You are on page 1of 2

Bir eseri anlayabilmek için o eserin yazıldığı dönemi ve yazarının düşünce yapısını da iyi bilmek

gerekmektedir. Bu yazımızda “EMİLE” kitabını ele almaya çalışacağız. Kitap içeriğine geçneden önce
kitabın yazıldığı dönemden ve kitabın yazarı olan J.J.Rousseau’dan kısaca bahsedelim.

Yazar bu eserini henüz pedagoji biliminin olmadığı bir dönem olan 1762 yılında kaleme almıştır.

Emile kitabı çeşitli çevrelerce çok şiddetli biçimde eleştirilmiş , Rousseau’nun üzün süre kaçak hayatı

yaşamasına sebep olmuştur.Tepkilere göğüs geren yazar bu tavrıyla aydınlanma çağının en önemli

yazarlarından biri olmuş, Fransız İhtilali’nin yaşanmasına da öncülük etmiştir. Yazarın eserdeki felsefi

görüşünü de ele alacak olursak; eserde natüraizm akımının etkisi açıkça görülmektedir. Peki nedir

natüralizm akımı ? Biraz da bu konuya değinelim. İsminden de anlaşılacağı üzere bu akım doğaya

uygun olan, insanın doğal gelişimlerini kolaylaştıran davranışları savunan bir anlayıştır. Bu yazımızda

kitabın ikinci bölümü olan konuşan insan çağı üzerinde duracağız. Ancak konumuza geçmeden önce

kitabın bütünü hakkında kısa bir değerlendirme yapalım.

Bu kitap Rousseau’nun Emile adındaki hayali bir çocuğu alarak onu yetiştirmesini konu almıştır.

Çocukluktan yetişkenliğe dek Emile’nin hayatının evrelerini, gelişme özelliklerini ve her evrede nasıl

iyi bir eğitim verilebileceğine dair önerilerin yer aldığı kitap 5 bölümden oluşmaktadır. Kitabımızın

ikinci bölümünü biraz daha irdeleyelim.

Eserin tümünde olduğu gibi bu bölümde de çocuk eğitiminin doğal yollar ile kazandırılması

üzerinde durulmuştur. Hayali çocoğumuz beslenmesinden yaşadığı yere kadar , oyuncaklarından

hastalandığında uygulanacak tedavi yöntemlerine kadar doğa ile uyum içindedir.

Kitabımızın ikinci bölümünde çocuğun 2-12 yaş aralığında alması gereken eğitim üzerinde

durulmuştır. Rousseau’a göre bu dönem hayatın en önemli ve kritik dönemidir. Yazarımız yumuşak ve

kolay olacak bir eğitim modelini baz almıstır. Ona göre bir yandan çocuk serbest bırakılmalı öte

yandan da çocuk disiplinli bir şekilde büyütülmelidir. Çocuk 12 yaşından önce akıl yürütemediği için

ihiyaçları basit ve azdır. Bu yüzden kolayca memnun edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken en

önemli husus çocuğu memnun ederken , bu davranışın çocukta bağımlılık oluşturmasına izin

verilmemesidir. Bu aşamada çocuk başkasının iradesini bilmediğinden komutlara ve cezalara tabi

olmamalıdır.
Çocuklar yaratılışlarının gerektirdiği gibi şekilde davranabilmeleri için serbest bırakılmalıdır.

Ebeveynler çocuğa sözlü olarak ikazda bulunmak yerine çocuğa doğruyu göstermelidirler. Ayrıca

çocuklar eğitilirken onları başka çocuklar ile kıyaslamamaya azami şekilde özen gösterilmelidir.

Çünkü bu tür davranışlar çocuğun öz saygısını yitirmesine sebep olacak , bu da çocuğu yalan

söylemeye itecektir. Çocuklara birşey yaptırmaya çalışılmaktansa onlarda o eyleme karşı arzu

uyandırılmalıdır. Bu şekilde çocuk severek ve isteyerek yapacaktır.

Yukarıda saydığımız yöntemler ile büyüyen çocuk doğa ile iç içe büyüyecek, her durumda dürüst

davranacak,öğrenme arzusu edinecek ve 12 yaşına geldiğinde faydasız hiçbir davranışı olmayacaktır.

Davranışları tecrübe yoluyla edindiği için bu davranışlar kalıcı,saf ve gerçekçi olacaktır.

Bu yazımızda J.Jrousseau’nun Emile eserinin ikinci bölümünü kısaca ele almaya çalıştık. Yazıldığı

dönemden günümüze kadar bir çok eğitim anlayışının temelini oluşturan bu düşünceler çocukluk

kavramının zamandan bağımsız ve evrensel olduğunu açıkça göstermektedir. Öte yandan çocukluğun

yaşlara göre kategorize edilip her yaş grubuna farklı eğitim metodu uygulanması cocukluğun tek düze

bir anlayış ile ele alınmayacağını gözler önüne sermistir.

You might also like