyla antropomorfik hiydir ki yahudi inancýna göre vahyin bu
“Allah’ýn Rabb’in ismini boþ yere aðýza al- ifadelerin insanlarýn daha iyi anlamasý için þekli sadece Mûsâ’ya hastýr. Vahyin diðer
mayacaksýn” kuralýna göre Yehova kelime- kullanýldýðýný ve bu ifadelerin mecazi ola- bir þekli de rüyada veya vizyon halinde ge-
si telaffuz edilmediði gibi Tevrat dýþýnda rak anlaþýlmasý gerektiðini belirtmektedir lenidir. Yahudiliðe göre peygamberler rü-
da herhangi bir yere yazýlmamýþtýr. Onun (Jacobs, s. 21-183). Yahudi düþüncesinde ya veya rü’yet yoluyla Rab Yehova ile diya-
yerine Adonay (efendi, rab) veya Ha-þem Tanrý hem millî hem evrensel bir karakter log kurabilmekte, ilâhî kelâm kutsal ruh
(isim) kelimeleri kullanýlmaktadýr. Tevrat’- taþýr. Yahudi kutsal metinlerinde Ýsrâil Tan- veya melek aracýlýðýyla da peygamberlere
ta Tanrý’nýn en çok geçen diðer ismi Elo- rý’sý gerçek anlamda tek tanrý ve bütün in- iletilmektedir. Ahd-i Atîk’te gerçek pey-
him’dir. Kitâb-ý Mukaddes’in Türkçe tercü- sanlýðýn yaratýcýsý olarak tanýmlanmakla gamberler yanýnda sahte peygamberler-
melerinde Yehova Rab, Elohim de Allah birlikte bu tanrý, kutsallýðý bilhassa Filistin den de söz edilmekte ve gerçek peygam-
kelimeleriyle karþýlanmaktadýr. Bunlarýn topraklarýnda tecelli eden, özellikle Ýsrâil’in berin özellikleri þu þekilde belirtilmekte-
dýþýnda “el, el elyon” (yüce Tanrý), “el olam” rehberi, koruyucusu ve kurtarýcýsý olan bir dir: 1. Tebliðinin doðruluðu (Tesniye, 13/
(ebedî Tanrý), “el þadday” (her þeye gücü ye- ilâh biçiminde sunulmuþtur. Tevrat’ta Tan- 1-5). Hakiki peygamberin Tanrý, ibadetler
ten Tanrý), “ehyeh, yah, el” isimleri mevcut- rý ile O’nun kavmi olan Ýsrâil arasýnda özel ve ahlâkî vecîbeler hususunda söyledikleri
tur. Rabbânî literatürde “ha-makom” (ma- bir iliþkinin mevcudiyeti vurgulanmakta ve þeriata (Tevrat) uygun olmalýdýr. Eðer teb-
kam), “þemayim” (gökler), “ha-kadoþ baruh Ýsrâil’in Tanrý’nýn has kavmi olduðu kayde- lið ettikleri on emirden farklý ise o Allah
hu”, “ribono þel olam” (kâinatýn efendisi), “av” dilmektedir (Çýkýþ, 19/5-6; Tesniye, 10/15). adamý deðildir. Bundan dolayý Rab Yeho-
(baba), “meleh” (kral), “ha-rahman” (rah- Bilhassa savaþlarýn sürdüðü dönemlerde va’dan baþka ilâhlara kulluðu önerenler;
man), “gevurah” (kadir-i mutlak), “þekinah” Yehova hem millî bir tanrýdýr hem de sa- yalan, hýrsýzlýk, zina gibi yasak fiilleri tav-
(ulûhiyyetin mevcudiyeti), “þalom” (selâm), vaþçýdýr. Ýsrâil’in savaþlarý Yehova’nýn savaþ- siye eden ve yapanlar gerçek peygamber
“ha-bore” (hâlik), “en sof” (ebedî), “melekh larý, düþmanlarý da O’nun düþmanlarýdýr deðildir. 2. Verdiði haberlerin gerçekleþ-
malkhe melakim” (krallar kralý) gibi isim- (DB, III/2, s. 1236). Buna karþýlýk Ýþaya, Ye- mesi (Tesniye, 18/21-22). Bir kiþinin gele-
ler yer alýr (a.g.e., s. 136-151; Dictionnaire remya ve Hezekiel gibi büyük peygamber- cekle ilgili haberi gerçekleþirse o hakiki,
encyclopedique du Judaïsme, s. 314-316). lerin tebliðlerinde Tanrý evrensel bir boyut gerçekleþmezse sahte peygamberdir. 3.
3. Tanrý’nýn Sýfatlarý. Yahudilik’te Tanrý’- kazanmaktadýr (Dictionnaire encyclopedi- Mûcizeler göstermesi (Çýkýþ, 4/8). Peygam-
nýn çeþitli sýfatlarý vardýr. Tanrý mukaddes- que du Judaïsme, s. 308). berler birtakým mûcizeler gösterir, bunun-
tir: “Allahýnýz Rab benim, kendinizi takdis C) Peygamberlik. Yahudilik’te Tanrý ile la birlikte sadece alâmet göstermek pey-
edin ve mukaddes olun, çünkü ben mu- Ýsrâiloðullarý arasýnda ilâhî vahyi teblið eden gamberlik için yeterli deðildir. Yalancý pey-
kaddesim” (Levililer, 11/44). “Ordularýn peygamberlik müessesesi vardýr. Yahudi gamberlerin yalancýlýðý Tanrý’dan baþka
Rabb’i kuddûstür, kuddûstür, kuddûstür, kutsal kitabý Tanah’ýn ikinci ana bölümü ilâhlara kulluða çaðýrmalarý ve gelecekle
bütün dünya onun izzetiyle doludur” (Ýþa- “Peygamberler” (Neviim) adýný taþýmakta- ilgili söylediklerinin gerçekleþmemesiyle or-
ya, 6/3). “Tanrý ezelî ve ebedîdir, zamanýn dýr. Yahudi kutsal kitabýnda peygamberi taya çýkar.
dýþýnda ve üstündedir” (Tesniye, 32/40); “Ýlk ifade eden çeþitli kavramlar bulunmak- Yahudi inancýna göre Ýbrâhim’le baþla-
ve son O’dur” (Ýþaya, 44/6; 48/12; Mezmûr- tadýr, bunlarýn baþýnda “nebî” (navi) gelir. yan ve Mûsâ ile en mükemmel þekline ula-
lar, 90/2); “Tanrý sonsuz büyüklüktedir, her “Tanrý tarafýndan göreve çaðýrýlmýþ” anla- þan peygamberlik (Tesniye, 34/10-12) mi-
yerde hâzýr ve nâzýrdýr” (Mezmûrlar, 139/ mýndaki nebî Tevrat’ta ilk defa Ýbrâhim lâttan önce V. yüzyýlda yaþadýðý kabul edi-
7-10); “Tanrý kadir-i mutlaktýr, her þeyi bi- için kullanýlmýþtýr (Tekvîn, 20/7). “Gören” len Malaki ile sona ermiþtir. Rabbiler pey-
lir” (Yeremya, 16/17; 23/249); “Hayatýn ve anlamýndaki “ro’eh” ve “hozeh” kelimeleri gamberliðin sona eriþini I. Bet ha-Mik-
ölümün sahibidir” (Tesniye, 32/39); “Tan- de peygamberi ifade etmektedir. Diðer ta- daþ’ýn yýkýlýþýna baðlamýþlar, Haggay, Ze-
rý dünyanýn yaratýcýsý ve koruyucusudur” raftan peygamber için Allah adamý, Al- karya ve Malaki’nin ölümüyle kutsal ru-
(Mezmûrlar, 104/1-32; 121/2). Tanrý cisma- lah’ýn kulu, kul, haberci, elçi de denilmek- hun Ýsrâil’den ayrýldýðýný kabul etmiþlerdir
nî deðildir. On emirde, “Kendin için oyma tedir. Yahudilik’te nübüvvet, Tanrý’nýn ken- (Talmud, Sanhedrin, 11a; Baba Batra, 12a).
put, yukarýda göklerde olanýn yahut aþa- di iradesini, seçtiði bazý kiþilere ve bu ki- Bu dönemden itibaren yol gösterici ve teb-
ðýda yerde olanýn yahut yerin altýnda ola- þiler aracýlýðýyla Ýsrâil halkýna açýklamasý liðci Tanrý adamý yerine dini bilen ve yo-
nýn sûretini yapmayacaksýn” denilmekte- þeklinde anlaþýlmaktadýr. Ýbn Meymûn pey- rumlayan din adamý (rabbi) figürü öne çýk-
dir (Çýkýþ, 20/4). Buna raðmen Tanrý hak- gamberlik olgusunun aktif bir akla, ente- mýþ, ayný zamanda kurtarýcý mesîh bek-
kýnda bazý antropomorfik ve natürist tas- lektüel, yaratýcý erdemlere ve temelde Tan- lentisi geliþmeye baþlamýþtýr. Mûsâ dýþýn-
virler söz konusudur. Yahudi kutsal kita- rý’nýn iradesine baðlý olduðunu söyler. Pey- da bütün peygamberlere vahiy melek va-
býnda Tanrý önceleri Yahvist metinlerde gamberin baþta gelen özelliði Tanrý sözü- sýtasýyla geldiði halde sadece Mûsâ, Rab
antropomorfik biçimde tasvir edilmiþtir. ne muhatap olmasý ve bu söze aracýlýk et- Yehova ile “yüz yüze” görüþmüþtür. Mûsâ
Tanrý beþerî organlara ve duyulara sahip mesidir. Peygamberin diðer bir özelliði de sonrasý dönemde Ýsrâiloðullarý’ný yöneten
bir varlýktýr. Elleri, kollarý, gözleri ve kulak- Rabb’in sözlerini ve emirlerini insanlara ve “hâkimler” diye adlandýrýlan toplam on
larý vardýr. Günün serinliðinde bahçede ge- teblið etmesidir. Peygamberliðin ilk aþa- iki kiþi de peygamberdir. Krallýk dönemin-
zinir, unutur, piþman olur, yorulur. O’na ba- masý onun Tanrý tarafýndan seçilmesi, ikin- de Samuel, Gad ve Natan, parçalanma dö-
ba denilir ve kendisine oðullar nisbet edilir. ci aþamasý belli bir topluluða gönderilme- neminde Ýlyâ, Eliþa ve Azaryahu peygam-
Elohist metinlerde ise Tanrý aþkýn bir nite- sidir. Peygamberler kendilerine emanet berlik yapmýþtýr. Ahd-i Atîk’te kendilerine
lik kazanmakta, peygamberleriyle bulut- edilen vahyi olduðu gibi naklederler (Ye- nisbet edilen yazýlar bulunan peygamber-

204
YAHUDÝLÝK

lere “yazar peygamberler” (kanonik peygam- gördüðü bir mekân kabul edilmiþ, bazý dan önce yaratýlan ya da planlanan cehen-
berler) adý verilmektedir; yazar peygamber- apokriflerde ise Þeol’ün yerini “gé hinnom” nem yerin altýnda veya semanýn üzerinde
ler þunlardýr: Amos, Hoþea, Mika, Ýþaya, (cehennem) almýþ, iyilerin ise ölümden son- yahut karanlýk daðlarýn arkasýndadýr. Ce-
Obadya, Yoel, Yûnus, Tsefanya, Nahum, ra uhrevî Aden bahçesine (gan Eden) veya hennem sadece ceza yeni deðil ayný za-
Habakkuk, Yeremya, Hezekiel, Haggay, Ze- cennete gittiðine inanýlmýþtýr. Ýkinci tapý- manda arýnma mekânýdýr. Bir görüþe gö-
karya, Malaki. Yahudilik’te peygamberlik nak dönemi apokrif literatüründen Mak- re günahý ve sevabý eþit olanlar cehennem-
sadece erkeklere mahsus deðildir, kadýn- kabiler kitaplarýnda yahudi þehidlerinin Tan- de on bir ay süresince arýndýktan sonra
lardan da peygamberler gelmiþtir ve on- rý nezdinde ebedî hayata kavuþacaklarý be- cennete girecektir. Yaygýn görüþ hem Ýs-
lara “nebiah” (nevi’a) denilmektedir. Yahu- lirtilmektedir (II. Makkabiler, 7/14; IV. Mak- râil’den hem diðer milletlerden olan kötü-
di kutsal kitabýnda adý geçen altý kadýn kabiler, 9/8; 17/5). Ruhun ölümsüzlüðü fik- lerin cehennemde sadece on iki ay kala-
peygamber Mûsâ’nýn kýz kardeþi Miryam ri Süleyman’ýn Hikmeti kitabýnda (3/1-10; caklarý ve ardýndan yok olacaklarý yönün-
(Çýkýþ, 15/20), Debora (Hâkimler, 4/4), Hul- 5/15-16) ve filozof Filon’un eserlerinde de dedir. Yahudi ahdine baðlýlýklarýný ve te-
da (II. Krallar, 22/14), Noadya (Nehemya, görülmektedir. Miþna ve Talmud’da öteki mel yahudi öðretisini reddedenler sonsuz
6/14) ve Peygamber Ýþaya’nýn hanýmýdýr dünya ve yeniden dirilme kavramlarý iman azaba uðrayacaktýr. Bazýlarýnca Þabat’a
(Ýþaya, 8/3). Ýman esaslarý arasýnda yer al- ve kurtuluþ prensibi olarak ortaya konmak- denk gelen günlerde azap uygulanmaya-
mamakla birlikte Yahudilik’te melek inan- ta, ayrýca Rabbânî literatürde iyiler için caðý söylenmektedir (Gürkan, s. 110). Gü-
cý da vardýr. Bütün yahudi mezhepleri me- mükâfat ve kötüler için ceza yeri olan cen- nahkâr yahudilerin cehennemde sadece
leklerin varlýðýný kabul etmekte ve Ahd-i net ve cehennem kavramlarýna atýf yapýl- on iki ay kalacaklarý inancýný Kur’an da ya-
Atîk’te çeþitli melek türleri ve isimleri yer maktadýr. lanlamaktadýr (el-Bakara 2/80-81). Cenne-
almaktadýr. Talmud, Midraþ ve Rabbinik literatür- tin bu dünyada bulunduðu ve iyilerin ruh-
D) Âhiret Ýnancý. Yahudi dininin en kar- de ölüm sonrasý ruhun durumu, gelecek larýnýn mesîhî dönemin sonunda gerçek-
maþýk konularýndan biri de âhiret inancý- dünya, mesîhî kurtuluþ ve diriliþle ilgili leþecek yeniden dirilme anýna kadar bu-
dýr. Geleneksel Yahudilik’te âhiret inancý farklý görüþler bulunmakla birlikte ölüm rada kalacaðý belirtilmektedir. Henüz ya-
doðrudan yahudi kutsal metinlerine da- sonrasýyla ilgili þu tesbitler yer almakta- ratýlmamýþ olan öteki dünya ise yeniden
yandýrýlmakla birlikte gerek Tevrat’ta ge- dýr: Ölüm anýnda ruh bedeni terkeder, fa- dirilme ve ilâhî muhasebenin ardýndan iyi-
rekse Tanah’a ait diðer kitaplarda âhiret kat ilk on iki ay boyunca gidip gelmek su- lerin ve günahtan arýnanlarýn yeni bir be-
bazý atýflarýn ötesinde açýk ve net biçim- retiyle ceset bozuluncaya kadar onunla ir- den ve ruhla sonsuza kadar yaþayacakla-
de yer almaz. Buna karþýlýk baþta yeniden tibatý devam eder. Bu bir yýllýk süre günah- rý nihaî mükâfat yerini ifade etmektedir.
dirilme inancý olmak üzere öteki dünya ile kârlar için bir arýnma dönemidir, daha Reformist yahudilerin ileri gelenleri Tan-
ilgili kavram ve konular Tanah sonrasý ya- sonra iyiler cennete, kötüler ise cehenne- rý’nýn merhametiyle baðdaþmadýðý için ce-
hudi apokrif-apokaliptik yazýlarda, Rab- me gider (Þabbat, 152b-153a; Tan, Va-yiq- hennem kavramýný kabul etmemiþlerdir.
bânî ve kabalistik literatürde, Ortaçað ya- ra, 8). Ancak ruhlarýn durumu belirsizdir; Ayný þekilde günümüz liberal yahudi grup-
hudi teolojisi ve litürjisinde önemli yer tut- bazýlarýna göre ruhlar izzet tahtýnýn altýn- larýnýn çoðu da cennet ve cehennemin fi-
maktadýr. Yahudilik’te âhiret inancý geç da tam bir sessizlik içinde gizlenirler, ba- ziksel anlamda var olduðuna veya olaca-
dönemde yazýlan apokaliptik karakterli Da- zýlarýna göre ise tam bir bilinç halindedir- ðýna inanmamaktadýr. Yahudilik’te inanç
niel kitabý ile (12/2) Hezekiel kitabýnda (37/ ler (Þabat, 152b; Tan, Ber, 18b-19a). Midraþ’a konusunun dogmatik baðlayýcýlýðýnýn ol-
1-14) kýsmen yer almakla birlikte Tevrat’- göre ölü ile diri arasýndaki tek fark konu- mamasý ve âhiretle ilgili kavramlarýn muð-
ta açýk þekilde bulunmadýðýndan bu ko- þabilme özelliðidir. Mesîhî kurtuluþ gün- laklýðý sebebiyle bu tavýr Ortodoks yahu-
nuda antik yahudi mezhepleri farklý gö- lerinde ruh diriliþte yeniden vücut bulmak diler açýsýndan da bir problem teþkil et-
rüþler benimsemiþtir. Yahudi kutsal kita- üzere topraða dönüþecektir. Dirilecek ki- memektedir (a.g.e., s. 114).
býnýn ilk yorumcularý olan Ferîsîler, ruhun þilerin sadece iyilerden ibaret olup olma- E) Mesîh Ýnancý. Yahudilerin bir kurta-
ölümsüzlüðü ve yeniden dirilme inancýný dýðý hususu tartýþmalýdýr. Bazý rabbiler he- rýcý tarafýndan yabancý boyunduruðundan
bir nevi tartýþmasýz doktrin biçiminde or- saba çekilmek üzere kötülerin diriltilece- kurtarýlýp Filistin topraklarýnda dinî ve si-
taya koymuþlardýr. Kutsal metni lafzen an- ðini, sonra da yok olacaðýný, küllerinin iyi- yasî baðýmsýzlýk kazanmak suretiyle es-
lama yoluna giden ve yorum geleneðini lerin ayaklarýnýn altýna serpileceðini belirt- ki ihtiþamlarýna kavuþmalarýna yönelik
kabul etmeyen Sadûkýler ise Tanah’ta rast- mektedir. Diriliþ, Rabbinik âhiret anlayý- inanç ve doktrini ifade eder (a.g.e., a.y.). Bu
lamadýðý gerekçesiyle hem ruhu hem be- þýnda esastýr ve Ferîsîler’le Sadûkýler’i ayý- doktrin, ikinci mâbed döneminin sonla-
dene nisbetle ölümden sonraki hayatý red- ran bir husustur. Talmud’da bu konu üze- rýndan itibaren Yahudiliðin önemli bir öðe-
detmiþlerdir. Âhiret konusu ilk defa Ta- rinde ýsrarla durulur ve âhirete inanma- si haline gelmiþtir. Ýbrânîce “mâþiah” (me-
nah sonrasý yahudi literatüründe açýkça yanýn öteki dünyada yerinin bulunmadý- sîh) kelimesi “yaðla meshedilmiþ” anlamýn-
ortaya konup Rabbânî literatürle birlikte ðý belirtilir (Sanhedrin, 90b-91a). Siyasal bir dadýr. Ýlk defa Levililer’de geçen (4/3-5) bu
yahudi öðretisinin bir parçasý haline gel- ütopya olarak kabul edilen mesîhî krallýk terim baþlangýçta, peygamber veya kohen
miþtir. Tanah’ta âhiretle ilgili kavramlar- konusu Rabbinik literatürde geniþçe tar- tarafýndan yaðlanmak (kutsanmak) sure-
dan biri “ölüler diyarý” anlamýndaki Þeol’- týþýlmýþtýr. tiyle görevlendirilen yahut doðrudan Tanrý
dür (Sayýlar, 16/33; Mezmûrlar, 6/5; Ýþaya, Yahudilik’te cennet ve cehennem farklý tarafýndan görev verilen kral, kohen yahut
38/18); Þeol ölüm sonrasýnda bütün ruh- kademelerden oluþan çok büyük mekân- baþkohen gibi kiþiler için kullanýlmýþ, da-
larýn gittiði yerdir. Önceleri iyilerin huzur lar þeklinde tasvir edilmektedir. Ne za- ha sonra uhrevî mânada kurtarýcý mesîh
içinde kaldýðý, kötülerin farklý derecelerde man yaratýldýklarý ve nerede bulunduklarý þekline dönüþmüþtür. Dâvûd’a saltanatý-
azaba uðradýðý bir yer olarak nitelenen konusunda farklý görüþler ileri sürülmüþ- nýn ebediyen devam edeceðini bildiren va-
Þeol daha sonra sadece kötülerin azap tür. Yaygýn inanca göre dünya yaratýlma- adden sonra (II. Samuel, 7/12-13) Dâvûd

205
YAHUDÝLÝK

zürriyetinin seçilmiþliði kabul edilmiþ (II. F) Seçilmiþlik Ýnancý. Yahudiliðin iman yapma vaadinde bulunmuþtur: “Seni çok
Samuel, 22/51; Mezmûrlar, 89/35-38), ar- esaslarý arasýnda yer almasa da yahudi- verimli kýlacaðým. Soyundan milletler do-
dýndan Ýþaya ve Yeremya, “Dâvûd evi”n- ler, kendilerinin Tanrý’nýn seçilmiþ kavmi ðacak, krallar çýkacak. Ahdimi seninle ve
den çýkacak olan bir kralýn baþa geçece- olduklarýna ve arz-ý mev‘ûdun Tanrý tara- soyunla kuþaklar boyunca sonsuza kadar
ðini ve ihtiþamla saltanat süreceðini müj- fýndan kendilerine vaad edildiðine inan- sürdüreceðim. Senin, senden sonra da so-
delemiþtir. Tarihlerindeki olumsuzluklar ve maktadýr. Tanrý ve Tevrat kavramlarýnýn yunun Tanrý’sý olacaðým. Bütün Ken‘ân ül-
baþka ülkelerin egemenliði altýnda kalma- yanýnda yahudi teolojisinin aslî unsurlarýn- kesini sonsuza kadar mülkünüz olmak üze-
larý, Tanrý’nýn seçilmiþ kavmi olma inancý dan biri de Ýsrâil kavramýdýr. Bu kavram re sana ve soyuna vereceðim. Onlarýn Tan-
ve bu nitelemeye uymayan þartlar, ayrýca hem Tanrý’nýn seçip ahidleþtiði kutsal top- rý’sý olacaðým” (Tekvîn, 17/6-8). Ýkincisi, Mû-
Ýran kaynaklý kurtarýcý fikri, yahudileri, Tan- luluk mânasýnda Ýsrâiloðullarý kavmini, sâ peygamber önderliðinde Mýsýr’dan kur-
rý’nýn ilâhî düzeni yeniden tesis etmek ve hem de Tanrý tarafýndan ahid kapsamýn- tarýldýktan sonra Ýsrâiloðullarý ile Sînâ da-
kendilerini hak ettikleri itibara yeniden ka- da Ýsrâiloðullarý’na verilen, kutsal toprak- ðý eteklerinde yapýlan ahiddir. Bu ahidde
vuþturmak için bir mesîh-kral gönderece- lar diye adlandýrýlan Filistin bölgesini ifa- ilkinden farklý olarak Tanrý’nýn ve Ýsrâilo-
ði fikrine götürmüþ, mâbedin ikinci defa de etmektedir. Tevrat’ta çeþitli yerlerde ðullarý’nýn karþýlýklý uymasý gereken husus-
yýkýlmasý ile mesîhî kurtuluþ fikri daha da geçtiði üzere Ýsrâil kavminin kutsallýk vas- lar yer almaktadýr. Bu ahidle Ýsrâiloðulla-
kuvvetlenmiþtir. Rabbânî literatürde Dâ- fý kazanmasý Tanrý’nýn kendilerini seçip rý yalnýzca Ýsrâil Tanrýsý’ný sevip O’na itaat
vûd soyundan gelecek olan mesîh, tari- ahidleþmesiyle ortaya çýkmýþtýr: “Siz Tan- etmek ve Tevrat emirlerine uymakla yü-
hin sonunda düþmanlarýný yenmek sure- rýnýz Rab için kutsal bir kavimsiniz. Tanrý- kümlü kýlýnýrken itaat durumunda Ýsrâil’in
tiyle Ýsrâil halkýný esaretten kurtarýp kut- nýz Rab kendi has kavmi olmanýz için yer- bütün milletlerden üstün tutulmasý, bol-
sal topraklara ve Tanrý’ya döndürecek, ora- yüzündeki bütün milletler arasýndan sizi luk, bereket ve zaferin onlara tahsis edil-
da mâbedi tekrar inþa ederek Ýsrâil’i Tev- seçti” (Tesniye, 7/6). Bütün kâinatý yara- mesi (Tesniye, 7/12-13; 26/18-19; 28/1-14),
rat öðretisine göre yönetecek ve yeryü- tan Ýsrâil Tanrýsý Ýsrâil’e ahid baðýyla bað- itaatsizlik halinde helâk edilmesi yanýnda
zünde Tanrý’nýn krallýðýný kuracaktýr. Bu lýdýr, O’nun kutsallýðý, hükmü ve himaye- kutsal topraklarý da kaybetmesi ve diðer
kiþi savaþçý, öðretmen ve peygamber kim- si özellikle Ýsrâil üzerinde tecelli etmekte- milletlerin elinde eziyet çekmeye mah-
liklerini þahsýnda toplayan uhrevî bir kral dir: “Tanrý’nýz olmak için sizi Mýsýr’dan çý- kûm býrakýlmasý söz konusudur (Tesniye,
olarak tasvir edilmiþtir. Dâvûd oðlu Mesîh karan Rab benim. Kutsal olun çünkü ben 8/19-20; 28/1-2, 15). Seçilmiþliðin sebebi
diye adlandýrýlan krala öncülük etmek üze- kutsalým” (Levililer, 11/45). Tanrý ile Ýsrâil olarak Tanrý’nýn Ýbrânî atalarýna verdiði söz
re Yûsuf soyundan gelecek ikinci bir me- arasýndaki bu özel iliþkinin anlatýlmasý bað- ve onlara olan sevgisi gösterilmektedir (Tes-
sîhten bahsedilmektedir. Bu ikinci mesîh lamýnda yahudi kutsal metinlerinde çe- niye, 4/37; 7/8; 9/5-7).
figürü daha sonra, mesih inancýnýn mo- þitli metaforlara baþvurulmuþtur. Bunla-
dern ve seküler bir versiyonu olarak gö- Rabbânî literatürde ise Tanrý’nýn Ýbrânî
rýn baþýnda Tanrý-has kavim, kral-tebaa, atalarýna ve Ýsrâil’e yönelik karþýlýksýz sev-
rülebilecek olan siyonist hareketin öncü- efendi-köle, çoban-sürü, baba-oðul, anne-
leri için de kullanýlmýþtýr. Ýnsan þeklinde gisinin yaný sýra Ýbrânî atalarýnýn ve Ýsrâil
çocuk, koca-karý, damat-gelin kavramlarý kavminin taþýdýðý özellikler ve meziyetler
tanýmlanan, ancak tabiat üstü özelliklere
gelmektedir. seçilmiþlik sebebi olarak gösterilmektedir.
de sahip bulunan mesîhin Kudüs’te doð-
duðu, gökyüzünde gizlendiði, geri dönmek Ýsrâil kimliðinin ve seçilmiþliðinin mer- Buna göre Ýsrâil’in en büyük meziyeti, di-
için kurtuluþ gününü beklediði ve Ýsrâil kezinde yer alan kutsallýk vasfý Ýsrâil’i di- ðer milletlere de önerildiði halde bütün
onu hak ettiðinde heybetli bir þekilde bu- ðer milletlerden ayýrýr. Ýsrâil putperestlik- insanlýk içinde sadece Ýsrâil’in Tevrat’ý ka-
lutlarýn üzerinde geleceði rivayet edilmek- le temsil edilen diðer milletlerin karþýtý, bul etmesidir. Tanrý Ýsrâil’i, kâinatýn ve ya-
tedir. Rabbânî literatürde mesîhin geliþi- dolayýsýyla birbirinin zýddý olan ahid ve put- ratýlýþýn ölçüsü ya da modeli gibi görülen
ni haber veren birtakým olumsuz geliþme- perestlik kavramlarý Ýsrâil ile diðer millet- Tevrat’ý alýp kabul etmesinden dolayý di-
lerin varlýðýndan, Gog ve Magog (Ye’cûc ve lerin ayýrt edici niteliðidir. Bu sebeple, ya- ðer milletlerden ayýrýp kendine has kavim
Me’cûc) savaþýndan, sürgündeki Ýsrâil’in va- hudi geleneðinde ilk Ýbrânî atasý Ýbrâhim’- yapmýþ, kendi ismini ve þanýný Ýsrâil kav-
ad edilmiþ topraklarda bir araya toplan- le yapýlan ahdin iþareti olan sünnetin ve mine baðlamýþtýr. Tanrý yanýndaki hazine-
masý ve milletlere hükmetmesinden bah- Mûsâ peygamber önderliðinde Sînâ’da ger- sini, Tevrat’ý vermeye lâyýk tek kavmin Ýs-
sedilmektedir. Mesîh beklentisi özellikle çekleþtirilen ahdin iþareti olan Tevrat ve râil olduðunu bildiði için Ýsrâil’i, ilk çocu-
baský ve zulüm dönemlerinde daha da art- Þabat kutlamasý, yahudi kimliðinin gerek ðunu daha kâinat yaratýlmadan Tevrat’la
mýþ, birçok kiþi mesîh iddiasýyla ortaya fizikî gerekse mânevî açýdan en önemli birlikte yaratmýþtýr. Diðer taraftan Ýbrânî
çýkmýþtýr. Ebû Îsâ el-Ýsfahânî (VIII. yüzyýl), göstergeleri kabul edilmiþ, diðer milletle- atalarý arasýnda Ya‘kub’un ayrý bir yeri var-
Ýbn Arye (ö. 1000), Karâî kohen Solomon rin ortak özelliði ise putperestlik þeklinde dýr, çünkü onun bütün soyunun (Ýsrâiloðul-
(ö. 1121) bunlar arasýnda sayýlabilir. Yahu- görülmüþtür. Ýsrâil ise günahlarýna ve için- larý) doðru yol üzere bulunduðu kabul edil-
di tarihinin en etkili mesîhî hareketi ise de bulunan günahkârlara raðmen kutsal mektedir (a.g.e., s. 89-90). Ýsrâil’in ahid-
Sabatay Sevi adlý bir Osmanlý yahudisinin kavim özelliðini korumuþtur (a.g.e., s. 86- den sapmasý aðýr cezalarý beraberinde ge-
mesihlik iddiasýnda bulunmasý (1665) ve 88). Tanah’ta Ýsrâil’in seçilmiþ kutsal ka- tirmekle birlikte ahidden dönüþ söz ko-
ardýndan Müslümanlýðý kabul etmesi so- vim olmasýyla ilgili iki ayrý ahidden bahse- nusu deðildir. Modern yahudi düþüncesin-
nucunda oluþan, ancak yahudilere göre dilmektedir. Bunlardan biri Tanrý’nýn Ýbrâ- de seçilmiþlik inancý diðer esaslara naza-
heretik sayýlan ve gizli bir harekete dönü- him ile yaptýðý ve daha sonra diðer Ýbrânî ran hem daha çok tartýþýlmiþ hem de ký-
þen Sabataycýlýk’týr. Mesîh inancý günümüz- atalarý olan Ýshak ve Ya‘kub’la yenilediði rýlmaya uðramýþtýr. Zira yahudi aydýnlan-
de Ortodoks Yahudilik tarafýndan hâlâ be- ahiddir. Bu ahid ile Tanrý, Ýbrâhim’i ve nes- masýyla beraber seçilmiþlik doktrini, bazý
nimsenmekte, reformist Yahudilik ise me- lini kutsamak suretiyle onlarý bol ve bere- yorumcularca Tanrý tarafýndan seçilen ka-
sîh figürünü kabul etmemektedir. ketli kýlma ve kutsal topraklara mirasçý vim yerine Tanrý’yý seçen kavim kavramý

206
YAHUDÝLÝK

etrafýnda da tartýþýlmýþ ve bu doðrultuda V. MÂBED ve ÝBADET sâ, Ýsrâiloðullarý’nýn çöldeki hayatlarý bo-
yeniden yorumlanmýþtýr (a.g.e., s. 91). Yahudilik’te mâbed denilince Kral Süley- yunca bütün dinî faaliyetlerini buradan
Kutsal Topraklar. Kutsal kavim Ýsrâil ile man (m.ö. 971-931) tarafýndan Kudüs’te yönlendirdiði gibi baþta kurban olmak üze-
diðer milletler arasýndaki kategorik ayý- yaptýrýlan Bet ha-Mikdaþ (Beytülmakdis) an- re ibadetler de burada yerine getirilirdi.
rým, kutsal topraklar mânasýnda Ýsrâil ile laþýlmaktadýr. Fakat yaklaþýk 4000 yýllýk ya- Bu çadýrýn gaipten haber almada da bü-
yeryüzünün geri kalan kýsmý arasýnda da hudi tarihinde Yahudiliðin belli dönemle- yük rolü vardý (Çýkýþ, 33/7, 11; Sayýlar, 12/
görülmektedir. Buna göre yeryüzünün rinde farklý ibadet yerleriyle karþýlaþýlýr. Ya- 8). Toplanma çadýrýna kutsiyet kazandýran
merkezinde bulunan Ýsrâil topraklarý Tan- hudiliðin tarih sahnesine çýktýðý ilk döne- en önemli husus sekîne olgusuna, Tanrý’-
rý’nýn kutsallýðýnýn ve hükümranlýðýnýn doð- me “atalar dönemi” adý verilir. Ýbrâhim ile nýn orada Ýsrâil halký arasýnda ikamet et-
rudan tecelli ettiði bölgeyi ifade etmekte, baþlayýp oðlu Ýshak ve torunu Ya‘kub ile tiðine dair olan inançtýr. Çadýra kutsiyet
bu bölgenin merkezinde Kudüs ve onun devam eden bu dönemde tarým ve hay- kazandýran diðer bir husus da Mûsâ’nýn
da merkezinde yer alan Siyon daðý ile mâ- vancýlýða dayalý sade bir hayat ve yer yer ahid sandýðýný bu çadýrýn en kutsal bölü-
bed bölgesi söz konusu kutsallýðýn doru- animizm, politeizm izleri taþýyan dinî inanç- münde muhafaza etmesidir (Çýkýþ, 26/33-
ða ulaþtýðý mekânlarý temsil etmektedir. lar hüküm sürmekteydi. Atalar dönemin- 34; 40/21). Bu sandýk Ahd-i Atîk’te ahid
Filistin topraklarýnýn kutsallýðý Tevrat’ta geç- de dinî inanç ve ibadetlerle Tanrý telakki- sandýðý (Sayýlar, 10/33; 14/44), þehâdet san-
mekle birlikte Tevrat’ta sadece bir yerde si arasýnda sýký bir iliþki vardý. Ýbrâhim ile dýðý (Çýkýþ, 26/33-34; 30/26; 40/5, 21), Tan-
ismi geçen Kudüs þehrinin sonradan ka- beraber politeizmden monoteizme geçi- rý’nýn sandýðý (I. Samuel, 11/11) gibi isim-
zandýðý ve yahudi tarihi boyunca taþýdýðý þin saðlandýðý bu dönemde Tanrý ile özel lerle anýlmakta ve Kur’an’da “tâbût” þek-
asýl önem bu þehrin krallýðýn merkezi ve bir ahid iliþkisinden söz edilir ve Kitâb-ý linde geçmektedir (el-Bakara 2/248). Ahid
mâbedin inþa edildiði yer olmasýndandýr Mukaddes’te sýk sýk tekrarlanan “atalarý- veya kesin kanun, üzerine kanunun yazýl-
(a.g.e., s. 93). Rabbânî literatürde ortaya nýn Tanrý’sý” þeklindeki ifadeler (Tekvîn, dýðý iki taþ tabletten ibarettir. Tanrý onla-
konulan, yahudi mistik geleneðinde de yer 31/53; 32/9; Çýkýþ, 3/6) bu iliþkiyi gösterir. rý Mûsâ’ya vermiþ (Çýkýþ, 31/18), Mûsâ da
alan bir yorumda Kudüs’e daha büyük bir Bu döneme ait dinî inançlarýn esasýný, Tan- sandýðýn içine koymuþtur (Çýkýþ, 25/16; 40/
önem ve kutsallýk atfedilmektedir. Bu yo- rý ile Ýbrâhim arasýnda gerçekleþtirilip Ýs- 20). Bu sebeple sandýðý ihtiva eden çadý-
ruma göre fizikî Kudüs semavî Kudüs’ün hak ve Ya‘kub vasýtasýyla devam ettirilen ra ahid çadýrý adý verilmiþtir (Sayýlar, 9/15;
yeryüzündeki karþýlýðý ve izdüþümüdür. Do- ahid imaný ve bu imanýn ahlâkî esaslarý teþ- 17/22; 18/2). Kitâb-ý Mukaddes’te çadýrýn
layýsýyla Kudüs ve mâbed bölgesi semavî kil ediyordu. Ýbadetler ise daha çok Ýsrâilo- ayrýntýlý bir tanýmý yapýlýr (Çýkýþ, 26-27; 36/
Kudüs’e açýlan kapýdýr. Ýsrâil topraklarýnýn ðullarý’nýn bu özel Tanrý’sýna sunulan kur- 8-38). Toplanma çadýrý Ken‘ân topraklarý-
yabancýlara satýlmasýna veya kiralanmasý- banlardan ibaretti. Göçebe ve sade bir ha- na girildikten sonra da muhafaza edilmiþ
na yönelik yasaðýn yaný sýra kutsal toprak- yat yaþayan Ýbrânî atalarý dinî vecîbelerini ve Hâkimler döneminde Þilo’ya (Yeþû, 18/
lara yerleþmeyi ve yabancýlarýn eline geç- yerine getirebilmek için konakladýklarý her 1), Saul döneminde Nob’a (I. Samuel, 21/
miþ topraklarý satýn almayý teþvik edici hü- yerde bir mezbah yapmýþlardýr. Daha son- 1), daha sonra Gibeon’a (I. Târihler, 16/39)
kümler Talmud’da mevcuttur. Diðer ta- ra gelen Ýsrâiloðullarý’nca da önem veri- taþýnmýþtýr. Ýsrâiloðullarý, Hz. Mûsâ ile baþ-
raftan rabbiler bu bölgeye yahudi toplu len bu ibadet yerleri Þekem (Tekvîn, 12/6- layan dönemde çölde kýrk yýl yaþadýktan
göçünü hoþ karþýlamamýþlar ve yahudile- 7; 33/18-20; Yeþû, 24/26-27; Hâkimler, 9/ ve toplanma çadýrýnda ibadet ettikten son-
rin kutsal topraklarda tekrar hâkimiyet el- 6), Betel (Tekvîn, 12/8; 28/10-22; 35/1-15; ra Ken‘ân bölgesinde yerleþmiþ, bu yerle-
de etmelerini, beklenen kurtarýcý mesîhin I. Samuel, 7/16; Amos, 4/4; Hâkimler, 20/ þim yerlerinde Gilgal (Yeþû, 4/19-21; 5/9-
geliþi ve mesîhî dönemi baþlatmasýyla ger- 18-28; I. Krallar, 12/28), Mamre (Tekvîn, 10), Þilo (Yeþû, 18/1; Hâkimler, 28/31; I. Sa-
çekleþecek mûcizevî bir hadise olarak gör- 13/18) ve Berþeba’dýr (Tekvîn, 26/23-25; I. muel, 1/3), Mizpa (Hâkimler, 20/1-3; I. Sa-
müþlerdir (a.g.e., s. 93-94). Samuel, 7/17). muel, 7/5-16), Gibeon (I. Krallar, 3/4-5), Of-
BÝBLÝYOGRAFYA : Yahudiliðin ikinci evresini oluþturan Mû- ra (Hâkimler, 6/11-24) ve Dan (I. Krallar,
F. Prat, “Jehovah (Theodicee)”, DB, III/2, s. sâ döneminde mâbed toplanma çadýrýný 12/29) gibi ibadet yerleri edinmiþtir. Bun-
1235-1243; H. Lesetre, “Messie”, a.e., IV/1, s. ifade etmektedir. Yahudiliðin en önemli larýn sonuncusu Kudüs’te yapýlan mâbed-
1032-1034; E. Mangenot, “Prophete”, a.e., V/1, þahsiyeti ve peygamberi olan Mûsâ, kav- dir.
s. 705-727; a.mlf., “Prophetie”, a.e., V/1, s. 727-
mini Mýsýr esaretinden kurtardýktan son- Dâvûd, Kudüs’ü fethinden ve Filistîler’e
734; J. Bonsirven, “Judaisme”, DBS, IV, 1147-
1161; A. A. Gelin, “Messianisme”, a.e., V, 1165- ra çölde bir çadýr kurmuþtur. Toplanma karþý ilk zaferinden sonra o sýrada Kir-
1211; E. Cothenet, “Prophetes”, a.e., VIII, 692- çadýrý veya çadýr-mâbed (Ohel Mo‘ed) diye yath-Yearim’de bulunan ahid sandýðýný
811; L. Ramlot, “Prophetisme”, a.e., VIII, 909- bilinen bu çadýr Ýsrâiloðullarý’nýn çöldeki Kudüs’e getirmiþtir (II. Samuel, 6/1-19).
1222; M. Baillet, “Samaritains”, a.e., XI, 774- kutsal mekânýydý. Gerçekte burasý Yahve’- Ýlâhî tecellînin bir sembolü olan ahid san-
1047; L. Jacobs, A Jewish Theology, London
1973, s. 8-183; “Creed”, The Oxford Dictionary
nin Mûsâ ile “yüz yüze, aðýz aðýza” konuþ- dýðýnýn oraya getirilmesiyle birlikte ilk adým
of the Jewish Religion (ed. R. J. Z. Werblowsky – tuðu (Çýkýþ, 33/11; Sayýlar, 12/8) ve halkýy- atýlmýþ ve Kudüs, Yahve tarafýndan seçil-
G. Wigoder), New York 1997, s. 181; Yaþar Kut- la zaman zaman “buluþtuðu” (Çýkýþ, 33/7- miþ bir ibadet yeri kabul edilmiþtir. Ýkinci
luay, Ýslam ve Yahudi Mezhepleri, Ýstanbul 2001, 11) yerdi. Çadýr-mâbedin ayný zamanda olarak Dâvûd mâbedin inþa edileceði yer-
s. 173-183, 205-207, 269; Salime Leyla Gürkan, de bir mezbah yaptýrmýþ (II. Samuel, 24/
“mesken” (Ýbrânîce miþkan) ve “konut” gi-
Yahudilik, Ýstanbul 2008, s. 61-122; E. G. H-K,
“Articles of Faith”, JE, II, 148-152; A. Altmann,
bi anlamlara gelmesi buranýn kutsal bir 16-25), burayý Yahve’nin evi, mezbahý da
“Articles of Faith”, EJd., II, 654-660; H. Hirschfeld, yer olduðunu da gösterir (Hâkimler, 8/11; ateþte yakýlan kurban mezbahý olarak tah-
“Creed (Jewish)”, ERE, IV, 244-246; Dictionna- II. Samuel, 7/6). Çadýr-mâbed sözünün içer- sis etmiþ (I. Târihler, 22/1; II. Târihler, 3/
ire encyclopedique du Judaïsme, Paris 1993, s. diði, “taþýnabilir sade mâbed” anlamýndan 1), burada kurbanlar kesilerek ibadet baþ-
308-313, 314-316, 415-420, 732-736, 917-921.
hareketle bu çadýr için Ýsrâiloðullarý’nýn çöl- latýlmýþtýr (II. Samuel, 22/1; 24/16-25). Dâ-
ÿÖmer Faruk Harman deki mâbedi demek de mümkündür. Mû- vûd’un ahid sandýðýný Kudüs’e taþýmasýn-

207

You might also like